TC MEVLANA KALKINMA AJANSI İKTİSADİ KALKINMA İÇİN STRATEJİK AMAÇLAR ve ÖNCELİKLER Komisyon Başkanı M. Uğur KALELİ Komisyon Başkan Vekili Aslan KORKMAZ Teknik Komisyon Başkanı Dr. Lütfi ŞİMŞEK Raportörler Muhittin KORAŞ Emel DEMİRÖZ Bilge AFŞAR MEVKA Adına Gözlemci İsmail ÜNVER Konya – 2010 1 RAPORA KATKIDA BULUNAN KURUM ve KURULUŞLAR 1. İKTİSADİ KALKINMA TEKNİK KOMİSYONU ÜYELERİ Temsil Edilen Kuruluş KONYA İL PLANLAMA VE KOORDİNASYON MÜDÜRLÜĞÜ KONYA SANAYİ VE TİCARET İL MÜDÜRLÜĞÜ EREĞLİ BELEDİYESİ AKTİF İŞADAMLARI VE SANAYİCİLER DERNEĞİ KONYA GENÇ SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ KONYA ORTA ANADOLU İHRACATÇILAR BİRLİĞİ Adı Soyadı Görevi METİN ÖZDİL MÜDÜR MUHASEBE MEHMET SİNAN YALÇIN STRATEJİ GELİŞTİRME MÜDÜRÜ NADİ TAŞÇIOĞLU KÜRŞAT GÖKTEPE TEMSİLCİ YILMAZ SANDIKÇI GENEL SEKRETER A. KEMAL ÇENEBAŞI TEMSİLCİ NEJLA YORGANCILAR TÜİK BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ UZMAN AKTİF İŞADAMLARI VE SANAYİCİLER DERNEĞİ KARAMAN SANAYİ VE TİCARET İL MÜDÜRLÜĞÜ HİMMET YILMAZ TEMSİLCİ FİKRİ KÜÇÜKTOPÇU İL MÜDÜRÜ 2. KARAMAN KALKINMA KURULU ÜYESİ KURUMLAR Kurum / Kuruluş Adı KARAMAN OSB MÜDÜRÜ KARSİAD ORTA ANADOLU KÜÇÜK SANAYİ SİTESİ KOOPERATİFİ İL ÖZEL İDARESİ KARAMAN GAZETECİLER CEMİYETİ KARAMAN TİCARET BORSASI 3. MÜSİAD KONYA ŞUBESİ GENÇLİK KURULU 2 SWOT ANALİZİ GÜÇLÜ YÖNLER • Bölgenin coğrafi konum ve yüzey şekli itibarıyla ulaşım kolaylığı, kara ve demiryolu potansiyeli, hızlı tren projesi, • Deprem riskinin düşük, zemin olarak güvenli olması, • Bölgede iki üniversitenin bulunması, 2 yeni vakıf üniversitesi ve Teknokentin açılmış olması yoluyla eğitim-öğretim ve ar-ge alt yapısının gelişmekte olması, • Firmalara eğitim hizmeti sağlayan KOSGEB ve benzeri kamu kurum ve kuruluşlarının şubelerinin varlığı, • Sanayi üretiminde Benchmarking ve adaptasyon yeteneğinin olması, • Makine ve Otomotiv sektöründe çok sayıda malın ve servisin gerçekleştirilmesinde kullanılan makinelerin imal edilmesi, • Yeterli girişim sermaye birikimi olması, • Gelişmiş bir sanayi, ticaret kültürünün olması, ihracat yapılması, • Organize sanayi bölgelerinin ve çok sayıda KOBİ’nin olması, • Sanayide kümeleşmenin başlamış olması, • Yatırımcıların kendi ilinde yatırım yapma isteğinin yüksek oluşu, • Sivil toplum kuruluşlarının toplumsal sorunların çözümü konusunda duyarlılığı, • Genç, dinamik ve yeniliklere açık nüfus varlığı, nüfusun diğer illere de yayılmış olması • Türkiye’nin en büyük tahıl Ticaret Borsası’nın Bölgede (Konya ve Karaman), Sanayi ve Ticaret Odaları olarak Türkiye genelinde etkin STK’ların olması, • Türkiye çapında büyük tarımsal sulama projelerinin (KOP, Mavi Tünel) bölgede uygulanması, • Büyük ticari girişimcilerin (Büyük ulusal ve uluslar arası markaların) bölgeye ilgisi (Rixos, Hilton, Real, Kipa, Migros, Makro, Adese, Ülker, Aroma vb). • Ermenek İlçesindeki Baraj ve HES’ler • Bölge insanının girişimci yapısı FIRSATLAR • Bölgenin yeni teşvik politikası bağlamında 3. bölgede yer alması, • Kamu ve özel sektörün AB fonlarından yararlanma deneyimi, • Bölgede alternatif enerji kaynaklarının varlığı ZAYIF YÖNLER • Özel girişim ar-ge bilincinin zayıf olması ve bütçelerinin azlığı/yokluğu, • Bazı firmaların banka ile çalışmak istememesi, • Çevresel atık yönetiminin ve bilincin yetersizliği, kentleşmenin tarım arazilerine kayması, • Mesleki ve teknik eğitimin yetersizliği, • Yaşam boyu eğitim hizmetine düşük talep, • İllere ait güncel verilerin yetersizliği, • Ara eleman yetiştirilmesi ve istihdamı konusunda yetersizlikler, • Aile şirketlerinin KOBİ boyutunda kalması, kurumsallaşamaması ve modern üretim tekniklerinin yeterince gelişmemiş olması, • Ortak bir vizyonun eksikliği, tanıtım, markalaşma ve lobi faaliyetlerinin yetersiz olması, • Hammadde kalitesi ve dışa bağımlılık, malzeme ve üretim yönetiminin ve kalitesinin yetersiz olması, • Özel sektörde yetersiz ücret politikaları nedeniyle kalifiye iş gücü ve beyin göçü, • Üniversite-sanayi ve kamu işbirliğinin zayıflığı, • Sivil havaalanı ve mevcut havaalanında gümrüğün olmaması, • Limanlara olan mesafenin uzaklığı, • Geleneksel yöresel zanaatların korunamaması, • Bölgede üretilen ürünlerinin imaj zayıflığı, • Karaman’da konaklama yatak kapasitesinin düşük olması. • Bölgedeki firmaların yavrulama (spin off) yoluyla çoğalarak rekabet sürecine olumsuz yönde katkı sağlamaları • Büyüme ile gelişme arasındaki ilişkinin tam olarak ayrıştırılamamasına bağlı olarak özellikle küçük ve orta ölçekli firmalardaki büyüme yatırımlarının fizibilite yapılmadan gerçekleştirilmesi • Yenilenebilir enerji ile ilgili avantajlardan tam anlamıyla yararlanamama, • Stajyer Öğrenci konusunda bilinç eksikliği, • Özellikle Karaman İli’nde sektörel çeşitliliğin az olması, • Sosyal Yaşam anlamında imkanların çok fazla olmaması, TEHDİTLER • Küresel ekonomik krizin bölge ekonomisine olumsuz etkileri ve piyasalardaki daralma, • İhracatçı açısından döviz kurlarındaki belirsizlik, sipariş hacimlerinin küçüklüğü, • Kayıt dışı ekonomiden kaynaklanan 3 ve uygunluğu, • Ulusal (TÜBİTAK, DPT, KOSGEB vb) ve uluslar arası (AB hibe fonları, BM, Dünya Bankası vb) fonlardan projelere kaynak temini olanakları, • Bölgedeki sanayi işletmelerinin makineleşme seviyesinin yüksekliği, • Gelişmiş organize sanayi bölgelerinin varlığı, • İş gücü maliyetinin düşük olması, • Konya’nın Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın belirlemiş olduğu 10 Kümeden birisinin olması (Otomotiv Yan Sanayinde), • Savunma sanayinin bölgeye ilgi gösteriyor olması, • Bölge kurum ve kuruluşlarının uluslar arası organizasyonlar yapabilme deneyimi, Bölgede uluslararası bir fuar kültür merkezinin olması (TÜYAP), • KOP ve tarım eylem planlarının hazırlanmaya başlamış olması, • Ankara-Konya Hızlı tren projesinin 2010 yılında bitirilecek olması ve bu yolla Ankara ve İstanbul’a çok hızlı ulaşım kolaylığı. • Üniversite Sanayi işbirliği bakımından bireysel ilişkilerin gelişme kaydetmesi • Ar Ge ve AB projelerinin firma sahipleri ve yöneticileri tarafından algılanarak fon kullanımı konusunda olumlu bir eğilimin ve bilincin gelişmesi sorunların devam etmesi, • Bölgede çalışan kamu-özel personelin ücret yetersizliği ve dengesizliği, • Enerji altyapısının yetersizliği, fiyatların yüksekliği ve dalgalı oluşu ile yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına geçişteki yavaşlık, • Genel işsizlik oranlarının yüksekliği ve işsizlik kaynaklı sosyal sorunlarda artış, • Kayıt dışı ekonomiden kaynaklanan sorunların devam etmesi, • Merkezi otoritenin hala etkinliği ve yerel yönetimlerin yeterince güçlendirilmemesi, • Çin patentli kalitesiz ve ucuz ürünlerin bölgesel üreticiyi zor duruma sokması, • Üretici kooperatif ve birliklerinin yasal alt yapı eksikliği nedeniyle yeterince etkin çalıştırılamaması, • Bölgenin IPA (Bölgesel Rekabet Edilebilirlik Operasyonel Programı) kapsamında yer almaması. • Aile işletmelerinin 3. kuşağa geçiş sürecini yaşaması • Özel sektörde yetersiz ücret politikaları nedeniyle kalifiye iş gücü ve beyin göçü, 4 SORUN 1 : BEŞERİ SERMAYE (NİTELİKLİ ELEMAN VE İŞVEREN) SORUNU NEDEN - Eğitim sisteminin sanayiden uzak olması - Üniversiteye girişte meslek lisesinin sorunları - Meslek liselerinin öğrenci sayısının azalması - Meslek okullarına ilginin azalması - Sanayinin ihtiyacına uygun eleman yetişmemesi - Elemanların yetişmesi için etkin eğitim metotlarının olmaması - Ücret politikaları - Memur olma hevesi - Firma sahiplerinin yeniliğe kapalı olması - Aynı üretim konusunda küçük işletmelerin çok olması - İş adamlarının cesaretinin ve yönlendirmenin eksik olması ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF) - Çalışanların niteliğinin arttırılması - Firma sahip ve yöneticilerin niteliğinin arttırılması - Halkı mesleki eğitim konusunda bilinçlendirme - Yurt dışındaki bölgeler incelenerek örnek model geliştirilmelidir. - Nitelikli eleman yetiştirilmesi konusunda kurum ve kuruluşlar arasında etkin bir koordinasyon sağlanmalıdır. - Sanayi ve üniversite arasında koordinasyon ve işbirliği artırılmadır. - Yaşam boyu öğrenme bölgenin en önemli stratejilerinden birisi haline gelmelidir. - Meslek Liselerin üniversiteye giriş sorunu tamamen ortadan kaldırılmalıdır. - İşletmeler nitelikli elemana yönelik etkin bir ücret politikası belirlemelidir. SONUÇ - Yeterli nitelikli eleman olmaması - Mesleki eğitime olan ilginin azalması - Kurumsallaşmanın yetersizliği - Uzun ömürlü ve markalaşmış firmaların olmaması FAALİYETLER - Halkı nitelikli elemanla ilgili bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır: ( Makale, Tanıtım programları vb.) - Mevcut personele yönelik sürekli eğitimler - Öğrenen bölge modelinin uygulanması - Firma sahiplerine yönelik nitelik artırıcı eğitimler - Büyük ve başarılı firmalarla ulusal çapta toplantı ve seminerler - Staj ve uygulama sürecinde Üniversite/Lise sanayi işbirliği yapılmalıdır. - Firma sahiplerine yönelik etin bir yönetim koçluğu uygulanmalıdır. - Nitelikli eleman sorununa ilişkin kurumsallaşma eğitimleri düzenlenmelidir. Temel Amaç: BEŞERİ SERMAYEYİ ARTIRMAK (NİTELİKLİ ELEMAN VE İŞVEREN) Öncelik 1 : Halkın nitelikli elemanla ilgili bilinçlendirme çalışmaları yapılması Mesleki ve teknik eğitime karşı gerek kamuoyunda gerekse öğrencilerde yeterli ilgi yoktur. İlgi geliştirmeye dönük çabalar yetersiz ve etkisiz kalmaktadır. Sorunun tarafı olan paydaşlar kendilerinin olası katkı ve katılımlarını somutlaştırmada güçlük çekmektedirler. İlköğretimden başlayarak mesleklerin tanıtımı ve rehberlik alanında çalışmalar yapılmasına karşın bunlar göstermelik kalmakta ve işlevsel bir katkı sağlamamaktadır. Türkiye’de işsizliğin ve mesleksizliğin önüne geçmek, nitelikli iş gücü oranını arttırmak ve mesleği olmayan veya olan işsizlerin istihdam edilmelerini sağlamak amacıyla PERYÖN (Türkiye Personel Yönetimi Derneği) ve İŞKUR (Türkiye İş Kurumu) gerçekleştirdiği “İşsizlikte Mücadelede Mesleki Eğitimin Önemi” konulu panelde ekonomiye vasıflı eleman yetiştirilmesi gerekliliğini tartışılmıştır. TR 52 Bölgesinde de halkı bilinçlendirmek için 5 bu tür programlar ve reklam kampanyaları yapılmalıdır. Örneğin; Koç Topluluğu tarafından başlatılan “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” konulu çalışmalara benzer halkı bilinçlendirmeye ve özendirmeye yönelik projeler gerçekleştirilmelidir. İşletmeler üzerinde yapılan araştırmalarda sürekli olarak en önemli sorunlarının nitelikli eleman olduğu ortaya çıkmaktadır. Buna istinaden ülkemizdeki işsizlik oranları ortadır. Sonuç olarak ülkemizin istihdam ile ilgili olarak en önemli sorunu nitelikli çalışan sayısının yetersizliğidir. Öncelik 2 : Mevcut personele yönelik sürekli eğitimler düzenlenmeli Sürekli Eğitim (Yaşam Boyu Öğrenme), “Bilgiyi, yeteneği ve yeterliği geliştirmek amacıyla, kişisel, vatandaşlık ve sosyal hayatla ilgili olan perspektif içerisinde, hayatın her anında üstlenebilen tüm öğrenme aktiviteleri” olarak tanımlanmaktadır. Okul öncesi dönemden, emeklilik sonrasına kadar, her çeşit kabiliyeti, ilgiyi, bilgiyi ve yeterliği edindirir ve günceller. Bilginin gelişmesini ve her vatandaşın bilgiye dayalı topluma uyum olarak katılmasını, kadının/erkeğin geleceğini daha iyi kontrol altına almasını sağlayacak yeterliğin gelişimini teşvik edecek programlar açar. Boş zamanla ilgili yetenek geliştirme gibi geleneksel olmayan öğrenciyi de kapsar; daha ileri düzeyde öğrenme imkanları sunar. Böylece fırsatlar, gerçekten öğrenmeye istekli potansiyel kişinin ihtiyaçlarına ve maksatlarına uygun hale getirilir. Sürekli Eğitimin Kurum yönünden faydaları şunlardır: • Verim yükselir, maliyetler düşer ve kazanç artar. • Teşkilatın ilişkide bulunduğu kişi ve kuruluşlar arasındaki itibarı artar. • Makine ve araçların yıpranma oranları azalır ve netice de bakım onarım giderleri azalır. • Üretimdeki hatalı ve fireli mal azalır. • Kurumda iş güvenliği sağlanır. Sürekli Eğitimin Personel yönünden faydaları şunlardır: • Yetişmiş olan personelin kendisine olan güvenini artarak geleceğe güvenle bakmasını sağlar. • İşte yükselme imkanını artırır. • Personelin işleri tam zamanında, eksiksiz ve kusursuz yapmaları onların işten zevk ve heyecan duymalarını sağlar, motivasyonlarını artırır. • Yaptıkları işlerini amirleri tarafından beğenilmesi neticesinde çalışma saatleri çabuk ve eğlenceli geçer, sıkıcı olmaz. 6 • Yetişmiş personelin bakış açısı genişler, ortama uyumu kolaylaşır, işe yatkınlığı artar ve ona huzurlu çalışma imkânı sağlar. Sonuç olarak TR 52 bölgesinde yer alan sürekli eğitim merkezlerinin etkinliği artırılmalıdır. Sürekli eğitim ile Mesleki yeterlilik çalışmaları sayesinde üniversite sanayi işbirliği ve kurum kuruluşlar arasında koordinasyon sağlanmalıdır. Öncelik 3 : Öğrenen Bölge modelinin uygulanması Öğrenen bölgeler, bölgelerin gelişim kabiliyetleridir. Öğrenen bölge işletmeler arası işe ait şirket prosesleri ve pratiksel birlik ile ilişkili olan mevcut bilgi tabanlarının ve bölgedeki Ar&Ge alt yapısının öğrenme, farklılaştırma, rekabet gücünü yükseltme amacını sağlayabilen sistemdir 1. Bir bölgenin işletme merkezli ekonomik gelişimini esas nokta olarak kabul eder. Öğrenen bölgelerin temel fikri bölgede yaşayan aktörlerin gelişim potansiyellerine odaklanma ve aktörlerin ilgilerini entegrasyonu, ağlanması, bir arada tutulması için strateji çabalarıdır 2 . Öğrenen bölge kavramı bütünleşik bir şekilde sosyal ve ekonomik hedeflere ulaşma üzerinde odaklanır. Öğrenen Bölge ekonomik ve sosyal bakış açısından hayat kalitesi ve yaşam standartlarının gelişilmesi için farklı çıkar gruplarından insanların katılımı ile bölgesel öğrenme girişimlerinin yardımı ile yerel topululukları güçlendirmeyi hedef seçer. Öğrenen bölge, bölgesel yenilik sistemleri, teknolojik bilgi transferi, az çok birbirlerine yakın anlama kullanılan ama farklı manaları olan kavramlardır. Buna karşılık hepsinin çözmeye çalıştıkları soru ya da ortak amaçlar. Bölgesel düzeyde özellikle KOBİ'lerde öğrenme yenilik düzeyinin nasıl destek ve katkıda bulunulmalı ya da bulanabiliriz. Öğrenme, yenilik ve rekabeti artırmak için bir bölgedeki mevcut bilgi temeli ve Ar-Ge alt yapısıyla işletmeler arasında dahili işletme süreçleri ve işletmeler arası pratik iş birlikleri ilişkilerini ortaya çıkaran bir sistem ve yapıdır. Öğrenen bölgede şu çalışmalar yapılabilir . • Araştırma ve eğitim kurumları, yerel bölgesel otoriteler ile yenilikçi işbirliği sağlayacak işletmelerden (bölgede yoğun olan) oluşan bölgesel odakların (clusterlerin) başarısını artırmak. • Mevcut eğitim ve geliştirme kurumlarının oynaması gereken rolleri tanımlama 1 Moles V. J., (1999) “Learning Region”, an alternative for enlancing the economic and social dimension in tourist ares, Some Reflections, European Commission, Working Group B on “Tourism and Employment” 2 InfoBox Nachhaltige Basistexte Die Lernende Region, s 37 http://www.blk21.de. 7 • Bölgesel (ulusal) yenilik ve öğrenme sistemlerinde diğer aktörlerle işbirliği yapmak için kurum ve AR-GE enstitülerini bir araya gelişini sağlayacak yapı ve sistemler • Mevcut eğitim kurumlarında yeni fikirlerin geliştirilmesinde katalizör rolü oynayacak yöntemleri bulmak • Karşılıklı öğrenmeyi geliştirmek • Fikri realiteye dönüştürme çabaları Bunların gerçekleşmesi içinde bir öğrenen bölgede olması gereken faktörler şöyle sıralanabilir: • Kendi organizasyonu • Ağ oluşumu • Aşağıdan yukarıya yönelme • Yapıların esnekliği • Ortaklıklar(hiyerarşik olmayan açık) 309 • Direk iletişim(yüz yüze) • Aykırı ilişki sistemler arasında kesişim • Tarafsız öncülük ve koordinasyon • Yönetimin açıklığı • Farklı politik alanları birleştirme Öğrenen bölge sürecinin oluşum merkezinde rol alan başlıca faktörler şunlardır. a) Aşağıdan Yukarı Kalkış İnisiyatifi Ortakların (partnerler- işbirlikçiler) ve ağların diğer aktörlerle beraber iş birlikleri vasıtasıyla kendi ticari imkânlarını daha iyi yapma isteği ile pratik ticari öncelikte buluşmalarının çıkış noktasıdır. Yani bölgedeki çıkar gruplarının ortak hedefte buluşmalarıdır. b)Ortaklar ve Ağlar Öğrenen bölge görüşü içinde ağlar, birçok kıstasa göre ayrılabilir, buna örnek olarak sektörel, bölgesel veya aktöre özel (şirketler, odalar, üniversiteler, bölgesel idare kurumları, eğitim kurumları gibi kamusal yasal aktörler) ifade edilebilir. Öğrenen bölge görüşünde bağlantısı olan ağların somut şekillendirmeleri olarak topluluklar bölgesel gelişim ağlarını, teknoloji, araştırma ve yenilik ağlarını ehilleştirme ağlarını ve de her çeşit şirket ağlarını gösterebilir .3 c)Bölgesel Esaslar (prensipler) 3 Scheff J., (1999)Lernende Regionen: regionale Netzwerke als Antwort auf globale Herausforderungen, Wien:Linde, 8 Mekânlar ortaklıklar ve ağların hepsinin müşterek yaşam alanlarının temelini oluştururlar. Aktörler kişisel olarak tanışırlar, yerel kültürün özelliklerini bilirler, aynı çevre içinde yaşarlar, yaşamları “kapı kapıya” ortaklarla beraberdir ve müşterek problemlerinin çözümlerinin sonuçları ile günlük yüzleşmektedirler. d) Esneklik Ağın şeklini yerdeki (değişimin olduğu yerde) ağlaşmadan önceki aktörlerin potansiyelleri, ilgileri ve güncel ihtiyaçları, süreç ve yapılarının değişimi, dayanışması yerel ağdan sonra aktörlerin güncel ihtiyaçları, ilgileri ve potansiyellerine düzenler. e)Yapıların ve Bireylerin Öğrenmesi Bireyin hayatının merkezine yaşam boyu öğrenme felsefesini koymasının gereğinin nedeni teknolojik ve ekonomik yapısal değişim karşında ayakta kalmaktır.4 Sürekli öğrenmenin merkezinde denge ilkesi bulunur. Kişisel ve kurumsal gelişim; yapılmakta olan işe ilişkin bilgi gereksinimi ile geleceğe yönelik bilgi gereksinimi; endüstrinin gerektirdiği bilgiler ile genel eğitim arasındaki dengeyi sağlamak önemlidir. Öğrenmenin kişisel ve mesleki ölçülerde geri bildirim sağlandığından emin olunmalıdır.5 Öncelik 4 : Firma sahiplerine yönelik nitelik artırıcı eğitimler Belirlenen eğitimler katılımcıların vizyonlarını geliştirmenin yanında, ufuklarını açmalarına yardımcı olacak bir rehber niteliği olma özelliğini taşımalıdır. Bireylerin iş hayatında ilerlerken daha emin adımlarla ilerlemelerini sağlamak için; girişimcilik, liderlik, rekabet yönetimi, kriz yönetimi, stratejik yönetim ve yönetim trendleri gibi alt başlıklarda olmalıdır. “Patron Yöneticilik" kapsama alanı giderek genişlerken iş yükü de aynı oranda artan bir sözcük. Başarılı bir yönetici işi, müşterileri, çalışanları ve şirketin bilgi birikimini etkin bir şekilde yönetmekle yükümlüdür. Bu sorumlulukların istenen şekilde yerine getirilmesi ise • Bilgi birikimini sürekli yenilemek, • Vizyon ve strateji geliştirmek, • Yönetim becerilerini geliştirmek, • Krize karşı hazırlıklı olmak, 4 Nuissi E., (2002) “Lernende Regionen – Wissenschaftlich begleitet”, DİE zeitschrift für Erwachsenenbildung, 9.Jahrgang, 5 Covey S. R., (1998) “Sürekli Öğrenme İlkesi”,Executive Excellence, 9 • Kurumsallık bilincini özümsemek ve yerleştirmek, • Başarılı takım kurmak ve yönetmek, Belirlenen Birtakım eğitim örnekleri şunlardır; - Stratejik Yönetim - Rekabet Stratejileri - Kriz Yönetimi - Şirket Evliliklerinde Etkin Yönetimin Rolü - Bilgi Teknolojisi Stratejileri - Girişimcilik Ruhu - Etkin Takım - Başarılı Takım Kurma - Güçlü İnsan - Güçlü Şirket - Kurum Kültürü ve Kurumsallaşma - Şirket İçi İletişim - Zaman Yönetimi - Vizyon ve Misyon - Risk Yönetimi - Finans Teknikleri - Vb… Öncelik 5 : Büyük ve başarılı firmalarla ulusal çapta toplantı ve seminerler düzenlenmeli Başarı öykülerini paylaşmanın amacı, firma sahiplerine, iyi deneyimleri ve çıkarılan dersleri paylaşma, müdafaa ve farkındalık arttırma girişimlerine katılım, yenilikçi programlar tasarlamaya yardım ve yeni ortakları bir araya getirme konularında toplumun farklı sektörlerinin katılımıyla sonuçlanan örnek olay ve iyi uygulamaları sunmak amaçlanmaktadır. Deneyim paylaşım grupları oluşturmak sureti ile yerel ulusal ve uluslararası birliktelik ve tecrübe aktarımı sağlanmalıdır. Öncelik 6 : Staj ve uygulama sürecinde Üniversite/Lise sanayi işbirliği sağlanmalı Üniversite-sanayi işbirliğinin kolaylaştırılmasında uygun ortamı hazırlamak açısından yapılması gereken faaliyetler aşağıdaki gibi sıralanabilir; 1- Üniversitelerdeki bilim adamlarının sanayide geçici olarak çalışmasını sağlayacak yasal düzenlemenin yapılması gerekmektedir. Bu yasal düzenlemenin gerçekleştirilmesiyle üniversitelerde elde edilen teorik bilginin sanayiye aktarılması kolaylaşırken sanayideki 10 teknolojik ve pratik bilgilerin üniversiteye dönüşü de kolaylaşacaktır. Üniversitelerdeki öğretim üyeleri üç yılda bir yıl ücretli veya ücretsiz izinli olarak sanayide çalışma fırsatı verilmesi halinde kuruluşlar arasında işbirliği ortamı sağlanabilir. Bu faaliyet ile üniversitedeki teorik bilgilerin sanayiye, sanayideki pratik bilgilerin üniversiteye aktarılması imkanı hızlanacaktır. 2- Sanayide çalışan personele üniversitelerdeki bilim adamlarınca seminerler verilmesi üniversite-sanayi işbirliğinin sağlanmasına ve pekişmesine ortam hazırlayacaktır. 3- Sanayide çalışan personele mastır ve doktora programlarının uygulanması kuruluşlar arası iletişimi kolaylaştıracaktır. 4- Üniversitede yetişmiş personelin sanayide görev alması bu kuruluşlar arasındaki kolay iletişim sağlama ve sanayinin problemini üniversiteye anlatabilmesi ve aynı dili konuşup anlayabilmelerini sağlayacaktır. Aslında üniversite ile sanayi arasındaki ilişkilerin zayıflamasındaki en önemli sebeplerden biri de dil konusudur. Üniversitelerin akademik dili konuşuyor olması sanayiin de pratik dili konuşuyor olması kuruluşlar arasında anlayış farkı doğurmaktadır. Kuruluşlar arasındaki anlayış farkı işbirliğinin hızlanmasını ve gelişmesini olumsuz olarak etkilemektedir. Gelişmesini hızla sağlamak zorunda olan Türkiye açısından üniversite sanayi işbirliğinin önemi daha da anlamlıdır. Kaynakları kıt ve bu kaynakları maksimum verimle kullanma durumunda olan Türkiye’nin, hem genç nüfusuyla hem de bulunduğu coğrafi konumu ve toplumun beklentileri açısından çok çalışması gerekmektedir. Üniversite-sanayi işbirliğinden beklenen fayda, sanayinin katma değer üretimini artıracak yeniliklerin sanayinin emrine verilmesi ve toplumda refah seviyesinin artırılmasıdır. Diğer taraftan yeni teknolojik bilgilerin üretilmesiyle bilgi toplumunun alt yapısını hazırlayarak 21. yüzyıla Türkiye’yi hazırlamaktır. Hangi modelde sağlanmaya çalışılırsa çalışılsın iki farklı alanın (Üniversite-Sanayi) işbirliği yapmalarının yöneldiği bir takım hedefler vardır. Bu işbirliği programları; ortak sorumluluk, hali hazır kaynaklardan optimum düzeyde yararlanma, gençliğe ve topluma hizmet, eğitim olanaklarını zenginleştirme gibi temel kavramlara dayalı olarak su amaçları gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Öğrenmeyi daha anlamlı kılmak için kuram ve uygulama arasındaki boşluğu doldurmak. Genel ve özel nitelikte is becerileri, alışkanlıkları, bilgi kazanma ve istendik davranışlar geliştirme olanağı sağlamak. Okul ve işyeri arasında gerekli koordinasyonu gerçekleştirmek. Ayrıca; örgün eğitim kapsamında özel alandaki is kollarında eğitim ortamı oluşturularak mesleki eğitime katkı sağlanacaktır. Sanayi ve hizmet sektörlerinin talep ettiği is gücü ihtiyacını nitelikli bir şekilde arz edilmesi sağlanacaktır. Devletin olanakları 11 çerçevesinde, teknik alanda geliştirilen her yeniliğin kısa zamanda okul şartlarına taşınması mümkün olamayacaktır. Stajların faydaları şunlardır; 1. Gerçek uygulamaları görmek : Okulda öğrenilen bilgilerin çoğunluğu teoriktir. Amaç öğrencilerin, uygulamaların altında yatan temelleri ve düşünce biçimini algılamasını sağlamaktır. Bu nedenle de bu bilgilerin çoğu doğrudan doğruya uygulanamaz. Fen bilimlerinden sosyal bilimlere gidildikçe teori ile uygulama arasındaki fark da giderek artar. Derslerde yapılan uygulamaların bir çoğu da öğrenmeyi kolaylaştırmak için basite indirgenmiştir. Kuşkusuz basite indirgenmiş uygulama yapmak, hiç uygulama yapmamaktan daha iyidir. Bu uygulamaları başarı ile yapan öğrenci de okulda öğrendiklerini kolayca iş yaşamında uygulayabileceğini düşünür. Oysa gerçek iş yaşamındaki uygulamalar okulda yaptırılanlardan hem daha farklıdır hem de daha karmaşıktır. Diğer yandan bilim ve teknolojideki gelişmelerin uygulamaya yansıması, ders programlarına yansımasından daha hızlıdır. Bu yüzden ders kitapları ve ders içerikleri, genellikle uygulamanın gerisinde kalır. Bu da okulda öğrenilenler ile uygulama arasında farklılıkların nedenlerinden biridir. Okulda öğretilenler hep "olması gereken"ler üzerine kuruludur. Ancak "olan" lar genelde olması gerekenlerden farklıdır. Okulda öğretilenler "mekanik"tir, yani bir şeyi belirli bir şekilde yaparsanız, belirli bir sonucu alırsınız. Oysa iş yaşamında bu bilgileri uygulama esnasında mutlaka "insan" faktörü devreye girer, bunun sonucunda mekanik ilişkiler işlemez ve beklediğiniz sonuçları alamazsınız. Okulda öğretilenler ile gerçek iş yaşamının işleyişi arasındaki farklılıklar için daha bir çok neden ileri sürülebilir. Önemli olan okulda öğrenilenler ile uygulama arasında farklılıklar olduğunu algılayarak gerçek uygulamanın nasıl işlediği hakkında bilgi sahibi olmaktır. Üniversitelerin staj programlarında genellikle amacın okulda öğrenilenlerin iş yaşamında uygulanması olduğu ileri sürülür. Ancak yukarıda belirtilen nedenlerle bu amacın gerçekleştirilmesi olanağı yoktur. Bunun yerine amaç "okulda öğrenilen bilgilerin uygulamada nasıl işlediğini görmek" olarak alınırsa daha doğru bir yaklaşım olur. Öğrencilerin gerçek uygulamaları görmesinin en büyük yararı, çalışmaya başladıktan sonra iş yaşamına göstereceği uyumun daha kısa sürede gerçekleşmesidir. Literatürde "gerçek şoku" olarak adlandırılan, kişinin beklentileri ile karşılaştıkları arasındaki farkın yüksek olmasından kaynaklanan uyumsuzluk sorunları da böylece en az düzeyde kalmış olur. 2. Çalışma koşullarını görmek: Derslerde yapılan uygulamalar, genellikle sınıf veya laboratuar ortamlarında yapılır. Bu 12 uygulamalar sırasındaki konumunuz "öğrenci"dir ve temel sorumluluğunuz uygulama konusu olan dersi "öğrenmek"tir. Bu uygulamalar sırasında size yol gösteren ise öğretim üyesidir ve eğer uygulamalarda başarısız olursanız en fazla o dersten kalır, bir sonraki sene geçersiniz. Uygulamalar sırasında bazı hatalar yapmanız doğal karşılanır, çünkü o işi ilk defa yapıyorsunuz ve sonuç olarak öğrencisiniz… Üstelik uygulamalar "sanal" olarak tasarlandığı için uygulamada yaptığınız hataların kimseye zararı da olmaz. Bir de çalışma ortamındaki koşullara bakalım. Konumunuz artık "çalışan" olmuştur. Temel sorumluluğunuz ise çalıştığınız pozisyon ile ilgili işleri "yapmaktır. Bazı kurumsallaşmış firmalarda işe yeni başlayanların firmaya ve pozisyona uyum sağlamaları için yapılandırılmış oryantasyon programları varsa da (ne yazık ki ülkemizde kurumsallaşma düzeyinin çok az olmasından ötürü) bir çok firmada bu tür programlara rastlanmaz. Dolayısı ile size işinizi yaparken yol gösterecek olan bir "öğretim üyesi"ni yanınızda bulamazsınız. Onun yerine genellikle bilgilerini paylaşmayan bir "yönetici" ile karşılaşırsınız ve bu yöneticiye öğretim üyesinde olduğu kadar kolayca yaklaşamazsınız. Bu durumda işinizle ilgili bilgileri bölümünüzdeki diğer deneyimli kişilerden almaya çalışırsınız, ama onlar da ileride kendilerine rakip olabileceğiniz düşüncesi ile bu konuda pek istekli davranmazlar. Uygulamalı derslerde yaptığınız hatalar normal karşılanırsa da, iş yaşamında yaptığınız hatalar pek normal karşılanmaz. Yaptığınız hatanın büyüklüğüne göre bir karşılığını görürsünüz. Küçük hatalarda sözlü olarak uyarılırsınız. Çok büyük hatalarda ise işinize son verilmesi bile mümkündür. Üstelik artık yaptığınız uygulamalar artık sanal değildir. Dolayısıyla yaptığınız hatalar sonucunda en azından bir kişi veya kurum olumsuz olarak etkilenir ve zarar görür. Öğrencilik konumu ile çalışan konumu ve her iki konumun çalışma koşulları arasındaki farklar, yukarıda belirtilenlerle sınırlı değildir. Daha bu konuda pek çok fark ileri sürülebilir. Örneğin ; Öğrencilikte sadece ders olduğu günler okula gidersiniz ve arada boşluklar vardır. Çalışma yaşamında ise işiniz olsun olmasın belirtilen mesai saatlerinde işyerinde olma zorunluluğunuz olduğu gibi genellikle bu süreleri de aşan bir şekilde çalışırsınız. Devam zorunluluğuna uyduğunuz sürece canınız istemediğinde (veya işiniz çıktığında) bazı derslere girmeyebilirsiniz. Çalışma yaşamında devam zorunluluğu % 100'dür ve önemli işiniz olsa bile yöneticinizden izin almak zorundasınız. Ayrıca derse geç kalma ile işe geç kalma arasında da önemli farklar vardır. Okulda öğrencilerin uymak zorunda bazı kurallar vardır. Ancak öğrenciler çok, bu kuralları uygulatacak olanların sayısı ise azdır. Üstelik tüm öğrencileri sürekli gözönünde tutmak 13 imkansızdır. Öğrenci psikolojisi de zaten kurallara aykırı hareket edenleri okul yönetimine şikayet etmenin, yani ispiyonculuğun çok kötü olduğu şeklindedir. Bu yüzden bir çok kural ihlali yönetime ulaşmaz. Ulaşanlar da öğrencinin genç ve deneyimsiz olduğu gözönünde bulundurularak, ciddi yaptırımların uygulanması yerine öğrencinin geleceği ile oynamamak adına genellikle sözlü uyarılarla geçiştirilir. Buna karşılık işyeri kurallarının (çoğu zaman yazılı olmamasına rağmen) yaptırımları çok ciddidir ve acıması yoktur. Yaptığınız tüm faaliyetler yöneticilerin ve çalışma arkadaşlarının gözetimi altındadır. Üstelik bu kez "öğrenci psikolojisi"nin yerini "çalışan psikolojisi" almıştır ve bu psikolojide bazen gelecekte kendisine rakip olabileceği düşüncesi ile, bazen de üstlerine yaranmak amacı ile "ispiyonculuk" yapılmasına daha sık rastlanır. Sonuçta çalışma yaşamında "Her koyun kendi bacağından asılmaktadır." Öğrencilerin çalıştıkları alanların durumu, (dersaneler, amfiler, kütüphaneler, laboratuvarlar vb.) ve okulun sosyal olanakları, genelde bir çok işyerinden daha iyidir. (kuşkusuz bu, okuldan okula ve işyerinden işyerine büyük farklılıklar gösterir.) Hatta denilebilir ki çoğu vakıf üniversitesinin koşulları, yabancı şirketler bir tarafa bırakılacak olursa, bir kaç büyük firma dışında çok daha iyi durumdadır. Oysa gerçek çalışma koşulları, (hele bir de arazide çalışılması gerekiyorsa) okuldakilerden daha zordur. Örneğin tıp fakültelerinde öğrencilere sunulan bir çok olanak, devlet ve SSK hastanelerinde daha azdır. Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkün… Ancak sanırım "çalışma koşullarını öğrenmek" ile neyi kasdettiğim daha açık hale geldi. Bu koşulları ancak staj sırasında gözlemleyebilir ve öğrenebilirsiniz. Üstelik konumunuz hala öğrenci olduğundan, yapacağınız hatalar hoşgörülür ve işle ilgili bilgilere daha kolay ulaşabilirsiniz. En azından çalışanlar sizi kendilerine rakip olarak görüp, bilgilerini paylaşmaktan kaçınmaz. Bütün bunların sonucunda kendinizi iş yaşamına çok daha iyi hazırlayabilirsiniz. 3. Mesleki gelişim için gerekli yetkinlikleri öğrenmek : Her meslekte gelişmek için gerekli olan bir takım yetkinlikler vardır. Bu yetkinliklerin bir çoğu, kurumsallaşmış firmalarda görev tanımları, işe alma, terfi, performans değerlendirme, ücretlendirme gibi süreçlerde kullanılır. Okulda öğrendikleriniz, bu yetkinliklerin daha çok bilgi boyutuna ilişkindir. Bu bilgiyi beceri ve tutumlarınızla birlikte gözlemlenebilir davranışlara, yani yetkinliklere dönüştürmek durumundasınız. Ayrıca bir çok pozisyonda, mesleki bilginin yanında, okulda temel bilgisi öğretilmeyen bir çok yetkinliğin sizde bulunması istenir. Hele yönetici konumlarına gelindikçe mesleki bilginin yerini giderek bu tür yönetici yetkinlikleri alır. Bilinçli staj yapmanın en önemli yararlarından biri de, iş yaşamında ne gibi yetkinliklerin 14 gerekli ve geçerli olduğunu öğrenmektir. Bunun için staj yaptığınız iş yerinin ; - Görev tanımlarını ve bu görevleri yapacaklarda aranılan nitelikleri (konunuzla ilgili olanlarını), - İşe alım süreçlerini, işe alımda ne gibi özelliklerin arandığını, - Terfi için nelere dikkat edildiğini ve ne gibi özellikler arandığını, - Performans değerlendirmesinin nasıl yapıldığını, performans değerlendirmesinde hangi kriterlerin - yer aldığını ve bu kriterlerin açıklamalarını, Ücretlendirmenin hangi kriterlere göre yapıldığını, öğrenmenizde büyük yarar vardır. Buradan edineceğiniz bilgiler sonucunda iş yaşamında ne gibi yetkinliklerin gerektiği konusunda fikir sahibi olabilirsiniz. Ayrıca, staj yaptığınız birimin yöneticileri ve çalışanlarına, mesleği iyi bir şekilde yapabilmek için ne gibi özelliklerin gerektiği konusundaki görüşlerini sorup, bunları diğer bilgiler ile bütünleştirebilirsiniz. Mesleki gelişim için gerekli yetkinlikleri öğrenmenin de bir çok yararı var. Öncelikle iş dünyasının sizden ne gibi özellikler istediğini öğrenerek kendinizi bu konularda geliştirebilirsiniz. Bu yetkinliklere ait bir çok bilginin, okuldaki dersler ile verilmediğini biliyoruz. O zaman iş size düşmektedir. Bu amaçla gerekli yetkinliklerden hangilerine sahip olduğunuzu, hangilerinde ise yetersiz olduğunuzu değerlendirip, eksik olanları geliştirme yoluna gitmelisiniz. İkinci olarak bu yetkinlikleri geliştirirseniz, mezuniyetten sonra iyi bir firmada iş bulma şansınız artar. Üstelik işe başladıktan sonra da çalışma yaşamına kısa sürede adapte olup başarılı sonuçlar alabilirsiniz. 4. Mesleki çevre edinmek : Staj ile birlikte mesleki alanda ilk iş çevrenizi de yapmaya başlayacaksınız. Bir çok firmada yöneticiler stajyerlere daha pozitif bakar ve o işyerinde çalışmaya başlamış olsanız bir çalışan olarak kuramayacağınız diyalogu bir stajyer olarak daha rahat kurarsınız. Benzer durum staj yaptığınız birimdeki diğer çalışanlar için de geçerlidir. Diğer yandan stajyerler, bir çok firma için personel adayı kaynağıdır. Çalışmasından memnun kalınan bir stajyer, deneme süresi gerektirmez, çünkü çalışması bilinmektedir. Ayrıca firma kültürünü bildiği için uyum sağlaması da daha kısa sürer. Bu yüzden firmalar yeni mezun elemana ihtiyaç duyduklarında, staj döneminde çalışmasından memnun kaldıkları stajyerleri tercih ederler. Öncelik 7 : Nitelikli eleman sorununa ilişkin kurumsallaşma eğitimleri düzenlenmeli Sosyo-ekonomik yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelen Aile Şirketleri ile ilgili yapılan araştırmalar dünyadaki şirketlerin önemli bir kısmının aile şirketi olduğu yönünde. Sadece 15 küçük şirketler değil, dünyanın en büyük 500 şirketinin yarıya yakını aile şirketi. ABD´de 18 milyondan fazla şirket var ve bunların % 90´i aile şirketidir. En Büyük 100 şirketin İtalya´da 43´u Fransa´da 26´si Almanya´da ise 17´si aile şirketi. Tüm şirketler içinde aile şirketlerinin oranı ise İtalya´da % 99´u, Almanya´da % 80´i Türkiye´de ise % 92 si aile şirketidir. Kurumsallaşma "Sürdürülebilir başarı için gereken yönlendirme, yönetim ve kontrol sistemlerinin uygulanmasıdır" Yani başarının sürdürülebilirliği için gerekli yöntemlerin uygulanması. Aile şirketlerinin ömürlerinin kurumsallaşmayı başarabilmeleri ile yakından ilgili olduğu görülür. Aile şirketleri, yaşanan ekonomik krizlerden çok fazla etkilenmeden faaliyetlerini devam ettirebilirken, aile içi sorunlar nedeniyle varlıklarını uzun sure devam ettirememektedirler. Araştırmalar sürekliliğin gerçekleştirilememesinin sebeplerinin başında, şirketin belli bir büyüklüğe ulaştığı ve gerekli şartların oluştuğu halde "kurumsallaşma" çalışmalarının başlatılmaması geliyor. Kurucudan sonra yönetimi devralacak ikinci nesil aile üyesinin belirlenmesi ve hazırlanmasını sağlayacak devir planı başka bir deyişle geleceğin planlamasını yapamayan aile şirketleri varlıklarını uzun süre koruyamıyorlar. Ailenin iş ile ilgili konuları ciddi ve profesyonel bir şekilde ele almaları vizyon ve misyonlarını oluşturmaları ve aile içi iletişim, bireyler için gelişim ve kuşaklar arası devir planlarının olması önemlidir. Aile şirketlerinin başarısı sadece bu ilkeler ve planları yapmakla da sağlanamıyor. Aile şirketleri de işini iyi yapmalı, aile kaynakları kadar diğer insan kaynaklarını da etkili bir şekilde yönetebilmeli ve çağdaş yönetim tekniklerini kullanabilmelidirler. Bunun için de rekabete açık, ileride lider konumuna gelebilecek bireylerin iyi eğitilmesi de başarı potansiyelleri için o kadar gereklidir. Kurumsallaşma , işletmenin bir sistem haline gelmesidir. Kurumsallaşma şirketin tamamen profesyonellere terk edilmesi, kontrolün elden çıkartılması değil, şirketin kuralları standartları ve prosedürlerinin olması ve kişilerden bağımsız olması demektir. Yetki ve sorumlulukların dağıtılması, profesyonel bir yönetime geçilmesi, aile ve iş ilişkilerinin birbirinden ayrılması demektir. Günümüzde KOBİ´ler kurumsallaşmaya ilk adımı ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ile atabiliyorlar. Yapılandırılmış ve uygulamaya geçirilmiş başarılı bir kalite yönetim sisteminin, gelecek yıllara yönelik çok etkili bir kurumsallaşma oluşturduğu açıktır. Oluşturulmuş prosedürler, talimatlar, iş akış şemaları, kalite yönetim el kitabı, formlar,yetki, sorumluluk, 16 görev dağılımları, vizyon ve misyon, kalite politikası gibi unsurların tüm çalışanlara benimsetilmesi başarılı olunabilmesi için en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor. Sisteme hakim akademik ve deneyimli eğitimcilere burada büyük bir görev düşüyor. Sistemin benimsetilme düzeyindeki yükseklik ise verimliliği ve karlılığı oldukça arttırıyor. 17 SORUN 2 : TR 52 BÖLGESİ SANAYİ ENVANTERİ NEDEN - Firmalar yeterince bilgi paylaşımına açık değillerdir. - Yetersiz veri - Kurum ve kuruluşlar arasında etkin bir işbirliği yoktur. - Kayıt dışı ekonomi - Kurum ve kuruluşlar etkin bilgiye nereden ulaşacaklarını bilememektedirler. ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF) - Kurum ve kuruluşlar arasında etkin bir koordinasyon kurulmalıdır. - Sanayi envanterinin önemi anlatılmalıdır. - Öncelikli olarak sanayi envanteri çıkarılmalıdır. - Eksik yatırımların daha iyi bir şekilde belirlenip tanıtım yapılması SONUÇ - Mevcut durum tespit edilememektedir. - Yeterli veri olmadığı için bölge yeterince anlatılamamaktadır. - Kaynakların verimli kullanılmasını engellemektedir. - Yabancı yatırımcı bölgeye çekilememektedir. FAALİYETLER - Mevlana Kalkınma Ajansı tarafından Etkin bir saha araştırması yapılarak envanter çalışması yapılmadır. - Envanter konusunda bilinçlendirme çalışması yapılmalıdır. - Etkin bir haberleşme ağı kurulmalıdır. - Sanayi envanteri 3-4 dilde yayınlanmalı ve periyodik olarak güncellenmelidir. Temel Amaç : TR 52 BÖLGESİ SANAYİ ENVANTERİ Öncelik 1 : Mevlana Kalkınma Ajansı tarafından Etkin bir saha araştırması yapılarak Sanayi Envanter çalışması yapılı Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de 300 bine yakın sanayi işletmesinin varlığı saptanmış bulunuyor. Firmaların incelenmesinde sermaye, öz kaynak, ciro, kâr-zarar, ar-ge, istihdam, ihracat, yurtiçi satış, enerji kullanımı, kapasite gibi tüm verilerin ortaya konulduğu belirtiliyor. Ancak soru hâlâ ortada duruyor: Envanterin alt sektörler dahil üç bin dört yüz sektörün il bazında tamamlanmasıyla kayıt dışı ekonominin önü kesilebilecek mi? Sanayi envanteri çalışmasıyla Türkiye’deki işletmelerin sayısının saptanması da gündeme gelmiş bulunuyor. 1992 yılından sonra 2008 yılına denk gelen ve yaklaşık 6 ay sürdürüldükten sonra da sonuçlanan Sanayi Envanteri Sayımı’nın bir kısmı bitmiş bulunuyor. Hizmetler sektörü de dahil, 2 milyon 100 bin işletmenin ciro, kâr, istihdam, ihracat gibi kategoriye ayrılarak analiz edilen çalışmayla ilgili Türkiye’nin ekonomideki bazı sorunlu alanları için de doğru bir çıkış noktası oluşmuş gibi gözüküyor. İşte sorun da burada. Ya da söz konusu araştırma en somut hangi sorunu çözecek, gibi soruların yanıtları biraz zaman gerektiriyor. Ancak, söz konusu çalışma, daha farklı soruları da beraberinde getiriyor. Örneğin, sektörlerin tamamının tespit edilmesi gerçekten mümkün mü? Söz konusu tespitler hangi yöntemlerle yapılıyor? Her ne kadar yapılan çalışmalarda titizlikle davranıldığı iddia edilse de, gerçekten de asıl gözden kaçan noktalar göz önünde bulunduruluyor mu, şeklindeki soruların yanıtı henüz ortaya çıkmış gözükmüyor. Ama araştırmalardan elde edilen somut sonuçlarla ilgili, Türkiye’de gıda sektöründe kaç işletme var, bu işletmelerin il bazında durumu nedir, gıdanın alt sektörlerinin ayrı ayrı durumu nedir, kârlılığı en yüksek beş sektör 18 veya İstanbul’da en kârlı beş sektör hangileri şeklindeki soruların cevabı bulunmuş gibi görünüyor. Söz konusu çalışmanın “yeni teşvik sistemi açısından” önem taşıdığını söyleyen yetkililer, bu veriler üzerinde yeni teşvik sistemini yapılandıracaklarını, envanterin bakanlar kurulunda onaylanmasıyla da sanayi stratejisi çıkaracaklarını belirtiyor. Geriye doğru gittiğimizde, Türkiye’de Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı’nın ilk kez DİE tarafından 1927 yılında uygulandığı görülüyor. Ardından, 1963, 1970, 1980 ve 1985 sayımları geliyor. Bunun ardından Yedinci Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı ise 1992 yılında yapılıyor. İlk kez 1927’de yapılan Sanayi Sayımı, “Sanayi Tahriri Neticeleri” adı altında, 1950 Sanayi Sayımı ise Türkiye İstatistik Yıllığı içinde yer alıyor ve 1970 yılından itibaren de Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı olarak yayımlanıyor. Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı, nüfus büyüklüğüne bakılmaksızın bütün il ve ilçe merkezleri, belediyesi olan köyler ve nüfusu 2000'in altında olan yerlerdeki, on ve daha fazla kişi çalıştıran imalat sanayisi işyerlerine ve tarım dışı sektörlere uygulanıyor. Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı iki aşamada yapılıyor. Birinci aşamada, işyeri sayısı, istihdam; ikinci aşamada ise, istihdam, satın alışlar, satışlar, stoklar gibi bilgiler toplanıyor. Yıllık İmalat Sanayisi anketlerinin ilk uygulaması 1932 yılında başlıyor ve 1941 yılına kadar devam ediyor. 1951 yılında başlayan ve bugüne kadar yürütülen ikinci uygulamada ise, bilgiler “beygir gücü” esas alınarak değerlendiriliyor. 1950-1962 yılları arasında Türkiye İstatistik Yıllığı içinde yer alıyor. 1963-1991 yılları arasında ise, devlet sektörünün tamamı ile özel sektörde on ve daha fazla kişi çalıştıran işyerleri kapsama altına alınıyor. 1964 yılından beri, işyeri sayısı, çalışanların yıllık ortalama sayısı, ücretler, yatırımlar, girdi-çıktı, katma değer gibi işyerinin tüm faaliyetlerine ilişkin bilgiler derlenerek, Yıllık İmalat sanayi istatistikleri adı altında yayımlanıyor. Sanayi envanterinin çıkarılması aynı zamanda Türkiye’de nerede, ne yapıldığını göstermesi açısından da önemli bir durum. Son birkaç yılda Türkiye’deki şirketlerin ve binaların sayımını bitirdiklerini belirten yetkililer, milli gelirdeki artışın bu alanlardan kaynaklandığını söylüyor. Yani, bünyesinde on ya da daha fazla insan çalıştıran şirket sayısının 11 bin 293 değil de, 27 bin 813 olduğu saptanmış. Yine benzer şekilde, Türkiye’deki konut sayısının daha önce düşünülen 13,9 milyonun çok üstünde, 19,2 milyon olduğunun görülmesi bu çalışmayı zorunlu kılıyor. Öncelik 2 : Envanter konusunda bilinçlendirme çalışması yapılmalı Yapılacak olan sanayi envanteri çalışmasının başarısındaki en önemli unsur saha araştırması kısmı ve sanayicilerin bu sürece tam olarak destek vermeleridir. Bu bağlamda 19 sanayicilerimizin bilgi paylaşımını en yüksek seviyelere çıkarmak için etkin bir tanıtım ve bilinçlendirme süreci uygulanmalıdır. Öncelik 3 : Etkin bir haberleşme ağı kurulmalı Yoğun rekabet ortamında yer alan işletmeler faaliyetlerini müşterilere yüksek değer sağlayan ve minimum maliyetle üretilen kaliteli mamullerin sunulması boyutuna dayalı olarak yönetmektedirler. Ancak bu yeterli olmamaktadır. Dinamik piyasalarda işletmelerin etkinlikleri artık, hız ve bilgi işleme becerilerine göre tanımlanmaktadır. Bu anlamda, işletmelerin müşterilerine açılan parolası niteliği taşıyan “quick response” veya “response time“ diğer bir ifade ile; müşteri siparişlerinin alınması ve bu siparişlerin dağıtım mekanizmasına bırakılması arasındaki süreyi açıklayan “çabuk yanıtlama” veya “mamulü müşteriye olduğunca çabuk teslim etme süresi” ‘nin de yukarıda bahsedilen rekabet boyutuyla birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Bu yanıtlama zamanı veya hızı yoklayıcı pazarlama anlayışı içerisinde de üründe değişikliğe gitmek için firmaya belirli bir zaman tanıma imkanı açısından da önemli olmaktadır. Pazarlama sisteminin mamule dayalı olmak yerine müşteriye dayalı hale gelmesi neticesinde rakip işletmelerin söz konusu “yanıtı” ne kadar çabuklukla verdiğine ilişkin değerlendirmeler göz önünde tutulmaktadır. Kitle üretiminden (mass production) siparişe göre seri üretime (mass customization) geçilen ilerlemenin amacı ve çıkış noktası mamulü müşteriye en çabuk ve kaliteli biçimde sunabilmektir. Bu anlamda bireyselleşmiş taleplerin karşılanması birebir (inter-aktif) pazarlama anlayışını gündeme getirmiştir. Bilgisayarlı bir ortamın oluşturulmasının ise siparişlerin üretime daha çabuk devredilmesini ve mamulün müşteriye daha hızlı şekilde sunulmasını destekleyeceği açıktır. Ayrıca, postmodern alanda yaşanan fragmentation (kısımlara ayrılma veya bölünme) koşulu çağdaş müşterinin sergilediği istekler ve pazardaki değişime duyarlılığı gerekli kılmaktadır. Bu anlamda sanal gerçeklik ve hypermedia gibi yeni bütünleşik bilgi ve iletişim teknolojilerin yaşandığı bir çevrenin kullanılması da mantıklı olabilir.Böylece, müşterilerin pazarlama organizasyonuna “partner” olarak katılmaları da mümkün olmaktadır. Bunun yanında postmodern bireylerin(tüketicilerin) aynı günde farklı yaşam stillerine adapte olabilmeleri kapsamında hız daha önemli olmaktadır. Aynı zamanda gelecek yüzyılda(21.yy)işletmelerin, şirketleri, rakipleri ve müşterileri tek bir global ekonomiye bağlayacak network yapılanmasının içerisinde olacağı belirtilmektedir. Tanım ve Kavramsal Çerçeve Hiç bir işletme piyasadan soyutlanmış veya bağımsız bir yapıya sahip değildir. Başarılı olabilmesi, müşteri ve tedarikçileriyle olan ilişkinin ve uyumun etkinliğine bağlıdır. Bu 20 noktadan hareketle kurumlar arası sistem; katılımcı bir işletme fonksiyonu sağlamak amacıyla iki veya daha fazla farklı organizasyonlar tarafından kullanılan ağlaşmış(networked(buradaki network kavramı computer network’u gerekli kılan business network olarak incelenmiştir. Kurumlar arası bilgi sistemleri, ise yukarıda bahsedilen gelişmenin bir sonucudur. KARBİS kurumsal sınırları aşarak bilgi teknolojileri üzerinde kurulan ve bir yada daha fazla firmayı müşterilerine veya tedarikçilerine bağlayarak mamul ve hizmetlerin değişimini sağlayan bilgi sistemleridir. Bu çerçevede KARBİS’ in tanımı genel anlamda şu şekilde verilebilir. “İki veya daha fazla şirket tarafından paylaşılan ve bilginin oluşturulması, korunması, iletilmesi ve dönüştürülmesi faydalarını sağlayan, bilgisayar ve iletişim kapsamında bilgi teknolojileri etrafında kurulan sistemlerdir.” Bilgi sistemlerinin geleneksel olarak kurumsal ve teknolojik sınırlamalar dahilinde tek bir firma ile sınırlı olduğu dikkate alınırsa, KARBİS’in yardımıyla kurumsal arası sınırlamaların kalktığı bir ortama doğru yapılanmanın olduğu saptanabilir. Firmalar bu anlamda kurumlar arası bilgi sistemlerinin etkinliğini ve kazanç getiren yönünü kavramışlardır. Posta (mail) ve telefonlar KARBİS’ in uzun süreden beri kullanıla gelen geleneksel örneklerini oluşturmaktadır. Ancak piyasalardaki değişim neticesinde firmalar arasında kurulan elektronik sistemler ve Internet de KARBİS kapsamında değerlendirilmektedir. Zaten Internet dünyası yeni bir fenomen olarak görülmekte ve “push technology” (bilgilerin kullanıcılara bir anlamda itilmesi) çerçevesinde ileriyi gören pazarlamacılar tarafından ilgi görmekte, aynı zamanda gelecek yüzyılda (21.yy)işletmelerin global bir ekonomiyi oluşturacak network’lara bağlı olacağı belirtilmektedir. Internet ve elektronik pazarlar içerisinde ise inter-aktif ve bilgisayar ağırlıklı olmak üzere, Talk/ use net (her iki tarafında ekran üzerinde o anda karşılıklı yazışabilmeleri), Fax-mail (fax postası), Web formları,e-mail (elektronik posta), video text, on-line hizmetleri, yerel hipermedya, voice-mail (sesli posta), videophone v.b. sayılabilir. Müşteri Firma(Alıcı) ile Tedarikçi(Satıcı) İlişkisi ve Kurumlar Arası Bilgi Sistemleri Bilindiği üzere kitle pazarlar kitle iletişimi üzerine inşa edilirken, inter-aktif pazarlar bireysel anlamda siparişe göre mamul ve mesajlar ile iletişime geçmektedir. Bunun sonucunda, tüketiciler ve müşteriler ile firmalar arasındaki iletişim hızlanmakta ve sistem belirli bir merkezi yapıya bağlı olmadığından on-line ile tam bir ulaşım sağlanmaktadır. Ayrıca markaların müşterilere tanıtılmasında, sürekli ve bire bir ikna edici diyalog kurulmasında ve sanal bir yapıya ulaşıldığından bürokrasinin kötü, esnekliğin ise daha iyi olduğuna ilişkin bilinç oluşturulmasında ve özellikle mamulün rakiplere göre daha hızlı nakledilmesine yönelik fayda sağlanmasında etkili olmaktadır. 21 Tüketici veya müşteri ile firma arasındaki bu ilişki firma (alıcı) ve tedarikçisi (satıcı) arasında da mevcuttur. Müşteri ile tedarikçi firma arasında, özellikle dağıtım gereksinimlerinin daha sık karşılanması için, en az hatayla karşılama ve daha büyük ölçekli işbirliği sağlamada önemli bir kavramdır ve tedarikçi ile müşteri arasında kurulan network kalıcı ve uzun ilişki oluşturulması anlamında ele alınmaktadır. Bunun yanında geleceğin fabrika yapısına ilişkin yapılan tartışmalarda “ geleceğin fabrikasında büyük ve mass production yerleşimleri değil, fabrikaya bağlı şubelere coğrafik olarak mal gönderen daha çok tedarikçinin görüleceği” belirtilmektedir. İşte bu sanal ilişki kurumlar arası bilgi akışı olarak ifade edilmektedir ve KARBİS kapsamında elektronik veri değişimi yardımıyla tedarik zincirinin bütün halkalarına yanıt ve reaksiyon verme imkanı sağlanmaktadır. Alıcılar ve tedarikçiler arasında paylaşılan geleneksel enformasyon neyin satışa konu olduğu ve hangi fiyattan satıldığıdır. Bu enformasyon içerisinde en önemli geçişler siparişler ve faturalardır. KARBİS kullanıldığında ise organizasyonlar daha fazlasını paylaşma imkanı bulurlar. Bu açılımda on-time delivery (zamanında dağıtım) kavramının müşteri-tedarikçi ilişkisinde performans ölçümünde kullanılan bir kriter olduğunu dikkate almak gerekir. Bu tür iletişim konusunda birçok uluslararası firma kurumlar arası network konusunda aktif bir rol oynamaktadır. Örneğin, yalın üretim uygulayan Toyota firması tedarikçileriyle network kurarak geniş bir koordinasyon gerçekleştirmiş, bu durum tedarikçileri daha radikal değişiklikler yapmaya zorlamıştır. Benzer şekilde Benetton firması, üretim süresi ile perakendeci mağazalarının satış noktası terminalleri arasında bilgisayarlı bir ortam sağlayarak daha hızlı bir satış stili geliştirmiştir. Good Year firması da, Superhighway (bilgi otobanı) aracılığıyla lastik satmaktadır. Bilgi sistemi olarak kullanılan ”CompuServe” ile müşteriler elektronik pazarda seçimini yapmakta ve istediği lastiği en yakın perakendeciden sipariş edebilmektedir. Dolayısıyla perakendecideki mal siparişi Good Year yönetimi tarafından anında saptanabilmektedir. Benzer şekilde Chrysler firması tedarikçilerini Electronic Data Interchange(EDI; firmalar arasında işletme verilerinin elektronik olarak iletimi) sistemi içine katarak özel bir ağ oluşturmuştur. Yine Ito Yokoda grubunun bir parçası olan “7 eleven” satış bilgilerini doğrudan depolara göndererek raf içeriğini günde üç kere yenileyebilmektedir. Ayrıca, kurulan ağ sayesinde, firmalar dizayn üzerinde farklı CAD sistemlerini elektronik olarak gerçekleştirmektedir. Hitachi fabrikasındaki mühendisler dizaynlarını artık ağır elektronik makinelerle kağıt üzerine değil, fiber optik ve coaxial kablolarla bilgisayarlı iş istasyonlarına ve üretim hattına geçmektedirler. Yukarıdaki örneklerden yol çıkarak, 22 müşterilerin tedarikçileriyle oluşturdukları ağ’ın “kullanım modeli “olarak değişik şekillerde dikkate aldığı görülebilir. network’lerin kullanım modeli açısından üç şeklinin olduğu görülmektedir. Belirli bir network müşterilerine bağlı olarak çeşitli şekillerde kullanım modellerine sahiptir. Yöneticiler, genellikle müşterilerin ağ’ı eşit olarak kullandıklarını varsayar.Bu tam hat kullanımlı yoğunlaşma modelidir (zero concentration). Fakat bir çok ağ’da müşterilerin çoğu kullanımı dağınık bölgelerde yoğunlaştırırlar(zone concentration). Bölgeler dışındaki hatları nadiren kullanırlar. Bunun yanında üçüncü bir model olarak, bazı müşteriler belirli yerler arasında kullanımı yoğunlaştırmanın ötesinde “dar” kullanım(lane concentration) şeklinde gerçekleştirmektedirler. Müşteriler ile tedarikçiler arasında da eşit uzaklıktaki bir yaklaşım öngörülebilir. Müşteri ya bazı tedarikçilerle irtibata geçer, ya da kendi sektöründeki bütün tedarikçilerle çalışabilir. Ya da sektörde bir kaç müşteri ile tedarikçi dışındakiler sistemde yer almazlar. Bilgi Ağları ve Elektronik Pazarlar KARBİS genellikle doğrusal bir “ değer ekleme zincirinde” yer alan, tedarikçi (satıcı) ve müşteri (alıcı) olarak adlandırılan iki taraf arasında gerçekleşir. Ancak unutmamak gerekir ki; değer zinciri modelinde bulunan bilgi, değer ekleme sürecinin kaynağı değil bir unsuru durumundadır. Bilindiği gibi Internet ve Intranet (firmanın kendi bünyesindeki iç ağ) iletişimi desteklemek amacıyla dizayn edilirler. Bu anlamda Internet ile value chain (değer zinciri) birleştirildiğinde Interchain şeklinde üçüncü bir yapı ortaya çıkar. Kurumlar arası bilgi sistemlerini bu yapılanma içerisinde incelemek gerekir. Sistemler genelde aracılar tarafından yürütülür. Ancak aynı pazarda birden fazla sistem rekabet edebilir ve dolayısıyla başka aracılar da olabilir. İşte KARBİS bu noktada bilgi ağları ve elektronik pazarlar olarak ayrılmaktadır. Kurumlar arası bilgi ağı dikey bir pazarda bir müşteri ve bir tedarikçinin değer ekleme zincirinde karşılıklı buluşmaları şeklinde gerçekleşmektedir. Bu durum, çift taraflı entegrasyonu ifade eder. Elektronik pazarlarda ise mamul teklifleri ve piyasa fiyatları konusunda bilgi değişimi açısından alıcıların ve satıcıların katılımı sağlandığından çok taraflı bilgi paylaşımı söz konusudur. Bilgi ağları, organizasyonlar arasında hızlı bilgi değişimi veya envanter seviyelerinin daha iyi yönetilmesi gibi etkinlikler yaparak taraflar arasında bilginin elde edilmesi ve ulaştırılması etkinliğini güçlendirir ve müşteri ile tedarikçi arasındaki koordinasyonu geliştirir. Firma bundan elektronik aracılık etkinliği elde eder. Böylece, daha yüksek kurumlar arası iletişim gerçekleşir ve daha düşük toplam koordinasyon maliyetleri neticesinde envanterler için bilgi 23 değişimi sağlanır. Ayrıca perakendecinin satış terminalleri tedarikçinin dağıtım sistemine bağlandığından elektronik entegrasyon (bütünleşme) etkinliği sağlanır. Elektronik pazarlar alıcının fiyat ve mamule ilişkin bilgi elde etme maliyetini düşürür. Bu nedenle, satıcının piyasa gücünü kırar ve fiyat rekabetini destekler. Alıcılar hem daha düşük fiyatlarla karşılaşma hem de kendi ihtiyaçlarına daha iyi yanıt veren satıcıları seçme imkanına sahip olurlar. Bilgi Ağlarının Kullanımı, kurumlar arası bilgi ağı, belirli bir kapasite (her bir zamana birimi başına güvenilir olarak geçen bilgi byte’ları) ile yanıtlama zamanı (işlem tamamlandıktan yani sipariş verildikten sonra karşı taraftan yanıt almak için bilgi kanalının ihtiyaç duyduğu zaman) yoluyla oluşturulan iletişim kanalı şeklinde kullanılmaktadır. Bu anlamda bilgi teknolojisinden yararlanılmasının iletişim kanalının kapasitesinde artış, yanıtlama zamanında ise azalış meydana geleceği varsayılmaktadır. Ortaya çıkan ilk etki KARBİS ‘in posta ve telefon gibi klasik sistemlerden daha hızlı bağlantı kurma yeteneği kadar karşı taraftan yanıt gelmeden önce gerekli bilgi sürecini hızlandırmadaki gücünden de gelmektedir. İkinci etki KARBİS’ in büyük miktarda doğru ve hızlı bilgi geçmesinden kaynaklanmaktadır. Bilgi ağları envanter seviyesi ve satın alma sürecinin takibi açısından incelenmektedir. Geleneksel envanter oluşumunda, müşteri firma tedarikçi firma tarafından sağlanan mamulün aracılığında stokastik bir taleple karşılaşır. Envanter çıktısı müşteri firma için maliyetli olduğundan belirli bir tampon envanter seviyesinin korunması ve bilgi ağı ile tedarikçi firmaya periyodik siparişler geçilmesi zorunluluğu vardır. Ancak KARBİS kullanıldığında bilgi ağı kapasitesinin arttığı ve yanıtlama veya siparişi karşılama süresinin azaldığı görülebilir. Bu da toplam koordinasyon maliyetlerini düşürür. Böylece siparişler arası süre yeterince azalırsa, müşteri optimal envanter kapasitesi süreçteki envanterden daha az hale gelecektir. Bu noktada, müşteri firma elindeki tampon envanteri çıkaracaktır. Böylece iki firma arasındaki koordinasyon, tampon envanter ağından JIT’e dönüşecektir. Dolayısıyla elektronik veri değişimi, bar-kod, JIT ve bütünleşik faaliyetler yardımıyla toplam dağıtım maliyetlerinin kontrolünde de gelişme sağlanmış olacaktır. Bu modele sanal envanter de denilebilir. General Elektric (GE)firmasının “doğrudan iletişim sistemi“ içerisinde, perakendeciler siparişleri kendi envanterlerinden değil, GE firmasının aslında görünürde olmayan ve geri planda yer alan binlerce buzdolabına sahipmiş gibi faaliyet imkanı tanıyan sanal envanterinden karşılamaktadır. GE ile perakendeciler arasında 24 saat aktif olan bu on-line sipariş süreç sistemi ile sistemdeki perakendeciler bir sonraki siparişi girebilmektedir. Bilgi ağlarının kullanımı şirket tarafından gerçekleşti-rilen “satın almaların” kurumsal 24 sürecinin izlenmesi şeklinde de olabilir. Bu anlamda tedarik etme süreci bilgi ağı yoluyla ulaşan stokastik satın alma sürecini izler ve kontrol eder. Örneğin Mağaza zinciri Wal-Mart ile Wrangler (kot üreticisi) arasında yazılım uygulaması kullanılarak bazı şubelere çeşitli boylarda ve renklerdeki mallar bazı depolardan satın alım yapılarak gönderilmektedir. Sonuçta lojistik ve envanter maliyetleri azalmakta ve daha az stok çıktısı olmaktadır. Dolayısıyla sıfıra yakın stokla çalışma ortamı oluşturulmaktadır Elektronik Pazarların Kullanımı Elektronik pazarların kullanımı ile, müşterilerin (alıcıların) arama maliyetlerini azaltmaktadır. Bu durum tedarik alanında perakendecilerin üzerinde durduğu bir konudur. Söz konusu maliyetler alıcıların satıcı fiyatları ve mamul siparişleri hakkında uygun bilgileri sağlama maliyetleridir. İki şekilde kullanılabilir. Her şeyden önce, müşteriler bazen ne istedikleri konusunda ve en iyi tedarikçileri bulma konusunda bir çok alternatifi değerlendirme ve arama zorluğuyla karşılaşır. Bu kapsamda mamul pazarında alıcının arama maliyetlerinin düşürülmesi daha düşük piyasa fiyatı ve daha az satıcı kâr’ı ile sonuçlandığından müşterilerin ihtiyaçlarını geniş bir ölçüde karşılayacak yeni bir değer oluşturulur. Özellikle Web siteleri bu anlamda kavramlaştırılmış bir platformdur ve müşterilerden geri bildirim almak için uygun bir araç olarak kullanılmakta ve firma açısından da maliyetlerin aşağıya çekilmesine destek vermektedir. İkinci olarak, tüketici farklılığı ve mamul alıcı tercihlerinin karşılanması ile sınırlı fiyat rekabetinde merkezi bir rol oynamaktadır. Elektronik pazar sisteminin kurulmasıyla mamul arama maliyetlerinin düşürülmesi satıcı kar’ının azalmasını ve daha düşük fiyatı beraberinde getirir. Düşük arama maliyetleri de daha farklı tekliflerin incelenmesine olanak sağlayacaktır. Konya - Karaman bölgesi sanayi envanteri güncellenebilir ve ulaşılabilir bir şekilde takip edilmelidir. Öncelik 4 : Sanayi envanteri 3-4 dilde yayınlanmalı ve periyodik olarak güncellenmelidir. Çıkarılacak ana sanayi envanterinin tanıtımı ve bölgeye yatırımcı çekmek için 3-4 dilde çevirisi yapılarak yayınlanmalıdır. Ayrıca çıkarılacak olan sanayi envanteri sürekli olarak güncellenebilir durumda olmalıdır ve belirli aralıklarla güncellenmelidir. Öncelik 5 : Bölgeye yönelik etkin bir yatırım planlaması yapılmalıdır. Sanayi envanteri çıkarıldıktan sonra bölgede sanayiye yönelik olarak bir yol haritası çıkarılmalıdır. Özellikle Yatırımın yönlendirilmesi ve yanlış yatırımın önlenmesi kaynak 25 israfını önleyecektir. Ülke iç mevzuatı ilgili maddeye uygun değil ise buna yönelik Türk Ticaret Kanununda değişiklik yapılması için girişimler başlatılmalıdır. Öncelik 6 : Etkin bir envanter çalışmasının sonucu ulusal ve uluslar arası yatırımcıların yönlendirilmesi ve koordinasyonu sağlanmalıdır. Yapılan çalışmaların ve çıkarılan envanter sonucu görülen bölgenin potansiyeli yerli ve yabancı yatırımcılara çok iyi bir şekilde anlatılmalıdır. Bu süreci etkin bir şekilde yönetmek ve yatırımcıların bölgeye çekilmesi için Uluslar arası profesyonel bir firmadan hizmet alınması gereklidir. 26 SORUN 3: İŞBİRLİĞİ KÜLTÜRÜ VE SOSYAL SERMAYE YETERSİZLİĞİ NEDEN SONUÇ - Güven eksikliği - Aile işletmelerinin çokluğu - Geçmiş dönemlerde yaşanan olumsuz tecrübeler - İşletmelerin bilgi paylaşımı ve işbirliği konusunda isteksiz olması ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF) - Kümelenme modeli etkin bir şekilde uygulanmalıdır. - İşbirliğine dayalı rekabet anlayışı benimsenmelidir. - Bölgenin sosyal sermeye ve güven endeksi incelenmeli ve buna yönelik eylem planı geliştirilmelidir. - Kurum ve kuruluşlar arasındaki ilişki en üst seviyeye çıkarılmalıdır. - Yazılı kültüre geçilmelidir. - Yaşam kalitesini artırıcı faaliyetlerin yerine getirilmesi için etkin bir iletişim sağlanmadır. - İşbirliğine dayalı rekabet anlayışının olmamamsı - Profesyonellerin bölgeye olan ilgisizliği - Birlikteliğe dayalı öneli projelerde işletmeler bir araya gelememektedir. - Yenilik ve Ar-Ge’nin yetersiz olması FAALİYETLER - Kümelenme hakkında bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır. (Makale, Tanıtım vb) - Öne çıkan ve gelecekte öne çıkabilecek sektörlere yönelik kümelenme çalışmaları yapılmalıdır. - İşbirliği kültürü etkin bir şekilde anlatılmadır. - Şirket evlilikleri ve ortak çalışma özendirilmelidir. Temel Amaç : İŞBİRLİĞİ KÜLTÜRÜ VE SOSYAL SERMAYE YETERLİ HALE GETİRMEK Öncelik 1 : Kümelenme hakkında bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır. (Makale, Tanıtım vb) Kümelenme kavramı ülkemiz açısından çok yeni bir kavramdır. Gelişmiş ülkelerde yıllardır uygulanan ve çok etkin başarıların elde edildiği örnekler mevcuttur. Kümelenme sürecinde en önemli unsur GÜVEN unsurudur. Örneğin Fransa’da Sophia Antipolis Bölgesinde yapılan çalışmalar her kesimin destek vermesini sağlamak için çok iyi bir tanıtım yapılmış ve bölgenin bilinçlendirilmesi için yaklaşık olarak 4.000’in üzerinde makale yayınlanmıştır. TR 52 bölgesinde de halkı bilinçlendirmek için yazılı ve görsel basında yer alınması gerekmektedir. Ayrıca sürekli olarak ulusal ve uluslararası programlar yapılarak farklı tecrübelerinde öğrenilmesi sağlanmalıdır. Sosyal sermaye; ekonomik, beşeri, finansal ve çevresel sermaye gibi diğer sermaye türlerinin etkinliğini artıran, ancak çeşitli yönlerden onlardan ayrılan bir sermaye şeklidir. Sosyal sermaye, sosyal bilimler alanında oldukça uzun entelektüel geçmişe sahiptir. Lyda Hanifan’ın 1916 yılındaki yazısından itibaren yaklaşık 90 yıldır bu olgu ele alınmaktadır. Sosyologlar, ekonomistler ve politika bilimcileri tarafından irdelenen sosyal sermaye olgusuna en büyük katkının Coleman, Putnam ve Bourdieu tarafından yapıldığı konusunda fikir birliği vardır. Fransız sosyolog Bourdieu (1986)’nun sosyal sermaye ile ilgili üzerinde durduğu temel husus, insanların hiyerarşik sosyal yapı içerisinde kendi pozisyonlarını korumak için sürekli rekabet içinde olmalarıdır. Sosyal sermayenin bir bileşeni olan yükümlülükler ve ağlar, karşılıklı ilişkilerde güçlü ve sürekli yapısal unsurlardır. Bu çerçevede sosyal sermaye, bireylerin 27 ekonomik ve kültürel sermayelerini harekete geçirmelerini sağlayan temel bir faktör olarak görülebilir. Bourdieu (1986), farklı sosyal sınıflara mensup çocukların eğitim performansını incelemiş, dengesizliklerin temelinde sosyal ve kültürel sermayenin yattığını ileri sürerek bu konuya ilginin oluşmasını sağlamıştır.6 Kümelenme faaliyetlerinin şirketler ve bölgelere sunduğu muhtemel yararlar, hükümetleri ve diğer ekonomi politikacılarını küme teşvik politikaları geliştirmeye yöneltmektedir. Genel olarak, iyi hazırlanmış bu tür bir çalışma üç temel faaliyeti öngörür: Verimlilik artışı (özelleşmiş girdiler, bilgiye erişim, sinerjiler ve kamu malına erişim aracılığı ile), Daha hızlı yenilenme (işbirliğine dayalı araştırma ve daha yoğun rekabet aracılığı ile), Yeni iş sahaları oluşturma (belli özelliklere sahip pazarları doldurmak ve küme haritasındaki sınırları genişletmek suretiyle). Kümelenme faaliyetleri, bölgelerin ekonomik gelişim ve istihdam faaliyetlerini yönetmelerine katkıda bulunur. Aynı zamanda, toplulukları mevcut sanayiler üzerinde yeniden yoğunlaşmaya teşvik eder. Güçlü yerel kümelenme faaliyetleri, yabancı yatırımları çekme noktasında da bölgelere yardımcı olur. Alanlarında sanayiye önderlik eden kümeler ulusal ve uluslararası önemli yatırımcıları bölgeye çekebilmektedirler. Nitekim, yabancı şirketler, kümelerin liderliğini daha güçlendirebilir ve gelişmelerine katkıda bulunur. 6 ÇETİN Murat, Endüstriyel Bölgelerde Sosyal Sermaye ve Güven: İtalya Örneği, Erciyes Üniversitesi, Yozgat İ.İ.B.F 28 Kümelenme Yönetimi – 5 Faaliyet Alanı Kümelenme yönetiminin ana görevleri aşağıdaki 5 alana bölünebilir. 1. Bilgi ve İletişim 2. Eğitim ve Nitelikler Detaylı veri tabanı Olağan müşteri görüşmeleri İnternet /Anasayfa Tedarikçi ve servis kataloğu Haber bültenleri Düzenli yapılan etkinlikler, şirket turları, çalışanlar için eğitim gezileri Aylık haberleşme Tanıtım kitapçığı 3. Ortak çalışmalar Ortak projelerin başlatılması ve desteklenmesi Potansiyel proje ortakları arasındaki iletişimin kurulması AR-GE eğitim kurumları ve özel hizmet sağlayıcıları ile işbirliği kurulması Özel destek programlarının kurulması Üst düzey yeniliklerin teşvik edilmesi 4. Pazarlama ve Halkla İlişkiler Bilgi ve pazarlama malzemeleri Bölgesel bir kimlik oluşturma Ulusal ve uluslararası halkla ilişkiler ve reklam etkinlikleri İlgili alan imajını güçlendirmek için önlemler Ticaret fuarları, şirket ziyaretleri, temel müşteriler için sunumlar Lobi çalışmaları Branşla ilgili eğitim ihtiyaçları analizi Yetenekli personelin terfisi ve danışmanlığı Şirket personelinin yeteneklerine göre aktiviteler Düzenli yapılan özel etkinlikler Çalıştaylar ve Seminerler Çalışanlar için eğitim gezileri Şirketler arası öğrenme AR-GE ve Eğitim kurumlarıyla ortak çalışma 5. Uluslararası nitelik kazanmak Uluslararası olaylara, kongrelere, gündeme, müşterilere ve markalara ulaşılması Uluslararası ortak çalışma desteği Uluslararası nitelik kazandırma sürecinde şirketlerin desteği Karşılaştırmalı ve tamamlayıcı uluslararası gruplar arası ağ etkinliklerinin kurulması Küme çalışmalarını yabancı ziyaretçiler için çekici hale getirme Kaynak: Küme Yönetimi Rehberi Kümelenme Temel Prensip ve İlkeleri - www.clusterforum.org Öncelik 2 : Öne çıkan ve gelecekte öne çıkabilecek sektörlere yönelik kümelenme çalışmaları yapılmalıdır. Marshall’dan günümüze değin dillendirilen ve uygulama karşılıkları sürekli gelişme sağlayan kümeler, rekabetçi değerlerin oluşumunda tedarikçiler açısından önemli birer araç olarak karşımıza çıkarlar. İlk kez Porter tarafından kavramsal çerçevesi ve tanımlaması ortaya konulan küme; birbirleri ile ilişkili veya birbirlerinin tamamlayıcısı ürünler üreten ve satan kuruluşların sektör ve coğrafi temelde yoğunlaşmalarıdır. Söz konusu yoğunlaşmanın rekabet açısından en önemli göstergelerinden biri ise ağ ilişkileridir. Bu ilişkiler aynı zamanda kümenin niteliğini ve türünü de tanımlamakta, ortaya koymaktadır. Rekabet değeri açısından kümenin nitelik kazanmasında ise bu yapısal kriter önem kazanmaktadır. 29 Bu bağlamda kümelerin ağ ilişkilerine bağlı olarak tanımlanmasında iç ve dış ağlarla birlikte bütünleşmiş kümenin etkin ve hedeflenen küme olarak ortaya çıkması ve küme odağındaki işletmelerin paydaşlarla olan ilişki düzeyi önem kazanmaktadır. Bu durum aynı zamanda ele alınan kümenin diğer kümelerle olan rekabet düzeyini de belirlemektedir. Nitekim bütünleşmemiş bir kümenin zayıf olan rekabet gücü ile içeride bütünleşmiş olan kümenin göreceli rekabet avantajları buna ilişkin bir kıyaslama fırsatı sunmaktadır. Diğer taraftan ağ yapısının bütünlük ve etkinlik sağlaması aynı zamanda işletmelerin ve paydaşların değer zincirine yönelik iyileşmenin de göstergesi olarak kabul edilmelidir. Buradan yola çıkarak oluşturulan kümelerde gerek işbirlikçiler, paydaşlar ve küme üyeleri arasındaki ağ ilişkileri, gerekse işletmelerin değer zincirlerindeki iyileşmeler rekabet üstünlüğü sağlamada avantaj sağlayacaktır. Rekabet süreci içerisinde tedarikçi firmanın tedarik zincirindeki avantajı, sadece yan sanayi ilişkisinin değerlendirilmesine bağlı değildir. Bu iyileşme aynı zamanda tedarikçinin kümelenme merkezleri ile olan ağ ilişkisine de bağlıdır. Küme merkezlerinin (odaklarının) ağ biçimlerinde ise bütünleşmiş kümelerin öncelik kazandığı görülmektedir. Bölge sanayicisi kendine has geliştirdiği girişimcilik kültürü ve ruhu ile bugün birçok Anadolu kentine iyi bir örnek oluşturmaktadır. Bu girişimcilik ruhu, bölge sanayisini bazı bölgelerde olduğu gibi sadece birkaç sanayi dalında gelişmekle sınırlı bırakmamış, birçok sanayi dalında önemli gelişmeler yaşanmasını mümkün kılmıştır. Nitekim yapılan araştırmalarda şu anda bölgede 80 değişik sektörde üretim yapıldığı tespit edilmiştir. Değişik sektörlerde üretim yapılması olası herhangi bir sektördeki meydana gelebilecek Sektörel krizde diğer sektörlerin devrede olması sebebi ile yaşanacak ekonomik krizin il düzeyine yayılmasını engelleyecektir. Konya Sanayi Odası tarafından uzman bir ekip ile yaklaşık 3 yıldır sürdürülen çalışmalarda öncelikle Kümelenme Potansiyeli araştırılmış olup, araştırma kapsamında rasgele örneklem yöntemiyle 1400 firma üzerinde yapılan araştırma sonucunda 12 sektörün Kümelenme potansiyeline sahip olduğu belirlenmiştir. Bu bağlamda uluslar arası entegrasyon dikkate alınarak öncelikli çalışmalar Otomotiv Yan Sanayi İş Kümesi üzerine çalışmalar yoğunlaştırılmış olup, makine imalat, ayakkabı gibi diğer sektör yapıları da süreç içerisinde ele alınmaya başlanmıştır. 30 Bu Sektörler Şunlardır; - Makine ve Teçhizat İmalat Sanayi Konya’da öne çıkan önemli bir sektör makine imalat sanayidir. Özellikle Metal işleme makineleri sektörü, Türkiye’deki metal işleme makineleri sektörünün lokomotifi konumundadır. Bu sektörde Konya’nın Türkiye pazarında lider illerden birisidir. Makine imalat sanayisinin diğer bir kolu olan Araç Üstü Ekipman sanayinde çok önemli bir aşama kaydetmiştir. Birçok ülkeye ihracatının yanı sıra, Araç Üstü Ekipman Sanayinde Türkiye pazarının %75’ne sahiptir. Konya sektörde tüm dünyaya anahtar teslimi un irmik ve makarna fabrikası yapan tesislere sahiptir. Sektörde Pazar lideridir. Ülkemizin ziraat alet ve makineleri ihracatının %45’ine sahiptir. Ayrıca Konya’nın Makine İmalat Sanayinde önemli üretim kalemleri şunlardır; Kaynak Makineleri, Kompresör, Otomatik Giyotin Makas, Muhtelif Presler, Hidrolik Silindir ve Pompalar, Motor Yenileme Makineleri, Muhtelif Matkaplar vb. - Otomotiv Yan Sanayi Konya sanayisi özellikle son on yılda Dünya pazarındaki payı giderek artan otomotiv yedek parça sanayinde gerek kalite ve gerekse üretim kapasitesi olarak iddialı bir duruma gelmiştir. Konya’da Otomotiv yan sanayi karasörcülük başta olmak üzere çeşitli parça üretimiyle küçük işletmelerde başlamıştır. İlimizde esas gelişmesi TÜMOSAN’ın üretime geçmesi ile ivme kazanmıştır. Gerek TÜMOSAN’ın faaliyete geçmesi gerekse ülkemizdeki otomotiv sektöründeki gelişmeler ilimizde var olan sanayi altyapısını otomotiv yan sanayisine yöneltmiştir. Küçük sanayi sitelerinde başlayan otomotiv yan sanayi üretimi, gelişen arz talep dengesi ile kabına sığmamaya başlamış ve bugün üretimlerinin tamamını veya büyük oranını ihraç eden, Organize Sanayi Bölgelerinde üretim yapan büyük işletmelere yerini bırakmıştır. Otomotiv Yan Sanayinde, iç piyasa olarak Türkiye’de mevcut otomobil fabrikalarına ve yurt dışına pazarlama yapılmaktadır. Bugün ülkemizdeki en önemli motor supap, motor piston, gömlek, krank, dişli ve conta fabrikaları ilimizde bulunmaktadır. Sektörde bahsedilen ürünler dışında, otomotiv denilince akla gelen manifold, komple dingil parçaları ve üretimi, treyler üretimi, oto kalorifer ve ekipmanları, fren ve aksamları, Hidrolik pompa, Hidrolik ve pnömatik sistemler, Süspansiyon parçaları, Emniyet aksamları, Oto cam, Koltuk, Döküm ve dövme parçalar gibi her türlü yedek parça ve aksesuarları da üretilmektedir. Bu üreticilerin büyük çoğunluğu dünya standartlarında üretim yapmakta olup ISO 9000 belgelidir. Dünya da mevcut her türlü marka ve model aracın yedek parçası imal edilmekte ve başta AB ülkeleri olmak üzere Güney Amerika, Kuzey ve Güney Afrika, Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler ve Uzak Doğu Ülkeleri’ne ihraç edilmektedir. 31 - Ana Metal Sanayi Konya döküm sanayinde önemli üretim merkezlerinden birisidir. Konya’da döküm sanayinde faaliyet gösteren 450 firma bulunmaktadır. Konya yaklaşık 150 bin ton üretim kapasitesi ile Türkiye’nin toplam döküm üretiminin %12’sini karşılamaktadır. Konya da 4 ana kolda (Sfero, Pik Döküm, Çelik Döküm, Alüminyum) döküm yapılmaktadır. - Gıda Ürünleri ve İçecek İmalat Sanayi Türkiye’nin Tahıl üretiminin % 10’luk kısmı Konya da yapılmaktadır. Un, Tuz ve Şeker, üretiminde Türkiye lideridir. Türkiye’nin Tuz ihtiyacının %65’i Konya’dan karşılanmaktadır. Öğütülmüş Tahıl Ürünleri, Bisküvi, Gofret, Çikolata ve Şekerleme, Şeker, Süt ve Süt Ürünleri, Tuz ve Yağ ön plana çıkan ürünlerdir. - Mobilya İmalat Sanayi Sektör gerek büro ve gerek ev mobilyası konusunda uzmanlaşmıştır. Sektör 2008 yılında Konya ihracatında ilk 10’da yerini almayı başarmıştır. Bir firmamız büro mobilyalarında ülkemizde sektöründe ihracat lideri olmuştur. - Deri ve Deri Ürünleri İmalat Sanayi (Ayakkabıcılık) Sektörde yaklaşık olarak 10 bin kişi çalışmaktadır. Konya Ayakkabı sanayinde üretim sürecinin tamamında bütün parçaları üretebilme kabiliyetine sahiptir. Ayrıca Konya da ayakkabı makineleri imalatı da yapılmaktadır. Konya’da 150’ye yakın ayakkabı fabrikası, 800’e yakında imalathane bulunmaktadır. Yıllık 15 milyon çift ayakkabı üreten Konya Türkiye pazarının toplam %15’ine sahiptir. Üretim kapasitesi olarak Türkiye’de İstanbul ve İzmir’in ardından 3. sırada yer almaktadır. Sektörün günlük kapasitesi 140.000 çift iken ancak 30.000 çift ayakkabı üretimi gerçekleşmektedir. Ayrıca sektörde Türkiye’nin en büyük toptancısı da Konya’dadır. - Plastik ve Kauçuk Ürünleri İmalatı Plastik ambalaj malzemesi üretiminde Türkiye'de lider konumunda firmalar Konya’dadır. Plastik sulama ve altyapı borularını üreten birçok firma vardır. Konya, plastik inşaat malzemesi üretiminde Türkiye'nin öne çıkan bölgeleri arasındadır. Özellikle PVC üretimi önemli bir konuma gelmiştir. PVC üretiminde sektör lideri firma da Konya da bulunmaktadır. - Tekstil ve Tekstil Ürünleri İmalat Sanayi Hazır giyimde Türkiye’de ilk beşe girmektedir. Sektörde; Konfeksiyon Sanayi (Bay, Bayan, Çocuk İç ve Dış Giyim), Triko Sanayi (Örme Giyim Mamuller), El ve Makine Halıları imalatı sanayi ön plandadır. 32 - Ağaç Ürünleri İmalat Sanayi Konya ve Karaman ağaç işleri sanayinde Türkiye'de öne çıkan iller arasındadır. Sektörde, Kerestecilik, Taban tahtası, Lambri ve Ahşap parke, Ahşap kapı, Laminat ve Soft Kaplama, Kontrplak, Ahşap yapı elemanları, imalat kalemlerinden bazılarıdır. - Kâğıt ve Kâğıt Ürünleri İmalat Sanayi Konya ve Karaman oluklu karton mukavva üretiminde ve kağıt ambalaj malzemesi üretiminde önemli bir merkez haline gelmiştir. Basım ve yayım konusunda önemli firmalara sahiptir. Kâğıt torba, mukavva kutu, bilgisayar sürekli form kâğıtları, Kraft kağıttan mamul ambalaj torbası, Yumurta viyolu, defter ve benzeri mamuller bölgede üretilmektedir. -Metalik Olmayan Diğer Mineral Ürünler İmalat Sanayi Konya’da cam sanayi bugün, dünya pazarlarında rekabet edebilecek bir konumdadır. Isı Yalıtımlı Çift Cam (Isı Cam), Kesme kristal cam, Cam karo, Teperli Bombe Cam(Sanayi Tipi), Cam Şişe, imalat kalemlerinden bazılarıdır. - Fabrikasyon Metal Ürünler İmalat Sanayi Mutfak eşyası ürünleri sanayisinde Konya ön plana çıkan illerden biridir. Sanayi tipi buzdolabı ve Depolama Raf Sistemleri, ev gereçleri Soba ve soba malzemeleri, kalorifer kazanı, Güneş enerjisi kolektörü, LPG Tankı, akaryakıt tankları, hava kazanı, gaz brülörleri, Gaz Dönüşüm Sistemleri ve Av tüfekleri bu sektördeki imalat kalemlerinden bazılarıdır. Ayrıca; -Turizm Kümelenmesi -Tarımsal Kümelenme Öncelik 3 : İşbirliği kültürü etkin bir şekilde anlatılmalı Sosyal ağ, insanlar ya da organizasyonlar arasında var olan belirli bağların ifadesidir. Akrabalık, arkadaşlık, evlilik, maddi ilişkiler, bilgi paylaşımı, alış-veriş, prestij, inanç, politik görüşler, ülkeler arası ilişkiler gibi bir çok spesifik konuları barındıran bağlar sosyal ağı oluşturur. Bu gibi bağların kesiştiği yerlerde bir temas vardır ve bu temas noktalarına da düğüm denilir. Bu düğümler arasında da ilişkilerin olması doğaldır. Sosyal ağ analizinde amaç, ağ teorisi açısından düğümler ve bağlantılar hakkındaki ilişkilerin açıklanmasıdır. Sosyal ağ analizi düğümler, bireysel aktörler ve bağlar arasındaki ilişkiyi ortaya koyar. Bu ilişkiler grafiklerle ifade edilir. Bu grafikler, ilişkilerin yoğunluğuna göre çok karmaşık olabileceği gibi, oldukça basit bir görünümde arz edebilir. Sonuçta ortaya çıkan 33 grafikler sosyal sermayenin ölçülmesi, resmedilmesi ve yorumlanması için benzersiz imkânlar sunar. Ortaya çıkan grafikler anlamlı ilişkilerin haritası niteliğindedir. Bu harita sosyal sermayeyi yansıtır. İlişkiler incelendiğinde çok güçlü ağ yapıları ile karşılaşılabileceği gibi daha az ilişki barındıran, esnek ağ yapıları da ortaya çıkabilir. Bu ilişkilerin yoğunluk derecesi sosyal sermayenin de ne derecede olduğunu gösterir. Sanayide yoğunlaşma; bir sanayide faaliyet gösteren başlıca firmaların, yine bu küçük firmaların içinde yer alan küçük bir grup tarafından kontrol edilmesi olarak tanımlanabilir. Yoğunlaşmaya neden olan faktörler teorik düzeyde; ölçek ekonomileri, birleşmeler, giriş engelleri, reklam faaliyetleri, kamu politikaları ve stokastik (değişken veya rastlantısal) faktörler olarak ifade edilebilir. Firmalar arası işbirliğinin; risklerin, belirsizliklerin ve maliyetlerin paylaşılması yanı sıra pek çok faydası bulunmaktadır. Ar-ge’nin ortak finansmanı Bir çok farklı ve gereksiz harcamaların oluşmasına neden olan tekrar edilen Ar-Ge faaliyetlerinin önüne geçilmesi Belirsizliklerin azalması Maliyet azaltıcı uygulamalar Ölçek ekonomilerinin ve fırsatların farkına varılması Gelişim sürecinin kısalması Büyük miktarlarda üretim yapılabilmesi Yeni ürünlerin geliştirilmesi ve ticarileştirilmesi için gereken zamanın azaltılması Firmaların birbirleri ile olan işbirliğinin yanı sıra bir diğer önemli işbirliği türü de üniversiteler-araştırma kuruluşları arasındaki işbirliğidir. Üniversitelerin en önemli rolü, firmalara bilimsel bilgi sağlamaktır. Üniversiteler aynı zamanda potansiyel girişimcileri yetiştiren ve destekleyen yeni firma kuluçkalıklarıdır. Öncelik 4 : Şirket evlilikleri ve ortak çalışma özendirilmelidir. Şirket evlilikleri, şirketlerin, büyüme veya küçülme politikaları çerçevesinde dikkate almaları gereken bir alternatif "şirket politikası", daha doğru bir deyimle "stratejik planlama tekniği"dir. Şirket evliliklerinde yönetsel boyut, aynen insanlardaki evliliklerde olduğu gibi tanıma/tanışma ve birlikte yaşama aşamalarını takiben sağlıklı ve kalıcı bir evliliğin 34 oluşabilmesi için önem taşır. Şirket evliliklerinde yönetsel boyut başlangıç ve sonuç aşamalarında çok önem taşımaktadır. Dünya çapında şirket evlilikleri konusunda çalışma yapan BCMS şirketinin Türkiye temsilcisi Mehmet Soyer, ABİGEM Kocaeli Şubesi'nce, Kocaeli Sanayi Odası'nda düzenlenen ''Yabancı Sermayeli Şirket evliliklerine yeni bir yaklaşım'' konulu seminerde, bir şirketin hisselerini doğru bir şekilde satmak için gözlemin iyi yapılması, şirketin değer tespitinin yapılması ve doğru alıcıların bulunması gerektiğini belirtmiştir. ''Şirket evliliği, uzun vadede şirketin büyümesini sağlayacak çözümlerden bir tanesi. Doğru yapıldığı taktirde, şirketlerin ortaklarına yüksek seviyede gelir sağlama imkanı var. Ayrıca, şirketin sağlıklı olarak devamında büyük bir rol oynuyor. Bu evlilikler yatırım, istihdam sağlıyor.'' Ekonomik kriz döneminde şirket birleşme ve devralmalarında artış yaşandı. İçine düştüğü mali darboğazı aşmak veya küçülerek hem maliyeti azaltmayı hem de verimliliği artırmayı planlayan şirketlerin Rekabet Kurumu'na yaptıkları birleşme başvuruları son yıllarda büyük oranda artış gösterdi. 30.06.2002 itibarıyla Son yıllarda gerçekleşen belli başlı birleşme ve devralmalar - The Coca Company Cadbury Schweppes şirketinin Türkiye'deki ticaret markalarını devraldı. - Adana Kağıt Sanayi AŞ'nin yüzde 50 hissesi Adana Çimento Sanayi TAŞ tarafından devralındı. Exxon Corporation ile Mobil Corporation şirketleri birleşti. - Fiba Holding tarafından Karabatak Gıda Market Tic. Ltd Şti'nin yüzde 90 hissesini devraldı. - The Dow Chemical Company ve Union Carbide Corporation firmaları birleşti. - ATI Dış Ticaret Turizm Yatırım ve Pazarlama (Makro) hisseleri Doğuş Grubu şirketleri tarafından devralındı. - Uzel Holding Efe Otomotiv Sanayi ve Ticaret AŞ'yi devraldı. - Hacı Ömer Sabancı Holding AŞ'nin ToyotaSa Toyota Sabancı Otomotiv Pazarlama ve Satış AŞ'deki yüzde 25'lik hissesi Toyota Motor Corporation'a devredildi. - Glaxo Wellcome PLC ile SmithKline Beecham PLC ilaç şirketleri Glaxo-SmithKLine unvarlı bir şirket çatısı altında birleşti. - Alman BMW'e ait Land Rover Group hisselerinin tamamı ABD'de yerleşik Ford Motor Company tarafından devralındı. - Koç Net Haberleşme Teknojleri ve İletişim Hizmetleri AŞ, Temel Ticaret ve Yatırım AŞ, Nazar Dayanıklı ve Dayanıksız Sınai Mallar Yatırım ve Pazarlama AŞ ve Zer Madencilik ve Dayanıklı Mallar Yatırım ve Pazarlama AŞ Bilkom Bilişim Hizmetleri'ni devraldı. - Carlsberg Türk Tuborg hisselerinin yüzde 47.4'sini satın aldı. Finans sektöründe durum - Türk Sakura Bank hisselerinin yüzde 99.94'ünü Fiba şirketler grubu devraldı. Doğuş Grubu'nun finans kuruluşlarından Körfezbank ve Osmanlı Bankası Garanti Bankası ile birleştirildi. - Emlak Bankası Ziraat Bankası'na devredildi. - Tekfen Yatırım ve Finansman 35 Bankası ve Bank Express AŞ Tekfen Bank adı altında birleştirildi. - Demirbank HSBC'ye satılarak HSBC çatısı altında iki banka birleştirildi. - Fon kapsamındaki Sümerbank'ı satın alan Oyak Grubu Oyakbank çatısı altında her iki bankayı birleştirdi. - Fiba Grubu Finansbank ile Fiba Bank'ı tek çatıda birleştirmeye karar verdi. 36 SORUN 4: LOJİSTİK ALTYAPISI YETERSİZLİĞİ • • • • • • • • • • • • • • • • • NEDEN Lojistik Altyapısına Yeterli Yatırımın yapılmaması Ankara Konya arası demiryolu ulaşımı yük taşımacılığında kullanılamaması Konya ve Karaman mersin arası demiryolunun yük taşımacılığı yeterince etkin ve hızlı olmaması TR 52 Bölgesinde devlet demiryolları bölge müdürlüğünün olmaması Demiryolu taşımacığındaki limit uygulaması Duble yol çalışmalarının tamamlanmaması Lojistik köy ve bünyesinde gümrük müdürlüğü ve gümrüklü antrepo olmaması Havaalanının sivil uçuş imkânların ve yurt dışı direk uçuşların yetersiz olması Sadece yurtiçinde tek yöne uçuşların olması 2023 vizyonunda TR52 Bölgesinin doğu-batı ve kuzey-güney koridorlarında otoyolların olmaması ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF) TR 52 Bölgesinin liman ve sınır kapılarına hızlı ve etkin bir demiryolu bağlantısının sağlanması TR 52 Bölgesinin Antalya, TR 52 Bölgesinin Kapadokya hızlı tren projesinin planlanması TR 52 bölgesinin şehirlerarası çıkışlarının duble yol olarak tamamlanması Serbest bölge ve lojistik köy kurulmalı Demiryolu taşımacığında mal tahdidi ile ilgili sorunlar çözülmeli TR 52 bölgesinde TCDD bölge müdürlüğü kurulmalı Bölgenin sivil hava taşımacılığı imkanlarının artırılması • • • • • • • • • • • • SONUÇ Kara taşımacılığı yapılmakta, bu da lojistik maliyetlerini arttırmaktadır Mal sevkıyatında sorunlar yaşanmaktadır. Bölgenin diğer bölgelerle bağlantısında rahat ulaşımın olmaması ve ulaşım güvenlik açısından yaşanan sıkıntılar Havayolundan yeterince etkin bir şekilde kullanılamıyor Büyük ölçekli yabancı yatırımcı lojistik dezavantajlardan dolayı tercih etmemesi FAALİYETLER Konya ve Atatürk hava limanı arasındaki hava trafiği artırılmalıdır. Konya’ya İstanbul dışında yeni hatlar bağlanmalıdır. yurt içi uçular bağlamında hava alanı 24 saat kesintisiz hizmete açık olmalı Hava alanı yurt dışı direk hava ulaşımına 24 saat açık olmalı TCDD tarafında yatırım planına alınan lojistik köy’ün tamamlanması Etkin ve hızlı tren yolu ağı genişletilmelidir. (TR 52 Bölgesi -Antalya/ TR 52 Bölgesi Kapadokya/ TR 52 Bölgesi-İzmir) Demir yolu taşımacılığında mal tahdidi kaldırılmalıdır. TR 52 bölgesinde TCDD bölge müdürlüğü kurulmalıdır Temel Amaç : LOJİSTİK ALTYAPIYI GÜÇLENDİRMEK Öncelik 1 : Konya ve Atatürk Hava Limanı Arasındaki Hava Trafiği Artırılmalıdır. Türk hava yolları uzun yıllardır İstanbul Atatürk havalimanı ile Konya arasındaki uçuş frekansını alt sınırlarda tutmaktadır. Konya Havaalanındaki sefer sayısı mutlaka artırılmalıdır. Günlük sefer sayısı en az 5 ‘e çıkarılmalıdır. Bunun için hem lobi faaliyetleri hem de siyasi baskı uygulanması gereklidir. Öncelik 2 : Konya’ya İstanbul Dışında Yeni Hatlar Bağlanmalıdır. Yurt İçi Uçuşlar Bağlamında Hava Alanı 24 Saat Kesintisiz Hizmete Açık Olmalı Bugün Konya’dan sadece İstanbul’a uçak seferleri bulunmaktadır. Konyalı işadamları basta İzmir olmak üzere bazı büyükşehirlere de iç hat seferleri düzenlenmesini istemektedir. Bu 37 çerçevede Konya’ya İstanbul dışında batıda İzmir vb. Doğuda Van vb. Uçuş hatları sağlanmalıdır. Ayrıca Konya’nın ihracat potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda, Konya’dan yurtdışına uçak seferlerinin başlatılması büyük önem taşımaktadır Öncelik 3 : Hava Alanı Yurt Dışı Direk Hava Ulaşımına 24 Saat Açık Olmalı Konya havalimanının sivil apronu son yıllar itibariyle oldukça yetersiz kalmaktadır. Kısa vadeli hedefler çerçevesinde sivil apron binası genişletilmeli uçak park alanları oluşturulmalı VİP,CİP salonları eklenmeli,iç hatlar dış hatlar ayrımı sağlanmalı, 24 saat kesintisiz yurtiçi ve yurt dışı hizmete açık olmalıdır. Öncelik 4 : TCDD Tamamlanması Tarafında Yatırım Planına Alınan Lojistik Köy’ün Yük taşımacılığı ile ilgili tüm hizmetlerin en iyi şekilde verildiği, müşterilerin idari, teknik, sosyal, tüm ihtiyaçlarının karşılanabildiği yük merkezlerinin belli noktalarda oluşturulması, taşımaların ve taşıma kalitesinin arttırılması dolayısı ile müşteri memnuniyetinin sağlanması bakımından Lojistik Köylerinin kurulması zorunlu hale gelmiştir. Ülkemizde lojistik köyü projeleri hayata geçirildiğinde bulundukları bölgenin ticari potansiyeline ve ekonomik gelişimine önemli katkılar sağlayacak, bulunduğu yöredeki ticari şirketlerin rekabet gücünü artıracak, kombine taşımacılığın gelişmesine katkı sağlayacaktır. Kent merkezi içinde kalmış olan yük garlarının; Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, etkin karayolu ulaşımı olan ve müşteriler tarafından tercih edilebilir bir alanda, yük ihtiyaçlarına cevap verebilecek özellikte, teknolojik ve ekonomik gelişmelere uygun, modern bir şekilde kurulması için ilk etapta 2006 Yılı Kurum hedeflerine paralel olarak özellikle Organize Sanayi Bölgesi’ne yakın ve yük potansiyeli yüksek olan; . Halkalı(İstanbul), . Köseköy(İzmit), . Gelemen(Samsun), . Eskişehir(Hasanbey), . Boğazköprü(Kayseri), . Balıkesir (Gökköy)’de Lojistik Köyü kurulması planlanmış olup, TCDD 2007 yılı yatırım programına alınmıştır. Ayrıca, 2007 yılında Yenice, Uşak ve Palandöken (Erzurum)’de de Lojistik köyü kurulması için fizibilite etüdü çalışmaları tamamlanmış olup, 2008 yılı yatırım programına alınması için gerekli çalışmalara başlanmıştır. 38 Gelemen’de lojistik köyü kurulması ile ilgili olarak Kuruluşumuz ve Samsun Büyük Şehir Belediyesi tarafından ortak çalışma yürütülmüş olup, Türkiye’nin ilk Lojistik köyü Samsun’da inşa edilmiş ve 06.07.2007 tarihinde açılışı yapılmıştır. TR 52 Bölgesi büyük bir tarım potansiyeline sahiptir. KOP’un tamamlanması ile beklenen ürün patlaması, tarımsal ürünlerin işlenerek ulusal ve uluslararası pazarlara sunulmaya hazır hale getirilmesi öte yandan sanayide arzu edilen ilerlemelerin kaydedilmesi TR 52 Bölgesinin ulaşılabilir olmasını zorunlu kılmaktadır. Ulaşım sistemleriyle bütünleşmiş ‘Lojistik Köyler’ ile sanayimiz, ticaretimiz ivme kazanacak, rekabet şansımız ve milli gelirimiz artacaktır. Şehir trafiğimiz rahatlayacak. Ulaştırma maliyetlerimiz düşecek. Sadece ilimize değil bölgeye de ekonomik katkılar sağlayacaktır. Devlet demiryollarının projelendirdiği Konya lojistik köyü bünyesinde gümrük ve antrepolar tesis edilmelidir. TR 52 Bölgesi’nden direk ihracat ve ithalat yapılabilmesi ve demiryolu taşımacılığının hızlı olabilmesi için Antrepo yapılmalıdır. Kavşak düzenlemesi yapılmak suretiyle tren yolu bağlantısı sağlanarak Sanayicimizin ithalat ve ihracat işlemleri çok daha hızlı ve kolay bir şekilde gerçekleştirilmiş olacaktır. Bunun için gerekli olan şartlar ilimiz için mevcuttur. Lojistik Köy Konya - Karaman sanayisi için çok önemlidir. Lojistik firmalarının kargo ve ambar taşımacılığında hem daha ekonomik, hem de daha güvenli olan demiryolunu tercih etmeleri teşvik edilmelidir. Hizmeti müşterinin ayağına götüren ve adrese teslim eden bir demiryolu kargo taşımacılığı ekonomik oluşu da göz önüne alınırsa sanayicimiz tarafında her zaman tercih edilecektir. Konya – Karaman hinterlandıyla coğrafik konumuyla lojistik köye en fazla ihtiyaç duyan şehirlerin başında gelmektedir. Lojistik Köyün kurulması için Pınarbaşı İstasyonu yakınlarında, Konya Havaalanı, Konya Organize Sanayi Bölgesi ve diğer özel organize ve sanayi bölgelerine, yakın oldukça uygun bir arazi mevcuttur. Bu bağlamda söz konusu araziye Orta Anadolu’ nun demiryolu taşımacık yükünü kaldıracak büyüklükte bir lojistik köy kurulmalıdır. Dünyadaki Lojistik Köy Uygulamaları • Avrupa’da sekiz ülkede 100’den fazla lojistik köy faaliyettedir. Tüm ulaşım bağlantıları arasında ve farklı taşıma türleri arasında koordinasyonu sağ1amak, bir lojistik köyün en önemli görevidir. Bu yüzden Avrupa’daki lojistik köylerin çoğu nakliye ve dağıtım faaliyetleri için birer üs konumunda olan yerlerde; yani demiryolu, otoban ve deniz arterleri yakınında kurulmuştur. Ve hepsi bulundukları büyük şehirlerin 40 mil yakınındadır. 39 • Lojistik köyler Avrupa’da sayı olarak en çok Almanya’ da bulunuyor. Almanya’da son 20 yılda 33 lojistik köy kurulmuş. Bu lojistik köyler arasında ilk sıralarda gelen Bremen GVZ, yılda 90 bin TEU elleçleme gerçekleştiriyor. En az 1200 şirketin ofis kurduğu Almanya’daki lojistik köylerde toplam 40 bin kişi istihdam ediliyor. • Fransa’da yer alan Sogaris Lojistik Köyü dünyadaki en eski lojistik köylerden biri. Rungis’te yer alan bu köy, 203 hektar yüzölçümüne sahip. Soğutmalı depolar dahil olmak üzere, depo ve antrepolar toplam yüzölçümünün yüzde 25’ini oluşturuyor. Havaalanına sadece birkaç dakika uzaklıkta olan bu lojistik köyde 100 civarında şirket yer alıyor. Bunun dışında Fransa’da Toulouse’da bulunan Eurocentre adlı lojistik köy, en yeni lojistik köylerinden biri ve inşaatı hala sürüyor. Toulouse Lojistik Köyü, 5 ana karayolunun kesiştiği noktada yer alıyor. • İtalya Bologna Lojistik Köyü; lojistik, demiryolu ve karayolu altyapılarından oluşan entegre bir sisteme sahip. ulusal ve uluslararası nakliye şirketi, forwarding şirketi, depolama ve lojistik şirketlerinden oluşmakta ve toplam 2 milyon metrekarelik yüzölçümüne sahip. Bu lojistik köyün temel özelliği 277 bin metrekarelik bir alana yayılan demiryolu terminali. Lojistik köye günde 15 tren giriş-çıkış yapıyor ve Avrupa’daki belli başlı lojistik üslerle bağlantı sağlanıyor. Avrupa çapında en önemli lojistik köylerden biri olan Bologna Lojistik Köyü, telematik ağ ile donatılmış olan ilk lojistik köy. • Ayrıca Europlatforms (Avrupa Lojistik Köyleri Birliği)’ın Avrupa çapında 10 ülkeyi temsilen 62 üyesi (62 lojistik köy) bulunuyor. 1991 yılında kurulan birlik bünyesindeki lojistik köylerde toplam 2 bin 400 şirket faaliyet gösteriyor. Bu örneklerde de görülen Avrupa’daki tüm lojistik köyler hükümetin doğrudan müdahalesinden faydalanıyor. Lojistik köyler projesi, gereken yatırımın büyüklüğü nedeniyle kamu özel sektör işbirliğinden doğuyor. Bu tür oluşumlarda hissedarlık yapısı; ulusal ve yerel planlama mercileri, ulusal ve yerel demiryolu şirketleri, yerel nakliyeci dernekleri, ticaret odası, bankalar, sigorta şirketleri, endüstriyel birlikler arasında paylaşılabilir. Öncelik 5 : Etkin ve Hızlı Tren Yolu Ağı Genişletilmelidir (TR52 Bölgesi -Antalya/ TR52 Bölgesi - Kapadokya / TR 52 Bölgesi - İzmir). Ulaşım, sanayi ve ticaretin gelişmesi için vazgeçilmez bir unsurdur. Bölgesel ve ulusal ulaşım politikalarımız gelişmiş ülkelere nazaran oldukça geridedir. Özellikle ulaşımın kara taşımacılığına yığılması konunun ne kadar yüzeysel olarak ele alındığının bir göstergesidir. 40 Demiryolu taşımacılığının gelişmesi sanayileşme ile birlikte gelişmektedir. Sanayinin en çok ihtiyaç duyduğu ham maddeler demir, çelik kömür gibi maddelerdir. Bu hammaddelerin en uygun taşınma yolu ise demiryoludur. Demiryolları, ülkemizin birikmiş başlıca sorunları arasında yer almaktadır. Milyon nüfus başına olarak Türkiye’deki hat uzunluğu Avrupa ülkeleri ortalamasının %13’ü kadardır. Demiryolu taşımacılığına maalesef yıllarca yeterli yatırım yapılamadı. Bu yüzden sanayinin ihtiyaç duyduğu lojistik alt yapı gelişemedi. Sadece kara taşımacılığına indirgenmiş bir ulaşım anlayışı, ülke kalkınmasında büyük bir zafiyet oluşturmaktadır. Konya ve Karaman, Orta Anadolu’nun merkezindedir. Konya ve Karaman Ankara arası demir yolu ile bağlanmalı (Yük Taşımacılığı) ve Konya ve Karaman – Mersin arasındaki demiryolunun yük taşımacılığına uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Konya Bölgesinin en çok kullandığı liman mersin limanıdır. Mersin’e demiryolu bağlantısı dolaylı olduğu için mal sevkiyatında sorunlar yaşanmaktadır. Ankara Konya ve Karaman arasında demiryolu ulaşımı olmadığından yoğun bir kara taşımacılığı yapılmakta ve bu durum maliyetleri artırmaktadır. İlimizin ülke içindeki bağlantılarını daha kuvvetli ve işlevsel hale getirecek olan KonyaAnkara arası hızlı tren projesi biran önce bitirilmelidir. Etkin ve hızlı tren yolu ağı genişletilmelidir (Konya-Antalya/ Konya-Kapadokya/ Konyaİzmir). Ayrıca Konya ve Karaman Mersin limanı arasında yük tahdidine boğulmadan etkin ve hızlı konteynır trafiği sağlanmalıdır. Öncelik 6 : Demir Yolu Taşımacılığında Mal Tahdidi Kaldırılmalıdır. Taşımalarda Mal Tahdidi İle İlgili Sorunlar Çözülmeli: Demiryolu taşımacılığına getirilen 500 ton limit uygulaması özel izinlerle 250 tona düşürülebilmektedir. Ama bu mal tahdidi dahi fazla olmaktadır. Bu durumdan dolayı firmalarımız yüksek maliyetli olsa da hızı ve kolaylığı nedeniyle karayolunu seçerek, demiryolunu tercih etmemektedir. Parça yüklerin biriktirilerek uygun hatlarda toplu taşınması uygulaması ise yüklerin bekletilmesine sebebiyet vermektedir. Günümüzün rekabet koşullarında hiçbir firma uzun ve belirsiz bir teslimat süresini kabul etmeyeceği için hızlı ve pratik olan karayolu taşımacılığına yönelmektedir. Bu durum demiryolu yük taşımacılığındaki talep azalmasındaki kısır döngüyü izah etmektedir. Konya ve Kraman sanayisi yükünü tüm hatlara ve özelde Mersin Limanına bekletilmeden ve limitlere boğulmadan ulaştırmak istemektedir. Bilinmesi gereken bir başka husus ise uluslararası taşımacılıkta demiryollarında herhangi bir tahdit uygulaması bulunmazken bu 41 tahditlerin yurt içi taşımacılıkta uygulandığıdır. En basit ifade ile bir vagon bile yük olsa onun hemen Mersin’e taşınması gerekmektedir. TCDD İhracatla ilgili yurt dışına gidecek vagonlar için tahdit uygulamamaktadır. Mersin Liman bağlantılı ihracatın yapılabilmesi için Konya ve Karaman’dan gidecek vagonlar içinde tahdit uygulamasından vazgeçilmelidir. TCDD Müdürlüğünün emirleri gereği 500 tondan, özel emirle 250 tondan aşağı yük taşınamadığından Konya ve Karamanlı Sanayicinin yük taşınmasında TCDD’den yararlanması mümkün olmamaktadır. Bu emrin yumuşatılması ve parça vagonun kabul edilmesi gerekmektedir. Öncelik 7 : TR 52 Bölgesinde TCDD Bölge Müdürlüğü Kurulmalıdır. TR52 Bölgesinde TCDD Bölge Müdürlüğü Kurulmalı: Bilindiği üzere TR52 Bölgesi iki Bölge Müdürlüğü arasında yer almaktadır. Konya il sınırları içerisinden geçen demir yollarının bir bölümü Adana Bölge Müdürlüğüne bir bölümü ise Afyon Bölge Müdürlüğü’ne bağlıdır. Bu durum Bölge Müdürlükleri ile görüşülmesi ve çözülmesi gereken konularda gerek Konya sivil toplum kuruluşlarının, gerekse Konya firmalarının bir sinerji sağlayarak çalışılmasının önüne geçmektedir. Diğer taraftan bu durum kanaatimizce Konya Sivil Toplum Kuruluşlarının, Konya sanayisini oluşturan işletmelerimizin demir yollarına verdikleri önemin, verilen bu önem bağlamında taleplerin ve hassasiyetlerin tam olarak anlaşılamamasına da neden olabilmektedir. Gerek bu nedenlerle, gerekse Konya’nın coğrafi konumu düşünüldüğünde, yapılacak olan Lojistik Köy’ün daha iyi işletilebilmesi için, Konya’ya da TCDD Bölge Müdürlüğü kurulması bir ihtiyaçtır. 42 SORUN 5: MARKA – TANITIM YETERSİZLİĞİ • • • • • • • • • • • • • • • • • NEDEN Firmalar markalaşmaya yeterli kaynak ayırmıyor Marka kültürünün ve bilincinin olmaması Büyük ölçekli marka tanıtım ajanslarının olmaması Marka tescilin külfet olarak görülmesi Reklamın getirisine inanmama Tanıtımı bir rekabet aracı olarak görmeme Markalaşma noktasında şirket politikasının olmaması Kurumsallaşma önündeki engeller Ürün ve hizmet kalitesinin standartların altında olması Ara mamule odaklı üretim anlayışı Reklam ve tanıtım maliyetlerinin yüksekliği Fason üretim kültürünün yaygınlığı ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF) Eğitim vasıtası ile nasıl markalaşılacağı anlatılmalı KOSGEB vb kurum ve kuruluşların marka ve tanıtım çalışmalarına verilen desteklerin artırılması Bu alandaki başarı öyküleri tarzında programlarla marka bilincinin oluşturulması Bölgede yer alan ünivesitelerin ilgili fakülteleri aracılığı ile danışmanlıklar alınmalı Bölgeye yönelik etkin bir pazarlama ve tanıtım çalışması yapılmalı(bölge bazında) • • • • • • • • • • • • • • • • • • • SONUÇ Markalaşamama Katma değeri yüksek ürün üretilemiyor Rekabet gücünde azalma Pazarı genişletememe Fiyatlandırma sıkıntısı İmaj kaybı Tüketicide güven etkisi oluşturamama İşletmelerin büyümemesi Ulusal ve uluslararası pazar kaybı Üst ölçekte genel ekonomide istikrarsızlık Ar-ge destek programlarından yeterince yararlanamama FAALİYETLER Eğitimler düzenlenmeli Üniversite-Sanayi işbirliği sağlanmalı Marka Çalıştayı Belirli büyüklüğe ulaşmış işletmlerde reklam ve tanıtım departmanları kurulmasına yönelik çalışmalar yapılmalı Markanın bir kurumsal kimlik olduğuna dönük interaktif çalışmalar yapılmalı Teknokente, TR52 bölgesinde üretim ve hizmet sektörü kuruluşların marka ve tanıtım noktasında da yönlendirme görevi verilmeli Markalaşmış kuruluşların Konya ve Karamanlı sanayicilerle bir araya getirilmesi Ulusal veya uluslararası bir kurumdan bölge pazarlaması açısından danışmanlık alınması Temel Amaç : MARKA – TANITIMIN YETERLİ HALE GETİRİLMESİ Markalaşma bir firma için kısa vadeli taktik bir girişim olmaktan çok, stratejik bir konu niteliğinde ele alınmak durumundadır. Zira markalaşmanın, markalaşmaya karar veren firma için uzun vadeli ve son derece ciddi getirileri söz konusudur. Markalaşmanın en önemli getirilerinden biri, müşterilerinin gereksinimlerini tatmin etmeyi ve rekabette üstünlük sağlamayı hedefleyen bir firmaya adeta bir ölümsüzlük fırsatı sunmasıdır. Zira, ürünlerin geçici olduğu bir pazarda, bir markanın yaşam beklentisine sınır koymak mümkün değildir. Başarılı bir markalaşma stratejisi izleyen bir firma için artık ürünleri fani, markası ise baki konumda kalacaktır. Markalaşma, firmaya belirli bir müşteri retensiyonu sağlayacağı için, üretimin öngörülebilir bir talebe göre düzenlenmesi ve birim maliyetlerin kontrol altında tutulabilmesi gibi ek avantajlar da sağlayacaktır. Konya' ve Karaman’da markalaşmayı yakalamış birçok firma 43 reklam faaliyetlerine yeterince önem vermemektedir. Ama reklama önem veren markaları görülüyor ki dünya lideri oluyorlar. Ama Konya ve Karaman’ın henüz liderlik elde etmiş bir firması yoktur. Konya halkı reklama verilen parayı çöpe atılmış olarak görüyor. Bu durumda Kent markasının geliştirilmesinin, iş ve yatırım imkânlarının ulusal ve uluslar arası düzeyde etkili bir şekilde tanıtımının sağlanmasının, yerli ve doğrudan yabancı yatırımların bölgeye çekilmesinin önemi daha da çok ortaya çıkıyor. Öncelik 1 : Eğitimler düzenlenmeli İşletmelerin kurumsallaşamaması sonucunda marka olamamaları tehdidin gündeme getirdiği gelişmeler arasındadır. İşletmelerin markalaşması adına öncelikle marka tescil ve pazarlama anlamında çeşitli eğitimlerin uzman kuruluşlar tarafından sağlanması son derece faydalı olacaktır. Öncelik 2 : Üniversite-Sanayi işbirliği sağlanmalı Bölgesel bazda markalaşma konusunda çalışmalar yapılmalıdır. Anadolu girişimcisinin "marka" olgusunu keşfetmesi veya büyümenin "markalaşma" ile mümkün olabileceğini düşüncesini sağlamak gereklidir. Sürdürülebilir bir büyümenin yakalanması için sürekli olarak markalaşmanın öneminden söz edilmesi ve bu bilincin oluşmasında etkili olabilmek için Üniversite-Sanayi işbirliği sağlanmalıdır. Öncelik 3 : Marka Çalıştayı Ulusal ve uluslararası çapta faaliyet gösteren başarılı firmaların nitelikli insan kaynağının Bölgeye getirilmesi, üretim ve faaliyet yapılarındaki gelişmişlikle diğer firmalara örnek oluşturmaları, ana sanayi, yan sanayi ve hizmet alanlarında toplam gelişmişlik düzeyinin artışına katkı sağlamaktadır. Marka Çalıştayı odalar ve üniversite işbirliği ile yıl içinde birden fazla yapılmalıdır. Öncelik 4 : Belirli büyüklüğe ulaşmış işletmelerde reklam ve tanıtım departmanları kurulmasına yönelik çalışmalar yapılmalı Konya ve Karaman İlinin ve çeşitli ekonomik değerlerinin marka bilinirliklerinin artması hem ilin topyekûn hem de işletmelerin pazarlama ve tanıtım faaliyetlerine ağırlık vermesi ile mümkün olabilir. İşletmeler ulusal ve uluslar arası pazarlarda kendilerini ispat ettikçe ve gereken pazarlama ve tanıtım faaliyetlerine ağrılık verildikçe markalaşma süreci daha da verimli bir hal alacaktır. Aynı zamanda ilin ve ildeki şirketlerin markalaşmayı ayrı bir 44 stratejik hedef olarak tanımlamaları ve bu konuda her türlü uzmanlığı kullanarak çaba göstermeleri gerekmektedir. Bunun için Belirli büyüklüğe ulaşmış işletmelerde reklam ve tanıtım departmanları kurulmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Öncelik 5 : KOBi’lere yönelik olarak Markanın bir kurumsal kimlik olduğuna dönük medya çalışmaları yapılmalı Marka bir kurumsal kimliktir. Kurum kendi kimliği ile hem kendisinin hem de ürünlerinin sektördeki rakiplerinden farklı olduğunu göstermektedir. Günümüzde markalı ürünler üreten kuruluşlar kendi kimliklerinden ziyade sahip oldukları markaların kimlikleri ile ön plana çıkarlar. Unilever den Sana, Lipton dan Calve gibi. Tüketici sadece ürünle ilgilenmekte ana kuruluşla ilgilenmemektedir. Ürünü belli bir işaretle belirleme politikası bir ürünün satışını desteklemek için güçlü bir araçtır. Marka ile tüketici arasındaki bağ kimlik ile oluşmaktadır. Marka kimliği rekabetçi ortamda markanın gelişimini sürdürmesi ve kârlı bir büyüme sağlaması için sıçrama tahtası olacaktır. Bölgeye yönelik büyük bir tanıtım ve reklam kampanyaları artırılmalı ve işletmeler özendirilmelidir. Öncelik 6 : Teknokente, TR52 bölgesinde üretim ve hizmet sektörü kuruluşların marka ve tanıtım noktasında da yönlendirme görevi verilmeli Şirketlerin yeterince markalaşamadığı bölgede üretilen ürünlerin tanıtımını ve pazarlanması da yeterli miktarda sağlanamamaktadır. Bölgenin tanınması, burada üretilen ürünlerin başta Türkiye olmak üzere uluslararası nitelikte tanınır hale gelmesini sağlamak adına markalaşma ve tanıtım projeleri başlatılmalıdır. Bu kapsamda Teknokent’e, kuruluşları marka ve tanıtım noktasında yönlendirme görevi verilmelidir. Öncelik 7 getirilmesi : Markalaşmış kuruluşların Konya ve Karamanlı sanayicilerle bir araya Gerek ulusal gerekse uluslar arası markalar ile yerli firmalar bir araya getirilerek ortak akıl ve sektörel buluşma toplantıları düzenlenmelidir. Öncelik 8 : Ulusal veya uluslararası bir kurumdan bölge pazarlaması açısından danışmanlık alınması Sivil toplum örgütleri ve ya Kakınma Ajansı profeyonel bir şirketten bölgesel marka ve pazarlamada danışmanlık hizmeti almalıdır. Öncelik 9 : Marka Şehir kavramı üzerine yoğunlaşılmalı 45 SORUN 6: SERMAYE YETERSİZLİĞİ VE FON KAYNAKLARININ ETKİN BİR ŞEKİLDE KULLANILAMAMASI • • • • • • • • NEDEN Finans yönetimi eksikliği İşletme kurarken ön araştırma yapılmıyor Üretim planı yapılmıyor Öz kaynakları dışında fon kullanmamakta Bankalarda uygulanan yüksek teminat sorunu Bankaların sunduğu kredilerin vadesi kısa, miktarı düşük ve faizi yüksek Kayıt dışılık firmanın gerçek finansal durumunu göstermiyor Menkul kıymetler borsasından kaynak temin etme bilincinin yetersizliği • • • • • • • • • • ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF) Finans yönetimi konusunda bilgilendirme çalışmaları yapılmalı • Üretimde planlamanın önemi konusunda farkındalık sağlanmalı • Mikro kredi olanakları artırılmalı • Özel projeleri olan girişimcilere destekler artırılmalıdır • Olası krizler için alınması gereken önlemler işletmecilere aktarılmalı • Bankacılık sektörünün projelere desteği sağlanmalıdır(proje kredileri) • Finans sektörü kredi çeşitlendirmesine zorlanmalıdır • Kamu bankaları kaynakları ile reel sektör ve KOBİ’lere destek sağlanmalıdır • Kredi garanti fonu işletilememektedir sanayicinin kredi kullanılmasındaki engeller kaldırılarak işler hale getirilmelidir. • Bölge işletmecilerinin halka arzı sağlanmalıdır. • • • • • • • SONUÇ Finansman yetersizliğinde aile içi destek arayışına gidiyor Kredilerden faydalanamıyor Kısa vadeli yüksek miktarda borçlanmalar Teknik elemanlardan yeterince faydalanamıyor Üretimde girdileri yetersiz kullanıyor Katma değeri yüksek ürünler üretemiyor Büyümede zorluklar yaşanıyor Rekabet gücü zayıflıyor Pazar paylarını daha düşük işgücü maliyeti olan rakip ülkelere kaptırıyor Finansal çevrimi sağlayamayarak işl kapanmasına neden oluyor FAALİYETLER İşletmelerde finans uzmanlarının çalıştırılmasına dönük özendirici etkinlikler KOBİ’ler düzeyinde finansman eğitimlerinin yaygınlaştırılması SPK ve İMKB gibi kuruluşlarla bölge insanını bir araya getirip halka arz serüveni sağlanmalıdır. Bankacılık sektörü bilanço bazlı kredilerin yanında proje bazlı kredilerde yönlendirilmelidir. Bankacılık sektörü verecek olduğu kredilerde belirli oranlarda çeşitlendirmeye zorlanmalıdır. Kredi garanti fonu mevcut haliyle işletmecinin ihtiyacını karşılayamamaktadır. sorunlar yeniden değerlendirilmeli ve çözümler sunulmalıdır. Temel Amaç : SERMAYE YETERSİZLİĞİ VE FON KAYNAKLARININ ETKİN BİR ŞEKİLDE KULLANILMASI Günümüzde iş kurmak isteyen girişimcilerin en büyük sıkıntısı hiç kuşkusuz finansman zorluğudur. KOBİ’ler genellikle öz kaynakları dışında fon kullanmamakta, finansman yetersizliği için ilk etapta aile içi parasal destek sağlama çabasına girmektedir. Türk şirketlerinin mali yapısına bakıldığında yetersiz kredi hacmi ve risk sorunları nedeniyle birçok büyük firmanın finansman kaynağı olarak kredileri değil ticari borçları kullandığı görülmektedir. Bu nedenle de risk sermayesi ve sermaye ortaklığı gibi modellerin geliştirilmesi gerekmektedir. 46 Yeterli mali kaynaklara sahip olmayan girişimciler bankalara başvurduklarında ise teminat göstermekte zorlanmakta ve daha işin başında vazgeçmektedirler. Diğer yandan sunulan kredilerin ticari faiz oranlarının yüksek olması nedeniyle de kredi kullanımı olması gerektiği düzeyde değildir. Paranın maliyetini tabii ki hesaplamak lazım ama uzun vadeli fonlardan yararlanmadan kısa vadeli borçlanma ile orta vadeli krediyi çevirmek hele uzun vadeli kredi kullandırmak yüksek maliyet nedeniyle mümkün değildir. Öncelik 1 etkinlikler : İşletmelerde finans uzmanlarının çalıştırılmasına dönük özendirici Günümüzde işletmelerin en önemli sorunlarından birisi de finans kaynaklarını etkin bir şekilde yönetmek ve yeni finansal kaynaklara ulaşmaktır. Bu bağlamda finans uzmanlarının işletmelerde yer almaları özendirilmelidir. Öncelik 2 : KOBİ’ler düzeyinde finansman eğitimlerinin yaygınlaştırılması Finansman Yönetimi üretimin belirleyici faktörü haline gelmiştir. İşletmelerde performansın ilk gereği, ekonomik performanstır. İşletme sahiplerinin ve yöneticilerinin alacakları kararlarda ve firma kaynaklarını doğru yönlendirmede kullandıkları unsurlar finansal verilerdir. İşletme finansmanı ile ilgili temel bilgilerin paylaşılacağı bu tür eğitimlerde, yöneticilerin sistematik ve pratik bir bakış açısı oluşturulması amaçlamaktadır. Örneğin; Finansman, Finansman Fonksiyonu ve Temel Finansal Kararlar • Finans Nedir? Finansal Yönetim Nedir? • Modern Finansman Anlayışı Nedir? • Finansal Yöneticinin Temel Karar Alanları Hangileridir? • Kurumsal Yönetişim Nedir? Finansal Tablolar (Bilanço, Gelir Tablosu, Nakit Akış Tablosu, ...) Finansal Tablo Bilgilerinin Yönetsel Kararlarda Kullanılması Finansal Tabloların Analizi, Karşılaştırmalar ve Yorumlanması • Tablo Analiz Teknikleri Finansal Planlama ve Fon Gereksiniminin Tahmini • Kısa Vadeli, Kar-Hacim-Maliyet İlişkileri • Bütçeleme Paranın Zaman Değerine İlişkin Uygulamalar 47 • Faiz hesapları, vadelendirme, geri ödeme planları Optimal Sermaye Yapısının Belirlenmesi ve Sermaye Maliyeti • İşletme Finansman Kaynaklarının Seçimi Yatırım Projelerinin Değerlendirilmesinde Kullanılan Yöntemler • Sermaye Bütçelemesi Nedir? • Proje Değerleme Yöntemleri • Fizibilite Etütlerinin Finansal Analizi İşletme Değerinin Belirlenmesi Genel Değerlendirme Öncelik 3 : SPK ve İMKB gibi kuruluşlarla bölge insanını bir araya getirip halka arz serüveni sağlanmalıdır. TOBB ve İMKB işbirliği ile başlatılan halka arz seferberliğinin bölgede çeşitli organizasyonlarla tabana yayılmasının sağlanması ve firmaların halka arz konusundaki endişelerinin giderilmesi sağlanmalıdır. Öncelik 4 : Bankacılık sektörü bilanço bazlı kredilerin yanında proje bazlı kredilerde yönlendirilmelidir. Anadolu’da KOBİ’lerin rekabet güçlerinin arttırılması, kalite alt yapılarının geliştirilmesine, markalaşma bilincinin ve sayısının artırılmasına, bu da öncü sektörlerin teşvik edilmesine ve yerel girdi maliyetlerinin düşürülmesine bağlıdır. Yüksek girdi maliyetleri nedeniyle firmalarımız Pazar paylarını, çok daha düşük işgücü maliyetleri olan Çin, Hindistan, Doğu Avrupa ülkelerine kaptırmaya başlamışlardır. Bu girdi maliyetlerinin en azından rakip ülkeler seviyesine çekilebilmesi ve yeni destek sistemlerinin devreye sokulması gerekmektedir. Bölgede girişimciliğin oynadığı rol çok büyüktür. Girişimcilik, yeni kaynaklarla, yeni teknolojilerle toplumu tanıştırır ve bu sayede daha önce kullanılmayan veya daha az kullanılan kaynaklar ekonomiye kazandırılır ve üretimde artış meydana gelir. Yeni açılan bir şirket veya yeniden yapılandırılan bir şirket bölgenin istihdam hacmini arttırır ve tüm bunlar sonucunda da iktisadi kalkınma pozitif bir ivme kaydeder. Girişimcilik Bölge’de yeni bir kavram olması sebebiyle pek fazla ilerleme göstermemektedir. Bölge’de kadınlar ve gençler eğitim eksikliği ve finansman sorunları yüzünden girişimci olamamaktadır. Özellikle kadın ve gençlerin is dünyasında ihtiyaç duyulan bilgiye, eğitime ve kredi mekanizmalarına ulaşımı sağlanmalı ve bu çerçevede girişimci teşvikini sağlayıcı düzenlemeler yapılmalıdır. 48 Öncelik 5 : Bankacılık sektörü verecek olduğu kredilerde belirli oranlarda çeşitlendirmeye zorlanmalıdır. Sanayicilerimizin yeniliğe açık olmaları, değişimleri hızlı bir şekilde fark edip bunlara uygun stratejiler oluşturmaları gerekmektedir. Teknolojik gelişmeyi özendirici, verimlilik ve etkinliği artırıcı çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bankaların sağladığı KOBİ’lere yönelik kredi kullandırdıkları kredinin %5′i bile değildir. Ayrıca bilindiği üzere, bankaların sunduğu kredilerin vadeleri kısa, miktar genelde düşük, faiz ise yüksek olmaktadır. Oysa girişimciliğin yeşereceği iklim için uzun vadeli (minimum 60 ay) ve düşük faiz oranlı destek kredisi kullandırılmalı, yatırımlarda tercihen en az ilk iki yıl vergiden muaf tutulmalıdır. Uygulamaya geçilen “mikro kredi” çalışmaları çeşitlendirilmelidir. Öncelik 6 : Kredi garanti fonu mevcut haliyle işletmecinin ihtiyacını karşılayamamaktadır. Sorunlar yeniden değerlendirilmeli ve çözümler sunulmalıdır. Son bir yıllık dönemde küresel ekonominin karşı karşıya kaldığı şok dalgalar ekonomik görünüm açısından belirsiz bir ortam meydana getirmiştir. Dünyanın büyük ekonomilerinde de bir yavaşlama söz konusudur. Krizin ülkemize ve ilimize diğer bir etkisi de kuşkusuz bankalar ve krediler aracığıyla olacaktır. Bu yüzden reel sektör ve mali sektör ilişkisi dikkatli bir şekilde ele alınmalıdır. KGF’nin şu andaki geçerli olan kriterleri; KGF kefaletinin kullanılacağı proje, “karlı”, “gerçekleştirilebilir” ve “yapılabilir” olması, Projeyi yürütecek yönetim kadrosu proje becerisi ve mesleki deneyime sahip olması, proje istihdam artışı sağlamalı ve istihdamı koruması gibi ön koşullar küçük işletmelere göre tekrar revize edilerek verimlilik arttırılmalıdır. 49 SORUN 7: AR-GE ÇALIŞMALARININ YETERSİZLİĞİ • • • • • • • • NEDEN Yetersiz kaynak (fon) Ar-ge kültürünün ve bilincinin olmaması Kalifiye eleman eksisikliği Eğitim eksikliği Yeterli ücret politikalarının uygulanmaması Küçük işletmelerin rekabet öncesi ortak arge platformu oluşturamaması Ar-ge kanunun getirdiği zorluklar Üniversite sanayi işbirliğinin yeterli olmaması • • • • • • • • • • • ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF) • Eğitim vasıtası ile farkındalığın sağlanması • Mikro işletme bazında ar-ge kanunun yeniden gözden geçirilmesi • Patent kanunun iyileştirilmesi • Staj kültürünün oluşması • Ar-ge çalışmalarını sürekli hale getirmek • Konya’ nın bilim ve teknoloji alanında mevcut konumunun saptanması • Dünyada ve ülkemizde bilim ve teknoloji alanındaki uzun dönemli • Gelişmelerin saptanması • Bu teknolojilerin geliştirilmesi ve/veya edinilmesine yönelik politika tespitinde bilimsel destek alınması • • • • • • • • • • SONUÇ Marka yetersiziliği Katma değeri yüksek ürün üretilemiyor Geleneksek ürün üretimi yapılması Dışa bağımılılık Rekabet avantajı yersiz Fiyat rekabeti olması Kalifiye ve teknoloji yersilizi Firmaların büyümede yaşadıkları zorluklar Verimsiz üretim Üniversite bölümlerinin sanayinin ihtiyaçları ile yeterli düzeyde uyuşmaması Üniversitede pratik eksikliği FAALİYETLER Eğitim Ar-ge kanunu vb. Sorunlar için görüş hazırlanması Teknokentin etkinliğinin artırılması Ar-ge çalıştayı (uluslararası) Kurum bazında ar-ge masası Üniversitede lisansüstü çalışmalar ve pratik eğitimlerin artırılması İnceleme-araştırma gruplarının oluşturulması(resmi-özel) İşletmelerin hedefleri bağlamında, bilim ve teknoloji taleplerinin belirlenmesi (anket…) Bu hedeflere ulaşılabilmesi için gerekli stratejik teknolojilerinin saptanması Bilim Merkezi tamamlanmalıdır. Temel Amaç : AR-GE ÇALIŞMALARININ YETERLİ HALE GETİRİLMESİ Öncelik 1 : Eğitim yolu ile Ar-Ge güçlendirilmeli AR-GE faaliyetlerinin eğitimle olan sıkı entegrasyonu mutlaka gerçekleştirilmelidir. Kamu kurumlarında “proje” adı altında koordinasyonsuz, denetimsiz ve geçmiş tecrübelerden dayanarak hiçbir sonuç üretmeyeceği şimdiden belli olan bir çok faaliyete son verilerek buralara harcanan kaynaklar üniversite araştırma fonlarına yönlendirilmeli ve böylece güçlendirilecek üniversite araştırma fonlarından desteklenecek projelere, lisans ve lisansüstü öğrencilerinin aktif katılması sağlanmalıdır. Araştırıcı, üretken, sorgulayıcı insan yetiştirilmesinin geleceğin anahtarı olduğu unutulmamalıdır. Bunu gerçekleştirmenin en iyi yolu da öğrencilerin araştırmalara aktif katılmasıdır. Gelecek nesillere etkili bilim ve teknoloji transferi ancak böyle gerçekleşebilir. Böyle nesillerin çoğalması, bu yönde bir toplumsal talep oluşmasını sağlayacaktır. 50 Öncelik 2 : Ar-ge kanunu vb. Sorunlar için görüş hazırlanması Rekabetin giderek yoğunlaştığı, kurumların yeni teknoloji arayışlarının arttığı, pazar paylarının artması için sürekli bir yenilik içine girilen günümüz ekonomik şartlarında AR-GE faaliyetlerine oldukça önem verilmektedir. Daha fazla kaynak ayrılmak zorunda kalınan ve üretim maliyetinin önemli bir kısmını oluşturan AR-GE giderleri için mevzuatımızda yer alan vergi ertelemesi ve AR-GE yardımları teşviklerinden faydalanmak söz konusu yükün azaltılmasında önemli rol oynayacaktır. Öncelik 3 : Teknokent’in etkinliğinin artırılması Teknokent, emek-yoğun teknoloji ağırlıklı Konya ve Karaman Sanayinin bilgi-yoğun teknoloji alanlarına kaydırılmasında önemli bir rol oynayacaktır. Beklenen düzeyde Ar-Ge projelerinin üretilmesi halinde çok kısa bir süre zarfında Konya ve Karaman Sanayinde istihdam, üretim ve ihracat büyük boyutlara ulaşacak, küresel ticari rekabette önemli bir avantaj elde etmelidir. Ayrıca uluslar arası şirketlerle işbirliğine gidilmesi mümkün olabilmelidir. Teknokent Sanayi kesimine teknoloji üretilmesi yanı sıra, daha fazla yeni girişimciler çıkarmalıdır. Bu durum gençlerimizin önündeki en büyük fırsat olarak değerlendirilmelidir. Öncelik 4 : Ar-ge Çalıştayı (Uluslararası) Türkiye, araştırma ve geliştirme harcamalarının GSYİH’ya oranı, bilim adamı ve mühendis sayısı, araştırma ve geliştirme hizmetlerinde istihdam edilen personel sayısı, yüksek teknoloji ihracatı, bilgi ve iletişim araçlarının kullanımı, kişi başına düşen bilgisayar sayısı, internet bağlantısı sayısı, kişi başına düşen eğitim harcaması gibi bilgi toplumuna ilişkin başlıca temel göstergeler açısından gelişmiş ülkelerle karşılaştırmalı olarak değerlendirildiğinde, gerek bilgi üretimi ve gerekse bilgi teknolojilerinin kullanımı yönünden halen bilgi toplumu aşamasını yaşayan gelişmiş ülkelerin gerisinde bulunmaktadır. Bütün bu eksikleri giderirken Uluslar arası çalıştay ile yabancı deneyim ve bilgilerinden de faydalanmak doğru olacaktır. Öncelik 5 : Üniversitede lisansüstü çalışmalar ve pratik eğitimlerin artırılması Teknolojinin bugün vardığı düzeyde nadir istisnalar dışında , kişisel hatta grup olarak dahi çalışmalarla, buluşlarla gelişme sağlamak olanaksızlaşmıştır. 51 Yüksek duygularla, gerçekleştirmek istemek “ARGE” yapabilmeyi sağlamaz. Günümüzde dehalar, yetenekler bireysel hatta küçük grup çalışmaları ile teknolojide gelişme sağlayamazlar.Teknolojinin bugün ulaştığı düzey yüzler hatta binlerce kişilik projelerle ARGE çalışmaları yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bütün ülkeyi kapsayan bir araştırma geliştirme kültürü gereklidir. Bir bütçesi, planlı stratejisi ve hedefi olan, disiplinli, sürekli kitlesel çalışma ve faaliyetlerle teknolojik gelişme sağlanabilir. Geliştirmede çalışanlar teknolojik gelişmeleri sürekli takip etmelidir, seminerlere katılmalıdır, geliştirme yapan diğer kitlelerle iletişim halinde olmalıdır.İlerlemeler ve çalışmalar; kitaplar, yayınlar, makaleler, toplantılar, kongreler, seminerler, dergiler ve günümüzde yaygın olarak internet üzerinden duyurulup yayılmaktadır. ”ARGE” de çalışanlar bu gelişme ve teknoloji düzeyini iyi takip edip, bir hamle daha ileri giden gelişmeyi oluşturarak, ürün ve hizmetlerine uygulayıp, firmalarının benzerleri ve rakiplerine üstünlük sağlamasını gerçekleştirmektedirler. Bütün bunlar yapılırken üniversite-sanayi işbirliği ilk basamaktır. Öncelik 6 : İnceleme-araştırma gruplarının oluşturulması(resmi-özel) Resmi ve özel kurumların Pazarlama bölümlerinden, yurt içi ve yurt dışı pazarın talepleri, gelişme yönü, bilgi ve tahminleri, geliştirme bölümlerine aktarılmalıdır.Üretim, taahhüt, uygulama bölümlerinden sürekli deneyim sonuçları Geliştirme bölümlerine aktarılmalıdır. Bütün bu veriler geliştirme faaliyetlerinin yönünü belirler. “GELİŞTİRME” çalışmaları bu nedenlerle ağırlıklı olarak üretim, uygulama ve pazarlama yapan firma ve kuruluşlarda gerçekleştirilebilir. Geliştirme bölümleri ancak üretim taahhüt, uygulama, proje departmanları ile çok yakın işbirliği, iletişim ve karşılıklı bilgi alışverişi içinde bulunuyorlarsa faydalı, etkili sonuçlara ulaşabilirler. Çünkü üretim, uygulama, pazarlama ve projelendirmeden kazanılacak deneyim ve birikimler olmaksızın “ARGE” gerçekleştirmek zordur. TSE, TÜBİTAK, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve KOSGEB gibi kurumlar aracılığıyla ar-ge merkezleri oluşturmaktır. Öncelik 7 :İşletmelerin hedefleri bağlamında, bilim ve teknoloji taleplerinin belirlenmesi (anket…) Bu anket Mevlana Kalkınma Ajansı tarafından hazırlanmalı ve yapılmalıdır. 52 Öncelik 8 saptanması : Bu hedeflere ulaşılabilmesi için gerekli stratejik teknolojilerinin Mevka tarafından yapılacak olan anket neticesinde yine Mevka tarafından stratejiler ve bu stratejilere yönelik teknolojiler belirlenebilir. Öncelik 9 : TR 52 Bölgesi’nde Ortak bir Ar-Ge Merkezi Kurulmalı Öncelik 10 : Bilim Merkezi Tamamlanmalıdır. 53 SORUN 8: KURUMSALLAŞAMAMA • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • NEDEN Aile içi çıkar anlaşmazlıkları Aile ilişkilerinin kurumsallaşamaması Gelişme için kurumsallaşma gereğinin anlaşılmaması Değişime direnç gösterme Şirket içinde görünmez kurumsal sistemlerin direnci kırması Şirketlerin takipçilik özelliği Kaynak ayırmama Sermaye yetersizliğini Yenilik yapma ve izlemede yeterli bilgi ve imkâna sahip olmamayı Profesyonel yönetici eksikliğini Büyümek için dışarıdan bir kişinin ortaklığına sıcak bakılmamasını Aile kontrolünü kaybetmeden büyümek için, mali kaynak temini Aile liderlerinin zamanında işi bırakmaması Bir sonraki kuşağa devir planının yapılmaması Kardeşler, kuzenler arasındaki rekabet ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF) Aile – yönetim ilişkilerini belirlemek Devir planı yapmak Hissedar sözleşmesi düzenlemek Kuruluş amacı ve şirketin mevcut faaliyetinin yazıya dökülmesi Yetkili ve yetkisiz sorumlu kavramının netleştirilmesi İşletmede görev alan çalışanların rolleri, yetki ve sorumlulukları iyi belirlenmelidir. Aile anayasalarının yazılması Gelecek nesillere devir planlarının hazırlanması Aile içi iletişimin geliştirtmesi Aile işletmeleri stratejik planlaması Yönetişim modelinin tespit edilmesi Aile meclisinin oluşturulması Aile içi çatışma yönetimi Liderlik geliştirme İş değerlendirmesi Finansman ve mülkiyet stratejileri Hissedarların asıl hedefleri, beklentileri ve tatminsizliklerinin belirlenmesi Yepyeni bir yol haritası ihtiyacının farkına varılması Kararlılık Açık ekonomi politikalarının izlenmesi Tüm aile üyelerinin istekli ve bilinçli olması.(çünkü istemeden yapılacak bir iş hiç bir zaman başarıyla sonuçlanmayacaktır.) Her aile şirketinin bir aile anayasası olmalıdır. Ancak bu anayasa patron dahil bütün aile fertlerinin üzerinde olmalıdır. böylece aile şirketinin varlığı ve işleyişi sağlam kurallara bağlanacak, alınacak olan kararlar insanlara göre değil kurallara göre belirlenecektir. • • • • • • • SONUÇ Genel kalite yükselişi ve ilk tatminlerin olmaması Kendi kendini yenileyen organizasyon yapısının olmaması FAALİYETLER Eğitim, seminer, panel düzenlenmesi (etkili iletişim ve kriz çözme becerileri eğitimi, etkili takım çalışmaları eğitimi, servet ve taşınmazlar yönetimi, çalışanlara adalet ve sadakat duygusu ile yaklaşım Aile konseyi oluşturulmasına öncülük etmek. böylece taraflar için her şeyin konuşulabildiği bir ortam sağlanacak, kapalı kapılar ardında yapılacak olan dedikodular önlenebilecektir. Geleneksel aile toplantıları : aile şirketinize ait kültürün geliştirilmesinin bir parçası olarak düzenli aile toplantıların düzenlenmesi ve etkili bir şekilde amacına uygun işlemesi için liderlik yapılabilir. Aile ilişkilerini düzenleyen aile konseyinin oluşturulması ve etkili çalışması için rehberlik yapılabilir. Ortaklık kültürünün oluşturulmasına ve ortaklık anayasasının firmalarda etkin bir şekilde uygulanmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. 54 Temel Amaç : FİRMALARIN KURUMSALLAŞMASINI SAĞLAMAK Öncelik 1 : Eğitim, seminer, panel düzenlenmesi (etkili iletişim ve kriz çözme becerileri eğitimi, etkili takım çalışmaları eğitimi, servet ve taşınmazlar yönetimi, çalışanlara adalet ve sadakat duygusu ile yaklaşım Aile işletmeleri Türkiye’de ekonominin çok önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bu nedenle yeni ürün ve iş modelleri geliştirmede karşılaşılan sorunlar; sermaye yetersizliği, stratejik düşünmeme, kötü yönetim alışkanlıkları, kurumsallaşamama, maliyetleri kontrol edememe, piyasadaki değişimleri gözlemleyememe, geleceği tahmin etmede yetersiz kalma, işletme içi raporlamada düzensizlikler, yönetsel sorunlar, aile işi sorunların işe yansıması, bir sonraki kuşağa devir planlamasının yapılmaması, aile liderinin işi zamanında bırakamaması, yetenekli profesyonelleri şirkete çekmekte karşılaşılan zorluklar, rekabet, çekişme, çekememe, farklılıklar ve doğru ve düzgün işleyen bir yönetsel yapının kurulamaması gibi ailelere özgü sorunlar mikro açıdan işletmelerimizin, makro açıdan ise Türkiye ekonomisinin sorunları haline gelmektedir. Etkili iletişim ve kriz çözme becerileri eğitimi, etkili takım çalışmaları eğitimi, servet ve taşınmazlar yönetimi, çalışanlara adalet ve sadakat duygusu ile yaklaşım gibi konularda eğitimler öncelikli olmalıdır. Öncelik 2 : Aile konseyi oluşturulmasına öncülük etmek. böylece taraflar için her şeyin konuşulabildiği bir ortam sağlanacak, kapalı kapılar ardında yapılacak olan dedikodular önlenebilecektir. Böylece taraflar için her şeyin konuşulabildiği bir ortam sağlanacak, kapalı kapılar ardında yapılacak olan dedikodular önlenebilecektir. Öncelik 3 : Geleneksel aile toplantıları: aile şirketinize ait kültürün geliştirilmesinin bir parçası olarak düzenli aile toplantıların düzenlenmesi ve etkili bir şekilde amacına uygun işlemesi için liderlik yapılabilir. Aile şirketinize ait kültürün geliştirilmesinin bir parçası olarak düzenli aile toplantıların düzenlenmesi ve etkili bir şekilde amacına uygun işlemesi için liderlik yapılabilir. Öncelik 4 : Aile ilişkilerini düzenleyen aile konseyinin oluşturulması ve etkili çalışması için rehberlik yapılabilir. İşletmelerin büyük çoğunluğu birinci kuşağın kontrolündedir, çoğu yönetim kurulu başkanı veya genel müdürdür ve babadır. Yönetici olarak profesyonel kişilerle çalışmalarına karşın, yönetim kurulları aile üyelerinden oluşmaktadır. Konya ve Karaman’daki aile işletmelerinde 55 aile hep ön plandadır. İşletmelerin çoğu kilit noktalarda aile üyelerinin olması gerektiğini düşünmektedir. Yani aile dışından gelen yöneticilere karşı bir güven problemi vardır. Hatta bu düşünceden dolayı, aileden olmayan kişilerin işlerini takip etmek için aileden olup işletmede çalışan diğer kişilerden sürekli bilgi alma yoluna gitmektedirler. Bütün bunlar aile konseyi ile çözülebilir. Öncelik 5 : İşletmelerde Aile Anayasası oluşturulmalıdır. Artan rekabet baskısı ve sürdürülebilirlik kavramlarının zorladığı bu ortamda her şirket, kendi yönetim biçimini masaya yatırmalıdır. Bu alanda en köklü tartışma, `aile mi yoksa profesyoneller mi şirkette hakim olmalı?` üzerinde gelişmektedir. Firmalarının yüzde 98`i `aile şirketi` olan Türkiye’de, pek çok kurum, geleneksel yapısından kurumsallaşmaya geçerken, bu soruya takılıp kalmaktadır. Aslında dünyanın her yerinde geçerli, bilinen bir model bulunmamaktadır. Bazı uluslarda aile şirketi bazılarında profesyonellerin yönettiği şirket modelleri daha başarılı olmaktadırlar. Aile kurulları ya da konseyleri tüm dünyada yönetim danışmanlarının önerdiği ve giderek yaygınlaştığı bir yöntemdir. Her aile şirketi, kendi anayasa ve konseyini, kendi kültürüne göre oluşturmalıdır. Buna ilişkin özendirici ve bilinçlendirici çalışmaların ve çalıştayların düzenlenmesi gerekmektedir. 56 SORUN 9: ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİNİN YETERSİZ OLMASI • • • • NEDEN Bu işbirliğinin yaşamsal bir zorunluluk olarak algılanmaması Stajer öğrenci kavramının anlaşılmaması Üniversite-sanayi işbirliğinin ab projelerinden öteye geçememesi Sektörlerin ihtiyaç duyduğu teknik ve teknolojik desteğin üniversitelerde olmaması • • • • • • • • • • • • • ÇÖZÜM VE ÖNERİ (HEDEF) Risk paylaşımı ve uzun dönemde araştırma maliyetlerinin paylaşımı, Üniversitelerin sadece bilimsel ve teorik bilgi üreten kurumlar olma kimliğinden sıyrılmaları Konya ve Karaman sanayisinin sahip olduğu sektörel çeşitlilik belli avantajları da beraberinde getirmektedir. bu avantaj ve çeşitlilikten faydalanmak Yapılan işlerin teknolojisinin kalitesinin ve veriminin yükselmesi zorunluluğunu anlatmak • • • • • • • • • • • • • SONUÇ Üniversitenin sanayi ihtiyacını karşılayacak öğrenci yetiştirememesi İş sahasında özgüven kazanamayan ve sanayi alanında başarılı olamayan öğrenciler Ar-ge faaliyetlerinin yetersiz olması Teknolojik bilgi ihtiyacının yetersiz kalması Mesleki ve teknik eğitimin kaliteli ve uygulamalı olmaması Uzmanlaşmış yapıya erişilememesi Tamamlayıcı yeteneklere erişim, Yeni tedarikçilere ve pazarlara ulaşılamaması Beceri ve tecrübelerin geliştirilememesi FAALİYETLER Sanayicinin desteklediği üniversite araştırması yapmak( akademisyenlerin ve öğrencilerin, sanayicinin karşılaştığı sorunları daha yakından ve gerçekçi biçimde tanımasına imkân tanır.) Üniversite ve sanayi temsilcilerinin proje oluşumundan sonuca kadar beraber çalıştıkları ortak araştırma projeleri, Projeyi tamamen sanayinin yaptığı ve üniversitelerin uygulayıcı olarak katıldıkları ısmarlama projeler, Sanayinin ileride patentleşebilecek fikirleri olan araştırmacılara kaynak yardımı yapması olan ar-ge bursları, Sanayi ve üniversitenin ortak yatırımı ile kurulan üniversite içi ar-ge laboratuarlarının etkinliğini artırmak Üniversitenin ürettiği ve kendisinin kullanmasına imkân bulunmayan teknolojilerin lisanslarını satması olarak tanımlanan sanayiye teknoloji lisanslama, Sanayi ile üniversitenin ortaklaşa ar-ge mühendisi yetiştirmesi için insan kaynağı alanında yapılan işbirlikleridir. Teknik üniversite Mesleki eğitim merkezlerinin sayısını ve niteliğini artırmak Teorik dersleri, ders araç ve gereçleriyle zenginleştirilmiş laboratuar atölyelerde öğretmek. Üniversite eğitimi dışında; Çıraklık yaşında olup okul sistemi dışında bulunan gençlere temel meslek eğitimi vermek ve bunları işe yerleştirmek. Çıraklık sistemine girecek gençlerin uygun meslek seçimine rehberlik yapmak. Öğrencilerin iş sahasına birebir inmesini sağlamak 57 Temel Amaç : ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİNİN SAĞLANMASI Öncelik 1 : Sanayicinin desteklediği üniversite araştırması yapmak (akademisyenlerin ve öğrencilerin, sanayicinin karşılaştığı sorunları daha yakından ve gerçekçi biçimde tanımasına imkân tanır.) Akademisyenlerin ve öğrencilerin, sanayicinin karşılaştığı sorunları daha yakından ve gerçekçi biçimde tanımasına imkân tanır. Bu araştırma Mevlana Kalkınma ajansı tarafından gerçekleştirilebilir. Öncelik 2 : Üniversite ve sanayi temsilcilerinin proje oluşumundan sonuca kadar beraber çalıştıkları ortak araştırma projeleri, Ülkemizde farklı yaş seviyelerine hitap eden değişik seviyelerde mesleki eğitim uygulamaları bulunmaktadır. Örgün eğitim altında bulunan meslek ve teknik liselerde endüstrinin ihtiyaç duyduğu meslek alanlarında teorik ve uygulamalı eğitim yaptırılmaktadır. Bununla birlikte ülkemizde mesleki ve teknik eğitim yapısı incelendiğinde oturmuş bir sistemin varlığından bahsetmenin oldukça güç olduğu görülmektedir. KOBİ`ler işletmelerindeki çıraklara sektörle ilgili teorik bilgiyi pratiğe dönüştürme imkanı vermektedir. Bu nedenle Küçük ve Orta Boy İşletmelerin faaliyet gösterdikleri bölgeler, aynı zamanda birer eğitim merkezleridirler. Teknik eğitim veren lise ve meslek yüksek okulu mezunları, üniversite mezunları, ekonomi ve hatta fen bilimi mezunlarının önemli bir kısmı KOBİ’lerde istihdam edilmektirler. Bu istihdam ekonomik boyutta bir çok katkı getirmekle birlikte, sistemde çözülmesi gereken problemler bulunmaktadır. Çıraklık eğitimi işletmelerde son yıllarda azalan bir eğilim göstermektedir. Bu durumun nedeni ÖSS`deki meslek liselerine uygulanan puan sistemi ile ilgilidir. Bu nedenle meslek liselerine olan ilginin azalmasından dolayı, işletmeler sektöründe çalıştıracak çırak konusunda sıkıntı yaşamaktadır. Bu durum ile birlikte, çırak işletmelerde çalışırken, sosyal sigorta ve ücret konularında problemler yaşamaktadır. Bu nedenle çıraklar; işletmelerde işi öğrenmekten ziyade, geçici bir süre zarfında çalışmaktadır. İşletmeler ise geçici bir süre çalışan çıraklara, işi öğretmekten ziyade, şirkette herkesin yapabileceği vasıfsız işleri yaptırmaktadır. Kanunen iş yerleri çıraklık eğitimi için çalıştırdıkları çıraklara haftada bir gün izin vermeleri ve çıraklık sözleşmesi yapmadan çalıştırmamaları gerekirken, ilgili kuruluş ve kurumların denetimlerinin yetersizliği nedeniyle devamlılığın sağlanmasında sorunlar yaşanmaktadır. Bu nedenle çıraklık eğitimi ile ilgili yasal hükümlerin uygulanması konusunda, işletmeler daha sıkı bir denetime tabi tutulmalıdır. 58 Öncelik 3 : Projeyi tamamen sanayinin yaptığı ve üniversitelerin uygulayıcı olarak katıldıkları ısmarlama projeler, Öncelik 4 : Sanayinin ileride patentleşebilecek fikirleri olan araştırmacılara kaynak yardımı yapması olan ar-ge bursları, Sanayi toplumunda maddi sermayenin yerini bilgi toplumunda bilgi ve insan sermayesi almaktadır. Sanayi toplumunda mal ve hizmet üretiminde gelişmenin başlangıcı olan buhar makinesinin yerini bilgi toplumunda bilgisayarlar almaktadır. Sanayi toplumunda kol gücünün yerini, bilgi toplumunda beyin gücü almaktadır. Sanayi toplumunda fiziksel ve düşünsel anlamda insan sermayesinin üretime katılımı söz konusu iken, bilgi toplumunda düşünsel anlamda, yükseköğrenim görmüş nitelikli insan sermayesinin üretime katılımı söz konusudur. Sanayi toplumunda sanayi mallarının ve hizmetlerin üretimi yapılmaktadır. Bilgi toplumunda ise bilgi ve teknolojinin üretimi gerçekleşmekte ve bilgi sektörünün ürünü olarak bilgisayar, iletişim ve elektronik araçlar, elektronik haberleşme, robotlar, yeni gelişmiş malzeme teknolojileri gündeme gelmektedir. Sanayi toplumundaki fabrikaların yerini bilgi toplumunda bilgi kullanımını içeren bilgi ağları ve veri bankaları (iletişim ağ sistemi) almaktadır. Bilgi, dünyanın her tarafında üretilmekte ve iletişim teknolojisi aracılığıyla anında her tarafa yayılmaktadır. Bilgi toplumu işgücünden tasarruf sağlamakta, bu ise kısa dönemde işsizlik, uzun dönemde ise yeni teknolojilerin global etkilerini ortaya çıkarmaktadır. Sanayi toplumundaki genel eğitimin yerini bilgi toplumunda eğitimin bireyselleşmesi ve sürekliliği almaktadır. Sanayi toplumunda; birincil, ikincil ve üçüncül endüstriler tarım, sanayi ve hizmetler, bilgi toplumunda birincil, ikincil ve üçüncül sektörlerin yanı sıra dördüncü sektör olan bilgi sektörü ortaya çıkmaktadır. Sanayi toplumundaki özel ve kamu iktisadi kuruluşlardan farklı olarak bilgi toplumunda gönüllü kuruluşların önem kazandığını görüyoruz. Sanayi toplumunda başlıca üretim faktörleri emek, tabiat, sermaye, girişimci iken, bilgi toplumunda üretim sürecinde bu üretim faktörlerinin yanı sıra beşinci üretim faktörü teknik "bilgi" ön plana çıkmaktadır. Sanayi toplumunda üretilen mal ve hizmetlerin kıtlığı söz konusu iken, bilgi toplumunda bilgi kıt değildir. Bilgi, sürekli artmakta ve artan verimler özelliği içermektedir. 59 Sanayi toplumunda üretilen mal ve hizmetlerin bir yerden bir yere taşınmasında uzaklık ve maliyet önemli iken, bilgi toplumunda bilgi otoyolları ile tüketici ile bilgi arasındaki uzaklık önemini kaybetmekte ve maliyetler minimuma inmektedir. Sanayi toplumunda tüketici taleplerinin karşılanmasında mal ve hizmetlerin mobilitesi oldukça düşük, bilgi toplumunda ise bilginin mobilitesi kolaydır. Bu durum, bilginin sınırsız bir tüketici tarafından tüketilmesine ve yenilikleri teşvik etmesine yol açmaktadır. Sanayi toplumunda temel bilgiyi, fizik, kimya bilimleri, bilgi toplumunda ise; kuantum elektroniği, moleküler biyoloji ve çevresel bilimler gibi yeni araştırma alanlar oluşturmaktadır. Öncelik 5 : Sanayi ve üniversitenin ortak yatırımı ile kurulan üniversite içi ar-ge laboratuarlarının etkinliğini artırmak • Meslek liselerine giriş üniversite sınavının düzenleniş şeklinden dolayı cazip değildir. • Mesleki eğitimde ulusal standart sınav ve belgelendirme sistemi yoktur, • Öğrencilerin çoğu iş piyasasına beceriye sahip olmadan girmektedir. Bu nedenlerden dolayı nitelikli mesleki eğitim merkezlerinin sayısı arttırılmalıdır. Öncelik 6 : Üniversitenin ürettiği ve kendisinin kullanmasına imkân bulunmayan teknolojilerin lisanslarını satması olarak tanımlanan sanayiye teknoloji lisanslama, Öncelik 7 : Sanayi ile üniversitenin ortaklaşa ar-ge mühendisi yetiştirmesi için insan kaynağı alanında yapılan işbirlikleridir. Öncelik 8 : Mesleki eğitim merkezlerinin sayısını ve niteliğini artırmak Öncelik 9 : Teorik dersleri, ders araç ve gereçleriyle zenginleştirilmiş laboratuar atölyelerde öğretmek. Öncelik 10 : Üniversite eğitimi dışında; Çıraklık yaşında olup okul sistemi dışında bulunan gençlere temel meslek eğitimi vermek ve bunları işe yerleştirmek. Öncelik 11 yapmak. : Çıraklık sistemine girecek gençlerin uygun meslek seçimine rehberlik Öncelik 12 : Öğrencilerin iş sahasına birebir inmesini sağlamak 60 Kaynakça Moles V. J., (1999) “Learning Region”, an alternative for enlancing the economic and social dimension in tourist ares, Some Reflections, European Commission, Working Group B on “Tourism and Employment” InfoBox Nachhaltige Basistexte Die Lernende Region, s 37 http://www.blk21.de. Scheff J., (1999)Lernende Regionen: regionale Netzwerke als Antwort auf globale Herausforderungen, Wien:Linde, Nuissi E., (2002) “Lernende Regionen – Wissenschaftlich begleitet”, DİE zeitschrift für Erwachsenenbildung, 9. Jahrgang, Covey S. R., (1998) “Sürekli Öğrenme İlkesi”,Executive Excellence, ÇETİN Murat, Endüstriyel Bölgelerde Sosyal Sermaye ve Güven: İtalya Örneği, Erciyes Üniversitesi, Yozgat İ.İ.B.F Küme Yönetimi Rehberi Kümelenme Temel Prensip ve İlkeleri - www.clusterforum.org 61