iki insanzu u v a l ı K i c m i t Eği İstanbul, 2016 İki İnsan - Eğitimci Kılavuzu Editör Hatice Işılak Durmuş Sedide Akbulut Yazarlar Alpaslan Durmuş Doç. Dr. E. Sare Aydın Yılmaz Fatma Bayram Prof. Dr. Halil Ekşi Hatice Işılak Durmuş Doç. Dr. Huriye Martı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Otrar Neriman Karatekin Sedide Akbulut Fotoğraf ve Çizimler fotolia.com Grafik Tasarım ve Uygulama Nevzat Onaran Kapak Tasarımı Nevzat Onaran Redaksiyon ve Tashih Hatice Işılak Durmuş Derya Ayyıldız Yasemin Kahriman Yapım ve Baskı Öncesi Hazırlık Eğitim Danışmanlığı ve Araştırmaları Merkezi Yayıncı Sertifika No: 16146 Ferah Mah. Ferah Cad. Bulduk Sok. No: 1 34692, Üsküdar, İstanbul Tel/Faks: (+90 216) 481 30 23 www.edam.com.tr • edam@edam.com.tr ISBN 978-605-84952-3-4 2. baskı, Kasım 2016, İstanbul Baskı Limit Ofset, Litros Yolu 2. Matbacılar Sit. ZA-13 Topkapı / İstanbul Tel.: 0212 567 45 35 İletişim Genel Merkez Küçük Çamlıca Mah. Kısıklı Cad. No: 112/A Üsküdar / İstanbul Tel: +90 (216) 325 03 07 • Fax: +90 (216) 325 03 09 www.kadem.org.tr • info@kadem.org.tr Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan, ondan da eşini yaratan ve her ikisinden pek çok kadın ve erkek meydana getiren Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. 4 / Nisa, 1 iki insanzu u v a l ı K i c Eğitim İçindekiler BÖLÜM I KADEM Hakkında........................................................... 5 BÖLÜM II Eğitimci Olmak... ........................................................... 25 BÖLÜM III Seminer Sunum Kılavuzu ....................................... 42 BÖ M Ü L I . . . M a E d D ın A K kk a H İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Biz Kimiz? KADEM Kadın ve Demokrasi Derneği, toplumun kadın meselelerini devletle el ele tartışabileceği platformlara ihtiyacı olduğunu gören ve kadın haklarına insan hakları açısından bakılması gerektiğini düşünen 16 kurucu üyenin bir araya gelmesiyle 8 Mart 2013 tarihinde kurulmuştur. KADEM, toplumun ana taşıyıcısı olan kadınlarımızın geleneksel değerlere karşı hassas, bu değerlerin uygulayıcısı ve demokrasinin inşası için bilinçle faaliyet gösteren etkin birer aktör hâline gelmelerine hizmet etmek amacıyla yola çıkmıştır. Kadınımızın ulusal ve uluslararası platformlarda yer almasını sağlamak üzere siyasal, ekonomik ve sosyal alanlarda kalkındırılması yönünde önemli çalışmalara imza atmayı hedeflemektedir. KADEM, ideolojisini “cinsiyet adaleti” kavramından almaktadır. Aileye hak ettiği değeri vermeyi ve bu bağlamda kadının yaratılıştan gelen özelliklerini göz önünde bulunduran adaletli ve hakkaniyetli bir bakış açısını toplumun her alanında ve her kesiminde var etmeyi kendisine görev edinmiştir. 6 K A D E M H A K K I N D A . . . Bir sivil toplum hareketi olarak kadın meselelerine toplumsal meseleler açısından yaklaşılması gerektiğini düşünen KADEM, kadın ve erkeğin birbirini tamamladığı, rollerin adil, hakkaniyetli ve dengeli şekilde dağıtıldığı, her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırıldığı bir düzen inşa etme gayreti içerisindedir. Toplumsal meselelere salt kadın ve cinsiyet odaklı değil, insan olmak ve insan hakları kapsamında bakan KADEM, kadın-erkek ayrımı yapmadan, kadınıyla erkeğiyle hep bir arada topluma hizmet eden bir merkezdir. Çağdaşlık ve uygarlık söyleminin ürettiği tek tip kadın modeli yerine KADEM, farklı kadın kimliklerinin demokrasiyi güçlendirdiğine inanmaktadır. Bu sebeple, kadının kimlik, kişilik ve özgürlük mücadelesini desteklemektedir. Bu farkıyla KADEM, kadınların kendilerine yer buldukları, değişen Türkiye’nin yeni kadın hareketidir. 7 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Misyonumuz •• Ülkemizdeki mevcut siyasal, sosyal ve ekonomik düzenin gelişimine katkı sağlamak amacıyla kadınlarımızın birikimlerini, yeteneklerini verimli olarak kullanabilecekleri uygun zemini sağlamak, •• Kadının aile içi ve sosyal rollerinin dengelenmesi adına, kadın hakları ve fırsat eşitliği konusunda toplumda ortak bir bilinç oluşturulmasını sağlamak, •• Kadın haklarını koruyarak demokrasinin, hukukun üstünlüğünün ve insan hakları ile temel özgürlüklere saygının geliştirilmesine ve sağlamlaştırılmasına katkıda bulunmak, •• Kadın ve aileyle ilgili olarak hayatı anlamlandıran sağlık, hukuk, çevre, sanat, spor, medya, ahlaki değerler gibi her konuyu çalışma sahası içerisinde kabul etmek, •• Kadınların aile içinde, ekonomik, sosyal ve kültürel hayatta üretken bireyler olmalarını desteklemek, •• Örgütlü sivil toplumun; kadınların vatandaşlık hakları, insan hakları ve demokratik reformlarla ilgili çalışmalarını desteklemek. Bu çerçevede KADEM kadınların sosyokültürel, ekonomik ve siyasal hayata aktif katılımlarını sağlayarak, kadınların demokratik haklarının bilincinde olmalarını destekleyici, mesleki gelişimlerine yönelik projeler ve aktiviteler gerçekleştirerek; araştırma, inceleme ve yayın çalışmalarını teşvik etmek, yürütmek ve yaymayı amaçlamaktadır. 8 K A D E M H A K K I N D A . . . Vizyonumuz •• Misyonumuz doğrultusunda farklı sahalarda çalışan ve farklı birikimlere sahip, toplumun önde gelen kadınlarından oluşan bir beyin takımı oluşturarak Türkiye kadınının öz değerlerini muhafaza edebilen, ulusal ve uluslararası platformlarda dünya kadınları ile rekabet edecek düzeye getirebilen, •• Geliştirdiği çözümlerle kadınlarımızın hayatını kolaylaştırabilen ve zenginleştirebilen, •• Kadınlarımızın sadece aile hayatında değil sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik hayatta da aktif birer birey olmalarını sağlayan, •• Ülkedeki eğitim ve kadın alanındaki çalışmalarıyla, uluslararası iş birliğine katılımın gerçekleştirilmesine yardımcı olan, •• Kurum ve kuruluşlar arası iş birliği sayesinde kadının demokratik haklarına ulusal ve uluslararası boyut kazandıran, •• Dezavantajlı kadınların ağırlıklı olduğu kesimlere fırsat eşitliği sağlayan, •• Türkiye’deki kadın çalışmalarının tanıtılması ve sosyokültürel değerlerin yaygınlaştırılmasını sağlayan, bir sivil toplum kuruluşu olma vizyonunu benimsemekteyiz. 9 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Temel Amaçlarımız •• Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasal gelişimi için çağdaş, yetenekli, girişimci ve nitelikli kadınların ekonomik, sosyal ve siyasal gelişimlerine katkı sağlamak, •• Bu çerçevede DERNEK engelli olan veya olmayan genç, yaşlı, yetişkin kadınların hukuki, ekonomik, sosyal, siyasal, sanatsal vb. alanlarda yaşama katılımını sağlayarak, demokratik hak hukukun bilincinde bireysel ve mesleki gelişimlerine yönelik projeler ve aktiviteler gerçekleştirerek Türkiye’nin; siyaset, ekonomi, sanat, kültür, bilim, teknoloji vb. alanlarında gelişimi için araştırma, inceleme, yayın vb. çalışma yöntemleri doğrultusunda katkı sunmak, bu tür çalışmaları teşvik etmek, yürütmek ve yaymaktır. Neden Toplumsal Cinsiyet Adaleti? Kadın hareketlerinin ve feminizmin en temel tezlerinden biri kadın ve erkeğin birbirine eşit oluşudur. Ancak eşitlik kavramı kadın ve erkeğin yapısal farklılıklarıyla bir arada değerlendirildiğinde tartışmaya açık bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Klasik feminist yaklaşımlar kadın sorunlarını genellikle salt kadın-erkek arasındaki eşitliğe indirgeyerek çözme eğilimindedir. Bu yaklaşım aslında erkek cinsindeki nitelikleri baz alarak kadını erkeğe eşitleme çabasından ibarettir. Kadına haklarının iadesi fırsatını sunmaktan ziyade, kadının erkeğe göre zayıf ve ikincil pozisyonda olduğunun peşinen kabulüdür. Bu eşitlik arayışında, 10 K A D E M H A K K I N D A . . . kadın daha çok erkekleşerek var edilmeye çalışılmış ve kadınlık kimliğinden koparılmıştır. Aile ise soğuk bir hukuk kurumuna dönüştürülmüştür. Öte yandan kadınları ayrı bir toplumsal grup olarak gören feminist yaklaşımların evrensellik vurgusuyla ortaya koyduğu kadınlık söylemi, daha sonra kadınların farklılıklarını gözetmeyerek homojen bir kadın imajı ortaya koymaya başlamıştır. Farklılıkları görmezden gelen tek tipleştirici kadın tasavvurunun neticesi olarak geliştirilen ve kadının toplum içerisindeki statüsünü arttırmayı hedefleyen eşitleyici politikalar ise kadının erkekleşerek belli mevziler kazanmasına ve kadın kimliğinde kırılmalara sebep olmuştur. Zaman içinde eşitlik kavramının yetersiz kaldığı fark edildiğinde “yasal ve hukuki eşitlik”, “toplumsal cinsiyet eşitliği”, “fırsat eşitliği”, “hak ve sorumluluklarda eşitlik” ve “pozitif ayrımcılık” gibi alternatif kavramlar üretilmiştir. Ancak bu alternatif kavramlarla gerek siyasal hayatta (kota vb.) gerekse kamusal hayatta (işe alınma vb.) çeşitli düzenlemeler yapılmasına, tüm bu çözüm arayışlarına, eşitleyici politikalara ve yasal düzenlemelere rağmen kadına ve farklı kadınlık rollerine ilişkin sorunlar, kadınların yaşadıkları mağduriyetler ne yazık ki hâlâ devam etmektedir. Hukuksal ve yasal eşitlik, hiçbir ülkede siyasal hayata katılımda veya kamusal alanda kadınların mağduriyetini giderici, uygulamaya yönelik tam bir çözüm getirememiştir. Oysa toplumsal denge, huzur ve sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için ayrıştırıcı politikaların yerine her toplumun kültürel dinamiklerini gözeten, bütünleyici bir yaklaşım sergilenmesi; kadın ve erkeğin birbirini tamamlayan, aynı öze sahip iki eş değer varlık olarak görülmesi gerekmektedir. Nitekim kadın ve erkek arasında yaratılıştan gelen bir üstünlük veya zayıflık bulunmamaktadır. Kadınlık ve erkeklikten bağımsız olarak insan olarak yaratılmış olmak, bizatihi ontolojik açıdan eşitliği göste- 11 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U rir. İnsan olarak aynı öze, aynı ontolojik değere sahip olan kadın ve erkeğin toplumsal hayat içinde de aynı imkân ve fırsatlara sahip olması ise kaçınılmaz bir gerekliliktir. Eş değerlilik, iki varlığın mevcut farklılıkları ve özellikleriyle diğeri nezdindeki değerini, ağırlığını ifade eder. Kadın ve erkeğin birbiri karşısında eş değerlilik perspektifinden hareketle konumlandırılması, fıtrata da daha uygun bir kavramdır. Cinsiyet eşitliği kavramının mevcut çıkmazlarına karşın cinsiyet adaleti, adil ve hakkaniyetli paylaşımı ve rol dağılımını ele alan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadın-erkek arasındaki ilişkilerde ve toplumsal hayatın dizaynında hakkaniyetli, adaletli, ölçülü, dengeli ve insaflı olmak durumunu ifade eden bu kavram, kadın sorunlarına sonuç odaklı bir çözüm arayışının neticesi olarak ortaya konulmuştur. Toplumsal cinsiyet adaleti, eşitlik için verilen mücadeleyi gözeterek kadın hakları konusunda kadınların özel durumlarını dikkate alacak daha kapsamlı bir yaklaşım geliştirmeye çalışmaktadır. Toplumsal cinsiyet adaleti, kadını korurken erkeği de mağdur etmeyecek, toplumsal refahı önceleyen bir düzenin geliştirilmesi noktasında yapıcı uygulamaları beraberinde getirecektir. Bu yaklaşım, kadının doğası ile ters düşmeden toplumsal hayatta sağlıklı bir şekilde var olmasını sağlayacak, insanlar arasındaki farklılıkların dezavantaja dönüşmediği cinsiyetler üstü bir düzeni getirecektir. Şu hususu da gözden kaçırmamak gerekir ki adalet kavramına vurgu yapmak eşitliği bir kenara bırakmak değildir. Eşitlik gereklidir ancak kadınların ve erkeklerin sosyal, siyasal ve ekonomik hayatlarında adaletin tesis edilmesi noktasında yeterli değildir. Dolayısıyla eşitliği içeren ancak sosyal rollerde ve pratiklerde kadınlar ve erkekler için eşitliğin ötesine giden toplumsal cinsiyet adaleti yaklaşımını veya anlayışını tesis etmek bugünün modern toplumları için bir gerekliliktir. 12 K A D E M H A K K I N D A . . . Nasıl Çalışıyoruz? KADEM çalışmalarını komisyonlar eliyle yürütür. KADEM’de komisyonlar ve çalışma alanları şunlardır: Akademik Araştırma Geliştirme Komisyonu: Sayısal verilerin, bilimsel çalışmaların toparlanmasını ve raporlamasını yapar, ulusal ve uluslararası hakemli kadın dergisi çıkarır. “Kadın ve siyaset”, “kadın ve hukuk”, “kadın ve ekonomi”, “kadın ve şiddet”, “kadın ve aile”, “kadın ve kültür” konularında akademik literatürü takip eder ve bu konularda yayınlar yapar. Basın Medya İletişim Komisyonu: Derneğin medya dünyası ile olan ilişkilerini düzenler, sosyal medya ile yazılı ve görsel medyada yer alan olumlu veya olumsuz kadın haberlerine tepki verir, yazılı basın bildirileri ve açıklamalar yapar. Medya dünyasından kadın yazarları ve çalışanları bir araya getirir ve KADEM’in çalışma alanlarına yönelik programların yapılmasını organize eder. Derneğin tanıtımına yönelik çalışmalar yapar, sosyal medyadaki lansmanını yürütür, web sitesini takip eder, faaliyetlerinin duyurulmasında ve tanıtılmasında basın kuruluşlarının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlar. Dış İlişkiler Komisyonu: Yurt dışındaki kadın örgütleri ile iş birliği yaparak uluslararası konferanslar, seminerler, saha ziyaretleri düzenler. Kadın temalı uluslararası yayınları takip eder. Eğitim Komisyonu: Derneğin eğitim dünyası ile olan ilişkilerini düzenler, eğitim faaliyetlerini takip eder; seminer, konferans vb. etkinlikler organize eder. 13 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Gençlik Komisyonu: Genç üyelerin derneğe kazandırılmasına yönelik çalışmalar yapar. Gençlere yönelik projeler üretir. Üniversiteler ve gençlerle ilgili faaliyetler yapan sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yapar. “Genç Liderler Yetiştirme Programı” düzenler. Halkla İlişkiler Komisyonu: Derneğe yeni üye kazanımını sağlamaya yönelik organizasyonlar tertip eder, mevcut üyelerin aidiyet hissiyatlarını pekiştirecek “üye buluşmaları” düzenler. Derneğin ulusal ve uluslararası lansmanıyla ilgili projeler üretir. Hukuk Komisyonu: Kadınların yasal haklarını ve yapılan idari düzenlemeleri öğrenmelerine yardımcı olur; bu konuda kampanyalar, eğitimler, seminerler, kitaplar hazırlar. İş Dünyası ve Ekonomi Komisyonu: İş dünyasındaki ve çalışma hayatındaki kadınların sorunlarını tespit eder ve bu sorunların çözümüne yönelik projeler üretir. Kadınların meslek sahibi olmasına katkı sağlayacak faaliyetler organize eder. Kültür ve Sanat Komisyonu: Toplumuzda sanatın geliştirilmesine, sanata dair farkındalık oluşturulmasına ve çeşitli sanat dallarının tanıtılmasına yönelik faaliyetlerde bulunur. Kadın sanatçılarımızın desteklenmesi, toplumla buluşturulması için projeler geliştirir. Temsilcilik ve Şubeleşme Komisyonu: Temsilcilik ve şubeleşme oluşumu için gerekli faaliyetlerle ilgilenir. Türkiye genelinde açılacak temsilcilik ofislerinde ve şubelerinde yürütülecek faaliyetleri denetler. Temsilcilik ofisleri arasındaki iletişimi sağlar. 14 K A D E M H A K K I N D A . . . Toplumsal Farkındalık ve Destek Komisyonu: Kadının sosyoekonomik, sosyokültürel ve sosyopsikolojik gelişimine katkı sağlayacak organizasyonlar ve kampanyalar düzenler. Toplumda duyarlılık geliştirilmesi gereken noktalarda özelde kadınlar arasında ve genelde toplumun bütününde farkındalık yaratmaya yönelik görsel ve yazınsal faaliyetlerde bulunur. Kadına dair güncel konularda gündem oluşturur veya gündeme dair kampanyalar / organizasyonlar düzenler. Temsilciliklerimiz KADEM temsilcilikler eliyle faaliyetlerini yurt çapında genişletmeye devam etmektedir. Şu ana kadar 15 ilde temsilciliğimiz açılmıştır: Ankara, Antalya, Denizli, Batman, Bursa, Elazığ, Erzurum, Gaziantep, Kahramanmaraş, Karabük, Konya, Malatya, Sakarya, Samsun, Trabzon. 15 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U 27 Temmuz 2013 Cumartesi 22 Ağustos 2013 Perşembe İlk KADEM iftarı Kadın ve Hukuk Çalıştayı 31 Ağustos 2013 Cumartesi Prof. Dr. Ömer Çaha ile “Feminizm” konulu söylem çalışması 28 Eylül 2013 Cumartesi Yrd. Doç. Dr. Zeynep Şahin Mencütek ile “Kadın ve Siyaset” konulu söylem çalışması 28 Eylül 2013 Cumartesi “Yerel Yönetimler Temel Eğitim Programı”nın başlaması 04 Ekim 2013 Cuma 09 Kasım 2013 Cumartesi 25 Kasım 2013 Pazartesi 25 Kasım 2013 Pazartesi 14 Aralık 2013 Cumartesi Dr. Nazife Şişman ile “Kadın ve Sosyal Hayat” konulu söylem çalışması “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” etkinlikleri “Erkeksen Öfkeni Yen!” kampanyasının başlangıcı “Yerel Yönetimler Temel Eğitim Programı” sertifika töreni Kadına yönelik çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları ile “STK’lar Arası İletişim Ağı” oluşturulması 08 Ocak 2014 Çarşamba İlk “Kadının Yasal Hakları Eğitimi” 17 Ocak 2014 Cuma TRT Türk Halk Müziği sanatçısı Aysun Gültekin ile “Sanat ve Kadın” temalı müzikli söyleşi 23 Ocak 2014 Perşembe “Erken Yaşta Evliliklere Karşı Mücadele” çalıştayı 23 Ocak 2014 Perşembe Sosyal medyada “Çocuktan Gelin Olmaz” başlığı ve #insafagelin etiketiyle kampanya başlangıcı 08 Şubat 2014 Cumartesi Avukat Fatma Benli’nin sunumuyla “28 Şubat Sürecinde Kadın Nerede?” başlıklı konferans 13 Şubat 2014 Perşembe 19 Şubat 2014 Çarşamba 21 Şubat 2014 Cuma 22 Şubat 2014 Cumartesi 28 Şubat 2014 Cuma Medyada “Benim de Şikâyetim Var” basın açıklamasına dair haberler “Kadın Konukevleri Çalıştayı” “Yerel Yönetimler Kadın Aday Eğitimi” Kartal Adliyesi önünde “Benim de Şikâyetim Var” basın açıklaması “II. STK İletişim Ağı Çalıştayı” 28 Şubat 2014 Cuma Dernek Başkanı Yrd. Doç. Dr. E. Sare Aydın TV360’ta 16 28 Şubat 2014 Cuma Dernek Başkanı Yrd. Doç. Dr. E. Sare Aydın Kanal 24’te 07 Mart 2014 Cuma “Demokrasi Bağlamında Kadın STK’ların Rolü” Çalıştayı 07 Mart 2014 Cuma Prof. Dr. Ömer Çaha’nın “Kadın ve Demokrasi İlişkisi” üzerine konferansı 08 Mart 2014 Cumartesi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlamaları K A D E M H A K K I N D A . . . 29 Kasım 2014 Cumartesi 24-25 Kasım 2014 Pzt-Salı 10-11 Kasım 2014 Pzt-Salı 10 Kasım 2014 Pazartesi 29 Ekim 2014 Çarşamba Sayın Cumhurbaşkanımıza hayırlı olsun ziyareti Gaziantep temsilciliğinin açılışı Uluslararası Savaşın Mağdur Ettiği Kadınlar Paneli “Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi” Denizli temsilciliğinin açılışı 25 Ekim 2014 Cumartesi “Semavi Dinlerde Kadın Tasavvuru” isimli seminer dizisinin Hümeyra Günalp’in konuşması ile “Kur’an-ı Kerim’de Kadın Tasavvuru” konulu ilk oturumu 18 Ekim 2014 Cumartesi 11 Ekim 2014 Cumartesi KADEM yönetici ve üyeleri kahvaltısı Şaban Abak ile “Çağımızın Öncü Mütefekkiri Sezai Karakoç ve Diriliş Düşüncesi” temalı söyleşi 30 Eylül 2014 Salı “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesinde İstanbul Sözleşmesi Çalıştayı” 30 Eylül 2014 Salı “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesinde İstanbul Sözleşmesi Çalıştayının Sonuç Raporu” sunumu 02 Ağustos 2014 Cumartesi 26 Temmuz 2014 Cumartesi 15 Temmuz 2014 Salı 15 Temmuz 2014 Salı 14 Haziran 2014 Cumartesi Prof. Dr. Mervat Hatem ile “Arap Baharı Sürecinde Mısır’da Kadın Hakları” temalı söyleşi İsrail Başkonsolosluğu önünde İsrailli kadın milletvekili Ayelet Shaked’e yönelik protesto düzenlenmesi İkinci KADEM iftarı KADEM Başkanı Yrd. Doç. Doç. E. Sare Aydın Yılmaz’ın Kanal24, Ülke TV, TVnet, TV360 ve Kudüs TV’de canlı röportajı “Seda Sayan Show” programı hakkında Çağlayan adliyesinde suç duyurusunda bulunulması 13 Haziran 2014 Cuma Yrd. Doç. Dr. Yalçın Çetinkaya ile “İslam Medeniyetinde Muhafazakârlık Bağlamında Musiki Sanatı ve Kadının Rolü” temalı söyleşi 31 Mayıs 2014 Cumartesi “Kadın Liderlik Eğitimi” eğitim programının başlangıcı 24 Mayıs 2014 Cumartesi “KADEM Komisyon Faaliyetleri ve Strateji Geliştirme Çalıştayı” 20 Mayıs 2014 Salı Diyarbakır’da çocukları dağa götürülen annelerin oturma eylemine destek vermek amacıyla Diyarbakır Dağkapı Meydanı’na gidiş 16 Nisan 2014 Çarşamba “Türkiye’de Kadınların Sosyal, Kültürel, Siyasal ve Ekonomik Durumu Araştırması” basın toplantısı 18 Mart 2014 Cumartesi 10-21 Mart 2014 Pazartesi10 Mart 2014 Pazartesi 08 Mart 2014 Cumartesi 08 Mart 2014 Cumartesi “Kadın ve Demokrasi Buluşması” “Kadın Varsa Demokrasi Var” kampanyasının başlaması 28 Şubat davası için ceza mahkemelerine şikâyet dilekçeleriyle toplu başvuru Cuma Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu 58. toplantısına katılım “Yerel Yönetimler Sertifika Programı”nın başlaması 17 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U 17 Aralık 2014 Çarşamba Konya Temsilciliğinin açılışı 20 Aralık 2014 Cumartesi Ankara temsilciliğinin açılışı 27 Aralık 2014 Cumartesi Sakarya temsilciliğinin açılışı 21 Ocak 2015 Çarşamba “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesinde İstanbul Sözleşmesi Çalıştayı Raporu”nun basın lansmanı 21 Ocak 2015 Çarşamba Uluslararası 2. Aile Konferansı’nda KADEM’in moderatörlüğünü yaptığı “Aile ve Kadın-Erkek Arasında Adalet” başlıklı çalıştayın sonuç raporunun yayımlanması 28 Şubat 2015 Cumartesi 06 Mart 2015 Cuma 08 Mart 2015 Pazar 23 Mart 2015 Pazartesi 28 Mart 2015 Cumartesi Altı oturumluk ”Semavi Dinlerde Kadın Tasavvuru” adlı seminer dizisinin sonuncusu Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda gerçekleşen kadına yönelik şiddet konusunun ele alındığı yemeğe katılım ABD’de TÜRKEN Vakfı’nın Kadınlar Günü konserine ve panele katılım “Toplumsal Cinsiyet Adaleti” başlıklı kongre Alev Alatlı’nın sunumuyla “Değişen Türkiye’de Adalet” konferansı 15 Nisan 2015 Çarşamba “Kadın Haklarına Farklı Yaklaşımlar: Eşitlik ve Adalet” paneline katılım 18 Nisan 2015 Cumartesi KADEM ve KAYÇAD iş birliğinde düzenlenen “Mobbing ile Mücadele Çalıştayı” 30 Nisan 2015 Perşembe “Kadın ve Siyaset Sempozyumu” 28 Mayıs 2015 Perşembe Malatya temsilciliğinin açılışı 29 Mayıs 2015 Cuma Kahramanmaraş temsilciliğinin açılışı 01 Haziran 2015 Pazartesi 05 Haziran 2015 Cuma 10 Haziran 2015 Çarşamba 12 Haziran 2015 Cuma 12 Haziran 2015 Cuma Özgecan Aslan davasını takip için Tarsus’a giden KADEM temsilcilerine çirkin saldırı Özgecan Aslan’ın katillerinin yargılanmasına ilişkin davada Özgecan’ın ailesine destek vermek, katillerin adil yargılanmasını talep etmek amacıyla Tarsus’a gidilmesi Elazığ temsilciliğinin açılışı Antalya temsilciliğinin açılışı Belçika İstanbul Konsolosluğu önünde Mahinur Özdemir’e destek basın açıklaması 28 Haziran 2015 Pazar Üçüncü KADEM iftarı 05 Temmuz 2015 Pazar Erzurum temsilciliğinin açılışı 18 06 Temmuz 2015 Pazartesi Trabzon temsilciliğinin açılışı 10 Temmuz 2015 Cumartesi Ulusal hakemli KADEM Kadın Araştırmaları Dergisi’nin yayın hayatına başlaması 13 Ağustos 2015 Perşembe Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü ve İŞKUR ile iş birliği protokolü imzalanması K A D E M H A K K I N D A . . . 10 Aralık 2015 Perşembe 08 Aralık 2015 Salı 05 Aralık 2015 Cumartesi 03 Aralık 2015 Perşembe 28 Kasım 2015 Cumartesi Av. Serap Eşit Elveren sunumuyla “Dezavantajlı Kadınların Toplumsal Hayata Entegrasyonu” konulu seminer Özgecan Aslan davasının son duruşmasına katılım Psikolog Sultan Işık’ın sunumuyla “28 Şubat’ın Öteki Yüzü: İslamcı Erkeklerin Değişen Erkeklik Algıları” semineri “İnsanlığa Akseden Suret: Kadın” paneline katılım Kadına karşı şiddetle mücadele için Birleşmiş Milletlerin (BM) girişimleriyle dünya çapında başlatılan ve 16 gün süren aktivizm kampanyasının kapanış seremonisine katılım 27 Kasım 2015 Cuma Gümülcine Belediye Başkan Yardımcısı Sibel Mustafaoğlu’nun Batı Trakya’da kadın ve eğitime yönelik çalışmaları görüşmek üzere ziyareti 25 Kasım 2015 Çarşamba “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü”nde “Şiddete Hakkın Yok” kampanyasının başlatılması 21 Kasım 2015 Cumartesi 21 Kasım 2015 Cumartesi 21. Kariyer Eğitim Günleri’ne tanıtım standıyla katılım Edirne İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü personeline “Medeni Kanun’da Aile Hukuku ve Kadının Hakları” eğitimi 18 Kasım 2015 Çarşamba İstanbul Büyükşehir Belediyesi personeline “Kadın Yasal Hakları Eğitimi” 18 Kasım 2015 Çarşamba 15 Kasım 2015 Pazar 07 Kasım 2015 Cumartesi 27 Ekim 2015 Salı 27 Ekim 2015 Salı “AB-TR Siyasette Kadın Sivil Ağı Projesi”nin final lobicilik etkinliği “Çalışan Kadınlar Buluşması” Gönül Yonar ile “2000 Sonrası Türk Edebiyatında Siyer Konulu Romanlarda Kadın Sahabe Algısı” temasıyla söyleşi “Maraton ve Spor Fuarı”na stantla katılım İBB personeline yönelik “Kadın Yasal Hakları Eğitimi” 24 Ekim 2015 Cumartesi Kadın ve Demokrasi Vakfı Denizli Yükseköğrenim Kız Öğrenci Misafirhanesinin açılışı 22 Ekim 2015 Perşembe KADEM’in Sosyal Sorumluluk Partneri olduğu Vodafone 37. İstanbul Maratonu’nun basın toplantısı 21 Ekim 2015 Çarşamba KADEM Sakarya Temsilciliğinde Kezban Hatemi ile “Kadın ve Adalet” temalı söyleşi 17 Ekim 2015 Cumartesi Op. Dr. Ayşe Duman ile “Kadın Kimliğine Yüklenen Olumsuz Bilinçaltı Yazılımlar ve Saplantılar” temalı söyleşi programı 16 Ekim 2015 Cuma W20 Gala Yemeği 15 Kasım 2015 Pazar 09 Eylül 2015 Çarşamba 06 Eylül 2015 Pazar 05 Eylül 2015 Cumartesi 28-30 Ağustos 2015 Cm-Pzr On bir farklı ilden gelen KADEM il temsilcilik ekipleri ve üyeleri ile İstanbul’da kamp buluşması KADEM Kadın Girişimcilik Kampı Ödül Töreni W20 Türkiye Resmî Lansmanı Özgecan Aslan’ın katillerinin hak ettikleri cezayı alması yönünde taleplerini dile getirmek, Aslan’ın ailesinin yanında olmak ve kadın cinayetlerine dur demek için ikinci duruşmada da hazır bulunma “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Sen de Konuş Sen de Koş” kampanyasının başlangıcı 19 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U 11 Aralık 2015 Cuma “UluslararasıDisiplinlerarası Kadın Çalışmaları Kongresi” açılış töreni 11-13 Aralık 2015 Cuma-Salı “UluslararasıDisiplinlerarası Kadın Çalışmaları Kongresi” 15 Aralık 2015 Salı “G20 Zirvesi Sonuçları ve Dünya Ekonomi Politiği Üzerine Etkileri” konulu panele katılım 17 Aralık 2015 Perşembe “Toplumsal Cinsiyet Rolleri Açısından Kadın” paneline katılım 18-19 Aralık 2015 Cm-Cmt “Adil Dünya Girişimi” temasıyla düzenlenen Uluslararası Genç İş Adamları Kongresi’ne katılım 19 Aralık 2015 Cumartesi 21-22 Aralık 2015 Pzt-Salı 02 Ocak 2016 Cumartesi 06 Ocak 2016 Çarşamba 06 Ocak 2016 Çarşamba İSTKA’ya sunulan “Mobil Çözümlerin Adresi: Kadın” projesinin hibe desteği almaya hak kazanışı Karabük temsilciliğinin açılışı Berlin’de KADEM tanıtım toplantısı Uluslararası Katılımlı Sosyal Yaşam ve Kadın Sempozyumu “Kadın ve Erkek Psikolojisi: İletişim Çatışmaları” semineri 08 Ocak 2016 Cuma 12 il temsilciliği ile istişare toplantısı 08 Ocak 2016 Cuma İSMEK öğrencilerine yönelik “Kadın Yasal Hakları Eğitimi” 09 Ocak 2016 Cumartesi Dr. Olcay Aydemir ile “Osmanlı’da Vakıf ve Kadın” temalı söyleşi 10 Ocak 2016 Pazar Fatih Akbaba’nın sunumuyla “Mehmet Âkif Ersoy ile Anlaşabilmek” konferansı 15 Ocak 2016 Cuma Sultanahmet Meydanı Dikilitaş önünde terörü lanetlemek için KADEM yönetim kurulu ve dernek üyelerinin buluşması 16 Ocak 2016 Cumartesi 17-18 Ocak 2016 Pazar-Pzt 20 Ocak 2016 Çarşamba 20 Ocak 2016 Çarşamba 25-26 Ocak 2016 Pzt-Salı “İnovasyonda Kadın” proje uygulama eğitimi “Dezavantajlı Grupların İstihdamı” paneline katılım “Geleceğe İşbaşı” projesinin başlaması KADEM Malatya Temsilciliği tarafından “Kadın Akademi ve Liderlik Çalıştayı” Prof. Dr. Sami Şener’in sunumuyla “Sosyal İlim ve Değerler İlişkisi” konferansı 06 Şubat 2016 Cumartesi Yrd. Doç. Dr. Saliha Okur’un sunumuyla “İslam Aile Hukukunda Kadın” semineri 20 13 Şubat 2016 Cumartesi Prof. Dr. Feride Acar’ın sunumuyla “Kadınların İnsan Hakları ve Kadınlara Yönelik Şiddet: CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi” semineri 16 Şubat 2016 Salı “Hizmet Sektöründe Çalışan Kadınların Yaşadıkları Sorunlar ve Yükselmelerinin Önündeki Engeller” araştırma sonucu basın lansmanı 20 Şubat 2016 Çarşamba İstanbul Çocuk ve Gençlik Merkezi’nde (ÇOGEM) kalan genç kızlara yönelik “Geleceğe İşbaşı” projesi tanıtımı 22 Şubat 2016 Pazartesi Batı Trakya Kadın Platformu ile bir araya gelinmesi K A D E M H A K K I N D A . . . 19 Mayıs 2016 Perşembe 17 Mayıs 2016 Salı 16 Mayıs 2016 Pazartesi 14-19 Mayıs 2016 Cmrts-Prşb 11 Mayıs 2016 Çarşamba “Geleceğe İşbaşı Projesi” kapsamında ‘’Çocuğa Yaklaşım Becerileri Eğitimi’’ İstanbul Gençlik Fuarı’na katılım “Geleceğe İşbaşı Projesi” kapsamında yer alan genç kızlara bilgisayar eğitimi Savaşın Mağdur Ettiği Suriyeli Kadın Mülteciler Programı Türkiye İmam Hatipliler Vakfı (TİMAV)’nın düzenlediği ‘’ II. Uluslararası Dinî Araştırmalar ve Küresel Barış’’ sempozyumuna katılım 10 Mayıs 2016 Salı “Kadınlar Göç Yolunda” Projesi I. Çalıştayı İtalya 7 Mayıs 2016 Cumartesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor A. Ş. tarafından düzenlenen ‘’Didi İstanbul Çocuk Maratonu”na sosyal sorumluluk ortağı olarak katılım 05 Mayıs 2016 Perşembe “Kadınlar Göç Yolunda Projesi” kapsamında İtalya’dan katılan STK’lar ile proje toplantısı 27-29 Nisan 2016 Çrşb-Cuma 27 Nisan 2016 Çarşamba KADEM Gençlik Çalıştayı UNWOMEN’ın Tacikistan’dan getirdiği heyetin KADEM ziyareti 22 Nisan 2016 Cuma 20 Nisan 2016 Çarşamba 18 Nisan 2016 Pazartesi 15 Nisan 2016 Cuma 12 Nisan 2016 Salı Gaziantep Temsilciliği, Hasan Kalyoncu Üniversitesi ve İpekyolu Kalkınma Ajansı iş birliği ile “Genç Kadın Liderler Forumu 2016” Kadın Yasal Hakları Eğitimi Geleceğe İşbaşı Projesi değerlendirme toplantısı Konya Karaman’da cinsel istismara uğramış çocuklar için adliye önünde bulunma Vodafone İstanbul Yarı Maratonu Tanım Fuarı’na katılım 07 Nisan 2016 Perşembe Kemal Kılıçdaroğlu hakkında Çağlayan Adliyesi’nde basın açıklaması 02 Nisan 2016 Cumartesi Kredi Yurtlar Kurumu Eğitimi 01 Nisan 2016 Cuma Kredi Yurtlar Kurumu Eğitimi 27 Mart 2016 Pazar KADEM II. Olağan Genel Kurulu 16 Mart 2016 Çarşamba New York’ta gerçekleştirilen Kadının Statüsü Komisyonu (KSK) 60. Oturum’a katılım 05 Mart 2016 Cumartesi 04 Mart 2016 Cuma 03 Mart 2016 Perşembe 27 Şubat 2016 Cumartesi 24 Şubat 2016 Çarşamba Kadın Yasal Hakları Eğitimi Yrd. Doç. Dr. Sema Akboğa ile ‘’Türkiye Sivil Toplum ve Başörtüsü’’ Semineri II.Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi ‘’Kadın ve Yoksulluk’’ Kadın Yasal Hakları Eğitimi Aile Bakanlığı ve STK Buluşması 21 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U 21 Mayıs 2016 Cumartesi Esenler Belediyesi tarafından düzenlenen II. Uluslararası Ninni Festivali Kapanış Programı’na katılım 23-26 Mayıs 2016 Pzrt-Prşmb 23-24 Mayıs 2016 Pzrt-Salı Çin W20 Zirvesi’ne katılım Birleşmiş Milletlerin (BM) İstanbul’da düzenlediği ‘’Dünya İnsani Zirvesi’’nde KADEM ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi iş birliği ile ‘’Savaşın Mağdurları Kadın ve Çocuklar’’ konulu panel 27 Mayıs 2016 Cuma MÜSİAD Kadın Girşimciler Zirvesi’ne katılım 30 Mayıs 2016 Pazartesi İstanbul Ticaret Odası tarafından düzenlenen Mobil Çözümlerin Adresi Kadın Projesi Dijital Girişimcilik Ödül Töreni’ne katılım 01 Haziran 2016 Çarşamba 04 Haziran 2016 Cumartesi 05 Haziran 2016 Pazar 24 Haziran 2016 Cuma 27 Haziran 2016 Pazartesi Batman Temsilciliği açılışı KADEM Gençlik Komisyonu iftar programı KADEM Genel Merkez Açılış Töreni “Türkiye’nin Yeni Anayasa Arayışı ve Başkanlık Sistemi” paneli İnovasyonda Kadın Projesi II. Girişimcilik Kampı basın lansmanı 30 Haziran 2016 Perşembe “Geleceğe İşbaşı” projesi iftar programı 11-12 Temmuz 2016 Pzrt-Salı Türkiye’nin BM CEDAW Komitesi’ne sunduğu yedinci periyodik rapor için STK gölge raporunun hazırlanması 16-31 Temmuz 2016 Cmrt-Pzr KADEM, 15 Temmuz darbe girişimine karşı demokrasi nöbetinde! 21 Temmuz 2016 Perşembe Millî İrade Platformu’nca düzenlenen “Darbeye Karşı Boğaziçi Köprüsündeyiz” yürüyüşüne katılım 24-25 Temmuz 2016 Pzr-Pzrt Darbeye karşı gazete ilanı 30 Temmuz 2016 Cumartesi 30 Temmuz 2016 Cumartesi 30 Temmuz 2016 Pazar 05 Ağustos 2016 Cuma 6 Ağustos 2016 Cumartesi “FETÖ Darbe Girişiminin Uluslararası Boyutu’’ paneli Tanklardan Güçlü Kadınlar Programı (Taksim Meydanı) 24 TV Kanalı “Zeynep Türkoğlu ile Darbe Girişiminde Perde Arkası” programına katılım Tanklardan Güçlü Kadınlar Programı (Kısıklı Meydanı) “Ulusal ve Uluslararası Boyutları ile 15 Temmuz Püskürtülen Darbe Girişimi” paneli 9 Ağustos 2016 Salı 15 Temmuz Darbe Girişimi hakkında uluslararası basın toplantısı 22 16 Ağustos 2016 Salı Fas Kadın Komisyonu ile toplantı 19 Ağustos 2016 Cuma Somali Ulusal Kadın Organizasyonu’nun KADEM ziyareti 20-21 Ağustos 2016 Cmrt-Pzr KADEM II. Temsilcilik Misyon,Vizyon ve Hizmet İçi Eğitim Kampı 26 Ağustos 2016 Cuma The German Marshall Fund of the United States’ten gelen ekiple toplantı K A D E M H A K K I N D A . . . 7-8-9 Ekim 2016 Cuma-Pazar 3 Ekim 2016 Pazartesi 3-8 Ekim 2016 Pzrt-Cmrt “İnovasyonda Kadın” projesi II. Girişimcilik Kampı KADEM ve Galibarda iş birliği ile “Çanakkale’den 15 Temmuz’a Kadın Kahramanlar - Yüzyıllık Mühür” Gala Programı Erzurum Temsilciliği Gençlik Fuarı 01 Ekim 2016 Cumartesi Gençlik Komisyonu ‘’Kapsamlı Ülke Analizi Paneli Latin Amerika’’ paneli 29 Eylül 2016 Perşembe Samsun Temsilciliği açılışı 24 Eylül 2016 Cumartesi “15 Temmuz Darbe Girişimi” Paneli - Ankara Temsilciliği 23-25 Eylül 2016 Cuma-Pazar Dünya İslam Forumu, Malezya Üniversitesi ve Tasam iş birliği ile düzenlenen “Uluslararası Müslüman Kadınlar Zirvesi”ne katılım 22 Eylül 2016 Perşembe İzmir’de yaşanılan cinsel istismar davasında KADEM avukatlarının adliye önünde açıklama yapması 20 Eylül 2016 Salı 06 Eylül 2016 Salı 05-08 Eylül 2016 Pzrt-Prşmb 03 Eylül 2016 Cumartesi 26-28 Ağustos 2016 Cm-Pzr Dünya Etnospor Konfederasyonu’nun düzenlediği ‘’Etnospor Kültür Festivali’’ne katılım Bursa Temsilciliği açılışı “Kadınlar Göç Yolunda” Projesi II. Çalıştayı İstanbul “Geleceğe İşbaşı” projesinde yer alan genç kızların I. Dönem Kep Töreni Sivil Toplum Diyaloğu Programı kapsamında Helsinki’de gerçekleştirilen ‘’Suriyeli Cocuklarla El Ele’’ projesi çalıştayına katılım ve ‘’Toplumsal Cinsiyet Perspektifinde Mülteci ve Sığınmcıların Durumu’’ konulu sunum 23 İ K İ 24 İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U BÖ M Ü L II i c m i . t . i . Eğ mak l O İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Eğitim-Öğretim İlkeleri Yüzyıllardan beri birçok eğitimci eliyle süregelen eğitim faaliyetlerinden edinilen tecrübe eğitimle ilgili birtakım ilkelerin belirlenip ortaya konmasını sağlamıştır. Bu ilkeler, bir eğitim-öğretim programının düzenlenip uygulamaya konmasından, ders araç gereçlerinin seçimine kadar tüm öğrenme-öğretme etkinliklerinde hareket noktasını teşkil eder ve kılavuzluk yapar. Bunları bilmek, eğitim faaliyetlerini bu ilkeler doğrultusunda planlamak eğitimcinin doğru ve sağlam eğitsel davranışlar geliştirmesini sağlar. •• Bütünlük İlkesi: Eğitim, bir bütündür. Bedensel, zihinsel, duygusal, toplumsal ve ahlaki eğitim birbirinden bağımsız düşünülemez. Eğitim her yönüyle bir bütün hâlinde ele alınmalıdır. Eğitime konu olan her şey birbiriyle uyumlu ve dengeli olmalıdır. Gerçekleştirilen eğitim faaliyetleri bireyin muhatap olduğu tüm eğitim programı içinde bütünü oluşturan bir parça işlevini görmeli ve diğer parçalar ile uyum içinde yürütülmelidir. •• Somuttan Soyuta İlkesi: Bir konunun sunumunda soyut kavramlardan ziyade somut kavramlara öncelik verilmelidir. Öğrencilerin birikimleri ve deneyimleri arttıkça somut kavramlar üzerine soyut kavramlar eklenebilir. •• Bilinenden Bilinmeyene İlkesi: Yeni öğrenilen konu ile daha önce öğrenilmiş konular arasında ilişki kurulabilirse öğrenme daha çabuk ve kolay gerçekleşir. Bu yüzden eğitimci yeni bir konuyu kazandırırken öğrencinin eski bilgilerine ne derece dayandığını bilmeli, anlatacağı konu ile eski bilgiler arasında irtibat kurarak öğrenmenin kalıcılığını sağlamalıdır. •• Yakından Uzağa İlkesi: İnsan, çevresiyle sürekli etkileşim hâlindedir. Öğretime öğrencinin yakın çevresinden başlanması ona güven verir, öğrenme konuları karşısında yabancılık hissetmesine engel olur, böylece öğrenme daha kolay gerçekleşir. 26 E Ğ İ T İ M C İ O L M A K . . . •• Tedricilik İlkesi: Program içeriklerinin kazandırılmasında acele edilmemeli, programı oluşturan her bir unsur, zamanı geldiğinde ve yeterli eğitsel olgunluk oluştuğunda gündeme alınmalıdır. Öğrencinin hazır bulunuşluğu daima dikkate alınmalıdır. •• Hayatilik İlkesi (Yaşama Yakınlık İlkesi): Öğrenme konusunun seçiminde, işlenmesinde ve değerlendirilmesinde günlük yaşamın ihtiyaçları temel alınmalıdır. Öğretim programları öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve sorunlarına göre düzenlenmelidir. •• Muhataba Görelik İlkesi: Muhataba yapılacak her türlü etki, o anda içinde bulunduğu gelişim düzeyine, bilgi ve algı seviyesine, ilgilerine, hazır bulunuşluğuna uygun olmalıdır. Öğrencinin öğrenme gücü ve hızı tanınmaya çalışılmalı, eğitim faaliyeti planlanırken bu husus göz önünde bulundurulmalıdır. Öğrencinin öğrenmesini engelleyen durumlar varsa bunlar gözlenmeli ve giderilmeye çalışılmalıdır. •• Ayanîlik İlkesi (Açıklık İlkesi): Öğrenme ancak duyu organlarıyla etkileşim sonucu gerçekleşebilir. Duyular öğrenme sürecine katılmazsa etkili bir öğrenme gerçekleşmez. Bu yüzden öğrencileri nesnelerin, olayların ve kişilerin kendileriyle karşılaştırmak en etkili öğrenme sonuçlarını doğurur. •• Ekonomiklik İlkesi: Öğrenme-öğretme sürecinde en az zaman, emek ve enerji kullanımı hedeflenmelidir. Seminer sunum yöntemleri planlanırken etkililiği ile beraber ekonomikliği de göz önünde bulundurulmalıdır. Gereksiz zaman kaybına ve kaynak israfına mahal verilmemelidir. •• Bireysellik İlkesi: İnsanlar birbirlerinden farklı fiziksel özelliklere sahip oldukları gibi kişilik özellikleri de birbirlerinden farklıdır. Aynı şekilde öğrenme şekilleri de farklılık arz eder. Eğitim içeriği planlanırken bu durum göz önünde bulundurulmalı, farklı yapılardaki, farklı öğrenme tarzlarına sahip kişilere hitap edebilecek bir sunum süreci yapılandırılmalıdır. 27 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U •• Öğrenci Eylemi İlkesi: Eğitim içerikleri öğrencilerin aktif katılımını sağlayacak biçimde düzenlenmelidir. Öğrencinin aktif katılımına izin vermeyen bir sunum, onu pasif bırakır ve sadece kabul edici bir tavra yöneltir. Oysa iyi bir eğitim, öğrenciyi edilgen kılmak yerine, onun aktif olmasını ve katılımını arttırmayı hedeflemelidir. Öğrenme-Öğretme Strateji, Yöntem ve Teknikleri Bir eğitim ortamında, öğrencilerde konulara karşı kendiliğinden doğan ilgi ile yetinilemez, bilinçli yöneltme ve idare gerekir. İşte bu gereklilik karşımıza öğrenme-öğretme stratejisi terimini çıkarır. Eğitimcilerin pratik tecrübeleri ve eğitim bilimcilerin araştırmaları neticesinde öğrenme-öğretme stratejileri, yöntemleri ve teknikleri belirlenmiş, bunların sınırları çizilmiş; avantajları, dezavantajları, uygulama ilkeleri tespit edilmiştir. Tüm bunlar eğitimcinin hedefine ulaşmasında yardımcı olan araçlardır. Literatürde zaman zaman birbirlerinin yerine kullanılan strateji, yöntem ve teknik kavramları birbirlerinden farklı anlamlar taşır, farklı göndermelere sahiptir. Program geliştirme ve öğretim uzmanları bu kavramların aralarındaki ince farkları uzun uzun tartışırlar. Basit bir tanımlamayla belirlenen öğrenme-öğretme hedeflerine ulaşmak için kullanılan en özel uygulamalar teknik, bu uygulamalara rehberlik eden düzenli tasarımlama / planlama yolları yöntem, düzenli yol planlarına yön veren en genel aşamalardan oluşan işlem basamakları strateji olarak adlandırılır. Başka bir deyişle öğrenme-öğretme kuram, yaklaşım ve modelleri, 28 E Ğ İ T İ M C İ O L M A K . . . stratejileri; stratejiler, yöntemleri; yöntemler, teknikleri belirler ve kapsar. Burada alandaki tartışmalara, kavram kargaşasına girmeksizin “eğitimcinin hedefine ulaşmasında yardımcı olan araçlar” anlamıyla strateji, yöntem ve teknik kavramları bir bütün olarak –aralarındaki nüanslar dikkate alınmaksızın– kullanılmıştır. Tüm strateji, yöntem ve tekniklerin anlatılması kaygısına düşülmeden sadece “İki İnsan” projesi kapsamında gerçekleştirilecek eğitimlerde daha fazla kullanılacağı öngörülen strateji, yöntem ve teknikler hakkında kısaca bilgi verilmeye çalışılmıştır: Anlatım Yöntemi Konuya ilişkin bilgileri eğitimcinin, karşısındaki pasif dinleyici kitlesine iletmesi şeklinde uygulanır. Eğitimci merkezli bir yöntemdir. Aynı anda çok sayıda kişiye bilgi aktarılması, öğrencilere kısa sürede çok miktarda bilgi verilebilmesi gibi avantajları vardır. Diğer bütün öğretim yöntemleriyle birlikte kullanılmaya uygun bir yöntemdir. Hatta anlatım yöntemine yer vermeyen bir sunum neredeyse düşünülemez. Anlatım yöntemi kullanılırken şu hususlara dikkat edilmelidir: •• Eğitimci bütün katılımcıların rahatlıkla işitebileceği şekilde açık ve net bir sesle, takip edilebilir bir hızda konuşmalıdır. •• Anlatımı iyi organize etmek için iyi bir anlatım planı hazırlanmalıdır. •• Anlatımdan sonra mutlaka bir değerlendirme yapılmalıdır. •• Konuşma sürecinde konuşmanın ana hatları slayt kullanmak veya tahtaya yazmak vb. yöntemlerle görsel olarak öğrencilere sunulmalıdır. Böylece katılımcılar konuyu daha rahat takip edebilir, konunun parçaları arasında bağlantılar kurabilirler. •• Mutlaka not veya kitap dağıtılmalı yahut anlatım kroki, grafik, resim ve benzeri öğretim araçları ile zenginleştirilmelidir. 29 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Tartışma Öğrencileri bir konu üzerinde düşünmeye yöneltmek, iyi anlaşılmayan noktaları açıklamak ve verilen bilgileri pekiştirmek amacıyla kullanılır. Öğrenciler aktiftir, eğitimci ise bir tür gözlemci, yönlendirici, rehber ve hakem görevi icra eder. Tartışmanın sonucunda ortak bir karara varılabileceği gibi sadece fikir alışverişinde bulunmaktan ibaret bir sonuca da ulaşılabilir. Küçük grup tartışması, serbest grup tartışması, münazara, vızıltı grupları, fikir taraması, forum gibi farklı alt türleri vardır. Tartışma, öğrencilerin konu üzerinde kendi düşüncelerini söylemelerini ve yorum yapmalarını sağlar. Böylece analiz, sentez ve değerlendirme güçlerini geliştirir; ifade becerilerini, sosyal gelişimlerini, kendilerine güvenlerini destekleyerek daha bağımsız bireyler olmalarına katkı sağlar. Uygulamanın verimli olabilmesi için şu hususlara dikkat edilmelidir: •• Eğitimci tartışılacak konuyu ve tartışmanın amacını önceden belirlemelidir. •• Öğrenciler, birbirlerinin yüzünü görebilecek şekilde oturmalıdırlar. •• Öğrencilerin ruh hâllerinin tartışmayı etkileyebileceği unutulmamalı, gerektiğinde öğrencileri rahatlatacak tedbirlere başvurulmalıdır. •• Eğitimci konuyu ve süreci doğru yönetmelidir. Örnek Olay İncelemesi İşlenen konuya uygun, çözümü gerektiren bir sorunu olan, temel ayrıntıları belirlenmiş, mantıklı bir ilişkiyi ele alan, gerçek veya kurgusal bir örnek olay (senaryo) belirlenir. Örnek olay uygun bir yöntemle hedef kitleye aktarılır. Örnek olayla ilgili sorular mantıklı bir sıra içinde sorulur. Öğrencilerin çözümü bulmaları için gerekli yönlendirmeler yapılır. 30 E Ğ İ T İ M C İ O L M A K . . . Örnek olay incelemesi, öğrencilerin eski bilgilerini yeni alanlara transfer etmelerini ve bilgiyi kendilerinin keşfetmelerine imkân verdiği için kalıcı öğrenmeyi sağlar. Soyut olarak öğrenilecek ilke ve kavramlar için pratik bir temel oluşturur. Öğrencilerin, olay ve durum karşısında tutum geliştirme becerilerini, grup içi iletişimlerini de geliştirir. Öğrencilere kişisel sorunları, kişisel olmayan bir yaklaşımla çözme alışkanlığı kazandırır. Öğrencileri, ileride karşılaşabilecekleri durumlarla ilgili olarak önceden düşünmeye, inceleme yapmaya, kaynaklara başvurmaya yöneltir. Örnek olay incelemesi uygulamasında şu hususlara dikkat edilmelidir: •• Örnek olayın seçiminin veya yazılmasının uygulamanın başarısı için son derece kritik bir öneme sahip olduğu unutulmamalıdır. •• Örnek olayda temel ayrıntılar önceden iyi belirlenmelidir. •• Örnek olay katılımcıların ihtiyaç ve düzeyine uygun olmalıdır. •• Örnek olayda temel bir sorun bulunmalıdır. •• Yönlendirici tartışma soruları, örnek olayın senaryosunda olduğu gibi önceden belirlenmelidir. •• Örnek olayda elde edilen sonuçlardan ve deneyimlerden ne şekilde yararlanılacağı üzerinde durulmalıdır. •• Katılımcıların kendi düşüncelerini rahatça ortaya koyabilmelerine imkân sağlanmalıdır. Beyin Fırtınası Yaratıcı düşünceyi destekleyen, kısa sürede çok fazla fikrin üretilmesine imkân sağlayan; bir konuya çözüm getirmek, karar vermek ve çok yönlü bakış açısı geliştirmek için kullanılan bir tekniktir. Çalışmanın amacı veya sorunun ne olduğu belirtilir. Zaman sınırı belirlenir. Belirlenen süre içinde herkesin özgürce ve hızlıca fikrini söylemesi istenir. Söylenenler yargılanmaz, eleştirilmez, 31 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U saçma olarak değerlendirilmez. Herkesin düşündüklerini çekinmeden, aklına geldiği gibi sunması sağlanmaya çalışılır. Tüm fikirler elemeye tabi tutulmadan eksiksiz olarak not edilir veya kayda alınır. Süre sonunda kayıtlar değerlendirilerek işe yararlık, ekonomiklik ve kullanılabilirlik açılarından analiz edilir. Bir konuya çözüm getirmek, karar vermek, hayal yoluyla düşünce ve fikir üretmek için kullanılan üretimci bir tekniktir. Beyin fırtınası yapılırken şu hususlara dikkat edilmelidir: •• Çalışmanın hedefi ilk başta açıklanmalı ve problem tanımlanmalıdır. •• Süre belirlenmelidir. •• Analiz aşamasına geçmeden önce hiçbir görüş eleştirilmemelidir. •• Sonunda söylenenlerin analizi, eleştirisi, değerlendirilmesi yapılmalı ve çözüm yolu kararlaştırılmalıdır. Eğitici Drama Yeni kavramların öğrenilmesi veya yeni becerilerin edinilmesi amacıyla bir kavramı, bir konuyu, bir olayı canlandırmaktır. Drama oyun değildir, öğrencilerin hangi durumlarda nasıl davranmaları gerektiğini yaşayarak öğrenmelerini sağlayan bir öğretim tekniğidir. Amaç hoşça vakit geçirmek değil, öğrenmektir. Öğrenciler drama aracılığıyla duygularını anlatırlar. Böylece kendi bedenlerini, seslerini, heyecanlarını ve hatta sosyal ilişkilerini disipline sokma imkânı bulurlar. Eğitici drama etkili ve dikkatli dinleme yeteneğini, kişinin kendine güvenini, yaratıcı tutum ve davranışları, akıcı konuşmayı, sosyal becerileri geliştirir. Öğrencilere yalnızca durumu kavrama yerine aynı zamanda hissetme imkânı sağlar. Eğitici drama sonunda tanımsal, duygusal, bilişsel, yaşantısal olmak üzere dört düzey için geliştirilecek sorularla grup tartışması yapılır. 32 E Ğ İ T İ M C İ O L M A K . . . •• Tanımsal Düzey: Canlandırılan durum yahut roller adlandırılır, tanımlanır. Böylece etkinliğin hatırlanması, sürecin gözden geçirilmesi sağlanır. Eğitimci öğrencilere bunu sağlamaya yönelik sorular sorar. •• Duygusal Düzey: Öğrencilerin etkinlik sırasında farklı rollerde veya durumlarda ne hissettikleri sorulur ve böylece kendi duygularının farkına varmaları sağlanır. •• Bilişsel Düzey: Yapılan etkinliğe ilişkin konular, kavramlar, ilkeler, davranışlar, tutumlarla ilgili bilgilenmeyi amaçlayan sorular sorulur. Bu tür soruların hazırlanmasında grubun eğitim amaçları, etkinlik öncesinde o etkinliğe ilişkin olarak işlenmiş konular, kavramlar, ilkeler, göz önünde bulundurulur. Bu sırada eğitimci açıklamalar yapar. •• Yaşantısal Düzey: Öğrencilerin etkinlikte yaşadıkları ile gerçekte kendi yaşantıları arasında ilişki kurabilmeleri için sorular sorulur. Eğitici drama tekniği kullanılırken şu hususlara dikkat edilmelidir: •• Drama için önceden açık ve net eğitim amaçları belirlenmelidir. •• Canlandırma yapılacak konu belirlenmeli ancak net sınırları çizilmemelidir. Öğrencilerin canlandırma esnasında duygularını ifade etmelerine imkân tanıyan, doğaçlama geliştirebilecekleri bir çerçeve çizilmelidir. •• Rolleri belirlerken öğrenci karakterleri göz önüne alınmalıdır. •• Öğrenciler rollerini ve sorunu iyi biçimde anlamış olmalıdırlar. •• Öğrenme ortamında serbest ve güvenli bir atmosfer oluşturulmalıdır. •• Genel bilgileri olmayan konularda öğrencilerden rol yapmaları istenmemelidir. •• Öğrencilerin tamamı dramaya katılmalıdırlar. Dramada seyirci yoktur. •• Öğrencilerin performansları eleştirilmemelidir. Esas olan sergilenen performans değil, yaşanıp tecrübe edilen süreçtir. 33 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Soru-Cevap Var olan bilgilerin düşünme sisteminden geçirilerek tamamlanması yoluyla öğretimin gerçekleştirilmesini sağlayan bir yöntemdir. Eğitimci konuya dair basit, kolayca takip edilebilir ve anlaşılır, bir amacı olan, açık uçlu, yalnızca bir tek hususu sorgulayan sorular kurgular. Soruları, temel bir düşünce veya tezin geliştirilmesine hizmet edecek ve böylece birbiri ardı sıra gelen fikirleri doğuracak şekilde yapılandırır. Öğrencilerin bu sorulara verdiği cevapları yorumlayarak öğrenmenin gerçekleşmesini sağlamaya çalışır. Soru-cevap yöntemi öğrencileri güdüler ve dikkatlerini arttırır, istekli katılımlarını sağlar. Öğrencilerin, problem çözme, eleştiri, ifade etme, analitik düşünme becerilerini geliştirir. Soru-cevap yöntemi kullanılırken şu hususlara dikkat edilmelidir: •• Tekniğine uygun, amacı gerçekleştirebilecek sorular yedekleriyle birlikte hazırlanmalıdır. •• Genel dikkati sınıftaki çalışmalar üzerine yöneltmek, her katılımcının kendi aklında geçici bir cevap hazırlamasını sağlamak üzere soru, bütün sınıfa yöneltilmeli, uygun bir süre tanıdıktan sonra cevap istenmelidir. •• Cevaplar hep aynı kişilerden istenmemelidir. •• Eğitimci soru sorarken esnek olmalı, duruma göre gerekirse yedek sorularını kullanmalıdır. •• Öğrencileri sınıf huzurunda utandırıcı, mahcup edici, onur kırıcı durumlara düşürmekten özenle kaçınılmalıdır. 34 E Ğ İ T İ M C İ O L M A K . . . Eğitici Oyun Oyunu eğitim sürecine katarak öğrenciler için öğrenmeyi eğlenceli hâle getirmek amacıyla kullanılan, öğrenilen bilgilerin pekiştirilmesini ve daha rahat bir ortamda tekrar edilmesini sağlayan bir tekniktir. Bu teknikte dikkatlerin en yoğun olduğu anlar kullanıldığı için öğrenme kolaylaşır. Birden fazla duyunun öğrenme sürecine katılması da öğrenmenin kalıcılığını sağlar. Çocuklarda olduğu gibi yetişkin gruplarında da kullanılabilir. Öğrencinin kendini ifade edebildiği, yeteneklerini fark ettiği, yaratıcı potansiyelini kullanabildiği ve çeşitli becerilerini geliştirebildiği bir öğrenme-öğretme ortamı oluşturur. Öğrencilere durumu yalnızca kavrama yerine aynı zamanda hissetme imkânı sağlar, hislerini ve tutumlarını açıklama fırsatı sunar. Eğitici oyun oynanırken şu hususlara dikkat edilmelidir: •• Oyunun belli bir amacı olmalıdır. •• Oyunun kuralları açık seçik anlaşılmalıdır. •• Öğretim amacına ve gruba uygun bir oyun seçilmelidir. •• Dersten önce oyunun ayrıntıları grubun ihtiyaçlarına göre değişebilecek esneklikte planlanmalıdır. •• Öğrenme ortamında serbest ve güvenli bir atmosfer oluşturulduktan sonra oyun başlatılmalıdır. Kavram Haritası Geniş bir kavram başlığı altındaki kelime ve kavramların birbirleriyle ilişkilerini gösteren şemalardır. Genellikle kavramlar kutu veya daire içine alınarak yazılır ve bu kutular/daireler arasına çizilmiş çizgilerle iki kavram arasındaki ilişki belirtilir. Bilgiyi düzenlemeye ve özetleyerek ifade etmeye yarar. Öğrenmeyi kolaylaştırarak bilginin anlamlı ve kategorik bir şekilde hafızada tutulmasına yardımcı olur. 35 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Kavram haritası kullanılırken şu hususlara dikkat edilmelidir: •• Haritada yer verilecek kavramlar en fazla üç sözcükle temsil edilmelidir. •• Kavramların yerleşimi genelden özele doğru hiyerarşik olarak sıralanmalıdır. •• Haritada kavramlarla bağlantılar arasındaki ayrım belirgin olmalıdır. •• İki kavram arasındaki bağlantı anlamlı olmalıdır. •• Kavramlar arasındaki çapraz bağlantılar yeterli düzeyde gösterilmelidir. Sunum Süreci Genel olarak bir seminer sunumu aşağıdaki basamaklardan oluşur: Öğrenciyi Hazırlama Öğrenciyi hazırlama öğrencinin duygusal ve zihinsel yönden eğitime yöneltilmesidir. Katılımcının zihnini, gönlünü, dikkatini eğitime yöneltmesi sunumun etkililiğini belirleyen en önemli faktördür. Bu yüzden sunuma başlarken katılımcıların dikkatini konuya yöneltecek, onların hazır bulunuşluk düzeylerini yükseltecek bir etkinlik yapılması son derece önemlidir. Sunuma başlarken katılımcıların ortamda kendilerini rahat hissetmelerini ve gevşemelerini sağlayacak buz kırıcılardan yararlanmak etkili olabilir. Buz kırıcılar, eğlenceli ve basit oyun veya etkinliklerdir. Adından da anlaşılacağı üzere birbirini veya seminer sunucusunu tanımayan katılımcılar arasındaki soğukluğu gidermek için tasarlanmıştır. İletişim sınırlarını genişletir, katılımcıları motive eder. Örneğin katılımcılar birbirlerini tanımıyorlarsa buz kırıcı olarak bir tanışma oyunu oynanabilir. 36 E Ğ İ T İ M C İ O L M A K . . . Öte yandan gençler genellikle acelecidirler ve gündelik yaşamda karşılaştıkları problemleri hızla çözebilecek eğitimlere ilgi duyarlar. Bu nedenle katılımcıların gereksinimleri ve ilgileri ile işlenecek konu arasındaki bağlantının sıkı biçimde kurulması gereklidir. Öğrenme-öğretme etkinliklerinin başında katılımcıların bu seminere neden katıldıkları, genel anlamda ve özel olarak neler bekledikleri tartışılabilir, eğitim sonunda elde edilecek bilgilerin nasıl kullanılabileceğine dair örnekler verilebilir. Bunun ardından amacın ve içeriğin aktarılması katılımcıların konu ile ilgili sahip oldukları bilgileri ve deneyimleri zihinlerinde canlandırmalarını, mevcut alt yapılarını harekete geçiren bir zihinsel süreç yaşamalarını sağlayacaktır. İçeriği Sunma İçeriğin sunulması aşaması yeni öğrenmelerin gerçekleştiği aşamadır. Bu süreçte konunun öğrencilerin algı düzeyine uygun, açık, anlaşılır ve sistematik biçimde sunulması önemlidir. Uygulanacak öğrenme-öğretme yöntem ve teknikleri öğrencilerin aktif biçimde derse katılmalarını sağlayacak şekilde seçilmelidir. Hangi yöntem ve tekniğin kullanılacağının belirlenmesinde ayrıca eğitimcinin kişilik özellikleri, işlenen konunun özellikleri, katılımcı grubun sayısı ve nitelikleri, eğitim ortamının özellikleri ve zaman dikkate alınmalıdır. İçerik olabildiğince öz biçimde aktarılmalıdır. Birden fazla duyu organını öğretim sürecine dâhil edebilmek için görsel materyallerden destek alınmalıdır. Katılımcıların verdikleri tepkiler dikkate alınarak gerekirse ek açıklama ve örneklemeler yapılmalıdır. Öğrenilenlerin işlevselleştirilebilmesi için yeni içeriğin aktarılmasının hemen ardından etkinlikler yapılmalıdır. Eğitimci kendisi özgün etkinlikler planlayabileceği gibi Gençlik El Kitabı’nda yer alan etkinliklerden de yararlanabilir. Bu etkinlikler hem 37 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U öğrenilen bilgilerin kullanılmasını ve uygulamaya aktarılmasını sağlamak hem tekrar etmeye yardımcı olmak hem de katılımcıların yeni bilgiler keşfedebilmelerine yardımcı olacak şekilde ve onları düşünmeye teşvik etmek üzere hazırlanmışlardır. Özetleme Öğrenmenin kalıcılığını sağlayan başlıca yöntem tekrardır. Eğitim faaliyetlerinde edinilen bilgilerin büyük bölümü kısa bir süre içinde unutulmaktadır. Bu nedenle sunumun sonunda işlenen konunun en kolay hatırlanabilecek ana hatları tekrar edilmelidir. Bunun yanı sıra katılımcılarda öğrenmeye ilişkin bir tatmin duygusunun oluşabilmesi için bir sonlandırma işleminin gerçekleştirilmesi gerekir. Sonlandırma, katılımcılara bu eğitim tecrübesi ile nereden nereye gelindiğini, ana hatlarıyla hangi adımların takip edildiğini özetlemeli, sunumun başında zikredilen amacın gerçekleştiği ile ilgili bir farkındalık oluşturmalıdır. Değerlendirme Eğitimcinin temel görevlerinden biri de katılımcılara ulaştırdığı mesajların doğru algılanıp algılanmadığını kontrol etmektir. Üniversite çağındaki genç bireyler birbirlerinden oldukça farklı geçmiş bilgi ve deneyimlere sahiptirler. Buna bağlı olarak da zihinlerinde her bir kavramın ilişkili olduğu başka kavram ve çağrışımlar mevcuttur. Bu nedenlerle eğitimcinin aktardığı bilgiler katılımcılar tarafından farklı şekillerde algılanabilir. Eğitimci mümkün olduğunca bu etkileri en aza indirecek şekilde ele aldığı konunun benzer konulardan nasıl ayrıştığını vurgulamalıdır. Özellikle konunun benzerlerinden ayrıştırılmasında ve nüansların ortaya çıkarılmasında faydalı olacak çeşitli sorular sormak 38 E Ğ İ T İ M C İ O L M A K . . . yararlı olacaktır. Bu sorulardan alınan cevaplara göre eğitimci yanlış veya eksik anlaşıldığını düşündüğü hususlarda düzeltici kısa geribildirimlerde bulunabilecektir. Seminer sunumlarında örgün eğitimden farklı olarak daha esnek ölçme ve değerlendirme yöntemleri kullanılmalıdır. Klasik ölçmede temel amaç katılımcıların belirlenen kazanımlara ne düzeyde ulaştığını tespit ederek katılımcıların değerlendirilmesidir. Seminer vb. eğitimlerde kullanılan ölçmelerin amacı ise daha ziyade katılımcıların ne ölçüde ilerlediğini göstererek katılımcıları motive etmektir. Bunun için de yazılı ölçme-değerlendirme araçlarından ziyade eğitimin sonunda yapılan değerlendirme toplantıları çok daha işlevseldir. Bu toplantılarda katılımcılar daha rahat biçimde kendilerini ifade edebilirler. İlgili Öğrencilere Ek Okuma/İzleme Önerileri Sunumda verilen bilgilerden daha fazlasını öğrenme konusunda şevkli, okuma ve araştırma merakı olan öğrenciler için eğitimci konu ile ilgili farklı kitap, kaset, CD vb. malzemeler önermelidir. Bu konuda Gençlik El Kitabı eğitimciler için önemli bir imkândır. 39 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Muhatap Kitleyi Tanımak... Zorunlu eğitim çağını tamamlamış olan bireylere örgün eğitim sisteminin dışında sunulan eğitimler genel bir tanımlamayla “yetişkin eğitimi” olarak adlandırılmaktadır. Bu bağlamda bir üniversite öğrencisinin okul dışında katıldığı eğitimler yetişkin eğitimi olarak kabul edilebilir. Nitekim ülkemizde birçok açıdan önemli bir dönüm noktası olması nedeniyle yetişkinliğin başlangıcı olarak kabul edilen 18 yaş, aynı zamanda üniversite çağının da başlangıcıdır. Bu yönüyle düşündüğümüzde proje kapsamında muhatap olduğumuz katılımcı kitlesi yetişkinlik evresinin başlangıcında gençlerden oluşmaktadır. Muhatap kitlenin yaş grubu dikkate alındığında şu pratik önerilerin eğitimci tarafından değerlendirilmesi faydalı olacaktır: •• Hazırlıklarınızı yaparken ve amaçlarınızı belirlerken üniversite çağı gençlerinin genel gereksinim ve ilgilerini merkeze alınız. •• Gençler için bir “rehber” olduğunuzu düşününüz, öğretmek üzere sunum yapmakla rehber olarak sunum yapmak arasındaki farkı kaçırmayınız. •• Eğitim içeriğini muhataplarınızın karşılaştıkları problemleri çözmelerine yardımcı olacak nitelikte tasarlayınız. •• Muhataplarınızın eğitime fiziksel ve duygusal katılımlarını arttırmak için eğitim içeriğinin onların yaşamına muhtemel katkılarını vurgulayınız. •• Öğrencilerin bilgi ve deneyimlerini kullanabilecekleri etkinlikler planlayınız. •• Öğrenilen yeni bilginin uygulanabileceği (transfer edilebileceği) planlamalar yapınız. 40 E Ğ İ T İ M C İ O L M A K . . . •• İş birliğine dayalı, problem çözmeye yönelik etkinlikler tasarlayınız. •• Muhatabınızı tanıyınız. Gerekirse bir tanışma etkinliği ile sunuma başlayınız. •• Sunumunuzun amacını muhataplarınıza mutlaka açıklayınız. •• Muhataplarınıza konu hakkında ne bildiklerini ve ne bilmek istediklerini sorunuz. •• Muhataplarınızın deneyimlerini kendi yararları için kullanmalarını sağlayınız. •• Gençler (ve insanların çok büyük kısmı) fikirlerine değer verilmesinden hoşlanırlar. Öğrenme ortamında iş birliği içinde olunuz. •• Sürekli çözüm üretip fikir vermekten kaçınınız. Böyle bir üslûp öğrencinin kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima eder, değişik çözümler getirip seçenekleri denemesine engel olur. Bunun yerine sorunlara kendi çözümlerini bulmalarını teşvik ediniz. •• Abartılı övgülerden kaçınınız. Bu, istenilen davranışı yaptırabilmek için, içtenlikten yoksun bir manevra olarak algılanabilir. •• Konuşurken göz temasını kesmeyiniz. •• Planınızı olabildiğince seçenekli hâle getiriniz, gerektiğinde sunum esnasında değişikler yapınız. •• Sunumun sonunda süreç hakkında geri bildirim alınız. 41 III M Su Ü L r Ö e B m u n n u dalet ın ve i m uz ma A : Kad e S ılav Yaşa İnsan K ştan İki tılı ndan a r Ya kacı Ba k e Erk İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Slayt 1 Yaratılıştan Yaşama Adalet Bakacından İki İnsan: Kadın ve Erkek Bu sunum, KADEM’in farklı hedef kitlelere yönelik düzenleyeceği seminerlerde farklı kişiler tarafından sunulmak üzere hazırlanmıştır. Bu şablon sunu, ilk program göz önünde bulundurularak yapılandırılmıştır. Dolayısıyla hem bu slayta hem de sununun geneline dair bazı notları kaydetmekte yarar vardır: •• İlk slaytta sunumun başlığı sabit olarak kalacaktır. Ancak sunan kişinin unvanı ve adı ile e-posta bilgisi, sunumun yapıldığı yer ve tarih bilgisi, konuşmacı notları kısmındaki konuşmacı biyografisi sunum öncesinde program göz önünde bulundurularak güncellenmelidir. •• Slaytların ekran için hazırlanan versiyonu konunun ana hattını/önemli unsurlarını kapsamaktadır. Ayrıntılardan ve dikkat dağıtıcı görsel, efekt vb. kullanımından özellikle kaçınılmıştır. •• Konuya dair konuşmacının ana hattı açımlarken ihtiyaç duyacağı daha ayrıntılı içerikler, slaytların konuşmacı notları kısmında verilmiştir. •• Sununun ardından dinleyicilere dağıtılacak İki İnsan – Gençlik El Kitabı sunumun mesajlarının kalıcı ve ayrıntılı olarak iletilmesine yardımcı olacaktır, bu sebeple ihmal edilmemelidir. Konuşmacı Notu Yaratılıştan Yaşama Adalet Bakacından İki İnsan: Kadın ve Erkek Doç. Dr. E. Sare Aydın Yılmaz info@kadem.org.tr KADEM Formatör Eğitimi İstanbul, 29 Şubat 2016 Slayt 1 44 Doç. Dr. E. Sare Aydın Yılmaz saydin@ticaret.edu.tr Zonguldak doğumlu Dr. Aydın Yılmaz, KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği) Başkanıdır. İstanbul Ticaret Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi S E M İ N E R S U N U M K I L A V U Z U ve Uluslararası İlişkiler Lisans Programında öğretim üyesidir. Almanca ve İngilizce bilen Dr. Aydın Yılmaz, evli ve bir çocuk annesidir. (NOT: Bu kısımda seminer sunucusunun ismi ve bilgileri yer alacaktır. Sayın Başkan Doç. Dr. E. Sare Aydın Yılmaz’ın ismi ve bilgileri sunuda örnek olarak verilmiştir.) Slayt 2 Duyumdan Algıya... Konuşmacı uyarıcıların duyu organlarımız üzerinde bıraktığı etkiyi (duyum) ve duyumların beyin tarafından örgütlenip yorumlanarak anlama kavuşturulmasını (algı) tanımlamalıdır. Bu slaytla uyaranların duyumsanmasından algılamaya bir süreç içinde algının nasıl bir mekanizmayla oluştuğunun verilmesi hedeflenmektedir. bk. İki İnsan Gençlik El Kitabı, s. 28-46 Konuşmacı Notu Uyarıcıların duyu organlarımız üzerinde bıraktığı etki duyumdur. Duyumların beyin tarafından örgütlenip yorumlanarak anlama kavuşturulması ise algıdır. Yani uyaranları duyumsarsak algımızı oluştururuz. DUYUMDAN ALGIYA…. hLJĂƌĂŶůĂƌ Algılanır ALGI Duyumların beyin tarafından örgütlenip yorumlanarak anlama kavuşturulması Duyumsanır DUYUM Uyarıcıların duyu organlarımız üzerinde bıraktığı etki Slayt 2 45 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Slayt 3 Var Oluş ve Evren Bu slaytta var oluş, varlık, insanın bu dünyadaki konumu, insanın ve evrenin yaratılış amacı vb. konulara dikkat çekilmekte; dinleyiciler zihinsel olarak kendilerini ve evreni ontolojik bir konumlamaya, yerli yerine oturtmaya davet edilmektedir. Konuşmacı, konuşmacı notlarındaki soruları katılımcılara yöneltmeli, en sonunda “Bu ve benzeri sorulara vereceğiniz cevaplar bu evrende duracağınız yeri seçmenizde en temel başlangıç noktanız olacaktır. Farkında mısınız?” mealinde güçlü bir vurguyla bir sonraki slayta geçmelidir. bk. İki İnsan Gençlik El Kitabı, s. 28-46 VAR OLUŞ ve EVREN Slayt 3 •• •• •• •• 46 Konuşmacı Notu •• Evren hakkındaki genel kanınız nedir? •• Nasıl başladı, nasıl bitecek? •• Her şey bir düzen içinde mi, yoksa başı sonu belli olmayan bir kargaşa mı şu tüm yaşadıklarımız? •• Doğada gözlemlediğimiz sebep sonuç ilişkisi anlamsız tesadüflerin çatışmasından mı ibaret, yoksa görünen ve görünmeyen yönleriyle tüm varlık âlemi, bizim ancak küçük bir parçasını yorumlayabildiğimiz mükemmel bir sistemin kurallarıyla mı işliyor? Bu evreni var eden biri varsa bundan amacı nedir? Buraya niçin geldik? Nereye gidiyoruz? Dünyaya gelirken ne kendimizin ne de ana babalarımızın seçimi olmayan yaratılış özelliklerimizin yaşamakta olduğumuz hayatta rolü nedir? S E M İ N E R S U N U M K I L A V U Z U •• Sorumluluklarımız nerede başlıyor, nerede bitiyor? Bu ve benzeri sorulara vereceğiniz cevaplar bu evrende duracağınız yeri seçmenizde en temel başlangıç noktanız olacaktır. Farkında mısınız? Slayt 4 Birlik, Bütünlük, Ahenk... Evrendeki hiçbir varlığın diğeriyle aynı yaratılmamış olduğu (biriciklik) hâlde tüm farklılıkların bir ahenk içinde birleşmesi (bütünlük, vahdet) vurgusu bu slaytın amacıdır. bk. İki İnsan Gençlik El Kitabı, s. 28-46 Konuşmacı Notu BİRLİK, BÜTÜNLÜK, AHENK… Evren üzerine bilgilerimiz arttıkça kesinleşen bir şey varsa o da müthiş bir düzen içinde yaşadığımız gerçeğidir. En küçük Evrende müthiş bir düzen içinde yaşıyoruz. parçasından en büyük bütününe kadar Hiçbir parça, diğeriyle aynı değil; başka, farklı, benzemez, ayrı… tüm varlıklar öyle bir sistem içinde var Ama birlik ve ahenk içinde… edilmiş ki âdeta her şey bir şey için ve bir şey de her şey için. Bu evrenin tamamına Büyük bir uyum, uzlaşma ve armoni içinde… hâkim olan uyum, uzlaşma ve armoniye Slayt 4 ahenk diyoruz. Her bir varlığın kendine ait olan yerde, ne için yaratılmışsa o doğrultuda, haddini aşmadan, görevinden şaşmadan varlığını sürdürmesiyle oluşan ahenk... Evrenin hiçbir varlığı diğeriyle aynı yaratılmamış. Ne bir çakıl taşı diğeriyle aynı, ne bir karınca, ne de bir insan... Sayısız türlerin sayısız bireyleri sadece “bir tek nüsha” olarak var edilmişler. Başkalıklarına, farklılıklarına, benzemezliklerine, ayrılıklarına, ayrımlılıklarına rağmen ve başka, ayrı, değişik, farklı, özge oldukları hâlde bir bütün içindeki var oluşlarıyla bir ahenk var 47 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U ediyorlar. Kâinat bu farklılıkların bir ahenk içinde birleşmesinden oluşmuş sanki. Varlığın bütünlüğü diyebileceğimiz bu vahdeti doğru düzgün ve yerli yerince anlayamadığımızda onun herhangi bir tekini de olması gerektiği gibi anlayamayacağız. Bu nedenledir ki ister bir gezegen, ister bir kum tanesi olsun, evrenin herhangi bir unsurunu anlamaya çalışırken onu bağlı bulunduğu büyük sistemden ayırıp tek başına incelemek yanıltıcıdır. Slayt 5 Hangisi? Bu slaytta, “Hangisi?” başlığıyla ekrana yansıyan sorular “Kadın mı, erkek mi?” sorusuyla tamamlanmaktadır. Konuşmacı her bir soru üzerine durmalı, yerine göre hangisinin önemli olduğu katılımcılarla birlikte değerlendirilmelidir. Böylelikle bir önceki slaytta ahenke yapılan vurgu, burada parça-bütün ilişkisinin ahengine yapılan göndermeyle birlikte kadın ve erkek ayrılığına (cinsiyet) ve aynılığına (cins) dikkat çekerek tamamlanmaktadır. bk. İki İnsan Gençlik El Kitabı, s. 28-46 etkinlik İki İnsan Gençlik El Kitabı (Sizce Hangisi?), s. 31 HANGİSİ? Göz mü, beyindeki görme merkezi mi? Kâğıt mı, mürekkep mi? Toprak mı, su mu? 48 Varlıklar arasında birinin diğerine göre daha önemli olduğunu söylememiz mümkün mü? Tüm varlık cinslerinde cinsiyetler yan yana dizilmiş eşitliklerin sıradanlığıyla değil, iç içe geçmiş farklılıkların tamamlayı Kadın mı, erkek mi? cılığıyla yaratılmışlardır. Dolayısıyla “Kadın mı daha önemlidir, erkek mi?” gibi bir soru, kadını ve erkeği ayrı bir cins olarak gören bir algılamanın ve Fren mi, gaz mı? Slayt 5 Konuşmacı Notu S E M İ N E R S U N U M K I L A V U Z U bakış açısının sorusudur. İki ayrı cinsiyet olmalarına rağmen aynı cins (insan) olan kadın ve erkek, bir bütünün farklılıklara dayanan tamamlayıcı parçalarıdır. “Kadın mı daha önemlidir, erkek mi?” sorusu bütünü dikkate almayan bir bakış açısının ürünüdür. Eksik ve kusurlu bir sorudur. Bireyi tanımak isteyen, onu farklılıklarıyla anlamak ve takdir etmek yoluna çıkmalıdır. Slayt 6 Temeller Konuşmacı konuşmasının bu bölümünde emanet, ehliyet, imar, adalet, hakkaniyet, ifsat, zulüm/zalim anahtar kelimeleri üzerinden bir cins olarak insanın dünyadaki varlığına dikkat çekecektir. Bu çerçevedeki sunumunun içeriğine dair bir örnek, slaytın konuşmacı notları kısmında verilmiştir. Bu sunuşuyla konuşmacı, insan teki ile kendisi dışında kalan diğer tüm varlıklar arasındaki münasebetin temellerini ve bu temelleri tahrip eden kabulleri ve eylemleri tespit edilmiş olacaktır. Takip eden slaytta da insan cinsinin erkek ve kadın cinsiyetleri arasındaki temellerine geçiş yapılacaktır. bk. İki İnsan Gençlik El Kitabı, s. 28-46 etkinlik İki İnsan Gençlik El Kitabı (Anahtar Kelimeler), s. 36 Konuşmacı Notu Allah gökleri, yeri ve bu ikisinin içerdiği bütün mahlukatı eşsiz bir düzen içinde var etti. Bu düzen içinde her bir varlığa bir yer ve değer verdi. İnsana bu değerler silsilesi içinde hak ve yükümlülüklere muhatap olma yeterliliği (ehliyet) verilmiştir. Bütün yaratılmışlar içinde aklî melekelere ve iradeye sahip olması itiba- TEMELLER hakkaniyet adalet ehliyet imar emanet Slayt 6 49 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U rıyla bu düzeni geliştirerek sürdürme (imar) yahut bozma (ifsat) potansiyeli olan tek varlık insandır. İnsanın bu düzene uymaya çağrılması demek olan vahiy çağlar boyunca aynı ortak çağrıyı yenilemiştir: Evren, bütün içindekilerle birlikte sana emanettir ve her bir varlığın orada hak ettiği bir yer vardır. İşte bu hakkın korunmasına adalet denir ki mülkün, yani varlığın temelidir. Adalet bozulduğunda, yani şeyler hak ettikleri yerden alınıp başka yerlere konduğunda varlık temelinden sarsılır. Adaletin ölçüsü yahut dayanağı hakkaniyettir. İnsanın hayatın tüm cephelerine -kadına, erkeğe; aileye, topluma; çocuğuna, anasına; paraya, makama vb.- bakışı her şeye hak ettiği yeri verecek şekilde olmaz da başka ölçüleri esas alırsa kendi varlık mülkünü de sarsmış olur. Nitekim bir hak konusunda hüküm verilirken hakkın kendi lehine hükmedilmesi hâlinde bundan memnun olan, aleyhine hükmedilmesi durumunda ise bu hükmü tanımayan insanlar zalimdirler. Kişisel hayatlarımızda acı tecrübeler yaşamış olabiliriz. Kendimize acımanın dozunu kaçırıp hayata bakışımızı bulandırarak adalet ve hakkaniyetin dışına çıktığımızda yaşantımızı evrensel ilkeler üzerine değil, bencil duygular üzerine inşa etmiş oluruz. İşte vahiy bizi tam bu noktada ikaz eder: “Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (5 / Maide, 8). İnsanın temelleri arasında zulüm ve ifsat bulunmaz. Diğerlerinin bozulmasıyla zulüm ve ifsat ortaya çıkar. Şimdi hep beraber düşünelim: Hakkaniyet ortadan kalkarsa ne olur? Ya adalet, ehliyet, emanet, imar? 50 S E M İ N E R S U N U M K I L A V U Z U Slayt 7 Kadın ve Erkek Arasında Bir önceki slaytta oluşturulan genel çerçeve burada kadın-erkek ilişkisine özelleştirilecektir. Kadın ile erkeğin, huzur ve mutluluk içinde yaşayabilmesinin adalet ve denge prensiplerine, hukukun bu asgari prensiplerinin sevgi, merhamet ve saygı prensiplerine oturmasının gerekliliği vurgulanacaktır. Tüm bunların ise kültürle taşınan bagajların tehdidi altında olduğu vurgulanacaktır. bk. İki İnsan Gençlik El Kitabı, s. 28-46 Konuşmacı Notu «Bundan dolayı sen çağrıya devam et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heva ve heveslerine uyma. Ve şöyle de: KADIN ve ERKEK ARASINDA Kadın ve erkek cinsiyetlerinin hak ve sorumlulukları keyfî arzulara bırakılmadan, adalet ve denge prensipleri gözetilerek belirlendiğinde çatışmalar azalır. ‘Ben, Allah’ın bütün vahyettiklerine inanAncak hukukun asgari şartları aşılmalı; ilişkilerimizin ahlakı sevgi, merhamet ve saygı dım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle erdemlerinin himayesinde düzenlenmeli. emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, Ve tüm bunların kültürle içli dışlı, sürekli etkileşim içinde olduğu unutulmamalı, kültürel etkilere karşı eleştirel bir mesafe sizin de Rabbinizdir. Bizim yaptıklarımıkonmalıdır. zın hesabı bize çıkacaktır, sizin yaptıklaSlayt 7 rınızınki de size. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah, hepimizi bir araya toplayacaktır çünkü varış O’nadır.” (42 / Şûrâ, 15) Kadın ve erkek doğasının farklılıklarına dair ulaşılan bilimsel bulguların sosyal projeler uğruna görmezden gelindiği günümüzde insanoğlunun adaletli olma konusunda ilahî rehberliğe ne kadar da ihtiyacı var! Adalet ancak kendimizin ve başkalarının istek ve telkinlerinin etkisinde kalmadan yalnızca hakkaniyete tabi olmakla gerçekleşebilir. Kadın ve erkek olarak iki cinsiyetin hak ve sorumlulukları da keyfî arzulara bırakılmadan, kültürel etkilenmelere karşı uyanık kalarak, adalet ve denge prensipleri gözetilerek belirlendiğinde çatışmalar azalır. Hu- 51 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U zur ve mutluluğa kavuşmak için bundan da ötesi gerekir. O da ilişkilerin hukukun asgari şartları çerçevesinde değil, ahlakın sevgi ve merhamet gibi üstün erdemlerinin himayesinde düzenlenmesidir. Adil davranmanın da ötesinde birbirimize sevgi ve merhametle bakabilmek için yaratılıştaki farklılıkları saygıyla karşılamaktan başka bir yol yoktur. Farklılıklara saygı o farklılıkları yaratana saygının tezahürüdür. Slayt 8 Kelimeler, Kavramlar ve Sınırlar Kültürün zaman içinde oluşan bir birikim olduğu, bu birikimin kültürel aktarımla atalardan torunlara geçtiği, insanın toplumsal çevresiyle bütünleştiği (toplumsallaşma) dinleyicilere hatırlatıldıktan sonra hukuk, ahlak, din, örf ve âdet terimlerinin kapsadığı çerçevenin netleşmesine çalışılmalıdır. Konuşmacı dinleyicilerin bu terimlerin kuşatıp teklif ettiği kabullerin ve eylemlerin sorgulanması gerekliliğine işaret etmelidir. Konuşmacı bu bölüm içeriğini oluştururken slaytın konuşmacı notları kısmından yararlanabilir. bk. İki İnsan Gençlik El Kitabı, s. 48-68 etkinlik İki İnsan Gençlik El Kitabı (Kelimelere Sınır Çekmek), s. 49 KELİMELER, KAVRAMLAR ve SINIRLAR Slayt 8 52 Konuşmacı Notu Kültür insan topluluklarınca oluşturulan maddi, manevi her türlü edinimin zaman gelenek âdet içinde gelenekselleşmesi sonucu ortaya çıkan birikimdir. Bu birikimde bir topludin ahlak örf luğun yaşamını sürdürmesi için gerekli hukuk uyum ve dayanışmayı sağlayan yapı ve kültür anane kurumlar, yaşamı anlamlandırırken başvurulacak değerler, kurallar ve inançlar sistemi vardır. Kişi doğduğu andan başlayarak, içine doğduğu S E M İ N E R S U N U M K I L A V U Z U kültürün kurumlarının beklediği biçimde, o kültürel ortamın değer, anlam, istek ve kurallarına uyacak şekilde değişir; kültürlenim süreci yaşar, kültürel aktarıma muhatap olur. Toplumsal çevrenin kültürel mirasını benimseyerek, onlara göre davranarak toplumsal işlevlerini yerine getirmeyi ve topluma uyum sağlamayı öğrenir, toplumsallaşır. Ancak insan doğumla birlikte katıldığı bu süreçte pasif kalmayan, karar ve eylemleriyle içine doğup katıldığı bu yapıyı değiştirebilen de bir varlıktır. Üretilmiş kültür çerçevesinde kendisi değişip dönüşürken aynı zamanda kendisi de ürettiği kültürle hemcinslerini etkiler, değiştirir, dönüştürür. Bu çok yönlü ve çok boyutlu ilişkiler yumağı bireyden bireye, toplumdan topluma, kuşaktan kuşağa üzerine yenileri eklenerek süregider. İnsan, tabiatı gereği diğer insanlarla bir arada yaşarken çeşitli kurallara uyar. Bu kurallar hukuk, ahlak ve din çerçevelerine yerleşmiştir. Hukuk insanların bir devletin uyruğu olmakla uymayı kabul ettikleri yasalar çerçevesini ifade eder. Ahlak yasalarda da karşılıkları olan, ancak insanın içinde daha köklü bir yere sahip; iyi, doğru ve güzel kabul ettiklerinden oluşan bir çerçevedir. Din ise hem hukuku hem de ahlakı kuşatan daha geniş ve aşkın (müteal) bir çerçevedir. Örf ve âdetler, bu üçlü (hukuk, ahlak, din) çerçevede birtakım arka planları bulunan, farklı toplumlarda benzerleri olmakla beraber daha çok belirli bir toplumda geçerli, yazılı olmayan kurallar olup toplumsal beklentilerin ifadesidir. Örf, âdet, gelenek, görenek vb. toplumsal beklentilerin kimisi gerçekten insanların yararına, kimisi ise zararınadır. Birey her eyleminde olduğu gibi bu toplumsal alışkanlıkları ve beklentileri de sorgulamalı, adaletin ve vicdanın mihengine vurmalıdır. Zira ancak böylelikle yanlış, kötü veya çirkin olduğu hâlde kuşaklar boyunca sorgulanmadığından devam edegelen uygulamalardan ve toplumsal beklentilerden kurtulmak mümkün olur. 53 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Slayt 9 Toplumsal Cinsiyet “Cinsiyetlere özgü rol ve konumların biyolojik kökenli olmanın yanı sıra kişilerin içinde yaşadıkları toplumsal ve kültürel ortamın da ürünü” olduğu girişiyle dinleyicilerle birlikte 12 no.lu (önceki) slaytta işaret edilen sorgulamaya girişilebilir. Toplumsallaşma sürecinde cinsiyete özgü uygun, yakışan, meşru vb. görülen tutum ve davranışların kişiye “öğretildiği”, kişinin kendini ve karşı cinsi “algılama çerçevesinin çizildiği”, toplumsal hayata ne oranda katılacağı ve ne şekilde temsil edileceğinin kendisine “söylendiği” dinleyicilerle etkileşimli olarak paylaşılmalıdır. Paylaşımlarla toplumsal cinsiyet kavramsallaştırmasının kültürel inşaları belirlenmeye/saptanmaya çalışılmalıdır. Slayt çerçevesinde yürütülen tartışma farklılıkları gören ve bunun üzerinden politika geliştiren, eşitliği sağlarken adaleti göz ardı etmeyen bir sisteme ihtiyaç olduğuna bağlanmalıdır. bk. İki İnsan Gençlik El Kitabı, s. 48-68 etkinlik İki İnsan Gençlik El Kitabı (Klişeler ve Genellemeler), s. 38 TOPLUMSAL CİNSİYET Konuşmacı Notu Cinsiyetlere özgü rol ve konumlar biyolojik kökenli olmanın yanı sıra kişilerin Toplumsal olarak uygun, yakışan, meşru vb. görülen tutum içinde yaşadıkları toplumsal ve kültürel ve davranışlar bireye öğretilir, kendini ve karşı cinsi algılama çerçevesi çizilir, toplumsal hayata ne oranda katılacağı ve ortamın da ürünüdür. Bu rol ve konumne şekilde temsil edileceği kendisine "söylenir". lara ilişkin kültürel kodlar, toplumsalToplumsal cinsiyet kavramsallaştırması kadınlarla laşma süreciyle bireylere, kültürel etkileerkekler arasındaki toplumsal ilişkileri düzenlemek üzere üretilmiş bu kültürel inşalara işaret eder. şimle de toplumlara aktarılır. Toplumsal cinsiyet olgusunun izleri geçmişe doğru Slayt 9 sürülecek olursa oldukça uzun ve girift bir zincirle karşılaşmak mukadderdir. Nitekim biyolojik cinsiyetten farklı olarak erkeklerin ve kadınların toplumsal cinsiyet kimliklerine sahip oldukları, 54 S E M İ N E R S U N U M K I L A V U Z U biyolojik kimliklerin tarihsel ve kültürel etkilerle psikososyal bir değişim ve dönüşüm geçirdiği savı, kadın hareketlerinin belki de en temel iddiasıdır. Buna göre her toplum, bir kız veya oğlan çocuğunu, zamanla farklı nitelikleri, davranış modelleri, rolleri, sorumlulukları, hakları ve beklentileri olan bir kadına veya erkeğe dönüştürür. Toplumsal olarak uygun, yakışan, meşru vb. görülen tutum ve davranışlar bireye öğretilir, kendini ve karşı cinsi algılama çerçevesi çizilir, toplumsal hayata ne oranda katılacağı ve ne şekilde temsil edileceği kendisine söylenir. Bu bağlamda toplumsal cinsiyet kavramsallaştırması kadınlarla erkekler arasındaki toplumsal ilişkileri düzenlemek üzere üretilmiş kültürel inşalara işaret etmenin bir aracıdır. İnsan davranışlarını anlama ve açıklama çabası biyolojik etkileri, sosyal ilişkiler ağıyla beraber düşünmeyi zorunlu kılar. Zira cinsiyetin değişmezliğinin aksine toplumsal cinsiyetin getirdiği roller dinamiktir; zamana, kültürel örgüye, politik iklime vb. göre değişebilir. Yani toplumsal cinsiyete dair algılar değişime, gelişime, eğitime, yönetime ve yeniden yapılandırmaya açıktır. Toplumsal cinsiyet olarak erkeklik ve kadınlık birbirlerini üreten kavramsallaştırmalardır. Karşılıklı etkileşim süreci içerisinde her iki cinsiyet de birbirlerinin oluşumunu ve dönüşümünü sağlamaktadır. Toplumsal cinsiyetten bahsederken farklılıkları gören ve bunun üzerinden politika geliştiren, eşitliği sağlarken adaleti göz ardı etmeyen bir sisteme ihtiyaç vardır. 55 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Slayt 10 Adalet Hakkında... İslam’ın ahlaki ve hukuki sabitelerinden biri olan adalet, bir bakıma, ahlaki erdemlerden biri değil, erdemlerin bütünüdür. Bu sebeple de doğrudan tevhit ile ilişkili görülmüştür. Sunumun bu bölümünde adaletin önemiyle mütenasip olarak tanımlanmasına, olabildiğince tüm boyutlarının ele alınmasına çalışılmalıdır. Slayt bu çerçevede özellikle adaletin kavramsal olarak kuşatılmasına yönelik kurgulanmıştır. bk. İki İnsan Gençlik El Kitabı, s. 48-68 etkinlik İki İnsan Gençlik El Kitabı (Adil Bir Âdem Evladı), s.68 ADALET HAKKINDA… Konuşmacı Notu Adalet, İslam’ın ahlaki ve hukuki sabiteherkesin ve her şeyin yerli yerinde olması lerinden biridir. Hatta Kur’an’da “kâinat her şeyi layık olduğu yere koymak nizamı” olarak sunulması ve “hakkın denge kendisiyle rota ayarlanan bir deniz feneri dosdoğru hâkim kılınması” anlamı taşıması sebeinsan ilişkilerinde karşılıklı saygı ve merhametin gözetilmesi biyle adalet, doğrudan tevhit ile ilişkili istikamet üzere, kaymadan, sapmadan dürüst bir ilkedir. Sosyal hayat açısından basorumluluk paylaşımında insaflı ve ölçülü bir yolun izlenmesi işleri ehline vermek kıldığında ise adalet “insan ilişkilerinde karşılıklı saygı ve merhametin gözetilmeSlayt 10 si, hak dağılımı ve sorumluluk paylaşımında insaflı ve ölçülü bir yolun izlenmesi” şeklindeki tanımıyla güçlü bir anlam zeminine sahiptir. Bu zeminde kadın-erkek ilişkilerine dair betimlemeler, kurallar ve ilkeler bulmak şaşırtıcı olmasa gerektir. Zira insan ilişkilerinin en özel ve kritik yapılarından birisi kadın ile erkek arasındaki ilişkidir. Allah hem dünya hayatında hem de ahirette insanlar arasında adaletle hükmeder. Kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemez. Kâinatı bir denge ve ölçü içerisinde yaratmış, bu adalet ekseninin korunmasını murat ederek elçiler ve kitaplar 56 S E M İ N E R S U N U M K I L A V U Z U göndermiştir. Son elçisine “Eğer hüküm verirsen aralarında adaletle hükmet.” (5 / Maide, 42) diye seslenmiş, ayrıca adalet beklentisinin bütün insanlar için geçerli olduğunu ifade buyurmuştur: “De ki Rabbim adaleti emretti.” (7 / A’raf, 29). İnsanı herhangi bir olumsuz durumda bile adaletten sapmamaya davet etmiş, adaleti sorumluluk bilinciyle birlikte anmıştır: “Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, takvaya daha yakındır.” (5 / Maide, 8). Yüce Rabbimiz hem “el-Adl” hem de “elMuksit” isimlerinin işaret ettiği üzere “adalet sahibi” ve “ölçülü hükmeden”dir. Kendisi adalet sahibi olduğu gibi adil davrananları sever, zulme ve zalimlere ise asla rıza göstermez. “Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.” (21 / Enbiya 47) Hicretten önce Medine’den Mekke’ye gelerek Allah Resûlü’ne biat eden sahabilerden biri olan Ubade ibn es-Samit, “nerede olurlarsa olsunlar adaleti dile getirmeleri ve bu konuda hiç kimsenin kınamasından korkmamaları” üzerine Peygamberimize bağlılık yemini ettiklerini söyler. İmtiyaza geçit vermeyen, kuşatıcı ve evrensel karakteriyle adalet, Allah’tan kula, imandan amele, ahlaktan hukuka, kâinattan kıyamete, bireyden topluma bütün varlık dünyasını ilgilendirmektedir. Bir bakıma adalet, ahlaki erdemlerden biri değil, erdemlerin bütünüdür. Aynı şekilde adaletin zıddı olan zulüm de bir erdemsizlik değil, erdemsizliklerin bütünü olarak tavsif edilebilir. Bu zenginlik, kelimenin anlamlarına da yansımış, sözlükler adaleti tanımlarken birden fazla manaya yer vermiştir. Temeli vicdanlara atılmış yüksek bir değer olan adalet, herkesin ve her şeyin yerli yerinde, olması gereken yerde olması anlamına 57 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U gelir. Her şeyi layık olduğu yere koymaktır; ayakkabı ayağındır, külâh da başın. Adalet, kişilerin sahip oldukları hakların belirlenmesine ve belirlenen hakların sahiplerine teslim edilmesine yarayan ölçüttür. Kendisiyle rota ayarlanan bir deniz feneri gibi doğru ve dürüst yaşamanın temel ilkesidir. Tek başına “yasalara uymak”la gerçekleşemez; hikmet, iffet ve cesarete dayanan akıl ve vicdanın ortak çalışmasıyla adalete ulaşılır. Ölçü ve dengenin hayatı kuşatması, en küçüğünden en büyüğüne bütün hakların sahipleriyle kavuşması demek olan adalet, düşmanımıza dahi borcumuzdur. “Zulm ile abat olanın, ahiri berbat olur.”, “Mazlumun ahı yerde kalmaz.”, “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.”, “Elbette olur ev yıkanın hanesi viran.”, “Ağlatan gülmez.”, “Mazlumun ahı indirir şahı.” gibi sözlerle çağrılan, vicdanlara huzur veren bir erdemdir. Hem kendisiyle barışık hem de başkalarına hakiki bir yoldaş olmak, adil olmaktan geçer. Adil bir insan herkesin hakkını gözetir, hak sahibine de hak ettiğini verir. Haklıyı güçlü bilir, tüm gücüne rağmen haksıza karşı durur. Herkese layık olduğu muameleyi yapar. İşleri ehline verir. İnsanlar arasında hakemlik yaptığında adaleti gerçekleştirecek şekilde titizlikle hükmeder. Kendisi, ana babası yahut en yakınlarından birisi aleyhine de olsa şahitliğini dosdoğru yapar, gerçeği asla çarpıtmaz. Öfke veya düşmanlık duyduğu birisi karşısında güçlü konuma geçecek olsa adaletsizliğe sapmamak için her zamankinden daha dikkatli olur. Ölçüp biçerken teraziyi, tartıyı; düşünüp taşınırken aklını, izanını adil tutar, adaletten sapmaz. Ne iş yaparsa yapsın o işi nasıl yapmak gerekiyorsa tastamam o şekilde yapar. Adil insan aynı zamanda dengeli, dürüst, ölçülü, insaflı, ilkeli, güvenilir, istikamet üzere dosdoğru, ihlaslıdır. Adaletten sapmış bir insandan zulüm, hile, desise, tutarsızlık, taşkınlık, densizlik, sahtekârlık beklenebilir. 58 S E M İ N E R S U N U M K I L A V U Z U Adalet konusunda titizlik göstermek gerek ferdin gerekse toplumun huzuru için zorunludur. Çünkü bir toplumda işler yapılması gerektiği şekilde yapılmaz ve hak edenin hakkı verilmezse o toplumda dirlik ve düzenden bahsetmek mümkün olmaz. Slayt 11 Eşitlik ve Eşdeğerlilik Bu slaytta kadın ve erkek arasındaki eşitliğin özellikle altı önemli boyutuna, ilgili ayet ve hadislerin tanıklığıyla dikkat çekilmelidir. bk. İki İnsan Gençlik El Kitabı, s. 48-68 ve 70-81 etkinlik İki İnsan Gençlik El Kitabı (Kim İffetli ve Şerefli Olmakla Sorumludur?), s. 62 Konuşmacı Notu EŞİTLİK VE EŞDEĞERLİLİK Cinsiyet perspektifinden baktığımızda, kadın ve erkek arasında eşitlikten bahse Yaratılışta eşitlik dilebilecek ilk alanın yaratılış olduğunu Günah işleme potansiyelinde eşitlik Hatadan geri dönüşte ve pişmanlıkta eşitlik görürüz. Yaratılışın ilk aşamasında in Yapılan eylemlere karşılık olarak ödüllendirilmede sana atıfta bulunarak meleklerine “Ben veya cezalandırılmada eşitlik İslam, iman ve ihsan muhataplığında eşitlik yeryüzünde bir halife yaratacağım.” (2 Dokunulmazlıklar konusunda eşitlik / Bakara, 30) buyuran Allah Teala, hem bu ayette hem de insanları “yeryüzünün Slayt 11 halifeleri” kıldığına dair diğer ayetlerinde (6 / En’am, 165; 27 / Neml, 62; 35 / Fatır, 39) herhangi bir cinsiyetten bahsetmez. Bu, erkeğin ve kadının, Allah’ın muradına uygun bir biçimde dünya hayatını şekillendirme görevini paylaştığını, her ikisinin de “halife” sıfatıyla yaratılmış olmaktan dolayı bir öz değer taşıdığını gösterir. “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının.” (4 / Nisa, 1) ayetin- 59 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U den anlaşıldığı üzere, her iki cinsin de yaratılış malzemesi ve hamuru aynı olduğu gibi, bedenlerine üflenen ruh da aynıdır. Hayat iksiriyle canlanan ilk kadın ve erkeğin cennetteki ortak hayatları, yine ortak işledikleri bir hata sonucu dünya hayatına gönderilmeyle nihayet bulurken ilk günaha dair Kur’an’daki anlatımlarda da bir eşitlik ve işteşlik vurgusunun hâkim olduğu görülür. Hz. Âdem’i aldatanın Şeytan olduğunu ısrarla yineleyen Kur’an, iki eşin Şeytan’a birlikte kandıklarını ve hatayı birlikte işlediklerini, sonuçta da birlikte cezalandırıldıklarını anlatmaktadır. Dünyadaki ilk adımdan itibaren kadın ve erkeği birbirinin yanında konumlandıran, kadının ve erkeğin birbirlerine göre hangi konumda var edildiğini doğru anlamaya imkân hazırlayan bu anlatım, hatada da hatadan geri dönüşte ve pişmanlıkta da denkliği esas almaktadır. Yapılan eylemlere karşılık olarak ödüllendirilme veya cezalandırılma konusu, cinsiyet eşitliğinin Kur’an’da ifade edildiği bir diğer alandır. Nitekim kadın ve erkeğin aynı vahye muhatap olmaları, aynı davranışı sergilediklerinde aynı karşılığı almaları, mükâfatta da cezada da denk olmaları ancak cinsiyet adaleti ile açıklanabilir. Ümmü Seleme’nin “Ey Allah’ın Resûlü, Allah’ın, hicret hususunda kadınlarla ilgili hiçbir şey buyurduğunu duymadım!” demesinden sonra nazil olan “Rableri, onlara şu karşılığı verdi: ‘Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin de, ant olsun, günahlarını elbette örteceğim. Allah katından bir mükâfat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Mükâfatın en güzeli Allah katındadır.” (3 / Âl-i İmran, 195) ayeti konunun en çarpıcı örneklerindendir. Başka birçok ayette de erkek veya kadının amellerinin zerre kadar haksızlığa uğratılmayacak şekilde eşit olarak değerlendirileceği ve ödüllendirileceği ifade edilir. Düşünce tarihimiz insanın Allah’a yönelişinin üç farklı düzlemi- 60 S E M İ N E R S U N U M K I L A V U Z U ne dikkat çeker. Meşhur Cibril hadisinin referansıyla İslam (şehadet ve ibadet), iman (inanç) ve ihsan (ahlak) olarak sıralanan bu üç düzlemde Yüce Yaratıcı’nın kadın ve erkeği birlikte anması, benzersiz bir eşitlik alanına daha işaret etmektedir: “Şüphesiz Müslüman erkeklerle Müslüman kadınlar, mümin erkeklerle mümin kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah’a derinden saygı duyan erkeklerle, Allah’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (33 / Ahzab, 35 ) Toplumsal cinsiyet adaletinin alt başlıklarından biri şeklinde değerlendirdiğimiz eşitlik prensibi, “dokunulmazlıklar” konusuyla da yakın ilişki içindedir. İlahî vahyin temel gayelerinden birisi, insanın doğuştan sahip olduğu beş tabii hakkı korumaktır. Din, can, akıl, nesil ve mal dokunulmazlığı olarak sıralayabileceğimiz bu beş temel hak ve hürriyet konusunu eşitlik imgesi yönetir. Hz. Peygamber’in ifadesiyle “Her Müslüman’ın bir başka Müslüman’a kanı, malı ve ırzı (iffet ve haysiyeti) haramdır!” Sosyal hayatta karşımıza çıkan eşitsizliklerin ve hak ihlallerinin aksine, İslam’ın özünde kadının canı, bedeni ve toplumsal saygınlığı her türlü isnat, istismar ve şiddetten korunmuş; mülkiyet hakkı koşulsuz şekilde tanınmış, inanç dünyası dokunulmaz kabul edilmiş, evlatlarıyla arasındaki doğal ve medeni hukuk muhafaza edilmiştir. Allah katında bütün insanlar bir tarağın dişleri gibi eşittir. Allah Resûlü bu durumu şöyle izah eder: “Ey insanlar! Allah cahiliye gururunu ve atalarla övünme âdetini kaldırmıştır. İnsanlar iki gruptur: Birincisi iyi, takva sahibi ve Allah katında değerli olan kişi, diğeri ise günahkâr, isyankâr ve Allah katında değersiz kişidir. Bütün insanlar Âdem’in oğullarıdır. Ve Allah, Âdem’i 61 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U topraktan yaratmıştır.” Eşitliğin bozulması, birinin diğerlerinin önüne geçmesi, değer ve saygınlık elde etmesi, cinsiyet ve benzeri özelliklerle değil, Allah’tan sakınma duygusundaki derinlikle mümkündür: “Allah katında en değerli olanınız, en derin takva bilincine erişmiş olanınızdır.” (49 / Hucurat, 13) Slayt 12 Denge ve İtidal Bu slaytta adaletin önemli bir diğer boyutu olan denge ve itidal kavramlarının tanımlanmasına, anlam demetinin sunulmasına çalışılmalıdır. bk. İki İnsan Gençlik El Kitabı, s. 48-68 DENGE ve İTİDAL Konuşmacı Notu Adaletin anlam repertuvarında bir diğer grubu “dengeli ve ölçülü olmak, ifrat ve Dengeli ve ölçülü olmak, ifrat ve tefritten uzak kalmak, aşırı olmama durumu, ılımlılık, haddi aşmamak, itidal tefritten uzak kalmak, haddi aşmamak, üzere davranmak… itidal üzere davranmak” tanımlamaları oluşturur. Kur’an’ın “Ey insan! Seni yaratan, şekillendirip ölçülü kılan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine karşı seni ne aldattı?” (82 / İnfitar, 6-8) ve Slayt 12 “Tartıyı adaletle tutun, terazide eksiklik yapmayın!” (55 / Rahman, 9) ayetleri, kelimenin bu anlamına ev sahipliği yapar. Mutedil olmak, hak ve sorumlulukların dengeli ve ölçülü dağıtımına ve dengedeki terazi yahut devenin iki tarafındaki dengelenmiş heybe misali bir tarafa yüklenmeyen sağlıklı bir ilişkiye işaret etmektedir. Bu anlayışta taraflardan biri diğerinin varlığıyla doğru orantılı biçimde ayakta kalabilmekte, kendi lehine haksız şekilde gerçekleştirdiği herhangi bir tasarrufun sadece diğer 62 S E M İ N E R S U N U M K I L A V U Z U tarafın hukukunu ihlal etmeyeceğini, aynı zamanda terazinin ölçüsünü bozacağını bilerek bizzat ölçünün ve dengenin kendisine hürmet duymaktadır. Örneğin 42 numara ayakkabı giyen bir kişinin her iki ayağına da 42 numara ayakkabı vermek adalet ve dengedir. Ancak bir ayağa 42, diğerine 41 verdiğiniz zaman bunun adı zulüm olur, ölçüsüzlük olur. Kadın ve erkek bir çift ayakkabının birer tekleridir, bir araya gelmelerinde uyum ve ahenk oluşur, adalet beklenir. Slayt 13 Hakkaniyet ve İnsaf Bu slaytta adaletin önemli bir üçüncü boyutu olan hakkaniyet ve insaf kavramlarının tanımlanmasına, anlam demetinin sunulmasına çalışılmalıdır. bk. İki İnsan Gençlik El Kitabı, s. 48-68 Konuşmacı Notu Adalet konusunda odağa taşıyabileceğimiz üçüncü anlam öbeği “hakkaniyet, hikmet, her şeyi yerli yerine koymak, herkese hak ettiğini vermek, kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklememek”tir. “Kıst” kelimesi ve türevleri de Kur’an’da bu anlamda kullanılmaktadır. HAKKANİYET ve İNSAF Her şeyin ve herkesin hakkını tam tamına teslim etmek, hak edileni vermekten imtina etmemek, kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklememek, her zaman ve koşulda taraf tutmadan hak ölçülerini dikkate alarak insaflı ve tutarlı davranabilmek, hüküm ve kararlarında anlama gayretini korumak Sosyal ahlak açısından adalet, her zaman ve koşulda taraf tutmadan, hak ölçülerini dikkate alarak, insaflı ve tutarlı davranabilme yeteneğidir. Kendisinin yahut yakınlarının, başkaları ile olan ilişkilerini, dışarıdan bakmayı başararak dürüst ve tarafsız olarak değerlendirebilmektir. Herkesin kendine özgü kişiliği, Slayt 13 63 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U düşünce dünyası, hayalleri, idealleri, öncelikleri, yetenekleri, ilgi ve tecrübeleri vs. olduğunu kabul ederek karar almaktır. Anlama gayretinden, empatiden, iyi niyetten, nesnellikten ödün vermemektir. “Her hak sahibine hakkını ver.” buyuran Hz. Peygamber’in ifadesiyle, hakkaniyeti korumaktır. Slayt 14 Kadın ve Erkek Arasında Hakkaniyet Bu slaytta kadın ve erkek arasındaki hakkaniyet ve insafın üç önemli boyutu öne çıkarılarak ilgili ayet ve hadislerin tanıklığıyla açıklanmalıdır. bk. İki İnsan Gençlik El Kitabı, s. 48-68 ve 70-81 KADIN VE ERKEK ARASINDA HAKKANİYET Konuşmacı Notu İnsan gerçekliği, erkek ve kadın olarak iki farklı ve birbirini tamamlayan boyut Haklar ve yükümlülükler belirlenirken insaflı olmak ta yaratılmış olup din ve dünya hayatı Toplumsal cinsiyeti hakkaniyetle kurmak bu iki boyutu birlikte düşünmeksizin Kararına saygı duymakta hakkaniyet anlaşılamaz. Kadın ve erkek, yaratılıştan dŽƉůƵŵƐĂůĐŝŶƐŝLJĞƚŝ͖ getirdikleri farklılıklar sayesinde kendileŝŶƐĂĨ͕ŚĂŬŬĂŶŝLJĞƚǀĞĂĚĂůĞƚ çerçevesinde tesis ederek toplumsal cinsiyet adaletini oluşturabiliriz. rinde olmayanı görebilen ve birbirlerini üretebilen bir cevhere sahiptirler. Böyle Slayt 14 bir cevherle var edilme noktasında ikisi eşdeğerdir. Dolayısıyla farklılıkları görmek, kadının veya erkeğin “kendine özgü bir alan” açarak diğerini yeni bir anlam dünyasına taşıdığını kabul etmek demektir. Yaratılışın bire bir örtüşmeyen kodları, iki cinse yeni bir perspektiften önce kendini, sonra da hayatı tanıma fırsatı sunmaktadır. Hayatın akışı içinde kadının ve erkeğin kendine has nitelikleri suistimal konusu edildiğinde veya bu nitelikler dikkate alınmak- 64 S E M İ N E R S U N U M K I L A V U Z U sızın matematiksel bir eşitleme yapıldığında adaletin yitirileceği açıktır. “Allah, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman adaleti yerine getirmenizi emretmektedir.” (4 / Nisa, 58) ayeti gereğince, haklar ve yükümlülükler belirlenirken insan ehil olmasıyla adilane değerlendirilmelidir, cinsiyetin farkları çağrıştırmasına kapılmamalıdır. Hz. Peygamber, uygulamalarında toplumsal cinsiyeti insaf, hakkaniyet ve adalet çerçevesinde tesis etmiştir. Birey olarak insanlar arası farklılıkları gözden kaçırmamaya özen göstermesinin pek çok örneği de bu noktada hatırlanmalıdır. Örneğin kadınların cihada katılmalarını zorunlu kılmamış ama katılmak isteyen bir kadına da -eşi Âişe bile olsa- engel olmamış, kararına saygı duymuştur. Hatta Uhud Savaşı’nda olduğu gibi bedenini ona siper eden kahraman bir kadını “Sağıma yahut soluma, nereye dönersem döneyim önümde Ümmü Umare’nin çarpıştığını gördüm.” sözleriyle taltif etmiştir. Hz. Peygamber’in savaşa katılan kadınlara o güne kadar görülmemiş biçimde ganimetten pay vermesi, cinsiyet adaletinden başka neyle açıklanabilir? Benzer bir örnek de kadınların mescide katılımı konusudur. Hz. Peygamber, yaşam şartları ve sorumluluk alanları gereği kadınların camiye düzenli olarak gelmesini, cuma ve vakit namazlarını cemaatle eda etmesini bir mecburiyet olarak dile getirmemiş, bu hususta kadın ve erkek arasında mutlak bir eşitlik öngörmemiştir. Ama eğer kadın mescide gelmek istiyorsa onun bu arzusuna göre toplumu yönlendiren de yine Peygamberimiz olmuştur: “Allah’ın kadın kullarının Allah’ın mescitlerine gelmelerine engel olmayın.” Evet, kadın cuma namazına gelmekle mükellef tutulmamıştır ama mescide gelmesi ve cuma namazına katılması da özgür bırakılmıştır. Ümmü Hişam bint Harise’nin “Kaf suresini her cuma hutbede okurken bizzat Resûlullah’ın ağzından ezberledim.” diyebilecek ölçüde cuma namazlarına devam etmiş olması bu özgürlüğün boyutunu ortaya koymaktadır. 65 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Slayt 15 Kadın ve Erkek, İki İnsan; İki Genç Adalet ilkesinin 15-17. slaytlarda ele alınan boyutları bu slaytla özetlenmeli (eşitlik ve denklik, hakkaniyet ve insaf, itidal ve denge), bunların kadın ve erkek cinsleri arasında inşa edilmemesi durumunda oluşacak barbarlık, zulüm ve şiddet kültürüne ilişkin ifadeler bu özette özellikle hatırlatılmalıdır. bk. İki İnsan Gençlik El Kitabı, s. 48-68 ve 70-81 etkinlik İki İnsan Gençlik El Kitabı (Sahibinden Emanet), s. 76-77 KADIN VE ERKEK İKİ İNSAN BİR GENÇ Konuşmacı Notu “Kadın ve erkek yeryüzünü adalet, hakikat ve ahenk ile huzura, barışa götüren götürürken de her türlü kötülükle adalet insaf hakkaniyet mücadele edendir. Kur’an’ın ifadesiyle denge göklere,yerlere,dağlara teklif edilen emanet yeryüzünü imar etmek kadın ve erkeğe emanet edilendir. Bu dünyayı yaşanılır kılmak ağır yükü kaldırmanın en güçlü çağı huzuru tesis etmek ise Necip Fazıl’ın dilinde ‘zaman bende ve mekân bana emanettir’ diyebilen Slayt 15 bir gençliktir.” Kimlik; ait olma, tanıma, tanınma ve kendini konumlandırmayı ifade eder. İnsanın taşıdığı kimlik/kimlikler dinî, sosyal ve kültürel çevrelerde farlılık gösterir. “Müslüman”, “Türk”, “doktor”, “Samsunlu”, “genç” birer kimlik tanımlamalarıdır. Ancak “Müslüman” kimliği sosyolojide üst kimlik olarak kabul edilirken Yaratıcı tarafından da inanan insanın aidiyetini ifade eder. “Müslüman” ve “kul” kimlikleri layık olduğu değeri bulursa etnik ve kültürel kimlikten kaynaklanan problemleri ortadan kaldıracaktır. Bu nedenledir ki önemli olan, toplumun değerlerinde, inanç sisteminde dengeyi iyi kurabilmektir. İşte bu denge de kendi sorumluluklarını bilerek ve yerine getirerek ama toplum kurallarına (bir başka deyişle millî değerlere) ters düşmeden yaşamayı başarmakta gizlidir. İnsanın kimlik oluşumunu 66 S E M İ N E R S U N U M K I L A V U Z U etkileyen faktörlerden biri de iradedir. İnsanın iyiyi ve kötüyü ayırt etme potansiyelinde olması kendi seçimiyle vereceği kararlar sonunda gerçekleşebilir. Bu süreçte tevhit arayışıyla Hz. İbrahim’i, teslimiyetiyle Hz. İsmail’i, iffet ve sabrıyla Hz. Yusuf ‘u, delikanlılığıyla Hz. Musa’yı, zarafetleriyle Hz. Şuaybın kızlarını, safiyetiyle Hz. Meryem’i kendine yol arkadaşı tutar. “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (16 / Nahl, 90) ayeti, bütün kuşatıcılığı ile adaleti hayata dâhil etmekten bahsederken toplumun cinsiyete dair algı, tutum ve beklentilerini de adalet perspektifinden bir kere daha irdelemeyi haklı kılacak güçtedir. İslam’ın öngördüğü adalet, birey ve toplumların istek ve heveslerine göre belirlenmeyen; sevgi ve nefretlere göre yönünü çizmeyen; akrabalık ve yakınlık bağlarına göre ayarlanmayan; ırk, dil, din, mezhep, meşrep, yaş ve statü farkı gözetmediği gibi cinsiyete göre de şekil almayan bir ilkedir. Adaletin hukuki veya ahlaki bir zeminde değerlendirilmesi bu sonucu değiştirmeyecektir. Ancak bu adalet ilkesi eşitlik ve denklik, hakkaniyet ve insaf, itidal ve denge ile birlikte gerek bütün bir insanlık ailesi arasında gerekse kadın ve erkek cinsleri arasında inşa edilmemişse cahiliye gibi bir barbarlık ve zulüm kültürü egemen olacaktır. Bu zulüm kültürünün toplumsal yaşama ve toplumu oluşturan bireylerin yaşamına, ama en çok da kadınların yaşamına çok önemli olumsuz tesirleri olacaktır. Gösterişçi bir ahlak, kör bir taklit, zihinsel tembellik, bireysel konfora kapılarak merhametten yoksun bir neslin oluşması gelecek için belki de en büyük tehlikedir. 67 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Slayt 16 Şahsiyet, Aidiyet ve İbadet Bu slayt ile birlikte “ genç-itikat”, “genç-ahlak”, “genç-ibadet” ve “genç-muamelat” ilişkisine vurgu yapılır. Kısa cümlelerle konu genelde insan ekseninde kadın ve erkeğe, özelde gence; bilgi, hikmet ve hakikat üçgeninde cinsiyet üstü bilinç kazandırmaya işaretle sonlandırılır. ŞAHSİYET, AİDİYET ve İBADET Gence düşen, vicdanları özveriden, ruhları özgürlükten alıkoyan haz ve tutkusundan arındırmaktır. Konuşmacı Notları Dört alanda kendimize dikkat etmemiz, sürekli bir ihtimam hâlinde olmamız gerekiyor: 1. İtikat 2. İbadet 3. Ahlak Slayt 16 68 4. Muamelat Bu alanlarda kendini sürekli geliştiren, nefsini muhasebeye çeken şahsiyeti gelişmiş bir nesil ülkesine aidiyet duygusuyla güzel bir geleceğin teminatı olacaktır. S E M İ N E R S U N U M K I L A V U Z U Slayt 17 Teşekkürler 17. ve son slaytta edilen teşekkür, sunu metninin İki İnsan – Gençlik El Kitabı’ndaki makalelerinden oluşturulduğu yazarlara, konuşmacıya, dinleyicilere, görsel malzemeleri sunuda kullanılan sanatçılara yöneliktir. KADEM tüm bu çalışmada görev almış ve alacak olanların hak ettiği bu teşekkürü “adalet”in ve “hakkaniyet”in kendisine yüklediği bir görev bilir. Konuşmacı Notu Fatma Bayram İstanbul, Üsküdar doğumlu olan Bayram, Kadıköy İHL’yi dışarıdan bitirdi. İlim TEŞEKKÜRLER ve Fazilet Vakfı Fıstıkağacı Kız Kur’an Kursu’nda hafızlık yaptı, kıraat-ı aşere okudu. Kısa dönem Kur›an kurslarında dersler verdikten sonra Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine girdi, 1989’da Slayt mezun oldu. 1990’dan bu yana Diyanet İşleri Başkanlığıında vaize olarak vazife yapmaktadır. Evli ve üç çocuk annesidir. Metin: Fatma Bayram, Doç. Dr. Huriye Martı, Sedide Akbulut, Görseller: ©RATOCA, ©antimartina, ©imaagio, ©Trezvuy – Fotolia.com 17 69 İ K İ İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U Doç. Dr. Huriye Martı Ankara doğumlu olan Doç. Dr. Martı, Konya İmam-Hatip Lisesi ve Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. “Rasûlullah’ın Hanımları Konu Alan Rivayetlerinin Değerlendirmesi-Kadın Konulu Uydurma Rivayetler-” başlıklı tezi ile yüksek lisansını, “Birgili Mehmed Efendi’nin Hadisçiliği ve etTarîkatü’l-Muhammediyye (Tahkik ve Tahlil)” konulu tezi ile doktorasını tamamladı. Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Bilim Dalında görev yapmaktadır. Evli ve 3 çocuk annesi olan Dr. Martı, Arapça ve İngilizce bilmektedir. Sedide Akbulut Samsun Çarşamba doğumlu olan Akbulut, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. Tokat, Bafra, Samsun Anadolu İmam Hatip Liselerinde meslek dersleri öğretmenliği; 2001’de intisap ettiği Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde Amasya, Samsun, Ankara’da vaizlik yaptı. 20.05.2014 tarihinde Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü Aile ve Dinî Rehberlik Daire Başkanlığına atanan Akbulut, İngilizce ve Arapça bilmektedir. Evli ve iki kız çocuğu annesidir. 70 S E M İ N E R S U N U M K I L A V U Z U 71 İ K İ 72 İ N S A N - E Ğ İ T İ M C İ K I L A V U Z U