tc istanbul üniversitesi fen bilimleri enstitüsü yüksek lisans tezi

advertisement
T.C.
STANBUL ÜN VERS TES
FEN B L MLER ENST TÜSÜ
YÜKSEK L SANS TEZ
AARHUS SÖZLE MES N N TÜRK ORMANCILIK
UYGULAMALARI AÇISINDAN
AÇISIND
NCELENMES
Ça la ÇEL K
Orman Mühendisli i Anabilim Dalı
Çevre ve Orman Hukuku Programı
Danı man
Doç. Dr. Osman Devrim ELVAN
Haziran, 2015
STANBUL
ÖNSÖZ
“Aarhus Sözle mesinin Türk Ormancılık Uygulamaları Açısından ncelenmesi”
adlı bu çalı ma, stanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisli i
Anabilim Dalı Çevre ve Orman Hukuku programında Yüksek Lisans tezi olarak
hazırlanmı tır.
Bu çalı mayı yapmam için beni yüreklendiren, Tez’in hazırlanması sırasında
deste ini esirgemeyen, de erli zamanını ayırarak tezin geli im sürecinde beni
yönlendiren, bilgi ve tecrübelerini daima aktaran tez danı manım Doç. Dr. Osman
Devrim ELVAN’a minnet ve ükranlarımı sunuyorum.
Bu çalı maya ve akademik geli imime yaptıkları katkılar için de erli hocalarım
Prof. Dr. Sedat AYANO LU, Prof. Dr. Aynur AYDIN, Prof. Dr. Yusuf GÜNE
ile Yrd. Doç. Dr. Nimet VEL O LU’na te ekkürü borç bilirim.
Bu çalı manın en yo un döneminde hayatıma girerek bana mutluluk veren,
sevgisini ve deste ini her zaman hissettiren, bu sürecin dertlerini ve sıkıntılarını
benimle payla an, sevinçlerime ortak olan sevgili e im Anıl ÇEL K’e sonsuz
te ekkürlerimi sunarım.
Ça la ÇEL K
Haziran,2015
i
Ç NDEK LER
Sayfa No
ÖNSÖZ .............................................................................................................................. i
Ç NDEK LER ............................................................................................................... ii
EK L L STES ............................................................................................................. iv
TABLO L STES ............................................................................................................ v
S MGE VE KISALTMA L STES .............................................................................. vi
ÖZET..............................................................................................................................vii
SUMMARY ..................................................................................................................viii
1. G R
........................................................................................................................... 1
2. GENEL KISIMLAR ................................................................................................... 4
2.1. AARHUS SÖZLE MES N N TAR HÇES ........................................................... 4
2.2. AARHUS SÖZLE MES N N TEMEL N TEL KLER ....................................... 10
2.3. AARHUS SÖZLE MES N N TEMEL LKELER ............................................. 12
2.3.1. Bilgiye Eri im ................................................................................................ 12
2.3.1.1. Bilgiye Eri imin Sınırları ....................................................................... 16
2.3.1.2. Bilgi Edinme kapsamında Kamu darelerinin Yükümlülükleri .............. 16
2.3.1.3. Bilgi Edinme Hakkı hlalinin Sorumlulu u ............................................ 18
2.3.2. Halkın Katılımı .............................................................................................. 19
2.3.2.1. Katılımın Gereklili i .............................................................................. 21
2.3.2.2. Katılım ekilleri...................................................................................... 21
2.3.2.3. Katılım Türleri........................................................................................ 22
2.3.3. Yargısal Ba vuru ............................................................................................ 23
2.3.3.1. Yargısal Ba vuru Tanımı ........................................................................ 24
2.3.3.2. Yargısal Ba vuru Konusu ....................................................................... 25
2.4. AARHUS SÖZLE MES N N TÜRK MEVZUATI AÇISINDAN
DE ERLEND RMES ............................................................................................ 26
2.4.1. Aarhus Sözle mesinin Anayasa Açısından rdelenmesi ................................ 26
2.4.1.1. 1924 Anayasası Açısından ncelenmesi ................................................. 26
2.4.1.2. 1961 Anayasası Açısından ncelenmesi ................................................. 26
2.4.1.3. 1982 Anayasası Açısından ncelenmesi ................................................. 27
ii
2.4.2. Aarhus Sözle mesinin Kanunlar ve Uygulama Yönetmelikleri ile
Di er Yazılı kaynaklar Açısından rdelenmesi ................................................... 30
2.4.2.1. Yargısal Ba vuru .................................................................................... 30
2.4.2.2. Bilgiye Eri im ......................................................................................... 32
2.4.2.3. Halkın Katılımı ....................................................................................... 40
2.5.TÜRK ORMANCILI INDA AARHUS SÖZLE MES NE KONU
ED LEB LECEK UYGULAMALAR ..................................................................... 44
3. MALZEME VE YÖNTEM ...................................................................................... 45
3.1 MALZEME............................................................................................................. 45
3.2. YÖNTEM .............................................................................................................. 45
3.2.1. TAI METODU ............................................................................................... 46
3.2.1.1.Yargısal Ba vuru
lkesinin TAI Metodu Kapsamında
Uygulanması ................................................................................................... 47
3.2.1.2. Bilgiye Eri im lkesinin TAI Metodu Kapsamında Uygulanması .......... 49
3.2.1.3. Halkın Katılımı lkesinin TAI Metodu Kapsamında Uygulanması ........ 49
4. BULGULAR .............................................................................................................. 53
4.1.AARHUS SÖZLE MES N N TÜRK ORMANCILIK UYGULAMALARI
AÇISINDAN DE ERLEND R LMES ................................................................. 53
4.1.2. Yargısal Ba vuru lkesinin TAI Metodu Kapsamında De erlendirmesi ....... 53
4.1.3. Bilgiye Eri im lkesinin TAI Metodu Kapsamında De erlendirmesi ........... 57
4.1.3. Halkın Katılımı lkesinin TAI Metodu Kapsamında De erlendirmesi .......... 61
4.2. SWOT ANAL Z ................................................................................................... 70
5. TARTI MA VE SONUÇ.......................................................................................... 75
5.1. ORMANCILIKTA YARGISAL BA VURU ....................................................... 75
5.2. ORMANCILIKTA B LG YE ER
M ................................................................. 78
5.3. ORMANCILIKTA HALKIN KATILIMI ............................................................. 80
KAYNAKLAR .............................................................................................................. 83
ÖZGEÇM ................................................................................................................... 87
iii
EK L L STES
Sayfa No
ekil 4.1: Yargısal Ba vuru lkesinde Hukuk Cevaplarının De erlendirilmesi .................. 54
ekil 4.2: Yargısal Ba vuru lkesinde Giri im Cevaplarının De erlendirilmesi ................. 55
ekil 4.3: Yargısal Ba vuru lkesinde Etkililik Cevaplarının De erlendirilmesi ................ 56
ekil 4.4: Yargısal Ba vuru lkesinin Genel De erlendirmesi ............................................ 57
ekil 4.5: Bilgiye Eri im lkesinde Hukuk Cevaplarının De erlendirilmesi....................... 58
ekil 4.6: Bilgiye Eri im lkesinde Giri im Cevaplarının De erlendirilmesi ..................... 59
ekil 4.7: Bilgiye Eri im lkesinde Etkililik Cevaplarının De erlendirilmesi .................... 60
ekil 4.8: Bilgiye Eri im lkesinin Genel De erlendirmesi ................................................ 61
ekil 4.9: Halkın Katılımı lkesinde Hukuk Cevaplarının De erlendirilmesi ..................... 66
ekil 4.10: Halkın Katılımı lkesinde Giri im Cevaplarının De erlendirilmesi ................. 67
ekil 4.11: Halkın Katılımı lkesinde Etkililik Cevaplarının De erlendirilmesi................. 69
ekil 4.12: Halkın Katılımı lkesinin Genel De erlendirilmesi .......................................... 69
iv
TABLO L STES
Sayfa No
Tablo 3.1: Puanlama Tablosu.............................................................................................. 47
Tablo 3.2: Yargısal Ba vuru lkesine li kin Mevzuat Soruları .......................................... 47
Tablo 3.3: Yargısal Ba vuru lkesine li kin Giri im Soruları............................................ 48
Tablo 3.4: Yargısal Ba vuru lkesine li kin Etkililik Soruları ........................................... 49
Tablo 3.5: Bilgiye Eri im lkesine li kin Mevzuat Soruları .............................................. 51
Tablo 3.6: Bilgiye Eri im lkesine li kin Giri im Soruları ................................................ 51
Tablo 3.7: Bilgiye Eri im lkesine li kin Etkililik Soruları ............................................... 52
Tablo 3.8: Halkın Katılımı lkesine li kin Mevzuat Soruları ............................................ 64
Tablo 3.9: Halkın Katılımı lkesine li kin Giri im Soruları .............................................. 65
Tablo 3.10: Halkın Katılımı lkesine li kin Etkililik Soruları ........................................... 68
Tablo 4.2.1: YargısalBa vuru lkesinin SWOT Analizi ile De erlendirilmesi................... 73
Tablo 4.2.2: Halkın katılımı lkesinin SWOT Analizi le De erlendirilmesi ..................... 74
Tablo 4.2.3: Bilgiye Eri im lkesinin SWOT Analizi ile De erlendirilmesi ...................... 75
v
S MGE VE KISALTMA L STES
Kısaltmalar
AB
A HM
AK
AT
Bk.
BÇ
BK
BM
BM/AEK
BMGK
ÇD
ÇED
ÇEDY
ÇK
G21
HMUK
Açıklama
: Avrupa Birli i
: Avrupa nsan Hakları Mahkemesi
: Avrupa Konseyi
: Avrupa Toplulu u
: Bakınız
: Biyolojik Çe itlilik
:Borçlar Kanunu
:Birle mi Milletler
:Birle mi Milletler Avrupa Ekonomik Toplulu u
:Birle mi Milletler Genel Kurulu
:Çevresel De erlendirme
:Çevresel Etki De erlendirmesi
:Çevresel Etki De erlendirmesi Yönetmeli i
:Çevre Kanunu
:Gündem 21
:Hukuk Muhakemesi Usulü Kanunu
vi
ÖZET
YÜKSEK L SANS TEZ
AARHUS SÖZLE MES N N TÜRK ORMANCILIK UYGULAMALARI
AÇISINDAN NCELENMES
Ça la ÇEL K
stanbul Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Orman Mühendisli i Anabilim dalı
Danı man: Doç. Dr. Osman Devrim ELVAN
Üçüncü ku ak insan haklarından biri olan çevre hakkına ilk kez 1972 Stockholm
Bildirgesi’nde de inilmi tir. 1992 Rio Bildirgesi lke 10 çevre hakkına ba lı üç
usulü hakkı ortaya koymu tur: bilgi edinme hakkı, katılım hakkı ve ba vuru hakkı.
nsan hakları hukuku ve çevre politikasının bu ekilde etkile imi vatanda lık
kavramının dönü mesine katkıda bulunmaktadır. Ortaya çıkmakta olan çevresel
vatanda lık çevrenin korunması için yeni politika araçları sunmaktadır. Çevre
hakkına ba lı usulü haklar ba layıcı küresel ve bölgesel anla malar aracılı ıyla
politika araçlarına dönü mektedir. Birle mi Milletler Avrupa Ekonomik
Komisyonu tarafından kabul edilen Aarhus Sözle mesi bunlardan en kapsamlı ve
ayrıntılı olanıdır.
Çalı manın sonunda, yargısal ba vuru, bilgiye eri im ve halkın katılımı konusunda
mevzuat ve uygulamaya dayalı SWOT analizi yapmak suretiyle, metot sonucunda
elde edilen verilerin denetlenmesi yoluna da gidilmi tir. Yapılan çalı ma,
Türkiye’de çevresel konularda yargısal ba vuru, bilgiye eri im ve halkın katılımı
konusunda eksiklikler ya anmakla birlikte temel niteliklerinin yeterli oldu unu
ortaya koymu tur.
Haziran 2015, 95 sayfa
Anahtar kelimeler:Aarhus Sözle mesi, çevresel bilgiye eri im, halkın katılımı,
yargısal ba vuru.
vii
SUMMARY
M. Sc. THESIS
EXAMINING OF AARHUS CONVENTION WITH RESPECT TO
TURKISH FORESTRY PRACTICES
Ça la ÇEL K
IstanbulUniversity
Institute ofGraduate Studies inScience and Engineering
Department of Forest Engineering
Supervisor :Assoc.Prof.Dr. OsmanDevrim ELVAN
Right to environment which is one of the third-generation human rights was first
mentioned in Stockholm Declaration of 1972. Principle 10 of Rio Declaration of
1992 laid down the three procedural rights associated with the right to environment:
access to information, public participation and access to justice. Such interaction of
human rights law and environmental policy contributes to the transformation of the
concept of citizenship. The emerging environmental citizenship provides new
policy instruments for the protection of the environment. Procedural rights
associated with the right to environment are transformed into policy instruments
with legally binding global and regional agreements. Aarhus Convention adopted
by the United Nations Economic Commission for Europe is the most
comprehensive and detailed one among them.
The data were controlled by a SWOT analysis based on the legislation and practice
of access to justice, access to information and public participation. The study
suggests that the basic qualities of access to justice, access to information and
public participation in environmental matters in Turkey are sufficient, although
there some deficiencies.
June 2015, 95 Pages.
Keywords:Aarhus Convention, access to environmental information, public
participation, access to justice.
viii
1
1. G R
Demokratik yönetim yapılarında XX. Yüzyılın ikinci yarısında ba layan de i im,
küreselle menin etkisiyle birlikte hızlanarak devam etmektedir. Bugünün demokrasi
anlayı ı, daha fazla katılım ve ço ulcu bir yapı öngörmektedir. Demokratik de erlerin
de i mesine paralel olarak, yönetim yapıları da geleneksel yönetim anlayı ından
uzakla maktadır.
Yönetim anlayı larında var olan de i im farklı kavramlar altında tanımlansa da
yönetimde açıklık, açık yönetim, effaf yönetim, saydam yönetim, demokratik yönetim,
yönetimde demokrasi ve günı ı ında
yönetim gibi
yönetime ili kin olarak
kavramlardaki vurgu aynıdır. Bu anlayı ın ise yönetimleri açık, effaf, hesap verebilen
ve katılımcı olmasını gerektirmektedir.
Ço unlu u elde ederek siyasal erki eline geçiren kimi partilerin, azınlıkta kalanların hak
ve özgürlüklerine saygı göstermeyerek demokrasiyi ortadan kaldırabilecek ölçüde bu
erki kötüye kullanmasına ili kin uygulamalar kar ısında Ço ulcu Demokrasi kavramı
geli mi tir.
Buna ko ut olarak, toplumsal de i me ve ilerlemenin, ileti im ve teknoloji alanındaki
hızlı geli imlerin sa ladı ı olanaklar ve kolaylıklar, kimi kararların alınması süreçlerine
halkın katılmasını, onun istenç ve e ilimlerine ba vurulmasına da halkın yönetim
kararlarına kar ı çıkmasını, tepki göstermesini hem gerekli kılmı , hem de
kolayla tırmı tır. Bu da ço ulcu demokrasinin katılımcılıkla yeni bir içerik ve anlam
kazanmasına, Katılımcı demokrasi anlayı ının geli mesine yol açmı tır. Halkın
katılımını sa layacak Anayasal ve yasal düzenekler kurmu tur.(Ero ul,1999)
Katılımcı demokrasi kavramı, özellikle büyük halk kitlelerini ilgilendiren yatırımlarda,
çevre halkından ba layarak, bu giri imlerden do rudan veya dolaylı biçimde etkilenecek
olanların, tasarlanan hizmetlerden yararlanacak ki i ve toplulukların, her ko ulda
tüketicilerin bilgilendirilmelerini gerektirmektedir. Bireylerin ve hükümet dı ı
kurulu ların bilgiye eri meleri yeterli görülmemekte, karar alma sürecine katılmaları,
2
i lerli i bulunan itiraz yollarının açık tutulması ve son çözümde yargıya eri ebilmeleri
öngörülmektedir.(Dinç,2008)
Herkesin sa lıklı ve dengeli bir çevrede ya ama hakkını ve bu nitelikteki bir çevreyi
gelecek nesillere aktarma yükümlülü ünü ifade eden çevre hakkının uygulanmasını
sa layan usullerin birle imi olan katılım hakkı 3 unsuru kapsamaktadır. Bu unsurlar
devlete, vatanda ları bilgilendirme konusunda önemli bir ödev yükleyen ve effaf olma
zorunlulu u getiren bilgi ve belge edinme hakkı; çevresel unsurların yönetimine ili kin
hazırlanan planlara ve çevre üzerinde etkisi olacak faaliyetlere izin verme sürecinde
aktif olarak katılma hakkı ve verilen kararların hukuki denetimden geçmesini sa layan
yargı yoluna ba vurma hakkı eklindedir.
Çevre haklarına ba lı bu usulü haklar ba layıcı küresel ve bölgesel anla malar
aracılı ıyla politika araçlarına dönü mektedir. Birle mi Milletler Avrupa Ekonomik
Konseyi tarafından 25 Haziran 1998 tarihinde imzaya açılan ve 30 Ekim 2001 tarihinde
yürürlü e giren Aarhus Sözle mesi bunlardan en kapsamlı ve ayrıntılı olanıdır.
Tez çalı ması;
•
Genel Kısımlar,
•
Malzeme ve Yöntem,
•
Bulgular,
•
Tartı ma ve Sonuç,
olmak üzere dört ana bölümden olu maktadır.
Tezin“Genel Kısımlar” bölümünde Aarhus Sözle mesi hakkında bilgi verilmi , temel
nitelikleri ve ilkeleri açıklanmı
ve tarihsel süreci anlatılmı tır. Ayrıca Aarhus
Sözle mesinin Türk mevzuatı açısından de erlendirmesi yapılmı tır.
“Malzeme ve Yöntem” bölümünde çalı mada kullanılacak olan 150’nin üzerinde sivil
toplum kurulu u ile çalı an ve kısaca bireysel eri im (The Access Initiative-TAI) olarak
adlandırılan grubun belirlemi oldu u anket ve bu yöntemden önceden belirlenen
payda ların cevapları üzerine kurulu metot açıklanmı tır.
3
Tez’in “Bulgular” ba lı ını ta ıyan dördüncü bölümünde ise uygulanan metot
sonucunda de erlendirmeler yapılmı tır ve bu de erlendirmeler ı ı ında yapılan swot
analizi ile bulgular sunulmu tur.
“Tartı ma ve Sonuç” bölümünde ise elde edilen bulgular de erlendirilmi tir.
4
2. GENEL KISIMLAR
Aarhus Sözle mesi, imdiki ve gelecek ku akların sa lıklı ve daha iyi bir çevrede ya am
haklarının korunmasına katkı sa lamak amacıyla, çevresel konularda bilgi ve belge
edinme, karar vermede halkın katılımı ve yargıya eri imi konularını ele alan ilk uluslar
arası sözle medir. Bu niteli inden dolayı Aarhus Sözle mesi Birle mi Milletler eski
genel sekreteri Kofi Annan tarafından, “Çevresel demokrasi alanında Birle mi
Milletler himayesinde imdiye kadar gerçekle tirilen giri imlerin en iddialısı” olarak
nitelendirmi tir. Bilgiye eri im, halkın katılımı ve yargısal ba vuru hakkının Aarhus
Sözle mesi’nce ele alınan temel kategoriler olması ise, bunların Aarhus Sözle mesi’nin
dayandı ı üç sütun olarak nitelendirilmesine neden olmu tur.
Belirtilen bu üç hak Türkiye’de güvence altına alınmı olmasına ra men Türkiye
Aarhus Sözle mesini parafe etmekle birlikte anla maya bazı çekinceler koymu ;
anla mayı onaylamak üzere TBMM’ne göndermemi ve bu belgenin Avrupa Birli i ile
görü meler sırasında ele alınaca ı tezi ileri sürülmü tür. Türkiye’nin bu konudaki temel
çekincesinin yabancılara dava açma hakkının verilmesi konusunda yo unla tı ı
dü ünülmektedir.
2.1. AARHUS SÖZLE MES N N TAR HÇES
Çevre sorunları uluslar arası siyasal gündemin bir parçası haline ilk geldi inden beri
hem ulus hem de insan odaklı ele alınmı tır. Ancak mülkiyet hakkı uygulamaları
sayılmazsa çevre düzenlemeleri gerek ulusal gerekse de uluslar arası düzlemlerde uzun
süre sadece kamu politikaları olarak tasarlanmı tır. Oysa çevre hakkı aynı zamanda bir
insanlık mevzusu, bir vatanda lık sorunudur. Çevre hakkının düzenlenmesine adanmı
tek çok taraflı çevre anla ması olan Aarhus Sözle mesi bu nedenle yenilikçi ve önemli
bir yasal araçtır (Güldo an,2008).
Aarhus sözle mesinin temelinde 1980’li yılların sonundan itibaren BM/AKE’nin
“Avrupa için Çevre” süreci dâhilinde yapılan çalı malar yatmaktadır (Güldo an, 2008).
5
Çevre hukukun ulusal ve uluslararası düzeyde geli mesini sa layan en önemli geli me
ku kusuz Stockholm Konferansı olmu tur. Çevrenin hukuksalla ması için e er
ba langıç noktası alınacaksa ku kusuz en önemli tarih Stockholm Konferansının
toplanmasıdır. 113 ülkeden, 19 hükümetler arası kurumun ve 400’den fazla hükümetler
arası organizasyonun ve sivil toplum örgütünün katılımları ile 5-16 Haziran 1972
yılında
sveç’in Stockholm kentinde Birle mi
Milletler himayesinde toplanan
Stockholm Konferansı çevre sorunlarını ilk kes uluslar arası bir konferans düzeyinde
konu etmi tir.
Konferans sonucunda “Stockholm Bildirgesi” adıyla yayımlanan bildiride, insan-çevre
ili kileri, insan etkinliklerinin çevre üzerindeki olumsuz etkileri, ülkelerin ekonomik
geli me sorunları, ya am ko ullarının iyile tirilmesi, uluslar arası örgütlerle uluslar arası
hukuk gibi konulara de inilerek, uluslar arası dayanı ma ve i birli inin önemi
vurgulanmı tır (Kele , Ertan,2002). 26 maddeden olu an bildirinin ilk maddesinde
“ nsanın; hürriyet,e itlik ve yeterli yasam ko ulları sa layan onurlu ve refah içinde bir
çevrede yasamak temel hakkıdır. nsanın bugünkü ve gelecek nesiller için çevreyi
korumak ve geli tirmek için ciddi bir sorumlulu u vardır. Bu bakımdan; kayıtsızlık, ırk
ayrımı, ayrımcılık, kolonial veya di er biçimlerde baskı, yabancı hâkimiyetini
destekleyen, sürekli kılan politikalar mahkûm edilmi tir ve terk edilmelidir.” denilerek,
insanların onurlu ve sa lıklı bir ya am sürdürebilmeleri için, elveri li bir çevrede
ya ama temel hakkına sahip oldukları, bugünkü ve gelecek ku aklar için çevreyi
koruma ve iyile tirme konusunda bir sorumlulukları bulundu u belirtilmi tir (Kele ,
Ertan,2002). Bu ifade ile ilk kez “Çevre Hakkı“ olgusu i lenmi tir (Demirkol,2013).
Ayrıca Stockholm Bildirgesi, pek çok iki taraflı ya da çok taraflı sözle me ve di er
ba layıcı belgelerin ortaya konması biçiminde ortaya çıkan, uluslararası çevre
hukukunun sonraki yıllarda geli imi için bir temel sa ladı. lk olarak Stockholm
Bildirgesinde dile getirilen çok sayıda ilke ve kavram yalnızca uluslararası çevre
antla malarının giri inde yer almakla kalmadı, ba ka ba layıcı hükümlerle, hatta çe itli
ülkelerin anayasalarında ve iç hukuklarında etkisini gösterdi.
Konferansın en önemli sonucu, farklı siyasal rejimlere ve geli mi lik düzeyine sahip
ülkelerin, insan sa lı ı için bir ön ko ul olarak, ortak bir sorumlulu a sahip olduklarını
benimsemeleridir. Stockholm Bildirgesinde belirtilen; sa lıklı ve insan onuruna yara ır
6
bir çevrede yasama ilkesinin, çevreyle ilgili ulusal ve uluslar arası birçok belgeye
girmesi, bu bildirgenin “çevre hakkı” konusunda uluslar arası düzeydeki ilk ve en
önemli belge oldu unu göstermektedir (Pallemaerts, 1993).
BM Genel Kurulu tarafından 1982 tarihinde Dünya Do a
artı kabul edilerek,
insano lunun do anın bir parçası oldu u belirtilerek, her türlü ya am eklinin insana
sa ladı ı faydaya bakılmaksızın de erli oldu u felsefesi benimsenmi tir. Anla manın
önsözünde belirlenen bu felsefe, çevre eti i türlerinden, “bütüncül çevre eti i” ile
paralellik göstermektedir. Bu etik türünde de, insan do anın bir parçası kabul edilmekte,
çevre, insana sa ladı ı faydaya bakılmaksızın de erli kabul edilmektedir (Turgut,
2001).
Uygarlı ın köklerinin do ada oldu una de inilen bildiride, insanların do a ile uyum
içinde yasamaları halinde, yaratıcılıklarını geli tirme, dinlenme ve e lenme olana ına
sahip olacakları belirtilmektedir. Bugünkü ve gelecek ku aklar açısından, türlerin ve
ekosistemlerin korunmasının önemine de inilen bildiride, “sürekli ve dengeli geli me”
kavramının önemi belirtilmi tir (Kele ve Ertan, 2002).
BM Genel Kurulu tarafından, 1972 Stockholm Konferansı’nda alınan kararların ne
ölçüde ya ama geçirildi inin de erlendirilmesi ve bunun ı ı ında, küresel ölçekte çevre
ve kalkınma sorunlarının tanımlanması ve çözümlerine yönelik stratejiler geli tirilmesi
amacıyla, 1983 yılında BM Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (UNEP)
olu turulmu tur.
UNEP’in kurulu amacı uluslararası sözle melerin hazırlanması olmamasına ra men
1976 yılından itibaren bünyesinde gerçekle en çe itli diplomatik konferanslarda ve
1982 yılından itibaren Montevideo Programı 32çerçevesinde, 48 adet çok taraflı
sözle me ve protokolün hazırlanmasını ve müzakerelerin yürütülmesini sa lamı tır
(Özyol,2013).
Bu Komisyon tarafından yürütülen çalı malar sonucunda, 1987 yılında “Ortak
Gelece imiz” ba lıklı ünlü rapor yayımlanmı tır. Bu raporun çıkı noktası, çevre ile
kalkınma arasında var oldu u varsayılan uyumsuzlu un, dengeli ve sürekli geli me
olarak adlandırılan yöntemle giderilebilece i fikridir (Kele ve Ertan,2002).
7
Komisyon’a ba kanlık eden GroHarlemBrundtland’ın, aynı dönemde Norveç Ba bakanı
olması sonrasında sa lanan güçlü politik destek nedeniyle, “Brundtland Raporu” olarak
da adlandırılmı tır. Bu rapor, “sürdürülebilir kalkınma” kavramını, “bugünün
ihtiyaçlarını, gelecek ku akların da kendi ihtiyaçlarını kar ılayabilme olana ından ödün
vermeksizin kar ılamak” biçiminde tanımlamı
olup, bunun ya ama geçirilmesine
yönelik küresel eylem planına giden yolun temel ta larını dö emi tir. Aynı zamanda bu
rapor, dünyada giderek a ırlık kazanmaya ba layan “vatanda katılımı” konusunda ise,
bekleneni vermekten uzak kalmı tır (Emrealp,2005).
Brundtland Raporu’nun ekleri arasında yer alan, “Çevrenin Korunmasına,Sürekli ve
Dengeli Geli meye li kin Tüzel lkeler” adlı belgenin ilk maddesinde, bütün insanların
kendi sa lık ve esenlikleri için yeterli bir çevreye hakları oldu u vurgulanarak, çevre
hakkına verilen önem ortaya konmu tur.
Ortak Gelece imiz raporuna destek veren ülkeler tarafından, Rapor ’da yer alan
önerilerin ya ama geçirilmesini sa layacak küresel bir taahhüt belgesi ve eylem planı
hazırlanması amacıyla, yeni bir Birle mi Milletler zirvesi düzenlenmesi yönünde ortak
giri imde bulunmaya ba lamı lardır (Beyhan, 2008).
Bunun sonucunda Birle mi Milletler Genel Kurulu, 1989 yılında aldı ı bir kararla, bir
“Çevre ve Kalkınma Konferansı” düzenlenmesini kararla tırmı tır. Haziran 1972’de
düzenlenen Stockholm Konferansı’ndan tam 20 yıl sonra, Haziran 1992’de
düzenlenmesi kararla tırılan bu zirvenin hazırlık çalı maları hızla ba latılmı tır.
Konferans’ın hazırlık sürecinde BM üyesi ülkeler tarafından, çe itli kurumların ve
sektörlerin katılımıyla, Ulusal Komiteler olu turulmu tur.
Yeryüzü Zirvesi olarak da adlandırılan BM Çevre ve Kalkınma Konferansı (UNCED),
3-14 Haziran 1992’de, 178 ülkenin katılımıyla, Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde
imzalanmı tır. Rio Zirvesi, yalnızca sürdürülebilir kalkınma kavramını hayatımıza
sokmakla kalmayarak, katılımcı mekanizmaların ve süreçlerin önce Birle mi
Milletlerce, ardından da tüm hükümetler ve di er kurum ve kurulu larca
benimsenmesini sa lamı tır.
Konferansta, ya am kalitesinin ve insan sa lı ının geli tirilmesi, atmosferin, biyolojik
çe itlili in, tatlı su kaynaklarının, arazi kaynaklarının ve denizlerle kıyı alanlarının
8
korunması gibi oldukça farklı konularda de erlendirmeler yapılmı tır. Konferans
sonunda “Çevre ve Kalkınma Üzerine Rio Deklarasyonu” ile, “Gündem21” ve “Orman
lkeleri” isimli bildiriler yayımlanmı , “ klim De i ikli iSözle mesi” ile “Biyolojik
Çe itlili in Korunması Sözle mesi” imzalanmı tır (Ertük,2009).
Rio Deklarasyonu, ülkelerin, çevre ve kalkınma konularındaki hak ve yükümlülüklerini
belirleyen 27 ilkeden olu makta olup, birinci ilkede insanların sürekli ve dengeli
kalkınmanın merkezinde oldu u, sa lıklı ve verimli, bir hayat hakkına sahip oldukları
belirtilmektedir (Ertürk, 2009).
Deklarasyonun onuncu ilkesinde ise; “Çevre konuları en iyi
ekilde tüm ilgili
vatanda ların uygun seviyede katılımıyla ele alınabilir. Ulusal seviyede her bireyin
zararlı maddeler ve topluluklarındaki faaliyetlerine dair bilgiler dâhil olmak üzere kamu
makamları tarafından elde tutulan çevreye ili kin bilgilere münasip bir ekilde eri im
hakkı ve karar alma süreçlerine katılım fırsatı olmalıdır. Devletler kamunun
farkındalı ını ve katılımını bilgileri geni ölçekte elde edilebilir kılarak te vik etmelidir.
Tazminat ev tashih dâhil olmak üzere adli ve idari i lemlere etkin bir eri im temin
edilmelidir.” Denilmektedir (Güldo an,2007).
Böylece Rio Bildirgesi çevre hakkının ana unsurlarını; katılım hakkı, bilgi edinme hakkı
ve ba vuru hakkı olarak üç usulü hak olarak belirtmi tir.Bildirge bu usulü hakları
vatanda lar tarafından ulusal seviyede bireysel, iste e ba lı ve etkin ekilde kullanılacak
düzenlemeler olarak öngörmektedir. Devletlerden ise bu hakları sadece negatif ekilde
kabul
etmeleri
de il,
kullanılmaları
amacıyla
pozitif
ekilde
benimsemeleri
beklenmektedir. Vatanda ların do ru ko ullar altında çevreyi korumak amacıyla
harekete geçecekleri zımni olarak kabul edilmektedir.
Konferans sonunda ayrıca “Gündem 21” adıyla bir eylem planı ortaya konulmu tur.
Gündem 21’e göre çevre ve kalkınma sorunları birlikte ve küresel ortaklıkla ele
alınmalıdır. Gündem 21’in uygulanmasından öncelikle hükümetler sorumlu olmakla
birlikte halkın ve sivil toplum kurulu larının katılımı da gerekmektedir.
Rio Zirvesinden sonra küresel olarak kabul görmü
olan sürdürülebilir kalkınma
kavramının bölgesel bazda hayata geçirilmesi için AEK kapsamında sürdürülen
faaliyetler hız kazanmı tır. Bu çevrede ba latılan “Avrupa için Çevre” süreci, Avrupa
9
bölgesinde giderek artan çevresel problemlere ortak çözüm önerileri sunan ve üye
ülkelerarası
koordinasyon
ve
i birli ini
sa layan
bir
mekanizma
olarak
de erlendirilmektedir. Avrupa için Çevre sürecinde ilk Bakanlar Toplantısı 1991 yılında
Çekoslovakya’da (Dobris), ikincisi 1993 yılında sviçre’de (Luzern), üçüncüsü 1995 yılı
Ekim ayında Sofya’da, son olarak dördüncüsü ise 23-25 Haziran 1998 tarihlerinde
Danimarka’nın Aarhus kentinde düzenlenmi tir (Arat ve Türke , 2002).
Sofya’da düzenlenen 3. Çevre Bakanları Konferansı çevresel konularda bilgi edinme ve
katılım haklarına ili kin olarak hem “Sofya Rehberi” ‘ni kabul etmi hem de bir
sözle me hazırlanmasına karar vermi tir. Çevre Politikası Komitesinin 1996 yılında
olu turdu u geçici bir çalı ma grubu sivil toplum örgütlerinin yo un bir ekilde katılım
gösterdi i on müzakere turundan olu an iki yıllık süreç sonunda Sofya Rehberi
do rultusunda kaleme alınan taslak sözle meyi olu turmu tur. Sözle me 3 ay sonra
Danimarka’nın Aarhus ehrinde toplanan Dördüncü Bakanlar Konferansında kabul
edilmi tir. Söz konusu konferansta, çok sayıda katılımcının yanı sıra ülkemiz de temsil
edilmi tir.
39 devlet ve Avrupa Toplulu u tarafından imzalanan Aarhus Sözle mesi imzacıların
onda altısının onay araçlarını BM Genel Sekreterli i’ne tevdi edilmesini müteakiben 30
Ekim 2001’de, yani bir uluslararası yasal araç için hızlı sayılabilecek bir süre içerisinde
yürürlü e girmi tir.
1997 yılında, BM Genel Kurulunda, Gündem 21 uygulamasının be yıllık ilerlemesini
de erlendirmek, bu 5 yıllık süreçte alınan tarihi kararların ne kadar gerçekle ti ini ve ne
kadarının gerçekçi oldu unu de erlendirmek amacıyla “Rio+5” adıyla özel bir oturum
yapılmı tır.
Rio+5 toplantısının en önemli sonucu; 1992’den o güne kadar genel bir
de erlendirmenin yapılması, ulusal raporların de erlendirilmesi, bölgesel çalı maların
de erlendirilmesi ve tüm ülkelerin sürdürülebilir kalkınma için ulusal stratejilerini
olu turmasının kabul edilmesi olu turur.
Bu sonuç, ülkelerin farklı öncelikleri, eksiklikleri ve gereksinimleri do rultusunda kendi
sürdürülebilir kalkınma yakla ımlarını geli tirmeleri çabalarını özendirmi
canlandırmı tır.
ve
10
Sözle menin birinci taraflar toplantısı 2002 yılında
talya’nın Lucca
ehrinde
gerçekle tirilmi ve bir uyum mekanizması ve raporlama sistemi karara ba lanmı tır.
2003 yılında Ukrayna’nın Kiev ehrinde toplanan be inci “Avrupa için Çevre” Bakanlar
konferansı çerçevesinde düzenlenen ola anüstü Taraflar toplantısında Sözle me’ye
Kirletici Madde Salımı ve Transferi Sicillerine dair Protokol 36 devlet ve Avrupa
Toplulu u tarafından akdedilmi tir.
2005 yılında Kazakistan’ın Almaata
ehrinde gerçekle tirilen ikinci Taraflar
toplantısında ise Sözle me’yeGDO’ların çevreye kasıtlı salımı ve piyasaya sunumuna
dair karar-alma süreçlerine kamunun katılımına ili kin daha kesin hükümler getiren bir
de i iklik kabul edilmi tir.
2.2. AARHUS SÖZLE MES N N TEMEL N TEL KLER
Esas metni 3 bölümden olu an Aarhus Sözle mesi, 1 giri ve 22 madde ile 2 ek
içermektedir. Sözle menin giri
kısmında taraflar, çevre konusundakiuluslararası
belgelere uygun bir ekilde, çevreyi korumak, imdiki ve gelecekku akların sa lıklı ve
iyi
bir
çevrede
ya am
hakkının
oldu unu
kabul
etmek,bu
yönde
halkın
bilinçlendirilmesi ve katılımın gereklili ine inanmak vebu amaçları gerçekle tirmek için
ki i, kurulu ve araçlardan yararlanmak konularındagörü birli ine vardıklarını ifade
etmi tir.
Aarhus Sözle mesi’nin ilkbölümü, sözle meye ili kin genel hükümleri kapsamaktadır.
Amaçba lı ını ta ıyan 1. maddede, sözle menin gerek
imdiki gerekse gelecek
ku aklarınsa lıklı bir çevrede ya aması için, çevresel bilgiye eri im, karar almasürecine
halkın katılımı ve yargısal mercilere ba vuru haklarını güvence altınaalmayı amaçladı ı
ifade edilmi tir.
Tanımlar ba lıklı 2. maddede, sözle meninuygulanması ile yakından ilgili bazı
kavramların tanımına yer verilmi tir.Resmi makam, çevresel bilgi, halk ve
ilgilihalkburada tanımlarına yer verilmi olan bazıönemli kavramlardır.Genel kurallar
ba lı ını ta ıyan 3. maddede ise, sözle me taraflarının riayet etmekle mükellef oldu u
genel kurallar yer almaktadır.Buna göre taraflar, sözle menin öngördü ü hedeflerin
gerçekle mesi için gerekliolan tedbirleri almak ve bu yönde çaba göstermek, çevresel
11
e itim düzeyive çevre bilincini geli tirmek, çevrenin korunması alanında faaliyet
yürütenkurulu ların uygun bir ekilde tanınması ve desteklenmesi için çabalamakve
hukuk sistemini bu yükümlülükle uyumlula tırmak, sözle meden do anhakları kullanan
ki ilerin herhangi bir
ekilde cezalandırılmalarına, takipedilmelerine ve rahatsız
edilmesine engel olmakla yükümlüdür. 3. Maddedeayrıca, vatanda lık, milliyet ve
ikametgâh ayrımı yapılmaksızın, idari merkezininkayıtlı oldu u yerin neresi oldu una
ve gerçek veya tüzel ki i oldu unabakılmaksızın sözle meden do an hakların
kullanılabilece i belirtilmi tir.
Aarhus Sözle mesi’nin ikinci bölümünde ise, sözle menin üç sütununaili kin asgari
standartlarla ilgili düzenlemeler yer almaktadır. Sözle menin4.maddesi ile çevresel
bilgiye ula ılması, 5. maddesinde ise çevresel bilginin toplanması ve yaygınla tırılması
ile çevresel bilgilere eri im hakkı güvence altına alınırken,halkın çevresel kararların
alınması sürecine katılımı 6-8. Maddelerdedüzenlenmektedir. Sözle menin son sütunu
olan çevresel konularda yargısalba vuru ise, 9. maddede yer almaktadır.
Aarhus Sözle mesi’nin üçüncü bölümünde ise, sözle me ile ilgili di er hususlara yer
verildi i görülür. 10. maddede tarafların toplantıları ba lı ıyla sözle menin i leyi ine
ili kin kurallar ortaya konulurken, 11. madde her bir tarafın bir adet oy hakkınasahip
oldu unu belirtmektedir. 12-18. maddeler ise sırasıyla, sekretarya,ekler, sözle menin
de i tirilmesi, sözle meye uyumun denetimi, anla mazlıklarınçözümü, imza ve
depoziterba lıklarını ta ımaktadır. Sözle mesinin 19.maddesinde onay, kabul, tasdik ve
katılma; 20. maddede yürürlü e girme; 21.maddede geri çekilme düzenlenmi iken, 22.
madde ba layıcı metinler ba lı ınıta ımaktadır. Sözle me hükümlerinin bitiminde yer
alan EK-I’de ise, çe itliba lıklar altında izin verili sürecinde 6. madde çerçevesinde
halkın katılımınınzorunlu oldu u faaliyetlere yer verilmi tir. Son olarak EK-II’de,
tahkimeili kin düzenlemeler yer almaktadır.
Aarhus Sözle mesi do rultusunda; ulusal, bölgesel ve di er düzeylerdeki hükümetler,
kamu yönetimi görevleri ifa eden ve çevre ile ilgili kamusal sorumluklara sahip olan
ki iler ve her türlü bölgesel ekonomik bütünle me kurulu ları, bilgiye eri im, karar
süreçlerine halkın katılımının sa lanması ve çevre konularında yargısal ba vuru
haklarının garanti edilmesinden sorumludurlar.
12
2.3 AARHUS SÖZLE MES N N TEMEL LKELER
Çevre hakkının uygulanabilirli ini ancak onu sa layacak mekanizmaların öngörülmesi
ve güvence altına alınması ile olu ur. Bu mekanizmaların ba ında ise; çevresel bilgilere
eri im hakkı, çevresel kararların alınma sürecine katılma hakkı ve çevre ile ilgili
hususlarda yargısal ve idari birimlere ba vurma hakkı gelmektedir.
2.3.1. Bilgiye Eri im
Günümüzde, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan açıklık ve effaflık ilkelerinin
gerçekle tirilmesinde, yararlanılacak en önemli araçlardan biri, bilgiye eri im hakkının
kullanılmasında olu turulacak uygun mekanizmalardır (Özdemir,2010). Bilgiye eri im
çalı maları, bireylerin kamu kurum ve kurulu ları tarafından yürütülen i ve i lemlerle
ilgili olarak bilgi edinebilmesi, kamu yönetiminde effaflı ın sa lanması bakımından
büyük öneme sahiptir.
Bilgiye eri imin kapsamı, bilgilerin sunumunu, saklanmasını, organizasyonunu ve
istenilen bilgiye do ru bir ekilde eri ilmesini içermektedir. Bilgiye eri imin esas
noktası kullanıcının ihtiyacı olan bilgiyi kar ılayabilmektir.
Bilgiye eri im hakkında literatürde hak veya özgürlük olarak tanımlanması ile ilgili
tartı malar bulunmaktadır. Oysaki bilgiye eri im hem ifade özgürlü ünü gerçekle tirme
konusunda usulü bir araç hem de idareye kar ı ileri sürülebilecek öze ili kin bir haktır.
Ba ka bir deyi le bilgiye eri im iki boyutlu bir özeli e sahiptir. Dolayısıyla bilgiye
eri im, bilgi ve belgelere eri im hakkı ev özgürlü ü eklinde her ikisini de kapsayacak
ekilde kullanılabilir. Bilgi ve belgelere eri im hak ve özgürlük olarak kabul edildikten
sonra a a ıdaki ekillerde tanımlanabilir.
Hukuki bir olgu olarak bilgi edinme, idarenin kararları, eylemleri ve i lemlerine ili kin
bilgi ve belgelerin edinilmesi eklinde ifade edilmi tir (Yıldırım,1998).
Gerçek anlamda bilgi edinme hakkı, ilgili ki inin idarenin hakkında alaca ı bir idari
karara karsı kendi görü lerini olu turmak amacıyla, yine idareye yaptı ı ba vuruda
ortaya
çıkacaktır.
hak/özgürlü ünden
Demek
ki, bireylerin
bahsedebilmek
için,
gerçek
kendi
anlamda bir bilgi
görü lerini
edinme
olu turabilmelerini
13
sa layacak bir donanımı elde etmeleri gerekmektedir. Bu da, ancak bilgi ve belgelerin
elde edilmesiyle mümkündür.
O halde bu hak ve özgürlü ün temel amacı, idarinin isleyi i konusunda bireylerin
idareyi sorgulayabilme kanallarının açık olmasınısaklayarak, onlara, hukuk devleti
binasını ayakta tutan sütunlardan biri sayılan idari i leyi e katılma imkânını tanımaktır
(Azrak,1964)
Bir ba ka deyi le, kurum ve kurulu ların yapmı
oldu u eylemve almı
oldu u
kararlarda açıklık ilkesinisavunan, kanun çerçevesinde belirlenen sınırlariçerisinde
kalmak kaydıyla her vatanda ın bubilgilere ula abilmesine imkan veren bir haktır
(Canöz, 2008).
Aarhus Sözle mesi’nin ilk sütununu olu turan çevresel bilgiye eri im ile ilgili temel
düzenlemeler genel olarak sözle menin 4. maddesinde ele alınmı tır. 4. maddenin 1.
fıkrasında bu ba lamda, tarafların resmi makamlarının talep halinde çevresel bilgileri
ilgili bilgileri içeren gerçek belgelerin kopyaları dâhil olmak üzere herhangi bir menfaat
artı aramadan halkın kullanımına sunmaklamükellef oldu u belirtilmi tir. Burada
ayrıca, söz konusu çevresel bilgilerin ikiistisna dı ında ba vurucuya istedi i formda
sunulaca ı ifade edilmi tir. Bu istisnalardan ilki, gerekçelendirilmek ko uluyla ilgili
makamca bu bilgilerin belli bir formda sunulmasının makul olmasıdır. kinci istisna, söz
konusu bilgilerin halka daha önce belli bir formda sunulmu olmasıdır. Dolayısıyla,
Aarhus Sözle mesi’nin herhangi bir ko ul aramadan halka çevresel bilgilere eri im
hakkını tanıdı ı belirtilmelidir. Bunun haricinde, ilgili çevresel bilgilerin ba vuruculara
istedikleri formda sunulması gerekmektedir. 4. maddenin 2. fıkrasında ise, çevresel
bilgilerin olabildi ince erken bir zamanda fakat en geç bilgi talebinden itibaren 1 ay
içinde verilmesi gerekti i ifade edilmi tir. Söz konusu bilgilerin kapsam ve karma ıklı ı
bu sürenin 2 aya kadar uzatılmasını haklı kılabilir. Ancak süre uzatımının söz konusu
oldu u durumlarda, talepte bulunan ki inin süre uzatım sebepleri hakkında
bilgilendirilmesi gerekir.
Bu hakkın konusunu olu turan çevresel bilgi kavramından ne anla ılması gerekti i için
ise, Sözle menin 2. maddesinin 3. fıkrasında yer alan çevresel bilgi tanımına ba vurmak
gerekir. Buna göre çevresel bilgi, “a) Hava ve atmosfer, su, toprak, yer, peyzaj ve do al
14
alanlar, geneti i de i tirilmi organizmalar da dâhil olmak üzere biyolojik çe itlilik ile
biyolojik çe itlili in ö eleri ve tüm bu unsurlar arasındaki kar ılıklı etkiler; b)
Maddeler, enerji, ses ve radyasyon gibi faktörler ve yukarıdaki paragrafta sayılan
çevreye ili kin ö eleri etkileyen ya da etkileyebilecek olan faaliyetler veya idari
önlemler, çevreyle ilgili anla malar, politikalar, kanunlar, plan ve programlar ve
çevreyle ilgili karar alma süreçlerinde yararlanılan fayda-maliyet analizleri ve di er
iktisadi analizler ile varsayımlar; c) Çevresel ö elerin durumundan veya bunlar
aracılı ıyla, ya da yukarıdaki (b) paragrafında sayılan ö elerden, faaliyetler veya
tedbirlerden etkilendi i oranda, insan sa lı ı ve güvenli inin durumu, hayat artları,
kültürel yerlerin ve insan yapısı olan yapılara ili kin, her türlü yazılı, görsel, i itsel
veya di er bir biçimdeki bilgidir.” olarak tanımlanmı tır.
Aarhus Sözle mesi’nin 2. maddesinin 2. fıkrasında, yasama ve yargı dâhilinde görev
yapan kurum ve organların resmi makam tanımının kapsamı dı ında bırakıldı ı ifade
edilmi tir. Di er yandan, çevresel bilgiye eri im hakkının sahibi olan halk kavramından
ne anla ılması gerekti i konusunda sözle menin 2. maddesinin 4. fıkrasında yer alan
tanıma ba vurmak gerekir. Buna göre halk, bir veya birden çok sayıdaki gerçek veya
tüzel ki iyi ve bunların ulusal hukuka veya uygulamalara uygun birlik, örgüt ve
gruplarını ifade etmektedir. Dolayısıyla, Aarhus Sözle mesiçevresel bilgiye eri im
hakkını vatanda lık, milliyet ve ikametgâh ayrımı yapılmaksızın tüm gerçek ve tüzel
ki ilere tanımı tır.
Çevresel bilgiye eri im taleplerinin reddedilebilece i durumlar ise, genel olarak
sözle menin 4. maddesinin 31 ve 42. fıkralarında düzenlenmi tir.
1
(a) Ba vurunun yapıldı ı resmi makam kendisinden istenilen bilgiye sahip de ilse, (b) Talep, açık, anla ılır veya çok genel bir
ekilde formüle edilmi se, (c) Talep, halen olu turulmakta olan bir materyal ile ilgili ise veya resmi makamların içyapısını
ilgilendiriyorsa ya da kamu yararı dü ünülerek ulusal mevzuat çerçevesinde veya uygulamada kabul edilmi bir istisnaya ili kin ise,
yapılan çevresel bilgi talebi reddedilebilir.”
2
(a) Ulusal mevzuat uyarınca resmi makamlar için gizlili in öngörüldü ü haller, (b) Uluslararası ili kilerin, ulusal savunma veya
kamu güvenli i konularının olumsuz etkilenebilece idurumlar, (c) Yargısal sürecin i leyi inin, ki inin adil yargılama hakkının veya
resmi bir makamın ceza ya da disiplin soru turmalarını yürütme imkânının olumsuz etkilenebilece i durumlar, (d) Me ru ekonomik
çıkarları korumak amacıyla hukuken korunan ticari ve i letme sırlarının olumsuz etkilenebilece i durumlar, (e) Fikri mülkiyet
haklarının olumsuz etkilenebilece i haller, (f) Ulusal hukuk uyarınca bu tür bilginin gizlili i ilkesi kabul edildi i ve ki ilerin
kamuya açılmasına rıza göstermedi i hallerde, gerçek ki ilere ait ki isel verilerin veya dosyaların gizlili i, (g) Hukuken böyle bir
yükümlülük altında bulunmamasına ra men bu bilgiyi sa layan üçüncü bir ki inin menfaatlerinin zarar görebilece i durumlarda, bu
ki inin söz konusu materyalin açıklanmasına rıza göstermemesi, (h) Nadir türlerin üreme alanları gibi talep konusu çevresel ö elerin
olumsuz etkilenebilece i haller.”
15
Di er taraftan 4. maddenin 5. fıkrasında, ilgili resmi makamın talep edilen çevresel
bilgilere sahip olmaması halinde, bu resmi makamın bilgileri talep eden ki iyi bu
bilgileri
bulabilece i
resmi
makam
hakkında
olabilecek
en
kısa
zamanda
bilgilendirmesini veya ilgilinin talebini ba vurması gereken bu resmi makama iletmesini
öngörmektedir.
Bunun yanı sıra 7. fıkrada, talebin yazılı biçimde gerçekle mesi halinde reddin de yazılı
bir biçimde ba vuruyu yapan ki iye iletilmesi, burada ayrıca ret nedenlerine ve 9.
maddede öngörülen denetim usulüne eri ime ili kin bilgilere de yer verilmesi gerekti i
belirtilmi tir. Ret kararı mümkün olan en kısa sürede ve talep edilen bilginin
karma ıklı ı bu sürenin talepten sonraki iki aya kadar uzatılmasını haklı göstermedikçe
en geç bir ay içerisinde verilmelidir. Ba vuru sahibi, ayrıca herhangi bir uzatma ve bu
uzatmayı haklı çıkaran nedenler hakkında da haberdaredilmelidir. Son olarak 8. fıkrada,
çevresel bilgilere eri mek isteyen ki ilerden uygun bir ücret alınabilece i belirtilmi tir.
Ancak bu ücret makul olmak zorundadır. Bunun dı ında, bilgi vermek için bir ücret
belirleme niyetinde olan resmi makamların ücretin hangi durumlarda ne zaman
alınaca ı hususundaki ücret tarifesini ba vuru sahibine iletmesi gerekmektedir.
Aarhus Sözle mesi’nin çevresel bilgiye eri im konusunda öngördü ü düzenlemeler bir
bütün olarak de erlendirildi inde, çevresel bilgiye eri im hakkının hayata geçirilmesi
bakımından bu düzenlemelerin oldukça ileri oldu ubelirtilmelidir. Zaten Aarhus
Sözle mesi de çevre hakkının yasal veya anayasal düzeyde soyut bir biçimde
düzenlenmesinin çevrenin etkin olarak korunması bakımından tek ba ına yeterli
olmadı ı, bu nedenle çevre hakkının aralarında çevresel bilgilere eri im hakkının da
bulundu u birtakım çevresel haklarla desteklenerek somutla tırılması gerekti i
dü üncesini esas almaktadır. Bu noktada, Aarhus Sözle mesi’nde çevresel bilgi
kavramının içeri inin geni tutulmasının çevresel bilgiye eri im hakkının etkili bir
ekilde hayata geçirilmesi bakımından fevkalade önem ta ıdı ı belirtilmelidir.
Aynı ekilde Aarhus Sözle mesi’nde çevresel bilgiye eri im hakkının yararlanıcıları
olan halkkavramı ile bu hakkın yükümlüsü olan kamusal makam kavramının geni
biçimde tanımlanmasının sözle menin etkilili i açısından önem arz etti ini ifade etmek
gerekir. Bunların dı ında, çevresel bilgiye eri im hakkının etkili bir biçimde
uygulamaya aktarılmasına yönelik olarak üye devletlere yüklenen yükümlülüklerin
16
oldukça kapsamlı oldu u ve bu yükümlülüklerin çevresel bilgiye eri im hakkının
somutla tırılması açısından son derece önemli oldu u görülmektedir.
Sonuç olarak, Aarhus Sözle mesi’nin çevresel bilgiye eri im hakkının gerek içeri i
gerekse uygulanması konusunda oldukça ileri bir hukuki rejim olu turdu u
belirtilmelidir (Güne , 2013).
2.3.1.1. Bilgiye Eri imin Sınırları
Bilgiye eri im çalı maları, vatanda ların, idarenin i lem ve eylemlerine ili kin bilgi ve
belgeleri elde edebilmelerinin önünü açarken, yargısal ba vuru akımının son dalgası
olan, vatanda ların yönetime katılımının sa lanmasına katkıda bulunur (Duran, 1998).
4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu ve Uygulama yönetmeli inde bilgi edinme hakkının
sınırları; yargı denetimi dı ında kalan i lemler3, devlet sırrına ili kin bilgi ve belgeler,
ülkenin ekonomik çıkarlarına ili kin bilgi ve belgeler, istihbarata ili kin bilgi ve
belgeler, idari soru turmaya ili kin bilgi ve belgeler, adli soru turma ve kovu turmaya
ili kin bilgi ve belgeler, ticari sırlara ili kin bilgi ve belgeler, kurum içi düzenlemeler,
özel hayatın gizlili i, haberle me gizlili i olarak düzenlenmi tir. Fakat ilgili mevzuatta
bu sınırlar belirlenirken, “devlet sırrı” ve “ticari sır” gibi mu lâk ibarelerin kullanılması
yanı sıra hangi bilgi ve belgelerin bilgi edinme hakkı sınırı kapsamında oldu u
konusunda tereddütler olu mu tur.
Kapsam konusunda tereddütler söz konusu olsa da,bilgi vermekle yükümlü olan idare
ve bu yükümlülü ün yerine getirilmesinde görevli memur ve di er kamu görevlileri
bilgi edinme hakkı kapsamında mevzuatın kendilerine yükledi i sorumluluklar
içerisinde hareket etmeye ve ilgili mevzuatın uygulamasına yönelik gerekli dikkat ve
özeni göstermeye mecburdurlar. Aksi durumda hem idarenin hem de ilgili kamu
görevlilerinin sorumlulu u bulunmaktadır.
2.3.1.2. Bilgi Edinme kapsamında Kamu darelerinin Yükümlülükleri
darenin en önemli yükümlülü ü, görevi gere i sahip oldu u ya da olmak zorunda
bulundu u mevcut bilgi/belgeyi ba vuranlara vermektir. Buna göre, kurum ve kurulu lar,
4982 sayılı Kanunda yer alan istisnalar dı ındaki her türlü bilgi/belgeyi ba vuranların
Cumhurba kanının tek ba ına yaptı ı i lemler, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun meslekten çıkarma cezasına ili kin
olanlar dı ındaki tüm kararları ve terfi i lemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayrılma hariç her türlü ili ik kesme kararları
dı ındaki tüm Askeri ura kararlarıdır.
17
yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme ba vurularını etkin, süratli ve do ru
sonuçlandırmak üzere, gerekli idari ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler (BEHK
md.5).
Bilgi edinme hakkına ili kin mevzuat uyarınca, kurum ve kurulu lar, ellerinde mevcut
olan ve bilgi edinme ba vurusuna konu olabilecek bütün bilgi/belgeleri, bilgi edinme
hakkının kullanımını kolayla tıracak ekilde tasnif ederler. Bu amaçla, belge kayıt,
dosyalama ve ar iv düzeniyle ilgili gerekli idari ve teknik tedbirleri almak zorunludur.
Kurum ve kurulu lar, bu kapsamda internet sitelerini kamuoyunun bilgi edinme
haklarını kullanmalarına uygun bir biçimde düzenlemeleri, ilgili bilgi edinme ba vuru
formlarını yayınlamaları gerekir (Hız ve Yılmaz, 2004).
Bilgi edinme hakkının etkin olarak kullanılabilmesi ve bilgi edinmeba vurularından
kaynaklanan i yükünün azaltılması amacıyla, idarelerekendilerinin halka tanıtılması
görevi yüklenmi tir. Bu husus UygulamaYönetmeli inde (Madde 6/3-4) açık olarak
belirtilmi tir.
Kanun kapsamındaki idareler, bilgi edinme hakkının etkin olarak kullanılabilmesi ve
bilgi/belgelere eri imin zamanında sa lanabilmesi amacıyla basın ve halkla ili kilerle
görevli birimlerinde, böyle birimleri yoksa yeni bir birim olu turmak veya do rudan
kurum yöneticisine ba lı bilgi edinme yetkilisi görevlendirmek suretiyle bilgi edinme
birimleri olu turmak zorundadır. Bu birimlerde görevli personel, bilgi edinme hakkını
kullanacak ki ilerin istekleri halinde, ba vurunun nasıl yapılaca ı, talep edilen
bilgi/belgenin kurum ve kurulu un hangi biriminde bulunabilece i ve ba vuru
sonrasındaki i lemler konusunda bilgi verir, açıklama yapar, gerekli yardımı sa lar ve
bilgi edinme ba vurularıyla ilgili i lemleri yapar (Uygulama Yön. Md.8).
Bilgi edinme birimleri, bilgi edinme ba vurularıyla ilgili olarak görevli tek birim
de ildir. Bu birimin görevi bilgi edinme ba vurusunu alıp ilgili birime iletmektir. Bu
a amadan sonra ilgili birimin konuyla ilgili olarak ba vuru sahibine cevap vermesi
gerekmektedir (Eken, 2005).
Kurum ve kurulu lar, bir önceki yıla ait olmak üzere; kendilerine yapılan bilgi edinme
ba vurularının sayısını, olumlu cevaplanarak bilgi/belgelere eri im sa lanan ba vuru
sayısını, reddedilen ba vuru sayısını ve bunların da ılımını gösterir istatistik bilgileri,
18
gizli ya da sır niteli indeki bilgileri çıkarılarak veya bu nitelikteki bilgiler ayrılarak
bilgi/belgelere eri im sa lanan ba vuru sayısını, ba vurunun reddedilmesi üzerine itiraz
edilen ba vuru sayısı ile bunların sonuçlarını, gösterir bir rapor hazırlayarak, bu
raporları her yıl ubat ayının sonuna kadar BEDK’ya gönderirler. BEDK, hazırlayaca ı
genel raporu, söz konusu kurum ve kurulu ların raporları ile birlikte her yıl Nisan ayının
sonuna kadar TBMM’ye gönderir. Bu raporlar takip eden iki ay içinde TBMM’ce
kamuoyuna açıklanır.
Kanun kapsamındaki idareler, Kanun ve bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak,
bünyesindeki personelin e itilmesi konusunda çalı malar yapmak zorundadır. Bilgi
edinmeye bilinçli ya da bilinçsiz olarak engel olunmasının önüne geçmek, Kanunun
etkin bir
ekilde uygulanmasını sa lamak için kapsam dâhilindeki kurum ve
kurulu ların hizmet içi e itim ve seminerler düzenlemesi gerekmektedir (Uygulama
Yönetmeli i md. 43).
2.3.1.3. Bilgi Edinme Hakkı hlalinin Sorumlulu u
Sorumluluk, sözlükte “mesuliyet, uyulması gereken bir kurala aykırı davranı ın hesabını
verme, tazminatla yükümlü tutulma” anlamlarına gelmektedir (Yılmaz, 2002). darenin
i lem ve eylemleriyle ki ilere verdi i zararları tazmin etmesi gere i, hukuk devletinin
ve hakkaniyetin bir gere idir. Hukuk devleti olan ülkemizde de idarenin sorumlulu u
kabul edilmi tir (Bozda , 2010).
Anayasa’nın 125. maddesi uyarınca, darenin her türlü eylem ve i lemlerine kar ı yargı
yolu açık olmakla birlikte, dare, kendi eylem ve i lemlerinden do an zararı ödemekle
yükümlüdür. Yine Anayasa’nın 129. maddesinde de memurlar ve di er kamu
görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmaları gerekti i
belirtilmi tir. Bu nedenle,
dare, kamusal görevlerini yerine getirirken, yasaların
kendisine verdi i yetkiler çerçevesinde hareket etmekle yükümlüdür. Bu nedenle bilgi
edinme hakkının kullanılması kapsamında görevli ve yetkili kamu görevlilerinin hukuka
aykırı davranı ları için 4982 sayılı Kanunda müeyyideler öngörülmü tür.
Bilgi edinme birimleri ve ilgili di er birimlerde görevli memurlar ve di er kamu
görevlilerine, 4982 sayılı Kanunun ve ilgili mevzuatın uygulanmasında ihmali, kusuru
veya kasıtları bulunması halinde i ledikleri fiillerin genel hükümler çerçevesinde ceza
kovu turması gerektirmesi hususu saklı kalmak kaydıyla, tâbi oldukları mevzuatta yer
19
alan disiplin cezaları uygulanacaktır. Ayrıca, Uygulama Yönetmeli inde de bilgi
edinme hakkının kullanımı kapsamındaki ba vurulara ili kin uygulamaların kurum ve
kurulu yöneticilerince mevzuat dâhilinde denetlenece i belirtilmi tir.
2.3.2. Halkın Katılımı
Günümüzde, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan açıklık ve effaflık ilkelerinin
gerçekle mesinde, yararlanılacak en önemli araçlarından biri, bilgiye eri im hakkının
kullanılmasında olu turulacak uygun mekanizmalardır.Bilgiye eri im çalı maları,
vatanda ların, idarenin i lem ve eylemlerine ili kin bilgi ve belgeleri elde
edebilmelerinin önünü açarken,
vatanda ların yönetime katılımının sa lanmasına
katkıda bulunur.
Çevrecilerin (bireyler, gruplar, örgütler) çevre sorunsalının gündeme getirilmesi ve
çevre politikası ve hukukunun geli imindeki mücadelesi yadsınamaz. Katılım ilkesi de
bu kesimin çevrenin korunmasındaki bu fiili rolün resmi düzeyde de tanındı ının
göstergesidir. Bu yüzden bu ilkenin çevre politikası ve hukukunun di er ilkeleriyle bazı
kavram ve araçlarının uygulanmasındaki katkısı büyüktür. Bunda katılımın di er
ilkelerden farklı olarak sadece ilke eklinde de il, do rudan do ruya bir hak (çevre
hakkının gerçekle tirilmesindeki usulü haklardan biri) olarak düzenlenmesinin de payı
vardır (Turgut,2012).
Ülkemizde bazı katılım yolları anayasal kurum olarak kar ımıza çıkmaktadırlar. Seçme
hakkı, toplanma ve dernek kurma hakkı gibi özgürlüklerin ve katılım yollarının dı ında;
dilekçe hakkı, yargı yoluna gitme hakkı gibi haklar da anayasal güvence altına alınmı
haklardandır. Bunun yanında, kadastro çalı malarına yöre halkının da katılmasının
zorunlu olması, yine bu çalı maların ba lama ve biti tarihlerinin ilan edilmesi ve halkın
itirazlarını sunmasına fırsat tanınması da kanunla güvence altına alınmı katılım yolları
arasında yer almaktadır (Co kun ve Güne ,2004).
Kavram olarak katılım; vatanda ların siyasi karar mekanizmasına ve yönetim sürecine
temsil yolu ile ya da do rudan dahil olmaları anlamına gelmektedir.
Birle mi Milletler FAO Ormancılık Departmanına göre katılım, orman kaynakları
üzerinde do rudan do ruya menfaati olan insanların ormanların yönetimi, kurumsal
20
çerçevenin formüle edilmesi ve yürütülmesi ile ilgili karar alma sürecinin bir parçası
olmaları ile ilgili i lem ve mekanizmaları ça rı tırmaktadır.
Geni anlamıyla katılım; Bireylerin çevresel yönetim sürecinde rol oynamaları, etkide
bulunmaları ve böylelikle kendi ya amlarını ekillendirecek bu süreci yönlendirmeleri
demektir (Turgut,2001). Görüldü ü üzere, burada katılım son derece geni bir ekilde
tanımlanmı olup bu halde katılımı, bireylerin hem planlama ve karar alma sürecinde,
hem uygulama hem de denetim sürecinde aktif rol oynaması eklinde dü ünmek
gerekmektedir.
Katılımın kısaca “kararların alınması ve uygulanması”
eklinde iki a amada
gerçekle ti ini söyleyebiliriz. deal olan ise bu iki a amanın birbirini tamamlamasıdır.
Konuya hem çevre hukukunun amacı ve önleyicilik ilkesinin gerçekle tirilmesi
bakımından hem teknik anlamıyla yakla tı ımızda bunlardan asıl önemli olanın ilk
a ama, yani çevresel karar alım sürecine katılım oldu unu görürüz.
lk a amada katılım sa lanmı ve plan, politika ve kararlar katılanların görü leri
çerçevesinde olu turulmu sa, uygulamadaki katılım, yapılacak hizmette rol alma
eklinde gözükecek ve genelde bir sorun çıkarmayacaktır. Ancak ilk a amada katılım
çe itli nedenlerle sa lanmamı ya da sa lanmakla beraber görü ler kararlara gerekti i
gibi yansıtılmamı sa, bu kez bireylerin bu kararların uygulamaya geçirilmesi
faaliyetlerine yönelik olarak idari ve yargısal ba vuru yoluyla ya da a a ıda belirtilecek
tepki yollarıyla etkide bulunmak istemeleri kaçınılmaz sonuç olacaktır. Bu nedenle
çevre hukukunda katılım ilkesinin, düzenlemelere de yansıtılan, asıl anlamı bireyleri
kararların alınmasına dahil etmek olmakla birlikte, bunun hemen arkasından ve bunu
anlamlı ve etkili kılabilmek için onlara idari ve yargısal ba vuru olanakları tanıma
konusunun da ele alındı ı görülür.
Katılım ilkesi, Rio Deklarasyonunun 10. lke maddesi ile düzenlenmi ve bilgi edinme
hakkı ile ba lantı kurulmu tur. 10. lke madde düzenlemesi u ekildedir:
“Çevre konuları, en iyi biçimde, tüm ilgili vatanda ların katılımıyla ele alınabilir.
Ulusal düzeyde, her vatanda ın uygun bir biçimde kamu otoritelerinin elinde olan,
tehlikeli atık ve kendi çevrelerinde meydana gelen aktiviteler dâhil olmak üzere her
türlü bilgiye ula ma hakkı olmalı ve vatanda ların karar a amasına dâhil edilmeleri
21
sa lanmalıdır. Devlet de farkındalı ı ve katılımı geni çapta te vik etmelidir. Düzeltme
ve çare içeren tüm yargı ve idarî yolların etkin kullanımı sa lanmalıdır.”
Stockholm bildirgesinde belirlenen çevresel amacın gerçekle mesinde giri imcilerin ve
her düzeydeki kurumların yanı sıra vatanda ların ve toplulukların da sorumlulukları
oldu u kabul edilmi ve bunların dü ünce ve etkinlikleri ile dünyamızın gelece ini
ekillendirecekleri belirtilmi tir.
2.3.2.1. Katılımın Gereklili i
Katılımın neden önemli bir ilke oldu u ve neden bir hak olarak düzenlenmeye
çalı ıldı ı sorusu katılımcı demokrasi çerçevesinde de erlendirilecek ve çevre konusunu
da etkileyen genel yanıtı dı ında, sadece çevre sorunsalına özgü nedenlere dayalı özel
yanıtı da vardır. Genel yanıt cephesinde, idari birimlere duyulan güvensizlik önemli bir
yer tutar. Öyle ki, çe itli çalı malarda sergilenen bu güvensizlik olgusu çerçevesinde,
kimi de erlendirmelerde, çevrenin bozulmasından da iktidarı kendi menfaatlerine
kullanan elitlerin sorumlu oldu undan hareketle, bu elit hakimiyetine son vermenin
halkın
katılımına
dayanan
bir
“Çevreci
Demokrasi”
ile
gerçekle ebilece i
savunulmu tur (Turgut, 2001). Çevre sorunsalına özgü nedenlere gelince, bunların ana
dayana ı çevrenin korunmasındaki genel menfaat olgusudur. Bu ba lamda, hem çevre
sorunlarından herkesin etkilenmesi ve herkesin bu sorunların ortaya çıkı ında payı
olması hem çevresel varlıkların herkese ait olması, hem de alınacak önlemlerin herkesin
menfaatini ilgilendirmesi ve etkili ekilde uygulanmalarının herkesin katkısına ba lı
olması gibi birbirine ba lı bir dizi nokta bireylerin katılımının haklı gerekçeleri olarak
belirtilebilir. Böylece çevrenin korunmasındaki sorumluluk ve menfaat herkese ait
oldu una göre herkesin bu süreçte sesini duyurma olana ına sahip kılınması do al ve
kaçınılmaz olmaktadır.
2.3.2.2. Katılım ekilleri
Katılacak ki ilerin görü ve önerilerinin hangi ekillerde alınaca ı konusunda belirli ve
düzenli bir uygulama bulunmamaktadır. Hem katılacak faaliyetin türüne, kapsamına ve
önemine hem katılımdan beklenen i leve hem de ülkelere göre de i iklik gösteren
çe itli katılım ekilleri bulunmakta olup birtakım faaliyetler söz konusu oldu unda bu
ekillerden bazılarının ön plana çıktı ı görülür.
22
Halkın
katılımında
genel
uygulama,
konferanslarla halkın görü
halkı
bilgilendirmek
amacıyla
yapılan
ve önerilerinin alındı ı toplantılardır. Ayrıca nadir
görülmekle birlikte yasal ba layıcılı ı olmayan ve danı ma i levi gören halk oylaması
uygulamalarına da ba vurulabilmektedir.
Katılımın demokratik bir yapıda temel hakların kullanılması çerçevesinde görülen genel
bir ekli de, yukarıda katılımın anlamı açıklanırken belirtilen, bireysel ve daha çok da
grupsal ve kitlesel tepki gösterileridir. Bu katılım eklinin di er yolların var olmadı ı ya
da beklenen sonuçları yaratmadı ı durumlarda son ve etkili bir araç olarak devreye
sokuldu u görülür (Turgut, 2001)
2.3.2.3. Katılım Türleri
Karar alma süreci aslında geni anlamda ele alınmakta ve idarenin bireysel i lemlere ait
kararları dı ındaki politika olu turma, plan program ve mevzuat yapma faaliyetlerini de
kapsamaktadır. Aarhus Sözle mesinin 7. maddesinde, taraf devletlerin, çevre ile ilgili
plan ve programların hazırlanması sırasında halkın katılımını, açıklık ilkesini ve adil
olmayı dikkate almak suretiyle, sa lamaları gerekti i ve katılacak halkın ilgili kamu
otoritesi tarafından belirlenece i belirtilmi tir. Yasaların hazırlanması halkın katılımı 8.
maddede düzenlenmi olup, halk konusunda bir sınırlama yapmadan katılım sa lanması
için ilgili taslak metinlerin önceden halka ula tırılması ve görü lerinin alınması
gerekti i üzerinde durulmu tur.
Karar alım sürecine katılımın en geni
ekli idari birimlerin bireysel i lemleri (izin,
ruhsat, onay verme) düzeyinde görülür. Bu izinlerin en önemli örne i çevresel etki
de erlendirmesi sürecine ili kin oldu undan bu sürece halkın katılımı a a ıda ÇED
kısmında incelenmi tir.
Di er bir katılım ekli ise, çevreci örgüt, yerel topluluk ve bireylerin plan, program ve
yasalarda belirlenmi bazı hizmetlerin gerçekle tirilmesinde yetkili birimlerin yanı sıra
rol almalarıdır. Ormanların ya da bazı yaban hayatı alanlarının veya sit alanlarının
korunmasında bu korumada yakın menfaati olan yerel toplulukların, milli parkların,
mesire alanlarının i letilmesinde yine o yörede ya ayan halkın görev alması bunun
örnekleridir. Kirlilik mevzuatında da, özellikle atıkların toplanması ve geriye kazanım
gibi halkın deste ine ihtiyaç duyulan, kimi programlarda bu yöntem uygulanmaktadır.
23
Vatanda ların
ikâyetleri için ço unlukla kullandıkları yöntem olan idari ba vuru
yolunu da katılım türlerinden sayabiliriz. dari usul yasalarında, çevre mevzuatındaki
bazı hükümlere, idari ba vuru yollarının, bunda kimin yararlanaca ının ve ba vurulacak
birimin ayrıca düzenlendi i görülür. Kamusal toplantılar sırasında ortaya atılan halkın
görü lerinin dikkate alınmaması, toplantılara ili kin süre ve ilan gibi ko ullara tam
olarak uyulmaması, ÇED sürecindeki kuralların ihlal edilmesi gibi alanlar ve de i ik
nedenlerle idari ba vuru yoluna gidilebilir.
2.3.3. Yargısal Ba vuru
Bilgiye eri im ve karar alma sürecine katılım hakkının kullanımını engelleyen ya da
sınırlayan idarenin kararlarına kar ı bir üst inceleme merciine ya da yargısal ba vuru
hakkı Aarhus Sözle mesi ile düzenlenmi tir. Sözle menin 7. Maddesinde taraf
devletlerin, çevreyle ilgili plan ve programların hazırlanması sırasında halkın katılımını,
açıklık ilkesini ve adil olmayı dikkate almak suretiyle, sa lamaları gerekti i ve katılacak
halkın ilgili kamu otoritesi tarafından belirlenece i belirtilmi tir. Kural düzenlemelerle
yasaların hazırlanmasına halkın katılımı ayrı bir maddede (8) belirtilmi ; halk
konusunda bir sınırlama ya da iç mevzuata gönderme yapılmaksızın, katılımın
sa lanması ve etkilili i için ilgili taslak metinlerin önceden halka ula tırılması ve
görü lerin alınması gerekti i üzerinde durulmu tur.
Bu hak aynı zamanda Avrupa nsan Hakları Sözle mesinin4 6. Maddesinde düzenlenen
“adil yargılanma hakkı” ile güvence altına alınmı tır.
Günümüzde, yargısal ba vuru çalı maları çerçevesinde de, insan haklarının hayatın her
alanında korunmasının ve uygulanmasının sa lanması amaçlanmaktadır. Zira, yargısal
ba vurunun gerçekle mesi toplumda istisnasız her bireyin, en ba ta temel insan hakları
ve sonrasında hukuk düzeni içinde korunan di er haklarının, tam ve eksiksiz bir
biçimde korunması ve uygulanması için gereken vasıta ve yönetmelere eri imin
gerçekle mesi anlamına gelir. Bu sebeple, yargıya eri im haklarının, temel insan
haklarından biri olarak kaçınılmaz hale gelmi tir (Özdemir, 2010).
4
Türkiye 4 kasım 1950 tarihinde imzalamı olup, 18 Mayıs 1954 tarihinde yürürlü e girmi tir.
24
2.3.3.1. Yargısal Ba vuru Tanımı
Yargısal Ba vuru, hukuki oldu u kadar sosyal, kültürel ve politik alanları da
ilgilendiren pek çok kavramı ve dü ünceyi içinde barındırdı ından, tanımlanması
oldukça güç bir kavramdır. Yargısal ba vuruyu konu alan çalı malarda, her ne kadar,
ço unlukla “eri imin” nasıl gerçekle tirilmesi gerekti i üzerine odaklanılmakta ise de,
eri ilenin ne oldu u üzerinde de durulması büyük önem ta ımaktadır. Zira yargısal
ba vurunun gerçekle mesi, eri ilenin, amaçlanan “adalet” olmaması durumunda
anlamsız ve gereksiz bir çabadan öteye geçmeyecektir.
Demokratik yöneti imin tesis edilmesi, insan haklarının güvence altına alınması ve
herkesin yargısal ba vurunun sa lanması arasında güçlü ba lantılar oldu u küresel
olarak kabul edilmi tir. Bu durum, sürdürülebilir insani kalkınmanın temel
gereksinimlerinden biri olarak yargı reformlarının hızlandırılmasına yol açmı tır.
Adaletin Etkinli ine li kin Avrupa Komisyonu(EuropeanCommissionforEfficiency of
Justice - CEPEJ) tarafından hazırlanan AdaleteEri im Raporu’nda yargısal ba vuru,
“Adalet hizmetlerinin, en elveri li yollardan ve enverimli ekilde sa lanabilmesine etki
eden hukuki ve örgütsel faktörlerin tümüolarak tanımlanmaktadır.
Birle mi Milletler Kalkınma Programı (United Nations Development Programme –
UNDP) tarafından ortaya konulan tanıma göre, yargısal ba vuru; “toplumu olu turan
bireylerin, insan hakları standartlarına uygun olarak, geleneksel ya da geleneksel
olmayan yollardan, ihtiyaç duydu u hukuki çözümlere ula abilecek durumda olmasıdır.
Yargısal ba vuru, ki ilerin haklarını arayabildikleri ve/veya uyu mazlıklarını devletin
himayesi altında çözebildikleri yasal sistemin iki temel amacı üzerinde yo unla ır.
Bunlardan birincisi, yasal sistemin herkes için e it ölçüde eri ilebilir olması; ikincisi ise
sistemin hem bireysel hem de toplumsal açıdan adil sonuçlar do urmasıdır (Özbek,
2006).
Yargısal ba vuru, kimileri için devlet kökenli bir hukuk hizmeti programına ula ma,
ücretsiz hizmet vermeye gönüllü özel bir avukata ula ma, adliyede bir danı mana
ula ma veya mahkemece atanan bir uzla tırıcıya ula mayı ifade ederken; di erleri için
hukuk kütüphaneleri, halk kütüphaneleri ve ücretsiz bilgisayar kullanabilecekleri di er
25
yerlerde, ihtiyaç duydukları hukuki bilgiyi alabilecekleri bir internet sayfasına eri imden
ibarettir.
Yapılan tanımlar göz önüne alındı ında yargısal ba vuru kavramını, toplumu olu turan
bireylerin, insan hakları, temel hak ve özgürlükler ve adaletin kalitesinden ödün
vermemek ko uluyla, en kolay, hızlı, etkili ve en az masrafla, uygun hukuki
mekanizmalardan yararlanarak, ihtiyaç duydu u hukuki çözümlere ula masıdır.
2.3.3.2. Yargısal Ba vuru lkesinin Konusu
Yargısal ba vurunun ba arıya ula ması, hukuki oldu u kadar, ekonomik, sosyal,
kültürel ve politik alanları da ilgilendiren soruların cevaplanması ile mümkün olur. Söz
konusu karma ık yapı göz önünde alındı ında, yargısal ba vurunun konusunun
belirlenmesi de, kavramın tanımlanması gibi kolay de ildir. Bununla birlikte, yargısal
ba vurunun
en
basit ekliyle,
adalet
arayanların,
yargıya
ula maları
olarak
tanımlanabilirse, yargıya ba vurunun konusunun belirlenmesi için, yargıya ba vurunun
öznesi olan adalet arayanlardan, yani, yargıya ba vur reformlarının ile ula ılmak istenen
bireylerden yola çıkılması yerinde olacaktır.
Yargıya
ba vurunun
konusu,
adalet
hizmetlerinden
yararlanmak
isteyip
de
yararlanamayan ve yararlanması gereken tüm vatanda lar iken, yargısal ba vuru
çalı maları kapsamında, bu ki ileri adalet mekanizmasına ula tırabilecek geleneksel ve
geleneksel olmayan vasıtalar ile resmi ve resmi olmayan kurumların tümü bulunur.
Böylece yargısal ba vurunun amacı, öncelikle, istisnasız herkes için yargısal
ba vurunun sa lanmasıdır. Bu amaç do rultusunda, yargısal ba vurunun konusu ise,
yargısal ba vuru hakkından, hiç ya da yeteri kadar yararlanamayan bireylerin, bu
haklarını ileri sürmelerinin önündeki engellerin belirlenmesi ve bu engellerin ortadan
kaldırılmasına ili kin çalı malar ve reformlar bütünüdür. Daha sonrasında ise, yargısal
ba vurunun daha genel olarak, geli en toplumlarda,de i en adalet anlayı larına paralel
olarak, sonu gelmeyen bir iyile tirmeler zinciri olarak kar ımıza çıkar.
26
2.4.
AARHUS
SÖZLE MES N N
TÜRK
MEVZUATI
AÇISINDAN
DE ERLEND RMES
Çevresel konularda effaf ve katılımcı yönetimi sa lamak için imzalanan Aarhus
Sözle mesine Türkiye taraf de ildir.Ancak mevzuat incelendi inde ba ta Anayasa
olmak üzere kanun ve yönetmelik ve di er yazılı kaynaklarda sözle menin ilkelerine ve
prensiplerine dair düzenlemeler yer almaktadır.
2.4.1. Aarhus Sözle mesinin Anayasa Açısından rdelenmesi
Sözle menin Türk Anayasalarında hangi ekilde yer aldı ı incelenecek olursa ba ta
1924 anayasası olmak üzere 1961 ve 1982 Anayasalarında düzenlemelerin oldu u
görülmektedir.
2.4.1.1. 1924 Anayasası Açısından ncelenmesi
Aarhus sözle mesine ili kin 1924 Anayasası incelendi inde sözle menin ayaklarından
yargısal ba vuruya dair 59. Maddesinde“Herkes mahkeme önünde haklarını korumak
için gerekli gördü ü yasal aracı kullanmakta serbesttir” hükmünün yer aldı ı
görülmektedir. Ayrıca bilgiye eri im hakkında ise, 82. Maddesinde düzenlenmi
“Türkler gerek kendileri, gerek kamu ile ilgili olarak kanunlara ve tüzüklere aykırı
gördükleri hallerde yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine tek ba larına
veya toplu olarak haber verebilir ve ikâyette bulunabilirler. Haber veya ikâyeti alan
makam ki i ile ilgili ba vurmaların sonucunu dilekçiye yazılı olarak bildirmek
ödevindedir” hükmü bulunmaktadır. Anayasada Aarhus sözle mesinin di er aya ı olan
halkın katılımı hakkında bir düzenlemenin olmadı ı anla ılmaktadır.
2.4.1.2. 1961 Anayasası Açısından ncelenmesi
1961 Anayasası incelendi inde ise; Yargısal ba vuru konusunun 10’uncu maddede5
Temel Hakların Niteli i ve Korunması ba lı ı altında, Bilgiye Eri im Konusunun 62’nci
maddede dilekçe hakkı ba lı ında açıklandı ı görülmektedir. Bu anayasada da halkın
katılımı ile ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
5
Herkes, ki ili ine ba lı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Devlet, ki inin temel hak ve
hürriyetlerini, fert huzurunu, sosyal adalet ve hukuk devleti ülkeleriyle ba da mayacak surette sınırlayan siyasi, iktisadi ve sosyal
bütün engelleri kaldırır; insanın maddi ve manevi varlı ının geli mesi için gerekli artları hazırlar.
27
2.4.1.3. 1982 Anayasası Açısından ncelenmesi
1961 Anayasasından daha ayrıntılı olarak düzenlenen 1982 Anayasasında ise; Yargısal
Ba vuru hakkı madde 26, 57, 98, 109, 3710, 13811 ve 141/4 da daha dolaylı düzenlenmi
olmakla birlikte madde 36’da “Herkes, me rû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle
yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma
hakkına sahip” oldu u belirtilirken, mahkemelerin görev ve yetkileri içindeki davalara
bakmaktan kaçınamayacakları da hüküm altına alınmı olup yargısal ba vuru kavramı
do rudan açıklanmı tır.
Yargısal ba vurunun ayrılmaz bir parçası olan ve kayna ını Anayasamızın 36’ncı
maddesinden alan di er bir kavram ise hukuki dinlenilme hakkıdır. Hukuki dinlenilme
hakkı,
“Yargılamayla
hukuki
durumu
etkilenecek
ki ilerin,
yargılamanın
birsüjesiolarak, yargılama konusunda bilgi edinmelerini, açıklamada bulunmalarını,
yargılamaya etki edebilmelerini ve yargı mercilerinin bunları dikkate alıp
de erlendirerek,gerekçeli
ekilde
karar
vermesini
sa layan
sürpriz
kararla
kar ıla manın önüne geçen bir temel hak ve yargılama ilkesidir.
Hukuki dinlenilme hakkı, hak arama özgürlü ü ve etkin hukuki korunma hakkının
ayrılmaz bir parçası olmasının yanında, bu kavramlara göre daha dar kapsamlıdır.
Hukuki dinlenilme hakkı, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her a amasında
geçerlidir.
6
Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanı ma ve adalet anlayı ı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçili ine
ba lı, ba langıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
7
Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin ba ımsızlı ını ve bütünlü ünü, ülkenin bölünmezli ini, Cumhuriyeti ve
demokrasiyi korumak, ki ilerin ve toplumun refah, huzur ve mutlulu unu sa lamak; ki inin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal
hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle ba da mayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın
maddî ve manevî varlı ının geli mesi için gerekli artları hazırlamaya çalı maktır.
8
Yargı yetkisi, Türk Milleti adına ba ımsız mahkemelerce kullanılır.
9
Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi dü ünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun
önünde e ittir.(Ek fıkra: 7/5/2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler e it haklara sahiptir. Devlet, bu e itli in ya ama geçmesini
sa lamakla yükümlüdür. (Ek cümle: 7/5/2010-5982/1 md.) Bu maksatla alınacak tedbirler e itlik ilkesine aykırı olarak
yorumlanamaz. (Ek fıkra: 7/5/2010-5982/1 md.) Çocuklar, ya lılar, özürlüler, harp ve vazife ehitlerinin dul ve yetimleri ile malul
ve gaziler için alınacak tedbirler e itlik ilkesine aykırı sayılmaz. Hiçbir ki iye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün i lemlerinde kanun önünde e itlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
10
Hiç kimse kanunen tâbi oldu u mahkemeden ba ka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tâbi oldu u mahkemeden
ba ka bir merci önüne çıkarma sonucunu do uran yargı yetkisine sahip ola anüstü merciler kurulamaz.
11
Hâkimler, görevlerinde ba ımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya ki i, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez;
genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin
kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görü me yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile
idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle de i tiremez ve bunların
yerine getirilmesini geciktiremez.
28
Aynı ekilde Anayasanın 141. Maddesine baktı ımızda, mahkemelerdeki duru maların
herkese açık oldu u belirtilerek yargısal ba vuru hakkı düzenlenmi tir.
1982 Anayasası incelendi inde; Anayasa ile tanınmı hak ve hürriyetleri ihlal eden
herkesin, yetkili makama geciktirilmeden ba vurma imkânının sa lanmasını isteme
hakkına sahip oldu u görülmektedir.12
2001 yılı de i iklikleri sırasında “Devlet, i lemlerinde, ilgili ki ilerin hangi kanun
yolları ve mercilere ba vuraca ını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” hükmünün
madde metni içerisine alınması oldukça dikkat çekicidir.
Anayasa ile ilgili 2001 de i ikliklerinden biri de 74’üncü maddeye eklenen
“gecikmeksizin” ifadesi olmu tur. Bu de i iklik bilgi edinme yasası ile ilgili
düzenlemelere anayasal temel olu turmak amacını ta ımaktadır (Ekici,2004).
Bilgi edinme hakkı Anayasamızda açıkça düzenlenen bir hak olmadı ından anayasal
güvence altında de ildir. Bununla birlikte, Anayasamızın bilgi edinme hakkına dolaylı
olarak katkı sa layabilecek maddeleri de bulunmaktadır. Buna göre, Anayasa’nın 26’ncı
maddesinin birinci fıkrasında dü ünceyi açıklama ve yayma özgürlü üne ili kin
düzenlemeye yer verilirken, ikinci fıkrada ise bu özgürlü ün sınırları “milli güvenlik,
kamu düzeni, kamu güvenli i ve Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmi , bilgilerin
açıklanmaması ile kanunun öngördü ü meslek sırlarının korunması” biçiminde yoruma
açık ifadelerle çizilmi tir.
Anayasamızın 56’ncı maddesi13 çevre literatüründe ve güncel kullanımda çevre hakkı
olarak nitelendirilmi olup Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” ba lıklı üçüncü
bölümde, “Sa lık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması” ba lı ı altında yer almı tır.
Aslında 5 fıkradan ibaret olan maddenin yalnızca ilk iki fıkrası çevre konusuna
12
XV. Temel hak ve hürriyetlerin korunması
MADDE 40.– Anayasa ile tanınmı hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden ba vurma imkânının
sa lanmasını isteme hakkına sahiptir. (Ek: 3.10.2001-4709/16 md.) Devlet, i lemlerinde, ilgili ki ilerin hangi kanun yolları ve
mercilere ba vuraca ını ve sürelerini belirtmek zorundadır. Ki inin, resmî görevliler tarafından vâki haksız i lemler sonucu u radı ı
zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır.
13
Herkes, sa lıklı ve dengeli bir çevrede ya ama hakkına sahiptir. Çevreyi geli tirmek, çevre sa lı ını korumak ve çevre
kirlenmesini önlemek Devletin ve vatanda ların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sa lı ı içinde sürdürmesini
sa lamak; insan ve maddegücünde tasarruf ve verimi artırarak, i birli ini gerçekle tirmek amacıyla sa lık kurulu larını tek elden
planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sa lık ve sosyal kurumlarından yararlanarak,
onları denetleyerek yerine getirir. Sa lık hizmetlerinin yaygın bir ekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sa lık sigortası
kurulabilir.
29
ili kindir.
Bu hükme ba lı olarak geli en çevre mevzuatı, çevrenin korunması ve
geli tirilmesi adına devlet ve bireylere aktif katılım görevi vererek, çevre olgusunun,
geli mi birçok ülkede kabul edilen ça da bir yakla ımla ele alınmasına olanak
sa layacak yasal zemini hazırlamı tır ( eren ve Dedebek, 2013).
Bilgi edinme hakkına katkı sa layan bir di er düzenleme ise, yukarda de inilen, dilekçe
hakkına ili kin Anayasa’nın 74. maddesidir14.
Dilekçe Hakkını açıklayan 74’üncü maddede; kar ılıklılık ilkesi gözetilmek kaydıyla
Türkiye’de ikamet eden yabancıların kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve
ikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile
ba vurma hakkına sahip oldu unu açıklamaktadır. Ba vuruların sonucu gecikmeksizin
dilekçe sahibine yazılı olarak bildirilece i hüküm altına alınmı tır.
2010 yılında yapılan de i iklikle 74. Maddenin kenar ba lı ı “Dilekçe hakkı” iken,
“Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine ba vurma hakkı” eklinde de i tirilmi ,
maddeye “Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine ba vurma hakkına sahiptir.”
hükmü ilave edilerek bilgi edinme hakkı ile ilgili temel düzenleme olu turulmu tur.
Ne var ki, söz konusu düzenlemeler, bilgiye eri imin veya bilgi edinme hakkının bir
anayasa maddesi ile düzenlenerek, anayasal güvenceye kavu turulmasının yerini
tutmamaktadır.
1982 Anayasası di er Anayasalar ile kar ıla tırıldı ında en detaylı hükümleri içerdi i
ve Aarhus sözle mesinin temel prensiplerine dair emredici hükümleri oldu u
görülmü tür. Bir kıyaslama yapıldı ında 1982 Anayasasının 1961 Anayasasından
özellikle bilgiye eri im konusunda açık bir
ekilde sözle menin ruhuna uygun
düzenlemeler oldu u 1924 Anayasasından da yargıya ve bilgiye eri im konusunda
ileride oldu u özellikle bilgiye eri imde 1982 Anayasası yabancılarında bazı konularda
Vatanda lar (Ek ibare: 3/10/2001-4709/26 md.) ve kar ılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar
kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve ikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile
ba vurma hakkına sahiptir.Kendileriyle ilgili ba vurmaların sonucu, (Ek ibare:3/10/2001-4709/26 md.) gecikmeksizin dilekçe
sahiplerine yazılı olarak bildirilir.(Mülga üçüncü fıkra: 7/5/2010-5982/8 md.). (Ek fıkra: 7/5/2010-5982/8 md.) Herkes, bilgi edinme
ve kamu denetçisine ba vurma hakkına sahiptir.(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/8 md.) Türkiye Büyük Millet Meclisi Ba kanlı ına ba lı
olarak kurulan Kamu Denetçili i Kurumu idarenin i leyi iyle ilgili ikâyetleri inceler.(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/8 md.) Kamu
Ba denetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir. lk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki ve
üçüncü oylamada üye tamsayısının salt ço unlu u aranır. Üçüncü oylamada salt ço unluk sa lanamazsa, bu oylamada en çok oy
alan iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan aday seçilmi olur.(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/8 md.)
Bu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi, Kamu Denetçili i Kurumunun kurulu u, görevi, çalı ması, inceleme sonucunda
yapaca ı i lemler ile Kamu Ba denetçisi ve kamu denetçilerinin nitelikleri, seçimi ve özlük haklarına ili kin usul ve esaslar kanunla
düzenlenir.
30
bilgiye eri imine imkân tanırken, 1924 anayasasında bu konuyu sadece Türklerle
sınırlamı tır.
2.4.2. Aarhus Sözle mesinin Kanunlar ve Uygulama Yönetmelikleri ile Di er Yazılı
kaynaklar Açısından rdelenmesi
Aarhus sözle mesi kanunlar açısından irdelendi inde bu konuda de i ik kanunlarda
düzenlemeler ile kar ıla ılmaktadır. Sözle menin temel prensiplerine göre ayrı ayrı bir
de erlendirme yapılacak olursa a a ıdaki gibi ifade edilebilir.
2.4.2.1. Yargısal Ba vuru
Mevzuatta Çevresel konularda yargısal ba vuruyu kolayla tıran do rudan bir düzenleme
yer almamakla birlikte genel konulara dair yargıya eri imi düzenleyen kanunlardan
yararlanılmaktadır. Söz konusu kanunlar irdelendi inde 527115, 610016, 257617, 609818,
287219, 299220, 49221, 572622, 279723, 523724, 472125, 527126, 683127, 257528 sayılı
Kanunlarda hükümler yer almaktadır. Ba ta genel kanunlar olmak üzere özel
kanunlarda da yer alan hükümler ve yakla ımlar a a ıda ifade edilmeye çalı ılmı tır.
Özel nitelikteki Çevre Yasa’sının yürürlükte bulunması,
dare Mahkemeleri ve
Danı tay’ın 2577 sayılı dari Yargılama Usulü Kanunu’nu katılımcılı a açık bir
yorumla de erlendirmeleri, halkın çevreye yönelik duyarlılı ını öne çıkaran bir
hukukun geli mesini sa lamı tır (Elvan, 2015).
Çevre Kanunumuz, çevre politikalarının olu masına katılım hakkının esas oldu unu ve
Bakanlık ile yerel yönetimlerin, meslek odaları, sivil toplum kurulu ları ve
vatanda ların çevre hakkını kullanacakları katılım ortamını yaratmakla yükümlü
kılındıklarını açıkça belirtmi tir (Güne , 2010).
15
Ceza Muhakemesi Kanunu
Hukuk Muhakemesi Kanunu
17
Bölge dare Mahkemeleri, dare mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kurulu ve Görevleri Hakkında Kanun
18
Türk Borçlar kanunu
19
Çevre Kanunu
20
Adalet Bakanlı ının Te kilat ve Görevleri hakkında Kanun Hükmünde kararnamenin De i tirilerek kabul Edilmesi Hakkında
Kanun
21
Harçlar Kanunu
22
Tanık Koruma Kanunu
23
Yargıtay Kanunu
24
Türk Ceza Kanunu
25
Türk Medeni Kanunu
26
Ceza Muhakemesi Kanunu
27
Orman Kanunu
28
Danı tay Kanunu
16
31
Çevre Kanununun “Bilgi Edinme ve Ba vuru hakkı” ba lıklı 30. Maddesinin 1.
Fıkrasına göre, “Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya haberdar
olan herkes, ilgili mercilere ba vurarak faaliyetle ilgili gerekli önlemlerin alınmasını
veya faaliyetin durdurulmasını isteyebilir”. Çevre Kanununda ilgili mercilere ba vurma
hakkı sadece zarar görenlere de il, çevresel zarardan haberdar olan herkese tanınmı tır
(Güne ,2010). Buna göre çevresel konularda, herhangi bir menfaat ve hak ihlali ko ulu
aranmadan herkes ilgili mercilere ba vurma hakkına sahiptir. Madde metninde yer
verilen, zarar gören veya haberdar olan herkesin, “ilgili mercilere ba vurması” deyimi,
idari makamlara ba vurma anlamında kullanılmı olup, genel hükümlere göre adli
yargıda dava açma olana ı kastedilmemektedir.Böyle bir durumda, zarar gören veya
zarardan haberdar olan herkesin, kirletene, çevreye verdi i zararı gidermesi için
tazminat davası açmakta aktüel ve ki isel bir hukuki yararı bulunmadı ı kabul
edilmektedir.
Bununla birlikte, Çevre Kanunu’nun 1. Maddesinde belirtildi i üzere, herkesin, ortak
varlı ı olan çevrenin korunmasında menfaatinin bulundu undan hareketle, kirlenmeden
zarar gören ki iler gibi, haberdar olanlarında idareye ba vurabilmeleri ise, doktrinde, is
yükünü arttıraca ı gibi ele tirilere konu edilmekte ise de, katıldı ımız görü e göre,
çevrenin korunması söz konusu oldu unda, hukuki yarar kavramının, geni
yorumlanması, kanunun amacına uygun dü mektedir (Topçuo lu,1998).29
Ayrıca, mevcut düzenlemelerin, çevreyi kirleten faaliyetle ilgili gerekli önlemlerin
alınması veya faaliyetin durdurulması bakımından, çevre dernekleri tarafından
açılabilecek birlik davalarına olanak verdi i seklinde yorumlanması gerekti i de
savunulmaktadır (Özbay,2010).Bu, yargısal ba vuru anlamında oldukça geni kabul
edilebilecek ve çevre lehine yorumlanacak uygulamadır.
Çevre Kanunu’nun 30. maddesinde yer alan düzenleme çerçevesinde, ilgili mercilere
yapılan ba vurular, idare hukuku çerçevesinde, idari makamlar olarak kar ımıza
çıkmaktadır. dari Yargılama Usulü Kanununun 10’uncu maddesine göre; lgililer,
haklarında idari davaya konu olabilecek bir i lem veya eylemin yapılabilmesi için idari
29
Topçuo lu’na göre, menfaat ili kisini haberdar olanlara kadar yayan düzenlemeler sayesinde, etkin bir silah olu turulmu tur ve
“Pratik olarak dü ünüldü ünde, dava ehliyetini belli bir menfaat ba lamaksızın“herkesi” içine alacak ekilde geni letmek, açılan
dava sayısında bir artı a yol açabilir; fakat menfaatleri ihlal olan ki ileri bile dava açmaya zorlayan bir kural bulunmadı ı, özellikle
de ülkemizde mevcut dava ve mahkemelere karsı çekingenlik bu endi eyi üpheli kılmaktadır.”
32
makamlara ba vurabilecekleri düzenlenirken, ba vurunun yapılmasından altmı gün
içinde cevap gelmemesi halinde, iste in reddedilmi sayılaca ı ve bu süre sonunda da,
ilgililerin idari mahkemelerde dava açabilecekleri belirtilmi tir.
2.4.2.2. Bilgiye Eri im
Bilgiye eri im konusunda mevzuat irdelendi inde sözle menin yargıya eri im ve halkın
katılımı ayaklarına nazaran do rudan bir düzenlemenin oldu u görülmektedir. Bu
konuda en önemli düzenleme 2003 yılında yürürlü e giren 4982 sayılı Bilgi edinme
Hakkında Kanunudur. Kanun,kamunun i leyi ini halka açarak halkın yapaca ı kontrol
sayesinde yönetimin keyfili ine son vermeyi, kamunun uygulamalarının sebep ve
sonuçları hakkında halkı bilgilendirmeyi, kamuya vatanda ın yapaca ı ikâyet, istek ve
öneri gibi müracaatlar neticesinde halktan haberdar olmayı amaçlamı tır.
Kanunun kapsamla ilgili 2 nci maddesinde kanunun “kamu kurum ve kurulu ları” ile
“kamu
kurumu
niteli indeki
meslek
kurulu larının”
etkinliklerini
kapsadı ı
belirtilmektedir. Kamu kurum ve kurulu larını tanımlayan maddede ise yetersiz ve
anlamsız bir tanımlama yer almaktadır. Bu düzenlemelerden hangi kamu kurulu larının
kapsam içinde kaldı ı kolaylıkla anla ılamamaktadır. Örne in, yasama ve yargı
organlarının bu kapsam içinde sayılıpsayılmayaca ı dahi belli edilmemi tir. Açık olan
yan ise yasanın özel sektör kurum ve kurulu larını kapsamamasıdır. Bu durum önemli
bir eksikliktir. Her ne kadar ticari sır kavramına yasada bir istisna olarak yer verilmi se
de bu durum bize göre özel sektör lehine haksız ve ayrıcalık yaratmak anlamına
gelmektedir. Kamu sektörü gibi özel sektör de ticari sır kapsamı dı ında kalan bilgileri
açıklamak zorunda olmalıdır (Ya amı , 2001).
Ba vurudan gerçek ve tüzel ki ilerin yararlanabilece i, bunların kurum ve kurulu ların
sahip oldukları kayıtlarda yer alan bu kanun kapsamındaki her türlü bilgi içerikli veriyi;
ayrıca belge olarak yine kanun kapsamında olan yazılı, basılı veya ço altılmı dosya,
evrak, kitap, dergi, bro ür, etüt, mektup, program, talimat, kroki, plân, film, foto raf,
teyp ve videokaseti, harita, elektronik ortamda kaydedilen her türlü bilgi, haber ve veri
ta ıyıcılarını elde etme hakkına sahip olduklarını belirtmektedir. Söz konusu bilgi veya
belgeyeeri imin ise istenen bilgi veya belgenin niteli ine, göre, kurum ve kurulu larca,
ba vurusahibine söz konusu bilgi veya belgenin birkopyasının verilmesini, kopya
verilmesininmümkün olmadı ı hâllerde, ba vuru sahibininbilgi veya belgenin aslını
33
inceleyerek not almasınaveya içeri ini görmesine veya i itmesineizin verilmesini
hükme ba lamaktadır.
Kanunda dördüncü madde30 Bilgi Edinme Hakkını, be inci madde31 ise kurumların bilgi
verme yükümlülü ünü düzenlemektedir. Be inci maddede belirtilen, “Bu kanun
yürürlü e girdi i tarihten itibaren di er kanunların bu Kanununa aykırı hükümleri
uygulanmaz.”
eklindeki
düzenlemenin
yasama
tekni ine
uygun
olmadı ı
görülmektedir. Bir yasanın bir ba ka yasa ile ilgili genel bir hüküm getirmesi yasama
tekni ine uygun olmayan bir düzenlemedir.
Göze çarpan di er bir nokta ise, Bilgi Edinme Hakkı Kanununun yargı denetimi dı ında
kalan i lemler, milli savunma ve milli güvenlik, devlet sırları, ülkenin ekonomik
çıkarlarına ili kin bilgi ve belgeler, istihbarata ili kin bilgi ve belgeler, ticari sır, fikir ve
sanat ederleri, kurum içi bilgi, görü ve tavsiyeler gibi konular ba lamında bilgi edinme
hakkına istisnalar getirdi idir (Döner, 2013).
Bilgi Edinme HakkıKanunu da, kamu yönetimiyle vatanda ın ili kilerindekamunun,
açıklık,
effaflık ve sorgulanabilirlikilkesinden hareketle ortak çıkarlarahizmet
edece ini dü ündü ü bilgi ve belgelerihalkın kullanımına sunmu tur (Canöz,2008).
Kanunun 12. maddesi ile bilgi edinme ba vurusuyla ilgiliyapılacak itirazlar üzerine,
verilen kararları incelemek ve kurum ve kurulu lariçin bilgi edinme hakkının
kullanılmasına ili kin olarak kararlar vermek üzere;Bilgi Edinme De erlendirme Kurulu
(BEDK) olu turulmu ve “Bilgi EdinmeDe erlendirme Kurulunun Çalı ma Usul ve
Esasları Hakkında Yönetmelik” ileKurulun görev ve çalı malarına ili kin usul ve
esaslar düzenlenmi tir (Küçük,2011).
30
“Herkes bilgi edinme hakkına sahiptir. Türkiye'de ikamet eden yabancılar ile Türkiye'de faaliyette bulunan yabancı tüzel ki iler,
isteyecekleri bilgi kendileriyle veya faaliyet alanlarıyla ilgili olmak kaydıyla ve kar ılıklılık ilkesi çerçevesinde, bu Kanun
hükümlerinden yararlanırlar. Türkiye’nin taraf oldu u uluslar arası sözle melerden do an hak ve yükümlülükleri saklıdır.”
31
“Kurum ve kurulu lar, bu Kanunda yer alan istisnalar dı ındaki her türlü bilgi veya belgeyi ba vuranların yararlanmasına sunmak
ve bilgi edinme ba vurularını etkin, süratli ve do ru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla
yükümlüdürler.”
34
Yasa’nın 26’ncı maddesinde32 belirtilen “kurum ve kurulu lar tarafından aksi
kararla tırılmadıkça” ifadesi yönetimin keyfi kararlarına yol açabilecek nitelikte
görülebilmektedir.
Gerçek ve tüzel ki ilerin bilgi edinme haklarını kullanmalarına ili kin Bilgi Edinme
Kanununun uygulanmasına dair usul ve esasları düzenleyen Bilgi Edinme Hakkı
Kanunun
Uygulanmasına
li kin
Esas
ve
ili kisini
geli tirmek, effaf
Usuller
Hakkında
Yönetmelik33yayımlanmı tır.
Kamu
yönetiminin
vatanda la
yönetim
anlayı ını
yerle tirmekamacıyla ortaya konulan bu yasa uygulanabilirliknoktasında bir takım
sınırlamalara maruzkalmaktadır. Bu sınırlamalar ve kanunun kapsamı,yönetmelikte
açıkça belirtilmi tir.
Yasanın 2’nci maddesinde yer alan ve yetersiz oldu u belirtilen kamu kurumu tanımına
Yönetmeli in 2’nci maddesinde34 açıklık getirilmeye çalı ılmı tır.
Söz konusu Yönetmeli in be incimaddesinde35 Bilgi Edinme Hakkı,Bilgi Verme
Yükümlülü ü ve Bilgi VermeUsulü ana ba lı ı altında, kamunun yapmı oldu u eylem
ve almı oldu u kararlar hakkındakibilgilerden kimlerin faydalanabilece i deaçıkça
belirtilmi tir.
Yönetmeli in devamında açıklanan altıncı maddede36 ise; yabancıların bilgi edinme
hakları açıkça belirtilmi tir.
32
Kurum ve kurulu ların faaliyetlerini yürütmek üzere, elde ettikleri görü , bilgi notu, teklif ve tavsiye niteli indeki bilgi veya
belgeler, kurum ve kurulu tarafından aksi kararla tırılmadıkça bilgi edinme hakkı kapsamındadır.Bilimsel, kültürel, istatistik,
teknik, tıbbî, malî, hukukî ve benzeri uzmanlık alanlarında yasal olarak görü verme yükümlülü ü bulunan ki i, birim ya da
kurumların görü leri, kurum ve kurulu ların alacakları kararlara esas te kil etmesi kaydıyla bilgi edinme istemlerine açıktır.
33
10.11.2005 tarihi ile de i ik No: 2004/7189 Tarih: 27.04.2004
34
Bu Yönetmelik; merkezi idare kapsamındaki kamu idareleri ile bunların ba lı, ilgili veya ili kili kurulu larının, köyler hariç olmak
üzere mahalli idareler ve bunların ba lı ve ilgili kurulu ları ile birlik veya irketlerinin, T.C. Merkez Bankası, MKB ve
üniversiteler de dahil olmak üzere kamu tüzel ki ili ini haiz olarak enstitü, te ebbüs, te ekkül, fon ve sair adlarla kurulmu olan
bütün kamu kurum ve kurulu larının ve kamu kurumu niteli indeki meslek kurulu larının faaliyetlerinde uygulanır.
35
Herkes, Kanun ve bu Yönetmelikte belirlenen esas ve usuller çerçevesinde bilgi edinme hakkına sahiptir. Türkiye’de ikamet eden
yabancılar ile Türkiye’de faaliyette bulunan yabancı tüzel ki iler, isteyecekleri bilgi kendileri ile veya faaliyet alanları ile ilgili
olmak kaydıyla ve kar ılıklılık ilkesi çerçevesinde, Kanun ve bu Yönetmelik hükümlerinden yararlanır. Bu kapsamdaki ba vurular
Türkçe olarak yapılır. Kar ılıklılık ilkesi kapsamında bulunan ülkeler Dı i leri Bakanlı ınca Resmi Gazete’de ilan edilir.
36
Kurum ve kurulu ların Kanunda yer alan istisnalar hariç her türlü bilgi ve belgeyi, Kanunda ve bu Yönetmelikte yer alan esas ve
usullere göre ba vuranların yararına sunmak ve bilgi edinme ba vurularını etkin, süratli ve do ru sonuçlandırmak üzere gerekli idari
ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdür denilmektedir.
35
BEHK kapsamında sayılan bilgi edinme hakkının sınırlarından, “devlet sırrına ili kin
bilgi veya belgeler” ile “ülkenin ekonomik çıkarlarına ili kin bilgi veya belgeler”
oldu u ileri sürülerek reddedilen bilgi edinme ba vuruları hakkında, BEHK’nun14.
maddesinde düzenlenen Bilgi Edinme De erlendirme Kurulu’na itirazda bulunulabilir.
Ba vuru sahibinin, genel hükümler çerçevesinde idari yargıda dava açma hakkı saklı
iken, kurula itiraz ile ba vuru sahibinin idari yargıya ba vurma süresi durur (Madde.
13).
Kamu kurumlarının Yasa’nın uygulanması ba lamında gerekli düzenlemeleri yapaca ı
ve Yasa’nın yayımı tarihinden itibaren onbe gün içerisinde “Basın ve Halkla li kiler
Mü avirlikleri”nde “Bilgi Edinme Birimi” olu turulaca ı belirtilmi tir.
Di er mevzuatlardan farklı olarak Yönetmelikte özürlüler tarafından yapılacak
ba vurular açıklanmı , Ba vuruda bulunan kimsenin kimli ini tespit etmeye yarayacak
ba ka bilgi veya özel i aretlerin bulunması halinde, özürlüler bakımından bu bilgi veya
özel i aretler imza yerine geçmek üzere kullanılaca ı belirtilmi tir.
Yönetmelik’te yer alan “Bu madde hükmüne aykırı olarak eri ilen bilgi veya belgeleri
ticari amaçla ço altanlar, kullananlar veya yayınlayanlar hakkında kanunların cezai ve
hukuki sorumlulu a ili kin hükümleri uygulanır”
eklindeki düzenleme hem
yönetmelikle suç olu turmagibi hukuksal açıdan kabul edilemez bir yakla ım içine
girmekte ve hem de “cezai ve hukuki” gibi belirsiz ve uygulamada karma aya yol
açabilecek birdüzenleme getirmektedir.
Bilgi edinme hakkı kavramını destekleyen bazı yasal düzenlemeler yönetimde
saydamla maya ve genel demokratikle meye katkıda bulunmaktadır. Bunlardan
birincisi dilekçe hakkının kullanılması ile ilgili yasal düzenlemedir. Dilekçe hakkı
ku kusuz bilgi edinme hakkının öncüsü ve destekçisidir. Bilgiye eri imin gerçekle mesi
için, dilekçe hakkı ile bilgi edinme hakkının kullanılabilir durumda olması
gerekmektedir.
Dilekçe hakkının kanunla tırılmasındaki en önemli çalı ma, 3071 sayılı Dilekçe
Hakkının Kullanılmasına Dair Kanundur. Kanunun amacı ise, Türk vatanda larının ve
Türkiye'de ikamet eden yabancıların kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve ikâyetleri
hakkında, Türkiye Büyük Millet Meclisine ve yetkili makamlara yazı ile ba vurma
36
haklarının kullanılma biçimini düzenlemektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus
ise, Türk vatanda larına yetkili makamlara yazı ile ba vurma hakkı tanınırken,
yabancılara ise bu hak kar ılıklılık esasına tabi kılınmı tır.
Vatanda ların, kamu ile ilgili dilek ve ikâyetlerini, yetkili idari makamlara bildirmek
üzere ba vuruda bulunmalarına ve bu yolla bilgi edinme haklarını kullanmalarına
olanak veren dilekçe hakkı, demokratik hukuk devletinde, e itlik, effaflık ve açıklık
ilkelerinin gere idir. Böylece dilekçe hakkı çerçevesinde, soru sormak,
ikayette
bulunmak, dilek ve önerilerini sunmak suretiyle vatanda ların idarenin i lemlerinin
denetlemesi ve yönetime katılması sa lanır (Hız, Yılmaz,2004).
TBMM ile idari makamlara yapılacak olan dilek ve ikâyetler hakkındaki ba vurulara
ili kin düzenlemeleri içeren DHKDK’ un üçüncü maddesi37Türk vatanda larının ve
Türkiye’de ikamet eden yabancıların kar ılıklılık ilkesini gözeterek bu haktan
yararlanabilece ini açıklamı tır.
DHKDK’un 4’üncü maddesi ile gönderilen dilekçelerde, dilekçe sahibinin adı soyadı ve
imzası ile i veya ikametgâh adresinin bulunmasının zorunlu oldu u belirtilmi ve
incelenemeyecek hususlar sayılarak, belirli bir konuyu içermeyen, yargı mercilerinin
görev alanına giren ve 4’üncü maddede sayılan unsurları içermeyen dilekçelerin
incelenmeyece i belirtilmi tir.Bununla birlikte, dilekçelerin yanlı
idari makama
gönderilmesidurumunda ise, dilekçe sahibine bilgi verilerek, dilekçenin yetkili idari
makamagönderilece i düzenlenmi tir.
DHKDK çevresinde, yapılan ba vuruların sonucu veya yapılmakta olan i lemin ne
a amada oldu una ili kin, dilekçe sahiplerine en geç otuz gün içinde gerekçeli olarak
cevap verilir (Madde 7). TBMM’ne gönderilen dilekçelerin incelenmesi ve karara
ba lanması ise, en geç altmısgün içinde sonuçlandırılır (Madde 8).
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesine ili kin ise, Türk CezaKanunu’nun
121. maddesinde “Ki inin beli bir hakkı kullanmak için, yetkili kamu makamlarına
verdi i dilekçenin, hukuki bir neden olmaksızın, kabul edilmemesi halinde, fail hakkında
altı
37
aya
kadar
hapis
cezasına
hükmolunur.”
denilmektedir.
Dilekçe
Türk vatanda ları kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve ikayetleri hakkında, Türkiye Büyük Millet Meclisine ve yetkili
makamlara yazı ile ba vurma hakkına sahiptirler. Türkiye'de ikamet eden yabancılar kar ılıklılık esası gözetilmek ve dilekçelerinin
Türkçe yazılması kaydıyla bu haktan yararlanabilirler.
37
hakkınınkullanılmasının güvence altına alınmasını amaçlayan düzenleme ile DHKDK
hükümleriçerçevesinde, usulüne uygun olarak verilen bir dilekçenin, hukuki neden
dayanmaksızınkabul edilmemesi ya da kabulünün geciktirilmesi halinde, bu suç
olu turur.
Yargısal ba vuru ba lamında de inilmesi gereken di er bir düzenleme ise, dari
Yargılama Usulü Kanunu’dur. dari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10. maddesinde,
ilgililerin haklarında idari davaya konu olabilecek bir i lem veya eylemin yapılması için
idari makamlara ba vurabilece i belirtilmektedir. Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasında
ise idari dava türleri sayılırken, idari i lemler hakkında yetki, ekil, sebep, konu ve
maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri
ihlal edilenler tarafından iptal davalarının açılabilece i ifade edilmi tir. dari Yargılama
Usulü Kanunu’nun bu düzenlemeleri göz önünde bulunduruldu unda, idari davalara
konu edilebilecek i lem ve eylemler nedeniyle ilgililerin idari birimlere ba vurabilece i,
hukuka aykırı nitelikteki idari i lemler hakkında ise menfaati ihlal edilenlerin bu
i lemlerin iptali için dava açabilece i sonuçlarına varılır. Bir menfaat ihlaline u ramak
bu nedenle, idari yargıdaki iptal davaları bakımından dava artıdır.
Genel dari Usul Kanunu Tasarısı’nda da, dilekçe hakkına ili kin düzenlemelere yer
verilmi tir. Buna göre, tasarının ikinci bölümü “Ba vuru Hakkının Kullanılması”
baslı ını ta ımaktadır. Tasarı’nın, 6 ila 11. maddeleri arasında düzenlenmi
olan
ba vuru hakkı, ilgililerin, bir i lemin yapılması veya bir eylemde bulunulması iste i ile
idareye ba vurma hakkı olarak tanımlanırken (Madde 6/1), ba vurunun Türkçe bir
dilekçe ile yapılaca ı belirtilirken (7/1), ba vurunun, yönetmelikte belirlenecek artlara
uyulmak kaydıyla, elektronik ortamda veya di er ilerisim araçlarıyla da yapılabilece i
öngörülmü tür (m.7/2).
2.05.2001 tarihli ve 4667 sayılı Kanunla 1136 sayılı Avukatlık Kanununda de i iklik
yapılmı tır. Avukatlık Kanunun 2.maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan de i ik
hükmüne göre; “Yargı organları, emniyet makamları, di er kamu kurum ve
kurulu larıyla kamu iktisadi te ebbüsleri, özel veya kamuya ait bankalar, noterler,
sigorta irketleri ve vakıflar, avukatların görevini yerine getirmesinde yardımcı olmak
zorundadırlar, kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla bu kurumlar avukatın
gerek duydu u bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdürler, bu belgelerden
38
örnek alınması vekâletname ibrazına ba lıdır, derdest davalarda müzakereler duru ma
günü beklenmeksizin mahkemelerden alınabilir”. Bu de i iklik, “açıkça bilgi edinme
hakkıyla ilgili atılmı çok önemli adım olup bu hakkın tanınması niteli inde bir hüküm”
olarak de erlendirmi tir (Hız ve Yılmaz, 2004).
Kamu kurumlarının dilekçe ve bilgi edinme haklarının kullanılması konusunda
yapacakları çalı maları içeren 2004/12 sayılı Ba bakanlık Genelgesi38 yayımlanmı
olup bu Genelge, “Bireylerin kamu ile ilgili dilek ve
ikâyetleri hakkındaidari
makamlara ba vuruda bulunmaları ve kendileri veya faaliyet alanlarıylailgili konularda
bilgi edinme haklarını kullanabileceklerini hüküm altına almı tır. Genelge’nin geri
kalan kesimlerinde ise uygulamaya ili kin genel emirlersıralanmaktadır.
Bilgi edinme hakkını destekleyen di er bir yasal düzenleme ise; 2872 sayılı Çevre
Kanunundan gelmektedir. Çevresel bilgiye eri im hakkı Çevre Kanununun Bilgi edinme
ve ba vuru hakkı adını ta ıyan 30. Maddede39düzenlenmi tir. Bu madde uyarınca
Türkiye’de yabancılar dı ında herkes herhangi bir çevresel sorunla kar ıla tı ında ilgili
makamlara ba vurmak hakkına sahiptir. Bu düzenleme çevresel konularda bilgiye
eri im konusunda ülkemizi öteki ülkelerden de ileri konuma getiren önemli ve ça da
bir düzenlemedir. Ayrıca bu düzenleme yönetim hukukunun dava açma ehliyeti
bakımından temel ilkesi durumunda olan nedensellik ba ı ilkesine de açıkça istisna
olu turmaktadır. Yönetsel yargıda dava açabilmek için davalı ile davacı arasında belirli
bir nedensellik ba ı olması gerekir. Oysa Çevre Kanununun 30’uncu maddesi “haberdar
olan” ibaresini kullanarak nedensellik ba ına bakılmaksızın herkese yönetsel
makamlara ba vurma hakkı vermektedir. Bu hakka olumsuz yanıt verilmesi ya da yanıt
verilmemesi durumunda ise dava açmak ve konuyu yargıya bırakmak olanaklıdır.
26 Nisan 2006 tarihli 5491 sayılı, Çevre Kanununda de i iklik yapılmasına dair kanun
13 Mayıs 2006 tarihli 26167 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlü e girmi tir.
Bu kanunda ilk defa çevreye ili kin bilgi tanımı getirilmi tir. Buna göre çevresel bilgi;
“Su, hava, toprak, bitki ve hayvan varlı ı ile bunları olumsuz olarak etkileyen veya
38
24/01/2004 tarih ve 25356 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2004/12 sayılı Genelge
39
Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya haberdar olan herkes, ilgili mercilere ba vurarak faaliyetle ilgili
gerekli önlemlerin alınmasını veya faaliyetin durdurulmasını isteyebilirler. Herkes, 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme
Hakkı Kanunu kapsamında çevreye ili kin bilgilere ula ma hakkına sahiptir. Ancak açıklanması halinde üreme alanları, nadir türler
gibi çevresel de erlere zarar verecek bilgilere ili kin talepler bu Kanun kapsamında reddedilebilir.
39
etkileme ihtimali bulunan faaliyetler ve alınan idarî ve teknik önlemlere ili kin olarak
mevcut bulunan her türlü yazılı, sözlü veya görüntülü bilgi veya veriyi” ifade
etmektedir.
Dilekçe hakkı ve bilgi edinme haklarıyla ilgili düzenlemelerin mevzuatlar “Avrupa
Birli i Müktesebatının Üstlenilmesine ili kin Ulusal Programda yeralan insan hakları
alanında yasal ve idare düzenlemelerin yapılması veuygulamaların iyile tirilmesi
taahhütleri açısından büyük önem ve öncelikta ımaktadır.
Çevresel bilgiye eri im hakkı ile ilgili artları ortaya koyan di er bir mevzuat ise 2003/4
sayılı Çevresel Bilgiye Eri im Direktifidir.Burada çevresel bilginin eri ilebilir olması ve
halka duyurulması ile ilgili konuları düzenlenmektedir.
Ayrıca, gerçek ve tüzel ki ilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ili kin 4982 sayılı
Kanunu uygulanmasına dair usul ve esasları düzenleyen “Türkiye Büyük Millet Meclisi
Ba kanlı ı Bilgi Edinme Hakkı UygulamaYönetmeli i” bulunmaktadır. Yasama organı
olan
TBMM
bu
Yönetmelik
çerçevesinde
bilgi
edinme
ba vurularını
de erlendirmektedir.
Çevresel Bilgilere eri im hakkını ele alan ulusal düzenlemeler bir bütün olarak ele
alındı ında varılması gereken ilk sonuç, geç de olsa bilgi edinme hakkına Anayasada
yer verilmesinin önemli bir adım oldu udur. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile ilgili
olarak dikkat çeken di er bir nokta, bu kanunun bilgi edinme hakkına ili kin
hükümlerinin gerek bu hakkın içeri i gerek bu hakka ili kin istisnalar gerekse de bu
hakkın hayata geçirilmesine ili kin tedbirler açısından Aarhus Sözle mesi’nin bu
konuda öngördü ü hükümlerle benze ti idir. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun 4.
maddesinde bu hakkın sahibi olma açısından Türkiye’de ikamet eden yabancılar ile
Türkiye’de faaliyette bulunan yabancı tüzel ki iler bakımından her ne kadar bazı
kısıtlamalar öngörülmü olsa da, Çevre Kanunu’nun 30. maddesinin 2. fıkrasının
çevresel bilgilere eri imin söz konusu oldu u durumlarda herkesin bu hakka sahip
oldu unu ifade etmesi, Aarhus Sözle mesi’nin ruhuna daha uygun bir yakla ım
sergilemektedir.
40
2.4.2.3. Halkın Katılımı
Çevre yönetimine halkın katılımı; yani bireylerin çevresel yönetim sürecinde rol
oynamaları, etkide bulunmaları ve böylelikle kendi ya amlarını biçimlendirecek bu
süreci yönlendirmeleri demektir ( engül,2002).
Bireyin kendi i ve ya am çevrelerinde çevreyi gözetmeleri, çevreyi korumaya yönelik
önlemler almaları, çevreyi koruma ve iyile tirme adına faaliyetler yürütmeleri de çevre
yönetimine katılımın kapsamına girmektedir. Katılım, çevre hukukunda bir ilke olarak
benimsenmesinin yanında bir hak olarak düzenlenmi tir. Çevreden yararlanmak bir hak
oldu u kadar onu korumakta yine o çevreyi kullananların sorumlulu undadır (
Üste,2005).
Türk Çevre mevzuatı kapsamında, çevre koruma adına özel bir ba vuru tarzı ve süreci
tanımlanmamı tır. Bu nedenle ba vurular genel idare hukuku prensiplerine göre
yapılmaktadır (Co kun ve Güne ,2004).
Bu konuda açıklanması gereken öncelik hak arama özgürlü ünün çevre hakkı yönünden
kullanılması biçiminde yorumlanabilen Çevre Kanunu’dur. Buna göre, “Çevre
politikalarının olu umunda katılım hakkı esastır. Bakanlık ve yerel yönetimler, meslek
odaları, birlikler, sivil toplum kurulu ları ve vatanda ların çevre hakkını kullanacakları
katılım ortamını yaratmakla yükümlüdür”. Di er bir hüküm de biyolojik çe itlili in
koruması ve kullanım esaslarının belirlenmesinde kamu idaresinin yanı sıra, yerel
yönetimleri, üniversitelerin ve sivil toplum kurulu larının da görü lerinin alınaca ına
dairdir (md. 9/a). 30. Maddeye göre; Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar
gören veya haberdar olan herkes ilgili mercilere ba vurarak faaliyet ile ilgili gerekli
önlemlerin alınmasını veya faaliyetin durdurulmasını isteyebilir.
Ayrıca bazı yönetmeliklerde katılım ilkesine açıkça yer verildi i görülmektedir.
Bunlarda biri de Çevresel Etki De erlendirme Yönetmeli idir40.
Yönetimin en üst noktasındaki, politika olu turma, plan, program ve yasa yapma
faaliyetlerinin katılım yönünden önemli ölçüde gündeme getirili i Çevresel Etki
De erlendirmesi uygulaması çerçevesinde olmu tur.
40
25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlü e girmi tir.
41
Çevre
Kanunu’nun41
2.
Maddesine
göre
Çevresel
Etki
De erlendirmesi;
gerçekle tirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin
belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerinin önlenmesi ya da çevreye zarar
vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji
alternatiflerinin belirlenerek de erlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının
izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalı maları kapsar.
ÇED’nin amacı ise; ekonomik ve sosyal geli meye engel olmaksızın, çevre de erlerini,
ekonomik politikalar kar ısında korumak, planlanan bir faaliyetin çevre ve sa lık
üzerinde yol açabilece i tüm olumsuz etkilerin önceden tespit edilip (Bal,2007) çevre
kirlili inin önlenmesi için gerekli önlemlerin alınmasını sa lamaktır. Bu ba lamda,
herhangi bir ekonomik faaliyetin çevresel etkilerinin kabul edilebilir bir sınıra
çekilmesi, kabul edilebilir bir sınıra çekilme imkânı bulunmuyorsa söz konusu faaliyetin
engellenmesidir (Kele , Ertan,2002).
ÇED, günümüz çevre koruma politikası ve hukukunda hemen hemen Dünya ölçe inde
kabul görmü olup, gerek yasa gerekse de yönetmelik düzeyinde de uygulamaya
yansıtılmı teknik bir süreç olmaktadır (Demirkol,2013).
ÇED sürecinin sa lıklı bir
ekilde yürütülmesi, bu süreçten beklenen faydanın
sa lanabilmesi ve aynı zamanda halkı yatırım hakkında bilgilendirmek ve projeye
ili kin
görü
ve
önerilerini
almak
amacıyla
halkın
katılımı
toplantıları
düzenlenmektedir. Bu hususların nasıl yerine getirilece i ise yönetmeli in 9.
Maddesinde “Halkın Katılım Toplantısı” ba lı ı altında düzenlenmektedir. Bu
toplantıda alınan görü ve öneriler, bir sonraki a ama olan komisyonun kapsam ve özel
format belirleme toplantısında ve nihai ÇED raporunun Bakanlı a sunulmasından sonra
Bakanlık tarafından karar verilirken dikkate alınır.
Halkın katılımı toplantısı kavramında adı geçen “halk” kavramı yönetmelikte Türkiye
Cumhuriyeti vatanda ları, Türkiye’de ikamet eden yabancılar ile ulusal mevzuat
çerçevesinde bir veya daha fazla tüzel ki i veya bu tüzel ki ilerin birlik, organizasyon
veya grupları eklinde tanımlanmı tır. Görüldü ü üzere tanım çevreye ili kin bir konu
olması nedeniyle katılım sa layabilecek kimseleri oldukça kapsamlı tutmu tur. Tanımın
41
11.08.1983 tarih ve 18132 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlü e girmi tir.
42
içinde yer alan “Türkiye Cumhuriyeti vatanda ı” kavramı ile de Türkiye Cumhuriyeti
Devletine vatanda lık ba ı ile ba lı olan kimselerin kastedildi i açıktır. Fakat
“Türkiye’de ikamet eden yabancılar” kavramının açıklanabilmesi için 5683 sayılı
Yabancıların Türkiye’de kamet ve Seyahatleri Hakkında Kanuna bakmak gerekir. Buna
göre, ikamet tezkeresi –ikamet izni olan ve Türkiye vatanda ı olmayan kimseler bu
kavramın içine girmektedir. Son olarak, tanım içinde yer alan kavram, tüzel ki ilere
ili kindir. Halk kavramının içine sadece ulusal mevzuata göre tüzel ki ilik kazanmı
organizasyonlar girmektedir. Tüzel ki ili i haiz olmayan gruplar ya da yabancı bir
devletin hukukuna göre tüzel ki ilik kazanmı
organizasyonlar, halk kavramının
kapsamına girmemektedir.
Halkın katılımı toplantısının esas öznesiolan ki iler “halk” de il, “ilgili halk”tır. lgili
halk kavramı, ÇED Yönetmeli inde“Gerçekle tirilmesi planlanan projeden etkilenen
veya etkilenmesi muhtemel olan halk”olarak tanımlanmı tır. Bu ifadeyi her zaman geni
yorumlamak ve örne in bir ilçede yapılacak faaliyet konusunda ilgili mahalleyi de il de
ilçe halkının tamamını bu kapsamda de erlendirmek yerinde olacaktır.
Yine Yönetmeli in "Çevresel etki de erlendirmesi raporunun Bakanlı a sunulması“
ba lıklı 11.maddesinin 3.fıkrasında da “Proje ile ilgili inceleme, de erlendirme
sürecinin ba ladı ı ve Çevresel Etki De erlendirmesi Raporunun halkın görü üne
açıldı ı Bakanlık ve Valilik tarafından anons, askıda ilan, internet gibi uygun araçlarla
halka duyurulur.“ kuralı yer almaktadır.
Ayrıca “Komisyonun çalı ma usulü ve çevresel etki de erlendirmesi raporunun
incelenmesi“ ba lıklı 12.maddesinin 9.fıkrasının (d) bendinde ise “Halkın katılımı
toplantısının usulüne uygun yapılıp yapılmadı ı, halkın katılımı toplantısında üzerinde
durulan konulara yeterince çözüm getirilip getirilmedi ine ili kin inceleme ve
de erlendirmeler yapılır.” denilmektedir.
Bu kuralların birlikte okunmasından çıkarılabilece i üzere, ÇED raporlarının
hazırlanmasındaki yo un süreçte asıl olan, halkın bu sürece dahil edilmi olmasıdır
(Demirkol,2013).
43
Halkın katılımını dolaylı olarak düzenleyen bir di er mevzuat ise; Hava Kalitesi
De erlendirme ve Yönetimi Yönetmeli i42 olup 10’uncu maddesinde “temiz hava planı
hazırlanırken halkın katılımı sa lanır ve bu plan kamuoyuna duyurulur.” denilmektedir.
Çevre Kanununun 3. Maddesinde; “Çevrenin korunması, çevrenin bozulmasının
önlenmesi ve kirlili in giderilmesi alanlarındaki her türlü faaliyette; Bakanlık ve yerel
yönetimler, gerekli hallerde meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kurulu ları ile
i birli i yaparlar.” Denilmektedir. Aynı madde çevre politikalarının olu umunda halkın
katılımını esas almı tır. Bakanlık ve yerel yönetimlerin sivil toplum kurulu larının ve
vatanda ların çevre hakkını kullanacakları katılım ortamını yaratmakla yükümlü
oldu unu belirtmi tir.
Çevre Kanununun 9. Maddesinde ise biyolojik çe itlili i kullanım ve koruma
esaslarının belirlenmesinde sivil toplum kurulu ları ve benzeri kurum görü lerinin
alınaca ı hüküm altına alınmı tır.
Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeli inde çe itli bilgilerin periyodik olarak kamuoyuna
duyurulaca ı belirtilmi tir.
Sulak Alanların Korunması Yönetmeli inde ise; ulusal komisyonun olu masında ilgili
genel müdürler ile sivil toplum kurulu u üyesi katılmakta olup üye bir oy hakkına
sahiptir.
Yürütmeye yönelik düzenlemelerin ve/veya genel olarak hukuken ba layıcı normatif
araçların hazırlanması sırasında halk katılımı konusunda ise, Mevzuat Hazırlama Usul
ve Esasları Hakkında Yönetmelik’te yer alan hükümler ele alınmalıdır. Bu yönetmeli in
6. maddesinin 2. fıkrasında, taslaklar hakkında konuyla ilgili mahallî idareler,
üniversiteler, sendikalar, kamu kurumu niteli indeki meslek kurulu ları ile sivil toplum
kurulu larının görü lerinden de faydalanılaca ı belirtilmi tir. Aynı maddenin 3.
fıkrasında ise, “Kamuoyunuilgilendiren taslaklar Ba bakanlı a iletilmeden önce, teklif
sahibi bakanlıktarafından internet, basın veya yayın aracılı ıyla kamuoyunun
bilgisinesunulabilir.
Bu
suretle
taslak
hakkında
toplanan
görü ler
de erlendirildiktensonra teklifte bulunulur.” hükmüne yer verilmi tir. Aarhus
06/06/2008 tarih ve 26898 sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlü e girmi tir.
44
Sözle mesi’nin 8. maddesinde düzenleme taslaklarının yayınlanması hususunda bir
zorunluluk öngörülmü iken, yönetmeli in 6. maddesinin 3. fıkrasının ilk cümlesinin bu
konuda idareye bir takdir hakkı tanımı olması, Türk hukukunun Aarhus Sözle mesi’ne
göre geri kalmasına neden olmaktadır (Güldo an, 2008).
2.5.TÜRK
ORMANCILI INDA
AARHUS
SÖZLE MES NE
KONU
ED LEB LECEK UYGULAMALAR
Türk ormancılı ında Aarhus sözle mesine ili kin prensipler de erlendirildi inde genel
hükümlere ilaveten yukarıda da belirtildi i üzere 6831 sayılı orman kanunun 79 ve
devamında idare lehine ormanlara usulsüz müdahalelere dair yargıya eri imin zorunlu
oldu u görülmektedir. Bu zorunluluk yerine getirilmedi i takdirde ilgili kamu personeli
hakkında yasal i lem ba latılmaktadır. Orman mevzuatının bilgiye eri im ve halkın
katılımı konusunda ise uygulamanın genel mevzuata tabi oldu u ve ormanlara dair özel
düzenlemelerin olmadı ı görülmektedir.
Uygulamada Aarhus sözle mesi prensiplerine ne derece yakla ıldı ı ya da bu
prensiplerden uzakla ıldı ı konusunda ise bir kanata varmak için örnek davalar
incelenmeye çalı ılmı ve Aarhus Sözle mesinin üçaya ı açısından de erlendirmeye
gayret edilmi tir.
Bu de erlendirmelerde kullanılmak üzere TAI metodu uygulanmı ve örnek davalar,
ki i, kurum ve ikili görü meler bu metot çerçevesinde ele alınmaya çalı ılmı tır.
45
3. MALZEME VE YÖNTEM
Bu bölümde çalı mada kullanılan malzeme ile bulgulara ula mak için kullanılan metot
ayrıntılı bir ekilde açıklanmı tır.
3.1 MALZEME
Bu çalı ma kapsamında öncelikli olarak tez konusu ile ilgili literatür taraması yapılmı ,
bilimsel makaleler, kitaplar, raporlar ve her türlü çalı ma internet ortamında taranarak
bilgi bankası olu turulmu tur. Bu kapsamda öncelikli olarak stanbul Üniversitesi
elektronik kütüphanesinden yararlanılmı tır.
Ayrıca geçmi
yıllara ili kin internet ortamında bulunamayan yayınlara
stanbul
Üniversitesi Orman Fakültesi Kütüphanesi ile stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
kütüphanesinden ula ılmı , konuyla ilgili Yüksek Ö retim Kurumu tarafından izinli
yüksek lisans ve doktora tezleri incelenmi tir. Yine çalı ma sırasında ulusal ve
uluslararası kurulu larca hazırlanmı raporlar, kongre, konferans ve seminer kitapları
taranmı tır.
Aarhus Sözle mesinin Türk Mevzuatı açısından de erlendirmesi yapılırken, ilgili yasa
ve yönetmeliklerden yararlanılmı tır.
Konunun literatür ara tırmasının dı ında metot kısmında Sakarya Orman Bölge
Müdürlü üne ili kin bazı verilerden yararlanılmı
ve bu bölgede yapılan anket
çalı maları tezin ana kaynaklarından birini olu turmu tur.
3.2. YÖNTEM
Yüksek lisans tezinde elde edilen bulgular de erlendirilirken, bir sivil toplum kurulu u
olan ve kısaca bireysel eri im (The Access Initiative-TAI) olarak adlandırılan grubun
belirlemi oldu u anket ve bu yöntemden önceden belirlenen payda ların cevapları
üzerine kurulmu olan TAI Metodu soruları kullanılmı tır.
46
Soruların cevaplarında Tablo 3.1 ‘de belirtilen Puanlama Yöntemi kullanılmı olup elde
edilen veriler grafik ile görsel olarak ifade edilmeye çalı ılmı tır. Elde edilen bulgular
SWOT Analizi yöntemi ile de erlendirilmi tir.
3.2.1. TAI METODU
TAI, çevresel demokrasi kapsamında çevresel konularda bilgiye eri im, yargısal
ba vuru ve halkın katılımı üzerinde faaliyet gösteren 1999 yılında kurulmu olup,
150’nin üzerinde sivil toplum kurulu u ile ortak çalı an bir olu umdur. TAI metodu
günümüzde 30’un üzerinde ülke tarafından kullanılmaktadır.
TAI metodu ülkelerin çevresel demokrasilerini de erlendirmek için seçilmi davalara
sorular üzerinden uygulanmasıdır. Çıkan sonuçlar ise, bilgiye eri im, halkın katılımı,
yargısal ba vuruveyapısalkapasite olarak dört kategoride de erlendirilmektedir. Her bir
kategori ise hukuk, giri im ve etkililikba lıkları altında yorumlanmaktadır.
Hukuk ba lı ı altında sorulan sorularda konunun Türk mevzuatı açısından yasal
çerçevesinin ortaya konulması hedeflenmi tir. Giri im ba lı ı altında; Türkiye’de
gösterilen çabalar ve bunun uygulamaya yansıması sorgulanmaktadır. Etkililik ba lı ı
altında ise; gösterilen çabaların nihai sonucu, halkın katılımı, bilgiye eri im ve yargısal
ba vuru hakkının ula ılma derecesi ve etkilili i sorgulanmaktadır.
Metotta her sorunun cevaplanmasında kullanılacak kaynaklar ayrıca belirlenmi tir.
Soruların cevapları ise, “çok iyi”, “iyi”, “orta” ve “kötü” olmak üzere çok iyiden kötüye
do ru tanımlanmı tır. Grafiklerin olu turulmasında a a ıdaki tabloda gösterildi i
ekilde tanımlar puanlandırılmı tır.
Tablo 3.1: Puanlama Tablosu.
Tür
Çok yi
Puan
Tanım
4
Tam olarak yeterli ya da etkin
yi
3
Yeterli derecede etkindir
Orta
2
Kısıtlı ya da çok açık de il
Kötü
1
Etkisiz ya da yetersiz.
47
3.2.1.1. Yargısal Ba vuru lkesinin TAI Metodu Kapsamında Uygulanması
Türk ormancılı ında yargısal ba vuru konusunu ele almak için hukuk ba lı ı altında
mevzuat de erlendirmesi yapılmı ve giri im ve etkililik ba lı ı altında ise adli ve idari
yargı açısından rastgele seçilen örnek davalar incelenmi olup olayları de erlendirmede
TAI metodu soruları uygulanarak, anket ve payda lar belirlenmi tir.
“Hukuk” ba lı ı altında Türk mevzuatındaki durum metotta kullanılan a a ıdaki tabloda
belirtilen 7 soru ile de erlendirilmi tir. Sorular Sakarya Adliyesinde görevli hâkim,
savcı, avukatlar ile Orman Genel Müdürlü ünde görevli avukatlar olmak üzere toplam
30 ki iye yöneltilmi tir.
Tablo3.2: Yargısal Ba vuru lkesine li kin Mevzuat Soruları.
Mevzuat
1
2
3
4
5
6
7
Mevzuat ne dereceye kadar bir kararın yayımlanması ve seçilen konunun
ö renilmesi için ne dereceye kadar bir forumu zorunlu kılmaktadır?
Mevzuat ne dereceye kadar bir tarafa kararı de i tirme gücü olan bir
ba ımsız kuruma temyiz hakkı vermektedir?
Mevzuat, yargıya eri im bakımından seçilen forumun üyelerinin
kapasitelerinin geli tirilmesini ne dereceye kadar zorlamaktadır?
Mevzuat, çevre bakımından seçilen forumun üyelerinin kapasitelerinin
geli tirilmesini ne dereceye kadar zorlamaktadır?
Mevzuat tazminat ve iyile tirmeye ula ılması için gerekli altyapının
sa lanması konusunda seçilen hakem heyetini ne derece zorunlu
kılmaktadır?
Mevzuat,
seçilen forumun (katılım usulünün) nasıl kullanılaca ı
hakkında e itim, rehberlik, teknik yardım sunmaya ne dereceye kadar
hükümeti zorlamaktadır?
Mevzuat, forum kararlarının mantıklı bir zaman dilimi içinde verilmesini
ne açıklıkla belirliyor?
Puan
3
4
4
3
1
2
3
Giri im ve etkililik kısmında ise örnek davalar adli ve idari yargı olarak ayrılmı tır.Adli
yargı kapsamında, tapu iptal ve kadastro tespitine itiraz konularına dair 15 adet yargı
yolu tamamlanmı ve kesinle mi hukuk davası ve çe itli orman suçlarına ili kin 15
adet ceza davası incelenmi tir. lgili davalar metotta belirlenen sorularla birlikte
payda lardan ve di er kaynaklardan gelen verilerle de erlendirilmi tir.
dari yargı kapsamında yargı yolu tamamlanmı ve kesinle mi 15 adet idari dava
örne i incelenmi tir. lgili davalar metotta belirlenen sorularla birlikte payda lardan ve
di er kaynaklardan gelen verilerle de erlendirilmi tir.
48
Sorular Sakarya Adliyesinde görevli ula ılabilen 5 hâkim, 4 savcı ve 10 Avukatın örnek
olarak seçilen ve bu davalar açısından de erlendirmeleri için yönlendirilmi olup
onların verdikleri puanlamaların ortalaması alınmı tır.
“Giri im”ba lı ı altında TAI metodunda kullanılan a a ıdaki tabloda gösterilen 19 soru
ile de erlendirme yapılmı tır.
Tablo3.3:Yargısal Ba vuru lkesine li kin Giri im Soruları.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
Giri im
Seçilen dava tipi ile ilgili olarak yeterli kapasiteye sahip bir forum var mıdır?
Forumun tarafsızlı ını ve ba ımsızlı ını sa lamak için resmi bir politika,
düzenleme veya standartlar ne kadar güçlüdür?
Forum tarafından dinlenen davanın türü ve sürecine ili kin bilgi ne dereceye
kadar kamunun eri imine açıktır? (davaları takip etme dinleme vs)
Seçilen dava tipinde tazminat, çözüm sa layabilmek için, kamu tarafından
kar ılanan ba ımsız bir ki iye ula mak ne dereceye kadar mümkündür?
Puan
Seçilen davada tarafsız ve ba ımsız bir forum var mıydı?
Seçilen davada ula ılan bilgi ve maddi delillere ili kin bilgilere taraflar ne
dereceye kadar ula abildiler?
Seçilen davada, süreç halka ne kadar açıktı, effaftı?
Seçilen dava ile ili kili olarak, forum ne dereceye kadar teknik ve bilimsel
veriyi de kapsayan tüm uygun kanun ve maddi delilleri dikkate almı mıdır?
Forum seçilen davadaki tüm taraflar için dava açma masraflarını ne dereceye
kadar dü ük tuttu?
Seçilen davada, Forumun daha fazla payda a ula abilmek için çabaları ne
dereceye kadar planlı ve geni kapsamlıydı?
Seçilen davada, payda ların etkin biçimde dava açmasını engellemek için
tehdit, gözda ı vs oldu mu?
Seçilen davada forum tarafından, dava hakkı geni yorumlandı mı?
Dava süreci, ne kadar açık bir zaman çizelgesine sahipti ve taraflara yeterli
bilgilendirme yapılmak suretiyle makul bir harekete geçme zamanı sa landı
mı?
Forum, davanın de erlendirilmesi ve karara varılmasında gecikmeleri ne
dereceye kadar azalttı?
Seçilen konuya bakacak mahkemenin seçimi ne derece mümkün idi (bizde
sınırlı sadece hukuk veya ceza davalarını açmada tercih ansı var)
4
Forum, konuyla ilgili bilgiyi halka sa layan ve dava açmayı isteyenlere
cevap verme konusunda açıkça yetkilendirilmi bir personele sahip midir?
Forumun yargı faaliyetlerini sürdürmesi için, hükümetin ayırdı ı bütçe ne
kadar yeterlidir?
Forumun nasıl uygulanaca ını açıklayan kamu kılavuzları veya rehberleri ne
kadar açık ve kolay eri ilebilir durumdadır?
Son 3 yılda, forumun nasıl uygulanaca ına yönelik olarak halkın kapasitesini
geli tirme yolunda düzenli aktiviteler yürütüldü mü?
3
4
2
3
4
4
4
1
2
4
2
4
2
1
4
3
4
3
“Etkililik” ba lı ı altında ise TAI Metodunda kullanılan a a ıdaki tabloda gösterilen 7
soru ile de erlendirme yapılmı tır.
49
Tablo3.4:Yargısal Ba vuru lkesine li kin Etkililik Soruları.
Puan
Etkililik
1
Seçilen davada, forumun kararı nasıl uygulandı?
6
Forumun kararı, davanın taraflarından herhangi birisinin davranı larında
de i ikli e yol açtı mı?
Seçilen davada forumun kararı, katılımı veya eri imi geli tirmek veya çevre
ve insan sa lı ı üzerindeki olumsuz etkileri azaltmak veya önleme
tedbirlerinin alınmasına ne dereceye kadar yol açtı?
Seçilen davada, forumun üyeleri ve personeli, yargıya eri im konusundaki
sorumlulukları konusunda ne kadar ba arılıydılar?
Seçilen davada, payda lar forumu etkili olarak kullanmak için ne derece
yeterli bilgi ve beceriye sahiptiler?
Seçilen davada, medya katılımı yargıya eri imi ne derece kolayla tırdı?
7
Seçilen davalarda, STK katılımı yargıya eri imi ne derece kolayla tırdı?
2
3
4
5
4
1
1
3
3
4
4
3.2.1.2. Bilgiye Eri im lkesinin TAI Metodu Kapsamında Uygulanması
Ülkemizde kurum ve kurulu lar, Bilgi Edinme Kanunu ve ilgili Yönetmeli i hükümleri
çerçevesinde, bilgi edinme hakkının daha etkin olarak kullanılabilmesi ve bilgi edinme
ba vurularından kaynaklanan i yükünün en aza indirilebilmesi amacıyla kurumsal
internet sayfalarını mevzuat hükümlerine göre yeniden ekillendirmi tir.
Ba ta Orman Genel Müdürlü ü olmak üzere bazı kamu kurum ve kurulu lar, talep
edilen bilgileri tek tek birimler bazında, aynı kurumsal internet sayfası üzerinden;
zorunlu hallerde de kurumsal internet sayfasından link verilmek suretiyle birime ait
internet sayfası üzerinden kamuoyunun bilgisine sunmaktadırlar
Günümüzde ki ilerin bilgiye eri im haklarının kullanabilmeleri açısından en önemli
geli melerden biri ise B MER’dir. B MER, bili im ve ileti im teknolojileri kullanılarak
hayata geçirilen bir halkla ili kiler uygulamasıdır. Ba bakanlık Bilgi
lem
Ba kanlı ınca yazılımı gerçekle tirilen bir program ile web sayfası üzerinden kullanılan
bir sistem olup, vatanda
ile devlet arasındaki ileti im kanallarını açık tutarak,
müracaatların her zaman ve her yerden yapılabilmesini mümkün kılmaktadır.
Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ve Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun
kapsamındaki her türlü istek, ikâyet, ihbar görü ve öneri B MER üzerinden tüm
ileti im
ekilleri kullanılarak yapılabilmekte olup, Ba bakanlıktaki uzman ki iler
tarafından de erlendirildikten sonra gere i yapılmak üzere Bakanlık, Valilik, Kamu
kurum ve kurulu larına iletilmektedir. Uygulamada Orman Genel Müdürlü ü ve Ta ra
te kilatı uygulamalarına dair bilgi talepleri BIMER üzerinden sonuçlanmaktadır.
50
Türk vatanda larının veya Türkiye’de ikamet eden yabancı ki ilerin yetkili makamlara
yapmı oldukları ba vurular 30 gün içerisinde gerekçeli olarak yanıtlanır.
Bilgi edinme isteminin reddedilmesi durumunda, ilgili yargı yoluna ba vurmadan önce
ilgili kurumun cevabının tebli inden itibaren 15 gün içerisinde Bilgi Edinme
De erlendirme Kuruluna43 yazılı olarak itiraz edebilir.
4982 sayılı Kanunda belirtilen süreler içinde kurum ve kurulu lar tarafından ba vuru
sahibine olumlu veya olumsuz herhangi bir cevap verilmemesi ya da 2577 sayılı dari
Yargılama Usulü Kanununun 10’ncu maddesi uyarınca altmı
günün geçmesiyle
ba vuru reddedilmi sayılır. Bu durumda ba vurusu reddedilmi sayılan ba vuru sahibi,
yargı yoluna ba vurmadan önce dava açma süresinin ba ladı ı tarihten itibaren on be
gün içinde Kurula yazılı olarak itiraz edebilir. Kurul, bu konudaki kararını otuz i günü
içinde verir. Kurula itiraz, ba vuru sahibinin idari yargıya ba vurma süresini durdurur.
B MER uygulaması ile Ba bakanlık, Bakanlık, Valilik ve kaymakamlıkların tümünde
“Halkla ili kiler müracaat büroları” kurulmu tur.
Ormancılıkta bilgiye eri im konusunda mevzuat ba lı ı altında anket çalı masından
sonra belirlenen metot kapsamında örnek bilgi talepleri BIMER üzerinden yapılmı ve
giri im ve etkililik bölümü bu konu üzerinden de erlendirilmi tir.
Bilgiye eri im konusunda “Hukuk” ba lı ı altında Türk mevzuatındaki durum metotta
kullanılan a a ıdaki tabloda gösterilen 6 soru ile de erlendirilmi tir. Sorular Sakarya’da
ula ılabilen hâkim, savcı ve avukat olmak üzere toplam 35 ki iye yöneltilmi tir.
Bilgi Edinme De erlendirme KuruluBakanlar Kurulu tarafından atanan 9 üyeden olu maktadır. Bu üyeler;birer üyesi Yargıtay ve
Danı tay genel kurullarının kendi kurumları içinden önerecekleri iki er aday, birer üyesi ceza hukuku, idare hukuku ve anayasa
hukuku alanlarında profesör veya doçent unvanına sahip ki iler, bir üyesi Türkiye Barolar Birli inin baro ba kanı seçilme
yeterlili ine sahip ki iler içinden gösterece i iki aday, iki üyesi en az genel müdür düzeyinde görev yapmakta olanlar ve bir üyesi de
Adalet Bakanının önerisi üzerine bu bakanlıkta idari görevlerde çalı an hâkimler arasından Bakanlar Kurulunca seçilecek üyelerdir.
Kurulun sekretarya hizmetleri ise Ba bakanlık tarafından yerine getirilmektedir.
51
Tablo3.5: Bilgiye Eri im lkesine li kin Mevzuat Soruları.
1
Puan
Mevzuat
Mevzuat, seçilen bilgiye eri im usulünün nasıl kullanılaca ı hakkında
e itim, rehberlik, teknik yardım sunmaya ne dereceye kadar hükümeti
3
zorlamaktadır?
2
Mevzuat, halkın bilgiye eri imi sürecinde sorumu bir kurumu ne
dereceye kadar sorumu tutar?
3
3
Mevzuat, bilgiye eri im bakımından seçilen forumun üyelerinin
kapasitelerinin geli tirilmesini ne dereceye kadar zorlamaktadır?
4
4
Mevzuat, çevre ve orman bakımından seçilen forumun üyelerinin
kapasitelerinin geli tirilmesini ne dereceye kadar zorlamaktadır?
2
5
Mevzuat bilgiye eri im sürecinde gerekli altyapının sa lanması
konusunda sorumlu kurumları ne derece zorunlu kılmaktadır?
1
6
Mevzuat bilgiye eri imin sa lanmasında yerel idarede yeterlilik
olu turulması için hükümeti ne derece zorunlu kılmaktadır?
2
Bilgiye eri im konusunda “Giri im” ba lı ı altında TAI metodunda kullanılan a a ıdaki
tabloda gösterilen 14 soru ile de erlendirilmi tir. Sorular bilgiye eri im sistemini
kullanan ki iler, ba ta Orman Genel Müdürlü ü olmak üzere bilgi verme yükümlülü ü
olan sorumlu kurum personeli olmak üzere toplam 25 ki iye yöneltilmi tir.
Tablo3.6: Bilgiye Eri ime li kin Giri im Soruları.
1
Giri im
Bilginin entegre yönetimi ve veri toplanmasında,
olu turdu u sistem ba arılı mıdır?
Puan
2
Kurum, bilgi verme yükümlülü ünü yerine getirmedi i takdirde
izleme veya cezalandırma sistemi var mıdır?
4
3
Halkın bilgiye ula ımı ücretsiz midir?
2
4
Bilginin herkese ula ması için yapılan çalı malar, planlı ve kapsamlı
mıydı?
3
5
Kurum, bilginin halka ula masında zamanında hareket etti mi?
4
6
Konuyla ilgili bilgi, farklı yerlerde ve farklı biçimlerde halka
ula abildi mi?
4
7
Kurum, konuyla ilgili talepleri cevaplamak ve bilgiyi yaymakla yetkili
bir personel yapısı hazırladı mı?
4
8
Kurumda, personel için ”bilgi edinme hakkı” konusunda son 3 yılda
e itim veya herhangi bir çalı ma yapıldı mı?
4
9
Kurumda, personel için ”çevre” konusunda son 3 yılda e itim veya
herhangi bir çalı ma yapıldı mı?
1
kurumun
3
52
Tablo3.6 (devam) : Bilgiye Eri ime li kin Giri im Soruları.
10
yayılmasını
2
11
Konuyla ilgili bilgi içeren rehberlere kolay ve açıkça uygulanabilir
mi?
4
12
Son 3 yılda, konuyla ilgili bilgiye eri imde kapasite artırımı
konusunda düzenli çalı malar yapılmakta mıdır?
2
13
lgili bilginin, ilgili halka zamanında ula ması konusunu ba arılı
olarak de erlendirir misiniz?
4
14
Bilgiye ba lı olarak bireysel seçimlerin ve davranı ların de i ti ini
dü ünüyor musunuz?
2
Kurumun, konuyla ilgili bilginin toplanması
kolayla tırmak için bütçe tahsisi yeterli midir?
Bilgiye eri ime dair “etkililik”
ve
ise TAI metodu kapsamında 5 soru ile
de erlendirilmi tir. Bu de erlendirme kapsamında uygulamayı yakından takip etmek
için B MER’e ormancılı ı ilgilendiren 6 adet soru44 sorulmu
ve metot soruları
puanlandırılırken bu sorulara verilen cevaplar ve bu konudaki yeterlilik baz alınmı tır.
Tablo3.7: Bilgiye Eri im lkesine li kin Etkililik Soruları.
Etkililik
Puan
1
Seçilen konuda, personel, katılım sorumluluklarını ne derece ba arılı
yürüttü?
3
2
Seçilen konuda, payda lar etkin katılım için ihtiyaçları olan bilgi ve
yetene e ne kadar sahipti?
2
3
Seçilen konuda, medya deste i veya katılımı, halkın katılımı sürecini
ne kadar kolayla tırdı?
1
4
Seçilen konuda, sivil toplum kurulu larının deste i veya katılımı,
halkın katılımı sürecini ne kadar kolayla tırdı?
2
5
Personelin, yönetimsel sorumluluklarını ve bilgiye ili kin
uygulamaları ba arılı yürüttü ünü dü ünüyor musunuz?
4
1)Türkiye’deki orman varlı ı kaç hektardır? 2) Türkiye’de kaç orman i letme efi görev yapmaktadır ve bir i letme efine dü en
sorumluluk alanı kaç hektardır? 3)Türkiye’de orman sınırları dı ına çıkarılan kaç hektardır? 4)Ormanlarda 2014 yılı sonu itibari ile
kaç adet maden i letme izni verilmi tir? 5)2014 yılına ili kin a aç kesme suçuna ait kaç adet zabıt tutulmu tur? 6)Bölge
Müdürlükleri itibariyle a aç kesme suçunun en fazla oldu u orman bölge müdürlü ü hangisidir?
53
4. BULGULAR
Çalı manın bu a amasında belirlenen TAI metodu ile Türk ormancılı ının kamu adına
idaresini ve ormanların gözetimini yapan Orman Genel Müdürlü ü üzerinde
de erlendirmesi yapılmı tır.
De erlendirme Orman daresinin Yargıya eri im, Bilgiye Eri im ve Halkın Katılımı
konularında Aarhus Sözle mesinin TAI metodu yardımı ile irdelenmesi
eklinde
yapılmı tır. Bu irdelemenin neticesinde SWOT analizi yapılarak sonuç ve önerilere
katkıda bulunulmu tur.
4.1. AARHUS SÖZLE MES N N TÜRK ORMANCILIK UYGULAMALARI
AÇISINDAN DE ERLEND R LMES
Yukarıda da belirtildi i üzere bu de erlendirmede TAI metodu sorularından
yararlanılmı tır. Bu ba lamda Orman Genel Müdürlü ü’nde Yargısal Ba vuru, Bilgiye
Eri im ve Halkın Katılımı ilkelerinin uygulamadaki yansımaları de erlendirilmi tir.
4.1.1.3. Yargısal Ba vuru lkesinin TAI Metodu Kapsamında De erlendirmesi
“Hukuk” ba lı ı altında de erlendirme yaptı ımızda ba ta Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası olmak üzere çalı manın genel kısımlarında sözü edilen kanunların
incelenmesi eklinde yapılmı tır.
nceleme sonucunda; yargısal ba vuru konusunda hukuki düzenlemelerin yeterli oldu u
görülmekte olup bazı eksiklikler söz konusudur. Özellikle menfaati ihlal edilen herkesin
yargıya ba vurma hakkının olması, devlet idaresinin her türlü kararının yargıya açık
olması, yargı ba ımsızlı ının anayasa ile güvence altına alınmı olması ve tarafların
zararlarını tazmin talebinde bulunabilmeleri konularında yeterli bir görüntü çizmektedir.
Ba ta ormancılık olmak üzere çevresel konularda ücretsiz avukat deste inin
sunulmaması,
kamuoyunu
ilgilendiren
dava
süreçlerinin
resmi
kanallarca
54
duyurulmaması
ve
kamuoyunu
ilgilendiren
konularda
mahkeme
m
kararlarına
ula ılmasında ya anan sıkıntılar açısından hukukun yetersiz oldu u görülmektedir.
ekil4.1:Yargısal Ba vuru lkesinde HukukCevaplarının De erlendirilmesi.
“Giri im” de erlendirmesinde Türkiye’de gösterilen çabalar de erlendirilmi olup genel
olarak olumlu bir tablo ortaya çıkmasına ra men yetersiz kaldı ı noktalar da
bulunmaktadır.
A a ıda sunulan grafik yorumlandı ında, giri imin yeterli oldu u noktaların kısaca
unlar oldu u görülmü tür. Hâkimlere hiçbir kurum ve ki i emir ve talimat
verememektedir. Bu durum anayasal güvence altındadı
altındadır. Davalar, uygun yargı yolu
içerisinde görevli ve yetkili mahkemelerde açılmaktadır.
açılmakt
Hâkimler uzmanlık gerektiren
konularda bilirki iye ba vurmaktadırlar. Davalarda maddi deliller bilimsel ggörü ve
ara tırmalarla de erlendirilmektedir. Savunmalar için yeterli süreler verilmektedir.
Davalar açıldıktan sonra mahkeme tarafından açık bir
bir takvime ba lanmamakla birlikte
bir sonraki duru ma günü ilan edilmektedir Temyiz a amasında orman ve çevre
konusunda uzmanla mı
mahkemeler bulunmaktadır. Mahkemeler çalı malarında
yeterli düzeyde kabul edilebilecek araç gereç ve malzemelere
malzemelere sahiptir ancak iyile tirme
yapılmalıdır.
Giri im konusunda yetersiz olarak yorumlanan konular ise; öncelikle ormancılık
konularında uzmanla mı yerel mahkemeler kurulmamı tır. Bu konularda açılan davalar
55
dava harcından muaf tutulamamı tır. Yazılı usul ile yapılan yargılamalarda aleniye
aleniyet
ilkesi tam olarak sa lanamamaktadır. Sade vatanda lar toplumu ilgilendiren davaların
temyiz
ve
yerel
mahkeme
kararlarına
internet
gibi
ortamlarında
kolayca
ula amamaktadır. Adliyelerde ön büro ve danı ma masaları pilot uygulama alanlarının
dı ında çok yetersizdir. Yargısal ba vuru konusunda herkesin ula abilece i temel
ilkelerin kamu tarafından toplumun bilgisine sunulmamı olması da yine bir ba ka
eksiklik olarak de erlendirilmi tir.
ekil4.2:Yargısal Ba vuru lkesinde Giri im Cevapların De erlendirilmesi.
“Etkililik” de erlendirmesi ise rastgele seçilen örnek davalar kapsamında
kap
yapılmı tır.
TAI Metodunun yargısal ba vuru konusundaki örnek davalarda kullanılması sonucunda
elde edilen veriler yargısal ba vuru hakkının Türkiye’deki durumunu ortaya koyması
açısından önemli sonuçlar ortaya çıkarmı tır.
Söz konusu grafik yorumlandı ında; mahkeme kararlarına her kurumun ve ki inin
uymak zorunda olması, mahkemelerin yargısal ba vuruya dair genel mevzuatı aynen
uygulaması, tarafların kendilerini mahkeme önünde kanunların
k
öngördü ü ölçüde
savunmaları, sivil toplum kurulu larının etkinli inin tatmin edici olması yazılı ve görsel
basının örnek davalarda önemli bir etkinli inin olması ve kamuoyunu bilgilendirmesi
olumlu sonuçlar olarak de erlendirilmi tir.
56
Ancak yargısal ba vuru konusunda çabaların yeterli olmasına ra men kazanımlar
açısından etkisizlikler de mevcuttur. Süreç boyunca özellikle hukuk davalarında
yürütmeyi durdurma ve iptal kararları alınmasına ra men, yargısal sürecin
açıklıklarından faydalanılarak idarenin faaliyetlerine devam etti i görülmektedir.
ekil4.3: Yargısal Ba vuru lkesinde Etkililik Cevapların De erlendirilmesi.
Örnek davalar üzerinden Türkiye’de ormancılık konularda yargısal ba vuru hakkında
TAI metodu kullanılarak hukuk, giri im ve etkililikde erlendirmeleri genel olarak ele
alındı ında a a ıda gösterilen ekilden anla ılaca ı üzere eksiklikleri olan ancak yeterli
bir sonuç ortaya çıktı ı görülmektedir.
57
ekil4.4: Yargısal Ba vuru lkesinin Genel De erlendirmesi.
4.1.2.1. Metot De erlendirme
De erlendirme ba ta Türkiye Cumhuriyeti anayasası olmak üzere ilgili mevzuatın
incelenmesi eklinde yapılmı tır.
Buna göre bilgiye eri im konusunda hukukun durumuna ili kin ortaya çıkan grafikten
de anla ılaca ı üzere yeterli görünmektedir.
Mevzuat, bilgiye eri im konusunda ormancılı a özel bir düzenleme getirmemekle
birlikte genel hükümlerin ormancılı a da uygulanması eklinde kendini göstermektedir.
Bu açıdan gerekli altyapı ve teknik deste in sa lanmasını zorunlu kılınmı tır. Bilgiye
eri im konusunda genel
ge
olarak görevli ki ilerin kapasitelerinden sorumlu bir kurum
olu turulmasına imkân tanımaktadır. Ayrıca, mevzuatın seçilen bilginin ve
veya raporların
kamuya ula tırılmasında yetkili kurumları, bazı konularda eksiklikler
eksi
bulunmasına
ra men destekledi ini görebilmekteyiz.
Bilgiye eri im grafi i incelenecek olursa; herkesin konusunda görevli kamu kurum ve
kurulu larının faaliyetlerine ili kin bilgi ve belgelere ula abilme imkânın olması,
vatanda ların, kamu ile ilgili dilek ve ikâyetlerini, yetkili idari makamlara bildirmek
üzere ba vuruda bulunmalarına ve bu yolla bilgi edinme
edinme haklarını kullanmalarına
olanak veren dilekçe hakkının mevzuatlarda yer alması, yapılan ba vuruların sonucu
58
veya yapılmakta olan i lemin ne a amada oldu una ili kin, dilekçe sahiplerine gerekçeli
olarak cevap verilmesi yeterli görülmektedir.
Di er taraftan, bilgiye eri imin ücretli olması, bilgiye eri imde plan ve kapsam
olmaması, bilgiye eri im konusunda kurum personellerine herhangi bir e itim
verilmemesi açısından yetersiz kalmaktadır. Kamu yönetimlerine bilgi edinme hakkının
daha anlamlı, içerik bakımından
bakımından zengin ve uygulama açısından daha zengin ve
v
uygulama açısından daha i levsel kılınmasını sa lamak üzere herhangi bir sorumluluk
verilmedi i görülmektedir.
Kötü %17
Çok yi %39
Orta %21
yi%23
ekil 4.5:Bilgiye Eri im lkesinde Hukuk Cevaplarının De erlendirilmesi.
Giri ime ili kin genel olarak olumlu bir tablo ortaya çıkmasına ra men yetersiz kaldı ı
noktalar da bulunmaktadır.
A a ıda sunulan ekil yorumlandı ında, giri imin yeterli oldu u noktaların kısaca
unlar oldu u görülmü tür.Orman Genel Müdürlü ü ve Ta ra Te kilatı ve di er kamu
kurum ve kurulu ları internet sayfalarını ilgili mevzuat do rultusunda düzenleyerek,
bilgiye eri im ba lantısı bulundurmaktadır. Bu durumda Türkiye’nin her
he yerinden
internet üzerinden bütün kamu kurum ve kurulu larına bilgi ve belge talebinde
bulunulabilmekte olup ba vuru durumu izlenebilmektedir. Ayrıca hükümetin bilgilerin
toplanması ve yayılmasını kolayla tırmak için bütçe tahsisi yeterlidir. Sorumlu
59
kurumların birkaç istisna dı ında genel olarak talepleri cevaplamak ve bilgiyi hhalka
ula tırma konusunda sorumlu bir personel bulundurmaktadır.
Bilginin entegre yöntemi ve veri toplanmasında kuru
kurumların olu turdu u sistem ba arılı
olmasının yanı sıra sorumlu kurumlar bilginin eri imi için yeterli sayılabilecek altyapıyı
sa lamaktadır.
Kötü %19
Çok yi %26
Orta %28
yi %27
ekil 4.6: Bilgiye Eri im lkesinde Giri im Cevapların De erlendirilmesi.
Bilgiye
eri im
uygulamasında,
B MER
kanalı
ile
ormancılık
uygulamaları
hakkındakiba vuruyaBIMER tarafından takip kodu gönderilmek suretiyle ba vuru
süreci izlenebilmektedir. Sorulan konu içeri ine göre ilgili konu Orman ve Su
leri
Bakanlı ına gönderilmi oradan da ilgili birimlerine aktarılmak suretiyle sorulara 30
günlük süresi içinde cevap verilmi tir. Di er taraftan uygulamanın bir yazılım ile web
üzerinden yapılması ülkemizin en ücra kö esinden
inden müracaat yapılabilmesini ve bu
müracaatın Ba bakanlıktan takip ve koordine edilmesi sa lanmaktadır
Ancak, Orman daresininuygulamada BIMER’e sorulan sorular için verilen cevaplarda
sistemli bir yöntem bulunmamaktadır. Daha da açıklayacak
açıklayacak olursak özellikle bu i i takip
eden e itimini almı personel istihdam edilmemektedir. BIMER’e sorulan soruların
60
cevaplandırılmasında izlenen silsile içinde özellikle
özellik ta ra te kilatlarında görevli personel
asli i ini bırakıp B MER’e sorulan soruları cevaplamakla me gul olmaktadır. Bu da
zaman zaman çalı ma gününün önemli bir bölümünü i gal etmektedir.
Kötü %17
Çok yi %30
Orta %28
yi %25
ekil 4.7:Bilgiye Eri im lkesinde Etkililik Cevapların De erlendirilmesi.
Örnek olay üzerinden Türkiye’de bilgiye eri im hakkında
ında TAI metodu kullanılarak
hukuk, giri im ve etkililik de erlendirmeleri genel olarak ele alındı ında ekil 4.8’den
anla ılaca ı üzere eksiklikleri
eksikli
olmasına ra men yargısal ba vuruya göre daha yeterli
oldu u görülmektedir.
stenilen bilgilerin ula ma düzeyi memnuniyet vericidir.
FakatB MER’de kayıt altına alınan veriler Orman daresi tarafından kayıt altına
alınmadı ı için ve bu konuda bir veri bankası olu turulmadı ı için aynı sorular için
hiyerar ik silsile ba tan tekrar çalı maya ba lamaktadır. Bu açıdan Orman Genel
Müdürlü ü’ne B MER’den gelen soruların ve yanıtlarının idare taraf
tarafından da kayıt
altına alınması ve bu kayıtlara da vatanda ın rahatlıkla ula abilece i bir sistemin
kurulması yararlı olabilecektir
61
Kötü %19
Çok yi %26
Orta %28
yi %27
ekil 4.8: Bilgiye Eri im lkesinin Genel De erlendirmesi
4.1.3. Halkın Katılımı
Halkın katılımı konusunda ise uygulamada ormancılık konularında karar alma sürecinde
do rudan halkın karar verici oldu u bir düzenleme veya mekanizma bulunmamaktadır.
Halkın katılımına ormancılık açısından bakıldı ında Aarhus sözle mesi ba lamında en
sıkıntılı olan aya ı oldu u görülmektedir.
Ancak dolaylı olarak ormanlarda
ormanlarda verilen izinler konusunda, izin konusunun ÇED
mevzuatının uygulanması gerekti inde halkın katılımı toplantısı yapılmaktadır. Bu
toplantılarda alınan kararlar ba layıcı de il sadece öneri eklindedir, nihai kararı yine
Çevre ve ehircilik Bakanlı ı nihai kararı vermektedir. Buradan da anla ıldı ı üzere
ÇED sürecinde Orman ve Su i leri Bakanlı ının do rudan bir yetkisi bulunmamaktadır.
4915 sayılı Kara Avcılı ı Kanunu 3. madde Merkez Av Komisyonu ve l Av
Komisyonu yapılarını belirlemektedir. Bu maddeye göre, Merkez Av Komisyonu
"Merkezde, Bakanın veya Müste arın ba kanlı ında, Bakanlık ve Genel Müdürlük
merkez te kilâtı ilgili birimlerinden üç, bir bitki koruma uzmanı
uz
ve bir veteriner hekim
olmak üzere Tarım ve Köyi leri Bakanlı ından iki, Jandarma
ma Genel Komutanlı ı,
Orman Genel Müdürlü ü, Gençlik ve Spor Genel Müdürlü ü ile orman fakülteleri ve
gönüllü kurulu ları temsilen birer, dokuz co rafi bölge esas alınarak belirlenecek avcı
kurulu larından dokuz, özel avlak temsilcisi" olarak belirlenmektedir. llerde ise
62
valininveya görevlendirece i vali yardımcısının ba kanlı ında; Bakanlıktan iki, Tarım
ve Köyi leri Bakanlı ı ile millî e itim müdürlü ü, gençlik ve spor il müdürlü ü,
jandarma te kilâtı ve gönüllükurulu ları temsilen bir, mahalli avcı kurulu larından üç
üye" mevcuttur. Merkez Av Komisyonu üyeleri belirlenirken bütünbu yapılardan birer
temsilci bulunması ve Merkez Av Komisyonu kararlarının danı ma niteli inde de il
ba layıcı kararlar oldu u göz önünde tutulursa Merkez Av ve
lAvkomisyonu
yönetimin organizasyon evresindeki katılıma iyi bir örnektir. Bu maddeninbir uzantısı
olarak Merkez Av Komisyonu, ilve lçe Av Komisyonlarının Görevleri,Çalı ma Esas ve
Usullerine Dair Yönetmelik 9. maddede "ilçelerde av komisyonlarıkurulurken e er o
ilçede avcı kurulu u bulunmuyorsa ilçedeki avcılardan üç aktif avcıkaymakamlık oluru
ile av komisyonlarına katılabilir" hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm üst seviyedeki
katılımın en önemli örneklerinden biridir (Velio lu, 2006). Görüldü ü üzere orman
idaresinin katılım ba lamında bu yapıda bir yeri bulunmaktadır. Yine benzer bir yapı
5199 Sayılı Kanunun 15. Maddesi gere ince olu turulan l Hayvan Kurulu içerisinde de
yer almaktadır. Bu kurul içinde de l Çevre ve Orman Müdürlü ü katılımın bir ö esi
olarak yer almaktadır.
Çevresel Etki De erlendirmesi Yönetmeli inde ek-1 listede belirtilen faaliyetler için
halkı yatırım hakkında bilgilendirmek, projeye ili kin görü ve önerilerini almak üzere;
Bakanlıkça yeterlik verilmi kurum/kurulu lar ve proje sahibinin katılımı ile Bakanlıkça
belirlenen tarihte, projeden en çok etkilenmesi beklenen ilgili halkın45 kolaylıkla
ula abilece i Valilikçe belirlenen merkezi bir yer ve saatte Halkın Katılımı Toplantısı
düzenlenir.
Bakanlıkça yeterlik verilmi
kurum/kurulu lar toplantı tarihini, saatini, yerini ve
konusunu belirten bir ilanı; projenin gerçekle tirilece i yörede yayınlanan yerel süreli
yayın ile birlikte yaygın süreli yayın olarak tanımlanan bir gazetede toplantı tarihinden
en az on (10) takvim günü önce yayınlatır.
Halkın Katılımı Toplantısı, Çevre ve ehircilik l Müdürünün veya görevlendirece i bir
yetkilinin ba kanlı ında yapılır. Toplantıda; halkın, proje hakkında bilgilendirilmesi,
görü , soru ve önerilerinin alınması sa lanır. Ba kan, katılımcılardan görü lerini yazılı
Çevresel Etki De erlendirmesi Yönetmeli ine göre; ilgili halk “Gerçekle tirilmesi planlanan projeden etkilenen veya etkilenmesi
muhtemel olan halkı” belirtmektedir.
63
olarak vermelerini isteyebilir. Toplantı tutana ı, bir sureti Valilikte kalmak üzere
Bakanlı a gönderilir.
Bakanlıkça yeterlik verilmi kurum/kurulu lar tarafından halkı bilgilendirmek amacıyla
bro ür da ıtmak, anket, seminer gibi çalı malar Halkın Katılımı Toplantısından önce
yapılabilir veya internet sitesinden yayınlanabilir.
Aynı zamanda A açlandırma Yönetmeli i incelendi inde halkın katılımına örnek bir
faaliyetin de Devlet ormanlarında yapılacak a açlandırma, erozyon kontrolü, imar-ihya
çalı maları ve hak sahibi tespiti çalı ması oldu u görülür. Bu çalı mada da Gerçek ve
tüzel ki ilerin özel a açlandırma, özel erozyon kontrolü veya özel imar-ihya yapmaları
gayesiyle tefrik edilen alanlar yılda en az bir defa orman idaresine ait internet sitelerinde
30 gün süreyle ilan edilir. Ayrıca ilan edilen bu sahalardan köy ve belde mülki hudutları
içerisinde bulunanlar aynı süre içerisinde ilgili köy ve beldenin uygun yerlerine asılmak
suretiyle de ilan edilir. nternet sitelerinde ilanı yapılan sahalara; ilan süresi içerisinde
tek bir müracaatın olması halinde müracaatçı, birden fazla müracaatın olması halinde ise
kura sonucu belirlenen gerçek veya tüzel ki i hak sahibi olur.Kura çekili i, aynı sahaya
birden fazla müracaatın yapılması halinde ilanın biti tarihinden itibaren en geç 30 gün
içerisinde yapılır. Kura çekili i için i letme müdürlü ünce kura çekili inin yapılaca ı
yer, tarih ve saat, yatırmaları gerekli ba vuru bedeli ve ba vuru bedelinin yatırılaca ı
tarih ve saat müracaatçılara yazılı olarak tebli edilir. Ayrıca ilgili köy muhtarlıklarına
ve belde belediye ba kanlıklarına, yapılacak kura çekili inde hazır bulunmaları hususu
yazılı olarak bildirilir. Bu uygulama genel olarak de erlendirildi inde özellikle ilan
yolunun kullanılması ve geli meler hakkında sürekli halka bilgi verilmesi ve halkın
katılımının sa lanmasına çalı ılması olarak yorumlanabilecektir.
Halkın katılım toplantılarının verimli olabilmesi için gerekli unsurlardan biri yeterli bir
kitle tarafından gerçekle tiriliyor olmasıdır. Konunun önemi ve ilgilendirdi i grup
dü ünüldü ünde katılımcıların da bununla uyumlu olması gerekmektedir.
4.1.3.1. Metot de erlendirme
Halkın katılımı konusunda “Hukuk” ba lı ı altında TAI metodu kapsamında 8 soru ile
de erlendirme yapılmı tır.
64
Tablo3.8: Halkın Katılımı lkesine li kin Mevzuat Soruları.
Mevzuat
1
2
3
4
5
6
7
8
Mevzuat, karar alma süreçleri ba lamadan halkı bilgilendirmek için sorumlu
bir kamu kurumunu ne dereceye kadar zorunlu kılmaktadır?
Mevzuat, seçilen konuda halkın karar alma süreçlerine katılımına olanak
tanınmasını ne dereceye kadar zorlar?
Mevzuat, seçilen konuda, , sorumlu kurumu, “halkın katılımı” konusu ile
ilgili personelin kapasitesini arttırması için ne dereceye zorlayıcıdır?
Mevzuat, seçilen konuda, , sorumlu kurumu, “çevre” konusu ile ilgili
personelin kapasitesini arttırması için ne dereceye zorlayıcıdır?
Mevzuat, sorumlu kurumu, halkın katılımını destekleme yolunda gerekli alt
yapıyı sa lamak ne dereceye zorlayıcıdır?
Mevzuat, seçilen karar alma sürecinde katılı için halka teknik yardım,
rehberlik, e itim sunulması konusunda hükümeti ne dereceye kadar zorlar?
Mevzuat, hükümeti nihai kararın çevreyi nasıl etkileyece i konusunda halka
e itim ve rehberlik hizmeti sunmayı ne dereceye kadar zorunlu kılmaktadır?
Mevzuat, seçilen karar alma süreçlerinde katılım için ne kadar açık ve makul
bir zaman dilimi öngörmektedir?
Puan
3
4
4
3
1
2
4
2
Halkın katılımı konusunda mevzuat incelemesi yapıldı ında halkın katılımını
destekleyici düzenlemelere rastlanılmaktadır.
Mevzuat, ormancılık açısından halkın katılımını yetkili kurum çalı anlarının
kapasitelerinin geli tirmesine dair bir engelleme içermemektedir.. Söz konusu
düzenlemeler çok yetersiz olmakla birlikte bu konuda tatmin edici yasal düzenlemelere
ihtiyaç duyuldu una üphe yoktur.
Özellikle orman alanlarında verilen izinlerin ÇED kapsamı içinde kalan uygulamaları
açısından yapılan halkın katılım toplantılarının amacının halkı proje hakkında
bilgilendirmek ve görü almak olması, böylece halkın karar verme sürecinde etkin bir
rol oynamadı ının görülmesien önemli eksikliktir.
65
Kötü %19
Çok yi %26
Orta %28
yi %27
ekil 4.9 :Halkın Katılımı lkesinde Hukuk Cevapların De erlendirilmesi.
Halkın katılımı konusunda “Giri im” ba lı ı altında ise, Sakarya Orman Bölge
Müdürlü ü görev alanındaki ormanlarda yapılan ÇED raporlarına dair Yetkili ÇED
bürolarına gidilmek suretiyle 10 tane rapor incelenmi
incelen
ve raporlara ili kin halkın katılım
toplantı tutanakları de erlendirilmi olup TAI metodu kapsamında 19 soru ile analiz
yapılmı tır.
Tablo3.9: Halkın Katılımı lkesine li kin Giri im Soruları
Giri im
1
2
3
Sorumlu kurum, halka karar alma sürecinin açık bir tanımlamasını ne
dereceye kadar yapabilmektedir?
Halkın katılımı yükümlülü ünü yerine getirmeyen kamu kurumları için
izleme, denetim ve cezalandırma mekanizması var mıdır?
mıd
Sorumlu kurum, seçilen konuda karar seçenekleri ve bunların çevre ve insan
sa lı ı etkileri üzerinde halka ne dereceye kadar bilgi sa
s ladı?
Puan
3
4
2
4
Sorumlu kurum, seçilen konudaki karar alma süreçlerinin her a amasında
halkın katılımı periyodunu gerçekle tirdi mi?
3
5
Sorumlu kurum ne dereceye kadar, etkin ve anlamlı vveri elde edebildi i
katılım toplantıları düzenledi mi?
4
6
7
Sorumlu kurum, seçilen konudaki katılımcılar için katılım maliyetlerini
dü ük tutabildi mi?
Sorumlu kurum, seçilen konuda payda ların büyük bölümüne hitap edecek
düzenli ve kapsamlı çabalar gösterdi mi?
4
4
8
Seçilen konuda etkili bir halkın katılımı için, karar
karar alma süreçlerindeki her
a amanın ba ladı ı, makul bir zaman aralı ı sa lanmak suretiyle halka
bildirildi mi?
4
9
Seçilen konuda, kamudan gelen yorumlar sürecinin uzunlu
uz
u makul müydü?
1
66
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
Sorumlu kurum, geçmi teki ve halen alınan kararların kaydını kamunun
ula abilece i biçimde tutmakta mıdır?
Sorumlu kurum, geçmi teki ve halen alınan kararları için destekleyici
belgelerin kaydını kamunun ula abilece i biçimde tutmakta mıdır?
lgili destekleyici belgeler, seçilen karar alma süreçlerinde ne dereceye kadar
ula ılabilirdi?
Karar alma süreçlerinden sorumlu kurum, açıkça halkın katılımından
sorumlu bir personele sahip midir?
Halkın katılımı konusunda rehber veya e itimler karar alma süreçlerinden
sorumlu kurumdaki yetkililer için son 3 yılda yapıldı mı?
Seçilen karar alma süreçlerindeki halkın katılımını kolayla tırmak için
hükümetin bütçe tahsisi yeterli midir?
2
4
2
4
2
1
Seçilen karar alma süreçlerine katılımı açıklayan kamu rehberlerine ula ım
açık ve kolay mıdır?
Seçilen karar alma süreçlerinde halkın katılımı kapasitesini güçlendirmek
için son 3 yıl içinde ne kadar düzenli aktiviteler yapılmı tır?
4
3
Halkın yorumlarının reddedilme gerekçeleri, verilen karardaki görü ler,
detaylı yorumlara makul bir eri im sa layan kamu kayıtları tutuldu mu?
Seçilen konudaki yorumların sonuçları hakkında bilgi, kamuya ne kadar
zamanında ula mı tır?
4
3
Bu konuda çıkan sonuçlara ili kin olumlu çıkarımlar, toplantının faaliyetten en çok
etkilenecek yöre halkının kolay ula abilece i merkezi yerlerde olması, toplantının tarihi
ve yerinin 30 gün önceden ilan edilmesi, toplantı katılım tutana ının düzenlenmesi,
görü
bildirmek
isteyenlerin
yazılı
görü lerini
komisyona
iletmesi
eklinde
sayılmaktadır.
Medya deste i halkın katılımı sürecini kolayla tırıcı etkiye sahiptir. Medya ve
STK’ların halkın katılımını artırma yolundaki çabaları hemen hemen tüm konularda
görülmektedir.
Yapılan de erlendirmede; ÇED Müdürlü ü’nde yapılan görü melerden elde edilen
bilgilere göre, Sakarya ilinde halkın katılım toplantıları, kırsal alanda yapılacak
yatırımlar için genellikle köy kahvesinde veya köy odasında, kentsel alanda yapılacak
yatırımlar için ise çe itli kamu kurumlarında (okul, il özel idaresi toplantı salonu gibi)
yapılmaktadır. Halkın katılımı ile ilgili duyurular bir ulusal gazete ve bir yerel gazetede
ilan
edilmekte,
ayrıca
l
Çevre
Müdürlü ünün
talebi
üzerine
Valilik
ve
Kaymakamlıktaki panolara asılmaktadır. Buna ilaveten, söz konusu projeyi öncelikle
ilgilendiren yerle im birimlerinde de yerel yönetim (muhtarlık) tarafından ilan edilmesi
sa lanmaktadır.
67
ÇED prosedürünün her a amasında halkın etkin
in olarak katılımının sa landı ı
görülmü tür. Ayrıca sorumu kurum katılım maliyetlerini dü ük tutmu tur ve halkın
katılımını kolayla tırmak için hükümetin bütçe tahsisi yeterlidir.
ÇED raporlarının objektif olarak hazırlanmaması ve dolayısıyla
raporlara ili kin
dola
de erlendirmenin de objektif kıstaslarla yapılmaması olumsuz uygulamalar arasında
sayılabilir. Ayrıca halkın katılımı yükümlülü ünü yerine getirmeyen kamu kurum ve
kurulu ları için herhangi bir izleme, denetim ve cezalandı
cezalandırma mekanizması
bulunmamaktadır. Halkın katılımı toplantıları, yapılacak projenin çevre ve insan sa lı ı
üzerindeki etkileri konusunda bilgilendirme yapmak ve görü almak yerine sadece
prosedür olarak kalmaktadır. Halkın katılımı toplantısının alınan kararlar üzeri
üzerinde etkili
olmaması halkın yapılan toplantılara olan inancını azaltmaktadır.
Kötü %19
Çok yi %26
Orta %28
yi %27
ekil 4.10: Halkın Katılımı lkesinde Giri im Cevaplarının De erlendirilmesi.
Halkın katılımı konusunda; “Etkililik” ba lı ı altında TAI metodu kapsamında 7 soru ile
de erlendirme yapılmı tır.
68
Tablo 3.10: Halkın Katılımı lkesine li kin Etkililik Soruları.
Etkililik
1
Seçilen konuda, halkın görü leri ne kadar dikkate alındı?
Puan
4
2
Seçilen konuda, halkın katılımı nihai kararı etkiledi mi?
1
3
Seçilen konuda, nihai karar çevre ve insan sa lı ı konusunda ilk taslaktan ne
dereceye kadar koruyucuydu?
1
5
Seçilen konuda, personel, katılım sorumluluklarını ne derece ba arılı
yürüttü?
Seçilen konuda, payda lar etkin katılım için ihtiyaçları olan bilgi ve yetene e
ne kadar sahipti?
6
Seçilen konuda, medya deste i veya katılımı, halkın katılımı sürecini ne
kadar kolayla tırdı?
4
7
Seçilen konuda, sivil toplum kurulu larının deste i veya katılımı, halkın
katılımı sürecini ne kadar kolayla tırdı?
4
4
3
3
Yapılan de erlendirmede; orman alanlarında verilen izinler açısından ÇED sürecinin
amacına uygun gerçekle ti ini söylemek güçtür. Bunun nedenlerinden birisi kamu
yönetimi birimlerinin katılımın gerçek i levini algılamamaları ve buna inanmamalarıdır.
Katılım daha çok yönetmelikte yer aldı ı için uyulması gerekli ekli bir ko ul olarak
görülmektedir. Nihai kararların çevre ve insan sa lı ı üzerinde koruyucu oldu u konusu
ise tartı malıdır.
Halkın katılımı toplantılarına vatanda ların büyük ço unlu u, bu toplantıları köyleri
için yatırım talep etmeye dönük bir araç olarak görmektedir. Genellikle köy
muhtarlarının da köylüleri örgütlemesi sonucunda halkın katılımı toplantılarında köye
yol, okul, kanalizasyon gibi altyapı ve üstyapı hizmetlerinin geli tirilmesine dair
talepler dile getirilmekte, ancak ilgili projenin çevreye etkisi hakkında fazla görü beyan
edilmemektedir. Bu tarz uygulamaların halkın katılımı toplantılarının amacına tam
olarak hizmet etmedi i ifade edilebilir.
69
Kötü %19
Çok yi %26
Orta %28
yi %27
ekil 4.11: Halkın Katılımı lkesinde Etkililik Cevaplarının De erlendirilmesi.
Metot soruları ile yapılan de erlendirme sonucunda; halkın katılımı ilkesinin bilgiye
eri im ve yargısal ba vuru ilkelerine oranla hem mevzuat hem de uygulama yönün
yönünden
yetersiz kaldı ı görülmektedir.
Kötü %19
Çok yi %26
Orta %28
yi %27
ekil 4.12: Halkın Katılımı lkesinin Genel De erlendirmesi.
70
4.2. SWOT ANAL Z
Bir ülkenin, bölgenin veya kurumun iç ve dı çevre analizini içeren stratejik bir yönetim
tekni i olan SWOT analizi sistematik bir dü üncenin ve analize konu olan faktörlerin
geni çaplı ara tırılmasını zorunlu kılmaktadır (Aktan, 2007).
lk olarak 70’li yıllarda i yönetimi amacıyla kullanılmaya ba lanan SWOT Analizi
ileriki yıllarda farklı uygulama alanları için de bir analiz ve planlama aracı olarak ele
alınmı tır. ngilizce literatürde SWOT, üstünlükler, zayıf yanlar, fırsatlar ve tehditler
kelimelerinin ba harflerini içeren bir kısaltmadır. Temelde mevcut yapılara ait bu dört
faktörün (parametrenin) irdelenerek analiz edilmesi ilkesine sahip olan bu yöntemle,
hem niceliksel hem de niteliksel özelliklere ili kin analizler yapılabilmekte ve yapılan
analizler sonucunda olu turulan SWOT matrisinin irdelenmesi ile de mevcut programa
ili kin bir görü olu turulabilmektedir (Uçar ve Do ru, 2005).
Mevcut bir sistem SWOT analizi yapısı içerisinde ele alınırsa bu sistemin güçlü yanları
kendine ait kaynak ve yeteneklerden olu maktadır. Sisteme özgü özellikler bu
dinamikleri yaratan etmenler olacaktır. Sistemin zayıf yanları ise olması gereken
yetenek ve özelliklerin eksikli inden kaynaklanmaktadır. Herhangi bir sistem için
olumsuz olan bir özellik ba ka sistemlerde güç olarak algılanırken, bu durumun tersi de
ortaya çıkmaktadır. Çünkü söz konusu etkiler sisteme özgü yapıların bir sonucudur.
Dolayısıyla bir sistemin SWOT analizi yöntemi ile incelemesi sürecinde sitemin
ba arısı ya da gelece ine ait güçlü ve zayıf yanların neler oldu unu ortaya çıkarmak için
sisteme ili kin iç çevre faktörleri ara tırılmalıdır. Bu a amada yapılan analizlere iç
analiz adı verilir. Dı analizler ise sistemin olanaklarını ve sisteme yönelik tehditleri
ortaya koymak için ba vurulan yöntemlerdir.
Bu kapsamda sistemin geli imine etki edecek olan olanaklar sistem dı ı olup etkiler
olup, teknolojinin geli imi gibi farklı süreçlerin yansıması olarak ortaya çıkmaktadır.
Dı çevredeki de i imler sistem için çe itli olanaklar sa ladı ı gibi bazı tehlikelerin de
ortaya çıkmasına sebep olabilir.
Sistemin devamlılı ı ve olu turulacak stratejik planın ba arısı için bir tehdit olan bu gibi
unsurların yapılan analiz sırasında detaylı olarak açı a kavu turulması gerekmektedir.
71
SWOT Analizinde, i letmenin dı
çevresindeki unsurların incelenmesi sonucunda
i letme için fırsat ve tehditler, i letme içi analiz sonucunda ise i letmenin güçlü yönleri
ve zayıflıkları belirlenir. Çevresel fırsat ve tehditlerin yapısına daha uygun olan rekabeti
olumlu etkileyebilecek i letme üstünlük ve zayıflıkları listeye alınır. SWOT matrisi bu
yönüyle, çevresel fırsat ve tehditleri kar ılayabilecek, rekabeti olumlu olarak
etkileyebilecek belirli sayıdaki önemli üstünlük ve zayıflıkları kapsamaktadır (Ülgen ve
Mirze, 2004).
Aarhus Sözle mesinin temel ilkeleri olan bilgiye eri im, halkın katılımı ve yargısal
ba vuru kavramlarının hem iç faktörlerden kaynaklanan güçlü ve zayıf yönlerinin
analizini hem de dı çevresel durumların olu turdu u tehdit ve fırsatların analizi önem
ta ımaktadır.
Bu çalı mada Aarhus Sözle mesinin temel ilkelerin güçlü ve zayıf yönleri ile fırsat ve
tehditleri, yukarıda açıklanan ormancılık uygulamalarının TAI metodu de erlendirme
sonuçlarına dayanmaktadır.
72
Tablo 4.2.1: Yargısal Ba vuru lkesinin SWOT Analizi ile De erlendirilmesi.
Zayıf Yönler
Güçlü Yönler
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Di er konularda oldu u gibi ormancılık ve çevresel
konularda da menfaati ihlal edilen herkesin me ru
yasal yolları kullanarak yargı merci önünde hakkını
araması
Di er alanlarda oldu u gibi ormancılık ve çevresel
konularda da idarenin her türlü eylem ve
i lemlerine kar ı yargı yolunun açık olması
Mevzuat kapsamında, çevreyi kirleten veya bozan
bir faaliyetten zarar gören veya haberdar olan
herkesin ilgili mercilere ba vurarak faaliyetle ilgili
gerekli önlemlerin alınmasını veya faaliyetin
durdurulmasını istemesi
Mahkemelerin ba ımsızlı ı ve hiçbir merciiden
emir ve talimat almayaca ının Anayasal güvence
altında olması
Davalarda
uzman
ve
bilimsel
görü lere
ba vurulması
Önemli orman ve çevre davalarında, davayı takip
ve duyuru konusunda medyanın etkinli inin
bulunması.
Mahkemelerin genellikle ormanları ve do ayı
koruyan kararlar vermesi
Savunmalar için yeterli sürelerin verilmesi
dari mahkemelerin kesin kararlarından önce
faaliyetleri tedbir amacıyla durdurabilmesi
Sivil Toplum Kurulu ları ve meslek odalarının
duyarlı ve etkin hale gelmesi.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Fırsatlar
•
•
•
•
•
•
•
nternet medyasının çevre ve orman davalarında
daha etkin ve do ru kullanılması ve STK’ların bu
konuya önem vermesi
Çevre
ve orman davalarından dava harcı
alınmaması
Baroların çevre ve orman koruma davaları için
çevre örgütlerine ücretsiz uzmanla mı avukat
deste i vermesi
Adliyelerde yargısal ba vuruyu kolayla tırmak için
önbüro ve danı ma masaları kurulması
Çevrenin korunmasına dair temyiz mahkemelerinde
çevre ve orman lehine içtihatı birle tirme
kararlarının artması
Çevreye ve oramanlara duyarlı birey ve örgütlerin
çevresel
konularda
adalete
eri imlerini
kolayla tırmak için üniversitelerde sertifika
programları açılması, toplumun çevreye olan
ilgisinin desteklenmesi
Engellilerin
ve
dezavantajlıların
yargıya
ba vurularının
kolayla tırılması
konusunda
mevzuat de i ikli i yapılması
Mevzuat kapsamında çevrenin kirletilmesine kar ı
herkes için dava açma hakkı tanınması ancak bu
hakkın di er do al kaynakları ilgilendiren
kanunlarda tanınmaması (Ör.Orman Kanunu).
Sadece hakkı ihlal edilenlerin dava açabilmesi.
Temyiz ba vuru sürelerinin kısa olması.
Yargısal ba vuru ile ilgili hakim ve savcıların
kapasite artırımları için yeterli düzenlemenin
olmaması.
Hakim ve savcılara yönelik çevre ve orman
konusunda
kapasite
artırımı
için
yeterli
düzenlemenin olmaması.
Çevre ve orman konusunda uzmanla mı yerel
mahkemelerin bulunmaması.
Davaların süreç ve geli iminin resmi kanalardan
topluma yeterince açık olmaması.
Baroların çevre ve orman davaları için ücretsiz
avukat deste i vermemesi.
Dava açma ve takip etme konusunda devletin basit
anla ılır ve herkesin rahatlıkla ula abilece i
kılavuzlar yayınlamaması.
Çevre ve yargıya ba vuru bilinci yerle medi inden
bireysel dava açmakta çekincelerin olması.
Engelliler ve dezavantajlılar için yargısal ba vuru
konusunda destek hizmetlerinin bulunmaması.
Mahkemelerde ve adli kurumlarda çeviri ve
danı ma hizmeti bulunmaması.
Adli kurumlara ba vurmanın ücretsiz olmaması.
Tehditler
•
•
•
•
•
•
Çevre
ve
oramnkonusunda
uzmanla mı
mahkemelerin olmaması ve hatalı mahkeme
kararlarının do ada geri dönü ü olmayan
tahribatlara neden olması
Mahkemelerin çevre ve oramn davalarında tedbir
amacıyla derhal faaliyeti durdurma kararı
vermesinin yasal zorunluluk olamamsı, davalarda
idarenin faaliyete devam etmesi ve geri dönü ü
olmayan tahribatlara neden olması
Sivil Toplum kurulu larının yeterli yasal destek
almaması ve yargıya ba vuru a amasında yetersiz
kalması, hak dü ürücü süreler ya da eksik savunma
neticesinde davaların kaybedilebilmesi
ktidarın meclisteki ço unlu unu kullanarak
mevzuat
de i iklikleri
ile
sivil
toplum
kurulu larının çevresel ve ormancılık konularında
yasal yollara ba vuru yollarını kapatması
Medyanın çevre ve orman konusunda olumsuz ve
taraflı
haberler
yapması
toplumu
yanlı
bilgilendirmesi
Uzman olmayan ki ilerin görsel ve yazılı basında
çevre davaları hakkında açıklamalar yapması
kamuoyunu yanlı yönlendirmesi
73
Tablo 4.2.2: Halkın katılımı lkesinin SWOT Analizi ile De erlendirilmesi.
Güçlü Yönler
•
•
•
•
•
•
•
Sivil Toplum Kurulu ları ve meslek
odalarının çevre ve orman konusunda çok
duyarlı ve etkin hale gelmesi.
Çevre ve orman konusunda katılım
toplantılarının medya ve internet aracılı ı ile
duyurulması.
Halkın katılım toplantılarının usulüne uygun
yapılıp yapılmadı ının denetlenmesi.
Projelerin duyurulması
Payda ların etkili katılım için ihtiyaçları olan
bilgi ve yetene e ula abilmeleri
Mevcut mevzuat, halkın katılımını sa layan
düzenlemeler içermektedir.
Mevcut mevzuat halka katılım konusunda
uygun bir zaman dilimi sunmaktadır.
Zayıf Yönler
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Fırsatlar
•
•
•
•
•
•
Halkın projeler hakkında bilgilendirilmesi.
Halkın proje hakkında görü ve önerilerini
belirtilen mercilere ula tırabilmesi.
Halkın katılım toplantılarına herkesin
katılabilmesi ve görü sunabilmesi.
ÇED raporu gibi önemli çevresel konularda
halkın katılımının zorunlu olması.
Medya deste i ve katılımının, halkın
katılımını kolayla tırıcı etkiye sahip olması
Sürecin açık ve effaf olması
Ekonomik güçlükler.
Eri ilebilirlik problemi.
Örgütlenme yetersizli i.
Halkın karar alma sürecinde etkin rol
oynayamaması.
Yetkili idarelerin bilgilendirme ve tanıtım
olanaklarını halka sunmaması.
Hukuki konularda bilgi eksikli i
Yükümlülüklere
uymayanlara
etkili
yaptırımların uygulanmayı ı.
Duyuru ve bilgilendirmelerin gerekti i
ekilde yapılmaması.
ekilsel toplantılar ayarlanması.
lgili halkın görü lerinin yönlendirilmesi.
Proje sahiplerinin halkı ikna için çe itli ba ta
ekonomik
olmak
üzere
yöntemlere
ba vurması.
Halkın önerilerinin gerekti i ekilde dikkate
alınmaması.
Tehditler
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Do a tahribatının göçü tetiklemesi
Çevre hakkının olgu olarak kabul
edilmemesi.
Halkın
katılımı
konusunda
yasal
mevzuatların sınırlı olması.
Halkın katılımı süreci sonunda elde edilen
görü lerin
karara
nasıl
yansıyaca ı
konusunda hüküm bulunmaması.
ÇED ön ara tırma sürecinde uzman bir
komisyonun bulunmaması.
ÇED raporunu hazırlayacak ki ilerin
komisyonca belirlenmesi ve hangi kriterlere
göre
ki ilerin
seçilece i
konusunda
mevzuatta hüküm bulunmaması.
ÇED raporlarını de erlendiren ve son kararı
veren kurumun aynı kurum olması.
Devletin
halkın
katılımı
konusunda
te vikinin yetersiz olması
Yönetmelik de i iklikleri ile bazı katılım
hükümlerinin çıkarılması ve sürelerin
kısaltılması.
Katılımcı bir kültür gelene inin olmaması.
E itim düzeyinin dü ük olması.
74
Tablo 4.2.3: Bilgiye Eri im lkesinin SWOT Analizi ile De erlendirilmesi.
Güçlü Yönler
•
•
•
•
•
•
•
•
Bilgi toplama ve da ıtımı düzenli bir ekilde
yapılmaktadır.
Halkın bilgiye eri imi büyük ölçüde ücretsiz
olarak kar ılanmaktadır.
Bilgi talebi hakkında yasada makul bir süre
bulunmaktadır.
Yasa kamunun çevre ve ormancılık
konularında bilgiye kapsamlı bir ekilde
eri imini yeterli ölçüde desteklemektedir.
Mevzuat sorumlu kurumların bilginin da ıtımı
ve
payla ımı
konusunda
zorunluluk
getirmektedir.
Bilgiye eri im konusunda medya ve STK’ların
rolü oldukça büyüktür.
Bilginin vatanda a ula ma düzeyi memnuniyet
vericidir.
Bilgilere resmi web sitesi, kütüphane, yetkili
kurular gibi de i ik yerlerden ula mak
mümkündür.
Zayıf Yönler
•
•
•
•
•
•
•
Fırsatlar
•
•
•
•
•
•
•
•
Kurumların bilgiyi yönetecek düzeyde yeti mi
sorumlu elemanları bulunmaktadır.
Tüm yetkili idarelerde bilgiye eri im ile ilgili
personel
görevlendirilmi ,
birimler
kurulmu tur.
Kurumların resmi internet sayfalarından
bilgiye eri im ba vurusu yapılası mümkündür.
Yetkili idarelerin bilgiye eri imi sa lamamaları
durumunda ikâyet edilebilecek Bilgi Edinme
ve Denetleme Kurulu olu turulmu tur.
Sorumlu kurumlar, katılım maliyetini dü ük
tutmu lardır.
Hükümetin
bilgilerin
toplanması
ve
yayılmasını kolayla tırmak için bütçe tahsisi
yeterlidir.
Bilginin
entegre
yönetimi
ve
veri
toplanmasında kurumların olu turdu u sistem
ba arılıdır.
Sorulu kurumlar, alınan kararların kaydının
birkaç istisna dı ında halkın ula abilece i
biçimde düzenli olarak tutmaktadır.
Bilgilerin geni payda kitlelere ula ması
konusunda, planlı ve kapsamlı çabalar orta
ve zayıf düzeyde kalmaktadır.
Bilgiye eri imde altyapı ve teknik destek
yetersizdir.
Bilgiye eri im konusunda kurumlarda
kalifiye eleman bulunmaması.
Bilgiye eri im konusunda görevli ki ilerin
kapasitelerinden sorumlu bir kurum
bulunmamaktadır.
Yetkililer tarafından halkın ula abilece i
konularla ilgili tüm detayların yer aldı ı bir
kayıt
sistemi
ba arılı
olarak
sa lanamamı tır.
Hukuki konularda bilgi eksikli i
Yeterli seviyede halka bilgilendirme
yapılmamakta.
Tehditler
•
•
•
•
Bilgiye eri im konusunda alınan kararların
tümünün payda lara ula tırılması için
yeterli çaba gösterilmemektedir.
Halkın
yargı
süreçlerinin
i leyi ini
açıklayan kamu rehberi veya kılavuzlara
ula ması pek mümkün de ildir.
Halka bilgiye eri im sürecini açıklayan
rehberler bulunmamaktadır.
E itim düzeyinin dü ük olması.
75
5. TARTI MA VE SONUÇ
Çevresel konularda bilgiye eri im, çevre ile ilgili kararlara halkın katılımı ve çevre ile
alakalı meselelerde yargıya ba vuru konularında ayrıntılıdüzenlemelere yer veren ilk
uluslararası antla ma olan Aarhus Sözle mesi, çevre hakkının gerçekle tirilmesine
yönelik olarak çevre hukukunun geli iminde yeni bir dönemi temsil etmektedir. Di er
taraftan, vatanda lık, milliyet ve ikametgâh ayrımı yapılmaksızın öngörülen bazı
hakların egemenlik haklarını tehdit edebilece ine dair kaygılar, GAP gibi sınır a an
sular üzerindeki projelerin engellenebilece ine dair endi eler, mili güvenli imizin
tehlikeye dü ebilece i yönündeki gerekçeler, ülkemizin sözle meyle üstlenilecek
yükümlülükleri yerine getirecek teknik kapasiteye sahip olmaması ve yatırım
kararlarının gecikebilece i yönündeki kaygılar nedeniyle, Türkiye çe itli çekinceler ileri
sürerek Aarhus Sözle mesi’ne henüz taraf olmamı tır. Bununla birlikte, Aarhus
Sözle mesi’nin onaylanmasının Avrupa Birli i’ne üyelik yolunda Türkiye’nin yerine
getirmesi gereken artlardan oldu u belirtilmelidir. Nitekim Avrupa Birli i’ne katılım
sürecine ili kin olarak son yıllarda yayınlanan tüm ilerlemeraporlarında Türkiye’nin
hala Aarhus Sözle mesi’ni imzalamadı ına dikkat çekilmektedir. Aarhus Sözle mesi’ne
taraf olma, ülkemizde çevre hakkının etkili bir biçimde hayata geçirilmesi bakımından
fevkalade önem ta ımaktadır.
Çalı manın olay ve konuları, ara tırma ba lıkları altında de erlendirilecek olursa, bu
de erlendirme ve sonuçlar; Ormancılıkta Yargısal Ba vuru, Halkın Katılımı ve Bilgiye
Eri im ba lıkları altında de erlendirilebilir.
5.1. ORMANCILIKTA YARGISAL BA VURU
Yargısal ba vurugünümüzde kabul edilen temel insan haklarından biri olup, devletin
tanıma yükümlülü ü yanında, pozitif yükümlülüklerini de yerine getirmesini
gerektirdi inden, aynı zamanda sosyal bir haktır. Yargısal ba vuru hakkı, kayna ını
Avrupa nsan hakları Sözle mesi’nin 6. Maddesinde düzenlenmi olan “adil yargılanma
76
hakkı” nda bulur. Anayasamızın 2., 5., 9., 10., 36., 125. Ve 141/4 maddelerinde bu
hakkı destekleyen düzenlemelere yer verilmi tir.
Yargısal ba vurunun önündeki engellerin varlı ı, yargısal ba vurunun öznesi olan
vatanda ların, hak arama özgürlü ünü ve adil yargılanma hakkını kısıtlamaktadır. Yargı
erki çerçevesinde, devlete yüklenen adalet da ıtma görevi, hem siyasi hem de sosyal bir
hak olan yargısal ba vuru hakkının, korunmasının yanında, hakkın gerçekle mesine
ili kin pozitif ödevler de içermektedir. Ülkemizde, adalet hizmetlerinden yararlanmak
isteyen vatanda ların ilk olarak müracaat ettikleri yerler mahkemelerdir. Bir ba ka
deyi le, mahkemeler vatanda ların gözünde, adaletin somutla tı ı mekânlardır. Devlet
tarafından kanunla kurulan ve adalet da ıtmakla görevlendirilen mahkemelere eri im,
fiziki, objektif ve sübjektif engellerin varlı ı dolayısıyla sınırlı hale gelirken,
vatanda ların, mahkemelerin isleyi indeki aksaklıklara ve tıkanıklıklara tanık olması da,
toplumu olu turan bireylerde, adaletin sa landı ına dair güvenin azalmasına neden
olmaktadır. Bu sebeple, devletin, öncelikle, adalet mekanizmasının isledi inin en büyük
göstergesi olan mahkemelerin durumunu iyile tirmesi gerekmekte ve içinde
yasadı ımız ça ın gereklerine göre in a edilmi ve donatılmı mekânlarda adalet
hizmetlerinin yürütülmesi sa lanmalıdır.
Yargısal ba vurunun sa lanmasında di er önemli rol ise, adalet sistemi içinde yer alan
aktörlere
(hâkimler,
savcılar,
kalem
memurları,
avukatlar vb.)
dü mektedir.
Vatanda ların, yargısal ba vurunun bir di er unsuru olan bilgiye eri iminin sa lanması
ve söz konusu aktörlerin, adalet hizmetlerini, dürüstlük, dikkat ve özenle yerine
getirmesi, adalet hizmetlerinden yararlanmak isteyen ki iler bakımından oldukça fazla
önem ta ır. Zira yargısal ba vurunun önündeki engellerin kaldırılmasında, vatanda lara
en büyük yardımın, adalet hizmetlerinin yürütülmesine ili kin bilgi sahibi olan bu
ki ilerden gelmesi beklenir. Ne var ki, ülkemizde, basta hâkimler olmak üzere, adalet
hizmetlerinde görev yapan ki iler, i yükünün fazlalı ı altında ezilmektedirler. Bu ise,
adalet hizmetlerinin kalitesini dü ürmekte ve yukarıda bahsi geçen, “eri ilmek istenen
adalet” ten uzak, yani, gecikmi , pahalıla mı ve de erini yitirmi bir adalet elde
edilmesi sonucunu do urmaktadır. Bu sebeple, yargısal ba vurunun gerçekle tirilmesi
bakımından, sadece yasaların de i tirilmesi, yeterli gözükmemekte, adalet sistemi
içerisinde yer alan aktörlerin durumunun da iyile tirilmesi gerekmektedir.
77
Son
olarak,
ülkemizde
yargısal
ba vuru
bakımından
olumlu
geli meler
olarakgörülebilecek iki yeni kanundan birincisi HMK Tasarısı, di er de Hukuk
Uyu mazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısıdır. HMKTasarısı ile hukukumuza
girecek olan topluluk davaları, konulu amacını tam anlamıyla gerçekle tiremeyecekse
de, medeni yargılama hukukunda, hak arama özgürlü ünü kısıtlayan ve olumlu dava
artı olan hukuki yarar kavramının daraltılmasına yönelik biradım olarak görülebilir.
Ayrıca,
HUAKT’ndaki
düzenlemeler
çerçevesinde
hukukuyu mazlıklarında
arabuluculuk kurumunun medeni yargılama hukukumuza dahiledilmesi ile usul
ekonomisine büyük katkı sa laması beklenmektedir.
Bu genel sonuçların ardından ormancılık açısından yargısal ba vuru konusunda
ormancılı ın da genel mevzuata tabi olmasından dolayı a ırlıklı olarak yargısal
ba vuruda genel sonuçlar üzerinden de erlendirme yapılarak sonuca ula ılmaya
çalı ılmı tır.
Ormancılık konusunda idarenin her türlü eylem ve i lemlerine kar ı yargı yolu açıktır
ve ba ımsız mahkemeler önünde herkes hak arama özgürlü üne sahiptir. Davalarda
ormancılık konularında uzman görü lerine ba vurulmakta ve bu konuda bilirki i sıfatı
ile görü bildiren uzmanların kararlara etkisi önemli ölçüde olmaktadır. Mahkemeler
a ırlıklı olarak ormanların zarar görmemesi lehine kararlar vermekte ve orman suçları
açısından edit cezaları uygulamaktadırlar. dari yargıda özellikle yürütmeyi durdurma
kararlarının verilmemesi do a tahribatının geriye dönülmez bir ekilde ortaya çıkmasına
neden olmakta bu nedenle Vergi Mahkemelerinde oldu u gibi çevre ve orman
davalarında dava açıldı ı andan itibaren yürütmeyi durdurma kararları verilmelidir.
Orman tahriplerine kar ı herkesin davalarda taraf ehliyeti olmalıdır. Bunun için
ma duriyet artı aranmamalıdır. Çünkü kamusal menfaati dü ünüldü ünde günümüze
ve gelecek ku aklara etki eden orman varlı ının korunması için her türlü
kolayla tırıcılık sa lanmalıdır. Baroların orman ve çevre davalarında ücretsiz avukat
deste i vermesi bu konuda faaliyet gösteren ki i ve kurumları cesaretlendirece i gibi,
ormanların geli imine kar ı olumsuz kararlar alma e iliminde olacaklar için de her
zaman bir tehdit olacaktır.
78
Orman davaları için Yargıtay’da uzman bir mahkeme bulunmakta iken yerel
mahkemeler açısından uzmanla maya gidilmemesi önemli bir eksikliktir. Bu konuda
henüz bir çalı ma da bulunmamaktadır. Ancak gerek medya gerekse STK’lar çevre ve
orman konusunda kendilerini geli tirmekte ve olumlu açıdan bir baskı mekanizması
yaratmaktadırlar. Karar alıcılar tarafından her zaman bir tepkinin ortaya çıkması olgusu
beraberinde otokontrolü getirmektedir. Bir di er sonuç ise engelliler ve dezavantajlıların
yargısal ba vuruyu kolayla tırıcı yöntemlerin ciddi olarak hayata geçirilmesidir.
5.2. ORMANCILIKTA B LG YE ER
M
Bireylerin kamu yönetimlerinin elinde bulunan bilgi ve belgelere ula ma hakkı hem
demokratik rejimin içeriksel zenginli ine katkıda bulunması ve hem de insan haklarının
daha
ileri
boyutlarda
gerçekle tirilmesi
bakımlarından
önemli
bir
anayasal
açılımdır.Demokratik bir ülke olan Türkiye’de mevcut olan anayasal ve hukuksal
altyapı bilgi edinme hakkının etkili bir ekilde uygulanabilmesi ansını artırıcı nitelik
ta ımaktadır.
Bilgi edinme hakkı Türk kamu yönetiminin ça da la ması açısından da önem
ta ımaktadır. Ça da
kamu yönetimi toplumun gereksinimlerine kar ı duyarlı
yönetimdir. Ayrıca, ça da kamu yönetimi kamu hizmetlerine ili kin süreçleri ve
yöntemleri standartla tıran ve bu standartları kamuya benimseten yöntemdir. Bilgi
edinme hakkı bu ba lamda da önem ta ımaktadır.
Ülkemizde 2004 yılında yürürlü e giren 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Yasası
kamunun i leyi ini halka açarak halkın yapaca ı kontrol sayesinde yönetimin
keyfili ine son vermeyi, kamunun uygulamalarının sebep ve sonuçları hakkında halkı
bilgilendirmeyi, kamuya vatanda ın yapaca ı ikâyet, istek ve öneri gibi müracaatlar
neticesinde halktan haberdar olmayı amaçlamı tır.
Bilgi edinme hakkının kullanımının engellenmesi, zorla tırılması veya önlenmesi bir
dizi yaptırıma ba lanmı tır. Bilgi edinme hakkının kullanımına ili kin olarak Kanun
kapsamındaki kurum ve kurulu ların bilgi verme ve bilgi edinme birimleri olu turma,
ar iv yönetimi kapsamında bilgi/belgeleri tasnif etme ve kaydetme gibi bir dizi
yükümlülükleri bulunmaktadır. darelerin bu yükümlülüklerini yerine getirmemesinden
79
veya bilgi edinme hakkının kullanımı kapsamında sundukları hizmetlerin gere i gibi
i lememesinden
dolayı
bilgi
edinme
ba vurusunda
bulunanların
zararları/ma duriyetlerine neden olunmu sa, idarenin sorumlulu una gidilebilecektir.
Bu durumda bilgi edinme hakkının kullanımı için ba vuruda bulunanlar yargı yoluna
ba vurabilecek ve yargılama sonunda haklı bulunurlarsa tazminat alabileceklerdir.
Uluslararası
belgeler
incelendi inde
ve
di er
ülkelerdeki
düzenlemelerle
kıyaslandı ında ülkemizde henüz yürürlü e girmi olan Bilgi Edinme Hakkı Yasası’nın
küresel ve evrensel örneklerle uyum içinde oldu u görülmektedir. Bundan böyle Türk
yurtta ları da demokratik açıdan geli mi ülkelerin yurtta ları gibi gizlilik ve devlet sırrı
kültürüyle bezenmi toplumlarında kamu yönetimlerinden ellerindeki bilgi ve belgeleri
açıklamalarını isteyebilecektir.Yasa’nın ve Yönetmelik’in içinde barındırdı ı ve
yukarıda açıklaması yapılan eksiklikler, yetersizlikler ve yanlı lıklar dahi bu geli menin
ta ıdı ı önemi azaltmamalıdır. Gerek Yasa’da ve gerekse Yönetmelik’te yer alan
eksiklik ve yanlı lıklar zaman içinde giderilebilirler.
Bilgi edinme hukukundaki son geli meler anayasal önemi yanında kamu yönetiminin
bir meritokrasi olarak geli mesi açısından da önem ta ımaktadır.Bu ba lamda iki
kavram öne çıkmaktadır: iyi yönetim hakkı ve kamu yönetiminin ça da la ması. yi
yönetim hakkı kavramı ülkemizde henüz yeteri kadar tanınmamaktadır. Avrupa Birli i
Temel nsan Hakları artı içinde yer alan tanım da kanımca yeterli de ildir. Bana göre,
iyi yönetim hakkı insanların kendilerini yönetenlerden adil, yansız, hukuka ba lı, hesap
veren, etkili ve verimli çalı an, etik kurallara uygun, yolsuzluklardan uzak ve kıt
kaynakları israf etmeyen bir kamu yönetiminin sa lanmasını istemelerini öngören temel
bir insan hakkıdır.
Ku kusuz, iyi yönetim hakkının gerçekle ebilmesi için öncelikle yurtta ların bilgi
edinmeleri yolundaki engellerin kaldırılması gerekir. Ancak, bu tek ba ına yeterli
de ildir. yi yönetim hakkının bize göre olmazsa olmaz di er iki ko ulu yargıya eri mek
hakkının herkes için tam olarak güvence altına alınması ve kamu toplantılarının halka
açık konuma getirilmesi, toplantı tutanaklarının kamuya açıklanması ve halkın kamusal
kararlara katılma olanaklarının olabilecek en yüksek düzeye çıkarılmasıdır.
80
Demokratik bir ülke olan Türkiye’de mevcut olan anayasal ve hukuksal altyapı bilgi
edinme hakkının etkili bir ekilde uygulanabilmesi ansını artırıcı nitelik ta ımaktadır.
Anayasa’nın 125 inci maddesi, Çevre Kanunu’nun 30 uncu maddesi, ÇED
Yönetmeli i’nin 10 uncu maddesi, Dilekçe Hakkı Kanunu ve son olarak Türkiye’nin
Aarhus Sözle mesi’ne taraf olması bilgi edinme hukukunun güçlü bir altyapı üzerinde
geli ebilece ini gösteren önemli kanıtlardır.
Ormancılık açısından bu de erlendirmeler süzülecek olursa, yasa bilgiye eri imde
Orman Genel Müdürlü ü’ne ve di er kurumlara bu konuda altyapıyı kurma
sorumlulu u yüklemi tir. OGM’nin B MER üzerinde gelen taleplere cevap verdi i
görülmekte olup ancak bu cevaplandırma sürecinde hiyerar ik silsilenin takip edilmesi
ve bu konuyu takip edecek bir yapı yada personelin olmaması taleplere cevap vermede
mevcut personelin i yükünün artmasına neden olmaktadır. Ancak OGM’nin çalı ma
kapsamında yaptı ı ba vuruya süresinde cevap vermesi olumlu bir yakla ımken ancak
verilen cevap içerikleri açısından tatmin edici olmaması da olumsuz bir sonuç olarak
kar ımıza çıkmaktadır. Bir di er konu ise B MER kayıtlarının orman idaresi tarafından
depolanmaması ve benzer ya da aynı konular için yine aynı silsilenin takip edilmesi i
yükünü artırıcı bir sorun olarak kar ımıza çıkmaktadır.
Bilgiye eri imin ücretsiz olması ve bilgi verme yükümlülü ünün zamanla sınırlanması
ayrıca üst bir birim tarafından kamu kurumlarının denetlenmesi ve takip edilmesi bir
ba ka olumlu sonuçtur ancak bilgiye eri im konusunda yeterli ve donanımlı personelin
bulunmaması da bir ba ka eksikliktir.
5.3. ORMANCILIKTA HALKIN KATILIMI
Çevre ile ilgili sorunların artmasına paralel olarak bu sorunların çözümü ve çevrenin
korunması yolunda çevre hakkı bilincinin yerle tirilmesi bir a ama olu tururken, Çevre
Etkileri De erlendirme Rapor veya süreci çok önemli bir örnek geli tirmektedir
diyebiliriz.
Ormancılıkta da katılım konusunda tek etkili araç olan ÇED, günümüzün çevre koruma
politikası ve hukukunda hemen hemen Dünya ölçe inde kabul görmü olup, gerek Yasa
81
gerekse Yönetmelik düzeyinde de uygulamaya yansıtılmı teknik bir süreç olmaktadır.
Bu nedenle ÇED’in, mevzuata uygun olarak yürütülebilmesi için yeterli teknik bilgiye
sahip is gücü ile yeterli teknik donanıma sahip araçlara ihtiyaç bulunmaktadır. Ayrıca,
ÇED sürecinin usulüne uygun ekilde yürütülüp yürütülmedi inin denetlenmesi de son
derece önemlidir. Bu noktada, ÇED raporu hazırlamaya yetkili kurulu lara yeterlilik
belgesi veren idari birimlere büyük görev dü mektedir. Yeterlilik belgesinin verilmesi
sırasında, raporu hazırlayacak kurulu ta aranan
artların bulunup bulunmadı ının
tespitinde ve rapor hazırlama sürecindeki denetimlerde bu görevin titizlikle yerine
getirilmesi gerekmektedir.
ÇED, çevre sorununu ekolojik, ekonomik politik ve teknik boyutlarıyla de i ik dozları
da olsa uzakla tırmaya çalı an bir araç olmakla birlikte, kısaca ekonomi ile ekolojiyi
ba da tıran bir olgu olarak da kendini göstermektedir.
Bireyler ve idare edenlere bu ba lamda görevler dü mekte ve ekonomik kalkınma ile
çevre hakkı çeli ti inde, yargı bir çözüm mercii olarak devreye girmektedir. Tabi ki
kamu yararı olarak nitelendirdi imiz “Maksat Unsuru” ba lamında yapılan hukuka
uygunluk denetimi yetkisinin kullanımıyla, sorunun uygulamadaki boyutu irdelenmektedir.
te, yargı denetimine tabi kamu yönetimi faaliyetlerinden olan ÇED Raporu
hazırlanmasında maksat unsuru sakatlı ı olu turulmamasında, bireylerin veya Yasa ile
adlandırıldı ı üzere halkın bu sürece katılımının etkin olarak sa lanması iyi bir örnek
vermektedir.
ÇED süreci içerisinde üç aktör bulunmaktadır: Bakanlık, Proje sahibi ve ilgili halk.
ÇED’in esas olarak Bakanlık tarafından yürütülen bir süreç olması, sürecin idareden
ba ımsız olmaması anlamına gelmektedir. Ço u zaman yatırımın gerçekle mesi için
bakanlık ve proje sahibinin birlikte hareket ediyor olması, halkın süreçte tek ba ına
kalmasına ve yargısal yollara ba vurmaktan ba ka çaresinin kalmamasına neden
olmaktadır. ÇED sürecinin, bir Düzenleyici ve Denetleyici Kurulu
tarafından
yönetilmesi üzerinde tartı ılması ve ara tırılması gereken bir husustur. Bu düzenleyici
ve denetleyici kurulu tarafından ÇED sürecinin ve halkın bu sürece aktif ekilde
82
katılımının sa lanması halinde ÇED sürecinin amacının daha fazla gerçekle tirilece i
söylenebilir.
Türkiye’de halkın katılımı de erlendirildi inde ya anan olumsuz geli meler ve
eksiklerde yasal çerçeveden kaynaklanan yetersizliklerin payı büyüktür. Zaman zaman
de i en artlar sebebiyle mevzuatta yenilikler ve eklemeler yapılmı olsa da katılımın
te vikine dair ifadelerin mevzuatta yeri olmadı ı görülmektedir.
Uygulamada bilgilendirme yöntemi belirli bir esasa göre yapılmadı ından halkın
katılım toplantıları i vaadine dönü mekte dolayısıyla bu toplantılardan çıkan sonuçlar
yok hükmünde olmaktadır. Bu durum vatanda ın zafiyetinden yararlanarak zor durumda
olan halkın mevcut durumundan faydalanmaktır. Halkın katılım toplantıları sübjektif
toplantılar olup amacı sadece projeyi tanıtmaktır. Ancak silahların e itli i ilkesi gere i
toplantıların objektif olması gerekmekte olup her iki taraf da aynı düzeyde savunma
yapmalıdır. Dolayısıyla bu toplantılarda en çok zarar gören yine halk olmaktadır.
Halkın katılımı süreci sonucunda toplantı sonuçları Bakanlık kararına yansılatılmadı ı
sürece halkın katılımının bir önemi kalmamaktadır. Bu nedenle yönetmeli e açık
hüküm konulmalıdır.
Yukarıda da anlatıldı ı üzere ÇED sürecinde halkın katılımı etkisiz bir sonuç
do urmaktadır. Bu durum ormancılık uygulamalarında da çok net bir
ekilde
görülmektedir. Bu ba lamda ormancılık uygulamalarında halkın katılımı yok denecek
kadar az olmakla birlikte sadece yargı yolunda hak arama a amasında ÇED süreçleri ve
uygulamaları itiraz konusu yapılabilmektedir.
ÇED karalarının halkın katılımı açısından ekilsel bir sonuç do urdu u ancak bunun
etkili olması gereklili i açıktır. Halkın katılım toplantılarında yöre halkını manüpüle
edici vaat ve açıklamalar katılımcılık anlayı ı açısından zayıf kalınan bölgelerde
olumsuz sonuçlar do urmaktadır.
Aarhus sözle mesine taraf olmamız halinde katılım bilincinin artaca ı ve ba ta ormanlar
olmak üzere do anın korunması konusunda etkili bir savunmanın ortaya çıkaca ı
söylenebilir.
83
KAYNAKLAR
Akalın, H., 2009, Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.
Akıllıo lu, T.,1991, Yönetimde Açıklık-Gizlilik Bilgi Alma Hakkı, Türkiye ve
Ortado u Amme daresi Enstitüsü Dergisi, 46 (3-4), 1-12.
Ataklı, ., 2003, Türkiye Uygulamasında Çevresel Etki De erlendirmesi, Beta
Yayınları, Ankara, 78-86.
Atalay, E., 1997, Bilgi Edinme Özgürlü ü, Manisa Barosu Dergisi, 16(62-63),16-26.
Bal, A., 2007, Çevreyle ilgili Yeni Yakla ımlar.Anı Yayınları, stanbul, 55-59.
Balkır, G., 2005, Bilgilenme Hakkı ve Sınırları, Ulusal Bilgi Ekonomi ve Yönetim
Kongresi, 15-16 Eylül 2005, Sakarya, 1016-1032.
Balo, S., 2004, Bilgi Edinme Hakkı ve Sınırları, zmir Barosu Dergisi, 69 (3), 14-29.
Beyhan, E., 2008, Sürdürülebilir Kalkınma-Çevre ve Yerel Yönetimler. Yerel Siyaset
Aylık Bilimsel Siyasi Dergisi, (35), 12-17.
Berk, S. K., 2011,Türkiye’de Adalete Eri im, TESEV Yayınları, stanbul, ISBN:978605-5832-80-3, 150-156.
Bozkurt, Y., 2010, Avrupa Birli i’ne Uyum Sürecinde Türkiye’nin Çevre Politikalarının
Dönü ümü, Ekin Yayınları, Bursa, 160-162.
Bozda , A., 2010, dare Hukukunda darenin Hizmet Kusuru ve Danı tay Uygulaması,
Türk dare Dergisi, (468), 15-18.
Canöz, K., 2008, Kamuda Halkla li kilerin Yeni Yüzü: Bilgi Edinme Yasası, Selçuk
Üniversitesi leti im Fakültesi Dergisi, 5 (3), 141-152.
Geray, C., 1995, Yerel demokrasi, özerklik ve halk katılımı. Yeni Türkiye Dergisi, 1(4),
72-75.
Co kun, A., 2002, Aarhus Sözle mesinin dare Hukuku Açısından rdelenmesi, nsan
Hakları Yıllı ı, 23-24.
Çeçen, A., 1993, Adalet Kavramı, Gündo an Yayınları, Ankara, 95-110.
Demirkol, S., 2013, Kamu Yönetiminde Bir lk: Çed Raporu Uygulaması le lem
Üretme Sürecine Halın Katılımının Sa lanması, Türkiye Barolar Birli i Dergisi,
22-24.
84
Deniz, B., 2004, Bilgi Edinme Hakkı Yasala tı, Hukuk Dünyası Dergisi, 14 (2), 115119.
Döner, A., 2010, effaf Devlette Bilgi Edinme Hakkı ve Sınırları,Oniki levha yayınevi,
stanbul.
Ebbesson, J., 2002, “Background Paper No. 5: Information, Participationand Access
toJustice: the Model of the Aarhus Convention”. Joint UNEP-OHCHR
ExpertSeminar on Human Rightsandthe Environment. Cenevre.
Ekici, ., 2004, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Üzerine,Güncel Hukuk Dergisi, (18), 5763.
Emrealp, S., 2005, Yerel Gündem 21 Uygulamalarına Yönelik Kolayla tırıcı Bilgiler.
IULA-EMME (UCLG-MEWA) Yayını.
Ero ul, C., 1999, Devlet yönetimine katılma hakkı. mge Yayınevi, stanbul, 72-74
Ertürk, H., 2009, Çevre bilimleri,Ekin Yayınevi, stanbul, 89-90.
Güne , Y., ve Co kun, A. A., 2004, Çevre hukuku, Kazancı Hukuk Yayınevi, stanbul.
Güne , Y.,ve Co kun, A.A., 2011, The Access Initiative (TAI) in Turkey.
Günes, Y., ve Coskun, A. A. (2010), The legal aspects of publicparticipation in
forestmanagement in Turkey,AfricanJournal of AgriculturalResearch, 5(13),
1539-1548.
Güne , M. A., 2010, Aarhus Sözle mesi Üzerine Bir nceleme. Gazi Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dergisi, (14), 12-15.
Güne , M. A.,2013, Aarhus Sözle mesi ve Çevresel Bilgiye Eri im Hakkı, Dicle
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 25-28.
Güldo an, E., 2007, Çevrenin Korunması için vatanda ın güçlendirilmesi: Aarhus
Sözle mesi, Avrupa Birli i Uygulamaları ve Türkiye,Ulusal Çevre Sempozyumu.
Güldo an, E., 2008, Türkiye’de Çevre Hakkı ve Yerel Yönetimler: Uluslararası
Düzlemde Bir Kıyaslama ve Öneriler. Yerel Siyaset Dergisi, (10), 55-59.
Hartley,
N.,andWood,
C.,
2005.
Publicparticipation
in
environmentalimpactassessment—impementingthe
Aarhus
Convention."
EnvironmentalImpact Assessment Review25 (4), 319-340.
Hız, Y., ve Yılmaz, Z., 2004, Bilgi Edinme ve Dilekçe Hakkı, Seçkin Yayınevi, Ankara,
65-70.
zgi, Ö., ve Gören, Z., 2002, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Yorumu, TBMM
Basımevi, Ankara, 98-107.
Kabo lu, ., 1996, Çevre Hakkı. mge yayınları, stanbul, 85-90.
85
Kalabalık, H., 2009, nsan hakları hukuku. Seçkin Yayıncılık, stanbul, 110-118.
Kanlıgöz, C., 1996, Katılımcı Demokrasi ya da dari Usul Kanunu Hazırlı ı
Uluslararası Üzerine,Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 45(1-4), 3236.
Kaya, C., 2005, dare hukukunda bilgi edinme hakkı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 48-52.
Kele , R., ve Ertan, B., 2002, Çevre hukukuna giri , mge Kitabevi, Ankara, 58-63.
Küçük, A., 2011, Bilgi Edinme Hakkının Sınırları ve Bu Hakkın hlalinde dare ve
Kamu Görevlilerinin Sorumlulu u, Sayı tay Dergisi, (81), 25-32.
Sarıkaya, H.Z., 2004, Avrupa Birli i Uyum Sürecinde Çevre Politikaları ve
Uygulamaları, Su Kirlenmesi Kontrolü Dergisi, 14 (1), 45-49.
SATIR, A., 2009, Çevre alanında Kapasite Geli tirme Projesi AB Çevresel Bilgiye
Eri im Direktifinin Uyumla tırılması ve Sivil Toplum Kurulu larının Rolü
Semineri. ÇED ve Planlama Genel Müdürlü ü.
engül, M., 2002, Çevre Yönetimine Halk Katılımı Yolu Olarak Belediye Yönetimine
Halk Katılımı, Ça da Yerel Yönetimler Dergisi, 11(2), 25-40.
eren, G. Y.,&Dedebek, E., 2013, AB Uyum Sürecinde Türkiye’de Çevre Politikaları.
In EY International Congress on Economics I (EYC2013), October24-25.
Özbek, M., 2009, Report on Alternative Dispute Resolution within the Context of Better
Access toJustice.
Özdek, Y., 1993, nsan Hakkı Olarak Çevre Hakkı, Türkiye ve Ortado u Amme dare
Enstitüsü Dergisi,73, 36-40.
Tarhanlı, T., 2004, Türkiye’de Bilgi Edinme Hakkı, Güncel Hukuk Dergisi, 45-49.
Tortop, N., 2003, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Üzerine, Günı ı ı Aylık Hukuk Dergisi,
8, 22-23.
Topçuo lu, M., 1998, Çevre Hakkı ve Yargı,Türkiye Çevre Vakfı Yayını, Ankara, 7886.
Turgut, N., 2012, Çevre Politikası ve Hukuku, maj Yayınları, stanbul, 98-110
Turgut, N., 2001, Çevre Hukuku, maj Yayınları, stanbul, 75-82
Üste, R. B., 2005, Yerel Yönetimlerde Demokratikle me, Türk dare Dergisi, 448, 4960.
Velio lu, N., ve Yıldırım, H. T., 2007, Türk orman mevzuatı ve Avrupa birli i (AB)
mevzuatına göre ormanların yönetiminde katılım, Journal of the Faculty of
Forestry Istanbul University (JFFIU),57(1), 21-32.
86
Ya amı , D., 2004, Anayasa Hukuku ve nsan Hakları Açısından Bilgi Edinme Hakkı,
Bilgi Edinme Hakkı Paneli, 5 Mayıs 2004.
Yıldırım, R., 1998, dare Hukuku Açısından Bilgi Edinme Hak ve Özgürlü ü. TC
Ba bakanlık dari Usul Kanunu Hazırlı ı Uluslar Arası Sempozyumu Bildirileri,
227-238.
Yücel, E. Türkiye’de Bilgi Edinme Hakkı ve Uygulaması, Türk idare Dergisi, (2),137140.
Zeren, E., ve Özmen, A., 2010,Halkın Belediye Faaliyetlerine Katılma Duyarlılı ı ve
Hizmet Memnuniyeti: Karaman Belediyesi Örne i, KMÜ Sosyal ve Ekonomik
Ara tırmalar Dergisi, 12 (19): 165-173.
87
ÖZGEÇM
Ki isel Bilgiler
Adı Soyadı
Ça la ÇEL K
Uyru u
TC
Do um tarihi, Yeri
26.08.1989 , stanbul
Telefon
534 703 22 68
E-mail
caglatuzcuoglu@gmail.com
E itim
Derece
Kurum/Anabilim Dalı/Programı
Yılı
Yüksek Lisans
.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü/Orman Mühendisli i/Çevre ve Orman 2015
Hukuku
Lisans
stanbul Üniversitesi/Orman Mühendisli i Anabilim Dalı/Orman 2011
Mühendisli i
Lise
Küçükçekmece Lisesi
2005
Download