International Conference on Communication, Media, Technology and Design 16 - 18 May 2015 Dubai – United Arab Emirates Stratejik İletişim Yönetiminin “Ülke Markasi” İnşasindaki Rolü Doç. Dr. Abdullah ÖZKAN, Istanbul Üniversitesi, Türkiye abdullahozkan@istanbul.edu.tr Giriş Yeni yüzyılda markalar ve kurumlar gibi ülkeler de keskin ve zorlu bir rekabet ortamıyla karşı karşıya bulunuyor. Küreselleşme süreciyle birlikte iletişim endüstrisi başta olmak üzere yaşanan pekçok önemli dönüşüm, ülkeleri alışılagelmiş teknik ve yöntemleri terk etmeye zorladı. Ülkeler artık yeni paradigmayı anlamak, kodlarını çözmek, yeni yöntem ve tekniklerle yol almak zorundalar. Bu süreçte ülkelerin “marka değerlerini” artırma, kendi “ülke markalarını” inşa etme düşüncesi öne çıkmaya başladı. Ülkelerin kendilerini doğru konumlandırmaları, mesajlarını kamuoylarına etkili şekilde anlatmaları ve sonucunda itibarlı, saygın ve güvenilir bir marka değerine sahip olmaları; 21. yüzyılın rekabet ortamında stratejik bir öncelik haline gelmiştir. Ülkelerin kendi markalarını inşa ederken kullanacakları en stratejik araçların başında ise “iletişim” gelmektedir. Stratejik iletişim yönetimi ile ülke markasının oluşturulması/geliştirilmesi ve pekiştirilmesi arasında çok boyutlu bir ilişki bulunmaktadır. Makalede bu ilişkinin boyutları incelenmekte, etkili iletişim stratejilerinin ülke markası inşasına yaptığı önemli katkılar incelenmektedir. Makelede yöntem olarak literatür taraması yöntemi kullanılmış, birincil ve ikincil kaynaklar detaylı şekilde taranmıştır. Bu taramalardan elde edilen verilerin analizi sonucu; ülke marka değerini artırmak, itibarlı, saygın ve güven veren bir marka oluşturmak isteyen ülkelerin neler yapması gerektiğine dikkat çekilmiş, onlar için stratejik bir yol haritası sunulmuştur. Stratejik İletişim Kavramı Amerikan stratejik iletişim danışmanı Emil Goldman, stratejik iletişimi, “tutum ve davranışları etkilemeye yönelik bir strateji” olarak tanımlıyor (Karagöz, 2015:45). Tutum ve davranışların etkilenmesi; bireylerin bilinçlendiği, iletişim teknolojilerinin yaygınlaştığı günümüzde, başarılması en güç işler arasında yer almaktadır. İletişim kuramadığınız, mesajlarınızı dinletemediğiniz/izletemediğiniz kitlelerin tutum ve davranışlarını etkileyebilmeniz de imkansızdır. Öncelikle doğru, sağlıklı ve etkili bir iletişim kurma yöntemi geliştirilmeli, sonra bu yöntemin stratejik kullanımı üzerine kafa yorulmalıdır. Stratejik iletişim yalnızca en uygun mesajın ilgili kamuoyuna ulaştırılmasını, kamuoyunun bilgilendirilmesini amaçlayan kaynak odaklı pasif bir iletişim süreci değil, belirlenmiş mesajların vizyon ve hedeflere uygun şekilde ilgili kamuoyu ile paylaşılmasını ve kamuoyu algısının olumlu şekilde şekillenmesini sağlayacak ve etkilemeyi esas alan aktif bir iletişim sürecidir. Stratejik iletişimde kurumun/ülkenin ortaya koyduğu vizyonu, stratejik hedefleri, niyeti, eylem ve söylemlerinin ilgili kamuoyu tarafından iyi anlaşılması amaçlanır. Stratejik iletişim uygulamalarında halkla ilişkiler, bilgi yönetimi, kamu diplomasisi, medya ile ilişkiler, algı ve itibar yönetimi gibi disiplinler bütünleşik bir anlayışla kullanılır (Güncan, 2010: 105). 481 International Conference on Communication, Media, Technology and Design 16 - 18 May 2015 Dubai – United Arab Emirates Stratejik iletişim genel anlamda planlı iletişim kampanyalarını tanımlamak için kullanılan bir kavramdır. Bir işletme, bir STK tarafından yürütülebilecek stratejik iletişim; devlet, ordu, hükümet veya daha az yapısal bir grup tarafından da yürütülebilir. Yani stratejik iletişim, işletme amaçlı olabileceği gibi işletme dışı amaçlarla da kullanılabilir. Stratejik iletişim; öncelikle formel araştırmayı (kimi zaman enformel araştırmalardan da yararlanılır) bir sorunu, ilgili hedef kitleleri, ölçülebilir amaç ve hedefleri tanımlamak için kullanılır (Çınarlı, 2009: 5). Stratejik iletişimin çok boyutlu yapısı ve kendine has bazı özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikleri şöyle sıralamak mümkündür (Onat, 2012: 78): a) İletişim süreçlerinden bağımsız olarak önceden belirlenen yüksek bir amaç, ulaşılması istenilen hedef, kazanılması beklenen bir zafer vardır. b) İleten, ileti ve iletilenle birlikte, iletişim kanalları önceden planlanır. c) İstenilen sonucu elde edebilmek için alternatif planlar üzerinde çalışılır. d) Belirlenen stratejinin sonuç alabilecek şekilde uygulanabilmesi için gerekli taktik hesaplar ve çalışmalar yapılır. Taktik, stratejinin bütünlüğünün parçalarında devreye sokulur. Strateji taktik değildir. e) İletinin, amaca uygun olarak alınması sağlanır. İletinin algılanması, çözümlenmesi ve anlaşılması iletişimin akışına bırakılmaz. Mesaj kodlanırken, hedeflenenin dışında anlaşılmaması için gerekli önlemler alınır. f) İleten, iletinin en iyi şekilde iletilmesi için önceden hazırlanır. g) İletişim için en gelişmiş teknolojiden yararlanılır. h) Kritik, hayati önem taşıyan hususlarda, mesajın doğrudan hedef ismin/isimlerin bilinçaltına yerleştirilmesi ve istenilen davranışların, alıcının kendi isteği ile gerçekleştiği algısının sağlanması hedeflenir. i) Mesajın amaçlanan hedefin dışında kullanılmaması için de gerekli önlemler alınır. Görüldüğü gibi stratejik iletişim planlamayı, taktikler geliştirmeyi, mesajın etkili şekilde algılanması için doğru kodlamayı, mesajın hedef kitleye en sağlıklı ve etkili şekilde aktarılmasını, tüm bunları yaparken de gelişmiş teknolojilerden en üst düzeyde yararlanmayı kapsamaktadır. Stratejik iletişimin kendine has bu özellikleri onu değerli ve etkili kılmakta, doğru kullanıldığında başarılı sonuçlar alınmasını sağlamaktadır. Stratejik İletişim Yönetimi Neden Önemlidir? Stratejik iletişim yönetimi, verilecek mesajların oluşturulması, veriliş tarzı, kısa ve öz mesajların yapılandırılması, mesajlarda sürekli tekrar eden anlaşılır anahtar kavram ve sözcüklerin seçilmesi, mesajların işlevselleştirilmesi, hangi araç ve yöntemlerle verilmesinin belirlenmesidir. Ayrıca stratejik iletişim yönetimi, devletlerin iletişim faaliyetlerinin koordine edilmesi ve devlet politikaları, vizyonu ve eylemleriyle bütüncül şekilde birbiriyle tutarlı uygulamalar hâlinde icra edilmesidir (Ekşi, 2014: 111). Küreselleşme sürecinde stratejik iletişimin gücünün nasıl kullanılacağını bilmek çok büyük önem taşımaktadır. Siyaset de, ticaret de sonunda iletişimin stratejik yönetiminden etkilenmektedir. Doğru zamanda, doğru kararı almak, bilgiyi etkin kullanmak, proaktif davranmak küresel rekabette hem ülkelere hem de şirketlere büyük üstünlükler sağlamaktadır. Stratejik İletişim Yönetimi, uygulanacak "iletişim politikalarının" belirlenmesine ve bir “yol haritası” çizilmesine rehberlik ettiği için önem taşımakta; hedef 482 International Conference on Communication, Media, Technology and Design 16 - 18 May 2015 Dubai – United Arab Emirates kitleye verilecek "mesaj"ın içini doldurarak "ne" söylenileceğini saptamakta; el yordamıyla yapılan iletişim çalışması yerine "neyi", "nasıl" ve "niçin" yaptığını bilen bir vizyon ortaya koymaktadır. Küreselleşme sürecinde kitle iletişim araçlarının gelişmesi, kitlelere ulaştırılan mesajların hem içeriğinde, hem de şeklinde önemli değişikliklere yol açmıştır. Kitle iletişimi çeşitlenmiş, iletişim süreci karmaşıklaşmış, hedef kitle daha da parçalı bir hale gelmiştir. Stratejik İletişim Yönetimi, âdeta karmaşıklaşan kitle iletişim sürecini çözecek “decoder” görevi görmektedir. Reaktif değil, proaktif davranmayı gerektirmektedir. Sorunlar oluştuktan sonra çözüm aramak yerine, sorun oluşturacak zayıf noktaları belirleyip buraları güçlendirerek, sorunları kaynağında çözmeyi hedeflemektedir. Stratejik İletişim Yönetimi, günübirlik değil, uzun soluklu çalışmalar yapmaktadır. Kalıcı ve sağlıklı olan, aynı zamanda da başarının yolunu açan bu yaklaşımdır. Stratejik İletişim Yönetimi, hedef kitleye verilen mesajların etkinliğini ölçmekte, algılanma oranlarını belirlemekte, eğer yanlış anlaşılan ya da yeterli etkiyi bırakmayan söylemler varsa, bunları anında değiştirerek, hedef kitlenin yanlış bir algılama içine düşmesini önlemektedir (Özkan, 2015). İşletmeler açısından baktığımızda küreselleşme sürecinde başarılı olabilmek için rekabete dayalı bir “vizyon”, değişime duyarlı bir “yönetim anlayışı” ve fark oluşturabilen bir “işletme kültürü” gerekmektedir. “Değer oluşturabilmek” için ise güçlü bir marka ve kurum imajına sahip olmak zorunludur. Marka ve kurum imajı, hedef kitlelere “değer sunarak” rekabetüstü olmanın yolunu açmaktadır. Güçlü bir marka ve kurum imajı oluşturabilmenin yolu da, sunulan ürün ve hizmet başta olmak üzere, teknolojide, müşteri memnuniyetinde, toplumsal sorumluluk ve kalitede ortaya “fark” koyabilmekten geçmektedir. İşte bu “farkı” oluşturabilmek için güçlü bir “kurum imajına” sahip olmak gerekmektedir. Aynı şey ülkeler için de geçerlidir. Küreselleşme sürecinde ülkeler de kendi yönetim anlayışlarını şeffaf bir şekilde ortaya koyabilmeli, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler gibi temel konularda kendi kültürlerini oluşturabilmeli, “değer oluşturma” yönünde çaba harcamalıdırlar. Tıpkı kurumların imajı gibi, ülkelerin de kendi imajları bulunmaktadır. Diğer ülkelerin bizi nasıl “algıladıkları” büyük önem taşımaktadır (Özkan, 2015). 21. Yüzyilin Kavrami: “Ülke Markasi” 21. yüzyılda öne çıkan ülke markası kavramı, ülkelerin ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda diğer ülkelerle rekabet edebilmesine katkı sağlamaktadır. Marka değeri oluşturan ülkeler “cazibe merkezi” haline gelirken, kendi markasını inşa edememiş, farklılıklarını ortaya koyamamış ülkeler küresel rekabette geriye düşmektedir. Anholt’un da dikkat çektiği gibi dünya bir pazar yeri ve bu pazar yerinde her ülke dünyanın ticaretini, politikasını, sosyokültürel olaylarını paylaşabilmek için rekabet etmek zorunda kalmaktadır. Böylesine bir pazarda marka olmak ülkeler için ayrı bir önem taşımaktadır (2008: 31). Marka olmayı başaramayan ülkeler yabancı yatırım ve turist çekmekte zorlanmakta, ihracaatlarını artıramamakta, hayat standartlarını yükseltememektedir (Gilboa, 2008: 67). Stratejik iletişim süreçlerini doğru bir şekilde yürüten ve yabancı kamuoylarının desteğini alan ülkelerin uluslararası arenadaki imaj ve prestijlerinin olumlu yönde geliştiği görülmektedir (İnan, 2012:66). Bu olumlu imaj, ülkelerin marka değerine de güç katmaktadır. Büyük markalar ve işletmeler, daha ucuza mal ürettirmek için sürekli yeni coğrafyalar arayışı içindedirler. Öte yandan az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler de yabancı yatırımcılar aracılığıyla yeni iş alanları açılacağı ve istihdam artışı yaşanacağı için yabancı sermayeye çoğunlukla sıcak bakmak durumundadırlar. Büyük marka ve üreticiler için de yatırım 483 International Conference on Communication, Media, Technology and Design 16 - 18 May 2015 Dubai – United Arab Emirates yaptıkları ülkelerin vergi uygulamaları, ulaşım imkanları, mevzuatları büyük önem arz etmektedir. Ayrıca politik ve ekonomik istikrar ve sorunsuz çalışan bir serbest rekabet ortamı yabancı yatırımcı için önemlidir. Kişi ve döneme göre değişen uygulamalarla ortaya çıkan haksız rekabet ortamı, yoğun bürokrasi, kayıt dışı ekonomi, uygulamalarda eşitsizlik ve tutarsızlık; yabancı sermayenin o ülkeye girişini engelleyen etmenler arasında sayılabilir. Ancak yabancı yatırımcıların ülke tercihlerinde, ülkelerin kendilerini dünya sahnesinde nasıl sundukları, nasıl bir algı ve imaj sergiledikleri de o ülkeye gelecek yabancı yatırımcıyı olumlu veya olumsuz olarak etkileyebilmektedir. Öte yandan, turizm dünyanın dördüncü büyük endüstrisi olarak, ülke tanıtımlarında etkin bir unsurdur. Ancak sadece deniz, kum, güneş daha fazla turistin gelmesi için yeterli bir neden olmaktan çıkmış durumdadır. Bu nedenle ülkeler sahip oldukları potansiyeli kullanarak farklı öğelerle doğru bir markalaşma stratejisi ortaya koymak zorundadırlar (Yıldırım, 2014: 157). Günümüz dünyasında ülkeler doğrudan yabancı yatırım, marka ihracı ve turizm konularında birbirleriyle kıyasıya rekabet etmektedir. Ülkeler sahip oldukları markalar ile anılmakta, bu markalar eğer geniş kitleler tarafından kullanılıyor ve seviliyorsa, bu durumdan ülkelerin imajları da olumlu şekilde etkilenmektedir. Aynı şekilde ülkelerin sahip oldukları değer ve algılar da markalara yansımaktadır (Olins, 2007: 172). Ülke markası ile ilgili yapılan çalışmalarla ülkelerin sahip oldukları imajlar yeniden şekillendirilmekte; şekillendirilen bu imaj üzerinden ülke bir kimlik algısına sahip olmakta ve bunu dışarıya yansıtmaktadır. Bu süreç uzun dönemli, sabırlı ve kararlı bir çalışmayı gerektirmektedir (Melissen, 2007: 21). “Ülke Markasi” Ve Kamu Diplomasisi İlişkisi Devletlerin çıkar, fırsat, tehdit ve potansiyel tehdit merkezli değerlendirmelerine göre oluşturdukları ve başka ülkelerin kamuoylarını etkileme amacıyla yürüttükleri faaliyetleri kapsayan kamu diplomasisi; başka ülkelerin hükümetlerini değil, hükümet dışı aktörlerini ve kamuoylarını hedeflemektedir. Ülkeler, kamu diplomasisi vasıtasıyla yabancı ülke vatandaşları ile kendi vatandaşları ve kurumları arasındaki diyalogu da yaygınlaştırma imkanı bulmaktadır. Yabancı kamuoylarını bilgilendirmek ve etkilemek, bu etkiyi geliştirmek, yanlış anlamaların ve kabullerin yol açtığı kargaşayı sınır ötesi iletişim ortamını şekillendirmek suretiyle gidermek, kamu diplomasisinin amaçları arasında yer almaktadır (Doğan, 2012: 13). Kamu diplomasisi, geleneksel diplomasinin dışında kalan, hükümetlerin diğer ülkelerde kamuoyu oluşturma çabalarını, ülkeler arasında sivil toplum örgütlerinin etkileşim içinde olmasını ve kültürel iletişim süreçlerini kapsamaktadır (Morrow). Hükümet ve sivil toplum kuruluşları, kamu diplomasisi anlayışında, görüşlerini yabancı sivil toplum kuruluşlarına ve kamuoyuna aktarabilme imkanı bulmaktadır (İnan, 2012, 64). Kamu diplomasisi, hükümetlerin yabancı kamularla ülkelerinin fikirlerine, ideallerine ve ülke çıkarlarına hizmet edecek şekilde sempati oluşturma amacıyla kurdukları iletişim sürecine vurgu yapmaktadır. Ülkeler yabancı toplumların tutum ve davranışlarını etkileyerek aslında yabancı hükümetlerin davranışlarını etkileme amacı taşımaktadır (Snitzer, 2008: 206). Ülkelerin uyguladıkları kamu diplomasisi politikalarından başarılı sonuçlar alabilmeleri, izledikleri politikaların rasyonel, ikna edici, meşru ve savunulabilir olmalarına bağlıdır. Evrensel hukuk kurallarını ihlal eden, adaletten uzak, gayrimeşru yöntemlere dayanan bir politikayı savunmak da uluslar arası kamuoyuna anlatmak da mümkün değildir (Kalın, 2012: 484 International Conference on Communication, Media, Technology and Design 16 - 18 May 2015 Dubai – United Arab Emirates 151). Ülkelerin uyguladıkları kamu diplomasisi politikalarıyla öncelikle zihinlerdeki imajların güncellendiği, insanların birbirine olan yakınlıklarının arttığı, yanlış anlaşılmaların düzeltildiği görülmektedir. Böylece olumlu algılar çoğalmakta, insanlar arasında bağlantılar kurulmakta; eğitim, değişim programları, bilimsel işbirlikleri, turizm gibi yollarla insanların birbirini tanıması ve anlamasının yolu açılmaktadır. Böylece kalıcı ve uzun vadeli ilişkiler de inşa edilebilmektedir (Leonard ve Alakeson, 2000: 10). İki kutuplu soğuk savaş döneminin sona ermesi ve çok kutuplu yeni uluslar arası sistemin kurulmaya başlanması, iletişim ve bilişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, belirsizliğin artması, rekabetin keskinleşmesi; ülkeleri yepyeni bir durumla karşı karşıya bırakmıştır. Ülkelerin karşısında artık soğuk savaş döneminin görece “güvenli” dünyası yoktur; aksine her türlü gelişmeye açık, hızlı değişimler yaşayan, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel sonuçlar doğuran, öngörülmesi pek mümkün olmayan, rekabetçi bir dünya vardır. Bu dünyada var olmak, ayakta kalmak, rekabete ortak olmak, güçlü bir ülke olarak yola devam etmek, sanıldığı kadar kolay olmamaktadır. Çok üretmek, çok satmak, çok kazanmak ya da büyük ve güçlü bir ülke olmak; yeni çok kutuplu uluslar arası sistemde geleceğin ve güvenliğin garantisi değildir. Çünkü koşullar her an değişebilmekte, eski dünyada varlığı pek hissedilmeyen ama yeni dünya düzeninde başat bir aktör haline gelen kamuoyunu ikna etmek ülkeler açısından çok stratejik bir önem taşımaktadır (Özkan, 2014: 3). Bu nedenle ülkelerin “markalaşması” konusu; ülkeleri diğerlerinden ayıran, rekabette, iletişim ve teknolojik yeniliklerde, değer üretiminde farklılaştıran bir konu olarak gündeme gelmektedir. Stratejik iletişimin, algının, imajın, itibarın ve güvenin öne çıktığı yeni uluslar arası sistemde, ülkeler de tıpkı ticari markalar gibi, kendilerini kamuoyunun gözünde yeniden yapılandırma, inşa etme, konumlandırma zorunluluğu ile karşı karşıyadır (Erzen,2012,115). Kamuoyu algısının oluşumunda doğru ve sağlıklı bilgilendirme, etkin iletişim, geri bildirim kanallarının açık olması, mesajların etkili tasarımı önem taşımakta; güvenilir, güçlü, itibarlı ve saygın bir ülke algısı oluşturmak için stratejik iletişim yönetiminin rehberliğinde bir markalama yol haritasının izlenmesi gerekmektedir (Özkan, 2014: 3). Görüldüğü gibi kamu diplomasisi ile ülke markası kavramları birbirini tamamlamaktadır. Kamu diplomasisi genel vizyona işaret etmekte, ülke markasının oluşturulacağı zemini hazırlamakta, uygulamaların başarılı olmasını sağlayacak altyapıyı inşa etmektedir. Bu altyapı hazırlanmadan hiçbir ülke kendi markasını başarılı şekilde geliştiremez, kalıcı başarılara imza atamaz. Sonuç 21. yüzyıl keskin rekabetin hüküm sürdüğü bir yüzyıl; bu yüzyılda bireyler, kurumlar, kadar ülkelerin de işi zor. Ürün ve hizmetler bu yüzyılda marka değeri oluşturup farklılıklarını ortaya koyarak ayakta kalabiliyor, tercih edilen duruma gelebiliyorlar. Aynı şey ülkeler için de geçerli; 21. yüzyılın koşulları ülkeleri kendi marka değerlerini oluşturmaya, farklılıklarını ortaya koyup pekiştirmeye, olumlu bir imaj ve algı inşa etmeye zorluyor. Ülkelerin kendi markalarını inşa etmelerinde onlara yardımcı olacak iki temel parametre var: Birincisi “Kamu Diplomasisi Vizyonu”. Kamu diplomasisi vizyonuyla hereket eden ülkeler, kamuoylarını ikna edebilecek yumuşak güç unsurlarının farkına varıyor, sahip oldukları potansiyeli harekete geçirebilecek farkındalık elde ediyorlar. İkincisi ise “Stratejik İletişim Yönetimi”. Stratejik iletişim yönetimi; ülkelere doğru planlama, akıllı taktikler geliştirme, 485 International Conference on Communication, Media, Technology and Design 16 - 18 May 2015 Dubai – United Arab Emirates etkili mesajlar tasarlama, bunları en sağlıklı şekilde hedef kitlelere ulaştırma konularında yol gösteriyor, rehberlik ediyor. İletişimini stratejik bir bakışaçısıyla yönetebilen ülkeler; kendilerini başka ülkelere/toplumlara daha kolay anlatabiliyor, daha doğru tanıtabiliyor, kendi istediği şekilde algılamalar oluşturabiliyor. Sağlıklı ve etkili bir iletişim köprüsü, tanımayı, anlamayı, anlaşmayı, dostluğu ve işbirliğini de beraberinde getiriyor. Sağlıklı ve etkili iletişim; güven temelinde yükseliyor, samimiyet ve içtenlikle gelişiyor. Ülkelerin marka değeri oluşturması, sadece teknik bazı yöntemlerin uygulanmasıyla başarılabilecek bir konu değildir. Ülkelerin demokrasi, hukuk devleti, insan hakları ve özgürlükler gibi evrensel değerlere sahip olması; bu değerleri hem kendi ülkesinde içselleştirmesi, hem de başka toplumlara yaygınlaştırma arzusunun olması büyük önem taşımaktadır. Başarılı bir ülke markası ancak bu evrensel değerler üzerine inşa edilebilir, ancak bu değerler stratejik iletişim yönetimi ile başka toplumlara aktarılabilir, onların ilgisini çekebilir. Kaynakça Anholt, S. (2008). Engagement Public Diplomacy in a Globalised World. London: CW Print Group Çınarlı, İ. (2009). Stratejik İletişim Yönetimi, İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım Doğan, E. (2012). “Kamu Diplomasisinin sunduğu fırsatlar ve kısıtlar üzerine”. Kamu Diplomasisi (Ed: Abdullah Özkan-Tuğçe Ersoy Öztürk). İstanbul: Tasam Yayınları Ekşi, M. (2014). Kamu Diplomasisi ve AK Parti Dönemi Türk Dış Politikası. Ankara: Siyasal Kitabevi. Gilboa, E. (2008). “Searching for a Theory of Public Diplomacy”. The Annals of The American Academy of Political and Social Science. Volume 616 Gürcan, M. (2010). “Stratejik İletişim Modeli Ve Güvenlik Alanına Uygulanabilirliği”. Güvenlik Stratejileri Dergisi. Yıl:8. Sayı:15. Ankara: Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Kalın, İ. (2012). “Türk Dış Politikası ve Kamu Diplomasisi”. Kamu Diplomasisi (Ed: Abdullah Özkan-Tuğçe Ersoy Öztürk). İstanbul: Tasam Yayınları Karagöz, S. (2015). Stratejik iletişim yönetimi Olarak kamu Diplomasisi ve medya. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi) Leonard, M., Alakeson, V. (2000). Going Public: Diplomacy for he Information Society. London: The Foreign Policy Center İnan, E. (2012). “Kamu Diplomasisi ve Halkla İlişkiler Ekseni”. Kamu Diplomasisi (Ed: Abdullah Özkan-Tuğçe Ersoy Öztürk). İstanbul: Tasam Yayınları Melissen, J. (2007).“The New Public Diplomacy: Between Theory and Practice”, The New Public Diplomacy, Newyork: Palgrave Macmillan Morrow. E. R. “What is Public Diplomasi?”. Center of Public Diplomacy. (http://fletcher.tufts.edu/murrow/public-diplomacy.html, Erişim:28.04.2015) Onat, H. (2012). “Dinsel İletişimin Stratejik Boyutu”, Stratejik İletişim ve Algı Yönetimi, (Ed. Bahar Senem Çevik Ersaydı, Rifat Serav İlhan). Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları Olins, W. (2007). “Making a National Brand”. The New Public Diplomacy, Newyork: Palgrave Macmillan Özkan, A. (2014). “Role of public diplomacy in establishing nation branding and public diplomacy possibilities of Turkey”. International Association of Social Science Research. ISSN: 2147-6284. Special Issue: International Relations 486 International Conference on Communication, Media, Technology and Design 16 - 18 May 2015 Dubai – United Arab Emirates Özkan, A. (2015). “Stratejik İletişim Yönetimi ve Türkiye”. http://www.siyasaliletisim.org/ariv/yorum/384-stratejik-letiim-yoenetimi-ve-tuerkiye.html (Erişim tarihi: 29.04.2015) Signitzer,B. (2008). “Public Relations and Public Diplomacy, Some Conceptual Explorations”. Ansgar Zerfass, Betteke van Ruler, Krishnamurthy Sriramesh, (Eds.), Public Relations Research-European and Internationals Perspectives and Innovations, VS Verlag für Sozialwissenschaften Yıldırım, G. (2014). Uluslararası Halkla İlişkiler Perspektifinden Kamu Diplomasisi: Türkiye Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü Örneği Çerçevesinde Kültürel Diplomasi. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü 487