BATMAN-SİİRT SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER BÖLGE ODASI EĞİTİM PROJESİ MÜFREDATI Yazarlar Mucip YETMEN Mehmet Cevat KEREM Lokman EREN Bu yayın Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti'nin mali katkısıyla hazırlanmıştır. Bu yayının içeriğinden yalnızca Batman-Siirt Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Bölge Odası sorumludur ve bu içerik hiçbir şekilde Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti'nin görüş ve tutumunu yansıtmamaktadır. Yayın Bilgileri ISBN : Yazarlar : Mucip YETMEN - Mehmet Cevat KEREM - Lokman EREN Eserin adı : Bilgisayarlı Muhasebe Eğitimi İle Batman'da Genç İstihdamın Artırılması Projesi Baskı ve Dizgi Bilgileri Baskı ve tasarım : Medya Basım ve Matbaacılık Hizmetleri Bahçelievler Mah. 1601 Sok. No:4 / BATMAN Baskı tarihi : 2011 ÖNSÖZ Bu projede emeği geçen her kese şükranlarımı sunarım. Özellikle bu projenin eğitim safhasında yer alan, eğitmen kadromuz; Servet KURT, Mucip YETMEN, Cevat KEREM, Lokman EREN'e bu yorucu ve emek harcanan eserin ortaya çıkarılmasına yardımcı oldukları için, şahsım ve odam adına şükranlarımı sunarım. Muhasebe mesleği, hem çok yorucu hem de çok eğlenceli bir meslektir. Muhasebecilik yalnız gelir giderlerin kaydedilerek, raporlara dönüştürüldüğü bir meslek, olarak görülmemesi, gerektiğine inanan biriyim. Bu yüzden iyi bir eğitim kitabı ve iyi bir eğitimci, bu mesleğe giren birini hem mesleki açıdan, hem de bu mesleğin felsefesi açısından iyi bir eğitim vererek, genç meslektaşlarımızı bu doğrultuda eğiteceklerine inancım tamdır. Muhasebe mesleğinin felsefesi, yine muhasebenin temel ilkelerinde mevcuttur. Biz bir yandan muhasebe mesleğini ve ilkelerini öğrenirken bir yandan da bu ilkeleri hayat felsefesi haline getirmemiz gerekiyor! Eskiden mesleğin ilkelerini oluşturan AHİLİK ocakları vardı bu ocakların temel felsefesine bakılırsa, muhasebe mesleğinin ilkeleri ve temel kurallarının birçoğunu içermektedir. Muhasebenin temel ilkeleri olan 12 ilkenin muhasebe mesleğinin özünü oluşturduğu, genel kabul görmüş ilkeler olarak, sayılmaktadır. Bu 12 ilkeyi iyi anlamak ve doğru kavramak gerekir. Bu temel ilkeler iyi kavrandığı ve bu ilkeler uygulandığı sürece bir meslek mensubu, hayatı boyunca, şeffaf ve tutarlı, ilkeli ve hesap verilebilirlik, sosyal sorumluluk gibi ilkelere sahip olacağı açıktır. Bu yüzden bu ders kitabını muhasebe mesleğinin, temel ilkeleri öğrenilince, aynı zamanda bu ilkelere bağlı meslek mensubunun yetiştirilmesine yardımcı olacağı kanaatindeyim. Bu ilkelere bağlı, mesleğinde yeterince donanıma ve meslek etiğine bağlı eğitmenler tarafından hazırlanan bu kitabın eğitim yönünün yanında, felsefi ilkelerle, tamamlanacak meslek mensubunu yetiştirilmesinde çok yararlı bir eser olacağına inanıyorum. Bu eğitim deneyiminin yanı sıra, meslek felsefesini, hayat felsefesi haline getirmiş bu eğitmenlerin, yeni: şeffaf, güvenli, dürüst ve sosyal bir meslek gurubu yetiştirecek, bilgi ve birikime sahip olduklarına inanıyorum. Genel muhasebenin temel taşları ve sonuç tablosu olan T hesapları ve hayatı T felsefesi olarak görecek kursiyerler, hayata bu eserle hep T olarak bakacak ve terazi anlamına gelen T hesapları ile mesleğin yanı sıra, hayatın her alanında, dengeli ve tutarlı bir yaşam sürdürmelerine yardımcı olacağına inanıyorum. Bu yüzden bu eserin ve bu eseri hazırlayan ekibin, kursiyerlerimize faydalı bir dönem geçireceklerine güvenim tamdır. Bu eserimizin meslek camiamıza hayırlı olmasını diliyor. Tüm kursiyerlerimize, hayat boyu başarılar diliyorum. Yayın ekibini, böyle bir eseri hazırladıkları için tekrar kutluyorum. 15/12/2010 Mehmet Şah AYAZ Proje Koordinatörü BATMAN-SİİRT SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER BÖLGE ODASI EĞİTİM PROJESİ MÜFREDATI SUNUŞ Çağımızın büyük şirketlerinin ortakları ve idarecileri farklı kişilerdir. Ekonomik büyüme, beraberinde profesyonel yönetim tarzını zorunlu kılmaktadır. Örnek olarak Türkiye'deki markalaşmış firmaların işleyiş sistemleri, abartısız olarak birçok devletin işleyiş mekanizmasından daha ileridir. İletişim ve teknolojinin baş döndürücü hızıyla yarışmak için gelişmiş yönetim tekniklerini kullanmaktan başka alternatif bulunmamaktadır. Büyüyen ekonomik yapılarıyla firmaları ayakta tutup korumanın ve büyütmenin, egemen söylemiyle sürdürülebilir hale getirmek için iş bölümü yapmak kaçınılmazdır. Piyasada çetin rekabet koşullarının olması kar marjının maksimizasyonunu güçleştirmekte ve bazen işletmelerin çöküşüyle de sonuçlanmaktadır. İşletmeler için önemli olan bir diğer husus da verimliliktir. Bu nedenle birçok işletmenin insan kaynakları ve araştırma geliştirme birimleri mevcuttur. Profesyonel yöneticiler bu karmaşık ve zor süreçleri yönetebilmek için hem kendi firmalarının hem de piyasadaki firmaların muhasebe raporlarını değerlendirmek zorundadırlar. Bu bakımdan muhasebe; ekonomik değişimlere göre kendini yenilemek ve geliştirmek durumundadır. Böylece işletmelerin kendi rotalarını daha doğru tespit etme imkanı sağlamak için temel referans, muhasebe birimi olacaktır. İşletmelerin rekabet edebilme gücüne kavuşabilmek için piyasadaki değişim öngörülerini doğru okumaları çok önemlidir. Batman-Siirt Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Bölge Odası, bu ilkeye paralel olarak profesyonel yönetim tarzının gereği olan projeli çalışma tekniğinin sağlayacağı faydaları dikkate alarak bu çalışmayı hazırlamıştır. Faydalı olması inancı ve güveniyle. EĞİTİM PROJESİ EKİBİ İÇİNDEKİLER 1- Muhasebeye Giriş – Temel Mali Tablolar 1 - 23 2- Hesaplar 24 - 96 3- Muhasebe Kayıt ve Belgeler 97 - 103 4- Muhasebede Mali Yükümlülükler 104 -137 5- KDV ve Muhtasar Beyannameleri 138 - 150 6- Ücret Bordrosunun Hazırlanması ve Tahakkuku 151 -155 1.Bölüm : MUHASEBEYE GİRİŞ-TEMEL MALİ TABLOLAR İŞLETME VE MUHASEBE İnsanların ihtiyaçları çoktur. Bu ihtiyaçların giderilmesi için çeşitli mal ve hizmet gereklidir. İnsanların ihtiyaçları olan mal ve hizmetleri meydana getirmek, üretmek, satmak amacıyla işletme adını verdiğimiz iktisadi birimler kurulur. Faaliyetlere başlayan bir işletmede sürekli mali hareketler olur. Bütün bu mali hareketlerin işletme sahipleri, işletmeyi yönetenler ve başka ilgililer tarafından izlenmesi ve sonucunun ne olduğunun bilinmesi gerekir. Bunun yolu da mali hareketlere ait bilginin oluşturulmasıdır. Bunu sağlayacak araç ise muhasebedir. İŞLETME Binlerce sayıdaki mal ve hizmeti insanın kendisinin meydana getirmesi, üretmesi, yapması, hazır etmesi olanaksızdır. Çok sayıdaki mal ve hizmetler toplumdaki değişik kişiler ve kuruluşlar tarafından meydana getirilir, üretilir ve satılır. Böylece insanlar, başkalarının meydana getirerek sunduğu mal ve hizmetleri kullanarak ihtiyaçlarını giderirler. İŞLETME, insanların ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile para, araç-gereç, malzeme, hammadde personel gibi faktörleri bilinçli ve sistemli bir şekilde biraraya getirerek ve bir takım faaliyetlerde bulunarak mal ve hizmet üreten iktisadi varlık veya iktisadi birim şeklinde ifade edilir. Diğer bir ifadeyle İŞLETME; çevreden, başkalarından bilgi, para, işgücü, makine, araç-gereç, hammadde, malzeme gibi unsurları alarak bunları değişim süreci adını verdiğimiz bir takım faaliyetler (süreçleme işlemleri) sonunda mal ve/veya hizmetlere dönüştüren bir sistemdir. Çevremizde bulunan bakkal, konfeksiyon mağazası, buzdolabı, çamaşır makinesi satan mağaza veya bunları imal eden fabrika, otobüs firması, bir otel, lokanta, matbaa birer işletmedir. Ortaklar, kredi verenler, devlet, işçi-işveren sendikaları, müşteriler, satıcılar, rakipler ve halkın oluşturduğu çevrede (ortamda) iktisadi birim olarak yer almaktadır. Genel olarak; kar, işletmenin devamlılığı, topluma hizmet, müşteri ilişkilerinin üst düzeyde devamı, çalışanların güvenliği gibi amaçları bulunan işletme, para, işgücü, bilgi, hammadde gibi girdileri çevreden alarak, bunları, bir takım faaliyetler (yönetim, bilgi ve faaliyet sistemleri) sonucunda mal ve hizmete dönüştürerek çevreye vermektedir. İşletmelerin amaçları birbirleriyle ilgili ve birbirini tamamlayıcı özelliğe sahiptir. Amaçlardan birinin benimsenmesi, diğerlerine dikkat edilmemesi söz konusu değildir. Amaçlarda öncelik sırası, işletme yönetimine ve ekonominin koşullarına göre değişir. Karı öncelikle amaç edinen işletmeler, müşteri ilişkilerinin üst düzeyde devamı veya topluma hizmeti gözden uzak tutmaları durumunda uzun dönemde kar amaçlarına ulaşamazlar, topluma hizmeti öncelikle amaç edinen işletmelerin, bu hizmetlerini devamlı kılmak, ancak yaşamlarını devam ettirmelerine bağlıdır. Bunun da sağlanması için işletmelerin kar etmeleri gerekmektedir. Dolayısıyla işletmelerin amaçlarını bir bütün olarak ele almak ve değerlendirmek gerekli olmaktadır. İşletme Türleri ve Yönetimi İşletmeler faaliyet konuları ve yaptıkları işler itibariyle; üretim işletmeleri, ticaret işletmeleri, tarım işletmeleri, madencilik işletmeleri, inşaat işletmeleri, eğitim ve sağlık işletmeleri, hizmet işletmeleri şeklinde ayrıma tabi tutulabilir. İşletmeler mülkiyet bakımından; özel işletmeler, kamu işletmeleri ve karma işletmeler şeklinde sınıflandırılır. Özel işletmeler, sermayenin tamamının veya büyük çoğunluğunun özel kişilere ait olduğu işletmelerdir. Kamu işletmeleri, sermayelerinin tamamının veya büyük çoğunluğunun devlete ait olduğu işletmelerdir. Karma işletmeler ise, özel kişiler ile devletin birlikte kurdukları işletmelerdir. Özel işletmeler, tek kişiye ait "tek kişi işletmesi" şeklinde olabileceği gibi, birden fazla kişiye ait "ortaklık" (şirket) şeklinde de olabilir. İşletmeler ayrıca büyüklüklerine göre; küçük, orta, büyük ve dev işletmeler olarak da sınıflandırılabilmektedir. İşletmelerin mal ve hizmet üretmek için yaptıkları işlevler (faaliyetler) çeşitlidir. Genel olarak işletmenin işlevleri şunlardır: Üretim işlevi Pazarlama işlevi 1 Finansman işlevi Personel (İnsan Kaynakları) işlevi · · · · Üretim işlevi; işgücü, hammadde, malzeme, bilgi ve teçhizat (araç-gereç) kullanmak suretiyle fiziksel olarak bir mal veya hizmetin ortaya konulması faaliyetleridir. Pazarlama işlevi; kişilerin ve kurumların amaçlarına uygun şekilde değişimi sağlamak üzere, ürünlerin (malların), hizmetlerin ve düşüncelerin ortaya çıkartılması, bunların fiyatlandırılması ve tüketicilere ulaştırılması ve tutundurulması faaliyetleridir. Finansman işlevi; işletmelerin ihtiyaç duydukları para, fon veya sermayenin uygun koşullarda sağlanması ve bunun en etkin şekilde kullanılmasını sağlayacak faaliyetler bütünüdür. İnsan kaynakları (Personel) işlevi ise; işletme için gerekli olan işgücünün (her basamaktaki personelin) sağlanması ve yasalara uygun bir şekilde çalıştırılması ve iş ortamının uygun bir durumda olmasını sağlayıcı faaliyetleri kapsar. Bir üretim işletmesinde mal üretimi ve üretilen malları pazarlama temel işlevdir. Hizmet işletmelerinde de hizmet üretimi ve pazarlaması yapılır. Ticaret (mal alıp-satan) işletmelerinde temel işlev ise pazarlamadır. Finansman ve insan kaynakları işlevleri, her işletmede üretim ve pazarlama işlevlerinin yürütülmesini kolaylaştırır. Genellikle bir üretim işletmesinde yukarıda sayılan işlevlerin tamamı yerine getirilir. Bazı işletmelerde ise, sadece bazı işlevler, örneğin; pazarlama ve finansman ya da pazarlama, finansman ve insan kaynakları işlevleri söz konusunudur. Örneğin Ticaret İşletmeleri. Üretim, pazarlama, finansman ve insan kaynakları işlevlerinin en iyi şekilde yerine getirilmeleri ancak işletme yönetimi ile olanaklıdır. Yönetim işletmenin amaçlarını gerçekleştirmek için planlama, örgütleme, yöneltme ve kontrol işlevlerinin sistemli ve bilinçli bir şekilde yerine getirilmesidir. Buna göre; —İşletmenin amacına ulaşmak için neyin, kiminle, nerede, ne zaman ve nasıl yapılacağını gösteren planların yapılması, —Hazırlanan planların hayata geçirilmesi için gereken yapı ve düzenin oluşturulması, —Oluşturulan yapı ve düzenin harekete geçirilmesini sağlayacak yöneltme (yürütme) faaliyetlerinin yapılması, —Yapılan çalışmaların ve elde edilen sonuçların planlara uygun olup olmadığının görülerek önleyici, düzeltici, iyileştirici kontrollerin yapılması sürecidir. İşletmenin Varlıkları ve Kaynakları İşletme, kuruluşta kurucuların vereceği varlıklara sahip olur. Kişiler belirli bir amaç doğrultusunda ve bilinçli olarak para ve diğer bazı iktisadi varlıkları bir araya getirmek suretiyle işletme kurarlar. Bunun anlamı, bir takım varlıklar (iktisadi değerler) bu kişiler tarafından işletmeye konacak ki, işletme ancak ondan sonra var olacaktır. Kuruluşta işletmeye varlıkları verenler genellikle işletmenin sahipleridir. Daha sonraki aşamalarda işletme bazı kişi ve/veya kuruluşlardan borçlanarak da varlıklarını artırabilmektedir. İşletmenin toplam varlıkları, kaynaklar kadar olacağından toplam varlıklar ile bunların sağlandığı kaynaklar tutarca birbirine eşit olacaktır. İşletmenin sahip olduğu varlıkların kaynakları, işletme sahipleri ile işletmeye borç verenler olmak üzere birbirinden ayrı iki grup şeklinde ortaya çıkar. Bu yüzden varlıkların üzerinde işletme sahipleri ile işletmeye borç verenlerin hakları vardır. · VARLIKLAR, işletmenin sahip olduğu iktisadi değerlerdir. Varlıklar; para, bina, makine, taşıt aracı, mal, malzeme gibi değerler olabileceği gibi, işletmenin başka kişi veya kuruluşlardan tahsil edeceği bir alacak veya bir değeri kullanma hakkı da olabilmektedir. · SERMAYE, işletme sahiplerinin varlıklar üzerindeki haklarını, değer olarak ifade eder. · BORÇLAR, işletmeye borç veren üçüncü kişilerin varlıklar üzerindeki haklarını, değer olarak, ifade eder. Borçlanma, bilindiği gibi, işletme sahipleri dışındaki kişi ve kuruluşlardan daha sonra ödemek, iade etmek üzere çeşitli nedenlerle ve farklı koşullarda iktisadi değerler (para, mal vb) sağlamanın sonucunda oluşur. Varlıkların, sermayenin ve borçların çeşit ve tutar bakımından yapısı, işletmenin mali (finansal) yapısını ve gücünü meydana getirir. İşletmenin varlıkları, işletmenin faaliyetlerinin yürütülmesi sırasında devamlı olarak hem çeşit hem de tutar ve değer olarak değişmelere uğrar. Bunun yanında işletmenin kaynaklarını oluşturan unsurlarda da (sermaye ve borçlar) değişmeler meydana gelerek sonuçta işletmenin finansal yapısında ve gücünde 2 değişmeler olur. İşletmenin sahipleri tarafından işletmeye konulan varlıklar işletmenin faaliyetleri, diğer bir ifadeyle yaptığı işler sonucu artarsa, işletme sahiplerinin hakları da artmış olur. Bu artıştan dolayı ortaya çıkan fark KAR'dır. Artış yerine faaliyetlerden dolayı varlıklarda azalış olursa ortaya çıkan fark ise ZARAR'dır. İşletmenin varlıkları borçlanma yoluyla sağlanan varlıklarla artarsa, bu durumda işletmenin borçları artmış olur. İşletme içinde alınan kararlar ve buna bağlı olarak yapılan faaliyetler, işletmenin varlıklarını ve kaynaklarını (sermaye ve borçları) değiştirir. Faaliyetler sonundaki değişmelerin etkisi ile varlıklar, sermaye ve borçlar başlangıca göre veya belirli bir tarihe göre farklı bir yapı ve büyüklük gösterirler. Para, mal, alacaklar, makine, bina vb varlıklar değişir. Bu değişme çeşit itibariyle olabileceği gibi, değerce ve tutarca artış veya azalış yönünde meydana gelir. MUHASEBE: İşletmenin Faaliyetleri ve Ölçümleri İşletmelerin birbirlerinden farklı faaliyet konularına sahip olduğunu biliyoruz. Örneğin; iş hayatında konfeksiyon, makine, yiyecek, buzdolabı, televizyon, otomobil gibi konularda üretim ve alım-satımla uğraşan işletmeler yanında taşıma, eğitim, otel hizmeti veren işletmeler de bulunmaktadır. Farklı faaliyet konularına karşılık bütün bu işletmeler genel olarak aynı amaçlara sahip olup aynı çalışmaları yaparlar. Bütün işletmeler amaçlarını gerçekleştirmek için temel olarak üç ana çalışmayı yaparlar: 1.Kaynak bulma anlamında finansman faaliyetleri, 2.Yatırım faaliyetleri, 3.Üretim ve satış faaliyetleri Öncelikle her işletme, faaliyetlere başlamak ve devam ettirmek için yeterli sermayeye sahip olması gerekir. Bu sermaye bilindiği gibi işletme sahiplerinden ve diğer kişilerden alınacak borçla (örneğin bankalardan alınacak kredilerle) sağlanarak işe başlamak ve devam etmek mümkün olabilmektedir. Finansman faaliyeti olarak ifade edilen bu işlemden sonra, ikinci aşama sermayenin ve sağlanan yabancı (borç olarak temin edilen) kaynağın yatırıma dönüştürülmesi aşamasıdır. Bu aşamada işletmenin amaçlarının etkin bir şekilde gerçekleştirilmesine yönelik olarak ve faaliyet konusuna uygun işletme faaliyetlerinin yapılabilmesi için gerekli olan bina, makine, taşıt aracı, bilgisayar gibi varlıklar sağlanır. Böylece işletme faaliyetlere başlayabilmek için hazır konuma getirilir. Nihayet üçüncü aşama, işletme faaliyetlerinin hayata geçirilmesi, diğer ifadeyle faaliyetlere başlama aşamasıdır. Bu aşamada, genel olarak üretim için gerekli hammadde, malzeme ya da satmak için mallar satın alınır, çalışacak elemanlar işe alınır, mal ve hizmet üretilerek satılır, müşterilerden tahsilat yapılır, gerekli vergiler ödenir. Böylece işletme hayata başlamış olur. İşletmenin yaşamını sürdürmesi için yeterli gelir elde ederek KARLILIK amacına ulaşması ve yapılan faaliyetlerden dolayı ortaya çıkacak (işçi ücreti, satın alınan hammadde ve kullanılan enerji bedeli vb.) ödemeleri yapabilme gücünü sağlayacak LİKİDİTE'ye (nakit gücüne) sahip olmasıdır. Bir Bilgi Sistemi Olarak Muhasebe İşletme yönetimi ve işletmenin çevresini oluşturan ortaklar, kredi verenler, müşteriler, işletmeye mal satanlar, devlet, işçi sendikaları ve rakiplerin muhasebe ile yakınlığı vardır. Çünkü, muhasebe yapılan faaliyetleri ve buna bağlı olarak meydana gelen değişmeleri saptar ve bu değişmelere ait verileri yeni kararların alınmasında ve faaliyetlerin izlenmesinde tekrar kullanılabilir bilgiler haline getirir. MUHASEBE, işletmenin varlıkları ve kaynakları (sermayesi ve borçları) üzerinde değişme yaratan ve para ile ifade edilen (mali) işlemlere ait bilgileri; kaydetmek, sınıflandırmak, özetlemek, analiz etmek ve yorumlamak suretiyle bilgi sağlayan ve kurumlara raporlar şeklinde sunan bilgi sistemidir. İki işlevi bulunmaktadır. Muhasebenin birinci işlevi; para ile ifade edilen (mali) işlemlere ait bilgileri kaydetmek, bu bilgileri belirli ve anlamlı bir şekilde sınıflandırmak ve mali raporlar şeklinde özetlemektir. Bu işlevin temel yapısı faaliyetlere ait verileri toplamak, toplanan verileri işleyerek bilgiye dönüştürmek ve ortaya çıkan bilgileri raporlamaktır. 3 Kaydetme; mali işlemleri tarih, taraflar, konu, miktar ve tutar yönüyle belgelendirmek ve daha sonra bu işlemlere ait bilgilerin sunulması ve yorumlanmaya hazırlanması için belirli şekillerde ve kurallara göre muhasebe defterlerine yazılması işlemidir. Sınıflandırma; çok sayıdaki işlemin, örneğin; alış, satış, para, banka vb. işlemlere ait bilgilerin belirli sınıf veya gruplara göre düzenlenmesi işlemidir. Özetleme; kaydedilmiş, sınıflandırılmış ve hesaplama işlemleri yapılmış çok sayıdaki bilgilerden çeşitli mali tabloların ve raporların hazırlanması işlemidir. İşletme faaliyetleri ve bunlara ilişkin mali işlemler önce belgelendirilmekte, sonra; kayıt, sınıflandırma ve hesaplama işlemlerine bir bütün olarak konu edilmekte ve ilgililere verilmek üzere raporlar hazırlanmaktadır. Muhasebenin ikinci işlevi; analiz ve yorumdur. Mali işlemlere ait bilgilerin kaydedilmesi, sınıflandırılması, hesaplama işlemlerinin yapılması ve özetlenmesi yalnız başına yeterli değildir. Bu bilgilerin, işletmenin yönetimine ve işletmeyle ilgili olan kişi ve kurumlara yararlı olabilmesi için analiz edilmesi, yorumlanması; raporlar ve tablolar şeklinde özetlenen bilgilerin ne anlama geldiğinin ve faaliyetlerle sonuçları ilgililere verilmesi gerekir. Örneğin satışlar ile satışların karı ve maliyeti gibi bilgilerin arasındaki ilişkinin araştırılması. Muhasebenin açıklaması iki işlevine göre; muhasebenin sadece kaydetme, sınıflandırma, hesaplama ve özetleme işlemlerinden oluşan kayıt tutma ile eş anlamda olmadığı, bunun yanında analiz, yorum ve iletme işlemlerini de kapsayan daha geniş bir bilgi sistemi ifade ettiği anlaşılmalı ve unutulmamalıdır. Muhasebenin Türleri Muhasebenin temeli ve amacı aynı olmakla birlikte, işletmelerin çeşitli ve faaliyetleri ile amaçlarının farklı olması, farklı muhasebe türlerini ortaya çıkarmıştır. Örneğin mal alım satımı ile uğraşan bir işletmenin (ticaret, pazarlama işletmesi) muhasebesi ile üretim yapan işletmenin (üretim, sanayi işletmesi) muhasebesi, işletmelerin faaliyetlerinde ve işlemlerinde farklılık olduğu için aynı olmayacaktır. Üretim yapan işletmede, muhasebe kayıtları, sadece mal alıp satan işletmede yer alan alış ve satış gibi işlemlere ait kayıtlar değil, bunun yanında üretimi yapılan mamulün maliyetini saptamak için üretimde kullanılan hammadde, malzeme ve işçilik gibi üretim unsurlarına ait kayıtları da içerir. Muhasebe; Genel Muhasebe ve Maliyet Muhasebesi olmak üzere iki ana bölüme ayrılır. Genel Muhasebenin görevi; işletmenin varlıklarını sermayesini ve borçlarını belirlemek ve bunlarla işletme faaliyetlerinden dolayı meydana gelen artış ve azalış yönündeki değişmeleri izlemek ve işletme faaliyetlerinin sonucunu ortaya koymaktır. Genel Muhasebe, finansal muhasebe olarak da ifade edilmektedir. Bunun yanında işletmelerin faaliyet konularına göre, Genel Muhasebe; Banka Muhasebesi, Otel Muhasebesi, Sigorta Muhasebesi, İnşaat Muhasebesi, Tarım İşletmeleri Muhasebesi, vb. olarak uzmanlık muhasebeleri şeklinde de olabilmektedir. Maliyet Muhasebesi üretim işletmeleri için söz konusu olan muhasebe türüdür. Maliyet Muhasebesinin görevi; üretilen mal ve hizmetin üretim maliyetini saptamak, maliyet kontrolü sağlamak, başarı değerlemek ve elde edilen bilgiler ile planlama yapmak ve yönetimin alacağı kararlara yardımcı olmaktır. Muhasebe Bilgilerinin Kullanıcıları Yöneticiler: İşletmelerin yönetiminden sorumlu yöneticiler görev ve sorumluluklarını yerine getirmeleri için işletmenin pazarlama, üretim, finans ve insan kaynakları faaliyetlerine ilişkin bilgilere gereksinim duyarlar. Çünkü yöneticilerin neyi, ne zaman, nasıl, niçin ve kiminle yapacaklarını bilmeleri, diğer bir ifadeyle işletmenin faaliyetlerini planlamak, yürütmek ve kontrol etmek için buna yönelik bilgilere yöneticilerin sahip olmaları gerekmektedir. İşletme Sahibi veya Sahipleri (Ortaklar): Ekonomik gelişmeler ve işletmelerin büyüme süreçleri kişilerin yalnız başlarına yeterli olmadığını ortaya koymuş ve dolayısıyla şirketleşmeyi yaratmıştır. Buna bağlı olarak yönetim için özel bilgi ve beceri önem kazanmış, dolayısıyla işletme sahipliği ile işletme yönetiminin ayrı kimselerde toplanmasını gerektirmiştir. Yöneticinin başarısını belirlemek, işletmenin ulaştığı mali güç ve karlılık durumunu bilmek, bunun yanında işletmede ortak olarak kalıp kalmamak gibi değişik durumları değerlemek için ortaklar muhasebe bilgilerine gereksinim duyarlar. 4 Borç Verenler: Borç verenler, kısa veya uzun vadeli borç para verecekleri işletmelerin; borç ödeme gücünü, karlılık durumunu, yatırım politikasını bilmek isteyeceklerinden söz konusu işletmenin belirli muhasebe bilgilerine ve raporlarına gereksinimleri olacaktır. İşletmede Çalışanlar: İşletmenin durumunu yakından izleyenler arasında, o işletmede çalışan memur ve işçiler de vardır. Çalışanların ücretlerinin artırılması yolundaki isteklerini savunurken işletme faaliyetlerinin sonucu ile ilgili bilgilere başvurdukları görülür. Yine işletmede çalışanlar muhasebe bilgilerinden yararlanarak işletmedeki gelişmelerin olumlu olduğu konusunda bilgi sahibi olur, böylece işlerinin sürekliliği bakımından geleceğe güvenle bakarlar. Devlet: Devlet, işletmelerden karları üzerinden vergi alır. Bunun için işletmelerin gelirlerinin ve giderlerinin ve bunların arasındaki kar ve zararın doğru hesaplanması devlet için önemlidir. Devlet bu işlemi işletmelerin mali durumunu, gelirini ve giderini gösteren muhasebe bilgilerine göre yapar. Aynı zamanda devlet ekonomi politikalarını belirlerken, uygularken ve analiz ederken ülke ekonomisini oluşturan işletmelere ait muhasebe bilgilerini kullanır. Toplum: Bir ülkenin ekonomik yapısında ve bu yapının oluşmasında işletmelerin etkisi vardır. Özellikle bugün büyük işletmelerin kararları genel ekonomi üzerinde yaygın bir etkiye sahiptir. Bu nedenle toplum özellikleri sivil toplum örgütleri kanalıyla işletmelerin piyasa politikaları, istihdam durumları, üretim kararları gibi işletmelerin değişik yönleriyle yakından ilgilidir. Yukarıda sayılan bütün kişi ve kurumlara ilgilendikleri konular hakkında bilgiler sağlayan bilgi sistemi olması ve kendine öz anlamları olan terimlere sahip olması bakımından muhasebeye İŞLETMENİN DİLİ denilmektedir. Muhasebe Mesleği Ülkemizde muhasebe mesleği, uzun yıllar süren çalışma ve mücadele sonucunda yasayla belirli esaslara bağlanmış ve avukatlık, doktorluk gibi meslek niteliği kazanmıştır. Muhasebe mesleği mensupları üç gruba ayrılmıştır: - Serbest muhasebeci, - Serbest muhasebeci mali müşavir. - Yeminli mali müşavir. Serbest Muhasebeci: Faaliyet konuları; gerçek ve tüzel kişilere ait muhasebe defterlerini tutmak, mali tabloları ve vergi beyannamelerini düzenlemektir. Serbest Muhasebeci Mali Müşavir: Faaliyet konuları; Serbest Muhasebecilere ait faaliyetleri yapabilmenin yanında, işletmelerin muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, işletmecilik, muhasebe, finans, mali mevzuat ve bunların uygulamaları ile ilgili işleri düzenlemek veya bu konularda danışmanlık yapmak, ayrıca sözü edilen konularda belgelere dayalı olarak inceleme, analiz ve denetim yapmak, mali tablolar ve beyannamelerle ilgili konularda yazılı görüş vermek, rapor ve benzerlerini düzenlemek, tahkim, bilirkişilik ve benzeri işleri yapmaktır. Yeminli Mali Müşavir: Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerin yaptığı danışmanlık ve denetim faaliyetleri yanında, tasdik işlerini de yapma yetkisine sahip olmaktadırlar. Tasdik faaliyeti, özellikle vergi beyannameleri ile bunların ekleri ve mali tablolarla ilgili olarak yapılmaktadır. Yeminli Mali Müşavirler, muhasebe ile ilgili defter tutamazlar, muhasebe bürosu açamazlar ve muhasebe bürolarına ortak olamazlar. MUHASBENİNİN TEMEL KAVRAMLARI VE GENEL KABUL GÖRMÜŞ MUHASEBE İLKELERİ Muhasebe işlevlerinin yerine getirilmesi sırasında muhasebeden beklenenin elde edilmesi için serbestçe hareket edilemez, bağlı kalınması gereken ilkeler, standartlar ve bunların alt yapısını oluşturan temel kavramlar vardır. MUHASEBENİN TEMELKAVRAMLARI Bilindiği gibi muhasebenin temel ve nihai amacı, ilgili taraflara kararlarında kullanabilecekleri bilgileri sunmaktır. Yöneticilerin aldıkları kararlar ve bu kararları uygulamaları ile işletmenin ulaştığı finansal duruma, sonuca ve sonucu oluşturan olaylara ait bilgiler muhasebe 5 tarafından üretilir. İlgili tarafların kararlarında kullanabilecekleri bilgilerin temelini de muhasebe tarafından üretilen bu bilgiler oluşturur. Muhasebece üretilen ve yönetimin başarımının ne olduğunu gösteren bu bilgiler, aslında yöneticilerin kendi faaliyetlerinin sonucu olmakla beraber, aynı zamanda muhasebecinin uyguladığı farklı kayıtlama ve hesaplama yöntemlerinin, değerleme ölçülerinin de etkisi altındadır. Aynı başarım, farklı muhasebecilerin farklı görüş nedeniyle farklı kayıtlama, hesaplama yöntemlerini ve değerleme ölçülerini benimsemeleri sonucu farklı gösterilebilir. Muhasebe uygulamalarına yol gösteren genel karar alma kurallarının, diğer bir deyişle genel kabul görmüş ilkelerin var olması yukarıda söz konusu edilen bu farkların en aza indirilmesini sağlar, ya da bu farkların nedenlerini açıklar. Bu kurallara genellikle "Muhasebe İlkeleri" denilmektedir. Muhasebe ilkeleri muhasebede, işletmenin ilgili taraflarının yararlarını dengeli şekilde göz önünde tutan, deneyimden ve mantıktan doğan, yararlılıkları genellikle kabul edildikten sonra ilke haline gelen çok sayıda ve değişik kurallar olduğundan, bunlar için "genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri" ifadesi kullanılmaktadır. Bu ilkelerin teorik dayanağını kavramlar oluşturur. Bu kavramlara "Muhasebenin Temel Kavramları" denilmektedir. Kavramlar bir muhasebe probleminin çözümü için uygulanacak ilke veya ilkelerin saptanmasında veya yeni ve değişen durumlar için gerekli olduğunda yeni ilkeler geliştirmede temel olacak görüşleri yansıtırlar ve gözlemleri düzene koymak ve anlayabilmek amacı ile insan düşüncesi sonucunda yaratılırlar; böylece bilgiler arasında ilgi kurulmasını sağlarlar. Ayrıca muhasebe ilkeleri doğrultusunda muhasebe çalışmalarını belirleyen düzenlemeler olan ve çeşitli ulusal ve uluslararası kuruluşlar tarafından kullanılan "Muhasebe Standartları" vardır. Muhasebe standartları finansal bilgilerin gerçeğe uygun ve şeffaf olarak üretimine olanak sağladıkları gibi, muhasebe ve muhasebe mesleğine yeni boyutlar ve ufuklar getiren ve ülkemizin muhasebe uygulamalarının uluslararası kabulü için büyük bir öneme sahiptir. Ülkemizde Muhasebe Standartlarının oluşturulması yenidir ve bu işlevi TÜRMOB bünyesindeki Türkiye Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu (TMUDESK) üstlenmiş durumdadır. Muhasebe ilkelerinin dayanağı olan ve muhasebe uygulamalarına yön veren aynı zamanda evrensel nitelikte olan muhasebenin temel kavramları aşağıda topluca verilmiştir: 1.Sosyal Sorumluluk Kavramı 2.Kişilik Kavramı 3.İşletmenin Sürekliliği Kavramı 4.Dönemsellik Kavramı 5.Parayla Ölçme Kavramı 6.Tarihi Maliyet Esası Kavramı 7. İhtiyatlılık Kavramı 8.TamAçıklama Kavramı 9.Tutarlılık Kavramı 10.Verilerin Güvenilir Olması Kavramı 11.Önemlilik Kavramı 12.Özün Önceliği Kavramı 1-Sosyal Sorumluluk Kavramı Muhasebe, sadece yöneticilere gerekli bilgileri üretmekle kalmaz; değişik nedenlerle işletmenin mali durumu ve sonucu hakkında ilgili olan taraflara da bilgi vermek durumundadır. Yöneticiler dışındaki bu kimseler bilindiği gibi, işletme sahipleri, ortaklar, alacaklılar, devletin bazı kurumları (Vergi Dairesi, İstatistik Enstitüsü gibi), potansiyel yatırımcılar, işletmede çalışanlar (işgörenler) ve hatta toplumdur. İlgili taraflardan bazıları, gereksinimlerini ortaya koymada daha etkin bir durumdadır. Örneğin yöneticiler, finansal tabloları hazırlayacak olan muhasebecilere iş veren, emir veren, ücreti saptayan kimselerdir. Borç para verecek kimseler, kendilerinden kredi istendiği zaman etkin durumdadırlar. Devlet ise gereksinimlerini kabul ettirmede yasaları kullanır. Bu güne kadar ülkemizde, muhasebeye sadece Maliyenin isteklerine cevap verecek bir araç olarak yaklaşılmış olması sosyal sorumluluk kavramının pek dikkate alınmaması sonucudur. Fakat işgörenler ve toplum gibi diğer ilgililer gereksinimlerini etkin biçimde anlatmada fazla başarılı olamazlar. Oysa uygun bir muhasebenin gelişmesinde ilgili tarafların tümünün ağırlığı ve yararı olmalıdır. Bu da muhasebenin, ilgili tarafları yanıltmayacak, onların gereksinimlerini karşılayacak tarafsız, doğru ve adil bilgiler vermesi ile olanaklıdır. Tarafsızlığın, gerçeğin ve adaletin daima temel olarak benimsenmesi "Sosyal Sorumluluk Kavramı" gereğidir. Sosyal sorumluluk gözetilmediğinde, sözgelişi bazı işlemleri kayıtlara aksettirme zamanlarının taraflı seçimi ile kar, alacaklar, borçlar büyüklükleri ile oynamak mümkündür. "Doğruluk Kavramı", "Hakkaniyet Kavramı" da denilmekte olan bu kavrama 6 bağlı kalmanın şartlarından biri muhasebeye esas olan verilerin güvenilir olmasıdır. Dolayısıyla kavramın "Verilerin Güvenilir Olma Kavramı" ve ayrıca yine bir temel kavram olan "Tam Açıklama Kavramı" ile yakın ilgisi vardır. 2-Kişilik Kavramı Muhasebede, işletmenin sahiplerinden ayrı, kendine öz bir kişiliği olduğu varsayılır. Muhasebe kişiliği ile tüzel kişilik karıştırılmamalıdır. Muhasebede "kişilik" varlıkların üzerinde kontrole sahip olan, taahhütlere girişen ve bunları yerine getiren, ekonomik faaliyeti yöneten ekonomik birim kişiliğidir. Böyle bir "kişi" kar amacı güden veya gütmeyen bir uğraşa sahip bir şahıs, adi bir ortaklık, bir şirket, bir işletmeler topluluğu hatta bir departman olabilir. Bir departmanın hukuki açıdan tüzel kişiliği olmamakla beraber, bir muhasebe kişisi olması olanaklıdır. Muhasebe kişiliğinin tanınması faaliyet alanının ve dolayısıyla finansal raporlara dahil edilecek hususların belirlenmesini sağlar. Muhasebenin işlevlerini yerine getirmesindeki etkinlik alanını belirleyen ve sınırlayan kavram "Kişilik Kavramı" dır. Kişilik kavramı, işletmenin tanımından çıkartılan işletmenin varlıklara (üretim faktörleri) sahip olması gerçeği ile birlikte ele alınınca çift taraflı muhasebe esasına (VARLIKLAR= SERMAYE + BORÇLAR) çift taraflı kayıt esasına olanak sağlar. 3-İşletmenin Sürekliliği Kavramı İşletmelerin ömürleri genellikle sınırlı değildir. Bir işletmenin yaşamının, aksine bir kanıt olmadıkça sonsuz olduğu, sonsuz olmasa bile en azından mevcut planlarını, taahhütlerini ve kontratlarını yerine getirmeye yetecek kadar bir süre varlığını sürdüreceği varsayılır. "Süreklilik Kavramı", muhasebe kişisinin (işletmenin, departmanın vs.) amaçlarını ve en azından mevcut taahhütlerini yerine getirmeye yetecek kadar uzun bir süre faaliyette bulunacağını varsayar. Bir görüşe göre taahhütler değişik zaman aralıklarında olduğundan, tüm mevcut taahhütleri gelecekte tamamlamak için geçen süre içersinde yeni taahhütlerde bulunulacaktır. Bu da işletme yaşamının sınırlanmasına mani olacaktır. Bu varsayım altında ekonomik yaşamın sürdürülebilmesi işletmenin uzun ömürlü varlıklar elde etmesini, uzun vadeli borçlar yüklenmesini, uzun vadeli planlar yapmasını, ileriye yönelik araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunmasını, uzun süreli etkiye sahip reklam yapmasını gerektirir. Böylece bu varsayım, doğru analizlerin yapılabilmesi için, varlıkların ve borçların nasıl sınıflandırılacağı, etkisinin uzun süre için geçerli olduğu araştırma, geliştirme, reklam harcamalarının nasıl kaydedileceği ve değerleme ölçülerinin seçimi konusunda geçerli olacak ilkelere ışık tutar. 4-Dönemsellik Kavramı Muhasebenin tanımında yer alan, ilgili taraflara kararlarında kullanabilecekleri bilgi üretme fonksiyonunu yerine getirmesi için yöneticinin başarım biçim ve gücünün bir sonucu olan mali durum ile sonuç (kar ve zarar)ve sonucu oluşturan unsurların belirlenebilmesi gerekir. İşletmenin salt sürekliliği varsayımına bağlı kalmak muhasebenin bu fonksiyonunu yerine getirmesini engeller. Bu nedenle sürekli ömre sahip olduğu varsayılan işletmenin yönetici tarafından gerçekleştirilen faaliyetlerinin belirli aralarla kesildiği varsayılarak başarımının ne olduğunun saptanması gereği "Dönemsellik Kavramı"nın sonucudur. Bu kavram gereğince işletmenin sınırsız kabul edilen ömrü, belli dönemlere bölünür ve her dönemin faaliyet sonuçları diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanır. Örneğin yöneticinin belli bir döneme ait başarımının sonucunun ölçülebilmesi için sadece aynı döneme ait gelirle (hasılatla) giderlerin karşılaştırılması dönemsellik kavramının bir gereğidir. 5- Parayla Ölçme Kavramı Varlıklarda ve kaynaklarda meydana gelen değişmelerin ortak bir ölçü olarak para birimiyle ölçülmesi gerektir. Bu nedenle bu kavram "Parayla Ölçme Kavramı" olarak ifade edilmektedir. Para aslında statik bir değere sahip değildir; paranın satın alma gücünde düşme veya yükselmeden bahsedilebilir. Bu bakımdan ölçme işlevini her zaman için paranın hakkıyla yerine getireceği söylenemez. Bu açıdan kavramın para ile ölçme yerine "Para ile İfade" şeklinde isimlendirildiği de görülmektedir. Bu kavram muhasebenin tanımından başlamak üzere tüm muhasebe süreci içinde etkilidir. Bilindiği gibi muhasebe, varlık ve kaynaklar üzerinde parayla ifade edilebilen değişikliklerle ilgilenir. 7 6- Tarihi Maliyet Kavramı Günümüzde varlıkların ve yükümlülüklerin değerlemesinde maliyet değeri esas alınmaktadır. Finansal tabloları hazırlayanlar ve kullananlar, geleneksel olarak, tarihi maliyet kavramına bağlı olarak muhasebede ölçme ve raporlama için en yararlı esasın maliyet olduğunu kabul etmişlerdir. Çünkü; 1.Maliyet değeri belgelere dayandırılarak kolayca ve nesnel olarak elde edilebilir. Bu nedenlerle diğer değerleme yöntemlerine göre daha güvenilir olduğundan da bir üstünlüğe sahiptir. 2.Maliyet, bir tahmin veya yargı konusu değil kesin ve kanıtlanabilir bir değerdir. Bir kez belirlendikten sonra o varlık işletmenin varlıkları arasında kaldığı sürece maliyeti de sabit kalır. Kesinlik ve kanıtlanabilirlik özellikleri muhasebe verilerini kullananlar için oldukça önemlidir. 3.Süreklilik kavramı işletmenin hemen likide edilemeyeceğini benimsediğinden tasfiye değeri yerine varlıkların elde edilme maliyetleri üzerinden ele alınmasını gerektirir. Dolayısıyla "tarihi maliyet kavramı", para ve alacaklar ve maliyetinin belirlenmesi mümkün veya uygun olmayan unsurlar hariç bütün aktifler ile gider kalemlerinin elde edilme (inkisap) maliyetleri ile muhasebeleştirilmelerinin gerekliliğini ifade eden bir kavram olmaktadır. 7- İhtiyatlılık Kavramı İhtiyatlılık Kavramı, teknik anlamda, yakın olan en karanlık sonuçları ortaya çıkaran ölçü ve kayıtlama yönteminin seçilmesini ifade eder. Buna göre, kayıtlarda gelir tahminine yer verilmeyecek, fakat olası (muhtemel) zararlar hemen kayda alınacaktır. Bu kavram, işletmenin finansal durumu ile faaliyet sonuçlarını olduğundan fazla veya az göstermek için kullanılırsa, anlamını kaybeder. Bu açıdan ihtiyatlılık kavramında, ölçülü davranma, isabetli ve tarafsız tahminlerde bulunma esastır. Bu kavrama, "muhafazakarlık" ya da "tutuculuk" kavramı da denilmektedir. 8- TamAçıklama Kavramı Muhasebenin, ilgili tarafların kararlarında kullanacakları bilgileri üretirken Sosyal Sorumluluk Kavramına bağlı kalacağı bilinmektedir. Bu kavramla yakın ilgisi olan "Tam Açıklama Kavramı" na göre muhasebe, kayıt sistemi içine dahil edemediği ancak ilgili taraflar için önem taşıyan bazı bilgileri Sosyal Sorumluluk Kavramının bir uzantısı olarak mali raporlarda parantez içinde veya dipnot olarak veya açıklama halinde vermek durumundadır. Varlıkların ipotekli veya sigortalı olup olmadıkları, ipotek dereceleri veya sigorta değerleri, bilanço hazırlıkları sırasında fakat bilanço tarihinden sonra meydana gelmiş büyük bir zarar (yangın, sel, vs.) veya dönem içinde yapılan fakat tamamlanmamış büyük değere sahip bir anlaşma (alınan bir sipariş gibi), ya da benimsenen ilke ve usullerdeki değişmeler ile yarattıkları farklar ile ilgililere açıklanmalıdır. 9- Tutarlılık Kavramı Başarımın değerlenmesinde " karşılaştırmanın " önemli rolü vardır. Muhasebe uygulamalarına esas olan muhasebe ilkelerinde, hesaplama ve kaydetme yöntemlerinde Tutarlılık Kavramına dikkat edilmediği takdirde değerleme sonucu ulaşılan yargının doğru olmaması doğaldır. Böyle bir kavram temel alınmadığı durumlarda kullanılan ilkelerde, yöntemlerde taraflı değiştirmeler yaparak sonucu, bilerek değiştirmek olanaklı ve olasıdır. Örneğin, dönemsonu işlemleri sırasında duran varlıkta (bina, taşıt aracı gibi) bir dönemde meydana gelen yıpranma payının diğer bir ifadeyle amortismanın büyüklüğünün saptanması için çeşitli yöntemler vardır. Değişik yöntemlere göre hesaplanacak amortisman giderleri büyüklükleri farklı bulunur. Yıldan yıla farklı yöntemlerin kullanılması farklı sonuçların bulunması anlamına gelir ki, bu da sonucu etkileyecektir. Oysa bu fark gerçek bir fark değil, değişmezliğe uyulmaması sonucu ortaya çıkan bir farktır. Temel görüş değişmezlik olmakla beraber gerektiğinde daha önce benimsenmiş olan ilkelerde, yöntemlerde değişme yapılabilir. Ancak bu durumda yapılan değişmenin mali raporlarda neden olduğu farkın belirtilmesi gerekir. 8 10-Verilerin Güvenilir Olması Kavramı (Objektif Belge Kavramı) Verilerin Güvenilir Olması (Objektif Belge) Kavramı; kayıtlara olanak sağlayan mali olaylar ile ilgili bilgi toplama, bu olayları kanıtlayan belgelerin ele geçirilmesini ifade eder. İşletmenin objektif belgelerle göstereceği alışları, satışları, giderleri yanında giderlerin veya maliyetlerin dönemler veya mamuller arasında dağıtılmasında olduğu gibi, objektif belgeleri olmayan dahili işlemleri de vardır. Bu işlemlerin kayda alınmasında yetkili şahısların ilgili olayları ve koşulları dikkate almalarından sonra kendi hüküm ve görüşlerinden doğan güvenilir tahmin ve kararları esas olur. 11-Önemlilik Kavramı Muhasebe ve denetim literatüründe önemliliğin kesin tanımı yapılamamaktadır. Çünkü önemlilik, söz konusu olan herhangi bir problemin çözümünde o problemi çevreleyen koşulların ışığı altında hüküm verilecek bir konudur. Bu bakımdan muhasebecinin önemli olanı önemli olmayandan ayırabilmesi için ancak genel bir tanım yapılabilir. "Önemlilik Kavramı"na göre bir durum, bir olay veya unsurun, içinde bulunduğu zaman yönünden açıklanması veya bir yöntem olarak kullanılması hükmü(yargıyı) değiştirecekse veya hükümde bir fark yaratacaksa o durum, o olay veya unsur önemlidir. Yatırım ve diğer kararlar için ilgili olan finansal bilgiler genellikle önemli derecede detaylı olarak (özellikle bilgisayar ve diğer iletişim araçlarının geniş kullanımı ile) hazırlanabilir. Çok fazla bilgi tıpkı çok az bilgi gibi yanıltıcı olabilir. Eğer çok fazla bilgi gösterilirse, ilgili hususlar gömülür ve mali tablo okuyucusu kararlarını yetersiz bilgilere dayandırmış olur. Muhasebecinin finansal raporlamadaki sorumluluklarından biri bu bilgi yığınını, raporları kullanacaklar için anlamlı hale getirecek şekilde özetlemektir. Böylece önemlilik, nelerin açıklanacağı üzerine bir sınırlamadır. Bir bakıma önemlilik, belirli kullanıcıların büyük detay yığınından yararlanma olanaksızlığının ortaya çıkardığı bir zorunluluk olarak görülür. Önemliliği etkileyen iki faktör vardır: 1.Bir unsurun rapordaki önemli sayısal büyüklüklere oranla hacmi (büyüklüğü), 2.Ele alınan unsurun yapısı. Örneğin yangın sonucu meydana gelen 50.000.000 lira tutarlı bir zarar küçük bir işletme için önemli olabilir, fakat bu olay büyük bir işletmenin raporlarında özellikle belirtilecek önemde değildir. Buna rağmen bir işgörenin zimmetine geçirdiği 50.000.000 lira, olayın niteliği nedeni ile işletmelerin hemen hepsinde üzerinde durulacak önemdedir. Çeşitli alacak ve borçların incelenmesi sırasında göreceğimiz gibi, ilgili tarafların gereksinimleri için önemli anlamlar taşıyan alacak borç çeşitleri kendi adlarına açılacak hesaplarda izlenirken, tekrarlamayan ya da küçük tutarlarda olan alacak ve borçlar için "Diğer Alacaklar" ve "Diğer Borçlar" hesapları açmak yeterli olur. Bu görüş diğer bilanço unsurlarına ait hesapların belirlenmesinde de geçerlidir. 12-Özün Önceliği Kavramı "Özün Önceliği Kavramı" gereğince işlemlerin muhasebeye yansıtılmasında onların biçimlerinden önce finansal özellikleri ve işletme için ifade ettiği gerçek göz önünde tutulur. Genel olarak işlemlerin biçimleriyle özleri arasında bir paralellik olmakla birlikte bazı durumlarda farklılıklar ortaya çıkarır. Böyle durumlarda özün önceliği esastır. Örneğin Finansal Kiralama (Leasing) ile elde edilen bir varlık için varlık olmanın şartı olan "mülkiyete sahip olma" söz konusu olmadığı halde o varlıktan gelecek yarar sağlama nedeni ile, diğer bir ifade ile özün öne geçmesi sonucu bu varlığı, kayıtlamada aktifler arasına katma mümkündür. ÜLKEMİZDE GENELKABULGÖRMÜŞ MUHASEBE İLKELERİ Muhasebe uygulamasını oluşturan muhasebe usulleri, işlemleri ve teknikleri, genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine dayanır. Bu ilkeler de daha önce ifade edildiği gibi, muhasebenin temel kavramlarına dayanmakta olup, hepsi birlikte bir bütün meydana getirirler. Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ile getirilen muhasebe usul ve esasları kapsamındaki "Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri"nin amacı; "Sermaye koyan veya sonradan kendilerine ait karı işletmede bırakan sahip ve hissedarlar ile alacaklıların işletmeye sağladıkları kaynaklar ve bunlarla elde edilen varlıkların, muhasebe kayıt, hesap ve tablolarında anlamlı bir şekilde tespit edilmesi ve gösterilmesi yoluyla, belirli bir tarihte işletmenin mali 9 durumunun açıklıkla ve ilgililer için gerçeğe uygun olarak yansıtılmasıdır" şeklinde belirlenmiştir. Genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri, temel mali tablolara paralel olarak, tebliğde aşağıdaki gibi iki ana gruba ayrılmaktadır: 1.Gelir Tablosu İlkeleri 2.Bilanço İlkeleri a. Varlıklara İlişkin İlkeler b. Yabancı Kaynaklara İlişkin İlkeler c. Öz Kaynaklara İlişkin İlkeler Gelir Tablosu İlkeleri Gelir tablosu ilkelerinin amacı: satışların, gelirlerin, satışlar maliyetinin, giderlerin, kar ve zararlara ait hesapların ve belli dönemlere ait işletme faaliyeti sonuçlarının sınıflandırılmış ve gerçeğe uygun olarak gösterilmesini sağlamaktır. Bütün satışlar, gelir ve karlar ile maliyet, gider ve zararlar brüt tutarları üzerinden gösterilirler ve hiçbir satış, gelir ve kar kalemi bir maliyet, gider ve zarar kalemi ile tamamen veya kısmen karşılaştırılmak suretiyle gelir tablosu kapsamından çıkarılamaz. Bu amaç doğrultusunda benimsenen gelir tablosu ilkeleri aşağıda belirtilmiştir. 1. Gerçekleşmemiş satışlar, gelir ve karlar; gerçekleşmiş gibi veya gerçekleşenler gerçek tutarından fazla veya az gösterilmemelidir. Belli bir dönem veya dönemlerin, gerçeğe uygun faaliyet sonuçlarını göstermek için, dönem veya dönemlerin başında ve sonunda doğru hesap kesimi işlemleri yapılmalıdır. 2. Belli bir dönemin satışları ve gelirleri, bunları elde etmek için yapılan satışların, maliyeti ve giderleri ile karşılaştırılmalıdır. Belli bir dönem veya dönemlerin başında ve sonunda maliyet ve giderleri gerçeğe uygun olarak gösterebilmek için stoklarda, alacak ve borçlarda doğru hesap kesimi işlemleri yapılmalıdır. 3. Maddi ve maddi olmayan duran varlıklar ile özel tükenmeye tabi varlıklar için uygunamortisman ve tükenme payı ayrılmalıdır. 4. Maliyetler; maddi duran varlıklar, stoklar, onarım ve bakım ve diğer gider grupları arasında uygun bir şekilde dağıtılmalıdır. Bunlardan direkt olanları doğrudan doğruya, birden fazla faaliyeti ilgilendirenler zaman ve kullanma faktörü dikkate alınarak tahakkuk ettirilip, dağıtılmalıdır. 5. Arızi ve olağanüstü niteliğe sahip kar ve zararlar meydana geldikleri dönemde tahakkuk ettirilmeli, fakat normal faaliyet sonuçlarından ayrı olarak gösterilmelidir. 6. Bütün kar ve zararlardan, önceki dönemlerin mali tablolarında düzeltme yapılmasını gerektirecek büyüklük ve nitelikler dışında kalanlar, dönemin gelir tablosunda gösterilmelidir. 7. Karşılıklar, işletmenin karını keyfi bir şekilde azaltmak veya bir döneme ait karı diğer döneme aktarmak amacıyla kullanılmamalıdır. 8. Dönem sonuçlarının tespiti ile ilgili olarak uygulana gelen değerleme esasları ve maliyet yöntemlerinde bir değişiklik yapıldığı takdirde, bu değişikliğin etkileri açıkça belirtilmelidir. 9. Bilanço tarihinde var olan ve sonucu belirsiz bir veya birkaç olayın gelecekte ortaya çıkıp çıkmamasına bağlı durumları ifade eden, şarta bağlı olaylardan kaynaklanan, makul bir şekilde gerçeğe yakın olarak tahmin edilebilen gider ve zararlar, tahakkuk ettirilerek gelir tablosuna yansıtılır. Şarta bağlı gelir ve karlar için ise gerçekleşme ihtimali yüksek de olsa herhangi bir tahakkuk işlemi yapılmaz; dipnotlarda açıklama yapılır. Bilanço İlkeleri Bilanço ilkelerinin amacı; sermaye koyan veya sonradan kendilerine ait karı işletmede bırakan sahip ve hissedarlar ile alacaklıların işletmeye sağladıkları kaynaklar ve bunlarla elde edilen varlıkların muhasebe kayıt, hesap ve tablolarında anlamlı bir şekilde tespit edilmesi ve gösterilmesi yoluyla, belli bir tarihte işletmenin mali durumunun açıklıkla ve ilgililer için gerçeğe uygun olarak yansıtılmasıdır. Bilanço, varlıkların içinde bulunulan zamandaki değerini veya tasfiye halinde bunların satışından elde edilecek para tutarlarını yansıtan bir tablo değildir. Bütün varlıklar, yabancı kaynaklar ve Özkaynaklar bilançoda gayrisafi değerleri ile gösterilirler. Bu ilke, bilançonun net değer esasına göre düzenlenmesine bir engel oluşturmaz. Bu doğrultuda net değerle bilanço düzenlemesinin gereği olarak indirim kalemlerinin ilgili hesapların altında açıkça gösterilmesi esastır. Bu amaç doğrultusunda benimsenen bilanço ilkeleri; varlıklar, yabancı 10 kaynaklar ve özkaynaklar itibariyle aşağıda belirtilmiştir. Varlıklara İlişkin İlkeler Bu ilkeler varlıkların doğru bir şekilde kaydedilerek, işletmenin mali yapısının açıkça ortaya konulmasını amaçlar. Öyle ki: 1. İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde paraya dönüşebilecek varlıkları, bilançoda dönen varlıklar grubu içinde gösterilir. 2. İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde paraya dönüşemeyen, hizmetlerinden bir hesap döneminden daha uzun süre yararlanılan uzun vadeli varlıkları, bilançoda duran varlıklar grubu içinde gösterilir. Dönemsonu bilanço gününde bu grupta yer alan hesaplardan vadeleri bir yılın altında kalanlar dönen varlıklar grubunda ilgili hesaplara aktarılırlar. 3. Bilançoda varlıkları, bilanço tarihindeki gerçeğe uygun değerleriyle gösterebilmek için, varlıklardaki değer düşüklüklerini göstererek karşılıkların ayrılması zorunludur. Dönen varlıklar grubu içinde yer alan menkul kıymetler, alacaklar, stoklar ve diğer dönen varlıklar içindeki ilgili kalemler için yapılacak değerleme sonucu gerekli durumlarda uygun karşılıklar ayrılır. Bu ilke, duran varlıklar grubunda yer alan alacaklar, bağlı menkul kıymetler, iştirakler, bağlı ortaklıklar ve diğer duran varlıklardaki ilgili kalemler için de geçerlidir. 4. Gelecek dönemlere ait olarak önceden ödenen giderler ile cari dönemde tahakkuk eden ancak, gelecek dönemlerde tahsil edilecek olan gelirler kayıt ve tespit edilmeli ve bilançoda ayrıca gösterilmelidir. 5. Dönen ve duran varlıklar grubunda yer alan alacak senetlerini, bilanço tarihindeki gerçeğe uygun değerleri ile gösterebilmek için reeskont işlemleri yapılmalıdır. 6. Bilançoda duran varlıklar grubunda yer alan maddi duran varlıklar ile maddi olmayan duran varlıkların maliyetini çeşitli dönem maliyetlerine yüklemek amacıyla, her dönem ayrılan amortismanların birikmiş tutarları ayrıca bilançoda gösterilmelidir. 7. Duran varlıklar grubu içinde yer alan özel tükenmeye tabi varlıkların maliyetini çeşitli dönem maliyetlerine yüklemek amacıyla, her dönem ayrılan tükenme paylarının birikmiş tutarları ayrıca bilançoda gösterilmelidir. 8. Bilançonun dönen ve duran varlıklar gruplarında yer alan alacaklar, menkul kıymetler, bağlı menkul kıymetler ve diğer ilgili hesaplardan ve yükümlülüklerden işletmenin sermaye ve yönetim bakımından ilişkili bulunduğu ortaklara, personele, iştiraklere ve bağlı ortaklıklara ait olan tutarlarının ayrı gösterilmesi temel ilkedir. 9. Tutarları kesinlikle saptanamayan alacaklar için herhangi bir tahakkuk işlemi yapılmaz. Bu tür alacaklar bilanço dipnot veya eklerinde gösterirler. 10. Verilen rehin, ipotek ve bilanço kapsamında yer almayan diğer teminatların özellikleri ve kapsamları bilanço dipnot veya eklerinde açıkça belirtilmelidir.Bu ilke, alınan rehin, ipotek ve bilanço kapsamında yer almayan diğer teminatlar için de geçerlidir. Ayrıca, işletme varlıkları ile ilgili toplam sigorta tutarlarının da bilanço dipnot veya eklerinde açıkça gösterilmesi gerekmektedir. Yabancı Kaynaklara İlişkin İlkeler Bu ilkeler işletmenin tüm yabancı kaynaklarının işletmenin mali yapısını gerçeğe uygun ve açıkça göstermek üzere kaydedilerek izlenmesini amaçlar. Öyle ki: 1. İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde vadesi gelen borçları, bilançoda kısa vadeli yabancı kaynaklar grubu içinde gösterilir. 2. İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde vadesi gelmiş borçları, bilançoda uzun vadeli yabancı kaynaklar grubu içinde gösterilir. Dönem sonu bilanço gününde bu grupta yer alan hesaplardan vadeleri bir yılın altında kalanlar kısa vadeli yabancı kaynaklar grubundaki ilgili hesaplara aktarılırlar. 3. Tutarları kesinlikle saptanamayanları veya durumları tartışmalı olanları da içermek üzere, işletmenin bilinen ve tutarları uygun olarak tahmin edilebilen bütün yabancı kaynakları kayıt ve tespit edilmeli ve bilançoda gösterilmelidir. İşletmenin bilinen, ancak tutarları uygun olarak tahmin edilemeyen durumları da bilançonun dipnotlarında açık olarak belirtilmelidir. 4. Gelecek dönemlere ait olarak önceden tahsil edilen hasılat ile cari dönem de tahakkuk eden ancak, gelecek dönemlerde ödenecek olan giderler kayıt ve tespit edilmeli ve bilançoda ayrıca gösterilmelidir. 5. Kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar grubunda yer alan borç senetlerini bilanço tarihindeki gerçeğe uygun değerleri ile gösterebilmek için reeskont işlemleri yapılmalıdır. 6. Bilançonun kısa ve uzun vadeli x yabancı kaynaklar gruplarında yer alan borçlar, alınan 11 avanslar ve diğer ilgili hesaplardan işletmenin sermaye ve yönetim bakımından ilgili bulunduğu ortaklara, personele, iştiraklere ve bağlı ortaklara ait olan tutarlarının ayrı gösterilmesi temel ilkedir. Öz Kaynaklara İlişkin İlkeler İşletmeye sermaye konulması veya karların çeşitli yollarla işletmede bırakılmasıyla sağlanan öz kaynakların muhasebeleştirilmesindeki amaç öz kaynaklarda dönemden döneme oluşabilecek değişikliklerin kümülatif olarak gösterilmesinin sağlanmasıdır.Öz kaynakların muhasebeleştirilmesine ilişkin genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri aşağıda kısaca açıklanmıştır. 1. İşletme sahip ve ortaklarının sahip veya ortak sıfatıyla işletme varlıkları üzerindeki hakları öz kaynaklar grubunu oluşturur. İşletmenin bilanço tarihindeki ödenmiş sermayesi ile işletme faaliyetleri sonucu oluşup, çeşitli adlar altında işletmede bırakılan karları ile dönem net karı (zararı) bilançoda özkaynaklar grubu içinde gösterilir. 2. İşletmenin ödenmiş sermayesi bilançonun kapsamı içinde tek bir kalem olarak gösterilir. Ancak, esas sermaye özellikleri farklı hisse gruplarına ayrılmış bulunuyorsa, esas sermaye hesapları her grubun haklarını, kar ve tasfiye paylarının dağıtımında sahip olabilecekleri özellikleri ve diğer önemli özellikleri yansıtacak biçimde bilançonun dipnotlarında gösterilmelidir. 3. İşletmenin hissedarları tarafından yatırılan sermayenin devam ettirilmesi gerekir. İşletmede herhangi bir zararın ortaya çıkması, herhangi bir nedenle özkaynaklarda meydana gelen azalmalar, hem dönemsel, hem de kümülatif olarak izlenmeli ve kaydedilmelidir. 4. Özkaynakların bilançoda net olarak gösterilmesi için geçmiş yıllar zararları ile dönem zararları, özkaynaklar grubunda indirim kalemleri olarak yer alır. 5. Özkaynaklar; ödenmiş sermaye, sermaye yedekleri, kar yedekleri, geçmiş yıl karları (zararları) ve dönem net karı (zararı)ndan oluşur. Kar yedekleri yasal, statü ve olağanüstü yedekler ile yedek niteliğindeki karşılıklar, özel fonlar gibi işletme faaliyetleri sonucu elde edilen karların dağıtılmamış kısmını içerir. Sermaye yedekleri ise hisse senedi ihraç primleri, iptal edilen ortaklık payları, yeniden değerleme değer artışları gibi kalemlerden meydana gelir. Sermaye yedekleri, gelir unsuru olarak gelir tablosuna aktarılamaz. MALİ TABLOLAR İşletmenin yaptığı faaliyetler sonunda varlıklar, borçlar ve sermaye de değişmeler olur. Bunların ne olduğu, neye ulaştığı ve faaliyet sonucunun ne olduğunu gösteren mali tablolar düzenlenir. Mali tabloların en önemlisi olan ve işletmenin varlıklarını, borçlarını ve sermayesini gösteren BİLANÇO ve belirli bir dönemdeki faaliyetlerin sonucunu (kar veya zararı) ve bu sonuca nasıl ulaşıldığını gösteren GELİR TABLOSU işletme ile ilgili taraflara bilgi vermek amacıyla hazırlanır. MALİ DURUM VE FAALİYET SONUCU İşletmeler insanların ihtiyaçlarını giderecek olan mal ve hizmetleri üretmek için kurulurlar. İşletmenin kuruluşunun gerçekleşebilmesi için işletmenin tanımından elde ettiğimiz bilgiye göre öncelikle girişimci denilen bir kimsenin ya da kimselerin üretim faktörlerini oluşturan ya da onların edinimine olanak sağlayacak olan arsa, bina, makine, hammadde, para gibi VARLIKLARI biraraya getirmesi gerekir. İşletme sahibinden ayrı, kendine öz kişiliği olan işletme bu varlıklara ancak başka kişilerin vermesi ile sahip olabilir. Diğer bir deyişle işletmenin elinde bazı varlıklar var ise, bunlar muhakkak diğer kişiler (gerçek veya tüzel) tarafından verilmiştir. VARLIKLAR İLE VARLIKLARIN KAYNAKLARI arasında aşağıdaki gibi bir ilişki ve değerce (tutar yönünden) bir eşitlik vardır: VARLIKLAR = KAYNAKLAR Kuruluşta, varlıklar işletmeye genelde işletme sahipleri tarafından verilirler. Dolayısıyla kuruluş aşamasında sahip olunan varlıklar ile bu varlıkların kaynağını oluşturan işletme sahibinin hakları arasında bulunan eşitlik, işletme sahibinin kuruluş aşamasındaki varlıklar üzerindeki haklarının SERMAYE olarak ifade edilmesi nedeniyle VARLIKLAR = SERMAYE şeklinde gösterilir. Bu eşitlik muhasebenin temel eşitliğidir. Genelde kuruluştan sonraki aşamalarda işletme sahipleri dışındaki kimselerden (üçüncü kişilerden) bazı iktisadi değerler edinilmesi nedeni ile de varlıklarda artış olabilir. Bu yeni 12 durumda toplam varlıklar üzerinde işletme sahiplerinin hakları ile birlikte bu varlıkların kaynağı olarak üçüncü kişilerin hakları da olur. Bu kişilerin varlıklar üzerindeki hakları BORÇLAR terimi ile gösterilir. Bu durumda işine devam eden bir işletmenin varlıklarının kaynakları iki ayrı kaynak türünden oluşur ve temel muhasebe eşitliği, VARLIKLAR = SERMAYE + BORÇLAR şekline dönüşür. İşletmeler kar, işletmenin devamlılığı, topluma hizmet vb. amaçlara sahiptir. İşletmenin tanımında yer alan "mal ve hizmet üretmek" amaç değil, işletmenin amacına ulaşması için bir araçtır. Değişim süreci diye de adlandırabileceğimiz bu faaliyetler işletmenin konusuna göre farklılık gösterir. İşletmelerin, bu amaçlarına ulaşabilmeleri için iyi ve başarılı yönetilmeleri gerekir. İşletmelerin faaliyetleri üretim, pazarlama, finans ve insan kaynakları işlevlerinin bütünüdür. İşletmelerin iyi yönetilmeleri bu işlevlerin her birinin planlanması, örgütlenmesi, yönetilmesi ve kontrol edilmesi ile olanaklıdır. Bunlar ilgili yöneticilerin aldığı ve uyguladığı kararlarla gerçekleşir. Yöneticilerin aldığı ve uyguladığı kararların bazıları varlıklar ve varlıkların kaynaklarını oluşturan unsurlar üzerinde para ile ifade edilen değişmeler yaratır. İşletmenin nasıl yönetildiği ile ilgili olan taraflar sadece yöneticiler ve işletme sahipleri değildir, aynı zamanda farklı amaçlarla ilgilenen farklı taraflar vardır. Bunlar işletme ile ilgili kararlarında yararlı olacak bilgilere gereksinim duyarlar. Sonuç olarak yukarıda sıralanan bilgileri birbiri ile ilişkilendirirsek işletmenin amaçlarına ulaşmasının, işletmenin faaliyet konusuna göre farklılık gösteren ya da ağırlığı farklı olan genel işlevlerin (üretim, pazarlama, finans, insan kaynakları) iyi yönetilmesi yolunda o anda işletmede yetkili olan ilgili yöneticilerin aldığı ve uyguladığı kararların uygunluğuna ve başarılılığına bağlı olduğunu görürüz. Bu da bu kararların işletmenin varlıklarını ve bu varlıkların kaynaklarını oluşturan unsurlarda yarattığı para ile ifade edilen değişim ile ölçülür. Çünkü işletmenin varlıklarını ve kaynaklarını oluşturan unsurların nitelik ve nicelik yönünden ortaya çıkardığı yapı işletmenin mali yapısını (mali durumunu) gösterir. Faaliyetler sonunda ulaşılan yeni yapıda işletme sahibinin haklarında da değişme olduğu saptanabilir. İşletme sahibinin kuruluşta işletmeye verdiği varlık büyüklüğü borçlanma dışındaki faaliyetler sonucu artarsa sonuç kar; azalırsa sonuç zarardır. Dolayısıyla varlıklarda oluşan kar büyüklüğündeki artış aynı zamanda işletme sahibinin varlıklar üzerindeki haklarını artırır; tersine varlıklarda oluşan zarar büyüklüğündeki azalış işletme sahibinin varlıklar üzerindeki haklarını azaltır. O halde varlık ve kaynakların unsurları üzerinde para ile ifade edilen değişmelerin bazıları işletme sahibi haklarında değişme yaratır, bazıları yaratmaz. Faaliyet sonucu olan kar ya da zarar büyüklüğü işletme sahibi haklarında değişme yaratan olayların bir sonucudur. Bu büyüklük işletmenin kar amacına ulaşıp ulaşmadığının değerlendirilmesinde bir ipucudur. Faaliyet sonucu kadar faaliyet sonucunun oluşumunu etkileyen olayların bilinmesi de bu değerlendirme için önemlidir. Bilindiği gibi işletmelerin amacı sadece kar elde etmek değildir; işletmenin, devamlılığı ve topluma hizmet vb. amaçlarının karşılanmasını sürdürebilmesi için faaliyetlerin karla sonuçlanmasını sağlaması yanında işletmenin mali yapısının ve gücünün de iyi olması gerekir. Mali yapının ve gücün iyi olup olmadığı mali durumu oluşturan unsurlar arasındaki ilişkiye bakılarak anlaşılır. MALİ TABLOLAR İşletmenin nasıl yönetildiği, diğer bir ifade ile yönetimin başarısı, yöneticilerin aldığı ve uyguladığı her bir kararın sonucunda işletmenin varlıkları ve bu varlıkların kaynaklarını oluşturan unsurlar üzerinde değişmeler yaratan ve para ile ifade edilebilen her bir olayın sonucuna göre ölçülemez. İşlemlerin çokluğu düşünülürse böyle bir uygulama aklı karıştırıcı ve gereksiz bilgilerin üretilmesinden öteye gidemez. Öte yandan olayların olumlu ve olumsuz yönde olanlarının bir diğerinin sonucunu etkileyeceği açıktır. Örneğin satıştan sorumlu bir yönetici piyasada satış fiyatının düşmekte olduğunu gördüğü 100 lira maliyetli (x) malını 90 liraya satabilir. Bu noktada o yönetici, 10 lira zarara neden oldu, şeklinde değerlenmemelidir. Belki de aynı yönetici satış kabiliyetinin yüksek olduğunu gördüğü (y) malını alıp satmak için böyle bir girişimde bulunmuştur. Diyelim ki yönetici (x) malının satışından elde ettiği 90 lira ile 1 adet (y) malı almış ve bunu 115 liraya satmış, böylece parasının x malında bağlı kalmasını önlemiştir. İki işlemi bir arada ele alırsak, birincisinden 10 lira zarar etmiş, fakat ikincisinden 25 lira kar elde etme olanağı sağlamıştır, sonuç (25–10) 15 lira kardır. Bu bakımdan yönetimin başarısını oluşturan, işletmenin varlıklarının ve bu varlıkların kaynaklarının (sermaye + borçlar) unsurlarında para ile ifade edilen 13 değişme yaratan bu olayların etkilerinin tek tek değil, belirli bir süre içinde oluşan olayların bir bütün olarak ele alınmaları, özetlenerek analiz ve yoruma sunulmaları gerekir. Bu gereklilik çerçevesinde çok sayıdaki mali işlemlere ait bilgiler "mali tablolar" adı altında özetlenerek ilgililere sunulur. Mali Tablolar Nedir ve Nasıl Elde Edilir? Muhasebenin birinci işlevi sonunda elde edilen ve özetlenmiş bilgileri içeren mali tablolar, ilgili oldukları konuya ve duruma ilişkin unsurların çeşitli ve parasal tutarların birer dökümü, birer listesidir. Örneğin, varlıkların ve kaynakların çeşitleri ve bunlara ait büyüklüklerin sıralandığı bir mali tablo işletmenin mali yapısının unsurlarını gösterir; fakat direkt olarak bu yapının iyi olup olmadığı, ya da bu yapının oluşturduğu mali gücün istenen düzeyde olup olmadığı bilgisini vermez. Bu bilgi tabloyu oluşturan unsurlar arasında yapılacak inceleme ve karşılaştırmalarla elde edilir. Sözgelimi böyle bir mali tabloda görülen işletmenin (x) tutarında borcunun olduğu bilgisi yeterli değildir. Önemli olan gene mali tablodan faydalanılarak bu borcun ödenmesine olanak sağlayacak varlık yapısının ve büyüklüğünün mevcut olup olmadığının bilinmesi ve bu iki unsur arasındaki ilişkinin araştırılmasıdır. Bu bakımdan, ancak mali tablolarda bir döküm, bir liste halinde sıralanan varlıkların, sermaye ve borçların çeşidi ve onlara ait büyüklüklerin farklı açılardan anlamlarının ve birbirleri ile ilişkilerinin araştırılması, mevcut durumun analizi ve olması gerekenle karşılaştırılarak yorumlanması sonucunda üretilen bilgilerin ilgili taraflara iletilmesi, onların kararlarında kullanabilecekleri verileri elde etmesine olanak sağlar. Burada muhasebenin genel amacına ulaşmasındaki son aşama olan ikinci işlevinin mali tablolardaki bilgilere dayandırılacağı açık olarak görülmektedir. Diğer bir ifade ile birinci işlevin sonunda üretilen bilgiler, ikinci işlev için veri olmaktadır.Mali tablolar belirli bir süre içinde oluşan mali nitelikteki olayların işletmenin varlıklarının ve kaynaklarının unsurlarında yarattığı değişmelerin bir özetidir. Bu nedenle, mali nitelikteki olaylarla ilgili bilgilerin biriktirilmesi, depolanması gereği ortaya çıkar. (Bu biriktirme, depolama derslerimizin yürütülmesi boyunca uygulayacağımız kayıt tutma tekniğinin uygulanması ile mümkün olur.) Bu noktada mali tablolara nasıl ulaşılacağı, diğer bir ifade ile mali tabloların nasıl elde edileceğinin açıklığa kavuşturulması gerekir.Buna göre belirli bir süre içinde işletmenin varlıklarının ve bu varlıkların kaynaklarının unsurlarında para ile ifade edilebilen değişme yaratan olayların sırası ile, her birinin ne olduğunu (tarih, taraflar, konu, miktar ve tutar itibariyle) gösteren (belgeleyen) verilerin toplanması (elde edilmesi), dolayısıyla olayın tanımlanması, her birinin varlıkları ve varlıkların kaynaklarını oluşturan unsurlar üzerinde yarattığı etkilerin bir arada bir bütün olarak kaydedilmesi, olayın kaydından faydalanılarak, etkilenen varlık ve kaynak unsurlarındaki değişmelerin söz konusu süre için ilgili her bir varlık ve kaynak unsuru temel alınarak konular itibariyle biriktirilmesi, diğer bir ifade ile sınıflandırılması, her bir sınıf için toplanan değişmelerin söz konusu süre sonunda yarattığı büyüklüklerin tüm sınıflar (varlıkların ve kaynakların unsurları) açısından bir bütünlük içinde özetlenmesi şeklinde gerçekleşir. Bu aşamalar bilindiği gibi muhasebenin birinci işlevinin aşamalarıdır. Muhasebenin birinci işlevinin diğer bir ifade ile kayıt tutma işlevinin son aşamasında özetlenen bilgiler, özetlenen bilginin niteliğine göre farklı tablolar halinde sunulur. İşletmenin mali yapısını, faaliyet sonucu ve bu sonucun oluşumunu ve genelde bu bilgilere dayalı diğer bazı amaçları karşılayacak bilgileri içeren bu özetlere mali tablolar denir. Mali Tabloları genel açıdan tanımak için mali tabloların zaman kesiti ile ilişkisinin belirlenmesi gerekir. Mali Tablolar Ne Zaman Hazırlanmalıdır? Yöneticinin kararları ile ulaşılan mali yapıyı, faaliyet sonucunu ve bu sonucun oluşmasını gösteren bilgiler hem yöneticilerin kendi başarımlarını kontrol ederek geleceği planlamaları, hem de diğer ilgili tarafların (karar vericilerin) kararlarında kullanmaları için veri olacaktır. İşletmenin nasıl yönetildiğinin her bir mali nitelikli olaydan sonra değerlendirilmeyeceği önceden vurgulanmıştı. Bir işletmenin nasıl yönetildiği gerçek olarak ancak o işletmenin yaşamının sonunda saptanabilir. Ancak iyi yönetimi sağlamak için işlevlerin planlanması, gerçekleşenin ölçülmesi ve planlanan ile gerçekleşenin karşılaştırılarak kontrol edilmesi ve edinilen bulgular dikkate alınarak yeniden geleceğin planlanması gerekir. Planlama, ölçme ve kontrol işlevlerinin gerçekleştirilebilmesi ve bunların sağlıklı sonuç verebilmesi için aslında devamlılık (süreklilik) gösteren işletme faaliyetlerinin belirli aralıklar (zaman kesitleri) itibariyle kesilmiş sayılmasını gerekli kılar. 14 Bu da işletme faaliyetleri sonuçlarının belirli bir zaman kesitini ifade eden belirli bir dönem itibariyle görülmesi, ölçülmesi ve kontrol edilmesi demektir. Dönem, yönetimin başarımı için, ileriye yönelik kararların alınmasında gerekli olduğundan, faaliyetlerin sürekli olma özelliğine rağmen, ara ara kesildiği varsayılarak ölçme, kontrol planlama işlevlerine imkan veren eşit uzunluktaki sürelerdir. Böylece burada muhasebenin işlevlerine bir boyut daha getirmiş olmaktayız. Muhasebe kaydetme, sınıflandırma, özetleme, analiz ve yorum işlevlerini işletmenin yaşamı boyunca dönemler itibariyle gerçekleştirir. Muhasebe birinci işlevini gerçekleştirirken bir dönem içinde oluşan mali nitelikli olaylar ile ilgili bilgileri toplar, kaydeder, sınıflar ve özetler. Buna göre muhasebe ikinci işlevi ile birinci işlev sonunda ulaşılan bilgileri analiz ve yorumladığına göre ilgili taraflara birinci işleve paralel olarak bir dönem içindeki mali nitelikli olayların sonucu hakkında bilgi iletir. Ticari bir işletmenin normal faaliyetlerini yerine getirirken elindeki serbest olarak kullanabileceği varlıkların (örneğin paranın) stoklara (mala), stokların satılıp (satış kredili ise önce alacaklara) sonra gene serbest olarak kullanabileceği para şekline, aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi dönüşmesi sürecine "faaliyet döngüsü" denir. Normal olarak yönetimin başarımının bu döngü için ölçülmesi akla gelebilir. Ancak bazı işletmelerde bu döngü 1 yıl (12 ay) içinde birden çok tekrarlanır. Bu durumda daha önce belirtilen sakıncalar nedeni ile her döngü sonucunun saptanmasından kaçınılır ve dönem 1 yıl (12 ay) olarak kabul edilir. Bu sürenin başlama ve bitiş tarihleri, işin türü nedeniyle özellik taşımıyorsa dönem takvim yılıdır. Takvim yılı 1 Ocak'ta başlar 31 Aralık'ta biter. İşin türü nedeniyle yıllık dönemin başlangıç ve bitiş tarihleri özellik taşıyorsa, bu durumda dönem normal faaliyet yılıdır. Paranın stoklara dönüşmesi (mal alış) ve stokların peşin satışla ya da kredili satış sonucu doğan alacakların tahsili ile tekrar paraya dönüşmesi iki takvim yılı içinde 12 aylık bir süreyi kapsıyorsa faaliyet döngüsü tamamlanmadan bir takvim yılı sonunda, 31 Aralık'ta faaliyet sonuçlarını ölçmek gerçek durumun ortaya çıkmasına engel olur. Normal olanı bu döngünün tamamlanmasını beklemektir. Örneğin kürk ticareti yapan bir işletmenin kış aylarında satacağı kürkleri Temmuz ayı başlarında almaya başladığını, bu kürkleri işleyerek KasımAralık aylarında satışa hazır hale getirdiğini, Aralık ve izleyen yılın Ocak ve Şubat aylarında yoğun olmak üzere peşin ya da kredili olarak sattığını ve kredili satışlardan doğan alacaklarını Mayıs ve Haziran aylarında tahsil ettiğini varsayalım. Bu işletme için dönemi takvim yılı olarak kabul etmek, faaliyet döngüsü 12 ay (Temmuz-Haziran ayları) içinde tamamlanan bu işletmenin faaliyet sonuçlarını önemli ölçüde etkileyecek olan kış ayları yoğun satışlarını, faaliyet sonuçlarını ölçme eylemi dışında bırakmak sonucunu doğurur. Bu durumda, örnek olarak aldığımız bu işletme için normal faaliyet yılının 1 Temmuz-31 Haziran aylarını kapsayan 12 ay olduğu söylenebilir. Döngünün 12 ayı aşması halinde, örneğin inşaat işi yapan bir işletme için dönem, normal faaliyet dönemi olarak ifade edilir. Muhasebe öğretiminde temel alınan dönem genellikle bir takvim yılıdır. BİLANÇO İşletmelerin varlıkları, faaliyet konularına göre farklılık gösteren çeşitte (para, alacak, hammadde, mal, makine, bina gibi) ve büyüklükte birçok iktisadi değerlerden, borçları da değişik nitelikteki borçlarından oluşur. Buna göre işletmenin mali yapısı (durumu), işletmenin varlıklarının, sermayesinin ve borçlarının çeşit ve tutar bakımından ifadesi olmaktadır. BİLANÇO işletmenin belirli bir tarihteki mali yapısını (durumunu) gösteren mali tablodur. Bilanço, bir işletmenin belirli bir tarihte (örneğin 31 ARALIK) sahip olduğu varlıklar ve bu varlıkların kaynağını oluşturan sermaye ve borçların unsurlarını türleri ve büyüklükleri (tutarları) gösterir. İşletme sahibinin kuruluştaki varlıklar üzerindeki hakları işletmenin faaliyetleri süresince değişime uğrar. Faaliyetler sonunda işletme kar elde etmişse ya da varlıklarının değerinde artış olmuşsa bu olaylar işletme sabinin haklarını artırır. Aksi durum işletme sahibinin haklarını azaltır. O halde faaliyetler sırasında işletme sahiplerinin hakları kuruluştaki büyüklükten farklılaşır. Bu durumda analizlere olanak sağlamak amacı ile bu farkı yaratan büyüklükleri, nedenlerine göre ayrı ayrı izlemek uygun olacaktır. Bunun için işine devam etmekte olan bir işletmede, işletme sahibinin toplam hakları aslında, 15 onların sermaye terimi ile ifade edilen kuruluştaki hakları ile işletme faaliyetleri nedeniyle ortaya çıkan (örneğin kar gibi) haklarını da birlikte kapsayan ÖZSERMAYE ya da ÖZKAYNAKLAR terimleri ile ifade edilir. Borçlar terimi yerine de analizler bakımından farklı anlamlara sahip borç türlerini bir arada kapsayan YABANCI SERMAYE ya da YABANCI KAYNAKLAR terimleri kullanılır. Bu iki açıklama paralelinde düşünülürse temel muhasebe eşitliği; "VARLIKLAR = ÖZSERMAYE + YABANCI SERMAYE" şeklinde yazılabilir. Bilanço Eşitliği Bilanço varlıkların ve bu varlıklar üzerindeki işletme sahibinin ve üçüncü kişilerin haklarının bir gösterilişi olduğu için, VARLIKLAR = SERMAYE + BORÇLAR eşitliğine dayanmaktadır. Dolayısıyla bu eşitlik bilançonun temelini oluşturur. Bu ifadeyi şöyle bir örnekle somutlaştırabiliriz; Bankada 1.000,00 lira parası, 40.000,00 lira değerinde binaları olan Bay Ahmet Güneş, Kırtasiye alım-satımı ile uğraşmak amacı ile bir işletme (işyeri) kurmak istemektedir. Bu nedenle 1.2.2010 tarihinde bankadaki 1.000,00 lira parasının 750,00 lirasını bankadan çekip yeni kurduğu işletmeye tahsis etmiştir. Artık sahibinden ayrı bir kişiliğe sahip olan bu işletme kendi adına varlıklara sahip olabilecek veya borçlanabilecektir. Bu durumda bu iki kişinin ayrılığını ifade etmek için bu işletmenin bir isminin olması gerekir. Diyelim ki Ahmet Güneş kurduğu, sahip olduğu bu işletmeye "Güneş Kırtasiye" adını vermiştir. Bu noktadan sonra Ahmet Güneş'in toplam varlıkları bankadaki 250,00 lira para, sahip olduğu 40.000,00 değerindeki binalar ve Güneş Kırtasiye işletmesinin varlıkları üzerindeki 750,00 lira tutarındaki haklarından oluşur. Güneş Kırtasiye işletmesinin ise sadece para türünde 750,00 lira değerinde bir varlığı vardır. Ancak bu varlıklar üzerinde Bay Ahmet Güneş'in eşit değerde hakkı bulunmaktadır. Bu durum için temel eşitliği irdelersek, olduğunu görürüz. Örnekte küçük bir değiştirme ile Ahmet Güneş'in başlangıçta sıraladığımız varlıkları yanında Bay Yılmaz Arı'dan borçlanarak aldığı 5.000,00 lira değerinde malı olduğunu ve kurduğu Güneş Kırtasiye'ye 750,00 lira para ile birlikte bu malları ve bu mallara ait borçları ile birlikte devrettiğini varsayalım. Bu noktadan sonra Ahmet Güneş'in sadece bankada 250,00 lira parası ve 40.000,00 lira değerinde binaları olacak, artık varlıkları arasında mal görülmeyecek, aynı zamanda ödeyeceği borcu kalmayacaktır. Bu son durumda Güneş Kırtasiye işletmesi için temel eşitliği irdelersek: olduğunu görürüz. Muhasebede, bu eşitliğin birinci (sol) tarafına "Aktif", ikinci (sağ) tarafına "Pasif" denir: Bu durumda her hangi bir aktif (varlık), sahip olunan bir değerdir. Pasif, varlıklar üzerindeki hak sahiplerinin haklarının tümüdür. Diğer bir ifade ile varlıkların kaynaklarıdır. Bu da iki ana gruptan oluşur: Sermaye + Borçlar. 16 Bilançonun Şekli Bilançoda genellikle temel eşitlikteki sıraya uyularak, varlıklar türleri ve türsel büyüklükleri itibariyle sol tarafta; borçlar ve sermaye de gene türleri ve tümsel büyüklükleri itibariyle sağ tarafta olmak üzere karşılıklı olarak sıralanır. Dolayısıyla bilançonun iki tarafı (aktif-pasif) arasında toplam olarak eşitlik vardır. Bilanço, bu unsurların belirli bir andaki durumunu gösterdiğinden bir tarih taşımalıdır. Ayrıca bilançonun kime ait olduğunu gösterecek bir ifadeye gerek vardır. Yukarıda verdiğimiz Güneş Kırtasiye örneğinde irdelediğimiz ve doğruluğunu ispatladığımız temel muhasebe eşitliğini bu kez bilanço diye adlandırdığımız tablo üzerinde görelim: 1. Durum: 2. Durum: Yukarıdaki bilanço şekline "Hesap Tipi" ya da "alışılmış (geleneksel) hesap şekli" denilmektedir. Bilançonun temel eşitliğe dayalı fakat çeşitli kullanılış amaçlarına uygun daha başka şekilleri de mevcuttur. Ülkemizde, Maliye Bakanlığı'nın 26.12.1992 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 1 sayılı Muhasebe Uygulama Genel Tebliği ile 1 Ocak 1994 tarihinden itibaren Tekdüzen Muhasebe Uygulamasına geçilmiştir. Bu tebliğin dördüncü bölümünde mali tabloların kapsam ve şekil olarak yapıları açıklanmıştır. Muhasebe Uygulama Genel Tebliğine göre bilançonun şekli ve kapsamı ünitenin sonunda Ek:1 ve 2 olarak verilmiştir. Ek–1 "Özet Bilanço Tipi", Ek–2 "Ayrıntılı Bilanço Tipi" ni göstermektedir. MALİ NİTELİKLİ OLAYLAR NELERDİR? İşletmenin tüm faaliyetlerini meydana getiren olaylardan bazıları işletmenin varlıklarını, kaynaklarını oluşturan unsurlar üzerinde para ile ifade edilebilen değişme yaratır, bazıları da yaratmaz; değişme yaratan olaylar mali nitelikli olaylardır. Muhasebe bu olaylarla ilgilenir. Dolayısıyla bu olayları içeren işlemlere mali nitelikli işlemler ya da muhasebe işlemleri denilmektedir. Mali nitelikli olaylar irdelendiğinde görülür ki bu olayların etkileri temel muhasebe eşitliğinin ya, taraflarından (aktif veya pasifin) birinin unsurları arasında denge içinde artış-azalış şeklinde oluşan değişmeler yaratır; ya da, iki tarafın (aktif ve pasif) unsurlarında aynı yönde eşit büyüklükte artış veya azalışa neden olur; veya, olayın etkileri bunların bir karışımıdır. Dolayısıyla mali nitelikli olaylar temel muhasebe eşitliğini hiçbir zaman bozmaz. O halde mali nitelikli olayların yarattığı değişmelerin bir diğerini dengeye getiren iki (çift) taraflı etkisi vardır. İlk olarak mali nitelikli olayın temel eşitliğin taraflarından birinin unsurları arasında değişme yarattığını varsayalım. Örneğin, eşitliğin varlıklar tarafının bir unsuru olan malın maliyet değeri üzerinden peşin olarak satıldığını kabul edelim. Varlıklardan mal'da oluşan bu azalma para'da oluşan eşit 17 büyüklükteki çoğalma ile dengeye gelecek, varlıklar toplamında değişme olmayacağından temel eşitlik bozulmayacaktır. Olay eşitliğin diğer tarafının, kaynakların unsurları arasında da gerçekleşebilir. İşletmenin borçlu olduğu kimselerden (işletmenin alacaklılarından) biri, işletmenin sermayesini arttırmak gereksinimi duyumu üzerine işletmeye ortak olmak isteyebilir. Bu isteğin kabulü ile işletmeden olan alacağı (işletmenin borcu) sermaye hissesi haline dönüşebilir. O güne kadar işletmeden alacaklı olan kimse bu işlemden sonra işletme sahiplerinden biri haline gelir. Dolayısıyla borçlardaki azalma sermayedeki aynı büyüklükteki bir çoğalma ile dengeyi sağlar. Bilanço, eşitliğinin her iki tarafına ait unsurlar üzerinde aynı zamanda değişme yaratan bazı mali nitelikteki işlemler ya her iki tarafa ait unsurlarda eşit büyüklükte artış ya da eşit büyüklükte azalış yaratır. Örneğin kredili mal alınması olayında alınan mal kadar toplam varlıklarda artış olurken, aynı tutarda borçlardaki artış ta kaynakları arttırır. Dolayısıyla bilanço eşitliğinin her iki tarafına ait toplamlar eşit büyüklükte değişir, eşitlik bozulmaz. Bir borcun ödenmesi, borçlarda bir azalma anlamındadır. Ancak ödemenin bir varlık unsurunun, örneğin paranın alacaklıya verilmesi sonucu olabileceği gerçeği hatırlanırsa, bu ödeme aynı zamanda varlıklarda aynı büyüklükte bir azalma yaratacaktır. Dolayısıyla bilanço eşitliğinin her iki tarafına ait toplamlar değişir, fakat eşitlik bozulmaz. Çalışanlara ücret ödenmesi, bir varlık türü olan parada, diğer bir varlık türünde çoğalma, ya da borçlarda bir azalma ile dengeye gelmeyen bir azalma yaratır. Sonuç olarak toplam varlıklarda bir azalma olarak ortaya çıkan bu değişme aynı zamanda işletme sahibi haklarında da eşit bir azalmayı ifade eder ve böylece varlıklar ile kaynaklar arasındaki eşitlik bozulmaz. İşletmenin sahibi olduğu bir binayı kiraya vermesi nedeni ile tahsil edilen kira tutarı gene bir varlık türü olan parada, diğer bir varlık türünde azalma ya da borçlarda bir çoğalma ile dengeye gelmeyen bir çoğalma yaratır. Sonuç olarak toplam varlıklarda bir artış olarak ortaya çıkan bu değişme aynı zamanda işletme sahibi haklarında da eşit bir artışı ifade eder ve varlıklar ile kaynaklar arasındaki eşitlik gene bozulmaz. Mali nitelikli olayın karma bir şekilde, hem bilanço eşitliğinin bir tarafındaki unsurları, hem de aynı zamanda eşitliğin diğer tarafındaki unsurları etkilediği durumlarda da eşitlik bozulmaz.Örneğin kredi ile karlı bir satış yapıldığını varsayalım. Alacaklarda maldaki azalmadan kar kadar fazla büyüklükte bir artış olacak, bu da toplam varlıklar büyüklüğünü arttıracaktır. Ancak karın işletme sahibinin haklarını arttıracağı hatırlanırsa bu olay aynı zamanda toplam kaynaklar büyüklüğünü arttıracak, eşitlik gene bozulmayacaktır. Söz konusu satışın zararla yapılması halinde ise alacaklarda, maldaki azalmadan zarar kadar az büyüklükte bir artış olacak, bu da toplam varlıklar büyüklüğünü zarar kadar azaltacaktır. Ancak zararın işletme sahibi haklarını azaltacağı hatırlanırsa bu olay aynı zamanda toplam kaynaklar büyüklüğünü azaltacak, eşitlik gene bozulmayacaktır. Sonuç olarak, işletmenin tanımında yer alan mali nitelikli olayları çift taraflı etkilerini kayda alan muhasebe "çift taraflı kayıt esasına göre yürütülen muhasebe"dir; bilançonun temelini de bu eşitlik oluşturduğu için "bilanço esası muhasebe" diye de adlandırılır. MALİ NİTELİKLİ OLAYLARIN BİLANÇOYAETKİSİ 1.Ali Vural, 1 Ocak… Tarihinde, 100.000,00 TL parasını, 150.000,00 TL değerinde iki binasını vererek bir ticaret işletmesi kurmuştur. İşletmenin adı Vural Giyim dir ve giyim eşyası alım-satımı yapacaktır. Yasal formaliteleri yerine getirdiğinden Vural Giyim bir kişiliğe sahip olmuştur. Vural Giyim bu tarihten itibaren faaliyette bulunacaktır. Kar amacı ile kurulan bu işletmenin amacına ulaşabilmesi için yönetim fonksiyonunun gereklerine uyması gerekir. Bilindiği gibi bu gerekler içinde faaliyetlerin belirli süreler için planlanması ve kontrolü de yer almaktadır. Kontrol için sonucu ölçmek gerekir. Genel anlamı ile dönem, bir takvim yılı olduğundan bu işletmenin en geç 31 Aralık tarihinde faaliyet sonucunu ölçmesi gerekmektedir. Ölçme işleminin yapılabilmesi için de başlangıçtaki durumunun bilinmesi şarttır. Vural Giyim'in başlangıçtaki mali durumu 1 Ocak… Tarihli bilançosu ile şöyle saptanmıştır: 2. Vural Giyim, … tarihinde 25.000,00 TL değerinde mal almış ve karşılığını ödemiştir. Bu işlem aktifin kendi unsurları arasında bir diğerine eş etkili bir azalma-artmaya sebep olmuştur. Kasadaki azalmaya karşılık malda aynı değerde artış olmuş ve eşitlik bozulmamıştır 18 3. Vural Giyim, … tarihinde İsmet İz'den kredi ile 80.000,00 TL değerinde mal almıştır: Bu işlem bir aktif unsurda (malda) 80.000.000 TL tutarında bir artış yaratırken, bir pasif unsurda (borçlarda) da aynı tutarda artışa sebep olmuş, böylece denge bozulmamıştır. 4. Vural Giyim, … Tarihinde 60.000,00 TL maliyetli malı kredi ile 82.000,00 TL satmıştır. Bu işlem karlı bir satışı göstermektedir. Aktif bir unsur olan malda 60.000,00 TL tutarında azalma olurken, gene aktif bir unsur olan alacaklarda buna denk olmayan 82.000,00 TL tutarında bir çoğalma olmuştur. Toplam aktiflerde çoğalma yaratan fark (22.000,00 TL) işletme sahibinin hakkıdır ve işletme sahibinin hakkını gösteren bir pasif unsur olan sermayeyi (250.000,00 + 22.000,00 = 272.000,00)TL çoğaltmıştır. 5. Vural Giyim, … tarihinde daha önce işletmeye kredi ile 80.000,00 TL değerinde mal satan İsmet İz işletme sahibi Ali Vural ile anlaşarak 50.000,00 TL ile işletmeye ortak olmuş ve bu sebeple işletme 80.000.000 TL tutarındaki alacağının 50.000.000 TL tahsil etmekten vazgeçmiştir. Bu işlem pasif unsurlar arasında (sermaye ve borçlar) bir diğerine denk bir azalma-çoğalma yaratmış (borçlar 50.000,00 azalırken, sermaye 50.000,00 artmıştır) ve böylece eşitlik bozulmamıştır. 6. Vural Giyim, … tarihinde 10.000,00 TL maliyetli malı peşin olarak 9.000,00 TL satmıştır: Bu işlem zararlı bir satışı göstermektedir. Aktif bir unsur olan malda 10.000,00 TL tutarında azalma olurken gene aktif bir unsur olan kasada buna denk olmayan bir çoğalma (9.000,00 TL) olmuştur. Toplam aktiflerde azalma yaratan fark (1.000,00 TL) işletme sahibinin varlıklar üzerindeki hakkını (sermayeyi) azaltmıştır. 7. Vural Giyim, … tarihinde çalışanlara 5.000,00 TL ücret ödemiştir. Bu işlemde aktif bir unsur olan kasadaki 5.000,00 TL bir azalma karşılığında diğer bir aktifte eş değerde çoğalma olmamıştır. Kasadaki bu azalma pasifte sermayede (işletme sahibinin haklarında) bir azalmayı gerektirmiştir. Dolayısıyla eşitlik gene bozulmamıştır. 8. Vural Giyim …tarihinde kirada bulunan bir binasına ait 10.000,00 TL kirayı tahsil etmiştir. Bu işlemde aktif bir unsur olan kasadaki 10.000,00 TL çoğalma karşılığında diğer bir aktifte eş değerde bir azalma olmamıştır. Kasadaki bu çoğalma işletme sahibinin haklarında, dolayısıyla sermayede (316.000,00 + 10.000,00 = 326.000,00) bir çoğalma yaratmış ve eşitlik gene bozulmamıştır. Vural Giyim İşletmesinin dönem sonuna kadar yapmış olduğu işlemlerin sadece bunlar olduğunu varsayarsak dönem sonu durumu en son eşitlikten faydalanarak 31 Aralık tarihli bilançosunda aşağıda olduğu gibi görülecektir: 19 VURAL GİYİM İŞLETMESİ BİLANÇOSU Burada işletme sahibinin hakları kuruluşta sermaye terimi ile ifade ettiğimiz büyüklüğe göre farklılaşmıştır. Bilindiği gibi işletme sahibinin kuruluştan sonra farklılaşan toplam hakları özsermaye terimi ile ifade edilmektedir. Kar veya zararın bilanço üzerinde bulunmasını gösteren bu eşitlik dönem içinde sermayedeki değişmelerin işlemlerden meydana geldiğini kabul eder. Dönem içinde sermayeye ilave veya sermayenin bir kısmının çekilmesinin sebep olduğu değişmeler, sonucun hesaplanmasında dikkate alınmalıdır. Örneğimizde dönem sonu özsermayesi ile dönem başı özsermayesi arasında 326.000,00 – 250.000,00 = 76.000,00 TL fark vardır. Ancak olumlu (+) olan bu farkın hepsi kar değildir. Çünkü işletmeye dönem içinde ortak olarak alınan İsmet İz, sermayeye 50.000,00 TL ilavede bulunmuştur. Bu olayı dikkate aldığımız taktirde sonucu gösteren 76.000,00 TLnın iki elemandan oluştuğu ortaya çıkar: Sermayeye ilave (50.000,00) ve sonuç (kar). O halde örnekte sonuç: 76.000,00 – 50.000,00 = 26.000,00 TL kardır. GELİR TABLOSU İşletmenin amaçlarından biri kar elde etmektir. Edindiğimiz bilgilere göre kar bir dönem içindeki mali olaylar nedeni ile işletme sahibi haklarında dönem sonunda oluşan bir artışı ifade eder. Ancak burada dikkat edilecek husus bu artışın, işletme sahiplerinin dönem içindeki sermaye artırımına gitmelerinin bir sonucu olmaması ya da bulunan büyüklükte, sermaye azaltılmasının bir etkisinin bulunmamasıdır. Bu nitelikteki işlemler sonucu işletme sahiplerinin varlıklar üzerindeki dönem sonu haklarının dönem başı haklarından büyük olması halinde dönemin karla sonuçlanması söz konusu iken işletme sahiplerinin dönem sonu haklarının dönem başı haklarından düşük olması halinde zarar söz konusu olur. İşletmenin dönem sonunda kar mı elde ettiği, zararla mı karşılaştığı ve bunların büyüklük bilgileri yeterli değildir. Başarılanın planlananla karşılaştırılarak kontrol edilmesi ve geleceğin buna göre gözden geçirilerek, tekrar planlanabilmesi için her yönetim işlevi baz alınarak kar ya da zararın oluşumunu sağlayan olaylar hakkında bilgi sahibi olmak da gerekir. Oluştuklarında işletme sahibinin hakların da değişme yaratan bu olaylar, işletmenin ana faaliyeti ile ilgili olduğu gibi, bazen işletmenin ana faaliyeti dışındaki olaylar da ilgili olabilirler. İşletmenin başarımının ölçülmesinde ve geleceğinin planlanmasında, karı ya da zararı oluşturan olaylar (gelir, gider, kar, zarar yaratan olaylar) hakkında bu ayırımlar gözetilerek üretilmiş bilgilere gerek vardır. Dönem içinde işletme sahibi haklarında artış yaratan olaylar gelir (ya da hasılat) azalış yaratan olaylar gider niteliğindeki olaylardır. Gelir (hasılat) bir varlık veya hizmetin satışından elde edilen nakit veya diğer varlıkların (iktisadi değerlerin) brüt tutarından oluşur. Daha geniş kapsamlı bir tanıma göre de gelir (hasılat) bir varlığın veya hizmetin satışından elde edilen 20 ya da faiz ve kiradan kazanılan aktiflerin (iktisadi değerlerin) brüt tutarıdır. Gider, gelir (hasılat) sağlama amacı ile yapılan varlık (aktif) tükenmeleri (ya da borçlarda oluşan artışlar) dır. Aktifte oluşan bu azalma diğer bir aktifte eşdeğerde bir çoğalma ya da borçlarda bir azalma ile dengeye gelmez. Dolayısıyla toplam aktifteki bu azalma aynı zamanda işletme sahibinin varlıklar üzerindeki haklarının toplam büyüklüğünü azaltır. Gelir (hasılat) ile gider arasındaki olumlu fark kar, olumsuz fark zarardır. Zarar bir de, hasılat gayesi gütmeyen aktif tükenmesi anlamını taşır. Örneğin, İşletmenin 150.000,00TL maliyetli malının peşin olarak 180.000,00TL satıldığını ve aynı gün 200.000,00TL değerinde malının yandığını varsayalım. Bu işlemleri yukarıda verilen terimler açısından analiz edersek; Malın satışı ile para olarak aktifler arasına katılan brüt büyüklük (180.000 TL) gelir (satış hasılatı) dır. Bu hasılatın sağlanması için tüketilen aktifin (varlığın) maliyeti (150.000,00TL) ise giderdir. Bu satış hasılatı ile gider (satılan malın maliyeti) arasındaki olumlu fark kardır. 180.000,00 – 150.000,00= 30.000,00 TL (kar) Tersine 180.000,00TL maliyetli mal 150.000,00TL satılmış olsaydı satışın sonucu 30.000,00TL zarar olacaktı. 200.000,00 TL maliyetli malın yanma nedeni ile yok olması bir gelir sağlama amacı gütmeyeceğinden bir zarardır. Bu örneği temel alırsak bu işletmenin (200.000,00-30.000,00) 170.000,00 TL zararı vardır. Ancak bu başarısızlık satıştan sorumlu departmana yüklenemez. Çünkü aslında işletmenin ana faaliyetinden 30.000,00TL karı vardır. Malın yanması bir tedbirsizlik sonucu olabileceği gibi önlenemez bir nedenle de meydana gelmiş olabilir. Görülüyor ki yöneticinin başarımının değerlendirilmesinde, geleceğe ait planlamanın yapılmasında önemli rolü olan çeşitli gelir ve giderlerin dönem içinde kaynaklarına göre kaydedilmeleri, sınıflandırılmaları ve sonucu verecek şekilde özetlenmeleri gerekir. Gelir tablosu, bir işletmenin belirli bir döneme, genellikle bir mali yıla ait net sonucunu, brüt satış karı, faaliyet karı büyüklüklerine ve bunları oluşturan ana olaylara yer vererek gösteren bir mali tablodur. Şekli Gelir tablosu, işletmenin net sonucunu (kar veya zararı) oluşturan olaylara ait verileri, karar vermede esas olacak şekilde gruplandırarak verir. Çünkü amaç sadece işletmenin net sonucu hakkında bilgi edinmek değildir. Bu sonucun yorumlanabilmesi için, sonucu oluşturan olaylara ait verilerin bilinmesi gerekir. Bu bakımdan gelir tablosunda işletmenin ana faaliyetinin hacmi, bu faaliyetin getirdiği gelir (hasılat) ile direkt olarak ilgili olan giderler ve indirimler; ana faaliyetin oluşması sırasında meydana gelen ana faaliyetle ilgili, fakat bu ilginin direkt olmadığı giderler ve en son olarak ta finansal gelir-giderler, olağanüstü gelir-giderler, önceki yıllarda yapılan ancak, sonradan çeşitli nedenlerle düzeltilmeleri gereken gelir giderler hakkındaki bilgiler gruplandırılarak verilmelidir. Gelir tablosu, bir dönemin sonucunu etkileyen faaliyetleri özetlediğinden, ilgili olduğu dönemi belirten bir ifade taşımalıdır. Gene gelir tablosunun üzerinde ait olduğu işletmenin ismi de belirtilmelidir. Örnek Bir ticaret işletmesi için basit şekilde yukarıdaki örnekte verilen bölümlere göre açıklanan gelir tablosu bazı görüşlere göre daha detaylı bölümlere ayrılmaktadır. Fakat hangi görüşte olursa olsun Gelir Tablosunda ilk iki bölüm, brüt satış karının oluşumuna ait bölümle, tüm faaliyetlerin gerçekleşmesi için katlanılması zorunlu görülen giderleri de brüt satış karı ile ilgilendirerek işletmenin faaliyet karını belirleyen bölüm yer almaktadır. Bunlar dışında oluşan finansal gelir, giderler, olağanüstü gelir giderler, önceki yıllara ait düzeltmeler ve benzerleri ya birer ana bölüm ya da alt bölümler halinde gösterilmektedir. 21 GELİR TABLOSUNUN DÜZENLENMESİ 22 23 2. Bölüm: HESAPLAR HESAPLAR HESAPNEDİR VE NEDEN GEREKLİDİR? İşletmenin nasıl yönetildiğinin bir göstergesi olan mali tablolar, bir dönem içindeki mali nitelikli olayların işletmenin mali durumunda yarattığı değişmelere göre yeni durumun ifadesi olmaktadır. Karar verecek olanlara sunulacak olan bilgiler, bu mali tablolarda özetlenen bilgilerin analizi ve yorumu ile elde edilir. Burada önemli olan husus bu özetlenmiş bilgilere yani mali tablolara ulaşmada bilgi kaynağının ne olacağının saptanmasıdır. Her bir mali nitelikli işlemin, varlıkları ve kaynakları oluşturan ve birbirinden farklı olan her bir unsurunda (her bir bilanço unsurunda) ya da faaliyet sonucunu oluşturan unsurlarda (gelir tablosu unsurlarında) yarattığı değişmeden sonra mali durumun ve faaliyet sonucunun ne olduğunun araştırılamayacağını, diğer bir ifade ile her bir değişmenin sonunda yeniden düzenlenecek bilanço ve gelir tablosu üzerinde izlenemeyeceğini daha önceden öğrendik. Bu nedenle mali nitelikli işlemlerin varlıklar ile kaynakları ve faaliyet sonucunu oluşturan her bir unsurda meydana getirdiği artış veya azalış yönündeki değişmeleri özelliklerine ve konularına göre ayırmak ve dönem boyunca bu değişmeleri ayrı ayrı biriktirerek izlemek gereği ortaya çıkar. Bu da, mali nitelikli işlemlerin varlıklar ile kaynaklarda meydana getirdikleri değişmelerin, varlıkların ve kaynakların her bir unsuru ve faaliyet sonucunu oluşturan unsurların her birinin ayrı ayrı baz alınarak hesaplarda izlenmesini gerekir. Mali nitelikli olayların her bir bilanço unsurunda (varlıklar, sermaye ve borçlar çeşidinde) ve faaliyet sonucunu oluşturan her bir unsurda yarattığı değişmelerin izlenmesine yarayan çizelgeye HESAPdenir. Mali nitelikli olayların bilanço unsurlarına etkisi iki yönde olur: İşlem, o unsurda artış yaratır veya o unsurda azalış yaratır. Her işlemin meydana getirdiği değişmeleri, mevcut durumu etkileyerek izlemek bir yoldur. Örneğin, kasada 10.000 lira varken 3.000 liranın ödenmesi sonucu bir çıkarma işlemi ile 7.000 lira kasa mevcudu olduğu gösterilebilir. İzleyen bir işlemle kasaya 2.000 lira girerse bir toplama işlemi ile kasa mevcudunun 9.000 lira olduğu bulunabilir. Ancak bu durumda o unsurunda dönem boyunca ne büyüklükte artış olmuş, ne büyüklükte azalış olmuş, sorularına cevap bulunamaz. Oysa muhasebenin ikinci işlevinde görülen analiz ve yorum işlevleri için bu bilgiler önemlidir. Örneğin maldaki artışı gösteren büyüklük sadece çokluk gösteren bir bilgi değil, aynı zamanda bir dönemlik mal alış hacmini ifade eden bir bilgi olabilir. Ayrıca her işlem sonucu yapılacak toplama ya da çıkartma işlemlerinde hata yapma olasılığı da yüksektir. Bu nedenle bugün benimsenen geleneksel şekil, aşağıda görüldüğü gibi artış ve azalışları hesap dediğimiz çizelgenin karşılıklı iki tarafında izlemeyi temel alır. Muhasebe öğretiminde zamandan ve yerden tasarruf amacıyla ve de kolaylık sağlamak için hesaplar aşağıdaki gibi; hesap çizelgesini karakterize eden ve hesap çizelgesinin sadece üst ve orta çizgisini temsil eden "T" şekli ile gösterilir. TEMELMUHASEBE EŞİTLİĞİ VE HESAPLARIN İŞLEYİŞİ Muhasebenin temel eşitliğine paralel olarak, varlıkların, borçların ve sermayenin unsurlarındaki değişmeleri göstermeleri nedeni ile hesapların da eşitlik halinde iki grup oluşturacakları açıktır. Birinci grup hesaplar, varlıklar içinde birbirlerine karşı özellikleri olan ve analiz nedeni ile büyüklükleri, dönem içindeki artış ve azalış bilgileri önem taşıyan örneğin; KASA Hesabı, ALACAKLAR Hesabı, MAL Hesabı, farklı varlık (kasa, alacaklar ve mal) unsurlarına ait değişmeleri toplayan hesaplardır: Bu hesap grubuna varlık hesapları veya aktif hesaplar denir. İkinci grup hesaplar ileride farklı türlerini göreceğiniz, farklı borçlar ve farklı sermaye unsurlarını temsil eden hesaplar olup, bunlara borç hesapları ve sermaye hesapları veya her iki türü de kapsamak üzere kaynak hesapları ya da pasif hesaplar adı verilir. İşlemlerin hesaplara kaydında hesabın hangi tarafının artışlar, hangi tarafının azalışlar için kullanılacağı hakkında karar vermek gerekir. Bu karar, bilançonun ve muhasebe eşitliğinin "Varlıklar = Sermaye + Borçlar" olarak ifade edilen geleneksel şekline dayandırılır. Artış ve azalışların bir hesabın hangi tarafına yazılacağını (kaydedileceğini), o hesabın niteliği belli eder. Hesabın niteliğini de, Varlıklar (V) = Sermaye (S) + Borçlar (B) şeklindeki temel muhasebe (bilanço) 24 eşitliği belirleyecektir. Buna göre temel muhasebe eşitliğinde, varlıklar eşitliğin bir tarafında, sermaye ve borçlar eşitliğin diğer tarafında yer aldığına göre "varlık hesapları", "sermaye hesapları" ve "borç hesapları" şematik olarak şöyle gösterilebilir: Mali işlemlerin çift taraflı etkiye sahip olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla her bir mali işlemin hesaplara yapılacak kaydında hesapların sol taraflarına kaydedilecek tutarlar ile sağ taraflarına kaydedilecek tutarlar eşit olacaktır. Örneğin varlık (aktif) unsurlardan birindeki bir artış ilgili varlık hesabının bir tarafına, söz gelimi hesabın sol tarafına kaydedildiği taktirde, işlemin dengeye getirici karşı etkisinin bir diğer hesabın sağ tarafına kaydedilmesi gerekecektir. Mali nitelikli olayların etkileri incelenirken gördüğümüz gibi, bir varlık unsurdaki artış ya diğer bir (veya daha fazla) varlık unsurda eşdeğerde bir azalmaya ya da kaynak (sermaye + borçlar) unsurlarda, diğer bir ifadeyle pasif bir (ya da daha fazla) unsurda eşdeğerde bir artış yaratır. O halde bir aktif (varlık) unsurdaki artışı dengeye getirici nitelikte olan diğer bir aktif unsurdaki azalmanın kaydedileceği taraf ile yine bir aktif unsurdaki artışı dengeye getirici nitelikte olan bir pasif (sermaye ve borçlar) unsurdaki artışın kaydedileceği taraf aynı olmalıdır. Böylece, işlemin iki taraflı etkisi hesapların zıt taraflarına kaydedileceğinden hem bu hesapların zıt taraflarına yapılan kayıtlar arasında tutarca bir eşitlik sağlanacak, hem de işlemin büyüklüğü toplu olarak görülecektir. Bu şekildeki kayıt şekli ile kayıtların doğruluğu hesapların sol taraf ve sağ taraf kayıtlarının toplamları arasında sağlanacak eşitlikle her an kontrol edilebilecektir. Bu açıklamalar çerçevesinde aktif (varlık) ve pasif (sermaye + borçlar) hesapların hangi tarafına artışların, hangi tarafına azalışların kaydedileceğini aşağıdaki şekilde gösterebiliriz: Görüldüğü gibi; Varlıklardaki artış ilgili varlık hesabının sol tarafına, azalış ilgili hesabın sağ tarafına yazılır. Sermaye ve borçlardaki artış ilgili hesabın sağ tarafına, azalış ilgili hesabın sol tarafına yazılır. Mali nitelikli işlemlerin hesaplara kaydedilmesi ve izlenmesine ve hesapların kullanılışına ilişkin özel terimler kullanılır. Muhasebe terminolojisinde, artış veya azalış ifade etmesine bakılmaksızın herhangi bir hesabın sol tarafına "hesabın borcu" veya borç tarafı, sağ tarafına "hesabın alacağı" veya alacak tarafı denilir. Bu nedenle, hesap ister aktif gruba giren bir hesap, ister pasif gruba giren bir hesap olsun hesabın sol tarafına kayıt yapmak hesabı "borçlandırmak", sağ tarafına kayıt yapmak hesabı "alacalandırmak" şeklinde ifade edilir. Bu açıklamaları bir hesap üstünde aşağıdaki gibi gösterebiliriz: Bir mali nitelikli işlemin, yarattığı etkiye göre ilgili hesabın borç ya da alacak tarafına ilk kez yazılmasına "hesap açmak", bir hesabın borç ve alacak taraflarının toplamları arasındaki farka da "hesap kalanı" denir. Hesabın borç tarafının toplamı, alacak tarafının toplamından büyük olması durumunda "borç kalanı"ndan, alacak tarafının toplamı, borç tarafının toplamından büyük olması durumunda "alacak kalanı"ndan söz edilir. Hesap kalan vermez ise, yani hesabın borç ve alacak toplamları birbirine eşit olduğunda "hesap kapalıdır" veya "hesap kapanmıştır" şeklinde ifade edilir. 25 HESAPLAR VE BİLANÇOARASINDAKİ İLİŞKİLER Yukarıdaki açıklamalarımızda görüldüğü gibi, hesaplar temel muhasebe eşitliği veya Bilanço eşitliği adı verilen "Varlıklar = Sermaye + Borçlar" şeklindeki eşitliğe dayandırıldığını ve varlık unsurlarda meydana gelen artışın ilgili hesabın borç (sol) tarafına, borçlar ve sermaye unsurlarında meydana gelen artışın ilgili hesabın alacak (sağ) tarafına yazılması gerektiğini gördük. Bu nedenle bilançonun sol (aktif) tarafında yer alan unsurlara (varlıklara) ait hesaplar borç kalanı, bilançonun sağ (pasif) tarafında yer alan unsurlara (sermaye + borçlar) ait hesaplar alacak kalanı verirler. Hesaplardaki artış ve azalışlar ile hesaplarla bilanço arasındaki ilişki aşağıdaki sayısal örnekle gösterilmektedir: İŞLEM 1: A İşletmesi, işletme sahibinin sermaye olarak koyduğu 500.000,00TL para ile çalışmaya başlamıştır. Buna göre; VARLIKLAR = AKTİF = SERMAYE PASİF eşitliği üzerine kurulan açılış bilançosu şöyle olur: Yapılacak işlemlerin bilanço unsurlarına etkisini görebilmek için mevcut durumun ilgili hesaplara aktarılması gerekir: Bilindiği gibi, işletmeye tahsis edilen para, işletmenin varlığıdır ve KASA adı altında ifade edilir. İşletme sahibinin bu varlık üzerindeki hakkı da SERMAYE olarak adlandırılır. Kasa ve Sermayeyi birer hesap olarak ele aldığımızda, bilanço eşitliğine paralel bir şekilde Kasa Hesabı ve Sermaye Hesabı ortaya çıkacaktır. İşletmeye para tahsis edildiği için kasada ve sermayede, sıfırdan var olmaları nedeniyle 500.000,00 TL artış meydana gelmiştir. Kayıt ilkesi gereğince aktif hesap olan Kasa Hesabı artışın ifadesi olarak borçlandırılmış, pasif yapıda olan Sermaye Hesabı artışın ifadesi olarak alacalandırılmıştır. İŞLEM 2: İşletme birisinden 100.000,00 TL borç almıştır. Bu işlemde hem aktif hem de pasif hesaplarda artış olmuştur. Yani kasada 100.000,00 TL artış olurken aynı zamanda kasaya giren bu para borç olarak alındığından, işletmenin daha önce borcu yokken, şimdi 100.000,00 TL borcu olmuştur. Kasa ve borçlardaki bu artış nedeniyle aktif hesap olan Kasa Hesabı borçlandırılmış, pasif hesap olan Borçlar Hesabı alacaklandırılmıştır. İŞLEM 3: İşletme 300.000,00 TL tutarında peşin olarak mal satın almıştır. Bu işlemde bir aktif hesapta (Kasa Hesabında) azalma olurken, diğer bir aktif hesapta (Mal Hesabında) artış olmuştur. Çünkü kasadan 300.000,00 TL çıkmış, buna karşılık 300.000,00 TL mal alınmış olmaktadır. Aktif hesaplarda azalma hesabın alacak (sağ) tarafına kaydedileceğinden, 300.000,00 TL Kasa Hesabı alacaklandırılmış, buna karşılık malda meydana gelen artış, aktif hesaplarda artış hesabın borç (sol) tarafına kaydedileceğinden, Mal Hesabı borçlandırılmıştır. 26 İŞLEM 4: İşletme, yaptığı bir hizmet karşılığında 70.000,00 TL almıştır. Bu işlem bir hasılat (gelir) sağlandığını göstermektedir. Yapılan hizmet karşılığı elde edilen para varlıkları (aktifi) artırmakta, varlıklardaki bu artış işletme sahibinin hakkı olduğundan aynı zamanda sermayeyi de artırmaktadır. Bu nedenle kasada meydana gelen artışı göstermek için Kasa Hesabı borçlandırılmış, bunun yanında sermayede meydana gelen artışı göstermek için de Sermaye Hesabı alacaklandırılmıştır. İŞLEM 5: İşletmede çalışanlara ücret olarak 50.000,00 TL ödenmiştir. Bu işlem bir gider işlemidir. İşletmenin, gelir sağlanabilmesi için çalıştırdığı kimselere ödediği 50.000,00 TL, aktifte bir azalmayı ifade eder. Aktifteki bu azalma işletme sahibinin haklarını (sermayeyi) azaltır. Bu nedenle ödenen 50.000,00 TL nedeniyle aktifte meydana gelen azalış, Kasa Hesabı alacaklandırılarak, işletme sahiplerini haklarında, yani sermayede meydana gelen azalış ise Sermaye Hesabı borçlandırılarak gösterilmiştir. Döneme ait işlemlerin yukarıdaki işlemlerden ibaret olduğunu varsayarsak, dönem sonundaki durumu görmek için dönem sonu bilançosunu düzenlemek gerekir. Söz konusu bilanço hesapların kalanlarından yararlanarak düzenlenir. Hesap Kalanları: Bulduğumuz bu hesap kalanlarından yararlanarak düzenlenecek bilanço yukarııdaki gibi olacaktır. GELİR (HASILAT) VE GİDER HESAPLARININ GEREĞİ Gelir (hasılat) aynen sermayenin varlıkların (aktiflerin) kaynağı olması gibi, bir varlık kaynağıdır. Sermaye işletmeye, işletme sahipleri tarafından verilen aktiflerin kaynağıdır. Gelir sermaye dışında artı olarak işletmenin günlük işlemlerinin, örneğin satılan bir malın satış tutarının kasaya girmesi veya kredili satılmışsa işletmenin bir alacağının doğması sonucu sağlanan aktiflerin kaynağıdır. Buna göre, gelir işletme sahipleri haklarında, işletmenin faaliyetlerinden doğan brüt bir artışı ifade eder. Gider, işletmenin faaliyetlerinden dolayı işletme sahibinin varlıklar üzerindeki haklarında meydana gelen azalışları ifade etmesi bakımından, gelir elde etmek amacıyla bir aktifin (varlığın) kullanılması veya tüketilmesi sonucunda meydana gelen azalışları gösterir. Giderlere, faaliyetlerin sürdürülmesi için çalışanlara verilen ücretler, reklam bedelleri, kira ve sigorta için yapılan ve işletme sahiplerinin varlıklar üzerindeki haklarında meydana gelen azalmalar örnek gösterilebilir. Bütün mali nitelikli işlemler daha önce gördüğümüz varlıklar, borçlar ve sermaye hesaplarına kaydedilerek izlenebilir. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi işletmenin sermayesini artıran gelir, sermaye hesabının alacağına, işletmenin sermayesini azaltan gider, sermaye hesabının borcuna yazılmıştır. Bu durumda sadece tek bir sermaye hesabı, işletme sahibinin haklarını etkileyen çok sayıdaki ve farklı işlemlerin hepsinin sermaye hesabına kaydı, hesapta anlamlı şekilde sınıflandırılmayan bir kayıtlar çokluğunun toplanmasına neden olur. Oysa dönem sonunda işletme sahibinin haklarında dönem başına göre farkın (karın veya zararın) hangi olayların sonucu olduğunun bilinmesi, işlemlerin analizi ve önceki ünitede tanımlanan gelir tablosunun hazırlanabilmesi için gereklidir. Bu bakımdan gelir tablosunu 27 oluşturabilmek için sermaye hesabına kaydedilebilecek işlemleri tekrar ele alıp yine işletme sahibi haklarını ilgilendiren ve değişmenin ne olduğu hakkında gerekli bilgileri verecek şekilde bilgileri toplayan farklı hesaplar kurmak gerekli olmaktadır. Bu amaçla işletme sahiplerinin haklarında artış şeklinde değişme yaratan günlük işlemler için gelir (hasılat) hesapları ve azalış şeklinde değişme yaratan günlük işlemler için gider hesapları diye adlandırılan özel geçici sonuç hesapları geliştirilmiştir. Bu hesaplara Gelir Tablosu Hesapları da denilmektedir. Sermayedeki artış ve azalışları ifade eden gelir ve giderler ayrı ayrı gelir hesapları ve gider hesaplarında izlenecektir. Sermayede faaliyetlerden dolayı doğan gelirler, sermaye hesabına değil, gelirler hesabına; giderler, sermaye hesabına değil, giderler hesabına yazılacaktır. Gelir hesabı artışların yazıldığı sermaye hesabının alacak (sağ) tarafını; giderler hesabı azalışların yazıldığı sermaye hesabının borç (sol) tarafını temsil edecektir. Dolayısıyla gelir, sermayeyi artıracağından, ilgili gelir hesabının alacağına yazılır. Gider ise, sermayeyi azaltacağından ilgili gider hesabının borcuna yazılır. Aşağıda, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda sonuç hesapları olan gelir ve gider hesapları ile sermaye hesabı arasındaki ilişki gösterilmektedir. Gelir yaratan işlemler uygun gelir hesaplarının alacağına kaydedilir. Muhasebe dönemi içinde işletme sahiplerinin haklarını artıran her bir farklı gelir çeşidi analiz gereksinmelerine cevap verecek olan; satış hasılatı, satış hasılatı hesabına; kira gelirleri, kira gelirleri hesabına; faiz gelirleri, faiz gelirleri hesabına gibi uygun gelir hesaplarına kaydolunur. Gerçekte gelir bir kez meydana geldikten sonra azalmaz. Gelir hesaplarında ardı ardına elde edilen gelirler nedeni ile daima bir birikim, bir artış söz konusudur. Ancak hesabın başka bir hesaba devri veya kapatılması ya da hesabın alacağına kaydedilen gelirde bir hatanın düzeltilmesi hesabın borç (sol) tarafına yapılacak bir azaltma kaydı ile gerçekleştirilir. Bu açıdan gelir hesapları her zaman alacak kalanı verirler. İşletmenin faaliyetlerinden dolayı sermayesindeki azalmaları gösteren giderler, meydana geldiklerinde, uygun (ilgili) bir gider hesabının borcuna kaydedilir. Muhasebe dönemi içinde işletme sahiplerinin haklarını azaltan her bir farklı gider çeşidi; genel yönetim giderleri, genel yönetim giderleri hesabına; finansman giderleri, finansman giderleri hesabına, reklam giderleri, reklam giderleri hesabına; kira giderleri, kira giderleri hesabına gibi uygun gider hesaplarına kaydolunur. Gerçekte gider bir kez meydana geldikten sonra azalmaz. Gider hesaplarında, ardı ardına katlanılan (yapılan) giderler nedeni ile daima bir birikim, bir artış söz konusudur. Ancak hesabın başka bir hesaba devri veya kapatılması ya da hesabın borcuna kaydedilen gelirde bir hatanın düzeltilmesi hesabın alacak (sağ) tarafına yapılacak bir azalma kaydı ile gerçekleştirilir. Bu açıdan gider hesapları her zaman borç kalanı verirler. Hem gelir (hasılat), hem de gider hesapları, işletme sahibinin hakları üzerindeki net değişmeyi saptayabilmek amacı ile tek bir sonuç hesabına devredilir. Bu hesapta karşılaştırılan toplam gelirin toplam gider büyüklüğünü aşması halinde kar, giderin geliri aşması halinde zarar var demektir. Bu nedenle gelir ve giderlerin devredildiği Kar veya Zarar Hesabı adı verilen bu hesabın alacak kalanı net gelir fazlalığını, karı, diğer bir deyişle, dönem sonunda işletme sahiplerinin haklarındaki net çoğalmayı gösterir. Hesabın borç kalanı gider fazlalığını, zararı, diğer bir deyişle dönem sonunda işletme sahibi haklarındaki net azalmayı ifade eder. Bütün işlemlerin, dönem sonu karını veya zararını da kapsayacak şekilde çeşitli hesaplara etkilerinin analizi, aşağıdaki eşitlik de özetlenebilir. 28 Sonuç: Gelir - Gider = (+ -) Kar veya Zarar formülü ile bulunur. Yukarıda verilen örnekteki A işletmesinin gelir ve gideri, bu kez bu eşitlik altında şöyle kaydedilecektir: Sonuç:70.000,00 – 50.000,00 = 20.000,00 TL Kar Altıncı işlem, giderler hesabındaki tutarın kar veya zarar hesabının borcuna, Yedinci işlem de, gelirler hesabındaki tutarın kar veya zarar hesabının alacağına devridir. Böylece gelirler hesabı ile giderler hesabında biriken gelirler ile giderler kar veya zarar hesabında karşı karşıya getirilmiş olmaktadır. Daha önce belirtildiği gibi kar veya zarar hesabının alacak tarafı gelirleri, borç tarafı giderleri yansıttığı için ve örneğimizde gelirler 70.000,00 TL, giderler 50.000,00 TL olduğundan ve gelirler giderlerden 20.000,00 TL fazla olduğu için sonuç 20.000,00 TL kar olarak bulunmuştur. Uygulamada işletmenin bütün işlemleri, etkileri açısından beş çeşit hesaba aşağıdaki gibi kaydedilirler: Eşitlikte görüldüğü gibi giderler eşitliğin sağ tarafında (-) olarak yer almaktadır. Basit aritmetik kuralına göre, eşitliğin bir tarafında bulunan değer (-) ise, bu değer eşitliğin diğer tarafına (+) olarak geçeceğinden, yukarıda beş hesap grubuna göre verdiğimiz eşitlik bu devirden sonra aşağıdaki duruma dönüşür: 29 İşlemlerin Kaydı İşlemler yukarıdaki açıklamalarda görüldüğü gibi beş grup (varlıklar, borçlar, sermaye, gelirler ve giderler) hesabı etkilemektedir. İşlemlerin etkilerini hesaplara kaydederken hata yapmamak açısından işlemi ve yaratacağı etkiyi iyi analiz etmekte yarar vardır. Bir işlemin kaydında sıra ile şu noktalar göz önünde tutulmalıdır: İşlemin ne olduğu, İşlemin hangi nitelikteki bilanço (varlık, sermaye, borçlar) ve gelir tablosu (gelirler, giderler) unsurlarını etkilediği, Belirlenen unsurlar içinde hangi özel hesabın etkilendiği, Etkilenmenin ne yönde (artış veya azalış) ve ne büyüklükte olduğu. Bu aşamalar hangi hesabın veya hesapların borçlandırılacağının, hangi hesap veya hesapların alacaklandırılacağının kararlaştırılması için gereklidir. İşletme 55.000,00 TL peşin 37.000,00 TL kredili olmak üzere 92.000,00 TL tutarında mal almıştır. İşlemin analizi, 1. İşlem kısmen peşin, kısmen kredili mal alışıdır. 2. İşlem para ve maldaki değişmeler nedeni ile aktif borçlanma nedeni ile pasif nitelikte hesapları etkilemektedir. 3. İşlem bu gruplar içinde özellikle peşin kısmı için Kasa Hesabı, alınan mal için Mal Hesabı ve kredili kısım için Ticari Borçlar Hesabında değişme yaratmaktadır. 4. Kasada 55.000,00 TL azalma, Malda 92.000,00 TL çoğalma ve Borçlarda 37.000,00 TL çoğalma mevcuttur. Kayıtlar: Örnekte bir varlık unsuru olan malda meydana gelen 92.000.000 lira tutarındaki artışı iki kısımda ele almak gerekir. Maldaki 92.000.000 lira tutarındaki artış karşılığında gene bir varlık unsuru olan kasada 55.000.000 lira azalma ve pasif unsur olan borçlarda 37.000.000 lira değerinde bir çoğalma meydana gelmiştir. Bu kayıtta kullanılan hesapların borç tarafına kaydedilen tutarlarla alacak tarafına kaydedilen tutarlar arasında bir eşitlik vardır. Böylece işlemin etkilerinin eksiksiz olarak kayda alındığı görülmektedir. HESAPLARIN SINIFLANDIRILMASI VE HESAP TÜRLERİ Hesapların Sınıflandırılması Hesaplar genellikle bilgi ürettikleri mali tablo açısından iki ana grup içinde sınıflandırılır. Gelir Tablosu Hesapları (sonuç hesapları) dediğimiz hesaplar gerçekte işletme sahiplerinin haklarındaki değişmeleri, nedenlerine göre biriktirdikten sonra işlevlerini bitirirler ve net sonucu veren "KAR veya ZARAR Hesabı"na aktarılırlar. Gelir ve gider hesaplarının kalanları bilançoda görülmez; fakat net sonucu gösteren hesap (Kar veya Zarar) bir bilanço hesabıdır ve işletme sahipleri haklarını ifade eden grubun bir parçasıdır. Sonuç kar ise işletme sahibi haklarını (öz sermayeyi) oluşturan unsurlar arasında (+) bir unsur olarak, zarar ise (-) bir unsur olarak yer alır. 30 Hesap Türleri Hesapların, bütünü temel alınarak bilanço ve gelir tablosu ile ilişkileri bakımından bilanço hesapları, sonuç hesapları (gelir tablosu hesapları) şeklinde yapılan sınıflandırılmalarından ayrı olarak birbirleriyle teknik açıdan farklılıkları nedeni ile türleri vardır. Diğer bir ifade ile bir hesap ister bir bilanço hesabı (bir aktif hesap ya da pasif hesap) ister gelir tablosu (sonuç) hesabı olsun teknik açıdan esas alınan bazı farklılıklarına göre nitelendirilir. Örneğin mali nitelikli olayların varlıkların ve kaynakların unsurlarında para ile ifade edilen değişmeler yarattığını biliyoruz. Ancak bu olayların yarattığı değişmeleri bazı durumlarda, sadece bilanço unsurlarına ait hesaplar üzerinde izlemek sınırlı bilgi verir.Analiz ve yorum için daha kapsamlı bilgiler gerekli olabilir. Bu söylediklerimize örnek olarak dönem içinde çeşitli gelir hesaplarının açılma gereğini gösterebiliriz. Bilindiği gibi işletme sahibi haklarında dönem sonunda oluşan net artışın (karın) ya da net azalışın (zararın) nasıl oluştuğunu görmek ve karı çoğaltmak için hangi giderlerin azaltılması, hangi gelirlerin artırılması yolunda çalışma yapmak için bu olayların ve büyüklüklerinin bilinmesi gereği vardır. Bu nedenle işletme sahibi haklarını tek bir hesapta izlemek yerine, bu hesapta izlenebilir olan artış ve azalışları, nedenlerine göre izlemeye yarayacak sonuç hesapları kurma yoluna gidilmektedir. Benzer şekilde ileride göreceğimiz nedenlerle de farklı sonuçlara yönelik bilgi üretmek için temel eşitliği bozmayacak bazı hesaplar yaratılır. — Hesaplar olayların kaydı için direkt olarak temel olup olmama durumlarına göre: 1. Asli hesaplar, 2. Düzenleyici hesaplar, 3. Geçici hesaplar olarak bölümlenirler. — Aynı karakterde olup da ana bir unsuru toplu veya bireylerine inerek göstermeleri bakımından da, — Ana hesaplar — Yardımcı (tali) hesaplar şeklinde bölümlenirler. Asli Hesaplar: Asli hesaplar kendi başlarına olayların etkilerini kati sonuçları ile veren veya vermesi mümkün olan hesaplardır. Kasa hesabı, Mal hesabı, Binalar hesabı, Borçlar hesabı gibi. Düzenleyici Hesaplar: Meydana gelen bir olayın yarattığı değişmeden, yukarıda açıklanan nedenlerle, özel anlamı olan bazı bilgiler elde edilmesi ve bunların açık şekilde kayıtlarda görülebilmesi isteniyorsa değişmenin, asli hesaba kaydı yerine, onunla bir arada dikkate alınacak ayrı bir hesaba kaydı yoluna gidilebilir. Bu düşünceyle yaratılan hesaplar düzenleyici hesaplardır. (İleride görülecek BirikmişAmortisman Hesabı gibi). Geçici Hesaplar (köprü vazifesi gören hesaplar): Bu hesaplar asli hesabı ilgilendiren fakat henüz tamamlanmamış olan işlemleri kayda alırlar. Diğer bir deyişle kati sonucun oluşumunun bir aşamasını gösterirler. Bu nedenle geçici karakterdedirler. Kısa bir süre için köprü vazifesi görürler. Aşamanın kati sonuca ulaşması ile görevleri son bulur. Taşıdıkları kayıtlar asli hesaplara devredilerek kapatılırlar. Bu yönden düzenleyici hesaplardan önemli derecede ayrılırlar. Geçici hesapların kısa süre içinde asli hesaplara devri esas iken, düzenleyici hesaplara kaydın nedeni, asli hesaplara kaydı gereken etkiyi asli hesaplardan ayırıp bu hesaplarda tutmaktır. Ana ve Yardımcı Hesaplar: Bu hesaplar bilanço hesabı, sonuç hesabı veya asli hesap, düzenleyici veya geçici hesap olabilir. Ancak bu hesaplar aynı nitelikli bir unsuru; bir bütün ve bu bütünü oluşturan parçalar olarak gösterirler. Örneğin Alacaklar Hesabı işletmenin toplam alacağını gösterir. Bu toplamı çeşitli kimselerden olan alacaklar oluşturur. Çeşitli kimselerden olan alacaklar üzerinde meydana gelen değişmelerin izlenebilmesi için o kimseler adına (örneğin; Mehmet Yılmaz olarak) ikinci dereceden hesapların (yardımcı hesapların) açılması gerekir. Nazım Hesaplar: Mali karakterde olmayan dolayısıyla, bilanço unsurlarını etkilemeyen bazı olayların, unutulmaması için kayıtlar içinde gösterilmesi istenebilir. Böyle bir durumda bilanço eşitliğini bozmaması için aynı kayıt içinde borçlandırılıp alacaklandırılarak hayali bir hesap yaratılabilir. Bu hesaba Nazım Hesap denir. Kayıtlara aksettirilmesi istenen olay Nazım Hesabın uygun isim altında açılacak yardımcı(tali) hesaplarında izlenir. Nazım Hesapları aynı kayıt içinde karışlıklı çalıştırmak şartıyla Borçlu Nazım Hesaplar, Alacaklı Nazım Hesaplar şeklinde ikiye ayırmak da mümkündür. Hangi şekilde olursa olsun dikkat edilecek husus mali karakterli bir olayı ifade etmek için kullanılmadıklarından bu hesapların hiçbir zaman ana hesaplarla karşılıklı olarak kullanılmamalarıdır. Nazım hesaplar, genellikle bilançonun hem aktifinde hem de pasifinde aynı ad ile karşılıklı olarak yer alırlar. 31 HESAP PLANI Muhasebeden beklenen bilgilerin, raporların istenildiği şekilde ve içerikte olabilmesi için, mali nitelikteki işlemlere ait verilerin etkin ve düzenli bir şekilde toplanması (belgelendirilmesi) ve kaydedilmesi gerekir. Bilgilerin muhasebe kayıtlarına geçirilmesine, işletmenin faaliyet konusuna, büyüklüğüne ve yönetimin muhasebe bilgilerinden yararlanma durumuna göre, çok sayıda, hatta yüzlerce hesap kullanılır. Bu nedenle, çeşitli hesapların bir düzen içinde olmaları ve aynı olayların daima aynı hesaplara kaydedilmelerini sağlamak bakımından, işletmelerin kullanacakları hesapları önceden belirleyerek bunların bir listesini, bir planını yapmaları gerekir. Bir işletmede kullanılacak hesapların muhasebenin temel kavramları ve ilkeleri doğrultusunda sistemli bir şekilde ve gruplandırılmış olarak yer aldığı listeye hesap planı denir. Hesap planı ile mali nitelikli işlemlerin kaydı için kullanılacak hesapların belli bir sıra ve belli bir gruplama altında toplanması sağlanır. Muhasebenin ikinci fonksiyonu için temel olan mali tablolar bu çok sayıdaki hesapların kalanlarının bir özetidir ve analizler için istenilen bilgileri sağlamak durumundadır. Bu bakımdan bilançolarda varlıkları ve kaynakları (aktif ve pasifleri) oluşturan unsurların, yapılacak analizler sırasında yeni bir işlemi gerektirmeyecek şekilde hazır olması, diğer bir deyişle gruplandırılmış olması gerekir. İşletmenin faaliyetlerinin devamlılığı ve bu faaliyetlerin dönemler itibariyle ölçülme gereği varlıkları oluşturan unsurların farklı gruplarda toplanmasına neden olur. İşletmenin sürekliliğinin devam ettirilmesi için uzun süre faydalanacağı varlıklara, örneğin binaya, makinelere sahip olması gerektiği gibi, bu değerler içinde ana faaliyete olanak sağlayacak, paraya dönüşümü daha kısa süre alan nitelikte ki, örneğin mal ve alacaklar gibi varlıklara da sahip olması gerekir. Bu ayrım analizler için gereklidir. Öte yandan bu faaliyetlerin, ana faaliyet ile doğrudan ilgili olup olmamaları analiz açısından farklı anlamlar taşır. Bu hususlar dikkate alındığında varlıkları oluşturan unsurlar genellikle; Dönen Varlıklar Maddi Duran Varlıklar Maddi Olmayan Duran Varlıklar Yatırımlar Diğer Varlıklar (Aktifler) şeklinde gruplandırılır. Kaynaklar (pasifler) ise bilindiği gibi öz kaynaklar ve yabancı kaynaklardan oluşur. Yabancı kaynakları oluşturan unsurların, diğer bir ifade ile borçların, ödenmelerinde dönen varlıkların kullanılıp kullanılmayacağı bilgisi borç ödeme olanaklarını araştıran analizler için gereklidir; bu nedenle yabancı kaynakları oluşturan unsurlar bu bilgileri sağlayacak şekilde gruplandırılır. Buna göre pasifler (kaynaklar); Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar Özkaynaklar şeklinde bölümlenmektedir. Brüt satış karını, faaliyet sonucunu (faaliyet karını) ve net karı gösteren gelir tablosunda da bu sonuçları oluşturan ve analiz ve değerlemeler için önemli olan gelir (hasılat), kar, gider, zarar türleri, istenen bu bilgi gereksinimlerine cevap verecek şekilde gruplandırılır. Günümüzde sonucun oluşumunu esas alan değerlemeler için işletmenin ana faaliyetinin sonucu olan brüt satış karını oluşturan olayları, bu faaliyetin oluşmasına olanak sağlayan genel kapsamlı faaliyet giderlerini ve bunların dışında finansal gelir-giderler ile olağanüstü gelirgiderleri ve önceki yıllara ait düzeltmeleri kapsayan bilgiler gibi belirli bilgilerin sağlanır olması aranmaktadır. Bu nedenle kayıtlama ve sınıflandırma aşamasında bu gereksinime cevap verecek geçici sonuç hesaplarının ve kayıt yöntemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. TEKDÜZEN HESAP PLANI Ülkemizde, finansal kurumlar dışında kalan tüm işletmeler için 1.1.1994 tarihinden itibaren Tekdüzen Hesap Planı'na (EK–1) uyma zorunluluğu getirilmiştir. Ülkemizde, işletmeler, muhasebe sistemlerini tekdüzen hesap çerçevesi ve hesap planı doğrultusunda kurmak zorundadırlar. Tekdüzen Hesap Planının dayandığı hesap çerçevesine göre hesap sınıfları aşağıda gösterildiği gibidir: 32 1. DÖNEN VARLIKLAR 2. DURAN VARLIKLAR 3.KISAVADELİ YABANCI KAYNAKLAR 4.UZUN VADELİ YABANCI KAYNAKLAR 5.ÖZKAYNAKLAR 6.GELİR TABLOSU HESAPLARI 7.MALİYET HESAPLARI 8.SERBEST 9.NAZIM HESAPLAR Hesapların sınıflandırılması Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliğinde yer alan bilanço ve gelir tablosu paralelindedir. Buradaki bölümleme aynıdır. Nitekim tekdüzenden amaç, bütün işletmeler arasında ve muhasebe sistemi ile mali tablolar arasında uyumluluk sağlamaktır. Yukarıdaki dokuz hesap grubunun içeriği şöyledir: Dönen varlıklar hesap grubu; nakit olarak elde ve bankada tutulan varlıklar ile normal koşullarda faaliyet dönemi içinde veya en fazla bir yıl içinde paraya çevrilmesi veya kullanılacağı düşünülen varlıklara ait hesapları kapsar. Duran varlıklar hesap grubu, bir yıldan veya bir faaliyet döneminden daha uzun süreler için işletme faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinde kullanılan ve normalde satış amacı taşımayan varlıklara ait hesapları kapsar. Kısa vadeli yabancı kaynaklar hesap grubunda; en çok bir yıl veya işletmenin faaliyet dönemi sonunda ödenecek yabancı kaynaklar yer alır. Uzun vadeli yabancı kaynaklar ise, kredi kurumlarından, sermaye piyasasından ve işletmenin ilişkide bulunduğu üçüncü kişilerden sağlanan ve bir yıldan daha uzun sürede ödenecek olan işletme borçlarına ait hesapları içerir. Öz kaynaklar hesap grubu; işletme sahip veya ortaklarının bilanço tarihinde işletmeye tahsis etmiş oldukları sermaye ile faaliyetlerden elde edilen fakat işletme ortaklarına verilmeyip işletmede bırakılan kar, değer yükselmelerinin neden olduğu artışlar ve dönemin net karına ait hesapları kapsar. Gelir tablosu grubunda; varlık veya hizmet satışlarından ve faiz, kira gibi gelir işlemleri ile gelir elde etmek amacı ile tüketilen ve sermayeyi azaltıcı etkisi olan işlemlere ait hesaplar yer alır. Maliyet hesapları grubu; mal ve hizmetlerin planlandığı şekilde üretilmesi ve yapılması için katlanılan giderlerin toplandığı ve maliyet unsurlarına dönüştürülerek izlendiği hesapları kapsar. Nazım hesaplar grubunda, daha önce belirtildiği gibi, varlıklarda, borçlarda ve sermayede artış veya azalış yaratmayan, ancak işletme yönetimi ve diğer ilgililer tarafından bilinmesi ve izlenmesi gereken işlemlere ait hesaplar yer alır. MUHASEBE SÜRECİ Bir işletmenin nasıl yönetildiği gerçek olarak ancak o işletmenin yaşamının sonunda saptanabilir. Ancak iyi bir işletme yönetimi için işletme faaliyetlerinin planlanması, gerçekleşenin ölçülmesi ve planlanan ile gerçekleşenin kontrol edilmesi ve elde edilen bulgular dikkate alınarak yeniden geleceğin planlanması gerekir. Bunun için sürekliliği esas olan işletme faaliyetlerinin belirli aralıklar (dönemler) itibariyle kesilmiş sayılır. Bu da işletme faaliyetleri sonuçlarının belirli bir zaman kesitini ifade eden belirli dönem itibariyle görülmesi, ölçülmesi ve kontrol edilmesi demektir. Bu açıdan mali nitelikli işlemler muhasebe yardımıyla izlenirken belli bir faaliyet yılına ve muhasebe dönemine ilişkin işlemler temel alınır. Bunun sonucu olarak, muhasebe işlemleri belli bir tarihte başlar ve belli bir tarihte sona erer. Bir dönemde yapılan işlemler izleyen dönemde tekrar yapılır. Bu ünitede, bir muhasebe döneminde, dönem başından dönem sonuna kadar yapılması gereken işlemler tanıtılarak muhasebe süreci bir bütün olarak açıklanacaktır. MUHASEBE SÜRECİNDEKİ İŞLEMLER Bir işletmede faaliyetlerin sürekliliği esastır. Ancak işletmede yapılan faaliyetlerin ve bunlara ilişkin mali nitelikli işlemlerin belirli dönemler (süreler) itibariyle belirlenmesi, ölçülmesi ve sonucun mali tablolarda gösterilmesi gerekir. Bu açıdan mali nitelikteki işlemleri muhasebe yardımıyla izlerken belli bir faaliyet yılına veya muhasebe dönemine ait işlemler temel alınır. Bunun sonucu olarak, muhasebe işlemleri belli bir tarihte (örneğin 1 Ocak) başlar ve belli bir tarihte (örneğin 31 Aralık) sona erer. İzleyen dönemde aynı muhasebe işlemleri tekrar eder. Bir dönemi kapsayan ve muhasebe sürecini oluşturan muhasebe işlemleri, "Muhasebe Süreci" 33 şemasında dönem başından dönemsonuna kadar sırasıyla ve bir bütün olarak gösterilmiştir. Muhasebe sürecinde yer alan işlemler muhasebe döneminin başında, muhasebe dönemi süresince ve muhasebe döneminin sonunda yapılan işlemler olarak gruplandırılmıştır. İşletmenin kuruluşu bir defa gerçekleşip ondan sonra yaşamı süreklilik göstereceğinden, işine devam etmekte olan bir işletmede her dönem tekrar eden işlemler sırasıyla şöyledir: 1.Açılış Kaydının Yevmiye Defterine Yapılması 2. Açılış Kaydının Büyük Deftere Aktarılması 3. Günlük İşlemlerin Belgelendirilmesi 4. Yevmiye Defterine Kayıt 5. Büyük Deftere Kayıt 6. Aylık Mizanların Düzenlenmesi 7. Genel Geçici Mizanın Düzenlenmesi 8. Dönemsonu Envanterinin Yapılması 9. Dönemsonu Muhasebe İşlemleri 10. Kesin Mizanın Düzenlenmesi 11. Mali Tabloların Düzenlenmesi 12. Kapanış Kayıtlarının Yapılması Muhasebe sürecindeki işlemler birbirinden bağımsız değildir. İşlemlerin hepsi bir bütün ve birbiriyle ilişkili olarak muhasebe sürecini oluşturmaktadır. Aşağıda bir muhasebe döneminde yapılan işlemleri bütünleştirmek amacı ile işlemler birbirleriyle ilişkilendirilerek bir sıra içinde açıklanacaktır. 34 Bir dönem süresince yapılan işlemlerin etkisi ile dönem sonunda varlıklar, sermaye ve borçların hangi büyüklüklere ulaştığını saptamak için dönembaşı durumunun bilinmesi gerekir. Bu nedenle kayıt işleminde ilk aşama dönembaşı durumunun hesaplara aktarılmasıdır. Dönem başı durumunun hesaplara geçirilmesi işlemine hesapların açılışı veya açılış kaydı adı verilir. Hesapların açılış kaydı, hem işe yeni başlayan işletmede, hem de işine devam etmekte olan işletmede söz konusudur. İşe Yeni Başlayan İşletmede HesaplarınAçılışı İşletmelerin hukuki yapısı ne olursa olsun ilk kez işe başlarken, kuruluş tarihi itibariyle mali durumları, yani işletmenin varlıkları, borçları ve sermayesi saptanır. İşletmenin varlıklarının ve borçlarının, dolayısıyla sermayesinin belirlenmesi işlemine "envanter çıkarma" denir. Envanter çıkarmak; saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle bilanço günündeki varlıkları (mevcutları) ve borçları kesin bir şekilde ve ayrıntılı olarak saptamaktır. Bilanço günü, yeni işe başlayan bir işletme için işe başladığı gündür. İşe başlama tarihinde çıkarılan envanter, Envanter Defterine yazılır. Buna göre muhasebe dönemi başında kayıtların yapılacağı ilk defter Envanter Defteri olmaktadır. Yeni kurulan, ancak faaliyetlerine henüz başlamayan bir işletmenin varlıklarına ilişkin envanter bilgileri şöyledir: İşe yeni başlayan bir işletmenin ilk kuruluş sırasında envanteri çok ayrıntılı olmaz. Genellikle kimi işletme için envanter sadece işyerini açmak üzere işletmeye sermaye olarak konulan paradan ibaret olmaktadır. İşletmenin sahip olduğu varlıkların (varsa borçların) envanteri çıkarılıp, envanter defterine yazıldıktan sonra, işletmenin dönembaşı (açılış) bilançosu "Varlıklar = Sermaye + Borçlar" eşitliğine göre düzenlenir. Nitekim, Vergi Usul Kanunu ile Ticaret Kanununda da "Bilanço, envanterde gösterilen kıymetlerin tasnifli ve karşılıklı olarak değerleri itibariyle tertiplenmiş özetidir” şeklinde tanımlanarak, bilançonun envantere dayanarak düzenlenmesi gerektiği ifade edilmektedir. Yukarıda örnek verilen ABC İşletmesinin envanteri temel alınarak, işletmenin 10.9.200. tarihli dönembaşı (açılış) bilançosu aşağıdaki gibi ortaya çıkacaktır: AKTİF VARLIKLAR KASA BANKALAR DEMİRBAŞLAR TAŞITLAR BİNALAR = = PASİF SERMAYE = SERMAYE Düzenlenen bu bilanço işe yeni başlayan ABC işletmesinin açılış bilançosu olarak, işletmenin işe başladığı tarih itibariyle mali durumunu (varlıklar ve kaynaklar) göstermektedir. Muhasebe sürecindeki akış çerçevesinde açılış bilançosu düzenlendikten sonra, bilançoda yer alan unsurların (kasa, bankalar, demirbaşlar, taşıt araçları, bina, sermaye) kendi adları ile oluşturulacak hesaplara kayıt yapmak suretiyle bilançodaki değerler için hesaplar açılır. Bilançoda yer alan unsurlar önce 35 yevmiye defterine kaydedilir. Bu kayıt işlemine açılış kaydı denir. Yevmiye defterine yapılan kayıt buradan da büyük deftere aktarılır. Açılış bilançosunda yer alan aktif (varlıklar) ve pasif (sermaye) unsurlar yevmiye defterine tek bir madde şeklinde kayda alınır. Bu kayıtta aktif unsurlar (kasa, bankalar, demirbaşlar, taşıt araçları, bina vb.) borçlandırılırken, pasif unsurlar (sermaye, borçlar) alacaklandırılarak yevmiye defterine yazılır. Yukarıda düzenlenen ABC İşletmesinin açılış bilançosuna dayanarak yevmiye defterindeki yapılan yevmiye kaydından sonra, işlemlerin konularına göre ve hesaplar itibariyle izlenmesini sağlamak için büyük deftere aktarılır. Buna göre büyük defter kayıtları her bir hesap itibariyle şöyle görülecektir: İşine Devam Etmekte Olan İşletmelerde Hesapların Açılışı İşine devam etmekte olan işletmelerde hesapların açılışı genel olarak 1 Ocak tarihinde yapılır. Çünkü muhasebe dönemi, işletmelerin faaliyetleri özellik göstermediği taktirde, bir takvim yılıdır. Bu dönem 1 Ocak'ta başlar, 31 Aralık'ta sona erer. İşine devam etmekte olan işletmelerin dönembaşı durumu bir önceki dönemsonu bilançosundan elde edilir. Bir işletmenin dönemsonu bilançosu aynı zamanda izleyen dönemin, dönembaşı bilançosudur. Örneğin 31.12.2001 tarihli bilanço, aynı zamanda işine devam eden işletmenin 1.1.2002 tarihli dönembaşı bilançosu olacaktır. İşine devam eden işletmelerin bilançolarında yeni kurulan işletmelerin bilançolarına göre daha fazla sayıda varlık, sermaye ve borçlar çeşidi olmakla birlikte, teknik olarak yeni kurulan bir işletmenin açılış bilançosuna dayanılarak yapılan açılış kaydı ile aynıdır. Dolayısıyla işine devam etmekte olan işletmede de önce yevmiye defterine kaydedilir, ondan sonra da yevmiye defterinden büyük deftere, yukarıdaki örnekte olduğu gibi hesaplara aktarılır. Muhasebe sürecindeki açılış kaydından sonraki işlemler aşağıda sırasıyla açıklanmaktadır. Günlük İşlemlerin Belgelendirilmesi İşletmeler faaliyette bulunurken her gün varlıkları, borçları ve sermayeyi etkileyen işlemler yaparlar. Bu işlemlerin neler olduğu ve yaratacakları etkileri izleyebilmek amacıyla fatura, makbuz, perakende satış fişi, bordro, senet, vb. gibi belgelere bağlanmaları ve bu belgelere dayanarak kaydedilmeleri gerekir. Dolayısıyla yapılan işlemlerin mutlaka belgelendirilmesi esastır. Çünkü belgeler işlemlerin konusunu, ne zaman, kimler arasında, nerede yapıldığını ve tutarını belirtirler. Yevmiye Defterine Kayıt Yevmiye defteri daha önce de açıklandığı gibi, işlemlerin tarih sırası ile kaydedildiği bir defterdir. Yevmiye defterindeki ilk kayıt açılış bilançosunda ya da dönembaşı bilançosunda yer alan varlıklar, borçlar ve sermaye unsurlarını hesaplara yansıtmak üzere yapılan "hesapların açılış" kaydıdır. Bu ilk kayıttan sonra günlük işlemler belgelere dayanarak yevmiye defterine tarih sırasıyla maddeler şeklinde kayda alınır. Büyük Deftere Kayıt Yevmiye defterine maddeler şeklinde yapılan muhasebe kayıtları daha sonra yevmiye defterinden büyük deftere geçirilir. Büyük defter, işlemleri sistemli bir şekilde hesaplara göre sınıflandırılmış olarak toplayan defter olduğu için, yevmiye defterine maddeler şeklinde yapılan kayıtta borçlandırılan ve alacaklandırılan hesaplar, büyük defterde o hesap için ayrılan sayfaya hesabın durumuna göre borç ya da alacak tarafa kaydedilir. 36 Aylık Mizanların Düzenlenmesi Büyük deftere yapılan kayıtların belli dönemler sonunda genellikle ay sonlarında yevmiye defterinden doğru geçirilip geçirilmediğini kontrol etmek amacıyla aylık mizanlar düzenlenir. Mizanda hesapların borç toplamları, alacak toplamları ve yevmiye defterinin borç ve alacak toplamları arasında eşitlik aranır. Eşitlik sağlanmışsa yevmiye defterindeki işlemlerin büyük deftere doğru aktarıldığı kabul edilir. Genel Geçici Mizanın Düzenlenmesi Dönem sonunda yapılacak envanter ve muhasebe işlemlerine temel oluşturmak için ve 31 Aralık itibariyle hesapları borç-alacak eşitliğini ve yevmiye defterinden büyük deftere yapılan aktarmaların doğruluğunu on iki ayı kapsayacak şekilde kontrol etmek amacıyla, genel geçici mizan adı verilen yılsonu mizanı düzenlenir. Bu mizanın aslında her ayın sonunda hazırlanan aylık mizanlardan farkı yoktur. Sadece dönemi bir bütün olarak kapsadığından bu ad verilmektedir. Dönemsonu Envanterinin Yapılması İşletmenin bir dönemlik günlük işlemlerinin kaydından sonra dönemsonu (31 Aralık) itibariyle düzenlenen genel geçici mizanda yer alan hesapların kalanları işletmenin o dönem içindeki faaliyetlerinin sonucunu kayıt tekniği, kaybolma, bozulma, hata gibi nedenlerden dolayı vermekten uzaktır. Bunun için dönem sonunda ayrıca fiili durumu saptamak gerekir. Bu amaçla dönemsonu itibariyle saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle işletmenin varlıkları ve borçları kesin ve ayrıntılı olarak saptanır. Bu işleme "Muhasebe Dışı Envanter" denir. Dönemsonu Muhasebe İşlemleri Muhasebe dışı envanterde bulunan sonuçlar belirtilen çeşitli nedenlerle hesapların kalanlarına eşit olmayabilir. Hesapların kalanları ile envanterle saptanan gerçek tutarlar arasında var olabilecek farkların ortadan kaldırılması gerekir. Farklar nedenlerine göre düzeltme, ayarlama ve değerleme işlemlerinin sonucuna bağlı olarak muhasebeleştirildikten sonra hesapların kalanları gerçek (fiili) sonuçlara eşit duruma getirilir. Bu işlemlere "Muhasebe İçi Envanter" veya "Dönemsonu Muhasebe İşlemleri" denir. Kesin Mizanın Düzenlenmesi Hesapların kalanlarının envanter sonuçları ile eşit duruma getirilmesini sağlayan dönemsonu muhasebe işlemlerinin yevmiye defterine ve büyük deftere kaydından sonra kayıtların doğruluğunu gösterecek olan "kesin mizan" çıkarılır. Bu mizandaki kalanlar işletme varlıklarını ve bu varlıkların kaynaklarını oluşturan unsurların gerçek büyüklüğünü gösterir. Mali Tabloların Düzenlenmesi Kesin mizanın kalanlarından yararlanılarak işletmenin dönemsonu durumunu gösteren dönemsonu bilançosu düzenlenir. Nitekim kesin mizanda yer alan kalanlar bilançoyu oluşturur. Mizanın borç kalanları bilançonun aktifini, alacak kalanları da bilançonun pasifini verir. Dolayısıyla bilançonun düzenlenmesi işlemi, kesin mizandaki kalanların bir tablo şeklinde bilançoya yerleştirilmesi işleminden ibaret olmaktadır. Kapanış Kayıtlarının Yapılması Kesin mizan çıkartılıp, kesin mizandaki hesapların kalanlarına dayanarak bilançonun düzenlenmesinden sonra o döneme ait hesapların kapatılması gerekir. Hesapların kapatılması işlemi hesap döneminin sona erdirilmesidir. Bir hesabın kapalı olması hesabın kalan vermemesi demektir. Bunun için hesapların iki tarafının birbirine eşit duruma getirilmesi gerekir. Buna göre dönem sonunda borç kalanı veren hesaplar kalan kadar alacaklandırılır, alacak kalanı veren hesaplar da kalan kadar borçlandırılırsa bütün hesaplar kapanmış olur. Yevmiye defterinde hesapların kapanışının yapıldığı kayda "kapanış maddesi" veya "kapanış kaydı" denir. Bu kayıtta bütün aktif hesaplara (borç kalanı veren hesaplara) alacak, pasif hesaplara (alacak kalanı veren hesaplara) borç verilir, böylece hesaplar dönemsonu itibariyle kapatılmış olur. Hesapların Yeniden Açılması Hesap dönemlerinden birinin bitiş anı kendisinden sonraki dönemin başlayış anıdır. Örneğin 31 Aralık ile 1 Ocak arasındaki durum gibi; 31 Aralık döneminin bitişi, 1 Ocak dönemin başlayışıdır. Bu nedenle işletmenin dönem sonundaki durumu, daha önce de belirtildiği gibi, izleyen dönemin başlangıç durumu olmaktadır. Yeni dönemin işlemleri, işletmenin dönembaşındaki durumunun kayıtlara alınması ile başlar. Dönembaşı bilançosuna dayanarak hesapların açılış kaydı ile yeni muhasebe dönemi başlamış olur. Böylelikle açıkladığımız muhasebe işlemleri tekrar aşama aşama yapılır. 37 Muhasebe Sürecine İlişkin Sayısal Örnek 1. Emir Onur 1Aralık 200. tarihinde aşağıdaki değerlerle yeni bir işletme kurmuştur. —Nakit para 1.500,00 — Bankadaki para 9.500,00 2. 1Aralık–31Aralık 200. dönemine ilişkin günlük işlemler: — 1 Aralık: Faaliyetlerin sürdürüleceği ve kirası her ayın sonunda ödenecek bir işyeri kiralanmıştır. — 2 Aralık: Faaliyetlerde kullanılmak üzere 600.000.000 liralık demirbaş satın alınmış, bedeli kasadan ödenmiştir. — 3Aralık: 4.000,00 TL mal satın alınmış, bedeli bankadan ödenmiştir. — 5Aralık: 800,00 TL tutarında peşin olarak mal satılmıştır. — 6Aralık: 700,00 TL bankadaki hesaba yatırılmıştır. — 12Aralık: 2.500,00 TL kredili mal satın alınmıştır. — 19Aralık: 1.500,00 TL tutarında kredili olarak mal satılmıştır. — 21Aralık: Kredili mal alınmış olan satıcılara 500,00 TL kasadan ödeme yapılmıştır. 26Aralık: Kredili mal satılmış olan müşteriden 750,00 tahsil edilmiştir. — 31Aralık: İşyerininAralık ayı kirası olarak 250,00TL kasadan ödenmiştir. 3. Dönemsonu (31Aralık) envanter bilgileri: —Bankadan alınan bilgiye göre bankadaki paraya 100,00 TL faiz eklenmiştir. — 31 Aralık tarihinde yapılan sayımda ticari mal mevcudunun 5.000,00 TL olduğu saptanmıştır. ÇÖZÜM Açılış Bilançosunun Düzenlenmesi: Varlıklar Nakit Para 1.500,00 Bankadaki para 9.500,00 Varlıklar toplamı +11.000,00 Borçlar 0 Sermaye 11.000,00 Sermaye görüldüğü gibi, "Varlıklar = Sermaye + Borçlar" eşitliğinden yararlanarak "Varlıklar Borçlar = Sermaye" formülüne göre hesaplanmıştır. 38 39 40 STOKLAR Stoklar işletmelerin en önemli varlık kalemleri içinde yer alırlar. Ticari işletmeler faaliyet alanları ile ilgili malları satın alırlar ve gereksinimi olan kişi ya da kuruluşlara uygun buldukları kar ile satarlar. İşletmelerin mal alım-satımından el ettikleri brüt satış karı, satış hasılatı ile satılan malların maliyeti arasındaki farktan oluşur. Bu nedenlerle mal hareketleri ile ilgili muhasebe işlemleri çok önemlidir. STOKLARIN KAPSAMI VE İZLENİLEN HESAPLAR Stoklar, işletmenin satmak, üretimde kullanmak veya tüketmek amacıyla edindiği ilk madde ve malzeme, yarı mamul, mamul ve ticari mal gibi varlıklardan oluşur. Bu kapsama giren varlıklar tekdüzen hesap planına göre şu hesaplarda izlenir: 150 İLK MADDE VE MALZEME 151 YARI MAMULLER-ÜRETİM 152 MAMULLER 153 TİCARİ MALLAR 157 DİĞER STOKLAR 158 STOK DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ KARŞILIĞI (-) 159 VERİLEN SİPARİŞAVANSLARI Verilen bu hesaplardan; 150 İlk Madde ve Malzeme, 151 Yarı Mamuller ve 152 Mamuller, üretim işletmelerine yönelik hesaplar olup, üçüncü sınıfta "Maliyet Muhasebesi"nde ele alınacaktır. Muhasebe öğretiminin bu aşamasında ticari işletmelerdeki mal alım-satım işlemleri temel alınacağından bu ünitede "Ticari Mallar" üzerinde durulacak ve bunlarla ilgili işlemlerin muhasebe kayıtları açıklanacaktır. MALALIM SATIMINDAKATMADEĞER VERGİSİ VE İZLENİLDİĞİ HESAPLAR Katma değer vergisi (KDV), yalnız mal alım ve satım işlemleriyle ilgili bir vergi değildir. Burada yalnız mal alım ve satım işlemlerinde konu olan katma değer vergisi ve bunların muhasebeleştirilmeleri hakkında bilgi verilecektir. Katma değer vergisi, harcamaları vergilendiren bir vergi türüdür. Çok özet olarak ifade etmek gerekirse, mal ve hizmet alımında bedelin belirli bir yüzdesi (%'si) kadar ayrıca KDV ödenir. İşletmeler, mal ve hizmet alımlarında satıcılara KDV öderler; alıcılardan da teslim edilen mal veya yerine getirilen hizmetlerin bedeli üzerinden hesaplanan KDV alırlar. Yapılan bu kısa açıklamalardan sonra, mal ve hizmet alım satımında ortaya çıkan KDV'nin muhasebeleştirilmesinde kullanılacak hesaplar tekdüzen hesap planına göre şunlardır:, 41 191 İNDİRİLECEK KDV HESABI: İşletmenin satın aldığı her türlü mal ve hizmet bedelleri üzerinden satıcılara ödediği veya ödeyeceği Katma Değer Vergisinin kaydedildiği hesaptır. Ödenen veya ödenecek olan KDV tutarı, bu hesabın borcuna yazılır. 391 HESAPLANAN KDV HESABI: İşletmenin sattığı mal veya sunduğu hizmet bedelleri üzerinden alıcılardan aldığı veya alacağı katma değer vergisinin kaydedildiği ve izlendiği hesaptır. Hesaplanan katma değer vergisinin tutarı bu hesabın alacağına yazılır. 360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR HESABI: İşletmenin bir ay içinde yaptığı işlemler sonucu aldığı KDV (Hesaplanan KDV) tutarı, ödediği KDV (İndirilecek KDV) tutarını aşarsa, bu fark ay sonunda 360 Ödenecek Vergi ve Fonlar Hesabının (Yardımcı Hesabı: Ödenecek Katma Değer Vergisi) alacağına aktarılır. 190 DEVREDEN KDV HESABI: İşletmenin bir ay içinde yaptığı işlemler sonucu ödediği KDV (İndirilecek KDV) tutarı, aldığı KDV (Hesaplanan KDV) tutarını aşarsa, içinde bulunulan ayda indirilemeyen KDV, izleyen ay veya aylarda indirilmek üzere ay sonunda 190 Devreden KDV Hesabının borcuna aktarılır. Katma Değer Vergisi kesintisi yapmakla sorumlu tutulanlar vergilendirme ayını izleyen ayın 25. günü akşamına kadar KDV beyannamelerini verirler ve bu süre içinde beyannamede bildirdikleri tutarı bağlı oldukları vergi dairesine öderler. MAL HAREKETLERİNİ İZLEMEDE KAYIT YÖNTEMLERİ Ticari işletmelerin ana faaliyet konusu mal alım satımıdır. Bu nedenle mal ile ilgili konuların muhasebe kayıtlarında izlenmesi büyük önem taşır. Mal alım-satımı, işletmenin mal mevcudunu etkileyen ana işlemlerdir. Bunun yanında mal alım ve satım işlemleri ile ilgili giderler, iadeler, iskontolar, stokların miktarını ve tutarını etkileyen diğer işlemlerdir. Bu işlemlerin mal mevcudunu ve mal alım satımlarından doğan kar veya zararı belirleyen işlemler olması bakımından kayda alınmaları gerekir. İşletmenin faaliyet konusu, alım-satımı yapılan malların niteliği, çeşitliliği ve elde edilmek istenen bilgilerin ayrıntıları farklı kayıt yöntemlerinin uygulanmasına yol açmaktadır. Bu yöntemler şunlardır: 1.Aralıklı Envanter Yöntemi 2.Devamlı Envanter Yöntemi Bu iki yöntemde de amaç, ticaret işletmelerinde mal alım-satımı ve bunlara ilişkin gider, iade ve iskonto işlemlerinin kayda alınmasıdır. Üretim işletmelerinde üretimi tamamlanmış ve satışa hazır duruma getirilmiş bulunan mamullerin satışı ve bu satışa bağlı olarak ortaya çıkan gider, iade ve iskonto işlemleri, ticaret işletmelerindeki satış ve buna bağlı işlemlerle aynıdır. Bu açıdan üretim işletmelerinde satışların kayda alınmasında "aralıklı envanter" veya "devamlı envanter" yöntemlerinden birini uygulayacaklardır. Aralıklı envanter veya devamlı envanter yöntemlerinden hangisinin uygulanacağını, işletmenin faaliyet konusu, alım satımı yapılan malların çeşitliliği ve özellikle satış anında satılan malların maliyetlerinin bilinip, bilinmemesi gibi faktörler belirler. ARALIKLI ENVANTER YÖNTEMİ Aralıklı envanter yöntemi, işletmedeki mal mevcudun ancak belirli aralıklarla yapılacak sayım ve değerleme (envanter çıkarma) ile belirlenebileceği esasına dayalı bir yöntemdir. Dolayısıyla bu yoluyla mal alım satım işlemlerinden doğan kar veya zarar da ancak mal mevcudunun saptanmasından sonra yapılacak bazı hesaplamalarla bulunur. Aralıklı envanter yönteminde dönembaşı mal mevcudu, dönem içi alışları, alış giderleri, alış iskontoları ve alış iadeleri "153 TİCARİ MALLAR HESABI"nda izlenir. Satışlar ise, "600 YURT İÇİ SATIŞLAR HESABI"nın alacağına kaydedilir. Satışlarla işletmeden çıkan her mal, Ticari Mallar Hesabına kaydedilmediğinden Ticari Mallar Hesabının kalanı mal mevcudunu göstermeyecektir. Dolayısıyla mal mevcudunu ve satışların kar veya zararını belirlemek için fiili sayım ve değerleme (envanter) yapmak gereklidir. Mal çeşidinin çok ve küçük hacimli ve nispeten ucuz fiyatlı birimlerden oluştuğu işletmelerde, örneğin; kırtasiyeci, gıda marketi, konfeksiyon vb. gibi işletmelerde alım satım işlemleri çoğunlukla aralıklı envanter yöntemine göre kaydedilir. Çünkü bu işletmelerde satılan bir malın maliyetinin bilinmesi ve buna bağlı olarak her satıştan sonra 42 ortaya çıkacak kar veya zararın muhasebe kayıtlarında izlenmesi çok güçtür; hatta olanaksızdır. Ayrıca, söz konusu mallardan satışları ve stokta kalan mevcutları miktar olarak da kayıtlarda izleyebilmek aynı derecede güçtür. Mal alım satımı ile bunlarla ilgili olarak ortaya çıkacak, alış giderleri, alış iadeleri ve alış iskontoları ile satış giderleri, satış iadeleri, satış iskontoları ve satış karının (veya zararının) hesaplanması ve muhasebeleştirilmesi işlemlerinin aralıklı envanter yöntemine göre kayıtları, tekdüzen hesap planına uygun olarak aşağıda tek tek ele alınacaktır. Dönembaşı Mal Mevcudu İşletmenin dönembaşı bilançosunda yer alan "Ticari Mallar" yevmiye defterine yapılan açılış kaydını takiben büyük defterdeki "153 TİCARİ MALLAR HESABI" nın borcuna ilk kayıt olarak geçer. 153 Ticari Mallar Hesabında görülen bu tutar, dönembaşındaki mal mevcudunun maliyet değeri üzerinden değerini gösterir. Alışlar Satın alınan mal, işletmenin mal mevcudunu artırır. Varlıkların izlendiği aktif hesaplardaki artış, bilindiği gibi ilgili hesabın borcuna yazılarak muhasebeleştirilir. Bu nedenle satın alınan ticari mallar, "153 Ticari Mallar Hesabı"nın borcuna kaydedilir. İşletmenin satın aldığı ticari mallar bu hesaba maliyet değeri ile kaydedilir. Satın alınan malların maliyetini; fatura bedeli, taşıma ve hammaliye giderleri, varsa gümrük vergileri ve taşıma sırasındaki sigorta giderleri gibi unsurlar için yapılan parasal fedakarlıkların toplamı oluşturur. Katma Değer Vergisi Kanununa göre, KDV'ne tabi olan malların satın alınması nedeniyle ödenen ya da ödenecek olan KDV'nin muhasebeleştirilmesi gereklidir. Ancak, alışlar ve bu alışların gideri (maliyet gideri) ile ilgili olarak ödenen KDV'nin bir maliyet unsuru olmadığı unutulmamalıdır. Alışlarla ilgili olarak ödenen Katma Değer Vergisi bir maliyet unsuru değildir. A İşletmesi, 1.2.200. tarihindeki Kartopu işletmesinden 75 no.lu fatura ile 200.000,00 + 20.000,00 KDV liralık mal satın almış, bunun karşılığında 100.000,00 lira ödemiş, 120.000,00 lira borçlu kalmıştır. Örneğin muhasebe kaydında görüldüğü gibi, alışlar ticari mallarda bir artışı ifade ettiği için Ticari Mallar Hesabı borçlandırılmış, alınan bu mala karşılık yapılan ödeme için Kasa Hesabı, satıcıya kalan borç için de Satıcılar Hesabı alacaklandırılmıştır. Aynı zamanda malın bedeli üzerinden alınan KDV de İndirilecek KDV Hesabının borçlandırılması ile kayda alınmıştır. Yevmiye maddelerinde doğal olarak işlemin ne olduğunu ifade eden; fatura numarası, malın çeşidi gibi açıklamalar yazılır. Alış Giderleri Satın alınan belirli bir malla ilgili fatura bedelinden ayrı olarak yapılan harcamalar, alış giderlerini oluştururlar. Satın alınan mal ile doğrudan ilgili olan alış giderleri, mal alış maliyetinin unsurlarıdır. Alış giderlerine; taşıma ücreti, komisyon ücreti, sigorta bedeli, gümrük bedeli, depolama ücreti vb. gibi giderler örnek verilebilir. Alışla doğrudan ilgili olan bu tür giderler dönem gideri olmayıp, alışların maliyetine eklemek amacıyla Ticari Mallar Hesabının borcuna yazılarak muhasebeleştirilirler. Çünkü işletmenin 250.000,00 TL aldığı bir malı işletmeye getirtmek için 10.000,00TL da taşıma ücreti ödenmişse, bu malın maliyeti işletme için 250.000,00 TL değil, (250.000,00 + 10.000,00) 260.000,00 TL. A İşletmesi, satın aldığı malı işletmeye getiren Akın Nakliyat işletmesine 35 nolu fatura ile taşıma ücreti olarak 6.3.200. tarihinde 2.000,00 TL KDV olmak üzere 22.000,00TL ödemiştir. 43 Yevmiye kaydında görüldüğü gibi, malın taşınması için ödenen 20.000,00 TL söz konusu malın maliyetini artıran bir unsur olduğundan 153 Ticari Mallar Hesabının borcuna kaydedilmiştir. Alıştan İadeler Satın alınan malların tamamının veya bir kısmının örneğe uygun olmaması, kusurlu olması veya başka bir nedenle iadesi gerekebilir. Alınan malın mevcutlarda artış yaratması nedeniyle Ticari Mallar Hesabının borcuna kaydedilmekte olduğunu biliyoruz. Satıcıya iade edilen mal ise, stoklarda azalma yaratacağından, Ticari Mallar Hesabının alacağına kaydedilerek muhasebeleştirilir. Mal alışlarında ayrıca KDV ödendiği için alışların iadesinde KDV'nin iadeye isabet eden tutarının iptal edilmesi, yani İndirilecek KDV hesabının da alacaklandırılması gerekir. Borçlandırılacak hesap veya hesaplar, alış koşullarına göre belirlenecektir. A İşletmesi, Çağdaş İşletmesinden daha önce kredili aldığı malın 50.000,00 + 5.000,00 KDV TL kısmını örneğe uygun olmaması nedeniyle 19.4.200. tarihinde iade etmiştir. Alış Iskontoları Çok miktarda mal alımı, devamlı bir yerden alım veya alınan malın kalitesindeki düşüklük gibi nedenlerle sonradan satıcıdan iskonto istenebilir. İskonto, genel olarak fiyatta yüzde ile ifade edilen bir indirimdir. Alış anında fatura üzerinde mal bedeli ile iskonto tutarları ayrı ayrı gösterilmişse, sözkonusuiskonto bir fiyat belirlemesi işlemi olduğundan ayrıca kayda alınmaz. Alışın bedeli, iskontodan sonraki net tutardır. Burada sözü edilen iskonto, alıştan bir süre sonra elde edilen iskontodur. Elde edilen bu iskonto, önceden satın alınmış bulunan malın maliyetini azaltır. Örneğin, 100.000,00 TL alınmış bulunan mal için sonradan % 15 iskonto sağlanırsa, bu malın işletmeye maliyeti artık 100.000,00 TL değil, 85.000,00(100.000,00 - 15.000,00) TL olacaktır. Bu nedenle alış iskontoları, mevcut malın maliyetinde bir azalma yarattığından Ticari Mallar Hesabının alacağına kaydedilerek muhasebeleştirilir. A İşletmesi, Saran İşletmesinden daha önceki bir tarihte kredili olarak aldığı 300.000,00TL maliyetli mal için % 5 iskonto istemiş ve 2.4.200. tarihinde aldığı yazıyla bu isteğinin kabul edildiğini öğrenmiştir. Satışlar Satılan mal veya hizmet karşılığında alınan ya da tahakkuk ettirilerek alınacak değerler, satış gelirini (hasılatını) ifade eder. Satış aynı zamanda, işletmenin mal mevcudunda bir azalma ifadesidir. Satışın bu yönü, bilindiği gibi Aralıklı Envanter Yönteminde hemen kayda alınmaz; dönem sonundaki mal sayım ve değerlemesinden sonra azalmalar toplucaTicari Mallar Hesabından çıkarılır. Satış gelirleri ise, satış gerçekleştiğinde Tekdüzen Hesap Planına uygun olarak, "600 YURTİÇİ SATIŞLAR HESABI"nın ya da satış yurt dışına yapılmışsa, "601 YURTDIŞI SATIŞLAR HESABI"nın alacağına kaydedilir. Satış işleminde, mal satın alandan belirli oranda alınan KDV satışlara dahil edilmeyip, ayrıca 391 Hesaplanan KDV Hesabının alacağına kaydedilerek muhasebeleştirilmektedir. A İşletmesi 3.3.200. tarihinde 110 nolu fatura ile peşin olarak 75.000,00 + 7.500,00 KDV liralık mal satmıştır. 44 A İşletmesi 5.3.200. tarihinde Ten İşletmesine 304 nolu fatura ile 400.000,00 + 40.000,00 KDV TL mal satmıştır. Ten İşletmesi 440.000,00 TL fatura bedelinin 200.000,00 TL ödemiş, geriye kalan 240.000,00 TL için borçlu kalmıştır. Satış Giderleri Satış giderleri, satışlarla doğrudan ilgili olan giderlerdir. Bu giderler genellikle satılan malın müşteriye teslimine kadar yapılan ve işletme tarafından karşılanan taşıma ücretleri gibi giderlerdir. Bu tür giderler, Tekdüzen Hesap Planına göre, "760 PAZARLAMA SATIŞ VE DAĞITIM GİDERLERİ HESABI"nın borcuna kaydedilerek izlenir. A İşletmesi sattığı malı müşteriye taşıyan AS Kargo şirketine, 28.1.200. tarihinde 48 nolu fatura ile 15.000,00 + 1.500,00 KDV TL taşıma ücreti ödemiştir. Satıştan İadeler Alıcılar çeşitli nedenlerle daha önce satın aldıkları malın tamamını veya bir kısmını işletmeye iade edebilirler. Alıcının iadesi önceki satışın tamamen veya kısmen ortadan kalkması anlamındadır. Aralıklı envanter yönteminde yıl içinde satılan malın maliyeti 153 Ticari Mallar Hesabından çıkarılmadığı için geri alınan mal ile ilgili olarak Ticari Mallar Hesabına herhangi bir işlem yapılmaz; satıştan iadeler, satılan malların ne kadarının iade edildiğini ayrıca görmek bakımından satış bedeli üzerinden bir gelir tablosu hesabı olan "610 SATIŞTAN İADELER HESABI" nın borcuna kaydedilmesi suretiyle muhasebeleştirilir. Satıştan iadeler, işletmenin satış hasılatını azaltan bir işlemdir. A işletmesi Gürtop İşletmesinin daha önce tamamını kredili aldığı ancak beğenmeyip 10.4.200. tarihli ve 114 nolu faturayla iade ettiği 45.000,00 + 4.500,00 KDV TL malı geri almıştır. Kayıtta da görüldüğü gibi satıştan iade, satışı ortadan kaldırdığı için, bu satışa ait KDV'de ortadan kalkacağından 391 Hesaplanan KDV Hesabı borçlandırılmıştır. Satış Iskontoları Çok miktarda ve devamlı mal almak, erken ödemek veya başka nedenlerle sonradan müşteriye iskonto yapılabilir. Satış anında fatura üzerinde satış bedeli ile iskonto tutarları ayrı ayrı gösterilmişse, söz konusu iskonto, bir fiyat belirlemesi işlemi olduğundan ayrıca kayda alınmaz. Satış bedeli, iskontodan sonraki net tutardır. Satış iskontosu olarak ifade ettiğimiz iskonto, satıştan bir süre sonra alıcı (müşteri) lehine kabul edilen iskontodur. Alıcıya yapılan bu iskonto önceden yapılmış bulunan satış hasılatını azaltır. Örneğin 100.000,00 TL satılan bir mal için sonradan % 10 iskonto yapılırsa, satış hasılatı bu iskontodan sonra 90.000,00 (100.000,00 – 10.000,00) TL düşmüş olur. Satış hasılatını azaltıcı etkisi olan ve alıcıya yapılan bu iskonto, "611 SATIŞ İSKONTOLARI HESABI"nın borcuna kaydedilerek muhasebeleştirilir. Satış ıskontosu, işletmenin satış hasılatını azaltan bir işlemdir. A İşletmesi, 5.5.200. tarihinde alıcı Yazar İşletmesi'nin daha önce kredi ile almış olduğu 600.000,00 TL mal için istediği % 5 iskontoyu kabul etmiştir. 45 Yevmiye kaydında görüldüğü gibi, satış iskontosu alıcıdan olan alacağı, azaltacağı için de Alıcılar Hesabı alacaklandırılmıştır. Satılan Malların Maliyetinin Hesaplanması ve Muhasebeleştirilmesi Aralıklı envanter yönteminde mal satış karı veya zararı ancak dönemsonunda hesaplanır. Bilindiği gibi aralıklı envanter yönteminde, dönem içinde satışlar sadece hasılat yönü dikkate alınarak Satışlar Hesabı ile ilgilendirilerek kayda alınırken, satışı yapılan malların çıkışı ile ilgili olarak Ticari Mallar Hesabına bir kayıt yapılmamaktadır. Dolayısıyla dönemsonuna gelindiğinde satışlar bilinmekte, ancak bu satışların maliyeti bilinmemektedir. Çünkü Ticari Mallar Hesabına satılan malların kaydı yapılmadığından hesabın kalanı dönemsonu mal mevcudunu göstermez. Satılan malların maliyetini bulmak için mutlaka dönemsonunda malların sayımının yapılması gerekir. Sayım sonucu bulunan dönemsonu mal mevcudu, dönembaşı mal mevcudu ile dönem alışlarından oluşan mal toplamından (Ticari Mallar Hesabının borç kalanından) düşüldüğünde satılan malların maliyeti böylece bulunur. Aralıklı envanter yönteminde dönemsonu mal mevcudunu saptamak, satılan malın maliyetini ve buna bağlı olarak mal satış karını ya da zararını hesaplayabilmek için dönemsonunda stoklardaki malların sayımının ve değerlemesinin yapılması gerekir. A İşletmesinin dönemsonunda "153 Ticari Mallar Hesabı" nın borç kalanı 9.000,00 liradır. Yapılan sayımda mal mevcudunun 3.000,00 lira olduğu belirlenmiştir. Dönembaşı mal mevcudu +Alışlar Dönemsonu mal mevcudu Satılan malların maliyeti : 9.000,00 (Ticari Mallar Hesabının borç kalanı) : -3.000,00 : 6.000,00 Yapılan hesaplamadan sonra bulunan satılan malların maliyetinin dönem içinde kaydı yapılmadığı için, dönemsonunda Ticari Mallar Hesabından düşülerek "621 SATILAN TİCARİ MALLAR MALİYETİ HESABI" na aktarılır. Bu kayıttan sonra Satılan Ticari Mallar Maliyeti Hesabı ile Ticari Mallar Hesabının durumu şöyle olacaktır. Yapılan kayıtta Ticari Mallar Hesabı dönemsonu mal mevcudu olan 3.000,00 (9.000,00 6.000,00) lirayı gösterir duruma gelirken satılan malların maliyeti de hesaplara aktarılarak muhasebeleştirilmiş olur. Gelir tablosu hesabı olan Satılan Ticari Mallar Maliyeti Hesabı, Satışlar Hesabı, varsa iadeler ve iskontolar ile ilgili hesaplar diğer gelir tablosu hesapları ile birlikte "690 Dönem Karı veya Zararı Hesabı"na devredilerek kapatılır. DEVAMLI ENVANTER YÖNTEMİ Devamlı envanter yöntemi, dönem içinde her zaman mevcut malların miktarını ve maliyetini, bunun yanında satışların tutarını ve maliyetini gösterecek şekilde kayıt esasına dayalı bir sistemdir. Mevcut malın miktarının ve maliyetinin bilinmesi dönemsonu sayımına bağlı değildir. Bu bakımdan mal alım-satım işlemlerinin kayıt şekli, her an mevcudu gösterecek şekilde düzenlenir. Devamlı envanter yönteminin uygulanabilmesi için satılan herbir malın maliyetinin bilinmesi gereklidir. Mevcut malların maliyetinin her an bilinmesi için; 1) Satın alınan malların maliyetini oluşturan bütün unsurlar tek bir hesapta toplanır, 2) Satılan malların çıkış kaydı aynı hesaba maliyet tutarı ile yapılır. Bu nedenle her satışta satılan malın maliyetinin 46 bilinmesi zorunluluğu vardır. Mevcut malın maliyetinin her an bilinmesini sağlayacak şekilde alışlar ve alış giderleri "153 TİCARİ MALLAR HESABI" nda izlenir. Bu hesap mal alışlarında maliyetle borçlandırılır; satışlarda da yine maliyetle alacaklandırılır. Bunun sonucu olarak hesaba "maliyetle giriş, maliyetle çıkış" olduğundan Ticari Mallar Hesabının kalanı her an mevcut malın maliyetini verecektir. Satışı yapılan ve Ticari Mallar Hesabından maliyet ile çıkışı yapılan mal, "621 SATILAN TİCARİ MALLAR MALİYETİ HESABI"na devredilir. Bu devirle satılan malların maliyeti ayrı olarak izlenir duruma gelmiş olur. Bunun yanında satışlar da "600 YURTİÇİ SATIŞLAR HESABI"na kaydedildiğinde devamlı envanter yönteminin işleyiş yapısı tamamlanmış olur. Yapılan açıklamalar çerçevesinde, devamlı envanter yöntemine göre mal alım satım işlemlerinin izlenmesini şematik olarak şöyle gösterebiliriz: Mal satışı ile ilgili gider, iskonto ve iade işlemleri, yukarıdaki hesapların dışındaki gelir tablosu hesapları olan satış giderleri, iadeler ve iskontolarla ilgili hesaplara, aynen aralıklı envanter yönteminde olduğu gibi kaydedilir. Her satışta satılan malların maliyetinin bilinmesi ve kayda alınması, yapılan satışın sonucunun her an bilinmesine olanak sağlar. Çünkü satış ve bunun maliyeti biliniyorsa, satış hasılatı (geliri) ve satılan malın maliyeti karşılaştırılarak satış karı veya zararını her zaman görmek olanağı ortaya çıkar. Nitekim yukarıdaki şemada görülen Yurtiçi (varsa yurtdışı) Satışlar Hesabı ile Satılan Ticari Mallar Maliyeti Hesabı karşılaştırılarak satış karı veya zararı hesaplanır. Devamlı envanter yönteminde yardımcı defterlerin önemi büyüktür. Büyük defterdeki Ticari Mallar ana hesabı işletmenin elindeki toplam malların maliyetini verir. Ancak devamlı envanter yönteminin gereğini yerine getirebilmek için her tür malın maliyetini bilmek gerekir. Aynı tür malın ayrı ayrı tarihlerde veya ayrı satıcılardan alınması durumunda maliyetleri farklı olabilecektir. Bunun için mallara ilişkin bütün bilgilerin kolaylıkla görülebilecek ve izlenebilecek şekilde kayıtlanması zorunluluk olur. Bu ise sadece büyük defter kayıtları ile (ana hesaplar) olanaklı değildir. Bu nedenle Ticari Mallar Hesabının yardımcı defterleri olarak Stok Kartları düzenlenir. Stok kartı (yardımcı defter) giren, çıkan ve kalan malları miktar, birim fiyat ve tutar itibariyle gösterdiğinden malların maliyetini izleme olanağı sağlar. Yukarıda işleyiş biçimi ve koşulları belirlenen devamlı envanter yönteminin uygulanması her işletme için olanaklı değildir. Yöntemin uygulanması daha çok büyük hacim ve birim değeri yüksek, az mal çeşidi üzerine çalışan işletmeler için uygundur. Dönembaşı Mal Mevcudu Dönembaşı bilançosunda yer alan mal mevcudu, yevmiye defterine yapılan açılış kaydı ile "153 TİCARİ MALLAR HESABI"nın borcuna kaydedilir. Dolayısıyla dönembaşı mal mevcudu Ticari Mallar Hesabının borcuna ilk kayıt olarak geçer. Hesapta görülen tutar, dönembaşı mal mevcudunun maliyet bedelini gösterir. Alışlar Satın alınan mal, işletmenin mal mevcudunu arttırır. Aktif hesaplardaki artış borç kaydı ile muhasebeleştirildiğinden, mal alışları "153 TİCARİ MALLAR HESABI" nın borcuna kaydedilir. 47 Buna karşılık alacaklı hesap veya hesaplar alış koşullarına göre belirlenir. Satılan malın maliyeti ile ilgili maliyet bilgisinin elde edilebilmesi için malın maliyetini oluşturacak tüm maliyet unsurlarının toplu olarak bir hesapta yer alması gerektiğinden dönembaşı mal mevcudu, dönem içi alışları ve alış giderleri tek bir hesaba, Ticari Mallar Hesabına kaydedilir. (B) İşletmesi, 8.1.200. tarihinde Ali Yaşar'dan 12 nolu fatura ile birim fiyatı 5.000,00 TL olan AB malından peşin olarak 80 adet almış ve karşılığı olan 400.000,00 + 40.000,00 KDV TL ödemiştir. Bu kayıt büyük defter hesapları yanında ayrıca devamlı envanter yönteminin gereği olarak mevcudu ve birim maliyeti görmek ve izlemek için Ticari Mallar Hesabının yardımcı defteri özelliğindekiAB malının stok kartına da geçirilir. Alış Giderleri Satın alınan belirli bir malın fatura bedelinden ayrı olarak yapılan; taşıma ücreti, sigorta bedeli, gümrük bedeli gibi harcamalar alış giderlerini oluşturur. Bu giderler önce de belirtildiği gibi satın alınan malın maliyet unsurlarıdır. Bunun için doğrudan doğruya alışlarla ilgili söz konusu giderler "153 TİCARİ MALLAR HESABI" nın borcuna kaydedilir. B İşletmesi, satın aldığı malı işletmeye taşıyan Güney Taşıma Şirketine 48 nolu fatura ile taşıma ücreti olarak 24.2.200. tarihinde 15.000,00 + 1.500,00 KDV TL ödemiştir. Alıştan İadeler Alınan malın istenilen nitelikte olmaması ya da satıcı tarafından yanlış mal gönderilmiş olması gibi durumlarda malın tamamının veya bir kısmının satıcıya iade edilmesi söz konusu olabilir. Satıcıya malın iadesi, işletmenin mal mevcudunu azaltır. Bu nedenle alışta borçlandırılmış bulunan Ticari Mallar Hesabı bu kez alacaklandırılır. Alıştan iadeler satın alınan malda azalış yaratır. B İşletmesi daha önce Can Tuna'dan kredili olarak satın aldığı 90.000,00 + 9.000,00 KDV TL tutarındaki malı 15.4.200. tarihinde iade etmiştir. İade edilen mal daha önce kredili olarak alınmış olduğundan, bu iade ile işletmenin borcu, mal tutarı ile KDV kadar azalmıştır. Bu nedenle Satıcılar Hesabı borçlandırılmıştır. Ticari Mallar Hesabı iadenin yarattığı azalma için, İndirilecek KDV Hesabı da katma değer vergisinin iptali için alacaklandırılmıştır. İade edilen mal daha önce kredili değil de peşin alınmışsa, kuşkusuz daha önce ödenen bedel iadeden olayı tahsil edileceğinden, tahsil edilen para Kasa Hesabına kaydedilir veya hemen tahsil edilemezse bu durumda iade eden işletmenin malı iade edilen işletmeden alacağı doğacaktır. Alış İskontoları Alınan malın kalitesinde düşüklük, ambalajda bozukluk veya çok miktarda mal alımı gibi nedenlerle satıcıdan sonradan iskonto istenebilir. Satıcı bu isteği kabul ederse, yapılan iskonto kadar malın alış tutarı, dolayısıyla maliyeti düşecektir. Örneğin, 200.000.000 liraya alınmış bulunan mal için sonradan 25.000.000 lira iskonto sağlanırsa, bu malın işletmeye maliyeti artık 48 200.000.000 lira değil, 175.000.000 lira olacaktır. Bu nedenle alışlarla ilgili sonradan sağlanan iskontolar, daha önce Ticari Mallar Hesabının borcuna yazılan malın maliyetinin düşmesi sonucunu yarattığı için, Ticari Mallar Hesabının alacağına kaydedilerek muhasebeleştirilir. Bunun yanında satıcının yaptığı iskonto nedeniyle, işletmenin satıcıya borcu varsa, bu borcu azalacak; işletmenin satıcıya borcu yoksa işletme iskonto tutarını tahsil edecektir. B İşletmesi, daha önce Cantürk Limited Şirketi'nden kredili olarak satın almış olduğu 400.000,00 TL mal için 2.5.200. tarihinde % 5 iskonto sağlamıştır. Bu kayıt sonucunda önceden alınmış olan malın maliyeti 400.000.000 liradan 380.000.000 liraya düşmüş, işletmenin satıcıya olan borcu da 20.000,00 lira azalmış olmaktadır. İskonto malın alınışı sırasında, fatura üzerinde mal bedelinden düşülerek gösterilmişse, bu şekildeki iskontonun kaydına gerek yoktur. Çünkü alış faturasında gösterilen bu iskonto, bir fiyat belirlemesi niteliğinde olduğundan ayrıca kayda alınmaz. Satışlar Devamlı envanter yönteminde satış işleminin iki yönü vardır. Bunlardan birincisi; satılan mal karşılığında elde edilen satış hasılatı (geliri); ikincisi ise, satış hasılatının elde edilebilmesi için katlanılan ve işletmeden mal çıkışını ifade eden satılan malın maliyeti yönüdür. Buna göre, devamlı envanter yönteminde, yöntemin işleyişini gösteren şemada da görüldüğü gibi, satışlar; biri satış hasılatını, biri de satışın maliyetini gösteren iki madde ile Ticari Mallar Hesabı, Satışlar Hesabı ve Satılan Ticari Mallar Maliyeti Hesabı kullanılarak muhasebeleştirilir. Satış işleminin, satış hasılatı ve satılan malın maliyeti olmak üzere iki yönü vardır. B İşletmesi 13.8.200. tarihinde Arda Ticaret'e 207 nolu fatura ile yarısı peşin, yarısı kredili olmak üzere 3 adet AB malını 300.000,00 + 30.000,00 KDV TL satmıştır. 3 adet AB malının maliyeti (80.000,00 x 3 adet) 240.000,00 Tldır. Birinci madde, satış işleminden elde edilen satış hasılatı ile ilgili kayıttır. İkinci madde, yapılan satışın gider yönünü gösteren satılan malın maliyeti ile ilgili kayıttır. Bu maddede satışın gider yönünü ifade eden Satılan Ticari Mallar Maliyeti Hesabı maliyet değeri üzerinden borçlandırılırken, satılan malın çıkışı nedeniyle Ticari Mallar Hesabı alacaklandırılmıştır. Böylece Ticari Mallar Hesabının borç kalanı o andaki mevcut malı gösterirken Satışlar Hesabı ile Satılan Ticari Mallar Maliyeti Hesabının karşılaştırılması, yapılan satışın sonucunu yani karını ya da zararını verecektir. Ticari mallar farklı tarihlerde, çeşitli miktar ve maliyetlerle işletmeye satın alınır. Satın alınan mallar toptan satılmayıp, kısım kısım satıldığından satılan kısmın maliyetini satış anında hesaplamak güçtür. Bunun için uygulamada satılan malların maliyetlerinin "Satılan Ticari Mallar Maliyeti Hesabı"na devri haftalık, aylık veya üç aylık dönemler sonunda ve bazı maliyet saptama yöntemlerine göre yapılır. Satılan malın maliyetinin "Satılan Ticari Mallar Maliyeti Hesabı"na devrinde uygulanan ve bir takım varsayımlara dayandırılan maliyet saptama yöntemlerinden başlıcaları şunlardır: 1. Gerçek Maliyet Yöntemi: Satılan malın maliyetinin doğrudan doğruya gerçek satın alınış maliyeti üzerinden belirlenmesidir. Çok sayıda ve küçük birimler halinde mal alıp satan 49 işletmelerle birbirine karışan (sıvı, arpa, buğday gibi) malları alıp satan işletmeler her sattıkları malın maliyetlerini saptamaları olanaksızdır. Buna karşılık az sayıda, büyük ve yüksek değerli birimler (taşıtlar, makina, mobilya gibi) mal alıp satan işletmeler Gerçek Maliyet Yöntemini uygulayabilirler. 2. İlk Giren İlk Çıkar Yöntemi: Bu yöntemde ilk satın alınan (giren) malın önce satılacağı varsayılır. Bunun için satılan (çıkan) malların maliyeti, ilk satın alınan malın maliyetinden başlamak üzere bir sıra içinde belirlenir. 3. Son Giren İlk Çıkar Yöntemi: Bu yöntemde satışların en son alınan maldan yapılacağı varsayılır. Bu nedenle satılan malların maliyeti, son satın alınan malın maliyetinden başlamak üzere geriye doğru bir sıra içinde belirlenir. 4. Ortalama Maliyet Yöntemi: Bu yöntem kendi içinde "Ağırlıklı Ortalama Yöntemi" ve "Hareketli Ortalama Yöntemi" olarak ikiye ayrılır. Ağırlıklı ortalama maliyet yönteminde maliyet, değişik tarihlerde farklı fiyatlarla yapılan tüm alışların toplam maliyetlerinin, toplam miktara bölünerek bulunacak bir ortalamaya göre saptanır. Hareketli ortalama yöntemi, ağırlıklı ortalama maliyet yönteminin devamlı envanter yönteminde uygulanabilir duruma getirilmiş şeklidir. Bu yöntemde ortalama maliyet her alışta tekrar hesaplanır. Bunun için her mal alışta yeni alınan malın miktarı mevcut malın miktarına, maliyeti de mevcutların maliyetine eklenip, toplam maliyeti toplam miktara bölerek bir dahaki mal alışına kadar kullanılacak ortalama maliyet hesaplanır. Satış Giderleri Satış giderleri aralıklı envanter yönteminde de açıklandığı gibi, satışlarla doğrudan doğruya ilgili olan, satılan malın müşteriye teslimine kadar yapılan ve işletme tarafından karşılanan taşıma giderleri gibi giderlerdir. Bu giderler, Tekdüzen Hesap Planına göre "760 PAZARLAMA SATIŞ VE DAĞITIM GİDERLERİ HESABI"nın borcuna kaydedilerek muhasebeleştirilir. B İşletmesi sattığı malın müşteriye nakli için 20.4.200. tarihinde 120 nolu fatura ile Ekspres Kargo'ya 25.000,00 + 2.500,00 KDV TL ödemiştir. Satıştan İadeler Daha önce işletmeden mal satın alan müşteri çeşitli nedenlerle aldığı malın tamamını veya bir kısmını iade edebilir. Bu işlem daha önce yapılmış olan satışın iptalidir. Dolayısıyla satış için yapılmış bulunan kayıt işleminin de iptali gerekir. Ancak satılan malların ne kadarının iade edildiğini ayrıca ve toplu olarak görebilmek için satıştan iadeler Satışlar Hesabının borcuna kaydetme yerine işlemin niteliğini yansıtan ve gelir tablosu hesabı olan "610 SATIŞTAN İADELER HESABI"na kaydedilir. B İşletmesi, müşteri Deniz Koçak'ın daha önce kredili olarak satın almış olduğu (M) malından iade ettiği 120.000,00 + 12.000,00 KDV TL kısmı 10.5.200. tarihinde geri almıştır. Bu malın maliyet değeri 90.000,00 liradır. Yukarıdaki birinci madde, malın alıcı tarafından iadesi nedeni ile alıcıdan olan alacağının iade edilen mal bedeli ve KDV kadar silinmesini göstermektedir. İkinci madde ise, alıcı tarafından iade edilen malın geri alınmasının (girişinin) kaydını gösterir. Daha önce satılan mal, hasılat elde etmek amacı ile aktif tükenmesi şeklinde düşünülerek, yani gider olarak Satılan Ticari Mallar Maliyeti Hesabında kayda alınmıştı. Şimdi ise, 90.000,00 TL maliyetli mal, alıcının (müşterinin) iadesi nedeniyle tekrar aktifler arasına girdiğinden Ticari 50 Mallar Hesabında bir artış, bunun karşılığında Satılan Ticari Mallar Maliyeti Hesabında bir azalış yapılmıştır. Satış İskontoları Malın istenilen nitelikleri taşımaması veya çeşitli nedenlerle alıcı-müşteri sonradan iskonto talebinde bulunabilir ya da satıcının kendisi alıcının satın aldığı malın belirli bir büyüklüğe ulaşması nedeniyle müşteriye sonradan iskonto yapabilir. Müşteriye yapılan iskonto, satışlardan elde edilen satış hasılatını azaltır. İskonto tutarı doğrudan Satışlar Hesabından düşmek yerine, müşterilere ne kadar iskonto yapıldığını ayrıca ve topluca görebilmek amacıyla "611 SATIŞ İSKONTOLARI HESABI"na kaydedilir. Satış hasılatını azaltan satış iskontoları Satışlar Hesabının borcuna kaydedilmez. B İşletmesi, 15.8.200. tarihinde alıcı Ahmet Güler'in daha önce kredi ile aldığı 200.000,00 TL fatura bedelli mal için istediği %4 iskontoyu (200.000,00 x %4 = 8.000,00) kabul etmiş ve alıcıya bildirmiştir. Satış iskontosu doğrudan doğruya satış sırasında fatura üzerinde gösterilerek yapılmışsa, bu ıskonto bir fiyat ayarlaması sayılacağından ayrıca kayda alınmaz; satış bedeli de iskonto tutarından sonraki tutar kabul edileceğinden, satış hasılatı bu tutar üzerinden Satışlar Hesabına kaydedilir. Devamlı EnvanterYönteminde Dönemsonu İşlemleri İşlemlerin açıklanmasında görüldüğü gibi devamlı envanter yönteminin esası, üç temel hesap üzerine kurulmuştur. Bu hesaplardan Ticari Mallar Hesabı bir bilanço hesabı olup borç kalanı, o anda mevcut olması gereken malların maliyet bedeli üzerinden değerini verir. Diğer iki hesap, Satışlar Hesabı ve Satılan Ticari Mallar Maliyeti Hesabı gelir tablosu (sonuç) hesaplarıdır. Yurtiçi Satışlar (ve Yurtdışı Satışlar) Hesabı bir gelir hesabı, Satılan Ticari Mallar Maliyeti Hesabı ise, bir gider hesabıdır. Eğer dönem sonunda yapılan envanterde (sayım ve değerlemede) mevcut malların değeri Ticari Mallar Hesabının borç kalanı kadar bulunursa (fire, çalınma vb. nedenlerle eksiklik çıkmazsa) mal satış karı ya da zararı satışlarla, satılan malların maliyetinin karşılaştırılması suretiyle bulunur. Bu amaçla sonuç hesapları olan Yurtiçi (ve varsa Yurtdışı) Satışlar Hesabı ile Satılan Ticari Mallar Maliyeti Hesabı ve varsa Pazarlama Satış ve Dağıtım Giderleri Hesabı, Satıştan İadeler Hesabı, Satış İskontoları Hesabı da "690 Dönem Karı veya Zararı Hesabı" na devredilerek kapatılır. Bu şekilde mal ile ilgili hasılat ve giderler bir yerde toplanmış olur. Bu konu 16. Ünitede "Dönen Varlıklara Ait Dönemsonu İşlemleri" kapsamı içinde tekrar ele alınacaktır. HAZIR DEĞERLER VE MENKULKIYMETLER İşletmelerin günlük faaliyetlerinin sonunda kasalarında başka varlıklara bağlanmamış Türk parası ve yabancı para mevcudu bulunur. İşletmeler, özellikle Türk Lirası cinsinden paralarının bir kısmını işletmenin işlem yaptığı ve kredi aldığı bankalarda açtırdıkları vadesiz ticari mevduat hesaplarına yatırırlar ve ödemelerinin bir kısmını bu hesaplar üzerine düzenlenmiş çeklerle yaparlar. Yine, işletmenin elinde bulunan nakit fazlasının bir kısmı istenildiği zaman paraya çevrilme olanağı bulunan hisse senedi, tahvil, hazine bonosu, gibi menkul kıymetlere bağlanabilir. Bu menkul kıymetlerin hem likiditesi yüksektir; hem de işletmeye, türüne göre kar payı, satış karı ve faiz geliri gibi getiriler sağlar. HAZIR DEĞERLERİN KAPSAMI VE İZLENİLEN HESAPLAR Hazır değerler, nakit olarak elde veya bankada bulunan para ve para gibi kullanılan varlıklar ile istenildiği zaman paraya çevrilme olanağı bulunan varlıkları kapsar. Bu kapsama giren varlıkların 51 muhasebeleştirilmesinde Tekdüzen Hesap Planında "10-HAZIR DEĞERLER" grubunda yer alan şu ana hesaplar kullanılır: 100 KASA 101 ALINAN ÇEKLER 102 BANKALAR 103 VERİLEN ÇEKLER VE ÖDEME EMİRLERİ (-) 108 DİĞER HAZIR DEĞERLER 100 Kasa Kasa, işletmenin nakit parasını, nakit giriş çıkışlarını ifade eden bir terim olarak kullanılır. İşletmenin para hareketleri "100-KASA HESABI"na kaydedilerek izlenir. Kasaya değişik zamanlarda giren ve çıkan paralar bu hesaba kaydedilir. Kasa hesabı, kasaya para girdiğinde borçlanır; kasadan para çıktığında da alacaklanır. Buna göre; para artışı olduğunda hesabın borcuna, para azalışı (çıkışı) olduğunda hesabın alacağına kayıt yapıldığından kasa hesabı borç kalanı verir. Çünkü çıkan para hiçbir zaman mevcuttan fazla olamaz. Kasa hesabının borç kalanı kasa mevcudunu gösterecektir. 1.A İşletmesi 12.2.200. tarihinde Tur İşletmesinden 45 nolu fatura ile peşin olarak 200.000,00 + 20.000,00 KDV TL tutarında mal satın almış ve bedelini ödemiştir. 2.A İşletmesi aynı gün Konut Ticarete 66 nolu fatura ile 80.000,00 + 8.000,00 KDV liralık mal satmış ve bedelini tahsil etmiştir. Yevmiye kayıtlarında görüldüğü gibi para girişinde Kasa Hesabı borçlandırılırken, para çıkışlarında alacaklandırılmaktadır. Tekdüzen Hesap Planına göre yabancı paralar da "100 Kasa Hesabı"nda izlenmektedir. Yabancı paralar, TL cinsinden Kasa Hesabına kaydedilecektir. Dolayısıyla Kasa Hesabındaki toplam nakit tutarı, TL ve yabancı paraların TL tutarlarının toplamından oluşacaktır. Otel Mistral, 10.1.200. tarihinde otelden ayrılan müşteriden 500,00 + 50,00 KDV TL tutarındaki hesabına karşılık "1 $ = 1 TL" üzerinden 550Amerikan Doları almıştır. Yevmiye kaydında görüldüğü gibi müşteriden alınan yabancı para, o gün alındığı kur üzerinden ve TL cinsi olarak Kasa Hesabının borcuna kaydedilerek muhasebeleştirilmektedir. Kasa Hesabı, birden çok kasası bulunan işletmelerde Merkez Kasa, Bölge Kasası; yabancı para tutan işletmelerde de Yabancı Para Kasası - Dolar, Mark, Sterlin gibi yardımcı hesaplar ile birlikte kullanılabilir. 101 Alınan Çekler Çek bir bankaya hitaben yazılmış ve yasada belirtilen hükümlere göre düzenlenmiş bir ödeme emri niteliğinde olan özel belgedir. Çek, şu bilgileri kapsar: 1. Çek kelimesi, eğer çek Türkçeden başka bir dilde yazılmış ise o dilde "Çek" karşılığı olarak kullanılan kelime, 52 2. Hem yazı hem de rakamla gösterilmiş ödenecek tutar (kayıtsız ve şartsız belli bir bedelin ödenmesi için havale), 3. Ödeyecek kişinin (muhatap-banka) adı, 4. Ödeme yeri, 5. Keşide günü ve yeri, 6. Çeki çeken kişinin imzası. Bir çekin çekilebilmesi için bankada çeki çeken kişinin (keşidecinin) emrine ayrılmış bir karşılığın bulunması gerekir. Çekte vade yoktur. İbraz edildiğinde ödenir. Çek keşide edildiği yerde ödenecekse 10 gün; başka bir şehirde ödenecekse 1 ay, aynı kıtada bir yerde ödenecekse yine 1 ay; başka bir kıtada ödenecekse 3 ay içinde tahsil edilmelidir. Çek üzerindeki hakkın devredilmesi için yapılan işleme ciro denir. Ciro ve teslim ile çek üzerindeki haklar devredilmiş olur. Ciro, çekin arkasına yeni lehdarın (çekin devredildiği kişinin) adı yazıldıktan sonra veya yazılmadan imzalanması yoluyla yapılır. Cironun kayıtsız ve şartsız yapılması gerekir.Aşağıda çek örneği verilmiştir. İşletmeler bazen sattıkları malların veya yaptıkları hizmetleri karşılığını veya üçüncü kişilerden alacaklarını çek olarak tahsil ederler. Çeki alan işletme genellikle çeki hemen tahsil eder. Ancak bazen bir süre bekletilebilir veya herhangi bir nedenle çekin tahsil tarihi, çekin alındığı tarihi aşabilir. Bu durumda olan çekler "101 ALINAN ÇEKLER HESABI"nda izlenir. Gerçek ve tüzel kişiler tarafından işletme emrine düzenlenmiş veya işletmeye ciro edilmiş olup, henüz tahsil için bankaya verilmemiş olan çekler, Alınan Çekler Hesabının borcuna kaydedilir. Çekin tahsil edilmesi, başkasına ciro edilmesi gibi nedenlerle elden çıkan çekler de söz konusu hesabın alacağına kaydedilir. Dolayısıyla hesap borç kalanı verir. Bu kalan üçüncü kişilerden alınıp da henüz tahsil edilmeyen veya ciro edilmeyen eldeki mevcut çek tutarını verecektir. 1. A İşletmesi 4.4.200. tarihinde Yılmaz Ticarete 435 nolu fatura ile 150.000,00 + 15.000,00 KDV tutarında mal satmış olup, karşılığında müşteriden ayrı bankalara ait 65.000,00 TL ve 100.000,00 TL tutarında iki çek almıştır. 2. İşletme 11.4.200. tarihinde Pak Pazarlamadan 86 nolu fatura ile 200.000,00 + 20.000,00 KDV TL mal satın almış, bunun karşılığında 120.000,00 TL ödemiş ve daha önce müşteriden almış olduğu 100.000,00 TL tutarlı çeki ciro etmiştir. 3. İşletme, 12.4.200. tarihinde elinde bulunan 65.000,00 TL tutarlı çeki bankaya ibraz ederek tahsil etmiştir. Yabancı para üzerinden düzenlenen çekler de alındıkları tarihteki kura göre TL cinsinden Alınan Çekler Hesabının borcuna kaydedilir. Alınan Çekler Hesabı, bankaya tahsile verilip henüz tahsil edilmemiş olan ve elde mevcut bulundurulan çekler ayrımı dikkate alınarak, "Cüzdandaki Çekler", "Tahsildeki Çekler" veya Yabancı para üzerinden düzenlenmiş çekler de dikkate alınarak, "Cüzdandaki TL Çekler", "Tahsildeki TL Çekler", "Cüzdandaki Yabancı Paralı Çekler" gibi yardımcı hesaplarla birlikte kullanılır. Bankalar İşletmeler, belirli büyüklüğü aşması nedeni ile kasada tutmak istemedikleri paralarını, güvence altına almak, verimli duruma getirmek ve banka hizmetlerinden kolay ve ucuz yararlanmak gibi 53 çeşitli amaçlarla bankaya yatırırlar. Bankaya parasını yatıran bir kişi veya işletme için kendi adlarına açılan cari hesap o kişinin veya işletmenin bankada parası -mevduatı- olduğunu gösterir. Mevduat bankaya yatırılan paralar anlamındadır. Bankada açılan hesaba yatırılan paralar mevduatı artırır; çekilen paralar ise, mevduatı azaltır. Bu şekildeki işlemlere genellikle mevduat işlemleri veya alacaklı cari hesaplar adı verilir. Mevduat işlemleri işletmenin bankadaki para miktarında değişme yaratır. Değişme mevduatın çoğalması veya azalması yönünde meydana gelebilir. İşletme dışında, değişik nedenlerle üçüncü kişilerin hesaba yatırdıkları paralar mevduat hesabında artış yaratırlar. Hesap sahibinin verdiği talimat gereği bankanın hesap sahibi adına yaptığı tahsilat da mevduatı artırır. Hesap sahibi tarafından çekilen tutarlar veya hesap sahibinin emri üzerine banka tarafından üçüncü bir kişiye ya da işletmeye hesaptan yapılan ödemeler mevduat hesabında azalma meydana getirirler. Mevduat, işletmenin bankadaki parasını ifade ettiğine göre işletmenin bir varlık unsuru olmaktadır. Bir varlık niteliğinde olan mevduat "102 BANKALAR HESABI"nda izlenir. Bankalar Hesabı, işletmenin istediği anda (vadesiz) ve belli bir sürenin sonunda (vadeli) çekmek üzere yurt içi ve yurt dışı banka ve benzeri finans kurumlarına yatırılan ve çekilen, Türk Parası ile yabancı paraların izlendiği hesaptır. Bankalara nakit olarak veya hesaben yatırılan paralar Bankalar Hesabının borcuna; nakit olarak çekilen veya hesaben kullanılan paralar da hesabın alacağına kaydedilir. Bankalara mevduat olarak yatırılan ve çekilen yabancı paralar aynı hesaba, işlem tarihindeki kura göre, Türk Lirası karşılığı üzerinden kaydedilir. Bankalar Hesabı, mevduat türüne ve mevduatın bulundurulduğu bankalara göre; Vadesiz TL Mevduat, Yurt Dışı Bankalar - Vadesiz Mevduat, Bloke Mevduat gibi yardımcı hesaplarla birlikte kullanılır. A İşletmesi, 15.1.200. tarihinde İş Bankasına 400.000,00 TL yatırarak vadesiz bir mevduat hesabı (alacaklı cari hesap, a.c/h) açtırmıştır. A İşletmesi, 20.1.200. tarihinde İş Bankası'ndan aldığı dekonttan, işletmeye 100.000,00 TL borcu bulunan San Ticaret'in bu borcunu işletmenin İş Bankası'ndaki hesabına yatırdığını öğrenmiştir. A İşletmesi, 1.2.200. tarihinde Güneş Seyahat Acentasına 49 nolu fatura ile 200.000,00 + 20.000,00 KDV TL mal satmış, karşılığında o günün kuru üzerinden 420 EUR almış ve 420 EUR 54 aynı gün Yapı Kredi Bankası'ndaki vadesiz döviz tevdiat hesabına yatırmıştır (1 EUR alış kuru 500,00 TL dir). Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri İşletmeler bankadaki mevduatlarından ödemeleri genellikle çek keşidesi yoluyla yaparlar. Bankadaki hesaptan doğrudan doğruya para çekmek ve ödeme yapılacak kişiye o parayı vermek yerine, çoğunlukla bankadaki hesaptan para çekme işlemi, ödeme yapılacak kişinin emrine keşide edilen bir çek ile yapılır. Bilindiği gibi çek bankaya ibraz edildiğinde ödenir. Ancak çeki elinde bulunduran kişi çeki hemen tahsil etmeyebilir. Bu durumda çekin verildiği gün ile paranın çekildiği gün ayrı tarihler olabilir. Çek verildiği gün tahsil edilmediğinde o gün işletmenin bankadaki mevduatında bir azalma meydana gelmez. Ancak işletme bankadaki parasına keşide ettiği çek tutarı kadar azalmış gözü ile bakmalıdır. Bu açıklamalar çerçevesinde, bankadaki mevduat hesabı üzerine verilen çekler iki şekilde kayda alınabilir: 1. Çek verildiğinde doğrudan doğruya Bankalar Hesabı çek tutarı kadar alacaklandırılır. Bu şekilde bankadaki para miktarı çek tutarı kadar hemen azaltılmış olmaktadır. Böyle bir uygulama bankadan kullanılabilecek para miktarını doğrudan görme durumu sağlar. 2. Üçüncü kişilere verilen çek ve ödeme emirleri, lehdarı tarafından bankadan tahsil edilinceye kadar "103 VERİLEN ÇEKLER VE ÖDEME EMİRLERİ HESABI"nda izlenir. Kişilere çek ve ödeme emri verildiğinde hesap alacaklandırılır, çek ve ödeme emirlerinin bankadan tahsil edildiği anlaşıldığında hesap borçlandırılır. Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri Hesabı borçlandırıldığında Bankalar Hesabına alacak kaydedilecektir. Bunun sonucunda bankadaki mevduat hesabındaki fiili azalma hesaplara aktarılmış olur. 1. A İşletmesi 25.5.200. tarihinde Gür Pazarlamadan 150 nolu fatura ile 450.000,00+ 45.000,00 KDV TL tutarında mal almış ve karşılığında satıcıya aynı tutarda Akbank'taki vadesiz mevduat (a.c/h) üzerine keşide ettiği bir çek vermiştir. 2. İşletme Akbank'tan 12.6.200. tarihinde aldığı dekonttan, Gür Pazarlamaya verilen 495.000,00 TL tutarındaki çekin tahsil edildiğini öğrenmiştir. Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri Hesabı, işletmenin bankadaki hesabından ödenmek üzere ödeme, virman (başka bir hesaba aktarma) veya havale talimatı verildiğinde de yukarıdaki şekilde işlem görür. Söz konusu hesap aynı zamanda verilen çekin veya ödeme emrinin Türk Lirası veya yabancı para oluşuna göre yardımcı hesaplarla birlikte kullanılır. Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri Hesabı alacak kalanı veren pasif yapıda ve geçici bir hesap olup, kalanı işletme tarafından düzenlenerek verilen çeklerle, verilen ödeme ya da havale emirlerinden henüz banka tarafından ödenmemiş olanların tutarını gösterir. Bu nedenle hesap, bilançoda hazır değerler grubu içinde bir indirim (-) şeklinde yer alır. Diğer Hazır Değerler Yukarıda ele aldığımız değerlere girmeyen ancak nitelikleri itibariyle hazır değer sayılan pullar, vadesi gelmiş kuponlar, tahsil edilecek banka ve posta havaleleri (yoldaki paralar) 55 gibi değerler, olarak ifade edilir ve "108 DİĞER HAZIR DEĞERLER HESABI"nda izlenir. Hesap, izlenecek değerlere göre; Vadesi Gelmiş Kuponlar, Pullar, Tahsil Edilecek Banka Havaleleri gibi yardımcı hesaplarla kullanılır. Diğer hazır değerler grubuna giren değerler elde edildiğinde Diğer Hazır Değerler Hesabı borçlandırılır; elden çıkarıldığında da alacaklandırılır. Bu nedenle hesap borç kalanı veren bir hesap bir varlık hesabıdır. İşletme 2.4.200. tarihinde, işletmede kullanılmak üzere 25,00 liralık damga pulu ve 10,00 liralık posta pulu satın almıştır. MENKULKIYMETLER Menkul kıymetler, faiz geliri veya kar payı sağlamak veya fiyat değişmelerinden yararlanarak kar elde etmek amacı ile geçici bir süre elde tutulmak üzere alınan hisse senedi, tahvil, hazine bonosu, finansman bonosu, yatırım fonu katılma belgesi, kar-zarar ortaklığı belgesi, gelir ortaklığı senedi gibi menkul kıymetleri kapsar. Bu kapsama giren ve geçici yatırım olarak ifade edilen menkul kıymetlerin muhasebeleştirilmesinde Tekdüzen Hesap Planında "MENKUL KIYMETLER" grubunda yer alan şu ana hesaplar kullanılır: 110 HİSSE SENETLERİ 111 ÖZEL KESİM TAHVİL, SENET VE BONOLARI 112 KAMU KESİMİ TAHVİL, SENET VE BONOLARI 118 DİĞER MENKUL KIYMETLER 119 MENKUL KIYMETLER DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ KARŞILIĞI (-) Menkul kıymetler hesap grubunda görüldüğü gibi, menkul kıymetlerle ilgili değer azalma karşılıkları ile ilgili olan ve pasif yapıda olup alacak kalanı veren "119 Menkul Kıymetler Değer Düşüklüğü Karşılığı Hesabı" bir indirim (-) olarak menkul kıymetler grubunda ele alınmıştır. Bir şirkete sürekli ortak olmak amacıyla alınan hisse senetleri ve değişik nedenlerle uzun süre (1 yıldan fazla) elde bulundurulan tahvil, senet ve bonolar "Mali Duran Varlıklar" grubu içinde "Bağlı Menkul Kıymetler Hesabı" ile "İştirakler Hesabı"nda izlenecektir. Aşağıda, geçici yatırım niteliğindeki menkul kıymetler; hisse senetleri ve tahvil, senet ve bonolar olmak üzere iki ana grupta ele alınıp incelenecektir. Hisse Senetleri Bir ünvana sahip, esas sermayesi muayyen paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız mamelekiyle mesul bulunan şirkete "ANONİM ŞİRKET" denir. Türk Ticaret Kanunundaki tanımdan anlaşılacağı gibi, anonim şirketin sermayesi belirli paylar karşılığında çıkarılan ve şekli kanunla belirlenmiş bulunan belgelere "hisse senedi" denir. Dolayısıyla hisse senedi bir ortaklık belgesidir. Hisse senetleri nama veya hamiline yazılı olabilir. Nama yazılı olan hisse senetlerinde ortakların adı yazılıdır. Hamile yazılı olanlarda ise, ad yazılı değildir; taşıyana aittir ve teslim yoluyla el değiştirir. Hisse senedi sahipleri, yıl sonunda şirket kar eder ve bunu dağıtmaya karar verirse, sahip olunan pay oranında kar payı (temettü) alırlar. Şirket kar etmediği veya kar dağıtımı yapmadığı durumlarda hisse senedi sahiplerine bir ödeme yapılmaz. İşletmenin, iştirak amacı dışında, geçici yatırım amacı ile gelirinden ve fiyat değişmelerinden yararlanmak, ancak nakit ihtiyacı duyulduğunda da satmak üzere satın alınan hisse senetleri "110 HİSSE SENETLERİ HESABI"nda izlenir. İştirak amacı ile alınmış olan hisse senetleri bu hesaba alınmaz. İşletmenin diğer işletmelere ortak olmak amacıyla yaptığı sermaye yatırımları "242 İŞTİRAKLER HESABI" veya "245 BAĞLI ORTAKLIKLAR HESABI"nda izlenir. Hisse senetleri, üzerinde yazılı olan nominal değerin dışında bir değerle alınıp satılabilirler. Satın alınan hisse senetleri alış bedeli üzerinden Hisse Senetleri Hesabı borçlandırılarak, satıldıklarında ise, aynı bedel üzerinden alacaklandırılarak kayda alınırlar. Alış nedeniyle ödenen komisyonlar, hisse senetlerinin kaydı maliyet değeri üzerinden değil de alış bedeli üzerinden yapıldığından, Tekdüzen Hesap Planındaki "65 Diğer Faaliyetlerden Olağan Gider ve Zararlar" grubundaki ilgili gider hesabına kaydedilir. 56 İşletme, 1.7.200. tarihinde geçici yatırım amacı ile Doğan A.Ş. hisse senetlerinden adedi 75.00 TL 7.000 adet satın almış ve bedelini ödemiştir. Ayrıca bu alış için 20.000,00 TL komisyon ödemiştir. Zararına bir satış olsaydı, alış bedeli ile satış bedeli arasındaki zarar "655 Menkul Kıymet Satış Zararları Hesabı"nın borcuna kaydedilerek muhasebeleştirilecekti. İşletmenin elinde bulunan hisse senetlerinden bazılarına ait kar payları tahsil edilebilir duruma geldiğinde ilgili kar payı kuponu hisse senedinden kesilerek tahsil edilir veya bir bankaya tahsil edilmek üzere verilebilir. Bu kar payı işletmenin karları arasına katılmak üzere "64 Diğer Faaliyetlerden Olağan Gelir ve Karlar" grubundaki "640 İştiraklerden Temettü Geliri Hesabı"na kaydedilir. İşletme, 2.5.200. tarihinde elindeki hisse senetlerinden kar payı tahsil edilebilir duruma gelmiş olanların kuponlarını keserek, karşılığı olan 65.000,00 lira tutarındaki kar payını (temettü) tahsil etmiştir. Geçici yatırım için veya ortak olmak ve uzun süre elde bulundurmak amacı ile alınmış bulunan hisse senetlerine ait temettü, Tekdüzen Hesap Planında "640 İştiraklerden Temettü Geliri Hesabı"na kaydedildiğinden yukarıdaki kayıtta aynı hesap kullanılmıştır. Tahvil, Senet ve Bonolar İşletmeler, fiyat değişmelerinden ve faiz gelirinden yararlanmak amacıyla ve geçici yatırım niteliğinde özel ve kamu kesimine ait tahvil, senet ve bono satın alıp menkul kıymetler olarak varlıklarının arasına katabilir. Tahvil, anonim şirketler, Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) ve kamu kuruluşlarının borç para bulmak amacı ile belirli bir faiz oranı üzerinden aldıkları borç para karşılığında verdikleri ve borç senetleri niteliğinde olan belgelerdir. Tahvili elinde bulunduranlar, o tahvili çıkaran şirketlerden veya kuruluşlardan alacaklı olan kişilerdir. Elinde tahvil olan kişi veya kuruluş, şirket kar etsin veya etmesin faiz dönemi sonunda tahvili çıkaran şirketten veya kuruluştan faiz alır. Menkul kıymet niteliğinde olan çeşitli senet ve bonolar vardır. Bunların başlıcaları şunlardır: Gelir Ortaklığı Senetleri, Finansman Bonosu, Kar ve Zarar Ortaklığı Belgeleri, Hazine Bonoları, Yatırım Fonu Katılım Belgeleri. Saydığımız belli başlı senet ve bonoların ortak özellikleri, işletme tarafından, faiz gelirinden veya başka ad altında bir getiriden ve fiyat değişmelerinden yararlanmak amacıyla satın alınmalarıdır. Tahvil, senet ve bonolar ait oldukları işletme, kurum ve kuruluşlar dikkate alınarak, işletmenin sahip olduğu tahvil, senet ve bonolardan özel sektör tarafından çıkartılmış olanlar "111 ÖZEL KESİM TAHVİL, SENET VE BONOLARI HESABI"nda; Devletin çeşitli daireleri, idareleri ve kuruluşları ile yerel yönetimlerin çıkardığı tahvil, senet ve bonolar "112 KAMU KESİMİ TAHVİL, SENET VE BONOLARI HESABI"nda izlenir. İşletme özel kesim tarafından çıkartılmış tahvil, senet ve bono satın aldığında, "111 Özel Kesim Tahvil, Senet ve Bonoları Hesabı" alış bedelleri üzerinden borçlandırılır; bu değerler herhangi bir nedenle elden çıkarıldığında ise, hesap yine alış bedeli üzerinden alacaklandırılır. Dolayısıyla hesap borç kalanı verir bu kalan işletmenin elindeki tahvil, senet ve bonoları alış bedeli üzerinden gösterecektir. 57 İşletme, 1.7.200. tarihinde, nominal değeri 5.000,00 TL olan % 60 faizli tahvillerden geçici yatırım amacıyla, 100 adedini toplam 650.000,00 TL peşin olarak satın almıştır (Tahvillerin faiz dönemi 1 Ocak-31Aralık'tır). Tekdüzen Hesap Planında, satış bedeline dahil işlemiş faizin ayrı bir hesapta izlenmesi benimsenmemiştir. Bunun için yukarıdaki örneğe göre 1 Temmuz'da satın alınan tahvilleri 1 Ocak – 1 Temmuz arasındaki işlemiş faiz tutarı, alış bedelinden düşülerek ayrı muhasebeleştirilmemiş, satın alınan tahviller alış bedeli üzerinden Özel Kesim Tahvil, Senet ve Bonoları Hesabının borcuna olduğu gibi kaydedilerek muhasebeleştirilmiştir. Ancak tahvillerle birlikte tahsil edilebilir duruma gelmiş kuponlar da alındığında, bu kuponlar tahsil edilecek faiz tutarı üzerinden, hisse senetlerindeki kar payı kuponlarında olduğu gibi, "108 Diğer Hazır Değerler Hesabı"na alınır; tahviller de faiz tutarları satın alma bedelinden düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden "111 Özel Kesim Tahvil, Senet ve Bonoları Hesabı"na kaydedilir. İşletme 10.1.200. tarihinde, nominal değeri 5.000,00 TL olan % 60 faizli tahvillerden 20 adedini tahsil edilebilir durumda olan faiz kuponları ile birlikte 170.000,00 TL peşin olarak satın almıştır. (Tahvillerin faiz dönemi 1 Ocak–31Aralık olup tahsil edilebilir durumdaki faiz kuponlarının tutarı 5.000.00 x 0.60 x 20 adet = 60.000,00TLdır.) Tahvil, senet veya bonoların alışı için ödenen komisyonlar varsa, hisse senetlerinde olduğu gibi, bu menkul değerler maliyet değeri üzerinden değil de alış bedeli üzerinden kaydedildiğinden, "65 Diğer Faaliyetlerden Olağan Gider ve Zararlar" grubundaki ilgili gider hesabına kaydedilir. İşletmenin elinde bulunan tahvil, senet ve bonolar alış değerinin altında veya üstünde bir fiyatla satılabilir. Satışta, satış bedeli ile alış bedeli arasında bir fark olduğunda ve bu fark kar olarak ortaya çıkarsa, bu kar "645 Menkul Kıymet Satış Karları Hesabı"nın alacağına, fark zarar olarak ortaya çıkarsa, bu zarar "655 Menkul Kıymet Satış Zararları Hesabı"nın borcuna kaydedilerek muhasebeleştirilir. İşletme 10.7.200. tarihinde, toplam 650.000,00 TL satın almış olduğu 100 adet tahvilin tamamını 620.000,00 TL peşin olarak satmış ve bedelini tahsil etmiştir. Yukarıdaki bütün açıklamalarda ve örneklerde ele alınan özel kesim tahvili yerine Kamu Kesimi tahvili, senedi veya bonosu olduğunda, işlemler yine aynı olacak, ancak bu kez "111 Özel Kesim Tahvil, Senet ve Bonoları Hesabı" yerine "112 Kamu Kesimi Tahvil, Senet ve Bonoları Hesabı" kullanılacaktır. Diğer Menkul Kıymetler Yukarıda ele alınan hisse senetleri, kamu ve özel sektör tarafından çıkarılmış bulunan tahvil, bono ve senetlerin dışındaki, altın, altın dışı kıymetli madenler gibi değerler diğer menkul kıymetler olarak ele alınır ve "118 DİĞER MENKUL KIYMETLER HESABI"nda izlenir. Diğer menkul 58 kıymetler grubuna giren değerler satın alındığında, alış bedeli üzerinden Diğer Menkul Kıymetler Hesabı borçlandırılır, satıldığında da hesap yine alış bedeli üzerinden alacaklandırılır. Bu nedenle hesap borç kalanı veren bir hesap olup, kalanları alış bedeli ile gösterir. ALACAKLAR İşletmeler ticari faaliyetleri kapsamında yer alan mal ve hizmet faturalarının bedelini önceki ünitede de gördüğümüz gibi nakit veya çek alarak tahsil edebilirler. Ancak, iş yaşamında mal satış bedelinin bu şekilde tahsili her zaman mümkün değildir. İşletmelerin mal satış hasılatını artırmak için kredili satış yapmaları yaygın bir uygulamadır. Eğer, kredili satış yapılan kişi ya da kuruluşa güven duyuluyorsa, bu satış bedeli için senet bile alınmayarak belirli bir tutara kadar açık cari hesap kredisi olanağı sağlanabilir. Bu durumda müşterilerden/alıcılardan senetsiz ticari alacak doğar. Günümüzde ticari alacakların senede (bono ya da poliçeye) bağlanması daha yaygın uygulamadır. Satılan malların bedeli karşılığı alınan alacak senetleri, işletmenin bu alacağına tahsil açısından bir güvence sağlayacağı gibi bu senetlerin ciro edilerek ödemede kullanılması ve iskonto ettirilerek vadesinden önce nakde dönüştürme olanaklarını sağlar. İşletmelerin ticari faaliyetlerinin yani mal ve hizmet satışının dışında meydana gelen çeşitli alacakları da olacaktır. ALACAKLARIN SINIFLANDIRILMASI VE TİCARİALACAKLAR İşletmelerin faaliyetleri sırasında çeşitli işlemlere bağlı olarak nitelik itibariyle birbirinden farklı alacakları doğar. Tekdüzen Hesap Planı bu alacakları: 1) Ticari Alacaklar ve 2) Diğer Alacaklar şeklinde iki ana grupta toplamıştır. İşletmenin toplam alacakları içinde genellikle en önemli tutarı oluşturan ticari alacaklar; işletmenin ticari ilişkileri, diğer bir ifadeyle satılan mal ya da hizmetler sonucu oluşan senetsiz ve senetli alacakların tümünü kapsar. Bu şekildeki bir ayrım, işletme faaliyetlerine ilişkin analizlerin daha doğru ve sağlıklı sonuç vermesi için de gereklidir. Ticari alacaklar dışında kalan, yani müşterilere mal ya da hizmet satışı sonucu doğmayan; çeşitli kişi veya işletmelere ödünç verme vb. nedenlerle meydana gelen "diğer alacaklar" içinde yer almaktadır. Tekdüzen Hesap Planında alacaklar için yapılan ikinci bir ayrım da, bu alacakların tahsil edilebilme süreleri açısından iki gruba bölümlenmesidir: A. Bir yıl veya bir faaliyet dönemi içinde tahsil edilecek alacaklar (Dönen Varlıklar/Kısa VadeliAlacaklar), B. Bir yıldan daha uzun sürede tahsil edilecek alacaklar (Duran Varlıklar/Uzun Vadeli Alacaklar). Bu ünitede işletmenin ticari faaliyetlerinden kaynaklanan Ticari Alacaklar ayrıntılı olarak ele alınacak ve bu arada diğer alacaklara da kısaca değinilecektir. Ticari alacaklar, işletmenin ticari faaliyetleri nedeniyle ortaya çıkan senetli ve senetsiz alacakları kapsar. Bu kapsam içinde bulunan alacaklar, Tekdüzen Hesap Planında "12. TİCARİ ALACAKLAR" grubunda yer alan şu ana hesaplarda izlenir: 120ALICILAR 121ALACAK SENETLERİ 122ALACAK SENETLERİ REESKONTU (-) 126 VERİLEN DEPOZİTO VE TEMİNATLAR 127 DİĞER TİCARİALACAKLAR 128 ŞÜPHELİ TİCARİALACAKLAR 129 ŞÜPHELİ TİCARİALACAKLAR KARŞILIĞI (-) ALICILAR İşletmenin ana faaliyetleriyle ilgili olarak, alıcıya malın teslimi veya gönderilmesi ya da bir hizmetin görülmesi ile bunların karşılığının para olarak tahsili aşamasında bir süre olduğunda "açık hesap" niteliğinde satışa bağlı ve alıcıdan (müşterinden) tahsil edilecek bir alacak doğar. Bu alacaklar, daha önce satış işlemlerinin muhasebeleştirilmesinde görüldüğü gibi, "120 ALICILAR HESABI"nda izlenir. Alıcılar Hesabı kendilerine mal veya hizmet satılan kişi veya işletmelerden tahsil edilecek alacakların izlendiği bir hesaptır. "120 Alıcılar Hesabı" bir büyük defter hesabıdır. Ana hesap olması bakımından işletmenin mal satışından doğan alacakları toplam olarak veren, kimden ne kadar alacak olduğunu ayrı ayrı göstermeyen bir hesaptır. Alıcılara ait bireysel durumlar, ancak yardımcı defterlerde izlenir. Bu amaçla Alıcılar Hesabı; ve tek tek her bir müşteri için ayrı açılan yardımcı hesaplarla birlikte kullanılır. 59 Alıcılar Hesabı, satışın gerçekleşmesine bağlı olarak, kredili satışa konu olan malın ve hizmetin bedeli, alıcı adına ödenen giderler, satış sözleşmesi uyarınca hesaba yürütülen faizler gibi işlemler nedeniyle borçlandırılır; alıcının nakden ve hesaben yaptığı ödemeler, müşterinin kredili aldığı maldan yaptığı iadeler ile söz konusu mallara yapılan iskontolar gibi işlemler nedeniyle alacaklandırılır. Ana faaliyetler ya da stokların satışı dışındaki işlemlerden doğan alacaklar bu hesaba kaydedilmez. 1. İşletme, 4.6.200. tarihinde Ant Ticaret'e 105 nolu fatura ile tamamı kredili olarak 300.000,00 + 30.000,00 KDV TL tutarında mal satmıştır. 2. İşletme 5.7.200. tarihinde daha önce kredili mal sattığı Ant Ticaret'ten 150.000,00 TL tahsil etmiştir. ALACAK SENETLERİ İşletmelerin mal ve hizmet alım-satımı ile ilgili yaptıkları işlemler, para ile ilişkileri yönünden peşin işlemler ve kredili işlemler olarak ikiye ayrılır. Bilindiği gibi kredili işlemlerde satılan malın veya yapılan hizmetin karşılığı işlemin yapılmasından belirli bir süre sonra tahsil edilir. Bu kredili işlemler güvene dayalı sözlü bir anlaşma şeklinde olabileceği gibi, alacaklı olanların hakkını göstermede ve kanıtlamada kullanılabilecek yazılı bir belge de olabilir. Bu belgeler, Türk Ticaret Kanunu'nda kambiyo senetleri adı verilen "Poliçe", "Bono (emre muharrer senet)" ve "Çek" tir. Bu bölümde iş hayatında genellikle senetler olarak adlandırılan poliçe ve bono açıklanacaktır. POLİÇE genellikle üç taraflı ilişkiyi düzenleyen bir senettir. Alacaklının borçlusundan olan alacağını, kendisinin borçlu bulunduğu üçüncü bir şahsa devretme temeline dayanır. Poliçeyi düzenleyen kişi kendisine borçlu diğer bir kişiye poliçede adı belirtilen kimseye belli bir tutarı ödeme emrini verir. Muhatap poliçeyi kabul edip etmemekte serbesttir. Kabul ettikten sonra senedin esas borçlusu durumuna geçer. Poliçenin kabulü; muhatabın poliçenin üzerine "kabul edilmiştir" yazıp, imzalaması ile poliçeyi vadesinde ödeyeceğini onaylamasıdır. Poliçedeki taraflar; Poliçeyi düzenleyerek ödeme emrini veren kişi (keşideci), Poliçeyi ödeyecek kişi (muhatap), Poliçede belirtilen miktarı tahsil edecek kişi (lehtar) olmaktadır. Aşağıda kabul edilmiş bir poliçe örneği verilmiştir: Bono (Emre muharrer senet), Borçlu tarafından düzenlenen yazılı bir ödeme yükümlülüğüdür. Bono Türk Ticaret Kanunu'nun 688. Maddesine göre bazı şekil şartlarına tabidir. Bu şartlara göre bono; borçlu tarafından imza edilen, alacaklı emrine belirlenen tarihte ve yerde, kayıtsız ve şartsız belirli bir tutarın ödenmesi yükümlülüğünü kapsayan bir senettir (belgedir). Senedin üzerinde yazılı değere "nominal değer" denir ve senet bu değere ancak vade sonunda ulaşır.Aşağıda bir bono örneği verilmiştir: 60 Alacağın senede bağlanması sadece kanıt kolaylığı nedeni ile değildir. Senetler bazı durumlarda üçüncü kişiye olan borcun ödenmesinde, bir bankadaki ticari krediyi likit (nakit) bir duruma getirmek, diğer bir ifadeyle teminat olarak gösterilerek bankalardan kredi sağlamak amacıyla kullanılır. İşletmenin faaliyet konusunu oluşturan mal ve hizmet satışlarından kaynaklanan senede bağlanmış alacakları "121 ALACAK SENETLERİ HESABI"nda izlenir. Alacak Senetleri Hesabı, işletmenin faaliyet konusunu oluşturan mal ve hizmet satışları karşılığında alınan bono veya poliçelerin nominal tutarları üzerinden borçlanır. Hesap, senedin vadesinde doğrudan işletme tarafından veya banka aracılığı ile tahsil edilmesi, üçüncü kişilere ciro edilmesi, başka bir senetle değiştirilmesi, şüpheli alacak haline gelmesi nedeniyle hesaptan çıkarılması, tahsil edilemeyip değersiz alacak haline gelmesi sonucu zarar yazılması gibi nedenlerle de nominal değer üzerinden alacaklanır. Bu nedenle Alacak Senetleri Hesabı borç kalanı verir; bu kalan mevcut alacak senetlerinin toplam tutarını gösterir. Alacak Senetleri Hesabı, senedin hesaba alınması ve hesaptan çıkmasını yaratan işlemler dikkate alınarak; Cüzdandaki Senetler, Tahsildeki Senetler, Teminattaki Senetler, Protestodaki Senetler, Takipteki Senetler adı altında açılacak yardımcı hesaplarla kullanılır. İşletmenin yabancı paralar üzerinden aldığı senetler varsa, bunlar da yabancı paralı senetler olarak ayrıca izlenebilir. Alacak senetlerinin durumunun değişmesi ile ortaya çıkacak işleme göre sadece yardımcı (tali) hesaplar arasında aktarma yapılır; ana hesap olarak Alacak Senetleri Hesabı ise aynı anda borçlanıp, alacaklanır. Satılan Mala Karşılık BonoAlınması Kredili satışlarda alıcıdan, satılan malın veya yapılan hizmetin bedeli olarak senet alınabilir. Alınan senet işletmenin senede bağlı bir alacağını ifade eder. Alınan bu senetler "Alacak Senetleri" büyük defter hesabına ve "Cüzdandaki Senetler" yardımcı hesabına borç kaydedilir. A İşletmesi, 20.4.200. tarihinde 124 nolu fatura ile 180.000,00 + 18.000,00 KDV TL tutarında mal satmış, bunun karşılığında alıcıdan 198.000,00 TL nominal değerli 3 ay vadeli senet almıştır. SenetsizAlacağa Karşılık BonoAlınması Açık hesap şeklindeki (senede bağlı olmayan) alacaklar, sonradan senede bağlanabilir. Bu şekilde düzenlenen senedin nominal değeri, anlaşmaya veya karşılıklı ilişkiye göre, senetsiz alacakla aynı tutarda olabileceği gibi, bazen gecikme faizini kapsayacak tutarda da olabilir. A İşletmesi 22.5.200. tarihinde müşterisi Can Atasoy'dan 200.000,00 lTL alacağına karşılık aynı tutarda ve 2 ay vadeli bir bono almıştır. Bu kayıtla işletmenin Can Atasoy'dan olan senetsiz alacağı senede bağlı bir alacak durumuna dönüşmüş olmaktadır. Örnekte A İşletmesi, müşterisi Can Atasoy'dan herhangi bir vade farkı istememiştir. Senet vade nedeniyle gecikme faizini kapsayacak şekilde de düzenlenmiş olabilirdi. Örneği bu yönde değiştirerek şöyle verebiliriz: A İşletmesi 4.8.200. tarihinde müşterisi Can Atasoy'dan 200.000,00 TL alacağına karşılık 3 ay vadeli 230.000,00 TL nominal değerli bir bono almıştır. 61 Bu yevmiye kaydıyla senetsiz alacak, senetli alacak şekline dönüşmüştür. Ancak görüldüğü gibi alınan senetle önceki alacak tutarı arasında fark vardır. Alacağın tahsili üç ay sonraya kaldığından, bu süre ile ilgili olarak faiz, senet tutarına eklenmiştir. Örnekte eklenen (230.000,00 – 200.000,00) 30.000,00 TL Tekdüzen Hesap Planına uygun olarak "642 Faiz Gelirleri Hesabı"nın alacağına kaydedilmiştir. SenetsizAlacağa Karşılık PoliçeAlınması Bilindiği gibi poliçe, bir kişinin mevcut alacağını, kendisinin borçlu olduğu üçüncü bir kişiye devretme temeline dayanır. Örneğin A, B'den alacaklı C'ye borçlu olsun. A'nın (keşidecinin) düzenleyip, B'ye (muhataba) kabul için gönderdiği poliçeyi B kabul ederse, vade sonunda C (lehdar) poliçeyi tahsil edecek, böylece A, alacağı ile borcunu mahsup etmiş, B'de A'ya ödeyeceği borcunu C'ye ödeyecek duruma gelmiş olur. İşlemin belirtilen sonuca ulaşması anlaşılacağı gibi poliçenin düzenlenip muhataba kabul için gönderilmesi, muhatabın bunu kabul etmesi ve sonra kabul edilmiş poliçenin lehtara verilmesi gerekir. Bütün bu işlemler belirli bir süre alır. Poliçenin kabul edilip gelmesine kadar olan bütün işlemler "9 NAZIM HESAPLAR" ile izlenebilir. Alacaklı bazı durumlarda alacağını senede bağlamak amacı ile kendi lehine poliçe düzenleyerek kabule gönderebilir. Bu durumda işletmenin alacaklı olduğu muhatabın kabul ederek işletmeye geri gönderdiği poliçe, işletme için bir alacak senedidir. A İşletmesi 5.4.200. tarihinde daha önce 280.000,00 TL alacaklı olduğu müşterisi Ali Duman'a kendisini lehtar göstererek kabule gönderdiği ve Ali Duman'ın kabul ettiği 61 gün vadeli 280.000,00 TL nominal değerli poliçeyi almıştır. Üzerinde muhatabın (poliçeyi kabul edecek kişinin) kabul imzası bulunsun veya bulunmasın, lehtarın (poliçeyi tahsil edecek kişinin) elinde bulunan bir poliçe senetli bir alacağı gösterir. Kabul edilmeyen bir poliçe keşideci tarafından ödenir. Dolayısıyla lehtarın elindeki poliçe senetli bir alacağı ifade eder. Keşideci, poliçeyi senetsiz bir borcu karşılığında verdiği için lehtarın keşideciden olan senetsiz alacağı, senetli bir alacak durumuna gelir. A İşletmesi 6.6.200. tarihinde müşterisi Coşkun Pınar tarafından Arda Doğan üzerine keşide edilmiş ve üzerinde kabul imzası bulunan 75.000,00 TLnominal değerli ve 1 ay vadeli lehtarı olduğu poliçeyi almıştır. İşletmenin aldığı ve lehtar olduğu poliçe ile senetsiz alacağı senetli şekle dönüştüğünden yevmiye kaydında söz konusu alacak, Alıcılar Hesabından düşülerek Alacak Senetleri Hesabına yazılmıştır. 62 Alacak Senetlerinin İşletme Tarafından Tahsili Alacak senetleri vade sonunda işletme tarafından doğrudan borçludan tahsil edilebilir. Bu durumda senet karşılığında senet üzerinde yazılı tutar kadar işletmenin kasasına para girer. A İşletmesi, 29.1.200. tarihinde vadesi gelen 125.000,00 TL nominal değerli senedi borçlusu Hikmet Güler'den tahsil etmiştir. Senetlerin Bankaya Tahsile Verilmesi ve Tahsili Alacak senetleri alacaklı tarafından tahsil edilebileceği gibi belirli bir komisyon karşılığında banka aracılığı ile tahsil edilebilir. Bu amaçla bankaya verilen senetler "Tahsildeki Senetler" yardımcı hesabına devredilir. Daha sonra banka senet tutarını tahsil edince, komisyon ve bazı giderleri düştükten sonra kalanı işletmeye öder veya işletmenin isteğine uygun olarak bankadaki hesaba alır. A İşletmesi 25.7.200. tarihinde vadesine 20 gün kalan ve borçlusu Ali Durmaz olan 150.000,00 TL nominal değerli alacak senedini tahsil edilmek üzere İş Bankasına vermiştir. A İşletmesi 15.8.200. tarihinde İş Bankasından aldığı dekonttan 25.7.200. tarihinde tahsil için vermiş olduğu 150.000,00 TL nominal değerli senedin bankaca tahsil edildiğini, 5.000,00 TL senet komisyonu düşüldükten sonra kalan 145.000,00 TL banka nezdindeki ticari mevduat hesabına geçirildiğini öğrenmiştir. Senetlerin Protesto Ettirilmesi ve TakibeAlınması Borçlular (muhataplar), vadesi gelen senetleri zamanında ödemeyebilirler. Bu durumda çeşitli işlemler yapılır. Kabulden veya ödemeden imtina, kabul etmeme veya ödememe protestosu denilen resmi bir vesika ile tespiti mecburidir. Ödememe protestosu, ödememe durumunun resmen saptanmasıdır. Bu da noterlikçe yapılır. Notere bu hizmeti için bir ücret ödenir. Protestodan sonra senet tutarının tahsil edilebilme olasılığı vardır. Protestoya karşın tahsil edilemeyen senetler için yasal yoldan takibe geçilir. Takibe verilen senet; senet tutarı, notere ödenen ücret varsa diğer ödemeler toplamı üzerinden takip edilir. Protesto edilen senet, işletmenin toplam senetli alacaklarının bir unsurudur. Ancak vadesi gelmemiş diğer senetlere göre tahsil olanağı yönünden farklı duruma gelmiştir. Bu durum ise, toplam alacakların incelenmesi sırasında ayrı bir anlam taşır. Durumu açık olarak belirtmek için protesto edilen senetleri, böyle bir ad taşıyan bir yardımcı hesapta toplamak daha uygun olur. Noter harcı ve varsa diğer ödemeler de bu alacakla birlikte tahsil edileceklerinden yapılacak muhasebe kaydı bunları da kapsayacak şekilde olmalıdır. 63 A İşletmesi 14.3.200. tarihinde, borçlusu Cahit Oral olan ve 12.3.200. tarihinde vadesi sona eren 200.000,00 TL nominal değerli senedi protesto ettirmiş ve protesto ücreti olarak 1490 nolu makbuz karşılığı 5.000,00 TL ödemiştir. A İşletmesi 25.3.200. tarihinde, 14.3.200. günü protesto ettirdiği 200.000,00 TL nominal değerli bonoyu protesto gideri olan 5.000,00 TL ile birlikte borçlusu Cahit Oral'dan tahsil etmiştir. Protestoya karşın tahsil edilemeyen senetler, bu aşamada yapılan harcamaların eklenmesi ile oluşacak toplam üzerinden yasal yoldan tahsil için takibe alınır. Diğer bir deyişle protestolu senet, tahsil edilmek için icra dairesine verilir. Bu duruma gelmiş alacak senetleri, "Takipteki Senetler" yardımcı hesabına alınır. V.U.K. m: 322'ye göre bu durumdaki alacaklar, şüpheli duruma düşmüş kabul edilir. A İşletmesi 10.3.200. tarihinde protesto ettirdiği 140.000,00 TL nominal değerli senedi, borçlusu Kaya Yıldız protestoya karşın ödemediğinden bu kez 20.3.200. tarihinde yasal yoldan takibe almıştır. Senet için daha önce 4.000,00 TL protesto gideri yapılmıştır. Senetlerin İskontosu Senetlerin vadelerinden önce, vade tarihine kadarki faiz ve komisyon indirilerek bankaya satılmasına senedin iskonto ettirilmesi veya kırdırılması denilir. Senedin bankaya iskonto ettirilmesi ile senedin mülkiyeti elden çıkar. Ancak senet banka tarafından tahsil edilinceye kadar senedi satan işletmenin sorumluluğu devam eder. Senedin borçlusu senet tutarını ödemediğinde, bankanın senet tutarını iskonto ettiren işletmeden isteme hakkı vardır. İşletmenin bu sorumluluğu, Nazım Hesaplarda izlenebilir. İşletme tarafından senedin bankaya iskonto ettirilmesi halinde senedin üzerinde yazılı değerin (nominal değer) tahsil edilemeyeceği açıktır. Çünkü, vadenin henüz gelmemiş olması nedeniyle senet iskonto ettirilen günde üzerinde yazılı değere sahip değildir. Senet üzerinde yazılan tutar ancak vade gününde söz konusudur. Senedin iskonto ettirilen günkü değeri, vade sonuna kadar olan süre için hesaplanacak faiz (iskonto) tutarı düşüldükten sonra geriye kalan değerdir. A İşletmesi, 1.7.200. tarihinde vadesine 60 gün kalmış olan 260.000,00 TL nominal değerli bir alacak senedini, paraya olan gereksinimi nedeniyle Akbank'a kırdırmış (paraya çevirmiş) 52.000,00 TL faiz kesildikten sonra kalan 208.000,00 TL tahsil etmiştir. Senetlerin Cirosu Senetler ciro edilerek başkasına devredilir. Ciro, senet üzerindeki hakkın üçüncü bir kişiye devredilmesidir. Bu şekildeki ciroya temlik cirosu denir. Burada senedin mülkiyeti ve alacaklıya 64 sağladığı bütün haklar ciro edilene geçer. Ancak iskonto işleminde olduğu gibi borçlu, senedini ödemediğinde ciranta (ciro eden) senet tutarını, senedi ciro ettiği kimseye ödemekle yükümlüdür. Böyle bir durumda senedi ciro eden kişi, senedi asıl borçlusundan tahsil etme yoluna gider. İşletme elindeki alacak senedini, bir borcunu veya satın aldığı mal ve hizmetin bedelini ödemek için ciro edebilir. A İşletmesi, 4.11.200. tarihinde satıcı Fatih Ömür'e olan 100.000,00 TL borcuna karşılık elinde bulunan ve borçlusu Hayati Gören olan 80.000,00 TL nominal değerli bir bonoyu ciro etmiş, kalan 20.000,00 TL borcunu nakten ödemiştir. Senetlerin Teminat Olarak Verilmesi Alacak senetleri bir borca veya yükümlülüğe karşı güvence oluşturmak amacı ile teminat olarak verilebilir. Teminat işlemi, teminat cirosu ve senedin teslimi ile tamamlanır. Teminat cirosunda amaç, senetten doğan alacak hakkını ciro edilen kişiye teminat olarak vermektir. Teminat olarak verilen senedin arkasına "Bedeli Teminattır" veya "Bedeli Rehindir" şeklinde bir not yazılması gerekir. Teminat cirosu ile elden çıkan senet, işletmenin senede bağlı alacaklarında bir azalma yaratmaz. Bu açıdan hiç bir kayıt yapılmaması düşünülebilir. Ancak bundan önceki senet işlemlerinde olduğu gibi değişik amaçlarla senetler cüzdanından çıkan veya durumunda fark olan alacak senetlerini, cüzdandaki senetlerden ayrı olarak göstermek doğru olur. A İşletmesi, 1.9.200. tarihinde Fevzi Yılmaz'dan 30.9.200. tarihinde ödenmek üzere 250.000,00 TL borç almış, karşılığında 5.11.200. vadeli 250.000,00 TL nominal değerli bir alacak senedini teminat olarak ciro etmiştir. Birinci madde işletmenin aldığı borç ile ilgilidir. İkinci madde teminat nedeniyle senetler cüzdanından çıkan senetlerin kaydıdır. Yapılan bu ikinci kayıtla, kaç liralık alacak senedinin teminat olarak verildiğini ve bu senetlerin artık cüzdanda bulunmadığını açık olarak görmeye olanak vermektedir. Yukarıdaki örnekte, işletmenin aldığı borç zamanında ödendiğinde ve teminat olarak verilen senet geri alındığında daha önce yapılan kaydın tersi bir kayıt yapılarak "Teminattaki Senetler" yardımcı hesabında kayıtlı senetler "Cüzdandaki Senetler" yardımcı hesabına devredilir. VERİLEN DEPOZİTO VE TEMİNATLAR İşletme üçüncü kişilere karşı bir işin yapılmasının üstlenilmesi veya bir sözleşmenin ya da diğer işlemlerin karşılığı olarak geri alınmak üzere karşı tarafa verilen depozito ve teminat niteliğindeki değerler "126 VERİLEN DEPOZİTO VE TEMİNATLAR HESABI"nda kayda alınır. Bu hesapta nakit olarak verilen bir yıl içinde geri alınacağı öngörülen depozito ve teminatlar izlenir. Bir yıldan fazla kalabilecek elektrik, su gibi abonelik için verilen depozitolar bu hesapta izlenmeyip, bunun yerine duran varlıklar grubunda izlenir. Verilen Depozito ve Teminatlar Hesabı; Gümrük İdarelerine, Resmi Kuruluşlara, Bankalara, Satıcılara, Alıcılara verilen depozito ve teminatlar gibi yardımcı hesaplarla birlikte kullanılabilir. Hesap, depozito ve teminat geri alındığında alacaklandırılır. 65 A İşletmesi, 10.4.200. tarihinde Devlet Malzeme Ofisinin ihalesine girmek için 500.000,00 TL nakdi teminat yatırmıştır. DİĞERALACAKLAR Herhangi bir ticari nedene dayanmadan meydana gelmiş ve en çok bir yıl içinde tahsil edilmesi düşünülen senetli, senetsiz alacaklar ile bu gruba ait şüpheli alacaklar "DİĞER ALACAKLAR" grubu olarak ele alınır. Bu kapsam içinde olabilecek alacaklar, Tekdüzen Hesap Planında şu ana hesaplarda izlenir: 131 ORTAKLARDANALACAKLAR 132 İŞTİRAKLERDENALACAKLAR 133 BAĞLI ORTAKLIKLARDANALACAKLAR 135 PERSONELDENALACAKLAR 136 DİĞER ÇEŞİTLİALACAKLAR 138 ŞÜPHELİ DİĞER ALACAKLAR Ortaklardan Alacaklar İşletmenin ana faaliyet konusu dışındaki ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan işlemler dolayısıyla ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar "131 ORTAKLARDAN ALACAKLAR HESABI"nda izlenir. Belirtilen nitelikte bir alacağın doğması durumunda Ortaklardan Alacaklar Hesabı borçlandırılır, alacağın tahsilinde de alacaklandırılır. Hesap, ortakların adlarına göre açılan yardımcı hesaplarla birlikte kullanılır. İştiraklerdenAlacaklar İşletmenin ana faaliyet konusu dışındaki işlemler nedeniyle ortaya çıkan işlemler dolayısıyla iştiraklerden (ortak olunan işletmelerden) olan alacaklar, "132 İŞTİRAKLERDEN ALACAKLAR HESABI"nda izlenir. Hesap, alacak doğduğunda borçlandırılır; tahsil edildiğinde de alacaklandırılır. İştiraklerden Alacaklar Hesabı, iştirakte bulunulan işletmelerin adlarına göre açılan yardımcı hesaplarla birlikte kullanılır. Bağlı OrtaklıklardanAlacaklar İşletmenin ana faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısı ile bağlı ortaklıklardan olan alacaklar "133 BAĞLI ORTAKLIKLARDAN ALACAKLAR HESABI"nda kayda alınır. Hesaba, alacak ortaya çıktığında borç, tahsil veya mahsup edildiğinde alacak kaydı yapılır. İşletmenin bağlı ortaklıklardan olan alacakları bu ortaklıkların adlarına göre açılan yardımcı hesaplarla birlikte kullanılır. PersoneldenAlacaklar ve Personele Verilen İşAvansları İşletmenin kendi personelinden olan alacakları "135 PERSONELDEN ALACAKLAR HESABI"nda izlenir. Hesap, personelden bir alacak doğduğunda borçlandırılır; tahsil edildiğinde alacaklandırılır. A İşletmesi, 20.8.200. tarihinde kamp hizmeti karşılığı olarak personeli Ali Çalışır'dan 80,00 + 8.00 KDV TL alacağı doğmuştur. Bir görevle bir yere gönderilen personele yapacağı işin tamamlanmasına kadar kendi gereksinmelerinde kullanımları için iş avansları verilir. Bu amaçla verilen tutar "Personel Avansları Hesabı"nın borcuna kaydedilir. Personelin görevini tamamlayarak geri döndüğünde, getirdiği ve yaptığı harcamaları gösteren belgelerin toplamı, işletmenin giderlerini oluşturur. Bu tarihte avansın harcanan kısmı ilgili gider hesabına borç, Personel Avansları Hesabına alacak kaydedilir. Yapılan giderlerin toplamı verilen avans tutarından az veya çok olabilir. Az olduğunda personelden tahsil edilecek, çok olduğu taktirde personele ek ödeme yapılacaktır. 66 A İşletmesi, 21.8.200. tarihinde mal alımı için görevlendirerek İzmir'e gönderdiği personeli Emin Bektaş'a yapacağı harcamalar karşılığında 100,00 TL avans vermiştir. Diğer ÇeşitliAlacaklar Ticari olmayan ve ortaklardan, iştiraklerden, bağlı ortaklıklardan ve personelden alacaklara dahil edilemeyen alacaklar, 136 DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR HESABI'nda izlenir. İşletmenin belirtilen nitelikte bir alacağı doğduğunda diğer çeşitli alacaklar hesabı borçlandırılır, söz konusu alacak tahsil edildiğinde hesap alacaklandırılır. Alacağın konusuna bağlı olarak hesap çeşitli yardımcı hesaplar ile birlikte kullanılır. DURAN VARLIKLAR İş yaşamında duran varlıklar denilince ilk akla gelen, işletmelerin faaliyetlerinde kullanılmak üzere edinilen ve yararlanılma süreleri bir yıldan daha uzun olan fiziksel yapıya sahip, elle tutulan, gözle görülen maddi duran varlıklardır. Bu varlıkların sayısı, türü ve değeri bir ticaret işletmesinde çok olmayabilir. Ancak, üretim işletmelerinde ve bazı hizmet işletmelerinde var olan maddi duran varlıkların değerleri yüksek tutarlara ulaştığından bu varlıklarla ilgili muhasebe işlemleri önem taşır. Maddi duran varlıklar içinde yer alan arazi ve arsalar, yeraltı ve yerüstü düzenleri, binalar, tesis, makine ve cihazlar, taşıtlar ve demirbaşlar ilk edinildiklerinde maliyet bedelleri üzerinden ilgili hesaplara kaydedilirler. Arsa ve arazi bir yana bırakılırsa, bütün maddi duran varlıkların ekonomik ömürleri sınırlıdır. Bu nedenle maddi duran varlıklarda meydana gelen değer kayıplarının, diğer ifadeyle amortisman giderlerinin dönemler itibariyle hesaplanıp, muhasebeleştirilmesi de çok önemlidir. Fiziksel bir yapıya sahip olmayan fakat işletmenin faaliyetlerine önemli katkılarda bulunan; haklar, şerefiye, kuruluş ve örgütlenme giderleri, özel maliyetler maddi olmayan duran varlıklar grubunda yer alırlar. Bunlar da maliyet bedelleri üzerinden ilgili hesaplarda aktifleştirilirler ve dönem sonlarında amortismana tabi tutulurlar. DURAN VARLIKLARIN TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI Tekdüzen Hesap Planında "Duran Varlıklar; bir yıldan veya normal faaliyet döneminden daha uzun sürelerde işletme faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi için kullanılmak amacıyla elde edilen ve ilke olarak bir yılda veya normal faaliyet dönemi içinde paraya çevrilmesi veya tüketilmesi öngörülmeyen varlıklar" olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımın kapsadığı varlıklar Tekdüzen Hesap Planında geniş tutulmuştur. Duran Varlıklar; Ticari Alacaklar (uzun vadeli), Diğer Alacaklar (uzun vadeli), Mali Duran Varlıklar, Maddi Duran Varlıklar, Maddi Olmayan Duran Varlıklar, Özel Tükenmeye Tabi Varlıklar, Gelecek Yıllara Ait Giderler, Gelir Tahakkukları ve Diğer Duran Varlıklar şeklinde sınıflandırılmıştır. MADDİ DURAN VARLIKLAR VE İLGİLİ HESAPLAR İşletme faaliyetlerinde kullanılmak üzere edinilen ve tahmini yararlanma süresi bir yıldan fazla olan fiziki varlıklar maddi duran varlıklar olarak adlandırılır. Bu kapsama giren varlıkların muhasebeleştirilmesinde Tekdüzen Hesap Planında yer alan şu ana hesaplar kullanılır: 250ARAZİ VEARSALAR 251 YERALTI VE YERÜSTÜ DÜZENLERİ 252 BİNALAR 253 TESİS, MAKİNAVE CİHAZLAR 254 TAŞITLAR 255DEMİRBAŞLAR 256DİĞERMADDİDURANVARLIKLAR 257 BİRİKMİŞAMORTİSMANLAR (-) 258 YAPILMAKTAOLAN YATIRIMLAR 67 Yukarıdaki hesaplar içinde yer alan "257 Birikmiş Amortismanlar" bir duran varlık hesabı olmayıp, duran varlıklarla ilgili olarak dönemsonunda hesaplanan amortisman paylarının birikimli olarak toplandığı pasif karakterli düzenleyici bir hesaptır. Her bir duran varlık için ayrılmış birikmiş amortismanlar, ilgili varlığın değerinden düşülmek suretiyle "net aktif değeri" bulunur. İşletmeler ihtiyaç duydukları duran varlıkları yapılmış, hazır olarak satın alabilirler; başka işletmelere sipariş vererek yaptırabilirler veya bizzat kendi işletmelerinde imal veya inşa edebilirler. Duran varlıklar tüm bu edinme şekillerinde, maliyet bedelleri üzerinden, aktifleştirilirler. İşletmelerin aktiflerinde yer alan çeşitli duran varlıklarla ilgili olarak kullanıldıkları süre içinde birçok harcamaların yapılması doğaldır. Bu harcamaların, dönem gideri olarak kayıtlanması veya yararlanılacakları süre içinde amorti edilmek üzere aktifleştirilmesi konusu doğru karara bağlanması gereken önemli bir husustur. Harcamaların aktifleştirilmesi veya gider olarak kaydedilmesi konusu doğru karara bağlanmadığı taktirde belirlenen kar veya zarar gerçeği yansıtmayacaktır. Maddi duran varlıklar elde edildikten sonra kullanıldıkları süre içinde bunlarla ilgili harcamaların muhasebeleştirilmesinde şu ilkeler temel alınmalıdır. Maddi duran varlıkları sadece iyi çalışır durumda tutmak üzere yapılan harcamalar dönem gideri olarak kaydedilmelidir. Yapılan harcama, ilgili duran varlığın verimini, önceden tahmin edilen hizmet süresini, dolayısıyla iktisadi değerini artırdığında aktifleştirilmelidir. İşletmelerin maddi duran varlıkları edindiklerinde satma amaçları olmasa da sonradan bunları çeşitli nedenlerle satabilirler. Duran varlıkların net aktif değerleri üzerinde bir bedelle satılmaları halinde satıştan kar elde edilir; tersine durumda ise, satış zararla sonuçlanmış olur. Arazi veArsalar Arazi, tarım faaliyetlerine ayrılan veya parsellenerek arsa haline getirilmeye uygun geniş toprak parçasına denir. Arsa ise, belediye sınırları içinde olup, inşaata elverişle parsellenmiş arazi parçalarına verilen addır. Arazi ve arsaların maliyet bedeli, satın alma bedeline; noter, tapu, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye gider ve harçları ve emlak vergisi eklenerek bulunur. Arazi ve arsalar, "250 ARAZİ VE ARSALAR HESABI"nda izlenir. Bu varlıklar edinildiğinde elde etme maliyeti üzerinden hesaba borç, elden çıkması veya nitelik değiştirmesi durumunda alacak kaydı yapılır. İşletme, 20.2.200. tarihinde ihtiyacı için 50.000,00 TL peşin olarak bir arazi satın almıştır. Bunun için emlak vergisi, noter harcı toplamı olarak 2.000,00 TL ödemiştir. Satın alınan arsa üzerinde mevcut bina ve tesislerin bulunması durumunda, bunların yıktırılması, enkazının atılması ve arsanın düzenlenmesi amacıyla yapılan harcamalar, arsa maliyetine eklenir; enkaz satışından sağlanan gelirler ise, arsa maliyetinden indirilir. Yapılmakta Olan Yatırımlar Yukarıda da belirtildiği gibi işletmeler ihtiyaç duydukları maddi duran varlıkları: Yapılmış, hazır olarak satın alabilirler. Başka işletmelere sipariş vererek veya yapımını ihale ederek sahip olabilirler. Bizzat kendileri imal ya da inşa edebilirler. İkinci şıkta belirtilen durumda, maddi duran varlığı imal ya da inşa etmeyi üstlenen işletmeye zaman zaman yapılan ödemeler "258 YAPILMAKTA OLAN YATIRIMLAR" hesabına borç kaydedilir. Söz konusu maddi duran varlığın yapımı tamamlanarak, işletmeye teslim edildiğinde "258 Yapılmakta Olan Yatırımlar Hesabı" alacaklandırılarak kapatılır; ilgili duran varlık hesabı borçlandırılır.Bu konuda örnekler diğer duran varlık kalemleri ele alınırken verilecektir. Üçüncü şıkta belirtilen durumda, işletmede yapımı süren ve tamamlandığında ilgili hesaba aktarılacak maddi duran varlık için yapılan her türlü hammadde ve malzeme, işçilik ve genel üretim giderleri için yapılan harcamalar da 258 Yapılmakta Olan Yatırımlar Hesabında izlenir. 68 Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri Herhangi bir işin gerçekleşmesini sağlamak veya kolaylaştırmak için; yeraltında veya yerüstünde inşa edilmiş her türlü yol, köprü, kanal, tünel, sarnıç, iskele, park, bahçe vb. yapılar "251 YERALTI VE YERÜSTÜ DÜZENLERİ HESABI"nda izlenir. Yeraltı ve yerüstü düzenlerinin yapımı tamamlanıncaya kadar yapılan harcamalar, "258 Yapılmakta Olan Yatırımlar Hesabı"na kaydedilir. Bu hesapta oluşan maliyet tutarı, yapım tamamlanınca "Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri Hesabı"nın, borcuna yazılarak devredilir. Yeraltı ve yerüstü düzenlerinin hizmet dışı kalması veya devredilmesi gibi durumlarda Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri Hesabı alacaklandırılır. İşletme, işyerinin çevresine duvar ördürmeye karar vermiş bu işin yapımına 10 milyonTL bir müteahhit firmaya vermiştir. A. 2.3.200. de müteahhit firmaya; bu tarihe kadar yapılan işler için düzenlenen hakediş raporuna dayanarak kesilen 4.000,00 + 400,00 TL fatura karşılığı nakden ödenmiştir. B. 3.4.200. de müteahhit firma işi bitirmiş; son hakediş raporuna dayanarak düzenlenen 6.000,00 + 600,00 TL fatura karşılığı nakden ödenmiştir ve iş müteahhit firmadan teslim alınmıştır. Binalar İşletme bakımından binalar, faaliyetlerin sürdürülmesi için belli amaçlarla tahsis edilmiş yapılardır. Bu tür yapılar "252 BİNALAR HESABI"nda izlenir. Hesap, bina edinildiğinde, daha sonra binanın ekonomik değerini artırıcı harcama yapıldığında ve yeniden değerlendirildiğinde borçlandırılır; bina herhangi bir nedenle aktifler arasından çıktığında da alacaklandırılır. Binalar; idari, işletme, mağaza binaları adı altında açılacak yardımcı hesaplarda da izlenir. Binalar, satınalınma sırasında yapılan tapu, noter harcı vb. harcamaların alış bedeline eklenmesi suretiyle maliyet üzerinden kayda alınır. A İşletmesi 2.2.200. tarihinde 100.000,00 + 10.000,00 KDV TL bir bina almış ve karşılığında İş Bankası nezdindeki hesap üzerine yazılmış bir çek vermiştir. Bu bina için ayrıca emlak vergisi, tapu ve noter harcı olarak 5.000,00 TL ödemiştir. İşletmeler genellikle ihtiyaçlarını ve isteklerini her yönüyle karşılayabilmek için, faaliyetlerini yürütecekleri türdeki yapıların yeni olarak inşasını tercih ederler. Bu konuda en çok izlenilen yol, söz konusu varlıkların yapımının müteahhit işletmelere ihalesidir. İnşaat sahibi işletme ile müteahhit işletme arasında yapılan sözleşmeye göre inşaat süresince gerçekleştirilen işler karşılığı yapılan hakediş ödemeleri, işin bitirilerek teslimine kadar geçici aktif bir hesap olan "258 Yapılmakta Olan Yatırımlar Hesabı"nda toplanır. Bu hesapta oluşan maliyet tutarı, inşaat tamamlanınca Binalar Hesabına borç yazılarak devredilir. Yapımı tamamlanan inşaatın maliyeti, ihale öncesi yapılan çeşitli harcamalar (proje hazırlığı, ilan, inşaat izni vb. işlemler) ile sözleşme gereği müteahhit işletmeye yapılan hakediş ödemeleri toplamından oluşur. 69 Tesis, Makine ve Cihazlar İşletme faaliyetlerinde kullanılan her türlü makine, tesis (elektrik, telefon, su buharı, havagazı, ısıtma, havalandırma, yangından koruma vb.) ve cihazlar ile bunların eklentisi ve bu amaçla kullanılan taşıma gerekleri "253 TESİS, MAKİNE VE CİHAZLAR HESABI"nda maliyetle muhasebeleştirilir. Bu hesaba gereken yardımcı hesaplar açılabilir. Büyük sanayi işletmelerinde bu varlıklar, maddi varlıklar içinde genellikle en önemli bölümü oluştururlar. Bu varlıkların edinilmesi ve kullanılır duruma getirilmesine kadar yapılan ve maliyeti oluşturmaları nedeniyle aktifleştirilmesi gereken giderler şöyle sıralanabilir: Fatura bedeli, Taşıma ve hamaliye giderleri, Gümrük vergileri, Taşıma sırasındaki sigorta giderleri, Varsa alımla ilgili vergiler (KDV dışında), Montaj öncesi depolama giderleri, Montajla ilgili diğer giderler. A İşletmesi 1.3.200. tarihinde 8.000,00 + 800,00 KDV TL bir makine satın almış, toplam 1.000,00 TL nominal değerli 2 alacak senedini ciro etmiş ve 7.800,00 TL bir banka çeki vermiştir. Bu makinenin nakli ve montajı için ayrıca 100,00 + 10,00 KDV TL ödemiştir. Ünitenin başında maddi varlıkların edinilme sırasında satma düşüncesi olmasa da bazı nedenlerle sonradan satılabileceklerini ve satış bedeli ile net aktif değeri arasındaki farka göre satıştan kar veya zarar meydana gelebileceğini belirtmiştik. Şimdi bu durumu biraz açalım ve örneklendirelim: Örneğin, işletmenin 1.000,00 TL satın aldığı bir makineden kullanıldığı süre için ayrılan amortisman paylarının 400,00 TL olduğunu varsayalım. Bu bilgilerin bilanço hesaplarındaki görünümü şöyle olacaktır: Makinenin net aktif değeri = Kayıtlı değeri - Birikmiş amortisman olduğuna göre; 1.000,00 – 400,00 = 600,00 TLdır. Bu makine 600,00 TLnın üzerinde bir bedelle satılırsa, satıştan kar elde etmiş demektir. Bu kar "679 Olağandışı Gelir ve Karlar Hesabı"na alacak yazılır. Makine 600,00 TL altında bir bedelle satılırsa, satıştan zarar elde edilmiş demektir. Bu zarar "689 Olağandışı Gider ve Zararlar Hesabı"na borç yazılır. Ayrıca, bu makine işletmeden çıktığı için "253 Tesis, Makine ve Cihazlar Hesabı" alacaklandırılarak, "258 Birikmiş Amortismanlar Hesabı" da borçlandırılarak kapatılır. Yandaki ele alınan 1.000,00 TL değerli ve birikmiş amortismanları 400,00 TL olan makine 800,00 + 80.00 KDV TL peşin satılmıştır. Bu kayıtta satılan makine ve birikmiş amortismanları ilgili hesaplardan çıkarılmış ve satıştan doğan kar, 679 Olağandışı Gelir ve Karlar Hesabına alacak kaydedilmiştir. 70 Taşıtlar İşletme faaliyetlerinde kullanılan her türlü taşıma araçları, "254 TAŞITLAR HESABI"nda izlenir. Taşıtlar alındığında hesap borçlanır; çeşitli nedenlerle elden çıktığında ise, alacaklanır. Taşıtlar, maliyet bedeli üzerinden muhasebeleştirilirler. Bir taşıtın maliyeti; alış bedeli, gümrük vergisi (ithal edildiyse), taşıma gideri, taşıma sırasında sigorta gideri, taşıt alım vergisi ve alımla ilgili diğer giderlerden oluşur. İşletme 1.4.200. tarihinde 12.000,00 + 1.200,00 KDV TL anahtar teslim bir kamyonet satın almıştır. Fatura tutarının 6.000,00 TLsını nakit olarak ödemiş 7.200,00 TLsını Vakıflar Bankası 1671 noluA.c/h. üzerine çekilmiş çekle ödemiştir. Maddi duran varlıkların kullanımları sırasında yapılan harcamalar sadece bunları çalışır durumda tutmak üzere yapıldıysa, dönem gideri olarak kaydedilmelidir; yapılan harcama o duran varlığın iktisadi değerini artırıyorsa aktifleştirilmeli, bir diğer ifadeyle ilgili bilanço hesabına kaydedilmelidir. İşletme, 14.8.200. tarihinde ticari mallarının naklinde kullandığı kamyonun normal bakımonarımı için 300,00 + 30,00 KDV TL ödemiştir. İşletme sahip olduğu kamyonun kasasını 22.11.200. tarihinde 5.000,00 + 500,00 KDV TL yeniletmiş, 1.500,00 TL nakit ve toplam 4.000,00 TL dört bono vermiştir. Demirbaşlar İşletmenin daha çok yönetim faaliyetleri sırasında yararlanılan kasa, hesap ve daktilo makineleri, evrak dolapları, masa, sandalye vb. büro eşyaları "255 DEMİRBAŞLAR HESABI"nda muhasebeleştirilir. Demirbaşlar da diğer maddi duran varlıklar gibi maliyet bedeli üzerinden muhasebeleştirilirler. Maliyeti oluşturan unsurlar, makinelerde olduğu gibidir. A İşletmesi, yönetim işlerinde kullanmak üzere 2.6.200. tarihinde 900,00 +90.00 KDV TL peşin olarak bir bilgisayar satın almıştır. MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLAR VE İLGİLİ HESAPLAR Herhangi bir fiziksel varlığı bulunmayan ve işletmenin belli bir şekilde yararlandığı veya yararlanmayı beklediği aktifleştirilen giderler ile belli koşullar altında hukuken himaye gören haklar ve şerefiyeler "26 MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLAR" grubunu oluşturur. Bu grubu oluşturan değerler Tekdüzen Hesap Planında şu ana hesaplarla izlenirler: 260 HAKLAR 261 ŞEREFİYE 262 KURULUŞ VE ÖRGÜTLENME GİDERLERİ 263ARAŞTIRMAVE GELİŞTİRME GİDERLERİ 71 264 ÖZEL MALİYETLER 267 DİĞER MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLAR 268 BİRİKMİŞAMORTİSMANLAR (-) İmtiyaz, patent, lisans, ticari marka ve ünvan gibi bedel ödenerek elde edilen bazı hukuki tasarruflar ile kamu otoritelerinin, işletmeye belirli alanlarda tanıdığı kullanma, yararlanma gibi yetkiler dolayısıyla yapılan harcamalar "260 HAKLAR HESABI"nda izlenir. Bir işletme devralınırken katlanılan maliyet (ödenen bedeller) ile söz konusu işletmenin rayiç bedelle hesaplanan net varlıklarının değeri arasındaki olumlu farklar "261 ŞEREFİYE HESABI"nda izlenir. İşletmenin kurulması, yeni bir şubenin açılması, işlerin sürekli olarak genişletilmesi için yapılan ve karşılığında maddi bir değer elde edilmeyen; iş ve piyasa etüvleri, şirket sözleşmesinin hazırlatılması, hisse senetlerinin basımı gibi giderler "262 KURULUŞ VE ÖRGÜTLENME GİDERLERİ HESABI"nda aktifleştirilir. İşletmede yeni ürün ve teknolojiler oluşturulması, mevcutların geliştirilmesi ve benzeri amaçlarla yapılan her türlü harcamalar ise, "263 ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME GİDERLERİ HESABI"nda aktifleştirilir. Kiralanan gayrimenkullerin geliştirilmesi veya değerinin sürekli olarak artırılması amacıyla yapılan giderler (normal bakım, onarım ve temizleme giderleri hariç) ile bu gayrimenkullerin kullanılması sırasında yararlanılacak ve kira süresinin sonunda mülk sahibine bırakılacak olan kalorifer tesisatı gibi varlıklar "264 ÖZELMALİYETLER HESABI"nda muhasebeleştirilerek aktifleştirilir. MALİ BORÇLAR İşletmeler bankalardan nakit kredilerden başka üçüncü kişi veya kuruluşlara üstlendikleri işleri yerine getirecekleri konusunda güvence vermek üzere teminat mektubu alabilirler. Bu teminat mektupları için bankaya sadece komisyon öderler. Mali borçlar kapsamına bankaların dışında sermaye piyasalarından sağlanan borçlar da girer. Anonim şirketler, tahvil çıkararak piyasadan uzun vadeli borçlanma olanağına sahiptirler. MALİ BORÇLARIN KAPSAMI VE İLGİLİ HESAPLAR Mali borçları, işletmelerin ticari borçlarından ve diğer borç türlerinden ayıran özellikleri; bu hesap grubunda yer alan borçların ya kredi kurumlarından sağlanan borçlarolması ya da sermaye piyasası araçları ile sağlanmasıdır. Tekdüzen Hesap Planında Kısa Vadeli Mali Borçlara ilişkin hesapların bazıları şunlardır: 300 BANKAKREDİLERİ 303 UZUN VADELİ KREDİLERİNANAPARATAKSİTLERİ VE FAİZLERİ 304 TAHVİLANAPARABORÇ, TAKSİT VE FAİZLERİ 309 DİĞER MALİ BORÇLAR Uzun Vadeli Mali Borçlara ilişkin en tipik örnek: 405 ÇIKARILMIŞ TAHVİLLER 300 BANKAKREDİLERİ İşletmeler yabancı kaynaklardan da yararlanmaları, yani borçlanmaları kaçınılmazdır. Bankalar, işletmelerin bu gereksinimlerini karşılayan en önemli mali kuruluşlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bankalar, çeşitli kaynaklardan sağladıkları paraları gereksinimi olan kişi veya kuruluşlara belirli bir faiz karşılığında kredi şeklinde verirler. Bankalar açısından verilen kredinin geri dönmeme riski vardır. Yani verilen her kredi, krediyi alan kişi veya işletmenin durumuna göre değişen oranda ödenmeme riski ile karşı karşıyadır. Bu riski belirlemek ve azaltmak amacıyla yapılacak değerlendirmeler için kredi talep edenin mali durumu ve ilgili konulara ilişkin bilgilere gereksinim duyulur. İşte bu amaçla bankalar, kredi talep eden kişi veya işletmelerden aşağıdaki belgeleri isterler ve kredi dosyalarına koyarlar: 1. Hesap vaziyeti (Bu belge basılı bir form olup, içinde işletmenin son üç yıla ilişkin bilanço ve gelir tabloları gösterilir.), 2. Ticaret sicil belgesi, 3. Ticaret ve Sanayi Odası veya dernek kaydı belgesi, 4. Şirketi temsile yetkililerin imza sirküleri (noterden onaylı), 5. Şirket ana sözleşmesi, 6. Diğer belgeler (Bankalar gerekli gördükleri her türlü belgelerin asıl veya suretlerini isteyebilirler). Yukarıdaki belgelerin elde edilmesinden sonra kredi isteyen işletme hakkında piyasada istihbarat yapılır. 72 Kredi isteyenin konusundaki yeterliliği, iş ahlakı ve karakteri, taşınır ve taşınmaz mal varlığı, diğer bankalarla ilişkisi, projelerinin gerçekliği, fon ve katma değer yaratma kapasitesi, yöneticileri, pazarlama ve fiyatlandırma etkinliği, teknolojisi, maliyet yapısı ve işçi sorunları gibi çok çeşitli bakımlardan değerlemeye tabi tutulur. Eldeki belgeler ve istihbarat sonuçlarına göre firmanın kredi değerliliği yani ne kadar kredi verilebileceği belirlenir. Kredi talebinin tutarı şube yetkisini aşıyorsa, öneri Genel Müdürlüğe aktarılarak yetkili organlarca karara bağlanması sağlanır. Sonuç olumlu olduğu takdirde bankayla müşteri arasında bir kredi sözleşmesi imzalanır. Bankalar kredi talep edenlere iki tür kredi sağlarlar: 1. Nakit Krediler 2. Nakit Olmayan Krediler (Teminat Mektupları ve Kefalet Kredileri) Nakit Krediler Nakit kredileri, bankaların müşterilerine ödünç para vermek suretiyle kullandırdıkları kredilerdir. Bu (ticari) kredilerin başlıcaları; iskonto, iştira, avans kredisi ve borçlu cari hesaptır. Bankaların kredi talebinde bulunan müşterilerine belirli bir rakamla sınırlı bir cari hesap açarak bu hesaptan kredi sınırları içinde borç para çekmelerine ve yatırmalarına olanak sağlarlar. Bankanın kredi olanağı sağladığı işletmeler adına açtığı bu hesaplarda, işletmelerin çektikleri ve yatırdıkları tutarlar kayda alınır. Bir işletme aldığı borçtan fazlasını bankaya yatırmayacağından, bu hesap açık kaldığı sürece bankaya borçlu olacaktır. Bu nedenle bu tür ilişki üzerine açılmış hesaplara "borçlu cari hesaplar" denir. Borçlu cari hesap şeklinde açılan krediler: 1.Açık krediler 2. Kefalet karşılığı krediler 3. Maddi teminat karşılığı krediler şeklinde sınıflandırılabilir. Bu şekillerde açılan krediler genellikle bir vade ile bağlı değildir. Ancak, banka 15 gün önceden haber vermek koşuluyla hesabı kapatma hakkına sahiptir. İşletme adına açılan borçlu cari hesaptan önceden belirlenen kredi limitini aşmamak koşuluyla gereksinimi olduğu zaman para çeker; para durumu elverişli olduğu zaman da bu hesaba yatırarak faiz giderini azaltmaya çalışır. Borçlu cari hesap kredilerinde bir yılda dört kez faiz (finansman) gideri tahakkuku dönemi bulunur. Bu dönemlerin sonları 31 Mart, 30 Haziran, 30 Eylül ve 31 Aralıktır. Kredi ne şekilde sağlanırsa sağlansın, alınan krediler bankaya olan bir borç olması bakımından pasif karakterli bir yabancı kaynak hesabı olan "300 Banka Kredileri Hesabı"nınalacağına uzun vadeli kredilerde 400 Banka Kredileri Hesabı'nın alacağına kaydedilir. Alınan kredilerin çeşitli şekillerde ödenmeleri halinde bu hesaba borç kaydedilir. "300 Banka Kredileri Hesabı" bir büyük defter hesabı olduğundan, çeşitli bankalardan alınan kredileri toplam olarak göstereceğinden kredi alınan herbir banka için yardımcı hesap açılması gerekir. Açık Krediler Açık krediler borç alanın imzasından başka bir teminata dayanmayan kredi türüdür. Bu krediler banka tarafından çok iyi tanınan kişi veya kuruluşlara açılır ve mali durumları diğer kredi türlerindekine göre daha dikkatli olarak izlenir. Bu kredilerin limiti, karşılığı olan kredilere göre nispeten daha düşüktür. Bir kişi veya kuruluşa açık kredi açılabilmesi için: 1. Mali durumunun ve faaliyet sonuçlarının iyi olması, 2. Uzun bir ticari geçmişe sahip olması, 3. Ticari ahlakının iyi olması, 4. Faaliyet konusunun güvenli olması, 5. İşlerinde deneyimli olması, 6. O banka şubesinde yeterli ticari mevduatı olması ve komisyonlu işler getirmesi, gibi koşullar aranır. İşletme, 2.4.200. tarihinde T. İş Bankasından 2.000,00 TL limitli kredi sağlamış ve banka nezdinde adına açılan borçlu cari hesaptan 500,00 TL çekmiştir. 2.000,00 liralık kredi limiti, işletmenin borçlanabileceği en yüksek tutarı ifade etmektedir. İşletme bu tutarı geçmemek üzere, ihtiyacına göre bu hesaptan para çekebilir; istediği zaman da bu hesaba para yatırabilir. 73 İşletme, 8.4.200. tarihinde T.İş Bankasına bir yazılı talimat vererek borçlu cari hesabından 1.500,00 TLlık bir tutarın, aynı banka nezdindeki ticari mevduat hesabına (A.c/h) aktarılmasını (virman) istemiştir. Madde kaydıyla işletmenin T.İş Bankasına olan kredi borcunda 1.500,00 TLlık bir artış olurken , yine aynı banka nezdindeki ticari mevduat hesabında da aynı tutarda bir artış olmuştur. Bu durumda işletme, İş Bankası tarafından kendisine sağlanan 2.000,00 TLlık açık kredinin tamamını kullanmıştır. Bu borcunu azaltmadan hesaptan tekrar kredi çekme olanağı kalmamıştır. 300 Banka Kredileri Hesabı, bir ana hesap olduğundan başka bankalardan çekilen krediler de bu hesapta yer alacaktır. Bu nedenle ayrı ayrı bankalardan alınan krediler için yardımcı hesapların açılması gerekir. Örneğimizde sadece T.İş Bankası borçlu cari hesaptan çekilen krediler yer almıştır. İşletme 10.4.200. tarihinde T.İş Bankasındaki Borçlu Cari Hesaba 800,00 TL yatırmıştır. “300 Banka Kredileri Hesabı”nın alacak kalanı 1.200,00 TL (2.000,00 – 800,00), 10.4.200. tarihinde işletmenin bankalara (örneğimizde T.İş Bankasına) olan borcunu gösterir. İşletme, daha önceki bir tarihte bir müşterisinden almış olduğu 300,00 TL'lik bir çeki 20.4.200. tarihinde T.İş Bankasına 15120 nolu kredi hesabından düşülmek üzere ciro etmiştir. 20.4.200. tarihi itibariyle hesabın alacak kalanı olan 900,00 (2.000,00 – 1.100,00) TL, işletmenin bankaya olan kredi borcunu göstermektedir. Bu durumda işletme, T.İş Bankasındaki 74 hesabından kredi limiti olan 2.000,00 TL kadar yeniden 1.100,00 TL çekebilir. Yukarıda da kısaca belirttiğimiz gibi bankalar borçlu cari hesap kredileri için yılda dört kez 31 Mart, 30 Haziran, 30 Eylül ve yıl sonunda (31Aralık) faiz hesaplayarak işletmelerin aldıkları kredi borçlarına eklerler. T. İş Bankasının B. c/h için işletmeye gönderdiği hesap özetinden 1 Nisan-30 Haziran dönemi için 90,00 TL faiz tahakkuk ettirdiği görülmüştür. İşletmenin T.İş Bankasından aldığı krediler nedeniyle aleyhine tahakkuk eden faizden sonra “300 Banka Kredileri Hesabı”nın görünümü şöyle olacaktır: İşletmenin bankaya olan kredi borcu tahakkuk eden faizle birlikte (2.090,00 – 1.100,00)=990,00 TL dır. Maddi Teminat Karşılığı Krediler Açık kredilerin bankalar açısından geri ödenmeme riski büyüktür. Bu nedenle bankalar kendilerine bir güvence sağlamak için kredi talep eden işletmelerden ya sağlam bir kefil ya da maddi teminat isterler. Maddi teminat olarak kabul edilebilen varlıklar: Değerli madenler, menkul kıymetler, ticari mallar, akreditif ve kambiyo senetleridir. Maddi teminat karşılığı açılan borçlu cari hesaplarda banka, teminat olarak aldığı varlığın değerinin tamamı kadar kredi ödemesinde bulunmaz. Marj denilen, yüzde (%) ile ifade edilen bir kısım kadar noksan ödeme yaparak kendisini güvenceye alır. Uygulamada en çok senetlerin maddi teminat olarak kullanılması nedeniyle aşağıda senet karşılığı krediler açıklanacaktır. İşletme, Akbank'tan senet karşılığı 5.000.000,00 TL limitli kredi sağlamıştır. Yapılan anlaşmaya göre Akbank; işletmenin getireceği senetlere % 25 marj uyguladıktan sonra ödeme yapacaktır. İşletme 1.3.200. tarihinde aşağıda dökümü verilen toplam 600.000,00 TL nominal değerli üç senedi bankaya rehin olarak ciro etmiş, % 25 marjla 600.000,00 x 0.75 = 450.000,00 TL kredi çekmeye hak kazanmıştır. Ancak; işletme bu tutarın gereksinimi olan 400.000,00 TLsını 12780 NoluB.c/h 'tan çekmiştir. (İşletme gereksinim duyduğunda 50.000,00 tl krediyi bankaya teminata senet vermeden çekebilir.) Yukarıdaki ilk muhasebe kaydı senetlerin bankaya teminata verilmesini, ikinci kayıt ise, çekilen tutarın muhasebeleştirilmesini göstermektedir. İşletme, bankaya olan borcunu ödediğinde senetlerini geri alabilecektir. 75 Uygulamada genellikle bu senetlerin tutarının vadelerinde borçluları tarafından bankaya yatırılmasıyla borçlar kapatılmaktadır. Banka, tahsil ettiği senet tutarını işletmenin borcundan düşerek, durumu işletmeye bir dekont ile bildirir. İşletme, 2.6.200. tarihinde Akbank'tan aldığı dekonttan borçlusu Gül Tan olan 300.000,00 TL’lık senedin banka nezdindeki Borçlu Cari Hesaba yatırıldığını öğrenmiştir. İşletme, 19.6.200. tarihinde bankadan aldığı dekonttan 200.000,00 TLlık ve borçlusu Can Şan olan senedin tahsil edilemediği, protesto ettirildiği ve 5.000,00 TL protesto giderinin borçlu cari hesabına kaydedildiğini öğrenmiştir. Bunun üzerine protestolu senet bankadan alınmıştır. Yapılan kayıtta teminata verilen ve teminattaki senetler yardımcı hesabında izlenen senet, borçlusu tarafından ödenmeyip, banka tarafından protesto edilmiş olması nedeniyle senet bu kez protestolu senetler yardımcı hesabına aktarılmıştır. Yukarıdaki durumda işletme, bankanın uyguladığı % 25 marj ve kalan kredi borcu dikkate alınarak hesaplanan tutarda ya yeni bir senedi teminata verecek yada nakdi ödemede bulunacaktır. Nakit Olmayan Krediler – Teminat Mektubu Bankalar müşterilerine nakit kredilerden başka, müşterisi adına kendi saygınlığını ortaya koyarak, onun taahhüdünü yerine getireceği konusunda üçüncü kişi ve kuruluşlara güvence verir. İşte verilen bu güvencelere nakit olmayan krediler denmektedir. Bu kredi grubu içinde yer alan en önemli kalem, teminat mektuplarıdır. Bankaların yurt içinde ve yurt dışında bulunan gerçek ve tüzel kişiler lehine bir malın teslimi; bir işin yapılması ya da bir borcun ödenmesi gibi konularda muhatap kuruluşlara hitaben verdikleri ve söz konusu yüklenimin yerine getirilememesi durumunda mektup bedelinin koşulsuz ödenmesi yükümlülüğünü içeren garanti belgelerine teminat mektubu denir. Teminat mektupları, lehine teminat mektubu verilen kişi veya işletmenin kredi itibarına göre: 1) Açık kredi şeklinde, 2) Kefalet karşılığı kredi şeklinde (başka kişi veya kuruluşların kefaletiyle), 3) Maddi teminat karşılığı verilebilir. Bu teminat mektuplarında nakdi kredi söz konusu olmadığından banka faiz almaz; sadece komisyon alır. Banka tarafından işletmeye teminat mektubunun verilmesi mali nitelikte bir olay değildir. Bu işlem ana hesaplarda bir değişme yaratmadığından kayıt zorunluluğu yoktur. Ancak istenirse, bu ilişkinin bilançonun aktifinde ve pasifinde değişme yaratmayan Nazım Hesaplarda izlenmesi mümkündür. Kaydı mutlaka gerekli olan, bankaya verilen komisyondur. İşletme, 5.6.200. tarihinde Batman Belediyesi'nin açtığı bir ihaleye girebilmek için devamlı iş yaptığı Garanti Bankasından karşılıksız ve kefaletsiz 5.000.000,00 TL tutarlı bir teminat mektubu almış ve 50.000,00 TL komisyonu aynı banka nezdindeki ticari mevduat hesabından ödemiştir. 76 Yukarıdaki ikinci madde, bankadan alınan teminat mektubunun ihaleyi veren kuruma verilmesinin muhasebeleştirilmesidir. "Teminat Mektubundan Borçlular" mektubun verildiği Eskişehir Belediyesi'ni; "Teminat Mektubundan Alacaklılar" ise, mektubun alındığı Garanti Bankasını ifade etmektedir. İstenirse, bankadan teminat mektubunun alınma safhası da Nazım Hesaplarda izlenebilir. İhalenin işletmede kalmaması nedeniyle ya da alınan ihalenin yerine getirilmesinden sonra, teminat mektubu Eskişehir Belediyesinden geri alınarak Garanti Bankasına iade edilecek ve yukarıda Nazım Hesaplara yapılan maddenin tersi yapılacaktır. ÇIKARILMIŞ TAHVİLLER Anonim şirketlerin, iktisadi devlet teşekküllerinin ve kamu kurumlarının uzun vadeli fon ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla çıkardıkları borç senetlerine tahvil denir. Bu konuda Sermaye Piyasası Kurulunun yayımladığı tebliğlere de uyma zorunluluğu vardır. Tahvil çıkararak borçlanma halinde uzun vadeli bir yabancı kaynak hesabı olan "405 Çıkarılmış Tahviller Hesabı", tahvillerin nominal değerleri ile alacaklandırılır. Estaş Anonim Şirketinin çıkardığı 2 yıl vadeli yıllık % 40 faizli 200 milyon tllık tahvil, aracı Vakıflar Bankası tarafından tamamen satılmış ve tutarı 5.9.2001 günü işletmenin ticari mevduat hesabına kaydedilmiştir. Bilanço tarihinden itibaren bir yıl içinde ödenecek tahvil anapara borç ve taksitleri bilanço dönemlerinde (dönem sonunda) kısa vadeli bir yabancı kaynak hesabı olan "304 Tahvil Anapara Borç Taksit ve Faizleri Hesabı"na aktarılmak suretiyle "405 Çıkarılmış Tahviller Hesabı"na borç kaydedilir. Tahvillerin geri ödenme tarihi 31 Ağustos 2003 olduğundan, 31.12.2002 tarihinde aşağıdaki madde yapılacaktır. Çıkarılan tahviller için dönemsonlarında işlemiş faizler muhasebeleştirilir. Hesaplanan faiz "780 Finansman Giderleri Hesabı"na borç "381 Gider Tahakkukları Hesabı"na alacak kaydedilir. BORÇLAR İşletmeler para ve sermaye piyasalarından sağladıkları mali borçların dışında kalan ve iş yaşamında senetli ve senetsiz borçlar şeklinde ortaya çıkan yabancı kaynaklardan da faaliyetlerinin finansmanında yararlanırlar. Bunların içinde en önemli grubu Ticari Borçlar oluşturur. Ticari borçlar, satıcılardan güvene dayanarak kredili alınan mallar sonucu doğabilir ya da alınan mallar karşılığında borç senedi imzalanarak verilir. İşletmelerin ticari borçlarının dışında değişik nedenlere bağlı olarak doğan, çeşitli kişi ve kuruluşlara ödemeleri gereken başka tür borçları da olabilir. BORÇLARIN KAPSAMI VE İLGİLİ HESAPLAR İşletmelerin faaliyetleri sırasında çeşitli işlemlere bağlı olarak nitelik itibariyle birbirinden farklı borçları doğar. Borç, açık olarak veya zımmen (kapalı olarak) ifade olunan bir anlaşmaya dayanarak, bir başkasına olan kanuni ödeme yükümlülüğüdür. Borçlar (yabancı kaynaklar) muhasebede çeşitli özellikleri bakımından farklı sınıflamalara tabi tutulmaktadır: Vadelerine göre: 1. Kısa vadeli yabancı kaynaklar (borçlar), 2. Uzun vadeli yabancı kaynaklar (borçlar). Senede bağlanıp, bağlanmamış olmalarına göre 1.Senetsiz borçlar, 2. Senetli borçlar. 77 TİCARİ BORÇLAR 320 SATICILAR "320 Satıcılar Hesabı", işletmenin faaliyet konusu ile ilgili kredili mal ve hizmet alımlarından kaynaklanan senetsiz borçların izlendiği hesaptır. Satıcılar hesabı, kredi ile (veresiye) alınan mal ya da yararlanılan hizmet nedeniyle alacaklandırılır. Sözü edilen işlemler nedeniyle doğan borçların çeşitli şekillerde (nakden, çekle, senetle) ödenmeleri sonucu borçlandırılır. Hesabın alacak kalanı, işletmenin kredili mal ya da hizmet sağladığı işletmelere olan henüz ödenmemiş senetsiz borçlarını gösterir. Bir büyük defter hesabı olan "300 Satıcılar Hesabı" işletmenin kredili mal alımlarından doğan toplam senetsiz borçlarını gösterir. Her bir satıcıya olan borçların izlenebilmesi için ayrıca yardımcı hesaplara ihtiyaç vardır. Satıcılara olan borçları izlemek için "satıcı hesap kartı" kullanılabilir. Banka hesabı ile aynı niteliktedir. 1. İşletme 15.4.200. tarihinde, Barış Ticaret İşletmesinden 74 nolu fatura ile tamamı kredili 250.000,00 TL, Bilge Ticaret İşletmesinden 45 nolu fatura ile 140.000,00 TL mal satın almıştır. Bu alımların toplam KDV'si 39.000,00 TLdır. 2. Barış Ticaret İşletmesi, alınan malın gönderilmesi için işletme adına ödediği 10.000,00 + 1.000,00 KDV nakliye faturasını 20.4.200. tarihinde işletmeye göndermiştir. 3. Bilge Ticaret İşletmesinden alınan malın 15.000,00 + 1.500,00 KDV tllık kısmı 25.4.200. tarihinde iade edilmiştir. 4. İşletme 30.4.200. tarihinde satıcı Barış Ticaret İşletmesine 100.000,00 TL; Bilge Ticaret İşletmesine 75.000,00 TL nakden ödemiştir. Büyük Defter Kayıtları: Yardımcı Defter Kayıtları: Yardımcı defterlerde bireysel satıcı hesaplarının borç ve alacak toplamları ana hesap olan "320 Satıcılar Hesabı"nın borç ve alacak toplamına eşit olması gerekir. Yardımcı defterlere (örnekte gösterilen satıcı kartlarına) kayıt, yevmiye defterinden değil, yevmiye defterindeki kayda kaynak olan belgelerden yapılır. 78 321 BORÇ SENETLERİ Senetli borç, satın alınan mal veya sağlanan hizmetin bedeline ya da daha önceki borca karşılık, bir bono imzalanıp verilmesi ya da işletme üzerine çekilen poliçenin kabul edilmesiyle doğar. İşletmenin faaliyet konusu ile ilgili her türlü mal ve hizmet alımlarından kaynaklanan senede bağlı borçları "321 Borç Senetleri Hesabı"nın alacağına kaydedilirken, bu senetlerin çeşitli şekillerde ödenmeleri, borcuna kaydedilir. Bu hesap, borç senetlerinin üzerindeki yazılı değerler üzerinden alacaklanıp borçlandığından herhangi bir andaki alacak kalanı işletmenin ödemesi gereken borç senetlerinin yazılı değerleri (nominal değerler) toplamına eşit olur. Senetle mal alımında, mal mevcudunda ve senetli borçlarda bir artış meydana gelir. Senetli borçlardaki bu artış "321 Borç Senetleri Hesabı"nın alacağına kaydedilir. İşletme, 6.7.200. tarihinde Gezer Ticaret İşletmesinden 200.000,00 + 20.000,00 KDV tl mal satın almıştır. Karşılığında 220.000,00 liralık bir bono imzalayarak vermiştir. Yukarıda ilk madde senet karşılığı mal alımı; ikinci madde ise bonoya (220.000,00 x 0.006 = 1.320,00) daha önce kullanılmak için alınmış bulunan pul stokundan yapıştırılan damga pulunun muhasebeleştirilmesine aittir. Hesaba karşılık bono verilmesi durumunda senetsiz borç, senetli borç haline dönüşür. Senedin nominal değerinin saptanmasındaki koşullara göre de kayıtlarda farklılık olur. İşletme daha önce bir mal alımından doğan 150.000,00 TL tutarlı borcuna karşılık satıcı Kovan Kolektif şirketine 12.10.200. tarihinde aynı değerde bir bono vermiştir. Poliçe, bir kişinin borçlusundan olan alacağını kendi borçlu olduğu üçüncü kişiye devretme esasına dayanır. Muhatap poliçeyi kabul etmekle senetsiz borcunu, senetli hale getirmiş olur. Poliçenin kendisine, keşideci veya lehdar tarafından sunulması fark yaratmaz. İşletme 8.8.200. tarihinde 180.000,00 TL borçlu bulunduğu satıcı Hakan Ateş'in keşide ettiği aynı değerde bir poliçe üzerine "kabul" şerhini koyduktan sonra lehdarına vermiştir. Görüldüğü gibi senetsiz borca karşılık bir bono verilmesi ile poliçe kabulü arasında muhasebeleştirme bakımından da bir fark olmamıştır. Vadesi gelen senetler, alacaklısı tarafından ya işletmeye ibraz edilerek bedeli talep edilir; ya da bir bankaya tahsile verilir. Her iki durumda da işletme senet bedelini ya nakden ya da bankadaki ticari mevduat hesabı üzerine keşide edilmiş çek vermek suretiyle öder. İşletme, 3.11.200. tarihinde vadesi gelen 240.000,00 TL nominal değerli senedini ilgili bankaya ödemiş ve senedini geri almıştır. 79 Senedin vadesi dolduğunda nakit durumu elverişli olmayan işletme, senedin değiştirilmesi konusunda senedin alacaklısı ile anlaşabilir. Bu durumda yeni senedin tutarının uzatılan vade için hesaplanacak faiz kadar büyük olması doğaldır. İşletme, 3.5.200. tarihinde vadesi gelen 250.000,00 TL nominal değerli bir senedi, nakit durumunun elverişsiz olması nedeniyle ödeyemeyeceğinden senedin alacaklısı ile anlaşmış 3.8.200. vadeli ve 300.000,00 TL nominal değerli yeni bir senetle değiştirmiştir. 326ALINAN DEPOZİTO VE TEMİNATLAR "326 Alınan Depozito ve Teminatlar Hesabı", üçüncü kişilerin belli bir işi yapmalarını, aldıkları bir değeri geri vermelerini sağlamak amacıyla ve belli sözleşmeler nedeniyle gerçekleşecek bir alacağın karşılığı olarak alınan depozito ve teminat niteliğindeki değerlerin izlendiği hesaptır. Alınan depozito ve teminatlar bu hesabın alacağına, geri ödenenler veya hesaba karşılık sayılanlar hesabın borcuna kaydedilir. İşletme, 6.6.200. tarihinde alıcı Cam Ticaret İşletmesi'nden 100.000,00 TL kap depozitosu almıştır. Alıcı Cam Ticaret İşletmesi, karşılığında 100.000,00 depozito verdiği kapları işletmeye iade etmemiş; işletme de bu tutarı, kapların hesaplardaki bedeliyle (100.000,00) mahsup etmiştir. DİĞER BORÇLAR 331 ORTAKLARABORÇLAR "331 Ortaklara Borçlar Hesabı" esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla işletmenin ortaklara (ferdi işletmelerde işletme sahibine) olan borcu gösteren bir hesaptır. Borcun doğması halinde hesaba alacak, ödenmesi halinde ise borç kaydedilir. Arı Kolektif şirketi, kısa vadeli finansman ihtiyacı için 2.2.200. tarihinde ortak Ali Uzun'dan 50.000,00 TL borç almıştır. Arı Kolektif şirketi, ortağı Ali Uzun'un gelir vergisi ve fon payı taksidi olarak vergi dairesine 31.3.200. tarihinde 25.000,00 TL yatırmış ve bu ortağa olan borcundan mahsup etmiştir. 80 335 PERSONELE BORÇLAR Ücret, bir üretim faaliyetine bedensel ve düşünsel çaba harcayarak katkıda bulunan kişiye emeğinin karşılığı olarak verilen bedeldir. Ücret gelirlerinin vergilendirilmesiyle ilgilenen Gelir Vergisi Kanunu ise, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir…" şeklinde bir tanım yapmıştır. İş hayatında çalışanlara gerek yasalardan, gerekse yapılan sözleşmelerden doğan çeşitli ödemeler yapılmaktadır. Bu ödemelerin bazıları, yapılan bir çalışma karşılığı olup, bazılarının da herhangi bir çalışma ile ilgisi bulunmamaktadır. Bunlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir: Kök ücret, yasalara veya hizmet (iş) sözleşmesine göre çalışanın işverene yapmak zorunda olduğu hizmet karşılığı aldığı bir ücreti ifade eder. İşçilere çalışmadıkları halde ödenen hafta tatili ve resmi tatil ücretleri de kök ücret kavramı içinde sayılmaktadır. Fazla çalışma ücreti, genel olarak günlük çalışma süresinin dışında fazladan yapılan çalışmalar karşılığı İş Kanunu ve toplu sözleşme hükümlerine uygun olarak ödenen bedeldir. Prim, işçinin daha verimli çalışmasını, işletme amaçlarının gerçekleştirilmesine yardımcı olmasını, işçiler arasında verimli çalışmanın özendirilmesini sağlamak amacıyla normal çalışma karşılığı ücretten ayrı olarak yapılan ödemeler ya da sağlanan menfaatlerdir (satış primi, üretim primi gibi). İkramiye, işçiye işverenler tarafından yasa, toplu sözleşme, bir buluş karşılığı ya da işinde gösterdiği beceri ve başarı karşılığı ödenen bir ücret eklentisidir. Kasa tazminatı ya da mali sorumluluk tazminatını "kendi kusuru olmaksızın zarara uğrayan ya da uğradığı varsayılan kişiye bu zararını karşılamak amacıyla yapılan ödemelerdir" diye tanımlamak mümkündür. Yıllık izin ücreti, personele yılın belirli bir zamanında dinlenmesi için çalışma karşılığı olmaksızın ödenen bir ücrettir. Diğer ücret eklentileri, yukarıda tanımlananların dışında, yasalar ya da toplu sözleşmeler sonucu personele nakdi ya da ayni ödemelerin yapıldığı görülmektedir. Yemek yardımı, ulaşım yardımı, aile yardımı, yakacak yardımı, konut yardımı, sosyal sigorta işveren primi, kıdem tazminatı vb. İşveren, çalıştırdığı personelin brüt ücretlerinden Gelir vergisi İşçi sigorta primi Damga Vergisi, bazı hallerde tasarruf teşvik primi keserek belirli süreler içinde ilgili kurumlara yatırmakla sorumludur. 335 Personele Borçlar Hesabı: Personelin tahakkuk etmiş olup henüz personele ödenmemiş net ücret, prim, ikramiye vb. ücret eklentilerinin ve diğer nedenlerden doğan işgörenin işletmeden alacaklarının, ödeninceye kadar izlendiği hesaptır. Tahakkuk eden net ücret bu hesabın alacağına, ödenmesi halinde borcuna kaydedilir. Tasarım Grubu Ltd. şti.'nin 30.4.200. tarihinde düzenlediği Nisan ayı ücret bordrosundaki bilgiler şöyledir: Brüt ücret (hak edilen ücret ve eklentileri) Kesintiler: -S.sigorta primi işçi payı -Gelir Vergisi -Damga Vergisi 2.389,50 334.53 304,65 15,78 Ödenecek net ücret 1.710,63 81 Yukarıdaki kayıt ücret bordrosundaki bilgilere dayanılarak ücret gideri tahakkukuna ilişkin yapılan muhasebe kaydıdır. Personelin bir veya birkaçı hastalık veya başka şehirde bulunma gibi nedenlerle diğerleriyle aynı günde işyerinde olamayabilirler. Bu nedenle ücretin önce tahakkuk, sonra ödeme kaydını yapmak daha uygun olur. Personele ücretleri ödendiğinde şu kayıt yapılır: 340ALINAN SİPARİŞAVANSLARI Avans, ileride bir mal veya yaptırılacak bir hizmet veya bunlara ilişkin olarak yapılacak giderlere sayılmak üzere önceden verilen/alınan para veya benzeri değerlerdir. Alınan avanslar, karşımıza daha çok "alınan sipariş avansları" şeklinde çıkar. İşletmenin satış amacıyla gelecekte yapacağı mal ve hizmet teslimleri ile ilgili olarak peşin tahsil ettiği tutarlar "340 Alınan Sipariş Avansları Hesabı"nda izlenir. Alıcılardan alınan avanslar bu hesabın alacağına, malın teslim edilmesi, hizmetin görülmesi halinde borcuna yazılır. Avansın Alınması: 1. İşletme, 4.5.200. tarihinde Tunç A. ş.'nin verdiği 600.000,00 TL mal siparişi için şirketten 150.000,00TL avans almıştır. Avansın Mahsubu: 2. İşletme, 15.5.200. tarihinde Tunç A. ş.'nin sipariş ettiği malı teslim etmiş, karşılığında önceden aldığı 150.000,00 TL avansı düşerek, 450.000,00 + 60.000,00 KDV TL tahsil etmiştir. İşletme aralıklı envanter yöntemini benimsemiştir. 360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR Mal Alım-Satım işlemleri başlığını taşıyan yedinci ünitede kısaca açıklandığı gibi işletmenin bir ay süresince yaptığı işlemler sonucu aldığı KDV tutarı, ödediği KDV tutarını aşarsa, yani "391 82 Hesaplanan KDV" tutarı, "191 İndirilecek KDV" tutarını aşarsa, fark ay sonunda"360 Ödenecek Vergi ve Fonlar" büyük defter hesabının ve onun yardımcı hesabı olan "Ödenecek KDV Hesabı'nın alacağına kaydedilir. Ödemeyle de bu hesap borçlandırılarak kapatılır: İşletmenin 31 Ağustos 200. Tarihi itibariyle 191 İndirilecek KDV Hesabı ve 391 Hesaplanan KDV Hesabının görünümü şöyledir: İstenen: Yukarıda verilen hesaplara göre işletmenin Ağustos ayı sonunda ödenecek KDV'ye ilişkin tahakkuk kaydı: İstenen: 25 Eylül 200. Tarihinde Ağustos/200. ayına ait ödenecek KDV'nin Vergi Dairesine ödenme kaydı: 360 Ödenecek Vergi ve Fonlar Hesabı: İşletmenin ekonomik faaliyetlerinde bulunmasının sonucu ilgili mali mevzuat uyarınca mükellef veya sorumlu sıfatıyla işletmenin kendisine, personeline ve üçüncü kişilere ilişkin olarak ödenmesi gereken vergi, resim, harç ve fonların izlendiği hesaptır. Vergi, resim, harçların tahakkuk ettirilmesini gerektiren olaylar ve işlemler ortaya çıktıkça anılan hesaplar alacaklanır, ödemeler yapıldıkça borçlanır. Bu büyük defter hesabının yardımcı hesaplarına örnekler şunlardır: Ödenecek Gelir Vergisi Hesabı Ödenecek Kurumlar Vergisi Hesabı Ödenecek Damga Vergisi Hesabı Ödenecek Katma Değer Vergisi Hesabı Ödenecek Fonlar Hesabı 361 Ödenecek Sosyal Güvenlik Kesintileri Hesabı: İşletmenin, personelin tahakkuk etmiş ücretlerinden sosyal güvenlik mevzuatı hükümlerine göre kesintiye tabi tutmakla yükümlü bulunduğu, personele ait emeklilik keseneği ve sigorta primleri ile bunlara ilişkin işverenin katılma payları ve işverence sosyal güvenlik kuruluşlarına ödenecek diğer yükümlülüklerin izlendiği hesaptır. Kesintiler yapıldıkça Ödenecek Sosyal Güvenlik Kesintileri Hesabı alacaklandırılır ve ödemeler yapıldıkça borçlandırılır. ÖZKAYNAKLAR (ÖZSERMAYE) ÖZKAYNAKLARIN KAPSAMI VE İLGİLİ HESAPLAR Bir işletmenin sahip olduğu dönen ve duran varlıkların edinilmesinde kullanılan kaynaklar, yabancı kaynaklar ve özkaynaklar (özsermaye) olarak iki ana gruba ayrılır. Özsermaye, işletme sahip veya ortaklarının bilanço tarihinde işletmeye yapmış oldukları sermaye yatırımlarının tutarını gösteren ödenmiş sermaye ile sermaye yedekleri, kar yedekleri, geçmiş yıllar karları ve dönemin net karını kapsar. Eğer varsa, geçmiş yıllar zararları ve dönemin zararı özsermayeden düşülür. 83 50 ÖDENMİŞ SERMAYE 500 Sermaye 501 Ödenmemiş Sermaye (-) 52 SERMAYE YEDEKLERİ 520 Hisse Senetleri İhraç Primleri 522 M.D.V. Yeniden DeğerlemeArtışları 523 İştiraklerYeniden DeğerlemeArtışları 54 KAR YEDEKLERİ 540 Yasal Yedekler 541 Statü Yedekleri 542 Olağanüstü Yedekler 57 GEÇMİŞ YILLAR KARLARI 570 Geçmiş Yıllar Karları 58 GEÇMİŞ YILLAR ZARARLARI (-) 580 Geçmiş Yıllar Zararları (-) 59 DÖNEM NET KARI(ZARARI) 590 Dönem Net Karı 591 Dönem Net Zararı (-) 50 ÖDENMİŞ SERMAYE Ödenmiş sermaye, ortakların şirkete koymayı taahhüt ettikleri esas sermayeden ödemiş oldukları tutarı ifade eder. Buna göre; ödenmiş sermaye, esas sermaye ile ödenmemiş sermaye arasındaki fark olmaktadır. Sermaye ile ödenmemiş sermaye için ayrı hesaplar açılmakta ödenmiş sermaye tutarını gösteren bir hesap bulunmamaktadır. Tek şahıs işletmelerinde sermaye taahhüdü işlemi olmadığından, bu tür işletmelerde Sermaye Hesabındaki tutar aynı zamanda ödenmiş sermayeyi gösterir. 500 – Sermaye Hesabı Sermaye, işletme sahibi ya da ortakların işletmenin kuruluşunda koymayı taahhüt ettikleri (üstlendikleri) sermaye paylarının toplamını ifade eder. İşletme sahiplerinin kişisel varlıklarından işletmeye tahsis ettikleri veya işletmelerin ana sözleşmelerinde yer alan ve Ticaret Siciline tescil edilmiş bulunan sermaye tutarı "500 – Sermaye Hesabı"nın alacağında yer alır. Bu sermayeye, esas sermaye de denir. Kişi işletmelerinde sermaye, işletme sahibinin işletmeye koyduğu varlıklar ile yüklendiği borçlar arasındaki farktan oluştuğundan (Sermaye=Varlıklar-Borçlar), "500 – Sermaye Hesabı" da bu esasa göre işlem görür. Serdar Burak 20.9.200. tarihinde kurduğu işletmesine 100.000,00 TL nakit, 500.000,00 TL,lık hisse senedi ve 60.000.0,00 TL,lık bir taşıt aracı koymuştur. Taşıt aracının 20.000,00 TL,lık taksit borcunu işletme ödeyecektir. Serdar Burak 15.11.200. tarihinde işletmesinden kuruluşta koyduğu hisse senetlerini çekerek, bir anlamda sermaye azaltımına gitmiştir. Serdar Burak 31.12.200. tarihindeki 25.000,00 TL dönem net karını, izleyen yılın başında sermayesine eklemiştir. 84 501 Ödenmemiş Sermaye Hesabı Ödenmemiş Sermaye, ticaret şirketlerinde ortaklarca taahhüt edilen sermayenin henüz ödenmemiş kısmıdır. Taahhüt edilen sermaye tutarı, "501 Ödenmemiş Sermaye Hesabı"nın borcuna, "500 Sermaye Hesabı"nın alacağına kaydedilir. Sermaye taahhütleri yerine getirildiğinde "501 Ödenmemiş Sermaye Hesabı"alacaklandırılır. "501 Ödenmemiş Sermaye Hesabı", şirket kuruluşunda veya sermaye artırımında sermayenin oluşturulmasında kullanılır. Hesap, aktif karakterli olup borç kalanı; bilançonun pasifinde esas sermayeden düşülerek ödenmiş sermayenin görülmesini sağlar. Can Tuna ve Gül Meriç sermaye payları eşit 500.000,00 TL sermayeli bir kolektif şirket kurmak üzere anlaşmışlardır. Ortak Can Tuna sermaye taahhüdünün 150.000,00 TL sını nakit, ortak Gül Meriç ise, sermaye taahhüdünün 200.000,00 TL sını mal olarak yerine getirmişlerdir. Ortaklar geriye kalan taahhüt borçlarını bir ay içinde nakit olarak yerine getireceklerdir. Sermayenin taahhüt edilmesi: Sermaye taahhüdünün yerine getirilmesi: Yukarıdaki birinci madde, ortak Can Tuna'nın sermaye taahhüdüne karşılık yaptığı nakit ödemenin, ikinci madde, ortak Gül Meriç'in sermaye taahhüdüne karşılık işletmeye koyduğu ticari malın muhasebe kayıtlarını göstermektedir. Büyük defter hesapları: 52 SERMAYE YEDEKLERİ Bir özsermaye unsuru olan sermaye yedekleri şu nedenlerle meydana gelebilir: Çıkarılan hisse senetlerinin (anonim şirketlerde) nominal değerinden daha yüksek değerle satılması (ihraç primleri), Varlıkların yeniden değerlemesi (yeniden değerleme artışları). Görüldüğü gibi yukarıda belirtilen sermaye yedekleri, işletme faaliyetleri sonucunda yaratılan "kar" niteliğindeki özsermaye artışları değildir. 85 520 – Hisse Senetleri İhraç Primleri Hesabı Sermaye artırımına giden anonim şirketin nominal bedelin üzerinde bir fiyat üzerinden hisse senedi çıkarması durumunda, ihraç fiyatı ile nominal bedel arasındaki fark yedek akçe olarak kabul edilir ve "520 – Hisse Senetleri İhraç Primleri Hesabı"nda izlenir. Hisse senetlerinin nominal bedeli ile satış fiyatı arasındaki fark "520 – Hisse Senedi İhraç Primleri Hesabı"nın alacağına yazılarak muhasebeleştirilir. Satış biçimine göre de ilgili hesap borçlandırılır. Güney A.Ş., 1.000,00 TL nominal değerli 50 adet hisse senedi ihraç ederek sermayesini 50 BİN TL arttırmaya karar vermiştir. Arttırılan sermaye taahhüdü: Arttırılan sermayenin hisse senedini satın alanların, hisse senedi bedelini aracı kuruma (işletmenin bankadaki hesabına) ödemesi Yeniden DeğerlemeArtışları Yeniden değerleme, paranın satın alma gücünün düşmesi nedeniyle bazı varlıkların (maddi duran varlıkların, iştiraklerin, bağlı ortaklıkların) cari para birimi veya buna yakın bir değerle değerleme yapılarak bugünkü değerine yakın bir değerle gösterilmesi olarak tanımlanabilir. 522 M.D.V. Yeniden DeğerlemeArtışları Maddi duran varlıkların yeniden değerleme sonrası net aktif değeri (maliyet bedeli – birikmiş amortismanlar) ile yeniden değerlemeden önceki net aktif değeri arasındaki fark (net değer artışı) bir özsermaye hesabı olan "522 – M.D.V. Yeniden Değerleme Artışları Hesabı"nın alacağında izlenir. 31.12.200. dönem sonu itibariyle amortismana tabi maddi duran varlıkların yeniden değerlemesi sonucu hesaplanan değer artışları ilgili büyük defter hesapları itibariyle şöyledir: Hesaplar Artışlar 252 Binalar 6.000.000,00 253 Tesis, Makine ve Cihazlar 3.000.000,00 255 Demirbaşlar 200.000,00 257 BirikmişAmortismanlar (-) (2.000.000,00) 523 İştiraklerYeniden DeğerlemeArtışları İşletmenin iştirakleri ve bağlı ortaklıkları bünyesinde yapılan yeniden değerleme dolayısıyla oluşan değer artışlarının sermayeye eklenmesi sonucunda, bu sermayeden işletmeye isabet eden kısmı gösterir. İşletmenin iştirakleri ve bağlı ortaklıkları bünyesinde yapılan yeniden değerleme dolayısıyla oluşan değer artışlarının sermayeye eklenmesi sonucunda, işletmeye bedelsiz olarak verilen hisse senetleri ve payları bu hesabın alacağına, "242 – İştirakler" veya "245 – Bağlı Ortaklıklar" hesaplarının borcuna kaydedilir. 86 İşletmenin iştiraki durumundaki (VYZ) Anonim Şirketi, yeniden değerleme artışlarının sermayeye eklenmesi karşılığında çıkardığı hisse senetlerinden 100.000,00 TL lık kısmını bedelsiz olarak, işletmeye vermiştir. Bedelsiz olarak hisse senedi elde eden işletme bu hisse senetlerini aşağıdaki gibi muhasebeleştirir. 54 KAR YEDEKLERİ Kar yedeği net karın; özsermaye yapısını sağlam tutmak, işletmenin devamlılığını ve gelişmesini ve ortaklar ile alacaklıların haklarının korunmasını sağlamak ve özsermayede faaliyet sonunda doğabilecek azalışları (zararları) karşılamak amacıyla dağıtılmayarak işletmede alıkonulan kısmıdır. Özsermayenin bir unsuru olan yedek (yedek akçe) oluşturulması sermaye şirketleri için söz konusudur. Yedekler; T.Ticaret Kanunu, şirket sözleşmeleri ve genel kurul kararlarına göre kardan ayrılır. Yasal bir zorunluluk sonucu olup, olmamalarına göre yedekler: 1. Yasal yedekler, 2. İsteğe bağlı (ihtiyari) yedekler, olmak üzere iki grupta toplanabilir. "Yasal yedekler", T.Ticaret Kanununa göre oluşturulur. "Her yıl safi karın yirmide birinin ödenmiş esas sermayenin beşte birini buluncaya kadar umumi yedek akçe olarak ayrılması mecburidir…" diyerek sermaye şirketlerinde ayrılması zorunlu I.tertip yedek akçeyi belirlemiştir. İsteğe bağlı yedeklerde yasal zorunluluk yoktur. "Yedek akçeye safi karın yirmide birinden fazla bir meblağın ayrılacağı ve yedek akçenin ödenmiş olan esas sermayenin beşte birini aşabileceği hakkında esas mukaveleye hüküm konabilir…." Bu maddeye göre, şirket sözleşmesinde belirtilen yedeklerin dışında, ek yedekler ayırmak amacıyla hükümler yer alabileceği belirtilmiştir. Bu şekilde ayrılan yedeklere, "statü yedekleri" adı verilmektedir. Sermaye şirketlerinde "yasal yedekler" ve "statü yedekleri" dışında olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulunun teklifi üzerine de yedek ayırmak mümkündür. Bu şekilde ayrılan yedeklere de "olağanüstü yedekler" denilmektedir. Yedeklerin karlardan ayrılışına ilişkin muhasebe kaydı (varsayılan tutarlar itibariyle) aşağıdaki şekilde yapılır: Kar yedeklerinin ortak özelliği sermaye şirketlerinin önceki dönemde elde ettiği kardan izleyen yılda ayrılmış olmalarıdır. Bu nedenle borçlandırılacak hesap "570 – Geçmiş Yıllar Karları Hesabı" dır. Ancak, dönem net karını "570 – Geçmiş Yıllar Karları Hesabı"na devretmeyen işletmelerde borçlanacak hesap, "590 – Dönem Net Karı Hesabı" olacaktır. 59 DÖNEM NET KARI(ZARARI) Faaliyet dönemi karla kapanırsa özsermaye artar, zararla kapanırsa özsermaye azalır. Tekdüzen Hesap Planında işletmenin faaliyet dönemi sonucunda ulaştığı net karı veya zararı göstermek üzere iki hesaplı bir grup oluşturulmuştur: 590 - DÖNEM NET KARI HESABI 591 - DÖNEM NET ZARARI HESABI (-) 590 Dönem Net Karı İşletmenin tüm gelir ve gider hesapları bir gelir tablosu (sonuç) hesabı olan "690 Dönem Karı veya Zararı Hesabı" na devredilerek kapatıldıktan sonra söz konusu hesap alacak kalanı verirse, bu işletmenin vergi öncesi karını oluşturur. İşletme Kurumlar Vergisi mükellefi (anonim şirket, limited şirket) ise, dönem karı üzerinden vergi ve diğer yasal hükümler düşülerek net kar yine bir gelir tablosu hesabı olan "692 – Dönem Net Karı veya Zararı" hesabına alınır. İşletme karı üzerinden vergi mükellefi olmayan tek kişi işletmesi, adi şirket, kollektif şirket, adi komandit şirket ise, 690 Dönem Karı veya Zararı hesabının alacak kalanı kar olacağından doğrudan 692 Dönem Net Karı veya Zararı hesabının alacağına devredilir. "692 – Dönem Net Karı veya Zararı" hesabı alacak kalanı veriyorsa net kar var demektir. Bu kar, 692 nolu hesaptan bir bilanço – özsermaye hesabı olan "590 – Dönem Net Karı Hesabı" nın alacağına aktarılır ve bilançoda "Dönem Net Karı" olarak yer alır. 87 Fatih Sönmez İşletmesi'nin dönemsonunda 690 nolu hesabının durumu şöyledir: İşletme bir sermaye şirketi olmadığı için kurumlar vergisi mükellefi değildir. Bu nedenle dönemsonunda şu kayıtlar yapılır. 692 Dönem Net Karı veya Zararı hesabının kapanmasıyla gelir tablosu (sonuç) hesapları kapanmış olur. Sadece, dönemin net karı özsermaye grubunda yer alan bilanço hesabının alacağında aşağıdaki gibi yer alır: 591 Dönem Net Zararı (-) İşletmenin tüm gelir ve giderleri "690 – Dönem Karı veya Zararı Hesabı"na aktarıldıktan sonra bu hesap borç kalanı verirse, faaliyet dönemi zararla sonuçlanmış demektir. Zarar nedeniyle vergi kesintisi söz konusu olmadığı için bu hesap kalanı, son gelir tablosu hesabı olan "692 Dönem Net Karı veya Zararı Hesabı" nın borcuna devredilerek kapatılır. Son olarak da, "692 Dönem Net Karı veya Zararı Hesabı" nın borç tarafında yer alan zarar, bilançoda özsermayeyi azaltan bir unsur olarak yer alacak olan "591 Dönem Net Zararı Hesabı" nın borcuna devredilir. Yazar Limited Şirketinin dönemsonunda 690 nolu hesabının görünümü şöyledir: Dönem zararı özsermayede bir azalıştır. Bu nedenle bilançonun pasifinde özsermaye grubunda indirim (-) şeklinde gösterilir. 88 ÖZKAYNAK UNSURLARININ BİLANÇODAKİ GÖRÜNÜMÜ Aşağıdaki bilanço örneğinde özkaynak (özsermaye) unsurları örnek tutarlarla bir bütün olarak gösterilmiştir. GELİRLER VE GİDERLER GELİRLER VE GİDERLERİN KAPSAMI VE İLGİLİ HESAPGRUPLARI İşletmeler amaçlarına ulaşabilmek için faaliyetleri sırasında çok sayıda mali nitelikte işlemler gerçekleştirirler. Bu işlemlerden bazıları işletmenin sadece varlıklarında ve borçlarında değişme yaratırken, bazıları özsermayesinde de değişmeler, yani özsermayesinde artış ya da azalışlar meydana getirirler. İşletmenin özsermayesinde değişme yaratmayan işlemler bilanço hesaplarında muhasebeleştirilirler. Buna karşılık işletmenin özsermayesinde artış yaratan gelirler ile azalış yaratan giderler, Gelir Tablosu Hesapları adı verilen hesaplara kaydolunur. Gelir tablosu hesapları içinde yer alan gelir ve gider hesapları işletmenin ticaret, hizmet veya üretim işletmesi oluşuna ve büyüklüğüne göre çeşitlilik gösterir. Gelir ve gider yaratan olaylar ana faaliyetlere bağlı olarak doğabileceği gibi (olağan gelir ve karlar), işletmede tekrarı normal olmayan ve ana faaliyet dışındaki bazı işlemler sonucu (olağandışı gelir ve karlar) doğabilir. Gelir tablosundan yararlanarak işletme hakkında karar verme durumunda olanlara bu bilgilerin ayrı ayrı sunulması gerekir. THP'nında gelir ve giderlere ait hesap grupları ve büyük defter hesapları ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Gelir tablosu hesapları şu hesap gruplarından oluşur: 60 Brüt Satışlar 61 Satış İndirimleri (-) 62 Satışların Maliyeti (-) 63 Faaliyet Giderleri (-) 64 Diğer Faaliyetlerden Olağan Gelir ve Karlar 65 Diğer Faaliyetlerden Olağan Gider ve Zararlar (-) 66 Finansman Giderleri (-) 67 Olağandışı Gelir ve Karlar 68 Olağandışı Gider ve Zararlar (-) 69 Dönem Net Karı (Zararı) Bu hesap gruplarının sıralanışı aynı zamanda özet gelir tablosunun düzenidir. GELİRLER VE MUHASEBELEŞTİRİLMESİ Gelir; işletmenin ana faaliyet konusuna giren mal veya hizmet satışlarından veya ana faaliyet konusu dışında kalan varlıkların satışından ve faiz, kira, kar payı (temettü) vb.lerinden elde edilen brüt tutardır. Gelir brüt kavramdır. Tekdüzen hesap planındaki gelir grupları: 1) Brüt satışlar 2) Diğer faaliyetlerden olağan gelir ve karlar 3) Olağandışı gelir ve karlar şeklinde üç ana gruba ayrılmaktadır. 89 Bu gruplama ve ilgili büyük defter hesapları, Tezdüzen Hesap Planındaki kodlamalarıyla aynen şöyledir: 60 BRÜT SATIŞLAR 600 Yurtiçi Satışlar 601 Yurtdışı Satışlar 602 Diğer Gelirler 64 DİĞER FAALİYETLERDEN OLAĞAN GELİR VE KARLAR 640 İştiraklerden Temettü Gelirleri 641 Bağlı Ortaklıklardan Temettü Gelirleri 642 Faiz Gelirleri 643 Komisyon Gelirleri 644 Konusu Kalmayan Karşılıklar 645 Menkul Kıymet Satış Karları 646 Kambiyo Karları 647 Reeskont Faiz Gelirleri 649 Faaliyetle İlgili Diğer Gelir ve Karlar 67 OLAĞANDIŞI GELİR VE KARLAR 671 Önceki Dönem Gelir ve Karları 679 Diğer Olağandışı Gelir ve Karlar İşletme, 1.4.200. tarihinde varlıkları arasındaki bir binasının 1 aylık kirası karşılığı 250,00 TL yı tahsil etmiştir. Tezdüzen Hesap Planında (THP) "kira gelirleri" için ayrı bir büyük defter hesabı bulunmadığından bu gelir için "649 Diğer Olağan Gelir ve Karlar Hesabı" altında yardımcı hesap açılmıştır. Kiranın tahsil edildiği dönem ile ait olduğu dönem arasında farklılık olması durumunda gelecek dönem için tahsil edilen kiraların muhasebeleştirilmesi ayrı bir özellik gösterir. Kira peşin tahsil edildiğinde tahsil edilen kiranın gelecek döneme ait olan bölümü, bu dönemin geliri olmadığından ve bir anlamda da işletmenin kiralayana borcu olduğundan pasif karakterli bir bilanço hesabı olan "480 Gelecek Yıllara Ait Gelirler Hesabı"nın alacağına kaydedilir. İşletme, 1.4.2002 tarihinde varlıkları arasında bulunan ve kiraya verilen mağazanın Nisan 2002/Mart 2003'e ait 12 aylık kira tutarı toplamı 3.600,00 TLyı peşin tahsil etmiştir. Bu işletmenin sadece yıl sonlarında mali tablo düzenlediğini kabul ederek muhasebe kaydını yapalım: Bu örnekte kiraya verilen mağazanın aylık kirası 300.000.000 liradır. Nisan 2002-Aralık 2002 süresi için 9 aylık kira tutarı 2.700.000.000 lira bilanço günü 31.12.2002 tarihinde dönem geliri olarak gerçekleşecektir. Bu nedenle bu tutarın tamamı ilgili gelir hesabının alacağına kaydedilmiştir. 2002 yılının ilk üç ayı için peşin alınan 900.000.000 lira ise, ilgili pasif karakterli bilanço hesabına alacak kaydedilmiştir. "480 Gelecek Yıllara Ait Gelirler Hesabı"ndaki 900.000.000 liralık peşin alınan kira 31.12.2002 tarihinde "380 Gelecek Aylara Ait Gelirler Hesabı"na aktarılır. "380 Gelecek Aylara Ait Gelirler Hesabı"ndaki tutarlar 2003 yılında gelir olarak gerçekleştikçe ilgili gelir hesabının alacağına aktarılır. Örneğin, Ocak/2003 kira geliri şu şekilde muhasebeleştirilir: 90 Sadece yıl sonunda mali tablolar düzenlenen işletmeler "380 Gelecek Aylara Ait Gelirler Hesabı"ndaki 900,00 TL yı 31.3.2003 tarihinde ya da en geç 31.12.2003 tarihinde tek maddeyle "649 Diğer Olağan Gelir ve Karlar Hesabı"na devrederek kapatabilirler. Gelirlerin muhasebeleştirilmesi için bir örnek daha verelim. İşletme, 15.4.200. tarihinde, iştiraki bulunan İlkfen Anonim Şirketinden 280.000,00 TL temettü (kar payı) gelirinin doğduğunu öğrenmiştir. Gelir hesapları özsermayedeki artışları göstermeleri açısından alacak kalanı verirler. Bu nedenle dönem sonlarında gelir hesapları borçlandırılarak "690 Dönem Karı veya Zararı Hesabı" na devredilir. GİDERLER VE MUHASEBELEŞTİRİLMESİ Gider, gelir (hasılat) sağlama amacıyla meydana gelen varlık tükenmeleridir. Giderler işletmelerin özsermayelerinde azalışa yol açar. Giderler, işletmenin türüne (ticaret işletmesi, hizmet işletmesi ya da üretim işletmesi oluşuna) ve büyüklüğüne göre çeşitlilik gösterir. Tekdüzen hesap planındaki gider grupları: 1) Satışların maliyeti, 2) Faaliyet giderleri, 3) Diğer faaliyetlerden olağan gider ve zararlar, 4) Finansman giderleri, 5) Olağandışı gider ve zararlar şeklinde beş ana gruba bölünmektedir. Bu gruplama ve ilgili büyük defter hesapları, Tekdüzen Hesap Planındaki kodlarıyla aynen şöyledir: 62 SATIŞLARIN MALİYETİ (-) 620 Satılan Mamuller Maliyeti 621 Satılan Ticari Mallar Maliyeti 622 Satılan Hizmet Maliyeti 623 Diğer Satışların Maliyeti 63 FAALİYET GİDERLERİ (-) 630Araştırma ve Geliştirme Giderleri 631 Pazarlama, Satış ve Dağıtım Giderleri 632 Genel Yönetim Giderleri 65 DİĞER FAALİYETLERDEN OLAĞAN GİDER VE ZARARLAR (-) 653 Komisyon Giderleri 654 Karşılık Giderleri 655 Menkul Kıymet Satış Zararları 66 FİNANSMAN GİDERLERİ (-) 660 Kısa Vadeli Borçlanma Giderleri 661 Uzun Vadeli Borçlanma Giderleri 68 OLAĞANDIŞI GİDER VE ZARARLAR (-) 680 Çalışmayan Kısım Gider ve Zararları 681 Önceki Dönem Gider ve Zararları 689 Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar Yukarıda sıralanan "gider hesapları"nın bazıları çift taraflı kayıt yönteminin gereği kaçınılmaz olarak işlem görür. 91 Tekdüzen Hesap Planında; faaliyet ve finansman giderlerinin, dönem içinde doğduklarında gelir tablosu hesapları içinde yer alan 6 kod sayısıyla başlayan gider hesaplarına kaydedilmeyip; 7. gruptaki maliyet hesaplarına kaydedilmesi ve dönemsonlarında ilgili gelir tablosu hesaplarına aktarılması öngörülmüştür. Faaliyet ve finansman giderlerinin dışındaki giderler doğrudan 6 kod sayısı ile başlayan gider hesaplarına kaydedilmektedir. Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği, dönem içinde oluşan maliyet giderlerinin THP 7. gruptaki 7/A veya 7/B seçeneklerinden biri ile izlenilmesini istemektedir. Hangi işletmelerin hangi seçeneği uygulayacakları Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliğleri No. 3 te belirtilmiştir. Ticaret işletmeleri aktif ve satış toplamları ne olursa olsun 7/A veya 7/B seçeneklerinden istedikleri birini uygulayabilecektir. Tekdüzen Hesap Planı çerçevesinde giderlerin kaydında kullanılacak giderler hesap grubu olan 7/A Seçeneğinde giderler (maliyetler) büyük defterde fonksiyon esasına göre bölümlenir. Bu hesaplarda toplanan giderler, 6 kodlu sınıftaki gelir tablosu gider hesaplarına aktarılmaktadır. Faaliyet giderleri, üretim ve satış maliyetlerine yüklenmeyen işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili giderleri ifade eder. 7/A Seçeneğini benimseyen bir ticaret işletmesinin kullanacağı faaliyet ve finansman giderlerine ilişkin hesaplar şunlar olacaktır: 760 Pazarlama Satış ve Dağıtım Giderleri Hs. 770 Genel Yönetim Giderleri Hs. 780 Finansman Giderleri Hs. 7/B Seçeneğinde maliyet giderleri büyük defterde çeşit esasına göre izlenmektedir. Bu hesaplarda biriken giderler dönemsonlarında düzenlenen gider dağıtım tabloları aracılığıyla fonksiyonlarına dönüştürülür ve Tekdüzen Hesap Planındaki 6 kodlu sınıftaki gelir tablosu gider hesaplarına aktarılır. Bu seçeneği uygulayacak işletmeler aşağıda verilen 79. Gruptaki hesapları kullanırlar: 79 GİDER ÇEŞİTLERİ 790 İlk Madde ve Malzeme Giderleri Hs. 791 İşçi Ücret ve Giderleri Hs. 792 Memur Ücret ve Giderleri Hs. 793 Dışarıdan Sağlanan Fayda ve Hizmetler Hs. 794 Çeşitli Giderler Hs. 795 Vergi Resim ve Harçlar Hs. 796Amortisman ve Tükenme Payları Hs. 797 Finansman Giderleri Hs. 798 Gider Çeşitleri Yansıtma Hs. 7/B Seçeneğine ve dönemsonu kapanış kayıtlarına ilişkin İşletme 6.5.200. tarihinde makbuz karşılığı Türkiye Elektrik Kurumuna 75.000,00 TL elektrik gideri ödemiştir. Bu tutarın 25.000,00 TL sı "pazarlama" gider yerine 50.000,00 TL sı de "yönetim" gider yerine aittir. (KDV ihmal edilmiştir.) Dönem içinde fonksiyon esasına göre kaydı yapılan giderler, dönem sonunda gelir tablosu hesaplarına aktarılacaktır. İşletme, 1.5.200. tarihinde muhasebe departmanı olarak kullanılmak üzere kiraladığı yerin 1 aylık kirası 200,00 TL den % 20 gelir vergisi kestikten sonra 160,00 tl yı depo sahibi Bilal Giray'a ödemiştir. 92 Kiranın ödendiği dönem ile ait olduğu dönem arasında farklılık olması durumunda ödenen kiraların muhasebeleştirilmesi özellik gösterir. Kira bedeli peşin ödendiğinde ödenen kiranın gelecek döneme ait bölümü, bu dönemin gideri olmadığından ve bir anlamda da işletmenin mülk sahibinden alacağı olduğundan aktif karakterli bir bilanço hesabı olan "280 Gelecek Yıllara Ait Giderler Hesabı" nın borcuna kaydedilir. İşletme, 1.5.2002 tarihinde yönetim binası olarak kiraladığı bir yerin Mayıs 2002/Nisan 2003 e ait 12 aylık kira tutarı 4.800,00 tl yı % 20 (960,00 TL) gelir vergisi kestikten sonra gayrimenkul sahibi Veli Çınar'a ödemiştir. Bu işletmenin sadece yıl sonlarında bilanço ve gelir tablosu düzenlediğini varsayarak muhasebe kaydını yapalım. Bu örnekte kiralanan binanın aylık kirası 400,00 TL dır. Mayıs 2002/Nisan 2003 süresi için 8 aylık kira tutarı 3.200,00 TL, bilanço günü 31.12.2002 tarihinde, o dönemin gideri olarak gerçekleşecektir. Bu nedenle bu 3.200,00 TL ilgili gider hesabının borcuna kaydedilmiştir. 2002 yılının ilk dört ayı için peşin ödenen 1.600,00 TL ise, ilgili aktif karakterli bilanço hesabına borç kaydedilmiştir. "280 Gelecek Yıllara Ait Giderler Hesabı"ndaki 1.600,00 TL lık peşin ödenen kira 31.12.2002 tarihinde "180 GelecekAylaraAit Giderler Hesabı"na aktarılır. "180 Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabı"ndaki tutarlar 2003 yılında gider olarak gerçekleştikçe ilgili gider hesabının borcuna aktarılır. Örneğin, Ocak/2003 kira gideri şu şekilde muhasebeleştirilir: Sadece yıl sonlarında bilanço ve gelir tablosu düzenleyen işletmeler "180 Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabı"ndaki 960,00 TL yı 30.4.2003 tarihinde ya da en geç 31.12.2003 tarihinde tek maddeyle "770 Genel Yönetim Giderleri Hesabı"na devrederek kapatabilirler. 93 DÖNEMSONU MALİ TABLOLAR DÜZENLENMESİ DÖNEMSONU BİLANÇOSUNUN DÜZENLENMESİ Dönembaşındadönembaşı bilançosuna göre hesapların açılış kaydından sonra, dönembaşındandönemsonuna kadar günlük işlemlerin muhasebe kayıtları yapılır. Bundan sonra işletmenin varlıklarının, sermayesinin ve borçlarının ne olduğu, dönembaşına göre ne yönde değişiklikler meydana geldiğini görmek için dönemsonu itibariyle, işletmenin dönemsonu mali durumunu gösterecek olan dönemsonu bilançosu düzenlenir. Dönemsonu bilançosunun düzenlenebilmesi için dönembaşındandönemsonuna kadar olan bütün işlemlerin kaydedildiği hesaplar ile dönemsonunda yapılan sayım ve değerlemede elde edilen sonuçların envanter kayıtları ile bütünleştirilmesi gerekir. Bu amaçla sırasıyla muhasebe sürecinde gördüğümüz gibi, şu işlemler yapılır: A. Genel geçici mizan düzenlenir: Dönem genellikle bir takvim yılı olduğundan, genel geçici mizan adı verilen 31 Aralık tarihli mizan düzenlenir. Genel geçici mizan bir dönemi kapsayacak şekilde hesapların borç ve alacak toplamlarını ve borç-alacak kalanlarını gösterecektir. B. Dönemsonu envanter yapılır ve edinilen bilgilere göre dönemsonu muhasebe (envanter) kayıtları düşülür:Dönemsonunda fiili (gerçek) durumu saptamak amacıyla saymak, ölçmek veya tartmak ve değerlemek suretiyle işletmenin varlıklar ile borçlarının kesin ve ayrıntılı olarak parasal değerleri saptanır. Bu sayımda bulunan sonuçlar ile hesapların kalanları arasında varolabilecek farkların ortadan kaldırılması için dönemsonu envanter kayıtları yapılır. Envanter kayıtları: varlıkların ve borçların sayımı ve değerlemesiyle ilgili kayıtlar, gerçekleşen kar ve zararların kaydı, dönem içinde yapılmış hatalı kayıtların düzeltme kayıtları, unutulan işlemlerin kayıtları, gelir ve giderlerin dönem ayarlaması ile ilgili kayıtlar ve gelir gider hesaplarının Dönem Karı veya Zararı Hesabına devri kayıtlarıdır. C. Kesin mizan düzenlenir: Hesap kalanlarının envanter (sayım) sonuçları ile eşit duruma getirilmesini sağlayan dönemsonu envanter (muhasebe) işlemlerinin yevmiye ve büyük deftere kaydından sonra ana hesaplar ile yardımcı hesapları kapsayan kesin mizan düzenlenir. D. Kesin mizandan yararlanılarak dönemsonu bilançosu düzenlenir: Kesin mizandaki kalanlar işletmenin varlıklarını ve bu varlıkların kaynaklarını oluşturan özsermaye ve borçlarını verir ki, bunlar da bilançonun kendisidir. Kesin mizanın borç kalanları bilançonun aktifini, alacak kalanları da bilançonun pasifini verir. Bu nedenle bilançonun düzenlenmesi işlemi, sonuçta kesin mizandaki kalanların, Muhasebe Uygulama Genel Tebliğindeki bilanço şekline dönüştürülmesi işleminden ibaret olmaktadır. Muhasebe Uygulama Genel Tebliğindeki bilançoda varlıklar ve bunların kaynaklarını oluşturan unsurların bilançoya yerleştirilmesi şu ayrıma göre yapılmaktadır: VARLIKLAR A. DÖNEN VARLIKLAR B. DURAN VARLIKLAR KAYNAKLAR A. KISAVADELİ YABANCI KAYNAKLAR B. UZUN VADELİ YABANCI KAYNAKLAR C. ÖZ KAYNAKLAR Varlıklar, bilançoda dönen varlıklar ve duran varlıklar şeklinde iki grupta gösterilmektedir. Dönen varlıklar grubuna, nakit olarak elde ve bankada tutulan varlıklar ile normal faaliyet dönemi içinde veya en fazla bir yıl içinde paraya çevrilmesi veya kullanılması düşünülen şu varlıklar dahil edilir: DÖNEN VARLIKLAR 770 Hazır Değerler 771 Menkul Kıymetler 772 TicariAlacaklar 773 DiğerAlacaklar 774 Stoklar 775 GelecekAylaraAit Giderler ve Gelir Tahakkukları 776 Diğer Dönen Varlıklar Duran varlıklar grubuna ise, normal şartlar altında bir yıl içinde elden çıkarılması düşünülmeyen, bir yıldan daha uzun süreler için işletmenin faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinde kullanılan ve normalde satış amacı taşımayan şu varlıklar dahil edilir: 94 DURAN VARLIKLAR A. TicariAlacaklar B. DiğerAlacaklar C. Mali Duran Varlıklar D. Maddi Duran Varlıklar E. Maddi Olmayan Duran Varlıklar F. Özel Tükenmeye Tabi Varlıklar G. Gelecek YıllaraAit Giderler ve Gelir Tahakkukları H. Diğer Duran Varlıklar Kısa vadeli yabancı kaynaklar, en çok bir yıl veya faaliyet dönemi sonunda ödenecek borçlar olup, şu unsurları içermektedir: KISAVADELİ YABANCI KAYNAKLAR A. Mali Borçlar B. Ticari Borçlar C. Diğer Borçlar D. AlınanAvanslar E. Ödenecek Vergi ve Diğer Yükümlülükler F. Borç ve Gider Karşılıkları G. GelecekAylaraAit Gelirler ve Gider Tahakkukları H. Diğer Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar Uzun vadeli yabancı kaynaklar, bir yıldan daha uzun sürede ödenecek borçlardır. Bu gruba dahil edilecek borçlar, kısa vadeli yabancı kaynaklar grubuna dahil edilen borç çeşitlerinin aynısı, ancak bir yıldan daha uzun sürede ödenecek olan borç çeşitleridir. Öz kaynaklar, işletme sahibi veya ortaklarının işletmeye tahsis etmiş oldukları sermaye ile faaliyetlerden elde edilen ancak, işletme ortaklarına verilmeyip işletmede bırakılan kar, değer yükselmelerinin neden olduğu artışlar ve dönemin net karından oluşmakta olup, şu unsurları içermektedir: ÖZ KAYNAKLAR A. ÖdenmişSermaye B. Sermaye Yedekleri C. Kar Yedekleri D. Geçmiş Yıllar Karları E. Dönem Net Karı Belirtilen gruplara göre düzenlenen bilançoda, birbiri ile ilgili unsurları bir arada ve net durumu göstermek amacıyla kesin mizanda alacak kalanı veren bir hesap, örneğin Birikmiş amortismanlar, bilançonun aktifinde ilgili olduğu hesapla (maddi duran varlıklarla) bir arada ve bir indirim olarak gösterilmektedir. Aynı şekilde borç kalanı veren bir hesabın (ödenmemiş sermaye) kalanı bilançonun pasifinde ilgili olduğu hesapla (sermaye) bir arada ve bir indirim şeklinde gösterilir. GELİR TABLOSUNUN DÜZENLENMESİ Temel mali tabloların ikincisi gelir tablosudur. Gelir tablosu, bir işletmenin belli bir dönemde elde ettiği tüm gelirler ile aynı dönemde katlandığı bütün maliyet ve giderleri ve bunların sonunda ortaya çıkan kar veya zararları gösteren bir tablodur. Bu kapsamdaki bilgiler, gelir tablosunun kapsamını oluşturan sonuç hesaplarında ve bu hesapların devredildiği ve toplandığı "Dönem Karı veya Zararı Hesabı"nda yer almaktadır. İşletmenin bir faaliyet dönemine ait gelirleri, giderleri ve maliyetlerine ait bilgiler, standartlığı sağlayarak işletmeler ve dönemler arası karşılaştırmalarda kolaylık sağlamak ve anlam birliği oluşturmak amacıyla Muhasebe Uygulama Genel Tebliğinde gösterilen gelir tablosunda şu temel ayrıma göre düzenlenmektedir: A. BRÜT SATIŞLAR B. SATIŞ İNDİRİMLERİ (-) Net Satışlar C. SATIŞLARIN MALİYETİ (-) Brüt Satış Karı Veya Zararı D. FAALİYET GİDERLERİ (-) 95 Faaliyet Karı Veya Zararı E. DİĞER FAALİYETLERDEN OLAĞAN GELİR VE KARLAR F. DİĞER FAALİYETLERDEN OLAĞAN GİDER VE ZARARLAR (-) G. FİNANSMAN GİDERLERİ (-) Olağan Kar Veya Zarar H. OLAĞANDIŞI GELİR VE KARLAR I. OLAĞANDIŞI GİDER VE ZARARLAR (-) Dönem Karı Veya Zararı J. DÖNEM KARI, VERGİ VE DİĞER YASALYÜKÜMLÜLÜK KARŞILIKLARI (-) K. DÖNEM NET KARI VEYAZARARI HESAPLARIN KAPATILMASI Muhasebe döneminin son işlemi, hesapların kapatılması kayıtlarıdır. Kesin mizanın çıkarılmasından ve mizandaki hesapların kalanlarına göre bilançonun düzenlenmesinden sonra o döneme ait hesaplar kapatılır. Bu işlem, hesap döneminin sona erdirilmesi demektir. Hesapların kapatılması işlemi, borç kalanı veren aktif yapıdaki bütün hesapları alacaklandırmak, alacak kalanı veren pasif yapıdaki bütün hesapları da borçlandırmak suretiyle aşağıdaki gibi yapılır: Yapılan kapanış kaydı ile aktif ve pasif, diğer bir ifade ile varlıklara, borçlara ve sermaye unsurlarına ait bütün hesapların iki tarafı birbirine eşit duruma getirilmiş olur. Bu da hesabın kalan vermemesi demektir. Hesap döneminin bitmesi aynı zamanda izleyen dönemin başlaması anlamına gelir. Bu nedenle işletmenin dönemsonundaki durumu, hesapların kapanmış olmasına rağmen, izleyen dönemin başlangıç durumudur. Yeni dönemde hesaplar, aynı zamanda bir önceki dönemin dönemsonu bilançosu olan dönembaşı bilançosuna dayanarak tekrar açılacak ve böylece işletmenin sürekliliği devam edecektir. Kayıt tutma sürecinin başlangıcında, önce işlemin ne olduğunun tanımlanması gerekir. 96 3.Bölüm: MUHASEBEDE KAYIT VE BELGELER MUHASEBEDE KAYIT BELGELERİ VE DEFTERLERİ Mali tabloların düzenlenebilmesi için gerekli bilgilerin toplanması, kaydedilmesi ve sınıflandırılması için bilgi akışını sağlayacak muhasebe kayıt belgelerine ve defterlerine gereksinim vardır. Muhasebenin kayıt tutma işlevinin yerine getirilmesinde, kullanılacak olan belgeler, defterler ve diğer kayıt araçlarının bütünü ve bunların işleyiş şekilleri toplu olarak muhasebenin teknik yapısını oluşturur. MUHASEBE BİLGİAKIŞI Muhasebenin birinci işlevinin mali nitelikli işlemlerin yarattığı değişmelerle ilgili bilgileri toplamak, kaydetmek, sınıflandırmak ve özetlemektir. Ancak bu aşamaların (işlemlerin) nasıl ve hangi araçlarla gerçekleştirileceğinin somutlaştırılması gerekir. Bunun sonunda ortaya çıkan yapı, kayıt tutmanın tekniğini oluşturacaktır. Kayıt tutma sürecinin başlangıcında, önce işlemin ne olduğunun tanımlanması gerekir. Bu da o işlemi ispatlayan belgelerin ele geçirilmesi veya düzenlenmesi ile olanaklıdır. Sağlanan bilgilere, diğer bir deyişle o olayın ne olduğunu ispatlayan belgelere dayalı olarak işlemin tüm etkileri bir bütün halinde yevmiye defterine kayıt edilir. Yevmiye defterindeki kayıtlardan yararlanarak olayın etkileri, büyük defterde etkiledikleri unsurları temsil eden hesaplara aktarılır, dolayısıyla tüm işlemlerin etkileri büyük defterde hesap bazında biriktirilmiş, diğer bir ifade ile sınıflandırılmış olur. Dönem boyunca sınıflandırılan değişimlerin sonuçları mali tablolar halinde özetlenir. Açıklanan bu süreçte bilgiler "Girdi-Süreçleme-Çıktı" şeklinde bir akışı izler. Bu akışa uygun olarak bilgiler önce belgelerle toplanır ve daha sonra kayıt ortamı içinde kaydetme, sınıflandırma ve özetleme işlemleri ile çıktı adını vereceğimiz mali tablolara ulaşılır. Bu süreçte sıralanan aşamaların gerçekleştirilmesinde kayıt tutma tekniğinin gerektirdiği temel araçları oluşturan kayıtlara esas olan belgelerin ve kayıtların yapılacağı defterlerin işlevlerinin ve şekillerinin bilinmesi önem taşır. Belgeler Mali nitelikli olayın meydana gelmesi ile başlayan ve mali tabloların çıkarılması ile sonuçlanan kayıt tutma sürecinde ilk aşama olayın ne olduğunu gösteren, diğer bir deyişle olayın tanımlanmasını sağlayan güvenilir bilgileri içeren belgelerin elde edilmesidir. Belgelendirme, mali nitelikli bir işlemin; taraflar, tarih, konu, miktar ve tutar olarak belirlenmesi işlemidir. Örneğin bir mal satışı işleminde satıcı ile alıcının, işlemin yapıldığı gün itibariyle tarihinin, satışa konu olan malların çeşidi, satılan miktarın adet, kilogram veya metre cinsinin ve para olarak tutarının belirlenmesi gibi. İleride ilgili oldukları konular incelenirken tekrar ele alınacak olan bu belgeler olayın çeşidine ve işletmenin içinde bulunduğu ülkenin mevzuatına bağlı olarak farklılık gösterir. Örneğin, bir mal alımı ya da satılmamış malın cinsi, kodu, birim fiyatı, birim tutarı gibi birçok gerekli bilginin yer aldığı fatura ile ispatlanırken, bankaya adınıza üçüncü şahıslar tarafından yatırılan paralar dekont ile ya da avans olarak ödenen para makbuz ile ispatlanır. Varlıkların fiili durumlarını saptamak için yapılan sayım sonuçlarını aktaran ve işletme içinde hazırlanan sayım listeleri ile onların değerlemelerini de içeren envanter listeleri de ispat edici belgelere örnek olarak gösterilebilir. Bu belgeler aynı zamanda istenirse (ülkemiz için zorunlu) envanter defterine aktarılır. Bu belgeler orijinal olarak karşı taraftan edinilebileceği gibi işletme içinde de tarafsız ve doğru olarak hazırlanmış olabilir. Defterler Muhasebe sürecinde belgelere dayalı olarak yapılacak kayıtlar, kayıt tutma işlevinin aşamalarının gerçekleşmesini sağlayacak olan iki temel deftere, yevmiye defteri ve büyük deftere yapılır. Bu aşamalardaki kayıtların yapılmasında kolaylık sağlayan, yapılan kayıtların doğruluğunun araştırılmasında yardımcı işleve sahip olan diğer bazı araçlar da vardır: Muhasebe fişleri, Mizanlar, Yardımcı defterler, Envanter defteri gibi. 97 YEVMİYE DEFTERİ (GÜNLÜK DEFTER) Yevmiye Defterinin İşlevi Hesapların çokluğu ve hesapların yer alacağı büyük defter içinde her bir hesap için ayrı ayrı sayfalar kullanılacağı düşünülürse, işlemlerin kaydı sırasında, sözgelişi bir hesaba yapılması gerekli kaydın unutulması, aynı kaydın iki kere geçmesi veya tutarlardaki hatalı kayıtlar vb. nedenler ile hatalı sonuçların ortaya çıkması olasılığı açık olacaktır. İşlemlerin, ilgili oldukları unsurlara ait hesaplarda borç ve alacak şeklindeki etkilerinin ayrı ayrı sayfalarda değil bütün olarak bir arada görülmesi halinde işlemin kaydının hatalı olup olmadığının anlaşılması kolaylaşır. Bu bakımdan işlemlerin, bilançoya etkilerini toplayacak olan hesaplara kaydından önce, bu kayıtlara temel olacak, işlemlerin tüm etkilerini bir arada göstererek büyük deftere yapılacak kayıtların hatalı yapılmasını önleyecek veya hiç değilse hataları en aza indirecek bir araca yani yevmiye defterine diğer adıyla günlük deftere ihtiyaç vardır. Yevmiye defteri, işlemlerin çift taraflı etkisini, bir bütünlük içinde, oluş sıralarına (tarihlerine) göre ele alarak etkiledikleri hesapları, etkilendirdikleri tutarlara ve yönlere göre borçlandırmak, alacaklandırmak suretiyle yerine getirir. Yevmiye Defterinin Şekli ve Yevmiye Defterine Yapılacak Kayıtların İşleyişi Yevmiye defterinin fonksiyonunu yerine getirebilmesi için şu şekil geliştirilmiştir: (1) Sayfa numarası (2) Büyük defter bağlantı numarası (3) Madde numarası (4) Tarih, borçlu hesap ismi (sol tarafa), alacaklı hesap ismi (sonraki satırda ve sağ tarafa) ve açıklama (bu bilgiler madde çizgileri arasında toplanır) (5) Borçlu hesap tutarı (6) Alacaklı hesap tutarı Yevmiye defterinde aşağıda verilen sayısal örnekte gösterildiği gibi, bir işlemi bütünü ile kayda alan ve birbirine paralel çizgilerle sınırlanan kısma "madde" denir. Maddeyi açan çizgiler arasına maddenin tarihi yazılır. Bu tarih işlemin tarihi değil, işlemin kayda alındığı tarihtir. Hemen alt satıra sola, borçlu hesap veya hesapların adı, tutar sütunlarından ilkine de tutarları yazılır. Sonra hiç boş satır bırakmaksızın ortanın sağından başlamak üzere alacaklı hesap veya hesapların adı, ikinci tutar sütununa da tutarlar yazılır. Hesapların borçlandırılması ve alacaklandırılması bittikten sonra işlemi ispatlayan belgeleri belirleyen bir ifade ile işlemin açıklaması yapılır. Maddenin kapanışını gösteren arası boş bırakılmış çizgiler sonraki maddenin açılışını ifade eder ve sonraki maddenin kaydı sırasında önceden bırakılan bu boşluğa tarih yazılır. Sayfanın sonuna rastlayan bir maddeden sonra tekrar madde yazılamayacağı için kapanış çizgisinde tarih aralığı bırakılmaz. Her madde içinde borçlandırılan tutarlarla alacaklandırılan tutarlar birbirine eşit olacağından, her sayfa sonunda alınacak borç ve alacak tutarları toplamı da birbirine eşit olacaktır. Bu toplamların eşit olmaması kayıtta bir hatanın yapıldığını gösterir. Hata, ileride görüleceği gibi sadece "usulüne uygun" olarak düzeltilebilir. Bu bakımdan her sayfa, dolduğu an toplanmalı, böylece hataların birikmesi önlenmelidir. Bu toplam izleyen sayfanın başına devredilerek toplama işlemine devam edilmelidir. İşletme 5 Ocak 20.. tarihinde Ali İpek'ten 89 nolu fatura ile 5.000,0 TL peşin, 7.000,00 TL kredili olmak üzere 12.000,00 TL tutarında mal almıştır: 98 Yevmiye defterinde işlemin kaydını gösteren maddede, işlemin kayıt tarihi, işlemin sıra numarası (138 olarak belirtilen madde numarası), maddenin sol tarafında borçlandırılan hesap (Mal hesabı) onun altında ve maddenin ortasından itibaren yazılan sağ tarafta alacaklandırılan hesaplar (Kasa ve Borçlar hesabı) ve tutarlar ile işleme ait bilgiler yer almıştır. Yevmiye defterine yapılan bu kayıt daha sonra hesapları içeren büyük deftere aktarılır. Maddede yer alan Mal Hesabı, Kasa hesabı ve Borçlar hesabı büyük defterde kendileri için ayrılan sayfalara geçirilir. Yevmiye defterindeki bilgilerden yararlanarak büyük defterde hesaplara kayıt yapıldıkça yevmiye defterinde ilgili hesabın karşısına büyük defter sayfa numarası yazılır. Aynı şekilde, büyük deftere aktarılan bir kaydın kaynağını, gerektiğinde, kolaylıkla saptamak için hangi yevmiye maddesinden alındığını göstermek üzere ilgili maddenin numarası da büyük defter hesabında bir sütuna (bağlantı sütununa) kaydedilir. Böylece iki defter arasında bağlantı kurulmuş olur. Yevmiye defterine işlemin oluşumunu gösteren, ispatlayan belgelerden (fatura, gider fişi, istihsal makbuzu vb.) kayıt yapılır. Büyük deftere geçirmeler muhakkak surette yevmiye defterinden olmalıdır. Hiçbir zaman yukarıda söz konusu edilen belgelerden doğrudan doğruya büyük deftere geçirme yoluna gidilmemelidir. İşlemlerin etkilerini toplu olarak gösteren yevmiye maddelerinde borç ve alacak toplamlarının eşit olacağı önceden açıklanmıştı. Bu eşitliğin her zaman bir tek borç ve bir tek alacak şeklinde olacağı söylenemez. Çünkü işlemlerin en az iki tarafı ilgilendirmesine rağmen bazı durumlar da işlemde etkilenen unsurlar ikiden fazla, dolayısıyla bu etkileri toplayacak maddedeki borç veya alacak kayıtlarının her biri de sayıca birden fazla olabilir. Bu bakımdan maddeler üç şekilde oluşabilir: 1. Bir hesap borçlanırken, diğer bir hesap alacaklanır (Basit madde). 2. Bir hesap borçlanırken birden fazla hesap alacaklanır veya birden fazla hesap borçlanırken bir hesap alacaklanır (Bileşik madde). 3. Birden çok hesap borçlanırken aynı madde içinde birden çok hesap alacaklanır (Karışık madde). Yukarıda gerekliliği ve mahiyeti açıklanan yevmiye defteri kayıtlarının sağlayacağı yararları şu şekilde özetleyebiliriz: 1. Yevmiye defteri her bir işlemi o işlemden etkilenen unsurları birarada ele alarak bir bütün olarak gösterir, 2. Yevmiye defteri bir gün içinde yapılan işlemlerin neler olduğunu toplu olarak gösterir, 3 . B ü y ü k d e f t e r e y a p ı l a c a k k a y ı t l a r ı n s a ğ l ı k l ı o l m a s ı n a y a r d ı m e d e r, 4. Büyük defter hatalarının bulunmasına yardım eder, 5. İş bölümüne imkan verir. BÜYÜK DEFTER Büyük Defterin Şekli ve İşleyişi Mali tabloların hazırlanabilmesi için dönem içinde bilanço unsurlarında ve faaliyet sonucunu oluşturan çeşitli gelir ve giderlerde meydana gelen değişmeleri saptamak üzere hesapların gerekli olduğunu ve hesapların tümünü kapsayan deftere "büyük defter" denildiğini biliyoruz. Hesaplara yapılacak kayıtların hatalı olmasını önlemek, hata yapılmışsa bulunmasını kolaylaştırmak ve benzeri nedenlerle işlemlerin ilk aşama olarak yevmiye defterine kaydedileceğini, buradan hesaplara geçirme yapılacağını özetle yevmiye defterindeki kayıtların büyük defter kayıtları için bilgi kaynağı olduğunu da bu ünitede öğrendik. Görülüyor ki yevmiye defterine ve büyük deftere kaydedilen etkiler aynı etkilerdir; fakat bu defterlere kaydetme nedenleri ve esasları (sistemleri) farklıdır: Yevmiye defterinde işlemin etkileri bir madde içinde bir bütün halinde kaydedilirken, büyük defterde işlemin etkileri etkiledikleri unsurlara ait ayrı ayrı sayfalarda yer alan hesaplara kaydedilir. Böylece mali nitelikli olayların etkileri büyük defterde hesap bazında sınıflandırılmış olur. Hesapların iki taraflı olması nedeni ile büyük defterin karşılıklı iki sayfası tek bir hesaba ait olur. Bu bakımdan büyük defterde sayfalar iki sayfa 1-1, 2-2, 3-3 şeklinde numaralanır ve numaralama, karşılıklı iki sayfaya aynı numara verilmek suretiyle devam eder. Defterde 1'den 14'e kadar numaralar taşıyan yerlerin anlamı şudur: (1) Sayfa numarası (karşılıklı iki sayfaya da aynı numara) (2) Hesabın adı 99 (3) Hesabın borç tarafı (karşılıklı iki sayfadan soldakinin tamamı) (4) Hesabın alacak tarafı (karşılıklı iki sayfadan sağdakinin tamamı) (5) Hesabı borçlandırılan kaydın tarihi (6) Hesabı borçlandıran kaydın yevmiye maddesinin numarası (7) Hesabı borçlandıran işlem hakkındaki açıklama (8) Hesabı borçlandıran kayıttaki tutar (9) Hesabın borç tarafı ara toplamı (10) Hesabı alacaklandıran kaydın tarihi (11) Hesabı alacaklandıran kaydın yevmiye maddesinin numarası (12) Hesabı alacaklandıran işlem hakkındaki açıklama (13) Hesabı alacaklandıran kayıttaki tutar (14) Hesabın alacak tarafı ara toplamı İncelediğimiz bu defterler çift taraflı muhasebe, diğer bir ifade ile bilanço esasına göre yürütülen muhasebe için genel muhasebenin teknik yapısı içinde gerekli olan temel defterlerdir. Ancak ülkelerin yürürlükteki mevzuatına göre tutulacak defterlerin sayısı daha farklı olabilir. Ülkemizde Vergi Usul Kanunu (V.U.K) "defter tutma zorunda olan tüccarları" yıllık alım veya satım hacimlerini temel alarak iki sınıfa ayırmış ve bu sınıfların tutmak zorunda oldukları zorunlu defterleri belirlemiştir (Bu kıstas yıldan yıla değişime uğramaktadır). Bugün için V.U.K'a göre birinci sınıf tüccarlar bilanço esasına göre defter tutarlar. Bunların tutmak zorunda oldukları defterler şunlardır: Yevmiye Defteri (Günlük Defter) Büyük Defter (Defter-i Kebir) Envanter Defteri Bu defterler yanında ayrıca faaliyetin niteliğine göre V.U.K 'nda tutulması zorunlu olarak; imalat ve istihsal vergisi defterleri, nakliyat vergisi defteri, yabancı nakliyat kurumlarının hasılat defteri gibi defterlerde kullanılmaktadır. V.U.K Md.185'te "Envanter Defteri ve bilanço günü" başlığı altında Envanter defterine işe başlama tarihinde ve müteakiben her hesap döneminin sonunda çıkarılan envanterler ve bilançolar kaydolunur ve bu tarihe "bilanço günü" denir. Envanter defteri ciltli ve sayfaları müteselsil sıra numaralı olur. V.U.K.'a göre ikinci sınıf tüccarlar işletme esasına göre işletme hesabı defteri tutarlar. Sadece gelir ve giderin izlenmesi temeline dayalı olan bu deftere, kayıtlarında temel muhasebe eşitliğini gözetmediği ve analiz ve yoruma imkan vermediği için muhasebe demek doğru değildir. Defterlerin Tasdiki Vergi Usul Kanunun 220. Maddesinde ve Türk Ticaret Kanununun (T.T.K) 69. Maddesinde başta bilanço ve işletme hesabı esaslarını oluşturan defterler olmak üzere tasdiki zorunlu defterler belli edilmiştir. Bu defterler V.U.K. 224-225. Maddeleri gereğince noter tarafından tasdik olunur. Tasdik Zamanı — Öteden beri işe devam etmekte olanlar ertesi yıl kullanacakları defteri içinde bulundukları yılınAralık ayı içinde, — Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenler, işe başlama, sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi mükellefiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden başlayarak on gün içinde, — Defterin dolması halinde veya diğer nedenlerle bir yıl içinde defter kullanmak zorunda kalanlar kullanmadan önce, — Aynı defteri ertesi yıl da kullanmak isteyenler kullanacağı yılın Ocak ayı içinde, tasdik işlemini yaptırmak zorundadırlar. Deftere Kayıt Disiplini İşlemlerin muhasebe defterlerine kayıtları, Vergi Usul Kanunu 215–219. maddeleri ile Ticaret Kanununun 66. Maddesi gereğince şu kurallara uyularak yapılır: —Defterler ve kayıtlar Türkçe tutulurlar. —Defterler mürekkeple yazılır. Istampa ve sair damga aletleri kullanılması, Maliye 100 Bakanlığı'nın müsaadesi alınarak hareketli yapraklı kanuni defter kullanılıyorsa bunların makinede yazılması, kopya kağıdı kullanılması mümkündür. Toplamlar geçici olarak kurşun kalemle alınabilir. —Defterlerde usulen yazılmaya ayrılmış olan satırlar çizilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz. Satır aralarına yazılamaz. —Defterlerin sayfaları ciltten koparılamaz, yırtılamaz. Hareketli yapraklı defterler kullanılıyorsa bunların sırası bozulamaz, yırtılamaz. —Defterlere geçirilen bir kaydı çizmek, silmek veya kazımak suretiyle okunamaz hale getirmek yasaktır. —Yevmiye defterinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kurallarına göre düzeltilebilir. Yevmiye defteri dışında kalan defterlerdeki yanlışlar, yanlış yazılan rakam veya yazının okunacak şekilde çizilmesi üst yan tarafına ya da ilgili bulunduğu hesaba doğrusunun yazılması yolu ile düzeltilir. —İşlemlerin defterlere günü gününe geçirilmesi esas olmakla birlikte işlemler en geç 10 gün içinde defterlere kaydedilmelidir. Kayıtlarını sürekli olarak muhasebe fişleri, priminota ve bordro gibi yetkililerin imzasını taşıyan belgelere dayanarak yürüten işletmelerde işlemlerin sözü geçen belgelere kaydedilmesi, deftere işlenmesi yerine geçer. Ancak bu durumda en geç 45 gün içinde deftere yazılmalıdır. KAYITLARDA YARDIMCI İŞLEVİ OLAN BELGELER Muhasebe Fişleri Mali nitelikli olayların etkilerini doğrudan ilgili hesaplara geçirmedeki olası hataları önlemek, bununla birlikte yine de hatalı geçirmeler yapılmışsa hatanın varlığının saptanmasında bir temel elde etmek amacı ile nasıl yevmiye defterinden yararlanılıyorsa, yevmiye defteri kayıtlarını kolaylaştırmak ve böylece yevmiye defterinde yapılacak olası hataları önlemek, işlemin etkilerini yevmiye defterine geçirmeden önce toplu olarak görmek ve bu etkileşimde denkliği sağlamak için muhasebe fişleri kullanılabilir. Yevmiye defterinde yapılan bir hatanın çizilerek, silinerek düzeltilmesi olanaklı olmadığından düzeltme, usulüne uygun olarak örneğin, hatayı düzeltici bir kayıtla yapılmak zorundadır. Fişte böyle bir zorunluluk olmadığı için işlemin etkilerinin yevmiye kaydından önce fişte gösterilmesi hatanın fişin üzerinde düzeltilebilmesi kolaylık sağlar. Bu nedenle fişler, muhasebenin kayıt tutma aşamasında yardımcı bir işleve sahiptir. Muhasebe işlemlerinin, kasayı ilgilendirip ilgilendirmediklerine göre incelenmeleri sonucunda, ancak iki karaktere sahip oldukları görülür.Birinci tür işlemleri toplayan fişlere kasa fişleri,Kasa Tahsil Fişi, Kasaya para girişine sebep olan işlemlerle ilgili belgelerin kaydedildiği fiştir.işletme kasasına giren paranın niçin alındığını ve bu işlem karşılığı hangi hesapların alacaklı olduğunu açıklayan belgedir. Kasa Tediye Fişi, Kasadan para çıkışına sebep olan işlemlerle ilgili belgelerin kaydedildiği fiştir. Para çıkışına sebep olan olayın açıklaması ve bu çıkış karşılığı hangi hesapların borç kaydının yapıldığını gösteren yapay belgelerdir. Mahsup Fişi, Kasaya para giriş çıkışının olmadığı belgelere ait işlemlerin muhasebeleştirilmesi için kullanılan fiştir. İşlemin hangi hesaba borç, hangi hesaba alacak kaydedileceğini belirleyen ve gerekli açıklamaların yer aldığı belgelerdir. Fişlerin zorunlu bir şekli yoktur, ancak genellikle gerekli bilgileri içerecek şekilde hazırlanan alışılmış şekiller söz konusudur. Tahsil işlemlerinde borçlu hesap daima KASAHesabı olduğu için tahsil fişinde bu hesabın adı basılı olarak sol tarafta yer alır. Sağ tarafta (ya da aşağıda açıklama ile birlikte), alacaklı hesap veya hesapların adlarının yazılacağı yer boş olur. Kasanın borçlanması karşıtı olarak etkilenen unsurlar değişebileceğinden, işlemdeki etkilenen unsura ait hesabın ya da hesapların adları bu boşluğa yazılır. Ayrıca fişte tutar ve açıklama sütunları da bulunur. Tediye (ödeme) fişinde tahsil fişinin tersine tediye işlemlerinde alacaklı hesap daima Kasa Hesabı olacağı için bu hesabın adı sağ tarafta basılı olarak yer alır. Sol tarafta (ya da aşağıda açıklama ile birlikte) borçlandırılacak hesap ya da hesapların adlarının yazılacağı yer boş olur. Tediye fişinde de açıklama ve tutar sütunları bulunur. Mahsup işlemlerinde borçlandırılacak ve alacaklandırılacak hesap ya da hesapların adları belli olmadığından, bu fişlerde basılı olarak hiçbir hesabın adı bulunmaz, Yevmiye defterinde yapılacak kaydın aynısı, fakat yevmiye defterindeki kayıttan önce o kayda esas olmak üzere, mahsup fişinde yapılır. Yardımcı defter kayıtları genellikle yevmiye defteri yerine fişten yapılır. Bilindiği gibi yardımcı defter hesapları, bir büyük defter hesabının alt hesaplarıdır. Dolayısıyla, yardımcı deftere yapılacak kayıtların toplamları, aynı zamanda ilgili 101 büyük defter hesabının toplamlarına eşit olmalıdır. Büyük deftere kayıtlar yevmiye defterinden aktarılır; ancak yardımcı deftere yapılacak kayıtlar da yevmiyeden geçirilecek olursa, yevmiye de yapılan bir hata aynen büyük defter ve yardımcı deftere geçirileceğinden, hatanın bulunması güçleşir, hatta bazı tip hatalarda imkansız hale gelir. Oysa, büyük deftere yevmiyeden aktarma yapılırken, yardımcı deftere fişlerden kayıt yapılması halinde, yardımcı defter toplamları ile ilgili büyük defter hesabının toplamları eşit olmadığında, muhasebe dili ile "toplamlar tutmadığında" bir hatanın var olduğu ortaya çıkacaktır. Fişlerden yevmiye defterine ve yardımcı defterlere kayıt yapıldıkça, kayıt yapıldığını göstermek üzere fişlerin üzerine madde numarası ve yardımcı hesap numarası not edilir. Büyük Defter Kayıtlarının Sağlaması: Mizan İşlemler eksiksiz ve doğru olarak kaydedildiğinde büyük defter kayıtlarının borç toplamları ile alacak toplamları birbirine eşit olacaktır. Bu eşitlik, kayıtların doğruluğunun kontrolünde temeldir. Büyük deftere yapılan kayıtlar belirli dönemler sonunda her bir hesabın borç ve alacak toplamlarını gösterecek şekilde bir çizelgede toplanır. Bu çizelgede hesaplara ait borç toplamı, alacak toplamı, genelde istenirse borç kalanları ve alacak kalanları belirtilir. Hesapların borç toplamlarının toplamı, büyük deftere dönem içinde yapılan tüm borç kayıtlarının toplamını; hesapların alacak toplamlarının toplamı, büyük deftere dönem içinde yapılan tüm alacak kayıtlarının toplamını gösterir. Her bir işlemin kaydında borç ve alacak kayıtlarını ifade eden borç toplamları ile alacak toplamları birbirine eşit olacağından ve hesaplara yapılan kayıtlar da yevmiye defterinden alındığından bu toplamlar aynı zamanda yevmiye defterinin o tarihteki borçalacak toplamlarına eşit olacaktır. Yapılan dökümde bu eşitlik bulunmazsa kayıtların hatalı olduğu ortaya çıkar. Toplamlar için ileri sürülen eşitlik, dolayısıyla kalanlar için de geçerlidir. Kayıtların sağlamasına olanak veren ve hesap toplamlarının dökümünü gösteren bu çizelgeye "Mizan" denir. Mizanda gösterilen bilgiler şunlardır: (1) İşletmenin adı, (2) Mizanın ait olduğu tarih, (3) Mizanın kapsadığı süre (Aylık, haftalık gibi), (4) Sıra numarası, (5) Hesapların büyük defter sayfası numarası, (6) Hesaplar, (7) Hesapların borç toplamı, (8) Hesapların alacak toplamı, (9) Borç kalanı veren hesapların borç kalanları, (10) Alacak kalanı veren hesapların alacak kalanları, (11) Hesapların (büyük defter) borç kayıtlarının toplamı, (12) Hesapların (büyük defter) alacak kayıtlarının toplamı (13) Hesapların borç kalanları toplamı, (14) Hesapların alacak kalanları toplamı. Dönem içinde herhangi bir tarihte çıkarılan mizana geçici mizan denir. Normal olarak geçici mizan her ayın sonunda çıkarılır ve o ayın adı ile anılır: Ocak Ayı Mizanı gibi. Mümkün olduğu taktirde her gün için, her hafta için veya 10 günlük süreler için de hazırlanabilir. Mizanın kısa aralarla çıkarılması hataların kısa süreler içinde saptanmasına olanak sağlar. Böylece hataların, bir diğeri üzerine birikerek bulunmalarının zorlaşması önlenmiş olur. Hatalar bulunur bulunmaz düzeltilmelidir. Muhasebe döneminin bir yıl uzunluğunda olması, mizanların da her ay sonunda çıkartılması halinde ilki hariç, takip eden ayların sonlarında çıkartılanlar sürekli önceki ayları da kapsayacak şekilde kümülatiftirler. Birinci ay sonundaki mizanda varlıklar, borçlar, sermaye, gelir (hasılat) ve giderler için bir aylık tutarlar ve kalanlar, on ikinci ay sonunda da on iki aylık tutarlar ve kalanlar görülür. 12. ayın sonunda çıkarılan mizana "Genel Geçici Mizan" denir. Daha sonra görüleceği gibi yılsonu ayarlama ve düzeltme kayıtları yapıldıktan sonra bu kayıtların doğruluğunu araştıran bir mizan daha çıkartılır. Bilançoya esas olan bu mizana "Kesin Mizan" ya da "Kat'i Mizan" denir. Açıklanan şekilde düzenlenen mizan şu amaçlara hizmet eder: 1. Büyük defterde borç-alacak eşitliğinin devam ettirilip ettirilmediğini gösterir. 2. Hataların belirli süreler içinde kalmasına neden olur, böylece hataların bulunmasını ve düzeltilmelerini kolaylaştırır. 3. Mali tabloların hazırlanmasında kullanılacak hesap kalanlarını verir. 102 YARDIMCI DEFTERLER Bir ana hesabı oluşturan birden fazla unsur ya da birey varsa ana hesapla birlikte o unsurlara ya da bireylere ait değişmelerin de izlenmesi gerekir. Örneğin bir Alacaklar hesabının (x) büyüklüğündeki kalanı işletmenin, toplam (x) büyüklüğünde alacağı olduğunu gösterir; fakat bu alacağın kimlerden ve hangi tutarlardaki alacaklardan oluştuğu bilgisini vermez. Oysa alacakların izlenebilmesi, zamanında tahsil edilebilmesi için kimlerden ne kadar, hangi vadede alacağın olduğunun bilinmesi gereklidir. Dolayısıyla örneğin Alacaklarda değişme yaratan mali bir işlem yevmiye de kayda alındıktan sonra hem büyük defterde Alacaklar hesabına geçirilecek hem de bireylere ait yardımcı hesap dediğimiz alt hesaplarda izlenecektir. Belirli bir ana hesabı oluşturan birden fazla unsur ya da birey varsa onlara ait yardımcı hesapların hepsinin borç toplamlarının toplamı ilgili ana hesabın borç toplamını, alacak toplamlarının toplamı ilgili ana hesabın alacak toplamına eşit olacak, dolayısıyla yardımcı hesapların kalanlarının toplamı da ana hesabın kalanını verecektir. Bir ana hesaba ait yardımcı hesapların toplandığı deftere yardımcı defter denir. Bu durumda örneğin, Alacaklar Hesabı Yardımcı Defteri, Borçlar Hesabı Yardımcı Defteri, Bankalar Hesabı Yardımcı Defteri vb. birçok yardımcı defter olacaktır.Yardımcı defter bir kavramdır, ciltli bir defter olabileceği gibi her bir unsur veya birey için kullanılan kartlardan oluşan bir kartotex grubu ya da bir bilgisayar programı uygulamasında ilgili hesaplara ait "kütükler" olabilir. Ana hesabı oluşturan bireylere ait kartların veya föylerin şekli ana hesabın niteliğine göre değişir ve yasal bir şekli yoktur. Örneğin, alacakların yardımcı defterinde yardımcı hesabın kime ait olduğunu gösteren bilgi ile işlemi açıklayan diğer bilgilere ait sütunlar yanında Alacaklar ana hesabında olduğu gibi borç tutarı, alacak tutarı sütunları ve bir de kalan sütunu olmalıdır. Mal ile ilgili hareketlerin izlenmesinde ise yardımcı hesabın hangi mala ait olduğunu gösteren bilgiler yanında birim miktarı, birim fiyatı, tutarı gibi bölümleri içeren üç ana sütun olabilir: GİREN, ÇIKAN, KALAN sütunları gibi. Mizan tuttuğu halde kayıtlarda yevmiye de yanlış hesap ismi kullanılması; büyük defterde yanlış sayfaya, dolayısıyla yanlış hesaba kayıt gibi bazı hataların yapılmış olması olanaklıdır. Bu tip hataların araştırılmasında farklı kontrol yolları vardır; örneğin daha önce de belirtildiği gibi mizanda hesapların ters yönde kalan verip vermediğine bakmak bir yoldur. Mizanda alacaklar hesabı alacak kalanı veriyorsa bu bir hatayı gösterir. Çünkü varlık hesaplarının borç tarafı artışı, alacak tarafı azalışı ifade eder. Mevcut alacaktan fazlası tahsil edilemeyeceğine göre alacaklar hesabının daima borç kalanı vermesi gerekir. Ancak bazen ana hesap ile aynı nitelikte olan ve dolayısıyla aynı yönde çalışması gereken yardımcı hesaplardan biri (ya da daha fazlası) ters kalan (borç kalanı vermesi gerekirken alacak veya alacak kalanı vermesi gerekirken borç kalanı) verir, fakat bu kalan diğer yardımcı hesap kalanları içinde kaybolur, muhasebe dili ile mahsup edilir. Bu durumda ana hesap doğru yönde kalan verebilir. Halbuki yardımcı hesapların dökümü böyle bir hatanın olduğunu göstermektedir. (x) işletmesinin Ocak ayı içindeki kayıtlarını içeren Ticari Alacaklar Hesabı ve Ticari Alacaklar Yardımcı Hesap Defterinin 31.01 tarihli durumu aşağıda verilmiştir. Büyük defter hesabı: Bu hesabın kalanı (100.000.000 – 70.000.000) işletmenin 31.1 tarihi itibariyle toplam 30.000.000 lira ticari alacağı olduğunu göstermektedir. TicariAlacaklar Hesabı Yardımcı Defterindeki hesaplar: Büyük deftere geçen her kaydın yardımcı defterde bireylere ait hesaplara geçirilmiş olduğunu görüyoruz. Ancak her bir yardımcı hesabın borç kalanı vermesi gerekirken Bay z'ye ait yardımcı hesabın alacak kalanı vermesi bir hatanın olduğuna işaret etmektedir. Özetlersek, yardımcı defter, yardımcı hesaplarda ana hesabı oluşturan unsurlara ya da bireylere ait durumların ana hesapla uyum içinde olan alt hesaplarda izlenmesini sağlar ve bazı tip hataların bulunmasında yardımcı olur. 103 4.Bölüm: MUHASEBEDE MALİ YÜKÜMLÜLÜKLER VERGİ UYGULANMASINDA YETKİ VERGİ DAİRESİ Vergi dairesi mükellefi tesbit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden dairedir. Mükelleflerin, vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine bağlı oldukları vergi kanunları ile belirlenir. Ancak, Maliye ve Gümrük Bakanlığı, gerekli gördüğü hallerde, mükelleflerin işyeri ve ikametgah adresleri ile il ve ilçelerin idari sınırlarına bağlı kalmaksızın vergi daireleri ve bölge bilgi işlem merkezleri kurmaya, vergi dairelerine bağlı şubeler açmaya ve vergi dairelerinin yetki alanı ile vergi türleri, meslek ve iş grupları itibariyle mükelleflerin bağlı olacakları vergi dairesini belirlemeye yetkilidir VERGİ SORUMLULUĞU MÜKELLEFVE VERGİ SORUMLUSU Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişidir. Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Vergi kanunlariyle kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna mütaallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz. Bu kanunun müteakip maddelerinde geçen "mükellef" tabiri vergi sorumlularına da şamildir. Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan her gerçek kişi ile tüzel kişilere bir vergi numarası verilir. Bu hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye ve vergi numarasının kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce yapılacak işlemlerle ilgili kayıtlarda ve düzenlenecek belgelerde kullanılması mecburiyetini getirmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. VERGİ EHLİYETİ Mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyet şart değildir. Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz. KANUNİ TEMSİLCİLERİN ÖDEVİ Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği olmıyan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir. Yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınmayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Bu hüküm Türkiye'de bulunmayan mükelleflerin Türkiye'deki temsilcileri hakkında da uygulanır. Temsilciler veya teşekkülü idare edenler bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilirler. Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını da kaldırmaz. VERGİ KESENLERİN SORUMLULUĞU Yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar. Bu sorumluluk, bunların ödedikleri vergilerden dolayı asıl mükelleflere rücu etmek hakkını kaldırmaz. Mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısiyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine 104 yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, alım satıma taraf olanlar ile hizmetten yararlananlar, aralarında zımmen dahi olsa itibat olduğu tespit olunanlar müteselsilen sorumludurlar. Ancak üçüncü fıkrada belirtilen müteselsilen sorumluluk mal üreten çiftçiler ile nihai tüketiciler için söz konusu değildir. Maliye ve Gümrük Bakanlığı zirai ürünlerin (işlenmiş olanlar dahil) alım ve satımına aracılık eden kuruluşlar ile Ticaret Borsalarını bu mahsullerin satın alınması sırasında yapılacak vergi tevkifatındanmüteselsilen sorumlu tutmaya, sözkonusu ürünlerin satışı dolayısıyla yapılacak vergi tevkifatının hangi safhada yapılacağını her bir ürün için ayrı ayrı belirlemeye yetkilidir. Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından belirlenen safhadan önceki safhalarda tevkif yoluyla alınan vergiler iade edilmez ve süresinde ilgili vergi dairesine yatırılır. Müteselsil sorumluluğun şartları, sınırları ve bu konuya ilişkin usul ve esaslar Maliye ve Gümrük Bakanlığınca belirlenir. MİRASÇILARIN SORUMLULUĞU Ölüm halinde mükelleflerin ödevleri, mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçer. Ancak, mirasçılardan herbiri ölünün vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumlu olurlar. MÜCBİR SEBEPLER 1. Vergi ödevlerinden her hangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk; 2. Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler; 3. Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler; 4. Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısiyle defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması; gibi hallerdir. KANUNİ VE İDARİ SÜRELER Vergi muamelelerinde süreler vergi kanunları ile belli edilir. Kanunda açıkça yazılı olmayan hallerde 15 günden aşağı olmamak şartıyla bu süreyi, tebliği yapacak olan idare belirler ve ilgiliye tebliğ eder. MÜCBİR SEBEPLERLE GECİKME 13 üncü maddede yazılı mücbir sebeplerden her hangi birinin bulunması halinde bu sebep ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemez. Bu takdirde tarh zamanaşımı işlemiyen süreler kadar uzar. Bu hükmün uygulanması için mücbir sebebin malum olması veya ilgililer tarafından ispat veya tevsik edilmesi lazımdır. Maliye Bakanlığı, mücbir sebep sayılan haller nedeniyle; bölge, il, ilçe, mahal veya afete maruz kalanlar itibarıyla mücbir sebep hali ilân etmeye ve bu sürede vergi ödevlerinden yerine getirilemeyecek olanları tespit etmeye yetkilidir. Bu yetki vergi türleri ve işyerleri itibarıyla; beyannamelerin toplulaştırılması, yeni beyanname verme süreleri belirlenmesi ve beyanname verme zorunluluğunun kaldırılması şeklinde de kullanılabilir. ÖLÜM HALİNDE SÜRENİN UZAMASI Vergi kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde ölüm dolayısıyla mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç ay eklenir. VERGİALACAĞININ TAYİNİ VERGİYİ DOĞURAN OLAY Vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar. 105 Vergi alacağı mükellef bakımından vergi borcunu teşkil eder. TARH Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tesbit eden idari muameledir. TEBLİĞ Tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir. TAHAKKUK Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir. TAHSİL Verginin tahsili, kanuna uygun surette ödenmesidir. TAHAKKUKU TAHSİLE BAĞLI VERGİLER Mahiyetleri itibariyle tahakkuku tahsile bağlı vergilerde, verginin tahsili tahakkuku da içine alır. TARH VE TAHAKKUK USULÜ BEYANNAMEYE DAYANAN TARH TAHAKKUK FİŞİ ESASI Vergi kanunlarına göre beyan üzerinden alınan vergiler "Tahakkuk fişi" ile tarh ve tahakkuk ettirilir. Bu esasa göre, vergi dairesince beyannamenin alınması üzerine bir tahakuk fişi tanzim olunur ve bunun bir nüshası mükellefe veyahut beyannameyi mükellef namına vergi dairesine tevdi edene verilir. Bu suretle vergi tahakkuk etmiş olur. Tahakkuk fişinin mükellefe verilen nüshası aynı zamanda beyannamenin makbuzu yerine geçer. Lüzum görülen hallerde beyana dayanan vergi tahakkuk fişi yerine ihbarname ile tebliğ olunabilir. Kanunen belli hallerde tebliğ tekalif cetvelinin ilaniyle yapılır. TAHAKKUK FİŞİNİN MUHTEVİYATI Tahakkuk fişi aşağıda yazılı malumatı ihtiva eder: 1. Fişin sıra numarası; 2. Tanzim tarihi; 3. Verginin nevi; 4. Vergi beyannamesinin tarihi; 5. Beyannamenin ilgili bulunduğu vergilendirme dönemi; 6. Mükellefin soyadı ve adı (Tüzel kişilerde unvanı); 7. Mükellefin açık adresi; 8. Verginin matrahı; 9. Verginin hesabı; 10. Verginin miktarı; 11. Vergi mahkemesinde dava açılması ve düzeltme ile ilgili hükümlere ait kısa bilgi. TAHAKKUK FİŞİNİN KESİNLİĞİ Vergi beyannamesini ilgili vergi dairesine tevdi eden kimsenin kendisine verilen tahakkuk fişini almaması, beyannamede yazılı matrah üzerinden tarhı gereken verginin tahakkukuna engel olmaz. Bu takdirde tahakkuk fişinin mükellefe verilecek nüshası 28 inci maddede yazılı olduğu şekilde posta ile mükellefe gönderilir. 106 VERGİ BEYANNAMESİNİN POSTAYLA VEYA ELEKTRONİK ORTAMDA GÖNDERİLMESİ Beyannamenin posta ile gönderilmesi halinde de tahakkuk fişi kesilir. Bu takdirde, tahakkuk fişinin mükellefe verilecek nüshası, kapalı bir zarf içinde, mükellefin beyannamede gösterdiği adrese gönderilir ve fişin dairede kalan nüsnasına posta zimmet defterinin tarih ve numarası işaret olunur. Beyannamenin elektronik ortamda gönderilmesi halinde tahakkuk fişi elektronik ortamda düzenlenir ve mükellef veya elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi verilmiş gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda iletilir. Bu ileti, tahakkuk fişinin mükellefe tebliği yerine geçer. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı tarafından tespit olunur. BEYANNAME VERME VE ÖDEME SÜRELERİNDE YETKİ Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, beyannamelerin verilme ve ödeme sürelerinin son gününü, kanunî süresinden itibaren bir ayı geçmeyecek şekilde yeniden belirlemeye yetkilidir. BİLGİ TOPLAMA BİLGİ VERME Kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişiler, Maliye Bakanlığının veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların istiyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar. Bilgiler yazı veya sözle istenilir. Sözle istenen bilgileri vermeyenlere keyfiyet yazı ile tekit ve cevap vermeleri için kendilerine münasip bir mühlet tayin olunur. Bilgi istenmek üzere ilgililer vergi dairesine zorla getirilemez. Memleket dışı imtiyazlarından faydalanan yabancı Devlet memurları bilgi verme mecburiyetine tabi olamazlar. DEVAMLI BİLGİ VERME Kamu idare ve müesseseleri (Kamu hizmeti ifa eden kurum ve kuruluşlar dahil) ile gerçek ve tüzelkişiler vergilendirmeye ilişkin olaylarla ilgili olarak Maliye ve Gümrük Bakanlığı ve vergi dairesince kendilerinden yazı ile istenecek bilgileri belli fasılalarla ve devamlı olarak yazı ile vermeye mecburdurlar. ÖLÜM VAKALARINI VE İNTİKALLERİ BİLDİRME Aşağıda yazılı resmi makamlarla gerçek ve tüzel kişiler, her ay muttali oldukları ölüm vakaları ile intikalleri ertesi ayın 15 inci günü akşamına kadar vergi dairesine yazı ile bildirmeye mecburdurlar. 1. Sulh yargıçları, icra, nüfus ve tapu memurları; 2. Yabancı memleketlerdeki Türk konsolosları veya konsolosluk görevini yapanlar (Memur oldukları yerde ölen Türk tebaasının soyadı, adı ve sıfatları ile Türkiye'deki ikametgahlarını Maliye Bakanlığına bildirirler); 3. Mahalle ve köy muhtarları (Kendi mahalle veya köylerinde ölenleri bildirirler); 4. Banka, bankerler ve şirketler ile emanet kabul eden gerçek ve tüzel kişiler (Mevduat, şirket hissesi, emanet para ve eşya veya sair suretle alacak sahiplerinden birinin ölümü halinde, ölenin soyadını, adını, alacağının nev'ini ve miktarını bildirirler) 107 İŞE BAŞLAMAYI BİLDİRME Aşağıda yazılı mükelleflerden işe başlıyanlar keyfiyeti vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar: 1. Vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı; 2. Serbest meslek erbabı; 3. Kurumlar Vergisi mükellefleri; 4. Kolektif ve adi şirket ortaklariyle komandit şirketlerin komandite ortakları. Ticaret sicili memurlukları, kurumlar vergisi mükellefi olup da Türk Ticaret Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca tescil için başvuran mükelleflerin başvuru evraklarının bir suretini ilgili vergi dairesine intikal ettirir. Bu mükelleflerin işe başlamayı bildirme yükümlülükleri yerine getirilmiş sayılır. Bildirim yükümlülüğünü süresi içinde yerine getirmeyen ticaret sicili memurları hakkında işe başlamanın zamanında bildirilmemesine ilişkin usulsüzlük cezası hükümleri uygulanır. İŞ YERİ Ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane, şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir. 2. Tasfiyenin veya iflasın kapandığını; vergi dairesine ayrı ayrı bildirmeye mecburdurlar. BİLDİRMELERDE SÜRE VE ŞEKİL SÜRE Bildirmeler aşağıda yazılı süre içinde yapılır: 1. Gerçek kişilerde işe başlama bildirimleri, işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde kendilerince veya 1136 sayılı Avukatlık Kanununa göre ruhsat almış avukatlar veya 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensuplarınca, şirketlerin kuruluş aşamasında işe başlama bildirimleri ise işe başlama tarihinden itibaren on gün içinde ticaret sicili memurluğunca ilgili vergi dairesine yapılır. Şirketlerin işe başlama bildirimleri dışında yapılacak bildirimler ile işi bırakma ve değişiklik bildirimleri, bildirilecek olayın vukuu tarihinden itibaren bir ay içerisinde mükellef tarafından vergi dairesine yapılır. 2. Bina ve arazi değişikliklerinde bildirme; Yeni inşaatta inşatın bittiği ve kısmen kullanılmaya başlanılmışsa her kısmın kullanılmaya başlandığı ve diğer değişikliklerde (Müstesnalığın sukutu dahil) tadili gerektiren halin vukuu tarihinden başlıyarak iki ay. YAZILI BİLDİRME ESASI Bildirmeler yazılı olur; yalnız defter tutmaya mecbur olmıyan mükelleflerden okuma ve yazması olmıyanlar, bildirmeleri sözle yapabilirler. Sözlü bildirmeler tutanakla tesbit olunur. POSTAİLE GÖNDERME Yazılı bildirmelerin posta ile taahhütlü olarak gönderilmesi caizdir. Bu takdirde bildirmenin postaya verildiği tarih vergi dairesine verilme tarihi yerine geçer. Bu Maddenin hükümleri vergi beyannameleri hakkında da cari olur. DEFTER TUTACAKLAR Aşağıda yazılı gerçek ve tüzelkişiler bu kanunun esaslarına göre defter tutmaya mecburdurlar: 1. Ticaret ve sanat erbabı; 108 2. Ticaret şirketleri; 3. İktisadi kamu müesseseleri; 4. Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler. 5. Serbest meslek erbabı; 6. Çiftçiler. İktisadi kamu müesseseleriyle dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler defter tutma bakımından tüccarların tabi oldukları hükümlere tabidirler. HESAPDÖNEMİ Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır. Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır. Şu kadar ki, takvim yılı dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmıyanlar için, bunların müracaatı üzerine Maliye Bakanlığı 12 şer aylık özel hesap dönemleri belli edebilir. Yeniden işe başlama veya işi bırakma hallerinde, hesap dönemi içinde bir yıldan eksik olan faaliyet süresi, hesap dönemi sayılır. Bu Maddeye göre özel hesap dönemi tayin edilenlerin ticari ve zirai kazançları, hesap dönemlerinin kapandığı takvim yılının kazancı sayılır. MUHASEBE USULÜNÜ SEÇMEKTE SERBESTLİK Mükellefler bu kısmında yazılı maksat ve esaslara uymak şartiyle, defterlerini ve muhasebelerini işlerinin bünyesine uygun olarak diledikleri usulü ve tarzda tanzim etmekte serbesttirler. Ancak, Maliye ve Gümrük Bakanlığı; muhasebe standartları, tek düzen hesap planı ve mali tabloların çıkarılmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bunları mükellef, şirket ve işletme türleri itibariyle uygulatmaya ve buna ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. Ticaret Kanununun ticari defterler hakkındaki hükümleri mahfuzdur. Maliye Bakanlığı, muhasebe kayıtlarını bilgisayar programları aracılığıyla izleyen mükellefler ile bu bilgisayar programlarını üreten gerçek ve tüzel kişilerce uyulması gereken kuralları ve bilgisayar programlarının içermesi gereken asgari hususlar ile standartları ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. DEFTER TUTMABAKIMINDAN TÜCCARLAR TÜCCAR SINIFLARI Tüccarlar, defter tutma bakımından iki sınıfa ayrılır: I’inci sınıf tüccarlar, bilanço esasına göre; II’ nci sınıf tüccarlar, işletme hesabı esasına göre; defter tutarlar. BİRİNCİ SINIFTÜCCARLAR Aşağıda yazılı tüccarlar, I inci sınıfa dahildirler: 1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 120.000,00 TL veya satışlarının tutarı 170.000,00 TL'Yİ aşanlar; 2. Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 68.000,00 TL'Yİ aşanlar; 3. 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı, işlerin birlikte yapılması halinde 2 numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 120.000,00 TL'Yİ aşanlar; 4. Her türlü ticaret şirketleri (Adi şirketler iştigal nevileri yukardaki bentlerden hangisine 109 giriyorsa o bent hükmüne tabidir.); 5. Kurumlar Vergisine tabi olan diğer tüzelkişiler (Bunlardan işlerinin icabı bilanço esasına göre defter tutmalarına imkan veya lüzum görülmeyenlerin, işletme hesabına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilir.); 6. İhtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenler. İKİNCİ SINIFTÜCCARLAR Aşağıda yazılı tüccarlar II nci sınıfa dahildirler: 1. 177 nci Maddede yazılı olanların dışında kalanlar; 2. Kurumlar Vergisi mükelleflerinden işletme hesabı esasına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilenler. Yeniden işe başlıyan tüccarlar yıllık iş hacimlerine göre sınıflandırılıncaya kadar II nci sınıf tüccarlar gibi hareket edebilirler. SINIF DEĞİŞTİRME a) (I) inciden (II) nciye geçiş: İş hacmi bakımından I inci sıfa dahil olan tüccarların durumları aşağıdaki şartlara uyduğu takdirde, bunlar, bu şartların tahakkukunu takip eden hesap döneminden başlıyarak, II nci sınıfa geçebilirler: 1. Bir hesap döneminin iş hacmi 177 nci Maddede yazılı hadlerden %20'yi aşan bir nispette düşük olursa, veya; 2. Arka arkaya üç dönemin iş hacmi 177 nci Maddede yazılı hadlere nazaran %20'ye kadar bir düşüklük gösterirse. SINIF DEĞİŞTİRME b) (II) nciden (I) inciye geçiş: İş hacmi bakımından II nci sınıfa dahil tüccarların durumları aşağıda yazılı şartlara uyduğu takdirde bunlar bu şartların tahakkukunu takip eden hesap döneminden başlıyarak I inci sınıfa geçerler. 1. Bir hesap döneminin iş hacmi 177 nci Maddede yazılı hadlerden %20'yi aşan bir nispette fazla olursa, veya; 2. Arka arkaya 2 dönemin iş hacmi 177 nci Maddede yazılı hadlere nazaran %20'ye kadar bir fazlalık gösterirse. İHTİYARİ SINIF DEĞİŞTİRME II ’nci sınıf tüccarlar diledikleri takdirde bilanço esasına göre defter tutabilirler. Bu suretle I inci sınıfa dahil olanlar hakkında da evvelki Maddenin hükümleri cari olur. BİLANÇO ESASINAGÖRE DEFTER TUTMA BİLANÇO ESASINDATUTULACAK DEFTERLER Bilanço esasında aşağıdaki defterler tutulur: 1. Yevmiye defteri; 2. Defterikebir; 3. Envanter defteri (Mevcudat ve muazene defteri); YEVMİYE DEFTERİ Yevmiye defteri, kayda geçirilmesi icabedenmuamalelerin tarih sırasiyle ve Madde halinde tertipli olarak yazıldığı defterdir. Yevmiye defteri ciltli ve sahifeleri müteselsil sıra numaralı olur. Mükellefler diledikleri takdirde yevmiye defteri ve tutulması zorunlu diğer defterlerini müteharrik yapraklı olarak kullanabilirler. 110 takdirde yevmiye defteri ve tutulması zorunlu diğer defterlerini müteharrik yapraklı olarak kullanabilirler. DEFTERİKEBİR Defterikebir, yevmiye defterine geçirilmiş olan muameleleri buradan alarak usulüne göre hesaplara dağıtan ve tasnifli olarak bu hesaplarda toplıyan defterdir. ENVANTER DEFTERİ VE BİLANÇO GÜNÜ Envanter defterine işe başlama tarihinde ve mütaakıben her hesap döneminin sonunda çıkarılan envanterler ve bilançolar kaydolunur ve bu tarihe "bilanço günü" denir. Envanter defteri ciltli ve sayfaları müteselsil sıra numaralı olur. ENVANTER ÇIKARMAK Envanter çıkarmak, bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tesbit etmektir. Şu kadar ki, ticari teamüle göre tartılması, sayılması ve ölçülmesi mutat olmıyan malların değerleri tahminen tesbit olunur. Mevcutlar, alacaklar ve borçlar işletmeye dahil iktisadi kıymetleri ifade eder. BİNAVEARAZİNİN ENVANTEREALINMASI Ferdi teşebbüslerde, mükellefin sahip olduğu bina ve arazi hakkında aşağıda yazılı esaslar cari olur: 1. Fabrika, ambar, atelye, dükkan, mağaza ve arazi-işletmede ister kısmen, ister tamamen kullanılsınlar - değerlerinin tamamı üzerinden envantere alınır. 2. Ticaret hanları gibi oda oda veya kısım kısım kullanılabilen binalarla evlerin ve apartmanların yarısından fazlası işletmede kullanıldığı takdirde envantere ithal edilir. 3. Envantere alınan gayrimenkullerin kullanış tarzlarında sonradan vaki olacak değişiklikler, hesap yılı içinde nazara alınmaz. İŞLETME HESABI ESASINDATUTULACAK DEFTERLER İşletme hesabı esasında aşağıdaki defterler tutulur: 1. İşletme hesabı defteri (İşletme hesabını ihtiva eden); İŞLETME HESABI İşletme hesabının sol tarafını gider, sağ tarafını hasılat kısmı teşkil eder. 1. Gider kısmına: Satın alınan mallar veya yaptırılan hizmetler karşılığında ödenen veya borçlanılan paralar ve işletme ile ilgili diğer bütün giderler; 2. Hasılat kısmına: Satılan mal bedeli veya yapılan hizmet karşılığı olarak tahsil edilen paralarla tahakkuk eden alacaklar ve işletme faaliyetinden elde edilen diğer bütün hasılat; kaydolunur. Gayrimenkuller ve tesisat gibi amortismana tabi olan kıymetler işletme hesabına intikal ettirilmez. Şu kadar ki, 189 uncu Maddeye göre amortisman kaydı tutulmak şartiyle bu kıymetler üzerinden her yıl ayrılan amortismanlar gider kaydolunabilir. Gider ve hasılat kayıtlarının en az aşağıdaki malumatı ihtiva etmesi şarttır. 1. Sıra numarası; 2. Kayıt tarihi; 3. Muamelenin nev'i; 4. Meblağ. 111 İŞLETME HESABI ÖZETİ İşletme hesabı esasına göre defter tutanlar her hesap döneminin sonunda (İşletme hesabı hulasası) çıkarırlar. İşletme hesabı hulasasına aşağıdaki Maddeler birer kalemde ayrı ayrı yazılır: A) Gider tablosuna: 1. Çıkarılan envantere göre hesap dönemi başındaki emtia mevcudunun değeri; 2. Hesap dönemi zarfında satın alınan emtianın değeri ile yapılan bilumum giderler. B) Hasılat tablosuna: 1. Hesap dönemi zarfında satılan emtianın değeri ile hizmet karşılığı ve sair suretle alınan paralar; SERBEST MESLEK KAZANÇ DEFTERİ Serbest meslek erbabı bir (Kazanç defteri) tutarlar. Bu defterin bir tarafına giderler, diğer tarafına da hasılat kaydolunur. Defterin gider tarafına, yapılan giderlerin nevi ile yapıldığı tarih ve hasılat tarafına ise ücretin alındığı tarih ve miktarı ile kimden alındığı yazılır. Hekimler diledikleri takdirde, yukarıda yazılı malumatı protokol defterinde göstermek şartiyle ayrı kazanç defteri tutmıyabilirler. AMORTİSMAN KAYITLARI Serbest meslek erbabı, işlerinde bir yıldan fazla kullandıkları ve amortismana tabi tuttukları tesisat ve demirbaş eşyanın kıymetleri ile amortismanlarını 189 uncu Maddede yazılı şekilde tutulan "Amortisman kayıtlarında" gösterirler. ÖZELDEFTERLER Noterlerin ve noterlik görevini ifa ile mükellef olanların ve borsa acentalarının resmi defteri "kazanç defteri" yerine geçer. KAYIT NİZAMI TÜRKÇE TUTMA VE TÜRK PARASI KULLANMA ZORUNLULUĞU Bu Kanuna göre tutulacak defter ve kayıtların Türkçe tutulması zorunludur. Ancak, Türkçe kayıtlar bulunmak kaydıyla defterlerde başka dilden kayıt da yapılabilir. Bu kayıtlar vergi matrahını değiştirmeyecek şekilde tasdik ettirilecek diğer defterlere de yapılabilir. 2. a) Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Şu kadar ki yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz. b) İlgili dönem defter tasdik tarihi itibarıyla ödenmiş sermayesi (yurt dışında kurulan şirketlerin Türkiye'ye ayrılan ödenmiş sermayesi) en az 100 milyon ABD Doları ya da muadili yabancı para karşılığı Türk Lirası ve sermayesinin en az % 40'ı ikametgâhı, kanunî ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kişilere ait olan işletmelere, kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına Bakanlar Kurulunca izin verilebilir. Bakanlar Kurulu, bu had ve nispeti sektörler itibarıyla ayrı ayrı yarısına kadar indirmeye veya iki katına kadar artırmaya yetkilidir. Bu şartların ihlâl edildiği hesap dönemini izleyen hesap döneminden itibaren Türk para birimine göre kayıt tutma zorunluluğu başlar. ba) Türk para birimiyle yapılan işlemler, işlemin gerçekleştiği günün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuruyla ilgili para birimine çevrilir. İktisadî kıymetlerin değerleri ile vergi matrahı kayıt yapılan para birimine göre tespit edilir, beyannamenin verilmesi gereken ayın 112 ba) Türk para birimiyle yapılan işlemler, işlemin gerçekleştiği günün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuruyla ilgili para birimine çevrilir. İktisadî kıymetlerin değerleri ile vergi matrahı kayıt yapılan para birimine göre tespit edilir, beyannamenin verilmesi gereken ayın ilk gününün kuruyla Türk parasına çevrilerek beyan edilir. Vergi ödeme, mahsup ve iade işlemlerinde de Türk Lirası tutarlar kullanılır. bb) Bu mükellefler, diğer para birimleriyle kayıt tuttukları sürece mükerrer 298 inci maddenin (A) fıkrası uyarınca enflasyon düzeltmesi yapamazlar. Türk para birimiyle kayıt yapmaya başlamaları halinde ise üç yıl süreyle anılan madde hükmünden yararlanamazlar. DEFTERLERİN MÜREKKEPLE YAZILACAĞI Bu kanuna göre tutulması mecburi defterler mürekkeple veya makina ile yazılır. Kopye kağıdı kullanılması ve ıstampa ve sair damga aletleriyle kopye konulması da caizdir. Bilumum defterlerde hesaplar kapatılıncaya kadar toplamlar geçici olarak kurşun kalemi ile yapılabilir. YANLIŞ KAYITLARIN DÜZELTİLMESİ Yevmiye detferimadelerinde yapılan yanlışlar ancak muhasebe kaidelerine göre düzeltilebilir. Diğer bilumum defter ve kayıtlara rakam ve yazılar yanlış yazıldığı takdirde düzeltmeler ancak yanlış rakam ve yazı okunacak şekilde çizilmek, üst veya yan tarafına veyahut ilgili bulunduğu hesaba doğrusu yazılmak suretiyle yapılabilir. Defterlere geçirilen bir kaydı kazımak, çizmek veya silmek suretiyle okunamaz bir hale getirmek yasaktır. OŞ SATIR BIRAKILAMIYACAĞI, SAYFALARIN YOK EDİLMİYECEĞİ Defterlerde kayıtlar arasında usulen yazılmaya mahsus olan satırlar, çizilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz. Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli müteharrik yapraklarda bu yaprakların sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz. KAYIT ZAMANI Muameleler defterlere zamanında kaydedilir. Şöyleki: a) Muamelelerin işin hacmine ve icabına uygun olarak muhasebenin intizam ve vuzuhunu bozmayacak bir zaman zarfında kaydedilmesi şarttır. Bu gibi kayıtların on günden fazla geciktirilmesi caiz değildir. b) Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten müesseselerde, muamelelerin bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtlar, muamelelerin esas defterlere 45 günden daha geç intikal ettirilmesine cevap vermez. c) Günlük kasa, günlük, perakende satış ve hasılat defterleri ile serbest meslek kazanç defterine muameleler günü gününe kaydedilir. TASDİKE TABİ DEFTERLER Aşağıda yazılı defterlerin bu bölümdeki esaslara göre tasdik ettirilmesi mecburidir: 1. Yevmiye ve envanter defterleri: 2. İşletme defteri: 3. Çiftçi işletme defteri; 4. İmalat ve İstihsal Vergisi defterleri; (Basit İstihsal Vergisi defteri dahil) 5. Nakliyat Vergisi defteri; 6. Yabancı nakliyat kurumlarının hasılat defteri; 7. Serbest meslek kazanç defteri. Bu kanunla cevaz verilen hallerde yukarıda yazılı olanların yerine kullanılacak olan defterler de tasdike tabi tutulur. 113 TASDİK ZAMANI Bu kanunda yazılı defterleri kullanacak olanlar, bunları aşağıda yazılı zamanlarda tasdik ettirmeye mecburdurlar: 1. Ötedenberi işe devam etmekte olanlar defterin kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda; 2. Hesap dönemleri Maliye Bakanlığı tarafından tesbit edilenler, defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ayda; 3. Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenler, işe başlama, sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi muafiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden başlayarak on gün içinde; 4. Tasdike tabi defterlerin dolması dolayısiyle veya sair sebeplerle yıl içinde yeni defter kullanmaya mecbur olanlar bunları kullanmaya başlamadan önce. TASDİKİ YENİLEME Defterlerini ertesi yılda da kullanmak isteyenler Ocak ayı, hesap dönemleri Maliye Bakanlığınca tesbit edilenler bu dönemin ilk ayı içinde tasdiki yeniletmeye mecburdurlar. TASDİK MAKAMI Defterler, iş yerinin, iş yeri olmıyanlar için ikametgahın bulunduğu yerdeki noter veya noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar, menkul kıymet ve kambiyo borsasındaki acentaları için borsa komiserliği tarafından tasdik olunur. Tasdik makamı, bu Kanuna göre tasdike getirilen defterleri sosyal güvenlik ile ilgili kuruluşların mevzuat hükümlerine bağlı kalmaksızın tasdik eder. Defterler anonim ve limited şirketlerin kuruluş aşamasında, şirket merkezinin bulunduğu yer ticaret sicili memuru veya noter tarafından tasdik edilir. TASDİK ŞERHİ Noterlerin yapacağı tasdik şerhleri ile anonim ve limited şirketlerin kuruluşu aşamasında ticaret sicili memurlarınca da yapılacak tasdik şerhleri defterin ilk sayfasına yazılır ve aşağıdaki malumatı ihtiva eder. 1. Defter sahibinin; a) Gerçek kişilerde başta soyadı sonra öz adı (Müessesesin varsa maruf unvanı da ayrıca ilave olunur); b) Tüzel kişilerde unvanı; 2. İş adresi; 3. İş veya meslekin nev'i; 4. Defterin nev'i; 5. Defterin kaç sayfadan ibaret olduğu; 6. Defterin kullanılacağı hesap dönemi; 7. Defter sahibinin bağlı olduğu vergi dairesi; 8. Tasdik tarihi; 9. Tasdik numarası; 10. Tasdiki yapan makamın resmi mühür ve imzası. TASDİK ŞEKLİ Defterler aşağıdaki şekilde tasdik olunur: a) Ciltli defterlerin tasdik esnasında sayfalarının sıra numarasiyle teselsül ettiğine bakılarak, bu sayfalar teker teker tasdik makamının resmi mühürü ile mühürlenir. b) Müteharrik yapraklı yevmiye defteri kullanmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilen 114 müesseseler bir yıl içinde kullanacaklarını tahmin ettikleri sayıda yaprağı yukardaki esaslara göre tasdik ettirirler. Tasdikli yapraklar bittiği takdirde, yeni yapraklar kullanılmadan evvel tasdike arzolunur. Bunların sayfa numaraları tasdikli yaprakların sayfa numaralarını takiben teselsül ettirilir. Tasdik makamı, ilave yaprakların sayısını ilk tasdik şerhinin altına kaydeder ve bu kaydı usulüne göre tasdik eder. DEFTER TASDİKİNEAİT BORDROLAR Tasdik makamları tasdik ettikleri defterlere ait aşağıda yazılı malumatı tarih sırasiyle, üçer aylık bordrolara derç ve bunları en geç bir ay içinde bulundukları yerin en büyük malmemuruna tevdi ederler: 1. Tasdik numarası ve tarihi; 2. Defter sahibinin soyadı, adı (veya unvanı); 3. İşi veya mesleki; 4. Defterin nev'i; 5. Defterin hangi yıl için tasdik edildiği; 6. Defter sahibinin bağlı olduğu vergi dairesi. Tasdik makamları yukardaki bilgileri münferit fişlerle de bildirebilirler. VESİKALAR KAYITLARIN TEVSİKİ İSPAT EDİCİ KAĞITLAR Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir. Defter tutmak mecburiyetinde olmayan mükellefler vergi matrahlarının tesbiti ile ilgili giderlerini tesvike mecburdurlar. (Götürü usulde tesbit edilen giderler hariç.) Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır. Maliye ve Gümrük Bakanlığı, düzenlenmesi mecburi olan belgelerde bulunması gereken zorunlu bilgileri belirlemeye ve bu belgelerden uygun gördüklerine, düzenlenme saatinin yazılması mecburiyetini getirmeye yetkilidir. Maliye Bakanlığı; 1. Vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirler tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti beyanname çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı uygulatmaya, 2. Vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, yeniden değerleme, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanılmasını Maliye Bakanlığınca belirlenen şartlara uygun olarak yeminli mali müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu itiraz edilmesi şartına bağlamaya, 115 3. Vergi kanunları kapsamındaki yeminli mali müşavirlik tasdik işlemlerini elektronik ortamda gerçekleştirmeye ve tasdike konu işlemleri mükellef grupları, faaliyet ve tasdik konuları itibarıyla Bu uygulamalara ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. Yukarıdaki fıkra hükümlerine göre beyannameyi imzalayan veya tasdik raporunu düzenleyen meslek mensupları, imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulurlar. 2 numaralı bent hükmüne göre yararlanılması yeminli mali müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibrazı şartına bağlanan konularda, tasdik raporunu zamanında ibraz etmeyen mükellefler tasdike konu hakdan yararlanamazlar. Ancak, Maliye Bakanlığı tasdik raporlarının ibraz süresini iki aya kadar uzatmaya yetkilidir. 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olan Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile bunlara ait müesseseler hakkında bu Madde hükümleri uygulanmaz. FATURA VE FATURA YERİNE GEÇEN VESİKALAR FATURANIN TARİFİ Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. FATURANIN ŞEKLİ Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur: 1. Faturanın düzenlenme tarihi seri ve sıra numarası; 2. Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası; 3. Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası; 4. Malın veya işin nev'i, miktarı, fiyatı ve tutarı; 5. Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulması şarttır. Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu Madde hükmü ile 231 inci Madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir. Şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.) 116 117 FATURANİZAMI Faturanın düzenlenmesinde aşağıdaki kaidelere uyulur: 1. Faturalar sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir. Aynı müessesenin muhtelif şube ve kısımlarında her biri aynı numara ile başlamak üzere ayrı ayrı fatura kullanıldığı takdirde bu faturalara şube ve kısımlarına göre şube veya kısmın isimlerinin yazılması veya özel işaretle seri tefriki yapılması mecburidir. 2. Faturalar mürekkeple, makine ile veya kopya kurşun kalemi ile doldurulur. 3. Faturalar en az bir asıl ve bir örnek olarak düzenlenir. Birden fazla örnek düzenlendiği takdirde her birine kaçıncı örnek olduğu işaret edilir. 4. Faturaların baş tarafında iş sahibinin veya namına imzaya mezun olanların imzası bulunur. 5. Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır. 6. Bu Kanunun 232 nci Maddesinin birinci fıkrasına göre fatura düzenlemek zorunda olanlar, müşterinin adı ve soyadı ile bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarasının doğruluğundan sorumludur. (Ancak bu sorumluluk, aynı Maddenin 2 nci fıkrasının uygulandığı halleri kapsamaz.) Fatura düzenleyenin istemesi halinde müşteri kimliğini ve vergi dairesi hesap numarasını gösterir belgeyi ibraz etmek zorundadır. FATURAKULLANMAMECBURİYETİ Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle (...) defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler: 1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara; 2. Serbest meslek erbabına; 3. Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara; (...) 4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere; 5. Vergiden muaf esnafa. Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler. Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden (...) satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 680,00 TL'Yİ geçmesi veya bedeli 680,00 TL'den az olsa dahi istemleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir. PERAKENDE SATIŞ VESİKALARI Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle (...) defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedelleri aşağıdaki vesikalardan herhangi biri ile tevsik olunur. 1. Perakende satış fişleri; 2. Makineli kasaların kayıt ruloları; 3. Giriş ve yolcu taşıma biletleri. Perakende satış fişi, makineli kasaların kayıt ruloları ve biletlerde, işletme veya mükellefin adı, düzenlenme tarihi ve alınan paranın miktarı gösterilir. 118 Perakende satış fişi ile giriş ve yolcu taşıma biletleri seri ve sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir. Bu fiş ve biletler kopyalı iki nüsha olarak tanzim edilir ve bir nüshası müşteriye verilir. Makineli kasa kullanılıp da müşteriye fiş (makineli kasanın önceki fıkrada belirtilen malumatı ihtiva eden fişi) verilmemesi halinde, perakende satış fişi tanzimi ve müşteriye verilmesi mecburidir. GİDER PUSULASI Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle (...) defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin:Vergiden muaf esnafa;yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia içinde tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir. Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nev'i ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlariyle soyadlarını (Tüzel kişilerde unvanlarını) ve adreslerini ve tarihi ihtiva eder ve iki nüsha olarak tanzim ve bir nüshası işi yapana veya malı satana tevdi olunur. Gider pusulaları, seri ve sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir. MÜSTAHSİLMAKBUZU Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenler ve (...) defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerden satın aldıkları malların bedelini ödedikleri sırada iki nüsha makbuz tanzim etmeye ve bunlardan birini imzalıyarak satıcı çiftçiye vermeye ve diğerini ona imzalatarak almaya mecburdurlar. Mal tüccar veya çiftçi adına bir adamı veya mutavassıt tarafından alındığı takdirde makbuz bunlar tarafından tanzim ve imza olunur. Çiftçiden avans üzerine yapılan mubayaalarda, makbuz, malın teslimi sırasında verilir. Müstahsil makbuzunun tüccar veya alıcı çiftçi nezdinde kalan nüshası fatura yerine geçer. 119 Müstahsil makbuzunda en az aşağıda yazılı bilgiler bulunur: 1. Makbuzun tarihi; 2. Malı satın alan tüccar veya çiftçinin soyadı, adı, unvanı ve adresi; 3. Malı satan çiftçinin soyadı, adı ve ikametgahı adresi; 4. Satın alınan malın cinsi, miktarı ve bedeli. Bu Maddede yazılı makbuzlar hiçbir resim ve harca tabi değildir. Müstahsil makbuzları seri ve sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir. SERBEST MESLEK MAKBUZLARI MAKBUZ MECBURİYETİ Serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteri de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir. MAKBUZ MUHTEVİYATI Serbest meslek makbuzlarına: 1. Makbuzu verenin soyadı adı veya unvanı, adresi, vergi dairesi ve hesap numarası; 2. Müşterinin soyadı, adı veya unvanı ve adresi; 3. Alınan paranın miktarı; 4. Paranın alındığı tarih; Yazılır ve bu makbuzlar serbest meslek erbabı tarafından imzalanır. Serbest meslek makbuzları seri ve sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir. 120 ÜCRETLEREAİT KAYIT VE VESİKALAR ÜCRET BORDROSU İşverenler her ay ödedikleri ücretler için (Ücret bordrosu) tutmaya mecburdurlar. Gelir Vergisi Kanununa göre vergiden muaf olan ücretlerle diğer ücret (...) üzerinden vergiye tabi hizmet erbabına yapılan ücret ödemeleri için bordro tutulmaz. Ücret bordrolarına en az aşağıdaki malumat yazılır. 1. Hizmet erbabının soyadı, adı; ücretin alındığına dair imzası veya mührü ( Ücretin ödenmesinde ayrıca makbuz alan iş verenlerin tutacakları ücret bordrosuna imza veya mühür konulması mecburi değildir.); 2. Varsa vergi karnesinin tarih ve numarası; 3. Birim ücreti (Aylık, haftalık, gündelik, saat veya parça başı ücreti); 4. Çalışma süresi veya ücretin ilgili olduğu süre; 5. Ücret üzerinden hesaplanan vergilerin tutarı. Bordronun hangi aya ait olduğu baş tarafından gösterilir. Bir aya ait bordro ertesi ayın yirminci gününe kadar hazırlanıp tarihlenerek, müessese sahibi veya müdürü ile bordroyu tanzim eden memur tarafından imzalanır. İş verenler ücret bordrolarını, yukarıki esaslara uymak şartiyle diledikleri şekilde tanzim edebilirler. BORDRO YERİNE GEÇEN VESİKALAR Genel, katma, özel bütçeli daire ve müesseselerle belediyelerin ve 3659 sayılı Kanuna tabi müesseselerin ücret ödemelerinde kullandıkları vesikalar ücret bordrosu yerine geçer. ELEKTRONİK ORTAMDAKİ KAYITLAR VE ELEKTRONİK CİHAZLA BELGE DÜZENLEME 1. Maliye ve Gümrük Bakanlığı; mükelleflere, niteliklerini belirlediği elektronik cihazları kullandırmak suretiyle belge düzenlettirmeye ve kullanılacak özel cihazlardan çıkarılan pulları belgelere ekletmeye yetkilidir. Elektronik cihazlarla düzenlenen belgeler ile özel cihazlardan çıkarılan pulları ihtiva eden belgeler bu Kanun hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş belge hükmündedir. Elektronik cihazların belirlenen niteliklere uygunluğu 06/12/1984 gün ve 3100 sayılı Kanunun 5 inci Maddesine göre kurulan komisyonun görüşü alınarak Maliye ve Gümrük Bakanlığınca onaylanır. Maliye ve Gümrük Bakanlığı, elektronik cihazlarla veya kullanılacak özel cihazlardan çıkarılan pulları ekletmek suretiyle belge düzenletme yetkisini; iş grupları, sektörler, bölgeler, yerleşim birimleri, yıllık hasılat tutarları itibariyle veya sabit bir işyerinde faaliyet gösterilip gösterilmediğine göre ayrı ayrı veya topluca kullanabilir. Mükellefler, 3100 sayılı Kanuna göre nitelikleri belirlenen ödeme kaydedici cihazlar ile birinci fıkrada belirtilen cihazları piyasadan temin edebilecekleri gibi, Maliye ve Gümrük Bakanlığından da temin edebilirler. Maliye ve Gümrük Bakanlığı bu cihazları temin etmeye, zimmet karşılığı vermeye bu konularla ilgili bütçe işlemlerini yapmaya ve diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. Bakanlıkça zimmet karşılığı verilen cihazların bozulması, çalınması gibi nedenlerle kullanılamaz hale gelmesi halinde cihaz bedelinin 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre mükelleften tahsili yoluna gidilir. 121 2. Elektronik defter, şekil hükümlerinden bağımsız olarak bu Kanuna göre tutulması zorunlu olan defterlerde yer alması gereken bilgileri kapsayan elektronik kayıtlar bütünüdür. Elektronik belge, şekil hükümlerinden bağımsız olarak bu Kanuna göre düzenlenmesi zorunlu olan belgelerde yer alan bilgileri içeren elektronik kayıtlar bütünüdür. Elektronik kayıt, elektronik ortamda tutulan ve elektronik defter ve belgeleri oluşturan, elektronik yöntemlerle erişimi ve işlenmesi mümkün olan en küçük bilgi öğesini ifade eder. Bu Kanunda ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümler elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerlidir. Maliye Bakanlığı, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkilidir. Maliye Bakanlığı; elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafaza ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, elektronik ortamda tutulmasına ve düzenlenmesine izin verilen defter ve belgelerde yer alması gereken bilgileri internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında Maliye Bakanlığına veya Maliye Bakanlığının gözetim ve denetimine tabi olup, kuruluşu, faaliyetleri, çalışma ve denetim esasları Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecek olan özel hukuk tüzel kişiliğini haiz bir şirkete aktarma zorunluluğu getirmeye, bilgi aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu Kanun kapsamına giren işlemlerde elektronik imza kullanım usul ve esaslarını düzenlemeye ve denetlemeye yetkilidir. Bu Kanunun vergi mahremiyetine ilişkin hükümleri, bu kapsamda kurulan şirketin ortak, yönetici ve çalışanları hakkında da uygulanır. MUHAFAZAVE İBRAZ ÖDEVLERİ DEFTER VE VESİKALARI MUHAFAZA Bu Kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle üçüncü kısımda yazılı vesikaları, ilgili bulundukları yılı takibeden takvim yılından başlıyarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar. DEFTER TUTMAMECBURİYETİNDE OLMIYANLARIN MUHAFAZAÖDEVİ Bu kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olmıyanlar, 232, 234 ve 235 inci Maddeler mucibince almaya mecbur oldukları fatura ve gider pusulası ve müstahsil makbuzlarını tarih sırası ile tanzim tarihlerini takip eden takvim yılından başlıyarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye DEFTER VE BELGELERLE DİĞER KAYITLARIN İBRAZ MECBURİYETİ Geçen maddelerde yazılı gerçek ve tüzel kişiler ile mükerrer 257 nci madde ile getirilen zorunluluklara tabi olanlar, muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyb, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar. Bu zorunluluk Maliye Bakanlığınca belirlenecek usule uygun olarak, tasdike konu hesap ve işlemlerin doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak üzere, bu hesap ve işlemlere doğrudan ya da silsile yoluyla taraf olanlara, defter ve belgelerinin tetkiki amacıyla yeminli mali müşavirler tarafından yapılan talepler için de geçerlidir. DİĞER ÖDEVLER .) Vergi inceleme ve kontrolleri ile gayrimenkullerin rayiç bedelinin tespiti sırasında, mükellefler aşağıda yazılı ödevleri yerine getirmeye mecburdurlar. 122 1. İncelemeye yetkili memura müessesenin durumuna göre, çalışma yeri göstermek ve resmi çalışma saatlerinde memurun müessesede çalışmasını sağlamak; 2. İnceleme ile ilgili her türlü izahatı vermek (Bu mecburiyet hem iş sahibine, hem de işletmede çalışan memurlara şamildir): 3. İncelemeye yetkili memurun, lüzumunda iş yerinin her tarafını gezip görmesini sağlamak; 4. Bina ve arazinin rayiç bedelinin tespitinde değeri tespit edilecek bina ve araziyi Emlak Vergisi Kanununun 31 inci Maddesine göre Maliye Bakanlığınca yetkili kılınan memurlara gösterip gezdirmek, bu gibi gayrimenkullerin genel ahvaline, kullanılış tarzına ve kirada ise kiranın miktarına müteallik her türlü bilgileri vermek (Bu fıkrada yazılı mecburiyetler kiracılara da şamildir); 5. İşletmede 134 üncü Madde gereğince envanter yapılması halinde araç, gereç ve personeliyle bu işlemlerin intacına gerekli yardım ve kolaylığı göstermek. Birinci fıkranın (4) numaralı bendi uyarınca Maliye Bakanlığının beyanname ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususunda izin vermesi veya zorunluluk getirmesi halinde, (mükellef veya vergi sorumlusu ile gönderme işini yapacak kişiler arasında özel sözleşme düzenlenmek kaydıyla) elektronik ortamda gönderilen beyanname ve bildirimler, mükellef veya vergi sorumlusu tarafından verilmiş addolunur. TEK FİİLVE ÇEŞİTLİ SUÇ İŞLENMESİ AMUHTELİFVERGİ ZİYAINASEBEBİYET VERİLMESİ Vergi ziyaı cezasında (...) cezayı istilzam eden tek bir fiil ile başka neviden birkaç vergi ziyaa uğramış olursa her vergi bakımından ayrı ayrı ceza kesilir. B MUHTELİF CEZAYI İSTİLZAM ETMESİ Cezayı istilzam eden tek bir fiil ile vergi ziyaı ve usulsüzlük (...) birlikte işlenmiş olursa bunlara ait cezalardan sadece miktar itibariyle en ağırı kesilir. Usulsüzlük cezası kesilen bir fiil ile vergi ziyaına da sebebiyet verildiği sonradan anlaşıldığı takdirde, evvelce usulsüzlük cezası kesilmiş olması, bu cezanın ziyaa uğratılan vergiden dolayı kesilmesi gereken vergi ziyaı (...) cezası ile mukayesesine ve noksan kesilen cezanın ikmalina mani değildir. FİİLAYRILIĞI Ayrı ayrı yapılmış olan vergi ziyaı (...) veya usulsüzlükten dolayı ayrı ayrı ceza kesilir. Şu kadarki, 352 nci Maddede yazılı usulsüzlüklerden, ayrı takvim yılı içinde aynı neviden birden fazla yapıldığı takdirde birden fazlasının herbiri için, birincisine ait cezanın dörtte biri kesilir. Aynı nevi usulsüzlükten maksat, fiillerin 352 nci Maddede gösterilen derece ve fıkralar itibariyle yekdiğerine mutabakatıdır. TEKERRÜR Vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde elli, usulsüzlük cezası yüzde yirmibeş oranında artırılmak suretiyle uygulanır. SUÇLARDABİRLEŞME Bu Kanunda yazılı vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezaları ile 359 uncu madede ve diğer kanunlarda yazılı cezalar; içtima ve tekerrür hükümleri bakımından birleştirilemez. Bu Kanunla vergi cezasıyla cezalandırılan fiiler, aynı zamanda 359 uncu maddeye göre suç teşkil ettiği takdirde vergi cezası kesilmesi söz konusu madde hükmüne göre takibat yapılmasına engel olmaz. 123 VERGİ ZİAYI Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder. Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile veya sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet vermek de vergi ziyaı hükmündedir. Yukarıki fıkralarda yazılı hallerde verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi veya tamamlanması veyahut haksız iadenin geri alınması ceza uygulanmasına mani teşkil etmez. VERGİ CEZALARI VERGİ ZİYAI CEZASI 341 inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir. Vergi ziyaına 359 uncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır. Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyanameleri için bu madde uyarınca kesilecek ceza yüzde elli oranında uygulanır. USULSÜZLÜK Usulsüzlük vergi kanunlarının şekle ve usule mütaallik hükümlerine riayet edilmemesidir. USULSÜZLÜK DERECELERİ VE CEZALARI Usulsüzlükler, aşağıda yazılı derecelere ve bu kanuna bağlı cetvele göre cezalandırılır. Usulsüzlük fiili re'sen takdiri gerektirirse, bağlı cetvelde yazılı cezalar iki kat olarak kesilir. I inci derece usulsüzlükler: 1. Vergi ve harç beyannamelerinin süresinde verilmemiş olması; 2. Bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerden herhangi birinin tutulmamış olması; 3. Defter kayıtlarının ve bunlarla ilgili vesikaların doğru bir vergi incelemesi yapılmasına imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz veya karışık olması; 5. Çiftçiler tarafından 245 inci Madde hükmüne göre muhtar ve ihtiyar heyetlerince yapılan davete müddetinde icabet edilmemesi; 6. Bu Kanunun kayıt nizamına ait hükümlerine (Madde 215 - 219) uyulmamış olması (Her incelemede inceleme tarihine kadar aynı takvim yılı için tespit edilen usulsüzlükler tek fiil sayılır); 7. İşe başlamanın zamanında bildirilmemesi; 8. Tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin yaptırılmamış olması (Kanuni sürenin sonundan başlıyarak 1 ay geçtikten sonra tasdik ettirilenler, tasdik ettirilmemiş sayılır.); 9. Diğer ücretler (...) üzerinden salınan Gelir Vergisinde, tarh zamanı geçtiği halde verginin tarh ettirilmemiş olması; 11. Veraset ve intikal vergisi beyannamesinin 342 nci Maddenin ikinci fıkrasında belirtilen 124 süre içerisinde verilmiş olması. II nci derece usulsüzlükler: 1. Veraset ve intikal Vergisi Beyannamelerinin süresinin sonundan başlayarak 342 nci Maddenin 1 inci fıkrasında belirtilen süre içinde verilmiş olması; (...) 2. Ekim ve sayım beyanlarının süresi içinde veya kanunda istenilen bilgileri ihtiva edecek doğru bir şekilde yapılmaması; 4. Vergi kanunlarında yazılı bildirmelerin zamanında yapılmamış olması (işe başlamayı bildirmek hariç); 5. Vergi karnesinin süresinin sonundan başlayarak 15 gün geçtiği halde alınmamış olması; 6. Tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin, süresinin sonundan başlayarak bir ay içinde yaptırılmış olması; 7. Vergi beyannameleri, bildirimler, evrak ve vesikaların kanunen belli şekil ve muhteviyatı ve ekleri ile bunlarla ilgili olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamış olması; 8. Hesap veya muamelelerin doğruluk veya açıklığını bozmamak şartıyla bazı evrak ve vesikaların bulunmaması veya ibraz edilmemesi. ÖZEL USULSÜZLÜKLER VE CEZALARI A FATURA VE BENZERİ EVRAK VERİLMEMESİ VE ALINMAMASI İLE DİĞER ŞEKİLVE USULHÜKÜMLERİNE UYULMAMAS 1. Verilmesi ve alınması icabeden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması veya düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi halinde; bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların herbirine, her bir belge için 170,00 TL'den aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının %10'u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir. Bir takvim yılı içinde her bir belge nevine ilişkin olarak tespit olunan yukarıda yazılı özel usulsüzlükler için kesilecek cezanın toplamı 80.000,00 TL'yi geçemez. 2. Perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihazla verilen fiş, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi ile Maliye Bakanlığınca düzenlenme zorunluluğu getirilen belgelerin; düzenlenmediğinin, kullanılmadığının, bulundurulmadığının, düzenlenen belgelerin aslı ile örneğinde farklı meblağlara yer verildiğinin veya gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde, her bir belge için 170,00 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. Ancak, her bir belge nevine ilişkin olarak kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı her bir tespit için 8.000,00 TL bir takvim yılı içinde ise 80.000,00 TL'yi aşamaz. 3. 232’nci Maddenin birinci fıkrasının 1 ila 5 numaralı bentlerinde sayılanlar dışında kalan kişilerin fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi ve giriş ve yolcu taşıma biletlerini almadıklarının tespit edilmesi halinde bunlara bu Maddenin 2 numaralı bendinde belirtilen cezanın beşte biri kadar özel usulsüzlük cezası kesilir. Şu kadar ki, bu cezanın kesilebilmesi için, belge alınmadığına ilişkin tespitin vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından yapılması şarttır. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, söz konusu tespiti vergi incelemesine yetkili olmayanlara da yaptırmaya yetkilidir.Bu hükmün uygulanmasında belge alınmadığına ilişkin tespit tutanağının belge almayana verilen örneği, ceza ihbarnamesi yerine geçer. 4..) Günlük kasa defteri, günlük perakende satış ve hasılat defteri ile Maliye Bakanlığınca tutulma ve günü gününe kayıt edilme mecburiyeti getirilen defterlerin; işyeinde bulundurulmaması, bu defterlere yazılması gereken işlemlerin günü gününe deftere kayıt 125 edilmemesi veya yoklama ve incelemeye yetkili olanlara istendiğinde ibraz edilmemesi halleri ile vergi kanunlarının uygulanması bakımından levha bulundurma veya asma zorunluluğu bulunan mükelleflerin bu zorunluluğa uymamaları halinde her tespit için 170,00 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. 5. Bu Kanuna göre belirlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslar ile muhasebeye yönelik bilgisayar programlarının üretilmesine ve kullanılmasına ilişkin kural ve standartlara uymayanlara 3.700,00 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. 6. Bu Kanunun 8 inci Maddesinin son fıkrası uyarınca getirilen mecburiyete uymaksızın işlem yapanlara her bir işlem için 200,00 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. 7. Belge basımı ile ilgili bildirim görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine 600,00 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. Ancak, bu bent uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı bir takvim yılı içinde 120.00,00 TL'yi aşamaz. 8. 4358 sayılı Kanun uyarınca işlemlerinde vergi kimlik numarası kullanma zorunluluğu getirilen kurum ve kuruluşlardan yaptıkaları işlemlere ilişkin bildirimleri Maliye Bakanlığının belirleyeceği standartlarda, araçlarla ( yazı, manyetik ortam, disket, mikro filim, mikro fiş gibi ) ve zamanlarda yerine getirmiyenler hakkında 800,00 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. Ceza kesilenler, ödedikleri ceza için fiileri ile ceza kesilmesine neden olan kişilere rücu edebilirler. 9. Bu Kanunun 127 nci maddesinin (d) bendi uyarınca Maliye Bakanlığının özel işaretli görevlisinin ikazına rağmen durmayan aracın sahibi adına 600,00 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu Maddede yazılı usulsüzlükler sonucunda vergi ziyaı da meydana geldiği takdirde bu ziyaın gerektirdiği vergi cezaları ayrıca kesilir ve bu cezalar hakkında 336 ncı Madde hükmü uygulanmaz. Bu Maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. Bu Kanunun 86, 148, 149, 150, 256 ve 257 nci maddelerinde yer alan zorunluluklar ile mükerrer 257 nci madde uyarınca getirilen zorunluklara uymayan Kamu idare ve müesseselerinde bilgi verme görevini yerine getirmeyen yöneticiler dahil ; 1. Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında ……… Türk Lirası , 2. İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında …. Türk Lirası , 3. Yukarıdaki bentlerde yazılı bulunanlar dışında kalanlar hakkında …… Türk Lirası , Özel usulsüzlükler cezası kesilir. Bu hükmün uygulanması için, bilgi ve ibraz ödevinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılacak tebliğlerde bilginin verilmesi için tayin olunan sürede cevap verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi veya defter ve belge ibrazı için tayin olunan süre ile defter ve belgelerin süresinde ibraz edilmemesi durumunda hakklarında Kanunun ceza hükümlerinin uygulanması cihetine gidileceğinin ilgililere yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Ancak, bu ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici idari işlemlerle duyurulması halinde, ilgililere ayrıca yazılı olarak bildirilme şartı aranmaz. Özel usulsüzlük cezası kesilmesine rağmen mecburiyetleri yerine getirmiyenlere yeniden süre verilerek bu mecburiyetleri yerine getirmeleri tebliğ olunur. Verilen sürede bu mecburiyetlerin yerine getirilmemesi halinde yukarıda yazılı özel usulsüzlük cezaları bir kat artırılarak uygulanır. Tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan mükelleflerden her birine, her bir işlem için bu maddeye göre uygulanan cezalardan az olmamak üzere işleme konu tutarın % 5'i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu şekilde ceza kesilen mükellefler hakkında üçüncü fıkra hükmü 126 uygulanmaz. Ancak, bu fıkra uyarınca bir takvim yılı içinde kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı …… TL'yi geçemez. Elektronik ortamda beyanname verilmesi mecburiyetine uyulmaması halinde kesilmesi gereken özel usûlsüzlük cezası, beyannamenin kanuni süresinin sonundan başlayarak elektronik ortamda 30 gün * içinde verilmesi halinde 1/10 * oranında, bu sürenin dolmasını takip eden 30 gün * içinde verilmesi halinde ise 1/5 * oranında uygulanır. Elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen bildirim veya formlara ilişkin olarak süresinden sonra düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formların, belirlenen sürelerin sonundan itibaren 10 gün içinde verilmesi halinde özel usulsüzlük cezası kesilmez, takip eden 15 gün içinde verilmesi halinde ise kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 1/5 * oranında uygulanır. Elektronik ortamda beyanname ile bildirim ve form verme mecburiyetine uymayanlara bu maddeye göre ceza kesilmesi halinde, 352 nci maddenin birinci derece usulsüzlüklerle ilgili (1) numaralı bendi ile ikinci derece usulsüzlüklerle ilgili (7) numaralı bendi uyarınca ayrıca ceza kesilmez. Not: Boş bırakılan rakamların her yıl maliye bakanlığınca güncellenmektedir. SUÇLAR VE CEZALARI KAÇAKÇILIK SUÇLARI VE CEZALARI a) Vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan; 1) Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar veya defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler, 2) Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, Hakkında on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edilir. Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir. b) Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir. c) Bu Kanun hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 371 inci maddedeki pişmanlık şartlarına uygun olarak durumu ilgili makamlara bildirenler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz. Kaçakçılık suçlarını işleyenler hakkında bu maddede yazılı cezaların uygulanması 344 üncü maddede yazılı vergi ziyaı cezasının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez. VERGİNİN KONUSU Gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabidir. Gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır. 127 GELİRİN UNSURLARI Gelire giren kazanç ve iratlar şunlardır : 1. Ticari kazançlar, 2. Zirai kazançlar, 3. Ücretler, 4. Serbest meslek kazançları, 5. Gayrimenkul sermaye iratları, 6. Menkul sermaye iratları, 7. Diğer kazanç ve iratlar. Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, yukarıda yazılı kazanç ve iratlar gelirin tespitinde gerçek ve safi miktarları ile nazara alınır. KAZANÇ VEYAİRADIN TÜRKİYE'DE ELDE EDİLMESİ Dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından kazanç ve iradın Türkiye'de elde edildiği aşağıdaki şartlara göre tayin olunur: 1. Ticari kazançlarda: Kazanç sahibinin Türkiye'de işyerinin olması veya daimi temsilci bulundurması ve kazancın bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasiyle sağlanması (Bu şartları haiz olsalar dahi iş merkezi Türkiye'de bulunmayanlardan, ihraç edilmek üzere Türkiye'de satın aldıkları veya imal ettikleri malları Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere gönderenlerin bu işlerden doğan kazançları Türkiye'de elde edilmiş sayılmaz.) Türkiye'de satmaktan maksat, alıcı veya satıcının veya her ikisinin Türkiye'de olması veya satış aktinin Türkiye'de yapılmış olmasıdır. İş merkezinden maksat ise, iş bakımından muamelelerin bilfiil toplandığı ve idare edildiği merkezdir. 2. Zirai kazançlarda: Zirai faaliyetlerin Türkiye'de icra edilmesi; 3. Ücretlerde: a) Hizmetin Türkiye'de ifa edilmiş veya edilmekte olması veya Türkiye'de değerlendirilmesi; b) Türkiye'de kain müesseselerin idare meclisi başkan ve üyelerin, denetçilerine, tasfiye memurlarına ait huzur hakkı, aidat, ikramiye ve benzerlerinin Türkiye'de değerlendirilmesi; 4. Serbest meslek kazançlarında: Serbest meslek faaliyetlerinin Türkiye'de icra edilmesi veya Türkiye'de değerlendirilmesi; 5. Gayrimenkul sermaye iratlarında: Gayrimenkulün Türkiye'de bulunması ve bu mahiyetteki mal ve hakların Türkiye'de kullanılması veya Türkiye'de değerlendirilmesi; 6. Menkul sermaye iratlarında: Sermayenin Türkiye'de yatırılmış olması; 7. Diğer kazanç ve iratlarda (...): Bu kazanç veya iratları doğuran işin veya muamelenin Türkiye'de ifa edilmesi veya Türkiye'de değerlendirilmesi; Bu Maddenin 3 üncü, 4 üncü, 5 inci ve 7 nci bentlerinde sözü edilen değerlendirmeden maksat, ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye'de ödiyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya karından ayrılmasıdır. GELİR UNSURLARININ TESBİTİ TİCARİ KAZANÇ Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır. Bu kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı kazançlar ticari kazanç sayılır: 128 1. Maden, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri ile tuğla ve kiremit harmanlarının işletilmesinden; 2. Coberlik işlerinden; 3. Özel okul ve hastanelerle benzeri yerlerin işletilmesinden; 4. Gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden; 5. Kendi nam ve hesaplarına menkul kıymet alım - satımı ile devamlı olarak uğraşanların bu faaliyetlerinden; 6. Satınalınan veya trampa suretiyle iktisap olunan arazinin iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenerek bu müddet içinde veya daha sonraki yıllarda kısmen veya tamamen satılmasından; Elde edilen kazançlar. 7) Diş protezciliğinden elde edilen kazançlar. Kolektif ortaklıklarda ortakların, adi veya eshamlı komandit ortaklıklarda komandit ortakların ortaklık karından aldıkları paylar şahsi ticari kazanç hükmündedir.(66 ncı Madde hükmü mahfuzdur.) Ticari kazanç, Vergi Usul Kanunu hükümlerine ve bu kanunda yazılı gerçek (Bilanço veya işletme hesabı esası) veya basit (...) usullere göre tesbit edilir. Özel okul ve hastanelerle benzeri yerleri işleten serbest meslek erbabı, serbest meslek kazançlarını da işletmenin kayıtlarına ithal edebilirler. BİLANÇO ESASINDATİCARİ KAZANCIN TESBİTİ Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce: 1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir; 2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur. Ticari kazancın bu suretle tesbit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait İŞLETME HESABI ESNASINDATİCARİ KAZANCIN TESBİTİ İşletme hesabı esasına göre ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler arasındaki müspet farktır. (Elde edilen hasılat, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları; giderler ise, tediye olunan ve borçlanılan meblağları ifade eder.) Emtia alım ve satımı ile uğraşanlarda ticari kazancın bulunması için hesap dönemi sonundaki emtia mevcudunun değeri hasılata, dönem başındaki emtia mevcudunun değeri ise giderlere ilave olunur. Ticari kazancın bu suretle tesbit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci Maddeleri hükümlerine uyulur. İNDİRİLECEK GİDERLER Safi kazancın tesbit edilmesi için, aşağıdaki giderlerin indirilmesi kabul edilir: 1. Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler. (İhracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler.), 2. Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (Bu primlerin ve aidatın istirdat edilmemek üzere 129 Türkiye'de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartiyle), 27 nci Maddede yazılı giyim giderleri, 3. İşle ilgili olmak şartiyle, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar; ziyan ve tazminatlar, 4. İşle ilgili ve yapılan işin ehemmiyeti ve genişliği ile mütenasip seyahat ve ikamet giderleri (Seyahat maksadının gerektirdiği süreye maksur olmak şartiyle), 5. Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri , 6. İşletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar, 7. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar, 8. İşverenlerce, Sendikalar Kanunun hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatlar (şu kadar ki; ödenen aidatın bir aylık tutarı, işyerinde işçilere ödenen çıplak ücretin bir günlük toplamını aşamaz). 9. İşverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları. (Gerek işverenler gerekse ücretliler tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen ve vergi matrahının tespitinde dikkate alınan katkı paylarının toplamı bu Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde belirlenen oran ve haddi aşamaz.) 10. Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedeli. GİDER KABULEDİLMİYEN ÖDEMELER Aşağıda yazılı ödemelerin gider olarak indirilmesi kabul olunmaz: 1. Teşebbüs sahibi ile eşinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aynen aldıkları sair değerler (Aynen alınan değerler emsal bedeli ile değerlenerek teşebbüs sahibinin çektiklerine ilave olunur.) 2. Teşebbüs sahibinin kendisine, eşine, küçük çocuklarına işletmeden ödenen aylıklar, ücretler, ikramiyeler, komüsyonlar ve tazminatlar; 3. Teşebbüs sahibinin işletmeye koyduğu sermaye için yürütülecek faizler; 4. Teşebbüs sahibinin, eşinin ve küçük çocuklarının işletmede cari hesap veya diğer şekillerdeki alacakları üzerinden yürütülecek faizler; 5. Bu fıkranın 1 ilâ 4 numaralı bentlerinde yazılı olan işlemler hariç olmak üzere, teşebbüs sahibinin, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılır. Teşebbüs sahibinin eşi, üstsoy ve altsoyu, üçüncü derece dahil yansoy ve kayın hısımları ile doğrudan veya dolaylı ortağı bulunduğu şirketler, bu şirketlerin ortakları, bu şirketlerin idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından kontrolü altında bulunan diğer şirketler ilişkili kişi sayılır. Bu bent uygulamasında, imalat ve inşaat, kiralama ve kiraya verme, ödünç para alınması veya verilmesi, ücret, ikramiye ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler, her hâl ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir. İşletmeden çekilmiş sayılan farklar, ilişkili kişi tarafından beyan edilmiş gelir veya kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmış ise ilişkili kişinin vergilendirme işlemleri buna göre düzeltilir. İlişkili kişiler ve bu kişilerle yapılan işlemler hakkında bu maddede yer almayan hususlar bakımından, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesi hükmü uygulanır. 130 6. Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar (Akitler ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar, cezai mahiyette tazminat sayılmaz.); 7. Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin %50'si (0) sıfır (Bakanlar Kurulu, bu oranı %100'e kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye yetkilidir).; 8. Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları; 9. Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddi ve manevi zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri. İndirim oranı, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre o yıl için tespit edilmiş olan yeniden değerleme oranının, ilgili kuruluşlardan alınan bilgilere göre Maliye Bakanlığınca o yıl için hesaplanan ortalama ticari kredi faizi oranına bölünmesi suretiyle bulunur. Sanayi siciline kayıtlı imalatçıların imalat faaliyetlerinde kullandıkları yabancı kaynaklara ait gider ve maliyet unsurlarına bu bent hükmü uygulanmaz. Bu bendin birinci paragrafında yer alan %25 oranını, %100'e kadar artırmaya Bakanlar Kurulu; bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirtmeye ise Maliye Bakanlığı yetkilidir. Bu Maddenin uygulanmasında, kolektif şirketlerin ortakları ile adi ve eshamlı komandit şirketlerin komandite ortakları teşebbüs sahibi sayılır. BASİT USULDE TİCARİ KAZANCIN TESBİTİ Basit usulde ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler ve satılan malların alış bedelleri arasındaki müspet farktır.Bu fark yapılan faaliyetle ilgili olarak Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre alınması ve verilmesi mecburi olan alış ve giderler ile hasılatlara ilişkin belgelerde yazılı tutarlara göre hesaplanır. Bu suretle tespit ve beyan olunan kazanç vergi tarhına esas alınır.Bu usulde vergilendirilenler, kazancın tespiti ve Vergi Usul Kanununun defter tutma hükümleri hariç, bildirme, vesikalar, muhafaza, ibraz, diğer ödevler ve ceza hükümleri ile bu Kanun ve diğer kanunlarda yer alan ikinci sınıf tüccarlar hakkındaki hükümler tabidirler. BASİT USULÜN HUDUDU Aşağıda yazılı olanlar, basit usulden (...) faydalanamazlar: 1. Kollektif şirket ortakları ile, komandit şirketlerin komandite ortakları; 2. İkrazat işleriyle uğraşanlar; 3. Sarraflar ile kıymetli maden ve mücevherat alım satımı ile uğraşanlar; 4. Bu Kanunun 94 üncü Maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişi ve kurumlara karşı inşaat ve onarma işini taahhüt edenler ile bu mükelleflere karşı derece derece taahhütte bulunanlar. 5. Sigorta prodüktörleri; 6. Her türlü ilan ve reklam işleriyle uğraşanlar veya bu işlere tavassut edenler; 7. Gayrimenkul ve gemi alım satımı ile uğraşanlar; 8. Tavassut işi yapanlar (dayıbaşılar hariç); 9. Maden işletmeleri, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları işletenler; 10. Şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığı yapanlar ile treyler, çekici ve benzerlerinin sahip veya işleticileri; (Yapısı itibariyle sürücüsünden başka ondört ve daha aşağı oturma yeri olan ve insan taşımaya mahsus motorlu kara taşıtları ile yolcu taşıyanlar hariç); 11. Maliye Bakanlığınca teklif edilen ve Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan iş grupları, sektörler, il ve ilçeler, büyükşehir belediyeleri dahil olmak üzere il ve ilçelerin belediye sınırları(mücavir alanlar dahil), belediyelerin nüfusları, yöreler itibariyle veya sabit bir işyerinde faaliyette bulunup bulunulmadığına göre gerçek usulde vergilendirilmesi gerekli görülenler. 131 ÜCRETLER Ücret, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez. Bu kanunun uygulanmasında, aşağıda yazılı ödemeler de ücret sayılır. 1. 23 üncü Maddenin 11 numaralı bendine göre istisna dışında kalan emeklilik, maluliyet, dul ve yetim aylıkları; 2. Evvelce yapılmış veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığında verilen para ve ayınlarla sağlanan diğer menfaatler; 3. Türkiye Büyük Millet Meclisi, İl genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile özel kanunlarına veya idari kararlara göre kurulan daimi veya geçici bütün komisyonların üyelerine ve yukarıda sayılanlara benzeyen diğer kimselere bu sıfatları dolayısiyle ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler; 4. Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısiyle ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler; 5. Bilirkişilere, resmi arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler; 6. Sporculara transfer ücreti veya sair adlarla yapılan ödemeler ve sağlanan menfaatler. İŞ VERENLER İş verenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir. 61 inci Maddenin 1 ila 6 numaralı bentlerinde yazılı ödemeleri yapanlar bu kanunda yazılı ödevleri yerine getirmek bakımından işveren hükmündedir. SERBEST MESLEK KAZANÇLARI Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin iş verene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır. Tahkim işleri dolayısiyle hakemlerin aldıkları ücretler ile kollektif, adi komandit ve adi şirketler tarafından yapılan serbest meslek faaliyeti neticesinde doğan kazançlar da, serbest meslek kazancıdır. SERBEST MESLEK ERBABI Serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez. Bu Maddenin uygulanmasında: 1. Gümrük Komisyoncuları, bilumum borsa ajan ve acentaları, noterler, noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar; 2. Bizzat serbest, meslek erbabı tarifine girmemekle beraber serbest meslek erbabını bir araya getirerek teşkilat kurmak veya bunlara sermaye temin etmek suretiyle veya sair suretlerle serbest meslek kazancından hisse alanlar. 132 4. Dava vekilleri, müşavirler, kurumlar ve tüccarlarla serbest meslek erbabının ticari ve mesleki işlerini takip edenler ve konser veren müzik sanatçıları; 5. Vergi Usul Kanunun 155 inci maddesinde belirtilen şartlardan en az ikisini taşıyan ebe, sünnetçi, sağlık memuru, arzuhalci, rehber gibi mesleki faailiyette bulunanlar ( Şartlardan en az ikisini taşımayanlar ile köylerde veya son nüfus sayımına göre belediye içi nüfusu 5000 'ini aşmayan yerlerde faaliyette bulunanların bu faaliyetlerine ilişkin kazançları gelir vergisinden muaftır); Bu işleri dolayısıyla serbest meslek erbabı sayılırlar. VERGİNİN TARHI BEYAN ESASI Hilafına hüküm olmadıkça, Gelir Vergisi mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur. BEYANNAME ÇEŞİTLERİ Gelir Vergisi beyanları: 1. Yıllık; 2. Muhtasar; 3. Münferit; Beyanname ile yapılır. 1. Yıllık beyanname, muhtelif kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde edilen kazanç ve iratların bir araya getirilip toplanmasına ve bu suretle hesaplanan gelirin vergi dairesine bildirilmesine mahsustur. Gelirin takvim yılının belli bir dönemine taallük etmesi, beyannamenin yıllık vasfını değiştirmez. 2. Muhtasar beyanname, iş verenler veya vergi tevkifatı yapan diğer kimseler tarafından kesilen vergilerin matrahları ile birlikte, toplu olarak vergi dairesine bildirilmesine mahsustur. 3. Münferit beyanname, dar mükellefiyete tabi olanların yıllık beyanname ile bildirmeye mecbur olmadıkları kazanç ve iratlardan, vergisi tevkif suretiyle alınmamış olanların bildirilmesine mahsustur. GELİRİN TOPLANMASI VE YILLIK BEYANNAME GELİRİN TOPLANMASI VE BEYAN Mükellefler 2 nci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Bu Kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur. Tacirlerle çiftçiler ve serbest meslek erbabı ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden kazanç temin etmemiş olsalar bile, yıllık beyanname verirler. Bu hüküm şirketlerin faaliyet ve tasfiye dönemlerine şamil olmak üzere kollektif şirket ortakları ile komanditeler hakkında da uygulanır. Yabancı memleketlerde elde edilen kazanç ve iratlar : 1. Mükellefin bunları Türkiye 'de hesaplarına intikal ettirdiği yılda; 2. Türkiye 'de hesaplara intikal ettirilmemesinin mükellefin iradesi dışındaki sebeplerden ileri geldiği tevsik olunan hallerde, müklelefin bunlara tasarruf edebildiği yılda; Elde edilmiş sayılır. MATRAHTAN VE GELİR UNSURLARINDAN İNDİRİLMİYECEK GİDERLER Gelir Vergisi ile diğer şahsi vergiler ve her ne şekilde olursa olsun vergi cezaları ve para cezaları, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü hakkındaki Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler Gelir Vergisinin matrahından ve gelir unsurlarından indirilmez. 133 Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizleri, vergi matrahından ve gelir unsurlarından indirilmez. Yıllık beyannamelerin şekil, muhteva ve ekleri Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tayin ve tespit olunur. Mükellefler beyanlarını bu beyanname ile yapmaya veya bu beyannamelerde yazılı bilgilere mütenazır olarak bildirmeye mecburdurlar. YILLIK BEYANNAMENİN VERİLMESİ Bir takvim yılına ait beyanname izleyen yılın Mart ayının başından yirmibeşinci günü akşamına kadar * , gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan ibaret olması halinde izleyen yılın Şubat ayının başından yirmibeşinci günü akşamına kadar ** , tam mükellefiyette vergiyi tarha yetkili vergi dairesine, dar mükellefiyette Türkiye'de vergi muhatabı mevcutsa onun Türkiye'de oturduğu yerin, Türkiye'de vergi muhatabı yoksa işyerinin, işyeri birden fazla ise bu işyerlerinden herhangi birisinin bulunduğu yer vergi dairesine verilir veya taahhütlü olarak posta ile gönderilir. Takvim yılı içinde memleketi terk edenlerin beyannameleri memleketi terke takaddüm eden 15 gün, ölüm halinde, ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde verilir. VERGİ TEVKİFATI VE MUHTASAR BEYANNAME VERGİ TEVKİFATI Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zırai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar. VERGİ TEVKİFATININ GÖSTERİLMESİ İş verenler, hizmet erbabına ödedikleri ücretlerden 94 üncü Madde gereğince yaptıkları vergi tevfikatını Vergi Usul Kanununda yazılı ücret bordrosunda veya bordro yerine geçen diğer kayıtlarda göstermeye mecburdurlar. 94 üncü Maddede yazılı ödemelerden yapılan vergi tevkifatı, vergi kesenin kayıt ve hesaplarında ayrıca gösterilir. 94 üncü Maddede yazılı mevduat faizlerinden yapılan vergi tevkifatı takvim yılının sonunda mevduat hesabı yılı içinde kapatılmışsa hesabın kapatıldığı tarihte vergi kesenin kayıt ve hesaplarında gösterilir. MUHTASAR BEYANNAME A- VERİLME ZAMANI 94 üncü Madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar * , ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar. Yıl sonlarında tahakkuk ettirilen mevduat faizlerinden kesilecek vergilerin bildirilmesi için bu süre bir ay uzatılır. Aynı belediye hudutları içinde muhtelif yerlerde yapılan ödeme ve tahakkuklar ile bunlara ait vergilerin bir merkezden bildirilmesi caizdir. Zirai ürün bedelleri üzerinden tevkifat yapanlar hariç olmak üzere, çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı 10 ve daha az olanlar, 94 üncü Maddeye göre yapacakları tevkifatla ilgili muhtasar 134 beyannamelerini, bağlı bulundukları vergi dairesine önceden bildirmek şartıyla her ay yerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirmiüçüncü günü akşamına kadar ** verebilirler. B- MUHTEVİYATI Muhtasar beyannamenin şekil, içerik ve ekleri ile üçer aylık verilen beyannamelerin dönemini aylık olarak belirlemeye ve tevkifat konuları itibarıyla ayrı ayrı beyanname verme mecburiyeti getirmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. VERGİNİN NİSPETİ ESAS TARİFE 2010 yılı için Gelir vergisine tabi gelirler; 8.800 TL'ye kadar % 15 22.000 TL'nin 8.800 TL'si için 1.320 TL, fazlası % 20 50.000 TL'nin 22.000 TL'si için 3.960 TL (ücret gelirlerinde 76.200 TL'nin 22.000 TL'si için 3.960 TL), fazlası % 27 50.000 TL'den fazlasının 50.000 TL'si için 11.520 TL (ücret gelirlerinde 76.200 TL'den fazlasının 76.200 TL'si için 18.594 TL), fazlası % 35 oranında vergilendirilir. VERGİNİN HESAPLANMASI Yıllık Gelir Vergisi, vergiye tabi gelirlerin yıllık toplamından 31 inci Maddedeki indirimler düşüldükten sonra 103 üncü Maddedeki nispetler uygulanmak suretiyle hesaplanır. Ücretlerin vergilendirilmesinde aylık vergi; yıllık vergi 12'ye bölünmek, gündelik vergi aylık vergi 30'a bölünmek suretiyle hesaplanır. TARH MUAMELESİ TARH YERİ Gelir Vergisi, mükellefin ikametgahının bulunduğu mahal vergi dairesince tarh edilir. Şu kadar ki; 1. İş yeri ve ikametgahı ayrı vergi daireleri bölgesinde bulunan mükelleflerin vergileri, Maliye Bakanlığınca uygun görüldüğü takdirde ve mükellefe de evvelden bildirilmek kaydiyle iş yerinin bulunduğu; 2. Diğer (...) ücretlerde, gezici olarak çalışanların ticaret ve serbest meslek kazançlarının vergileri bu ücret ve kazanç sahiplerinin ikametgahtarının bulunduğu yerin vergi dairesince tarh edilmemişse, faaliyetlerini icra ettikleri; 3. Dar mükellefiyete tabi olanların vergileri, beyannamelerini vermeye mecbur oldukları; Yerin vergi dairesince tarh olunur. VERGİLENDİRME DÖNEMİ Gelir Vergisinde vergilendirme dönemi, geçmiş takvim yılıdır. Şu kadar ki: 1. Mükellefiyetin takvim yılı içinde kalkması halinde, vergilendirme dönemi, takvim yılı başından mükellefiyetin kalkması tarihine kadar geçen süreye inhisar eder; 2. Diğer ücretlerde vergilendirme dönemi hizmetin ifa olunduğu takvim yılıdır. 3. Tevkif yoluyla ödenen vergilerde, istihkak sahipleri ayrıca yıllık beyanname vermeye mecbur değillerse tevkifatın ilgili bulunduğu dönemler vergilendirme dönemi sayılır ve kesilen veya kesilmesi icabeden vergiler yıllık verginin yerine geçer; 4. Münferit beyanname ile bildirilmesi gereken gelirlerin vergilendirilmesinde vergilendirme dönemi yerine gelirin iktisap tarihi esas tutulur. 135 TARH ZAMANI Gelir Vergisi: 1. Beyanname verilmesi icabeden hallerde, beyannamenin verildiği günde, beyanname posta ile gönderilmişse, vergiyi tarh edecek daireye geldiği tarihi takibeden yedi gün içinde; 2. Diğer (...) ücretlerde, hizmetin ifa olunduğu takvim yılının ikinci ayında, takvim yılı içinde işe başlanması halinde, işe başlama tarihinden itibaren bir ay içinde; Tarh edilir. 2 numaralı bentte yazılı diğer ücret (...) sahiplerinden bu bentlerde belirtilen tarh zamanlarının hitamından evvel memleketi terk edenlerin vergileri, memleketi terke tekaddüm eden 15 gün içinde tarh olunur. 2 numaralı bentte yazılı diğer ücret (...) sahipleri, tarh zamanlarında, vergi karnelerini bağlı oldukları vergi dairelerine ibraz ederek vergilerini tarh ettirmeye mecburdurlar. YILLIK BEYANA TABİ GELİRLER ÜZERİNDEN TAHAKKUK EDEN VERGİLERDE ÖDEME 1. Şubat ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi Şubat ve Haziran aylarında; 2. Mart ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi Mart ve Temmuz aylarında; Olmak üzere iki eşit taksitte ödenir. Maliye Bakanlığı, gelirlerinin büyük bir kısmı zirai kazançtan oluşan mükellefler hakkında gerekli görülen hallerde, iki taksitten fazla olmamak üzere, belli üretim bölgeleri ve ziraat ürünlerine göre, özel ödeme zamanları tayin edebilir. DİĞER ... ÜCRETLER ÜZERİNDEN TAHAKKUK EDEN VERGİLERDE ÖDEME Diğer (...) ücretlerin vergisi: 1. Öteden beri işe devam edenlerde, yıllık verginin yarısı takvim yılının (...) ikinci, diğer yarısı sekizinci ayında; 2. Takvim yılının (...) birinci yarısı içinde işe başlıyanlarda, yıllık verginin yarısı verginin karneye yazıldığı ayda; diğer yarısı takvim yılının (...) sekizinci ayında; 3. Takvim yılının (...) ikinci yarısı içinde işe başlıyanlarda, verginin karneye yazıldığı ayda; ödenir. VERGİ TEVKİFATININ YATIRILMASI 94 üncü madde gereğince yapılan vergi tevkifatı, vergi kesenler tarafındanbeyanname verecekleri ayın yirmialtıncı günü akşamına kadar bağlı bulundukları vergi dairesine yatırılır. Maliye Bakanlığı, 94 üncü maddeye göre tevkifat yapacaklardan on ve daha az hizmet erbabı çalıştıranlar ile hizmet erbabı çalıştırmayanlara ilişkin olarak beyanname verme süresinden itibaren üç ayı geçmeyecek şekilde, ödeme zamanı belirlemeye yetkilidir. GEÇİCİ VERGİ Ticari kazanç sahipleri ( basit usulde vergilendirilenler hariç ) ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu Kanunun ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümlerine göre (indirim ve isitisnalar ile Vergi Usul Kanunun değerlemeye ait hükümleri de dikkate alınarak ) belirlenen ilgili hesap döneminin altışar aylık kazançları ( 42 nci madde kapsamına giren kazançlar ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanların 136 bu işlerden sağladıkları kazançlar hariç ) üzerinden, 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda geçici vergi öderler. Geçici vergi matrahının hesaplanmasında dönem sonu mal mevcutları, kayıtlar üzerinden tespit edilebilir. Bakanlar Kurulu geçici vergi dönemlerini üç aya indirmeye, geçici verginin beyan süresini üç aylık dönemi izleyen ikinci ayın ondördüncü* , ödeme süresini ise onyedinci günü akşamı olarak belirlemeye yetkilidir. Hesaplanan geçici vergi, altı aylık dönemi izleyen ikinci ayın ondördüncü günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edilir ve onyedinci günü akşamına kadar ödenir. Aynı dönem içinde tevkif edilmiş bulunan gelir vergisi (42 nci maddede belirtilen kazançlardan yapılan tevkifat hariç) hesaplanan geçici vergiden mahsup edilir. Yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş dönemlere ait geçici verginin %10' u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tesbiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için re'sen veya ikmalen geçici vergi tarh edilir. Mahsup süresi geçtikten sonra, kesinleşen geçici vergiler terkin edilir, ancak gecikme faizi ve ceza tahsil edilir. Bir önceki takvim yılında altışar aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen geçici vergi, yıllık beyanname üzerenden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir. Mahsup edilemeyen tutar, mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilir. Bu mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarı, o yılın sonuna kadar yazılı olarak talep edilmesi halinde mükellefe red ve iade edilir. İşin bırakılması halinde, işin bırakıldığı dönemi izleyan dönemlerde geçici vergi ödenmez. Geçici vergi uygulamasına ilişkin usuller Maliye Bakanlığınca tespit edilir. 137 5.Bölüm : KDV VE MUHTASAR BEYANNAMELERİ KDV BEYANNAMESİ KATMA DEĞER VERGİSİ BEYANNAMESİ-1015A BATMAN 072260 Vergi Dairesi Müdürlüğüne Yılı: 2010 Aylık: X Üç aylık: BATMAN MERKEZ Oca: Şub: Mar: Nis: May: Haz: İl-İlçe Tem: Ağu: Eyl: Eki: Kas: Ara: –—– |1| Vergi Kimlik Numarası [ 2] TC Kimlik No: |3| e-posta Adresi : || Telefon No : |4| Soyadı (Unvanı) : |5|Adı : –—– MATRAH VE VERGİ BİLDİRİMİ –———————————————————————————— | TABLO-1 TEVKİFAT UYGULANMAYAN İŞLEMLER | | TESLİM VE HİZMET BEDELİ KDV % HESAPLANAN KDV | |6 1 [ 7] | |8 8 [ 9] | |10 18 [11] | |12 [13] |——————————————————————————————————— | | TABLO-2 TEVKİFAT UYGULANAN İŞLEMLER | | TESLİM VE HİZMET BEDELİ KDV % TEVKİFAT HESAPLANAN KDV | |14 [15] | |16 [17] | |18 [19] | |20 [21] | |——————————————————————————————————— | | TABLO-3 DİĞER İŞLEMLER TESLİM VE HİZMET BEDELİ HESAPLANAN KDV | |22 43 No.TebliğKap.İşl: [23] | |24 61 No.TebliğKap.İşl: [25] | |26 Diğerleri : [27] | |——————————————————————————————————— | |28 Matrah Toplamı (6+8+10+12+14+16+18+20+22+24+26): | |29 Hes.KDV Toplam (7+9+11+13+15+17+19+21+23+25+27): | |30 İlave Edilecek KDV : | |31 Toplam KDV (29+30) : | |——————————————————————————————————— | | TABLO-4 İNDİRİMLER | |32 Önceki Dönemden Devreden KDV : | |33 Bu DönemeAit İndirilecek KDV : | |34 Mal İade/Gerçekleşmeyen İşl. Nedeniyle Dzlt. KDV : | |35 43 No Tebliğ Kapsamı Tesl. Nedeniyle Dzlt. KDV : | |36 61 No Tebliğ Kapsamı Tesl. Nedeniyle Dzlt. KDV : | |37 İndirimler Toplamı (32+33+34+35+36) : | |——————————————————————————————————— | | 138 BU DÖNEMEAİT İNDİRİLECEK KDV TUTARININ ORANLARAGÖRE DAĞILIMI | | KDV % Alınan Mal Ve HizmeteAit Bedel KDV Tutarı | | 1 [370] [371] | | 8 [372] [373] | | 18 [374] [375] | |——————————————————————————————————— | | TABLO-5 SONUÇ HESAPLARI | |38 Tecil Edilecek KDV : | |39 Ödenmesi Gereken KDV (31-37-38) : | |40 İade Edilmesi Gereken KDV : | |41 Sonraki Dönemlere Devreden KDV (37+83-31-40) : | |——————————————————————————————————— | | TABLO-6 DİĞER BİLGİLER | |42 Özel Matrah Şekl.Tabiİşl.Matraha Dahil Olmayan : | |43 Teslim ve Hizm.Karşılığı (28+42+56+68) : | |44 Teslim ve Hizm.Karşılığı (Kümülatif) : | |45 Kredi Kartı ile Tahsil Edilen Bedel : | ———————————————————————————————————– 139 Beyannamenin arka yüzü İSTİSNALAR, İADE HAKKI DOĞURAN İŞLEMLER VE İHRAÇ KAYDIYLA TESLİMLER –————————————————————————————————————————————————————————————————————————— | TABLO-7 KISMİ İSTİSNA KAPSAMINA GİREN İŞLEMLER | | KOD NO KDVK MD.NO TESLİM VE HİZMET BEDELİ YÜKLENİLEN KDV | | [46] [47] | | [48] [49] | | [50] [51] | | [52] [53] | | [54] [55] | | TOPLAM [56] [57] | |———————————————————————————————————————————————————————————————————————— | | TABLO-8 TAM İSTİSNA KAPSAMINA GİREN İŞLEMLER | | KOD NO KDVK MD.NO TESLİM VE HİZMET BEDELİ YÜKLENİLEN KDV | | [58] [59] | | [60] [61] | | [62] [63] | | [64] [65] | | [66] [67] | | TOPLAM [68] [69] | |———————————————————————————————————————————————————————————————————————— | | TABLO-9 DİĞER İADE HAKKI DOĞURAN İŞLEMLER | | KOD NO KDVK MD.NO TESLİM VE HİZMET BEDELİ İADEYE KONU OLAN KDV | | [70] [71] | | [72] [73] | | [74] [75] | | [76] [77] | | [78] [79] | | TOPLAM [80] [81] | | İade Edilebilir KDV (69+81) [82] | | İhraç Kaydıyla Tesl.İlg.Tecil Edilemeyen KDV [83] | |———————————————————————————————————————————————————————————————————————— | | TABLO-10 İHRAÇ KAYDIYLA TESLİMLER | | TESLİM VE HİZMET BEDELİ KDV % HESAPLANAN KDV YÜKLENİLEN KDV | | 1 [84] [85] | | 8 [86] [87] | | 18 [88] | | Tecil Edilebilir KDV (84+86+88) [89] | | İhracat Dön.Tecil Edilemeyen KDV (89-38) [90] | | İhracat Dön.Yüklenilen Vergi Frk (85+87)-(84+86) [91] | |———————————————————————————————————————————————————————————————————————— | | Beyannamenin Hangi Sıfatla Verildiği | | Mükellef : X Mirascı : Kanuni Temsilci : | | Vergi Kimlik No : | | Adı ve Soyadı : | | Tarih : | |———————————————————————————————————————————————————————————————————————— | | Beyannameyi Düzenleyen S.M. veya S.M.M.M. | | Vergi Kimlik No : | | T.C.Kimlik No : | | e-posta Adresi : | | Adı ve Soyadı : | | Tarih : | –————————————————————————————————————————————————————————————————————————— KDV BEYANNAMESİ DOLDURMA KILAVUZU 1.YENİ 1 NO.LU KDV BEYANNAMESİNDEKİ SATIRLARIN AÇIKLANMASI: Beyannamenin üst kısmındaki numarasız bölümlerde mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesi, il veya ilçe belirtilir. Bunun yanındaki bölümlerde beyannamenin verildiği döneme ait yıl,beyannamenin aylık mı, üç aylık mı olduğu ve ilgili ay ismi, kutulara (x) işareti konulmak suretiyle doldurulur. 140 En sağdaki vergi dairesi kodu boş bırakılır. MATRAH VE VERGİ BİLDİRİMİ TABLO 1 - TEVKİFAT UYGULANMAYAN İŞLEMLER Bu satırlarda, beyannameye konu dönem içinde KDV hesaplanarak yapılmış olup KDV si tevkifata uğramamış mal veya hizmet teslimlerinin KDV hariç tutarları (KDV matrahları), hizalarındaki KDV oranlarına göre ayırımlı olarak gösterilecektir. KDV nin konusuna girmeyen işlem bedelleri, KDV istisnası uygulanan işlem bedelleri, KDV si tevkifata uğramış işlem bedelleri, 43 ve 61 no.lu KDV Genel Tebliğlerine göre Türkiye'de ikamet etmeyenlere yapılmış olan teslim bedelleri ile aşağıdaki 42 nci satırda gösterilecek olan özel matrah şekline tabi işlem bedelleri bu satırlarda yer almaz. (özel matrah şekline tabi işlemlerin KDV hesaplanmasına konu olan kısmı bu satırlarda gösterilir.) Bu satırlarda sırasıyla %1, %8 ,%18 oranlarında hesaplanmış ve kesintiye uğramamış olan teslim veya hizmet KDV leri yer alacaktır. Halen yürürlükte olan KDV oranları üç adet (% 1, % 8 ve % 18) olduğundan, 12 ve 13 no.lu satırlar boş bırakılacaktır. Son haliyle KDV oranları listesi 28 inci maddeye ilişkin bölümdedir. TABLO 2 – KISMÎ TEVKİFAT UYGULANAN İŞLEMLER Bu satırlarda kısmî tevkifata uğramış olan işlemlere ait KDV matrahları, hizalarında işlemin tabi olduğu KDV oranı (%1, %8, %18) ve hesaplanan KDV nin kaçta kaçının kesintiye uğradığı (1/2, 1/3, 2/3, 9/10 gibi) gösterilecektir. Bu satırlarda kısmî tevkifata konu işlemlere ait olarak hesaplanan KDV nintevkifata uğramamış tutarı gösterilecektir. Örnek: O dönemde 100 YTL tevkifata tabi fason iş yapılmış ise 18 inci satıra 100, hizasına 18 ve 2/3, 19 uncu satıra ise 6 YTL yazılacaktır. TABLO 3 - DİĞER İŞLEMLER 43 no.lu KDV Genel Tebliği kapsamında Türkiye'de ikamet etmeyenlere yapılan teslim bedelleri toplamı 22. satırda, bu bedeller üzerinden muhtelif oranlarda hesaplanmış olan KDV ler toplamı (oran ayırımına girmeksizin) 23 üncü satırda gösterilecektir. “Teslim ve Hizmet Bedeli” sütununa aynı veya farklı vergi oranlarına tabi teslim bedellerinin toplamı, “Hesaplanan KDV” sütununa bu teslimler üzerinden hesaplanan KDV toplamı yazılacaktır. (Teslim konusu mal aynı dönemde yurt dışına çıkarılır ve KDV tutarı alıcıya intikal ettirilirse 35. satır ile Föy'de bulunan TABLO 13'deki 404 ve 408 kodlu satırlar aracılığıyla TABLO 9'da istisna ve iadeye imkan veren beyanlar yapılacaktır. Hesaplanan vergi izleyen dönemlerde alıcıya intikal ettirilirse sadece 35. satır ve TABLO 13'de yer alan 404 ve 408 kodlu satırlar aracılığıyla TABLO 9'da beyan yapılacaktır.) 61 no.lu KDV Genel Tebliği kapsamında Türkiye'de ikamet etmeyenlere yapılan teslim bedelleri toplamı 24 üncü satırda, bu bedeller üzerinden muhtelif oranlarda hesaplanmış olan KDV ler toplamı (oran ayırımına girmeksizin) 25 inci satırda gösterilecektir. “Teslim ve Hizmet 141 “Hesaplanan KDV” sütununa bu teslimler üzerinden hesaplanan KDV toplamı yazılacaktır. (Teslimin yapıldığı döneme ait beyannamenin verileceği tarihe kadar mal yurt dışına çıkarılır ve Döviz Alım Belgesi ile Onaylı Özel Fatura temin edilirse 36. satırda ve Föy'de bulunan TABLO 13'deki 403 ve 407 kodlu satırlar aracılığıyla TABLO 9'da istisna ve iadeye imkan veren beyanlar yapılacaktır. Döviz Alım Belgesi ve Onaylı Özel Fatura sonraki dönemlerde temin edilirse, bu belgelerin temin edildiği döneme ait beyannamede sadece 36. satır ve TABLO 13'de yer alan 403 ve 407 kodlu satırlar aracılığıyla TABLO 9'da beyan yapılacaktır. Yolcu istisnası ve bavul ticareti kapsamındaki teslimler dolayısıyla iade almak istemeyen mükelleflerin TABLO 9'a kayıt yapmalarına gerek bulunmamaktadır.) Bu satırlar ihtiyaten açılmış olup, bugün için işlevi yoktur. Bu satır üzerinden KDV hesaplanmış olan 6, 8, 10, 12, 14, 16, 18, 20, 22, 24 ve 26 no.lu satırlardaki matrahlar toplamı için açılmıştır. Bu satır 7, 9, 11, 13, 15, 17, 19, 21, 23, 25 ve 27 no.lu satırlarda yer alan KDV tutarlarının toplamını göstermektedir. Daha önce KDV'si indirilmiş malın iadesi (alış iadesi), daha önce yapılan KDV indiriminin sonradan indirim yasağına girmesi (Md 30/c), indirim hakkı tanınmayan işlem yapılması nedeniyle daha önce yapılmış olan KDV indiriminin iptalinin gerekli olması, faturada fazla veya yersiz KDVgösterilmiş olması ve benzeri herhangi bir nedenle, bu döneme ait hesaplanan KDV'ye ilave edilmesi gereken tutarların toplamı bu satırda gösterilir. 29 ve 30 no.lu satırlardaki rakamlar toplanır ve bu satıra yazılır. TABLO 4 – İNDİRİMLER Varsa bir önceki dönemden devren gelen KDV bu satıra yazılır. Şayet daha önceki bir beyannamede doğmuş olan ihraç kayıtlı teslimle ilgili olarak ihracat gerçekleşmişse ve mükellef söz konusu iade hakkını nakden ya da mahsuben iade yoluyla değil indirim yoluyla gidermek isterse, ilgili ihraç kayıtlı teslim nedeniyle doğan KDV iade hakkını da dilekçe verip gümrük beyannamelerinin noter veya YMM onaylı örneklerini ekleyerek bu satıra ilave edebilir.(39 no.lu KDV Genel Tebliği D Bölümü) Beyannamenin ait olduğu dönemde indirilen KDV lerin toplamı bu satıra yazılır. (191 no.lu hesap) Satılan ve KDV si daha önce beyan olunan mal ve hizmetin iadesi (fatura iptali veya iade faturası gelmesi) nedeniyle, indirim suretiyle düzeltilmesi gereken KDV tutarı bu satıra yazılır. 43 no.lu Tebliğ çerçevesinde Türkiye'de ikamet etmeyen kişilere yapılan ve KDV'si beyan olunan satışlarla ilgili olarak, bu kişilerin malı yurt dışına çıkarmaları üzerine (aynı ayda veya daha sonra) söz konusu alıcılara mükellef tarafından yapılan KDV iadeleri, bu satırda indirim olarak gösterilir. Yurt dışına çıkışın tevsik edilmesi halinde, indirimin yapıldığı ayda indirimle giderilemeyen KDV varsa ve istenirse, tablo 9 da gösterilmek suretiyle iade talebine konu edilebilir. 61 no.lu Tebliğe göre Türkiye'de ikamet etmeyenlere yapılmış olan teslimlere ilişkin onaylı fatura ve DAB, beyanname süresi içinde temin edilememişse, sanki bu satış, KDV'li fatura kesilerek 142 yapılmış gibi (istisna uygulanmaksızın) beyan olunur. Başka bir anlatımla bu satışa ait olan faturada gösterilmemiş bulunan KDV, beyannamenin 25 inci satırında gösterilir. Satıcı onaylı fatura ve DAB'ı temin ettiğinde, daha önce bir anlamda fuzulen beyan ettiği bu KDV tutarını, 36 ncı satırda indirim olarak gösterir. (Beyanname verilinceye kadar olan sürede onaylı fatura ve DAB'ı temin edilen satışlara ait olup, 25 inci satırda fuzulen gösterilmiş bulunan KDV tutarı, aynı aya ait beyannamenin 36 ncı satırında gösterilerek (+/-) birbirini götürür. Ancak onaylı fatura ve DAB daha sonra ele geçirildiğinde bu gösterim şekli KDV ödenmesine yol açabilir, onaylı fatura ve DAB'ın temin edilmesine bağlı olarak daha sonraki aylara ait beyannamenin 36 ncı satırında gösterilmek suretiyle indirim konusu yapılır, bu ayda indirimle giderilemeyen KDV varsa ve istenirse 9 no.lu tablo doldurulmak suretiyle iade talebine konu edilebilir.) 37 32, 33, 34, 35 ve 36 no.lu satırlardaki indirim unsurlarının toplamı bu satıra yazılır. 38 31 inci satırdaki toplam hesaplanan KDV den 37 nci satırdaki indirimler toplamı düşüldüğünde bulunan fark pozitif ise bu fark 89 uncu satırda yazılı rakam ile mukayese edilir. Bunlardan küçük olan rakam (31-37 farkı veya 89 dan hangisi küçükse) 38 inci satıra yazılır. 39 31 no.lu satırdaki rakamdan 37 ve 38 no.lu satırlardaki rakamlar çıkarıldığında bulunan sonuç pozitif ise bulunan tutar ödenecek olan KDV tutarı olarak bu satıra yazılır. Yani (31-37)-38= Pozitif ise 39 a yazılır, negatif ise 39 uncu satır boş bırakılır. 40 37 nci satırdaki indirimler toplamı, 31 inci satırdaki hesaplanan KDV toplamından büyükse (indirimle giderilemeyen KDV durumu varsa), bu indirimle giderilemeyen KDV, 82 no.lu satırdaki tutarla karşılaştırılacak, bunlardan küçük olanı 40 ıncı satıra yazılacaktır. Aşağıda açıkladığımız 90 no.lu satır müstakil bir iade talep satırı olup, 90 no.lu satırdaki rakam 40 no.lu satırda gösterilmez. 41 Bu satıra yazılacak rakamı bulabilmek için 37 nci satırdaki indirimler toplamına 83 üncü satırdaki rakam ilave edilir, bulunan meblağdan 31 inci ve 40 ıncı satırlardaki rakamlar çıkarılır. Böylelikle bulunan rakam pozitif ise sonraki döneme devreden KDV olarak 41 inci satıra yazılır. 42 KDV si, perakendeci kârını da kapsayacak şekilde daha önce ödenmiş olan, sigara, gazetedergi gibi özel matrah şekillerine tabi (Madde 23/a ve b kapsamındaki) işlemleri yapan perakendeci bayiler, bu işlemlerden sağladıkları hasılatı bu satırda bilgi olarak gösterirler. Bu işlemler beyannamenin başka hiçbir yerinde beyan edilmeyecektir. Altın, gümüş ve kıymetli taştan yapılmış eşya teslimlerinde matraha dahil olmayan tutar bu satırda, bedelin matraha dahil edilmiş olan kısmı ise Tablo 1 de (10 uncu satırda) gösterilecektir. 43 Bu satıra yazılacak tutar, 28, 42, 56, 68 no.lu satırlardaki rakamlar toplamıdır. Bu toplam o dönemdeki KDV nin konusuna giren istisna edilmiş veya özellik taşıyan tüm işlem bedelleri toplamını ifade etmekte olup, eski beyannamenin 6 ncı satırındaki rakama tekabül etmektedir. Bilindiği üzere KDV Beyannamesi KDV nin konusuna giren işlemlerin beyan edildiği bir beyannamedir. Bir işlemin KDV nin konusuna girebilmesi için, mal teslimleri bakımından teslim anında malın Türkiye'de olması, hizmet şeklinde işlemler bakımından ise hizmetin yurt içinde cereyan etmesi (veya hizmet yurt dışında icra edilmekle beraber hasılat ve maliyet kayıtlarının Türkiye'de olması) gerekir. Örnek vermek gerekirse ; yurtdışında taahhüt işi yapan bir firmanın Türkiye'deki bilançosunda kayıtlı fakat millî olmayan iş makinesi yurt dışında iken satılırsa, satış faturası Türkiye'den kesilip gönderilse dahi bu teslim Türkiye dışında cereyan ettiği için KDV nin konusuna girmez ve söz konusu fatura KDV beyannamesinin hiçbir yerinde gösterilmez. Aynı şekilde transit ticarete konu mallar şirketin mal varlığına girip çıkmasına ve satışının fatura ile belgelenmesine rağmen, bu mallar millîleştirilmeksizin satışa konu olduğu için KDV nin konusuna girmez ve KDV beyannamesinde hiçbir şekilde gösterilmez. 143 44 Bu satır 43 üncü satırdaki rakamların kümülasyonu için açılmıştır. Takvim yılı itibariyle Ocak ayından başlamak üzere Aralık ayının sonuna kadar 43 üncü satırlara yazılmış olan rakamlar toplamını gösterir. Özel hesap dönemi bulunan mükellefler de bu kümülasyonu Ocak'tan itibaren başlatacaklardır. Yıl içinde işe başlayanlar, işe başladıkları aydan itibaren 43 üncü satırlardaki rakamların kümülasyonunu bu satırda gösterirler. Ocak ayında 43 ve 44 üncü satırlardaki rakamlar eşittir. Şubat ve müteakip aylarda 44 üncü satır takvim yılı başından ilgili ayın sonuna kadar olan süreye ait 43 üncü satırlar toplamını gösterir. Bu kümülasyonun istatistiki amaç taşıdığı anlaşılmaktadır. Söz konusu kümülasyon ile mükellefin gelir tablosunu karşılaştırıp bundan anlam çıkarmaya çalışmak doğru değildir. Çünkü gelir tablosundaki hasılat ile 44 üncü satırdaki kümülasyon birçok nedenle farklılık gösterebilir. Böyle bir çapraz kontrol geçmişte yapılmaya çalışılmış fakat başarısız olmuştur. 45 İlgili ayda kredi kartı slipi imzalatılmak suretiyle tahsil edilen satış bedelleri ile kart sahiplerinin imzası olmaksızın onların kredi kartı hesabından düşülen tutarlar; kart türü, banka ve farklı vergi oranları itibariyle herhangi bir ayırıma tabi tutulmadan tek bir rakam olarak bu satırda belirtilir. (Gelecekte yapılacak teslim ve hizmetler ile geçmişte yapılmış teslim ve hizmetlerin bedellerinin tahsili amacıyla kredi kartı slipi imzalatılması hallerinde bu tahsilat ilgili aydaki 43 üncü satıra girmediğinden söz konusu kredi kartı tahsilatları 45 inci satıra yazılacak rakama dahil edilmeyecektir.) İSTİSNALAR, İADE HAKKI DOĞURAN İŞLEMLER VE İHRAÇ KAYDIYLA TESLİMLER -İstisna kapsamındaki işlemi, -İhraç kayıtlı teslimi ve -İade hakkı doğuran diğer işlemlerle ilgili iade talebi bulunmayanlar, beyannamenin arka yüzündeki 46-91 no.lu satırları boş bırakırlar. TABLO 7 – KISMÎ İSTİSNA KAPSAMINA GİREN İŞLEMLER Bu satırlarda kısmî istisna kapsamına girdiği için KDV hesaplanmaksızın yapılan işlem bedelleri gösterilecektir. Kısmî istisna kapsamındaki işlemler KDV indirim ve iade hakkı vermeyen fakat KDV hesaplanmaksızın yapılan işlemlerdir. Bu işlemlerin neler olduğu, hizalarındaki kod numaraları ve KDV Kanunu'ndaki ilgili madde numaraları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. 144 Bu satırlara 46, 48, 50, 52, 54 no.lu satırlarda tutarları belirtilmiş olan kısmî istisna kapsamındaki işlemler için yüklenilmiş olan KDV tutarları yazılacaktır. Daha önceki beyannamede böyle bir satır yer almamaktaydı. Yeni beyanname ile kısmî istisna kapsamındaki teslim ve hizmetler için yüklenilmiş olan KDV tutarı bilgi olarak istenmektedir. Bir denetim esnasında bu KDV nin indirilmemiş olduğu veya indirilmiş ise indirim iptaline tabi tutulup tutulmadığı kontrol edilecektir. Kısmî istisna kapsamında KDV siz olarak yapılan teslim ve hizmetlere ilişkin yüklenilmiş olan KDV ler indirilemeyeceği için bu satırlarda yazılı rakamların 33 üncü satıra dahil edilmesi mümkün değildir. Şayet bu dönemde kısmî istisna kapsamında yapılmış olan teslim veya hizmet için daha önceki dönemlerde indirilmiş KDV ler var ise bunlar kısmî istisna uygulanarak işlem yapılan aya ait KDV beyannamesinin 30 uncu satırında gösterilir. Kısmî istisna kapsamındaki işlem ile bu işleme ait KDV yüklenimi aynı aya rastladığında bu yüklenimin indirimler arasında yer alması ve aynı rakamın 30 uncu satırda gösterilmesi suretiyle indirim etkisinin ortadan kaldırılması da mümkündür. 56 46, 48, 50, 52 ve 54 no.lu satırlardaki kısmî istisna kapsamına giren işlem bedelleri toplamı bu satıra yazılır. 57 47, 49, 51, 53 ve 55 no.lu satırlardaki kısmî istisna kapsamına giren işlemlerle ilgili olarak yüklenilmiş KDV tutarları toplamı bu satıra yazılır. TABLO 8 – TAM İSTİSNAKAPSAMINAGİREN İŞLEMLER Bu satırlarda tam istisna kapsamına giren yani indirim ve iade hakkı bulunan istisnalar uygulanmak suretiyle yapılan işlemlerin bedelleri gösterilir. Bu işlemlerin neler olduğu, hizalarındaki kod numaraları ve KDV Kanunu'ndaki ilgili madde numaraları aşağıdaki tablodadır. Bu satırlara, hizasındaki istisna işlemle ilgili olarak yüklenilmiş olan ve İADESİ İSTENEN KDV tutarı yazılır. İADE İSTEMEK MECBURİ DEĞİLDİR. İADE İLE UĞRAŞMAK İSTEMEYENLER BU SATIRLARIN TAMAMINA VEYA BAZILARINA “SIFIR veya 0” YAZABİLİRLER. Böylelikle KDV iade haklarını devrolan KDV yoluyla kullanacaklarını beyan etmiş olurlar. (Daha sonra bu tercih değiştirilerek, düzeltme beyannamesi vermek suretiyle iade talebinde bulunmak mümkündür.) İadesi istenecek olan tutarın, istisna işlemle ilgili olarak direkt yüklenilen KDV lere, istenirse genel gider KDV payının ve bu işlemde kullanılan amortismana tabi iktisadi kıymetlerle ilgili olarak bu ayda indirilen veya daha önce indirilmiş olup, önceki aylardan devren gelen KDV nin içinde bulunan KDV lerin ilavesi suretiyle tespiti mümkündür. İadesi istenen KDV prensip olarak istisna işlem bedelinin genel KDV oranı ile çarpımı sonucu bulunan rakamı geçemez. Ancak zararına satış, yüksek oranlı girdi kullanımı, genel gider KDV payı ekleme gibi kabul gören izahlarla bu sınırın üstünde iade istenebilir. Fakat sınır aşımı amortismana tabi iktisadi kıymet KDV sinden kaynaklanıyorsa aşan bu kısım kabul edilmez. 145 68 58, 60, 62, 64 ve 66 no.lu satırlardaki tam istisna kapsamına giren işlem bedelleri toplamı bu satıra yazılır. 69 59, 61, 63, 65 ve 67 no.lu satırlardaki tam istisna kapsamına giren işlemlerle ilgili olarak yüklenilmiş olup iadesi istenen KDV tutarları toplamı bu satıra yazılır. TABLO 9- DİĞER İADE HAKKI DOĞURAN İŞLEMLER Bu satırlarda iade hakkı doğuran diğer işlemlerle ilgili teslim bedelleri ve bu bedellere ait kod numaraları ile ilgili madde numaraları yer alacaktır. İade hakkı doğuran diğer işlemlerin neler olduğu aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. Bu satırlara, iade hakkı doğuran diğer işlemlerle ilgili olarak İADESİ İSTENEN KDV tutarları yazılır. İADE İSTEMEYEN YANİ İADE HAKKINI DEVRALAN KDV YOLUYLA KULLANMAK İSTEYENLER BU SATIRLARA 0 (SIFIR) YAZACAKLARDIR. 80 70,72, 74, 76 ve 78 no.lu satırlardaki diğer hakkı doğuran işlemlerin bedelleri toplamı bu satıra yazılır. 81 71, 73, 75, 77 ve 79 no.lu satırlardaki diğer hakkı doğuran işlemlerle ilgili olarak iadesi istenen tutarlar toplamı bu satıra yazılır. 82 Bu satıra 69 ve 81 inci satırlardaki iadesi istenen rakamlar toplamı yazılır. İhraç kaydıyla teslime konu edilmiş olup, tecil edilememiş bulunan ve dolayısıyla ihracat gerçekleştiğinde iadesi gereken KDV den, bu dönemde iade edilebilir hale gelmiş yani ihracı 146 tevsik edilebilen kısım bu satıra yazılmaktaydı. Böylelikle ihraç kayıtlı teslimlerden kaynaklanan KDV iadeleri aylık periyotlar halinde istenebilmekteydi. Fakat bu satırın uygulanmasında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle 95 nolu KDV Genel Tebliğ'inin 4.1. bölümü ile bu satır iptal edilmiştir. İhraç kayıtlı teslimlerden kaynaklanan iadeler eskiden olduğu gibi ihraçat gerçekleştikçe dilekçe ile ve ihraç kayıtlı teslimin yapıldığı aydaki 91 nolu satırda yazılı rakama istinaden talep edilebilecektir. (33 nolu KDV Sirküleri) Ancak 24 sayılı KDV Sirkülerinde ve 95 sayılı KDV Genel Tebliği'nin 4.1 bölümünde belirtildiği üzere,o ayda hem tecil hem iade çıkmışsa, gerçekleşen kısmı ihracat orantı dahilinde kısmen iadeyi, kısmen terkini sağlamaktadır. Halbuki öteden beri olduğu gibi ihracatın gerçekleşen kısmı öncelikle iadeyi sağlamaktadır. Bu konudaki görüşlerimiz Vergi Dünyası Dergisinin Eylül 2005 sayısındaki yazımızda yer almıştır.. TABLO 10 – İHRAÇ KAYDIYLA TESLİMLER Bu satırlarda KDV Kanunu 11/1-c ve Geçici 17 nci maddeleri kapsamında İHRAÇ KAYDIYLA yapılan teslim bedelleri KDV oranlarına göre ayrımlı olarak gösterilecek ve hizalarında hesaplanan (fakat müşteriden tahsil edilmeyen) KDV tutarları yer alacaktır. Bilindiği üzere, %1 veya %8 orana tabi malların ihraç kaydıyla tesliminde tecil edilecek KDV çıkmamışsa iade tutarı teslim KDV si olan %1 veya %8 oranla hesaplanmış meblağdan ibaret kalmaktadır. Satıcının bu teslimle ilgili yüklendiği KDV, %1 veya %8 oranla hesaplanan teslim KDV sinden fazla ise bu fazlalık da iade konusu olabilmektedir. Şayet böyle bir durum varsa, 85 ve 87 no.lu satırlara %1 veya %8 oranlı olup ihraç kaydıyla teslim edilmiş mallar için yüklenilmiş olan ve teslim KDV sinden daha büyük tutarda bulunan KDV tutarları yazılacak, böyle bir durum yoksa boş bırakılacaktır. Yüklenilen KDV % 1 veya % 8 olarak hesaplanan KDV den fazla ise fakat mükellef bu fazlalığın iadesini istemiyorsa, 85 ve 87 nci satırları boş bırakmak suretiyle bu iade hakkından vazgeçebilir. 89 84, 86 ve 88 no.lu satırlarda yazılı olan ihraç kayıtlı teslimlerle ilgili olarak hesaplanmış (fakat müşteriden tahsil edilmemiş) KDV tutarlarının toplamı bu satıra yazılır. 90 89 uncu satırdaki rakamdan 38 inci satırdaki rakam çıkarıldığında bulunan fark bu satıra yazılır. 91 Bu satır bu dönemde ihraç kaydıyla teslim edilmiş olan mallarla ilgili olarak, ihracat gerçekleştiğinde yüklenim vergi farkı olarak ne kadar iade yapılacağını göstermektedir. 91 inci satıra yazılacak rakamı bulabilmek için bu beyannamedeki 85 ve 87 nci satırlardaki rakamlar toplanır, bundan 84 ve 86 ncı satırlardaki rakamların toplamı indirilir. Mallar ihraç edildiğinde, 91 no.lu satırdaki tutarın, gerçekleşen ihracata isabet eden kısmı, 9 no.lu tabloda 405 no.lu kod kullanılarak (79 no.lu satırda) gösterilir. BEYANNAMENİN HANGİ SIFATLAVERİLDİĞİ Beyannamenin hangi sıfatla verildiği (x) işareti konulmak suretiyle belirtilir. Beyannameyi verenin vergi numarası ilgili bölüme yazılır. Beyanname mirasçı veya kanuni temsilci sıfatıyla veriliyorsa ve varsa beyannameyi verenin vergi numarası ilgili bölümde belirtilir. Beyannameyi verenin adı, soyadı veya unvanı yer yettiği kadar belirtilir. (Kaşe konulması tercih edilmelidir.) İlgili bölüme beyannamenin tanzim edildiği tarih (18 02 2005 gibi) yazılır. KDV beyannameleri damga vergisine tabi olup, 2005 yılı için bu verginin tutarı 12 YTL dir. Beyannamede bu damga vergisini yazmak için satır açılmamıştır. Tahakkuk fişinde damga vergisi gösterilmekte ve bu yolla ödenmektedir. (Damga pulu yapıştırılması suretiyle damga vergisi ödeme usulü yürürlükten kaldırılmıştır.) BEYANNAMEYİ DÜZENLEYEN S.M. VEYAS.M.M.M. Varsa beyannameyi düzenleyen veya imzalayan S.M. veya S.M.M.M. nin vergi numarası, T.C. kimlik numarası, varsa e-posta adresi, adı, soyadı, imzası ve imza tarihi burada yer alır. 147 bulunmalı ya da YMM ile tam tasdik sözleşmesi olduğuna dair not yer almalıdır. Bu durumda YMM imzası gerekmez. Bu not çerçevenin içindeki herhangi bir yere yazılır. Y.M.M. ile sürekli danışmanlık anlaşması olanlar S.M..-.S.M.M.M. imzası gereğini Y.M.M imzası ile yerine getirmiş olurlar.) MUHTASAR BEYANNAME MUHTASAR BEYANNAME-1003 –—– 072260 |1| BATMAN Yılı: 2010 Aylık: X Üç aylık: |—| Vergi Dairesi Müdürlüğüne Oca: Şub: Mar: Nis: May: Haz: |2| BATMAN MERKEZ Tem: Ağu: Eyl: Eki: Kas: Ara: –—– İl-İlçe –—– |3| Vergi Kimlik Numarası : TC Kimlik No: |5| e-posta Adresi : | | Telefon No : |6| Soyadı (Unvanı) : |7| Adı : –—– –—————————————————————————————————————————————————————————————————————————————– | TABLO I MATRAH VE VERGİ BİLDİRİMİ | –—————————————————————————————————————————————————————————————————————————————– KOD ÖDEMELERİN GAYRİSAFİ TUTARI GELİR VERGİSİ KESİNTİSİ TUTARI –——––—————– –—————————————————————————————————– –—————————————————————————————– | 8|| | | | | | | 9|| | | | | | |10|| | | | | | |11|| | | | | | |12|| | | | | | |13|| | | | | | |14|| | | | | | |15|| | | | | | |16|| | | | | | |——|–—————– –—————————————————————————————————– –—————————————————————————————– |17|Toplam a b |——| –—————————————————————– |18|Terkin Edilen Tutar : | | |19|Terkin Sonrası Kalan Gelir Verg.Tutarı (17b-18) : | | –——– –——– | | |20| KVK 34/8-KVK 15/3 Kes.Tut.: | | |——| | | |21| Men.KıyYOVer.Mah.EdTevTtr: | | |——| | | |22| AGİ'den Doğan Mah.Ed.GV : | | |——| | | |23| Mah.Ed.GelirVrg(20+21+22): | | –——– –—————————————————————– İŞÇİ SAYISI (AYLIK) Asgari Ücretli : Diğer Ücretli : Toplam : –—————————————————————————————————————————————————————————————————————————————– | TABLO II TAHAKKUKA ESAS İCMAL CETVELİ | –—————————————————————————————————————————————————————————————————————————————– –—– Vergi Tevkifatı–—– Tevkifataİliş. Damga V |1| Matrah (17a) : |6| |2| Tahakkuk Eden (19): | | |3| Mahsup (23) : | | Beyannameye Ait Damga Vrg |4| Ödenecek(2-3) : |7| |5| İade Edilecek(3-2): –—– –—– 148 Muhtasar Beyanname Nedir / Muhtasar Beyanname Nasıl Doldurulur 1. Muhtasar Beyanname: Muhtasar beyanname gelir vegisi beyanlarından biridir. Muhtasar beyanname, işverenler veya vergi tevkifatı yapan diğer kimseler tarafından kesilen vergilerin cmatrahları ile birlikte, toplu olarak vergi dairesine bildirilmesine mahsustur (GVK mdadde 84). Muhtasar beyannamede stopaj usulü vergilendirme söz konusudur. Stopaj usulünde vergi asıl borçludan değil, vergi sorumlusundan talep edilir. Bu tür vergiler kaynakta kesilen vergilerdir. Bu yolla gelir daha sahibinin eline geçmeden önce vergilendirilmiş olmaktadır. Yani, işçiye veya memura ücret veya maaş ödeyen işveren, daha bu ödemeyi yapmadan önce, işçi veya memurun aldığı ücret veya maaştan kanunen ödemesi gerekli olan gelir ve damga vergisini kesecek ve yasal süre içinde kestiği bu vergileri bir muhtasar beyanname düzenleyerek vergi dairesine ödeyecektir.Anlaşılacağı üzere burada işçi veya memur kanuni mükelleftir, fakat onların adına ve hesabına vergilerini ödeyen ve muhtasar beyanname veren işveren, vergi sorumlusudur. Vergi tevkifatı (stopaj): Gelir veya kurumlar vergisine tabi bir kazanca ilişkin hasılatın (gelir, kazanç) ilgilisine ödenmesi aşamasında, ödemeyi yapanlarca, yasa ile belirlenmiş oranlar üzerinden istihkakın bir kısmının tutulup, hasılatı elde eden adına ve onun peşin vergisi olarak vergi dairesine yatırılması şeklinde uygulanan vergileme yöntemi ve vergi güvenlik tedbiridir. Stopajı doğuran işlem, stopaja tabi istihkakın nakden veya hesaben ödenmesidir. Bu uygulamanın amacı vergilerin tahsilini daha kolay ve garantili şekilde gerçekleştirmek, küçük matrahların vergiden kaçırılmasını önlemek, maliye idaresinin ve vergi mükellefinin işlem yükünü azaltmak, verginin, gelirin doğuşundan çok kısa bir süre içinde maliye dairesine geçmesini sağlamak ve nihayet verginin mükellef üzerindeki psikolojik etkisini gidermektir. 2. Muhtasar Beyannamenin Beyan Şekli ve Zamanı: Gelir vergisi, mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı (bildirimi) üzerine tarh (vergi hesaplama) edilir. Mükellef ilgili vergi tevkifatlarını (stopaj, vergi kesintisi) muhtasar beyanname doldurmak ve doldurmuş olduğu beyannameyi bağlı olduğu vergi dairesine vermek sureti ile bildirir. Muhtasar beyanname aylık veya üç aylık dönemler itibari ile düzenlenip verilebilir. Ancak üç ayda bir muhtasar beyanname verme imkanından yararlanabilmenin koşulları vardır. Üç aylık beyanname vermek isteyen mükelleflerin aşağıdaki şartların tümünü taşıması gerekmektedir: - Çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı 10 ve daha az olmalıdır. - Yapılmış tevkifatlar arasında zirai ürün bedellerinden yapılmış tevkifat bulunmamalıdır. - Üç aylık dönemler halinde muhtasar beyanname verileceği vergi dairesine önceden bildirilmiş olmalıdır. Ziraî ürün bedelleri üzerinden tevkifat yapanlar hariç olmak üzere, çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı 10 ve daha az olanlar, 94. maddeye göre yapacakları tevkifatla ilgili muhtasar beyannamelerini, bağlı bulundukları vergi dairesine önceden bildirmek şartıyla her ay yerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirmiüçüncü günü akşamına kadar verebilirler (GVK madde 98). Ekim Kasım,Aralık dönemi için 23 Ocak, Ocak, Şubat, Mart dönemi için 23 Nisan , Nisan,Mayıs, Haziran dönemi için 23 Temmuz, Temmuz, Ağustos, Eylül dönemi için 23 Ekim akşamına muhtasar beyanname verilir. GVK 94. maddesi gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar, bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar(VUK 17/04/2007 371 sıra numaralı tebliğ), ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar (GVK madde 98). Yıl sonlarında tahakkuk ettirilen mevduat faizlerinden kesilecek vergilerin bildirilmesi için bu süre bir ay uzatılır. Muhtasar beyanname verilecek ay 23. günü tatil gününe geliyorsa takip eden ilk iş gününe kadar beyanname verilebilir. Mükellef aynı belediye sınırları içinde muhtelif yerlerde yapılan ödeme ve tahakkuklar ile bunlara ait vergileri bir merkezden bildirilebilir. Muhtasar beyannameler süresi dahilinde bağlı olunan vergi dairesine elden verilebilir ya da taahhütlü, iadeli taahhütlü posta ile gönderilebilir. E-Beyanname uygulamasından yararlanabilenler eloktronik ortamda, beyannamenin kanuni olarak teslim etme süresinin bittiği iş günü saat 24:00' a kadar gönderebilirler. 149 3. Vergi tevkifatı yapacaklar: - Kamu idare ve müesseseleri - İktisadi kamu müesseseleri - Ticaret şirketleri - İş ortaklıkları - Dernekler, vakıflar ve bunların iktisadi işletmeleri - Yatırım fonu yönetenler - Gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı - Zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler listede sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıklarında, ödeme yaptıkları kişiler adına belirtilen oranlarda tevkifat yapmaya mecburdurlar. 4. Muhtasar Beyannamenin İçeriği: GVK madde 99'a göre muhtasar beyannamede aşağıdaki bilgilerin gösterilmesi gerekir: 1- Tevkifat yapanın adı ve soyadı veya ünvanı ile adresi; 2- Muhtasar beyannamenin ilgili bulunduğu ay veya aylar, 3-Aylık ücret bordrolarının icmali, - Hizmet erbabının sayısı, - Hizmet erbabına verilen ücretler tutarı, - Ücretlerden yapılan vergi tevkifatının(vergi kesintisi) tutarı (Üç aylık muhtasar beyannamelerde her aya ait bordronun icmali ayrı gösterilir), 4- Vergi tevkifatına tabi diğer ödemeler, - İstihkak sahibinin(ödeme yapılan kişi) adı ve soyadı ile iş adresi, varsa bağlı bulunduğu vergi dairesi ve mükellef hesap numarası, - Ödemenin nev'i (türü), - Ödemenin miktarı, - Ödemeden yapılan vergi tevkifatı, 5- Muhtasar beyannamenin tanzim(düzenleme) tarihi ve yetkili imza. Tevkifata tabi menkul sermaye iratları ile bunlardan yapılan vergi tevkifatı, nev'i itibariyle icmalen ayrı bir muhtasar beyannameye alınır. 5. Vergi Tevkifatı Yapılacak Ödemeler ve Vergi Kesinti Oranları: Vergi tevkifat oranları Maliye Bakanlığı tarafından düzenlenir.Ücretler için uygulanacak gelir vegisi oranları her yıl düzenlenir. Bu nedenle tevkifat oranları yıllara göre değişiklik gösterebilir. Gelir vergisi kanununun 94 ile geçici 61, 64, 67, 68 ve 69. maddesine göre bazı tevkifat oranları 150 6.Bölüm : ÜCRET BORDROSUNUN HAZIRLANMASI VE TAHAKUKU BORDRO Bir hesabın ayrıntılarını gösterebilmek için düzenlenen cetvele bordro denir. Bordrolar; ücret bordroları ve maaş bordroları olmak üzere iki ana başlıkta incelenmesine rağmen kişilerin durumu ve işin mahiyetine göre de isimlendirilebilir. 1. Ücret Bordroları : İşveren tarafından her ay ödenen ücretler için tanzim edilen ve ücretlerin dökümünü ayrıntılı olarak gösteren cetvellere ücret bordrosu denir. V.U.K. 238. maddesine göre ücret bordrosunda bulunması gerekli hususlar şunlardır: Çalışanın adı ve soyadı, ücretin alındığına dair imzası veya mühürü; varsa vergi karnesinin tarih ve numarası; birim ücreti (aylık, haftalık, günlük, saat veya parça başı ücreti); çalışma süresi veya ücretin ilgili olduğu süre; ücret üzerinden hesaplanan kesintilerin (vergi vs. gibi) tutarı; SSK işçi payı sütunu bulunmalıdır. Ücret bordrolarının hangi aya ait olduğu baş tarafına yazılır. Bordroyu tanzim eden kişi (sorumlu memur, müdür veya işletme sahibi) imzalanır. İşverenler ücret bordrolarını, yukarıdaki esaslara uymak kaydıyla diledikleri şekilde düzenleyebilirler. 2. Maaş Bordroları : Maaş bordroları, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamına giren, Emekli Sandığına tabi memurlar için peşin ödenen paraları göstermek amacıyla düzenlenen bordrolardır. Kanun gereği, memur maaş bordrolarının tanzimi, işçi ücret bordrolarının düzenlenmesine göre birçok farklılıklar gösterir. Maaş bordroları; tahsil durumlarını ve hizmet yılını esas alarak derece ve kademe sistemine göre düzenlenmektedir. Asgari geçim indirimi -AGI- nasıl hesaplanmaktadır? 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32. maddesinde yapılan düzenleme doğrultusunda 01.01.2008 tarihinden geçerli olmak üzere ücretlerin vergilendirilmesi sırasında asgari geçim indirimi AGI uygulanmaktadır. Düzenleme uyarınca; ücret geliri elde eden çalışanların ödeyecekleri gelir vergisi hesaplandıktan sonra belirlenen esaslar çerçevesinde hesaplanan AGI tutarı ödenecek gelir vergisinden indirilmektedir. Buna göre takvim yılı başında geçerli olan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücret tutarı esas alınmaktadır. Brüt asgari ücretin yıllık toplamına bağlı olarakAGI matrahı belirlenmektedir. Bu matrahın hesabı için; · Ücretlinin kendisi için %50, · Evli ve eşi çalışmayan ücretlilerin eşleri için %10, · Bakmakla yükümlü olunan çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere ilk iki çocuk için %7,5, diğer çocuklar için %5 oranı esas alınarak AGI oranı bulunmakta, bu oran yıllık brüt asgari ücret tutarı ile çarpılmaktadır. Hesaplanan AGI matrahı, geçerli olan gelir vergisi tarifesinin 1. dilim oranı ile çarpılarak uygulanacakAGI tutarına ulaşılmaktadır. KAPICI ÜCRETİ Kapıcı ücretlerinden gelir ve damga vergisi kesilmiyor. Sadece yüzde 14 sigorta primi, yüzde 1 işsizlik sigortası primi kesiliyor. Buna göre, kapıcıların eline geçecek aylık net tutar 2011 yılının ilk yarısında 677,02 TL olacak. Kapıcı ücretlerinden gelir vergisi kesintisi yapılmadığı için asgari geçim indirimi uygulanmıyor ve net asgari ücret tutarı değişmiyor. 151 ÇIRAKLAR VE ÖĞRENCİLERE ÖDENECEK ÜCRET 3308 sayılı Meslek Eğitimi Kanunu uyarınca aday çırak, çırak ve işletmelerde meslek eğitimi gören öğrencilere ödenecek ücret, yaşlarına uygun asgari ücretin yüzde 30'undan az olamıyor. Buna göre yılın ilk yarısında 16 yaşından büyüklere günlük 7,97, aylık 238,95 liradan az; 16 yaşından küçüklere ise günlük 6,80, aylık 203,85 liradan az ücret ödenemeyecek. ASGARİ ÜCRETİN İŞVERENE MALİYETİ İşveren, asgari ücret üzerinden, işin tehlike sınıfına göre yüzde 19,5 ile 28 arasında sigorta primi, yüzde 2 oranında da işsizlik sigortası primi ödüyor. Buna göre işveren, 16 yaşından büyük asgari ücretli için 2011 yılının ilk yarısında aylık 155,32 lira sigorta primi, 15,93 lira da işsizlik sigortası primi ödeyecek. Asgari ücretlinin işverene maliyeti de en az 967,75 TL olacak. Ancak aylık prim ve hizmet belgelerini Sosyal Güvenlik Kurumu'na düzenli olarak verip, primlerini de düzenli olarak ödeyerek beş puanlık sigorta primi indiriminden yaralanan işverenlere asgari ücretlinin maliyeti 927,92 TL olacak. Sigorta Prim Oranları: 152 153 TOPLAM 4.779,00 180,00 1669,06 47,82 7,97 716,88 119,48 1.357,74 4.062,15 609,30 31,56 226,29 677,03 101,55 5,26 226,29 677,03 101,55 5,26 119,48 7,97 30 111,51 30 111,5 226,29 677,03 101,55 5,26 119,48 7,97 30 111,51 56585886932 85,00 796,50 226,29 677,03 101,55 5,26 119,48 7,97 30 111,51 6 Alİ YILDIZ 226,29 226,29 677,03 101,55 5,26 677,03 101,55 5,26 119,48 119,48 7,97 7,97 3.421,26 570,21 570,21 570,21 570,21 570,21 570,21 SSK Gelir AGİ SSK İşsizlik Gelir Dam. Kesintiler İşçi Öncesi İşçi Kesintiler Vergisi Vergisi Vergisi Toplamı Hissesi Hissesi Toplamı Matrahı Net Tutar 30 111,51 Çalış. Gün 30 111,51 Aylık Bürüt Ücret 2 ADNAN GEZGİN 52180750480 60,00 796,50 3 ÖMER KILIÇ 51502772964 67,50 796,50 4 MEHMET YILMAZ 68821199600 75,00 796,50 5 HAYRETTİN KARA 32621406824 80,00 796,50 T.C Kimlik Numarası : AVA İNŞAAT TEKSTİL SAN. TİC. LTD. ŞTİ. : : KÜLTÜR MAH. 5. CAD. 15. SOK. NO: 1 BATMAN : BATMAN : 1234567810 : 4 4123 0101 1001235 07201-62 : 2011/01 51406776174 50,00 796,50 1 NİZAM AKIN İşçinin Adı Soyadı ADI (ÜNVANI) SOYADI ADRESİ VERGİ DA VERGİ NO İŞ YERİ SİCİL NO DÖNEMİ S. No HİZMET ERBABI PERSONEL ÜCRET BORDROSU Asgari Geçim ind.oranı 498,82 101,55 95,58 89,61 80,65 71,69 59,74 3.920,08 671,76 665,79 659,82 650,86 641,90 629,95 Asgari Net Geçim Ödenen İndirimi Tutar İMZA 154 ÜCRET BORDROSU YEVMİYE KAYITLARI BORÇ ALACAK ------------------------------------31.01.2011--------------------------------720 DİREK İŞÇİLİK GİDERLERİ 5.902,07 720 01 BRÜT ÜCRET 720 02 SGK İŞVEREN PAYI 720 03 SGK İŞS.SİG. İŞV.PAYI 335 360 4.779,00 1.027,49 95,58 PERSONELE BORÇLAR 3.920,08 335 01 İŞÇİ ÜCRETLERİ 335 02 ASGARİ GEÇ İND. 3.421,26 498,82 ÖDENECEK VERGİ VE DİĞER YÜKÜM. 142,04 360 01 İŞÇİ ÜCRET STOPAJI 360 02 İŞÇİ ÜCRETİ DAM.VER. 110,48 31,56 361 ÖDENECEK SOSYAL GÜVENLİK KES. 361 01 SGK PRİMİ 361 02 SGK İŞSİZLİK SİG.PRİMİ 602 1.600,97 1.457,60 143,37 DİĞER GELİRLER 238,98 602 01 5510 SAYILI YASA İND. 238,98 OCAK AYI ÜCRET TAHAKKUKU -------------------------------------------------------------Yevmiye Toplamı BORÇ: 5 .902,07 155 ALACAK: 5.902,07