SOSYAL DEĞİŞME, KADIN ve DİN Ali Coşkun, İstanbul: Rağbet Yayınları, 2011, 198 s. Mesut İNAN Kadın konusu yaklaşık iki yüz yıldır tartışılan, yer yer şiddeti itibariyle toplumsal alanda deprem kadar etkileyici ve zamanla tartışmaların ekrana yansıyan kalp çizgileri gibi artıp eksildiği bir konudur. Konuyla alakalı yapılan çalışmaların daha çok modern zamanları kapsadığı da bilinmektedir. Literatürümüzde kadın tarihi çalışmaları bulunmakla birlikte konuya toplumsal değişme ve din açısından bakan çalışmaların son derece sınırlı olduğunu görmekteyiz. Tanıtımını yapacağımız kitap bahsedilen boşluğu doldurmakla birlikte bundan sonra yapılacak olan çalışmalara bir yol haritası gösterme bakımından önemli bir kitaptır. Kadının dini sosyal tarihini sosyal değişme ekseninde ele almaya çalışan kitap, giriş, 15 ana başlık ve sonuçtan oluşmaktadır. Kitabın ‚Giriş‛ bölümünde konunun önemi ve izlenilecek metotlara yönelik bilgiler verilmektedir. Diğer taraftan çalışmanın varsayımlarına da yer verilmektedir. Konuyla ilgili literatüre de değinilen giriş bölümünde yazar, beşeri ve toplumsal ihtiyaçları hangi cins daha çok sağlıyorsa fonksiyonel açıdan o cinsin toplumda nispi bir üstünlük kazandığını belirtmektedir. Kitabın ‚Sosyal Değişme, Kadın ve Din‛ isimli başlığında sosyal değişmenin çeşitli tanımlarına yer verilmekte ve sosyal değişme nazariyeleriyle alakalı bilgiler verilmektedir. Sosyal değişme-din ilişkilerinden bahisle din ve sosyal değişimin karşılıklı olarak birbirine etki ettiği vurgulanmaktadır. ‚Tarih Yazıcılığı İçinde Kadın‛ isimli başlıkta, tarihi yazan ve yapan kişilerin çoğunlukla erkek olduğu belirtilmekte ve bunun bir sonucu olarak da kadınların uzunca bir süre istatistiklerde yer almadıklarını, bu durumun aynı zamanda kadının sosyal statüsünün de bir göstergesi olduğunu vurgula Arş. Gör., SAÜ İlahiyat Fakültesi (minan@sakarya.edu.tr) Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt:XIII, Sayı: 23 (2011/1), s. 333-336 334 | Mesut İNAN maktadır. Ayrıca yazar, kadının sosyal statüsünün düzeltilmesi ile ilgili hak taleplerinin ve bu hakların düzeltilmesine yönelik gayretlerin iki yüz yıl öteye gitmediğini belirtmektedir. ‚Mitolojide ve İlk Çağ Toplumlarında Kadın‛ isimli başlıkta yazar, kadın tarihi hakkındaki çalışmaların çoğunun anaerkil teorilerle yazınlarına başladığını belirtmektedir. Yazar burada anaerkil dönemler hakkında bilgi vermekte ve anaerkillik teorisinin nasıl ortaya çıktığını kısaca belirtmektedir. Yazar bu başlık içerisinde ilk çağdaki kadınların değişik toplumlardaki konumu hakkında özlü bilgiler verdikten sonra Yunan ve Roma toplumlarında kadının statüsüne değinmektedir. Yazarın bu bölümde dikkati çeken vurgusu hem ilk çağdaki hem de Roma toplumlarındaki kadınla ilgili toplumsal ve hukuki sahada ne denli düzenlemeler yapılırsa yapılsın bunların çoğunun eski olumsuz haline bir şekilde döndüğü ya da dönüştürüldüğüdür. ‚Tevrat ve İncil’de Kadın‛ isimli başlıkta yazar, Tevrat’ın kadına karşı olumsuz tutumunun sırf kadın olmasından değil; çoğu zaman tahrif veya tahrif olmasa bile Kutsal kitap yorumunun erkeksi bir zihniyetle yapılıp direkt olarak Kutsal Kitaba yansıtılmasından kaynaklandığını belirtmektedir. İncil’deki kadınla ilgili metinlerin Tevrat’a göre daha ılımlı olduğu vurgulanmaktadır. İncil’deki kadın ile ilgili olumsuz metinlerin daha çok İncil’in kendi metninde değil, Hz. İsa’ya ait olmayan hidâyete çağırma amaçlı havarilerce yazılmış mektuplarda yer aldığı belirtilmektedir. Bu başlıkta yazar ayrıca Tevrat ve İncil’de çok evlilik sorunsalına da yer vermektedir. ‚Batılı Kadının Sosyal Tarihi‛ isimli başlıkta kadının modern süreçlerde elde ettiği haklara ve bu hakları elde etmek için verdiği mücadelelere değinilmektedir. Yazar bu süreçler içerisinde Batılı kadının kendisini gösterdiği yegane kurumun kilise ve manastırlar olduğunu belirtmekte, kilise ve manastırlar içerisinde kendisine yer edinen kadının rahibe kimlikleriyle toplumda saygı gördüklerini vurgulamaktadır. ‚İslam’da Kadının Tarihçesi‛ isimli başlıkta yazar, bunun başlıca bir monografi konusu olduğunu vurgulayarak ‚Cahiliye Dönemi Arap Kadını‛ ismini verdiği başlığa geçmektedir. Bu başlıkta yazar, Cahiliye Dönemi Araplarında kadın konusunu Cevad Ali’nin fazlasıyla ele aldığını, konunun uzamaması için Ali Bardakoğlu’nun Cahiliye Dönemi’nde kadın isimli tebliğinden yararlanma yoluna gidildiğini belirtmektedir. Yazar anlatılardan hareketle cahiliye kadınlarının konumunun diğer tüm toplumlarda olduğu gibi sosyal sınıflar arasında büyük farklar arz ettiğini belirtmekte, alt tabakaya mensup ailelerin fakirlikten dolayı kızlarını diri diri toprağa gömerken zengin ve saygın kimi kadınların ticaretle uğraşıp Zehibe gibi melike dahi olabildiklerine vurgu yapmaktadır. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: XIII, Sayı: 23 (2011/1), s. 333-336 Sosyal Değişme, Kadın ve Din | 335 ‚Kur’an’da Kadın‛ isimli başlıkta meşhur cennetten kovulma hadisesi üzerine Kur’an’ın verileri ışığında değerlendirilmeler yapılmakta ve diğer kutsal kitaplarla karşılaştırılarak konuya açıklık getirilmektedir. Bu başlıkta miras, üstünlük, şahitlik ve yöneticilik gibi konular ele alınarak Kur’an’ın kadına nasıl değindiğinden bahsedilmektedir. ‚Hz. Peygamberin Hayatında Kadın‛ isimli başlıkta yazar İslam Peygamberinin hayatta olduğu dönemle O’nun vefatından sonraki dönemde kadın algısının değiştiğini belirtmektedir. Yazar, kadınların Hz. Peygamber vefat ettikten sonra yavaş yavaş eve tıkılmaya başladıklarını belirtmekte ve bu durumun daha sonra namaz saatlerinde mescide giriş çıkışlar ve zamanla Cuma namazı ve bayram namazlarından da kovulup yalnızca vakit namazları ve Ramazan’da teravih namazı için camiye girmeye kadar varan yasaklara dönüştüğünü vurgulamaktadır. ‚İslam Tarihinde Kadın‛ isimli başlıkta ise yazar, Ömer Rıza Kehhale’nin A’lamu’n-Nisa fi Alameyi’l-Arap ve’l-İslam isimli eserinde yer alan, tarih boyunca Tefsir, Fıkıh, Tasavvuf, Kıraat ve Hadis gibi ilimlerle iştigal etmiş kadın isimlerine yer vermektedir. ‚İslam Tarihinde Yönetici Kadınlar‛ isimli başlıkta bilim sahasındaki kadar olmasa da kadınların zaman zaman yönetimde söz sahibi olduklarından bahsedilmektedir. Yazar, İslam tarihindeki kadınların durumunun kendi asırlarında diğer toplumlarda yaşayan kadınlarla kıyaslandığında oldukça üstün bir konumda olduğunu belirtmektedir. Gerçekten de yer yer melikelerin çıktığını göz önünde bulundurursak bu durumun yazarın görüşünü desteklediği görülmektedir. ‚Türk Kadınının Sosyal Tarihi‛ isimli başlıkta yazar, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu ve Ziya Gökalp’ten alıntılar yapmak suretiyle İslam öncesi Türkler’de ailenin çok önemli bir yere sahip olduğunu ve kadının konumunun da diğer topluluklardaki kadının konumuna göre oldukça iyi olduğunu belirtmektedir. ‚Osmanlı Kadınının Sosyal Tarihi‛ isimli başlıkta yazar, Türk kadınlarının İslam’dan önceki dönemde sosyal hayatın içerisinde yer aldığını, bu olgunun Anadolu’ya ilk yerleşmelerden sonra da devam ettiğini, zamanla bu durumun değişerek Türk kadınının bilhassa şehirlerde toplum hayatı içerisinde gözükmez olduğuna vurgu yapmaktadır. Bu başlıkta özellikle Selçuklu döneminde ahilik teşkilatının bir kolu olan Baciyan-i Rum’a, zenaat faaliyetlerinde çalışan kadınlara değinilmekte ve konunun daha geniş özetini verme açısından Osmanlı’da kadının faaliyetlerine değinilmektedir. Yazar örgün öğretim dışında eğer maddi imkanları yerindeyse pek çok sahada kadının sosyal hayatta yerini aldığını belirtmekte, özellikle 18. ve 19. yüzyıldan Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: XIII, Sayı: 23 (2011/1), s. 333-336 336 | Mesut İNAN itibaren Batı etkisiyle Osmanlı toplumunda feminist söylemlerin baş göstermeye başladığını vurgulamaktadır. Yazarın bu başlıktaki ana vurgusu kadın konusunun tartışıldığı ortamların genel olarak zengin çevreler olduğu ve halkın böyle bir sorunun varlığından haberdar dahi olmadığıdır. ‚Cumhuriyet Döneminde Kadın‛ isimli başlıkta yazar, Cumhuriyet tarihimiz içinde kadın konusunun Osmanlı’daki kadın probleminden kopuk olmadığını belirtmektedir. Yazara göre bir kısım Osmanlı aydınının düşündüğü kadın tipi Cumhuriyetle birlikte açığa çıkmıştır ve kadınlar inkılaplarda ön sıralarda yer almıştır. Yazarın bu başlıkta üzerinde durduğu konulardan biri de kadının özgürlük mücadelesinde 80’li yıllardan sonra özgürlüğün başörtüsü ile kullanılıp kullanılamayacağı ile ilgili süregelen tartışmalardır. ‚Türkiye’de Aydın Kadınlara Göre Din ve Kadın‛ isimli başlıkta yazar, konu ile ilgili doktora tezi yapan Mustafa Tekin’in ulaştığı sonuçlara özet olarak yer vermektedir. Kitabın Sonuç bölümünde ise yazar kadının yaşadığı dönem içerisinde kendi toplumundaki sosyal konumu üzerine yapılan çalışmaların yaklaşık olarak 19. yüzyılın ikinci yarısında yapılmaya başladığını belirtmektedir. Kadınların mensup oldukları sosyal tabakaya, mensup oldukları topluma ve bu mensubu olunan topluluğun inandığı dinin de etkisiyle rolünün farklı farklı duruşlara sahip olduğu yazar tarafından sonuç olarak vurgulanmaktadır. Sonuç olarak kitap kadının sosyal tarihine vurgu yaparak toplumsal değişme içerisinde kadının konumunun tarihsel süreç içerisindeki yerine ve bu değişiminin farklı atmosferlerde nasıl cereyan ettiğine dair özlü bilgiler vermektedir. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: XIII, Sayı: 23 (2011/1), s. 333-336