(Ö. 190 1),

advertisement
islam Hukuku Araştırınaları Dergisi, Sayı: 6, 2005, s.93-114
OSMANLilAR DÖNEMiNDE GAYR-i MüSLiM BiR isLAM
HUKUKÇUSU: SAVA
(Ö. 190 1),
ESERLERi
isLAM HUKUKUNA DAiR GÖRÜŞLERi
Prof. Dr. Ferhat KOCA*
Abstract
In the OUomans Period A Non Muslim lsiamic jurist: Sava Pasha (Savvas Pacha),
His Life, Books and Opinions Aboııt islamic law
In this article we will give detailed information about Sava Pasha (Savvas Pacha) who
is originly Grek, a non Müslim governor and minister of foreign affairs of Ottomans, and
a general outlook for the views of him in the field of lslamic legal theory.
Key words: Sava Pasha (Savvas Pacha), Ottomans, lslamic jurisprudence, lslamic law
history, AbO Hanifa.
L SAVA PAŞA'NIN HAYATI
kaynaklarda ayrıntılı bilgiler bulunBu konuda en derli-toplu bilgiler, onun İslam Hukuku Nazariyatı Hakkında Bir Etüd adlı eserini başarılı bir şekilde Türkçe'ye tercüme
eden Baba Arıkan'ın adı geçen eserin girişinde yazdığı "Mütercimin ifadesi"
başlıklı mukaddimesinde yer almaktadır.
Sava
Paşa'nın hayatı hakkında
mamaktadır.
Mütercim Baha Arıkan'ın isteği üzerine, eski İzmir milletvekillerinden
Arif Güngör'ün yaptığı çalışmaya göre; Sava Paşa, Yanyalı Doktor Sava Efendinin oğludur. Doğum tarihi ve devlet hizmetine girdiği tarih hakkında bilgi
edinilememiştir. Onun ismine, ilk defa 1286 (1870) tarihli Devlet salnamesinde İsfakya (Girit) mutasamfı olarak rastlanmaktadır. Bu sırada rütbesi
Rumeli Beylerbeyi payesindedir. Bu rütbe, Osmanlılarda kısa sürede elde
edilemeyen bir rütbe olduğu için Sava Paşa'nın söz konusu tarihten çok önce
devlet hizmetine girdiği söylenebilir. 1291 (1875) senesi salnamesinde de
Sava Paşa'nın ismi bizasında yine aynı memuriyet gösterildiği için, geçen beş
yıllık sürede aynı görevde kaldığı anlaşılmaktadır. 1291-1294 (1875-1878)
yıllarına ait salnamelerde Sava Paşa 'nın adı İs tan bul'da Mekteb-i Sultani
Gazi ünv., Çomm ilahiyat Fakültesi, e-mail: ferhatkoca@yahoo.com; fkoca@gazi.edu.tr
94
Prof. Dr. Ferhat KOCA
(Galatasaray Lisesi) Müdürü olarak geçer. 1294 (1878) tarihinde kendisine
Vezaret rütbesi verilen Sava Efendi artık kaynaklarda Sava Paşa adıyla anıl­
maya başlamıştır. Bundan sonra sırasıyla, 1294'te (1878) Nafia Nazırı (Bayındırlık Bakanı), 1295'de (1879) Cezayir-i Bahri Sefid Valisi, 1296'da (1880)
Hariciye Müsteşarı, aynı yıl Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı), 1301'de (1885)
Nafıa komisyonu üyesi, 1303'de (1887) Girit valiliği görevlerinde bulunmuş­
tur. 1305-1316 ( 1889-1900) senelerine ait salnamelerde ise Sava Paşa'nın
adına "Girit Valiliğinden munfasıl" kaydının ilave edildiği görülür. Bu kayıt­
lardan, Sava Paşa'nın yaklaşık on iki yıl devlet hizmetinde açıkta kaldığı
anlaşılmaktadır. 1317 ( 1901) yılına ait salnarnede ise Sava Paşa'nın ismin e
rastlanmamaktadır. 1 Mütercim Baha Arıkan, Sava Paşa'nın adının söz konusu devlet salnarnede geçmemesinden hareketle, onun 13 ı 7 ( 190 ı) yılında
Paris'te vefat ettiğini ileri sürmüştür. 2
Türk kültür ve edebiyat tarihçisi İbnülemin Mahmud Kemal Bey'in (ö.
1377/1957) derlediği bilgilere göre ise, Sava Paşa eğitimine Mekteb-i Tıbbi­
ye'de başlamıştır. Ancak, onun bu okulu bitirdiğine dair herhangi bir bilgi
bulunmamaktadır. Hayatı boyunca hiç evlenmeyen Sava Paşa, Rıza Paşa'nın
Adiiye Nazırlığı sırasında kiliselerle ilgili bir konuda gücenmiş ve Osmanlı
ülkesini terk ederek Fransa'ya göçmüştür. Paris yakınlarında bulunan
Neuilly'e yerleşen Sava Paşa, İstanbul'daki şahsi kütüphanesini de Fransa'ya
götürmüş ve ölümünden sonra bu kütüphane bir Fransız'a kalmıştır. Sava
Paşa'nın kız kardeşi, Edirne vali muavinliği görevinde bulunmuş olan
Papadoplos Efendi ile; yeğeni ise Tarih-i Osmani Encümeni üyelerinden İs­
kender Hoçi Efendi ile evli idU
Sava Paşa islam Hukuku Nazariyatı Hakkında Bir Etüd adlı eserinde
İslam hukukuyla ilgili hocaları ve okuduğu eserler hakkında bilgi verirken,
İbrahim el-Halebi'nin (Ö. 956/1549) Mülteka'l-ebhur ve Molla Büsrev'in (ö.
885/1480) Dürer'ini okuduğunu anlatmaktadır. O, İslam hukuku nazariyatıy­
la ilgili konularda karşılaştığı çeşitli güçlükleri değerli hocalarının katkıları
ve özellikle de hususi olarak kendisinden ders aldığı, İbrahim Paşa Medresesi
müderrislerinden Kütahyalı Nuri Efendi'nin yardımları sayesinde aşmıştır.
Sava Paşa'nın yukarıda adı geçen eserinde, Molla Büsrev'in Osmanlı medreselerinde usul-i fıkıh ders kitabı olarak okutulan Miratü'l-usul adlı kitabı ile
Ebu Said el-Hadimi'nin (1176/1762) Mecdmiu'l-hakdyzk'ını özetlediğini,
Fahrü'l-İslam Pezdevi'nin (ö. 482/1089) Mendbiu hukuk adlı eserini temel
kaynak olarak kullandığını 4 hatta hacası Kütahyah Nuri Efendi'den üç yıl
süreyle Miratü'l-usul'ü okuyup istenoğrafi ile Türkçe olarak yazdığım, yine
aynı hocanın. hukuk nazariyatıyla ilgili matbu olmayan muhtasar eserini
Sava Paşa, islam HukukuNazariyatı Hakkmda Bir Etüd (tre. Baha Arıkan), Ankara 1955, Yeni Matbaa,
I, IV-V (mütercimin ifadesi).
Sava Paşa, a.g.e., I, VI (mütercimiıı ifadesi).
Sava Paşa, a.g.e., 1, VI-VIII (mütercimin ifadesi).
Sava Paşa, a.g.e., ı, 18-19.
Osmanlılar Döneminde Gayr-i Müslim Bir islam Hukukçusu: Sava ~aşa ...
95
bizzat hocasırrdan imla ettiğini 5 hatırladığımız zaman, onun, Osmanlı medreselerinde okutulan geleneksel fıkıh ve fıkıh usulü kitaplarını okuduğu ve bu
konuda geniş bir birikime sahip olduğu söylenebilir.
II. ESERLERİ
1. i:tude sur la Theorie du Droit Musulman, I-II, (Paris 1892, 1902,
Marchal et Billard Editeurs). Bu eser, Baha Arıkan tarafından İslam Hukuku
Nazarfyatz Hakkında Bir Etüd 1-11 adıyla Türkçe'ye tercüme edilmiş ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından neşredilmiştir (Ankara 1955, Yeni Matbaa).
2. Le Droit Musulman Explique (Paris 1896, Marchal et Billard
Editeurs). Bu eser M. Ignace Goldziher'in İslam hukukuyla ilgili bir makalesine cevap olarak yazılmıştır (söz konusu makale için bk. Le Byzantinische
Zeitschrjft, II/2, s. 317-325, 1893). Sava Paşa, İslam Hukuku Nazarfyatz
Hakkında Bir Etüd adlı eserinin ikinci cildinin önsözünde, bu kitabından
bahsetmekte ve burada, gücünün yettiği kadar İslam hukukunu doğru-dürüst
bir şekilde aksettirmeye çalıştığını belirtmektedir. 6
3. Le Tribunal Musulman (Paris 1902, XII+ ıso sayfa, Marchal et
Billard Editeurs). İslam yargı teşkilatıyla ilgili bir eserdir.
Etude sur la Theorie du Droit Musulman'ın mütercimi Baha Arıkan, bu
tercümeye yazdığı mukaddimede, Sava Paşa'nın Methode de Droit Musulman
isimli bir kitabından bahsederek, bu eserin birinci cildinin Selanikli
Abdurrahman Adil Bey tarafından Türkçe'ye tercüme edildiğini, ancak adı
geçen tercümenin Tetkik-i Müellefat-ı Şer'iyye reisliği tarafından "Nakilleri
görülmeden ve kütüb-i fıkhiyyede mahalleri tetkik edilmeden neşrine müsaade olunamaz" dendiği için neşredilemediğini söylemektedir. 7 Biz bu eserin
ayrı bir kitap olmayıp, Baha Arıkan'nın İslam Hukuku Nazariyatz Hakkında
Bir Etüd adıyla tercüme ettiği Etude sur la Thiorie du Droit Musulman olduğunu zannediyoruz.
Sava Paşa'yı İslam hukuku alanında meşhur eden kitabı ise, yukarıda
adı geçen iki ciltlik İslam Hukuku Nazarfyatz Hakkında Bir Etüd isimli eseridir. Bu sebeple, söz konusu kitabın içeriği, kaynakları, metodu, yazılı ş amacı,
tarafsızlığı ve hakkında yapılan değerlendirmeleri ayrıntılı bir şekilde ele
almak istiyoruz.
Eserin içeriği. Eserin birinci cildi iki fasıldan meydana gelmektedir. Birinci fasılda İslam hukuk tarihiyle ilgili bilgilere, ikinci fasılda ise İslam hukuk mevzuatının tanımı ve bu çerçevede nazari ve felsefi bilgilere yer verilmiştir. İkinci cilt ise, önce İslam hukuku nazariyatının (usül-i fıkıh) tanımı ve
şer'i deliller hakkında genel bir girişle başlamaktadır. Bu girişi daha sonra
Sava
Sava
Sava
Paşa,
Paşa,
Paşa,
a.g.e., 1, 117.
a.g.e., II, 9.
a.g.e., 1, VI (mütercimin ifadesi).
96
Prof. Dr. Ferhat KOCA
iki ana kitap (bölüm, maksad) takip eder. Birinci kitapta (maksadü'l-evvel)
Kuran, sünnet ve naslann yorumlanması sırasında karşılaşılan ortak sorunlar çerçevesinde lafızlar, icma, kıyas; ikinci kitapta (maksadü's-sani) ise şeri
hükümler, hakim ve hükme konu olan mükellefin fiilleri incelenmiştir.
Kaynakları.
Müellif bu eseri yazarken özellikle Molla Büsrev'in
Miratü'l-usOl'ü ile Hadimi'nin Mecamiu 'l-halcô.yık'ından geniş bir şekilde
yararlanmış,
hatta kitabın büyük bir kısmının bu iki eserden hulasa edildiği­
ni bizzat kendisi itiraf etmiştir. 8 Ayrıca eserde, Fahru'l-İslam Pezdevi'nin
Menabiu hu!?.uk 9 adlı kitabı ile daha geniş boyutlardaki çeşitli usul kitapları­
na da müracaat edilmiştir. 10 Bu arada, Sava Paşa, eserinin birinci cilt, ikinci
faslında, "Nazari: Malumatın Esasları" başlığı altında anlatılan, varlıklarla
(mevcudat) ilgili felsefi-kelami bilgilerin tümünün, hacası Kütahyalı Nuri
Efendi'nin Hanefi kelam kitaplarından istihraç ettiği bilgilere dayalı olduğu­
nu belirtmiştir. 11 Yine Sava Paşa, hacası Kütahyalı Nuri Efendi'nin hukuk
nazariyatıyla ilgili dersler sırasında kendilerine imla ettirdiği basılmamış
eserinden birçok sayfalann da bu kitabın ikinci cildinde görüleceğini söylemiştir.12
Metodu. Genel olarak usul-i fıkıh kitaplarında, hukuk nazariyatıyla ilgili felsefi tartışma ve konular ile imamların usule dair vazettikleri genel
hukuk kurallan kanşık bir halde ele alınırken, Sava Paşa bu eserinde söz
konusu felsefi tartışmalar ile genel hukuk ilkelerini birbirinden ayırarak,
özellikle felsefi tartışmalan eserin birinci cildinde, "Esasa Ait Nazari Malumat" başlığı altında toplamıştır. 13 Ayrıca eser, mütercim Baha Arıkan'ın da
işaret ettiği gibi, İslam Hukukunun doğuş ve kuruluş safhaları ile esaslarını
tamamıyla Avnıpalı bir tasnif usulü ile anlatmaya, parça parça bilinen konuları birbirine ustaca raptederek bir bütün oluşturmaya ve bütün olarak islam
hukukunun fotoğrafını çekmeye gayret etmiştir. Ayrıca, Sava Paşa'nın bu
kitabı tamamen traite yani bir ders kitabı mahiyetindedir. Tarihte, Türklerin
bile eserlerini Arapça olarak kaleme aldıklan fıkıh usulü alanında, Sava Paşa'nın XIX. Asrın sonlannda Fransızca yazdığı bu kitap, İslam hukuku nazariyatı hakkında araştırma yapmak isteyen Batılı hukukçular ve hukuk öğren­
cileri için önemli bir kaynaktır. 14
Yazılış amacı. Sava Paşa bu kitabı yazmaktaki amaçlarını anlatırken,
ilk gayesinin, İslam hukukunun ilmi cephesini gerek ülkemizde ve gerekse
yabancı ülkelerde bulunan öğrencilere kolaylaştırmak olduğunu, bu sebeple
de onun, islam hukukunun güç zannedilen, ancak Türkiye'de ve Türkiye dı-
10
11
12
13
14
Sava Paşa,
Sava Paşa,
Sava Paşa,
Sava Paşa.
Sava Paşa,
Sava Paşa,
sava Paşa,
a.g.e., I, 19.
a.g.e., ı, 90.
a.g.e., ı, 19.
a.g.e., I, 129, dipnot. Nr. \.
a.g.e., ı, 117.
a.g.e., I, 20.
a.g.e., ı, II-IV (mütercimiıı ifadesi).
Osmanlılar Döneminde Gayr-i Müslim Bir islam Hukukçusu: Sava Paşa ...
şında avukatlık
ri
97
ve hakimlik yapmak isteyenlerin bilmeleri zaruri olan bilgilesöyler. 15
kolaylaştıracağını
Sava Paşa'ya göre, eserin yazılışının bir diğer amacı da Türkiye'de yüksek tahsil işini idare edenlere, özellikle kanun maddelerine inhisar eden İs­
lam hukuku tedrisatının yalnızca yetersiz olduğunu değil, aynı zamanda
böyle bir eğitim metodunun zararlı olduğunu da hissettirmektir. Bu konuda
o, sert sayılabilecek bir üslupla şunları söyler:
"İslam hukuku mabedinin kapısını açacak olan anahtar, hukuk nazariyatıdır. İlk önce öğrenilmesi lazım gelen hukuk nazariyatı bilinmeden, kanun
metinlerinin öğretilmesi talebeyi, memba ve esbabı öğretilmeden uzun uzun
kanun maddelerini ezberlemeye mahkum etmektir. Kanun tatbikatını, hukuk
nazariyatını bilmeyen ellere tevdi etmek, adalet kudretini makineleştirmek ve
işgal ettiği mevkiden indirerek alelade bir işçinin eline tevdi etmek suretiyle,
bu asil hüküm ve hakim mesleğini cehlin koynuna atmak demektir. "16
Sava Paşa'yı böyle bir fıkıh usulü yazmaya iten sebepler, sadece kendi
döneminde yapılan yetersiz veya yanlış İslam hukuk eğitim ve öğretimi değildir. En az bu sebepler kadar, bir takım ideolojik ve siyasi sebepler de bulunmaktadır. Sava Paşa bu sebepleri anlatırken, İslam'ın Batıda nispeten az
araştırılmış bir din olduğunu, bu dinin tamamlayıcı bir cüzü olan İslam hukukunun ve özellikle de onun nazariyatının tam bir şekilde bilinernediğini ve
İslam hukukunun felsefesini teşkil eden bu bölümün yeterli derecede Avrupa
aydınlarının dikkatini çekemediğini, hatta bizzat kendisinin de bu konuda
yeterli bilgiye sahip olmadığını ve bu yüzden de Batıda yaygın bulunan, 'İs­
lam hukukunun Roma hukukunun tadil edilmiş bir cüzü olduğu'na dair iddiaya katıldığını söylerY İslam hukukunun kaynakları ve tarihi hakkında doğ­
ru bilgilere sahip olmayanların böyle bir iddiayı ileri sürmelerinin mazur
görülebileceğini ifade eden Sava Paşa 18 , kendisinin bu eserde, "beşeriyetin
mühim bir kısmını teşkil eden bir kitlenin tanıdığı ve mutlak surette itaat
ettiği bir kanunun esasını göstermeye ve mantığını izah etmeye çalışılaca­
ğı"nı belirtmiştir. 19
ği
Medeni gelişme ve hakikatierin İslam dini ile telif edilmesinin gereklili··
üzerinde ısrarla duran Sava Paşa bu konuda şunları söylemektedir:
"Müslüman milletierin istikbalini temin ve onlara nmasır medeniyet
muvacehesinde büyük terakkiler sağlamak için yegane yol, hukuktan başla­
yarak bütün medeni hakikatleri esasat-ı Muhammediyye ile telif edebilmekten ibarettir."
15
16
17
"
'"
Sava
sava
sava
Sava
Sava
Paşa,
Paşa,
Paşa,
Paşa,
Paşa,
a.g.e.,
a.g.e.,
a.g.e.,
a.g.e.,
a.g.e.,
ı,
ı,
ı,
13.
14.
9-10.
10.
ı,
ı, ı.
98
Prof. Dr. Ferhat KOCA
"Bu zarureti kabul etmemek, adedi günden güne tezayüd eden bahis
mevzu muazzam beşer kitlesi aksarnı için medeniyeti iktidarsızlığa mahkum
etmek, Hıristiyan metbularla Müslüman tabiler arasında aşılması imkanı
olmayan bir set vücuda getirmek demektir. Bunun en bariz misali, bugüne
kadar İslam milletlerine, Garp idare ve hukukiyatının bariz bir şekilde kabul
ettirUmemiş olması keyfiyetidiL Yine, tekrar edelim ki, Müslümanlar, Garbın
gıpta nazarıyla bakacağı bir mukavemet fikrine maliktirler. Tevekkül ve teslim içerisinde kendilerini idare edenlere tabi olmakta, fakat onların kendilerine is ale uğraştıkları terakki ve medeniyetten nefret etmektedirler. "20
"İslamiyet ile telifi kabil olduğu kendisine ispat edildiği andan itibaren
Müslüman, Garp ilimlerini bütün neticeleriyle kabul edecektir. İslam hukukunun usul kaidelerine tevfikan vaki olacak bu ispat keyfiyeti vücuda gelir
gelmez, o ilim ister Pekin'den ister Paris'ten gelmiş olsun, Müslüman bunu
kabule mecbur olacak ve bu ilimden azami İstifadeyi temin etmediği takdirde, büyük bir günah ile muateb bulunacağına iman eyleyecektir. Hz. Muhammed'e göre, bir hakikat-i ilmiy~nin Müslüman, Hıristiyan veya müşrik
alimlerden sudur etmesinde bir fark mevcut değildir. Yeter ki, bu hakikat-i
ilmiye İslam akidelerine tevafuk etmekte bulunsun. Bu halde, o ilmi hakikate
her hakiki mürnin vicdanının riayeti mecburi olur. "21
"Mütemeddin memleketler lüzumsuz yere, vicdanlarını kaybetmek paMüslüman ruhunu aşağı görmek suretiyle kinle doldurmaktan tevakki etmelidirler. Zihinlerin böyle vahim bir hale getirilmesine niçin müsaade
edilmeli? Böyle bir halin en arneli ve basit ilacı, kezalik Avrupa medeniyetinin girmek istediği Asya ve Afrika kıtalarında istikbalde de böyle vahim bir
hali önlemenin yegane tedbiri, Müslümanlara kabul ettirilmek istenilen Avrupa kanunlarının İslamlleştirilmesinden ibarettir. "22
hasına,
Böylece Sava Paşa, bu kitabı yazarken, İslam hukukunun daha kolay
ve daha yararlı bir şekilde öğretilmesini amaçladığı gibi, Batılıların sömürgeleri altında bulunan İslam toplumlarını daha kolay idare edilebilmeleri ve
genel olarak Müslümanların Batı medeniyetine yaklaştırılabilmeleri için İs­
lam hukukunun ve bu çerçevede İslam hukuk nazariyatının (usul-i fıkıh)
bilinmesine ihtiyaç olduğunu ve kendisinin bu ihtiyacı karşılamak gibi
pragmatik bir amaçla işbu eseri yazdığım açık bir şekilde ifade etmektedir.
Tarafsızlığı: Sava Paşa hem bu hem de Le Droit Musulman Explique
eserini yazarken, gücüyettiği kadar İslam hukukunu "doğru dürüst olarak" aksettirmeye çalışacağını söyler23 ve kendisinin Rum asıllı bir Hıristiyan
olması sebebiyle, İslam dini ve hukuku hakkında taraflı davranabileceği endişelerine karşı açıkça şunları söylemektedir:
adlı
20
21
22
"
sava Paşa,
Sava Paşa,
Sava Paşa,
Sava Paşa,
a.g.e.,
a.g.e.,
a.g.e.,
a.g.e.,
II,
ll,
II,
II,
3.
5.
6.
9.
Osmanlılar Döneminde Gayr-i Mlıslim Bir islam Hukukçusu: Sava Paşa..
99
"Bu, bize karşı bir haksızlık olacağı gibi, tamamıyla dini ve siyasi mülahazalara yer vermeyen mesaimize de b1taraflıkla telifi kabil olmayan bir
hüküm olmuş olur. Bizce, bütün dinler hürmete layıktır ve biz, hem-nevimizi,
itikat ve dinleri ne olursa olsun, aynı şekilde severiz. Bunu, bütün hayatımız,
ispata kafi bulunmakla iftihar duymaktayız. Bütün tecrübemiz dini politikaya karıştırmanın fena bir siyaset olduğunu bize göstermiştir.
Biz bir Hıristiyan'ız. Fakat öyle bir Hıristiyan ki, bütün insanları seven
ve herkese karşı adil olmak isteyen bir Hıristiyan. İşte bu esas prensipiedir
ki, bir Hıristiyan olarak Hazreti Muhammed'in Kanunu'nu tetkik ediyoruz.
Bu tetk1katımızda mutlaka b1tatafı, azim bir hürmet ve yılmaz bir adalet hissiyle hareket edeceğimize kani bulunmaktayız. "24
Sava Paşa tarafsızlık konusundaki bu samimi ifadelerini eserinin çeşitli
yerlerinde müteaddit defalar tekrarlar ve bu konuda ısrarla şunları söyler:
"Mesaimizde maksadı izah için büyük bir samimiyet, hükümlerimizde
bitaraf kalmak için tam bir ciddiyet göstermeye çalıştık. Kendimiz bir Hıristi­
yan olmakla beraber, hüsnü niyetimizden şüpheye düşürecek yanlışlıkları
izaleye ve böylelikle üzerinde çalıştığımız mevzuun tam kıymetini tebarüz
ettirmeye azami bir itina göstermiş bulunmaktayız. Bir kere daha söylemiş
olduğumuz veçhile biz, bütün diniere hürmetkar bulunmaktayız. Aynı zamanda, sekenesi muhtelif diniere mensup bulunan memleketlerde, muhtelif
diniere mensup kimseler arasındaki ahengi ve binnetice içtimai nizarnı temin
edecek yegane çarenin, yekdiğerine karşı mutlak bir hürmetin mevcudiyeti
olduğuna kani bulunmaktayız. Karşılıklı hürmetledir ki, herkesin kendisine
has vicdanı kanaati, hayat hakkına kavuşmuş olur. Aynı hükümetin idaresi
altında yaşayan muhtelif diniere mensup kimseler arasındaki huzur, payidar
olabilmek için, temelini dinden alan esaslara dayanmalıdır. Menafi ihtilaflarını, gayrin hakkına taarruzları ve bunların neticeleri olarak vücut bulacak
fenalıkları mene kadir yegane kuvvet, Allah'ın emirlerinde mevcut bulunmaktadır. "25
Biz de bu eseri incelerken, Sava Paşa'nın İslam dinine ve hukukuna
karşı son derece saygılı ve tarafsız bir şekilde yaklaştığını, eserde kasten
veya ideolojik sebeplerle yapılmış tahrifierin yer almadığını görmüş bulunmaktayız. Dikkatten kaçan bazı bilgi hataları ise, eseri neşreden Diyanet
İşleri Başkanlığı tarafından kitaba eklenen dipnotlada düzeltilmiştir. 26
Eserle ilgili değerlendirmeler: İslam Hukuku Nazartyatz Hakkında Bir
Etüd adlı kitabın 1892 yılında Fransa'da neşrinden sonra Batı basınında adı
geçen eserin tanıtımı ve eleştirisi hakkında çeşitli yazılar çıkmıştır. Sava
Paşa, bunlardan özellikle "lehde sayılmayacak iki makale"den bizi haberdar
24
25
26
Sava Paşa, a.g.e., ı, 13.
Sava Paşa, a.g.e., II, 6-7.
Bu maddi hatalar, Diyanet işleri Başkanlığı tarafından eserin birinci cildi sonuna koınılan dipnotlada
düzeltilmiştiL Bk. Sava Paşa, a.g.e., ı, 233·237; ayrıca bk. Il, 350.
100 Prof. Dr. Ferhat KOCA
etmektedir. 27 Ne var ki biz, çeşitli imkansızlıklar sebebiyle, 1892 ve takip
eden yıllarda Avrupa basınında çıkan bu makaleleri görernedik
Ülkemizde de Sava Paşa'nın bu kitabıyla ilgili çeşitli değerlendirmeler
yapılmıştır. Bunlardan birisi, mütercim Baha Arıkan'ın da ayrıntılı olarak
bahsettiği gibi, Abdurrahman Adil Bey'in, Malumat Gazetesi'nin 16 Nisan
1308 ( 1892) tarih ve 41, 42 numaralı nüshalarında neşrettiği, "Garpta Şeri­
at-ı Garra ve Usul-i Fıkh-ı Sava Paşa" başlıklı yazısıdır. Oldukça ağır ve ağ­
dalı bir dille yazılan bu uzun makalede Abdurrahman Adil Bey, Avrupa'da
füru-ı fıkha dair birçok eser yazıldığını, ancak o tarihe kadar hukuk nazariyatma dair eser neşredilmediğini, Sava Paşa'nın bu eserinin ise Garpta benzerleri arasında birinciliği elde etmiş olduğunu belirterek şunları söyler:
"Müellif-i hakim, bir çok yerlerde bir çok usul-i islamiyeyi, erbab-ı
felasife-i Garba o kadar güzel bir surette ifade ve telkin buyuruyorlar ki, zan
ve itikadımca hükema-yı Garb, bu yoldaki mütalaat ve mübahasatın pek
amik ve dakik bir surette on üç asırdan beri cari, mülasıkları olan bir kavimde mevcut olduğunu bu zamana kadar -ekseriyet itibariyle olsun- zan ve
zehab etmediklerini teyakkun ederek mebhut olsa gerek. "28
Osmanlıların son şeyhülislamıarından Mustafa Sabri Efendi (ö.
1373/1954), Mevkjfü'l-akl ve'l-ilm ve'l-alim adlı eserinde, "Sultan İkinci
Abdülhamid dönemi Osmanlı devlet adamlarından ve Rum asıllı hukuk bilginlerinden Sava Paşa'nın", İslam hukukunun Roma hukukundan alındığına
dair iddiaları, hakikat olmaktan ziyade hayale benzeterek, "zayıf bir görüş"
olarak değerlendirdiğini söylemiştir. 29 Mustafa Sabri Efendi, Sava Paşa'nın
eseri hakkında son dönemin meşhur Müslüman aydınlarından Emir Şekip
Aslan'ın (ö. 1365/1946); "Sava Paşa'nın kitabı, bu konuda Avrupalı bir dilde
okuduğum eserlerin en güzelidir. Onunla diğer müellifler arasındaki fark,
Sava Paşa'nın kendi yargısını delillere, burhanlara, vesikalara, naslara ve
tarihi hakikatiere dayandırmış olmasıdır. Halbuki diğerleri, hükümlerini zanlara ve yalanıara dayandırmaktadırlar. "30 sözlerini nakleder. Ayrıca, Emir
Şekip Aslan'ın Hadıru'l-tdemi'l-İslam adındaki kitabı aracılığıyla Sava Paşa'nın eserinden çeşitli nakillerde bulunan Mustafa Sabri EfendP 1 , "İslam
hukukunun Roma hukukundan intihal olduğu iddiasını reddetmek için Şekip
Aslan ve Sava Paşa'nın söylediği sözleri taziz (takdir) ederiz" demiştir.
32
Sava Paşa'nın
diğer çalışma da A.
Üzerine Düşünceler
27
28
29
30
"
32
bu eseri ve islam hukukuyla ilgili görüşleri hakkında bir
Refik Gür tarafından yapılmıştır. Gür, "İslam Hukuku
ve Sava Paşa" adlı uzun makalesinde, Sava Paşa'nın
Sava Paşa, a.g.e., II, ı.
Sava Paşa, a.g.e., ı, VII-VIII (mütercimin ifadesi).
Mustafa Sabri Efendi, Mevkjfü'l-akl ve'l-ilm ve'/-alim min Rabbi'l-a/emin ve rbadihi'l-mürselin, Beyrut
1413/1992, Daru ihyai't-Türasi'l-Arabi, ı, 483-484; ıv, 297.
Mustafa Sabri Efendi, a.g.e. IV, 299.
Bazı almtılar için bk. Mustafa Sabri Efendi, a.g.e., ı, 484; IV, 296-300.
Mustafa Sabri Efendi, a.g.e. IV, 300.
Osmanlılar Döneminde Gayr-i Müslim Bir islam Hukukçusu: Sava Paşa ... 101
İslam
Hukuku Nazarfyatı Hakkında Bir Etüd adlı eserini geniş bir şekilde
Kerim Sadi ise, Türkiye'de Sosyalizmin Tarihine Katkı adlı
özetlemiştir. 33
eserinde, Sava
öne
görüşlerini
Paşa'nın
özellikle fakirlik problemi ve zekat konusundaki
çıkarmaya çalışmıştır. 34
III. FIKHİ GÖRÜŞLERİ
Hayatı hakkında yukanda verilen bilgilerden, ömrünü çeşitli idari görevlerin ifası ile geçirdiği anlaşılan Sava Paşa, özellikle İstanbul'daki Mektebi Sultani (Galatasaray Lisesi) Müdürlüğü sırasında İslam hukuku nazariyatı­
nın (usül-i fıkh) eğitim ve öğretimiyle ilgilenmiş ve İslam hukuku hakkında
hayatı boyunca edindiği bilgi ve birikimleri İslam Hukuku Nazariyatz Hakkında Bir Etüd adlı eserinde bir araya getirmiştir. Biz burada, Sava Paşa'nın
İslam hukukunun tarihsel süreci, kaynakları ve doktrini hakkındaki görüşle­
rini, adı geçen kitabından özetlemeye çalışacağız.
İlahi dinler. Sava Paşa, eserinin daha "önsöz" kısmında, Arap yarıma­
dasında yaşayan Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam dini hakkında bazı değer­
lendirmelerde
bulunmuştur.
Yahudiliğin
(Musevilik), İsrail cemiyetini baştan aşağı tadile uğrattığı­
nı; bu dinin, tekvin ve ilahiyata dair meselelerden başka, siyasi ve medeni
kaideleri içeren ve bütün toplumsal münasebetleri düzenleyen bir kanun
(Tevrat) vaz ettiğini söyleyen Sava Paşa, onun zamanını tamamladığına dair
iddiaların ise kendisine "mülayim" gelmediğini ileri sürmüştür.
35
Hıristiyanlığın,
kendisiriden önce gelen Musevilikten farklı olduğunu,
Hz. İsa'nın, kendisinden önce beşer vicdanını idare etmekle görevli olanlardan çok daha yüksek bir şekilde ahlaki ilkeleri teyit ettiğini, ancak onun
kendi zamanında mevcut olan kanunları tadil etmediğini anlatan Sava Paşa,
Hz. İsa zamanında mevcut bulunan Roma ve İsrail hukuklarının Hıristiyan­
lıktan, 'sadece cemiyet içerisine yayılan yeni bir dinin yapması lazım gelen
tesir derecesinde' etkilenebildiklerini, buna karşı Roma hukukunun, İncil'in
vazettiği büyük ahlaki prensiplerden ne derece yararlandığı ve bu yararlanma
dolayısıyla da kendisinden önceki hukuki kurumların ne derece üzerine çıktı­
ğının inkar edilemez hakikatlerden olduğunu söylemiştir. Ayrıca, Sava Paşa,
İslam'ın doğuşu sırasında geçerli olan Bizans medeniyetinin de tamamıyla
Hıristiyan! bir medeniyet olduğunu sözlerine ilave etmiştir. 36
Sava Paşa, İslam dininin ise, daha ilk doğuşundan itibaren yeni bir hukuk sistemi tesis etmekle sorumlu olduğunu, cihan şümul ve yepyeni bir
cemiyeti idareye memur bulunduğunu ilan ettiğini ve insanlığı, kuracağı
33
34
35
36
A. Refik Gür, "İslam Hukuku Üzerine Düşünceler ve Sava Paşa", islam retkikieri Enstitüsü De1gisi, vın2 (İstanbull975), s.1-35.
Kerim Sadi, Türkiye'de Sosyalizmin Tarihine Katkı, istanbull994, II. Baskı, İletişim Yayınları, s. 113117.
Sava Paşa, a.g.e., ı, 4.
sava Paşa, a.g.e., ı, 4-5.
102 Prof. Dr. Ferhat KOCA
çeşitli
müesseselerle dünya ve ahirette mutluluğa eriştirrnek suretiyle idare
Allah adına vaat eylediğini belirterek37 şunları söyler:
edeceğini,
"Hazreti Peygamber'in neşretmiş olduğu din, tamamıyla Vahiy'e müstenit, mükemmel bir hukuki mevzuayı ihtiva etmekte olup, bu hukuki mevzua, din ile bizatihi memzuç bir halde bulunmaktadır. İslamiyet'in alemşümul olan kanunu, Vahiy'e istinat eden hukuki bir mevzua olup, tabiat kanunlarına da mutlak surette tetabuk etmek suretiyle tek bir kanunda zamanımızın muhtelif namlar altındaki mevzuatını cem ve telfik eylemiştir. "38
"İslamiyet'i, haşin
ve iptidai bir kanun" olarak kabul etmenin, "İslami­
bir haksızlık teşkil" edeceğini ve "ne huşünet ve ne de iptidailik
vasıflarının bu dine izafesi" hususunun, "hiçbir zaman adaletle ka.bil-i telif
olmayan bir hareket" olacağını belirten Sava Paşa , ilerleme ve gelişmenin
(terakki) İslam'ın genel bir kanun ve ilkesi olduğunu, tembelliğin (atalet)
Allah ve Resulü tarafından telin edildiğini söyleyerek, bu konuda insanlığın
elde ettiği ileriemelerin Müslümanlar tarafından kabul edilebilmesinin şartla­
rına vurgu yapar ve şöyle der:
yet'e
karşı
39
"Beşer terakkiyatının Müslümanlar tarafından kabul edilebilmesi keyfiyeti, bu hususun İslam hukuku kaidelerine göre, İslamlleştirilebilmesiyle
kabildir. Bütün kanunlar, müesseseler, fennin vücuda getirmiş olduğu son
ihtiralarla milletin selametini temin edecek olan siyasi ve içtimai zaruretlerin
İslam hukuku membalarından istihracı veyahut bu hukukun ana membaları­
na istinat ettirilmesi kolaylıkla mümkün bulunmaktadır. Bütün bu hakayık-ı
beşeriye bir kere İslamlleştirildikten sonra, her Müslüman fert bu hakikatleri
dini bir vazife olarak hürmet ve minnede kabul edecek ve icrası ne kadar güç
olursa olsun; bu hususları selamet ve saadeti narnma ifa eyleyecektir. "40
Usul-i fıkhın yeri ve önemi. İslam medeniyetinde hukukun nazariye
(usul) büyük bir önem verildiğini, bu alanın daima hukuk eğitiminin
anahtarı olarak kabul edildiğini ve bu ilme sahip kişilere de ulema sınıfı ve
ilim unsurunun birer "mümessili" sıfatıyla bakıldığını anlatan Sava Paşa,
Osmanlılar döneminde hukukun bu kısmında Molla Hüsrev gibi gerçekten
yetkin kişiler yetiştiğini, ancak bir asırdan beri hukuk nazariyatı tetkiklerinin
ihmale uğradığını ve gitgide "metruk" bir hale sokulduğunu, bugün artık
medreselerde hukuk nazariyatının hukukta tatbik edilecek şekilde okutulmadığını veya yetersiz eğitim yapıldığını belirterek41 şunları söyler:
kısmına
bir kısmını teşkil eder. Kolaylıkla alıkarnını öğreniyor ve
kümlerin ne kadar mantık! ve ne derece tatbike elverişli
37
38
39
40
41
Sava
Sava
Sava
Sava
Sava
Paşa,
Paşa,
Paşa,
a.g.e.,
a.g.e.,
a.g.e.,
Paşa, a.g.e.,
Paşa, a.g.e.,
ı, 7.
ı, 8.
ı, 82.
ı, 230-231.
ı, 16.
öğrendikçe,
bu hü-
bulunduğunu anlı-
Osmanlılar Döneminde Gayr-i MUslim Bir islam Hukukçusu: Sava Paşa ... 103
yorduk. Ancak maddelerin mantık! neticeleri itibariyle
daima anlaşılmamış bir vaziyette kalıyorlardı. "42
esbab-ı
mucibeleri
"Bu büyük kanunu vücuda getirmek için herhalde bir mekanizma, hususi bir mesai tarzı mevcut bulunmalı; bu kadar mebzul hükümterin gerektirdiği bir sahadan bu hükümleri tefrik ederek çıkaran yorulmak bilmez kimselerin takip ettikleri kendine mahsus birtakım kaideler, hususi vasrtalar
olmalı idi. .. Müslüman kanununun ilk mecmuasını yapan zat, kanuni bir
takım kaideler silsilesi tanzim etmiş bulunmakta idi. Menabiin tetkikinde bu
kaideleri istimal etmiş ve kanunda mevcut hüküm ve hakikatleri bu kaidelere
göre İstihraç eylemiştir ki, bu kaidelerin mecmuu İslam mevzuatının usulünü
teşkil etmektedir. Bu usulün esaslarından bazıları Hz. Peygamber tarafından
bizzat vaz olunmuş, bazıları ise belli başlı rüfekası tarafından konulmuştuL
Fakat, usulün heyet-i umumiyesi adli ve hukuki meseleleri hal için bu hukuki mevzuatın bir aleti olarak, Hz. Peygamber'in vefatından 125 sene sonra en
büyük İslam müçtehitlerinden İmaını Azam Ebfı Hanife tarafından tesis
edilmiş bulunmaktadır. "43
Son asır kanun koyucularının kendilerini tabiat üstü kuvvetlerden azat
ettiklerini ve kanunları düzenlerken münhasıran beşer idrakinin ürünü olan
delillere dayandıklarını, yasama faaliyetlerinde kendilerine sadece ahlak ve
felsefeyi rehber edindiklerini ileri süren Sava Paşa, İslam'da kanun koyucunun bu şekilde hareket etmesinin ise mümkün olmadığını, çünkü bir kanunun adalet ve hakkaniyete uygun olabilmesi için her şeyden önce o kuralın
İslamileştirilmesi gerektiğini 44 belirterek şöyle der:
"Medeniyet ilerledikçe, hiç malum bulunmayan bir takım hadiseler vücuda gelmektedir. Bütün bu hadise ve fiilleri, Allah'ın idaresine ve Resulünün arzusuna uygun bulunduğunu ispat ederek, Müslüman heyet-i
içtimiliyesine kabul ettirmek ancak, usul-i fıkhı iyi bir surette tetkik etmekle
imkan sahasına girecektir. "45
İslam hukuk tarihi. Sava Paşa, İslam hukuk tarihinin gelişim sürecini
safhaya ayırmıştır. İslam hukuk tarihinin hakiki doğuşunu Hz. Peygamber'in risalet göreviyle birlikte başlatan Sava Paşa, onun hayatı boyunca
yaptığı teşri! faaliyetleri İslam hukuk tarihinin birinci safhası olarak kabul
eder. 46
beş
Bu tarihin ikinci safhasını, Hz. Peygamber'in vefatından sonra hilafet
geçen ilk dört halifenin (hulefa-yı raşidin) dönemi teşkil ederY
makamına
42
43
44
45
4
"
47
sava Pa§a, a.g.e., ı, 17.
Sava Paşa, a.g.e., I, 18.
Sava Paşa, a.g.e., ı, 55.
Sava Paşa, a.g.e., ll, 354.
Sava Paşa, a.g.e., I, 31.
sava Paşa, a.g.e., ı, 43.
104 Prof. Dr. Ferhat KOCA
Üçüncü satha ise, Emeviler dönemidir. Sava Paşa, İslam tarihinde
Emevi saltanatının başlamasına sebep olan ilk Emevi halifesi Muaviye hakkında oldukça olumsuz görüşlere sahip bulunmaktadır. Hz. Muhammed'e
iman eden sahabelerin, kabul ettikleri yeni dine ve Peygambere karşı sarsıl­
maz bir iman ile bağlandıklarını ve bu bağlılıklarının "erişilmesi güç bir şa­
hika halini aldığı"nı belirten Sava Paşa, özellikle Muaviye'yi bu kişilerden
istisna ederek onun hakkında şunları söylemektedir:
"Bunların
içerisinde yalmız Muaviye'dir ki, kalbindeki fesat tohumunu
ailesinin beslediği haris emelleri bir türlü yüreğinden söküp
atamamıştır. Temayülat ve harekatı, bir gün hilafet postuna oturmak hususundaki emellerini gizleyememekte idi. Hz. Ömer'in İslam devletini çelikten
masnu iradesiyle idare etmiş olduğu müddet zarfında Muaviye, ihtirasatının
şahlanmalanna sed çekebiimiş ise de amca-zadesi Hz. Osman'ın idaresi zamanında harekatını tamamıyla değiştirrniş, adern-i itaat tezahürlerini adeta
aleniyet haline getirmiştir. "48
muhafaza
etmiş,
"Menasıb-ı beşeriyenin
zirvesine çıkmadan ewel Muaviye, mevzuat-ı
esasat ve alıkarnını ciddi bir surette tatbik etmekte ne derecede
lakaydi göstermiş ise, eve-i balay-ı hilafete yükseldikten sonra da bu husustaki lllkaydisini tebdile lüzum görmemiştir. "49
İslamiyye'nin
"Muaviye, yalnız Hulefa-yı raşidin tarafından tatbik olunan mevzuat-ı
İslamiyye'nin metrukiyeti dolayısıyla Allah'a karşı işlediği günahtan tehaşşi
etmemekle kalmamış, zamanın icabat-ı diniyesi hususunda da fazla bir hassasiyet gösterememiştir. Bu belki de mazisinin kaçınılması imkanı olmayan
bir neticesi, kıyınet sahibi bir adamın uzun müddet açıkta bırakılmış bulunmasının bir aksülameli idi. n SO
İslam hukuk tarihinin dördüncü safhasını Abbasiler dönemi olarak belirleyen Sava Paşa, hicri üçüncü asrın ortalarına doğru sona eren bu safhada,
dört farklı usul ile dört mezhep imaını ve onların talebelerine ait hukuki hükümlerin yer aldığını anlatır ve bu dönem hakkında şöyle der:
"Bu devre, hukuk umumi tarihinden tamamıyla hususi ve istisnai bir
Yeryüzünde ilk defa olarak, mabet içinde dini mahiyet taşımayan insanlar tarafından kanuni mevzuat tanzim ediliyor ve daha
garibi bu iş, hiçbir resmi ve teşri sıfatları mevcut bulunmayan kimseler tarafından icra olunuyordu. Bu işi yapanların yegane istinat ettikleri şey, haiz
olduklan itibar idi. Haiz bulunduklan tek unvan, iman sahibi olmalan ve
Allah yolunda gayret göstermekten ibaret bulunan vasıflar idi. "51
takım vasıflarla ayrılır.
48
49
50
5
'
Sava
sava
Sava
sava
Paşa,
Paşa,
Paşa,
Paşa,
a.g.e., 1, 52.
a.g.e., ı, 53.
a.g.e., ı, 58.
a.g.e., ı, 106.
Osmanlılar Döneminde Gayr-i Müslim Bir islam Hukukçusu: Sava Paşa ... 105
Sava Paşa, bu dönernde teşekkül eden dört hukuk mezhebi arasında İs­
inanç esasları konusunda önemli bir ihtilaf bulunmadığını, ihtilafın
yalnız dini tatbikat ve bazı hukuki rneselelerde olduğunu söylerniştir. 52 Bu
dönerne damgasını vuran söz konusu mezhep imamları hakkında tanıtıcı
bilgiler veren Sava Paşa, bunlardan Hanefi mezhebinin kurucu imaını olan
İmaını Azam Ebu Hanife'nin hukukşinaslığı ve hukuki mesaisine ise özel bir
önem vermiştir.
larn'ın
Hz. Peygamber'in vahye dayalı bir kanun ile büyük bir imparatorluk
ve bu imparatorluğun Asya ve Afrika'da hızla yayıldığını söyleyen Sava Paşa, Suriye'yi merkez edinen Emevi hanedanın bir asır kadar hüküm sürmekle beraber, bu bölgede meri olan Suriye kanunlarını İslamileşti­
remediğini ve söz konusu eski kanunun yürürlükte kalmasına müsaade ettiğini, daha sonra gelen Abbasi hanedanının ise, "iktidara geçmek hususundaki zaferini, kanunlarını İslamileştirmek vaadine rnedyun" olduğunu, ancak
onun da karşılaştığı çeşitli güçlükler sebebiyle bu işi becerernediğini anlatarak şöyle der:
kurduğunu
"Günün birinde hiç bir resmi sıfatı olmayan bir ilim adamı, camiierin
ve gölgeli köşelerinde şimdiye kadar teahhür etmiş olan bu muazzam
rnevzuatın İslami esaslar dairesinde yeniden tadil ve tanzirni işine teşebbüs
etmiştir. Öyle bir adam ki, kendisini tamamıyla bu işe hasretrniş, rnüdafaa
ettiği hak uğrunda hayatını istihkar eylerniş ve sonunda muvaffak olmuştur.
Yetiştirdiği kimseler bilahare eserini tamamıyla ikrnal eyleyerek, İmaını
Azam'ın fetvalarını ve içtihatlarını yazılı olarak meydana getirrnişlerdir. 53
loş
"İrnarnı Azam'ın yaşadığı müddet içinde adalete en büyük hizmeti, kelimelerin hüküm ve nüfuzundan kurtulmuş olmasıdır. Bu büyük müçtehidin
eser-i teşrisini, Şarlrnan'ın emirlerini kanun yerine geçirdiği bir devirde ikmal
ettiği nazara alındığı takdirde; İmaını Azarn'ın, Şarlrnan'ın ne derece fevkinde bir şahsiyet bulunduğu kendiliğinden tezahür eder. Müşarunileyhin bu
husustaki rnethini, ifa eylemiş olduğu hizmetlerin lisanına terk etmek daha
yerinde bir hareket olur. Çünkü, vakayi-i rnaddiye, Nurnan'ın eserine verilecek vasfı daha beliğ bir surette ifade eder. "54
Sava Paşa, İmaını Azam'ın değişen şartlar karşısındaki tavrına işaret
ederken, onun, içinde yaşadığı Bağdat şehri ile Hz. Peygamber ve sahabe
dönemi Medine'sinin şartlarının aynı olmadığını, bu dönernde nüfusun arttı­
ğını ve pek çok yeni hukuki muamele ile karşı karşıya kalındığını, bu sorunlara bir çözüm yolu bulunmadığı takdirde İslam toplumunun ilerlemesinin
duracağım fark ettiğini belirterek55 , İmaını Azam'ın hukuk rnetodolojisi hakkında şunları söyler:
52
53
54
55
Sava
sava
Sava
Sava
Pa§a,
Pa§a,
Pa§a,
Pa§a,
a.g.e., ı, 103.
a.g.e., I, 105.
a.g.e., I, 89.
a.g.e., I, 93.
106 Prof. Dr. Ferhat KOCA
"Münhasıran nüfuz-ı şahsisine istinat ederek mevzuat-ı hukukiyeyi
yeni baştan tanzim etmek suretiyle islam içtihad-ı hukukiyesini tek başına
meydana getirdi. ilmin en hileli yollarına saparak yapılan sonu gelmez hücumlara muhasım mektepler rüesası tarafından, şahsına tevcih edilmiş bulunan iz'açlara karşı en küçük bir zaaf dahi göstermeksizin mukavemet etti. Bu
muazzam fırtınanın ortasında itidaline sahip, sükunet-i mutlaka içerisinde,
hukukun ve felsefenin nazari ve tatbiki esasatını vaz eden tedrisata devam
etmekten bir an dahi hall kalmadı. .. Müşarünileyhin hukuk ilmine yapmış
bulunduğu en büyük hizmet; menabiin tetkiki suretiyle bu menabiden
hakayık-ı adliye ve hukukiyenin ve binnetice bunların her birisine mahsus
alıkam-ı kanuniyenin istihracı için ibda etmiş olduğu usuldür. 56
Sava
Paşa, İmaını
larından ayırt
Azam Ebu Hanife'yi diğer hukukçu ve mezhep imameden özelliklerini ise şöyle anlatmaktadır:
"Bizim tetkikatımıza göre ise, İmaını Azam'ı diğer müçtehitlerden tefrik
eden en büyük hassa, delil intihabındaki ciddiyetidir. Muhasımları filvaki
İmaını Azam'ın halletmiş olduğu aynı bir meselenin halli için, münhasıran
delait-i şeriyeye istinat etmiş iseler de, hadiseye tetabuku noktasından bir
tarnarniyet gösterememişlerdir. Halbuki Ebu Hanife'nin, müşabih vakayide
dahi tatbiki idrak-i beşerin kabul ederneyeceği bir delili irat ettiği gösterilemez. Talebelerine daima, hermeseledeki şekl-i hallin ve o şekl-i halden İstih­
raç olunacak hükmün, vicdan-ı beşerce tasvip edilmesini gerektirecek bir
derecede mukni olmasını talim etmiştir. İmam Azam büyük bir filozof, mehib
bir mantıkçı idi. Muhasımını ilzam etmek, talebesini irşat eylemek istediği
zamanlar, daima Sakrat'ın takip ettiği usule başvurur, muhatabını bizzat
kendi fikirleriyle tenakuza düşürürdü. "57
Sava
Paşa,
gerek konulannın
tamamıyla
yeni
olması
ve gerekse mevcut
alıkamın yetersizliği sebebiyle, İslam hukukunun tatbik sahasına girmeyen
bütün meseleleri İmaını Azam'ın içtihat yoluyla halletti[;ini belirterek58 ,
"onun mezar taşına, 'Hayatını hakikate
ibaresi yazılsa becadır" demiştir.
vakfetmiş
(vitam impendere vero)'
59
Sava Paşa, İslam hukukunun beşinci safhası olarak ise, mezhep sahibi
imamlardan günümüze kadar geçen dönemi belirler ve bu dönemdeki müçtehitlerin kendi üstatlarının kurmuş oldukları esaslar çerçevesinde fıkhi çalış­
malarına devam ettiklerini anlatır. Sava Paşa bu dönemdeki hukuki ınesaiyi,
1. Kuran tefsiri, 2. Hz. Peygamberin hadislerinin toplanması, 3. Fetvaların
toplanması, 4. Hukuk nazariyatma dair eserlerin yazılması, 5. Hukuk tatbi-
56
57
58
59
sava
Sava
sava
Sava
Paşa,
Paşa,
Paşa,
Paşa,
a.g.e., ı,
a.g.e., ı,
a.g.e., ı,
a.g.e., 1,
84-85.
85-86.
85.
112.
Osmanlılar Döneminde Gayr-i Müslim Bir islam Hukukçusu: Sava Paşa ... 107
katına
(füru) ait
kitapların yazılması şeklinde beş
ana
başlık altında
incele-
miştir.60
Bu dönemde karşılaşılan en önemli zihniyet değişimlerinden biri olan
"içtihat kapısının kapanması (sedd-ü babi'l-içtihad)" anlayışını, "teşri:i mesainin sona ermesi" olarak niteleyen Sava Paşa, bu konuda şu tereddütlerini
dile getirmiştir:
"Sekizinci hicret asrının ortalarına doğru, her dört mezhebe mensup
müçtehitlerin teşrii içtihadara artık bir nihayet verilmesi hususunda mutabık
kaldıkları zan olunmaktadır. Bizce, böyle bir hükme varabiirnek için, esaslı
bir tetkike tabi tutulmak lazımdır. Zira böyle bir hükmün kabulü, İslamiyet'i
hareketsizliğe mahkum etmiş bulunur ki, şer'i Muhammedi'nin ibda-i fikri ile
taban tabana zaddır. 61
İslam
hukukunun kaynakları. Sava Paşa, İslam hukukunun birinci
kaynağının Kuran, ikinci kaynağının ise sünnet olduğunu belirterek, Allah 'ın
kclarnının İslam'ın mukaddes kitabı olan Kuran'da mündemiç bulunduğu­
nu62, Hz. Peygamberin söz ve hareketleri ile başkalarının hareket ve sözlerine
karşı yaptığı sarih ve zımni tasviplerinin ise sünneti teşkil ettiğini söylemiş­
tir.63
İslam hukuku'nun üçüncü kaynağı olan icmaın, Hz. Peygamber'i takip
eden halifeterin ve özellikle de Hz. Ömer'in eseri olduğunu anlatan Sava Paşa, Hz. Ömer'in arkadaşlarıyla yaptığı ilmi tartışma ve danışmaların gerçek
bir teşrii mesai niteliğini kazandığına ve İslam hukukunda pek çok hakikatİn
tecellisine sebep olduğuna işaret etmiştir. 64
Sava Paşa, İslam hukukunun dördüncü kaynağı olan kıyası ise, "henüz
kanuni bir hüküm ile kıymetlendirilmemiş olan herhangi bir hadisenin, kanuni vasfı tayin ve tespit olunmuş olan diğer hadiseye benzetilmesi" şeklinde
tanırulaını ştır. 65
Sava Paşa bu dört asli delil dışında kaian bir takım ikinci derecede delilleri, "mülhak deliller" başlığı altında incelemiştir. Sayıları on altıyı bulan
bu deliller şunlardır: İslamiyet'ten önceki hukuk mevzuatı (şer u men
kablena), taharri, örf, istishab, bir şeyin aslı ile amel etmek (amel bi'l-asl),
bir şeyin hali ile amel etmek (tahkimü'l-hal), aşikar ve apaşikar olma keyfiyeti (zahir, ezhar), ihtiyat, ashap tarafından takip olunan yol, tebaa (tabi')
tarafından takip olunan yol (mezheb-i tabi'), kavaid-i külliye, umumi felaket
60
61
62
63
64
"
5
Sava
Sava
sava
sava
Sava
Sava
Paşa,
Paşa,
Paşa,
Paşa,
Paşa,
Paşa,
a.g.e., I, 108.
a.g.e., ı, 110.
a.g.e., ı, 34.
a.g.e., ı, 40.
a.g.e., ı, 43.
a.g.e., ı, 48.
108 Prof. Dr. Ferhat KOCA
(umum-ı
şüphenin
belva),
şehadeti (şehadet-i
def edilmesi (def-i
kalb), kura.&6
şüphe),
istihsan, kalbin
Özellikle ilk dört asli delilin İslam hukukundaki önemine vurgu yapan
esasen bu kaynaklara dayanmayan herhangi bir hukuk kuralının
İslam hukukunda yer almadığını ve hatta almasının da tasavvur edilemeyeceğini, çünkü böyle bir hareketin dine riayet etmemek, yani "dinsizliği vücuda getirmek" manasma geleceğini belirtmiştir. 67
Sava
Paşa,
İslam
hukuk kaynaklarının Batılı aydınlar ve hukukçular tarafından
dikkat çeken Sava Paşa, Batılı aydınların
Kuran'da özellikle meftun bulunduklan hususların bazı sağlık, sosyal ve
ahiakla ilgili konular olduğunu belirterek şöyle demiştir:
gerektiği şekilde anlaşılamadığına
"Bu muazzam abidenin havi bulunduğu teşri kıymetini hiçbirisi anlamevkii verememişlerdir. Bunu, hiçbir mübalağaya
sapmış olmadan iddia etmekteyiz. Sunnet-i peygamberi için de vaziyet böyledir. Zira, bu iki asil membaı tetkik etmek lazım gelen 'usul'den tamamıyla
bigane bulunmaktadırlar. Ancak, usul vasıtasıyladır ki, bu iki asll membadaki hükümler İstihraç olunabilmekte ve İslam dinine uygun alıkamın teşri'i
kabil olmaktadır. "68
yamamış, layık olduğu
Öte yandan, İslam hukukunda hukuk mevzuatının "Allah'ın emirlerinin
bir şey" olmadığını ve bu emirleri insanlara intikal ettiren lafızların ise kanun vazıı için, doğruyu eğriden ayırt etmek amacıyla kullanılan birer teşri vasıtası olduklarını anlatan Sava Paşa, söz konusu lafızla­
rm manalannın Allah'ın iradesine uygun bir şekilde tatbik edilebilmesi için,
onların doğru bir biçimde anlaşılınaları gerektiğini, bu sebeple de İslam hukukunun ilmi kısmının ve teşri usulünün iyi bir şekilde öğrenilebilmesi için
lafızların (elfaz) hakiki kıymetlerinin bilinmesi gerektiğini vurgulamıştır.
hülasasından başka
69
İçtihad. Bilindiği gibi, İslam hukukuna beşerilik niteliğini kazandıran
en önemli unsurlardan biri, onun içtihada açık olmasıdır. Sava Paşa, hukuki
bir terim olarak, "hukuk nlemasının hukuki bir meseledeki ilmi müşkülü,
ilme dayanmak suretiyle, Allah'ın emirlerine uygun bir tarzda halletmek için
sarf ettiği fart-ı mesai" 70 şeklinde tarif ettiği içtihadı, "Beşer fikrinin, adli ve
hukuki meseleleri takdir ederek bunları vasıflandırmak yani İslamileştirmek
suretiyle tedvin etmek ameliyesi" 71 şeklinde de tanımlamıştır. İçtihadın gayesini, "İslam dinince hakikat olan hususa mümkün olduğu kadar yaklaşabil­
ıneku olarak belirley,en Sava Paşa, içtihada salahiyctli olan kimselcrin, bu
gayeye ancak şeri ve akli deliller aracılığıyla ulaşabileceklerini, ayrıca yarar-
66
67
68
"
70
71
sava Pa§a, a.g.e.,
sava Paşa, a.g.e.,
sava Paşa, a.g.e.,
sava Paşa, a.g.e.,
Sava Paşa, a.g.e.,
Sava Paşa, a.g.e.,
II,
ll,
II,
II,
ll,
ll,
54-70.
261.
372.
ı ı.
14.
13.
Osmanlılar Döneminde Gayr-i Müslim Bir islam Hukukçusu: Sava Paşa ... 109
lanılan bu delillerin, çözülmesi istenen meseleye tamamıyla "tevafuk ve tetabuk etmesi" gerektiğini söylemiş 72 ve içtihad konusunda şu hususlara dikkatimizi çekmiştir:
"İslamiyet'te içtihat hiç bir zaman tevakkuf etmemiş ve etmeyecektir.
Daima terakkiyi istihdaf etmiş, daima faide temin eylemiş bulunan böyle bir
müessesenin tevakkufu için esasen hiç bir sebep de mevcut değildir. İslam
müçtehitlerine arz olunan bütün yeni hadiselerin, bütün yeni meselelerin bir
hal şekli bulunması lazımdır. Yeter ki, bu meseleleri hal edebilecek kimseler
bulunsun ve halledebilmek liyakat ve iktidarını göstersinler. İslam dininde
artık nihayet bulmuş olduğu kabul edilen içtihat, tamamıyla başka manaya
alınmalıdır. Bu, yeni bir mevzu'a ibda'ına, bilhassa beşinci bir mezhep tesisi
·için yeni bir usul vaz'ına müteallik içtihactın hitam bulmuş olması demektir. 73
İslam hukukunun özellikleri. Sava Paşa, İslam hukukunun bariz vasfı
olarak, 'onun vahye dayalı olması'nı öne çıkarmıştır. 74 İslam hukukunun bu
mutlak vasfını açıklarken, İslam'da 'dini' olmayan bir şeyin bulunmadığını,
bu çerçevede hukuki mevzuatın da İlahi bir bağış ve vahyin zaman bakımın­
dan husı11 bulan bir neticesi olduğunu söyleyen Sava Paşa, İslam'da eğitim­
öğretim, idare, adalet, maliye, vergilerin dağıtımı, uluslar arası ilişkiler, savaş ve barış, ticaret, sanayi, sanat, zekat, genel güvenlik ve bayındırlık gibi
konuların da dini bir mahiyet arz ettiğini belirterek şöyle demiştir:
"Bunlardan her birisinin muhafaza-i mevcudiyet edebilmesi veya terakki asan gösterebilmesi dine, dinin evamirine bağlıdır. Kanun-ı İslam, tatbikatta hiçbir zaman inhisarcı değildir. Bütün hakayıkı kabul etmekle beraber, bu hakayıkı derhal İslamileştirir. Bütün tesadüf ettiği yeni hadiseleri
temessül edebilmek kabiliyeti İslam dininin en bariz bir vasfıdır. Bu hakikat,
uzun müddet bu vasıftan istifade edebileceklerce dahi meçhul kalmış ve hatta Avrupa uleması tarafından bugün dahi anlaşılamaınıştır. 75
Hukuk ilminin, dolayısıyla da kanuni mevzuatın, bütün bir harsın en
tezahürü olduğunu, İslam hukuk ve içtihatlarının da tamamıyla dini
kaynaklardan çıkarılarak İslamileştirildiğini, bu sebeple de "İslam akide-i
teşriiyesinin tamamıyla kendine mahsus ve nev'i şahsına münhasır" bulunduğunu vurgulayan Sava Paşa 76 , İslamiyet'te ahiret hayatıyla ilgili fiillerin
dini vazifeleri ifa; bu dünyayla ilgili eylem ve davranışların ise, kanunun
muamelatla ilgili hükümlerine riayet manası taşıdığını söylemiştir. 77 Bu çerçevede, mesela, bütün hukuki kurallara uygun bir tarzda bir mukavele akdeden kimse, kanunun gerektirdiği alıkama uymuş olur. Bu riayet sayesinde,
açık
72
"
74
75
76
77
sava Paşa, a.g.e., ll, 15.
sava Paşa, a.g.e., I, 114.
Sava Paşa, a.g.e., I, 222.
Sava Paşa, a.g.e., I, 67-68.
Sava Paşa, a.g.e., I, 68.
Sava Paşa, a.g.e., ll, 230.
11 O Prof. Dr. Ferhat I<OCA
sahih ve geçerli bir mukavele akdetmiş olması sebebiyle bu dünyadaki muamelesini kolaylaştırdığı gibi; doğrudan doğruya olmamakla beraber, dolayı­
sıyla, gayri meşru yollara sapmamış olduğu için de ahiretteki hayatı bakı­
mından sevaba kavuşmuş olur. İşte, Hz. Peygamberin dünyevi olan muamelata manevi bir nitelik izafe etmesinin sebebi de budur. 78
Roma hukuku - İslam hukuku ilişkisi. Sava Paşa, İslamiyet'in Mezopotamya ve Suriye'ye hakim olduğu ilk zamanlarda İslam hukukunun düzenleme yapmaya mecbur kaldığı ihtilafların tümünün Roma hukuku idaresi
altında gerçekleşen muamelelerden kaynaklandığını belirterek, bu durumda
tarafsız bir gözle bakıldığında, söz konusu yeni fethedilen ülkelerdeki intikal
zamanlarına ait hukuki keşmekeşi önlemek ve hukuki hayatı devam ettirebilmek için fatih bulunan Müslümanların, Irak ve Hicaz'dan getirdikleri
umumi kanunlarını genişletmek zorunda kaldıklarını kabul etmenin zorunlu
olacağını söyler. Sava Paşa'ya göre, işte bu sebeple, birçok Avrupa müellifince de kabul edildiği üzere, İslam hakimi Roma hukukunun yürürlükte bulunduğu sıralarda meydana gelen hukuki muameleleri çözmek ve sırf bu meselelerde kullanmak için Roma hukuku hükümlerini de umumi kanuniarına ithal
etmiştir. 79
Ancak, Sava Paşa, Roma hukukunun başlangıçta İslam hukuku üzerinde müessir olduğu yolundaki bu "iddia"yı bir tarafa bırakarak, İslam hukukunun daha sonra ortaya koyduğu açık ve kesin gelişmenin, hukuk eğitimi
ve yargı faaliyetiyle uğraşan ulemanın eseri bulunduğu hususunun herkes
tarafından kabul edilen bir gerçek olduğunu söylemiştir. Sava Paşa, işte bu
değerli ilim adamları ve müçtehitlerin mesele şeklinde halletmek suretiyle
vazedip kanun haline getirdikleri alıkamın kaynakları bilinmediği ve bu hükümleri çıkarmak için başvurulan metotlar tanınmadığı takdirde, İslam mevzuatının Suriye'de geçerli olan Roma hukukundan alındığının ileri sürülebileceğini belirterek80 , şunları söylemiştir:
"İslam hukukunun ilk tekamül safhaları hakkında sarih bir surette malumat edinmek, bu hukukun membaları hakkında, ne suretle istihraç olunduğu yolunda lüzumlu tetkiklerde bulunmak, Garp ulemasını mezkur iki
hukuk arasındaki müşabeheti başka safhactan görrneğe sevk edecek ve böylelikle İslam mevzuatının menşei ve istiklali hakkında bir fikir sahibi edecektir.
Bu iki hukukun da menabiinin yek diğerinden farklı bulunduğu şüphe­
den azadedir. Justinien hukuku, esasını Hıristiyan ahlakiyatının teşkil ettiği
akl-ı beşere müstenit bir eserdir. İmam-ı Azam'ın cem ettiği hukuk ise, münhasıran ve münhasıran Allah'ın kelamına ve Hz. Peygamber'in sünnetine
istinat etmektedir. İslam kanununun tek bir maddesi, tek bir hükmü mevcut
değildir ki, İslam hukuk abidesinin bu iki temel taşından birisine istinat et78
79
80
Sava Paşa, a.g.e., ll, 229.
Sava Paşa, a.g.e., I, ll.
. Sava Paşa, a.g.e., ı, ll.
Osmanlılar Döneminde Gayr-i Müslim Bir islam Hukukçusu: Sava Paşa ... 111
miş bulunmasın. Membalar hakkındaki bu tehalüfün münakaşaya değmez
bir hakikat bulunduğu göz önünde tutulduktan sonra, her iki mevzuatın tarihi ve meydana gelmeleri için istimal olunan usuller tetkik olunursa, ancak
o zaman menşeleri ve müşabehet dereceleri hakkında doğru bir fikir edinilebilir. ıı81
Sava Paşa, bütün bu açıklamalarından sonra Müslümanları, 'İslam hukukunun Roma hukukunun tabiiyeti altında bulunduğu' iddiasını ileri süren
Batılı aydınları bedbahtlıkla itharn etmemeleri ve bu durumu hayretle karşı­
lamamaları hususunda ikna etmeye çalışarak şöyle der:
"Hakiki ilim adamı doğruluktan ayrılmaz ve kötülüğe hadim olmaz, dini ve ırki hurafelerin daima üstünde kalır. Avrupa hukukçularının İslam hukuku hakkında edindikleri hakikate uymayan efkar dolayısıyla kendi kendimizi itharn etmek mecburiyetindeyiz. Zira iki asırdan beridir, diğer memleketler ulemasına Muhammedi hukuku; nazari ve felsefi kısımlarından tamamıy­
la tecrit edilmiş bir şekilde arz etmek suretiyle, Hz. Peygamber'in muakkipleri
bulunan iki halife zamanında İslam istilasına geçen memleketlerdeki, Hicretten evvel meri bulunan hukukun yekdiğeriyle münasebetlerini gösterrneğe
bile lüzum görmeden; yalnız şöyle böyle alıkarnını telkin etmekten başka bir
şey yapmamış bulunmaktayız. "82
ancak bu özeleştirilerin ve konuyla ilgili gerekli çalışmala­
sonra, yalnızca Roma hukukuyla meşgul olan Batılı aydın­
ların konunun her iki cephesi hakkında da yeterli bilgi sahibi olacaklarını ve
böylece haksız olarak ileri sürdükleri, "İslam hukukunun, Roma hukukunun
devamından başka bir şey olmadığı" şeklindeki iddialarının isabetsizliği hususunda bir kan aa te ulaşabileceklerin söylemiştir. 83
Sava
Paşa,
rın yapılmasından
İslam medeniyetinin ayırt edici bir özelliği olarak zekat. Sava Paşa,
kitabının
birinci cildinin sonunda, "Birinci Cildi Bitirirken Bazı Mülahazalar"
başlığı altında fakirlik sorununa değinerek, yaşadığı tavan arasında meydana getirdiği kıymetli eserlerle beraber aç kalan ve fakat buna rağmen dilenmekten nefret eden sanatkarın yardımına en etkili ve en hızlı bir biçimde
koşulması, devletin ve toplumun bu gibi kimselerin ellerinden tutması gerektiğini belirtmiş ve şöyle demiştir:
"İşte kanun vazılan içerisinde yalnız Hz. Muhammed'dir ki, bu büyük
içtimai dayayı en kestirme ve en arneli şekilde halletmiş bulunmaktadır. ..
Cemiyetin namuslu kalabilmek için cesaretle mücadele eden uzuvlarına, hükümete ait bir müessese vasıtasıyla doğrudan doğruya yardım etmek fikri, ilk
önce Hz. Muhammed'in harikalar yaratan fikrinde yer bulmuştur. 84
61
82
83
84
sava
Sava
Sava
Sava
Paşa,
Paşa,
Paşa,
Paşa,
a.g.e., ı,
a.g.e., ı,
a.g.e., ı,
a.g.e., I,
12.
14.
12-13.
223-224.
112 Prof. Dr. Ferhat KOCA
Sava Paşa, İslam'da fakiriere yardım konusundaki en önemli araçlardan birinin zekat müessesesi olduğuna dikkati çekerek, İslam inancına göre,
tıpkı namazın insanı kurtuluşa erdirmesi gibi, zekatın da malı temizlemeye,
malın marren inkişaf ve selametine yaradığını belirtmiş ve zekatın en önemli
faydalarından birisinin, "namuslu, fakat bedbaht bir vatandaşı, cürüm denilen girdabın içerisine düşmekten koruması" olduğunu söylemiştir. 85
Kerim Sadi, fakidikle mücadele konusunda zekata verdiği önem sebebiyle, Sava Paşa'yı Osmanlılar döneminde sosyalizm fikrini savunan aydın­
lardan biri olarak kabul etmiştir. 86
eserinin ikinci cildinin sonunda ise, "Kitabı Bitirirken" baş­
bilgiler verirken, hisse senedi ve devletin
faizli senet ihracı gibi bazı ekonomik konular hakkındaki görüşlerini de açık­
Sava
Paşa,
lığı altında, kitabın içeriği hakkında
lamıştır.
"Esham çıkarmak suretiyle şirket tesisi tamamıyla meşru bir muameledir"87 diyen Sava Paşa, söz konusu şirketin faiz vermek suretiyle yeni tahviller çıkarması hakkında ise, "işte Kuran'ın sarih hükmü muvacehesinde, faiz
diye meydana çıkarılan bu tahviller, haram addedilmek icap etmektedir" 88
diyerek, şirketlerin kar amacıyla ihraç ettikleri faizli hisse senetlerinin İs­
lam'a göre haram olduğu sonucuna varmıştır.
Ancak, Sava
ram
olmayacağını
Paşa, devletin faizle borçlanmasının, şirketlerdeki gibi hasürmüş ve buna gerekçe olarak da şunları söylemiştir:
ileri
"Faize müstenit tahvillerin meşruiyetini kabul etmemek, İslam memleketlerinde teşekkül etmiş bulunan büyük büyük şirketlerin tahvil çıkarma­
masını, devletin istikraz akdedemememsini kabul etmek ve binnetice Şari'i
A'zam'ın 'kolaylık' diye tavsif huyurduklan bir kanunu, güçlükten ibaret
telakki eylemek neticesine varmış olur. Dahası var: Cenabı Hak, "İslamiyet'te
zarar ve ziyan yoktur" buyurmaktadır. Bu emr-i celil muvacehesinde, faize
müstenit istikraz akitlerini kabul etmemek, İslam alemi için hesap edilemeyecek zararlar tevlit edecek, İslam aleminde Garpta emsali görüle'n muazzam
ticaret ve sanat müesseseleri kurulamayacaktır. .. Faizle istikraz akdini men
etmiş olan bir İslam devleti, Hıristiyan devletlerin malik bulundukları bir
kolaylıktan mahrum bulunacak ve bu malımıniyet dolayısıyla, o devletlerin
eriştikleri terakki merhalesinin dünuna düşmüş olacaktır. Bir İslam devletinin diğer devletler muvacehesinde böyle bir madfın hale düşmesi keyfiyeti, o
devlet için bir 'zarar'dan başka bir şey değildir. "89
85
86
87
88
"
Sava Paşa, a.g.e., ı, 224.
Kerim Sadi, Türkiye'de Sosyalizmin Tarihine
sava Paşa, a.g.e., II, 365.
Sava Paşa, a.g.e., II, 366.
Sava Paşa, a.g.e., II, 367.
Katkı,
s. 113-117.
Osmanlılar Döneminde Gayr-i Müslim Bir islam Hukukçusu: Sava Paşa ... 113
"İslam
.
cemiyetini takviye ve sair memleketlerle müsavi bir dereceye çı­
karmak için zaman terakkiyatının vücuda getirmiş olduğu vasıtalardan faydalanmamak İslami prensipiere tamamıyla aykırı bir hareket teşkil eder. Zira,
böyle bir hareket Muhammed ümmetini sair akvamın erişmiş bulundukları
medeniyet seviyesinin aşağısında bulunduracak ve maksad-ı vücudu 'insanların saadeti' olan bir dinin maksad-ı aslisini tebdil eylemiş olacaktır. "90
Öte yandan, Sava Paşa, bu konudaki görüşlerinin sınırlarını çizme konusunda hassasiyet göstererek, bütün bu açıklamalarının, gerek devletin
gerekse şirketlerin kamu yararı veya ticaret ya da sanayinin gelişmesi amacıyla yaptıkları faizle borçlanmalam ilişkin olduğunu, yoksa şirketlerin veya
devletin münhasıran servet amacı ve para kazanmak hırsıyla yaptıkları borçlanmalada ilgili olmadığını vurgulamıştır. 91
IV. SONUÇ
Paşa, elinizdeki makalenin ilgili bölümlerinde geniş bir şekilde
üzere, Osmanlı topraklarında doğup yetişmiş ve Osmanlı devletinde İsfakya (Girit) mutasarrıfı, Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) Müdürü,
Nafia Nazırı (Bayındırlık Bakanı), Cezayir-i Bahri Sefid Valisi, Hariciye Müsteşarı, Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı) ve Girit valiliği gibi önemli birçok
idari görevlerde bulunmuş, gayri müslim bir idareci ve hukukçudur.
Sava
anlatıldığı
O, deruhte ettiği görevleri sebebiyle öğrendiği İslam hukukuyla ilgili
genel bilgi ve kültürünü, şahsi gayret ve çabalarıyla da geliştirmiş ve bu konudaki bütün birikimini, İslam Hukuku Nazariyatz Hakkında Bir Etüd adın­
daki eserinde ortaya koymuştur. Sava Paşa 'nın bu eseri kaleme almaktaki
amacı, hem İslam hukuk nazariyatını modern hukukun sistematiğine uygun
bir tarzda anlatarak onun eğitim ve öğretimine katkıda bulunmak hem de
Batılı devletler ile yönetimleri altında bulunan İslam toplumları arasındaki
gerilimlerin azaltılması ve tarafların birbirlerini tam ve doğru bir şekilde tanımalarına yardımcı olmaktır.
Sava Paşa, adı geçen bu eserinde, ırki ve dini taassuptan uzak bir şe­
kilde, İslam hukuk nazariyatını incelerneyi taahhüt etmiştir. Elinizdeki makaleyi yazabiirnek için söz konusu eser üzerinde yaptığımız okuma ve incelemeler sırasında, onun, bu taahhüdüne tam bir sadakatle bağlı kaldığını ve
eserdeki bütün bilgileri, özellikle Hanefi usul kaynaklarından, doğru bir şe­
kilde ve hüsnü niyet kuralı çerçevesinde nakletmeye çalıştığını tespit etmiş
bulunuyoruz.
Sava Paşa'nın bu eseri, mütercim Baha Arıkan'ın nefis Türkçe'siyle,
bugün dahi ilahiyat fakültelerindeki İslam hukuku bilim dalında yapılan
yüksek lisans ve doktora ders programlarında kaynak olarak yararlanılabile­
cek bilimsel içeriğe, üsluba ve sistematiğe sahip temel kitaplardan birisidir.
90
91
Sava
sava
Paşa,
Paşa,
a.g.e., II, 369.
a.g.e., ll, 368.
114 Prof. Dr. Ferhat KOCA
Ayrıca,
Sava Paşa'nın, Batılı devletler ile İslam toplumları arasındaki ilişkile­
rin sağlıklı bir zemine oturtulabilmesi amacıyla XIX. Asrın sonlarında yaptığı
bu çalışmanın benzerlerine ve Sava Paşa gibi her türlü taassuptan uzak durabilen ilim adamı ve aydınlara, medeniyetler arası çatışmaların körüklendiği
günümüzde, her zamankinden daha fazla ihtiyaç bulunmaktadır.
Download