RAB iyidir, sıkıntı gününde sığınaktır. Gut ist der

advertisement
SALI
Dienstag
1
OCAK
Januar
YILBAŞI / NEUJAHR
RAB iyidir, sıkıntı gününde
sığınaktır.
Nahum 1: 7
Gut ist der HERR. Er ist ein
Zufluchtsort am Tag der
Bedrängnis.
Nahum 1, 7
gut: iyi
der Herr: Rab
Bugün yeni yılın başlangıcı! Herkes birbirlerine mutlu yıllar diliyor. Biz de sizler için dua
ediyor, yeni yılınızı kutluyor, yürekten, candan mutlu olmanızı diliyoruz. Eminim ki, birçok insan bu yıla girerken mutlu bir başlangıç
yapmayı umut etmektedir. Ama her yıl olduğu
gibi, iyi niyetle dilenen mutluluklar bir türlü yakalanamıyor. İnsanın gerçek anlamda mutlu
olabilmesi için, önce insanın sevilmesi ve
sevmesi, sonra insanın bir amacının, hedefinin ve insanın bir umudunun olması gerekir.
Ama en başta geleni, sevilmektir! Sevildiğini
bilen ve bundan emin olan insan mutlu insandır. Ama nerede bulacağız bizi olduğumuz gibi seven insanı!
Bu yıl için seçtiğimiz ayet, aslında bu sorunun
yanıtıdır. “Rab iyidir ve sıkıntı gününde sığınaktır!” Tanrı'nın kendisinin bizim sığınağımız
olması, O'nun bize olan sevgisinin, iyiliğinin
bir göstergesidir. Tanrı sığınağımız olduğunda, hayatımızın bir amacı ve hedefi olur, bir
umudumuz olur. Bu yeni yıla Tanrı'yı hayatınızın sığınağı yaparak girmenizi diliyoruz.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
2
OCAK
Januar
RAB iyidir, sıkıntı gününde
sığınaktır; ve kendisine
sığınan adamları bilir.
Nahum 1: 7
Gut ist der HERR. Er ist ein
Zufluchtsort am Tag der
Bedrängnis; und er kennt
die, die sich bei ihm bergen.
Nahum 1, 7
die Bedrängnis: sıkıntı
der Tag: gün
İnsanın en büyük sıkıntısı, sevgiden yoksun
kalmasıdır. Bir ağaç nasıl ki su olmadan büyüyemezse, bir çocuk, bir insan da sevgisiz
büyüyemez, gelişemez. Ağaç susuz kalınca
kurumaya doğru gider ve sonunda kupkuru
bir ağaç kalır. Sevildiğini bilmeyen insan da
gittikçe kurumaya başlar. Evet yaşıyor, ama
kupkuru olarak - yani mutsuz, hedefsiz ve
amaçsız.
Tanrı iyidir, sıkıntı gününde sığınaktır, diye
okuduk Tanrı Sözü'nde. Bu şu demektir: İnsanın en büyük sıkıntısı olan sevgisizliğe
Tanrı iyiliğiyle bir çözüm getirdi. Bu, Tanrı'nın
seni sevmesidir. Tanrı seni olduğun gibi sever. Bunu ben Ali olarak söylemiyorum, ama
hiçbir zaman yalan konuşmayan, sonsuz,
ezeli ve kutsal olan Tanrı'nın kendisi bunu
kendi Sözü olan Kutsal Kitap'ta açıkça belirtiyor. Sen başkalarına göre değerli olmayabilirsin, sevilmeyebilirsin, ama emin ol ki, Tanrı'ya değerlisin! Ve O seni seviyor. Bunu kavradığında, anladığında ve Tanrı'yı yüreğine
davet ettiğinde, bunu kendi yaşamında göreceksin.
PERŞEMBE
Donnerstag
3
OCAK
Januar
RAB iyidir, sıkıntı gününde
sığınaktır; ve kendisine sığınan adamları bilir.
Nahum 1: 7
Gut ist der HERR. Er ist ein
Zufluchtsort am Tag der
Bedrängnis; und er kennt
die, die sich bei ihm bergen.
Nahum 1, 7
die Zuflucht, der Zufluchtsort: sığınak
sich bergen, Zuflucht suchen: sığınmak
Sığınak ya da eski deyimle hisar, bir tehlike
anında insanların gidip sığındıkları ve korundukları yerdir. O sığınağa giden insanlar
güvenliktedirler, demektir. İnsan sığınaklara
neden ve ne zaman gider? Bir felaket anında, bir insanın hayatı tehlikedeyken. Ama
önce böyle bir sığınak olmalıdır. Her kent,
her ülke bu türden sığınaklar yaparlar. Ancak o zaman tehlike geldiğinde insanlar sığınaklara gidebilirler. Bir sığınağın yapılması, aslında o kentin ya da ülkenin halkını düşünmesinden kaynaklanır, ki bu da iyi bir tutum ve davranıştır. Bu kapsamda Tanrı da
insanların tehlike, sıkıntı, acı ve keder, korku anında gelip sığınacakları bir yer hazırladı. Bu yer herhangi bir kalın betondan yapılan bina, çelikten örülen bir korunak değil,
sığınak Tanrı'nın ta kendisidir! Yani Tanrı'nın kendisi sana sığınak olmak istiyor. O
seni korumak, taşımak istiyor. Tanrı'nın sığınağı sonsuzdur, dostum. O'nun koruması
sonsuzdur. Tanrı'nın sana olan sevgisi, inayeti sonsuzdur. Bu yeni yıla bu güvenliği hayatına alarak girmeni yürekten diliyorum.
CUMA
Freitag
4
OCAK
Januar
RAB iyidir, sıkıntı gününde
sığınaktır; ve kendisine sığınan adamları bilir.
Nahum 1: 7
Gut ist der HERR. Er ist ein
Zufluchtsort am Tag der
Bedrängnis; und er kennt
die, die sich bei ihm bergen.
Nahum 1,7
der Mensch: adam
kennen: bilmek, tanımak
“Benim hayatım ı kurtardınız, sizlere teşekkür
ederim !” diyordu İ.Ç. Sonra m ektubuna şöyle
devam ediyordu: Küçük yaşta babam ı kaybettim . Sonra annem evlendi. Babalık da bana
çok eziyet etti. Hatta bir keresinde beni öylesine dövdü ki, sakat kaldım . Kaldığım ız köyün
çobanlığını yapıyorum. Babalık beni köyüm üzde kocası ölm üş bir bayanla evlendirdi. Bir oğlum oldu. Çobanlıkla geçinem ediğim iz için, bir
de köyüm üzde zengin bir adam ın bir tarlasını
götürü olarak aldık. O tarlayı ve tohum u veriyor, biz de çalışıyoruz. Çıkan m ahsulü tarla
sahibiyle paylaşıyoruz. Bu kez de tarla sahibi
benim karım a göz koydu. Artık dayanam adım .
Kendim i asacaktım . Bir ağacın altına gidip ipi
boğazım a geçirdim , tam kendim i asacağım
sırada, “Rab iyidir, sıkıntı gününde sığınaktır”
sözünü bir yayınınızda duym uştum . Hem en o
söz tüm varlığım ı sardı. Ya Rab, sen sıkıntı
gününde sığınaksın, diye haykırdım . Birden
oğlum u hatırladım . Onu benim gibi nasıl öksüz bırakabilirdim ! Şim di bam başka bir bakış
açısıyla hayata sarıldım . Oğlum için, eşim için
savaşacağım . Sağ olun!
CUMARTESİ
Samstag
5
OCAK
Januar
Sevgiyi engin sular söndüremez,
ırmaklar onu bastıramaz; bir insan
sevgiye bedel evinin bütün malını
verse, büsbütün hor görülür.
Ezgiler Ezgisi 8: 7
Mächtige Wasser sind nicht in der
Lage, die Liebe auszulöschen,
und Ströme schwemmen sie nicht
fort. Wenn einer den ganzen Besitz seines Hauses für die Liebe
geben wollte, man würde ihn nur
verachten.
Hoheslied 8, 7
O ilk aşık olduğunuz yılları anımsıyor musunuz? Okul yıllarımda ilk aşık olduğum kızın
adı Makbule'ydi. Aradan 45 yıldan fazla bir
zaman geçti, adı halen anımda. O sevdiğiniz
insanı görünce heyecanlanır, kalbiniz güm
güm diye atar! Eminim size de öyle olurdu.
Bir gün Makbule okula gelmedi. Aradan bir
hafta geçti, Makbule halen yok. Sonunda dayanamadım, arayıp evlerini buldum. Bir de
öğrendim ki, babası memur olan Makbule
başka bir şehre taşınmış! Onu bir daha görmedim. Ama birçok kimse o ilk sevdikleriyle
evlendiler. Ama şimdi o sevgilerinden eser
yok. Ne oldu o sevgiye? Ya da çocuklarınızı
çok severdiniz ve onların da sizleri sevdiğini
bilirdiniz. Sonra çocuklar büyüdü, evlendiler,
ama şimdi sizinle konuşmak bile istemiyorlar. Ne oldu o sevgiye! Bunlar ne yazık ki insani sevgidir ve gelip geçiyor. Ama değişmeyen, geçmeyen, engin suların bile söndüremediği, ırmakların süpürüp götüremediği bir
sevgi vardır. Bu sevgi insani sevgi değil,
göksel sevgidir, Tanrı'nın sevgisidir. Tanrı
seni de böyle bir sevgiyle seviyor.
PAZAR
Sonntag
6
OCAK
Januar
Beni kendi yüreğin üzerine bir mühür
gibi, kolunun üzerine bir mühür gibi
koy; çünkü sevgi ölüm kadar güçlüdür, kıskançlık ölüler diyarı gibi serttir; onun alevleri, ateşin alevleri, yakıp
bitiren alev.
Ezgiler Ezgisi 8: 6
Leg mich wie ein Siegel an dein Herz,
wie ein Siegel an deinen Arm! Denn
stark wie der Tod ist die Liebe, hart
wie der Scheol die Leidenschaft. Ihre
Gluten sind Feuergluten, eine Flamme
Jahs.
Hoheslied 8, 6
Ah o sevilmek yok mu! İnsan buna büyük özlem duyar. Ama nerede o sevgi! Sevgiye ilişkin hep hayal kırıklıkları yaşamadınız mı?
Kaç kez güvendiğiniz dağlara kar yağdı! Kaç
kez size verilen sözler tutulmadı! Böyle olunca insanın ne bir amacı, ne hedefi, ne de bir
umudu kalır. Bugün insanlığın - çocukların
yaşadığı en korkunç bunalım budur. Tanıdığım bir bayan öğretmen, ara sıra bana okulda çocuklarla yaşadıklarını anlatır. Çocukların yüzde 80'inden fazlası büyük sorunlar
içerisindeler. Çünkü ailedeki bunalımlar en
çok çocukları yıkmaktadır. Hele boşanmalar
ayrı bir bunalımdır. Bu çocukların en büyük
özlemleri sevgidir, dedi. Ama bu çocukların
çoğu ya annesini ya da babasını bile tanımıyor. Bu nedenle bunalım içerisindeler. Böyle
sevgisizce büyüyen çocuklar geleceğe nasıl
umutla bakabilirler! Bu bayan öğretmen, “bazen bu çocuklara Tanrı'nın onları sevdiğini
söylediğimde onların gözlerinin parladığını
görüyorum, dedi. Sen de mi böyle büyüdün?
Ya da o sevgiyi mi arıyorsun? Tanrı'nın seni
sevdiğini söyleyebilirim, dostum.
PAZARTESİ
Montag
7
OCAK
Januar
Bilgisiz heves işe yaramaz, acelecilik insanı yanılgıya düşürür... Her tür acelecilik hep yoklukla sonuçlanır.
Süleyman'ın Özdeyişleri 19:2; 21:5
Ohne Erkenntnis ist selbst Eifer
nicht gut; und wer mit den Füßen hastig ist, tritt fehl... Jeder,
der hastig ist, erreicht nur Mangel.
Sprüche 19,2; 21,5
hastig: aceleci
Her şeyin hızla ilerlediği bir dönemde yaşıyoruz. Koş, koşuştur, ona yetiş buna yetiş
derken, zamanın hızla akıp gittiğinin farkında bile değiliz. Bu koşup koşuşturma içerisinde ne ailemize, ne çoluk çocuğa, ne de
diğer insanlara zamanımız var. Ne yazık ki,
gittikçe makineleşiyoruz. Dünyadaki insan
sayısı 7 milyara dayandı, ama insan gittikçe
yalnızlaşıyor. Eskiden aile bağlarımız güçlüydü ve yaşlanmaktan fazla da korkulmuyordu. Ama bugün en büyük korku yaşlanmaktır. Hayır, yaşlanmanın kendisinden korkulmuyor, yaşlanınca, elden ayaktan düşünce bana kim bakacak korkusu oldukça yoğun. Böylece insanoğlu kendisini yıpratmaktadır. Bundan hem beden, hem de ruh zarar
görür. Durmadan “haydi, çabuk ol, koştur”
ya da “Schnell, los ...” sözlerini işitiriz. Bütün
bunlarda en fazla zarar gören kalbimizdir.
Onun dili olsaydı acaba bize nasıl konuşurdu? Daha zamanı dolmadan önce kalp sektesinden ölenlerin sayısı gittikçe artmaktadır. Önümüzdeki birkaç günde kalbimizin
bizlere neler söyleyeceğine bakacağız!
SALI
Dienstag
8
OCAK
Januar
Her şeyden önce yüreğini koru,
çünkü yaşam ondan kaynaklanır... Oğlum, dinle ve bilgeli ol,
yüreğini doğru yolda tut.
Süleyman'ın Özdeyişleri 4,23; 23,19
Mehr als alles, was man sonst
bewahrt, behüte dein Herz! Denn
in ihm entspringt die Quelle des
Lebens... Höre du, mein Sohn,
und werde weise und leite dein
Herz den geraden Weg!
Sprüche 4,23; 23,19
Benim adım KALP'tir. Ali amcaya teşekkür
ederim bana konuşma fırsatı verdiği için; çünkü bu yolla biraz da olsa içimi dökebileceğim.
Ben bir kalp olarak gece gündüz ara vermeden çalışırım, çünkü çalışmazsam sahibim hemen ölür. Ama sahibim beni çok az düşünür,
ancak hastalandığım zaman beni hatırlar. Ben
aslında sahibimden fazla bir şey istemem.
Kendi sağlığına dikkat etsin bana yeter. Benim
yaptığım işi, dünyada insan eliyle yapılmış hiç
bir makine yapamaz. Tabii ki makine gibi demirden, çelikten yapılmış değilim, gayet hassas yapılmışım. Fakat küçüklüğüme göre yaptığım iş büyük. Sadece 300 - 400 gram ağırlığında bir et parçasıyım, fakat 70 senede 3 milyardan fazla atarım. Gece ve gündüz hiç durmadan dakikada 72 kere bedene kan pompalarım. Böylece bütün bedene yayılmış damarları beslerim. Bedendeki damarların uzunluğu
ise 560 bin km kadardır. Yani damarlarımızı
bir sırada yan yana koyabilseydik tam 14 kere
dünyayı dolaşabilirdi. Şaşılacak şey değil mi?
Benim gibi küçük bir kalp, bunlara her saniye
yeni, temiz kan yetiştirir.
(Devamı yarın)
ÇARŞAMBA
Mittwoch
9
OCAK
Januar
Okşayıcı dudaklarla kötü
yürek, gümüş cürufuyla sırlanmış toprak kaba benzer.
Süleyman'ın Özdeyişleri 26: 23
Silberglasur, auf Tongeschirr gebracht, so sind
feurige Lippen und ein böses Herz.
Sprüche 26,23
die Lippe: dudak
der Ton, der Erdboden: toprak
Adımın kalp olduğunu ve 70 yılda 3 milyardan fazla attığımı, 560 bin km olan damarlara
her saniye temiz kan pompaladığımı dün
söylemiştim. Damarlara yetiştirdiğim kanın
miktarı ise hayret edilecek derecede çoktur.
Örneğin her gün on bir buçuk ton, yani yarım
vagon dolusu kan pompalarım. 75 senede
damarlara verdiğim kan miktarı ise 14 bin vagon dolusudur. Artık kaç tren dolusu olduğunu siz hesaplayın.
Evet, bu kadar durmadan, dinlenmeden çalışmam yetmiyormuş gibi sahibimin duygusal
yaşamına da katılıyorum. Sahibim bir şeye
kızar, sinirlenir, intikam hisleri duyar, bir kişiyi
kıskanırsa hemen beni etkiler. Sahibimin
yaptığı bütün günah ve hatalar beni rahatsız
eder ve daha hızlı çarpmaya başlarım. İyi ve
kötü şeyleri sahibimle paylaşırım. Hele sahibim yalan söyleyip birisini aldatmak ister ya
da başkasının karısına, kocasına göz koyarsa, kısacası Rab'bin hoşuna gitmeyen her tür
iş beni çok etkiler.
Daha söyleyecek çok sözlerim var sahibime.
Söyleyeceklerime yarın devam edeceğim.
PERŞEMBE
Donnerstag
10
OCAK
Januar
Su görüntümüzü nasıl yansıtıyorsa, yürek de insanın
içini yansıtır.
Süleyman'ın Özdeyişleri 27: 19
Wie im Wasser das Gesicht dem Gesicht entspricht, so das Herz des
Menschen dem Menschen.
Sprüche 27,19
der Anblick: görüntü
das Herz: yürek
Adım kalp, sahibimin yaşaması için her türlü
özveriden geriye durmuyorum. Tüm istediğim sahibimin sakin, huzurlu, esenlik içerisinde yaşamasıdır. Beni yaratan Tanrı'ya
yüreğinde yer vermesidir. Ama ne yazık ki,
sahibim Rab'bi düşüneceği, O'ndan yardım
dileyeceği, O'na tapınacağı yerde, kendini
içkiye, sigaraya, kumara verince ve oburlukla midesini doldurunca, iyice rahatsız olur,
daha ağır çalışmak zorunda kalıyorum.
Özellikle kin, nefret, kıskançlık, affetmezlik
beni oldukça yorar, takatim kalmaz. Gücüm
tükenmeğe başladığı zaman sahibim doktora koşar, ama ben gene de zarar görürüm.
Bunun için konuşma fırsatım varken insanları uyarmak istiyorum. Ey insanlar! Siz
kalplerinizi günahlarınızla hırpalıyorsunuz,
ömrünüz azalıyor ve çeşitli hastalıklardan
da kurtulamıyorsunuz. Bilin ki günah yolunu
bırakmazsanız, hem siz hem de biz mutlu
olamayacağız. Söyleyeceğim daha bir çok
şey var, ama sanımca anlayana zaten sivri
sinek sazdır, anlamayan davul zurna az.
Anlayan anladı beni!
CUMA
Freitag
11
OCAK
Januar
Huzurlu yürek bedenin yaşam kaynağıdır.
Süleyman'ın Özdeyişleri 14:30
Ein gelassenes Herz ist
des Leibes Leben.
Sprüche 14,30
ruhig, gelassen: huzurlu
der Leib, der Körper: beden
Birkaç gündür kalbimizin bize seslenişini
duyduk. Onun sesine kulak verelim ve
öğüdünü dinleyelim, zamanından önce
kalbimizi hırpalayıp hasta etmeyelim.
Çünkü bir kere kalbimiz darbe yedi mi,
onu eski haline getirmek hemen hemen
mümkün olmaz. Bu nedenle kalbimize
önem vermeliyiz. Unutmayalım ki, Tanrı
bizleri özenerek yarattı; gece gündüz içimizde çalışan bir yürek hediye etti bize.
Kalbimiz çok güçlü ve dayanıklıdır, fakat
işitmiş olduğumuz öğüde kulak asmazsak
zararını gene bizler görürüz.
Tanrı sözü de şöyle der: “Her şeyden önce yüreğini koru, çünkü yaşam ondan
kaynaklanır (Özdeyiş 4:23).
“Mutlu yürek sahibine sürekli bir ziyafettir... Gülen gözler yüreği sevindirir” (Özdeyiş 15:15, 30).
CUMARTESİ
Samstag
12
OCAK
Januar
Suç içinde doğdum ben,
günah içinde annem bana
hamile kaldı.
Mezmur 51: 5
Siehe, in Schuld bin ich
geboren, und in Sünde hat
mich meine Mutter empfangen.
Psalm 51,7
geboren werden: doğmak
die Geburt: doğum
Avustralya yerlilerinin silah yerine kullandıkları, ileri doğru fırlatılınca daima geriye gelen eğri bir değnekleri vardır. Buna Bumerang derler. Yerliler bunu ustalıkla kullanırlar. Hedefe fırlatılan ve vuracağı şeye çarptıktan sonra bu değnek yine onu atan sahibine geriye gelir.
Bu eğri değneği bugün her yerde bulmak
mümkün. Bu ilginç silaha ilişkin şöyle bir şaka da anlatılıyor: Yerli birisi kendisine yeni
bir bumerang satın almış, eskiyeni fırlatıp
atmak istemiş. Ama her fırlatışında, değnek
sahibine geriye dönmüş! Adam eskisinden
bir türlü yakayı kurtaramamış.
Bu örneği verdim, çünkü bu bize günahı çok
iyi tarif eder. İnsanın yaşamındaki günah bu
değnek gibidir. İnsan onu hep kendinden atmak ister, ama bir türlü bu günah illetinden
kurtulamaz. Ne yaparsa yapsın, o bumerang değneği gibi günah daima sahibine geri gelir. Çünkü günah insanın varlığındadır.
Mezmur yazarının dediği gibi, “günah içinde
annem bana hamile kaldı!”
PAZAR
Sonntag
13
OCAK
Januar
Mesih İsa'da yaşam veren
Ruh'un yasası beni günah ve
ölüm yasasından özgür kıldı.
Romalılar 8:2
Denn das Gesetz des Geistes
des Lebens in Christus Jesus
hat mich freigemacht von dem
Gesetz der Sünde und des
Todes.
Römer 8,2
frei: özgür
frei machen: özgür kılmak
Günahı bir keneye benzetebiliriz. Kene insana yapışır ve kopmak bilmez. Her insan
bu günah yükünden nasıl kurtulabileceğini
zaman zaman enine boyuna düşünür,
ama bir çözüm de bulamaz. Dini kurallara
uyar, iyilik eder, sadaka verir, ama yine de
bu günah kenesinden yakasını kurtaramaz.
Borç, ödemekle, yol da yürümekle biter
sözünü herkes bilir sanımca. Ama günah
yükü ne ödemekle, ne de yürümekle biter.
Her geçen gün de ağırlaşır bu yük. Her
gün çok kolay işlenen günahlar da yük üstüne yük koyar. Demek ki, eğer iş insana
kalsaydı, asla kurtulamazdı. Tanrı bu işe
el uzattı ve O insana yüklenen günahı üstlendi. Bunu de İsa Mesih aracılığıyla yaptı.
İsa Mesih insanı günah mikrobundan, o
yapışkan günah kenesinden, yükünden buna ne derseniz deyin - kurtarır. Başka
deyişle, Kendisine gelen ve iman edenin
yükünü kendi üzerine alır ve o kimseyi özgür eder.
PAZARTESİ
Montag
14
OCAK
Januar
Mesih İsa'da yaşam veren
Ruh'un yasası beni günah ve
ölüm yasasından özgür kıldı.
Romalılar 8:2
Denn das Gesetz des Geistes
des Lebens in Christus Jesus
hat mich freigemacht von dem
Gesetz der Sünde und des
Todes.
Römer 8,2
das Gesetz: yasa
das Leben: yaşam
Bildiğiniz gibi dünyamızda bir yer çekimi yasası vardır. Havaya ne atarsan at, o tekrar
yere düşer, çünkü yer çekimi onu aşağıya
çeker. Ama elimdeki kitabı yukarıya kaldırırsam, bu yer çekiminin bu kitap üzerindeki etkisini kırmış olurum. Yani yer çekiminin bu
kitabı aşağıya çekme gücü kalmaz. Buna
benzerlikte Tanrı Sözü, “Mesih İsa'da yaşam
ruhunun yasası beni özgür kıldı” diyor.
Günah en tehlikeli hastalıktan daha da tehlikeli ve saldırgandır. Tanrı insana kurtuluş
getiren, onu özgür eden İsa Mesih'i dünyamıza gönderdi. Günahlı bir insan asla başka birisinin günahını yüklenemez. Günahsız bedenle gelen İsa günahlarımızı yüklendi, günaha yaraşan ölüm cezasını kendi bedeninde taşıdı. Günahın barınağı insan bedenidir.
Günahsız İsa bedende ölüm cezasını çekti.
Mesih inanlısı kesinlikle özgür edilmiştir.
Tanrı Sözü de kesin bir şekilde şöyle der:
“Eski insanı yaptıklarıyla birlikte kesip attınız... Bunun yerine bilgide yenilenen, kendisini yaratana benzeyen yeni insanı giyindiniz” (Koloseliler 3:9-10).
SALI
Dienstag
15
OCAK
Januar
Dünyada dört küçük yaratık var ki, çok bilgece
davranırlar.
Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 24
Vier sind die Kleinen der
Erde, und doch sind sie
wohlerfahrene Weise.
Sprüche 30, 24
klein: küçük
die Erde: dünya, yeryüzü
Bildiğiniz gibi, kişilerin düşünce yapısını etkileyen ve hatta insanların düşünce yapılarını değiştirebilen birçok etkenler vardır. Bu, yaşanmış bir olay olabilir ya da kişinin herhangi bir
olay üzerinde yapmış olduğu bir anlatım, açıklama olabilir. Hikmetli olarak bilinen Süleyman
peygamber de bilgece davranan ve insanoğlunun çok şey öğrenebileceği dört küçük yaratıktan söz eder: karıncalar, kaya tavşanları ya da
kaya porsukları, çekirgeler ve kertenkeleler.
Hayvanların yaşam biçimlerini incelediğimizde
hayran kalmamak mümkün değil. Her birindeki
çeşitlilik gerçekten de bunların gerisinde bir
aklın, düşüncenin, yani bir Yaratıcı'nın var olduğunu haykırmaktadır. Nitekim Mezmur yazarı da şöyle haykırır:
“Gökler Tanrı'nın görkemini açıklamakta. Gök
kubbe ellerinin eserini duyurmakta” (Mezmur
19:1). İşte bu nedenle 104'üncü Mezmur'da şu
övgü sözleri yükselir, “Ya Rab, ne çok eserin
var! Hepsini bilgece yaptın...” (24).
Önümüzdeki günlerde bu dört hayvan üzerinde duracak, onları inceleyecek ve kendimize
dersler çıkarmaya çalışacağız.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
16
OCAK
Januar
Dünyada dört küçük yaratık var
ki, çok bilgece davranırlar. Karıncalar güçlü olmayan bir topluluktur, ama yiyeceklerini yazdan biriktirirler.
Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 24S25
Vier sind die Kleinen der Erde,
und doch sind sie wohlerfahrene
Weise: Die Ameisen, ein nicht
starkes Volk, und doch bereiten
sie im Sommer ihre Speise.
Sprüche 30, 24S25
Birçok dersler öğrenebileceğimiz akıllı ve
bilgece davranan dört yaratığın ilki karıncalardır. Önce karıncayı mercek altına alıp inceleyelim.
Hikmetli Süleyman'ın karıncalara ilişkin öne
çıkardığı ilk özellik, bu yaratıkların güçsüz
ve zayıf olduklarıdır. Gerçekten de bu tespit
çok yerinde ve doğru bir tespittir. İstemeyerek de olsa, bazen karıncaların üzerine basar, onları ezip geçeriz. Ayak altında ezilip
yok olmaya mahkum hayvanlardır karıncalar. Ama başka bir yönden baktığımızda,
inanılmaz güce sahip olduklarına tanık oluyoruz. Kırıntıları, yiyecek parçalarını taşırlarken mutlaka görmüşsünüzdür. Hiç durmadan hareket eden, yorulmak nedir bilmeyen
çalışkan, güçlü varlıklardır. Atalarımız da
boşuna, “Karıncadan ibret al, yazdan kışı
karşılar!” dememiştir.
Karıncalar, zayıf ve güçsüz olmalarına karşın geleceklerini düşünüp ona göre tedbir
alırlar. Ya sen dostum! Geleceğini, sonsuzluğunu düşünüp tedbirler alıyor musun?
PERŞEMBE
Donnerstag
17
OCAK
Januar
Karıncalar güçlü olmayan
bir topluluktur, ama yiyeceklerini yazdan biriktirirler.
Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 25
Die Ameisen, ein nicht starkes Volk, und doch bereiten
sie im Sommer ihre Speise.
Sprüche 30, 25
der Sommer: yaz
Karıncalar üzerinde araştırma yapan hayvanbilimciler, karıncanın kendi ağırlıklarından yaklaşık 50 kat daha fazla ağırlığı taşıyabildiklerini
ortaya koymuşlardır. Bu ne demektir biliyor
musunuz? 70 kilo ağırlığında olan bir insan
kendi ağırlığından 50 kat daha fazla yük taşırsa bu o kişinin 3,5 ton yük taşıyabildiğini ortaya koyar. Bunun yanında tüm böcekler arasında en büyük beynin karıncada olduğunu ve
karıncada yaklaşık 250 bin beyin hücresinin
var olduğunu söylerler. Bu da bize, karıncaların hiç de öyle aptal yaratıklar olmadıklarını
gösterir. Gerçekten de karıncalar akıllı yaratıklardır. Zaten bilge Süleyman da karıncaların
yiyeceklerini yazın biriktirdiklerini söyleyerek
onların akıllı yaratıklar olduğuna dikkat çekmiştir.
Karıncalar toplu olarak - hepsi birden yemek
aramaya çıkmazlar. Öncü olarak bir karınca
yollarlar. Öncü karınca yemek ararken rotayı
kaybetmemek için koku molekülleri bırakır. Yemek bulduğunda da yuvaya gidip diğer karıncalara haber verir. Onlar da öncü karıncanın
bıraktığı koku moleküllerini izleyerek yemeği
bulurlar.
CUMA
Freitag
18
OCAK
Januar
Ey tembel insan, git karıncalara bak, onların yaşamlarından bilgelik öğren.
Süleyman'ın Özdeyişleri 6: 6
Geh hin zur Ameise, du
Fauler, sieh ihre Wege an
und werde weise!
Sprüche 6, 6
gehen: gitmek
ansehen: bakmak
Karıncaların ileriyi, geleceği düşünmeleri ve
sonra da gelecek için hazırlık yapmaları gerçekten de kayda değer bir özellik değil midir?
Sahip oldukları içgüdüyle zamanı ve mevsimleri iyi takip ederler. Ama bizler onların hareketlerini izlediğimizde, birbirlerinden bağımsız, gelişigüzel hareketlerle yaşamlarını sürdürdüklerini düşünürüz. Aslında tam tersidir.
Sayıca çok olmalarına karşın aynı ortamda
uyum içinde çalışırlar. Bizler 3S5 kişi bir aradayken bile, uyum içinde çalışmakta zorlanıyoruz, değil mi! Hem ileriyi, geleceği düşünmede, hem çalışkanlıkta, hem de birlikte çalışmada küçücük bir hayvan olan karıncaları
örnek almak gerekir. Zaten bilge Süleyman
peygamber de buna işaret eder ve, “Ey tembel insan git, karıncalara bak ve onların yaşamından bilgelik öğren. Karıncaların başkanları, önderleri ya da yöneticileri olmadığı halde
yazın erzaklarını biriktirirler. Yiyeceklerini toplarlar biçim mevsiminde” der.
Peki sen ne zamana kadar uyuyacaksın ey
tembel insan! Uyan artık ve işe koyul, geleceğini, sonsuzluğunu düşün ve hazırlık yap.
CUMARTESİ
Samstag
19
OCAK
Januar
Ey tembel kişi, git karıncalara bak, onların yaşamlarından bilgelik
öğren.
Süleyman'ın Özdeyişleri 6: 6
Geh hin zur Ameise, du
Fauler, sieh ihre Wege
an und werde weise!
Sprüche 6, 6
lernen: öğrenmek
Küçüklüğümüzden beri hep “Karınca ve çekirge” hikayesini duyduk. Karıncanın çalışkanlığı,
çekirgenin de tembelliği dile getirilerek tembel,
miskin - yani uyuşuk - kişilere gönderme yapılır. Süleyman da “Ey tembel kişi, git, karıncalara bak, onların yaşamından bilgelik öğren”,
der. Karıncalar yazın erzaklarını biriktirirler, yiyeceklerini toplarlar biçim mevsiminde! Bilgece
davranarak gelecek için hazırlık yaparlar.
Bizler de hazırlık yapmalıyız. Ama buradaki
fark, karıncalar bu dünya için, bizler ise göklere yatırım yapmalıyız! Yani bilge insanlar, iman
edenler hazinelerini yeryüzünde değil, gökyüzünde biriktirirler. Ne yazık ki biz insanlar daha
çok günü yaşayan, geçmişiyle de övünen varlıklarız. Vay be! Eskiden neydim ben! Sen beni 15S20 yıl önce görecektin! Dostum, geçmişten ders almak önemlidir, ama geçmişte kalarak yaşayamayız. Ya da geçmişe takılarak geleceğe yönelik doğru, sağlıklı adımlar atamayız. Yüzümüz ileriye dönük, Rabbimize yönelik
olmalı. Karıncaların gelecek konusundaki bu
yaklaşım biçimi bizler için bir örnek olsun.
PAZAR
Sonntag
20
OCAK
Januar
Belinizi gerçekle kuşatmış,
göğsünüze doğruluk zırhını
takmış... olarak yerinizde dimdik durun!
Efesoslular 6: 14
So steht nun, eure Lenden
umgürtet mit Wahrheit, bekleidet mit dem Brustpanzer der
Gerechtigkeit!
Epheser 6, 14
die Lende: bel
der Gürtel: kuşak
Karıncaların çok ilginç bir özelliği vardır. Onların vücutları zırha benzer çok sert bir kabukla
kaplıdır. Hayvanbilimciler bu kabuğun çok
önemli bir özelliği olduğunu söylüyorlar. Kabuğun üst kısmı ince bir zarla kaplı ve bu ince
zar karıncayı hem hastalıklardan, hem de ona
zarar verecek düşmanlardan - dış etkenlerden
- koruyor. Ruhsal kapsamda düşündüğümüz
zaman, biz imanlılar da Rabbimizin sağlamış
olduğu ruhsal silahlarla donatılmış bir zırha
sahibiz. Bu, İncil'de belirtilen “doğruluk zırhı”
olarak ifade edilir (Efes 6:14). Korintoslulara
yazılan ikinci mektupta da, her imanlının Rab
Tanrı'nın doğruluğuyla donatılmış olduğunu
yazar (5:21). İmanlı, şeytanın saldırı oklarına
karşı durabilecek yeterliliğe sahiptir bu zırh sayesinde.
Bizler de içinde yaşamakta olduğumuz bu bozuk düzen içinde sürekli olarak ruhsal alanda
saldırı altındayız. Çevremiz tehlikelerle dolu.
Bu saldırılar imanımızı sarsma ve zayıflatma
yönünde tüm gücüyle etkinliğini sürdürmektedir. Ama hamt olsun ki Rabbimiz, bizleri yıkılmamak ve yerimizde durabilmek için ruhsal silahlarla donattı.
PAZARTESİ
Montag
21
OCAK
Januar
Kötü günde dayanabilmek, gerekli her şeyi yaptıktan sonra
yerinizde durabilmek için Tanrı'nın bütün silahlarını kuşanın.
Efesoslular 6:13
Deshalb ergreift die ganze Waffenrüstung Gottes, damit ihr an
dem bösen Tag widerstehen
und, wenn ihr alles ausgerichtet habt, stehen bleiben könnt!
Epheser 6, 13
die Waffe: silah
Sevgili dostlar, geçtiğimiz birkaç gündür ki
bilge Süleyman peygamberin karıncalardan
dersler almamız gerektiği konusu üzerinde
durmuştuk. Çalışkan, ilerisi için hazırlık yapan ve sürekli hareket halinde olan karıncalar gibi sizler de her zaman hareket halinde
olun ve ilerisi, gelecek için hazırlık yapın!
Daha önce de belirttiğim gibi, karıncaları izlediğimizde, sanki çılgınca ve düzensiz hareket ettiklerini düşünürüz. Ama onlar uyum
içinde bir amaca hizmet ederler! Bizler de
uyum içinde kalarak yılmadan, yorulmadan
Rab'bin isteği ve amacı doğrultusunda ait
olduğumuz inanlılar topluluklarında, ait olduğumuz görev alanında hizmeti sürdürmeliyiz. Nitekim Elçi Pavlos Efesoslular mektubunda, “Vaktinizi çağrıldığınız çağrıya yaraşır biçimde geçirin” der (4:1). Yani Rab Tanrımızın bizler için vermiş olduğu zamanı en
etkin ve verimli biçimde hizmet ederek, çalışarak, ileriyi, geleceği, sonsuzluğu düşünerek kullanmalı ve değerlendirmeliyiz karıncalar gibi. Bunun da koşulu, geriye değil ileriye bakmaktır! Rab'be bakmaktır!
SALI
Dienstag
22
OCAK
Januar
Kaya porsukları güçsüz bir
topluluktur, ama yuvalarını
kaya kovuklarında yaparlar.
Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 26
Die Klippdachse sind ein
nicht kräftiges Volk, und
doch legen sie im Felsen
ihre Wohnungen an.
Sprüche 30, 26
die Wohnung: yuva, ev, daire
der Fels: kaya
Kaya porsukları, ilginç bir hayvandır. Uzun tüylü, kısa kuyruklu, yuvarlak kulaklıdırlar. Onların en büyük özelliği, zayıf ve korumasız olmalarıdır. Toprağın altında yuva yapamazlar, bu
da onları korumasız yapar, bu yüzden korunmak için kayalara saklanırlar.
Her ne kadar kaya porsukları güçsüz ve korumasızsa da, karıncalar gibi onlar da akıllı yaratıklardır. Neden? Çünkü yuvalarını kaya kovuklarına yaparlar. Yuvasını kayalar arasına
yapıyor olması kaya porsuğunun öne çıkan en
büyük özelliğidir. Bunun nedenini biliyor musunuz? Kartallara yem olmamak için! Kartallara
yem olma korkusundan dolayı kaya oyuklarında yaşamlarına devam ederler. Bitkiyle beslenen hayvanlar oldukları için kayalık arazi porsuklar için pek uygun değil aslında. Çünkü kayalık arazide bitkilerin olduğu alanlar çok az.
Ama buna rağmen kayalara yakın bir yaşamları vardır. Neden? Çünkü kayalık alan onlar için
bir avantaj - üstünlük - sağlıyor tehlike içerisindeyken.
Bu bize de büyük bir ders değil mi? Şeytanın
saldırılarından korunabilmek için Rab'be yakın
yaşamamız gerekir.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
23
OCAK
Januar
Kaya porsukları da güçsüz
bir topluluktur, ama yuvalarını kaya kovuklarında yaparlar.
Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 26
Die Klippdachse sind ein
nicht kräftiges Volk, und
doch legen sie im Felsen
ihre Wohnungen an.
Sprüche 30, 26
der Dachs: porsuk
Kaya porsukları, dün de belirttiğim gibi, zayıf
ve korum asız hayvanlardır, am a akıllılar. Çünkü tehlikenin nereden geldiğini iyi bildikleri için
kayalarda evlerini yaparlar. Bir tehlike anında
hem en kayalara saklanırlar.
Görebiliyor m usunuz? Kayalar porsuklar için
bir üstünlük sağlarken, aynı kayalar kartallar
için bir engel, tehlike oluşturur. Çünkü kartal
avını yakalayabilm ek için saatte 120S130 km
bir hızla dalış yapm ak zorundadır. Kayalıklara
yapılan bu hız kartal için bir tehlikedir. Bu nedenle kartal, kayalar arasında dolaşan avına
hızla yaklaşırken hızını yavaşlatm ası ya da
farklı açılardan dalış yapm ası gerekiyor kayalara çarpıp ölm em ek için. Elbette bu da, kaya
porsuğuna yeterli zam anı sağlam ış oluyor kaçabilm esi için. Bu yüzden kartallar, porsuğun
kayalıklardan m üm kün olduğu kadar uzaklaşm asını beklerler sabırla. Kaya porsukları kendilerine korunak olan kayalıklardan uzaklaştıklarında kartallara yem oluyorlar.
Bizler de Rab'den uzaklaşınca, şeytana yem
oluruz! Bu nedenle her zam an Rab'be yakın
yaşam alıyız.
PERŞEMBE
Donnerstag
24
OCAK
Januar
Yüksek dağlar dağ keçileri
içindir, kayalar tavşanlara sığınacak yerdir.
Mezmur 104: 18
Die hohen Berge sind für die
Steinböcke, die Felsen eine
Zuflucht für die Klippdachse.
Psalm 104, 18
der Berg: dağ
hoch: yüksek
die Zuflucht: sığınak, sığınacak yer
Tavşanlar zayıf ve korum asız hayvanlardır.
O nların en büyük düşm anı kartallardır. Am a
kayalar onlara sığınak ve korum a sağlar. Kaya bize Rab İsa Mesih'i anım satır. İncil'den 1
Korintoslular 10:4'te İsa Mesih'in bir kaya olduğunu ve O'na sığınanları koruduğunu söyler. Davut peygam ber de şöyle seslenir: “Canım yalnız Tanrı'da huzur bulur. Kurtuluşum
O'ndan gelir. Tek kayam , kurtuluşum , kalem
O'dur, asla sarsılm am ... Güçlü kayam , sığınağım O'dur” (Mezm ur 62:1S2,7).
Kaya, gücü, kale ise korunm ayı sim geler. Aynı zamanda kaleler yüksek tepelere kurulduğu
için bir kule görevi görür ve ileriyi görm e olanağı sağlar. Bazen yaşam sorunları hayatım ızı sık bir orm ana dönüştürür ve nereye gideceğim izi bilm eyiz. Am a sığınağım ız, yüksek
kulem iz olan Rabbim iz bizlere kuş bakışı bir
görüş sağlar. Sağlam durabilm ek için Kaya
üzerinde olm alıyız. Davut peygam ber şöyle
der: “Ö lüm çukurundan, batak çam urundan
beni çıkardı. Ayaklarım ı kaya üzerinde durdurdu ve adım larım ı pekiştirdi” (Mezm ur 40:2).
Tehlike ve sıkıntılarda sen kim e sığınıyorsun?
CUMA
Freitag
25
OCAK
Januar
Tanrı'ya yaklaşın, O size yaklaşacaktır. Ey günahkârlar, ellerinizi günahtan temizleyin. Ey
kararsızlar, yüreklerinizi paklayın.
Yakup 4: 8
Naht euch Gott! Und er wird
sich euch nahen. Säubert die
Hände, ihr Sünder, und reinigt
die Herzen, ihr Wankelmütigen!
Jakobus 4, 8
sich nahen: yaklaşmak
Tavşanlar, kaya porsukları kendilerini kayalara sığınarak korurlar. Yani bu hayvanların
tek korunacak yerleri kayalardır.
Bizlerin de sığınıp korunabileceği tek yer
Rabbimiz Mesih İsa'dır! Tavşan veya kaya
porsukları bu kayalıklara yakın yaşadığı sürece emniyet içindedir. İçinde yaşamakta olduğumuz tehlikelerle dolu dünyada emniyet
içinde varlığımızı sürdürebilmek için Rabbimize yakın yürümeli ve yaşamalıyız. İncil'den Yakup Mektubu 4:8'de şöyle der:
“Tanrı'ya yaklaşın, O da size yaklaşacaktır!”
Bunun da koşulu, Tanrı Sözü'ne sıkı sıkıya
bağlılıktır. Her keresinde vurguladığımız gibi, Tanrı Sözü'ne yakınsak, Rab'be yakınız
dem ektir. Tanrı Sözü'ünden uzaksak,
Rab'den de uzağız demektir! Rab'den uzaksak, şeytanın saldırı oklarına hedef olmuş
oluruz! Kaya tavşanları - porsukları da kayalıklardan uzaklaştıklarında kartallara yem
olabiliyorlar. İmanlılar olarak sarsılmayan
Kaya'ya -Rab'be- sığınmaktan başka bir seçeneğimiz yok, değerli dostum!
CUMARTESİ
Samstag
26
OCAK
Januar
Çekirgelerin kralı yoktur,
ama bölük bölük ilerlerler.
Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 27
Die Heuschrecken haben
keinen König, und doch
ziehen sie allesamt aus
in geordneten Scharen.
Sprüche 30, 27
die Heuschrecke: çekirge
Daha önce karıncaların yeteneklerini gördük.
Sonra kaya porsuklarının nasıl korunduklarına baktık. Üçüncü olarak da Süleyman peygamber çekirgelerden söz eder. “Çekirgelerin
kralı yoktur, ama bölük bölük ilerler” der. Çekirgeler tek başınayken bir şey ifade etmezler, ama bir aradalarken olağanüstü bir güce
sahip olurlar. Akla gelen ilk özellikleri budur!
Toplu halde uçarak elde ettikleri güç ile önlerine çıkan ekin türü ne olursa olsun tümünü
kısa sürede yok ederler, yani yiyip tüketirler.
Hiçbir hayvanın veremeyeceği zararı verirler
toplu haldeyken. Uzmanlara göre, sürü halindeyken yirmi bin ton ürünü bir anda yok edebiliyorlar. İbranilerin özgür olmalarını istemeyen, onları köle olarak tutmak isteyen firavunun başına gelenleri şöyle okuyoruz: “Çekirgeler toprağın üzerini öyle kapladılar ki, ülke
kapkara kesildi. Bütün bitkileri, dolunun zarar
veremediği ağaçta kalan meyvelerin hepsini
yediler. Mısır'ın hiçbir yerinde - ağaçlarda,
kırdaki bitkilerde - yeşillik kalmadı” (Çıkış
10:15). Güç nereden geliyor? Bir arada, birliktelik ve uyum içinde hareket etmekten!
PAZAR
Sonntag
27
OCAK
Januar
Çekirgelerin kralı yoktur,
ama tümü bölük bölük
çıkarlar.
Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 27
Die Heuschrecken haben
keinen König, und doch
ziehen sie allesamt aus
in geordneten Scharen.
Sprüche 30, 27
ausziehen: çıkarmak
Çekirgeler birlikteyken - toplu halde ilerlerken önlerine ne çıkarsa, onları kısa zamanda yiyip tüketirler. Geriye sadece kuru bir
çöl bırakırlar.
Ortaya çıkan ders şudur: Kendi başımıza
buyruk biçimde hareket ettiğimizde zayıf düşeriz. Her şeyi kendimiz yapmaya kalktığımızda güçten düşeriz. Ama birlikte hareket
ettiğimizde güç buluruz; tek başımıza yapamadığımızı birlikte başarırız.
“Bir elin nesi var, iki elin sesi var” ya da “Birlikten güç doğar” demiştir atalarımız. Bu yaşamın her alanında geçerli bir kuraldır. Bir
aile içinde birlik, beraberlik, dayanışma varsa, orada huzur ve esenlik vardır demektir.
Birlik varsa, güç de vardır. Bir ülkede birlik,
beraberlik varsa, o ülkede huzur, barış ve
refah da vardır demektir. Ancak düşman bu
birliği, dayanışmayı bozmak, yok etmek ister. Tanrı Sözü de hayvanları örnek kullanarak bizim dayanışmamızın ve birlikteliğimizin ne kadar önemli olduğunu gösterir.
PAZARTESİ
Montag
28
OCAK
Januar
Ne var ki, Musa'nın elleri yoruldu. Bir taş
getirip altına koydular. Musa üzerine
oturdu. Bir yanda Harun, öbür yanda Hur
Musa'nın ellerini yukarıda tuttular. Güneş batıncaya dek Musa'nın elleri yukarıda kaldı.
Çıkış 17:12
Da jedoch Moses Hände schwer wurden,
nahmen sie einen Stein und legten den
unter ihn, und er setzte sich darauf.
Dann stützten Aaron und Hur seine Hände, der eine auf dieser, der andere auf
jener Seite. So blieben seine Hände fest,
bis die Sonne unterging.
2. Mose 17, 12
Tanrı Musa aracılığıyla İbraniler'i Mısır köleliğinden kurtardı. Bu halk vaat edilen Kenan diyarına giderlerken, yollarda birçok kereler savaşm ak zorunda kaldılar. Yine böyle bir durum da Musa peygam ber Yeşu'yu savaş alanına gönderdi, kendisi de Harun ve Hur ile bir
dağın tepesine çıktılar. Musa buradan ellerini
Tanrı'ya kaldırarak dua ediyordu. Musa'nın elleri yukarıya, Tanrı'ya doğru açılm asaydı, Musa'nın adam ları yenilecekti. İlginç ve güzel
olan, Musa'nın da dua sırasında desteğe ihtiyacı olm asıydı. Yani Musa dua ederken onun
da yalnız olm adığını görüyoruz. Harun ve Hur
vardı yanında! Harun ve Hur ne yaptılar? Çok
pratik bir çözüm buldular. Musa'nın oturm ası
için altına taş getirdiler. Önem siz gibi görünse
de önem li, gerekli bir hizm etti bu. Daha sonra
ne yaptılar? Bir yanda Harun, öbür yandan da
Hur Musa'nın ellerini yukarıda tuttular. “Güneş
batıncaya dek Musa'nın elleri yukarıda kaldı”
diye okuyoruz. Yarıda bırakm ayıp sona kadar
dayandılar. Tam bir takım işi! Birbirlerine verdikleri destek sonucu zafer kazanm ışlardı!
Birlikten güç çıktığını unutm ayalım !
SALI
Dienstag
29
OCAK
Januar
Çekirgelerin kralı yoktur,
ama tümü bölük bölük
ilerlerler.
Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 27
Die Heuschrecken haben
keinen König, und doch
ziehen sie allesamt aus
in geordneten Scharen.
Sprüche 30, 27
alle, allesamt: tümü
Bütünlük ve uyum içinde atılan kararlı adımlar
güzel sonuçlar doğurur. Karıncaların birlikte
hareket etmeleri, çekirgelerin topluca ilerlemeleri güzel örneklerdir. Bu hayvanlar birbirleriyle
dövüşmeden, sürtüşmeden aynı hedefe doğru
koşarlar. Bizler de aynısını yapmalıyız. Birbirimizi üzerek, acıtarak, birbirimizi suçlayarak,
birbirimize kin güderek hiçbir yere varamayız.
Birliktelik olmazsa - birlikte hareket edilmezse
ait olduğunuz topluluğun gelişmesine, koştuğunuz hizmet alanındaki verimliliğe katkı sağlayamazsınız. Birbirimizi kucaklayarak bütünlük içinde hareket etmeliyiz! Şunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın: bütünlük ve işbirliği, rekabeti ve çekişmeyi ortadan kaldırıyor!
Pavlos bu konuya geniş biçimde yer verir Korintoslulara yazmış olduğu birinci mektubunda.
Rabbimiz Mesih İsa'nın gücünden söz eder ve
bu güç iman eden herkesin yüreğinde Kutsal
Ruh olarak konut kurmuştur. Demek ki, bir
araya gelip uyum içinde birbirimize destek verdikçe gücü birleştirmiş oluyoruz. Bu nedenle,
birlikte birbirimize destek vererek ilerlemeliyiz!
ÇARŞAMBA
Mittwoch
30
OCAK
Januar
Demir demiri biler, insan da insanı.
Süleyman'ın Özdeyişleri 27:17
Eisen wird durch Eisen
geschärft, und ein
Mann schärft das Angesicht seines Nächsten.
Sprüche 27, 17
das Eisen: demir
schärfen: bilemek
İnsanlar genel olarak yaşamlarını hep “BEN”
ilkesi üzerine kurarlar. Bu nedenle de insan
ilişkilerinde, aileler arasında bu kadar uyuşmazlık, hırgür, yani kavga ve sorunlar vardır.
Oysa yaşamlarımız “BİZ” üzerine kurulmalıdır. Çünkü “Biz” sen ve benden daha büyüktür. Örneğin, aile içerisinde ya da bir iş yerinde çalışanlar arasında “Biz” ilişkisi oturmuşsa, o ailede ve iş yerinde ilişkiler kesinlikle
güçlü ve sağlıklıdır! O zaman şunu söyleyebiliriz: İlişkilerimiz “Ben, sen” ya da “benim, senin” ayrımcılığından “Biz ve bizim” bütünleşmesine dönüşmesi gerekiyor! Takım “Biz” olmuşsa eğer, başarı vardır! Bu kadar açık ve
bu kadar net!
Birlikte, bir bütünlük içinde hareket etmenin
önemi ve gerekliliği kilisenin oluşumunda,
hizmetinde de görülmektedir. Bilge Süleyman
bu gerçeği şu şekilde destekler: “Demir demiri biler, insan da insanı” (27:17). Vaiz 4:9'da
da şöyle der: “İki kişi bir kişiden iyidir. Çünkü
emeklerine iyi karşılık alırlar!” Bütünlük içinde
verilen emeğin karşılığı çok daha büyüktür.
PERŞEMBE
Donnerstag
31
OCAK
Januar
O'nun önderliğinde bütün beden, her
eklemin yardımıyla kenetlenip kaynaşmış olarak her üyenin düzenli işleyişiyle sevgide büyüyüp gelişiyor.
Efesoslular 4:16
Aus ihm wird der ganze Leib zusammengefügt und verbunden durch jedes der Unterstützung dienende Gelenk, entsprechend der Wirksamkeit
nach dem Maß jedes einzelnen Teils;
und so wirkt er das Wachstum des
Leibes zu seiner Selbstauferbauung in
Liebe.
Epheser 4, 16
Büyüyerek gelişim her üyenin düzenli işleyişiyle gerçekleşiyor!
Uyum içerisinde atılan adım larla verilen em ek
-iş birliği- boşa gitm eyecek ve koşulan alanda
değişim yaratacaktır! Rabbim iz on iki öğrencisiyle uyum içinde verm iş olduğu hizm et sonucu dünyanın gidişatını değiştirdi. İsa Mesih
göğe alındığında da aynı işbirliği içinde öğrenciler devam ettiler. Petrus ilk büyük vaazını,
Yakup kilise çobanlığını üstlendi ve Yuhanna
da son zam anla ilgili açıklam alarda bulundu.
Her biri ayrı ayrı görev yüklendiler, am a kendi
başlarına buyruk değillerdi! Aynı am aca hizm et ettiler! Sorum luluklar farklıydı, am a hizm et R ab'beydi! Korintoslulara yazılan birinci
m ektupta ifade edildiği gibi, “Çeşitli ruhsal arm ağanlar vardır, am a ruh birdir. Çeşitli görevler vardır, am a Rab birdir. Çeşitli etkinlikler
vardır, am a herkeste hepsini etkin kılan aynı
Tanrı'dır” (12:4S6). Yani topluluğu oluşturan
birey başarı elde ediyorsa, bunun kaynağı
Rabbim izin Ruhu'yla verdiği desteğin sonucudur. Önceden de ifade ettiğim gibi, birlik varsa, çekişm e, sürtüşm e, küsm e, alınm a olm az!
Değerli Arkadaşımız!
Bu takvimi eş ve dostlarınıza da
öneriniz lütfen.
T akvim i şu adresten
ısmarlayabilirler:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
S E V İN Ç G E T İR E N H AB E R ’İN
SESİNİ
0 64 41 - 208 16 15
nolu telefonum uzdan
dinleyebilirsiniz. Her gün yeni bir
konu ve 20-25 dakikalık Kutsal
Kitap yorumuyla karşınızdayız.
Değerli okuyucumuz, takvimdeki
yazılara ilişkin herhangi bir sorunuz ya da anlamadığınız bir yer
olursa bize çekinmeden yazabilirsiniz. Size elimizden geldiğince yanıt vermeye ve sizlerle yazışmaya hazırız. Ayrıca, cezaevinde olanlarınıza, cezaevi idaresinin izin verdiği ölçüde ruhsal
konularla ilgili kitap, kaset ve
CD’ler sağlayabiliriz.
Adresimiz:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
İnternet ve telefon aracılığıyla
her gün cesaret veren 2-3
dakikalık bir vaazı ya da 20-30
dakikalık Kutsal Kitap yorumunu
dinleyebilirsiniz.
Telefon numarası:
0 64 41 - 208 16 15
Ayrıca 2-3 dakikalık cesaret veren sözlerin bir kısmını ve yorumları CD’ler haline getirdik.
Onları da adresimizden sağlayabilirsiniz. Her CD 3,00 €’dur.
www.tuemib.de internet sayfamızdan yayınlarımızı dinleyebilirsiniz.
BABA SEVGİSİ
Senin baban nasıl biridir? Bazıları, benim babam harika derken
birçokları da, korkunç diyor. Peki, Tanrı’ya
“baba” diyebilir misin? Tanrı bizim babalarımıza benzer mi? Tanrı’nın nasıl bir yüreği
vardır bizlere karşı? Tüm bu sorulara yanıtı
“Baba Sevgisi” adlı kaset ve CD’mizde bulabilirsiniz.
BAĞIŞLAMAK Bağışlamak ne demektir?
Neden bağışlamak o kadar zordur? Biz günahlı insanlarız. Peki, Tanrı bizi nasıl bağışlıyor? Bağışlama konusunda Tanrı’nın buyruğu nedir? Tüm bu sorulara “Bağışlamak”
adlı kaset ve CD’mizde yanıt bulacaksınız.
Her kaseti ve CD’yi 2,50 Euro’ya elde edebilirsiniz. Posta ücreti için ayrıca 1,00 € hesap
edin. Ismarlama adresi:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
Ismarlama kâğıdı:
(İstediğiniz kitabın karşısına bir çarpı
işareti koyunuz):
( ) Kutsal Kitap . . . . . . . . . . 11,00 €
( ) İncil . . . . . . . . . . . . . . . . . 3,00 €
( ) Kutsal Ruh’un Öğretisi . . . 3,00 €
( ) Yoel’in Yorumu . . . . . . . . 2,00 €
( ) Kutsal Kitap yorumları . . 45,00 €
(2 cilt Eski Antlaşma, 3 cilt Yeni
Antlaşma; her ciltin fiatı 9,00 €)
Satın almak istediğiniz kitapların ederlerini kullanılmamış Alman posta pulu
olarak da adresimize gönderebilirsiniz. Lütfen adresinizi okunaklı bir şekilde yazınız.
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
Bazı vatandaşlarımız, İncil Kitabının değiştirildiğini söylerler. Gerçekten de öyle
mi? Tanrı Sözü’nü günahlı insan değiştirebilir mi? Şu kitapları okumanızı öneriyoruz:
Kutsal Kitap değiştirildi mi? . . . . 2,00 €
İncil Nasıl Yazıldı? . . . . . . . . . . . 1,50 €
İznik Konseyinde Ne Oldu? . . . . 1,50 €
Evet, Kitabı Mukaddes Tanrı’nın Sözüdür
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3,00 €
İnanç ve Kanıt . . . . . . . . . . . . . 3,50 €
Yaşam Fırtınaları (Yen¥!) . . . . . 5,00 €
Ne Mutlu (Yen¥!) . . . . . . . . . . . . 1,00 €
Satın almak istediğiniz kitapların fiyatlarını Alman posta pulu olarak da mektupla
bize gönderebilirsiniz.
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
CUMA
Freitag
1
ŞUBAT
Februar
Bedenin değişik parçaları birbirine uymakta ve tüm beden eklemleri bağlı tutulmaktadır. Böylece her değişik parça
kendine düşen işi yaparak bedenin büyüyüp gelişmesine... katkıda bulunmaktadır.
Efesoslulara 4: 16
Aus ihm wird der ganze Leib zusammengefügt und verbunden durch jedes der
Unterstützung dienende Gelenk, entsprechend der Wirksamkeit nach dem
Maß jedes einzelnen Teils; und so wirkt
er das Wachstum des Leibes zu seiner
Selbstauferbauung in Liebe.
Epheser 4, 16
Yaban kazları “V” şeklinde uçarlar. Uzmanlar
kazların neden V şeklinde uçtuklarını araştırdılar ve şu bilgiye ulaştılar: Kazlar “V” şeklinde uçtuğunda, uçan her kaz kanat çırptığında, arkasında uçan kaz için onu kaldıran bir
hava akımı sağlar ve böylece kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpışları sonucu ortaya çıkan
hava akımını kullanarak uçuş mesafelerini
%70 oranında uzatabiliyorlar. Grubun başını
çeken hiçbir hava akımından yararlanamıyor.
Bu yüzden diğerlerine oranla daha çabuk yorulur. Aralarındaki uyum o kadar harika ki,
baştaki kaz yorulduğunda, en arkaya geçer
ve bu kez hemen arkasındaki kaz lider konumunu alır. Bu değişim sürekli yapılıyor. Böylece her kaz aynı oranda yorulmuş olur. Eğer
uçuş hızı yavaşlarsa, gerideki kuşlar daha
hızlı gitsinler diye öndekileri bağırarak uyarırlar.
Hedefe ulaşabilmemiz için birbirimize ihtiyacımız var! Bizler bir araya geldiğimizde teşvik
oluyor, teselli buluyoruz ve bu teşvik, teselli
birbirlerine hız veren kazlar gibi bizlere hız
veriyor!
CUMARTESİ
Samstag
2
ŞUBAT
Februar
Kertenkele elleriyle duvara
yapışır, ama kral saraylarında bulunur.
Süleyman'ın Özdeyişleri 30:28
Die Eidechse kannst du
mit Händen fangen, und
doch ist sie in Königspalästen.
Sprüche 30, 28
die Eidechse: kertenkele
der Königspalast: saray
Bugünkü ayetimizde kertenkelelerin çok
kolay bir şekilde duvara yapıştıkları ve elle yakalanabilen yaratıklar olduğu öne çıkan ilk özelliğidir. Çok kolayca yakalanabilir olmaları küçük, değersiz, önemsiz ve
etkili olmadıklarını açıklar bizlere. Bu yaratıkların çok önemli bir özelliği var. Kendisini yemek isteyen hayvanlar tarafından
yakalanacağını anladığı an kuyruğunu geride bırakır. Geride bırakılmış olan kuyruk
tıpkı bir solucan gibi kıpır kıpır hareket
ederek düşmanın dikkatini dağıtır. Dikkati
dağılan düşman, kertenkelenin kendisiyle
değil, kuyruğuyla ilgilenmeye başlar ve bu
sırada kertenkele de kaçma fırsatını bulmuş olur. Bizler de yeri geldiğinde bırakmayı öğrenmek zorundayız. Her şeyi kafaya takmamalıyız. Olumsuz düşünceleri
aklımızdan atmayı öğrenmeliyiz. Bizler atmayı öğrendikçe olgunlaşma yolunda da
ilerliyoruz demektir. Aynı zamanda aklımızdan, hayatımızdan olumsuzlukları atmayı öğrendikçe özgürleşiriz.
PAZAR
Sonntag
3
ŞUBAT
Februar
Kertenkele elle bile yakalanır, ama kral saraylarında bulunur.
Süleyman'ın Özdeyişleri 30:28
Die Eidechse kannst du
mit Händen fangen, und
doch ist sie in Königspalästen.
Sprüche 30, 28
sein, sich befinden: bulunmak
Kertenkelelerin bir başka özelliği de büyümelerinin durmamasıdır. Ama büyüyebilmesi için
üstündeki deriyi atması gerekiyor zamanı geldiğinde. Çünkü büyüdükçe üstteki deri gerilir
ve bırakmadığında büyüme yavaşlayıp durur.
Yaşamına sağlıklı biçimde devam edebilmesi
için işe yaramayan, kendisine engel olan deriyi
sıyırıp atmak zorunda. Atmadığında, kendisi
zarar görür. Bizlerin de yaşamında gelişmemize engel olan bir çok şey vardır. Örneğin, birilerine karşı acılık, öfke, çekemezlik, alınganlık,
affetmezlik, kin ve nefret gibi. Hepsi kesilip
atılmalı! Pavlos bunu çok güzel biçimde dile
getirir Koloseliler mektubu üçüncü bölümde:
“öfke, kızgınlık, kötü niyet dahil, hepsini üzerinizden sıyırıp atın” (8).
Tanrı'nın, tüm olumsuzlukları yaşamından söküp atmasına izin ver dostum. Tüm bu olumsuzlukları O'nun ellerine teslim etmedikçe, elma içindeki kurt gibi seni yiyip bitirecektir; Rab
ile olan yaşamına zarar verecektir. Ait olduğun
topluluğa zarar verecektir. Yani sana zarar veren -işe yaramaz- şeyleri, yani öfkeyi, kin ve
nefreti, dargınlığı üzerinden atmadıkça, o şeyler seni yiyip bitirecektir!
PAZARTESİ
Montag
4
ŞUBAT
Februar
Tanrı'nın seçilmişleri, kutsal
yaşamlılar ve sevilenler olarak
yürekten sevecenliği, iyiliği, alçakgönüllülüğü , sabrı ve yumuşaklığı giyinin.
Koloseliler 3:12
Zieht nun an als Auserwählte
Gottes, als Heilige und Geliebte: herzliches Erbarmen, Güte,
Demut, Milde, Langmut!
Kolosser 3, 12
auserwählt: seçilmiş
Değerli kardeşler, Rabbimizin harika tasarıları
var her birimiz için. Bu tasarılar yaşamında
gerçekleşmesi için önde olman, gözde olman,
üstün yeteneklerin sahibi olman gerekmiyor
kertenkeleler gibi. Elle yakalanabilen yaratıklardı. Musa da yetenekli değildi; “Aman ya
Rab! Dili ağır tutuk biriyim” demişti (Çıkış
4:10). Rab Tanrı çok güzel bir yanıt verdi Musa'ya: “Kim ağız verdi sana?” (Çıkış 4:11).
Rabbimizin gözünde üstün bir değer taşıyoruz.
Bakın bu konuda Tanrı Sözü'nde ne okuduk?
“Tanrı'nın seçilmişleri, kutsal yaşamlılar ve sevilenler!” Bir insan seçiliyorsa, o değerlidir. Bir
insan kutsal kılınıyorsa, o değerlidir. Bir insan
seviliyorsa, o değerlidir. Tanrı da seni böyle
görüyor, dostum.
Harika bir amaç için seçilmişiz! Seçildiğim
amaca bakıyorum ve arkasından da içinde bulunduğum duruma. Ne kadar boş işlerle uğraştığımı görünce üzülüyorum. Günah karanlığında yolumuzu bulmaya çalışırken, muhteşem
bir kurtuluşla Rabbimiz İsa Mesih'in egemenliğine aktarıldık. Bizler için bunu yapan Rabbimize hizmet edip ayetimizde sıralanan erdemleri kuşanarak Rab'be onur getirelim!
SALI
Dienstag
5
ŞUBAT
Februar
Hikmetli adamlar bilgi biriktirir... Terbiyeye kulak
veren yaşam yolunu bulur.
Süleyman'ın Özdeyişleri 10: 14, 17
Weise bewahren Erkenntnis ... Ein Pfad zum Leben
ist, wer auf Zucht achtet.
Sprüche 10, 14+17
der Pfad: yol, patika
Süleyman'ın Özdeyişleri 30. bölümde gördüğümüz karıncalar, kaya porsukları, tavşanları, çekirgeler ve kertenkeleler değersiz, güçsüz yaratıklardı. Ama buna rağmen bilgece hareket etmekteler.
Bilgece davranan -yani bilgisini sağlam temeller üzerine kuran ve bildiğini başkalarının yararı için kullanabilen insanlar aslında
olgun insanlardır. Bizler de böyle olmalıyız. Bildiğiniz gibi, Rabbimizin gözünde küçük ya da değeri, önemi daha az olan hiçbir hizmet çeşidi yoktur. “Küçük işler gününü kim hor görür, küçümser?” (Zek. 4:10).
Ama kilise topluluklarında sahip olduğu arm ağanı k üçü m se yen, önem siz gören
imanlılar vardır. Bu kişiler üstün yeteneklere sahip, göze çarpan armağanlara sahip
olan imanlılar karşısında çekinmiş olduklarından geride kalırlar. Her işin, hizmetin bir
değeri, bir önemi olduğunu bilelim ve her
ne yaparsak bunu istekle, sevinçle yapalım. O zaman bu hizmetten hem biz, hem
de başkaları bereket alacaktır.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
6
ŞUBAT
Februar
Karıncalar güçlü olmayan bir topluluktur, ama yiyeceklerini yazdan biriktirirler.
Kaya porsukları güçsüz bir topluluktur,
ama yuvalarını kaya kovuklarında yaparlar. Çekirgelerin kralı yoktur, ama bölük
bölük ilerlerler.
Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 25S27
Die Ameisen, ein nicht starkes Volk, und
doch bereiten sie im Sommer ihre Speise, die Klippdachse, ein nicht kräftiges
Volk, und doch legen sie im Felsen ihre
Wohnungen an; die Heuschrecken haben keinen König, und doch ziehen sie
allesamt aus in geordneten Scharen;
Sprüche 30, 25S27
Güçsüz görünen yaratıklar aracılığıyla öğrendiklerimizi sizlere tekrar hatırlatayım: Karıncalar aracılığıyla İsa Mesih'te güce sahip
olduğumuzu öğrendik. Çünkü sahip olduğumuz ruhsal silahlar aracılığıyla doğruluk zırhını giyinmiş kişileriz. Kaya porsukları aracılığıyla İsa Mesih'te güvenlikte olduğumuzu
gördük. Kayalara yakın yaşamları onları kartallardan koruyordu. Çekirgelerse, birlikteliğin, bir bütünlük içinde hareket etmenin getirdiği başarıyı gösterdi. Bizler de Rabbimizin istemi doğrultusunda birlik içinde hareket ettikçe istenilen hedeflere ulaşabileceğiz. Rabbimiz Mesih İsa'da güvenlikteyiz,
O'nda büyük bir güce sahibiz ve O'nda değerliyiz! Bu da, O'nunla birlikteyken, sahip
olduğumuzdan daha fazlasını yapabileceğimizi açıklar bizlere! Önemli olan, olduğun
gibi O'nun ellerine teslim olmak ve sende
var olanı O'nun ellerine teslim etmektir. Bereket, başarı kendini ve sende olanı vermekten geçiyor! Güvenle teslim ol ve aynı
güvenle de, sende olanı hiç küçümsemeden
teslim et, sonucu göreceksin!
PERŞEMBE
Donnerstag
7
ŞUBAT
Februar
Tanrı bize olan sevgisini şununla kanıtlıyor: biz daha günahlıyken Mesih bizim yerimize öldü.
Romalılar 5: 8
Gott aber erweist seine Liebe
zu uns darin, dass Christus, als
wir noch Sünder waren, für uns
gestorben ist.
Römer 5, 8
erweisen, beweisen: kanıtlamak
für uns: bizim için
der Sünder: günahlı
Tanrı hakkındaki düşüncen, görüşün nedir?
Ya da Tanrı'yı aklına getirirken, Tanrı hakkında ne düşünüyorsun? Genelde insanlar
Tanrı'yı uzaklarda, ulaşılamayan, istediğini
yapan, istediğine iyilik eden, istediğine de
kötülük eden, istediğini doğru yola getiren,
istediğini saptıran biri olarak düşünürler. Sabahtan akşama kadar her kızdığında, “Allah
belasını versin” diye lanetler savuran, çocuklarını korkutmak için, “yapma çocuğum,
Allah çarpar, cezanı verir” diyen insanlar bu
düşünceyi ortaya koymuyorlar mı? Oysa
Tanrı biz insanları seven, iyiliğimizi isteyendir. Bazı dindarlar, Tanrı'nın yalnız dini işlerde başarı kaydedenleri sevdiğini düşünürler.
Başkaları Tanrı'nın yalnız iyilik yapanları
sevdiğini düşünür. Bu doğru olsaydı, çoğumuz Tanrı'nın sevgisinden yoksun kalırdık.
Harika olan şudur ki, Tanrı bize olan sevgisini biz daha günahlıyken kanıtladı. Tanrı bizi günahlı olduğumuz halde sevdi. Ama günahlı olarak kalmamızı istemedi. Bu nedenle İsa Mesih'i bizi kurtarmak için yeryüzüne
yolladı.
CUMA
Freitag
8
ŞUBAT
Februar
İsa ona dedi: “Yıkanmış olan
tamamen temizdir... Sizler de
temizsiniz, ama hepiniz değil.”
Yuhanna 13: 10
Jesus spricht zu ihm: Wer gebadet ist, ... ist ganz rein; und
ihr seid rein, aber nicht alle.
Johannes 13, 10
waschen: yıkamak
gewaschen, gebadet: yıkanmış
rein, sauber: temiz
Yağla kirlenmiş iş elbisesiyle çamurlu yolda yürüyen bir işçi pek dikkat etmez. Elbisesine çamur sıçrasa fark etmez, zaten
kirlidir. Ama yeni banyo yapıp tertemiz giyinmiş biri aynı yolda son derece titizlikle
yürür. Çamurun sıçramaması için çok
dikkat eder. İsa Mesih'e iman eden bir
kimsenin, Mesih'in çarmıhta akıttığı kanı
aracılığıyla günahları bağışlanmıştır ve
iman eden kişi artık tamamen temizdir.
Her kötülükten arınmıştır. Şeytanın amacı, imanlıyı halen kirli olduğuna inandırmaktır. Bunu yapabilirse, kirli elbiseyi giyinmiş işçi misali, imanlıyı daha çok günah ve pisliğe batırabilir. Onun Tanrı'ya
hizmet etmesini önleyebilir. Öte yandan
imanlı kendisinin İsa Mesih sayesinde tamamen temiz olduğunu bilirse, çok dikkat
ederek kendini temiz tutmaya çalışacaktır. Sen de bir Mesih imanlısıysan, şeytanın seni kirli göstermesine asla inanma!
Sen tamamen temizsin!
CUMARTESİ
Samstag
9
ŞUBAT
Februar
Bunların hepsi Tanrı'dandır. Tanrı, Mesih aracılığıyla bizi Kendisiyle barıştırdı.
2 Korintoslular 5: 18
Alles aber von Gott, der
uns mit sich selbst versöhnt hat durch Christus.
2. Korinther 5, 18
er selbst: kendisi
mit sich selbst: kendisiyle
versöhnen: barıştırmak
Hırsız polisle dost olmaz, tam tersine polisten her zaman kaçar. Borçlu olan da alacaklıyı aramaz. Günahlı, Tanrı'nın huzurunda
rahat etmez. “Yaptığınız kötülükler yüzünden bir zamanlar düşüncelerinizde Tanrı'ya
yabancı ve düşmandınız” (Kol.1: 21). Günahkâr olduğumuz zamanlar Tanrı bize yabancıydı. Tanrı'yı düşündüğümüz zaman bir
düşmandan çekinircesine O'ndan saklanmaya çalışırdık. “Şimdiyse Mesih, sizi Tanrı'nın önüne kutsal, lekesiz ve kusursuz olarak çıkarmak için kendi insan bedeninin ölümü sayesinde sizi Tanrı'yla barıştırdı” (Kol.
1: 22). Tanrı'ya İsa Mesih sayesinde dönmeye karar verdikten sonra O'nun ölümü
aracılığıyla kendimizi Tanrı'nın önünde kutsal, lekesiz ve kusursuz gördük. Çünkü Mesih bizim tüm günahlarımızı ortadan kaldırdı; böylece bizi Tanrı'dan ayıran faktör ortadan kalktı. Günahlarımız bizden gitti. Tanrı'yla barıştık. İşte bu barışmanın verdiği huzuru her gün göneniyoruz ve senin de bu
huzura, esenliğe kavuşmanı yürekten diliyoruz.
PAZAR
Sonntag
10
ŞUBAT
Februar
Mesih'te ve Mesih'e olan
imanımızla Tanrı'ya cesaret
ve güvenle yaklaşabiliriz.
Efesoslular 3: 12
In ihm haben wir Freimütigkeit und Zugang in Zuversicht durch den Glauben an ihn.
Epheser 3, 12
der Mut, die Freimütigkeit: cesaret
vertrauensvoll, zuversichtlich: güvenle
İsa Mesih'e iman edip yaşamını O'nun
yönetimi altına koyduysan Mesih'tesin,
değerli kardeşim. O'na bağlısın. O'nun
sana sağladığı her şey senindir. Mesih
İsa'nın sana sağladığı değerlerden biri
Tanrı'nın huzuruna giriş hakkıdır. Tanrı'nın huzuruna hiçbir engelle karşılaşmadan gelebilirsin. Bir dairede işin olur ve
şefle konuşman gerek. Ama oraya öyle
kolay kolay seni bırakmazlar. Hele bu bir
bakan ya da başbakan olursa, onun huzuruna istediğin zaman çıkman olanaksızdır. Mesih aracılığıyla inanlı her zaman, her an Tanrı'nın huzuruna çıkabilir.
Tanrı, önemli bir işim vardır diye Mesih'te
olan hiçbir imanlıyı geri çevirmez. Kapı
her zaman Mesih inanlılarına açıktır, hem
de ardına kadar ve Tanrı'nın onlar için
her zaman vakti vardır. İsa Mesih'e güvenerek Tanrı'ya cesaretle yaklaş. O seni
bekliyor. Kulağı senin dualarına her zaman açıktır.
PAZARTESİ
Montag
11
ŞUBAT
Februar
Size esenlik bırakıyorum, size kendi esenliğimi veriyorum. Ben size
dünyanın verdiği gibi vermiyorum.
Yüreğiniz sarsılmasın, korkmayın!
Yuhanna 14: 27
Frieden lasse ich euch, meinen
Frieden gebe ich euch; nicht wie
die Welt gibt, gebe ich euch. Euer
Herz werde nicht bestürzt, sei
auch nicht furchtsam.
Johannes 14, 27
hinterlassen, dalassen, zurücklassen: bırakmak
İsa Mesih, öğrencilerinden ayrılacağı sıralarda
kendi esenliğini, barışını onlara vereceğini
vaat etti. İsa Mesih'in verdiği esenlik, barış, bu
günahlı, şehvet dolu dünyanın bilmediği bir
esenliktir, bir barıştır. Ama şu anda bu esenliğe siz de sahip olabilirsiniz. Düşünebiliyor musunuz? Tanrı tarafından verilen bu göksel
esenliğe siz de sahip olabilirsiniz. Ne demektir
bu esenlik, barış? Esenlik, barış, korkunun ve
yürek sıkıntısının bulunmadığı, iç huzurun ve
uyumun bol olduğu ortamdır. Geleceğin güven
altında olduğunu bilmenin verdiği esenliktir,
huzurdur. İleride Tanrı'nın cennetinde olacağını bilmenin verdiği güvenliktir.
İsa Mesih'in kendisi bu esenliği çeşitli tehlikelerin karşısında gösterdi. Baba'ya sarsılmaz
güvenle güvendiği için her durumda esenlik
içindeydi. Bu esenliği bize veriyor. Bir çocuk
babasının kolları arasındayken hiç korkmaz.
İsa Mesih bizim için şunu der: “Onları Baba'nın elinden kapmaya kimsenin gücü yetmez” (Yu.10: 29). Baba'nın kolları arasında
güvenlikteyiz. Her durumda esenliğimiz vardır.
Ya senin? Esenliğin yoksa, Mesih seni de çağırıyor!
SALI
Dienstag
12
ŞUBAT
Februar
Gözümde değerli ve itibarlısın...
Yeşaya 43: 4
Weil du teuer bist in meinen Augen und wertvoll
bist ...
Jesaja 43, 4
wertvoll: değerli
geschätzt, angesehen, geehrt: itibarlı
das Auge: göz
Tanrı, Eski Antlaşma döneminde Yeşaya
peygamber aracılığıyla şöyle dedi: “Gözümde değerli ve itibarlısın.” Tanrı'nın gözünde değerli ve saygın olmak harika değil
mi? İsa Mesih'e iman etmiş, sığınmış olan
sevgili kardeşim, Tanrı aynı şeyleri senin
için de söylüyor. İsa Mesih kendisini sevenlere şöyle der: “Beş serçe kuşu iki meteliğe
satılmıyor mu? Ama bunlardan bir teki bile
Tanrı katında unutulmuş değildir. Nitekim
başınızdaki saçlar bile hep sayılıdır. Korkmayın, siz birçok serçeden daha değerlisiniz” (Luka 12: 6S7). Beş serçe kuşunun değeri nedir? Aslında bir hiç. Şöyle bir hesap
yaparsak, vasıfsız bir işçinin yaklaşık bir
saatte kazandığı para değerindedir, diyebiliriz. Buna rağmen Tanrı, onların her birine
değer verir. Tanrı imanlıya, “Sen birçok serçeden daha değerlisin” diyor. “Senin başındaki her bir saça bile önem veriyorum.”
Kardeşim, “ben peş para etmez biriyim, hiçbir değerim yok” gibi düşüncelerini bırak.
Sen Tanrı'nın gözünde çok değerlisin.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
13
ŞUBAT
Februar
Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Ama
tuz tadını yitirirse, ona tekrar
nasıl tuz tadı verilebilir?
Matta 5: 13
Ihr seid das Salz der Erde;
wenn aber das Salz fade geworden ist, womit soll es gesalzen werden?
Matthäus 5, 13
das Salz: tuz
der Geschmack: tat
die Erde, die Welt: yeryüzü
İsa Mesih, kalabalık bir halk topluluğunun
önünde öğrencilerini eğitiyordu. Onlar için
şu ilginç benzetiyi kullandı. “Dünyanın tuzu sizsiniz!” Dünyanın tuzu deyimi bazı
dillerde seçkin, üstün kişiler anlamında
geçer. Oysa İsa çok pratik şeyleri vurgulamak istedi bu deyimle: “Bana bağlanmış olan sizler, iğrenç günahlar ve haksızlıklarla çürümekte olan toplumun büsbütün dağılıp bozulmasını dürüst yaşamınızla önleyeceksiniz.” Eskiden bir hayvan
kesildiği zaman etinin çürümesi nasıl önlenirdi? Parçalara kesilip tuzlanırdı. Tuzla
dolu kaplara batırılıp üzerine konan ağırlıklarla tuzun ta içine kadar sinmesi sağlanırdı. Bugün de birçok yiyecek tuzla korunmaktadır. Tuz aynı zaman da her şeye tat verir. Sevgili imanlı kardeş, sen
yeryüzünün tuzusun. İsa Mesih'e yakın
kal ki, sendeki tuz tadını yitirmesin. Böylece hem kendi yaşamına, hem de başkalarının yaşamına tat verebilesin.
PERŞEMBE
Donnerstag
14
ŞUBAT
Februar
Dünyanın ışığı sizsiniz... Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerde olan Babanızı yüceltsinler!
Matta 5: 14-S16
Ihr seid das Licht der Welt; ... So
soll euer Licht leuchten vor den
Menschen, damit sie eure guten
Werke sehen und euren Vater,
der in den Himmeln ist, verherrlichen.
Matthäus 5, 14S16
Ruhsal alanda dünyamız, kapkaranlık bir
duruma gelmiştir. Bu karanlık gittikçe daha da çok kararmaktadır. İnsan ışığı arıyor, ama onu bir türlü bulamıyor. Tanrı Sözü bize, İsa Mesih'in dünyamıza ışık olarak geldiğini belirtir. İsa, o zamanın din
adamlarına konuşurken şöyle dedi: “Dünyaya ışık geldi, ama insanlar karanlığı ışıktan daha çok sevdiler. Çünkü onların işleri
kötüdür. Kötülük yapan herkes ise ışığa
kin besler ve yaptıkları ortaya çıkmasın diye ışığa yaklaşmaz. Gerçeği uygulayan kişi ise, yaptıklarının Tanrı'ya dayanarak yapıldığını göstermek için ışığa gelir” (Yu.3:
19S21). “Ben dünyanın Işığı'yım. Ardım sıra gelen yaşam ışığına kavuşacak ve hiçbir zam an karanlık ta dola ş m a ya ca k ”
(Yu.8:12). Mesih inanlısı İsa Mesih'ten aldığı göksel bilgiyi çevresindeki insanlara
anlatıp onları aydınlatır. Böylece yaşam
ışığını çevreye saçar. İnsanlar için de dünyanın Işığı olan İsa Mesih'e giden yolu aydınlatır; böylece dünya için ışık olur.
CUMA
Freitag
15
ŞUBAT
Februar
Ama merhameti bol olan Tanrı bizi çok
sevdiği için, suçlarımızdan ötürü ölü
olduğumuz halde, bizi Mesih'le birlikte
yaşama kavuşturdu. O'nun inayetiyle
kurtuldunuz.
Efesliler 2:4S5
Gott aber, der reich ist an Barmherzigkeit, hat um seiner vielen Liebe willen,
womit er uns geliebt hat, auch uns,
die wir in den Vergehungen tot waren,
mit dem Christus lebendig gemacht durch Gnade seid ihr errettet!
Epheser 2, 4S5
Bazen küçük bir sözcüğün büyük bir anlamı olur. Bugünkü ayetimizde bunu görüyoruz. “Ama” sözcüğü ile başlarken büyük
vaatlerde bulunuyor. Ama merhameti bol
olduğundan dolayı Tanrı bir şey yaptı. Bizi
sevdiğinden dolayı Mesih'le birlikte yaşama kavuşturdu. Tanrı'nın merhameti boldur. O bana merhamet gösterdi. Sana da
merhamet gösterdi kardeşim. Efesliler 2.
bölümün ilk üç ayetinde simsiyah bir geçmişten, günahlardan ve şeytana boyunduruktan söz ederken, birden her şey apaydınlık oluyor. İnsan tam bir başarısızlık
içindedir. Kendi kendini kurtarabilecek yeteneğe sahip değildir. Bu ölüm sahnesine
Tanrı, merhamet kanatlarıyla iner. Azıcık
değil bol merhamet ile gelir. Geç gelmez,
tam zamanında gelir. Artıp taşan merhametle gelir. Çünkü o sonsuz Tanrı'dır ve
merhameti de sonsuzdur. İnsanın ihtiyaç
duyduğu şey Tanrı'da vardır. O'nun tek
koşulu O'na iman etmenizdir.
CUMARTESİ
Samstag
16
ŞUBAT
Februar
İman ederek kayrayla kurtulmuş bulunuyorsunuz. Bu kendi başarınız değildir. Tanrı armağanıdır.
Efesliler 2: 8
Denn aus Gnade seid ihr errettet durch Glauben, und das
nicht aus euch, Gottes Gabe
ist es.
Epheser 2, 8
retten, erlösen, befreien: kurtarmak
die Gabe, das Geschenk: kayra
Tanrı'nın kayrasıyla kurtulmak ne demektir? Aslında inayet ya da kayra nedir diye
sormalıyız. Tanrı'nın inayetini şu şiir ne
güzel yansıtıyor:
Kim çıkarır sabahları erkenden
dünyamıza ışık veren güneşi?
Gece vakti denizlere serpilen
ay doğuyor, kim yapıyor bu işi?
Kışın kuru sandığımız fidana
baharda kim yeşillikler giydirir?
Bülbül öter, yuva yapmış ormana,
bu sedayı ona acep kim verir?
Annenize, sizi sevmek hissini,
onun ruha şifa veren sesini,
kalbinize doğru olmak dersini,
kim veriyor bu şeylerin hepsini?
PAZAR
Sonntag
17
ŞUBAT
Februar
İman ederek kayrayla kurtulmuş bulunuyorsunuz. Bu kendi başarınız değildir. Tanrı armağanıdır.
Efesliler 2: 8
Denn aus Gnade seid ihr errettet durch Glauben, und das
nicht aus euch, Gottes Gabe
ist es.
Epheser 2, 8
der Glaube: iman
die Gnade: kayra, lütuf
Tanrı bizleri inayetiyle kurtarır! Tanrı sizi sever. Tanrı hepim izi sever. Am a Tanrı sevgisini
tem el alarak cennetin arka kapısını açıp bizleri gizlice içeri sokam az. Tanrı sevgi olduğu
için ön kapıyı açıp bizi içeri alam az. Tanrı aynı
zam anda ışıktır. Tanrı evrenin ahlaksal yöneticisidir. Tanrı doğrudur. Tanrı kutsaldır ve iyidir. Tüm bunlar birleşince şöyle bir durum ortaya çıkar: Tanrı yanlış olan şeyleri yapam az.
Bu yüzden Tanrı bizleri sevgisiyle kurtaram az.
Yuhanna 3:16'da “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, dünyayı kurtardı” dem iyor.
“Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik
Oğlunu verdi!” diyor. “Ö yle ki, O'na im an
edenlerin hiçbiri m ahvolm asın” diye devam
ediyor. Bizler kayıp günahkârlarız ve Tanrı
bizleri yine de sever am a Tanrı'nın sevgisi bizleri cennete götürem ez. Tanrı'nın kurtuluş
sağlam ası gerekiyordu; bu nedenle O günahlarım ızın cezasını ödedi. Bir sevgi Tanrısı ellerini dünyaya uzatıp, “Eğer sizler için öldüğünden dolayı Oğlum a gelir O'na inanırsanız;
eğer bunu tem el alarak gelirseniz, sizi kurtarırım ” diyebilir. İşte bu, Tanrı'nın bizleri kayrasıyla kurtarm asıdır.
PAZARTESİ
Montag
18
ŞUBAT
Februar
Mesih'te, O'nun kanı aracılığıyla, kayrasının zenginliğine yaraşan kurtuluşa - suçlarımızın bağışlanmasına - eriştik.
Efesliler 1:7
In ihm haben wir die Erlösung
durch sein Blut, die Vergebung
der Vergehungen, nach dem
Reichtum seiner Gnade.
Epheser 1, 7
das Blut: kan
durch, mittels: aracılığıyla
Tanrı'nın kolları kayıp dünyaya uzanmıştır
ve “Benim yolumdan gelirseniz bana gelebilirsiniz” demektedir. Size burasının
Tanrı'nın evreni olduğunu ve Tanrı işlerini
Kendi istediği biçimde yürüttüğünü hatırlatmak istiyorum. Siz kendi yolunuzun daha iyi olduğunu düşünebilirsiniz, ama evreni siz yönetmiyorsunuz. Evrenindeki kuralları Tanrı koyar ve sizin O'nun yolunu
izlemeniz gerekecektir. Tanrı sizi sever
ve Tanrı'nın sevmesini engelleyemezsiniz. Güneşin parlamasını da engelleyemezsiniz; ama güneş ışığının olmadığı bir
yere gidebilirsiniz. Günah, Tanrı'nın isteğinin dışına çıkmaktır, Tanrı'ya sırtınızı
dönmektir; bunların hepsi Tanrı'nın sevgisini yaşamanızı engelleyecektir. Eğer
Mesih aracılığıyla O'na gelirseniz, sizi
kurtaracaktır ve siz de O'nun sevgisini
yaşayacaksınız. Tanrı kayrada, merhamette zengindir. O, bu kayrasını ve merhametini sana da uzatmıştır.
SALI
Dienstag
19
ŞUBAT
Februar
Bunu, Mesih İsa'da bize gösterdiği iyilikle, lütfunun sonsuz zenginliğini gelecek çağlarda sergilemek için yaptı.
Efesliler 2: 7
... Damit er in den kommenden
Zeitaltern den überragenden
Reichtum seiner Gnade in Güte
an uns erwiese in Christus Jesus.
Epheser 2, 7
die Güte: iyilik
kommend, zukünftig: gelecek
Tanrı bizlere kayrasını sunarken, bir amacı
güdüyor, bir şeyler sergilemek istiyor. İlginç
şekilde, gücünü değil de inayetinin ölçülemeyecek aşamada ne kadar dolup taşarcasına zengin olduğunu sergilemek ister. Bunu da bize gösterdiği iyilikle yapar. Bir gün
ben sergiye çıkarılacağım. Gelecek çağlarda melekler gelip diyecekler: “Şu Ali'yi görüyor musunuz? Bir zamanlar günahları içinde
tümüyle kaybolmuş durumdaydı. Aslında
onu bu durumundan kurtarmaya değmezdi,
ama bakın bu gün burada cennette. Neden
böyle oldu? Tanrı'nın sonsuz, dolup taşan
inayeti sayesinde kurtarılıp buraya getirildi!”
O zaman benim cennette oluşum Tanrı'nın
övülmesine neden olacaktır. Sonsuzluklar
boyunca O'na bu yüzden övgüler sunulacaktır. Bana hiçbir üstünlük tanınmayacak;
ben sadece orada Tanrı'nın yüceliği için bulunacağım, ama bu benim için yetecektir.
Ben de meleklere katılıp Tanrı'ya sunulan
övgüleri ezgilerle söyleyeceğim, çünkü beni
sonsuz ölümden kurtarıp kendi huzuruna
cennete getirdi.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
20
ŞUBAT
Februar
Çünkü iman ederek kayrayla kurtulmuş bulunuyorsunuz. Bu kendi
başarınız değildir. Tanrı armağanıdır. Kişinin yaptığı işler nedeniyle
değildir. Öyle ki, kimse övünmesin.
Efesliler 2: 8S9
Denn aus Gnade seid ihr errettet
durch Glauben, und das nicht aus
euch, Gottes Gabe ist es; nicht
aus Werken, damit niemand sich
rühme.
Epheser 2, 8S9
İncil'den okuduğumuz bugünkü ayetler,
inanlının geçmişi, şimdisi ve geleceğinden
söz eden bu bölümü sona erdiren harika
ayetlerdir. Bizler suçlar ve günahlarımızda
ölüydük, Tanrı bizleri inayetiyle kurtardı,
şimdi bizleri Mesih'le birlikte göksel yerlere
çıkarttı ve bir gün cennette Tanrı'nın inayetini sergileyeceğiz. Bunların hiçbiri bizim
herhangi bir erdemimize, iyiliklerimize, sevaplarımıza bağlı değildir, sadece ve sadece Tanrı'nın inayetine dayalıdır.
Lütfen çıkıp da, “Kurtulmayı umuyorum, inşallah kurtulurum” demeyin. Eğer İsa Mesih'e iman ettiyseniz, “Kurtuldum” diyebilirsiniz. Bu kurtuluş yüzde yüz emindir ve
kesindir. Birisi çıkıp da bana, “Ali Amca,
böyle bir şey söylemeye cesaretim yoktur,
çünkü ileride bana ne olacağını bilemem”
diyebilir. Kardeşim şunu iyice anlamalısın
ki, senin kurtuluşun, senin Tanrı'ya sadık
kalmana bağlı değil, tam tersine, senin kurtuluşun tamamıyla Tanrı'nın inayetine dayanmaktadır; bundan emin olabilirsin.
PERŞEMBE
Donnerstag
21
ŞUBAT
Februar
Sizde iyi bir işe başlamış olan
Tanrı'nın bunu, Mesih İsa'nın
gününe dek bitireceğine güvenim vardır.
Filipililer 1: 6
Ich bin ebenso in guter Zuversicht, dass der, der ein gutes
Werk in euch angefangen hat,
es vollenden wird bis auf den
Tag Christi Jesu.
Philipper 1, 6
zu Ende bringen, beenden, fertig stellen: bitirmek
Elçi Pavlus, “Tanrı sizde iyi bir iş başlattı ve
sonuca getirecek olan yine Tanrı'dır” der
(Fil.1:6). Sen Tanrı'nın çocuğu durumundaysan, belki O'ndan biraz uzaklaşmış olabilirsin, ama O her zaman geri, O'na dönebilmen için açık bir kapı bırakmaktadır. Çünkü
kurtuluşun sana bağlı değil, Tanrı'nın lütfuna
ve sadece O'nun kayrasına dayanmaktadır.
O'na iman etmişsen, senin tamamlanmış bir
kurtuluşun vardır. O'na hiçbir şey eklemeye
gerek yoktur, zaten istesen de bir şey ekleyemezsin; çünkü kurtuluş tamamen Tanrı'dan gelir. Mesih'in senin için yapmış olduğu işe dayanarak ve Kutsal Ruh'un seni
O'na doğru yönlendirdiğine inanarak Tanrı
Sözü'ne güvendinse, O'na iman ettinse kesin olarak “Ben kurtuldum” diyebilirsin ve
demen de gerekir kesin olarak. Bu kurtuluş
“umarım” kurtuluşu değil, “çabalarım” kurtuluşu değil, “inşallah kurtuluşu” da değil.
“Yüzde yüz oldu bitti” kurtuluşudur. Tümüyle Tanrı'nın inayeti, O'nun lütfu sayesinde sağlanmıştır. İman ile elde edilir, kendi
çabalarınla değil. Tanrı'nın armağanıdır.
CUMA
Freitag
22
ŞUBAT
Februar
Bunu, Mesih İsa'da bize gösterdiği iyilikle, lütfunun sonsuz zenginliğini gelecek çağlarda sergilemek için yaptı.
Efesliler 2: 7
... Damit er in den kommenden
Zeitaltern den überragenden
Reichtum seiner Gnade in Güte
an uns erwiese in Christus Jesus.
Epheser 2, 7
Christus: Mesih
zukünftig, kommend: gelecek
Tanrıbilim açısından Tanrı'nın inayetinden,
“Hakkedilm eyen kayra, iyilik” olarak söz edilir.
Ben bundan, “Eylem e geçen göksel sevgi ya
da hareket halindeki sevgi” olarak söz etm eyi
severim . Tanrı günahlı insanı, ifade edilem eyen bir merham etle sever, am a yine de göksel
kutsallığın ve adaletin talep ettiklerine göre
davranm ası gerektiği için, günahlı insanı doğru yargının gerektirdiği sonuçtan sadece o
sevgi ve acım ayla kurtaram az. Göksel lütuf ya
da kayra, kurtuluş olgusu içinde Tanrı'nın acım ası ve sevgisinin günahlıya dönük ifadesidir.
Günah konusunda Tanrı'nın adaleti ve kutsallığı Mesih'in çarm ıh üzerinde kendini feda
ederek günahlı insana yaraşan yargıyı kendi
üzerine alm asıyla tatm in edildi. Adaletin yerine gelm esi gerekir. Am a Mesih öldüğünde,
tanrısal kayra harekete geçm ekte özgürdür.
Yani, Mesih çarm ıh üzerinde günahlılar yerine
öldüğü için göksel sevginin yapam adığını yapar. Evet, Mesih çarm ıh üzerinde öldü, çünkü
Tanrı dünyayı sevdi, am a asıl sergilenen
O'nun inayetidir. Tanrı kendi sonsuz hazinesinden günahlılar üzerine inayetinden bol bol
döker.
CUMARTESİ
Samstag
23
ŞUBAT
Februar
İman ederek kayrayla kurtulmuş bulunuyorsunuz. Bu sizin
başarınız değil, Tanrı armağanıdır.
Efesliler 2: 8
Denn aus Gnade seid ihr errettet durch Glauben, und das
nicht aus euch, Gottes Gabe
ist es;
Epheser 2, 8
sich befinden, sein: bulunmak
nicht: değil
Tanrı Sözü, “İman ederek kayrayla kurtuldunuz” diyor. Peki ama iman deyince ne anlıyoruz? İman kurtuluşu sağlayan bir araçtır. Yani
iman, kurtuluş için araçsal nedendir. Günahlının, büyük kurtuluş muamelesine getirdiği tek
öğedir. Günahlının kurtuluşunu sağlayacak
olan bu üstün antlaşma masasına günahlının
getirebileceği tek şeydir iman. Buna karşın
bu da Tanrı'nın bir armağanıdır.
Yine bir soru çıkıyor ortaya. İmanı hayatımda
nasıl oluşturacağım? Tanrı, imanın Tanrı Sözü'nü işitmekle geldiğini çok açık bir şekilde
bildirmiştir Romalılar 10:17'de. Mesih'e güvenmek istiyorsanız Tanrı Sözü'nü okumalı
ve dinlemelisiniz. Tanrı, müjdenin mesajını
önemseyip kulak veren herkese iman verecektir. Biz kendi içimizden iman üretemeyiz.
Bizim yapabileceğimiz tek bir şey vardır. Tanrı Sözü duyurulurken, Tanrı Sözü okunurken
verilen mesajı dinlemek ve onu kabul etmektir. Mesajı kabul etmek iman etmek değildir.
Biz Tanrı'nın Sözü'nü dinlediğimiz zaman, o
söz yüreğimize girdiğinde, orada imanı oluşturmaya başlar.
PAZAR
Sonntag
24
ŞUBAT
Februar
Esenlik içinde yatıp uyurum.
Çünkü yalnız sen, ya RAB,
beni güvenlik içinde tutarsın.
Mezmur 4: 8
In Frieden werde ich, sobald
ich liege, schlafen; denn du,
HERR, läßt mich, obschon
allein, in Sicherheit wohnen.
Psalm 4, 9
der (innere) Friede: esenlik
die Sicherheit: güvenlik
Üzerine pireler üşüşen birine pirelenmiş
derler. Kuşkulanan, huylanan, çeşitli korkularla kendilerini sıkıntıya sokan kimseler için
de pirelenmiş derler. Korku ve kuruntu az
çok her insanı için için kemiren bir etkendir.
Kişi nelere evham duymaz ki! Kötü bir hastalığa tutulmak, işsiz, parasız, evsiz kalmak,
bir kazaya uğramak, göze gelmek, bir saldırıya uğramak ya da sevdiklerini kaybetmek
gibi! Böylece kuruntular zinciri uzayıp gider.
İnsanın aklı bir kuruntu fabrikasıdır dersek,
hiç de abartmış olmayız. Kuruntu, bir kişinin
istemediği bir olayın veya kötü bir durumun,
sanki yakında başına geleceğini sanıp bundan korkmasıdır. Yani ortada hiçbir şey yokken, yakında birçok belaya uğrayacağı korkusuna kapılmasıdır. Neden kişi bu durumlara düşüyor? Sanımca güvenlikte olmadığından, özellikle de geleceğe ilişkin bir güveni olmadığından. Mezmur yazarı, “Esenlik
içinde yatıp uyurum. Çünkü yalnız sen, ya
RAB, beni güvenlik içinde tutarsın” dedi.
Sen de bu güvenliğe kavuşabilirsin, eğer
gelip Rab'be iman edersen.
PAZARTESİ
Montag
25
ŞUBAT
Februar
Rab'bi bekledikçe bekledim;
bana eğildi ve feryadımı işitti.
Mezmur 40:1
Beharrlich habe ich auf den
HERRN geharrt, und er hat
sich zu mir geneigt und mein
Schreien gehört.
Psalm 40, 2
warten: beklemek
sich (herab-)neigen: eğilmek
der Hilfeschrei: feryat
Kuruntu insan ilişkilerinde büyük rol oynar,
hem de olumsuz yönde. Kuruntulu insan,
falan adam neden o kelimeyi kullandı, bununla şunu demek istedi; ya da neden öyle
güldü, muhakkak bu gülüşün altında şu düşünce yatmaktadır deyip her bir sözün, hareketin, gülüşün vb. gerisinde olumsuz bir
neden arar. Tabii ki, bu durumda olan kimselerin aslında kendilerine öz güvenleri
yoktur. Böylece kuruntular insan aklında
üretilir ve üretilen bu kuruntular başka başka belirtiler de ortaya çıkarır. Örneğin,
üzüntü ve stres, depresyon. Kuruntulardan
kurtulamayan kişinin esenlik içinde, başarılı
olması düşünülemez. Tam tersine, kuruntular kişiyi psikolojik çöküntüye götürür. Ruhsal ve bunu izleyen fiziksel çöküntüden kurtulmanın yolu, kuruntulardan kurtulmaktır.
Ama nasıl? Davut peygamber de bazen bu
türden bunalımlara girdi. 40. Mezmur'da
Davut şöyle dedi: “Rab'bi bekledikçe bekledim ve bana eğilip feryadımı işitti! Ölüm çukurundan, batak çamurundan beni çıkardı!”
SALI
Dienstag
26
ŞUBAT
Februar
Ne mutludur o adama ki, güvendiği Rab'dir. Kibirlilere ve
yalana sapanlara yer vermez.
Mezmur 40: 4
Glücklich der Mann, der den
HERRN zu seiner Zuversicht
macht und sich nicht wendet
zu den Drängern und den in
Lüge Festgefahrenen!
Psalm 40, 5
die Lüge: yalan
stolz: kibirli
Çağımızda kuruntu kıskacına tutulmayan insan yoktur. Bazı insanlar, ülkede oluşan işsizlik nedeniyle sıkıntı içindeler; bazı ailelerde yıkılan aile ilişkileri, bozulan, çöken ana
baba ve çocuk ilişkileri yüzünden sıkıntı çekmektedirler. Bazıları maddi yönden, bazı insanlar manevi yönden sıkıntı içindedirler.
Özellikle genç kuşakların zar zor okumaları
ise ayrı bir derttir. Birçok genç kız ya da genç
erkek arkadaşlarından ilgi görmedikleri için
kendilerini harap etmektedirler. Kimi insan
yaşlanmanın, kimisi yalnızlığın bunalımı içerisindedir. Kimileri başarı kazanmak için sıkıntı
çeker, kimileri de yerlerini, mevkilerini, şöhretlerini kaybetme korkusu içindedir. Kısacası, insanoğlu, iş, mevki, para, güç, çoluk çocuk, aile, seks gibi çeşitli kıskaçlara sıkışmış
durumdadır.
Bu kısa ömrümüzde, tüm bu kuruntulara kapılıp bu acıları çekmeye değer mi? Niçin
Rab'be gelip O'na güvenmiyoruz? Davut peygamber, “Ne mutludur o adama ki, güvendiği
Rab'dir. Kibirlilere ve yalana sapanlara yer
vermez” (Mez.40:4) der.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
27
ŞUBAT
Februar
İnsan korkusu tuzak kurar,
fakat Rab'be güvenen, emniyette olur.
Süleyman'ın Özdeyişleri 29: 25
Menschenfurcht stellt eine
Falle; wer aber auf den
HERRN vertraut, ist in Sicherheit.
Sprüche 29, 25
die Falle: tuzak
sicher: emin, güvenli
die Sicherheit: emniyet, güvenlik
Değerli dostum, kuruntular gece gündüz
durmak nedir bilmiyor, durmadan üzüntü,
dert, stres üretiyor. Bu kuruntular gece yatarken bile kişinin yakasını bırakmaz. Bilinç
altına yerleşen günün olayları uykuda bile
rüyalar yoluyla kişiyi rahatsız eder. Böylece
stres, çağımızda kişinin yaşamını denetim
altına alır, insanı, deyim yerindeyse inim
inim inletir. Şu da bir gerçektir ki, stres insanı normalinden çok daha erken yaşlandırmaktadır. Buna rağmen insan kendini bu
kuruntulardan, kuruntunun oluşturduğu streslerden yakasını kurtaramamaktadır.
Başka bir gerçek de şudur ki, stres yaşamımızın kaçınılmaz bir parçasıdır. Dünyada yaşıyoruz ve dünyamız bir sürü sorunlarla doludur. Bu yaşamda olmak, aynı zamanda sürekli olarak bir değişim içinde olmak demektir. Bizim değişmeye gösterdiğimiz tepki de, stresin özünü meydana getirir. Stressiz yaşam olmayacağına göre, stresle savaşmasını öğrenmemiz de gerekiyor.
PERŞEMBE
Donnerstag
28
ŞUBAT
Februar
İnsan korkusu tuzak kurar,
fakat Rab'be güvenen, emniyette olur.
Süleyman'ın Özdeyişleri 29: 25
Menschenfurcht stellt eine
Falle; wer aber auf den
HERRN vertraut, ist in Sicherheit.
Sprüche 29, 25
vertrauen: güvenmek, dayanmak
das Vertrauen: güven
Güçlü bir değişme, korku, heyecan, mali
sorunlar, kazalar, boşanmalar ve buna
benzer durumlar beynimizi uyarıyor ve
beynimiz “adrenalin” bezlerini harekete
geçiriyor. Adrenalin bezleri kana adrenalin ilişkili hormonları salgılıyor. Bunun sonucunda, kalp atışları hızlanıyor, tansiyon
yükseliyor, hızlı, ama kısa kısa nefes alınıyor, ciğerlerde stok edilmiş enerji kana
karışıyor, sindirim sistemleri bloke oluyor.
Kan, adalelere ve beyne toplanıyor, kanı
pıhtılaştıran mekanizma harekete geçtiği
için, tüm duygularımız hassaslaşıyor.
B un la r ın s o nu c un d a d a v ü c u d u n
“bioSkimyasal” dengesi bozuluyor, fiziksel, akılsal ve ruhsal benliğin iyileşmesini
zorlaştıran etkenler oluşuyor.
Tanrı Sözü, “İnsanlardan korkmak bir tuzaktır, ama Rab'be güvenen, güvenlikte
olur” diyor. Tanrı bu güvenliği sana da
vermek istiyor, eğer O'na gelirsen.
YA RAB İŞİT DUAMI
Ya Rab işit duamı
Yalvarmama kulak ver
Açtım sana elimi
Duy kalbimin sesini!
Canım kurak yer gibi
Susamıştır Rab sana
Yüreğim ezilmekte
Bir yanıt ver bana!
Bu ve bunun gibi ilahilerle dolu
0, 1, 2 ve 3 numaralı Göksel
Ezgiler adlı CD’lerimizi adresimizden sağlayabilirsiniz. Her
CD’nin fiatı 4,50 Euro’dur.
Adresimiz:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
Değerli Arkadaşımız!
Bu takvimi eş ve dostlarınıza da
öneriniz lütfen.
T akvim i şu adresten
ısmarlayabilirler:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
S E V İN Ç G E T İR E N H AB E R ’İN
SESİNİ
0 64 41 - 208 16 15
nolu telefonum uzdan
dinleyebilirsiniz. Her gün yeni bir
konu ve 20-25 dakikalık Kutsal
Kitap yorumuyla karşınızdayız.
Şu kitapları okudunuz mu?
Mutluluğun Sırrı . . . . . . . . 3,50 €
İsa kaderim mi? . . . . . . . . 2,00 €
Kutsallığa doğru . . . . . . . . 3,50 €
Noel nedir? . . . . . . . . . . . . 1,00 €
İnanç ve Kanıt . . . . . . . . . . 3,50 €
Yaşamın Amacı Ne? . . . . . 2,00 €
Sevginin 5 dili . . . . . . . . . . 5,00 €
Vaat . . . . . . . . . . . . . . . . . 4,00 €
Golgota Yolu . . . . . . . . . . 3,00 €
O’nun izinde . . . . . . . . . . . 6,00 €
Kutsal Kitap dizini (Büyük boy,
2475 sayfa) . . . . . . . . . . . 22,00 €
Kitapları isteme adresi:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
CUMA
Freitag
1
MART
März
Ey canım, neden çökmüşsün?
Neden içimde inliyorsun? Tanrı'ya umut bağla, çünkü O'na yine
övgüler sunacağım; O benim kurtarıcım ve Tanrım'dır!
Mezmur 42: 5
Was bist du so aufgelöst, meine
Seele, und stöhnst in mir? Harre
auf Gott! - denn ich werde ihn
noch preisen für das Heil seines
Angesichts.
Psalm 42, 6
Halkımız arasında çoğu kez insanın kuruntularından doğan sorunlarını kader ve kısmete bağlayanların sayısı oldukça çoktur.
Kuruntu diye bilinen bu tutsaklık, kişiye sürekli olarak işkence vermekte, kişinin sevinçli, güven dolu ve sağlıklı girişimlerini
mahvetmektedir. Tahta kurdu, tahtayı içten
kemirir, onu içten boşaltır ve böylece tahtayı
koflaştırır. İşte kuruntu da tıpkı tahta kurdu
gibi insanı içten kemirir.
Kutsal Kitap'ta şu dua yükseltilir: “Ey canım,
neden çökmüşsün? Neden içimde inliyorsun? Tanrı'ya umut bağla” (Mezmur 42: 5).
Tanrı hiçbir insanın düşmanı değildir. O hiçbir insanı talihin, kaderin kara cilvesine bırakmaz. Tam tersine, Tanrı insanı her tür
tutsaklık ve kuruntudan kurtarmak ister, onu
yaşamındaki bu tür pirelenmelerden temizlemek ister. Bu amaçla Tanrı, kurtarıcı Mesih'in kişiliğinde insanların arasına geldi ve
O'nun aracılığıyla da insanlığa yönelik somut yardımını açıkça gösterdi.
CUMARTESİ
Samstag
2
MART
März
Hiç bir şeyde kaygılanmayın. Her
konudaki dileklerinizi, Tanrı'ya
dua edip yalvararak şükranla bildirin.
Filipililer 4: 6
Seid um nichts besorgt, sondern
in allem sollen durch Gebet und
Flehen mit Danksagung eure
Anliegen vor Gott kundwerden.
Philipper 4, 6
der Dank: şükran
mit Dank: şükranla
Eskiden bazı ülkelerde krallar saraylarını halka açık tutarlardı. İsteyen herkes gidip derdini
krala anlatabilirdi. Ama günümüzde terör korkusuyla bu adet kalkmıştır. Oysa ölümü yenerek dirilen Mesih İsa'yı hiç kimse yok edemez, hiçbir güç O'nun etkisini ortadan kaldıramaz! O'nun huzuru, O'nun kapısı her insana açıktır. Her isteyen O'nun huzuruna, katına girebilir ve derdini, yüreğini O'na açabilir.
Ölüleri bile dirilten Mesih, her derde merhem
olmak istiyor. O'nun temel öğretilerinden birisi de, her zayıflık ve ihtiyaç için duadır. Kutsal
Kitap bu konuda şöyle der: “Hiç bir sorunda
kaygılanmayın. Tam tersine, her durumda
dua ve dilekle, isteklerinizi şükranla Tanrı'ya
bildirin!” (Filipililer 4: 6).
Şu anda diri ve göklerde olan İsa Mesih, edilen duaları duyuyor. Kuruntulu, stresli, depresyonlu; kısacası dertli olan her canı avutmak, onları teselli etmek istiyor.
Önemli bir nokta da şudur: şükranla dua et.
Yani, yalvarışlarına şükretmeyi de ekle. Çünkü yüce Tanrı seni duymakta, seni sevmekte
ve seni kurtarmak istemektedir.
PAZAR
Sonntag
3
MART
März
Tanrı tarafından onaylanan
iş, O'nun gönderdiği kişiye
iman etmektir.
Yuhanna 6: 29
Jesus antwortete und sprach
zu ihnen: Dies ist das Werk
Gottes, dass ihr an den
glaubt, den er gesandt hat.
Johannes 6, 29
die Person: kişi
senden, schicken: göndermek
Bir gün halk, İsa'ya şöyle bir soru sordu:
“Tanrı tarafından onaylanan işleri yerine getirmek için ne yapmamız gerekir?” İsa, “Tanrı
tarafından onaylanan iş, O'nun gönderdiği kişiye iman etmenizdir” diye karşılık verdi. Bununla görüyoruz ki, Tanrı'yı hoşnut eden iş
herhangi bir din kuralı, şeriatı tutmaya çalışmak değil, Tanrı'nın gönderdiği Kişi'ye iman
etmektir. İnsan şeriat işleriyle ve kendi çabalarıyla sonsuz yaşama sahip olamıyor bu
ayetlere göre. Sadece bu değil, insan iyi işleriyle, iyilikleriyle bile sonsuz yaşama sahip
olamıyor. Tanrı, Yasasını insanlara günahlarını görebilmeleri için vermiştir. Aynı zamanda günahlı olan insanın iyilikleri bile kirli ve
kutsallıktan uzaktır. Tek kurtuluş yolu, Tanrı'nın gönderdiği Kişi'ye iman etmektir.
İsa'ya iman etmek demek, Rab İsa'ya gelmek, O'nu kurtarıcın olarak kabul etmek demektir. O'nu yaşamına kabul etmek, O'na
itaat etmek ve Sözlerine güvenmek demektir. Tanrı'ya dua edip O'nun gönderdiği Kişi
aracılığıyla sen de kurtuluş bulabilirsin.
PAZARTESİ
Montag
4
MART
März
İman edenin sonsuz yaşamı
vardır. Yaşam ekmeği
Ben'im.
Yuhanna 6: 47S48
Wahrlich, wahrlich, ich sage
euch: Wer glaubt, hat ewiges
Leben. Ich bin das Brot des
Lebens.
Johannes 6, 47S48
glauben: iman etmek, inanmak
das Leben: yaşam, hayat
das Brot: ekmek
Genelde hem en hem en herkes Tanrı'ya inandığını, O'na im an ettiğini söyler; am a Tanrı'nın
var olm asına inanm akla, O'nu sevip O'nun isteklerini yerine getirm ek arasında büyük bir
fark vardır. Tanrı'ya gerçekten im an etm ek,
O 'na güvenip itaat etm ek dem ektir. Tanrı'nın
isteği, herkesin Tanrı'nın gönderdiği kurtarıcı
İsa Mesih'e im an etm esidir. Tanrı'nın isteği,
Mesih'i bir peygam ber olarak değil, kurtarıcın
olarak kabul edip günahların için İsa adıyla af
dilem endir. O zam an sonsuz yaşam a kavuşacaksın. İsa, kendisine im an edenin sonsuz yaşam ı olacağını çok açık ve net bir şekilde bildirm ektedir. Bununla Tanrı Sözü, kurtuluşun
tek yolu İsa'ya im andan geçtiğini vurgular.
İsa, “Sonsuz yaşam ekm eği Ben'im ” diyor.
Yaşam ekm eği, yiyenlere yaşam veren ekm ek
anlam ındadır. İsa M esih yeryüzüne geldi:
“Tanrısal Söz beden alıp aram ızda yaşadı”
(Yu.1:14). Sizin ve benim günahlarım ızın karşılığını ödem ek için, bürünm üş olduğu bu insan bedenini haç üzerine asacaktı. Aynen öyle yaptı. Kurtuluşun bu kadar yakınken, sakın
O'nu reddetm e.
SALI
Dienstag
5
MART
März
İsa şöyle dedi: Ben dünyanın Işığı'yım. Ardım sıra gelen, yaşam
ışığına kavuşacak, hiçbir zaman
karanlıkta dolaşmayacak.
Yuhanna 8: 12
Jesus sprach: Ich bin das Licht
der Welt; wer mir nachfolgt, wird
nicht in der Finsternis wandeln,
sondern wird das Licht des Lebens haben.
Johannes 8, 12
die Finsternis, die Dunkelheit: karanlık
Kutsal Kitap'ta karanlık her zaman kötülüğü, günahı, ışık ise paklanmayı, nuru
simgeler, gösterir. İsa Mesih bir keresinde, “işleri kötü olan, ışığa yaklaşmaz ve
ışıktan nefret eder” dedi. O, kendisinin
Işık olduğunu söylerken, kendisinin her
insanı günahlarından paklayabilecek tek
yol olduğunu vurguluyordu.
Göksel Işık, ardı sıra geleni sadece günahından paklamayla kalmaz, o kimsenin
yaşamındaki karanlığı da giderir.
Değerli okuyucu, ön yargıları, İsa hakkında söylenen bir sürü yanlış öğretileri bir
kenara atıp yüreğini O'na açmak istemez
misin? O'ndan mutlaka yanıt alacaksın.
Tanrı'nın kendisi, “tadın ve görün!” diyor.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
6
MART
März
İsa dedi: Ben kapıyım. Benim
aracılığımla giren kurtulur. Girer, çıkar ve otlak bulur.
Yuhanna 10: 9
Jesus sprach: Ich bin die Tür;
wenn jemand durch mich hineingeht, so wird er errettet werden und wird ein- und ausgehen und Weide finden.
Johannes 10, 9
die Tür: kapı
durch mich: (benim) aracılığımla
“Ben kapıyım. Benim aracılığımla giren
kurtulur” diyen İsa Mesih, burada hiçbir
belirsizliğe açık kapı bırakmıyor. İsa
“Ben kapıyım” diyor. Evet, “Işık benim,
Yol benim, Gerçek benim, Ekmek benim
ve Yaşam benim” diyen İsa, “Kapı
Ben'im” de diyordu. Bu iki basit sözcük,
yani “Ben Kapıyım” sözü, Tanrı'nın sonsuz yaşamla ilgili basit, ama çok güzel
olan tasarısını görüntüler.
İsa, Kapı Benim, derken, Kendisini sevgi
dolu bir Çoban olarak tanıtıyor, ki bu söz
Kutsal Kitap'ın en güzel ayetlerinden biridir. İsa koyunlarının önünde yürüyen, onları yabancılardan ve her tür tehlikelerden, kötülüklerden koruyan ve onları güvenli bir ortamda tutan İyi Çobandır. Bu
İsa Mesih, senin de Çobanın olmak istiyor.
PERŞEMBE
Donnerstag
7
MART
März
Tanrı, insanları İsa Mesih'e
olan imanlarıyla doğru sayar.
Romalılar 3: 22
Gottes Gerechtigkeit aber
durch Glauben an Jesus
Christus für alle, die glauben.
Römer 3, 22
der Mensch: insan
die Menschen: insanlar
gerecht, richtig: doğru
Değerli okuyucumuz, doğruluğa kavuşmanın ve Tanrı önünde doğru sayılmanın
yolu İsa Mesih'e bağlanmaktır. İlk atamız
olan Adem'in Tanrı'ya olan itaatsizliği yüzünden nesilden nesle herkes günah kiriyle lekelenmiştir. Günahın karşılığı ise
sonsuz yaşamdan mahrum olmaktır. Yani
sonsuz ölüm, hem de cehennem ölümüdür. Günahın getirdiği yargı budur, dostum. Ama Tanrı her insana İsa Mesih
aracılığıyla sonsuz yaşamı vermek istiyor.
Çünkü İsa Mesih kendi isteğiyle bizim günahlarımız için çarmıhta öldü. O, kendisine iman eden herkesi doğrulukla donatmaktadır, yani insanı günahlarından tamamen temizlemektedir. Bu yüzden İsa
Mesih'e bağlanan, Tanrı önünde doğru
sayılmaktadır.
Sen de Tanrı önünde doğru sayılmak istiyor musun? Mesih sana da elini uzatmıştır. O ele sarıl, dostum.
CUMA
Freitag
8
MART
März
Tek bir suç, tüm insanların mahkumiyetine yol açtığı gibi, bir doğruluk eylemi de bütün insanlara
yaşam veren aklanmayı sağladı.
Romalılar 5: 18
Wie es nun durch eine Übertretung für alle Menschen zur Verdammnis kam, so auch durch
eine Gerechtigkeit für alle Menschen zur Rechtfertigung des
Lebens.
Römer 5, 18
Tanrı'nın insanları günahtan paklaması için
insanın gayret göstermesine gerek yoktur.
Zaten insanın çabası boşunadır.
Tanrı'yı kusurlu, günahlı işlerimizle hiçbir zaman hoşnut edemeyiz. Neden? Çünkü Tanrı
kutsaldır ve hiçbir kusurlu, bozuk, yani günah
O'nun önünde duramaz. Yapımızda günah
olduğu için, kusursuz bir iş de yapamayız. En
iyi işlerimiz bile Tanrı önünde kirli paçavralar
gibidir, diyor Yeşaya peygamber.
İsa'nın çarmıhta ölmesiyle Tanrı günahlının
günahını bağışlar. İsa'ya iman edeni O'nunla
bir yapar. İsa, Tanrı'nın katına nasıl kabul
ediliyorsa, O'na iman eden de öylece kabul
edilir. İsa'nın doğruluğu kendisine iman edenlere ait sayılır. Tanrı önünde suçsuz sayılmak
eşsiz bir sevinçtir. Bunu sağlayan Mesih'tir.
Kişinin İsa Mesih adıyla Tanrı'dan af dilemesi
ve O'na iman etmesi yeterlidir sonsuz yaşama kavuşmak için. Daha sonra İsa Mesih
imanlı insanı değiştirecek. Onu Tanrı'ya yaraşır bir yaşam sürdürmeye getirecektir; bunu
da sevgiyle, sabırla yavaş yavaş gerçekleştirecektir.
CUMARTESİ
Samstag
9
MART
März
Öfkeye kapılınca bunu günaha dönüştürmeyin. Öfkenizin
üzerine güneş batmasın.
Efesliler 4: 26
Zürnet, und sündigt dabei
nicht! Die Sonne gehe nicht
unter über eurem Zorn.
Epheser 4, 26
der Zorn: öfke
in Zorn geraten: öfkeye kapılmak
untergehen: batmak
Tanrı için olanaksız bir şey var mıdır acaba? Buna hemen hayır diyeceğiz, değil mi?
Tanrımız için imkansız bir şey yoktur. Tam
tersine O'nun gücü her şeye yeterlidir. O,
insanların hataya düşebileceklerini, öfkeye
kapılabileceklerini biliyor. Ama Rab'bin isteği, öfkemizin kin ve nefrete dönüşmesi
değil, tekrar barış ortamına gelmesidir.
Herhangi bir hata işlediysek, o hatayı en
kısa zamanda düzeltmeliyiz. Tanrı'nın bizi,
bizler daha günahlıyken affettiğini hatırlayarak bizler de diğer insanları, suçlu olsalar bile, affetmeli ve arada herhangi bir anlaşmazlık varsa, bunu çözüme kavuşturmalıyız. Yoksa kişi kin içinde yanan bir ormana dönüşür. Bunun da en başta affetmeyen, sorunlara çözüm bulmayan, adım
atmayan kişiye zararı vardır. Atalarımız da
“keskin sirkenin küpüne zararı vardır” demişlerdir. Biliyorum, insan kendi gücüyle
öfkenin, kinin, nefretin üstesinde gelemez;
ama İsa Mesih sana da yardım etmeye hazırdır. O'nun bu yardımını istemez misin?
PAZAR
Sonntag
10
MART
März
Aranızdaki kavgaların ve çekişmelerin kaynağı nedir? Bedeninizin üyelerinde savaşan tutkularınız değil mi?
Yakup 4: 1
Woher kommen Kriege und woher Streitigkeiten unter euch?
Nicht daher: Aus euren Lüsten,
die in euren Gliedern streiten?
Jakobus 4, 1
der Kampf, der Zank, die Auseinandersetzung:
kavga
die Streitereien: çekişmeler
Neden birbirimizle kavga ediyoruz? Neden
birbirimizle sevgi ve barış içerisinde yaşayamıyoruz? Neden birbirimizin arkasından kötü
konuşuyor, dedikodu yapıyoruz? Neden öfkemize hakim olamıyoruz? Neden bir kötülüğü
affedemiyoruz? Bunların insan hayatını cehenneme dönüştürdüğünü biliyoruz, ama yine de kavga, dövüşten, kin, nefretten vazgeçmiyoruz. Neden? Çünkü yapımız bozuktur, yüreğimiz kirlidir de ondan. Kirli bir kaynaktan temiz, pak bir şey çıkar mı? Hayır.
Önce o kaynağın kendisi temizlenmeli. Bizim
de yüreğimiz temizlenmelidir günah pisliğinden. O zaman ancak gerçek huzuru, barışı,
sevgiyi hayatımızda yaşayabiliriz.
Bizim yüreğimizi hiçbir insansal temizlik malzemesi temizleyemez. Ancak göksel temizlenme malzemesi gereklidir. O da İsa Mesih'in çarmıhta akıttığı kandır. İsa'nın kanı bizi her tür günahtan temizler. Tanrı sana da
İsa Mesih aracılığıyla yardım etmek, seni bugün yeni bir insan yapmak istiyor. Yapacağın
tek şey, Tanrı'ya gelip O'nun Mesih'te sunduğu kurtuluş armağanını kabul etmendir.
PAZARTESİ
Montag
11
MART
März
Dünya ile dostluğun Tanrı'ya düşmanlık olduğunu
bilmez misiniz?
Yakup 4: 4
Wisst ihr nicht, dass die
Freundschaft der Welt
Feindschaft gegen Gott ist?
Jakobus 4, 4
die Freundschaft: dostluk
die Feindschaft: düşmanlık
der Feind: düşman
Parayı, malı, mülkü herkes sever ve ister.
Ama bir de paraya, mala mülke, yani
zenginliğe aşırı orandan düşkün ve bağlı
olanlar vardır. Böyle insanlara aslında paranın, malın, zenginliğin, lüksün ve değişik alışkanlıkların kölesi demek yerindedir. Fakat, ölümden sonra bu şeylerin insana hiçbir yararı olmayacaktır. Bunu
herkes söyler de, ama kimse bu ilkeye
uymaz. Biliyor musunuz, bu maddi şeylere aşırı oranda bağlanmanın, bunlara
dost olmanın en kötü yanı şudur: İnsanı
Tanrı'dan uzaklaştırır. Tanrı'dan uzak olmak, kopmak ise, Tanrı'ya düşman olmak demektir. Tanrı, paraya, mala, mülke sahip olanlara karşı değil, ancak bu
şeylere köle olanlara, yüreğini sadece bu
şeylere bağlayanlara karşıdır. Senin yüreğin nerede? Tanrı bugün seni de İsa
Mesih aracılığıyla kendi sevincini tatmaya
davet ediyor.
SALI
Dienstag
12
MART
März
Hiçbir şey için kaygılanmayın.
Ama her konuda dua ve dilekle,
şükran dolu bir yürekle isteklerinizi Tanrı'ya bildirin.
Filipililer 4: 6
Seid um nichts besorgt, sondern in allem sollen durch Gebet und Flehen mit Danksagung
eure Anliegen vor Gott kundwerden.
Philipper 4, 6
besorgt sein: kaygılanmak, kaygı duymak
İnsanoğlu türlü nedenlerden dolayı kaygı
çeker. Evde kalmaktan, hastalanmaktan,
işini, sevdiği birini kaybetmekten, bir hastalığa yakalanmaktan, yaşlanmaktan ve
daha bir sürü kuruntulardan kaygılanır.
Tabii bazı durumlarda normal bir şekilde
kaygı çekmenin olumlu yönü vardır. Kişiyi
en azından dikkatli olmaya sevk eder.
Ama Tanrı Sözü'nde bildirilen “Kaygılanmayın” buyruğu aşırı şekilde kaygılanmaya karşı konuşur. Sonra kaygılanmakla
kişi hiçbir şeyi halledemez. Oysa ki, isteklerimizi yalvarışla ve her durumda şükrederek Rab'be getirirsek, o artık bizim sorunumuz olmaktan çıkmış demektir. Çünkü İsa Mesih adıyla edilen dualara Tanrı
yanıt verir ve çözüm yolunu gösterir.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
13
MART
März
Günah size egemen olmayacaktır. Çünkü kutsal yasanın yönetiminde değil, Tanrı'nın lütfu altındasınız.
Romalılar 6: 14
Denn die Sünde wird nicht über
euch herrschen, denn ihr seid
nicht unter Gesetz, sondern
unter Gnade.
Römer 6, 14
herrschen: egemen olmak, hakim olmak
das Gesetz: yasa, şeriat
Birçok insan, günaha üstün gelebilmek
için dinin kurallarına uymak ve o kuralların
yerine getirilmesi gerektiğini söyler. Oysa
dinin kurallarını, yani Şeriat emirlerini yerine getirmeye çalışarak günaha üstün gelebileceklerini söyleyen kimseler kendi
kendilerini aldatırlar. Birçok kimse de,
“Ben iyi bir insanım, kimseye kötülüğüm
dokunmadı. Yardım ederim. Evet biraz
günahım var ama, kalbim temizdir!” der.
Fakat bunun doğru olmadığını kendileri
de çok iyi bilirler; ya da bu kimseler günahın ne kadar ciddi olduğunu anlamamışlardır. Tanrı'nın Sözü, bir tek günahın bile
karşılığı sonsuz ölümdür, der. Ama kurtuluş yolu vardır. İsa Mesih'e iman edenler,
O'nun adıyla affedilirler ve günah bu kimselerin üzerine artık egemen olmaz. Çünkü bu kimseler Tanrı'nın inayeti altındadırlar. Tanrı'nın kayrası o yürekleri yenilemiş
ve Tanrı'nın Ruhu oraya oturmuştur. Sen
de Tanrı'nın kayrası altında olmak istemez misin? Rab seni de çağırıyor.
PERŞEMBE
Donnerstag
14
MART
März
Ne mutlu yardımcısı Yakup'un Tanrısı olan insana,
umudu Tanrısı RAB'de olana!
Mezmur 146: 5
Glücklich der, dessen Hilfe
der Gott Jakobs ist, dessen
Hoffnung auf dem HERRN,
seinem Gott, steht.
Psalm 146, 5
der Mann: adam
glücklich: mutlu
İnsanoğlu, içinde bulunduğu durumdan ya
korkar ya da cesaret alır. Örneğin, ticaretten anlamayan birisinin eline bol para geçerse, bu parayı kaybetmenin, zarara uğramanın korkusuyla oyalanır. Kazanç kaynağı olabilecek parayı bir kenara saklar.
Vatandaşlarımızın birçoğu parayı altına
yatırmasının nedeni de parayı kaybetme
korkusudur. Çünkü kişi bir yerde kendini
güvensiz bir ortamda hisseder. Ne olur ne
olmaz! Eğer bir gün itilip atılırsam, eğer
bir gün yaşlanırsam, eğer bir gün elim dara düşerse, eğer bir gün bana bakan olmazsa türünden düşünceler kişinin umudunu bu türden şeylere çeker. Elbette ki,
kişinin geleceğini düşünmesi yerinde ve
doğrudur. Ama geçici şeylere umut bağlayanın alacağı da geçiciliktir. Davut peygamber, “Tanrı'ya umut bağlayan insana
ne mutlu” diyor. Sen neye ve kime umut
bağlamaktasın? Umudun geçici şeylere
mi, yoksa sonsuz olan Tanrı'ya mı bağlıdır?
CUMA
Freitag
15
MART
März
“Mesih İsa günahkarları kurtarmak için dünyaya geldi” sözü güvenilir ve her bakımdan kabule layık bir sözdür.
1. Timoteos 1: 15
Das Wort ist gewiss und aller
Annahme wert, dass Christus
Jesus in die Welt gekommen ist,
Sünder zu erretten, von welchen
ich der erste bin.
1. Timotheus 1, 15
glaubwürdig: güvenilir
die Annahme, die Aufnahme: kabul
Elinde para bulunan iki kişi arasında çok
farklı yaklaşımlar olabilir. Birisi parayı herhangi bir yatırım için kullanmaktan korkar.
Bu nedenle de elinde olan parayı saklar
ya da altına yatırarak kolunda, boynunda,
yastık altında taşır. İkincisi ise parayı kazanç kaynağı sayar, onu işletir. En azından parasını bankalarda değerlendirir.
Zaten toplum sadece paranın çalıştırılmasıyla ilerleyebilir. İşte, Tanrı'nın kurtarıcı
Mesih aracılığıyla sağladığı güvenliği değerlendiren insanlarla değerlendirmeyenler arasındaki farkı da buna benzetebiliriz
bir bakıma. Biri korkar, Mesih'e iman etmeyi bir din sayar ve ancak duyduklarıyla
yetinir. Böyle kimselere Mesih'in hiçbir yararı olmaz. Ama ötekisi, duyduğuyla yetinmez; önyargısız, cesaretle gerçekleri arar,
araştırır, Mesih'in Sözlerini okur. Gerçek
ve doğru gördüğü şeylere de iman eder.
Böyle samimi insanlara Mesih'in sağladığı
yarar, sonsuz yaşamdır.
CUMARTESİ
Samstag
16
MART
März
Cansal insan Tanrı Ruhu'na özgü konuları ağırlayamaz... Kardeşlerim, sizlerle ruhsal insanlarla konuşur gibi konuşmadım, tersine bedensel kişilere,
Mesih'te çocuklara konuşur gibi konuştum.
1 Korintoslular 2:14; 3:1
Ein natürlicher Mensch aber nimmt
nicht an, was des Geistes Gottes ist ...
Und ich, Brüder, konnte nicht zu euch
reden als zu Geistlichen, sondern als
zu Fleischlichen, als zu Unmündigen
in Christus.
1. Korinther 2,14; 3,1
Okuduğumuz ayetlerden de göreceğimiz gibi,
Kutsal Kitap üç insan tipinden söz eder. Aslında bu üç insan tipi, beni, seni ve onu anlatmaktadır. Nedir bu üç insan tipi? Cansal insan, bedensel insan ve ruhsal insan! Bu üç insan tipine Eski Antlaşma'da geçen olayları
simgeleyerek bugün ve önümüzdeki günlerde
bakacağız.
İsrail halkı yaklaşık 430 yıl Mısır'da kaldı. Bu
430 yılın büyük bir kesimi kölelikle geçti. Yani
ilk zamanlarda, Yusuf'un döneminde iyiydiler,
ama ondan sonra Mısır'ın başına gelen yeni firavun bu halkı köleleştirdi ve onları köle olarak
çalıştırmaya, onlara eziyet etmeye başladı.
Sonra Tanrı Musa peygamberi çağırdı ve bu
halkı Musa aracılığıyla Mısır'dan çıkarıp özgürlüğe kavuşturdu ve onlara Kenan diyarı denilen bir diyar vaat etti. Bu Kenan diyarını süt
ve bal akan diyar olarak niteledi. Yani orası bir
bereket, huzur diyarıydı. Elbette Kenan diyarı
komşu bir diyar değildi, bu halk çölden geçmeliydi. Sonra bu halkın itaatsizlikleri nedeniyle
40 yıl çölde dolaştıklarını ve daha sonra da
vaat edilen ülkeye geldiklerini Eski Antlaşma'da okuyoruz.
PAZAR
Sonntag
17
MART
März
Konuştuğumuz konular insansal
bilgelik düzeyinde öğretilir türden
değildir. Tam tersine ruh düzeyinde
öğretilir türdendir. Ruhsal gerçekleri ruhsal olanlarla karşılaştırıyoruz.
1 Korintoslular 2:13
Davon reden wir auch, nicht in
Worten, gelehrt durch menschliche
Weisheit, sondern in Worten, gelehrt durch den Geist, indem wir
Geistliches durch Geistliches deuten.
1. Korinther 2, 13
Musa peygamber aracılığıyla Mısır köleliğinden kurtulan, özgür edilen İbrani halkının vaat edilen Kenan diyarına varması
3S4 haftalık bir yoldu. Ama bu insanların
çok çabuk Rab'bin yaptıklarını unutmaları, itaatsizlikleri onların 40 yıl boyunca çöllerde geçirmelerine neden oldu. Bundan
sonra Kenan diyarına ulaştılar, ama Mısır'dan çıkan o ilk nesilden ancak bir iki
kişi bu diyara girebildi, diğerleri çölde yok
oldu, ancak onların çocukları bu diyara
girdiler. Musa bile o diyarı uzaktan gördü,
ama oraya giremedi.
Eski Antlaşma'da bu üç yer, yani Mısır,
çöl ve Kenan aslında birer simgedir. Yeni
Antlaşma'da buna benzer bir bölüm var 1
Korintoslular 2:13S15 ve 3:1S2 ayetlerde.
Bu ayetlerde üç insan tipine rastlıyoruz:
Cansal, bedensel ve ruhsal insan. Peki
nedir gerçekten cansal, bedensel ve ruhsal insan? Önümüzdeki günlerde bu üç
insan tiplerine sırasıyla bakacağız.
PAZARTESİ
Montag
18
MART
März
Tanrı'nın diri ve kalıcı sözü aracılığıyla doğdunuz. Bozulan tohumdan değil, hiç bozulmayandan doğdunuz.
1. Petrus 1:23
Denn ihr seid wiedergeboren
nicht aus vergänglichem Samen, sondern aus unvergänglichem durch das lebendige und
bleibende Wort Gottes.
1. Petrus 1, 23
unvergänglich: bozulmaz
Bugünkü okuduğumuz ayet bize yeni doğuşu almamış bir insanın cansal insan olduğunu gösteriyor. Böyle bir insanın Tanrı'yla yakından uzaktan bir ilgisi yoktur, yani yaşamını Tanrı'nın ellerine teslim etmemiştir. Başka deyişle Tanrı'nın Sözü aracılığıyla yeniden doğmamıştır.
İsa Mesih bir keresinde bir din adamına
şöyle dedi: “İnsan yeniden doğmadıkça
Tanrı hükümranlığını göremez!”
Demek ki Tanrı'nın yanında O'nunla sonsuzluğu geçirebilmek için yeniden doğmak
bir gerekliliktir. O zaman belki şunu soracaksın: Yeniden doğmak nedir? Bir insan
annesinin karnına girip yeniden doğacak değil ya! Yeniden doğmak, Tanrı Sözü aracılığıyla Tanrı'ya ve O'nun (ruhsal anlamda) biricik Oğlu İsa Mesih'e tövbe ederek iman etmek ve İsa Mesih'in çarmıh üzerinde bizim
günahlarımız için kanını akıttığını kabul etmektir. Tövbe etmek, günahlarımızdan 180
derece dönmek demektir. Bu ne anlama geliyor? Yanıtı yarın.
SALI
Dienstag
19
MART
März
Yol, gerçek ve yaşam Benim.
Ben aracı olmadıkça kimse
Tanrı'ya gelemez.
Yuhanna 14: 6
Jesus spricht zu ihm: Ich bin
der Weg und die Wahrheit und
das Leben. Niemand kommt
zum Vater als nur durch mich.
Johannes 14, 6
der Weg: yol
die Wahrheit: gerçek, hakikat
Dün tövbe etmek nedir diye sormuştum.
Tövbe etmek, gittiğim yoldan 180 derece
geriye dönmektir. Bunu gelin size bir örnekle açıklam aya çalışayım : Diyelim siz
Köln'den Berlin'e gideceksiniz. Trene bindiniz ve tren hareket etti. Ama bir de fark ettiniz ki siz yanlış trene binmişsiniz, çünkü tren
Frankfurt'a doğru gidiyor. Bunu anlar anlamaz trenin içinde geriye dönüyorsunuz ve
arka vagonlara doğru - Berlin istikametine
doğru gidiyorsunuz. Böyle yaparsanız bir
şey değişir mi? Tabii ki hayır! Trenin içinde
geriye doğru gitmek hiçbir şeyi değiştirmez.
Doğru olan şudur: İlk fırsatta ilk istasyonda
trenden inip tam tersi yöne giden, yani Berlin'e giden trene binmeniz gerekir. Tövbe etmek de buna benzer. Gittiğim yolun yanlış
olduğunu görür görmez, yüz seksen derece
kendi yanlış yolumdan dönüp Tanrı'ya doğru
gitmem gerekir. Genelde insan çeşitli dinlerle Tanrı'ya ulaşmaya çalışır. Oysa Tanrı Sözü çok açık bir şekilde Tanrı'ya giden tek bir
yolun olduğunu söyler. İsa Mesih, “Tanrı'ya
giden Yol Benim!” dedi.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
20
MART
März
Yol, gerçek ve yaşam Benim.
Ben aracı olmadıkça kimse
Baba'ya gelemez.
Yuhanna 14: 6
Jesus spricht zu ihm: Ich bin
der Weg und die Wahrheit und
das Leben. Niemand kommt
zum Vater als nur durch mich.
Johannes 14, 6
niemand: kimse
das Leben: yaşam
Her din insanı Tanrı'ya ulaştırır m ı? Şöyle bir
söz vardır: Her yol Rom a'ya çıkar. Gerçekten
de öyle m i? Tanrı Sözü Tanrı'ya giden, Tanrı'ya ulaştıran tek bir yolun olduğunu söyler.
İsa Mesih, “Ben aracı olm adan kim se Tanrı'ya
ulaşam az, gelem ez” dedi. Buna göre her yol
Rom a'ya çıkm az, her din de insanı Tanrı'ya
ulaştırm az. Başka deyişle, insanın kendi dinsel çabaları onu varm ak istediği hedefe ulaştırm ayacaktır. Buna göre cansal insanın yeniden doğm aya ihtiyacı vardır, sevgili dostum .
İnsan aklının sınırlı olduğunu biliyoruz. Sınırlı
insan aklı da Tanrı gerçeklerini kavrayam az.
Cansal insanın aklı fikri, yüreği, bedeni Mısır'da, yani dünyada tutsaklıkta yaşar. Dünyanın çekiciliği onu öylesine oyalar ki, Tanrı gerçeklerine ulaşm ayı istem ez bile.
Mısır köleliğinden kurtulan İbraniler, büyük bir
sevinçle, cesaretle yollarına devam etm eleri
gerekirken, çölde hep Mısır'ın soğanlarını, sarım sakların özleyip durdular. Cansal insanın
aklı fikri de bedeninin isteklerindedir. Mısır,
Kutsal Kitap'ta dünyayı sim geler. Cansal insan Tanrı gerçeklerine ulaşm ayı istem ez.
PERŞEMBE
Donnerstag
21
MART
März
Akılsız yüreğinde “Tanrı yoktur”, der. Bozuldular, iğrenç
işler ettiler; iyilik eden yok.
Mezmur 14: 1
Der Tor spricht in seinem Herzen: “Es ist kein Gott!” Sie
haben Verderben angerichtet,
sie tun abscheuliche Taten; da
ist keiner, der Gutes tut.
Psalm 14, 1
das Herz: yürek, kalp
abscheulich: iğrenç
Yapılan bir araştırm aya göre 1993 yılında kişilerin yalnızca yüzde 4'ü Tanrı'ya inanm adığını
söylem iş. Bugün sokağa çıkıp sorsanız fazla
bir şeyin değişm ediğini göreceksiniz. Tabii ki
Tanrı'ya inanıyoruz, bir Tanrı vardır, diyeceklerdir. Bu durum a bakılırsa Tanrı en popüler
olan. Am a bu insanların yaşam larına baktığım ız zam an bunlar gerçekte Tanrı yokm uş gibi
davranıyor ve yaşıyorlar. Dudaklarıyla Tanrı'nın varlığını onaylıyorlar am a yürekleri ve
yaşamları aksini söylüyor. Tanrı Mezm urlar'da
Davut'un ağzından bu kişileri şöyle niteliyor:
“Akılsız yüreğinde Tanrı yoktur dedi” (14:1).
Akılsızlar Tanrı'yı önem e alm ıyorlar, çünkü
BEN üzerine kurdukları yaşam yollarından dönüp Tanrı'ya itaat etm ek istem iyorlar.
Akılsızlar Tanrı'yı önem e alm ıyorlar. Çünkü
onların bütün hayatları kendi egoları, bencillikleri üzerine kurulm uştur. Bu yaşam yollarından dönüp Tanrı'ya im an etm ek istem iyorlar.
Am a nedense bunu bir türlü de açıkça söylem ek istem iyorlar. Peki im an konusunda senin
tutum un nasıl? Tanrı'ya im an ediyorum derken, hayatın bunu gösteriyor m u?
CUMA
Freitag
22
MART
März
Kendin yüreğine güvenen
akılsızdır; ama bilgece
davranan kurtulur.
Süleyman'ın Özdeyişleri 28: 26
Wer auf seinen Verstand
vertraut, der ist ein Tor;
wer aber in Weisheit lebt,
der wird entkommen.
Sprüche 28, 26
vertrauen: güvenmek
der Tor: akılsız kişi
Fransız ihtilâli sırasında çok ilginç bir olay yaşandı. Kral Louis ve Kraliçe Marie Antoinette
Paris'ten kaçm aları gerekiyordu. Çünkü ihtilâlciler onları ele geçireceklerdi ve krallık sona
eriyordu. Am a kral zevk ve sefasına o kadar
düşkündü ki, önce büyük bir ziyafet çekm ek
istedi. Sonra da yolda yeriz diye kral arabasını
en harika yiyeceklerle doldurtm akla uğraştı.
Kralın eşi kraliçe kendisine, artık kaçm alıyız,
diyordu, am a kral oralık bile olm uyordu. Kraliçe Avusturya Kralının kızıydı ve onları kurtarm ak için kent dışında Avusturya birliği bekliyordu. Gecikm e yüzünden birlik gitm ek zorunda kaldı. Sonra da ihtilâlciler kaçam ayan Kral
ve Kraliçeyi yolda yakalayıp asarak öldürdüler.
Ne denli bir akılsızlık! Kral olabilir ve bir im paratorluğu yönetebilirsin, am a akılsızın teki olabilirsin. Bu ilke ruhsal alanda da geçerlidir.
Bugün günahlardan kurtulm a günüdür. Önünde büyük bir fırsatın vardır. Am a sen dünya
zevklerine dalıp da İsa Mesih'e gelm ezsen,
yarın darağacına asılırsın, yani cehennem e
m ahkum olursun. Bir an önce Mesih'e dön ve
kurtul, dostum .
CUMARTESİ
Samstag
23
MART
März
Can yiyecekten, beden de
giyecekten üstün önem
taşır.
Luka 12:23
Das Leben ist mehr als die
Nahrung und der Leib
mehr als die Kleidung.
Lukas 12, 23
die Nahrung: yiyecek
das Leben: can, hayat, yaşam
der Leib: beden
die Kleidung: giyecek, giysi
Patates kızartmasını severim, ama patates kızartmak için evdeki o değerli ceviz ağacından
yapılan sandığı da kırıp yakmam. Ama bugün
birçokları bedenin isteklerini birazcık olsun tatmin edebilmek için en değerli olan canlarını hiçe sayıyorlar. Yeni doğuşu olmayan, iman etmemiş cansal insan da tıpkı böyle biridir. Oysa
ruhumuzun refahını gözetmemiz, onu ilk sıraya koymamız daha önemli, daha anlamlı değil
mi? İsa, “Can yiyecekten üstün önem taşır” diyor (Luka 12:23).
Mısır köleliğinden kurtulan İbraniler'in imansızları da Mısır'ın hıyarları, pırasaları, sarımsakları diyordu da başka şey demiyordu.
Biliyor musunuz, cansal insan dindar biri de
olabilir. İncil'den Yakup mektubunda şöyle
okuyoruz: “İnancım var diye düşünüp de diline
gem vuracak yerde kendi yüreğini aldatan o kişinin inancı boştur” (Yakup 1:26). Demek ki
biz, belirli durumlarda boş bir inanca sahip olabiliriz, dindarlık maskesi altında yaşayabiliriz.
Dostum, dünya zevkleri gelip geçicidir; dünya
da. Ama Tanrı istemini yapan ebediyen kalır.
Düşün bu konuda!
PAZAR
Sonntag
24
MART
März
İnancım var diye düşünüp de
diline gem vuracak yerde kendi
yüreğini aldatan o kişinin inancı boştur.
Yakup 1:26
Wenn jemand meint, er diene
Gott, und zügelt nicht seine
Zunge, sondern betrügt sein
Herz, dessen Gottesdienst ist
vergeblich.
Jakobus 1, 26
betrügen: aldatmak
16 yaşında bir kız kaçırıldı ve tam 4 ay kızın
izine rastlanm adı. Kızı kaçıran kişi onu nerede
sakladı biliyor m usunuz? Kilisenin yukarısındaki bir bölm ede. Kilisede toplantılar oldu,
dualar edildi, vaazlar verildi, ilahiler söylendi,
am a korku içinde aynı binada kurtarılm ayı
bekleyen bu kızdan hiç kim senin haberi olm adı. Sonunda kilisede çalışanlardan biri tesadüf
eseri kilisenin çatısına çıkınca kızı gördü ve
böylece kız kurtarıldı. Düşünün bir kez! Kilisede bir tutsak! Bakın Hristiyan dünyasında her
pazar kiliseye gidenler vardır. Özellikle de
Paskalya, yani İsa'nın ölüp de dirildiği bayram ında kiliseler dolup taşar. İnsanlar kiliseye
giderler, am a yüreklerinde gerçek anlam da
im an yok. Kayıplar. Çünkü cansal insanlar.
Haberci Pavlos Mesih'e im an etm eden önce
Tanrı'ya hizm et ettiğini sanarak İsa Mesih'e
im an edenlere her türlü eziyeti ediyordu. Hatta
ilk im an şehidi olan Stefanos'un taşlanm ası
olayında Pavlos'un da parm ağı vardı. O dindardı, herkesten daha çok ateşliydi dinini yaym ada, am a Tanrı'dan yoksundu. Ta ki, gerçekleri görüp tövbe edene kadar.
PAZARTESİ
Montag
25
MART
März
Akılsız adam anlayıştan
değil, ancak yüreğini ortaya dökmekten hoşlanır.
Süleyman'ın Özdeyişleri 18: 2
Kein Gefallen hat der Tor
an Einsicht, sondern nur
an der Entblößung seines Herzens.
Sprüche 18, 2
die Einsicht, das Verständnis: anlayış
Birçok insan, “herkesin dini kendisine. Ben,
içinde doğduğum dine m ensubum ” der. Oysa
inancı, dini hakkında hiçbir araştırm a, soruşturm a yapm am ıştır. Ne söylersen söyle, saplandığı düşünceden bir santim ileri gidem ez.
Alm anya Hristiyan bir ülke, burada doğanlar
da Hristiyandırlar, deniyor. Şim di eğer sen bir
tesadüf eseri garajda doğdunsa, o zam an otom obil m i oluyorsun? Tabii ki hayır. Tıpkı bunun gibi bir dine doğm akla o dinin m ensubu
olm uyorsun. Bu Hristiyanlık için de geçerlidir.
Hıristiyan bir anne babadan doğan bir kim se
kendisi bilinçli olarak İsa Mesih'e im an etm iyorsa, o asla gerçek anlam da Hıristiyan değildir. O dinin içine doğm ası ona kurtuluş getirm ez. Kiliseye gidip vaaz dinlem esi bile onu bir
Hıristiyan yapm az. Hristiyanlık İsa Mesih'i izlem ektir. Yani bir kim se İsa Mesih'e im an edip
O'nun çarm ıhı altına gelir ve yüreğine, yaşam ına İsa'yı davet ederse böyle bir kim se Hıristiyan olur. Boynuna haç takm ak, haç çıkartm ak bir insanı asla Hristiyan yapm az. Hristiyan bir kim se Tanrı'yla İsa Mesih aracılığıyla
kişisel bir ilişkiye gelm iş, günahları bağışlanm ış, Tanrı'ya baba diyebilen birisidir.
SALI
Dienstag
26
MART
März
Mesih'te, O'nun kanı aracılığıyla, kayrasının zenginliğine yaraşan kurtuluşa, suçlarımızın
bağışlanmasına eriştik.
Efesoslular 1:7
In ihm haben wir die Erlösung
durch sein Blut, die Vergebung
der Vergehungen, nach dem
Reichtum seiner Gnade.
Epheser 1, 7
die Vergebung: bağışlanma
die Vergehung: suç, günah
Mesih İsa'ya im an ettiğini söyleyen değerli
dostum , Mesih'in değerli kanı aracılığıyla kurtulduğunu biliyor m usun? Eski Antlaşm a'da
Rab'bin çadırı ve orada Kutsallar Kutsalı denen özel bir bölm e vardı. Oraya sadece başkahin yılda bir kez girebilir ve oraya kesilen
kurbanın kanını serperdi, bu da sim gesel anlam da kanın konuşm ası dem ekti. Yani bu kan
halkın günahlarının bir süre bağışlanabilm esi
için onlar adına konuşur ve bu kan Ahit Sandığı'nın üzerine serpilirdi. Am a başkahin bu yere
büyük bir korku ve titrem eyle girerdi. O raya
sevinçle girdiğini hiç de sanm ıyorum . Çünkü
çok iyi biliyordu ki, en ufak bir hatada hayatını
kaybedebilirdi. Kestiği kurbanda bir hata olsaydı yine yaşam ını yitirirdi. Hatta deniyor ki,
başkahinin eteklerinde çıngıraklar vardı ve
onun sesi duyulurdu; böylelikle dışarıdakiler
onun halen yaşadığını anlarlardı. Eğer belirli
bir süre ses duyulm asaydı, onun öldüğünü
anlarlar ve başkahinin beline bağlanan iple
onu çekerlerdi. İsa Mesih çarm ıhta ölünce o
kutsallar kutsalının kapısını açtı. Şim di her
im anlı sevinçle Tanrı'nın huzuruna çıkabilir.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
27
MART
März
İsa yüksek sesle bağırdı: Tanrım, Tanrım, beni neden bıraktın?... İsa yeniden
yüksek sesle bağırıp ruhunu teslim etti.
O anda tapınağın ön perdesi yukarıdan
aşağıya yırtılarak ikiye ayrıldı.
Matta 27: 46,50,51
Jesus schrie mit lauter Stimme auf und
sagte: Mein Gott, mein Gott, warum
hast du mich verlassen? Jesus aber
schrie wieder mit lauter Stimme und
gab den Geist auf. Und siehe, der Vorhang des Tempels zerriss in zwei Stücke, von oben bis unten.
Matthäus 27,46+50+51
İsa Mesih çarm ıha çakıldığı zam an, tam ölm ek üzereyken “Tam am landı” dedi. İsa çarm ıhta canını verdiğinde, lekesiz kanını akıttığında o kutsallar kutsalını ayıran perde yukarıdan aşağıya doğru yırtıldı. Bu nedenle sen
ve ben - ister erkek olalım , isterse kadın - istediğim iz yerde, istediğim iz durum da, hatta istediğim iz ruhsal, düşüncesel vaziyette O'na
gelebilir, RAB'be yakarabiliriz, O'nun önünde
durabiliriz. Hiçbir aracıya ihtiyacım ız yok. Tek
aracı olan İsa Mesih'tir. Mesih'e im an ettiğim iz
zam an da hiçbir papazın, kilise ihtiyarının gelip üzerim ize el koym asına, bizi kutsam asına
ihtiyacım ız yoktur. Bizim herhangi bir dine de
ihtiyacım ız yoktur. Çünkü bizler Mesih İsa aracılığıyla direkt olarak o kutsallar kutsalı olan
Tanrı'nın huzuruna gidebilir ve Kutsal Tanrı'nın önünde durabiliriz. Hatta bu kutsal Tanrı'ya baba diyebiliriz. Bu ne büyük bir ayrıcalık,
dostum . İşte İsa Mesih'in özelliği, ayrıcalığı
bu. İsa'ya im an ettiğini söyleyen dostum , bu
ayrıcalıktan dolayı yüreğinde sevinç, esenlik
var m ı? Kurtuluş güvencen var m ı? Aslında
olm alı. Yoksa, o zam an im anında bir hata vardır, bunu bir an önce halletm en gerek.
PERŞEMBE
Donnerstag
28
MART
März
Vay sizlere, dinsel yorumcular ve ferisiler, ikiyüzlüler! çünkü siz göklerin
hükümranlığını insanların yüzüne kapıyorsunuz; kendiniz girmiyorsunuz,
girenleri de bırakmıyorsunuz ki girsinler.
Matta 23:13
Wehe aber euch, Schriftgelehrte und
Pharisäer, Heuchler! Denn ihr verschließt das Reich der Himmel vor
den Menschen; denn ihr geht nicht
hinein, und die, die hineingehen wollen, lasst ihr auch nicht hineingehen.
Matthäus 23, 13
Birçok insan dindarlık taslar, ama yüreklerinde iman yok! İsa zamanındaki dindarlıklarına
toz kondurmayan Ferisiler tabakasına İsa
şöyle seslendi: Vay sizlere, dinsel yorumcular
ve ferisiler! İki yüzlüler! Çünkü sizler badanalı
mezarlara benziyorsunuz. Bunlar dıştan parlak görünürler, ama içleri ölü kemikleriyle ve
her tür iğrençlikle doludur. Sizler de bunlar gibi dıştan insanlara doğru görünürsünüz, ama
içten ikiyüzlülükle ve kötülükle dolusunuz”
(Matta 23:27S28).
Cansal insan iyi bir eğitim almış da olabilir.
Eğitime asla karşı değiliz, tam tersine eğitime
çok çok büyük önem veriyoruz, ancak eğitimli
olmak, çok büyük bilgilere sahip olmak bizi
ruhsal bir insan yapmaz. Yani, imanlı olmanın bir ölçütü değil eğitimli biri olmak. Tanrı
Sözü, “Tanrı dünya açısından akılsız olanları
seçti, dünya açısından insan yerine konulmayanları, aşağı görülenleri seçti. Bir hiç olanı
seçti” diyor (1.Kor.1:27). Tanrı önünde durabilmek - ruhsal insan olabilmek için insanın
kendisini Tanrı gözüyle görmesi ve insanın
kendisini alçaltması gerekir.
CUMA
Freitag
29
MART
März
İSA’NIN ÖLÜM GÜNÜ / KARFREITAG
(Avrupa ülkelerinin çoğunda tatildir)
Tanrı dünya açısından akılsız olanları seçti... Dünya açısından insan
yerine konulmayanları, aşağı görülenleri seçti. Bir hiç olanı seçti.
1 Korintoslular 1:27S28
Sondern das Törichte der Welt hat
Gott auserwählt ... und das Unedle
der Welt und das Verachtete hat
Gott auserwählt, das, was nicht ist.
1. Korinther 1, 27S28
Kendini bir şey sanıyorsan o zam an bilm iyorum seçim senden yana olur m u! RAB her
şeydir, ben bir hiçim , durum una girm em iz gerekiyor Tanrı'nın önünde, ters durum da cansal
insan kalm aya m ahkûm uz.
Sim gesel anlam da süt ve bal akan Kenan diyarı! Cansal insan kim biliyor m usunuz? O diyarı bilm esini karşın - yine sim gesel anlam da
- Mısır'da kalm ak isteyen kişidir.
İlginçtir ki eğitim li insanlardan çok azı gerçekten im ana geliyor. Acaba kendi akıllarına, bilgilerine fazla m ı güveniyorlar! Öyle ya, karşı
dağları onlar yaratm ış! Böyle olunca da gururlarına yenik düşüyorlar. Tanrı önünde alçalam ıyorlar; herhalde en büyük neden de budur.
Tanrı dünya açısından akılsızları seçti derken,
dünyanın Tanrı'ya im an edenleri akılsız saydığından söz ediyor aslında Pavlos. Yani İsa
Mesih'in beden alarak aram ıza gelm esine, bizim yerim ize çarm ıha çakılarak öldürülm esine, göm ülm esine ve ölüm ü yenerek dirilm esine im an etm ek aslında bu insanlar için akılsızlıktır. Bu nedenle eğitim li olanlardan az kişiler İsa Mesih'e im an ediyor.
CUMARTESİ
Samstag
30
MART
März
Sizler de suçlarınızdan ve
günahlarınızdan ötürü ölü
kişilerdiniz.
Efesoslular 2:1
Auch euch hat er auferweckt, die ihr tot wart in
euren Vergehungen und
Sünden.
Epheser 2, 1
die Sünde: günah
tot: ölü
Bir gün birisi bana, canım bir din de insanı kurtarır mı diye sormuştu. Kendisine İsa Mesih'in
bir din getirmediğini söyleyince, aman canım
Yahudiler'den de kurtarıcı çıkar mı diye itiraz
etti. Kendisine, boş tartışmalara girmeyeceğimi söyledim. Sadece şunu soracağım: Sonsuzluğu nerede geçireceksiniz? Biliyorum, siz
sonsuzluk falan da yoktur diyorsunuz; eğer siz
haklıysanız ben bir şey kaybetmeyeceğim,
ama ya ben haklıysam, ya varsa! O zaman ne
yapacaksınız, dediğimde hiç sesini çıkarmadan kalkıp gitti.
İnsan Tanrı'ya özgü konuları ağırlayamaz kardeşim. Cansal insan günah içerisinde ölü biridir. İsa Mesih ölüler arasında kalmadı, dirildi.
Ostern, Paskalya, yani Diriliş Bayramı işte tam
budur. İsa Mesih ölümde kalmadı, O ölümü
yenerek üç gün sonra dirildi ve bugün diri olarak Baba Tanrı'nın sağındadır ve kendisine
iman edenlere aracılık etmektedir. O'nun dirildiğine ilişkin sayısız kanıtlar vardı. Biz inanlılar
bunu Kutsal Kitap'tan biliyoruz. İsa Mesih ölmüş, gömülmüş ve üçüncü gün ölümü yenerek, yengi kazanarak dirilmişti. Her Mesih
inanlısı şunu tüm yürekle söyleyebilir: Mesih
diridir!
PAZAR
Sonntag
31
MART
März
DİRİLİŞ BAYRAMI / OSTERN
Kısa bir süre sonra dünya artık
beni görmeyecek. Ama siz beni
göreceksiniz. Ben yaşıyorum, bu
nedenle siz de yaşayacaksınız!
Yuhanna 14: 19
Noch eine kleine Weile, und die
Welt sieht mich nicht mehr; ihr
aber seht mich: weil ich lebe,
werdet auch ihr leben.
Johannes 14, 19
Martin Luther eline aldığı renkli tebeşirlerle
kapılara, duvarlara Lâtince “Vivit” yazmıştı.
Ona bunun ne anlama geldiğini sorduklarında Martin Luther, vivit'in alamı “O yaşıyor”
demektir, demişti. Bunu niye yazdığını soranlara, “benim inandığım Mesih yaşıyor.
Eğer yaşamasaydı benim için bir saat bile
yaşamanın bir anlamı kalmazdı” demişti.
Bu benim ve senin için de geçerlidir. Çünkü
eğer Rabbimiz İsa Mesih yaşamasaydı, yaşamın bir anlamı olmazdı. Nitekim İsa Mesih'in kendisi de şöyle dedi: “Ben yaşıyorum;
b u n e d e n l e s i z d e ya ş a ya c ak s ın ız”
(Yu.14:19).
Yani, İsa Mesih'e iman eden İsa gibi sonsuza dek cennette olacak ve yaşayacaktır.
Mesih'e iman eden herkes yaşayacaktır
dostum. Cansal insana gelince, o yaşam
yüzü görmeyecek o cansallıkta kaldığı sürece. Cansal insanın ruhsal yaşamı yoktur.
Ruhsal hayattan yoksundur. Vaktini kendisine uygun yerlerde geçirir. Tanrı yaşamının
dışında kalmıştır bu kişi.
SEVİNÇ GETİRİCİ HABER’İN
SESİNİ DİNLE!
Varlığının gizini, amacını, yaşamının getirdiği yararı hiç düşündün
mü? Kimsenin umut dolu bir gelecekten söz edemediği dünyamızda
senin kafanda beliren bir sürü soru
aydınlığa kavuşturuldu mu?
Bunalımlar, kaygılar ve dayanılmaz
sancıların korkunç boyutlara ulaştığı günümüzde en büyük ihtiyacın
sonsuz yaşam güvencesi olduğunu
biliyor musun?
Tüm bu sorulara yanıt arıyorsanız,
0 64 41 - 208 16 15
nolu telefonumuzu arayın.
• Nihai Sorular
• Yaşamın Amacı Ne?
Yaşam sorularla doludur. Ben kimim?
Neden buradayım? Nereye gidiyorum?
Tanrı var mı? Varsa nasıldır? Tanrı’yı tanıyıp O’nun sevgisini, gücünü hayatımda
yaşayabilir miyim? gibi soruları bu iki kitapçık ele alır ve yanıtlar. Kitapçığın tanesi 2,00 Euro’dur (posta ücreti dahil).
• İsa Mesih S tek ve gerçek umudumuz
• Korku ve umut arasındaki yaşamım
(Her kitapçık posta masrafı dahil 1,50 €)
Satın almak istediğiniz kitapların tutarını
kullanılmamış Alman posta pulu olarak
da adresimize gönderebilirsiniz.
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
PAZARTESİ
Montag
1
NİSAN
April
DİRİLİŞ BAYRAMI / OSTERMONTAG
(Avrupa ülkelerinin çoğunda tatildir)
Senin yasan (Söz'ün) benim zevk
kaynağım olmasaydı, o zaman
düşkünlüğümde yok olurdum.
Mezmur 119: 92
Wäre nicht dein Gesetz meine
Lust gewesen, dann wäre ich
verlorengegangen in meinem
Elend.
Psalm 119, 92
das Gesetz: yasa, kanun, şeriat
Bir çocuk rafta tozlu bir kitap görür ve annesine sorar: “Anne bu kitap ne hakkındadır?”
Annesi de, “oğlum, bu kitap Tanrı'nın kitabıdır,” der. Bu kez çocuk annesine, “anne, o
zaman bu kitabı Tanrı'ya geri verelim, baksana rafta tozlanmış ve hiç okunmuyor” der.
Bu gerçek, bir çocuğun ağzından işitebileceğimiz en ağır sözlerdir. Eğer Tanrı Sözü'nü okumuyorsak, o zaman onu neden
saklıyoruz? Ne yazık, birçokları tıpkı Pavlos'un dediği gibi vaktini akılsızca geçiriyor.
Televizyon başında saatlerce dizi izleyenler,
internet başında - facebook'ta saatlerce oturup çetleşenler on dakika ayırıp da Tanrı
Sözü'nü okumazlar.
Eğer Kutsal Kitabınız var ve onu okumuyorsanız, o zaman onu geri verin daha iyi. Eğer
Tanrı bize bir sevgi mektubu olan Kutsal Kitap'ı verdiyse onu okumalıyız, anlamalıyız;
onun ilkelerini, kurallarını hayatımızda uygulamaya koymalıyız, yaşamımızın derinliklerine indirmeliyiz, onu özümlemeliyiz ve daha
sonra da başkalarına anlatmalıyız.
SALI
Dienstag
2
NİSAN
April
Vaktinizi ulusların kafasızca vakit geçirdikleri
gibi geçirmeyin.
Efesoslular 4: 17
Ihr sollt nicht mehr wandeln, wie auch die Nationen wandeln, in Nichtigkeit ihres Sinnes.
Epheser 4, 17
die Nation: ulus
Her gün internette Facebook'a, YouTube'a
bakıyorsunuz saatlerce. Kim ne yapmış, nerede neler olmuş, hepsiyle ilgileniyorsunuz.
Ama Tanrı'nın sana yazdığı en değerli mektubu - Kutsal Kitap'ı tozlu raflarda tutuyorsun. Ne yazık! Birçokları elçi Pavlos'un dediği gibi, vaktini kafasızca geçiriyor. Televizyonda dizi izleyenler günün hangi saatinde
hangi dizinin oynayacağını çok iyi biliyor.
Ama Kutsal Kitap'tan basit bir ayetin yerini
bilmiyor. Bırakın ayeti, Kutsal Kitap'ta koskocaman bir kitabın, bir mektubun nerede
olduğunu bilmiyor. Tabii bilmez, çünkü televizyon programlarını sabahtan akşama kadar karıştırmaktan başka yaptığı bir şey yok
ki! Tüm artistlerin, ses sanatkarların adını
da çok iyi biliyor, ama Kutsal Kitap'ta
Amos'un, Haggay'ın, Filimon'un kim olduğunu bilmiyor. Hangi kitabın Eski Antlaşma'da,
hangi kitabın Yeni Antlaşma'da olduğunu
bilmez. İmanlıyım diyorsun ve bu sıraladıklarım da doğruysa o zaman utanman gerekmez mi! Bari bundan sonra başla Tanrı Sözü'nü okumaya.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
3
NİSAN
April
Kardeşlerim, sizlerle ruhsal insanlarla konuşur gibi konuşmadım. Tersine, bedensel kişilerle,
Mesih'te çocuklarla konuşur gibi konuştum.
1 Korintoslulara 3:1
Und ich, Brüder, konnte nicht
zu euch reden als zu Geistlichen, sondern als zu Fleischlichen, als zu Unmündigen in
Christus.
1. Korinther 3, 1
Kutsal Kitap'ın üç insan tipine değindiğini söylem iş ve birkaç haftadır ki cansal insana baktık. Şim di de ikinci insan tipi olan “Bedensel
insan'a bakalım . Bugünkü ayetim izde Pavlos
“kardeşlerim ” dediğine göre, bu insanların
im anlı oldukları anlaşılıyor (1 Kor.1:2). Bir
kim se im anlı olabilir, am a bedensel bir yaşam
sürdürebilir. Aslında bu yaşam dayken hepim iz
bedendeyiz, am a bazım ız daha çok bedenseliz, bazım ız daha az. Çünkü bedenim izin isteklerini inkar edem iyoruz.
Pavlos ne diyor? “Mesih'te çocuklarla konuşur
gibi sizinle konuştum !”
Bedensel im anlı, yine sim gesel olarak konuşursam , Mısır'dan çıkm ıştır. (Mısır daha önce
de belirttiğim gibi, dünyayı sim gelem ektedir).
İm anlı günahlarına bağış bulm uştur, kurtulm uştur; am a bu im anlı bedenin isteklerine boyun eğdiği için onun yaşam ı çöldedir. Tabii ki
çöl yaşam ı o kadar da kolay değil. Çöl yaşam ı
ürün getirm eyen, esenlik, huzur verm eyen,
kurak bir yaşam dır. Am a nedense bedensel
im anlı çölde kalm ayı tercih ediyor. Bir an önce
bu bedensellikten kurtul!
PERŞEMBE
Donnerstag
4
NİSAN
April
Kardeşlerim, bir kimse iyi eylemleri yokken imanı olduğunu
söylerse, bu neye yarar? Böylesi bir iman onu kurtarabilir mi?
Yakup 2: 14
Was nützt es, meine Brüder,
wenn jemand sagt, er habe
Glauben, hat aber keine Werke? Kann etwa der Glaube ihn
erretten?
Jakobus 2, 14
nützen: yaramak
Bedensel insan Mısır'dan, yani günahın tutsaklığından kurtulm uş ve Mesih'e im an etm iş
biri olabilir, am a bedenin gereksiz isteklerine
tutkunluğu yüzünden halen çölde yaşam aktadır. Vaat ülkesine, o bereket diyarına ulaşam am ıştır henüz.
Efendim , ben 20 yıldan beridir ki im anlıyım .
Şim di bana m ı öğreteceksin, diyor bazıları.
Am a onların hayatlarına baktığım ızda, 20 gün
önce im an etm iş adam ın hayatı onun hayatından daha iyi. İm an hayatı öyle m angalda kül
bırakm am akla olm az. Hayat bunu gösterm eli.
İlk yargının inanlılardan başlayacağını biliyor
m usunuz? Mesih bütün am açlarım ızı, hayatım ızı ışığı altına getirecek. Rab'bin önünde
utanm ak kadar acı bir şey olabilir m i? Bu dünyada insandan utanm ak bize daha acı geliyor
genelde. O gün Rab'den utanacağız. Bakın
Tanrı Sözü ne diyor: “Herkesin yaptığı iş ortaya çıkacak... herkesin nasıl iş yaptığını ateş
sınayacak. Her kim in kurduğu yapı kalıcıysa,
o kişi karşılığını alacak. H er kim in yaptığı iş
yanıp giderse, o kişi zararını çekecek, am a
kendisi kurtulacak!” (1 Kor. 3:13S15).
CUMA
Freitag
5
NİSAN
April
Ve şimdi, ey Yakup, seni yaratan,
ve ey İsrail, sana şekil veren Rab
şöyle diyor: Korkma, çünkü seni
fidye ile kurtardım. Seni adınla çağırdım, sen benimsin.
Yeşaya 43: 1
Aber jetzt, so spricht der HERR,
der dich geschaffen, Jakob, und
der dich gebildet hat, Israel:
Fürchte dich nicht, denn ich habe
dich erlöst! Ich habe dich bei deinem Namen gerufen, du bist mein.
Jesaja 43, 1
O gün inanlılar topluluğu tıklım tıklım dolu. Annesiyle kızı da orada. Anne kendini vaizi dinlemeye kaptırmıştı, ama neden sonra küçük çocuğunun yanında olmadığını fark etti. Aramadık yer bırakmadı, çocuk yoktu. Sonunda vaiz
mikrofondan küçük çocuğa adıyla seslendi. Yine ses yoktu. Sonunda çocuğun arka sıralarda sessizce oturduğu fark edildi. Niçin yanıt
vermediği sorulunca, “Ben kaybolmadım ki,
düşündüm benim adımla başka birisini arıyorsunuz”, dedi.
Bugün Tanrı seni çağırıyor! Senin yaşamını
değiştirmeye, yaşamını düzeltmeye çağırıyor,
ama sen bunu duymazlıktan gelir, ben halimden memnunum, Rab'bin beni çağırmasına
gerek yok, ötekinin yaşamını düzeltmesi gerekir, diyorsan, çok yanlış ve hatalı bir yoldasın.
Dostum, Tanrı'nın sesini işitip işitmediğimiz
çok önemli. O bizi çöl yaşamından kendisine
çağırıyor, eğer hayatımız çöldeyse. Çölde
ürün veremezsin, çünkü bu mümkün değil.
Çölde sadece diken ve çalı yetişir. Çölde meyve bahçesi olmaz. Bedensel insan hiçbir zaman ilerleme kaydedemez. Öyleyse, halen çöl
yaşamına devam mı edeceksin?
CUMARTESİ
Samstag
6
NİSAN
April
Sizleri sütle besledim, etle
değil! Çünkü şu ana dek
buna katlanamadınız.
1 Korintoslular 3:2
Ich habe euch Milch zu
trinken gegeben, nicht feste Speise; denn ihr konntet
sie noch nicht vertragen.
1. Korinther 3, 2
die Milch: süt
ertragen: katlanmak
Elçi Pavlos bedensel insana ilişkin şunu da
söylüyor: “Çünkü daha bedensel kişilersiniz.
Çünkü aranızda kıskançlık, kavgacılık sürüp
giderken bedensel olduğunuzu tartışmaya
gerek var mı? İnsana özgü tutumla davranmıyor musunuz?” (1.Kor.3:3).
Birisi iman etmiş, ama bedensel bir yaşam
sürdürdüğü, yani simgesel anlamda çölde yaşadığı için yaşamında sevinç yok, huzur yok;
kimseyle geçinemez. Hep onu bunu eleştirir,
kıskanır durur. Çölde yaşayan insan dünyanın düzensizliğine ayak uyduruyor demektir.
İmanlılar arasında imanlılar gibi, iman etmeyenler arasında da onlardan biri gibi yaşar.
Böyle bir yaşam ikiyüzlü bir yaşam değil mi?
Halen ikiyüzlü bir yaşam sürdürmeye devam
etmek istiyor musun?
Ben hayatımda diskoya gitmedim. Bazıları,
bu olur mu ya, diyecektir. Peki diskoya gitmedim de bir yerim mi eksildi! Dostum, imanlılar
olarak dünyaya ayak uyduramayız. Rab'bin
sevgi ve doğruluk ilkelerinde yürümeliyiz. Ancak o zaman bereketli bir yaşam sürdürebiliriz.
PAZAR
Sonntag
7
NİSAN
April
Çünkü Tanrı Ruhu'yla yöneltilenler Tanrı'nın çocuklarıdır.
Romalılara 8:14
Denn so viele durch den
Geist Gottes geleitet werden, die sind Söhne Gottes.
Römer 8, 14
leiten: yöneltmek
der Geist: ruh
Cansal ve bedensel insandan söz ettik.
Üçüncü insan tipi de ruhsal insandır. Ruhsal insan en başta ruhla yöneltilir. Çünkü
Tanrı Ruhu'yla yöneltilenler Tanrı'nın çocuklarıdır, diyor Tanrı'nın Sözü. Normal yaşamda nasıl ve neyle yöneltiliyoruz? Yer çekiminin gücüyle mi? Yer çekimi gücü hepimizi
aşağıya doğru çekiyor. Ama ruhsal, göksel
bir güç de vardır. Bu güç bizi yukarı çekmek
istiyor.
Ruhsal insan ruhla yönetiliyor ve o bu dünyadan değil. Çünkü onun Rabbi şöyle demiştir: “Ben dünyadan olmadığım gibi, onlar
da dünyadan değiller” (Yu.17:14).
Bu, inzivaya çekilmişiz demek değildir; ama
dünyanın yanlış, bozuk gidişine ayak uydurmamak demektir. Bu nedenle dünya ruhsal
insanı anlamaz.
“Bakın, Tanrı çocukları adıyla tanınalım diye, Baba bize ne tür sevgi gösterdi. Gerçekten de öyleyiz. Dünya bizi bunun için anlamıyor. Çünkü O'nu anlamadı” (1.Yu. 3:1) diyor Tanrı Sözü.
PAZARTESİ
Montag
8
NİSAN
April
Birbirinizin öbürüne karşı düşüncesi Mesih
İsa'nın düşüncesine benzer olsun.
Filipililer 2:5
Habt diese Gesinnung in
euch, die auch in Christus Jesus war,
Philipper 2, 5
die Gesinnung: düşünce
Bu ayet ruhsal insanın Mesih'in düşüncesine
sahip olduğunu gösterir. Ruhsal insan Tanrı'nın enginliklerini araştırır. Mezmur yazarı
şöyle der: “Ne mutludur o adam ki kötülerin
öğüdüyle yürümez, alaycıların derneğinde
oturmaz. Ancak zevkini RAB'bin yasasından
alır ve gece gündüz onun yasasını derin derin
düşünür” (Mezmur 1:2).
Kim gerçekten gece gündüz Rab'bin yasasını
düşünüyor! Bunda benim büyük bir eksiğim
vardır. Neden? Çünkü yer çekimi güçleri bazen kuvvetli geliyor da onun için. Her şeye
rağmen Rab'bin Sözü'nü okumalı, bu Söz üzerinde derin derin ve sürekli olarak düşünmeliyiz.
Ruhsal insan yaşamında ruhun meyvelerini
verir (Gal.5:16S24). Ruhsal insan aynı zamanda dünyaya galip gelir. Elçi Yuhanna şöyle
der: “Çünkü Tanrı'dan her doğan dünyaya üstün gelir. Dünyaya üstün gelen yengi ise imanımızdır. İsa'nın Tanrı'nın oğlu olduğuna iman
edenden başka kim dünyaya üstün gelebilir?”
(1Yu.5:4S5).
Galip gelebiliyorsam, bu Mesih İsa aracılığıyladır.
SALI
Dienstag
9
NİSAN
April
Rabbimiz ve kurtarıcımız
İsa Mesih'in kayrasında ve
bilgisinde gelişin.
2 Petrus 3:18
Wachset aber in der Gnade
und Erkenntnis unseres
Herrn und Heilandes Jesus
Christus!
2. Petrus 3, 18
wachsen: gelişmek
die Gnade: kayra, inayet, lütuf
Rahat ve bolluk günlerinde Mesih'in izleyicisi olduğunu söylemek oldukça kolay iştir. Ama karanlık soru işaretleri geleceğimizi kapladığında, sorun ve kaygılarımız
olduğunda imanımızın hangi aşamada olduğu ortaya çıkar.
Ruhsal bir iman hayatı sürdüren imanlının
hayatı meyve getirendir. (Yu.15: 5).
Ruhsal insan Mesih'te durmadan büyüyendir (Ef.4:15).
Sevgide artandır (1.Sel.3:12).
Kusursuzluk ve kutsallıkla uğraşandır
(İbr.6:1).
Tanrı Sözü'nü bilme aşamasında ilerleme
kaydedendir (1.Petrus 2:2).
Ruhsal insan yetkinliğe sahip olandır
(2.Petrus 1:5S6).
Tüm bu ilkeleri, erdemleri kendi iman hayatınla kıyasla dostum! Unutmayın ki, İsa
Mesih “Bende kalan ve benim de kendisinde kaldığım kişi bol ürün verir” dedi.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
10
NİSAN
April
Sağduyulu kişi sabırlıdır. Kusurları hoş görmesi ona onur
kazandırır.
Süleyman'ın Özdeyişleri 19: 11
Die Einsicht eines Menschen
macht ihn langmütig, und
sein Ruhm ist es, an der
Übertretung vorüberzugehen.
Sprüche 19,11
geduldig, langmütig: sabırlı
der Ruhm: onur
der Fehler: kusur
Sabır dediğim iz zam an, aklım ıza gelen ilk şey
Eyüp peygam berin sabrıdır. Buna eski deyim le Sabr'ı Eyüp denilm ektedir. Atalarım ız da
sabra ilişkin bir çok sözler söylem işlerdir: “Sabır acıdır am a, sonu sarı altın!” “Sabır ile bitm ez iş olm az.” “Sabır ile koruk helva olur.”
“Sabır m eserretin, acele nedam etin anahtarıdır.” “Sabrın sonu selam ettir.”
Sabır etm eyen genelde hep zarar görür; bazen de sabırsızlık yıkıcı durum lara neden olur.
Sabır ile yapılan iş, gösterilen bir tepki insan
yaşam ının her alanını kapsar, insan ilişkilerine
bambaşka bir yön verir. İnsanın özel yaşamında, ailesinde, işinde, eğitim inde, toplum un her
köşesinde sabra büyük ihtiyaç vardır.
Ne yazık ki, sabırsızlık birçok insanın yaşam ında bir bunalım dır. Başka bir atasözü şöyledir: “Sabır kuvvettir; onunla dut yaprağı bile
ipekli kum aş olur!”
Hepim iz sabrın önem ini biliyoruz, am a neden
sabır gösterm iyoruz? Sabrı öğrenebilir m iyiz?
Tanrı'nın yardım ıyla, evet. Önüm üzdeki günlerde sabra biraz daha bakacağız.
PERŞEMBE
Donnerstag
11
NİSAN
April
Yürekten sevecenliği, iyiliği, alçakgönüllülüğü,
sabrı ... giyinin.
Koloseliler 3:12
Zieht nun an... herzliches
Erbarmen, Güte, Demut,
Milde, Langmut!
Kolosser 3,12
das Herz: yürek
von Herzen, herzlich: yürekten
anziehen: giymek
Sabır aslında sadece insanlara özgüdür. Hayvanlar alem inde sabır kavram ı yoktur. Çünkü
hayvanların geçm işi, şim diyi ve geleceği düşünecek, kavrayacak, yaşadıklarından tecrübeler kazanacak kapasiteleri yoktur. Bu erdem ler sadece Tanrı benzerliğinde yaratılan
insanlara verilm iştir. İnsan düşünen, planlayan, arzuları, istekleri, em elleri olan bir varlıktır. Bu arzuladıklarına, ya da planladıklarına
sahip olabilm ek için sabırla çalışır, didinir,
em ek verir. Başka deyişle sabır, insanın isteklerine, beklentilerine kavuşabilm esi için beklem eyi öğretir. Sabır havadan zem bille gelm ez,
am a ta çocuk yaşlardan başlayarak öğrenilir.
İm an eden kişinin sabırlı olm ası, yani tutum unda, davranışında, sözlerinde sabır gösterm esi gerektiğini söyler Tanrı Sözü. Hatta, bugünkü ayetim iz “Sabrı giyinin” diyerek, sabrı
bir giysi olarak betim ler ve im anlının bunu giym esi gerektiğini vurgular. Sabahleyin kalktığında giysilerini giydiğin zam an, “bugün sabrı
da giym em gerekir” diye düşünün ve güne öyle başlayın! Em in olun, bu size büyük bereket
olacaktır.
CUMA
Freitag
12
NİSAN
April
Acının sabrı oluşturduğunu biliyoruz. Sabır, denenmeden geçildiğini gösterir, denenme de
umudu oluşturur.
Romalılar 5:3S4
Die Bedrängnis bewirkt Ausharren, das Ausharren aber Bewährung, die Bewährung aber
Hoffnung.
Römer 5,3S4
ertragen, aushalten: dayanma
das Ausharren: dayanma gücü
Herhalde “Lokum Testi'ni duymuşsunuzdur.
Küçük çocuklara lokum sonulmuş ve sabırsızlık gösterip hemen isteyenlere birer lokum
verilecektir, ama biraz bekleyenlere iki tane
verilecek denir. Hemen isteyenlerle bekleyip
sabır gösterenleri ayırmışlar. Sabretmeyip
hemen lokumu alanlar, bir kenara çekilmiş ve
lokumu yemişler, ama sabretmeyi isteyen
grup bir şeylerle meşgul olmuşlardır. Sonunda iki lokumu almışlar.
Uzmanlar bu iki grubu yirmi yıl boyunca izlemişler. Sabretmeyip hemen lokumu alanlar,
yaşamlarında o kadar da başarı gösterememişler, doğru dürüst bir evlilik yaşamı bile kuramamışlar, ama sabreden grup ise ilginç şekilde hem aile yaşamları, hem insanlarla olan
ilişkileri oldukça iyi ve güçlü, hem de eğitim
alanında oldukça başarılı oldukları gözlenmiştir.
Ama Tanrı Sözü iki bin yıl önce sıkıntılara
sabretme insanda dayanma gücünü oluşturur, dedi. Başka deyişle sabır insanı dayanıklı
kılar. Sabır aynı zamanda Kutsal Ruh'un, yani Tanrı Ruhu'nun ürünleri arasındadır.
CUMARTESİ
Samstag
13
NİSAN
April
Sabırlı kişi yiğitten üstündür.
Kendini denetleyen de kentler fethedenden üstündür.
Süleyman'ın Özdeyişleri 16:32
Besser ein Langmütiger als
ein Held, und besser, wer
seinen Geist beherrscht, als
wer eine Stadt erobert.
Sprüche 16,32
geduldig, langmütig: sabırlı
der Held: yiğit
kontrollieren, beherrschen: denetlemek
İnsanoğlu sabrı yaşam içerisinde öğreniyor,
am a doğuştan gelen bir sabırsızlık vardır insanda. Yeni doğan bebeklere baktığım ızda bile onların ne kadar sabırsız, aceleci olduklarını görürüz. Bir şey isterler, onu hem en alam ayınca da yüksek sesle ağlarlar. Am a o bebek
büyüdükçe, yaşam şartları, dünyanın bozukluğu, her istediğini elde edem eyeceği, çoğu zam an dayanm ası, sabretm esi gerektiğini yaşam ın gerçekleri ona öğretir. Yani insanın yaşadıkları olum suzluklar ona sabrı öğretir ister istem ez. Aslında anne babalar olarak, çocuklarım ıza ta o küçük yaşlarda sabır etm eyi öğretm em iz gerekir. Birçok anne ve baba, çocukları bir şey ister, alam ayınca ağlam aya başlar
ve anne baba da hem en ona istediklerini verirler. Bu çocuk hele erkekse, daha da durum
kritik. Tabii bunu iyi anlayabilirim , am a çocukların her istediklerini verm em iz, onlara uzun
vadede zarar getirdiklerini biliyor m usunuz?
Her şeyi bağırıp çağırarak alan bir çocuğun
yapısı fazla dayanıklı olm az. Sabretm eyi öğrenm eyen birisi, zorluklar karşısında dayanam az, kolay yolu seçer ve kaçar.
PAZAR
Sonntag
14
NİSAN
April
Çocuğu tutması gereken
yola göre yetiştir, yaşlandığında o yoldan ayrılmaz.
Süleyman'ın Özdeyişleri 22: 6
Erziehe den Knaben seinem Weg gemäß; er wird
nicht davon weichen, auch
wenn er älter wird.
Sprüche 22,6
erziehen, großziehen: yetişmek
älter werden: yaşlanmak
Peki çocuklarımıza sabretmeyi nasıl öğretebiliriz? En başta her istediklerini onlara
vermeyerek. Bazen vermeniz gereken şeyleri almaları için birkaç gün beklemeleri gerektiğini onlara söylemeniz ve ondan sonra
vermeniz; sofraya oturduğunuz zaman anne ve babanın afiyet olsun, demeden yemek yemelerine izin vermemek ve herkes
yemeği bitirmeden kimsenin masadan kalkmamasını sağlamak çok yararlıdır. Çocuğunuza haftada belirli bir miktarda harçlık
vermeniz iyi olur. Çocuk herhangi bir şey
isterse, kendi parasıyla almasını, bunun
için de parasını biriktirmesini ve sabırla
beklemesini ona göstermek önemlidir. Çocuklara bu türden tutum ve davranışlarla
beklemesini öğretirsek, bu aynı zamanda
çocuğa dürtü yönetimini de öğretecektir.
Tanrı Sözü de, çocuğunu tutması gereken
yola göre yetiştir, yani ona doğru yolu göster, sevgiyi, affetmeyi, sabır etmeyi öğret,
bunlar ona yaşamı boyunca yardım edecektir, diyor.
PAZARTESİ
Montag
15
NİSAN
April
Huysuz kişi çekişme yaratır, sabırlı kişi kavgayı yatıştırır.
Süleyman'ın Özdeyişleri 15:18
Ein hitziger Mann erregt
Zank, aber ein Langmütiger beschwichtigt den
Rechtsstreit.
Sprüche 15,18
der Streit: kavga
beschwichtigen: yatıştırmak
Ben genelde bir toplantıda, oturumda oldukça sabırlıyım. Her şeye acele yanıt vermem.
Ama bir tanıdığım var, ikide bir söze atılır,
bir şeyler söyler. Söylenenler üzerinde fazla
düşünmeden aceleci ve sabırsızdır. Tabii ki
her keresinde bir sürü pot kırar. Bir gün bana, Aliciğim, sen çok sabırlı davranıyorsun,
bu nedenle de pot kırmıyorsun, dedi. Kendisine, bak kardeşim, sen acele ediyorsun,
sabır göstermiyorsun, bu nedenle de söylenenler hakkında kafa yormuyorsun, düşünmüyorsun. Bu olunca da bir düşünceyi sorgulamadan, tartmadan, düşünmeden karar
veriyorsun. Bu da büyük bir hatadır, dedim.
Aslında sabırsız insanlar, kopyacı insanlardır, aynı zamanda tembeldirler; işin kolayına
kaçarlar. Onun bunun düşüncelerini alıp
kendi düşünceleriymiş gibi kullanırlar. Tabii
sonra da her şeyi iyi bildiklerini sanırlar.
Sabır bizi biz yapar. Kolaylığa kaçmayı önler. Acıya, sıkıntılara dayanmayı öğretir, sonuçta, sabrın sonunun selamet olduğu gerçeğini ortaya çıkarır.
SALI
Dienstag
16
NİSAN
April
Tembellik insanı uyuşukluğa iter.
Süleyman'ın Özdeyişleri 19: 15
Faulheit versenkt in tiefen
Schlaf.
Sprüche 19,15
faul: tembel
die Faulheit: tembellik
schieben: itmek
Tem bellik insanı uyuşukluğa, yani derin uykuya sürükler, diyor Tanrı Sözü. Tem belliğin, aile ilişkilerinin iyi olm ayışı, başarısızlık, insan
ilişkilerindeki bozuklukların gerisindeki önem li
nedenlerden birisi sabırsızlıktır. Çünkü sabırsız insan, dinlem esini bilm ez, söylenenlere
kafa yorm az, sorunların nedenlerini araştırm az, çünkü sabırsızdır. Sabırsız insanın aslında kendisine de özgüveni yoktur. Sabırsız
insan acelecidir. Herhalde şu sözü siz de duydunuz: Türk gibi başla, am a Alm an gibi bitir.
Bu, bizim sabırsız olduğum uzu söyleyen bir
deyim dir. Her işe çok iyi ve heyecanla, azim le
başlarız, am a sonunu getirm eyiz. Bunları söylerken, vatandaşlarım ız arasında dünyanın
her yerinde ve özellikle de Alm anya'da çok
başarılı insanlar vardır. Onların yaşam öykülerini duyduğum uzda ya da okuduğum uzda, onları başarıya götüren azim ve sabırlarıdır.
Aceleyle yapılan her şeyde hata yapm a, zarar
verm e, kalpler kırm a potansiyeli yüksektir. Sabırsızlık aynı zam anda insanı öfkeye, strese
sokar. Bu nedenle Rab'bin yardım ıyla sabır
etm eyi öğrenm ek gerekir.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
17
NİSAN
April
Kardeşlerim, çeşitli denenmelerle
karşılaştığınızda kendinizi çok sevinçli sayınız. Biliyorsunuz ki,
imanınızın sınanması katlanış
oluşturur.
Yakup 1, 2S3
Haltet es für lauter Freude, meine
Brüder, wenn ihr in mancherlei
Versuchungen geratet, indem ihr
erkennt, dass die Bewährung eures Glaubens Ausharren bewirkt.
Jakobus 1, 2S3
Yer altından çıkarılan en değerli nesne
elmastır. Bu sert ve dayanıklı taş diyeceğim madde güç, çetin koşullar altında
oluşur. Yerin karanlığında, kayalıkların
arasında, korkutucu yalnızlıkta en güzel
taşa dönüşür.
Çiftçi tohum eker, sonra bekler. İlk yağmur gelir; ama daha erkendir. Karakış
bastırır, yüklü bulutlar gündüzü geceye
dönüştürür. Daha erkendir. Çiftçi bir an
için bile sabrını kaybetmez. Yerin değerli
ürünü getireceğini bilerek bekler. Son
yağmur düşer, ekin yeşerir, başaklar belirir ve irileşir. Sonra sıcaklar bastırır. Ekinler sararır. O uzun, sabırlı beklemeden
sonra altın gibi başaklar saplarını eğer,
biçim zamanını ilan eder.
Kurtarıcı Mesih'in şu bunalımlı yeryüzüne
gelip doğruluk güneşini parlatacağı gün
de bir gün gelecektir. O'na iman edenler
de o günü sabırla bekliyorlar.
PERŞEMBE
Donnerstag
18
NİSAN
April
Melek orağını yeryüzüne salladı, yeryüzünün üzümlerini topladı. Bunları Tanrı kızgınlığının
cenderesine koydu.
Vahiy 14: 19
Und der Engel warf seine Sichel auf die Erde und las den
Weinstock der Erde ab und
warf die Trauben in die große
Kelter des Grimmes Gottes.
Offenbarung 14,19
die Sichel: orak
İsa Mesih yeryüzüne tekrar gelince günahlıları nasıl yargılayacağına ilişkin olarak okuduğumuz ayetleri bildirilir Tanrı Sözü'nde. Mesih'in bağlısı o Gün'ü sabırla, katlanışla bekler. Ona kötülük, haksızlık, adaletsizlik uygulayanlardan öç almayı aklının ucuna bile getirmez. Çünkü Tanrı, “Öç benimdir” diye buyurur.
Kötü hava koşulları, beklenmedik bir gelişim
çiftçinin umutlarını boşa çıkarabilir. Ama dirilen Mesih'in kesinlikle gelip her tür adaletsizliği yargılamasını önleyebilecek güç yoktur
evrende. Kutsal Kitap'ta şu yazılıdır: “Şu anda Tanrı çocuklarıyız. İleride ne olacağımız
daha belli değildir. Ama Mesih belirgin olduğunda O'na benzer olacağımızı biliyoruz.
Çünkü O'nu olduğu gibi göreceğiz. İçinde bu
umut bulunan herkes, Mesih'in suçsuz olduğu gibi, kendini suçtan arıtır” (1. Yuhanna 3,
2S3).
Şu kayra çağında Tanrı kadını erkeği Mesih
aracılığıyla affedip doğrulukla donatmak istiyor. Doğrulukla donatılmayan ileride yargılanacaktır.
CUMA
Freitag
19
NİSAN
April
Yaptıkların ne büyüktür,
ya RAB, düşüncelerin
çok derindir.
Mezmur 92: 5
Wie groß sind deine Werke, HERR! Sehr tief sind
deine Gedanken.
Psalm 92,6
groß: büyük
tief: derin
sehr: çok
“Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!” “İt otu boğa yaprağı!” Bu ve benzeri halk
deyimleri, aslında insanın söylediklerinin bir
derinliğinin olmadığını, hep yüzeysel kaldığını göstermektedir. Bazı insanlar derin konuları düşünmek, bunlarla ilgilenmek istemez.
Tabii derin düşünebilmek için, önce insanın
bir şeyler bilmesi gerekir. Okuması, araştırması gerekir. Ama ne yazık ki, insan bu konuda da oldukça tembeldir. Biraz ciddi konulara girildiğinde hemen şu söylenir: “Bunlar
derin konular, bunlara girmeye gerek yok!”
Özellikle insanın yaşamı, inancı, cennet cehennem konularında insan derinlere inmez.
Örneğin, insan kimdir? Yaşamın anlamı,
amacı nedir? Kutsal Tanrı'yla sağlıklı ilişki
nasıl olur? Günah, ölüm, arınma, kurtulma,
yargı, çağın sonu, gelecek düzen ve benzeri
gibi. Bu tür ilginç konular bazıları için derin
konulardır ve bunlara girmekten çekinir. Ama
derini olmayan konuları ufacık bir yel, bir sel
bile alıp götürecek ve yüzeysel konular tüm
önemini yitirecek. Oysa derin konuları düşünmek yaşamsal önem taşır.
CUMARTESİ
Samstag
20
NİSAN
April
Benim Sözlerimi işitip uygulayan herkes
konutunu kaya üstüne kuran aklı başında
adama benzer. Yağmur boşandı, seller
bastı, yeller esti. O konuta saldırdılar.
Ama yıkılmadı. Çünkü temeli kaya üstüne
atılmıştı.
Matta 7:24-25
Jeder nun, der diese meine Worte hört
und sie tut, den werde ich mit einem klugen M ann vergleichen, der sein Haus auf
den Felsen baute; und der Platzregen fiel
herab, und die Ströme kamen, und die
W inde wehten und stürmten gegen jenes
Haus; und es fiel nicht, denn es war auf
den Felsen gegründet.
Matthäus 7,24S25
Kayanın sağlam, kumun kaygan olduğu bilinen gerçektir. Sağlam ve dayanıklı bir konut
kurmak için zemini sağlam olan yerler aranır.
Özellikle ülkemiz bir deprem bölgesidir ve
bunu bilmek ve öyle bina kurmak hayati
önem taşımaktadır. Bu ruhsal alanda da geçerlidir. Sonsuza dek kalacak bir kaya üzerinde konut kurmak aslında her insanın yapması gereken bir sorumluluktur. Bu sonsuz kaya, İsa Mesih'tir.
Çocukların deniz kıyısında kumdan ev kurduklarını hep görürüz, değil mi! O çocuk biraz
büyüdüğünde kum üstünde ev kurulamayacağını anlar. Ama kaç kişi ruhsal alanda hep
çocuk olarak kalır! Temeli olmayan kuramlar
ve varsayımlar, batıl inançlar, düşünceler,
kupkuru töreler, bedensel iştahlar, gelip geçici şeylerle uğraşır insanoğlu ne yazık ki!
Tanrı Sözü her bir insana şu hayati öneriyi
veriyor:
“İlerisi için kendilerine sağlıklı bir temel atsınlar. Böylece, gerçek anlamda yaşamı oluşturan değere sarılsınlar” (I Timoteos 6:19).
PAZAR
Sonntag
21
NİSAN
April
Kardeşine yüreğinde
nefret beslemeyeceksin.
Levililer 19: 17
Du sollst deinen Bruder
in deinem Herzen nicht
hassen.
3. Mose 19,17
der Hass: nefret
hassen: nefret etmek
İnsan Tanrı benzerliğinde özgür yaratılıp sevgiyle donatıldı; buna rağm en insan nefret, kin
ve kötülükle doludur. Çünkü insan kendi özgür isteğiyle kötüyü seçti ve bu durum lara geldi. Kusursuz yaratılan insan, günah işleyerek
o kusursuzluğu m ahvetti; kin güden, nefret
duyan, intikam peşinden koşan, savaşan, insan kardeşini öldüren, hep onun bunun hakkında kötü konuşan, dedikodu yapan durum a
geldi. Tanrı Sözü'nde “Yüreğinde kardeşine
karşı kin gütm eyeceksin” diye yazılıdır.
Adem 'in oğlu Kayin, kardeşi Habil'e karşı kin
güttü ve onu öldürdü. Şu ana kadar da insanoğlu Kayin'in yolundan gitm ektedir. Kini, nefreti oluşturan günah m ayasıdır. İşte kırılm ası
gereken bu m ayanın etkisidir. Bunun için her
insana bir kurtarıcı gerekir. İşte bu kurtarıcı yine Tanrı tarafından dünyam ıza yollanan ve
varlığında günahın gölgesi bile bulunm ayan,
en korkunç düşm anlığı bile barışa, sevgiye
dönüştüren İsa Mesih'tir. İsa'yı gerçekten tanıyan kişi kin, nefret, intikam bağlarından özgür
edilir ve yüreğine o esenlik ve barış gelir. Yüreğine barış alan barış içerisinde yaşar.
PAZARTESİ
Montag
22
NİSAN
April
İnsan dış görünüşe, Rab
yüreğe bakar.
1 Samuel 16: 7
Denn der Mensch sieht
auf das, was vor Augen
ist, aber der HERR sieht
auf das Herz.
1. Samuel 16,7
das Äußere, äußerlich: dış
das Aussehen: görünüş
Zengin bir adam ölür; m alı m ülkü çok! Miras
için yakınları birbirlerine girerler. Bu nedenle
de adam ın m alını m ülkünü bir türlü paylaşam azlar. Sonunda açık artırm ayla adamın varını yoğunu satışa çıkarırlar. Halılar, m erm er
heykelcikler, tablolar, avizeler, piyano gibi eşyalar hem en satılır. Sıra rengi solm uş, basit
görünüm lü yağlıboya bir tabloya gelir. Am a bu
tabloya kim se ilgi gösterm ez. Ancak birisi bu
tabloyu çok ucuz bir fiyata alır. Birkaç yıl sonra, bu adam bu tablonun çok değerli olduğunu
anlar ve onu çok yüksek bir değere satar.
İnsanın önünde de onun bilm ediği nice değerler vardır. İnsanoğlu genel olarak hep dış görünüşe bakar; gözüne hoş görünen şeylere
sarılır. Peki değerli dostum , sen hangi değerlere sarılm aktasın? Biraz daha kişisel sorayım : Yaşam ına, inancına ilişkin doğru kararı
verdiğini kesin olarak biliyor musun? Hayır hayır, ataların, dedelerin hangi yoldan gitti diye
sorm uyorum . Sen kendin araştırarak gittiğin
yolun, inandığın inancın doğru olduğundan
em in m isin? Em in değilsen, doğru bir yolda
değilsin dem ektir! Em insen, ne m utlu sana!
SALI
Dienstag
23
NİSAN
April
Bugün önünüze kutsamayı ve laneti koyuyorum... Tanrınız RAB'bin
buyruklarına uyarsanız kutsanacaksınız... O'nun buyruklarını dinlemezseniz... lanete uğrayacaksınız.
Yasanın Tekrarı 11: 26S28
Siehe, ich lege euch heute Segen
und Fluch vor: den Segen, wenn
ihr den Geboten des HERRN, eures Gottes, gehorcht, ... und den
Fluch, wenn ihr ... nicht gehorcht.
5. Mose 11, 26S28
Dıştan güzel görünen, göz boyayan şeyleri
benim sem ek kolay bir iştir. Am a göze güzel,
dıştan iyi görünenler değeri olm ayan bir sürü
külüstür şeyler olabilir. Dıştan iyi görünen şeylere kurban gidenlerin sayısı hiç de az değildir. Size de oluyor m u bilm em , am a ben bazen indirilm iş bir eşya alıyorum , eve gelip birkaç gün kullandıktan sonra kazık yediğim in
farkına varıyorum . Biliyorum ki kazık yem ek
hiç de hoş olm ayan bir duygudur. Am a yine
de böyle bir kazık yem enin zararı o kadar yüksek olm az, am a varlığına, yaşam ına ilişkin aldatılırsan, kaba deyim le kazık yersen, bunun
yıkım ı telafi edilem eyecek zararı oluşturur.
Tanrı sevdiği insanlara sonsuz inayetini sundu. Yeryüzüne bir kurtarıcı gönderdi, bu kurtarıcının insanlar için ölm esini ve yeniden dirilm esini sağladı. Tanrı'nın tüm insanlığa bildirisi
Mesih'e im an edip yepyeni aşam aya, sonsuz
yaşam a kavuşm asıdır. Tanrı'nın sunduğu bu
kurtuluşa kavuşabilm ek için kişinin kendisi
evet, istiyorum , dem esi gerekir. Tanrı kim seyi
zorlam az. İnsanın kendi özgür isteğini kullanm asını ister.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
24
NİSAN
April
Düşmanlarınızı sevin, sizden
nefret edenlere iyilik edin. Sizi
lanetleyenlere kutluluk dileyin.
Size kötülük edenler yararına
dua edin.
Luka 6:27S28
Liebt eure Feinde; tut wohl denen, die euch hassen; segnet,
die euch fluchen; betet für die,
die euch beleidigen!
Lukas 6,27S28
der Feind: düşman
Bir kralın ülkesi komşu bir ülkenin saldırısına uğrayınca, kral komutanlarını çağırır,
haydi savaşa gidelim, düşmanların hakkından gelelim, der. Saldıran ülkeye karşı öfke
duyan komutanlar fırsatı ganimet bilerek savaşa girerler, öbür tarafı kısa bir sürede yenerler. Hemen düşman olan bu halkı kılıçtan geçirmeyi planlarlar. Tabii kral da bunu
isteyecektir. Ama onların bu bekleyişi hayal
kırıklığına döner. Çünkü kral düşmanlarına
merhametle davranır. İntikam alma ateşiyle
yanan komutanlardan biri, krala sorar: “Düşmanları neden mahvetmiyorsun, verdiğin
sözü neden tutmuyorsun?” Kral komutanlarına kızar ve şöyle der: “Ben düşmanı mahvetmek için savaşmadım, düşmanlığı mahvetmek, düşmanlığı yenmek için savaştım!”
Düşman düşmana gazel okumaz demişler,
ama kral bambaşka bir bakış açısıyla yaklaşır düşmanlarına.
Böylesine erdemli davranmak, aslında İsa
Mesih'in öğretisinden esinlenen bir tutumdur.
PERŞEMBE
Donnerstag
25
NİSAN
April
Düşmanın acıkmışsa onu doyur,
susamışsa ona içecek ver. Çünkü
bunu yapmakla, onun başı üstüne kızgın korlar yığmış olursun.
Romalılar 12:20
Wenn nun deinen Feind hungert,
so speise ihn; wenn ihn dürstet,
so gib ihm zu trinken! Denn wenn
du das tust, wirst du feurige Kohlen auf sein Haupt sammeln.
Römer 12,20
Dün bir kralın savaştığını, yengi kazandığını,
düşmanlarını yok etmek isteyen komutanlarına, “Ben düşmanlarımı yok etmek için savaşmadım, düşmanlığı yok etmek için savaştım”
dediğini söylemiştim.
Tanrı kendisine karşı düşmanca davranan
günahlı insanlara düşmanca değil, sevgi ve
iyilikle davrandı ve halen de davranır. İsa Mesih'i uğrumuza kurtulmalık olarak sunan
O'dur. Öyleyse bizler de aynı tutumu takınmamız gerekmez mi? Yani düşmanlığa hayatımızda asla yer vermememiz gerekir. Bu konuda o düşmanla savaşmalıyız; ama düşmanı yok etmek için değil, her tür düşmanlığı
yenmek, yok etmek, düşmanlığı ortadan kaldırmak için savaşmalıyız. Tabii buna kendi
gücümüz yetmez. Öyle olsaydı bugün dünyamız bir barış dünyası olurdu. Ama düşmanlığı
yenen ve ortadan kaldıran İsa Mesih'tir. Biz
İsa'da ancak düşmanlığı hayatımızdan söküp
atabiliriz. Elçi Pavlus da Efesoslular 2:13S15
ayetler arasında İsa Mesih'in her tür düşmanlığı yıktığını, ortadan kaldırdığını, O'nun bizim
barışımız olduğunu söyler.
CUMA
Freitag
26
NİSAN
April
RAB'den korkmak, kötülükten
nefret etmek demektir. Gururdan, küstahlıktan, kötü yoldan,
sapık ağızdan nefret ederim.
Süleyman'ın Özdeyişleri 8:13
Die Furcht des HERRN bedeutet, Böses zu hassen. Hochmut
und Stolz und bösen Wandel
und einen ränkevollen Mund,
das hasse ich.
Sprüche 8,13
frech, unverschämt, arrogant: küstah
Bazen insan kendisini Kaf dağında görür!
Sanki eliyle önüne çıkan insanlara, çekilin,
dünyaları ben yaratmışım gibi bir tavır takınır. Bazı insanlar kendisinden, malından
mülkünden, bazıları makamından, eğitiminden, soyundan, sopundan gurur duyar; bazıları da dininden, dinselliğinden, yaşam düzeyinden, gezip görmüşlüğünden, gücünden, arkasından, dayısından, amcasından
gurur duyar. Bakın gurur baş melek olan Lusifer'i nasıl bir duruma getirdi!
İnsan yaratılmadan önce, Tanrı kendisine
karşı gururlanan parlak melek Lusifer'i katından kovdu. Böylece bu melek iblisin karanlığına dönüştü. Bundan sonra da atalarımız gurura düşerek Tanrı buyruğuna karşı
geldi. Bu kez Tanrı onları Aden bahçesinden kovdu. İnsanla Tanrı arasında uçurum
oluştu.
Bu bizlere ders olmalıdır. Gururun insanı
aşağılara çeken bir özelliği olduğunu unutmayalım! Tanrı da gururdan nefret ettiğini
söyler.
CUMARTESİ
Samstag
27
NİSAN
April
Size yeni bir yürek vereceğim...
içinizden taştan yüreği çıkaracak,
size etten bir yürek vereceğim.
Hezekiel 36:26
Und ich werde euch ein neues
Herz geben und einen neuen
Geist in euer Inneres geben; und
ich werde das steinerne Herz aus
eurem Fleisch wegnehmen und
euch ein fleischernes Herz geben.
Hesekiel 36,26
Balarısı dikenlerde büyüyen çiçeğin özünü
alır, en güzel balı oluşturur. İpekböceği ayak
altında çiğnenen dut yaprağını yer, ipek örer.
Uzman sanatçı kaba bir mermer taşını işler,
bir insan büstü oluşturur. Ressam birkaç liralık
bir beze boya sürer, muazzam bir resim meydana getirir. Bir şair, bir yazar kitabını yazar ve
yılın şairi, yazarı seçilir ve büyük bir ödül alır.
Yeni buluşlarla ilgilenen bilgin ucuz bir demir
parçasını kullanır, en yararlı bir alet ortaya çıkarır. Posta müdürlüğü düz kağıda güzel bir
pul serisi basar, en değerli pulları oluşturur.
Tüm bunlar bizlere Tanrı'nın insana bir sanat
yeteneği verdiğini gösterir. İnsan sanatta, bilim
ve teknikte oldukça ilerlemiştir. Ama bir durumda hiçbir zaman tek bir adım bile ileriye
doğru atamamıştır. İnsan insanı düzene koyamıyor, insan yüreğine barış, esenlik getiremiyor. İnsanın kendisini kurtarması da mümkün
değil. Bunu ancak Tanrı başarır. Çünkü Tanrı
insanın yüreğinde işe başlar ve önce insanın
yüreğini değiştirir. Değişen bir yürek esenliğe,
barışa, huzura kavuşur ve etrafına da huzur,
barış ve esenlik getirir.
PAZAR
Sonntag
28
NİSAN
April
Siyah insan derisinin rengini,
pars da beneklerini değiştirebilir mi? Kötülük etmeye alışmış
olan sizler de iyilik edemezsiniz!
Yeremya 13:23
Kann ein Schwarzer seine Haut
ändern, ein Leopard seine Flecken? Dann könntet auch ihr
Gutes tun, die ihr an Bösestun
gewöhnt seid.
Jeremia 13,23
der Leopard: pars
Tanrı insanı topraktan yarattı, ona yaşam nefesini üfledi ve insanı yaratılışın baş tacı olarak atadı. Başka deyişle insan Tanrı'nın benzerliğinde ve öz niteliğinde yaratıldı. Bu nedenle insan yaratıcı özelliğine sahiptir. Peki
öyleyse insan neden el attığı her şeyi kirletiyor, bozuyor, kötü emelleri için kullanıyor?
Neden insan birbirinin kalkınmasına, gelişmesine yardım etmiyor da, hep kırıp döküyor,
savaşıyor ve öldürüyor? Çünkü insan Tanrı
egemenliğini bırakıp iblisin egemenliğine girdi, şeytanın özelliklerini kuşandı da ondan.
Tanrının en yüce yarattığı insan harika işler
yapabilir, ama Tanrı katında yaşamsal durumunu değiştiremez, kendisini daha iyi bir duruma getiremez, çünkü “Kötü kişiyi kendi suçları ele verecek. Günahının kemendi onu kıskıvrak bağlayacak” (Özdeyiş 5:22).
Tanrı'nın amacı ve isteği, insanı kendi tutkularından, bağlarından kurtarmaktır. İnsan bu
kurtuluşu varlığına aldığında, yaratılıştaki konumuna geri döner, sonsuzluğun vatandaşı
olur. Ancak böyle bir yaşam o esenlik ve barış içerisinde yaşar.
PAZARTESİ
Montag
29
NİSAN
April
Öfkeli kişi çekişme çıkarır, huysuz kişinin başkaldırısı eksik olmaz.
Süleyman'ın Özdeyişleri 29:22
Ein zorniger Mann erregt
Streit, und ein Hitziger
ist reich an Vergehen.
Sprüche 29,22
der Streit: çekişme
hervorbringen, bewirken: çıkarmak
En güzel kahve nasıl bir kahvedir diye sorsam,
herhalde köpüklü kahve güzel olur, diyecekler.
Köpüren sabun da iyidir. Ama köpüren insan
olunca - insanın köpürmesi vardır - bu hiç de
iyi değildir; hoş olmayan bir şeydir insanın köpürmesi. İnsan köpürürse ne olur? İnsanın tepesi atar, köpürme devam ederse, tehditler
savurur, gözdağı verir. Tabii adam hem fiziksel, hem de maddi yönden güçlüyse, tehdit ettiği, gözdağı verdiği kişilerin yüreğine korku
salar.
Daima kurt kuzuyu tehdit eder. Güçlü olan
güçsüz olanı korkutur. Bu sadece insan ilişkisinde değil, uluslar ilişkisinde de böyledir.
Güçlü olan ülkeler, güçsüz olanlara gözdağı
verir, onları korkutur ve sömürür. Bugüne kadar bu hep böyle oldu, bundan sonra da böyle
olacak. Gözdağı vermenin, korkutmanın bir
tek amacı vardır: karşıdakine istediğini yaptırtmak. Tehdit altında olanın yapması gereken
iki nokta vardır: Ya tehdidi ciddiye alacak ve
gereken yasal yollara müracaat edecek ya da
tehdide kulak asmayacak. Tanrı Sözü, “Huysuz kişiyle arkadaşlık etme; tez öfkelenenle
yola çıkma!” der (Özdeyiş 22:24).
SALI
Dienstag
30
NİSAN
April
Kendisine sövüldüğünde karşılık vermedi, acı çektiğinde kimseyi tehdit etmedi; davasını,
adaletle yargılayan Tanrı'ya bıraktı!
1 Petrus 2:23
Der, geschmäht, nicht wieder
schmähte, leidend, nicht drohte, sondern sich dem übergab,
der gerecht richtet.
1. Petrus 2,23
drohen: tehdit etmek
İnsanlara iyilik etmek, gerçekleri, doğruları
söylemek amacıyla gelen İsa Mesih'e akıl almaz kötülükler ettiler. Ölüleri bile dirilten, insanları her tür tutku ve bağlardan özgür eden
İsa Mesih kendisine düşmanca davranan insanları bir tek sözle yok edebilirdi, ama O
böyle davranmadı, bunlara ihtiyaç da duymadı. O sevgi, merhamet ve affetme yolunu
seçti. İşte erdemli, yüce davranış budur. Tanrı'yı ve insanı hoşnut eden de budur. Tanrı
Sözü insan ilişkilerine çok önem vermektedir.
“Ey efendiler, işçilerinize eşit tutumla davranın, onları tehdit etmeyin” (Ef.6:9) diyor. Tanrı'yı sayan, insanlığa değer verenler asla başkalarını tehdit etme düşüklüğüne kendisini
kaptırmaz.
İsa'nın elçileri, Tanrı'nın kurtuluş haberini yayarken, o zamanın din adamları buna çok
kızdılar ve onları tehdit ettiler. Haberciler serbest bırakılınca hiçbir zaman tehdit, öç alma
yolunu seçmediler, davalarını Rab'be bıraktılar. Sevgiyle, merhametle, affetme tutumuyla
davrandılar. Bugün de her erdemli insanın tutumu, davranışı böyle olmalıdır.
Yorum ve Vaaz CD’lerimiz:
• Kutsal Kitap’ın yorumu (Yaratılış’tan
Mezmurlar*a kadar)
• İncil’den Matta’dan Romalılar’a
kadar
• Her sıkıntıda ve acıda şükretme
• Yaşam benim
• Günlük yaşam sözleri
• Eski Antlaşma’da İsa Mesih
• İncil’den Yuhanna kesimi
• Aile ilişkileri (görüntülü)
• Başlangıç (görüntülü)
• Doğuş ve Diriliş bayramları
(görüntülü)
Her CD 3,00 €’dur. Adresimiz:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
İnternet ve telefon aracılığıyla
her gün cesaret veren 2-3
dakikalık bir vaazı ya da 20-30
dakikalık Kutsal Kitap yorumunu
dinleyebilirsiniz.
Telefon numarası:
0 64 41 - 208 16 15
Ayrıca 2-3 dakikalık cesaret veren sözlerin bir kısmını ve yorumları CD’ler haline getirdik.
Onları da adresimizden sağlayabilirsiniz. Her CD 3,00 €’dur.
www.tuemib.de internet sayfamızdan yayınlarımızı dinleyebilirsiniz.
Şu kitapları okudunuz mu?
Mutluluğun Sırrı . . . . . . . . 3,50 €
İsa kaderim mi? . . . . . . . . 2,00 €
Kutsallığa doğru . . . . . . . . 3,50 €
Noel nedir? . . . . . . . . . . . . 1,00 €
İnanç ve Kanıt . . . . . . . . . . 3,50 €
Yaşamın Amacı Ne? . . . . . 2,00 €
Sevginin 5 dili . . . . . . . . . . 5,00 €
Vaat . . . . . . . . . . . . . . . . . 4,00 €
Golgota Yolu . . . . . . . . . . 3,00 €
O’nun izinde . . . . . . . . . . . 6,00 €
Kutsal Kitap dizini (Büyük boy,
2475 sayfa) . . . . . . . . . . . 22,00 €
Kitapları isteme adresi:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
Sevgili okuyucularımız, şu kitapları okumanızı özellikle öneriyoruz:
Sevginin beş dili (evlilik ilişkilerinde
izlenmesi gereken ilkeler - evli ve evlenecek olan herkesin okuması gereken bir kitap) . . . . . . . . . . . . . 6,50 €
Noel nedir? . . . . . . . . . . . . . 1,00 €
Vaat . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4,00 €
İnanç ve Kanıt . . . . . . . . . . 3,50 €
Nihai sorular . . . . . . . . . . . . 2,00 €
Kutsal Kitap yorumları . . 45,00 €
(5 cilt)
Açıklamalı Kutsal Kitap . . 29,00 €
Kitapları isteme adresi:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
ÇARŞAMBA
Mittwoch
1
MAYIS
Mai
(Avrupa ülkelerinin çoğunda tatildir)
Bakın göğün kuşlarına! Ne eker, ne biçer, ne de ambarlara biriktirirler. Öyleyken göksel Babanız onları doyurur.
Siz kuşlardan çok daha üstün önem
taşımıyor musunuz?
Matta 6:26
Seht hin auf die Vögel des Himmels,
dass sie weder säen noch ernten,
noch in Scheunen sammeln, und euer
himmlischer Vater ernährt sie doch.
Seid ihr nicht viel wertvoller als sie?
Matthäus 6,26
İnsanın yaşamında bir sürü kaygı, korku, dert
ve elem barınmaktadır. Genellikle bunlar pek
açığa vurulmaz. Ama insanı için için yiyip tüketir bu kaygılar, korkular. Benim sonum ne
olacak! Bu hastalığımın sonu nereye varacak? Yalnızlığımı nasıl yeneceğim? Şu eşimle olan sorunum ne olacak, çocuğumun hali
nereye varacak! Bu şekerimden, tansiyonumdan hiç kurtulamayacak mıyım? Kalbim ikide
bir tekliyor, acaba bir kalp krizi mi geliyor?
Genç olanlar ise, okuyabilecek miyim, iş bulabilecek miyim, borçlarımı ödeyebilecek miyim? gibi sorularla boğuşurlar ve daha bir sürü kaygılar, korkular!
Bugünkü ayetimizin anlamı hiç çalışmamak,
uğraşmamak, planlar yapmamak değildir. Giyecek, yiyecek, barınmak bu yaşamda her insanın ihtiyacıdır. Bunun için de çalışmak, çabalamak gerekir. Ama burada önemli olan
nokta, insanın canıdır. İnsanın canı her şeyden daha önemlidir. Tüm evreni Yaratan
Tanrı canı, ruhu olmayan kuşları gerektiği gibi besliyorsa, onlara bakıyorsa, O'nun en değerli yaratığı olan insanı unutabilir mi hiç!
PERŞEMBE
Donnerstag
2
MAYIS
Mai
Bakın göğün kuşlarına! Ne eker,
ne biçer, ne de ambarlara biriktirirler. Öyleyken göksel Babanız onları doyurur. Siz kuşlardan çok daha
üstün önem taşımıyor musunuz?
Matta 6:26
Seht hin auf die Vögel des Himmels, dass sie weder säen noch
ernten, noch in Scheunen sammeln, und euer himmlischer Vater
ernährt sie doch. Seid ihr nicht
viel wertvoller als sie?
Matthäus 6,26
Çalışm alıyız, geleceğim izi düşünm eliyiz. Am a
bunları yaparken canım ızın, ruhum uzun önem ini de unutm am alıyız. Her canlıyı düşünen,
besleyen Tanrı, biz insanı hiç unutabilir m i?
Bu m üm kün değil.
Şunu yanlış anlam ayalım : Can, beden değildir. Can insanın iç dünyasıdır. İnsan seçebilen, ayırt edebilen, seven, m erham et gösteren
bir varlıktır. Ruh ise, Tanrı'nın insan varlığına
koyduğu ve sonsuza dek yaşayacak olandır.
Bu nedenle de diyebiliriz ki, insan da üçte teklidir. Beden, can ve ruh.
Tanrım ız göksel Babam ızdır. Sorunlarım ızı,
kaygılarım ızı O'na götürm ek bize verilen bir
yetkidir. O'na gerçekten cesaretle gidebiliriz.
Biz, bize düşeni yaptığım ızda, Tanrım ız da
kendisine düşeni yapacaktır.
İnayetin, sevginin, m erham etin kaynağı Tanrı'dır. İşte Tanrı, bu inayetinden, sevgisinden
ve m erham etinden herkesin yararlanm asını
istem ektedir. O'na gelen Tanrı'ya baba dem e
yetkisine sahiptir. İşte bu göksel baba, sana
da tüm kaygılarını, korkularını ve ihtiyaçlarını
bana getir ve bana ver, diyor.
CUMA
Freitag
3
MAYIS
Mai
Ey bütün yorgunlar ve yükleri
ağır olanlar, bana gelin, ben
sizlere rahat, huzur veririm.
Matta 11: 28
Kommt her zu mir, alle ihr
Mühseligen und Beladenen!
Und ich werde euch Ruhe
geben.
Matthäus 11,28
die Ruhe: rahat, huzur
geben: vermek
Yorgunlar, yükleri ağır olanlar! demek, kişinin
günah yükünün ağırlığını göstermektedir. Bu
aynı zamanda iman yaşamında yükü ağır
olanlar demektir. Ne tür yüklerin, kaygıların
vardır? Ne tür zayıflıklarını bir türlü yenemiyorsun? Hangi yük seni ezmektedir? İsa, senin işin bana gelmektir, benim işim de bu yükü senin üzerinden kaldırmaktır, diyor. İsa'ya
gitmek için iman ilkesi devreye girmelidir. Yani İsa'ya gelmek demek, O'na iman etmek
demektir (H.İ.16:31); O'nu hayatımıza kabul
etmek (Yu.1:12); O'na yönelmek (Yeş.45:22);
O'na ilişkin tanıklıkta bulunmak, O'nu bildirmek (1 Yu.4:2); O'nu işitmek (Yu.5:24,25); ve
Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşam armağanını kabul etmek (Rom. 6:23) demektir.
Ben size huzur veririm, diyor İsa Mesih. Sen
de huzur arıyorsun, değil mi? Huzurun yolu,
İsa'ya gelmektir. Bu huzur bir armağan olarak
veriliyor. Sen günahlısın ve bu nedenle senin
yükün ağırdır. Senin yapacağın sadece O'na
yönelmek, O'na gitmektir. O, bu huzuru,
esenliği armağan olarak sunuyor, veriyor.
CUMARTESİ
Samstag
4
MAYIS
Mai
Çünkü Tanrı dünyayı o kadar
sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi.
Öyle ki, her kim O'na iman ederse mahvolmasın, sonsuz yaşam
kavuşsun.
Yuhanna 3: 16
Denn so hat Gott die Welt geliebt, dass er seinen eingeborenen Sohn gab, damit jeder, der
an ihn glaubt, nicht verloren
geht, sondern ewiges Leben hat.
Johannes 3,16
Bugün okuduğum uz ayet İncil'in özetini veren
bir ayettir. Am a birçok insan, bu ayette geçen
“Tanrı Oğlu” sözüne takılıp kalır ve burada verilm esi gereken Tanrı'nın o derin sevgisi gözden kaçırılm ış olur. İncil'de geçen Oğul sözü
asla fiziksel anlam da değildir, tam am en ruhsal anlam dadır. Örneğin, yaşlı birisi bize “oğlum ” derse, onun bizim babam ız olduğunu
söylem eyiz, değil m i? Ya da gezm eyi çok seven birisine yol oğlu denir. Bununla o kim senin babasının yol olduğunu düşünm eyiz. Tanrı
Oğlu sözü de İsa Mesih'in Tanrı'nın özünden
çıkıp geldiğini gösterir. Bunu belirttikten sonra
bu ayetin neleri içerdiğine bakalım ve buna
önüm üzdeki günlerde de bakacağız.
Bu ayet bize, Tanrı'nın büyük sevgisini gösterm ektedir. Tanrı'nın bu eşsiz, harika sevgisi
O'nun bize uzattığı en büyük arm ağandır.
Tanrı sevgisinin ne denli yoğun ve büyük olduğu, sadece ve sadece, kendisine bu sevginin gösterildiği kim senin değersizliğiyle ölçülebilir. İncil şöyle diyor: “Tanrı bize olan sevgisini
şununla kanıtlıyor: Biz daha günahlıyken, Mesih bizim için öldü!”
PAZAR
Sonntag
5
MAYIS
Mai
Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok
sevdi ki, biricik Oğlunu verdi.
Öyle ki, O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, ama hepsi
sonsuz yaşama kavuşsun.
Yuhanna 3: 16
Denn so hat Gott die Welt geliebt, dass er seinen eingeborenen Sohn gab, damit jeder, der
an ihn glaubt, nicht verloren
geht, sondern ewiges Leben hat.
Johannes 3,16
Tanrı bizleri yaptığımız işlerden razı olduğu
için sevmedi. Bizler günahlıyken, suçluyken,
kayıpken, Tanrı'yı aramazken O bizi sevdi.
O'nun sevgisi seni, sen O'nu aramazken arıyor ve seni bulup kurtarmak istiyor.
Tanrı seni daha doğmadan önce tanıyordu;
sen yaratılmadan önce neye ihtiyacın olduğunu biliyordu. Tanrı bu ihtiyacın karşılanabilmesi için ne yapılması gerektiğini bildiğinden,
öz varlığı olan ve ruhsal anlamda biricik Oğlu
olan İsa Mesih'i yeryüzüne gönderdi. Tanrı,
Rab İsa Mesih'in kişiliğinde dünyamıza adım
attı ve bizim gibi bir insan olarak nelerle denendiğimizi, ne tür zayıflıklarımızın olduğunu
gördü; Kendisi asla günah işlemedi; ama günahlarımızın gerektirdiği cezayı üstlendi, çarmıh üzerindeyken Tanrı tarafından dışlandı,
ama Tanrı'nın isteklerini, yasanın gerektirdiklerini karşılayarak bizi Kendisiyle barıştırdı.
Dostum Tanrı'nın sevgisini, inayetini hiçbir dil
yeterince anlatamaz. O'nun sevgisi öylesine
engin, öylesine derin ve yüksek ki, buna ancak hamdolsun diyebiliriz.
PAZARTESİ
Montag
6
MAYIS
Mai
Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi
ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki,
her kim O'na iman ederse ...
sonsuz yaşama kavuşsun.
Yuhanna 3: 16
Denn so hat Gott die Welt geliebt, dass er seinen eingeborenen Sohn gab, damit jeder, der
an ihn glaubt, nicht verloren
geht, sondern ewiges Leben
hat.
Johannes 3,16
Verme sevgiyle büyür. Tanrı ilkin sevdi, sonra
verdi. Tanrı beni, İsa benim için öldü diye sevmiyor. Tam tersine İsa Mesih, Tanrı beni çok
sevdiği için ölmüştür. Mesih İsa sonsuzluktan
çıkıp geldi, yaşadı, öğretti, sevdi, bağışladı, öldü, ölümden dirildi ve tekrar göğe çıktı. İsa'nın
hayatındaki bütün bu olaylara insanlık tarihi tanık oldu. Zaman ötesinden gelen, zaman içerisinde yeryüzünde yaşayıp ölen ve ölümden dirilen İsa Mesih, şimdi Baba Tanrı'nın sağında
oturmakta ve sonsuzlara dek zaman ötesinde
yaşamakta ve Kendisine iman edenlere verdiği sonsuz yaşamı korumaktadır. Bize hiçbir zaman yalan söylemeyen Kutsal Kitap'tan gelen
yüce Tanrı'nın sönmeyen, değişmeyen, solmayan ve hiçbir zaman yok olmayan sevgisi üzerindeki bu görkemli gerçek, bize, kaybolanlar
uğrunda severek canını veren İsa Mesih aracılığıyla bildirilmiştir.
Tanrı'nın sizi seviyor olması İYİ haber değil
mi? Siz O'nun için çok değerlisiniz! Tanrı, görkemini sizinle paylaşmak, sizin, bir gün Oğlu
İsa Mesih'i yüceltecek milyarlarca insan arasında bulunmanızı istiyor.
SALI
Dienstag
7
MAYIS
Mai
İşte dünyanın günahını
kaldıran Tanrı Kuzusu!
Yuhanna 1: 29
Siehe, das Lamm Gottes, das die Sünde der
Welt wegnimmt!
Johannes 1,29
das Lamm: kuzu
wegnehmen: kaldırmak
Bir gün İsa Mesih'in kendisine doğru gelmekte olduğunu gören Yahya peygamber,
şöyle seslendi: “İşte, dünyanın günahlarını
kaldıran Tanrı Kuzusu!” Tanrı, ruhsal anlamda biricik Oğlu olan İsa'yı bizlere bir armağan olarak verdi. İsa Mesih daha dünyalar yaratılmadan önce Kurtarıcımız atandı, Tanrı Kuzusu olarak çarmıh üzerinde
bizim yerimize kurban edildi ve öldü ki,
bizler sonsuz yaşama kavuşalım. Kutsal
Kitap çok açık bir şekilde, kan dökülmeksizin bağışlanmanın mümkün olmayacağını
ve günahların kaldırılamayacağını belirtir.
Şu halde bizim için yapacak iki şey kalmaktadır. Bu sonsuz kurtuluş armağanını
ya kabul edeceğiz ya da reddedeceğiz.
Dünyanın her neresinde bulunursanız bulunun, zengin ya da yoksul olun, eğitim
görmüş ya da görmemiş olun, yüksek sınıftan ya da basit sınıftan olun hiç fark etmez - Tanrı sizi seviyor ve sonsuz yaşama
kavuşasınız diye size sunmuş olduğu Kurtarıcı İsa Mesih'i kabul etmenizi istiyor.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
8
MAYIS
Mai
Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi
ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki,
O'na iman eden yok olmasın,
sonsuz yaşama kavuşsun.
Yuhanna 3: 16
Denn so hat Gott die Welt geliebt, dass er seinen eingeborenen Sohn gab, damit jeder, der
an ihn glaubt, nicht verloren
geht, sondern ewiges Leben
hat.
Johannes 3,16
“O'na im an eden yok olm asın!” Neye im an
eden yok olm asın? Kurtarıcı İsa Mesih'e im an
eden yok olm asın! Yüce Tanrı bu arm ağanı
bize sunm uş olm asaydı bizim için hiçbir kurtuluş yolu olm ayacaktı. Kesilen hiçbir kurban
Tanrı'yı yeterince hoşnut edem eyecek, başka
hiçbir yol bizi Tanrı'ya götürem eyecekti.
Yol olm adan Tanrı'yı bilem eyiz, yaşam olm adan büyüyem eyiz. İşte İsa Mesih benim bu
büyük ihtiyacım ı bildiği için büyük bir sevgiyle
çarm ıh üzerinde yerim e öldü. Çünkü O ölm eseydi benim için kurtuluş olm ayacaktı; O'nun
öldüğü yerde benim ölm em gerekecekti ve
sonsuzluğu kesin bir çaresizlik ve um utsuzluk
içerisinde geçirm ek zorunda kalacaktım . Sonsuzluğa dek kaybolacak ve işlem iş olduğum
bütün günahların cezasını kendim üstlenecektim . Bu arm ağanın ne yüce bereketler sunduğunu belirten sözler, ayetim izin geri kalan kesim inde bulunuyor. Şöyle okuyoruz: “O'na
iman eden kimse yok olmasın, ama sonsuz
yaşama sahip olsun!” İsa'ya im an eden her
insan bu arm ağanın getirdiği bereketlerden
yararlanacaktır.
PERŞEMBE
Donnerstag
9
MAYIS
Mai
(Avrupa ülkelerinin çoğunda dini
bayramdır)
Sevgiyi engin sular söndüremez,
ırmaklar süpürüp götüremez.
Ezg¥ler Ezgisi 8: 7
Mächtige Wasser sind nicht in
der Lage, die Liebe auszulöschen, und Ströme schwemmen sie nicht fort.
Hoheslied 8,7
(etw.) auslöschen: söndürmek
İnsan sevgisi her zaman eksik, çıkarcı ve
karşılıklı bir sevgidir. Tanrı'nın sevisi böyle değildir, tam, sonsuz ve eksiksiz bir
sevgidir. O'nun sevgisini engin sular söndüremez, seller süpürüp götüremez.
O'nun sevgisi yumuşaktır, sevgi doludur
ve şu anda bile bulunduğumuz yere kadar gelerek bize ihtiyacımızı hatırlatıyor.
Bu, sevginin aktığı Kaynağı, İsa Mesih'i
gösteriyor.
Evet dostum, Tanrı sizi de günahlarınıza,
isyanlarınıza, kötülüklerinize rağmen seviyor ve kurtarmak istiyor. O'nun kurtarış
girişimini biliyorsunuz. Tanrı, sonsuz Sözü olan İsa'yı yeryüzüne gönderdi ve İsa
büyük bir sevgiyle günahlarımızın gerektirdiği ölüm cezasını Kendi üzerine aldı.
Bize yapacak sadece bir şey kalıyor, o da
İsa'yı imanla hayatımıza çağırmak ve
O'nu Rabbimiz ve Kurtarıcımız olarak kabul etmektir.
CUMA
Freitag
10
MAYIS
Mai
Tanrı, Oğlu'nu dünyayı yargılamak için göndermedi; dünya
O'nun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi.
Yuhanna 3: 17
Denn Gott hat seinen Sohn
nicht in die Welt gesandt, dass
er die Welt richte, sondern
dass die Welt durch ihn errettet
werde.
Johannes 3,17
durch ihn: (onun) aracılığıyla
Bugünkü ayetimizde Tanrı biz insanlara
olan eşsiz sevgisini, bu sevgisinden dolayı da bizlere sonsuz yaşamı armağan olarak vermek istediğini, O'nun bu armağanını kabul etmediğimizde O'nun çetin yargısıyla karşılaşacağımızı bize bildiriyor.
Tanrı, İsa Mesih'i dünyayı yargılamak için
değil; ama dünya O'nun aracılığıyla kurtulsun diye göndermiştir.
Burada İsa Mesih'in ilk gelişinde bir Yargıç olarak gelmediğini görüyoruz. Kendisiyle kardeşi arasında hakemlik yapması
için İsa'ya gelen adama İsa, “Ey adam,
kim beni üzerinize yargıç ya da hakem
yaptı?” diyerek karşılık vermişti.
Biliyor musunuz, İsa Mesih dünyayı yargılamaya gelmedi; suçlamaya gelmedi. Sadece aramaya da gelmedi; ama arayıp
bulup kurtarmaya geldi. Eğer O'na Kurtarıcı dersek, O'nun adını söylemiş oluruz.
Çünkü O Kurtarıcıdır. O senin de kurtarıcın olmak istiyor.
CUMARTESİ
Samstag
11
MAYIS
Mai
O'na iman eden yargılanmaz, iman etmeyen ise zaten yargılanmıştır.
Yuhanna 3: 18 a
Wer an ihn glaubt, wird
nicht gerichtet; wer aber
nicht glaubt, ist schon gerichtet.
Johannes 3,18 a
das Gericht: yargı
richten: yargılamak
Mesih'e im an eden bir kim se asla yargılanm ayacaktır. İsa M esih'e im an etm eyenler ise
çoktan yargılanmışlardır. Bugün dünyanın yargılandığını düşünen insanların sayısı pek çoktur. Hayır, dünya henüz yargılanm ıyor. Dünya
bugün kayıptır. Bizler kayıp bir dünyada yaşıyoruz. Kaybolm uş olduğum uzu görüp anlam ak için son yargıyı beklem em ize hiç gerek
yoktur. Bizim durum um uz bir hapishanede tutuklu bulunan ve kendisine tanınan affı kabul
edip etm ediği sorulan bir tutsağın durum una
benziyor.
Tanrı Sözü sana, yargılanm akta olduğunu değil, ama çoktan yargılanıp sonsuz ölüm cezası
giydiğini ve infazın yerine getirilm esi için beklediğini söyler. Tanrı Sözü aynı zam anda sana
affedilm enin m üm kün olduğunu da söyler. Buradaki önem li nokta sana tanınan bu affı kabul edip etm eyeceğindir. Sana tanınan bu affedilm eyi kabul edersen ölüm cezasından kurtulacaksın. İşte, İncil'in sevinç getirici haberi
çoktan yargılanıp sonsuz ölüm cezasına çarptırılan günahkârın kurtulabileceğini m üjdeler.
Bundan daha güzel bir haber olabilir m i?
PAZAR
Sonntag
12
MAYIS
Mai
O'na iman eden yargılanmaz, iman etmeyen ise zaten yargılanmıştır.
Yuhanna 3: 18 a
Wer an ihn glaubt, wird
nicht gerichtet; wer aber
nicht glaubt, ist schon gerichtet.
Johannes 3,18 a
glauben: iman etmek
schon, sowieso: zaten
“İsa'ya iman eden hiçbir zaman yargılanmayacaktır” sözü bu dünyada insana verilebilecek en harika, sevinç getiren, insanın yüreğine esenlik, barış koyan bir vaattir. Bu vaadi
veren ben değilim, Tanrı'nın ta kendisidir.
“O'na iman eden yargılanmaz” sözü, gelecekte olacak olan bir yargı değil; insan zaten hapı yutmuştur, yani gerçekte şu anda var olan
bir yargıdır. Örneğin, korkunç kansere yakalanan birisi yaşamasına rağmen, kanser onu
için için kemirmektedir. Günahlı insan da o
yargıyı giymiştir. Tanrı Sözü, “iman etmeyen
kimse zaten yargılanmıştır. Çünkü Tanrı'nın
gönderdiği kurtarıcıya iman etmemiştir” diyor.
Dünya bizim zengin ya da yoksul oluşumuzla, doğuda ya da batıda yaşıyor olmamızla
değil; ama Kutsal Kitap'ın dediğine göre, basitçe kurtulmuş ya da kurtulmamış olmamızla, İsa Mesih'e iman etmiş ya da O'nu reddetmiş olmamızla ölçülmektedir. Ayetimizde geçen “yargı” sözü, İsa Mesih'e iman edenler
için ceza ya da hüküm giymek değil, tam tersine yargıdan tamamen kurtulmaktır.
PAZARTESİ
Montag
13
MAYIS
Mai
Yargı şudur: Dünyaya ışık geldi,
ama insanlar karanlığı Işık'tan daha çok sevdiler. Çünkü onların işleri kötüdür.
Yuhanna 3: 19
Dies aber ist das Gericht, dass
das Licht in die Welt gekommen
ist, und die Menschen haben die
Finsternis mehr geliebt als das
Licht, denn ihre Werke waren
böse.
Johannes 3,19
Dünkü ayetim izde, İsa Mesih'e im an eden yargılanm ayacaktır, im an etm eyen ise zaten yargıyı giym iştir, diye okum uştuk. Bugünkü ayetim izde insanlar, dünyaya İsa Mesih'in kişiliğinde gelen IŞIK'la karşılaştıkları zam an, Işığı
seçeceklerine karanlığı tercih ettiler, diye yazıyor. Bu nedenle Tanrı burada yargıdan geçm e
işinin nasıl olduğunu açıklam aktadır. İnsanlar
karanlığı seçm işlerdir ve böylece kendilerini
karanlığa kapatarak, bilinçli bir şekilde Işıktan
uzak durm uşlardır. Şu soruyu soralım . “Bu insanlar neden karanlığı seçiyorlar?” Bunun yanıtını Yuhanna 3:20 ayeti veriyor: “Kötülük yapan herkes Işık'tan nefret eder ve yaptıkları
açığa çıkm asın diye Işığa yaklaşm az!” Başka
deyişle, yapm ış oldukları kötülük ve sahtekârlıkların çokluğu altında ezildiklerinden, bu günahlı durum a alışm anın getirdiği rahatlıktan
rahatsız edilm ek istem iyorlar ve bu nedenle
kendilerine gelen ışığı reddediyorlar. Sonuç
olarak karanlığı daha çok seviyorlar ve böylece kendilerine hüküm giydiriyorlar. Oysa, insanın karanlıktan kurtulm a yolunu Tanrı açm ıştır. Mesih'e im an eden o Işık'a sahip olur.
SALI
Dienstag
14
MAYIS
Mai
Yargı şudur: Dünyaya Işık geldi,
ama insanlar karanlığı Işık'tan
daha çok sevdiler. Çünkü onların işleri kötüdür.
Yuhanna 3: 19
Dies aber ist das Gericht, dass
das Licht in die Welt gekommen
ist, und die Menschen haben
die Finsternis mehr geliebt als
das Licht, denn ihre Werke waren böse.
Johannes 3,19
Işığın özelliği aydınlatm ak, gösterm ek ve yaşam sağlam aktır. Işıksız yaşam olm az. Ruhsal anlam da da Işık olm adan sonsuz yaşam
m üm kün değil. İsa bu Işık'tır. Işık olan İsa bu
karanlık dünyaya Işık olm ak için geldi. Am a
insanoğlu ne yapıyor? Işığa geleceğine karanlıkta kalm ayı tercih ediyor. Hatta Işık her şeyi
ortaya çıkardığı için, insanlar Işıktan nefret bile ediyorlar. Nefret etm e sözü İncil'in Yuhanna
kesim inde on iki kere geçm ektedir. Nefret etm enin nedeni şudur: Biz ışığa geldiğim izde,
karanlık kendisinin ne olduğunu açıkça gösterir; kendisini açıkça gösterdiği için azarlanır.
Bu rahatsız edici görünüm ü biz elbette beğenm eyiz. Bunun doğal bir sonucu olarak da, karanlıkta yaşayanlar ve karanlığı sevenler, Işıktan ve Işıkta yaşayanlardan nefret ederler. Bir
hasta, kendisine hastalığını ve hastalığının tedavisini söyleyen doktora şükran duyguları taşır. Am a bu aynı kişi, kendisinin günahlı ve
kayıp olduğunu, bir Kurtarıcıya ihtiyacı olduğunu, bu nedenle Tanrı'nın sonsuz yaşam arm ağanını, yani İsa Mesih'i kabul etm ek zorunda olduğunu söyleyen arkadaşına büyük öfke
duyar.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
15
MAYIS
Mai
Gerçeği uygulayan kişi, yaptıklarını Tanrı'ya dayanarak
yaptığını göstermek için Işığa
gelir.
Yuhanna 3: 21
Wer aber die Wahrheit tut,
kommt zu dem Licht, damit
seine Werke offenbar werden,
dass sie in Gott gewirkt sind.
Johannes 3,21
die Wahrheit: gerçek
Bir önceki ayette İsa, “İşleri kötü olan herkes
ışıktan nefret eder” demişti. Diğer bir deyişle,
bilerek ve devamlı olarak yanlış yapan kimseler ışığı sevmezler. Burada “ışık” ve “gerçek” sözcükleri benzer anlamlarda kullanılmışlardır. “Gerçeği uygulayan kişi ışığa gelir.”
“Yanlış” ve “karanlık” her zaman “ışığın” ve
“gerçeğin” karşısındadırlar.
Rab İsa Mesih bizi kurtarmak için öldü, ancak
bu insanlara otomatikman kurtuluş getirmez.
İman etmedikçe hiç kimse kurtulmaz! İman
eden bir kimse hüküm giymez. İman eden
kimsenin Tanrı'nın yargısından korkmasına
hiçbir neden yoktur. “Gerçeği uygulayan kişi,
işlerini Tanrı'ya dayanarak yaptığı belli olsun
diye ışığa gelir.” Burada aslında doğal olmayan bir terimle karşılaşıyoruz. Biz genellikle
gerçeği uygulamaz, söyleriz; ama burada
gerçeğin uygulanmasından söz etmektedir.
Şu halde gerçek olan sözler olduğu kadar,
gerçek olan uygulamalar, davranışlar da vardır. Şimdi gerçeği hayatımıza aldığımızda ve
uyguladığımızda ışıktayız ve Işık bunun böyle
olduğunu açıkça gösterecektir.
PERŞEMBE
Donnerstag
16
MAYIS
Mai
İman ederek inayetle kurtuldunuz. Bu kendi başarınız
değil, Tanrı'nın armağanıdır.
Efesoslular 2: 8
Denn aus Gnade seid ihr
errettet durch Glauben, und
das nicht aus euch, Gottes
Gabe ist es.
Epheser 2,8
das Geschenk, die Gabe: armağan
İsa Mesih, günahlarından kurtulup, sonsuz
yaşama kavuşmanın tek yolunun yeniden
doğuş olduğunu söylemiştir. Peki bir insan
nasıl yeniden doğar? Bir kimse İncil'in çağrısına karşılık verir, günahlı olduğunu görür
ve bu günahlarının bağışlanması için kurtarıcı İsa Mesih'e tövbeyle gelirse ve İsa'ya
iman ederse o kimsenin tüm günahları bağışlanır ve bu kimse ruhsal anlamda yeniden doğar, yani yukarıdan, Tanrı'dan doğar. Böyle bir kimse artık tümden bağışlanmış ve sonsuz yaşama kavuşmuş bir kimsedir. Bu kurtuluş insanın çaba ve gayretleriyle sağlanmadı. Tamamen, Tanrı'nın
inayetine, sevgisine dayalıdır.
Mesih'in ölmesindeki amaç, iman edenlere
yaşam vermekti. Biz iman edenlerden söz
ettiğimizde, İsa Mesih'in günahkârlar için
ölüp dirildiğine inanan ve O'nu Rab ve Kurtarıcı olarak kabul edenlerden söz ediyoruz. Şu halde böyle bir imana sahip olanlar, İncil'e göre Tanrı'nın çocuklarıdırlar ve
böylelerinin sonsuz yaşamı vardır.
CUMA
Freitag
17
MAYIS
Mai
RAB'be yeni bir ilahi okuyun.
Çünkü O şaşılacak işler yaptı.
Sağ eli ve kutsal pazısı kendisine zafer verdi.
Mezmur 98:1
Singt dem HERRN ein neues
Lied, denn er hat Wunder getan! Ihm half seine Rechte und
sein heiliger Arm.
Psalm 98,1
das Lied: ezgi
das Wunder: harika
İmanım huzurlu bir yer buldu;
Ne bir dinde, ne de bir tarikatta.
Var olan diri Tanrı'ya inanıyor;
O'nun yaralarıyla şifa buluyorum.
İsa'nın kurtardığını biliyorum;
Böylece ne korku ne de keder kalıyor.
Günahlıyım, O'na geliyorum;
O'nun beni atmayacağını çok iyi biliyorum.
O'nun Sözüne güveniyorum; Yazılı Sözlerine dayanıyorum.
Kurtuluş Kurtarıcımın adındadır; O'nun
kanıyladır.
Başka söze hacet yok;
İsa'nın benim için öldüğünü iyice biliyorum.
Ölümü yenerek dirildiğini biliyorum.
Şimdi de Baba Tanrı'nın sağında oturmuş
Benim için aracılık etmektedir.
CUMARTESİ
Samstag
18
MAYIS
Mai
Beni dinleyen, güvenlik içinde yaşayacak, kötülükten
korkmayacak, huzur bulacak.
Süleyman'ın Özdeyişleri 1: 33
Doch wer auf mich hört, wird
sicher wohnen, kann ruhig
sein vor des Unglücks
Schrecken.
Sprüche 1, 33
hören, gehorchen: dinlemek
das Unglück: kötülük, felaket
Değerli okuyucumuz, içinde doğup büyüdüğümüz aile, çevre, toplum, kültür ne
olursa olsun, Tanrı'yı sayıp sevmek ya da
sevmemek, İsa Mesih'e bağlanmak ya da
bağlanmamak konusunda, karar verme
yeteneği olan herkesin kendisi için karar
vermesi gerekir. Hiç kimse bizim yerimize
bu kararı veremez. Biz kendimiz karar
vermek zorundayız.
Tanrı yaşamdır ve O herkese sonsuz yaşamı vermek istiyor. Hem de bunu sevgisinden dolayı bir armağan olarak sunuyor. Tanrı'nın insanlara sunduğu bu yaşam insana doğuşta otomatik olarak verilmiyor. İnsan günahlı olduğu için, yaşam
olan Tanrı'dan kopuktur. Bu nedenle
Tanrı'nın insana sunduğu bu yaşamı almaya insan karar vermelidir. Rab'be dönmeye karar verip Rab'bi dinleyen, güvenlikte yaşayacak ve huzur bulacaktır.
PAZAR
Sonntag
19
MAYIS
Mai
PENTİKOST BAYRAMI / PFINGSTEN
Tövbe edin, her biriniz İsa Mesih'in adıyla vaftiz olsun. Böylece
günahlarınız bağışlanacak.
Habercilerin İşleri 2: 38
Petrus aber sprach zu ihnen: Tut
Buße, und jeder von euch lasse
sich taufen auf den Namen Jesu
Christi zur Vergebung eurer Sünden!
Apostelgeschichte 2, 38
Diyelim ki, Tanrı'nın insana sunduğu sevgiyi, insana verdiği değeri, İsa Mesih'in Tanrı
konusunda öne sürdüğü kanıtları inandırıcı
buluyor, dünyanın kurtarıcısı olmak üzere
İsa Mesih'in yeryüzüne inip çarmıh üzerinde günahlılar için kurban olarak öldüğüne
inanıyor, kendinizin de bir kurtarıcıya ihtiyacı olan günahlı biri olduğunuzu kabul ediyorsunuz. Acaba bunları bilmek sizi kurtarır
mı? Ya da sizi gerçek bir Tanrı bağlısı yapar mı? Hayır dostum, kesinlikle bunları bilmek ne sizi gerçek bir Tanrı bağlısı yapar
ne de sizi kurtarır. Bilmek insanı günahlarından kurtarmaz. İsa Mesih'in kişiliği ve
başardığı kurtuluş işine ilişkin bazı gerçekleri benimsemek, kuşkusuz bir başlangıç
olarak şarttır. Ne var ki, bu inancın, kararlı
bir iman eylemine dönüşmesi gerekir. Akıl
düzeyinde ikna olmuş kişi, kesin bir kararla
kendini İsa'ya teslim etmelidir. Yaşamını
O'nun ellerine bırakmalıdır. Kısacası, bileceksin, yüreğine alacaksın ve yaşamında
uygulayacaksın. Gerçek iman budur.
PAZARTESİ
Montag
20
MAYIS
Mai
PENTİKOST BAYRAMI /
PFINGSTMONTAG
(Avrupa ülkelerinin çoğunda kutlanır)
İşte bak, kapıda durup çalıyorum. Her
kim sesimi duyup kapıyı açarsa, onun
yanına gireceğim. Ben onunla, o da benimle akşam yemeği yiyeceğiz.
Vahiy 3: 20
Siehe, ich stehe an der Tür und klopfe
an; wenn jemand meine Stimme hört
und die Tür öffnet, zu dem werde ich
hineingehen und mit ihm essen, und er
mit mir.
Offenbarung 3, 20
Gerçek iman, Tanrı Sözü'nü kavramak,
yani bilmek, sonra yüreğe almak ve yaşamda uygulamak olduğunu daha önce
de söyledik. İncil'de Vahiy 3: 20'de de
okuduğumuz gibi, Tanrı insanı zorlamaz.
Karar vermeyi insanın özgür iradesine bırakmıştır. “Kapıda durup çalıyorum. Her
kim sesimi duyup kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim!” diyor İsa Mesih.
İsa Mesih, bize kendi doğruluğunu giydirmek, ruhsal gözlerimizi açarak bizi ruhsal
zenginliklerle donatmak istiyor. İnsan, İsa
Mesih'e sığınmadıkça, yüreğinin kapısını
açıp O'nu içeri almadıkça günahlarına
bağış bulup doğrulukla donatılamaz. İsa
Mesih, “Bakın, ben kapıda duruyor, çalıyorum” diyor. O, çarmıha gerilmiş, ölmüş
ve ölümden dirilmiş olan Kurtarıcıdır. Kapıyı çalan ellerinde yara izleri görülüyor.
Eşiğe basan ayakları, çivilerin izlerini
gösteriyor. O, sevgiyle, senin de yüreğinin kapısını açmanı bekliyor.
SALI
Dienstag
21
MAYIS
Mai
Düğün şenliğinden dönecek olan
efendilerinin gelip kapıyı çaldığı
an kapıyı ona hemen açmaya hazır bekleyenler gibi olun.
Luka 12: 36
Und ihr, seid Menschen gleich,
die auf ihren Herrn warten, wann
er aufbrechen mag von der
Hochzeit, damit, wenn er kommt
und anklopft, sie ihm sogleich
öffnen.
Lukas 12, 36
İsa Mesih, yaşamımızın kapısını sabırla
çaldığını söylüyor. Kapıyı zorlamıyor,
bekliyor. Bağırmıyor, tatlı tatlı konuşuyor.
Evin zaten O'nun malı olduğunu göz
önünde tutarsak, İsa'nın sabırlı tutumu
daha da şaşırtıcı oluyor. Evin sahibi, dışarıda kapının açılmasını sabırla bekliyor!
Rab, istese kapıyı zorlayabilir; ama kapıyı
zorlamadan çalmayı tercih ediyor. İsa
Mesih, hiçbir kişinin yaşamına zorla girmez. “Sana öğüt veriyorum...” diyor (Vahiy 3: 18). Buyruk verme yetkisine sahip
olduğu halde, öğüt vermekle yetiniyor. İşte, O'nun alçakgönüllülüğü, bize tanıdığı
gerçek özgürlük ve bize olan derin sevgisi böylesine harikadır.
İsa Mesih neden içeri girmek istiyor?
Çünkü O, bizim kurtarıcımız, hem de
efendimiz olmak ve bize sonsuz yaşamı
vermek istiyor.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
22
MAYIS
Mai
Günahlara ölmüş olarak doğruluğa yaşayalım diye, o kendisi bizim
günahlarımızı çarmıh üzerinde bedeninde taşıdı; onun yaralarıyla
siz iyi oldunuz.
1 Petros 2: 24
Der unsere Sünden an seinem
Leib selbst an das Holz hinaufgetragen hat, damit wir, den Sünden
abgestorben, der Gerechtigkeit
leben; durch dessen Striemen ihr
geheilt worden seid.
1. Petrus 2, 24
İsa Mesih, kurtarıcımız olmak için büyük
bir bedel ödedi. Kendi canını verdi, çarmıhta öldü. O'nu yaşamınıza kabul ettiğiniz anda İsa Mesih, ölümüyle kazandığı
tüm ruhsal bereketleri size de vermeye
başlayacaktır. Bir kere kapıdan içeri girdi
mi, evi yeniden düzenleyecek ve donatacaktır. Günahlarınızı bağışlayıp sizi arındıracak; geçmiş, şimdiki ve gelecek tüm günahlarınızı da tümüyle silip temizleyecektir. Ayrıca İsa bizimle birlikte yemek yiyeceğini söylemektedir. Bu anlatımla, kendisiyle dostluk yapmanın sevincini dile getiriyor. O, kendini bize verdiği gibi, bizim de
kendimizi O'na vermemizi istiyor. Birbirimize yabancıydık; ama O bize dostum dedi.
Bu nedenle bizi kendisine dost, arkadaş,
kardeş yaptı. Aramızda kapalı bir kapı vardı; şimdi ise aynı sofraya oturmuş bulunuyoruz. Bu harika değil mi?
O'na yüreğinin kapısını açarsan, O seninle
de aynı sofraya oturmak istiyor, dostum!
PERŞEMBE
Donnerstag
23
MAYIS
Mai
Bu nedenle kötülüklerinizden sıyrılın ve Tanrı'ya dönün ki, günahlarınız silinsin.
Habercilerin İşleri 3: 19
So tut nun Buße und bekehrt euch, dass eure Sünden ausgetilgt werden.
Apostelgeschichte 3, 19
umkehren, sich umdrehen: dönmek
die Buße: tövbe
Buße tun: tövbe etmek
İsa Mesih, yalnız bir dost olarak değil,
efendimiz, yaşamımızın egemeni olarak
içeri girmek istiyor, yani yüreğimize, hayatımıza girmek istiyor. Ev, artık O'nun
yönetimi altına girmelidir. Biz buna razı
olmadıkça kapıyı açmamızın bir anlamı
yoktur. İsa Mesih kapı eşiğini geçer geçmez, anahtarları O'na vermemiz gerekir.
İşte o zaman O'nun her odaya girmesi
serbest olacaktır. Hiçbir şey O'ndan saklı
kalmayacaktır. Yaşamımızın her yönünü
artık O yönetecektir.
En başta, gerçek anlamda bir tövbe gereklidir. Tanrı'nın hoşuna gitmediğini bildiğimiz her şeyden kesin bir kararla vazgeçmeliyiz. Bu demek değil ki, iman etmeden önce kusursuz olmalıyız. Tam tersine, kendi kendimizi düzeltemediğimiz
için O'nun içeri girmesine ihtiyacımız var.
İsa Mesih'in yaşamımızı düzene koymasına izin vermeliyiz.
CUMA
Freitag
24
MAYIS
Mai
Bu nedenle kötülüklerinizden sıyrılın ve Tanrı'ya dönün ki, günahlarınız silinsin.
Habercilerin İşleri 3: 19
So tut nun Buße und bekehrt euch, dass eure Sünden ausgetilgt werden.
Apostelgeschichte 3, 19
austilgen: silmek
so, deswegen: bu nedenle
sich bekehren, umkehren: dönmek
Elçi Petrus tapınakta bulunan insanlara
İsa Mesih'in yeryüzüne neden geldiğini,
çarmıha çakılıp öldüğünü, ama üç gün
sonra ölümü yenerek dirildiğini ve Tanrı
katına yükseldiğini belirttikten sonra onlara, “Öyleyse, günahlarınızın silinmesi için
tövbe edin ve Tanrı'ya dönün” dedi (3:
19S21). Tam bir dönme, yarım değil, yürekten bir tövbeyle dönmeliydiler. Dönerlerse ne olacaktı? Günahlarından kurtulacaklardı. Mesih İsa'yı çarmıh ölümüne
göndermek gibi büyük bir günahın yükünden kurtulacaklardı.
Günahların bu denli net olarak Tanrı tarafından silinmesi dünyada bulunmayacak
bir nimettir. İşte, Tanrı bu nimeti, bereketi
tövbe ve iman eden insana sunuyor. Buna sen de dahilsin.
CUMARTESİ
Samstag
25
MAYIS
Mai
Bir kimse susamışsa bana gelsin, içsin... Bana iman edenin
içinden diri su ırmakları akacaktır.
Yuhanna 7: 37S38
Wenn jemand dürstet, so komme er zu mir und trinke. Wer an
mich glaubt ... aus dessen Leibe werden Ströme lebendigen
Wassers fließen.
Johannes 7, 37S38
Durst haben, durstig sein: susamak
Ayetimizdeki koşula dikkat edin: “Eğer bir
kimse susamışsa” diyor. Susama, ruhsal ihtiyaçtan söz eder. Bir kimse günahlı olduğunu görmezse, kurtulmak da istemeyecektir.
Ama kaybolduğunu anlayan kimse o ruhsal
susuzluğu görecektir. İsa Mesih'in böyle bir
durumda çağrısı açık ve nettir: “Bana gelsin
ve içsin!” Burada “içmek” Mesih İsa'yı kendisine mal etmek, O'nu yaşamına almak anlamındadır.
Eğer insanlar tövbe ederlerse, bereketlenecek ve yenilenecekler. Belki bu bereketi
şimdi tam anlayamayız, ama zamanın geçmesiyle belirginleşecektir. Bu bereket herkes içindir. Eğer biz tövbe edersek, yürekten
Rab'be dönersek, bu yenilenme evresine
girmiş olacağız. Tanrı'dan aldığımız bereketi başkalarıyla da paylaşacağız. Tanrı Sözü'nün dediği gibi, İsa Mesih'e bağlanan kişilerin içlerinden yaşam ırmakları akacaktır!
Gel, seni seven, senin için kurtuluş yolunu
açan Tanrı'ya yüreğini aç ve O'nu içeriye
davet et.
PAZAR
Sonntag
26
MAYIS
Mai
Kuşku duyan kişi rüzgârın sürükleyip savurduğu deniz dalgasına
benzer. Kararsız olan adam
Rab'den bir şey alacağını ummasın.
Yakup 1: 6S7
Der Zweifler gleicht einer Meereswoge, die vom Wind bewegt und
hin und her getrieben wird. Denn
jener Mensch denke nicht, dass er
etwas von dem Herrn empfangen
werde.
Jakobus 1, 6S7
Kararsız mısın? Kendini büsbütün İsa Mesih'e teslim etmenin mantıksız olduğunu
mu sanıyorsun? Hayır, değerli dostum.
Örnek olarak evliliğe bir bakalım. İki kişinin
birbirlerine güvenerek evlenmeleri mantıksız mıdır? Hayır. Evlilikte erkekle kadın,
kendilerini kayıtsız şartsız birbirine veriyorlar, değil mi? İlerde neler olacağını bilemezler. Ne var ki, birbirini seviyor, birbirine
güveniyorlar. Yaşamın sonuna dek birbirine
sadık olacaklarına söz veriyorlar. İnsan
başka bir insana böyle güven duyabiliyorsa, kusursuz, sevgi dolu ve hiç yalan söylemeyen İsa Mesih'e daha çok güvenmesi
yerinde değil midir? Kendimizi Tanrı'ya kararlı bir şekilde teslim etmemiz çok mantıklıdır. O, hiçbir zaman bizi hayal kırıklığına
uğratmaz. Oysa kararsız insan - ki kararsız
insan ne yapacağını, nasıl bir adım atacağını, iman edip etmeyeceğini, karar verip
vermeyeceğini bilmeyen adamdır - Rab'den
bir şey alamaz! Rab, insanın bilinçli ve kararlı bir şekilde kendisine dönmesini istiyor.
PAZARTESİ
Montag
27
MAYIS
Mai
Ey yükleri ağır olanlar! Bana
gelin, ben size rahat veririm!
Matta 11: 28
Kommt her zu mir, alle ihr
Mühseligen und Beladenen!
Und ich werde euch Ruhe
geben.
Matthäus 11, 28
die Last: yük
schwer: ağır
Ruhe geben: rahatlatmak, rahatlık vermek
Kurtulmak, sonsuz yaşama kavuşmak için
İsa Mesih'in sesine kulak verilmeli. Bazen
aklımızın arayışıyla, bazen de vicdanımızın iğnelenmesiyle O'nun sesini duyabiliriz. Bir yenilgiye uğradığımızda, varlığımızın sanki boşluğunu ve anlamsızlığını gördüğümüzde, içten ruhsal bir açlık hissettiğimizde O'nun sesi kulağımıza gelebilir.
Ya da bir hastalık, bir yakınımızın ölümü,
bir ağrı veya korku bizi, İsa Mesih'in kapıda durup çağırdığı gerçeğine uyandırabilir. O'nun çağrısı size Rab'bin Sözü, bir arkadaşın, bir vaizin aracılığıyla ya da bu
takvim yaprakları aracılığıyla gelebilir. Yeter ki, O'nun çağrısını duyduğunuz zaman
bu sesi dinleyip karar verin. Ağır yüklerinizle, günahınızla O'na gidin ve O'nu kurtarıcınız olarak kabul edin. Dostum, bu
dünyada hiç kuşku yok ki, sizi de yıpratan,
ezen bir sürü yük vardır. En başta günah
yükü! Niçin bu yükler altında mahvolasınız! İsa, bana gel diyor, O'na gittiğinizde
sizin bu ağır yükünüzü alacaktır!
SALI
Dienstag
28
MAYIS
Mai
İşte bak, kapıda durup çalıyorum.
Her kim sesimi duyup kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim. Ben
onunla, o da benimle akşam yemeği yiyeceğiz.
Vahiy 3: 20
Siehe, ich stehe an der Tür und
klopfe an; wenn jemand meine
Stimme hört und die Tür öffnet, zu
dem werde ich hineingehen und
mit ihm essen, und er mit mir.
Offenbarung 3, 20
Kurtulmak için büyük merasimlere, törenlere, formalitelere gerek yoktur. Tanrı, samimi bir şekilde O'na yüreğinizin kapısını
açmanızı istiyor. İsa Mesih'e kapıyı açmak, O'na efendiniz ve kurtarıcınız olarak
boyun eğmek demektir. Bu, bizden bilinçli
bir hareketi gerektiriyor. Kapı aralıklı durmuyor, rastlantı olarak da kendiliğinden
açılmaz. Kapı kesinlikle kapalıdır, insan
eliyle açılması gerekiyor. Kapıyı açıp açmamak kişisel bir karar ister. İsa'nın çağrısı bireye yöneltilmiştir. Zorla değil, “Biri
sesimi işitir de kapıyı açarsa, ben onun
yanına gireceğim” diyor. Herkesin kendi
kararını vermesi, kendi adımını atması
gerekir. Hiç kimse senin yerine bu kararı
veremez. İmanlı anneler, babalar, öğretmenler ya da arkadaşlar yolu gösterebilirler; ama yalnız senin elin uzanıp kapıyı
açabilir. Bu kararı sadece sen verebilirsin.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
29
MAYIS
Mai
Tanrı şöyle dedi: Hiçbir koşul altında seni bırakmayacağım.
İbranilere 13: 5 b
Denn Gott hat gesagt: “Ich
will dich nicht aufgeben
und dich nicht verlassen.”
Hebräer 13, 5 b
verlassen, zurücklassen: bırakmak
dich: seni
ich werde dich nicht verlassen: seni
bırakmayacağım
İsa Mesih'e yüreğin kapısını açmak, bir
kez atılan bir adımdır. Mesih güvenilirdir.
“Seni hiç boşa çıkarmam ve seni hiç bırakmam” diyor O (İbraniler 13: 5).
Bu demek değil ki, birdenbire melek gibi
kusursuz olacaksın. Bir anda tam bir olgunluğa erişecek değilsin. Bir anda iman
kararını verebilirsin, ama olgunluğa erişmek uzun vadeli bir iştir. İsa Mesih bir saniyede yaşamına girer, suçlarını bağışlar
ve temizler. O yaşamına girdiği an, sonsuz yaşama da sahip olursun. Ama yaşamının O'nun isteğine göre yeniden düzenlenmesi çok daha uzun süre ister.
Güvey ile gelinin nikah töreni birkaç dakika sürer. Ne var ki, çetin denemelerle dolu evlilik yaşamında iki güçlü kişinin birleşmesi, bir olması uzun yıllar alabilir.
Böylelikle İsa Mesih'i yaşamımıza almamız, bir anda verilen karardır ve yaşam
boyu süren bir alışma ve olgunlaşma sürecine yol açar.
PERŞEMBE
Donnerstag
30
MAYIS
Mai
(Avrupa ülkelerinin bazısında dini
bayramdır)
İşte bak, kapıda durup çalıyorum. Her
kim sesimi duyup kapıyı açarsa, onun
yanına gireceğim. Ben onunla, o da
benimle akşam yemeği yiyeceğiz.
Vahiy 3: 20
Siehe, ich stehe an der Tür und klopfe an; wenn jemand meine Stimme
hört und die Tür öffnet, zu dem werde
ich hineingehen und mit ihm essen,
und er mit mir.
Offenbarung 3, 20
Yüreğinin kapısını Mesih'e açmak için
gökten doğaüstü bir ışığın parlamasını
beklemene, herhangi bir rüya görmene
gerek yoktur. Olağanüstü herhangi bir
duygusal deney de şart değildir. Mesih,
gökten yeryüzüne inerek senin günahların için öldü. Şimdi ise senin yüreğinin kapısı önünde duruyor ve çalıyor. Kapıyı açma sırası sendedir. Rab'bin eli sürekli
olarak dışarıdan kapıyı çalıyor; senin elin
ise sürgüyü içerden çekip kapıyı açmalıdır. Bunu yaptığın an, Mesih yüreğine gelecek ve senin tüm günahlarını bağışlayıp
seni Tanrı ailesine katacaktır. Tanrı ailesine katılan her birey gibi sen de Tanrı'nın çocuğu olacak ve sonsuz yaşama
kavuşacaksın.
Mesih ne diyor? “İşte bak, kapıda durup
çalıyorum. Her kim sesimi duyup kapıyı
açarsa, onun yanına gireceğim. Ben
onunla, o da benimle akşam yemeği yiyeceğiz.”
CUMA
Freitag
31
MAYIS
Mai
Eğer bugün O'nun sesini
işitirseniz... yüreklerinizi
katılaştırmayın.
İbraniler 3: 7S8
Heute, wenn ihr seine
Stimme hört, verhärtet
eure Herzen nicht.
Hebräer 3, 7S8
hart, fest: katı
(etwas) verhärten: katılaştırmak
wenn: eğer
Kararını vermek için bekleme, oyalanma,
değerli dostum! Vakit geçiyor, gelecek de
belirsizdir. Bundan daha uygun bir fırsatı
belki bir daha yakalayamayacaksın. “Yarınla övünme; çünkü gün ne doğuracak
bilemezsin” (Süleyman'ın Özdeyişleri 27:
1). Tanrı'nın Sözü şöyle diyor: “Eğer bugün O'nun sesini işitirseniz, yüreklerinizi
katılaştırmayın” (İbraniler 3: 7S8). Sakın,
“Önce kendimi düzelteyim, İsa'yı içeri davet etmeden önce kendime bir çeki-düzen vereyim” deme. Önce tüm sorularını
ve sorunlarını da çözümlemen gerektiğini
düşünme. İsa Mesih'in, senin kurtarıcın
olmak üzere çarmıhta öldüğüne inanır ve
kesin bir kararla O'na bağlanırsan, yeter.
Gerisi zamanla gelir.
Değerli okuyucumuz, takvimdeki
yazılara ilişkin herhangi bir sorunuz ya da anlamadığınız bir yer
olursa bize çekinmeden yazabilirsiniz. Size elimizden geldiğince yanıt vermeye ve sizlerle yazışmaya hazırız. Ayrıca, cezaevinde olanlarınıza, cezaevi idaresinin izin verdiği ölçüde ruhsal
konularla ilgili kitap, kaset ve
CD’ler sağlayabiliriz.
Adresimiz:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
SEVİNÇ GETİRİCİ HABER’İN
SESİNİ DİNLE!
Varlığının gizini, amacını, yaşamının getirdiği yararı hiç düşündün
mü? Kimsenin umut dolu bir gelecekten söz edemediği dünyamızda
senin kafanda beliren bir sürü soru
aydınlığa kavuşturuldu mu?
Bunalımlar, kaygılar ve dayanılmaz
sancıların korkunç boyutlara ulaştığı günümüzde en büyük ihtiyacın
sonsuz yaşam güvencesi olduğunu
biliyor musun?
Tüm bu sorulara yanıt arıyorsanız,
0 64 41 - 208 16 15
nolu telefonumuzu arayın.
CUMARTESİ
Samstag
1
HAZİRAN
Juni
(Tanrı) Yuvasında yavrularını
uçmaya kışkırtan, onların üzerinde kanat çırpan kartal gibi
kanatlarını gerip onları (halkını)
aldı ve kanatları üzerinde taşıdı.
Yasanın Tekrarı 32:11
Wie der Adler sein Nest aufstört, über seinen Jungen
schwebt, breitete er (Gott) seine
Flügel aus, nahm sie auf, trug
sie auf seinen Schwingen.
5. Mose 32,11
Musa peygambere RAB seslenerek halkına
ilişkin şöyle dedi: “Kendilerini nasıl kanatları
üzerinde taşıyarak yanıma getirdiğimi gördünüz” (Çıkış 19:4).
Tanrı insanlara karşı olan düşüncelerini,
sevgisini, kayrasını, iyiliğini göstermek için
bazen doğadaki hayvanları bir betim olarak
kullanıyor. Rab sevgisini bazen bir annenin
sevgisine benzetiyor. Bazen Tanrı'nın biz insanlar için ne kadar kaygı çektiğini belirtmek
isterken bir annenin doğum sancılarını dile
getiriyor. Bazen sevgisini bir baba sevgisine
benzetir. Musa peygambere de seçtiği halkını nasıl taşıdığını, onları nasıl koruduğunu
ve onlar için nasıl çaba gösterdiğini belirtmek için bir kartalı simge olarak kullanıyor.
“Kanatları üzerinde taşımak” harika bir sözdür. Dilimizde de bu türden harika deyimler
vardır: “Kanat germek”, “Kanatları altına almak” gibi. Bu deyimler bir kimseyi korumak,
kollamak, destek olmak, taşımak anlamındadır. Tanrı da bizlere kanat gerdiğini söyler.
PAZAR
Sonntag
2
HAZİRAN
Juni
(Tanrı) Yuvasında yavrularını
uçmaya kışkırtan, onların üzerinde kanat çırpan kartal gibi
kanatlarını gerip onları (halkını)
aldı ve kanatları üzerinde taşıdı.
Yasanın Tekrarı 32:11
Wie der Adler sein Nest aufstört, über seinen Jungen
schwebt, breitete er (Gott) seine
Flügel aus, nahm sie auf, trug
sie auf seinen Schwingen.
5. Mose 32,11
Bilindiği gibi, kartallar yuvalarını yüksek
yerlerde kurarlar. Ana kartal, uçmayı daha
öğrenmemiş yavrularını harekete geçirip
onları yuvalarından aşağıya iter, ama kendisi de yavrusunun üzerinde uçar ve onu
gözler. Yavrusunun yere doğru indiğini, artık gücünün kalmadığını gördüğünde hemen yavrusunun altına girer ve onu kanatlarının üzerine alır ve yeniden yuvasına
getirir. Tanrı bunu bir resim olarak kullanır
ve kendi bağlılarını bir yaşam boyu kanatlarıyla taşıdığını söyler.
Yüzlerce yıl sonra Rab İsa Mesih Yeruşalim kentine bakıp şöyle dedi: “Ey Yeruşalim ! Peygam berleri öldüren, kendisine
gönderilenleri taşlayan Yeruşalim! Bir tavuk, civcivlerini kanatları altına nasıl toplarsa, ben de kaç kez senin çocuklarını
öylece toplamak istedim, ama siz istemediniz” (Matta 23:37). Burada kullanılan
“kanatları altına” sözüne dikkatinizi çekmek istiyorum. İşte Musa da buna dikkat
çekmektedir.
PAZARTESİ
Montag
3
HAZİRAN
Juni
Ya RAB, vefan göklere, sadakatin bulutlara erişir. Doğruluğun ulu dağlara benzer, adaletin uçsuz bucaksız enginlere...
Vefan ne değerli, ey Tanrı! Kanatlarının
gölgesine sığınır insanlar.
Mezmur 36:5-7
HERR, an die Himmel reicht deine Gnade, deine Treue bis zu den Wolken. Deine Gerechtigkeit ist den Bergen Gottes
gleich, deine Rechtssprüche dem gewaltigen Urmeer... Wie köstlich ist deine Gnade, Gott! und Menschenkinder
bergen sich in deiner Flügel Schatten.
Psalm 36,6S8
Bir zamanlar Rab'bi geri tepmiştim, ama O
bana konuşmaktan geri durmadı. Beni sevmekten vazgeçmedi. Şimdi O'nun kanatları
altına girdim. Daha önce bunun ne kadar gerekli olduğunu bile bilmiyordum. O'nun kanatları altına sığınmanın ne kadar güzel olduğunu, insana güven, yüreğine barış, esenlik
verdiğini gördüm, diyor Murat.
Musa, Tanrı'nın huzuruna çıktığında, RAB
dağdan kendisine seslendi: “Sizi nasıl kartal
kanatları üzerinde taşıyarak yanıma getirdiğimi gördünüz. (19:3S4). O'nun kanatları altında koruma bulabiliriz. Tanrı sevgisinin sağladığı güvence, rahat ve sıcaklığı hep o kanatların altında hissedebiliriz.
İsa dedi: “Ey Yeruşalim! Peygamberleri öldüren, kendisine gönderilenleri taşlayan Yeruşalim! Bir tavuk, civcivlerini kanatları altına
nasıl toplarsa, ben de kaç kez senin çocuklarını öylece toplamak istedim, ama siz istemediniz” (Matta 23:37). İnanabilir misiniz? Birçok insanın bugün geri teptiği, reddettiği Tanrı işte bu kadar sevecendir. O seni de kanatları altına sığınmaya çağırıyor.
SALI
Dienstag
4
HAZİRAN
Juni
Yaşlılığını iyilikle doyuran
O'dur ve gençliğin kartal
gibi tazelenir.
Mezmur 103: 5
Der mit Gutem sättigt dein
Leben. Deine Jugend erneuert sich wie bei einem
Adler.
Psalm 103,5
jung: genç
die Jugend: gençlik
Kartalların 70 yıla kadar yaşayan türlerinin olduğu söylenmektedir. Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşlarındayken çok ciddi ve zor
bir kararı vermek zorunda kalır. Kartalın yaşı
40'a geldiğinde pençeleri sertleşir, o eski esnekliğini kaybeder ve bu nedenle de avlanamaz, avlanamadığı için de beslenemez bir
duruma gelir. Sadece bu değil, kartalın gagası da uzar ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır. Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartalın burada iki seçimden
birisini yapması gerekir. Ya ölümü seçecektir
ya da acı bir yoldan geçerek yeniden doğuş
sürecini başlatacaktır. Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürer. Kartal, bu yönde
karar verirse, yüksek bir dağın tepesinde kurduğu yuvasına uçar ve orada uygun bir yer
bulur ve başlar gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya. Her vuruş ona büyük acı verir.
Ama kartal günlerce bunu sabırla yapar ve
sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve
düşer.
(Devamı yarın)
ÇARŞAMBA
Mittwoch
5
HAZİRAN
Juni
Yaşlılığını iyilikle doyuran
O'dur ve gençliğin kartal
gibi tazelenir.
Mezmur 103: 5
Der mit Gutem sättigt dein
Leben. Deine Jugend erneuert sich wie bei einem
Adler.
Psalm 103, 5
das Gute, die Güte: iyilik
erneuert werden, erfrischt werden: tazelenmek
Günlerce acıyla gagasını kayaya vura vura
söken kartal o eski, kartalmış gagasını düşürür ve yeni gagasının çıkmasını bekler.
Gagası çıktıktan sonra kartalın daha işi bitmemiştir. Bu kez yeni gagası ile pençelerini yerinden sökerek çıkarır. Yeni pençeleri
çıkınca yine kartalın işi bitmemiştir; bu kez
de eski katılaşmış, sertleşmiş tüylerini yolmaya başlar. 5 - 6 ay sonra kartal, kendisine 20 - 30 yıl daha bir yaşam kazandıran
yeni doğuşa sahip olur ve yeniden gücü tazelenmiş olarak uçmaya, yaşamaya başlar.
Bu durumu iki bin yıl kadar önce bile bilen
Tanrı adamı Davut peygamber, Tanrı'nın
bizi iyilikleriyle, inayetiyle doyurduğunu,
yaşlansak bile gücümüzün kartallar gibi tazelendiğini söyler. Bu yaşamdayken birçok
sıkıntılardan, acılardan geçmemiz gerekeceğini unutmayalım. Buna rağmen, bu acılar, sıkıntılar hayatımıza 20S30 yıl ömür
katmaz, Rab'bin inayetine sığınan insana
sonsuza dek sürecek doyumu ve ölümden
sonsuz yaşama geçişi sağlar.
PERŞEMBE
Donnerstag
6
HAZİRAN
Juni
Ey tembel adam, git karıncalara bak, onların yaşamlarından bilgelik öğren.
Süleyman'ın Özdeyişleri 6:6
Geh hin zur Ameise, du
Fauler, sieh ihre Wege an
und werde weise!
Sprüche 6, 6
faul: tembel
die Ameise: karınca
Benim hiç sevmediğim “Yapamam!” sözüdür. “Yapamam” sözü aslında tembelliğin bir
göstergesidir. Yapamam, başaramam dediğiniz an kendinizi buna şartlandırıyorsunuz.
Beynimiz kendi başına çalışmaz. Ona ne
verirseniz, onu alır ve kullanıma sokar. Yapamam sözünü beyninize ilettiğiniz zaman,
zaten işiniz bitmiştir. Beyninize “Yapamam”
buyruğunu vermişsiniz. O zaman siz de buna göre hareket edersiniz. Yapabilen, başarabilen insanların sizden ne ayrıcalığı, ne
üstünlüğü var? Normalde hiç! Ancak belki
onların olanakları daha fazlaydı. Onları teşvik edenler, destekleyenler oldu. Ama bu insanlar da “Yapamam” sözüne takılıp kalmamışlar, sabırla, azimle uğraşmış, çalışmışlardır. Dostum, durumun şu anda ne olursa
olsun, sabır ve azimle ileriye bakmalısın.
“Yapamam, benim için artık çok geç!” gibi
olumsuz düşünceleri aklından çıkarıp atman
gerek. Elbette ki her insanın belirli yetenekleri vardır, ama yaşama ilişkin bakış açılarımız hep olumsuzluklar üzerine kurulmamalı.
Tanrı'nın size neler verdiğini bir düşünün!
CUMA
Freitag
7
HAZİRAN
Juni
İnsan kötülükle pekiştirilmez,
ama doğruların kökü kazılamaz.
Süleyman'ın Özdeyişleri 12: 3
Keinen Bestand hat ein
Mensch durch Gottlosigkeit,
aber die Wurzel der Gerechten
wird nicht ins Wanken gebracht.
Sprüche 12, 3
die Wurzel: kök
Bestand haben: sürmek, kalmak
Günahlı insan aslında kendi yaptıklarıyla mutsuz olur. Nasıl mı? Gelin size bunları sıralayayım:
Mutsuz olmak için yapman gereken ilk şey,
“ben yapamam, beceremem, buna layık değilim” diye düşün. Her zaman yanlış şeyler üzerinde kafa yor. Aceleci, stresli, heyecanlı ol sürekli olarak. Kendini, kendi durumunu sürekli
olarak başkalarıyla karşılaştır. Durmadan al,
borca gir. Suçu, kabahati her zaman eşinde,
dostunda ara. Az arkadaş edin, sahip olduklarınla yetinme. Bir işe başladın mı, onu bitirmeden başka işe başla. Sözünde hiç durma. Birisi sana yüreğini açtı mı, bunu her tarafta yay.
Dedikoduyu sürekli yap. Birisi sana kötü, kırıcı
bir söz söyledi mi, sen daha ağır ve kırıcı sözler söyle. Şaka yapmayı, gülmeyi hiç yapma.
Her zaman çok ciddi ol. Durmadan yakın, şikayet et. Şükretmeyi hiç düşünme bile. Hoşgörülü olmaktan uzak dur, affetmeyi asla yapma.
Size yapılan kötülüğü hiç unutma.
Bunların şimdiye kadar sana bir yararı oldu
mu? Hayatında olumlu, güzel bir şey yarattı
mı? Öyleyse neden halen aynı yerde sayıyorsun?
CUMARTESİ
Samstag
8
HAZİRAN
Juni
Oğlum, bilgeliğe kulak verip yürekten akla yönelerek sözlerimi
kabul edersen, buyruklarımı aklında tutarsan ... RAB korkusunu anlar ve Tanrı'yı yakından tanırsın.
Süleyman'ın Özdeyişleri 2:1, 5
Mein Sohn, wenn du meine Reden
annimmst und meine Gebote bei
dir verwahrst, ... dann wirst du
verstehen die Furcht des HERRN
und die Erkenntnis Gottes gewinnen.
Sprüche 2, 1+5
İnsanın özgüvene sahip olm ası önem lidir. Bu
sadece kişisel yaşam da değil, yaşam ın her
alanında geçerlidir. Aile içerisinde, iş yerinde,
toplum içerisinde, hatta im anlılar topluluğu
içerisinde özgüvenin önem i inkar edilem ez.
Başkalarına güven verebilm ek için o güvene
kendin sahip olm alısın. Özgüvene sahip olm ak için de bilgi, sonra da bilgelik gerekir. Ancak sahip olduğun bir şeyi verebilirsin. Sende
olm ayan bir şeyi verem ezsin! Tanrı insanı yaratırken onu kusursuz yarattı ve ona en harika
olan beyni verm iştir. Her tür yetki ve yeterlikle
donatm ıştır insanı. Günah ile bu kusursuzluğu
kaybettik. Tanrı'dan uzaklaştıkça daha da
yozlaştık. Am a Tanrı bizdeki beyni, yetenekleri tüm den çekip alm adı. Onlar halen bizdedir.
Önem li olan yeniden Tanrı'ya gelm ek, O'nun
o kusursuz ilkelerini hayatım ızda uygulam aya
sokm aktır. Bunu yaptığım ızda, Tanrı benzerliğinde yaratıldığım ızı, Tanrı'nın bizleri ne kadar çok sevdiğini ve değer verdiğini görürüz.
Bağışlanırız. Cennetin vatandaşı oluruz. Bunu
bilm ek bizde özgüveni oluşturur. Bu bilince
geldiğim izde daha çok öğrenm eye, bilm eye
kendim izi veririz.
PAZAR
Sonntag
9
HAZİRAN
Juni
Aldanmayın, Tanrı alaya alınmaz. İnsan ne ekerse onu biçer.
Galatyalılar 6: 7
Irrt euch nicht, Gott lässt
sich nicht verspotten! Denn
was ein Mensch sät, das
wird er auch ernten.
Galater 6, 7
sich irren: aldanmak
verspotten: alay etmek
ernten: biçmek
Bilindiği gibi dünyam ızda bir “Yer Çekim i” yasası vardır. Elm a ağacından kopan bir elm a
yukarıya doğru gitm ez, yer çekim yasası onu
aşağıya çeker. Aynı şekilde dünyam ızda bir
gelişm e, büyüm e yasası vardır. Benim küçük
bir bahçem var ve oraya ilk taşındığım ızda
küçücük bir çam ağacı diktim . Bu şim di kocam an bir ağaç oldu. Buğday, arpa ya da m ısır
ekersin, doğanın büyüm e yasasına göre bunlar büyür ve sonunda ürün getirir. Biz insanlar
için de bu geçerlidir. Doğarız ve büyüm eye
başlarız. Geçtiğim iz yıl 60 yaşını bitirdim . Bundan daha yukarısını istem iyorum , am a ne yaparsam yapayım , o büyüm eye - sonuç olarak
da yaşlanm aya engel olam ayacağım . Bizim
günlük yaşam ım ızda da bir kural geçerlidir.
Bir insan ne düşünüyorsa, kendisi de odur.
Eğer bizim düşüncelerim iz sevgi, barış, esenlik, merham et, hoşgörü üzerine kuruluysa, hayatım ızda bunun ürünleri gözükür. Ancak bizim büyük sorunum uz, “günah yasası'na bağlı
olm am ızdır. G ünah yasası bizi her alanda
aşağılara çeker. Bu yasadan kurtulm anın yolu, günahı yenen İsa Mesih'e gelm ek ve O'na
im an etm ekle m üm kündür.
PAZARTESİ
Montag
10
HAZİRAN
Juni
Kulak ver, bilgelerin sözlerini dinle, öğrettiğimi zihninle işle.
Süleyman'ın Özdeyişleri 22: 17
Neige dein Ohr und höre
die Worte von Weisen und
richte dein Herz auf meine
Erkenntnis!
Sprüche 22, 17
das Ohr: kulak
weise: bilge
İnsan doğruları, gerçekleri nasıl bulabilir? Benim düşünce yapım ın doğru olduğunu nasıl
bilebilirim ? Ya da inancım ın gerçek ve doğru
olduğunu nereden bilebilirim ? Buna tek yanıt
şudur: okuyup araştırarak. Araştırm ak, insana
özgü yetenektir. Bugün yararlandığım ız S hem
tıp alanında, hem bilim teknik alanında S bu
nim etler birden bire ortaya çıkm adı. Hep sabırla, azim le araştırm anın, çalışm anın sonuçlarıdır. Bakın, Galileo aya baktı ve oraya nasıl
çıkılacağını düşündü, araştırdı o dönem lerde
ve böylece ilkel teleskop ortaya çıktı. İskoçyalı
Jam es W att, buharla ne yapılabilir diye düşündü, uzun yıllar araştırdı ve sonunda günüm üzdeki sahip olduğum uz tren ve gem ilerin
bu aşam alara gelm esine öncülük etti. Kısacası, bize bugünkü telefonları, elektriği, interneti,
uçağı ve tıp alanındaki o harika buluşları insanın araştırm aları sağladı. Araştırm ak, bulm ak
insanın yaratılışında kendisine verilen büyük
bir arm ağandır. Bu nedenle özellikle im an,
inanç konusunda da düşünerek, araştırarak,
okuyarak ve em in olarak karar verm eliyiz. O
zam an doğru yolda oluruz.
SALI
Dienstag
11
HAZİRAN
Juni
Ya RAB... Rüzgarın kanatları
üzerinde gezen, rüzgarı kendine
haberci, yıldırımları hizmetçi
eden sensin.
Mezmur 104:4
O Herr... der einherzieht auf den
Flügeln des Windes, der Winde
zu seinen Boten macht, Feuer
und Lohe zu seinen Dienern:
Psalm 104, 3S4
der Wind, der Sturm: rüzgar
der Flügel: kanat
Haberlerde hep sert rüzgarlardan, kasırga ve
hortum lardan duyarız. Peki am a bunlar nasıl
oluşurlar? Havanın hareket etm esi rüzgarı
oluşturur. Isınan havanın m olekülleri şişerek
daha geniş yer tutar. Isınan hava daha hafif
olduğundan yukarıya doğru çıkar, onun yerini
soğuk hava alır. Böylece hava soğuktan sıcağa, sıcaktan soğuğa dönüşür, durm adan dolaşır. Dünyam ızdaki denizlerde oluşan gel - git
olayı denizin kabarm ası ve inm esi olayı hiç
durm adan devam eder. Esen rüzgarların hızı
ve yönü, o rüzgarın getireceği yıkım ı, zararı
belli eder. Saatte otuz-kırk kilom etre hızla
esen rüzgara esinti ya da m eltem denir. Bu
zararlı değil. Saatte yetm iş beş kilometre esen
rüzgara fırtına ya da bora denir. Bu zararlı olabilir. Saatte yüz, yüz yirm i kilom etre esen rüzgara kasırga denir. Bu zararlıdır. Yüz yirm i kilom etreden daha hızlı esen rüzgara zorlu kasırga denir. Bunun zararı çoktur. Azgın hızla
döne döne ilerleyen birkaç büyük kasırganın
bileşim i tornado ya da siklon diye bilinir. Burgu
gibi dönen tornadonun kesin hızı ölçülem edi,
am a saatte yaklaşık beş yüz kilom etre estiği,
yöreyi yerle bir ettiği bilinen gerçeklerdir.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
12
HAZİRAN
Juni
Kim göklere çıkıp indi? Kim rüzgarı avuçlarında topladı? Suları
giysiyle sarıp sarmalayan kim?
Kim belirledi dünyanın sınırlarını?
Süleyman'ın Özdeyişleri 30:4
Wer ist hinaufgestiegen zum Himmel und herabgefahren? Wer hat
den Wind in seine Fäuste gesammelt? Wer hat die Wasser in ein
Tuch eingebunden? Wer hat aufgerichtet alle Enden der Erde?
Sprüche 30,4
Dünyamız aşırı hızla (saniyede 30 km hızla) dönerken tam orta yerde, saatte 1600
kilometreyi bulan akıl almaz bir fırtınayı ardından sürükler. Tanrı'ya şükürler olsun ki,
bu rüzgar yeryüzünü etkilemez. Aslında
buzlu kutuplarla kasıp kavurucu çöl bölgeleri arasında hava alışverişi rüzgarların
oluşumuna neden olur.
Denizler rüzgarların etkisindedir. Rüzgar
yeryüzündeki yaşama yön verir. Karayel,
poyraz, lodos, meltem, turna geçidi türünden çeşitli rüzgarlar vardır. Güney Asya'da
muson yağmurlarını getiren rüzgarın yararı çok, ama zararı da çoktur. Afrika çöllerinde iki üç ay devam eden bir rüzgar o
yörenin köylerini kumlara gömebilir. Hafif
basınçlı yeller kuzey rüzgarlarının etkisine
girince, hızla esen poyraz oluşur. Tanrı kuzey rüzgarlarına karşı set çekmek için, doğudan batıya uzanan sıradağları koydu.
Himalayalar, Toroslar, Alpler gibi. Bunların
güneyindeki bölgeler tarıma elverişli bölgelerdir.
PERŞEMBE
Donnerstag
13
HAZİRAN
Juni
Kim göklere çıkıp indi? Kim rüzgarı avuçlarında topladı? Suları
giysiyle sarıp sarmalayan kim?
Kim belirledi dünyanın sınırlarını?
Süleyman'ın Özdeyişleri 30:4
Wer ist hinaufgestiegen zum Himmel und herabgefahren? Wer hat
den Wind in seine Fäuste gesammelt? Wer hat die Wasser in ein
Tuch eingebunden? Wer hat aufgerichtet alle Enden der Erde?
Sprüche 30,4
Hiçbir insan göklere çıkamadı. Hiç kimse
rüzgara, doğaya buyruk veremedi. Ama
gökten yeryüzüne gelen İsa Mesih azgın
fırtınayı payladı, ortalığı sütlimana dönüştürdü. İsa Mesih'in yetkisi rüzgarları, boraları da kapsar. İsa Mesih bir keresinde bir
din adamına şöyle dedi: “Rüzgar dilediği
yerde eser ve onun sesini işitirsin; ama
nereden gelip nereye gittiğini bilmezsin.
Ruh'tan doğan herkes böyledir” (Yuhanna
3:8). İsa bu somut tanımla, günahlı insanın Tanrı Ruhu'ndan yeniden doğması gerektiğini vurguladı.
Çevremizde, dünyamızda oluşan o ilginç
rüzgarları anlamadığımız ve şaşırdığımız
gibi, Tanrı Ruhu'ndan doğan her insanın
değişen yaşamını da birçok insan anlayamıyor. Kasırgalı yaşamı hafif deniz yeline
dönüştüren, onu sütliman eden kurtarıcı
İsa Mesih'tir. O senin yaşamını da düzene
koyabilir, hayatındaki her tür fırtınayı, borayı dindirebilir. Yapman gereken tek şey
O'na gelip iman etmendir.
CUMA
Freitag
14
HAZİRAN
Juni
Vaktinizi nasıl geçirdiğinize tüm inceliğiyle dikkat edin.
Efesoslular 5: 15
Seht nun genau zu, wie
ihr wandelt!
Epheser 5,15
aufpassen, genau zusehen: dikkat etmek
Her insan bir işle uğraşır, insanlarla - aile
fertleriyle birlikte vakit geçirir. Herkesin elinde
bir vakit vardır. Bu vakti insan istediği gibi
kullanmakta özgürdür. Birçok insan vaktini
işe yaramaz, yararsız şeylerle geçirir.
Kralın biri halkına bir haber salar. Ülkemin en
yetenekli adamına kızımı vereceğim, der.
Herkes hünerini sergiler kralın önünde. Bir
terzi de krala, bir iğneyi bir metre öteye koyun ve ben ipliği atarak o iğnenin deliğinden
geçireceğim, der. Kral şaşırır ve bunun mümkün olmadığını söyler. Ama gerçekten de bu
terzi dediğini yapar. Kral biraz düşünür ve
adamlarına, bu adama 40 altın verin, ama
kırk da değnek vurun ve atın sarayımdan dışarıya, der. Adam ve halk şaşırır. Kırk altını
anladık da, peki neden kırk değnek, diye sorarlar. Kral, 40 altını yaptığı o imkansız hüneri
için veriyorum, 40 değneği de zamanını böylesine boş şeylerle geçirdiği için vurduruyorum. Bunun kime ne yararı var ki. Böyle birisine kız vermek değil, değnek gerek, der.
Vaktini boş şeylerle öldürmek, insanın kendisine yapacağı en büyük kötülüktür.
CUMARTESİ
Samstag
15
HAZİRAN
Juni
Vaktinizi nasıl geçirdiğinize tüm
inceliğiyle dikkat edin. Bilge olmayan kişiler gibi değil, bilgeler
gibi olun. Elinizdeki vakti en yararlı biçimde değerlendirin.
Efesoslular 5: 15-16
Seht nun genau zu, wie ihr wandelt, nicht als Unweise, sondern
als Weise! Kauft die rechte Zeit
aus! Denn die Tage sind böse.
Epheser 5,15S16
weise: bilge
Tanrı Sözü'ne göre, bilgeli insan, Tanrısı'nı
bilen, günlük hayatında vaktini sağlıklı ve
yararlı yolda geçiren insandır.
Kaybolan maddi şeyleri yeniden kazanmak
mümkündür. Ama kaybolan zaman, hiçbir
zaman tekrar geriye kazanılamaz. Kaybolan
vakit, bir daha geri gelmemek üzere uçup
gitmiştir. Vakti Tanrı bize emanet etmiştir ve
onun değerini bilmemizi istiyor. Sana verilen
zamanı iyi ve yararlı yolda kullan, diyor.
Her insan zamana bağlıdır. Zaman, şimdiki
yaşam da son bulur. Ama insan yaşamı
sonsuzlukta devam eder. Ne var ki, sonsuzlukta zaman kavramı yoktur. Bugünkü fırsatlar, olanaklar geçip gidecek. Yapılması gereken yapıcı, bina edici, yararlı işlerdir. Daha da önemlisi Tanrı'nın sana da verdiği
kurtuluş fırsatını kaçırmamaktır. Bu kurtuluş
fırsatını kaçırırsan, bunu bir daha asla bulamaz, bunun yıkıcı sonuçlarını sonsuzluk boyunca ödemek zorunda kalırsın. Ama bugün
Tanrı'ya dönmek için fırsatın vardır. Bunu
en iyi şekilde değerlendir dostum.
PAZAR
Sonntag
16
HAZİRAN
Juni
Şimdiki çağın gidişine uymayın. Tersine, anlayışınızın tazelenmesiyle büsbütün değiştirilmiş insanlar olun. Öyle
ki, Tanrı'nın istemini, neyin yararlı, beğenilir, yetkin olduğunu öğrenesiniz.
Romalılar 12:2
Und seid nicht gleichförmig dieser
Welt, sondern werdet verwandelt
durch die Erneuerung des Sinnes,
dass ihr prüfen mögt, was der Wille
Gottes ist: das Gute und Wohlgefällige und Vollkommene.
Römer 12,2
İnsan genelde iyi gördüğü işlerle uğraşır,
değil mi! Bazen anne babanın, yakınların
beğenisi öneme alınır. İnsan attığı adımları kendi çıkarı için kullanır. Oysa Tanrı'nın isteğinin de ne olduğunu bilmemiz
gerekir. Zamanın dışında bulunan Tanrı'nın gerçeğini, senin için neler istediğini
bu yaşamda öğrenebilirsin. Senin de zamanın azdır. Bu az zamanda önceliğini
neye vereceksin? Sadece mal mülk biriktirmeye mi? Ya sonra? Biriktirdiğin malın
mülkün sana bir yararı olacak mı gelecek
için! Hayır. Davut peygamber şöyle dua
eder:
“Bana istemini yapmayı öğret! Çünkü Sen
benim Tanrım'sın. Senin iyi Ruhun doğruluk yolunda bana öncülük etsin!... Övgüler olsun sana ya RAB. Bana kurallarını
öğret!” (Mezmur 143:10; 119:12). Bu senin de isteğin ve duan olmalıdır değerli
dostum!
PAZARTESİ
Montag
17
HAZİRAN
Juni
Şimdiki çağın gidişine uymayın. Tersine, anlayışınızın tazelenmesiyle büsbütün değiştirilmiş insanlar olun. Öyle
ki, Tanrı'nın istemini, neyin yararlı, beğenilir, yetkin olduğunu öğrenesiniz.
Romalılar 12: 2
Und seid nicht gleichförmig dieser
Welt, sondern werdet verwandelt
durch die Erneuerung des Sinnes,
dass ihr prüfen mögt, was der Wille
Gottes ist: das Gute und Wohlgefällige und Vollkommene.
Römer 12,2
Elçi Pavlus bu sözleri İsa Mesih'e iman
edenlere söylüyor. Nasıl biridir İsa'ya iman
eden? İsa Mesih'e iman eden bir kimsenin
anlayışı yenilenmiş ve değiştirilmiştir. Ama
yine de yaşamının tüm günlerini bu yaşamda, bu dünyada geçirmektedir. İster istemez
herkesle ilişki kurar, konuşur, herkes gibi
işe gider gelir, kararlar verir. Bu dünyanın
sorunlarıyla ilgilenir. Ama onun ilişkileri, tutum ve davranışları her zaman Rab'bin ilkeleriyle uyumda olması gerekir. Kendisini hiçbir zaman olduğundan fazla göstermemelidir. Her zaman kendisini öne sürmemelidir.
Alçakgönüllü, yumuşak huylu bir tutum takınmalıdır. Merhametli, affeden, hoşgörülü
biri olmalıdır. Çünkü iman ettiği Rab İsa Mesih onun örneğidir. İsa, düşmanlığa hayatında hiçbir zaman yer vermedi. Kendisine kötülük edenleri bile sevdi ve affetti. O kendi
bağlılarından da bunu ister ve bekler. Aynı
zamanda imanlılar Mesih'in bedeninin birer
parçasıdırlar. Bir bedenin üyeleri gibi, biri diğeri için yaşar. Ancak o zaman sağlıklı bir
uyum, iletişim mümkün olur.
SALI
Dienstag
18
HAZİRAN
Juni
Ben değersiz ve fakirim,
içimde yüreğim yaralıdır.
Mezmur 109: 22
Denn ich bin elend und
arm, und mein Herz ist
verwundet in meinem
Innern.
Psalm 109,22
arm: fakir
verwundet: yürek
das Innere: iç
Murat, kuşlar üzerinde bir araştırmacıdır. Murat kuşların yaşamlarını gözler, özellikle de
çeşitli kuşların ötüşlerini inceler. Bir gün ormanda gezerken o güne kadar hiç duymadığı
bir kuş sesi duyar. O sese doğru gider ve
dürbünüyle o kuşu aramaya başlar. Bir de ne
görsün! Bilinen, tanıdık bir kuş, ama kuşun
göğsüne kalın bir diken saplanmış ve kuş bu
acı karşısında duygulandırıcı, acı acı ötüyor;
sanki ne olur, birisi yardıma gelsin ve bana
acı veren, neredeyse yüreğime saplanan bu
dikeni çıkarsın! diyordu. Murat kuşa yaklaşıyor yavaştan, kuşun kaçacak bir niyeti yok; o
acıdan kurtulmak istiyor. Murat da ona saplanan o dikeni dikkatle çıkarır, kuşu belirli bir
süre saklar ve iyileşince de onu salıverir.
Kuş da olsa, yüreğe acı veren bir durum, onu
acı acı inletir. Bu insanlar için de geçerlidir.
İnsanın yüreğinde ona acı veren bir sürü diken vardır. Her hareketinde onun yüreğini kanatır, ağrı verir. İnsan da yaralı kuş gibi, bu
yürek acısından kurtulmak ister. Ama ona
yardım edecek biri var mı?
ÇARŞAMBA
Mittwoch
19
HAZİRAN
Juni
İçimde yüreğim yaralıdır.
Mezmur 109: 22
Mein Herz ist verwundet
in meinem Innern.
Psalm 109,22
in meinem Innern: içimde
mein Herz: yüreğim
Geçtiğimiz günlerde birisi bana telefon açtı
ve yüreğine acı veren olayı anlatmaya başladı: “Ali amca” dedi, “Küçüktüm ve hiçbir
şey anlamıyordum. Beni bir akrabamın çocuğuna verdiler zorla. Evlendikten birkaç yıl
sonra Almanya'ya geldik. Çocuklarım oldu,
ama ben hiçbir zaman mutlu olamadım. Birçok sorun da yaşadım. Tanrı'ya hep, “Tanrım, başıma gelen bunca olumsuzluklara
neden engel olmadın” diye kaç kez isyan ettim. Uzun yıllar depresyon hapları aldım.
Halen yüreğim yaralı!”
Bu yaralı yürek sadece bu kız kardeşe özgü
değil, nice insanımızın yüreğinde olan ağrılardır, dikenlerdir ve sürekli olarak bu diken
o yüreğe acı verir. Bu insanlar bu acıları sineye çekmişler, bazıları bunları kadere bağlamış, kaderim buymuş deyip bu acıları yüreğinin derinliklerinde çekmeye devam etmekteler ve o kuş gibi acı acı inlemekteler.
Ben buna “yaralı yürekten gelen ezginin sesi” diyorum! Ben o yaralı yüreğe derman
olan birini biliyorum. O Tanrı'dır dostum.
PERŞEMBE
Donnerstag
20
HAZİRAN
Juni
Onların yüreği RAB'be feryat etti.
Ağıtlar 2: 18
Ihr Herz schrie zum Herrn.
Klagelieder 2,18
Geschrei, Hilferuf: feryat
schreien, um Hilfe rufen: feryat etmek
Bir anne şöyle feryat ediyordu: “Alm anya'ya
geldiğim izde çok sevinm iştik. Kocam la el ele
verip çalışacak, iyi bir aile ve gelecek hazırlayacak, iki çocuğum uzun iyi bir eğitim görm elerini sağlayacaktık. Am a öyle olm adı. Eşim belirli bir süre sonra beni terk etti. İki çocuğum
da haylazın teki oldu. Hatta bir oğlum uyuşturucudan ceza evindedir. Ben ise şu anda yarım bir insanım , sakat kaldım . Şim di soruyorum tüm bunlar niye? Bunların suçlusu kim ?”
Bu annenin feryadı birçok annenin feryadı değil m i! Yürekleri yaralanan insanlar tüm bu
olum suzlukların nedenini ve suçlusunu sorar.
“Neden ben!” diye yakarır. Ben bunlara tatm in
edici bir yanıt verem em , am a bir şey biliyorum : Seven bir Tanrı vardır. Tanrı'yı sevgi
Tanrısı olarak tanıdığım ızda, başım ıza gelen
ve yüreğim izi yaralayan durum ları anlam azsak bile, hayatım ızın O'nun ellerinde olduğunu, Tanrı'nın olaylara uzun vadeli baktığını,
sonsuz baktığını ve Tanrı'nın bizler için bir
planı olduğunu, bizleri sonsuz yaşam a götürm ek istediğini anladığım ızda, yüreğim iz teselli
bulur.
CUMA
Freitag
21
HAZİRAN
Juni
Feryadımın sesini iyi dinle,
ey kralım ve Tanrım. Çünkü
duam sanadır.
Mezmur 5: 2
Horche auf die Stimme meines Schreiens, mein König
und mein Gott; denn zu dir
bete ich.
Psalm 5,3
zuhören, hören auf: dinlemek
horchen: iyi dinlemek
das Gebet: dua
Dün bir annenin feryadını aktarmıştım. Bu anne, çocuklarımı uyuşturucuya alıştıran, eşimin
beni terk etmesine, yuvamın yıkılmasına neden olan suçlu kim, diye haykırıyordu. Bunun
yanıtını bilmiyorum, ama şunu diyebilirim ki,
suçlu bizleriz.
Birkaç yıl önce tanıdık birinin gencecik oğlu
kendisini asmıştı. Anne beni de cenazeye çağırdı. Gittim ve özellikle bu gencin naaşını (cesedini) görmek korkunç bir görünümdü. Ama
şunu düşündüm: Ne hazindir ki, bu genç sorunlarını, dertlerini, yüreğini sızlatan o acıları
paylaşacak güvendiği birini bulamadı. Peki
suçlu kim? Bizler değil miyiz? Bizim bencilliğimiz, kendimizi düşünmemiz, gerisinden bana
ne tutumumuz değil midir?
Ne oldu biliyor musunuz? Tüm akrabalar, tanıdıklar kendisini asan o gençten dolayı anneyi
suçladılar. İki yıl sonra, anne de oğlu gibi kendisini astı! Suçlu kim? Kimse bu anneye de
destek olmadı. Suçlamak kolay, bol keseden
atmak da kolay. Ama destek olmak, teselli etmek, cesaretlendirmek, dinleyen bir dost olmak gerekmez mi? İşte bunu bulmak zor.
CUMARTESİ
Samstag
22
HAZİRAN
Juni
Sevgili kardeşlerim, birbirimizi sevelim. Çünkü sevgi Tanrı'dandır. Seven herkes Tanrı'dan doğmuştur ve
Tanrı'yı tanır. Sevmeyen kişi Tanrı'yı
tanımaz. Çünkü Tanrı sevgidir.
1 Yuhanna 4:7S8
Geliebte, lasst uns einander lieben!
Denn die Liebe ist aus Gott; und
jeder, der liebt, ist aus Gott geboren
und erkennt Gott. Wer nicht liebt,
hat Gott nicht erkannt, denn Gott ist
Liebe.
1. Johannes 4,7S8
“Ali abi, Tanrı'nın sevgi olduğunu sürekli olarak söylüyorsun, am a bu dünyada bu kadar
acılar, elem ler, haksızlıklar vardır. Yürekler
yaralı. Aileler boşanıyor, boşanm asalar bile
birbirlerini yiyorlar. Arada çocuklar m ahvoluyorlar. Peki Tanrı bunlara aldırış etm iyor m u?”
Bu ve benzeri sorular senin de soruların değil
m i? Haklı olarak insan bunları düşünm ekten
kendisini alam ıyor. Tanrı gerçekten de dünyam ızda olanlara aldırış etm iyor m u?
Evet, gerçekten de İncil, “Tanrı sevgidir” diyor.
Tanrı'nın bizler için neler yaptığını anlarsak,
seven Tanrı'nın hiçbir zam an bizim acılarım ıza, sıkıntılarım ıza duygusuz kalm adığını görürüz. Önce şunu vurguluyayım : Özgür yaratılan
insan, özgür olarak günah yolunu seçti, böylece sonsuzluk için yaratılan insan ölüm lü insan
oldu. Sevgi Tanrı'sından da kopan insan gittikçe yozlaştı; sevgi, merham et, iyilik, dayanışm a, doğruluk ve benzeri gibi erdem leri de
yozlaştırdı. Tanrı insanı günah işlediği için yok
etm esi gerekiyordu, am a öyle yapm adı Rab.
Peki ne yaptı Tanrı? Yanıtı yarın.
PAZAR
Sonntag
23
HAZİRAN
Juni
Tanrı sevgidir... Biz Tanrı'yı sevmedik, O bizleri sevdi ve Oğlu'nu
günahlarımızı bağışlatan kurban
olarak dünyaya gönderdi. İşte sevgi budur!
1 Yuhanna 4: 8, 10
Gott ist Liebe... Hierin ist die Liebe: nicht dass wir Gott geliebt
haben, sondern dass er uns geliebt und seinen Sohn gesandt hat
als eine Sühnung für unsere Sünden.
1. Johannes 4,8.10
“Tanrı sevgidir!” Sevginin özelliği özgürlük tanımasıdır. Bu nedenle Tanrı bizleri hem özgür, hem de bizi sonsuzca yaşamak için yarattı. Ama atalarımız özgür isteklerini kullanarak günah işleyince, insan özgürlüğünü, tanrısal sevgiyi, sonsuzluğunu ve ölümsüzlüğünü kaybetti. Bu durumda Tanrı adaletini, kutsallığını yitirmeden ya bize çözüm, kurtuluş
yolu hazırlayacaktı ya da insanı sonsuza dek
cehenneme atıp mahvedecekti. Ama seven
Tanrı insanın sonsuzlukta kendisiyle yaşamasının devamını istedi. Bu nedenle Kendisi
İsa Mesih'in kişiliğinde yeryüzüne geldi. Biliyorum, bu çok zor bir kavramdır. Ama buna
kafayı takmadan Tanrı'nın ne kadar büyük bir
sevgiye sahip olduğunu, bizi kurtarmak için
dünyamıza, bize kadar geldiğini bir düşünün!
Sonra İsa Mesih bizim çektiğimiz acıların katlarca fazlasını çekti. O'na elemlerin adamı
dendi. Ama o hiç bunlardan yakınmadı. Sonunda İsa'yı çarmıha çaktılar. O yine şikayet
etmedi, çarmıhta canını verdi. Neden? Bizleri
acı, elem, haksızlık, kötülük, hastalık ve ölüm
olmayan sonsuz yaşama götürsün diye.
PAZARTESİ
Montag
24
HAZİRAN
Juni
Rab'bin katında bir gün bin
yıl, bin yıl da bir gün gibidir.
2 Petrus 3: 8
Dies eine aber sei euch
nicht verborgen, Geliebte,
dass beim Herrn ein Tag ist
wie tausend Jahre und tausend Jahre wie ein Tag.
2. Petrus 3,8
eins: bir
tausend: bin
Her gün dünyam ızda üç bin kişinin intihar ettiği söyleniyor. Bu yılda bir m ilyondan fazla insan dem ektir. Bu insanlar neden kendi canlarına kıyıyorlar? Kendilerini bir çıkm azda görüyorlar; bir çözüm yolu bulam ıyorlar. Kendilerini
dinleyecek, sevecek ve anlayacak insan da
bulam ıyorlar. Artık yaşam anın bir anlam ı,
am acı kalm adı deyip hayatlarına son veriyorlar. Ya diğer insanlar! Onların yürekleri de kocam an bir dikenle delinm iş, acılar içerisinde
haykırıyorlar: Neden ben, neden bu acılar,
elem ler! Bunlar insanı isyana götürür. Hatta
seven ve destek olan Tanrı'yı da suçlam aya
kadar götürür insanı. Çünkü bizler bugüne, bu
zam ana, yani birkaç aya, yıla bakıyoruz. Uzun
vadeli bakam ıyoruz. İnsanın yüreği yaralı olduğu için böyle davranm ası bir açıdan doğaldır. Başım ıza gelenler bizi üzüyor, yüreğim izi
yaralıyor. Am a kurtarıcı ve seven İsa Mesih
sonsuzluğa bakıyor. Bizim yüreğim ize saplanan o kocam an günah dikenini kendi yüreğine
sapladı. Biz O'nun ölüm ü ve ölüm ü yenerek
dirilm esiyle günahın dikeninden kurtulduk, yaralarım ız da iyileşm ektedir. Biraz daha sabredin, dayanın.
SALI
Dienstag
25
HAZİRAN
Juni
RAB'bi bekleyenler kuvvetlerini
tazeler, kartallar gibi kanat gerip
yükselirler. Koşarlar ama yorulmazlar, yürürler ama zayıflamazlar.
Yeşaya 40: 31
Aber die auf den HERRN hoffen,
gewinnen neue Kraft: sie heben
die Schwingen empor wie die Adler, sie laufen und ermatten nicht,
sie gehen und ermüden nicht.
Jesaja 40,31
Bir kartal, yavrusunu uçurumdan aşağıya
iter. Çünkü yavrusunun uçması gerekir. Bu
nedenle de ana kartal yavrusuna uçmayı
öğretmelidir. Yukarıdan aşağıya doğru itilen
yavru kartal bir anda neye uğradığını şaşırır;
çırpınır, kanat çırpmaya çalışır, ama nafile,
uçamıyor, bu gidişle yere çakılacak. Ama
hayır! Ana kartal yavrusunun üzerinde uçuyor. Yavrunun tam takatı bittiği, umudunu
kestiği anda, hemen yavrusunun altına girer, onu kanatlarının üzerine alıp taşıyarak
tekrar yuvaya götürür. Kartal bunu birkaç
kere yapar. Sonunda o yavru uçmayı öğrenir. Tanrımız da böyledir. Bizler umutsuzluk
içerisinde çırpınırken, O'nun gözleri her zaman bizim üzerimizdedir. O asla bizim yok
olmamızı istemez. O ne zaman bizleri kanatlarının üzerine alıp tekrar yuvaya götüreceğini bilir. Bu nedenle asla umudunu yitirme. Asla, Tanrı benimle ilgilenmiyor, beni
sevmiyor, deme. Neden ben sorusunu sorma! Çünkü Tanrı'nın eli, gözleri senin üstündedir. O seni de seviyor ve sen Tanrı'ya değerlisin.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
26
HAZİRAN
Juni
Gerçekten sana bildiririm: bugün benimle birlikte cennette olacaksın.
Luka 23:43
Und er sprach zu ihm:
Wahrlich, ich sage dir:
Heute wirst du mit mir im
Paradies sein.
Lukas 23,43
das Paradies: cennet
Tanrı İsa Mesih'i bizim için kurtulmalık olarak verdi. Bu nedenle Mesih bize gelecek
olan tüm suçu, cezayı kendi üzerine alması gerekti. Yani Tanrı O'nu bizim yerimize
yargılaması gerekti. Ancak bu yolla insanın kurtulması olanaklı oldu. Evet, bu dünyada bir sürü acı, elem vardır. Birçok insan korku, kaygı içindeler. Yalnızlar, hayal
kırıklıklarına uğram ışlar. Bazen feryat
ederler, ama sanki onların feryadı, yakarısı, duası bir metre bile ileriye gitmez. Ama
dostum, başını yukarıya kaldır, Tanrı'nın
sağında oturan İsa'ya bak. O her tür fırtınayı, sıkıntıyı sevince dönüştürebilir.
İsa'nın çarmıha çakıldığı sırada, iki haydut
da onunla birlikte çarmıha çakılmıştı. Bu
haydutlardan biri o acılar, elemler içerisindeyken İsa'ya, “Ey İsa, egemenliğin geldiğinde beni anımsa” dedi. İsa ona, “Gerçekten sana bildiririm; bugün benimle birlikte cennette olacaksın” (Luka 23:43) dedi. O anda bu adamın yaşamındaki o kalın
günah dikeni, sevince dönüştü.
PERŞEMBE
Donnerstag
27
HAZİRAN
Juni
Hepimizin öleceği kesindir. Yere
dökülen ve yeniden toplanamayan su gibiyiz. Ama Tanrı canı
almaz.
2 Samuel 14:14
Denn sterben müssen wir und
sind wie Wasser, das auf die
Erde geschüttet wird und das
man nicht wieder sammeln
kann. Aber Gott will nicht das
Leben wegnehmen.
2. Samuel 14,14
Kral ve peygam ber olan Davut'un oğlu Avşalom ağır bir suç işledi ve kaçıp başka bir ülkeye sığındı. Davut, oğlunu bir türlü bağışlayam ıyor ve onun ülkeye geri gelm esini olanaklı
kılm ıyordu. O ysa bir Tanrı adam ı olan Davut'un bağışlam ası gerekirdi. Çünkü kendisi
de kaç kez Tanrı'nın bağışını hayatında gördü, yaşadı. Tanrı Davut'a bir yolla, bağışlam anın önem ini gösterm ek istiyordu. Rab, Davut'a
akıllı ve hikm etli bir kadın gönderdi ve bu kadının ağzıyla Tanrı'nın günahlıyı bağışlam asını canlı bir tanım la dile getirdi. Tanrı'nın affı
göksel bir arm ağandır. Bunu size bir örnekle
belirteyim : Annesinin doğum gününde ona bir
dem et çiçek alm ak isteyen bir çocuk, kral sarayının önünden geçerken oradaki harika çiçekleri görür. Bahçede dolaşan bir gence durum u anlatır ve bir dem et çiçeğin kaça olduğunu sorar. O genç güzel bir çiçek dem eti yapar ve çocuğa verir. “Bunu annene götür ve
bu çiçekler kralın oğlundan, krallık bahçesinden gelen arm ağandır de” der. Günahlının da
bağışlanm ası ve kurtuluşu yüce Tanrı'nın sarayından gelen kutsal bir arm ağandır.
CUMA
Freitag
28
HAZİRAN
Juni
Kesinlikle öleceğiz. Yere dökülüp yeniden toplanamayan su gibiyiz.
2 Samuel 14:14
Denn sterben müssen wir
und sind wie Wasser, das
auf die Erde geschüttet wird
und das man nicht wieder
sammeln kann.
2. Samuel 14,14
sammeln: toplamak
Yere dökülen suyu ya da herhangi bir sıvıyı
kim toplayabildi şimdiye kadar? Tanrı Sözü'nde insanın yaşamı da tıpkı bu suya benzetilir.
Okuduğumuz ayette bize dört önemli nokta
belirtiliyor: 1. Kesinlikle öleceğiz! Hiç kimse
ölmek istemez, değil mi? Ama ölüm kaçınılmazdır. Peki neden ölüyoruz? Tanrı Sözü bunun yanıtını şöyle veriyor: “Herkes günah işledi ve Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı”
(Rom.3:23). “Günahın karşılığı ölümdür!”
(Rom.6:23). Demek ki, ölüm günahın getirdiği sonuçtur. Hepimiz günahlı olduğumuza göre herkes eninde sonunda bir gün ölecektir.
Peki bizler için hiçbir umut yok mu? Bedenen
ölümde hiçbir umut yok. Ama insan sadece
bedenden oluşmuyor ki! İnsanın varlığında
ölümsüz olan canı, ruhu vardır. Ruhumuz ya
sonsuz cehennemde ya da sonsuz cennette
olacaktır. İşte canımız ve ruhumuz için bir
umut vardır. Tanrı Sözü, “günahın karşılığı
ölümdür” dedikten sonra şöyle devam eder:
Tanrı'nın bağışı Rabbimiz Mesih İsa aracılığıyla sonsuz yaşamdır!”
CUMARTESİ
Samstag
29
HAZİRAN
Juni
Kesinlikle öleceğiz. Yere dökülüp yeniden toplanamayan su gibiyiz.
2 Samuel 14:14
Denn sterben müssen wir
und sind wie Wasser, das
auf die Erde geschüttet wird
und das man nicht wieder
sammeln kann.
2. Samuel 14,14
sterben: ölmek
İnsanın bu dünyadaki yaşamı buluta, rüyaya,
kırın otuna, sabahın çiğine benzetilir. (Eyüp
7:9; Mezmur 90:5; 39:4; Yakup 4:14). Bu ilginç betimlemelerin ölümlü insanı ne kadar
düşündürmesi gerekir!
Bugünkü ayetimizde, kesinlikle öleceğimiz
yazılıdır ve buna dün bakmıştık. Bu ayetin
2.noktası, “yere dökülen su gibi olduğumuzdur. Yere dökülen su kirli sudur ve yere dökülen su bir daha geri toplanmaz. Ama doğada
bir yasa var. Güneş suyu buhar haline getirir,
oradan havaya yükselir. Buna benzerlikte
bizler de kirli su gibiyiz, ama RAB bir çare
buldu. Kendi özünden sonsuz ışık, güneş
olan İsa Mesih'i yeryüzüne gönderdi. Mesih
bizi alır, o kirlilikten, sonsuz ölümden kurtarır,
bizleri yukarıya, Tanrı'ya doğru yükseltir. Canımızı ruhumuzu sonsuz ölüm yargısından
kurtarır ve bizlere sonsuz yaşamı verir. Her
Mesih imanlısı bunu bilir ve sonsuz yaşam
vatandaşı olduğundan emin olabilir. Çünkü
Tanrı'nın kendisi yüreklere o esenliği, güvenliği koyuyor. Buna sen de dahil olabilirsin, İsa
Mesih'e iman edersen.
PAZAR
Sonntag
30
HAZİRAN
Juni
Kesinlikle öleceğiz. Yere dökülüp yeniden toplanamayan su gibiyiz. Tanrı canı çekip almaz. Sürgüne gönderilen kişi
kendisinden uzakta kalmasın diye çözüm yolları düşünür.
2 Samuel 14:14
Denn sterben müssen wir und sind wie
Wasser, das auf die Erde geschüttet
wird und das man nicht wieder sammeln kann. Aber Gott will nicht das
Leben wegnehmen, sondern er hat die
Absicht, dass der Verstoßene nicht
auch von ihm weg verstoßen bleibt.
2. Samuel 14,14
Bu ayetlerde dört önemli vurgunun yapıldığını söylemiştim. 1. Kesinlikle öleceğiz.
2. Yere dökülen su gibiyiz. Bu iki noktaya
daha önce baktık. 3.nokta, “Tanrı canı
çekip almaz” sözüdür. Ne demektir bu?
En başta şunu iyice bilmeliyiz ki, Tanrı insanı ölümlü olsun diye değil, sonsuza dek
yaşasın diye yarattı. Peki öyleyse insanın
canını çekip alan nedir? Günah!
Adem'in oğlu Kayin, kardeşine karşı büyük bir öfke ve kıskançlık duyuyordu. Bu
çok tehlikeli bir duruma doğru gidiyordu.
Tanrı Kayin'i uyardı ve ona şöyle dedi:
“Günah kapıda pusuya yatmış; onun istediği sensin! Ama sen ona üstün gel!”
Günahın istediği candır, onu yok etmek,
cehenneme atmak amacındadır. Ama insan Tanrı'nın sağlayışıyla canını, ruhunu
günahın egemenliğinden kurtarır, onu
sonsuz cennet vatandaşı yapar, eğer
Tanrı'nın gönderdiği kurtarıcı İsa Mesih'e
iman ederse.
Sevgili okuyucularımız, şu kitapları okumanızı özellikle öneriyoruz:
Sevginin beş dili (evlilik ilişkilerinde
izlenmesi gereken ilkeler - evli ve evlenecek olan herkesin okuması gereken bir kitap) . . . . . . . . . . . . . 6,50 €
Noel nedir? . . . . . . . . . . . . . 1,00 €
Vaat . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4,00 €
İnanç ve Kanıt . . . . . . . . . . 3,50 €
Nihai sorular . . . . . . . . . . . . 2,00 €
Kutsal Kitap yorumları . . 45,00 €
(5 cilt)
Açıklamalı Kutsal Kitap . . 29,00 €
Kitapları isteme adresi:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
Her insanın kesinlikle Tanrı Sözü’nü
okuması gerekir. Tevrat, Zebur ve İncil
k i t a p l a r ın ı i ç e r e n K u t s a l K i t a p ’ ı
adresimizden ısmarlayabilirsiniz.
Kutsal Ruh’un kişiliğini (özünü), gücünü
ve etkisini daha iyi anlayabilmek için
Kutsal Ruh’un Öğretisi adlı kitabımızı
kesinlikle okumalısınız.
Kutsal Kitap . . . . . . . . . . . . . . . 11,00 €
Kutsal Ruh’un Öğretisi . . . . . . . 3,00 €
Yoel’in Yorumu . . . . . . . . . . . . . 2,00 €
Kutsal Kitap yorumları (5 cilt) . 45,00 €
Satın almak istediğiniz kitapların fiyatlarını kullanılmamış Alman posta pulu olarak
mektupla da adresimize gönderebilirsiniz.
Adresinizi okunaklı bir şekilde yazınız.
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
SEVİNÇ GETİRİCİ HABER’İN
SESİNİ DİNLE!
Varlığının gizini, amacını, yaşamının getirdiği yararı hiç düşündün
mü? Kimsenin umut dolu bir gelecekten söz edemediği dünyamızda
senin kafanda beliren bir sürü soru
aydınlığa kavuşturuldu mu?
Bunalımlar, kaygılar ve dayanılmaz
sancıların korkunç boyutlara ulaştığı günümüzde en büyük ihtiyacın
sonsuz yaşam güvencesi olduğunu
biliyor musun?
Tüm bu sorulara yanıt arıyorsanız,
0 64 41 - 208 16 15
nolu telefonumuzu arayın.
Sevgili okurlarımız, sizlere şu ilginç kitapları okumanızı salık veririz:
İncil (Yunanca aslından çağdaş Türkçe'ye
çevirisi) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5,00 €
Boyamalı Çocuk Kutsal Kitap'ı 3,00 €
Resimli Kutsal Kitap (Gör ve
Paylaş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3,00 €
İsa Mesih S tek ve gerçek
umudumuz . . . . . . . . . . . . . . . . 1,50 €
İncil'den Yuhanna Kesimi S Su, Ekmek,
Yaşam (Almanca ve Türkçe dilinde ilk
adımlar) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1,00 €
Kitap ısmarlayan herkese “Su, Ekmek, Yaşam” adlı yayın armağan olarak gönderilecektir.
Siparişinizle birlikte, kitapların toplam değerinde damgasız Alman posta pulu olarak da gönderebilirsiniz.
Tanrı Bildirisini Yayma Derneği
Postfach 22 33 45
D - 57 039 Siegen
Almanya / Deutschland
PAZARTESİ
Montag
1
TEMMUZ
Juli
Tanrı canı çekip almaz. Sürgüne gönderilen kişi kendisinden
uzak kalmasın diye çözüm yolları düşünür.
2. Samuel 14:14
Aber Gott will nicht das Leben
wegnehmen, sondern er hat
die Absicht, dass der Verstoßene nicht auch von ihm weg
verstoßen bleibt.
2. Samuel 14,14
das Leben, die Seele: can
Bir toplumbilimci, günümüzde en ucuz nesnenin insan canı olduğunu söyledi. Bu çok
üzücü olmakla birlikte, insanlığa baktığımızda ne yazık bunun doğru olduğunu görüyoruz.
İnsanın canının değersizliği o kimsenin kendi
içinde başlıyor, sonra da başkalarına geçiyor.
Eğer canımızın, ruhumuzun sonsuzluğunu
anlarsak, o zaman buna değer verir, bununla
ilgileniriz. Ama insan sanki bu dünyada sonsuza dek kalacakmış gibi bir yaşam sürdürüyor; ruhunun ölümsüzlüğüyle, sonsuz güvenliğiyle ilgilenmiyor.
Bu ayetin 4. vurgusunda gördüğümüz gibi,
Tanrı günahlı, ölümlü insanın kendisinden
uzağa atılmaması için insanın aklının anlayamayacağı bir çözüm yoluyla aramıza geldi.
Tek çıkar yol, kim olursa olsun - her insan Tanrı tarafından gönderilen Kurtarıcı İsa'ya
iman ederek kurtulur. Ancak o zaman barış
ve umuda sahip olur insan. Ancak o zaman
canının ve ruhunun sonsuza dek Tanrı'yla,
cennette olmasına olanak sağlanır. Bu senin
için de geçerlidir!
SALI
Dienstag
2
TEMMUZ
Juli
Sağduyulu kişi yukarıya,
yaşama giden yoldadır.
Süleyman'ın Özdeyişleri 15: 24
Der Weg des Lebens
geht für den Einsichtigen nach oben.
Sprüche 15,24
nach oben: yukarı(ya)
das Leben: yaşam
Değerli bir dostum, değişik yerleri gezip görmeyi çok sever. Hatta geçtiğimiz yıl, tek başına ta Avustralya'ya gidip oraları da gezip gördü. Ben o kadar da hevesli değilim bu dostum gibi. Hele uçağa hiç binmem. Tabii ülkeme gitmeyi, ailemle, yakınlarımla vakit geçirmeyi, ülkemizin harika sebze meyvelerini yemeyi severim. Gezmeyi seven bu dostum, tabii gideceği yerler hakkında bilgi topluyor, gezi broşürlerini inceliyor. Aslında yolculuğu sevenler, yeni yerleri görmek isteyenler bilgilerini, ufuklarını da genişletirler. Her yerin kendine göre bir özelliği ve heyecanı vardır.
Biliyor musunuz, değerli dostum, Tanrı'yı tanımak, O'nunla ilişki kurmak da bir yolculuktur. Bu yolculuk, kilometreler aşmak değil, yüreğin, imanın yepyeni ufuklara, yaşama
uzanmasıdır.
İnanlıların atası olarak bilinen İbrahim peygamber, Ur kentinde rahatı yerinde yaşarken,
Tanrı onu çağırınca, onun rahatı, düzeni bozuldu ve hiç bilmediği bir yöne doğru yola
çıktı. İbrahim'in Tanrı'ya itaat etmesi, onun bu
yolculuğunu sevinçli ve güvenilir kıldı.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
3
TEMMUZ
Juli
Korkma, çünkü seni fidye
ile kurtardım; seni adınla
çağırdım.
Yeşaya 43: 1
Fürchte dich nicht, denn
ich habe dich erlöst! Ich
habe dich bei deinem Namen gerufen.
Jesaja 43,1
rufen: çağırmak
sich fürchten: korkmak
Musa peygamber Midyan diyarında kayınbabasının sürülerini güdüyordu. Halinden de
hoşnuttu. Bir derdi, bir kaygısı da yoktu. Ama
bir gün Tanrı onu hizmetine çağırdı. Musa da
ilk başta karar vermede, itaat etmede zorlandıysa da, sonunda her şeyini bıraktı, Tanrı'nın isteği doğrultusunda hareket etti.
Elişa peygamber çok varlıklı bir çiftçiydi. İlyas peygamberin hizmeti sona yaklaşıyordu.
Tanrı onu İlyas'ın yerine geçmesi için çağırdı. O sırada Elişa on iki çift öküzle tarlasını
sürmekteydi. İlyas peygamber cübbesini
onun üstüne attı. Bunun ne anlama geldiğini
hemen anlayan Elişa, bir çift öküzü oracıkta
boğazladı, boyunduruğu odun olarak kullandı, yaktığı ateşte onları pişirdi, eti dağıttı. Bu
adam böylece Tanrı isteği uyarınca çok etkili
bir peygamber oldu.
Tanrı'nın bugün de her insanı kapsayan bir
çağrısı vardır. Bu çağrı kurtuluş, sonsuz yaşama kavuşma çağrısıdır. Yükleri ağır olanlara, gelin esenliğe ve huzura kavuşun çağrısıdır.
PERŞEMBE
Donnerstag
4
TEMMUZ
Juli
Tanrı bize sonsuz yaşam verdi, bu yaşam O'nun Oğlu'ndadır. Oğul'u varlığında bulunduran yaşama sahiptir.
1 Yuhanna 5:12
Gott hat uns ewiges Leben
gegeben, und dieses Leben ist
in seinem Sohn. Wer den
Sohn hat, hat das Leben.
1. Johannes 5,11S12
der Sohn: oğul
ewig: sonsuz
Günlük yaşam da yapm am ız gereken işler vardır. Tanrı'yla yürüm em izde de yapılm ası gereken işler vardır. En başta insanın günahından
dönm esi ve arıtılm ış bir yüreğe sahip olm ası
gerekir, çünkü her insan günahlıdır. Peki am a
nasıl? İsa Mesih aracılığıyla. O günahlarım ızı
bağışlatan kurtarıcıdır.
Rab İsa bir keresinde din adam larına şöyle
dedi: “Size önem le belirtirim ki, günah işleyen
herkes günahın kölesidir” (Yu.8:34).
Tanrı'yla esenlik, sevinç içerisinde yapılan yolculuk asla din kurallarına, geleneklere, kılık
kıyafete, törelere bağlı değildir. Yürekte olan
im ana bağlıdır. Yani, Tanrı'yla olan bu harika
yolculuk, Tanrı'nın sunduğu kurtarıcıya im an
edip yeniden doğarak gerçekleşir.
Bu yolculuğun am acı sonsuz yaşam dır. Bu
yaşam ın zor olduğunu herkes bilir. Özellikle
yaşlandıkça yaşam daha da zorlaşır. Bir de
insanın sonsuza ilişkin bir güvenliği olm azsa,
durum daha da kötü olur. Oysa, yaşam a yepyeni bir yön ve am aç veren İsa Mesih sana da
yardım etm eye, o güvenliği yüreğine koym aya
hazırdır.
CUMA
Freitag
5
TEMMUZ
Juli
Bunlar Yeruşalim'de krallık
yapan Davut oğlu Vaiz'in
sözleridir.
Vaiz 1: 1
Dies sind die Worte des
Predigers, des Sohnes
Davids, des Königs in Jerusalem.
Prediger 1, 1
der Prediger: vaiz
die Königsherrschaft: krallık
Süleyman peygamber Vaiz, Özdeyişler ve
Ezgiler Ezgisi kitaplarını vahiy yoluyla yazdı.
Özdeyişler kitabında Süleyman'ın bilgeliğini
görmekteyiz; Ezgiler Ezgisi kitabı hem Tanrı'nın bağlılarına olan sevgisini, hem de evlilik ilişkilerindeki sevgiyi dile getirir. Vaiz kitabında ise Süleyman'ın yaptıkları hatalar ortaya konmaktadır. Vaiz kitabı, peygamberin
Tanrı'dan ayrı yaşadığı dönemleri anlatan,
Kral Süleyman'ın acıklı yaşam öyküsüdür.
Her dönemde olduğu gibi, günümüzde de
insanlar tanrısız mutlu olmaya çalıştı ve çalışıyor; ama Vaiz kitabı bunun ne denli saçmalık olduğunu gösteriyor. Tanrı olmadan
kalıcı mutluluğun, esenliğin mümkün olamayacağını ortaya koyuyor.
Kral Süleyman, yaşayanlar arasında en bilgeli insandı ve o sahip olduğu bilgeliğini
Tanrı'dan almıştı. Yaşamda doyum bulabilmek için bilinen her tür zevk ve keyif türlerini
denedi, ama vardığı sonuç, her şeyin boş
olduğuydu.
CUMARTESİ
Samstag
6
TEMMUZ
Juli
“Her şey boş, bomboş,
bomboş!” diyor Vaiz.
Vaiz 1: 2
“Nichtigkeit der Nichtigkeiten”, sagt der Prediger,
“Nichtigkeit der Nichtigkeiten: alles ist nichtig.”
Prediger 1, 2
leer, nichtig, umsonst: boş
völlig leer, völlig nichtig, völlig umsonst: bomboş
Vaiz Kitabı'ndan öğrendiğimiz, Tanrı olmadan yaşama doyum bulamayacağımızdır;
hatta tüm dünyaya sahip olsak bile, bunlar insan yüreğine doyum getiremez.
Vaiz kitabında anahtar sözcük “boş” sözcüğüdür ve bu söz 37 kez tekrarlanmaktadır.
Boş demek, amaçsız, nafile demek. Yaşama
tatminlik hiçbir zaman bu yolla kazandırılamaz. Anahtar deyim “Güneş altında” sözüdür
ve bu söz de bu kitapta 29 kez geçer. “Güneş
altında” denilirken Tanrı'nın varlığını, gücünü,
çağrısını, sevgisini içermeyen bir dünya söz
konusudur. Bir başka önemli deyim ise, “Yüreğimde dedim” sözüdür. Başka deyişle, bu
kitap insan yüreğinin düşüncelerini içeriyor.
Bunlar insan aklıyla ve deneyleriyle elde edilen sonuçlanmalardır. Süleyman'ın vardığı
sonuçlar bir esin değil, ama bunları bize bildiren Kutsal Söz bir esindir. Bu nedenledir ki
bu açıklama sunuluyor: “Yüreğimde dedim,”
“Güneş altında” ve “Boş”. Tanrı'ya dayanmayan bir yaşamın bomboş olduğunu Kutsal
Söz, yine sonuçta Vaiz aracılığıyla betimlemektedir.
PAZAR
Sonntag
7
TEMMUZ
Juli
“Her şey boş, bomboş,
bomboş!” diyor Vaiz.
Vaiz 1: 2
“Nichtigkeit der Nichtigkeiten”, sagt der Prediger, “Nichtigkeit der
Nichtigkeiten: alles ist
nichtig.”
Prediger 1, 2
alles: her şey
Vaiz kitabı iş olsun diye yazılmamıştır. Bir
sorunun açıklanışıyla başlar: “Dünya üzerinde her şey boş!” Bu sözler yaşam deneyiminin sözleridir. Süleyman her yolda,
her alanda doyuma ulaşmayı arıyor. Bilim, doğa kanunları, bilgelik ve felsefeye
kafa yoruyor; keyif yaşantısına adım atıyor, materyalizme veriyor kendini ve “şimdi” için yaşamayı deniyor. Kaderciliği,
bencilliği, dini, zenginliği ve ahlak bilgisini
araştırıyor. Ve kitabın son ayetlerinde bize yaptığı deneyimden elde ettiği sonucu
bildiriyor. Yapılan her deneyimden çıkan
sonuç insansaldır, Tanrı gerçeği değil.
Bu, güneş altındaki adamın durumudur.
Kral Süleyman'ı Tanrı'dan uzakta görüyoruz, “güneş altında” deneyimler elde etmek çabasında ve sevdasındaydı. Sonuç,
bunların boş olduğuydu.
PAZARTESİ
Montag
8
TEMMUZ
Juli
“Her şey boş, bomboş,
bomboş!” diyor Vaiz.
Vaiz 1: 2
“Nichtigkeit der Nichtigkeiten”, sagt der Prediger,
“Nichtigkeit der Nichtigkeiten: alles ist nichtig.”
Prediger 1, 2
sagen: demek
er sagt: diyor
Boşluk demek, yaşamı herhangi bir amacı,
ereği olmaksızın boşa harcamak demektir.
Yani hayvanlar gibi, bir kuş gibi yaşamak
demektir. Ortalıkta bu tür yaşam süren birçok insan vardır.
Süleyman peygamber bize Özdeyişler kitabında değerli bilgelik taşları sunuyor. Vaiz
kitabındaysa ahmaklığın ne olduğunu gösteriyor. Ezgiler Ezgisi'nde de sevgi konusunu işliyor. Bilgelik, ahmaklık ve sevgi! Süleyman bu üç dalda da uzmandı diyebiliriz.
Akılsız adamı oynamasını iyi biliyordu; yönetmekte hikmet doluydu; onun sevgisi büyük ve uzun bir öyküdür. Süleyman insanlar
içinde en hikmetli olandı, ama aynı zamanda hiç bir kimse onun kadar Tanrı'ya sırtını
dönüp akılsızlıklara dalmadı. Bulmaca gibi
bir insandı Süleyman peygamber. Kutsal
Yazı'nın mantığına ters düşüyordu. En bilgeli insan, sırtını Tanrı'ya dönünce en akılsız olandı. Vaiz kitabı bunu açığa koyuyor
ve yaşamda en sağlıklı tutumun, yaşam doluluğunun Tanrı'da olduğunu bize öğretiyor.
SALI
Dienstag
9
TEMMUZ
Juli
Ne kazancı var insanın güneşin altında harcadığı onca
emekten?
Vaiz 1: 3
Welchen Gewinn hat der
Mensch von all seinem Mühen, mit dem er sich abmüht
unter der Sonne?
Prediger 1, 3
die Sonne: güneş
unter der Sonne: güneşin altında
der Gewinn: kazanç
Şimdi düşüncelerimizi “güneş altında” sözüne odaklayalım; bu insanın bakış açısıdır. Tanrı burada kendi görüş açısını bildirmiyor.
Süleyman'ın deneyimi kitabın ana gövdesini oluşturuyor ve bu, Vaiz 1: 4'ten 12.
bölüm ayet 12'ye kadar uzanıyor.
Şimdi denediği ilk şey bilim alanındadır.
Doğa kanunlarını araştırıyor. Süleyman'ın
bunu kavramış olması gerçekten ilginçtir.
İnsanlar bugün halen yıllarını sarf ederek
bilim alanında araştırmalara koyuluyor,
doğa yasalarını öğrenebilmek için bir
ömür harcıyorlar. Bu kitabın özelliklerinden biri bize doğa kanunlarına ilişkin bilgi
sunmasıdır.
Ne kazancı var insanın güneşin altında
harcadığı onca emekten? diyor. İnsan yaşamında bir denge olmalıdır. Hem yersel,
hem de göksel değerlere sağlıklı yaklaşmak gerekir.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
10
TEMMUZ
Juli
Kuşaklar gelir, kuşaklar geçer, ama dünya sonsuza dek
kalır.
Vaiz 1: 4
Eine Generation kommt, und
eine Generation geht; aber
die Erde besteht in Ewigkeit.
Prediger 1, 4
die Generation: kuşak
die Erde, die Welt: dünya
in Ewigkeit, ewig: sonsuza dek
“Dünya sonsuza dek duruyor” ve insanın
sahip olmadığı sağlamlığa sahiptir; çünkü
insan geçicidir. Çağdaş insan geçmiş insandan biraz farklıdır ve gelecek olan insandan da oldukça farklı olacaktır, ama
insan yine de geçicidir. İnsan soyunun
devamı doğum olayına bağlıdır. Birçoğumuz yüz yıl önce dünyada değildik ve yüz
yıl sonra da dünyada olmayacağız. Hatta
bazılarımız daha uzun süre aramızda kalmak istemiyor. Her nasılsa, insan soyu
nesiller aracılığıyla sürüyor. Süleyman
bunun farkına vardı: “Bir nesil gidiyor ve
bir nesil geliyor” diyor. İnsan geçici bir yaratıktır. Yeryüzündeki bu yaşama bakıldığında insanın Tanrı'nın evreninde en başarısızı olduğunu görürüz.
Demek ki, dünyaya ve dünyasal şeylere
bağlanmak, sonunda hayal kırıklığı ve yıkım getirir. Sağlıklı tutum, sonsuz yaşam
olan Tanrı'ya bağlanmak en sağlıklı ve
kalıcı yoldur.
PERŞEMBE
Donnerstag
11
TEMMUZ
Juli
Güneş doğar, güneş batar, hep doğduğu
yere koşar. Rüzgar güneye gider, kuzeye
döner, döne döne eserek hep aynı yolu izler. Bütün ırmaklar denize akar. Yine de
deniz dolmaz.
Vaiz 1: 5S7
Und die Sonne geht auf, und die Sonne
geht unter, und sie strebt ihrem Ort zu,
w o sie wieder aufgeht. Der W ind geht
nach Süden und wendet sich nach Norden. Immer wieder sich w endend geht er
dahin, und zu seinem Ausgangspunkt
kehrt der W ind zurück. Alle Flüsse gehen
ins M eer, und das M eer w ird nicht voll.
Prediger 1, 5S7
Doğada bir tekdüzelik vardır ve hepimiz buna bağlıyız. Güneş belirli yasalara itaat ederek kesin ve düzenli aralıklarla görünüyor ve
batıyor! Bugün biliyoruz ki rüzgar belirli yollar izliyor. Bütün ırmaklar denizin içine akıyor, fakat deniz dolmuyor. Peygamber buharlaşma yasasına ve havanın nem oranının yükselmesine ilişkin konuşuyordu. Çünkü rüzgar eser, yer üzerindeki nemi alır ve
yeryüzüne döker. Tüm olay kesin ve özel
doğa yasaları çerçevesinde işler. Gelişigüzel oluşum yoktur.
Ruhsal açıdan, şunu da görebiliriz ki, dünyaya bağlılık ya da dünya işleriyle yüreğimizdeki o boşluğu doldurmaya kalkıyorsak, o
boşluk hiçbir zaman dolmayacaktır. Yüreklerimize aldıklarımız ise, deniz suyu gibi, tuzlu
ve acıdır. Yüreğimize, yaşamımıza almamız
gereken Tanrı ve O'nun Sözü'dür. Yaşamlarımıza anlam katan, yüreklerimize sevinç
veren budur. Büyük bilgin Augustine'nin dediği gibi, yüreklerimiz Rabbe verilmedikçe,
hiçbir zaman huzur, esenlik bulamayacaktır.
CUMA
Freitag
12
TEMMUZ
Juli
Her şey yorucu, sözcüklerle anlatılamayacak kadar. Göz görmekle doymuyor, kulak işitmekle dolmuyor.
Vaiz 1: 8
Alle Worte mühen sich ab.
Nichts vermag ein Mensch zu
sagen. Das Auge wird nicht satt
zu sehen und das Ohr nicht voll
vom Hören.
Prediger 1, 8
satt werden: doymak
Bu önceleri doğru görünmeyebilirdi, ama
evlerimize televizyon denilen alet girdiğinden bu yana doğruluğunu görüyoruz. Birçok kimse her gün saatlerce televizyon
başında vakit geçirmektedir. Niçin? Çünkü
göz görmekle doymuyor da ondan; kulak
da işitmekle dolmuyor. Birçoklarımız yeni
yerler, görüntüler, manzaralar görmeyi severiz. Bu yaşamın tat veren yanlarındandır. İçinde yaşadığınız ülkenin doğal güzelliklerini bir göz önüne getirin. Gençlik
yıllarımda hem Boğaz'ın hem de İzmir
Kordonboyu'nun güzelliği dillere destandı.
Elbette her yerin kendine özgü bir güzelliği
var benim için. Her şey çok harika. Güzel
bir ülkede, güzel bir evrende yaşıyoruz.
Evreni araştırmakla tüketemeyiz. Ne kadar
çok öğrenirsen, görüyorsun ki, o kadar daha çok öğrenmen gerekir. Fiziksel gözlerle
algıladığımız evren küçük insan için çok
büyüktür. Tanrı'nın yaratıkları içinde yalnız
insan -bildiğimiz kadarıyla- evreni kavrayabilme yeteneğine sahiptir.
CUMARTESİ
Samstag
13
TEMMUZ
Juli
Önce ne olduysa, yine olacak. Önce ne
yapıldıysa, yine yapılacak. Güneşin altında yeni bir şey yok. Var mı kimsenin,
“Bak bu yeni!” diyebileceği bir şey? Her
şey çoktan, bizden yıllar önce de vardı.
Vaiz 1: 9S10
Das, was war, ist das, was wieder sein
wird. Und das, was getan wurde, ist das,
was wieder getan wird. Und es gibt gar
nichts Neues unter der Sonne. Gibt es
ein Ding, von dem einer sagt: “Siehe,
das ist neu”? Längst ist es gewesen für
die Zeitalter, die vor uns gewesen sind.
Prediger 1, 9S10
Birçokları yeni bir icat piyasaya çıktığında başları göğe erecek sanıyor. Telefonun ilk zamanlarını anımsarım. Öyle her evde telefon yoktu
o zamanlar. Televizyon da öyle. İlk çıktığında
sadece bazı kahvelerde vardı, o da siyah beyazdı. İşte efendim, bunlar yeni değil mi? diyeceksin belki de.
Büyük babama büyük annemi gidip istemişler.
Babam annemi askerden geldikten sonra kaçırmış. Tanıdığım birçok insan vardır ki, onlar
karılarına mektupla evlenme teklifi yapmış.
Çocuklarımız ve torunlarımız belki uçakta, hatta belki de uzay yolculuğu sırasında eş sahibi
olacak. Belki soracaksın, “Bu yeni bir şey değil
mi?” Gerçekte hayır. Büyük babamın o dönemlerdeki duygularıyla benimkiler aynıydı ve
torunlarımızın hislerinin bundan farklı olacağını da sanmıyorum. Görüyorsun, güneş altında
gerçekten yeni şey yok. İnsan hep aynı kalıyor. Değişen, sadece değişik çağlarda değişik
sahnelerdir.
Yeni olan tek bir şey var; o da insanın Tanrı'ya
dönüp iman ederek yeni doğuşudur. Bu kurtarıcı İsa Mesih'e iman edildiği zaman gerçekleşen bir olaydır.
PAZAR
Sonntag
14
TEMMUZ
Juli
Geçmiş kuşaklar anımsanmıyor,
gelecek kuşaklar da kendilerinden sonra gelenlerce anımsanmayacak.
Vaiz 1: 11
Da gibt es keine Erinnerung an
die Früheren. Und an die Künftigen, die sein werden, auch an sie
wird man sich nicht mehr erinnern bei denen, die noch später
sein werden.
Prediger 1, 11
Süleyman, bilim çalışmalarında yüreğine
doyum aradı, ama sonunda bu sonuca
ulaştı. İnsan önemli olmaya çabalıyor. İnsanoğlu ön sıralarda bulunabilmek için,
dünyadaki her şeyi, her yolu deniyor;
ama her zamanki gibi aradan çok geçmeden eski çamlar bardak oluveriyor. “Evvelki nesiller anılmıyorlar.”
Elli yıl önceki zamanın en gözde sanatçılarından birini anımsayabiliyor musun?
Elli yıl önceki en hızlı atletin kim olduğunu
biliyor musun? Ülkenin geçmişteki cumhurbaşkanlarını, başbakanlarını sayabilir
misin? Anılarımız sandığımız kadar gerilere uzanamıyor, değil mi! Kutsal Kitap bize bu yeryüzündeki günlerimizin bir daha
geri dönmemek üzere su gibi akıp gittiğini
belirtiyor. Öyleyse bize verilen bu günlerin değerini bilelim ve onu sonsuzluk için
yaşayalım!
PAZARTESİ
Montag
15
TEMMUZ
Juli
Güneşin altında yapılan bütün
işleri gördüm; hepsi boştur,
rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır!
Vaiz 1: 14
Ich sah all die Taten, die unter
der Sonne getan werden, und
siehe, alles ist Nichtigkeit und
ein Haschen nach Wind.
Prediger 1, 14
der Wind: rüzgar, fırtına
nachjagen, verfolgen, hinter etwas her sein:
Felsefenin tüm yolları çıkmaz sokaktır. Aynı deneyimleri sen kendin de yapabilirsin.
Bu konuları öğrenmeye çaba harcayabilirsin, ama harcadığın zaman boşa harcanmış zaman olur. Burada sağlıklı eğitimden, öğrenmeden söz etmiyorum; elbette
eğitilmemiz, öğrenmemiz gereklidir. Bu,
insan olarak bizim sorumluluğumuzdur.
Peygamber Süleyman, boş şeylerle uğraşmaktan ve boşa harcanan zamandan söz
etmektedir.
Günümüzdeki metotların ne kadar yolunda
yürüdüğünü merak ediyorum, doğrusu.
Sanıyorum bunlar da sadece zamanı boşa
harcamak. İnsan ruhsal gerçekleri, Tanrı'ya ilişkin durumları ve Tanrı'yı bilgelik ve
felsefe yoluyla bulamaz. Tanrı'yı tanıyabileceğimiz yol sadece iman yoludur. Felsefe genelde insanı yaşamın karamsar yönüne doğru sürükler. Tanrı, yüceliğini
açıklayarak O’na iman edenin yüreğini ise
aydınlatır. Tanrı'ya iman, insanı doğrulukla
donatır.
SALI
Dienstag
16
TEMMUZ
Juli
Eğri olan doğrultulamaz,
eksik olan sayılamaz.
Vaiz 1: 15
Gekrümmtes kann nicht
gerade werden, und Fehlendes kann nicht gezählt
werden.
Prediger 1, 15
krumm: eğri
fehlen: eksik
gerade machen: doğrultmak
zählen: saymak
Eğri büyümüş bir ağacı düzeltemeyiz. Ağaç
yaş iken eğilir, deriz değil mi? Sen ve ben eski doğaya ait bir yaşama başladık. Bu doğa
günah ile yoğrulduğu için eğri ağaç ile karşılaştırabiliriz. Onu eğitebiliriz, birçok şeylerle
geliştirebiliriz, fakat Rab İsa Mesih'in dediği
gibi, “Bedenden doğan bedendir.” Ve her zaman beden olarak kalacaktır. Yeni bir doğaya
kavuşmamız büyük bir ihtiyaçtır. “Ruhtan doğan ruhtur” der yine Rab İsa Mesih.
19. yüzyılda eğitimin, bilginin tüm yaşam sorunlarını çözeceği düşünülüyordu. Hatta, insanlık eğitim ve bilgide gelişirse, dünyada
barış ve düzen olacak denmişti. Ama bugün
bunun tam tersini yaşıyoruz. Neden? Çünkü
bozukluk insanın yapısında, yüreğindedir.
Bozuk bir yapıdan, yürekten de - ne kadar
eğitirsen eğit - bozuk şeyler çıkacaktır. Çözüm, insanın yüreğinin değişmesi ve yenilenmesidir. Bu da ancak Tanrı'ya dönmekle
mümkündür.
Kaç kez doğru yolları seçmedik, ne kadar eksikliğimiz oldu? İyiyi bilip da yapmayan kişi
suç işler. Eksik olan sayılamaz.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
17
TEMMUZ
Juli
Altın, gümüş biriktirdim; kralların,
illerin hazinelerini topladım. Kadın, erkek şarkıcılar ve erkeklerin
özlemi olan bir harem edindim.
Vaiz 2: 8
Ich sammelte mir auch Silber und
Gold und Schätze von Königen
und Ländern. Ich beschaffte mir
Sänger und Sängerinnen und die
Vergnügungen der Menschenkinder: Frau und Frauen.
Prediger 2, 8
Kral Süleyman, zenginliğin doruğuna vardı, ama bunlar onun yüreğini doyurmadı.
Hatta kral Süleyman çok büyük üne kavuştu, Yeruşalim'de yaşayanların tümünü
geçti, bilgelikte üstüne yoktu. Dilediği her
şeye sahipti ve her şeyi denedi. Bunların
da ona doyum getirmediğini gördü (Vaiz 2:
9S10).
Belki onun durumundaki herkesin mutlu
olacağını düşünürdünüz; ama değiller. Refah düzeyinin çok yüksek olduğu ülkelerde
intihar olayları en yüksek düzeye çıkmıştır.
Bu ülkelerde yaşayan kimsesiz, evsiz
barksız sefil kişilerin intihara kalkıştığını
sananlar olabilir. Gerçekte bu kişiler değil
yüksek intihar oranını artıranlar. Zengin,
ünlü, halkın her şeye sahip olduklarını
sandıkları film, televizyon, sahne sanatçılarıdır. Bunlardır intihara teşebbüs edenler. Niçin? Süleyman'ın ulaştığı sonuca
vardılar. Dünyasal mal mülk insana doyum
v e rm iyo r. S e v in ç , d o yu m v e ya ş a m
Rab'dedir.
PERŞEMBE
Donnerstag
18
TEMMUZ
Juli
Akılsızın başına gelen, benim de
başıma gelecek dedim kendi kendime, öyleyse kazancım ne bilgelikten? Bu da boş dedim içimden.
Vaiz 2: 15
Was dem Narren passiert, wird
auch mir passieren, sprach ich in
meinem Herzen. Was ist dann
mein Gewinn von der Weisheit?
Auch das ist Nichtigkeit, sprach
ich in meinem Herzen.
Prediger 2, 15
Kafası çalışan birisinin kendisine bir başka
çıkar yol bulacağını düşünebilirisin. “Akılsızın başına gelen, benim de başıma gelecek,
dedim kendi kendime, öyleyse kazancım ne
bilgelikten? Bu da boş dedim içimden” diyor
kral. Bu oldukça ilginçtir; günümüzün modern çağ insanı elinde bulundurduğu üstün
bilimsel tekniklere ve teknolojilere karşı
uzun süre insan yaşamını aşmayı başaramıyor. Biliyorum insanın yaşam süresi 10 yıl
kadar arttı. Ama bu on yıl, milyonlarca ya da
sonsuzluğun yanına konulduğunda elinde
ne kalır? İnsan yaşlandıkça hem hastalıklardan hem de ölüm vadisinden ötede ne olduğundan korkar. Değerli dostum sonsuzlukta
bir saniyen bile yok. İnsan gerçekten bu
dünyada kendisi için daha çok uğraş vermemeli, sonsuzluğunu düşünmeli ve Tanrı'nın
Mesih aracılığıyla verdiği yeni doğuşu almalıdır. Bir ilahimizin sözü şöyledir:
Gökyüzünde kendine hazineler biriktir
Geçicidir bu dünya, sonsuz yaşam Tanrı'da
CUMA
Freitag
19
TEMMUZ
Juli
Çünkü akılsız gibi, bilge de uzun
süre anılmaz, gelecekte ikisi de
unutulur. Nitekim bilge de akılsız
gibi ölür!
Vaiz 2: 16
Denn es gibt keine bleibende Erinnerung an den Weisen, so wenig
wie an den Toren, weil in den
kommenden Tagen beide längst
vergessen sein werden. Und wie
stirbt der Weise gleich dem Toren
hin!
Prediger 2, 16
Hem akıllı insan, hem de akılsız insan aynı yolda ölürler. Belirli bir süre sonra her
ikisi de unutulur.
Çok zeki birisi olabilirsin. Zeka seviyen
çok yüksek derecede olabilir. Eğitim almış birisi olabilirsin, hatta doktor unvanları taşımaktasın belki, ama ölüm vakti senin kapını çaldığında bunların hiç biri sana yardımcı olamayacaktır. Kapıdan çıkma zamanın geldiğinde, çökeceksin ve
dünya üzerinde bunu senin için engelleyebilecek hiçbir şey yoktur. Bu çok mu
kötü? Elbette! Eğer bir kurtuluş yolu yoksa çok kötü!
Ölüm benim için kötü değil, çünkü ben
sonsuz yaşam olan ve kendisine gelip
iman edene sonsuz yaşamı veren İsa
Mesih'e iman ettim. Bu dünyadan göç ettiğimde, cennete, Rab'bin yanına gideceğim. Bundan daha büyük bir umut, doyum olabilir mi? Bu senin için de geçerli
olur İsa Mesih'e iman edersen.
CUMARTESİ
Samstag
20
TEMMUZ
Juli
Güneşin altında harcadığım bütün emekten nefret ettim. Çünkü
her şeyi benden sonra gelecek
olana bırakmak zorundayım.
Vaiz 2: 18
Und ich hasste all mein Mühen,
mit dem ich mich abmühte unter der Sonne. Ich muss es
doch dem Menschen hinterlassen, der nach mir sein wird.
Prediger 2, 18
hassen: nefret etmek
Bir gün her şey sona erecek ve ben ayrılacağım. Sen de öyle, dostum. Bu konuda hiç durup düşündüğün oldu mu? Ne
kadar çok insan bu dünyada iyi gördükleri
şeyleri elde etmek için gece gündüz çalıştılar ve birden yaşamlarının sonuna
geldiklerini büyük bir üzüntüyle gördüler.
İşin daha da acıklı yanı, bunca yıl çalışıp
didinip biriktirdiklerini, şimdi bir haylaz oğluna bırakacak ve o da bunları har vurup
harman savuracak!
Kral Süleyman'ın da aynı sorunu yaşadığını biliyoruz ve 1 Krallar 12. bölüm bize
neler olup bittiğini anlatıyor. Süleyman
krallığını oğluna bıraktı ve onun oğlunun
ahmak gururu ülkeyi ikiye böldü. Acıklı bir
sahneydi yaşanan.
Ya sen dostum, tüm bu biriktirdiklerini kime bırakacaksın? Tabii çalışmak, geleceği düşünmek gerekir, ama bu dünyaya bu
kadar bağlanmak değer mi? Sonsuzluk
için de çalışmak gerekmez mi?
PAZAR
Sonntag
21
TEMMUZ
Juli
Kim bilir, bilge mi olacak, akılsız
mı? Güneşin altında bilgeliğimi
kullanarak harcadığım bütün emek
üzerinde saltanat sürecek. Bu da
boş!
Vaiz 2: 19
Und wer weiß, ob der weise oder
töricht sein wird? Wird er doch
Macht haben über all mein Mühen,
mit dem ich mich mit meiner Weisheit unter der Sonne abgemüht
habe. Auch das ist Nichtigkeit.
Prediger 2, 19
Kral Süleyman, bu kadar biriktirdiklerimin
hepsini bir akılsıza bırakmam gerektiğini
gördüm ve bunun için bu kadar emek
vermemin ne kadar boş olduğunu anladım, diyor.
“Bu yüzden güneşin altında harcadığım
onca emeğe üzülmeye başladım” (Vaiz 2:
20) diye sözlerine devam ediyor.
Yeniden “güneş altında” deyimi tekrarlanmaktadır. Tanrı'dan ayrı bulunan adamın
bakış açısı budur.
Değerli okuyucum, eğer yalnız kendin için
yaşıyorsan - ister Tanrı adamı ol, ister
günahlarına aflık bulmamış biri - sıfırı tüketeceksin. Yüreğinde acılık kökü oluşacak ve sonunda elinde kalan ölümden
başka bir şeyin sahibi olamayacaksın.
PAZARTESİ
Montag
22
TEMMUZ
Juli
Tanrı'nın uğraşsınlar diye
insanlara verdiği zahmeti
gördüm.
Vaiz 3: 10
Ich habe das Geschäft gesehen, das Gott den Menschenkindern gegeben
hat, sich darin abzumühen.
Prediger 3, 10
die Mühe, das Geschäft: zahmet
sich abmühen, sich beschäftigen: uğraşmak
Süleyman etrafına bakındı, insanları her
yerde sıkıntı içinde gördü; bu sorunların
en küçüklerinden birinden bile kaçabildiğinde kendisini şanslı kişi saydı - hepsi
bu kadar.
“O her şeyi zamanında güzel yaptı. İnsanların yüreğine sonsuzluk kavramını
koydu. Yine de insan Tanrı'nın yaptığı işi
başından sonuna dek anlayamaz” (Vaiz
3: 11) diyor kral Süleyman.
Rab insanların yüreğine sonsuzluk kavramını koydu. Öyle ki insan sonsuz olana
dönsün ve orada doyum ve huzur bulsun.
Ama insanlar genellikle bu dünyada geçici şeylerle doyum bulmaya çalışıyor. Bazıları, “Yaşam bir portakaldır, posası çıkana dek suyunu sıkacağım onun” diye
yaşama yaklaşıyor. Süleyman da bunu
yaptı, ama onu tatmin edemedi elde ettikleri.
SALI
Dienstag
23
TEMMUZ
Juli
İnsanların yüreğine sonsuzluk
kavramını koydu. Yine de insan
Tanrı'nın yaptığı işi başından sonuna dek anlayamaz.
Vaiz 3: 11
Er hat die Ewigkeit in ihr Herz
gelegt, nur dass der Mensch das
Werk, das Gott getan hat, vom
Anfang bis zum Ende nicht versteht.
Prediger 3, 11
verstehen, begreifen: anlamak
das Herz: yürek
Tanrı insanı sonsuzluğun kavramıyla yarattı.
Hayvanların, gelecekleri hakkında düşünüp
düşünmediği bilinmez. Sonsuzluğa ilişkin düşünmeleri pek olası değil. İnsan ise ta erken
yaşlarda ölümü ve ölümden sonraki olayları
düşünmeye başlar. Bir yandan korkarız, çünkü ölümden sonra ne olacağımızı tam bilemiyoruz. Günahlarımız ve suçlarımızdan dolayı
yargılanırsak ne olacak? Bütün bu düşüncelerin nedeni, Tanrı'nın insanların yüreğine
sonsuzluk kavramını koymasıdır.
Böyle karamsar imalarla yetinmeli miyiz? Hayır! Sonsuzluğu kavrayışımız buna kısıtlı değil. Tanrı tam olarak asla kavrayamayacağımız bir iş yaptı. İnsan olup günahlarımız, suçlarımız için adil cezayı ve yargıyı kendisi çekti; böylece imanla Kendisine geleni doğrulukla donatır, suçsuz kılar, affeder. Belki, bunu
anlamayarak, olur mu hiç böyle bir şey? diye
itiraz edebiliriz. Ama ben bir şeyi anlamadım
diye onun doğru olmadığını söyleyebilir miyiz?
Evet, Tanrı yalan söylemediği için, söylediği
her Söz doğrudur.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
24
TEMMUZ
Juli
İnsanların başına gelen hayvanların da başına geliyor. Aynı
sonu paylaşıyorlar. Biri nasıl
ölüyorsa, öbürü de öyle ölüyor.
Vaiz 3: 19
Denn es geht dem Menschen
wie dem Vieh: wie dies stirbt,
so stirbt er auch.
Prediger 3, 19
der Mensch: insan
das Tier: hayvan
sterben: ölmek
Burada söylenen, aslında günahın dünyaya
girmesiyle yaratılan her şeyin - insanın ve
hayvanların - ölüme mahkum olduklarıdır.
Günah yoluyla gelen yargı ölümdür. Ölüm
nedeniyle insanlar ve hayvanlar arasında bir
fark yoktur, çünkü ikisi de ölüyor. Ancak insanda ruhsallık vardır. İnsanın ölümü sadece
fiziksel olarak ölmekle bitmiyor. Süleyman
peygamber Vaiz 12: 7'de şöyle diyor: “Ruh,
onu veren Tanrı'ya dönmeden, seni yaratanı
anımsa!” İnsan öldüğünde fiziksel bedeni
toprağa gider, hayvanın da öyle, ama insanda olan Ruh, onu verene, yani Tanrı'ya döner.
Yaşam ölümle bitmiyor insan için. İnsan bu
dünyada bir misafirdir ve belirli bir süre sonra
asıl sonsuz vatana gidecektir. İki sonsuz yer
vardır. Biri cennet, diğeri de cehennem. Kişi
bu yaşamdayken hangi yere gideceğini belirler. Ben cennete gideceğim, çünkü Tanrı'nın
cennete götüren yolundayım. İsa Mesih cennete giden “Yol Benim” dedi. Sen de cennete
girmek istiyorsan, şimdi Mesih İsa'ya iman etmen gerek.
PERŞEMBE
Donnerstag
25
TEMMUZ
Juli
İkisi de aynı yere gidiyor;
topraktan gelmiş, toprağa dönüyor.
Vaiz 3: 20
Alles geht an einen Ort.
Alles ist aus dem Staub
geworden, und alles
kehrt zum Staub zurück.
Prediger 3, 20
Evrim teorisi insanın bir hayvan olduğunu
söylüyor ve bu hayvan şimdi insan olmuş.
Hayır dostum, Kutsal Söz, günah nedeniyle insan ve hayvanlar ölüme mahkum oldular, diyor. Bu dünyada her şey ölümlüdür. Bu alanda yaratıklar arasında hiçbir
fark yok. Ama insan Tanrı benzerliğinde
yaratılmıştır.
Hayvanlar alemini hiç seyrettiniz mi? Bir
yiyecek yakaladıklarında, kimse başkasını
düşünmez ve zayıf olan itilir. Kendi kardeşleri açlıktan ölecekmiş, umurlarında bile değil. İçlerinde şefkat, merhamet taşımıyorlar. Yuvadaki küçük kuşların da tutumu aynı. Her yavru kuş kendisini düşünüyor yalnızca. İnsanın bozulmasına rağmen, yine de onda merhamet, sevgi ve
şefkat vardır. Acıma duygusu vardır. Neden? Çünkü insan Tanrı benzerliğinde ve
sonsuzluk için yaratıldı. Soru şu: Sen sonsuzluğunu nerede geçireceksin? Cennette
mi, yoksa cehennemde mi? İsa Mesih,
cennete giden yol Benim, dedi.
CUMA
Freitag
26
TEMMUZ
Juli
Biri düşerse, öteki kaldırır. Ama
yalnız olup da düşenin vay haline! Onu kaldıran olmaz.
Vaiz 4: 10
Denn wenn einer fällt, so richtet
der andere ihn auf. Wehe aber
dem einzelnen, der fällt, ohne
dass ein zweiter da ist, ihn aufzurichten!
Prediger 4, 10
einer, der eine: biri
der andere: öteki
Süleyman peygamber çok önemli bir gerçeği keşfetti: yalnızlık asla insana göre
bir iş değildir! İnsanın her zaman bir eşe,
bir dosta ihtiyacı vardır. Yani seninle
olan, yanında kalan, sana yardım eden
birisine ihtiyacın vardır. “Ama yalnız olup
da düşenin vay haline!” diyor peygamber.
Bu bize, bir tim olarak, birlikte çalışmanın,
birlikte olmanın, birlikteliğin ne kadar
önemli olduğunu gösteriyor. Bir kaza
anında etrafında birilerinin olması çok yararlıdır. Özellikle batı ülkelerinde birçok
yaşlı emeklinin sorunudur bu. Çocukları
çekip gitmişler ve onlar yapayalnız kalıyorlar. Düşüp bir yerlerini kırabilirler ve
telefona uzanamazlar. Komşuların akıllarına bakmak gelip de bunu gerçekleştirene dek bazen birkaç gün geçer aradan.
Öyleyse birlikte olmak iyidir. Eğer birisi
düşerse, öbürü yardım edebilir.
CUMARTESİ
Samstag
27
TEMMUZ
Juli
Biri düşerse, öteki kaldırır.
Ama yalnız olup da düşenin
vay haline! Onu kaldıran olmaz.
Vaiz 4: 10
Denn wenn einer fällt, so richtet der andere ihn auf. Wehe
aber dem einzelnen, der fällt,
ohne dass ein zweiter da ist,
ihn aufzurichten!
Prediger 4, 10
ganz allein sein: tek başına olmak
hinfallen, fallen: düşmek
Yalnızlık insan kadar eskidir. Başlangıçtan
bu yana, insanın en önemli bunalımlarından biri, yalnızlık ve kimsesizlik duygusudur. İnsan yaşamın dikenli yollarında yürürken, her tür çileye katlanırken, yanında duran, ona cesaret veren birine gereksinme
duyar. Bu ihtiyacın karşılanması şöyle dursun, bazen bu üzüntülü anda insanı çekemeyenler büsbütün onun üzerine çullanırlar.
Zor ve sıkıntılı dönemlerde uzatılan yardım
eli, maldan mülkten, paradan çok daha geçerli ve değerlidir. Herkesin bir sürü tanıdığı ve arkadaşı vardır. Ama yararlı arkadaş,
dost, insanın kötü, yalnız gününde ona
gerçekten destek olabilendir. Güvensizlik,
toplumda görülen bunalımların başında gelir. İnsan karşısındakine gerektiği gibi güvenemiyor; baskı, sıkıntı anında ona dayanabilme cesaretini gösteremiyor. Bu üzücü
gerçeği iyi bilen Tanrı binlerce yıl önce,
“Tek başına olup da düşenin ve kaldıranı
bulunmayanın vay başına!” demiştir.
PAZAR
Sonntag
28
TEMMUZ
Juli
Beni sokakta görenler
benden kaçar oldu.
Mezmur 31: 11b
Die mich draußen sehen,
fliehen vor mir.
Psalm 31, 11b
draußen: dışarıda
sehen: görmek
fliehen: kaçmak
Davut Peygamber bunalımlı bir dönemden geçiyordu. Sadece kendisine özgü olmayan bu üzüntülü ortamda Tanrı'ya şöyle seslendi: “Beni çekemeyenlerin yüz karası oldum; özellikle komşularıma, tanıdıklarıma bir dehşet oldum. Yolda bana
rastlayanlar benden kaçıyorlar” (Mezmur
31: 11). Davut Peygamber bu sözlerle insanın genel duygusunu dile getirmektedir.
Yalnızlık, insanı en sarsıcı bunalıma sürükleyen ortamdır. Bunun oluşturduğu
korku tüyler ürperticidir. Dünyanın her yerinde yalnızlık insanoğlunu derinden çalkalayan bunalımların başında gelir. Rom anlar, şarkılar, türküler bundan söz
eder. Bu ortamda, insanın yetersizliği, bilgisizliği, başarısızlığı açıkça görülmektedir!
Evet, insan genelde yalnızdır. “Yalnız olup
da düşenin ve kaldıranı olmayan insanın
vay başına” diyor Süleyman peygamber!
PAZARTESİ
Montag
29
TEMMUZ
Juli
Gözüme uyku girmiyor. Dam
üstünde yapayalnız kalan
serçe gibiyim.
Mezmur 102: 7
Mein Auge findet keinen
Schlaf. Ich bin wie ein einsamer Sperling auf dem
Dach.
Psalm 102, 7
der Schlaf: uyku
das Dach: dam
der Sperling, der Spatz: serçe
Yalnızlık, yaşamın olağan görünümü değil,
insanın iç yaşamını kemiren amansız, acımasız bir kurt gibidir! İnsan kendini yalnız görüyor, düştüğü zaman elinden tutup kaldırabilecek birine rastlamıyor. Bunalım küçük bir kar
topundan kocaman bir çığa dönüşüyor. Böyle
bir ortamda çalkalanan kişi ne derdini anlayabiliyor, ne de sevincini yorumlayabiliyor. Gerçi zaman birçok derdin önemini azaltır, kişi
bunlara alışır; ama yalnızlık, desteksizlik insan canını sürekli olarak yıpratır. Bu dertleri
iyi bilen Mezmur yazarı, “Gözüme uyku girmiyor. Dam üstünde yapayalnız kalan serçe gibiyim” demektedir.
İnsanoğlu kendini rüzgârın savurduğu kuru
bir yaprak gibi görür; korkularına, yalnızlığına
ve bunalımlarına hiç bir yardım elinin uzatılmadığına üzülür; yarının, geleceğin getirebileceği sarsıntılarla ne edeceğini şaşırır. İnsanın insandan yardım ve destek bulamaması
en acıklı görünümlerden biridir. Ne kadar
doğru bir yargı verilmiş Tanrı Sözü'nde: “Tek
başına olup düşenin ve kaldıranı bulunmayanın vay başına!”
SALI
Dienstag
30
TEMMUZ
Juli
İnsan kadından doğmuştur, günleri kısadır ve sıkıntıya doyar.
Eyup 14: 1
Der Mensch, von der Frau
geboren, lebt kurze Zeit
und ist mit Unruhe gesättigt.
Hiob 14, 1
geboren werden: doğmak
gesättigt werden, satt werden: doymak
Güvensizliğin oluşturduğu sarsıcı sonuçları sürekli görüyoruz. İnsan durmadan
mal mülk sahibi olmaya çalışır, şan şeref
arar, aklını, düşüncelerini bir an önce köşeyi dönmeye takar, cinsel zevklere dalar;
alkol, hatta uyuşturucu maddeler kullanmaya başlar. Bu türden alışkıların derininde insanın bile anlayamadığı bir güvensizlik duygusu, korkusu ya da yalnızlık bunalımı yatar.
Bir insan karşısındaki insana istediği kadar yurttaş desin, vatandaş desin, hemşehrim desin ya da din kardeşim desin, yine de yaşamda kendi başına kalmış birisidir bu insan. İşin acıklı yönü, bilginin, uygarlığın gelişmesiyle bu üzücü durumun
daha da çoğalmasıdır. Şu endüstri ve
yükselme çağında, bireyin bunalımı her
zamankinden daha çetin, daha zordur.
Tanrı Sözü, kadından doğan insanın günleri kısadır ve bu kısa süre içerisinde bile
sıkıntıya, eleme, yalnızlığa doyar, diyor.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
31
TEMMUZ
Juli
Rab'be güvenen insan
emniyet içerisinde
oturur.
Süleyman'ın Özdeyişleri 29: 25
Wer auf den Herrn vertraut, lebt in Sicherheit.
Sprüche 29, 25
der Herr: Rab
vertrauen: güvenmek
auf den Herrn vertrauen: Rab'be güvenmek
İnsanoğlu güven içerisinde olmayı arar.
Bu yüzden de türlü dinlere sarılır. Ama hiç
bir din insanın güvensizliğini, yalnızlığını,
korkularını yok edemiyor. Birçok yerde
gençler dinden bir yarar gelmediğini öne
sürerek, bu ilişkiden kopuyor, kendine çeşitli ideolojiler aramaya başlıyor. Ama bu
ideolojiler insanı daha çok çıkmaza sokuyor. Örneğin, her yerde herkesi korkutan
terör eylemleri yolunu şaşırmış gençlerin
yönetimindedir. Bunların ne kadar korku
ve yalnızlık çektiği bir düşünülsün! Bazı
gençlerin, “özgürüz” diyerek önüne gelenle cinsel ilişkiye girmeleri yine günümüzün
üzücü görünümlerinden biridir. Kişi yüreğinde yatan korkuyu, tatminsizliği, güvensizliği bu türden yollarla gidermeye çalışmaktadır. Tanrı Sözü “Rab'be güvenen
kimse güvenlikte olur” (Özdeyiş 29: 25)
der. Evet, dostum, güvenlikte olmak istiyor musun? Yapacağın tek eylem, güvenliğin kaynağı Tanrı'ya gelmendir.
PERŞEMBE
Donnerstag
1
AĞUSTOS
August
Rabbe güvenen güvenlikte olur.
Süleyman'ın Özdeyişleri 29: 25
Wer auf den Herrn vertraut, lebt in Sicherheit.
Sprüche 29, 25
die Sicherheit: emniyet
sitzen, leben, wohnen: oturmak
Değerli okuyucumuz, dine sarılmak, bir ideolojiye umut bağlamak bir süre için kelebeğin peşine düşmek, arkasından koşmak, sonunda
yorgun düşmek, yalnızlıkla baş başa kalmaktan başka bir şey değildir. Uyuşturucu maddelere tutsaklık da aynı sıradan korku ve güvensizlik etkenidir. Ne dinsellik insanın bunalımlarını giderebilir, ne de dine rest çekmek. Yaratıcımızın öngördüğü çözüm yolu Kendine ve
Kendi buluşuna özgüdür. O bizi Kendisi ile barış ortamında yaşayalım, Rabbimizi tüm sonsuzluk boyu gönenelim diye var etti. İnsan
hem Tanrısı'yla, hem de soydaşı olan insan
kardeşiyle birlikte yaşamak için yaratıldı. Bunun dışında kalan ortam üzüntü ve çalkantı
dünyasıdır.
Tanrı insanın esenliğini güven altına almak
için ruhsal paydaşlık ortamını hazırladı. İlk önce Tanrımız'la, sonra O'na iman eden diğer insanlarla ruhsal paydaşlık bulmak, yaşamın en
üstün yararıdır. İnsanı seven Tanrı, dünyamıza kendi Mesih'ini, diri Sözü'nü, biricik Oğlu'nu
insan vücudunda gönderdi. Bunun nedenini
tanımak, bilmek, en yararlı bilgiyi kazanmaktır.
CUMA
Freitag
2
AĞUSTOS
August
İşte ben, dünyanın sonuna kadar her an sizinle
birlikteyim.
Matta 28: 20
Siehe, ich bin immer bei
euch, bis zum Ende der
Welt.
Matthäus 28, 20
immer: her zaman, daima, her an
der Augenblick, der Moment: an
das Ende der Welt: dünyanın sonu
Kutsal Tanrı, günahsız Mesih'in getirdiği
bağışlamalıkla insanı günahtan arıtma ve
en sağlam ilişkiyi sonuçlama işini Kendi
üzerine aldı. Tanrı'nın amacı, günahlı, yolunu şaşırmış insanı yeni bir yaratık haline
getirmek ve onu öbür Mesih bağlıları ile
ruhsal paydaşlık aşamasına koymaktır.
Tanrı düzeni ile bağdaşmayan çalkantı
dünyasında yalnızlık, güvensizlik ve korkuya tutsaklık vardır. Bunlardan kurtulmak
senin elindedir, değerli arkadaşım. Kurtarıcı İsa, seni hem Tanrı ile birleştirmek, barış ortamına getirmek istiyor, hem de diğer
insanlarla. Mesih şu güvenlik sözünü de
verdi: “İşte ben, dünyanın sonuna kadar
her an sizinle birlikteyim” (Matta 28: 20).
Mesih'e iman eden kişi hem Ruhtan doğar, hem sonsuz bir yaşama sahip olur,
hem de bu dünyada yalnız kalsa, sorunları
olsa bile, Mesih'in her zaman, her an kendisiyle olduğunu, bu yüzden de hiçbir zaman yalnız kalmadığını bilir ve bu güvenlik
içerisinde yaşar.
CUMARTESİ
Samstag
3
AĞUSTOS
August
Yalnız biri yenik düşer, ama iki
kişi direnebilir. Üç kat iplik kolay kolay kopmaz.
Vaiz 4: 12
Einer mag überwältigt werden,
aber zwei mögen widerstehen;
und eine dreifache Schnur reißt
nicht leicht entzwei.
Prediger 4, 12
dreifach: üç kat
besiegt, geschlagen: yenik
besiegt werden, geschlagen werden: yenik
düşmek
Sokaklarımızı dolduran yüksek suç işlenme oranıyla karşı karşıyayız. Suçtan zarar
gören m ağdur kişiler genellikle yalnız
olanlardır. Sokaklarda yalnız bayanların
dolaşamayacağı bir duruma geldik. Bazıları, suç oranının aşağı çekilmesini istiyorsanız yeni yasalara gerek var, yeni yasalar çıkmalıdır, diyor. Oysa Kutsal Kitap bize açıkça öğretiyor ki, bu günahlı insanın
doğasıdır. Çağdaş insanın günahlı durumundan kurtulmadığı, özgürlükten çok yasalarla sınırlandırılmaya ihtiyaç olduğu artık biliniyor. Özgürlük günümüzde yanlış
anlaşılıyor ve uygulanılıyor. Caddeleri
kesmek, bağırıp çağırmak, kimsenin duymak istemediği müzikle kulakları tırmalamak ve dilediğini yapmanın adı özgürlük
olmuş! Sevgili dostum, özgürlük her şeyi
yapmaya ehliyet değil. Yumruğumu sallamaya özgürlüğüm var, ama senin burnunun başladığı yerde benim özgürlüğüm
biter. Bugün birçok fikirlerimizi değiştirmemiz gerektiğinin ihtiyacı doğmuştur.
PAZAR
Sonntag
4
AĞUSTOS
August
Parayı seven paraya doymaz,
zenginliği seven kazancıyla yetinmez. Bu da boştur.
Vaiz 5: 10
Wer Geld liebt, wird des Geldes
nicht satt, und wer den Reichtum liebt, nicht des Ertrages.
Auch das ist Nichtigkeit.
Prediger 5, 9
das Geld: para
der Reichtum: zenginlik
lieben: sevmek
Bir firma sahibi yıl sonu geldiğinde bilançosunu gözden geçirir ve çok karlı geçtiğini görür, ama bu onu gerçek anlamda
tatmin etmez. Banka hesabı kabarık birisi
kendisine güven sunan parası karşısında
yine de tatmin olmaz. Zenginlik yaşama
doyum getiremez.
Zengin olmak aslında yanlış değil. Kutsal
Yazı zenginliği suçlamıyor. Para sevgisini
suçluyor. Paranın kendisinde bir kötülük
yok, ama her tür kötülüğün kökeninde para sevgisi yatmaktadır (I Tim. 6: 10). Malı
zenginliğin yararları için toplamak yanlıştır. Cimri, para düzdür, onları istifleyeyim
der; savurgan, yuvarlak onları yuvarlayayım der. Her ikisi de yanlış.
İnsanın para karşısındaki tutumu özel bir
konudur. Para sisteminde yanlış olan yok.
Yanlış olan bu sistemin içindeki kişilerdir.
Para sevgisidir yanlış olan. Parayı kötü
şeylere de yararlı şeylere de kullanabilirsin. Para, sevgimizin temeli olmamalı.
PAZARTESİ
Montag
5
AĞUSTOS
August
Çukur kazan içine kendi düşer, duvarda gedik açanı yılan sokar.
Vaiz 10: 8
Wer eine Grube gräbt, fällt
hinein; und wer eine Mauer
einreißt, den wird eine
Schlange beißen.
Prediger 10, 8
die Grube: çukur
graben: kazmak
die Wand: duvar
Eğer günahtan bir şeyler elde edebileceğini sanıyorsan ve özellikle Tanrı çocuğuysan, akılsızın tekisin sen. Tanrı hemen buna yanıtını vermeyebilir, ama bekle, Tanrı
bunun hesabını mutlak soracaktır. Ben bunu çok uzun yıllar önce gözledim. İnanlılar
yanlış işlere kalkışıyorlar ve bununla bir
şey elde ettiklerini sanıyorlar, fakat aşağılarda bir yerlerde Tanrı'nın satırı üzerlerinde gezm eye başlıyor ve onları Kendi
odunluğuna topluyor.
“Taş çıkaran taştan incinir, odun yaran
tehlikeye girer” (Vaiz 10: 9). diyor peygamber. O günlerde taş çıkarmak demek zenginliğin işaretlerini çıkarmaktı. Bu gösteriyor ki, bunlar günahla elde edilemez. İnsan ne ekerse onu biçecektir. Eğer birisini
para yüzünden kandırmaya kalkarsan ya
da herhangi bir alanda başkasını kandırırsan, Tanrı bundan incinmeni sağlayacaktır. Tanrı'nın, öç alma hakkı benimdir demesinin nedeni budur. Hesabı alacak olan
Rab'dir.
SALI
Dienstag
6
AĞUSTOS
August
Ey delikanlı, gençliğinle sevin, bırak gençlik günlerinde yüreğin sevinç duysun.
Vaiz 11: 9
Freue dich, Jüngling, in deiner Jugend, und dein Herz
mache dich fröhlich in den
Tagen deiner Jugendzeit!
Prediger 11, 9
Bugünkü ayetimiz şöyle devam ediyor:
“Gönlünün isteklerini, gözünün gördüklerini izle, ama bil ki, bütün bunlar için Tanrı
seni yargılayacaktır. Öyleyse at tasayı yüreğinden, uzaklaştır derdi bedeninden.
Çünkü gençlik de dinçlik de boştur.”
Anımsa ey genç adam, yaşamın her aşamasına ilişkin karar verme zamanı. Doğru
seçimi şimdi yapman çok çok önemli. Yaşamlarını boşa harcayan kaç kişi yaşadı
ve hala yaşamakta, çünkü gençliklerinde
yanlış kararlar verdiler.
Eğer doğru yaşamamışsan gençliğin boş.
Yaşam Tanrı'nın bize bir armağanı, sadece bir kereye özgü, her günü ve her saniyesi çok değerlidir. Bu çok değerli bir hediyedir ve Tanrı'nın yüceliği için kullanılmalı. İnsanın sonunun doruk noktası nedir? Bu doruk noktası Tanrı'yı yüceltmek
ve sonsuzluklar boyu O'nunla birlikte olmaktır.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
7
AĞUSTOS
August
Bu yüzden zor günler gelmeden, “Zevk
almıyorum ” diyeceğin yıllar yaklaşmadan,
güneş, ışık, ay ve yıldızlar kararmadan ve
yağmurdan sonra bulutlar geri dönm eden, gençlik günlerinde seni Yaratan'ı
anımsa.
Vaiz 12: 1S2
Und denke an deinen Schöpfer in den
Tagen deiner Jugendzeit, bevor die Tage
des Übels kommen und die Jahre herannahen, von denen du sagen w irst: Ich
habe kein Gefallen an ihnen! S bevor sich
verfinstern die Sonne und das Licht, der
M ond und die Sterne, und die W olken
nach dem Regen wiederkehren.
Prediger 12, 1S2
Güneş altındaki hiçbir şeyin insan yüreğini
dolduramayacağı konusuna ilişkin Süleyman diyor, “Tanrı'ya dön.” Gençken seçimini Tanrı'dan yana yap. Bunun yapılması çok
çok büyük önem arz etmekte. Hz. Süleyman
yaşlılığı gözler önüne resimlemek istiyor ve
bu resim iç açıcı değil. Ama bu senin ve benim resmim.
Güneş, ışık ya da ay, veya yıldızlar, ışıkların
tümü sönecek mi demek? Hayır, onları kullandığın gibi görmeyeceksin demek istiyor.
İzmir kordon boyunda bir gece yürüyordum.
Mehtap muhteşem görünüşüyle tüm geceyi
doldurmuştu. Durum çok güzeldi. Ama bir
zamanlar olduğu gibi romantik görünmüyordu. Şarkılara bile konu olmuş kordon boyunun mehtabını bir kez daha düşündüm. Sen
de yaşlanınca, ışıklar donuklaşır. Zaman
akıp gidiyor ve bir deneyim diğerini izliyor S
yağmurun ardından bulutlar geri dönüyor.
Yaşlandığında, dışarılarda güzel bir gün geçirebilirsin, ama bana inan, ardından dinlenmek için üç dört güne ihtiyacın olacak.
PERŞEMBE
Donnerstag
8
AĞUSTOS
August
Bu yüzden zor günler gelmeden, “Zevk
almıyorum ” diyeceğin yıllar yaklaşmadan,
güneş, ışık, ay ve yıldızlar kararmadan ve
yağmurdan sonra bulutlar geri dönm eden, gençlik günlerinde seni Yaratan'ı
anımsa.
Vaiz 12: 1S2
Und denke an deinen Schöpfer in den
Tagen deiner Jugendzeit, bevor die Tage
des Übels kommen und die Jahre herannahen, von denen du sagen w irst: Ich
habe kein Gefallen an ihnen! S bevor sich
verfinstern die Sonne und das Licht, der
M ond und die Sterne, und die W olken
nach dem Regen wiederkehren.
Prediger 12, 1S2
Sevdiğim bir dostum, birkaç yıl önce taktığım gözlüğe gülüyordu. Kendisine, bir kırk,
kırk beş yaşına gel, o zaman görürüm gününü demiştim. Bunu kabullenmek istemiyordu, ama şimdi 50'ye merdiven dayadı, okuma gözlüğü olmadan okuyamıyor artık. Bu
üzücüdür, ama hayatın bir gerçeğidir ve her
insan için geçerlidir. İnsan yaşlandıkça gözleri iyi görmez olur, idrak ve algı azaldıkça
azalır, eskiden olduğu gibi ışık içeri gelmez.
Güneş, ışık, ay ve yıldızlar gerçekten kararmış yaşlı insan için. Dışarıdan gelen etkiler
sürekli azalır. Yaşlı insan arada bir yeni görüşlere açılır, bundan çok hatırlara dalar;
geçmiş yıllarda biriktirdiklerinden yaşamakta. Hazinesi, biriktirdiği bu etkiler. Dışarıdan
gelen ışığın azalıp yok olacağı vakit için sen
neler biriktirip yığarsın? Karanlık, kin, öfke,
intikam mı? Hayatta insanlar sana haksız
davranmış duygusunu mu? Kendini haklı
görme, kendine sevgi mi? Yoksa yüreğinde
Tanrı'nın nurunu, bağışını, ötekilere affı, barış, sevinç ve minnettarlık mı?
CUMA
Freitag
9
AĞUSTOS
August
Bu yüzden zor günler gelmeden, “Zevk
almıyorum ” diyeceğin yıllar yaklaşmadan,
güneş, ışık, ay ve yıldızlar kararmadan, ve
yağmurdan sonra bulutlar geri dönm eden, gençlik günlerinde seni Yaratan'ı
anımsa.
Vaiz 12: 1S2
Und denke an deinen Schöpfer in den
Tagen deiner Jugendzeit, bevor die Tage
des Übels kommen und die Jahre herannahen, von denen du sagen w irst: Ich
habe kein Gefallen an ihnen! S bevor sich
verfinstern die Sonne und das Licht, der
M ond und die Sterne, und die W olken
nach dem Regen wiederkehren.
Prediger 12, 1S2
Vaiz zevk almak için denediği yolları, öte
yandan dünyanın boşluğunu, Tanrı'sız yaşanan yaşamın boşluğunu çeşitli yönden betimlemişti. Konuşmalarının sonunda, özet
olarak, püf noktasını ortaya koydu. Neydi
sonuçları? “Gençlik günlerinde seni Yaratan'ı anımsa!” Neden? “Zevk almıyorum” diyeceğin yıllar yaklaşmakta da ondan! Bunu
desteklemek için yaşlılığı ve yaşlılığın dertlerini ayrı ayrı açıklamakta Vaiz.
İnsan ileriye bakmaya bunca çaba harcadığı
halde gelecekte neler olacağını bilemez. Bir
şey bilebiliriz: Güçlerimiz azaldıkça azalır,
ağrılarımız ise çoğalabilir, sonunda ölüm vadisinden geçerek Yaratanımız önünde olacağız. Anımsa seni Yaratan'ı şimdi.
“Daha vaktim var” deme, çünkü bilmiyorsun.
Tanrı'ya giden yolu iyice incele, araştır, dene. Ama Rab İsa'nın seni Kendisine çağırdığını bilirsen, vicdanın seni suçunun nedeniyle rahatsız ederse, İsa Mesih'in davetini
artık erteleme. Bu günden daha uygun bir
vakit gelip gelmeyeceğini bilemezsin.
CUMARTESİ
Samstag
10
AĞUSTOS
August
O gün, evi bekleyenler titreyecek,
güçlüler eğilecek, öğütücüler azaldığı için duracak, pencereden bakanlar kararacak.
Vaiz 12: 3
An dem Tag, wenn die Wächter
des Hauses zittern und die Starken sich krümmen und die Müllerinnen müßig gehen, weil sie
wenig geworden sind, wenn sich
die verfinstern, die durch die
Fenster sehen ...
Prediger 12, 3
Evi bekleyenler nedir? Bu insanın yaşlılık
dönemindeki bedenini temsil etmektedir.
“Evi bekleyenler titreyecek.” Bunlar insanın bacaklarıdır. Yaşlı kişi başlayacak
sendelemeye. Eskiden cumartesi ve pazar günleri sabahtan akşama kadar top
oynardık, şimdi 60 yaşını aştım ve sabah
uyanıp merdivenlerden aşağıya inerken
dizlerimin ağrıdığını görüyorum. Bu okuduğumuz ayete uygundur.
Elçi Pavlos, “Çünkü şimdiki çadırda barınan bizler sıkıntı içinde inleyip duruyoruz”
diye yazıyor (2.Kor.5: 4). Sadece bacaklarımın ağrımasıyla iş bitseydi harika olurdu, ama işin doğrusu, belim ağrıyor, inliyorum, çünkü merdivenlerden inip çıkarken ağrı veriyor. “Evi bekleyenler titreyecek.” Bu hepimizin başına gelecek gerçektir.
Bunlar doğal değişmeler. Peki, Vaiz bunlara neden değiniyor? Tanrı şimdiden
Rab'bin ve efendin olmak istediği için.
PAZAR
Sonntag
11
AĞUSTOS
August
O gün, evi bekleyenler titreyecek,
güçlüler eğilecek, öğütücüler azaldığı için duracak, pencereden bakanlar kararacak.
Vaiz 12: 3
An dem Tag, wenn die Wächter
des Hauses zittern und die Starken sich krümmen und die Müllerinnen müßig gehen, weil sie
wenig geworden sind, wenn sich
die verfinstern, die durch die
Fenster sehen ...
Prediger 12, 3
“Güçlüler eğilecek.” Bunlar omuzlardır. Artık
dik durmayacaklar. Büromda çalışırken, arkadaşlarım bana, “Dik dursan daha iyi olur.
Belki de bel ağrıların bundan geliyor” diyorlar. “Gençken geniş omuzların vardı ve hepsi geride kaldı.” Sevgili okuyucum, “güçlü
adamlar” eğilecekler. Bir zamanlar olduğu
gibi kalmayacaklar. Omuzlar düşmeye başlayacak.
“Öğütücüler azaldığı için duracak.” Öğütücüler dişlerimizdir. Yaşlandıkça dişlerini kaybedeceksin birer birer. Dişlerine dolgular yapılacak veya köprüler takılacak.
“Pencereden bakanlar kararacak.” Bu gözlerden söz etmektedir. Yaşlandığında gözlerin iyi görmez olacak demektir. Bugün okuma gözlüğüm olmadan bir şey okuyamıyorum. Bazen bir gazete almaya giderim ve
okuma gözlüğümü unuttuğumu fark ederim.
Başlıklardan gerisini okuyamıyorum. Oysa
gözlerim yüzde yüz sağlam görüyordu. İşte
dostum, Süleyman, pencereden bakanlar
kararacak diyor. Şimdi olan budur.
PAZARTESİ
Montag
12
AĞUSTOS
August
Değirmen sesi yavaşlayınca, sokağa açılan çift kapı kapanacak, insanlar kuş sesiyle uyanacak, ama
şarkıların sesini duyamayacaklar.
Vaiz 12: 4
... wenn die Türen nach der Straße
geschlossen werden und das
Klappern der Mühle leiser wird,
wenn man erwacht vom Vogelsang und gedämpft werden die
Töchter des Gesangs.
Prediger 12, 4
“Sokağa açılan çift kapı kapanacak” sözü
kulaklarımızı kastediyor. Demek ki, yaşlandıkça aşağılara doğru yavaş yavaş gidiyoruz. Öteki organları gibi, ne yaparsak yapalım yaşlandıkça sokağa açılan çifte kapı,
yani kulaklarımız kapanacak, iyi duymayacaklar.
Yıllar önce işitme duyusu kötü olan bir
komşumuz vardı. Adam meyve ağaçlarını
buduyordu, karısı bağırıp çağırıyordu. Sadece işitme cihazını kulağından çıkarmıştı.
Tam on beş dakikadır bağırıyorum, ama bir
türlü beni duymuyor diye bana şikayet etti:
“Yine kulaklığını takmamış!” dedi. Adam
hiç umursamadan işine devam ediyordu.
Bu türden şakaları da biliyoruz. Yaşlı biri
tanıdık birini gemide görür ve “selam, İstanbul'a mı” der. “Hayır, İstanbul'a” yanıtını
verir.
Caddenin gürültüsü bile eskisi gibi değil.
“Sokağa açılan çift kapı kapanacak.” Ve
“Değirmenin sesi yavaşlayacak.”
SALI
Dienstag
13
AĞUSTOS
August
İnsanlar kuş sesiyle uyanacak, ama şarkıların sesini duyamayacaklar.
Vaiz 12: 4
... wenn man erwacht vom
Vogelgesang und gedämpft
werden die Töchter des Gesangs.
Prediger 12, 4
aufwachen, erwachen: uyanmak
der Vogel: kuş
die Stimme: ses
“İnsanlar kuş sesiyle uyanacak.” Hatırlarım
henüz çocukken çok yüksek sesli bir çalar
saat bile beni uykudan uyandıramazdı. Gençken çocukların gürültüsünden hiç etkilenmezdim. Komşudan gelen müzik beni rahatsız etmezdi. Evimiz büyük bir kentte ana caddedeydi. Oradaki araba sesleri, ilk yardım ya da
yangın arabalarının sesleri bile beni hiç rahatsız etmedi. Şimdi küçük bir kuş cıvıltısı bile rahatsız etmekte! Şimdi herhangi bir yere
gittiğimde en sessiz ve sakin yer arıyorum.
Kısacası yaşlanıyoruz ve kuşların sesiyle
uyanıyoruz. En ufak bir gürültü uykumuzu kaçırıyor, öyle değil mi?
Değerli dostum, eğer sen de bir Tanrı çocuğuysan, bu seni de ürkütmez; çünkü ruhsal
alanda gençleşiyoruz; yani inanlı yaşlandıkça, Rabbine yaklaştığını bilir. Önemli olan,
sokağın gürültüsünü değil, İyi Çoban'ın sesini
duymaktır. Rab İsa'nın dediği gibi: “Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da
beni izler. Onlara sonsuz yaşam veririm; asla
mahvolmayacaklar” (Yu. 10: 27S28).
ÇARŞAMBA
Mittwoch
14
AĞUSTOS
August
Yüksek yerden, sokaktaki tehlikelerden
korkacaklar; badem ağacı çiçeklenecek,
çekirge ağırlaşacak, tutku zayıflayacak,
çünkü insan sonsuzluk evine gidecek,
yas tutanlar sokakta dolaşacak.
Vaiz 12: 5
Auch vor der Anhöhe fürchtet man sich,
und Schrecknisse sind auf dem Weg.
Und der Mandelbaum steht in Blüte, und
die Heuschrecke schleppt sich mühsam
dahin, und die Kaper platzt auf. Denn
der Mensch geht hin zu seinem ewigen
Haus, und die Klagenden ziehen umher
auf der Straße.
Prediger 12, 5
Uçmayı hiç sevmedim. Şimdi o eski uçmak
korkum daha da büyük oldu. Küçücük şeyler
beni rahatsız ediyor, oysa gençken bunların
hiç biri beni rahatsız etmezdi. “Sokaktaki tehlikelerden korkacaklar.” Önceden hoşlandığımız şeyler hoşumuza gitmeyecek. Almanya'dan kalkıp hiç ara vermeden Türkiye'ye
kadar araba sürüyordum, izine giderken.
Şimdi daha yola çıkmadan, bu kadar yolu nasıl bitireceğim, ya arabam yolda falan bozulursa ne edeceğim; bir de bunun dönüşü var
diye, biraz kaygılanıyorum.
İlk Türkiye'ye 1976 yılında yolculuk ettim arabayla. Eski bir arabaydı. Nerede konaklarız
diye düşünmedik bile. Acaba otel var mı, yok
mu umurumuzda değildi. Ana cadde üzerinde arabada yattığımız zamanlar oldu. Bundan rahatsız olmadık. Ama bugün bu yolculuk bizi korkutuyor. Yola çıkmadan önce tüm
hazırlıkların yapılıp yapılmadığını iyice gözden geçiriyoruz. Haritayı elime alıp yolu tekrar tekrar gözden geçiriyorum. “Sokaktaki
tehlikelerden korkacaklar” diyor Vaiz. Ne kadar doğru!
PERŞEMBE
Donnerstag
15
AĞUSTOS
August
Badem ağacı çiçeklenecek, çekirge
ağırlaşacak, tutku zayıflayacak, çünkü insan sonsuzluk evine gidecek,
yas tutanlar sokakta dolaşacak.
Vaiz 12: 5
Und der Mandelbaum steht in Blüte,
und die Heuschrecke schleppt sich
mühsam dahin, und die Kaper platzt
auf. Denn der Mensch geht hin zu
seinem ewigen Haus, und die Klagenden ziehen umher auf der Straße.
Prediger 12, 5
“Badem ağacı çiçeklenecek.” Badem ağacının çiçekleri pembemsi bir beyazdır. Yaşlı
adamın başı da öyle, ya da başında saç kalmamıştır benim gibi S ya birisi ya da öteki.
“Çekirge ağırlaşacak.” Küçücük bir çekirge
nasıl ağırlaşır? Yaşlanınca, onu önceden
rahatsız etmeyen şeyler ağır gelmeye başlar. Yeğenlerimi çok severim ve bizi ziyaret
ederler ara sıra, ama tekrar evlerine gittiklerinde de rahatlıyoruz. Çünkü çocuklara ancak belirli bir süre dayanabiliyoruz, ondan
sonra güç tükeniyor, sabır azalıyor, dayanma gücü kalmıyor. Birçok küçük şey yük olmaya başlıyor.
“Tutku zayıflayacak.” Romantik kişinin yerinde yeller esecek. Eskisi gibi olmaya uğraş
istediğin kadar, ama nafile. Yaşlı bir vaiz
dinledim. Minberin bulunduğu yerde hopladı, havaya sıçradı ve, “Kendimi hiç hissetmediğim kadar genç hissediyorum” dedi.
Sadece kendisini kandırıyordu, çünkü vaaz
bittiğinde o da bitmişti.
CUMA
Freitag
16
AĞUSTOS
August
Gümüş tel kopmadan, altın tas kırılmadan, testi çeşmede parçalanmadan, kuyudaki su dolabı kırılmadan, seni yaratanı anımsa.
Vaiz 12: 6S7
Und denke an deinen Schöpfer ...
bevor die silberne Schnur zerreißt und die goldene Schale zerspringt und der Krug am Quell
zerbricht und das Schöpfrad zersprungen in den Brunnen fällt.
Prediger 12, 6
Bu ayetlerde bedendeki organların bir listesi
sıralanmıştır. Sonunda, işlemeyecekler.
“Gümüş tel” omuriliği, “altın tas” kafamızı,
beynin içine konulduğu tası simgeliyor. Beyin yaşlandıkça fonksiyonlarını da yitirmeye
başlıyor ve ölümde tamamen beyin fonksiyonları duruyor - kayboluyor. “Testi çeşmede parçalanmadan! Kuyudaki su dolabı kırılmadan” diyor. Peki bunlar neyi simgeliyorlar? “Testi” akciğerlerimizi, “su dolabı” kalbimizi simgeliyor. Artık bedene kan pompalamıyor. Bilge Süleyman, tüm bu simgeler ile
ölüme götüren yaşlılığı resimliyor. Yaşam
bu organlar olmaksızın sürdürülemez.
Bilindiği gibi, sonsuzlukta iki yer vardır, biri
sonsuz cennet, diğeri de sonsuz cehennemdir. Peygamber, seni yaratanı anımsa ve
karar ver şimdiden nerede olmak istediğini,
diyor. “Seni yaratanı anımsa” demek, aynı
zamanda bu dünyadaki yaşamını bir düzene
koy, ne için yaşadığını bil. Tanrı seni bu
dünyaya iş olsun diye koymadı. Hayatının
her alanında Tanrı'yı hesaba kat, demektir.
CUMARTESİ
Samstag
17
AĞUSTOS
August
Toprak geldiği yere dönmeden,
Ruh onu veren Tanrı'ya dönmeden, seni Yaratan'ı anımsa.
Vaiz 12: 7
Und denke an deinen Schöpfer
... bevor der Staub zur Erde zurückkehrt, so wie er gewesen
ist, und der Geist zu Gott zurückkehrt, der ihn gegeben hat.
Prediger 12, 7
(er-)schaffen: yaratmak
der Schöpfer: Yaratan
Ruhun uykusu ya da tümden yok oluşu diye
bir şey yoktur. Ruh'un uykusu ya da tümden
yok olduğu teorisini bu ayetten alan kişiler
için dileğim bu ayeti anlayana dek iyice okumalarıdır. Beden uyur, ama ruh ya da can
onu veren Tanrı'ya döner diyor çok açık ve
net bir şekilde.
Size, bedenden ayrı olmanın Tanrı huzurunda, O'nunla birlikte olmak anlamına geldiğini
İncil'den okuyayım: “Güven duymaktayız. Bedenden uzakta bulunmayı, Rab'bin yanında
barınmayı yeğlemekteyiz” (2. Kor.5: 8). Ruh
hemen Tanrı'ya döner. Bu beden yalnızca
içinde yaşadığımız bir çadırdır. Sadece bizi
kaplayan kabuk. Ruh Tanrı'yla birlikte olmaya
gidiyor.
Yaşlanan bir tanınmış devlet adamına “nasılsınız?” diye sorarlar. Şöyle bir yanıt verir:
“Oh, iyiyim, ama bu ev biraz sallanmaya başladı; ondan taşınmam uzun sürmeyecek herhalde.” Bu gerçek. Bu adam bu sözlerinin ardından çok zaman geçmeden o eski evinden
ayrıldı. Hepimiz için bu kural geçerlidir dostum. Ruhumuz bizi yaratan Tanrı'ya döner.
PAZAR
Sonntag
18
AĞUSTOS
August
Her şey boş, diyor Vaiz,
bomboş!
Vaiz 12: 8
Nichtigkeit der Nichtigkeiten! spricht der Prediger. Alles ist Nichtigkeit!
Prediger 12, 8
das Ding, die Sache: şey
alles: her şey
Ey genç adam, yalnız şimdi ve burası için
yaşamaktaysan, yaşam boş. Bir gün elinde kalanın sadece bir avuç kül olduğunu
fark edeceksin ve sonsuzluk önünde duracak.
Çocukken, güldüm ve ağladım,
- Zaman süründü;
Gençken, düşledim ve konuştum,
- Zaman yürüdü;
Yetişkin adam olduğumda,
- Zaman koştu;
Yaşlandığımda, hala yaşlanıyorum,
- Zaman hızla kaçıyor;
Az zaman sonra yolculuğum bitecek,
- Zaman gözden kaybolacak.
Öyleyse değerli okuyucumuz, sonsuzluğu
nerede geçireceğine karar ver. İsa Mesih,
Tanrı'ya - cennete giden “Yol” benim, dedi.
PAZARTESİ
Montag
19
AĞUSTOS
August
Bu yüzden günlerimizi
bize saymayı öğret ki,
hikmet yüreği edinelim.
Mezmur 90: 12
So lehre uns zählen unsere Tage, damit wir ein
weises Herz erlangen!
Psalm 90, 12
lehren, beibringen: öğretmek
gewinnen, erlangen, bekommen: edinmek
Hikmet Rab İsa Mesih'tir.
Yaşlılığı düşünen birisi şu dizeleri yazdı:
Biliyorsun, Rabbim, yaşlanıyorum,
Ateşli gençlik yıllarımı tüketiyorum.
Anıları geçmişe gömüyorum,
Hey gidi günler deyip özlüyorum.
Her gün daha karamsar, daha inatçıyım,
Sanıyorum dünyanın efendi kralıyım.
Yardım et Rabbim, dindir ağrı sızımı,
anımsadım tüm günahlarımı.
Tut beni tatlı, hoş, makul, esenliğinde,
Asık suratlı, huysuz, bayağılık yerine.
Rab her birimize esenlik içerisinde yaşlanabilmek için kayrasını bollukla versin!
SALI
Dienstag
20
AĞUSTOS
August
Her şey duyuldu, sonuç şu:
Tanrı'ya saygı göster, buyruklarını yerine getir, çünkü insanın bütün görevi budur.
Vaiz 12: 13
Das Endergebnis des Ganzen
lasst uns hören: Fürchte Gott
und halte seine Gebote! Denn
das soll jeder Mensch tun.
Prediger 12, 13
das Ergebnis, das Endergebnis: sonuç
das Gebot, der Befehl: buyruk
“Tanrı'ya saygı göster.” Bu hem burada sunulan hem de Özdeyişler kitabında sunulan mesajdır. Güneş altında edilen deneyime göre
Tanrı'ya saygı göstermek ya da O'ndan korkmak, önünde eğilmek, tapınmak ve O'na itaat
etmek bilgelikli bir iş ve davranıştır.
Kurtuluş için gerekli Tanrı koşulu - her çağda
- Tanrı'ya iman prensibi üzerinde kuruludur.
İlk atamız Adem'in oğlu Habil'i öldüren kardeşi Kayin için koşul kurbanlık bir kuzu sunmaktı. Nuh peygamber için koşul, gemi yapıp
içine binmekti. İmanı nedeniyle söz dinledi.
Mısır köleliğinden kurtulabilmeleri için İbranilerin yapması gereken koşul, kurban ettikleri
kuzunun kanını kapı sövelerine sürmekti. İbrahim peygamber için koşul, Tanrı vaatlerine
inanmaktı. Bizim için olan koşul ise şudur:
“Rab İsa'ya iman et kurtulacaksın” (H.İ.16:
31).
Başka türlü kurtuluş yolu yoktur. Çünkü günahlı insanoğlu ne Tanrı'ya doğru dürüst saygı gösteriyor, ne de O'nun buyruklarını yerine
getirebiliyor. İstese de getiremez. Çözüm,
kurtuluşu getiren İsa Mesih'e iman etmektir.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
21
AĞUSTOS
August
Tanrı her işi, her gizli şeyi
yargılayacaktır, ister iyi ister kötü olsun.
Vaiz 12: 14
Denn Gott wird alle Werke
vor Gericht bringen, alles,
was verborgen ist, es sei
gut oder böse.
Prediger 12, 14
geheim, verborgen, versteckt: gizli
richten: yargılamak
“Tanrı her işi, her gizli şeyi yargılayacaktır.”
Rab her kişiyi yargılayacaktır, günahlı her insan Tanrı önünde yargıyı hak eden bir suçludur. Rab bizim yargımızı kendi üzerine aldı
ve bu yargı gereği öldü. Günahlarımız Mesih
İsa'ya olan imanımızla O'na yüklendi ve böylece Büyük Beyaz Taht önündeki (Tanrı
önündeki) yargı bizim için değil bundan böyle.
Gençliğinin günlerinde Rab'bi anımsa. Niçin?
Çok önemli bir neden yüzünden: çünkü seni
değiştiren kurtuluş olayı çok büyük; ve bu
kapsamda Tanrı'ya sunacağın hizmet kapsamı da geniş. İstatistikler çok sayıda gencin
Mesih İsa'ya iman ettiğini bildiriyor.
Bu, yaşlı kimseler Mesih'i kabul edip kurtulamazlar demek değil. Bir toplantıda vaazın ardından Mesih İsa'ya iman etmek isteyen var
mı? Varsa elini kaldırsın sorusunu yönelttik.
Doksan yaşlarında bir bayan ayağa kalktı,
elini kaldırdı ve Mesih'i kurtarıcısı olarak kabul etti. Ne muhteşem olay! Geç kalmış sayılmazsın. Gel, iman et ve kurtul! Yol budur,
dostum.
PERŞEMBE
Donnerstag
22
AĞUSTOS
August
Tanrı yeryüzüne baktı, her şeyin
ne denli bozulduğunu gördü...
Tanrı Nuh'a, insanlığa son vereceğim dedi... Kendine gofer ağacından bir gemi yap.
Yaratılış 6: 11,13,14
Und Gott sah die Erde, und siehe,
sie war verdorben... Da sprach
Gott zu Noah: Das Ende alles Fleisches ist vor mich gekommen...
Mache dir eine Arche aus Goferholz!
1. Mose 6, 11.13.14
Diyelim ki, sadece sizin televizyonunuzun çekebildiği bir kanaldan şöyle bir haber duydunuz: “Korkunç bir fırtına geliyor. Bu tufan
ölümlere ve korkunç yıkımlara neden olacaktır!” Buna göre de yaklaşan yıkımdan haberi
olan tek kişi sizsiniz. Böyle bir durumda ne
yapardınız acaba? Herhalde önce hemen aile fertlerinizi uyarır, “Çabuk hazırlanın, tufan
geliyor!” derdiniz. Sonra da yakınlarınıza, tanıdıklarınıza telefon edip durumu bildirirdiniz.
Sonra sokaklara çıkar, gördüğünüz herkese
büyük bir tufanın geleceğini söylerdiniz. Ama
insanların sizi dinlemediklerini, hatta sizinle
alay edip sizi azarladıklarını ve onlara yardım
etmek için harcadığınız çabanızın boşa gittiğini görseydiniz çok üzülürdünüz. Ama en
azından kendinizi ve ailenizi kurtarma yoluna
gider, bu doğrultuda her olası yola baş vururdunuz kuşkusuz.
Böyle bir tufan olacağını Tanrı Nuh peygambere bildirdi. Bugünlerde Nuh öyküsüne, ama
bundan önce onun dedesi Hanok'a bakacağız; Çünkü bu adam ölmeden göğe alındı.
CUMA
Freitag
23
AĞUSTOS
August
Metuşelah'ın doğumundan sonra Hanok üç yüz
yıl Tanrı yolunda yürüdü.
Yaratılış 5: 22
Und Henoch wandelte
mit Gott, nachdem er
Metuschelach gezeugt
hatte, 300 Jahre.
1. Mose 5,22
leben, gehen, wandeln: yürümek
Hanok, Adem'in oğlu Şit'in soyundandır. Yani
Şit, Hanok'un büyük büyük dedesidir. Hanok
da Nuh peygamberin büyük büyük dedesidir.
İlk insanlar oldukça uzun yaşamaktaydılar.
Örneğin, Hanok'un babası Yeret 962 yıl yaşadı. Ne oldu da insanların yaşamları birden
bire kısaldı? Nuh tufanına kadar bu uzun yaşam devam etti, ancak insanların kötülükleri
öylesine çoğaldı ki, Rab bu yaş sınırını tufandan sonra 120 yıla indirdi. Bugün de biliyoruz ki, insanların gerçekten de 120 yıl yaşama kapasiteleri vardır. Hanok 65 yaşındayken oğlu Metuşelah doğuyor.
İlginçtir ki, Hanok'un oğlunun doğmasından
sonra Hanok Rab ile yürümeye başladı, deniyor. Daha önce Hanok herhalde diğer insanlar gibi yaşıyordu. Rab'be fazla zaman
ayırmıyordu. Oğlu Metuşelah doğunca, Hanok büyük olasılıkla insan yaşamına baktı,
bir anlam, amaç aradı, insanların doğup sonra da öldüklerini düşündü ve birden onun yaşamı değişti ve Rab ile yürümeye başladı.
CUMARTESİ
Samstag
24
AĞUSTOS
August
Metuşelah'ın doğumundan sonra Hanok üç yüz yıl Tanrı yolunda yürüdü...
Hanok toplam üç yüz altmış beş yıl yaşadı. Tanrı yolunda yürüdü, sonra ortadan kayboldu, çünkü Tanrı onu yanına almıştı.
Yaratılış 5: 22 - 24
Und Henoch wandelte mit Gott, nachdem er Metuschelach gezeugt hatte,
300 Jahre... Und alle Tage Henochs
betrugen 365 Jahre. Und Henoch wandelte mit Gott; und er war nicht mehr
da, denn Gott nahm ihn hinweg.
1. Mose 5, 22S24
Hanok Tanrı'yla yürüdü. Yürümek sözü yücelik sağlayan tapınma ve itaat ile ilgili Tanrı'nın sözüne ait bir ifadedir. Hanok'un Tanrı'yla yürüyüşü 300 yıl devam etti. Şüphesiz
daha devam edebilirdi. Fakat böyle olmadı.
Hanok ölmedi ve ortadan kayboldu, diye okuyoruz ilk başta. Ortadan kaybolması günümüzde birçok insanın kaybolması gibi değildi.
Tanrı onu yanına aldığı için ortadan kayboldu. Onun bedeni bulunamadı, onun için bir
mezar kazmaya, kefenlemeye gerek kalmadı. Çünkü Rab Hanok'u yanına aldı. Bu adamın üç yüz yıl Tanrı yolunda yürümesi gerçekten dikkate değerdir. Kutsal Kitap bir kişinin daha Tanrı yolunda yürüdüğünü yazar.
Bu Nuh peygamberdir. Bu iki Tanrı adamı,
büyük tufandan önce yaşamışlardı. Hanok
hem Tanrı ile yürüdü, hem de ölmeden Tanrı
onu yanına aldı. Tanrı İlyas peygamberi de
ölmeden yanına aldı.
Bir gün Tanrı, İsa'ya iman edenleri de yanına
alacaktır. Daha önce ölenler ise bedenleri
toprağa, ruhları da Rab'bin yanına gitmektedir.
PAZAR
Sonntag
25
AĞUSTOS
August
Hanok üç yüz yıl Tanrı yolunda yürüdü.
Yaratılış 5: 22
Und Henoch wandelte mit
Gott, 300 Jahre.
1. Mose 5, 22
gehen, laufen: yürümek
Tanrı ile yürümek ne güzel! Şimdi biriyle yürüdüğümüz zaman bir çeşit paylaşma, aynı
şeylerden hoşlanma söz konusudur. Aynı
yolda yürümek, uyum içinde yaşamak ve
aynı yöne doğru gitmek demektir. İşte bu
yürüyüş bir çeşit dostluktur. Tabii ki dostluktan söz ederken aynı düzeydeki dostluktan
söz etmiyoruz. İnsan asla Tanrı'nın düzeyinde olamaz. Aradaki dostluk, iki insan arasında gelişen dostluğa benzetilemez. Tanrı yücedir ve insan ile kurduğu dostluk O'nu asla
yüceliğinden geri tutmaz. Tanrı'nın İbrahim
peygambere “dostum” diye hitap etmesi
Tanrı'yı küçültmez, ama İbrahim, Rab'bin
ona gösterdiği bu yakınlıktan dolayı düşkün
düzeyinden alınıp daha yüksek bir düzeye
çıkartıldı. Bir kişi Tanrı'yla yürüdüğü zaman,
bu yürüyüşle yüce bir makama çıkmaya
başlıyor. Hanok Tanrı'yla yürüdü ve bu yürüyüşü, Tanrı'yı o kadar hoşnut etti ki, Hanok
bu dünyadaki fiziksel ölümü tatmasın diye
yukarı alındı. Yukarı alınırken bu dünyanın
tozundan yapılmış olan bedeni değiştirilip
göksel ve kalıcı bir bedenle yukarı alındı.
PAZARTESİ
Montag
26
AĞUSTOS
August
Hanok üç yüz yıl Tanrı yolunda yürüdü... sonra ortadan kayboldu, çünkü Tanrı
onu yanına almıştı.
Yaratılış 5: 22, 24
Und Henoch wandelte mit
Gott, 300 Jahre... und er war
nicht mehr da, denn Gott
nahm ihn hinweg.
1. Mose 5, 22.24
verschwinden: kaybolmak
Hanok'un göğe alınışı aslında bir simgedir. Bu İsa Mesih'e iman edenlerin bir gün
göğe alınacağını göstermektedir. Tufan
yargısı gelmeden Tanrı Hanok'u aldı. İsa
Mesih'e iman edenler de, o yargı günü,
sıkıntı dönemi gelmeden Mesih de kendi
bağlılarını göğe alacaktır.
İncil'de Hanok'un Tanrı'yı hoşnut ettiği
yazılıdır (İbr.11:5). İnsan Tanrı'yı nasıl
hoşnut edebilir? Bu tümüyle Tanrı'ya güvenip yaşamını O'na teslim etmekle
mümkündür. Hanok da belirli bir yaştan
sonra, Tanrı'ya güven bağlamaya karar
verdi ve yeryüzündeki yaşamının geri kalan tüm yıllarını tümden Rab'be güvenerek yaşadı ve Rab'bin çizdiği ilkelerde yürüdü.
Bazen kendi yaşantımızda da belli bir
olay bizim Rab'be dönmemize neden olabilir. Dua edelim ki Rab bu gibi olayları
kullanıp bizi kendisine çeksin!
SALI
Dienstag
27
AĞUSTOS
August
Metuşelah yüz seksen yedi yaşındayken
oğlu Lamek doğdu. Lamek'in doğumundan sonra Metuşelah yedi yüz seksen
iki yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu. Metuşelah toplam dokuz yüz altmış dokuz yıl yaşadıktan sonra öldü.
Yaratılış 5:25S27
Und Metuschelach lebte 187 Jahre und
zeugte Lamech. Und Metuschelach lebte, nachdem er Lamech gezeugt hatte,
782 Jahre und zeugte Söhne und Töchter. Und alle Tage Metuschelachs betrugen 969 Jahre, dann starb er.
1. Mose 5, 25S27
Metuşelah uzun bir zaman yaşadı. Belki de
Rab buna izin verdi, çünkü insanlara ne
kadar sabredebildiğini bize belirtmek istemiştir. Rab bizim Kendisine dönmemizi
beklerken sabreder. Şu anda yaşamını
O'na teslim etmemişsen O seni sabırla
bekliyor. Ama Nuh'un gününde olduğu gibi
her şeyin belli bir sınırı ve zamanı vardır.
Nuh'un gününde tüm insanlık üzerine yargı
geldiği gibi bilinmeyen yakın bir gelecekte
yine tüm insanlık üzerine yargı gelecektir.
İlerlemiş yaşta Elçi Petrus, Roma'dan Anadolu'daki Mesih imanlılarına yazdığı mektubunda bu konuya değinirken şöyle der:
“Nuh'un günlerinde gemi kurulmaktayken,
Tanrı sabrı hiç tükenmeden insanları gözledi. O gemide sudan kurtulanların sayısı
az oldu: Topu topu sekiz kişi” (1 Pet.3:20).
İsa Mesih'te kurtuluş bulanların sayısı da
tüm dünya nüfusuna göre az olacaktır. Sen
kurtulanlar arasında mı olacaksın, yoksa
kurtulmayanlar arasında mı? Bugün karar
vererek kurtulanlar arasında olabilirsin.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
28
AĞUSTOS
August
İnsanların hepsi saptı, tümü yozlaştı. İyilik eden
yok, bir kişi bile yoktur.
Mezmur 14: 3
Alle sind abgewichen, sie
sind alle verdorben; da ist
keiner, der Gutes tut, auch
nicht einer.
Psalm 14,3
abweichen, abzweigen: sapmak
verkommen, entarten, verderben: yozlaşmak
Dünya çapında kolayca benimsenen bir
düşünce vardır. Bu düşünceye göre insanın tabiat yapısı aslında iyidir ve dış etkenlerden dolayı bozulmasına rağmen
kendi çabalarıyla düzeltilebilir. Yaratılış
kitabının ilk beş bölümünde ise başka bir
görünüm var. Adem'in soyu, yine Adem'in
günahı yüzünden tümüyle yozlaşmış ve
asla düzeltilemeyecek nitelikte kötü bir
tabiata sahiptir.
Nuh peygamberin günlerinde çoğalan insanların gittikçe yozlaştığını, bozulduğunu, tamamen putperestliğe döndüğünü,
her tür ahlak kurallarını ayaklar altına alıp
çiğnediğini görüyoruz. Tanrı bu duruma
daha fazla göz yumamazdı. Artık insanları yargılamak zorundadır. Ama yine de insanlara son bir şans daha vermek istedi.
Bu nedenle Tanrı Nuh peygamberi çağırdı ve ona hem bir gemi yapmasını, hem
de insanlara tövbe etmelerini duyurmasını istedi.
PERŞEMBE
Donnerstag
29
AĞUSTOS
August
Doğru olan hiç kimse yok!
Tek bir kişi bile yoktur.
Romalılar 3:10
Da ist kein Gerechter,
auch nicht einer.
Römer 3,10
richtig, gerecht: doğru
niemand, keiner: kimse
ein einziger: tek
Tanrı insana ilişkin, doğru olan tek bir insanın
bile olmadığını belirtiyor. Tanrı bu sözüyle insanı çöplüğe atmıyor. Sadece en gerçekçi
değer yargısını bize aktarıyor. Kendimizi olduğumuz gibi göremezsek çaresiz durumumuzdan kurtulmaya ihtiyacımız olduğunu da
göremeyeceğiz. Deve kuşu gibi, tehlikeden
kaçmak için başımızı kuma gömmeyelim.
Yaratılış kitabının ilk beş bölümünde insanlık
ailesinin tarihini görüyoruz ve bu hiç de iç
açıcı değil! Ama tüm bu çürüklük içinde Rab
bizim elimizden tutmuş, Adem'den başlayarak Hanok'a, sonra Nuh'a kadar uzanan ve
ileride Mesih'in kişiliğinde noktalanacak olan
doğruluk soyunu göstermektedir. Sonuç neye
varacak? Yeryüzünde kusursuz ve doğrulukla yürütülen yersel bir egemenliğe mi? Hiç de
sanmıyorum. Kitapta izlediğimiz olaylar, tüm
dünya tarihini sarsacak bir yargıya doğru ilerlemektedir. Yaratılış 6. bölümde göreceğimiz
gibi Rab'bin yargısı olarak gelecek olan bir
tufan yeryüzündeki hayatı hemen hemen yok
edecektir.
CUMA
Freitag
30
AĞUSTOS
August
Yeryüzünün insanları çoğalmaya
başladı... RAB gördü ki, yeryüzünde insanın kötülüğü çok, aklı fikri
hep kötülükte.
Yaratılış 6:1, 5
Die Menschen begannen, sich zu
vermehren auf der Fläche des Erdbodens... Und der HERR sah, dass
die Bosheit des Menschen auf der
Erde groß war und alles Sinnen
der Gedanken seines Herzens nur
böse den ganzen Tag.
1. Mose 6, 1.5
Dönem, Nuh zamanı. İnsanlar çoğalmaya
başlamışlardı. Ama büyük bir sorun vardı. İnsanlar tamamen Tanrı'dan uzaklaşmış, kötülük en yüksek düzeye çıkmıştı. Doğru insan
kalmamıştı Nuh ve ailesi dışında. Artık Tanrı
daha fazla kötülüğe, yozluğa, ahlaksızlığa,
adaletsizliğe göz yumamazdı. Yargısını göndermesi kesinleşince, yine de bu insanlara
Nuh peygamber aracılığıyla tövbe etme fırsatı verdi. Nuh önce kendisine bir gemi yapacaktı. Yargı geldiğinde bu gemi hem onlar
için hem de tövbe edenler için bir kurtuluş
aracı olacaktı.
Nuh bir taraftan gemiyi yapmakla uğraşırken,
diğer taraftan da o zamanın insanlarına vaaz
ediyordu. Onları günahları, aralarında bulunmayan doğruluk ve gelecek yargı konusunda
uyarırken bu insanlarla uğraşıyor, onları
Rab'be döndürmeye çalışıyordu. Ama bu insanlar Nuh'un haberini alaya alarak, yargı
olayını ciddiye almadılar. Bu onların sonunda
yıkımları oldu. Bugün de Tanrı sizleri çağırıyor! Kurtuluş haberini iletiyor. Rab'bin çağrısını ciddiye al, dostum.
CUMARTESİ
Samstag
31
AĞUSTOS
August
Rab gördü ki, yeryüzünde insanın kötülüğü çoktu ve her gün
yüreğinin düşünceleri ve kuruntuları ancak kötüydü.
Yaratılış 6:5
Und der HERR sah, dass die
Bosheit des Menschen auf der
Erde groß war und alles Sinnen
der Gedanken seines Herzens
nur böse den ganzen Tag.
1. Mose 6,5
Einbildung, Wahn: kuruntu
Tufan gelm eden önce dünyanın durum u nasıldı? Hangi yaşam koşulları hüküm sürm ekteydi? Tanrı'yı, Tufan yargısını gönderm eye
neden olan etkenler nelerdi? Bu soruların yanıtını bugünkü ayetim iz veriyor. Ne diyor? “İnsanın kötülüğü çoktu. Her gün yüreğinin düşünceleri ve kuruntuları ancak kötüydü. Dem ek ki, insan ilişkileri kötüydü. Ahlak kuralları
kötüydü. Aile ilişkileri kötüydü. Ar-nam us diye
bir şey kalm am ıştı. Adalet, m erham et ise tam am en yok olm uştu. Putperestlik her tarafta
hakim di. Kısacası insanın aklı fikri hep kötü
düşüncelerle doluydu. Tabii Tanrı buna çok
üzüldü. Rab'bin özene bezene yarattığı adem oğlu o kadar yozlaşm ıştı ki, Rab şim di fikrini
değiştirip tüm insanları yok edecektir. Am a
sevgi ve adaletli olan Tanrı doğru olan, Rab
yolunda yürüyen bir insanın yok olm asını asla
istem ez. Bu nedenle doğru olan Nuh aracılığıyla bir soy bıraktı. İnsanlık Nuh'un oğulları
Ham , Sam ve Yafet aracılığıyla bugüne kadar
gelm iştir. İster Alm an ol, ister Türk, ister Erm eni, isterse Kürt ya da Fransız, Am erikalı.
Bizler kardeşleriz. Çünkü hepim iz Yafet'in soyundan gelm ekteyiz.
Yorum ve Vaaz CD’lerimiz:
• Kutsal Kitap’ın yorumu (Yaratılış’tan
Mezmurlar*a kadar)
• İncil’den Matta’dan Romalılar’a
kadar
• Her sıkıntıda ve acıda şükretme
• Yaşam benim
• Günlük yaşam sözleri
• Eski Antlaşma’da İsa Mesih
• İncil’den Yuhanna kesimi
• Aile ilişkileri (görüntülü)
• Başlangıç (görüntülü)
• Doğuş ve Diriliş bayramları
(görüntülü)
Her CD 3,00 €’dur. Adresimiz:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
Sevgili okuyucularımız, şu kitapları okumanızı özellikle öneriyoruz:
Sevginin beş dili (evlilik ilişkilerinde
izlenmesi gereken ilkeler - evli ve evlenecek olan herkesin okuması gereken bir kitap) . . . . . . . . . . . . . 6,50 €
Noel nedir? . . . . . . . . . . . . . 1,00 €
Vaat . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4,00 €
İnanç ve Kanıt . . . . . . . . . . 3,50 €
Nihai sorular . . . . . . . . . . . . 2,00 €
Kutsal Kitap yorumları . . 45,00 €
(5 cilt)
Açıklamalı Kutsal Kitap . . 29,00 €
Kitapları isteme adresi:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
PAZAR
Sonntag
1
EYLÜL
September
Tanrı, yarattığım insanları
yeryüzünden silip atacağım
dedi.
Yaratılış 6: 7
Und der HERR sprach: Ich
will den Menschen, den ich
geschaffen habe, von der
Fläche des Erdbodens auslöschen.
1. Mose 6,7
auslöschen: silip atmak
Tüm insan soyu Tanrı istemine karşı çıkmış,
Tanrı'ya boyun eğmemekte direnmiş ve tümden yozlaşmıştı. Diğer bir deyişle bu insanlar,
kendi idam fermanlarını imzalamış oluyordu.
Tanrı'nın kendilerine verdiği her şeyi çarçur
etmişler, bozmuşlardı. Tanrı'nın doğası elbette böylesine aşağılık bir tutumun dünyayı lekelemesine göz yumamazdı. Gerçek, kutsallık ve saflık demek olan Tanrı, günahı yargılamak zorundaydı.
İyi bir baba düşünün. Bu baba çocuklarını ne
kadar çok seviyor olursa olsun, onların aile
adını lekelemelerine göz yumamaz. Aile onuru hiçbir zaman göz ardı edilemez. Çocuklar
bu tür bir yola baş vurduklarında baba onları
azarlamalı ve eğitmelidir. İyi bir baba çocuklarını cezalandırmaktan hiç mi hiç hoşnut olmaz. Ama başka bir seçeneği de yoktur. Çocukların yaramazlığı ve söz dinlemezliği, cezayı gerekli ve kaçınılmaz kılar. Sevgiyle uygulandığında bu cezalandırma işi çocukların
zararına değil, yararına olur. Ve bu da insanı
utanca değil onura götürür. Tanrı'nın durumu
da buna benzer.
PAZARTESİ
Montag
2
EYLÜL
September
Tanrı, yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım, dedi.
Yaratılış 6: 7
Und der HERR sprach: Ich will
den Menschen, den ich geschaffen habe, von der Fläche des
Erdbodens auslöschen, vom
Menschen bis zum Vieh, bis zu
den kriechenden Tieren und bis
zu den Vögeln des Himmels.
1. Mose 6,7
Tanrı'nın yarattığı insanları, hayvanları yok
etmesi epey zor görünüyor Tanrı için, değil
mi? Şimdi O, günahın kol gezdiği yeryüzünü
yargılamak zorunda. Tanrı böyle olmakla
birlikte, sonsuz ve sınırsız ölçüde seven Biri'dir. O, yaratıklarından tek bir şey istiyor:
O'na yaraşır bir biçimde yaşamalarını.
Tanrı, yeryüzüne büyük bir üzüntüyle bakmakla birlikte, tüm günahlı dünyayı yok edecek, bu arada o günün insanları arasında
doğru olan ve O'nun sözüne itaat ederek yaşayan tek bir kişinin varlığı nedeniyle insan
soyunun neslini sürdürmesine fırsat tanıyacaktı. Bu doğru kişinin adı Nuh idi. Bu ad,
“ona esenlik olsun” anlamına geliyordu.
İşte Nuh, Tanrı'nın “Büyük bir fırtına geliyor”
diye yaptığı uyarıyı böyle bir zamanda işitti.
Nuh'un işittiği ses televizyondan değil, doğrudan doğruya Tanrı'dan gelen bir sesti.
Şimdi Nuh kurtuluş için bir gemi yapmalı ve
insanları bu yargı konusunda uyarmalıydı.
Öyle de yaptı, ama onu kimseler dinlemedi.
Bu, bugün sizlere de bir uyarı olmalıdır.
SALI
Dienstag
3
EYLÜL
September
Nuh Rab'bin gözünde inayet buldu. Nuh'un öyküsü şöyledir: Nuh
doğru bir insandı. Çağırdıkları arasında kusursuz biriydi. Tanrı yolunda yürüdü.
Yaratılış 6:8S9
Noah aber fand Gunst in den Augen des HERRN. Dies ist die Geschlechterfolge Noahs: Noah war
ein gerechter Mann, untadelig war
er unter seinen Zeitgenossen;
Noah lebte mit Gott.
1. Mose 6,8S9
Nuh neden Tanrı'nın gözünde inayet buldu?
İbranilere yazılan m ektupta şöyle diyor: “İm anla Nuh, görünürde olm ayan olaylara ilişkin
Tanrı'dan bilgi aldı. Tanrı sayar tutum la ev
halkının kurtulm asını öngörerek gem iyi yaptı.
Bunu yapm akla dünyayı yargıladı ve im anının
getirdiği doğruluğun m irasçısı oldu” (İbr.11:7).
Dem ek ki Nuh, im anla yaşıyordu. Daha görünürde olm ayan şeyler hakkında bilgisi vardı.
Gelecek yargı hakkında bilgisi vardı. Şunu da
unutm ayalım ki, o güne dek yağm ur yağm am ıştı. Yerden çıkan sular yeryüzünü suluyordu. Hayatlarında hiç yağm ur görm em iş bir insan ancak im anla bunun olacağına inanabilir.
Kupkuru bir yerde, belki de yakınında hiçbir
su birikintisi olm ayan bir yerde gem i yapm ak
için im an gerekliydi. Rab'bin hesap defterinde
dindarlığım ız, aklım ız, zenginliğim iz ya da konum um uz değil, Rab'be olan im anım ız geçer
akçedir. Sen böyle bir im ana sahip m isin?
Rab'bin Sözü'ne inanabilir m isin? Nuh peygam ber gibi, gözle görem ediğin, am a Rab'den
geldiğini bildiğin gerçeğe inanabilir misin? İnanabilirsen ne m utlu sana!
ÇARŞAMBA
Mittwoch
4
EYLÜL
September
Nuh RAB'bin gözünde
inayet buldu.
Yaratılış 6: 8
Noah aber fand Gunst in
den Augen des HERRN.
1. Mose 6,8
die Gnade, die Gunst: inayet
finden: bulmak
das Auge: göz
Nuh peygamber de herkes gibi günah işlemeye meyilli birisiydi, buna rağmen Tanrı'ya
yakın durduğu ve O'nun huzurunu arzuladığı
için Tanrı gözünde inayet buldu. Nuh, Tanrı
yolunda yürüyen ve O'nun isteklerini yerine
getirmeyi kendisine amaç edinen biriydi. Tanrı, Nuh'u bir haberci olarak kullanmayı amaçlamıştı. Nuh aracılığıyla tüm insanları uyardı,
dünyaya olan kayrasını ve merhametini açık
bir şekilde gösterdi. Yargı geldiğinde bile sözünü dinleyip boyun eğenlere, kurtulabilecekleri bir çıkış yolu gösterdi.
Tanrı, Nuh'a insanların günahlı oluşunun bir
sonucu olarak korkunç bir tufanın gelmekte
olduğunu bildirdi. Günah, cezasız bırakılmayacaktı. Gelmekte olan bu tufan, Tanrı'nın
yargısıydı. Tanrı tüm bu olacaklarla birlikte,
Nuh'un kurtuluşu için bir yol göstermişti. Çünkü Tanrı insanları halen seviyor, onların, kendisinin bu eşsiz kayrasını ve yaşamlarına yönelik tasarısını bilmelerini istiyordu. Tanrı bugün de insanların günah yargısından kurtulmalarını, Mesih'te sunduğu inayeti kabul edip
kurtulmalarını istiyor.
PERŞEMBE
Donnerstag
5
EYLÜL
September
Tanrı Nuh'a, “İnsanlığa son vereceğim” dedi, “Çünkü onların yüzünden yeryüzü zorbalıkla doldu.
Onlarla birlikte yeryüzünü de yok
edeceğim!”
Yaratılış 6:13
Da sprach Gott zu Noah: Das Ende alles Fleisches ist vor mich
gekommen; denn die Erde ist
durch sie erfüllt von Gewalttat;
und siehe, ich will sie verderben
mit der Erde.
1. Mose 6,13
Ta baştan, Adem ile Havva'nın günah işlediği andan sonra Rab bir Kurtarıcının
geleceğini bildirmiştir. Tanrı, incir yapraklarıyla çıplaklıklarını örtm eye çalışan
Adem ile Havva'nın çıplaklığını, bir kurban
keserek ve kestiği hayvanın derisinden
onlara giysi yaparak örttü. Bu şekilde evrenin en önemli ilkesi belirtildi: İnsan kendi çabasıyla değil, Rab'bin sağladığı Kurban ile kurtulacaktı. Habil ile Kayin olayı
bu eşsiz kuralı vurguladı. Habil ile Kayin
dünyada yaşamakta olan insanları iki sınıfa ayırdı. Rab'bin inayetiyle kurtuluş bulanlar bir sınıfı, günahları ve kendi çabaları içinde kaybolmuş olanlar ise ikinci sınıfı
oluşturur. İkisi arası bir sınıf yoktur. Rab
bunları bariz bir şekilde o dönemin insanlarına gösteriyordu. Göksel açıklama, yılların birikimi altında tazeliğini yitirmemişti.
Yeni Antlaşma'da, Yahuda'nın mektubunda, Adem'den yedi kuşak sonra yaşayan
Hanok, kötülere ne olacağı konusunda
peygamberlikte bulundu, diyor.
CUMA
Freitag
6
EYLÜL
September
Rab, “Ruhum insanla sonsuza dek çekişmeyecektir”
dedi.
Yaratılış 6: 3
Da sprach der HERR: Mein
Geist soll nicht ewig mit
dem Menschen rechten.
1. Mose 6,3
der Geist: ruh
rechten, streiten: çekişmek
ewig: sonsuza dek
Bugünkü ayetimizden şunu anlıyoruz ki, Tanrı'nın Kutsal Ruh'u hem o dönemin hem de
günümüz insanlarını sürekli uyarıyor, onları
günah, doğruluk ve gelecek yargı konusunda
eleştiriyor. O dönemin insanları Tanrı'yı tümüyle reddedince yıllar boyunca uyarısı verilen yargı, Tufan yargısı geldi.
“Herkes günah işledi, doğru olan hiç kimse
yok” diye Rab'bin Sözü halen insanları uyarmaktadır. Herkes günahlıdır, ama bir azınlık
günahlı olduklarını kabul edip kurtuluşları için
Rab'be ve O'nun Kurtarışına güvenmektedir.
Nuh'un günlerinde Rab'be inanan, O'nunla
yürüyen tek Nuh kalmıştı. Nuh Rab'be iman
ediyordu. O'nun inayeti altında yaşıyordu. Bu
adam Rab'be o kadar güveniyordu ki deniz,
göl ya da baraj bulunmayan bir yerde Rab'bin
buyruğuna uyarak bir gemi yapmaktan çekinmiyordu. İnsanların onunla alay etmesi ona
vız geliyordu, çünkü Rab'bine itaat her şeyden önemliydi. O zamanın insanları Nuh peygambere tepeden bakmışlardı, sonuç korkunç yargıydı. Peki sen, Rab'bin uyarılarını
dinliyor musun? O'nun inayetine sığındın mı?
CUMARTESİ
Samstag
7
EYLÜL
September
Yeryüzünde insanlar çoğalmaya başladılar.
Yaratılış 6: 1
Die Menschen begannen,
sich zu vermehren auf der
Fläche des Erdbodens.
1. Mose 6,1
sich vermehren, mehr werden: çoğalmak
der Erdboden, die Erde: yeryüzü
Kutsal Kitaba göre son günler Nuh'un günlerine çok benzeyecektir. Hangi açıdan? İnsanın kötülüğü ve bu kötülüklerin birikimi açısından. Sonra o dönemde insanlar çoğalmaya başlamıştı. Yani bir çeşit nüfus patlaması
yaşanıyordu. Günümüzde de yoğun bir nüfus
patlaması yaşanmaktadır. Nuh'un günlerinde
insanın kötülüğü o kadar çoğalmıştı ki, artık
Tanrı'nın Ruh'u insanla çekişmez bir duruma
gelmişti. Çünkü Tanrı'nın Ruh'u her zaman
insanları günah, doğruluk ve gelecek yargı
konusunda uyarmaktadır, ama Nuh'un günlerinde olduğu gibi son günlerde de insanlar
gerçeğe kulak asmayacaklar ve hatta gerçekle alay edeceklerdir. Nuh'un günülerinde
Rab, kendisine ait olanlara kurtuluş sağladı.
Önce Hanok'u doğaüstü biçimde, ölmeden
kendisine aldı. Sonra Nuh'un yaptığı gemi
aracılığıyla Nuh ve ailesini yargıdan kurtardı.
Son günde de buna benzer bir durum olacaktır. Rab İsa ikinci kez yeryüzüne gelecektir. Ancak bu kez tüm dünyaya kurtuluş sunmak için değil, kendisine iman etmiş olanları
alıp yargıdan kurtaracaktır.
PAZAR
Sonntag
8
EYLÜL
September
Tanrı Nuh'a şöyle dedi: Kendine gofer ağacından bir gemi
yap. İçini dışını ziftle, içeriye
kamaralar yap.
Yaratılış 6:14
Gott sprach zu Noah: Mache
dir eine Arche aus Goferholz;
mit Zellen sollst du die Arche
machen und sie von innen und
von außen mit Pech verpichen!
1. Mose 6,14
das Schiff: gemi
Gofer ağacı kolay kolay bozulmayan bir
ağaçtır. Kamara sözcüğü, yuva anlamına geliyor bu bağlantıda. Her insanın ve hayvanın
ihtiyacına göre ayrı bir yuva yapılacaktır. Yapılan bu gemi, yelkensiz, dümensiz bir gemidir. Tüm bunların yanı sıra gemi su geçirmez
duruma getirilmeliydi. Bunun için zift kullanıldı. Rab geminin yapılışı konusunda her ayrıntıyı Nuh'a bildirdi ve Nuh da buna göre gemiyi yapmaya başladı. İlginçtir ki, gemide sadece bir kapı olacaktı.
Her yıl ben gemiyle memlekete giderim. Bu
gemilerde bir sürü kapılar vardır. Nuh'un gemisinde ise sadece bir kapı vardı. Kapı geminin yan tarafındaydı. Bu önemlidir, çünkü daha sonra herkes gemiye bindikten sonra
Rab'bin kendisi kapıyı kapatacaktır. Nuh'un
gemisi simgesel açıdan İsa Mesih'teki kurtuluşu simgeler. İsa, “Kapı Benim” dedi. Kurtuluş için tek bir kapı vardır. Nuh'un gününde
geminin o tek kapısından girenler kurtuldukları gibi Mesih İsa'da sağlanan tek kurtuluş
kapısından girenler de günah yargısından
kurtuluyorlar.
PAZARTESİ
Montag
9
EYLÜL
September
Yeryüzüne tufanı ben göndereceğim. Göklerin altında soluk alan
bütün canlıları yok edeceğim.
Yeryüzündeki her şey ölecek.
Yaratılış 6:17
Denn ich, siehe, ich bringe die
Wasserflut über die Erde, um
alles Fleisch unter dem Himmel,
in dem Lebensodem ist, zu vernichten; alles, was auf der Erde
ist, soll umkommen.
1. Mose 6,17
Artık Nuh'un döneminde yargı tüm insanlık
üzerine gelmek üzeredir. Yalnız insanlar
değil, Tanrı'nın Nuh'a dediği gibi, hayvanlardan birer çift gemiye alınacak, geri kalan tüm canlılar yok edilecekti. Bazen şu
soru soruluyor: Hayvanlar gemiye nasıl
girdiler? Nuh gidip de hayvanları yakalamadı. Hayvanlar kendiliklerinden geldiler.
Rab, hayvanların hayatta kalabilmek için
içlerine yerleştirdiği içgüdüyü kullanarak
doğaüstü bir yönlendirmeyle onları Nuh'un
gemisine gönderdi. Nuh'un yapacağı tek iş
yargı gelmeden önce kapıyı açık tutmak
ve hayvanlardan birer çifti gemiye almaktı.
Dostum, bu dünyamız da bir gün kesinlikle
yargı altına gelecektir. Bu kez Tanrı dünyayı suyla değil, ama ateşle yargılayacaktır. Bugün bu yargıdan kurtulmak mümkündür. Nuh'un yaptığı gemi insanların
kurtulmaları için tek yoldu. Bugün de kurtuluşun tek yol, İsa Mesih'tir. Nitekim İsa
da şöyle diyor: “Kapı benim. Benim aracılığımla giren kurtulur” (Yu.10:9)
SALI
Dienstag
10
EYLÜL
September
RAB Nuh'a, “Bütün ailenle birlikte gemiye bin” dedi, “Çünkü
bu kuşak içinde yalnız seni
doğru buldum.
Yaratılış 7:1
Und der HERR sprach zu Noah:
Geh in die Arche, du und dein
ganzes Haus; denn dich habe
ich gerecht vor mir erfunden in
dieser Generation.
1. Mose 7,1
diese Generation, dieses Geschlecht: bu kuşak
Tanrı Nuh'u doğru buluyor. Ama unutmayalım ki, Nuh kendi doğruluğu nedeniyle
doğru sayılmadı. Yani, bazı dini kuralları
yerine getirdiğinden dolayı Tanrı katında
doğru çıkmadı. Her zaman olduğu gibi,
Nuh'un durumunda da onun doğru sayılması ancak iman yoluyla olabilirdi. Yaratılış
Kitabının on beşinci bölümünde, “İbrahim
Rab'be iman etti ve Rab bunu ona doğruluk saydı” (Yar 15:6) diyor. Nuh'a ilişkin de
aynı şey yazılmaktadır. İncil'den İbranilere
yazılan mektubun on birinci bölümü hep
iman yoluyla Tanrı katında doğru sayılanların isimleri sıralanmaktadır. Nuh hakkında
şöyle yazar: “İmanla Nuh görünürde olmayan olaylara ilişkin Tanrı'dan bilgi aldı. Tanrı sayar tutumla ev halkının kurtulmasını
öngörerek gemiyi yaptı. Bunu yapmakla
dünyayı yargıladı ve imanının getirdiği doğruluğun mirasçısı oldu” (İbr.11:7).
Rab Nuh peygamberi bu imanı nedenle tufandan kurtardı. Tanrı bugün de insanları
sadece iman aracılığıyla kurtarıyor.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
11
EYLÜL
September
Rab Nuh'a, bütün ailenle
birlikte gemiye bin, dedi.
Yaratılış 7: 1
Und der HERR sprach
zu Noah: Geh in die Arche, du und dein ganzes
Haus.
1. Mose 7,1
die Familie: aile
einsteigen: binmek
Tanrı Nuh'a, ey Nuh, artık gemiye binme zamanı geldi; çünkü yargıyı gönderiyorum. Ama
sen ve tüm ailen gemiye gir, dedi.
Kardeşim bu aynı çağrıyı Rab İsa her insana
duyurmaktadır. Evet, bu gün tufan tehlikesi
yoktur, ama insanların günahlarının yaraştırdığı yargıdan, sonsuz ölüm yargısından kurtulmaya ihtiyaçları vardır. Şu anda bizler inayet döneminde yaşıyoruz. Rab İsa bizim kurtuluş gemimizdir. Her günahlıya “Gel, ailenle,
sevdiklerinle birlikte bu kurtuluş gemisine sen
de bin ve kurtul” diye sevgiyle çağrıda bulunuyor. Günahlarından bıkmış, hayatın yükleri
altında ezilmekte olan her bireye Rab, “Ey
bütün yorgunlar ve ağır yük altında yıprananlar! Bana gelin. Sizleri dinlendiririm” diye çağırmaktadır. Rab her zaman sevgisini gösteren Rab'dır.
Yaratılış 7:16'da “RAB Nuh'un ardından kapıyı kapadı” diye yazıyor. Burada yine Rab'bin
merhametini görebiliriz. Nuh ile ailesi geminin
içine, güvenlik içine alındıktan sonra Rab, bir
baba gibi kapıyı ardından kapatıyor. Onlar artık yargıdan kurtulmuş, güvenlikteler.
PERŞEMBE
Donnerstag
12
EYLÜL
September
RAB Nuh'a, tüm ailenle birlikte
gemiye bin; çünkü bu kuşak
içinde yalnız seni doğru buldum! dedi.
Yaratılış 7:1
Und der HERR sprach zu Noah:
Geh in die Arche, du und dein
ganzes Haus; denn dich habe
ich gerecht vor mir erfunden in
dieser Generation.
1. Mose 7,1
denn: çünkü
Tanrı Nuh'u çağırıyor. Gel gem iye gir, diyor.
Birisi haklı olarak düşünebilir; bundan binlerce
yıl önce Tanrı'nın bir insanı ve ailesini çağırm asından bana ne! Am a ben bu konuyu üç
nedenden dolayı size aktarıyorum . Birinci neden, Nuh'un günlerinde yargı, gün geçtikçe
nasıl yaklaşıyorduysa, bugün de gelecekteki
yargı yaklaşm aktadır. İkinci olarak Tanrı gelm ekte olan yargıdan kaçabilm eleri için Nuh ve
ailesine güven içinde olabilecekleri bir yer hazırlam ıştı. Bugün yaşayan bizler için de kaçabileceğim iz bir kurtuluş gem isi hazırlam ıştır
Rab. Son olarak Nuh'un yaşadığı günler bizim
bugün yaşadığım ız günlere çok benziyordu.
İnsanlar bencil, ahlaksız, çıkarcı ve şiddet
yanlısıydılar. Tanrı da artık yargısını gönderecekti.
Tanrı gelecek olan yargıyı Nuh'a açıkladı. Nuh
ve ailesi 120 yıl boyunca gem iyi yaparken insanları da gelecek yargı konusunda uyardılar.
İki bin yıldır ki Rab halen insanları uyarm aktadır. Sonunda yargı geldi. Bir gün bu dünyam ıza da yargı gelecektir. Am a bugün kurtuluş
gem isi hazırdır! Bu gem iye binebilirsin.
CUMA
Freitag
13
EYLÜL
September
RAB Nuh'a, tüm ailenle birlikte
gemiye bin; çünkü bu kuşak
içinde yalnız seni doğru buldum! dedi.
Yaratılış 7:1
Und der HERR sprach zu Noah:
Geh in die Arche, du und dein
ganzes Haus; denn dich habe
ich gerecht vor mir erfunden in
dieser Generation.
1. Mose 7,1
der ganze/die ganze: tüm
Tanrı Nuh'a seslenerek, “Hey, Nuh, gel gemiye gir” diyor. Tüm Kutsal Kitap'ta beş yüzden fazla böyle bir çağrı vardır. Tanrı burada Nuh'a şunu söylüyordu: “Nuh, yeryüzüne
bu yargıyı gönderiyorum. Bu yargıdan kurtulmak için senin aracılığınla hazırlatmış olduğum gemiye gir. Yargı geldiğinde o gemide sen ve ailen güvenlikte olacaksınız!”
Tanrı'nın çağrısı çok kişisel bir çağrıydı.
O'nun bu çağrısı Nuh'a ve O'nun ailesineydi. Kardeşim, günah nedeniyle yıkıma doğru
giden bir dünyada yaşarken Tanrı size de
kişisel olarak bir çağrıda bulunuyor ve “Bana gelin” diyor. Dikkat edin, Tanrı Nuh'a “istersen git geminin içine gir” demedi, ama
“ailenle birlikte gemiye gir” dedi.
Tanrı bugün de “Bana gelin” diyor. İsa Mesih şöyle sesleniyor: “Ey bütün yorgunlar,
yükleri ağır olanlar. Bana gelin ve ben size
rahat veririm” (Matta 11:28). Günah yükünden kurtulup rahata kavuşmak istiyor musunuz? O zaman imanla Rab İsa Mesih'e gelmeniz gerekir.
CUMARTESİ
Samstag
14
EYLÜL
September
Ey bütün yorgunlar, yükleri ağır olanlar. Bana gelin
ve ben size rahat veririm.
Matta 11:28
Kommt her zu mir, alle ihr
Mühseligen und Beladenen! Und ich werde euch
Ruhe geben.
Matthäus 11,28
müde: yorgun
die Last: yük
Tanrı, Nuh peygamberi gelen yargıdan bir
gemi yoluyla kurtardı. “Nuh” adının önemli bir
anlamı vardır. Nuh, anlam olarak “rahat” ya
da “huzur” demektir. Kurtarıcı İsa Mesih'in
“Bana gelin!” diyerek yaptığı çağrıyı kabul
edip gelenlerin hepsine rahat ve huzur vardır.
Dostum, siz de günah yükünden kurtulup
ruhsal huzura kavuşmayı arzuluyorsanız, gelin bugün Kurtarıcının çağrısına kulak verin.
O sizi seviyor, sevgi dolu çağrısını size de
uzatarak size şahsen, “Bana gelin” diyor.
Kime gideceğiz diye soruyor olabilirsiniz. Gideceğiniz kişi, bugün yaşayan bir Kişi'dir, yani İsa Mesih. İsa Mesih haç üzerinde insan
günahı için öldü, gömüldü, ama tekrar ölümden dirildi ve bugün yaşıyor. Bugün O'na gelebilir, O'nu yüreğinize çağırarak Rab ve Kurtarıcınız olarak kabul edebilirsiniz. İlkin bir
günahlı olduğunuzu kabul edip günahlarınızdan tövbe edin ve İsa'nın haç üzerinde sizin
yerinize öldüğüne iman edin. O zaman siz de
günahın getireceği yargıdan tamamen kurtulacaksınız.
PAZAR
Sonntag
15
EYLÜL
September
Biz daha günahlıyken Mesih
bizim yerimize öldü. Tanrı bize sevgisini bununla
kanıtlıyor.
Romalılar 5: 8
Gott aber erweist seine Liebe
zu uns darin, dass Christus,
als wir noch Sünder waren,
für uns gestorben ist.
Römer 5,8
die Sünde: günah
der Sünder: günahlı
Tanrı dünyaya bir yargının geleceğini Nuh
peygambere bildiriyor. Nuh'un bir gemi
yapmasını buyuruyor. Nuh uzun süren yıllar
boyunca bir geminin yapım işleriyle uğraşırken, 120 yıl süresince insanlara tövbe etmeleri gerektiğini, Tanrı'nın yakında yargı
göndereceğini bildiriyordu. Yapılan gemi
herkese açıktı; yani bu gemiye inanıp ona
girenler için tek kurtuluş yolu olacaktı. Bugün de Rab İsa Mesih, günahtan kurtulup
sonsuz yaşama kavuşmak isteyenler için
tek kurtuluş yoldur. Geminin yapılması için
nasıl ağaçların kesilmesi gerekiyorduysa,
İsa'nın da insanların kurtarıcısı olabilmesi
için kesilmesi gerekliydi. Yani öldürülmesi.
Yeşaya Peygamber bu konuyu önceden
bildirerek İsa'ya ilişkin şu ön bildiride bulunmuştur: “O'nun, yaşayanlar diyarından kesilip alınması, halkının günahlarından ötürüydü.” İsa'nın kesilmesi, O'nun acılar çekerek
çarmıhta ölmesi anlamındadır. O'nun ölümüyle biz insanlara sonsuz kurtuluş sağlandı. Mesih'te sonsuz güvenlik vardır.
PAZARTESİ
Montag
16
EYLÜL
September
Bütün dalgaların ve sellerin üzerimden geçti.
Mezmur 42: 7
Alle deine Wogen und
deine Wellen sind über
mich hingegangen.
Psalm 42, 8
die Welle, die Woge: dalga
die Wasserflut: sel
Mezmur 42:7'deki sözler bir peygamberlik
sözüdür ve İsa Mesih'e işaret etmektedir.
Tanrı'nın öfke kasırgası tüm şiddetiyle
Rab İsa Mesih'in üzerine geldi. Bunun nedenini biliyor musunuz? Tek nedeni şudur:
Tanrı'nın öfkesi üzerimize gelmesin diye,
tüm bu öfke dalgaları İsa'nın üzerinden
geçti. İşlemiş olduğumuz her günahın karşılığını ödemek için İsa Mesih haç üzerinde bizim yerimize elem çekti. Bizim çekmemiz gereken cezayı o çekti.
Tanrı'nın, İsa'nın haç üzerindeki ölümü yoluyla sağlamış olduğu kurtuluşun bir sonucu olarak bugün bizler bu işe iman ederek
kurtuluyoruz. Yeşaya Peygamber şöyle
yazdı: “Her biri rüzgara karşı bir sığınak,
fırtınaya karşı bir barınak, çölde akarsu,
çorak yerde gölge salan büyük bir kaya gibi olacak” (Yeş.32:2). Ne büyük bir gerçek! Gelecek olan yargıdan kaçmak için
İsa tüm iman edenlerin sığınacağı güvenlikli sığınaktır! Ne mutlu O'na sığınanlara!
SALI
Dienstag
17
EYLÜL
September
Rab Nuh'un - gemiye
girmesinden sonra- kapıyı kapadı.
Yaratılış 7: 16
Und der HERR schloß
hinter ihm (Noah) zu.
1. Mose 7,16
die Tür: kapı
zuschließen: kapıyı kapamak
Nuh olayında gemi tamamlandı. Rab'den
gelen talimatla Nuh, ailesi ve her hayvandan birer çift gemiye girdiler. Rab onlar
gemiye girdikten sonra kapıyı kapattı. Artık geri dönüş yoktu. Kapılar kapanmıştı.
Yargı başladı, ama Nuh ile ailesi gemiye
girdikleri ve kapılar kapandığı için büyük
bir güvenlik içindeydiler. Gemiyi sağlayan
ve Nuh'u içine girmeye çağıran Rab, şimdi
Nuh ve ailesini güvenlik içerisinde saklayacaktı. Nuh'un güvenlik içerisinde bulunmasının sorumluluğu Rab'bin üzerindeydi.
Dostum, bu gemi İsa Mesih'i simgelemektedir. İsa Mesih'e iman edenlerin durumu
da aynen böyledir. İsa'ya inanan Mesih
im anlısı Tanrı'nın güvenliği altındadır.
Hamdolsun, Mesih'e inanan bir imanlının
koruyucusu Rab'bin kendisidir. Pavlus Koloseliler 3:3'te şöyle diyor: “Yaşamınız Mesih'te saklıdır.” Ne güven veren bir söz! Bu
da Mesih'e iman edenlerin kurtuluşlarının
ne kadar güvenilir olduğunu gösteriyor.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
18
EYLÜL
September
Kapı Benim! Bir kimse benden içeriye girerse kurtulur.
Yuhanna 10: 9
Ich bin die Tür; wenn jemand durch mich hineingeht, so wird er errettet
werden.
Johannes 10, 9
jemand: bir kimse
hineingehen: (içeriye) girmek
gerettet werden: kurtulmak
Tanrı'nın Nuh'a yaptırdığı geminin sadece
bir kapısı vardı. İsteyen herkes bu kapıdan içeriye girebilirdi. Rab Nuh'u işte bu
kapıya çağırmıştı. Nuh ve ailesi de bu kapıdan içeriye girdiler.
Bugün de seven Kurtarıcı'nın çağrısı sizedir. İsa Mesih, “Kapı Ben'im” diyor
(Yu.10:9). “Bir kimse benden içeriye girerse kurtulur!” Gel sen de bu kapıdan
içeriye gir. İsa Mesih'i Rab ve kurtarıcın
olarak kabul et ve kurtul. O'nun haç üzerinde sizin günahlarınız için öldüğüne
iman et. Bunu yaptığında sen de kurtulmuş olacaksın.
Canınızın sonsuz kurtuluşu için gelin,
Tanrı'nın sizin için hazırlamış olduğu gemiye binin. Rab İsa Mesih'e iman edin.
Böyle yapmakla üzerinize gelmekte olan
sonsuz cehennem yargısından kurtulacak, Tanrı'yla barışacak, günahlarınızın
bağışına ve sonsuz yaşam güvenliğine
kavuşacaksınız.
PERŞEMBE
Donnerstag
19
EYLÜL
September
Ey bütün yorgunlar, yükleri
ağır olanlar. Bana gelin ve
ben size rahat veririm.
Matta 11:28
Kommt her zu mir, alle ihr
Mühseligen und Beladenen!
Und ich werde euch Ruhe
geben.
Matthäus 11,28
zu mir: bana
die Ruhe: rahat
geben: vermek
Tarihte ün salmış kişilerin büyük sözleri vardır. Ama Rab İsa Mesih'in sözleri çok daha
büyüktür. Bu çağrıyı yapan Tanrı'nın özünde, sonsuzluktan bu yana var olan Tanrı'nın
beden almış Sözü Rab İsa Mesih'in kendisidir. Tanrı'nın başlangıçsız Sözü olan İsa, sizin ve benim gibi günahlılara Tanrı'nın sevgi
yüreğini açıklamak amacıyla yeryüzüne gelip insan bedenine bürünmüştür.
O'nun, “Bana gelin” şeklinde yaptığı çağrıya
birçokları olumlu yanıt vererek O'na iman
etmiştir. İş adamları, askerler, aydınlar ve
toplumdışı bırakılmış sıradan basit insanlar,
hatta halk tarafından aşağı görülen, serseri
ve fahişe olarak bilinen insanlar bile Rab İsa
Mesih'e iman ederek yeni bir yaşam bulmuşlardır.
Gururlu Petrus İsa'nın “Ardımca gel” çağrısına evet dedi. Ferisi Pavlus Rab'bin çağrısına evet, dedi ve diğer öğrenciler de. Onlar
Rab'bin elçileri oldular daha sonra. Rab onları aldı ve ruhsal alanda en yüksek konuma
çıkardı. Bugün de Mesih aynı şeyi yapıyor.
CUMA
Freitag
20
EYLÜL
September
Bana gelin. Ben sizleri
dinlendiririm.
Matta 11: 28
Kommt her zu mir! Und
ich werde euch Ruhe
geben.
Matthäus 11,28
ausruhen: dinlenmek
zur Ruhe bringen, Ruhe geben: dinlendirmek
Tanrı Mesih'in kişiliğinde herkese sonsuz rahat verm ek istiyor. Bundan daha kişisel bir
şey olam az! O tüm insanlara, her ırktan, her
dilden, her boydan insanlara, “bana gelin, ben
size rahat veririm ” diyor.
Belki de, “benim işlediğim günah yükü o kadar
çok ki, beni kim kabul edebilir? Acaba benim
için de bir um ut var m ı? Tanrı beni de sevip
affedebilir m i?” diyenler olabilir. Evet, Tanrı sizi de seviyor ve sizi gerçekten affetm eye hazırdır. Bu nedenle İsa Mesih dünyam ıza geldi.
O sizi sanki yeryüzünde tek kişi sizm işçesine
seviyor. O bugün size, ta yüreğinizin yanına
kadar geliyor ve şöyle diyor: “Bana gelin ey
bütün yorgunlar”. Sen de bugün yaşam ın ve
günahların yorgunluğu içindeysen, İsa'nın bu
çağrısına kulak ver ve O'na git.
İsa sizi gerçekten çok sevm ektedir, hem de o
kadar çok ki, sizin taşıdığınız günah yükünü
kendi üzerine alarak sizin yerinize yargılanarak çarm ıhta öldü. Ta ki, siz yargıya gelip cehennem e gitm eyesiniz. İsa'nın çağrısına kulak
verin. Sadece O'na yaklaşın, yüreğinizi O'na
açın.
CUMARTESİ
Samstag
21
EYLÜL
September
Ey bütün yorgunlar ve
yükleri ağır olanlar... Bana gelin
Matta 11: 28
Kommt her zu mir, alle
ihr Mühseligen und Beladenen!
Matthäus 11,28
alle: bütün
schwer: ağır
beladen: yükleri ağır olan
Bazen, “Benim kendi dinim var. İsa çağrıda
bulunuyorsa Hristiyanlara çağrıda bulunabilir. Benim dinim başka, O'nun çağrısı beni ilgilendirmez” diye soruyorlar. Acaba öyle
mi? Bakın İsa burada herhangi bir sınırlama
koymuyor ve tüm insanlara seslenerek “Ey
bütün yorgunlar” diyor. Hangi ülkeden, kim
olursa olsun, bütün insanlar günahlıdır ve
ağır günah yükü altındadır. Bu yükü kaldırabilecek tek kişi de, kendisi bütünüyle günahsız olan Rab İsa Mesih'in kendisidir. Bunun
herhangi bir dinle falan ilgisi yoktur. Mesih
İsa din getirmedi. O kurtuluş ve dinlenme
getirdi; esenlik ve barış getirdi. Tanrı'nın
sağladığı kurtuluş, O'na gelen herkes içindir. Kurtarıcı'nın kendisi Yuhanna 3:36'da
şöyle dedi: “Oğul'a iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Oğul'a iman etmeyenin sonsuz
yaşamı yoktur, ama Tanrı'nın öfkesi bu kişinin üzerinde kalır.” Tanrı'nın sağladığı kurtuluş herkes için olduğuna göre, sizin için de
geçerlidir! Kurtulmak için yapmanız gereken
tek şey, İsa'ya gelip O'na yüreğinizi açmanızdır.
PAZAR
Sonntag
22
EYLÜL
September
Yükleri ağır olanlar... Bana gelin, Ben sizlere rahat veririm.
Matta 11: 28
Kommt her zu mir, alle
ihr Mühseligen...! Und ich
werde euch Ruhe geben.
Matthäus 11,28
kommen: gelmek
geben: vermek
Dostum, hiç kimse size o esenliği, huzuru
veremez. Ama Kurtarıcı İsa iman edene rahat ve huzur vaat etmektedir. Hamdolsun, bu
sıkıntılı ve bunalımlı dünyada eşsiz bir huzura sahip olabilirsiniz. İsa'nın yaptığı çağrıya
“evet” deyip O'nu yüreğinize Rab ve Kurtarıcınız olarak kabul ettiğinizde bu ruhsal huzur
ve rahatlık sizin hayatınızda da olacaktır.
Günahın bir yük oluşunun yanı sıra bir de cezası vardır. Tövbe edip İsa Mesih'e iman etmeyen günahlının cezası, sonsuz cehennem
yargısıdır. Bundan daha kötü bir şey düşünemiyorum. Kutsal Kitap Tanrı'nın sağladığı
kurtuluşu kabul etmeyenlerin gideceği yeri,
“sonsuz koyu karanlık” olarak adlandırmaktadır. Yine, asla sönmeyecek olan ateş gölü,
cehennem olarak tanımlanmaktadır. Ne yazıktır ki, İsa'nın kurtuluş çağrısını reddedip
sonsuza dek cehennem ateşinde kalmayı bilerek yeğleyenler vardır. Ama neden böyle
olsun! Bugün kurtuluş gemisi hazır. Sadece
o kapıdan içeri girmen gerekir. O zaman sen
de kurtulmuş olacaksın.
PAZARTESİ
Montag
23
EYLÜL
September
RAB Nuh'un ardından kapıyı kapadı. Tufan kırk gün sürdü. Çoğalan sular gemiyi yerden yukarıya kaldırdı.
Yaratılış 7: 16S17
Und der HERR schloß hinter ihm
(Noah) zu. Und die Flut kam vierzig Tage lang über die Erde. Und
die Wasser wuchsen und hoben
die Arche empor, so dass sie
sich über die Erde erhob.
1. Mose 7,16S17
Nuh ve ailesi gemiye bindiler. Tanrı kapıları
kapadı ve tufan da başladı. O günün dünyası
yok oldu. Sadece 8 kişi kurtuldu. Bunlar Nuh,
eşi, üç oğlu Ham, Sam, Yafet ve üç gelini.
Sular yeryüzünden çekilmeye başladı. Yüz
elli gün geçtikten sonra sular azaldı ve gemi
Ararat dağları üzerine oturdu. Ararat dağı, aslında bizim bildiğimiz Ağrı Dağı'dır. Doğuda,
Iğdır kentinin hemen yanı başındadır. İşte
Nuh'un gemisi bu dağlardan en yükseğine,
Büyük Ağrı Dağı'nın en yüksek zirvesine
oturdu. Son yıllarda Ağrı dağında Nuh'un gemisini arama girişimleri olmuştur, ama arkeolojik açıdan kesin bir bilgi elde edilememiştir.
Buradaki “oturdu” sözü İsa Mesih'in Tanrı sağında oturmasını anımsatıyor. İsa, “Günahlardan arınmayı sağladıktan sonra ulu Tanrı'nın sağında oturdu” (İbr.1:3). Bu, İsa Mesih'in kurtuluş işini yüzde yüz tamamladığını
gösterir. Tanrı sağında oturması, O'nun halen
yetki ve yeterliğe sahip olduğunu, kendisine
iman edenlere aracılık ettiğini ve onları korumaya devam ettiğini gösterir.
SALI
Dienstag
24
EYLÜL
September
RAB, Nuh ve oğullarını kutsayarak, “Verimli olun, çoğalıp
yeryüzünü doldurun” dedi.
Yaratılış 9: 1
Und Gott segnete Noah und
seine Söhne und sprach zu
ihnen: Seid fruchtbar, und
vermehrt euch, und füllt die
Erde!
1. Mose 9,1
segnen: kutsamak
Bizler genelde Adem ile Havva'nın çocuklarıyız diyoruz. Aslında daha yakın bir tarihe bakacak olursak, daha yakın bir geçmişte daha
yakın bir akrabalığımız vardır. Tüm insanlık
ailesi Nuh peygamberden gelmektedir. Yani,
bugünkü insanlar Nuh'un üç oğlundan türediler. Ham'dan tüm Afrikalılar, Sam'dan Samiler, Yafet'ten de beyaz ırk. Yani bugün Türkler, Almanlar, Ruslar, Ermeniler, Kürtler, İngilizler, Amerikalılar Yunanlılar, Fransızlar Avrupa - hep Yafet'in soyundan gelmedir.
Demek ki ister hoşumuza gitsin, isterse gitmesin bizler bir atanın (Yafet'in) torunlarının,
torunlarının torunlarıyız. Akrabayız, kardeşiz.
İnsanların bölünmeleri, birbirlerine düşmanca
davranmaları, birbirlerinden nefret etmeleri,
savaşmaları, öldürmeleri hep insan bozukluğunun, yozluğunun, kötülüğünün ürünleridir.
İsa Mesih kurtuluş gemimiz oldu. O'na yüreklerimizi açtığımızda yüreklerimize o göksel
barış, esenlik gelir, insan ve kardeş olduğumuzun bilincine varırız. Ancak o zaman birbirimizle de ayrım gözetmeden kardeşçe, barış
içerisinde yaşayabiliriz.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
25
EYLÜL
September
Verimli olun, çoğalıp yeryüzünü doldurun.
Yaratılış 9: 1
Seid fruchtbar, und vermehrt euch, und füllt die
Erde!
1. Mose 9,1
fruchtbar: verimli
sein: olmak
füllen: doldurmak
Bu tam ne anlama geliyor? Gelin buna İstanbul'u bir örnek alarak Nuh'un gününde
olanlara bir bakalım. Bir gün arabanıza atlayıp Yedikule'den Beşiktaş'a gideceksiniz.
Önünüzde arabalar, dolmuşlar, kamyonlar
dolu. Korna seslerinden kafanız şişmiş. Bir
de bakıyorsunuz ki, bir saatten beri yollardasınız. Tepeniz atıyor, arabayı bir kenara
park edip “Ben bu işten vazgeçtim” diye eve
dönüyorsunuz. O gece bir tufan kopuyor.
Nasıl olmuşsa herkesi sel götürmüş, ama
siz ve aileniz kurtuluyorsunuz. Sular çekilince, “Bizim arabaya ne oldu?” diye merak
edip E5'e çıkıyorsunuz. Aman efendim ne
bir manzara! Ortalarda kimseler yok. Yollar
bomboş, ne korna sesi, ne gürültü, ne de
benzin kokuları! İşte böyle bir durumda Rab
size “verimli olun ve çoğalıp yeryüzünü doldurun” dese bunun anlamı olurdu, değil mi?
İşte buna benzerlikte Tanrı da Nuh peygambere ve ailesine, “Verimli olun ve yeryüzünü
doldurun” dedi. İşte bugünkü nesil, insanlık
bu bereketin ürünleridir. İnsanlığımızın, kardeşliğimizin aslında önemini bilmeliyiz.
PERŞEMBE
Donnerstag
26
EYLÜL
September
Kim insan kanı dökerse, kendi
kanı da insan tarafından dökülecektir. Çünkü Tanrı insanı
kendi benzerliğinde yarattı.
Yaratılış 9:6
Wer Menschenblut vergießt,
dessen Blut soll durch Menschen vergossen werden; denn
nach dem Bilde Gottes hat er
den Menschen gemacht.
1. Mose 9,6
das Blut: kan
Tufandan sonra, ilginç bir şekilde Rab
Nuh'a, adam öldüren öldürülecektir, diyor.
Rab neden bu buyruğu verdi? Neden insan kanı akıtanın öldürülmesini istedi?
Çünkü “Tanrı insanı kendi benzerliğinde
yarattı!” Bu nedenle insanın Tanrı önünde
büyük bir değeri vardır. Kimse - durum ne
olursa olsun, asla insan canına kıymamalıdır. Can Tanrı'ya aittir. İnsan canını Tanrı'dan başka hiç kimsenin almaya hakkı ve
yetkisi yoktur.
Bir kişi bilerek, isteyerek adam öldürürse
ve bu kesin olarak kanıtlanırsa devlet infaz
işini yapmalıdır. İnsan öldüren insan tarafından öldürülecektir derken burada kesinlikle misilleme, kan davası söz konusu değildir. Ancak bu yargılama işini Rab'bin
devlete verdiği yetkiyle yerine getirmesi
gerekir. Kişisel ilişkilerimizde Rab bizim
her zaman bağışlayıcı olmamızı ister. Bize
kötülük yapıldığı zaman bile hemen misillemeye geçmemizi istemez. Tersine bağışlamamızı ister.
CUMA
Freitag
27
EYLÜL
September
Tufandan sonra kayda geçen,
ulus ulus, boy boy, yeryüzüne
yayılan bütün bu insanlar
Nuh'un soyundan gelmedir.
Yaratılış 10: 32
Das sind die Sippen der Söhne
Noahs nach ihrer Geschlechterfolge, in ihren Nationen; und
von diesen aus haben sich
nach der Flut die Nationen auf
der Erde verzweigt.
1. Mose 10,32
Hangi ulustansın? Hangi ırktan geliyorsun?
Bunun bir önemi var mı? Kesinlikle hayır!
Sen istediğin kadar kendini başkasından ya
da halkını başka uluslardan, halklardan üstün gör! Bu hiçbir şeyi değiştirmez. Çünkü
dedenin dedesinin dedesini tanıyorum. Eğer
beyaz ırktansan, onun adı Yafet'tir. Afrikalılar, Yahudiler de Yafet'in kardeşleri Ham ve
Sam'dan gelmedir. Ne ben senden üstünüm, ne de sen benden. Hepimiz aynı atanın çocuklarıyız. Öyleyse birbirimize neden
böyle bakmayalım? Buna engel olan nedir?
En büyük engel günahtır, dostum. Günah
bizi sevginin, yaşamın özü olan Tanrı'dan
ayırdığı, kopardığı için varlığımız Nuh'un
günlerindeki insanlar gibi pislikle, kötülükle,
yozlukla, ahlaksızlıkla, merhametsizlik ve
bencillikle doludur. Bu nedenle yargı altındayız. Ama şükrolsun ki Tanrı bize de bir
kurtuluş gemisi sundu. Bu gemiye giden tek
yol ve tek kapı vardır. İsa Mesih “Yol, gerçek ve yaşam benim” dedi. O aynı zamanda
“Kapı benim” dedi. “Benden giren kurtuluş
bulur!” Bu davete sen da çağrılısın.
CUMARTESİ
Samstag
28
EYLÜL
September
Yükünü Rabbe bırak, O sana destek olur. Doğruyu asla sarsılmaya bırakmaz.
Mezmur 55: 22
Überlass deine Last dem
Herrn, er hält dich aufrecht.
Er wird den Gerechten niemals wanken lassen.
Psalm 55, 22
überlassen: bırakmak, teslim etmek
die Last: yük
Değerli dostum, bu dünyada yapayalnız
kaldığını, Tanrı'nın seni unuttuğunu hiç
düşündüğün oldu mu? Belki Tanrı'ya çok
sevdiğin hasta birinin iyileşmesi için yakardın, ama hiçbir şey olmadı ve o insanı
kaybettin. Belki de eşinin değişmesi için
dua ettin, ama o daha da kötüye doğru gitti. Ya da bir sorunun, bir acın için dilekte
bulundun, yalvardın, ama değişen bir şey
olmadı. İşte böyle anlarda kişi çok çabuk
unutulduğunu sanır, Tanrı'nın onu sevmediği kanısına kapılır.
Bizler Tanrı'nın bize olan sevgisini, ilgisini
ancak görebildiğimiz, duyduğumuz şeylerle ölçeriz. Oysa Tanrı'nın sessiz durması,
bizi unuttu ya da bizimle ilgilenmiyor anlamına gelmez. Tanrı bize göre sessiz görünebilir, ama öyle değildir. Şu kadarını kesin olarak söyleyebilirim ki, Tanrı bizim yaşamlarımızda kendi isteğini gerçekleştirmek, yani bizi olgunlaştırmak, güçlendirmek için sıkıntıları, zorlukları kullanabilir.
O'na güvenelim.
PAZAR
Sonntag
29
EYLÜL
September
Yükünü Rabbe bırak, O sana
destek olur. Doğruyu asla
sarsılmaya bırakmaz.
Mezmur 55: 22
Überlass deine Last dem
Herrn, er hält dich aufrecht.
Er wird den Gerechten niemals wanken lassen.
Psalm 55, 23
lassen, überlassen: bırakmak
überlass: bırak
er lässt nicht: bırakmaz
Zor durumdayken ya da acılarım, sorunlarım varken ne yapmalıyım? diye sorabilirsin. Bunun yanıtı hem kolay, hem de zordur: TANRI'YA GÜVEN. Bu yanıt, sen
kaygılar içindeysen, basit gelebilir. Ama yine de “Yükünü Tanrı'ya ver ve O'na güven” diyeceğiz. Çünkü Rab’be güvenenleri
Rab asla bırakmaz. Rab’be güvenmeliyiz.
Başka seçeneğimiz yoktur. Kendi deneyimlerimizden de anlayabiliriz ki, Tanrı'ya
sırt çevirdiğimiz zamanlarda hep zararlı
çıktık. Belki de bana diyeceksin ki, “Sen
benim durumumu anlamıyorsun”. Haklı
olabilirsin; ama Tanrı'nın verdiği vaade
bakmamız gerekir. Aynı zamanda da Kutsal Kitap'ta Tanrı'ya güven bağlayanların
yaşamlarına bakmamız gerekir. Örneğin,
Yusuf peygamberi ya da Eyup peygamberi
örnek olarak verebiliriz. Bu insanlar Tanrı'ya güvenmeyi sürdürdü ve Tanrı'ya sadık kaldı. Tanrı da sonuçta onları büyük
bereketlerle bereketledi. Sen de Tanrı'ya
güvenmeye devam et, kardeşim.
PAZARTESİ
Montag
30
EYLÜL
September
Ne mutlu ruhta yoksul
olanlara! Çünkü Göklerin
Egemenliği onlarındır.
Matta 5: 3
Glückselig die Armen im
Geist, denn ihrer ist das
Reich der Himmel.
Matthäus 5, 3
glücklich: mutlu, sevinçli
İsa Mesih'in dağ başında verdiği o ünlü konuşmasında ilk söz “Ne mutlu” sözüdür.
İsa Mesih sözlerinde, iyiler, dindarlar, namaz kılıp oruç tutanlar, hacca gidenler, sadaka verenler Tanrı'nın krallığına, egemenliğine girecekler demiyor. Rab, ruhta fakir
olanların mutlu olduğunu söylüyor. Acaba
ruhta fakir olmak ne demektir? Ruhta fakir
olmak, saf, aciz, aklı kıt olmak anlamına
gelmez. Ruhta fakir olan, kendi eksiklerini,
kendi sevgisizliğini, kendi merhametsizliğini, kısacası kendi yetersizliğini, günahlılığını gören kişidir.
Belki bana, yok arkadaş, günahımı görmek
beni mutlu değil, üzgün, mutsuz eder, diyeceksiniz. Evet, çok doğru! Ama eğer günahınız sizi üzerse, uykusuz bırakırsa, ne
mutlu size! Çünkü kurtulmak, bağış bulmak
için atılacak ilk adım, kendimizi olduğumuz
gibi görmektir. İşte o zaman günahtan kurtulmak için çare arayacaksınız. Siz çare
aradığınızda, adım attığınızda Tanrı da size gereken desteği - yardımı sağlayacaktır.
BABA SEVGİSİ
Senin baban nasıl biridir? Bazıları, benim babam harika derken
birçokları da, korkunç diyor. Peki, Tanrı’ya
“baba” diyebilir misin? Tanrı bizim babalarımıza benzer mi? Tanrı’nın nasıl bir yüreği
vardır bizlere karşı? Tüm bu sorulara yanıtı
“Baba Sevgisi” adlı kaset ve CD’mizde bulabilirsiniz.
BAĞIŞLAMAK Bağışlamak ne demektir?
Neden bağışlamak o kadar zordur? Biz günahlı insanlarız. Peki, Tanrı bizi nasıl bağışlıyor? Bağışlama konusunda Tanrı’nın buyruğu nedir? Tüm bu sorulara “Bağışlamak”
adlı kaset ve CD’mizde yanıt bulacaksınız.
Her kaseti ve CD’yi 2,50 Euro’ya elde edebilirsiniz. Posta ücreti için ayrıca 1,00 € hesap
edin. Ismarlama adresi:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
İnternet ve telefon aracılığıyla
her gün cesaret veren 2-3
dakikalık bir vaazı ya da 20-30
dakikalık Kutsal Kitap yorumunu
dinleyebilirsiniz.
Telefon numarası:
0 64 41 - 208 16 15
Ayrıca 2-3 dakikalık cesaret veren sözlerin bir kısmını ve yorumları CD’ler haline getirdik.
Onları da adresimizden sağlayabilirsiniz. Her CD 3,00 €’dur.
www.tuemib.de internet sayfamızdan yayınlarımızı dinleyebilirsiniz.
Şu kitapları okumanızı öneririz:
Evet, Gerçektir . . . . . . . . . . . . . 2,00 €
Bu kitap İsa Mesih’in yaşamını anlatıyor.
54 renkli resimle süslenmiştir. Bu eserden çocuklarınız da yararlanacaklar.
Tanrı’yı Sevmek . . . . . . . . . . . . 1,50 €
“Tanrı’yla Baş Başa” serisinde yayınlanmış, çok değerli bulduğumuz bir kitap.
Tanrı’ya yakın olmak, Tanrı’yı sevmek isteyen okuyucular için yazılmıştır.
Satın almak istediğiniz kitapların fiyatlarına bir Euroluk posta ve ambalaj masraflarını da ekleyip tutarı Alman posta pulu
olarak mektupla adresimize gönderebilirsiniz.
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
S O N S U Z M İR A S
G ö k y ü zü n d e k e n d in e
H a zin e le r b irik tir
G e ç ic id ir b u d ü n y a
S o n s u z y a ş a m T a n rı’d a
Bende sonsuz yaşam var
B u n u M e s ih ’te n a ld ım
B a n a b ir m ira s v e rd i
S o n s u za d e k k a lıc ı
S a h ip o ld u ğ u m m ira s
H e p y e n id ir, ç ü rü m e z
O rd a h e p g ün dü z v a r d ır
K a ra n lık a s la o lm a z
G ö zle rin d e n y a ş la rı
S ile c e k tir R a b b im iz
O rd a n e y a s n e ö lü m
N e a y rılık o la c a k
K a rd e ş le rle b irlik te
O la c a ğ ız h e p o rd a
T a n rım ızın k e n d is i
A ra m ızd a o la c a k
T a n rım ızın k e n d is i
H e p b izim le o la c a k
SALI
Dienstag
1
EKİM
Oktober
Ne mutlu ruhta yoksul
olanlara! Çünkü Göklerin
Egemenliği onlarındır.
Matta 5: 3
Glückselig die Armen im
Geist, denn ihrer ist das
Reich der Himmel.
Matthäus 5, 3
der Geist: ruh
im Geist: ruhta
arm: yoksul
Tüm dünyada her insanın en başta aradığı,
özlediği güvenlik, esenlik ve mutluluk değil
midir? Çünkü dünyada gerçek anlamda güvenlik, esenlik ve mutluluk yoktur. Türkiye'de
çok fakir bir yaşamı olan bir tanıdığım şöyle
anlattı bana yaşam öyküsünü: Almanya'ya
geldiğimde bol para kazanacağım, dedim.
Çünkü bol param olduğunda mutluluğa kavuşabileceğimi düşünüyordum. Almanya'da yıllarca çalıştım; bol param oldu. Sadece bu değil, evlendim, üç çocuğum oldu, Türkiye'de
yazlığım bile oldu; ama mutluluğu bir türlü yakalayamadım. Hayal kırıklığına uğradım.
Tanınmış bir ses sanatkarı, “Her şeyim var,
halk beni seviyor; herkes bana hayran. Dünyanın en mutlu insanı olmam gerekirken mutlu değilim, tam tersine, acınacak haldeyim.
Niçin?” diye soruyordu. Evim var, yuvam var,
çocuklarım var, işim var, ama mutlu değilim
diyen nice insan vardır. Sen de böyle biri misin dostum? Tanrı Sözü, mutlu insan ruhsal
yoksulluğunu bilen insandır, diyor. Ne demektir gerçekte ruhta yoksul olmak? Bunu
önümüzdeki günlerde açıklayacağız.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
2
EKİM
Oktober
Bunları size sevincim sizde kalsın ve sevinciniz tamamlansın diye söyledim.
Yuhanna 15:11
Dies habe ich zu euch geredet, damit meine Freude
in euch sei und eure Freude völlig werde.
Johannes 15, 11
die Freude: sevinç
eure Freude: sevinciniz
Adamın biri büyük bir bunalım içindedir.
Bir psikoloğa gider ve “ben çok mutsuz
ve yalnız bir insanım. Bana yardım edebilir misiniz?” diye sorar. Psikolog ona, bir
sirke git, orada umutsuz insanları güldüren palyaçoyla görüş, der. Bunun üzerine
adam, “o palyaço insan benim efendim”,
der. “Evet, herkesi güldürüyorum, ama
ben mutsuzum, yalnızım ve içim, hayatım
bomboş!”
Acaba bu senin de mi resmin? İnsan
mutluluğu arıyor, ama dünya insana bu
mutluluğu veremiyor.
İsa, “Ben, insanlar yaşama, bol yaşama
sahip olsunlar diye geldim” (Yu.10:10) ve
“Bunları size sevincim sizde kalsın ve sevinciniz tamamlansın diye söyledim“,
(Yu.15:11) der. Bununla da görüyoruz ki,
mutluluğun, esenliğin, sevincin kaynağı
Tanrı'dır. Eğer yüreğiniz Tanrı'ya verilmezse, hiçbir zaman o mutluluğu bulamayacaksınız.
PERŞEMBE
Donnerstag
3
EKİM
Oktober
Almanya’da milli bayramdır
Ey susamış olanlar, sulara
gelin.
Yeşaya 55:1
Auf, ihr Durstigen, alle,
kommt zum Wasser!
Jesaja 55, 1
Durst bekommen: susamak
Durst haben: susamış olmak
der Durstige: susamış olan
İnsanlar her çağda mutluluğu hep yanlış yerlerde aramıştır ve halen de aramaktadır. Yeşaya Peygamber günümüzden 2700 yıl kadar
önce, mutluluk ve güvenliğe özlem duyan insanlara şöyle haykırmıştır: “Ey susamış olanlar, sulara gelin. Parası olmayanlar, gelin satın alın ve yiyin. Gelin, şarabı ve sütü parasız,
bedelsiz alın. Paranızı neden ekmek olmayana, emeğinizi doyurmayana harcıyorsunuz?
Beni iyi dinleyin ki, iyi olanı yiyesiniz, bolluğun - bereketin - tadını çıkarasınız”
(Yeş.55:1-2).
Yeşaya peygamber bu insanlara konuşurken,
onları günahlarından dolayı azarlamıyordu.
Ya da onları yaptıkları kötülükler, ahlaksız
davranışlar nedeniyle azarlamıyordu. Ancak
onlara şöyle soruyordu: “Yaşamdan beklediklerinizi alıyor musunuz? Hayatınızda bir
esenlik, barış, doygunluk var mı? Paranızı
ekmek olmayana, emeğinizi doyurmayana
neden harcıyorsunuz?” Peki dostum, sen ne
yapıyorsun? Nerede o mutluluğu bulmaya
çalışıyorsun? Unutma ki, mutluluğun kaynağı
sadece Tanrı’dır.
CUMA
Freitag
4
EKİM
Oktober
Öğüde kulak veren başarıya
ulaşır, Rabbe güvenen mutlu
olur.
Süleyman'ın Özdeyişleri 16: 20
Wer auf das Wort achtet, findet Gutes, und glücklich der,
der dem HERRN vertraut!
Sprüche 16, 20
das Ohr: kulak
geben: vermek
achten, horchen, aufmerken: kulak vermek
İnsanlar bu maddeci dünyamızda mutluluğa kavuşabilmek için inanılmaz bir arayış
ve çaba içindedir. Bir taraftan bilim ve teknik alanda hızla ilerliyor, bilgilerimiz çoğalıyor, ama diğer taraftan da, bilgeliğimiz,
eski deyimle hikmetimiz azalıyor. Özellikle
Avrupa'da yaşayan bizler en azından ekonomik olarak iyi durumdayız, her şeye sahibiz, değil mi? Ama yüreğimizde bir doyumsuzluk, can sıkıntısı, bir güvensizlik
vardır. Birçok insan bu doyumsuzluğu gidermek için her tür zevke, eğlenceye dalıyor, ama hoşnutsuzluk, mutsuzluk daha
da çoğalıyor. Burada biraz huzur, orada
biraz eğlence derken hiçbir şeyin kalıcı ve
doyurucu olmadığını görüyoruz. Doymak
nedir bilmeyen bir deniz gibi arayışımız
sürüp gider. Gerçekten insanoğlu bu dünyada o aranan mutluluğa sahip olabilir
mi? Evet, olabilir. Bakın Süleyman peygamber ne diyor: “Rabbe güvenen mutlu
olur!” (Öz.16:20). Dostum , m utluluğun
kaynağı Tanrı'dır. O'na git.
CUMARTESİ
Samstag
5
EKİM
Oktober
Size esenlik bırakıyorum.
Size kendi esenliğimi veriyorum.
Yuhanna 14: 27
Frieden lasse ich euch,
meinen Frieden gebe ich
euch.
Johannes 14, 27
der Friede: esenlik
lassen, überlassen: bırakmak
Ne bekliyoruz bu yaşamdan? Esenlik, huzur arıyoruz. Mutluluk, sevinç istiyoruz.
Aradığımız, sadece belirli bir süre var
olan, koşullara göre değişen bir huzur,
mutluluk ve sevinç değil, yüreğimize, varlığımızın derinlerine işleyen, yaşamın getirdiği sorunlar, acılar ve yükler karşısında
etkili olabilecek bir huzurdur.
Sonra bir anlam arayışı içerisindeyiz. Yani bu yaşamda şaşkın, aklımız karışmış,
nereden gelip nereye gittiğimizi merak
ediyoruz. Aynı zamanda da Tanrı'ya yakın olmak, O'nun bizi kabul ettiğini bilmek
istiyoruz.
İsa Mesih öğrencilerine şöyle dedi bir keresinde: “Size esenlik bırakıyorum. Size
kendi esenliğimi veriyorum!” Bu söz ile
İsa, aradığımız esenliğin, huzurun, barışın yanıtı olduğunu belirtti. Sen de esenlik bulmak istiyorsan, İsa'ya geleceksin.
Başka yolu yok.
PAZAR
Sonntag
6
EKİM
Oktober
Ne mutludur ruhta yoksul
olanlara! Çünkü Göklerin
Egemenliği onlarındır.
Matta 5: 3
Glückselig die Armen im
Geist, denn ihrer ist das
Reich der Himmel.
Matthäus 5, 3
der Himmel: gök
das Reich, die Herrschaft: egemenlik
Tanrı'ya doğru atılan ilk adım, ruhsal yoksulluğumuzun bilincine varmaktır. Ruhta yoksul
olanlar, yaşamın değerini, gelip geçici olan
yersel değerlerle, mal varlıklarıyla değil, yok
olmayacak sonsuzluk boyunca kalacak olan
değerlerle ölçerler. Bilge kişi, ruhsal zenginliği olmadığını açıkça itiraf eden ve yüreğini
alçaltarak, “Tanrım, ben günahlıya merhamet et” diye haykırandır.
Tanrı Sözü, varlığımızda bir hastalığın olduğunu ve bu hastalığın kanser hastalığından
daha kötü olduğunu öğretir. İşte bu hastalık,
dünyadaki tüm sıkıntı ve zorlukların kaynağıdır! Yaşamlarımıza dertler, sıkıntılar ve
hayal kırıklıkları getiren bir hastalıktır bu. Bu
hastalığın adı günahtır. Bizler, bizi Yaratana
karşı günah işledik. Tanrı Sözü de, “Herkes
günah işledi ve Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı” der (Rom.3:23). İşte bu günah bizi esenliğin, yaşamın, huzurun kaynağı olan
Tanrı'dan ayırmıştır. Mutluluk, huzur ve hoşnutluğa giden yolun ilk adımı, günahımızdan
tövbe edip Tanrı'ya dönmektir.
PAZARTESİ
Montag
7
EKİM
Oktober
İnsan annesinin rahminden çıplak çıkar.
Vaiz 5: 15
Nackt ist er von seiner
Mutter Leib gekommen.
Prediger 5, 14
nackt: çıplak
herauskommen: çıkmak
Şu gerçeği hiç bir zaman aklımızdan çıkarmamamız gerekir değerli dostum: Dünyaya gelirken hiçbir şey getirmedik, yani
dünyaya eli boş, çıplak geldik ve bu dünyadan göçüp giderken de hiçbir şeyimiz
olmayacak, eli boş gideceğiz! Öyleyse bu
gerçeği neden göz ardı ediyor ve öneme
almıyoruz? Bu dünyaya çıplak gelmedik
mi? Yoksul doğmadık mı, yoksul ölmeyecek miyiz? Tanrı'nın sonsuz merhameti,
kayrası ve sevgisi olmasaydı, sonsuzlukta
da yoksul olacaktık, yani cehennemlik olacaktık. Ama şükürler olsun ki, Tanrı bizlere merhamet etti ve kayrasını sundu. Bu
kayra aracılığıyla bizler zenginleşiyoruz,
sonsuz yaşam zenginliğine kavuşuyoruz.
Ancak bu yaşamdayken Tanrı'nın sunduğu bu kayraya sahip olmak gerekir.
Ruhta yoksul olanlar, yaratılmış olduklarının ve günahlı olduklarının bilincindedirler.
Ruhsal yoksulluğunu bilenler günahlarından tövbe ederek imanla Mesih'e dönerler.
SALI
Dienstag
8
EKİM
Oktober
Kendisini kabul edip adına
iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını
verdi.
Yuhanna 1:12
So viele ihn aber aufnahmen,
denen gab er das Recht, Kinder Gottes zu werden, denen,
die an seinen Namen glauben.
Johannes 1, 12
annehmen, aufnehmen: kabul etmek
İsa, Tanrı'nın egemenliğine girmeden önce
çocuklar gibi olmamız gerektiğini söylemişti.
Çocuklar bağımlıdırlar. Anne babalarının koruma ve bakımına muhtaçtırlar. İlişki ve konumları nedeniyle yoksul değildirler. Ancak
anne-babalarıyla kurulu bir ilişkileri olmasaydı, çaresiz ve gerçekten yoksul olabilirlerdi.
Mesih'e geldiğimizde harika bir şey hemen
gerçekleşir. Tanrı'nın çocukları oluruz. Tanrı'nın oğulları ve kızları olarak Tanrı ailesinin
bir parçası haline geliriz. Bakın Tanrı Sözü
ne diyor: “Kendisini kabul edenlere SO'nun
adına iman edenlereS gelince onlara Tanrı'nın çocukları olma yetkisi verdi. Bunlar
doğal kan ilişkisinden, bedenin isteğinden ya
da insan isteğinden doğmadı; tam tersine
Tanrı’dan doğdular” (Yu.1:12S13).
Bir zamanlar Tanrı'ya yabancıydık, haklarımız ya da ayrıcalıklarımız yoktu; ama İsa
Mesih'te Tanrı'nın ailesine kabul edildik
(Ef.1:5S6). Bizler İsa Mesih aracılığıyla Tanrı'nın çocukları olduk (Gal.3:26). İşte bu Tanrı'nın sunduğu müjdedir - İyi Haber'dir.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
9
EKİM
Oktober
Bir baba çocuklarına nasıl sevecen davranırsa, RAB de
kendisinden korkanlara öyle
sevecen davranır.
Mezmur 103:13
Wie sich ein Vater über Kinder
erbarmt, so erbarmt sich der
HERR über die, die ihn fürchten.
Psalm 103, 13
fürchten: korkmak
der Vater: baba
Bizler İsa aracılığıyla Tanrı'nın çocukları olduk
ve O'na bağımlıyız. Bağımlı çocuklar yiyecek,
giyecek ve barınakları için kaygılanarak vakit
geçirmezler. Her şeyin anne babaları tarafından sağlanmasını beklerler ve beklemeye de
hakları vardır. İsa Mesih de kendi bağlılarına
şöyle dedi: “Öyleyse ne yiyeceğiz, ne içeceğiz
ya da ne giyeceğiz diyerek kaygılanmayın.
Tanrısızlar durup dinlenmeden tüm bunları
ararlar. Göksel Babanız bütün bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir. Siz her şeyden önce
Tanrı'nın hükümranlığını ve doğruluğunu arayın, bunların tümü size sağlanacaktır” (Matta
6:31S33).
Yaşamımızdan, geleceğimizden Tanrı sorumlu
olduğundan tüm kaygılarımızı O'na verebiliriz
(1 Pet.5:7). Rab İsa Mesih, “Yüreğiniz sıkılmasın” diyor (Yu.14:1). Tanrımız, “sizlerin yükünü
ben yükleniyorum. Bu nedenle düşünmeyin.
Yüklerinizi bana verin” diyor. Bağımlı çocuklar
Rab’be çekinmeden ihtiyaçlarını söylerler. Nitekim Tanrı Sözü de, “İnayet tahtına tam güvenle yaklaşın. Öyle ki, yardıma ihtiyaç duyduğ u n u zd a m e rh a m e t v e l ü t u f b u la s ın ız ”
(İbr.4:16) der.
PERŞEMBE
Donnerstag
10
EKİM
Oktober
Ne mutlu ruhta yoksul
olanlara! Çünkü Göklerin
Egemenliği onlarındır.
Matta 5: 3
Glückselig die Armen im
Geist, denn ihrer ist das
Reich der Himmel.
Matthäus 5, 3
gehören: ait olmak
gehört ihnen: onlara aittir, onlarındır
İsa Mesih'in zamanındaki din adamları
genellikle varlıklı kişilerdi. Varlıklı oldukları
için din eğitimi alabilmişlerdi. Yoksullarsa
günümüzde de olduğu gibi doğru dürüst
eğitim alamazlar ya da az bir kısmı eğitim
alsalar bile bunu büyük zorluklar ve fedakarlıklarla yapabiliyorlardı. Zengin din
adamları eğitim görememiş halkı hor görür, onlara tepeden bakarlardı. Gururlanarak başkalarını hiçe sayıp kendilerini beğeniyorlardı, ama onların da yüreklerinde
o mutluluk yoktu.
Oysa hem yoksullara hem de eğitim görememiş insanlara Tanrı değer verir, onları
sever ve “göklerin egemenliğine” çağırır.
Aslında Tanrı önünde zengin ile fakir arasında, okumuş ya da okuyamamış arasında hiç fark yoktur. Tanrı önünde aslında
hepimiz muhtaç, bilgisiz ve günahlıyız. Ne
mutlu ruhsal ihtiyaçlarını görüp kurtuluşa,
göklerin egemenliğine yaklaşanlara. Tanrı
onlara yakındır.
CUMA
Freitag
11
EKİM
Oktober
Ne mutlu yaslı olanlara!
Çünkü onlar teselli edileceklerdir.
Matta 5: 4
Glückselig die Trauernden, denn sie werden
getröstet werden.
Matthäus 5, 4
traurig: yaslı
der Trost: teselli
trösten: teselli etmek
İsa Mesih, “Ne mutlu yaslı olanlara” sözleriyle acaba ne demek istemişti? Tabii ki,
her durumda ağlamaktan, gözyaşları dökmekten söz etmiyordu İsa. Ya da acı çekmiş, duygusal yönden durumu altüst olmuş
insanlar bereket alacaklar demedi. “Ne
mutlu yaslı olanlara” sözcüğü, ilk başta
mantığa ters geliyor, değil mi? Acıyla sevinç bir arada olabilir mi? İnsan yas ve acı
içindeyken nasıl mutlu olabilir? Yaslı olmak
ölüm ya da felaketten doğan acı, derin
üzüntü duymak, kaygılanmak, kederli olmak anlamına gelir.
Yas tutmanın karşıtı nedir? diye sorsam,
herhalde sevinç diyeceksiniz; bu bir bakıma doğrudur. Ama sözcüğün karşıt anlamı
duyarsızlık, ilgi eksikliği, boş vericilik, aldırmama olarak ifade edilebilir. Yas tutmamın
nedeni, diğer insanların ya da benim kendi
acılarım ve yürek sızılarım yüzünden yüreğimin etkilenmesidir. İlgilenmez ve kayıtsız
kalırsam yas tutmama gerek kalmaz. Yas
tutan kişi, seven ve duyarlı olan insandır.
CUMARTESİ
Samstag
12
EKİM
Oktober
Bu sözlerimi duyup uygulayan
herkes evini kaya üzerinde kuran akıllı adama benzer.
Matta 7:24
Jeder nun, der diese meine
Worte hört und sie tut, den
werde ich mit einem klugen
Mann vergleichen, der sein
Haus auf den Felsen baute.
Matthäus 7, 24
klug: akıllı
der Fels: kaya
İsa Mesih, dağ yamacında verdiği o ünlü vaazından hemen sonra iki insanın yaşam öyküsünü anlatır. Adamlardan biri, evini zemini
sağlam olmayan kum üstüne inşa etmeye karar verir. Bunu yapmak kolaydır. Diğer adam
böyle yapmaz, daha çok, daha ağır çalışmayı
göze alıp evini bir kaya üzerinde inşa eder.
Dıştan bakıldığı zaman her iki ev de aynı gözükürler. Arada pek fazla bir fark yok. Hatta
kum üzerinde kurulan ev daha şık görünebilir. Ancak, fırtınalar ve seller geldiğinde kum
üzerine kurulmuş olan ev yıkılır. Kaya üzerine kurulmuş olan ev ise selin, fırtınanın saldırılarına dayanarak ayakta kalır. İsa Mesih
sözlerini şöyle noktalar: “Bu nedenle, sözlerimi işitip uygulayan herkes evini kaya üstüne
kuran akıllı adama benzer” (Matta 7:24).
Yaşamlarımız, sadece ve sadece Tanrı Sözü'nün sonsuz gerçeği üzerine kurulduğu zaman, yaşam fırtınalarına dayanabileceklerdir.
Tanrı'yı yaşamın merkezi yapmayan yüzeysel
bir yaşam, bize gerçek mutluluk için asla sağlam bir temel olamaz.
PAZAR
Sonntag
13
EKİM
Oktober
Vay başıma! Mahvoldum; çünkü
dudakları kirli bir adamım; ve
gözlerim, Kralı, Orduların
Rab'bini gördü.
Yeşaya 6:5
Da sprach ich: Wehe mir, denn
ich bin verloren. Denn ein Mann
mit unreinen Lippen bin ich.
Denn meine Augen haben den
König, den HERRN der Heerscharen, gesehen.
Jesaja 6, 5
Yeşaya peygamber, bir insanın mutluluğa
kavuşmadan önce yas tutarak diz çökmesi gerektiğini yaşayarak öğrenmişti. Tanrı
kutsallığını gördüğünde “Vay başıma,
mahvoldum” demekten kendini alamadı.
Tanrı'nın kutsallığını gördükten sonra insani iyiliğimizle yetinemeyiz. Ancak, günahlılığımız ile ilgili yas tutmamız kısa
sürmeli, çünkü Tanrı, “Kendi uğrumda senin günahlarını silen benim ve senin suçlarını anmayacağım” der (Yeş.43:25).
Güçlenmeden önce, güçsüz olduğumun
farkına varmam gerekir. Bilge olmadan
önce akılsız olduğumu anlamam gerekir.
Güce kavuşmadan önce, güçsüz olduğumu itiraf etmeliyim. Bir kurtarıcı ile sevinebilmek için önce, günahlarımdan dolayı
kederlenmeliyim, üzülüp yas tutmalıyım.
Tanrı'nın düzeninde yas tutmak daima
sevinmekten önce gelir. Bu nedenle Tanrı Sözü de “Ne mutlu çaresiz ve yetersiz
oldukları için yas tutanlara!” demektedir.
PAZARTESİ
Montag
14
EKİM
Oktober
Ne mutlu isyanı bağışlanan, günahı örtülen
insana!
Mezmur 32: 1
Glücklich der, dem Übertretung vergeben, dem
Sünde zugedeckt ist!
Psalm 32, 1
der Aufstand, die Übertretung: isyan
Şunu bilmek gerekir ki, ruhsal alanda Tanrı'nın sağladığı o yüksek düzeye, yüceliğe
çıkmadan önce, üzüntü vadisine inmek, o
yas vadisinden geçmek gerekir. Mesih
İsa'yla paydaşlığa girmeden önce, Mesihsiz kaybolmuş insanlar olduğunuzu görmeniz gerekir. Çünkü gerçekten de İsa
Mesih yeryüzüne gelmeseydi hepimiz günahlarımız içinde sonsuz yargıya çarptırılıp mahvolacaktık. Yeni ve sonsuz yaşama
başlayabilmek için günahlarımızı görmemiz, bu günahlarımızın bizi iflas ettirdiğini
anlamamız gerekir. Bu yapıldığında Tanrı'nın İsa Mesih'te sunduğu kurtuluşa geliriz. Başka deyişle bağışlanır ve o mutluluğa, sevince kavuşuruz.
Dostum, eğer günahım için üzüntü duymuyor, yas tutmuyorsam, tövbe etmeye de
gerek duymam. Ama ben de Yeşaya peygamber gibi, günah, kirlilik, yetersizlik yasını yaşadım. Bundan sonra bağışlanmanın verdiği o sevince, esenliğe kavuştum.
Sen de kavuşabilirsin.
SALI
Dienstag
15
EKİM
Oktober
Rab, yüreği kırık olanlara
yakındır ve ruhu ezilmiş
olanları kurtarır.
Mezmur 34:18
Nahe ist der HERR denen,
die zerbrochenen Herzens
sind, und die zerschlagenen Geistes sind, rettet er.
Psalm 34, 19
zerbrochen: kırık
zerschlagen: ezilmiş
Dostum, kaç kez kendini düzeltmek istedin,
yani kötü huylarından, alışkanlıklarından
vazgeçmek istedin, ama bir türlü başaramadın. Kaç kez iyi olmaya karar verdin, ama
beceremedin. En basit örnek verecek olursam, kaç kez o sigara illetinden kurtulmak istedin, ama onu bile başaramadın. Daha da
sayabilirim. Bunlar neyi gösteriyor bizlere?
Yetersiz oluşumuzu. Evet, hayat tecrübelerimiz, her birimizin ne kadar yetersiz olduğunu
kanıtlamaktadır. İşte işin püf noktası buradadır. Yetersizliğimizi gördüğümüzde kurtuluş
için ilk adımı atmış oluruz. Tanrı önünde
kendi yetersizliğimi, günahlarımı gördüğüm
zaman beni kurtaracak bir kurtarıcıya ihtiyacım olduğunu anladım. Araştırmalarım sonucunda bu kurtarıcının Mesih İsa olduğunu
gördüm. İsa Mesih'i kurtarıcım olarak kabul
ettim. Ruhsal alanda o yasımın sevince, acılarımın ezgilere döndüğünü söyleyebilirim.
Çünkü günahlarımın bağışlandığını, sonsuz
yaşama kavuştuğumu biliyorum artık. Bu garantiyi bana Tanrı'nın ta kendisi Sözü aracılığıyla veriyor. Bu senin için de geçerlidir.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
16
EKİM
Oktober
Ne mutlu yaslı olanlara!
Çünkü onlar teselli edileceklerdir.
Matta 5: 4
Glückselig die Trauernden, denn sie werden getröstet werden.
Matthäus 5, 4
die Trauer: yas
in Trauer: yaslı
Ne mutlu yaslı olanlara, diyor Tanrı Sözü.
Peki ama bu neyin yasıdır? Yaşamlarımızda olan günahın yasıdır! Yani yaşamlarımızda günah vardır ve bu günah bizleri
mahva götürmektedir. Bu nedenle bir an
önce bu günahlarımızdan dolayı yas tutmalı ve tövbe etmeliyiz. Buna tövbe yası
da diyebiliriz. Günahımızın ve bunun sonucu olarak da yetersizliğimizin bilincine
vardıktan sonra, tövbe etmeliyiz. Bireyler
olarak, evrendeki günah gerçeğini bizler
denetim altında tutamayız; am a Tanrı
benzerliğinde yaratılmamız nedeniyle özgür bir irademiz, seçme özgürlüğümüz olduğundan, yaşamlarımızda olan günahlardan da sorumluyuz. Tanrı Sözü, “Herkes günah işledi ve Tanrı'nın yüceliğinden
yoksun kaldı” (Rom.3:23) der. Her birimiz,
- sen ve ben - yaşamlarımızdaki günah
gerçeğinden dolayı yas tutup tövbe ederek Tanrı'nın kurtarıcı olarak sunduğu İsa
Mesih'e iman etmeliyiz. İşte o zaman gerçek anlamda avuntu, teselli buluyoruz.
PERŞEMBE
Donnerstag
17
EKİM
Oktober
RAB diyor ki, bütün yüreğinizle bana dönün.
Yoel 2:12
Doch auch jetzt, spricht
der HERR, kehrt um zu
mir mit eurem ganzen
Herzen!
Joel 2, 12
umkehren: dönmek
das Herz: yürek
ganz: bütün
Tanrı'ya dönmek aslında bir yas tövbesidir.
Bu, kendine acıyan birinin ağlayışı değildir.
Maddesel kayıplar ya da ortaya çıkan günahlarımızdan pişmanlık duymak da değildir. Günahın yaşamlarımızda yol açtığı yıkımdan dolayı derin üzüntü duymaktır. Nasıl
ki fiziksel doğumdan önce sancı olursa, ruhsal doğumdan önce de günahın yası tutulur.
Tabii sadece üzüntü duymak değil, üzüntü
ve yas ile birlikte bir tövbe, günahtan tam
olarak bir dönüş gerçekleşir. Bu, günahı bırakmak için verilen bilinçli, özgür bir karardır. Tanrı'nın yaşamlarımızı eline alıp istediği gibi yönetmesine evet deyip bilinçli dönüş
yapmaktır. Gittiğimiz yönümüzü, tutumlarımızı değiştirmek ve Tanrı'nın isteklerine boyun eğmektir. İnsan bunu yaptığında Tanrı
da kendi üzerine düşeni yapacaktır.
Tanrı Sözü şöyle der: “Günahlarınızın silinmesi için tövbe edin ve Tanrı'ya dönün”
(Elçi.3:19). Bizim işimiz tövbe etmektir. Yeni
doğuşu, değişimi ve bağışlamayı sağlayan
Tanrı'dır.
CUMA
Freitag
18
EKİM
Oktober
Gözyaşlarınız belki bir gece akar, ama sabahla sevinç doğar.
Mezmur 30: 5
Am Abend kehrt Weinen
ein, und am Morgen ist
Jubel da.
Psalm 30, 6
der Morgen: sabah
Bu dünya bir gözyaşları vadisine dönm üş durum dadır. Tanrı hiçbir zam an bizlere güllük
gülistanlık bir diyar vaat etm edi. Her insan bu
gözyaşı vadisinden geçm ektedir ve her taraf
hayal kırıklıklarıyla, acılarla doludur. Her yüreğin gerisinde bu sorunlar vardır. Mesih inanlıları için acı çekm ek, genellikle im anım ızın denendiği bir pota gibidir. O sıkıntı ocağından
geçenler, ateşte denenm iş altın gibi ortaya çıkanlardır. Tanrı Sözü şöyle diyor: “Gözyaşlarınız belki bir gece akar, am a sabahla sevinç
doğar!” (Mez. 30:5)
Değerli dostum , kendinize acım anız kalıcı bir
rahatlık getirm ez. Tam tersine durum unuzu
daha da zorlaştırır. Acı acıyı, üzüntü üzüntüyü
doğurur. Bu nedenle sürekli olarak üzülm ek
sizleri avutm az. Tersine sizi karam sarlığa iter.
Bundan kurtulm anız gerekir. Üzüntü ya da
yas, Mesih'te yaşanırsa, beraberinde avuntuyu getirecektir, getirm eli de. İsa, “Ne m utlu
yaslı olanlara, çünkü onlar teselli edileceklerdir” dedi (Mat. 5:4). İsa'nın, dünyanın sonuna
dek bizim le beraber olduğu için yaşam ım ızda
avuntu ve teselli vardır (Matta 11:20).
CUMARTESİ
Samstag
19
EKİM
Oktober
Ne mutlu yaslı olanlara!
Çünkü onlar teselli edileceklerdir.
Matta 5: 4
Glückselig die Trauernden, denn sie werden
getröstet werden.
Matthäus 5, 4
traurig: kederli, yaslı, üzgün
der Trost: teselli
finden: bulmak
Özenle büyütüp yetiştirdikleri çocuklarını
birdenbire yitiren bir anne ve babaya “ne
mutlu size!” diyebilir miyiz? Hayır, onların
acısı çok büyüktür. Ama İsa Mesih bu tür
yas ve kederden söz etmiyor burada.
O'nun sözünü ettiği yas, keder şöyle anlatılabilir: Kutsal Ruh yüreğimizde çalışıp,
günahlı yaşamımızla, bencil tutumumuz
ve kırıcı sözlerimizle Tanrı'yı ne kadar incittiğimizi bize gösterdiğinde derin bir
üzüntüye düşeriz.
İsa Mesih böyle olanlara “ne mutlu size!”
diyor. “Teselli bulacaksınız!” Evet, İsa'nın
getirdiği müjde şudur: Tanrı günahlı insanı seviyor, Kendisine döneni bağışlamaya
hazırdır. Bundan daha güzel teselliyi nerede bulabiliriz?
PAZAR
Sonntag
20
EKİM
Oktober
Gözlerimizi görülen şeylere değil, görülmeyenlere dikiyoruz.
Çünkü, görülen şeyler geçicidir,
görülmeyenlerse sonsuzdur.
2 Korintliler 4: 18
Da wir nicht das Sichtbare anschauen, sondern das Unsichtbare; denn das Sichtbare ist
zeitlich, das Unsichtbare aber
ewig.
2. Korinther 4, 18
zeitlich, vergänglich: geçici
Rab’de değerli ve çok sevdiğimiz Münir kardeşimiz karaciğer kanserine yakalanmıştı.
Bunu duymak bizi şok etmişti. Onu görmeye
gittik. Acı çekiyordu. Bacakları su topluyordu.
Ama o umudunu, Rab’be olan güvenini hiç
yitirmemişti. Her üzüldüğümüzde o bizi hep
teselli ediyordu. Ölümünden üç gün önce
kendisini ziyaret ettik ve “Çobanımdır Rab
benim” ilahisini birlikte okuduk, ama birden
ağlamaya başladık. Sonra o bu yaşama gözlerini yumdu. Ağlıyorduk, ama onun Rab’bin
yanına, cennete gittiğini bildiğimiz için ağlarken bile yüreğimizde bir avuntu vardı. “Ne
mutlu yaslı olanlara, çünkü onlar avutulacaklardır” diyor Tanrı Sözü.
Bu, elçi Pavlus'un da umuduydu. Bu umut
tümden İsa'nın dirilişi gerçeğini temel alan bir
umuttur. O şöyle dedi: “Her yönden acı çekiyor, ama ezilmiyoruz. Şaşkınlıktan sarsılıyor,
ama umudumuzu yitirmiyoruz! Gözlerimizi
görülen şeylere değil, görülmeyenlere dikiyoruz. Çünkü, görülen şeyler geçicidir, görülmeyenlerse sonsuzdur” (2 Kor. 4:8, 17S18)
PAZARTESİ
Montag
21
EKİM
Oktober
Diriliş ve Yaşam Benim. Bana
iman eden kişi ölse de yaşayacaktır.
Yuhanna 11: 25
Jesus sprach zu ihr: Ich bin
die Auferstehung und das Leben; wer an mich glaubt, wird
leben, auch wenn er gestorben ist;
Johannes 11, 25
die Auferstehung: diriliş
das Leben: yaşam
İsa Mesih, “Diriliş ve Yaşam benim; bana
iman eden ölmüş olsa da yaşayacaktır. Yaşamakta olan herhangi bir kimse bana iman
ederse sonsuzluk boyunca hiç ölmeyecektir”
(Yu.11:25S26) dedi.
Peki değerli dostum sizin de yüreğinizde bu
umut var mı? Siz de, “benim sonsuz yaşamım vardır” diyebilir misiniz? Bu gece ölecek
olsanız, Mesih'le sonsuza dek beraber olmak
üzere cennete alınıp götürüleceğinizi biliyor
musunuz? İsa'ya iman etmeyen bir kimse,
ne kadar iyi, ne kadar dindar olursa olsun, bu
güvenliğe sahip olamaz. Ancak Mesih'e kişisel Kurtarıcınız ve Rab’biniz olarak güvenecek olursanız cennete gideceğinizi kesin olarak bilirsiniz. Çünkü İsa Mesih kesin olarak
bu garantiyi veriyor. O, “Size yer hazırlamaya
gidiyorum... öyle ki benim bulunduğum yerde
olasınız” (Yu.14:2S3) dedi.
“Oysa Mesih, ölmüş olanların ilk örneği olarak ölümden dirilmiştir. Ölüm bir insan aracılığıyla geldiğine göre, ölümden diriliş de bir
insan aracılığıyla gelir.” (1Kor.15:20S21).
SALI
Dienstag
22
EKİM
Oktober
Gözyaşlarınız belki bir gece akar, ama sabahla sevinç doğar.
Mezmur 30: 5
Am Abend kehrt Weinen
ein, und am Morgen ist
Jubel da.
Psalm 30, 6
der Abend: akşam
der Morgen: sabah
Oynayan çocukları gözümüzün önüne
getirelim: Birisi düşüp bir yerini incittiğinde, yaralandığında ağlaya ağlaya anne
ve babasına gelir. Anne ve babası onu
kucaklar, okşar, öper. Gözyaşlarını siler,
yaralı yerlerine merhem sürer ve sarar.
Anne ve babanın davranışı, sevgisi çocuğun acısına merhem olur.
Tanrı'nın Sözü şöyle der: “Rab, yüreği kırık olanlara yakındır ve ruhu ezilmiş olanları kurtarır” (Mezmur 34: 18).
Burada önemli olan, acılı, yaslı durumumuzda teselliyi nerede ve kimde aramamızdır. Teselliyi içki, sigara, kumar, eğlencede mi, yoksa yüreği kırık olanlara
yakın olan diri Rab'de mi arıyoruz?
Çocuk, anne ve babasına koştuğu gibi,
biz de Tanrı'ya koşalım, O'na sığınalım.
O, bizi teselli eder, yaramızı sarar ve iyi
eder.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
23
EKİM
Oktober
Ne mutlu yumuşak huylu
olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar.
Matta 5: 5
Glückselig die Sanftmütigen, denn sie werden das
Land erben.
Matthäus 5, 5
das Erbe: miras
erben: miras almak
Yumuşak huylu dendiğinde, genellikle akla
kişiliği zayıf olanlar, bir haksızlık karşısında
sesini çıkaramayan biri olarak gelir. Yumuşak huyluluk pek de günümüzde geçerli gözükmez. Hakkını ara, gözdağı ver, vur, kır
geç, önüne çıkanı ez, gibi ilkeler geçerli sayılır. Peki ama, yumuşak huyluluktan söz eden
İsa ne söylemek istiyor? Sözlük, yumuşak
huyluluğu çabuk yola gelen, ılımlı, boyun
eğen ve uysal olarak açıklar.
“Yumuşak huylu,” terbiye edilmiş bir at gibi,
efendisinin buyruğunu dinleyen demektir. Zayıf değil ama yumuşak huylu, sahibinin isteğine her zaman boyun eğen biri. Ancak terbiye edilmiş, evcilleştirilmiş bir atın insana yararı vardır. Bir enerji denetim altında olduğunda yararlı, olmadığında ise zararlıdır. Bu,
İsa'nın “yumuşak huylulukla” anlatmak istediğine canlı bir örnektir. Mesih'ten ayrı yaşadığımızda, kendi istek ve arzularımıza boyun
eğerek yaşarız. Ancak Mesih'e geldiğimizde
amacımız farklılaşır. O zaman O'nun için ve
O'nun isteğini yapmak için yaşamak isteriz.
PERŞEMBE
Donnerstag
24
EKİM
Oktober
Ne mutlu yumuşak huylu
olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar.
Matta 5: 5
Glückselig die Sanftmütigen, denn sie werden das
Land erben.
Matthäus 5, 5
sanftmütig: yumuşak huylu
das Land: yeryüzü
Gururda, kendini beğenmişlikte iki yönlü
acı vardır. Gururlu kişiler, diğer kişileri kırarlar, yüreklerini yaralarlar; ama böyle
yapmakla aslında kendilerini de yaralamış ve kırmış olurlar. Öfke, kin, nefret
duygularımın açtığı yaralar, kızgın olduğum kişilerin açtığı yaralardan daha büyük oluyor! Atalarımız boşuna dememişler, “öfkeyle kalkan zararla oturur” diye.
Arı, bir insanı soktuğu zaman o insanın
canı yanar, değil mi? Ama arı bunu yapmakla kendi canına kıyar. Arı soktu diye
insan ölmez, ama arı ölür. Buna benzer
şekilde başkalarına zarar verebilir ve onları söz ve davranışlarımla yaralayabilirim; ama daha çok yaralanan, arı örneğinde olduğu gibi ben olurum. Bu da beni
mutsuz eder. İsa Mesih, ne mutlu sert,
gururlu, kendini beğenmişlere demedi.
“Ne mutlu yumuşak huylu olanlara; çünkü
onlar yeryüzünü miras alacaklardır” dedi.
CUMA
Freitag
25
EKİM
Oktober
Öyleyse kardeşlerim, Tanrı'nın
sevecenliği adına size yalvarırım: Bedenlerinizi diri, kutsal,
beğenilir sunu olarak Tanrı'ya
sunun.
Romalılar 12: 1
Ich ermahne euch nun, Brüder,
durch die Erbarmungen Gottes,
eure Leiber darzustellen als ein
lebendiges, heiliges, Gott wohlgefälliges Opfer.
Römer 12, 1
Yumuşak huylu, boyun eğmiş insanlar mutludurlar. Yaşamlarını ve geleceklerini, Yaratıcıları'nın ellerine bırakanlar mutludurlar.
Yaşamlarını Tanrı'nın yönetmesine izin verenler mutludurlar. Tanrı bizi, boyun eğmemiz için değil, yararlı ve bereket dolu bir
yaşama uygun hale gelmemiz için eğitir.
Bilgeliğin kaynağı Tanrı, denetlenmeyen bir
yaşamın mutsuz bir yaşam olduğunu bildiğinden, “doğruluk yollarına” yönlendirilebilmeleri için dik başlı canlarımıza gem vurur.
Tanrı bizleri eğitmek, O'nun isteğini yapabilmek için denetimi altına almayı ister.
“Öyleyse kardeşlerim, Tanrı'nın sevecenliği
adına size yalvarırım: Bedenlerinizi diri,
kutsal, beğenilir sunu olarak Tanrı'ya sunun. Sunmanız gereken sağlıklı ruhsal hizmet budur. Şimdiki çağın gidişine uymayın.
Tersine, düşüncelerinizin yenilenmesiyle
büsbütün değiştirilmiş insanlar olun. Öyle
ki, Tanrı'nın yararlı, beğenilir ve yetkin isteğinin ne olduğunu öğrenesiniz” (Rom.
12:1S2) diyor Kutsal Söz.
CUMARTESİ
Samstag
26
EKİM
Oktober
Yumuşak huylu olanlara
ne mutlu! Onlar yeryüzünü miras alacaklardır.
Matta 5: 5
Glückselig die Sanftmütigen, denn sie werden das Land erben.
Matthäus 5, 5
sanftmütig: yumuşak huylu, iyi yürekli
erben: miras almak
Dünyanın parolası, “güçlü olan kazanır'dır. Bunu politikada, iş hayatında ve
aile içerisinde görürüz. Bilgili insan genelde bilgisizi ezer, hor görür. Zengin kişi
daha çok zengin olma arzusuyla önüne
çıkanı sömürmekten çekinmez. Parayla
haklıyı haksız çıkarmak ise günlük olay
haline gelmiştir günümüzde ne yazık ki!
Açıkgöz ve uyanık olan kişi hep kendi çıkarını sağlamayı becerir. Bir de, “kandırdım aptalı, ne yapalım, inanmasaydı” diyerek kendi becerikliliğiyle övünür. Ya da,
“canım aptallar olmasaydı, uyanıklar nasıl
geçinirlerdi” türünden bir yaşama felsefesi vardır.
Durum böyleyken, İsa Mesih, ne mutlu
açıkgöz olanlara, güçlülere, sertlere, demez. O, yumuşak huylu olanlara “mutlu”
der. Tatlılık ve sabırları sayesinde dünyayı miras alacaklarını söyler.
PAZAR
Sonntag
27
EKİM
Oktober
Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Onlar yeryüzünü miras alacaklardır.
Matta 5: 5
Glückselig die Sanftmütigen, denn sie werden das Land erben.
Matthäus 5, 5
die Welt: dünya, yeryüzü, âlem, evren
Yumuşak huylu olmak, her haksızlığa,
her zorbalığa, her yolsuzluğa karşı susmak demek değildir. Haksızlık, zorbalık,
her tür yolsuzluk ya da yalan dolan her
zaman haksızlıktır, yalan dolandır ve
Tanrı'nın isteğine aykırıdır. Ama yumuşak
huylu olan, haksızlık etmiş olanı ilk fırsatta bağıra bağıra lanetlemez. Haksız olana tatlılıkla konuşmak için elverişli bir fırsat bekleyip karşıdakini kazanmaya çalışır. Onu kazanabilirse ne mutlu her ikisine!
Ama haksızlık etmiş olan, uyarı sözleri
kabul etmezse de, yumuşak huylu kişi
kendini öfkeye, nefrete kaptırmaz, haksızlığa, kötülüğe kötülükle karşılık vermez; her şeyi doğrulukla yargılayan Tanrı'ya teslim eder ve sabırla bekler.
PAZARTESİ
Montag
28
EKİM
Oktober
Ne mutlu doğruluğa acıkıp
susayanlara! Çünkü onlar
doyurulacaklardır.
Matta 5: 6
Glückselig, die nach der
Gerechtigkeit hungern und
dürsten, denn sie werden
gesättigt werden.
Matthäus 5, 6
hungern: acıkmak
sättigen: doyurmak
Herhalde her birimiz az çok açlığın ne olduğunu biliriz, değil mi? Susuz olmanın da ne
olduğunu biliriz. Televizyonlarda Afrika ülkelerinde yaşanan kıtlığın korkunç kurbanları olan o zayıf anneleri, karınları şişmiş
çocukları kaç kez içimiz burkularak, üzüntüyle seyretmişizdir. İsa Mesih, “Ne mutlu
doğruluğa acıkıp susayanlara” dediğinde
bunu anlamakta zorlanmayız. Ama zor olan
şu: Açlık ve susuzluk, nasıl mutluluk getirebilir? Açlık aslında yaşamın bir belirtisidir.
Yani, ölü insanlar yiyeceğe, içeceğe gereksinim duymazlar. Ama Tanrı Sözü’nde belirtilen açlık ve susuzluk fiziksel değil, ruhsaldır. Doğruluğa acıkıp susamaktan söz
ediyor. Ruhsal içtenlikten yoksun olan kişinin yüreği katılaşmıştır. Bu katılaşma Tanrı'ya olan ilgimizi yok edebilir. Eğer yüreğimde Tanrı ve doğruluk için bir açlık varsa,
bu beni ruhsal açlığımı ve susuzluğumu giderecek olan kurtarıcı İsa Mesih'e yöneltir.
Çünkü Mesih İsa, Tanrı tarafından bize sunulan yaşam suyu, yaşam ekmeğidir.
SALI
Dienstag
29
EKİM
Oktober
Ey Tanrım, sensin benim Tanrım,
seni çok özlüyorum. Canım sana
susamış, kurak, yorucu, susuz bir
diyarda, bütün varlığımla seni arıyorum.
Mezmur 63:1
Gott, mein Gott bist du; nach dir
suche ich. Es dürstet nach dir
meine Seele, nach dir schmachtet
mein Fleisch in einem dürren und
erschöpften Land ohne Wasser.
Psalm 63, 2
Her birimiz Tanrı'nın benzerliğinde, Tanrı'yla paydaşlık için yaratıldık. Yüreklerimiz
Tanrı'ya verilmedikçe hiçbir zaman doyum
bulmayacaktır. O esenliğe, mutluluğa kavuşamayacaktır. Mezmur yazarı şöyle haykırır
Tanrı'ya: “Ey Tanrım, sensin benim Tanrım,
seni çok özlüyorum. Canım sana susamış,
kurak, yorucu, susuz bir diyarda, bütün varlığımla seni arıyorum” (Mez. 63:1).
Mutsuzluğun kaynağı Tanrı'dan kopmak,
O'nu aramamak, O'na susamamak değil
mi? Mutsuzluk yoğun bir ağrıya benzer, nedeni yok edilmedikçe ağrı yok edilemez.
Mutsuzluk bir etkidir ve nedeni günahtır.
Günahın olduğu yerde mutsuzluk vardır.
Başka deyişle günah ve bunun sonucu
olan mutsuzluk birlikte giderler. İlk yaratılan
Adem ile Havva mutluluk içerisindeydiler.
Günah yaşamlarına girince o mutluluğu yitirdiler. Bugün de günah her insanın yaşamında egemen. Ama Tanrı'ya şükürler olsun ki, bundan kurtulma yolunu Tanrı sağladı Mesih İsa aracılığıyla.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
30
EKİM
Oktober
Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara!
Matta 5: 6
Glückselig, die nach der
Gerechtigkeit hungern
und dürsten.
Matthäus 5, 6
die Gerechtigkeit: doğruluk
Doğruluğa acıkmak ve susamak! Bu bizim de amacımız mı? Yaşamlarımızda
doğruluk oluşturmayan bir inanç sistemi
yanlış ve boştur. Yüreklerimizde doğruluk
yaratan bir inanca ihtiyacımız vardır. Elçi
Petrus şöyle yazar: “İsa, bizler günah karşısında ölelim, doğruluk uğruna yaşayalım diye, günahlarımızı çarmıh üzerinde
öz bedeninde taşıdı” (l Pet. 2:24).
Dostum, doğruluk üretmeyen bir inanç yarar değil, zarar getirir. Tanrı kutsaldır ve
O'nun tüm kurtuluş planı kutsallığı amaçlar. İsa'nın sözünü ettiği bu doğruluk, öyle
sıradan bir din uygulaması değildir. Hatta
İsa Mesih bir keresinde öğrencilerine, “sizin doğruluğunuz dinsel yorumcuların ve
ferisilerin doğruluğundan ileri gitmiyorsa,
Tanrı'nın egemenliğine giremezsiniz” dedi
(Matta 5). Tanrı'ya şükürler olsun ki, Mesih İsa bizim doğruluğumuz oldu. O'nu yaşamımıza aldığımızda, O'nun doğruluğu
bizde iş görmeye başlar.
PERŞEMBE
Donnerstag
31
EKİM
Oktober
Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara!
Matta 5: 6
Glückselig, die nach der
Gerechtigkeit hungern
und dürsten.
Matthäus 5, 6
glücklich, glückselig: mutlu
Doğruluğa acıkmak ve susamak sözüyle
İsa neyi anlatmak istiyordu? Tanrı'nın kutsal olduğunu hepimiz biliyoruz. Tanrı Sözü
de böyle der. Bu nedenle Tanrı günaha
ödün veremez. Yani Tanrı'nın huzurunda
günahın gölgesi bile barınamaz. Ama insan
günah işlemiştir ve onun yaşamında günah
vardır. Bu nedenle Tanrı Sözü'nde insan,
Tanrı'ya yabancı, düşman ve O'na karşı günahkâr olarak tanımlanır. Buna rağmen
Tanrı insanı sever ve onu kendisiyle doğru
bir ilişkiye getirmek ister. Bu nedenle de insanı doğru sayabilmek için bir yol hazırlamıştır. Çünkü insan ne yaparsa yapsın hiçbir zaman kendi başına bu doğruluğu oluşturamaz. Bu doğruluk yolu çarmıh yoludur
dostum. Çarmıhın Mesih inancının bir simgesi olduğunu hiç düşündünüz mü? İsa
Mesih çarmıhta bizim günahlarımızı öz bedeninde taşıyarak bize Tanrı doğruluğunu
sağlamıştır. “Tanrı'nın armağanı Rab’bimiz
İsa Mesih aracılığıyla sonsuz yaşamdır”
(Rom. 6:23) diyor Tanrı Sözü.
YA RAB İŞİT DUAMI
Ya Rab işit duamı
Yalvarmama kulak ver
Açtım sana elimi
Duy kalbimin sesini!
Canım kurak yer gibi
Susamıştır Rab sana
Yüreğim ezilmekte
Bir yanıt ver bana!
Bu ve bunun gibi ilahilerle dolu
0, 1, 2 ve 3 numaralı Göksel
Ezgiler adlı CD’lerimizi adresimizden sağlayabilirsiniz. Her
CD’nin fiatı 4,50 Euro’dur.
Adresimiz:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
CUMA
Freitag
1
KASIM
November
İman sonucu doğrulukla donatılmış olarak Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla Tanrı'nın önünde barış içindeyiz.
Romalılar 5: 1
Da wir nun gerechtfertigt worden sind aus Glauben, so haben wir Frieden mit Gott durch
unseren Herrn Jesus Christus.
Römer 5, 1
der Friede: barış
Bizler İsa Mesih'e iman ettiğimizde, Tanrı
O'nun doğruluğunu bize verir; yani Mesih
bizim doğruluğumuzdur. Yine de Mesih'e
iman edip kurtuluşa sahip olmama rağmen, halen o doğruluğa olan açlığım ve
susuzluğum son bulmamıştır. Evet, yüzde
yüz kurtuldum ve kurtuluş güvencesine
sahibim . A m a b u yaşam dayken e ski
adem, yani eski Ali halen benim le birlikte
yaşamaktadır. Eski Ali'de halen günah
devam etmektedir. Düşüncelerim, eylemlerim halen yüzde yüz temiz değildir. Dilim, gözüm ile günaha düşebiliyorum .
Sevgim ise çok eksiktir. Am a bir gün
Rab’bin huzuruna gittiğimde o eksiklik yok
olacak ve doğruluk hayatımda tam olarak
uygulanacaktır. Bugün halen o doğruluğa
acıkıp susamalıyım. Yani her gün biraz
daha doğrulukta, kutsallıkta ileriye gitmem
gerekir. Bunu da ancak Tanrı'ya yakın yaşadıkça, Tanrı Sözü'nü okudukça, paydaşlıkta ve duada devam ettikçe yapabilirim. Sen de öyle.
CUMARTESİ
Samstag
2
KASIM
November
Böyle kişiler Rabbimiz Mesih'e değil, kendi midelerine kulluk ediyorlar. Saf kişilerin yüreklerini kulağı
okşayan tatlı sözlerle aldatıyorlar.
Romalılar 16: 18
Denn solche dienen nicht unserem Herrn Christus, sondern ihrem eigenen Bauch, und durch
süße Worte und schöne Reden
verführen sie die Herzen der Arglosen.
Römer 16,18
Pazara götürmek istediği keçi, sahibinin
peşi sıra gidiyordu. Oysa diğer tüm çiftçiler keçilerini pazara götürmek için zorlandıklarından onları bazen iple çekmek zorunda kalıyorlardı. Bir arkadaşı, senin keçin nasıl oluyor da seni izliyor ve arkan sıra geliyor, diye sorar. Adam, çok basit,
der. Her adım atışımda yere bir dilim patates bırakıyorum; keçim patatesi çok seviyor ve bu nedenle ardım sıra geliyor.
Dostum, iblis de ne yazık ki, insanları
dünyanın geçici zevkleriyle peşine takmaktadır genelde. Yani şeytan, yaşam
yolunda patateslerini bırakarak yürüyor
ve insanlar böylece sonsuz yıkıma giden
yolda onu kolayca izliyorlar. Peki sen kimin ardı sıra gidiyorsun? İştahını kabartan kızarmış patateslerin peşinden mi gidiyorsun, yoksa Tanrı'nın Mesih İsa'da
sunduğu dar ama sonsuz yaşam yolundan mı gidiyorsun?
PAZAR
Sonntag
3
KASIM
November
Tanrı'nın bize sevgisi şununla
belirgin oldu: O'nun aracılığıyla
yaşayalım diye Tanrı biricik Oğlu'nu dünyaya gönderdi.
1 Yuhanna 4: 9
Hierin ist die Liebe Gottes zu
uns geoffenbart worden, dass
Gott seinen eingeborenen Sohn
in die Welt gesandt hat, damit
wir durch ihn leben möchten.
1. Johannes 4, 9
senden, schicken: göndermek
Bir karı koca bir çocuk evlat edinme umuduyla öksüzler yurdunu ziyaret ederler.
Evlat edinmek istedikleri bir çocukla konuşurken, ona verecekleri bir sürü oyuncaklardan, hediyelerden söz ederler. Ama
küçük oğlan verdiği yanıtla onları şaşkına
döndürür: “Eğer bana verebileceğiniz sadece iyi bir ev, giysiler, oyuncaklar, hediyelerse o zaman sizinle gelmeme ne gerek var. Ben burada, öksüzler yurdunda
diğer çocuklarla kalmak istiyorum!” Bu
karı koca birbirlerine bakarlar ve çocuğa
dönüp, “peki ama sen ne istiyorsun?” diye sorarlar. Küçük çocuğun yanıtı onları
daha da çok şaşırtır: “Ben sadece biri tarafından sevilmek istiyorum!”
Aslında ister genç olalım, isterse yaşlı,
her birimiz sevilmek istiyoruz, öyle değil
mi? Özellikle de sonsuza dek sevildiğini
bilmek ne kadar harikadır. İşte Tanrı bizi
böylesine seviyor, kardeşim. Tanrı seni
de seviyor, hem de sonsuz bir sevgiyle.
PAZARTESİ
Montag
4
KASIM
November
Ne mutlu doğruluğa acıkıp
susamış olanlara! Onlar
doyurulacaklardır.
Matta 5: 6
Glücklich zu preisen sind
die, die nach Gerechtigkeit
hungern und dürsten. Sie
sollen satt werden.
Matthäus 5, 6
hungern: acıkmak
dürsten: susamak
Doğruluk, iyilik derken hangi ölçü ile ölçeriz?
“Ben Erdal'a göre çok daha iyiyim. Aysun kadar yalancı, dedikoducu değilim, oldukça dürüst biriyim” gibi sözlerle ancak kendi kendimizi kandırırız. Ölçümüz Erdal, Aysun ya da
herhangi biri değil, Tanrı'nın kendi doğruluğu,
kusursuzluğu olmalıdır. Yürekten, candan
O'nun gibi davranmak, O'nun gibi sevmek,
O'nun gibi doğru olmak isteyenlere ne mutlu!
Gerçi bu yolda kendi yaşamlarında bin bir kusur, leke ve eksik görecekler ve buna zaman
zaman üzüleceklerdir. Ama sayısız eksikleri
oldukları halde Tanrı onları sonsuz bir sevgi
ile sever, onları Mesih'in ölümü sayesinde
bağışlar. Bu nedenle Mesih inanlılarının mutluluğu kalıcı ve sonsuzdur.
Mezmurlar Rab İsa hakkında şöyle bir peygamberlikte bulunuyor: “Tahtın sonsuzluklar
boyunca kalıcıdır, Egemenliğinin asası adalet
asasıdır. Doğruluğu sevdin, kötülükten nefret
ettin.” (İbr. 1:8S9). Rab İsa bu dünyaya geri
gelince egemenliğini sürdüğünde temel doğruluğu ve sevgisidir. Bunlar da sevinç kaynağı olacak.
SALI
Dienstag
5
KASIM
November
Ne mutlu doğruluğa acıkıp
susamış olanlara! Onlar
doyurulacaklardır.
Matta 5: 6
Glücklich zu preisen sind
die, die nach Gerechtigkeit
hungern und dürsten. Sie
sollen satt werden.
Matthäus 5, 6
satt werden: doymak
zu essen geben, sättigen: doyurmak
Doğru, kutsal, eksiksiz olmayı istemek
aslında iyi bir arzu ve istektir. Samimiysek bu istek bizi yükseklere değil, alçakgönüllülüğe götürür, bizi Tanrı'nın merhametli kollarına koşturur.
Kendi çabalarıyla eksiksizliğe ve kusursuzluğa erişeceklerini sananların vay
başlarına! Biraz ikiyüzlülük ederek kendi
kendilerini ve çevredekileri aldatabilirler
bir süre. Ama Tanrı'nın önünde insanın
kendi doğruluğu her zaman eksik ve kirlidir.
Evet, kendi doğruluğumuza, iyi işlerimize
asla güvenemeyiz. Peki, Tanrı'nın önünde geçerli olan doğruluğa nasıl kavuşacağız? Takvimin birçok yerinde de açıkladığımız gibi, Tanrı'nın önünde geçerli
olan doğruluğu bize Tanrı'nın ta kendisi,
İsa Mesih aracılığıyla armağan eder. Ancak Tanrı bu armağanı zorla vermez. İsteyen gelip alabilir.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
6
KASIM
November
Ne mutlu merhametli olanlara! Çünkü onlar merhamet bulacaklar.
Matta 5: 7
Die Barmherzigen sind
glücklich zu preisen. Sie
werden Barmherzigkeit
erfahren.
Matthäus 5, 7
barmherzig: merhametli
die Barmherzigkeit: merhamet
Günümüzde bu karakter özelliği yanlış anlaşılmaktadır, çünkü bu özelliğin elde edilmesi
için bir şart koşulduğu izlenimi görülebilir. Aslında bir şart koşulmuyor. Acılarımıza destek
bulmak için bizim kalkıp da herkesin acılarına
ortak olmamız gerekmez. Birisinin acılarına
ortak olmak o kişiye karşı merhamet göstermek demektir. Biz ne zaman merhamet gösterebiliriz? Özellikle bize merhamet gösterildiği için başkalarına karşı merhamet duygularımız uyanır. Biz hiç bir şey yapmamışken Rab
bize merhamet gösterdi. Tanrı Sözü şöyle yazar: “Kurtarıcımız Tanrı, iyiliğini ve insana
olan sevgisini açıkça gösterdi. Bizi, doğrulukla yaptığımız işlerden dolayı değil, kendi merhametiyle, yeniden doğuş yıkamasıyla ve
Kurtarıcımız İsa Mesih aracılığıyla üzerimize
bol bol döktüğü Kutsal Ruh'un yenilemesiyle
kurtardı” (Titus 3:4-6).
“Bir zamanlar halk değildiniz, ama şimdi Tanrı'nın halkısınız. Bir zamanlar merhamete
erişmemiştiniz, oysa şimdi merhamete eriştiniz” (1 Pet.2:9-10). Merhamete eriştiğimiz için
merhamet gösterebiliriz.
PERŞEMBE
Donnerstag
7
KASIM
November
Ne mutlu yüreği temiz
olanlara, çünkü onlar
Tanrı'yı görecekler.
Matta 5:8
Glückselig, die reinen
Herzens sind, denn sie
werden Gott schauen.
Matthäus 5, 8
das Herz: yürek
rein, sauber: temiz
İnsanlarımız arasında sık sık şu sözleri
kolayca duymak mümkündür: “Efendim,
hatalarım oluyor, ama benim yüreğim temizdir!” Gerçekten de bu söz doğru mudur? Kesinlikle hayır. Gerçekten bu sözün
tam anlamına bakarsak hiçbirimiz - ne kadar iyi, dindar olduğumuzu düşünürsek de
düşünelim - samimi bir şekilde “yüreğim
temizdir” diyemeyiz. Çaresiz biçimde kötü
olan insan yüreği nasıl oluyor da temiz
olabilir? Öyleyse, kötülüklerle, çirkinliklerle dolu insan yüreği nasıl temizlenebilir?
Rab İsa Mesih öğrencilerine şöyle dedi:
“Size söylediğim sözle siz şimdiden temizsiniz” (Yu.15:3). Bir kimse İsa Mesih'e
iman ederse, İsa'nın doğruluğu, paklığı o
kimseye giydirilir. Bizi tüm günahtan tem izleyecek olan İsa Mesih'in kanıdır.
“Ama kendisi ışıkta olduğu gibi, biz de
ışıkta yürürsek, birbirimizle beraberliğimiz
olur, ve O'nun Oğlu İsa'nın kanı bizi her
günahtan arındırır” (1 Yu.1:7) diyor Tanrı
Sözü.
CUMA
Freitag
8
KASIM
November
Ne mutlu yüreği temiz
olanlara, çünkü onlar
Tanrı'yı görecekler.
Matta 5:8
Glückselig, die reinen
Herzens sind, denn sie
werden Gott schauen.
Matthäus 5, 8
sehen, schauen: görmek
Gott: Tanrı
Tanrı Sözü'nde yürek, kararların, düşüncelerin, duyguların bulunduğu yer olarak belirtilir.
Sevgi, korku, m erham et, cesaret, öfke, nefret,
kıskançlık ve benzeri gibi duygular yürekten
kaynaklanm aktadır. Yürek bir insanın ahlaksal, ruhsal ve akılsal yaşamının, vicdanının ve
yaşam ının m erkezidir. İsa Mesih, “Ne m utlu
yüreği tem iz olanlara,” dedi. Eğer yürek sevginin bulunduğu yerse, o zam an Tanrı'ya olan
sevgim iz, hem de birbirim ize olan sevgim iz tem iz olm alıdır. Eğer yürek, iradem izin konutuysa, iradem iz Mesih'e boyun eğm elidir. Sevgi,
güdü ve arzularım ız tem iz olm alıdır.
Tanrı Sözü şöyle yazar: “Bedeninizin dünyasal
eğilim lerini - zinayı, pisliği, şehveti, kötü arzuları putperestlikle eşdeğer olan açgözlülüğü öldürün... Kızgınlığı, öfkeyi, kötülüğü, sövücülüğü, ağzınızdan çıkabilecek kirli sözleri üzerinizden atın... Tanrı'nın seçilm işleri, kutsal yaşam lılar ve sevilenler olarak, sevecenlikle dolu bir bağır, iyi yüreklilik, alçakgönüllülük, yum uşak huyluluk ve sabır kuşanın... Bunların
tüm ü üzerine, yetkin yaşam ın bağı olan sevgiyi kuşanın” (Kol. 3:5, 8,12,14).
CUMARTESİ
Samstag
9
KASIM
November
Ne mutlu yüreği temiz
olanlara, çünkü onlar Tanrı'yı görecekler.
Matta 5:8
Glückselig, die reinen Herzens sind, denn sie werden Gott schauen.
Matthäus 5, 8
glücklich, glückselig: mutlu
Yürek temizliği ne demektir? Temiz dediğimizde saf, özü gibi olan, pak, sulandırılmamış, içine bir şey katılmamış, her tür kir
ve pislikten arı, yıkanmış, temizlenmiş gibi
kavramlar aklımıza gelir. Şimdi tüm bu
kavramları “Yürek temizliği” için kullanalım. Eğer yüreklerimiz temizse, o zaman
kendimizi Tanrı'nın istemine gerçekten
adamışız demektir. O zaman istek ve düşüncelerimiz doğru olmayan şeylerle karışm ayarak saflıklarını koruyacaklardır.
Yüreklerimiz, günahı hoş görmeyeceğimiz
ve bizi kirletmesine izin vermeyeceğimiz
için temiz olacaklardır.
“Temiz” sözcüğü aynı zamanda doğru kullanılabilmesi için yanlışın çıkarıldığı bir şey
anlamına da gelir. Hastalıktan temizlenmiş, çalışmak için gücü ve yeteneği olan
bir insanın bedeni için de aynı sözcük geçerlidir. Aynı şekilde, yüreğimiz temiz olduğunda, Tanrı'nın bizim için önceden planlamış olduğu iyi işleri yapmak için hazırdır.
PAZAR
Sonntag
10
KASIM
November
Size yeni bir yürek vereceğim, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak,
size etten bir yürek vereceğim.
Hezekiel 36: 26
Und ich werde euch ein neues
Herz geben und einen neuen
Geist in euer Inneres geben; und
ich werde das steinerne Herz aus
eurem Fleisch wegnehmen und
euch ein fleischernes Herz geben.
Hesekiel 36, 26
İnsanın yüreği kirlidir. Bu nedenle onun
varlığı gerilim, gurur, karışıklık, bozukluk,
hem ruhsal hem de fiziksel hastalıklarla
doludur. Yüreklerimiz arınmadıkça, hiçbir
zaman o esenliğe, mutluluğa kavuşamayacağız. Peki yüreklerimizin paklanması
için ne yapabiliriz? Bizler kendi yüreklerimizi temizleyip paklayamayız. Ancak Tanrı yüreklerimizi paklayabilir. Tanrı, Sözü
aracılığıyla şöyle der: “Size yeni bir yürek
vereceğim, içinize yeni bir ruh koyacağım.
İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim” (Hez.36:26).
Yürek temizliği, yeni yaratılış, yeniden doğuş mucizeyle oluşur. Yani, günahlarımızdan dönerek, Mesih'i imanla yüreklerimize
aldığımızda, Tanrı bize yeni bir yürek verir. Ancak o zaman “yürek temizliğimizden” söz edebiliriz. Ancak o zaman mutluluğun sırrını öğrenebiliriz. Sadece mutluluğun sırrını öğrenmekle kalmaz, o mutluluğu, esenliği de yaşamaya başlarız.
PAZARTESİ
Montag
11
KASIM
November
Ne mutlu yüreği temiz
olanlara! Onlar Tanrı'yı
görecekler.
Matta 5: 8
Glückselig, die reinen
Herzens sind, denn sie
werden Gott schauen.
Matthäus 5, 8
glücklich: mutlu, mesut
rein: temiz, pak, saf
Acaba temizliğe önem vermeyen bir kuruluş, bir din var mıdır? Hiç de sanmıyorum.
Her kuruluş, her din ve herkes temizliğe
büyük önem verir. Yıkanmamış ellerle yemek yemek haramdır, bazı hayvanların etini yemek haramdır; temizlenmeden, yani
yıkanmadan dini ibadet yapılmaz gibi bir
sürü kurallar vardır. Tabii ki, bu temizlik kuralları insanın fiziksel - dış yönünü - etkiler,
ama insanın iç yönünü - varlığını, yüreğini
temizlemez. Bu nedenle İsa Mesih asıl temizlenmesi gereken insanın iç dünyasıdır,
dedi. Yani İsa Mesih insanın yürek temizliğine önem vermektedir. Bir insanın Tanrı'yı
görüp görmeyeceği, yürek temizliğine bağlıdır, der Mesih. Daha önce de belirttiğimiz
gibi, insan kendi iyilikleriyle, kendi çabalarıyla kendi yüreğini arı, temiz kılamaz. Bunu Tanrı yapar. Bir insan günahlarından
tövbe edip İsa Mesih'e iman ettiğinde, Tanrı o kimsenin tüm günahlarını bağışlar ve o
kimse doğrulukla donatılır. Bu kimseler bir
gün Rablerini göreceklerdir.
SALI
Dienstag
12
KASIM
November
Ne mutlu yüreği temiz
olanlara! Çünkü onlar Tanrı'yı görecekler.
Matta 5: 8
Glückselig, die reinen Herzens sind, denn sie werden Gott schauen.
Matthäus 5, 8
denn: çünkü
Mutlu olmak istiyor musunuz? Tanrı'nın
bu sözlerini yüreğinize alıp uygulayın. Yalnızca yüreği temiz olanlar, gerçek mutluluğu bilebilirler. Yürekleri Tanrı önünde temiz olanlar, iş arkadaşlarının önünde de
temizdir. Her şeyde her şey olan Mesih'e
sahip oldukları için mutludurlar, hiç kimsenin dünyasal malına - mülküne imrenmezler. Başka biri tarafından övülmeye ihtiyaçları olmadığı ya da uluslararası politikada söz sahibi olan birine imrenmedikleri
için mutludurlar. Hiç kimsenin düşmanı olmadıkları için, hiç kimseyi düşmanları olarak görmedikleri için mutludurlar. Bunun
sonucu olarak Tanrı ve dünyayla barışıktırlar. Günahları karşılıksız bağışlandığı
için, kendilerine kötülük edenleri karşılıksız bağışlarlar. Böylece gururdan, kötülükten temizlenmişlerdir. Ancak yüreği temiz olanların elde ettiği büyük mutluluk,
yalnızca başkalarıyla olan düzgün bir ilişki
değil, Tanrı'yla olan eşsiz güzellikteki ilişkidir. “Çünkü onlar Tanrı'yı görecekler.”
ÇARŞAMBA
Mittwoch
13
KASIM
November
Düşünceniz, Mesih İsa'nın
düşüncesine benzer
olsun.
Filipililer 2: 5
Habt diese Gesinnung in
euch, die auch in Christus
Jesus war,
Philipper 2, 5
der Gedanke: düşünce
Değerli dostum, yüreğimiz temizlenmedikçe
temiz ve pak bir yaşam sürdürmemiz mümkün değildir. Bugün pek çok kişi bunun tersini
düşünebilir, ama bu düşünce yanlıştır. Eğer
doğru olsaydı, bugün dünyamızın her yerinde
esenlik ve barış olurdu.
Eğer, Tanrı'dan temizlenmiş, saf bir yürek aldıysak, bizden de saf ve temiz bir yaşam sürmemiz beklenmektedir. Tanrı Sözü, “Düşünceniz, Mesih İsa'nın düşüncesine benzer olsun” (Fil. 2:5) diyor. İsa, alçakgönüllü bir yüreğe sahipti. Eğer İsa bizde yaşıyorsa, gurur,
yaşamlarımız üzerinde asla egemenlik sürmemeli. İsa'nın sevgi dolu bir yüreği vardı. O
zaman bizim de yüreklerimizde acılığa ve
nefrete - kin ve öfkeye yer verilmemeli.
İsa'nın bağışlayan bir yüreği vardı. Bizim de
insanlarla olan ilişkilerimizde bağışlayıcı olmamız gerekir. İsa'nın yüreğinde bencillik
yoktu. Bencillik bizi de yönetmemelidir.
Elçi Pavlus, tüm bu erdemleri kendi gücüyle
yapamayacağını iyi biliyordu. O şöyle dedi:
“Beni güçlendiren Mesih aracılığıyla her şeyi
yapabilirim” (Fil. 4:13).
PERŞEMBE
Donnerstag
14
KASIM
November
Ne mutlu barışı sağlayanlara! Çünkü onlara
Tanrı oğulları denecek.
Matta 5: 9
Glückselig die Friedensstifter, denn sie werden
Söhne Gottes heißen.
Matthäus 5, 9
der Sohn: oğul
Bugün dünyamızda gerçekten barış sağlayan
birisinin ismini verebilir misiniz? Ya da dünya
tarihinde gerçek anlamda barış sağlayan birinin adını verebilir misiniz? Evet, barış sağlamaya çaba harcayan birçok kişi vardır ve bunu eminim ki samimiyetle yaptılar ve yapıyorlar, ama kalıcı barışı sağlayabilen olmamıştır.
Tek esenlik, barış başkanı Rabbimiz İsa Mesih'tir. O, doğru olmayan günahlılar ile her zaman doğru olan Tanrı arasında barışı sağlayandır. “Böylece iman sonucu doğrulukla donatılmış olarak, Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla Tanrı'nın önünde barış içindeyiz” (Rom
5:1) diyor elçi Pavlos.
Peki ama insan güncel yaşamda nasıl barışı
sağlayabilir? Düşmanımın benden özür dilemesini beklemekle mi? Hayır, çünkü herhalde boşuna bekleyeceğim. İlk adımı ben atmalıyım. İlk yumuşak ve tatlı söz benden gelmelidir. Tanrı'nın bizi karşılık beklemeden bağışladığı gibi, biz de bize haksızlık etmiş, bize
karşı sevgisizce davranmış olanları karşılık
beklemeden bağışlamalı ve o kimseyle barışmalıyız.
CUMA
Freitag
15
KASIM
November
Ne mutlu barışı sağlayanlara! Çünkü onlara
Tanrı oğulları denecek.
Matta 5: 9
Glückselig die Friedensstifter, denn sie werden
Söhne Gottes heißen.
Matthäus 5, 9
der Friede: barış
Frieden stiften: barışı sağlamak
İnsanların birbirleriyle kavga etmeleri, çekişmeleri ta insanın yaratılışına, Adem'in oğlu
Kayin'in öz kardeşi Habil'i kıskanarak öldürmesine kadar uzanıyor. O günden bugüne
kadar hiçbir şey değişmemiştir. Dünya ulusları en korkunç, en ölümcül silahları üretiyor
ve nükleer bombaları depoluyorlar. Bu bize
neyi gösteriyor? İnsanın halen birbirini kıskandığını, birbirini çekemediğini, birbirini
sevmediğini ve birbiriyle geçinemediklerini.
Yani insanlar birbirleriyle barış içerisinde yaşayamayacak kadar bencildirler.
Dostum, yüreğimizin özlemi barıştır. Doyurucu bir iç barış istiyoruz. Ulusları, toplulukları ve aileleri bölen o kinden, nefretten, kavgadan ve savaştan kurtulup özgürlüğe kavuşmak istiyoruz. İstiyoruz da
ama nasıl? Tanrı Sözü’nde yanıt verilmiştir:
Tanrı'yla barışmadan bu mümkün değildir.
Tanrı'yla barıştığımızda, “Mesih'in insan
kavrayışını aşan esenliği, barışı” yüreklerimizi doldurur. Yüreğimize o barış geldiği zaman barış içinde yaşamaya başlayabiliriz.
CUMARTESİ
Samstag
16
KASIM
November
Bir zamanlar uzakta bulunan
sizler, şimdi Mesih İsa'da, Mesih'in kanı aracılığıyla yakın kılındınız. Çünkü Mesih'in kendisi
barışımızdır.
Efesoslular 2: 13S14
Jetzt aber, in Christus Jesus,
seid ihr, die ihr einst fern wart,
durch das Blut des Christus
nahe geworden. Denn er ist unser Friede.
Epheser 2, 13S14
Mesih İsa, bizim günahlarımızın cezasını
üzerine alarak çarmıhta yerimize ölmekle,
Tanrı ile insan arasında açılan o uçuruma
köprü oldu. Tanrı Sözü, “Mesih'in kendisi bizim barışımızdır” der. Barışa, yalnızca O'nun
aracılığıyla sahip olabiliriz.
Tanrı, hiçbir zaman insana düşman olmadı.
Hatta insan Tanrı'ya baş kaldırmasına rağmen, Tanrı insanlara sevgiyle, merhametle
ve inayetle davrandı ve davranıyor. Bizler
kendi seçimlerimizle Tanrı'ya düşman olduk.
İlk atalarımız Tanrı'ya baş kaldırdılar ve Tanrı'nın düşmanı olan şeytanla işbirliği yaptılar
bir bakıma. Böylece insan ile Tanrı arasında
o korkunç uçurum açıldı. Ama Tanrımıza şükürler olsun ki, O Mesih İsa aracılığıyla o
açılan korkunç gediğe köprü oldu. Bizi yeniden Tanrı'ya yakın kıldı. Bizler İsa Mesih sayesinde kutsal olan Tanrı'nın önüne gelebiliyoruz. Çünkü Mesih aynı zamanda bizim barışımızdır. Mesih İsa senin de barışın mıdır?
Yanıtın evetse, ne mutlu sana! Yanıtın hayırsa, bir an önce Mesih'e gel!
PAZAR
Sonntag
17
KASIM
November
Kötülere esenlik yoktur
diyor RAB.
Yeşaya 48: 22
Kein Friede den Gottlosen, spricht der HERR.
Jesaja 48, 22
böse: kötü
İnsan neden kavga eder? Niçin çatışır, kötülük
eder? Neden savaşır, yakıp yıkar? Aslında insanın insanla olan kavgası, çatışması, Tanrı'dan kopuk olmasının bir yansımasıdır. İnsan
Tanrı'yla barış içerisine girmedikçe, hiçbir zaman gerçek anlamda birbirleriyle de o gerçek,
esenlik ve huzur veren barışı bulamayacaktır.
Hem geçmişin, hem de bugünün insanları
Tanrı'yla barışmanın yolunu öğrenmiştir. Davut peygamber, “Hem esenlikte yatacağım
hem de uyuyacağım, çünkü Rab, yalnızca sen
beni güvenlikte oturtursun” (Mez.4:8) der.
Tanrı'yla barış ortamına giren biri şöyle diyordu: “Eskiden eşimle kedi köpek gibi birbirimizi
yerdik. Her gün kavga dövüş vardı evimizde.
Aramızda güven de kalmamıştı. Çocuklarımız
korkunç derecede tedirgin ve korku içindeydiler. Ama Tanrı'yla esenliği bulduktan sonra, bırakın eşimle aramdaki düzelmeyi, çocuklarımın bakışlarında bile bir esenlik, bir huzur görüyorum!”
İşte bu, yürekte başlayan barışın ürünüdür. Bu
barışı, esenliği sen de yakalayabilirsin, eğer
Barış başkanı olan Mesih'e gelirsen.
PAZARTESİ
Montag
18
KASIM
November
Ne mutlu barışı sağlayanlara! Onlara Tanrı'nın
çocukları denilecek.
Matta 5: 9
Glückselig die Friedensstifter, denn sie werden
Söhne Gottes heißen.
Matthäus 5, 9
der Friede: barış, sulh, selamet, esenlik
Frieden stiften: barışı sağlamak
Dargınlık, kin, acılık, gerginlik, çekemezlik, affetmezlik hem insanlarla olan ilişkilerimize darbe indirir, hem de toplumlar arasında yıkıma
yol açar. Barıştan söz ediyoruz, barışı özlüyoruz, ama bağışlamaya ve barışmaya da bir türlü yanaşmıyoruz. Her zaman suçu onda bunda, ya da o ulusta bu ulusta arıyoruz. Bir türlü
o kirli, günahlı yüreğimize bakmıyoruz. İnadımız, gururumuz buna engel oluyor. Oysa dostum, bizler bağışlamada ve barışmada ilk adımı atmalıyız. Özellikle Tanrı'yla barışmışsak
ve O'nun esenliğine sahipsek, barış sağlayanlar olmamız gerekir. Komşularımızla, iş arkadaşlarımızla, kısacası insanlarla sadece barış içinde yaşamakla yetinmemeliyiz, aynı zamanda da Tanrı'da sunulan gerçek esenlik ve
barış kaynağını keşfetmeleri için onlara rehberlik de etmemiz gerekir. Gerçekte iman yaşamı, yaşam alanımızı genişletir, benmerkezcilikten çıkar, dışa dönük değişir. Yani başkalarının iyiliğini de düşünür ve bu alanda elinden geleni yapar.
Ne mutlu barışı sağlayanlara! Onlara Tanrı'nın
çocukları denilecek sözü şu anlama da geliyor: Tanrı çocukları barışı sağlayabilirler.
SALI
Dienstag
19
KASIM
November
Ne mutlu doğruluk uğruna
zulüm görenlere! Göklerin
Egemenliği onlarındır.
Matta 5: 10
Glückselig die um Gerechtigkeit willen Verfolgten,
denn ihrer ist das Reich
der Himmel.
Matthäus 5, 10
die Gerechtigkeit: doğruluk
verfolgt werden: zulüm görmek
Bu dünyanın gidişatına uymayıp da Tanrı'ya itaat edenler, büyük olasılıkla istenmeyen, sevilmeyen, hatta bazı yerlerde
baskıya uğrayan kimseler olacaklardır.
Doğruluk uğruna acı çekmeleri, hor görülmeleri, suçlanmaları, hiçe sayılmaları, zarar görmeleri Tanrı egemenliği altında olduklarının bir belirtisi, kanıtıdır, diyebiliriz.
Acı çeken imanlı nasıl mutlu olabilir?
“Kimse beni sevmezse de Tanrım bana
yakındır; her şeyimi alsalar da Tanrı payımdır, kurtarıcımdır, çobanımdır. O'na
sığındım, O'nda güvenlikteyim” gibi sözlerle acı çeken Tanrı adamları kendi mutluluklarını belirtmişlerdir, hem tarih boyunca, hem de günümüzde.
Tanrı ile yaşamak isteyen, türlü acılara
hazır olmalıdır. Ama bu acılarda Tanrı
onunlarla birliktedir. Bu nedenle bu acılarda bile iç huzur ve barış vardır.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
20
KASIM
November
Ne mutlu doğruluk uğruna
zulüm görenlere! Çünkü göklerin egemenliği onlarındır.
Matta 5:10
Glückselig die um Gerechtigkeit willen Verfolgten, denn
ihrer ist das Reich der Himmel.
Matthäus 5, 10
die Grausamkeit: zulüm
unterdrückt, verfolgt werden: zulüm görmek
Zulüm görmeyi, saldırıya uğramayı acaba
kim ister? Tam tersine, insanlardan iyilik,
anlayış ve hoşgörü bekleriz. Ama Tanrı
Sözü, “Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm
görenlere” der.
Kutsal Söz şöyle yazar: “Rab’be umut
bağlayanlar güçlerini tazeler, kartallar gibi
kanat gerip yükselirler” (Yeşaya 40: 31).
Kuşlar içerisinde kartal harika bir şekilde
gökyüzünde rüzgara doğru süzülür. Bunu
nasıl yapar? Havanın yukarı yükselmesini
bekler ve kanatlarını açıp hareket etmeden süzülür. İlginçtir ki, Tanrı Sözü de,
Rab’be umut bağlayanların kartallar gibi
kanat gerip yükseldiklerini yazar. Yani
Tanrı'ya umut bağlayıp her tür zorluklarda Rab’be bakıp O'nu beklediğimizde,
Tanrı baskıları, zorlukları inanlının yararı
için kullanır. Bu nedenle imanlılar, sıkıntılarda sevinebilirler, çünkü onlar gözlerini
yücelerdeki değerlere, cennete, sonsuz
yaşama dikmişlerdir.
PERŞEMBE
Donnerstag
21
KASIM
November
Benden ötürü insanlar size zulmettikleri, yalan yere size karşı
her türlü kötü sözü söyledikleri
zaman ne mutlu size!
Matta 5: 11
Glücklich zu preisen seid ihr,
wenn die Menschen euch verfolgen und lügnerisch allerlei
Schlechtes gegen euch reden
um meinetwillen!
Matthäus 5, 11
allerlei: her türlü
Zorluklar ve baskılardan ne kadar korktuğumuzu bilen İsa Mesih, acı çekmenin
önemini özellikle vurguluyor. Başkaları
hakkımızda kötü konuşur, bize iftira ederse, genelde çabuk alınır, kırılır ve küseriz;
çünkü bu türden sözler yüreğimizi yaralar.
Vakit kaybetmeden de hakkımızı aramaya
başlarız.
Biliyor musunuz, Tanrı'nın egemenliğinde
bu kural geçerli değil. İsa Mesih ne küskünlükten, ne kırılmaktan, ne alınmaktan,
ne de kendi hakkımızı aramaktan söz
eder. Haksızlığa sabırla, Tanrı'ya olan güvenle dayanmamız için bizi cesaretlendirir.
Elem yolundan gitmiş ve acı çekmiş olan
İsa Mesih'ten ders alalım: “O'na kötü davrandılar, fakat alçaltıldığı zaman ağzını
açmadı” (Yeşaya 53: 7).
Haklarını aramayıp zorluğa, sıkıntıya söylenmeden dayanmak, Mesih inanlısının
harika erdemlerindendir.
CUMA
Freitag
22
KASIM
November
Bu aleme uymayın!
Romalılar 12: 2
Passt euch nicht dieser Welt
an!
Römer 12, 2
sich anpassen: uymak, ayak uydurmak
die Welt: alem, dünya
diese, dieser, dieses: bu
Bu yaşamda her birimizin ara sıra kendisine
yöneltmesi gereken bazı sorular vardır. Örneğin, bu yaşamda kimlere ya da neye itaat
etmekte, kimlere uymaktayım? Kimin egemenliği altındayım? Ya da kendimle barışıklık içinde miyim? Doyum bulmuş ve kendimden hoşnut muyum? Yoksa güncel yaşamda günahlarımı görüp Tanrı'nın bağışlamasına mı sığınıyorum? Durumumu ölçmek
için kime bakıyorum? Hep kendimi ve kendi
çıkarlarımı mı gözlüyorum, yoksa başkası
uğruna hakkımdan vazgeçmeye hazır mıyım? Gururlu, kendini beğenmiş ve başkalarına tepeden mi bakıyorum? Yoksa insanlara daha hoşgörülü davranıp onlara merhamet mi gösteriyorum? Yüreğimdeki niyetler,
düşüncelerim, arzularım pak ve temizler
mi? Başkalarıyla barışmak için ilk adımı
atan ben miyim? Herhalde bu soruları kendimize sorduğumuzda, ne kadar eksik kaldığımızı göreceğiz. Sen de kendini böyle görüyorsan, şu duayı Rab’be yönelt: “Ya Rab,
eksiğim çok. Beni bağışla. Düşüncelerimi
Sen yönet!”
CUMARTESİ
Samstag
23
KASIM
November
Yeryüzünün tuzu sizsiniz.
Ama tuz tadını yitirirse, ona
tekrar nasıl tuz tadı verilebilir?
Matta 5: 13
Ihr seid das Salz der Erde;
wenn aber das Salz fade
geworden ist, womit soll es
gesalzen werden?
Matthäus 5, 13
der Geschmack: tat, lezzet
Tuz hem yemeğe tat verir, hem de yemeğin çürümesini önlemeye yarar. “Dünyanın tuzu sizsiniz” sözleriyle İsa Mesih dünyayı tatsız, lezzetsiz, çürümeye yüz tutmuş olan bir yemeğe benzetir. Tanrı'ya isyan etmiş, artık bozulmuş ve yenilmez bir
yemeğe benzeyen bu dünyamız, nasıl
olur da çoktan büsbütün yok olmadı?
Tanrı'nın sabrı nasıl olur da tükenmemiştir? Tükenmemiştir, çünkü halen bu dünyada tanrısal tuz vardır; bu insanlar Tanrı'nın yönetimi altında yaşayan Mesih bağlılarıdır. Onun için de Tanrı dünyayı bugüne dek esirgemiştir.
Ama Tanrı'yı sormayanlar, O'na itaat etm eyenler çok, onlara nazaran gerçek
imanlılar yok denilecek kadar azdır, diyeceksiniz. Evet, yemekte de tuzun miktarı
azdır, ama az tuz o yemeğe tat verir. Çevrenizde gerçek imanlı kişiler az ise de, tuz
olduğunuzu, çevrenize - dünyaya ruhsal
tat vermekte olduğunuzu unutmayın!
PAZAR
Sonntag
24
KASIM
November
Yeryüzünün tuzu sizsiniz.
Matta 5: 13
Ihr seid das Salz der Erde.
Matthäus 5, 13
das Salz: tuz
die Erde: yeryüzü, dünya
Tuzun bir yemeğe tat vermesi onun suda
erimesine bağlıdır. Mesih inanlısı olarak
dünyaya tuz olmak isteyen de büyük fedakârlıklara hazır olmalıdır. O da kendinden vazgeçip sanki “eriyip yok olacaktır“.
Kendi hakkını, kendi çıkarını, her şeyin
kolayını, şan ve şeref arayan, baskı ve
acı görmemek için susup da her tür yalana, dolana, haksızlığa ses çıkarmayan,
çıkarı için rüşvet veren, rüşvet alan, kısacası doğru ve pak bir yaşam sürdürmeyen bir kimse elbette ki bu dünyaya tat
veremez. Verse verse ancak bozukluk,
kokuşmuşluk verebilir.
Tanrı'ya itaat ederek dünyaya tat vermek
son derecede pahalıya mal olabilir. Ama
dünyanın tuzu olmak aynı zamanda son
derece yüce bir atamadır. Dünyanın tuzu
olan kimse, Tanrı'nın bağışına kavuşmuş,
Mesih İsa'yı yaşamının merkezi haline
getirmiş kimsedir.
PAZARTESİ
Montag
25
KASIM
November
Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Ama
tuz tadını yitirirse, bir daha
ona nasıl tuz tadı verilebilir?
Matta 5: 13
Ihr seid das Salz der Erde;
wenn aber das Salz fade geworden ist, womit soll es gesalzen werden?
Matthäus 5, 13
das Salz: tuz
fade: tatsız
Hangi çağda ve hangi koşullarda olursa olsun Tanrı bağlıları, inanlılar bu dünyanın
tuzu ve ışığı olmaya çağrılmıştır. Güzel bir
şey yediğimizde “tadı damağımda kaldı”
deriz, değil mi? Tuzun öyle bir tadı var ki,
damakta kalır. Tanrı Sözü böyle bir tattan
söz eder. Mesih imanlısı yaşamında bu tadı her zaman çevresindeki insanlara vermelidir. Ne yazık ki inanlı toplulukları genelde bu tadı yitirmekle kalmıyor, en tatsız
olayların ortasında tatsız şekilde davranıyor. Günümüzde çevrem izdeki Mesih
imanlılarına baktığımız zaman tuz ve ışık
konusunda ne kadar eksiğimiz olduğunu
kavramakta zorluk çekmeyiz. Tuzun koruyucu bir özelliği vardır. Tuz çürümeyi önler.
Ahlaki açıdan da biz Mesih imanlıları çürümekte olan bir toplumun tümüyle çürümesini önleyebiliriz. Ahlaki çürüklük ortadan
kalkmayacaktır, ama daha fazla ilerlemesi
önlenecektir. Yeryüzünde iyiliğin çoğalması
ve kötülüğün azalması için sen ve ben
Rab'bin elinde iyi kaplar, aletler olabiliriz.
SALI
Dienstag
26
KASIM
November
Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Tuz tadını yitirirse, bir daha ona nasıl tuz
tadı verilebilir? Artık dışarı atılıp
insanların ayakları altında çiğnenmekten başka bir işe yaramaz.
Matta 5: 13
Ihr seid das Salz der Erde; wenn
aber das Salz fade geworden ist,
womit soll es gesalzen werden?
Es taugt zu nichts mehr, als hinausgeworfen und von den Menschen zertreten zu werden.
Matthäus 5, 13
İsa Mesih öğrencilerini tuza benzetti ve
onların bu dünyaya tat vermeleri gerektiğini açıkladı. Tuz yiyeceğe tat verir, çürümeyi önler ve susuzluk yaratır. Ama tuz
tadını yitirirse bir işe yaramaz. Ona gerçek doğal tadını vermek artık mümkün
değildir. Böyle olunca da o tuz ayaklar altında çiğnenmekten başka bir işe yaramaz.
Dünyaya tat vermeyen inanlı da tadını,
değerini yitirecektir. Bu dünyada hiçbir işe
yaramayacaktır. Böyle bir durumda insanların Rab’be gelmelerine tökez olacaktır. İsa Mesih çok ciddi bir uyarıda bulunuyor: “Tuz tadını yitirirse, ayaklar altında çiğnenecektir!”
“Ben de kalbimde İsa Mesih'i sevip O'na
iman ederim, ama bunu kimse bilmesin,
imanım başkalarını ilgilendirmez” diye düşünenler, hem kendi yaşamlarına, hem
çevrelerine, hem de dünyaya tat veremezler.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
27
KASIM
November
Dünyanın ışığı sizsiniz.
Matta 5: 14
Ihr seid das Licht der Welt!
Matthäus 5, 14
das Licht: ışık
die Welt: dünya
das Licht der Welt: dünyanın ışığı
“Dünyanın ışığı sizsiniz!” İsa Mesih dünyayı kapkaranlık bir odaya, Tanrı'nın egemenliği altına girmiş olan öğrencileriniyse
ışığa benzetir. Din adamları tarafından
hor görülen, eğitim görmemiş bu öğrenciler dünyanın ışığı olabilir mi?
İsa Mesih başka bir yerde “Dünyanın ışığı
Benim” demişti. O'nu kendimize Kurtarıcı
ve Efendi olarak kabul edersek, bu ışık
içimize yerleşir. Işık karanlık bir eve geldiği zaman bu ev aydınlanır. Işık olan Mesih'e yakın kalır ve O'na itaat edersek, O,
bozuk karakterimizi, yaşantımızı değiştirerek bizi ışık yapar. Bu değişiklik çevremizdeki insanları etkiler, aydınlatır.
Unutmayalım: Işığımız bizden kaynaklanmıyor. Dünyanın ışığı olan Mesih'ten gelir. Mesih'e sırtımızı döndüğümüz zaman
yönümüz karanlığa çevrilmiştir demektir.
Tabii ki, Mesih'e uzak kaldığımızda sevgiden de uzaklaşmış oluruz ki, bu da bizi
karanlıkta tutar.
PERŞEMBE
Donnerstag
28
KASIM
November
Dünyanın ışığı sizsiniz.
Matta 5: 14
Ihr seid das Licht der Welt.
Matthäus 5, 14
ihr: siz
ihr seid: sizsiniz
Mesih imanlıları dünyanın ışığı olmalıdır.
Nerede olursak olalım, nereye gidersek gidelim bulunduğumuz yerde ışıklar olmalıyız.
Işık olmak, lamba gibi yanmak mı demektir?
Hayır. Işık olmak, hayatımızın her alanında
dürüst, doğru, ilkeli yaşamak demektir. Bu
erdemleri kendi gücümüzle başaramayız.
Yani, biz kendiliğimizden ışık saçamayız.
Işık Tanrı'nın Sözü'dür. Tanrı Sözünü içimize, yüreğimize, hayatımıza öyle şekilde alalım ki, gittiğimiz her yerde o ışık parlasın.
“Işık olmak” demek, aynı zamanda da her
yerde insanlara Tanrı Sözünü duyurmak,
öğretmek, onları bu sözü aramaya özendirmek demektir. Bu, her an her yerde Kutsal
Kitap'tan ayetler okumak değildir. Tanrı Sözü hayatımızın bir parçası olmalı. Öyle ki
düşüncelerimizde, davranışlarımızda ve
sözlerimizde Tanrı Sözü insanlara ulaşsın.
Birisiyle arkadaşlık kurduğumuzda ona en
değerli şeyi vermek istersek, çok doğal ve
basit biçimde o kişiyi Tanrı Sözüyle tanıştırabiliriz. Tanrı Sözü'nü hayatımızda yaşamalı ve onu insanlara yansıtmalıyız.
CUMA
Freitag
29
KASIM
November
Kutsal Yasa'yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın.
Matta 5: 17
Meint nicht, dass ich gekommen sei, das Gesetz oder die
Propheten aufzulösen.
Matthäus 5, 17
ungültig: geçersiz
für ungültig erklären: geçersiz kılmak
Burada İsa'nın sözünü ettiği Musa peygamberin getirdiği Yasa'yla, özellikle geleneksel, töresel şeylerle ilgiliydi. Mesih dünyanın günahını ortadan kaldırmak için çarmıhta öldü, kurban edildi. Dünyanın kuruluşundan önce boğazlanan Kuzu’dur O. Musa'nın Yasası'nda O'nun geleceği ve insanların günahı için kurban edileceği yazılıydı.
Yani İsa, Musa'ya verilen Yasayı, On Emri
yerine getirmek için geldi, onu ortadan kaldırmak için değil! Bu Yasayı ne şekilde yerine getirdi? O'nu kendi hayatında harfi
harfine uygulamakla. İnsan için öngörülen
yaşam standardını İsa Mesih kendi hayatında eksiksiz şekilde sergiledi. Tanrı'nın
ahlaki ölçüleri hiçbir zaman değişmez. Ancak sen ve ben, kardeşim, bu ölçülere göre
yaşamak istersek bunu kendi gücümüzle,
yeteneklerimizle başaramayız. Yardıma ihtiyacımız vardır; bir Kurtarıcının yardımına
ihtiyacımız vardır. Merhamete ihtiyacımız
vardır. Bu merhamete sahip olmak için
merhametli İsa Mesih'e gelmeliyiz.
CUMARTESİ
Samstag
30
KASIM
November
Ben (Kutsal Yasa'yı ya da peygamberlerin sözlerini) geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim.
Matta 5: 17
Ich bin nicht gekommen, (das
Gesetz oder die Propheten)
aufzulösen, sondern zu erfüllen.
Matthäus 5, 17
ganz: tüm(üyle), tamamen
erfüllen: yerine getirmek
Peygamberlerin sözlerini İsa nasıl tamamladı? Tanrı'nın peygam berleri gelecek
olan kurtarıcıdan söz ettiler. Musa peygamber “Tanrı aranızdan benim gibi bir
peygamber çıkaracak, onu dinleyeceksiniz” diye Mesih'in İsrail soyundan geleceğini belirtti. Yeşaya Peygamber, “Kız gebe
kalıp bir oğul doğuracak, O'nun adını İmmanuel, anlamı Tanrı bizimle koyacaksınız” diye peygamberlik etti. Mika Peygamber, İsa'nın Beytlehem şehrinde doğacağını bildirdi. Yine Yeşaya Peygamber, Mesih'in bizim cezamızı çekeceğini açıkladı.
Bunlar ve daha birçok peygamberlikler
İsa Mesih'te yerine gelmiştir. Yüzyıllarca
beklenmiş olan gerçek Kurtarıcı O'dur. İsa
Mesih bizi günahtan kurtarıp Tanrı'yla barıştırmakla peygamberlerin sözlerini yerine getirip tamamlamıştır. Bize düşen sorumluluk ise Tanrı'nın peygamberler aracılığıyla da belirttiği kurtarıcı İsa Mesih'e
gelip iman etmektir.
Değerli arkadaşımız,
Önümüzdeki yeni yılın takvimini
adresimizden isteyebilirsiniz.
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
İyi Haberler Radyosunu şu
internet adresinden
dinleyebilirsiniz:
www.erf.de
www.tuemib.de
BABA SEVGİSİ
Senin baban nasıl biridir? Bazıları, benim babam harika derken
birçokları da, korkunç diyor. Peki, Tanrı’ya
“baba” diyebilir misin? Tanrı bizim babalarımıza benzer mi? Tanrı’nın nasıl bir yüreği
vardır bizlere karşı? Tüm bu sorulara yanıtı
“Baba Sevgisi” adlı kaset ve CD’mizde bulabilirsiniz.
BAĞIŞLAMAK Bağışlamak ne demektir?
Neden bağışlamak o kadar zordur? Biz günahlı insanlarız. Peki, Tanrı bizi nasıl bağışlıyor? Bağışlama konusunda Tanrı’nın buyruğu nedir? Tüm bu sorulara “Bağışlamak”
adlı kaset ve CD’mizde yanıt bulacaksınız.
Her kaseti ve CD’yi 2,50 Euro’ya elde edebilirsiniz. Posta ücreti için ayrıca 1,00 € hesap
edin. Ismarlama adresi:
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
• Nihai Sorular
• Yaşamın Amacı Ne?
Yaşam sorularla doludur. Ben kimim?
Neden buradayım? Nereye gidiyorum?
Tanrı var mı? Varsa nasıldır? Tanrı’yı tanıyıp O’nun sevgisini, gücünü hayatımda
yaşayabilir miyim? gibi soruları bu iki kitapçık ele alır ve yanıtlar. Kitapçığın tanesi 2,00 Euro’dur (posta ücreti dahil).
• İsa Mesih S tek ve gerçek umudumuz
• Korku ve umut arasındaki yaşamım
(Her kitapçık posta masrafı dahil 1,50 €)
Satın almak istediğiniz kitapların tutarını
kullanılmamış Alman posta pulu olarak
da adresimize gönderebilirsiniz.
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
Bazı vatandaşlarımız, İncil Kitabının değiştirildiğini söylerler. Gerçekten de öyle
mi? Tanrı Sözü’nü günahlı insan değiştirebilir mi? Şu kitapları okumanızı öneriyoruz:
Kutsal Kitap değiştirildi mi? . . . . 2,00 €
İncil Nasıl Yazıldı? . . . . . . . . . . . 1,50 €
İznik Konseyinde Ne Oldu? . . . . 1,50 €
Evet, Kitabı Mukaddes Tanrı’nın Sözüdür
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3,00 €
İnanç ve Kanıt . . . . . . . . . . . . . 3,50 €
Yaşam Fırtınaları (Yen¥!) . . . . . 5,00 €
Ne Mutlu (Yen¥!) . . . . . . . . . . . . 1,00 €
Satın almak istediğiniz kitapların fiyatlarını Alman posta pulu olarak da mektupla
bize gönderebilirsiniz.
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
PAZAR
Sonntag
1
ARALIK
Dezember
Vermek, almaktan daha
büyük mutluluktur.
Elçilerin İşleri 20: 35
Geben ist seliger als nehmen.
Apostelgeschichte 20, 35
geben: vermek
nehmen: almak
Günün birinde adamın biri bir düşünüre
mutlu olmanın sırrını sorar. Düşünür ilginç bir yanıt verir: “Ver” der. “Vermek
mutluluktur, mutluluğun anahtarıdır”.
Tanrı Sözü, vermenin almaktan daha fazla mutluluk getirdiğini belirtir. Vermek dediğimiz şey, insanın sahip olduğu en değerli şeyden, yaşamından, kendinden bir
şeyleri başkasına vermesidir. Örneğin,
sevincinden, ilgisinden, anlayışından, bilgisinden, şakasından ve zamanından
başkasına vermektir. Veren, almak için
vermez. Vermek başlı başına doyumsuz
bir sevinçtir. İnsan verirken karşısındakinin yaşamına bir huzur aktarır ve aktardığı bu huzur ve zenginlik geriye, kendisine
yansır. Vermek, kişiyi mutlu eder. Akmayan su kokar; ama aktıkça yenilenir. Vermek de buna benzer.
PAZARTESİ
Montag
2
ARALIK
Dezember
Bütün ırmaklar denizin içine
akıyor, ama deniz dolmuyor. Irmaklar aktıkları yere, yine oraya
akmaktadırlar.
Vaiz 1: 7
Alle Flüsse fließen in das Meer,
und doch wird das Meer nicht
voll. An den Ort, wohin die Flüsse fließen, dahin fließen sie immer wieder.
Prediger 1, 7
das Meer: deniz
Zamanında kaptanlık yapan bir gemici, işini
bıraktıktan sonra ufak bir gemi satın alıp tüm
ailesiyle bir deniz turuna çıkar. Açılırlar denize. Bir haftalık bir yol aldıktan sonra, aksilik
ya, gemicikleri alttan delinir ve batmaya başlar. Zoraki yedek botlarına atlayıp biraz yiyecek, bir iki bidon su ve biraz da giyecek kurtarabilirler. Aradan birkaç gün geçer. Suları,
yiyecekleri tükenir. Ne yapacaklardı şimdi?
Yiyecek olarak denizde yakaladıkları balıklarla karınlarını doyururlar. Ama en zor şey devamlı susuzluktu. Susuzluktan ölüm düzeyine
gelirler ki, oradan geçen bir gemi onları görüp kurtarır.
Koskocaman, gözün alabildiğine bir deniz,
sudan başka hiçbir şey yok, ama bu su, susayanlara yaramıyor. İlginç değil mi? Çünkü
deniz suyu acı ve tuzludur. Deniz, ağzını açmış, hep “bana verin,” hep “bana verin” diyor.
Yüzyılların getirdiği zengin madenler hep denize doldu. Tüm ırmakların, kocaman nehirlerin ona getirdikleri bu minerallerle yine deniz
doymak bilmez. Almak değil, vermek mutluluk getirir.
SALI
Dienstag
3
ARALIK
Dezember
Az eken az biçer, bol eken
de bol biçer.
2. Korintliler 9: 6
Wer kärglich sät, wird
auch kärglich ernten, wer
reichlich sät, wird auch
reichlich ernten.
2. Korinther 9, 6
kärglich: az, cimrice
reichlich: bol
Hep kendimiz için çalışıp uğraşırsak belki
zengin oluruz, ama deniz suyu gibi yararsız,
tuzlu ve acı olarak. Bir ırmağın suyu neden
tuzlu ve acı değildir? Tam tersine ırmakların
suyu tatlı ve yararlıdır. Çünkü durmadan
akar. Irmak, suyunu sürekli olarak verir,
kendisinde tutmaz. İşte vermek de tıpkı buna benzer. Verdikçe tatlı ve yararlı olur. Buna karşılık vermek, mutluluktur. İnsan verdikçe bir bakıma temizlenir, kokmaktan kurtulur. Vermek, insanı acılıktan, yararsızlıktan kurtarır. Bu vermek işi önce ailede başlar. Aile arasında verme olayı yoksa ya da
verilmiyorsa, dışarıya da yansıyamaz. İnsan
eşine S kadın ya da erkek olsun S sevgi, anlayış, merhamet, fedakârlık vermezse, dışarıya nasıl verebilir? Bugün birçok yuvalar
anlayışsızlığın, sevgisizliğin, bencilliğin, kaba gücün kurbanı olmaktadır. İnsanlar kendi
bencil arzu ve isteklerinin kurbanı olmuştur
ve olmaktadır. Hep, “önce ben” diyen kişiler,
başkalarına acı ve yıkım getirirler. Oysa veren, hem de bol veren daha çok berekete
sahip olur.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
4
ARALIK
Dezember
İsteksizce ya da zorlaymış gibi
değil, herkes yüreğinde tasarladığı gibi versin. Çünkü Tanrı sevinçle vereni sever.
2. Korintliler 9: 7
Jeder gebe, wie er es sich in
seinem Herzen vorgenommen
hat, nicht aus Unlust oder
Zwang; denn einen fröhlichen
Geber hat Gott lieb.
2. Korinther 9, 7
sich etwas vornehmen: tasarlamak
“Eğer ben hep verirsem, hiçbir şeyi kendimde tutmazsam, büsbütün yoksulluğa düşmez miyim?” diye düşünenler olabilir. İnsana böyle düşüncelerin gelmesi doğaldır.
Ama bu kesinlikle doğru değil. Toprağa bir
buğday attığında ya da bir mısır diktiğinde
geriye bir buğday ya da mısır vermez, katlarca fazlasını verir. Vermek de buna benzer, insanı yoksul etmez, bereketler, verimli
kılar. Tabii bunu kendi başımıza yapmayı
pek beceremeyiz. Bu nedenle verme konusunda olsun, sevmek konusunda olsun,
Tanrı'ya gitmemiz ve O'nun yardımını dilememiz gerekir. Çünkü Tanrı'nın bize yakın
olmasına muhtacız. Verm ek, Tanrı'nın
amaçladığı bir şeydir. Tanrı, insanı yaratırken ona Kendisinden, Kendi niteliklerinden
verdi; aynı zamanda onu özgür istek ve sonsuz yaşamla donattı. İnsan günaha düşüp
Tanrı'ya baş kaldırdığı zaman, Tanrı onu
büsbütün atmadı, yine vermeye devam etti.
O, Kendi Işığı, Sözü olan İsa Mesih'i verdi
ki, günaha düşen insanı kurtarsın ve sonsuz
yaşamı onlara yeniden sağlasın.
PERŞEMBE
Donnerstag
5
ARALIK
Dezember
Hiçbir şey için kaygılanmayın.
Ama her konudaki dileklerinizi
Tanrı'ya dua edip yalvararak
şükranla bildirin.
Filipililer 4: 6
Sorget euch um nichts, sondern in allen Dingen lasset im
Gebet und Flehen mit Danksagung eure Bitten vor Gott
kundwerden!
Philipper 4, 6
sich sorgen: kaygılanmak, endişelenmek
İsa Mesih bize, yaşamımız için kaygılanmamamızı, her ihtiyacımız için güvenerek
Tanrı'ya dua etmemizi öğretti. Aynen bir
çocuğun ihtiyaçlarını babasından beklediği gibi. Tanrı'ya güvenmek niçin insanlara
hep zor geliyor? Bunun türlü nedenleri
vardır, ama en önemlisi şudur: Günahlı
olduğumuzdan Tanrı ile olan ilişkimiz bozuktur. Böylece Tanrı'nın bize Baba olduğuna, O'nun sevgisine, kayrasına güvenimiz yoktur.
İhtiyaçlarımızın en önemlisi, günahlarımızın bağışlanması, Tanrı'nın sevgisine,
kayrasına kavuşmamızdır. Tanrı'nın bize
İsa Mesih'i vermesiyle günahlarımızın bağışlanması, bereket, mutluluk ve sonsuz
yaşam kapıları açılmıştır. Ama insan,
Tanrı'nın sunduğu bu kurtuluşu, bu bereketleri nasıl elde edecek? Mesih'e gelip
iman ederek!
CUMA
Freitag
6
ARALIK
Dezember
Dileyin, size verilecektir. Arayın, bulacaksınız. Kapıyı çalın, size açılacaktır.
Matta 7: 7
Bittet, so wird euch gegeben.
Sucht, so werdet ihr finden.
Klopft an, so wird euch aufgetan.
Matthäus 7, 7
suchen: aramak
finden: bulmak
anklopfen: kapıyı çalmak
İsa Mesih, vermenin almaktan daha üstün
mutluluk getirdiğini söyledi. Vermek dediğimiz zaman, işin içine sevgimiz, ilgimiz, desteğimiz, yardımımız girer. Ama vermenin en
önemli noktası şudur:
Önce günahlı hayatınızı Tanrı'ya vermeniz
gerekir. Günahlı bir insan olarak Tanrı'ya
gelmeli ve günahlarınızı Tanrı'ya açıklamalısınız. Tanrı'ya kötü yaşamını vermelisin değerli dostum. Başka bir deyişle acılığını, yararsızlığını, kokmuşluğunu, gururunu, bencilliğini vermelisin. Tanrı da bunları alıp yerine
tatlı, yararlı, temiz ve sonsuz bir yaşam verecektir.
Değerli okuyucumuz, siz de bu şekilde İsa
Mesih aracılığıyla yaşamınızı Tanrı'ya verirseniz, büyük bereketler alacağınızı göreceksiniz. Günahlarınızın bağışlandığına, yaşamınızın zenginleştiğine tanık olacaksınız.
Ruhsal alanda bu zengin, bereketli, temiz yaşamdan iyi ve tatlı şeyler akmaya başlayacaktır. Yani Tanrı'dan aldığınız iyiliklerden,
bereketlerden başkaları yararlanacaktır.
CUMARTESİ
Samstag
7
ARALIK
Dezember
İnsan ne ekerse onu
biçer.
Galatyalılar 6: 7
Was der Mensch sät, das
wird er ernten.
Galater 6, 7
der Mensch: insan
säen: ekmek
ernten: biçmek
“İnsan ne ekerse, eninde sonunda ektiğini
biçecektir” sözünü sanımca herkes bilir. Bu
altın kural İncil'dedir. Her birimizin kendi yaşamına neyi ektiğini iyi bilmesi gerekir. Hayatına kini, nefreti, kötülüğü, yalan dolanı
ekiyorsan, emin ol ki, eninde sonunda ektiğini, kinin, nefretin ve diğer kötülüklerin ürününü hayatında biçeceksin. Kötülüğe asla
kötülükle karşılık verme. Sen hayatına affetmeyi, sevmeyi, vermeyi ek ki, bereketi biçesin.
Bazı insanlar yaşamlarını Tanrı'ya verme
adımını atıyorlar, ama bunun getireceği bereketleri göremiyorlar. Çünkü “vermek” işinde tembeldirler. Devamlı olarak yaşamımızı
Tanrı'ya, O'nun verdiği iyilikleri de başkalarına vermemiz gerek.
Yaşamını Tanrı'ya ver ki, bereket alasın;
kendini Tanrı'ya ver ki, temizlenesin, tazelenesin. Kendini Tanrı'ya ver ki, sonsuz yaşamı alasın. Eşine, çocuklarına, iş arkadaşlarına, komşularına ve diğer insanlara ver ki,
ruhsal alanda zenginleşesin, mutlu olasın.
PAZAR
Sonntag
8
ARALIK
Dezember
İsa şöyle dedi: Boyunduruğumu
takının ve benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu ve alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız
rahatlık bulur.
Matta 11: 29
Jesus sagte: Nehmt mein Joch
auf euch und lernt von mir, denn
ich bin sanftmütig und demütig,
so wird eure Seele Ruhe finden.
Matthäus 11, 29
das Joch: boyunduruk
İnsanlığın ilerlemesi göz kamaştırıcıdır.
Çağımız bilimde, teknikte, nükleer enerjide, genel haberleşme olanaklarında dev
adımlarla ilerlemektedir. Bugünkü cep telefonlarına bakmamız bilim ve teknikte ne
kadar ilerlediğimizi açıkça göstermektedir.
Ama ne yazık ki, bu ilerlemeler zinciri, bunalımları çözeceğine daha da yoğunlaştırıyor. Bunun nedenini araştırmak gerekir.
İnsanı yöneten temel güç bencilliktir. Dünyanın her yerinde, her ırktan, her soydan
ve her ulustan tüm insanlık bencilliğin çıkmazındadır. İnsanoğlu, ilerlemeye ilerliyor
ama, insan kardeşinin yaralarını saramıyor, göz yaşlarını silemiyor. İnsanın yalnızlığını, bunalımını ortadan kaldıramıyor.
Günümüzün insanı çok daha fazla gururlu,
bencil, daha çıkarcı değiller mi?
Esenliğin yolu, kendi başımıza buyruk olmaktan dönüp alçakgönüllülükle ve tam
bir güvenle Tanrı'ya teslim olmaktır. İşte o
zaman hiç bilmediğiniz bir iç rahatlığına, o
göksel huzura kavuşabilirsiniz.
PAZARTESİ
Montag
9
ARALIK
Dezember
Sözlerine göre suçlu çıkarılacaksın.
Matta 12: 37
Aus deinen Worten wirst
du schuldig gesprochen
werden.
Matthäus 12, 37
das Wort: söz, kelime
schuldig: suçlu
schuldig gesprochen werden: suçlu çıkarılmak
Bazıları ikide bir, “Övünmek gibi olmasın”
diyerek kendilerine bir şeylerden övünç
payı çıkarırlar. Kimi parasıyla, kimi son
model arabasıyla, kimi de günahıyla böbürlenir. Bir de dinsel başarılarıyla övünenler vardır. İşlediği hayırlar, sevaplar
ve hac ziyaretleriyle övünerek kendilerini
dindar göstermek ve böylece başkalarından saygı görmek isterler.
Kusurlu ve ölümlü insanın kendini övmesi
acaba kutsal Tanrı'ya nasıl görünür?
Kuşkusuz Tanrı insanın bu tutumunu beğenmez. Gurur Tanrı'yı hiçbir zaman hoşnut etmez. Ama tüm varlığımızı günahtan
arıtmak isteyen Tanrı, bizi her tür övünmeden de arıtabilir. Kişinin övünmesi, önlenecek kötülüklerin başında yer alır.
Çünkü yüksekten atmak, insanı abartmaya ve yalana sürükler. İşte bunlar Tanrı'nın gözünde kötü şeylerdir.
SALI
Dienstag
10
ARALIK
Dezember
Tanrı sığınağımız ve gücümüzdür. Sıkıntıda hep
yardıma hazırdır.
Mezmur 46: 1
Gott ist unsere Zuflucht
und Stärke, eine mächtige Hilfe in der Not.
Psalm 46, 2
die Zuflucht: sığınak, sığınacak yer
die Stärke: kuvvet, güç
die Not: sıkıntı
Mezmur yazarı bir mezmurunda şöyle
der: “Adaletsizlik ve kötülük yüzünden yerin bütün temelleri sarsıldı.” Tanrı, Nuh
peygamberin günlerindeki günahlı kuşağı
tufanla yok etti. Hz. Lut'un günlerinde Sodom ve Gomorra şehirlerini yaktı. Bunlar
hiç unutulmayan yargılardır. Bugün de
yedi milyar dolayında insanlığın yargılanması uzak değil. Günümüzde zor, kaba
kuvvet ve adaletsizlik, yerin temellerini
sarsacak ölçüde çoğalmış ve gittikçe de
çoğalmaktadır. Günümüzde güçlünün zayıfı ezmesi artık normal gibi karşılanıyor.
Nereye gidiyoruz? Bizim ve dünyamızın
hali ne olacak? Sırtımızı dayayabileceğimiz biri var mıdır? Kalıcı bir güvenliği nerede bulabiliriz? Tanrı Sözü şöyle diyor:
“Tanrı bizim sığınağımız ve gücümüzdür,
sıkıntıda hep yardıma hazırdır!”
ÇARŞAMBA
Mittwoch
11
ARALIK
Dezember
Rab'bi bulunabilirken arayın, yakınken O'na seslenin. Kötü kişi kendi
yolunu, fesatçı kendi düşüncelerini
bıraksın ve Rab'be dönsün. Ona
merhamet eder.
Yeşaya 55: 6S7
Sucht den Herrn, während er sich
finden lässt, ruft ihn an, während
er nahe ist. Der Gottlose lasse seinen Weg und der Frevler seine Gedanken und kehre um zum Herrn,
so wird er sich seiner erbarmen.
Jesaja 55, 6S7
Şeytan üç çırak yetiştirmek ister. Cinlere
sorar: “Söyleyin bakalım, insanları nasıl
yoldan çıkarıp kandıracaksınız?” İlki, “insanlara Tanrı'nın olmadığını söyleyeceğim,” der. Şeytan da, “Sen bununla kimseyi
kandıramazsın, çünkü ancak küçük bir
grup senin bu sözlerine inanabilir. Ama insanların çoğu gerçekten bir Tanrı'nın var olduğunu bilirler” der. Sonra ikinci çırak atılır
ve şöyle der: “Ben insanlara cehennemin
olmadığını söyleyeceğim” der. Şeytan ikinci
çırağa da biraz başını sallayarak, “Boşuna
çaba harcayacaksın” der, “çünkü yine insanların çoğu günahın yargı getireceğini bilir.” Şeytanın üçüncü çırağı da, “Ben, Tanrı
da var, cehennem de var, ama tövbe etmek
için aceleye gerek yok, diyeceğim” der.
Şeytan sinsi sinsi gülmeye başlar ve “İşte
benim akıllı çırağım. Aferin sana!” der. “İşte
insanları böyle kandıracaksın.”
Sevgili okuyucu, kurtuluşa şu anda kavuşabilirsin. Acele et, tövbe etmeyi erteleme,
yarın senin için çok geç olabilir.
PERŞEMBE
Donnerstag
12
ARALIK
Dezember
Yıkanın, paklanın; gözümün
önünden işlerinizin kötülüğünü
atın. İyilik işlemeyi öğrenin, adaleti arayın!
Yeşaya 1: 16S17
Wascht, reinigt euch! Tut eure
bösen Taten hinweg, mir aus
den Augen. Lernt Gutes tun,
trachtet nach Recht!
Jesaja 1, 16S17
sich waschen: yıkanmak
sich reinigen: paklanmak
Bir ülkenin devlet başkanı kimliğini gizler,
kılık kıyafetini değiştirerek bir cezaevine
gider. Gördüğü bir genci bağışlamak için
içinde derin bir özlem doğar. Gence yaklaşıp sorar: “Buradan kurtulmak için bir
fırsatın olsaydı, çıktığında ne yapardın?”
Genç, derin bir ah çekerek yanıt verir: “İlk
işim beni buraya sokanları ortadan kaldırmak olurdu.” Hayal kırıklığına uğrayan
başkan, genci dört duvar arasında bırakarak oradan ayrılır.
Değerli dostum, tövbesiz kurtuluş olmaz.
Kişinin günahını tanıması, ondan dönmek
istemesi, Tanrı'nın yasasını çiğnediği için
O'nun önünde alçalması zorunludur. Mayanın tüm hamuru mayaladığı gibi, günah
da insana öyle işlemiştir; bu nedenle, her
insan cehennem yargısı altındadır. Bu
acıklı durumdan kurtulmanın bir yolu vardır. Tövbe ederek Tanrı'ya gelmek ve
Tanrı'nın sunduğu kurtarıcıya iman etmek.
CUMA
Freitag
13
ARALIK
Dezember
Kime hizmet edeceğinizi
bugün seçin.
Yeşu 24: 15
Wählt heute, wem ihr dienen wollt.
Josua 24, 15
wählen: seçmek
heute: bugün
dienen: hizmet etmek
Musa peygamberin yerine geçen Yeşu,
İbranileri vaat edilen diyara başarıyla getiren insandı. Sürekli olarak kendi halkını
günahtan ve yanlış yollardan geri çekmeye çalıştı. Bir gün tüm halka şunları söyledi: “Rab'be hizmet etmek gözünüzde
kötü görünüyorsa, ilahlara mı, putlara mı,
kime hizmet edeceğinizi bugün seçin.
Ama ben ve evim halkı, biz Tanrı'ya hizmet edeceğiz.”
Her kadının, her erkeğin, her gencin ve
yaşlının yaşamında vermesi gereken çok
önemli bir karar vardır. Bu karar, kötülükle iyilik, yalanla gerçek, karanlıkla ışık,
cehennemle cennet, ölümle yaşam arasında verilen karardır. Her tür günah bağlılığından dönüp, diri Tanrı'ya gelmek ve
gönül hoşnutluğuyla O'na hizmet etmek,
kişinin özgürlük ortamında vereceği kararla olur.
CUMARTESİ
Samstag
14
ARALIK
Dezember
Yaşamın kaynağı Sendedir, ya Rab.
Mezmur 36: 9
Herr, bei dir ist der Quell
des Lebens.
Psalm 36, 9
bei dir: sende
der Quell, die Quelle: kaynak
das Leben: yaşam, hayat
Arabistan çöllerinde bulunan akaryakıtlar
gittikçe önem kazanıyor. Ama bu çöller yine
çöl olarak kalıyor. Çünkü su yok. Milyarlar
değerindeki akaryakıt bu yerlere hayat veremiyor. Denizden çöllere su pompalasalar bile buralarda yine de hayat olmaz; çünkü bitkiler, tuzlu ve acı olan deniz suyunu değil,
tatlı taze su ister. Ne yazık ki, birçok insanın
içi de aynen bu kurak çöllere benziyor.
Umutsuz, sevgisiz, amaçsız ve bitkin. Bu
durumda olanların çoğu, dünya keyfi, gurur,
para, şan ve şeref gibi şeylerle iç susuzluklarını gidermeye çalışırlar. Kuşkusuz böyle
kişiler tuzlu deniz suyu içenler gibidirler. İçtikçe daha da çok susarlar ve hiçbir zaman
doyum bulmazlar. Ama bunların yanında
Tanrı'nın verdiği yaşam suyundan içip hayatın bütün zorluklarına rağmen günbegün tazelenir, yeşerir ve büyürler. İçtikleri o yaşam
suyu onlara iç huzuru, esenliği ve doyumu
verir.
Senin durumun nasıl? Tanrı sana da bu huzuru, esenliği ve doygunluğu vermek istiyor.
PAZAR
Sonntag
15
ARALIK
Dezember
Dikkat edin, hiç birinizde sizi diri Tanrı'yı bıraktıracak kötü,
imansız bir yürek barınmasın.
İbranilere 3: 12
Seht zu, Brüder, dass nicht etwa in jemandem von euch ein
böses Herz des Unglaubens sei
im Abfall vom lebendigen Gott.
Hebräer 3, 12
zusehen, aufpassen: dikkat etmek
ungläubig: imansız
lebendig: diri, canlı
Sevecen ve merhametli Tanrı, günahlı insanın durumuna sabreder ve günahtan
dönmesi için kesin karar vermesini buyurur. Tanrı Kutsal Sözü'nde şöyle demiştir:
“Önünüze yaşamla ölümü, kutsamayla laneti koyduğuma bugün yeri göğü size karşı tanık gösteriyorum. Yaşamı seçin ki, siz
de çocuklarınız da yaşayasınız. Tanrınız
RAB'bi sevin, Sözü'ne uyup O'na bağlanın. RAB yaşamınızdır (Yasanın Tekrarı
30: 19S20).
Seven Tanrı, Nuh'un günlerinde insanları
günahlarını bırakıp doğruluğa dönmeye
çağırdı. Nuh, o kuşağa tam yüz yirmi yıl
doğruluk ve kutsallık sorununda Tanrı Sözü'nü bildirdi. Tanrı'nın Sözü'nü öneme
alacakları yerde Nuh'la alay ettiler. Kurtulmaları için gerekli olan kararı değil de,
mahvolmalarına yol açan kararı verdiler.
Tanrı o kuşağı tufanla yok etti, ama Nuh'la
ailesini kurtardı. Bugün Tanrı seni de tövbe etmeye çağırıyor dostum. Tanrı'ya dön
ve yaşa!
PAZARTESİ
Montag
16
ARALIK
Dezember
Tanrı'nın hoşlandığı kurban kırılmış ruhtur; ey Tanrı, kırılmış
ve ezilmiş yüreği hor görmezsin.
Mezmur 51: 17
Das Opfer, das Gott gefällt, ist
ein zerbrochener Geist; ein zerbrochenes, zerschlagenes Herz
wirst du, o Gott, nicht verachten.
Psalm 51, 17
gefallen, gern haben: hoşlanmak
İnandığımız Tanrı kutsal bir Tanrı'dır. Tüm
Kutsal Kitap Tanrı'nın bu kutsallığını hep ortaya koyar ve vurgular. Yeşaya Peygamber,
Tanrı'nın kutsallığını gördüğünde şöyle haykırdı: “Vay bana! Ben günahlı, mahvolmuş
birisiyim.” İşte bir peygamberin durumu...
Kim ondan daha üstündür?
Kutsal ve adaletli Tanrı'ya ancak bu tür içten
alçalma ile yaklaşılır. Yeryüzünde en dindar
ve ahlaklı sanılan kişiden tutun da günah
bataklığında çırpınan en bozuk kişiye dek
herkesin durumu aynıdır. Kutsal Tanrı önünde hiç kimse temiz ve suçsuz değildir ve hiç
kimse kendi kendini arıtamaz.
Yeşaya Peygamber Tanrı'nın önünde alçaldı. Bundan sonra olanları onun ağzından
dinleyelim: “Bir melek bana dedi: İşte, kötülüğün kaldırıldı, suçun bağışlandı.”
Günahın bağışlanması insanın işlediği sevaba değil, yürekten Tanrı önünde alçalmasına bağlıdır. Böyle bir insanı Tanrı kayrası
aracılığıyla bağışlar ve ona sonsuz yaşam
verir.
SALI
Dienstag
17
ARALIK
Dezember
Eğri yoldan kazanan, kendi
evini bozar. Rüşvetten nefret
edense rahat yaşar.
Süleyman'ın Özdey¥şler¥ 15: 27
Sein Haus zerrüttet, wer unrechten Gewinn macht; wer
aber Bestechungsgeschenke
haßt, wird leben.
Sprüche 15, 27
das Bestechungsgeschenk: rüşvet
der Gewinn: kazanç
Gewinn machen, verdienen: kazanmak
Bir gün Nasrettin Hocanın karısı Akşehir'den uzakta oturan kız kardeşini ziyarete gider. Yalnız kalan hoca, yemek pişirmek ve ev işi yapmak zorunda kalır. Bir
gün temiz giysilerinin günden güne azalmakta olduğunu gören hoca, çamaşır yıkamanın zamanı geldi, diye düşünür. Çamaşır kazanını arar, ama bir türlü bulamaz. Umudunu komşusuna bağlayıp
onun kapısına dayanır. Kapıyı açan komşu, “Hayrola hocam, ne var?” diye sorar.
Hoca, “Hiç sorma komşu, bizim hatun kız
kardeşine gitti. Çamaşır yıkamak istiyorum, ama kazanı bulamıyorum. Eğer sizin
kazanın işi yoksa, bir süre için bana verebilir misiniz” diye sora. Komşu kazanını
verir, hoca işini görür. Sonra aklına parlak bir düşünce gelir ve kazanın içine bir
küçük kazan koyup komşusuna geri götürür.
(Devamı yarın)
ÇARŞAMBA
Mittwoch
18
ARALIK
Dezember
Herkes kendi yararını değil, başkalarının yararını
gözetsin.
1. Korintliler 10: 24
Niemand sei auf seinen
eigenen Vorteil bedacht,
sondern auf den der anderen.
1. Korinther 10, 24
der Vorteil: yarar
der andere: başkası
Nasrettin hoca kazanının içine koyduğu tencereyle kom şusuna tencereyi verir. Kazan
içindeki tencereyi gören kom şu, “Hocam , bu
tencere bizim değil,” der. Am a hoca, yüzündeki ciddi ifadeyi bozm adan, “Gözün aydın kom şu, kazanın bizdeyken doğurdu,” der. Kom şu
buna ses çıkarm az ve kazanla birlikte tencereyi alır, evine girer. Aradan bir süre zam an
geçer. Hoca tekrar kom şusundan kazanı istem eye gider. Kapısında hocayı gören kom şu,
“Buyurun hocam , bir arzunuz m u var?” der.
Hoca, “evet efendim , tekrar kazana ihtiyacım
olacaktır” der. Kom şu hem en kazanı getirir ve
“buyurun hocam , kazanı istediğin gibi kullan”,
der. Hoca kazanı alıp gider. Aradan günler,
haftalar geçer, kazan geri gelm ez bir türlü. Bir
süre sonra kom şunun sabrı tükenip hocaya
gelir. “Hocam , artık bizim kazanı geri ver,”
der. Am a hoca, üzgün üzgün, “Başınız sağ olsun, kazan öldü,” cevabını verir. Bunu duyan
kom şu kızar. “Hocam , bu ne biçim şaka? Kazan da ölür m ü hiç?” der. Fakat hoca ona şu
yanıtı verir: “Kazanın doğurduğuna inandın
da, öldüğüne niçin inanm ıyorsun?”
PERŞEMBE
Donnerstag
19
ARALIK
Dezember
Ne hırsızlar, ne cimriler, ne sarhoşlar, ne küfredenler, ne de
zorbalar Tanrı'nın egemenliğini
miras alacaklardır.
1. Korintliler 6: 10
Weder Diebe, noch Habsüchtige, noch Trunkenbolde, noch
Lästerer, noch Räuber werden
das Reich Gottes erben.
1. Korinther 6, 10
der Dieb: hırsız
der Habsüchtige, der Geizige, geizig: cimri
Değerli okuyucumuz, geçtiğimiz son iki günde Nasrettin hocaya ilişkin “kazan doğurdu”
öyküsünü anlatmıştım. Bu öyküde Hocayla
komşusu arasında geçen olaya gülebiliriz.
Aslında Hoca öykülerinde nükte yoluyla bizlere anlatılmak istenen yaşam gerçekleri
vardır. Acaba bu olayın ardındaki yaşam
gerçeğini kavradık mı? Hoca ilk şakasında
kazanın doğurduğunu söyleyince komşu buna ses çıkarmaz. İşin içinde çıkarını görünce, hocaya inanmazsa bile onun sözlerini
kabul eder. Ama kazanın öldüğünü işitince,
kazanını yitireceğini anlar ve hocanın sözlerinin saçma olduğunu söyler. Birçok kişinin
görüşleri de kendi çıkarlarına bağlıdır. Yapılanları ya da söylenenleri ölçüp tartarlar. Beyinlerinde bilinçaltı bir ölçüm vardır. Sonuç
yararlarına çıkarsa, yapılanları veya söylenenleri kabul ederler. Bu da bize, insanın
günahlı doğasını ortaya koymuyor mu? Bu
günahlı halimizle Tanrı huzuruna da çıkamayız. Öyleyse, bir an önce günahlarımızdan tövbe edip Rab'be dönmeliyiz.
CUMA
Freitag
20
ARALIK
Dezember
Birbirimize meydan okumayalım ve birbirimizi
kıskanmayalım.
Galatyalılar 5: 26
Lasst uns einander nicht
herausfordern und einander nicht beneiden!
Galater 5, 26
beneiden: kıskanmak
herausfordern: meydan okumak
Vermenin ne olduğunu bilmeyen cimrinin biri
bir gün suya düşer. Yüzme bilmediğinden suda “imdat” diye çırpınmaya başlar. Dostu
onun imdadına koşar ve cimriye elini uzatıp,
“Ver elini, seni kurtarayım,” der. Cimri, elini
vermeden çırpınmaya devam eder. Dostu,
“ver elini” diye haykırır, ama cimri aldırmaz.
O anda dostun aklına adamın cimriliği gelir.
“Ver elini” demekten vazgeçip “al elimi” der.
Cimri hemen dostunun eline sarılıp boğulmaktan kurtulur.
Evet, abartılmış bir nükte, ama insanın çıkarcılığını canlandıran iyi bir örnek. Elbette dünyada cömert ve yardımsever insanlar vardır.
Ama yine de bu gibi kişilerin cömertliği altında bir çeşit çıkarcılık bulunabilir. Hepimizde
bilinçaltı bir çıkarcılık vardır. Örneğin, birisine
bir hediye veririz ve en azından o kimsenin
bizlere karşı bir gönül borcunun olmasını,
bizlere bir teşekkür etmesini bekleriz, değil
mi? Tanrımız'a şükürler olsun ki, O merhamette ve kayrada çok zengindir. Öylesine
zengindir ki, O'nun kayrası herkese yeter ve
artar bile. Yeter ki O'na gelelim.
CUMARTESİ
Samstag
21
ARALIK
Dezember
Başlangıçta Söz vardı. Söz
Tanrı'yla birlikteydi ve Söz
Tanrı'ydı.
Yuhanna 1: 1
Am Anfang war das Wort.
Und das Wort war bei Gott,
und das Wort war Gott.
Johannes 1, 1
der Anfang: başlangıç
am Anfang: başlangıçta
das Wort: söz
Okuduğumuz ayet İsa Mesih'i şu üç çarpıcı
tümceyle tanımlar:
1.Başlangıçta Söz vardı. 2.Söz Tanrı'yla birlikteydi. 3.Söz Tanrı'ydı.
“SÖZ” ya da “Tanrısal Söz” Rab İsa Mesih'in en yüksek ve en derin unvanlarından
birisidir. Elçi Yuhanna, kitabına Diri Söz konusunu, Söz'ün taşıdığı nitelikleri tanıtarak
başlıyor. Söz olan İsa'nın nitelikleri O'nun
sonsuz oluşu ve Tanrı'yla aynı özyapıya sahip olduğudur. Bu iki nitelik birbirinden ayrılamaz. Kutsal Kitap İsa Mesih'in tüm doluluğuyla Tanrı'yla aynı özden geldiğine belirtir.
İsa yaratılan bir varlık olarak değil, ama
ezelden beri Yaratıcı Tanrı özünden olarak
daima var olagelmiştir!
Ama işte bu Kişi, Söz, Eski Antlaşma'da
Tanrı'ya atfedilen bütün özelliklere sahiptir.
O burada, “Başlangıçta” olan Kişi olarak tanıtılmaktadır. Yani İsa Mesih başlangıçtan
beri var olandır. Bunu bilmek önemlidir, çünkü o zaman sonsuzlukta var olan İsa'nın
sonsuz kurtuluşu getirebildiğini anlarız.
PAZAR
Sonntag
22
ARALIK
Dezember
Başlangıçta Söz vardı. Söz
Tanrı'yla birlikteydi ve Söz
Tanrı'ydı.
Yuhanna 1: 1
Am Anfang war das Wort.
Und das Wort war bei Gott,
und das Wort war Gott.
Johannes 1, 1
eins: bir
die Gemeinschaft: birlik
zusammen, in Gemeinschaft: birlikte
Başlangıçta Söz vardı! Dikkat ederseniz burada “Söz vardır” demiyor, ama vardı, diyor.
Burada geçen “vardı” sözcüğü, Söz olan
İsa'nın başlangıçta yaratıldığı ya da ortaya
çıkartıldığı anlamında değildir. “Vardı” sözcüğü her dönemi kapsayan bir sözcüktür ve bir
süreklilik ifade eder. Buna göre başlangıçta
SÖZ vardı. Ne kadar zaman önceydi? Bu konuda istediğiniz kadar gerilere gidebilirsiniz.
Bu Söz olan İsa Mesih'in bir başlangıcı yoktur. O ezelden beri Tanrı'yla birlikteydi.
Sonra ayet şöyle devam eder: “Söz Tanrı'ydı.” Bunu kendi gücümüzle, aklımızla hiç bir
zaman tam olarak anlayamayacağız; ancak
Tanrı'nın bize açıkladığı gibi, bunu imanla
kabul edebiliriz.
“Ve Tanrı neyse Söz O'ydu!” Bu söz İsa'nın
Tanrı özünden olduğunu açık ve kesin bir
şekilde ortaya koymaktadır. Yuhanna 1:14'te
ise şöyle okuyoruz: Söz beden oldu, kayra
ve gerçekle dolu olarak aramıza geldi, aramızda yaşadı. Yani ezeli, sonsuz olan Mesih
aramıza kayrasıyla geliyor! Ne harika!
PAZARTESİ
Montag
23
ARALIK
Dezember
Yaşam O'ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı.
Yuhanna 1: 4
In ihm war das Leben,
und das Leben war das
Licht der Menschen.
Johannes 1, 4
er, sie, es: o
in ihm / bei ihm: onda
es war in ihm / bei ihm: ondaydı
“Yaşam O'ndaydı!” Yani, yaşamın özü,
kendisi İsa Mesih'tedir. Nitekim İsa da, “Yaşam Benim!” dedi. Bu, sadece, O'nun yaşama sahip olduğu anlamında değil, O aynı
zamanda yaşamın kaynağı, yaşamın özüdür! İsa Mesih'in yaşamın özü, kaynağı olması hem fiziksel, hem de ruhsal yaşamı
kapsar. Doğduğumuzda fiziksel yaşamı aldık. İsa Mesih'e iman edince yeniden doğarız. Yeniden doğduğumuzda, ruhsal yaşamı
alırız. Her ikisi de O'ndan gelir. Cennete
ancak bu ruhsal yaşamla gidebiliriz. Bu yaşamı sağlayan, veren tek kişi İsa'dır.
“Yaşam insanların ışığıydı!” diyor. Bize yaşam veren aynı Kişi aynı zamanda insanların ışığıdır. Işık, insan için gerekli rehberliği
ve yönlendirmeyi sağlar. Var olmak bir şey,
ama nasıl bir yaşam gerektiğini, yaşamın
gerçek amacını ve cennete giden yolu bilmek başka bir şeydir. Gittiğimiz yolda bize
ışık sağlayan Kişi, bize yaşam veren Kişiyle
aynıdır. Bu kişi Söz olan İsa Mesih'tir.
SALI
Dienstag
24
ARALIK
Dezember
Söz insan oldu, kayra ve gerçekle
dolu olarak aramızda yaşadı.
O'nun yüceliğini Baba'dan gelen
biricik Oğul'un yüceliği niteliğinde
gördük.
Yuhanna 1: 14
Und das Wort wurde Fleisch und
wohnte unter uns, und wir haben
seine Herrlichkeit angeschaut,
eine Herrlichkeit als eines Eingeborenen vom Vater, voller Gnade
und Wahrheit.
Johannes 1, 14
Okuduğumuz ayet bize ezelden beri var
olan Tanrı Sözü'nün insan bedeni kuşanarak yeryüzüne geldiğini söyler. Bu ayet
bize üç önemli gerçeği gösterir: Tanrısal
Söz beden oldu, Tanrısal Söz aramızda
yaşadı, O kayra ve gerçekle dopdoluydu.
Tanrı Sözü insan bedenine bürünmüş
olarak doğdu. Aklımızda bunu şöyle kısaca bir evirip çevirelim: Burada sonsuzluktan çıkıp gelen bir yaratıcıyla karşılaşıyoruz. Bu Söz aynı zamanda bir bebek şeklini alarak erden kız Meryem'in rahminde
gelişiyor ve yeryüzüne “Kayra ve gerçekle dolu olarak” geliyor. “Dolu” sözcüğü,
artık üzerine hiçbir şey konulamaz, demektir. O tüm Tanrılığı kendisiyle birlikte
getirmişti ve burada, yeryüzünde bulunduğu süre içerisinde kayra ve gerçekle
doluydu. Ve bunu biz insanlara sunmaya
geldi.
ÇARŞAMBA
Mittwoch
25
ARALIK
Dezember
İSA MESİH’İN DOĞUM GÜNÜ /
WEIHNACHTEN
Söz insan oldu, kayra ve gerçekle dolu
olarak aramızda yaşadı. O'nun yüceliğini Baba'dan gelen biricik Oğul'un
yüceliği niteliğinde gördük.
Yuhanna 1: 14
Und das Wort wurde Fleisch und
wohnte unter uns, und wir haben seine Herrlichkeit angeschaut, eine Herrlichkeit als eines Eingeborenen vom
Vater, voller Gnade und Wahrheit.
Johannes 1, 14
İsa, Beytlehem'deki yemlikte bebek olarak doğduğunda Söz insan oldu! Cennette Tanrı'nın Sözü olarak daima Baba'yla var olmuştu, ama şimdi dünyaya
insan bedeninde gelmeyi seçti.
Aramızda yaşadı! sözü, Tanrı Sözü olan
İsa Mesih'in yeryüzüne gelip insanlar arasında insan olarak yaşadığını belirtir.
“Yaşadı” sözcüğü, “Çadırını kurdu” anlamına da gelir. Bizim fiziksel bedenlerimiz,
içinde yaşadığımız küçük çadırlar gibidir.
Haberci Pavlus da şöyle der: “Biliriz ki,
içinde yaşadığımız bu dünyasal çadır yıkılırsa, göklerde Tanrı'nın bize sağladığı... evimiz vardır” (2 Kor. 5: 1). İçinde yaşadığımız bu çadır bir anda yıkılıp ortadan kalkabilecek türdendir. Sizler ve ben
bu tür çadırlarda yaşadığımız için, sonsuzluktan çıkıp gelen Tanrı da insan bedenine bürünerek çadırını aramızda kurmuştur.
PERŞEMBE
Donnerstag
26
ARALIK
Dezember
İSA MESİH’İN DOĞUM GÜNÜ /
WEIHNACHTEN
(Avrupa ülkelerinin çoğunda tatildir)
Ancak, Kendisini kabul edip adına
iman edenlerin hepsine Tanrı'nın
çocukları olma hakkını verdi.
Yuhanna 1: 12
Allen aber, die ihn aufnahmen und
an seinen Namen glaubten, gab er
das Recht, Kinder Gottes zu werden.
Johannes 1, 12
“Kendisini kabul edenlerin tümüne Tanrı'nın çocukları olma yetkisini verdi”. Dikkat edin, bu yetki sadece ve sadece
“O'nun adına - Söz olan İsa Mesih'e iman edenlere” verilmiş bir yetkidir. Burada şu gerçek de ortaya çıkıyor: İsa Mesih
yeryüzüne geldi ki, bize Tanrı'nın çocukları olma hakkını, yetkisini versin. Nasıl
ve kime verecekti bu hakkı? “Kendisini
kabul edip O'na iman edenlerin tümüne!“
Değerli dostum, Tanrı'nın çocuğu olma
hakkına kavuşmanın ne demek olduğunu
anlıyor musun? En başta yaşamın özü
olan Tanrı'ya sahip olmak, bu yaşamın
özüne kavuşmak demektir. Bu yaşam ise
Tanrı gibi sonsuzdur. Cennette sonsuza
dek Tanrı'yla, Mesih'le ve diğer inanlılarla
yaşamak demektir. Bu müjdedir; Sevindirici Haber'dir ve sana da sunuluyor!
CUMA
Freitag
27
ARALIK
Dezember
Hiçbir vakit, hiç kimse Tanrı'yı
görmedi. Ancak Baba'nın bağrında olan biricik Oğul O'nu
bildirdi.
Yuhanna 1: 18
Niemand hat Gott jemals gesehen. Nur der eingeborene
Sohn, der in des Vaters Schoß
ist, hat ihn bekannt gemacht.
Johannes 1, 18
niemals: hiçbir vakit
niemand: hiç kimse
Önce şuna dikkatinizi çekmek istiyorum:
Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı'yı görmemiştir. Niçin görmemiştir? İsa bunun nedenini Yuhanna 4:24'te şu sözlerle veriyor:
“Tanrı Ruh'tur ve O'na tapınanların ruhta
ve gerçekte tapınmaları gerekir”. Buradan
da anlaşılacağı gibi Tanrı Ruh'tur; bu nedenle de O'nu hiç kimse görmemiştir. İkinci neden Tanrı'nın Işık, Kutsal oluşudur.
Kutsal olan Tanrı'ya geçici, günahlı olan
insan asla yaklaşamaz!
Beytlehem'de doğan İsa, Nasıra'ya yerleşmiş ve otuz yaşına kadar gözlerden uzakta, sıradan biri olarak orada yaşamıştı.
Sonsuzluktan çıkıp gelen Tanrı Sözü, Nasıra kasabasına yerleşsin ve orada marangozluk yapsın! Kimin aklına gelirdi bu?
Peki Tanrı niçin böyle yaptı? Sizler ve ben
Tanrı'yı tanıyabilelim diye. Tanrı'yı tanıyabilmenin tek yolu, İsa'yı tanımaktır. Çünkü
Tanrı'yı bize açıklayabilen tek kişi, işte Baba'nın bağrında bulunan ve kendisi Tanrı
özünden olan biricik Oğul - İsa Mesih'tir.
CUMARTESİ
Samstag
28
ARALIK
Dezember
Her varlığa yaşam veren
O'ydu ve yaşam insanların
Işığı'ydı.
Yuhanna 1: 4
Er hat allen das Leben gegeben, und das Leben war
das Licht der Menschen.
Johannes 1, 4
das Licht: ışık
das Leben: yaşam
der Mensch: insan
Burada yeryüzünün en önemli iki faktörü
olan Yaşam ve Işıkla karşılaşıyoruz. Yaşam, Yunanca'da Zoe sözcüğü, ışık ise
fos sözcüğüdür. Zoe sözcüğünden türetilerek yapılmış olan sözcükler arasında
Zoolojiyi sayabiliriz. Fos sözcüğünden de
fotoğraf türünden ışıkla ilişkili sözcükler
türetilmiştir. Bu iki şeye de kesinlikle gereksinim duyarız. Yaşam, etrafımızda,
çevremizde gördüğümüz, yaşadığımız bir
olaydır. Bir ormana gittiğimizde de yaşamın başka bir boyutuyla, hayvanlar ve bitkiler alemiyle karşılaşırız. Yaşam her gördüğümüz yerde bizleri selamlar.
Yaşam O'ndaydı! Rab İsa Mesih'te yaşam vardır; hem de sonsuz yaşam. Ve bu
yaşam insanların ışığıdır. Gerçekten de
O, insan yüreğine ışığı koyabilen, insana
sonsuz yaşamı verebilen tek Kişidir.
PAZAR
Sonntag
29
ARALIK
Dezember
Sevgili kardeşlerim, birbirimizi
sevelim. Çünkü sevgi Tanrı'dandır. Seven herkes Tanrı'dan
doğmuştur ve Tanrı'yı tanır.
1. Yuhanna 4: 7
Geliebte, lasst uns einander
lieben! Denn die Liebe ist aus
Gott; und jeder, der liebt, ist aus
Gott geboren und erkennt Gott.
1. Johannes 4, 7
lieben: sevmek
geliebt: sevgili
İnsanın yüreğinde, içinde taşınan bir sürü duygu vardır. Bunların en güzeli sevgi duygusudur. İnsanları sevm ek, em in ol ki, en m utlu
edici duygudur, en yüce bir erdem dir. Bunun
yanında içteki tüm duygular arasında en bozuğu, en çirkini kin, nefret, öç alm a duygusudur.
Kin, nefret tüm öbür güzel duygularım ızı da
bozar. Kinden özgür edilm ek herhalde en üstün m utluluktur. Sen bu gibi duygulardan özgür kılınm ak ister m isin? Tabii, “bana çok
haksızlık ettiler, ailem e ya da halkım a haksızlık ettiler” diyebilirsin. Olabilir, am a kin seni
m ahvetm ektedir. Sadece fiziksel olsa neyse,
am a kin, nefret ruhsal yıkım ını da getirecektir.
Tanrı'nın Sözü, “Sevgi, sevgi” diye haykırm aktadır. Affetm ek, sevm ek yiğitliktir ve Tanrı
buyruğudur. Hiçbir zam an kendi gücüm üzle
kini, nefreti yenip onun yerine sevgiyi koyam ayız. Okuduğum uz Tanrı Sözü ne diyordu?
“Sevgi Tanrı'dandır!” Yani, sevginin kaynağı
Tanrı'dır. Bu kaynağa gelerek ve bu kaynaktan alarak ancak kinin, nefretin üstesinden gelip sevebiliriz. Tanrı da zaten bize sevgisinden
bol bol verm ek istiyor. Yeter ki O'na gelelim .
PAZARTESİ
Montag
30
ARALIK
Dezember
Fırsatı satın alarak dışarıda olanlara karşı hikmetle
yürüyün.
Koloseliler 4: 5 b
Wandelt in Weisheit gegenüber denen, die draußen sind, kauft die gelegene Zeit aus!
Kolosser 4, 5 b
kaufen: satın almak
draußen: dışarıda
İnsanoğlu vaktini har vurup harman savurmamalıdır. Yararsız, verimsiz biçimde akıp
giden vakit bir daha bulunamayan, yitirilmiş değerdir. Efesoslular 5:16'da “elinizdeki vakti en değerli biçimde değerlendirin” diyor. Burada da açıkça herkese verilen eşit vakit süresinin bir daha ele geçmez bir değer olduğu vurgulanmaktadır.
Kutsal Söz, “vakti değerlendirin” diye söylediğinde, bunun nedenini de şöyle açıklıyor: “Bunlar kötülük günleridir” (Ef.5:16).
Yani burada “vakti kendiniz için satın alın”
anlamı vardır. “Vakit kazanmak” anlamına
da gelir.
Değerli kardeşimiz, bakın koskocaman bir
yıl daha geçip gitti, hem de hiç farkında olmadan. İstesen de onu artık yakalayamazsın. Bu geçen yılda Rab'bin sana sunduğu
fırsatları yakalayıp değerlendirdin m i?
Eğer değilse, önünde şimdi bir fırsat daha
var. Bu kurtuluş fırsatıdır. Bunu ertelemeden yakala dostum. Yarın geç olabilir!
SALI
Dienstag
31
ARALIK
Dezember
Hepimiz O'nun sınırsız doluluğundan kayra üstüne
kayra aldık.
Yuhanna 1: 16
Wir alle haben aus seiner
Fülle Gnade um Gnade
empfangen.
Johannes 1, 16
die Fülle: doluluk, bolluk
die Gnade: lütuf, kayra
Gnade um Gnade: lütuf üzerine lütuf
empfangen: almak
Tanrı insanı kendisi için yarattı. İnsan ile cennette sonsuza dek birlikte yaşam ak! Ne güzel.
Am a biz bu yaşam ı günah ile kaybettik. Am a
bugün Tanrı'ya gelerek yeniden o sonsuz yaşam ı alabiliriz. Ancak o zam an yüreğim iz
esenlik, barış bulur.
Yılın sonuna geldik ve görüyoruz ki, bugün
dünden daha çok esenliğe, huzura, um uda,
barışa, güvene ve sevgiye ihtiyacım ız vardır.
Bugün her tarafta barıştan, güvenden, esenlikten, sevgiden söz edilm ektedir. Am a şim diye dek insan çabaları hiçbir zam an kalıcı bir
esenlik, barış, güven getirm edi. Eğer yaşamın
özü olan Tanrı, yüreğim izde doğm azsa, yüreğim iz aslında bom boştur. Sevgi, barış ve bunların ardından sevinç, um ut, güven Tanrı'dan
gelir. Sevgiyi alm azsam , verem em . Tanrı'yı
bilm ezsem yüreğim de barışı olm az. Yüreğim de barış yoksa, um udum olm az. İşte bunları,
sevgi Tanrısı arm ağan olarak veriyor kendisine gelenlere. Gel dostum , önündeki yıla yüreğini Tanrı'ya vererek gir. O esenliği, barışı sen
de al! Bunu tüm yürekten senin için diliyorum .
Değerli Arkadaş!
Bu takvimden daha çok almak isterseniz, aşağıdaki adresten isteyebilirsiniz. Yıl sonunda yeni yılın takvimini de
aynı adresten sağlayabilirsiniz.
Wenn Sie von diesem Kalender weitere Exemplare wünschen, schreiben
Sie an untenstehende Adresse. Gegen Ende des Jahres können Sie von
dort auch den neuen Kalender beziehen.
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
İnternet ve telefon aracılığıyla
her gün cesaret veren 2-3
dakikalık bir vaazı ya da 20-30
dakikalık Kutsal Kitap yorumunu
dinleyebilirsiniz.
Telefon numarası:
0 64 41 - 208 16 15
Ayrıca 2-3 dakikalık cesaret veren sözlerin bir kısmını ve yorumları CD’ler haline getirdik.
Onları da adresimizden sağlayabilirsiniz. Her CD 3,00 €’dur.
www.tuemib.de internet sayfamızdan yayınlarımızı dinleyebilirsiniz.
Ismarlama kâğıdı:
(İstediğiniz kitabın karşısına bir çarpı
işareti koyunuz):
( ) Kutsal Kitap . . . . . . . . . . 11,00 €
( ) İncil . . . . . . . . . . . . . . . . . 3,00 €
( ) Kutsal Ruh’un Öğretisi . . . 3,00 €
( ) Yoel’in Yorumu . . . . . . . . 2,00 €
( ) Kutsal Kitap yorumları . . 45,00 €
(2 cilt Eski Antlaşma, 3 cilt Yeni
Antlaşma; her ciltin fiatı 9,00 €)
Satın almak istediğiniz kitapların ederlerini kullanılmamış Alman posta pulu
olarak da adresimize gönderebilirsiniz. Lütfen adresinizi okunaklı bir şekilde yazınız.
Mutlu Kaynak
Postfach 41 01 61
D - 44 271 Dortmund
Almanya / Deutschland
e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de
Değerli Arkadaş,
İstediğiniz saatte “İyi Haberler
Radyosu”nun telefon numarasını
çevirip günlük telefon vaazını
dinleyebilirsiniz.
Telefon numaramız:
0 64 41 - 208 16 15
Her gün yeni bir konuyla ve Kutsal Kitap yorumuyla karşınızdayız.
Adresimiz:
ERF / İyi Haberler Radyosu
D - 35 573 Wetzlar
Almanya / Deutschland
Download