AVRUPA YOLU çizildi - Balkan Günlüğü Gazetesi

advertisement
SAYFA 01
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
ISSN-2146-085X
İz. PİM. PP 104
600 YILLIK TAR H N AZ Z HATIRASINA
15 HAZ RAN 2015 PAZARTES - Y›l: 7 Say›: 325
www.balkangunlugu.com
Karada ’da Balkanlar n
Gazeteniz
THY uçaklar›nda
ÜCRETS‹Z
AVRUPA YOLU çizildi
Slovenya Cumhurba kan Pahor da Güneydo u Avrupa ülkeleri için do ru
yolun Avrupa yolu, yanl yolun ise uzla mazl klar yolu oldu unu kaydetti
KARADA 'da, Avrupa
Birli i'nin (AB) geni leme
süreci ve bölgesel i birliklerini de erlendirmek üzere,
AB ve Bat Balkan ülkelerinden cumhurba kanlar n n
kat l m yla "Brdo-Brijuni
Süreci" Zirvesi yap ld .
Budva kentindeki zirveye
Karada ' n yan s ra
S rbistan, H rvatistan,
Kosova, Avusturya,
Makedonya, Bosna Hersek,
Slovenya ve Arnavutluk
Cumhurba kanlar kat ld . 3’te
Bulgaristan’da
3 Türk'e
devlet ni anı
Papa Franciscus
Bosna Hersek'te
BULGAR STAN Cumhurba kan Rosen
Plevneliev, 1989 y l nda y k lan komünist
Jivkov rejimine kar direni in öncülü ünü yapan üç Türk'ü devlet ni an yla ödüllendirdi. Hükümetin teklifi üzerine
Cumhurba kanl kö künde düzenlenen
törende Mustafa Ömer, Yusuf Babeko lu
ve Ali Ormanl 'ya "Onurlu Yurtta l k
Görevi" devlet ni an verildi. Törende
Mustafa Ömer ve Yusuf Bebeko lu devlet ni an ald . Ali Ormanl ise törene
kat lamad . 5’te
KATOLİK aleminin ruhani lideri Papa Franciscus, Bosna
Hersek'in başkenti
Saraybosna'ya gitti. Papa,
"İnsanların tarihlerini unutmaması gerek ancak bunu intikam
için değil, barış için yapmalılar"
dedi. Papa Müslüman, Yahudi
ve Hıristiyan din adamlarıyla
bir araya geldi. Franciscus,
"Geçen yüzyılda kanlı çatışmaların yaşandığı, bugünse yeniden barış ve diyalogun hâkim
olduğu bir şehirde bulunmaktan dolayı mutluyum. Bosna
Hersek ve Saraybosna'nın tüm
dünyada ve Avrupa'da özel bir
yeri var" dedi. 3’te
TAKKE DÜ TÜ,
KEL GÖRÜNDÜ
Halit HAB PO LU
Sayfa 3’te
VATANDA LIK VE
YURTTA LIK EZ YET
Ata ATUN
Sayfa 4’te
Bo nak gençler 505. kez
Ayvaz Dede’nin izinde
BOŞNAKLAR’ın Müslüman olmasının
önemli simgelerinden Manisa Akhisarlı
Ayvaz Dede anısına, 505 yıldır düzenlenen
etkinlikler kapsamında, başkent
Saraybosna’daki At Meydanı’nda toplanan
atlılar, şenliklere katılmak üzere Prusats’a
hareket etti. Bosna Hersek İslam Birliği’ni
ve Saraybosna Stari Grad Belediyesi’ni
temsil eden atlılar, başlarında fesleri ve
ellerinde taşıdıkları sancaklarla Latin
Köprüsü’nden ve ardından Ferhadiye ve
Mareşal Tito caddelerinden geçti. Geçiş
sırasında vatandaşlar ve yabancı turistler
atlılara yoğun ilgi gösterdi. 5’te
Yunanistan iflasın
Merkel’den Kosova’ya BM deste i
e i ine geldi
G7 zirvesinde konuşan
Almanya Başbakanı
Angela Merkel, KosovaSırbistan görüşmelerini
değerlendirirken
Kosova'nın, BM'ye dahil
olmasının şart olduğunu
ifade etti. Angela
Merkel, Belgrat ve
Priştine arasında sürdürülen görüşmeler çerçevesinde, Kosova'nın
BM'ye dahil olması için
Sırbistan ile anlaşılabilineceğini belirtti. 4’te
IMF 'Görüşmelerde ilerleme olmuyor'
diyerek Yunanistan ile müzakere heyetini
Washington'a geri çağırdı. 18 Haziran'a
kadar zamanı kalan Yunanistan'da iflas
riski artınca, ülke borsasında kayıplar
yüzde 4'ü buldu. IMF sözcüsü Garry
Rice, "Farklılıkları giderme yönünde hiçbir ilerleme kaydedilemedi. Herhangi bir
anlaşmadan oldukça uzağız" dedi.
Yunanistan Başbakanı Alexis Tsipras ise
katı kemer sıkma tedbirlerini kabul
etmeyeceklerini söyledi. 5’te
SAYFA 02
2 Kent ve Markalar SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
15 Haziran 2015
Pazartesi
Editör: Suzan ERNOYAN
AKTAŞ HOLDİNG’TE YENİ
HEDEF HINDİSTAN VE ÇİN
Dünya pazarını ele geçirmek için canla başla çalışan Türk şirketlerinden biri de Bursa’da faaliyet
gösteren Aktaş Holding. Dev kuruluş yeni hedefini Hindistan ve Çin pazarı olarak belirledi
A
ktaş Holding, Sait
Aktaş tarafından
1938 yılında kuruldu.
1972 yılında, şirkete genç
kuşak olarak Şahap Aktaş’ın
da katılımı ile Aktaş, hızlı
bir büyüme sürecine girdi
ve 2000’li yıllara gelindiğinde, hava süspansiyon sistemi sektöründe dünya markalarına sahip bir Holding’e
dönüştü. Aktaş Holding
bugün; Brezilya, Çin,
Bulgaristan, Almanya ve
ABD’de yerleşik 13 şirket ile
ulaşım, yapı ve yeşil enerji
ana faaliyet gruplarında
çalışmalarını sürdürüyor.
Yönetim Kurulu Başkanı
Şahap Aktaş ile Balkan
Günlüğü okurları için söyleştik:
istihdamımız var. Aktaş
Holding, Ulaşım Grubu
bünyesinde otomotiv ve
trenler için hava süspansiyon sistemi, Yapı Grubu
bünyesinde izolasyon ve su
sızdırmazlığı için EPDM
membran ve Yeşil Enerji
Grubu bünyesinde de enerji
verimliliğini sağlayan kauçuk temelli ürünleri üretmektedir. Hava süspansiyon
sistemi üretiminde dünyada
şu anda ilk 3 firma arasında
yer alıyoruz.
•Otomotiv yan sanayinin
önde gelen şirketlerinden
Aktaş Holding’in
çalışmalarından
bahsedebilir misiniz?
Şu anda aftermarket ve
OEM olmak üzere iki alana
özel üretim yapıyoruz.
Aftermarket’te en geniş
ürün yelpazesine sahip şirketiz. OEM’de ise özellikle
otobüs, kamyon ve hafif
ticari araç konusunda dünyanın en büyük firmaları ile
2012 yılı gerçekleşen ciromuz ise 120 milyon Euro. Şu
an itibari ile 680’e yakın
İKİ ALANDA
ÖZEL ÜRETİM
•Hangi global şirketler için
üretim yapıyorsunuz?
Örnekler verebilir misiniz?
çalışıyoruz.
•Ar-Ge departmanınız
hakkında bilgi verir
misiniz? Şirketinizin bu
alanda hayata geçirdiği
yenilikler nelerdir?
Aktaş Holding’in başarısında en büyük etki kuşkusuz
AR-GE’nin sağladığı avantajlar. Çünkü Aktaş Holding
kuruluşundan bugüne
sürekli AR-GE’nin gelişimi
için çalıştı. Bu sayede de
kendi sektörümüzde birçok
ilke imza attık. Hava süspansiyon körüğünde performans arttırıcı birçok iyileştirmeyi yapmaya devam
ediyoruz. Geçen yıl dünya
lansmanını yaptığımız kırmızı körük ile de sektörümüzde önemli bir fark
yarattık. Bu körüğe Aktaş
Newtone adını verdik.
Tamamen Türk mühendisleri tarafından geliştirilen,
patenti Aktaş Holding’e ait
ve sektörde bir teknolojik
devrim olma özelliği taşıyan
TwicePower teknolojisi ile
tasarlanan Aktaş Newtone
körükleri dünyanın ilk renkli körüğü olma özelliğini
taşıyor. Optimum malzeme
kullanıldığı için daha hafif
ve esnek olan körüğü taşıması ve montajı da kolay.
Performans olarak ta önemli
iyileştirmeler yapıldı.
Optimum malzeme kullanılmış olması aynı zamanda
ürüne daha çevre dostu bir
ürün olma özelliği kazandırıyor. Aktaş Newtone ayrıca,
sektörde yine bir ilk olarak 3
yıl garantiyle satılıyor. Buna
ek olarak hafif ticari araçlar
için özel bir hava süspansiyon sistemi geliştirdik. Bu
sistem de AR-GE ödülü alan
bir sistem oldu. Benzer
şekilde trenlere özel körükler geliştirmeye de devam
ediyoruz.
•Türkiye otomotiv
sektörünün gelişimini nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Yan sanayinin geldiği
noktayı nasıl
buluyorsunuz?
Otomotiv ana sanayinin de
etkisi ile yan sanayi
ülkelerine şimdi teknoloji
satıyoruz. Ancak markalaşma konusunda hala almamız gereken çok yol var.
Çünkü ürün satışı yapılan
bölgeler krize girdiği anda
siz de krizin etkisinden kurtulamıyorsunuz. Geleceğin
süper güçleri Hindistan ve
Çin için önlemlerimizi alıp o
bölgeye ürün satışına acil
olarak başlamalıyız. Bu
konuda Aktaş olarak önemli
adımları şimdiden attık.
•Orta ve uzun vadedeki
planlarınızı
öğrenebilir miyiz?
Orta vadede borsaya açılma
hedefimiz bulunuyor.
Bunun yanında 2009 yılında
hayata geçirdiğimiz stratejik
hedefler dâhilinde 2023
yılında hava süspansiyon
sistemi alanında dünyanın
en büyük firması olma
yolunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Türkiye’de çok hızlı bir
büyüme yakaladı. Birçok
açıdan daha önce teknoloji
transferi yaptığımız AB
Buna ek olarak pazarlama
konusunda alternatif Pazar
geliştirmemenin cezasını
sektör 2008 krizinde çekti.
SAYFA 03
Balkan Haberleri 3
15 Haziran 2015
Pazartesi
Karada 'da "Brdo-Brijuni
Süreci" Zirvesi yap ld
BUDVA - BALKAN GÜNLÜ Ü
B
udva kentindeki zirveye Karadağ
Cumhurbaşkanı Filip Vuyanoviç,
Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav
Nikoliç, Hırvatistan Cumhurbaşkanı
Kolinda Grabar Kitaroviç, Kosova
Cumhurbaşkanı Atifete Yahyaga, Avusturya
Cumhurbaşkanı Heinz Fischer, Makedonya
Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov, Bosna
Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı
Mladen İvaniç, Slovenya Cumhurbaşkanı
Borut Pahor ve Arnavutluk Cumhurbaşkanı
Buyar Nişani katıldı. www.haberler.com’a
göre; Karadağ Cumhurbaşkanı Vuyanoviç,
basına kapalı gerçekleşen cumhurbaşkanları
toplantısının ardından yaptığı açıklamada,
toplantıda bölge ülkelerinin AB üyelik sürecini ve ortak projeleri görüşme imkanı bulduklarını söyledi. Bosna Hersek ile Karadağ
arasındaki sınır meselesinin de toplantıda
ele alındığını belirten Vuyanoviç, 27
Ağustos'ta Viyana'da düzenlenecek konferansta, iki ülke arasındaki sınır anlaşmasının imzalanması konusunda tarafların
mutabık kaldıklarını ifade etti. Vuyanoviç,
Batı Balkanlar'ında AB'nin bir parçası olması gerektiğini vurgulayarak, ancak bu şekilde AB'nin bir bütün olabileceğini kaydetti.
Avusturya Cumhurbaşkanı Fischer de
Viyana'da imzalanacak sınır anlaşmasının
bölgesel ilişkilere katkı sağlayacağını, aynı
zamanda tüm sorunların çözülebileceğini
kanıtı olduğunu söyledi. Hırvatistan
Cumhurbaşkanı Kitaroviç ise "Brdo Süreci"
kapsamında, diğer bölge ülkelerinin
Avrupa-Atlantik entegrasyonuna destek
olmak amacıyla bir araya geldiklerini belirterek, NATO üyesi olan Slovenya,
Hırvatistan ve Arnavutluk ile birlikte, başta
Karadağ olmak üzere bölge ülkelerinin
NATO üyeliklerini desteklediklerini vurguladı. Slovenya Cumhurbaşkanı Pahor da
Güneydoğu Avrupa ülkeleri için doğru
yolun Avrupa yolu, yanlış yolun ise uzlaşmazlıklar yolu olduğunu kaydetti.
Estonya’dan Yunanistan’a
yard m paketi uyar s
TALL NN
BALKAN GÜNLÜ Ü
E
stonya Cumhurbaşkanı
Toomas Hendrik Ilves,
''Eğer Yunanistan'a üçüncü
yardım paketine ilişkin tasarı
Estonya Parlamentosu'nun onayına kalırsa, Atina için sorun çıkabilir'' dedi. Gazetecilere konuşan
Ilves, "Yunanistan'da SYRIZA,
iktidara geldikten sonra Rusya'ya
ilişkin beceriksiz bir tavır sergiliyor" diyerek, Atina'nın, Brüksel'in
yaptırım kararlarını değiştirmek
yönündeki girişimlerinden rahatsızlık duyduğunu kaydetti.
www.haber7.com’un Anadolu
Ajansı’na dayandırarak verdiği
habere göre; Avrupa Birliği'nin
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
(AB) Rusya'ya uyguladığı yaptırımların Yunanistan yüzünden
abluka altına alınabileceğini savunan Ilves, "Yunan krizi Estonya
için çok ciddi sorun ve büyük bir
yüktür. Sonuçta biz Almanya
değiliz" ifadelerini kullandı. Ülke
ekonomisinin üst seviyede olmadığını hatırlatan Devlet Başkanı,
"Yunanistan'a kredi yardımı için
biz iki kez oy kullandık. Buna
rağmen Estonya'daki ortalama
maaş Yunanistan'daki asgari
ücretten düşüktür" diye konuştu.
Yunan hükümetini uyaran İlves,
"Eğer Yunanistan'a üçüncü yardım paketine ilişkin tasarı
Estonya Parlamentosu'nun onayına kalırsa, Atina için sorun çıkabilir" dedi.
at Trakya Türk
Az nl ’m z 1923
y l nda
Yunanistan’a b rak ld nda, sahip oldu umuz e itim ve din özerkli imiz
1967 Albaylar Cuntas ’na
kadar art s ve eksisiyle
uyguland . Cunta döneminde ülkede demokratik
yap n n tüm unsurlar ortadan
kald r ld . 1974 y l nda ülkemizde demokrasi tekrar in a edilirken az nl m z bu yeni yap lanman n d nda b rak ld , bizlere
“demokrasi ruhsat ” veilmedi. O
günden sonra antla malar ve
yasalar gere i sahip oldu umuz
din ve e itim özerkli imiz için
mücadele ettik. 1974’ten 1988
y l na kadar bekledik, 29 Ocak
1988’de “Yeter art k!” dedik,
sokaklara ç kt k. O günlerde
az nl m z sesini var gücüyle
ülkemizin yöneticilere ve uluslararas kamuoyuna duyurmaya
çabalad , ancak az nl m z yaln zd . Aradan 27 y l geçti, az nl m z art k yaln z de il!
Avrupa’n n tüm az nl klar
bizimle, yakla k 100 milyon
nüfuslu Avrupa’n n ulusal az nl klar ile ayn saflarda yürüyoruz!
B
TAKKE
DÜ TÜ, KEL
GÖRÜNDÜ
ARTIK YALNIZ
DE L Z
Birçok kez yaz lar mda ve
konu malar mda “Art k yaln z
de iliz” dedim. Bunu sizlere
uzun zamand r söylüyorum,
çünkü bizimle ayn kaderi paylaan di er az nl klara sorunlar m z aktard m zda
Avrupa’daki tüm az nl klar n
benzer mücadelelerden geçti ini
görüyor, di er az nl klarla kurdu umuz ortak ba sayesinde de
yaln z olmad m z anl yordum.
imdi söylediklerimin sözde
de il özde oldu unu memleketimizde ve d ar da ya ayan tüm
Bat Trakya Türklerinin yan
s ra ülkemizn yöneticileri de
gördüler ve ya ad lar. 13-17
May s 2015 tarihlerinde Bat
Trakya Türk Az nl olarak
Avrupa Halklar Federal
Birli i(FUEN)’nin 2015
Kongresi’ne Gümülcine’de ev
sahipli i yapt k. Az nl m z n
FUEN’deki temsilcileri olarak
Dostluk, E itlik, Bar (DEB)
Partisi ve Bat Trakya Az nl
Yüksek Tahsilliler
Derne i(BTAYTD) ile ortakla a
ev sahipli ini yapt m z kongreye 20 ülkeden, 30 az nl k
kurulu undan yakla k 150 temsilci kat ld . Bat Trakya Türk
Az nl m ’z n sorunlar n n
geni bir ekilde tart ld kon-
Halit HAB PO LU
grede kat l mc lar sorunlar m z
ö renmekle birlikte az nl m z n ya ant s na da bizzat tan k
oldular. Gümülcine Türk
Gençler Birli i’nde gerçekle tirdi imiz ak am yeme inde,
K rköy’de gerçekle tirdi imiz
kültür etkinli inde ve Seyyid Ali
Sultan Dergah ’na gerçekle tirdi imiz gezide bölgemizi, kültürümüzü, geleneklerimiz ve
ya ant m z k sa zamanda tan tma imkan bulduk. Art k
Avrupa’n n de i ik ülkelerinde
ya ayan az nl klara Bat Trakya
Türkleri dendi inde misafirperver, zengin bir kültüre sahip bir
az nl k akla geliyor. Di er az nl klar bizi kimlikleri inkar edilmi , e itim ve dini özerklikleri
ellerinden al nm , çe itli bahanelerle vatand l ktan at lm ,
siyasi temsil alan nda ma dur
edilmi , ötekile tirilmi ancak
tüm ayr mc l klara ra men bar ç l ve sab rl bir az nl k grubu
olarak görüyor. Bununla birlikte
kongre öncesinde Yunan meclisinde kongreyle ilgili soru önergesi sunulmas , a r sa c kesimin ve medyan n kongreyi Bat
Trakya elden gidiyormu gibi
lanse etmesi az nl m za yönelik bak aç s n özetliyor.
Kongre öncesinde tehdit ve provokasyon amaçl oldu unu
dü ündü ümüz Gümülcine’de
cami ve mescidimize yönelik
sald r lar n ya and n da unutmayal m. FUEN Ba kan
Hansen’in de kongre aç l nda
dedi i gibi bir FUEN kongresinde ilk kez ço unluktan hiçbir
temsilcinin kongreye kat lmam , mesaj dahi göndermemi
olmas oldukça üzücü. Bu da
yetmiyormu gibi Hükümet
Sözcüsü Kutras’ n kongrenin
Gümülcine’de gerçekle tirilmesinin ifade ve toplanma özgürlüünün Yunanistan’da sorunsuz
i ledi inin bir kan t oldu u
yönündeki aç klamas gerçekleri
farkl gösterme gayretinin ba ka
bir örne i... Tüm bu çarp tmalar n ve do ruyu yans tmayan
aç klamalara ra men kongreye
gelenler az nl m z n ya ant s n , sorunlar n tüm ç plakl yla
gördüler. O yüzden ülkemizin
yöneticileri ne derse desinler
gerçekte durum u: “Takke
dü tü, kel göründü”!
Bo naklar'dan efsane
komutan Oriç'e destek
Jivkov’a direnen
Türklere devlet ni an
SARAYBOSNA
BALKAN GÜNLÜ Ü
B
Papa 20 yıl sonra Bosna’da
SARAYBOSNA
BALKAN GÜNLÜ Ü
U
luslararası Saraybosna
Havalimanı'nda Bosna
Hersek Devlet Başkanlığı
Konseyi'nin Hırvat üyesi Dragan
Çoviç, Bosna Hersek Kardinali
Vinko Pulyiç ve Vatikan'ın
Saraybosna Büyükelçisi Luigi
Pezzuto tarafından karşılanan
Papa Franciscus, karşılama töreninin ardından şehir merkezine hareket etti. www.aljazeera.com’a göre,
Papa Franciscus, günübirlik
Saraybosna ziyareti kapsamında
önce Bosna Hersek Devlet
Başkanlığı Konseyi üyeleri Mladen
İvaniç, Dragan Çoviç ve Bakir
İzzetbegoviç ile bir araya geldi.
Papa Franciscus, "Geçen yüzyılda
kanlı çatışmaların yaşandığı,
bugünse yeniden barış ve diyalogun hâkim olduğu bir şehirde
bulunmaktan dolayı mutluyum.
Bosna Hersek ve Saraybosna'nın
tüm dünyada ve Avrupa'da özel
bir yeri var" dedi. Papa ayrıca, "Yol
üzerinde sinagog, kilise ve camilerle karşılaşıyorsunuz. İşte bu
yüzden Saraybosna, 'Avrupa'nın
Kudüs'ü' olarak adlandırılmaktadır" diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı'ndaki görüşmenin ardından Asim Ferhatovic
Stadyumu'na geçen, Papa
Franciscus, burada halka açık ayini
yönetti. Ayine büyük çoğunluğu
Hırvatistan'dan yaklaşık 65 bin
Katolik katıldı.
SOFYA
BALKAN GÜNLÜ Ü
H
ükümetin teklifi üzerine
Cumhurbaşkanlığı köşkünde düzenlenen törende Mustafa Ömer, Yusuf
Babekoğlu ve Ali Ormanlı'ya
"Onurlu Yurttaşlık Görevi" devlet
nişanı verildi. Cumhurbaşkanı
Plevneliev, 10 Kasım 1989 tarihinde çöken Jivkov döneminin, 26
yıl önce Türk ve Müslümanların
direnişi ile başlayan, "Mayıs
Olayları" olarak bilinen hareketle
sona erdiğini söyledi. www.aljazeera.com’un Anadolu Ajansı’na
dayandırarak verdiği habere
göre; Plevneliev, eski rejimin
zorla isimlerini değiştirmeye,
dinini yasaklamaya çalıştığı bir
dönemde Bağımsız İnsan Hakları
Koruma Derneği ve Demokratik
İnsan Hakları Ligi gibi Türklerin
kurduğu örgütlerin cesur bir
mücadele verdiklerinin altını
çizdi. Hiç bir totaliter idarenin
halkın ruhu ve iradesinden daha
güçlü olmadığını belirten
Plevneliev sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer bugün eski totaliter
rejim ile ilgili gerçekleri açık olarak konuşabiliyorsak, bunu baş
eğilmeden adaletsizlikle mücadele veren o Bulgaristan vatandaşlarının gösterdiği cesaretleri sayesinde yapabiliyoruz.
Demokrasimiz varlığı, önemli
ölçüde bugün saygıyla ödüllendirdiğimiz bu kişilerin totaliter
eziyet mekanizmalarına karşı
mücadelesine borçludur. Mayıs
olaylarına katılan o 30 bin kişilik
hareket demokrasinin gelmesini
sağladı" dedi.
osna savaşı sırasında
Srebrenitsa'da komutanlık yapan ve iki gün
önce İsviçre'de gözaltına alınan Naser Oriç için Bosna
Hersek'in birçok kentinde
destek gösterisi düzenlendi.
Oriç, geçen yıl Belgrad'daki
İnterpol ofisi tarafından çıkarılan yakalama emri doğrultusunda İsviçre'nin Bern şehrinde gözaltına alınmış ve
kendisi için 14 günlük ek
gözaltı süresi verilmişti.
www.dunyabulteni.net’e
göre; başta başkent
Saraybosna olmak üzere,
Zenitza, Tuzla, Bihaç ve
diğer kentlerde Oriç'in gözaltına alınmasını protesto eden
Bosna Hersekliler, ''efsane''
komutanın biran önce serbest bırakılmasını istedi.
Bosna Hersek Meydanı'nda
düzenlenen protestoya katılanlar, "Naser Oriç'e destek",
"Hepimiz Naser Oriç'iz"
dövizleri taşıyarak, Oriç'e
destek sloganları attı. Oriç'e
destek gösterisine
Saraybosna Kantonu
Başbakanı Elvedin
Konakoviç, Srebrenitsa ve
Jepa Anneleri Derneği
Başkanı Munira Subaşiç, eski
askerler ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Bosna Hersek Federasyonu
Altın Zambak Ödüllü
Askerler Derneği Başkanı
Emekli Tuğgeneral Şerif
Patkoviç, burada yaptığı
konuşmada, Naser Oriç'e
destek vermek amacıyla
Bosna Hersek'in bir çok kentinde protesto gösterilerinin
düzenlendiğini söyledi.
Patkoviç, buradaki eyleme
katılarak kahraman, asker,
dost ve kardeş Naser Oriç'in
yanında olduklarını göstermek istediklerini belirtti.
Sırbistan ile diplomatik ilişkilerin durdurulmasını isteyen Patkoviç, "Biz, bugün
Sırbistan Büyükelçiliği'ne
mektup göndereceğiz'' diye
konuştu.
SAYFA 04
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
4 Kosova Haberleri
VATANDA LIK
VE YURTTA LIK
EZ YET
ata.atun@atun.com
Prof.Dr. Ata ATUN
Kuzey K br s Türk Cumhuriyeti’nde
meclise sunulan Yurtta l k Yasa
Tasar s ve Daimi kamet Yasa
Tasar s bence tekrar gözden geçirilmeli, insan haklar na uygun ve ça da
bir ekilde, bizi gelecekte Rumlar n
nüfusu ile k yasland vakit az nl k
s n f na sokmayacak yeni bir düzenleme yap lmal d r. K br s’ta 6 y l çal ana daimi ikamet izni verilmesi adeta
bir lütuf gibi halka ve çal anlara
sunuluyor. Oysa tam bir yüz karas ,
insanl k d bir uygulama. Avrupa
Birli i’nde 6 y l aral ks z çal ana
vatanda l k veriliyor ama biz AB’den
çok daha üstün bir ülke oldu umuzdan, 15 y l çal mas n , yani ortalama
i hayat n n üçte birini burada, ikinci
vatan addetti i ülkemizde geçirmesini ve sonra da vatanda l k için ba vuru yaparsa lütfen de erlendirebilece imizi söylüyoruz, KKTC’yi seven ve
kendine ikinci vatan edinmek isteyen
ki ilere. Çocuklar burada do mu ve
büyümü bu insanlara biz “hadi güle
güle” diyoruz zaman geldi inde,
çocuklar n n gözünün ya na bakmadan, geleceklerine nas l bir zarar verece imizi hiç dü ünmeden.
HASTALIKLI BEY N
Hastal kl bir beyin zaman nda burada
do an çocuklar için ç kard bir
kuraldan ötürü, do um belgesine
“vatanda de ildir” diye insanl k d
bir damga vuruluyor, daha çocuk
do ar do maz. Tam insanl k d bir
uygulama. Biz ona “burada do dun
ama buras senin vatan n de il, defol
git” diyoruz bir anlamda. Ülkemize
çal mak için gelenlerin niye vatanda
olamayacaklar n da hiç anlam de ilim gerçekten. Bu dü üncede olanlardan bir tanesi bana, Dubai’yi ve
Kuveyt’i örnek göstermek istedi kendisine konuyu açt m ve neden diye
sordu um vakit. Oralarda çal mak
için gelen ki iler kesinlikle vatanda
olamazm bu siyasimize göre... Bu
devletlerin çoktan, daha kendisi bile
do madan evvel ba ms z ve tan nm
bir ülke haline geldiklerini, bizim ise
ba ms z ve tan nm bir devlet olmak
yolunda hala daha mücadele verdi imizi unutmu anla lan bana bu
örnekleri verirken.
Sürmekte olan müzakereler sonucunda Rumlar n, nüfusumuzun az
oldu u gerekçesi ile bizi az nl k
s n f na sokmak isteyeceklerini ve
bu yönde çal malar sürdürdüklerini ya bilmiyor, ya da bilmez
havalar na yat yor, KKTC’nin
varl na son vermek, anl mücadelemizi tarihten silmek ve bizleri
Rum’a yamalamak için. Rumlar n
niye nüfusumuzun artmas n istemediklerini bir türlü kavrayam yor baz
siyasilerimiz maalesef. Bütün hedefleri KKTC’yi bat rmak veya da politik
s k nt ya sokmak pahas na seçmenlerine irin görünmek. Hepsi o kadar.
Onlar için en de erli konu popülizm
ve seçmenlere irin görünmek, gerisi
çok da önemli de il.
Ekonomimizin kalk nmas , çal an
say s n n, üretim yapan sanayicilerin
ve yat r mc lar n say s n n artmas ve
ülkemiz s n rlar içinde daha fazla
nakit paran n dola mas için fazla
nüfusa gereksinimimiz oldu unu
hangi ekonomiste sorsa kendisine tavsiyede bulunacak ama bunlar marazl
kafalar maalesef. Bir “ari rk” ütopyas na kat lm lar, sanki de bizlerin atalar Anadolu yerine Ay’dan gelmi
gibi, ayn rktan olan, dili dilimize,
tarihi tarihimize, dini dinimize uygun
ayn e itim içeri ini okullarda okuyan
karde lerimizin ülkemize gelip yerle melerine mani olmak için her tür
engeli ç kar yorlar. Çal ma ve ikamet
izni kolayca al nmas n diye, ba vuru
yapan ki ilere -maksatl olarak- yapay
zorluk ç kar ld ve bu nedenle de edevlet uygulamas n n ba lat lmad
inanc nday m. Bu i lemlerle ilgili
bölümlerde çal an memurlar m z,
gerek ikamet için, gerekse de çal ma
izni için ba vuru yapan ki ilerle a a lay c bir ekilde konu makta ve davranmaktalar. Bunu yapmaya ve bu
ekilde davranmaya hiçbir haklar ve
yetkileri yok ancak böyle davranmay
misyon edinmi ler. Gerçekte bu tür
kendini bilmez memurlar m z için
soru turma aç l p, disiplin cezas
gerekmektedir. Bu i lemleri yapmak
için maa al yorlar ve en iyi ekilde de
görevlerini güler yüzle yapmak zorundalar. Bu dairelerde çal an personelin
nas l davranacaklar na ve i lemleri en
k sa zamanda nas l bitireceklerine dair
“Hizmet içi” e itim aç lmas ve bu
çal anlar n da bu e itime tabi tutulmalar gerekti i konusunda srarc y m, bu tür olumsuz, itici ve a a lay c davran lar n dairelerimizde tekrarlanmamas ve al kanl k haline
gelmemesi için...
15 Haziran 2015
Pazartesi
Merkel: Kosova
BM üyesi olmal
G7 zirvesinde konuşan Almanya Başbakanı Angela Merkel,
Kosova-Sırbistan görüşmelerini değerlendirirken
Kosova'nın, BM'ye dahil olmasının şart olduğunu ifade etti
BERL N - BALKAN GÜNLÜ Ü
B
erlin’de gerçekleştirilen G7 zirvesinde konuşan
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Kosova ? Sırbistan
görüşmelerini değerlendirirken Kosova'nın, BM'ye
dahil olmasının şart olduğunu ifade etti. Angela Merkel,
Belgrat ve Priştine arasında sürdürülen görüşmeler çerçevesinde, Kosova'nın BM'ye olması için Sırbistan ile anlaşılabilineceğini belirtti. www.haberler.com’a göre; Merkel,
Sırbistan'ın, Kosova'nın BM üyeliğini onaylamasının,
Sırbistan'ın, Kosova'nın bağımsızlığını kabul ettiği anlamına
gelmediğini de ileri sürdü. Başbakan Angela Merkel, bütün
bu konuştuklarını, Berlin'de, Sırbistan Başbakanı Aleksandar
Vuçiçe aktardığını ve olumu yanıt aldığını da vurguladı.
Sırbistan medyası ise Merkel'in bu konuşmasını manşetten
verirken, Başbakan Merkel'in, Sırp Hükümeti'nden
Kosova'nın Birleşmiş Milletlere dahil olmasına engel yaratmamasını istediği ifadesine yer verdi. Merkel'in, bu konuşması, Sırbistan'da özelikle aşırı milliyetçi partiler tarafınca tepkiyle karşılanırken, Kosova'da memnuniyet yaratı. Başbakan
Merkel'in konuşmasını Kosova Cumhurbaşkanı Atifete
Yahyaga, Başbakan İsa Mustafa ve Başbakan Yardımcısı ve
Dışişleri Bakanı Haşim Taçi memnuniyetle karşıladı.
Ziraat Bankas Kosova'da ube açt
PR T NE - BALKAN GÜNLÜ Ü
K
osova’da ekonomik kalkınmaya yardımcı olan ve ülkede faaliyet gösteren Türk bankalarından biri de Ziraat Bankası.
www.kosovahaber.net’te yeralan
habere göre; Ziraat Bankası, Kosova
Merkez Bankası tarafından bankanın
Priştine Şubesi’ne faaliyet lisansı
(izni) vermesi ardından Kosovalılara
hizmet vermeye başladı. İlk şubesini
Priştine’de açan Ziraat Bankası’nın
önemli misafirleri vardı. Türkiye’nin
Kosova Büyükelçisi Songül Ozan ve
Ticaret Müşaviri, Ziraat Bankası’nın
Priştine Şubesi’ni ziyaret etti. Ziraat
Bankası’nın Priştine Şubesi’nin açılış
töreninin ise ilerleyen günlerde
yapılması bekleniyor. Türkiye merkezli Ziraat Bankası’nın, Avrupa
Birliği ülkeleri ve ABD dahil olmak
üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde
16 şubesi bulunuyor.
Kosova-Macaristan
ili kileri ilerleyecek
PR T NE
BALKAN GÜNLÜ Ü
K
osova Başbakanı İsa Mustafa,
Macaristan Adalet Bakanlığı
Devlet Sekreteri Barna Berke’yi
kabul etti. Bu görüşmede Başbakan
Mustafa Macaristanlı konuğa tüm
alanlarda Kosova’da sürekli olarak
kaydedilmekte olan ilerlemeden ve
istikrarlı ekonomi kalkınma, istihdam,
refah, hukukun üstünlüğü, Avrupa’ya
Katilim ajandası ve yaşamın birçok
alanındaki köklü reformlardan bilgi
verdi. www.kosovahaber.net’te yer
alan habere göre; Mustafa, Kosova ve
Macaristan arasında ikili işbirliğini de
olumlu değerlendirerek, özellikle iki
ülke adalet bakanlıkları arasında karşılıklı hukuki yardım anlaşmasının
imzalanması önemini vurguladı.
Kosova Başbakanı, aynı zamanda şimdiye kadar Kosova’ya sunduğu destek
için Macaristan’a teşekkür ederek, bu
desteğin gelecekte de devam etmesini
talep etti. Macaristan Adalet Bakanlığı
Devlet Sekreteri Barna Berke de bu
kabul için Başbakan Mustafa’ya teşek-
kür ederek, iki ülke arasında işbirliğini
çok olumlu değerlendirdi. Berke,
konuşmasında karşılıklı hukuki yardım anlaşmasının imzalanması önemine de işaret ederek, iki ülke arasında işbirliğinin daha da gereğini
vurguladı.
Pri tine ve Prizren edebiyatçıları bulu tu
PR T NE - BALKAN GÜNLÜ Ü
K
osova Türk Yazarlar
Derneğinin kuruluşunun 20.
Yıldönümü ve Çanakkale
Savaşının 100. yılı vesilesiyle
Priştine’nin Gerçek Derneğinin
“Naim Şaban” ve Prizren’nin Doğru
Yol Derneğinin “Nazım Hikmet”
Yazın Kolları Edebiyat Buluşmasını
gerçekleştirdi. Priştine’nin “ Gerçek”
KSSD’nde tertiplenen Edebiyat
Buluşmasında Priştine ve Prizren şair
ve yazarları ve edebiyatseverler katıldı. “Naim Şaban” Yazın Kolu
Başkanı Enver Baki, bu buluşmanın
önemine vurgu yaparak, bugün şair
ve yazarlarımızın aynı zamanda genç
ve yarına aday edebiyatçılarımızın
bir arada olmasından mutluluk duyduğunu belirtti.
www.kosovahaber.net’e göre;
Kosova Türk Yazarlar Birliği
Eşbaşkanı Taner Güçlütürk’te
Türkçenin Rumeli yakasında Türk
kültürü, Türk Edebiyatını dilimizi
yaşatmaya çalıştıklarını belirterek,
Gerçek ve Doğru Yol Dernekleri olarak, Çanakkale Savaşından bu yana
tam yüz yıldır Türk Dilini ve Türk
Edebiyatını değişik çalışmalarla sürdürmeye çalıştıklarını söyledi.
“Gerçek” KSSD Başkanı Gülşen
Bölükbaşı, Kosova’da Türk
Edebiyatına yıllarca emek vermiş,
Türkçenin zenginleşmesi için düşüncelerini ve fikirlerini esirgememiş
değerli yazarlarımızı burada görmenin mutluluk verici olduğunu söyledi. Bölükbaşı, bu edebiyat buluşmasında yazarlarımızı örnek alan gençlerin de gösterdiği ilginin önemine
işaret ederek, “Gerçek” Derneğinin
bu ve tüm diğer alanlarda etkin
olmayı hedeflediklerini söyledi.
SAYFA 05
5 Yerel Yönetimler
MARKAYI
GÜÇLÜ
KILMAK
Kemal YAMANKARADEN Z
lkemizde geli mekte olan sektörlerin
markaya ba l l , onu salt bir prestij
unsuru olarak görmenin çok daha ilerisindedir. Geli mekte olan ekonomilerin en belirgin özelliklerinden biri olan krizlerin ortadan
kalkmas n sa layan etkenler istikrarl büyüme
ve katma de erli üretim yapabilmektir. Katma
de erli üretim yapabilmek de ancak markala t r lan ürün ve hizmetlerle mümkün olabilmektedir. Güven ve kalitenin teminat olan markalar
kriz dönemlerinde daha az zararla ç kabilmeyi
sa lamaktad r. Çünkü tüketiciler markaya olan
güveni her zaman birinci planda tutmaktad rlar.
Sosyal sorumluluk anlay n da içinde bar nd ran “marka” kavram n n, kulland m z tüm
ürünler aç s ndan ele al nmas daha sa l kl olacakt r. Ayn zamanda bir markan n, toplumun
her kesiminden al c s oldu unu dü ünerek
hareket etmek gerekmektedir. Tüketicisiyle ba
güçlü olan markalar n her ortam ve artta tercih
edilece i unutulmamal d r.
Ü
H ZMET SEKTÖRÜNÜN
GEL M
Global ekonomide, i dünyas n n marka yat r mlar n n artmas hizmet sektörünün de geli imine katk sa layaca dikkate al nmal d r.
Hizmet sektörünü sermayesiz yap lan bir i olarak görmemek gerekir. Bu alanda yer alan giriimci ve kurumlar m z daha fazla büyüyüp,
dünyan n her yerinde hizmet vermelerini sa layacak deste in kendilerine verilmesi gerekmektedir. Tüm bunlar göz önünde bulunduruldu u
zaman, ya anan geli meler markayla bütünle menin gereklili ini göz önüne koymaktad r.
aretten ziyade, irketi temsil eden büyük bir
de er olan markalar n uzun ömürlü olabilmeleri
için mü teri dü ünce ve geribildirimlerini almalar kendilerini geli tirmeleri gerekmektedir.
Kazanma, geli tirme ve elde tutma a amalar
boyunca her zaman mü terilerin yan nda olunarak mü terinin bak aç s ö renilmelidir.
Böylece mü terilerin ya am biçimlerine, sosyal
görünümlerine, ilgilerine dikkat edilerek markay daha güçlü hale getirmek mümkün olacakt r.
Dolay s yla toplumla bütünle en ve sosyal
sorumluluklar ortak olan markalar her zaman
farkl l yakalayacakt r ve di er irketlere göre
daha sa l kl bir ekilde varl n sürdürecektir.
Ayn zamanda da olas bir kriz durumundan
di erlerine oranla en az hasarla
kurtulabileceklerdir.
15 Haziran 2015
Pazartesi
IMF müzakere masas ndan
kalkt , Atina iflas n e i inde
IMF 'Görü melerde ilerleme olmuyor' diyerek Yunanistan ile müzakere
heyetini Washington'a geri ça rd . 18 Haziran'a kadar zaman kalan
Yunanistan'da iflas riski art nca, ülke borsas nda kay plar yüzde 4'ü buldu
AT NA - BALKAN GÜNLÜ Ü
Y
unanistan'ın Uluslararası Para Fonu
(IMF) ve Avrupa Birliği'yle (AB)
devam eden kurtarma paketi pazarlıkları kopma noktasına geldi.
www.mynet.com’a göre; IMF'nin
'Görüşmelerde ilerleme olmuyor' diyerek
müzakere heyetini Washington'a geri çağırmasıyla birlikte, ay sonuna kadar yetecek
miktarda parası kalan Yunanistan'ın iflasına
yönelik endişeler bir kez daha arttı.
Washington'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan IMF sözcüsü Garry Rice, "Farklılıkları
giderme yönünde hiçbir ilerleme kaydedilemedi. Herhangi bir anlaşmadan oldukça
uzağız" dedi. "IMF hiçbir zaman masayı terk
etmez. Her zaman diyaloğa ve müzakereye
açığız. Ancak top Yunanistan'ın sahasında"
diyen Rice, Atina'daki hükümet yetkililerinin
yeni bir kemer sıkma programı teklifi üzerin-
de çalıştıklarını da belirtti. IMF sözcüsünün
'IMF hiçbir zaman masayı terk etmez' sözlerine karşılık IMF heyetinin Washington'a
dönüş yoluna geçmesi, piyasada 'Yunanistan
görüşmeleri krize sürükleniyor' algısının
oluşmasına neden oldu ve Atina borsası bu
sabah yüzde 4'e yakın değer kaybetti.
Avrupalı liderlerin çözüme yönelik çalışmaların hızlandırılması yönünde açıklamalar
yapmasıyla birlikte Atina borsasında yüzde
6'ya varan yükselişler yaşanmıştı. IMF
Başkanı Christine Lagarde, Yunanistan'a yardım paketinin son diliminin verilmesi için
önce Atina'nın 'ikna edici' bir kemer sıkma
programı açıklamasında ısrarcı.
Yunanistan'ın Haziran ayı sonunda IMF'ye
1,5 milyar Euro’luk borç geri ödemesi yapması gerekiyor. Ancak radikal solcu Syriza
hükümeti, kurtarma paketinin son dilimi
olan 7,2 milyar Euro’luk kaynağın serbest
bırakılmaması durumunda bu parayı ödeyemeyeceklerini dile getiriyor.
Bosna Hersek’te 505. Ayvaz Dede enlikleri
SARAYBOSNA - BALKAN GÜNLÜ⁄Ü
H
er yıl on binlerce kişinin katılımıyla
düzenlenen Ayvaz Dede Şenlikleri,
Bosna Hersek’te bu zamana kadar
yapılan en uzun soluklu etkinlik olarak
biliniyor. Atlıları uğurlamaya gelen Stari
Grad Belediye Başkanı İbrahim Hacibayriç,
beş asırdır devam eden Ayvaz Dede
Şenlikleri geleneğini sürdürmeye devam
edeceklerini kaydetti. www.bosnahersek.ba
ajansının haberine göre; ülkenin farklı
şehirlerinden yola çıkan atlılar, ülkenin orta
kesimlerindeki Donyi Vakuf şehri yakının-
Üsküp’te Kına Gecesi adetleri
ÜSKÜP
BALKAN GÜNLÜ⁄Ü
Ü
sküp Yunus Emre
Enstitüsü, tarihi
Kurşunlu Han'da
"Makedonya Yörük
Kültüründe Kına Gecesi Canlı
Sergisi" adlı etkinlik düzenledi.
www.yenibalkan.com’un haberine göre, Türk milli kültürü-
nün en güzel adetlerinden biri
olan kına gecesinin
Makedonya'da bölgeden bölgeye gösterdiği çeşitlilik etkinliğe
katılanlara gösterilirken,
Kurşunlu Han'ı dolduran yüzlerce Üsküplü keyifli dakikalar
geçirdi. Üsküp Yunus Emre
Enstitüsü Müdürü Feyzullah
Bahçi, sadece Türk kültürünü
değil diğer toplumların da kül-
türünü tanıtmayı amaçladıklarını söyledi. Bahçi, "Özellikle
Makedonya gibi çok etnikli bir
ülkede Yunus Emre
Enstitüsünün bu görevinin
bence önemli olduğunu düşünüyorum" derken, Makedon,
Arnavut, Boşnak ve Romen
kültürünün tanıtımına destek
verdiklerini belirtti. Kına gecesinin sadece Türk kültürüne
değil Makedonya'daki diğer
toplumların kültüründe de yer
aldığına dikkat çeken Bahçi,
"Bu etkinlikteki amacımızı altını çizerek vurgulamak istiyorum, kaybolmaya yüz tutmuş
kültürü tekrardan canlandırmak ve buradaki insanları
değil aynı zamanda
Türkiye'deki insanlarımıza tekrardan tanıtmaktır" ifadelerini
kullandı. Konuşmaların ardından Yörük kültürüne ait
düğün seremonisi canlandırıldı. Kız evinde yakılan kına,
baba evindeki son gecede yaşanan duygusallık, damat evinde
yapılan adetler, türküler, maniler ve cümbüş, genç oyuncular
tarafından sahnelendi.
T KA Makedonya’da üç cami daha onaracak
ÜSKÜP
BALKAN GÜNLÜ⁄Ü
T
ürk İşbirliği ve Koordinasyon
Başkanlığı(TİKA), Makedonya
faaliyetleri kapsamında, cami
onarım ve inşaat çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor.
Bu çerçevede TİKA, Makedonya
Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı'na
bağlı Milli Konzervasyon Merkezi ve
Üsküp Konzervasyon Merkezi tarafından "Üsküp Sultan Murad Camii",
"İshak Bey (Alaca) Camii" ve Saray
"Hüsayin Şah" Camii Rolöve, restitüsyon, Restorasyon, Kalem İşleri,
Mekanik, Elektrik, Yapısal
Güçlendirme ile Çevre Düzenlemesi
çalışmalarına ilişkin İşbirliği
Protokolü imzalandı. www.yenibalkan.com’a göre; T.C. Üsküp
Büyükelçisi Ömür Şölendil'in de katıldığı imza töreninde, protokol anlaşmasını TİKA Makedonya
Koordinatörü Teoman Tiryaki, Milli
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
Konzervasyon Merkezi Müdürü
Memet Selmani, Üsküp
Konzervasyon Merkezi Müdürü Ema
Petrova Nikolova imzaladı. İmza töreninde ayrıca Kültür Bakanlığı
Müsteşarı Behicuddin Şehabi ile
Çayır Belediye Başkanı İzet Meciti de
yer aldı. Milli Konzervasyon Merkezi
Müdürü Memet Selmani, bu projenşn
TİKA'nın desteği ile yapılacağını ifade
ederken, Üsküp Konzervasyon
Merkezi Müdürü Ema Petrova ise bu
tarihi eserlerin Makedonya için
büyük önem arz ettiğini vurguladı.
daki Karaula kasabasında buluşuyor ve
burada geleneksel kıyafetleri ve ay yıldızlı
bayraklarıyla merkezi etkinliklerin yapılacağı Prusats’a hareket ediyor. Karaula’dan
yola çıkan atlılar, Donyi Vakuf şehir merkezinde toplanan kişilerce karşılanıyor.
Şenlikler kapsamında Ayvaz Dede’nin
Prusats kasabasında yaşanan kuraklık
nedeniyle yakınlardaki dağda 40 gün dua
ettikten sonra kayanın açılıp suyun çıktığı
yere geçerek, burada dua edecek. Ayvaz
Dede Şenlikleri, geleneksek olarak Kur’an-ı
Kerim ve ilahilerin okunmasının ardından
kılınacak öğlen namazı ile sona eriyor.
SAYFA 06
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
6 Ara t rma
15 Haziran 2015
Pazartesi
Geçmişten günümüze 3
Makedonya siyasi tarihi
Durmadan çağlayan bir ırmak gibidir Makedonya. Topraklarında bitmeyen hâkimiyet mücadelesi ülkede birçok
iz bırakmıştır. Yeni kurulan bir devlet olmasına rağmen Makedonya’nın tarihi çok çok eskilere dayanır
lesine sebep oldu. Osmanlı
Devleti'ne Balkanlarda barış ve
asayişin sağlanması için
Mürzsterg Memorandumu olarak
bilinen anlaşma imzalatıldı. Bu
memorandum ile;
*Hıristiyan halkın ihtiyaçlarının
gözden kaçırılmaması için ‘Rumeli
Vilayeti Genel Müfettişi’nin yanında bir de özel memurların olması,
*Jandarma ve Polis teşkilatının iyileştirilmesi görevinin yeteri kadar
subaya sahip yabancı bir generale
verilmesi,
*Genel af ilan edilmesi istendi.
M
akedonya’da Bulgarların
yanı sıra Yunanlılar da
kendi menfaatleri için
çalışıyordu. Aynı şekilde
Yunanlılarda Etniki Eterya adıyla
bir başka örgüt kurdular.
Bulgarların hayali Büyük
Bulgaristan olduğu gibi
Yunanlıların da ‘Megali İdea’sı
vardı. Bunun içinde Makedonya
topraklarını kendilerine ilhak etme
niyetindeydiler. Makedonya’da
hak iddia edenlerden bir diğeri ise
Sırbistan'dı. Sırplar ise
Makedonya’da din, eğitim ve ekonomi propagandası yapıyorlar-
dı.1890-1892 yıllarında Sıplar
Yunanistan ile bu konuda anlaşma
yoluna gittiler ve bir ittifak kurma
çabası içine girdiler5Öyle ki 1913’e
gelindiğinde Sırbistan
Başbakanı’nın Makedonya’nın
Sırbistan’ın ayrılmaz bir parçası
olduğunu ve Makedonya’ya
hâkim olanın Balkan
Yarımadası'na hâkim olacağına
dair konuşmalar yapması ise pek
şaşırtıcı değildi. 6 O dönemde aynı
amacı güden komitalar hem birbiri ile çatıştılar hem de Osmanlı
Devletine karşı saldırılarda bulundular. Ortaya çıkan istikrarsızlık
karşısında Osmanlı topraklarında
gözü olan Avrupa meseleye barışı
tehdit ettiği gerekçesiyle müdahil
oldu ve Osmanlı Islahat Fermanını
ilan etmek zorunda kaldı. Tüm bu
gelişmelerden sonra Makedonya
topraklarında iki ayaklanma patlak verdi. İlki 1902’de Bulgaristan
yanlısı çeteler tarafından gerçekleştirilen Cuma-i Bâlâ ayaklanmasıdır. İkincisi ise 1903’de Aziz İlyas
Yortusu günü ayaklanması daha
geniş kapsamlı olmuştur. Bu
isyanlar her ne kadar bastırılmış
olsa da Avrupalı büyük devletlerin
Makedonya Meselesi'ne müdaha-
Avrupalı devletler sözde asayişi
sağlama adına bu memorandumu
hazırlamıştı ancak asayiş yerine
Avrupalı devletlerin nüfuz bölgeleri sağlandı. Bu şekilde Avrupalı
devletler bölgeye tam olarak yerleşmiş ve kontrol altına almış
oldu.
Ancak tüm ıslahat protokollerine
rağmen isyanlar, ayaklanmalar
kesilmemiş ve Makedonya Sorunu
tüm çabalara rağmen çözülememiştir. Diğer taraftan Meşruiyet
yönetiminde bulunan İttihat ve
Terakki iktidarı, konuyu etnik
bakımdan etkileyecek olan
‘Makedonya’yı Türkleştirme’ politikasına Türkçenin zorunlu dil
olması ile girişince ve İttihad-ı
anasır çerçevesinde askerlik ve
vergi konusunda düzenleme ile
Balkanlardaki havanın daha da
sertleşmesine sebep oldu. 7 1909
ile 1911 yılları arasında asayişi sağlamak için daha merkeziyetçi bir
politika ile çeteciliği yasaklayan
kanunun çıkarılıp, halkın elindeki
silahların toplanmaya ve bağımsızlık hevesiyle imparatorluktan
ayrılma hesabına çalışan derneklerin kapatılmaya başlanması, halk
içinde İttihat ve Terakki yönetimine karşı bir hoşnutsuzluğun çıkmasına neden oldu. Özelikle 3
Temmuz 1910’da Meclis’te çıkarılan Kiliseler ve Okullar
Kanunu’yla Makedonya’da yaşayan Hıristiyanlar arasında var
olan kilise kavgalarının son bulmasıyla birlikte, Rusya’nın teşvik
ve desteğiyle ‘ Balkan İttifakı’
kuruldu ve bu ittifakı oluşturan
Makedonya Hıristiyan ve komşu
Balkan Devletleri, İtalya ile yapılan Trablusgarb Savaşı’nı fırsat
bilerek 8 Ekim 1912 tarihinde
Osmanlı Devletine saldırdılar;
böylece Birinci Balkan Savaşı başladı.8
OSMANLI SONRASI
MAKEDONYA
Makedonya, I. Balkan Savaşı ile
Osmanlı’nın elinden çıktı. Bu topraklar savaş sonrası Bulgaristan,
Yunanistan, Sırbistan arasında
paylaşıldı. Bulgaristan savaş sonrası Balkan coğrafyasından büyük
bir pay aldığı için eski müttefikleri
II. Balkan Savaşı ile birleşerek
Bulgaristan’ı yendi. Bükreş
Anlaşması ile (10.Ağustos.1913)
Karadağ topraklarını genişleterek
Sırbistan ile ortak bir sınıra kavuştu. Sırbistan ise Makedonya’nın
orta ve kuzey kesimi ile birlikte
güneye doğru büyük bir toprak
parçası elde etti. Buna mukabil
Avusturya’nın baskısı sonucunda
Sırp ve Karadağ birliklerinin işgal
ettiği bazı topraklar yeni kurulan
Arnavutluk’a verildi. Yeni çizilen
sınırlar kalıcı bir barış yaratmadığı
gibi büyük devletlerin çatışmasını
balkanlara kaydırdı. Bulgaristan’ın
destek almaya çalıştığı Avusturya,
savaşlardan güçlü çıkan ve doğu
yönünde yayılma çabaları önünde
engel oluşturan Sırbistan’a ders
vermek için bahane aramaya başladı.9 Sırbistan ile AvusturyaMacaristan İmparatorluğu arasındaki gerginlik, 28 Haziran 1914’de
yepyeni bir aşamaya ulaştı.
Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu Veliahdı Franz
Ferdinand, Gavrilo Prencip adlı
bir Sırp milliyetçisi tarafından
Saraybosna’da öldürüldü. Bu olayın ardından iki devlet arasında
patlak veren çatışma, önceki yıllarda kurulan ittifaklar sisteminin
devreye girmesiyle diğer ülkelere
de yayıldı. Almanya ve daha
sonra İtalya ile Osmanlı Devleti,
Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu’nun yanında; buna
karşın Rusya ve Fransa ile sonradan İngiltere, Sırbistan yanında saf
tuttular. Birinci Dünya Savaşı bu
şekilde başlamış oldu. Savaşın ilk
aylarında Sırbistan, Slav uluslarının birlik oluşturması düşüncesini
müttefikler karşısında gündeme
getirdi. Ancak, bu girişim destek
görmedi. İngiltere ve Fransa,
Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu’nu ortadan kaldırmayı savaş amacı olarak öngörmemişlerdi. Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu, Rusya’nın
Balkanlarda hâkimiyet kurup
sıcak denizlere inmesine karşı bir
sigorta görevi görüyordu.
Kurulacak bir Slav birliğinin,
bölge üzerindeki Rus amaçlarına
hizmet edeceğini düşünen
İngiltere ve Almanları öncelikli
düşman olarak gören Fransa, bu
fikri uygulamaya koymadılar.
I. Dünya Savaşı Balkan Devletleri
için bir var olma mücadelesine
dönüştü. Savaşın tetikçisi bir
Balkan ülkesi olsa da Büyük
Güçler için güçsüzler her zaman
en kolay hedef oluyordu. Bu
durumda eski düşmanlıkları bir
kenara bırakılarak henüz birkaç
on yıl geçmeden eski düzene yani
bir Balkan birliğine dönüşmeleri
gerekti.
Avusturya’nın ilk iki saldırısını
püskürtmekle birlikte 1914–1915
kışındaki tifo salgını ile büyük
ölçüde kırılan Sırp ordusu, İtilaf
kuvvetlerinden destek alamayınca
Avusturya, Alman ve Bulgar birliklerinin 1915 sonbaharında giriştiği harekât karşısında bozguna
uğradı ve çetin kış koşullarında
Arnavutluk boyunca çekilerek
Korfu Adası'na sığındı. 1917
Yılının Temmuz ayında Korfu’da
bir araya gelen Slav ulusunun
temsilcileri Korfu Deklarasyonunu
yayınladılar.
KORFU BİLDİRGESİ10
Osmanlı sonrasında Balkanlarda
kurulan ilk birlik projesinin deklarasyonu hükmündeydi. Sırpça
kaleme alınan metin bir girişten
sonra kurulacak olan Sırp-HırvatSloven Krallığı’nın temel niteliklerine dair 13 maddeyi içermektedir.
Buna göre maddelerin muhtevaları şu şekildedir:
1- Kurulacak olan Sırp-Hırvat-
Sloven
Krallığı ya
da
Yugoslavya,
kendi gücü,
birliği ve
sınırları olan
bağımsız bir
devlet olacaktır.
2- Devletin
adı SırpNazlı DERVENT
HırvatSloven Krallığı olacak, hükümdarı
da kral ünvânı alacaktır.
3- Devletin tek ordu üniforması,
tek bayrağı ve tek tacı olacaktır.
4- Sırplara, Hırvatlara ve
Slovenlere ait olan dört bayrak da
eşit değere sahip olacaktır.
5- Sırp, Hırvat ve Sloven ulusları
kanun önünde eşit haklara sahip
olacaktır.
6- Krill ve Latin harfleri eşit derecede kullanılabilecek ve hangisinin kullanılacağı özgürce seçilebilecek.
7- Tüm inançlara saygı duyulacak
ve tümü tanınacaktır (Ortodoksi,
Roma Katolikliği, İslamiyet).
8- Gregoryen takvimine mümkün
olduğunca rağbet edilecektir.
9- Devletin sınırları Sırp, Hırvat ve
Sloven topraklarının tamamını
kapsayacak.
10- Adriyatik Denizi tüm uluslara
eşit derecede açık olacak.
11- Tüm vatandaşlar sınırlar içerisinde eşit haklara sahip olacak.
12- Seçimler evrensel de÷erlere
bağlı kalınarak gerçekleştirilecek.
13- Savaş sonrasında tesis edilecek
olan devlette halkın hakları yeniden ve eşitlikçi bir anlayışla
düzenlenecek.
Buna göre kurulacak Sırp-HırvatSloven Krallığı Sırp kökenli
Karayorgiyeviç hanedanı idaresinde anayasal, demokratik ve parlamenter bir monarşi olacaktı. 4
Aralık 1918’de toplanan Meclis, ilk
oturumunda Sırp-Hırvat-Sloven
Krallığı'nın kurulduğunu açıkladı.
Sırp Karayorgiyevič hanedanından Peter Kral ilan edildi. 10 Eylül
1919’da imzalanan St. Germain
Barış Anlaşması ile bu yeni kurulan devlet uluslararası toplum
tarafından tanındı. Birinci
Yugoslavya’nın kurulmasının
temelinde yatan düşünce
Sırpların, Hırvatların ve
Slovenlerin yaşadıkları toprakları
ele geçirme planları yapan İtalya,
Macaristan ve Avusturya’ya karşı
koruma amacıdır. 1929’un başında
Kral Aleksandar iktidarı ele geçirdi ve tüm yetkileri kendinde toplayarak diktatörlüğünü ilân etti.
Alexander, aynı ülke içinde yaşayan etnik azınlıkların ancak krala
bağlılık duymaları hâlinde birliğin
sağlanabileceğine inanmıştı. Etnik,
dinsel ve bölgesel partileri kapatarak geniş çaplı baskılara girişti.
Parlamentoyu dağıtmış ve anayasayı yürürlükten kaldırmıştı. Bu
dönemde ülke dokuz eyalete
bölündü. Bir süre sonra da ülkenin adını Yugoslavya olarak değiştirdi ve yerel yönetim yapısını
yeniden düzenledi. Ancak
Alexander’ın Sırp kökenli olması
ve eyaletlerin her birinde Sırp
nüfusu çoğunluğu teşkil edecek
şekilde yapılanmaya gidilmesi
ülkede Sırp hâkimiyetini baskın
kılarken, diğer Slav milletleri bu
durumdan rahatsızlık duymuşlardı.1930’lu yılların ortalarında
Yugoslavya Komünist Partisi de
toplumsal düzeyde güçlenmeye
başlamıştı. İşçi sayısının artışı ve
ulus sorununun yarattığı gerilim
Komünist Partiye olan desteği
artırıyordu. 1937 yılında Komünist
Parti Genel Sekreterliğine Josip
Broz Tito seçildi. I.Yugoslavya,
1929 İktisadi Bunalımı ve bu bunalımın ülkeye olan yansımaları ile
ayrıca ortaya çıkan etnik sorunlar
nedeniyle ömrü fazla sürmedi ve 8
Temmuz 1941 yılında parçalandı.
DEVAM EDECEK...
SAYFA 07
Yerel Yönetimler 7
15 Haziran 2015
Pazartesi
Ege’nin iki yakas
Kar yaka’da bulu tu
“Danslarımızla İki Hasret, Bir Vuslat” etkinliği için el ele veren
Yunanistan’ın Paros Adası ve Karşıyaka Belediyesi, Bostanlı Suat
Taşer Açıkhava Tiyatrosu’nda muhteşem bir gösteriye imza attı
H.MERKEZ
BALKAN GÜNLÜ⁄Ü
E
KOAL SYON
SENARYOLARI
ELENİ VE İSMAİL’İN AŞKI
Ege’de ortak kültürle yoğrulan halkların 1923’te
mübadele ile son bulan birlikteliklerinden geriye
kalan hasret ve özlemlerin anlatıldığı etkinlikte,
yaşanmış bir aşk hikayesi canlandırıldı.
Karşıyaka Belediyesi Meclis Üyesi Ahmet
Diker’in projelendirip, halk oyunları eğitmeni
Ekrem Altay’ın sahneye koyduğu gösteride,
Eleni ve İsmail’in büyük aşkı ve kavuşmaları,
kına gecesi ve düğün canlandırmalarıyla sahneye
taşındı. İki ülke topluluklarının el ele, kol kola
sergilediği gösteriler, Zeybek ve Sirtaki oyunları
büyük alkış aldı. Yunan ekiple ortak gerçekleştirilen gösterilerden sonra Anadolu’nun farklı yöre
oyunları sahnelendi. 18 yöre oyunu, 24 ayrı ekiple, 1350 oyuncu tarafından sergilendi. Temelleri
iki yıl önce atılan dostluk projesi kapsamında,
Yunanistan’dan Karşıyaka’ya gelen bir eğitmen
buradaki halk dansları ekiplerine Sirtaki oyunlarını öğretti. Karşıyaka’dan Paros’a giden bir eğitmen de Yunan ekibe Zeybek oynamayı öğretti.
İlki geçen yıl gerçekleşen gösterilerin bu yılki
etabı da izleyenlerden tam not aldı.
Altın Kiraz’da mutlu son
H.MERKEZ
BALKAN GÜNLÜ Ü
emalpaşa Belediyesi tarafından bu
yıl 45'ncisi düzenlenen Altın Kiraz
Festivali, Serkan Kaya'nın verdiği
muhteşem konserle sona erdi. Kaya, birbirinden güzel şarkıları Kemalpaşalılar
için seslendirdi. Konser de ayrıca
Kemalpaşa Belediye Başkanı Arif
Uğurlu’nun sahneye çıkıp vatandaşlarla
birlikte halay çekmesi, izleyenlerden
büyük alkış aldı. Festivalin son gününde
konsere saatler kala Dere Mesire Alanı
Amfitiyatrosu’na gelen Kemalpaşalılar,
sunucu Burak Aygün’ün remix ve sahne
performansıyla akşamki konser için kendini hazırlarken; heyecanlı bekleyiş yerini tempolu şarkılara bıraktı.
İstanbul’dan gelen ekibiyle sahneye
çıkan ünlü sanatçı Serkan Kaya, repertuarından seçtiği parçaları büyük bir coşkuyla seslendirdi. Konserine kısa bir ara
veren Kaya, Kemalpaşa’da olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Kiraz
diyarında olmaktan ve sizlerle buluşmaktan mutluluk duyuyorum. Genç belediye
başkanımıza bizleri davet ettiği için
teşekkür ederim” diye konuştu.
Seyircilerin zaman zaman ellerinde telefonların ışığıyla eşlik etiği Kaya ve ekibi,
yaklaşık 1 saat sahnede kaldı.
Razgradlılar’dan Bursa
Büyük ehir’e ziyaret
H.MERKEZ
BALKAN GÜNLÜ Ü
H
alk oyunu gösterileri için
Bursa’ya gelen
Bulgaristan’ın Razgrad ilinden folklor ekibi, Büyükşehir
Belediyesi’ni ziyaret etti.
Bulgaristanlı soydaşları Büyükşehir
Belediye Başkanı Recep Altepe
adına Başkanvekili Atilla Ödünç
ağırladı. Razgrad Belediye Başkan
Yardımcısı Zülfiye İsmail ile
Tunaboylular-Deliormanlılar
Kültür ve Dayanışma Derneği
Başkanı Lütfi Yılmaz’ın da eşlik
ettiği ziyarette, Bursa’yla Balkan
ülkeleri arasındaki kültürel ilişkiler
ele alındı. Büyükşehir Belediye
Başkanvekili Atilla Ödünç, ziyaretçilere Bursa hakkında bilgiler verdi.
Bursa’nın tarihi ve kültürel güzelliklerinin yanında gelişmiş yönünün de bulunduğunu dile getiren
Ödünç, Türkiye’nin gözbebeği
kenti Bulgaristanlı soydaşlarla paylaşmaya hazır olduklarını bildirdi.
Ödünç, soydaşlara Bursa’dan güzel
duygularla ayrılma temennisinde
bulundu. Razgrad Belediye Başkan
Yardımcısı Zülfiye İsmail ise, gösterilen ilgi nedeniyle Büyükşehir
Belediyesi’ne teşekkür etti.
Bursa’da unutulmaz bir 3 gün
geçirdiklerini ifade eden İsmail,
Başkanvekili Atilla Ödünç’ü
Bulgaristan’a davet etti.
Bursa’da Balkan ezgileri
BURSA - BALKAN GÜNLÜ Ü
U
luslararası Bursa
Festivali’nin konuğu olan
ünlü sanatçı Buzuki Orhan
ve Balkan Express Orkestrası,
Balkan müziğini sevenlere muhteşem bir konser verdi.
Büyükşehir Belediyesi tarafından
Bursa Kültür Sanat ve Turizm
Vakfı (BKSTV) koordinasyonuyla
gerçekleştirilen ‘54. Uluslararası
Bursa Festivali’, yine özel konsere
ev sahipliği yaptı.
Enstrümanındaki ustalığıyla
‘Buzuki’ lakabıyla anılan Orhan
Osman ve müzikal yaşamının bir
dönüm noktası olan 2000’li yıllarda oluşturduğu Balkan Express
on 3 genel seçimin aksine, 2015 genel seçimleS YAS BEL RS ZL K
rinden tek parti hüküP YASALARI
metinin ç kmamas piyasalar
TED RG N ED YOR
tedirgin etmektedir. Ne de
olsa hükümetin ekli bundan
önceki 3 genel secimde
Enver ERKAN
sonuçlar aç kland nda belli
oluyordu. u anda ise önümüze bir süreç ç km durummas durumunda erken seçim
dad r. Seçim öncesi senaryolarsenaryolar da ortaya ç kabilir.
dan biri gerçekle ti, dördüncü
Erken seçim ihtimali piyasalarda
parti meclise girdi. imdi ise bu
daha uzun vadeye yay lan belirsenaryonun çizmi oldu u yolu
sizliklere ve Türk liras cinsinanaliz etmek gerekiyor. Birinci
den varl klar aç s ndan olumsuz
parti mecliste hükümeti tek ba bir görünüm olu mas na neden
na kuracak ço unlu u sa layaolur.
mad . Secimden birinci ç kan
S
partinin Cumhurba kan ’ndan
hükümeti kurma görevi almas ndan sonra di er partilerle yapaca görü meler, hükümetin
kurulup kurulamayaca , koalisyon görü melerinde di er partilerin tutumunun ne olaca son
derece önemli görünmektedir.
ge’nin iki yakası arasındaki bağları güçlendirmek amacıyla iki yıl önce başlatılan dostluk projesi kapsamında düzenlenen gecede,
Karşıyaka Belediyesi Halk Dansları Topluluğu ve
Yunanistan’ın Paros Adası’ndan Naousa Paros
Halk Dansları Topluluğu sahneye çıktı. Bostanlı
Suat Taşer Açıkhava Tiyatrosu’nda ücretsiz olarak gerçekleştirilen gösteri, büyük ilgi gördü. Bin
kişilik salona yaklaşık 3 bin izleyici gelince, salon
dışına iki ayrı barkovizyon konuldu.
K
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
grubunun aynı sahneyi paylaştığı
konser, keyifli anlara imzasını
attı. Sanatseverlerin eğlenceli bir
konsere şahit olduğu muhteşem
gece, Yunan, Bulgar, Roman, Hint
ve Türk ezgilerinden örneklerin
yer aldığı dünya müziğini gözler
önüne serdi. Konseri izlemeye
gelen vatandaşlar coşkulu gecede, eğlenceli şarkılara alkışlarla
ve danslarla eşlik etti. Buzuki
Orhan, Bursa’da gördüğü ilgiden
memnun olduğunu söyleyerek,
kendisini sevenleriyle buluşturan
Büyükşehir Belediyesi ve
BKSTV’ye teşekkür etti.
Seçim sonuçlar ndan sonra
Anayasa de i ikli i ihtimalinin
nispeten azalm olmas önemli
bir nokta olarak kar m za ç k yor. Öte yandan bizi ilgilendiren
art k hükümetin kurulmas
yolundaki anayasal süreçtir.
Mevcut tablo imdilik koalisyon
senaryolar n n de erlendirilmesi
gerekti ini öngörüyor.
Cumhurba kan ’n n hükümeti
kurma görevini “muhtemelen”
seçimden birinci s rada ç kan
partiye vermesi sonras nda,
hükümetin kurulmas için bir
görü meler dizisi gerçekle ecek.
Bu süreçle alakal olarak her ne
kadar baz partilerden koalisyona ili kin ilk sinyaller olumsuz
olsa da, siyasette her türlü senaryonun mümkün olabilece i ihtimali göz önünde bulundurulmal d r. Bu nedenden dolay liderlerin aç klamalar son derece
önemli olacakt r. Koalisyon
görü meleri s ras nda olumsuz
aç klamalar gelmesi, bu sürecin
de uzayaca durumunu ortaya
ç kar r. Hükümetin kurulamay p,
görevin iade edilmesi durumunda ise Cumhurba kan ’n n görevi ba ka bir milletvekiline vermesi veya hükümetin kurulama-
PARA POL T KALARI
Hükümetin kurulmas durumunda ise piyasalar n odaklanaca
konu ekonomi politikalar n n
nas l ekillenece i yönünde olacakt r. Uzun vadeye yay lacak
piyasa hareketlerinde bu da bir
ba ka önemli yat r mc kriteri
olarak göz önünde bulundurulacakt r. Sonuç olarak para politikalar na ili kin belirsizliklerin
giderilmesi ve içeride makro
verilere kar l k al nabilecek
olas mali politika önlemleri
ekonomi ekolünün belli olmas yla ortaya ç kabilecek unsurlard r.
Sonuç olarak, belirsizlik ortam
yat r mc aç s ndan olumsuzdur.
Bu bak mdan da biz “ne kadar
uzun belirsizlik, o kadar kötü
fiyatlama” devrine girmi olabiliriz. Türkiye’nin artan risk
primi varl k fiyatlar üzerinde
negatif yönde etkili olacakt r. Bu
durumda da piyasa faizlerinin
çift hanede kalma riski bulunmaktad r. Belirsizlik sürecinin
uzamas durumunda TL’nin
vaad etti i getirinin, bir ba ka
deyi le Merkez Bankas faizlerinin risk primiyle uyumsuzluk
göstermesi, piyasadaki risk –
getiri dengesinde bozulma yarataca ndan TL varl klar ndan
kaç kura yans maya da devam
edebilir. Borsa stanbul’da da
hisse baz nda ayr malar olabilir,
ancak yabanc yat r mc alg s
önem ta yaca ndan endeks
baz nda olumlu fiyatlamalar görmemiz için toz bulutunun ortadan kalkmas gerekir.
SAYFA 08
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
8 Balkan Haberleri
15 Haziran 2015
Pazartesi
zzet KARASU
izzetkrs45@hotmail.com
Balkanlardan gülümseten anlar...
GARDIROP
Ana cadde üzerindeki ahflap evin gard›robu,
otobüsler geçtikçe fliddetli bir flekilde
sars›l›yordu. Bir gün evin han›m› tamir için
Kumali’yi evine ça¤›rd›. Kumali gard›roba
girerek; -Siz en iyisi gard›robun kapaklar›n›
kapat›n. Ben de otobüs geçerken nas›l salland›¤›n› gözleyeyim der.
Kad›n kapaklar› kapat›r kendisi de mutfa¤a
geçip ifl yapmaya koyulur. Bir müddet sonra
da beyefendi evine döner.
Acilen dolaptan yeni tak›m elbiselerini almak
ister. Kumali’yi görünce ba¤›r›r.
-Siz de kimsiniz? Burada ne ar›yorsunuz?
Kumali biraz s›k›larak cevap verir.
-Belki inanmayacaks›n›z ama ben burada
yeminle otobüs bekliyordum!
A⁄LATIYORLAR
Kumali arkadafl› ile turizm hakk›nda sohbet
ediyorken flöyle demifl.
-‹leride flu turist çocuklar› en büyük Türk
düflman› olacaklar, biliyor musun?
Arkadafl› sormufl:
-Niçin böyle düflünüyorsun Kumali?
-Çünkü bizimkiler bunlar›n analar›n›
a¤lat›yorlar da ondan!
YARDIM
Arkadafl›; Kumali duydum ki zor durumdaym›fls›n. Senin damat “ Babam ne isterse
gönderirim, gerekirse para da veririm”
diyor.
Kumali cevap verir.
-Yahu, o damat sana dediklerini, bana niye
hiç demiyor ki?
ALOPES‹
-Kumali, Alopesi nedir?
-Saç dökülmesi
-Nas›l bildin?
Mant›k yürüttüm.
-Nas›l yani?
-AL O FES‹..! fleklindE
YASAK
Kumali’yi apar topar ameliyata götürürler.
Tam ameliyathaneye girerken Kumali: Durun girmeyin der.
-Hayrola neler oluyor?
-Bak›n kap›n›n üstüne “ Ameliyathaneye
girilmez” yaz›yor.
HAYAL M‹ GERÇEK M‹?
Kar›s› Kumali’ye sordu.
-Ne biçim kitap yazm›fls›n? Bunlar hayal
ürünü mü, gerçek mi?
-Kar›c›¤›m, ben seninle evlendi¤im zaman
hayallerimin gerçekleflti¤ini zannetmifltim.
Oysa y›llar sonra aynaya bakt›¤›mda, benim
gerçeklerimin de hayalleflti¤ini gördüm
D‹LEK
Arkadafl› Kumali’ye teflekkür ediyordu.
-Senin s›rt›n hiç yere gelmesin emi!
Kumali bozulur.
-Kötü bir fley mi söyledim a¤abey?
Baflka bir fley de diyebilirdin. Benim s›rt›m
zaten hiç yere gelmiyor. Biz yengenle art›k
hep s›rt s›rta yat›yoruz!
YALNIZ ARKADAfi
Ö¤rencileri s›n›fta kargafla yaratmalar›na
ra¤men, Kumali konuyu ifller ve ç›kar.
Ertesi gün s›n›fta sadece üç kifli vard›r.
Kumali yine konuyu ifller ve gider.
Bir gün sonra s›n›fa bir eflek ba¤lan›r.
S›n›fta hiçbir ö¤renci yoktur.
Kumali ald›r›fl etmez ve konuyu anlat›p ç›kar.
Ertesi gün ö¤rencileri hep bir a¤›zdan sorarlar:
-Hocam dünkü dersiniz nas›l geçti?
-Çok güzeldi, ancak arkadafl›n›z› yaln›z
b›rakm›fls›n›z!...
HALI
Gece yar›s› Kumali camiye girer. Camide
kimse yoktur.
‹pek hal›lar›n üzerinde biraz yürür ve
ba¤›r›r:
-Ey Allah’›n evi Selam›n Aleyküm
Ses veren olmay›nca, kendisi konuflur.
-Aleyküm selam Kumali!
-Bu hal›lardan bir tanesini alabilir miyim?
Yine kendisi cevap verir:
-Götürebilirsen iki tanesi götür…
Türkler kom udan
mal ‘kap yor’
50 bin Euroluk konutlar 18 bin Euro’ya kadar düşerken, fırsatı
kaçırmak istemeyen Türkler ev almak için Yunanistan'a akın ediyor
AT NA- BALKAN GÜNLÜ Ü
‹HBAR
Kumali son günlerde komflunuzun evine,
evin erke¤i evde olmad›¤› zamanlarda, bir
polis girip ç›k›yor. Bir olay m› var?
Kumali cevap verir:
-Sizin eve de sen olmad›¤›n zamanlarda bir
itfaiyeci girip ç›k›yor.
Biz sana sizin evde yang›n m› var diye
soruyor muyuz?
Not: Kumali f›kra ve hikayeleri Balkan
kökenli Yazar Nihat Alt›nok'un ‘Av
Hikayeleri’ adl› mizah öykü kitab›ndan
al›nt› yap›lm›flt›r.
E
nflasyonun tırmandığı, maaşların
düştüğü, vergilerin arttığı
Yunanistan'da ev fiyatları dip
yaptı. Yunanistan'da 5 yıldır süren ekonomik kriz ile ev fiyatları araba bedeline kadar düştü. Patronundan işçisine,
memurundan esnafına borç batağındaki ülke, elindeki avucundakini yok
pahasına satarak, krizden çıkmaya çalışıyor. Öyle ki; Yunanistan'da kriz önce-
İ
H.MERKEZ - BALKAN GÜNLÜ Ü
B
uca Akşemsettin İlkokulu’nda aile
eğitim programları devam ediyor.
Buca Seyfi Demirsoy Hastanesi
Uzman Psikologlarından Ahmet Konya
tarafından “Aile İçi İletişim-Çocukla
İletişim ve Empati” konularında bilgilendirme ve bilinçlendirme amacıyla
sunum yapıldı. Okul Müdürü Servet
Aras ve rehber öğretmeni Teslime
Savran’ın organizasyonuyla gerçekleştirilen seminere çok sayıda veli ve öğretmen katıldı. Sohbet havasında geçen
seminerde önemli bilgiler edindiklerini
ifade eden katılımcılar ise, bu tür seminerlerin sürekli düzenlenmesi gerektiğinin altını çizdi. İletişim ve özellikle
çocukla iletişim konuları detaylı bir
şekilde ele alındı, ayrıca velilerin seminere aktif katılımları sağlandı. Okul
velilerinin iletişim ve empati konularındaki soruları cevaplandırıldı. Velilerin
katılımıyla her konuda drama etkinlikleri düzenlenerek sunumlar aktif ve
yararlı bir şekilde geçti,
ÇEVRE DÜZENLEMESİ
Öte yandan Akşemsettin İlkokulu’nda
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla çevre düzenlemesi yapıldı. Öğrenciler için doğal tarımı öğrenebileceği
hobi bahçeleri oluşturuldu. Her sınıfa
bir bahçenin düşeceği alanın topraklama çalışması da İzmir Büyükşehir
Belediyesi tarafından yapılacak. Ayrıca
okulun yan bahçesindeki toprak kaymasını önlemek için setler oluşturuldu
ve bu alan futbol sahasının tribünü haline dönüştürüldü. Bahçe kenarına taş ve
toprak akımını engellemek için beton
bloklar yerleştirildi. Okul bahçesinde
eksik kalan bölüme kilit taşları döşendi.
Öğrenciler bahçelerinin düzenlenmesinden büyük bir mutluluk yaşadılar.
ginler ve en yoksullar arasındaki gelir
uçurumu daha da arttı. OECD'nin 34
Avrupa ülkesinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre, 2014'te en büyük eşitsizlik
Yunanistan'da yaşandı, yoksullar daha
yoksul, zenginler ise daha zengin oldu.
Araştırmada, Yunanistan'da 2007'de
yüzde 11 olan yoksulluk oranının
2014'te yüzde 32'ye yükseldiği, gayri
safi milli hasılanın önemli bölümünü
kontrolü altında tutan yüzde 2'lik oranın ise yüzde 10'a çıktığı vurgulandı.
‘Selanik Yaylacık’ta
ya ıyor’ huzurlarınızda
H.MERKEZ
BALKAN GÜNLÜ Ü
Buca Ak emsettin’de
faaliyet bitmiyor
sinde 50 bin Euro olan evler şu an 18
bin Euro’ya (54 bin liraya) alınabiliyor.
Yunan emlakçılar da evler satılsın diye
komisyon almayarak, alımı daha da
ucuza getiriyor. Bu durum ise biraz
parası olana fırsat sunuyor. Ev alarak
tatilini 'Komşu'da geçirmek isteyen
Türk vatandaşları, Yunanistan'a akın
ediyor. www.tourexpi.com’a göre;
Atina'daki kriz nedeniyle fiyatları
düşen evlere birçok ülkeden de ilgi başladı. Öte yandan, Yunanistan'da en zen-
çişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi
Başkanlığı tarafından desteklenen
ve derneğimizce yürütülen
“Selanik Yaylacık’ta Yaşıyor” projesinde sona gelindi.Balkan Savaşları
ve mübadele döneminde Selanik’in
Yaylacık köyünden gelip Buca’ya
yerleşen ve buraya da “Yaylacık
Mahallesi” adını veren atalarımızın
adet, gelenek ve göreneklerini gelecek kuşaklara aktarmayı amaçlayan
projeye 1 Eylül 2014 tarihinde başlandı. Projeyle; bugüne kadar kuşaktan
kuşağa sözlü olarak aktarılan kültü-
rel ve folklorik değerlerin yazılı ve
görsel kaynaklara aktarılması amaçlandı. Bu kapsamda 1. Kuşak mübadil çocukları olan 80 yaş üzeri 15
kişiyle görüşülerek bu görüşmeler
video kaydına alındı. Evlerden eski
fotoğraflar toplandı, sadece
Yaylacıklılar’a ve Selanik’e özgü 27
adet yemek ve tatlının tarifleri yazılarak fotoğraflandı. Bunların yanında;
projenin en önemli ayaklarından biri
olan eski eşyalar toplanarak; Buca
Yaylacık Mahallesi Nostalji sokaklarında 162 Sokak No: 5’de bulunan
eski bir Rum evinde Yaylacıklılar’ın
günlük hayatını yansıtacak şekilde
düzenlenerek bir sergi oluşturuldu.
mtiyaz Sahibi lhan akiro lu
TEMS LC L KLER
Hüseyino ulları Romanyalı
ö rencileri a ırladı
H.MERKEZ
BALKAN GÜNLÜ Ü
H
üseyinoğulları
İşletmeleri sahibi Sedat
Bozkurt'un okullara desteği devam ediyor.
Konak Mustafa Kemal Atatürk
Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi ‘Kardeş Okul Projesi’ kapsamında öğrenci ve kültür değişimi programı için Romanya'nın
Galati Şehrinden Costache Negri
National College'nden gelen
Öğretmenler ve öğrencilere
Hüseyinoğulları İşletmeleri sahibi Sedat Bozkurt öğlen yemeği
ve eğlence düzenledi Yemeğe
Romanya'nın İzmir Konsolosu
Mara Stefan'da katılarak şeref
verdi. Son derece keyifli geçen
yemekten sonra Okul Müdürü
Çetin Abacıoğlu okullara verdiği
desteklerden dolayı
Hüseyinoğulları İşletmeleri sahibi Sedat Bozkurt’a teşekkür etti.
ANKARA Ahmet ÇOLAK
SAMSUN Ak n ÜNER
BURSA Hüseyin TOY
MU LA Mehmet TOKGÖZ
MAN SA Ersin AKBA
ANTALYA Kenan KURTE
STANBUL Faruk AZEM
DEN ZL Fahrettin KOYUNCU
DI TEMS LC L KLER
ARNAVUTLUK Sokol BRAHAJ
BULGARİSTAN İsmet TOPALOĞLU
SOFYA DR. Sunay YILMAZ
KOSOVA Orhan EMİNCİK
ROMANYA Erkan ERUYSAL
YUNANİSTAN Varol HALİLOĞLU
BOSNA-HERSEK Murat ÖZKAYA
KKTC Mehmet ALDEMİR
YAYIN KURULU
KORAY BAfiOL
İSMET TOPALOĞLU
NAZ‹F MANDACI
SOKOL BRAHAJ
BALKAN DEVLEN
AYŞE KARADAN
ŞARIK CİBO
ATA ATUN
İLBER ŞİYAK
MAL LER
KUTLU KARAN
B LG LEM
KEMAL B ÇER
YAYINTÜRÜ: ULUSLARARASI HAFTALIK SÜRELİ YAYIN
YÖNETİM YERİ: Rafetpaşa Mah. 5179 / 1 sokak.
No: 7 / 4 Bornova/İZMİR
TEL: 0 535 776 01 61
BAS KI TARİHİ: 15 Haziran 2015
BASKI: STAR MEDYA YAYINCILIK A.fi.
ADRES: Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Betontaş
Tesisleri İçi GAZİEMİR/İZMİR TEL: 0 232 251 76 32
www.balkangunlugu.com-info@balkangunlugu.com
Köşe yazılarının sorumluluğu yazarına aittir. Yıllık abone bedeli
500 TL olup ulusal ve uluslararas› aboneler için posta ücreti ilave olunur.
SAYFA 09
Ara t rma 9
15 Haziran 2015
Pazartesi
HAYATIMIZDA
YER ALAN
MUTSUZLUK
Mehmet KIZILKAYA
ayat m z n içerisinde
yerini alan mutsuzluk
adeta bütün ya am döngüsünün içerisinde yerini alm t r. Mutsuzluk ya am n içerisindedir. Mutsuzlu u ya am m z n
içerisinden ayr k lmak adeta
ya am kabullenmedi imi söylemi oluruz. Bizler isyan ederiz.
Hiçbir eyin hiçbir ekilde
yolunda gitmedi ini söylenip
dururuz. Tabi ki de gitmeyebilir.
Neden mi? Çünkü her eyin
yolunda gidecektir diye evrensel
olan bir kural yoktur ki. Her
zaman mutlu olaca z diye bir
kural bir çizgi yoktur ki. Öyle ki
ba kalar n n kurduklar yapt klar çizdikleri kurallar ile ya ad kça mutlulu un pe inden ko up
dururuz. Kendi kurallar m zla
ya amam z gerekti ini bilmemiz
gerekir. Gözlerimizi de her daim
aç k tutmal y z. Zihnimizi açmal , fark ndal m z en üst noktaya yükseltmeliyiz.
H
ADETA B R
YA AM B Ç M
Ben sizleri tekrar tekrar söylüyorum söyleyece im de.
Mutsuzluk adeta bir ya amd r.
Mutsuzlu u adeta severek ya amal y z, onun varl n her daim
kabul görmeli ve de kabul etmeliyiz. Lakin asla ama asla ona
sahiplenmemeliyiz. Ya am nda
o mutsuzlu a hiçbir zaman
sahiplenme. Sadece onu ya a
doyuma ula t n vakitte de
b rak gitsin. O’na asla sahiplenmeye kalkma. Böylelikle ya am ndaki her eyden tat al rs n,
zevk al rs n ve de kar ndaki
ki ilere de zevk vermeye ba lam olursun. Mutlu olman n en
güzel formülü nedir bilir misin?
Sen ki onu ça r rs n O’da senin
dünyana gelir. Sonras nda kalkar
kap y aç p içeri girmek için
senden izin ister. E er ki fark ndal kla gerçekten ya yorsan
onun izin istedi ini duyumsam
olursun. Yoksa her zaman isyan
edip durursun, her zaman olduu gibi! Hepimizin una dikkat
etmesi gerekti ini söylemek
isterim. Mutlulu u ya ad m z
zaman sürecinde o mutlulu un
uzun süreli olarak bizlerle kalmas n istiyoruz. Lakin bu da
mümkün de ildir ki bu da ya ama ayk r d r. Burada da öyle
bir ç kar ortaya. Ya am n mutlulu a e it olmad gerçe i ortaya
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
ç kar. (Ya am = Mutluluk
de ildir.)
YA AM NED R
PEK ?
Ya am bütün her eyin toplam d r. Ya am olumlu,
olumsuz, mutluluk ve de
mutsuzlu unun toplam d r.
Ya am, bizler için seçimlerimizin toplam d r. Ya am sadece
budur. Ya am n sadece nefes
al n p verilmesiyle olmad n
görmemiz ve de ö renmemiz
gerekti ini dü ünüyorum. Bizler
insan z! Bizler insan olman n
özelliklerini hissederek ya amam z gerekti ini dü ünüyorum.
E er ki bizler ayd nl k olan bir
yürekli ya am yor isek; demek
ki insan olman n avantajlar n
kullanm yoruz demektir. O
zaman unu da sorabilmeliyiz
kendimize. Neden ya yoruz?
Bunu benim ya da ba ka birinin
sana söylemesi de il de, her gün
senin kendine sorman gerekti ini bilmen gerekir. Sizler bugüne
kadar neden ya ad m z bile
bilmiyoruz. Bugüne kadar mutlulu u arzulamak sizlere hep bir
eyleri kaybettirdi i fark na varmal s n z. Öyle ki bu noktadan
sonra da mutsuzlu un hazz n da
ya amal s n z. Tam da o zaman
gerçek olan ya am sizlere elini
uzatacakt r. Ya am n gerçe ini
gördü ünüz ve de kabullendi iniz de o eli göreceksiniz ve sizler de ona kendi elinizi uzatacaks n z. Kimler mutlulu un
pe inde ko arlar bilir misiniz?
Yaln zca normal olan insanlar
mutlulu un pe inden ko arlar,
ya am n yolundan bilge olman z
içi adeta biraz da deli olman z
gerekir. Yani risk alman z gerekir, yürekli olman z gerekir,
mücadeleci ruhunuz olmas
gerekir… Sizler her zaman normal insan moduna geçmeyi seçtiniz. Normal, belki de sizlerin
bildi i do rultu da bir eyler
de ildir. Sizler normal insan
olmay n! Deli de olmay n!
Yaln zca sadece denge de kal n z. Kendinizce dengeyi sa lamay ö renin. Bilirsiniz ki
Ya am Bir Dengedir. Ya am
bilin, ö renin, görün, ya ay n.
Ya am olun her zaman. unu
unutmamal s n z ki ya amdan
ayr kald n z zaman bir bütün
olamazs n z. Bunu kendinizde
izlemelisiniz. Unutmay n ki
ya am n ad sizler oldu unu
unutma! E er ki sizler varsan z
ya am da vard r, e er ki sizler
yoksan z ya am da yok demektir. Unutmay n ki; Hayat n zda
Yer Alan Mutsuzluklar sizleri
olgunla t rmak için vard r.
Vesselam…
Zulmün 26. y l nda 1
Bulgaristan Türkleri
1989 yılı Bulgaristan'daki Türkler için acı ve ayrılığın tarihi olarak kayda geçti.
Bulgaristan'da 1984 yılından itibaren Türk azınlığa asimile politikası uygulayan
Jivkov yönetimindeki komünist rejim amacına ulaşamayınca 1989 yılında
zorunlu göçe karar verdi. Asimilasyona direnen Türklerin toplama kamplarında
zulme maruz bırakıldığı 1989 yılı Jivkov rejiminin de sonunu getirdi
B
ulgaristan'daki Türkler için 1989 yılı, acı ve
ayrılığın tarihi olarak kayda geçti. Zira komünist rejimin baskıları nedeniyle ülkede yaşayan Türkler işkenceye maruz kaldırdılar, evlerinden
zorla çıkartılarak göçe zorlandılar. Bulgaristanlı
Türkler, Türkçe olan isimlerini Bulgar isimleriyle
değiştirmeye zorlandı, İslam dinine ait her şey
yasaklandı. Bu büyük zulmün mimarı dönemin
Bulgaristan devlet başkanı Todor Jivkov'du.
Jivkov'un 23 Haziran 1989'da gerçekleştirdiği
Moskova ziyaretinde Sovyet lider Mihail
Gorbaçov'a söyledikleri yaşanacak dramın da
habercisiydi: "Ülkemizde iki büyük sorun var.
Birincisi ekonomi. Bunu halletme şansımız var.
İkinci sorunumuz ise Müslümanlar. Elimizdeki
verilere göre bunların sayısı 800-850 bin civarında.
Yıllık nüfus artışları ise 15-16 bin. Eğer bir tedbir
almazsak 20 yıl sonra Bulgaristan ikinci bir Kıbrıs’a
dönüşecek. Bizim hesaplarımıza göre, 500 bin kişiyi
göç ettirmemiz gerek. Bunun için yeni bir politika
üretmemiz lazım. Ama kesin görüşümüz şu ki; biz
bunları asla Türk olarak kabul etmeyeceğiz." Bu
konuşmadan kısa bir süre sonra dünya hafızalardan silinmeyen görüntülere tanık oldu. Kimliklerini
korumak için sahip oldukları her şeyi geride bırakan yüz binlerce Türk Kapıkule'ye doğru yürüyüşe
geçti.
ASİMİLASYON DÖNEMİ
Bulgaristan'daki Türklerin 1989 yılında göçe zorlanması, 1984 yılından sonra giderek artan asimilasyon
politikalarının sonucuydu. Rejim değişikliğinden
sonra açıklanan belgeler, Bulgaristan Devleti'nin asimilasyon politikasını doğrudan komünist parti eliyle uyguladığını ortaya koydu. Belgelere göre, 1984
yılı sonlarından itibaren Komünist Parti'nin en üst
karar alma birimi olan politbüro, Türklere yönelik
“Yeniden Doğuş-Uyanış Süreci” adı altında sistematik bir asimilasyon siyaseti başlatmıştı. Bu siyasetle belirlenen maddeler, ülkedeki Türklere kimliklerini koruyarak yaşamak hakkı tanımıyordu. Bu
maddelerden bazıları şöyleydi:
- Türk isimlerinin Bulgar adlarıyla değiştirilmesi
- Türkçe konuşmanın yasaklanması
- Türklerin yoğun yaşadığı bölgelerden koparılarak,
Bulgarların yoğun yaşadığı yerlere yerleştirilmesi
- Türkçe eğitim kurumlarının ve kuran kurslarının
kapatılması
- Bulgar ve Türkler arasında karma evliliklerin
parayla teşvik edilmesi
- Alınan kararlara uymayanların para ve hapis cezasına tabi tutulması
Dönemin Bulgaristan lideri Todor Jivkov'un öncülüğünde hayata geçirilen baskıcı politika, “Tek
Devlet, Tek Ulus” ilkesine dayalı olarak yürütüldü.
17 Nisan 1986’da zorla
isim değiştirme kampanyasına katkılarından
dolayı içişleri bakanlığında görevli kişilerden
ve subaylardan oluşan
179 kişiye Todor Jivkov
tarafından devlet nişanı
bile verildi.
Binlerce Türk'ün adı
zorla değiştiriliyordu.
Kamusal alanda Türkçe
konuşanlar hapis cezasına çarptırılıyordu.
Eğitim ve basında da
Türkçe yasaklanmıştı.
İsim değişikliğine direnenleri ise daha büyük
bir acı bekliyordu.
Yüzlerce Türk o dönem
Türkiye’de dizilere de
konu olan Belene
Adası'nda kampta kötü
muamele ve işkenceye
maruz kaldı.
O dönemde 300 bini
aşkın Türk kökenli
Bulgaristan vatandaşı
yaşadığı toprakları terk
etmek zorunda kaldı.
Türk azınlığının gösterdiği direniş, 1989 yılı
başlarından itibaren
dünya kamuoyunda
duyulmaya başlandı.
Todor Jivkov yönetimi,
giderek artan direniş
karşısında bu kez
zorunlu göç kararı aldı.
29 Mayıs 1989’da
Bulgaristan milli radyosundan okunan bir bildiriyle, sınırların açıldığı
ve isteyen herkesin ülke
dışına çıkmasının serbest olduğu açıklandı.
Politbüro bu süreci, ülke
içinde ve dışında
“Bulgaristan Türklerinin
büyük gezisi” olarak
tanıttı ve zorunlu göç
“gönüllü turistik seyahat” olarak adlandırıldı.
BELENE ÖLÜM KAMPI VE
CEBEL GÖSTERİLERİ
Ancak yaşanan dram sadece göçle sınırlı değildi.
Özellikle Belene Kampı'na kapatılan Türkler sistematik olarak işkenceye maruz kaldı. Baskılara karşı
düzenlenen gösterilere Bulgar polisinin sert müdahaleleri sonucu ise can kayıpları yaşandı. Belene ya
da Belene Ölüm Kampı. Tuna nehri kenarında
Todor Jivkov tarafından açılmıştı. Burası, ilk zamanlarda sosyalist rejimin muhalif unsurları ve çeşitli
şualardan hüküm giymiş suçluların kapatıldığı bir
kamptı. Ancak 1980'lı yıllarda Bulgaristan’da yaşayan Türk kökenli vatandaşların asimile edilmesi
için kullanılmaya başlandı. 80’lı yıllarda kamp,
tamamıyla asimilasyon üzerine faaliyet gösterdi.
Kamptaki kişiler; yargı kararları ile değil, keyfi
uygulamalarla kampa yerleştirildi. Kampa kapatılan Türkler; Türkçe konuşmak, sünnetli olmak ve
geleneklerini sürdürmekle suçlanıyorlardı. Aslında
Belene Kampı, Bulgaristan Türklerine, Türkiye’ye
göçmeleri için baskı aracı olarak kullanılıyordu.
Kampta Türklere uygulanan insan hakları ihlâlleri
arasında dayak, tecavüz, psikolojik baskı gibi uygulamalar yer alıyordu. Bulgarca isimleri kabul etmeyen Türkler de bu kampa hapsediliyordu. Belene
kampındaki işkencelerle birlikte Türklerin üzerindeki baskılar 1989 yılının mayıs ayında doruk nok-
şöyle anlattı: “O unutulmaz Nisan Plenumu kararları ışığı altında, Türkçeyi birer, ikişer saat azaltmaya başladılar, sonunda hepten Türkçe dersleri
yasaklandı. Tiyatrolarımız da kapandı. Politbüro 84
yılında bir belge çıkardı, ona göre Bulgar kökenli
vatandaşların isimleri değiştirilecek. Oysa bizler
temiz Türk kökenli olduğumuz için rahat durumdaydık. Ne yazık ki 85’in sonlarında Türklerin de,
bizlerin de yüzde 100 adlarını değiştirmeye başladılar. Bu bize çok ağır geldi. Direnişin ilk ışığı Kirli’de
yandı, sonra kıvılcımlar etrafa dağıldı. Ayaklandık,
karşı geldi, lakin bir şey elimizden gelmezdik,
çünkü ordumuz yoktu silahımız yoktu. Mecburen
sopayla adlarımızı değiştirdiler.” 1989 yılında halkın baskılara dur demek için başlattığı ayaklanmalar Adalı'nın hafızasından hiçbir zaman silinmemiş.
Adalı, zulme karşı gösterilen direnişi bugün gibi
hatırlıyor: “Milletimiz bu büyük asimilasyona, baskıya dayanamazdı. Onun için de ilk ışıklar Kirli’de
yandı. Aynı ay 19 Mayıs Cebel Meydanı insanlarla
dolup taştı. Daha çok dayanamayacağız, adlarımızı
geri istiyoruz diye sesler yankılandı."
Ve ardından o büyük göç. Geride bırakılan evler,
hayatını kaybedenler. Adalı şunları söyled: “Ondan
sonra da unutulmaz büyük göç çıktı. Milletimiz
güneye akın etti, ama akıbetini bilmeden, nereye
gidiyor, niçin gidiyor, bir daha dönecek mi, bu belli
değildi. Ayrılık, hasretlik, milletimizin boynu büküldü. Benim de kardeşim Bursa’da soluk aldı. Diğeri
ise baskılara dayanamayarak, tarlada kalp krizinden vefat etti. Ben ise yalnız kaldım. Şimdi kapılar
açık. Yollar dümdüz. Lakin ne de olsa hasretlik belimizi büktü. Her zaman beraber olmadığımız için
tüm bunlar bize ağır geliyor.”
DAĞ ETEKLERİNDE YAŞAM ZOR
tasına çıktı.
Bulgaristan'da ardı ardına gösteriler başladı. O yıllarda Türklerin kamuya açık alanlarda toplu halde
bulunmaları bile yasaktı. Ancak 1989 yılında
Cebel'de gerçekleşen bir cenaze töreni kısa süre içinde bir gösteriye dönüştü. 19 Mayıs günü yapılan
gösteriye katılan yüzlerce kişinin talebi; zorla alınan
isimlerinin geri verilmesi ve tutuklu Türklerin
özgürlüğüne kavuşmasıydı. Cebel'de yaşananların
duyulmasından kısa süre sonra gösteriler diğer
kentlere de sıçradı.
“Mayıs olayları” olarak da bilinen bu süreçte,
Deliorman, Razgrad, Kırcaali ve Haskovo'da gösteriler düzenlendi. Binlerce Türkün katıldığı eylemlerde, dönemin komünist partisi polisinin göstericilere ateş açması sonucu üç Türk hayatını kaybetti,
onlarca kişi yaralandı.
1989 OLAYLARININ TANIĞI:
MESTAN ADALI
İsim değiştirme ve asimilasyon, Bulgaristan
Türklerinin üzerinde derin izler bıraktı. Nisan 1956
yılında düzenlenen Komünist Parti toplantısında
başlatılan uygulamalar aşamalı olarak Türklerin
haklarını gasp etti. 1984 yılı aralık ayında Kırcaali
yöresi halkı bu girişimlere karşı ayaklansa da
komünist parti katliamlarla bu girişimleri bastırdı.
Bu tarihin unutulmaması ve Türkçenin okullarda
yerini alması için büyük çabalar sarf eden, dönemin
tanıklarından emekli Türkçe öğretmeni Mestan
Adalı da hayatını bu davaya adamış isimlerden.
Mestan Adalı, Ostrovets, Adaköy’den emekli bir
Türkçe öğretmeni. Bütün hayatı boyunca çocuklara
Türkçeyi sevdirmek için çalışmış. Türkçenin yasaklandığı dönemlerde kitaplarını toprak altında saklayarak, mücadelesinden vazgeçmemiş. Adalı,
Bulgaristan’da Türklerin kimliğini silmek için
uygulanan baskılara şahit olmuş. Adalı o günleri
Mestan Adalı, tüm yaşananlara rağmen özünü, kültürünü yaşatmak için tüm varlığıyla mücadele eden
Adalı ve ailesi şimdi evlerinde tarım ve çiftçilikle
uğraşıyor. Ancak dağ eteklerinde yaşam zor. Ardı
ardına yağan dolu ve sert mevsim şartları geçim
kaynağı olan tüm ekinini elinden almış.
Adaköy nüfusunun büyük çoğunluğu yaşlılardan
oluşuyor. Gençlerin büyük bölümü Türkiye’de, bir
kısmı ise Batı Avrupa’da gurbette. Rodop köyünde
yaşam adeta durmuş. Yaşanan zulmü hafızalarından çıkaramayan insanların en büyük tesellisi ise
ibadetlerini özgürce yerine getirebiliyor olmak.
Adaköy’deki caminin uzun yıllar kapalı kaldığını
kaydeden Adalı demokrasiye geçişten sonra yeni
camiye kavuştuklarını kaydetti. Adalı, “Buna sebep
de 1950 göçmeni Hacı Mercan. Onun tüm uğraşıları
sonucunda bu cennet gibi camiye kavuştuk.
İnsanlar da rahatlıkla ibadetlerini görüyorlar” diye
konuştu.
Genç nüfusun azlığı ve yaşamak için gurbete yapılan yolculuklar köyde en fazla eğitimi vurmuş.
1989’a kadar çocuk sesi yankılanan okullar bugün
sessiz. Adeta terk edilmişliğin ve çaresizliğin birer
simgesi halindeler. Adalı şöyle devam etti: “1989
göçü Kırcaali ilinde yaşantıyı olduğu gibi, eğitim
sistemini de derinden zedeledi. Emirler köyünde
1989’a kadar 300 çocuk eğitim görüyordu. Ancak
şimdi gördüğünüz gibi okul binası bir viraneye
döndü. Sayısı az olan çocuklar ise, komşu köylere
ve kasabalara okula gidiyor. Buradaki okul ise, eski
günlerin hatıralarını saklıyor. Ömrümün yarısından
fazlası öğretmenlikte geçti. Şimdi emekli öğretmenim. Çocukları görünce eski günlerim aklıma geldi.
Eski yıllar. Neydi o yıllar. 1992 yılında vatanımızda
160 binden fazla Türkçe okurken, maalesef bu yol
onların sayısı 5,6 bine indi. İşte şu evlatlarım bile
Türkçe okumuyorlar. Ne yazık. Kitaplar da 1992
senesinde basıldı. O zamandan beri kitap basılmadı. Basılanlar da tahrip oldu, kaybolup gitti.”
Yıkılmış köy okulunu oyun alanına çeviren çocuklar artık geleceğe umutla bakmak istiyor. Rodop
dağları da sinesindeki acı hatırlarla Türklerin kader
ortağı olmaya devam ediyor.
www.dunyabulteni.net’ten alınmı tır.
SAYFA 10
Balkan Haberleri 10
15 Haziran 2015
Pazartesi
SERMAYE ARTI ININ
Ç KAYNAKLARDAN
YAPILMASI HAL NDE
YÜZDE 25 BLOKAJ GEREKMEZ
Nazlı Gaye ALPASLAN
ilindi i gibi, yeni Türk Ticaret yasas nda
limite ve anonim irketler aç s ndan sermaye
art ve sermaye taahhütlerinin ödenmesine
ili kin baz düzenlemeler getirilmi tir. Buna göre;
Nakden sermaye taahhütlerinin yüzde 25 ‘i; emisyon primlerinin ise tümü tescilden önce ödenmi
olmas gerekir.
Nakden taahhüt edilen paylar n itibari de erlerinin
en az yüzde 25’i tescilden önce, gerisi de irketin
tescilini izleyen 24 ay içinde ödenir. Paylar n ç karma primlerinin tamam tescilden önce ödenir.
Sermaye Piyasas Kanunu’nun pay bedellerinin
ödenmelerine ili kin hükümleri sakl d r.
SPK’na tabi olmayan bir irket kurulu u
s ras nda nakit sermaye taahhütlerinin yüzde 25’i
tescilden önce bir banka hesab na irket ad na bloke
edilecek, kalan k s m ise tescilden sonra 24 ay içinde ödenecektir. Paylar n itibari de erlerinden fazla
bir ödeme yap lacaksa (emisyon primi yarat lacaksa), bu tutar n tamam tescilden önce ödenmek
zorundad r. Sermaye ‘ye ilave edilebilecek iç kaynaklar mevcut
iken nakit sermaye art yoluna gidilemez. (Bkz.
Yeni TTK md. 462)
Hem iç kaynaklardan sermayeye ekleme i lemi ve
hem de ayn zamanda ve ayn oranda sermayenin
taahhüt edilmesi yolu ile sermaye art r m yoluna
gidilebilir. Art r m genel kurul veya yönetim kurulu
karar n n ve esas sözle menin ilgili maddelerinin
de i ik eklinin tescil ile kesinle ir. Tescil ile o anda
mevcut pay sahipleri mevtu paylar n n sermayeye
oran na göre bedelsiz paylar n kendili inden elde
etmi say l r. Bedelsiz paylar üzerindeki hak kald r lamaz ve s n rland r lamaz; bu haktan vazgeçilemez.
Yeni TTK ‘da mevcut olmayan fakat vergi mevzuat na göre ayr lan fonlar n durumu nedir?
Ar-Ge destek fonu: Bu fon, ar-ge projeleri ile ilgili
çe itli kurum ve kurulu lardan al nan parasal destekler sermaye ekleme haricinde özel bir fon hesab nda (5) y l bekletilir. Bu durumda, bu fon gelir ve
kurumlar vergisi matrah na konu edilmez. (5) y ldan önce bu fon kullan l rsa zaman nda al nmayan
vergiler, cezal ve faizleri ile beraber talep edilir.
Af yasalar gere ince olu turulan fonlar: Zaman
zaman ç kart lan af yasalar gere ince olu turulan
bu fonlar ortaklara da t lmas veya i letmenin tasfiyesi halinde vergilendirilemeyece i hüküm alt na
al nm t r (Bkz. 5811 say l yasa ve 4811 say l
yasalar).
arta ba l sermaye art r mlar : Yeni TTK md. 463
hükmüne göre arta ba l olarak art r lan sermayenin toplam itibari de eri sermayenin yar s n a amaz. Yap lan ödeme, asgari nominal de ere e it
olmal d r. Ortaklar n irketten alacaklar : irket
ortaklar n n irketten olan alacaklar n n sermayeye
eklenmesine karar vermesi halinde, bu art n tescili
ticaret sicilde zorunludur. Bu durumda, alacaklar n
tespitine ili kin SMMM veya YMM tespit raporlar
zorunludur.
Geçmi y l kârlar : Ortaklara da t lmay p, irket
bilançosunda yer alan geçmi y l kârlar olarak bekletilen bu kârlar sermayeye ilave edilmesi durumunda bunun kâr da t m say lmayaca ve dolay s ile
gelir vergisi stopaj yap lmayaca yasa hükmüdür.
Geçmi y l kârlar n n sermayeye eklenmesi halinde
bu durum, SMMM veya YMM raporu ile tespit
edilir ve Ticaret Sicil ‘de tescil ve ilan yapt r l r.
Ola an üstü ihtiyatlar n, irket kâr n n, i tirak hissesi sat kârlar n n sermayeye eklenmesi, gayrimenkul sat kâr n n sermayeye eklenmesi, maliyet art
fonunun sermayeye eklenmesi, ortak alacaklar n n
sermayeye eklenmesi, aynî sermaye olarak nakil
vas tas n n olarak konulmas , irket birle meleri
dolay s ile sermaye art lar mutlak surette ticaret
sicilden tescil ilan edilir. Konu ile ilgili var ise,
SMMM veya YMM raporu istenir. (2) nüsha karar
ve tadil tasar s gereklidir. Ayr ca, bir dilekçe tespite
konu fonun on binde dördünün Ziraat Bankas ’na
yat r ld na ili kin dekontlar istenecektir.
Nakden sermaye taahhütlerinin yüzde 25’i, emisyon
primlerinin ise tümü tescilden önce ödenmi olmal d r.
B
Balkan sevdal lar
Bahar enli i’nde
bir araya geldi
Bursa’da Mestanlı, Koşukavak, Killiler ile
Osman Pazarı ve Eski Cuma dernekleri
tarafından “Balkan Bahar Şöleni” düzenlendi
B
ursa, Hürriyet Ziraat Parkı’nda
düzenlenen etkinliğe,
Bulgaristan’dan çok sayıda
Belediye Başkanı ve Milletvekili ile gün
içerisinde yaklaşık 60 bin kişinin gezdiği
panayırda, Alisia konserini de yaklaşık
25 bin kişi katıldı. Mestanlı Yöresi Kültür
ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan
Öztürk, göçmenlerin çok büyük bir aile
olduğunu hatırlatarak “Biz büyük bir
ağacın, BAL-GÖÇ ün dallarıyız. Bugün
dört yöre derneği olarak bu organizasyonu düzenledik ama ben inanıyorum ki
seneye bu çiçeğin yaprakları 8-9 olacak
ve buraya sığmayarak Uludağ’da buluşacağız” dedi. Koşukavak Yöresi Kültür
ve Dayanışma Derneği Başkanı Basri Şen
de, önümüzdeki sene tüm Balkan derneklerinin bir yumruk gibi biraraya gelerek Uludağ’da buluşacağını, Osman
Pazarı ve Eski Cuma Kültür ve
Dayanışma Derneği Başkanı Ahmet Can
da göçmenlerin Bursa’da örgütlü bir toplum olduğu sürece çok faydalı işlere,
başarılara imza atacağını, Killiler Kültür
ve Dayanışma Derneği Başkanı Mümin
Kaşmer ise bu şölenin geleneksel olarak
düzenlemesini ve hayırlara vesile olmasını dilediğini bildirdi. Konuşmaların
ardından yöresel sanatçıların ve
Büyükşehir Belediyesi Türk Halk Müziği
sanatçılarının yer aldığı şölene
Bulgaristan’ın sevilen pop şarkıcısı Alisia
damgasını vurdu. Alisia’nın Türkçe de
seslendirdiği parçaları birlikte söyleyerek
ve alkışlayarak eşlik eden vatandaşlar,
ünlü şarkıcıya yoğun ilgi gösterdi.
Görmez’den Balkan
uluslar na sitem
D METOKA
BALKAN GÜNLÜ Ü
D
iyanet İşleri Başkanı Prof. Dr.
Mehmet Görmez, Batı Trakya’yı
ziyaret etti. Görmez,
Dimetoka’ya hareket ederek tarihi
Çelebi Sultan Mehmet Camiini ziyaret
etti. Seyyid Ali Sultan Dergâhı’nı ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı
Görmez’in ikinci ziyaret noktası
1420'de ibadete açılan, 1952'de çatısından su alıyor gerekçesiyle ibadete
kapatılan ve halen restorasyonu devam
eden Çelebi Sultan Mehmet Camii
Bosnal ö rencilere zmir
Üniversitesi’nden sertifika
ekim olma hayallerini
Doğanata Eğitim ve Kültür
Vakfı bursu ile İzmir Üniversitesi’nde gerçekleştirmeye bir
adam daha yaklaşan Bosnalı öğrencilere sertifikalarını Rektör Prof. Dr.
Kayhan Erciyeş takdim etti. Bosna
Savaşı sırasında ailesini kaybeden
50 çocuğa yuva sunan İzmir Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyet
Başkanı Necdet Doğanata’nın kurduğu dostluk zinciri her yıl daha
da güçleniyor. Doğanata Eğitim ve
Kültür Vakfı bursu ile İzmir Üni-
kibristkd@kibristkd.org.tr
Ahmet GÖKSAN
“Haf zalar m z bir türlü alm yor. Bir milletin
bayra hiç üphe yoktur ki onun daima ba
üstünde ta d mukaddes bir semboldür. te
Rum palikaryalar , ngiliz bayra n ayaklar
alt na alacak, y rtacak kadar ileri gidiyorlar.
Buradaki memurlar n bu hakarete seyirci kalmas kadar da insana hayret ve üzüntü veren
hiçbir hakaret dü ünülemez. Acaba harekete
geçmek için ngilizler daha neyi bekliyor?
Silahlar n patlamas n , canlar n heba olmas n ,
ya malar n ba lamas n ve köylülerin katliam n m bekliyor? Fakat Hükümet anlamal ki
art k o zaman i i ten çoktan geçmi olacak,
nizam ve intizam iade etmek imkans zl ile
kar kar ya gelmi bulunacakt r”. 1953
Dr. Faz l KÜÇÜK
uzey K br s Türk Cumhuriyeti’nde
Nisan ay nda yap lm olan
Cumhurba kanl seçimi sonras nda
çözüme ili kin görü melerin ivme kazanmas
öngörülüyordu. 1968 y l ndan bu yana sürdürülen görü melerden sonuç al namam olmas bu
beklentiyi yükseklerde tutuyordu. Bulunacak
olan çözümün hangisinin daha gerçekçi olacan n sorgulanmas gerekiyor. Bugüne de in
taraflar n gelenekselle mi politikalar ndan ne
oranda ödün verece inin de sorgulanmas kaç n lmazd r. Yunanistan ve K br s Rumlar n n bu
güne de in sergiledikleri konumlar n de i tirmediklerini kaydetmek istiyoruz. Bunlar yap lmadan görü melere kelimenin tam anlam ile
bodoslama dal nd . K br s adas hem Türklerin
hem de Rumlar n ortak vatan d r. Bu ortakl k
1950’li y llardan itibaren sürekli olarak erozyona u rat l yor. Geriye dönüp bakt m zda
adada ya ananlar bir so uk sava projesi olarak
da okumak olas d r. Rum unsurlar n silahland r lmas na kar n Türkler teslim olmamak için
direndiler. Bu günlere pek çok badireden geçilerek gelindi i hemen herkes taraf ndan kabul
ediliyor. Bu nedenle ba lat lan yeni görü me
sürecini önemsiyoruz. Bu güne de in yap lan
bütün görü melerde K br s Türkleri ödün verecek taraf olarak kabul edilerek öyle de alg lat ld.
YOL SEÇMEK
oldu. Tarihi Çelebi Sultan Mehmet
Camiinin uzun yıllar süren restorasyon
çalışmaları sebep gösterilerek kapalı
tutulmasından duyduğu üzüntüyü dile
getiren Başkan Görmez,
"Balkanlar'daki insanlık mirası olan bu
eserlerin, bu tür oyalamalarla restore
edilmemiş olmasından sadece üzüntü
duyduğumu ifade etmek isterim" dedi.
Caminin kapılarının kapalı olmasından dolayı da üzüntülerini dile getiren
Başkan Görmez, şunları söyledi;
"Çelebi Sultan Mehmet Camii,
Osmanlı mirasının en önemli eserlerindendir. Bursa'daki Ulu Cami'nin bir
benzeridir aynı zamanda. On sene önce
de buraya gelerek bu camiyi görmüştüm. On sene önce geldiğimde restorasyon vardı. ‘Bir iki sene içerisinde bitirilecek’ denmişti ama hala bitmemiş
olmasından dolayı gerçekten üzüntü
duydum. Ayrıca bugün kapılarının açılmamış olmasından da büyük üzüntü
duydum ki en azından son durumu
görecektik. Biz, bir taraftan Türkiye'de
kiliseleri tamir ederken, onarırken, bir
taraftan da Balkanlar'daki insanlık
mirası olan bu eserlerin bu tür oyalamalarla restore edilmemiş olmasından
da sadece üzüntü duyduğumu ifade
etmek isterim."
SARAYBOSNA
BALKAN GÜNLÜ Ü
H
SAVA IN
SO U U
K
BURSA - BALKAN GÜNLÜ Ü
Bosna’da NATO’ya
kadın komutan
H.MERKEZ
BALKAN GÜNLÜ Ü
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
versitesi Tıp Fakültesi’nde eğitim
almaya hazırlanan Bosnalı öğrenciler eğitim yılı sonunda Türkçe eğitimlerinde B2 seviyesine geldiler.
Türkçenin yanı sıra matematik,
kimya, biyoloji gibi tamamlayıcı
eğitimleri de almaya başlayan
öğrenciler, Tıp Fakültesi derslerine
de konuk oluyor. İzmir Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Kayhan Erciyeş
ve Mütevelli Heyet Başkan
Yardımcısı, Doğanata Eğitim ve
Kültür Vakfı Başkanı Selim
Doğanata tarafından Türkçe B1 ve
B2 sertifikaları takdim edilen
öğrenciler, bir eğitim yılı daha
Türkçe eğitimi alacaklar.
B
osna Hersek’te NATO
kuvvetlerini bir kadın
komuta edecek. ABD’li
Tuğgeneral Giselle Wilz,
Bosna Hersek’teki NATO
Karargahı Komutanlığı görevini, Tuğgeneral Christopher
Petty’den devraldı. www.bosnahersek.ba sitesinin haberine
göre; Saraybosna’daki NATO
Karargahı’nda düzenlenen
devir teslim töreninde konuşan yeni NATO Karargahı
Komutanı Wilz,
Saraybosna’daki NATO
Karargahı’nın komutanlığını
yapacak olmaktan onur duyduğunu belirterek, NATO’nun
Bosna Hersekvatandaşlarının
hizmetinde olmaya devam
edeceğini vurguladı. Bosna
Herseklilerin güvenliği ve
refahı için çalışacağını aktaran
Wilz, “Sabırsızlıkla görev bekliyorum. Bu görevin benim
için büyük bir tecrübe olacağına inanıyorum” ifadesini kullandı. Bosna Hersek’teki görevi sona eren Petty de bir yıllık görev süresi içerisinde
yakın işbirliği içinde olan
kurum ve kişilere teşekkür
ederek, yerine göreve başla-
yan yeni komutanın bilgisi,
tecrübesi ve eğitimiyle
NATO’nun bu ülkedeki çalışmalarına önemli katkı sağlayacağını söyledi. Ailesine
kavuşacak olmanın mutluluğunu yaşadığını anlatan Petty,
“Yine de bugün benim için
üzücü bir gün. Burada iyi
arkadaşlıklarım oldu” dedi.
Birle ik Amerika Devletleri’nin Lefko a’daki
i güderi yak n gelecekte görevinden ayr l yor.
Görü meler devam ederken “K br sl lar yollar n seçmek zorundad r” dedi i biliniyor.
imdilerde ise K br s uyu mazl n n Rumlar n
savlad klar gibi 20 Temmuz 1974 tarihinde
ba lamad na vurgu yap yor. güder Bay John
Koenig’in bu gerçe i yeni ö rendi ise geç kald n söylemek istiyoruz. Yine de görevde
bulundu u süre içinde konuyu ara t rarak gerçekleri ö renmi olmas n bir kazan m olarak
görmek gerekiyor. ngiltere’nin D i leri
Bakan eskisi Bay Jack Straw da bir süre önce
“uluslararas toplum K br s adas nda iki ayr
devletin varoldu unu ve bu adan n bölünmü
oldu unu kabul etmesi gereklidir” dedi i biliniyor. S rtlar ndaki yumurta küfelerinden kurtulduktan sonra dillerinin ba n n da çözüldü ünü
belirtmek istiyoruz.
Son dönemde s kl kla yap lan kamuoyu ara t rmalar nda iki taraf n da bir birlerinden uzakla makta olduklar de erlendirmeleri yap l yor.
Buna kar n karar vericilerin adan n yeniden
birle tirilmesi için taraflara bask lar n artt rd klar gözlerden kaçm yor. Bu çerçevede ba kent
Lefko a’n n bölünmü lü ünün ortal k yerlerden
kald r labilmesi için birlikte ziyaretler yap l yor.
Mendil büyüklü ündeki ülkenin önde gideni
Bay Nikos Anastasiyadis, “mümkün olan en
erken zamanda bar ç çözüm bulmak için durmaks z n çal aca m za dair en güçlü mesaj
vermek istiyorum. Tarih bizi bu adadaki herkes
bar sa lamakla yükümlü k l yor. Bu bizim
görevimz” diyordu.
DÜ KIRIKLI I
KKTC Cumhurba kan Mustafa Ak nc da
umut vermek istedi ini bu güne de in ya anan
dü k r kl n n ortal k yerlerden kald r lmas
gerekti ini ve bu mesajlar n zorunlu olarak
verildi ini dü ünüyor. Umut uyar l mesaj nda
ise Ak nc , “Yeme içmede K br sl Türk ve
Rumlar n iyi oldu unu buna kar n müzakere
ve i yapmaya gelince yeme içmedeki kadar
ba ar l olunmad na” vurgu yap yordu. yi bir
ba lang ç yap ld n belirten Ak nc “amaçlar n n ba lang c devam ettirip nihai hedefe ula makt r” diye ekliyordu. Çözüm için kar l kl
ayn ortak payda da bulu mak kayd yla, iyi
niyetli olmak ve bu dü üncelerle görü me
masas nda olmak güzel bir yakla md r. Bir
yandan görü me masas na oturma öncesinde iyi
niyetli mesajlar vereceksiniz di er yandan adan n çevresinde bulunan zengin yeralt kaynaklar n n kullan m ve payla m konusunda K br s
Türklerini görmezden geleceksiniz. Kar taraf n tutumu bu söylemimizle bire bir örtü mektedir. Ad geçen küçük ülkenin yede ine tak lan
Yunanistan ile M s r’ n önde gidenleri enerji
zengini bölgede deniz s n rlar n n belirlenmesi
için çal ma ba latt klar n aç klad lar. Ad
geçen ülkeler ili kilerini derinle tirerek zengin
kaynaklar n payla m n ve yeni Münhas r
Ekonomik Bölgelerin kurulmas çal malar
yapt klar n kaydetmek istiyoruz. Bizlerin yap lan bu tart malar n neresinde oldu umuzu sorgulamayaca z. Böyle bir ortamda, Adada ba lat lan görü melerden bugüne de in ya and
gibi sonuç ç kmayaca n n bilinmesi gerekiyor
mu ne?
SAYFA 11
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
Araflt›rma 11
15 Haziran 2015
Pazartesi
Balkanlar'da bir
Osmanl ehri:
CİROKASTRA
Balkanlar'da Osmanlı ruhunu taşıyan şehirlerden biri Cirokastra.
İki katlı evleri, mimarisi ve Osmanlı'dan miras tarihi yapılarına
ev sahipliği yapan şehir, Osmanlı döneminde Ergiri ismiyle anılıyordu
A
açıldı. Cirokastra Folk Festivali,
UNESCO Dünya Mirası Türkiye
Siteleri fotoğraf sergisine ev sahipliği
yaptı.
Festival kapsamında, Tiran Yunus
Emre Enstitüsü'nün açtığı sergi ile
UNESCO tarafından koruma altına alınan 11 tarihi kültürel mirasın fotoğrafları gözler önüne serildi. Serginin açılışını, Tiran Yunus Emre Enstitüsü
Başkanı Tayfun Kalkan gerçekleştirdi.
Tiran Yunus Emre Enstitüsü Başkanı
Tayfun Kalkan sergiyle ilgili şu şekilde
konuştu: “Osman Nuri Yüce'nin objektifinden belgelenen ve UNESCO
Kültür Mirası Listesine güzel ülkemizin güzel köşesinden girmiş olan
Tiran'a getirmiştik. Arnavutluk'un
UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan şehirlerinde de yapmak
istemiştik bu amaçla ilk durağımız
Tiran'dan sonra Cirokastra oldu.”
rnavutluk'un güneyinde, iki
katlı evleri, mimarisi ve barındırdığı eserleri ile Osmanlı'nın
Balkanlar'a miras bıraktığı bir şehir
Cirokastra. Evliya Çelebi'nin
Seyahatname'sinde, ''Ergiri'' olarak
bilinen Cirokastra, Osmanlı döneminde bu isimle anılıyordu. Çelebi eserlerinde, şehrin güzelliğini yer vermiş,
aynı zamanda Cirokastra'yı
Anadolu'da ki Ankara ve Manisa
şehirlerine benzetmiş. Şehrin bir diğer
adı da ''taş şehir'' olarak biliniyor.
Bunun sebebi, evlerin ve sokakların
sadece taşlarla inşa edilmesi. Şehrin
tarihi değeri oldukça yüksek.
Osmanlı'dan miras içerisinde barındığı
eserlere bugün hala ev sahipliği yapan
şehir, 2005 yılında UNESCO tarafından dünya mirası listesine dâhil edildi. Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan Cirokastra, o dönemde ekonomik,
siyasi ve kültürel alanlarda oldukça
gelişme gösterdi.
TÜRKİYE FOTOĞRAFLARI
SERGİLENDİ
MİMARİSİ TAM BİR
OSMANLI
Hem tarihi hem de bu tarihin ona
bıraktığı mirasları bugün de koruyan
Cirokastra da göze çarpan mimari
eserler arasında; Cirokastra kalesi,
evleri, kaldırımlı dar sokakları yer alıyor. Cirokastra'nın nüfusu yaklaşık 41
bin. Bu sayı, yazın turistlerin şehri
ziyaret etmesi ile iki katına çıkıyor.
Tarih kokan bu antik şehir, gündüzü
ve gecesiyle farklı güzellikleri ziyaretçilerini büyülüyor. Cirokastra'nın en
önemli simgesi ise kalesi. Tüm ihtişamıyla şehre gelenleri selamlayan kalenin, 1336'da inşa edildiği biliniyor.
Kale, dönemin prenslerinden Gjin Bue
Shpata tarafından yaptırıldığı yazılı
kaynaklarda yer alıyor. Ancak kalenin,
Tepedelenli Mehmet Ali Paşa tarafından Osmanlı döneminde tamamlanma
sürecini yaşadığı biliniyor.
KALE MANZARASI
ZİYARETÇİLERİ
BÜYÜLÜYOR
Kalede ilk dikkat çeken eserlerden biri
de saat kulesi. Kulenin Osmanlı döneminde yapıldığı ve özellikle de namaz
vakitlerini göstermesi amacıyla inşa
edildiği biliniyor. Saat kulesinin şehre
hâkim bir tepede konumlanması, kalenin önemini daha da artırıyor. Turistik
ziyaretlere, festivallere ev sahipliği
yapan kale, gece de manzarasıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Kalenin yamaçlarından birinde kurulu olan
Cirokastra Çarşısı da, tipik bir
Osmanlı çarşısı olarak göze çarpıyor.
Çarşıya gelenler, antik kente dair yöresel ürünlere sahip olabiliyor.
Cirokastra, sahip olduğu tarihi eserleri, mimarisi ile Arnavutluk'a gelen her
turistin rotalarından biri olmaya
devam ediyor.
nesillere ve gelen ziyaretçilere tanıtmaktı. Arnavutluk Cumhurbaşkanı
Buyar Nişani festivalle ilgili şu şekilde
konuştu:
ARNAVUTLUK'TAKİ
EN ESKİ FESTİVAL
"Cirokastra Geleneksel Müzik ve
Folklor Festivali Arnavutluk'un en
önemli festivallerinden biri olarak bili-
Tarih ve doğanın buluştuğu Cirokastra
Geleneksel Müzik ve Folklor
Festivaline ev sahipliği yaptı. Şehrin
kalesinde düzenlenen festivalde; halk
dansları sahnelendi, Balkan türküleri
söylendi. Yöresel kıyafetler içindeki
gruplar, bir hafta boyunca
Cirokastra’ya gelenlere keyifli anlar
yaşattı.
Arnavutluk'ta düzenlenen en eski ve
en büyük folklor etkinliği olarak bilinen festival, ilk olarak 1968'de hayata
geçirildi. Bir hafta boyunca
Arnavutluk halk müziği ve şarkıların
kalbi Cirokastra’nın tarihi kalesinde
attı.
Festivalin amacı, Arnavutluk'un geleneksel halk danslarını, şarkılarını,
kıyafetlerini, enstrümanlarını yeni
BU YILKİ ANA BAŞLIK
POLİFONİK MÜZİK
Tiran gibi farklı yörelerin halk dansları
ve şarkıları da festival kapsamında
ziyaretçilerin beğenisine sunuldu.
ŞARKILAR MEST ETTİ
Festivale katılan bir Arnavut vatandaşı, hissiyatını şu cümlelerle ifade etti:
"Cirokastra folklor festivali, ülkemizde
düzenlenen en önemli festivallerden
biri. Grupların sergiledikleri danslar
ve şarkılar hepimizi mest etti diyebilirim. Bu festivalin gelecek yılarda da
düzenlenmesi en büyük temennim. Bir
hafta boyunca güzel Cirokastra'mız
Arnavutluk'ta kültürün başkenti oldu,
bu da bizler için onur verici."
Arnavutluk'un gelenekselliğine vurgu
yapan folklor festivali ziyaretçilerine,
sevilen halk şarkıları ve danslarıyla bu
yılda unutulmaz bir hafta yaşattı.
11 KÜLTÜREL MİRASI
SERGİLENDİ
Arnavutluk'un gözde kenti
Cirokastra'daki; geleneksel müzik ve
folklor festivali sırasında bir de sergi
niyor ve bu festivale katıldığım için
oldukça mutluyum. Ben de bir
Cirokastralı olarak bu festivalle gurur
duyuyorum. Festivalde Arnavutluk,
Kosova, Makedonya ve Karadağ'dan
geleneksel halk müzik topluluklarını
bir arada görmek çok güzel.
Bu yıl festivalin ana başlığı polifonik
müzikti. Bu da çok önemli. Çünkü
polifonik şarkılar bize has olan bir
müzik. Bize düşen görev bu müziği
korumak ve yaşatmak. Biz bu müziği
tanıtan ve yeni nesillere öğreten sevgili
müzik hocalarımızın her zaman önlerinde saygıyla eğiliyoruz."
Festivale sadece Kosova değil,
Karadağ ve Makedonya'dan Arnavut
müziğini temsil eden guruplar da
katıldı. İşkodra, Berat, Elbasan ve
Osmanlı mimarisi ile yapılan tarihi
Skendulata evinin bahçesinde sergilenen fotoğraflara, Cirokastralılardan
büyük beğeni aldı. Sergide, yer alan
fotoğraflar arasında; İstanbul'un eşsiz
manzaraları, camileri ve tarihi mekânlarının yanı sıra, Pamukkale ve
Hierapolis Milli Parkı, Selimiye Camii
ve külliyesi bulunuyor.
1985 yılından bu yana doğal ve kültürel varlık olarak UNESCO Dünya
Mirası Listesi'ne alınan Göreme ve
Kapadokya Milli Parkı, tarihi
Safranbolu ve Truva antik şehri fotoğraflarıysa serginin ilgi odağıydı.
EŞSİZ GÜZELLİKLERİ
TANIDILAR
Dünyanın sekiz harikasından biri olan
Nemrut Dağı’nın fotoğrafları da, serginin bir diğer dikkat çeken unsuru
oldu. Sergiyi gezen bir sanatsever şu
ifadeleri kullandı:
“İki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesi ve iki milletin birbirlerinin kültürlerini tanıması adına çok önemli bir
sergi olduğuna inanıyorum. Sergiyi
gezerken çok keyif aldım. Kültür sanat
değeri olan bu tür aktivitelerin devamının gelmesi gerekiyor."
Sergiyle birlikte Cirokastralılar,
Türkiye’nin eşsiz güzelliklerini ve tarihi kültürel miraslarını tanıma fırsatı
bulmuş oldular.
Kaynak: Kuzey Haber Ajansı
SAYFA 12
600 YILLIK TAR H N AZ Z HATIRASINA
SIYAH MAVI KIRMIZI SARI
HARÇ B TT ,
YAPI PAYDOS!
suzanernoyan@mynet.com
Suzan ERNOYAN
15 Haziran 2015 Pazartesi
www.balkangunlugu.com
Plaj Voleybolu’nda Balkanlar’ n
ampiyonu TÜRK YE
BALIKES R - BALKAN GÜNLÜ Ü
B
alıkesir’in Burhaniye ilçesi, Plaj Voleybolu Balkan
Şampiyonası’na ev sahipliği yaptı. Bu yıl ilk ayağı
Türkiye’de yapılan Balkan Voleybol Şampiyonasında
mücadele eden 24 takım arasında kıyasıya geçen mücadeleler
sonunda Kadınlarda Türk takımını 2-0 yenen Yunan takımı
birinci olurken, Erkeklerde de Yunanistan takımını 2-1 yenen
Hasan Hüseyin Mermer ve Selçuk Şekerci’den oluşan Türk
voleybol takımı Balkan Plaj Voleybolu Şampiyonu olmayı başardı. Mavi bayraklı Ören Plajı’ndaki şampiyonaya Yunanistan,
Sırbistan, Bulgaristan ve Türkiye’den 12 bayan, 12 erkek olmak
üzere toplam 24 takım katıldı. Kıyasıya geçen mücadeleler
sonunda Kadınlarda Türk takımını 2-0 yenen Yunan takımı,
Erkeklerde de Yunanistan takımını 2-1 yenen Türk Voleybol
Takımı Balkan Plaj Voleybolu Şampiyonu olmayı başardı.
airin dedi i gibi,”Kimi çok sevdiysek
gitti.” Bu sözlere en çok yak an isim
de, Slaven Bilic oldu. Türk sporunun
bir klasi idir asl nda! Geli ler her zaman
çok hareketli ve co kulu, ancak vedalar
sessiz olur genel de… te tam da bu aç dan pek al k olmad m z sahneler gördük. Ümraniye Nevzat Demir Tesislerin
de. Be ikta ile yollar n ay ran teknik
direktör Slaven Bilic ve kaptan Tomas
Sivok için küçük ama k bir veda töreni
izledik. Törene Be ikta Kulübü Ba kan
Fikret Orman ile birlikte tam kadro olarak
yönetim kurulu üyelerinin veda törenine
kat lmas , profesyonellik ve centilmenlik
örne i oldu. Bu tablo her kulüpte ya anmad için bünyemiz al k n de il tabi.
Ba kan n, “Çok sevdi imiz Bilic ve ekibi”
ifadesi kullanmas ise oldukça anlaml .
Genel de ba kanlar, teknik adamlara yol
verirler ve kap d ar yapt klar hocalar n n
arkas ndan bir teneke çalmad klar kald
için tören yapmalar bünyemize ters geldi,
al k de iliz ya…
BE KTA ’A YAKI IR
EK LDE G TT
Fikret Orman’ n, “Birlikte 2 zor y l geçirdik, hocam z n ve teknik heyetin hakk n
vermek laz m. 3 kulvar da mücadele
etmek, bir de stats z oynamak kolay de il.
Üstüne birçok s k nt ya katlanmak her baba
yi idin harc de il” eklinde konu mas
etkili oldu. Bilic’in tam bir Be ikta l gibi
yönetimle koordinasyon içinde çal mas
her tak mda görmek istedi imiz bir tablo
asl nda. Sonras n da, “Be ikta ’ta maç
skorlar istenildi i gibi olmad , ancak ampiyonlu u en çok Bilic istiyordu” demesi
ve bununla birlikte Bilic’e kartal heykeli,
yard mc lar na da plaket verilmesi ba kan n kalitesini bir kez daha ortaya koydu.
Bilic’in veda konu mas nda ise,
“ ampiyon olamad ysak sorumlu benim,
kalbimiz daima burada atacak. Be ikta
benim kulübüm, buraya geldi im de söylenen bir ey vard . “Türkiye’ye geldi in de
önemli olan seni kaç insan n kar lad
de ildir. Önemli olan seni kaç ki inin
u urlad d r” sözleri kolay unutulmayacak. Kendisinde en çok iz b rakan, ise
tesiste geçirdi i her gün saat 9’da gelmek,
emekçilerle selamla mak ve onlara günayd n fasl ndan sonra birlikte kahvalt yapmak, kahve içmek olmu . “ ki y l boyunca
her ey harikayd ” sözlerini imdiye kadar
kaç ki iden duyduk acaba, hat rlayan var
m ? Kalbi siyah-beyaz renklerle atan bir
hoca, imdiler de bir taraftar. Bunun ötesinde adam gibi adamd Slaven Bilic, ald her kuru helal olsun. u noktadan
sonra, enol Güne ’in yapmas gereken tel
ey. Bilic’in yapamad n ba armak.
Yani; in finaline getirdi in de ayakta
kalabilmek.
Yüzücüler
Foça’da kapı acak
H.MERKEZ
BALKAN GÜNLÜ Ü
T
ürkiye Yüzme Federasyonu-Deniz
Ticaret Odası İzmir Açık Su Yüzme
Türkiye Şampiyonası 21 Haziran
2015 Pazar günü 8 Mavi Bayraklı
Plaja sahip Foça’da Leon Otel önündeki
parkurda yapılacak. Şampiyona yapılacak
parkur 30-31 Mayıs 2015 tarihlerinde
Türkiye Açık Su Yüzme Şampiyonası’na
da ev sahipliği yapmıştı.1 gün sürecek
yarışlarda 25 Yaş Altı yarışma kategorilerinde 13-25 yaş arasında Bay Bayan
Lisanslı sporcular 2500-5000 metre 26 Yaş
Üstü yarışma kategorilerinde Master
Yüzücüler 2500 metre yüzecek. Yüzücüler
yarışmalara yüzme-açık su yüzme lisansları ile Lisansı olmayan “26 Yaş Üstü”
sporcular “Doktor raporu” ile yarışmaya
katılabilecek. Yarışmalar sonunda her yaş
grubunda bayan ve erkeklerde ilk üç dereceye giren sporculara ödül verilecek.
İMEAK DTO İzmir Şubesi, Türkiye
Yüzme Federasyonu tarafından düzenlenen yarışmaya Foça Kaymakamlığı ve
Foça Belediye Başkanlığı destek veriyor.
Download