Bugün Türkiye Türkiye ve Hollanda’da çağdaş Türk mimarisi 18.09.04 – 13.11.04 Türkçe TURKEY TODAY Türkiye ve Hollanda’da günümüz Türk mimarisi Bizans yapıları, Osmanlı kentleri, Sinan’ın camileri, her renkten ahşap evler; bunlar Türkiye’nin zengin ve sürekli yapı tarihinin sadece birkaç örneğidir. Yükselme devrinde sınırları Kuzey Afrika, Asya ve Avrupa’nın büyük bir bölümünü kaplayan Osmanlı İmparatorluğu’nun yirminci yüzyılın başlarında 1. Dünya Savaşı sonrası yıkılmasının ardından, 1923 yılında yerine Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk cumhurbaşkanını yaptığı Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Genç cumhuriyet israrla geçmişiyle arasına mesafe koyup ileriye bakmak istiyordu. Modernleşme ve endüştrileşme alanındaki devrimci reform programları bir an önce harekete geçirilmeliydi. Hedef demokratik ve refah bir Türk ulusu yaratmaktı. Genç cumhuriyet için o dönemdeki uluslararası atmosfer kültürel gelişmeler için bir kılavuzdu. O dönemde Batı’daki inşaat alanındaki gelişmeler de Türk mimarisi için bir örnek teşkil ediyordu. Le Corbusier, Walter Gropius en Mies van der Rohe’nin Modern mimari düşünceleri geçmişle oluşan kopmaya şekil vermek ve ülkeyi modernleştirmek yönündeki ulusal atılımı biçimlendirmek için ideal bir ortam yaratıyordu. Yirminci yüzyıl boyunca Türk mimarisi Batı’daki mimari gelişmelerden güçlü bir biçimde etkilendi. Batı Avrupa şehirlerinde olduğu gibi, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük Türk şehirlerinde de modern mimarinin her türünün etkisiyle inşa edilen binaların yanında Postmodernizm örneği binalar da kendini gösteriyordu. Modern Türk mimarlığının oluşumu 2004 yılında bulunduğumuz bugünlerde Türkiye’de mimari alanda neler olmaktadır? Bu sergide yeralan projelerin toplamının Türkiye’de mimari alandaki gelişmelerin bir göstergesi olduğunü söyleyebiliriz. Birçok Türk mimarı bir taraftan uluslararası mimari gelişmeleri dikkatle takip ederken diğer yandan Türk mimarisi gittikçe daha çok kendi karakteristiğini oluşturmakta ve mimaride yeni bir canlılık ortaya konmaktadır. Giderek artan bir biçimde Türk mimarları uluslararası aktüel mimari fikirlerden esinlenip bunları kendi projelerinde uygulamaya sokmaya ve aynı zamanda günümüz Türk kültürünü ve Türk (yapı) geleneğini de hasaba katmayı ihmal etmemeye gayret göstermektedirler. Sergide yeralan projelerin bir sunumu olarak serginin bir bölümü Türkiye’nin mimari tarihinin bir özetini içermektedir. Projeler Türk sosyokültürel yapısıyla uyum göstermesi açısından kendi içinde kategorize edilmiştir. Her kategoride Hollanda ve Türkiye arasındaki ekonomik ve kültürel alanlardaki alışverişin mimaride ne şekilde uygulamaya sokulabileceği sorusuna yanıt aranmıştır. Kolofon: Fikir, organizasyon ve metinler: ARCAM, Yvonne de Korte ve Astrid Toorop, 2004 Sergi düzenleme, tasarım ve uygulama: sergi mimarı Jeroen Kramer Makale 'Modern Türk mimarlığının oluşumu': Gül Kaçmaz-Erk Malzemelerinin kullanımına olanak sağlayan tüm mimarlara teşekkür deriz. Türklerin, kökeni Orta Asya’daki eski zamanlara dayanan uzun bir tarihi vardır. Asya’dan Göçebe çadırlarıyla yola çıkıp Anadolu’ya (Küçük Asya) yerleşmişlerdir. Göçebe yaşam tarzları burada İslam geleneği ve Anadolu’nun, kökleri İyon, Likya, Hitit ve Bizans uygarlıklarına uzanan zengin kültürel mirasıyla birleşmiştir. Hem Selçuk hem de Osmanlı imparatorlukları çevre ülkelerdeki gelişmelerin ayırdındadır. Osmanlı İmparatorluğu 18. yüzyılda gücünü kaybetmeye başladığında, entellektüeller ve üst yönetim kademesi Batı’nın teknolojik ve askeri gelişmelerinden yararlanma umuduyla Avrupa’ya yöneldiler. Bu, Türk politik, ekonomik, endüstriyel ve kültürel yapısı yanında ülkenin sanat ve mimarlığı üzerinde de Avrupa etkisinin başladığı zamandı. Sonraki 300 yılda Batı, Türk toplumunun kendine model aldığı önemli bir kaynak oldu, ancak bu homojen bir süreç değildi. Imparatorluk döneminde hakim olan kopyalama ve taklit etme tavrı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra büyük oranda değişti. Doğrudan batılılaşma yerini batılı değerlerin Türk kültürüne katılımını amaçlayan 'modern Türkiye' idealine bıraktı. Modern Türkiye kavramı 1920’lerden beri hem Türk politikası hem de mimarlığı açısından çok önemli olagelmiştir. Türkler Batı yöntem ve kurumlarını da kapsayan modern yaşam model ve uygulamalarını tarihi kökenleriyle bütün bağlarını koparmadan uyarlamaktadır. Bu köken uzak geçmişteki Anadolu ve Orta Asya köklerine dayanan bir miktar romantik ulusalcılık ideolojisi kapsamında yorumlanmaktadır. Türkiye özgün ve modern, yerel ve küresel, Türk ve batılı geleneklerin sentezini aramaktadır. İmparatorluğun son yıllarının başlıca politik ve mimari modeli olan ulus devlet cumhuriyetin ilk yıllarında da varlığını korudu. Türkiye Cumhuriyeti’nin Mustafa Kemal Atatürk tarafından kuruluşu (1923) Türkler için radikal bir dönüm noktası olsa da, mimarlık Birinci Ulusal Mimarlık Akımı - hemen değişmedi (1910-27). Ulusalcı hareket savaşlarda çok fazla şeyini - topraklarının çoğunu, ailesini, dostlarını, konumunu, malını, mülkünü, birikimini - kaybetmiş nüfus için hayatiydi; ellerinde kalan tek şey ulus idealiydi. Avrupa historisizmiyle paralellikler gösteren Birinci Ulusal Mimarlık simgesel, dekoratif ve biçimci bir akımdı. Klasik Osmanlı motifleriyle bezenmiş cepheler, köşe kuleleri ve kubbe gibi tarihi kaynaklardan yararlanılırken geleneksel malzemeler ve yapım yöntemleri kullanmıyordu. Mimarlar bir süsleme mimarlığı yaratmışlardı. Genç cumhuriyet mimar ve kalifiye inşaat ustası sıkıntısı çekmekteydi. Savaşlarda çok kayıp verilmiş ve Türk inşaat sektöründe etkin olan gayrimüslüm mimarlar ülkeyi terk etmişlerdi. Modern anlamda mimarlık eğitimi sınırlıydı. Hükümet Türkiye’de uygulama yapmak üzere, çoğu Alman ve Avusturyalı, yabancı mimarlar davet etmeye karar verdi (1927). Guilio Mongeri, Clemens Holzmeister, Ernst Egli, Bruno Taut, Paul Bonatz ve diğerleri yalnızca çoğu Ankara’da olan yapılarıyla değil, aynı zamanda İstanbul’daki mimarlık okullarındaki eğitimci konumlarıyla da etkili oldular. Hermann Jansen İstanbul, Konya ve Bursa’nın muhteşem tarihi mirasından mahrum orta boy bir Anadolu kasabasını modern bir başkente dönüştürmeyi hedefleyen Ankara imar planını hazırladı (1928). Ankara’nın önceki rejimi simgeleyen İstanbul’un yerini alarak yeni yönetimin simgesi haline getirilmesi cumhuriyet yönetiminin ana hedeflerinden biriydi. Birinci Ulusal Mimarlık Akımı, her şeye neredeyse sıfırdan başlayan yeni cumhuriyetin ihtiyaç duyduğu akılcı çözümleri sağlamaktan uzaktı. Mimarların inşa edecekleri bir başkent ve onaracakları bir ülke vardı. Coşku çok büyüktü. Mimarlar Atatürk’ün radikal devrimlerine uyacak bir uslüp aramaya başladılar. Bauhaus’un ve ülkedeki yabancı mimarların etkisiyle Türk mimarlığı Modernist bir döneme girdi (1927-40). Bu dönemde süsleme ve Osmanlı’yı hatırlatan her şey terk edildi; malzemeler doğalarına uygun akılcı bir şekilde kullanıldı; geleneksel taşıyıcı malzemelerin yerini betonarme aldı; düz çatı, geometrik biçimler, serbest plan ve asimetri tercih edildi; biçim işlevi izledi. Türkiye II. Dünya Savaşı’na girmediği halde, savaş ve savaş sonrası yılların durgunluğu ulusalcı eğilimleri canlandırdı. Mali kaynak ve ithal inşaat malzemesi açığı, Almanya ve İtalya’daki nasyonalist mimari akımlar, ve Ankara’daki devlet yapılarının tasarımıyla görevlendirilmiş yabancı mimarlara ve Modernizm’e duyulan tepkiler İkinci Ulusal Mimarlık Akımı’nı doğurdu (194050). Cumhuriyet mimarlığının önde gelen ismi Sedad Hakkı Eldem ve diğerleri köklerini bu kez klasik Osmanlı mimarlığında değil, geleneksel Türk evinde aramaya başladılar. Cumbalı, sofalı, geniş saçaklı, düşey pencereli yapılar tasarladılar. Yerel malzemelerle tasarım çözümlerinden ve yerel işçilerden yararlandılar. Bu dönemde, Türk sivil mimarisine dayalı bu akımın yanında, Alman III. Reich mimarlığından esinlenen ve taş kaplı düşey cepheleri ve arkadlı anıtsal girişleri yeğleyen bir eğilim de mevcuttu. Türkiye kapılarını dünyaya açmaya başladı. Kuzey Amerika’daki gelişmelerin etkisiyle bunu başka bir akılcı yaklaşım, Uluslararası Üslup izledi (1950-60). Oldukça teknik prizmatik formlar, yapıyı doğadan koparma, doluluk - boşluk ilişkileri, cam perde duvarlar ve saydamlık bu yapılara nesnel bir hava kazandırdı. Bu mimarlık büroları ve yarışmalarının, inşaat endüstrisinde standartlaşmanın dönemi oldu. Tarihi yapıların korunması ve restorasyonu da aynı dönemde genç kuşak Türk mimarlarının gündemine girdi. 1960 yeni entellektüel söylem ve tartışmalarla dolu daha demokratik bir dönemin başlangıcına damgasını vurdu. Türk mimarlar sosyal ve çevresel sorunları ciddiyetle ele almaya, ekolojik konularla ilgilenmeye başladılar. Sorunları matematiksel veya sosyolojik yöntemlerle çözmeye çalıştılar; bilimsel araştırma destek gördü. Yer, kimlik, kentleşme gibi kavramlar tartışıldı. Mimarlar özellikle endüstri yapılarında prefabrikasyon gibi yeni yapım yöntemleriyle malzemelerini denediler. Bu Geç Modern Çoğulculuk’un dinamik dönemi oldu (1960-80). Bireysellik desteklendi ve daha kişisel tasarımlar inşa edildi. Bazı mimarlar Yeni Brütalizm, Bölgeselcilik ve Organik Mimarlık gibi yaklaşımlardan etkilendiler. Bazıları Uluslararası Üslup’ta cepheleri, çıplak taşıyıcı sistem ve malzemeleriyle Modernizm’le devam ederken prizmatik form kümeleri, koridor yerine avlu ve parçalı planla daha insan ölçeğinde tasarımlar yaptılar. Diğerleri Bölgeselcilik tartışmaları kapsamında, özellikle yerel plan tipleriyle geleneksel değerlere döndüler. Ötekilerse sade plastik heykelsi kütleleriyle serbest organik yapılar tasarladılar. 1970’lerde yüksek yapılar Ankara ve İstanbul’un siluetini şekillendirmeye başladı. Bunu postmodernist bir dönem izledi (1980-90). Türk mimarlar, yurtdışındaki meslektaşları gibi, süs, renk ve stilize tarihi formlarla oynayarak bir süre zaman geçirdiler. Bu ticari ve eklektik dönem mimarlar arasında uzun süre destek görmese de şehir merkezlerinde bir iz bıraktı. İki tip yapı, cami ve konut, farklı bir yol izledi. Tutucu dini gruplar, beton geleneksel kubbede bile taş ve tuğlanın yerini almış olsa da, modern cami tasarımlarını çoğu zaman reddettiler. Vedat Dalokay’ın yarışma birincisi Ankara Kocatepe Camisi’nin (1957) yerini geleneksel historisist bir yapı aldı. Türkiye’nin her yerinde ünlü Osmanlı mimarı Sinan’ın tasarımlarını zayıf bir şekilde taklit eden camiler yapılmaktadır. Evler 1920’lere kadar yerel malzeme (ahşap, kerpiç ve taş) kullanılarak, bölgesel iklime uyarlanmış geleneksel yöntemlerle yapılmaya devam etti. Ortak bir toplanma alanı olan sofa her biri, geleneksel göçebe çadırını hatırlatır şekilde, evle ilgili faaliyetlerin yapıldığı çok amaçlı bir mekan olan odaları birbirine bağlıyordu. 1930’larda çok katlı betonarme blok inşaatı geleneksel konut mimarlığının yerini almaya başladı. Bloklardaki görece küçük daireler sofa yerine koridorla birleştirilmiş ve işlevleri ayrıştırılmış odalardan oluşmaktaydı. Bu serginin zaman dilimine, 1990’lı ve 2000’li yıllara yaklaştığımızda, ülkenin, Doğu ile Batı’yı birleştirmeye dair kültür karmaşasına karşın, modern bir Türkiye gayesine her zamankinden daha yakın olduğu açıkça görülmektedir. Türk mimarlar evrensel yöntem ve eğilimlere daha aşina ve ‘Birinci Dünya’ ülkelerini simgeleyen mimari tartışma ve morfolojilere daha yakındır. Aslında bunları yaygın olarak kullanmaktadırlar. Modern Türk mimarlığının oluşumunda her mimar kendi yerel küresel sentezini izlemektedir. Yerelin tanımı mimardan mimara değişir; İslami, laik, ulusal, tarihi veya bölgesel olabilir. Mimarlık açısından bu döneme bireyselcilik hakimdir. Türk mimarlar halen modernite ve özgünlük kavramlarıyla uğraşmakta ve bu kavramları nasıl bir araya getireceklerini incelemektedirler. Gül Kaçmaz-Erk Görener evi Mimar: Nevzat Sayın Mimarlık bürosu: Nevzat Sayın Mimarlik Yer: Erdek, Balıkesir Proje sahibi: İlgi ve Ömer Görener Inşaat mühendisliği: Celal Erdem Konut alanı: 520 m² Arazi alanı: 10.000 m² Teslim tarihi: 1998 Bu özel ev zeytin ağaçları ile kaplı bir yamacın tepesine inşa edilmiştir. Mevcut taş bina tasarımda yeni bina ile bir bütünlük sağlamaktadır. Yeni bina çelik taşıyıcılar ve ahşap kaplama ile yapılmıştır. Çevrede mevcut olan doğal taş platformlardan esinlenilerek taraça şeklindeki kot farkı uygulamaları dikkat çekmektedir. Birbirinden tamamen farklı olan üç kat planı sonucunda cephede yüzey farklılıkları ve konsollar oluşturulmuştur. İç dekorasyonda dış cephedeki malzemerin aynısı kullanılarak ‘dışarıda olma’ duygusu güçlendirilmiştir. Mimar: Ahmet İğdirligil Mimarlık bürosu: Şans Mimarlik Yer: Bodrum, Muğla Proje sahibi: Nurhan Bayer Inşaat mühendisliği: Şans Mimarlik Bina alanları: kule 68 m², yeni bölüm 93 m² Arazi alanı: 252 m² Teslim tarihi: 2003 Burada tarihi taş bir kule restore edilerek özel bir konuta dönüştürülmüştür. Yeni eklenen binanın inşaatında mevcut kulenin cephesinde bulunan doğal taş kullanılmıştır. Binanın üç yanı yolla çevrili olduğu için korunaklı bir iç bahçe tasarlanmıştır. Kule ile yeni bina arasındaki cam çatı elemanı gün ışığının etkisini arttırmaktadır. Bunun yanında iç bahçeye bakan tüm cephelerde cam kullanılmış olması dışarıda olma duygusunu güçlendirmektedir. Kerim Bayer evi Yazıcı evi Mimar: Can Çinici Mimarlık bürosu: Çinici Mimarlık Ltd. Yer: Bodrum, Muğla Proje sahibi: Sedat Yazıcı Inşaat mühendisliği: Ayhan Construction Bina toplam: 350 m² Arazi alanı: 590 m² Teslim tarihi: 2004 Bu özel konut Bodrum’da inşa edilmiştir. Binanın doğal çevrenin yapısına uyum sağlaması amacıyla zemin kat duvarları doğal taştan yapılmış veya doğal taş kaplanmıştır. Bunun üzerine zemin katla kontrast oluşturan beton bir kutu görünümündeki üst kat yerleştirilmiştir. Beyaz boyanmış bu mekanın cephesinde birkaç küçük pencere vardır. Bodrum ve zemin katta oturma odası ve mutfak, üst katta ise yatak odası ve banyo yer alır. Mimar: Şevki Pekin Mimarlık bürosu: Şevki Pekin Mimarlik Yer: Gölcük, Kocaeli Proje sahibi: Şerif Kanik Inşaat mühendisliği: Şerif Kanik Binaların alanı: 750 m² Arazi alanı: 7.000 m² Teslim tarihi: 2003 Ormanlık bir yamaca bitişik nizamda inşa edilmiş olan bu dört konut Marmara Körfezi’ne bakmaktadır. Geniş çıkıntılı saçaklar dört binayı birbirine bağlayarak mimari bir bütünlük yaratır. Kuzey ve güney cephelerindeki beton taşıyıcılar ahşap ile kaplanmıştır. Evlerin girişinden kapalı otoparka kadar olan alan ortaklaşa kullanılan bir bahçe şeklinde düzenlenmiştir. Her evin planı mimarın bu proje için tasarladığı standart plandan biraz daha farklıdır. Zemin katta oturma odası, mutfak, yemek ve çalışma odaları, birinci katta ise dört yatak odası, iki banyo ve tuvalet bulunmaktadır. Dört evler B2 evi Mimar: Han Tümertekin Mimarlık bürosu: Mimarlar Yer: Ayvacık, Çanakkale Proje sahibi: Selman Bilal Inşaat mühendisliği: Parlar Engineering Arazi alanı: 600 m² Bina toplam alani: 150 m² Teslim tarihi: 2001 Projenin amacı yöreden olmayan bir kişi için yöresel mimariye uygun bir yazlık ev tasarlamaktır. Tasarımda ‘göçebe’ kavramından esinlenilmiş, binanın her birimi için yörede bilinen teknik yeniden yorumlanarak kullanılmıştır. B2 evinde normalde bu yörede kullanılabilecek malzemeler yerlerini aşamalı ve kombineli olarak modern malzemelere bırakmıştır. Doğal taş yerini brüt betona, ahşap çeliğe bırakmış ve saz örgü alüminyum ile kombine edilmiştir. Beton duvarlar kısmi olarak elde işlenen taş örgü ile işlenmiştir. Alüminyum çerçevenin içindeki saz örgü güneş ışınlarını süzmekte ve evin içerisinde güzel bir hava oluşturmaktadır. Sürgülü ön cephe elemanları ev terkedilirken kapanınca bina tam bir kutuya benzer. Zeytin ağaçlarının kapladığı yamaçlar üzerinden denizin manzarası buradan muhteşem olmalıdır. Mimar: Nevzat Sayın Mimarlık bürosu: Nevzat Sayın Mimarlik Yer: Dikili, Izmir Proje sahibi: farklı proje sahipleri Inşaat mühendisliği: Yılmaz Aydemir Teslim tarihi: 2002 Türkiye’nin üçüncü büyük şehri İzmir yakınlarındaki eski ve küçük bir sahil kasabası olan Dikili’de birçok Türk’ün yazlık evi bulunmaktadır. Mimar Nevzat Sayın kendi yazlık evinin tadilatını tamamladığında çevrede oturan komşuları ortaya çıkan sonuçtan öylesine etkilendiler ki Nevzat Sayın burada daha sonra altı yeni restorsyon projesi gerçekleştirdi. Evlerin mevcut karakteristiği, ana yapı malzemesi olarak doğal taş kullanılarak tadilatlar da dahil olmak üzere her projede korunmuştur. Bu binaları inşa eden müteahhitler uygulama çiziminin ne olduğunu bilmiyorlardı. Bu durumda tasarım standart ölçüler kullanılarak uyarlandı. 20 taş sola, 30 taş sağa şeklindeki talimatlarla müteahhitler yönlendirildi. Yazlık evin ön cephesindeki çift kapı buradaki küçük yüzme havuzuna açılmaktadır. Bütün binaların malzeme kullanımı ve detayları aynıdır. Her binada tekrarlanan elemanlar beton bantlar, taş duvarlar ve çelik pencerelerdir. Dikili evler Yazlık evi Mimar: Şevki Pekin Mimarlık bürosu: Şevki Pekin Mimarlik Yer: Dikili, Izmir Proje sahibi: Şevki Pekin Inşaat mühendisliği: Badenli köyünden marangozlar Konut alanı: 413 m² Arazi alanı: 5.000 m² Teslim tarihi: 2001 Mimar Şevki Pekin’in yazlık evi su kıyısındaki bir yeşil alan üzerinde inşa edilmiştir. Yapı çelik iskelet bir taşıyıcı ve ahşap malzeme ile yapılmıştır. Ön ve arka cepheler tamamen camdır. Binanın saydamlığı sayesinde yapının arkasındaki doğa ve su görülebilmekte ve binanın varlığı dikkat çekmemektedir. Dış ve iç mekanlar arasındaki sınır özellikle cephedeki sürme kapılar açıldığında tamamen kaybolmaktadır. Yalıtımlı metal çatı ise iklimin iç mekanlara etkisini hafifletmektedir. Yakın çevrede bulunan diğer iki yazlık ev de Şevki Pekin tarafından tasarlanmıştır. Mimar: Boran Ekinci Mimarlık bürosu: Boran Ekinci Mimarlik Yer: Çanakkale Proje sahibi: Filip Amram Inşaat mühendisliği: Mustafa Şıkman Konut alanı: 100 m² Arazi alanı: 250-350 m² arası Teslim tarihi: 2004 Bir ay gibi kısa sürede ve 50 000 dolarlık bir bütçe ile gerçekleştirilen bu proje, kısıtlı bütçe ve ucuz malzemeyi yaratıcı bir şekilde kullanan Boran Ekinci’nin çalışma yöntemini iyi anlatan bir örnektir. Bu yazlık evin ahşap bölümleri prefabrik olarak imal edilmiş ve inşaat süresi bu şekilde kısaltılmıştır. Yerin biraz üzerinde boşluktaymış gibi duran ahşap kutu şeklindeki yapının sağlamlığını çelik taşıyıcı sistem sağlamaktadır. Ön cephe büyük bir cam cephe elemanından oluşturulmuş olup verandadan yakın çevredeki denizin ve uzaktaki dağların manzarası çok güzel görünmektedir. Arka cephe ise ahşap kaplanmış ve sadece bir kapı ve pencere açıklığı ile daha çok kapalı bir özelliğe sahiptir. Filip Amram evi Optimum Mimar: Han Tümertekin Mimarlık bürosu: Mimarlar Yer: Ömerli, Istanbul Inşaat mühendisliği: EMTA Integrated Engineering Design Inc. Konut alanı: 250-350 m² Teslim tarihi: 2003 Türkiye’de son yıllarda giderek artan sayıda güvenlik görevlilerince korunan ve içinde ortak konut dışı hizmet alanlarının bulunduğu ‘kapalı konut adaları’ (gated communities) olarak adlandırılan toplu konut kompleksleri gerçekleştirilmektedir. Özellikle Istanbul gibi büyük şehirlerdeki yüksek gelir grubu bu tür konutlarda oturmayı tercih eder. 4 değişik türde ve 30 farklı plan tipinde toplam 84 adet konuttan oluşan Optimum projesi Han Tümertekin’in bürosu tarafından tasarlanmıştır. Her evin zemin katta oturma odası, yemek odası ve mutfağı vardır. Birinci kat döşemesi oturma odası hariç zemin kattaki diğer tüm mekanların üzerine oturmaktadır. Bu şekilde oturma bölümünde çift tavan yüksekliği oluşturulmuştur. Evlerin planları her katta iki ayrı bölümün oluşmasıyla birbirinden ayrılır. Birinci katta anne-baba ve çocuklar için düşünülen bölümler ayrı yatak odaları ve banyolarla birbirinden ayrılmıştır. Yeşil bir çevreye kurulmuş bulunan bu konutların orta bölümünde ortaklaşa kullanılan tenis kortları, bilardo, fittnes, squash salonları ve sauna ve yüzme havuzu gibi hizmet alanları mevcuttur. Mimar: Behruz Çinici, Can Çinici ve Altug Çinici Mimarlık bürosu: Çinici Mimarlık Ltd. Yer: Ulus, Istanbul Proje sahibi: Korkmaz Yiğit Inşaat mühendisliği: Korkmaz Yiğit Binaların alanı: 30.000 m² Arazi alanı: 40.000 m² Teslim tarihi: 1998 İstanbul’daki Platin kompleksi 30.000 m² büyüklüğündeki bir bölgenin yeni binalar ve yeşil alanlar eklenerek yeniden düzenlenmesini içerir. Ortaköy’ün dış kısmında yer alan bu bölgenin özelliği kötü durumdaki apartman binaları ve yakındaki fabrikaların bacalarına bakan manzaraydı. Bölgeyi günün ihtiyaçlarına uygun olarak düzenlemek için mevcut binalara iki bina tipi eklenmiştir. Bunlar ortasında büyük bir park bulunan dairenin içine yerleştirilmiş 5 katlı 10 konut bloğu ile teras evlerden oluşan 2 bloktur. Arazinin engebeli olması nedeniyle konut blokları farklı kotlara oturmaktadır. Çevre düzenlemesinde dikkat çeken elemanlar dolambaçlı patikalar, alçak taş duvarlar, sarkan yeşillikler ve göletlerdir. Kompleks sakinleri için yeraltı otoparkı ve yüzme havuzu gibi ortak alanlar mevcuttur. Tüm bölgeyi bir taş duvar kuşatmaktadır. Platin Evler Kompleksi Aksoy büro ek binası Mimar: Gökhan Avcıoğlu Mimarlık bürosu: GAD Architecture Yer: Yalova Proje sahibi: Aksoy Technal Inşaat mühendisliği: Aksoy Technal Binaların alanı: 350 m² Arazi alanı: 1.200 m² Teslim tarihi: 1999 Cephe elemanları üreten Aksoy şirketi, Gökhan Avcıoğlu’ndan mevcut fabrika binalarının yanındaki arsaya yeni bir büro binası tasarlamasını istedi. Aksoy Şirketi mimarın tasarımda çelik, aluminyum ve cam gibi yapı malzemelerini kullanarak değişik bir bina yapmasını istiyordu. Avcıoğlu beton döşeme ve çelik kolonlardan oluşan ve bu şekilde fabrikanın değişik modüllerde ölçülendirilebileceği bir sistem üretti. Yapı merkezi ve Freysaş şirketleri ile çalışarak güneş panellerinden oluşan bir cephe geliştirdi. Cephe sistemi cam elemanlarla tamamlandı. 1999 yılındaki deprem sırasında eski fabrika binalarının hemen hepsi tamamen yıkıldığı halde bu yapının çelik taşıyıcılarla son derece büyük cam elemanlardan oluşan cepheleri en ufak bir zarar görmedi. Halkbankası Genel Merkez Binası Mimar: Doğan Tekeli ve Sami Sisa Mimarlık bürosu: Tekeli-Sisa Mimarlik Yer: Ankara Proje sahibi: Halkbank Inşaat mühendisliği: Halkbankası Mühendislik Bölümü Arazi alanı: 98.000 m² Teslim tarihi: 2001 Tekeli-Sisa Mimarlık Bürosu 1954 yılında Doğan Tekeli ve Sami Sisa tarafından kurulmuştur. Her iki mimar da mimarlık eğitimlerini İstanbul Teknik Üniversitesi’nde tamamlamışlardır. 1998 yılında Sami Sisa’nın ölümündan sonra büro dört genç mimarın da katılmasıyla çalışmalarını devam ettirmektedir. Doğan Tekeli ve Sami Sisa Halk Bankası için başlangıçta başka bir bina tasarlamışlardı. Binanın tesliminden sonra hükümet bu binayı devralınca mimarlar Halk Bankası Genel Merkezi için yeni bir binanın tasarımı yetkisini aldılar. Yüksek olan binanın hafif bombeli olan iki yan cephesi belirli bir pencere ritmi ile tasarlanmıştır. Bina orta kısımlara doğru incelmekte ve bu yan kısımlardan görülebilmektedir. Yapı malzemesi olarak özellikle betonarme kullanılmıştır. Türkiye’de mimarların tasarımını yaptıkları binaların iç dekorasyon ve mobilyalarını da tasarlamaları sık karşılaşılan bir olgudur. Halk Bankası projesinde de iç dekorasyon ve mobilyalar, binanın ana giriş kısmının lambalarında görüleceği gibi genel tasarımla birlikte ele alınmıştır. Metrocity konut ve alışveriş merkezi Mimar: Doğan Tekeli ve Sami Sisa Mimarlık bürosu: Tekeli-Sisa Mimarlik Yer: Levent, Istanbul Proje sahibi: Metrosite AŞ. Inşaat mühendisliği: Yüksel Mühendislik Co. Binaların alanı: 24.277m² Arazi alanı: 210.000 m² Teslim tarihi: 2003 Bu büyük ölçekli proje için daha önce de birkaç kez Türkiye, Avrupa ve Amerika’da proje yarışmaları düzenlenmişti. Doğan Tekeli ve Sami Sisa sonunda yarışmayı kazanan tasarımlarını gerçekleştirebildiler. Proje, büro alanları, konutlar ve dükkanların yanında iç dekorasyon, sokak mobilyaları ve projenin adını taşıyan metro istasyonunun da tasarımını içeriyordu. Alışveriş merkezi, kamusal fonksiyonlar ve yeşil alanlara hacim yaratabilmek için ikisinde konutların ve diğerinde büro alanlarının bulunduğu yüksek kuleler bölgenin kıyı kısımlarına yerleştirildi. 170 metre yüksekliğindeki kulelere depreme karşı sağlamlık kazanmaları için beton kabuk elemanlar eklendi. İki konut kulesinin arasında üzeri kapalı bir çarşı sokağı tasarlandı. Arkadın çatısında gün ışığını geçiren ancak ultraviole güneş ışınlarını geçirmeyen teflon kullanıldı. Sokak seviyesinin altındaki 5 katta çok büyük bir otopark ve belki de dünyanın en kısa metro hattına giriş sağlandı. Fly Inn çarşı- ve eğlence merkezi Mimar: Murat Tabanlıoğlu ve Melkan Gürsel Tabanlıoğlu Mimarlık bürosu: Tabanlıoğlu Mimarlık Yer: Florya, Istanbul Proje sahibi: Gül-Keleşoğlu İnşaat Şirketi Inşaat mühendisliği: GülKeleşoğlu İnşaat Şirketi Binaların alanı: 7.151m² Arazi alanı: 36.733 m² Teslim tarihi: 2003 Fly Inn merkezi İstanbul Atatürk Havalimanı yolu üzerindeki bir köşe parsele inşa edilmiştir. Zemin kat üzerindeki iki katta dükkanlar ve sinema salonları, yer altında ise bir süpermarket, dükkanlar ve otopark yer alır. Aynı zamanda büronun kurucusu olan Murat Tabanlıoğlu’nun babası tarafından tasarlanmış yapının U şeklinde sivrilen ucu havaalanı yönünü göstermektedir. Kapalı ve çevreden kopuk bir alışveriş merkezi oluşumunu önlemek için mimarlar özellikle iç ve dış mekanlar üzerindeki ilişki üzerinde çalışmışlardır. Çelik ve betondan oluşan taşıyıcıların yanında güneş ışınlarını kontrollü olarak binanın içine alabilmek için metal panellerden oluşan ikinci bir cephe örtüsü tasarlanmıştır. Atrium bölümü metal bir çatı ve cam bir cepheden oluşmaktadır. Dükkan ve restoran bölümlerinden uçakların iniş ve kalkışları seyredilebilmektedir. Doğan basınkent Mimar: Murat Tabanlıoğlu ve Melkan Gürsel Tabanlıoğlu Mimarlık bürosu: Tabanlıoğlu Mimarlık Yer: Bahceşehir, Istanbul Proje sahibi: Doğan Burda Rizzoli Dergi Yayıncılık Pazarlama A.Ş. Inşaat mühendisliği: Aydın Construction Büro alanları: 14.500 m² Arazi alanı: 100.000 m² Teslim tarihi: 1998 Yaklaşık bin kişinin çalıştığı bir Türk basın kuruluşu olan Doğan Basın Grubu için tasarlanan bu büyük çaplı proje İstanbul’un önemli otoyollarından birinin kıyısında bulunmaktadır. Murat Tabanlıoğlu ve Melkan Gürsel Tabanlıoğlu çiftine verilen bu projenin amacı şirketin verimliliğini artırabilmek için grubun bütün aktivitelerini mekansal olarak konsantre etmek idi. İstenen bir diğer özellik ise doğal gün ışığının iç kısımlara dek ulaşabildiği saydam yapıların tasarlanmasıydı. Yeşil zemin üzerine yerleştirilen iki büyük blok bir atrium ile birbirlerine bağlandı. Bu ana büro binasının arkasına ilerideki kapsamlı genişleme de gözönünde tutularak basımevi binaları yerleştirildi. Ana binanın ön cephesinde doğal taş ve cam kullanıldı. Binanın çatısı, orta kısmın ön ve arka cepheleri ve atriumun tamamı camdır ve bu şekilde arka kısımdaki doğal örtü yapının içinden görülebilmektedir. İç dekorasyonun tamamı Melkan Gürsel Tabanlıoğlu’na aittir. Tekstil ve giyim ithalat şirketi binası Mimar: Emre Arolat Mimarlık bürosu: Emre Arolat Mimarlık Yer: Yenibosna, Istanbul Proje sahibi: Istanbul Textile and Apparel Exporters' Association Inşaat mühendisliği: Ekinciler İnşaat mühendisliği Büro alanları: 45.000 m² Arazi alanı: 220.000 m² Teslim tarihi: 2000 İstanbul yakınlarında iki otoyolun kesiştiği kavşakta yer alan, bir bölümü gelecekte projelendirilecek bu büyük arsaya Emre Arolat üç değişik ihracat kuruluşu için bir büro binası tasarladı. Müşterek oluşturulan program zemin katta restoran, kütüphane ve kongre alanlarını kapsamaktadır. Bu katın üzerine şekil ve yükseklik itibarıyla birbirinden farklı üç adet dörtgen blok yerleştirilmiştir. Cephede betonarme kullanılmıştır. Her bloğun ortasında dörtgen boş bir alan bulunmakta ve buranın üzerinde yeralan saydam çatıdan gün ışığı içeriye süzülmektedir. Bu atriuma galeriler ve büro alanlarının cam cephe elemanları sınır oluşturmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi camisi Mimar: Behruz Çinici ve Can Çinici Mimarlık bürosu: Çinici Mimarlık Ltd. Yer: Ankara Proje sahibi: Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Inşaat mühendisliği: T.Molu Co. Binaların alanı: 750 m² Teslim tarihi: 1989 Dönemin iktidardaki laik hükümeti tarafından finanse edilmiş olan ve ilk kez bir hükümetin finanse ederek yaptırdığı bir dini yapı konumundaki bu bina parlamentonun ve birkaç bakanlık binasının da yer aldığı arazi içinde bulunmaktadır. Cami daha çok milletvekilleri ve memurlar tarafından kullanılmaktadır. Çinici Mimarlık Bürosu üçgen şeklindeki bir arazi üzerine bir kütüphane, bir cami ve orta kısma da bir bahçe tasarladı. Yapıların büyük bir bölümü yeraltında bulunmaktadır. 450 kişinin aynı anda namaz kılabildiği caminin dörtgen şekli ‘doğal olan’ ile ‘insan eliyle yapılmış olan’ın uyumunu simgeler. Saydam olan kıble duvarı arka kısımdaki teras şeklinde ve içini nilüfer çiçeklerinin doldurduğu bir süs havuzunun da bulunduğu bahçeye bakmaktadır. Geleneksel cami mimarisinden tamamen farklı olan bu tasarım camilerin biçim ve planlarını oluşturmada yeni bir bakış açısı getirmektedir. Selvi ağaçları minarenin, basamaklı piramit şeklindeki çatı örtüsü de kubbenin yerini almıştır. Bu tasarımlarıyla mimarlar 1995 yılında Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü kazanmışlar ve cami tasarımındaki yeni olanakları gösteren uygulamaları ile ödüllendirilmişlerdir. Mimar: Bilinmiyor Yer: Kınalıada, Istanbul Tahmini tarihi ( tahmin ): '60-'70’li yıllar Modern cami mimarisinin bir örneği olan bu yapı İstanbul yakınlarındaki adalardan Kınalıada’da bulunmaktadır. Caminin 1960’lı veya 1970’li yıllarda inşa edildiği sanılmaktadır. Mimar yapı malzemesi olarak özellikle beton kullanmıştır. Geleneksel camilerdeki yuvarlak şekillerden farklı olarak bu caminin minare ve kubbesi üçgen şeklindedir. Kınalıada Camii Etimesgut camii Mimar: Cengiz Bektaş Mimarlık bürosu: Bektaş Mimarlik Yer: Ankara Proje sahibi: Türk Silahlı Kuvvetleri Teslim tarihi: 1966 Etimesgut Camii modern cami mimarisi örneklerinden biridir. Cami Ankara’ya 16 km. uzaklıktaki bir askeri garnizonun sınırları içindedir. Bir yamacın eteğine inşa edilmiş olan yapı birbirine göre düzensiz bir şekilde konumlanmış bulunan dörtgen cephe elemanlarından oluşmaktadır. Duvarlardaki düşey açıklıklar ışığın ibadet alanına düşmesini sağlar. Mimar: Murat Tabanlıoğlu ve Melkan Gürsel Tabanlıoğlu Mimarlık bürosu: Tabanlıoğlu Mimarlık Yer: Hannover, Almanya Proje sahibi: Türkiye Turizm Bakanlığı Hoofd Inşaat mühendisliği: HMB Hallesche Mitteldeutsche Bau AG Binaların alanı: 1.943 m² Arazi alanı: 2.400 m² Teslim tarihi: 2000 2000 yılında Almanya’ nın Hannover şehrinde düzenlenen dünya fuarındaki Türk pavyonu, iç mimar, sanatçı ve peyzaj mimarlarından oluşan bir uzmanlar grubu ile işbirliği yapan Murat Tabanlıoğlu ve Melkan Gürsel Tabanlıoğlu ikilisi tarafından tasarlanmıştır. Tasarımın başlıca ilham kaynağı zengin Anadolu kültürü ve bunun günümüzdeki yorumudur. Türkiye’nin coğrafi yönden üç yanının sularla kaplı olmasını temsilen pavyonun üç tarafı su ile düzenlenmiştir. 60 metre uzunluğundaki pavyon çelik ve camdan yapılmıştır. Türk mimarisinin önemli elemanlarından ahşap işlemeli pencereler cephenin ön kısmına belli bir mesafede monte edilmiştir. Arada oluşan boşluğa yerleştirilen köprü ile pavyonun ana girişi sağlanır. İç kısımda tasarlanan özel ışık oyunları Türkiye’nin güneşini temsil eder. Pavyonda ayrıca ilk çağlardan günümüze Türkiye’de yaşamış uygarlık ve kültürleri temsilen çeşitli heykeller, sanat uygulamaları ve elişleri yer alır. Kültür ve eğlence yapıları Borusan kültür merkezi Mimar: Gökhan Avcıoğlu ve Durmuş Dilekci Mimarlık bürosu: GAD Architecture Yer: Maslak, Istanbul Proje sahibi: Borusan Inşaat mühendisliği: GAD Architecture Binaların alanı: 286 m² Arazi alanı: 1.169 m² Teslim tarihi: 2001 Parkorman İstanbulluların sıcak yaz günlerini geçirdikleri parklardan biridir. Ağaçlar arasında eskiden beri düzenlenen açık hava konserleri, yüzme havuzu ve restoranlara 2001 yılında Borusan Sanat Merkezi de katılmıştır. GAD Mimarlık’ın tasarladığı bu çok işlevli küçük yapı asırlık çam ağaçlarının arasında yer alır. Sadece buraya ulaşımı sağlayan patika değil aynı zamanda yapının kendisi de adeta ağaçların arasında kıvrılarak uzanmakta, böylece ansızın karşılaşılan köşeler ve kot farklarının algılanması sağlanmaktadır. Zamanla güneş ve yağmurun etkisiyle cephedeki demir elemanlar paslanacak ve binaya bir eskilik kazandıracaktır. Camdan oluşan ön cephe yerden çapraz yukarıya ve binanın yarısına kadar yükselmekte ve bunun etkisiyle zemin katta üzerinde çatı terası olan aydınlık bir sergi salonu ortaya çıkmaktadır. İç kısımda ise özellikle çelik ve ahşap kullanılmıştır. Mimar: Gökhan Avcıoğlu ve Durmuş Dilekci Mimarlık bürosu: GAD Architecture Concept project: Philippe RobertHaluk Segin Yer: Ortaköy, Istanbul Proje sahibi: Marmara Hotel Grubu Inşaat mühendisliği: Kiska Binaların alanı: 1.492 m² Arazi alanı: 5.000 m² Teslim tarihi: 2000 İstanbul’un değişik bölgelerinde farklı uygarlıklara ait birçok tarihi kalıntı bulunmaktadır. Bunun gibi Boğaz kıyısında eski bir balıkçı köyü olan fakat diğer birçok köy gibi büyük şehir tarafından yutulmuş bulunan Ortaköy de bu yerlerden biridir. Burada iki yüzyıl önce padişahın bir cariyesi için yaptırdığı yalı yanıp kül olmuş geriye sadece taş yığınları kalmıştı. 1999 yılında Marmara Oteli bu yalının kalıntılarını kültürel organizasyonlarda kullanıma uygun hale getirme kararı aldı. GAD Mimarlık çelik taşıyıcılar ve camdan oluşan bir kutunun taş duvarların arasına yerleştirildiği bir yapı tasarladı. Bu kutu çelik çubuklarla eski taş duvarlara monte edildi, böylece sağlamlığın yanında kötü iklim koşullarına ve özellikle yakıcı güneş ışınlarına karşı korunma sağlanmış oldu. Binanın zemin katında bar ve restoran yer almakta, çelik ve ahşap basamaklardan oluşan bir merdiven bu mekanı üst kattaki kongre ve tiyatro salonuna bağlamaktadır. Yoldan geçenler ve ziyaretçilerin dikkatini çeken yapı özellikle geceleri yaydığı ışıkla etrafı aydınlatmaktadır. Kongre ve tiyatro salonu Ora Kulübü tatilköyü Ora Kulübü Tatilköyü’nün tasarımında en önemli verilerden biri Bodrum’un Mimar: Cengiz Bektaş Mimarlık bürosu: Bektaş Mimarlik engebeli arazi yapısıydı. Belli bir şekil ve ritimde birbirine bağlanmış olan bungalovlar taş terasların üzerine kurulmuştur. Bungalovların düz olan Yer: Bodrum, Muğla çatıları doğal çim ve diğer bitkilerle örtülmüş ve bu şekilde yapıların Teslim tarihi: 1990 arazinin doğal bir parçası haline gelmesi sağlanmıştır. Bir kısmı dış cephelerde de görülen yapıların taşıyıcı sistemi betonarmedir. Saçaklar da betondur, ancak dış duvarlarda doğal taş dolgu kullanılmıştır. Evlerin ön cephelerinde birer büyük ahşap pencere vardır. Kaldırım taşlı patikalar ve güneşin yakıcı sıcağına karşı gölgelik oluşturan sarmaşıkların kapladığı pergolalar çevre düzenlemesinde dikkat çeken elemanlardır. Tatil köyünde ayrıca bir yüzme havuzu ve amfitiyatro yer almaktadır. Ahşap yontma müzesi Mimar: Şevki Pekin Mimarlık bürosu: Şevki Pekin Mimarlik Yer: Değirmendere, Kocaeli Proje sahibi: Değirmendere Belediyesi Inşaat mühendisliği: Engin İnşaat ve belediye imar dairesi Binaların alanı: 250 m² Arazi alanı: 3.000 m² Teslim tarihi: 2003 Her yıl, dünyanın her yerinden sanatçılar ahşap yontma çalışmalarına katılmak için Değirmendere’de bir araya gelmektedirler. Buraya gelen sanatçılar fikir alışverişinde bulunup yaptıkları eserleri birbirlerine gösterirler. Değirmendere Belediyesi bu sanatçılar için bir araya gelip çalışabilecekleri ve eserlerini sergileyebilecekleri bir mekan gerçekleştirmek istiyordu. Belediyenin elindeki bütçe sadece bir galerinin inşaasına yetecek kadardı. Şevki Pekin’in tasarımı birbiriyle doğrudan bağlantısı olmayan beş adet dörtgen cephe parçasından oluşur. İki parçayı birbirinin içine kaydırarak bir giriş bölümü ortaya çıkarılmıştır. İçinde cam elemanlar bulunan beton taşıyıcı duvarlar bu beş cephe parçasını birbirine bağlamaktadır. Fethiye’de yat limanı ve iskele Mimar: Boran Ekinci Mimarlık bürosu: Boran Ekinci Mimarlik Yer: Fethiye, Muğla Proje sahibi: Celal Ece Inşaat mühendisliği: Ecetaş A.Ş. Teslim tarihi: 2003 Özellikler: Murat Küçük tarafından yapılan makete bakınız Fethiye deniz kıyısında, tanınmış turistik bir tatil beldesidir. Çevredeki birkaç otelin de sahibi olan bu projenin işvereni otelin ziyaretçileri için bir yat limanı gerçekleştirmek istiyordu. Boran Ekinci iki kattan oluşan ve üzerinde küçük ahşap bir yapı bulunan hafif, aydınlık ve saydam bir bina tasarladı. Diğer yapılar da aynı yöntemle birer ahşap dikdörtgen kütle şeklinde tasarlandı. İskele ziyaretçileri güneş ışınlarından korumak için tüm uzunluğu boyunca ahşap bir pergola ile örtüldü. Mimar: Şaziment Arolat, Neşet Arolat ve Emre Arolat Mimarlık bürosu: Arolat Mimarlik Yer: Bodrum, Muğla Proje sahibi: Bursa Otel İşletmeciliği Inşaat mühendisliği: Bursa Otel İşletmeciliği Binaların alanı: 23.000 m² Arazi alanı: 83.000 m² Teslim tarihi: 2000 Şaziment ve Neşet Arolat çiftinin yönettiği mimarlık bürosu birçok ve özellikle büyük ölçekli projeler gerçekleştirmiştir. Kervansaray Oteli’nin tasarımına Şaziment ve Neşet Arolat ile birlikte 2003 yılından itibaren kendi bürosunu kurmuş olan oğulları Emre Arolat da katılmıştır. Ormanlık tepelerin çevrelediği bir sahil şehri olan Bodrum yabancı ve yerli turistlerin akın ettiği bir tatil beldesidir. Arolatların tasarladığı otelin arazisi ormanlık bir yamacın üzerinde bungalovların bulunduğu bir alandır. Arazinin orta kısmında resepsiyon ve diğer hizmet alanlarının bulunduğu bir yapı yer alır. Bu beyaz bina yamacın şekline uyarlanmış ve çatıya arazinin çizgilerini takip eden dalgalı bir şekil verilmiştir. Bungalovların inşaatında ahşap, doğal taş ve betonarme gibi yapı malzemeleri kullanılmıştır. Bodrum Kervansaray Oteli Ada oteli Mimar: Ahmet İğdirligil Mimarlık bürosu: Şans Mimarlik Yer: Bodrum, Muğla Proje sahibi: Tekpol Polyurethane Inşaat mühendisliği: Şans Mimarlik Binaların alanı: 2.400 m² Arazi alanı: 2.600 m² Teslim tarihi: 1997-1999 Bu otelin sahibi müşterilerinin kendilerini evlerinde hissedebilecekleri bir atmosfer ve komfora sahip bir otel yaptırmak istiyordu. Ahmet Iğdırlıgil sade ve kütlesel mekanlardan oluşan bir bina tasarladı. Tasarımın en çok dikkat çeken özelliği binanın zeytin ağaçları ile kaplı teras şeklindeki araziye uyarlanmış olmasıdır. En önemli inşaat malzemesi olarak çevrede bol miktarda bulunan doğal taş kullanılmıştır. Yapıların duvarları yarım metre kalınlığındaki geleneksel örgü ve ölçülerde tasarlanmıştır. Büyük oranda dikdörtgen olan binanın şekli ve yuvarlak olan yüzme havuzu ile mimar doğa ile yapılaşma arasındaki çelişkiyi sembolize etmek istemiştir. Resepsiyon, yüzme havuzu, mutfak, çamaşırhane ve lobi gibi her otelin sahip olduğu mekanların yanında bu otelde ayrıca bir Türk hamamı bulunmaktadır. Otel odalarının her biri iç mimar Hakan Ezer tarafından ayrı ayrı tasarlanmıştır. Mimar: Nevzat Sayın Mimarlık bürosu: Nevzat Sayın Mimarlik Yer: Kadıköy, Istanbul Proje sahibi: Niteliki Eğitim Kurumları Co. Inşaat mühendisliği: Yapı Merkezi Arazi alanı: 16.300 m² Binaların alanı: Anaokulu 246 m², ortaokul 7.270 m² Teslim tarihi: 1998, 1999 İstanbul kıyılarındaki bir arazide tasarımı ve mühendislik kısmı aynı mimar tarafından yapılan anaokulu ve ortaokul binası yapıldı. Anaokulu binası 1998 yılında büyük ve sık ağaçlarla kaplı bir araziye inşa edildi. Bu durumda içeriye yeterince gün ışığı alabilmek için cephede çoğunlukla cam kullanıldı. Bir yıl sonra ortaokul binasının inşaatına başlandı. Mevcut anaokulunun inşaat gürültüsünden rahatsız olmaması için inşaat okul tatilleri döneminde yapıldı. Yapı sürecini hızlandırmak için mümkün olduğunca prefabrik elemanlar kullanıldı. Ortaokulun programı 4 katlı kompakt bir bina içinde çözüldü. En üst katı örten ve İtalya’da yaptırılan ahşap çatı ağaçların üzerinden görülebilmektedir. İç düzenleme aydınlık ve açıktır. Birinci kata yerleştirilen balkonlar aynı zamanda zemin kattaki derslikler için gölgelik fonksiyonu görmektedirler. Irmak ana ve ortaokulu Akdeniz Üniversitesi Olbia kampüsü Mimar: Cengiz Bektaş Mimarlık bürosu: Bektaş Mimarlik Yer: Antalya Proje sahibi: Akdeniz Üniversitesi Inşaat mühendisliği: Baki Yapı Binaların alanı: 3.641 m² Arazi alanı: 12.000 m² Teslim tarihi: 1999 Akdeniz Üniversitesi Modern mimari stilde inşa edilmiş bir binada bulunmaktadır. Yazar, şair ve mimar Cengiz Bektaş 1997 yılında burada yaptığı bir konuşma sırasında bina hakkında ‘kişiliksiz’ değerlendirmesi yapınca üniversite yönetimi kendisinden bunu değiştirmesini ister. Bektaş’ın tasarımındaki en önemli unsurlar yeni hizmet alanlarının eklenmesi ve beton ve çelikten oluşan pergolaların örttüğü kavisli gezi yollarıdır. Binalara ulaşımı sağlayan bu gezi patikaları üzerinde şadırvanlar, şelalecikler, oturma bankları, bitkiler ve yontular yerleştirilmiştir. Kampüsün içinde ve dışında öğrencilerin biraraya gelebilecekleri çeşitli mekan düzenlemeleri yapılmıştır. Arazi üzerine ayrıca bir agora, yemek yeme yeri, kitapçı ve çamaşırhanenin de bulunduğu küçük bir çarşı eklenmiştir. Bunun yanında planda yöredeki canlı ve bitki örtüsünü konu edinen bir doğa müzesi, amfitiyatro/film salonu, derslikler ve halka açık sergi salonları da mevcuttur. Mimar: Semra ve Özcan Uygur Mimarlık bürosu: Uygur Mimarlık Yer: Ankara Proje sahibi: Ankara TED Koleji Vakfı Inşaat mühendisliği: Akfen Mühendislik Binaların alanı: 141.000 m² Arazi alanı: 309.000 m² Teslim tarihi: 2003 Ankara’da gerçekleştirilen bu büyük ölçekli okul projesi Semra ve Özcan Uygur yönetimindeki mimarlar grubu tarafından tasarlanmıştır. Proje programı sadece 68 adet ana, ilk ve ortaokul dersliğini değil aynı zamanda spor salonları, yüzme havuzu, buluşma yerleri ve tiyatro gibi sosyal amaçlı mekanları da kapsar. Bunun yanında 6500 kişinin oturabileceği bir kampüs gerçekleştirilmiştir. Mimarlar bu kampüsü canlı sokakların va çeşitli binaların bulunduğu gerçek bir şehir gibi tasarlamaya çalışmışlardır. Ana sokaklara açılan yan sokaklarda derslikler gruplandırılmıştır. Cephelerde en çok kullanılan malzeme kaba beton ve tuğladır. Ankara TED Koleji kampüsü Teknik Üniversite araştırma merkezi Mimar: Boran Ekinci Mimarlık bürosu: Boran Ekinci Mimarlik Yer: Ankara Proje sahibi: MTU araştırma kurumu Inşaat mühendisliği: Ebi Construction Department İnşaat alanı: 26.800 m² Arazi alanı: 10.500 m² Teslim tarihi: 2004 Proje yarışmasını kazandıktan sonra uygulanan bu tasarımın inşaatı kısa bir süre önce tamamlandı. İnşaat sırasında mimar inşaat mühendislerini kontrol etme işiyle özel olarak ilgilendi. Türkiye’de bazen büyük inşaat şirketleri ve müteahhitler inşaat sırasında mimarın tasarımını farklı bir şekilde yorumlayıp yanlış uygulayabiliyorlar. Boran Ekinci iki kattan oluşan uzun bir bina tasarladı. Cephede bol miktarda cam kullanıldı. Mimar: Hüsnü Yeğenoğlu Mimarlık bürosu: Hüsnü Yeğenoğlu ve Mile Architecture Yer: Adapazrı, Sakarya Proje sahibi: ‘Utrecht Türkiye’ye Yardım ediyor’ vakfı Inşaat mühendisliği: Dekart Yapı Binaların alanı: 3.600 m² Arazi alanı: 10.740 m² Teslim tarihi: 2001 1999 yılındaki deprem sonrasında büyük zarar gören deprem bölgesinde bir ilkokul binası yaptırmak için para toplamak amacıyla ’Utrecht Türkiye’ye Yardım Ediyor’ vakfı kuruldu. Türkiye doğumlu, Almanya’da eğitim görmüş ve çalışmış, 1992 yılından itibaren Hollanda’da yaşayan mimar Hüsnü Yeğenoğlu okulun tasarımını yaptı. Tasarımı tamamlanan ilkokul binası Söğütlü Köyü’nde gerçekleştirildi. Bina uzaktan kapalı bir görüntü vermekte ve basık beyaz bir kutuya benzemektedir. Okulun girişi duvarların arkasına gizlenmiştir ve buraya bir rampayla ulaşılmaktadır. Binanın iç bahçesi ise oyun alanı ve giriş bölümü ile saydam bir karakterdedir. Avlu ve beş sınıfın kapısı okul bahçesine doğrudan açılmaktadır. Diğer dört sınıf kompleksin içinde gizlenmiş olan iç bahçeye açılır. Dörtgen şekiller ve kubbe şeklindeki çatılar Osmanlı ve Akdeniz mimarisinde kullanılan elemanlardır. Kubbe şeklindeki çatı örtüsü binanın akustiğini yükseltmekte ve binanın engebeli arazi yapısına daha iyi uymasını sağlamaktadır. İnşaatın kontrolü ve uygulama çizimlerinin hazırlanmasını üstlenen Nazan Kavukçu (Mile Architecture) Istanbul’da kontrol mimarı olarak çalışmıştır. Utrecht- Söğütlü İlkokulu Shibuya anıtı Mimar: Han Tümertekin Mimarlık bürosu: Mimarlar Yer: Tokyo, Japan Proje sahibi: Türk Kültür Bakanlığı Inşaat mühendisliği: Kajima Teslim tarihi: 2003 Japonya’nın 2003 kültür yılı Türkiye’ye adanmıştı. Bunun anısına Türk Kültür Bakanlığı Tokyo için bir anıt yarışması düzenledi. Yarışmayı kazanan Han Tümertekin’in tasarımı uygulandı. Mimar anıtı tasarlarken Tokyo halkının günlük yaşantısından esinlenmiş ve insanların sokaktaki kalabalıktan, günün hızlı akışından kaçabilecekleri bir mekan yaratmak istemiş. Anıt bir kaidenin üzerine yerleştirilmiş beton bir kılıftan ibarettir. Bu beton kılıfın içi tamamen İznik çinileri ile kaplanmıştır. Işık ince düşey çatı açıklığından içeri düşmekte ve yaptığı kontrastla yoldan geçen insanların dikkatini çekmektedir. Beton kabuğun içine girildiğinde bir anlık da olsa çevrenin kalabalığından kaçış mümkün olabilmektedir. Mimar: Doğan Tekeli ve Sami Sisa Mimarlık bürosu: Tekeli-Sisa Mimarlik Yer: Antalya Proje sahibi: Devlet Hava Limanları işletmesi Inşaat mühendisliği: Bayındır Holding İnşaat alanı: 150.000 m² Arazi alanı: 60.000 m² Teslim tarihi: 1998 1990 yıllarında bu bölgeye gittikçe artan turist akımını karşılayabilmek için Antalya Hava Limanı kapasitesini artırma ihtiyacı duyar. Mevcut hava limanının genişletilmesi için düzenlenen proje yarışmasını Doğan Tekeli ve Sami Sisa kazanır. Plan dördü 1998 yılında gerçekleştirilen 8 terminal binasını kapsımaktadır. 2003 yılında hava limanını kullanan yolcu sayısının on milyonu aşmasıyla birlikte diğer terminallerin de inşaatına başlanmıştır. Binaların mimarisi Antalya’da her biri diğerinden fazla dikkat çeken ve hepsi farklı mimari stilde inşa edilmiş olan turistik binalarla görsel rekabeti önlemek için sade ve basit tutulmuştur. Hareket ve geliş salonları arkasında U şeklindeki terminal kompleksinin bulunduğu dörtgen şeklindeki bir bina içine yerleştirilmiştir. Binanın iç dekorasyonu modern ve aydınlık bir şekilde tasarlanmıştır. Giriş holünün orta kısmında yer alan yuvarlak havuzun zemininde Antalya’nın canlı ve doğa örtüsü zenginliğini temsil eden bir mozaik bulunmaktadır. Antalya hava limanı Umumi tuvalet binası Mimar: Gökhan Avcıoğlu Mimarlık bürosu: GAD Architecture Yer: Kadıköy, Istanbul Proje sahibi: Selahattin Teke Inşaat mühendisliği: Teke Insaat Binaların alanı: 200 m² Arazi alanı: 5.000 m² Teslim tarihi: 1996 Bu umumi tuvalet tasarımının çıkış noktası dikkat çekici bir şekle sahip olması, kolay temizlenebilmesi ve güvenli olmasıydı. Bu bina Kadıköy iskelesini kalabalık pazar yerine bağlayan ana yol üzerinde bulunmaktadır. Sakak yönünden sadece tek katlı beton bir yapı görülmektedir. Beton kütle içinde gündüz saydamlık, akşamları ışık veren ve binayı aydınlık bir obje haline getiren bir cam pencere bulunmaktadır. Geniş çatı alanı ince bir çim zeminle kaplanarak kamufle edilmiştir. Erkekler ve özürlüler tuvaletinin giriş kapıları cam ve çelikten yapılmıştır. Bayanlar tuvaletine ise yan kısımdaki merdivenle ulaşılmaktadır. İçerisini temiz tutabilmek ve hor kullanmaya karşı dayanıklı paslanmaz çelik, beton, metal ve cam kullanılmıştır. Mimar: Murat Tabanlıoğlu ve Melkan Gürsel Tabanlıoğlu Mimarlık bürosu: Tabanlıoğlu Mimarlık Yer: Salıpazarı, Istanbul Proje sahibi: Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. Binaların alanı: 100.000 m² Arazi alanı: 151.665 m² İstanbul Galata Limanı Türkiye’nin en eski limanlarından biridir. Bizans döneminde önemli bir merkez olan bu bölgeye bugün özellikle büyük gezi gemileri demirlemekte ve yük gemilerinin yük aktarmaları için kullanılmaktadır. Salı Pazarı liman girişinin çekiciliğini artırmak amacıyla buranın 1,2 kilometrelik bölümü için kapsamlı bir plan hazırlandı. Bu bölgeye yeni bir canlılık getirmek amacıyla içinde otellerin, restoranların, dükkanların, sergi ve kongre salonlarının, müzenin ve otopark yerlerinin bulunduğu yeni fonksiyonlar eklendi. Plana aynı zamanda Deniz İşletmeciliği’ni modernleştirmek ve genişletmek amacıyla hizmet alanları da dahil edildi. Altyapıda ve çevredeki binalarda yapılan çeşitli müdahelelerle Salı Pazarı hükümet tarafından turistik bölge olarak ilan edilerek Beyoğlu bölgesine dahil edilecektir. Bu düzenlemeler turistler için çekici olduğu kadar amaç İstanbul halkını da bu bölgeye çekmektir.. Salı Pazarı Liman girişi Çatalhöyük müzesi ve araştırma merkezi Mimar: Han Tümertekin Mimarlık bürosu: Mimarlar Yer: Çumra, Konya Binaların alanı: 1.000 m² Arazi alanı: 4.000 m² Teslim tarihi 1998 Dünyanın bilinen en eski şehri Türkiye’nin güneyindeki Çatalhöyük’de bulunmaktadır. Çatalhöyük arkeolojik sit alanı arkeologların şehrin kalıntılarını gün ışığına çıkarmaya çalıştıkları iki büyük kazı alanından oluşmaktadır. Han Tümertekin bu bölge için bir müze binasıyla bir arkeolojik araştırma merkezini içeren bir plan tasarladı. Ziyaretçileri dokuz bin yıl önceki zamana geri gitme düşüncesine alıştırmak amacıyla buraya yapay bir yokuş düşünüldü. Ziyaretçiler araçlarıyla ilk olarak geldikleri alt kısımda artık ufku göremeyecekler ve buradan yokuş yukarıya, dokuz bin yıl öncesine doğru yavaş yavaş yol almaya başlayacaklar. Alt kısımda yolun bir tarafında ziyaretçi merkezinin de bulunduğu müze ve diğer yanında araştırma enstitüsü yer alacaktır. Bu proje için yoğun biçimde sponsor aranmaktadır. Mimar: Gökhan Avcıoğlu Mimarlık bürosu: GAD Architecture Yer: Beyoğlu, Istanbul Proje sahibi: : AFM - FITAS Sinemaları Binaların alanı: 3.500 m² Teslim tarihi: 1999 Türkiye’de son yıllarda sinemaya giden insan sayısı oldukça artmıştır. Bu nedenle birçok yeni sinema yapısı inşa edilmiş ve mevcut binalar yeni sinema salonları eklenerek genişletilmiş ve yenilenmiştir. Bir eğlence merkezi olan Istanbul’un Beyoğlu semtinde restoran, gece kulübü ve barların yanında birçok sinema salonu da bulunmaktadır. 1960’larda yapılmış olan AFM - Fitaş tiyatro binası dar ve yoğun bir yapılaşmanın olduğu bir sokakta bulunmaktadır. GAD Mimarlık, 1999 yılında giriş salonu, çıkışlar, fuaye ve büroların yeniden düzenlenmesi için bir tasarım yapmıştır. Bu tasarımın ilham kaynağı tıp dünyasından, kalpteki tıkanıklıkların lazer tekniği ile açılmasından gelmişti. Mimarlık bürosu önce bir bilgisayar programının yardımı ile sinemaya giriş çıkışlardaki sorunları belirlemiştir. Yeni düzenleme üzerine yol gösteren işaretlerin projeksiyonla yansıtılabildiği akıcı bir şekle sahip duvar sisteminden oluşmaktadır. Coronaray Arteriogram Hollanda’da Türk mimarisi ‘Türkiye Bugün’ sergisi Türkiye’deki güncel mimari gelişmeler hakkında bir izlenim vermektedir. Bu izlenim günümüzde Hollanda’da Türkler tarafından ya da Türkler için inşa edilen binalarla bir benzerlik gösterir mi? Hollanda’daki şehirlerde Türklerin yerleşim alanlarına etkileri en çok sayıları giderek artan küçük dükkanlar, Türk kahvehaneleri ve camilerde görülmektedir. Cami tasarımlarında ise genellikle mimarlardan tasarımlarında Türkiye’deki mimarlık tarihinde önemli yer tutan yüzlerce yıllık camileri örnek almaları beklenmektedir. Bu yapıların beraberinde getirdiği tartışmalarda en çok öne sürülen gerekçe ise bu binalar tasarlanırken mevcut yapılaşmaya uyum sağlamalarının çok az hesaba katılması olmaktadır. Diğer eleştiriler ise ucuz malzeme kullanımı, detaylardaki uyumsuzluk, sıradan ve hiç bir özelliği olmayan özensiz görünümleridir. 1960’lı ve 70’li yıllarda Türkiye’de modern cami mimarisinin birkaç güzel örneği gerçekleştirildi. Cengiz Bektaş’ın Etimesgut Camii ve İstanbul Kınalıada’da yapılan cami bunun iki örneğidir. Deneysel bir tasarım konumundaki Büyük Milet Meclisi Camii de üçüncü örnektir. Bu modern örnekler ne yazık ki Türkiye’de süreklilik yaratamamıştır. Son yıllarda yüzlercesi yapılan tarihi camilerin ucuz kopyaları bunun canlı şahitleridir. Hollanda’da yapılan kapalı karakterdeki cami binalarına tepki olarak mimarlık öğrencileri (TU Delft) Ergün Erkoçu ve Abdo Hammiche Polder camii olarak adlandırılan yarısının üzerini çim bir rampanın kapladığı saydam bir cami tasarladılar. İbadet alanının yanında binada büro alanları, pazar yeri, hamam, kafeterya ve bir de sergi alanı yer almaktadır. Bu binayı Den Haag’da inşa etmek için yapıIan girişimler ileri bir safhaya gelmiş bulunuyor. Amsterdam’ın Baarsjes bölgesinde bulunan ve Riva olarak adlandırılan araziye 2007 yılında Avrupa’nın en büyük camilerinden biri inşa edilecek. Milli Görüş adlı Türk kuruluşu Yahudi-Fransız kökenli mimar çift Marc ve Nada Breitman’dan İstanbul Süleymaniye Camii’ni örnek alan bir tasarım yapmalarını istedi. Aya Sofya ya da Wester Camii olarak adlandırılacak cami toplu konut, büro ve alışveriş alanlarını da kapsayacak büyük bir şehir yenileme projesinin parçası olacak ve tuğladan yapılacak. İnşaat süreci çevre sakinlerinin mevcut konutların yıkılmasına karşı protestoları nedeniyle gecikmeye uğramıştır. Daha az dikkat çeken bir başka gelişme ise Türk bankalarının Hollanda’da her geçen gün yeni bir şube açmalarıdır. Bunlar genellikle mevcut binaları kullandıklarından iç dekorasyon yönünden diğer uluslararası finans kuruluşlarından hiçbir farklılık göstermemektedirler. Bu arada Ekonomi Bankası’nın merkez şubesi için tanınmış Türk mimar Han Tümertekin’in tasarladığı ve Amstelveen’de inşa edilen (2004) büro binasında Türk mimarisini dışa vuran herhangi bir belirti bulabilmek güçtür. Bu banka binası dışında yıllar boyunca Hollanda’da Türk kökenli mimarlar tarafından az sayıda proje gerçekleştirildi. Bunların ilklerinden birisi 1963’den birkaç yıl önceki ölümüne kadar Hollanda’da oturan ve çalışan ve bu süre içinde Maassluis Camii, Tiel şehrinde çarşı ve değişik toplu konut gibi projeleri tasarlamış olan Gün Aydagül’dür. İshak Önen Delft Teknik Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi almak için 1984 yılında Hollanda’ya gelmiştir. Kendi mimarlık bürosunun bulunduğu Zaandam şehrinde oturmakta ve çalışmaktadır. Hoogheemraadschap için tasarımını yaptığı Zaandam Westerwatering bölgesindeki kanalizasyon ara istasyon binası 2004 yılı sonlarında teslim edilecektir. Bunun dışında Wormerveer’de konutlar, Zaanstad Belediyesi’nin kardeş şehri olan Kaman’da Kültür Park gibi projelerin tasarımını yapmıştır. Mimar ve öğretim görevlisi olan Hüsnü Yeğenoğlu Türkiye’de doğmuş olup 1992 yılından beri Hollanda’da oturmakta ve çalışmaktadır. Kendisinin tamamlanmış olan son projesi Türkiye’de 1999 yılındaki depremde yıkılmış olan Söğütlü köyü için tasarladığı ilkokul projesidir (bakınız Türkiye’deki projeler ). Tasarımda dikkat çeken özellik özel ile genel olan arasındaki zıtlıktır. Binanın dış kısmı kapalı bir görünüm sergilediği halde içeriye girildiğinde tamamen saydam, açık ve aydınlıktır. Biz Botuluyuz projesinde de özel olan ile genel olan arasındaki zıtlık özellikle vurgulanmıştır. Bu toplu konut projesi Rotterdam’ın Bospolder-Tussendijken semtinde oturan Türk-Hollandalı semt sakinleri için tasarlanmıştır. Projede başlangıçta bir Türk mimar çalışmış ancak 2004 yılında Fas kökenli bir mimar olan Nadia Jellouli-Guachati projeyi devralmıştır. Cephedeki ahşap cumbalar 18. yüzyıl geleneksel Osmanlı ahşap evlerini anımsatmaktadır. Cephede kullanılan sıva mavi fayans ve mozaiklerle işlenmiştir. Burada oturmak ve ev satın almak isteyen ailelerin konut türü istemlerini gün ışığına çıkarabilmek için semt sakinleriden Biz Botuluyuz projesine ilgi gösterenler arasında bir araştırma yapıldı. Ortaya çıkan sonuca göre bu araştırmanın bu konuda yapılan diğer araştırmalardan en büyük farkı dörtgen odalar ve evin özel ve misafirlere yönelik mekanları arasındaki ayrımın tercih edilmesi idi. Bu türde konut tercihi İran kökenli mimar Nahied Koolen’ın yaptığı araştırmada da ortaya çıkmıştı. Bu mimar, yapmış olduğu araştırmalar ışığında ‘salon-hol evi’ olarak adlandırdığı bir plan tasarladı. Hollanda’da genelde kullanılan giriş holü burada yerini dörtgen salona bırakır. Aynı zamanda misafir odası olan bu mekan evin ana giriş kapısının hemen arkasında bulunmaktadır. Bu salonun etrafına küçük özel odalar yerleştirilmiştir. Mutfak ve tuvalet ise buradan görülemeyecek arka kısımlara yerleştirilmiştir. Bu tür konut planları iki nedenden dolayı tipik Türk (ya da Fas) olarak karakterize edilemez. Ilk olarak bu tür konut yerleşimi, yapılan bir araştırmaya göre, Hollandalı yaşlı kesim tarafından da ısrarla tercih edilmektedir. İkinci olarak bu türden ev planları günümüzde Türkiye’de inşa edilen konutlarda hiçbir şekilde görülmemektedir. Türkiye’de bunun tam tersine birkaç kuşağın birarada oturduğu geleneksel büyük evler bölünerek standart bir aile için ayrı oturmaya uygun hale getirilmektedir. Bu nedenle Hollanda’da ‘tipik Türk’ olarak görülen şeylerin doğrudan Türkiye’deki aktüel gelişmelerle bağlantısı olmasına gerek yoktur. Hollanda Poldermoskee Ergün Erkoçu ve Abdeluahab Hammiche Aya Sofia moskee Marc ve Nada Breitman Gemaal Zaandam Ishak Önen Woningen Wormerveer Ishak Önen The Economy Bank Landschapsontwerp Kaman Han Tümertekin Ishak Önen Moskee Maassluis Gün Aydagül Woningen Gün Aydagül Winkelcentrum Tiel Gün Aydagül Biz Botuluyuz Nadia Jellouli-Guachati XS2N architect office Islamitische begraafplaats Furkan Köse www.puuur.nl With special thanks to: Ishak Önen Gül Kaçmaz-Erk Murat Küçük Emine Yilmazgil Willem van Winsen Han Bakker Crystolight Arkitera Koleksiyon