Kültür ve Sanat Dünyasından

advertisement
Kültür ve Sanat Dünyasından
BD EYLÜL 2017
Tekin Özertem
Eğitim
ve
Kültür
Y
azının başlığını belirlerken düşündüm:
“Kültür ve Eğitim” mi desem yoksa
“Eğitim ve Kültür” mü diye... Nedeni: Eğitim
ve kültür kavramlarının çağlar boyunca iç içe
gelişmiş olması.
Sümerlerden başlayarak birçok düşünür
tarafından eğitimin ne olduğu ve nasıl yapılması gerektiği konusunda çeşitli fikirler
ileriye sürülmüş. MÖ 4. ve 3. yüzyıldan MS
3-4. yüzyılları kapsayan süreç içinde de eğitim
konusu /işi, Antik Yunan toplumunun önde
gelen düşünürlerinin üzerinde fikir yürütüp
tartıştıkları bir konu olmuş.
85
BD EYLÜL 2017
Bu düşünürlerin başında da pedagojik problemlere ahlâk felsefesi
üzerinden çözüm arayan, Sokrates’in öğrencisi ve dünyanın ilk
akademisi “Akademia” nın kurucusu Platon[1] gelmekte.
Gelin, biz de eğitim ve kültür
olgusunu Platon’un “Dialoglar”ına
öykünüp onun sorgulama yöntemi
ile irdeleyerek ele alalım. Khitonlara[2] bürünüp yüzyıllar öncesine
uzanan bir yolculuğa çıkalım. Sonbahar güneşinin tadını çıkaran meraklı, sorgulayan, yaşama ve insana
dair her konuda birbirine sorular
yöneltmekten çekinmeyen; aralarında yaş farkı gözetmeyen dostlar
olarak, Akademia’nın bahçesindeki
asmalardan birinin gölgesine yerleşelim ve söyleşimiz başlasın. Yanıt
arayacağımız ilk soru da “Eğitim
nedir?” sorusu olsun. Haydi bakalım yolculuk başlıyor...
***
iz, görmüş geçirmiş
değerli bilge dostlar söyler misiniz? Şu eğitim işi üzerine
hanidir düşünüyorum; ama bir türlü
işin içinden çıkamıyorum; acaba
neden?”
“Eğitim mi? Genç dostum, önce
eğitim denince ne anlıyorsun onu
bilelim?”
“İzin verirseniz yanıtlayayım:
Bence, eğitim; insanları belli
bir konuda bilgilendirme, beceri
edindirme, yetiştirme, geliştirme ve
topluma kazandırma sanatıdır.”
“Doğru söylüyor. Bence de
öyle…”
“Doğru. Doğru, ama insanlık
“S
86
tarihi boyunca toplumların, ulusların kültürel gelişimlerine koşut
olarak eğitim anlayışlarının, uyguladıkları eğitimlerin içeriklerinin
giderek zenginleşip farklılaştığını
da göz ardı etmemek gerek.”
“Özellikle okullaşma ve örgün
eğitim aşamasına ulaşıldığında,
öğretimin de eğitimin bir parçası
olduğunu unutmayalım.”
“Dostumuzun bu katkısından
eğitim ile öğretimin birbirinden
farklı şeyler olduğu sonucunu çıkarmamız gerekiyor sanırım.”
“Bence de!”
“Öğretim eğitimin bir parçasıdır; ama amacı değildir. Eğitimin
amacı, öğretilen bilginin gerektirdiği davranış değişikliğini sağlamak
olmalıdır.”
“Yani?”
“Yani… İzin verin konuyu biraz
açayım: Çatal, bıçak kullanma alışkanlığı olmayan birine çatal, bıçak
kullanarak yemek yemesinin gerekliliğini öğrettiğimizi varsayacak
olursak o kişi, sadece yemek yerken
çatal bıçak kullanılması gerektiğini,
çatal ve bıçağı nasıl kullanacağını
öğrenmiş olur. Öyle değil mi?”
“Evet, öyle...”
“Ama o kişinin eğitilmiş sayılabilmesi için bu yetmez. Öğrendiğini
uygulayarak gerekli davranış değişikliğini göstermesi, yemek yerken
çatal, bıçak kullanma alışkanlığını
edinmiş olması gerekir.”
“Bilgili olmak başka eğitimli olmak başka mı demek istiyorsunuz?”
“Evet, genç dostumuz, bilgi
sahibi olmak sadece cehaleti alır,
BD EYLÜL 2017
eşeklik baki kalır.”
“İşte buna gülünür!”
“Platon’a söyleyelim de bu veciz
cümleyi Akademia’nın alınlığına
yazdırsın!”
“Yazdırır mı, yazdırır…”
“O zaman size göre hayvanları
eğitilebilmek için onları da önce
bilgilendirilmemiz mi gerekiyor.”
“Beni tuzağa düşürmek istiyorsunuz genç adam? Ama düşüremeyeceksin!.. Hayvanların eğitiminde
bilgilendirme
değil acı verme,
korku, ceza ve
ödüle dayalı şartlandırmadır söz
konusu olan...”
“Tuzağa
düşmeyeceğim
dediniz, ama
düştünüz bile! Acı,
korku, içgüdüsel
korunma ve ödül
biz insanların
eğitiminde de söz
konusu değil mi?
Örneğin tanrılara
karşı gelip günah işlememeyi, hapse
girme, şu veya bu şekilde cezalandırılma korkusunu; istenildiği gibi
davranıldığında ödüllendirilme
beklentimizi nasıl açıklayacağız?”
“Genç dostumuz yaman mı
yaman! Sokratik sorgulamayı[3] iyi
bellemiş.”
“Haklısın. Bak genç dostum:
İnsanlar, insanlık tarihi boyunca içlerine doğdukları toplumlar
tarafından, toplumların birliğini,
dirliğini ve sürekliliğini sağlayacak
şekilde yetiştirilirler. Örf, adet ve
dini kurallar böyle çıkmış ortaya.
Kurallara uymayanlar cezalandırıp
dışlanırlar. İlkel eğitimin dayanağını; şu veya bu şekilde cezalandırılma, dışlanma, günah gibi suç ve
cezayı içeren yaptırımların oluşturduğu elbette yadsınamaz bir gerçek.
Ama bizim sözünü ettiğimiz eğitim
farklı bir şey. Biz insanın yaratık
olmaktan kurtulup insan olabilmesinden söz ediyoruz.”
Bir toplumu
“
köleleştirmek,
bağnaz nesiller
yetiştirmek için de
yaralanılabilinir
eğitimden.
”
“Yine de bu tür geneller aklıma
pek yatmıyor. Eğitimi sadece olumlayarak bir yere varamayız.”
“Ne demek şimdi bu?”
“Şu demek: Eğitim bence bir
araçtır. Kötü amaçlar için kullanılması da pekâlâ mümkün olan
bir araç. Her eğitimden söz edene
güvenemeyiz. Bir toplumu köleleştirmek, bağnaz nesiller yetiştirmek
için de yaralanılabilinir eğitimden.
Eğitim yolu ile var olan değerler
alt üst edilebilir, yozlaştırılabilinir;
87
BD EYLÜL 2017
rüşvete, yolsuzluğa aldırmayıp hoş
gören, sadece küçük günlük çıkarlarını düşünen kişilerden oluşan bir
toplum da yaratılabilinir.”
“Biraz abartmadın mı genç dostum! Senin dediğine toplum değil,
sürü denilebilir ancak.”
“Ne derseniz deyin! İster sürü
deyin ister güruh. Ama benden
yaşlı aksakallar olarak önce şu
sorunun cevabını verin: Doğru
söylediği, yönetenleri eleştirdiği,
gençlere düşünmeyi öğütlediği için
Sokrates’i ölüme kim mahkûm etti?
“Yargıçlar, kim olacak?”
“Yargıçlar deyip işin içinden
çıkamazsınız! Yargıçlar değil sadece, o yargıya karşı ses çıkaramayan
Atinalılarla birlikte cezalandırdılar
ölüme mahkûm ederek Sokrates’i.
Hem de bize, biz Atinalılara halkın
egemenliğine dayanan gerçek demokrasiyi armağan eden, yönetimi
soyluların ve varsılların tekelinden
çekip alan Perikles’in ölümünden
sadece, evet, değerli
bilge dostlar sadece
otuz yıl sonra…
Neden? Söyleyin,
neden?”
“O zaman hepimizin adına ben
sana sorayım genç
dostum: Neden?”
“Demokrasi dediğimiz; iyi, doğru,
olumlu bir eğitimin,
olgunlaşmış bir
kültürün meyvesidir
de ondan!”
“Bu kez ben
Perikles Atinalılara,
sorayım: Peki, nedir
bu dilimizden düdemokrasiyi korumak
şürmediğimiz kültür
için dalkavukluk edip
denilen şey?”
“Sözcük anlamınabza göre şerbet
nı mı, yoksa kavram
veren halk dalkavuğu
olarak neyi ifade
mi bilmek
politikacılardan kendinizi ettiğini
istiyorsunuz?”
sakının demedi mi?
“Genç dostum,
sence bilmemiz
“
”
88
BD EYLÜL 2017
gereken ne ise sen onu söyle?”
“Anlıyorum, çok iyi bildiğiniz
bir şeyi bilmezden gelip beni sigaya
çekmek istiyorsunuz.
“Genç dostumuzu sık boğaz
etmeyelim de bu soruyu ben yanıtlayayım: Sözcüğün köken anlamı
ekip biçmek. Kavram olarak ifade
ettiği şey de yaşam biçimi; yaşam
şekli. Tek tek insanlar için de
toplumlar için de geçerli bu tanım.
Öyle değil mi genç dostum?”
“Evet, aynen böyle.”
“Demokrasimizin gün be gün
elimizden kayıp gidiyor olmasına
gelince: Ne yapsaydı Atinalılar?
Yönetime katılma, kendi kendini yönetme, özgür düşünme ve
düşüncelerini özgürce söyleyebilme
alışkanlığını yaşamlarında yeşertememiş Atinalılar ne yapsalardı?”
“Nasıl bilselerdi kendilerini
Spartalıların işgalinden; soyluların,
varsılların boyunduruğundan kurtaran, Atina’ya Altın Çağı’nı armağan
eden Perikles’in onlara sunduğu
demokrasinin anlamını ve değerini? Armağanların değeri, ancak
armağanı hak edenler tarafından
bilinebilir.”
“Pelopenes Savaşı’ında canlarını veren askerlerimizin gömü
töreninde verdiği söylevde Perikles,
anlatmadı mı bir bir o askerlerin
hangi değerlerimizi sakınmak için
öldüklerini; Atina demokrasisinin
içerdiği değerleri? Atinalılara,
demokrasiyi korumak için dalkavukluk edip nabza göre şerbet veren
halk dalkavuğu politikacılardan
kendinizi sakının demedi mi?”
“Dedi, ama ne fayda; sonuç
ortada.”
“Dostlar demokrasi bir eğitim
ve kültür meselesi…”
“Bence o söylevini halka
değil de öğretmenlere, eğitmenlere
vermeliydi Perikles. ‘Öğretmenler,
eğitmenler! Demokrasi sizden fikri
hür vicdanı hür, irfanı hür nesiller
bekler.’ deyip, öğretmenleri fikri
hür, vicdanı hür, irfanı hür insanlara dönüştürmeyi öncelemeliydi.
Genç yaşta Atina’yı saran vebadan
ölmeseydi belki başarabilirdi ülkemizde demokrasiyi kökleştirmeyi.”
“Güneş batmak üzere dostlar,
vakit kerâhet vaktidir.”[4]
***
eğerli okuyucu, yarım yüzyıldır yaz boz tahtasına dönen
ulusal eğitimimizin "yeniden
düzenlenme" çabalarının sürdüğü
bugünlerde eğitime dair yazılıp çizilecek elbette daha çok şey var. Bu
konu üzerinde ne kadar çok düşünsek, ne kadar çok konuşup tartışsak
yeridir. Cumhuriyete kanat geren
aydın devlet adamlarımıza, eğitimci
ve öğretmenlerimize inanın çok şey
borçluyuz. •
D
tekinozertembd@gmail.com
1- Platon, (MÖ 427 - MÖ 347) İslam dünyasında
Eflatun olarak bilinen Antik klâsik Yunan filozofu,
matematikçi ve Batı dünyasındaki ilk yüksek öğretim
kurumu olan Atina Akademisi'nin kurucusudur.
2- Khiton: Antik çağların erken dönemlerinden beri
bilinen bir giysi.
3- Sokratik yöntem, antik dönem Yunan filozofu
Sokrates’in felsefi düşünüşü ve bilgiyi soru sorarak
öğretme yöntemidir. Sokrates’in öğrencilerine
bilgileri sorular sorarak öğretmesi Sokratik dialog
adıyla bilinir.
4- Kerâhet Vakti, güneşin doğuş, batış ve tam tepede
bulunduğu vakte denir.
89
Download