7 haziran seçimleri seta saha çalışması temel bulgular

advertisement
RAPOR
7 HAZİRAN SEÇİMLERİ
SETA SAHA ÇALIŞMASI
TEMEL BULGULAR RAPORU
7 HAZİRAN SEÇİMLERİ
SETA SAHA ÇALIŞMASI
TEMEL BULGULAR RAPORU
COPYRIGHT © 2015
Bu yayının tüm hakları SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum
Araştırmaları Vakfı’na aittir. SETA’nın izni olmaksızın yayının
tümünün veya bir kısmının elektronik veya mekanik (fotokopi, kayıt
ve bilgi depolama, vd.) yollarla basımı, yayını, çoğaltılması veya
dağıtımı yapılamaz. Kaynak göstermek suretiyle alıntı yapılabilir.
SETA Yayınları 45
I. Baskı: 2015
ISBN: 978-605-4023-xx-x
Uygulama: Erkan Söğüt
Baskı: Turkuvaz Matbaacılık Yayıncılık A.Ş., İstanbul
SETA | SİYASET, EKONOMİ VE TOPLUM ARAŞTIRMALARI VAKFI
Nenehatun Caddesi No: 66 GOP Çankaya 06700 Ankara TÜRKİYE
Tel:+90 312.551 21 00 | Faks :+90 312.551 21 90
www.setav.org | info@setav.org | @setavakfi
SETA | İstanbul
Defterdar Mh. Savaklar Cd. Ayvansaray Kavşağı No: 41-43
Eyüp İstanbul TÜRKİYE
Tel: +90 212 395 11 00 | Faks: +90 212 395 11 11
SETA | Washington D.C. Office
1025 Connecticut Avenue, N.W., Suite 1106
Washington, D.C., 20036 USA
Tel: 202-223-9885 | Faks: 202-223-6099
www.setadc.org | info@setadc.org | @setadc
SETA | Kahire
21 Fahmi Street Bab al Luq Abdeen Flat No 19 Cairo MISIR
Tel: 00202 279 56866 | 00202 279 56985 | @setakahire
7 HAZİRAN SEÇİMLERİ
SETA SAHA ÇALIŞMASI
TEMEL BULGULAR RAPORU
İÇİNDEKİLER
Takdim | 7
7 HAZİRAN SEÇİMİNİN GENEL DİNAMİKLERİNE YÖNELİK
BULGULAR | 9
7 HAZİRAN SEÇİMİNİN YEREL DİNAMİKLERİNE YÖNELİK
BULGULAR | 14
İSTANBUL | 19
ANKARA | 25
ANTALYA | 28
SAKARYA | 32
KOCAELİ | 36
ŞANLIURFA | 40
DİYARBAKIR | 43
MARDİN | 45
UŞAK | 49
DENİZLİ | 52
AĞRI | 56
ESKİŞEHİR | 59
KAYSERİ | 62
5
TOKAT | 65
İZMİR | 70
ADIYAMAN | 74
ADANA | 77
BİNGÖL | 80
ELAZIĞ | 83
ERZURUM | 87
KARS | 91
MERSİN | 94
MUŞ | 97
SAMSUN | 100
TRABZON | 103
ARTVİN | 105
BURSA | 109
ÇANAKKALE | 112
HATAY | 114
Takdim
Çözüm süreci, yeni anayasa, başkanlık sistemi, ekonomi vaatleri, muhalefet partilerinin söylem ve vaatlerindeki değişim, AK Parti yönetimindeki görev değişimi
ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu yeni cumhurbaşkanlığı profili, 7 Haziran 2015 Milletvekili Genel Seçimleri’nin önemli dinamikleri
arasında yer aldı. Bütün bu değişkenlere bakıldığında SETA olarak seçim sürecinin son dönemecinde çeşitli şehirlerde saha çalışması bağlamında seçimin temel
dinamiklerini analiz etmenin, seçimden sonra başlayacak süreçte önemli bir katkı
sunacağından hareketle bu çalışma yapıldı. Bu amaçla 1-5 Haziran tarihleri arasında ikişer kişilik 15 ekip ile Türkiye genelinde 30 şehirde saha çalışması gerçekleştirildi. Saha çalışmasında temel odak, AK Parti’nin seçim çalışmaları ve kampanya süreciydi. Bu amaçla İl ve ilçe başkanları dahil çeşitli kademelerden teşkilat
mensupları, seçilmiş/aday milletvekilleri, il/ilçe belediye başkanları, seçmenler,
sendika başkanları, STK temsilcileri, iş adamları, yerel kanaat önderleri, cemaat/
tarikat/vakıf temsilcileri ve akademisyenlerden oluşan geniş bir yelpazeden aktörlerle AK Parti’nin seçim süreci hakkında derinlemesine mülakatlar yapıldı.
Ayrıca seçimlerin hemen ardından, Türkiye’nin tüm bölgelerinden ve
seçim sonuçları açısından kritik illerinden, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, akademisyenler ve kanaat önderleri ile SETA’da geniş katılımlı bir
toplantı düzenlendi. Bu toplantıda da, seçim öncesinde sahadan elde edilen bilgiler bu toplantıya katılanların anlatımları ile bir anlamda yeniden
kontrole tabi tutuldu. Sahada yapılan bu mülakatlar ve gözlemler SETA’da
7
seçim sonrası yapılan toplantının sonuçlarıyla birlikte değerlendirilerek
ortaya çıkan bulgular raporlaştırılmıştır.
Bu raporla ilgili iki temel hususun göz önünde bulundurulması ve raporun çıktıların bu noktalar eşliğinde değerlendirilmesi hayatidir. İlk olarak,
mülakat yapılan farklı aktörlerin hemen hepsi AK Parti çizgisine yakın olan
aktörlerdir. Dolayısı ile onların anlattıklarından hazırlanan bu rapor genel
seçmen eğilimini vermemektedir. Daha kısıtlı bir çerçevede bu rapor AK Parti teşkilatının yerel aktörlerinin eğilimini vermektedir. İkincisi, bu raporun
çıktılarını seçim sonuçları ile birlikte değerlendirmek imkanı olsa da bu rapor
daha çok seçim sürecini analiz etmektedir.
7 HAZİRAN SEÇİMİNİN
GENEL DİNAMİKLERİNE
YÖNELİK BULGULAR
•
AK Parti perspektifinden 7 Haziran milletvekili genel seçimlerinin önemli
dinamiklerinden birisi hizmet siyasetinin seçmen nezdinde normalleşmesi ve sıradanlaşmasıdır. Yapılan hizmetler ve büyük yatırımların zaten iktidarın görevi olduğu gibi bir anlayışın hakim olduğu gözlemlenmektedir.
Seçimden önce gidilen şehirlerde büyük yatırımların seçimin gündeminde ön sırada olmadığı gözlemlenmiştir. Yerelde konuşulan STK temsilcileri
bu hususu “AK Parti teşkilatları partinin hizmetlerini anlatamıyor” ifadeleri ile aktarmışlardır. Ancak teşkilatlarla konuşulduğunda meselenin AK
Parti teşkilatlarının hizmetleri anlatma performansı ile kısmen alakalı olsa
da, 2015 Türkiye’sinde hizmet siyasetinin artık eskisi kadar seçmen davranışında etkili olmadığı kanaati hakim olmuştur. Görüşülen aktörler halkın
hizmetlerden memnun olduğunu ancak bunun yanında partinin söylemsel
bir sıçrayış yapıp ve yeni bir gelecek vaadini/projesini seçmenle paylaşmakta
başarısız kaldığı ifade etmişlerdir.
•
Hizmet söyleminin etkili olmadığı bir diğer alan ise genç seçmendir. 90’ları
yaşamayan genç kitle bugün kendisine büyük icraat olarak anlatılan yatırımların içerisine doğmuştur ve dolayısı ile AK Parti’nin yaptığı hizmetleri iltifata tabii bir marifet olarak değil, bir yükümlülüğün yerine getirilmesi olarak
değerlendirmektedir. Görüştüğümüz aktörlerin aktarımına göre, biz ve onlar
eksenli kimlik siyaseti de gençler nezdinde bir karşılık bulmamaktadır. Eski
9
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
Türkiye’nin tartışmalarına referansla “onlar”a karşı mücadelede gençlerden
“biz”i desteklemesini istemek, gençlerin dünyasında fazla karşılık bulmamaktadır. Bu anlamda gençlerde bir kimlik aidiyetini sağlayacak çalışmaların
eksikliği görüşülen kişiler tarafından ittifakla dillendirilen bir husustur. AK
Parti gençlik kollarının genç kitlenin kısıtlı bir kesimine ulaşabildiği, üniversitelerde ve liselerde etkin örgütlenemediği, muhafazakâr ailelerden gelen
gençleri parti süreçlerine ekleyebilecek beceride olmadığı dillendirilen eleştiriler arasındadır. Bunun yanında ulusal ve yerel düzeyde faaliyet gösteren
muhafazakar çizgideki STK’ların da bu meselede yeterli olmadığı vurgulanmıştır. Konuşulan bir çok aktör, ailesi AK Parti’ye oy veren ailelerin çocuklarının bile bu seçimde AK Parti’ye oy vermeyeceğini bildirmişlerdir.
•
AK Parti icraatları bağlamında dikkat çekici bir mesele de bürokrasideki
dönüşümün sağlanamaması gerekçesi ile birçok yerel bürokratın vatandaşa
icraat ulaştırmak konusunda başarısız olduğudur. Örneğin STK temsilcileri
şehirlerinde gördükleri kolay giderilebilecek küçük aksaklıkları bürokratlara ilettiklerini ancak bürokratların sorun çözmediklerini dillendirmektedirler. AK Parti tarafından atanan ve muhafazakar kimliğe sahip olduğu
varsayılan bürokratların bile kısa bir süre sonra STK’ların taleplerine karşı
duyarsızlaştığı dillendirilmiştir.
• Saha çalışmasında seçimin genel dinamikleri bağlamında görüşmelerde
sorulan bir diğer husus çözüm süreci olmuştur. Milliyetçi refleksleri ile
bilinen bölgelerde çözüm süreci konusunda rahatsızlıklar dile getirilmiştir. Özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da yaşanan “yol kesme”,
“kendi karakolunu kurma”, “kendi mahkemesini kurma” gibi söylemler yerel dinamiklerde hikayeleştirilerek anlatıldığı ve AK Parti’nin bu
süreçten sorumlu olduğu gibi bir kampanyanın muhalefet aktörlerince
yürütüldüğü gözlemlenmiştir. Ortaya çıkan tabloda AK Parti’nin çözüm
sürecinin seçmenle iletişim boyutunu iyi yönetemediği ifade edilmiştir. Teşkilat mensuplarına çözüm sürecinin şehirlerindeki yansımaları
sorulduğunda standart cevaplar alınmıştır. Burada da diğer icraat ve
hizmetlerde ortaya çıkan bir rutinleşme görülmektedir. Çözüm süreci
yerel aktörler için Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin bu güne kadar
“hatasıyla sevabıyla” yürüttüğü bir diğer projedir ve partiye olan genel
destek bağlamında desteklenmektedir. Çözüm sürecinin müstakil olarak desteklenecek ve oy getirecek bir proje olarak seçmene anlatılmadığı, sürecin bu yönünün yönetilemediği gözlemlenmiştir.
10
7 HAZİRAN SEÇİMİNİN GENEL DİNAMİKLERİNE YÖNELİK BULGULAR
•
Benzer şekilde paralel yapı ile mücadele ile ilgili yerelde yeterince mücadelenin olmadığı dile getirilmiştir. Bazı illerde halka temas eden önemli kurumların başında hala bu yapıya ait olan kişilerin olduğu spesifik örneklerle
belirtilmiştir. Yeni anayasa, başkanlık sistemi gibi diğer büyük proje ve süreçler de yerel siyasette yeterince tartışılmadığı anlaşılmaktadır. Özellikle,
aktörler arasındaki başkanlık sistemine yönelik vurgudaki farklılık AK Parti
teşkilatını bu alanda suskunluğa sevk ettiği gözlemlenmiştir. Ne STK temsilcileri ne teşkilatlar ne de iş adamları bu süreçler hakkında ayırt edici fikirler
belirtmemişlerdir. Bu başlıklar etrafında bir seferberliğin sağlanamadığı, bu
konular seçmenin gündelik hayatına ve siyasi gündemine nüfuz edemediği
vurgulanmıştır.
•
Birçok yerde AK Parti’nin özellikle kırsalda oyunu düşüren önemli bir etkenin Büyükşehir Yasası olduğu dile getirilmektedir. Yeni yasal düzenlemeyle
birlikte büyükşehir belediyelerinin hizmet ve sorumluluk alanlarının artırılmasına karşılık yetki ve kaynaklarının aynı oranda artmadığı ve bunun da
hizmetlerde aksamalara yol açtığı dile getirilmiştir. Bu çerçevede köylerin
belediye sınırları içerisine dahil edilmesi bir yandan hizmet beklentilerini artırırken diğer yandan da sunulacak hizmetlerin ücretlendirilmesi konusunda
vatandaşların endişeleri partiye karşı bir tepkinin oluşmasına yol açmıştır.
Örnek olarak köylerde su saatlerinin takılması ve bazı abonelere yüksek miktarda su faturasının tahakkuk ettirildiği yönündeki söylentiler genel olarak
AK Parti yönetimine karşı bir hoşnutsuzluğa dönüşmüştür.
•
Diğer taraftan, Büyükşehir yasasının Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde başka bir olumsuzluğa yol açtığı dile getirilmiştir. Özelikle köylerin büyükşehir
belediyelerine bağlanmasının ardından kaymakam ve valinin kırsal bölgelere
hizmet ve yatırım amaçlı gitmesinin anlamı kalmadığı, dolayısıyla da kırsalın tamamen HDP siyasetine ve yerel yöneticilerine mahkûm edildiği vurgulanmaktadır. Özellikle büyükşehir dışındaki yerleşim yerlerine ve köylerine,
HDP dışında oy verilmesi durumunda belediyelerin hiçbir şekilde bu köylere
hizmet vermeyeceği tehdidinin kolaylıkla yapıldığı ifade edilmektedir.
•
Özellikle hükümetin genel olarak sosyal politikaları, özelde ise tarımsal destek ve kobi desteği gibi hususları iyi anlatamadığı belirtilmiştir. Örneğin, muhalefetin mazot desteği söyleminin aslında AK Parti’nin tarımsal desteğine
karşılık geldiğinin anlatılamadığı örneklerle vurgulanmıştır.
•
AK Parti’nin seçime yönelik birçok vaadinin ve ekonomik paketlerinin açıklanmasına rağmen bunların sunumunun gündem oluşturmaması ve farklı zamanlarda
11
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
açıklanmasından dolayı seçmende yeterince karşılık bulmadığı dile getirilmiştir.
•
Seçimin genel dinamikleri açısından bir diğer dikkat çekici konu Cumhurbaşkanı’nın seçim sürecinde katıldığı toplu açılış törenleri ve yaptığı konuşmaların AK Parti tabanı, teşkilatları ve yakın STK’lar tarafından nasıl
değerlendirildiği olmuştur. Görüşme yapılan aktörler Cumhurbaşkanı’nın
söylemlerinin tabanı konsolide ettiği ve rehavet içerisindeki teşkilatı hareketlendirdiğini söylemektedirler. Bu anlamda Cumhurbaşkanı’nın ziyaretlerinin AK Parti tabanı ve seçmeni üzerinde olumlu etkisinin olduğu söylenebilir. Özellikle seçmenin “oyumu Tayyib’e vereceğim” söyleminin devam
ettiği yerel aktörlerce dile getirilmiştir. Ancak bunun yanında AK Parti tabanına dahil olmayan ancak önceki seçimlerde AK Parti’ye oy vermiş seçmen
üzerinde de olumsuz etkisi olduğu gözlemi yine bazı teşkilat mensupları ve
STK temsilcileri tarafından aktarılmıştır.
Muhalefetin Söylem ve Vaatleri
•
Muhalefetin ekonomik vaatlerinin ve söyleminin seçmende inandırıcılık
açısından sorunlu olduğu dile getirilse de, özellikle geniş alt gelir gruplarını, tarım işçisini, asgari ücretlileri ve emeklileri etkilediği üzerinde durulan önemli bir unsurdur. Özellikle AK Parti’nin bu söylemlere karşı çıkarak
söylemlerin kendisinin popülerleştirilmesi, muhalefetin ekonomi politikaların yerelde de güçlü şekilde tartışılmasını sağlamıştır. En azından 1500
liralık bir asgari ücret olmasa bile AK Parti’nin asgari ücrete 100 liralık bir
katkıyı yapabileceği gibi söylemler parti yöneticilerine iletildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla ülkede, büyük şehirlere yapılan mega projelerin daha çok
seçmenin doğrudan kendisine katkısı bu tartışmalarda dile getirilmektedir.
Eğer büyük şehirlere mega projeler yapılıyorsa yerele ve doğrudan seçmene
de ekonomik olarak doğrudan bir girdinin olması gerektiği önemle vurgulanmaktadır. Görüşülen aktörlerin aktardığına göre seçmen, örneğin,
CHP’nin asgari ücret vaadine inanmamaktadır ancak AK Parti’den refahı
tabana yayacak icraatları beklemektedir.
• Muhalefetin ekonomik vaatleri, yerelde algılanışının en önemli sonuçlarından biri AK Parti’nin mega projelerinin seçmende oluşturduğu heyecanı azaltması ve nötrleştirmesidir. Çünkü, seçmen kendisine yönelik
doğrudan bir ekonomik vaadi daha anlamlı bulmaktadır. Dolayısıyla İstanbul’daki köprü, havaalanı gibi mega projelerin seçmene yönelik kullanım değeri etkisinin düştüğü anlaşılmaktadır.
12
7 HAZİRAN SEÇİMİNİN YEREL DİNAMİKLERİNE YÖNELİK BULGULAR
•
Muhalefet partilerinin AK Parti’ye karşı kullandığı bir diğer argüman ise
yolsuzluk ve israf söylemi olmuştur. Verilen cevaplara göre seçmen tek başına dört bakan meselesine, “saray” etrafında koparılan fırtınalara, makam
araçları ve benzeri muhalefet söylemlerine itibar etmemektedir. Ancak bu
iddiaların iletişim süreçleri iyi yönetilememiştir ve hepsi bir araya geldiğinde seçmenin kafasını karıştıran bir bütün oluşturmaktadır. Bunun yanında
AK Parti’li yerel aktörlerin siyasi yozlaşması, lüks hayatı ve kibirli tutumları
bu söylemlerin seçmen üzerindeki etkisini beslemektedir. Muhalefetin bu ve
benzeri yıpratıcı söylemlerine karşı AK Parti tabanı devamlı partinin genel
istikametine odaklanmış, ulusal veya yerel düzeydeki tekil aktörlerin yolsuzluklarını veya kibirli tutumlarını partiye mal etmeyip, partiyi desteklemeye devam etmiştir. Ancak gelinen durumda bu tekil aktörlerin hiçbirisinin
cezalandırılmaması seçmeni ve tabanı yormuştur. Bir teşkilat mensubu bu
durumu “büyük resme bakmaktan yorulduk” sözleri ile ifade etmiştir. Ayrıca eski bir parti yöneticisi tüm yereldeki parti yönetimin “Jeep araba”larla
teşkilata geldiğini söylerken, bir ilçe belediye başkanı da ilk yapılması gerekenin yerel teşkilatlardaki halka “üstten bakma” ve “kibir siyaseti” ile ilgili
bir önlemin alınması gerektiğini söylemiştir. Birçok yerde de “AK Parti’nin
zenginlerin partisi” olduğu ve AK Parti yerel teşkilatlarında yönetici olmanın
koşulunun zengin olmak şeklinde ifadelendirildiği aktarılmıştır.
13
7 HAZİRAN SEÇİMİNİN
YEREL DİNAMİKLERİNE
YÖNELİK BULGULAR
•
Yerel dinamiklerden en fazla ön plana çıkan husus aday belirleme siyaseti
olmuştur. Bu noktada şu tespiti öncelikli olarak ifade etmek gerekmektedir;
seçmen oyunu önemsemekte ve kıskanmaktadır. Genel politikaları onaylasa
da kendi seçim bölgesinde yanlış belirlendiğini düşündüğü adaylara oy vermek istememektedir. Bu bağlamda konuşulan aktörlerin aktardığı en önemli
eleştiri adayların halktan kopuk olduğudur. Seçim bölgesinin yerel yaşantısı
ile ilişkili olmayan, gündelik hayat içerisinde caddede sokakta görünmeyen,
seçmenin istediği zaman rahatlıkla ulaşamadığı, kendisi gibi olmayan ancak
seçim çalışması esnasında ortaya çıkan adaylardan rahatsızlık dile getirilmiştir. Görüşülen teşkilat mensupları ve STK temsilcileri adayların birçoğunun
kimlik olarak parti tabanını yansıtmadığını, tabanın hassasiyetlerini ve önceliklerini paylaşan kişiler olmadığını söylemektedir. Bunun yanında hayat
tarzı ve hassasiyetler olarak parti tabanına yakın olan adaylar da ulaşılamaz
ve halktan kopuk olmakla eleştirilmektedir.
•
Adaylar bahsinde dile getirilen bir diğer eleştiri ise seçmen ve teşkilat tarafından “ithal adaylar” olarak isimlendirilen, aday listelerinin ilk sıralarına genel
merkez tarafından yerleştirilen, şehrin siyaseti ile ilişkisi olmayan ve şehre
dışarıdan gelen adaylardır. Dışarıdan gelen her aday büyük bir memnuniyetsizlik ile karşılanmıştır. Ancak bu adayların bir kısmının zaman içerisinde
teşkilatla uyumlu çalıştığı ve seçmenin gönlünü kazanabildiği de aktarılmıştır. Örneğin bazı seçim bölgelerinde kendi iç çekişmeleri nedeniyle verimli
14
7 HAZİRAN SEÇİMİNİN YEREL DİNAMİKLERİNE YÖNELİK BULGULAR
çalışmayan teşkilatların, dışarıdan gelen adayın enerjisi ile toparlanabildiği
aktarılmıştır. Ancak saha çalışmasında ve gözlemlerde ortaya çıkan tablo,
dışarıdan gelen adayların kahir ekseriyetinin benimsenemediği yönündedir.
Özellikle küçük illerin bazılarında bir, bazılarında ilk üç adayın tamamının
dışardan gelmesi önemli bir memnuniyetsizlik olarak dile getirilmiştir.
•
Aday belirleme süreçleri ile ilgili ifade edilen bir diğer olumsuzluk, farklı etnik,
dini, sosyal ve kültürel grupların aday listelerinde yeterince temsil edilemediğidir. Bu durum en fazla göç ile Kürt nüfus yoğunluğu oluşmaya başlayan bölgelerde kendini göstermektedir. Bu seçim bölgelerinde oluşan Kürt seçmene
hitap edecek adayların gösterilmediği belirtilmektedir. Ya da bazı şehirlerde
adayların çoğunun “karadeniz kökenli olduğu” ifade edilmiştir. Aynı şekilde
bazı seçim bölgelerinde yer alan diğer etnik unsurlara hitap edecek adayların
gösterilmediği de ifade edilmiştir. Diğer taraftan illerdeki bazı ilçelerin nüfus
oranlarının ve yerel siyasetteki ağırlığının merkez tarafından görülemediği
için “coğrafilik” hususunun göz ardı edildiği en önemli eleştirilerden biridir.
•
Diğer önemli bir eleştiri, bazı illerde bir bakan ya da uzun dönemdir siyasette
olan bir aktörün yerelde işleyen tüm süreçleri kontrol ettiği ile ilgilidir (Örnek, Denizli, Bursa, Hatay vs.). Yerel teşkilatların belirlenmesinden, sivil toplumların başına kimin getirileceğine hatta hangi bölgenin imara açılacağına
varıncaya kadar her unsuru belirlediği, her yere kendi adamını yerleştirdiği
ve partinin diğer mensuplarını dışladığı eleştirisi birçok ilde dile getirilmiş ve
örnekleri ile detaylandırılmıştır. Ayrıca söz konusu yerel siyaset belirleyicisi
bakan ya da önemli parti aktörünün şehrin tüm rant dağıtımını kendi akrabaları üzerinden yaptığı da sürekli vurgulanan bir husustur.
•
Bunun yanında hem teşkilat hem de STK temsilcileri temayül yoklamalarından rahatsızlıklarını belirtmişlerdir. Yoklamada yüksek oranda destek bulan
aday adaylarının listelerde yer almaması, temayül yoklamalarının listelere
yansımasının çok düşük olması sıklıkla eleştirilen bir konudur. Birçok STK
temsilcisi “madem bizi dinlemeyeceklerdi neden STK temayül yoklaması
yaptılar” sözleri ile bu hususu dillendirmiştir. Hatta AK Parti’ye yakın bir çok
STK’nın bu süreçlerde yıprandığı ve araçsallaştırıldığı şikayeti yapılmıştır.
15
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
•
Teşkilatın kendi içerisindeki bölünmüşlüğü de çok önemli bir sorun alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. AK Parti teşkilatları, adayları, belediye başkanları,
milletvekilleri ve AK Parti’ye yakın diğer aktörler arasında ciddi bir çekişme ve kavga vardır. Saha çalışmamız sırasında birbirini hırsızlık ve ihanet ile
suçlayan adaylarla ve teşkilat mensupları ile karşılaşılmıştır. Neredeyse birçok
seçim çevresinde bu eleştiri istisnasız bir şekilde dillendirilmiştir. Örneğin
bir aday seçmenin ve teşkilatın da olduğu bir ortamda “AK Parti benim SKM
binamda, il binasında ise AKP var” diyebilmiştir. Adaylar arası ve teşkilat içi
çekişme daha önceki dönemlerde de olan bir durumdur ancak bu seçim döneminde bunun açıktan ilan edilmeye başlanmasının oldukça düşündürücü
olduğu yerel dinamiklerce de ifade edilmiştir.
•
Teşkilat küskünlük ve memnuniyetsizlik içerisindedir. Yerel bazda daha önce
ANAP-DYP siyaseti içerisinde yer almış ve bölgelerinin “profesyonel siyasetçiler”i haline gelmiş figürlerin teşkilatta ve listelerde etkin olması oldukça
eleştirilmiştir. İç Anadolu bölgesinde bu durum “dava adamları ve eski milli görüşçüler tasfiye edildi” olarak yorumlanırken, doğu bölgelerinde “derin
devletle ilişkili adaylar” olarak dile getirilmiştir. Özellikle Aday belirleme sürecinde etkili olan parti yöneticilerinin bu duruma yol açtığı “belirli isimler”
sürekli gündeme getirilerek vurgulanmaktadır.
•
Teşkilatın tabanı ile tavanı arasındaki sosya-ekonomik mesafe artmaktadır.
Birçok aktör “yerel AK Parti elitleri”nin oluşmaya başladığını, bütün işlerin
bu kişiler etrafında döndüğünü, bu kişilerin yolsuzluğa bulaştığını ifade etmişlerdir. Saha gözlemlerimiz de bu şikayetleri destekler mahiyettedir. Birçok
yerde teşkilat içi yükselme kanalları tıkanmıştır. Belediye başkanlığı, adaylık,
vekillik, il başkanlığı, ilçe başkanlığı ve belediye meclisi üyeliği gibi birçok pozisyon yerel siyaset elitleri arasında tedavül etmekte, tabandan gelen teşkilat
mensuplarının teşkilat içi yükselmesine fırsat verilmemektedir. Özellikle bazı
parti teşkilatı mensuplarının her şeye ve her konuma yıllardır aday olması ve
adaylıkları sürecinde yıpratıcı rekabet ortamlarının oluşturulması partiye büyük zarar verdiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla da bu minvaldeki süreçlerin bazı
illerde yönetilemez bir durum ortaya çıkardığı örnekleriyle anlatılmaktadır.
•
Bu durum beraberinde yozlaşmayı ve etkinlik kaybını getirmektedir. Bu kişiler hakkındaki yolsuzluk iddiaları teşkilatın daha alt kademelerinde çalışan
diğer kişiler tarafından dile getirilmektedir. Yozlaşmanın yanında tembellik
ve atalet de dikkat çekmektedir. Birçok seçim çalışmasının kağıt üzerinde yapıldığı ve SKM’lerden merkeze giden faaliyet raporlarının gerçeği yansıtma-
16
7 HAZİRAN SEÇİMİNİN YEREL DİNAMİKLERİNE YÖNELİK BULGULAR
dığı teşkilat mensupları tarafından ifade edilmektedir. Bazı yerlerde seçime
bir hafta kala hala sandık müşahitlerinin belli olmadığı bir eleştiri olarak ifade edilmiştir. Daha önce il başkanlığı ve milletvekilliği yapmış ve 7 Haziran
seçimlerinde tekrar aday olmuş yani o bölgedeki AK Parti siyasetinin tepe
noktalarında yer almış aktörler açıkça seçim çalışmasında CHP’nin gerisinde
kaldıklarını, teşkilatın zayıf olduğunu, yeterince şehir süslemesi yapamadıkları için diğer parti temsilcileri ile şehrin süslenmemesi yönünde centilmenlik
anlaşması yaptıklarını ifade edebilmektedir.
• Ayrıca aday adaylık süreçlerinin iyi yönetilememesi bazı illerde seçim
çalışmasını durdurma noktasına getirdiği ifade edilmektedir. Hatta listeye giremeyen bir çok aday adayının rakip partilerin söylemlerini dolaşıma soktuğu belirtilmiştir.
•
Sık sık teşkilat değişimi de bir diğer sorun olarak öne çıkmaktadır. Birçok
ilde 13 yıllık süre içerisinde 8-10 kez il teşkilatı değiştirilmiştir. Bu değişim
istikrarı bozduğu gibi bir yenilenme de getirmemiştir çünkü kişiler değişse de
aynı ekip iş başında kalmaktadır. Bu nokta teşkilatın daha alt kademesindeki
aktörler ve STK temsilcileri tarafından ifade edilmiştir.
•
Çalışan teşkilatlar ise çoğu durumda eski usullerle seçim çalışması yürütmektedir. Şehre 1-2 saat uzaklıktaki 50-100 haneli köylere defalarca ziyaret düzenlenirken, şehir merkezindeki yoğun nüfus içeren bölgeler ihmal edilmektedir.
Seçim çalışmalarında etki grupları göz ardı edilmektedir. Örneğin bir sendika
başkanı şehirdeki kendi sendikasına mensup 170 öğretmenle adayı buluşturan bir akşam yemeği organize ettiğini ancak adayın şehir dışındaki köy
ziyareti sarktığı sebebiyle yemeğe gelmediğini ifade etmiştir. Farklı gruplara
dönük kampanya düzenlenmediği sıklıkla dile getirilen bir eleştiridir. Mahallelerde ev sohbetleri yapıldığı, bu sohbetlere mahalle teşkilatından başka kimsenin katılmadığı belirtilmiştir. Bütün bu eleştiriler “AK Parti dava ruhunu
kaybetti” ifadesi ile istisnasız her seçim bölgesinde dile getirilmiştir.
• Yerel dinamikler bağlamında dikkat çeken bir diğer husus ise AK Parti
çizgisindeki STK’ların sahadaki zayıflığıdır. STK’lar sosyal alanı belirleme kabiliyetinden yoksunlar. Bu da beraberinde gençliğin hızla AK Parti’den uzaklaşmasını getiriyor. Bazı STK temsilcileri bunun nedeni olarak
parti tarafından siyasete çekilmelerini gösteriyor ve siyasetle fazla meşgul oldukları için sosyal alana eskisi gibi eğilemediklerini söylüyorlar.
Ancak bazı STK temsilcileri ise bundan farklı bir gerekçe öne sürerek
partiden yeterli maddi ve manevi desteği alamadıkları için sahada etkisiz
17
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
kaldıklarını iddia ediyorlar. STK’lar parti kademelerinin kibirli olduğunu ve bu nedenle iletişim kurmanın mümkün olmadığını ifade ediyorlar.
Özellikle sendikalar taleplerini AK Parti teşkilatlarına ve bürokratlara
ilettiklerinde, karşılık alamadıklarını hatta bazı durumlarda görüşme
imkanı dahi bulamadıklarını aktarıyorlar.
•
Yerelde sıradan yapılan atamalar ve yerel bürokratik kurumlara üst düzey
atamalar sürecinde yaşanan sıkıntıların tüm maliyeti AK Parti’ye çıkarıldığı
anlaşılmaktadır. Çünkü, her atama ile ilgili şehirle ilgisi olan AK Partili bir
aktörün sürece dahil olduğu, gerçeği yansıtıp yansıtmadığına bakılmaksızın,
dolaşıma sokulmakta ve doğrudan parti sorumlu tutulmaktadır. Örneğin bir
çok ilde Üniversite ve şehir dinamiği arasındaki problemler ayrıntıları ile aktarılmaktadır.
18
İSTANBUL
GENEL DİNAMİKLER
Seçim Vaatleri, Projeler ve Seçim Kampanyası
AK Parti’nin seçim beyannamesinde ve kampanyasında öne çıkarılan seçim vaatleri çok fazla makro, politik sistemle ilgili ve halkın günlük ihtiyaç ve talepleriyle
doğrudan ilişkili olmayan talepler olarak algılanıyor. Örneğin “devletin yeniden
inşası”, “sosyal sözleşme”, “başkanlık sistemi” ya da üçüncü havalimanı ve köprü
gibi altyapı projeleri ile ilgili vaatler çok önemli olsalar da, yeni seçmeni cezbetme
veya AK Parti seçmenini motive etme noktasında çok etkili olmadığı düşünülüyor.
Ekonomide son dönemde yaşanan durgunluk sebebiyle daha net, somut ve belli
sosyal grupları hedefleyen ekonomik vaatlerin gerekliliği sıkça vurgulanıyor. Buradaki açığı gören muhalefet partilerinin dar gelirli kesimlere ilişkin seçim vaatleri
daha vurucu görünse de, kimlik ve değer siyaseti sebebiyle oy devşirme bakımından çok etkin olmadığı anlaşılmaktadır. AK Parti’nin seçmen tabanı doğrultusunda dar gelirli vatandaşları, Kobi’leri ve tarımsal kesimleri önceleyen mikro vaatlere
dair beklentiler karşılanmadığı vurgulandı. İktidar yorgunluğu, beyannamedeki
bürokrasi etkisi, ekonomik yavaşlamaya tepki verilememesi ve PR mekanizmasının mevcut hizmetleri iyi pazarlayamadığına dair endişeler öne çıkıyor.
Vaatler ve altyapı projeleri açısından İstanbul ağırlıklı bir yere sahip olduğu için
bu konuda genel bir memnuniyet var. Ayrıca yerel yönetimlerin performansları da
tatmin edici olarak görülüyor; ancak geçmiş seçimlerle kıyaslandığında AK Parti’nin
19
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
kampanyada ilk defa gündemi yönetemediği ve savunmacı bir tavır aldığı düşünülüyor. Organizasyondaki profesyonellik ve maddi imkânlara rağmen orijinal söylem
geliştirmede bir sıkıntı ve tutukluk olduğu düşünülüyor. “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” ve “Koalisyon Türkiye’ye kaybettirir” söylemlerinin ümit verici
olmadığına dikkat çekiliyor. Teşkilatta bir durgunluk olduğu, aday profillerinin tatmin edici olmadığı vurgulanıyor. Aday listelerinin daha önceki seçimlerde gözetilen
yerel-bölgesel dengeleri ve farklı sosyal gruplar (eski Milli Görüş ve İslami hareket
mensupları, farklı cemaatler, azınlık grupları, teşkilat-belediye kökenliler) arasındaki uyumu gözetmediğine dair genel bir kanı var. Daha önceki il teşkilat yönetimlerinde yıllarca birlikte çalışan ekipten kişilerin seçilebilir sıralara konmamaları hayal
kırıklığı yaratmış görünüyor. Ancak İstanbul ile taşra arasındaki siyaset üslubunun
farklı olduğu; milletvekili adayları ile seçmenler arasındaki ilişkinin daha mesafeli
olduğu ve listeler üzerinde çok farklı etkiler olduğu vurgulanıyor.
Çözüm Süreci
AK Parti’nin çözüm sürecini cesaretle ve ısrarla sürdürmesi genelde destekleniyor.
Ancak sadece silahların susması ile elde edilen geçici huzur ortamının kalıcı barışa dönüştürülmesi gerektiği vurgulanıyor. Ancak çözüm sürecinin yeterince şeffaf
yönetilmediği ve hangi konuların hangi şartlarla müzakere edildiği noktasında yeterince bilgilendirilme yapılmadığına dair şikâyetler var. İstanbul’un özellikle Bağcılar, Esenler, Sultanbeyli, Sultangazi gibi Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı ilçelerinde çözüm sürecine destek çok yüksek ve son dönemdeki duraksamadan dolayı
endişeler var. Süreci taşıma noktasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi risklere
rağmen güçlü liderliği takdir ediliyor. Erdoğan’ın “Kürt Sorunu Yoktur” diyerek frene basması, muhafazakâr Kürt seçmenini tedirgin ederken seçmenin geneli tarafından milliyetçi oy kaymasını engelleyecek bir taktik adım olarak algılanıyor.
Başkanlık Sistemi ve Yeni Anayasa
Bürokratik vesayet ve kurumlar arasındaki koordinasyon eksikliklerini giderme anlamında Başkanlık sisteminin Türkiye’nin önünü açabileceğine dair genel bir kanı
var; ancak parti teşkilatına yeterli bilgi verilmediğine yönelik söylemler mevcut.
Ayrıca muhalefet partilerinin özellikle CB Erdoğan aleyhine yürüttükleri negatif
kampanyaya karşı güçlü pozitif argümanlar üretilemedi diye düşünülüyor. Kampanya sürecinde başkanlık vurgusunun sadece CB Erdoğan tarafından yapılması;
Başbakan’ın daha çok yeni anayasa vurgusu yapmasının ikili bir dil ortaya çıkardığı
ve teşkilatta kafa karışıklığına yol açtığı konuşuluyor. Görüşülen bazı kişiler, Baş-
20
İ S TA N B U L
kanlık ve yeni anayasa tartışmasının seçim kampanyasından sonra gündeme getirilmesinin daha olumlu olacağını ifade ettiler; bazıları ise Başkanlık konusu ve CB
Erdoğan’ın mitingleri olmasaydı, AK Parti’nin oy oranının daha düşük kalacağını
belirttiler. Mitingler ile ilgili olarak başlangıçta CB’nın alana inmesi garipsenmiş,
ama zamanla bunun önemi kavranmış görünüyor. Halk tarafından seçilen CB konusunda geri adım atmanın mümkün olmadığı ve Erdoğan’ın siyasi ağırlığını taşıyacak bir sistem değişikliğinin acilen yapılması gerektiği fikri öne çıkıyor.
Mitinglerine yönelik değerlendirme
Cumhurbaşkanı’nın mitinglerinin AK Parti oylarına etkisine dair farklı görüşler
var. Görüşülen bazı aktörler, Cumhurbaşkanı’nın meydanlara inmesinin AK Parti
tabanını kenetleme ve MHP’ye kayan oyları geri kazanma açısından olumlu etkisi olduğu belirtiliyor. Bazıları ise Başbakan dışında Cumhurbaşkanı’nın miting
yapmasının kampanyada bir karmaşaya sebep olduğu, toplumda kutuplaşmaya
arttırdığı ve tarafsızlık ilkesini zedelediği için kısmı oy kayıplarına neden olduğu
belirtiliyor. Ayrıca seçim kampanyasında yazılı metinler kullanılmaması, verilen
hizmetleri rakamlarla detaylı olarak anlatılmaması aşırı devletçi bir dil kullanılması, eleştirilen konular arasında.
Ekonomik Politikalar
Görüşülen kişiler, AK Parti’nin hükümet tecrübesi ve kadrolarıyla ekonomik vaatlerini yerine getirilecek kredibiliteye sahip olduklarını belirtiyorlar. Ancak beyannamede ve kampanya sürecinde seslendirilen vaatlerin bürokratlar tarafından hazırlanan eski dökümanlardan derlenen çok fazla makro düzeyde (sanayi
politikaları, altyapı harcamaları vs.) ve kısmi iyileştirmeler şeklinde kaldığına
dair bir algı var. Birçok alanda dikkat çeken “mega projeler” bulunmuyor; akılda
kalan vurucu seçim vaatlerinin eksikliği dile getirilmekte. Ayrıca gelir dağılımı,
sosyal adalet ve mikro temelli hedefler konusunda AK Parti’nin halkın reel ihtiyaçlarına dönük bir söylem geliştiremediği, orijinal fikir ve söylem üretmede
zorlandığı ve muhalefet vaatlerine tepki veren, edilgen bir konumda kaldığına
yönelik çeşitli düzeylerde eleştiriler dile getirildi. Seçim beyannamesinde ve kampanyada büyüme, işsizlik, milli gelir gibi konularda net rakamsal hedefler vurgulanmalıydı deniyor. Sosyal adaleti sağlamak adına kamu maliyesinin bir miktar
gevşetilebileceği ve 2014 yılı sonlarından itibaren düşük gelir grupları, çiftçiler ve
KOBİ’lere kaynak aktarma vaatlerine yer verilebileceği düşüncesi hâkim.
21
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
Muhalefetin Söylem ve Vaatleri
Muhalefet partilerinin ekonomik büyümedeki yavaşlamayı iyi gözlemleyerek seçim kampanyalarının merkezine ekonomik vaatleri koymaları akılcı bulunuyor.
Bu vaatlerin bir kısmı popülizme kaysa da, seçim gündemini ekonomi üzerinden
yürüten ve rejim tartışmaları ile yolsuzluk suçlamalarını gündeme getirmeyen
muhalefetin AK Parti’yi savunmaya ittiği düşünülüyor. AK Partiye kıyasla CHP ve
MHP’nin daha teşkilatçı bir aday listesi çıkarttığı da belirtilen görüşler arasında.
Medyadaki haberlerin de etkisiyle kamu sektöründe yolsuzluk ve israf yapıldığına dair bir genel kabul oluşmuş olmasının AK Parti’deki oy kaybını tetiklediği
düşünülüyor. Siyasetin finansmanın daha şeffaf ve denetlenebilir hale getirilmesi
gerektiğine konusunda güçlü görüşler bulunuyor. Muhalefetin otoriterleşme ile
ilgili söylemlerinin seçmen nezdinde bir karşılığı ya da getirisi yok; ancak otoriterleşme tartışmasının daha ziyade Cumhurbaşkanı’nın söyleminden kaynaklandığı ve partiye çok da hizmet etmediği düşünülüyor. Ayrıca CB sarayı, makam
arabaları, uçaklar gibi harcamaların AK Parti’nin kamu kaynaklarını israf ettiğine
dair yanlış bir algıyı güçlendirip muhalefete malzeme verdiği ve gerçek politika
gündemlerinin tartışılmasını engellediği belirtiliyor. Kamu harcamalarında tasarruf üzerine radikal kararlar alınması gerektiği sıkça belirtiliyor.
Muhalefetin HDP’nin barajı geçmesine oynayarak AK Parti’yi zayıflatma çabası içine girmesi negatif bir strateji olarak görülse de, teşkilatlarda sonuç konusunda seçim öncesi endişeye yol açtığı gözlemlendi. Görüşmenin yapıldığı sırada,
koalisyona neden olabileceğinden dolayı HDP’nin barajı aşması istenmezken,
barajı aşamaması durumunda iç huzursuzluğa ve temsiliyet sorununa neden olacağından dolayı meclise girmesine sıcak bakanlar da vardı. Görüşülenlerin çoğu,
HDP’nin meclise girdiği fakat AK Parti’nin 290-300 civarında milletvekili çıkararak tek başına iktidara devam ettiği senaryonun ülkede istikrar açısından en
olumlu senaryo olduğu görüşündeydi. HDP’nin barajı aşması durumunda tedrici
bir normalleşme sürecine gireceği, ancak Kandil’le hesaplaşma anlamında kendi
içinde önemli sınavlarla karşılaşacağı düşünülmekteydi.
YEREL DİNAMİKLER
Görüşülenlerin çoğu bir metropol olan İstanbul’da seçmen ile adaylar arasında
bir vaat-gerçekleştirme ilişkisi olmadığını; daha çok ulusal dinamiklerin etkili
olduğunu vurguluyorlar. Ancak özellikle uzun yerel yönetim tecrübesinden
dolayı İstanbul’da AK Parti’ye köklü bir sosyal güven var. Gerek yerel, gerek-
22
İ S TA N B U L
se ulusal kaynaklarla yapılan yatırımlar sayesinde muhalefet partilerinden net
biçimde ayrıştığı belirtiliyor.
Görüşülen kişiler genellikle aday profili konusunda tatminsizlik ifade ettiler.
Adayların çoğunun yeterli siyasi tecrübeye sahip olmadığı, teşkilat tarafından yeterince tanınmadığı, camia dışından çok fazla aday alındığı, akademisyen, bürokrat
ve gazeteci kökenli adaylara fazlaca yer verildiği, coğrafi dağılım ile cemaat-sosyal
yapı dengelerinin gözetilmediği, teşkilatta aktif çalışanların, Milli Görüş ve İslami
hareket kökenli aday adaylarının dışlandığı, teşkilatı çalıştıracak bazı kritik adayların İstanbul dışına gönderilmesinin yanlış olduğu gibi türlü eleştiriler seslendiriliyor. Özellikle İstanbul listesinin farklı kaynaklardan referanslı kişiler için bir “VIP
liste” olarak oluşturulduğu ve yerel aktörler ile aday etkileşiminin çok sınırlı olduğu
ifade edildi. Ayrıca İstanbul özelinde teşkilatın farklı birimleri arasında Başkanlık sistemi ve yeni anayasa gibi konulara bakışta ciddi farklar olduğu ve bunun da
seçim çalışmalarına yansıdığı ifade edildi. Sonuçta AK Parti’nin yılların tecrübesi
sonucu belediyeler ve il-ilçe teşkilatları ile İstanbul’da mekanik bir çalışma yaptığı;
ancak bu çalışmanın fikri ve manevi altyapısının çok zayıf olduğu belirtildi.
DEĞERLENDİRME
•
Daha önceki seçimler ile kıyaslandığında AK Parti’nin seçim vaatlerinde somut vaatler ve cazip projeler yer almaması, dikkat çekici unsurların eksikliği
çok net hissediliyor. Seçim kampanyası daha çok seçmene istikrarın önemini
hatırlatan ve diğer partileri olumsuzlayan negatif bir tonda yürütüldüğü genel
kanaati yansıtmakta.
•
Seçmenin koalisyon ve istikrarsızlık endişesi, çeşitli rezervlerine rağmen, AK
Parti’ye desteğini sürdürmesini sağlıyor.
•
Genel olarak aday listeleri ve özelde İstanbul’un üç bölgesindeki aday profilleri ile ilgili ciddi memnuniyetsizlik var. Listelerde teşkilat, yerel aktörler ve
İslami kesimlerin yeterli temsil edilmediği ve bazı adayların seçim çalışmasını
usulen yaptıkları düşünülüyor.
•
Muhalefetin ekonomik büyümenin yavaşladığı bir ortamda ekonomik vaatler
ve sosyal politikalar üzerinden yeni bir söylem geliştirmesi, benzer bir söylemi AK Parti’de göremeyen seçmeni kararsızlığa itmiş. Muhalefeti popülizm ile
suçlamanı yeterli olmadığı dile getiriliyor. AK Parti kurmaylarının daha yaratıcı sosyal politika paketleri üretmeleri beklentisi hakimdi. Özellikle İstanbul’un
kenar semtlerinde bu politikaların çok net karşılığının olduğu vurgulandı.
23
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
•
Ancak sonuç ne olursa olsun AK Parti karargahı ve teşkilatın kendisini ciddi
bir muhasebeden geçirip bir daha bu kadar dağınık bir seçim kampanyası
yürütmemek için tedbir alması gerektiği özellikle vurgulandı.
•
Başkanlık sistemi önerisinin AK Parti temsilcilerinin tamamı tarafından
benimsenip işlenmemesinin bunun seçimin başat konularından biri haline
gelmesini engelleyip CB Erdoğan’ı argümanlarında yalnızlaştırdığına yönelik
genel bir algı var. Bu konunun seçimden sonra daha teknik bir platformda
tartışılması gerektiği belirtilmektedir.
24
ANKARA
GENEL DİNAMİKLER
Hükümetin Söylem ve Politikaları
AK Parti’nin kampanya sürecinde biraz zayıf kaldığı ve belli konularda muhalefetin daha etkin gözükmesini sağladığı yorumları yapılıyor. AK Parti’nin süreçteki en büyük avantajının istikrar vaat eden ve tek başına iktidara en yakın parti
olması vurgulanırken, kampanya sürecinde eskiye nazaran daha zayıf kalındığı
konuşuluyor. AK Parti’nin gösterdiği adayların seçime büyük etki yapacağı görüşü çoğunlukla dile getiriliyor. Kimi adayların teşkilata ve halka uzak olmasının
seçimlere olumsuz etki ettiği belirtilmekte.
Çözüm süreci ile ilgili olarak, çatışmasızlık durumunun önemli olduğu genellikle vurgulanmakta. Seçmen çoğunlukla AK Parti’nin Çözüm Süreci için sarf ettiği
çabanın farkında ve bunun sandığa yansıyacağı düşünülüyor. Fakat bunun yanında
seçim sürecinde İzleme Heyeti’ne yönelik tutumda olduğu gibi aktörler arasındaki
söylem farklılığının seçmende çeşitli soru işaretlerine yol açtığı düşünülüyor.
Başkanlık Sistemi’nin halka yeterince anlatılamadığı ve AK Parti seçmeninin dahi konuya vakıf olmadığı dile getirildi. Seçmen bu sistemin detaylarına ve
Türkiye’ye uzun vadede yapacağı katkılardan habersiz ve konuyu Erdoğan eksenli ele alıyor. Bu durum da Başkanlık Sistemi ve Yeni Anayasa tartışmalarının
sahiplenilmesinde kararsızlık hakim.
Cumhurbaşkanının yaptığı mitinglerin AK Parti’ye hem Erdoğan’ın kişisel
karizmasından ve muhalefetle başarılı diyaloğundan dolayı fayda sağladığı hem
25
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
de iki farklı aktörün miting yapmasının bazı seçmen bloklarına olumsuz etki ettiği belirtilmektedir. Fakat sonuç itibariyle AK Parti seçmeninin toparlanmasını
sağladığını dolayısıyla seçimlere olumlu bir etkisi olduğu da ifade edildi.
Ekonomi politikalarının, özellikle popülist sosyo-ekonomik vaatlerin, CHP
tarafından gündeme getirildiği ve AK Parti’nin bu sürece sonradan dahil olarak
edilgen bir konumda kaldığı yorumları hakim. CHP, iktidar umudunun azlığından mütevellit ekonomi politikaları hususunda hükümete göre daha rahat davranabildiği seçmen tarafından yor. Bu da vaatlerinin inandırıcılığını azalttığını gösterdiği, dolayısıyla bu vaatlerin başlangıçtaki olumlu katkısının sonradan ortadan
kaybolduğu, düşünülüyor.
Muhalefetin Söylem ve Vaatleri
Seçmen CHP’nin ekonomi söylemlerinin karşılanabileceğine yönelik kuşkuları
olsa da, en azından bu söylemler belirli bir düzeyde etki etmiş durumda. CHP
bunu ön plana çıkararak çözüm süreci gibi hayati mevzuları seçimin ana ekseninden çıkardığına yönelik bir genel bir gözlem mevcut. Bunun yanında MHP’nin
seçim çalışmalarının gündem oluşturmaktan uzak olduğu söyleniyor.
Seçmenin ülkedeki ekonomik durgunluğu küresel ölçekteki ekonomik krizle irtibatlandırmak istemediği ve ekonomide meydan gelen olumsuzlukları daha
çok AK Parti ile irtibatlandırma eğiliminin daha önde olduğu belirtildi. Bu seçimde de ülkenin genel ekonomik gidişatının seçimlere doğrudan etki yapacağı
ön görülmekteydi. Geçmişle kıyas yaparak ekonomik durumun kötü olmadığını,
aksine AK Parti’nin ekonomik alandaki başarısına dikkat çekenler de var.
Bu seçimlerin sonuçlarının İslam Ümmeti için hayati önemi haiz olduğunu
vurgulayanlar var. Seçim sonuçları sadece ülkedeki seçmenleri değil, aynı zamanda Filistin’den Somali’ye kadar çok geniş bir coğrafyayı ilgilendirdiği yorumları
yapıldı. Dolayısıyla, AK Parti’nin güç kaybetmesi durumunda Türkiye’nin dış politikasındaki etkililiğin azalması yönünde endişeler var.
YEREL DİNAMİKLER
AK Parti’nin bazı adaylarına karşı teşkilattan Ankara özelinde bir tepki mevcut.
Teşkilattan gelen partililerin aday olmasının Ankara’da zor olduğu dile getirilirken kimi zaman Ankara kökenli olmayan adaylar için propaganda yapmanın
zorluğuna dikkat çekiliyor. Teşkilat özellikle önce temayül yoklamasının yapılıp
daha sonra bu sonuçların etkisinin parti merkez yönetimi tarafından dikkate
alınmamasından oldukça şikayetçi.
26
A N K A R A
Özellikle Çankaya seçmeni AK Parti konusunda oldukça menfi bir tavra sahip. Aday ayrımı yapılmaksızın AK Parti adayları seçmenin bir çoğu tarafından
iyi görülmüyor ve seçmenin iknası oldukça zor. Ankara vilayetinde bu seçimlerde, milletvekili aday profilinin etkisiyle 2. Seçim bölgesi ile 1. Seçim bölgesi
arasındaki oy farkının daha da artacağı beklentisi hakim. Özellikle Çankaya’daki
seçmene AK Parti yönetimi altında bulunan ilçelerle Çankaya’nın farkları gösterilerek CHP yönetimindeki belediyenin kaybettirdikleri anlatılmaya çalışılıyor.
Bu yolla CHP’nin ekonomi politikalarının temelsiz olduğu savunuluyor.
DEĞERLENDİRME
•
2015 Genel seçimleri kampanya sürecinde yeterli heyecanı sağlanamadığı genel kanaat. Seçim gününe kadar çoğu daha önce AK Parti’ye oyunu veren
kararsız seçmenlerin olduğu bir vakıa. Bir kısım kararsızlara ulaşılmış olsa
da, AK Parti’nin kampanya sürecindeki performansının bu kitlenin ortaya
çıkmasında etkili olduğu düşünülüyor.
•
AK Parti’nin bu seçimdeki en büyük avantajı başarılı bir 13 senelik tek başına iktidarı geride bıraktığından dolayı seçmenin gözünde istikrara eş değer görülmesi.
•
AK Parti’nin bir diğer avantajı da muhalefet partilerinin ciddi bir biçimde
AK Parti’nin karşısında güçlü ve ikna edici bir kampanya yürütememesi olarak görülmekte.
•
Ankara özelinde seçim çalışmaları genel olarak iyi gitse de geçmiş dönemlerdeki heyecandan uzak kalındığı gözleniyor.
•
AK Parti’nin aday seçiminde teşkilattan adaylara daha az yer vermesi bir heyecansızlık yaratmış.
•
Sık sık vurgulanan bir durum ise Çankaya seçmeninin körü körüne AK Parti
karşıtlığı içerisinde olması. Bu seçmen kitlesine bire bir inildiği takdirde reaksiyon alınabiliyor olunsa da hala belli duvarlar yıkılmış değil.
27
ANTALYA
GENEL DİNAMİKLER
Seçim Vaatleri, Projeler ve Seçim Kampanyası
Görüşülen aktörler AK Parti’nin seçim kampanyasında inisiyatifi muhalefete
kaptırdığı görüşünde. Sürekli karşı söylem geliştirerek savunma pozisyonunda kalındığı vurgulanmakta. AK Parti’nin tarımda verdiği destekleri halka anlatamadığının altı çizilmekte. Bu bağlamda, dönüm başına verilen desteğin
mazot desteği olarak verilmesi durumunda muhalefetin söylemlerinin toplumda algılanmasının farklı olacağı dile getirildi. Özellikle Antalya’da AK Parti’nin en çok oy aldığı kesim olan tarımla uğraşan seçmenlerin 2B uygulamasından ve ayrıca, toprakların bölünmesine karşı çıkarılan yasalar sonucu zayıf
varislerin arsalarını ucuza satmak zorunda kalmalarından dolayı AK Parti’ye
karşı eleştirilerin yoğunlaştığı belirtildi. Büyükşehir yasasından dolayı köylerde imar sorunu ciddi bir şikayet konusu olduğu dile getirildi. Her ne kadar, bu
konuda daha uygulama başlamamış olsa da kırsal bölgedeki seçmenin bu konuda tedirgin olduğu görüşü hakim. Antalya’da yapılan çok sayıda AVM’nin
küçük esnafı ekonomik olarak zorladığı ve bu durumun seçmende yoğun bir
memnuniyetsizlik ortaya çıkardığı vurgulandı.
Çözüm Süreci’nin halka ve teşkilatlara yeterince anlatılmadığı konusunda ortak bir görüş hakim. Antalya’da yoğun bir milliyetçi seçmen kitlesinin
hakim olduğu dikkate alındığında AK Parti’den giden seçmen kitlesinin
MHP’ye yöneldiği özellikle vurgulandı. Hatta Antalya’da AK Parti teşkilat-
28
A N TA LYA
larının da milliyetçi reflekslerinin yoğun olduğu dile getirildi ve yerel parti
yöneticilerine bu konuda eleştirilerin sürekli iletildiği belirtildi.
Başkanlık sisteminin halka anlatılamadığı ve ortak bir söylem geliştirilemediği belirtildi. Bu tartışmalar Antalya özelinde AK Parti’ye zarar vermekte. Başkanlık sistemini halka anlatacak akil adamlar gibi bir yapı oluşturulmamasının
sıkıntısından bahsedildi. Cumhurbaşkanının sahaya çıkmasının olumlu etkisi
dile getirildi. Özellikle Cumhurbaşkanın Antalya mitinginden sonra teşkilatların
hareketlendiği belirtildi.
Muhalefetin Söylem ve Vaatleri
Muhalefetin ekonomik vaatleri özellikle emekli sayısının fazla olduğu Antalya
merkez ilçelerinde etkili olduğu belirtildi. Bu vaatler inandırıcı bulunmasa da
halkta bir beklenti oluşturduğu vurgulandı. Emekliye asgari ücretliye ve kredi
kartı borçlarına yönelik net söylemler geliştirilmesi durumunda muhalefetin vaatlerinin etkisinin azaltılabileceği özellikle belirtildi. Zenginliğin ve ekonominin
tabana yayılmasında yaşanan sıkıntıların seçimlere olumsuz yansıdığı belirtildi.
Orta ve küçük ölçekli işletmelere destek arttırılması konusundaki sıkıntıların muhalefetin ekonomik söylemleri ardından daha net ifade edildiği belirtildi.
Özellikle küçük esnafın proje yazmasında destek olacak birimlere ihtiyaç duyulduğu hükümetin bu minvaldeki politikalarından sürekli bir ayrıcalıklı sınıfın yararlandığı eleştirilerinin yapıldığı vurgulanmakta.
Muhalefetin yolsuzluk, tasarruf ve ekonomik vaatler söylemi kendi tabanında
karşılık bulduğu vurgulandı. En azından muhalefetin kendi partisine oy verirken
daha önceki seçimlerdeki eleştirerek oy verme durumunun bu seçimde değişeceğinin gözlemlendiği belirtil. Bu manada Melih Gökçek ve Bülent Arınç tartışması muhalefetin kullandığı ve bunun yerelde etkili olduğu dile getirildi. Halkın
bir kısmında “büyük yatırımların bana doğrudan faydası yok, ben cebime giren
paraya bakarım” anlayışının seçmen düşüncesinde hakim olduğu dile getirildi.
Muhalefet partileri sahada baskın durumda olmasalar da, genel seçim kampanyasının bu seçimde muhalefete yeterli olduğu görülmekte.
YEREL DİNAMİKLER
Antalya’da, adaylarla ilgili genel olarak Türkiye’nin diğer yerlerinde yapılan
tartışmaların benzerinin olmadığı vurgulandı. Adaylar belirlenirken doğu-batı ilçeleri arasındaki dengenin gözetilmediği özellikle bir eleştiri konusu olarak dile getirildi. Özellikle, şehir dışından gelen bazı adayların yerel
29
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
teşkilatlarca eleştirildiği belirtildi. Alanya ve Batı Antalya’dan AK Parti’nin
aday göstermemesi bu bölge insanlarının oy verme davranışına kesin olarak
yansıyacağının altı çizildi.
Antalya’da genel seçimler ülke genelindeki atmosferden doğrudan etkilendiği
dile getirildi. Buna rağmen Antalya’da belediyelerin AK Parti’ye geçmesi ve seçim
sonrası yapılan yatırımlar AK Parti’nin imajına olumlu katkısının olduğu vurgulandı.
Antalya’da özellikle merkez ilçelerinde kimlik siyasetine dayalı kemikleşmiş
bir CHP seçmen kitlesi bulunmaktadır. Bundan dolayı AK Parti’nin oylarının genelde kırsaldan geleceği belirtildi. Ancak yukarıda sıralanan hususlardan dolayı
kırsaldan da bir miktar oyun MHP’ye gideceği düşülmekte.
Antalya’da diğer illerden farklı olarak Süleymancılar Cemaati’nin %1-2 civarında bir oyunun olduğu kabul edilmekte. Dolayısıyla bu Cematin AK Parti’ye oy
vermesi durumunda AK Parti’nin oylarının önceki seçimlere göre çok düşmeyeceği görüşü hakimdi.
Aşırı muhafazakar ve İslami söylemin Antalya’da önemli bir karşılığının bulunmadığı dile getirildi. Dolayısıyla AK Parti seçimlerde hizmet odaklı bir kampanya yürütüldüğü gözlemlendi. Yerel seçimleri AK Parti, AK Parti-CHP ve MHP
arasında üçlü bir yarışa çevirerek kazanmıştı. Dolayısıyla da genel seçimlerde 3-4
puan bir düşüşün yaşanacağı tahmin edilmekte.
AK Parti’nin Antalya’da en çok oy aldığı merkez ilçesi Kepez’de yoğun bir
Kürt nüfusu bulunmakta. Bu ilçeden daha önceden AK Parti’ye verilen oyların
büyük kısmının HDP’ye gideceği kesin görülüyor. HDP’nin barajı geçmesi durumunda Antalya’da en az bir milletvekili çıkaracağı belirtildi.
Antalya hem turizm hem de tarım şehri olduğundan dolayı tarım kesiminin
sorunlarının dikkate alınmadığı ve sürekli her gelen siyasetçinin Turizm sektöründen bahsetmesinin eksiliğine ayrıca değinildi.
Yerelde paralel yapılanmaya karşı yeterince önlem alınmadığı AK Parti’ye yakın sivil toplum kuruluşları tarafından dile getirildi. Hatta bazı stratejik kurumların başında halan bu yapıya bağlı ve Parti aleyhine çalışan yöneticilerin olduğu
isimleriyle birlikte dile getirildi.
Genel olarak bu seçimde hem teşkilatın hem de halkın seçime yönelik heyecan eksikliğinden bahsedilmekte.
AK Parti’ye yakın STK’lar, kendilerinin dikkate alınmadığını ve şehrin
İslami kimliğine yönelik AK Partili yöneticilerin herhangi bir çalışma içinde
olmadığını belirtmektedirler.
30
A N TA LYA
DEĞERLENDİRME
•
Teşkilatların gittikçe partiyi sahiplenmediği ve hatta afişleme ve sokak çalışmalarının profesyonel gruplarca yerine getirildiği,
•
Parti teşkilatında “kibir siyaseti”nin gittikçe daha da yoğunlaştığı,
•
Parti’nin devletçi bir reflekse kapıldığı,
•
Ekonominin tabana yeterince yayılmadığı,
•
Tarım sektöründe özellikle seracılık alanında büyük yatırımcının sahaya girdiği için, halkın gittikçe rekabet şartlarının azaldığı,
•
Arazi parçalanması ile ilgili tapu işlemlerindeki yeni düzenlemenin olumsuz yansıdığı, 2B’nin Antalya özelinde değerlendirme aşamasında yanlış fiyatlandırıldığı,
•
Çözüm sürecine Antalya’da çoğunluğu milliyetçi olan halkın tepki gösterdiği ve sürecin iyi anlatılamadığı,
•
Tarım sektörünün sorunlarının yeterince gündem olmadığı,
•
Muhalefetin ekonomik söylemlerinin Antalya özelinde karşılık bulduğu, 1500
liralık bir asgari ücretin verilebileceği söyleminin iyi kullanıldığı,
•
Bu seçim döneminde sürekli savunmada kalındığı ve etkili bir seçim siyasetinin uygulanamadığı ve kampanyanın ve vaatlerin yeterince etkili sunulamadığı gibi hususlar dile getirildi.
•
Erdoğan’ın sahaya inmesinin teşkilatlar açısından olumlu olduğu, en azından
Antalya özelinde AK Parti’yi bir kaç puan artırdığı,
•
Yerel yönetimin Antalya’da kazanılması ve yerel hizmetlerin hızla başlatılması
partiye yerelde olumlu bir oy getireceği,
•
Diğer yerlere nazaran Antalya’da aday belirleme siyasetinin daha sorunsuz
olduğu ayrıca vurgulandı.
31
SAKARYA
GENEL DİNAMİKLER
Hükümetin Söylem ve Politikaları
AK Parti’nin 13 yıllık iktidarı ve bu iktidarı süresince Türkiye’nin kalkınması
konusundaki başarıları AK Parti’nin oylarını en fazla artıran husus olarak öne
çıkıyor. Buna karşılık AK Parti’nin Sakarya ilindeki milletvekili aday profili konusunda genel olarak böyle bir yargıda bulunmak mümkün değildir. Gösterilen
adayların tamamının partinin oylarını artıracak niteliklere sahip olmadıkları
yönünde bir kanaat hakimdir.
Görüşülen isimlerin neredeyse tamamı, Cumhurbaşkanının mitingleri ve
söyleminin AK Parti’nin oylarını olumlu etkilediğini, AK Partili seçmeni mobilize
ettiğini ve bu mitingler yapılmasaydı AK Partili seçmenin seçime katılımının az
olacağını ifade ettiler. Buna benzer şekilde, görüşülen bazı isimler 2015 Seçimlerinde AK Parti’nin oylarını en fazla olumsuz etkileyen faktörlerden birinin genel
başkan değişiminin neticesinde teşkilatların tam sürece intibak edememesi olduğunu dile getirdiler. Yapılan görüşmelerden, Başkanlık Sistemi ve Çözüm Süreci
tartışmalarının Sakarya’da seçim çalışmalarında fazla gündeme gelmediği anlaşılmıştır. Halkın daha çok yerel hizmetlere ilişkin sorunları ön plana çıkarmışlardır.
AK Parti’nin çok başarılı olduğu sosyal yardımlar konusunun seçmene yeteri
kadar anlatılamadığı dile getirilerek, muhalefet partilerinin popülist söylemlerine
karşı AK Parti hükümetleri döneminde yapılan sosyal yardımların daha etkili bir
şekilde anlatılması gerektiğinin altı çizildi.
32
S A K A R YA
Yapılan temel öz/eleştirilerden biri AK Parti teşkilatlarının ideolojik olarak
çok zayıfladığı, heyecanını kaybettiği ve özellikle gençlere AK Parti’nin inşa etmeye çalıştığı medeniyet idealinin aktarılamadığı yönünde olmuştur. Yapılan
görüşmelerden genel olarak, AK Parti Sakarya Gençlik Teşkilatının çok verimli
çalışmadığı ve AK Parti’nin 2023, 2053 ve 2071 vizyonlarını gençlere anlatma konusunda başarılı olamadığı intibaı uyanmıştır.
Görüşülen isimlerden bazıları, AK Parti’nin bu seçimde bir seçim stratejisinin olmadığı eleştirisini dile getirdiler. Seçim müziğinin bile önceki seçimlerdeki
kadar etkili olmadığı ve etkileyici bir kampanyanın olmamasının parti teşkilatında motivasyon eksikliğine yol açtığı ifade edildi.
Bu seçimin AK Parti açısından dikkat çeken özelliklerinden birinin de, AK Parti’nin önceki seçimlerden farklı olarak, seçimin gündemini belirleyen parti olamadığı, savunmada kaldığı tespiti olmuştur. AK Parti’nin geleceğe dönük vizyonunu
gösteren projelerinin önceki seçimlerde tüketildiği ve bu seçimlerde halkı sürükleyecek “yeni” projelerin ortaya konulamadığı ifade edilmiştir. Buna karşılık partinin
muhalefetten gelen eleştiri ve ithamlar karşısında savunma pozisyonunda kaldığı ve
bazı konularda da bu savunmayı yeteri kadar yapamadığı dile getirilmiştir.
Görüşülen kişilerin bazıları tarafından dile getirilen eleştirilerden biri de,
AK Parti’nin büyüyüp genişlemesiyle birlikte gerçekten partiye ve ideallerine
gönül vermiş kişilerin dışlanması ve daha çok kişisel çıkarları için siyaset yapanların ön plana çıkması olmuştur.
AK Parti’nin 13 yıllık iktidarı boyunca halkı memnun edecek icraatlar
gerçekleştirdiği ve geçirdiği bütün seçimleri kazanmasında önemli rol oynayan sağlık gibi alanlarda son dönemde bazı gerilemelerin yaşandığı, bu alanda
iyileştirmelere alışmış olan vatandaşların yeni ilerlemeler beklerken bazı sorunlarla karşılaşmasının AK Parti’nin oylarını olumsuz etkileyecek bir faktör
olacağı endişesi dile getirilmiştir.
Muhalefetin Söylem ve Vaatleri
CHP ve MHP’nin popülist politikalarının genel olarak etkili olduğu görüşülen
kişilerin neredeyse tamamının ortak görüşü olarak ortaya çıktı. Yine aynı şekilde AK Parti’nin muhalefetin bu stratejisine yeterince karşılık veremediği düşüncesi de genel olarak paylaşılan bir kanaat olarak gözlemlendi. CHP ve MHP’nin
asgari ücretin ve emekli maaşlarının artırılması konusundaki vaatleri ve taşeron
işçiliğe yönelik eleştirilerinin özellikle kararsız seçmenler üzerinde etkili olduğu
düşünülmektedir. Muhalefetin bu söylemlerine karşı parti teşkilatının seçim ça-
33
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
lışmalarında karşı argümanlar geliştirdiği, Türkiye’nin sahip olduğu kaynaklarla
bu vaatlerin yerine getirilmesinin imkansız olduğunun anlatıldığı ve muhalefetin seçimi kazanmak kaygısıyla tutamayacağı bu sözleri verdiği, ancak buna
rağmen halkın bir kısmının bu vaatlere inandığı ve “AK Parti bu konuda ne
yapacak” diye sorduğu ifade edilmiştir. Özellikle asgari ücretliler, emekliler ve
taşeron işçi olarak çalışanlardan bu yönde soru ve eleştiriler geldiği ve bunlara
cevap vermekte zorlanıldığı dile getirilmiştir.
Seçim atmosferine girilmesinden önce bu alanlarda iyileştirmeler yapılmamasının stratejik bir hata olduğu da görüşülen bazı kişiler tarafından dile getirilmiştir. AK Parti’nin bu konudaki politikasına ilişkin kanaatleri çerçevesinde
görüşülen kişileri iki gruba ayırmak mümkündür:
AK Parti hükümeti emekli maaşları ve asgari ücret konusunda mutlaka iyileştirme yapmalıydı. (Bunlar çoğunluğu oluşturuyor)
Bu konuda seçim ekonomisi uygulanması bütçe dengeleri ve finansal istikrarı
bozacağı için yanlış olurdu. Ancak muhalefetin bu konudaki vaatlerinin gerçek
dışılığı daha iyi anlatılmalıydı.
YEREL DİNAMİKLER
Yapılan görüşmelerde, Sakarya’da seçmenin önemli bir kısmının ulusal siyasetin
tartışma konuları ile fazla ilgilenmediği ve daha çok yerel siyasete odaklandığı,
bu çerçevede özellikle yerel hizmetlerin kendisine ulaşmasında yaşanan sorunları
temel gündem maddesi yaptığı ifade edilmiştir.
Bazı adayların doğru seçenek olmadığı, halkta daha fazla karşılık bulacak
başka isimlerin tercih edilmesi durumunda seçim çalışmalarının daha başarılı
yürütülebileceği ve bunun da AK Parti’nin oy oranına olumlu yansıyacağı ifade
edildi. Bu çerçevede hangi adayların yetersiz olduğu ve yerlerine hangi adayların seçilmesinin daha iyi olacağı konusunda isimler de zikredildi. Bu ve benzer
ifadelerden, AK Parti seçim çalışmalarını yürüten ekibin bazı adaylarla olumsuz
tecrübeler yaşadığı anlaşılmıştır.
İlçelerde karşılığının olmadığı dile getirilen bazı adayların bu eksikliklerini
gidermek için daha fazla çalışmaları gerekirken ilçelerdeki çalışmalarının yetersiz kaldığı ifade edilmiştir.
Görüşülen siyasetçilerin bazıları tarafından Büyükşehir Yasası AK Parti’nin
oylarını azaltan bir faktör olarak zikredilmiştir. Yeni yasal düzenlemeyle birlikte büyükşehir belediyelerinin hizmet ve sorumluluk alanlarının artırılmasına
34
S A K A R YA
karşılık yetki ve kaynaklarının aynı oranda artmadığı ve bunun da hizmetlerde
aksamalara yol açtığı dile getirilmiştir. Bu çerçevede köylerin belediye sınırları içerisine dahil edilmesi bir yandan hizmet beklentilerini artırırken diğer
yandan da sunulacak hizmetlerin ücretlendirilmesi konusunda vatandaşların
endişeleri partiye karşı bir tepkinin oluşmasına yol açmıştır. Örnek olarak köylerde su saatlerinin takılması ve bazı abonelere yüksek miktarda su faturasının
tahakkuk ettirildiği yönündeki söylentiler genel olarak AK Parti yönetimine
karşı bir hoşnutsuzluğa dönüşmüştür.
Üç önemli seçimin kısa bir dönemde arka arkaya gerçekleştirilecek olmasına rağmen Sakarya’da yerel yönetimler tarafından yapılması gereken hizmetlerin
gerçekleştirilmesi için gerekli kaynakların sağlanmaması önemli eleştiri konularından birini oluşturmuştur. Belediyelerin talep etmesine rağmen merkezi hükümetin yeterli kaynağı aktarmadığı eleştirisi dile getirilmiş ve kaynak yetersizliği
nedeniyle köy ve mahallelerin yollarının yapılmasının gecikmesinin seçmenlerin
AK Parti’ye olan güveninin sarsılmasına yol açtığı ifade edilmiştir. Yerel seçimlerin hemen ardından, genel seçim sonuçlarını etkileme potansiyeli çok yüksek
olacak olan belediye hizmetlerinin eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesini sağlayacak bir stratejinin geliştirilmediği eleştirisi dile getirilmiştir.
Eski CHP teşkilatları gibi hareket edildiği eleştirisi dile getirildi. Sadece yemekli organizasyonlar yapıldığı, AK Partili olmayanlara ulaşmakta sıkıntı yaşandığı dile getirilen sorunlar arasında yer aldı.
DEĞERLENDİRME
Sakarya’da seçim sonuçlarını daha çok yerel sorunların belirleyeceği görüşü hakim. Başkanlık Sistemi ve Açılım Süreci tartışmaları belirleyici olmayacak gibi
görünüyor. Genel siyaset açısından daha çok muhalefetin popülist vaatleri belirleyici olacağı ve AK Parti’nin muhalefetin bu stratejisine yeterli karşılık veremediği görüşü hakim.
Yerel hizmetlerin aksamasının Sakarya’da seçim sonucunu olumsuz etkileyeceği konusunda endişe genel olarak görüşülen bütün kişilerde var. Bu konuda
yaşanan eksikliğin temel nedeni olarak ise yerel yönetimlere kaynak aktarımının
yetersiz olması görülüyor.
Görüşülen kişilerin bazıları tarafından düşük sesle dile getirilse de, Sakarya’da AK Parti yerel teşkilatı ile bazı adaylar arasındaki sorunların seçim çalışmalarını ve dolayısıyla partinin başarısını olumsuz etkileyeceği düşünülmektedir
35
KOCAELİ
GENEL DİNAMİKLER
Hükümetin Söylem ve Politikaları
AK Parti’nin ilk kuruluş yıllarındaki idealist yapısının değiştiği ve kendi şahsi çıkarlarını önceleyerek siyaset yapan kesimin giderek daha fazla AK Parti saflarında
kendilerine yer buldukları dile getirilen eleştiriler arasında olmuştur. Seçmenlerin aklıyla değil gönlüyle oy kullandığı ve bu yüzden seçmenin gönlüne girmek
gerektiği, bunun içinde adayların ve parti teşkilatının söz ve davranışlarının aynı
olması gerektiği ifade edilmiş, bu açıdan bakıldığında AK Parti’de geçmişe göre
daha fazla sorunlar bulunduğu dile getirilmiştir.
Görüşülen isimlerden bazıları, AK Parti bu seçimlere iyi hazırlanamadığı ve
belirgin bir seçim stratejisinin olmadığı eleştirisini dile getirdiler. Seçim müziğinin bile önceki seçimlerdeki kadar etkili olmadığı ve etkileyici bir kampanyanın
olmamasının parti teşkilatında motivasyon eksikliğine yol açtığı ifade edildi. Başbakan’ın, Erdoğan gibi insanları etkileyemediği ve miting alanında tutamadığı da
dile getirilen eleştiriler arasında yer aldı. Erdoğan partinin başında olsaydı daha
iyi hazırlanılırdı ve teşkilatlarda daha fazla heyecan olurdu görüşü ifade edildi.
Görüşülen bazı isimlere göre, AK Parti’nin 13 yıllık iktidarı ve bu iktidarı süresince Türkiye’nin kalkınması konusundaki başarıları AK Parti’nin oylarını en
fazla olumlu etkileyecek husus olarak öne çıkıyor. Sağlık, ulaştırma ve savunma
sanayii alanında atılan önemli adımlar seçmen nezdinde oldukça olumlu karşılık
buluyor. Ancak bu başarılı icraatlara rağmen muhalefetin vaatleri karşısında AK
36
K O C A E L İ
Parti’nin de kısmen seçim ekonomisi uygulaması ve işçi ve emekli maaşlarını
artırması gerektiği dile getirilmiştir. Ayrıca AK Parti döneminde işçi haklarının
geliştirilmesi konusunda yaşanan bazı eksiklikler, sendikal örgütlenmeye karşı
bazı tavırlar eleştirilmiş ve işçi şehri Kocaeli’nde AK Parti oylarını olumsuz etkileyecek unsur olarak görülmüştür.
Cumhurbaşkanının mitingleri ve söyleminin AK Parti’nin oylarını olumlu etkilediği, AK Partili seçmeni mobilize ettiği ve bu mitingler yapılmasaydı AK Partili
seçmenin seçime katılımının az olacağı görüşülen kişilerin ortak kanaati olarak öne
çıkmıştır. Buna benzer şekilde, görüşülen bazı isimler 2015 Seçimlerinde AK Parti’nin oylarını en fazla olumsuz etkileyen faktörlerden birinin genel başkan değişimi
olduğunu dile getirdiler. Erdoğan’ın özellikle parti teşkilatındaki yerinin çok müstesna olduğu ve yerinin doldurulamadığı da bazı kimseler tarafından ifade edilmiştir.
Yapılan görüşmelerden, Başkanlık Sistemi ve Çözüm Süreci tartışmalarının
Kocaeli’nde seçim çalışmalarında fazla gündeme gelmediği anlaşılmıştır. Seçim çalışmalarını yürüten adayların da Başkanlık Sistemi ve Çözüm Süreci’nden yeteri
kadar bahsetmedikleri yapılan görüşmeler sonucu edinilen intiba olmuştur. Ancak
vatandaşlar tarafından sorulduğu zaman bu konuların ele alındığı ifade edilmiştir.
Muhalefetin Söylem ve Vaatleri
CHP ve MHP’nin asgari ücretin ve emekli maaşlarının artırılması konusundaki vaatleri ve taşeron işçiliğe yönelik eleştirilerinin bir işçi şehri olan Kocaeli’nde
seçmenler üzerinde çok etkili olduğu düşünülmektedir. Muhalefetin bu söylemlerine karşı parti teşkilatının seçim çalışmalarında karşı argümanlar geliştirdiği,
Türkiye’nin sahip olduğu kaynaklarla bu vaatlerin yerine getirilmesinin imkansız
olduğunun anlatıldığı ve muhalefetin seçimi kazanmak kaygısıyla tutamayacağı bu
sözleri verdiği, ancak buna rağmen halkın bir kısmının bu vaatlere inandığı ifade
edilmiştir. Özellikle asgari ücretliler, emekliler ve taşeron işçi olarak çalışanlardan
bu yönde soru ve eleştiriler geldiği ve bunlara cevap vermekte zorlanıldığı dile getirilmiştir. Aslında AK Parti’nin 13 yıllık iktidarı boyunca muhalefetin vaat ettiği
şeyleri zaten yaptığı, insanların refah düzeyini ve ülkenin görünümünü gözle görünür bir şekilde iyileştirdiği, bunun halka iyi anlatılması gerektiği ifade edilmiştir.
Kocaeli’nde geleneksel olarak belirli bir tabanı olan Saadet Partisi’nin ise AK
Parti oylarını çok olumsuz etkilemeyeceği, bu partinin gelmiş olduğu nokta ve
izlediği seçim stratejisinin seçmen nezdinde karşılık bulmadığı dile getirilmiştir.
Seçim atmosferine girilmesinden önce emekli maaşları ve asgari ücret konusunda iyileştirmeler yapılmamasının stratejik bir hata olduğu da görüşülen
37
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
bazı kişiler tarafından dile getirilmiştir. AK Parti’nin 13 yıl boyunca uygulamış olduğu sağlıklı ekonomi politikası sonucunda 30 milyar dolarlardan 120
milyar doların üzerine çıkardığı döviz rezervlerinin küçük bir kısmının işçi ve
emeklilerin durumlarının iyileştirilmesinde kullanılmaması sonucunda seçimin
kaybedilmesi durumunda bu rezervlerin gelecek muhalefet partileri tarafından
zaten eritileceği ileri sürülmüştür.
Yunanistan’da popülist vaatlerle işbaşına gelen sol hükümet döneminde ekonomik durumun daha da kötüye gitmesi örneği üzerinden muhalefetin popülist vaatlerinin gerçekleştirilmesi şansının çok az olduğunun halka anlatıldığı dile getirilmiştir.
YEREL DİNAMİKLER
Bazı AK Partili yönetici ve adayların vatandaşlar nezdinde olumsuz imaja sahip
olduğu ve bunun da partinin oy oranını olumsuz etkileyebileceği ifade edilmiştir.
Bu çerçevede ayrıca, adayların belirlenmesi sürecinde Sivil Toplum Kuruluşları
temsilcilerinin görüşlerinin sorulduğu organizasyona katılımın çok yüksek olduğu, her kesimden temsilcilerin bu aktiviteye katıldığı belirtilmiş ve buradan elde
edilen sonuçların adayların belirlenmesi konusunda daha fazla dikkate alınmasının iyi olacağı dile getirilmiştir. Bazı adayların ise seçmen tarafından tanınmadığı
ve şehirle bağlantılarının zayıf olduğu ifade edilmiştir.
Her seçim öncesinde raylı sistemin yapılacağı vaatlerinin yapılıp üniversite
önüne temsili vagonların konulmasına rağmen bunun bir türlü gerçekleştirilememesinin inandırıcılık kaybına neden olduğu ifade edilmiştir. Buna karşılık yapılan
olumlu icraatların halka yeteri kadar anlatılamadığı yönünde eleştiriler dile getirilmiştir. Örnek olarak Kocaeli’nde gerçekleştirilen projelerin tanıtımı için hazırlanan
kitabın yeteri kadar basımının yapılmadığı ve sınırlı sayıda insana ulaştırıldığı belirtilerek, bu kitabın geniş halk kesimlerine ulaştırılması durumunda AK Parti’nin
oylarının bundan olumlu etkileneceği ifade edilmiştir. Buna karşılık görüşülen bazı
kimseler, yapılan icraatların tanıtımının yeterli düzeyde yapıldığını ifade ederek
“90’lar Noksanlar” dergisinin basım ve dağıtımını örnek olarak göstermiştir. Bu
alanda sosyal medyanın da etkili bir şekilde kullanıldığı dile getirilmiştir.
Kocaeli’nde seçim sonuçlarını yerel dinamiklerden çok genel siyasetin belirleyeceği genel olarak dile getirilen bir görüş olarak öne çıkmıştır. Yerel teşkilatın çalışma
ve motivasyonu konusunda ise farklı görüşler dile getirilmiştir. Görüşülen bazı isimler Kocaeli AK Parti teşkilatının Türkiye’nin en başarılı teşkilatlarından biri olduğunu
ileri sürerken bazıları teşkilatla şehir bağlantısının zayıf olduğunu ifade etmiştir.
38
K O C A E L İ
AK Parti içerisinde eskiden beri siyaset yapan kadroların bir kısmının küstürülmüş olması da Kocaeli açısından bakıldığında AK Parti’nin seçim başarasını
olumsuz etkileyecek bir husus olarak dile getirilmiştir.
Kocaeli’nden milletvekili olan Bakan Fikri Işık’ın seçim döneminde ve öncesinde şehir için çalışmaları genel olarak övgüyle karşılanmış ve Kocaeli’nden bir bakanın olması şehir ve AK Parti’nin oyları için bir avantaj olarak değerlendirilmiştir.
DEĞERLENDİRME
Sakarya’dan farklı olarak Kocaeli’nde seçim sonuçlarını yerel hizmetlerden çok
genel siyasette yürütülen tartışmalar belirleyecek görünüyor. Kocaeli’nde yerel
hizmetlerin ulaştırılması konusunda Sakarya gibi bir kaynak sorununun olmadığı görülüyor. Bundan dolayı, yerel hizmetlerdeki aksamaların AK Parti açısından
seçim sonuçlarına olumsuz etki yapmayacağı görüşü hakimdir. Ancak önemli bir
işçi nüfusunun yaşadığı ilde asgari ücretin artırılması gibi muhalefetin vaatlerinin
seçim sonuçlarında AK Parti aleyhine etki yapacağı ihtimali kuvvetli görünüyor.
Sakarya’ya benzer şekilde, Başkanlık Sistemi ve Açılım Süreci tartışmalarının
seçim sonuçları açısından fazla etkisinin olmayacağı düşünülüyor. Bu konuların
adaylar ve parti teşkilatı tarafından seçmene yeterince anlatılamadığı anlaşılıyor.
Genel siyaset açısından muhalefetin popülist vaatlerine AK Parti’nin yeterli karşılık veremediği görüşü hakim.
AK Parti’nin gerek ülke genelinde ve gerekse Kocaeli’nde yapmış olduğu hizmetleri halka anlatma konusunda yeteri derecede başarılı olamadığı ve bu konuda
iyileştirmeler yapılması gerektiği düşünülüyor.
Genel olarak AK Parti’nin oylarını olumsuz etkileyecek faktörler
olarak şunlar zikredilmiştir:
•
AK Parti teşkilatında yorulma.
•
Halkın beklentilerinin artmış olması
•
AK Parti seçmeni olmayan kesime yeterince hitap edilememesi
•
İktidarın yıpranmışlığı
•
Gençlikle irtibatın zayıflaması
•
Halkın bazı kesimlerinde oluşan AK Parti’ye küçük bir ders verme düşüncesi
39
ŞANLIURFA
GENEL ve YEREL DİNAMİKLER
974.000 seçmene sahip olan Şanlıurfa’da seçim atmosferi sönük olarak değerlendirilmektedir. AK Parti’nin bölgede en güçlü olduğu illerden biri olmasına
rağmen seçim dinamikleri HDP’nin barajı geçip geçmemesi üzerine odaklanmıştı. Yerel dinamikler arasında mücadelenin temel bir gerilim oluşturduğu
şehirde, belirlenen adaylar da memnun karşılanmamış durumda. Bununla birlikte Adaylar seçim kampanyalarının büyük bir zaman dilimini seçmen listesinin iyi hazırlanmadığı üzerinde açıklama yapmakla harcadığı dile getirildi. 12
milletvekiline sahip olan Şanlıurfa seçim gündeminde temel olarak Büyükşehir Belediye Başkanlığına yönelik tepkisel yaklaşım, Aday sıralaması, TEDAŞ
elektrik problemi, Suriyeli Mülteciler Meselesi ve şehrin genel ekonomik yapısı
bağlamındaki sorunlar ön plana çıkmaktadır.
Şanlıurfa’da seçmenin büyük bir çoğunluğunun muhafazakar olmasına rağmen siyaset, medya ve Sivil Toplum Kuruluşları elitlerinin ve dolayısıyla AK Parti
adaylarının muhafazakar kimlikten oldukça uzak isimler olduğu eleştirisi hakim.
Bununla birlikte orta ve ileri yaştaki seçmenin AK Parti desteği devam ederken
özellikle genç seçmenin hızlı bir şekilde HDP siyasi çizgisini benimsediği söylenmekte ve gençler üzerindeki bu etkinin giderek arttığı ifade edilmektedir.
Şanlıurfa’da seçim tartışmaları arasında Başkanlık Sistemi ve Paralel yapı ile
mücadelenin gündem olmadığı belirtildi. Şanlıurfa’da Büyükşehir Belediye ve il
40
Ş A N L I U R FA
teşkilatı başta olmak üzere ciddi bir otorite boşluğu olduğu gözlemlenmiştir. Seçim kampanyası boyunca AK Parti 1. Sıra Adayı haricinde hiç kimsenin HDP ile
hem söylem hem de alanda mücadele etmediği dile getirildi. Burada profesyonelliğin ön plana çıktığını söylemek mümkündür.
Öncelikle Cumhurbaşkanının sahaya inmesi ve şehre gelmesinin sahaya
olumlu yansıdığı dile getirildi. HDP’nin yükselişinin Şanlı Urfa seçmeninde
ciddi bir tedirginlik oluşturduğu gözlemlendi. AK Parti teşkilatının rehavet içerisinde olması ve alt sıradaki adayların seçim çalışmalarında gayretli davranmaması çok ciddi olumsuzlukar olarak dile getirildi. Yerel seçim dinamiğinde,
adaylar ve genel olarak Şanlı Urfa AK Parti teşkilatı ve aktörleri içerisinde yaşanan ayrışma hemen hemen herkesin en önemli endişe kaynağı. Bununla birlikte
Büyükşehir’e hızlı geçilmesi hem hazırlıksız yakalanma hem de koordinasyon
ve yetki karmaşası problemlerini ortaya çıkardığı diğer önemli bir olumsuzluk
olarak dile getirildi. Ayrıca merkezden gelen bir stratejinin olmaması ve yerelde
bulunanların profesyonel yardımdan mahrum kalmaları amatör bir seçim kampanyası ve çalışması ortaya çıkardığı sürekli dile getirildi.
YEREL DİNAMİKLERDE PARTİ İÇİ MÜCADELE
Şanlı Urfa’da aday sıralaması, adayların profesyonellikten uzak kendi başlarına
seçim kampanyalarını sürdürmesi, il teşkilatıyla Milletvekili adayları arasında iletişim kopukluğunun yaşanması, yerel medyanın AK Parti’nin kendi adaylarına
karşı içerden bir koz olarak kullanması seçimde AK Parti’nin oylarının düşmesinde önemli bir etken olduğu vurgulandı.
Şanlıurfa’da AK Partinin güçlü olmasına rağmen yeterli çalışma olmaması sebebiyle artık partinin düşüşünün kaçınılmaz olduğu, inancı hakimdir. İnsanların
ekonomik çıkar ve nüfuz için parti içerisinde yer almaya çalışmaları, yeni bir siyasal dil sunamama ve adayların artık yenilenmesi gerektiği, ve dolayısıyla da AK
Parti’nin bu anlamda esaslı bir eleştiri yapması gerektiği herkesin üzerinde ittifak
ettiği hususlardır. Ayrıca, HDP’nin yükselişi ve 2019 seçimlerinde bunun hızlı
bir ivmeyle devam edeceği korkusu, bunda demografik değişimin etkili olduğu
birçok görüşmede ortak nokta olarak ön plana çıkmıştır.
Şanlıurfa’da özellikle medya üzerinden siyaseti dizayn etme bizzat AK Parti
içerisindeki kişiler tarafından Parti ve adayların aleyhine olacak bir şekilde ve
hatta gerektiğinde “tehdit aracı” olarak dahi kullanıldığı fark edilmektedir. Görüşmeler sırasında bunun birçok aday tarafından dile getirilmesi ve bunun adeta
41
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
“rant aracı” haline gelmesi söz konusudur. Adaylardan medyada görünür olması
için çok yüksek rakamlar (100 milyar ve üstü) istenmektedir. Bu rakamların kabul edilmemesi durumunda ise aday ve parti aleyhinde olumsuz haberler yapılarak kendi istedikleri noktaya çekmeye çalışmaktadırlar. Burada dikkat çeken
nokta ise bazı AK Parti adaylarının da kendi partisinden diğer adaylar aleyhine
bu sistemi kullanmak konusunda oldukça rahat olduğu gerçeğidir.
42
DİYARBAKIR
GENEL VE YEREL DİNAMİKLER
Öncelikle Diyarbakır’da genel olarak AK Parti’nin ilk üç aday sonrasındaki isimlerin iyi seçilmediği yönünde hakim bir kanaat mevcuttur. Ve bu isimlerin bireysel
olarak Diyarbakır ölçeğinde oy açısından bir karşılığının olmadığı, dolayısıyla seçim kampanyası boyunca güçlü bir hareketlilik ortaya koyamadıkları belirtilmektedir. Bu noktada Aday profillerinde önemli ölçüde hatalar yapıldığı aktarılmaktadır.
Hemen hemen tüm adayların kendi çabalarıyla seçim kampanyasını yürüttükleri
Diyarbakır’da, İl teşkilatının yeteri düzeyde çaba sarf etmediği ve adaylar arasında
koordinasyon ve birliktelik oluşturmadığı müşahede edilmiştir. Diyarbakır İl teşkilatının çalışma sürelerinin kısa süreli olması ve sürekli başkan değişikliği de ilde
ciddi bir teşkilat sorununun olduğunu ortaya koymaktadır. Mevcut il başkanı 8. il
başkanıdır. İl başkanlarının görev süreleri ortalama 1- 1.5 yıldır.
AK Parti ilde ana tema olarak AK Parti yüksek bir oy alamazsa Çözüm Süreci
biter söylemi üzerine kurmuş durumda ve bu söylemin son haftada etkili olduğu
söylenmektedir. Ancak benzer şekilde HDP de “biz meclise giremezsek çözüm
süreci ortadan kalkar” yönünde tehdit mesajı verdiği ifade edilmektedir. HDP’nin
baraj altında kalması durumunda ise Yüksekova ve Cizre’de olaylar çıkarmayı
planladığı üzerinde durulmaktadır.
HDP’nin çok büyük bir ağırlığa sahip olduğu Diyarbakır’da bu seçim süreci özelinde AK Parti’nin gerekli cevabı üretemediği ve AK Parti geleneğinin en
43
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
önemli özelliklerinden biri olan kapı kapı dolaşma ve birebir seçmene dokunma
stratejisinin HDP tarafından uzun bir süredir alanda çok iyi bir şekilde gerçekleştirildiği ancak AK Parti’nin bu çalışmaları kesinlikle yapmadığı ortaya çıkmaktadır. HDP, Diyarbakır özelinde sadece seçimden seçime seçmenle irtibata geçmemekte tüm yıl boyunca insanlarla özellikle gençlerle (EDOK: Eğitime Destek
Okulları önemli bir etkendir) yakından ilgilendiği belirtilmektedir. HDP ile çatışma olasılığı sebebiyle Diyarbakırlı aileler evlatlarının AK Parti’ye yakınlaşmasını
istemediği ve dolayısıyla gençlerin AK Parti’ye yönelmesinde birçok tali nedenlerin de olduğu ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte HDP’nin özellikle gençler
arasında çok iyi örgütlendiği ve istediği karşılığı da aldığı aktarılmaktadır.
Seçim kampanyası sürecinde adayların karşılaştığı seçim tartışmalarında Çözüm Süreci ve Kobani olayları ön plana çıkmaktadır. Ve bu konularda inisiyatifin artık HDP’nin elinde olduğu belirtilmektedir. Örneğin TRT ŞEŞ, AK Parti’nin
inisiyatifiydi ve bunun tuttuğu dile getirilmektedir. Dolayısıyla temsil ve inisiyatifi
AK Parti’nin HDP’ye bırakmaması istenmektedir. Bununla birlikte Özellikle Kobani olaylarında getirilen cenazelerin Diyarbakır sokaklarında saatlerce dolaştırılarak ciddi bir bilinç oluşturduğu aktarılmaktadır.
AK Parti’nin zayıflamasının belki de en önemli sebeplerinden birisinin muhafazakar Kürt seçmenin partiden uzaklaşması olarak gösterilmektedir. İslamiKürt seçmenin sempatiyle bakabileceği bir adayın üst sıralardan aday gösterilmesi
gerektiği ifade edilmektedir. Özellikle İstanbul’da ciddi bir Kürt nüfus bulunmasına rağmen ciddi bir Kürt adayın çıkarılmamasının bölgeye de yansıdığı gerçeği
üzerinde durulmaktadır. Dolayısıyla temsil noktasında bir güven bunalımı yaşandığı ve bunun mutlaka bir şekilde aşılması gerektiği vurgulanmaktadır.
Diyarbakır’da Başbakan’ın mitingi ve Bakan Cevdet Yılmaz’ın çalışmaları-
nın da olumlu etki oluşturduğu belirtilmektedir. Adaylar şehirdeki küskün seçmen
üzerinde duruyor ve bireysel nüfuzlarını kullanarak etkili olmaya çalışmaktadırlar.
Bununla birlikte Başkanlık tartışmaları ise Kürt seçmenin olumsuz yaklaşmadığı
belirtilmektedir. Diyarbakır’da müşahede edilen bir başka gelişme ise Hüda-Par’ın
ciddi bir çabayla seçim kampanyasını sürdürdüğü ve kısmen de etkili olduğudur.
44
MARDİN
GENEL ve YEREL DİNAMİKLER
Şanlıurfa ve Diyarbakır’da olduğu gibi Mardin’de de adaylar ve liste sıralamasındaki yerleri hakkında çok geniş tartışmalara sahne olmuştur. Özellikle 2. Sıra Milletvekili adayının iki dönem milletvekilliği yapmasının ardından tekrar aday gösterilmesine yönelik bir tepki var. Bununla birlikte Mardin’de geçmiş dönemde (özellikle
Büyükşehir Başkanlığının AK Parti’de olduğu dönem) bizzat parti bünyesindeki
isimler tarafından yapılan büyük hatalar (imar hataları, yolsuzluk, hazine arazileri
üzerindeki tasarruflar) AK Parti’nin geçen son üç seçim ve bu seçimde yerelde
tartışılan en önemli sorunlar ve bunun sonuca önemli oranda etki edeceği belirtilmektedir. 22 Temmuz 2007’de AK Parti yaklaşık 106 bin oy alırken Bağımsızlar
93 bin oy almış. Ancak o tarihten itibaren yapılan seçimlerde tablo tersine dönmüş
ve AK Parti 110-130 bin bandında sabit kalırken, (Bağımsız-BDP-HDP) partisi ise
180-198 bin bandında yaklaşarak oylarını çok ciddi bir biçimde arttırmıştır.
Örneğin, 6-8 Ekim olayları sebebiyle Kızıltepe’de insanların HDP’ye tepkili
olduğu ancak, AK Parti’nin seçim sürecinde bunu avantaja çeviremediği belirtilmektedir. Genel olarak Kobani olayları, ekonomisinin temeli Turizm olan Mardin’de insanlar tarafından tepkiyle karşılanmaktadır. Bununla birlikte AK Parti’nin temel destekçisi konumunda bulunan Arap nüfus nezdinde ilk sıra adayına
itiraz olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte daha önce oyları bölerek Mardin
Belediye Başkanlığının kaybedilmesinin müsebbibi olarak gösterilen Mardin
45
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
Bağımsız adayı Şakir Nuhoğlu’nun bu seçimde yine yüksek meblağda paralar
dağıtarak, seçmen üzerinde etkili olduğu belirtilmektedir. Bununla birlikte AK
Parti teşkilatı Mardin’de HDP’nin barajı geçmesi ve koalisyon hükümeti uyarısında bulunarak böyle bir tablo halinde çözüm sürecinin nihayete ereceği üzerinde
durmakta. HDP ise Mardin’de barajı geçememesi halinde aileler açısından kötü
sonuçlar doğuracağı tehditlerini açıkça sergilediği dile getirilmekte. HDP’nin
gençler üzerindeki etkisi Mardin’de de çok net bir şekilde ortaya çıktığı herkesin
üzerinde ittifak ettiği bir konudur.
Mardin özelinde, 7 Haziran seçimlerinin temel dinamikleri şunlar: şehirdeki
elektrik sorunu, HDP’nin seçmenler üzerinde somut olarak tehditler savurması,
Büyükşehir yasasının meydana getirdiği olumsuzluklar, özellikle bağımsız adayın
parayla seçmen üzerinde etkili olması, AK Parti içerindeki rehavet ve heyecansızlık ve AK Parti kadrolarının Mardin yerelindeki olumsuz imajı. Mardin’de Arap
nüfus AK Parti’yi desteklerken Kürtler ise tercihini HDP’den yana koymaktadır.
Yukarıda belirtildiği gibi seçmen davranışlarına bakıldığında AK Parti’nin Belediye Başkanlığı fırsatını iyi bir şekilde kullanamadığı çok açıktır. Diğer illerle
mukayese edildiğinde Mardin açısından mevcut il başkanı hakkında olumsuz bir
algıya rastlanmamasına rağmen çalışma, kampanya ve ekibini kontrol etme açısından yeterli gayretin olmadığı da önemli bir eleştiri olarak dile getirilmektedir.
Alt sıralarda seçilemeyecek durumda olan adayların rehavet içerisinde olduğu ve
kampanya sürecinde etkili çalışma göstermediklerine de dikkat çekilmektedir.
Her ne kadar İl teşkilatı Mardin’i 3 bölgeye ayırıp her bir bölge için 2 milletvekilini
sorumlu hale getirse de sıralama sebebiyle (alt sıralardakiler daha az çalışıyor) bu
mekanizmanın tutmadığı da ayrıca görüşmelerde dile getirildi.
Mardin’de Büyükşehir Belediyesini elinde tutan HDP’nin de yolsuzluk içerisinde sürüklendiği aktarılmakta ancak AK Parti’nin ildeki geçmiş benzer hataları sebebiyle kampanya sürecinde bu fırsatı kullanamadıklarını ifade etmektedirler. Burada
ön plana çıkan eksiklerden biri de Başbakan’a il geneli ve sorunları hakkında doğru
bilgi sunulmadığı ve yetersiz ön hazırlıkların ciddi sıkıntılar oluşturduğu tespitidir.
URFA, DİYARBAKIR VE MARDİN İÇİN GENEL
DEĞERLENDİRME
1. Sahaya yorgun girmek: AK Parti’nin hem genel olarak ulusal ölçekte hem de
yerel ölçekte kendi iç gerilimlerinden (bunu bazıları “yerel nüfuz mücadelesi” olarak tanımlıyor) dolayı enerjisini tükettiğini ve sahaya yorgun girdiğini söylemek
mümkündür. Ancak bu yorgunluğun temel sebebi kampanya sürecinin zorluğu
46
M A R D İ N
değil bilakis AK Parti içerindeki adayların ve teşkilatın birbiriyle mücadele etmeleri ve beraber yol aldıkları partili arkadaşları hakkında yerel düzlemde her türlü
“kirli müdahalelerde” bulunmalarından kaynaklandığı gözlemlenmiştir. Dolayısıyla seçim süreci AK Parti açısından zaten oldukça sıkıntılı bir başlangıca sahip
olduğu görüşmelerden çıkan önemli bir sonuçtur.
2. Teşkilat(lanma) (Otorite) Sorunu ve “AK Parti Ruhunun” Erimesi: AK Parti
içerisindeki kadroların dava ruhu ve muhafazakar bilinçten giderek uzaklaştığı,
buna mukabil menfaat-i şahsiyyesini ön planda tutan, ihtişamlı ve müsrif toplantılarla (Kadın kolları mensuplarının kendilerini tek araçlarla evden aldırmaları)
bir araya gelen ve karşılığını göremeyeceği herhangi bir fedakarlıkta bulunmayan bir teşkilattan müteşekkil olduğu bir durum ortaya çıkmaktadır. Bu minvalde
özellikle gençlerin eğitilmesi ve dava bilincinin oluşturulması Parti’nin en öncelikli gayesi olması elzemdir.
HDP’nin gençler üzerinde çok etkili olması ve bu etkinin her geçen gün giderek ivme kazanması ciddi manada masaya yatırılması gerekmektedir. Çünkü
parti teşkilatlarına bakıldığında ‘kartvizit’ gayesi ile hareket eden ve makam hayalleriyle hemhal olan bir gençlik ile kapı dolaşma geleneğinin sürdürülmesinin
imkansızlığına değinilmektedir. AK Parti teşkilatı içerindeki gençlerin ‘Devletlu’
muamelesi beklemelerinden ziyade halk ile birebir temas kurduğunda diğer gençlerin kendilerinden bir şeyler hissedebileceği bir seviyeden bakması gerektiği tespiti görüşmelerden çıkan önemli bir sonuçtur. AK Parti içerisindeki önceki ekibin
yoğun bir şekilde iş takibi ile meşgul olması ‘Müteahhitler Kulubü’ olarak adlandırılmasına sebebiyet verecek bir algının oluşmasına neden olduğu yine diğer bir
sonuçtur. Bu bağlamda siyasetten finanse olan elit bir kitlenin AK Parti kimliğinin önemli ölçüde aşındırdığı tespiti yapılabilir.
3. Kurumsal Hafızanın Erimesi: AK Parti içerisinde ön plana çıkan bir diğer
önemli husus ise partinin bir kurumsal hafızasının giderek erimesi yönündeki
eleştirilerdir. Özellikle yerel bağlamdaki isimler üzerinde bu daha da hayati bir
mana taşımaktadır. Dolayısıyla bu hareketin gelişmesinde en büyük etken olan
belediyelerin yine partinin gerilemesinde de en mühim unsur olarak karşımıza
çıkması şaşırtıcı olmayacaktır.
4. Üç Seçim Yorgunluğu: Seçmen üzerinde son dönemde üç seçimin arka arkaya yapılması önemli ölçüde yorgunluk oluşturmuş durumda. Bununla birlikte
47
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
aday profillerinde yaşanan sıkıntılar sebebiyle AK Parti’nin seçmen üzerinde yüksek oy oranlarına ulaşmasının nitelikli bir alternatif (muhalefet) olması durumunda oldukça zor olacağı inancı birçok insanın zihninde yerleşmiş durumdadır..
5. Yerel Düzlemde Strateji Eksikliği: AK Parti’nin Şanlı Urfa, Mardin ve Diyarbakır’da yerel düzlemde merkezle koordineli stratejiler belirlemekten yoksun
olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin bu üç ilde de 7 Haziran seçim tartışmalarının
kahir ekseriyesini bölgede yaşanan elektrik probleminin oluştuğunu sahada rahatlıkla gözlemlemek mümkün. Dolayısıyla AK Parti sadece bu sorun üzerinde
seçim stratejisini doğru oluşturabilmiş olsaydı oldukça büyük bir kazanım elde
edebileceği görüşülen kişiler tarafından dile getirilmiştir. Bu noktada Genel
Merkez’in yereldeki teşkilatlara her manada Profesyonel destek sunan bir mekanizmaya sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
48
UŞAK
GENEL DİNAMİKLER
Hükümetin muhalefet gibi net somut vaatler ortaya koyamamış olması eleştirilmektedir. Halkı motive edecek bir tehdidin/konunun olmamasının bu seçimlerde
ilgiyi azalttığına dair bir düşünce bulunmaktadır. Bundan dolayı Koalisyon korkusunun ön plana çıkarılmasının etkili olduğu düşünülmektedir. Ayrıca kampanyanın
Erdoğan ve karşıtları olarak kurulması gerektiği ifade edilmektedir. 30 Mart yerel
seçimlerinden sonra teyakkuz haline geçilerek bu seçimlere kadar hızlı bir şekilde
yatırımların gerçekleştirilmemesi eleştirilmektedir.
Çözüm sürecine yönelik halkta büyük bir tepki yok. Yerel gündem de bu konu
fazla tartışılmamakta. İldeki Kürt nüfusunun daha önceden AK Parti’ye oy verenler
bile bu dönem HDP’ye oy vereceği belirtilmektedir. Bazı yerel siyasetçiler başkanlık sisteminin seçimin ana konusu haline getirilerek bu sistemin Türkiye’ye getireceği faydaların anlatılmamasını büyük bir handikap olarak değerlendirilmektedir.
Uşakta başta kötü giden kampanyanın AK Parti lehine dönmesinde önce
Davutoğlu’nun sonrada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitinglerinin çok olumlu
katkısının olduğu belirtilmiştir. Ayrıca insanlara kime oy vereceksin denildiğinde
“Tayyip’e oy vereceğim” sözünün artık kanıksandığı bir çok kez dile getirilmiştir.
YEREL DİNAMİKLER
AK Parti’nin yerel teşkilatları, adaylar ve belediye başkanı arasında sorun olduğu
belirtilmektedir. Ancak seçim döneminde bu sorunlar çok su yüzüne çıkartılmadan
49
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
çalışıldığı da ayrıca vurgulanmaktadır. Belediye’nin menzil Cemaatine yakın olması
ve özellikle söz konusu cemaatin ayrıcalıklı bir konuma getirildiği iddiası şehirde
eleştirilen önemli konulardan biridir. Bir sanayi şehri olan Uşak’ta bir çok fabrika
sahibinin paralel yapıya ait olduğu belirtilmekte, bu durumun da şehrin seçim dinamiğini önemli oranda etkilediği vurgulanan önemli diğer bir husustur.
Özellikle CHP de ön seçim yapılmış olmasından dolayı CHP seçmeninin kendi adaylarından memnun olduğu dile getirildi. Ayrıca MHP’nin ekonomi alanındaki iddialı isimlerinden Durmuş Yılmaz’ı Uşak 1. sıradan aday göstermesi MHP’nin
AK Partiden bir milletvekilini alabileceği ile ilgili bir umut oluşturduğu vurgulandı.
Buna rağmen Durmuş Yılmaz etrafında oluşan olumlu hava, söz konusu adayın iletişim becerilerinin eksik olması ve genç olmamasından dolayı sahaya inmesinden
sonra ortadan kaybolduğu da ayrıca dile getirildi. Bunu fark eden MHP Durmuş
Yılmaz’ın yıpranmaması için saha çalışmalarını durdurduğu belirtildi.
AK Parti’nin Uşak’ın büyük ilçelerinden Eşmeden Aday göstermemiş olması ve MHP’nin buradan aday göstermesinin AK Parti’ye oy kaybettiren önemli
unsur olarak görülmekte. AK Parti’nin 1. Sıra adayının tekrar aday gösterilmesi sürpriz olarak görülmekte. Adayın insanlarla ilişkilerinin iyi olmasına karşı
seçim dönemi dışında seçmenlerle iletişim kurmaması ve yerel medyaya uzak
durması handikap olarak görülmektedir.
AK Parti’nin sürpriz bir şekilde 2. sıradan aday gösterdiği adayın özellikle milliyetçi oyları kazanmak adına Durmuş Yılmaz’ın karşısına çıkarıldığı
görüşü Uşak’ta hakim bir görüş. Buna rağmen söz konusu adayın, geçmişte
Atatürk ile ilgili bazı söylemleri muhalefet partileri tarafından adayı yıpratmak adına yoğun bir şekilde kullanıldığı anlaşılmakta. Adayın özellikle medya alanındaki güçlü bağlantıları sayesinde Uşak’ın tanıtımına pozitif katkı
sağlayacağı algısı Uşak’ta yerleşmiş durumda. Bunda Adayın yapımcılığını
yaptığı Milat adlı dizinin iki bölümünün Uşakta çekilmesini sağlaması ve bir
gala gecesi düzenlemesi etkili olduğu belirtilmekte.
Belediye’nin seçim sonrası planlamada yaşanan gecikmelerden dolayı yatırımlara başlamada geç kalmasının uşakta seçimlere olumsuz yansıyacağı görüşü bir çok kişi tarafından paylaşılmaktadır. Teşkilatın seçim çalışmalarında
uyumlu çalıştığına dair bir söylem bulunmaktadır. Buna rağmen 1. Sıra adayı
ve Belediye başkanının kavgalı olduğu görüşmelerde ortaya çıkmıştır. Teşkilat
metaryal olarak Ankara’dan yeterli desteği zamanında alamadığından yakınmaktadır. Yaratıcı ve genç kuşağa hitap eden seçim stratejilerinin yokluğu ciddi
bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.
50
U Ş A K
Muhalefet sahada az çalışmakta, HDP ise çalışmalarını kapalı bir şekilde
sürdürmektedir. Uşakta paralel yapılanmanın MHP’ye destek verdiği gözlemlenmiştir. Uşak Üniversitesinin mevcut rektörünün Belediye başkanı ve il başkanı
ile sorunlu olduğu ve 2011 yılında paralel yapının desteği ile seçildiği belirtilmektedir. Ayrıca Uşak organize sanayi bölgesinin seçimlerini de paralel yapı
kazanmış durumda ve bu anlamda şehrin seçim dinamiğine etki ettiği belirtilmektedir. Tekstil ve deri sanayinde 3. kuşak doğu kökenli işçiler yoğun olarak
bulunmaktadır. Demirtaş, son seçimlerde uşaktan 5326 oy almıştır. AK Parti’nin
doğu kökenli belediye meclis üyesinin aldığı tehditler yüzünden seçim çalışmalarına aktif olarak katılmadığı düşünülmektedir.
STKlar ile belediye ve parti teşkilatı arasında ciddi sıkıntıların olduğu gözlenmektedir. Özellikle Belediye başkanının bir cemaate mensubiyetinden dolayı
diğer STKlara yeterince destek vermemekle eleştirilmektedir.
DEĞERLENDİRME
•
Parti teşkilatı içinde yaşanan çekişmelerden dolayı seçim kampanyası etkin
bir şekilde yürütülmemektedir.
•
İkinci sıra adayının Uşak’tan olmaması şehirde yoğun olarak eleştirilmektedir.
•
Erdoğan’ın şehre gelmesiyle birlikte seçim kampanyasının etkin hale geldiği
düşünülmektedir. Özellikle eğer ikinci milletvekilinin kazanılması durumunda bunun Erdoğan’ın şehre gelmesinden itibaren yerel seçim kampanyasının
AK Parti lehine dönmesiyle doğrudan ilgili olduğu söylenmektedir.
•
MHP adayı Durmuş Yılmaz’ın şehirde büyük bir beklenti ile karşılansa da,
yerel seçim kampanyasında çok öne çıkmadığı görülmektedir.
•
Paralel yapının şehirde etkin olduğu belirtilmektedir.
•
AK Parti’nin bu seçimde savunmada kaldığı bir çok kez dile getirilmiştir.
51
DENİZLİ
GENEL DİNAMİKLER
Denizli bir sanayi şehri olarak, asgari ücretli ve sigortalı seçmen kitlesinin yoğun
olduğu bir şehir. Ayrıca şehrin ekonomik gelir düzeyi yüksek. İşsizlik sorunu yok.
Hatta tekstil sektöründe işçi açığından şikayet edilmekte ve Suriyeli göçmenlerin bu sahada istihdam edilmeye başlandığından bahsedilmekte. Bununla birlikte
tekstil sektöründe çalışanların hemen hemen büyük kısmının asgari ücretli olması sebebiyle, muhalefetin ekonomik vaatlerinin önemli derecede seçmen eğilimlerini etkilediği dile getirilmekte. Ayrıca, önemli oranda emekli bir nüfusa sahip
olması muhalefetin emeklilere yönelik vaatlerin de karşılık bulmasını sağlamış.
AK Parti teşkilatının yorgun ve motivasyonsuz olduğu dile getirilmekte.
Özellikle, aynı yıl içinde her seçimin yoğun bir mücadele motivasyonu üzerinden kampanyalandırılması hem teşkilatı hem de seçmeni bu seçimlerde rehavete
sürüklemiş. Diğer partilerden farklı olarak AK Parti’nin yakın dönemde lider değişimi ve hemen ardından teşkilat seçimlerinin de yapılması AK Parti özelinde ek
bir yorgunluk ve küskünlük getirmiş. Görüşülen aktörler ayrıca bu seçimde AK
Parti’nin vaatlerinin ne olduğuna yönelik net bir çerçevenin ortaya konulamadığı
görüşünde. Bunu “büyük hikayeyi küçük hikaye ile birleştiremedik” söylemi üzerinden değerlendiriyorlar. Yine AK Parti’nin hizmet siyasetinde doygunluğa ulaştığını belirtiyorlar. Büyük yatırımların kanıksandığını ve seçmeni motive edecek
bir hikayenin oluşturulamamasından dolayı, seçmen genellikle yerel sorunlara,
52
D E N İ Z L İ
adaylara ve parti teşkilatının tartışmalarına odaklanmış durumda. Şehirde seçimin genel dinamiği bu anlamda neredeyse hiç gündem oluşturmamış.
Ayrıca seçmenin genel politikaların ele alınış düzeyinden kafası karışmış
durumda. Örneğin çözüm sürecinde ve başkanlık sistemi gibi tartışmalarda iki
aktör arasındaki farklı siyaset biçimi ve ortak bir söylem geliştirilememesi yerelde
partinin siyaset üretmesini sınırlandırmış. Milliyetçi seçmenin yoğun olduğu bir
şehir olan Denizli’de çözüm sürecinin tam anlatılamadığı dile getirilmekte. Oy
geçişkenliğinin yoğun olduğu şehirde daha önceden AK Parti’ye oy veren seçmenin kolayca oy verme davranışını değiştirdiği vurgulanmakta.
Şehrin yerel dinamiğinden de kaynaklanan yapısından dolayı, önemli oranda
ekonomik durumu iyi olan bir sınıfın mevcut olması, özellikle geniş işçi, emekli,
kesiminde bireysel beklentiler üzerinden AK Parti’ye yönelik bir eleştiri siyaseti
oluşmuş durumda. Çünkü beklentileri karşılanmayan bu sınıf, hep taleplerinin
ertelenmesinden, sorunlarının görülmemesinin dolayı AK Parti’yi cezalandırmak
için oy vermeyebilecekleri beklenilmekte.
Özellikle Denizli’de yoğun bir şekilde genç seçmen kitlesinin bulunduğu ifade edildi. Görüşülen AK Parti’ye yakın sivil toplum kuruluşu temsilcileri partinin
gençlerle iletişim kanallarının kapalı olduğu ve parti politikalarının onlarda bir
heyecan uyandıramadığına yönelik eleştirileri mevcut. Denizli’de büyük bir genç
kitlenin 3 seneden fazla olmak üzere sürekli KPSS’ye hazırlandığı dile getirilmekte. Bu gençlerin tekstil sektöründe ya da başka sektörlerde işçi olarak çalışmak
istemediği de vurgulanmakta. Bunun nedeni olarak, devlete memur olarak giren
bir kişinin direk 2.250 liradan işe başladığı ancak, diğer sektörlerde ise asgari ücretle çalışacağı için bu yolu denediğinin altı çizilmekte.
Ayrıca, özellikle Eğe bölgesinde toplumda ideolojik katılıkların olmamasından dolayı, oy geçişkenliğinin fazla olması, ortalama bir siyaset dilini zorunlu kıldığı da ayrıca vurgulanmakta. Çünkü 2002’deki seçmen kitlesinin artık olmadığı
ve AK Parti’nin bu değişkenliği görerek seçim kampanyası hazırlaması gerektiği
de ayrıca vurgulanmakta.
YEREL DİNAMİKLER
Denizli’nin AK Parti’ye oy verecek seçmen kitlesinin gündemi, daha önce Denizli’de belediye başkanlığı ve şimdi de bakan olarak görev yapan milletvekilinin
icraatları üzerine odaklanmış durumunda. Şehrin alt yapı ve üst yapı sorunlarının
çözülmesinde söz konusu aktörün büyük bir katkı sağladığı ve hizmet yönünden
53
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
şu an için şehrin doyum noktasına geldiği ifade edilmekte. Bu bağlamda yerel hizmetlerde sağlanan iyileşmenin getirisinin bir sonucu olarak AK Parti’nin önemli
oranda oy alacağı genel bir beklenti.
Ancak, eleştiriler Denizli seçmenin bir “oy kutusu” gibi görüldüğü ve yerelde
hiç bir şeyin partinin teşkilatlarına danışılmadığından şikayet edilmekte. Bu durum “Denizli özelinde bir bilen var (Bakan) ve her şey onun üzerinden yürüyor”
şeklinde ifade ediliyor. Söz konusu bakanın uzun süredir, şehirde kimin il başkanı
olacağına, kimin milletvekili adayı gösterileceğine karar verdiği belirtilmekte. Yine
şehrin rantının yönetilmesinde tek söz sahibi olduğu vurgulanmakta. Bakanın istemediği hiç kimsenin bu şehirde en koyu AK Partili de olsa, iyi şekilde hizmet de
yapsa, bir yere gelemeyeceği bir çok kişi tarafından ifade edildi. Hatta şehir rantının dağıtımı ile ilgili bir çok örnek sıralandı. Yine tüm sivil toplum ve bürokrat
atamalarının dahi söz konusu aktör üzerinden şekillendiği örnekleri ile sıralandı.
Şehirde Parti teşkilatının daha önce tamamına yakının paralel yapıya ait işadamlarından oluştuğu ifade edildi. Bu bağlamda, parti teşkilatının bir “zenginler
kulübü görüntüsü”nde olduğu belirtildi. Bugün de benzer durumun yaşandığı bir
çok kişi tarafından dile getirildi. Hatta bir dönem yerel parti yöneticisi olan bir kişi
görüşmemizde, kendisinin Milli Görüş geleneğinden geldiğini ve partinin Denizli
de kurucusu olduğunu da ifade ederek, partiyi zor zamanlarda sahiplenen kişilerin
tamamen küstürüldüğünden şikayet etti. 2007 yılında partiye kapatma davası açıldığı dönemde, bir çok parti yöneticisinin aylarca partiye uğramadığını, kendisinin
o dönemde akşamları dahi evine gitmeyerek partinin il binasının açık kalması için
çaba sarf ettiğini belirtti. Şu anda parti yöneticisi olmak için zenginler kulübüne
dahil olmak gerektiğini, hatta Jeep arabası olmayanın partiye yönetici olamayacağı
gibi söylemlerin kamu oyunda bir eleştiri olarak dile getirildiğini ifade etti. Bu
bağlamda kendisinin de artık bu durumu tabana anlatamadığından yakındı: “Parti
teşkilatındaki herkes konum kapma peşinde, bakanla aranız iyiyse açılamayacak
kapı yok, bu anlamda teşkilat Parti’den daha çok söz konusu aktörleri gözetiyor”
Denzili’de genel kanaatlerden birisi de eğer Erdoğan ve Davutoğlu gibi aktörler olmasa yerel siyasetle AK Parti’nin mevcut oyunun bu şehirde yüzde 50’lerin
çok üzerinde bir düşüş yaşayacağını ifade ettiler. Hatta bu güne kadar seçim kazanmanın lider üzerinden yürüdüğünü ama artık lider faktörü üzerinden seçim
kazanmanın zorluğuna işaret ettiler.
Yine parti teşkilatlarının çalışmadığı ve afişleme işlerinin dahi profesyonel ve
maaşlı ekiplerce yapıldığı dile getirildi. Ayrıca Milletvekili adaylarının hep aynı
kişiler olduğundan şikayet edildi. Söz konusu adayların seçim çalışmalarında ye-
54
D E N İ Z L İ
terince titizlenmediği belirtildi. Temayül yoklamalarının partiye getirisinden çok
götürüsünün olduğu, çünkü temayülün hiç dikkate alınmadığı belirtildi. Böyle
olunca da bir küskünler sınıfının oluştuğundan bahsedildi. Bu küskünler sınıfının
parti çalışmalarına katılmadığı gibi parti teşkilatları ve yerel yönetimler özelinde
ayrılıkları körüklediği dile getirildi.
DEĞERLENDİRME
Denizli’de AK Parti’nin oyunun şekillenmesinde etkili olacak unsurlar şunlar.
•
Yerel hizmet siyaseti bakımından alt yapı ve üst yapı sorunlarını çözmüş durumda ve bu olumlu olarak seçmen davranışını etkilemekte.
•
Emekliler ve asgari ücretliler muhalefetin söylemlerinden dolayı AK Parti’ye
karşı eleştirilerini yükseltmişler. Bu bağlamda geçmiş dönemde AK Parti’ye
oy vermiş seçmenin bir kısmının diğer partilere bu yüzen yönelmesi kaçınılmaz olarak görülmekte.
•
Yerelde parti teşkilatı ve adaylara yönelik eleştiriler yoğunlaşmış durumda.
Parti’nin yerel yönetici sınıfı zenginler zümresi olarak görülmekte.
•
Üniversite yönetiminin özellikle AK Parti’ye karşı olumsuz bir tavır takındığı
ve muhafazakar kitlenin örgütlenmesini zorlaştırdığı önemli bir şikayet konusu.
•
Şehrin zengin ve işadamı sınıfının paralel yapıya ait olduğu ve bu kitlenin AK
Parti aleyhine çalıştığı ve dolayısıyla da önemli oranda oyun başka partilere
yönlendirilmesi de, partinin oylarını önemli oranda etkileyeceği beklenmekte.
55
AĞRI
GENEL DİNAMİKLER
Ağrı’da seçim çalışmaları AK Parti ve HDP arasında geçiyor. Ağrı’da yeni anayasaya ve başkanlık sistemi tartışmalarının da içi doldurulamadığı görüşü hakim.
Her iki konu da seçim gündemde etkin bir şekilde tartışılmıyor. Bununla birlikte,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın popülaritesinden dolayı Ağrı’da Başkanlık konusunda bir referandumda yeterli desteğin sağlanacağı da ayrıca belirtilmekte. Dindar
kesimde AK Parti’ye karşı bir soğukluk olduğu ifade edilmekte. Bununla birlikte,
sandığa gitmeleri bekleniyor. Tayyip Erdoğan bugüne kadar partinin önünde bir
etkiye sahipti. Ancak seçim sürecinde yaptığı bir konuşmada “Kürt sorunu yoktur” ifadesini kullanmasının AK Partiye oy veren dindar Kürt seçmende tepkiye
neden olduğu belirtiliyor. Ayrıca AK Partinin seçim beyannamesinde Kürt sorunu ya da Çözüm sürecine hiç değinilmemesi ve bu alanda yaptıklarını ve yapacaklarını anlatamaması ciddi bir eksiklik olarak ifade ediliyor.
YEREL DINAMIKLER
Genel seçimlerde AK Parti icraatlarını ve bundan sonra Ağrı için yapacakları projeleri gündemine alırken, HDP kimlik siyasetini öne çıkarmaktadır. Yerel seçimlerde
Ağrı merkezin kaybedilmesi son bir yılda HDP’nin etkinliğini ve oy oranını giderek arttırdığı vurgulanmakta. Sırrı Sakık’ın seçimi kazanması HDP açısından bir sinerji oluşturmuş durumda. Kararsızlar ve ilk defa oy kullanacak genç seçmenlerde
56
A Ğ R I
HDP’ye doğru ciddi bir eğilim var. Kürt kimliği vurgulanarak AK Partiye gidecek
oyların engellemesi ana hedef olarak belirlenmiş durumda. 2007’de yüzde 63, referandumda yüzde 95,75 oy alan AK Parti açısından 2014 yerel seçimleri dönüm
noktası oluşturmuş ve kısa sürede hızlı bir oy kaybına sebep olmuş durumda. Son
bir yıl içinde kimlik siyasetini Ağrı merkezde yoğun bir biçimde kullanan HDP,
Belediye’nin halk ekmek fabrikası kurarak ucuz ekmek satmaya başlaması, toplu
taşıma araçları alarak ulaşımı ucuzlatması yoluyla yoksul kesimden destek sağlamış
durumda. Buna karşılık AK Parti yapılan yatırımları halka anlatmakla yetinmekte ama kimlik siyasetine karşılık vermede başarısız olduğu belirtilmekte. Bugüne
kadar kartopu olarak biriken AK Parti’nin yerel düzeydeki hataları çığa dönüşmüş
durumda olduğu dile getirilmekte. Seçimleri etkileyen bir diğer önemli konu güvenlik. AK Partiye oy veren seçmen baskı ve seçim sonrası saldırı korkusuyla oy
tercihini gizliyor. AK Parti seçmeninin gizli olduğu görüşmecilerin ortak beyanı.
Halk AK Parti teşkilatlarına yakın görünmek istemiyor. AK Parti seçmeni görünür olmamasına karşın özellikle kent merkezlerinde sandığa gitmeleri bekleniyor.
Özellikle kırsalda seçmenler üzerinde yürütülen baskı karşısında AK Parti teşkilatı
bürokrasi ve emniyetten yeteri kadar destek bulamadığından yakınmaktalar.
Aday seçiminde teşkilatlar ve sivil toplum örgütlerinin yapılan temayül yoklamalarına rağmen görüşlerinin dikkate alınmadığı ortak görüş. AK Parti’nin ilk üç
adayının Ağrı’da ikamet etmemesi karşısında bağımsız aday Cemal Kaya “ithal aday”
sloganı ile yıpratma çalışması yaptığı anlaşılmakta. Bunun yanı sıra, mevcut adaylar
hakkında şikayet olmasa bile muhalefet tarafından şikayet gündemi yaratılmakta.
Adayların ilin genelini temsil etmediği eleştirileri de bu bağlamda dile getirilmekte.
İl ve ilçe teşkilatlarının temel sorunu “çıkar hücresi” olarak görülmesi. Birçok görüşmeci somut örnekler vererek özellikle İŞKUR üzerinden usulsüz ve
kayırmacılık içeren işe alımlar yapıldığını ve halkta bunun tepki gördüğünü aktardı. Teşkilatların seçim sürecinde sahada görünür olma konusunda yetersiz
kaldığı görüşü de bulunmakta. Teşkilatın tehditlere yeterince direnç gösterememesi, gençlik kollarının yetersiz kalması da diğer eleştiriler arasında. Gençlik
ve kadın kolları seçim çalışmalarında çok etkisiz kaldığı belirtildi. AK Parti’nin
güçlü aileler ile olan bağı da zayıf. Ayrıca kendi kadim kitlesini de küstürmüş
durumda. AK Parti’nin olumsuz sicilini kısa vadede değiştirmesi mümkün görünmüyor. HDP’nin güçlü bir biçimde sergilediği ideolojiye karşılık verecek
yeni bir örgütlenmeye ihtiyaç var. Sırrı Sakık’ın Belediye Başkanlığından sonra
HDP’nin genel seçimlerde Leyla Zana’yı aday göstermesi Ağrıya verilen önemi
göstermesi açısından seçmen üzerinde önemli etki yaratmış durumda.
57
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
DEĞERLENDIRME
AK Parti genç seçmene ulaşmada sıkıntı yaşıyor. Teşkilatlardan yerele özgü sorunlar karşısında yerel politikaların belirlenmesi yönünde talep var. Yerel seçimlerden itibaren ortaya çıkan başarısızlığın sorgulanmadığı genel kanaat. AK Parti’nin 5 milletvekilliğinin tamamını aldığı ve 2010 Referandumunda %95 evet oyu
çıkardığı Ağrı’da bu kadar kısa sürede bu kadar hızlı bir düşüş yaşamasının hem
yerel hem de ulusal düzeyde çeşitli sebepleri olduğu görülmekte. Ama özellikle
aday tercihleri ile 2014 yerel seçimlerinde Sırrı Sakık’ın seçimi Ağrı ve çevresinde
bir vakum oluşturmuş ve AK Parti’nin hızla erimesine neden olmuştur.
Teşkilatlara yönelik hem teşkilat içerisinden hem de dışarıdan çok ciddi eleştirilerin geldiği görülüyor. Milletvekilleri, adaylar, belediye başkanları ile teşkilat kademeleri arasında ciddi uyumsuzluklar ve sorunlar olduğu, kayırmacılık ve
yozlaşma iddialarının önüne geçilemediği anlaşılıyor. Teşkilatlar merkeze sorunlarını iletebildiklerini ancak bir değişiklik elde edemediklerinden şikayet ediyor.
Diğer illerde de dile getirilen yerel-merkez arasındaki iletişim sorununa yapısal
bir çözüm için kapsamlı çalışma yapılması gerektiği vurgulanmakta.
58
ESKİŞEHİR
GENEL DİNAMİKLER
Başkanlık sistemi ve yeni anayasa tartışmalarını şehirde bir karşılık bulmadığı
görüşülen kişilerin ortak kanaati olarak göze çarpmaktadır. Aynı şekilde Başkanlık sisteminin muhteviyatına yönelik gerekli bilgilendirmelerin yapılmadığı
da değinilen hususlardandır. Çözüm sürecinin özellikle AK Parti seçmeni tarafından olumlu karşılandığını fakat MHP ve CHP seçmeninin bu girişimlere sıcak bakmadığı söylenmektedir. Cumhurbaşkanın mitinglere katılması ve daimi
surette görünür olması AK Parti seçmeni nezdinde önemli bir parametre olarak
karşımızda durmaktadır. Özellikle parti temsilcileri ve görüşülen STK temsilcisi Erdoğan’ın bu eylemlerinin AK Parti seçmenini zinde tuttuğu kanaatindedirler. Erdoğan’ın kitle üzerindeki etkisi oldukça önemlidir. AK Parti seçmeni bu
motivasyonu Erdoğan üzerinden olumlu anlamda sağlarken muhalefet partisi
seçmenleri ve ona yakın olduğu düşünülen kişiler, Erdoğan’ın mitinglerini yasal
olmadığı gerekçesiyle eleştirmekte ve Cumhurbaşkanının tarafsızlık ilkesine sadakat gösterilmediğini söylemektedirler. Paralel yapı ile mücadelenin Eskişehir’in
ana gündem maddelerinden biri olmadığını ifade edilmiştir.
Seçim vaatleri ve projelerle ilgili söylenecek temel mesele emeklilik ile ilgili
söylemlerin Eskişehir’in ana gündem maddelerinden biri olduğudur. Görüşmeler
esnasında Eskişehir’in önemi oranda emekli nüfusuna sahip olduğu vurgusu, söz
konusu gündem maddesinin neden ön planda olduğunu açıklar niteliktedir. Görüşülen kişiler muhalefetin ekonomik vaatlerinin önemli oranda karşılığı olduğu-
59
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
nu söylemişlerdir. Parti temsilcileri ve Mv. Adayı da AK Parti’nin bu konuda bir
adım atması gerektiğini ve seçmenlerin bu yönde taleplerde bulunduklarını dile
getirmektedirler. Söz konusu kişiler Başbakan’ın Temmuz ayında emeklilere yapacağı zammın daha önce yapılması gerektiğinin altını çizmişlerdir. Eskişehir’de
görüşülen sanayi temsilcileri muhalefetin 1500 TL asgari ücret vaadini gerçekçi
bulmadıklarını ancak AK Parti’nin bu alanda iyileştirmeler yapması gerektiğini
aktarmışlardır.
YEREL DİNAMİKLER
Eskişehir’in yerel dinamikleri göz önünde bulundurulduğunda oldukça statik bir
seçim atmosferinin olduğu göze çarpmaktadır. Hükümetin söylem ve icraatlarının
seçmen kitleye başarılı bir şekilde anlatılmadığı ifade edilmektedir. Örneğin bir
futbol kenti olan Eskişehir’in stadı, hızlı tren gibi icraatlar siyasal enstrümanlar haline getirilememiştir. Parti temsilcileri ise teşkilat ve adaylar arasında herhangi bir
sorun olmadığını ve koordineli çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etmişlerdir. Siyasi parti temsilcileri ile yapılan etik anlaşma gereği partilerin afiş ve benzeri çalışmalar yapmıyor olması Eskişehir’de seçimlerin donuk geçtiği yönünde bir izlenim
uyandırmaktadır. Milletvekili adayı şehirde yeteri kadar seçim çalışması yapamadıklarını ve teşkilat güçsüz olduğu için seçim sürecinde bayraklama, afiş gibi şehir
süslemelerinin yapılmaması anlaşmasını kendilerinin istediğini ifade etmiştir.
Seçmenin ve muhtelif STK’ların parti tarafından dinlenmediği ve çeşitli mikro iktidar oyunlarının varlığı ifade edilmektedir. Birlik Vakfı etrafında yoğunlaşan bir çevrenin şehrin siyaset alanını kontrol ettiği şikayet edilen bir diğer husustur. Görüşülen
STK temsilcisi özetle partinin (teşkilat ve milletvekili) icraatları anlatmada başarısız
olduğunu dile getirmiştir. Eskişehir ölçeğinde bakıldığında parti ile STK ve cemaatlerin arasında sağlıklı bir ilişkinin olmadığı görüşülen temsilci tarafından dile getirilmiştir. Birlik Vakfı’nın bu alanı domine ettiği ve bürokratik atamaların şehrin dokusuna uymadığı, genellikle dışarıdan atamalar yapıldığı şikâyet edilen hususlardandır.
DEĞERLENDİRME
• Eskişehir önemli ölçüde bir emekli kentidir ve bu nedenle muhalefet
partilerinin ekonomi ile ilgili vaatleri önemli ölçüde karşılık bulmaktadır. Bu karşılık AK Parti temsilcilerinin de vurgu yaptığı bir husustur.
Yereldeki temsilciler hükümetin bu konuda erken bir adım atmamasının
bölgede sorun yarattığı kanaatini taşımakta ve seçmenin sahada bu yönde taleplerde bulunduklarını dile getirmektedirler.
60
E S K İ Ş E H İ R
•
Genel seçimlerde ilk sırada yer almasına rağmen yerel seçimlerde başarı
gösteremeyen AK Parti, Yılmaz Büyükerşen figürünü aşmakta zorluk çekmektedirler. Uygun bir aday bulunduğunda belediyenin kazanılabileceğini
ifade eden parti temsilcilerinin aksine görüşülen diğer isimler bunun mümkün olmadığını ifade ederek Büyükerşen faktörünün önemine dikkat çekmişlerdir. Büyükerşen’in kişiliği ve bölgenin tanılan bir ismi olması onu ön
plana çıkartmaktadır. Öte yandan Eskişehir’in iki merkez belediyesinin de
önceden AK Partili olduğu ve 2009 ve 2014 seçimlerinde birer birer kaybedildiği dikkat çekmektedir. Kaybın nedeni olarak yanlış aday tercihi ve
belediyelerin başarısızlığı gösterilmektedir.
•
Eskişehir öğrenci kentidir. Kentte 60-70 bin civarında örgün eğitim gören
öğrencinin yanı sıra Açıköğretim fakültesinde de okuyan önemli bir öğrenci
nüfusu vardır. Öğrencilerin kahir ekseriyetinin siyasi pozisyon açısından AK
Parti’nin karşısında yer alması ve çeşitli eylemle bu karşıtlığını sürdürmesi,
sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Ali İsmail Korkmaz hadisesinin Eskişehir’de cereyan etmiş olması AK Parti karşıtlığını motive eden bir unsur olarak
karşımızda durmaktadır. Bu nedenle Eskişehir’de öğrencilere yönelik yapılacak siyasi kampanyalar büyük önem arz etmektedir.
•
Yılmaz Büyükerşen üniversite kökenli birisidir ve belediye başkanlığı yaptığı
dönemde üniversiteyi de kontrol etmeye devam etmiştir. Belediye üniversite
işbirliği ile şehrin dokusu değişmiştir. Şehrin muhafazakar kimliği geri planda
bırakılmış yapılan kültürel aktiviteler, kullandırılan fonlar, şehir merkezine yapılan mimari müdahaleler ile şehir Kemalist bir hüviyete büründürülmüştür.
• Parti aday ve temsilcileri seçim çalışmalarının koordineli bir biçimde yürütüldüğünü ifade ederlerken görüşülen STK temsilcisi aday seçimlerinde
listelerle sonradan oynandığını ve istenilen kişilerin listelerden çıkartıldığı görüşünü savunmaktadır.
61
KAYSERİ
GENEL DİNAMİKLER
Kayseri’nin yakın dönem siyasi konjonktürü muhafazakârlar ile milliyetçiler
arasında yaşanan siyasi rekabet üzerine kurulmuştur. Bu bağlamda AK Parti
muhafazakâr oyları alırken Milliyetçi Hareket Partisi milliyetçi oylarıyla en yakın muhalifi olmuştur. Bu ikili yapıda Cumhuriyet Halk Partisi ise her dönem
sadece bir milletvekili çıkarabilmiştir.
Kayseri’nin sosyolojik iç dinamikleri ve ekonomik parametreleri kronik
bazı siyasi problemleri bünyesinde barındırmaktadır. Bu bağlamda Kayseri sosyolojisinde sıklıkla ifade edilen ‘’yerlilier’’ kavramı önem arz etmektedir. ‘’Yerliler’’ Kayseri merkezinde dünyaya gelmiş ve genellikle varlıklı ailelerin oluşturduğu bir tabakadır. Bu tabaka kendi içinde bir yakınlığa sahiptir, daha açık bir
ifadeyle yerli aileler sadece ama sadece diğer yerli aileler ile bağlar kurmaktadır.
Bu haliyle siyaset ve ticarette kendi tekellerini meydana getirmek için hamleler yapmaktadırlar. Kayseri’de ‘’Yerlilere’’ ek olarak çevre ilçeler de doğmuş ve
merkeze yerleşmiş aileler ile başka illerden göç eden aileler de bulunmaktadır.
Bu aileler ‘’Yerlilerin’’ tabiriyle ‘’Köylüler’’ olarak nitelendirilmektedir ve ticaret
– siyaset ekseninde ‘’Yerliler’’ tarafından ‘’Köylülere’’ fırsat tanınmamaktadır.
Yakın dönem siyasi konjonktürde de bu durumun yansımaları devam etmektedir. Son olarak Kayseri’de ‘’Yerliler’’ tarafından desteklenen Abdullah Gül faktörünün -siyasi bir figür olarak- kısmi bir etkisi göze çarpmaktadır.
62
K AY S E R İ
Özetle; Kayseri muhafazakâr temsilin kalesi konumundadır. Bu özelliğini
yakın dönemde de sürdürmüştür. Söz konusu bu özelliği Kayseri’nin sosyolojik
yapısıyla birlikte bir takım sıkıntıları da bünyesinde barındırmaktadır. Nitekim
iktidar konformizmiyle hareket eden ve gücü elinde bulunduran ‘’Yerliler’’ son
dönemde Abdullah Gül’ü destekler bir görüntü çizmekte ve ‘’Köylüler’’ olarak tabir ettikleri diğer AK Parti destekçilerini dışlamaktadırlar.
Hükümetin seçim kampanyası yerel temsilciler tarafından soyut bulunmaktadır. Özellikle ekonomik vaatler üzerinden giden muhalefet siyasetine karşı yeni
anayasa gibi dinamikler üzerinden yürütülen AK Parti siyaseti soyut olarak nitelendirilmektedir. Ek olarak son döneme kadar ekonomik verileri halka yeteri
kadar aktaramayan hükümetin seçim politikaları eleştirilmektedir.
Kayseri için çözüm süreci yerel dinamikler içerisinde bir parti politikası
olarak karşılık bulmamaktadır. Bu eksende Milliyetçi Hareket Partisi’nin yükselen karşıt tutumu AK Parti’nin çözüm sürecini Kayseri’de yeteri kadar anlatamadığını ortaya koymaktadır.
Cumhurbaşkanının başkanlık söylemi olumlu yankı bulmaktadır. Fakat yeni
anayasa söylemini halkın içselleştirebilmesi konusunda zorluklar ortaya çıkmıştır. Özellikle soyut bir halde kalan ve propagandalarda yeterli karşılığı bulamayan
yeni anayasa söylemi, seçim sürecinde olumlu etki gerçekleştirememiştir.
Cumhurbaşkanı mitingleriyle ilgili olarak teşkilatta iki grup dikkat çekmektedir;
Abdullah Gül’ü destekleyen ‘’Yerliler’’ mitingleri enerjiyi böldüğü için gerekli bulmamıştır. Öteki taraftan halkın büyük çoğunluğu mitingleri olumlu karşılaşmıştır.
Ekonomik politikalar yetersiz görülmüştür. Özellikle seçim kampanyalarında emekli vatandaşların çektiği mali sıkıntılara yarayışlı çözümler üretilememiştir. Bu bağlamda zam yeterli görülmemiş ve gerekli etkiyi oluşturamamıştır.
YEREL DİNAMİKLER
AK Parti’nin milletvekili adayları eleştirilmektedir. Özellikle kapsayıcı ve tabanda
karşılığı olmayan adayların vekil yapıldıkları söylenmektedir. Bunun bir sonucu
olarak adaylar arası çekişmenin hat safhada olduğu göze çarpmaktadır.
Adaylar arasında bir çatışmanın olduğu ve özellikle ‘’Yerliler’’ olarak adlandırılan grubun adayları ile diğer adaylar ‘’Köylüler’’ arasında bir rekabet dikkat çekmektedir. Bunun sonucu olarak milletvekili adayları yerel halk nezdinde yeterli
karşılığı bulamamaktadır. Bu duruma ek olarak bölgede bulunan Avşar ve Çerkez
köylerine yönelik kapsayıcı bir adayın olmadığı vurgulanmaktadır.
63
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
Teşkilat yeterli çalışmayı gerçekleştirememekte ve il başkanının pasif kalması
hasebiyle şehir de bir teşkilat ağırlığı hissedilmemektedir. Bu bağlamda AK Parti seçim koordinasyon merkezi ‘’Yerlilerin’’ adaylarına yönelik çalışarak ‘’Köylülerin’’ adaylarını nötralize etme uğraşındadır. Bunların yanı sıra ilk sıra adayı
Mehmet Özhaseki’yi bakan yapma telaşesi içerisinde ‘’Yerliler’’ topyekûn bir kampanya yürütmektedirler. Konuşulan aktörler, ilgili kampanyada diğer adayların
resimlerini azaltmak, basın mensuplarını sadece Mehmet Özhaseki toplantılarına
çağırmak ve büyük açılışları Mehmet Özhaseki’ye yaptırmak gibi diğer adayları
görünmez kılacak manevralar icra edildiğini belirtmektedir.
Yerel aktörler sosyolojik yapının sonucu olarak ikiye ayrılmış durumdadır.
‘’Yerlilerin’’ STK’ları ve ‘’Köylülerin’’ STK’ları. Bu bağlamda Kayseri Gönüllü Kültür Teşekkülleri adı altında ‘’Yerlilerin’’ propagandalarını yapan bir grup faaliyet
göstermektedir. İlim Yayma gibi kuruluşlar ise ‘’Köylülerin’’ yönetimi altında bu
güçlü yapıya karşı mücadele vermektedirler. Ayrıca Avşarlar ile Çerkezlerin yüzyıllara dayanan çatışma ekseni çevre köylerde ve ilçelerde her iki grubu toparlayacak Sivil toplum kuruluşu ihtiyacına dikkat çekmektedir.
DEĞERLENDİRME
Kayseri siyaseti tamamen bir rehavet havası içerisinde gözükmektedir. Özellikle ‘’Yerlilerin’’ ellerinde bulunan tekel gücü kaybetmeme telaşesi ‘’Köylüleri’’
tamamen ezmekte ve siyasi olarak önlerini kapatmaktadır. Bu eksende önem arz
eden durum; teşkilatın ‘’Yerlilerin’’ kontrolünde kalması ve halkta yeterli karşılığı bulamamasıdır. Nitekim kapsayıcı bir teşkilatın yerine ‘’Yerlilerin’’ adaylarını
koruyan bir yapı göze çarpmaktadır.
Kayseri siyasetinde dikkat çeken bir diğer önemli husus ise belediyelerin
‘’Yerlilerin’’ kontrolünde olması, daha farklı bir ifadeyle Abdullah Gül’ün etkisinde olmasıdır. Bu çerçevede Cumhurbaşkanına ve parti politikalarına mesafeli bir
duruş ortaya çıkmaktadır. Ek olarak seçim sürecinde paralel yapının ilde yapılanması ile ilgili yerel teşkilat arasında çeşitli sıkıntılar dile getirilmiştir.
Kayseri için itici güç olması beklenen teşkilat ise paramparça bir haldedir.
Kadın ve Gençlik kolları adına hiçbir hareketliliğin bulunmadığı teşkilatta merkez
ilçeler ve il ana kademe yönetimden koordinasyonsuz halde hareket etmektedir.
Bu bağlamda özellikle il başkanın yeterli etkiyi yapmaması eleştirilmektedir.
64
TOKAT
GENEL DİNAMİKLER
Başbakan Davutoğlu önemli ölçüde saygınlığa sahip olmakla birlikte konuşmalarını ve secim programını daha genel ve makro konular etrafında örmesi ve genel bir vizyon çizmesi, daha somut beklentiler içerisindeki yerel aktörler ve halk
nezdinde beklenen etkiyi uyandıramadığı dile getirildi. Son birkaç hafta içinde
daha somut konulara ağırlık verilmesi durumu toparlamış ve toplum nezdinde
daha fazla karşılık bulunmasına neden olmuş.
Cumhurbaşkanı Erdoğan taban tarafından Partinin ve hareketin lideri olarak
algılanmakta. Özellikle teşkilat üzerinde heyecan uyandırıcı bir etkisi var. Seçim
sürecine etkisi ise iki aşamalı olarak algılanıyor. İlk başlarda özellikle başkanlık
tartışması ve “Hakan Fidan krizi” ve merkez bankası tartışmaları ile seçim sürecine
olumsuz etkisi olduğu söylenmekte. Teşkilatların da bu süreçte tereddütte düştüğü
ve bu belirsizliğin zaman kaybına neden olduğu söylenmekte. Daha sonra Erdoğan
ve Davutoğlu arasında daha uyumlu ve koordineli görünen bir çalışma ile tekrar toparlanma yaşandığı söyleniyor. Erdoğan’ın mitingler yapması ve AK Parti ile
uyumlu görüntüsü teşkilatı ve Ak Parti seçmenini de rahatlatmış, birlik beraberlik
duygusunu pekiştirmiş ve kendine güvenini de getirmiş. Bu uyum görüntüsü ve
koordinasyonun AK Parti’nin başarısı için çok hayati olduğu söyleniyor.
Başkanlık sistemine dair fazla bir bilgi birikimi yok, Erdoğan savunduğu için
takip ediliyor ama halkta bu yönde bir beklenti olduğunu söylemek güç. Erdoğan’ın
65
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
başta başkanlık üzerinden sürece dâhil olmasının seçim çalışmasını olumsuz etkilediğini ancak daha sonra Erdoğan ve Davutoğlu arasındaki uyumla bu konuda daha
uyumlu bir döneme geçil Cumhurbaşkanı Erdoğan taban tarafından Partinin ve
hareketin lideri olarak algılanmakta. Özellikle teşkilat üzerinde heyecan uyandırıcı
bir etkisi var. Seçim sürecine etkisi ise iki aşamalı olarak algılanıyor. İlk başlarda
özellikle başkanlık tartışması ve “Hakan Fidan krizi” ve merkez bankası tartışmaları
ile seçim sürecine olumsuz etkisi olduğu söylenmekte. Teşkilatların da bu süreçte
tereddütte düştüğü ve bu belirsizliğin zaman kaybına neden olduğu söylenmekte.
Daha sonra Erdoğan ve Davutoğlu arasında daha uyumlu ve koordineli görünen bir
çalışma ile tekrar toparlanma yaşandığı söyleniyor. Erdoğan’ın mitingler yapması ve
AK Parti ile uyumlu görüntüsü teşkilatı ve Ak Parti seçmenini de rahatlatmış, birlik
beraberlik duygusunu pekiştirmiş ve kendine güvenini de getirmiş. Bu uyum görüntüsü ve koordinasyonun AK Parti’nin başarısı için çok hayati olduğu söyleniyor.
Teşkilat içindeki ve diğer bazı kırgınların ise Erdoğan vurgusunda bulundukları
konuşulmaktadır. Sonuçta seçimlere yaklaşılan dönemde Erdoğan’ın katkısı olumlu
algılanmakta ancak başkanlık tartışmasının tabanda tam olarak bir karşılığı olmadığı gözlemlenmektedir. Erdoğan’ın liderliği ve etkisi özellikle taşra da teşkilatın gücünden daha etkili görünmektedir. Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasındaki uyum
ve koordinasyon ise her iki liderin algılanması açısından dikkatle takip edilmekte.
Yolsuzluk, usulsüzlük ve danışmanlarla ilgili tartışmaların, dedikoduların ve basında çıkan iddiaların taşrada da konuşulduğu hatta daha fazla
gündemde olduğu söylendi. Bu tarz tartışma konularının dolaşıma girmesi
halk arasında bir etki üretiyor.
Bu seçimlerde genel olarak AK Parti seçmeninde bir yorgunluk ve kısmen de
kırgınlık olduğu söylendi. 13 senelik iktidarın tam olarak memnun edemediği öğretmen ve emekli gibi kesimlerin hükümetten beklentileri var. Bireysel beklentileri
karşılanamayan kesimlerde dargınlıklar oluştuğu söyleniyor. Öte yandan partinin
gençlerle tam olarak bir bağ kuramadığı ve onlarda bir heyecan uyandıramadığına
dair eleştiriler yapılıyor. Gençler için sosyal etkinlikler ve daha yaratıcı programların gerekli olduğu söyleniyor. AK Parti’nin sadece imam hatip okulu açarak gençlik politikası yürüttüğünün ama niteliğe çok fazla önem vermediği konuşuluyor.
İmam Hatip politikasının ters tepebileceğinden bahsediliyor. Öte yandan AK Parti
döneminin en başarısız alanlarından birinin eğitim alanı olduğu “Eğitim Bir Sen”
ekibi tarafından vurgulandı. Eğitim ile ilgili sorunlar vurgulandı. Öğretmenlere
son derece kötü davranıldığı konuşuldu ve bu nokta da şikayetler söz konusu.
AK Parti seçmeni olup da bu tarz kırgınlıklardan dolayı rahatsızlık duyan kit-
66
TO K AT
lenin seçimlerde sandığa gitmeyebileceği konuşuluyor. AK Partinin seçim beyannamesini büyük söylemlerle kurgulaması özellikle taşra da tam olarak bir karşılık
bulamamış. Öte yandan muhalefetin somut vaatleri de pek gerçekçi bulunmuyor
ama eskiye göre daha etkili olabileceği konuşuluyor.
AK Partili siyasetçilerle ilgili yapılan bir diğer eleştiri de fazla mütevazı olmamaları. Lüks arabalarla gezip halka tepeden baktıkları halk arasında
konuşuluyor. Teşkilatlarla belediyeler arasındaki ilişkilerin de sorunlu olduğu
söyleniyor. Özellikle Tokat gibi yerler AK Parti zenginlerin partisi olarak algılanmaya başlanmış. Gençlere, emeklilere ve diğer fakirlere fazla bir şeyler
vaat edemediği konuşuluyor. AK Partili belediyelerin yereldeki performansları çok önemli, milletle doğrudan muhatap oldukları için çalışmalar olumlu
veya olumsuz karşılık buluyor. Halkın içine daha fazla giren, insanlarla ilişki
kurabilen başkanlar seviliyor. Mevcut Tokat belediye başkanına da son derece
olumlu yaklaşıyorlar. AK Parti’nin STKlarla da daha iyi ilişki kurması gerektiği söyleniyor. Temayül yoklamalarının hiçbir şekilde dikkate alınmamış olması da parti teşkilatında bir hayal kırıklığı oluşturmuş. Gülen grubu ile yaşanan
gerilimin bölünmelere neden olduğunu söylüyorlar. Gülencilerin üniversitede
etkili oldukları ve AK Parti aleyhine olumsuz hava estirdikleri söyleniyor.
Toplum arasında Doğu bölgelerinin kaybedildiğine dair bir algı oluşmuş ve
Kürtlere ve HDP’ye karşı tepkili olanları sayısı az değil.
Tokat özelinde AK Parti açısından en sıkıntılı alan Alevilerle ilişkiler. AK
Parti seçim otobüslerinin Alevi mahallerinde dolaşmasına ve bu bölgelerde seçim çalışmalarına sıcak bakmıyor Aleviler. Şehir merkezindeki Alevi mahallerine
gidildiğinde, oralarda fazla bir seçim havası olmadığını gözlemlemek mümkün
Neredeyse hiçbir parti buralarda seçim çalışması yürütmüyorlar, parti bayrakları
da fazlaca yoktu. Alevilerde AK Parti’ye karşı oldukça yoğun tepki var. Tokat’daki
Alevilerin geleneksel olarak CHP’ye oy verdikleri ve bu seçimde de HDP’ye ufak
kaymalar olmakla birlikte yine CHP’nin destekleneceği konuşuluyor. AK Parti’den sonra Tokat’da en faal çalışma yapan parti MHP. MHP’nin özellikle gençler arasında destek bulduğu ve bu seçimde de başarılı olacağı konuşuluyor. MHP
özellikle Reşadiye, Niksar hattında daha güçlü konumda.
YEREL DİNAMİKLER
Tokat’ta gerek adayların gerekse teşkilatın son derece yoğun bir çalışma içinde
olduğu dikkat çekmektedir. Eski milletvekilleri de çalışmalara aktif destek sağla-
67
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
maktadır. Tokat ilçe belediye başkanlarının tümünün AK Partili olması da çalışmaları kolaylaştıran diğer bir faktördür. Seçim çalışmalarının başlangıcında kazanabilecek konumdaki ilk üç adayın şehir dışından yönlendirilmeleri nedeni ile bir
tereddüt yaşanmış olmasına karşın özellikle AK Parti tabanının adayları benimsediği söylenebilir. Sivil toplum ve İslamcı denebilecek aktörlerin harekete geçirilebilmiş olması bu tablonun olumlu yönde evrilmesine katkı sağlamış. AK Parti’nin yerel teşkilatları genel olarak adaylar belirlenirken fazla dikkate alınmıyor
bu da teşkilatların motivasyonunu olumsuz etkilemekte. Milletvekili aday listesi
belirlenirken genel merkezin çok fazla belirleyici olması Tokat AK Parti teşkilatını
rahatsız etmiş. Kazanabilecek konumdaki 3 adayında Tokat dışından belirlenmiş
olması teşkilatta bir hayal kırıklına neden olmuş. Son iki aday teşkilatla daha yakın ama seçilme şansları son derece zor olduğu için diğer üç aday kadar önemsenmiyor. Aday listeleri açıklandığında genel olarak teşkilatta bir hayal kırıklığı
olmuş, hatta “teşkilat kapıları kilitleyip kayboldu” diyenler oldu. Seçimlere 10 gün
kala olan tabloda ise son derece aktif bir seçim çalışması gözlemlemek mümkün.
Özellikle aday belirleme sürecinden sonraki dönemde teşkilatları ifade
eden yaklaşım motivasyonsuzluk ve hayal kırıklığıdır. Teşkilatlarda yer alıp iyi
çalışan kişiler bunun karşılığı fazla görmediklerini iddia ediyorlar. Daha önceki
üç il başkanının da aday adayı oldukları ancak hiçbirinin aday listelerinde yer
bulamaması tepkiyle karşılanmakta. Bu nedenle daha çok kendi çıkarlarını takip eden kişiler teşkilatlarda hâkim oluyorlar. Gençlik teşkilatı da çok zayıf ve
gençler daha çok MHP’ye takılıyorlar. Kadın kollarında ve adaylarındaki durumunda pek iç açıcı olmadığı söyleniyor. Aday olan kadınların teşkilatlardaki
çalışmalarından çok etkili kişilerin yakınları olmaları nedeniyle yükseltildikleri
söyleniyor. Bu nedenle kadın aday olması olumlu ancak bu kadınların hangi
kriterlere göre seçildiğine dair sorgulama var. Kadın adaylar bu şekilde tepeden
inmiş gibi gelmeleri istenenin tam tersi bir etkiye neden olmakta. Zaman içerisinde biriken husumet ve rekabetlerde teşkilatların istenen düzeyde iyi çalışmamasına neden olmakta. Taşra teşkilatları, büyük şehirlere göre daha zayıf ve
kişiselleşmiş durumda. Zaman içerisinde teşkilatlarda da bir yorgunluk oluştuğu vurgulanmakta. Özellikle son 2 senede yaşanan siyasi tartışmalar, seçimler
ve genel gerilim teşkilatları da yormuş.
Teşkilatta görüşmelerde şu vurgulanıyor “biz artık büyük resme bakmaktan
yorulduk biraz da detaylara ve yerel isteklere bakılması gerekiyor” denilmekte. Bu
önemli bir vurgu, AK Parti’nin büyük söylem ve tartışmalarla motive olduğunu
ancak, yerelde de karşılığı olan şeylerin dikkate alınması gerektiği söyleniyor. Ka-
68
İ Z M İ R
nal İstanbul, üçüncü köprü, havaalanı gibi projelerin yerelde fazla bir karşılığı yok.
Yerelde karşılığı olan duble yollar ve okulların da artık AK Parti seçmeninde kredisinin tüketildiği vurgulanmakta. Yerelde ideolojik ve makro politik söylemlerin
haricinde yeni şeylere ihtiyaç var. Yerel de iyi çalışanların ödüllendirileceklerine
dair hisleri oluşmak durumunda. Aksi halde teşkilatlar sadece kendi çıkarlarının
peşinde olan aktörlerin eline geçer ve bu parti seçmenini daha da kırgın hale getirir. Teşkilat içerisindeki ufak kırgınlıklar ve rekabetler, taşrada daha fazla hissediliyor bu nedenle çıkan gerilimlere anında müdahale mekanizmaları da gerekiyor.
DEĞERLENDİRME
Tokat AK Partinin geleneksel olarak güçlü olduğu bir şehir. Muhafazakar hassasiyetler de son derece yoğun. Bu seçimde aday belirleme de bazı yanlışlıklar yapılmış olmasına karşın AK Parti’nin mevcut performansını koruması beklenmekte.
Cumhurbaşkanı ile başbakanın uyumu ve ortak çalışması tekrar bir heyecan getirmiş olsa da iktidar yorgunluğundan dolayı oluşan bir küskün kitle var. AK Parti
açısından bu seçimlerde en büyük meydan okuma bu kitleyi kendi lehine sandığa
çekebilmesidir. Orta ve uzun vadedeki hedef ise tekrar gençlerle anlamlı ilişki kurabilmesi ve AK Parti’nin halkın ve toplumun tabanının partisi olduğuna yeniden
ikna edebilmesidir. Bunun için halk ile temasın devam etmesi ve yolsuzluk, israf
tartışmalarının son bulması gerekiyor. Teşkilatların da yeniden motive edilmesi
elzem, aksi halde uzun vade de sıkıntılı günler yaşanabilir.
69
İZMİR
GENEL DİNAMİKLER
Hükümetin Söylem ve Politikaları
Görüşmelerde AK Parti’nin İzmir’deki seçim kampanyasının merkezine
“hizmet politikasını” koyduğu söyleyebilir. Şehirde ziyaret edilen STK’lar,
yerel basın, kanaat önderleri ve milletvekili adayları hükümetin “hizmet
politikasının” İzmir’de olumlu karşılandığı şeklinde görüş beyan etmişlerdir. Özellikle İzmir’deki CHP’li Büyükşehir Belediyesi’nin şehre hizmet
noktasında başarısız bir performans göstermesi hükümetin bu alanda eline güçlendirmekte ve İzmir halkının AK Parti’ye karşı takındığı ideolojik
bariyeri aşma konusunda hükümete yardımcı olmaktadır. AK Parti’nin bu
politikasının İzmir’de partinin en önemli kozu olduğu görüşülen kişiler tarafından sıklıkla vurgulanmıştır. Örneğin kısa bir süre önce bitirilen Konak
Tünelleri ve Çevre Yolu AK Parti muhaliflerinin bile olumlu karşıladığı projelere örnek olarak gösterilmiştir. Yapılan görüşmelerde AK Parti’ye güçlü
bir şekilde muhalefet eden İzmir halkının bile yapılan icraatları takdir ettiği
şeklinde yapılan yorumlar göze çarpmaktadır.
Seçimde partilerin ekonomik vaatlere ağırlık vermesinin yansımaları sahada
ve yapılan görüşmelerde net bir şekilde görülmektedir. AK Parti’nin “Onlar konuşur AK Parti yapar” söyleminin genelde geçmişte yapılan işlere referans göstermesi seçim öncesi yeni vaatler bekleyen halkta bir heyecansızlık ortamı meydana
getirmiştir. Önceki dönemlerde başta sağlık alanında olmak üzere AK Parti’nin
70
İ Z M İ R
yaptığı icraatların bireylerin hayat standardını yükselttiği konusunda halkta genel
bir kabul olmasına rağmen bireysel ekonomik vaatler noktasında hükümet söyleminin bu seçimde etkili olduğunu söylemek güçtür.
İzmir’de azımsanmayacak oranda bir Kürt nüfus yaşamasına rağmen bu seçim döneminde Çözüm Süreci çok ön plana çıkmamıştır. İzmir’de Çözüm Süreci’nin kampanyalarda fazla yer almaması sadece AK Parti için değil diğer partiler
içinde geçerlidir. Bu durumun oluşmasında İzmir seçmeninin büyük çoğunluğunun “ulusalcı” denilebilecek ideolojiye sahip olmasının büyük payı vardır.
İzmir’de ön plana çıkan bir diğer husus Cumhurbaşkanının yaptığı mitingler
üzerine olmuştur. Mitingin parti teşkilatı ve valilik tarafından yeteri kadar duyurulmadığı ve reklamının yapılmadığı gerçekleştirilen görüşmelerde bir çok kez
ifade edilmiştir. Bu durum mitingin sönük geçmesine neden olurken aynı zamanda AK Parti’ye oy veren İzmir halkı üzerinde de moral bozucu bir etki yapmıştır.
Muhalefetin Söylem ve Vaatleri
Muhalefet partilerinin İzmir’de diğer seçimlerin aksine ideolojiyi ön plana
çıkaran bir seçim kampanyası yerine ekonomik vaatlerin merkezde olduğu bir seçim kampanyası yürüttüğü görülmektedir. Yapılan görüşmelerde
bu tutumun İzmir özelinde değerlendirildiğinde CHP’ye çok fazla yaramadığı şeklinde ortak bir kanı vardır. CHP’nin ekonomik vaatleri ve sosyal
yardımları ön plana çıkaran kampanyası bireysel ekonomik vaatleri önemseyen İzmir seçmeni üzerinde bir heyecan yaratsa da vaatlerin inandırıcılığı konusunda ciddi şüpheler bulunmaktadır. Görüşülen kişiler CHP’nin
vaatlerinin gerçekçi olmaktan uzak olduğunu ve bu vaatlerin kulağa hoş
gelmenin ötesine geçmediğini ifade etmişlerdir. Buna rağmen bu vaatlerin
özellikle emekliler üzerinde bir kafa karışıklığı da meydana getirdiği yine
görüşmelerde dile getirilmiştir.
Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin İzmir özelindeki seçim kampanyasında Türkiyelileşme söyleminden çok AK Parti karşıtlığı ve sadece
Kürt halkı üzerinden bir seçim kampanyası yürüttüğü görülmektedir. HDP
özellikle Kürt halkının yoğun yaşadığı semtlerde yaptığı saha faaliyetlerinde AK Parti’nin Kürt adaylarının seçilecek yerlerden olmadığı yönünde
bir propaganda yaparak AK Parti’ye gidecek oyları kendisine yöneltme çabasındadır. Yapılan görüşmelerde HDP’nin İzmir’de bu faaliyetleri yoğun
bir şekilde yürüttüğü ve sadece “Kürtleri temsil etme” üzerinden bir seçim
kampanyası gerçekleştirdiği ifade edilmiştir.
71
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
YEREL DİNAMİKLER
İzmir’de görüşülen STK’lar, yerel basın, akademisyen ve kanaat önderlerinden
AK Parti’ye yöneltilen eleştirilerin odağında aday belirleme stratejisinde yerel dinamiklerin büyük ölçüde dikkate alınmaması yer almıştır. İzmir yerelinde güçlü
olan temsilcilerden hiç birinin aday yapılmadığı ve belirlenen adayların İzmir’i
yeteri kadar tanımadığı şeklinde güçlü bir algı vardır. Yapılan görüşmeler neticesinde adayların parti tabanından kopuk olduğu gibi bir durum ortaya çıkarken
aynı zamanda İzmir yerelinde adayların tanınırlığın az olmasının AK Parti adına
dezavantajlı bir durum oluşturduğu vurgulanmıştır. Bu durumun aynı zamanda
parti içinde çalışan bazı insanların partiden kopmasına ya da gönülsüz çalışmasına neden olduğu şeklinde görüş belirtilmiştir.
Yapılan görüşmelerde ön plana çıkan bir diğer gelişme AK Parti İzmir teşkilatıyla
ilgilidir. Teşkilatın bu seçimde yerel halkla iletişiminde kopukluklar olduğu ve halkın
parti yetkililerine taleplerini ve sorunlarını anlatma konusunda ciddi sıkıntılar yaşadığı görüşmelerin büyük çoğunluğunda ifade edilmiştir. Partinin seçim kampanyasında
dar bir seçmen grubuna hitap ettiği ayrıca bu hitap edilen grubun da parti teşkilatında çalışan kişilerin yakınları ve tanıdıkları kişilerden oluştuğu dile getirilmiştir. İzmir
saha çalışmasında il başkanına ulaşma konusunda ciddi sıkıntılar yaşanmıştır. AK
Parti İzmir İl Başkanlığı binasında milletvekilleriyle ayarlanan randevular neticesinde
kendisinin orada olduğunu öğrenmiş ve kendisiyle bu fırsatla görüşme şansı yakalanmıştır. Ayrıca milletvekili adaylarıyla yapılan görüşmelerde kendisinin adaylara seçim
kampanyalarında yeteri kadar yardımcı olmadığı ve adayların bu yüzden seçim koordinasyonunu kendilerinin sağlamak zorunda kaldığı tarafımıza iletilmiştir.
AK Parti’nin İzmir adaylarına bakıldığında göze çarpan hususlardan en
önemlisi önceki dönemlerde DSP ve CHP’de görev alan bir adaya yönelik
olumsuz söylemlerdir. Görüşmelerde bu adayın sadece “çıkar” ilişkisinden dolayı AK Parti’de yer aldığı, aidiyet duygusu daha güçlü adaylara yer verilmeyerek bu tarz kişilere adaylık verilmesinin parti içinde sıkıntılara neden olduğu
yapılan görüşmelerde sıklıkla vurgulanmıştır. AK Parti’nin İzmir adaylarıyla
ilgili diğer bir eleştiri daha önce Avrupa’da siyaset yapan milletvekiline yöneliktir. Kendisinin geçmiş dönemde Türkiye karşıtlığıyla bilinen Alman Yeşiller
Partisinde görev alması ve İzmir’de CHP’li kimliğiyle tanınıyor olması parti
tabanında rahatsızlıkla karşılanmaktadır.
Bunun dışında AK Parti’nin ön sıralara güçlü Kürt adaylarını koymaması
HDP tarafından AK Parti seçmeni olan Kürt halkına karşı bir koz olarak kulla-
72
İ Z M İ R
nılmaktadır. İzmir’de bulunan Kürt halkının oylarının bu seçimde HDP’ye yönelebileceği hususunda STK’lar ve kanaat önderleri tarafından görüş belirtilmiştir.
Görüş beyan eden kişiler ayrıca bu seçimde CHP ve HDP’nin daha önceki seçimlerde AK Parti’nin yaptığı şekilde kapı kapı dolaşarak oy istediğini belirtmiştir.
CHP ve HDP’nin böyle bir strateji izlemesi yerelde AK Parti’yi savunan kişilerin
zor durumda kalmasına neden olmuştur. Yapılan görüşmelerde AK Parti teşkilatının sahada etkin çalışmadığı hususu bir çok kez ifade edilmiştir.
Şehirde ziyaret edilen STK’ların vurguladığı hususlardan biri şehir merkezine yakın yerlerde CHP’nin oyunun yüksek olduğu buna karşılık şehir merkezinden uzak ilçe ve köylerde AK Parti’nin oy oranının daha yüksek olduğu şeklinde
olmuştur. Bu seçimde öncekilerden farklı olarak göze çarpan bir diğer gelişme,
CHP’nin yüksek oy aldığı bazı semtlerde HDP’nin bu seçim daha yoğun bir çalışma yürütmesidir. CHP’nin kontenjandan gelen adaylarının İzmir’de sınırlı sayıda
olması ve ön seçimde belirlenen adayları listelere koyması kendi tabanını konsolide edip HDP’ye oy kayması yaşanmasının önüne geçtiği belirtilmiştir.
DEĞERLENDİRME
İzmir’de en önemli eleştiri AK Parti İzmir İl Teşkilatıyla ilgili olmuştur. Seçim
kampanyasını çok sınırlı bir çerçevede yürüttükleri ve yapılan faaliyetlerin geniş
bir kitleye hitap etmekten uzak olduğu yapılan görüşmelerin birçoğunda vurgulanmıştır. Seçime genel olarak bakıldığında ideolojik yaklaşımlar her ne kadar
bu seçimde ön plana çıkmasa da hala İzmir halkının partilere karşı genel tavrını
şekillendiren temel faktör olduğunu belirtmek gerekir. Bu durum AK Parti teşkilatının yetersiz çalışmasıyla birleştiğinde İzmir halkının takdir ettiği hükümetin
hizmet politikasını gölgede bıraktığı söylenebilir.
İzmir halkının farklı etnik ve dini kimliklerden oluşan sosyal yapısına yönelik adaylar seçimin sonucuna etki edebilecek bir faktör olarak durmaktadır. AK
Parti’nin özellikle Kürt adaylarının arka sıralarda yer alması AK Parti’den HDP’ye
oy kaymasına neden olması beklenirken aynı durum İzmir’de ciddi bir popülasyona sahip Roman nüfus içinde geçerlidir. AK Parti’nin İzmir’de gösterdiği Roman
adayın arka sıralarda yer alması ve CHP’nin Roman kökenli adayı olan Özcan
Purçu’yu İzmir 1.bölgede seçilebilecek bir sıraya koyması bu oyların AK Parti’den
CHP’ye kayacağı yönünde bir durum ortaya çıkarmıştır.
73
ADIYAMAN
GENEL DİNAMİKLER
Farklı görüşleri değerlendirdiğimizde çözüm sürecinin seçim sonuçlarına iki
farklı etkisinin olacağı öngörülmektedir. Birincisi Erdoğan’ın Kürt sorunu
yoktur açıklamasından dolayı HDP’ye bir oy kaymasıdır. İkincisi ise Çözüm
sürecinde gösterilen güvenlik zafiyetinin de HDP’yi güçlendirdiği düşüncesidir. Fakat her halükarda Adıyaman’da çözüm süreci seçim sonucunu çok fazla
etkileyecek bir mesele değildir.
Başkanlık sistemi tartışmaları bağlamında öncelikle belirtmek gerekir ki Adıyaman’da ciddi bir Erdoğan sevgisi mevcuttur. Toplum neredeyse tamamen Erdoğan’a oy vermektedir. Bu yüzdendir ki tüm şikayetlere rağmen AK Parti hala bu ilde
açık ara öndedir. Bu yüzden başkanlık konusunda da halk çoğunlukla işin destekçisi
durumundadır. Ancak bunun nedeni başkanlık konusunda ikna değil bizzat Erdoğan’ın kişiliğidir. İnsanlar, Erdoğan istiyorsa iyidir, yaklaşımını sergilemektedirler.
Bununla birlikte teknik olarak başkanlığın içeriğinin anlatılmadığı ortak düşüncedir. Her halükarda başkanlık sistemi biz sormadıkça Adıyamanlının gündeminde
yer almamakta, seçim çalışmalarında bir karşılığı bulunmamaktadır.
YEREL DİNAMİKLER
Adıyaman’da aday belirleme sürecine dair dinlediklerimiz saha çalışması yaptığımız illerin çoğunda mevcut eleştirilerin bir tekrarı gibiydi. Partinin hem halk
74
A D I YA M A N
nezdinde hem de STK temsilcileri bazında temayül yoklaması yapmış olmasına
rağmen bu yoklamaların aday belirlenmesinde hiçbir etkisi olmadığı görüşü hakim olup bu durum şiddetli eleştiri konusu yapılmaktadır. Özellikle AK Partiye
yakın STK’lar oldukça kızgınlar. Onlara göre hem temayül yoklamasına davet
edilmeleri hem de görüşlerinin dikkate alınmaması kendilerinin AK Parti’ye mesafeli STK’lara karşı da elini zayıflatmış durumda. Aday belirleme sürecinde tek
hakim faktörün genel merkez olduğuna inanılıyor. Teşkilat 90’ların merkez sağ siyasetinden gelen isimlerin aday belirleme sürecinde etkili olduğunu düşünmekte
ve bundan rahatsızlıklarını ifade etmektedirler.
Aday belirleme sürecine dair eleştiriler bizzat aday profilleri üzerinden örneklendirilmektedir. Bazı adayların Doğru Yol çizgisinde olması, ilde partiye ve
kurumlara egemen olması, İslami STK’larla ilişkilerinin oldukça kötü olması, paralel yapıya karşı mücadelede pasif davranması gibi töhmetler söz konusu adaylar
ile ilgili en çok duyduğumuz şeyler oldu.
Teşkilat içinde ciddi kamplaşmalar var. Kamplaşmalar fikir değil çıkar eksenli. Mevcut il yönetimi henüz yeni seçilmiş. Bu da teşkilata tamamen hakim
olamadan seçim sürecine girmesine neden olmuş durumdadır. İl başkanı güçlü
olmaya çalışıyor. Adıyaman parti teşkilatının en büyük sorununu içerideki kamplaşmalar oluşturuyor. Bu da partililerin seçime değil aralarındaki mücadeleye
odaklanmasına yol açmaktadır. Örneğin Belediye başkanı medya üzerinden bir
adayı istemediğini açıkça ilan etmiş. Burada da temel şikayet Partinin paydaşlarının unutulduğu ve Doğru Yol partisinden gelenlerin yerele hakim olduğu noktasında yoğunlaşmaktadır. Bunun yanında yerel dinamiklerin dikkate alındığı bir
temsil dengesinin var olmadığı da bir başla şikayet konusunu oluşturmaktadır.
Ak parti Adıyaman teşkilatının Milli Görüşten gelen kadrolara kapalı olduğu da
dillendirilen şikayetlerden birisidir.
DEĞERLENDİRME
AK Partinin Adıyaman’daki seçim kampanyaları yukarıda yazılan nedenlerden
dolayı zayıf kalmaktadır. Genel kanı önceki seçimlere göre kampanyaların oldukça sönük geçtiği yönündedir. Gerek adayların gerek mevcut milletvekillerinin
kampanyada yeterli derecede yer almadığı değerlendirilmektedir.
Bunun yanında Adıyaman’ın genel problemleri de seçim gündeminin başlıca konuları arasında yer almaktadır. Şehrin komşu illere göre geri kalmışlığı ve
ihmal edilmişliği sürekli dile getirilmektedir. Somut örnekler ve karşılaştırmalar
75
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
üzerinden Adıyaman’ın sorunlarıyla ilgilenilmediği beyan edilmektedir. Burada
da AK Parti hükümeti değil yerel siyasiler suçlanmakta, onların hükümet nezdinde gerekli çalışmaları yapmadığı belirtilmektedir. Sonuçta AK Parti’nin ildeki
oylarında bir düşüş, HDP’nin oylarında ise bir artış beklenmektedir. HDP’nin seküler söylemi dindar Kürtleri bir kararsızlığa itse de son tahlilde bu söylemlerin
tölere edildiği görünüyor. Muhalefet partilerinin popülist söylemlerinin inandırıcılığı olmasa da bu söylemler AK Partiden beklentileri arttırmaktadır. Yani
halk CHP’nin ekonomik vaatlerini gerçekçi görmüyor ancak bunları AK Partinin
gerçekleştirmesini istiyor. Gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde AK Parti’nin seçim
söylemlerine dair yapılan bir eleştiri partinin umudu değil korkuyu söylemleştirdiği şeklinde idi. Ayrıca neredeyse her görüştüğümüz insan gençlik ile ilgili sorunlardan bahsetti. HDP’nin gençlik üzerinde çok iyi çalıştığı buna karşın AK
Partinin bu konuda neredeyse hiçbir şey yapmadığı kabulü hakim durumdadır.
Bunun yanında Suriyeliler meselesi de gündeme gelen konular arasında yer aldı.
CHP ve MHP ise oldukça zayıf durumdalar. CHP oylarının önemli bir kısmının
HDP’ye kayacağı tahmin edilmektedir.
76
ADANA
GENEL DİNAMİKLER
Seçim kampanyası ve vaatler zaten yürümekte olan projeler, uygulamalar (otoyol, doğalgaz v.s.). Hükümetin söylem ve politikaları seçim kampanyasında kullanılmış ve belirli bir karşılığı var. Özellikle ekonomik konular, işsizlik, çözüm
süreci bu açıdan önemli bir yer tutuyor. Çözüm süreci ana temalardan biri ve
adaylar sahada kullanıyorlar. AK Partili fakat milliyetçi reflekslere sahip kesimler sürece karşı teennilerini koruyorlar. Ancak sahada anlatıldıkça kabulleniyorlar. Başkanlık sistemi ve yeni anayasa yeni bir atılımın gerekliliği olarak işleniyor. Ancak Adana’da çok karşılık bulabilmiş değil. Başkanlık konusu daha az bir
yer tutuyor ve bu konu ile ilgili bilgi ve söylem eksikliği, somut getirilerine dair
vaat eksikliği halkta karşılık bulmasını engelliyor. Cumhurbaşkanının Adana’da
bir karşılığı var. Teşkilatın geçmiş dönemdeki dağınıklığı, yanlış adaylardan dolayı kaybedilen büyükşehir ve ilçe belediyelerinden dolayı oluşan dezavantajı
kısmen kapatmış görünüyor. Dolayısıyla AK Parti açısından olumlu bir katkı
yapmış durumda. Ayrıca sivil toplum kuruluşları ve halk, yerel teşkilattan daha
çok Erdoğan’ı önemsiyor ve güveniyor. Adana çok göç alan ve dolayısıyla kozmopolit bir şehir. Şehrin sosyolojisi, tek söylem ve homojen kampanya yapmaya
müsait değil. Alt gelir seviyesindeki insan sayısı fazla olduğu için ekonomik ve
sosyal sorunlar, işsizlik; emekli sayısı da fazla olduğu için emekli maaşlarına yö-
77
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
nelik söylem ve vaatler daha fazla karşılık bulabiliyor. Adaylar ve genel anlamda
teşkilat bu tür konularla fazlaca karşılaşıyor.
CHP’nin işsizlik ve emekli maaşlarına yönelik söylem ve vaatleri sahada
karşılık bulmuş görünüyor. Bu vaatler şehrin sosyolojisine oldukça uygun ve AK
Partili adayların sahada karşısına çıkmış görünüyor. Adaylar, bu vaatleri gerçekçi
olamayacağına yönelik söylem ve eleştiri geliştirmişler. Kimi zaman ikna edici
oluyor, kimi zaman ise “CHP vaat ediyorsa AK Parti yapabilir” eleştirisi ile karşılaşıyor. MHP milliyetçilik havasından besleniyor. Kürt nüfusun yoğun olduğu yerde MHP’ye kayış gözlemleniyor. Adana ‘da bu durum hissedilebiliyor. Ekonomik
kriz söylemi değil ama halkın ekonomik gücü ve makro ekonomik göstergelerin
insanların hayatında somut bir karşılık bulmadığı ve işsizliğe çözüm bulunamadığı eleştirileri karşılık bulabiliyor. Yolsuzluk iddiaları AK Parti seçmeni üzerinde
etkili değil ancak AK Parti’li olmayan ya da kararsız seçmen üzerinde etkili olmuş görünüyor. Dolayısıyla AK Partiye diğer partilerden oy kaymasını engelleyen faktörlerden biri olarak değerlendirilebilir. İnsanlar bu meseleyi, AK Partiye
oy vermemek için bir bahane olarak kullanabiliyor. HDP, her kesime yönelik bir
söylem geliştirmiş ama ana eksen kaos üzerinden söylem kuruyor. Ana söylemi
ise HDP’nin barajı geçmediği takdirde AK Parti’nin önünde bir muhalefet kalmayacağı ve ülkeyi kaosa sürükleyeceğini iddia ediyor. Kendilerini otoriterleşmenin
en önemli engeli olarak sunuyorlar. Diğer partiler de kararsız seçmen üzerinde
bunu kullanmaktadır. Kendi partilerine oy verilmediği takdirde HDP’nin tercih
edilebileceğini, böylece AK Parti’nin zayıflatılabileceğini ifade etmektedirler.
YEREL DİNAMİKLER
AK Parti’nin Adana’daki seçim başarısını belirleyen iki önemli etkenden söz
edilebilir. Birincisi, teşkilatın yapısı ve etkinliği İkincisi ise Yerel Seçimlerdeki
Başarı.Teşkilatın 12 yıldır yapısının oturmamış olması önemli bir handikapa
dönüşmüş. Şehrin toparlayıcı bir figürden eksik olması, teşkilatı zayıf bırakmış.
Bugüne kadar 12 il başkanı ve teşkilat değişmiş. Teşkilat kendi arasında çok
kavga yaşamış. Belediye başkanlığı ve milletvekilliği adaylıkları tepeden olmuş
ve teşkilat yok sayılmış. Bu durum teşkilatın moralini bozmuş. Buna rağmen
teşkilatın bu dağınıklığı dolayısıyla gerekli denetim ve muhasebe mekanizmaları işlememiş. Bu seçimdeki adaylıklar için teşkilatın kısmen kaale alındığı ifade ediliyor. Adaylar büyük ölçüde Adanalı ve bu durum sahada yerel kesime
karşı kullanılıyor. Kısmen bir motivasyon var.
78
B İ N G Ö L
İki dönem kazanılan büyükşehir ve Seyhan belediyelerinin 2014 Yerel seçimlerinde MHP’ye kaptırılmış olması, teşkilatı daha da zayıflatmış. 2011 Genel seçimlerinde % 20 civarında oy alan MHP, 2014 Yerel seçimlerinde %33 civarında
oy almış. Bu yenilgilerin yerel seçimlerde gösterilen aday profilinden kaynaklandığı sıkça ifade ediliyor. Adayın Diyarbakırlı olması, diğer adaylar tarafından etkili bir şekilde kullanılmış. Bölgeye dışardan aday gösterilmesi olumsuz etkiliyor.
Bu durum mevcut teşkilatı bu seçimlerde kullanabileceği önemli bir kaynaktan
mahrum bırakmış oldu. Ayrıca MHP’nin bu başarısı, önümüzdeki seçimler için
kendisine önemli bir söylemsel üstünlük ve moral motivasyon sağlıyor. AK Parti
adaylarının rasyonel beklenti % 34-35 civarı. Son genel seçimdeki oy oranını (%
37.5) yakalanması ise başarı olarak değerlendiriliyor.
DEĞERLENDİRME
Adana teşkilatı ve adayları genel olarak Genel Merkezin belirlediği söylem ve
stratejileri kullanmaktadır. Son haftalarda işlenen “seçim sonrası koalisyon ihtimali”, 2002 öncesi Türkiye söylemleri etkili olmuş görünüyor. Aynı zamanda AK
Parti’nin 12 yıldır yaptığı icraatlar ve başarıları da kampanyada önemli bir unsur. Diğer partilerin söylemsel üstünlüğü yok ancak, CHP’nin emekli ve işsizlere
yönelik vurgulu söylemi sahaya yansıyor. Hem genel anlamda hem de Adana’da
AK Partinin 12 yıldır yakaladığı başarılar ve standartlar kanıksanmış durumda ve
AK Parti bu durumu aşmakta zorlanıyor/zorlanacak. İnsanlara bir gelecek vaadi
eksikliği hissediliyor ve AK Parti’nin gelecek vaadi zayıf kalıyor.
79
BİNGÖL
GENEL DİNAMİKLER
Hükümetin Türkiye geneli için ürettiği söylem ve politikaların Bingöl’de büyük
bir karşılığı var. Genel için üretilen bu söylem ve politikalar yerelde tekrarlanıyor.
Çözüm süreci Bingöl’deki en hassas ve önemli konudur. Yaygın görüş, çözüm
sürecinin devamının zarureti yolundadır. TRT ŞEŞ ve Akil Adamların şehirdeki
yankısı olumludur. Yeni Anayasa önerisinin Bingöl’de büyük bir karşılığı yok. İyi
olacağı düşünülüyor. Belli belirsiz bir beklenti var ama gerek nisbeten teknik bir
konu olarak algılanması ve gerekse de daha önce bir argüman olarak kullanılması nedeniyle bu seçimde ön planda değil. Başkanlık sistemi ise AK Parti’nin
yöneticileri tarafından bile bilinmiyor. Halk tamamen habersiz. Lakin, Erdoğan’a
teveccüh çok yüksek. Eğer Erdoğan, Bingöl halkından Başkanlık sistemine destek
vermelerini isterse, halk kendisine güvendiği için tereddütsüz destek verir deniyor. Cumhurbaşkanının sahaya inmesi, halk nazarında olumlu karşılanmış. Hatta
ziyaret etmediği, örneğin Elazığ ilinde bir eksiklik hissediliyor. AK Parti’nin rakipleri Erdoğan’ın mitinglerinden rahatsız görünüyorlar. Ekonomik politikalar ve
iktisadi iyileşme verili olarak kabul edilip sorgulanmıyor. Hatta özellikle değinilmiyor. Bununla birlikte, “istikrar” sadece ekonomik değil bütün vecheleriyle öne
çıkıyor. Siyasi ve ekonomik istikrar birarada düşünülüyor.
Bingöl’de CHP’nin toplumsal karşılığı yok. Önceki dönemlerde bazı ilçelerden
belediye başkanı çıkarabilmelerinin nedeni doğru kişiyi aday göstermeleri. Vaatleri,
80
B İ N G Ö L
başlarda emekli kesim arasında heyecan yaratmış ama diğer partilerin vaat kervanına katılmasıyla birlikte bu vaatler gerçek-dışı görünmeye başlamış. Bingöl’deki ana
aktörden biri HDP’dir. Bu partinin, bilhassa gençler arasında, giderek artan bir cazibesi var. Ancak bu cazibe HDP’nin Türkiyelileşme söyleminden kaynaklanmıyor. Az
bir kesim, HDP’nin meclise girdiği taktirde sisteme dahil olup zamanla Türkiyelileşebileceği ihtimalini öngörüyor. Teşkilatları sıkı çalışıyor. Barajı aşma azmi, motivasyon kazandırıyor. HDP, Türkiye siyasetindeki anti-AK Parti söyleminden besleniyor. İktidar yorgunluğundan kaynaklanan birikmişlik ve tepki oylarına, HDP’lilerin
örtük ve açık tehditleri de ekleniyor. Halk, HDP barajı aşamazsa bölgede güvenlik
sorunlarının başgöstermesinden endişeli. Bazı kimselerin sırf bu yüzden HDP’ye oy
verecekleri tahmin ediliyor. HDP, il merkezindeki ev ziyaretlerinde de bunu örtük
olarak ima ediyor. Ayrıca, çözüm sürecinin tüm failliğini sahiplenmiş durumdalar.
Bu iradeyi kendilerine mal ediyorlar. Kırsalda, bilhassa kuzey ilçelerinde, ise durum
farklı. Orada, köy komisyonları aracılığıyla açık tehditler yapılıyor. Sadece kırsalda değil, 2014 yılı Cumhurbaşkanlığı seçiminde il merkezine 8-10 km mesafede bir
köyde halk, baskıyla açık oy kullanımına mecbur bırakılmış.
Yolsuzluk söyleminin halkta bir karşılığı olduğunu söyleyebiliriz. Bazı kimseler bu sebeple ciddi bir restorasyona ihtiyaç duyulduğunu dile getiriyor. HÜDA-Par yolsuzluk söylemini seçim kampanyasında kullanıyor. Otoriterlik ve diktatörlük söylemi sadece HDP destekçilerinin ağzında dolaşıyor. Erdoğan koşulsuz
şartsız sevilen bir lider. Hatta HDP’ye destek verenler arasında bile Erdoğan’ın
gerçek bir lider olduğu kabul ediliyor. AK Parti’nin İslami ve ahlaki hassasiyetleri
merkeze alarak yürüttüğü dış politikanın halkta olumlu bir karşılığı var. Mısır
darbesine direnişin sembolü olan Rabia meydanına destek olmak amacıyla, Bingöl merkezinde kurulan Rabia çadırını binlerce kişi ziyaret etmiş, etrafında hiç
azalmayan bir kalabalık oluşmuş ve hükümete sonuna kadar destek verilmiş. Dış
politika hususunda tek muhalif söylem üreten mahfil HDP’dir. Bilhassa, hükümetin IŞİD’i desteklediği ve IŞİD’e Türkiye’de en yoğun katılımın Bingöl’den olduğu
yönünde propaganda yapıyorlar.
YEREL DİNAMİKLER
AK Parti’nin Bingöl’de aday belirleme konusunda yanlış bir tercihte bulunduğu
yaygın bir kanaat. Genel merkezin yerel beklenti ve dinamikleri daha çok dikkate alması gerektiği görüşü hakim.
CHP’nin adayları hiç konuşulmuyor. HÜDA-Par’ın adayı Bingöl’de tanınan
biri. HDP’nin aday belirleme stratejisinin daha başarılı olduğu söyleniyor. AK
81
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
Parti’nin 2011 seçimlerinde yanlış aday göstermesinin İdris Baluken’in seçilmesine zemin hazırladığı iddia ediliyor. Baluken’in avantajı ise temiz bir aday olmasından ve Bingöl’de doktorluk vazifesini fedakarane yapmasından kaynaklanmış.
AK Parti’nin hizmetleri kanıksanmış durumda. Artık çıta ve beklentiler yükselmiş. Eskiden hiç su akmıyorken, köylerde şimdi suyun neden az aktığından, eskiden yol yokken şimdi yapılan yollarda neden çöküntü olduğundan şikayet ediliyor. Bununla birlikte hizmet anlatımına dayalı strateji miadını doldurmak üzere.
AK Parti il teşkilatının zayıflığı ortak kanaat. Motivasyon eksikliği var.
HDP’nin söylemlerine karşı yerelde söylem üretilemiyor. Gençler için hususi çalışma yapılamamış. (Erdoğan’ın 3 Haziran’daki Bingöl mitingine katılanların yaş
ortalaması oldukça yüksekti.) HDP ise gençleri iyi kullanıyor. AK Parti’nin yerelde çözüm sürecini siyaseten yeterince sahiplenmediği vurgulanıyor. Genel politikaların yerel durumlara göre tefsirinin yapılmadığı, yerel için söylem ve vizyon
üretilemediği söyleniyor. Ayrıca, demiryolu projesi, 2. organize sanayi bölgesi,
hukuken orman vasfı taşıyan arazilerin ticarete kazandırılması, sanayi açılımı vs.
projeler var ancak bunlar etkili bir şekilde halka anlatılamıyor.
DEĞERLENDİRME
Halkta AK Parti’ye bir ders verme isteği var deniyor. HDP’nin barajı aşmasına
olumsuz bakılmıyor. Bunun nedeni Türkiyelileşme söyleminin satın alınması değil, güvenlik endişesi. Öte yandan, örgütün silahlı eylemlerden uzaklaşmasıyla
HDP’nin halk nezdinde sempati kazanmaya başlaması paralellik arz ediyor. Doğan medyasının parlatmasıyla Batı’da kabul ve teveccüh gören HDP’nin Doğu’daki makbuliyeti daha da artıyor. Halk CNN Türk ve FOX gibi kanallarda yapılan
HDP propagandasını takip ediyor. HDP’nin cazibesine kapılıp, AK Partiyi eleştirmek HDP’ye kaymanın bir bahanesi oluyor.
82
ELAZIĞ
GENEL DİNAMİKLER
Çözüm süreci Elazığ’da önemsenen bir projedir. Sürecin tamamlanma beklentisi
var. Başkanlık sistemi ne halkta ne de parti teşkilatında biliniyor. Yeni Anayasa
önerisi ise pek satın alınmış görünmüyor. Halkın Erdoğan’a karşı büyük bir güveni olduğu için, şayet referanduma giderse halk işin ucunda Erdoğan olduğu için
bunu destekler deniyor. Cumhurbaşkanı’nın sahaya inmesi halk nezdinde büyük
bir memnuniyet yaratmış. Az bir kesim, Cumhurbaşkanlığı makamının nesnelliğinden bahsediyor ama bu söylemin Elazığ’da reel bir karşılığı yok. Hatta tersine,
seçime bir hafta kala Erdoğan’ın Elazığ’a ziyareti arzu ediliyordu.
Alt gelir grubunda bulunup memnuniyetsiz ve ihtiyaç içinde olmalarına
rağmen, CHP vaatlerinin düşük gelirlilerde ancak cüzi bir karşılığı var. HDP’nin
mağduriyet ve Türkiyelileşme söyleminin Elazığ’da kısmen bir karşılığı var. Bingöl’den farklı olarak HDP’ye daha esnek yaklaşılıyor. Silahlı eylemlerden uzaklaşmaları, pozitif bir algı yaratmış. “Meclise girmeleri Diyarbekir’de alternatif
meclis kurmalarından yeğdir” deniyor. Buradan çıkardığım sonuç şu: HDP’nin
güçlü olmadığı yerlerde Türkiyelileşme söyleminin toplumda bir karşılığı varken,
HDP’nin güçlü olduğu yerlerde örgütün tehditlerine maruz kalan veya güçlendiklerinde halk üzerlerindeki baskılarının daha da artacağının farkında olunan yerlerde Türkiyelileşme söyleminin karşılığı yok. Elazığ’da HDP’nin meclise girdiği
taktirde sisteme entegre olabiliceği görüşüne itibar ediliyor. Tabii, AK Parti’nin
tek başına iktidar olması kaydıyla. Hatta seçim sonrasında AK Parti ile HDP’nin
83
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
birlikte çalışabileceğini düşünenler de vardı. Saha çalışmasının Bingöl ayağında,
böyle bir şeyin söz konusu olmadığını, meclise mevcut koşullarda girmelerinin
hayır getirmeyeceğini ama bölgenin kaosa sürüklenmesindense mecliste olmalarının tercih edildiğini gözlemlemek mümkün. Bu görüşü Elazığ’da da dile getirenler oldu. Yolsuzluk söyleminin toplumda bir karşılığı var. Ama bundan daha çok
dile getirilen eleştiri, AK Parti’ye mensubiyeti olan kişilerin işlerini daha çabuk
hallettikleri ve idari mekanizmanın yeterince nesnel işletilmediği yönündeydi
YEREL DİNAMİKLER
AK Parti, Elazığ’da mevcut oylarını koruma gayretinde. Erdoğan’ın misyonu vurgulanıyor. Havalimanı, güney çevre yolu, kavşaklar, adliye ve il özel idare binaları, Elazığ-Malatya arasına duble yol, Keban’a duble yol, Türkiye’de açılan 6. Bilim
merkezi, yeni açılan kültür parkı vb. hizmetler hatırlatılıyor. Elazığ’da yerel bazda
çok büyük bir beklenti yok. Stadyum sözü, AK Parti’nin afişlerinde üst sıralarda.
Şehir hastanesinin tamamlanamaması bir sıkıntı yaratıyor. İşsizlik sorunu dile getiriliyor. Bunların teşviklerle çözülmeye çalışılacağı söyleniyor.
AK Partili adaylar yerel siyaset için özgün söylem ve vizyon üretmekten
ziyade merkezde üretilen siyasi söylemleri halka aktarırlar. Gelen tepkiler üzerine seçime iki hafta kala yerelde yapılanlara değinmeye başlamışlar. Elazığ milletvekili adaylarının yeterince karizmatik ve kapasiteli olmadığı söyleniyor. Bu
durum, yerel bazda sahici bir politika üretememek ve yerele yeterince dokunamamak anlamına da geliyor. Örneğin, çözüm sürecinin yerel şartlara göre anlatılamaması ve merkezi hükümet politikalarının mikro ölçeğe uyarlanamaması
gibi durumlar söz konusu olabiliyor. Bazı kontrol mekanizmalarının yerelde
siyasi söylem üretecek aktörlerin oluşumuna engel olduğu da ifade ediliyor. İl
meclisinde ciddi konularda grup başkanının izniyle konuşulması ve sadece az
sayıda hitabet kabiliyetiyle temayüz edenlere izin verilmesi, bu konudaki potansiyel bir imkanın da önünü tıkadığı söyleniyor.
Bir yandan, seçim kampanyalarında hizmetlerin yeterince anlatılmadığı söylenirken, diğer yandan yapılan hizmetlerin anlatımına dayalı seçim kampanyasının yavaş yavaş ömrünü tamamlamak üzere olduğu ifade ediliyor. Çıta yükseldiği
için farklı beklentiler oluşuyor. Havalimanının her yere yapıldığı ve doğalgazın
gelmesinin Malatya ile alakalı olduğu konuşuluyor. Beklentilerin ise somut karşılığı var. Seçim kampanyasında altı yeterince çizilmeyen projeler arasında atıl
durumdaki YİMPAŞ binasının turistik hizmete kazandırılması, istihdam yoluyla
84
E L A Z I Ğ
işsizlik sorununun çözülmesi ve Elazığ’ın su kanalları vasıtasıyla sulu tarıma geçmesi gibi projeler bulunuyor.
AK Parti’ye getirilen eleştirilerden biri, seçim kampanyası sürecinde Doğu
ve Batı’da kullanılan farklı söylemler. Batıda milliyetçi tonu ağır basan söylemler, Doğu’dan da takip ediliyor ve bazı kesimler arasında hayal kırıklığı yaratıyor.
Artık Doğu ile Batı’da kullanılan söylemlerin bütünlük arz etmesi gerektiği düşünülüyor. Kürt kimliğinin siyaseten ağırlık kazanmasıyla birlikte, Elazığ’da yaşayan
AK Partili Kürt kökenli vatandaşlar, örneğin Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki askerler arasında neden Arap ve Kürt olmadığına ya da Fetih töreni konuşmasında
her yere selam gönderilirken neden Erbil’in atlandığına dikkat çekiyorlar. Bu nevi
hassasiyetlerin dikkate alınması bekleniyor. Yine bu hassasiyetle alakalı olarak
HDP’ye karşı söylem geliştirilerken, PKK ile özdeşleştirilmesi yerine HDP’nin
bariz çelişkileri ile temsiliyet sorununu gündeme taşımak gerektiği ifade ediliyor.
Elazığ’da AK Parti’nin milletvekili adayı belirleme konusunda hata yaptığı konusu neredeyse tüm mülakatlarda dile getirildi. Şehirde AK Parti teşkilatı ve STK’lar
ile ayrı ayrı yapılan temayül yoklamaları olumlu karşılanmış ve dikkate alınacağı
beklentisi oluşmuş. Ancak listeler açıklandığında büyük bir hayal kırıklığı yaşanmış. Zira, gösterilen adayların yereldeki beklentileri dikkate almadığı görülmüş.
85
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
DEĞERLENDİRME
İktidar yorgunluğunun biriktirdikleri ve seçim yorgunluğu söz konusu. Mülakat yapılan kişilerin çoğu, halkta AK Parti’ye bir ders verme ihtiyacı hissedildiğini ifade etti. Sandık başında ne olacağı ise bilinmiyor. Sıkı bir restorasyona
ihtiyaç olduğu düşünülüyor. Yıpranmışlık ve biriken kırgınlıkların seçim sonucuna etki edeceği düşünülüyor.
Elazığ küçük bir şehir ve söylentiler çok hızlı yayılıyor. Milletvekili ya da belediye başkanlarının halka dokunması bekleniyor. Yerel, etkinliğin ve aktörlüğün
dikkate alınması isteniyor. Temayül yoklamaları bu bakımdan önemli ancak dikkate alınmaması hayal kırıklığının daha büyük olmasına neden oluyor.
86
ERZURUM
GENEL DINAMİKLER
Seçimler için partilerin yürüttüğü genel siyasi söylemler ve projeler olumlu/olumsuz bir etki yaratmıyor. Paralel yapının ve yaptığı propagandaların seçimlerde AK
Parti üzerinde olumsuz bir etki oluşturmasının artık söz konusu olmadığı ortak
olarak dile getirilmekte. AK Parti’nin seçim kampanyalarında vaatler ve projeler
yerine diğer partiler ile polemiğe girmesi eleştiri konusu. AK Parti bu noktada
kendi gündem oluşturamayan ve muhalefetin belirlediği gündemi takip eden konuma düştüğü eleştirisi yapılıyor. Yolsuzluk iddiaları bütün partiler tarafından
AK Partiye karşı kullanılıyor. Bunun sık sık dile getirilmesi seçmenin bu iddiaları
kabullenmesine neden olmakta. Yolsuzluk iddiaları genel olarak 2014 yerel seçimleri ile atlatılmış ve bu seçimde de etkisi sınırlı olacak. Ancak bu iddialar uzun
vadeli ve kalıcı algı oluşturma yolunda. Asgari ücret vb. ekonomik vaatlere ilişkin
tartışmalarının etkisi konusunda farklı görüşler var. Görüşmeciler muhalefetin
vaatlerinin seçmen üzerinde etkisi olmadığı konusunda hem fikir iken bazıları
AK Partinin asgari ücret ve taşeronluk sistemi gibi konularda projelerinin olmamasının çalışan kesimde tepkiye neden olduğunu belirtmekte. Seçmen muhalefetin taleplerini dikkate almamakla birlikte AK Parti’den düzenleme bekledi. Bu
beklenti özellikle kamuda çalışan ve sayıları çok fazla olan taşeron işçiler konusunda AK Partinin önceki vaatleri sebebiyle dile getiriliyor. Başkanlık ve yeni
anayasa konusunda halk bilgi sahibi değil. AK partili yerel temsilciler dahi bu ko-
87
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
nuda tam bilgi sahibi değil. Halka anlatılamadığı için seçmende bir karşılığı yok.
Referanduma gidilmesi halinde ise Cumhurbaşkanlığı kadar olmasa da büyük bir
destek verilebileceği ifade edilmekte. Cumhurbaşkanının seçim döneminde Erzurum’da yaptığı mitingin ve sahaya inmesinin hem AK Parti teşkilatı üzerinde hem
de tüm seçmen üzerinde olumlu bir etkisinin olduğu herkesin hem fikir olduğu
bir konu. Bununla birlikte, bunun Erdoğan nedeniyle son bir destek olabileceği ve
AK Partinin gerilim tırmandıran politikasının seçmende bıkkınlık yarattığı görüşleri de bulunmakta.
YEREL DİNAMİKLER
Tüm partilerin aday seçimine ilişkin ortak görüş, adayların bölgeyi temsil ve
liyakat konusunda talepleri karşılamadığı yönünde. AK Parti seçmeni partisini sorgulamaya başlamış durumda. En büyük şikâyet konularından biri
seçmenin hayatını ilgilendiren bir gündem olmaması. Geçmişte AK Partiye
oy veren kararsız bir seçmen kitlesi var. AK Partiye oy veren eğitimli kesim
kararsızlar da önemli bir oran oluştururken, son dönemde sıkıntı yaşayan esnaf kesimi de tepkili. AK Partinin adaylar konusundaki en önemli avantajının
adayların kişisel ağırlığı ve seçmen ile kurduğu yakın bağ olduğu görülmüştür.
Aday belirlemede uygulanan stratejinin (hem milliyetçi kesime, hem de Kürt
kesimine yönelik aday göstermek) olumlu olduğu konusunda bir mutabakat
var. Bununla birlikte, görüşmecilerden bazıları adayların liyakat bakımından
iyi olmadığını, daha nitelikli bazı adaylar olduğunu, isimlerin yerelin talepleri
dikkate alınmadan masa başında belirlenmesine ilişkin şikayetler dile getirdi.
Son anda listeye müdahale ile girdiği belirtilen bazı adayların seçmeni tatmin
etmediği iddiaları da bulunmakta. Aday belirlemede güney bölgesi hesaba katılırken şehir merkezindeki milliyetçi kesimin unutulduğu belirtilmekte. AK
Parti’nin Kürt kökenli aday göstermesi olumlu bulunmakla birlikte, 6 adaydan
3’ünün Kürt olmasının çok fazla olduğu ve MHP tarafından manipüle edildiği
ifade edilmekte. Sonuç olarak, AK Partiye tepki gösteren seçmenin kuzeyde
MHP, güneyde ise HDP’ye yönelmesi söz konusu. Erzurum da bir takım teşkilat sorunları ve uyumsuzlukların yaşandığı gözlenmiştir. AK Partili Belediye
ile il yönetimi arasındaki ilişkinin de gergin olduğu belirtilmekte. Örneğin
Belediye’nin istediği bir adaya gençlik kollarında görev verilmemesi gençlik
kolları ile belediye arasında sorun yaratmış.
Bu seçimde Erzurum için yerel dinamiklerin fazla belirleyici olmadığı ve
AK Partinin de yerelde yeterli projeler sunmadığı belirtiliyor. Örneğin “Yerli
88
E R Z U R U M
tank yapımının Erzurum’un köyünde yaşayan bir seçmende oy vermek için bir
heyecan uyandırmadığı” yönünde eleştiriler var. AK Partinin çekirdeğini oluşturan dindar ve muhafazakar seçmen grubunda bir kırgınlık ve soğuma olduğu
da ifade edilmekte. Milli görüş tabanı küstürülmüş durumda. Parti içinde çıkar
mücadeleleri olduğu ayrıca AK Parti içinde yönetici bir elit sınıfının oluştuğu
ve bunların kendilerine oy veren seçmenlerden sınıfsal olarak ayrıldığı eleştiri
konusu. Anadolu’da bulunan parti teşkilatının partinin merkez ve üst yönetimi
ile iletişim kuracak kanallarının kapalı olduğu, sorunların iletiminin gerçekleştirilemediği eleştirileri bulunmakta.
Erzurum’da AK Parti’den sonra en çok oy oranına sahip olan MHP’nin
teşkilatlanması başarılı, ilk sıra adayı sevilen ve desteklenen bir isim. İkinci sıra adayı ise eski il başkanı. MHP, 2014 il genel meclisinde aldığı yüzde
25’i yüzde 30’a çıkararak ikinci vekili çıkarmayı hedefliyor. Bununla birlikte,
MHP’nin son yerel seçimde aldığı yüzde 25’lik oy oranının sebebi olarak eski
AK Partili Belediye Başkanı Ahmet Küçükler’e ve “dışarıdan” aday olarak görülen mevcut belediye başkanı Mehmet Sekmen’e olan tepki olduğu da iddia
edilmekte. Son cumhurbaşkanlığı seçiminde R.T. Erdoğan’ın yüzde 68,80 oy
alması buna kanıt olarak gösteriliyor.
Son üç seçimdir yoğun bir çalışma yürüten HDP Erzurum’da kendi seçmeni
üzerinde güven oluşturmayı başarmış durumda. HDP’li teşkilatlar kendilerini ispatlamak için bu seçimi çok önemli görüyorlar ve motivasyonları yüksek. HDP’nin
oy oranını arttırması sonucu din faktörünün önemli olduğu ilde kimlik faktörü de
89
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
önem kazandı. İlin güneyindeki Kürt nüfusa kimlik siyaseti ile ulaşan HDP’nin
yoksul kesime de sınıfsal olarak seslenme çabası içinde olduğu görülmekte.
DEĞERLENDİRME
AK Parti’nin 2015 Genel Seçimlerinde birinci parti olmasına kesin gözüyle bakılmakta. Bununla birlikte, çıkarılacak vekil sayısı konusunda farklı senaryolar bulunmakta. Genel kanı AK Parti’nin 5 vekili yeniden çıkaracağı yönünde. MHP’nin
en az 1 vekil çıkarmasına da kesin gözüyle bakılıyor. AK Parti’nin yerel seçimlere
kıyasla Cumhurbaşkanlığı seçimde aldığı yüksek oy oranı bunun en büyük kanıtı olarak gösterilmekte. Cumhurbaşkanlığı seçiminde oylarını arttıran HDP’nin
yükselişine devam ederek bir vekil çıkarması olasılığı bulunmakta.
Erzurum’da 2019 yerel seçimlerinde kaybedilen güney ilçelerinin tekrar
kazanılması ve AK Parti’nin hakim pozisyonunun devam ettirebilmesi için
uzun soluklu bir strateji oluşturulması gerekiyor. Teşkilatların eskiye oranla
daha çok çalışması için yeniden yapılandırılması ve motive edilmesi elzem.
Gerek milletvekili gerekse yerel yönetici adaylarının belirlenmesinde Genel
Merkez il ve ilçe teşkilatları ile daha fazla istişarede bulunmalı ve tercihlerini
dikkate almalı. Bu husus sadece görüşülen parti yöneticilerince değil parti dışından kişiler tarafından da dile getirilmekte.
90
KARS
GENEL DİNAMİKLER
Kars’ta makro politikaların –çözüm süreci ve Kürt sorunu dışında- çok etkili olmadığını, seçimin ağırlıklı olarak yerel dinamikler ve özellikle Kars’ın kozmopolit
yapısı üzerinden okunduğunu söyleyebiliriz. AK Partinin milliyetçilik ve BDP’nin
yükselişi arasında yön bulmaya çalıştığı ve bunda zorlandığı görülüyor. Muhalefetin seçim vaatleri seçmen üzerinde etkili değil ve AK Parti bu konu üzerinden bir
sıkıntı yaşamıyor. Cumhurbaşkanının mitingler yapması ve muhalefetle polemiğe
girmesi ise sorun olarak görülmemekte, bilakis 2 Haziran günü Kars’ta gerçekleştirdiği mitingin olumlu bir yansımasının olduğu ve kişisel ağırlığının kararsız seçmeni etkilediği ifade edilmekte. Ancak uzun vadede bunun da bir antipatiye sebep
olabileceği Başbakan ve partiyi zor durumda bırakacağı endişesi de var. Başkanlık
ve yeni anayasa konuları parti teşkilatı ve adaylar tarafından gündeme getiriliyor
ancak seçmen üzerine çok büyük bir ilgi uyandırmıyor. Yeni anayasa çözüm süreci
bağlamında ilgi görüyor. Paralel yapının AK Parti karşıtı çalışmalarının bu seçimde
de yoğun bir biçimde sürdürdüğü ortak kanı. Özellikle bürokrasideki oylarını MHP
ve HDP’ye kaydırması bekleniyor. Ayrıca kolluk kuvvetleri ve yargı içerisindeki unsurlardan seçime yönelik provokasyon endişesi var. Yolsuzluk iddiaları konusunda
farklı görüşler bulunmakta. Bazı görüşmeciler bu durumun AK Partili üyelerde dahi
rahatsızlık yarattığını belirtirken, bazıları bu konunun bir problem teşkil etmediğini
ifade etti. Oy vermeyi etkilemese de bu konuların bir tortu bıraktığı anlaşılıyor.
91
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
YEREL DİNAMİKLER
Kars’ta yerel siyaset kimlikler, zümreler, şovenizm ve grup çıkarları üzerinden
yürümekte. Tüm partiler bunları göz önüne alarak bir denge oluşturmaya ve aday
seçimi yapmaya çalışıyor ancak AK Parti, MHP ve CHP liste konusunda kendi
seçmenini memnun edememiş durumda. BDP ise adaydan bağımsız oy almayı
başarıyor. Kars’ta vekil olarak seçilenlerin en büyük sıkıntısı ellerindeki sınırlı
olanakları çok fazla talebe dağıtmakta zorlanmaları.
AK Parti’nin aday seçiminde coğrafi, demografik ve etnik yapı dağılımını yeterince dikkate almadığı ve bunun gerek il ve ilçe teşkilatlarında gerekse de seçmende
bir tepki yarattığı ortak olarak vurgulanan bir konu. İl genelinde Kürt nüfus yaklaşık yüzde 60 oranında olmasına karşın, Kürt bir aday üçüncü sıraya kondu. Ayrıca
hem birinci, hem de ikinci sıra adayı yaklaşık 6 bin nüfuslu Susuz ilçesinden.
İlk sıra adayının Kars’ı tercih etmemesine karşın genel merkez tarafından listeye konması ilk aşamada tepki alsa da adayın daha sonra gösterdiği performans
bu olumsuzluğu gidermiş gözüküyor. Sonuç olarak adayların tercihinden ziyade
aday listesinin sırası kötü belirlenmiş durumda. Sosyal demokrat kökenli ilk sıra
adayı karşısında AK Parti muhafazakâr seçmene hitap etmekte zorlanıyor. Hem
HDP hem AK Parti kentteki dindar ve muhafazakar seçmeni hedefliyor. Bununla
birlikte AK Parti, HDP’nin geçtiğimiz yıl yerel seçimlerde gösterdiği muhafazakar
adayın ardından bu yıl birinci sıradan gösterdiği muhafazakar adaya karşılık vermekte zorlanıyor. Dindar seçmen kerhen oy verecek.
Kadınlar ve 45 yaş üstü erkekler oy vermesine karşın AK Parti genç seçmeni
kazanma konusunda sıkıntılar yaşıyor. Gençlere yönelik bir politika olmaması ve
çalışma yapılmaması bu kuşağın kaybedilmesine neden oluyor. Kırsal kesimde
yapılan seçim çalışmalarında genel siyasi konular değil yerel sorunlar daha çok
ele alınıyor. Gençlik ve kadın kollarının faaliyetleri ve etkisi çok eksik bulunuyor.
İl ve ilçe teşkilatlarında görev alanlarda partiye katkıdan ziyade partiden elde edilecek çıkar daha ağır basıyor. Genel seçim için AK Parti’den aday adayı olan ancak
listeye konmayan isimler de seçim çalışmalarına katılmıyor. AK Parti hem genel
olarak hem de Kürt sorunu özelinde HDP’ye karşı söylem üstünlüğü kuramıyor.
DEĞERLENDİRME
Demografi açısından aday listesinde en azından ikinci sırada Kürt kökenli bir
aday olması, hem seçmenin büyük kısmına hitap etme hem de BDP’nin yükselişine cevap verme konusunda imkan sağlayabilirdi. Kars ilinde şehir nüfusu yoğun
92
K A R S
olmasına rağmen 80 öncesi siyaset anlayışı ile hareket edilerek köy ve esnaf ziyaretlerinin seçim çalışmalarında başat bir rol oynaması eleştirileri dikkate alınmalı
ve seçmene ulaşmak için farklı metotlar değerlendirilmeli. Parti teşkilatının kendi
içerisindeki, adaylar ve diğer partililer arasındaki sorunlar ve çatışmalar Kars’ta da
gözleniyor. Siyasetin değer merkezli olmaktan çıkıp, ağırlıklı olarak çıkar amaçlı
yapılıyor olması ve bundan kaynaklanan mücadele temel sebep olarak görünüyor.
AK Parti’de idealizmin önemli oranda kaybedildiği anlaşılıyor. Parti söylemlerinin
ve politikalarının gençlere hitap etmekte zorlandığı, teşkilatın da bu konuda çok
yetersiz kaldığı neredeyse bir gençlik kollarından bahsedilemediği görülüyor. AK
Partinin gençler arasında oy oranının mevcut oranın yarısı kadar olduğu ve bunun
geleceğe yönelik önemli tehlike sinyalleri verdiği özellikle bu bölgede gelecekte
BDP’nin çok daha etkili ve belirleyici olacağı uyarıları yapılıyor. İl ve ilçe teşkilatlarının yeni bir siyaset tarzı ile yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç var. Teşkilatların
çalışmaları verimsiz, sistematik ve organize çalışma konusunda sıkıntılar var.
93
MERSİN
GENEL DİNAMİKLER
Seçim kampanyasında son dönemde en sık kullanılan söylemin AK Parti döneminde yapılmış yatırımlara doğru kaydığı görünmektedir. Mersin’in demografik
yapısı nedeniyle çözüm süreci önemli bir konu halini almış. Ancak yapılan gözlemlerde karmaşık sonuçlar çıktığı görünmektedir. Özellikle şehrin Yörük nüfusları Kürt adayları benimsemiş gibi görünmüyor. Kürt bir adayın olmasının fayda
getirmediği aksine milliyetçi oyları MHP’ye kaydırdığını düşünüyorlar. Diğer taraftan Kürt adaylar ise kendilerinin Kürt nüfustan oy toplayabileceğine inanmakta. Başkanlık sistemi ve yeni anayasa Mersin seçimlerinin bir konusu olmaktan
uzak. Yerelde konu ne alınmış ne de anlaşılmış. Açıkçası yerel siyasetçilerin hiç
ilgilenmedikleri bir konu olarak görülebilir. Cumhurbaşkanının mitingini izleme imkanımız oldu. Cumhurbaşkanının mitinglerini farklı bölgelerde ve farklı
zamanlarda defalarca izlemiş bir gözlemci olarak, yine çok etkili olduğunu söyleyebilirim. Her zaman olduğu gibi insanlar Erdoğan’ı dinlemeye ve ona coşkularını
aktarmaya çalışıyordu. Meydanlara çıkışını olumlu karşılıyor ve bunu meydanlarda dile getiriyorlar. AK Parti’nin ekonomik başarılara referanslarının karşılık
bulduğunu söylemek mümkün değil. Bu ekonomik başarılar verili olarak kabul
ediliyor. Bu anlamda muhalefetin vaatleri dikkat çekiyor.
Mersin’de büyük bir emekli nüfusu olduğu ve CHP’nin emeklilere yönelik
vaatlerinin ses getirdiği şehirde konuşulan en önemli seçim vaatlerinden biri
94
M E R S İ N
olarak dikkat çekmekte. Görüşme yapılan Mersinliler hep aslında Mersinli diye
bir kavramın var olmadığını dolayısıyla da bütüncül bir resmin mevcut olmadığını, kendine has grupların bulunduğunu ve aşırı kozmopolit olduğunu dile
getirdi. Bu çerçevede Mersin’de ekonomik beklentiler önemli rol oynuyor. Şehirdeki muhalefet kampanyasının ana gündem maddesi yolsuzluk söylemidir
denilebilir. Şehirdeki afişler ve seçim şarkıları bu konulara özel dikkat çekiyor.
AK Parti seçmeninde bir karşılığı olduğu söylenemez fakat her iki tarafın da
kimliklerini tahkim ettiği söylenebilir.
YEREL DİNAMİKLER
Mersin’de kurumsallaşmış bir yerel parti teşkilatından bahsetmek mümkün değil.
Teşkilatlar defalarca değişmiş fakat hiçbiri istikrarlı olamamış. Dolayısıyla yerel dinamiklerin seçim sonuçları üzerine olumlu etkisinden bahsetmek mümkün değil.
Teşkilatlarda görev almış kimseler birbirinden kopuk Mersin nüfusunu birleştirebilecek kabiliyette teşkilatçıların bulunmadığını dile getirmekte. Bu kabiliyete sahip
kişiler olsa bile bu kişilerin böyle görevlere soyunmak için yeterli motivasyonları
olmadığı açıkça dile getiriliyor. Çünkü yerel teşkilatta görev almanın parti içinde
yükselmek için bir avantaj sunmadığını düşünüyorlar. Mersin teşkilatından kimse
milletvekili olamıyor, teşkilat şehre yapılan bürokrat atamalarında söz ve bilgi sahibi değil deniliyor. Şehirdeki birçok önemli kamu kurumundaki atamaların merkezden ve AK Parti önceliklerini yansıtmayan adaylar lehine yapıldığı düşünülmekte.
Şehre her dönem eklemlenen bir bakan milletvekili stratejisinin de defalarca test
edilmiş olmasına rağmen başarılı olmadığı oldukça açık. Normalde bir kez bir belediyeyi kazandığı zaman AK Parti’nin bir daha o belediyeyi kaybetmediği düşünülür. Fakat Mersin’de bu olmuş. AK Partili bir ilçe belediyesi şimdi kaybedilmiş. Bu
da durumun iyiye doğru gitmediğinin en açık göstergesi olarak alınabilir.
DEĞERLENDİRME
Mersin AK Parti için oldukça sorunlu bir il olarak görülebilir ve durumun iyiye
gittiğine dair önemli bir gösterge mevcut değil. Elindeki ilçe belediyesini bile kaybettiği düşünülecek olursa, düzelmeye dair bir eğilim olmadığı görülecektir.
Yerelden edinilen verilere göre, bu durumun en temel sebebi şehrin demografik özellikleri. Farklı etnik-göçmen grupların yaşadığı fakat birbirine karışmadığı
bir yer olan Mersin’de ortak bir şehir kimliği yok. Şehrin yerleşikleri diyebileceğimiz Yörükler milliyetçilik ve göçmen düşmanlığına doğru savrulurken, göçmen
95
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
nüfuz kendi mahallesinde kurtarılmış bölgeler yaratıyor. Ana akım sağ söylem
milliyetçiliğe kaydığından, AK Parti önemli bir merkez olamıyor. Bu anlamda
“toplumsal sermaye” eksikliğinden özellikle bahsetmek gerek. Türkiye’nin birçok
ilinde doksanlı yıllarda dahi mevcut olan Ensar vakfının Mersin şubesi ancak bir
yıl önce kurulabilmiş. STKların öğrenci yurtları çok az. Bu az sayıdaki yurt dahi
doldurulamamış. Sonuç olarak AK Parti lehine bir mobilizasyon gerçekleşmemiş.
96
MUŞ
GENEL DİNAMİKLER
Seçimin genel gündemi konusunda görüştüğümüz insanlarda bir fikir birliği
gözlemlenmedi. Örneğin Erdoğan’ın mitingler düzenlemesini olumlu görenler
olduğu gibi olumsuz görenler de var. Erdoğan’a yönelik yolsuzluk iddiaları inandırıcı bulunmuyor ama 4 bakan ile ilgili olanına genel olarak inanılıyor ve bu
konuda ikna edici cevaplar verilemediği belirtiliyor. Popülist söylemlerin CHP
bağlamında etkili olmadığı ancak söylemlerin kendisinin etkili olduğu düşünülüyor. Ekonomide sosyal adalet olmaması problem olarak görülürken özellikle
taşeron işçilerinin kadro beklentisi güçlü vurgularla dile getirildi. Kadın ve yaşlılara yönelik sosyal yardımlar çok olumlu görülüyor ve AK Partinin alacağı oylarda büyük etkisi olduğu düşünülüyor. Dindarların yerel teşkilata rağmen ana
kadroya inandıklarından hala AK Partiye yakın durdukları ancak oy anlamında
olmasa da duygusal bir kopma olduğu belirtiliyor. AK Partiden HDP’ye ciddi
kaymalar olacağı genel olarak dile getiriliyor.
Çözüm süreci konusunda tamamen bir bloklaşma mevcut ve görüşülenlerin
dünya görüşüne göre iki temel yaklaşım ortaya çıkmaktadır. Her iki taraf da çözüm sürecinin kendisini olumlu görmekte ama yine her iki tarafta son bir yılda
yaşananları olumsuzlamaktadırlar. Farklılaşma neden olumsuz gördükleri konusunda ortaya çıkmaktadır. AK Partiye yakın olanlar sürecin dindar Kürtleri seküler olanlara yaklaştırdığını düşünmektedirler. Bunlar aynı zamanda ciddi bir
97
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
güvenlik sorunu olduğunu dile getirmektedirler. Buna göre halk devletten ümidini kesmiş olup sahada sadece PKK var. Eskiden dağdayken artık şehirde de var.
Eskiden asker oy için tehdit ederdi şimdi PKK yapıyor. Bölgede devlet yok. Devlet
PKK olmuş. Kaymakam bile gidin sorununuzu örgüt ile çözün diyor. Son olarak
bu kesim Erdoğan’ın Kürt sorununa dair son zamanlardaki söyleminin batıdaki
milliyetçi oyları toplamak amaçlı taktiksel bir yaklaşım olduğunu düşünüyor.
HDP’ye yakın olanlar ise meseleye dair özetle şunları dile getirdiler:
“Çözüm sürecinin mimarı olduğunu kabul ettiğimiz Erdoğan’ın Kürt sorunu
yoktur demesi işi tersine çevirdi. Kobani sürecinde yapılan açıklamalar zarar verdi. Seçimin en temel dinamiği Kobani’dir. HDP bu sayede tavan yaptı. HDP’nin
oylarının yükselmesinin nedeni HDP’nin başarısı değil Kobani olayları ve Erdoğan’ın bu konudaki mesajları oldu. HDP’yi AK Partinin yanlışları büyüttü. Örgütün 30 yıldır başaramadığını Kobani başardı”.
“Gençlerin dağa çıkmasının nedeni kahramanlık sevdası, gelen cenazelere verilen değer, dağdan barışla kahraman olarak inme hevesidir. Yoksa ideolojik bilinç
veya Kürtlük sevdası değildir. Gençler dağa çıkarak geleneksel aile baskısından kurtuluyor ve kişilik elde ettiğini düşünüyor. Bu bağlamda gençler kimlik, özgürlük ve
itibar kazanmış oluyorlar. Aslında HDP de artık gençliği kontrol edemiyor. Kobani
olaylarında Muş’ta camları kırmayın diyen parti yöneticisi gençlerden dayak yedi.”
“HDP Barajı aşamazsa yeni nesil güçlenecek ve daha radikal olacak. Buna
rağmen HDP barajın altında kalırsa seçimin hemen ertesinde iktidar elini uzatırsa süreç yine normalleşebilir aksi takdirde büyük yıkımlar mümkündür.”
Görüşülen şahıslar Başkanlık sisteminin halka iyi anlatılamamış olmasının
HDP tarafından iyi kullanıldığını ve ortada başka söylem olmadığı için onların
söyleminin doğru var sayıldığını belirttiler. Görüşülenlerden bir kısmı Cumhurbaşkanının tarafsız kalması gerektiğini belirtirken büyük çoğunluk mitinglerin başlarda olumsuz görülmesine rağmen gerekli olduğunun zamanla anlaşıldığını dile getirdiler. Muş’ta gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde diğer şehirlerde
karşılaşmadığımız bir durumla da karşılaştık.
YEREL DİNAMİKLER
Aday belirleme süreci ile ilgili olarak Muş’ta görüşülen şahısların da diğer illerdekine benzer şikayetleri oldu. Yapılan temayül yoklamalarının dikkate alınmadığı, tüm adayların Genel merkez tarafından belirlendiği ve Doğru Yol ekibinin etkinliğinin fazlasıyla görüldüğü ortak kanaat olarak ortaya kondu. Ancak
98
S A M S U N
ilginç bir şekilde tüm bu şikayetlere rağmen 3 adaydan ilk ikisi konusunda
olumlu görüşler ağırlık kazandı. Aday belirleme şekline itirazlar il teşkilatının
belirlenmesi konusunda da tekrarlandı.
Öncelikle aday profili konusu sorulan herkes istisnasız önce mevcut milletvekilleri konusunda konuşarak söze başladılar. Rüşvetten yolsuzluğa, adam
kayırmadan baskıya bir çok örnek farklı kişiler tarafından aynı şekilde dile getirildi. Sıklıkla dile getirilen bir diğer iddia da ise bir vekilin HDP için çalıştığı
iddiasıydı. Bu iddia halen görevde bulunan başka isimler için de dillendirildi.
Öyle görünüyor ki şimdiki adaylara olumlu yaklaşılmasının bir nedeni de mevcut vekillerin aday gösterilmemiş olmasıdır.
Teşkilatın yerel dinamiklere göre oluşturulmadığı en çok eleştirilen konuların başında gelmektedir. Yerel dinamiklerden kasıt aşiretler ve ilçelerin oy potansiyeline göre dengeli bir yönetim kurulu oluşturulması gereğidir. Milletvekillerinin teşkilat üyelerini kendi adamlarından belirlediği dile getirilmektedir. Bu
bağlamda esas olarak AK Partili olmayanların, hatta birçok HDP yanlısının il
yönetimine alındığı, buna karşın Parti için çalışan insanların dışlandığı sıklıkla
dile getirildi. Yönetim kadrosunun önemli bir kısmının parti faaliyetlerine katılmadığı, bunlardan bazılarının parti aleyhine çalıştığı iddiaları da ortaya kondu.
Buna ek olarak en önemli sorunlardan birisinin gençlik olduğu, partinin gençlere
ulaşmadığı için çalışma ve kampanyaların yapılamadığı dile getirildi.
Adaylar ve il başkanı arasında gerginlik olduğu, bunun da kampanyayı
olumsuz etkilediği belirtildi.
99
SAMSUN
GENEL DİNAMİKLER
Görüşmelerde, AK Partinin seçim vaatleri ve seçim kampanyası genel olarak başarılı bulunmakla beraber, Samsun’un geçmişten bu yana zaten merkez-sağ/Demokrat
Parti geleneğine ve politikalarına sıcak baktığını, seçmenin en nihayetinde çoğunluğunun sağ bir seçmen profili çizdiği belirtildi. Samsun’da insanların refah seviyelerinin artmasının sebebinin AK Parti olduğunun bilincinde olarak AK Parti’nin
projelerine ve seçim kampanyasına olumlu yaklaştıkları ifade edilmektedir. Bunun
yanı sıra tüm görüşmelerde istikrarın devamı, kazanımların tesisi gibi ifadelere yer
verilirken; halk nezdinde artık beklentilerin yükseldiğini ve sadece temel ihtiyaçların giderilmesinin toplum nezdinde yeterli görülmediğine işaret edilmekte.
Görüşülen bir ilçe belediye başkanı ilçesinde çok büyük bir nüfusun olmasına rağmen bir devlet hastanesinin eksikliğinin hissedildiğini ve AK Partinin
ülke çapındaki genel sağlık atılımlarına kıyasla artık buna da bir çare bulunması
gerektiği beklentisi olduğunu, genel seçimleri belirleyen esas faktörlerden birinin
yerel belediyecilik olduğunu söyledi.
Samsun’da öne çıkan konulardan birsi Başkanlık Sistemi’nin Samsun’da yeterince anlatılmamış olmasıdır. Samsunluların başkanlık sisteminin içeriğine yönelik bilgi eksikliklerine rağmen başkanlık sistemine, Recep Tayyip Erdoğan’ın söz
konusu sisteme olan desteğinden dolayı destek verecekleri ifade edildi. Samsunlu
bir kanaat önderi, Cumhurbaşkanı’nın genel seçimlere “400 milletvekili istiyo-
100
S A M S U N
rum” söylemi ve daha sonra bunu 330’lara kadar düşürmesinin ise yanlış bir giriş
olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanının da sahalara inip, mitingler düzenlemesi
toplumda bir heyecana sebebiyet verdiğinin altını çizen görüşmeciler, AK Parti’ye
bunun son derece olumlu yansıdığını belirtti.
Çözüm Süreci etrafında yöneltilen sorulara, milliyetçi tepkilerle cevap verilse
de, en nihayetinde sürecin arkasındaki kişinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olması,
tepkileri frenlediği ifade edilmektedir. Öte yandan Çözüm Süreci çerçevesinde
PKK’ya göz yumulması, devlet otoritesinin zayıfladığı algısı seçmen nezdinde rahatsızlık oluşturmaktadır. Görüşülen kişilere göre her ne kadar Çözüm Süreci’nin
pozitif yanları (şehit haberlerinin gelmemesi vs.) olumlu karşılansa da ve sürecin
diğer negatif yanlarının oy düşüşüne sebep olabilme ihtimali de vardır.
AK Parti’nin ekonomik politikalar konusunda muhalefet partilerinin söylemlerine karşı söylem geliştirememesinin oy kaybına neden olabileceği vurgulanmıştır. AK Partililerin “konuşmadığını” ifade eden yerel gazeteci, emekliler ve
asgari ücret konusunda seçmenin kafasının karıştığına işaret etmiştir.
Görüşülen kişilerin fikirleri doğrultusunda hiç kimse muhalefetin hükümete
yönelik atfettiği “otoriterlik söylemi” hususunda görüş ifade etmediği gibi muhalefetin ekonomik kriz söylemine yönelik farklı görüşler dile getirildi. Ekonomik
hususların ise daha çok CHP’nin emekliler ve asgari ücretlilere yönelik vaatleri
dikkate alındığı ifade edildi. Diğer bir yandan 17-25 Aralık süreciyle ilgili yolsuzluk söylemleri de Samsunlular nezdinde aşırı etkili olmamışsa da, bazı insanlarda
kafa karışıklığına yol açmıştır.
YEREL DİNAMİKLER
Samsun’da görüşülen birçok kişi, AK Parti’nin Samsun’daki seçim kampanyasının
diğer partilere göre çok daha aktif olduğu ve 3 dönem kuralı neticesinde genç
ve teşkilat içinden adayların da daha gayretli çalıştıklarına yönelik fikir beyanında bulundu. Bir yerel gazeteci aday belirleme sürecinde Samsunlu STK’lar
pek memnun edilemediği ifade etmiş ve Genel Merkez’in kararlarının toplumsal
istekleri gölgede bıraktığını aktarmıştır.
Görüşmelerde bir çok kişinin değindiği ve yerel bağlamda son derece önem
arz eden bir konu ise, büyükşehir yasa düzenlemelerinden ötürü Samsun kırsalındaki insanların ciddi anlamda sıkıntı çektikleridir. Buna ilaveten insanların
köylerde yer yer yol yapım sorunlarının olduğunu ifade eden AK Parti adayı,
seçmene bunun uzun vadede çözüleceğini ancak sadece kısa vadede sıkıntıların
101
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
olabileceğini anlattıklarını söyledi. Bu bağlamda yatırımların henüz tam anlamda
gerçekleştirilmediğini ve bundan ötürü (kırsalda %70 bandında olan) AK Parti
oylarında (bir ihtimal) bir düşüşün yaşanabilme olasılığına dikkat çekilmiştir.
Görüşülen bir belediye başkanı, 13 yıldır bir iktidarın başta olmasına rağmen
hâlâ devlet bürokrasinin yürümeyişinden sıkıntılar çekildiğini aktarmıştır. Özellikle Milli Eğitim bürokrasisi ile ilgili son derece ciddi problemlerin mevcudiyetine dikkat çekilmiştir.
DEĞERLENDİRME
Samsun’daki görüşmelerde varılan genel sonuç, seçmenin AK Parti yönündeki
teveccühünde kısmen bir azalma veya kafa karışıklığı olsa dahi, geçmişten gelen merkez-sağ/muhafazakar geleneğin bir devamı olarak, istikrar ve yatırımların da durmaması adına yine AK Parti’ye yöneleceğidir. AK Parti milletvekili
adayları her ne kadar yer yer spesifik sebeplerden ötürü yeterli görülmese de,
özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan ile özdeşleşmiş olan bu siyasal harekete yönelmelerde büyük bir kopma beklenmemektedir.
Muhalefet partisinin ekonomik vaatlerinin Samsun nezdinde ilk başlarda
ciddi anlamda kafa karışıklığına yol açtığı gözlemlenmiştir. Bazı seçmen çevrelerinde AK Parti’nin somut cevap üretmemesinden ötürü bu durum hâlâ sıcaklığını korumaktadır. Ancak AK Partili yetkililerin dahi özellikle emekliler ve
asgari ücret konusunda “zayıf olduklarını” ve bu konuda çareler üretme hususunda biraz geç kalındığını kabul etmeleri son derece dikkat çekicidir. Rahatsızlık oluşturan diğer faktörler arasında kişisel ilişkilerdeki sorunlar, yolsuzluk
ve gelir dağılımı başlıklarının zikredildiği görülmektedir. Fakat bu faktörlerin
genel oy tablosunu değiştirecek kadar güçlü olmadığı vurgulanmaktadır.
102
TRABZON
GENEL DİNAMİKLER
Her ne kadar AK Parti’ye teveccüh istikrar, yapılan “hizmetler” ve yatırımlardan ötürü Trabzon’da da ön plana çıksa da, şehirde Trabzon’a yeterince yatırım
yapılmadığı kanaati de vardır.
Başkanlık sistemi konusunda Trabzon’da Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsı nedeniyle bir destek varsa da, bazı gençlik kolları üyeleri dahil parti tabanı başkanlık
sisteminin net anlatılmadığını düşünmektedir.
Milliyetçi yapısı nedeniyle Trabzon’da çözüm sürecine dair bir rahatsızlık ön
plana çıkmaktadır. Bu bağlamda HDP/PKK çizgisinin meşrulaştığı ve AK Partinin
milliyetçi seçmeninden MHP’ye oy kayması yansıyabileceği ifade edilmiştir. Bunun yanında şehit haberlerinin gelmemesi de olumlu karşılanmakta fakat HDP/
PKKlıların “kahramanlaştırılması” kabul edilememektedir. İlginç bir şekilde farklı
kişiler tarafından genellikle Habur Sınır Kapısı görüntüleri hatırlatılmaktadır.
Görüşmelerde Gülen grubuna yönelik hükümetin politikası ve mücadelesi
olumlu bulunmaktadır. Dış politika konusunda geçmişte (örn. Suriye meselesi’nde) daha yumuşak bir yaklaşımın daha hayırlı sonuçlar üreteceğini de söyleyen
Trabzonlular, buna rağmen “Tayyip Erdoğan’ın dik durduğunu ve dik duran birinin de (Esad’a karşı) böyle (sert) olmak zorunda kaldığını” ifade ettiler.
Samsun’da olduğu gibi Trabzon’da da özellikle CHP’nin asgari ücret ve emeklilelere yönelik vaatleri ilk başta bir kafa karışıklığına yol açtığı gözlemlenmiş an-
103
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
cak daha sonra Kılıçdaroğlu’nun “noter tasdiki” ve benzeri hamleleri neticesinde
inandırıcılığını kaybettiği görüşmelerde ifade edilmiştir.
AK Parti’ye yönelik otoriterlik söyleminin de hiç bir etki uyandırmadığını,
aksine Erdoğan’a yönelik desteğin neredeyse %70’lere vardığını, yani “Trabzonlunun gücü sevdiğini” ifade edenlere karşılık, yolsuzluk (17-25 Aralık) söyleminin
ise AK Parti’nin en zayıf noktası olduğuna işaret edenler de olmuştur.
YEREL DİNAMİKLER
Trabzon’da gerçekleştirilen görüşmelerde en dikkat çekici husus, AK Parti adaylarına yönelik eleştiridir. Özellikle seçim sürecine kadar Trabzon’da yaşamamış
adaylar teşkilat ve tabandan tepki toplamıştır. Mevcut adaylardan rahatsızlığın
yanında birçok kaliteli aday adayının da liste dışı kaldığı aktarıldı.
Trabzon’da en belirgin yerel dinamik birçok görüşmede dile getirildiği şekliyle Trabzonspor’dur. Bazı kişiler, “AK Partiye oy vermeyecek olanların %80’i
Trabzonspor konusundan ötürü oy vermeyeceklerini” belirtti. Bu bağlamda
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıkı bir Fenerbahçe taraftarı olması ve Trabzonluların Fenerbahçe yüzünden takımlarına haksızlık yapıldığı görüşünü benimsemeleri (şike, kupa meselesi vs.), kendileri için son derece hayati bir önem arz
etmektedir. Yapımı devam eden Trabzonspor stadının henüz bitmemiş olması da
Trabzonspor bağlamında ifade edilmektedir.
Görüşmelerde AK Parti Trabzon teşkilatının iyi çalıştığını fakat sahaya daha
erken gidilse daha verimli sonuçlara ulaşılacağı dile getirildi. Diğer bir görüşe göre
ise projelerin tanıtımına geç başlanmadığını, sadece Başbakan’ın gelişi beklendiği
belirtildi. Buna ilaveten söz konusu Trabzon projelerin zaten eskiden bu yana bilinen projeler olduğu ve yenilikler barındırmadığı eleştirileri de ifade edildi.
DEĞERLENDİRME
Trabzon’daki görüşmelerde varılan genel sonuç, seçmenin AK Parti yönündeki
teveccühünde kısmen bir azalma olsa da, istikrar ve yatırımların durmaması için
AK Parti’nin tercih edileceği yönündedir.
Muhalefet partisinin ekonomik vaatlerinin Trabzon nezdinde de ilk başlarda
kafa karışıklığına yol açtığı gözlemlense de, seçim sürecinin ilerleyen safhalarında
bu etki kaybolmuştur. Ancak AK Partili yetkililerin özellikle emekliler ve asgari
ücret konusunda “zayıf olduklarını” ve bu konuda çareler üretme hususunda biraz
geç kalındığını kabul etmeleri son derece dikkat çekicidir.
104
ARTVİN
GENEL DİNAMİKLER
Artvin’de AK Parti’nin hizmetleri önemli bulunmaktadır. Örneğin yıllardır insanlara çok acı çektirmiş olan “Cankurtaran Geçidi”nin AK Parti tarafından tüneller ile bypass edilmek istenmesi (proje yapım aşamasındadır), yol düzenlemeleri,
Artvin’e üniversitenin açılması ve saire ciddi anlamda olumlu karşılık bulmuştur.
Özellikle milletvekili İsrafil Kışla’nın çabası sık sık vurgulanmaktadır.
Seçim kampanyası başarılı bulunmaktadır. Bunun haricinde oy vermeyenlerin çoğunun ise kalıplaşmış bir sol yapı içerisinde yer edindiklerini ve
“kararsız seçmen” tanımlamasının da Artvinlilere uymadığı görüşmeler esnasında ifade edildi.
Yerel vatandaşlar ile yapılan görüşmelerde de, Artvinli iş adamlarının her
ne kadar dünya görüşleri AK Parti ile tamamen zıt olsa dahi, son haftalara yaklaşırken verdikleri kararlar neticesinde AK Parti’nin sağladığı istikrar ortamından ötürü AK Parti’ye oy verecekleri ifade edilmiştir. Bunun yanı sıra insanların
hala Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy vereceklerini ifade etmeleri ve AK Parti’li
seçmen nezdinde kendisinin gerçekleştirdiği mitinglerin olumlu karşılandığı
dikkat çekiyor. Artvin Çoruh Üniversitesi’nden bir akademisyen de bu durumu
Erdoğan’ın yüzde 52 oy alması halkın kendisinden mitingler düzenlemesini istemesinin bir yansımasıdır şeklinde söyleyerek onaylamaktadır.
105
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
Başkanlık sistemi bağlamında ise Artvinlilerin konuyla ilgili bilgilerinin
sınırlı olduğunu ancak özellikle AK Parti seçmeni nezdinde Cumhurbaşkanı
Erdoğan faktörünün ağır bastığı vurgulandı (“Erdoğan istiyorsa, doğrusunu
istiyordur” yaklaşımı ve referandum olursa en az yüzde 53-54’ün “başkanlığa
evet” diyeceği tahmini dillendirildi).
Diğer bir taraftan yerel bir gazeteci Ahmet Davutoğlu’nun bu seçim kampanyasında gerçekleşen Artvin mitingindeki katılımın, geçtiğimiz yılki Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki Erdoğan mitingine kıyasla çok daha kalabalık olduğu
ifade etti. AK Parti’nin il yönetiminden bir kişiyle yapılan mülakatta ifade edildiği üzere, Davutoğlu’na seçmen özellikle “Cumhurbaşkanı ile hiçbir sorunu olmayan bir Başbakan olduğu” için güvenmektedir.
Çözüm sürecinin Artvinli AK Parti seçmeni nezdinde değil de daha çok
önceki seçimlerde AK Parti’ye oy vermiş olan ülkücüler nezdinde olumsuz neticeler doğurabileceği dile getirilmiş, ancak bu oy kaybının ise Artvin toplamında
sadece yüzde 1-1,5’a tekabül edeceği ifade edilmiştir. Çözüm süreci muhalefeti
bloklaştırdığı gibi Türkiye genelinde AK Parti oylarında yüzde 3, Artvin genelinde ise yüzde 5-6’lık bir oy kaybına yol açacaktır. AK Parti’den çözüm sürecinden ötürü uzaklaşmaya başlayan seçmen, özellikle MHP’nin son haftalarda
HDP’ye hiçbir şekilde “karşı çıkmaması”, seçmenin tekrar AK Parti’ye yöneldiğine yönelik görüşlerde dile getitirilmiştir..
Genel olarak değerlendirdiğinde ise çözüm sürecinin, Artvinlilerin gündemini pek de meşgul etmediği görülüyor.
Yapılan “yollar” ve saire Artvinliler nezdinde pek de bir önem taşımadığını da
ifade edenler olmuş, insanların daha çok “ceplerine giren paraları” gösterge kabul
ettikleri vurgulanmıştır. Hatta AK Parti’li bir yönetici, “Eski Türkiye’yi bilmeyen
kişilerin bu tür büyük yatırım projelerin ‘zaten hükümetlerin görevi olduğu ve
kim başa gelse aynısını zaten yapardı’ söylemlerin” arttığını belirtmiştir. Başka bir
yönetici ise, seçmenin artık hizmet odaklı olmadığını, oyunu buna göre vermediğini, artık seçmen isteklerinin son derece kişiselleşerek “standartlarım bundan
sonra nasıl artar” düşüncesi etrafında şekillendiğine işaret edildi.
AK Parti’ye yönelik en büyük eleştiriler de ekonomik politikalar bağlamındaki gelir dağılımı adaletsizliği ile ilgili olduğu söylenmektedir. Bu bağlamda AK
Parti’den beklentilerin yüksek olduğunun da altı sıklıkla çizilmiştir.
Diğer bir taraftan AK Parti’nin “menfaatçiler yuvasına” dönüştüğü, Artvin
nezdinde bile “elinde ihale dosyalarıyla dolaşanların” uğrak yeri olduğu vurgulandı. Bazı eleştirilerde parti il yönetiminin halktan kopuk olduğu dile getirilmiş-
106
A R T V İ N
tir. Öte yandan parti yöneticilerinden biri ise bunun tam tersini ifade etmekte,
halkla iç içe olduklarını belirtmektedir. En nihayetinde yolsuzluk söylemleri ve
saire fazla etkili olmayacağı tahmin edilse de, adayların (belli kişiler nezdinde
olsa dahi) rahatsızlığa yol açtığı söylenmektedir.
Muhalefet partilerinden CHP’nin yalnızca ekonomik vaatleri karşılık bulmuştur ancak bunun da kısmen dalga konusu olduğu ifade edilmiştir. Diğer taraftan kırsal kesimde ise bazı emeklilerin CHP’nin ekonomik vaatlerine yönelik
inancı, AK Parti’nin çeşitli uygulamaları üzerinden “her şeye para var bize gelince
niye yok” bakış açısıyla pekiştirildiği görülmektedir.
CHP’nin özellikle ekonomik vaatlerinin emekliler ve asgari ücretliler nezdinde karşılık bulduğunu ancak diğer partilerin de bunu vaat etmeye başlaması
ve kaynak tartışmasının da gündeme getirilmesiyle, insanların kafasının tekrar
karışmasına yol açtığı belirtilmekteir. Neticede AK Parti, CHP’nin vaatlerine
karşı cevaplar üretememiş ancak CHP’nin de halkı ikna edememesi AK Parti
aleyhinde oy kaymasını azaltacağı düşünülmektedir. En nihayetinde AK Parti’li
temsilciler dahi CHP’nin bu politikasına karşı etkili bir söylemin geliştirilemediğini görüşmeler esnasında vurgulamışlardır.
YEREL DİNAMİKLER
AK Parti adaylarının Artvin nüfusuna hitap ettiği belirtildi. Bununla birlikte çok saygın bir kimse olan 1. sıra adayı İsrafil Kışla’ya yönelik “keşke başka bir ilden (İstanbul
gibi) aday gösterilse idi zira böylelikle toplamda Türkiye’de 3 Artvinli milletvekili çıkmış olabilirdi” söylemlerine de sıkça dile getirildi. AK Parti’nin ikinci sıra adayının
zayıf olduğu, buna karşı MHP’nin 1. sıra adayının oldukça güçlü olduğu ve 33-34
yaşlarında bir başka MHP adayının da (CHP’den transfer edilen) ve özellikle Hopa
sahili kesimindeki sol oylara hitap edebileceği belirtildi. Öte yandan aday tercihleri
sebebiyle AK Parti’nin iki milletvekili çıkartmasının zor olduğu dile getirilmiştir.
AK Parti’nin Artvin’deki seçim performansına ve seçim kampanyasına yönelik ise adaylardan ziyade daha çok il yönetiminin çalıştığı ifade edilmekte ve
bu çalışmalara STK’ların da iştirak ettiği belirtilmiştir. Yerel medyanın Artvin
gibi küçük illerde çok önemli olduğuna işaret edilmiş, aynı zamanda Artvin’deki
okuma oranının da zaten Türkiye kıyaslamasında fevkalade yüksek olduğu sık
sık görüşmeler esnasında hatırlatılmıştır.
Bir akademisyen görüşüne göre, AK Parti’li adayların bazı yerel medyada
fazla yer almamaları, (genelinde almasına rağmen) adayların halk ile olan ikili
107
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
ilişkilerindeki zayıflık ve en önemlisi AK Parti saflarındaki “nasıl olsa çoğunluğu
yine alırız” tutumu ve “ukâlâlığı” ciddi anlamda hissedilmektedir.
Artvin’deki dindarlık ile halkın bu durumla ilişkisine yönelik ise AK Parti’li
yönetici, AK Parti’nin esasen özgürlükleri temel alan bir parti olarak öne çıktığını
ve bu algıyı da şu ana kadar Artvin’de oldukça iyi yönettiğini belirtti.
DEĞERLENDİRME
Artvin’deki görüşmelerin ardından varılan genel sonuç, seçmenin AK Parti yönündeki teveccühünde kısmen bir azalma olsa dahi, istikrar ve yatırımların durmaması adına yine AK Parti’ye yöneleceği gözlemlenmiştir.
Artvin’de AK Parti milletvekili adaylarının şehir dışından gelmeleri “Artvin’de
insan mı kalmadı” meâlinde eleştirilere hedef olmuştur.
Artvin’de teşkilatın aşırı rahat hareket ettiği ve bir özgüven patlaması/kibir oluştuğu belirtilmiş, parti il yönetiminin “menfaatçiler ve ihalecilerle” anılır
olmaya başlamasına işaret edilmiştir. Parti yönetimi ise bu söylentilerin “kendi kişisel işleri görülmeyenler” tarafından haksız yere dillendirildiği şeklinde
savunmuşlardır. Bu durum büyük çapta oy kopmalarına sebep olmayacak gibi
görünse de, en önemli artı faktörün burada da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve popülaritesi olduğu dikkat çekmektedir.
Muhalefet partisinin ekonomik vaatlerinin Artvin nezdinde de ilk başlarda
kafa karışıklığına yol açtığı gözlemlense de konunun uzaması ve açık arttırmaya
dönüşmesiyle bir nebze de olsa inandırıcılığını kaybettiği söylenmektedir. Ancak AK Parti’li yetkililerin dahi özellikle emekliler ve asgari ücret konusunda
“zayıf olduklarını” ve bu konuda çareler üretme hususunda biraz geç kalındığını
kabul etmeleri son derece dikkat çekicidir. Çözüm süreci konusunun da Artvin’de pek kimseyi ilgilendirmediği tezi savunulsa da, Erdoğan’a olan güvenin
burada etkili olduğu söylenebilir.
Başbakan Davutoğlu’nun “Cumhurbaşkanı ile sorunu olmayan bir Başbakan
olarak hareket etmesi” son derece olumlu karşılanmaktadır.
108
BURSA
GENEL DİNAMİKLER
Bursa’da ulusal tartışmalar seçmenin siyasi tartışmalarında oldukça etkili olduğu gözlemlendi. Bursa’da da başkanlık sistemi tartışmalarına yönelik net
bir resim yok. Kimileri Erdoğan’ın Başbakan olarak kalsaydı hem ülke hem
de AK Parti için daha hayırlı olacağını, şimdi güçsüzleştiği için sorunlar olduğunu düşünüyor. Akademik çevrelerde ise bu konuda farklı görüşler olsa
da birçok insan riskli bir sürece girildiği konusunda hemfikir. AK Parti’nin
Başkanlık sistemini getirecek bir sandalyeye ulaşamayacağı kanaati birçok
insan tarafından görüşmelerde dile getirildi.
Çözüm süreci ise olumlu görülmekle beraber yöntemleri ve bazı sahada
PKK’ya etki alan açan durumların devlette zafiyet görüntüsü oluşturduğu düşüncesiyle milliyetçi duyguları olan insanlarda rahatsızlık yarattığı görüşülen
kişiler tarafından ifade edildi. Ancak yine hem teşkilat hem de görüşülen diğer aktörlere göre AK Parti tabanında her şeye rağmen çözüm süreci desteklenmesi gereken bir süreç olarak görülüyor.
YEREL DİNAMİKLER
Bursa geneli muhafazakâr bir toplumdan oluşuyor. Zaten AK Parti’nin yüksek oy
oranları da bunu ortaya koyuyor. Nilüfer ve Mudanya ilçelerinde CHP tabanı yoğun, ancak AK Parti’nin bu ilçelerde de yine yarıya yakın bir seçmeni mevcut.
109
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
Gerek il başkanı gerek seçtiği kişiler hem parti teşkilatı hem de halkta olumlu bir resim çiziyor. Aday listesine dair her ilde olduğu gibi Bursa’da da tartışmalar kampanya sürecinde tartışılan önemli konulardan biri olarak dile getirildi.
Liste dağılımdaki ‘dengesizlik’ nedeniyle teşkilat içerisinden tepkilerin olduğu,
ve teşkilattan gelen kişilerin adaylık konusunda sıkıntı yaşadığı vurgulandı. Rahatsızlığın çeşitli nedenleri var. Bir nedeni 5 tane “tepeden” şeklinde ifade edilen
aday gösterilmesi. Bir diğeri ‘dağlı’ olarak kavramsallaştırılan Uludağ eteğindeki
Çekirge gibi ilçelerden aday konmaması –muhalefet partileri koydu-. Ek olarak
balkan göçmenleri temsil eden 2 kişi aday gösterilmiş, 1 kişinin yeterli olacağı
düşünülüyor. Teşkilat içerisinden aday olarak ise sadece iki kişi var. İnsanlar temayülün göstermelik olduğunu konusunda ittifak ediyorlar. Ayrıca Bursa’dan bir
Kürt adayın gösterilmesi halinde HDP’nin bir milletvekili çıkarabilecek düzeydeki bu şehirdeki oylarının düşeceği genellikle dile getirildi.
Ancak 1. Sırada Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun olması şehir için
temsili bir güç olarak ifade ediyor. Çünkü gerek Faruk Çelik gerek Bülent Arınç
gibi isimler nedeniyle Bursa seçmeni ulusal düzeyde güçlü vekile sahip olmaya
alışmış durumda. Özellikle Organize Sanayi çevresi/iş adamları için de önem arz
ediyor. Bu isimler dışında Bursa’da yerelde ağır bir siyasetçi isim çıkmamasını Faruk Çelik’e bağlayan var. Faruk Çelik’in Bursa’da siyaseti domine ettiğini, birçok işi
onun bağladığı ve kimsenin sivrilemediği şeklinde bir görüş mevcut.
Belediye hizmetlerinden genel olarak olumlu bahsediliyor. Bursa Büyükşehir belediyesi hizmetleri beğenilirken akademi ve STK çevreleriyle irtibatının
zayıf kaldığı eleştirileri mevcut. İş dünyasında Cavit Çağlar ve birtakım başka
çevrelerle de iş tutulduğu partiye yakın aktörlerce olumsuz bir durum olarak
ifade ediliyor. Sıradan vatandaştan STK ve akademik çevrelerde görev alanlara
kadar herkes bir rant sisteminin kurulduğundan bahsediyor. Rant, yolsuzluk
gibi konular ya da adam kayırma gibi hoşlarına gitmeyen unsurlar olduğunu
düşünenler olsa da koalisyon riskine karşı yine istikrar için AK Parti’yi destekliyor. Birçok STK temsilcisi ve akademisyene göre bu seçimler oldukça önemli.
Hem AK Parti’nin geleceği hem de bununla bağlantılı olarak ülkenin geleceği
açısından önem taşıdığı düşünülüyor.
Bazı Dernek ve STK’ların Allah rızası için çalışmak değil, birer atlama noktası haline geldiği, birçok STK başkanının aday adayı olduğu, buraların birer menfaat kapısı haline dönüşmeye başladığı görüşü de ifade ediliyor. Toplumu bilen ve
daha iyi olması için eleştiren insanların ‘muhalif ’miş gibi konumlandırılmaktan
ziyade, dikkate alınması gerektiği vurgulanmakta.
110
B U R S A
Gülen Cemaati, Bursa’da geçen seneye kadar çok güçlü olduğu vurgulandı.
Vali ve Emniyet Müdürlüğü başta olmak üzere bütün Bursa bürokrasisinde çok
etkin olan paralel yapı Vali ve Emniyet Müdürü’nün değişmesi sonrası zayıfladığı dile getirildi. Ancak Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde hala etkin oldukları yönünde çok yaygın bir görüş bulunmakta. Bursa’da diğer dindar vakıf ve STK’ların hiçbiri referanslarıyla Belediye’ye çalışan koyamadıklarını ifade ediyorlar.
Bunun yanında Bursa’nın en büyük vakıf üniversitesi olan yeni Orhangazi Üniversitesi de Gülen Cemaati’ne ait.
DEĞERLENDİRME
Ana dinamiklere bakılırsa toplumu genel olarak muhafazakâr olan Bursa’da elbette
her ilde olduğu gibi ideolojik taraflar mevcut. Ancak en önemli dinamiklerden birini ekonomi oluşturuyor. Zira Türkiye’nin en çok ihracat yapan iller sıralamasında 4. sırada ve ekonomi ağırlıklı yer işgal ediyor. Büyük sanayileri ve geniş çalışma
alanı dikkate alındığında iktisadî istikrar olmazsa olmaz bir husus olarak görülüyor. Yüzde 20’lik bir seçmen için iktisadî duruma göre önceliklerini belirleyerek
tercih yapıyor. Dolayısıyla ‘istikrar’ söyleminin toplumda ciddi bir karşılığı var.
Bursa’nın son yıllardaki en büyük sorunlarından biri teşkilatların “Farukçu”
(Çelik) “Bülentçi” (Bülent Arınç) diye bölünmesi olduğu vurgulanıyor. Son 4
yılda bu had safhaya çıkmış ve ilçelerden Belediyelere kadar her yere yansıdığı
görüşülen kişilerce özellikle vurgulandı.
Paralel yapının Bursa’ya dair güçlü olduğu söylentilerinin doğru olma ihtimali yüksek görünüyor. Büyükşehir Belediye ve İl Teşkilatında Gülencilere dair ilgili hiçbir çalışma yapılmadığı anlaşılıyor. Tersine Büyükşehir Belediyesi hala kermeslerinde ve benzeri faaliyetlerde kendilerine yer temin ediyor. Buna ek olarak
ne kadar muhalif insan varsa hepsinin belediyelerde çalıştığı sıkça ifade ediliyor.
Hem Bursa hem de Türkiye geneli için çok popülist bir yapı oluştuğu ve
liyakatin ön planda olmadığı şeklinde bir algı var. Bursa’da siyaset hiçbir meşrebin, ırkın, çevrenin etkisiyle şekillenmiyor, tamamen AK Parti’nin kendi
başarısı olarak görünüyor.
111
ÇANAKKALE
GENEL DİNAMİKLER
AK Parti doğrudan seçim sonrasına yönelik vaatler üzerinden bir siyaset izlemiyor. Köprü yapılması planı var ve muhtemelen yapılacak, ancak bunlardan ziyade
vatandaşların sorunlarıyla doğrudan ilgilenildiği ve samimi olunduğunu gösterecek bir siyaset tarzının geliştirilmesinin gerektiği belirtildi. Çanakkale’de, 30-45
yaş en çok oy alınan kitle, bayanlarda ise 30-60 yaş en çok oy alınan kitle olarak
öne çıkıyor. 60 yaş üstü ise ideolojik CHP tandanslı profil olarak karşımıza çıkıyor. 18-30 yaş kitlesi AK Parti için önemli bir hedef kitle olarak görünüyor ve
gençlere daha çok ağırlık verilmesi gerektiğine yönelik genel bir kanaat var.
Çözüm süreci ya da Başkanlık sistemi gibi ulusal tartışmalar Çanakkale’de seçmenin oy verme iradesini doğrudan şekillendiren unsurlar değil. Ancak önemli bir nokta şehirde özellikle genç yaştakilerin milliyetçi duygularının artması olarak ifade edilebilir. Bu nedenle Çözüm Süreci ya da Suriye gibi
konulardan uzak durarak daha çok Milli Savunma Sanayi ve Ekonomik Güç
unsurlarına vurgu yapılıyor.
Şehir küçük çapta ve genelde lokal konuları tartışıyor. Başka illerdeki yoğun
aday tartışması bu ilde fazla öne çıkmıyor.
Ulusal konulardan sadece cemaat meselesinin kısmi bir etkisi olduğu fakat
çok geniş olmadıkları için yine ana eksende olmadığı anlaşılıyor. Muhalefetin
seçim vaatleri CHP’li olan merkezdeki emekli kesimde ilgi görmüş durumda,
112
Ç A N A K K A L E
ancak memurlar için çok fazla bir karşılığının olmadığı vurgulandı. Çanakkale
seçmeni, oldukça katı ideolojik motivasyonla oy verdikleri için CHP’nin ekonomi vaatleri sadece oy vermenin meşruluğunu sağlıyor kendi seçmenine. Buna
rağmen özellikle emekli kesimin ve asgari ücretlilerin, özellikle muhalefetin
ekonomi söylemlerinin ardından maaşlarına yönelik bir iyileştirme beklentisinin yüksek düzeyde tartışıldığı anlaşılmakta.
YEREL DİNAMİKLER
Aday belirleme sürecinde temayül yoklaması, anketler, İl Başkanı’nın Başbakanla
birebir görüşmesi, STK’ların düşüncelerinin ve teşkilatın görüşlerinin alınmasının sorunsuz işlediği dile getirilmekte. Ancak insanlarda bizim oy verdiğimiz
adaylar listelerde yok görüşü hakim.
Ana sıkıntılardan biri teşkilatlarda istikrar ve süreklilik olmaması. Teşkilatın biraz dağınık ve AK Parti değerlerine uzak olması olumsuz bir durum olarak
dikkati çekmekte. Özellikle seçim çalışmalarındaki gönüllük düzeyi düşük olarak dile getirilmekte.
113
HATAY
GENEL DİNAMİKLER
Hatay’da ulusal meseleler siyasetin gündeminin ön sırasında olmasa da ikincil
düzeyde konuşulmaktadır. Bu bağlamda başkanlık sistemine dair insanların bilgi
düzeyi ve gündemi mevcut değil. Çözüm süreci genel olarak destek görüyor, Suriye ve Suriyeli mülteciler konusunda ise beklenenin aksine daha sakin bir ortam
var. Bunun en büyük sebebi Suriyeli mültecilerin Hatay’da değişik kesimlerde akrabalarının olması. Seçim döneminde Suriye meselesinin partiler tarafından kışkırtıcı mahiyette kullanılmadığı genel olarak görüşmelerde altı çizilen bir husus.
Hatay’da AK Parti’nin bitmiş ve mevcut devam eden projeleri var. 13 yıldır
şehre ciddi yatırım yapılmış durumda. Özellikle ulaştırma ve haberleşme alanındaki 1,7 milyar TL’lik yatırım hemen göze çarpıyor. Başbakan tarafından Amanos Tüneli sözünün verilmesi de olumlu bir portre çiziyor.
Tabanın yerel siyasetteki moral bozukluğuna rağmen Cumhurbaşkanı ve
Başbakan’a olan sevgi faktörü motivasyon oluşturuyor. Özellikle Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın İskenderun mitingi büyük motivasyon oluşturmuş. Mitingden sonra
bütün partiler İskenderun’da kampanyayı bitirmişler.
YEREL DİNAMİKLER
Hatay’da aday listesinin belirlenmesinde en etkili isimin Sadullah Ergin olduğu
en başta zikredilen konu. Mevcut milletvekillerinden dördü tekrar aday göste-
114
H ATAY
rilmiş durumda. 106 aday adayı ilçe ilçe gezdirilip tanıtıldıktan sonra yine aynı
vekillerin aday olması sonrası tabanda da rahatsızlık yaratmış. Bu milletvekilleri
hakkındaki genel kanaat etkisiz eleman olmaları ve sadece Sadullah Ergin sebebiyle listede tutuldukları yönünde.
Hatay’da yerel siyasetin dinamikleri oldukça hararetli yaşanıyor ve girift ilişkilerden oluşuyor. Yerel seçim kampanyasının en önemli tartışma
gündemi ‘su krizi’. Yerelde herkes bunu konuşuyor. Büyükşehir’in su fiyatlarına zam talebi çoğunluğu AK Partili olan belediye meclis üyeleri tarafından kabul ediliyor (Bu onayda belediye meclis üyelerine Büyükşehir’in
bir takım vaatlerinin etkili olduğu, bir nevi oyların satıldığı iddia ediliyor).
Neticede su fiyatlarına 1 liradan 3,5-4 liraya yükselerek ciddi bir zam geliyor. Halk rahatsız olduktan sonra taraflar suçu birbirlerine atıyorlar. Büyükşehir zammı AK Parti’nin yaptığını ifade ederken, AK Parti il başkanlığı ise Büyükşehir’in 3-4 ayda bir fatura keserek vatandaşı mağdur ettiğini
söylüyor. İl Başkanlığı’nın açtığı davada mahkemenin yürütme kararı aldığı
ancak Belediye’nin bunu uygulamadığı görülüyor. Basın toplantıları ve haberlerle bu konuda münakaşa devam ediyor.
Teşkilat seçim çalışmalarını gayretle sürdürüyor. Ancak AK Parti seçmeni
akçeli işlerden ötürü AK Parti Belediye Başkanları’na güvenmediği için bu ilçe
parti teşkilatlarına olan bakışa da olumsuz yansıyor. STK’lar, tüccarlar, kahvedeki
vatandaş özellikle İskenderun ve Payas belediyelerine güven konusunda yoğun
eleştiriler var. Özellikle tartışmalar AK Parti’nin birinci sıra milletvekilinin Sadullah Ergin’in iş ortağı olduğu üzerine odaklanmakta. Bu tartışmalar da oyların
maksimize edilmesini zorlaştırıyor ve seçime katılım oranında risk oluşturduğu
vurgulanıyor. Örneğin AK Parti’ye yakın vakıflar yerelde küstürülmüş.
CHP birinci sıra adayı Nusayri, DHKP-C destekli grup yorum solisti. Diğer partiler iyi adaylar çıkaramadığı için AK Parti’nin şanslı olduğu da ifade
edilen görüşler arasında. Esed uzantısı çevrenin ve Mihraç Ural’ın etkin olduğu
Samandağ, yine bu bölgede Defne Armutlu bölgelerinin CHP-HDP çizgisinde
hangi ağırlıkta oy kullanacağı tartışılıyor. Gülen cemaati de HDP’yi destekliyor ancak çok güçlü değiller. CHP Milletvekili Refik Eryılmaz bu seçimde aday
gösterilmemesi üzerine bağımsız olarak giriyor. Arkasına özellikle Esedci çevrelerde büyük destek almış durumda. Genel kanaat seçilecek kadar oy alamayacağı yönünde. Fakat alacağı oyların CHP’nin oylarını böleceği ve bu sayede AK
Partili 1 vekilin daha meclise girebileceği konuşuluyor.
115
7 H A Z İ R A N S E Ç İ M L E R İ S E TA S A H A Ç A L I Ş M A S I T E M E L B U LG U L A R R A P O R U
DEĞERLENDİRME
Hatay siyasetinde her sorunla bir şekilde ilişkili iki temel mesele olduğu söylenebilir. Bir tanesi Sadullah Ergin faktörü. Sadullah Ergin gerek milletvekili aday
listelerini belirlemesi gerek belediye, il teşkilatı ve ticareti dizayn eden ilişki ağıyla
Hatay siyasetinde en etkili isim olarak ön plana çıkıyor. Siyaseti domine etttiği
genel olarak üzerinde durulan önemli bir konu. Ayrıca kendi çevresini meclisten
il teşkilatına kadar her noktaya yerleştirdiğine yönelik genel bir söylem var. İkinci
mesele belediyelerde ciddi yolsuzluk ve rant dağıtımı söylentileri var. İskenderun
Belediyesi başta olmak üzere vatandaşta ciddi bir memnuniyetsizlik var ve bunun
genel seçimlere yanşayacağından endişe ile dile getirilmekte.
116
RAPOR
ANKARA • İSTANBUL • WASHINGTON D.C. • KAHİRE
Download