SAYFA 01 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI ISSN-2146-085X İz. PİM. PP 104 600 YILLIK TAR H N AZ Z HATIRASINA 15 HAZ RAN 2015 PAZARTES - Y›l: 7 Say›: 325 www.balkangunlugu.com Karada ’da Balkanlar n Gazeteniz THY uçaklar›nda ÜCRETS‹Z AVRUPA YOLU çizildi Slovenya Cumhurba kan Pahor da Güneydo u Avrupa ülkeleri için do ru yolun Avrupa yolu, yanl yolun ise uzla mazl klar yolu oldu unu kaydetti KARADA 'da, Avrupa Birli i'nin (AB) geni leme süreci ve bölgesel i birliklerini de erlendirmek üzere, AB ve Bat Balkan ülkelerinden cumhurba kanlar n n kat l m yla "Brdo-Brijuni Süreci" Zirvesi yap ld . Budva kentindeki zirveye Karada ' n yan s ra S rbistan, H rvatistan, Kosova, Avusturya, Makedonya, Bosna Hersek, Slovenya ve Arnavutluk Cumhurba kanlar kat ld . 3’te Bulgaristan’da 3 Türk'e devlet ni anı Papa Franciscus Bosna Hersek'te BULGAR STAN Cumhurba kan Rosen Plevneliev, 1989 y l nda y k lan komünist Jivkov rejimine kar direni in öncülü ünü yapan üç Türk'ü devlet ni an yla ödüllendirdi. Hükümetin teklifi üzerine Cumhurba kanl kö künde düzenlenen törende Mustafa Ömer, Yusuf Babeko lu ve Ali Ormanl 'ya "Onurlu Yurtta l k Görevi" devlet ni an verildi. Törende Mustafa Ömer ve Yusuf Bebeko lu devlet ni an ald . Ali Ormanl ise törene kat lamad . 5’te KATOLİK aleminin ruhani lideri Papa Franciscus, Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'ya gitti. Papa, "İnsanların tarihlerini unutmaması gerek ancak bunu intikam için değil, barış için yapmalılar" dedi. Papa Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan din adamlarıyla bir araya geldi. Franciscus, "Geçen yüzyılda kanlı çatışmaların yaşandığı, bugünse yeniden barış ve diyalogun hâkim olduğu bir şehirde bulunmaktan dolayı mutluyum. Bosna Hersek ve Saraybosna'nın tüm dünyada ve Avrupa'da özel bir yeri var" dedi. 3’te TAKKE DÜ TÜ, KEL GÖRÜNDÜ Halit HAB PO LU Sayfa 3’te VATANDA LIK VE YURTTA LIK EZ YET Ata ATUN Sayfa 4’te Bo nak gençler 505. kez Ayvaz Dede’nin izinde BOŞNAKLAR’ın Müslüman olmasının önemli simgelerinden Manisa Akhisarlı Ayvaz Dede anısına, 505 yıldır düzenlenen etkinlikler kapsamında, başkent Saraybosna’daki At Meydanı’nda toplanan atlılar, şenliklere katılmak üzere Prusats’a hareket etti. Bosna Hersek İslam Birliği’ni ve Saraybosna Stari Grad Belediyesi’ni temsil eden atlılar, başlarında fesleri ve ellerinde taşıdıkları sancaklarla Latin Köprüsü’nden ve ardından Ferhadiye ve Mareşal Tito caddelerinden geçti. Geçiş sırasında vatandaşlar ve yabancı turistler atlılara yoğun ilgi gösterdi. 5’te Yunanistan iflasın Merkel’den Kosova’ya BM deste i e i ine geldi G7 zirvesinde konuşan Almanya Başbakanı Angela Merkel, KosovaSırbistan görüşmelerini değerlendirirken Kosova'nın, BM'ye dahil olmasının şart olduğunu ifade etti. Angela Merkel, Belgrat ve Priştine arasında sürdürülen görüşmeler çerçevesinde, Kosova'nın BM'ye dahil olması için Sırbistan ile anlaşılabilineceğini belirtti. 4’te IMF 'Görüşmelerde ilerleme olmuyor' diyerek Yunanistan ile müzakere heyetini Washington'a geri çağırdı. 18 Haziran'a kadar zamanı kalan Yunanistan'da iflas riski artınca, ülke borsasında kayıplar yüzde 4'ü buldu. IMF sözcüsü Garry Rice, "Farklılıkları giderme yönünde hiçbir ilerleme kaydedilemedi. Herhangi bir anlaşmadan oldukça uzağız" dedi. Yunanistan Başbakanı Alexis Tsipras ise katı kemer sıkma tedbirlerini kabul etmeyeceklerini söyledi. 5’te SAYFA 02 2 Kent ve Markalar SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 15 Haziran 2015 Pazartesi Editör: Suzan ERNOYAN AKTAŞ HOLDİNG’TE YENİ HEDEF HINDİSTAN VE ÇİN Dünya pazarını ele geçirmek için canla başla çalışan Türk şirketlerinden biri de Bursa’da faaliyet gösteren Aktaş Holding. Dev kuruluş yeni hedefini Hindistan ve Çin pazarı olarak belirledi A ktaş Holding, Sait Aktaş tarafından 1938 yılında kuruldu. 1972 yılında, şirkete genç kuşak olarak Şahap Aktaş’ın da katılımı ile Aktaş, hızlı bir büyüme sürecine girdi ve 2000’li yıllara gelindiğinde, hava süspansiyon sistemi sektöründe dünya markalarına sahip bir Holding’e dönüştü. Aktaş Holding bugün; Brezilya, Çin, Bulgaristan, Almanya ve ABD’de yerleşik 13 şirket ile ulaşım, yapı ve yeşil enerji ana faaliyet gruplarında çalışmalarını sürdürüyor. Yönetim Kurulu Başkanı Şahap Aktaş ile Balkan Günlüğü okurları için söyleştik: istihdamımız var. Aktaş Holding, Ulaşım Grubu bünyesinde otomotiv ve trenler için hava süspansiyon sistemi, Yapı Grubu bünyesinde izolasyon ve su sızdırmazlığı için EPDM membran ve Yeşil Enerji Grubu bünyesinde de enerji verimliliğini sağlayan kauçuk temelli ürünleri üretmektedir. Hava süspansiyon sistemi üretiminde dünyada şu anda ilk 3 firma arasında yer alıyoruz. •Otomotiv yan sanayinin önde gelen şirketlerinden Aktaş Holding’in çalışmalarından bahsedebilir misiniz? Şu anda aftermarket ve OEM olmak üzere iki alana özel üretim yapıyoruz. Aftermarket’te en geniş ürün yelpazesine sahip şirketiz. OEM’de ise özellikle otobüs, kamyon ve hafif ticari araç konusunda dünyanın en büyük firmaları ile 2012 yılı gerçekleşen ciromuz ise 120 milyon Euro. Şu an itibari ile 680’e yakın İKİ ALANDA ÖZEL ÜRETİM •Hangi global şirketler için üretim yapıyorsunuz? Örnekler verebilir misiniz? çalışıyoruz. •Ar-Ge departmanınız hakkında bilgi verir misiniz? Şirketinizin bu alanda hayata geçirdiği yenilikler nelerdir? Aktaş Holding’in başarısında en büyük etki kuşkusuz AR-GE’nin sağladığı avantajlar. Çünkü Aktaş Holding kuruluşundan bugüne sürekli AR-GE’nin gelişimi için çalıştı. Bu sayede de kendi sektörümüzde birçok ilke imza attık. Hava süspansiyon körüğünde performans arttırıcı birçok iyileştirmeyi yapmaya devam ediyoruz. Geçen yıl dünya lansmanını yaptığımız kırmızı körük ile de sektörümüzde önemli bir fark yarattık. Bu körüğe Aktaş Newtone adını verdik. Tamamen Türk mühendisleri tarafından geliştirilen, patenti Aktaş Holding’e ait ve sektörde bir teknolojik devrim olma özelliği taşıyan TwicePower teknolojisi ile tasarlanan Aktaş Newtone körükleri dünyanın ilk renkli körüğü olma özelliğini taşıyor. Optimum malzeme kullanıldığı için daha hafif ve esnek olan körüğü taşıması ve montajı da kolay. Performans olarak ta önemli iyileştirmeler yapıldı. Optimum malzeme kullanılmış olması aynı zamanda ürüne daha çevre dostu bir ürün olma özelliği kazandırıyor. Aktaş Newtone ayrıca, sektörde yine bir ilk olarak 3 yıl garantiyle satılıyor. Buna ek olarak hafif ticari araçlar için özel bir hava süspansiyon sistemi geliştirdik. Bu sistem de AR-GE ödülü alan bir sistem oldu. Benzer şekilde trenlere özel körükler geliştirmeye de devam ediyoruz. •Türkiye otomotiv sektörünün gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yan sanayinin geldiği noktayı nasıl buluyorsunuz? Otomotiv ana sanayinin de etkisi ile yan sanayi ülkelerine şimdi teknoloji satıyoruz. Ancak markalaşma konusunda hala almamız gereken çok yol var. Çünkü ürün satışı yapılan bölgeler krize girdiği anda siz de krizin etkisinden kurtulamıyorsunuz. Geleceğin süper güçleri Hindistan ve Çin için önlemlerimizi alıp o bölgeye ürün satışına acil olarak başlamalıyız. Bu konuda Aktaş olarak önemli adımları şimdiden attık. •Orta ve uzun vadedeki planlarınızı öğrenebilir miyiz? Orta vadede borsaya açılma hedefimiz bulunuyor. Bunun yanında 2009 yılında hayata geçirdiğimiz stratejik hedefler dâhilinde 2023 yılında hava süspansiyon sistemi alanında dünyanın en büyük firması olma yolunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye’de çok hızlı bir büyüme yakaladı. Birçok açıdan daha önce teknoloji transferi yaptığımız AB Buna ek olarak pazarlama konusunda alternatif Pazar geliştirmemenin cezasını sektör 2008 krizinde çekti. SAYFA 03 Balkan Haberleri 3 15 Haziran 2015 Pazartesi Karada 'da "Brdo-Brijuni Süreci" Zirvesi yap ld BUDVA - BALKAN GÜNLÜ Ü B udva kentindeki zirveye Karadağ Cumhurbaşkanı Filip Vuyanoviç, Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav Nikoliç, Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar Kitaroviç, Kosova Cumhurbaşkanı Atifete Yahyaga, Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer, Makedonya Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Mladen İvaniç, Slovenya Cumhurbaşkanı Borut Pahor ve Arnavutluk Cumhurbaşkanı Buyar Nişani katıldı. www.haberler.com’a göre; Karadağ Cumhurbaşkanı Vuyanoviç, basına kapalı gerçekleşen cumhurbaşkanları toplantısının ardından yaptığı açıklamada, toplantıda bölge ülkelerinin AB üyelik sürecini ve ortak projeleri görüşme imkanı bulduklarını söyledi. Bosna Hersek ile Karadağ arasındaki sınır meselesinin de toplantıda ele alındığını belirten Vuyanoviç, 27 Ağustos'ta Viyana'da düzenlenecek konferansta, iki ülke arasındaki sınır anlaşmasının imzalanması konusunda tarafların mutabık kaldıklarını ifade etti. Vuyanoviç, Batı Balkanlar'ında AB'nin bir parçası olması gerektiğini vurgulayarak, ancak bu şekilde AB'nin bir bütün olabileceğini kaydetti. Avusturya Cumhurbaşkanı Fischer de Viyana'da imzalanacak sınır anlaşmasının bölgesel ilişkilere katkı sağlayacağını, aynı zamanda tüm sorunların çözülebileceğini kanıtı olduğunu söyledi. Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kitaroviç ise "Brdo Süreci" kapsamında, diğer bölge ülkelerinin Avrupa-Atlantik entegrasyonuna destek olmak amacıyla bir araya geldiklerini belirterek, NATO üyesi olan Slovenya, Hırvatistan ve Arnavutluk ile birlikte, başta Karadağ olmak üzere bölge ülkelerinin NATO üyeliklerini desteklediklerini vurguladı. Slovenya Cumhurbaşkanı Pahor da Güneydoğu Avrupa ülkeleri için doğru yolun Avrupa yolu, yanlış yolun ise uzlaşmazlıklar yolu olduğunu kaydetti. Estonya’dan Yunanistan’a yard m paketi uyar s TALL NN BALKAN GÜNLÜ Ü E stonya Cumhurbaşkanı Toomas Hendrik Ilves, ''Eğer Yunanistan'a üçüncü yardım paketine ilişkin tasarı Estonya Parlamentosu'nun onayına kalırsa, Atina için sorun çıkabilir'' dedi. Gazetecilere konuşan Ilves, "Yunanistan'da SYRIZA, iktidara geldikten sonra Rusya'ya ilişkin beceriksiz bir tavır sergiliyor" diyerek, Atina'nın, Brüksel'in yaptırım kararlarını değiştirmek yönündeki girişimlerinden rahatsızlık duyduğunu kaydetti. www.haber7.com’un Anadolu Ajansı’na dayandırarak verdiği habere göre; Avrupa Birliği'nin SIYAH MAVI KIRMIZI SARI (AB) Rusya'ya uyguladığı yaptırımların Yunanistan yüzünden abluka altına alınabileceğini savunan Ilves, "Yunan krizi Estonya için çok ciddi sorun ve büyük bir yüktür. Sonuçta biz Almanya değiliz" ifadelerini kullandı. Ülke ekonomisinin üst seviyede olmadığını hatırlatan Devlet Başkanı, "Yunanistan'a kredi yardımı için biz iki kez oy kullandık. Buna rağmen Estonya'daki ortalama maaş Yunanistan'daki asgari ücretten düşüktür" diye konuştu. Yunan hükümetini uyaran İlves, "Eğer Yunanistan'a üçüncü yardım paketine ilişkin tasarı Estonya Parlamentosu'nun onayına kalırsa, Atina için sorun çıkabilir" dedi. at Trakya Türk Az nl ’m z 1923 y l nda Yunanistan’a b rak ld nda, sahip oldu umuz e itim ve din özerkli imiz 1967 Albaylar Cuntas ’na kadar art s ve eksisiyle uyguland . Cunta döneminde ülkede demokratik yap n n tüm unsurlar ortadan kald r ld . 1974 y l nda ülkemizde demokrasi tekrar in a edilirken az nl m z bu yeni yap lanman n d nda b rak ld , bizlere “demokrasi ruhsat ” veilmedi. O günden sonra antla malar ve yasalar gere i sahip oldu umuz din ve e itim özerkli imiz için mücadele ettik. 1974’ten 1988 y l na kadar bekledik, 29 Ocak 1988’de “Yeter art k!” dedik, sokaklara ç kt k. O günlerde az nl m z sesini var gücüyle ülkemizin yöneticilere ve uluslararas kamuoyuna duyurmaya çabalad , ancak az nl m z yaln zd . Aradan 27 y l geçti, az nl m z art k yaln z de il! Avrupa’n n tüm az nl klar bizimle, yakla k 100 milyon nüfuslu Avrupa’n n ulusal az nl klar ile ayn saflarda yürüyoruz! B TAKKE DÜ TÜ, KEL GÖRÜNDÜ ARTIK YALNIZ DE L Z Birçok kez yaz lar mda ve konu malar mda “Art k yaln z de iliz” dedim. Bunu sizlere uzun zamand r söylüyorum, çünkü bizimle ayn kaderi paylaan di er az nl klara sorunlar m z aktard m zda Avrupa’daki tüm az nl klar n benzer mücadelelerden geçti ini görüyor, di er az nl klarla kurdu umuz ortak ba sayesinde de yaln z olmad m z anl yordum. imdi söylediklerimin sözde de il özde oldu unu memleketimizde ve d ar da ya ayan tüm Bat Trakya Türklerinin yan s ra ülkemizn yöneticileri de gördüler ve ya ad lar. 13-17 May s 2015 tarihlerinde Bat Trakya Türk Az nl olarak Avrupa Halklar Federal Birli i(FUEN)’nin 2015 Kongresi’ne Gümülcine’de ev sahipli i yapt k. Az nl m z n FUEN’deki temsilcileri olarak Dostluk, E itlik, Bar (DEB) Partisi ve Bat Trakya Az nl Yüksek Tahsilliler Derne i(BTAYTD) ile ortakla a ev sahipli ini yapt m z kongreye 20 ülkeden, 30 az nl k kurulu undan yakla k 150 temsilci kat ld . Bat Trakya Türk Az nl m ’z n sorunlar n n geni bir ekilde tart ld kon- Halit HAB PO LU grede kat l mc lar sorunlar m z ö renmekle birlikte az nl m z n ya ant s na da bizzat tan k oldular. Gümülcine Türk Gençler Birli i’nde gerçekle tirdi imiz ak am yeme inde, K rköy’de gerçekle tirdi imiz kültür etkinli inde ve Seyyid Ali Sultan Dergah ’na gerçekle tirdi imiz gezide bölgemizi, kültürümüzü, geleneklerimiz ve ya ant m z k sa zamanda tan tma imkan bulduk. Art k Avrupa’n n de i ik ülkelerinde ya ayan az nl klara Bat Trakya Türkleri dendi inde misafirperver, zengin bir kültüre sahip bir az nl k akla geliyor. Di er az nl klar bizi kimlikleri inkar edilmi , e itim ve dini özerklikleri ellerinden al nm , çe itli bahanelerle vatand l ktan at lm , siyasi temsil alan nda ma dur edilmi , ötekile tirilmi ancak tüm ayr mc l klara ra men bar ç l ve sab rl bir az nl k grubu olarak görüyor. Bununla birlikte kongre öncesinde Yunan meclisinde kongreyle ilgili soru önergesi sunulmas , a r sa c kesimin ve medyan n kongreyi Bat Trakya elden gidiyormu gibi lanse etmesi az nl m za yönelik bak aç s n özetliyor. Kongre öncesinde tehdit ve provokasyon amaçl oldu unu dü ündü ümüz Gümülcine’de cami ve mescidimize yönelik sald r lar n ya and n da unutmayal m. FUEN Ba kan Hansen’in de kongre aç l nda dedi i gibi bir FUEN kongresinde ilk kez ço unluktan hiçbir temsilcinin kongreye kat lmam , mesaj dahi göndermemi olmas oldukça üzücü. Bu da yetmiyormu gibi Hükümet Sözcüsü Kutras’ n kongrenin Gümülcine’de gerçekle tirilmesinin ifade ve toplanma özgürlüünün Yunanistan’da sorunsuz i ledi inin bir kan t oldu u yönündeki aç klamas gerçekleri farkl gösterme gayretinin ba ka bir örne i... Tüm bu çarp tmalar n ve do ruyu yans tmayan aç klamalara ra men kongreye gelenler az nl m z n ya ant s n , sorunlar n tüm ç plakl yla gördüler. O yüzden ülkemizin yöneticileri ne derse desinler gerçekte durum u: “Takke dü tü, kel göründü”! Bo naklar'dan efsane komutan Oriç'e destek Jivkov’a direnen Türklere devlet ni an SARAYBOSNA BALKAN GÜNLÜ Ü B Papa 20 yıl sonra Bosna’da SARAYBOSNA BALKAN GÜNLÜ Ü U luslararası Saraybosna Havalimanı'nda Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi'nin Hırvat üyesi Dragan Çoviç, Bosna Hersek Kardinali Vinko Pulyiç ve Vatikan'ın Saraybosna Büyükelçisi Luigi Pezzuto tarafından karşılanan Papa Franciscus, karşılama töreninin ardından şehir merkezine hareket etti. www.aljazeera.com’a göre, Papa Franciscus, günübirlik Saraybosna ziyareti kapsamında önce Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi üyeleri Mladen İvaniç, Dragan Çoviç ve Bakir İzzetbegoviç ile bir araya geldi. Papa Franciscus, "Geçen yüzyılda kanlı çatışmaların yaşandığı, bugünse yeniden barış ve diyalogun hâkim olduğu bir şehirde bulunmaktan dolayı mutluyum. Bosna Hersek ve Saraybosna'nın tüm dünyada ve Avrupa'da özel bir yeri var" dedi. Papa ayrıca, "Yol üzerinde sinagog, kilise ve camilerle karşılaşıyorsunuz. İşte bu yüzden Saraybosna, 'Avrupa'nın Kudüs'ü' olarak adlandırılmaktadır" diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı'ndaki görüşmenin ardından Asim Ferhatovic Stadyumu'na geçen, Papa Franciscus, burada halka açık ayini yönetti. Ayine büyük çoğunluğu Hırvatistan'dan yaklaşık 65 bin Katolik katıldı. SOFYA BALKAN GÜNLÜ Ü H ükümetin teklifi üzerine Cumhurbaşkanlığı köşkünde düzenlenen törende Mustafa Ömer, Yusuf Babekoğlu ve Ali Ormanlı'ya "Onurlu Yurttaşlık Görevi" devlet nişanı verildi. Cumhurbaşkanı Plevneliev, 10 Kasım 1989 tarihinde çöken Jivkov döneminin, 26 yıl önce Türk ve Müslümanların direnişi ile başlayan, "Mayıs Olayları" olarak bilinen hareketle sona erdiğini söyledi. www.aljazeera.com’un Anadolu Ajansı’na dayandırarak verdiği habere göre; Plevneliev, eski rejimin zorla isimlerini değiştirmeye, dinini yasaklamaya çalıştığı bir dönemde Bağımsız İnsan Hakları Koruma Derneği ve Demokratik İnsan Hakları Ligi gibi Türklerin kurduğu örgütlerin cesur bir mücadele verdiklerinin altını çizdi. Hiç bir totaliter idarenin halkın ruhu ve iradesinden daha güçlü olmadığını belirten Plevneliev sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer bugün eski totaliter rejim ile ilgili gerçekleri açık olarak konuşabiliyorsak, bunu baş eğilmeden adaletsizlikle mücadele veren o Bulgaristan vatandaşlarının gösterdiği cesaretleri sayesinde yapabiliyoruz. Demokrasimiz varlığı, önemli ölçüde bugün saygıyla ödüllendirdiğimiz bu kişilerin totaliter eziyet mekanizmalarına karşı mücadelesine borçludur. Mayıs olaylarına katılan o 30 bin kişilik hareket demokrasinin gelmesini sağladı" dedi. osna savaşı sırasında Srebrenitsa'da komutanlık yapan ve iki gün önce İsviçre'de gözaltına alınan Naser Oriç için Bosna Hersek'in birçok kentinde destek gösterisi düzenlendi. Oriç, geçen yıl Belgrad'daki İnterpol ofisi tarafından çıkarılan yakalama emri doğrultusunda İsviçre'nin Bern şehrinde gözaltına alınmış ve kendisi için 14 günlük ek gözaltı süresi verilmişti. www.dunyabulteni.net’e göre; başta başkent Saraybosna olmak üzere, Zenitza, Tuzla, Bihaç ve diğer kentlerde Oriç'in gözaltına alınmasını protesto eden Bosna Hersekliler, ''efsane'' komutanın biran önce serbest bırakılmasını istedi. Bosna Hersek Meydanı'nda düzenlenen protestoya katılanlar, "Naser Oriç'e destek", "Hepimiz Naser Oriç'iz" dövizleri taşıyarak, Oriç'e destek sloganları attı. Oriç'e destek gösterisine Saraybosna Kantonu Başbakanı Elvedin Konakoviç, Srebrenitsa ve Jepa Anneleri Derneği Başkanı Munira Subaşiç, eski askerler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Bosna Hersek Federasyonu Altın Zambak Ödüllü Askerler Derneği Başkanı Emekli Tuğgeneral Şerif Patkoviç, burada yaptığı konuşmada, Naser Oriç'e destek vermek amacıyla Bosna Hersek'in bir çok kentinde protesto gösterilerinin düzenlendiğini söyledi. Patkoviç, buradaki eyleme katılarak kahraman, asker, dost ve kardeş Naser Oriç'in yanında olduklarını göstermek istediklerini belirtti. Sırbistan ile diplomatik ilişkilerin durdurulmasını isteyen Patkoviç, "Biz, bugün Sırbistan Büyükelçiliği'ne mektup göndereceğiz'' diye konuştu. SAYFA 04 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 4 Kosova Haberleri VATANDA LIK VE YURTTA LIK EZ YET ata.atun@atun.com Prof.Dr. Ata ATUN Kuzey K br s Türk Cumhuriyeti’nde meclise sunulan Yurtta l k Yasa Tasar s ve Daimi kamet Yasa Tasar s bence tekrar gözden geçirilmeli, insan haklar na uygun ve ça da bir ekilde, bizi gelecekte Rumlar n nüfusu ile k yasland vakit az nl k s n f na sokmayacak yeni bir düzenleme yap lmal d r. K br s’ta 6 y l çal ana daimi ikamet izni verilmesi adeta bir lütuf gibi halka ve çal anlara sunuluyor. Oysa tam bir yüz karas , insanl k d bir uygulama. Avrupa Birli i’nde 6 y l aral ks z çal ana vatanda l k veriliyor ama biz AB’den çok daha üstün bir ülke oldu umuzdan, 15 y l çal mas n , yani ortalama i hayat n n üçte birini burada, ikinci vatan addetti i ülkemizde geçirmesini ve sonra da vatanda l k için ba vuru yaparsa lütfen de erlendirebilece imizi söylüyoruz, KKTC’yi seven ve kendine ikinci vatan edinmek isteyen ki ilere. Çocuklar burada do mu ve büyümü bu insanlara biz “hadi güle güle” diyoruz zaman geldi inde, çocuklar n n gözünün ya na bakmadan, geleceklerine nas l bir zarar verece imizi hiç dü ünmeden. HASTALIKLI BEY N Hastal kl bir beyin zaman nda burada do an çocuklar için ç kard bir kuraldan ötürü, do um belgesine “vatanda de ildir” diye insanl k d bir damga vuruluyor, daha çocuk do ar do maz. Tam insanl k d bir uygulama. Biz ona “burada do dun ama buras senin vatan n de il, defol git” diyoruz bir anlamda. Ülkemize çal mak için gelenlerin niye vatanda olamayacaklar n da hiç anlam de ilim gerçekten. Bu dü üncede olanlardan bir tanesi bana, Dubai’yi ve Kuveyt’i örnek göstermek istedi kendisine konuyu açt m ve neden diye sordu um vakit. Oralarda çal mak için gelen ki iler kesinlikle vatanda olamazm bu siyasimize göre... Bu devletlerin çoktan, daha kendisi bile do madan evvel ba ms z ve tan nm bir ülke haline geldiklerini, bizim ise ba ms z ve tan nm bir devlet olmak yolunda hala daha mücadele verdi imizi unutmu anla lan bana bu örnekleri verirken. Sürmekte olan müzakereler sonucunda Rumlar n, nüfusumuzun az oldu u gerekçesi ile bizi az nl k s n f na sokmak isteyeceklerini ve bu yönde çal malar sürdürdüklerini ya bilmiyor, ya da bilmez havalar na yat yor, KKTC’nin varl na son vermek, anl mücadelemizi tarihten silmek ve bizleri Rum’a yamalamak için. Rumlar n niye nüfusumuzun artmas n istemediklerini bir türlü kavrayam yor baz siyasilerimiz maalesef. Bütün hedefleri KKTC’yi bat rmak veya da politik s k nt ya sokmak pahas na seçmenlerine irin görünmek. Hepsi o kadar. Onlar için en de erli konu popülizm ve seçmenlere irin görünmek, gerisi çok da önemli de il. Ekonomimizin kalk nmas , çal an say s n n, üretim yapan sanayicilerin ve yat r mc lar n say s n n artmas ve ülkemiz s n rlar içinde daha fazla nakit paran n dola mas için fazla nüfusa gereksinimimiz oldu unu hangi ekonomiste sorsa kendisine tavsiyede bulunacak ama bunlar marazl kafalar maalesef. Bir “ari rk” ütopyas na kat lm lar, sanki de bizlerin atalar Anadolu yerine Ay’dan gelmi gibi, ayn rktan olan, dili dilimize, tarihi tarihimize, dini dinimize uygun ayn e itim içeri ini okullarda okuyan karde lerimizin ülkemize gelip yerle melerine mani olmak için her tür engeli ç kar yorlar. Çal ma ve ikamet izni kolayca al nmas n diye, ba vuru yapan ki ilere -maksatl olarak- yapay zorluk ç kar ld ve bu nedenle de edevlet uygulamas n n ba lat lmad inanc nday m. Bu i lemlerle ilgili bölümlerde çal an memurlar m z, gerek ikamet için, gerekse de çal ma izni için ba vuru yapan ki ilerle a a lay c bir ekilde konu makta ve davranmaktalar. Bunu yapmaya ve bu ekilde davranmaya hiçbir haklar ve yetkileri yok ancak böyle davranmay misyon edinmi ler. Gerçekte bu tür kendini bilmez memurlar m z için soru turma aç l p, disiplin cezas gerekmektedir. Bu i lemleri yapmak için maa al yorlar ve en iyi ekilde de görevlerini güler yüzle yapmak zorundalar. Bu dairelerde çal an personelin nas l davranacaklar na ve i lemleri en k sa zamanda nas l bitireceklerine dair “Hizmet içi” e itim aç lmas ve bu çal anlar n da bu e itime tabi tutulmalar gerekti i konusunda srarc y m, bu tür olumsuz, itici ve a a lay c davran lar n dairelerimizde tekrarlanmamas ve al kanl k haline gelmemesi için... 15 Haziran 2015 Pazartesi Merkel: Kosova BM üyesi olmal G7 zirvesinde konuşan Almanya Başbakanı Angela Merkel, Kosova-Sırbistan görüşmelerini değerlendirirken Kosova'nın, BM'ye dahil olmasının şart olduğunu ifade etti BERL N - BALKAN GÜNLÜ Ü B erlin’de gerçekleştirilen G7 zirvesinde konuşan Almanya Başbakanı Angela Merkel, Kosova ? Sırbistan görüşmelerini değerlendirirken Kosova'nın, BM'ye dahil olmasının şart olduğunu ifade etti. Angela Merkel, Belgrat ve Priştine arasında sürdürülen görüşmeler çerçevesinde, Kosova'nın BM'ye olması için Sırbistan ile anlaşılabilineceğini belirtti. www.haberler.com’a göre; Merkel, Sırbistan'ın, Kosova'nın BM üyeliğini onaylamasının, Sırbistan'ın, Kosova'nın bağımsızlığını kabul ettiği anlamına gelmediğini de ileri sürdü. Başbakan Angela Merkel, bütün bu konuştuklarını, Berlin'de, Sırbistan Başbakanı Aleksandar Vuçiçe aktardığını ve olumu yanıt aldığını da vurguladı. Sırbistan medyası ise Merkel'in bu konuşmasını manşetten verirken, Başbakan Merkel'in, Sırp Hükümeti'nden Kosova'nın Birleşmiş Milletlere dahil olmasına engel yaratmamasını istediği ifadesine yer verdi. Merkel'in, bu konuşması, Sırbistan'da özelikle aşırı milliyetçi partiler tarafınca tepkiyle karşılanırken, Kosova'da memnuniyet yaratı. Başbakan Merkel'in konuşmasını Kosova Cumhurbaşkanı Atifete Yahyaga, Başbakan İsa Mustafa ve Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Haşim Taçi memnuniyetle karşıladı. Ziraat Bankas Kosova'da ube açt PR T NE - BALKAN GÜNLÜ Ü K osova’da ekonomik kalkınmaya yardımcı olan ve ülkede faaliyet gösteren Türk bankalarından biri de Ziraat Bankası. www.kosovahaber.net’te yeralan habere göre; Ziraat Bankası, Kosova Merkez Bankası tarafından bankanın Priştine Şubesi’ne faaliyet lisansı (izni) vermesi ardından Kosovalılara hizmet vermeye başladı. İlk şubesini Priştine’de açan Ziraat Bankası’nın önemli misafirleri vardı. Türkiye’nin Kosova Büyükelçisi Songül Ozan ve Ticaret Müşaviri, Ziraat Bankası’nın Priştine Şubesi’ni ziyaret etti. Ziraat Bankası’nın Priştine Şubesi’nin açılış töreninin ise ilerleyen günlerde yapılması bekleniyor. Türkiye merkezli Ziraat Bankası’nın, Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD dahil olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde 16 şubesi bulunuyor. Kosova-Macaristan ili kileri ilerleyecek PR T NE BALKAN GÜNLÜ Ü K osova Başbakanı İsa Mustafa, Macaristan Adalet Bakanlığı Devlet Sekreteri Barna Berke’yi kabul etti. Bu görüşmede Başbakan Mustafa Macaristanlı konuğa tüm alanlarda Kosova’da sürekli olarak kaydedilmekte olan ilerlemeden ve istikrarlı ekonomi kalkınma, istihdam, refah, hukukun üstünlüğü, Avrupa’ya Katilim ajandası ve yaşamın birçok alanındaki köklü reformlardan bilgi verdi. www.kosovahaber.net’te yer alan habere göre; Mustafa, Kosova ve Macaristan arasında ikili işbirliğini de olumlu değerlendirerek, özellikle iki ülke adalet bakanlıkları arasında karşılıklı hukuki yardım anlaşmasının imzalanması önemini vurguladı. Kosova Başbakanı, aynı zamanda şimdiye kadar Kosova’ya sunduğu destek için Macaristan’a teşekkür ederek, bu desteğin gelecekte de devam etmesini talep etti. Macaristan Adalet Bakanlığı Devlet Sekreteri Barna Berke de bu kabul için Başbakan Mustafa’ya teşek- kür ederek, iki ülke arasında işbirliğini çok olumlu değerlendirdi. Berke, konuşmasında karşılıklı hukuki yardım anlaşmasının imzalanması önemine de işaret ederek, iki ülke arasında işbirliğinin daha da gereğini vurguladı. Pri tine ve Prizren edebiyatçıları bulu tu PR T NE - BALKAN GÜNLÜ Ü K osova Türk Yazarlar Derneğinin kuruluşunun 20. Yıldönümü ve Çanakkale Savaşının 100. yılı vesilesiyle Priştine’nin Gerçek Derneğinin “Naim Şaban” ve Prizren’nin Doğru Yol Derneğinin “Nazım Hikmet” Yazın Kolları Edebiyat Buluşmasını gerçekleştirdi. Priştine’nin “ Gerçek” KSSD’nde tertiplenen Edebiyat Buluşmasında Priştine ve Prizren şair ve yazarları ve edebiyatseverler katıldı. “Naim Şaban” Yazın Kolu Başkanı Enver Baki, bu buluşmanın önemine vurgu yaparak, bugün şair ve yazarlarımızın aynı zamanda genç ve yarına aday edebiyatçılarımızın bir arada olmasından mutluluk duyduğunu belirtti. www.kosovahaber.net’e göre; Kosova Türk Yazarlar Birliği Eşbaşkanı Taner Güçlütürk’te Türkçenin Rumeli yakasında Türk kültürü, Türk Edebiyatını dilimizi yaşatmaya çalıştıklarını belirterek, Gerçek ve Doğru Yol Dernekleri olarak, Çanakkale Savaşından bu yana tam yüz yıldır Türk Dilini ve Türk Edebiyatını değişik çalışmalarla sürdürmeye çalıştıklarını söyledi. “Gerçek” KSSD Başkanı Gülşen Bölükbaşı, Kosova’da Türk Edebiyatına yıllarca emek vermiş, Türkçenin zenginleşmesi için düşüncelerini ve fikirlerini esirgememiş değerli yazarlarımızı burada görmenin mutluluk verici olduğunu söyledi. Bölükbaşı, bu edebiyat buluşmasında yazarlarımızı örnek alan gençlerin de gösterdiği ilginin önemine işaret ederek, “Gerçek” Derneğinin bu ve tüm diğer alanlarda etkin olmayı hedeflediklerini söyledi. SAYFA 05 5 Yerel Yönetimler MARKAYI GÜÇLÜ KILMAK Kemal YAMANKARADEN Z lkemizde geli mekte olan sektörlerin markaya ba l l , onu salt bir prestij unsuru olarak görmenin çok daha ilerisindedir. Geli mekte olan ekonomilerin en belirgin özelliklerinden biri olan krizlerin ortadan kalkmas n sa layan etkenler istikrarl büyüme ve katma de erli üretim yapabilmektir. Katma de erli üretim yapabilmek de ancak markala t r lan ürün ve hizmetlerle mümkün olabilmektedir. Güven ve kalitenin teminat olan markalar kriz dönemlerinde daha az zararla ç kabilmeyi sa lamaktad r. Çünkü tüketiciler markaya olan güveni her zaman birinci planda tutmaktad rlar. Sosyal sorumluluk anlay n da içinde bar nd ran “marka” kavram n n, kulland m z tüm ürünler aç s ndan ele al nmas daha sa l kl olacakt r. Ayn zamanda bir markan n, toplumun her kesiminden al c s oldu unu dü ünerek hareket etmek gerekmektedir. Tüketicisiyle ba güçlü olan markalar n her ortam ve artta tercih edilece i unutulmamal d r. Ü H ZMET SEKTÖRÜNÜN GEL M Global ekonomide, i dünyas n n marka yat r mlar n n artmas hizmet sektörünün de geli imine katk sa layaca dikkate al nmal d r. Hizmet sektörünü sermayesiz yap lan bir i olarak görmemek gerekir. Bu alanda yer alan giriimci ve kurumlar m z daha fazla büyüyüp, dünyan n her yerinde hizmet vermelerini sa layacak deste in kendilerine verilmesi gerekmektedir. Tüm bunlar göz önünde bulunduruldu u zaman, ya anan geli meler markayla bütünle menin gereklili ini göz önüne koymaktad r. aretten ziyade, irketi temsil eden büyük bir de er olan markalar n uzun ömürlü olabilmeleri için mü teri dü ünce ve geribildirimlerini almalar kendilerini geli tirmeleri gerekmektedir. Kazanma, geli tirme ve elde tutma a amalar boyunca her zaman mü terilerin yan nda olunarak mü terinin bak aç s ö renilmelidir. Böylece mü terilerin ya am biçimlerine, sosyal görünümlerine, ilgilerine dikkat edilerek markay daha güçlü hale getirmek mümkün olacakt r. Dolay s yla toplumla bütünle en ve sosyal sorumluluklar ortak olan markalar her zaman farkl l yakalayacakt r ve di er irketlere göre daha sa l kl bir ekilde varl n sürdürecektir. Ayn zamanda da olas bir kriz durumundan di erlerine oranla en az hasarla kurtulabileceklerdir. 15 Haziran 2015 Pazartesi IMF müzakere masas ndan kalkt , Atina iflas n e i inde IMF 'Görü melerde ilerleme olmuyor' diyerek Yunanistan ile müzakere heyetini Washington'a geri ça rd . 18 Haziran'a kadar zaman kalan Yunanistan'da iflas riski art nca, ülke borsas nda kay plar yüzde 4'ü buldu AT NA - BALKAN GÜNLÜ Ü Y unanistan'ın Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Avrupa Birliği'yle (AB) devam eden kurtarma paketi pazarlıkları kopma noktasına geldi. www.mynet.com’a göre; IMF'nin 'Görüşmelerde ilerleme olmuyor' diyerek müzakere heyetini Washington'a geri çağırmasıyla birlikte, ay sonuna kadar yetecek miktarda parası kalan Yunanistan'ın iflasına yönelik endişeler bir kez daha arttı. Washington'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan IMF sözcüsü Garry Rice, "Farklılıkları giderme yönünde hiçbir ilerleme kaydedilemedi. Herhangi bir anlaşmadan oldukça uzağız" dedi. "IMF hiçbir zaman masayı terk etmez. Her zaman diyaloğa ve müzakereye açığız. Ancak top Yunanistan'ın sahasında" diyen Rice, Atina'daki hükümet yetkililerinin yeni bir kemer sıkma programı teklifi üzerin- de çalıştıklarını da belirtti. IMF sözcüsünün 'IMF hiçbir zaman masayı terk etmez' sözlerine karşılık IMF heyetinin Washington'a dönüş yoluna geçmesi, piyasada 'Yunanistan görüşmeleri krize sürükleniyor' algısının oluşmasına neden oldu ve Atina borsası bu sabah yüzde 4'e yakın değer kaybetti. Avrupalı liderlerin çözüme yönelik çalışmaların hızlandırılması yönünde açıklamalar yapmasıyla birlikte Atina borsasında yüzde 6'ya varan yükselişler yaşanmıştı. IMF Başkanı Christine Lagarde, Yunanistan'a yardım paketinin son diliminin verilmesi için önce Atina'nın 'ikna edici' bir kemer sıkma programı açıklamasında ısrarcı. Yunanistan'ın Haziran ayı sonunda IMF'ye 1,5 milyar Euro’luk borç geri ödemesi yapması gerekiyor. Ancak radikal solcu Syriza hükümeti, kurtarma paketinin son dilimi olan 7,2 milyar Euro’luk kaynağın serbest bırakılmaması durumunda bu parayı ödeyemeyeceklerini dile getiriyor. Bosna Hersek’te 505. Ayvaz Dede enlikleri SARAYBOSNA - BALKAN GÜNLÜ⁄Ü H er yıl on binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen Ayvaz Dede Şenlikleri, Bosna Hersek’te bu zamana kadar yapılan en uzun soluklu etkinlik olarak biliniyor. Atlıları uğurlamaya gelen Stari Grad Belediye Başkanı İbrahim Hacibayriç, beş asırdır devam eden Ayvaz Dede Şenlikleri geleneğini sürdürmeye devam edeceklerini kaydetti. www.bosnahersek.ba ajansının haberine göre; ülkenin farklı şehirlerinden yola çıkan atlılar, ülkenin orta kesimlerindeki Donyi Vakuf şehri yakının- Üsküp’te Kına Gecesi adetleri ÜSKÜP BALKAN GÜNLÜ⁄Ü Ü sküp Yunus Emre Enstitüsü, tarihi Kurşunlu Han'da "Makedonya Yörük Kültüründe Kına Gecesi Canlı Sergisi" adlı etkinlik düzenledi. www.yenibalkan.com’un haberine göre, Türk milli kültürü- nün en güzel adetlerinden biri olan kına gecesinin Makedonya'da bölgeden bölgeye gösterdiği çeşitlilik etkinliğe katılanlara gösterilirken, Kurşunlu Han'ı dolduran yüzlerce Üsküplü keyifli dakikalar geçirdi. Üsküp Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Feyzullah Bahçi, sadece Türk kültürünü değil diğer toplumların da kül- türünü tanıtmayı amaçladıklarını söyledi. Bahçi, "Özellikle Makedonya gibi çok etnikli bir ülkede Yunus Emre Enstitüsünün bu görevinin bence önemli olduğunu düşünüyorum" derken, Makedon, Arnavut, Boşnak ve Romen kültürünün tanıtımına destek verdiklerini belirtti. Kına gecesinin sadece Türk kültürüne değil Makedonya'daki diğer toplumların kültüründe de yer aldığına dikkat çeken Bahçi, "Bu etkinlikteki amacımızı altını çizerek vurgulamak istiyorum, kaybolmaya yüz tutmuş kültürü tekrardan canlandırmak ve buradaki insanları değil aynı zamanda Türkiye'deki insanlarımıza tekrardan tanıtmaktır" ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Yörük kültürüne ait düğün seremonisi canlandırıldı. Kız evinde yakılan kına, baba evindeki son gecede yaşanan duygusallık, damat evinde yapılan adetler, türküler, maniler ve cümbüş, genç oyuncular tarafından sahnelendi. T KA Makedonya’da üç cami daha onaracak ÜSKÜP BALKAN GÜNLÜ⁄Ü T ürk İşbirliği ve Koordinasyon Başkanlığı(TİKA), Makedonya faaliyetleri kapsamında, cami onarım ve inşaat çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. Bu çerçevede TİKA, Makedonya Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı'na bağlı Milli Konzervasyon Merkezi ve Üsküp Konzervasyon Merkezi tarafından "Üsküp Sultan Murad Camii", "İshak Bey (Alaca) Camii" ve Saray "Hüsayin Şah" Camii Rolöve, restitüsyon, Restorasyon, Kalem İşleri, Mekanik, Elektrik, Yapısal Güçlendirme ile Çevre Düzenlemesi çalışmalarına ilişkin İşbirliği Protokolü imzalandı. www.yenibalkan.com’a göre; T.C. Üsküp Büyükelçisi Ömür Şölendil'in de katıldığı imza töreninde, protokol anlaşmasını TİKA Makedonya Koordinatörü Teoman Tiryaki, Milli SIYAH MAVI KIRMIZI SARI Konzervasyon Merkezi Müdürü Memet Selmani, Üsküp Konzervasyon Merkezi Müdürü Ema Petrova Nikolova imzaladı. İmza töreninde ayrıca Kültür Bakanlığı Müsteşarı Behicuddin Şehabi ile Çayır Belediye Başkanı İzet Meciti de yer aldı. Milli Konzervasyon Merkezi Müdürü Memet Selmani, bu projenşn TİKA'nın desteği ile yapılacağını ifade ederken, Üsküp Konzervasyon Merkezi Müdürü Ema Petrova ise bu tarihi eserlerin Makedonya için büyük önem arz ettiğini vurguladı. daki Karaula kasabasında buluşuyor ve burada geleneksel kıyafetleri ve ay yıldızlı bayraklarıyla merkezi etkinliklerin yapılacağı Prusats’a hareket ediyor. Karaula’dan yola çıkan atlılar, Donyi Vakuf şehir merkezinde toplanan kişilerce karşılanıyor. Şenlikler kapsamında Ayvaz Dede’nin Prusats kasabasında yaşanan kuraklık nedeniyle yakınlardaki dağda 40 gün dua ettikten sonra kayanın açılıp suyun çıktığı yere geçerek, burada dua edecek. Ayvaz Dede Şenlikleri, geleneksek olarak Kur’an-ı Kerim ve ilahilerin okunmasının ardından kılınacak öğlen namazı ile sona eriyor. SAYFA 06 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 6 Ara t rma 15 Haziran 2015 Pazartesi Geçmişten günümüze 3 Makedonya siyasi tarihi Durmadan çağlayan bir ırmak gibidir Makedonya. Topraklarında bitmeyen hâkimiyet mücadelesi ülkede birçok iz bırakmıştır. Yeni kurulan bir devlet olmasına rağmen Makedonya’nın tarihi çok çok eskilere dayanır lesine sebep oldu. Osmanlı Devleti'ne Balkanlarda barış ve asayişin sağlanması için Mürzsterg Memorandumu olarak bilinen anlaşma imzalatıldı. Bu memorandum ile; *Hıristiyan halkın ihtiyaçlarının gözden kaçırılmaması için ‘Rumeli Vilayeti Genel Müfettişi’nin yanında bir de özel memurların olması, *Jandarma ve Polis teşkilatının iyileştirilmesi görevinin yeteri kadar subaya sahip yabancı bir generale verilmesi, *Genel af ilan edilmesi istendi. M akedonya’da Bulgarların yanı sıra Yunanlılar da kendi menfaatleri için çalışıyordu. Aynı şekilde Yunanlılarda Etniki Eterya adıyla bir başka örgüt kurdular. Bulgarların hayali Büyük Bulgaristan olduğu gibi Yunanlıların da ‘Megali İdea’sı vardı. Bunun içinde Makedonya topraklarını kendilerine ilhak etme niyetindeydiler. Makedonya’da hak iddia edenlerden bir diğeri ise Sırbistan'dı. Sırplar ise Makedonya’da din, eğitim ve ekonomi propagandası yapıyorlar- dı.1890-1892 yıllarında Sıplar Yunanistan ile bu konuda anlaşma yoluna gittiler ve bir ittifak kurma çabası içine girdiler5Öyle ki 1913’e gelindiğinde Sırbistan Başbakanı’nın Makedonya’nın Sırbistan’ın ayrılmaz bir parçası olduğunu ve Makedonya’ya hâkim olanın Balkan Yarımadası'na hâkim olacağına dair konuşmalar yapması ise pek şaşırtıcı değildi. 6 O dönemde aynı amacı güden komitalar hem birbiri ile çatıştılar hem de Osmanlı Devletine karşı saldırılarda bulundular. Ortaya çıkan istikrarsızlık karşısında Osmanlı topraklarında gözü olan Avrupa meseleye barışı tehdit ettiği gerekçesiyle müdahil oldu ve Osmanlı Islahat Fermanını ilan etmek zorunda kaldı. Tüm bu gelişmelerden sonra Makedonya topraklarında iki ayaklanma patlak verdi. İlki 1902’de Bulgaristan yanlısı çeteler tarafından gerçekleştirilen Cuma-i Bâlâ ayaklanmasıdır. İkincisi ise 1903’de Aziz İlyas Yortusu günü ayaklanması daha geniş kapsamlı olmuştur. Bu isyanlar her ne kadar bastırılmış olsa da Avrupalı büyük devletlerin Makedonya Meselesi'ne müdaha- Avrupalı devletler sözde asayişi sağlama adına bu memorandumu hazırlamıştı ancak asayiş yerine Avrupalı devletlerin nüfuz bölgeleri sağlandı. Bu şekilde Avrupalı devletler bölgeye tam olarak yerleşmiş ve kontrol altına almış oldu. Ancak tüm ıslahat protokollerine rağmen isyanlar, ayaklanmalar kesilmemiş ve Makedonya Sorunu tüm çabalara rağmen çözülememiştir. Diğer taraftan Meşruiyet yönetiminde bulunan İttihat ve Terakki iktidarı, konuyu etnik bakımdan etkileyecek olan ‘Makedonya’yı Türkleştirme’ politikasına Türkçenin zorunlu dil olması ile girişince ve İttihad-ı anasır çerçevesinde askerlik ve vergi konusunda düzenleme ile Balkanlardaki havanın daha da sertleşmesine sebep oldu. 7 1909 ile 1911 yılları arasında asayişi sağlamak için daha merkeziyetçi bir politika ile çeteciliği yasaklayan kanunun çıkarılıp, halkın elindeki silahların toplanmaya ve bağımsızlık hevesiyle imparatorluktan ayrılma hesabına çalışan derneklerin kapatılmaya başlanması, halk içinde İttihat ve Terakki yönetimine karşı bir hoşnutsuzluğun çıkmasına neden oldu. Özelikle 3 Temmuz 1910’da Meclis’te çıkarılan Kiliseler ve Okullar Kanunu’yla Makedonya’da yaşayan Hıristiyanlar arasında var olan kilise kavgalarının son bulmasıyla birlikte, Rusya’nın teşvik ve desteğiyle ‘ Balkan İttifakı’ kuruldu ve bu ittifakı oluşturan Makedonya Hıristiyan ve komşu Balkan Devletleri, İtalya ile yapılan Trablusgarb Savaşı’nı fırsat bilerek 8 Ekim 1912 tarihinde Osmanlı Devletine saldırdılar; böylece Birinci Balkan Savaşı başladı.8 OSMANLI SONRASI MAKEDONYA Makedonya, I. Balkan Savaşı ile Osmanlı’nın elinden çıktı. Bu topraklar savaş sonrası Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan arasında paylaşıldı. Bulgaristan savaş sonrası Balkan coğrafyasından büyük bir pay aldığı için eski müttefikleri II. Balkan Savaşı ile birleşerek Bulgaristan’ı yendi. Bükreş Anlaşması ile (10.Ağustos.1913) Karadağ topraklarını genişleterek Sırbistan ile ortak bir sınıra kavuştu. Sırbistan ise Makedonya’nın orta ve kuzey kesimi ile birlikte güneye doğru büyük bir toprak parçası elde etti. Buna mukabil Avusturya’nın baskısı sonucunda Sırp ve Karadağ birliklerinin işgal ettiği bazı topraklar yeni kurulan Arnavutluk’a verildi. Yeni çizilen sınırlar kalıcı bir barış yaratmadığı gibi büyük devletlerin çatışmasını balkanlara kaydırdı. Bulgaristan’ın destek almaya çalıştığı Avusturya, savaşlardan güçlü çıkan ve doğu yönünde yayılma çabaları önünde engel oluşturan Sırbistan’a ders vermek için bahane aramaya başladı.9 Sırbistan ile AvusturyaMacaristan İmparatorluğu arasındaki gerginlik, 28 Haziran 1914’de yepyeni bir aşamaya ulaştı. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahdı Franz Ferdinand, Gavrilo Prencip adlı bir Sırp milliyetçisi tarafından Saraybosna’da öldürüldü. Bu olayın ardından iki devlet arasında patlak veren çatışma, önceki yıllarda kurulan ittifaklar sisteminin devreye girmesiyle diğer ülkelere de yayıldı. Almanya ve daha sonra İtalya ile Osmanlı Devleti, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun yanında; buna karşın Rusya ve Fransa ile sonradan İngiltere, Sırbistan yanında saf tuttular. Birinci Dünya Savaşı bu şekilde başlamış oldu. Savaşın ilk aylarında Sırbistan, Slav uluslarının birlik oluşturması düşüncesini müttefikler karşısında gündeme getirdi. Ancak, bu girişim destek görmedi. İngiltere ve Fransa, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nu ortadan kaldırmayı savaş amacı olarak öngörmemişlerdi. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Rusya’nın Balkanlarda hâkimiyet kurup sıcak denizlere inmesine karşı bir sigorta görevi görüyordu. Kurulacak bir Slav birliğinin, bölge üzerindeki Rus amaçlarına hizmet edeceğini düşünen İngiltere ve Almanları öncelikli düşman olarak gören Fransa, bu fikri uygulamaya koymadılar. I. Dünya Savaşı Balkan Devletleri için bir var olma mücadelesine dönüştü. Savaşın tetikçisi bir Balkan ülkesi olsa da Büyük Güçler için güçsüzler her zaman en kolay hedef oluyordu. Bu durumda eski düşmanlıkları bir kenara bırakılarak henüz birkaç on yıl geçmeden eski düzene yani bir Balkan birliğine dönüşmeleri gerekti. Avusturya’nın ilk iki saldırısını püskürtmekle birlikte 1914–1915 kışındaki tifo salgını ile büyük ölçüde kırılan Sırp ordusu, İtilaf kuvvetlerinden destek alamayınca Avusturya, Alman ve Bulgar birliklerinin 1915 sonbaharında giriştiği harekât karşısında bozguna uğradı ve çetin kış koşullarında Arnavutluk boyunca çekilerek Korfu Adası'na sığındı. 1917 Yılının Temmuz ayında Korfu’da bir araya gelen Slav ulusunun temsilcileri Korfu Deklarasyonunu yayınladılar. KORFU BİLDİRGESİ10 Osmanlı sonrasında Balkanlarda kurulan ilk birlik projesinin deklarasyonu hükmündeydi. Sırpça kaleme alınan metin bir girişten sonra kurulacak olan Sırp-HırvatSloven Krallığı’nın temel niteliklerine dair 13 maddeyi içermektedir. Buna göre maddelerin muhtevaları şu şekildedir: 1- Kurulacak olan Sırp-Hırvat- Sloven Krallığı ya da Yugoslavya, kendi gücü, birliği ve sınırları olan bağımsız bir devlet olacaktır. 2- Devletin adı SırpNazlı DERVENT HırvatSloven Krallığı olacak, hükümdarı da kral ünvânı alacaktır. 3- Devletin tek ordu üniforması, tek bayrağı ve tek tacı olacaktır. 4- Sırplara, Hırvatlara ve Slovenlere ait olan dört bayrak da eşit değere sahip olacaktır. 5- Sırp, Hırvat ve Sloven ulusları kanun önünde eşit haklara sahip olacaktır. 6- Krill ve Latin harfleri eşit derecede kullanılabilecek ve hangisinin kullanılacağı özgürce seçilebilecek. 7- Tüm inançlara saygı duyulacak ve tümü tanınacaktır (Ortodoksi, Roma Katolikliği, İslamiyet). 8- Gregoryen takvimine mümkün olduğunca rağbet edilecektir. 9- Devletin sınırları Sırp, Hırvat ve Sloven topraklarının tamamını kapsayacak. 10- Adriyatik Denizi tüm uluslara eşit derecede açık olacak. 11- Tüm vatandaşlar sınırlar içerisinde eşit haklara sahip olacak. 12- Seçimler evrensel de÷erlere bağlı kalınarak gerçekleştirilecek. 13- Savaş sonrasında tesis edilecek olan devlette halkın hakları yeniden ve eşitlikçi bir anlayışla düzenlenecek. Buna göre kurulacak Sırp-HırvatSloven Krallığı Sırp kökenli Karayorgiyeviç hanedanı idaresinde anayasal, demokratik ve parlamenter bir monarşi olacaktı. 4 Aralık 1918’de toplanan Meclis, ilk oturumunda Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı'nın kurulduğunu açıkladı. Sırp Karayorgiyevič hanedanından Peter Kral ilan edildi. 10 Eylül 1919’da imzalanan St. Germain Barış Anlaşması ile bu yeni kurulan devlet uluslararası toplum tarafından tanındı. Birinci Yugoslavya’nın kurulmasının temelinde yatan düşünce Sırpların, Hırvatların ve Slovenlerin yaşadıkları toprakları ele geçirme planları yapan İtalya, Macaristan ve Avusturya’ya karşı koruma amacıdır. 1929’un başında Kral Aleksandar iktidarı ele geçirdi ve tüm yetkileri kendinde toplayarak diktatörlüğünü ilân etti. Alexander, aynı ülke içinde yaşayan etnik azınlıkların ancak krala bağlılık duymaları hâlinde birliğin sağlanabileceğine inanmıştı. Etnik, dinsel ve bölgesel partileri kapatarak geniş çaplı baskılara girişti. Parlamentoyu dağıtmış ve anayasayı yürürlükten kaldırmıştı. Bu dönemde ülke dokuz eyalete bölündü. Bir süre sonra da ülkenin adını Yugoslavya olarak değiştirdi ve yerel yönetim yapısını yeniden düzenledi. Ancak Alexander’ın Sırp kökenli olması ve eyaletlerin her birinde Sırp nüfusu çoğunluğu teşkil edecek şekilde yapılanmaya gidilmesi ülkede Sırp hâkimiyetini baskın kılarken, diğer Slav milletleri bu durumdan rahatsızlık duymuşlardı.1930’lu yılların ortalarında Yugoslavya Komünist Partisi de toplumsal düzeyde güçlenmeye başlamıştı. İşçi sayısının artışı ve ulus sorununun yarattığı gerilim Komünist Partiye olan desteği artırıyordu. 1937 yılında Komünist Parti Genel Sekreterliğine Josip Broz Tito seçildi. I.Yugoslavya, 1929 İktisadi Bunalımı ve bu bunalımın ülkeye olan yansımaları ile ayrıca ortaya çıkan etnik sorunlar nedeniyle ömrü fazla sürmedi ve 8 Temmuz 1941 yılında parçalandı. DEVAM EDECEK... SAYFA 07 Yerel Yönetimler 7 15 Haziran 2015 Pazartesi Ege’nin iki yakas Kar yaka’da bulu tu “Danslarımızla İki Hasret, Bir Vuslat” etkinliği için el ele veren Yunanistan’ın Paros Adası ve Karşıyaka Belediyesi, Bostanlı Suat Taşer Açıkhava Tiyatrosu’nda muhteşem bir gösteriye imza attı H.MERKEZ BALKAN GÜNLÜ⁄Ü E KOAL SYON SENARYOLARI ELENİ VE İSMAİL’İN AŞKI Ege’de ortak kültürle yoğrulan halkların 1923’te mübadele ile son bulan birlikteliklerinden geriye kalan hasret ve özlemlerin anlatıldığı etkinlikte, yaşanmış bir aşk hikayesi canlandırıldı. Karşıyaka Belediyesi Meclis Üyesi Ahmet Diker’in projelendirip, halk oyunları eğitmeni Ekrem Altay’ın sahneye koyduğu gösteride, Eleni ve İsmail’in büyük aşkı ve kavuşmaları, kına gecesi ve düğün canlandırmalarıyla sahneye taşındı. İki ülke topluluklarının el ele, kol kola sergilediği gösteriler, Zeybek ve Sirtaki oyunları büyük alkış aldı. Yunan ekiple ortak gerçekleştirilen gösterilerden sonra Anadolu’nun farklı yöre oyunları sahnelendi. 18 yöre oyunu, 24 ayrı ekiple, 1350 oyuncu tarafından sergilendi. Temelleri iki yıl önce atılan dostluk projesi kapsamında, Yunanistan’dan Karşıyaka’ya gelen bir eğitmen buradaki halk dansları ekiplerine Sirtaki oyunlarını öğretti. Karşıyaka’dan Paros’a giden bir eğitmen de Yunan ekibe Zeybek oynamayı öğretti. İlki geçen yıl gerçekleşen gösterilerin bu yılki etabı da izleyenlerden tam not aldı. Altın Kiraz’da mutlu son H.MERKEZ BALKAN GÜNLÜ Ü emalpaşa Belediyesi tarafından bu yıl 45'ncisi düzenlenen Altın Kiraz Festivali, Serkan Kaya'nın verdiği muhteşem konserle sona erdi. Kaya, birbirinden güzel şarkıları Kemalpaşalılar için seslendirdi. Konser de ayrıca Kemalpaşa Belediye Başkanı Arif Uğurlu’nun sahneye çıkıp vatandaşlarla birlikte halay çekmesi, izleyenlerden büyük alkış aldı. Festivalin son gününde konsere saatler kala Dere Mesire Alanı Amfitiyatrosu’na gelen Kemalpaşalılar, sunucu Burak Aygün’ün remix ve sahne performansıyla akşamki konser için kendini hazırlarken; heyecanlı bekleyiş yerini tempolu şarkılara bıraktı. İstanbul’dan gelen ekibiyle sahneye çıkan ünlü sanatçı Serkan Kaya, repertuarından seçtiği parçaları büyük bir coşkuyla seslendirdi. Konserine kısa bir ara veren Kaya, Kemalpaşa’da olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Kiraz diyarında olmaktan ve sizlerle buluşmaktan mutluluk duyuyorum. Genç belediye başkanımıza bizleri davet ettiği için teşekkür ederim” diye konuştu. Seyircilerin zaman zaman ellerinde telefonların ışığıyla eşlik etiği Kaya ve ekibi, yaklaşık 1 saat sahnede kaldı. Razgradlılar’dan Bursa Büyük ehir’e ziyaret H.MERKEZ BALKAN GÜNLÜ Ü H alk oyunu gösterileri için Bursa’ya gelen Bulgaristan’ın Razgrad ilinden folklor ekibi, Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret etti. Bulgaristanlı soydaşları Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe adına Başkanvekili Atilla Ödünç ağırladı. Razgrad Belediye Başkan Yardımcısı Zülfiye İsmail ile Tunaboylular-Deliormanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Lütfi Yılmaz’ın da eşlik ettiği ziyarette, Bursa’yla Balkan ülkeleri arasındaki kültürel ilişkiler ele alındı. Büyükşehir Belediye Başkanvekili Atilla Ödünç, ziyaretçilere Bursa hakkında bilgiler verdi. Bursa’nın tarihi ve kültürel güzelliklerinin yanında gelişmiş yönünün de bulunduğunu dile getiren Ödünç, Türkiye’nin gözbebeği kenti Bulgaristanlı soydaşlarla paylaşmaya hazır olduklarını bildirdi. Ödünç, soydaşlara Bursa’dan güzel duygularla ayrılma temennisinde bulundu. Razgrad Belediye Başkan Yardımcısı Zülfiye İsmail ise, gösterilen ilgi nedeniyle Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti. Bursa’da unutulmaz bir 3 gün geçirdiklerini ifade eden İsmail, Başkanvekili Atilla Ödünç’ü Bulgaristan’a davet etti. Bursa’da Balkan ezgileri BURSA - BALKAN GÜNLÜ Ü U luslararası Bursa Festivali’nin konuğu olan ünlü sanatçı Buzuki Orhan ve Balkan Express Orkestrası, Balkan müziğini sevenlere muhteşem bir konser verdi. Büyükşehir Belediyesi tarafından Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı (BKSTV) koordinasyonuyla gerçekleştirilen ‘54. Uluslararası Bursa Festivali’, yine özel konsere ev sahipliği yaptı. Enstrümanındaki ustalığıyla ‘Buzuki’ lakabıyla anılan Orhan Osman ve müzikal yaşamının bir dönüm noktası olan 2000’li yıllarda oluşturduğu Balkan Express on 3 genel seçimin aksine, 2015 genel seçimleS YAS BEL RS ZL K rinden tek parti hüküP YASALARI metinin ç kmamas piyasalar TED RG N ED YOR tedirgin etmektedir. Ne de olsa hükümetin ekli bundan önceki 3 genel secimde Enver ERKAN sonuçlar aç kland nda belli oluyordu. u anda ise önümüze bir süreç ç km durummas durumunda erken seçim dad r. Seçim öncesi senaryolarsenaryolar da ortaya ç kabilir. dan biri gerçekle ti, dördüncü Erken seçim ihtimali piyasalarda parti meclise girdi. imdi ise bu daha uzun vadeye yay lan belirsenaryonun çizmi oldu u yolu sizliklere ve Türk liras cinsinanaliz etmek gerekiyor. Birinci den varl klar aç s ndan olumsuz parti mecliste hükümeti tek ba bir görünüm olu mas na neden na kuracak ço unlu u sa layaolur. mad . Secimden birinci ç kan S partinin Cumhurba kan ’ndan hükümeti kurma görevi almas ndan sonra di er partilerle yapaca görü meler, hükümetin kurulup kurulamayaca , koalisyon görü melerinde di er partilerin tutumunun ne olaca son derece önemli görünmektedir. ge’nin iki yakası arasındaki bağları güçlendirmek amacıyla iki yıl önce başlatılan dostluk projesi kapsamında düzenlenen gecede, Karşıyaka Belediyesi Halk Dansları Topluluğu ve Yunanistan’ın Paros Adası’ndan Naousa Paros Halk Dansları Topluluğu sahneye çıktı. Bostanlı Suat Taşer Açıkhava Tiyatrosu’nda ücretsiz olarak gerçekleştirilen gösteri, büyük ilgi gördü. Bin kişilik salona yaklaşık 3 bin izleyici gelince, salon dışına iki ayrı barkovizyon konuldu. K SIYAH MAVI KIRMIZI SARI grubunun aynı sahneyi paylaştığı konser, keyifli anlara imzasını attı. Sanatseverlerin eğlenceli bir konsere şahit olduğu muhteşem gece, Yunan, Bulgar, Roman, Hint ve Türk ezgilerinden örneklerin yer aldığı dünya müziğini gözler önüne serdi. Konseri izlemeye gelen vatandaşlar coşkulu gecede, eğlenceli şarkılara alkışlarla ve danslarla eşlik etti. Buzuki Orhan, Bursa’da gördüğü ilgiden memnun olduğunu söyleyerek, kendisini sevenleriyle buluşturan Büyükşehir Belediyesi ve BKSTV’ye teşekkür etti. Seçim sonuçlar ndan sonra Anayasa de i ikli i ihtimalinin nispeten azalm olmas önemli bir nokta olarak kar m za ç k yor. Öte yandan bizi ilgilendiren art k hükümetin kurulmas yolundaki anayasal süreçtir. Mevcut tablo imdilik koalisyon senaryolar n n de erlendirilmesi gerekti ini öngörüyor. Cumhurba kan ’n n hükümeti kurma görevini “muhtemelen” seçimden birinci s rada ç kan partiye vermesi sonras nda, hükümetin kurulmas için bir görü meler dizisi gerçekle ecek. Bu süreçle alakal olarak her ne kadar baz partilerden koalisyona ili kin ilk sinyaller olumsuz olsa da, siyasette her türlü senaryonun mümkün olabilece i ihtimali göz önünde bulundurulmal d r. Bu nedenden dolay liderlerin aç klamalar son derece önemli olacakt r. Koalisyon görü meleri s ras nda olumsuz aç klamalar gelmesi, bu sürecin de uzayaca durumunu ortaya ç kar r. Hükümetin kurulamay p, görevin iade edilmesi durumunda ise Cumhurba kan ’n n görevi ba ka bir milletvekiline vermesi veya hükümetin kurulama- PARA POL T KALARI Hükümetin kurulmas durumunda ise piyasalar n odaklanaca konu ekonomi politikalar n n nas l ekillenece i yönünde olacakt r. Uzun vadeye yay lacak piyasa hareketlerinde bu da bir ba ka önemli yat r mc kriteri olarak göz önünde bulundurulacakt r. Sonuç olarak para politikalar na ili kin belirsizliklerin giderilmesi ve içeride makro verilere kar l k al nabilecek olas mali politika önlemleri ekonomi ekolünün belli olmas yla ortaya ç kabilecek unsurlard r. Sonuç olarak, belirsizlik ortam yat r mc aç s ndan olumsuzdur. Bu bak mdan da biz “ne kadar uzun belirsizlik, o kadar kötü fiyatlama” devrine girmi olabiliriz. Türkiye’nin artan risk primi varl k fiyatlar üzerinde negatif yönde etkili olacakt r. Bu durumda da piyasa faizlerinin çift hanede kalma riski bulunmaktad r. Belirsizlik sürecinin uzamas durumunda TL’nin vaad etti i getirinin, bir ba ka deyi le Merkez Bankas faizlerinin risk primiyle uyumsuzluk göstermesi, piyasadaki risk – getiri dengesinde bozulma yarataca ndan TL varl klar ndan kaç kura yans maya da devam edebilir. Borsa stanbul’da da hisse baz nda ayr malar olabilir, ancak yabanc yat r mc alg s önem ta yaca ndan endeks baz nda olumlu fiyatlamalar görmemiz için toz bulutunun ortadan kalkmas gerekir. SAYFA 08 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 8 Balkan Haberleri 15 Haziran 2015 Pazartesi zzet KARASU izzetkrs45@hotmail.com Balkanlardan gülümseten anlar... GARDIROP Ana cadde üzerindeki ahflap evin gard›robu, otobüsler geçtikçe fliddetli bir flekilde sars›l›yordu. Bir gün evin han›m› tamir için Kumali’yi evine ça¤›rd›. Kumali gard›roba girerek; -Siz en iyisi gard›robun kapaklar›n› kapat›n. Ben de otobüs geçerken nas›l salland›¤›n› gözleyeyim der. Kad›n kapaklar› kapat›r kendisi de mutfa¤a geçip ifl yapmaya koyulur. Bir müddet sonra da beyefendi evine döner. Acilen dolaptan yeni tak›m elbiselerini almak ister. Kumali’yi görünce ba¤›r›r. -Siz de kimsiniz? Burada ne ar›yorsunuz? Kumali biraz s›k›larak cevap verir. -Belki inanmayacaks›n›z ama ben burada yeminle otobüs bekliyordum! A⁄LATIYORLAR Kumali arkadafl› ile turizm hakk›nda sohbet ediyorken flöyle demifl. -‹leride flu turist çocuklar› en büyük Türk düflman› olacaklar, biliyor musun? Arkadafl› sormufl: -Niçin böyle düflünüyorsun Kumali? -Çünkü bizimkiler bunlar›n analar›n› a¤lat›yorlar da ondan! YARDIM Arkadafl›; Kumali duydum ki zor durumdaym›fls›n. Senin damat “ Babam ne isterse gönderirim, gerekirse para da veririm” diyor. Kumali cevap verir. -Yahu, o damat sana dediklerini, bana niye hiç demiyor ki? ALOPES‹ -Kumali, Alopesi nedir? -Saç dökülmesi -Nas›l bildin? Mant›k yürüttüm. -Nas›l yani? -AL O FES‹..! fleklindE YASAK Kumali’yi apar topar ameliyata götürürler. Tam ameliyathaneye girerken Kumali: Durun girmeyin der. -Hayrola neler oluyor? -Bak›n kap›n›n üstüne “ Ameliyathaneye girilmez” yaz›yor. HAYAL M‹ GERÇEK M‹? Kar›s› Kumali’ye sordu. -Ne biçim kitap yazm›fls›n? Bunlar hayal ürünü mü, gerçek mi? -Kar›c›¤›m, ben seninle evlendi¤im zaman hayallerimin gerçekleflti¤ini zannetmifltim. Oysa y›llar sonra aynaya bakt›¤›mda, benim gerçeklerimin de hayalleflti¤ini gördüm D‹LEK Arkadafl› Kumali’ye teflekkür ediyordu. -Senin s›rt›n hiç yere gelmesin emi! Kumali bozulur. -Kötü bir fley mi söyledim a¤abey? Baflka bir fley de diyebilirdin. Benim s›rt›m zaten hiç yere gelmiyor. Biz yengenle art›k hep s›rt s›rta yat›yoruz! YALNIZ ARKADAfi Ö¤rencileri s›n›fta kargafla yaratmalar›na ra¤men, Kumali konuyu ifller ve ç›kar. Ertesi gün s›n›fta sadece üç kifli vard›r. Kumali yine konuyu ifller ve gider. Bir gün sonra s›n›fa bir eflek ba¤lan›r. S›n›fta hiçbir ö¤renci yoktur. Kumali ald›r›fl etmez ve konuyu anlat›p ç›kar. Ertesi gün ö¤rencileri hep bir a¤›zdan sorarlar: -Hocam dünkü dersiniz nas›l geçti? -Çok güzeldi, ancak arkadafl›n›z› yaln›z b›rakm›fls›n›z!... HALI Gece yar›s› Kumali camiye girer. Camide kimse yoktur. ‹pek hal›lar›n üzerinde biraz yürür ve ba¤›r›r: -Ey Allah’›n evi Selam›n Aleyküm Ses veren olmay›nca, kendisi konuflur. -Aleyküm selam Kumali! -Bu hal›lardan bir tanesini alabilir miyim? Yine kendisi cevap verir: -Götürebilirsen iki tanesi götür… Türkler kom udan mal ‘kap yor’ 50 bin Euroluk konutlar 18 bin Euro’ya kadar düşerken, fırsatı kaçırmak istemeyen Türkler ev almak için Yunanistan'a akın ediyor AT NA- BALKAN GÜNLÜ Ü ‹HBAR Kumali son günlerde komflunuzun evine, evin erke¤i evde olmad›¤› zamanlarda, bir polis girip ç›k›yor. Bir olay m› var? Kumali cevap verir: -Sizin eve de sen olmad›¤›n zamanlarda bir itfaiyeci girip ç›k›yor. Biz sana sizin evde yang›n m› var diye soruyor muyuz? Not: Kumali f›kra ve hikayeleri Balkan kökenli Yazar Nihat Alt›nok'un ‘Av Hikayeleri’ adl› mizah öykü kitab›ndan al›nt› yap›lm›flt›r. E nflasyonun tırmandığı, maaşların düştüğü, vergilerin arttığı Yunanistan'da ev fiyatları dip yaptı. Yunanistan'da 5 yıldır süren ekonomik kriz ile ev fiyatları araba bedeline kadar düştü. Patronundan işçisine, memurundan esnafına borç batağındaki ülke, elindeki avucundakini yok pahasına satarak, krizden çıkmaya çalışıyor. Öyle ki; Yunanistan'da kriz önce- İ H.MERKEZ - BALKAN GÜNLÜ Ü B uca Akşemsettin İlkokulu’nda aile eğitim programları devam ediyor. Buca Seyfi Demirsoy Hastanesi Uzman Psikologlarından Ahmet Konya tarafından “Aile İçi İletişim-Çocukla İletişim ve Empati” konularında bilgilendirme ve bilinçlendirme amacıyla sunum yapıldı. Okul Müdürü Servet Aras ve rehber öğretmeni Teslime Savran’ın organizasyonuyla gerçekleştirilen seminere çok sayıda veli ve öğretmen katıldı. Sohbet havasında geçen seminerde önemli bilgiler edindiklerini ifade eden katılımcılar ise, bu tür seminerlerin sürekli düzenlenmesi gerektiğinin altını çizdi. İletişim ve özellikle çocukla iletişim konuları detaylı bir şekilde ele alındı, ayrıca velilerin seminere aktif katılımları sağlandı. Okul velilerinin iletişim ve empati konularındaki soruları cevaplandırıldı. Velilerin katılımıyla her konuda drama etkinlikleri düzenlenerek sunumlar aktif ve yararlı bir şekilde geçti, ÇEVRE DÜZENLEMESİ Öte yandan Akşemsettin İlkokulu’nda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla çevre düzenlemesi yapıldı. Öğrenciler için doğal tarımı öğrenebileceği hobi bahçeleri oluşturuldu. Her sınıfa bir bahçenin düşeceği alanın topraklama çalışması da İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılacak. Ayrıca okulun yan bahçesindeki toprak kaymasını önlemek için setler oluşturuldu ve bu alan futbol sahasının tribünü haline dönüştürüldü. Bahçe kenarına taş ve toprak akımını engellemek için beton bloklar yerleştirildi. Okul bahçesinde eksik kalan bölüme kilit taşları döşendi. Öğrenciler bahçelerinin düzenlenmesinden büyük bir mutluluk yaşadılar. ginler ve en yoksullar arasındaki gelir uçurumu daha da arttı. OECD'nin 34 Avrupa ülkesinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre, 2014'te en büyük eşitsizlik Yunanistan'da yaşandı, yoksullar daha yoksul, zenginler ise daha zengin oldu. Araştırmada, Yunanistan'da 2007'de yüzde 11 olan yoksulluk oranının 2014'te yüzde 32'ye yükseldiği, gayri safi milli hasılanın önemli bölümünü kontrolü altında tutan yüzde 2'lik oranın ise yüzde 10'a çıktığı vurgulandı. ‘Selanik Yaylacık’ta ya ıyor’ huzurlarınızda H.MERKEZ BALKAN GÜNLÜ Ü Buca Ak emsettin’de faaliyet bitmiyor sinde 50 bin Euro olan evler şu an 18 bin Euro’ya (54 bin liraya) alınabiliyor. Yunan emlakçılar da evler satılsın diye komisyon almayarak, alımı daha da ucuza getiriyor. Bu durum ise biraz parası olana fırsat sunuyor. Ev alarak tatilini 'Komşu'da geçirmek isteyen Türk vatandaşları, Yunanistan'a akın ediyor. www.tourexpi.com’a göre; Atina'daki kriz nedeniyle fiyatları düşen evlere birçok ülkeden de ilgi başladı. Öte yandan, Yunanistan'da en zen- çişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı tarafından desteklenen ve derneğimizce yürütülen “Selanik Yaylacık’ta Yaşıyor” projesinde sona gelindi.Balkan Savaşları ve mübadele döneminde Selanik’in Yaylacık köyünden gelip Buca’ya yerleşen ve buraya da “Yaylacık Mahallesi” adını veren atalarımızın adet, gelenek ve göreneklerini gelecek kuşaklara aktarmayı amaçlayan projeye 1 Eylül 2014 tarihinde başlandı. Projeyle; bugüne kadar kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılan kültü- rel ve folklorik değerlerin yazılı ve görsel kaynaklara aktarılması amaçlandı. Bu kapsamda 1. Kuşak mübadil çocukları olan 80 yaş üzeri 15 kişiyle görüşülerek bu görüşmeler video kaydına alındı. Evlerden eski fotoğraflar toplandı, sadece Yaylacıklılar’a ve Selanik’e özgü 27 adet yemek ve tatlının tarifleri yazılarak fotoğraflandı. Bunların yanında; projenin en önemli ayaklarından biri olan eski eşyalar toplanarak; Buca Yaylacık Mahallesi Nostalji sokaklarında 162 Sokak No: 5’de bulunan eski bir Rum evinde Yaylacıklılar’ın günlük hayatını yansıtacak şekilde düzenlenerek bir sergi oluşturuldu. mtiyaz Sahibi lhan akiro lu TEMS LC L KLER Hüseyino ulları Romanyalı ö rencileri a ırladı H.MERKEZ BALKAN GÜNLÜ Ü H üseyinoğulları İşletmeleri sahibi Sedat Bozkurt'un okullara desteği devam ediyor. Konak Mustafa Kemal Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ‘Kardeş Okul Projesi’ kapsamında öğrenci ve kültür değişimi programı için Romanya'nın Galati Şehrinden Costache Negri National College'nden gelen Öğretmenler ve öğrencilere Hüseyinoğulları İşletmeleri sahibi Sedat Bozkurt öğlen yemeği ve eğlence düzenledi Yemeğe Romanya'nın İzmir Konsolosu Mara Stefan'da katılarak şeref verdi. Son derece keyifli geçen yemekten sonra Okul Müdürü Çetin Abacıoğlu okullara verdiği desteklerden dolayı Hüseyinoğulları İşletmeleri sahibi Sedat Bozkurt’a teşekkür etti. ANKARA Ahmet ÇOLAK SAMSUN Ak n ÜNER BURSA Hüseyin TOY MU LA Mehmet TOKGÖZ MAN SA Ersin AKBA ANTALYA Kenan KURTE STANBUL Faruk AZEM DEN ZL Fahrettin KOYUNCU DI TEMS LC L KLER ARNAVUTLUK Sokol BRAHAJ BULGARİSTAN İsmet TOPALOĞLU SOFYA DR. Sunay YILMAZ KOSOVA Orhan EMİNCİK ROMANYA Erkan ERUYSAL YUNANİSTAN Varol HALİLOĞLU BOSNA-HERSEK Murat ÖZKAYA KKTC Mehmet ALDEMİR YAYIN KURULU KORAY BAfiOL İSMET TOPALOĞLU NAZ‹F MANDACI SOKOL BRAHAJ BALKAN DEVLEN AYŞE KARADAN ŞARIK CİBO ATA ATUN İLBER ŞİYAK MAL LER KUTLU KARAN B LG LEM KEMAL B ÇER YAYINTÜRÜ: ULUSLARARASI HAFTALIK SÜRELİ YAYIN YÖNETİM YERİ: Rafetpaşa Mah. 5179 / 1 sokak. No: 7 / 4 Bornova/İZMİR TEL: 0 535 776 01 61 BAS KI TARİHİ: 15 Haziran 2015 BASKI: STAR MEDYA YAYINCILIK A.fi. ADRES: Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Betontaş Tesisleri İçi GAZİEMİR/İZMİR TEL: 0 232 251 76 32 www.balkangunlugu.com-info@balkangunlugu.com Köşe yazılarının sorumluluğu yazarına aittir. Yıllık abone bedeli 500 TL olup ulusal ve uluslararas› aboneler için posta ücreti ilave olunur. SAYFA 09 Ara t rma 9 15 Haziran 2015 Pazartesi HAYATIMIZDA YER ALAN MUTSUZLUK Mehmet KIZILKAYA ayat m z n içerisinde yerini alan mutsuzluk adeta bütün ya am döngüsünün içerisinde yerini alm t r. Mutsuzluk ya am n içerisindedir. Mutsuzlu u ya am m z n içerisinden ayr k lmak adeta ya am kabullenmedi imi söylemi oluruz. Bizler isyan ederiz. Hiçbir eyin hiçbir ekilde yolunda gitmedi ini söylenip dururuz. Tabi ki de gitmeyebilir. Neden mi? Çünkü her eyin yolunda gidecektir diye evrensel olan bir kural yoktur ki. Her zaman mutlu olaca z diye bir kural bir çizgi yoktur ki. Öyle ki ba kalar n n kurduklar yapt klar çizdikleri kurallar ile ya ad kça mutlulu un pe inden ko up dururuz. Kendi kurallar m zla ya amam z gerekti ini bilmemiz gerekir. Gözlerimizi de her daim aç k tutmal y z. Zihnimizi açmal , fark ndal m z en üst noktaya yükseltmeliyiz. H ADETA B R YA AM B Ç M Ben sizleri tekrar tekrar söylüyorum söyleyece im de. Mutsuzluk adeta bir ya amd r. Mutsuzlu u adeta severek ya amal y z, onun varl n her daim kabul görmeli ve de kabul etmeliyiz. Lakin asla ama asla ona sahiplenmemeliyiz. Ya am nda o mutsuzlu a hiçbir zaman sahiplenme. Sadece onu ya a doyuma ula t n vakitte de b rak gitsin. O’na asla sahiplenmeye kalkma. Böylelikle ya am ndaki her eyden tat al rs n, zevk al rs n ve de kar ndaki ki ilere de zevk vermeye ba lam olursun. Mutlu olman n en güzel formülü nedir bilir misin? Sen ki onu ça r rs n O’da senin dünyana gelir. Sonras nda kalkar kap y aç p içeri girmek için senden izin ister. E er ki fark ndal kla gerçekten ya yorsan onun izin istedi ini duyumsam olursun. Yoksa her zaman isyan edip durursun, her zaman olduu gibi! Hepimizin una dikkat etmesi gerekti ini söylemek isterim. Mutlulu u ya ad m z zaman sürecinde o mutlulu un uzun süreli olarak bizlerle kalmas n istiyoruz. Lakin bu da mümkün de ildir ki bu da ya ama ayk r d r. Burada da öyle bir ç kar ortaya. Ya am n mutlulu a e it olmad gerçe i ortaya SIYAH MAVI KIRMIZI SARI ç kar. (Ya am = Mutluluk de ildir.) YA AM NED R PEK ? Ya am bütün her eyin toplam d r. Ya am olumlu, olumsuz, mutluluk ve de mutsuzlu unun toplam d r. Ya am, bizler için seçimlerimizin toplam d r. Ya am sadece budur. Ya am n sadece nefes al n p verilmesiyle olmad n görmemiz ve de ö renmemiz gerekti ini dü ünüyorum. Bizler insan z! Bizler insan olman n özelliklerini hissederek ya amam z gerekti ini dü ünüyorum. E er ki bizler ayd nl k olan bir yürekli ya am yor isek; demek ki insan olman n avantajlar n kullanm yoruz demektir. O zaman unu da sorabilmeliyiz kendimize. Neden ya yoruz? Bunu benim ya da ba ka birinin sana söylemesi de il de, her gün senin kendine sorman gerekti ini bilmen gerekir. Sizler bugüne kadar neden ya ad m z bile bilmiyoruz. Bugüne kadar mutlulu u arzulamak sizlere hep bir eyleri kaybettirdi i fark na varmal s n z. Öyle ki bu noktadan sonra da mutsuzlu un hazz n da ya amal s n z. Tam da o zaman gerçek olan ya am sizlere elini uzatacakt r. Ya am n gerçe ini gördü ünüz ve de kabullendi iniz de o eli göreceksiniz ve sizler de ona kendi elinizi uzatacaks n z. Kimler mutlulu un pe inde ko arlar bilir misiniz? Yaln zca normal olan insanlar mutlulu un pe inden ko arlar, ya am n yolundan bilge olman z içi adeta biraz da deli olman z gerekir. Yani risk alman z gerekir, yürekli olman z gerekir, mücadeleci ruhunuz olmas gerekir… Sizler her zaman normal insan moduna geçmeyi seçtiniz. Normal, belki de sizlerin bildi i do rultu da bir eyler de ildir. Sizler normal insan olmay n! Deli de olmay n! Yaln zca sadece denge de kal n z. Kendinizce dengeyi sa lamay ö renin. Bilirsiniz ki Ya am Bir Dengedir. Ya am bilin, ö renin, görün, ya ay n. Ya am olun her zaman. unu unutmamal s n z ki ya amdan ayr kald n z zaman bir bütün olamazs n z. Bunu kendinizde izlemelisiniz. Unutmay n ki ya am n ad sizler oldu unu unutma! E er ki sizler varsan z ya am da vard r, e er ki sizler yoksan z ya am da yok demektir. Unutmay n ki; Hayat n zda Yer Alan Mutsuzluklar sizleri olgunla t rmak için vard r. Vesselam… Zulmün 26. y l nda 1 Bulgaristan Türkleri 1989 yılı Bulgaristan'daki Türkler için acı ve ayrılığın tarihi olarak kayda geçti. Bulgaristan'da 1984 yılından itibaren Türk azınlığa asimile politikası uygulayan Jivkov yönetimindeki komünist rejim amacına ulaşamayınca 1989 yılında zorunlu göçe karar verdi. Asimilasyona direnen Türklerin toplama kamplarında zulme maruz bırakıldığı 1989 yılı Jivkov rejiminin de sonunu getirdi B ulgaristan'daki Türkler için 1989 yılı, acı ve ayrılığın tarihi olarak kayda geçti. Zira komünist rejimin baskıları nedeniyle ülkede yaşayan Türkler işkenceye maruz kaldırdılar, evlerinden zorla çıkartılarak göçe zorlandılar. Bulgaristanlı Türkler, Türkçe olan isimlerini Bulgar isimleriyle değiştirmeye zorlandı, İslam dinine ait her şey yasaklandı. Bu büyük zulmün mimarı dönemin Bulgaristan devlet başkanı Todor Jivkov'du. Jivkov'un 23 Haziran 1989'da gerçekleştirdiği Moskova ziyaretinde Sovyet lider Mihail Gorbaçov'a söyledikleri yaşanacak dramın da habercisiydi: "Ülkemizde iki büyük sorun var. Birincisi ekonomi. Bunu halletme şansımız var. İkinci sorunumuz ise Müslümanlar. Elimizdeki verilere göre bunların sayısı 800-850 bin civarında. Yıllık nüfus artışları ise 15-16 bin. Eğer bir tedbir almazsak 20 yıl sonra Bulgaristan ikinci bir Kıbrıs’a dönüşecek. Bizim hesaplarımıza göre, 500 bin kişiyi göç ettirmemiz gerek. Bunun için yeni bir politika üretmemiz lazım. Ama kesin görüşümüz şu ki; biz bunları asla Türk olarak kabul etmeyeceğiz." Bu konuşmadan kısa bir süre sonra dünya hafızalardan silinmeyen görüntülere tanık oldu. Kimliklerini korumak için sahip oldukları her şeyi geride bırakan yüz binlerce Türk Kapıkule'ye doğru yürüyüşe geçti. ASİMİLASYON DÖNEMİ Bulgaristan'daki Türklerin 1989 yılında göçe zorlanması, 1984 yılından sonra giderek artan asimilasyon politikalarının sonucuydu. Rejim değişikliğinden sonra açıklanan belgeler, Bulgaristan Devleti'nin asimilasyon politikasını doğrudan komünist parti eliyle uyguladığını ortaya koydu. Belgelere göre, 1984 yılı sonlarından itibaren Komünist Parti'nin en üst karar alma birimi olan politbüro, Türklere yönelik “Yeniden Doğuş-Uyanış Süreci” adı altında sistematik bir asimilasyon siyaseti başlatmıştı. Bu siyasetle belirlenen maddeler, ülkedeki Türklere kimliklerini koruyarak yaşamak hakkı tanımıyordu. Bu maddelerden bazıları şöyleydi: - Türk isimlerinin Bulgar adlarıyla değiştirilmesi - Türkçe konuşmanın yasaklanması - Türklerin yoğun yaşadığı bölgelerden koparılarak, Bulgarların yoğun yaşadığı yerlere yerleştirilmesi - Türkçe eğitim kurumlarının ve kuran kurslarının kapatılması - Bulgar ve Türkler arasında karma evliliklerin parayla teşvik edilmesi - Alınan kararlara uymayanların para ve hapis cezasına tabi tutulması Dönemin Bulgaristan lideri Todor Jivkov'un öncülüğünde hayata geçirilen baskıcı politika, “Tek Devlet, Tek Ulus” ilkesine dayalı olarak yürütüldü. 17 Nisan 1986’da zorla isim değiştirme kampanyasına katkılarından dolayı içişleri bakanlığında görevli kişilerden ve subaylardan oluşan 179 kişiye Todor Jivkov tarafından devlet nişanı bile verildi. Binlerce Türk'ün adı zorla değiştiriliyordu. Kamusal alanda Türkçe konuşanlar hapis cezasına çarptırılıyordu. Eğitim ve basında da Türkçe yasaklanmıştı. İsim değişikliğine direnenleri ise daha büyük bir acı bekliyordu. Yüzlerce Türk o dönem Türkiye’de dizilere de konu olan Belene Adası'nda kampta kötü muamele ve işkenceye maruz kaldı. O dönemde 300 bini aşkın Türk kökenli Bulgaristan vatandaşı yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kaldı. Türk azınlığının gösterdiği direniş, 1989 yılı başlarından itibaren dünya kamuoyunda duyulmaya başlandı. Todor Jivkov yönetimi, giderek artan direniş karşısında bu kez zorunlu göç kararı aldı. 29 Mayıs 1989’da Bulgaristan milli radyosundan okunan bir bildiriyle, sınırların açıldığı ve isteyen herkesin ülke dışına çıkmasının serbest olduğu açıklandı. Politbüro bu süreci, ülke içinde ve dışında “Bulgaristan Türklerinin büyük gezisi” olarak tanıttı ve zorunlu göç “gönüllü turistik seyahat” olarak adlandırıldı. BELENE ÖLÜM KAMPI VE CEBEL GÖSTERİLERİ Ancak yaşanan dram sadece göçle sınırlı değildi. Özellikle Belene Kampı'na kapatılan Türkler sistematik olarak işkenceye maruz kaldı. Baskılara karşı düzenlenen gösterilere Bulgar polisinin sert müdahaleleri sonucu ise can kayıpları yaşandı. Belene ya da Belene Ölüm Kampı. Tuna nehri kenarında Todor Jivkov tarafından açılmıştı. Burası, ilk zamanlarda sosyalist rejimin muhalif unsurları ve çeşitli şualardan hüküm giymiş suçluların kapatıldığı bir kamptı. Ancak 1980'lı yıllarda Bulgaristan’da yaşayan Türk kökenli vatandaşların asimile edilmesi için kullanılmaya başlandı. 80’lı yıllarda kamp, tamamıyla asimilasyon üzerine faaliyet gösterdi. Kamptaki kişiler; yargı kararları ile değil, keyfi uygulamalarla kampa yerleştirildi. Kampa kapatılan Türkler; Türkçe konuşmak, sünnetli olmak ve geleneklerini sürdürmekle suçlanıyorlardı. Aslında Belene Kampı, Bulgaristan Türklerine, Türkiye’ye göçmeleri için baskı aracı olarak kullanılıyordu. Kampta Türklere uygulanan insan hakları ihlâlleri arasında dayak, tecavüz, psikolojik baskı gibi uygulamalar yer alıyordu. Bulgarca isimleri kabul etmeyen Türkler de bu kampa hapsediliyordu. Belene kampındaki işkencelerle birlikte Türklerin üzerindeki baskılar 1989 yılının mayıs ayında doruk nok- şöyle anlattı: “O unutulmaz Nisan Plenumu kararları ışığı altında, Türkçeyi birer, ikişer saat azaltmaya başladılar, sonunda hepten Türkçe dersleri yasaklandı. Tiyatrolarımız da kapandı. Politbüro 84 yılında bir belge çıkardı, ona göre Bulgar kökenli vatandaşların isimleri değiştirilecek. Oysa bizler temiz Türk kökenli olduğumuz için rahat durumdaydık. Ne yazık ki 85’in sonlarında Türklerin de, bizlerin de yüzde 100 adlarını değiştirmeye başladılar. Bu bize çok ağır geldi. Direnişin ilk ışığı Kirli’de yandı, sonra kıvılcımlar etrafa dağıldı. Ayaklandık, karşı geldi, lakin bir şey elimizden gelmezdik, çünkü ordumuz yoktu silahımız yoktu. Mecburen sopayla adlarımızı değiştirdiler.” 1989 yılında halkın baskılara dur demek için başlattığı ayaklanmalar Adalı'nın hafızasından hiçbir zaman silinmemiş. Adalı, zulme karşı gösterilen direnişi bugün gibi hatırlıyor: “Milletimiz bu büyük asimilasyona, baskıya dayanamazdı. Onun için de ilk ışıklar Kirli’de yandı. Aynı ay 19 Mayıs Cebel Meydanı insanlarla dolup taştı. Daha çok dayanamayacağız, adlarımızı geri istiyoruz diye sesler yankılandı." Ve ardından o büyük göç. Geride bırakılan evler, hayatını kaybedenler. Adalı şunları söyled: “Ondan sonra da unutulmaz büyük göç çıktı. Milletimiz güneye akın etti, ama akıbetini bilmeden, nereye gidiyor, niçin gidiyor, bir daha dönecek mi, bu belli değildi. Ayrılık, hasretlik, milletimizin boynu büküldü. Benim de kardeşim Bursa’da soluk aldı. Diğeri ise baskılara dayanamayarak, tarlada kalp krizinden vefat etti. Ben ise yalnız kaldım. Şimdi kapılar açık. Yollar dümdüz. Lakin ne de olsa hasretlik belimizi büktü. Her zaman beraber olmadığımız için tüm bunlar bize ağır geliyor.” DAĞ ETEKLERİNDE YAŞAM ZOR tasına çıktı. Bulgaristan'da ardı ardına gösteriler başladı. O yıllarda Türklerin kamuya açık alanlarda toplu halde bulunmaları bile yasaktı. Ancak 1989 yılında Cebel'de gerçekleşen bir cenaze töreni kısa süre içinde bir gösteriye dönüştü. 19 Mayıs günü yapılan gösteriye katılan yüzlerce kişinin talebi; zorla alınan isimlerinin geri verilmesi ve tutuklu Türklerin özgürlüğüne kavuşmasıydı. Cebel'de yaşananların duyulmasından kısa süre sonra gösteriler diğer kentlere de sıçradı. “Mayıs olayları” olarak da bilinen bu süreçte, Deliorman, Razgrad, Kırcaali ve Haskovo'da gösteriler düzenlendi. Binlerce Türkün katıldığı eylemlerde, dönemin komünist partisi polisinin göstericilere ateş açması sonucu üç Türk hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı. 1989 OLAYLARININ TANIĞI: MESTAN ADALI İsim değiştirme ve asimilasyon, Bulgaristan Türklerinin üzerinde derin izler bıraktı. Nisan 1956 yılında düzenlenen Komünist Parti toplantısında başlatılan uygulamalar aşamalı olarak Türklerin haklarını gasp etti. 1984 yılı aralık ayında Kırcaali yöresi halkı bu girişimlere karşı ayaklansa da komünist parti katliamlarla bu girişimleri bastırdı. Bu tarihin unutulmaması ve Türkçenin okullarda yerini alması için büyük çabalar sarf eden, dönemin tanıklarından emekli Türkçe öğretmeni Mestan Adalı da hayatını bu davaya adamış isimlerden. Mestan Adalı, Ostrovets, Adaköy’den emekli bir Türkçe öğretmeni. Bütün hayatı boyunca çocuklara Türkçeyi sevdirmek için çalışmış. Türkçenin yasaklandığı dönemlerde kitaplarını toprak altında saklayarak, mücadelesinden vazgeçmemiş. Adalı, Bulgaristan’da Türklerin kimliğini silmek için uygulanan baskılara şahit olmuş. Adalı o günleri Mestan Adalı, tüm yaşananlara rağmen özünü, kültürünü yaşatmak için tüm varlığıyla mücadele eden Adalı ve ailesi şimdi evlerinde tarım ve çiftçilikle uğraşıyor. Ancak dağ eteklerinde yaşam zor. Ardı ardına yağan dolu ve sert mevsim şartları geçim kaynağı olan tüm ekinini elinden almış. Adaköy nüfusunun büyük çoğunluğu yaşlılardan oluşuyor. Gençlerin büyük bölümü Türkiye’de, bir kısmı ise Batı Avrupa’da gurbette. Rodop köyünde yaşam adeta durmuş. Yaşanan zulmü hafızalarından çıkaramayan insanların en büyük tesellisi ise ibadetlerini özgürce yerine getirebiliyor olmak. Adaköy’deki caminin uzun yıllar kapalı kaldığını kaydeden Adalı demokrasiye geçişten sonra yeni camiye kavuştuklarını kaydetti. Adalı, “Buna sebep de 1950 göçmeni Hacı Mercan. Onun tüm uğraşıları sonucunda bu cennet gibi camiye kavuştuk. İnsanlar da rahatlıkla ibadetlerini görüyorlar” diye konuştu. Genç nüfusun azlığı ve yaşamak için gurbete yapılan yolculuklar köyde en fazla eğitimi vurmuş. 1989’a kadar çocuk sesi yankılanan okullar bugün sessiz. Adeta terk edilmişliğin ve çaresizliğin birer simgesi halindeler. Adalı şöyle devam etti: “1989 göçü Kırcaali ilinde yaşantıyı olduğu gibi, eğitim sistemini de derinden zedeledi. Emirler köyünde 1989’a kadar 300 çocuk eğitim görüyordu. Ancak şimdi gördüğünüz gibi okul binası bir viraneye döndü. Sayısı az olan çocuklar ise, komşu köylere ve kasabalara okula gidiyor. Buradaki okul ise, eski günlerin hatıralarını saklıyor. Ömrümün yarısından fazlası öğretmenlikte geçti. Şimdi emekli öğretmenim. Çocukları görünce eski günlerim aklıma geldi. Eski yıllar. Neydi o yıllar. 1992 yılında vatanımızda 160 binden fazla Türkçe okurken, maalesef bu yol onların sayısı 5,6 bine indi. İşte şu evlatlarım bile Türkçe okumuyorlar. Ne yazık. Kitaplar da 1992 senesinde basıldı. O zamandan beri kitap basılmadı. Basılanlar da tahrip oldu, kaybolup gitti.” Yıkılmış köy okulunu oyun alanına çeviren çocuklar artık geleceğe umutla bakmak istiyor. Rodop dağları da sinesindeki acı hatırlarla Türklerin kader ortağı olmaya devam ediyor. www.dunyabulteni.net’ten alınmı tır. SAYFA 10 Balkan Haberleri 10 15 Haziran 2015 Pazartesi SERMAYE ARTI ININ Ç KAYNAKLARDAN YAPILMASI HAL NDE YÜZDE 25 BLOKAJ GEREKMEZ Nazlı Gaye ALPASLAN ilindi i gibi, yeni Türk Ticaret yasas nda limite ve anonim irketler aç s ndan sermaye art ve sermaye taahhütlerinin ödenmesine ili kin baz düzenlemeler getirilmi tir. Buna göre; Nakden sermaye taahhütlerinin yüzde 25 ‘i; emisyon primlerinin ise tümü tescilden önce ödenmi olmas gerekir. Nakden taahhüt edilen paylar n itibari de erlerinin en az yüzde 25’i tescilden önce, gerisi de irketin tescilini izleyen 24 ay içinde ödenir. Paylar n ç karma primlerinin tamam tescilden önce ödenir. Sermaye Piyasas Kanunu’nun pay bedellerinin ödenmelerine ili kin hükümleri sakl d r. SPK’na tabi olmayan bir irket kurulu u s ras nda nakit sermaye taahhütlerinin yüzde 25’i tescilden önce bir banka hesab na irket ad na bloke edilecek, kalan k s m ise tescilden sonra 24 ay içinde ödenecektir. Paylar n itibari de erlerinden fazla bir ödeme yap lacaksa (emisyon primi yarat lacaksa), bu tutar n tamam tescilden önce ödenmek zorundad r. Sermaye ‘ye ilave edilebilecek iç kaynaklar mevcut iken nakit sermaye art yoluna gidilemez. (Bkz. Yeni TTK md. 462) Hem iç kaynaklardan sermayeye ekleme i lemi ve hem de ayn zamanda ve ayn oranda sermayenin taahhüt edilmesi yolu ile sermaye art r m yoluna gidilebilir. Art r m genel kurul veya yönetim kurulu karar n n ve esas sözle menin ilgili maddelerinin de i ik eklinin tescil ile kesinle ir. Tescil ile o anda mevcut pay sahipleri mevtu paylar n n sermayeye oran na göre bedelsiz paylar n kendili inden elde etmi say l r. Bedelsiz paylar üzerindeki hak kald r lamaz ve s n rland r lamaz; bu haktan vazgeçilemez. Yeni TTK ‘da mevcut olmayan fakat vergi mevzuat na göre ayr lan fonlar n durumu nedir? Ar-Ge destek fonu: Bu fon, ar-ge projeleri ile ilgili çe itli kurum ve kurulu lardan al nan parasal destekler sermaye ekleme haricinde özel bir fon hesab nda (5) y l bekletilir. Bu durumda, bu fon gelir ve kurumlar vergisi matrah na konu edilmez. (5) y ldan önce bu fon kullan l rsa zaman nda al nmayan vergiler, cezal ve faizleri ile beraber talep edilir. Af yasalar gere ince olu turulan fonlar: Zaman zaman ç kart lan af yasalar gere ince olu turulan bu fonlar ortaklara da t lmas veya i letmenin tasfiyesi halinde vergilendirilemeyece i hüküm alt na al nm t r (Bkz. 5811 say l yasa ve 4811 say l yasalar). arta ba l sermaye art r mlar : Yeni TTK md. 463 hükmüne göre arta ba l olarak art r lan sermayenin toplam itibari de eri sermayenin yar s n a amaz. Yap lan ödeme, asgari nominal de ere e it olmal d r. Ortaklar n irketten alacaklar : irket ortaklar n n irketten olan alacaklar n n sermayeye eklenmesine karar vermesi halinde, bu art n tescili ticaret sicilde zorunludur. Bu durumda, alacaklar n tespitine ili kin SMMM veya YMM tespit raporlar zorunludur. Geçmi y l kârlar : Ortaklara da t lmay p, irket bilançosunda yer alan geçmi y l kârlar olarak bekletilen bu kârlar sermayeye ilave edilmesi durumunda bunun kâr da t m say lmayaca ve dolay s ile gelir vergisi stopaj yap lmayaca yasa hükmüdür. Geçmi y l kârlar n n sermayeye eklenmesi halinde bu durum, SMMM veya YMM raporu ile tespit edilir ve Ticaret Sicil ‘de tescil ve ilan yapt r l r. Ola an üstü ihtiyatlar n, irket kâr n n, i tirak hissesi sat kârlar n n sermayeye eklenmesi, gayrimenkul sat kâr n n sermayeye eklenmesi, maliyet art fonunun sermayeye eklenmesi, ortak alacaklar n n sermayeye eklenmesi, aynî sermaye olarak nakil vas tas n n olarak konulmas , irket birle meleri dolay s ile sermaye art lar mutlak surette ticaret sicilden tescil ilan edilir. Konu ile ilgili var ise, SMMM veya YMM raporu istenir. (2) nüsha karar ve tadil tasar s gereklidir. Ayr ca, bir dilekçe tespite konu fonun on binde dördünün Ziraat Bankas ’na yat r ld na ili kin dekontlar istenecektir. Nakden sermaye taahhütlerinin yüzde 25’i, emisyon primlerinin ise tümü tescilden önce ödenmi olmal d r. B Balkan sevdal lar Bahar enli i’nde bir araya geldi Bursa’da Mestanlı, Koşukavak, Killiler ile Osman Pazarı ve Eski Cuma dernekleri tarafından “Balkan Bahar Şöleni” düzenlendi B ursa, Hürriyet Ziraat Parkı’nda düzenlenen etkinliğe, Bulgaristan’dan çok sayıda Belediye Başkanı ve Milletvekili ile gün içerisinde yaklaşık 60 bin kişinin gezdiği panayırda, Alisia konserini de yaklaşık 25 bin kişi katıldı. Mestanlı Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan Öztürk, göçmenlerin çok büyük bir aile olduğunu hatırlatarak “Biz büyük bir ağacın, BAL-GÖÇ ün dallarıyız. Bugün dört yöre derneği olarak bu organizasyonu düzenledik ama ben inanıyorum ki seneye bu çiçeğin yaprakları 8-9 olacak ve buraya sığmayarak Uludağ’da buluşacağız” dedi. Koşukavak Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Basri Şen de, önümüzdeki sene tüm Balkan derneklerinin bir yumruk gibi biraraya gelerek Uludağ’da buluşacağını, Osman Pazarı ve Eski Cuma Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ahmet Can da göçmenlerin Bursa’da örgütlü bir toplum olduğu sürece çok faydalı işlere, başarılara imza atacağını, Killiler Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Mümin Kaşmer ise bu şölenin geleneksel olarak düzenlemesini ve hayırlara vesile olmasını dilediğini bildirdi. Konuşmaların ardından yöresel sanatçıların ve Büyükşehir Belediyesi Türk Halk Müziği sanatçılarının yer aldığı şölene Bulgaristan’ın sevilen pop şarkıcısı Alisia damgasını vurdu. Alisia’nın Türkçe de seslendirdiği parçaları birlikte söyleyerek ve alkışlayarak eşlik eden vatandaşlar, ünlü şarkıcıya yoğun ilgi gösterdi. Görmez’den Balkan uluslar na sitem D METOKA BALKAN GÜNLÜ Ü D iyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Batı Trakya’yı ziyaret etti. Görmez, Dimetoka’ya hareket ederek tarihi Çelebi Sultan Mehmet Camiini ziyaret etti. Seyyid Ali Sultan Dergâhı’nı ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in ikinci ziyaret noktası 1420'de ibadete açılan, 1952'de çatısından su alıyor gerekçesiyle ibadete kapatılan ve halen restorasyonu devam eden Çelebi Sultan Mehmet Camii Bosnal ö rencilere zmir Üniversitesi’nden sertifika ekim olma hayallerini Doğanata Eğitim ve Kültür Vakfı bursu ile İzmir Üniversitesi’nde gerçekleştirmeye bir adam daha yaklaşan Bosnalı öğrencilere sertifikalarını Rektör Prof. Dr. Kayhan Erciyeş takdim etti. Bosna Savaşı sırasında ailesini kaybeden 50 çocuğa yuva sunan İzmir Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyet Başkanı Necdet Doğanata’nın kurduğu dostluk zinciri her yıl daha da güçleniyor. Doğanata Eğitim ve Kültür Vakfı bursu ile İzmir Üni- kibristkd@kibristkd.org.tr Ahmet GÖKSAN “Haf zalar m z bir türlü alm yor. Bir milletin bayra hiç üphe yoktur ki onun daima ba üstünde ta d mukaddes bir semboldür. te Rum palikaryalar , ngiliz bayra n ayaklar alt na alacak, y rtacak kadar ileri gidiyorlar. Buradaki memurlar n bu hakarete seyirci kalmas kadar da insana hayret ve üzüntü veren hiçbir hakaret dü ünülemez. Acaba harekete geçmek için ngilizler daha neyi bekliyor? Silahlar n patlamas n , canlar n heba olmas n , ya malar n ba lamas n ve köylülerin katliam n m bekliyor? Fakat Hükümet anlamal ki art k o zaman i i ten çoktan geçmi olacak, nizam ve intizam iade etmek imkans zl ile kar kar ya gelmi bulunacakt r”. 1953 Dr. Faz l KÜÇÜK uzey K br s Türk Cumhuriyeti’nde Nisan ay nda yap lm olan Cumhurba kanl seçimi sonras nda çözüme ili kin görü melerin ivme kazanmas öngörülüyordu. 1968 y l ndan bu yana sürdürülen görü melerden sonuç al namam olmas bu beklentiyi yükseklerde tutuyordu. Bulunacak olan çözümün hangisinin daha gerçekçi olacan n sorgulanmas gerekiyor. Bugüne de in taraflar n gelenekselle mi politikalar ndan ne oranda ödün verece inin de sorgulanmas kaç n lmazd r. Yunanistan ve K br s Rumlar n n bu güne de in sergiledikleri konumlar n de i tirmediklerini kaydetmek istiyoruz. Bunlar yap lmadan görü melere kelimenin tam anlam ile bodoslama dal nd . K br s adas hem Türklerin hem de Rumlar n ortak vatan d r. Bu ortakl k 1950’li y llardan itibaren sürekli olarak erozyona u rat l yor. Geriye dönüp bakt m zda adada ya ananlar bir so uk sava projesi olarak da okumak olas d r. Rum unsurlar n silahland r lmas na kar n Türkler teslim olmamak için direndiler. Bu günlere pek çok badireden geçilerek gelindi i hemen herkes taraf ndan kabul ediliyor. Bu nedenle ba lat lan yeni görü me sürecini önemsiyoruz. Bu güne de in yap lan bütün görü melerde K br s Türkleri ödün verecek taraf olarak kabul edilerek öyle de alg lat ld. YOL SEÇMEK oldu. Tarihi Çelebi Sultan Mehmet Camiinin uzun yıllar süren restorasyon çalışmaları sebep gösterilerek kapalı tutulmasından duyduğu üzüntüyü dile getiren Başkan Görmez, "Balkanlar'daki insanlık mirası olan bu eserlerin, bu tür oyalamalarla restore edilmemiş olmasından sadece üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim" dedi. Caminin kapılarının kapalı olmasından dolayı da üzüntülerini dile getiren Başkan Görmez, şunları söyledi; "Çelebi Sultan Mehmet Camii, Osmanlı mirasının en önemli eserlerindendir. Bursa'daki Ulu Cami'nin bir benzeridir aynı zamanda. On sene önce de buraya gelerek bu camiyi görmüştüm. On sene önce geldiğimde restorasyon vardı. ‘Bir iki sene içerisinde bitirilecek’ denmişti ama hala bitmemiş olmasından dolayı gerçekten üzüntü duydum. Ayrıca bugün kapılarının açılmamış olmasından da büyük üzüntü duydum ki en azından son durumu görecektik. Biz, bir taraftan Türkiye'de kiliseleri tamir ederken, onarırken, bir taraftan da Balkanlar'daki insanlık mirası olan bu eserlerin bu tür oyalamalarla restore edilmemiş olmasından da sadece üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim." SARAYBOSNA BALKAN GÜNLÜ Ü H SAVA IN SO U U K BURSA - BALKAN GÜNLÜ Ü Bosna’da NATO’ya kadın komutan H.MERKEZ BALKAN GÜNLÜ Ü SIYAH MAVI KIRMIZI SARI versitesi Tıp Fakültesi’nde eğitim almaya hazırlanan Bosnalı öğrenciler eğitim yılı sonunda Türkçe eğitimlerinde B2 seviyesine geldiler. Türkçenin yanı sıra matematik, kimya, biyoloji gibi tamamlayıcı eğitimleri de almaya başlayan öğrenciler, Tıp Fakültesi derslerine de konuk oluyor. İzmir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kayhan Erciyeş ve Mütevelli Heyet Başkan Yardımcısı, Doğanata Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Selim Doğanata tarafından Türkçe B1 ve B2 sertifikaları takdim edilen öğrenciler, bir eğitim yılı daha Türkçe eğitimi alacaklar. B osna Hersek’te NATO kuvvetlerini bir kadın komuta edecek. ABD’li Tuğgeneral Giselle Wilz, Bosna Hersek’teki NATO Karargahı Komutanlığı görevini, Tuğgeneral Christopher Petty’den devraldı. www.bosnahersek.ba sitesinin haberine göre; Saraybosna’daki NATO Karargahı’nda düzenlenen devir teslim töreninde konuşan yeni NATO Karargahı Komutanı Wilz, Saraybosna’daki NATO Karargahı’nın komutanlığını yapacak olmaktan onur duyduğunu belirterek, NATO’nun Bosna Hersekvatandaşlarının hizmetinde olmaya devam edeceğini vurguladı. Bosna Herseklilerin güvenliği ve refahı için çalışacağını aktaran Wilz, “Sabırsızlıkla görev bekliyorum. Bu görevin benim için büyük bir tecrübe olacağına inanıyorum” ifadesini kullandı. Bosna Hersek’teki görevi sona eren Petty de bir yıllık görev süresi içerisinde yakın işbirliği içinde olan kurum ve kişilere teşekkür ederek, yerine göreve başla- yan yeni komutanın bilgisi, tecrübesi ve eğitimiyle NATO’nun bu ülkedeki çalışmalarına önemli katkı sağlayacağını söyledi. Ailesine kavuşacak olmanın mutluluğunu yaşadığını anlatan Petty, “Yine de bugün benim için üzücü bir gün. Burada iyi arkadaşlıklarım oldu” dedi. Birle ik Amerika Devletleri’nin Lefko a’daki i güderi yak n gelecekte görevinden ayr l yor. Görü meler devam ederken “K br sl lar yollar n seçmek zorundad r” dedi i biliniyor. imdilerde ise K br s uyu mazl n n Rumlar n savlad klar gibi 20 Temmuz 1974 tarihinde ba lamad na vurgu yap yor. güder Bay John Koenig’in bu gerçe i yeni ö rendi ise geç kald n söylemek istiyoruz. Yine de görevde bulundu u süre içinde konuyu ara t rarak gerçekleri ö renmi olmas n bir kazan m olarak görmek gerekiyor. ngiltere’nin D i leri Bakan eskisi Bay Jack Straw da bir süre önce “uluslararas toplum K br s adas nda iki ayr devletin varoldu unu ve bu adan n bölünmü oldu unu kabul etmesi gereklidir” dedi i biliniyor. S rtlar ndaki yumurta küfelerinden kurtulduktan sonra dillerinin ba n n da çözüldü ünü belirtmek istiyoruz. Son dönemde s kl kla yap lan kamuoyu ara t rmalar nda iki taraf n da bir birlerinden uzakla makta olduklar de erlendirmeleri yap l yor. Buna kar n karar vericilerin adan n yeniden birle tirilmesi için taraflara bask lar n artt rd klar gözlerden kaçm yor. Bu çerçevede ba kent Lefko a’n n bölünmü lü ünün ortal k yerlerden kald r labilmesi için birlikte ziyaretler yap l yor. Mendil büyüklü ündeki ülkenin önde gideni Bay Nikos Anastasiyadis, “mümkün olan en erken zamanda bar ç çözüm bulmak için durmaks z n çal aca m za dair en güçlü mesaj vermek istiyorum. Tarih bizi bu adadaki herkes bar sa lamakla yükümlü k l yor. Bu bizim görevimz” diyordu. DÜ KIRIKLI I KKTC Cumhurba kan Mustafa Ak nc da umut vermek istedi ini bu güne de in ya anan dü k r kl n n ortal k yerlerden kald r lmas gerekti ini ve bu mesajlar n zorunlu olarak verildi ini dü ünüyor. Umut uyar l mesaj nda ise Ak nc , “Yeme içmede K br sl Türk ve Rumlar n iyi oldu unu buna kar n müzakere ve i yapmaya gelince yeme içmedeki kadar ba ar l olunmad na” vurgu yap yordu. yi bir ba lang ç yap ld n belirten Ak nc “amaçlar n n ba lang c devam ettirip nihai hedefe ula makt r” diye ekliyordu. Çözüm için kar l kl ayn ortak payda da bulu mak kayd yla, iyi niyetli olmak ve bu dü üncelerle görü me masas nda olmak güzel bir yakla md r. Bir yandan görü me masas na oturma öncesinde iyi niyetli mesajlar vereceksiniz di er yandan adan n çevresinde bulunan zengin yeralt kaynaklar n n kullan m ve payla m konusunda K br s Türklerini görmezden geleceksiniz. Kar taraf n tutumu bu söylemimizle bire bir örtü mektedir. Ad geçen küçük ülkenin yede ine tak lan Yunanistan ile M s r’ n önde gidenleri enerji zengini bölgede deniz s n rlar n n belirlenmesi için çal ma ba latt klar n aç klad lar. Ad geçen ülkeler ili kilerini derinle tirerek zengin kaynaklar n payla m n ve yeni Münhas r Ekonomik Bölgelerin kurulmas çal malar yapt klar n kaydetmek istiyoruz. Bizlerin yap lan bu tart malar n neresinde oldu umuzu sorgulamayaca z. Böyle bir ortamda, Adada ba lat lan görü melerden bugüne de in ya and gibi sonuç ç kmayaca n n bilinmesi gerekiyor mu ne? SAYFA 11 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI Araflt›rma 11 15 Haziran 2015 Pazartesi Balkanlar'da bir Osmanl ehri: CİROKASTRA Balkanlar'da Osmanlı ruhunu taşıyan şehirlerden biri Cirokastra. İki katlı evleri, mimarisi ve Osmanlı'dan miras tarihi yapılarına ev sahipliği yapan şehir, Osmanlı döneminde Ergiri ismiyle anılıyordu A açıldı. Cirokastra Folk Festivali, UNESCO Dünya Mirası Türkiye Siteleri fotoğraf sergisine ev sahipliği yaptı. Festival kapsamında, Tiran Yunus Emre Enstitüsü'nün açtığı sergi ile UNESCO tarafından koruma altına alınan 11 tarihi kültürel mirasın fotoğrafları gözler önüne serildi. Serginin açılışını, Tiran Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Tayfun Kalkan gerçekleştirdi. Tiran Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Tayfun Kalkan sergiyle ilgili şu şekilde konuştu: “Osman Nuri Yüce'nin objektifinden belgelenen ve UNESCO Kültür Mirası Listesine güzel ülkemizin güzel köşesinden girmiş olan Tiran'a getirmiştik. Arnavutluk'un UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan şehirlerinde de yapmak istemiştik bu amaçla ilk durağımız Tiran'dan sonra Cirokastra oldu.” rnavutluk'un güneyinde, iki katlı evleri, mimarisi ve barındırdığı eserleri ile Osmanlı'nın Balkanlar'a miras bıraktığı bir şehir Cirokastra. Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde, ''Ergiri'' olarak bilinen Cirokastra, Osmanlı döneminde bu isimle anılıyordu. Çelebi eserlerinde, şehrin güzelliğini yer vermiş, aynı zamanda Cirokastra'yı Anadolu'da ki Ankara ve Manisa şehirlerine benzetmiş. Şehrin bir diğer adı da ''taş şehir'' olarak biliniyor. Bunun sebebi, evlerin ve sokakların sadece taşlarla inşa edilmesi. Şehrin tarihi değeri oldukça yüksek. Osmanlı'dan miras içerisinde barındığı eserlere bugün hala ev sahipliği yapan şehir, 2005 yılında UNESCO tarafından dünya mirası listesine dâhil edildi. Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan Cirokastra, o dönemde ekonomik, siyasi ve kültürel alanlarda oldukça gelişme gösterdi. TÜRKİYE FOTOĞRAFLARI SERGİLENDİ MİMARİSİ TAM BİR OSMANLI Hem tarihi hem de bu tarihin ona bıraktığı mirasları bugün de koruyan Cirokastra da göze çarpan mimari eserler arasında; Cirokastra kalesi, evleri, kaldırımlı dar sokakları yer alıyor. Cirokastra'nın nüfusu yaklaşık 41 bin. Bu sayı, yazın turistlerin şehri ziyaret etmesi ile iki katına çıkıyor. Tarih kokan bu antik şehir, gündüzü ve gecesiyle farklı güzellikleri ziyaretçilerini büyülüyor. Cirokastra'nın en önemli simgesi ise kalesi. Tüm ihtişamıyla şehre gelenleri selamlayan kalenin, 1336'da inşa edildiği biliniyor. Kale, dönemin prenslerinden Gjin Bue Shpata tarafından yaptırıldığı yazılı kaynaklarda yer alıyor. Ancak kalenin, Tepedelenli Mehmet Ali Paşa tarafından Osmanlı döneminde tamamlanma sürecini yaşadığı biliniyor. KALE MANZARASI ZİYARETÇİLERİ BÜYÜLÜYOR Kalede ilk dikkat çeken eserlerden biri de saat kulesi. Kulenin Osmanlı döneminde yapıldığı ve özellikle de namaz vakitlerini göstermesi amacıyla inşa edildiği biliniyor. Saat kulesinin şehre hâkim bir tepede konumlanması, kalenin önemini daha da artırıyor. Turistik ziyaretlere, festivallere ev sahipliği yapan kale, gece de manzarasıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Kalenin yamaçlarından birinde kurulu olan Cirokastra Çarşısı da, tipik bir Osmanlı çarşısı olarak göze çarpıyor. Çarşıya gelenler, antik kente dair yöresel ürünlere sahip olabiliyor. Cirokastra, sahip olduğu tarihi eserleri, mimarisi ile Arnavutluk'a gelen her turistin rotalarından biri olmaya devam ediyor. nesillere ve gelen ziyaretçilere tanıtmaktı. Arnavutluk Cumhurbaşkanı Buyar Nişani festivalle ilgili şu şekilde konuştu: ARNAVUTLUK'TAKİ EN ESKİ FESTİVAL "Cirokastra Geleneksel Müzik ve Folklor Festivali Arnavutluk'un en önemli festivallerinden biri olarak bili- Tarih ve doğanın buluştuğu Cirokastra Geleneksel Müzik ve Folklor Festivaline ev sahipliği yaptı. Şehrin kalesinde düzenlenen festivalde; halk dansları sahnelendi, Balkan türküleri söylendi. Yöresel kıyafetler içindeki gruplar, bir hafta boyunca Cirokastra’ya gelenlere keyifli anlar yaşattı. Arnavutluk'ta düzenlenen en eski ve en büyük folklor etkinliği olarak bilinen festival, ilk olarak 1968'de hayata geçirildi. Bir hafta boyunca Arnavutluk halk müziği ve şarkıların kalbi Cirokastra’nın tarihi kalesinde attı. Festivalin amacı, Arnavutluk'un geleneksel halk danslarını, şarkılarını, kıyafetlerini, enstrümanlarını yeni BU YILKİ ANA BAŞLIK POLİFONİK MÜZİK Tiran gibi farklı yörelerin halk dansları ve şarkıları da festival kapsamında ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. ŞARKILAR MEST ETTİ Festivale katılan bir Arnavut vatandaşı, hissiyatını şu cümlelerle ifade etti: "Cirokastra folklor festivali, ülkemizde düzenlenen en önemli festivallerden biri. Grupların sergiledikleri danslar ve şarkılar hepimizi mest etti diyebilirim. Bu festivalin gelecek yılarda da düzenlenmesi en büyük temennim. Bir hafta boyunca güzel Cirokastra'mız Arnavutluk'ta kültürün başkenti oldu, bu da bizler için onur verici." Arnavutluk'un gelenekselliğine vurgu yapan folklor festivali ziyaretçilerine, sevilen halk şarkıları ve danslarıyla bu yılda unutulmaz bir hafta yaşattı. 11 KÜLTÜREL MİRASI SERGİLENDİ Arnavutluk'un gözde kenti Cirokastra'daki; geleneksel müzik ve folklor festivali sırasında bir de sergi niyor ve bu festivale katıldığım için oldukça mutluyum. Ben de bir Cirokastralı olarak bu festivalle gurur duyuyorum. Festivalde Arnavutluk, Kosova, Makedonya ve Karadağ'dan geleneksel halk müzik topluluklarını bir arada görmek çok güzel. Bu yıl festivalin ana başlığı polifonik müzikti. Bu da çok önemli. Çünkü polifonik şarkılar bize has olan bir müzik. Bize düşen görev bu müziği korumak ve yaşatmak. Biz bu müziği tanıtan ve yeni nesillere öğreten sevgili müzik hocalarımızın her zaman önlerinde saygıyla eğiliyoruz." Festivale sadece Kosova değil, Karadağ ve Makedonya'dan Arnavut müziğini temsil eden guruplar da katıldı. İşkodra, Berat, Elbasan ve Osmanlı mimarisi ile yapılan tarihi Skendulata evinin bahçesinde sergilenen fotoğraflara, Cirokastralılardan büyük beğeni aldı. Sergide, yer alan fotoğraflar arasında; İstanbul'un eşsiz manzaraları, camileri ve tarihi mekânlarının yanı sıra, Pamukkale ve Hierapolis Milli Parkı, Selimiye Camii ve külliyesi bulunuyor. 1985 yılından bu yana doğal ve kültürel varlık olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınan Göreme ve Kapadokya Milli Parkı, tarihi Safranbolu ve Truva antik şehri fotoğraflarıysa serginin ilgi odağıydı. EŞSİZ GÜZELLİKLERİ TANIDILAR Dünyanın sekiz harikasından biri olan Nemrut Dağı’nın fotoğrafları da, serginin bir diğer dikkat çeken unsuru oldu. Sergiyi gezen bir sanatsever şu ifadeleri kullandı: “İki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesi ve iki milletin birbirlerinin kültürlerini tanıması adına çok önemli bir sergi olduğuna inanıyorum. Sergiyi gezerken çok keyif aldım. Kültür sanat değeri olan bu tür aktivitelerin devamının gelmesi gerekiyor." Sergiyle birlikte Cirokastralılar, Türkiye’nin eşsiz güzelliklerini ve tarihi kültürel miraslarını tanıma fırsatı bulmuş oldular. Kaynak: Kuzey Haber Ajansı SAYFA 12 600 YILLIK TAR H N AZ Z HATIRASINA SIYAH MAVI KIRMIZI SARI HARÇ B TT , YAPI PAYDOS! suzanernoyan@mynet.com Suzan ERNOYAN 15 Haziran 2015 Pazartesi www.balkangunlugu.com Plaj Voleybolu’nda Balkanlar’ n ampiyonu TÜRK YE BALIKES R - BALKAN GÜNLÜ Ü B alıkesir’in Burhaniye ilçesi, Plaj Voleybolu Balkan Şampiyonası’na ev sahipliği yaptı. Bu yıl ilk ayağı Türkiye’de yapılan Balkan Voleybol Şampiyonasında mücadele eden 24 takım arasında kıyasıya geçen mücadeleler sonunda Kadınlarda Türk takımını 2-0 yenen Yunan takımı birinci olurken, Erkeklerde de Yunanistan takımını 2-1 yenen Hasan Hüseyin Mermer ve Selçuk Şekerci’den oluşan Türk voleybol takımı Balkan Plaj Voleybolu Şampiyonu olmayı başardı. Mavi bayraklı Ören Plajı’ndaki şampiyonaya Yunanistan, Sırbistan, Bulgaristan ve Türkiye’den 12 bayan, 12 erkek olmak üzere toplam 24 takım katıldı. Kıyasıya geçen mücadeleler sonunda Kadınlarda Türk takımını 2-0 yenen Yunan takımı, Erkeklerde de Yunanistan takımını 2-1 yenen Türk Voleybol Takımı Balkan Plaj Voleybolu Şampiyonu olmayı başardı. airin dedi i gibi,”Kimi çok sevdiysek gitti.” Bu sözlere en çok yak an isim de, Slaven Bilic oldu. Türk sporunun bir klasi idir asl nda! Geli ler her zaman çok hareketli ve co kulu, ancak vedalar sessiz olur genel de… te tam da bu aç dan pek al k olmad m z sahneler gördük. Ümraniye Nevzat Demir Tesislerin de. Be ikta ile yollar n ay ran teknik direktör Slaven Bilic ve kaptan Tomas Sivok için küçük ama k bir veda töreni izledik. Törene Be ikta Kulübü Ba kan Fikret Orman ile birlikte tam kadro olarak yönetim kurulu üyelerinin veda törenine kat lmas , profesyonellik ve centilmenlik örne i oldu. Bu tablo her kulüpte ya anmad için bünyemiz al k n de il tabi. Ba kan n, “Çok sevdi imiz Bilic ve ekibi” ifadesi kullanmas ise oldukça anlaml . Genel de ba kanlar, teknik adamlara yol verirler ve kap d ar yapt klar hocalar n n arkas ndan bir teneke çalmad klar kald için tören yapmalar bünyemize ters geldi, al k de iliz ya… BE KTA ’A YAKI IR EK LDE G TT Fikret Orman’ n, “Birlikte 2 zor y l geçirdik, hocam z n ve teknik heyetin hakk n vermek laz m. 3 kulvar da mücadele etmek, bir de stats z oynamak kolay de il. Üstüne birçok s k nt ya katlanmak her baba yi idin harc de il” eklinde konu mas etkili oldu. Bilic’in tam bir Be ikta l gibi yönetimle koordinasyon içinde çal mas her tak mda görmek istedi imiz bir tablo asl nda. Sonras n da, “Be ikta ’ta maç skorlar istenildi i gibi olmad , ancak ampiyonlu u en çok Bilic istiyordu” demesi ve bununla birlikte Bilic’e kartal heykeli, yard mc lar na da plaket verilmesi ba kan n kalitesini bir kez daha ortaya koydu. Bilic’in veda konu mas nda ise, “ ampiyon olamad ysak sorumlu benim, kalbimiz daima burada atacak. Be ikta benim kulübüm, buraya geldi im de söylenen bir ey vard . “Türkiye’ye geldi in de önemli olan seni kaç insan n kar lad de ildir. Önemli olan seni kaç ki inin u urlad d r” sözleri kolay unutulmayacak. Kendisinde en çok iz b rakan, ise tesiste geçirdi i her gün saat 9’da gelmek, emekçilerle selamla mak ve onlara günayd n fasl ndan sonra birlikte kahvalt yapmak, kahve içmek olmu . “ ki y l boyunca her ey harikayd ” sözlerini imdiye kadar kaç ki iden duyduk acaba, hat rlayan var m ? Kalbi siyah-beyaz renklerle atan bir hoca, imdiler de bir taraftar. Bunun ötesinde adam gibi adamd Slaven Bilic, ald her kuru helal olsun. u noktadan sonra, enol Güne ’in yapmas gereken tel ey. Bilic’in yapamad n ba armak. Yani; in finaline getirdi in de ayakta kalabilmek. Yüzücüler Foça’da kapı acak H.MERKEZ BALKAN GÜNLÜ Ü T ürkiye Yüzme Federasyonu-Deniz Ticaret Odası İzmir Açık Su Yüzme Türkiye Şampiyonası 21 Haziran 2015 Pazar günü 8 Mavi Bayraklı Plaja sahip Foça’da Leon Otel önündeki parkurda yapılacak. Şampiyona yapılacak parkur 30-31 Mayıs 2015 tarihlerinde Türkiye Açık Su Yüzme Şampiyonası’na da ev sahipliği yapmıştı.1 gün sürecek yarışlarda 25 Yaş Altı yarışma kategorilerinde 13-25 yaş arasında Bay Bayan Lisanslı sporcular 2500-5000 metre 26 Yaş Üstü yarışma kategorilerinde Master Yüzücüler 2500 metre yüzecek. Yüzücüler yarışmalara yüzme-açık su yüzme lisansları ile Lisansı olmayan “26 Yaş Üstü” sporcular “Doktor raporu” ile yarışmaya katılabilecek. Yarışmalar sonunda her yaş grubunda bayan ve erkeklerde ilk üç dereceye giren sporculara ödül verilecek. İMEAK DTO İzmir Şubesi, Türkiye Yüzme Federasyonu tarafından düzenlenen yarışmaya Foça Kaymakamlığı ve Foça Belediye Başkanlığı destek veriyor.