nonsendromik işitme kayıplarında sık görülen gen mutasyonlarının

advertisement
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
NONSENDROMİK İŞİTME KAYIPLARINDA SIK GÖRÜLEN GEN
MUTASYONLARININ MLPA TEKNİĞİ İLE İNCELENMESİ
Dr. Enver Ferruh İnan
TIPTA UZMANLIK TEZİ
KULAK BURUN BOĞAZ ANABİLİM DALI
Danışman
Doç. Dr. Bahar Çolpan
KONYA 2014
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
NONSENDROMİK İŞİTME KAYIPLARINDA SIK GÖRÜLEN GEN
MUTASYONLARININ MLPA TEKNİĞİ İLE İNCELENMESİ
Dr. Enver Ferruh İnan
TIPTA UZMANLIK TEZİ
KULAK BURUN BOĞAZ ANABİLİM DALI
Danışman
Doç. Dr. Bahar Çolpan
Bu araştırma Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından
13102022 proje numarası ile desteklenmiştir.
KONYA 2014
TEŞEKKÜR
Uzmanlık eğitimim boyunca ve tezimin hazırlanma aşamasında desteğini
esirgemeyen, üzerimde büyük emeği olan değerli hocam Doç. Dr. Bahar
ÇOLPAN’a, eğitim ve öğretim aşamasında her zaman değerli
bilgilerinden yararlandığım ve bana destek olan değerli hocalarım Prof.
Dr. Köksal YUCA, Prof. Dr. Kayhan ÖZTÜRK, Doç. Dr. Mete Kaan
BOZKURT, Yrd. Doç. Dr. Çağdaş ELSÜRER’e saygı ve teşekkürlerimi
sunarım. Ayrıca bu tezin hazırlanma aşamasında büyük katkıları olan
Tıbbi Genetik A.D. Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Tülin ÇORA ve Prof. Dr.
Hasan ACAR’a saygı ve şükranlarımı sunarım.
Asistanlığım boyunca birlikte en çok vakit geçirdiğim ve keyifli
zamanlar yaşadığım mesai arkadaşlarım Uzm. Dr. Serap BULUT
ÇÖBDEN, Dr. Hakan DAĞISTAN, Dr. Meryem EĞİLMEZ, Dr.
Kadriye ERKAN, Dr. Fuad SOFİYEV, Dr. Ertuğrul KİBAR, Dr. Anar
ASGEROV, Dr. Ceren AKSOY, Uzm. Ody. Özlem ULUSOY, Ody.
Seçil AKKAYA, Ody. Eda EROL, başta Zehra EŞMEKAYA olmak
üzere tüm klinik hemşire, sekreter ve personellerine teşekkürlerimi
sunarım.
Son olarak beni bu günlere getiren, ihtiyacım olan her an yanımda olan,
bana her koşulda destek olan başta babam Yrd. Doç. Dr. Nuri İNAN,
annem Sadise İNAN ve biricik eşim Dr. Esra İNAN olmak üzere tüm
aileme sonsuz sevgi ve teşekkürlerimi sunarım.
Dr. Enver Ferruh İNAN
KONYA 2014
I
İÇİNDEKİLER
TEŞEKKÜR
I
İÇİNDEKİLER
II
TABLO LİSTESİ
III
ŞEKİL LİSTESİ
IV
KISALTMA LİSTESİ
V
GİRİŞ
1
GENEL BİLGİLER
4
2.1. Kulak anatomisi
4
2.1.1. Dış kulak
4
2.1.2. Orta kulak
4
2.1.3. İç kulak
6
2.2. Embriyoloji
9
2.3. İşitme fizyolojisi
10
2.4. İşitme kayıpları
12
2.4.1. Konjenital işitme kayıpları
12
2.4.1.1. Sendromik işitme kayıpları
13
2.4.1.2. Nonsendromik işitme kayıpları
15
2.4.2. Tanı ve tedavi
20
YÖNTEM
22
SONUÇLAR
24
TARTIŞMA
40
KAYNAKLAR
46
ÖZET
50
ABSTRACT
52
ÖZGEÇMİŞ
54
II
TABLO LİSTESİ
TABLO NO
SAYFA NO
Tablo 1: İnsanlarda nonsendromik işitme kaybına
sebep olan OR genler
17
Tablo 2: İnsanlarda nonsendromik işitme kaybına
sebep olan OD genler
18
Tablo 3: İnsanlarda nonsendromik işitme kaybına
sebep olan X kromozomu genleri
19
Tablo 4: İnsanlarda nonsendromik işitme kaybına
sebep olan mitokondriyal genler
19
Tablo 5: Tüm olguların demografik özellikleri, işitme
kaybı dereceleri, tedavi yöntemi ve saptanan mutasyonları
24
Tablo 6: Genotipleme
34
Tablo 7: Allel frekansı
35
Tablo 8: Birden fazla mutasyon görülen olguların genotipleri
ve işitme kaybı dereceleri
36
Tablo 9: Akraba evliliği ve ailede işitme kaybı ile mutasyon ilişkisi
38
Tablo 10: Toplam mutasyon oranları
38
Tablo 11: Mutasyonla işitme kaybı derecesi ilişkisi
39
Tablo 12: Mutasyon-tedavi yöntemi tablosu
39
III
ŞEKİL LİSTESİ
ŞEKİL NO
SAYFA NO
Şekil 1: Orta kulak (Frontal kesit)
6
Şekil 2: Membranöz labirent
8
Şekil 3: Koklea (Enine kesit)
9
IV
KISALTMA LİSTESİ
SNİK
Sensorinöral işitme kaybı
Db
Desibel
Nonsendromik işitme kaybı
NSHL
Sendromik işitme kaybı
SHL
OR
Otozomal resesif
OD
Otozomal dominant
ARNSHL
Otozomal resesif nonsendromik işitme kaybı
X’e bağlı işitme lokusu
DFN
DFNA
Otozomal Dominant işitme kaybı lokusu
DFNB
Otozomal resesif işitme kaybı lokusu
V
1. GİRİŞ
İşitme kaybı en sık rastlanan duyusal bozukluktur. Sensorinöral işitme kaybı (SNİK),
çocuklardaki işitme kayıplarının en sık sebebidir ve prevalansı artmaya devam
etmektedir (1000 canlı doğumda 0,8-1)1. Gelişmekte olan ülkelerde önemli bir sağlık
problemidir. İşitme kaybı, derecesi ne olursa olsun çocuklarda konuşma ve dil
gelişimini etkiler, sosyal ve duyusal sorunlara yol açar. Konuşmanın normal
gelişmesi, normal işitmenin varlığına bağlıdır.2
İşitme kaybı; derecesine (hafif: 20-39 dB, orta derece: 40-69 dB, ileri derece: 70-89
dB, veya çok ileri derece: ≥90 dB), başlangıç yaşına (prelingual, perilingual veya
postlingual), kaynağına (iletim, sensorinöral veya mixed) ve beraberinde sistemik
bulgu
bulunup
bulunmamasına
(nonsendromik
veya
sendromik)
göre
sınıflandırılabilir.3
Konjenital işitme kayıpları, beraberinde başka bulgu saptanmazsa nonsendromik,
başka sistemik bulgu veya bulgular saptanırsa sendromik olarak adlandırılır.
Konjenital işitme kayıplarının yaklaşık %70’i nonsendromik(NSHL), %30’u
sendromiktir(SHL). Nonsendromik işitme kayıplarının yaklaşık %80’i otozomal
resesif(OR), %18’i otozomal dominant(OD), %2’si X’e bağlı ve mitokondriyal
geçişlidir.11 Otozomal resesif nonsendromik işitme kaybı(ARNSHL) akraba
evliliğinin yaygın olduğu ülkelerde daha sık görülmektedir. OR, OD veya X’e bağlı
NSHL sırasıyla DFNB, DFNA, DFN gen lokuslarında yer alır.3
13q11-12 kromozomundaki DFNB1 lokusunda 2 gen yer alır. Bunlar konneksin 26
(cx26) proteinini kodlayan GJB2 (gap junction beta 2) ve konneksin 30 (cx30)
proteinini kodlayan GJB6 genleridir. Bu proteinler, komşu hücreler arasında gapjunction bağlantıları üzerinden elektrofiziksel bağlantı kurmakla görevlidirler. Gapjunction, konnekson denen ve her bir komşu hücrede birer parçası bulunan iki adet
yarım kanaldan oluşur. Her bir konnekson ise altı adet konneksin subünitten oluşur.
Cx 26 ve cx 30’un iç kulakta stria vaskülarise potasyum geçişini sağlamak gibi iyon
transportu, endokoklear birimin korunması ve homeostaz gibi görevleri vardır.5 Cx
26 mutasyonları genellikle prelingual başlangıçlı ve bilateral nonsendromik işitme
kaybına neden olur. İşitme kaybının derecesi de hafiften çok ileri dereceye kadar
değişebilir.5 Genetik çocukluk çağı SNİK vakalarının yaklaşık %40-60’ından
sorumlu olan gen cx26’dır. GJB2 geninde yüzden fazla mutasyon saptanmıştır.
1
c.35delG mutasyonu beyaz ırkta en sık görülen GJB2 mutasyonudur. c.35delG kuzey
ve güney Avrupalılarda sık görülür. Bazı Avrupa ülkelerinde normal işiten
populasyonda c.35delG mutasyon prevalansı %2-4’tür.6 Orta Avrupa’da hipoakuzili
hastalarda yapılan çalışmalarda p.W24X mutasyonunun c.35delG mutasyonundan
sonra 2. sıklıkta olduğu bildirilmiştir. p.W24X mutasyonunun en yüksek insidansı
Asyalılarda, Avrupa’da ise romanlarda görülür.4
IVS1+1G >A mutasyonu
Macarlarda, Çeklerde ve Türklerde sıklıkla görülür.5
GJB6 (Cx 30) genindeki mutasyonlar da OR ve OD nonsendromik işitme kayıplarına
sebep olmaktadır.7 İspanyol ve Fransız hastalar gibi DFNB1’in kesin olarak
görüldüğü populasyonlarda del(GJB6-D13S1830) delesyonu c.35delG’den sonra en
sık mutasyon olarak görülmektedir.5
GJB3 (cx 31) ve cx 26, spiral ligament ve spiral limbus fibrositlerinde benzer model
sergilerler. Cx 26 gibi diğer konneksin proteinlerinin (30, 31) de gap-junction
fonksiyonlarını değiştirerek iç kulak fonksiyonlarını etkilediği belirlenmiştir. Cx 31
(DFNA3) mutasyonunun Çinli hastalarda OD nonsendromik işitme kaybına neden
olduğu bilinmektedir. Ancak bu populasyonda GJB3’ün ARNSHL formu da
gösterilmiştir. Cx 31 varyantlarının İspanyol hastalarda sendromik ve Brezilyalı
hastalarda nonsendromik işitme kaybına sebep olduğu yapılan çalışmalarda
gösterilmiştir.8
Nonsendromik işitme kaybına sık neden olan lokuslardan bir diğeri ise wolfram
sendromu tip 1 geni (WFS1) heterozigot mutasyonu ile sonuçlanan DFNA
6/14/38’dir. WFS1 sendromik ya da nonsendromik işitme kaybına sebep olabilir.
WFS1 OD mutasyonu ile ilişkili işitme kaybı genellikle bilateraldir. Genellikle 10
yaşından önce başlar ve ilk başta 250, 500 ve 1000 Hz etkilenir. İlerleyici seyir
gösterir. Wolfram sendromunda, diyabet insipit, diyabet mellit, optik atrofi ve SNİK
görülür. WFS1, wolframin adlı işlevi tam olarak bilinmeyen proteini kodlar.
Wolframin, fare iç kulağında postnatal gelişim boyunca iç ve dış tüylü hücreler,
vestibüler tüylü hücreler, destek hücreleri ve spiral ganglion nöronları gibi çeşitli
hücre tiplerinde gösterilmiştir.9
POU3F4 geni X kromozomunda yer alır ve iç kulak gelişimi için gerekli olan
transkripsiyon faktörünü kodlar. Bu gendeki mutasyonlar, X’e bağlı geçiş gösteren
tip 3 (DFN3) işitme kaybına neden olur.10
Bu çalışmaya Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim
Dalı’nda 2013-2014 yıllarında konjenital nonsendromik işitme kaybı tanılı 115 hasta
2
ve işitmesi tamamen normal olan 60 kontrol grubu dahil edildi. Hastaların işitme
kaybı dereceleri ve uygulanan tedaviler değişkendi. Hastaların bir kısmına işitme
cihazı, bir kısmına koklear implant uygulandı. Bazı hastalar ise önceden işitme cihazı
ya da koklear implant ile tedavi edilmiş hastalardı. Kontrol grubu ise işitmesi normal
olan aynı yaş grubu hastalardan seçildi.
Hastalardan ve kontrol grubundan kan örnekleri alındı ve connexion gene detection
kit ile cx 26, cx 30, cx 31, WFS1 ve POU3F4 genlerinde mutasyon olup olmadığı
araştırıldı. Elde edilen veriler literatür taranarak değerlendirildi.
3
2. GENEL BİLGİLER
2.1. KULAK ANATOMİSİ
2.1.1. Dış Kulak
Seslerin orta ve iç kulağa iletilmesini sağlayan bölümdür. Aurikula, kıvrımlı bir
yapıya sahiptir ve elastik kıkırdaktan meydana gelmektedir. Kıkırdağın üzeri yağsız
deri ile kaplıdır. Aurikulanın alt tarafında kıkırdak içermeyen lobül bulunur.
Aurikulanın lateral kısmı konkav medial kısmı ise konvekstir. Lateral kısmın en
derin kısmı konka aurikula adını alır ve dış kulak yolu (DKY) ile devam eder. DKY
ağzının önünde bulunan çıkıntı tragus ve bunun arka alt tarafında bulunan daha
büyük diğer çıkıntı antitragus adını alır. Aurikulanın diğer kısımları heliks ve
antihelikstir.
Kavum konkadan kulak zarına kadar uzanan S şeklindeki kanala dış kulak yolu adı
verilir. Dış kulak yolunun 1/3 lateral kısmı kıkırdak ve 2/3 medial kısmı kemikten
oluşmuştur. Kıkırdak kısmı deri altında apokrin salgı bezleri ve kıl kökleri
içerdiğinden daha kalındır. Kemik kısmında ise deri çok incedir. DKY ön duvarı ince
bir
kemikle
glenoid
fossadan
ayrılır.
Nervus
trigeminusun
dalı
olan
n.aurikulotemporalis DKY anterosüperiorunun, n.vagusun dalı olan n.aurikularis
(Arnold
siniri)
ile
n.fasialis
ve
n.glossofaringeus
ise
posteroinferiorunun
innervasyonunun sağlar. DKY, a.temporalis süperfisialis ve a. aurikularis posterior
tarafından beslenir.12
2.1.2. Orta Kulak
Orta kulak boşluğu östaki tüpü aracılığı ile nazofarinksle, aditus ad antrum yoluyla
mastoid hücrelerle ilişkidedir. DKY ile sınırını timpanik membran (TM) oluşturur.
Orta kulak boşluğu yaklaşık 2cc hacmindedir. Lateralinde TM ve temporal kemiğin
pars skuamozası yer alır. TM üç tabakadan oluşur. En dışta DKY epiteli, ortada
fibröz tabaka ve medialde orta kulak mukozası yer alır. Anulus timpanikus adı
verilen fibröz bir tabaka ile çevrilidir. Gergin olan alt kısmı pars tensa, gevşek olan
fibröz tabaka ve anulus bulunmayan üst 1/8’lik kısım ise pars fleksida adını alır.
Timpanik membrana malleusun uzun kolu yapışır. Manubrium mallei denen bu
4
kolun belirgin olan alt ucuna umbo denir. Muayene esnasında timpanik membranda
tepesi umboda tabanı anulusta olan ışık üçgeni oluşur.
Orta kulağın medialinde promontoryum denen koklanın kabartısı yer alır.
Promontoryumun posterosüperior ve posteroinferiorunda oval ve yuvarlak pencereler
yer alır. Oval pencerenişine stapes tabanı yerleşir. Oval pencerenin posteriorunda
fallop kanalı yer alır. Fallop kanalı içerisinde fasiyal sinirin timpanik segmenti yer
alır. Onun da süperiorunda lateral semisirküler kanalın kabartısı yer alır.
Epitimpanium denen orta kulağın üst boşluğunu orta kafa boşluğundan ayıran ince
kemik yapıya tegmen timpani denir. Epitimpaniumda malleus başı, inkus boynu ve
bunların bağları yer alır. Aditus ad antrum yoluyla antruma açılır.
Hipotimpanium denen orta kulağın alt bölümünün inferior komşuluğunda v.jugularis
interna bulunur. Orta kulakta oluşan sıvılar hipotimpaniumda toplanır.
Orta kulak boşluğu önde a. karotis interna ile komşudur. Arkada ise mastoid ile
komşudur. Arka duvarda aditusun hemen altında piramidal çıkıntı (eminentia
piramidarium) yer alır. Bunun içinden stapes kas tendonu geçer ve stapese yapışır.
Piramidal çıkıntının alt kısmında fasiyal kanalın altına doğru uzanan girintiye ise
sinüs timpani adı verilir.
Orta kulakta 3 adet kemikçik bulunur. Bunlar malleus, inkus ve stapestir. Bu
kemikçikler birbirleriyle eklemler yaparak ses iletiminde görev alırlar. Bunlardan en
büyüğü malleustur. Kaput, kollum ve manubrium mallei denen bölümleri vardır. M.
Tensör timpani malleusun boynuna yapışır ve kasıldığında malleusu çekerek TM’ı
gerer. İnkus ise korpus, uzun kol ve kısa koldan oluşur. Uzun kolun ucunda bulunan
lentiküler çıkıntı ile stapesle eklem yapar. Stapes vücudun en küçük kemiğidir. Krus
anterius, krus posterius ve oval pencereye oturan basis stapesten oluşur.
Orta kulakta 2 adet kas bulunur. Bunlardan m. Tensor timpani manubrium mallei ile
östaki borusunun kartilaj bölümü arasında yer alır. Siniri n. Trigeminustan gelir. M.
Stapedius vücudun en küçük iskelet kasıdır. Stapesin boynuna ve arka bacağına
yapışır. Siniri N. Fasialisin stapedial dalıdır. Bu kas kasılınca stapes tabanını laterale
çeker ve yüksek seslerde iç kulağın zarar görmesini engeller.
Orta kulağın kanlanmasını A. maksillarisin anterior timpanik dalı, a. aurikularis
posteriorun posterior timpanik dalı, asendan faringeal arterin inferior timpanik dalı,
a. meningea medianın süperior timpanik ve süperfisial petrozal dalı sağlar. Venleri
pterigoid pleksus veya süperior Petrosal sinüse, lenfatikleri ise retrofaringeal ve
parotis lenf nodlarına drene olur.
5
Şekil 1: Orta Kulak (Frontal kesit)
Sobotta anatomi atlası
2.1.3. İç Kulak
İç kulak kohlea ve labirenter sistemden oluşur. Kemik labirent ve membranöz
labirent olarak incelenir.
Kemik Labirent
Vestibül, orta kulağın medial duvarı ile internal akustik kanalın fundusu arasında yer
alır. Vestibülün lateral duvarında oval pencere yer alır. Oval pencerenin üzeri stapes
tabanı ve anüler ligament ile örtülüdür. Vestibülün medial duvarında ise vestibüler
akuaduktusun başlangıcı yer alır. Bu kanal petröz kemiğin posterior yüzüne doğru
seyrederek endolenfatik kese ile dura altında sonlanır.
6
3 adet birbirleriyle 100’er derecelik açılar yapan kemik semisirküler kanallar vardır.
Bunlar
anterior(süperior),
posterior
ve
lateral(horizontal)
semisirküler
kanallardır(SSK). Lateral SSK, aditus ad antrumda bir çıkıntı olarak izlenir.
Semisirküler kanalların şişkin olan uçlarına ampulla ossea, düz olan uçlarına ise crus
simpleks denir. Anterior ve posterior SSK düz uçları birleşerek crus commune adını
alır.
Kemik kohlea erişkinlerde 2,5 dönüşlük bir sarmal yapar. Modiolus denen spongioz
kemikten yapılmış bir eksen etrafında yerleşir. Tabanına basis tepesine kupula kohlea
adı verilir. Kohleanın içinde yer alan spiral kanal içinde lamina spiralis ossea denen
yarım bir kemik bölme vardır. Kemik labirent içinde sodyum (Na+) konsantrasyonu
yüksek, potasyum (K+) konsantrasyonu düşük olan, ekstraselüler sıvı içeriğine
benzeyen perilenf denen sıvı vardır. Membranöz labirent bu sıvı içinde yerleşmiştir.
Membranöz Labirent
Na+ konsantrasyonu düşük, K+ konsantrasyonu yüksek olan intraselüler sıvı
içeriğine benzeyen endolenfatik sıvı içerir. Vestibül iç duvarında önde resesus
sferikus içinde yer alan sakkulus, üstte resesus eliptikus içinde yer alan utrikulus
yerleşmiştir. Utrikulus üzerinde semisirküler kanallara açılan deliklerle sakkulusa
bağlayan
duktus
utrikulosakkülaris
yer
alır.
Sakkulus
üzerinde
duktus
utrikulosakkülarise ait bir delik ile duktus kohlearise bağlayan duktus reuniense ait
delikler bulunur. Membranöz semisirküler duktuslar utrikulusun posterioruna
açılırlar. Endolenfatik duktus vestibüler akuaduktusun içinde bulunur. Başlangıç
kısmındaki genişlemeye sinüs denir. Vestibüler akuaduktus içine girerken daralan
kısmına ise istmus denir. Duktus genişleyen distal kısmına ise endolenfatik kese
denir.
Duktus kohlearis osseöz spiral laminadan kohlear kanalın dış yüzüne diagonal olarak
tek katlı hücrelerden oluşan bir membran uzanır. Buna reisner membranı denir.
Spiral laminadan kohlear kanalın dış yüzüne uzanan diğer bir yapı ise baziller
membrandır. Bunun üzerine işitmenin duyusal hücreleri ve destek hücreleri
yerleşmiştir. Bu iki membran arasındaki bölüme skala media denir. Skala media
helikotremada kör olarak sonlanır. İçerisinde endolenf bulunur. Reisner membranının
üzerinde kalan bölüme skala vestibüli denir. Baziller membranın altında kalan
bölüme ise skala timpani denir. Bu yapıların içerisinde perilenf bulunur ve
helikotremada birleşirler. Skala vestibuli oval pencere, skala timpani ise yuvarlak
7
pencere ile iletişim halindedir. Skala timpani akuaduktus kohlearis aracılığı ile
subaraknoid boşluk ile bağlantılıdır.
Korti organı, baziller membranın iç kenarında dizilmiş nöroepitelyal yapıları içerir.
İç ve dış tüylü hücreler vardır. İç tüylü hücreler genelde tek sıra halinde yerleşim
gösterirler. Korti organının iç kısmı boyunca bir duvar oluştururlar. İç tüylü
hücrelerin tüycükleri tektoryal membran ile temas etmez. Dış tüylü hücreler ise 3-4
sıra halinde bulunurlar. Bu hücrelerin tüycükleri tektoryal membran ile temas eder.
Kohleadan beyne giden afferentlerin %90-95’i iç tüylü hücrelerden kaynaklanırken
efferent liflerin ise yaklaşık %80’i dış tüylü hücrelerde sonlanır. Tektoryal membran,
korti organının üzerine uzanan bir tabakadır. Kohlear sarmalın iç kenarında spiral
limbusun interdental hücrelerine yapışıktır ancak dış kenarda korti organına yapışık
değildir.
Şekil 2: Membranöz labirent
Sobotta anatomi atlası
8
Şekil 3: Kohlea (Enine kesit)
Sobotta anatomi atlası
2.2. EMBRİYOLOJİ
Dış ve orta kulak embriyolojik olarak 1. ve 2. brankiyal ark ile 1. brankiyal yarık ve
cepten gelişir. Dış kulak orta kulaktan daha önce gelişir. İç kulak ise 3. haftada
oditoryel plakod denilen farklı bir kökenden gelişmeye başlar. Embriyolojik gelişim
esnasında özellikle 28. ve 42. günler arasındaki patogeneze bağlı gelişim defekti hem
dış hem de orta kulakta malformasyonlara neden olur.
Aurikula gebeliğin 5.-6. haftasında 1.-2. brankiyal arkusun dorsal kısmını saran 6
mezenkimal tomurcuktan 12. haftada füzyon yaparak gelişmeye başlar. Dış kulak
kanalı gebeliğin 2. ayında 1. brankiyal yarığın oluşturduğu epitelyal çekirdeğin
rudimenter meatustan içeriye yani 1. faringeal cebe doğru ilerlemesi ile gelişir. Bu
epitelyal çekirdek dış kulak yolunun prekürsörüdür. Kanal oluşumu 4. aya kadar
devam eder. 4. aydan itibaren ise timpanik kemik gelişmeye başlar ve 7. ayda DKY
2/3 medialinin gelişimi tamamlanır. Mastoid posteroinferior planda gelişirken
timpanik kavite de genişler ve fasiyal sinir normal anatomik pozisyonunu alır.
9
Orta kulak boşluğu, östaki tüpü, mastoid ve timpanomastoid mukoza 1. brankiyal
cepten gelişir. Timpanik kavite 7.-8. ayda kemikçik zincir etrafında genişler ve
mukoza ile örtülür. Mastoid havalanması doğumdan sonra gelişmeye başlar ve 10-15
yaşlarına kadar gelişmeye devam eder. Orta kulak kemikçikleri gebeliğin 2. ayında 1.
ve 2. brankiyal arklardan gelişmeye başlayıp 4. ayda son şekillerini alırlar. KZ ile
ilgili en sık rastlanan malformasyon inkus-malleus füzyonudur.2
2.3. İŞİTME FİZYOLOJİSİ
Ses enerjisi bir enerji kaynağından üretilen katı, sıvı ya da gaz gibi bir ortamda
yayılan mekanik bir titreşim dalgasıdır. Ses boşlukta iletilmez. Partiküllerin sıkışma
ve açılmasıyla oluşan bir tam siklus ile ses frekansı oluşur. Ses frekansı bir saniyede
oluşan siklusların sayısıdır. Hertz (Hz) birimi ile ifade edilir. Yüksek frekans tiz
sesleri, düşük frekans pes sesleri ifade eder. İnsanlar 20-20000 Hz frekansları
arasındaki sesleri işitirler. Konuşma sesleri 500-2000 Hz arasındadır. Şiddet ise ses
enerjisinin sayısal ifadesidir.
Orta kulak, sesin iç kulağa iletilmesinin yanı sıra şiddetli sesten iç kulağı korur. Ses
dalgaları gaz ortamdan sıvı ortama yani perilenfe geçerken enerjinin bir kısmı geri
döner. Ortamdaki partiküllerin ses dalgalarına gösterdiği dirence akustik rezistans
denir. İnsanda hava ortamından sıvı ortama yani perilenfe geçen ses dalgalarının bu
rezistanstan dolayı uğradığı kayıp 30 dB’dir. Bu kayıp orta kulaktaki bazı
mekanizmalarla sesin şiddeti arttırılarak telafi edilir. Pars tensa ses dalgalarıyla
titreşir ve ses enerjisi manubrium mallei ve kemikçik zincire aktarılır. Kemikçik
zincirin kaldıraç etkisi de sesin şiddetini arttırır. Ayrıca TM ve oval pencere
arasındaki yüzey farkı da sesin şiddetinin artmasına yardımcı olur. Bu şekilde 26
dB’lik bir artış sağlanır. Perilenfin ses dalgalarıyla titreşmesi ile bazal membran
uyarılır. Perilenfin titreşmesinde oval ve yuvarlak pencereler rol oynar. Oval
pencereye gelen ses enerjisi yukarıda bahsettiğimiz mekanizmalar nedeniyle
yükseltilerek geldiği için yuvarlak pencereden fazladır. M. tensor timpani ve m.
stapedius gürültüye karşı iç kulağı korurlar. Ayrıca tuba östaki de orta kulak
basıncını dengeleyerek timpanik membranın titreşmesini sağlarlar.12
10
İç Kulak Fizyolojisi
İşitmenin algılanması birkaç fazda gelişir. Ses dalgalarının korti organına iletilmesi
ses enerjisi ile sağlanan mekanik bir olaydır. Korti organına ulaşan akustik enerji,
nöroepitelyal
hücrelerde
elektrik
potansiyellerine
dönüştürülür.
Elektrik
potansiyelleri sinir lifleri tarafından temporal lobda bulunan işitme merkezine gelir
ve burada analiz edilir. Bununla ilgili çeşitli araştırmacılar tarafından farklı teoriler
ortaya atılmıştır. Bunlardan en çok kabul gören teori Von Bekesy tarafından ileri
sürülen ilerleyen dalga(travelling wave) teorisidir.
İlerleyen dalga teorisi: Bu teoriye göre stapes hareketi ile perilenfte oluşan dalga
baziler membranı tabandan apekse doğru hareketlendirir. Oluşan titreşimler enine ve
boyuna yayılırlar. İletim dalgası, baziler membran üzerinde uyarının taşındığı
frekansa uyan bölgede maksimum amplitüde ulaşır ve bu bölgeyi hareket ettirerek
fibrilleri uyarır. Kokleaya gelen titreşimler iç kulak sıvılarında oval pencereden
yuvarlak pencereye doğru harekete neden olurlar. Bu titreşimler skala vestibulide
ilerlerken perilenf direnci ile her frekanstaki titreşim için özel bir yerde olmak üzere
baziler membran üzerine yöneltilirler. Böylece koklea kanalı skala timpaniye doğru
iletilir. Bu esnada skala timpaninin sonunda bulunan yuvarlak pencere zarından giren
orta kulak havasındaki titreşimler bu harekete kısmen karşı koyarlar. Bu dalgalanma
hareketi korti organının uyarılmasına neden olur. Baziler membran titreşirken,
üstündeki siliyalı hücreler tektoryal membrana çarpıp ayrılırlar ve uyarılan koklea
kısmında ses dalgalarının mekanik enerjisi elektro-kimyasal enerjiye dönüşür. Bu
sayede impulslar oluşur ve bu impulslar 8. sinir lifleri ile merkeze iletilir. Seslerin iç
kulaktan merkeze iletilirken izledikleri yol şöyledir. Koklear çekirdek, superior oliva,
inferior kollikül ve medial genikulat cisim. Bu ses uyarıları kortekse ulaşınca önceki
bilgilere göre tanımlanırlar. Ancak yeni doğmuş bebeklerde önceden oluşturulmuş
bir ses belleği olmadığından 2-5 yaşına kadar duyduğu sesleri kortekste biriktirir,
birleştirir ve yorumlayabilecek duruma gelir. Doğumda var olan işitmeye refleks
işitme, sonradan kazanılan işitmeye ise bilinçli işitme adı verilir.12
11
2.4. İŞİTME KAYIPLARI
İşitme kayıplarını sınıflandırmada birçok yol vardır. Sınıflamalarda işitme kaybının
tipi (Sensörinöral, iletim, mikst), ilerleyiciliği, derecesi, ortaya çıkış zamanı
(konjenital, erken başlangıç, geç başlangıç) baz alınır. Etyolojik sınıflamada genetik
ve nongenetik faktörler dikkate alınır. Konjenital işitme kaybı doğumdan itibaren var
olan ve nedeni bilinmeyen durumu ifade eder. Herediter işitme kaybı ise doğumda
var olabildiği gibi sonradan da ortaya çıkabilir. Herediter işitme kayıpları, hastaların
eşlik eden herediter anomalilerinin olup olmamasına göre sendromik ya da
nonsendromik şeklinde sınıflandırılabilir.11
2.4.1. KONJENİTAL İŞİTME KAYIPLARI
İnsanlarda konjenital işitme kayıplarının insidansı yaklaşık 1000 canlı doğumda
1’dir. Bunun birçok sebebi vardır ve bunların yaklaşık %50’si genetik faktörlere
bağlıdır.11
İnsanlar 46 kromozoma sahiptirler ve bunların 44’ü 22 çift kromozomdan
oluşmuştur. Diğer 2 kromozom ise seks kromozomları olarak adlandırılır ve
erkeklerde XY, bayanlarda XX harfleriyle ifade edilir. Embriyo anne ve babadaki
kromozom çiftlerinden birer tane alır ve kendi DNA’sını oluşturur. Bu genlerde
oluşan mutasyonlar bazı patolojilere sebep olabilmektedir. Örneğin iç kulağın
oluşumunu sağlayan bir proteinin yapısına katkıda bulunan bir gende oluşan
mutasyon sonucu işitme kaybı olabilmektedir.11
Otozomal dominant hastalıklarda heterozigot bireyler o hastalığın fenotipine sahip
olurlar. OD geçişte erkek ve bayan eşit riske sahiptir. Cinsel farklılık yoktur. OR
kalıtımda hastalığın fenotipe yansıması için homozigot olması gerekir. Yine bunlarda
da cinsel farklılık yoktur. X’e bağlı kalıtım ya dominant ya da resesiftir. Resesifse
kadınların hasta olmaları için homozigot olması gerekir. X’e bağlı geçişte erkeklerse
daima hastadırlar. Çünkü tek bir X kromozomu vardır. Mitokondri, kendi DNA’sına
sahiptir. Mitkondriyal DNA (mtDNA) yumurta hücresi sitoplazmasında bulunan
mitokondriler tarafından kodlandığı için yalnızca anne tarafından belirlenir. Yani
mitkondriyal geçiş gösteren patolojiler tamamen maternal kaynaklıdır.11
12
2.4.1.1. Sendromik İşitme Kayıpları:
Sendromik işitme kayıpları işitme kaybıyla birlikte sistemik patolojilerin bulunduğu
durumları ifade eder. SNİK görülen 400’den fazla sendrom tanımlanmıştır.
Bunlardan başlıcalarını şunlardır.11
2.4.1.1.1. Brakiyo-Oto-Renal Sendrom
OD geçiş gösterir. Brakiyal, otik ve renal patolojilerin birlikte görüldüğü bir
sendromdur. 1975’te Melnick tarafından tanımlanmıştır.
Otolojik
bulgular;
malformasyonlar,
preauriküler
mikrotia,
dış
çukurluk,
kulak
preauriküler
yolu
(DKY)
çıkıntı,
auriküler
darlığı,
ossiküler
malformasyonlar, fasiyal sinir dehisansı, oval pencere agenezisi, orta kulak boşluğu
darlığı, koklear hipoplazi, koklear displazi, genişlemiş vestibüler akuadukt ve lateral
semisirküler kanal hipoplazisidir. İşitme kaybı %90 oranında görülür ve iletim,
sensörinöral ya da mikst tip olabilir.11
2.4.1.1.2. Nörofibromatozis Tip II (NFII)
NFII; bilateral vestibüler Schwannoma, ve diğer intrakraniyal ve spinal tümörlerin
gelişimi ile karakterizedir. İşitme kaybı genelde sensörinöral tiptir. Vertigo, tinnitus
ve fasiyal paralizi eşlik edebilir.11
2.4.1.1.3. Stickler sendromu
1965 yılında Dr. Sticker tarafından tanımlanmıştır. Konjenital vitreus anomalisi, 6
yaşından önce başlayan miyopi, retina dekolmanı, paravasküler pigmente
dejenerasyon, eklem hipermobilitesi, SNİK, orta hat yarığı ve kraniyofasiyal
anomaliler gibi bulguların bulunabileceği bir sendromdur. COL2A1, COL11A1 veya
COL11A2 genlerindeki mutasyonlar nedeniyle oluşur.
2.4.1.1.4. Waardenburg Sendromu (WS)
1951 yılında Petrus Waardenburg tarafından tanımlanmıştır. Tip I’de SNİK, iriste
pigmenter bozukluk, medial kantus ve lakrimal punktumda yer değişikliği, beyaz
perçem ve distopia kantarum(gözlerin iç köşeleri arasındaki mesafenin artması) ile
karakterizedir. Nedeni PAX3 mutasyonudur. Tip II’de distopia kantarum yoktur. Tip
13
III’te ise tip I’e ek olarak üst ekstremitelerde hipoplazi ya da kontraktür vardır. Tip
IV WS ile hirschprung hastalığının birlikte görülmesidir.
2.4.1.1.5. Pendred Sendromu
Vaughan Pendred tarafından 1896 yılında tanımlanmıştır. OR geçiş gösterir.
Konjenital işitme kaybı ve guatr ile karakterizedir. Pendrini kodlayan SLC26A4
genindeki mutasyon nedeniyle oluşur. İşitme kaybı genellikle prelingual, bilateral ve
çok ileri derecedir. Radyolojik bulgularda genişlemiş vestibüler kanal ve mondini
displazisi görülebilir.
2.4.1.1.6. Usher Sendromu
SNİK, retinitis pigmentoza ve vestibüler disfonksiyonla karakterize bir sendromdur.
ABD’de konjenital işitme kayıplı hastalar arasında görülme oranı %3-6’dır. 3 tipi
vardır. OR geçişlidir. En az 5 farklı Usher geni vardır.
2.4.1.1.7. Alport Sendromu (AS)
X’e bağlı (%80), OR veya OD geçiş gösterebilen bir tip 4 kollajen hastalığıdır.
Kronik böbrek yetmezliği (KBY) ile beraber olan veya olmayan pozitif aile hikayeli
hematüri, progresif SNİK, anterior lentikonus veya makuler benekler gibi göz
bulguları, glomeruler bazal membranda histolojik değişikliklerden en az 3 kriterin
bulunması ile tanı konur. COL4A5 mutasyonları X’e bağlı AS’nun sebebidir.
2.4.1.1.8. Mitokondriyal Sendromlar
Sendromik mitkondriyal hastalıkların yaklaşık %70’inde işitme kaybı görülür. Bu
hastalıklara MELAS Sendromu, MERRF sendromu ve Kearns-Sayre Sendromu
örnek olarak verilebilir.
MELAS Sendromu, mitkondriyal ensefalopati, laktik asidoz ve epizodik felç ile
karakterizedir. İşitme kaybı sensörinöral, bilateral ve progresiftir. MERRF
sendromunda işitme kaybı, ataksi, demans, optik sinir atrofisi ve boy kısalığı görülür.
Kearns-Sayre Sendromunda atipik retinal pigmentasyon, eksternal oftalmopleji ve 20
yaş altında başlayan kalp bloğu görülür. Hastaların yarısında SNİK görülür.
14
2.4.1.2. Nonsendromik İşitme Kayıpları
Diğer sistemik bulgular olmadan sadece işitme kaybı olması nonsendromik işitme
kaybı olarak adlandırılır. Konjenital işitme kayıplarının %70’ini oluştururlar.
Bunların da yaklaşık %80’i OR, % 18’i OD, %2’si X’e bağlı ya da mitkondriyaldir.11
2.4.1.2.1. Otozomal Dominant Nonsendromik İşitme Kayıpları (ADNSHL)
Bu güne kadar OD nonsendromik işitme kaybına sebep olan 17 gen bulunmuştur.
Genellikle postlingual, orta derece ve progresif karakterli işitme kaybı vardır.11
İşitme kaybının yüksek frekanslara doğru arttığı alçak frekanslarda normal bir
odyogram olduğu görülür. İşitme kaybı postlingual dönemde başladığından dolayı bu
çocuklarda konuşma daha iyidir. Kayıp zamanla alçak frekansları da etkilemeye
başlar. Zamanla orta dereceden ileri derece işitme kaybına dönüşebilir. DFNA1’de
farklı bir odyogram görülür. Bu gen mutasyonu olan ADNSHL hastalarında diğer
DFNA genlerinin genel özelliğinden farklı olarak ilerleyici alçak frekans işitme
kaybı olur.2
2.4.1.2.2. Otozomal Resesif Nonsendromik İşitme Kayıpları (ARNSHL)
OR nonsendromik işitme kayıpları çoğunlukla prelingualdir.11 Genellikle ileri ya da
çok ileri derecede tüm frekansları etkileyen SNİK görülür.2 Bunlara sebep olan 17
gen bulunmuştur.11
Otozomal resesif nonsendromik işitme kaybı(ARNSHL) akraba evliliğinin yaygın
olduğu ülkelerde daha sık görülmektedir. ARNSHL, DFNB gen lokusunda yer alır.3
13q11-12 kromozomundaki DFNB1 lokusunda 2 gen yer alır. Bunlar konneksin 26
(cx26) proteinini kodlayan GJB2 (gap junction beta 2) ve konneksin 30 (cx30)
proteinini kodlayan GJB6 genleridir. Bu proteinler, komşu hücreler arasında gapjunction bağlantıları üzerinden elektrofiziksel bağlantı kurmakla görevlidirler. Gapjunction, konnekson denen ve her bir komşu hücrede birer parçası bulunan iki adet
yarım kanaldan oluşur. Her bir konnekson ise altı adet konneksin subünitten oluşur.
Cx 26 ve cx 30’un iç kulakta stria vaskülarise potasyum geçişini sağlamak gibi iyon
transportu, endokoklear birimin korunması ve homeostaz gibi görevleri vardır.5 Cx
26 mutasyonları genellikle prelingual başlangıçlı ve bilateral nonsendromik işitme
kaybına neden olur. İşitme kaybının derecesi de hafiften çok ileri dereceye kadar
değişebilir.5 Genetik çocukluk çağı SNİK vakalarının yaklaşık %40-60’ından
15
sorumlu olan gen cx26’dır. GJB2 geninde yüzden fazla mutasyon saptanmıştır.
c.35delG mutasyonu beyaz ırkta en sık görülen GJB2 mutasyonudur. c.35delG kuzey
ve güney Avrupalılarda sık görülür. Bazı Avrupa ülkelerinde normal işiten
populasyonda c.35delG mutasyon prevalansı %2-4’tür.6 Orta Avrupa’da hipoakuzili
hastalarda yapılan çalışmalarda p.W24X mutasyonunun c.35delG mutasyonundan
sonra 2. sıklıkta olduğu bildirilmiştir. p.W24X mutasyonunun en yüksek insidansı
Asyalılarda, Avrupa’da ise romanlarda görülür.4
IVS1+1G >A mutasyonu
Macarlarda, Çeklerde ve Türklerde sıklıkla görülür.5
Temporal kemik anomalileri DFNB1’de pek görülmediğinden rutin temporal kemik
görüntülemeye gerek yoktur.11 Genetik test çalışması GJB2’ye bağlı işitme kaybının
teşhis edilmesini sağlar. Mutasyon taramaları sayesinde genetik danışmanlık ve
rekürrens ihtimalinin değerlendirilmesi sağlanır. Yapılan birçok çalışma GJB2’ye
bağlı işitme kaybı olanlarda koklear implantın daha iyi sonuç verdiği gösterilmiştir.11
2.4.1.2.3. X’e Bağlı Nonsendromik İşitme Kayıpları
Bunlar nonsendromik işitme kayıplarının %2’sinden daha azından sorumludurlar.11
İşitme kaybı genellikle prelingual başlangıçlı ve stabildir. Nadiren ilerleme gösterir.
Hafif dereceden çok ileri dereceye kadar geniş bir aralıkta yer almakla beraber
sıklıkla çok ileri derece ve tüm frekansları kapsayan işitme kaybı gözlenir.2 Beş
lokus ve bir gen tanımlanmıştır. Bunlardan DFN1 daha sonra sendromik işitme
kayıplarına dahil edilmiştir. X’E bağlı nonsendromik işitme kaybına neden olan
genlerden en sık görüleni DFN3’tür. DFN3’e bağlı işitme kaybı, POU3F419 olarak
adlandırılan bir kopyalama faktöründeki mutasyonlardan kaynaklanır. Stapes
fiksasyonu, internal işitme kanalında genişleme ve vestibulumda dilatasyon gibi
bulguları vardır. İşitme kaybı genellikle mikst tiptedir. Diğer lokuslardan
kaynaklanan işitme kayıpları değişkenlik gösterir.11
2.4.1.2.4. Mitokondriyal Nonsendromik İşitme Kayıpları
Bu tip işitme kayıpları farklı mtDNA mutasyonlarından kaynaklanmaktadır.
Bunlardan en iyi incelenen 1555 A-G mtDNA mutasyonudur. Bu mutasyonun
aminoglikozid ototoksisitesi ile ilişkisi vardır. İşitme kaybı orta ya da yüksek
frekansları tutar ve ilerleyici bir seyir gösterir. Presbiakuzinin de mitkondriyal sebebe
bağlı olabileceği düşünülmektedir. Bunun sebebi yaşlanmış kokleada mtDNA
mutasyonunun arttığının gösterilmesidir.11
16
Tablo 1: İnsanlarda nonsendromik işitme kaybına sebep olan OR genler
Lokus
Gen
Referans
DFNB1A
GJB2
Kelsell et al., 1997
DFNB1B
GJB6
Del Castillo et al., 2002
DFNB2
MYO7A
Liu et al., 1997 ; Weil et al., 1997
DFNB3
MYO15A
Wang et al., 1998
DFNB4
SLC26A4
Li et al., 1998
DFNB6
TMIE
Naz et al., 2002
DFNB7/11
TMC1
Kurima et al., 2002
DFNB8/ 10
TMPRSS3
Scott et al., 2001
DFNB9
OTOF
Yasunaga et al., 1999
DFNB12
CDH23
Bork et al., 2001
DFNB15/72/95
GIPC3 (see note 1)
Ain et al., 2007 ; Rehman et al., 2011 ; Charizopoulou et al., 2011
DFNB16
STRC
Verpy et al., 2001
DFNB18
USH1C
Ouyang et al., 2002 ; Ahmed et al., 2002
DFNB21
TECTA
Mustapha et al., 1999
DFNB22
OTOA
Zwaenepoel et al., 2002
DFNB23
PCDH15
Ahmed et al., 2003
DFNB24
RDX
Khan et al., 2007
DFNB25
GRXCR1
Schraders et al., 2010
DFNB28
TRIOBP
Shahin et al., 2006 ; Riazuddin et al., 2006
DFNB29
CLDN14
Wilcox et al., 2001
DFNB30
MYO3A
Walsh et al., 2002
DFNB31
WHRN
Mburu et al., 2003
DFNB35
ESRRB
Collin et al., 2008
DFNB36
ESPN
Naz et al., 2004
DFNB37
MYO6
Ahmed et al., 2003
DFNB39
HGF
Schultz et al., 2009
DFNB42
ILDR1
Borck et al., 2011
DFNB44
ADCY1
Santos-Cortez et al., 2014
DFNB48
CIB2
Riazuddin et al., 2012
DFNB49
MARVELD2
Riazuddin et al., 2006
DFNB49
BDP1
Girotto et al., 2013
DFNB53
COL11A2
Chen et al., 2005
DFNB59
PJVK
Delmaghani et al., 2006
DFNB61
SLC26A5
Liu et al., 2003
DFNB63
LRTOMT/COMT2
Ahmed et al., 2008 ; Du et al., 2008
DFNB66/67
LHFPL5
Tlili et al., 2005 ; Shabbir et al., 2006 ; Kalay et al., 2006
DFNB70
PNPT1
von Ameln et al., 2012
DFNB74
MSRB3
Waryah et al., 2009 ; Ahmed et al., 2011
DFNB76
SYNE4
Horn et al., 2013
DFNB77
LOXHD1
Grillet et al., 2009
17
DFNB79
TPRN
Rehman et al., 2010 ; Li et al., 2010
DFNB82
GPSM2
Walsh et al., 2010
DFNB84
PTPRQ
Schraders et al., 2010
DFNB84
OTOGL
Yariz et al., 2012
DFNB86
TBC1D24
Rehman et al., 2014
DFNB88
ELMOD3
Jaworek et al., 2013
DFNB89
KARS
Santos-Cortez et al., 2013
DFNB91
GJB3
Liu et al., 2000
DFNB93
CABP2
Schrauwen et al., 2012
DFNB98
TSPEAR
Delmaghani et al., 2012
DFNB101
GRXCR2
Imtiaz et al., 2014
DFNB102
CLIC5
Seco et al., 2014
SERPINB6
Sirmaci et al., 2010
OTOG
Schraders et al., 2012
EPS8
Behlouli et al., 2014
Tablo 2: İnsanlarda nonsendromik işitme kaybına sebep olan OD genler
Lokus
Gen
Referans
CRYM
Abe et al., 2003
DFNA1
DIAPH1
Lynch et al., 1997
DFNA2A
KCNQ4
Kubisch et al., 1999
DFNA2B
GJB3
Xia et al., 1998
DFNA3A
GJB2
Kelsell et al., 1997
DFNA3B
GJB6
Grifa et al., 1999
DFNA4
MYH14
Donaudy et al., 2004
CEACAM16
Zheng et al., 2011
DFNA5
DFNA5
Van Laer et al., 1998
DFNA6/14/38
WFS1
Bespalova et al., 2001; Young et al., 2001
DFNA8/12
TECTA
Verhoeven et al., 1998
DFNA9
COCH
Robertson et al., 1998
DFNA10
EYA4
Wayne et al., 2001
DFNA11
MYO7A
Liu et al., 1997
DFNA13
COL11A2
McGuirt et al., 1999
DFNA15
POU4F3
Vahava et al., 1998
DFNA17
MYH9
Lalwani et al., 2000
DFNA20/26
ACTG1
Zhu et al., 2003 ; van Wijk et al., 2003
DFNA22
MYO6
Melchionda et al., 2001
DFNA23
SIX1
Mosrati et al., 2011
18
DFNA25
SLC17A8
Ruel et al., 2008
DFNA28
GRHL2
Peters et al., 2002
DFNA36
TMC1
Kurima et al., 2002
DFNA41
P2RX2
Yan et al., 2013
DFNA44
CCDC50
Modamio-Hoybjor et al., 2007
DFNA48
MYO1A
Donaudy et al., 2003
DFNA50
MIRN96
Mencia et al., 2009
DFNA51
TJP2
Walsh et al., 2010
DFNA56
TNC
Zhao et al., 2013
DFNA64
SMAC/DIABLOCheng et al., 2011
TBC1D24
Azaiez et al., 2014; Zhang et al., 2014
Tablo 3: İnsanlarda nonsendromik işitme kaybına sebep olan X kromozomu
genleri
Lokus
Gen
Referans
DFNX1 (DFN2)
PRPS1
Liu et al., 2010
DFNX2 (DFN3)
POU3F4
De Kok et al., 1995
DFNX4 (DFN6)
SMPX
Schraders et al., 2011 ; Huebner et al., 2011
COL4A6
Rost et al., 2013
Tablo 4: İnsanlarda nonsendromik işitme kaybına sebep olan mitokondriyal
genler
Gen
Mutasyon
Referans
MTRNR1
1555A->G
Prezant et al., 1993 ; Usami et al.,
1997 ; Estivill et al., 1998
MTRNR1
1494C->T
Zhao et al., 2004
MTRNR1
961 t
Bacino et al., 1995 ; Casano et al.,
1999
MTTS1
7445A->G
Reid et al., 1994 ; FischelGhodsian et al., 1995 ; Sevior et
al., 1998
MTTS1
7472insC
Tiranti et al., 1995 ; Jaksch et al.,
1998a ; Jaksch et al.,
1998b ; Schuelke et
al.,1998 ; Verhoeven et al., 1999
MTTS1
7510T->C
Hutchin et al., 2000
19
MTTS1
7511T->C
Friedman et al., 1999 ; Sue et al.,
1999
2.4.2. TANI VE TEDAVİ
İşitme kayıplı hastaların değerlendirilmesinde otolaringolog, klinik genetik uzmanı,
odyolog ve oftalmolog birlikte hareket etmelidir. Otolaringolog tüm tedaviyi
koordine etmelidir. İyi bir anamnez, fizik muayene ve odyolojik değerlendirme
etyolojinin ortaya konmasında çok önemlidir. Sendromik işitme kayıplarının
değerlendirilmesinde anamnez ve fizik muayenede sistemik bulgulara yönelik de
inceleme yapılması gerekir. Ayrıca intrauterin enfeksiyonlar, menenjit, hipoksi ve
ototoksik ilaçlar gibi işitme kaybı yapan başka sebepler de araştırılmalıdır.11
Odyolojik değerlendirme tanıda oldukça değerlidir. İşitsel beyin sapı cevapları
(ABR) ve otoakustik emisyonlar (OAE) gibi elektrofizyolojik testler işitme
bozukluklarının tespitinde önemli rol oynar. 6 ayını dolduranlarda ise davranışsal
testler yapılabilir.11
Çok iyi bir anamnez ve fizik muayeneden sonra dahi hastaların %30’unda işitme
kaybının etyolojisi bulunamayabilir. Tanı için ek araştırmalar yapmak gerekir.
Geçmişte bunlar için birçok test yapılırken günümüzde genetik taramanın bu testlerin
neredeyse tamamının yerini aldığını söyleyebiliriz. GJB2 mutasyonları için komplet
tarama yapılmalıdır. DFNB1 tanısı konduysa ileri testlere ihtiyaç yoktur. Tanı için
kazanılmış konjenital işitme kayıpları nedenleri de düşünülmelidir. En sık neden
intrauterin sitomegalovirüs (CMV) enfeksiyonudur. İnceleme neonatal dönemde
mutlaka yapılmalıdır. Herediter işitme kayıplarının incelenmesinde NFII şüphesi
durumunda, ilerleyici işitme kaybı varsa ve odyolojik incelemelerde retrokoklear
patoloji düşünülüyorsa MR çekilmelidir. Bunların dışında tiroid fonksiyon testleri,
idrar tetkiki, EKG, renal USG gibi tetkikler de yapılabilir.11
Eğer GJB2 tanısı konduysa ek testlere ihtiyaç yoktur. Çünkü eşlik eden hastalık
yoktur. Bu durumda hasta ve ailelerine klinik genetik uzmanınca genetik danışmanlık
verilmelidir. Green ve ark. yaptıkları çalışmada çocuklarında işitme kaybı olup
normal işitmesi olan ebeveynlerin ikinci çocuklarında işitme kaybı ihtimalini %17,5
olarak bulmuşlardır.11
20
Çok ileri derecede işitme kaybı olan hastalarda koklear implant tedavisi gittikçe
önem kazanmaktadır. Konuşma gelişiminin olumsuz etkilenmemesi için işitme
kayıplarının erken teşhis ve tedavisi çok önemlidir. Yenidoğan işitme tarama
programı erken teşhiste büyük öneme sahiptir. Çocuklarda ilk 3 ila 6 ayda kesin tanı
konularak işitme cihazı ile rehabilitasyona başlanmalıdır.11
21
3. YÖNTEM
Bu çalışmaya Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim
Dalı’nda 2013-2014 yıllarında konjenital işitme kaybı tanısı konan veya daha önce
tanısı konmuş olan 0-12 yaş arası 115 hasta ile işitmesi normal olan rastgele seçilmiş
aynı yaş grubundan 60 kontrol grubu dahil edildi. İşitme kayıplı hastaların 72’sine
işitme cihazı uygulanırken 43’üne koklear implant tedavisi uygulanmıştır. Hastaların
işitme kaybı dereceleri hafiften çok ileri dereceye kadar değişmektedir. Hastaların
tamamı prelingual konjenital sensörinöral işitme kaybı olan hastalardır. Hastalarda
ya
da
kontrol
grubunda
sendrom
düşündürecek
ek
sistemik
bulgular
bulunmamaktadır. Bu tür bulguları olan hastalar çalışmaya dahil edilmemiştir.
Çalışma öncesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulundan 2013/151 karar sayısı ile onay
alındı. Çalışmaya alınan tüm olgulara çalışma hakkında sözlü olarak bilgi verildi,
çalışmayı kabul eden olguların ailelerinden aydınlatılmış onam formu imzalatıldıktan
sonra çalışmaya dahil edildi. Olguların ayrıntılı öyküsü alındı, fizik muayeneleri ve
odyolojik incelemeleri yapıldı.
Hastalardan ve kontrol grubundan pıhtılaşma olmaması için etilendiamintetraasetik
asitli (EDTA) tüplere kan alındı. Alınan bu kan örnekleri +4 oC’de belirli süre
saklandı. Kan örneklerinin toplanması tamamlandıktan sonra bu örneklerden DNA
izolasyonu yapıldı. EDTA’lı tüplerde bulunan çalışılacak kan örneklerinin spin metot
yöntemiyle tam kandan DNA izolasyonları gerçekleştirildi. DNA’ların miktarını
ölçmek için spektrometre cihazında mikrolitredeki DNA miktarları örneklerde
ölçüldü.
Elde edilen DNA’larda Connexin geni ile ilgili analiz için öncelikle bu gen
bölgesinin denatürasyonu termal bloklarda yapıldı. Ardından MLPA (Multiplex
Ligation-dependent Probe Amplification) kiti kullanılarak probların hibridizasyon
işlemi için termal bloklarda 16-20 saat inkübasyona bırakıldı. Sonra yine termal
bloklarda DNA ile hibridize olan probların birbiriyle yapışması için MLPA kiti
kullanılarak ligasyon işlemleri yapıldı. Sonradan PCR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu)
yöntemi ile PCR cihazlarında Connexin gen bölgesi çoğaltılması sağlandı.
PCR işlemi bittikten sonra, ABI PRISM ® 310 Genetic Analyzer cihazında kapiller
elektroforez yöntemiyle örnekler yürütüldü. Çıkan fragman analiz sonuçları
Coffalyser adlı bir programa aktarılıp yorumlandı.
22
İstatistiksel değerlendirmede SPSS 18,0 paket istatistik programı kullanıldı. Veriler
ortalama artı-eksi standart sapma olarak özetlendi. Verilerin karşılaştırılması t testi
ile yapıldı. Kategorik verilerin karşılaştırılması ise Ki-Kare testi ile yapıldı. p<0,05
değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
23
4. SONUÇLAR
Çalışma nonsendromik sensörinöral işitme kayıplı 115 hasta ve işitmesi normal olan
60 kontrol grubundan oluşmaktadır. Çalışma grubunun 58’i erkek (%50,4), 57’si kız
(%49,6) hastadan, kontrol grubunun 31’i erkek (%51,6) ve 29’u kızdan (%48,4)
oluşmaktadır. Çalışma toplamda 89 erkek (%50,9) ve 86 kız (%49,1) bireyden
oluşmaktadır. Yaş aralığı 0-12 yaş arasıdır. Vaka grubu yaş ortalaması 5,3, kontrol
grubu yaş ortalaması 6,1’dir (Tablo 5). Vaka ve kontrol gruplarının yaş ve cinsiyet
dağılımları arasında belirgin farklılık yoktur (p>0,05).
Tablo 5: Tüm olguların demografik özellikleri, işitme kaybı dereceleri, tedavi
yöntemi ve saptanan mutasyonları gösteren tablo. (C: Cinsiyet, İK: İşitme
kaybı, X:Çalışma dışı bırakılan olgular)
No
1V
Yaş
2
C
E
Ailede
Akraba
İK
evliliği
VAR
-
Özgeçmiş
İK Derecesi
Tedavi
Mutasyon
-
ÇOK
Kİ
POU3F4(Het.
İLERİ
2V
2,5
K
VAR
VAR
ÇOK
-
del.)
Kİ
-
Kİ
-
Kİ
POU3F4(Het.
İLERİ
3V
6,5
K
VAR
-
ÇOK
-
İLERİ
4V
8
E
-
-
ÇOK
-
İLERİ
5V
2,5
K
-
-
ÇOK
-
del.)
Kİ
-
Kİ
35delG(Hom.
İLERİ
6V
7V
3,5
2
E
K
-
-
-
-
Rh
ÇOK
UYUŞMAZL
İLERİ
-
ÇOK
del.)
Kİ
-
-
WFS-1(Ex:8-Het
İLERİ
8K
6
E
VAR
VAR
-
-
del),
POU3F4(Het
del)
9K
7
E
VAR
-
-
-
24
-
POU3F4(Het
del)
10K
2
E
-
VAR
-
-
-
POU3F4(Het
del)
11V
12K
2
8
K
K
-
-
-
-
KONVULZİ
ÇOK
YON
İLERİ
TALASEMİ
-
Kİ
35delG(Het.
del.)
-
TAŞ
Gjb2(Ex1,
Upstream Het
del), Gjb3(Het
del), Gjb6(Het
tripl.)
13V
8
E
VAR
VAR
Rh
ÇOK
UYUŞMAZL
İLERİ
Kİ
POU3F4(Het
del)
.
14V
4
E
VAR
-
ÇOK
-
İC
İLERİ
POU3F4(Het.
del.)
15K
5
K
-
-
-
-
-
-
16K
8
K
-
-
-
-
-
GJB6(het. del.),
GJB3(Het. del.),
WFS-1(Ex:5 ve
ex:7-Het. del.),
ZMYM(Het.
del.)
GJB2(Upstream:
het. del.)
17V
3
K
VAR
-
İLERİ
-
İC
35delG(Hom.
del.)
18V
4
E
-
VAR
İLERİ
-
İC
POU3F4(Het.
del.)
19V
7
K
-
VAR
ÇOK
-
İC
-
İC
POU3F4(Het
İLERİ
20V
2,5
E
-
-
EPİLEPSİ
ORTA
del)
21V
1
K
-
-
PREMATÜR
ORTA
İC
-
22V
11
K
-
-
-
ÇOK
İC
-
İC
35delG(Hom.
İLERİ
23V
7
K
-
-
-
ORTA
25
del.)
24V
8
E
VAR
-
İLERİ
-
İC
POU3F4(Het
del)
25K
5
E
VAR
-
-
-
-
IVS1+1G>A(He
t. dupl.),
313del14(Het.
del.),
POU3F4(Het.
del.),
ZMYM(Het.
del.)
26K
10
K
-
-
-
-
-
GJB3(Ex:3-Het.
dupl.)
27K
3
E
-
-
-
-
-
-
28K
4
K
VAR
VAR
DDA
-
-
-
29K
X
X
X
X
X
X
X
X
30K
8
K
-
-
-
-
-
-
31K
5
K
-
-
-
-
-
-
32K
12
E
-
-
ASTIM
-
-
-
33K
X
X
X
X
X
X
X
X
34V
2
K
-
-
-
İLERİ
İC
35delG(Hom.
del.)
35V
6ay
K
-
VAR
-
İLERİ
İC
-
36V
8
K
-
VAR
Rh
İLERİ
İC
313del14(Het.
UYUŞMAZL
del.), WFS-
.
1(Ex:5-Hom.
dupl.)
37V
9
K
-
VAR
DDA
İLERİ
İC
-
38V
12
K
VAR
-
-
HAFİF
-
-
39V
7
K
-
VAR
-
ÇOK
İC
-
İC
-
Kİ
-
İLERİ
40V
6ay
K
VAR
-
ÇOK
-
İLERİ
41V
3
K
-
VAR
ÇOK
-
İLERİ
26
42V
2
K
-
VAR
-
İLERİ
İC
-
43V
6
K
-
VAR
-
İLERİ
İC
-
44V
3,5
E
-
VAR
-
ÇOK
Kİ
-
İLERİ
45K
6
E
-
-
-
-
-
-
46V
4,5
E
VAR
VAR
-
ORTA
İC
-
47V
2,5
K
VAR
-
PREMATÜR
ÇOK
Kİ
-
İLERİ
48V
6ay
E
-
-
-
ORTA
İC
-
49K
12
E
-
-
-
-
-
-
50V
1
E
-
-
PREMATÜR
İLERİ
İC
-
51V
6
E
VAR
-
-
ÇOK
İC
-
İLERİ
52V
3
E
VAR
VAR
-
İLERİ
İC
-
53V
9ay
K
VAR
-
-
ÇOK
İC
-
İC
35delG(Hom.
İLERİ
54V
11
K
VAR
VAR
-
ORTA
del.),
GJB6(Ex:3-het.
dupl.), WFS1(Ex:7-het. del.)
55V
9
E
-
VAR
-
İLERİ
Kİ
-
56V
2
E
VAR
VAR
-
İLERİ
İC
-
57V
3
K
-
VAR
-
ÇOK
Kİ
-
Kİ
IVS1+1G>A(He
İLERİ
58V
2
E
-
-
ÇOK
-
İLERİ
t. del.), WFS1(Ex:1-4-6:het.
del.)
59V
2,5
K
VAR
-
ÇOK
-
Kİ
-
İC
35delG(Hom.
İLERİ
60V
1
E
VAR
VAR
ÇOK
-
İLERİ
del.)
61V
9ay
K
-
-
PREMATÜR
İLERİ
İC
-
62V
5
E
VAR
VAR
-
İLERİ
İC
-
27
63V
8
E
VAR
-
ÇOK
-
Kİ
İLERİ
64V
4,5
E
-
-
ÇOK
-
35delG(Hom.
del.)
Kİ
-
Kİ
IVS1+1G>A(He
İLERİ
65V
6
K
VAR
VAR
ÇOK
-
İLERİ
66V
12
K
-
-
ÇOK
-
t. dupl.)
İC
-
İLERİ
67V
6ay
K
-
-
-
ORTA
İC
-
68V
5,5
E
VAR
VAR
-
İLERİ
İC
-
69V
1
K
-
-
PREMATÜR
ÇOK
İC
-
İC
-
İLERİ
70V
7
E
-
-
DDA,
ÇOK
HİPOKSİ
İLERİ
71V
8
K
-
VAR
-
ORTA
İC
-
72V
8
K
VAR
VAR
-
ÇOK
Kİ
-
Kİ
-
Kİ
-
Kİ
-
İLERİ
73V
4
E
VAR
VAR
PREMATÜR
ÇOK
, DDA,
İLERİ
HİDROSEFA
Lİ
74V
2,5
K
-
VAR
ÇOK
-
İLERİ
75V
7
E
-
VAR
ÇOK
-
İLERİ
76K
4
E
-
-
-
-
-
-
77V
7
E
VAR
VAR
-
ORTA
İC
-
78K
6
E
-
-
-
-
-
-
79V
3
E
-
VAR
-
İLERİ
İC
-
80V
10
K
-
-
-
ÇOK
BSİ
35delG(Hom.
İLERİ
81V
11
E
-
VAR
ÇOK
-
del.)
İC
-
İC
-
İLERİ
82V
1,5
E
VAR
VAR
ÇOK
-
İLERİ
28
83V
2
E
VAR
-
ÇOK
-
İC
-
İC
-
İC
-
İLERİ
84V
10
E
VAR
VAR
ÇOK
-
İLERİ
85V
6
E
VAR
VAR
ÇOK
-
İLERİ
86V
5
E
-
VAR
-
İLERİ
İC
-
87V
4,5
K
-
VAR
-
ÇOK
Kİ
35delG(Het.
İLERİ
del.)
88V
3
K
-
-
-
İLERİ
İC
-
89V
1,5
K
VAR
VAR
-
ÇOK
Kİ
-
Kİ
-
Kİ
-
Kİ
-
İLERİ
90V
4
E
VAR
-
ÇOK
-
İLERİ
91V
9
E
-
-
PREMATÜR
ÇOK
İLERİ
92V
5,5
K
-
-
ÇOK
-
İLERİ
93K
6
K
-
-
-
-
-
-
94K
4
K
-
-
-
-
-
-
95K
6
E
-
-
-
-
-
-
96V
5
E
VAR
-
-
ÇOK
Kİ
35delG(Hom.
İLERİ
97V
98V
3
8
E
K
-
VAR
-
-
PREMATÜR
ÇOK
, DDA
İLERİ
-
ÇOK
del.)
İC
-
Kİ
-
Kİ
35delG(Hom.
İLERİ
99V
9
E
VAR
VAR
ÇOK
-
İLERİ
100V
3
E
VAR
VAR
ÇOK
-
del.)
Kİ
-
İLERİ
101V
6
K
VAR
VAR
-
İLERİ
İC
-
102V
6ay
E
VAR
-
RH
ORTA
İC
-
ORTA
İC
-
UYUŞMAZL
103V
1,5
K
VAR
-
TÜP BEBEK
29
104V
3
E
VAR
-
ÇOK
-
İC
İLERİ
105V
2,5
K
-
-
ÇOK
-
35delG(Hom.
del.)
Kİ
İLERİ
101T>C(Het.
del.)
106V
12
K
-
VAR
-
İLERİ
Kİ
-
107V
9
E
-
VAR
-
ORTA
İC
-
108V
6
E
-
-
PREMATÜR
ÇOK
İC
-
, DDA, RH
İLERİ
UYUŞMAZL
.
109K
5
E
-
-
-
-
-
-
110V
6ay
E
-
-
-
ÇOK
İC
-
ORTA
İC
-
ÇOK
İC
-
İLERİ
111V
7
E
-
VAR
RH
UYUŞMAZL
112V
12
K
-
-
-
İLERİ
113V
12
E
VAR
-
-
ORTA
İC
-
114V
7
E
-
-
-
ORTA
İC
-
115V
4
K
-
-
-
ORTA
İC
-
116V
7
K
-
VAR
-
ÇOK
Kİ
-
Kİ
-
İLERİ
117V
2
E
VAR
VAR
ÇOK
-
İLERİ
118V
1,5
E
-
-
IUGR
İLERİ
İC
-
119V
12
K
VAR
VAR
-
ÇOK
İC
-
İLERİ
120V
6
E
-
-
-
İLERİ
Kİ
-
121V
5
K
VAR
-
-
ÇOK
Kİ
-
İC
35delG (Hom.
İLERİ
122V
8
K
VAR
-
İLERİ
-
del.)
123K
7
E
-
-
-
-
-
-
124K
6
K
-
-
-
-
-
-
125V
5
K
-
-
-
ÇOK
Kİ
-
30
İLERİ
126V
6ay
E
-
-
-
ORTA
İC
-
127K
8
E
-
-
-
-
-
-
128V
2
K
VAR
VAR
-
ORTA
İC
-
129V
11
E
-
VAR
-
ÇOK
İC
-
İLERİ
130V
6
K
VAR
-
-
İLERİ
İC
-
131V
4
E
-
-
-
ORTA
İC
-
132K
4
E
-
-
-
-
-
-
133K
8
E
-
-
-
-
-
-
134K
10
E
-
-
-
-
-
-
135K
8
K
-
-
-
-
-
-
136K
12
K
-
-
-
-
-
-
137K
10
K
-
-
-
-
-
-
138K
8
K
-
-
-
-
-
-
139K
6
E
-
-
-
-
-
-
140K
4
K
-
-
-
-
-
-
141K
5
E
-
-
-
-
-
-
142K
2
K
-
-
-
-
-
-
143K
2
K
-
-
LENFOMA
-
-
35delG(Het.
del.)
144K
9
K
-
-
-
-
-
IVS1+1G>A(He
t. del.)
145K
12
E
-
-
-
-
-
-
146K
8
E
-
-
-
-
-
-
147K
8
E
-
-
-
-
-
-
148K
5
E
-
-
-
-
-
35delG(Het.
del.)
149K
4
K
-
-
-
-
-
-
150K
5
K
VAR
-
-
-
-
GJB6(Ex:5-het.
del.),
GJB3(Ex:2-het.
dupl.)
151K
3,5
E
-
-
HİPOTİROİ
31
-
-
-
Dİ
152K
7ay
K
-
-
HİPOTİROİ
-
-
-
Dİ
153K
12
E
-
-
-
-
-
-
154K
4
E
-
-
-
-
-
-
155V
12
K
VAR
-
LENFOMA
ÇOK
İC
-
İLERİ
156K
6
E
-
-
-
-
-
-
157K
7
K
-
-
-
-
-
-
158K
7
K
-
-
-
-
-
-
159K
3
E
-
-
-
-
-
-
160K
11
K
VAR
-
-
-
-
-
161K
7
K
-
-
-
-
-
-
162K
8
K
-
-
-
-
-
-
163K
5
E
-
VAR
-
-
-
POU3F4(Het
dupl.)
164K
8
E
-
-
-
-
-
-
165K
5
K
-
-
-
-
-
-
166V
3,5
E
-
-
-
ÇOK
Kİ
-
HAFİF
İC
-
İLERİ
İC
GJB6(Ex:6A-
İLERİ
167V
8
K
VAR
-
KONVULZİ
YON
168V
8
K
VAR
VAR
-
hom. del.)
GJB3(Ex:3bhom. del.),
GJB2(hom.
del.),
GJB2(Upstream:
hom. del.)
169V
5
E
VAR
-
ÇOK
-
İLERİ
İC
313del14(Het.
dupl., WFS1(Ex:1-Het.
del.),
POU3F4(Hom.
32
del.)
170V
12
K
-
-
-
İLERİ
İC
-
171V
7
E
-
-
PREMATÜR
İLERİ
İC
-
İLERİ
İC
35delG(Hom.
E
172V
4
E
-
VAR
-
del.),
IVS1+1G>A(He
t. del.),
313del14(Het.
dupl.),
GJB2(Ex:1-het.
del.)
173V
4
K
VAR
VAR
ÇOK
-
Kİ
-
İLERİ
174K
11
K
-
VAR
ASTIM
-
-
-
175K
5
E
-
-
-
-
-
-
176K
4
K
-
-
-
-
-
-
177V
3
E
-
-
-
ORTA
İC
-
Cx26 geninde bulunan mutasyonlardan vaka grubunda 12 hastada (%10,5)
homozigot ve 3 hastada (%2,6) heterozigot olmak üzere 15 hastada 35delG
mutasyonu saptandı. Kontrol grubunda ise homozigot mutasyon görülmezken 2
(%3,4) hastada heterozigot mutasyon saptandı. Toplamda 17 bireyde 35delG
mutasyonu bulundu. Çalışmamızda en sık bulunan mutasyon GJB2 geninde bulunan
35delG mutasyonu olmuştur.
Yine aynı
gendeki
167delT
mutasyonu hiçbir olgumuzda saptanmazken,
IVS1+1G>A mutasyonu 3 hastada (%2,6) heterozigot, 2 kontrol grubunda (%3,6)
heterozigot olarak görülmüştür. Diğer konneksin 26 gen mutasyonu olan 313del14 3
hastada (%2,6) ve 1 kontrol (%1,7) grubunda heterozigot olarak görülmüştür.
101T>C mutasyonu 1 vaka grubunda (%0,9) heterozigot mutasyon şeklinde
izlenmiştir ancak kontrol grubunda saptanmamıştır. 235delC ise hiçbir olgumuzda
tespit edilmemiştir.
Çalışmamızda cx 26 dışında incelenen genlerden cx30 (GJB6) geninde vaka
grubunda 1 olguda (%0,9) homozigot, 1 olguda (%0,9) heterozigot mutasyon
33
saptanmışken kontrol grubunda 3 bireyde (%5) heterozigot mutasyon tespit
edilmiştir.
Cx31 (GJB3) geninde 1 vaka grubunda (%0,9) homozigot mutasyon saptanmıştır. 4
kontrol grubunda (%6,7) heterozigot mutasyon tespit edilmiştir. Toplamda 5
mutasyon görülmüştür.
Çalışmamızda incelediğimiz diğer gen WFS1 genidir. Bu çalışmada 4 vaka grubunda
(%3,5) ve 2 kontrol grubunda (%3,4) heterozigot mutasyon saptandı. Toplamda 6
bireyde WFS 1 mutasyonu tespit edildi.
X’e bağlı geçiş gösteren POU3F4 gen mutasyonu bizim çalışmamızda vaka
grubunda 1 olguda homozigot (%0,9) 7 olguda heterozigot (%6,1) mutasyon olarak
saptandı. Beş kontrol grubunda (%8,4) ise heterozigot mutasyon olarak saptandı.
Toplamda 8 hastada ve 5 kontrol grubunda olmak üzere 13 bireyde bu mutasyon
tespit edildi (Tablo 6). Genotiplemede vaka ve kontrol grupları arasında istatistiksel
olarak anlamlı fark izlenmedi (p>0,05).
Tablo 6: Genotipleme
GRUPLAR
GENOTİP
VAKA (n=115)
KONTROL (n=60)
NORMAL
HOMOZİGOT
HETERO
NORMAL
HOMOZİGOT
HETERO
n(%)
n(%)
ZİGOT
n(%)
n(%)
ZİGOT
n(%)
p
n(%)
MUT
35delG
100(86,9)
12(10,5)
3(2,6)
58(96,6)
0
2(3,4)
>0,05
167delT
115(100)
0
0
60(100)
0
0
>0,05
IVS1+1G>A
112(97,4)
0
3(2,6)
58(96,6)
0
2(3,4)
>0,05
313del14
112(97,4)
0
3(2,6)
59(98,3)
0
1(1,7)
>0,05
101T>C
114(99,1)
0
1(0,9)
60(100)
0
0
>0,05
235delC
115(100)
0
0
60(100)
0
0
>0,05
GJB6
113(98,2)
1(0,9)
1(0,9)
57(95)
0
3(5)
>0,05
GJB3
114(99,1)
1(0,9)
0
56(93,3)
0
4(6,7)
>0,05
WFS-1
111(96,5)
0
4(3,5)
58(96,6)
0
2(3,4)
>0,05
POU3F4
107(93)
1(0,9)
7(6,1)
55(91,6)
0
5(8,4)
>0,05
Çalışmamızda 35delG’nin vaka grubunda 203 (%88,2) normal alleli, 27 (%11,8)
mutant alleli, kontrol grubunda ise 118 (%98,3) normal alleli, 2 (%1,7) mutant alleli
tespit edilmiştir. IVS1+1G>A’nın vaka grubunda 227 (%98,7) normal alleli, 3
(%1,3) mutant alleli, kontrol grubunda ise 118 (%98,3) normal alleli, 2 (%1,7)
mutant alleli saptanmıştır. 313del14 mutasyonunun vaka grubunda normal allel
34
frekansı 227 (%98,7) iken mutant allel frekansı 3 (%1,3)’tür. Kontrol grubunda ise
normal allel 119 (%99,1) ve mutant allel 1 (%0,9)’dir. 101T>C normal alleli vaka
grubunda 229 (%99,5), kontrol grubunda ise 120 (%100) olarak saptanmıştır. Mutant
allel ise vaka grubunda 1 (%0,5)’dir. 167delT ve 235delC mutasyonları için mutant
allel tespit edilmemiştir. Diğer genlerin allel frekansları da tablo 7’de gösterilmiştir.
Tablo 7: Allel frekansı
GRUPLAR
VAKA (n=115)
KONTROL (n=60)
ALLEL
NORMAL
MUTANT
NORMAL
MUTANT
MUTASYONLAR
ALLEL n(%)
ALLEL n(%)
ALLEL n(%)
ALLEL n(%)
35delG
203(88,2)
27(11,8)
118(98,3)
2(1,7)
167delT
230(100)
0
120(100)
0
IVS1+1G>A
227(98,7)
3(1,3)
118(98,3)
2(1,7)
313del14
227(98,7)
3(1,3)
119(99,1)
1(0,9)
101T>C
229(99,5)
1(0,5)
120(100)
0
235delC
230(100)
0
120(100)
0
GJB6
227(98,7)
3(1,3)
117(97,5)
3(2,5)
GJB3
228(99,1)
2(0,9)
116(96,6)
4(3,4)
WFS-1
226(98,2)
4(1,8)
118(98,3)
2(1,7)
POU3F4
221(96)
9(4)
115(95,8)
5(4,2)
Çalışmamızda bazı vaka ya da kontrol grubu olgularında aynı bireyde birden fazla
mutasyon tespit edilmiştir. Bu olguların sayıları ve işitme kaybı dereceleri tablo 8’de
gösterilmiştir. Birden fazla mutasyon görülen olgularda işitme kaybı şiddetinin ve
mutasyon görülme oranının istatistiksel olarak anlamlı fark oluşturmadığı tespit
edilmiştir (p>0,05).
35
Tablo 8: Birden fazla mutasyon görülen olguların genotipleri ve işitme kaybı
dereceleri. (V:Vaka, K:Kontrol grubu)
VAKA+KONTROL (175)
İK ŞİDDETİ
35delG/IVS1+1G>A
1V
İLERİ
35delG/313del14
1V
İLERİ
35delG/GJB6
1V
ORTA
35delG/WFS1
1V
ORTA
IVS1+1G>A/313del14
1 V +1 K
İLERİ (V)
IVS1+1G>A/POU3F4
1K
-
IVS1+1G>A/ZMYM
1K
-
313del14/WFS1
2V
İLERİ – ÇOK İLERİ
313del14/POU3F4
1V+1K
ÇOK İLERİ
313del14/ZMYM
1K
-
GJB6/GJB3
1V+3K
ÇOK İLERİ(V)
GJB6/WFS1
1V+1K
ORTA(V)
GJB6/ZMYM
1K
-
GJB3/WFS1
1K
-
WFS1/POU3F4
1V+1K
ÇOK İLERİ
WFS1/ZMYM
1K
-
POU3F4/ZMYM
1K
-
35delG/GJB6/WFS1
1V
ORTA
35delG/IVS1+1G>A/313del14
1V
İLERİ
IVS1+1G>A/313del14/POU3F4
1K
-
IVS1+1G>A/313del14/ZMYM
1K
-
313del14/WFS1/POU3F4
1V
ÇOK İLERİ
313del14/ZMYM/POU3F4
1K
-
IVS1+1G>A/POU3F4/ZMYM
1K
-
GJB6/GJB3/WFS1
1K
-
GJB6/GJB3/ZMYM
1K
-
GJB6/WFS1/ZMYM
1K
-
GJB3/WFS1/ZMYM
1K
-
Çalışmamızda toplamda 55 bireyde akraba evliliği vardır. Bunların 50 tanesi vaka
grubunda 5 tanesi ise kontrol grubunda yer almaktadır. Buna göre akraba evliliği
işitme kaybı riskini anlamlı bir şekilde arttırmaktadır (p<0,05). Akraba evliliği
36
olması işitme kaybı riskini 1,9 kat arttırmaktadır. Vaka grubunda yer alan ve akraba
evliliği olan olgulardan 10 tanesinde (%8,7) mutasyonlardan bir veya daha fazlası
görülmüştür. Mutasyon görülmeyenler ise 40 hastadır (%34,8). Kontrol grubunda yer
alan ve akraba evliliği olan bireylerden 3 tanesinde (%5) mutasyonlardan bir veya
daha fazlası görülürken 2 bireyde (%3,3) hiçbir mutasyon tespit edilmemiştir. Tüm
akraba evliliği olan olguların arasında mutasyon görülenlerin sayısı 13(%7,4) iken
mutasyon görülmeyenler 42 (%24)’dir. Vaka ve kontrol grupları arasında mutasyon
görülme oranı-akraba evliliği ilişkisinin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı tespit
edilmiştir (p>0,05). Yani akraba evliliği mutasyon görülme riskini arttırmamaktadır
(Tablo 9).
Ailesinde işitme kaybı olan toplam birey sayısı 57’dir. Bu olguların 51 tanesi vaka
grubunda 6 tanesi ise kontrol grubunda yer almaktadır. Buna göre ailede işitme kaybı
olmasının işitme kaybı riskini anlamlı olarak arttırdığı saptanmıştır (p<0,05). Ailede
işitme kaybı olması işitme kaybı riskini 1,7 kat arttırmaktadır. Vaka grubunda yer
alan ve ailesinde işitme kaybı olan 15 hastada (%13) mutasyon görülürken, yine vaka
grubunda yer alan ve ailesinde işitme kaybı olan 36 hastada (%31,3) herhangi bir
mutasyon görülmemiştir. Kontrol grubunda bulunan ve ailesinde işitme kaybı olan
bireylerden 4 tanesinde (%6,6) mutasyon görülmüş, 2 tanesinde (%3,3) ise herhangi
bir mutasyon görülmemiştir. Toplamda ailesinde işitme kaybı olan bireylerden
19’unda (%10,9) mutasyon görülmüş, 38’inde (%21,7) mutasyon görülmemiştir
(Tablo 9). Buna göre vaka ve kontrol grupları arasında ailede işitme kaybı görülmesimutasyon görülme ilişkisi arasında anlamlı bir fark saptanmıştır (p<0,05). Ailede
işitme kaybı olanlarda mutasyon görülme riskinin yaklaşık 6 kat arttığı tespit
edilmiştir.
Çalışmamızda yer alan olgulardan 27 tanesinde ise hem akraba evliliği hem de ailede
işitme kaybı vardır. Bunların 25’i vaka grubu 2’si kontrol grubudur. Hem akraba
evliliği hem ailede işitme kaybı olmasının işitme kaybı riskini anlamlı olarak
arttırdığı saptanmıştır (p<0,05). Hem akraba evliliği hem ailede işitme kaybı olan
hastalardan 6 tanesinde (%5,2) mutasyon görülürken 19 hastada (%16,5) mutasyon
görülmemiştir. Kontrol grubunda ise 1 bireyde (%1,6) mutasyon görülmüş, 1 bireyde
(%1,6) mutasyon görülmemiştir. Toplamda mutasyon görülen 7 birey (%4),
görülmeyen 20 (%11,4) bireydir (Tablo 9).
37
Tablo 9: Akraba evliliği ve ailede işitme kaybı ile mutasyon ilişkisi (n=birey
sayısı)
Akraba
VAKA (n=115)
KONTROL (n=60)
TOPLAM (n=175)
Mutasyon
Normal
Mutasyong
Normal
Mutasyon
Normal
Görülen
Genotip
örülenler
Genotip
Görülenler
Genotip
n=28
n=87
n=12
n=48
n=40 (%22,9)
n=135
(%24,4)
(%75,6)
(%20)
(%80)
10 (%8,7)
40
3 (%5)
2 (%3,3)
13 (%7,4)
42(%24)
>0,05
4(%6,6)
2 (%3,3)
19 (%10,9)
38(%21,7)
<0,05
1(%1,6)
1 (%1,6)
7 (%4)
20(%11,4)
<0,05
Evliliği
P
(%77,1)
(%34,8)
(n=55)
Ailede
15 (%13)
İşitme
36
(%31,3)
Kaybı
(n=57)
Hem
akr.evl. ve
6 (%5,2)
19
(%16,5)
ailede İK
(n=27)
Mutasyon görülen toplamda 28 (%24,3) hasta vardır. Kontrol grubunda ise 12 (%20)
bireyde mutasyon görülmüştür. Toplamda 40 (%22,9) olguda mutasyon tespit
edilmiştir. Mutasyon görülmeyen vaka grubunda 87 (%75,6) hasta, kontrol grubunda
ise 48 (%80) birey vardır. Toplamda 135 (%77,1) olguda hiç mutasyon
görülmemiştir (Tablo 10). Vaka ve kontrol grupları arasında mutasyon görülme
oranına göre anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0,05).
Tablo 10: Toplam mutasyon oranları
VAKA n(%)
KONTROL n(%)
TOPLAM n(%)
Mutant
28 (%24,3)
12 (%20)
40 (%22,9)
Normal
87 (%75,6)
48 (%80)
135 (%77,1)
Bu çalışmada yer alan 28 mutant hastadan 17 tanesi çok ileri, 8 tanesi ileri, 3 tanesi
ise orta derecede işitme kaybına sahiptir. Mutasyon görülmeyen 87 bireyden ise 47
tanesi çok ileri, 21 tanesi ileri, 17 tanesi orta, 2 tanesi ise hafif derece işitme kaybına
38
sahiptir. Toplamda 115 hastadan 64 tanesi çok ileri, 29 tanesi ileri, 20 tanesi ise orta
ve 2 tanesi ise hafif derecede işitme kaybına sahiptir (Tablo 11).
Tablo 11: Mutasyonla işitme kaybı derecesi ilişkisi
HAFİF
İLERİ
ORTA
ÇOK
TOPLAM
İLERİ
MUTANT 0
3
8
17
28
NORMAL 2
17
21
47
87
TOPLAM
20
29
64
115
2
Bu çalışmada yer alan hastalardan 43 olguya koklear implant, 72 olguya işitme cihazı
uygulanmıştır. Koklear implant uygulanan hastalardan 40 tanesi çok ileri işitme
kaybına sahiptir. Bu hastalardan 14’ünde mutasyon görülmüştür. 3 hasta ise ileri
derecede işitme kaybına sahiptir. Bunların hiçbirisinde mutasyon görülmemiştir.
İşitme cihazı kullanan hastalardan ise 25 tanesi çok ileri derecede işitme kaybına
sahiptir. Bu hastaların 4 tanesinde mutasyon saptanmıştır. İleri derece işitme kaybına
sahip olan 26 hastadan ise 8 tanesinde mutasyon saptanmıştır. İşitme cihazı kullanan
hastalardan 20 tanesi orta derece işitme kaybına sahiptir ve bunların 3 tanesinde
mutasyon saptanmıştır. Hafif işitme kaybı olan 1 hastada ise mutasyon
saptanmamıştır (Tablo 12). Tedavi yöntemiyle mutasyon görülme oranı arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (p>0,05)
Tablo 12: Mutasyon-tedavi yöntemi tablosu (M+: Mutasyon pozitif bireyler,
N:Normal genotipli bireyler)
İK
HAFİF
ORTA
İLERİ
DERECESİ
TEDAVİ
ÇOK
TOPLAM
İLERİ
M+ N
YÖNTEMİ
M
N
+
KOKLEAR 0
M
N
+
M
p
N
+
0
0
0
0
3
14
26
43
>0,05
1
3
17
8
18
4
21
72
>0,05
İMPLANT
İŞİTME
0
CİHAZI
39
5. TARTIŞMA
İşitme kaybı en sık rastlanan duyusal bozukluktur. Sensorinöral işitme kaybı (SNİK),
çocuklardaki işitme kayıplarının en sık sebebidir ve prevalansı yaklaşık 1000 canlı
doğumda 0,8-1’dir1. İşitme kaybı, çocuklarda konuşma ve dil gelişimini etkiler,
sosyal ve duyusal sorunlara yol açar. Konuşmanın normal gelişmesi, normal
işitmenin varlığına bağlıdır.2
İşitme kayıplarının önemli sebeplerinden birisi de konjenital işitme kayıplarıdır.
Nonsendromik işitme kayıpları, konjenital işitme kayıplarının yaklaşık %70’ini
oluşturmaktadır. Nonsendromik işitme kaybına sebep olan genlerden en önemlisi cx
26 genidir. GJB2 geninde yüzden fazla mutasyon saptanmıştır.
c.35delG mutasyonu beyaz ırkta en sık görülen GJB2 mutasyonudur. Her iki ucunda
timin (T) bulunan ardışık altı guaninden (G) birinin delesyonu sonucu çerçeve
kayması (frame-shift) mutasyonu ile erken stop (premature stop) kodonu
oluşturmaktadır. Delesyon sonucunda oluşan erken stop kodonu, fonksiyonel
bölgesinden yoksun eksik bir protein oluşumuna yol açmaktadır. Bu eksik proteinin
GJB2 gen ürününün major fonksiyonunda önemli bir kayba neden olarak fenotip
üzerinde ciddi etkilere sahip olabileceği öngörülmektedir.7 c.35delG kuzey ve güney
Avrupalılarda sık görülür. Bazı Avrupa ülkelerinde normal işiten populasyonda
c.35delG mutasyon prevalansı %2-4’tür.6 Orta Avrupa’da hipoakuzili hastalarda
yapılan çalışmalarda p.W24X mutasyonunun c.35delG mutasyonundan sonra 2.
sıklıkta olduğu bildirilmiştir. p.W24X mutasyonunun en yüksek insidansı
Asyalılarda, Avrupa’da ise romanlarda görülür.4
IVS1+1G >A mutasyonu
Macarlarda, Çeklerde ve Türklerde sıklıkla görülür.5
Dünyada farklı ülkelerde yapılan birçok çalışmada çeşitli oranlarda homozigot
c.35delG mutasyonu saptanmıştır. C. Laza˘r ve ark. tarafından 2010 yılında
Romanya’da 75 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada 35delG homozigot mutasyonu
%25,3 heterozigot mutasyonu %13,3 olarak bulunmuştur.4
Kenna MA. ve ark.
tarafından A.B.D.’de yapılan bir çalışmada c.35delG homozigot mutasyonu %2
oranında bulunmuştur.13 Yine A.B.D.’de Prasad S. ve ark. %14,8 ve Kelley PM. ve
ark. %24,1 oranında c.35delG mutasyonu saptamışlardır.14, 15 Çin’de Lui Xz ve ark.
tarafından 118 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada vakaların hiç birisinde 35delG
mutasyonu saptanmamıştır.16 2012 yılında İran’da Niloofar Bazazzadegan ve ark.
40
tarafından yapılan çalışmada en sık GJB2 mutasyonunun 35delG (%64) olduğu
bulunmuştur.17 Yine aynı yıl Behzad Davarnia ve ark. tarafından İran’da yapılan
başka bir çalışmada ise en sık cx 26 mutasyonunun 35delG (%69,2) olduğu
bulunmuştur.18 Danimarka’da 2012 yılında Doğu Grönland halkı üzerinde yapılan bir
çalışmada 35delG mutasyonu %3,3 oranında bulunmuştur.19 Bulgaristan’da 2012
yılında Diana P. Popova ve ark. tarafından yapılan başka bir çalışmada 35delG
homozigot mutasyonu %39 heterozigot mutasyonu ise %8 oranında bulunmuştur.20
Ülkemizde de farklı bölgelerde bazı çalışmalar yapılmıştır. Ö. Tarkan ve ark. 2012
yılında Akdeniz Bölgesi’nde koklear implant uygulanan nonsendromik işitme kayıplı
96 hastada yaptıkları çalışmada 12 hastada(%12,7)
35delG mutasyonu
saptamışlardır.21 Tekin M. ve ark. 2005 yılında farklı illerde benzer bir çalışma
yapmışlardır. 371 hastada yapılan çalışmada 56 hastada(%15) homozigot, 29 hastada
(%7,8) heterozigot 35delG mutasyonu saptanmıştır.22 Kalay E. ve ark. 2005 yılında
93 hastanın 20’sinde(%21,5) homozigot, 4’ünde(%4,3) ise heterozigot 35delG
mutasyonu saptamışlardır.23 Ancak yapılan bu çalışmalara yalnızca nonsendromik
işitme kayıplı hastalar dahil edilmiş, aynı populasyondaki işitmesi normal olan
olgular incelenmemiştir.
GJB2 geninde görülen bir diğer mutasyon p.W24X mutasyonudur. C. Laza˘r ve ark.
tarafından 2010 yılında Romanya’da yapılan çalışmada toplamda 7 hastada p.W24X
mutasyonu saptanmıştır. Bunlardan altısı heterozigot, birisi homozigottur. Aynı
çalışmada Türkiye’de p.W24X mutasyon prevalansının %2,5 olduğu ifade
edilmiştir.4
2006 yılında Sırmacı ve ark. tarafından Türkiye’de 295 proband incelenmiştir.
Vakalar konjenital ya da prelingual başlangıçlı nonsendromik çeşitli derecelerde
işitme kayıplı hastalardan seçilmiştir. 16 probandda GJB2 mutasyonu izlenmiştir.
Diğer 279 probandda herhangi bir patolojik GJB2 alleline rastlanmamıştır. Bunların
15’i 35delG, 1 tanesi ise W24X mutasyonudur. 8 probandda heterozigot
c.IVS1+1G>A mutasyonu tespit edilmiştir. Hiçbir probandda patolojik GJB6 alleline
rastlanmamıştır.24
Niloofar Bazazzadegan ve ark. 2012 yılında İran’da 12 yıllık birçok etnik grubu
içeren bir çalışma yayınlamışlardır. Çalışmaya 2322 aileden NSHL hastaları dahil
edilmiştir. Bu çalışmada en sık mutasyon %65 sıklıkta görülen c.35delG’dir. Bu
mutasyon en sık Farslar ve Türklerde görülmüştür. Diğer sık görülen mutasyonlar ise
delE120(%4,7), p.R127H(%4), IVS1+1G>A(%3,9) ve p.W24X(%3,7)’dır. Bazı
41
mutasyonlarsa yalnızca bir veya iki etnik grupta gösterilebilmiştir. c.313_326del Fars
ve Lur, c.427C>T Fars, c.512_523 Lur, IVS1+1G>A ise Fars ve Kürt etnik
gruplarında gösterilmiştir.17
Yine İran’da Behzad Davarnia ve ark. Azerilerin yoğun olarak yaşadığı bölgede 50
ailede mutasyon taraması yapmışlar ve en sık mutasyon olarak %69,2 ile c.35delG’yi
tespit etmişlerdir.18
İtalya’da 2011 yılında Viviana Chinetti ve ark. Farklı etnik gruplar üzerinde bir
çalışma yapmışlar ve bu çalışmada 129 hastada GJB2, GJB6 ve GJB3 genlerini
incelemişlerdir. 49 hastada(%38) GJB2 mutasyonu tespit edilmiştir. Bu hastaların
48’inde bilateral işitme kaybı vardır. c.35delG %75 oranında bulunmuştur. GJB6 ve
GJB3 genlerinde ise mutasyon bulunamamıştır.25
Yine 2011 yılında Diana P. Popova ve ark. Bulgaristan’da 51 hastada GJB2 gen
mutasyonlarına bakmışlardır. 20(%39) hastada homozigot 35delG mutasyonu tespit
edilmiştir. Bu hastaların 17’si Bulgar, 3 tanesi ise Türk hastadır. 4(%8) hastada
heterozigot 35delG mutasyonu tespit edilmiştir. Bu hastaların tamamı Bulgardır. Bu
çalışmada Arnavut kökenli bir hastada ise heterozigot W24X mutasyonu tespit
edilmiştir.20
Cx 30 geninde oluşan mutasyonlar da işitme kaybına sebep olmaktadır. 2013 yılında
Anne-Ce´cile Boulay ve ark. fareler üzerinde yaptıkları çalışmada cx 30 yokluğunun
işitme kaybına neden olduğunu göstermişlerdir.26 Aşkenazi Yahudilerinde Cx26
mutasyonlarından
olan
167delT
mutasyonunun
%84
oranında
görüldüğü
açıklanmıştır. Bu mutasyonun Aşkenazi Yahudilerindeki taşıyıcılık sıklığı ise %2 ile
4 olduğu bildirilmiştir.27 Tekin ve arkadaşlarının 2002 yılında yaptıkları başka bir
çalışmada 167delT mutasyonu, Türk toplumundan alınan geniş bir örnek grubunda
hiç bulunmazken28, 2003 yılında yine Türk toplumunda yaptıkları diğer bir çalışmada
1 allelde ( % 0,3) bu mutasyon görülmüştür29. Bizim çalışmamızda bu mutasyona
vaka grubunda hiç rastlanmamıştır ancak kontrol grubunda 2 bireyde cx 30
mutasyonuna rastlanmıştır. Otozomal resesif işitme kaybına neden olan ve birçok
populasyonda Cx26 mutasyonlarından sonra en sık görülen mutasyon, Cx30 geninde
oluşan del(GJB6- D13S1830) mutasyonudur. 342 kb’ lık büyük bir delesyon olan bu
mutasyon özellikle İspanya’da yoğun olarak görülmektedir. İspanya dışında Fransa
ve İsrail’de Cx26 mutasyonları ile birlikte heterozigot mutant olarak %16 ile 20,9
oranında görüldüğü ve sendromik olmayan işitme kaybına neden olduğu
açıklanmıştır.30
42
İspanya’da yapılan bir çalışmada 33 işitme kayıplı olgunun 22’sinde Cx26 geni
mutasyonlarıyla birlikte del(GJB6-D13S1830) mutasyonu heterozigot mutant olarak
görülürken, sadece 1 olguda del (GJB6-D13S1830) mutasyonuna rastlanmıştır.
Türkiye’de Kalay ve ark. 93 prelingual işitme kayıplı olguda, Uyguner ve ark. 60
işitme kayıplı olguda ve Tekin ve ark. ise 256 işitme kayıplı olguda yaptıkları
çalışmalarda del(GJB6-D13S1830) mutasyonuna
rastlanmamıştır.
Frei ve ark.
(2004) Doğu Avusturya’da ve Gazzaz ve ark. (2005) Fas’ta yaptıkları çalışmalarda
del(GJB6-D13S1830) mutasyonuna rastlamamıştır.30 Ülkemiz populasyonunda
yapılan önceki çalışmalarda da bu mutasyonun saptanmamış olması 35delG
mutasyonu gibi del(GJB6-D13S1830) mutasyonunun da belli populasyonlara özgü
olduğunu düşündürmektedir. Erbe ve ark. (2004) Amerika’da işitme engelliler
okulunda bulunan 68 olgu üzerinde yaptıkları çalışmada, %39,8 oranında Cx26
mutasyonları bulunmuştur. Bunların içinde 35delG mutasyonunun allel frekansını
%6,3 oranında saptamışlardır. 68 olgunun 2’sinde del(GJB6-D13S1830) heterozigot
mutant olarak bulunmuştur.31
Çalışmamızda literatürde en sık görülen GJB2 geninin 35delG, 167delT,
IVS1+1G>A, 313del14, 101T>C, 235delC mutasyonlarının yanı sıra GJB6, GJB3,
WFS1, POU3F4, ZMYM genleri MLPA tekniği ile incelenmiş ve bazı mutasyonlar
bulunmuştur. Literatürle uyumlu olarak en sık mutasyon GJB2 (konneksin 26)
geninde görülmüştür. Vaka grubunda tüm mutasyonlar içinde GJB2 mutasyonu
görülme oranı %59,5’tir. Kontrol grubunda ise bu oran %26,3’tür. Vaka grubunda
homozigot GJB2 mutasyonlarının tüm homozigot mutasyonlara oranı %80 olarak
saptanmıştır. GJB2 geninde ise en sık mutasyon yine literatürle uyumlu olarak
35delG mutasyonu bulunmuştur. Çalışmamıza kontrol grubu da eklenerek sağlıklı
bireylerde de bu mutasyonların olabildiği gösterilmiştir. Ayrıca bu sayede genel bir
tarama yapılması sağlanmıştır. Nitekim kontrol grubunda bazı mutasyonların
bulunması bu yöntemin yararlı bir sonuç verdiğini göstermiştir. Kontrol grubumuzda
2 adet 35delG (%3,4), 2 adet IVS1+1G>A (%3,4), 1 adet 313del14 (%1,7), 3 adet
GJB6 (%5), 4 adet GJB3 (%6,7), 2 adet WFS1 (%3,4) ve 5 adet POU3F4 (%8,4)
mutasyonu
gösterilmiştir.
167delT,
235delC
ve
101T>C
mutasyonu
ise
görülmemiştir. Bu bize ebeveynler sağlıklı olsa dahi konjenital işitme kayıplı çocuk
doğma olasılığını ve akraba evliliğinin önlenmesinin önemini bir kez daha
göstermiştir.
43
Ülkemizde yapılan çalışmalarda Ashkenazi Yahudilerinde sık görülen 167delT,
Uzakdoğulularda sık görülen 235delC ile GJB6 gen mutasyonları daha önceki
çalışmalarda hiç gösterilememiştir. Bizim çalışmamızda da 167delT ve 235delC
mutasyonları vaka ve kontrol gruplarında tespit edilememiştir. GJB6 gen mutasyonu
ise 1 hastada (%0,9) homozigot, 1 hastada (%0,9) heterozigot ve kontrol grubunda 3
bireyde (%5) heterozigot olarak gösterilmiştir.
Yapılan birçok çalışmada kontrol grubu kullanılmamıştır. Ülkemizde Kaskalan ve
arkadaşlarının 2014 yılında yayınladıkları çalışmada kontrol grubu çalışmaya dahil
edilmiştir. 60 vaka ve aynı sayıda kontrol grubunda konneksin 26 mutasyonlarına
bakılmıştır. Bu çalışmada 5 hastada (%8,3) 35delG mutasyonu saptanmış ancak
kontrol grubunda hiçbir mutasyon tespit edilmemiştir.32 Ancak bizim çalışmamızda
kontrol grubunda belli oranda mutasyonlar tespit edilmiştir. Bazı Avrupa ülkelerinde
normal işiten populasyonda 35delG mutasyon prevalansı %2-4’tür.6 Bizim
çalışmamızda da bununla uyumlu sonuç elde edilmiştir. Ülkemizde İç Anadolu
Bölgesi’nde yaptığımız bu çalışmada da 35delG kontrol grubunda 2 bireyde %3,4
oranında tespit edilmiştir.
POU3F4 mutasyonu X’e bağlı geçiş gösteren ve nadir görülen bir mutasyondur. X’e
bağlı geçiş gösterdiği için yalnızca erkeklerde görülür. Bizim çalışmamızda
literatürden farklı olarak bu mutasyon sık görülmüştür. 1 hastada (%0,9) homozigot,
7 hastada (%6,1) heterozigot ve 5 sağlıklı bireyde (%8,4) heterozigot olarak bu
mutasyon tespit edilmiştir.
İşitme kaybının erken tanı ve tedavisinin sağlanması bu genetik testler sayesinde
mümkün olacaktır. İşitme kaybının erken dönemde tespit edilmesi ve etyolojisinin
belirlenmesi gerekli tedavinin mümkün olan en kısa sürede başlanmasına, çocuğun
dil ve zeka gelişiminin iyi bir şekilde ilerlemesine olanak sağlayacaktır. Ayrıca bu
genler için taşıyıcı olduğu bilinen ebeveynlerin gebelik öncesi ve sırasında gerekli
takipleri ve tetkikleri yapılarak muhtemel işitme kayıplı çocuğa erken tanı konması
sağlanacaktır.
Bizim çalışmamızda literatürde sık rastlanmayan POU3F4 geninin bölgemizde sık
görüldüğü gösterilmiştir. Bu da bize bu mutasyonların ülkeler ve bölgeler arasında
oldukça farklı sıklıkta olduğunu ve her genin dikkatli bir şekilde incelenerek gerekli
önlemlerin alınması gerektiğini göstermiştir.
Çalışmamızda akraba evliliğinin işitme kaybı görülme riskini yaklaşık 1,9 kat, ailede
işitme kaybı olmasının ise yaklaşık 1,7 kat arttırdığı tespit edilmiştir. Akraba evliliği
44
mutasyon görülme oranını anlamlı olarak arttırmazken, ailede işitme kaybı olması
mutasyon görülme riskini yaklaşık 6 kat arttırmaktadır. Bundan dolayı ailelere
verilecek akraba evliliğinin zararları konusunda bilgiler verilmesinin önemini
göstermiştir. Akraba evliliğinin önlenmesinin hiç şüphesiz işitme kaybı ve diğer
genetik geçişli hastalıkların sıklığının azaltılmasında önemli bir yeri vardır.
Ayrıca bir ailede işitme kaybına sebep olacak gen gösterildiği takdirde ondan sonraki
kuşaklarda tüp bebek yönteminde mutasyon olmayan embriyo seçilerek işitme kaybı
olmayan bireylerin doğması sağlanabilir. Bu çerçevede çalışmamızda bölgemizdeki
nonsendromik işitme kayıplı bireylerde sık görülen gen mutasyonları tespit
edilmiştir. Bu bilgiler klinikle korele edilecek ve ailelere genetik danışmanlık
verilmesi sağlanacaktır. Genetik tarama testleri tedavinin planlanması ve prognoz
açısından da yol gösterici olacaktır.
Sonuç olarak bu çalışma ile bölgemizde işitme kayıplı hastalar ve sağlıklı bireylerde
görülebilen mutasyonlar taranmıştır. Elde edilen bilgiler ışığında akraba evliliklerinin
önlenmesinin önemi bir kez daha gösterilmiş, işitme kaybının erken tanı ve tedavisi
için bu testlerin yaygınlaşması ve rutin tanı yöntemleri arasına girmesinin önemi
anlaşılmış, etyolojisi belirlenemeyen birçok işitme kaybının etyolojisinin tespit
edilebilmesine olanak sağlanmıştır. Bu sayede erken tanı ve tedavi ile daha sağlıklı
bireyler ileride daha sağlıklı bir toplum oluşmasını sağlayacaktır. Ayrıca bu testlerin
prognostik bilgi sağladığı da gösterilmiştir. Bu konuda ülkemizde farklı bölgelerde
yapılacak çalışmaların arttırılması genel bir tarama sağlanmasıyla daha çok veri elde
etmemize bu sayede tanı ve tedavi planlamamızda bize yol gösteren çok değerli
veriler edinmemize olanak sağlayacaktır. Böylelikle belli bölgelerde belli testlerin
sayısı rutin olarak arttırılacaktır.
45
KAYNAKLAR
1. Morton CC. , Nance WE. Newborn hearing screening – a silent revolution. N
Engl J Med 2006; 354:2151–64
2. Çelik, O. , Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi 2. baskı,
İstanbul, Asya Tıp Kitabevi, 2007: 63-76
3. MA Tabatabaiefar et al. , Genetic Linkage Analysis of 15 DFNB Loci in a
Group of Iranian Families with Autosomal Recessive Hearing Loss MA, Iranian J
Publ Health, Vol. 40, No.2, 2011, pp.34-48
4. C. Laza˘r et al. , Prevalence of the c.35delG and p.W24X mutations in the GJB2
gene in patients with nonsyndromic hearing loss from North-West Romania,
International Journal of Pediatric Otorhinolaryngology 74 (2010) 351–355
5. Delphine Feldmann et al. , A new large deletion in the DFNB1 locus causes
nonsyndromic hearing loss, European Journal of Medical Genetics 52 (2009) 195–
200
6. Vania Belintani Piatto et al. , Prevalence of the GJB2 mutations and the
del(GJB6-D13S1830) mutation in Brazilian patients with deafness, Hearing Research
196 (2004) 87–93
7. Ö. Tarkan. Ve ark. , Connexin 26 and 30 mutations in paediatric patients with
congenital, non-syndromic hearing loss treated with cochlear implantation in
Mediterranean Turkey, The Journal of Laryngology & Otology (2013), 127, 33–37.
8. Se-Kyung Oh. et al. , Evaluation of the pathogenicity of GJB3 and GJB6 variants
associated with nonsyndromic hearing loss, Biochimica et Biophysica Acta 1832
(2013) 285–291
46
9. Naomi F Bramhall et al. , A novel WFS1 mutation in a family with dominant low
frequency sensorineural hearing loss with normal VEMP and EcochG findings, BMC
Medical Genetics 2008, 9:48
10. Silvia Naranjo et al. , Multiple enhancers located in a 1-Mb region upstream of
POU3F4 promote expression during inner ear development and may be required for
hearing Hum Genet (2010) 128:411–419
11. Cummings C.W, Otolaringoloji Baş ve Boyun Cerrahisi. 4. baskı, Ankara,
Güneş Tıp Kitapevi, 2007: 4469-4485
12. Devranoğlu, İrfan, Dış ve Orta Kulak Cerrahisi 1. Baskı, Deomed Yayıncılık
2011: 1-14
13. Kenna MA, WU B-l, Cotanche DA et al. Connexin 26 studies in patients with
sensorineural hearing loss. Arch Otolaryngol. Head and Neck Surg. 2001; 127:10371042
14. Prasad S. et al. Genetic testing for hereditary hearing loss: connexin 26 (GJB2)
allele variants and two novel deafness- causing mutations ( R32C and 645-648 del
TAGA), Hum Mutat 2000; 16:502
15. Gurtler N; Egenter C, Nemya Bosch N, Plasilova M. Mutation analysis of the
Cx26, Cx30 and Cx31 genes in autosomal recessive nonsyndromic hearing
impairment. Acta Otolaryngol. 2008; Mar 12:1-7
16. Petersen MB, Willems PJ. Nonsyndromic autosomal recessive deafness.
Clinical Genetics 2006; 69: 371-92
17. Niloofar Bazazzadegan et al., The spectrum of GJB2 mutations in the Iranian
population with non-syndromic hearing loss—A twelve year study International
Journal of Pediatric Otorhinolaryngology 76 (2012) 1164–1174
47
18. Behzad Davarnia et al., Spectrum of GJB2 (Cx26) gene mutations in Iranian
Azeri patients with nonsyndromic autosomal recessive hearing loss International
Journal of Pediatric Otorhinolaryngology 76 (2012) 268–271
19. Preben Home et al., GJB2 (Connexin-26) mutations are not frequent among
hearing impaired patients in East Greenland International Journal of Audiology
2012; 51: 433–436
20. Diana P. Popova et al., Prevalence of GBJ2 mutations in patients with severe to
profound congenital nonsyndromic sensorineural hearing loss in Bulgarian
population Eur Arch Otorhinolaryngol (2012) 269:1589–1592
21. Ö. Tarkan ve ark. Connexin 26 and 30 mutations in paediatric patients with
congenital, non-syndromic hearing loss treated with cochlear implantation in
Mediterranean Turkey The Journal of Laryngology & Otology (2013), 127, 33–37.
22. Tekin M. ve ark. Evidence for single origins of 35delG and delE120 mutations
in the GJB2 gene in Anatolia. Cliical Genetics 2005; 67(3): 273
23. Kalay E. ve ark. GJB2 mutations in Turkish patients with ARNSHL: prevalance
and two novel mutations. Hearing research, 2005;203, 88-93
24. Sırmacı A. ve ark., Thec.IVS1+1G>A mutation in the GJB2 gene is prevalent
and large deletions involving the GJB6 gene are not present in the Turkish
population JournalofGenetics,Vol.85,No.3,December2006
25. Viviana Chinetti et al., Mutational analysis for GJB2, GJB6, and GJB3 genes in
Campania within a universal neonatal hearing screening programme International
Journal of Audiology 2011; 50: 866–870
26. Anne-Ce´cile Boulay et al., Hearing Is Normal without Connexin30 The Journal
of Neuroscience, January 9, 2013 • 33(2):430–434
48
27. Snoeckx R.L et al., GJB2 mutations and degree of hearing loss: A multicenter
study. Am. J. Hum. Genet. 2005;77, 945-957
28. Tekin M., Cin Ş. İşitme kaybının genetik özellikleri. Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Mecmuası , 2002;55, 3, 211-216
29. Aksoy S. Dinçer P., Sennaroğlu L., Nonsendromik işitme kayıplarında
odyolojik ve impedansmetrik bulgular. 25. Ulusal Türk Otorinolarengoloji ve Baş
Boyun Cerrahisi Kongresi, İzmir, 1999; Cilt 2, 669-672
30. Frei K. et al., screening for monogenetic del(GJB6-D13S1830) and digenic del
(GJB6-D13S1830)/GJB2 patterns of inheritance in deaf individuals from Eastern
Austria. Hearing Research 2004;196, 115-118
31. Erbe B. C., Connexin 26 and connexin 30 mutations in children with
nonsyndromic hearing loss. Laryngoscope, 2004; 114: 607-611
32. E. Kaskalan ve ark., Konjenital Non-Sendromik Sensorinöral İşitme Kayıplı
Hastalarda Gjb2 (Konneksin 26) Mutasyon Analizi Turk Arch Otolaryngol 2014; 52:
1-6
49
ÖZET
NONSENDROMİK
İŞİTME
KAYIPLARINDA
SIK
GÖRÜLEN
GEN
MUTASYONLARININ MLPA TEKNİĞİ İLE İNCELENMESİ
Amaç: Bu çalışmanın amacı konjenital nonsendromik işitme kayıplı çocuklarda cx
26, cx 30, cx 31, WFS1 ve POU3F4 genlerinde mutasyon sıklığını tespit etmektir.
Yöntem: Bu çalışmaya Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz
Anabilim Dalı’nda 2013-2014 yıllarında konjenital işitme kaybı tanısı konan veya
daha önce tanısı konmuş olan 0-12 yaş arası 115 hasta ile işitmesi normal olan
rastgele seçilmiş aynı yaş grubundan 60 kontrol grubu dahil edildi. Hastaların
periferik venöz kanları alındıktan sonra genetik analizleri MLPA tekniği ile yapıldı.
Sonuçlar yorumlanarak SPSS programı ile istatistiksel analizleri yapıldı.
Bulgular: İç Anadolu Bölgesi’nde yapılan bu çalışmada en sık görülen mutasyon
konneksin 26 genindeki 35delG (%13,1) olmuştur. Daha önce ülkemizde yapılan
çalışmalarda konneksin 30 mutasyonu tespit edilmemiştir. Ancak bu çalışmada 1
hastada homozigot, 1 hastada heterozigot ve kontrol grubunda 3 bireyde heterozigot
mutasyon saptanmıştır. Ayrıca nadir görülen mutasyonlar da bu çalışmada tespit
edilmiştir. POU3F4 %7, WFS1 %3,5, konneksin 31 %0,9, IVS1+1G>A %2,6 ve
313del14 %2,6 oranında tespit edilmiştir. Vaka ve kontrol grupları arasında
homozigot mutasyonlar açısından anlamlı farklılık vardır (p<0.05). Ancak
heterozigot mutasyonlar açısından anlamlı farklılık yoktur (p>0.05). Akraba evliliği
ve ailede işitme kaybı görülmesinin işitme kaybı riskini anlamlı derecede arttırdığını
tespit edildi. Akraba evliliği mutasyon görülme sıklığını anlamlı olarak arttırmazken
ailede işitme kaybı olması mutasyon görülme riskini anlamlı olarak arttırmaktadır.
Sonuç: Bu çalışma ile bölgemizde konjenital nonsendromik işitme kayıplı hastalarda
cx 26, cx 30, cx31, WFS1 ve POU3F4 gen mutasyonları incelenmiştir. Literatürle
uyumlu olarak en sık mutasyon cx 26 geni ve bu gendeki 35delG mutasyonu
olmuştur. Kontrol grubunda yine literatürle uyumlu olarak 35delG mutasyonu %3,4
oranında tespit edilmiştir. Ülkemizde daha önce tespit edilmeyen cx 30, cx31,
50
POU3F4 mutasyonları tespit edilmiştir. Günümüzde gen tarama protokollerinin gün
geçtikçe kapsamlarının artması prenatal tanıdan itibaren erken tanı ve tedavi
olanaklarını bizlere sunmaktadır. Gen mutasyonu tespit edilen hastalar içinse genetik
danışmanlık imkanları sağlanmaktadır.
Anahtar kelimeler: Nonsendromik işitme kaybı, gen mutasyonu, konneksin 26,
konneksin 30, konneksin 31, POU3F4, WFS1
51
ABSTRACT
THE ANALYSIS OF FREQUENT GENE MUTATIONS WITH MLPA
TECHNIQUE IN NONSYNDROMIC HEARING LOSS
Objective: The aim of this study is to determine the frequency of cx 26, cx 30, cx31,
WFS1 and POU3F4 gene mutations in children that cause congenital hearing loss.
Method: 115 patients whom congenital hearing loss diagnosed between 0-12 years and
60 control subjects whom with normal hearing randomly selected the same age group
in Selcuk University Faculty of Medicine, Otolaryngology Department in the 20132014 years were included this study. After obtaining peripheral venous blood of
patients genetic analyzes were performed by MLPA technique. Interpreting the results
of statistical analyzes were performed with SPSS software.
Results: In Central Anatolia, the most common mutation in this study has been 35delG
(%13,1) in the connexin 26 gene. Connexin 30 mutations were not detected in the
earlier studies conducted in our country. However, in this study, one patient
homozygous, one patient heterozygous and in the control group of 3 individuals
heterozygous mutations were detected. Also rare mutations have been identified in this
study. POU3F4 7%, WFS1 3.5%, connexin 31 0.9%, IVS1+1 G>A 2.6% and 313del14
2,6% were identified. There are significant differences between case and control groups
for homozygous mutations. However, there is no significant difference in terms of
heterozygous mutations. It has determined that consanguineous marriages and families
have hearing loss significantly increase the risk of hearing loss. Consanguineous
marriage does not increase significantly the incidence of mutations but in the family
have hearing loss significantly increases the risk of mutation.
Conclusion: In this study the patients with congenital nonsyndromic hearing loss were
investigated about cx 26, cx 30, cx 31, WFS1 and POU3F4 gene mutations in our
region. The most frequent gene has been cx 26 and the gene mutation is 35delG in cx
26 gene consistent with literature. In the control group, again consistent with literature
35delG mutation was detected by 3.4%. Cx 30, cx 31 and POU3F4 mutations have
52
been identified which were not detected before in our country. Today, the increase of
gene screening protocols scope by day, presents to us opportunities of early diagnosis
and treatment. Genetic counseling facilities are provided for the gene mutation detected
patients.
Keywords: Nonsyndromic hearing loss, gene mutation, connexin 26, connexin 30,
connexin 31, POU3F4, WFS1
53
ÖZGEÇMİŞ
1983 yılında Konya’da doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Konya’da tamamladıktan
sonra 2002 yılında Konya Meram Anadolu Lisesi’nden mezun oldum. Aynı yıl
Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi’nde öğrenimime başladım. Bu fakülteden
2008 yılında mezun oldum. 2008 yılında Karaman/Ermenek 1 no’lu acil sağlık
hizmetleri istasyonu ve Ermenek Devlet Hastanesi’nde çalıştım. 2010 yılında Selçuk
Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Kliniğinde uzmanlık eğitimime
başladım. Halen bu görevi sürdürmekteyim. İyi düzeyde İngilizce biliyorum.
Adı Soyadı: Enver Ferruh İNAN
Medeni durumu: Evli
E-Posta: dr_ferruh@hotmail.com
Lisans: Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi - 2008
Görev yerleri: Ermenek Devlet Hastanesi – 2008
Dernek üyelikleri: Türk KBB ve baş-boyun cerrahisi derneği, Konya
KBB derneği.
Yabancı Dil: İngilizce
54
Download