MUSTAFA KEMAL’İN HAYATI VE 1.DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ Osmanlı Devletini Çöküntüden Kurtarmak İçin Ortaya Fikir Akımları 1-OSMANLICILIK:Osmanlıcılık fikrine göre ırk ve din ayrımı gözetilmeksiniz herkes Osmanlı vatandaşı sayılacaktır. Fakat balkan savaşlarında balkan devletlerin bağımsız olmak istemesi ve diğer ulusların Osmanlı Devletinde ayrılmak istemesi nedeni ile bu fikir başarısız olmuştur. 2-İSLAMCILIK(ÜMMETCİLİK)İslamcılık fikrine göre sadece Müslüman halkı devletin çatısı altında tutmaktır.Buda 1. dünya savaşında Müslüman Arapların Osmanlıya saldırması ile başarısız oldu. 3-TÜRKÇÜLÜK:Coğrafyada, dilde, kültürde, tarihte birlik ve bütünlüğü sağlamaktır. 4-BATICILIK: Devletin ancak batılılaşmak yoluyla kurtulabileceğini ve bunun için çeşitli alanlarda ıslahatlar yapılması gerektiğini savunmuştur. MUSTAFAFA KEMAL’İN GİTTİĞİ OKULLAR 1- Mahalle Mektebi -Selanik 2- Şemsi Efendi İlkokulu - Selanik 3- Selanik Askeri Rüştiyesi - Selanik 4- Manastır Askeri İdadisi - Manastır 5- İstanbul Harp Okulu - İstanbul 6-Harp Akademisi - İstanbul Önemli Bilgiler: -1905 yılında Harp Akademisinden “Kurmay yüzbaşı” olarak mezun oldu. -İlk olarak Şam’da görev yaptı. (5. Ordu’da). -1906 yılında “Vatan ve Hürriyet” örgütünü kurdu. Daha sonra bu örgüt İttihat ve Terakki ile birleşti. M. Kemal -İttihat ve Terakki Cemiyetinin çalışmalarını beğenmeyince örgütten ayrıldı. -13 Nisan 1909’da çıkan 31 Mart Ayaklanmasını bastıran orduda kurmay subay olarak görev aldı. - 1911’de Trablusgarp’ta halkı harekete geçirmeye giden subaylar arasındaydı. - 27 Kasım1911’de binbaşılığa terfi etti.1914’te yarbaylığa 1916’da generalliğe terfi etti. -I. Dünya Savaşında Çanakkale, Kafkasya ve Suriye Cephelerinde savaştı. -M. Kemal’in Kurtuluş Savaşı Öncesi görev Yaptığı Yerler: -31 Mart Vakasını bastıran Hareket Ordusunda M.Kemal Kurmay subaylık yaptı. - Trablusgarp Savaşı - Balkan Savaşlarında Gelibolu’da görev aldı. Bu görevi Çanakkale Savaşında bölgeyi tanıyarak başarılı olmasını sağladı. - Çanakkale Savaşı ( Askeri dehası ortaya çıktı. Anafartalar Kahramanı unvanı aldı) - Kafkasya ve Suriye Cephelerinde görev yaptı. TRABLUSGARP SAVAŞI (1911–1912) Osmanlı-İtalya arasında yapılmıştır. NEDENLERİ: 1-1870’de birliğini kuran İtalya’nın sanayisine hammadde arayışları. 2-İtalya’nın Trablusgarp’ı işgal için diğer devletlerden izin alması. 3-İtalya’ya çok yakın olması, Osmanlının karadan ve denizden bağlantısının kalmaması(karada Mısır İngilizlerin işgalindeydi, denizde ise donanma ihmal edilmişti.) NOT: İtalya Trablusgarp’ın işgali sırasında özellikle M.KEMAL VE ENVER PAŞA gibi Osmanlı subaylarının yöre halkını örgütlemesi üzerine savaş uzadı. İtalya Osmanlı’yı barışa zorlamak için Çanakkale boğazını bombaladı,12 adayı işgal etti. Sonuçta Balkan savaşları başlayınca Osmanlı barış yapmak zorunda kaldı. UŞİ ANTLAŞMASI(15 EKİM 1912) 1-Osmanlı kuzey Afrika’da ki son toprağı olan Trablusgarp ve Bingazi’yi kaybetti. 2-Osmanlı Balkan savaşlarında 12 adayı koruyacak gücü olmadığından geçici olarak İtalya’ya bıraktı. (12 ada 2.dünya savaşına kadar İtalya da kaldı. İtalyanlar savaşı kaybedince yapılan PARİS ANT. İle(1947)bu adalar yunanlılara verildi. NOT: Osmanlının kuzey Afrika’daki topraklarını kaybetme sırası; Cezayir 1830 Fransa tarafından işgal edildi. Tunus 1881 Fransa tarafından işgal edildi. Mısır 1882 İngiltere tarafından işgal edildi. Trablusgarp(Libya)1912 İtalyanlar tarafından işgal edildi. 1 I.BALKAN SAVAŞI (1912–1913) Katılan Devletler: (Osmanlı-Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan, Karadağ) NEDENLERİ: 1-Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ’ın osmanlıyı balkanlardan atmak istemeleri. 2-Osmanlı-İtalya savaşında Osmanlının güçsüzlüğünün anlaşılması. 3-Rusların Pan-Slavizm politikası sonucu Karadağ Arnavutluk aklanmasını bahane ederek ayaklandı. NOT: İngilizler 19.yy boyunca zayıf Osmanlı’yı koruyup Rusların Akdeniz’e inmesine engel olmak istiyordu. Fakat ittihat-terakki partisi yönetimi sonucunda Osmanlı-alman yakınlaşmasını daha tehlikeli gören İngiltere 1909 Reval Görüşmelerinde Rusya’yı balkanlarda serbest bırakınca Rusya Slavları Osmanlıya karşı kışkırttı ve balkanları karıştırdı. Sonuçları: 1-Ordudaki ikilik nedeniyle Osmanlı her cephede yenildi. 2-İttihat-terakki partisi bab-ı âli baskınıyla hükümeti ele geçirdi. 3-Savaş sonunda imzalanan Londra antlaşmasına(30 Mayıs 1913) göre Osmanlı midye-enez hattının batısını kaybetti. NOT: Arnavutluk bu durumdan faydalanarak bağımsızlığını ilan etti.(Osmanlıdan ilk özerklik kazanan azınlık Sırplar, ilk bağımsızlık kazanan azınlık yunanlar, son bağımsızlık kazanan azınlık ise Arnavutluktur. II.BALKAN SAVAŞI(1913) Bulgaristan-Yunanistan, Sırbistan, Karadağ, Romanya ve Osmanlı arasında oldu. NEDENİ:I.Balkan Savaşında Bulgaristan fazla pay aldı. Diğer balkan devletleri bunu kabul etmeyip Bulgaristan’dan toprak istediler. Bu istekleri kabul edilmeyince savaş açtılar. Osmanlı da durumdan yararlanarak Edirne ve Kırklareli’ni geri aldı. SONUÇLARI: Bükreş antlaşması ile Bulgaristan birçok toprağını kaybetti. Not 1:I.Balkan Savaşında olmayıp,II.Balkan Savaşında yer alan devlet Romanya’dır. Not 2:Bulgaristan-Osmanlı arasında imzalanan İstanbul ant (29 Eylül 1913) ile bugünkü sınırımız çizildi. Yunanistan ile imzalan Atina ant. İle bugünkü yunan sınırı çizildi. BALKAN SAVAŞLARININ GENEL SONUÇLARI 1-Osmanlının zayıflığı iyice ortaya çıktı. osm.’nin balkan hâkimiyeti sona erdi. 2-Osmanlıcılık fikri tamamen çöktü, Türkçülük akımı başladı. 3-İttihat-Terakki yönetimi başladı. 4-Batı Trakya Türkleri sorunu başladı. 1.DÜNYA SAVAŞI (1914–1918) NEDENLERİ: Önemli Not: Dünya savaşına yol açan iki temel olay vardır. Bunlar; Fransız ihtilali ile sanayi inkılâbı’dır. 1-Sanayileşen ülkelerin hammadde kaynaklarını ve Pazar alanlarını(sömürgecilik) paylaşma mücadelesi. 2-Ulusal birliğini geç tamamlayan İtalya ve Almanya’nın sömürge arayışları. 3-Alses-Loren’i Almanya’ya kaptıran Fransa’nın ikinci plana düşmesi. 4-İngiliz-alman sömürgecilik rekabeti. 5-Rusların Pan-Slavizm politikasına karşı Almanya’nın pan-germenizim politikası.Bu nedenler Avrupa’yı ikiye bölmüştür. İttifak devletleri : Almanya, Avusturya-Macaristan imp. İtalya İtilaf devletleri : Rusya, İngiltere, Fransa(bu devletlere daha sonra İtalya, ABD, Belçika, Japonya, Hollanda, Yunanistan, Romanya gibi devletler katılmışlardır.) NOT 1:1914 Haziranında Avusturya veliahdı Sırbistan’a geziye çıkar. Avusturya veliahdı bir Sırplı tarafından öldürülür. Bunun üzerine Avusturya savaş açar, Ruslar da Sırpları yanında yer alır. Almanlar AvusturyaMacaristan’ın yanında yer alır. Böylece savaş genişler. NOT 2:Belçika 1.dünya savaşında almanlar tarafından işgal edilen ilk yerdir. NOT 3:Almanya’nın kargaşa içinde olmasını fırsat bilen Japonya Almanya’ya savaş açar, Pasifikteki sömürgeleri ele geçirince kendi savaşını bittiğini ilan eder. 2 OSMANLI DEVLETİ NEDEN SAVAŞA KATILDI? 1-Osmanlı’nın Karlofça Antlaşmasından itibaren kaybettiği yerleri geri almak istemesi 2-Savaşın almanlar tarafından kazanılacağına olan inanç(alman hayranlığı) 3-Savaşı kazanırsa borçlardan ve kapitülasyonlardan kurtulmak istemesi (İngiltere Osm.’nin savaşa girmemesi karşılığı kapitülasyonları kaldıracağını söylemiş. Bu yüzden bu madde bir bahanedir.) 4-İngiltere’nin parasını aldığı iki savaş gemisini Osm.’ye vermemesi ALMANYA NEDEN OSMANLIYI YANINA ÇEKMEK İSTİYORDU? 1-Osmanlı’nın jeopolitik konumu 2-Boğazlara hâkimiyet kurarak İngiliz ve Ruslara karşı avantajlı duruma geçmek. 3-Osmanlı padişahının halife unvanından faydalanarak İngiliz kontrolündeki Müslümanları kışkırtmak. 4-Balkanlardaki Pan-Slavizme karşı, Türkî cumhuriyetlerde Pan-Turkizm akımıyla dengelemek istemesi. 5-Doğuda bir cephe açılacak ve almanlar Avrupa’da rahatlayacak düşüncesi. 1914 yılında Goben ve Breslav adında iki alman gemisi İngilizlerden kaçarak Osmanlı’ya sığındı. Bu gemiler yavuz ve midilli adını aldılar. Daha sonra bu gemiler Rus limanlarını bombaladılar. Bunun üzerine Rusya Osmanlı devletine savaş açtı. Böylece Osmanlı savaşa girmiş oldu(14 Kasım 1914). OSMANLI’NIN SAVAŞTIĞI CEPHELER A)ANA CEPHELER B)İKİNCİ (CEPHELER) 1.Irak 1.Makedonya 2.Filistin-Suriye 2.Galiçya 3.Yemen 3.Romanya 4.Hicaz 5.Kanal 6.Çanakkale 7.Kafkasya NOT: Ana cepheler Osm. topraklarında açılan cepheler olup, Kafkasya ve Kanal cepheleri taarruz diğerleri savunma cepheleridir. NOT 2 : Osmanlının başarılı olduğu tek cephe Çanakkale cephesidir. NOT3: Osmanlı savaşa girdikten iki gün sonra kutsal cihat ilan etmesine rağmen Müslümanlar gereken ilgiyi gösteremedi. NOT 4:M.Kemal’in Çanakkale savaşıyla kendisini göstermesi, kurtuluş savaşında halk tarafından iyi tanınmasına ve kurtuluş savaşının lideri olmasında önemli rol oynamıştır. NOT 5:6 Ocak 1918 de ABD Başkanı Wilson ilkelerini yayımlayarak savaşı sona erdirdi. Bu ilkelerin en önemli özelliği gizli anlaşmaların yapılmayacağıdır ve her milletin çoğunlukta olduğu yerde devlet kurabilmesidir. NOT: itilaf devletlerinin savaşı kazanmalarının en önemli nedeni ABD’nin savaşa girmesidir. 1.DÜNYA SAVAŞI’NIN GENEL SONUÇLARI 1-Çok uluslu devletler(Osmanlı, Avusturya, Rusya, Almanya)yıkıldı. Ulusal devletler güç kazandı.(Polonya, Yugoslavya, Çekoslovakya, Türkiye) 2-Cemiyet-i akvam(milletler cemiyeti) kuruldu.20 Ocak 1920 3-İngiltere en karlı devlet oldu ve her alanda rakipsizleşti. 4-Rusya-kominizim, İtalya-faşizm, Almanya-Nazizizm, Osmanlı-cumhuriyet rejimleri geldi. MONDROS MÜTAREKESİ (30 EKİM 1918) Osmanlı’nın Mütarekeyi İmzalama Sebepleri: 1-Osmanlı’nın savaşacak gücünün kalmaması 2-Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi sonucunda Osmanlı ile Almanya’nın kara bağlantısının kesilmesi 3-Wilson Prensiplerinden cesaret alınması 4-Güney cephelerinin çökmesi 5-Savaş taraftarı olan İttihat ve Terakki Partisinin ülkeyi terk etmesi sonucunda başa barış isteyen Hürriyet ve İtilaf Fırkasının gelmesi. Mondros Mütarekesi; 30 Ekim 1918’de Osmanlı adına bahriye nazırı Rauf Orbay ile; İtilaf devletleri adına İngiliz amirali Caltrop arasında Limni Adasının Mondros Limanında Agamemnon Zırhlısında imzalanmıştır. 1-Siyasi Alandaki Maddeler : A)Boğazlar İtilaf devletleri denetimine bırakılacaktır. (Osmanlılar’ın Anadolu toprakları ile Rumeli toprakları arasındaki bütünlük bozulmuştur.) 3 B)İtilaf devletleri güvenliklerini tehlikeli gördükleri bölgeleri işgal edebileceklerdir. (7. Madde) C)Doğu Anadolu’da 6 ilde herhangi bir karışıklık çıkarsa bölge işgal edilebilecektir. (24. Madde) (Bir Ermeni devleti kurulmasına zemin hazırlanmak istenmiştir.) 2-Askeri Alandaki Maddeler : A)50.000 kişilik Jandarma kuvveti dışındaki bütün Osmanlı orduları terhis edilecektir. B)Osmanlı donanması, gösterilen limanlarda İtilaf devletlerine teslim olacaktır. C)Osmanlı silah ve cephanesi İtilaf devletlerine teslim edilecektir. D)İtilaf devletleri esirleri serbest bırakılacak fakat Osmanlı esirleri serbest bırakılmayacaktır. Not : Çok ağır şartlar taşıyan, işgallere zemin hazırlayan (özellikle 7. Maddesiyle) Osmanlı Devleti’ni fiilen sona erdiren bir antlaşmadır. İstanbul Hükümeti anlaşmayı olumlu karşılamış, Mustafa Kemal’inde içinde bulunduğu birçok aydın ise tepki göstermiştir. Mondros’a karşı Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, işgallerin başlamasıyla da Kuvay-ı Milliye birlikleri kurulmuştur. Not : Osmanlı’nın kayıtsız şartsız teslim belgesidir. İngiltere – Musul (ilk işgal), Urfa, Antep ve Maraş’ı işgal etmiş, ayrıca İzmit, Eskişehir, Afyon, Samsun, Merzifon ve Batum’a asker çıkarmışlar. İtilaf Devletleri – İstanbul’u fiilen işgal etmiş (13 Kasım 1918) Fransa – Adana ve çevresini işgal etmiş. İtalya – Antalya ve Konya çevresini işgal etmiştir. Not-1 : Urfa, Antep ev Maraş sonradan Fransa’ya devredilmiştir. Not-2 : Paris Barış Konferansı’ndan sonra Yunanlılar İzmir’i işgal etmişlerdir. (15 Mayıs 1919) Bazı Maddeleri (tamamı 25 maddedir): 1-Anlaşma devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıktığında istedikleri stratejik bir bölgeyi işgal edebilecektir.(7.Madde) İZMİR’İN İŞGALİ(15 MAYIS 1919) Yunanlılar İzmir’in kendi yurtları, halkının çoğunun Rum olduğunu iddia ederek İzmir’e asker çıkardılar.(burada Mondrossun 7.maddesini kullanmışlardır. SONUCU: 1-Osmanlı hükümeti işgale kayıtsız kaldığından halkın devlete olan güveni azaldı. 2-Anadolu halkı tehlikenin büyüklüğünü anladı buda ulusal bilinci uyandırdı. 3-İlk kez Kuvva-i Milliye birlikleri ortaya çıktı. 4-Tepkinin fazla olmasından dolayı itilaf devletleri Amiral Bristol adında bir Amerikalıyı bölgeye araştırma için gönderir. Araştırmada iddia edildiği gibi bölgede Rum halkının yoğun olmadığı ve katliamın yunanlılar tarafından çıkartıldığı ortaya çıktı.Bu belge milli mücadeleyi destekleyen ilk uluslararası belgedir. İNGİLTERE Musul Merzifon Samsun Batum Urfa Antep Maraş İLK İŞGALLER FRANSA Adana Mersin Dörtyol Hatay Urfa Antep Maraş İTALYA Antalya Fethiye Kuşadası Marmaris Bodrum Konya NOT 1:İlk işgal edilen yer İngilizler tarafından Musul’dur. NOT 2:Kurtuluş savaşı yıllarında en fazla işgal altında kalan yer İstanbul’dur. CEMİYETLER 1)YARARLI CEMİYETLER (ULUSAL CEMİYETLER): a-Trakya Paşaeli müdafaa-i hukuk cemiyeti: ilk kurulan yaralı cemiyet olup, Rum saldırısına ve Trakya'nın yunanlara verilmesine karşı çıkmış. b-İzmir müdafaa-i hukuk cemiyeti: İzmir’in işgalinden önce kuruldu. İzmir’in Türklere ait olduğunu tüm dünyaya duyurmaya çalışmıştır. c-Reddi ilhak:en son kurulmuş ve silaha başvuran bir cemiyet olup, ege bölgesinde askeri ve sivil denetimi ele geçirmiştir. ç-Kilikyalılar cemiyeti: Çukurova çevresinde ermeni ve Fransız tehlikesine karşı kuruldu. d-Doğu Anadolu müdafaa-i hukuk cemiyeti: merkezi İstanbul da olup, Erzurum ve Elazığ da şubeler açmıştır. Doğuda kurulması düşünülen Ermenistan devletine karşı kurulmuştur. M.Kemal Erzurum kongresine bu cemiyet adına katılmıştır. e-Trabzon muhafaza-i hukuk cemiyeti: Rumların kurmaya çalıştıkları Pontus emellerine karşı kurulmuştur. Erzurum kongresinden sonra doğu Anadolu cemiyetiyle birleşir. 4 f-Milli kongre cemiyeti: milli mücadeleyi basın yoluyla duyuran aydınların üye olduğu bir cemiyettir. 2)ZARARLI CEMİYETLER Azınlıkların kurduğu zararlı cemiyetler a-Yunan ve Trakya komitesi: Doğu Trakya’yı Yunanistan bağlamak istiyordu. b-Mavri mira: Bizans’ı yeniden kurmak istiyordu. c-Etnik-i Eterya: Trabzon da bir Pontus Rum devleti kurmak istiyordu. ç-Taşnak-Hıncak cemiyeti: ermeni patriğine bağlı olup doğuda bir ermeni devleti kurmak istiyorlardı. d-Musevi alyans cemiyeti ve Makkabi cemiyeti: Yahudiler tarafından kurulmuştur. Türklerin kurduğu milli varlığa zararlı cemiyetler: a-Sulh ve Selameti Osmaniye: vatanın kurtuluşunu padişaha bağlılıkta bulur. b-Teali İslam cemiyeti: kurtuluşun İslam da halifelikte olduğunu savunur. c-İngiliz muhipleri cemiyeti: Devlet ileri gelenleri(damat Ferit)tarafından kurulmuş olup Anadolu da bir İngiliz mandasını savunur. ç-Wilson ilkeleri cemiyeti: ABD mandaterliğini savunur d-Hürriyet ve İtilaf Fırkası: İngilizlerle işbirliğine sıcak bakarlar. NOT: Türklerin kurduğu bu cemiyetlerin en önemli yanı Osmanlıcı ve hilafetçi olmalarıdır. AZINLIK CEMİYETLERİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ 1-Mondros 7.maddesi gereği kendi devletlerini kurmak istemişlerdir. 2-itilaf devletleri tarafından desteklenmiş olup, işgali kolaylaştırmaya yöneliktir. MİLLİ VARLIĞA DÜŞMAN CEMİYETLERİNİN ÖZELLİKLERİ 1-Saltanatı ve hilafeti desteklemişler. 2-büyük devletler tarafından destek görmüş, manda ve himaye taraftarıdırlar. YARARLI CEMİYETLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ 1-Bölgesel amaçlı olup bağımsızlıkçıdırlar. 2-işgal tehlikesi olan yerlerde kurulmuşlardır. 3-Wilson ilkelerine güvenerek kurulmuş, kuvva yi milliye denilen silahlı güçleri oluşturmuşlardır. 4-Sivas kongresinden sonra birleştirilince ulusal bir nitelik kazandı. KUVVA-İ MİLLİYE Anadolu’nun işgaline padişahın kayıtsız kalması üzerine oluşan yerel direniş hareketi olup, İzmir’in işgali üzerine ilk kez batı cephesinde ortaya çıktı. NOT: Kuvva-i Milliye ilk eylem ve başarısını güney cephesinde(Hatay-Dörtyol)Fransızlara karşı kazanmıştır. KUVVA-İ MİLLİYE’nin olumlu yanları: Yunan ordusunu yıpratarak ilerleyişini yavaşlatmış, düzenli ordu kuruluncaya kadar ki askeri boşluğu doldurmuştur. Ulusal bilinci uyandırmış ve TBMM’ye karşı olan ayaklanmaları bastırmıştır. KUVVA-İ MİLLİYE’nin olumsuz yanları: İhtiyaçları için halktan zorla para ve mal almaları, halkın bakışını olumsuz etkilemiştir. Ayrıca askeri disiplinden yoksun oldukları için düzenli ordu kurulunca ayaklanmalar çıkardılar. Not: Yunanlıların batıdaki işgallerine karşı açılan ilk cephe ayvalık cephesidir. KONGRELER DÖNEMİ NOT: Havza’dan 1.TBMM’nin açılmasına kadar olan döneme kongreler dönemi denir. Bu dönemin temel amacı, ulusal güçleri birleştirerek mücadeleyi halka mal etmek olup, buna meclisin açılmasıyla ulaşıldı. A)HAVZA GENELGESİ(28 MAYIS 1919) 1-Mondros ateşkesine karşı çıkılarak komutanlara, askerlere, silahların teslim edilmemesi istendi. 2-İzmir’in işgali protesto edilerek gösteriler yapılması istendi. Önemi: M.Kemal’in Anadolu da ki ilk faaliyetidir. B)AMASYA GENELGESİ(22 HAZİRAN 1919) MADDELERİ 1-Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir.(kurtuluş savaşının gerekçesi açıklanıyor) 2-İstanbul hükümeti üzerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmemekte buda milletimizi yok duruma düşürüyor.(İstanbul hükümetine karşı ilk ciddi tepki olup, onu tanımadığını gösterir) 3-Milletin bağımsızlığını yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır.(ilk defa ulusal egemenlik anlayışından, yeni bir devlet kurulacağından, yönetim şeklinin değişeceğinden bahsediliyor.) 4-Her türlü etkiden uzak milli bir heyet oluşturulmalıdır. 5-Her ilden halkın güvenini kazanmış üç delege gizlice seçilerek Sivas’a gelecek. Seçimler belediye ve cemiyetlerin kontrolünde olacaktır. 6-Ulusal güçler hiçbir şekilde dağılmayacak(Mondros’a açık bir tepkidir). ÖZELLİKLERİ: 5 1-Türk ulusuna bağımsızlığı ve egemenliği için yapılan bir çağrıdır. 2-Anadolu ihtilali Amasya genelgesiyle başlar(İstanbul hükümetini tanımadığından) 3-Kurtuluş savaşının amaç, gerekçe ve yöntemi belirlenmiştir. 4-Genelgedeki kararların uygulamasından ordu ileri gelenleri sorumludurlar. NOT: Bu genelge M.Kemal, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy tarafından imzalanmış ve Kazım Karabekir’in onayı alınmıştır. Sonuç: Mustafa Kemal 7–8 Temmuz gecesi görevinden istifa eder.(M.Kemal’in asker olarak katıldığı son toplantıdır). ERZURUM KONGRESİ(23 TEMMUZ–7 AĞUSTOS 1919) Toplanma nedenleri: 1-Bölgenin sorunlarını görüşerek kurulması düşünülen ermeni devletinin kurulmasını engellemek. 2-Mücadelenin yöntem ve hedeflerini belirlemek. Kongre doğu Anadolu ve Trabzon cemiyetlerinin çalışmaları sonucu toplandı ve sonuçta iki cemiyet birleşti. Şartları: 1-Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz(ilk defa vatan sınırlarından bahsedildi). 2-Her türlü yabancı işgaline millet birleşerek karşı koyacak. 3-Vatanın bütünlüğünü Osmanlı sağlayamazsa bunun sağlanması için geçici bir hükümet kurulacaktır. 4-Kurulacak hükümeti ulusal bir kongre seçecektir. Ulusal kongre toplanmazsa bu işi temsil heyeti yapacaktır(ilk). 5-Manda ve himaye kabul edilemez(ilk kez manda ve himayeye karşı çıkılmıştır). 6-Osmanlı Mebusan Meclisi derhal toplanmalıdır(ilk). 7-Hıristiyan azınlıklara siyasal egemenlik ve ayrıcalık verilemez(ilk). 8-Saltanat ve hilafet makamını korumak için ulusal iradeyi etkin ve egemen kılmak esastır(burada hem halife ve saltanattan bahsediliyor, hem de ulusal iradeden bahsedilmesi bir çelişkidir. Nedeni halkın tepkisinden korkulmasıdır). Önemi: 1-Toplanış amacı yöresel, aldığı karalar itibariyle ulusal bir kongredir. 2-Misak-ı milli karalarına öncülük etmiştir. 3-M.Kemal’in sivil olarak katıldığı ilk toplantı olup, kurulan temsil heyetine başkan seçilmesiyle ilk kez lider konuma yükselmiştir. SİVAS KONGRESİ(4–11 EYLÜL 1919) Kongre başında Rafet bele ile M.Kemal arasında başkanlık krizi yaşandı. Sonuçta M.Kemal başkan seçildi. AMAÇ: Amasya genelgesindeki çağrı üzerine kurtuluş savaşını gerçekleştirmektir. KARARLARI: 1-Mondros imzalandığı anki sınırlarımız milli sınırlar kabul edildi. 2-Bu sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez. 3-İnsani şartlar altında her türlü yardım kabul edilecektir(ilk). 4-Manda ve himaye son kez reddedildi. 5-Osmanlı Mebusan Meclisi derhal toplanmalıdır. 6-Bütün yararlı cemiyetler Anadolu ve Rumeli müdafaa-i hukuk cemiyeti adı altında toplandı. Not: Temsil heyeti ilk iş olarak batı cephesi komutanlığına Ali Fuat paşayı atadı(yürütme yetkisini ilk kez kullandı). ÖNEMİ: 1-Erzurum kongresinin tüm karaları kabul edildi. 2-Düzenli orduya doğru ilk adım atıldı. 3-Bu kongre ile ulusal devletin temelleri atıldı. 4-Hem toplanış şekli hem de aldığı kararlar itibariyle ulusal bir kongredir Not 1:İtilaf devletlerinin Erzurum ve Sivas kongrelerine fazla tepki göstermemeleri ulusal mücadelenin henüz daha önemini kavrayamadıklarının göstergesidir. Not 2:Temsil heyetinin ilk yayın organı irade-i milliye gazetesidir. Ankara’ya geldikten sonra Hâkimiyet-i milliye adını almıştır. Not3: M.Kemal temsil heyeti başkanı sıfatıyla İstanbul'la tüm ilişkilerini kopardı. İlk başarı olarak Damat Ferit hükümeti istifa etmiş yerine Ali Rıza kabinesi geldi. Böylece Amasya görüşmelerinin önü açılmıştır. AMASYA GÖRÜŞMELERİ(20–22 EKİM 1919) Ali Rıza hükümeti Anadolu hareketine sıcak bakması üzerine görüşmeler başladı. Görüşmeler Amasya’da yapıldı. Temsil heyeti adına M.Kemal, Rauf Orbay, Bekir Sami bey ile İstanbul hükümeti adına bahriye nazırı Salih paşa arasında yapıldı. KARARLARI: 6 1-İstanbul hükümeti ile temsil heyeti arasında anlaşmazlık kalmadı. 2-Acilen seçimler yapılacak ve meclis toplanacaktır. Bu süreç içinde İstanbul hükümeti temsil heyetine danışmadan ülke için karar vermeyecek. 3-Temsil heyeti İstanbul hükümeti aleyhinde çalışmayacaktır. 4-Sivas kongresi kararları tanınacaktır. 5-Mebusan meclisinin güvenlik açısından İstanbul’da toplanması uygun değildir. 6-Milli mücadele düşmanı vali, polis ve içişleri müsteşarı görevden alınacaktır. ÖNEMİ: 1-İstanbul hükümetinin bu karalar kabul etmesinin en temel kendi merkezi otoritesini korumak istemesindendir. 2-İst.hük. Temsil heyetini resmen tanıyordu. 3-Bu görüşmeden sonra Anadolu İstanbul’a bağlı olmaktan çıktı. Artık İstanbul Anadolu’ya bağlı hale geldi. TEMSİL HEYETİNİN ANKARA’YA GELİŞİ(27 ARALIK 1919) Temsil heyetinin Ankara'ya geliş nedenleri: 1-Mebusan meclisinin çalışmalarını yakından izlemek istemeleri. 2-Demiryolu ağının Ankara’ya kadar gelmesi. 3-Hem güvenli olası hem de batı cephesine yakın olması. 4-Yeterli haberleşme imkânına sahip olması. SON OSMANLI MEBUSAN MECLİSİNİN TOPLANMASI(12 OCAK 1920) Amasya görüşmelerinde kararlaştırıldığı gibi seçimler yapıldı. İtilaf devletleri kendi isteklerini kabul ettireceklerini düşündükleri için seçimlere müdahale edilmedi. M.Kemal itilaf devletlerinin baskısından dolayı meclisin başka bir yerde toplanmasını istemesine rağmen meclis İstanbul’da açıldı. M.Kemal giden delegelerden kendisini meclis başkanı seçmelerini istemiş(eğer başkan olursa meclisi başka yerde toplayacaktı)ama bu isteği gerçekleşmedi. M.Kemal üyelerden mecliste temsil heyetinin isteklerini daha güçlü savunmak için “müdafaa-i hukuk” grubu oluşturmalarını istemiş Anadolu üyelerinin birçoğu hilafet yanlısı olmaları nedeniyle bu grup oluşturulamamış yerine daha az güçlü “felah-ı vatan” grubunu kurmuşlardır. MİSAK-I MİLLİ NOT: Mustafa kemal tarafından taslağı hazırlanan misak-ı millinin ulusal dayanak noktaları Erzurum ve Sivas kongreleri olup, Fransız ihtilali ve Wilson ilkeleri ise bunun evrensel kaynak ve dayanak noktalarını oluşturur. Alınan kararlar: 1-Mondros imzalandığı andaki vatan bir bütündür. Bölünemez. 2-Eskiden Osmanlının elinde olan Arap ülkelerinin geleceğini onlar seçimle belirleyecekler. 3-Kars, Ardahan ve Batum için gerekirse halkoyuna gidilecektir. 4-Batı Trakya'nın durumunu belirlemek için halkoyuna gidilecektir. 5-Azınlık hakları komşu ülkelerdeki azınlık haklarına paralel ayarlanacaktır. 6-İstanbul ve Marmara’nın güvenliği sağlanırsa boğazlar uluslar arası ticarete açık olacaktır. 7-Her türlü kapitülasyonlar kaldırılacaktır. 8-Sınırlar, boğazlar ve İstanbul'la ilgili hükümler kabul edilirse Osmanlı borçları ödenecektir. Önemi: 1-Türk yurdunun sınırları çizilmiştir. 2-Kurtuluş savaşının hangi temeller üzerine yapılacağı kesinleşti. 3-Anadolu hareketinin ilk büyük siyasal zaferidir. Not1:Ulusal mücadele misak-ı milliyle güç kazanırken, itilaf devletleri önce kararı geri çekmesi için meclise baskı yapmış, Ali rıza görevden alınarak Salih paşa göreve getirilmiş, meclisin kararı geri çekmemesi üzerine İstanbul resmen işgal edildi(16 Mart 1920) ve kararı alan milletvekilleri Maltaya sürüldü böylece meclis dağıtılmış oldu. Not2:Padişah 4 Nisan 1920’de Mebusan meclisini kapatmış böylece Osmanlı parlamentosu sona erdi. Not3:İstanbul'un işgali itilaf devletlerinin istediği şekilde etki vermemiş, hatta başta hilafetçi olanlarda ulusal mücadeleye katılmaya başladılar. 1.TBMM’NİN AÇILMASI(23 NİSAN 1920) Açılış amacı:1-Ulusal iradeyi egemen kılmak.2-ulusal birliği sağlamak 3-düzenli orduyu kurmak.4-vatanı kurtarmak. Not 1:TBMM’nin üyeleri, Mebusan meclisi için seçilip te İstanbul’a gidemeyenler, İstanbul’dan kaçıp Ankara’ya gelen etkin kişiler, malta sürgününden kaçanlar ve temsil heyeti üyelerinden oluşur. Aldığı ilk kararlar(24 Nisan 1920): 1-Bir hükümet kurulmalıdır(İstanbul dışında bir yönetim oluşturulmak isteniyor). 2-Geçici bir hükümet reisi atamak doğru değildir(yeni meclisin sürekliliği vurgulanıyor). 3-Geçici bir padişah vekili atamak doğru değildir(TBMM karalarının padişahtan bağımsız olması amaçlanır). 4-TBMM’nin üstünde güç yoktur(saltanat yok sayılıyor). 7 5-TBMM yasama ve yürütme yetkisine sahiptir(güçler birliği ilkesi). 6-Meclisten seçilecek bir kurul hükümet işlerini meclis adına yapacak. Meclis başkanı kurulunda başı olacak(meclis hükümeti sistemi). 7-Padişah ve halife içinde bulunduğu baskıdan kurtulursa meclisin belirleyeceği ölçüsünde yerini alacaktır(meclisin padişaha üstünlüğü belirtiliyor). 1.TBMM’NİN ÖZELLİKLERİ: 1-Yeni kurulacak olan devletin kurulmasını sağlamıştır. 2-Ulusal egemenlik ilkesini benimsemiştir. 3-Kurucu meclis olarak olağanüstü yetkilere sahiptir. 4-Halk tepkisinden çekinildiği için saltanata dokunmamıştır. 5-Yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kendinde bulundurur. 6-Meclis hükümeti sistemini benimsemiştir. Not: Meclis açılınca temsil heyetinin görevi sona ermiştir. Bu meclis kesinlikle Mebusan meclisinin devamı değildir. HIYANET-İ VATANİYE KANUNU(vatana ihanet edenlerin yargılanması kanunu)29 NİSAN 1920 Neden çıkarıldı? 1-ayaklanmaları bastırmak. 2-asker kaçaklarını önlemek.3)düzenli ordunun kurulmasına zemin hazırlamak.4)TBMM’nin otoritesini sağlamlaştırmak. Not1:bu kanunun uygulanması için istiklal mahkemeleri kuruldu(18 Eylül 1920).güçler birliği ilkesi gereğince mahkeme üyeleri meclisten oluşturuldu. Caydırıcı olması için alınan kararların kesin olduğu belirtildi. Not2:TBMM İstanbul ile olan tüm ilişkisini kesti. İstanbul hükümetinin aldığı tüm olumlu ve olumsuz kararların Anadolu için geçersiz olduğu belirlendi. İSTANBUL HÜKÜMETİNİN TBMM’YE KARŞI TUTUMU 1.Mustafa kemal ve arkadaşları yargılanarak idamla cezalandırıldılar. 2.Şeyh'ül İslam’dan fetva alınarak M.Kemal ve arkadaşlarının dine karşı gelmekle suçladı. 3.Kuvva-i inzibatiye kuruldu ve ayaklanmalar çıkarıldı. TBMM’NİN İSTANBUL HÜKÜMETİNE KARŞI TUTUMU 1-Şeyh'ül İslam fetvasına karşı Ankara müftüsü Rıfat börekçi onun aksine bir fetva yayınladı. 2-Damat Ferit vatan haini ilan edilerek vatandaşlıktan çıkartıldı. 1.TBMM’YE KARŞI ÇIKAN AYAKLANMALAR: A)Doğrudan doğruya İstanbul hükümeti tarafından desteklenenler: 1)Anzavur Ayaklanması: Manyas, susurluk, gönen çevresinde çıkartıldı. Çerkez Ethem bastırdı. 2)Kuvva-i İnzibatiye(Halifelik Ordusu):İzmit ve çevresinde çıktı. Ali Fuat tarafından bastırıldı. B)İstanbul hükümeti ve işgalcilerin kışkırtmasıyla çıkan ayaklanmalar: 1)Bolu-düzce-hendek-Adapazarı ayaklanması: halkın dini duyguları istismar edilmiştir. Ali Fuat ve refet bey tarafından bastırıldı. 2)Yozgat ayaklanması: Yozgat ve çevresinde halkın dini duyguları istismar edilmiş olup, Çerkez Ethem bastırmıştır. 3)Afyon ayaklanması: Çapur Musa tarafından çıkartılmış olup, kuvva-i milliye tarafından bastırılmıştır. 4)Konya ayaklanması: delibaş Memet tarafından çıkartılmış düzenli ordu bastırmıştır. 5)Milli aşireti ayaklanması: önceleri ulusalcı olan milli aşiret işgalcilerin kışkırtmaları sonucu TBMM’ye karşı savaşmıştır. C)Azınlıkları çıkardığı ayaklanmaları: ermeni ve Yahudi azınlıkların devlet kurma amacıyla çıkardıkları ayaklanmalardır. D)Kuvva-i milliye yanlısı olup ta sonradan ayaklananlar: Çerkez Ethem ve demirci Mehmet efe önce kuvva-i milliyeci idiler düzenli ordu kurulunca isyan ettiler. İsmet İnönü ayaklanmayı bastırınca bu şahıslar yunanlılara sığındılar. TBMM’nin isyanlara karşı aldığı önlemler: 1-Hıyanet-i vataniye kanununu çıkarttı. 2-İstiklal mahkemeleri kuruldu. 3-İstanbul ile bütün ilişkiler askıya alındı. 4-Düzenli ordunun kurulmasına hız verilerek kuvva-i milliye kaldırıldı. İsyanların sonuçları: 1-Milli mücadelenin uzamasına neden oldu. 2-Anadolucun daha fazla işgal altında kalmasına neden oldu. 3-Yunanlılar Anadolu’nun içlerine kadar yayılma imkânı buldular. 4-Milli kaynak zayiatı oldu kaynaklar birbirine karşı kullanıldı. 8 5-TBMM’nin daha da güçlenmesine yol açtı. SEVR BARIŞ ANTLAŞMASI(10 AĞUSTOS 1920) İtilaf devletleri Mondros ateşkesinden sonra toprakların paylaşımı konusundaki anlaşmazlık yüzünden Sevr antlaşmasını sonraya bıraktılar. Bu arada Anadolu’da bağımsızlık mücadelesi başlamış, misak-ı mili ilan edilmiş yeni Türk devleti kurulmuştur. İtilaf devletleri San Remo Konferansında(Osmanlı çağırılmamış)kararlaştırdıkları kararları kabul ettirmek için Paris konferansına(18 Ocak 1920)davet etmişler. Mustafa kemal yeni devletin bu koşulları kabul etmeyeceğini bildirmesine rağmen damat Ferit bu koşulları kabul ettiğini bildirmiştir. TBMM bu anlaşmayı kabul edenleri vatan haini ilan etmiş ve mücadelesine devam kararı aldı. MADDELERİ 1-İstanbul osmanlının başkenti olacak, anlaşma hükümlerine uymazsa burası da alınacak. 2-Arabistan ve ırak İngilizlere bırakılacak. 3-Suriye, Lübnan ve güneydoğu fransa'ya verilecek. 4-Midye-Enez hattının batısı Yunanistan’a verilecek. 5-İzmir osmanlının kalacak ancak burayı Yunanistan idare edecek. 6-Osmanlının etkisinin olmayacağı ayrı bir Bütçe ve kaynağı olan bir boğazlar komisyonu kurulacak ve savaş zamanında da bütün gemilere açık olacak. 7-Doğuda Ermenistan kurulacak. 6-Kürtler ayrı bir devlet kurmak isterlerse ve milletler cemiyeti bunu onaylarsa Osmanlı kabul edecektir. 8-Zorunlu askerlik kalkacak. 9-Kapitülasyonlar bütün devletlere tanınacak. 10-Azınlıklar her türlü okul açabilecekler. 11-On iki ada İtalyanlara diğer adalar yunanlılara verilecek. Önemi: 1-Osmanlı devleti fiilen sona ermiştir. 2-Azınlıklara sonsuz haklar verilmiştir. 3-Anadolu’da milli mücadele hız kazanmıştır. 4-Osmanlının imzaladığı son anlaşmadı. Not: bu anlaşma Mebusan Meclisi tarafından onaylanmadığı için ölü bir antlaşmadır. KURTULUŞ SAVAŞI 1)DOĞU CEPHESİ: Osmanlıda ermeni sorunu 1878 Berlin anlaşmasıyla başlar. Büyük devletlerin desteğiyle şımaran Ermeniler 2.Abdülhamit’e suikast girişiminde bile bulunurlar.1.dünya savaşı sırasında Rusya ile birleşerek Osmanlı ordusuna saldırınca bir başka yere(Suriye) göç ettirildiler.(tehcir kanunu–1915) Brest-Litovski anlaşmasıyla Ruslar savaştan çekilince ABD ve İngilizler doğuda bağımsız bir devlet kurma girişiminde bulundular. Bunu Wilson ilkelerinde dolaylı olarak, Sevr’de açıktan belirttiler. Kurtuluş savaşında kazım Karabekir TBMM’nin ilk başarısı olarak Ermenileri yendi ve bölgeden çıkarttı. Gümrü antlaşması(3 Aralık 1920) 1-Kars ve çevresi geri alındı. 2-Ermeniler çoğunluk olmadıklarını kabul edip, haklarından vazgeçtiler. 3-Ermenistan Sevr’in geçersizliğini kabul etti. 2)GÜNEY CEPHESİ: Mondros antlaşması gereğince Antep, Urfa ve Maraş önce İngilizler daha sonra Fransa tarafından işgal edildi. Güney cephesinde halk temsil heyetinin gönderdiği subaylar ile direnişe geçti. Sonuçta 11 Şubat 1920 Maraş,10 Nisan 1920 Urfa ve 9 Şubat 1921’de Antep kurtarılmıştır. Not: düzenli ordu olmadan Kuvva-i Milleyenin kesin sonuç aldığı tek cephedir. 3)BATI CEPHESİ: 1.İzmir’in işgalinden 1.İnönü savaşına kadar kuvva-i milliye daha sonra düzenli ordu devreye girdi. 2-kurtuluş savaşının kaderi bu cepheyle çizildi. 3–I.İnönü,II.İnönü, Eskişehir-Kütahya, Sakarya Savaşlarında yunanlılar taarruz Türkler savunmada büyük taarruzla birlikte Türkler saldırıya geçtiler. I.İNÖNÜ SAVAŞI(6–10 OCAK 1921) Nedeni: 1-Yunanistan’da yeni başa gelen hükümetin karalılığını göstermek istemesi. 2-yunanlıların Çerkez Ethem isyanından faydalanmak istemeleri. 3-demiryolu kavşağının merkezi Eskişehir’i ele geçirmek istemesi Sonuçları:1.yeni kurulan düzenli ordunun ilk başarısıdır. 2-TBMM’ye ve düzenli orduya güven arttı. 3-halkın milli mücadeleye katılımı ve askere katılmalar arttı. I.İnönü’nden sonra; 9 Teşkilat-ı Esasi(1921 Anayasası) kabul edildi. Londra konferansı toplandı. Afganistan ile dostluk antlaşmas imzalandı. İstiklal Marşı(12 Mart 1921) kabul edildi. Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması imzalandı. 1921 ANAYASASI(20 OCAK 1921) I.İnönü’nden sonra yeni devletin ilk anayasası kabul edildi. 1.Osmanlı yerine yeni devletin kurulduğunun hukuken belgesidir. 2.TBMM yasal hale gelerek, güçler birliği ilkesine göre hazırlanmıştır. 3.Olağanüstü koşullar ve acil gereksinimler için kısa ve özet olarak hazırlanmıştır. 4-Başkansız bir cumhuriyet kurarak ulusal irade meclis tarafından temsil edilir. LONDRA KONFERANSI(23 ŞUBAT–12 MART 1921) Konferansa TBMM hükümeti, İstanbul hükümeti, İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan katıldı. 1.İtilaf devletlerinin amacı ufak tefek değişikliklerle Sevr’i kabul ettirmekti. 2.TBMM toplantıya gelerek misak-ı milliyi tüm dünyaya duyurmak ve Türklerin savaş yanlısı olmadığını göstermiştir. 3.İtilaf devletleri İstanbul hükümeti ile TBMM’yi birbirine düşürmek istemiş, ancak İstanbul’dan gelen temsilci sıra kendisine geldiğinde"sözü milletin gerçek temsilcilerine bırakıyorum”diyerek TBMM’ye bir jest yapmıştır. AFGANİSTAN İLE ANTLAŞMA(1 MART 1920) TBMM ile Afgan hükümeti arasında Moskova’da imzalandı. 1-TBMM ile Afganistan birbirlerini karşılıklı olarak tanıdılar. 2-İki taraf birbirlerine saldırıyı kendilerineymiş gibi kabul edecekler. MOSKOVA ANTLAŞMASI(16 MART 1921) Sovyet-Rusya’nın TBMM’nin gelecek ile kaygıları Ermenilere karşı kazanılan başarı,1.İnönü ve itilaf devletlerinin Londra konferansına çağırmaları üzerine sona erdi. Hükümleri: 1.Sovyet- Rusya misak-ı milliyi tanıdı. 2-İki ülkeden birinin tanımadığı bir belgeyi diğeri de tanımayacak. 3-Sovyet-Rusya kapitülasyonların kalktığını kabul etti. 4-Osmanlı-çarlık Rusya sı arasındaki anlaşmalar geçersiz sayılacak.(dostluk dönemi) 5-Ruslar TBMM’ye silah cephane para ve araç-gereç yardımı yapacak. 6-Batum Gürcistan’a verilmesi şartıyla Rusya Ermenistan ve Gürcistan ile yapılan antlaşmaları kabul etti. Önemi: TBMM’nin doğu sınırı güvence altına alındığı gibi, TBMM’yi ilk defa büyük bir devlet tanıyordu. II.İNÖNÜ SAVAŞI(23–31 MART 1921) Nedeni: 1.Londra konferansından bir sonuç alınamayınca yunanlılar İngilizlerin desteğiyle tekrar saldırıya geçtiler. 2-Türk ordusunun güçlenmesine zaman bırakmamak. Sonucu: 1.İsmet paşa tarafından yunan ilerleyişi durduruldu. 2.Mustafa kemal ismet paşaya “siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs(kör)talihini de yendiniz”diye telgraf gönderdi. 3-İtalyanlar Anadolu’dan çekilmeye başladı. 4-İngilizler malta sürgünündeki bir kısım tutukluyu serbest bıraktı. ESKİŞEHİR-KÜTAHYA-AFYON MUHAREBELERİ(10–24 TEMMUZ 1921) Nedeni:I.ve II. İnönü de ordu başarılı savunmalar yapmış ise de Aslıhanlar ve Dumlupınar da henüz saldırıya geçemeyeceği anlaşılması üzerine yunanlılar ordu toparlanmadan işi bitirmek istemesi. Sonuçları: 1.Türk ordusu yenilerek Sakarya ırmağının doğusuna çekildi(TBMM’nin kurtuluş savaşında düzenli ordu ile yenildiği tek savaştır). 2-İnönü savaşlarının getirdiği olumlu hava dağıldı, yurtta panik havası yaşandı. 3-Mecliste sert tartışmalar oldu. Meclisin KAYSERİ’YE taşınması teklif edildi. 4-Mustafa kemal tüm meclisin oyu ile 5 ağustos 1921’de başkomutan seçildi. Meclisin yetkilerini üç ay süre ile alınca tekâlif-i milliye emirlerini yayımladı. Not1:böylece Mustafa kemal Amasya genelgesinden sonra ayrıldığı askeri görevine geri geldi. Not2:M.K.7 ağustos 1921’de tekâlif-i milliye(ulusal yükümlülükler)yayınladı. Buna göre; halk ve tüccar herkes birkaç eşyasını, kumaşını, yiyeceğini, parasını, taşıma araçlarını belirli sınırlar içerisinde tekâlif-i milliye komisyonunun emrine verecek, bu kanunun uygulanmasında istiklal mahkemeleri görev yapacak. SAKARYA SAVAŞI(23 AĞUSTOS–12 EYLÜL 1921) Nedeni: Eskişehir-Kütahya savaşlarını kazana yunanlıların son bir darbe ile Ankara’yı almak istemeleri. 10 Sonuçları: 1-Mustafa kemal’in “hattı müdafaa yoktur, sattı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça vatan terk olunamaz.”sözü ile motive olan Türk ordusu yunanlıları saldırı gücünü kırmıştır. 2-Bu savaştan sonra yunanlılar savunmaya, Türkler saldırıya geçecekler. 3-Mustafa kemal’e TBMM tarafından gazilik ve mareşallik verildi(19 Eylül 1921). 4-İtalyanlar Anadolu’dan tamamen çekilmeye başladılar. 5-Malta sürgünündeki esirlerin tamamı serbest bırakıldı. 6-Sovyet-Rusya ile Kars antlaşması imzalandı(13 ekim1921). 7-Fransa ile Ankara antlaşması yapıldı(20 Ekim 1921). Not: Türklerin 2.viyana savaşından beri başlayan geri çekilmeleri Sakarya savaşıyla durmuş, büyük taarruzla saldırıya geçilecektir. KARS ANTLAŞMASI (13 EKİM 1921) Rusya ya bağlı Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan bir araya gelerek TBMM ile bir antlaşma yaptılar. Buna göre; daha önce imzalanan antlaşmalar onaylandı ve doğu sınırımız kesin olarak çizildi. ANKARA ANTLAŞMASI(20 EKİM 1921) Fransızlar Kuvva-i Milliye yi yenemeyince Türklerin tutsak edilemeyeceğini anladılar. Sakarya savaşı da kazanılınca Fransızlar masaya oturdular. Şartları: 1-Fransa ile savaş sona erecek(güney cephesi kapandı). 2-İskenderun-Hatay hariç bugünkü Suriye sınırımız çizildi. 3-Hatay da ki Türklere özel haklar tanıyan bir yönetim kurulacak. Önemi: 1-Fransa TBMM’yi tek başına tanıyan ilk itilaf devleti oldu. 2-İtilaf cephesi parçalandı. İngilizler yalnız kaldılar. Not: Sovyetler Londra konferansında olduğu gibi Ankara antlaşmasını protesto etmişlerdir. Bu durum TBMM’nin batıyla iyi ilişkiler kurmak istememesinden kaynaklanır. BÜYÜK TAARRUZ (26–30 AĞUSTOS 1922) Nedeni: Sakarya Savaşından sonra geçen bir yıllık sürede savaşa devam edip zaferi kazanmaktan başka çare olmadığını anlaşılması. Bu süre içinde yapılan hazırlıkların asıl amacı yunalıları yurttan tamamen kovmaktır. -30 ağustos 1922 günü bizzat Mustafa kemal’in yönettiği başkomutanlık savaşıyla yunan kuvvetlerinin önemli kısmı imha edildi. -M.Kemal’in “ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri.” sözü ile 9 Eylülde İzmir’e girildi.18 Eylülde Anadolu’da Yunan askeri kalmadı. Not: büyük taarruz ile Türk devriminin askeri safhası sona ermiş olup bundan sonra siyasi ve diplomatik alanda mücadele verilecektir. MUDANYA ATEŞKES ANTLAŞMASI(11 EKİM 1922) Nedeni: 1-İngiliz destekli yunan ordusunun yenilmesi ve Türk ordusu ile İngiliz ordusunu Çanakkale ve İzmit civarında karşı karşıya gelmesi. 2-İngilizlerin yeni bir savaş için İtalya ve Fransa’nın desteğini alamaması ve sömürgelerinde isyanların baş göstermesi. 3-M.Kemal’in boğazlar için yapılacak bir savaşa Rusya’nın da katılacağına dair yaptığı propaganda. Mudanya ateşkesi TBMM(ismet İnönü),Fransa İtalya ve İngiltere arasında yapıldı. Yunanistan İngiltere’nin aldığı tüm kararları kabul etti. Şartları: 1-Ekim 14–15 gecesinden itibaren çatışma duracak. Doğu Trakya savaşsız TBMM’ye verilecek. 2-İstanbul ve çevresinde Türk yönetimi kurulacak bunu için TBMM temsilcisi İstanbul’a gelecek(itilaf devletleri de Osmanlının fiilen bittiğini kabul emiş oluyordu). 3-Kalıcı bir anlaşmaya kadar Türk ordusu Çanakkale ve Kocaali’de kalacak, Trakya’ya 8.000 jandarma gönderilecek. 4-Boğazlar kalıcı bir anlaşmaya kadar TBMM’nin elinde kalacaktır. SALTANATIN KALDIRILIŞI(1 KASIM 1922) 11 Asıl neden ulusal egemenliği tam olarak sağlamak olup Lozan konferansına İstanbul hükümetinin çağrılması saltanatın kaldırılmasına gerekçe olmuştur(işgalcilerin amacı Londra konferansında olduğu gibi İstanbul hükümeti ile TBMM’yi birbirine düşürmektir). Not1:saltanat kaldırılırken halifeliğe dokunulmadı. Çünkü bu kumun dinsel yönü ağır basıyordu ve kamuoyu buna hazır değildi. Alınan kara göre saltanat İstanbul’un işgali ile (16 Mart 1920)kalkmış sayıldı. Not2:17 Kasım 1922’de vahdettin halife sıfatıyla İngilizlere sığındı, İngilizlerin Vahdettin’i ve halifeliği kullanma tehlikesine karşı TBMM Osmanlı hanedanından Abdülmecit’i halife seçti. Saltanatın kaldırılmasına halk tepki göstermedi çünkü bu kurum kurtuluş savaşı boyunca düşmanlarla birlikti. LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI(24 TEMMUZ 1923) Not1:Mustafa Kemal konferansın İzmir de toplanmasını istemişse de kabul edilmeyip İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya TBMM’yi İsviçre’nin Lozan kentinde toplantıya çağırdılar. Yunanistan, Romanya, Yugoslavya ile boğazlar konusunda Bulgaristan ve Rusya çağrılan devletlerdir. Not2:Konferansa gidecek olan komisyonun başına Rauf Orbay getirilmek istenmişse de onun Mondros’u imzalayan heyette yer alması olumsuz kabul edilerek ismet paşa heyetin başına getirildi. Not3:20 Kasım 1922’de toplanan konferans Musul, kapitülasyonlar, borçlar, boğazlar ve savaş tazminatı çıkmazlığı yüzünden 4 Şubat 1923’te dağıldı. Türk ordusu savaş hazırlığına başlayınca 23 Nisan 1923’te konferans başladı ve 24 Temmuz 1923’te anlaşma imzalandı. Lozan Anlaşmasının Maddeleri 1-Sınırlar: a)Trakya sınırı; Mudanya da belirtildiği gibi Meriç nehri sınır olacak savaş tazminatı olarak yunanlılardan karaağaç alınacaktır. b)Güney sınırı; Fransa ile yapılan Ankara anlaşması gibi olacak. c)Irak sınırı; İngiltere ve Türkiye 9 ay içinde bu sorunu çözecekler. d)Egedeki, Gökçeada ve Bozcaada bize verilecek diğerleri Yunanistan’a verilecek bize yakın adalarda asker bulundurulmayacak,12 adadaki İtalya işgali devam edecek. e)Mısır, sudan ve Kıbrıs İngilizlerin olacak. Not: Musul ve Hatay misak-ı milli içinde olmasına rağmen alınamayan yerler olup daha sonra sadece Musul kalacaktır. 2-Kapitülasyonlar: Her alanda tümü ile kalkacaktır. 3-Boğazlar: Geçiş serbestîsi getirildi. Geçişler Türklerin başkanlığında milletler cemiyetine bağlı bir komisyon yönetecek ve her iki tarafta asker olmayacaktır. 4-Azınlıklar: hiçbir ayrıcalık verilmeyecek İstanbul’daki Rumlar ve batı Trakya’daki Türkler dışındaki Rumlar ve Türkler istenirse takas dilebilecek. 5-Devlet Borçları: Osmanlı borçları Osmanlıdan ayrılan devletlerarasında paylaştırıldı. Son Türkiye son taklidi 1954 yılında ödemiştir. Not1:Bu anlaşma TBMM tarafından onaylandıktan 6 hafta sonra İstanbul’u boşaltacaklardır. Not2:Bütün ısrarlara rağmen Rum patrikhanesi kaldırılamadı. Not3:Kapitülasyonlar, borçlar, azınlıklar kesin çözümlenen konular iken ırak sınırı(Musul)çözümlenemeyen, batı Trakya, ege adaları, Rum patrikhanesi ve boğazlar aleyhimize çözülmüştür. Önemi: 1-Yeni Türk devleti itilaf devletleri tarafından tanınmış bir belge olup bu günde geçerlidir. 2-Musul ve Hatay dışında misak-ı milli gerçekleşti. 3-Osmanlıdan kalan birçok sorun çözümlendi. 4–1.dünya savaşını sona erdiren son antlaşmadır. Not:9 ağustos 1923’te CHP kuruldu ve 11 ağustosta 2.meclis açılmış(amaç devrimleri gerçekleştirecek bir kitleyi meclise taşımaktır) ve bu meclis 1 Ekim 1927’ye kadar devam etmiştir. Lozan anlaşmasını da 2.meclis onaylamıştır. Not: Anadolu'dan çıkan itilaf devletlerinin sırası; İtalya-Fransa-Yunanistan-İngiltere Doğrudan doğruya ilk çıkan devlet Ermenistan'dır. TBMM’yi tek başına tanıyan ilk itilaf devleti Fransa’dır. Batılı anlamda ilk tanıyan Rusya, doğrudan ilk tanıyan Ermenistan’dır. CUMHURİYET DÖNEMİ İÇ VE DIŞ OLAYLAR 2.TBMM’NİN AÇILMASI(11 AĞUSTOS 1923–1 EKİM 1927) Nedeni: 1-Kurtuluş savaşı yıllarda 1.meclisin iyice yıpranması. 12 2-Birinci mecliste saltanat yanlılarının M.K. çalışmalarına muhalefeti. Not: Eski meclis 1 Nisan 1923’te seçimlere kara vermiş ve seçimi 23 Nisan 1923’te yapmış 11 ağustos’ta yeni meclis açılmıştır. Özellikleri: 1.Hukuk, ekonomi, eğitim ve toplumsal alanda birçok hareketi başlatmıştır. 2-Eski yasama döneminden kalan sorunlar çözülmüştür. 3-Lozan anlaşmasını ve Ankara’nın başkent oluşunu kabul etmiştir. CUMHURİYETİN İLANI(29 EKİM 1923) İLANIN NEDENLERİ: 1.Saltanatın kaldırılmasından sonra devletin rejiminin ne olacağı ve devlet başkanının kim olacağının tartışılması. 2-Meclis hükümeti sisteminin bunalımlara yol açması ve bir türlü hükümetin seçilememesi. 3-Devlet adının ve devlet başkanının olmaması. 4-Meclisin açılmasıyla milli egemenlik, Lozan'ın imzalanmasıyla mili bağımsızlığının kazanılması. Sonuçları: 1.Devlet rejiminin gerçek adı konuldu. 2-Devlet başkanlığı sorunu çözüldü. 3-Meclis hükümeti sisteminden kabine sistemine geçildi. Not: İlk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, ilk başbakan ismet İnönü, ilk meclis başkanı fethi Okyar, ilk genelkurmay başkanı Fevzi çakmak’tır. ANKARA’NIN BAŞKENT OLUŞU(13 EKİM 1923) İstanbul’un 6 Ekim 1923’ten itibaren boşaltılması başkent tartışmalarını da beraberinde getirmiştir. Bazı kişiler İstanbul’u istemelerine rağmen güvenlik açısından uzun süredir Anadolu hareketine merkezlik yapan Ankara daha uygun görülerek başkent yapılmıştır. HALİFELİĞİN KALDIRILIŞI(3 MART 1924) Nedenleri: 1-Cumhuriyet rejimi ile halifelik kurumunun bağdaşmaması. 2-Devrimlere karşı olanların halifelik kurumu etrafında toplanarak yeni rejime karşı çalışmalar başlatmaları. 3-Bütün uyarılara rağmen halife Abdülmecit’in devlet işlerine karışması 4-Laik düzene geçiş için zorunlu olması. Sonuçları: 1-Laik düzen önündeki en büyük engel kaldırıldı. 2-Eski düzen yanlılarının sığındıkları kurum kaldırıldı. 3-Devlet üst yönetimindeki ikilik sona erdi. 4-Yapılacak yeniliklerin önü açıldı milliyetçiliğin temelleri güçlendi. Not:3 Mart 1924’te çıkarılan diğer kanunlar şunlardır; 1.Osmanlı hanedan üyeleri yurt dışına sürüldü(amaç; gelecekte saltanat ve hilafet iddiasında bulunmalarını önlemek). 2-Erkân-ı harbiye vekâleti kaldırıldı(yerine milli savunma ve genelkurmay kurularak ordu siyasetten ayrıldı). 3-Şeriye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı(yerine başbakanlığa bağlı diyanet işleri başkanlığı kuruldu). 4-Tevhidi-i tedrisat kanunu çıkartılarak öğretim birleştirildi. 1924 ANAYASASI(20 NİSAN 1924) Savaş öncesi 21 anayasasını savaş sonrası ihtiyaçlara cevap vermemesi üzerine yeni bir anayasa hazırlandı. Özellikleri: 1.Temelini 21 anayasası oluşturur. 2-Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu belirtilmiştir. 3-Yargı kısmen bağımsız hale geldi. Yasama ve yürütme meclistedir. 4-Seçme yaşı 18,seçilme yaşı 30 olup sadece erkeklere aittir. 5-Meclis hükümeti ile parlamenter sistemin özelliklerini taşır. 6-Merkezi sisteme ağırlık verilmiştir. 7-İlköğretim herkese zorunlu tutulur. 8-Devletin resmi dini İslam olup, bu madde 1928 de anayasadan çıkartılmış ve 1937 de laiklik ilkesi anayasaya girmiştir. ÇOK PARTİLİ HAYAT DENEMELERİ: 1)CUMHURİYET HAL FIRKASI (9 AĞUSTOS 1923) Özellikleri: 1-Türkiye’nin ilk siyasi partisidir. 2-Herhangi bir ideolojinin değil tüm ulusun partisidir. 3-Cumhuriyet devrimleri bu parti ile gerçekleşmiş ve yerleşmiştir. 4–1950 yılına kadar parti başkanı aynı zamanda devlet başkanı da olmuştur. 13 2)TERAKKİPERVER CUMHURİYET PARTİSİ(17 KASIM 1924) Özellikleri: 1.Türkiye’nin ikinci siyasi, ilk muhalefet partisidir. 2-Mustafa Kemal ve devrimlerine karşıdır. 3-Ekonomide liberalizmi desteklemiştir. 4-Dini siyasete alet ederek güneydoğuda şeyh Sait isyanının çıkmasında etkin rol aldığı için 5 Haziran 1925’te kapatıldı. Not1:Fethi bey yönetimine karşı faaliyetlerin yoğunlaşması üzerine ismet paşa hükümeti kuruldu. Karışıklıkları gidermek için TAKRİR-İ SÜKÛN YASASI çıkartıldı(4 Mart 1924)istiklal mahkemeleri kurularak isyanını suçluları yargılandı. Not2:Şeyh Sait isyanı cumhuriyet ve devrimlerinin henüz yerleşemediğini göstermiştir. Not3:Terakkiperver cumhuriyet fırkasında kazım Karabekir ve âli Fuat paşa gibi kişilerin olması orduyla siyasetin karışması anlamında olup, oldukça tehlikeli bir durum olarak görülmüş, orduyu siyasetten ayırmak amacıyla kişilere ya ordu ya da siyaset yapma zorunluluğu getirilerek ordu siyasetten ayrılmıştır. ATATÜRK’E SUİKAST GİRİŞİMİ:(16 Haziran 1926) Atatürk İzmir’e gideceği sırada ona bir suikast planı harılandı. Suikast girişimi planlama aşamasında kaldı uygulanamadı. Laik düzene karşı bir darbe olarak değerlendirildi. SERBEST CUMHURİYET FIRKASI(12 AĞUSTOS 1930) Mustafa Kemal’in isteği üzerine fethi bey tarafından ulusal iradeyi meclise tam olarak taşımak için kurulmuştur. Bu parti cumhuriyete ve devrimlerine saygılıdır. Yabancı sermayenin ülkeye gelmesini savunmuş liberalizmi desteklemiştir. Bu parti kısa bir süre sonra Atatürk’e ve cumhuriyete karşıt olanların toplandığı bir örgüt ollunca kurucusu Fethi Bey tarafından feshedildi(18 Aralık 1930) MENEMEN OLAYI(23 ARALIK 1930) 1-İzmir’in menemen ilçesinde asteğmen Kubilay gericiler tarafından “din elden gidiyor.”diyerek öldürüldü. 2-Bu olay da şeyh Sait isyanında olduğu gibi mevcut laik düzene karşı yapılmış bir ayaklanma olup, suçlular yargılandı. 3-Şeyh Sait İsyanı ve Menemen Olayı ülkenin henüz çok partili yaşamı kaldıracak boyutta olmadığını ortaya çıkarınca 1945’lere kadar çok partili denemelere ara verilecektir(oysa Atatürk çok partili hayata geçmeyi çok istiyordu). DEVLETİN LAİKLEŞME AŞAMALARI: 1)1Kasım 1922’de saltanat kaldırıldı(laikleşme konusunda ilk adımdır). 2)3 Mart 1924 halifeliğin kaldırılması(en önemli devrim). Böylece yapılacakların önündeki en büyük engel kalkmış oldu. 3)Şeriye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı(3 Mart 1924).bütün din işlerini düzenleyen bu kurum aynı zamanda devletin yaptığı işlerin dine uygun olu olmadığını açıklıyordu. Bu durum laik devlet düzeniyle bağdaşmıyordu. Bu kurumun yerine başbakanlığa bağlı diyanet işleri başkanlığı kuruldu. 4)Tevhid-i Tedrisat Kanunu(3 Mart 1924)medreseler kapatılmış, eğitimin laikleşmesi ve merkezi bir yapıya kavuşması amaçlanır. 5)Tekke-Zaviye ve türbelerin kapatılması(30 Kasım 1925) 6)Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun(1926) 7)Türk Medeni Kanunu(17 Şubat 192) 8)Latin Harflerinin Kabulü(1 Kasım 1928) 9)10 Nisan 1928 devletin dini islamdır maddesi ve Kuran’a göre yemin kaldırıldı. 10)5 Şubat 1937’de laiklik ilkesi anayasaya girmiştir. HUKUK ALANINDAKİ YENİLİKLER 1)1921 ve 1924 anayasaları 2)Türk Medeni Kanunu(17 Şubat 1926)İsviçre den alındı. 3)ticaret Kanunu:1926 Almanya ve İngiltere’den alındı. 4)Ceza Kanunu:1926 İtalya’dan alındı. 5)Borçlar Kanunu:1926 İsviçre 6)Hukuk Muhakemeleri Usulü:1929 Almanya’dan alındı. 7)İcra ve İflas Kanunu:1932 İsviçre’den alındı 8)Türk kadınına siyasal hakların verilmesi. Türk Medeni Kanunu(17 ŞUBAT 1926) Özellikleri: 1-Kadınlar istediği mesleğe girecekler. 14 2-Evlilikte tek eşlilik ve kadına boşanma hakkı verildi. 3-Evlenmede resmi nikâh zorunlu, dini nikâh isteğe bağlı oldu. 4-Mirasta kadın-erkek eşitliği ve mahkemelerdeki şahitlikte de kadın-erkek eşitliği getirildi. Not1:Medeni Kanunun kabulü ile patrikhanelerin din işleri dışındaki tüm yetkileri sona erdi. Not2:Medeni Kanun toplumu ümmet anlayışından ulus anlayışına taşımış. KADINLARA SİYASAL HAKLARIN VERİLMESİ: 1-Kadınlara belediye seçimlerine girme hakkı verildi(3 Nisan 1930). 2-1933’te kadınlara muhtarlık seçimlerine girme hakkı verildi. 3-Kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildi(5 Aralık 1934) Türk kadınlarına verilen bu haklar çoğu Avrupa ülkesinden önce verilmiştir. EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDAKİ YENİLİKLER 1-Tevhid-i Tedrisat Kanunu(3 Mart 1924)eğitimdeki ikiliğe son verilerek, MEB kurulmuş ve tüm okullar MEB’e bağlanmıştır. 2-Medreseler kapatıldı(3 Mart 1924) çok sayıda din adamı yetiştiren bu kuruma devletin ihtiyaç duymaması ve kültür ikiliğini sona erdirmek için kapatıldı. 3-Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun(2 Mart 1926) günümüz eğitim sistemini temelleri atıldı(ilkokul, ortaokul, lise). 4-Latin Harflerin Kabulü(1 Kasım 1928) Arap harflerinin Türkçeye yetersizliği ve zor olması nedeniyle çıkmış. Sonuçta; millet mektepleri açıldı, okuma yazma kolaylaştı, kitap sayısı arttı, batıyla ilişkiler kolaylaştı. 5-Darülfünun kapatıldı İstanbul Üniversitesi açıldı(1933). 6-Türk Tarih Kurumu kuruldu(15 Nisan 1931) 7-Türk Dil Kurumu kuruldu(12 Temmuz 1932) 8-Halkevleri, Güzel Sanatlar Akademisi ve Devlet Konservatuarları açılarak Türk kültürünün doğuşu başlatılmıştır. TOPLUMSAL ALANDAKİ YENİLİKLER 1-Kılık kıyafette değişiklik.25 Kasım 1925 Şapka Kanunu çıktı.1934’te çıkarılan bir kanunla dini kıyafetle dolaşılması yasaklandı. 2-Tekke-Zaviye ve Türbelerin Kapatılması(30 Kasım 1925) 3-Takvim Saat ve ölçüde değişiklik: —26 Aralık 1925 Miladi Takvim kabul edildi. —Latin Rakamları kabul edildi(1928 Mayıs 24) —Uluslar arası ölçüler kabul edildi(26 Mart 1931) —Hafta tatili cumadan pazara alındı(1935) 4-Soyadı Kanunu(21 Haziran 1934) EKONOMİK ALANDA YAPILAN YENİLİKLER: 1-İzmir İktisadi Kongresi(18 Şubat 1923):ekonomik ant kabul edilmiştir. 2-Lozan Antlaşmasıyla kapitülasyonlar kaldırıldı. 3-Tarım alanındaki gelişmeler: —Aşar vergisi kaldırıldı(1925) —Tarım kredi kooperatifleri kuruldu(1928–29) —1929’da toprak reformu yapıldı ancak tamamlanamadı. 4-Ticaret alanındaki yenilikler: —1924 iş bankası kuruldu(ilk özel banka) —1 Temmuz 1926 kabotaj kanunu(vatandaşlarımıza limanlarımız arasında gemi işletme hakkı verildi) 5-Sanayi alanındaki gelişmeler: —Özel sektörü özendirmek için teşvik-i sanayi kanunu(1927)çıktı. —1933’te birinci beş yıllık kalkınma planı kabul edildi.1934’te uygulanarak devletçilik ilkesine geçildi(camPaşabahçe, ipek-gemlik) —MTA kuruldu(1935) 6-Bayındırlık, ulaştırma alanında yenilikler yapılmış. 7-Devletçilik ilkesi anayasaya girdi(1937) SİYASİ ALANINDAKİ YENİLİKLER: 1-Saltanatı kaldırılması(1 Kasım 1922) 2-Cumhuriyetin ilanı(29 Ekim 1923) 3-Halifeliğin kaldırılması(3 Mart 1924) 4–1924 anayasası(meclis üstünlüğü) 5-Çok Partili Hayata geçiş denemeleri 15 NOT: Cumhuriyetin ilk yıllarında inkılâp hareketlerinin ve çağdaşlaşmanın en yoğun olduğu dönem 1923–34 yılları arasıdır. ATATÜRK İLKELERİ Ortak özellikleri: 1-Türk toplumunun ihtiyaçlarından doğmuştur. 2-Gücünü Türk tarihi ve Türk töresinden alır. 3-Akıl mantık ve bilimsel doğrulara aykırı değildir. 4-İlkeler bir bütündür, ayrı ayrı değerlendirilemez. 5Türk milletini çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmayı amaçlar. ATATÜRK İLKELERİNİN AÇIKLANMASI 1)CUMHURİYETÇİLİK:23 Nisan 1920’de kurulan yeni Türk devletinin siyasi rejimi olarak benimsenmiş cumhuriyetin ilanı ile de resmiyet kazanmıştır. TBMM’nin açılması, saltanatın kaldırılması, halifeliğin kaldırılması, cumhuriyetin ilanı, 1921–24 anayasaları, çok partili hayat denemeleri bu ilke çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. 2)MİLLİYETÇİLİK: Ulusal bağımsızlığı amaçlar. Milliyetçilik ne sebeple olursa olsun milletin bölünmesine ve parçalanmasına karşıdır. Vatan sevgisi, millet sevgisi, insan ve insanlık sevgisi, birlik ve beraberlik duygusu milliyetçiliğin sonuçlarıdır. Milliyetçilik laiklik ile birlikte bütün devrimlerin temelinde yer alır. Not: Milliyetçilik Türkleri ümmetçilikten ulusçuluğa yüceltmeği amaçlar. Siyasi devrimlerin tümü, laiklik ile ilgili devrimlerin tümü ve Türk dil-tarih kurumunun kurulması bu ilke çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. 3)HALKÇILIK: Cumhuriyetçilik ve milliyetçiliğin doğal sonucu ortaya çıkmıştır. Halkın bütün fertleri kanun önünde eşittir. Herkes devlet hizmetlerinden eşit şekilde yararlanacaktır. Aşar vergisinin kaldırılması, medeni kanunun kabulü, kadınlara siyasal hakların verilmesi, kılık-kıyafet kanunu, soyadı kanunu bu ilke çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. 4)LAİKLİK: Devlet yönetiminde dini(şer’i)kurallara yer verilmemesidir. Yani devlet düzeninin akla ve bilime dayandırılmasıdır. Saltanatın kaldırılması, halifeliğin kaldırılması, Tevhid-i Tedrisat kanunu, Şeriye ve evkaf vekâleti kanunu, tekke-zaviye ve türbelerin kapatılması, maarif teşkilatı kanunu, şeriat mahkemelerin kaldırılması, 1928–37 anayasa değişiklikleri laiklik ilkesi çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. 5)DEVLETÇİLİK: Özel teşebbüsün yeterli olmamasından dolayı yatırımın devlet sermayesiyle yapılmasıdır. Devletçilik karma bir ekonomiyi öngörür. Devlet sermayesi olanlara üretime katılma serbestliği getirmiştir. Not:1934–39 yılları arasında hızlı bir devletçilik ve kalkınma planı uygulanmıştır. 6)İNKILÂPÇILIK: Atatürk ilkelerine süreklilik kazandıran onları durağan halden çıkartan ilkedir. Her yönüyle çağdaş bir toplum meydana getirmeyi amaçlar. B)BÜTÜNLEYİCİ İLKELER: 1-Milli egemenlik: Egemenliğin ulusa ait olmasını benimser. Cumhuriyetçiliği bütünler. 2-Milli bağımsızlık: Devletin bağımsız ve milletin özgür olmasını hedefler. Milliyetçiliği bütünler. 3-Çağdaşlaşma ve batılılaşma: çağdaş kurumların alınmasını esas alır. Modernleşme esastır. Laikliği bütünler. 4-Akılcılık ve Bilimsellik: Her konuda dini kurumların bir tarafa bırakılarak akıl ve bilime önem vermeyi amaçlar. Laikliği bütünler. 5-Yurtta sulh cihanda sulh: Ülke içinde refahı ve eşitliği savunduğu için halkçılığı, dünyada barışı savunduğu için milliyetçiliği bütünler. 6-Özgürlükçülük: Cumhuriyetçilik ve milliyetçiliği bütünler. 7-İnsan ve insanlık sevgisi: İnsanı yücelmek esastır. Bu yönüyle halkçılığı, bunu tüm ulusların hakkı olarak görüp saldırgan bir politika sürdürmemesiyle de milliyetçiliği bütünler. TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN DIŞ SİYASETİ NOT: Türkiye'nin dış politikası, Lozan'dan geriye kalan sorunların çözülmesine ve Lozan'da alınan kararların uygulanmasına yönelik olmuştur. 1923-1930 döneminde; Musul sorunu, dış borçlar, yabancı okullar ve nüfus mübadelesi konuları Türkiye'nin dış politikasında belirleyici olmuştur. IRAK SINIRI VE MUSUL MESELESİ Lozan Barış Antlaşması'yla Musul sorunu çözüme kavuşturulamamıştır. Türk Hükümeti, Musul halkının çoğunun Türk olmasından dolayı Musul'un kendisine bırakılmasını istiyordu. İngiltere ise bölgenin zengin petrol yataklarına I sahip olması ve ekonomik çıkarları dolayısıyla Musul« topraklarını bırakmak istemiyordu. Lozan'da Musul sorununun iki taraf arasında yapılacak karşılıklı görüşmelerle halledilmesine karar verilmişti. İkili görüşmeler sırasında bir çözüm sağlanamamış ve durum Milletler Cemiyetine götürülmüştü. İngiltere'nin uzlaşmaz tutumu üzerine Türkiye, bölgeye müdahale kararı almış, fakat bu sırada Şeyh Sait İsyanı'nın çıkması, müdahalenin gerçekleşmesini engellemişti. 16 Sonuç olarak 5 Haziran 1926'da iki ülke arasında Ankara Antlaşması imzalanmış ve Musul sorunu çözülmüştür.Türkiye, Şeyh Said isyanıyla uğraştığı için gerekli askeri müdahalede bulunamadı. Ankara Antlaşması (1926) Türkiye ile İngiltere arasında yapıldı. Musul, İngiliz mandasındaki Irak'a verildi. Musul'un petrol gelirlerinin % 10'u yirmi beş yıllığına Türkiye'ye verildi. Türkiye beş yüz bin İngiliz sterlini karşılığı bu hakkından vazgeçti. Önemi Türk—İngiliz anlaşmazlığı sona erdi. Musul'un kaybıyla Misak-ı Milli'den taviz verildi. Musul’daki Türkleri koruyucu kararlar alınmadı. DIŞ BORÇLAR SORUNU Fransa ile aramızda sorun oldu. Türkiye'den alacağı en fazla devlet olan Fransa, borçların altın olarak ödenmesini istedi. Türkiye ise borçların kağıt para olarak ve Fransız frangı şeklinde ödenmesini kabul ettirdi. Türkiye borçların ana parasını 1954'e, faizlerini ise 1984'e kadar ödedi. 1929'da başlayan dünya ekonomik bunalımı Türkiye'nin borçlarını geç ödemesinde etkili oldu. YABANCI OKULLAR SORUNU Avrupalı devletler kapitülasyonlar aracılığıyla Osmanlı Devleti'nde pek çok farklı okullar açmışlar ve çeşitli haklara sahip olmuşlardır. Bu okullar, zamanla Osmanlı Devleti'ne karşı bazı zararlı faaliyetlerde bulunmaya başlamışlardır. Lozan Barış Antlaşması'yla; bu okullarla ilgili tek yetkili kurumun TBMM olmasına karar verilmiş ve bu okulların eğitim sistemini düzenleme yetkisi TBMM'ye verilmiştir. 3 Mart 1924 tarihinde Tevhidi-Tedrisat Kanunu'nun çıkarılmasıyla tüm okullar Millî Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır. Lozan'da yabancı okulların Türk milli eğitim sistemine bağlanması kararlaştırılmış, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile de bu durum pekiştirilmiştir. Fransa ile papalık yabancı okullarda Türk öğretmenlerin görev yapmasına ve bazı derslerin Türkçe okutulmasına karşı çıktılar. Türkiye, bu sorunun kendi iç meselesi olduğunu bildirdi. Bu okullarda tarih, coğrafya, Türkçe derslerinin Türk öğretmenlerce okutulması, Türk müfettişlerince denetim yapılması kararlaştırıldı. NÜFUS MÜBADELESİ (NÜFUS DEĞİŞİMİ) SORUNU Nüfus mübadelesi Yunanistan'la aramızda sorun olmuştur. Lozan Antlaşması'na göre İstanbul Rumlarıyla Batı Trakya Türkleri hariç diğer Türk ve Rumların yer değiştirmesi kararlaştırılmıştı. Yunanistan, özellikle İstanbul'da daha çok Rum bulundurmak istiyordu.Bu sayede Rumları bahane ederek ileride Türkiye’nin iç işlerine karışmayı hedefliyordu. Sorun, Milletler Cemiyeti’nde çözümlenemedi Türk-Yunan ilişkilerini bu durum gerginleştirdi. Türkiye ile Yunanistan 10 Haziran 1930'da antlaşma yaptı. İstanbul Rumlarının ve Batı Trakya Türklerinin yerleşme tarihlerine bakılmaksızın yerlerinde kalmaları kabul edildi. Atatürk'ün sağlığında Türkiye ile Yunanistan arasında yakınlaşma doğdu. Yunan Başbakanı Venizelos Türkiye'yi ziyaret etti. Türk - Yunan ilişkileri 1954 yılına kadar sürecek iyi ilişkiler dönemine girdi. Boğazlar Sorunu ve Montrö Sözleşmesi 1-Lozan anlaşmasında Boğazların denetimi başkanı Türk olan uluslar arası bir komisyona verilmişti.Boğazlar ise silahsızlandırılmıştı. 2-Komisyonda çeşitli ülkelerden üyeler vardı. 3-Bu durum egemenlik haklarımızı zedelemekteydi.Ayrıca 2.dünya savaşı yaklaşmak üzereydi.Boğazlar silahsız olduğu için korumasız durumdaydı. 4-Türkiye bu nedenlerden dolayı Milletler Cemiyetine başvurdu ve komisyonun kaldırılmasını istedi. 5-Milletler Cemiyeti başvuruyu kabul etti ve İsviçre’nin Montrö kasabasında yeni bir konferans düzenlendi.Boğazlar komisyonu kaldırılarak,Montrö sözleşmesi imzalandı. Montrö Sözleşmesi’ne göre; Lozan Antlaşması’nda kurulan Boğazlar Komisyonu kaldırılarak bütün yetkileri Türkiye Cumhuriyeti’ne devredilecektir. Lozan Antlaşması ile Boğazların iki yanında askersiz duruma getirilen yerlerde, Türkiye asker bulundurabilecektir.. Ticaret gemilerinin her iki yönde Boğazlardan geçişi serbest olacaktır. 17 Savaş gemilerinin geçişi ise zaman ve ağırlık bakımından sınırlandırılacaktır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’yle; Türk Devleti’nin egemenlik haklarını sınırlayıcı hükümler kaldırılmıştır. Boğazlarda asker bulundurulması ile boğazların güvenliği sağlanmış ve Türkiye milletlerarası dengede önem kazanmıştır. NOT:Sözleşme Sovyet Rusya tarafından yetersiz bulunmuştur.Türk-Rus ilişkileri bozulmuştur. Balkan Antantı (Antant: Anlaşma,uzlaşma) Türkiye Milletler Cemiyeti’ne girdikten sonra Balkan uluslarıyla yakınlaştı. 1933’ten sonra Almanya ve İtalya silahlanarak dünya barışını tehdit etmeye başladılar. Bu gelişmeler sonucunda Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya devletleri arasında Balkan Antantı imzalanmıştır (9 Şubat 1934). Balkan Antantı’yla Türkiye batı sınırlarını güvence altına almış ve Türkiye için Balkanlarda barış dönemi başlamıştır. NOT:2.dünya savaşının çıkması ile bu pakt dağılmıştır.Yani günümüzde geçerli değildir. Sadabat Paktı (Pakt=Anlaşma) Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında Tahran’daki Sadabat Sarayı’nda dörtlü bir pakt oluşturuldu (8 Temmuz 1937). Bu pakt, İtalya’nın doğu ülkelerini hedef olan işgal politikasından kaynaklanmıştır. Orta Doğu’ya yayılmaya çalışan İtalya’ya karşı ortak bir savunma sistemi kurularak yayılmacı politikalara tepki gösterilmiştir. NOT:Bu pakt ile doğu sınırımız güvence altına alınmaya çalışılmıştır.Anlaşma günümüzde devam etmemektedir. Hatay’ın Türkiye’ye Katılması 1-Güney cephesinde Fransızlarla mücadele edilmişti. Sakarya Savaşı'nın ardından Türkiye ile Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşması ile Suriye sınırımız çizilmişti (20 Ekim 1921). 2-Ankara Antlaşması'nda Hatay'da özel bir yönetim kurulması, resmi dil olarak Türkçe ve Türk parası kullanılması kabul edildi. Kısaca bölgede yaşayan insanlara geniş haklar verilerek Hatay Fransızlara bırakılmıştı.Hatay Misak- Milli sınırları içinde yer almaktaydı. 3-II. Dünya Savaşı’nın yaklaşması üzerine Fransa 1936 yılında Suriye’yi boşaltma kararı aldı. Bu arada Fransa, Hatay’ı Suriye’ye bıraktı. 4-Sorunları barışçı yollarla çözümlemek isteyen Türkiye, Milletler Cemiyeti’ne başvurarak çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hatay’ın Türkiye’ye verilmesini istedi. 5-Başlarda buna karşı çıkan Fransa,2.dünya savaşının çıkış belirtileri üzerine Hatay konusundaki tutumunu yumuşatmak zorunda kaldı.Çünkü buraları koruyamayacağını düşünüyordu. 6-Nihayetinde Hatay’da seçim yapılmasına karar verildi.Yapılan seçimler sonunda bağımsız bir devlet olarak Hatay Cumhuriyeti kuruldu (2 Eylül 1938). Hatay Cumhuriyeti ile Türkiye arasında yakın ilişkiler geliştirildi. 7-23 Haziran 1939’da Fransa ile Türkiye arasındaki bir antlaşma ile Hatay’ın Türkiye’ye katılması kabul edildi. Gelişmeler üzerine Hatay Meclisi Türkiye Cumhuriyeti ile birleşme kararı aldı (29 Haziran 1939). 8-Böylece Atatürk’ün ölümünden sonra Hatay meselesi Misak-ı Milli ilkeleri doğrultusunda Türkiye’nin lehine çözümlenmiştir. ATATÜRK'TEN SONRA TÜRKİYE: II. DÜNYA SAVAŞI VE SONRASI M. Kemal Atatürk, dış politikada "Yurtta barış,dünyada barış!" ilkesini benimsemiştir. Bu politika doğrultusunda Türkiye, cumhuriyetin ilanından sonra çevresindeki ülkelerle dostluk antlaşmaları imzaladı. Almanya ve İtalya'nın yayılmacı politikaları karşısında Türkiye, Balkan Antantı ve Sadabat Paktı gibi dostluk antlaşmalarını imzaladı. Atatürk'ün İkinci Dünya Savaşı'nın çıkacağını rceden tahmin ederek gerekli önlemler alması ve barış amaçlı bir politika izlemesi Türkiye'nin bu savaşta doğru kararlar almasını sağlayacaktı. II. DÜNYA SAVAŞI (1939 - 1945) II. Dünya Savaşı'nın Nedenleri 1.I.Dünya Savaşı sonucu Almanya ile imzalanan Versay Antlaşması 2. I. Dünya Savaşı'ndan sonra sınırların çizilmesinde milliyetçilik anlayışına dikkat edilmedi. Bu nedenle etnik çatışmalar ve sınır sorunları ortaya çıktı. 3. İtalya Birinci Dünya Savaşı'ndan galip çıkmasına rağmen amaçlarına ulaşamadı. İtilaf Devletleri tarafından ikinci sınıf bir devlet gibi davranılması İtalya'yı saldırgan bir devlet hâline getirdi. Yönetimi ele geçiren Mussolini'nin İtalya'yı büyük devlet yapmak istemesi, II. Dünya Savaşı'nın nedenlerinden biri oldu. İtalya’nın ve Japonya’nın sömürgecilik faaliyetleri. MİHVER DEVLETLER: ALMANYA, JAPONYA, İTALYA MÜTTEFİK DEVLETLER: İNGİLTERE, SSCB, FRANSA, ABD Almanya'da iktidara gelen nazi yönetimi, üstün Alman ırkı, düşüncesini savunmuş, Versay Barış Antlaşmasını tanımadığını ilan etmiş ve işgallere başlamıştır.Avusturya ve Çekoslovakya Alman işgaline uğramıştır. 18 Mihver Grubuna karşı, İngiltere ve Fransa "Müttefik Devletler" grubunu kurmuşlardır. Bu gruba daha sonra Rusya ve ABD'de katılmıştır. Almanya, Rusya ile tarafsızlık anlaşması imzalamış ve 1939 yılında Polonya'ya savaş açmıştır. İngiltere ve Fransa, Polonya'ya güvence vermişler, Polonya da Almanya'ya savaş ilan etmiş, böylece II. Dünya Savaşı başlamıştır.Savaşın başlamasıyla Almanya işgal ettiği Polonya topraklarını Ruslarla paylaşmıştır. Daha sonra Almanlar; Danimarka, Norveç, Hollanda ve Fransa'yı işgal etmiştir. İtalya ise Arnavutluk'u işgal etmiş, Yunanistan'a saldırmış fakat başarılı olamamıştır. Bunun üzerine Almanya, Balkanlara yönelmiş,Macaristan, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya’yı işgal etmiştir.Almanların Balkanları tehdit etmesi üzerine Rusya, müttefik grubuna geçmiştir. Japonların ABD'nin Pearl Harbour üssüne saldırması üzerine ABD de Müttefik Grubunda savaşa katılmıştır. Savaşın Sona Ermesi Almanya ve İtalya, ABD'nin Akdeniz çıkarması sonrasında geri çekilmek zorunda kalmıştır. 1944'de müttefiklerin Sicilya'ya asker çıkarmaları ve İtalya'ya geçmeleri üzerine İtalya teslim olmuştur(Mussolini Hükümeti düşmüştür.) 1944 Haziran'ında müttefikler Fransa’nın kuzey bölgelerine çıkarma yapmışlar ve Almanya sınırlarına ilerlemişlerdir. Ruslar Almanları, Polonya ve Rusya’dan çıkarmaya başlamıştır. Almanya 1945'te ateşkes istemiştir. II. Dünya Savaşı Mihver Devletlerinin yenilgisiyle sona ermiştir. Yalnız kalan Japonya, savaşa devam etmiş, Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine atom bombası atılmasıyla teslim olmak zorunda kalmıştır. II. DÜNYA SAVAŞI'NIN SONUÇLARI Savaşı demokrasiyi savunan devletler kazanmış ve Avrupa'da demokrasi rejimi yaygınlaşmıştır. Demokratik Avrupa devletleriyle birlikte hareket eden Türkiye'de de demokratik hayata geçilmiştir. Sömürgecilik dönemi sona ermeye başlamış ve sömürge altındaki Hindistan, Mısır, Pakistan, Cezayir, Tunus ve Libya bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Milletler Cemiyeti'nin yerine, Birleşmiş Milletler Teşkilatı kurulmuştur. Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler gelişmiş, Türkiye Sovyet Rusya'dan uzaklaşarak ABD'ye yakınlaşmıştır. Almanya ve İtalya’nın işgal ettiği Balkan ve Doğu Avrupa ülkeleri, Rusya'nın denetiminde yeniden kurulmuştur. Rusya, komünist rejimini bu ülkelere taşımış, ABD ile birlikte dünyanın en büyük iki devleti haline gelmiştir. .Almanya ikiye bölündü. Doğusunda Rusya, batısında ABD, Fransa, İngiltere denetim kurdular (1990'da Almanya Devleti birleşmiştir.). Dünya devletleri iki gruba ayrıldı. Sovyetler Birliği öncülüğünde Varşova Paktı, ABD öncülüğünde Nato kuruldu. Dünya barışını korumak amacıyla Birleşmiş Milletler kuruldu (1948). İngiltere ve ABD'nin desteğiyle Filistin'de İsrail devleti kuruldu (1948). Türk - Amerikan ilişkileri gelişti. Devletler arasındaki rekabet savaştan sonra da devam etti. TÜRKİYE'NİN SAVAŞTAKİ TUTUMU Türkiye İkinci Dünya Savaşı öncesinde dünya devletlerine karşı dost bir politika izliyordu. Ancak, İtalya ve Almanya'nın yayılmacı politikalarına karşı İngiltere ve Fransa'ya daha yakın durmaya çalışıyordu. Türkiye bu savaşta toprak bütünlüğünü kazanmayı ve tarafsız kalmayı amaç edinmişti. Müttefik ve Mihver Grubu devletleri Türkiye'yi kendi saflarına çekmek için her yolu denediler. Türkiye savaşın başından itibaren Müttefik Devletlerle ile yakın ilişkiler kurmaya özen gösteriyordu. Ancak müttefiklerin bütün ısrarlarına rağmen savaş girmeme konusundaki tutumunu da sürdürüyordu. 4-11 Şubat 1945'te ABD, İngiltere ve Sovyet Rusya'nın katıldığı Yalta Konferansında, II. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulacak olan Birleşmiş Milletle Teşkilatı'na katılmak için 1 Mart 1945'e kadar Almanya ve Japonya'ya savaş açmak şartı getirildi. Bu gelişme üzerine Türkiye 23 Şubat 1945'te Japonya ve Almanya'ya savaş ilan etti. Türkiye, böylece hem II. Dünya Savaşı'ndan sonra dünya siyasetinde söz sahibi olma imkanı elde etmiş, hem de Avrupa'nın demokratik devletleriyle yakınlaşmıştır. İkinci Dünya Savaşı Sırasında Türkiye'de Alınan Önlemler Bütün illerde hava saldırısı tehlikesine karşı karartma uygulaması başlatılmıştır Almanların işgal tehlikesine karşı sivil savunma önlemleri alınmıştır. Tahıl stoklarına el konmuş, ekmek, zeytin, şeker gibi ürünler karneyle verilmeye başlanmıştır. Buğday unundan pasta ve benzeri ürünlerin yapılması yasaklanmıştır. UYARI:ikinci Dünya Savaşı döneminde büyük şehirlerde kimin ne kadar ekmek alacağı hükümet tarafından belirleniyordu. Bu amaçla ekmek karnesi düzenlenmişti. Herkesin aldığı günlük ekmek miktarı karnesine işleniyordu. Bu dönemde zeytin ve şeker gibi ürünler de karneyle veriliyordu. Bu uygulamaya yol açan esas etken savaş şartlarından dolayı temel gıda ürünlerini tasarruflu bir şekilde kullanma isteğiydi. Bu durum savaşın, savaşa girmeyen ülkeleri de ekonomik ve sosyal yönden olumsuz etkilediğini göstermektedir. 19 İstanbul'da özel otomobillerin trafiğe çıkması yasaklanmış, daha sonra bu yasak ticari araçları da kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Savaş şartlarının getirdiği ekonomik sıkıntıları aşmak için yeni vergiler konmuştur. Tifo ve kolera gibi salgın hastalıkları önlemek amacıyla çalışmalar yapılmıştır. Askeri harcamalar artırılmıştır. Karadeniz'deki Türk gemi seferleri durdurulmuştur. Radyo yayınlarında kesinti yapılmıştır. Belli bölgelerde gece 23.00'dan sonra sokağa çıkma yasağı getirilmiştir. Truman Doktrini ve Marshall Planı SSCB'nin Doğu Avrupa'da yayılması üzerine ABD Başkanı Truman, Sovyet tehdidi adı altındaki ülkeleri ekonomik ve askeri açıdan güçlendirmek için kendi adıyla anılan Truman Doktrini'ni ortaya atmıştır (1947). Bu doktrin çerçevesinde yapılan ekonomik yardımlara Marshall Planı denmiştir. Marshall Planı çerçevesinde Türkiye'nin de içinde olduğu 16 ülkeye yapılan yardımlar daha çok askeri araç gereçleri kapsıyordu. NATO'NUN KURULMASI II. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa devletleri savaşın yıkıntılarını temizleyip ekonomilerini güçlendirmeye çalışırken, Sovyetler Birliği genişleme politikasını sürdürüyordu. Sovyetler Birliği, 1948 yılında 456.000 km2 toprağı kendi sınırlarına katmıştı. Ayrıca 983.000 km2 üzerindeki yedi ülkede kendi kontrolünde komünist yönetimlerin kurulmasını sağlamıştı. Batı Avrupa ülkeleri, Sovyetler Birliği'nin yayılmacı politikaları karşısında ortak bir güvenlik sistemi kurmaya karar verdiler. Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın ilkelerine sadık kalarak oluşturulacak bu savunma teşkilatı barışı korumayı amaç edinecekti. Bu amaçla Belçika, Fransa, Hollanda, Lüksemburg, İngiltere, ABD, Kanada, Portekiz, Norveç, İtalya, İzlanda ve Danimarka arasında 4 Nisan 1949'da Washington'da imzalanan antlaşma ile Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı (NATO) kurulmuştur. TÜRKİYE'NİN NATO'YA ÜYE OLMASI Asya ve Avrupa arasında yer alan Türkiye, sahip olduğu jeopolitik konumu nedeniyle dünya politikasında önemli bir ülkeydi. Akdeniz ile Karadeniz arasında geçişi sağlayan Boğazlara sahip olması, Orta Doğu'ya hakim bir konumda bulunması jeopolitik önemini artırıyordu.Bir toprağın veya coğrafyanın bölge ya da dünya siyasetindeki konumuna jeopolitik konum denilmektedir. Türkiye, ikinci Dünya Savaşı'na girmemişti. Ama sahip olduğu bu jeopolitik konum yüzünden savaş sonrasında yerini belirlemek zorundaydı. Ayrıca Sovyetler Birliği Türkiye'den Kars ve Ardahan'ı istiyor, Boğazlardan da üs talep ediyordu. Bu yüzden Türkiye için NATO'ya üye olmak hayati derecede önemliydi. Türkiye, II. Dünya Savaşı yıllarından beri NATO üyesi devletlerle uyumlu bir dış politika takip ettiği için 1952 yılında Yunanistan ile birlikte bu ortak savunma örgütüne alınmıştır. Türkiye'nin sahip olduğu coğrafyanın bir savaş sırasında Avrupa, Asya ve Orta Doğu için askeri açıdan büyük önem taşıması NATO'ya kabul edilmesini kolaylaştırmıştır. 20