Komünar 1 İÇİNDEKİLER… Komünardan..............................................2 15 Ağustos Atılımı bir İnadın bir İnancın Atılımıdır.........................................................3 15 Ağustos Atılımı Ulusal Diriliş Devrimini Başaran Bir Atılımdır...................................................................20 Çözüm Ve Başarı Yolu Çizgi Esasları Üzerinde Kendini Yaratmakla Mümkündür...............................41 Tecrit Özgür İnsanı Ve İnsanlığı Öldürmektir...........62 Özgürlük Yaşamı Bir Bedel Gerektirir O Bedel Savaştır Herkese Düşen Gereklerini Yerine Getirmedir… Basınımızın Özgürlük Mücadelesi Tarihindeki Yeri Ve Basın Çalışmalarına Yaklaşımımız.............................80 Şehit İbrahim Arkadaşın Anısına................................86 Heval Erdal İle Yoldaş Olmak Zoru Başarmaktan Geçer................................................................................96 Patika...............................................................................99 Komünar 2 KOMÜNARDAN... Merhaba Direniş mücadelemizin, direnerek var olma kararlılığımızın eylemsel bir hamleyle açığa çıktığı tarihi 15 Ağustos Atılımı'nın yıldönümünü yaşıyoruz. 15 Ağustos Atılımı halkımızın büyük bir baskı ve katliam sürecine alındığı, yüz binlerce insanın gözaltına alındığı, binlercesinin tutuklanarak zindanlara doldurulduğu, milyona varan insanın işkenceli süreçlerden geçirildiği, Kürt halkının dili ve kültürünün kanunlarla yasaklandığı 12 Eylül faşizminin yok edici yaklaşımlarına karşı direnme ve onurlu yaşama kararının verildiği tarihi bir atılımdır. 15 Ağustos Atılımı her türlü yok etme kararına karşı Kürt halkının ayağa kalkışıdır. Bir "ilk kurşun"dur zayıf, köle kişiliğe sıkılan. Bir ilk kurşundur tarihte bir benzeri daha olmayan dil ve kültürü yasaklayan vahşi sömürgeciliğe sıkılan. Bir ilk kurşundur bir halkı ayağa kaldıran, direnişe sevk eden, var eden. 15 Ağustos Kürt kalkının diriliş ve direniş bayramıdır. Direniş bayramımız başta bugünlerin yaratıcısı Réber APO'ya, direnen karaman halkımıza, dağlarda ve zindanlarda direnen yoldaşlarımıza kutlu olsun. İlk kurşunun sıkılma hazırlığından günümüze kadar bu sürecin her aşamasının tanığı, uygulayanı ve yöneticisi olan PKK Meclis üyesi Abbas arkadaşla, bu tarihi günün anlam ve önemi üzerine yaptığımız röportajı yayınlıyoruz. Bu röportajı okuyanlar halkımızın hangi aşamalardan hangi aşamalara geldiğini rahatlıkla göreceklerdir. Partimizin ve mücadelemizin en önemli sorunu denilebilir ki her zaman kadro sorunu olmuştur. Cuma arkadaşın kadro yapılanmamıza yönelik yaptığı değerlendirme sorunlarımızı ve çözüm yollarını da göstermektedir. Bu değerlendirmeyi KOMÜNAR'ın sayfalarında bulabilirsiniz. Ayrıca bu sayımızda Karasu arkadaşın basına ilişkin yaptığı bir değerlendirmesini; Fuat arkadaşın Tecrit Özgür İnsanı ve İnsanlığı öldürmektir başlıklı Önderliğin tecridini değerlendiren makalesini; Abbas arkadaşın Şehit İbrahim arkadaşın şahadetinin birinci yıldönümünde yaptığı değerlendirmeyi vs. bulabilirsiniz. Yeni bir sayıda buluşmak dileğiyle KOMÜNAR'ca selamlar… Komünar 3 1 5 A Ğ USTOS ATI LI MI B İR İ N AD I N B İR İ NA N CI N ATI L IM ID I R Tüm parti yapımızın 15 Ağustos Atılımının 14. yılına girişini kutluyorum. Ulusal direnişimizin büyük savaşımının 13. yılını geride bırakıp her bakımdan umut ve gelişmelerle dolu 14. yılına giriyoruz. Bu savaşımın amansız dersleri teme-linde kayıp nedenlerine müthiş yüklenmek kadar, kazanımların yol ve yöntemlerine de en büyük ağırlığı verirken, ka-zanma dileklerimle birlikte, bir kez daha hepinizi selamlıyor ve başarılarınızın devamını diliyorum. Bu öyle bir savaştır ki, yalnız bir ulus için değil, bir bütün olarak yalnız parti ve ordu için değil, bunun tanımını ya-pamayan ve gereklerine göre kendini hazırlamayan kişi için de yaşamın imkânsız olduğu, onun dışında hiçbir seçeneğin olmadığı bir yaşam savaşımıdır. Hemen belirteyim ki, bu işe sıradan başlamak isteyenlerden yaşamın en basit sorunla-rına cevap olmaktan tutalım savaş sorunlarına bütün yönleriyle anlam vermek isteyenlere kadar herkes, eğer bu sava-şımın gerçeğini anlamlandırmaz ve gereken sonuçları çıkartamazsa, bu savaşı yaşamaya hiç başlamasa daha iyi olur. Yine bu savaş öyle bir savaştır ki, içinde bitmiş bir tarihe cevap olmak kadar, çok zor olan geleceğe ilişkin umuda da yegâne bir giriştir. Yiğitliğin Ölçütü Sıradan Bir Haksızlığa Meydan Okumayla Başlar Burada hiç kimse kendini aldatmamalıdır. Eğer gerçeklerimize biraz saygı varsa, "Biz yaşıyorduk, insandık, bayağı özgürce de yaşayabildik" gibi safsatalarla kimse kesinlikle kendini kandırmasın. Yine hemen vurgulayalım ki, kendi çabalarımı en iyi örnek olarak sunabilirim. İğne ucu kadar bile olsa başka bir yaşam yolu bulunsaydı ve başka tarz bir mücadeleyle başarılı olabilseydik, bu yılları böyle yaşamak bir yana, bir gün bile böyle nefes almazdık. Şimdi dünya âlem "Bu savaş neden buraya kadar böyle geldi ve mucize gibi bir gelişmeyi nasıl gösterdi?" diye soruyor. Halen çoğu-nuzun da idrak etmenin çok uzağında olduğu bu savaşımın kesin bazı nedenleri vardı. Şüphesiz bunun temel nedeni, bir halkın çoktan bitmiş tarihi veya tarihsizliği, geleceği veya geleceksizliğidir; güncele ilişkin de en kararlı yaşamın ta kendisidir. Hiç kimse bizi öyle çokça söyledikleri gibi "mac- Komünar 4 eraperest, düşünmeden atılan veya şansın yaver git- çıkarları konusun-da uzmanlaştıkları için bunu tiği bir adımın sahibi" gibi değerlendirmesin. Eğer yaparlar. Şüphesiz bireyden tutalım, sınıfsal ve bu dünyada, hatta insanoğlunun tarihinde atılacak ulusal çıkarlarımız konusunda inanılmaz bir bir adımın zorlukları kadar zorunluluğunu da idrak cehalet içindesiniz de demeyeceğim; kölelikten de etmede birinci sırada örnek olarak gösterilecek bir öteye bir şaşkınlık, bir şaşırtmaca ve çarpıtma kon- olay var mı diye sorulursa, ben bu örnek 15 umunda ol-duğunuz için siyasete giriş yapamıyor- Ağustos Atılımıdır diyebilirim. Hayallerinizi, sunuz. Askerliğe ve savaşa giriş yapmanız halen bir niyetlerinizi, bilincinizi, özgürlük düzeylerinizi felaket halini yaşamanın öte-sinde değildir. bilmiyorum. Ama kendime dayanarak diyorum ki, Şüphesiz bütün bunların nedenleri vardır. Biz özel- bu benim için bir borçtur. Bu gerçeği başta sizler likle bu savaşın teorisini ve daha çok da pratik çö- olmak üzere tüm halkımıza ve ilgili insanlığa zümlemesini yaparken, boşuna bu büyük çabaları belirtme gereği duyuyorum. Eğer mutlak insan sergilemiyoruz. Çünkü bunun dışında yaşam yok- olma çokça tur, bunun dışında si-ze söyleyebileceğim hiçbir eleştirdiğim gibi bir maymunlaşma sınırında kendi- şeyim yoktur. Bu konuda âlemden, insanlıktan, nizi yaşatmak istemiyorsanız, bir adım atmanız dostluktan, düşmanlıktan göreceğiniz en ufacık bir gerekirdi. Bunu laf olsun diye belirt-miyorum. hayırlı işaret yoktur. vasıflarından vazgeçmek ve Yaşam üzerinde çok düşündüm, çok yoğunlaştım. Kendinizi hiç aldatmayın. Bu yoldaysanız, Okuduğum kadarıyla ve doğal özelliklerimle bir yiğitliğin, mertliğin ve insanlığın ölçütü, böylesine yol bulmak istedim. Şimdi şüphesiz benim iste- büyük yaşam dışılıklara itilmiş olmak şurada diğim gibi ne savaş ne de parti gelişiyor. Buna rağ- kalsın, sıradan bir haksızlığa meydan okumayla men, en sınırlı bir gelişmenin bile lehte veya aley- başlar. Ben bizim ölçülerimize fazla yiğitlik ölçüle- hte tüm yönlerini değerlendirerek, bu adımın bu ri demiyorum. Bu savaşımdan bahsederken, biçimde gelişmesinin de en amansız bir takipçisi beğendiğimiz komuta kişiliklerinden Agit yoldaşın oldu-ğumu şimdi daha iyi biliyorsunuz. adının mutlaka anılması gerektiğine inanıyorum. Yine ilk söylenmesi gereken sözlerden Ama tekrar vurgulayayım: Onun yiğitliğinin ifade- birisi de, bu savaşımın öyle çoklarınızın, hele si olmaktan çok uzaksınız. Aslında büyük bir dışımızdakilerin sandığı gibi bir savaş olmadığıdır. çabayla sizi bu noktaya, bu dönüşüme getirmek Yine bu yapının yüzde sekseni-doksanı bu mücade- istiyoruz. Fakat bırakalım düşmanın engellemeleri- lenin yürütülüş tarzının, başlatılışının ve anbean ni, bizzat kendinizin yarattığı engellemeler inanıl- bütün adımlarının atılmasının farkında değildir. maz boyutlardadır. Bunlar hayal ettiğiniz gibi değildir. Yani gerçek- Son dönemlerde hiç istemediğim halde liğimizi tanıyamıyorsu-nuz. Kitleler belki bunun sıkça vurguladığım bazı deyimler var. Saflarımızda daha da uzağındadır. Amerika'nın bazı uzman bu kadar alçaklık, bu kadar şerefsizlik, bu kadar araştırmacıları doğruya yakın bir şeyler tespit ede- düşkünlük nasıl olur diyorum. Bunu boşuna belirt- bilir, gerçek anlamını veya özelliklerini dile getire- miyorum, bu bir gerçektir. Saflarımızdaki bileşimin bilirler. Tabii onlar da kendilerinin çok önemli özgür yaşamına, zengin yaşamına karşı değiliz. Komünar 5 Tam tersine, bütün gücümüzle onu anlamak, anlam bu savaşımın en temel yönü o aşa-ğılık düşman vermek is-tiyoruz. Ama gel gör ki, ne olduğu belir- kişiliklere karşı oluyor; hatta bu kendi içimizdeki siz kişiliklerin, bencilikten de öteye kendi kendiler- bir savaş oluyor. Zaten bunu görüp çözdükçe biz bu ine bile izah etmeleri çok güç bir nedenle kocaman savaşı uzattık. Aksi halde bu savaşımın sıradan bir parti yapımızı, parti ve savaş çizgimizi yerle bir isyan kadar bile gelişemeyeceğini biliyorsunuz. etmek istediklerini biliyoruz ve çoğunuz da bunun Bugün dolayısıyla açıkça ilan etmeliyim farkında değilsiniz. Şüphesiz bu savaşta hizme- ki, içinizdeki hırslarınız, isyancı kinleriniz ve tinizdeyiz ve en büyük çabayı harcarız; ama öyle öfkeleriniz ne olursa olsun, eğer çözümlendiği gibi kendi kendinize yakıştırdığınız yaşam alışkanlık- kendini yeniden eğitip örgütlendirmez, hatta o lanet Bu savaş öyle sanıldığı gibi Dış cephedeki düşman boyutuyla sınırlı değildir Dış boyutu belki de bu savaşımın Yüzde beşini temsilediyor Giderek açığa çıktı ki Bu savaşımın en temel yönü O aşağılık düşman kişiliklere Karşı oluyor Hatta bu kendi içimizdeki Bir savaş oluyor getirilmesi gereken özelliklerini eritip kendi içinden atamazsa, bu her şeyden önce alt edilmesi gereken bu kişiliktir. Bu kişilik yenilmezse, düşmana sunacağı başarı imkânı düşmanın yıllarca düşünüp planlayacağı bir eylemden daha fazladır. Bunu acıyla çok çarpıcı bir biçimde yaşıyoruz. Şu çok açıktır: Ben insanlarla en güzel yürümek ve yaşamak isteyen bir insanım. Tarihte ve günümüzde hiç kimsenin, bu halkın kendisinin, hatta sizlerin bile kendi kendinize gösteremeyeceğiniz saygıyı biz sizlere gösterdik. Bu öyle larınıza ve tenezzül ettiğiniz bazı şeylere de mete- kendiliğinden olmamıştır; bu, insanlık uğruna lik kadar değer vermeyiz. kendi insanımıza saygılı olmanın kesin bir Şimdi muazzam bir inatlaşmayı sürdürüy- gereğidir. oruz. Talihsizliğe, tarihsizliğe, bitirilmişliğe ve Hemen şunu belirtelim: Siz kendinizden bencilik bile diyemeyece-ğimiz incir çekirdeğini vazgeçmiş ve çok çirkin kalmışsınız. Bu durumda doldurmaz kabilinden şeyler peşinde kendini day- olanları neden hiç sevemi-yorum? İnsan kendini en atmaya kadar varan tutumlara karşı büyük bir savaş temel konuların birisinde bu hallere düşürürse yürüttüm ve yürüteceğim. Sizin büyük inadınız saygı ve sevgi imkânsızdır. O başkaları için çok şudur: Adeta "Sen dünyayla uğraşamazsın, sen basit bir malzemedir ve nitekim tüm halk çok kötü bitirilmiş bir ta-rihle uğraşamazsın, sen bizim bir durumdadır. Şimdi karşımızda şunu iddia ediy- ölmüş kişiliğimizle uğraşamazsın" diyorsunuz. orsunuz: "Ne dersen de, ne kadar uğraş verirsen Şimdi bu doğrudur ve zaten 15 Ağustos Atılımı'nın ver, biz yine bildiğimizi okuyacağız. Sen bizi en temel bir özelliği de budur. Bu savaş öyle değiştiremez ve dönüştüremezsin." Şimdi çok daha sanıldığı gibi dış cephedeki düşman boyutuyla iyi görüyorum ki, belki düşmanın politikalarında sınırlı değildir, dış boyutu belki de bu savaşımın belli ölçüde dönüşüm olabilir, ama içimizdeki bu yüzde beşini temsil ediyor. Giderek açığa çıktı ki, inatçı kişiliklerin dönüşümü bana biraz daha zor Komünar 6 gibi geliyor. Burada yalnız bir inatçılıkta değil, çok Ben bu savaşın bir numaralı sözcüsüyüm. ilginç bir bitmişlikle kar-şı karşıyayız. Bazıları Sözcü, sözünü oldukça çarpıcı ve gerçekçi söyle- "Yaşarsam berbat yaşarım" diyorlar. Bu ayıptır. mek zorundadır. Bu sava-şın bu halk için ne kadar Bunları bir an önce gidermek gerekir. Çünkü bun- önemli olduğu ortadayken, bunu eksik değer- ların hiçbir anlamı yoktur, bunlar çirkin ve utanç lendirirse bir demagog olur ve bu da onun felake-ti vericidir. Ama bu kişilikler bu durumlarını aşmaya olur. Zaten bu mecburiyetler tasavvur etmekte yanaşmıyorlar. Bunun nasıl oluştuğunu, nasıl bir güçlük çektiğim noktalarda beni söyletiyor ve bana karakter haline geldiğini çözmek, en zor bir fizik iş yaptırıyor. Ben konuşmuyorum, ben müthiş problemini çözmekten daha zordur. Nasıl böyle çalışıyorum. Benim katkım sadece biraz duyarlılık yaşamaya cesaret ediyorsunuz? Bu kadar hatalı ve göstermek ve biraz da vicdanımdan vazgeçmemek, yanılgılı yaşanabilir mi? Sizi çok özel yöntemlerle yine inanılmaz boyutlarda o çokça sergilediğiniz tut-mazsak, bu yaşama bir günlüğüne değil, bir 'bana ne' gibi bir yaklaşım içine girmemek biçi- saatliğine bile dayanacak durumda olmazsınız. Ben gerektiğinde bütün bir halk için köprü olur ve dayanırım. Ama siz köprüden bile yürüyemeyecek durumdaysa-nız, sizi ne yapmak gerekir? Mertliğin gereğini yapmak, hatta PKK ve ARGK'nin teorisi ve çizgisinin gereklerini yerine getirmek bir yana, çok sıradan bir insanın sağduyusuna dayalı olarak yürünmesi gereken bir yolda, bir köprü üzerinde nasıl yürüneceği sorusuna bile tam cevap veremiyorsunuz. Ağlamak bir yöntem değildir. Kendini kolay öldürtme de bir Yalnız inancın, iradenin Ve inadın değil daha belirleyici Ve çok gerekli olan Bu savaşımın içinde mutlaka Anlaşılması gereken En önemli bir ders de İnanılmaz bir duruşa sahip Olabilmektir. minde oluyor. Bana bütün bunları yaptıran budur. Bu Savaş Büyük Düşünmenin ve Büyük Yüreğin Savaşıdır yol değildir. Kendini basite almak, küçük işler için 15 Ağustos Atılımı bir inadın, bir inancın, ağız dalaşı yapmak, gününü gün etmek veya günü bir iradenin atılımıdır. Hiç kimse "Ben de bu kadar çok sıradan geçir-mek yol değildir. Bu yol sizi bir çaba harcadım, ben de bu kadar işin içinde oldum" yere götürür, ama götüreceği yer belli değildir. Ben demesin. Ben bunları hiç inkâr etmiyorum. Bana bu yaklaşımlar nedeniyle öfkeleni-yor ve adeta sorarsanız, bu savaşımın esas özelliği benim kendi azap duyuyorum. Ne zaman kanatlanacaklar, ne inadımdır. Kendi savaş tarihinize, şahadetler tari- zaman uçacaklar, ne zaman zengin ve görkemli bir hine, halkın tarihine, isyanların tarihine baktığınız- yaşa-mın ifadesi olacaklar diye düşünüyorum. Ama da orada bir şey görürsünüz: Çok erkenden inat gerçeklere baktığımda, adeta şu kanıtlanmak kırılmış, gözü kara bir isyan çizgisine yatırılmış; isteniyor: "Düşman ne ka-dar istemişse, biz o savaşın teorisini geliş-tirmek bir yana, asgari kadarız. İnsanlık tarihinin en barbar, faşist düş- gereklerinden bile uzak düşülmüştür. Umarım vic- manı hangi konumdaysa, biz tam da ona göreyiz." danlı, duyarlı ve bilinçli bir biçimde savaş ta-rihini Kişiliğiniz bunu çağrıştırıyor. değerlendirirken bu noktayı tespit edeceksiniz. Komünar 7 Hiç kimsenin emeğini milim kadar inkâr Bir çorbaya, bir sigaraya kırk takla atan bir adam, etmemekle birlikte, en büyük şahadetlerin anlamını cennet misali bir yaşamın imkânlarını neden anla- tarihte ilk defa biz verdik ve bunun gereklerini yap- mak istemiyor? Elini uzatsa onu tutacak, ama tut- tık. Sizin de yaşamanız için belki düşündüğünüz- mak istemiyor. İşte burada yaşamın bir kara cahili, den bin kat daha fazla yaşamsal imkân-lar sunduk. hiçleşmenin artığı, sıfırda değil eksilerde yaşa-yan Buna rağmen bu savaşın inadını, iradesini ve birisi söz konusudur. inancını ne kadar temsil ediyorsunuz desem, belki Benim kendime söylediğim sözler, de kocaman bir hiç cevabıyla karşılaşırız. Bir yakıştırdığım tutumlar var. Aldatıcı olmamaya, inadınız var, ama bu neyin inadıdır? Bir inancınız aynı zamanda kimsenin de beni aldatmamasına var, ama bu neyin inancıdır? Burası muğlâk kalıy- büyük özen gösterdim. En büyük saygıyı gerçeğin or. Bir çabanız var, ama neye yönelik, ne kadar kur- kendisine gösterdim. Fakat buna sahip çıkan çok az tarabiliyor? Burası çok önemlidir. Yalnız inancın, kişi var. İsterdim ki, karşımda muazzam anlaya- irade-nin ve inadın değil, daha belirleyici ve çok bilen, görebilen, tartışabilen ve kararlaştırabilen gerekli olan bu savaşımın içinde mutlaka anlaşıl- kişiler olsun. Şu son süreçlerde yaptığım çözüm- ması gereken en önemli bir ders de inanılmaz bir lemelere, partiye ve savaşçılara yaptığım çağrılara duruşa sahip olabilmektir. Adımların yürek çarpın- bakın; içinde her şeyi bulabilirsiniz. Bir karşı sınıf tısı ve düşünceyle kazanılması uğruna harcadı- savaşımı mı, bir kontra kişiliğinin iflah olmaz ğınız çabalar değerlidir. Bu savaş büyük düşün- inadının sonuçları mı, ne derseniz deyin, kendimizi menin ve büyük yüreğin savaşıdır. Bu savaş size bununla karşı karşıya buluyoruz. Bu durum, tari- çok kendiliğinden gibi geliyor ve çok rahat hteki bütün isyanlarda nasıl bir günde felaketi savaştığınızı savaş getirdiyse, attığınız birçok adımda da başınıza bela düşündüğünüz ve duyduğunuz gibi değildir, asla getirdi. Şimdi "Seni de ezeceğiz" diyorlar. İddiaları böyle olduğunu da söylemem. Bu konuda mutlaka budur. sanıyorsunuz; ama bu samimi olunmalıdır. Mümkünse Bazıları "En değme Kürt isyanı on bin, elli vicdanlarınızı bir daha bin, yüz bin kişiyle başlar, ama ömrü birkaç aylık- muhasebeye çekin ve bir yüreğiniz varsa gerçek- tır; sen sıfırlardan, hat-ta eksilerden başladın. lere bağlayın. Orada gerçeklerin farklı olduğu Nasıl oluyor da hem bu işi geliştirdin hem de tari- ortaya çıkacaktır. Benim gördüğüm gibi görür, hini uzattın?" diyorlar. Bu yalnız düşmanın tepkisi korkmaz ve kendinizi gerçeklere daha çarpıcı değildir; ben onu hiç önemsemiyorum. Halka da açarsanız, mutlaka çok farklı şeyler göreceksiniz. herhangi bir şey söylemek istemiyorum. Ama biz- Bu kadar zorlanmayı, bu kadar bitikliği, bu kadar zat bu savaşı-mın içinde yer alanların sızlan- kaybı hafızam almıyor. Tari-hin en anlamlı ve en malarından büyük üzüntü duyuyorum. "Neden bu uzaktan tutacağım birçok kazanımlarını adeta hiçe işi geliştirip sürekli kılıyorsun?" diyor-lar. Bu sayabilir ve kolay vazgeçebilirsiniz. Öfkem iki objektif olarak kendini dayatmadır. Belki de yönlüdür. Neden bu kadar ucuz kaybediliyor, neden hiçbiriniz fark etmeden, en keskin sözden daha çok rahat kazanılabileceği halde kazanılamıyor? keskin bir davra-nışla kendinizi dayatıyorsunuz. Komünar 8 "Böyle bir sistem altında yaşayan biz Bir sigaraya kırk takla atacaksın, ama bir Kürtlerin buna karşı direnmeye ne hali, ne içeriği, zafer gerekçesine ilgi bile göstermeyeceksin! Kim ne de tarzı var. Sen uygun şekilde yapıyorsun" diy- olursa olsun böyle ya-panları affetmeyeceğim. Ben orlar. Tabii bu onlara göre öyledir. Bunun bilimde bu tutumlara karşı korkunç savaşırım ve bunları ve hiçbir savaş tarihinde yeri yoktur. Peki, o zaman yakaladığımda halledinceye kadar bı-rakmam. bize neden imkânsız şeyleri dayatıyorlar? Bu ne Bunun için önümde hiçbir engel tanımam, "Bırak halklar tarihinde, ne de kişilerin normal yaşam bir kez kendimizi yaşayalım" diyenlere de aman gerçeğinde büyük vermem. Bu dayattığınız şey yaşam değildir; bura- savaşımınız budur ve bunu son süreçlerde çok da yaşama ihanet ve yaşamın inkârı var. Kimse çarpıcı bir biçimde görüyorum. Kölelerin kolay elinizdeki yaşamı almak istemiyor. Bunu sembolik özgürleşmek istemediğini bilirdim, sömürgeciliğin olarak söylüyorum. Sizin için her şey bir sigara artıkları ve uzantılarının çok etkili olduğunu da izmariti kadar değerlidir. Ben buna isyan ediyorum. bilirdim, ama bu belirttiğim bundan öte bir şeydir. Siz bunun kavgasını bana dayatıyorsunuz. Beni saf, Bu acı ama çok önemli bir gerçektir. kolay göz ardı eder ve yutar sandınız. Çünkü vardır. Şimdi sizin en İşlerinizi kolaylaştırmak için çok şey yap- herkes sizi uyutmuş, size bir şeyler dayatmış ve sizi tım. Ülkemizde sadece günlük bir somun ekmekle bu noktaya getirmiş. Siz de beni öyle etkileye- idare etmek için yine dört elle yaşama koşuyorlar. ceğinizi sandınız. "Bir dayatır, iki dayatırız" Sanıyorum halkımızın yüzde sekseni işsizdir, işi alışkanlığı çok yönlü yaşam tarzınızdır. Bunu biraz olanlar da bir somun ekmeği kurtaramı-yor. Ölüm daha doğruya yakın anlamanızı istirham ederim. her zaman yanı başlarında, kemikleri birbirine geçmiş, gözlerinde fer kalmamış, açlıktan ağızları kokuyor, ama her şeye rağmen bu yaşama dört elle sarılıyorlar. Amed sokaklarında bir ekmek için yaşlısı-genci, kadını-erkeği nasıl kıyamet koparıyor. Bunu hiç biriniz inkâr edemezsiniz. Halkın ezici bir çoğunluğu kuyruklardadır. Peki, size soru- Bu, size boyun eğe-ceğim anlamına gelmez. Çoğunuz müthiş uzlaşmacısınız, ama aynı zamanda birbirinizin canına da okuyorsunuz. Böyle yaşam sözüm ona hakları içinmiş, yaşamın gerekleri içinmiş! Ama öyle bir kayaya çarptınız ki -artık şans mı, şanssızlı-ğınız mı- bize kök söktüremezsiniz. Biraz insaflı olun. Basitlikten vazgeçmek sizi neden rahatsız ediyor? Beyninizin müthiş düşünme yorum: Sizin bir açlık sorununuz var mı? Somunu kabiliyetine sahip çıkın. Bilim, insanoğlunun hiç sorun yapmıyorum, ama aslında önemlidir. Bir beyninin yirmi binde birini bile kullanamadığını ideolojik açlığınız, bir politik açlığınız var mı? Biz söylüyor. Siz beyninizin yirmi binde birini de-ğil, bunların hepsini doyurmak için olağanüstü çaba yirmi milyonda birini bile kullanamamışsınız. Peki, harcamadık mı? Hatta başarılar için bile bir neden kullanmıyorsunuz? Yürekler neden bir açlığınız var mı? Bunu da öyle kendi ellerinizle ülkenin kaybedilişi-ne, bir ülkenin kazanılışına, kazanmadınız, tam tersine çoğunu biz bahşettik. özgür bir yaşamın kazanılışına dair çok soylu Ama buna rağmen, bu tepki neden? Bu duyarsızlık, duygularla amansız çarpmasın ki? Çok basit ve bu yaratıcılıktan uzak yaklaşımlar neden? bencil şeyler için kıyametler koparacaksınız! Ben Komünar 9 buna yürek mi diyeceğim, ben buna kişilik mi diye- biçimde bölük bölük, grup grup devirdiğini çok iyi ceğim? Bu yaşa-ma asla izin vermem ve var biliyorsunuz. Kalanları da çok özel tedbirlerle biz olduğum sürece kimseyi böyle yaşatmam. Bu yaşatıyoruz. Çok güvendiğiniz bir savaşçılığınız benim asli görevimdir. Bu konuda hiç kimse kendi- varsa, onun arkasında da çok örgütlü olarak biz ni aldatmasın, kendini örnek göstermesin. Bir kişi varız. Kendimizi bu denli size verdik. Yaşamınız kendini nasıl başkalarına teslim eder? Tarihte bütün için gerekli olan şeyleri de elinize biz verdik. Açık bir halk söz konusu olduğunda, kendisini başkaları- söyleyeyim, bir gıdanın temini bile emekledir. Özel na teslim eden bir halkı gösteremezsiniz. Hiçbir bir yönetim ve önderlik olmasa, kimse kimseye bir şeyin sahibi olmadım. Ne bir ülkenin, ne bir özgür- parça ekmek vermez. Çünkü halkımız çok yoksul- lüğün, ne bir kimliğin, ne bir partinin sahibi olan, dur ve tüm dünya da onun düşmanıdır. O halde her gün kendini inkâr eden, kendinden kaçan ve bunları size kim vere-cek, neden gerçekçi olmay- tersine koşan bir halkla biz kendimizi nasıl var alım? Ailelerinizin bile size doğru dürüst bir şey ettik, kendimizi nasıl kabul ettirdik? Kim bunu vermediğini biliyorsunuz. Bunlar çarpıcı gerçek- inkâra yeltenebilir? lerdir ve kaçınılmazdır. Kaçınılarak da bir yere varılmaz. Sizi bu yürekle, bu duygularla Bu bilinçle ve bu örgütlülükle Bu savaşa katmak istemezdim Bu benim ne görüşüm Ne de onayımdı Bunu yalnız bir şey için Gidecek başka bir yeriniz Olmadığından kabul ettim Siz bir çaresizliğin savaşçılarısınız Eğer büyük bir özgürlük isteminin Savaşa adım atışın Büyük ve yiğit savaşçıları olsaydınız Biz bu savaşı çoktan bitirmiştik Mücadelede kızlar öne de geçiyor. Hiçbir erkek kendini böyle vermez. "Bu akıl dışıdır, gelenek dışıdır" diyebilirsi-niz, ama ben vermek zorunda kaldım. Çünkü beterin beteri bir cins söz konusudur. Yürütmek için, yaşama biraz çağır-mak için daha başka ne yapabilirim ki? Adı Jin'dir, ama kendisi yaşamın en büyük belası haline gelmiş. Bütün bunların derin bilincinde ve duygusundayım. Ben böyle çalışıyor ve böyle yaşıyorum. Ama bunun karşısında sizler nasılsınız? Sizi bu yürekle, bu duygularla, bu bilinçle ve bu örgütlülükle bu savaşa katmak istemezdim. Bu benim ne görüşüm, ne de onayımdı. Bunu yalnız bir şey için, gidecek Partililere, savaşçılara karşı kendimi abart- başka bir yeriniz olmadığından kabul ettim. Siz bir mak istemiyorum. Ama gerçekten çok özel yön- çaresizliğin savaşçıları-sınız. Eğer büyük bir özgür- temlerle kendimi size ta-şırmazsam, bırakın savaş- lük isteminin, savaşa adım atışın büyük ve yiğit mayı, normal yolda bile yürüyemezsiniz. Buna savaşçıları olsaydınız, biz bu savaşı çoktan bitir- yüreğiniz yetmez, gerçekçi olun. O silahların elin- miştik. ize verilişini, o köprülerden, o yerlerden getirilişinizi düşünün; bu işleri özel ellerle organize Bu Halkın Yarattığı Tek Değeri Şahadet Çizgisinde Yürüyen Savaşçılarıdır etmesek, düz yolda bile devrilirsiniz. Kendinize Demek ki, 15 Ağustos Atılımı'nın irade, göre küçük hesaplarınızın sizi nasıl amansız bir inanç, bilinç ve büyük çabayla çok önemli bir ilişk- Komünar 10 isi vardır. Hem de en be-nim diyen insanoğlunun 15 Ağustos Atılımı'nın yine en çok göz planlayıp örgütleyemeyeceği kadar bir ustalıkla önüne getirilmesi gereken bir gerçeği de şahadetler yürütülüşü vardır. Eğer bundan sonra bu sa-vaştaki gerçeğidir. Savaşlarda kayıp olmaz demiyorum. on dört yılı kendinize mal edecekseniz, bu belirttik- Ama 15 Ağustos Atılımı'nın ve sonrasındaki bütün lerimden bir şeyler anlayın. Söz verdiğiniz için sizi yılların şahadetlerinin neredeyse ezici bir çoğun- kırmak istemiyorum. Zaten kimseyi de kovacak luğunu bir türlü içime sindiremiyorum. Bana göre durumum yoktur. Ama sizin bu savaşçılığınızı şahadet böyle olmamalıdır. Yerinde olmayan adım- onaylamıyorum. Bunu çok vurgu-ladım. Bu duru- lar sonucu gerçekleşen şahadetler çok üzücüdür. munuz sözlerinize ve karar düzeylerinize denk Bunların nedeni biraz daha açımlanabilir. Çünkü bu değildir. Kendi kendinizi giderek boşa çıkarıyor- halkın belki de yarattığı tek değeri şahadet sunuz. Bu bir kader midir? Çizgi netleşmiş, siyasi çizgisinde yürüyen savaşçılarıdır. Eğer onları ucuz dersler, parti dersleri, savaş dersleri çok iyi alın- kaybedersek bu, halka yapılacak en büyük kötülük mıştır. O halde neden bunla-rın yüzde birini bile olur. Bunların nedeni kendinizsiniz. Biraz kendi uygulama gücünü göstermiyorsunuz? Bir onur kendinize ve yanı başınızdakine dikkat etseydiniz, meselesi olarak da bu sizi ilgilendirmelidir. ne bu şahadetler böyle olabilir ne de düşman bu Bazıları-nın bile bile yoldan çıkardığı birisine kadar umutlanabilirdi. Demek ki, siz böyle cüce neden zamanında birinizin eli uzanmıyor? Yalnız kalabildiniz. Tabii bu daha da acı bir gerçektir; sonradan dur diyorsunuz, ama "Çok ayıptır, bu bunu da görmeye çalışıyorum. yetersizlik size yakışmıyor" diyemiyorsunuz. Çok Kendini böyle bine, on bine, yüz bine açık ki, bu konuda yetersizlikleriniz var. Peki, ne- bölerek sunan kişilikler ancak bu kadar olur. Başka den? ne umabilirsiniz ki! En iyi niyetliniz böyledir. Bir Bu savaşın sorumluluğunu bütün dünyaya canınız var, onu da bu kadar rahat ve ucuz vere- karşı üstlendim. Bu öyle az bilinç ve az yürekle de biliyorsunuz. Tabii "Sen bizden daha başka ne değildi, dünyanın gözü gece gündüz benim üzer- isteyebilirsin ki" diyeceksiniz. Doğru, sizden başka imdeydi; nefes nefese, baskılarını ensemde bir şey istemem. Canınızı da verdikten sonra sizden hissederek dünyada temsil yaptım. Bu işi başka başka ne iste-nilebilir ki? Ama bu yetmiyor ve kimse yapmadı. Sizlere karşı sorumlulukların nasıl hiçbir şeyi de kurtarmıyor. Aslında bu canın da ne yerine getirildiğini tek tek açmak istemem, ama kadar sizin canınız olduğu belli de-ğil. Herhalde bu hepsini bilinçle en yüksek sorumlulukla yaptım ve can başka bir can, başkalarının canı değil. Çünkü bunda başarılıyım. Buna karşılık kendinize bakın: bu yaşamın sahibi olsaydınız, bu canı böyle götür- En sıradan bir iş konusunda bile ken-dinize gerek- mezdiniz. Bu çok açık ve işte ben buna hayıflanıy- tiği kadar sahiplik etme, sözünün sorumluluğunu orum. "Bizi bu hale düşmanımız sokmuş, neden duyma gücünü gösteremiyorsunuz. Bu durumda üzerinde bu kadar ıs-rarla duruyorsun" diye- savaş çiz-gisi ve imkânları ne kadar güçlü olursa ceksiniz. Ama bizim de bir yaşam dehamız var. olsun, alınacak bir mesafe yoktur. Kendimizi hiç İnsanın genel ölçülerinde kendimizi biraz daha kandırmayalım. tanıdık. Bunu düşünmek istiyoruz. Bana bu fırsatı Komünar 11 verin. Şimdiki dayatmalarınız bu fırsatı bile ver- yaşam, bunu sonuna kadar özgürce tartışıp ka-rar- miyor. Bütün bu sa-vaş çabalarını, bütün bu inanıl- laştırarak, bir halkın, bir tarihin ve insanlığın maz koşuşturmaları insanlara bir yol sunmak ve bir onayından geçirerek kabul edeceğiz. Aksi halde biz köprü uzatmak için, insan olarak dü-şünmek ve bu biçimde yaşa-dığımızı sanmayacağız, aldan- mümkünse yaşamak için yaptık. İnsanlar iddiaları- mayacağız. 15 Ağustos Atılımı bu anlamda yaşamı na başka türlü sahiplik edemezler. tanımlıyor. Bu tanıma ulaşmadan yaşa-mak olmaz. Ben mi size iddialarınız küçük olsun, kararınız zayıf olsun diyorum? Tam tersine, iddi- Nasıl böyle ölümü kabul etmiyorsak, yaşamı da artık bu genel geçer ölçülerle kabul etmeyeceğiz. anızın ve kararınızın büyümesi için inanılmaz bir Tabii daha da sorgulanacak bir şeyler var. çaba içindeyim. Tabii bunun savaşımı da Bir ARGK şekillenmesi ve bunun öncü partisi, yürütülüyor. Şahadet gerçeğine çok değişik de olsa hatta halkın cephesi var-dır; fakat bunlara fazla mutlaka bu anlamı vereceğim. Eğer bir sonuç dokunmuyorum. Dikkat ederseniz, son yıllarda çıkarılacaksa, zayıflıklarınızın, çarpıklığınızın ve beni ilgilendiren bu isimler de değildir; ben içerik- cansızlığınızın ağır etkisi altında yaşanan bu le, özle uğraşıyorum. Çoğunuz bunların adını şahadetler aşılmalıdır. Yine öyle bir noktaya gele- söylemeye bayılıyorsunuz, ama bunların gerek- lim ki, mümkünse bu önümüzdeki yılda sizler lerinden habersizsiniz. Böyle değerlendirilen kolay ölme-meli veya şahadetin büyük anlamına ARGK ve PKK'yi ne yapacağız? Adı bile fazladır. uygun bir biçimde ölmelisiniz. Bu adeta ölümsü- Adını ağzıma bile almam. Ama bir parti davası var, zlüğün bir yürüyüşçüsü olana dek böyle olmalıdır. bu işler partisiz olmaz. Zaten çok değişik bir parti- Ucuz yaşamı yerle bir etmek durumunda olduğu- ciliği bu yıllarda çözdüm ve uyguluyorum. Hiçbir muz gibi, ucuz şahadetleri de artık kabul etmeye- reel sosyalist partide görülmeyen bir sınıf mücade- ceğiz. Nasıl ki ucuz ve çok içeriksiz yaşama hayır lesini, enternasyonalist bir mücadeleyi yürütüyo- diyorsak, ucuz şahadetlere de hayır diyoruz. Bu rum ve yürüteceğim. noktaya geldik. Şunu açık-lıkla vurgulamalıyım ki, Düşman da biliyor ki, yürüttüğümüz bu Haki'ler, Agit'ler, Mazlum'lar gibi büyük şehitler- savaş salt dar boyutlu bir savaş değildir; tüm imize anlam verip, bunun mutlak bir gereği ola-rak toplumsal savaşımın en kap-samlısı PKK'de yaşama sonuna kadar saygıyla, örgütlü yaklaşarak gerçekleştirilmektedir. PKK salt enternasyonalist savaş çizgisine ve zafer gerekçelerine varlığımızla bir hareket de değildir; hümanizmin, insanlığın en anlam ver-mezsek, bizim şahadetlerimiz yüce kapsamlı özüne de PKK'de ulaşılmaktadır. Bu çok şehitlerin yolunda bir şahadet olamaz. Bu, yaşam özenle ve bilinçli çabayla bu yıllarda verilen bir için de aynen öyledir. Ben kendim de bunları savaşımdır. yaşadım. Yaşam karşısındaki tavrım, öncelikle halkımıza dayatılan yaşamı büyük bir inkârdır. Biz Kimsenin Adını Bile Söyleyemediği Bir Ülkenin Yurtseverliğini Yaptık Büyük özgürlük adımlarını attık. Sizin yaşam dediğiniz birçok şeyi de inkâr ediyor Düşünün, kadında geliştirilmek istenen özgürleşme ve bunu başta kendime uyguluyorum. Olacaksa bir düzeyi, en gelişmiş toplumların düzeyinin bile çok Komünar 12 ilerisinde bir özgürleşme iddiasıdır. Bu, insanlığa önemli ideolojik, si-yasal ve evrensel yaklaşımların ve özgür insana ne kadar bağlı olduğumu gösterir. da sahibi olduk. Bugün bu mücadelemizle dünya Dar milliyetçi kelimeler ağzımızdan hiç çıkmadı; insanlığı bile ilgileniyor. şöyle büyük ulus, şöyle milli çıkar diye herhangi Diğer Kürt örgütleri ve şahsiyetleri de var. bir söylemde bulun-madım. Halklar için ana Bunlar en bencil, en ipe sapa gelmez tavırların topraklar değerlidir, çünkü yaşam onun üstünde sahibi olarak bizzat efendileri tarafından bile adam gerçekleşir. Halkların ana topraklarına saygısı yerine konulmuyorlar. Biz bunlara karşı da amansız sonuna kadar gereklidir. Halkların ulusal gerçek- savaştık. Onlar bize, biz onlara karşı savaştık. Ama liğine büyük saygı gerekir. Ulusal gerçeklik, bugün onlar bile adeta Sezar'ın hakkını Sezar'a tes- vazgeçilmez bir toplumsal özelliktir. Ama "bir karış lim edercesine bizim hakkımızı bize teslim et-mek toprağı hiçbir şeyle değiştirmeyeceğiz" biçiminde zorunda kalıyorlar. Demek ki, çok etkileyici ve yaklaşan bir şovenist değilim. Amansız milli çıkarlar önemli işler yaparsanız, en güçlü düşman bile sizi uğruna konuşmalar da yapmıyorum. İşte bu bizim takdir etmekten kendini alıkoyamaz. İnanıyorum insanseverliğimizdir, ki, tarihte oldukça barbar bir tarzın sahibi olan ve büyük enternasyonalist değeri-mizdir. Biz kimsenin adını bile Söyleyemediği bir ülkenin Yurtseverliğini yaptık Biz hiç kimsenin kimliğini bile Ağzına almak istemediği bir halkın Gerçeğini ortaya çıkardık Herkesin adeta utanarak kaçmak İstediği ulusal özelliklerin Gerçeğini vurguladık tepeden tırnağa ordu-millet olgu-suyla kendi kendini tarif eden Türk gerçekliğinin özel savaşımının kendisi de bunu bir gün itiraf edecektir. İnsanlık budur. "Biz çok yanıldık, biz çok kötü savaştık ve kötü kaybettik" diyecekler; öyle az savaştıkları için değil, doğru sa-vaşamadıkları ve insanlıkla savaşamayacakları için bu noktaya gelecekler. Savaş çoğunuzun sandığı gibi değil, böyle gelişiyor. Sizin savaşçılığınız, özel savaşın kazanması için bir malzemedir; ona bin defa cüret Biz kimsenin adını bile söyleyemediği bir kazandırıyorsunuz. Ama yürüttükleri savaşın insan- ülkenin yurtseverliğini yaptık. Biz hiç kimsenin lık dışı karakterini ideolojik, siyasal ve taktiksel kimliğini bile ağzına almak istemediği bir halkın olarak açığa çıkardığımız için düşmanı bu savaştan gerçeğini ortaya çıkardık. Herkesin adeta utanarak vazgeçireceğiz; onu bu noktaya getiriyoruz. Yoksa kaçmak istediği ulusal özelliklerin gerçeğini vurgu- düşman sayı ve teknik üstünlüğüyle bizi bir günde ladık. Ama bütün bu konularda nasıl aşağılık bir silip süpürür. Dünyanın en azgın ordusudur, siz durumun kader olmadığını belirttiysek, bunları onun ağzında küçük bir balık bile olamazsınız. böyle görkemli bir devrimde yürütmenin de bizim Bunun için savaş gerçeğimizi iyi tanıyalım ki için öyle çokça duygulandırıcı bir şey olmaya- yutulmayalım ve kendimizi bu anormal durumlara cağını belirtiyoruz. Çok mütevazıca, yapılması düşürmeye-lim. gerektiği kadar yaptık diyoruz. Bu savaşta Bu belirttiğim çerçevede savaşı savaş çoğunuzun belki de pek anlayamadığı birçok yapan, bizi de düşman karşısında güçlü yapan Komünar 13 nedenler vardır. Bu nedenlerin hepsi birbirine adına üzülüyorum. Kendinize yapabileceğiniz en bağlıdır. İdeolojik ve siyasi bağ kadar, onu temsil büyük iyilik, kazanabileceğimiz bu savaşı bizzat eden insanın büyüklüğü de önemlidir. Bu insan kendinize mal etmektir. Gerçekten emrinize pek biraz sağlam dursa bile bu savaşı kazanır. Burada çok malzeme verdik. Buna rağmen eğer bir şey ala- sizin çabalarınızın büyüklüğünü belirtmeme gerek mazsanız, bu yaşamın militanı ve savaşçısı olmak yoktur. İşkencelere katlanıyor, çok fedakârlık bir yana, onun bir ayak bağı olursunuz. Böyle-ce yapıyor, çok cesur da oluyorsunuz; ama sizde onun kendinize işkence yapmış olursunuz, yani sürük- kimliği ve kişiliği yoktur. Biz buna üzülü-yoruz. Bu lenirsiniz. Nasıl düşman sizi bu vahşi uygulamalara yetkin insanlık temsili olmazsa ve onun gereklerini tabi tutarak sa-vaşın dehşetine götürmek istiyorsa, sonuna kadar kendinize egemen kılamazsanız, bin aynen bu durumlarda kalırsınız. Bunun için savaş kat da-ha cesur ve fedakâr da olsanız, bu savaşı çizgisinin, savaş gerçekliğinin anlamı ve önemi kazanmak şurada kalsın, darbe üstüne darbe büyüktür diyorum. Bu, acı ve asla düşülmemesi yemekten gereken bir durumdur. Bu duruma düşmemek için kurtulamazsınız. Gerçekçi olalım derken, bir de savaşın bu yönünü kast ediyorum. onun anlamını, biçimlenişini, tüm tarzını ve tempo- İsterdim ki, bu savaşın on üç yılını yıl yıl, ay ay, sunu sorunlarıyla birlikte inceleyecek ve gerekeni hatta gün gün size anlatayım. Bunu birileri ilerde yapacaksınız. Aksi halde bu büyük işkence çekm- mutlaka anlatma-lıdır. Eğer bu çizdiğim çerçevede enize, acılarınıza katlanamam. Yüreğim durur, siyasal, askeri, hatta edebi romanlar ve hikâyeler orada yüreğimi çalıştıramam, çünkü dayanılmaz ve biçiminde değerlendirerek anlatı-lırsa, inanılmaz bunun suçlusu da siz olursunuz. bazı gerçekleri tespit edeceklerdir. Orada büyük bir Neden imkânı göremediniz, neden tarzı insanın insanlıktaki ısrarı, güzellikteki ısrarı ina- yakalayamadınız? Çünkü çizginin mutlak gerekler- nılmaz ölçüde hem heyecan verici, hem de çok tra- ine sahip çıkamadınız. Bu vahşet bu nedenle sizi jik olarak görülecektir. Biz bunun gerçekleşmesini bekliyor. Dolayısıyla sorumluluğunuza da bu size sunarak di-yebiliriz ki, bu biçimde hem büyük anlamda sahip çıkacaksınız. Kendinize yapabile- bir düşüncenin ideolojik, askeri ve siyasi boyutta ceği-niz en büyük iyilik, çıkaracağınız en büyük gelişimine, hem de duyguların bü-yüklüğüne ulaşa- ders, sizi düşman karşısında çok vahşi bir uygula- bilirsiniz. Çünkü artık zemin var. İstediğiniz kadar mayla karşı karşıya bırakan bu tutum ve yüreklenebilir, istediğiniz kadar düşünebilirsiniz. davranışlara kesin son vermektir. Bu amansız savaş Kişilikleriniz şimdi belki bunun önünde engeldir. tarihini bütün yönleriyle delik deşik etmek ister- Ama onu biraz aştığınızda göreceksiniz ki, bütün dim. Dikkat ederseniz, bunu yapmaktan bıkmıyo- umutlarınız ve arzu-larınızın gerçekleşmesi söz rum. Bu konuda yüzlerce ciltlik değerlendirme konusu olacak. yaptım. Bu tarihi bıkıp usanmadan, hele hele Bu yılları incelemeyişiniz büyük bir talihsizliktir. Yaşananlar karşısında dönemsel olarak yıl yıl anlatmak ne anlama gelir? darsınız. Bu dönemlerin kritikliği neydi ve nasıl aşıldı? Başarılanlar ve çok geniş olanaklar karşısında yok- Adeta nefesimiz kesilmek isteniyordu. Nasıl nefes sul ve çaresizsiniz. Bu nedenlerle bu kişiliğiniz nefese getirildik? Bir halkın son umudu kurutul- Komünar 14 mak isteniyordu. Bu umut birkaç yılda nasıl kur- yenilmez bir tarz olduğunu artık görüyorsunuz. tarıldı? Bunların hepsini bütün askeri, siyasi ve Bunların hepsini rahatlıkla değerlendirebilirsiniz. edebi yönleriyle anlatmak isterdim ve anla-tıyorum Bu savaşımın siyasetle bağlan-tısının, uluslararası da. boyutunun ve diplomatik çevresinin üzerinde Bu konuda bir hatanız, bir yetersizliğiniz önemle durmalısınız. de şudur: Sonuç çıkarmayı bilemiyorsunuz. Küçük Açıklıkla vurgulayayım ki, uluslararası şeylerle, basit duygu-larla çok uğraşıyorsunuz. siyasi dengelerin ve diplomasinin gereklerini bir Ama çok tayin edici, çok anlamlı olanları bir türlü gün bile göz ardı etseydim, siz böyle yıllarca savaş- esas alamıyorsunuz. Küçüklüğünüzün ve çapsı- mak bir yana, bir gün bile savaşamazdınız. Bu zlığınızın bir nedeni de bu oluyor. Onun için çok konularda çok büyük bir bilinç yetersizliğiniz var. önemli bir ders de, olup biteni büyük Birincisi, bir uluslararası dengeyi ve en önemlisi duyarlılıkla anlamanızın de gerekliliğidir. Çünkü bir gerçeğini nefes nefese ulusun dirilişi, yaşama takip ettiğimiz için bu göz açma, var olma, adım atıldı. İkincisi, bu onur ve şeref kazanma savaşın dediğimiz ve her şeyiyle realitesiyle yaşamın ta kendisi olan vardır. Hiç kimse "Şans diplomasinin Kürdistan ilişkisi bu süreci değerlendiremezseniz, bundan sonra güldü, yardım etti ve oldu" demesin. İğne ucu kadar başarılı bir savaşçılığı bir yana bırakın, kendi-nizi bir imkânı değerlendirerek yıllarca onun hazırlığını tarif bile edemezsiniz. Gücünüz varsa öncelikle yapmak kadar, en dakik anını bile hesaplayarak ve olup biteni bütün yönleriyle anlayın. Bu ayıp en çok adım atılması gereken yerde adım atarak değildir; ayıp olan an-lamamakta ısrardır. Kendi yaklaştık. Yani burada taktik ustalık var. Kürdistan basitliğinde, tükenmişliğinde, bireyciliğinde, her realitesinin siyasi, askeri ve ekonomik durumunu türlü yüzeysellikte ve hafiflikte ısrardır. Savaş kimsenin kitapta yerini gösteremeyeceği bir incelik içinde bunun yeri olamaz. ve hassasiyetle değerlendirerek o adımı atıyoruz. Parti Öncülüğü Dışında Bu Savaşı Yürüteceğini Sanmak Gaflettir Bu iş öyle kendiliğinden olmuyor. Ulusal, toplumsal ve siyasal gerçeklikle, hatta onun kişilik özellik- Şimdi 15 Ağustos Atılımı'nın Kürdistan leriyle müthiş bağlantıları vardır. Bir kişiyi bile bu ulusal kurtuluş tarihindeki yeri ve anlamı üzerine savaşa hazırlamak için bin dereden su getirdim. Bir fazla değerlendirme yap-mak istemem. Bunu artık savaşçıya yürek ver-mek, bir silahı elde etmek ve herkes yapabilir. Bunun nasıl bir diriliş ve kurtuluş karınlarını doyurmak için yıllardır çaba harcıyo- adımı olduğunu, bütün bir tarihin binlerce yıldan rum. beri baş aşağı gidişini nasıl yükselişe doğru yönelt- Biliyorsunuz ki, bu ülkede kendiliğinden tiğimizi, en önemlisi de tarzımızın nasıl ölümsüz ve yaprak bile kıpırdamaz. Düşmanın da imha etmek Komünar 15 istediği ulusal kurtuluş adımı çok görkemli ve yapmak, Kürdistan'ın o alaca karanlığında, hiçbir sonuçları çok ağır olacak bir biçimde atıldı. Büyük umut vermeyen o çatlamış topraklarda, bu toprak- duyarlılık ve emek olmasaydı, bu atılım ger-çek- ların ne ekersen anında kuruyacak gerçekliğinde leştirilemezdi. Kısaca kolay başlatılmadı. Büyük PKK'yi yeşertmek, PKK içinde bazı iradeli in-san- bir hesap kitap işi ve büyük bir çabanın sonucu lar ortaya çıkartmak yıllarımızı aldı. Kimse bunun olduğunu göz önüne getirmeden bu savaşı anlaya- hesabını yapmıyor. Fedailer çok geliyor, ama siz maz, dolayısıyla hakkını da veremezsiniz. Şimdi onu bana sorun. Bir tane insanın yüreğini yaratmak silah ve mermi harcayarak savaşçılık yap-tığınızı için neleri nasıl yaptım? Şimdi bunları idrak sanıyorsunuz. Ben de bunlara bir görüşte, bu değer- etmeden, 15 Ağustos Atılımı'nı, bunun öncü par- lere nasıl ihanet ediyorlar diyorum. Çoğunuz tisinin oluşturulmasındaki o inanılmaz çabaları, birçok değeri düşmana kaptırıyor, ardından ölüm kalım meselesi gibi nefes nefese, oldukça duyarlı ve çok yaratıcılık isteyen ideolojik, siyasal, örgütsel ve kitlesel ilişkileri mazsanız. Nasıl anlayasavaşımın içinde bu kadar hata yapıyor ve savaşın bir kontrası bile olmaktan kendinizi kurtaramıyorsanız, parti öncülüğünü tüm tarihi içeriği ve mili-tanlığının bütün özellikleriyle, Haki Karer'den başlayıp bir şehidin anısını yerine getirmek için sergilenen o inanılmaz çabalarıyla "Kendimizi kurtardık ne mutlu bize" diyorsunuz. değerlendiremezseniz, bu savaşın askeri çizgisini Biz bu işe böyle başlamadık. Bu savaşın mantığın- anlayamaz, dolayısıyla gereklerini yerine getire- da böyle kaybetme yoktur. Ben her zaman ona mezsiniz. Gerçek biraz da budur. karşıyım ve asla öfkem dinmeyecek. O açıdan çıkarabileceğiniz en önemli ders, Bu savaşımda PKK adına attığınız adımlar 15 Ağustos savaşımının öncü ile bağlantısını değer- var. Yıllarca verilen çabayla PKK'yi, ideolojisini lendiremez ve onu ön-cüye yaraşır bir askeri kelime kelime oluşturmak ve ilişkileri yaratmak ne çizgide yürütmezseniz, bu savaşı yürütemeye- anlama geliyor? 15 Ağustos Atılımı gibi bir adım ceğinizdir. Şimdiye kadar olduğu gibi yürüttüğü- atmayı bir yana bırakın, onun öncesinin sıra-dan bir nüz savaşın büyük bir kısmının düşmana umut ver- adım atmak bile nelere mal oluyordu? Ankara'da mesinden ve sizi kontralığa kadar götüren bir tarzın bir adım attık. Her bakımdan kuşatılmış ve insan sahibi yapma-sından kendinizi kurtaramazsınız. O yüreğinin asla çıkış yapamayacağı bir yerden çıkış açıdan parti öncülüğünün doğru kavranmasını ve Komünar 16 uygulanmasını olmazsa olmaz ka-bilinden birinci tarihinde hiçbir komuta kişiliğinin düşünmek bile şart olarak değerlendiriyorum ve sonuna kadar da istemediği bir askeri tarzı biz bu yıllarda müthiş böyle olmak zorundadır. Kim bunun dışında savaş uyguladık. Teoriyi oldukça dikkate almakla birlik- yürüteceğini sanıyorsa, o kişi ya bir gafildir, ya ne te, daha çok kendi içinde günlük olarak anı anına yaptığını bilmez bir iflah olmazdır, ya da bile bile yenilgiye götüren tarzın önünü karşı tedbirlerle bir sınıf düşman-lığını veya kontra tarzını bize day- keserek, böylece sürek-liliği ve gelişmeyi sağlama atmak istemektedir. Öncülüğü göz ardı edenin, alan bir ordulaşma ve eylemleşmeyle genel yöneti- niyeti ne olursa olsun, gerçeği budur. mi, sevk ve idareyi üstlenerek bunu biz yürüttük. Şüphesiz bu savaş kendi içinde bir askeri Siz bunu incelemiyorsunuz. Israrla bencil çizgiye sahiptir. Hiç kimse askeri bilimin burada ve bireyci tarzınızı hem de sevdalanmış olarak day- yeri ne demesin. Bunun üzerinde oldukça yoğun- atmaktasınız. Bu yan-lıştır. Komuta kişiliklerinizi laşma sağlanmış, bütün insanlık tarihinin savaş adeta ezip geçiyorum. Çünkü nedenler ve kanıtlar tecrübeleri gözden geçirilmiş, ama bununla ye- kendinizden vazgeçtiğinizi gösteriyor. Böyle tinilmemiştir. Kürdistan tarihi, isyanlar tarihi, hatta zorla ayakta tutulan bir gerçeklik bütün yönleriyle gözden geçi-rilmiş ve zora karşı zorun şart olduğu sonucuna varılmıştır. Tabii bu yetmiyor. Karşıdaki öyle bir zor ki, ufacık baş-kaldıran anında eziliyor. İsyandaki zor bununla bağlantılıdır ve daha kötü bir düşüş gerçekleşiyor. Demek ki, hem zor karakterini doğru çözeceksin, hem de bu zor karşısında imha olmamanın en ince yasalarını bulacaksın. komutan olmaz. En benim diyeniniz bile komuta çizgisinde ne kadar "Ben iddialıyım ve şurayı düşüreceğim, bura-yı halledeceğim" diyebiliyor? Bunların en iyi yaptığı şey, kendisini benim üzerime yük diye atmaktır. Bundan daha öte-sini ortaya koyan var mı? Yıllardır savaşın içinde kalanların getirdikleri şey çözüm yolları ve çözüm olanakları değil ağır sorunlardır. Hiç hak etmediğim halde Bu halkın tarihinde nasıl oluyor da yüz bütün sorunları biriktiriyor ve üzerime atıyorsunuz. binlerle başlayan isyanlar birkaç ayda bitiriliyor? Burada artık normal bir yoldaşlık, bir komutanlık Buna karşılık nasıl oluyor da sıfırdan, eksilerden esprisi de yoktur. Altından çıkamadığınız için başlayan bir savaş böyle gelişim gösterebiliyor? Bu sorunları üzerimize atıyorsunuz; ama ben bunları öyle kendiliğinden veya sizin yürüttüğünüz göğüslüyor ve kaçmıyorum. Yiğitlik kaçmamaktır; savaşçılığınızla da bağlantılı değildir. Bu zor yiğitlik sorunu arttırmamaktır; yiğitlik, sorunları teorisinin pratikleşmesi için bütün savaş tarihlerini, ağırlaştırıp köylü kurnazlığı ve demagojiyle sağa bütün askeri kişilik-leri göz önüne getirmekle bir- sola atmamaktır. Ama içinizde buna göre davranan likte, özgün yönlerine gereken dikkati vermek, kaç kişi var? Sorunları büyüt-mekten, altından cesaretli ve sabırlı olmak kadar imkânları da iyi çıkamaz durumlara girmekten, demagoji ve çok değerlendirmek gerekiyordu. Bir dost imkânı, bir insan ilişkisi büyük bir duyarlılıkla, sorumlulukla ve cesaretlice değerlendirilip mutlaka doğru karşılanmalıydı. Yani şimdiye kadar belki de savaş keskin kurnazlıklarla sağı solu uğraştırmaktan başka neler yapılıyor? İsterdim ki, askeri disiplin ve siyasi olgunluk sizde de olsun. Ama siz bundan kaçıyorsunuz. Komünar 17 Siyasetten Kopuk Bir Savaştan Yana Değiliz isteyin. Olayın bu çerçevede olması gerektiğini bir an bile unutmayın ve göz ardı etmeyin. 15 Ağustos Atılımı'nın gerçek bir komuta Şüphesiz bu amansız savaş yıllarının çok tarzı vardır ve siz onu yakalayacaksınız. Kendinizi çarpıcı özellikleri ve dersleri vardır. Sosyal yaşam gözü karaca dayatmak-la beni kandıramazsınız. üzerindeki etkilerinden bahsetmek istemiyorum. Düşünün: geliyorsunuz, Yaşamın sizi nasıl olağanüstü kıldığını, muazzam bitiksiniz. Halen benim savaş düzenimdeki zorluklara ve yoksulluklara rağmen en çarpıcı düşünce uygulamalarını anlamaya çalışıyorsunuz. sürükleyici yaşamın sahibi olduğunuzu da belirte- Savaş alanlarından Kaldı ki onu da beceremiyorsunuz. Bu sizde ciddi noksanlıkların yaşandığını, yine çizginin ve özellikle taktik önderlik ifadesinin uzağında olduğunuzu gösterir. Gerçekten "Taktik önderlikte ben de varım" demek istiyorsanız, sadece ulusal kurtuluş siyasetini ve onun askeri çizgisini anlamakla yetinmeyin. Bu da gereklidir. Ama bilirim. Düşünün: Sömürgecilik Bu taşlaşmış halkı Beyin ve yürekleri Büyük bir akışkanlığa ve Dünyaya bile meydan okuyacak Bir özgürlük savaşına itiyoruz Bundan çıkarabileceğiniz En önemli bir ders Özgürlük çok değerlidir Özgür yaşam çok değerlidir Gerekirse onun için En zorlu bir savaşı da Verebiliriz olmalıdır daha çok onun bizzat Önderlik tarafından uygulanan pratik tutumuna, yani taktik ve emperyalizm her şeyini sunuyor ve "Gelin, biz sizi bedavadan yaşatacağız" diyor. Ama buna rağmen biz bu savaşın inancını ve o görkemli özgürlük düzeyini bu orduda, bu halkta müthiş geliştiriyoruz. Demek ki, özgür yaşamı çarpıcı bir biçimde savaşın amaca ortaya koyanlar, sürük-leyiciliğini bağlar ve tüm engellemeleri ve dayatmaları boşa çıkarabilirler. ifadesine ulaşmak istiyorsanız, tarzın yakıcılığını Boşuna özgürlük savaşı demiyoruz ve bu ve yaratıcılığını esas almaktan başka çare yoktur. sözleri ağzımızdan boşuna çıkarmadık. Bütün Bunun dışındaki her türlü yol, yöntem ve kişilik utanç verici sömürgecilik statülerini, bütün gerici- tarzı dayatması acı bir yenilgiyi getirir. Zaten lik zincirlerini parçalayarak ve bunu yüreğinize sayısız olarak da yenilmişsiniz. Dolayısıyla kendi- nakşederek, özgürlüğü ilmik ilmik dokuyarak sizi nize yapaca-ğınız en büyük iyilik, önderlik bu savaşta sürüklüyorum. Öyle kaba anlamda sizi ifadesinde sağlam konumu, yaratıcı konumu, silahlandırdık, yedirdik, içirdik ve savaştırıyoruz yenilmeyen konumu mutlaka yakalamaktır. Bunu demiyorum. Sizi tek bir gerekçeyle savaştırıyorum; yakalayamayan, savaşa bir adım bile atmamalıdır. çünkü bu halkı savaşa kaldırıyorum. Büyük sosyal- Bu kadar şehidin huzurunda, tarihin böyle ist yurtsever Ho Chi Minh'in de dediği gibi, özgür- anlamlı bir gününde ikiyüzlü olmaya hiç gerek lük hayattaki en değerli nesne olduğu ve bunu yoktur. Başarı esaslarına kendini tam verecek bir kendi somutumuzda özgün çabalarımızla kanıtladı- yüreğiniz, bir bilinciniz, bir örgütlü kişiliğiniz ğımız için, bu taşlaşmış halkı, beyin ve yürekleri varsa ve kendinizden eminseniz bizden görev büyük bir akışkanlığa ve dünyaya bile meydan Komünar 18 okuyacak bir özgürlük savaşına itiyoruz. Bundan yanımızdır. Öyle çok istediğimiz için değil, çok çıkarabileceğiniz en önemli bir ders, özgürlük çok gerekli olduğu için savaştığımızı belirtiyorum. değerlidir, özgür yaşam çok değerlidir, gerekirse Siyasetten kopuk ve neredeyse vahşiliğe onun için en zorlu bir savaşı da verebiliriz kadar götüren bir savaştan yana değiliz. Yaşam için olmalıdır. İşte biz bunu kanıtladık. Değerli bir mutlaka gerekli oldu-ğundan bu savaşı kabul ettim komutanın, bu sa-vaşı sürüklemek ve başarmak ve sorumluluğunu buraya kadar getirdim. Bu savaş isteyenin kişiliğinde ilk yansıtacağı şey budur. Bir insanlık için, özgürlük için, mutlaka yaşamamız kişi "Ben özgürlük timsaliyim, ben öz-gürlük içindi. Başka hiçbir şey beni ne savaştırabilir, ne de fedaisiyim, ben özgürlük tutkunuyum, her şeyimi bugüne kadar getirebilirdi. Umarım düşman bu onun için veriyorum" dediğinde komutan olur, halk gerçeği artık biraz anlamıştır ve bu 14. savaş yılı önderi olur, sürükler ve başarır. bir sonuç, bir final yılı olur. Olmazsa ne olur? Sonuç olarak biz istedik ki, düşmanın Olmazsa savaş yine yürütülür. Zaten ben hücreler- insanlık dışı kirli savaşını bize karşı sürdürmemesi ime kadar mücadele kesilmişim. Bana göre en için, son derece insani bir savaş tarzıyla karşılık mukaddes şeyler bile savaşta anlamlıdır. Eskiden verelim. Düşman bunu anlarsa çok iyi olur; eğer kol-larımı, bacaklarımı ve beynimi savaş için anlamazsa, her zamankinden daha iyi görmeli ki, çalıştırırdım. Bundan sonra bütün hücrelerimi, bu savaşı bundan sonra daha başarılı yürütebiliriz. bütün güdülerimi savaş için ayaklandıracağım ve Bu yakıcı dersler içinde 14. savaşım yılı belki de bunu yapabilecek gücüm de var. Kendi sorumlu- bütün yılların top-lamından daha değerli ve luğumu bu kadar iyi idrak ediyorum ve yaptığım kazanım dolu bir yıl olacaktır. Açıkça belirteyim ki, sadece bunun basit bir uygulamasıdır. Daha fazlası artık bundan sonra ölüm de kâr etmez. Hiçbir kayıp bundan sonra neden yapılmasın? Bu belirttiklerim bu savaşımın başarıyla gelişmesini önleyemez. bir tehdit değil, makul yolu göstermek içindir. Ayrıca halkımız da oldukça bencil ve yok- Aldığımız büyük tedbirlerle önümüzdeki yılları da böyle kurtaracağız. sul bırakılmıştır. Biz bu halkı ustalıkla bu Ben neden bu kadar rahatım? Çünkü yılları savaşımın içine nasıl çektiysek, bundan sonra da kurtardığımı çok iyi biliyorum. Bu durumda benim onlara müthiş kazandıracağız. Çünkü bunun başka ölüp ölmemem bir hiç-tir. Çok iyi biliyorum ki, çaresi yoktur. Çok eleştirmemize rağmen, halkımı- tarih artık tarihtir, mücadele geriye döndürülemez; za layık olanı önlerine koyduğumuz için, bu halkın özgürlük de özgürlüktür, hiç kimse kolay elden ala- durdurulması artık imkânsızdır. Ben halka talepte maz. Bu halktan herhangi bir insanımız bile sıradan bile bulunmuyo-rum. Çünkü benim savaş ölçüler- bir etkinlikle bu mücadeleye sahip çıksa bu savaş ime göre halkımız her şeyi veriyor. Benim eleştiri- yürür ve başarılı olur. Bunun için şunu belirtiyorum lerim daha çok bizzat partimizin öncü gücüne ve ki, artık dayattığınız bu savaş beyhudedir. Daha onun fazla kaybetmek iste-miyorsanız, gelin bu işin daha Savaşçılarımızı da eleştirmiyorum; onların eksik uygar siyasal yollarıyla hesaplaşalım ve herkese olan yönü PKK'nin öncülük tarzını az çok uygu- hakkını verelim. Bu da bizim savaştaki üstün bir layamamalarıdır. Aslında cesaret ve fedakârlıkta ordulaşmasındaki komuta yapısınadır. Komünar 19 dünyada üstlerine yoktur; ama yine de noksanlık seçin, ama onun bütün gereklerini yerine getirerek noksanlıktır. Öncülük tarzıyla kendi savaşçılık- yürüyün. Böyle yaparsanız, sizin için de çarpıcı larını birleştiremezlerse boşa çıkarlar. En büyük başarılar elde etmek işten bile değildir. üzün-tüm budur. Yine bütün bunları göz önüne getirerek Komuta tarzını çok eleştirdim, çözdüm ve belirtebiliriz ki, biz bu eleştirilerle birlikte 15 komutayı biraz belirlemeye çalışıyorum. Bizde Ağustos Atılımı'nın bu amansız yıllarını tarihe geçerli olacak, başarılı olacak komuta budur. Hiç yaraşır bir biçimde karşılayarak, inkâr edilen tarihi kimseyi anlamıyorsanız kendimiz için özgürlük tarihi yaparak, ta-lihsizliği savaşçılık yapın, sempatizanlık yapın, bu daha de- büyük talih haline getirerek ve karartılmış gele- ğerlidir. Ama komutanlığa da soyunuyorsanız, bu ceğimizi büyük bir aydınlığa dönüştürerek büyük büyük bir iştir ve bunun büyüklüğünü mutlaka tem- bir adımı attık. Aslında zafer çok uzak değildir. Bu sil edin. Savaşı bu-raya kadar getirdik. Eğer gerek- yolda doğru ve olgunca yürürsek o da gelecektir. lerine en azından bu çerçevede bağlı kalınırsa, bu iş Yeter ki bu temelde söyle-nenlere dikkat edilsin. dört dörtlük gidecek ve başarısı da kesin olacaktır. Partimizin bütün karargâhlarına ve her sahada Bu temelde hem inanıyor, hem iddia ediyor, hem de çalışanlarımıza verdiğimiz ölçülere biraz dikkat büyük bir inatla vurguluyorum ki, talihsizlikler her edilirse, çok iyi fark ediyorsunuz ki, onun sınırlı zaman olabi-lir; ancak bu söze bu çerçevede bağlı uygulanışı bile peşi sıra başarıyı getirecektir, getir- kalanlar için, bütün savaşma imkânlarını başarıyla miştir, nihai zaferi de getirecektir. hiçbir gerekçeyle vermek kadar, onun bütün çö-züm yollarına da Ben bu temelde 15 Ağustos Atılımı'nın kapıyı açık bırakıyoruz. Savaşı nereden nereye tüm şehitlerini büyük bir saygıyla anıyorum. Onun getirdiğimiz ortadayken, siyaseti de ne derecede bütün zorluklarına kat-lanmış halkımın da daha uy-gulayabileceğimiz ortadadır. Siyasi savaşımın en büyük ustası kesilmek bizim için hiç sorun değildir. Hem de bunu herkesin menfaatine ve yararına göre uygulayacağım. Demek ki savaşın felsefesine, yasalarına ve siyasetine bağlanırsanız sorun kalmaz. Sıkıntılar hepimiz için var. Sa-vaşın kendisi bir zor olayıdır. Zor olayıdır ki, çözümü getiriyor. Kolay varsa tenezzül etmeyin, yanlıştır ve yanlışa gö-türür. Zorlu yaşamı, zorlu çabayı esas alın ki, sizi bir çözüm gücüne götürsün. Kolay neredeyse oradan kaçın. Komutan-lık kolay değildir. Savaşın boşluğundan yararlanmak kolaylık değildir ve orada felaket vardır. Bu nedenle savaşta zor olanı fazla çabayla kendisini gerçekleştirmesini, tüm zorluklara karşı verdiği destek ve dayanışma-yı bizzat kendi savaşına daha fazla vermesi gerektiğini önemle belirtiyorum. Değerli PKKli ve ARGKli savaşçıların da çabalarını küçümsememekle birlikte, asıl anlamlı parti ve ordu savaşımının bundan sonra önemle gelişmesi gerektiğini, başarıyı kesinleştirinceye kadar iddia, inat ve temponun gereklerini yerine getirmelerini önemle vurguluyorum. Hepi-nize bu temelde üstün başarılar diliyor, yine halkımıza ve tüm dostlarımıza sevgi ve selamlarımı sunuyorum. 15 Ağustos 1997 Reber APO Komünar 20 1 5 A Ğ U S TO S AT L IL IM I U LU S A L D İ Rİ L İŞ D E V R İ Mİ N İ B A ŞA R A N B İR ATI L IM D IR . PKK Meclis Üyesi Duran KALKAN Arkadaşla Kürt Tarihi Açısından Bir Milad Olan 15 Ağustos Eylemiyle Mücadelesi Üzerine Geliştirilen yaptığımız Gerilla Röportajı Yayınlıyoruz. 15 Ağustos Atılımı'nın Kararı Nasıl Ortaya Çıktı? Hangi Nedenlere Dayanıyordu? Şanlı 15 Ağustos atılımı dar anlamda ya da somut olarak, 12 Eylül 1980'de Türk ordusunun gerçekleştirdiği askeri darbeye bir cevaptır. 12 Eylül faşist askeri darbesinin her ne biçimde olursa olsun Kürtçe konuşmayı bile yasaklayacak kadar, halkını tarihten silme kararı ve bu temelde geliştirdiği saldırılara karşı, halkın var olma ve özgürce yaşama arayış ve tutkusunun gerçekleştirdiği bir direniş olmaktadır. 12 Eylül darbesi gerçekten de, Kürdistan'ı köy köy, alan alan deyim yerindeyse, yeniden askeri işgal altına almaya çalışan bir darbeydi. Yüz binlerce insanı tutukladı. Tarihin az tanık olduğu düzeyde bir işkence uygulamasını, başta Diyarbakır zindanı olmak üzere, Kürdistan'daki zindanlarda geliştirdi. Sorgusuz sualsiz yüzlerce insanı katletti. Elbette ki böyle bir saldırıya karşı, halkın ve onun özgürlük arayan güçlerinin direneceği bekleniyordu. Daha önce 12 Mart darbesine karşı, Türkiye gençliğinin belli bir başkaldırısı yaşanmıştı. Aradan geçen on yıl içinde, devrimci sol hareketin daha çok güçlendiği, özellikle de Kürdistan'da, özgürlük hareketinin PKK biçiminde partileşme düzeyinde ortaya çıktığı biliniyordu. Dolayısıyla 12 Eylül darbesine karşı, özellikle de Türkiye'de halkın isyan edeceği genel kanaat düzeyindeydi. Bu direniş ilk olarak, büyük zindan direnişçiliği biçiminde ortaya çıktı. PKK'nin izlediği taktik gereği, güçleri yurt dışına çekildiler ve başarılı bir silahlı direniş geliştirebilmek için, gerekli ideolojik, askeri siyasi eğitimlerini yapmaya yöneldiler. Bunun sonucunda darbeciler bütün saldırılarını, tutsak ettikleri PKK kadrolarına yönelttiler. Buna karşı, Mazlum'ların, Kemal'lerin, Ferhat'ların müthiş direnişleri gelişti. Zindan direnişçiliği, 12 Eylül rejimini bütün dayanaklarıyla birlikte, ideolojik yenilgiye uğrattı. Halkına özgür ve onurlu insan yaşamının yolunu gösteren ve bunun mümkün olduğunu kanıtlayan bir direniş oldu. Bunun ardından zindanda gelişen direnişin de etkisiyle, halkının özgürlük isyanının daha güçlü gelişeceği bekleniyordu. Bunu önleyebilmek için 12 Eylül rejimi, geliştirdiği baskı ve Komünar 21 işkenceye bir de kendini çeşitli biçimlerde gizleme, etkenler birleşerek, 15 Ağustos atılımına yol açtı. üzerine sivil maske geçirmeye yönelik adımlar Elbette 15 Ağustos atılımının gerçekleşme nedeni, atmaya çalıştı. Anayasa oluşturuldu, sözde partiler yalnız başına 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesi kuruldu, seçimler yapıldı. Sözde seçimlerle gelen değildir. O somutta var olan nedendi. Onun bir hükümet kuruldu. Böylece normal sivil yaşama dayandığı 12 Eylül darbesini ortaya çıkaran bütün geçildi gibi bir izlenimi içte Türkiye kamuoyuna, nedenler, aslında 15 Ağustos atılımının neden- dışta uluslararası kamuoyuna vermeye çalıştı. Bu leridir. Çok iyi biliniyor ki, 12 Eylül darbesi bakımdan 12 Eylül işkencesi ve katliamı üzerinde Türkiye Cumhuriyeti'nin, Kürdistan üzerindeki gerçekleşen sivil görüntüyle herkesi aldatmak iste- inkâr ve imha sistemini hayata geçirmek için gün- di. Çırılçıplak bir askeri zor rejimi olarak kendini deme gelmiştir. Buna karşı gelişen özgürlük örgütleyen sistem, sivil maskeyle herkesi kandıra- direnişini boğmak için, Kürdistan üzerindeki inkâr bilmeyi umut ediyordu. Bunun boşa çıkarılması gerekliydi. Bu maskenin düşürülmesi ve esas olarak da zor, işkence rejimini gizleyecek bir hale gelmesine izin ver- ve imha sistemi, kendi- 12 Eylül zulmünün kazanmasına İzin vermemek gerekiyordu Tarihi tekerrür ettirmemek gerekiyordu Bu konuda Önder APO'nun çok derin Öngörülü bir bakışı ve müthiş mücadeleci İntikamcı duruşu söz konusuydu Bu bütün PKK kadro ve savaşçılarını Aydınlatıyordu memek lazımdı. Eğer ni 12 Eylül faşist askeri darbesi biçiminde örgütlemiştir. Zulüm düzeni böyle ortaya çıkmıştır. Kürdistan üzerindeki inkâr ve imha sisteminin de, sadece öyle bir şey olsaydı, bu, halkların tarihsel bir kaybı Türkiye'ye ait olmadığı, kapitalist devletçi toplum olacaktı. Zulüm, tarihsel süreç içinde bir kere daha sisteminin, Kürdistan'da yarattığı bir sistem olduğu kazanmış olacaktı. 12 Eylül zulmünün kazanması- biliniyor. I. Dünya Savaşı ardından kapitalist na izin vermemek gerekiyordu. Tarihi tekerrür devletçi sistemin, Ortadoğu'yu paylaşması ve ettirmemek gerekiyordu. Bu konuda Önder dünya hegemonyasını kurarken geliştirdiği siyaset, APO'nun çok derin, öngörülü bir bakışı ve müthiş Kürdistan'ı bölmek, parçalamak ve toplumunu mücadeleci, intikamcı duruşu söz konusuydu. Bu inkâr ve imha sürecine alarak, tarihten silmek bütün PKK kadro ve savaşçılarını aydınlatıyordu. olmuştur. Bu bakımdan 12 Eylül rejimini ortaya Böyle bir hileli gelişme sağlama yanında, 12 Eylül çıkartan inkâr ve imhacı Türk Devlet sistemi, esas rejimi PKK'li tutsaklara idam cezası vermişti. Peş olarak kapitalist devletçi toplum sisteminin yarat- peşe gelişebilecek idamlar, ihtimal dâhiline gir- tığı bir yapı olmaktadır. Kapitalist devletçi sistemin mişti. Bunların önlenmesi gerekiyordu. Uzun süre doğurduğu bir çocuk konumundadır. O bakımdan halk katliamdan geçirilmiş, ezilmiş, işkence altında da 15 Ağustos atılımını esas olarak, 12 Eylül faşist adeta inletilmişti. Bunun hesabının sorulması askeri rejimine karşı gelişirken, onun dayandığı gerekiyordu. Bütün bunlar, kendini tarihi 15 inkâr ve imha sistemine karşı geliştiği, yine bu sis- Ağustos 1984 atılımında somutlaştırdı. Bütün bu temin dayandığı, kapitalist devletçi toplum sistem- Komünar 22 ine karşı geliştiği bir gerçektir. Kapitalist devletçi doğuş, partisel doğuş kararı verilmiştir. 15 Ağustos sistemin de, tarih içinde ortaya çıkan devletçi atılım kararına gelene kadar, verilmiş bir dizi tarih- toplum sisteminin 16-17 yy da gelişen bir düzeyi sel karar vardır. '73 baharında Önder APO'nun olduğu, tarihsel olarak hiyerarşik devletçi sisteme verdiği gruplaşma kararı vardır. Özgür ve örgütlü dayandığı, sınıflı cinsiyetçi toplum yapısı üzerinde yaşama kararıdır bu. Toplumuna biçilen inkâr ve yükseldiği bilinen bir gerçektir. Bu bakımdan da 15 imhayı ret etme kararıdır. Ardından direnme ve par- Ağustos atılımının, sınıflı toplum sistemine onu tileşme kararı dediğimiz, 18 Mayıs '77 kararı ifade eden hiyerarşik devletçi toplum sistemine vardır. Bu da '73 baharındaki kararın, örgüte ve karşıt olduğu, bu sistemin insan ve toplumlar eyleme dönüştürülme kararıdır. Bu temelde üzerinde geliştirdiği her türlü köleleştirme, sömürü, 1970'lerin sonuna doğru başta Hilvan-Siverek özünden insanlığı tüketme durumlarına karşı, özgür direnişi olmak üzere, ajanlaşmış yapı, kurum ve birey ve toplum gerçeğini savunma ve geliştirme kişilere karşı, kuzey Kürdistan'ın kent ve kasa- amacını güttüğü açık bir gerçektir. Demek ki 15 balarında, silahlı direniş bireysel düzeyde gelişme Ağustos atılımının nedenleri tarihseldir, toplum- göstermiştir. PKK'nin ilk oluşum taktiği böyle saldır, siyasaldır, ulusaldır, kültüreldir. Bütün bu hayat bulmuştur. Bu direnme mücadelesi, PKK'nin alanlarda dünya ve bölge gericiliğinin birleşerek, yapılanmasına yol açmıştır. Partileşmeyi ortaya Kürt halkını tarihten silmek isteyen politikalarına çıkartmıştır. Bir kere partileşme kararının gerçek- karşı, bunu gerçekleştirmek üzere geliştirdikleri leşmesi, 27 Kasım 1978'de, Lice'nin Fis köyünde, inkâr ve imha sistemine karşı, Kürt halkının var PKK'lileşmek için verilen karar, 15 Ağustos olma ve özgür yaşama, amaç ve tutkusunun ortaya kararının verilmesinde yine bir kilometre taşını çıkardığı bir direniş olmaktadır. Dar anlamda ise, ifade etmektedir. Yurt dışına çıkış kararı bunu takip 12 Eylül faşist askeri rejimine karşı, bu rejimin zin- karardır. Büyük zindan direnişi kararı yine, 15 danda geliştirdiği katliamlara, yeni idam tehditler- Ağustos atılımının kararını yaratmanın temel bir ine, halk üzerinde uyguladığı işkenceye, yüzünü adımı olmaktadır. Nitekim bütün bunlar temelinde, maskelemek için geliştirdiği oyunlara karşı gelişen, yurt dışında yürütülen eğitim ve hazırlık çalış- bunların hepsini bozmak ve boşa çıkarmak amacını maları ardından, 1982 Ağustos'unda gerçekleşen, güden bir direniş olmaktadır. Bu bakımdan 15 PKK II. Kongresi'nin ülkeye geri dönüş ve direnişi Ağustos atılımının kararını, 15 Ağustos atılım geliştirme kararı doğrultusunda, ülkeye geri dönüş gerçeğini bir kere PKK gerçeğinden, yine önder yaşanmıştır. Bu karar da, 15 Ağustos atılımının APO'nun yarattığı Önderliksel doğuş ve gelişim ortaya çıkmasında, temel bir adımı ifade etmekte- gerçeğinden ayırmak mümkün değildir. 15 Ağustos dir. Peş peşe dizilerek gelişen bütün bu kararlar, atılım kararına nasıl ulaşıldı sorusuna, bu genel direnme hareketini ortaya çıkaran bu kararlılık bakış çerçevesinde cevap vermek zorunludur. düzeyi, giderek kendisini direnişi başlatacak güçlü Bir kere Kürt halkını tarihten silmek bir eylem kararlılığında birleştirecekti. Bu karar- isteyen ve bunun için her türlü zorbalığı kullanan lılık, 15 Ağustos atılımı oldu. Somut olarak bütün inkâr ve imha sistemine karşı, bir Önderliksel bu karar süreçleri ardından, 1983 yılında geliştir- Komünar 23 ilen pratik hazırlıklar temelinde, 1984 yılında Önderliğin karar düzeyini pratikleştirmenin yapılan planlamaların sonucu olarak ortaya çık- kararını verme anlamında önemlidir. Ardından mıştır. Şubat 1984'te, PKK Merkez Komitesi'nin Temmuz ortasına doğru, Şikefta Birindara'da, süreci değerlendiren, daha çok gelişmeleri önlemek pratik faaliyeti yürüten kadroların katılımıyla parti ve tersine çevirmek amacını güden provakatif-tas- yönetimimizin verdiği direnişi geliştirme ve fiyeci saldırıları çözümleyerek, buna karşı par- HRK'yi kurma kararının, ne tür bir eylemlilikle tileşme ve direnme esaslarını belirleyen ve bu gerçekleşebileceğine karar verildi. İşte Eruh, temelde de, örgüte sahip çıkma, örgüt çizgisini Şemdinli ve Çatak alanlarında, 15 Ağustos 1984'te uygulama ve halkı mücadeleye çekme gereğini bir dizi pratiği içeren, bir eylemsel durumun ortaya çıkartan bir toplantısı olmuştur. geliştirilmesi kararı, bu toplantıda ortaya çıktı. Şubat 84 toplantısının, 15 Ağustos eylem- Önderlik perspektiflerini bir de parti yönetiminin lerini planlamada temel bir parti kararlılığını yarat- kararlarını değerlendiren bu toplantı, bu üç alanda tığı söylenebilir. Direnişi geliştirme kararını parti aynı zamanda, yine HRK'yi de ilan eden baskın yönetimimiz verdikten sonra, bunu uygulamak eylemlerini yapmayı planlayıp kararlaştırdı. üzere pratik çalışmaları yürüten kadrolar kendileri- Düzenlemelerini yaptı, görevlendirmelerde bulun- ni planlayıp örgütlemişlerdir. İlk adım olarak 84 baharında, Çukurca ve Uludere'de bazı eylemleri geliştirmeyi planlamışlarsa da, bu eylemler çok fazla siyasi değer ifade etmemişlerdir. 15 Ağustos atılımı temelinde Geçen 23 yıllık süreç Halk tarihinin en onurlu Başı dik, örgütlü, özgür yaşamda Sonuna kadar ısrarlı, mücadeleci Halkını özgürlük mücadelesinde İlerleten bir dönem oluşturmuştur Bunun ardından gerçekten du. Zamanını, 15 Ağustos olarak belirledi. İşbölümü yaptı ve herkes işbölümü temelinde bu kararı hayata geçirmek için pratiğe yöneldi. Kararın üçte ikisi gerçekleşti, üçte biri yapılmamıştır. Çatak eylemi de, sürece cevap verecek bir eylemsel direnişi olmadı, onun dışında 15 Ağustos 1984 günü, Eruh geliştirme gereğinin kendisini daha çok dayattığı ve Şemdinli eylemleri büyük ölçüde planlandığı bir ortamda, Önder APO'nun örgütsel sistemi gibi ve başarıyla gerçekleşerek, halk tarihinde yeni geliştirme yönünde, kapsamlı değerlendirmeleri bir süreci, direnme sürecini, direnerek var olma ve ortaya çıkmıştır. Pratiği yürüten yönetim dar bir özgür yaşama sürecini başlatmıştır. PKK'yle toplantıyla (Temmuz başında, Lolan'da) bu Önder- başlayan inkâr ve imhaya karşı var olma ve özgür lik perspektiflerini değerlendirerek, silahlı direniş yaşama sürecini ifade eden miladın en belirgin tar- örgütü olarak Hezen Rizgariya Kürdistan'ın ( ihi, böyle bir miladı ete kemiğe büründürerek HRK) kurulmasına ve bu temelde silahlı propagan- zafere götürmenin başlangıcını oluşturmuştur. Bu da silahlı biçimde 15 Ağustos atılımı temelinde, geçen 23 yıllık direnişin geliştirilmesine, parti örgütlenmesinin süreç, halk tarihinin en onurlu, başı dik, örgütlü, özgür böyle bir direniş örgütlenmesine dayalı olarak yaşamda sonuna kadar ısrarlı, mücadeleci halkını özgür- gerçekleştirilmesine karar verdi. Bu toplantı, lük mücadelesinde ilerleten bir dönemi oluşturmuştur. birliklerinin örgütlendirilmesine, Komünar 24 15 Ağustos Atılımı, O Günkü Kürdistan, gelişmiş demokrasi gerçeğini ifade ediyordu. Bölge ve Dünya Koşullarında Nasıl Bir Anlam Kapitalizme ve onun geliştirdiği faşist askeri rejim- İfade Ediyordu? lere karşı, devrimci demokratik bir siyasal duruşun, Her şeyden önce 15 Ağustos atılımı, 12 en iddialı ve iradeli atılımı olmuştur. Dünya gericil- Eylül askeri darbesiyle bölgeye müdahale etmek ve iğine karşı, Kürdistan'da ilerici insanlığın güçlü bir Ortadoğu'da yer tutmak isteyen, ABD yönelimine çıkış yapmasının adı oluyordu. karşı direnişçi bir duruşu ifade ediyor. O zamanki Bölgesel açıdan 15 Ağustos atılımı daha koşullarda, Sovyet ve ABD blokları arasında büyük değer ifade eder. Özellikle I. Dünya Savaşı kıyasıya bir mücadele vardı ve bu mücadelenin en içinde ve sonrasında bölünüp-parçalanmış olan önemli sahalarından biri Ortadoğu'ydu. Dünya milliyetçi despotik devletlerin tahakkümü altına genelinde süren bu mücadelede ABD, Sovyet'lerin alınan ve sürekli bir çatışma içinde tutulan, etkisini daraltabilmek için gerektiğinde askeri dar- Ortadoğu toplumlarını bu baskıcı sistemlerden kur- beler yaptırıyor, kendi tararak, kontrolü altındaki alanları demokratik askeri yönetimlerle idare birlikte yaşayacakları bir etmeyi hedefliyordu. ortama çekmeyi hede- Sıkıştığı, zorlandığı, etk- fliyordu. Gerçekten de I. isini kaybetme tehlikesi Dünya Savaşı ardından, taşıdığı yerlerde, bu tür Ortadoğu darbeleri edilmiş; gündeme özgür ve çerçevede paramparça en baskıcı, getiriyordu. Nitekim 12 despotik, Eylül 1980'de, Türkiye'de rejimlerinin egemenliği generallerin altına alınmıştı. Bu kadar gerçek- leştirdiği darbe ABD'nin bu diktatörlük de, parçalanma ve despotik poli- sistemleri geliştirme yet- tikalarının bir sonucuydu. Tamamen ABD'nin, miyormuş gibi sürekli çatışan, savaşan böylece de Ortadoğu'ya yönelimine ve Ortadoğu üzerinde halkların kırımını getiren bir durum yaşanıyordu. Sovyetler'le yürüttüğü mücadeleye bağlıydı. En son İran-Irak savaşı biçiminde gelişen bu çatış- Bölgeyi denetim altında tutmayı, bölgedeki malı ortam, bölge halklarını ciddi biçimde zorluy- statükocu, despotik sistemi korumayı ifade ediyor- ordu. Türkiye askeri rejime dayanarak bölge halk- du. Bu bakımdan Ortadoğu gericiliğinin dış larını, onların özgürlük ve demokrasi arayışlarını, dayanakları, her ne pahasına olursa olsun ayakta ciddi biçimde tehdit ediyordu. Bir yandan tutmak isteyen bir konumdaydı. Bunu hedefleyen Ortadoğu gericiliğini ayakta tutmak için her türlü 15 Ağustos atılımı, tabi dünya ölçüsünde baskıcı, ilerici, demokrat gelişmeyi tehdit ederken, diğer sömürücü, kapitalist devletçi egemenliğe karşı yandan bu gerici çatışma ortamında kendisini halkların özgürlüğünü, demokratik birliğini, ilerici, ekonomik alanda güçlendirmek için her türlü Komünar 25 pazarlığı yapabiliyordu. Bu bakımdan 15 Ağustos asimilasyonlarla yok edilerek, soykırımdan geçir- atılımı Ortadoğu gericiliğini ayakta tutan, 12 Eylül iliyordu. Tam bir inkâr ve imha süreci işliyordu. faşist askeri rejimini hedefleyen bir atılım olması İnkârcılık o kadar ileri götürülmüştü ki, artık insan- itibariyle, bölge halklarının özgür, demokratik lar kendi kimliğinden utanır-kaçar, kimliğini unut- gelişmeleri ve kardeşçe yaşamalarını öngören, tem- maya çalışır, başkaları olduğu oranda insan ola- sil eden bir çıkış oluyordu. Yine bitmez-tükenmez cağını sanır, böylece kendi gerçeğinden kaçarak savaşlar kendi başkalaşmaya çalışır bir çabanın içine çekilmişti. kazançlarını, despotik yönetim çevrelerinin, feodal Başta gençler olmak üzere, topluma hâkim kılınan aşiretçi egemenliklerin bu halk karşıtı duruş ve anlayış, ruh hali ve tutum buydu. Böylece aslında yaşamlarına karşı halkları koruyan, onların özgür- inkâr ve imha sistemi büyük ölçüde amacına lük, demokrasi ve birlik yolunu gösteren bir çıkışı ulaştığını, toplumunu tarihe gömdüğünü ve üzeri- ifade ediyordu. Ortadoğu için aslında yeni bir tarih- ni betonladığını hesap ediyordu. Böylece 20 yy gibi sel çıkıştı. I. Dünya Savaşı ardından, bölgedeki en çok aydınlanmanın olduğu bir dönemde ve despotik gericiliğin en çok beslendiği yer haline sosyalizmin gözü önünde, halk soykırımdan geçir- getirilmiş olan parçalanmış Kürdistan'da, özgürlük iliyordu. İşte bu gerçekliğe karşı gelişen bir ve demokrasi bayrağını yükselterek gericiliğe en atılımdı 15 Ağustos atılımı. Kürdistan'ın bölün- ağır darbeyi vurma anlamına geliyordu. Kürdistan'ı müşlüğüne karşı gelişen bir atılımdır. Kürdistan'ın gericiliğin beslendiği bir alan olmaktan çıkararak, sömürgeci egemenlik altına alınmasına karşı, atılan özgürlüğün ve demokrasinin beslendiği, bir kale bir atılımdır. Kürdistan'ı inkâr etmeye karşı bir haline getirmeyi ifade ediyordu. atılımdır. Kürdistan'ın üzerinde katliam ve asimi- içinde halkları kırdırarak, Kürdistan açısından bakıldığında ise; o lasyon uygulayarak, onu imha etmek isteyen sis- dönemin Kürdistan gerçeğinin iyi bilinmesi teme karşı bir atılımdır. Kürdistan'daki her türlü gerekiyor. I. Dünya Savaşı ardından bölünmüş, katliam, baskı, yok etme, işkence uygulamalarına parçalanmış bir Kürdistan vardı. Her parça karşı bir atılımdır. Kürt Halkına neredeyse benim- üzerinde sırtını kapitalist devletçi sisteme dayamış, setilen asimilasyon ve erimeye karşı bir atılımdır. despotik bir devlet yapısının, sömürgeci egemenlik Böylece insanın kendi kimliği temelinde, özgür kurma çabası söz konusuydu. Bu egemenlikler birey olarak yeniden doğduğu, yaşam gücü ve Kürdistan gerçeğini inkâr ediyor, toplumunu tari- iradesi kazandığı böyle bir bireysel gelişme hten silmek istiyordu. Bunun için askeri baskıyı, temelinde, özgür toplumun doğduğu halkın ve zoru, katliamı, işkenceyi bir yöntem olarak kul- bireylerin kendi kimlikleriyle özgürce yaşamayı en lanıyor; ekonomik baskıyı, sosyal-kültürel yöne- kutsal değer olarak bildiği ve bu temelde, yeni limleri, ideolojik bağımlılıkları, asimilasyonu insan ve özgür gerçekleştirmek istediği soykırımın yöntemleri örgütlülüğü ve Kürdistan'ın özgürlüğü temelinde olarak, planlı bir biçimde hayata geçirme çabasın- sağlamayı, bunu Kürdistan'ın birliği, bölge halk- dan geri durmuyordu. Böylece başta kuzey larının demokratik birleşmesine dayalı olarak Kürdistan olmak üzere, geliştirmeyi hedeflediği bir gerçekliği ifade eder. toplum katliamlarla ve toplum yaratmayı, halkın Komünar 26 Kürt halkı ve Kürdistan açısından anlamı tarih- Sahip olduğu jeopolitik konum gereği seldir. Sözle ifade edilecek düzeyden ötededir. 15 Türkiye gerçekten de devletçi toplum sistemi Ağustos atılımı halkın her türlü gericiliğe, köleliğe, içinde en despotik, baskıcı rejimlerin ortaya çıktığı asimilasyona, inkâra kendinden kaçışa kurşun sık- bir alan olmuştur. Başta İstanbul olmak üzere bu tığı bir atılımdır. Bütün bunları öldürerek ruhsal, despotizmi uygulayan birçok merkez tarih içinde düşünsel ve davranışsal olarak özgür birey ve oluşmuştur. Bu durum bir de askeri toplum toplumun doğuşunu ortaya çıkartan, insanın kendi- düzeninde örgütlenen gerçeğiyle birleşince, bu ni anlayan, toplumunu çözümleyen, geleceği gören topraklar üzerindeki Türk yönetimi gerçekten de ve özgürce yürüme iradesini gösteren ve bunun tarihin en despotik, sömürücü katliamcı bir sistem- yaşamına karar veren bir gelişme düzeyini ifade ini ortaya çıkarmıştır. Osmanlı düzeninin ne kadar eder. Bu bakımdan bir diriliş adımıdır. Özgürlükçü katliamcı olduğunu, kendi içinde bile şiddetli bir diriliş, ulusal diriliş adımını ifade ediyor. Nitekim işkence ve katliam sistemiyle kendini devam ettire- her türlü özgürlük bilinci, iradesi, iddiası, bildiği bilinen bir gerçektir. İşkence, idam, sürgün, örgütlülüğü ve yaşamı 15 Ağustos atılımının katliam, sömürü bu topraklar üzerinde oluşan geliştirdiği mücadele temelinde olmuştur. PKK'nin devlet sistemlerinin en çok başvurduğu yöntem- ve Önder APO'nun çıkışıyla birlikte Kürdistan'da lerdir. Tarih bu temelde yaşanmış bir insanlık başlayan tarihi değiştirme adımı, tarihsel milat katliamına tanıktır. Adeta bu bir toplumsal düzeyde adımı 15 Ağustos atılımıyla ete kemiğe bürünmüş içselleşme de ortaya çıkarmıştır. Öyle ki, ordu-mil- ve yok edilemez zaferi kazanmıştır. Bu bakımdan let kavramında kendisini ifade eden bir realite da 15 Ağustos yeniden özgür doğuşun adıdır. vardır. Adeta despotizm, baskıcılık toplum tarafın- Ulusal dirilişin adıdır, kimliğin özgürce ifade dan da kabul edilir, kanıksanır bir noktaya çek- edilmesinin adımıdır. Kürt halkının örgütlülük ilmiştir. Bu en katı bir tarihsel gelenek olarak da adımıdır. Özgürlük bilinciyle dolu ve özgür yaşam ortaya çıkmıştır. İşte böyle baskıcı bir sisteme karşı tutkulu bir halk olarak yeniden doğmanın, yaratıl- gelişen 15 Ağustos atılımı gerçekten de bu baskı manın adıdır 15 Ağustos. Dolayısıyla Kürdistan'ın, düzenin parçalanması, kırılması baskı sisteminin toplumunun böyle değişikliği yaşaması demek, tabi tartışılarak aşılması için gerekli bir sorgulamanın Kürdistan'ın bölgesel ve uluslararası düzeyde geri- ortaya çıkartılmasında önemli bir gelişmeyi ifade ciliğe hizmet eden bir alan olmaktan çıkarılarak eder. En somutundan kendisini idamlar üzerinden yurtsever, devrimci demokrat gelişmeye, özgür- devletleştirmiş olan Türk devlet sisemi, 15 Ağustos lükçü gelişmeye hizmet eden, onun kalesi olan bir atılımı ardından idamları fiilen durdurmuştur. Bu alan haline getirilmesini içerir. Bu da bölgesel ve atılımın 18'ci yıl dönümünde de idam resmen uluslararası düzeyde nasıl büyük bir anlam kaldırılmıştır. Bu bile başlı başına önemli bir duru- taşıdığını gösterir. mu ifade ediyor. Yine AB'ne giriş kapsamında Türkiye'deki Baskıcı, Darbeci Geleneğe dense de, en çok 15 Ağustos atılımı temelinde Karşı, 15 Ağustos Hamlesi Nasıl Bir Cevap gelişen Niteliğindedir? Türkiye'de insan hakları, yine baskı ve işkenceye özgürlük mücadelesinin etkisiyle Komünar 27 karşı tutum gelişmiştir. Bu anlamda insan hakları derin devlet olarak, gizli devlet olarak ordunun koruma çerçevesinde baskıyı, zulmü biraz sınır- örgütlenmesi sistemin bu örgütlenme üzerinde landıran bir yasal düzey ve pratik süreç yaşanır şekillenmesi gibi bir sonucu vermiştir. Bu bakım- olmuştur. 15 Ağustos atılımının Türkiye'deki dan da her gelişme adımında darbeler yaparak ken- despotizmin yıkılmasında, baskı ve işkencenin dini yönetimde etkin kılmak adeta Türk ordusunun önlenmesinde, idamların kaldırılmasındaki belirgin bir geleneği haline gelmiştir. Bu darbeci geleneğe etkisini hiç kimse inkâr edemez. Benzer biçimde de öldürücü darbeyi yine 15 Ağustos atılımı vur- darbecilik de Türkiye için bir gelenektir. Zaten muştur. Dikkat edilirse 15 Ağustos atılımından devletçi sistemin tarihinde her zaman var olan bir sonra en azından gözle görülür biçimde askeri yöntemdir darbecilik. Darbe, iktidar kavgasının darbe olmamıştır. Askeri darbelere son veren bir vazgeçilmez yöntemi olmuştur. Bizans oyunları adı süreci başlatmıştır 15 Ağustos atılımı. Gerçi post- altında İstanbul yönetim tarihinde ünlenmiştir. modern darbeler adı altında 12 Eylül sisteminin Diğer yandan Türklerin asker-millet olma gerçeği kendine verdiği avantajlara dayanarak siyasi yöne- de dile getirilirse ordunun devlet yönetimindeki tim üzerindeki egemenliğini ordu sürdürmektedir. egemenliği tarihsel olarak her zaman vardır. Ama bunu en azından daha önceki süreçlerde Osmanlı sistemi de padişahın yeniçeri ordusunu olduğu gibi açık askeri darbelere, yönetimi tümden örgütlemesi ve padişah artı yeniçeriler bir sistemin ordunun ele geçirdiği durumlara ulaştırma önlen- var olması demektir. Cumhuriyeti askeriyenin, miştir. Ordunun yönetimdeki etkinliği ve bunun ordunun kurduğu, kurucusu ve sahibi olarak ken- despotik niteliği 15 Ağustos atılımı temelinde disini gördüğü bilinen bir gerçektir. Süreç içinde mücadelenin ortaya çıkardığı en önemli aydınlatıcı cumhuriyetin demokratikleşmesi bu anlamda sonuçlardan biri olmuştur. Askerin o yerim, ordunun devlet içindeki yerinin biraz sınırlandırıl- yutarım biçimindeki kabadayılığını kırarak aslında ması biçiminde bir gelişme yaşanmamış tam ter- toplumu uyaran, dolayısıyla askeri despotizm sine ekonomik sosyal gelişmeye paralel olarak karşısında Türkiye ortamını kısmen aydınlatan bir ordu, devlet yönetimindeki etkinliğini dönem düzeyi 15 Ağustos atılımı ortaya çıkarmıştır. Bütün dönem daha fazla artırma gereği duymuş, bunu bunlar askeri despotizm ve darbeciliğin 15 Ağustos gerçekleştirilebilmek için de askeri darbelere atılımının ordu hâkimiyetine vurduğu darbe ve onu başvurmuştur. Zaten 1950'lere kadar askeri yöne- teşhir etmesi sonucunda önemli ölçüde daraltılarak tim hâkimdir. On yıllık bir DP yönetiminden ardın- aşılma noktasına getirildiği rahatlıkla ifade dan 27 Mayıs 1960 darbesiyle ordunun yönetimde- edilebilir. ki etkinliği daha da artırılmıştır. 12 Mart '71 darbe- 15 Ağustos Atılımı'nın Kürdistan si bunu daha da ilerlettiği gibi, 12 Eylül 1980 askeri Toplumu ve Bireyi Üzerindeki Etkisi Nasıl darbesi ardından TC devletinin askeri çekirdek Olmuştur? etrafında yeniden örgütlendirilmesi gerçek- 15 Ağustos atılımı Kürdistan'da ulusal leşmiştir. 12 Eylül darbesi bir sistem yaratmıştır. diriliş devrimini başlatan ve gerçekleştiren bir Bu o zamana kadar var olan askeri etkinliği bir atılımdır. Bu bakımdan yeni bir birey ve toplum Komünar 28 yaratılmasını sağlatan bir gerçekliği ifade ediyor. mıştır. İnsanının ve toplumunun o atomlarına kadar 15 Ağustos atılımı temelinde kendinden kaçan, parçalanmış düzene köle olan, son derece bireyci kimliğini inkâr eden kişiliğinden utanan başkalaş- aileci çıkarlar içerisinde bölünüp tüketilen yapısı mak için adeta yarışan, silik, iradesiz, köle, bilinç- köklü bir değişime uğratılmıştır. Bireyin ve siz insan gerçeği yok edilerek kimliğiyle yaşamayı toplumun değer yargıları, beğeni ölçüleri, ret-kabul en büyük onur sayan, özgürlük bilinci, ruhu edinen, ölçüleri kökünden değişmiştir. Aşiretçi feodal sis- irade kazanan özgür yaşamı her şeyin üzerinde temin ve sömürgeci sistemin bireye ve topluma tutan ve bunun için her türlü bedeli ödeme cesare- yedirmeye çalıştığı her türlü gerici köleleştirici ruh tini ve fedakârlığını gösteren yeni özgür bireyin hali psikoloji anlayış ve davranış biçimleri yaratılması sağlanmıştır. Yine toplumsal düzeyde yıkılarak onun yerine ulusal değerlerine dayanan de örgütlülüğü atomlarına kadar parçalanmış her özgür birey ve toplum olma özelliklerini içeren türlü baskı ve hakarete uğramış yabancı egemenlik- onurlu, başarılı, başı dik, yaratıcı, çalışkan örgütlü le yerel aşiretçi-feodal işbirlikçiliğin ortak egemenliği altında bütün güzel yönlerini örgütlü, özgür, demokratik yaşam gerçeğini, kaybettirilmiş toplum gerçeğini sona erdirerek kendisini özgür yaşam çizgisine çeken, gelecek plan ve perspektifine kavuşturan, bu doğrultuda yürüme iradesi kazanan ve örgütlenerek yeni özgürlükçü özellikler kazanan bir toplum gerçeği ortaya çıkmıştır. 15 Ağustos atılımı aslında en büyük etkiyi birey ve toplumunda yarattığı değişikliklerde 15 Ağustos atılımı ulusal diriliş devrimini başaran bir atılımdır. Ulusal diriliş devrimi de, gerçek anlamda bir kültür devrimi, bir demokratik devrim birey ve toplumun yurtsever ve demokrat çizgide köklü bir değişimi yaşadığı toplumsal dönüşüm süreci olmuştur. göstermiştir. Birey ve toplumun ruhsal durumunu, duygu dünyasını, beğeni ölçülerini, düşünce son derece cesur ve fedakâr bir birey ve toplum gerçeğini ve davranış düzeyini ciddi biçimde gerçeğinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Böylece değiştirmiştir. Bütün bu alanlarda örgütsüzlük özgürlüğüne tutku düzeyinde bağlı, özgür yaşam kokan, kölelik içeren her türlü geriliği ve gericiliği mücadelesini kahramanlık çizgisinde sürdüren, ifade eden özellikleri yıkarak güçlü, iradeli, bunu büyük coşku ve heyecanla devam ettiren bu mücadeleci örgütlenmeyi bilen yeni birey ve anlamda bütün insanlığa örnek oluşturan yeni bir toplum gerçekliğini ortaya çıkarmıştır. Bölge ve özgürlük heyecanı yaratmayı bilen bir bireysel ve dünyaya örneklik oluşturacak önderlik özelliklerini toplumsal duruş sağlanmıştır. Bu anlamda diyoruz binlerce kahraman şehidin temsil ettiği yeni insan ki, 15 Ağustos atılımı yeni özgür birey ve toplumu özelliklerini ortaya çıkarmıştır. Gerçekten de yarattı. Kürdistan'da her şeyi kökünden değiştirdi. komünal demokratik ortak yaşamda en ileri düzeyi Bütün değer yargılarında köklü bir değişiklik tutturan, direniş mücadelesini en cesur ve fedakâr olarak, doğal ve komünal toplumdan gelen ve çizgide yürüten bir insan gerçeğini ortaya çıkar- demokrasi ölçüleriyle birleşen yeni insan tipi ve Komünar 29 toplumsal duruş 15 Ağustos atılımı temelinde görmezden geldiği bir ortamda, önder APO gelişen mücadeleyle ortaya çıktı. Bugün halkı görmezden gelmemiştir. Gözünü kapatıp yan çizme böyle bir gerçekliği ifade ediyor. Dünyaya yeni sorumsuzluğunu tarih ve halk karşısında göster- doğmuş bir halk olma gerçeğini temsil ediyor. Yine memiştir. Onu önder yapan temel duruş da zaten halkların özgürlük coşkusu, heyecanı özgürlük için budur. Diğer yandan sorununun çözümü için bilinç mücadele etme cesaret ve fedakârlığının sembolü ve örgütlülüğün gerektiğini görerek kendisini daha olma gibi bir misyonu bölge ve dünya gerçek- genç yaşta, en olgun insanların gösterebileceği, liğinde sürdürüyor. Bunlar hep 15 Ağustos davranış ve çalışma düzeni içine çekmiştir. Halkın atılımının ortaya çıkardığı gerçeklerdir ki, en özgür gelişiminin ihtiyaç duyduğu, bilinç, irade ve büyük değerde budur. Bu anlamda 15 Ağustos örgütlülüğü yaratabilmek için ne gerekiyorsa onu atılımı ulusal diriliş devrimini başaran bir atılımdır. yapmıştır. Her türlü bireysel yaşam ölçülerini dur- Ulusal diriliş devrimi de, gerçek anlamda bir kültür durarak kendini tümüyle halkının özgürlüğüne devrimi, bir demokratik devrim birey ve toplumun adamış, özgürlük mücadelesinin başarısına kil- yurtsever ve demokrat çizgide köklü bir değişimi itlemiştir. Bu temelde her türlü imha saldırısı yaşadığı bir toplumsal dönüşüm süreci olmuştur. karşısında özgürlük mücadelesini geliştirmek için 15 Ağustos Atılımı'nın Gerçekleşmesinde, Reber APO'nun Etkisi ve Rolünü Nasıl Değerlendiriyorsunuz? gerekli kararlılığı, iradeyi, cesaret ve fedakârlığı göstermiştir. Yine mücadelenin başarısı için gerekli olan örgütlenme adımlarını en devrimci ve disi- Önder APO, 15 Ağustos atılımının plinli partileşmeyi öngörme temelinde atmayı yaratıcısı, her şeyidir. Atılımın ruhu, beyni, yüreği başarmıştır. Devletin özgürlük mücadelesini boğ- ve emir gücüdür. 15 Ağustos atılımı durup mak, ezmek için geliştirdiği saldırılar karşısında dururken gerçekleşmedi ki, bu atılımı PKK ve onun her türlü tedbiri geliştirme ve ona göre hareket yarattığı Kürdistan gerillası gerçekleştirdi. PKK'yi etme gücünü göstermiştir. Aylarca, yıllarca gizli ve gerillayı ruhuyla, düşüncesiyle, duygusuyla, yaşam sürdürmekten yurt dışına çıkışa kadar birçok davranışıyla, beyniyle, yüreğiyle, iradesiyle her şeyi hiç tereddüt etmeden göze almıştır. En zor ve şeyiyle yaratan da, önder APO'nun kendisidir. imkânsızlık ortamında gerilla eğitmeyi, parti Dolayısıyla 15 Ağustos atılımını önder APO'dan örgütlemeyi yurt dışı imkânlarından yeniden par- kopuk ele almak, önder APO'suz değerlendirmek tileşme yaratarak, gerilla gücünü ortaya çıkarmayı elbette mümkün değildir, hiçbir biçimde doğru da sağlamıştır. Ülke koşullarında yapmanın çok zor olmaz. Hiç kimsenin Kürdistan'da katledilen insan- olduğu işleri, görevleri, yurt dışı gibi her türlü lık gerçeğini sahiplenmek ve savunmak için çaba imkânsızlıkların, zorluğun olduğu ortamlarda o içine girmediği bir sorumsuzluk ortamında, önder büyük dehası, yaratıcılığı, ikna edici üslubuyla APO insanlığı Kürdistan'da kurtarma sorumlu- başaran kişi olmuştur. Dolayısıyla daha ilk iki luğunu göstermiştir. Kendisinin de ifade ettiği gibi kelimesinden grup kurmaya karar vermeye, bir sorununun yaratan değildir. Sorununu çözmeye aydın gençlik grubu oluşturmaya, bunu direnişe ve çalışandır. Yaratanların ve içinde yaşayanların partileşmeye yönelten bütün bu süreçlerin gerek- 30 Komünar tirdiği bilinci ve kararlılığı ortaya çıkartan, bu buraya adayan tutumu olmasa hiç kimse 12 Eylül dönemin zor görevlerini hem en önde pratik- rejimine karşı mücadele etme gücünü iradesini leştirme hem de sevk ve idaresini sağlamada en çok kendinde bulamazdı. Kürdistan'a geri dönme çaba harcayan önder APO'nun kendisidir. Sonuçta gücünü kendinde gösteremezdi. Elinde yarı sağlam 12 Eylül faşist askeri darbesini de en kapsamlı G-1 silahlarıyla NATO'nun ikinci ordusu olan Türk teorik çözümlemelere tabi tutarak bu katliam sis- ordusuna karşı koyma ve direnişi geliştirme temine karşı özgürlük mücadelesinin nasıl gelişe- gücünü iradesini çok yüksek bir bilinç yoğunluğu ceğinin stratejisini, taktiklerini eylem çizgisini yine olmasaydı, hiç kimse bulamazdı. İşte bu bilinç önder APO ortaya çıkarmıştır. Her şeyden önemlisi yoğunluğu aydınlatılıcılık zafer için müthiş inanç de, Kenan Evren yönetiminin herkesi korkuttuğu oluşturma gerçeği esas olarak önder APO gerçeğidir. Bu temelde gerilla ülkeye dönebilmiştir. Önder APO'nun gerçekten o dehası İkna edici üslubu Tutku düzeyinde özgürlük, eşitlik ve Demokrasi ilkelerine bağlılığı Ve tüm yaşamını buraya adayan Tutumu olmasa hiç kimse 12 Eylül Rejimine karşı mücadele etme gücünü İradesini kendinde bulamazdı Dağda, taşta gerilla ocakları yaratmak için büyük bir kararlılık ve enerjiyle çalışabilmiştir. Herkesi korkutan Türk ordusuna karşı koyma, mücadele meydanına çıkma ve eylem geliştirme güç ve cesaretine ulaşmıştır. Bu temelde Kürdistan'da gerilla taşınabilmiş, yerleşebilmiş ve 15 Ağustos atılımı gibi büyük bir direniş mücadelesini başlatma ve yürütme adımının gücünü göstermiştir. bir ortamda böyle bir sisteme karşı özgürlükçü ger- Bütün bunlar önder APO'nun çabasıyla, emeğiyle, illa direnişinin gelişebileceği düşünce ve iradesini yaratıcı yaklaşımıyla, gayretiyle olmuştur. Her şeye yaratan önder APO olmuştur. En gözü pek olanların öncülük eden, her türlü sorunu çözen ve zafer ancak bir bireysel kahramanlık gösterisini yapıla- çizgisini yaratarak insanlarda büyük bir irade ve bileceğini sandığı bir ortamda önder APO böyle inanç yaratan önder APO'dur. Nitekim gerillanın maceracı ortamdan uzak durarak başarının ancak geri dönüşünü üstlenmesini parti çekirdeklerinin örgütlü bir gerilla direnişiyle olacağını görmüş, ülkeye serpilmesini, gerilla çekirdeklerinin kendi- inanmış ve böyle bir gerilla direnişinin teorik, lerini örgütleyerek eyleme geçmesini sağlayacak stratejik, taktik sorunlarını düşünce ve pratik bütün düşünce ve planlamalar önder APO'nun düzeyde çözme gücünü göstermiştir. Nitekim dehasının ürünüdür. Nihayetinde pratik hazırlık Ortadoğu sahasında gerillalaşma, bunu ülkeye geri çalışmalarının eyleme dönüşmesini sağlatacak döndürme, bunu Kürdistan'ın en stratejik dağlık örgütsel planlama, siyasi süreci değerlendirerek alanlarında ete kemiğe büründürerek örgütlü geril- mutlaka eyleme geçilmesi emrini verdirten o büyük la gücü haline getirme karar ve iradesi yine önder karar gücü yine önder APO'dur. Önder APO'nun o APO'ya aittir. Önder APO'nun gerçekten o dehası dehası olmasa, aydınlatıcılığı bulunmasa özgürlük, ikna edici üslubu tutku düzeyinde özgürlük, eşitlik eşitlik, demokrasi ilkeleriyle halkının kurtuluşuna ve demokrasi ilkelerine bağlılığı ve tüm yaşamını olan tutku düzeyindeki bağlılığı, inancı ve bu Komünar 31 anlamda söz ve davranış bütünlüğünü ifade eden arkadaş olmuştur. Agit arkadaş 15 Ağustos büyük ikna edici gücü olmasa elbette ki 15 Ağustos atılımının hem savaşçısı ve hem komutanı olarak atılımı olmazdı. Yine kapsamlı siyasi değer- pratikte önder APO'nun düşüncelerini zamanında lendirmeler yaparak, sürecin gerektirdiği politik ve başarıyla hayata geçirmeyi bilmiştir. Önderlik askeri adımları bulma ve atma kararını verecek bir çizgisine katılımı böyledir. Daha genç yaşta bir irade gücü bulunmazdı. Bunların hepsini önder insan olmasına rağmen hem önderlik çizgisini anla- APO yaptı. En sonunda gerilla atılımının nasıl bir ma ve hem de onu militan bir tutumla uygulamada örgütlülükle geliştirileceğini o çözümledi. Siyasi başarılarıyla öne çıkmayı, yer etmeyi bilmiştir. süreci değerlendirerek tarih karşısında yüzü ak ola- Batman'daki gençlik mücadelesi içinde katılım ve bilmek için bir an bile gecikmeden eyleme geçme gelişme düzeyi böyledir. Ardından Siverek talimatını yine önder APO çıkardı ki, 15 Ağustos pratiğindeki katkıları onu tecrübeli bir savaşçı atılımı biraz geç kalmış bir atılım olarak bütün bu haline getirmiştir. Daha sonra Lübnan sahasındaki çabalar ardından ve böyle bir kararlılık temelinde eğitimle bir gerilla bilinci, duruşu, tarzı ve ortaya çıktı. Bu bakımdan Önderliğin rolü belir- davranışı kazanmıştır. Ülkeye bir kemal Pir'le ikin- leyicidir. Ondan da öte yaratıcısıdır bütün her ci olarak da Mehmet Karasungur ile dönme şeyin, o bakımdan Önder APO'suz bir 15 Ağustos unvanını bu başarılarına dayanarak kazanmıştır. atılımını düşünmek bile mümkün değildir. Nasıl ki, Daha ülkeye dönüş kararından önce Mehmet bir çocuğu var edip doğurup büyütmeye kadar her Karasungur arkadaş ile birlikte sınır boylarında şey anasının ürünü oluyorsa, 15 Ağustos atılımı da gerilla için gerekli pratik hazırlıkları yapma göre- Önder APO'nun ürünüdür. Düşünce itibariyle, irade viyle önder APO tarafından görevlendirilmiştir. Ülkeye bir kemal Pir'le ikinci olarak da Mehmet Karasungur ile dönme unvanını bu başarılarına dayanarak kazanmıştır Gerillanın sınır boylarındaki üstlenmesi, coğrafyayla birleşmesi, keşif yapması 15 Ağustos hazırlıklarının her düzeyde gerçekleştirilmesi faaliyetlerine birinci dereceden öncülük eden kişi konumunda olmuştur. Hem alanı ve toplumu tanıma gücü hem de eğitim ve tecrübeyle yarattığı karar gücü itibariyle pratik çaba hazırlama ve birikimi ustaca birleştirerek 15 Ağustos atılım zamanında gerekli kararı ve talimat gücünü ortaya sürecinin pratik hazırlıklarına en çok katkı sunan çıkarma bakımından her yönüyle önder APO'nun bir kişi olmuştur. Bunun bir sonucu olarak da, 14 gerçekleşmesini sağladığı bir atılım olmuştur. Temmuz silahlı propaganda birliğinin komutanı 15 Ağustos Atılımı'nın Geliştirilmesinde olarak Eruh eylemini planlayıp uygulayıcısı konu- Agit Arkadaşın Misyonu Neydi? Bir Komutan ve muna ulaşmıştır. Dolayısıyla hem atılımın hazır- Militan Olarak Yaşamdaki Duruşu, Mücadeleye layanı, hem de eylemin komutanı durumundadır. Katılımı ve Yoldaşlık İlişkileri Nasıldı? Ruhuyla, duygusuyla, düşünce ve bütün gücüyle 15 Nasıl ki 15 Ağustos atılımının ruhu, beyni Ağustos atılımının başarıyla pratikleşmesini ve yüreği önder APO idiyse, atılımın kılıcı da Agit sağlayan kişiliktir. Nitekim sonrasında devam Komünar 32 ettiricisi ve gerillanın sürükleyicisi olmayı yaşamın ve eylemin savaşçısı hem de komutanı bilmiştir. Bu nedenle de PKK çizgisinin örnek olan bir kişiliktir. Yani hiçbir zaman görevden askeri komutanı, Kürdistan gerillasının emredici çalışmadan kopuk özerk bir yönetim ya da bir komuta gücü olma düzeyine ulaşmıştır. 15 Ağustos komuta anlayışını esas almamıştır. O her savaşçı atılım eylemliliğin başlattığı gibi şahadetine kadar yaşama ve eyleme bir savaşçı olarak katılmış onun gerillayı Botan coğrafyasında bütün incelik ve ötesinde birde başkalarının başarıyla savaşabilmesi derinliğiyle geliştirme ve oturtma çabası içinde için yaşamı savaşı koordine etmiştir. Yani komu- bulunmuştur. Bu bakımdan da gerillanın hem tanlık yapmıştır. Onun komuta anlayışında savaşçı hem de komutan olarak öncü sembolü kon- savaşçılıkla yöneticiliği birlikte ele almak vardır. umundadır. Bu da her zaman onu daha somutu çözümleyebilen, Agit kişiliği sadece pratikte yaptıkları ve başarısıyla örnek oluşturan bir kişilik değildir tabi. Düşünce düzeyiyle yaklaşımıyla, ilişkileriyle yönetim gücüyle de örnek bir kişiliktir. Gerçekten de her zaman her yerde aranan, birlikte olmak istenen kişilerin başında gelmiştir. Neden? Çünkü tıpkı önder APO gibi o da söz ve davranış tutarlılığına sahiptir. Düşündüğü söyleyip tartışabilen, doğru bulduğunu pratiğe geçiren, yapabileceğini söyleyen, yapılması gerekeni herkesten ve en başta yapma görev ve sorumluluğunu üstlenen, görevi, zorlukları kimseye bırakmayan, dolayısıyla da her yerde ve her koşulda kendini bir çare, çözüm gücü haline getiren bir kişiliği ifade ediyor. Oldukça olgun tutarlı dürüst samimi yaşamda son derece mütevazı insan ilişkilerinde son derece duyarlı ve dikkatli çalışma da ve mücadele de her zaman en savaşçıyı iyi anlayan, onlarla iyi ilişki kurabilen bir ağırı üstlenen bir kişiliktir. Eylemci olduğu kadar konuma çekmiştir. Çünkü kopuk değildir. Var olan önder APO'nun çizgisini teorik olarak da anlayan sorunları yaşam içinde görme ve dolayısıyla çözüm kendini her bakımdan eğiten dolayısıyla bilerek ve üretebilme gücünü gösterebilmiştir. Agit kişiliği inanarak kendini büyük gerilla mücadelesine veren son derece örgütlü disiplinli, ahbap-çavuşçuluğa bir kişiliktir. Agit kişiliği bir düşünce ve eylem yer vermeyen zamanını boşa geçirmeyen her kişiliğidir. Tıpkı önder APO'nun, ben eşitler arası zaman planlı mutlaka çalışan bir şeyler üreten yine hizmette birinciyim, hem kendi görevimi hem kendini ve yoldaşlarını eğiten bir kişiliktir. başkalarının görevini yapmasına yardımı birlikte Komutanlık, öncü militanlık özellikleri, mücadel- yürütüyorum demesi gibi, Agit savaşçılığı da hem eye bağlılığı, inancı ve bu temelde yürüttüğü çalış- Komünar 33 maların tecrübesine dayanarak ileri düzeyde ortaya tisiz süren gerilla direnişi bu geleneği tarihsel çıkarmıştır. Ancak bütün bunlar demek değildir ki, bakımdan hem yaratmış hem de kökleştirmiştir. Bu Agit kişiliği insanüstü bir varlıktır. Hayır, o da bir gelenek içinde binlerce öncü kahraman militan insandır. Hem de zayıflıkları olan bir insandır. Agit ortaya çıkmıştır. Gençlik gerçekten de kahraman- arkadaşın militanlığı Önderlik çizgisini özümseme, laşmış, Agitleşmiştir. Yeni bir toplum yaratmanın bilince çıkarma, onların doğruluğuna inanma duru- büyük mücadelesi içine girmiştir. Bu özelliklerin munu en üst düzeyde kendisinde yaratma durumu- sürdürücüsü bu geleneğin geliştirici ve devam na dayanmaktadır. Bu bakımdan da, bir insanın ettiricileri vardır tabi. En başta Agit arkadaşın APO'cu çizgide kendini eğitmesinin, militanlaş- yardımcıları olan kişilikler vardır. Mehmet Sevgat masının ve pratikleştirmesinin en öğretici yetkin kişiliği Hilvan'dan, Siverek'ten gelip Botan sembollerinden birisi olmuştur. Zorluklar karşısın- savaşçılığında Agit arkadaşla birlikte gerilla komu- da yılmayan düşünce gücü ve direnciyle engelleri tanlığını yaratan kişiliklerden oluyor. Yine Erdal aşabilen, her türlü soruna dehasıyla çözüm bulabilen, samimiyet ve tutarlılığıyla, yaşama katılımıyla, mütevaziliğiyle insanları etkileyebilen çalışkanlığıyla ve mücadelesiyle kendisini, çevresini eğitebilen bir öncü militan konumundadır. Önder APO'nun askeri çizgisini, gerilla gerçeğini en iyi anlayan, ona bağlanan, onun gereklerine göre kendisini hazırlayarak büyük bir cesaret ve fedakârlıkla bu çizgiyi hayata geçiren kişilik olmuştur. Bütün bu özellikleriyle de tabi önder APO, şehitler şehidi Erdal arkadaş için Güleç yüzlü komutan dendi Gerçekten de en zor koşulların Ve en çözümsüz sorunları Başarıyla çözen bir kişilik Olduğunu ortaya koydu Düşünce ve pratikte kendini eğiten Sözü ve davranışıyla bir olan Kişilik gerçeğini yaşamda, ilişkilerde Mütevaziliği, kararlılığı, eğiticiliği Tıpkı Agit arkadaş gibi o da gösterdi olarak tanımlamıştır. 15 Ağustos ulusal kahramanlık atılımının sembolü, öncü komutanı olmayı hak kişiliği Mustafa Yöndem kişiliği vardır ki, Agit etmiştir. Önder APO böyle tanımlamış halkı da arkadaşın sağ kolu, birinci yardımcısı; hem Eruh bunu bu biçimde kabullenerek büyük bir evladı eyleminin hem de daha sonra dört yıl boyunca olarak Agit yoldaşı bağrına basmış, onu büyük bir Botan da gelişen gerilla eylemlerinin birçoğunun komutan bilmiş, Agitleşerek O'nun komutasında örgütleyicisi, planlayıcısı ve uygulayıcısı olmuştur. büyük bir özgürlük gücünü ortaya çıkartmıştır. Bir soy damarı gibi bu gelenek önderlik çizgisinden Özgürlüğü için savaşan Agitleşen bir halk gerçek- gerillalaşma ve yücelme geleneği devam edip liğini yaratmıştır. gelmiştir. Bu geleneğin ortaya çıkardığı binlerce Bu Ölçülerim Devamı Olarak, Erdal militan vardır. Önderlik çizgisini ruhu gibi özüm- Arkadaşın Taşıdığı Misyon ve Gelenek Neyi İfade seyen ona her şeyiyle bağlanan ve bütün incelik- Ediyor? leriyle bu çizgiyi hayata geçirmeyi temel bir tutum Agit kişiliği ölçüleri ve eylemiyle gerçek- bilerek sonuna kadar en küçük yalpalama göster- ten de gelenek yaratan bir kişiliktir. 23 yıldır kesin- meden giden kahramanlardır bunlar. Bunların Komünar 34 içinde örnek gelişme gösteren kişiliklerden biride gerilla savaşının ateşi içinde pişip kişiliğini şekil- ikinci Erdal arkadaş olmuştur. lendirmiştir. Deyim yerindeyse feleğin sillesinden Erdal arkadaş Mustafa Yöndem yani Agit arkadaşın yardımcısı olan Erdal geçerek kendini eğitmeyi ve büyük mücadele mili- arkadaşın tanı haline getirmeyi bilmiştir. Örgüt ihtiyaç duy- akrabasıdır. Aynı yöreden gelmektedir. Erdal ismi- duğunda yurt dışında çalışmış, ihtiyaç hissedince ni o geleneği devam ettirmesi için bizzat Önder kitle çalışması yürütmüş, gerektiğinde diplomat APO'nun kendisi vermiştir. Erdal arkadaşı o olmuş, gerektiğinde basıncı, kültür çalışmalarında geleneğin 21 yy. başında yükselticisi haline getiren yer almıştır. Ama örgüt yine ihtiyaç duyduğunda özellikleri vardır tabi. Birçok ölçü ve özellikleriyle yüksek bir kararlılık ve inançla Kürdistan'a dön- Agit arkadaşa benzemektedir. Zaten özelliklerini APO'cu çizgiden aldıkları için birbirlerine benzemeleri doğaldır. Kemal Pir'in de söylediği gibi APO'cular ruhsal şekillenme birliği içinde olan duygu düşünce ve yaşam ölçüleriyle birlik yaratan insanlardır. O nedenle Agit ve Erdal arkadaşların ölçü ve özelliklerinin benzerliği şaşırtıcı olmamalıdır. Hepsi de bunları önder APO'dan almıştır. Sahip oldukları özellikler önderlik özellikleridir. Erdal arkadaş için güleç yüzlü komutan dendi. Gerçekten de en zor koşulların ve en çözümsüz sorunları başarıyla çözen bir kişilik olduğunu ortaya koydu. Düşünce ve pratikte kendini eğiten, sözü ve davranışıyla bir olan kişilik gerçeğini yaşamda, ilişkilerde mütevaziliği, kararlılığı, eğiti- meyi gerilla mücadelesine yeniden sarılmayı ciliği tıpkı Agit arkadaş gibi o da gösterdi. Nerede bilmiştir. O da hem bir savaşçı hem bir komutandır. en zor görev varsa onu üstlenmeyi, görevleri, zor- Bulunduğu yere bir savaşçı mütevazılığıyla yak- lukları başkalarına bırakmamayı temel ilke bildi. laştığı görevleri yerine getirdiği gibi ihtiyaç Tıpkı Agit arkadaş şahsında olduğu gibi. Daha olduğunda diplomasiyi yöneten bir siyasetçi ana 79'da yurt dışına çıkıp 80'de ülkeye geri dönen karargâh komutanlığı görevini üstlenecek bir askeri 81'de tekrar yurt dışına çıkan aynı yıl sınır boyları- komutan olma güç ve iradesini göstermiştir. Bu na Kürdistan'ın derinliklerine geri dönüp gerilla bakımdan yaklaşımları, tutumları, davranışları hazırlıklarını yapan nerede öncü görev varsa oraya birdir. Ölçüleri aynıdır. Zorlukların insanıdır bun- koşan ve örgüt tarafından da güvenilip tereddüt- lar. Önder APO'nun işaret ettiği gibi kendini çözüm süzce göreve gönderilen bir kişilik idi. Aynı duru- gücü haline getirmenin halkının özgürlük ihtiy- mu Erdal arkadaş da görmek mümkündür. O da acının çaresi yapmanın sembolleridir. O bakımdan Botan'ın, Gabar'ın savaşçısıdır. Pratik mücadelenin Agit ve Erdal çizgisi APO'cu çizginin, militan hat- Komünar tının yine gerilla ve komuta gerçeğinin en güçlü 35 15 Ağustos'ta Sorunun Çözümü temsilciliği konumundadır. Bu çizgi yenilmez Açısından Hedeflenen Neydi? İkinci 15 Ağustos özgürlüğe ve demokrasiye aşk düzeyinde bağlı Atılımı Olarak Değerlendirilen 1 Haziran halkının varlığı ve özgürlüğüne kendini adamış, Hamlesi ve Bunun Devamı Niteliğinde Olan burada büyük cesaret ve fedakârlık geliştirmiş, Kongre-Gel 5. Genel Kurulu'nda Alınan Aktif fedai çizgisini yaratmış bir konumdur. Dolayısıyla Meşru Savunma Kararına Götüren Nedenler da APO'cu çizginin militan ölçü, özellik ve sem- Nelerdir? Alınan Bu Kararların Hedeflerini 15 bolleri düzeyindedir. Büyük davanın, çizginin mil- Ağustos Atılımı Hedefleri Açısından Nasıl itan geleneğini yaratmıştır. Gençliğin insanın Değerlendiriyorsunuz? özgürlüğe, doğal komünal toplumsal ölçülerine, 15 Ağustos atılımının sorunu gerçeği açığa demokrasi değerlerine, yurtseverlik ruhuna bağlı çıkarmayı ve çözümünü gerçekleştirmeyi hede- gerçeğinin özgürlük bilimiyle yoğrulmuş düzeyini flediği bir gerçektir. Bu çerçevede hem sorununu ifade etmektedirler. Dolayısıyla tarihsel kökleri yaratan inkâr ve imha sistemine karşı bir yanıt olmakta hem de bu sistemin 1980'de aldığı biçim Kürt halkının silahlı direnişi ve Türkiye toplumunun da demokratik ayaklanması temelinde bu iki büyük devrimsel adımın stratejik birliği ve ittifakı çerçevesinde ulaşılması amaçlanıyordu olan 12 Eylül faşist askeri rejimine karşı bir cevap olmaktaydı. Sorunu çözümü açısından 15 Ağustos atılımının ve bu temelde gelişen gerilla mücadelesinin hedefleri, yöntemi PKK programıyla yine onun cephesel hareketleri olan ERNK programı faşizme birleşik direniş cephesi gibi temel siyasi ilkeler içeren belgelerde ortaya konmuştu. 15 Ağustos silahlı atılımı geliştirilirken sorununun vardır. Toplumun derinliklerinden gelme gerçeklik- çözümü açısından hedeflenen, Türkiye'de sorununu leri vardır. Güncel planda en duyarlı, en dürüst ve oluşturan ve ayakta tutan oligarşik devlet sistemi- fedakâr insan gerçeğini ortaya çıkartma ve sade bir nin parçalanması aşılması ve yerine sorununun biçimde yaşama geçirme durumunu ifade etmekte- demokratik yöntemlerle, halkın özgür iradesiyle dirler. Dolayısıyla da yeni insanının ölçülerini ve çözümleneceği bir demokratik sistemin yaratılması özelliklerini yaratanlardır. Başta gençlik olmak öngörülüyordu. Böyle bir sonuca Kürt halkının üzere halk bu büyük kişiliklerden ölçü almakta, silahlı direnişi ve Türkiye toplumunun da onlara göre kendilerini yenilemekte; özgürlüğe aşk demokratik ayaklanması temelinde bu iki büyük ve tutku düzeyinde bağlı onun dışında bir yaşamı devrimsel adımın stratejik birliği ve ittifakı kabul etmeyen, büyük bir coşku ve heyecanla çerçevesinde ulaşılması amaçlanıyordu. Stratejik özgürlük mücadelesi yürüten halk gerçeği bu temelde ortaya çıkmaktadır ki, yaratabilmiş en büyük sonuç sağlanmış en büyük gelişme budur. Özgürlük ve demokrasi mücadelesinin zaferini yaratacak olan da ortaya çıkartılmış olan bu halk gerçeğidir. yaklaşım iki halkın devrimci demokratik hareketinin bir çözümü ortaya çıkarmayı hedeflemeyi içeriyordu. Bu temelde ayrı devlet kurmaktan demokratik sistem içinde çeşitli düzeylerde ortak bir yönetim oluşturmaya kadar birçok çözüm olasılığı gündemde tutuluyordu. Bunun hangisinin Komünar 36 gerçekleşeceği çözüm zeminin oluştuğu koşullara Bu noktada da tersinden bir gelişme uluslararası bağlanıyordu. Mücadelenin hedefi o koşulları alanda yaşanmış, içinde çözüm öngörülen Sovyet yaratmaktı. Bir kere koşullar yaratıldıktan sonra sisteminin kendisi çözülmüştü. Böyle bir süreçte nasıl çözüm gelişeceğine halkın karar vermesi yeni yöntemlerle soruna çözüm geliştirmek üzere öngörülüyordu. Bir halk oylamasıyla Kürt halkının Önder APO yeni adımlar attı. 93 Mart'ında soru- kararının özgür iradesinin ortaya çıkarılacağı genel nunun siyasal demokratik çözümünü gündeme kural olarak benimseniyordu. Tabi ister ayrı ister ortak yönetimler biçiminde şekillensin çözüm devlet sistemi içinde görülüyordu. Türkiye ile ortak devlet yönetimi de olabilir, ayrı devlet de olabilirdi. Çeşitli ortaklık kombinezonları gerçekleştirebilirdi. Ama işin özü silahlı devrim ve devlet sistemi dâhilinde bir çözümdü. Var olan devletlerden farklılık oluşacak devletin işçi ve ezilenlerin çıkarlarını gözetecek bir devlet olmasıydı. Yani o dönemde hâkim olan reel sosyalizmin ulusal sorunlara önerdiği çözüm yöntemleri aşağı yukarı kabul görüyordu. Bu temelde Kürdistan'da 15 Ağustos atılımıyla birlikte ulusal silahlı direniş geliştirildi. getirdi. Bu tutum ve politika Türkiye ortamında önemli bir yankı yapsa da Türkiye devleti içindeki çeteci güçler müdahale ederek olası bir siyasi demokratik çözümün önünü kapatarak ve devlette çözüme yatkın olan güçleri bir iç çatışmayla devlet- Oysa sosyalizmin temel ilkeleri Özgürlük, eşitlik, demokrasi İdealleriydi Bu da devlet sisteminde Ulaşılacak idealler değildi Devletin aşılması temelinde Devlete rağmen, devlete karşı Ulaşılacak hedeflerdi Bu direniş 90'ların başında Türkiye devletinin Kürdistan'daki egemenliği sarsıcı bir düzey ten tasfiye ettiler. Böylece demokratik siyasal kazandı. Zafer için öngörülen diğer stratejik adım- çözümü gerçekleştirme de sağlanamayınca geriye lar gerçekleşmedi. Örneğin Kürdistan'daki silahlı şiddetli bir direniş durumu kaldı. Bir dönem devam direnişle devrimci ittifak kurması öngörülen eden bu şiddetli direnişte Türkiye'deki çeteci yöne- Türkiye halkının demokratik ayaklanması gelişme- tim gerillayı ezmeyi hedeflerken, PKK yönetimi ise di. Tam tersine sol demokratik güçler tümüyle tas- ne kadar saldırırsa saldırsın Türkiye devletinin ger- fiye olarak Kürdistan'da gelişen silahlı direnişe illayı ezemeyeceği, yok edemeyeceği dolayısıyla özel savaş yönetimi etrafında bir milli cephe oluş- sorununun siyasal çözümünü gerçekleştirme zorun- tu. Yine dış koşullar bakımından da ABD-Sovyet luluğu içinde olduğunu kanıtlamayı hedefledi. Bu çatışmasında Sovyetler birliği yenildi. ABD dünya- temelde sürdürülen mücadele 98 yılında artık kil- da tek süper güç olarak kaldı. Oysa 15 Ağustos itlenen, çözüm üretmeyen yeni yaklaşımlar atılımıyla öngörülen ulusal sorunun çözümü geliştiren bir düzeye geldi. Bu durumu gören Önder Sovyet sisteminin çözüm yaklaşımını içeriyordu. APO, 1 Eylül 1998 ateşkesiyle sorununun Bu yaklaşımda Sovyetleri stratejik müttefik olarak demokratik siyasal çözüm gerçeğini daha derin bir görmek ve onun desteğini de almak vardı. O sistem stratejik anlayış ve planlama düzeyine ulaştırmanın içinde bir çözümü gerçekleştirme öngörülüyordu. böylece sorununu çözümünü gerçekleştirmek iste- Komünar 37 di. ABD'den de destek alan inkâr ve imha sistemi Bu da devlet sisteminde ulaşılacak idealler değildi. bu adımı kendi varlığı için tehlike görerek buna Devletin aşılması temelinde devlete rağmen, karşı bütün uluslararası ve bölgesel gericiliği işbir- devlete karşı ulaşılacak hedeflerdi. Çünkü özgür- likçiliği de dâhil bir araya getirerek uluslararası lüğü, eşitliği, demokrasiyi ortadan kaldıran, baskı, komployu Önder APO'yu tasfiye etmek amacıyla ayrımcılık, kölelik yaratan devlet sisteminin ken- gündeme getirdi. Süren mücadele 15 Şubat kom- disi oluyordu. Böylece ideolojik çizgide köklü bir plosuyla bir noktaya geldi. Uluslararası komployu yenilenmeyi gerekli kılıyordu. Sovyet sisteminin hem dışarıdaki mücadele içinde hem de İmralı çözülüşü ardından reel sosyalist sisteme karşı sürecinde kapsamlı bir teorik analize tabi tutan geliştirdiği eleştiriler temelinde önder APO, ortaya Önder APO, hem sosyalist ideolojide yeni bir para- çıkardı. Bu temelde 15 Ağustos atılımının devletçi digma değişimini gündeme getirdi hem de bu sistem içinde sorununu çözmeyi hedefleyen para- çerçevede sorunun çözümünde yeni stratejik yak- digmasal yaklaşımı değişime uğramış oldu. Bu ide- laşımlar ortaya çıkardı. Köklü bir ideolojik yenilen- olojik yenilenmenin strateji ve örgütsel alanda me sosyalist paradigma değişimi stratejik değişim geliştirdiği değişiklikler oldu. ve örgütsel yeniden yapılanma sürecini yaşadı PKK Devletçi sistem içinde soruna çözüm ara- hareketi. İdeolojik yenilenme ve sosyalist paradig- manın yolunun ulusal kurtuluş savaşını örgütlemek mada değişimin temel anlamı PKK'nin devletçi, ve silahlı devrimle iktidarı ele geçirmek olduğu iktidarcı, savaşçı paradigmadan koparak böyle bir açıktı. Bütün ulusal kurtuluş hareketlerinde böyle paradigmayı esas alan reel sosyalizmi kapsamlı oluyordu, dolayısıyla kısmi farklılıklar olsa da özü eleştiriye tabi tutarak demokratik sosyalizmi itibariyle Kürdistan'da da benzer bir gelişme geliştirmesiydi. Demokratik sosyalizmin özü yaşanacaktı. Oysa devletçi sistemin çözüm sorunları hangi ad altında olursa olsun devlet siste- üretmediğini, mi içinde çözmek değil de devlet dışı halkın üretmediğini ortaya koyan önder APO, devlet dışı demokratik örgütlenmesi olan örgütsel sistem demokrasi içinde çözmektir. Çünkü devlet hangi adla olursa örgütlülüğü temelinde, kendi kendini yönettiği sis- olsun özünde baskıcıydı, sömürücüydü, ayrımcıy- tem içinde çözüm araması silahlı devrimle olacak dı, taraf tutan bir karakter ifade ediyordu. Öyle bir iş değildi. Dolayısıyla silahlı devrimin yerine olunca devletli çözümün kalıcı barışçıl çözüm meşru savunma duruşu geçti. Bu temelde meşru olmayacağı, yeni sorunlara ve çatışmalara yol aça- savunma çizgisini farklı duruşlar biçiminde halkı cağı görülüyordu. Nitekim hem Sovyetler birliğinin köleleştirme ve imha etme amaçlı saldırılar kendisi hem de ona dayalı gelişen ulusal kurtuluş karşısında temel savunma ve sorunları çözme yön- hareketleri kendi içlerinde devletleştikleri oranda temi olarak, stratejisi olarak, çizgisi olarak önder baskı sömürü ve çelişkilere yol açmış, dolayısıyla APO teorik düzeyde geliştirdi. Meşru savunma da söz konusu halklara özgürlük, demokrasi ve stratejisini netleştirdi. Meşru savunma stratejisinin eşitlik getirmemişti. Oysa sosyalizmin temel özelliklerine göre, ilkeleri özgürlük, eşitlik, demokrasi idealleriydi. mücadele taktiklerini de geliştirdi. Daha çok özgürlük, diye eşitlik, tanımladığı onu demokrasi halkın başarıya kendi götürecek Komünar 38 demokratik-siyasal mücadele ağırlıklı gerillanın ve durumuydu. Bir taktik durumu ifade ediyordu halkın öz savunma örgütlenmesinin meşru savun- aslında. Meşru savunma çizgisinde pasif savunma ma konumunda bir şiddet duruşunu ifade etmek duruşundan, aktif savunma duruşuna geçmekten üzere bir mücadele taktiğini öngördü. Böyle bir çok pasif savunma konumunda uyarıcı eylemliliği taktik yaklaşımla sorununun çözümlenebileceğini biraz daha çok yoğunlaştırarak çözüme yanaş- değerlendirdi ve bu temelde başta Türkiye olmak mayan siyasi güçleri çözüme zorlamayı amaçlıyor- üzere, sorunuyla ilgili bütün çevrelere sorununun du. İşte PKK'nin tasfiye olacağı, dağılacağı geril- barışçıl, demokratik birlik içinde çözümlenmesi lanın ezileceği yönündeki beklentilerin boş çağrısında bulundu. Bu anlayışını Ortadoğu çapın- olduğunu gerillanın ezilmeyeceğini, PKK'nin tas- da, sorununun demokratik çözümünü içeren bir fiye programa dönüştürdü. Genelde ve her parça özgün- dolayısıyla sorununun demokratik birlik çözümün- lüğünde barışçıl-demokratik çözümün ilkelerini, den başka çözümünün olmadığını, başta Türkiye yöntemlerini, birbiriyle ilişkisini ortaya koydu. devlet yönetimi olmak üzere ilgili güçlere göster- Böylece yeni bir çözüm programı oluşturdu. Bunu meyi hedefliyordu. Nitekim bu hedef gerçekleşti, hayata geçirecek devlet artı demokrasiyi uygulaya- ama yine de görüldü ki, bütün daraltılmışlığına rağ- cak, demokratik halk örgütlenmesi modelini de men Türkiye yönetiminde hâkim olan inkârcı ve geliştirdi. Toplum imhacı güçler, demokratik barışçıl çözüme Konfederalizmi dedi. Demokratik Komünalizm yanaşmıyorlar. Barış çizgisini savaş gücünün dedi. Hatta sivil toplum konfederasyonu dedi. kalmaması biçiminde yanlış değerlendiriyorlar. Kapsamlı teorik çözümlemelerini yaparak, bu siste- Yine demokratik çözümü mücadele etmez konuma mi önce KKK sonra KCK olarak isimlendirdi ve düşmek olarak görüyor, birlikçi çözümü kendini ilan etti. Böylece devletin demokrasiye duyarlı örgütleyemez, yönetemez bir konumda görme biçi- kılınması ve demokratik reforma tabi tutulması minde ele alıyorlar. Kürt halkını iradesiz, çözüm- temelinde devlet artı demokrasi çözümünü, süz ne yaparsa yapsın kendine muhtaç bir konum- Demokratik Toplum Konfederalizmi'nin inşası da sayarak, çözüm yerine çözümsüzlük sürecini çerçevesinde bir halk örgütlenmesi olarak tanım- uzatarak, çürütme politikası denilen yöntemlerle, layıp sorununa yeni bir çözüm modelini ortaya yine şiddet uygulamasıyla parça parça eritip marji- koydu. nal konuma düşürerek yok etmeyi hedefliyorlar. Bu Buna, Demokratik edilemeyeceğini, gücünü koruduğunu 1 Haziran 2004 atılımı, 15 Ağustos durumu 1 Haziran atılımı ardından 1 Ekim 2006'da atılımının 20 yıl dönümünde gündemleştirilen geliştirdiği 8 aylık ateşkes süreciyle Önder APO ve meşru savunma çizgisindeki silahlı direniş aslında, hareketimiz bir kere daha kesinleştirmiş bulunuyor. Mart 93'den itibaren ilan edilen tek yanlı ateşkese 1 Ekim ateşkesi hem son bir kez barışçıl- dayalı olarak sorununun barışçıl-demokratik birlik demokratik çözüm fırsatı sunarken ilgili güçlere çözümünü gerçekleştirme yönünde Türkiye devle- hem de sorunuyla ilgili güçlerin politik yaklaşım- tini bir kere daha uyarmak ve çözüme yöneltmek larını netleştirmeyi ifade ediyordu. Bunun sonu- amacıyla geliştirilen bir aktif savunma eylemliliği cunda görüldü ki, 1 Ekim ateşkesini de bir zafiyet Komünar 39 olarak yine gerillayı eritip-marjinalleştirme ve erek, halkın ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel her hareketi tasfiye etme çizgisinde bir fırsat olarak türlü kendi örgütlülüğü temelinde sürdürdüğü bir değerlendirmekten Türkiye örgütsel düzeyi ortaya çıkartmak, böylece karşıt genelkurmayı ve yönetimi. İşte bunun sonucunda güçlere sorununu çözme mecburiyetini dayatmak hareketimiz, kongre-Gel 5. Genel kurulunda yani, olmazsa da, geliştirilecek imha saldırılarına karşı 18 Mayıs 2007 tarihli oturumda meşru savunma halkın öz savunması temelinde demokratik konfed- çizgisinin pasif savunma duruşundan çıkartarak eral sistemi savunarak halkının öz yönetimini hareketi, aktif savunma duruşuna geçirme kararını geliştirip kendi demokratik yaşamını sürdürmesini almış bulunuyor. Pasif savunmadan aktif savun- sağlamak hedeflenmektedir. Bu aktif savunma maya geçmenin anlamı şudur; pasif savunma, duruşunun temel hedefi olmaktadır. Bu bakımdan vaz geçmiyor aslında tek yanlı ateşkese görev sisteminde bir değişik- dayanan sorununun lik vardır. Çözümü karşıt barışçıl-demokratik birlik taraftan beklemek yerine, içinde çözümünü öngören kendi bir programı ifade etmekte- gücünü örgütleyerek, ona dir. bütün dayalı bir çözüm yöntemi saldırılara rağmen tedbir- öngörülmektedir. Bu bakım- lerini dan özgüce güven, özgücü ve Gerillanın geliştirip imhayı önlemesi ve ezilmeyeceğini özgücünü, halkın örgütleme ve kendini esas kanıtlayarak siyasi gündemi etkileyip karşıt siyasal alma aktif savunma duruşunda esastır. Bunu güçleri sorunu çözmeye zorlamasına dayanmak- sağlayacak düzeyde bir propaganda ajitasyon çalış- tadır. Bütün bunlarda iki yön vardır. Birincisi, ger- ması, yine bunu gerçekleştirecek bir örgütsel çalış- illa aşırı derecede tedbirini geliştirecek ezilmeye- ma, diplomatik faaliyetin geliştirilmesi, böyle bir cek, demokratik örgütlenmenin zeminini güçlendirecek temelde çözümüne zorlayacak mecbur bırakacaktır. İkincisi halkın demokratik serhildanını gerçekleştirme, ise; çözümü karşıt devlet sistemlerinin demokratik- mücadeleyi geliştirme ve bütün bunların ihtiyaç leşmesi, demokratik reformdan geçirilmesi ve bu duyduğu kadar meşru savunma savaşı içinde olma temelde çözüm geliştirilmesi vardır. genel yöntemdir. Aktif savunma duruşunda askeri karşıt güçleri sorununun 15 yıllık çok değişik süreçlerden geçerek yön, sadece siyasal gündemi etkileme olmaktan yürütülen bu temeldeki çabalarla çözümün gerçek- çıkarak, halkın demokratik konfederal leşmediği, ne kadar iyi niyetli ve istekli olursa örgütlülüğünü gerçekleştirmek için ön açmak, zem- olsun Türkiye'deki inkâr ve imha sisteminin ini güçlendirmek, düşman örgütlülüğünü parçala- çözüme razı edilemediği görülmüştür. Bunun için mak, düşman saldırıları karşısında halkı savunmak Türkiye devlet sisteminden karşıt güçlerden çözüm gibi yeni görevlerle yüklü hale gelmektedir. Bunun beklemek, onların çözümüne razı olmak yerine için de elbette gerillanın daha çoğaltılması, halkın demokratik konfederal sistemini örgütley- büyütülmesi gerilla mevzisinin yeniden geliştir- Komünar 40 ilmesi, gerillanın eylem hedeflerinin yeniden demokratik konfederalizm sistemi esaslarına göre tanımlanması yine eylem biçimlerinin yeniden örgütlülüğünü yaratarak halkın kendi kendini ortaya çıkartılarak bu hedefi gerçekleştirecek yönettiği, kendi yaşamını kendi örgütlülüğüyle zenginliğe ulaştırılması gerekmektedir. sürdürdüğü bir düzeye ulaştırmaktır. Bunu kendi Şimdi kongre-Gel 5. Genel kurulun aldığı aktif savunma duruşu temelinde bütün hareketimiz özgücüne dayalı çözüm olarak görmektedir ve aktif savunmayla hareketimizin hedeflediği budur. böyle bir görev kapsamı doğrultusunda kendisini 15 Ağustos atılımının, 24. yılına girerken yenilemekte yeniden planlamakta mevzilenmesini hareketimiz sorununun çözüm mücadelesini böyle hareket tarzını buna uygun bir biçimde yeniden bir hedefe yeni bir stratejik yaklaşıma ve mücadele düzenleyerek böyle bir mücadeleyi etkili bir düzeyine ulaştırmış bulunmaktadır. Bu da yeni bir biçimde yürütür hale gelmek için gerekli çalış- çözüm sistemidir. Her türlü baskı ve sömürüyü maları gerçekleştirmektedir. Bu konuda, 2007'nin ortadan kaldırarak özgürlük, eşitlik ve demokrasi ilk yarısında yürütülen çalışmalar bütün hareke- ilkeleriyle halkının yaşadığı bir çözüm düzeyini timizi ideolojik, siyasal, askeri bakımdan her alan- ortaya çıkartmaktır. Bu sadece siyasi yönetimin da aktif savunma konumuna geçirmiş, aktif savun- değişmesini değil, ma konumu temelinde çalışır, mücadele eder hale demokratik bir yaşam sistemine örgütsel düzeyde getirmiş ve bu temelde inkâr ve imhada ısrarlı olan kavuşmasını sağlatmayı hedeflemektedir. Yeni bir düşmana karşı daha etkili mücadele yürütecek bir çözüm yoludur, yeni bir denemedir. Önder APO, konum kazandırmıştır. bunun bütün teorik çözümlemesini kapsamlıca toplumunun özgürlükçü 22 Temmuz seçimleri ardından, AKP yapmıştır. Halkı ve hareketimiz de bu teorik hükümetinin inkâr ve imhada ısrar etmesi, çözümlemeleri özümseyerek bunları hayata geçirip demokratik çözüm yerine yeni bir imha ve tasfiye halkların demokratik yaşamını geliştirmede ve planını hareketimize dayatması durumunda gelişe- Kürt sorunu gibi en ağır sorunlar başta olmak üzere cek olan çok yönlü bir aktif savunma hamlesi ola- bütün sorunların demokratik konfederalizmin caktır. Bunun için hareketimizin gerekli hazırlıkları örgütlülüğü temelinde çözümünü gerçekleştirme ve vardır, bu hamlenin hem ideolojik boyutları, prop- böylece yeni bir çözüm yöntemini insanlığa sun- aganda-ajitasyon yönü olacak hem örgütsel boyutu mada kararlıdır. Bütün dikkatini böyle bir çözüm yani, halkın demokratik konfederal sistemini sürecini başarıyla yürütmeye vermektedir, iddi- örgütleme serhildanı alıdır, iradelidir ve başarma azmiyle doludur. Biz geliştirme temelinde yürütme boyutu olacak hem inanıyoruz ki, büyük 15 Ağustos atılımının o gir- de gerillanın düşman saldırılarını kırmayı hede- işken, mücadeleci, özgücü esas alan, büyük fleyen bir aktif askeri duruşu, eylemliliği fedakârlık ve cesaret içeren ruhuyla yeni anlayış yaşanacaktır. Bunlar yoğun tartışmalarla ortaya temelinde ve çözüm yöntemini esas alarak mücade- çıkartılmış, planlanmış yeni bir anlayışı ifade leyi geliştirdiği ölçüde hareketimiz ve halkımız etmektedir. Bütün bu mücadelenin amacı, Kürt sorununun kendi özgücüne dayalı çözümünü halkının ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel alanda başarıyla gerçekleştirecektir. ve bunu demokratik Komünar 41 ÇÖZÜM VE BAŞARI YOLU ÇİZGİ ESASLARI ÜZERİNDE KENDİNİ YARATMAKLA MÜMKÜNDÜR Cemil BAYIK Düşman, hareketimize karşı şiddetli bir saldırı yürütüyor. Düşmanın amacı hareketi imha etmektir. Bunun için bütün olanaklarını harekete geçirmiş bulunuyor. Önderlikten başlayarak gerillayı ezmek, halkı teslim almak, eğer teslim olmaz ve direnirse katliamdan geçirerek sonuca gitmek istiyor. Bu amaçla Türkiye'deki topluma, siyasete, yargıya ve devlete müdahalede bulunarak kendisini yeniden yapılandırmaya tabi tutmak istiyor. Toplumu ve siyaseti faşistleştirerek, devleti, yargıyı ve orduyu tümüyle buna göre düzenleyerek, tamamen önderlik ve PKK şahsında Kürt düşmanlığını körüklemeyi ve buradan sonuç almayı amaçlamaktadır. Düşmanın dıştan hareketimizi imha etme başarılı sonuç almak ancak kadronun bu çizgiden çabaları bir anlamada anlaşılabilir, ama kadro- uzaklaşan durumunu gidermekle mümkündür. muzun içinde bulunduğu durumu anlamak gerçek- Mücadele verilmeden, kadro kendisini çizgi ten zordur. esasları üzerinde yeniden yaratmadan, bu temelde Kadromuzun içinde bulunduğu durum çizgiyle bütünleşmeden, çizginin ihtiyaçlarını birçok yönüyle düşmanın bu ezme hareketine karşılayan bir çabaya girmeden, kesinlikle düş- zemin oluyor ve adeta destek sunuyor. Kadro, ide- manın bu konseptini boşa çıkarmak zordur. olojik ve örgütsel esaslar üzerinden oldukça uzak- Son süreçlerde kadro yapımız içerisinde düşman laşarak ve hatta yer yer dışına çıkarak karşıtlığı tanımı oldukça muğlaklaşmış, neyin düşman olduğu, yaşamaktadır. Kadronun bu çizgiden uzaklaşması, neyin bize hizmet ettiği oldukça karışmış durumdadır. En giderek kopması ve yer yer karşıtlığa giren önemlisi de bizi geriye çeken, güçsüz kılan, dağıtan bütün anlayışlara, tutumlara girmesi hareket açısından gerilikler ve çarpıklıkların düşman olarak görülmemesi ve oldukça tehlikeli bir durumu ifade ediyor. Esas bunların adeta normalmiş gibi kabul edilmesidir. İşte, düş- olarak hareket açısından tehlike yaratan da kadro- man denilen olay budur. Düşmanı öyle uzağımızda ara- nun içinde bulunduğu bu durumdur. Adeta düşmanı mamıza gerek yoktur. Düşmanı kendi içimizde aramak içerden tamamlayan, onun başarısına hizmet eden gerekiyor. Bilinen dış düşmanı başarıya götüren de bizde bir duruşu ifade ediyor. Bu açıdan düşmanın ezme, var olan ve düşman olarak adlandırdığımız anlayış ve tasfiye etme, teslim alma konseptine karşı durmak, tutumlardır. Komünar 42 Nedir düşman? Bizi engelleyen, zayıf Öyle anlaşılıyor ki kadromuz oldukça kılan, geriye çeken, mücadeleden alıkoyan, ciddi örgütsel sorunlar yaşıyor. Birçok yönüyle ide- başarısız kılan, dağıtan, kaybettiren ne varsa bütün olojik ve örgütsel gerçekliğimizden uzaklaşma, yer bunları düşman olarak görmek gerekiyor. Böyle yer kopma ve karşıt durumlara düşme, bunun sonu- anlaşılırsa ve buna büyük bir öfke duyulursa, bu cunda kadro ölçülerinde oldukça muğlaklaşma ve öfke düşünceye, örgüte, eyleme dönüştürülürse işte aşınma yaşanıyor. Bu duruma düşen kadro tabii ki o zaman düşmana karşı doğru bir duruş gerçek- çizgiyi, çizgi esaslarını, onun ihtiyaçlarını gözete- leştirilmiş olunur. İçimizdeki bu düşmana zemin ve mez, onun gereklerini yerine getiremez. Bu parti başarı sunan anlayış ve tutumlar giderilmeden, gerçeğimizle oynama anlamına gelir. Öyle kesinlikle sömürgeci düşmana karşı, yine ona anlaşılıyor ki Avrupa zemininde adeta parti destek sunan güçlere karşı başarılı bir yürüyüşü gerçeğiyle, onun çizgi ve militan esaslarıyla oyna- gerçekleştirmek, hedeflere ulaşmak oldukça zor- ma neredeyse bir görev haline gelmiş bulunuyor. dur. Bu konuda yaşanan muğlâklığı düzeltmek Bu kabul edilebilecek bir durum değildir. gerekiyor. Kadromuzun içinde bulunduğu bu durumu görmesi Avrupa kadromuzda yaşanan temel eksik- ve bunu hızla gideren bir tutumun içine girmesi liklerden biri de ideolojik mücadelenin yapılma- gerekiyor. Bunu gidermeden, çizgi esaslarına, onun masıdır. İdareci, liberal, birbirinin eksikliklerine militan kadro esaslarına girmeden, bu konuda göz yuman yaklaşımlar içerisinde olmalarıdır. İde- derinlik kazanmadan hiç bir sorunun çözümlene- olojik mücadelenin yapılmadığı bir yerde örgüt meyeceğini bilmek gerekiyor. yaşamının korunamayacağı bilinmelidir. İdeolojik Kadromuzda çizgiyi anlama, çizgiye mücadelenin yürütülmediği bir yerde devletçi, ikti- girme, çizgiyi yaşama, çizginin ihtiyaçlarını görme, darcı sistem gerçekliği ve postmodernist yaşam onları giderme, çabalarını bu doğrultuda yoğun- tarzının kendisini örgütleyeceği ve kadroyu militan laştırma oldukça zayıf görünüyor. Çizgiye yak- yaşam açıktır. laşımda, çizgi mantığıyla çizgiyi anlama yerine, Görülüyor ki Avrupa kadromuzda ideolojik anlam- kendi mantığıyla yaklaşma, bu temelde anlama, da bir mücadele söz konusu değildir. Sistem an be dolayısıyla da bunu anlamama, ayarlama, kendine an yaşamımız üzerinde kendisini örgütlemek için göre yorumlama, bu temelde kendine doğru ve yan- savaşım halindeyken, kadronun birbiriyle ideolojik lışlar, kabul ve ret ölçüleri geliştirme çokça anlamda bir mücadeleye girmemesi ve Apocu yaşanan bir durumdur. İnsan çizgi mantığıyla çizgiye getirmeye çalışmaması, düşmanın yıllardır çizgiye girmezse, çizgiyi elbette ki anlayamaz, örgüte veremediği zararı vermektedir. Sahte özgür- onun esaslarına giremez ve bütünleşemez. Çizgiye lük anlayışlarıyla örgütün yaşamını bozan, dağıtan, girmeyen kendi çizgisini esas alır. Kadroda tasfiyeciliğin içimizde oturtmaya çalıştığı mücade- çizginin yaşanmamasının esas nedeni budur. ölçülerinden uzaklaştıracağı lesizliği örgüt içinde bir tarz haline getiren Nitekim Avrupa sahasında kadronun bu anlayışlar, örgüte gelmemede ısrar etmekle kalmayıp durumu, hareketi tehlikelerle yüz yüze getirmiş doğrudan örgütü bozmaya yönelen yaklaşımlardır. bulunuyor. Hareket sürekli eriyor, birçok yönüyle Komünar 43 kan kaybediyor. Bu tamamen kadronun içinde durumda. Eğitimler hemen hemen durmuş, yapılan bulunduğu durumla ilgilidir. Çünkü kadroda çizgi eğitimler de geri bir durumda gerçekleşiyor. Adeta esasları ve ihtiyaçlarını giderme çabaları oldukça eğitim yapmış olmak için eğitim yapılıyor. Bu da zayıftır. Hatta birçok kadroda kendine göre bir herhangi bir şeyi çözmüyor. Onun için zihinler kadrolaşma, dolayısıyla da kendi çizgisini esas oldukça donmuş durumda. Zihinler dondurulduğu alma, kendi çizgisinde örgütlenip yürüme vardır. için burada aşınma yaşanıyor. Bu yaşandığından ötürü de çizginin ortadan kay- Avrupa'da yapılan eğitimlerin gözden bolması, muğlaklaşması, parti çizgisi yerine birçok geçirilmesi gerekiyor. Yapılan eğitimlerin pek Eğitimin yapılmaması Zihinde durgunluğa, zorlanmaya Bunun sonucunda da çözümsüzlük Ve aşınmalara yol açmaktadır Kendini ideolojik ve örgütsel olarak Eğitmeyen bir kadronun Hareketin ideolojisinin gücünü Yine örgütünün gücünü anlaması Bu gücü kullanması düşünülemez sonuç yaratmadığı ortadadır. Eğitim politikasının hızla gözden geçirilmesi ve buna yeni bir içerik kazandırılması önemlidir. Avrupa'da hiçbir gerekçeyle eğitimlerin ertelenmemesi gerekir. Oysaki birçok gerekçe öne sürülerek kadro eğitimleri yapılmamakta, hatta bireysel anlamda da kadro birçok bahane öne sürerek kendi eğitimini yapmamaktadır. Eğitimin yapılmaması zihinde durgunluğa, zorlanmaya, bunun sonucunda da çözümsü- çizginin gelişmesi ve partinin parti olmaktan çık- zlük ve aşınmalara yol açmaktadır. Kendini ideolo- ması söz konusudur. Yine bazı kadrolar kendi man- jik ve örgütsel olarak eğitmeyen bir kadronun, tığıyla çizgiyi anlamaya kalktıkları ve bundan hareketin ideolojisinin gücünü, yine örgütünün dolayı kavramadıkları gibi, bazılarında da inançsı- gücünü anlaması, bu gücü kullanması düşünüle- zlık vardır. Bunun için çizgiye girmeme yaşanıyor. mez. Çizgiye inançsız olanlar, onun başarısına inan- Avrupa'daki kadromuzun yaşadığı gerçek- mayanlar tabii ki çizgiyi anlamaya, özümsemeye, lik oldukça vahim bir durumu ifade ediyor. Çok bu temelde kendini yeniden yaratma çabasına güçlü bir ideolojimiz ve örgüt gücümüz olmasına girmezler. rağmen, bunun farkına varamama, bunu kullana- Bir kısım kadromuzda yaşanan, çizgiyi mama, onun için de çözümsüzlüğü yaşama söz anlamaya çalışmak ve anladığı oranda da çizgiyle konusudur. Halbuki dünyanın en büyük ideolojik birleşmektir. Anlaşıldığı kadarıyla, bu kadro azın- ve örgütsel gücüne sahip olan bir hareketiz. Bu lıktadır. Bunun için parti çizgisini önemli ölçüde kadar güçlü bir hareket içinde kadronun zavallılığı uygulamama, muğlaklaştırma durumu yaşanmak- yaşaması ters bir durumu ifade ediyor. Bu kadro, tadır. Bunun giderilmesinin yolu her şeyden önce Önderliğe bağlı olduğunu söylüyor. Önderliğe çizginin başarısına inanmaktan, çizginin mantığıy- bağlı olmak demek, Önderliğin tarzını esas almak la çizgiye girmekten ve onu yaşamaktan, bunun demektir. Yani ideolojik, örgütsel mücadeleyi için de kendini bu temelde eğitmekten geçiyor. süreklileştirmek, bunda en ufak bir gevşekliği yaşa- Görülüyor ki, kendini eğitmeme oldukça gelişmiş mamak, ideolojik ve örgütsel çizginin arılığını Komünar 44 sürekli korumak, bütün kadro gücünü ideolojik ve önderliğin örgüte, örgütlenmeye ne kadar değer örgüsel mücadeleye, çizgiye çekmek, bu temelde verdiğini gösteriyor. yaşatmak, ideolojik güç ile örgütsel gücü birleştir- Kürdistan gibi bir yerde her şey partiyle erek sonuç almak demektir. Bu hareketin ideolojik kazanılıp, korunuyor ve geliştiriliyor. Partinin zayıf ve örgütsel gücünü iyi birleştiren bir kadronun düşmesi demek her şeyin tehlikeye düşmesi sorunları çözeceği, büyük gelişmeler yaratacağı bir demektir. Partililik, parti örgütlenmesi bu açıdan gerçektir. Çünkü bundan daha büyük bir güç yok- hayati bir sorun oluyor. Örgüt ve örgütselliği yadsı- tur. Önderliğin, bu hareketin gücü; tamamen ide- ma, buna tepki duyma örgütsüzlüğü ifade ediyor. olojisinde, örgüt gücünde ve bunların birleştirilerek Örgütsüzlükle hiçbir şeyin kazanılamayacağı yeterli, yetkin kullanılmasında yatıyor. Ama kadro- ortadadır. Ne kadar örgütselliği geliştirirsek o kadar muzda ortaya çıkan, ya ideolojiyi önemsiyor örgütü toplumsallığı geliştiririz. Toplumsallığın gelişmesi önemsemiyor, ya örgütü önemsiyor ideolojiyi demek, insan olmak, insanlıkta derinleşmek önemsemiyor. Dolayısıyla da başarılı bir sonuç demektir. Örgütselliğin reddi, toplumsallaşmanın, elde edemiyor. Halbuki başarının yolu ideolojik ve insan olmanın reddi anlamına gelir. Örgütselliğin örgütsel gücü birleştirmekten ve yetkin kullanmak- bu kadar yadsındığı, tepki duyulduğu, örgütsel tan geçiyor. İdeolojik ve örgütsel çizgi esaslarına yaşam ve çalışmaya gelinmediği bir yerde hangi girmeyen ve bu temelde kendisini büyütmeyen bir sorunlar çözümlenebilir ve hangi başarının sahibi kadronun yürüyüşünün başarılı olamayacağı, olunabilir? Eğer sorunlar çözülerek başarı elde sorunlara çözüm getiremeyeceği bir gerçektir. Eğer edilmek isteniyorsa, bunun yolu örgütlenmeyi kadromuzda sorunlar yaşanıyorsa, esas nedeni bu derinleştirmekten geçiyor. olmaktadır. İdeolojisine güvenmeyen, örgüt gücüne Önderliği kabul ettiklerini, ama partiyi, güvenmeyen, bu temelde kendini eğitip donat- onun yönetimini kabul etmediklerini söyleyen mayan, kendisini çözüm gücü haline getirmeyen kadrolarımıza rastlıyoruz. Ben önderliği kabul bir kadronun her hangi bir sorunu ve gelişmeyi ediyorum, benimsiyorum, bağlıyım, demek onun ortaya çıkaramayacağı, sorunları çözemeyeceği, örgütünü kabul etmek, onun örgütüne girmek, gelişme yaratamayacağı rahatlıkla anlaşılabilir. doğru katılmak ve onun görev ve sorumluluklarını Bu anlayışın bir sonucu olarak kadroda örgüt ve yerine getirmek anlamına gelir. Başka türlü örgütselliği önemsememe, hatta tepki duyma, bağlılıktan söz edilemez. Hem Önderliğe bağlı örgüte doğru bir temelde gelmeme, güvenmeme, olduğunu söyleyecek, hem de O'nun örgütüne yaşamama, doğru bir katılımı yapmama, mücadele güvenmediğini söyleyip reddedeceksin! Bu durum vermeme, örgüt gücünü kullanmama yaşanmak- Önderliği reddetmektir, Önderliği Önderlik olarak tadır. Halbuki hareketimizin tüm gelişmesi, ideolo- değil de bir birey olarak görmektir. Bu, Önderliği jik ve örgütsel esaslara bağlıdır. Önderlik örgütün örgütünden koparmak, Önderliği öldürmektir. Bu, önemini vurgularken "her şeyle oynayabilirsiniz, yıllarca Önderliğe ve harekete düşmanlık yapan hatta anamla oynamanızı bile kabul edebilirim, güçlerin dillendirdiği bir söylemdir. Önderlik ama örgütle oynamayacaksınız" demiştir. Bu karşıtı güçler Önderlik ile örgütünü sürekli ayırmak Komünar istemişlerdir. Bununla 45 da sonuca gitmek örgütü kurtaracaksın, sana ne, neden herkesle aranı istemişlerdir. Bu hareketin hiçbir kadrosu Önderliği bozuyorsun, neden herkesle iyi geçinmiyorsun" kabul edip, örgütünü reddedemez. Eğer reddederse, gibi eleştirilerle örgüte sahip çıkanları etkisi- bu Önderliğin de reddidir. Sadece reddedilmesi de zleştirmeye çalışıyorlar. Bununla örgütsüzlüğü değil, Önderliğin birey haline getirilmesi ve geliştirmek ve orada istedikleri bireysel yaşam- imhasını sağlamaya, gerçekleştirmeye hizmet larını ve çıkarlarını ön plana çıkarmak istiyorlar. etmektir. Bir örgüt insanının bunu iyi anlaması gerekiyor. O kadar bireycilik gelişmiş ki Önderlik Kadro kendisini böylesi baskılar altında hisset- kabul ediliyor, örgüt kabul edilmiyor, örgütsellik memelidir. Tam tersine böylesi yaklaşımlar reddediliyor bireycilik esas alınıyor. Bu ısrar, düş- karşısında daha fazla örgüte sahiplenmeyi ortaya manın isteyip de gerçekleştiremediğini yürütmek- koyması ve her yönüyle örgütü üstlenmesi, koru- tir. Yıllardır sömürgeciler ve destekçileri bu ması gerekir. Ama görülüyor ki birçok kadromuzda hareketi dağıtmaya çalışıyor. İdeolojik, örgütsel ve kendini baskı altında görerek geriye çekilme, sinme militan esaslarına saldırıyor. Bununla örgütlülüğü yaşanıyor. Bundan daha tehlikeli bir durum ola- dağıtıp, sonuç almak istiyor. Birçok kadromuz da maz. örgütselliği reddederek, örgütselliğe tepki duyarak, Yine kadromuzda yaşanan başka bir sorun örgüt yaşamına girmeyerek, yaşamı bozarak, birey- da; ne iş yapmak ne de yaptırmak sorunudur. ciliğini ön plana çıkararak her şeyini bireyciliğine Kendisi yapmadığı gibi başkalarının yapmasını da göre düzenleyerek, buna en büyük desteği sunuyor. engelliyor. Bundan daha tehlikeli bir anlayış ola- İşte bu anlayış sahipleri, örgüt esasları üzerinde maz. Kadro demek; hareketin ihtiyaçlarını esas alıp yürümeyi, örgütle birleşmeyi irade kırılması olarak bunu gidermek demektir. Hareketin bütün görev ve görüyor. sorumluluklarını üstlenmek ve bunun gereklerini Kürdistan'da nasıl irade olundu? pratikte yerine getirmek demektir. Bu konuda engel Partileşmeyle, partileşmenin derinleştirilmesiyle olanı engel durumundan çıkarmaktır. Yapmayanı irade gerçekleştirildi. Partileşmek demek; irade yapmaya teşvik etmektir. Eğer yapmıyorsa, hele olmak, insan olmak demektir. Partileşmekten kaç- hele engel oluyorsa ya bunu yapar hale getirmek, mak; iradeyi kaybetmek, köleleşmek, hatta insan- bu durumdan çıkarmak, eğer olmuyorsa bu haliyle lığını kaybetmek demektir. Kölelik iradeleşme kabul etmemek, onun örgüt ortamı içindeki olarak görülüyor ve dayatılıyor. Hatta bunun kabul yaşamını kabul etmemek, mücadeleyle o ortamda edilmesi isteniyor. Bunun için örgüte sahip çıkma, barınamaz onun değerlerine sahip çıkma, örgüt mücadelesi Yapmayan, yaptırmayan, engel olan, örgütselliğe yürütme, örgüt ölçülerinde ısrar etme, adeta bir suç karşı bireyciliği, keyfiyeti geliştiren bu kişilik, gibi ele alınıyor. Bu anlayış sahipleri örgüte sahip örgüte yeni kadro katmayı ve bu temelde örgütü çıkanı suçlayarak, baskı ve töhmet altına alarak güçlendirmeyi de esas almayarak, var olanı da örgütü savunmasını engellemeye çalışıyorlar. tüketmeye çalışıyor. Eğer bir örgüt, bir hareket "Sadece sen mi bu örgütün sahibisin, sen mi bu bünyesine sürekli yeni kadro katmazsa, var olan duruma getirmek gerekmektedir. Komünar 46 kadroyla gelişme ve başarıyı sağlayamaz. Gelişme ka gidermeyi esas almalıdır. Bunun çabası içinde ve başarı şurada kalsın, var olan kadroyu da tuta- olmalı ve bu çabada sonuç alıncaya kadar ısrarlı maz, o kadro kurur ve biter. Ancak yeni kadro davranmalıdır. Nitekim saflarımızda çokça yaygın kazanılıp örgüte katılırsa, örgüt dinamizm, can- olan bir anlayıştır bu. Bu geleneksel kişiliğin ve lılık, yenilik kazanır, moral ve inanç bulur, bu anlayışın örgüt ortamında sürdürülmesidir. Böyle temelde gelişme ve başarı sağlar. Bu temelde her bir kişiliğin örgüt ortamında olması örgüt açısın- zaman büyümeyen örgüt, ufalmaya, küçülmeye ve dan oldukça tehlikelidir. En değme bir ajanın hatta tasfiye olmaya mahkumdur. Eğer coşku, yaratamayacağı tehlikeyi yaratır, zararı verir. moral, istek, güven zayıflığı yaşanıyorsa bunun bir Bunun da doğru anlaşılması gerekiyor. nedeni de yeni kadronun kazanılmamasıdır. Onun Kadromuzun içinde bulunduğu durum, için bütün kadronun bu gerçeği bilerek sürekli yeni örgütle halk arasında bağ kuracağı yerde, sanki katılımlar sağlamayı, bu temelde örgütü moralize görevi bu bağı kesmekmiş gibi bir anlayış ve tutu- etmeyi, büyütmeyi esas alması gerekiyor. mu ifade ediyor. Örgütün kitleye ulaşmasını, Örgüt olayına yaklaşımda toplumdaki bir kitlenin örgüte ulaşmasını engelliyor. Bu örgütle insanın yaklaşımı gibi bir yaklaşım sergileniyor. kitlenin birbirinden kopmasına yol açıyor. Nasıl ki toplumdaki bir insan örgüt üyesi değilse, Kadronun bu yaklaşımı büyük bir tehlike yaratıy- örgütteki sorunlar, görevler onu ilgilendirmiyorsa, or. Bu yaklaşım örgütün kendi halkından, kitlesin- sadece eleştirilerle ve bu sorunların giderilmesini den kopmasını ve kitlenin kendi öncüsünü ve istiyorsa ve bununla yetiniyor, sorunların gider- örgütünü kaybetmesine yol açıyor. İşte bu durum ilmesi, görevlerin yerine getirilmesini kendisi için örgüt açısından ölümü ifade ediyor. Kadronun bu bir sorun olarak görmüyorsa, birçok kadronun anlayışı ve tutumu hızla terk etmesi, örgütüyle yaşadığı gerçeklik de tamı tamına buna benziyor. halkı arasında bir bağ, köprü olması ve örgütü Hareketin kadrosu olmasına rağmen görev ve halka, halkı örgüte taşırması gerekiyor. O zaman sorumluluklar karşısında en çok bazı eleştiriler gelişme ve başarı yaşanır. Örgütle halkın bir- geliştirebiliyor ve şu şu sorunların giderilmesi birinden koptuğu yerde herhangi bir başarının gerekir, diyor ve bununla da doğru iş yaptığını, yaşanmayacağını bilmek gerekiyor. görev ve sorumluluklarını yerine getirdiğini sanıy- Yine kadromuzda yaşanan ve mutlaka or. Büyük bir aldanmayı yaşıyor. Farkında aşılması gereken bir durum da örgüt yaşamında olmadan kendisini örgütün dışındaki bir insan kon- çok önemli olan toplantıları önemsememe, toplan- umuna düşürüyor. Sorunların dile getirilmesi, tılara katılmama, katıldığında ise sorumlu davran- eleştirilmesi, bunların giderilmesinin istenmesi mama, toplantının başarısı için çaba göstermeme önemlidir, ama bunlar doğru iş yapma anlamına ve bununla da toplantıların verimsiz geçmesini gelmiyor. Bunlar sorunların giderildiği anlamına sağlama, toplantılara olan güveni yıkma, toplan- gelmiyor. Bu eleştirileri geliştiren ve bunların tıları bu anlamda işlevsel olmaktan çıkarma giderilmesini isteyen bir kadro, bunun kendi göre- gerçekliğidir. Halbuki örgüt yaşamında toplantı vi olduğunu bilmeli ve eleştirdiği hususları mutla- olmazsa ve bu toplantılar verimli kılınmazsa örgüt Komünar 47 ciddi sorunlar yaşar. Giderek bu sorunlar ağırlaşır teriyor. Bireylerin örgüt yerine geçtiği bir yerde ve bunun sonucunda tasfiyeler, dağılmalar, kaybet- hiçbir sorunun çözülemeyeceği, örgütsel gelişme meler yaşanır. İşte örgütselliğe gelmeyen, buna ve başarının yaşanmayacağı çok açıktır. Eğer, bu inanmayan ve tepki duyan kişi, örgütselliğin bir kadar sorunlar var deniliyor ve çözülemiyorsa bir parçası olan toplantılara da tepki duymakta, toplan- nedeni de budur. tıları da anlamsızlaştırmakta ve toplantılara olan Yine örgütsel yaşamımızda önemli bir yeri güveni de ortadan kaldırmaktadır. Bu, örgüt olan rapor sisteminin işletilmemesi, yazılmaması yaşamını, örgüte olan güveni, örgüt gücünü ortadan ve istenmemesi, yazılan raporların ciddi ele alınıp kaldırmaktır. Toplantılarda daha çok ideolojik, incelenmemesi, raporlarda ortaya çıkan yanlış ve örgütsel, siyasal, pratik sorunların çözümlenmesi yetersizliklerin üzerinde durulup giderilmemesi, gerekirken, gündeme daha çok bireysel sorunlar örgütsel yaşamımızı felç ediyor. Örgütümüzde, getiriliyor, bunlar öne çıkarılıyor, bunlar tartışılıy- kadrolarımızda neyin yaşanıp yaşanmadığı belli or. Bütün ideolojik, örgütsel, siyasal, pratik sorun- olmuyor. Bu durum oldukça tehlikeli bir durumu lar arka plana atılıyor. Toplantılarda bu kadar birey- ortaya çıkıyor. Rapor sisteminin işlemediği bir sel sorunların gündeme getirilmesi, bütün enerjinin örgütte dağılma, çürüme gelişir, kimin neyi bu doğrultuda geçirilmesi harekete demek, örgütselliği zayıflatmak, hatta örgütü kaldırma ortadan anlamına geldiğini görmek gerekir. Örgütselliğin egemen olduğu bir ortamda bireysellik, bireysel sorunlar, yaşadığı Örgütsel yaşamımızda Önemli bir yeri olan rapor sisteminin İşletilmemesi, yazılmaması Ve istenmemesi, yazılan raporların Ciddi ele alınıp incelenmemesi Raporlarda ortaya çıkan Yanlış ve yetersizliklerin üzerinde Durulup giderilmemesi Örgütsel yaşamımızı felç ediyor istemler bu kadar gelişe- anlaşılamaz. Bundan daha tehlikeli bir durum olamaz. Onun için bütün kadrolardan sistemli olarak rapor istenmesi, alınan raporların incelenmesi, bu raporlardaki yetersizliklerin, çarpıklıkların üzerinde durulması, yapılan eleştiri mez. Örgütselliğin egemen olduğu bir yerde sorun- ve önerilere değer verilmesi gerekir. Eğer kadro lar örgütsel olarak gündeme gelir ve çözümü de raporlara değer verildiğini görürse o zaman rapor örgütsel olur. Ama örgütselliğin zayıfladığı veya yazmayı bir görev olarak önüne koyar. Ama rapor- ortadan kalktığı yerlerde tabii ki bireycilik, bireysel ların değerlendirilmediğine inanırsa tabii ki rapor sorunlar öne çıkar ve bireyler tartışılır. Bundan yazmamayı ve bunu bir anlayış düzeyine getirmeyi daha tehlikeli bir durum olamaz. Eğer toplan- esas alacaktır. Nitekim bazı kadrolarımızda rapor- tılarımızda bireysel sorunlar bu kadar öne çıkarılıp larının değerlendirilmemesinden dolayı rapor yaz- tartışılıyorsa, bütün ideolojik, pratik, örgütsel mama eğilimi gelişmiştir. Yine genelde kadromuz- sorunların önüne geçiyorsa, bu, örgütselliğin da rapor yazmama, bunun gerekliliğine inanmama zayıfladığını ve örgütselliğin kaybedildiğini gös- anlayışı gelişmiştir. Bu örgütten kopmayı ifade teriyor. Artık bireylerin örgüt yerine geçtiğini gös- ediyor. İşte örgütü ve örgütselliği önemsememenin Komünar 48 bir sonucu olarak bu anlayış gelişiyor. Böyle bir ma anlamına geliyor. Partinin her türlü anlayış örgüt kadrosu olamaz, kabul edilemez. Bir örgüt tarafından istila edilmesi anlamına geliyor. toplantı sistemiyle, rapor sistemiyle örgüt olarak Eğer Avrupa'da örgüt gelişmiyor, örgüt ve kendini ayakta tutabilir. Bir örgütte toplantı- rapor kadrolarda sorunlar yaşanıp her türlü örgüt dışı sistemi durdurulur, işletilmezse, yine eleştiri anlayış gelişiyorsa, çürüme, dağılma ve bunun özeleştiri mekanizması işletilmezse o örgütte sonucu olarak güven sorunları, kopmalar gündeme yozlaşma, çürüme, dağılma yaşanır. İşte nitekim geliyor ve yaşanıyorsa, bu biraz da yönetim gerçek- birçok kadronun kopmasının altında yatan bu liğiyle bağlantılıdır. Yönetim, yönetim olma gerçekliktir. esaslarından uzaklaştığından kadro ve halktan kop- Yaşanan ideolojik, örgütsel sorunların yanı uyor. Çünkü idarecilik, çizgiden kopmayı ifade sıra yönetim sorunlarının yaşandığı da bir gerçektir. ediyor. Çizgiden kopan bir yönetimi ne kadro ne de Avrupa'da ciddi yönetim sorunu yaşanmaktadır. halk kabul etmez ve güven duyamaz. Eğer yöne- Yönetim olma yerine, adeta nasıl yönetim olunmaz time güvenmeme gelişiyor ve bu açıktan ifade anlayışı hakimdir. Yönetime ve tabii ki kadroya ediliyorsa hem halk, hem de kadro tarafından işte damgasını vuran liberalizm oluyor. Hemen hemen "biz Önderliğe güveniyoruz, yönetime güvenmiy- bütün yönetimlerimizde ve kadrolarımızda hakim oruz" söyleniyorsa, bu biraz da yönetimin idareci olan, Apocu çizgi yerine liberalizm çizgisi olmuş- mantığıyla bağlantılıdır. Apocu çizgi yerine, liberal tur. Bu çizginin bir sonucu olarak idarecilik çok çizgiyi esas almasıyla bağlantılıdır. Bunun yaygın bir tarz haline gelmiş, herkesi sarmış görülmesi ve hızla terk edilmesi gerekiyor. Bu durumda. Herkesi olduğu gibi kabul etme, yaşatma, harekette yönetim olmak demek, çizgi esaslarında hiçbir örgütsel, ideolojik mücadele yürütmeme; yürümek demektir. Çizginin ihtiyaçlarını, esaslarını örgütü, kadroyu her türlü anlayış ve tutumla kendi sürekli gözetmek, o ihtiyaçları giderme çabası haline terk etme, bununla yönetim olma veya kadro içinde olmak demektir. Bütün kadroyu ve kitleyi bu olma anlayışı esas alınıyor. Yönetim olmak demek, temelde harekete geçirmek demektir. Çizgi esasları kadroyu örgüt çizgisi esaslarında yürütmek demek- bırakılarak, idarecilik esas alınarak, her kes her tir. Bunun için de ideolojik ve örgütsel mücadeleyi tutumla yaşatılarak hareket temsil edilemez. Böyle yürütmek demektir. Çizgiyle, örgüt gerçeğimizle, bir yönetimin sorumluluğunda hareketin gelişmesi onun militan kadro gerçeğiyle, yaşam gerçeğiyle ve başarısı düşünülemez. Bu tarz, ne kitleye ne de bağdaşmayan her türlü anlayış ve tutumla kadroya güven veremez. O kitle o kadro ve yöne- mücadele etmek demektir. Ama idareciliğin esas timle birleşemez. Eğer yönetim kendisini bütün alınması kadroyu ve örgütü her türlü tehlikeye açık kadro ve halkın çözüm gücü haline getirip gerçek- hale getiriyor ve bu da her türlü anlayışın kadro ve leştirse, herkes yönetime güven duyar, birleşir, güç örgütte gelişmesine, hareketin kendi çizgisini, kay- verir ve başarılı olur. Yönetimin başarılı olması betmesine, kaybetmesine, tamamen kadro ve halk açısından çözüm gücü çürümesine ve dağılmasına yol açıyor. Bundan olmasından geçer. Kendisini çözüm gücü haline daha tehlikeli bir durum olamaz. Bu partiyle oyna- getirmeyen bir yönetime ne kadro ne de halk kendi değerlerini Komünar 49 güvenemez ve böyle bir yönetim altında herhangi muğlaklık ve aşınmayı yaratmamaktır. Kadrodaki bir başarı da sağlanamaz. Yönetimin, hareketimizin yaşanan muğlaklık ve aşınma, örgütteki aşınma ve yönetim gerçekliğini esas alması gerekir. Nedir bu muğlaklığa yol açmaktadır. Bu da örgütün dağıl- yönetim gerçekliği? Apocu yönetim gerçekliğidir. masına yol açar. Apocu yönetim gerçekliği, kendisini, çözüm gücü Yönetimin kendisini yönetim esasları olarak gerçekleştiren yönetimdir. Kadro ve halka üstünde tutmaması, çözüm gücü haline getirmeme- morali, inancı, güveni, bilinci, gücü vermek si, çizgi yönetimi haline girmemesi, idareciliği esas demektir. temelde alması, sorunları ertelemesi, çalışmalarda herkesi güçlendirmek ve harekete geçirmek demektir. esas almaması, bir kısmını ihmal etmesi, yine yöne- Kadro ve halkın ihtiyaç duyduğu şeyi vermek timlerde kolektivizmin yerine bireyciliğin geçmesi, demektir. Bunu veren bir yönetim kadro ve halkta memurculuğun, amirciliğin yaşanması, yönetim güven sağlayabilir. O kadro ve halk o yönetimi şahsında örgüt ciddiyetini oldukça zedeliyor. Eğer kendi yönetimi olarak görür, ondan sürekli güç örgüt ciddiyeti aşınıyorsa, örgüte güven duyulmuy- aldığını gördüğü için, o yönetimle birleşir, güç orsa, örgüt ile bileşilmiyorsa, hatta bazılarında da verir. İşte bu yönetimin gücüne güç, başarısına örgütü ciddiye almama, örgüte düşmanlık gelişiy- başarı katar. Güçlenen yönetim, daha çok kadro- orsa, bu yönetimin içinde bulunduğu durumla izah suna ve halkına, güçlenen kadro ve halk da yöne- edilebilir. Nitekim yönetimde yaşanan liberal çizgi timine daha fazla güç verir. İşte bu da bizi başarıya sonucu olarak örgüt ciddiyeti oldukça zedelenmiş götürür. Önderliğimizin gücü, başarısı bu nok- durumdadır. Hem dışımızdaki güçler örgütü yeter- tadadır. Bunun da doğru anlaşılması gerekir. ince ciddiye almıyor, örgütün ve kadronun üzerine Kadroyu, kitleyi bu Önderliğe bağlılık, onun yönetim tarzını rahatça gelebiliyor, hem de kadroda örgütü ciddiye esas almayı, o tarzda pratikleştirmeyi gerektirir. Bu almama, dinlememe giderek gelişen bir hastalık tarzı esas alan bir yönetimin başarıyı sağlamaması, oluyor. Bu da oldukça tehlikeli bir düzeye doğru kadro ve halkta güven sağlamaması mümkün gidiyor. Yönetimin bu gerçeği görerek hızla cid- değildir. Yönetimin kendisini sorunların çözüm diyeti önce kendisinden başlatarak diğer tüm gücü haline getirmemesi, özellikle de bazı prob- kadrolarda hatta dışımızdaki güçlerde de yaratmayı lemli kişiliklerin sorunlarını çözmemesi, onları esas alması gerekiyor. O zaman örgüt ciddiyeti olduğu gibi sorunlarla yaşatması ve hareket içinde sağlanabilir. Örgüt ciddiyetinin sağlanmadığı bir tutması, yine kadro sorununda ölçüleri net koyma- örgütü kimse ciddiye almaz. Dolaysıyla ciddiye ması, kadroyu ve halkı oldukça etkilemektedir. Bu alınmayan bir örgütün başarı şansı da olamaz. yönetime güvensizliği yaratmaktadır. Yönetim Bunun da çok iyi görülmesi gerekir. Eğer bu gün olmak demek, kadro ölçülerini net koymak ve içimizde ve dışımızda birçoğu örgütü çekiştirip, bütün kadroyu bu ölçülerde yaşatmak, buna örgüte güven duymadığını söyleyebiliyorsa, çekin- gelmeyenle mücadele etmektir. Bunda ısrarlı meden karşıt faaliyet içine girebiliyorsa, bunun olunuyor ve iflah olunmuyorsa, onu örgüt ortamın- yönetim ve kadro gerçekliğimiz ile bağını görmek da tutmamaktır. Böylelikle kadro ölçülerinde gerekir. Kendi örgütünün ciddiyetini dikkate Komünar 50 almayan kadro ve yönetimin örgütünü başkasına olumlu yanı varsa, yüzde doksan dokuzu olum- kabul ettirmesi zor olur. Eğer bugün örgütümüz suzsa, bizim için esas olan yüzde birlik olumlu gücünü yitirmişse ve bu örgüt ciddiye alınmıyorsa, yanıdır, biz bunu esas alırız. Biz de olumluyu esas bu, kadronun ve yönetimin örgütü ciddiye alma- alarak büyütmeyi egemen kılmayı, bu tarzda yüzde masından doğan bir durumdur. Onun için yöne- doksan dokuzu asgariye indirmeyi esas alırız. timin kendisinde başlayarak kadroda bu ciddiyeti, Üslubumuz budur. Bu hareketin üslubunda kazan- örgüt ciddiyetini sağlaması gerekir. Bu da ne ile ma, yüceltme, geliştirme esastır. Başarı esastır. mümkün? Örgüt çizgisine, onun militan esaslarına, Onun için morali, inancı ve güveni geliştirme, bil- tarzına, temposuna, üslubuna ulaşmak, onun görev inci ve yüreği ayaklandırma esastır. Bu hareketin ve sorumluluklarını zamanında yerine getirmekle üslubunda iradeyle, kişilikle, inançla, moralle, mümkündür. coşkuyla, güvenle, bilinçle oynama, örgütle oyna- Kadromuzda, yönetici olanda da olmayan- ma, eylemle oynama suçtur. Ama maalesef bu da da oldukça negatif bir üslup gelişmiş bulunmak- hareketin reddettiği üslup bu gün birçok kadroda ta. Hemen hemen her kadroda bu üslubu görmek egemen hale gelmiştir. Bu hareketin kadrosu böyle mümkündür. Hareketin olumlu olumsuz her şeyini bir üslubun sahibi olamaz. Çirkin, dağıtan, kaybet- tartışıyor. Ama bunları da olumsuz bir tarzda tiren bir üsluptur. Bu üslupta en ufak bir gelişme, tartışıyor. Her şeyi olumsuz gösteriyor. Sanki bu başarı yoktur. Düşman üslubu bu hareketin kadro- harekette olumlu bir şey yok, olumlu bir gelişme sunun üslubu haline gelmiş durumda. Bu üslubun yok, her şey olumsuzmuş gibi tartışıyor. İşlerin derhal terk edilip düzeltilerek hareketin üslubuna düzelmediğini, düzelemeyeceğini, böyle devam geçilmesi gerekir. Bu hareketin eleştiri üslubunda edeceğini, hiç kimsenin başarılı, olumlu bir şey yıkma, dağıtma, güçten düşürme yoktur. Tamamen beklememesi gerektiği gibi her yerde konuşuyor. eksikleri, yanlışlıkları, çirkinlikleri gidermeyi esas Kimi görürse; bu örgüt kadrosu olabilir, örgüt alma, bu temelde gelişme ve başarıyı ortaya çıkar- dışında biri, bir yurtsever, bir düşman olabilir, bunu ma esastır. Öyle negatif bir üslup oluşturulmuş ki herkesle tartışıyor. Harekete saldırarak; inanç, ne yapılsa yeterli ve doğru görülmüyor. Hep olum- moral, coşku, güven bırakmayarak beyinleri ve suz görülüyor, şikayet ediliyor. Halbuki bu yürekleri darmadağın ediyor. Eğer insanlarda hareketin üslubunda şikayet etme yoktur. Sorun birazcık harekete güven varsa, bunu da bu tarzda diye gördüğü, çirkin, yanlış diye gördüklerini yıkmaya çalışıyor. Bunu eleştiri hakkı olarak gidermeyi bir görev belleme, esas alma söz geliştirdiğini sanıyor. Hareketimizin ne böyle bir konusudur. Bu şikayetçi, negatif, her şeyi kara ve kadrosu, ne de böyle bir üslubu olabilir. Bu olumsuz gösteren üslubun hızla aşılıp giderilmesi hareketin üslubu; negatif, olumsuz bir üslup ve bu hareketin üslubuna ulaşılması gerekiyor. değildir. Tamamen olumluyu esas alarak, onu Kadro oturup kalkıyor, yönetime güven geliştirerek, onu etkin kılarak olumsuzu gidermeyi duymadığını dillendiriyor. Onun için güveni başka esas alan bir üsluba sahiptir. Hatta Önderliğimiz yerde arıyor. Örgütü, yönetimi, yoldaşlarını değil bunu şöyle formüle etmiştir, bir insanın yüzde bir de başka güçleri dinliyor. Başkalarının söyledik- Komünar 51 lerini doğru görüyor. Onun için çözümü de Önemli bir sorun da halktan kopmadır. başkalarında arıyor. Bu, hareketten kopmayı ifade Halktan kopmak, çizgiden kopmayı, çizgiden ediyor. Mademki her şey bu harekette olumsuz o kopma da halktan kopmayı ifade ediyor. Çizgiden, zaman bu harekete katılmamak, yürümemek, yaşa- halktan koptuğu için kadroda çalışmama, hareketin mamak, görevlerini, sorumluklarını üstlenmemek, ve halkın ihtiyaçlarını görmeme, onu gidermenin değerlerini korumamak gerekir. O zaman bu çabası içine girmeme, tam tersine ondan uzaklaş- hareket değer- ma, halkın ve hareketin yarattıkları üzerinde yaşa- lendirilmemeli, çözüm başka yerde aranmalı, onun ma, tüketici olma gelişiyor. İşte bu da halkta için de başkalarına kulak verilmeli, deniliyor. Bu kadroya güvensizliği getiriyor. Nitekim halktan olumsuz üslup buna yol açıyor. Bunun işletilmesi, insanlarımız "biz eski kadroyu arıyoruz" diyorlar. derinleştirilmesi, örgüte, yönetimine, geleceğe Eski kadroyu arıyoruz dedikleri şey aslında, kadro- bir çözüm gücü olarak Nitekim halktan insanlarımız "Biz eski kadroyu arıyoruz" diyorlar Eski kadroyu arıyoruz dedikleri şey Aslında, kadroda bu hareketin Ruhunu aramadır Onun gerçekliğini aramadır Kadroda bu hareketin gerçekliği Görülemediği için Bu kadro kabul edilmiyor Ve eski kadro aranıyor da bu hareketin ruhunu aramadır. Onun gerçekliğini aramadır. Kadroda bu hareketin gerçekliği görülemediği için bu kadro kabul edilmiyor ve eski kadro aranıyor. Aranan, çizgidir, onun ruhu ve tarzıdır, onun üslubudur. Kadronun bunu iyi görmesi ve anlaması gerekiyor. Buradan da içine düştüğü konumu görmesi gerekiyor. İçine düştüğü konum, çizgiden ve halktan kopukluğu ifade ediyor. Çizgiden ve halktan kopan bir kadro, o halkın ve çizginin başarısı için çalışmaz, bu nettir. Halbuki güveni ortadan kaldırıyor. Bu kopmayı, uzaklaş- bizim tek dayanağımız halkımız ve çizgimizdir. mayı, kopulmuyorsa dahi bir cenaze haline Gücümüz buradadır. Bundan kopmak gücünden dönüşmeyi ifade ediyor. Halbuki düşman sürekli bu kopmayı, güçsüzleşmeyi, başarısızlaşmayı ifade hareketi karalamaya, gözden düşürmeye, insanların eder. Oysaki halkımız bu hareketin kadrosuna bu harekete olan umutlarını yıkmaya, bu hareketten büyük bir güven duyarak bağrına basar, her şeyini kopmalarını sağlamlaya çalışıyor. Onun için de paylaşırdı. Eğer bugün güven duymuyorsa, kadro hareketin bütün yetersizliklerini araştırıp ortaya bunun nedenini kendinde aramalıdır. Demek ki çıkarmaya, bunu harekete karşı kullanmayı esasa halkla bağ kopmuş, kadro halkı yaşamıyor, onun alıyor. Bu hareketin kadrosu kendisini bu duruma için halk güven duymuyor. Bunu görüp hızla halk- düşüremez. Düşmanın görevlerini üstlenemez. Bu la ilişkilerini geliştirmesi, bu ilişkilerde ortaya hareketin kadrosunun görevi, hareketin yanlışlık- çıkan yanlışlığı, sakatlığı gidermesi gerekiyor. O larını eksikliklerini giderme, hareketi bu temelde zaman halkla birleşir. Halkla birleşen bir kadro başarıya götürmedir. Yıkma, dağıtma, insanları halkın desteğini ve güvenini alır. Halkın güvenini yıkma görevi yoktur. Bu düşman çizgisine, ve desteğini almayan bir kadronun başarı şansı üslubuna, hizmetine girmeyi ifade ediyor. yoktur. Onun yapacağı her şeyi yiyip bitirmedir. Komünar 52 Nitekim halktan ve çizgiden kopan kadrolarda istemek değildir. Sorunları çözmeyi esas almak, yaşanan tamamen budur. Her şeyiyle bitiriyor, bütün sorunları kendi sorunları olarak görmek, bu yaşıyor, tüketiyor. Bu konumdan hızla çıkmak sorunları çözme gücünü kendinde yaratmakla gerekiyor. Hızla çıkmanın yolu da çizgi esaslarıyla mümkündür. Onun için sorunları çözmek isteyen birleşmektir. Çizgi esaslarıyla birleşen birinin halkı gerçekten esas alacağı, halkla ilişkilerini geliştireceği, halka çözümünün kendisinde olduğunu bilmesi gerekiy- saygılı olacağı, halkı her yönüyle sahipleneceği ve or. Bu anlayışın da böyle düzeltilmesi gerekir. bu konuda samimiyse, sorunun başarılı kılacağı ve bunun da örgüt başarısı olacağı, Eleştirmek, dile getirmek, çözüm istemek, örgüt gücü olacağı böylelikle örgütü başarıya ama bunları düzeltme çabasına girmemek veya götüreceği açıktır. biraz çaba gösterip de çözülmediğinde, hemen Kadromuzda yaşanan önemli bir husus da olmaz deyip kendisini sorunların dışında tutmak, kendine güvenmemesi, çözümü kendinde arama- hatta giderek sorunlar çözümlenmiyor deyip ması, çözümü başka yerlerde araması, bunun için inançsızlığa düşmek, buradan kopuşa gitmek beklentili ruh halinde olması halidir. Bu, kadronun olmaz. Birçok kopuşun nedeninde bu yatmaktadır. kendini eğitmemesi, kendisini çizgi esasları Kendisini sorunların çözüm gücü göremediği için temelinde çözüm gücü haline getirmemesinden başkalarından bunu bekliyor. Başkaları da bunu kaynaklanan bir durumdur. Zayıflığını ve güçsü- çözmediği için sorunlar çözülmez deyip inançsı- zlüğünü ifade ediyor. Onun için kendisine güven- zlaşıyor, kopuyor. Ya da sorunları çözmek istiyor, meyip çözümü kendisinde aramıyor. Halbuki bu gücü yetmiyor, bu gücü kendisinde yaratamıyor, hareketin kadrosu çözümü kendisinde arar ve ken- çözmede ısrarlı davranmıyor, sorunlar çözülmüyor disinde yaratır. Başka yerde çözümü aramaz. Başka sonucuna vararak kopuşa gidiyor. Kopuşların yerde çözüm yoktur. Onun için de beklenti içinde önemli bir nedeni böyle oluyor. Eğer bu kopuşların olmak çözüm değildir. Bu hiçbir şeyi çözmez. önü alınmak isteniyorsa, sorunların çözüm gücünü Birilerinin gelip sorunları çözeceğini beklemek, yaratmak ve bunda ısrarlı olmak, sonuç alıncaya sorunları çözmemek, sorunları ağırlaştırmaktır. Bu kadar bundan vazgeçmemeyi bütün kadroda ege- hareketin böyle kadroları olamaz. Bu harekette var men kılmak gerekiyor. olmak demek, kendini çözüm gücü olarak yarat- Kadromuzda ortaya çıkan önemli bir sorun mak demektir. Ne yapıp edip sorunların çözüm da örgütsel sorunlar karşısında kendini koruyarak gücü haline gelmek demektir. Şimdi birçok kadro sadece önüne konulan görevi esas alması ve bunun- sorunların olduğundan bahsediyor ve bunların la yetinmesi, bunu da doğru görmesi anlayışı yatıy- çözümünü istiyor, ama bunun kendi görevi or. Halbuki bir kadro örgütüyle vardır. Örgütü olduğunu görmüyor. Sorunları çözecek olanın ken- erirken, kan kaybederken, birçok yanlışlık disi olduğunu görmek istemiyor. Kolaycılığa kaçıy- yaşanırken, bütün bunların dışında kendisini or. Onun için de sorunların çözümünü başka yerden görmesi, kendisini korumaya alması; işte ben bu bekliyor. Bununla da doğru yaptığını sanıyor. eksikliklere, hatalara, yanlışlıklara, sorunlara Sorun, sorunlarını dile getirmek, onun çözümünü bulaşmam kendimi korurum gibi bir yaklaşımı esas Komünar 53 alması, belki o kişiyi koruyabilir, ama bunun örgütü Yine üzerinde durulması gereken en önem- korumadığını anlaması gerekir. Örgütün korun- li sorunlarından biri de demokrasi ve özgürlük madığı, örgütün gelişmediği bir yerde, kişinin bu anlayışında yaşanan çarpıklıktır. Bu hareketin tarzda kendisini de koruyamayacağını, kaybede- demokrasi ve özgürlük anlayışı yerine kendi birey- ceğini bilmesi gerekir. Örgüt kadrosu örgütüyle sel anlayışını esas alması ve bunu da hareketin vardır. Örgütünü koruyup geliştirdiği oranda ken- anlayışı gibi göstermesidir. Hareketin demokrasi ve disini de geliştirir, korur ve başarıya ulaşabilir. özgürlük anlayışını kendi anlayışına uyarlamasıdır. Kişilerin gücü çok sınırlıdır. Bireysel başarılar ve Kendi yorumundan, çizgisinden, mantığından korumalar belki etkilidir, ama hiçbir zaman örgüt- geçirerek kendine benzeştirmesidir. Buna daya- sel başarıyı yaratmaz. Kendini korumayı esas narak bireysel özgürlük adı altında bireysel tercih- almak, bireycilik ve bencilliktir. Hiçbir kadro ken- lerini geliştirmesi, buna da demokrasi ve özgürlük dini korumayı esas almaz. Kadro örgütü koruduğu demesidir. oranda kadrodur. Örgütü korumayan, kendini Bu hareketin kadrosu keyfi ve bireysel ola- sadece korumayı esas alan, önüne konulan görevi maz. Bu hareketin kadrosunun istemleri demokrasi sadece gören, onun dışındakini görmeyen biri ve özgürlük adı altında, bireysel, keyfi, kendisi için örgütü başarıya götüremez. olamaz. Kadrosunun tercihleri çizgiye göre, Yine kadroda yaşanan önemli bir sorun, çizginin ihtiyaçlarına göre olmak zorundadır. kadronun güçsüzlüğüne ve çözümsüzlüğüne Önderliğin, Hakilerin, Agitlerin, Kemallerin, gerekçe aramasıdır. Yarattığı gerekçeye inanması Zilanların, Beritanların, Hayrilerin, Mazlumların, ve yarattığı gerekçeyi başkalarına inandırma Karasungurların yaptığı tercihler gibi olmak zorun- çabalarına girmesidir. Buna ihtiyaç duymasıdır. Bu dadır. Ben bu hareketin kadrosuyum, ben önderliği, da bizim militan kadro gerçekliğimizle bağdaşmayan bir durumdur. Bu hareketin hiçbir kadrosu buna ihtiyaç duymaz ve duymaması gerekir. Buna kimler ihtiyaç duyar; zayıf, güçsüz, başarısız olan, başarıda ısrarlı olmayan ve başarının gücünü kendinde yaratmayanlar ihtiyaç duyar. Bu da her türlü ikiyüzlülüğü, aldatmayı, ayarlamayı yaratır. çizgiyi, şehitleri esas alıyorum deyip, bireysel tercihlerde bulunmak, bu harekete karşıtlığı ifade eder. Bu hareketi kendine benzeştirmeyi, Önderliği, şehitleri, hareketi kendine göre yorumlayıp, kendine göre yaklaşımı ifade eder. Bu harekette tercih tamamen çizginin hedeflerine ve ihtiyaçlarına göredir. Başka tercihler olamaz. Buna tercih de denilemez. Ve bu tercihlere özgürlükçü demokratik Bu hareketin böyle bir kadrosu olamaz. Gerekçeye, tercihler de denilemez. Bir tercihin özgürlükçü ve zayıflığa, ikiyüzlülüğe sığınandır. Bu hareketin demokratik olup olmadığı, onun tarih, kültür, çizgisinde buna yer yoktur. Bu hareket zayıflıkla, felsefe, ideoloji, siyaset, örgüt, yoldaşlık ve halk güçsüzlük ve çözümsüzlükle mücadele eden bir bağıyla ölçülür. O zaman o tercihin doğru olup harekettir. Bu açıdan bu hareketin kadrosu, bu olmadığı anlaşılır. Bunlarla bağını kurmadan kendi hareketin suç saydığı, mücadele ettiği anlayışları başına bir tercihte bulunmak, buna da demokratik kendisinde yaşatamaz, buna ihtiyaç duyamaz. tercih demek büyük bir aldatmayı ifade eder. Tercih Komünar 54 adı altında görev yapıp yapmama, alan, kişi, imkan her şeyi tartışıp paylaşabiliyor. Bu aslında örgüt beğenip beğenmeme gibi keyfiyetler gelişiyor. içerisinde geleneksel kişiliği, kültürü ve ahlakı Buna da demokrasi ve özgürlük deniliyor. yaşatmadır. Toplumda kim kime güvenirse onunla Bunlarının hiçbirinin demokrasi ve özgürlükle sadece ilişkilenir ve onunla her şeyini tartışır. Örgüt bağlantısının olmadığı açıktır. Tamamen bireyci, ortamında, örgüt insanları içinde güvendiğin ve keyfi tutumlardır. Bu tür çarpıklıkların kesinlikle güvenmediğin insanlar biçiminde bir gruplaşma kabul edilmemesi, reddedilerek düzeltilmesi yaratılamaz. Bazılarına güvenmek, küçük bir gruba gerekiyor. güvenmek, örgüte, onun çoğunluğuna güven- Yine kadromuzda çizgi esaslarından kop- memek, tamamen toplumdaki o ilişkilenme ve ulduğu için geleneksel kültür ve ahlak kişiliğiyle yaşam tarzını sürdürmedir. Bu düşmanın verdiği yaşanılmaktadır. Geleneksel kişilik gruplaşan kişi- kişiliği, kültürü, yaşam tarzını olduğu gibi örgüt liktir. Parçalanmayı, gruplaşmayı esas alan kişiliktir. Bu hareketin kadrosu hiçbir gerekçeyle ne gruplaşmaları, ne ahbap çavuşluğu, ne yöreciliği, ne parçacılığı, ne de Geleneksel kişilik gruplaşan kişiliktir Parçalanmayı, gruplaşmayı Esas alan kişiliktir Bu hareketin kadrosu hiçbir gerekçeyle Ne gruplaşmaları, ne ahbap çavuşluğu Ne yöreciliği, ne parçacılığı Ne de mezhepçiliği esas alamaz mezhepçiliği esas alamaz. içinde sürdürmeye çalışmaktır. Bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Bu hareketin kadrosu kişileri değil, örgütü esas alır. Her şeyini örgütle paylaşır. Kişilerle paylaşacağı herhangi bir şeyi Bu hareketin çizgisinde bunların hiçbirisine yer yoktur. Örgüt içerisinde olup örgütü değil de kişi- yoktur. Dikkat edilirse egemenler halkı paramparça leri esas almak demek, örgütselliği reddetmek ederek güçsüzleştirip üzerlerinde egemenliklerini demektir. Bireyciliği esas almak demektir. Bu da kurar ve yürütürler. Egemenliğe karşı mücadele örgütü dağıtmaktır. Örgüt içinde olup da örgütü eden özgürlükçü güçler bu parçalanmayı giderdik- benimsememek, örgütle birleşmemek, kişileri esas leri oranda özgürlüğü gerçekleştirirler. Hiçbir almak, örgütle savaştır, örgütle mücadele etme, zaman özgürlük, eşitlik ve demokrasi ideali olan, örgüte düşmanlıktır. Hiçbir kadronun bunu kabul bunun için örgütlenen, bunun için mücadele eden etmeyeceği, mücadele edeceği açıktır. Ama maale- bir güç parçalanmayı esas alamaz. Egemenlerin sef içimizde kadro olduğunu söyleyip de bu yan- çizgisini esas alamaz. Bu hareketin kadrosunda lışlıkları esas alanlar var. Bunu görüp de göz herhangi bir gerekçeyle hareket içinde gruplaşma yumanlar, bunun üzerine gitmeyenler var. Bundan geliştirme, bunu da meşru bir hak görme kabul daha tehlikeli bir durum olamaz. edilemez. Hareketin kadrosu olmasına rağmen, Örgüt kadromuzda yaşanan önemli sorun- hareketi esas almayarak kendisini kimde buluyorsa lardan biri de örgüt gündemini esas alma yerine onu esasa alıyor. Her türlü şeyini onlarla paylaşıy- başkalarının gündemini esas alma, başkalarının or ve örgüte de oldukça kapalı kalıyor. Örgüte gündemlerini dinleme, onu gündem olarak kendine kapalı, ama ahbap çavuşları ve güvendiği kişilerle belirleme, onun için de örgütün gündemiyle bir- Komünar 55 leşmeme, onun gereklerini yerine getirmeme söz bunun için o tutumları gösterdiğini ve tepkinin de konusudur. Onun için örgüt sorunlarını ve görev- her hangi bir çözüm yaratmadığını gördüğünden lerini görmeme, bu sorunların çözümüne girmeme, sonuçta tepki duyduğu şeyi kendisi yaşıyor. Bu bu sorunları üstlenmeme, başkalarının gündemine aslında karşı çıktığı şeye neden karşı çıktığını kayarak örgütten kaçma söz konusudur. Bu bilmemesinden ileri geliyor. İnsan bir şeye bil- hareketin kadrosu kendi dışındaki güçlerin yarattığı inçlice karşı durursa, onu gidermeye çalışır, hiçbir gündemi kendi gündemi olarak kabul edemez. zaman onu yaşamaz. Eğer bir şeye tepki duyuluyor Onun peşinden gidemez. Gittiği taktirde örgütü da bu tepki bilince, bu da örgüte, eyleme kaybetmiş olur. Böyle bir örgüt ortamında kaldığın- dönüştürülmüyorsa, sadece bir tepki düzeyinde da, örgütü yaşamayacağından dolayı, örgüt için kalıyorsa bunun sonuçta herhangi bir şeyi tehlikeli bir kişiliği yaşatır. Bu örgüt için ciddi bir çözmeyeceği ve tepki duyan kişiyi de tepki duy- tehlike yaratır. Örgütün böylesi bir kadroyu kabul duğu şeye götüreceği çok rahat anlaşılmalıdır. etmeyeceği, bunun kadro gerçeğiyle bağdaş- Tepkiyle hiçbir şey çözümlenemez. madığını bilmek gerekiyor. Kadromuzda zorluklar- hareket edilirse bu, sorunları ancak ağırlaştırarak la, engellerle mücadele etme yerine, adeta bunlara daha fazla tahribe yol açar. Sadece tepki düzeyinde boyun eğme, bunları kabul etme, kolaycılığı seçme kalır da sorun çözülmezse, burada inançsızlık anlayışı olukça gelişmiş. Halbuki bu hareketin tarzı gelişir. İşte birçoğunda tepki duyduğu şeyi son- her şeyi mücadeleyle elde etmedir. Bu hareket radan yaşama ortaya çıkmışsa bunun sonucudur. başlangıcından günümüze kadar her şeyi mücade- Tepki duyulan şeye neden tepki duyulur? Yanlış leyle elde etti. Hiçbir şeyi mücadelesiz, kolay elde olduğu için, çirkin olduğu içindir. Mademki yanlış etmedi. Bu gerçeklik, bu özellik, bu hareketin ve çirkindir, onu gidermek gerekiyor. Bunu gider- kadrosunun da özelliği olmak zorundadır. Fakat medikçe çirkinliğin giderek daha da egemen ola- birçok uzaklaşma, cağını ve o çirkinliğe karşı duranı da etkisi altına dolaysıyla her şeyi kolay elde etme anlayışı alacağını bilmek gerekiyor. Nitekim birçok kadro- gelişmiş durumdadır. Neden istediğim verilmiyor muzda karşı çıkma, eleştirme, hatta çözümünü de gibi şikâyetlere başlama gelişiyor. Bu yaklaşımdan isteme oldukça gelişmiş olmasına rağmen, gider- herhangi bir şey elde etmeyeceğine göre, buradan ilmesini istediği sorunun çözümüne girmediğinden, inançsızlaşma ve kopma gerçekleşiyor. Halbuki o sorun giderek ağırlaşmakta ve birçok kişiyi de bizim mücadelemizin ve devrimimizin tarzı zorluk- etkisi altına alabilmektedir. Bunun yığınca örnek- larla tamamen zorluklarla boğuşarak yenmedir. Bu lerini görebilmekteyiz. Sorun, bilince çıkarmaktır. tarzda sonuç elde etmedir. Onu gidermenin çabası içerisine girmek ve onu kadromuzda bu tarzdan Tepkiyle Kadromuzda yaşanan önemli hususlardan gidermektir. O zaman tepki anlamlıdır. Aksi biri de eleştirdiği, tepki duyduğu konulara daha takdirde sadece tepki düzeyinde kalan bir tutum sonra kendisinin de düşmesi durumudur. Aslında herhangi bir şeyi değiştirmeyeceği gibi tersi bu neyi ifade ediyor? Karşı çıktığı, eleştirdiği şeyi sonuçlar da yaratacaktır ve nitekim birçok kişide bilinçli yapmadığını, sadece tepkiyle yaklaştığını, bunu görmek mümkün. Komünar 56 Kadromuzun örgüte, halka ve kendine arayışına girdi. Bu konuda kendini çok dağıtan güvenme sorunu ciddidir. Oldukça kendisini kadrolar da oldu. Tasfiyecilik kadroyla halk arasın- itibarsız kılmıştır. Kendisini çok düşürmüştür. da da bu temelde güvensizliği yaratmak istedi. Bunu görmesi ve gidermesi gerekiyor. Bu da ancak Kendini dağıtan kadro ortaya çıkınca halkın kendisini çizgi esasları temelinde yeniden yaratırsa kadroya olan güveni de sarsıldı. Kadro bu gerçeği mümkündür. Kendisinde bu temelde çözüm gücü bilerek kendisini hızla bu durumdan çıkarması geliştirirse özgüveni artabilir, halka, örgüte güveni gerekiyor. Bu harekette kadro her zaman rolünü gelişebilir. Kendine güvenmeyenin örgüte ve halka oynayacaktır. Kadronun olmadığı bir hareket hiçbir da güveni olmaz. Güvensizlik güçsüzlüğü, çözüm- zaman başarıya gidemez. Bu da çok nettir. Hele süzlüğü ifade eder. Bunu gidermenin tek yolu, ken- hele Apocu hareket gibi bir hareketin kendi militan dini çözüm gücü haline getirmektir. Bu da ancak kadrosu olmadan bu hedeflerine ulaşması hiçbir çizgi esaslarına kendimizi yatırmakla, bu temelde zaman mümkün olmayacaktır. Bu yüzden her kendimizi yeniden yaratmakla mümkündür. Her dönemde bu hareketin kadrosu olacak ve bu kadronun bu temelde kendisini yaratarak militan hareket kendi kadroları üzerinden hedeflerine ölçüleriyle, çalışmalarıyla, yaşamıyla, mücadele- doğru yürüyecektir. Bunun kadro tarafından çok siyle, yaklaşımlarıyla; halka, örgüte, mücadele net anlaşılması gerekiyor. Kadro olmadan, kadro- arkadaşlarına kendisini kabul ettirmesi gerekiyor. nun öncülüğü olmadan, halk bilinçlenemez, Eğer bunun çabası içine girerse bunu başaracağına örgütlenemez, irade haline gelemez. İşte tasfiyeci- inanmalıdır. lik halkın irade haline gelmesini engellemek için Neden kadro bu duruma düştü? Bu komp- onu irade haline getirecek kadroyu sıradanlaştır- lo ve tasfiyecilikle bağlantılı bir olaydır. Çünkü tas- mak, anlamsız hale getirmek istedi. Bunu anla- fiyecilik kadro döneminin bittiğini ilan etti. Kadro, mayan hareket zamanında bunun önlemini alamadı, madem dönemim bitti, o zaman ben ne yapacağım, yine bunu zamanında anlamayan kadro kendisini arayışına girdi. Birçok kadroda eğer bireysel koruyamadı, oldukça bireysel yaşam arayışlarına arayışlar geliştiyse, örgüte güvensizlik, kopma düştü, geliştiyse, bunun sonucu olarak gelişti. Tasfiyecilik bitiren, kopanlar da oldu, ama kopmayanlardan bir bununla kadroyu sıradan bir insan durumuna kesimi de kadro ölçülerinden oldukça uzaklaştı, düşürmek istedi. Hedefi, hareketi tasfiye etmekti. sıradanlaştı, kendisini kuruyan bir ağaç haline Çünkü bu hareket kadro üzerinden yürüyen bir getirdi. Tabii ki kadro kendisini bu duruma hareketti. Hareketi tasfiye etmek, kadroyu sıradan düşürürse, halk böylesi bir kadroyu kabul etmez ve insan geçiyordu. güven duymaz. Halkın kadrodan beklentileri var. Tasfiyecilik bunun mücadelesini yürüttü. Bu Kendisine öncülük yapılmasını istiyor. Bunu amaçla kadronun döneminin bittiğini söyledi. görmeyen halk -hele hele kadro ölçüleriyle çelişen Kadroyu hiçleştirdi, kadronun kendine ve örgüte kadroları görünce- tabii ki buna tepki duymakta, bu olan güvenini sarstı, kadro bundan dolayı kendine kadroya güvenmemekte, bu kadro şahsında giderek ve örgüte olan güvenini kaybetti, bireysel yaşam örgüte olan güvenini de yitirmektedir. Hiçbir durumuna düşürmekten kendisini oldukça dağıtanlar da oldu, Komünar 57 kadronun kendi şahsında halkın örgüte olan Halbuki militanlıktan kopmak, uzaklaşmak insan- güvenini yıkması kabul edilemez. Hiçbir kadro lıktan uzaklaşmaktır, her şeyi kaybetmektir. Çünkü kendi şahsında bunu yaşatamaz. Bu hareketin biz Apocu militanlıkla bütün bu gelişmeleri yarat- kadrosu ölümünü kabul edebilir ama bunu kabul tık ve onunla koruyoruz. Bundan sonrasını da edemez. Bu hareketin kadrosu bütün yaşamını bu ancak o militanlıkla yürütebiliriz. Bu militanlıktan örgüte güveni sağlatmak, bu örgüte olan inancı onur duyulacağına tam tersine ondan kaçış var. sağlatmak ve bu temelde harekete güç katmak Hatta onu suç sayma görenler var. Bu temelde mil- zorundadır. Kendi şahsında örgütü tartışmalı duru- itanlığa saldırılar var, baskılar var, töhmet altına ma getiren, örgüte olan inancı sarsan bir kişi bu almalar var. Bunun da bazı zayıf militanlarda etkili hareketin kadrosu olamaz. olduğunu görüyoruz. Kadro olmak demek kendi şahsında Apocu militanlık büyük bir militanlıktır. örgüte, geleceğe güven ve başarı yaratmak, bunu Büyük yaşamadır. Her militan bundan onur duyar. yaşatmak demektir. Buna ancak kadro denilebilinir. Bu militanlığın bir gerçekleşme biçimi var. Bu mil- Birçok kadromuz fiziki olarak ortamımızda kalıyor itanlık temiz bir militanlıktır. Dürüsttür ve etkilidir. fakat kadro ölçülerini kaybetmiş, çizgi esaslarını Kazandıran, yaşatan bir militanlıktır. Bu militanlık kaybetmiş, görev ve sorumluluklardan oldukça tarihteki uzaklaşmış durumdadır. Bu da kadroyu ve onun günümüzdeki gerçekleşme biçimidir. Tarihte insan- şahsında örgütü halk nezdinde tartışmalı bir duru- lığın kirlenmesine karşı, baskı ve köleliğe karşı ma getirmiştir. Bunun hızla aşılması gerekiyor. özgürlük ve eşitlik mücadelesi yürüten bir kişilik, Kadronun kendisini bu durumdan çıkararak, kadro yaşam, kültür, ahlak, gelenek vardır. Buna çoğun- ölçülerine, çizgi esaslarına yatırarak tekrar kendini lukla çeşitli adlarla ifadelendirilse, dervişlik, azize- çözüm gücü olarak yaratması ve bu temelde halka lik, denir. Dervişlik, azizelik kendini amaçlarına tekrar güven vermesi, halka ilişkilerini yeniden adamadır. Bunun için kendisi olmaktan çıkma, ken- kurması gerekiyor. Eğer bu giderilemezse hareket disini aşmadır. Kendisine ait bir yaşamı red- açısından ciddi bir tehlike oluşacağını görmek detmedir. Tümüyle amaçlarına göre yaşamını gerekiyor. Kadro esas ve ölçülerinden uzak- düzenlemek ve yaşamaktır. Bunun dışında bir laşıldığından ötürü kadromuzda bireycilik, keyfi yaşamı yaşam olarak kabul etmemektir. Bu büyük tutumlar, halktan, örgütten, görevden kopmalar, bir kişiliktir, temiz bir kişiliktir ve oldukça da etk- kendine göre yaklaşımlar, görev yapıp yapmama, ili olan, gelişmeyi, büyümeyi yaratan bir kişiliktir. istediği zaman görevi bırakma, kendine göre yaşam Tarihe baktığımızda bütün önemli gelişmelerin arayışları durumdadır. altında bu kişiliğin olduğunu görürüz. Damgasını Bürokratizm, memurculuk, amircilik, liberalizm, taşıdığını görürüz. İşte, PKK militanlığı da bu milliyetçilik oldukça gelişmiş durumda. Militanlık derviş ve azize militanlığının günümüzde gerçek- unutulmuş, terk edilmiş, adeta suç sayılıyor. leşmiş biçimidir ve oldukça da gelişkin bir Militanlıktan ne kadar uzaklaşılırsa o kadar yaşam biçimidir. Tarihte tek tek kişiliklerde gelişen bu imkanı elde edilir gibi yanlış bir yaklaşım var. kişiliğin oldukça gelişmiş insanlık PKK arayışını somutunda, sürdürenlerin Kürdistan'da Komünar 58 genelleşmesidir. Bu kişilik temiz ve dürüst olduğu bu militanlığı reddetme olarak, bitirmek olarak için, bu kişilikte kendisine ait her hangi bir şey anlıyor. Bu aslında yaşama saldırıdır. Çünkü insan- olmadığı için, bu kişilikte baskı, kölelik, aldatma, lığı temsil eden, gelişmeyi temsil eden bu militan- ikirciklik yoktur. Bu yüzden herkesi etkileyen ve lıktır. Buna saldırmak yaşama, geleceğe saldırmak etkileri de uzun süre devam eden bu kişiliğin demektir. gerçekleşme biçimidir. İnsanlık tamamen bu kişi- Kadroda ortaya çıkan ve mutlaka gider- likte yaşam buluyor. İnsanlığı temsil eden bu kişi- ilmesi gereken önemli bir durum da; hareketi ken- liktir. Onun için böylesi bir militanlıkla onur duyu- disine muhtaç görme, kendine mahkum etme, labilir. Oysaki bu militanlıktan uzaklaşan, kopan kendine borçlu görme, bu temelde hak arama, bazılarında, bu militanlığı onur olarak görmeme, hareketi tehdit etme, şantajlara başvurma, dışımız- bunu kölelik olarak görme, onun için de bunu red- daki devletlerle hareketi tehdit etmeye kadar giden anlayışlardır. Bu hareketin her insana büyük değer verdiği biliniyor. Ama gerçekten bu harekete saygılı olan, yaşama saygılı olan, bu hareketin yarattığı değerlere saygılı olanlara her zaman değer verir. Bu anlamda her insana muhtaçtır. Bu tek bir kişi de olsa değer verir. Görülüyor ki bu hareketin insanlara değer vermesi bir zayıflık olarak görülüyor, suiistimal ediliyor ve bu harekete karşı tersinden kullanılmak isteniyor. Bunu daha çok da kim- detme, başka arayışları önüne koyma gelişiyor. ler yapıyor? Gerçekten de oldukça geri, güçsüz, Halbuki Kürdistan'da gelişmeyi, başarıyı, değeri, zayıf, çözüm gücü olmaktan uzak, hareketin sun- yaşamı yaratan bu militanlıktır. Bunun dışında ki duğu bir takım imkanları çalan kişiler yapıyor. herhangi bir militanlık Kürdistan'da bir gelişmeyi, Şimdi bu kişilerin şunu çok iyi bilmesi bir değeri yaratmıyor. Bu hareketin her militanı, gerekiyor; bu hareket dürüst insanlara, mücadele hareketiyle, militanlığıyla, tarihiyle onur duyar. etmek isteyenlere, özgürlüğe tutku derecesinde Ama maalesef bu militan ölçülerden uzaklaşmanın bağlı olanlara değer verir. Özgürlük, demokrasi, bir sonucu olarak bunu terk etme, bunda adeta piş- eşitlik mücadelesi yürütmek isteyenlere her şeyini manlık duyma, onun için bu militanlığa karşı verir, ama bunlarla oynamaya kalkanlara, hareketin durma, ona saldırma bazılarında gelişebiliyor. Bu yaklaşımlarını, olanaklarını suistimal edenlere militanlıktan kopmak demek bu militanlığa saldır- karşıda hareketin acımasız olduğunu bilmesi mak demektir. Dikkat edilirse her kopan ve her gerekir. Bu tür kişiliklerin hiçbirine muhtaç kopmak isteyen bu militanlığa saldırıyor. Buna olmadığını bilmeleri gerekir. Bu hareket hiç kims- saldırarak güya yaşayabileceğini sanıyor. Yaşamı eye kendini muhtaç etmez, hiç kimseye kendisini Komünar 59 mahkum etmez, hiç kimseye kendisini borçlu his- Bu hareketin kadrosu kendi gücünü bu setmez. Çünkü bu hareket kendine güvenen, kendi hareketin gücüyle birleştirerek, sömürgecilerden bu olanakları üzerinde yürüyen bir harekettir. Bu bir halkın gasp edilen bütün haklarını alma, koparma ilkedir. Bundan dolayı hiçbir zaman kendisini kim- mücadelesini verir. Bu halka kazandırdığı hak seye duruma kadar hak sahibi olur. Bu halka hiçbir şey kazandır- düşürmemiştir. Bu harekette yer alan her kadronun madan herhangi bir hakkın sahibi olamayacağını bu hareketin gücüyle gücünü birleştirerek özgürlük bilmesi gerekir. Kaldı ki bu hareketin, militanlığın mücadelesinde yerini alması gerekir. Bu hareketin özünde kendini karşılıksız katma, herhangi bir şey bütün imkanlarını bu hareketin başarısı için kullan- istememe esastır. Çünkü bu hareketin kadrosu bir muhtaç etmemiştir, borçlu özgürlük militanıdır. Özgürlük militanlarının ken- Hiçbir örgüt militanı örgütün karar Ve talimatlarını uygulamama veya Kendi yorumundan geçirme Kendine göre yaklaşma Uygulayıp uygulamama Keyfiyetine düşemez disi için hak aramaları söz konusu olamaz. Onların bütün çabaları, amaçları, hedefleri halkını özgürleştirmektir, halkına gerekli yaşam olanaklarını kazandırmak ve bunun mücadelesini yürütmektir. Bu hareketin kadrosu bu açıdan bu harekete karşı şantaja, hak arayışına başvurmaz. Hareketi kendine ması gerekir. Bu hareket kime ne veriyorsa, bu muhtaç görme, mahkum etme, borçlu tutumlarına hareketin başarısı için veriyor. Hiç kimseye kendi girmez. Bunun iğrençlik olduğunu, bunun bu bireysel amaçları veya ahbap çavuşları için, ailesi harekete hakaret olduğunu, düşmanlık olduğunu, için vermiyor. Bu hareketin olanaklarını kendi böylelerinin bu harekette yerinin olmadığını çok iyi bireysel amaçları temelinde kullanmak demek bilmeleri gerekiyor. hırsızlıktır. Bu harekette hırsızlara yer olmadığını Yine kadroda önemli bir sorun da; örgüt herkesin bilmesi gerekiyor. Bu hareket hiç kims- karar ve talimatlarını ciddiye almaması, uygulama- enin hakkını yememiştir. Tam tersine bu hareket ması ya da kendine göre bunlara yaklaşmasıdır. her militana gerekli olanı vermeye çalışmıştır. O Bununla da örgütü felç etmektedir. Hiçbir örgüt yüzden hiçbir militanın bu hareketten alacağı hiçbir militanı örgütün karar ve talimatlarını uygulamama şeyi yoktur, vereceği vardır. Bu anlamda borçlu- veya kendi yorumundan geçirme, kendine göre luğu vardır. Bu hareketin gerçek sahipleri, biz bu yaklaşma, uygulayıp uygulamama keyfiyetine harekete bunu yaptık karşılığında bunu istiyoruz, düşemez. Birçok karar alınıyor, bunlar kağıt bunu hak ettik dememişlerdir. Tam tersine bütün üzerinde kalıyor. Veya talimatlar gönderiliyor, bun- hizmetlerine rağmen kendilerini borçlu gör- ları okuma, gereklerini yerine getirme zahmetine müşlerdir. Büyük şehidimiz Mehmet Hayri Durmuş katlanılmıyor. Talimatlar da, değerlendirmeler de, "mezar taşıma borçlu yazın" demiştir. Eğer bir kararlar da bir tarafa atılıyor. Bu neyi ifade ediyor? Hayri kendisini borçlu görüyorsa, bu harekette Bu; örgütten kopulduğunu, bu örgüte güve- hiçbir kadro kalkıp da hak arayıcılığına giremez, nilmediğini, örgütün dışına çıkıldığını, örgütün cid- bunun da çok net anlaşılması gerekiyor. diye alınmadığını gösterir. Örgütü ciddiye almayan, Komünar 60 onun talimatlarını, kararlarını yerine getirmeyen, lanıp çıktığında çalışma, diyor ve kadromuz da örgüttü dinlemeyen biri örgüt militanı olamaz. buna uyuyor. Bu hareketin böyle bir kadrosunun Hatta örgüt karar ve talimatlarını yerine getirmek olamayacağı çok açıktır. Ne zamandan beri bu de insanı militan yapmaz. Bugün birçok yurtsever- hareketin kadroları devletin talimatlarıyla hareket imiz örgüt militanı olmadıkları halde örgütün karar ediyor? Halbuki bu hareketin kadrosu işe nereden ve talimatlarını dinliyor, hatta gereklerini de yerine başladı? Devletten, devleti esas alan sistemden getiriyor. Bu onları militan yapmıyor. Bir militanın kopmayla, onun dışına çıkmayla başladı. Ve bugün kendi örgüt karar ve talimatlarını yerine getirmesi bu hareketin çizgisi genelde egemenlikli- hiyer- onu militan yapmaz. Önemli olan bir militanın, arşik toplum sisteminden, özelde de kapitalist sis- örgüt önüne görev koymadan kendisi için görev temden kopmayı esas alıyor. Bu kopuşu gerçek- tespit edip yerine getirmesidir. Kendi kendisine tal- leştirmeyen hiç kimsenin bu hareketin kadrosu ola- imat ve emir vermesidir. Kendisi için karar çıkarıp mayacağı açıktır. İşe buradan başlaması gerekiyor. yerine getirmesidir. Onu militan yapan odur. Yani Var olan sistemden bütün yönleriyle kopuşla işe tamamen gönüllü çalışmadır. Hareketin hedeflerine başlaması gerekiyor. Ama ne yazık ki, Avrupa'da kilitlenme, ihtiyaçlarını gözetip gidermedir. Militan gelişen bunun tam tersi oluyor. Sistemi esas alma, yapan budur. Maalesef birçok kadromuzda sistemin içine daha çok gömülme, hatta onun tali- bırakalım çizgi esaslarını gözetmeyi, onun matlarını dinleyip, yerine getirme yaşanıyor. Bu ihtiyaçlarını önüne koyup gidermeyi, kendi kendisi ciddi bir durumdur. Bu hareketin böyle bir kadrosu- üzerinde denetim kurmayı, kendisine talimat ver- nun olamayacağı çok açıktır. Böylelerin kadro meyi, görev koymayı; örgütün önüne koyduğu görülmemesi ve hızla bu örgütün bünyesinden görevleri bile yapmıyor, ya da çok zorlamayla bunu sökülüp atılması gerekiyor. Bu çizgiyi, onun yapıyor. İşte bu da bu militanın militan özellikleri- esaslarını muğlaklaştırmaktan başka bir şey ni kaybettiğini, çizginin, örgütün dışına çıktığını değildir ve oldukça tehlikelidir. Bu çizgiyi sisteme gösteriyor. Böyle bir militanlığın olamayacağı yamamadır. Ona göre ayarlama, ona uyarlamadır. açıktır. Kendini sistemin talimatlarına göre konumlandıran Avrupa'daki kadrolarımızda yaşanan en önemli sorunlardan birisi de, kadronun hukuksal biri, bu hareketi de sisteme göre konumlandıracaktır ve bu durum oldukça tehlikelidir. nedenlerden dolayı devlet ile örgüt arasında sıkış- Kadromuzda Gençlik ruhunun ve Kadın masıdır. Bu sıkışma sonucunda devletlerden yana ruhunun oldukça zayıf düştüğü hatta yer yer kaybe- tavır takınması, örgütten uzaklaşma, hatta kop- dildiği, bunun içinde ruhsuzlaşmanın geliştiği, masıdır. Devletler bunu çok iyi görüyor ve değer- duyarsızlaşmanın geliştiği, işte her türlü sorunla, lendiriyor, örgüte karşı da işletiyor, sonuç da ala- olumsuzlukla, yanlışlıkla, çirkinlikle yaşandığını biliyor. Hatta Almanya'da öyle bir çirkin durum ortaya çıkmış ki, bu hareketin kadrosu Almanya'yı dinler duruma gelmiş. Almanya'nın talimatlarını esas alıyor. Almanya; gelme, çalışma veya tutuk- görüyoruz. Eğer bu durumu aşmazsak bu bizi tasfiyeye götürür. Bu hareketin kadrosu kendisini gençlik ve kadın ruhuyla donatması gerekiyor. Bu ruhla donatırsa, ruhsuzlaşmaz, kirlenmez, düşkünleşmez, kurumaz. Kendisini bu ruhla donatırsa, Komünar 61 hiçbir menfaat gözetmeden çalışmalara, görevlere sorunları çözmek, gelişme ve başarıyı yakalamak, katabilir ve oldukça moralli, inançlı, coşkulu, bu temelde büyük yaşamak demektir. Partileşmek güvenli, bilinçli olur. Kendisini bu ruhla katarsa demek toplumsallaşmak, bu da insan olmak temiz, dürüst, oldukça özgür, demokratik, eşitlikçi tutabilir. İşte bu ruhun zayıflamazı, yer yer kaybolması, kadroda bilinen ruhsuzlaşmayı, çürümeyi, kopuşu yaratıyor. Bunun hızla giderilmesi gerekiy- demektir. Biz partileşmede ne kadar derinleşmeyi sağlarsak o kadar toplumsallığımızı ve insanlığımızı geliştirir, o kadar başarı elde ederiz. Bunun or. Avrupa'da kadromuzda, örgütümüzde böylesine aksine partileşmemek, buna karşı durmak, tepki ciddi ideolojik ve örgütsel sorunlar yaşanıyor. Bu duymak, partisizliği geliştirmek, toplumsallıktan, örgütsel ve ideolojik sorunlar görülüp aşılmadan, insanlıktan kopmak, her şeyi kaybetmek demektir. Avrupa çalışmalarımızın başarıya gitmeyeceği, Her şeyden önce başarıya inanmak gerekiyor. Avrupa'daki örgütümüze karşı saldırıların sonuç Halkımızın meşhur bir sözü var " çobanın gönlü vereceğinin görülmesi gerekiyor. isterse tekeden süt çıkarır, gönlü istemezse keçiden Avrupa'da tasfiyeci anlayışın etkileri yaşanıyor. Bu örgütten, ideolojiden uzaklaşmalar, bireysel tutumların gelişmesi bunun sonucu olarak gelişiyor. Bunu gören Avrupa devletleri, istihbarat örgütleri, bundan yararlanarak bireyciliği ve örgütsüzlüğü geliştirmeye, örgütü başkalaşmaya uğratmaya çalışıyorlar. Bir PKK yerine farklı farklı PKK'ler yaratmaya, bununla da PKK'nin tasfiyesi- de süt çıkaramaz". Bugün Avrupa'daki kadromuzun yaşadığı budur. Değil tekeden süt çıkarmayı, keçiden süt çıkmayacağını, olmazın felsefesini yaşıyor. Bu düşman felsefesidir. Halbuki PKK gerçekliği, onun önderlik gerçekliği demek bu felsefeyle mücadele etmek demektir. PKK gerçekliği keçiden değil, tekeden süt çıkarmayı esas alan ve bunu ni gerçekleştirmeye çalışıyorlar. PKK'nin tasfiyesi başaran gerçekliktir. PKK gerçekliği, herkesin demek, Kürt halkının her şeyini kaybetmesi olmaz dediğini olur yapma gerçekliğidir. Felsefesi demektir. Bu güne kadar elde ettiği tüm değerleri budur, üslubu budur, tarzı budur. Ama PKK kadro- kaybetmesi demektir. Kadromuzun bu gerçeği gör- sunda son dönemde gelişen nedir? Olmaz felsefesi, erek kendisini çizgi esasları üzerinden yeniden yani düşman felsefesi. Kendi felsefesini bırakıp yaratması gerekiyor. Çözüm buradadır, çözüm yolu düşman felsefesini esas almaktır. Olmaz felsefesini tamamen kendini çizgiye, onun militan esaslarına esas alan bir kadro elbette ki olmazı yaşar. Bu yatırma, bu temelde kendini yeniden yapılandır- üslubun, bu felsefenin, bu tarzın terk edilmesi madan geçiyor. Başka bir çözüm yolu yoktur. Öyle gerekir. Apocu felsefeye, ideolojiye, onun örgüt esasları- sorunları dile getirmek, eleştirmek, çözüm istemek, na, militan esaslarına, onun tarz, tempo, üslup ve yaşam ama bunun çözümüne girmemek, çözümü ken- anlayışına, mücadele anlayışına gelmek, bu temelde disinde aramamak, kendisinde bulmamak çözümsüzlüğü ifade ediyor. Çözümsüzlük de tasfiyeciliği ifade ediyor. Kadromuz partileşmeyi önüne koymalıdır. Partileşmek demek büyük çözüm gücüne ulaşmak, kendimizi düzeltmek gerekiyor. Bu yapıldığında görülecektir ki sorunlar çözülüyor ve başarı da elde ediliyor. Başarının yolu buradan geçiyor. Başarıyı başka yerde aramamak gerekiyor. Komünar 62 TECRİT ÖZGÜR İNSANI ve İNSANLIĞI ÖLDÜRMEKTİR A. Haydar KAYTAN Sürekli tekrarladığımız büyük anlam içeren bir cümledir: İnsan toplumsal bir varlıktır deriz. Yani başka insanlarla bir tür işbirliğini kurup geliştirmeden yaşayamaz. Yaşamını idame ettirmek isteyen herhangi bir insan, kendini dış tehditler ve doğanın tehlikelerine karşı savunmak için olduğu kadar, çalışıp üretebilmek için de başkalarıyla işbirliği yapma ihtiyacı duyar. Hepimizin bir çocukluk dönemi olduğu için de olsa biliriz. İstisnasız her çocuk başkalarının yardımına duyduğu bu ihtiyacı en derin şekilde yaşar. Bir çocuk yaşamın en temel işlevleri bakımından kendine bak-ma gücü ve olanağından yoksundur. Bu yüzden başkalarıyla ilişki kurmak çocuk için bir ölüm kalım sorunudur. Kendi başına kalması, bu yapısı nedeniyle varlığı için en ciddi tehdidi oluşturur. Toplumsal gerçekliğin insan yaşamındaki bu tayin edici rolü daha başından itibaren toplumsallığın gücünü kutsamaya götüren ana olgudur. Dinsel düşüncenin çıkış noktası da toplumsallığı bu kutsama gerçeğinde yatar. Önder Apo'nun deyişiyle "Kutsama kutsalın, kutsallık ise top-lumun gücü" demektir. Marks, kapitalist sistemde değer denilen şeyin yalıtılmış bireyin emeğinden fışkırmadığını, bu açıdan sermayeyi anlamak için toplumsal emek kavramından yola çıkmamız gerektiğini belirtir. Bunun tersini düşünmenin, bir arada yaşayıp konuşan insanlar olmadan dilin gelişebileceğini düşünmek kadar saçma olduğunu söyler. Bundan hareketle insanın son tahlilde dil olduğu ifade edilir. Bu belirleme, insanın toplumsal bir varlık olduğu gerçeğiyle birebir örtüşür. Başka bir deyişle, toplumsallık insan türünün varlık koşuludur. Bunun doğal ve kaçınılmaz sonucu ise yalnız bireyin bulunmaması, insanın tek başına yaşamasının imkânsız olmasıdır. Önderliğimizin sözleriyle ifade edersek, "İnsan türünün güç kazanması tamamen toplumsal düzeyiyle kurduğu ilişkiye bağlıdır. Bireyi zayıf kılmanın, köleleştirmenin en vahşi tarzı, ona dayatılan yalnızlık düzeyidir, yaşadığı tecrittir." İnsan türünün var oluş halini yaşadığı doğal toplumda, her insan üyesi olduğu toplumun organik bütünlüğü içinde, onun ayrılmaz bir parçası olarak yaşar. Herhangi bir üyesinin klan topluluğu dışında varlığı asla düşünülemez. "Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için" ilkesi esas olarak bu toplumsal yaşam tarzı için geçerli bir ilkedir. Henüz kavram-laştırılmamış olsalar da, Komünar 63 özgürlük ve eşitlik dediğimiz en temel değerler bu Kendi başına kal-dığında hiçleştiğini hissetmesi, toplumsal yaşam tarzında kendiliğinden bir toplumun öteki üyeleriyle birlikte olduğunda ise biçimde vardır. Toplumun tüm üyelerinin duyuşları mucizeler ve inançları ortaktır. Baskı ve sömürü ile bunların insanının değil, gerçekte doğal toplum insanının kaynağında yer alan özel mülkiyetten kavram fark ettiği bir gerçekliktir denilebilir. yaratıldığını görmesi, gü-nümüz düzeyinde bile söz edilemez. Dostluğun ürünü olan Kapitalizm, kendisinden önceki devletçi dayanışma esastır. Doğal olarak böylesi bir toplum- toplum sistemlerinden farklı olarak, gelişmesini da yalnızlık duygusuna da yer yoktur. İnsan türü, doğrudan topluma sal-dırmasına ve bu saldırıdan toplumsallığın bu muazzam gücü ve imkânları sonuç almasına borçludur. Toplum özel birikimin, sayesinde insan olmuştur. Ahlak dediğimiz kurallar aynı şekilde gelişen yeni sistemde oluşa-cak ser- ve ölçüler yine bu toplumsallığın örgüsünü mey- maye birikiminin önündeki en büyük engel duru- dana getirir ve sürekliliğini sağlar. Topluma ait mundadır. Üretimin ve bunun sonucu olan her türlü olma bilinci ya da duygusu, kişiyi bu kurallar ve değerin toplumsal bir nitelik taşıması nedeniyle, ölçülerle gönüllü bir uyum içinde yaşamaya toplumun özel birikimi kendisi için bir tehdit olarak yöneltir. görüp tavır alması son derece doğaldır. Hiyerarşik Bir yere ait olma ihtiyacını bu denli önem- toplumdan beri gözenekleri olan kapitalizmin li kılan bir başka unsur da insanın düşünen bir var- gecikmeli gelişmesinin en önemli nedenle-rinden lık olmasıdır. İnsan sü-reç içinde öz bilinciyle ken- biri işte toplumun bu tehdit algısıdır. Özel birikim disinin doğadan ve öteki insanlardan farklılık arz toplumun ahlaki ölçülerine ters düşmektedir. eden bireysel bir nesne olarak kendi far-kına varır. Dolayısıyla kapitalizm gelişebilmek için öncelikle Her insan için bu kendi farkına varmanın derecesi toplumu bir arada tutan ahlaki örgüyü parçalamak değişebilir. Ancak yine de bu fark ediş, insanı tama- zorundadır. Kapitalizm ancak ahlakın geriletilme- men insanca olan bir sorunla yüz yüze getirir: siyle gelişir. Azami kâr yasası temelinde saçmalık Kendini doğadan ve başkalarından farklı bir varlık düzeyine varan sınır tanımayan sermaye birikimi olarak duyumsaması ne-deniyle, evrenle ve 'ken- başka türlü sağlanamaz. disi' olmayan tüm öteki insanlarla karşılaştırdığın- Kapitalizmin birey olgusunu geliştirdiği da, insanın kendini küçük görmesi ve kendi önem- ve bireyselliğin kapitalizmin ürünü olduğu yanıl- sizliğini hissetmesi kaçınılmaz olacaktır. İnsan bir saması, insansızlaşma doğrultusunda ilerleyen bu yere ait olmadığını, yaşamının bir anlam ve yöne- sistemin ömrünü uzatan en tehlikeli yanılgılardan lime sahip bulunmadığını anladığında, bir yazarın biridir. Kapitalizm birey yaratmaz, tersi-ne topluma deyişiyle kendini bir toz zerreciği gibi hissedecek düşmanlık yapan varlıklar ortaya çıkarır. Birey ve bu bireysel önemsizliği-nin altında ezilecektir. olmak herhalde kendi türünün kurdu haline gelmek Doğal toplum ve onun klan yaşam tarzının insanı değil-dir. İnsanı kendi hemcinsinin kurdu haline bu gerçeği derinliğine hissetmiş olmalıdır. getirmek üzere kendi sistemini kuran kapitalizmin, Dolayısıyla toplumun organik bütünlüğü içinde yer bu temelde biçimlendir-diği ilginç varlığa birey alması, onun için en büyük yaşam güvencesidir. tanımı nasıl layık görülebilir? Birey olmak, doy- Komünar 64 mak nedir bilmeyen obur bir iştahla insan top- Toplumun hâ-kim zihniyeti aynı zamanda topluma lumuna ait tüm değerleri gasp etmek, insanın tan- hâkim olan ilişki biçimidir. Dolayısıyla zihniyetle rıların dışkısından yaratıldığını vaaz eden Sümer çelişki, mevcut toplumsal ilişkilerle çelişkidir. Bu rahibinden çok daha beter bir tutumla öteki insan- anlamda özgür bir zihniyet kazanan birey topluma ları hiçleştirip kendini yeni bir tanrı-kral haline yeni ilişki biçimleri dayatmak durumunda kalır. Bu getirmek midir? Birey olmak, "insanla insan arasın- nedenle birey olma, hâkim zihniyetle çatışarak da çıplak öz çıkar ve katı peşin ödemeden başka bir mensubu olduğu topluma yeni ilişki biçimlerini bağ bırakmamak" mıdır? Birey olmak, "kişisel dayatmayı gerektiren kişilik duruşu olarak tanım- değeri bir mübadele değeri haline getirmek" ve lanabilir. İnsanın anlamı nedir sorusuna yetkin "bin bir güçlükle elde edilmiş sayısız özgürlüklerin cevap vermek, bu temelde insanı doğru tanımla- yerine o biricik ve acıma-sız özgür ticareti koymak" mak, bir bakıma zihniyet devriminin özünü oluştu- mıdır? Birey olmak, sağlamlığı ve sürekliliği olan rur. Her şeyin gerçek özü kendi başlangıcında giz- ne varsa eritip buharlaştırmak, kutsal olan her şeyi lidir. Bu da bizi insanın var oluş hali olan toplum- murdar etmek, insanı "artık kendi yaşamının sallığa götürür. O halde birey olmak, toplumun ana gerçek koşullarını ve öteki insanlarla olan ilişki- kuruluş ilkeleriyle uyumu yakalamak, buna bağlı lerini tüm çıplaklığıyla karşılamak zorunda" bırak- olarak topluma karşı sorumluluğunun bilincine var- mak mıdır? mak ve bu sorumluluğun gereklerini pratikleştirmektir. Her şeyin gerçek özü Kendi başlangıcında gizlidir Bu da bizi insanın var oluş hali olan Toplumsallığa götürür O halde birey olmak Toplumun ana kuruluş ilkeleriyle Uyumu yakalamak Buna bağlı olarak topluma karşı Sorumluluğunun bilincine varmak Ve bu sorumluluğun gereklerini Pratikleştirmektir. Kölelik en genel anlamda hiyerarşik ve devletçi toplum sisteminin, özel olarak da üst toplum denilen devletin alt toplum için hazırladığı toplumsal statüdür. Kölelik devletin ortaya çıkışıyla birlikte gelişir. Başka bir deyişle devlet olmadan köleleştirme mümkün değildir. Bir bütün olarak devletçi uygarlık sistemi kölelik üzerinde yükselir. Bir 'zih-niyet ve kurumsal akış' olarak devlet olgusunda süreklilik esastır. Devlette yaşanan biçim değişikliği özünün de de-ğiştiğini göstermez; tersine özün korunması biçim değişikliğini zorunlu Birey olmak öncelikle kulluk zih- kılar. Devleti alt toplum üzerinde üst toplum olarak niyetinden kopmakla başlar. Kul zihniyetinin aşıl- tanımladığımıza göre, devletin varlığı alt toplumun ması, özgür bir zihniyet kazan-mak anlamına gelir. da varlığını gerektirir. Kurumlaşan devlet kurum- Yeni zihniyet yeni özgür kişilik demektir. Kulluk laşan köle-likle özdeştir. Alt toplumun direnişi zihniyetinden kopan bizzat kişinin kendisi ol-duğu- sonucunda kölelikte yaşanan yumuşama köleliğin na göre, hâkim zihniyetin sorgulanması ve bundan ortadan kalkmasına değil, de-rinleşmesine tekabül kopuş da ilkin kişinin kendisinde gerçekleşir. eder. Her yumuşatma girişimi köleliği biraz daha Komünar 65 derinleştirir. Derinleşen kölelik içselleşen köle-lik- Bunun temel niteliği ise, "genel olarak devlet tir. Feodal devletçi toplumda kulluk düşüncesinin odaklı" ve "özelde kapitalist modern yaşamdan tüm topluma yayılması ve kulluğun yaşamın kopuşla başlamasıdır." Böylesi bir kopuş, insansal doğuştan hali olarak değerlendirilmesi bunun en var oluşa dönüş anlamını taşır. çarpıcı ifadesidir. Bu çerçevede kapitalizmi 'derin- Günümüzün kapitalist sistem insanının leşmiş ve genelleşmiş kölelik sistemi' olarak 'kendi başına olma' halini birey olmak biçiminde tanımlamak son derece gerçekçidir. En tehlikeli anlamak, daha başından kendini kölelik zinciriyle kölelik kapitalizm çağının köleliğidir. bağlamak demektir. En genel ifadeyle bencillik Bir bilinçte derinlik ve tutarlılık durumu olarak adlandırılabilecek bu durum tam bir soysu- zihniyet devrimi özgür birey olmanın önkoşulu ise, zluk belirtisidir. Kendisi dışındaki herkes sistemin o zaman kendisinde zihniyet devrimini gerçek- bu sözde bireyi için ancak kendi çıkarlarına hizmet leştiren birey hiyerarşik ve devletçi toplum zih- etme potansiyeli taşıdığı müddetçe bir anlam taşır. niyetinden tümüyle arınmak zorundadır. Dev-letçi O, sözgelimi tavuğa nasıl yumurtası ve etinden ve iktidarcı zihniyetten kopuş, bunun tamamlayıcı yararlanacağı bir nesne olarak bakıyorsa, çevresindeki insanları da aynı bakış açısıyla değerlendirir. Onun için insan dahil doğadaki her şey bir kullanım ve aynı anlamda tüketim nesnesidir. Bu özellikleri taşımayan hiçbir şeyin onun gözünde bir anlamı ve değeri yoktur. Değer kavramından söz edildiğini duyduğu zaman bu tipin sorduğu soru şudur: Ne kadar eder? Parayı biricik değer ölçüsü olarak ele aldığı için, kendisi de dahil, her şeye alım-satım konusu olarak bakar. Başka bir deyişle tam bir istifçi ve pazarlamacıdır. Biriktirir ve pazarlar. unsuru olarak devlet odaklı uygarlığın ilişki ve Kapitalizmle toplumsallık asla bir arada yaşam tarzın-dan kopuşu da beraberinde getirir. var olamaz. Daha doğrusu kapitalist sistem İkisinin birlikte gerçekleştirilmiş olması bize özgür toplumu inkâr eden sistemdir. Bu sistemin yaratımı bireyin tanımını verir. Önder Öcalan'ın "Hiyerarşik olan insan türünün de toplum olgusu ve toplumsal- devletçi sınıf uygarlığından kopuş en büyük lıkla hiçbir ilişkisi yoktur. Buradaki kullandı-ğımız özeleştiridir" biçimindeki sözleri, her birimizin anlamıyla 'kendi başına' olmak, hiçbir sorumluluk kendimizi özgür birey olarak gerçekleştirmemizin duygusu taşımamayı doğurur. Sorumsuz insan giriş kapısına işaret eder. Günümüz açısından ahlaksız in-sandır ve o da gerçekte artık insan bakıldığında özgür birey olarak doğuş yapmak, değildir. komünal var oluş ilkelerinden uzaklaştırılan insan- toplumun özgürlük bilincidir, toplumun zora lık için elzem olan bir doğuşu gerçek-leştirmektir. dayanmayan kurallı yaşamıdır. Kural dediğimiz Ahlak, Önder Apo'nun deyişiyle Komünar 66 şey toplumu bir arada tutan değerler, ölçüler ve Gerçek anlamda her türlü değer toplumsal ilkeler sistemati-ğidir. Toplumun her üyesinin bir karakter taşıdığına göre, toplum dışına çıkmak yaşam ortaklığı temelinde bu kurallara uyum ve toplum karşısında kendi başına var olma yolunu gösterme yeteneği, taşıdığı sorumluluk düzeyini seçmek, kendini tüm değerlerden soyutlamak ortaya koyar. Toplumun organik karakteri sorum- demektir. Kapitalizmin insan yaratımına denk luluğun karşılıklı olmasını sağlar. Daha açık bir düşen sözde birey bütün değerleri boşamıştır. ifadeyle sorumluluk taşımak yalnızca bireye ait bir Onun için rakamların dili dışında bir ölçü yoktur. yükümlülük değildir; toplum da her üyesinden "Ne kadar eder, fiyatı kaça? Daha ucuz olmaz mı? aynı düzeyde sorumludur. Komünal yaşamın temel Kaça satın alırsın? Ne verirsin, neye verirsin? Ne ilkesi olan 'Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için' kadar eğlenceli, bilet parasına değer mi?" Bu ilkesi bu anlama gelir. Klanın bir üyesini korumak çerçevede sorular zincirini istediğiniz kadar uzata- için çoğu zaman yok olmayı bile göze aldığı iyi bilirsiniz. Kapitalizmin insanı için ölçü ve değer bu bilinir. Karşılıklı sorumluluk budur. sorulara verilecek cevaplarda saklıdır. Ne var ki, Kural koymak, seçim yapma gerekliliğiyle karşı rakamların dili parçalanmış yaşamın dilidir; bir- karşıya bırakmaktır. İyi ile kötü, güzel ile çirkin, doğru ile birine eklenmiş par-çalardan oluşan makinenin yanlış gibi şeyler bizi bir tercihte bulunmaya zorlayan dilidir; robota dönüştürülmüş insanın dilidir. gerçekliklerdir. Seçimimizi bunlara bakarak yaparız. Bugün içimizde bile bu dilden etkilenenlerin var- İnsan olmanın anlamı budur. İnsan seçmesini bilen bir lığına tanık olmak ilginçtir. varlık olduğu için insandır. Bizde olduğu gibi hayvanda da bir çift göz bulu-nur, hayvan da bir uçurumun başına geldiğinde düşmemek için geri çekilir. Uçurumun başına gelme örneğinde düş-meme biçimindeki refleksimizde görüldüğü gibi, tutumumuz bazen hayvanınkiyle çakışır. Ancak biz gözlerimizi sa-dece uçurumdan düşmemek, duvara ya da ağaca toslamamak için kullanmayız. Değerlerden kopmak, ayırt etme ve seçim yapma yetisinin varlığını ortadan kaldırır. Dolayısıyla kapitalizmin in-san tipi ayırt etme ve seçme yeteneğinden yoksundur. Bu da onu vicdansız ve ahlaksız kılar. Onun en büyük becerisi sınır ve ölçü tanımayan tüketme yeteneğidir. O neredeyse el attığı her şeyi kendi metabolizmasının çevrimine dahil eder. Yer, içer ve dışarı atar; deyim Gözlerimiz boğulmak üzere olan birini de görür ve o anda yerindeyse bu konuda adeta bir gübre üretme fab- onu kurtarmak için canımızı tehlikeye atıp suya atlarız. rikası gibi çalışır. Yiyeceği tüke-tir, içeceği tüketir, Kimi zaman başarı kazanır ve kurtarıcı haline geliriz; kimi giyeceği tüketir, cinselliği tüketir, kültürü ve sanatı zaman kendi yaşamını yitirenimiz de olur. Öyle ki, tüketir, vicdanı ve ahlakı tüketir, insanı tüketir, yaşamını yitireni çoğu zaman kurtarıcıdan daha yüksek doğayı tüketir, kendini tüketir… bir mertebeye oturturuz. Bunun içindir ki, birinin Bu sınırsız tüketme hırsı kapitalizmin tehlikede olduğunu gördüğü halde yardım için kılını kıpır- insan tipinin içinde bulunduğu insani, vicdani ve datmayan kimse bizim için korkunç bir vicdansız ve ahlaki yalnızlığının do-ğurduğu acıları unutma ahlaksızdır. Ahlaksız ve vicdansız birinin de çabası olarak tanımlanabilir. O gerçekte ileriye ve ahlakını yitir-memiş bir toplumda yeri yoktur. yukarıya doğru devinen yaşamı tüketir. Onun Komünar 67 barda, pavyonda, diskotekte, konserde, cıvık tele- kemikli mi kemiksiz mi, kuzu eti mi koyun eti mi, vizyon dizileri karşısında, reel ya da sanal âlemde taze mi bayat mı ol-duğuna bakılır. Kadın da onun gülüp eğ-lenmesine bakarak yaşamaktan zevk gözünde doğranıp parçalanmış bir kuzu ya da aldığını sanmak yanlıştır. Çalışma ve uykuyla koyundan farksızdır. Hangi parçasını canı çekerse geçirdiği saatler dışında kalan zaman onun için onu satır alır. Pazarda bulmazsa gasp eder; taciz ve öldürülmesi gereken bir şeydir. Dolayısıyla o hay- tecavüz bu gasp türüne girer. Sistem özü itibariyle ata uzak, ölüme yakındır; hatta ölümle birlikte ya- aslında bu tüketici erkek tipi için çalışır. Onun için şar. Yaşamı zamana yayılmış bir intihar duru- mal üretir. Dolayısıyla kadını da bu mallar arasına mudur. Bu özelliğiyle salt biyolojik bir varlığa katar. Tümüyle bu insansız erkeğe ayarlanmış ve indirgenmiştir. Soluk alıp verir, metabolizması onun arzularına göre olan bir kadının tipini şekil- işler haldedir ve yaşamı bu iki etkinlikle çerçeve- lendirmek için çaba harcar. Kapita-lizmde kadın lenmiştir. Akıl ve duygunun gücünü bilmez. köleliği bu tarzda işler. Kadının bu metalaşması, Davranışları güdüseldir. Şiddet kullanmaya tamı tamına yaşamın metalaşmasıdır. oldukça yatkındır. Şoven milliyetçi kışkırtmalar Kapitalizmin ucube yaratımı olan bu ondaki şiddete başvurma eğilimini alabildiğine tır- insansız yalnız bireyin tersine, özgür birey mandırır. Popüler bir sanatçıyı dinlemeye gelen yaşamın tutkulu bir aşığıdır. Onun için en kutsal kalabalığa karışıp benzer hareketleri yapmak-la, şey, karşısında secdeye yatar gibi yaklaşılması solcu bir genci döverek öldürmek isteyen güruhun gerektiğine inandığı yaşamdır. Yaşam onun beden- linç eylemine katılmak onun için aynı şeydir. Bu sel varlığının içinde delicesine akan bir ırmaktır; davranışıyla bir koyunu parçalayan kurt sürüsüne bu ırmağın dur durak bilmeyen görkemli akış katılan bir başka kurdun reflekslerine sahiptir. halidir. Özgür birey, bu akışın, sürekli oluşum İnsanın kurdu haline getirilmiş acımasız insan haindeki evrenin işleyiş ilkesinin bedensel var- gerçeği işte budur. lığındaki gerçekleşmesi olduğunun farkına varan Kuşkusuz burada çizilen tipleme erkeğe insandır. Bu açıdan canlı olanın yalnızca kendisi özgüdür. Ara sıra bazı kadınlar da bu tiplemeye olmadığını bilir. Canlılık her yerde ve her şeyde dahil olsalar bile, onları bu halleriyle kadın olarak vardır, her şeyin bir ruhu vardır, her yer enerjiyle değerlendirmek artık mümkün değildir; onlar kap- doludur. Ruh maddenin bu gözle görülmeyen ve italizmin yalnız bireyinin erkekleşmiş kadın ver- elle tutulmayan enerjisidir. Belki çıplak gözle bu siyonlarıdır. Kadın bu tip için sadece ve sadece enerjiyi görmez, ancak bütün hücreleri ve bütün tensel ihtiyaçlarını tatmin edeceği cinsel bir duyargalarıyla hisseder. O artık evrenin küçük bir objedir; şehveti-ni tahrik eden bir et yığınıdır. maketidir, bir mikro evrendir. Bu açıdan özgür Onun kadınla ilişkisi anlıktır. Utanmazca aşk yap- insan evrendeki çeşitliliğe hayranlıkla yaklaşır, tığını iddia eder, ancak ilişkide bulun-duğu kadının sınır tanımayan zenginlik bu çeşitliliğin kendisidir. adını sormaya bile ihtiyaç duymaz. Öyle ya, et her Doğa bu çeşitliliğin tüm haşmetiyle sergilendiği yerde ettir, etin kimliği ve kişiliği yoktur, ete adı bir güzellikler kaynağıdır; bu zenginliği doğuran, sorulmaz. Satın alınırken yağlı mı yağsız mı, besleyen, yetiştiren ve sürekliliğini sağlayan Komünar 68 anadır. Kendisi de bu kaynağın içinde yer aldığın- İnsanın komünal var oluş halinden uzaklaş-maya dan, doğa kendisinin de anasıdır. Ananın kutsallığı götüren bütün sapmalar ve sapkınlıkların kay- aynı anlamda doğanın kutsallığıdır. nağında analitik zekânın yer alması, insandaki bu Demek ki insan için en büyük özgürleşme zekâ türünün kötülüğüne kanıt oluşturmaz; sadece adımı bu anlam ve duygu gücünü yakalamaktır. duygusal Yaşamın değeri uzun-luğuyla değil, bu anlam ve korkunçlaştığını gösterir. zekâdan koptuğunda ne denli duygu gücüyle ölçülür. Ne kadar anlıyor ve Özgür bir erkek insan için kadın yaşamın hissediyorsanız o kadar yaşıyorsunuzdur. Ya-şam kendisiyle özdeştir. Kadın doğaya gösterilmesi ustalığı ve bilgeliği de zaten budur; çağdaş mümin- gereken saygının benze-rini hak eden bir toplumsal lik, yaşamı bu ustalık ve bilgelikle ağırlayıp yaşa- olgudur; düşünen, hisseden, anlam biçen, emek maktır. Yaşa-nan bu anlam yücelmesi önce özgür veren, emeğiyle değer üreten insan gerçe-ğinin asli bireyde ete kemiğe bürünmüştür. Çünkü kendi unsurudur. Doğa kadından, kadın ise erkekten önce anlamını bilmeyen biri kendi dı-şındaki şeylere de gelir. Doğayla insan ilişkisinde olduğu gibi, kadın- Aşk en yüksek insani ölçülere Tutkulu bağlılıksa, bu ölçüleri koyan Ve kendisi ölçü olan Kesinlikle kadın gerçeğidir Kadın özgür yaşamın özünü Teşkil eden aşkın da gerçek öznesidir Doğru yaşam aşkı yüklenmiş yaşamsa Böylesi bir yaşam arayışı Kişiyi kesinlikle özgür kadına Götürecektir, götürmek zorundadır la erkek ilişkisinde de maşuk-âşık ikilemi vardır. Erkek âşık, kadın ise maşuk konumundadır. Başka bir deyişle ulaşıl-mak istenen erkek değil kadındır. Aşk en yüksek insani ölçülere tutkulu bağlılıksa, bu ölçüleri koyan ve kendisi ölçü olan kesinlikle kadın gerçeğidir. Kadın özgür yaşamın özünü teşkil eden aşkın da gerçek öznesidir. Doğru yaşam aşkı yüklenmiş yaşamsa, böylesi bir yaşam arayışı kişiyi kesinlikle özgür kadına götürecektir, götürmek zorundadır. Dola-yısıyla özgürlüğe anlam biçemez. Özgür insan, kendisi de dahil, götüren yol aşk işçiliğinin yoludur. Kadınlar ve evrendeki her şeye anlam biçen, her doğal olgunun erkekler olarak birlikte bu yola girenler, her iki cin- bir öznelliği olduğunun farkına varan yegane var- sin eşit temeller üzerinde yükselen birliğinin lıktır. Önder Apo'nun deyişiyle öznellik, her doğal kadının erkekle eşit ve dengeli güç ilişkisini olgunun içinde hareket ettiği yasayı anlatır, onun yakalamasından geçtiğini iyi bilirler. Onlar Önder anlam düzeyini gösterir. Anlam yüklenmek ve Apo'nun dediği gibi yaşamın en çetin sınavların- anlam yüklemek, insanı eşref-i mah-lûkat yapan dan geçerken birbirlerine eşitlik ve özgürlük sözü temel özelliğidir. Duygusal zekâ bütün canlı türler- vermişlerdir. Bu sözün de ancak özgür bir ülke ve ine özgü bir zekâdır. Ancak anlamlandırmada demokratik bir toplumda gerçekleşeceğine yürek- öncelikli yere sahip olan analitik zekâ yalnızca ten inanırlar. Eşitlik ve özgürlük bataklık çamurları insana özgü bir olgudur. İnsanın ayrı bir canlı türü içinde birlikte debelenmek değildir; birlikte doruk- olarak varlığını kanıtlaması, insandaki duygusal ları tırmanmak ve yüceltiler-de seyretmektir. zekâyla analitik zekânın uyumlu birliğinin eseridir. Doruk, özgür ülke ve demokratik toplumdur. Komünar 69 Ne acıdır ki, sistemin verili kadını 'meta- kendi içindeki muazzam enerjiden bihaber olanın, laşmış eşya kadın' derekesine düşürülmüştür. bu enerjiyi açığa çıkarıp özgürlük kanallarına akıt- Kadını düşüren güç devlet-çi toplum sistemidir. Bu mayanın aşkı yoktur. Aşk ger-çekte özgür yaşam sistem egemen erkeğin lanetli cisimleşmesidir. enerjisidir. Dünyanın güneşin etrafında dönmesini Kadının toplumsallığı dağıtılmadan erkeğin ege- sağlayan bu enerji insanda da vardır. Ancak 'at menliği gerçeğe dönüşemez. Köleleştirilen kadın gözlüklü ve teneke yürekli' biri olup çıktığı için günümüz egemen sisteminde en fazla kâr getiren kendisinin bu gücünün farkında değildir. meta konu-mundadır. Özgürlüğü arayan bir Devlet odaklı uygarlık sistemini anlatıy- erkeğin böylesi bir kadınla ilişkisi kendini inkâr oruz; onun nasıl bir insan tipi şekillendirdiğini etme, özgürlük arayışının sahteliğine kanıt oluştur- anlamaya çalışıyoruz. La-netin nasıl insanın başın- madır. Özgürleşmek isteyen kadının bu sistemin da patladığını ve kulluğa alıştırılan insanın horlan- erkeğiyle ilişkisi çok daha çirkindir, bu kendisini ma ve aşağılanmanın derin uçurumuna nasıl yuvar- aşağı-lamasına neden olan bir ilişki türüdür. Onlar landığını bilince çıkarmak istiyoruz. Dinsel için gerçek özgürlük ilişkisi amaç birliği yapmak, metinlere baktığımızda, peygamberlerin sözünü bu amaç doğrultusun-da omuz omuza mücadele ettikleri lanetli top-lum gerçeğini katbekat aşan bir vermek ve bu mücadeleden başarıyla çıkmaktır. lanetin günümüz insanlığını sarıp sarmaladığını "Aşkın yüzü daima özgürlüğün zafer ka-zanan görünce dehşete kapılıyoruz. Lut'un Sodom ve savaşına dönüktür." Bu anlamda aşk Apocu Hareketin en yakıcı gerçeğidir. Zafer çizgisinde yürümek, aşkın gülümseyen yüzüne doğru ilerlemektir. Ağlayıp sızlayanın, çaresizliğine ve çözümsüzlüğüne ağıtlar yakanın, devenin hendeği atlayamaması misali başarı adımlarına güç getiremeyenin, özgürlüğü başkalarından dilenenin, Gomora'sının Tanrı'nın gazabına uğrayan insanlarıyla karşılaştırın; bu iki kentin yaşadığından daha iğrenç bir gerçeklikle karşı karşıya olduğumuzu göreceksiniz. Günümüzün çılgın 'tüketim toplumu'nu yaratan sistem Tan-rı'yı çoktan öldürmüştür. Yok edilen Tanrı yok edilen toplumdur, öldürülen insandır. Sodom erkeklerinin kadınlardan daha fazla genç erkeklere olan cinsel düşkün- Komünar 70 lüğü, günümüzün ahlaktan yoksun insan tipinin Kural koymanın seçim yapmayı bir akıllara durgunluk veren çılgınlıkları karşısında gereklilik, komünal toplumsal yaşamın bir gereği sıradan bir insan zaafı gibi duruyor. Bu barbarlık olduğunu belirttik ya, ancak yine de seçim yap- ve vahşete dikkat çekiyoruz. Özellikle kapita-list manın o kadar kolay olmadığını iyi bilmek gerekir. yaşamın bugünkü hali, var oluş gerçeğinden Bu durum, bir suyun öteki ya da beriki tarafında tümüyle kopmak üzere olan adeta ucube bir var- yer tutmak gibi kolayca ayırt edilip tavır alınabilir lığın doğuşuna tanık-lık ediyor. Hem coğrafya hem de halk olarak yakın zamana kadar sistemin kıyısında yer alan Kürt gerçeği, şimdi tü-müyle bu insansız sistemin içine çekilmeye çalışılıyor. Bunun için uyarıda bulunuyoruz. Göz alıcılık kavramının en çok da kapitalizmde tam bir güdü kışkırtmasını ifade ettiği kesindir. Kapitalist beyne ve yüreğe değil göze hitap eder. Bunun en çarpıcı biçimi olan reklâm tümüyle göze seslenir. En ilgisiz bir nesneye ilişkin reklâmda bile kadın bedeninin bir malzeme olarak kullanılması bunu gösterir. Pavlov'un köpekler üzerindeki deneyiyle ulaştığı şartlı refleks teorisi şimdi kapitalistler tarafından insanlar üzerinde deneniyor: Yeter ki kadın bede-niyle yan yana göstermiş ol, bu sayede en iğrenç malı bile rahatlıkla satarsın! Mideye giden yol cinsellikten geçer; cinselliği öne çıkar, herkes işkembesini tıka basa doldursun! Ambalajı göz alıcı olduktan sonra satılamayacak bir nes-ne olamaz. Ne kadar ilginç, İsa sanki bugünü önceden görüp konuşmuş: Onlar kireçle beyaza boyanmış mezarlara benzerler; uzaktan güzel görünürler; ancak yakından bakınca içinde her türlü murdarlığı ve çürümüş kemik yığınlarını görürsünüz. Ne var ki günümüz insanı bakarkör olmuştur; yani bakar ama görmez, duyar ama işitmez. Böyle olunca da seçmez; içerikle değil görüntüyle yetinir. Bu aşağılık sistemde uygulanan yegâne kural, yalnız bireyin tüketme yetisini şahlandırarak tüketici bir güruh yaratmaktır. bir eylem gibi değerlendirilemez. Anlam ve duygu gücü olmadan iyi ve kötünün birbirinden ayırt edilmesi güçtür. Böyle bir güçlük olmasa bile, kapitalist sistemde vicdanlar kurudu-ğundan bu ayırt edicilik pek önemsenmez. Kendini düşünmek akıllılık, başkasına saygı göstermek enayilik olarak değerlendirilebilir. Nitekim kapitalizmde bu kesinlikle böyledir. Birinin yükselişi ötekinin düşüşü, birinin kazancı ötekinin kaybı sayılır. Yani sistem insanının zihniyetinde telafisi oldukça zor bir hasar vardır. Esas sorun bu noktada-dır. Bu zihniyet çözülüp aşılmadıkça özgürlükten kaçışı durdurmak olanaksızdır. Bu durumda yapılması gereken şey hasarın nerede olduğunu ve özellikle ne zaman başladığını ortaya çıkarmaktır. Teşhis doğru konulmadan tedaviye de giriş yapılamaz. Hiyerarşik ve devletçi toplum sistemi bir 'yalana dayalı toplum sistemi'dir. İnsan bilincinin en büyük tecavüze uğraması bu sistemle birlikte gerçekleşmiştir. Köleleştirilen özgür insan zamanla bunun tanrının istemi ve eylemi olduğuna inandırılmış, bu inandırıcılık ve ikna yeteneği sayesinde efendilerine itaat eder hale getirilmiştir. Şaman geleneğinin izinde yürüyen Sümer rahibi ilk sistemli yalancı ideoloji olan mitolojiyi ortaya çıkaran, onu yeni toplu-mun ideolojisi haline getiren, müthiş ikna yeteneğiyle egemenliği altındakilere kabul ettiren ve bu temelde devletin kurumsal temellerini atan kişidir. İnsanın kölelik yaşamına alıştırılmasında bu zihniyet zor kul- Komünar 71 lanımından çok daha fazla etkili olmuştur. İğrenç Bunun günümüzde ulaştığı düzey biyo-iktidardır; tecavüz budur. Önder Apo'nun da altını çizdiği yani devletin her yere sızması, toplumun der tarafı- gibi, beyin yıkama tekniğinin ilk çarpıcı gerçek- na binmesi, beyinleri ve yürekleri işgal etme-si, leşmesi olan Sümer rahibinin ikna gücü olmasaydı, kendini 'herkesin sevgilisi' olduğuna inandırması, devletin bir eşkıya kurumu gibi ele alınıp kısa insansal yaşamı ve ölümü tamamen kontrolü altına zamanda yıkılması kaçınılmazdı. Ancak bir zih- almasıdır. Kaldı ki, bugün kapitalist modern niyet olarak devlet bu sayede günümüze kadar yaşamın en rafine haliyle işlediği yerlerde toplum gelebilmiştir. Beş bin yıllık dev-letçi uygarlık tari- gibi sınıflar da önemli ölçüde tarihe karışmak hi boyunca kölenin yaşamında kısmi bazı üzeredir. Orada kapitalist devletle kendini iyileştirmelere gidilmiş, ancak bilince yapılan bedensel ve ahlaki tecrit içinde tutan bireylerden tecavüz hızından hiçbir şey kaybetmeden, hatta oluşan bir 'kendi başına olanlar sınıfı' karşı daha büyük bir şiddetle devam etmiştir. Bu anlam- karşıyadır. da insan bilincine en büyük tecavüzün günümüzün Topluma ve insana düşman bu sistemin sosyal bilimcisi tarafından yapıldığını özenle neden Önder Apo'ya karşı olduğunu, neden onu belirtmek gerekir. her günü birkaç ölüme bedel koşullarda tuttuğunu, Uygarlık tarihi akıl almaz sınıflaşmalar neden bedensel ve bu da olmazsa anlam itibariyle ortaya çıkarmanın tarihidir. Sınıflaşma insanlıktan yok etmek istediğini anlamak artık zor olmasa düşüştür. Efendi-köle ayrımı temelinde başlayan gerekir. En genel hatlarıyla bakıldığı zaman bile sınıflaşma insanlıktan çıkma yoluna girildiğine Önderliğin bu sistemi kabul etmediği kolayca işaret eder. Bu nedenle köle, serf ve prole-ter anlaşılabilir. O mevcut sistemi kabul etmiyorsa, yüceltmesi anlamsız olduğu kadar tehlikelidir. sistem neden onu kabul etsin? Kuşkusuz buraya İnsanlığın komünal var oluş halinde sınıf ve sınıf kadar her şey normaldir. Önder Apo Avrupa'ya çık- sömürüsü yoktur. Bir yücelik aranacaksa kesinlik- tığında, sistem "Seni kabul etmiyoruz" deyip bu le burada aranmak durumundadır. Sümer devletçi işin içinden çıkabilirdi. Ama böyle davranmadı; ne toplumunun kölesiyle günümüzün kapitalist sis- pahasına olursa olsun yakalayıp Türkiye'ye teslim teminin proleteri arasında özünde bir farklılık yok- etmeyi ve histeriye dönüşen ırkçı milliyetçiliğin tur. Bu anlamda Marksizm'in işçi sınıfını ücretli yol açtığı linç havası içinde canavarca parçalat- köle sınıfı biçiminde tanımlaması yerindedir. İkin- mayı esas aldı. Roma arenalarında aslanlara cisinde kölelik biraz daha inceltilmiş ve gizlen- parçalatma oyununun çağdaş bir versiyo-nunu miştir. İnceltme işlemi köleliğin içselleştirilmesi Önder Apo şahsında Türkiye'de sahneye koymak ve benimsenmesi sonucuna götürmüştür. Gizleme, istedi. Bu da gerçekleşmeyince, kendisini eşi görünmez hale getirme savaşta kullanılan etkili bir menendi görül-memiş bir tecrit ve izolasyona yanıltma taktiğidir. Zaten devletleşme hali de bir mahkûm etti. sürekli savaş halidir. En tehlikeli savaş, sınıflaş- Neden sorusuna cevabı yine Önder manın özü-nü muhafaza etmek üzere, inceltme ve Apo'nun kendisi veriyor: "Adım Abdullah, yani örtbas etmenin kesinti tanımayan sürekliliğidir. 'Allah'ın Kulu'; ama kul ol-mayı yüreğime tam Komünar 72 oturtmamakla kendime saygılı olmanın, yaşam tarzına karşı bir tavır alıştır. Bunun anlamı, dolayısıyla o tanrısal güçler ne kadar üzerime sözü edilen sistemlerin yaşam tarzına bulaşma- gelirlerse gelsinler özgür insanı savunmanın maktır. Mevcut yaşam hali ihanete uğ-ramış bir büyük erdem olduğuna kendimi inandırmıştım. yaşamın ifadesiyse, o halde bozulmamış olarak Yeniden daha güçlü doğuyordum. Beğenmediğim varlığını sürdüren bir insan yaşamı mutlaka var anamın doğuruşuyla ciddiyetine hiç inan- olmuştur. Böyle olmasa, 'nasıl yaşamalı?' sorusu madığım modernitenin doğurma çabalarına da gündeme gelmez; ortada böylesi bir soru karşı, tüm öldür-melerden sonra kendi kendimi olmadığı için, gerçek anlamda özgür ve yaşanmaya üçüncü kez doğuruşumu çok ciddiye alıyor ve değer bir hayatın arayışına da girişilmez. Bu hoşlanıyordum. Yaşamışların arkadaş-lıklarına soruyu kendinize sorabiliyorsanız, o zaman daha yine ihtiyaç duymuyordum. Tüm arkadaşlarımı insanca bir yaşamın mümkün olduğuna da inanıy- efsanelerde bulmaya başlamıştım. Komplocu orsunuz demektir. Karanlık her yere sinse ve her Zeus'un Prometheus'a ve Hektor'a yaptıklarıyla şeye hükmetse de, karanlığa nefretiniz ve ışığa duyduğunuz özlem bir gelecek umudu olarak Büyük arkadaşlıklar olmadan Belki yine özgürlük yürüyüşüne Çıkılabilir, ama sonuç alınamaz Büyük dostluk arayışı olmadan Sağlam toplumsal bağlar gelişmez Önder Apo çocukluğunda da Müthiş bir arkadaş canlısıdır Arka-daşlarını yalnız bırakmama Arkadaşına ihanet etmeme Onun en kutsal yaşam ilkesidir yüreğinizde yer tutar. İnsanlığın beşiği olan, ancak insanın gölgesinden bile eser kalmayan bir ülkede 'umut bile sayılamayacak bir duygu' ile ilk toplumsal özgür-lük adımlarını atmak, Önder Apo'nun çocukluktaki bu yaşam duruşuyla bağlantılıdır. Özgür yaşam arayışı özgür bir toplum arayışıdır. Toplumun yokluğu yaşamın da yokluğudur. Biyolojik bir varlık olmanın sınırları içinde kalıp atmosferi ve yeryüzünü kirletmeye insani yaşam denilmeyecekse bu böyledir. Bu an- onun günümüzdeki Atinalı çocuklarının aynı lamda her peygamber kendi halkını yaratır. Önder olduklarını gördükçe arkadaşla-rımı daha iyi Apo da ilk toplumsallaşma denemelerini çocuk tanıyordum. Prometheus ve Hektor'la arkadaşlık oyunlarında çok onurlu oluyordu. Bunu hak etmiş olmam saflığını korumak, ruhunu satmamak, kendi çocuk- bana gu-rur veriyordu." luk hayallerine ihanet etmemek önemlidir. Ruhun gerçek-leştirir. Çocuk ruhunun Önder Apo henüz küçük bir çocukken, bu bekâretinde ısrar, devlet odaklı yaşam tarzından daha toplumu ve aileyi bile doğru dürüst tanıya- gelebilecek her türlü kirlenme tehlikesine karşı en mamışken, yaşamın ihanete uğradığını ve mevcut büyük güvencedir. Zaten fiziksel olarak içinde yer durumuyla yaşanmaya değmeyeceğini fark eden aldığı toplumun verili yaşam tarzına öfkelidir. ve "Ben böyle yaşamayacağım" diyen bir in- Dolayısıyla mevcut top-lumsal zemini bir 'ölüler sandır. Bu tavır alış, özünde aşılmakta olan feodal yatağı' olarak algılamaktadır. Bu algılamayla bir- uygarlığa ve gelişmekte olan kapitalist modern likte kararını vermiştir: Kirli suların aktığı bu Komünar 73 bataklıkta yüzmeyecektir; asla bu zeminde soluk eşitlik onunla gelecektir. İhanete kapalı ve yüzü alıp verenler gibi yaşamayacaktır. Bu kararının özgürlüğe dönük sağlam arkadaşlık ve dostluk içeriğine için bizzat kendi sözleri vardır: "Oldukça yeni bir toplum demektir. Alternatif yaşam bu 'yeni aykırı olacağım. Alternatifini buldum mu, bula- toplum' zemininde kurulur. Kutsallığı buradadır. bildiğim kadar yaşarım. Hiç bul-mazsam, hiç Yaşam kutsalsa eğer, arkadaşlık ve dostluk gibi, olmazsa bir takva sahibi, bir zikir sahibi kişi gibi, yoğunlaşmış devrimci emek gibi bu yaşamı herkesin yanından bile geçemeyeceği soyut bir mümkün kılan şeyler de elbette kutsal olacaktır. tarzı tercih ederim, sadece soyut yaşarım. Bu kirli Kutsallık, dokunulmazlığı anlatır; aynı anlamda somuta katılmam" der. O'nunla ötekiler arasındaki ölümüne bağlılık demektir. Bu bir kişinin anasına ve hayat bağlılığına arkadaşına benzer bir durumdur. Kişi nasıl bu değerlere ihanet etmemeliyse, arkadaşına da ihanet etmemelidir. Arkadaşını yalnız bırakmak, ona ihanet etmek bir bakıma ana-sını ve eşini peşkeş çekmekle özdeştir. Önder Apo'nun arkadaş bağlılığı böyledir. Arayışları büyük, arkadaşlığı anlamlı olsa fark budur. Kendi dışında da belki mevcut gerçek- da, Önder Apo bu küçük yaşlarda bile yalnız liği O'nun gibi algılayanlar olmuştur. Ancak onlar kalmış bir çocuktur. Da-yanma gücünü göstere- bunu kendi duyguları ve yaşamla-rında gerçek- biliyorsanız, bu yalnızlık sizi büyük duygu ve ruh leştirecek gücü bulamamışlardır. yüceliğine doğru ilerletir. Sistemin ruhsuz- Büyük arkadaşlıklar olmadan belki yine laştırdığı kişiliklerden kendisininkine benzer bir özgürlük yürüyüşüne çıkılabilir, ama sonuç alına- ruhsal yüceliği beklemenin doğru olmayacağının maz. Büyük dostluk arayışı olmadan sağlam farkındadır. Olduk-ça ürküntü verse ve derin toplumsal bağlar gelişmez. Önder Apo çocuk- endişelere yol açsa da, çıktığı arayış yürüyüşünü luğunda da müthiş bir arkadaş canlısıdır. Arka- yalnız başına sürdürecektir. Başka yolu yoktur. daşlarını yalnız bırakmama, arkadaşına ihanet Geriye dönüş olanaksızdır. Ne pahasına olursa etmeme onun en kutsal yaşam ilkesidir. Yeni olsun, 'hayallerine ihanet etmeyen çocuk' olarak toplum ve toplumsal ya-şam bu ilkeye sınırsız kalmaya de-vam edecektir. Che Guevara'nın da bağlılık üzerinde vücut bulacaktır; özgürlük ve dediği gibi, insan kendi hayallerinin büyüklüğü Komünar 74 ölçüsünde özgürdür. Yani kötü-lükler ve çirkinlik- niyeti çözülmüş ve aşılmış, yeni özgür-eşit ler dünyasından başlangıçta elbette hayallerle çıkış toplumun zihniyeti yaratılmıştır. Düşüncede yapılır. Tasarım olmadan eser doğmaz. Bu ha- çözmek ve çözerek aşmak demek, eski olanın yaller karnı açlıktan guruldayan birinin kendini bitişini ilan etmek ve yeninin kuruluşuna büyük bir zengin bir sofraya kurulmuş olarak düşünmesine inançla başlamak demektir. Bu da devletçi uygar- asla benzemez. Her şeyden önce tekil değil çoğul lık sisteminin stratejik nitelik taşıyan tarihteki en halde olmayı içerir; daha açık bir deyişle bütün ağır yenilgisidir. Böylece bir kişinin büyük anlam insanlığı kapsamına alır. Öyle ki, kendi-si de ve duygu gücüne dayanması halinde tek başına da "Gerçekliği arayış yürüyüşünü tüm insanlık ve olsa bir sistemi yenilgiye uğratabileceği kanıtlan- ardındaki evren üzerine yapma gereği bende erk- mıştır. Üçüncü doğuş döneminin tarihsel anlamı enden ortaya çıkan bir anlayıştı. Belki çocuk- budur. luğumdaki eğilimim de buydu" der. Tekillik Önder Önder Apo'nun çarpıcı ifadesiyle, Apo'nun kişiliğine yabancıdır. O en ağır yalnı- başlangıcını bilemeyenlerin tarih bilgisi her türlü zlığında bile daima çoğuldur, her zaman halkıy- kötülüğün kaynağı olan ceha-letin de temelidir. ladır, tüm insanlıkladır. Üçüncü doğuş gerçeğiyle birlikte egemenlerin ağır 'Gerçekliği arayış yürüyüşü', doğru tahribatlara neden olan tarihe ilişkin çarpıtmaları toplum ve insan gerçeğine ulaşma yürüyüşüdür. tamamen deşifre edilmiş, tersyüz edilen tarih bu Bu gerçek yakalanmadan özgür yaşama ulaşıla- temelde yeniden ayakları üzerine oturtulmuştur. maz. Üçüncü doğuş dönemi bu gerçeğe ulaşma Tarihi kendileriyle başlatan, günümüzdeki durumu dönemidir. Artık doğru toplum tanımına ulaşıl-mış 'tarihin sonu' sayan, dolayısıyla mevcut sistemi ve doğru insan gerçeği yakalanmıştır. Yeni doğuş insanlığın son sözü olarak değerlendi-ren egemen- dönemi bu anlamda bir çözüm dönemidir. Bu lerin bu yaklaşımının en büyük yalan olduğu tüm çözüm yüzeysel, parçalı ve salt Kürt halkını kap- çıplaklığıyla ortaya konulmuştur. Devlet odaklı samına alan bir çözüm değil, derinlikli, bütünlüklü uygarlı-ğın insanlığın var oluş gerçeğinden kop- ve evrensel bir çözümdür; tüm in-sanlığı kendi var mayı ifade eden bir sapma olduğu, insanlığın oluş gerçeğiyle bütünleşmeye ve kendisini yeniden komünal özünden uzaklaşmayı anlattığı, bu sap- kurmaya götürecek olan bir çözümdür. Bunun mayla birlikte yaşamanın asla insanlığın kaderi anlamı özgür yaşamın artık sadece hayal edilen olamayacağı netlik kazanmıştır. Zihniyet devrimi ama pratikte gerçekleşmeyen bir ütopya olmaktan bu-dur. Doğru ve insan gerçeğiyle uygunluk içinde çıkması, maddile-şebilme olanağını yakalamış bir tarihin varlığı kanıtlanmıştır. Yalana dayalı olmasıdır. Başka bir deyişle son derece ağır toplum sistemiyle onun tarihinden önce insanı bedeller ödeme pahasına gelişen özgürlük gerçek anlamda insan yapan bir toplumsal tarih mücadelelerinin kaderi artık sisteme eklemlenme vardır ve bu tarihle yeniden bağ kurul-muştur. Her olmayacaktır. Çünkü egemen sisteme karşı ezilen- canlı varlık kendi kökleri üzerinde yaşar. Sapma lerin birleşik sis-temi yaratılmış bulunmaktadır. bir tür piçleşmedir. Hiyerarşik ve devletçi uygarlık Hiyerarşik ve devletçi uygarlık sisteminin zih- sis-teminin beş bin yıllık tarihinde insanlığa dayat- Komünar 75 tığı bundan farksızdır. Önder Apo'nun "İnsanlığın let odaklı uygarlık sistemidir; onun öncelikle geçmişi daha ger-çektir. Ona saygılı olacağım ve kadının ve giderek erkek insanın köleleştirilmesi yaşamı orada arayıp bulacak ve yeniden başlata- üzerinde yükselttiği egemenliğidir. Şimdi bu cağım. Gelecek bu çabaların işleyiş halinden başka bir gerçeklik netleşmiş, bunu deşifre eden tanıklar şey değildir" biçimindeki sözlerinin anlamı da budur. sahnede yer almışlardır. İlk ve en büyük tanık Eğer günümüzdekinden farklı bir insanlık Önder Apo'dur. İkinci tanık, "tarihin kanıtlanmış varsa, eğer bu insanlıktan neden uzaklaşıldığı ilk büyük insanlık devrimi olan neolitik devrimi ortaya konulmuşsa, eğer bu uzaklaşmanın sorum- gerçekleştiren kül-türün toplumsal dokusunun luları açığa çıkarılmışsa, öyleyse suç da doğru ayakta kalan en eski halkı" olan Kürtlerdir. Önder tanımlanmış ve suçlu yakayı ele vermiştir. Suç Apo Kürtleri sadece diriliş devrimi temelinde ana-kadına dayalı doğal komünal topluma karşı ayağa kaldırmakla kalmamış, onları insanlığa karşı savaş açmak, bu toplumu geriletip denetim altına işlenen suçların yegane tanıkları haline getirmiştir. almak ve giderek tümüyle bitirmeye çalışmak, Artık sistemin Önder Apo'ya yönelik büyük öfkesinin ve intikamcı yaklaşımının neden- Çağdaş Prometheus Önder Apo Kafkasya dağları yerine İmralı kayalığına zincirlenmiştir Eğer devlet "Tanrının yeryüzündeki cisimleşmiş hali" ise Günümüzün bütün büyük tanrılarının İşbirliği edip bu eylemi Gerçekleştirdikleri kesindir böylece insanı kendi doğal özünden koparıp farklı lerini çok daha iyi anlıyo-ruz. Bu öfke ve intikamcılığın kaynağında suçüstü yakalanmış olmanın büyük telaşı vardır. İnsanlığa karşı en ağır suçları işleyen bu sistem, dirilişe yönelmesi kaçınılmaz olan insanlığın kendisinden hesap soracağını bildiği için önce-likle tanıkları ortadan kaldırma yolunu seçmiş; Önder Apo'yu İmralı sistemiyle yalıtırken, Kürt halkı üzerindeki in-kârcı ve imhacı saldırıları şiddetlendirmiştir. Bu bir tanıkları yok etme operasyonudur. İmralı sistemine bekçilik bir varlığa dönüştürmektir. Bugünün insanının yap-makla görevlendirilmiş olan Türk Devletinin ana-kadın sistemine dayalı toplum insanın oldukça "Bizi tehdit ediyorsun" diyerek ikide bir kendisine farklılaştığı kesindir. Önder Apo'nun bu komünal 'hücre içinde hücre cezası' vermesi bundandır. top-lum insanına ilişkin görüşleri nettir: "İnsan İmralı sistemiyle Önder Apo üzerinde uygulanan bir tür olarak ortadan kalkıncaya kadar büyük insanlık dışı tecridin bir yüzü intikam ise, diğer oranda başladığı gibi ola-caktır. Oluşum süreci yüzü de gözden uzak tutarak unutturmaktır. onun bütün geleceğini belirleyecektir. Ağırlıklı Tanığın varlığını unutturmak, tanığı ortadan olarak başlangıç özellikleri neler ise öyle sona kaldırıp tanıklığı devre dışı bırakmanın bir gidecektir. Eğer insandan başka bir tür çıktıysa, o biçimidir. Bunun diğer adı karanlık bir mahzene artık insan olmaz. Eğer bugünkü insan ilkel kilitlemek ya da tabuta koyup uzakta bir yerde bir insandan çok farklıysa, bana göre daha insan hücrede tutmaktır. Sorunu kendisi için ölüm kalım olan ilkel insandır. İnsandan çıkan ise bugünkü insandır." Bu insanlıktan çıkışın sorumlusu dev- sorunu olarak görmesi, sistemi en akıl almaz yöntemlere başvurmaya götürmektedir. Komünar 76 Bu noktada emperyal sistem kendi ettirmemekle tanrıça anamın ve aşk kadınının iyi hukukunu bile uygulamamakta, ortaçağın zindancı bir oğlu olabileceğime inandıkça daha çok sevinç kafasıyla hareket etme yo-lunu seçmektedir. Önder ve gururla doluyordum. Ana topraklarını böylece Apo'nun bugün içinde tutulduğu koşullar ortaçağ ilk defa tarihin derinliklerinde anlamaya başlıy- zindanlarınınkini de geride bırakan koşul-lardır. or, binlerce yıllık kördüğümler atılmış çelişkileri Prometheus örneğinden bildiğimiz mitolojik ceza- çözümlüyor, landırma Çağdaş olduğunu fark ediyordum. Ölümü dayatanlar, Prometheus Önder Apo Kafkasya dağları yerine tüm 20. yüz-yıl, tüm komplocular, kimler İmralı kayalığına zincirlenmiştir. Eğer devlet olurlarsa olsunlar hepsine dayanabileceğimi, "Tanrının yeryüzündeki cisimleşmiş hali" ise, bunu halen bana inanan bazı dostlara mesaj günümüzün bütün büyük tanrılarının işbirliği edip olarak sunmamın değerli olduğunu, onların da bu eylemi gerçekleştirdikleri kesindir. Her gün bunu hak ettiklerini kabul etmiştim. Dayattıkları kartalın karaciğerini Hiroşima'lardan bile tehlikeli paket bomba kılın- yenileyen Prometheus ile anlam yitimine tabi mamın ve halklarımızın üzerine söyle atılmamın tutulduğu dokuz yıla yaklaşan en ağır yal-nızlık tüm inceliklerini çözebiliyor; pimlerini söküp tüm ortamında en yüksek anlam ve duygu gücünü malzemeyi yakalayan Önder Apo arasında arasındaki benzer- rahatlıyordum. İnsandan yanaydım, zorba tan- lik de yine çar-pıcıdır. Öldürmeyen bir şeyin büyük rılar bir kez daha yenilmişlerdi." gerçek gagala-yıp olup çıkmıştır. parçaladığı bu seferki bombacıların doğuşun suratına anlamlı fırlatıp insanın güçlenmesine neden olacağı bu süreçte Evet, tanrıça ana ve aşk kadınının güzel mükemmel bir biçimde kanıtlan-mıştır. Bu anlam- evladı bunları söylüyor. Çünkü yaptıkları ortadadır da İmralı süreci Önder Apo için bir 'kanatlı düşün- ve bunları bize söyle-yecek yüzü var. Kimlere me' süreci olmuştur. Bu sürecin işleyişini bizzat karşı nasıl direndiğini ve nelere nasıl dayanabile- kaleminden izlemek en doğrusudur: ceğini bizlere mesaj olarak iletiyor. Kendisi-ne "Sümerli rahiplerin tanrıça anamı ve uygulanan zulüm ve zorbalık hızından hiçbir şey aşk kadını İştar'ı tapınağa, oradan kral sarayına, kaybetmeden devam ediyor demek bile bu noktada tanrı-kralların yanına götü-rüşünü, öldüklerinde ciddi bir değer taşımıyor. Aşağılık bir rejim, sürek- kendileriyle birlikte canlı canlı mezara konu- li yeni işkence ve zulüm yöntemleri bulup deney- luşunu iliklerime kadar anlamıştım. Tanrı-kral- erek, Önderliğimize hem ölümü hem de anlam yiti- lar bile olsalar, kadını ziyafet sofralarında zevk- mini dayatmayı sürdürüyor. Bu konuda hareket ve lerinin bir parçası kılmalarını hiç kabullenemed- halk olarak istenen duyarlılığı göstermemiş ol- im. Ama tanrıça anamı ve aşk kadınını mamız, aynı şekilde at gözlü ve teneke yürekli günümüze kadar dirhem dirhem büyük bir ince- kılınmış insanlığın ilgisizliği düşmanı oldukça likle sömürüp yediklerini, posasını iki-başlı cüretkâr kılıyor; düş-manın daha da pervasız evlilik diye kullarının önüne, erkek kölelerine sus davranmasına yol açıyor. "Benim görevim satmak" payı olarak bıraktıklarını da anlamıştım. Bu diyerek kendi işlevini açıkça ortaya koyan siyasi hediyelerini erkek olarak yüreğime kabul tüccar Erdoğan ve partisinin son seçimlerde Komünar 77 Kürdistan'da aldığı yüksek oylar, zulüm ve zor- zül etmeyen eskinin Kürt insanı gerçek insanın balık olarak yine Kürt halkına ve onun Önderliğine kendisidir. Bazı şeyler vardır ki alınır ancak asla dönüyor. Deyim yerindeyse, bu halkın hiç de azım- satın alı-namaz, verilir ancak asla satılamaz, sahip sanmayacak bir kesimi, hangi nedenle olursa olunur ancak asla devredilemez: Namus gibi, onur olsun, AKP'ye verdiği oylarla kendi cellâdının gibi, şeref gibi, vicdan gibi, erdem gibi… Oyun kılıcını biliyor. Cellâdın takkeli olması cennete senin namusunsa, namusa fiyat biçilemez; çeyrek götüre-cekmiş gibi, bu halkın bir bölümü boynunu altına, bir ton kömüre, birkaç torba makar-naya din tüccarı Erdoğan'ın elindeki idam ipine uzatıy- takas edemezsin. Bunun kendini satmak olduğunu or. Biraz sonra bıçak altına yatıracağı koyunu tasın biliyorsan, takas edilmesine de izin veremezsin. içine koyduğu bir miktar tuzla yakalamak isteyen Verirsen insanlığın yara alır. Öyle ya, ha boğulmak kasap konumundaki AKP, bu örnekte olduğu gibi üzere olan bir çocuğun çırpınışlarına, ha Kürt cel- Kürtleri kömür ve makarnayla avlamaya çalışıyor. lâtlığı için görevlendirilen bir partiye oy verilme- Karnı tok ve önceden tuz verilmiş kesimlik hay- sine seyirci kalmışsın. Her ikisi de aynı kapıya vanın derisi daha kolay yüzülür derler ya, AKP'nin çıkar. verdiği kömür ve makarnanın işlevi de buna dönüşüyor. Kendimizi bu toprağın, kültürün ve kimliğin insanı sayıyorsak, düşmanlarımızın reva Burada Dersim'in ünlü Sêvdin ağıtında gördükleri hayâsızca zulüm ve zorbalık bir yana, dinlediğim sözler aklıma geliyor. Dersimliler tek başına Önder Apo'nun İmralı'da tutulmasını Pülümür'ün Sêvdin alanında Rus işgal ordusuna bile alnımıza sürülmüş bir kara leke gibi değer- karşı direnişe geçmişlerdir. Çarpışmanın en şid- lendirmek zorundayız. Bu leke silinmedikçe, yani detli anında Dursun ve Haydar adlı kardeşler ara- mücadelemiz Önder Apo'yu özgürleştirmedikçe, sında ilginç bir diyalog yaşanır. Dursun kardeşine, insanlığın karşısı-na çıkacak yüzümüz olamaz. iyi çarpışır ve savaştan başarıyla çıkarlarsa Mevcut insanlığın içine girmekten söz etmiyorum; Osmanlı Devletinin kendilerine para ödülü vere- gerçek anlamda bir insanlık olsaydı, zaten Önder- ceğini söyler. Devletin para ödülünün kardeşinin liğimiz bu koşullarda tutulmazdı. Burada sözünü savaşçı inancındadır. ettiğim insanlık şehitlerimizdir, insanlığın tüm Haydar'ın verdiği cevap insanlıkla doludur: özgürlük ve demokrasi şehitleridir. Bu şehitler "Devletin bize vereceği ödül sadece bir fincan ordusunun gözleri hepimizin üzerindedir. "Onlar zehirdir, ne yenilir ne içi-lir. Biz kendi vatanımız öldüler, onun için bize baka-mazlar" diyemeyiz. için savaşıyoruz. Kazanırsak vatanı kurtarmış olu- Hayır, ruz, ölürsek ödülümüz cennettir" der. Ger-çekten diridirler, onlar yaşamın en diri güçleridir. Onlar de insanlığın geçmişi daha gerçektir. Bozulmamış, Ön-derliğimizin gerçek yoldaşlarıdır. Her birim- toprağına ve insanına bağlı, devlete mesafeli izde hala bir parça insanlık varsa onların sayesinde duran, hatta onun dışında kalmayı seçen, devletin vardır. 'Parça' da olsa bu insanlığı kaybetmemeli, sahip olduğu her şeyi sömürü ve talanla tersine daha da çoğaltmalıyız. İnsanlığımızı kazandığını bilen, dolayısıyla haram sayıp tenez- çoğaltmamız ancak kendi eylemimizle müm-kün ruhunu kışkırtacağı onlar yaşayanlardan katbekat daha Komünar 78 olabilir. En büyük eylem Önder Apo'nun özgür- yenilenmiş ve çağa uyarlanmış halinden, kendisini leştirilmesi hedefine kilitlenmek ve bunun için ne Çağdaş İbrahimi Hareket olarak tanımlayan PKK gerekiyorsa onu yapmaktır. Özgürleşmiş Önder- Hareketinin gerçekliğinden söz ediyorum. Bu, liğimiz özgürleşen ülkedir, demokrasiye kavuşan devlet odaklı uygarlığın dayattığı lanetli yaşa-ma halktır, özgürleşen insanlıktır, özgür-leşmiş karşı kutsal yaşamın ayağa kalkışı ve tüm insanlığı yaşamdır. kendisine katmak üzere harekete geçişidir. Unutmayalım: İslamiyet, kendi dönemi- Hz. Muhammet, kendisi de bir Arap olan nin büyük devletleri ve uygarlık merkezleri olan Ebu Süfyan ve adamları tarafından yok edilmek Sasani ve Bizans İmpara-torluğunun topraklarında istendi. Hz. Muham-met'in birçok savaşı kendi değil, Arabistan'ın çöllerinde doğdu. İsevilik Roma kavminin yoldan çıkmış insanlarına karşı ver- İmparatorluğunun merkezinde değil, sistemin ilmiştir. Kürtlerin yeni dönem tarihinde Ebu kıyısındaki bir alanda, Yahudi topraklarında ortaya Süfyan taifesinin rolünü koruculaştırılan güçler çıkıp yayıldı. Her iki büyük dinin çıkışı insanlığı oynamaktadır. Roma'nın Kudüs Valisi bir bayram- kaybet-tiği bazı temel değerlerle yeniden buluştur- daki Önder Apo Sizler ve insanlık için yaşıyor O yaptığı her işi Sizler ve insanlık için yaptı Siz farkında olmasanız bi-le O hep sizi ve geleceğinizi düşündü Çocuklarınızın geleceğini düşündü Kürt çocuklarının özgürce Doğabileceği günleri düşündü İnsanlığın geleceğini düşündü geleneği vesile yaparak, Yahudilere, istemeleri halinde İsa'yı serbest bırakacağını söylemiş; ancak onlar İsa yerine bir eşkıya olan Barabbas'ın serbest kalmasını sağlamışlar, İsa'yı ise çarmıha gerdirmişlerdir. Aranırsa Kürtler içinde bu yaklaşımın da örnekleri bulunabilir. Peki, tarih yine tekerrür mü etmelidir? Kürtlere yaraşan bu mudur? Çağdaş İbrahimi Hareke-tin dayandığı halk olan Kürtler böyle mi davranmalıdır? Hayır! Kürt insanı böyle davranamaz. Kürtlerin unutmamala-rı gereken şudur: İnsanlık sizin ne yap- du. Bu büyük dinsel çıkışlar olmasaydı, cehalet ve tığınıza bakıyor. Tüm peygambersel çıkışlara ben- barbarlık insanlığın ka-deri olurdu. Bugün insan- zer biçimde, Kürdistan'da Abdullah Öcalan önder- lığın umutla beklediği yeni peygambersel çıkış liğinde başlayan umut yürüyüşü, Hıristiyanlık ve yine sistemin kıyısında kalmış alanda, hala İslamiyet'te olduğu gibi, tüm insanlığı kap-samına tümüyle sistemin içine çekilmemiş bir halkın almayı öngören bir yürüyüştür; insanlığı özgürlük bağrında doğmuştur. Asla, Önder Apo Allah'ın temelinde fethetme yürüyüşüdür. Bu yürüyüşe Elçisidir demiyorum. Bir gelenekten, peygamber- halk olarak sizler öncülük etmek durumundasınız. lik geleneğinden, onun kutsal içeriğinden, bu içer- İnsanlığın geleceği sizin eyleminize bağlıdır. Siz iğe sahip çıkan bir Önderlik Hareketinin varlığın- kazandığınızda insanlık kaza-nacak, siz kaybet- dan söz ediyorum. İslamiyet başta olmak üzere, tiğinizde tüm insanlık kaybedecektir. Öyleyse Hz. İbrahim'le başlayan tüm tek tanrılı dinlerin kazanmaktan geleneğinin yeniden dirilmesinden, bu geleneğin Kazanmanız halinde en az Hıristiyanlık ve başka çareniz olmamalıdır. Komünar 79 İslamiyet insanlığa etkilemeniz kaçınılmazdır. Mevcut olan en değerli şeyin bile mutlaka bir yer- Öyleyse bundan kaçış olamaz. lerde kökleri vardır. Kök olmadan bitki olmaz. Önder Apo sizler ve insanlık için yaşıyor. Demek ki sizler kökü oluşturuyorsunuz veya O yaptığı her işi sizler ve insanlık için yaptı. Siz Önder Apo sizin de dayandığınız kökler üze-rinde farkında olmasanız bi-le, O hep sizi ve geleceğinizi ortaya çıkmış bulunuyor. Tarihsel köklerinize düşündü; çocuklarınızın geleceğini düşündü, Kürt bakın ve gücünüzü oradan alın. İnsanlık sizdedir, çocuklarının günleri insanlık sizin köklerinizdedir. İnsanlığın beşiğini düşündü; insanlığın geleceğini düşündü. İsteseydi sağlayanlar sizlersiniz. Öyleyse gücünüzü görün, O da bir aile babası olabilir, sistem içinde yükse- kendinize güvenin ve eyleme geçin. özgürce doğabileceği lebilir, ge-misini kurtaran kaptan misali kendi Sizin öz be öz gerçekliğiniz buysa, insanlık sizdeyse ve siz yaşayan insanlıktaysanız, sizin kendiniz için yaptığı-nız her şeyi insanlık adına yapıyorsunuz demektir. Kök kültürün temsilcisi olmanın, köklerde yer almanın anlamı budur. Kürt başka bir şeye dönüşmediği müddetçe komünal yaşamdan cayamaz, milliyetçi olamaz, devletçi olamaz, hırsız ve gaspçı olamaz. Üretmek ve paylaşmak onun kaderidir, insanlığa analık yapmak onun kaderidir, insanlığı beslemek onun kaderidir. Beslenmelerine körcesine hizmet ettiği uygarlık efendilerinin soylarını kurutup halkların soy çağına geçiş yapmak da onun kaderinde yazılıdır. Bu kaderden kaçamazsınız, kaçmamalısınız. Çünkü insanlığın kaderi de buna bağlıdır. Öyleyse önce- bireysel yaşamını mükemmelce örgütleyebilirdi. likle sizleri siz yapan Önderliğinize sahip çıkın. Ancak O sizleri ve tüm insanlığı düşündüğü için, İmralı mezalimi bir an önce son bulmalıdır, son önündeki tüm yollar açık olduğu halde, bunu onur- bulacaktır. Bunun için gerekli güç yine siz kendi- suzluk saydı. Kendisini idam sehpasıyla tehdit nizsiniz; sizin soylu duygularınız, anlam yüklü dü- etseler de, O yine sizleri düşünmek ve sizler için şünceleriniz ve hünerli ellerinizdir. Başkalarının yaşamaktan vazgeçmeyi bir an için de olsa aklına bize desteği olmayacak mı diye sorduğunuzda, bu bile getirmedi. O sizin bağrınızdan çıktı. Kaynağı kutsal mücadeleyi yitirme kapısını aralamışsınız sizde bulunmasaydı, O'nun sahip olduğu erdemler demektir. Çareyi ve çözümü kendinizde bulacak- bu ölçüde görkemli olmayabilirdi. İster geçmişe sınız. uzansın ister günümüze taşınsın, Kürt toplumunda Eyleminizin parolası bellidir: Özgürleşen bu erdemler olduğu için Apo kişiliği bunlarla Önderliğimiz Özgürleşen Kürt'tür, özgürleşen donan-dı. Çünkü yokluktan hiçbir şey yaratılamaz. insanlıktır! Komünar 80 BASINIMIZIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ TARİHİNDEKİ YERİ VE BASIN ÇALIŞMALARINA YAKLAŞIMIMIZ M. KARASU Sömürücü ve baskıcı sistemlere karşı muhalif devrimci hareketler, kendi düşüncelerini yaymak için birçok yol ve yönteme başvurmuşlardır. Özellikle yeni bir ideoloji ile mücadele yürütmek isteyen hareketler için kendi düşüncelerini topluma benimsetme, öncelikli bir çalışma olmuştur. Nitekim dinler yeni düşüncelerini, çağrı ve mesaj adı altında toplumlara yansıtırken, çağdaş devrimci mücadeleler yeni ideolojilerini, teorilerini, programlarını manifesto olarak sunmuşlardır. Tarih içinde birçok muhalif hareketin düşüncelerini gizli bir biçimde yaydıkları bilinir. düşüncelerin yaşama cevap vermesi kadar, toplu- Eskiden kendisini daha çok dinsel bir söylemle luklara iyi taşırılması da rol oynamıştır. ifade eden bu hareketler derviş, dede, mürit, seyit, Son yüzyıllarda ortaya çıkan çağdaş ide- misyoner vb. din adamları sıfatıyla ideolojik olojiler ve siyasi hareketlerde propaganda ve ajita- mücadele vermiş, düşüncelerinin propagandasını syon çalışmalarına çok önem vermişlerdir. Etkili yapmış, toplulukları örgüt ve eylemler kadar, ajitasyon ve propagan- harekete geçirmeye çalışmışlardır. Müslümanlıkta danın önemli olduğunu vurgulamışlardır. Hatta ve Hıristiyanlıkta en iyi propaganda ve ajitasyon ideolojik mücadeleyi, ajitasyon ve propagandayı faaliyeti yapanlar; ermiş, aziz ve azize sıfatıyla iyi yapmayan hareket ve partilerin başarılı bir anılmıştır. Muhalif hareketler açısından en değerli mücadele de yürütemeyeceklerini söylemişlerdir. kişiler, inançları en iyi yayan kişilikler olmuştur. Bu nedenle siyasal eylem örgütlemeleri kadar, aji- İlk önceleri düşünce taşırma, propaganda ve ajita- tasyon ve propagandayı sözlü ve yazılı yapmaya syon faaliyeti yürütenler, bunu ağırlıklı olarak ve bunun için örgütlenmeler geliştirmeye önem sözlü yapmışlardır. Kültür ve sanat insanları da her vermişlerdir. ajitasyon çalışmasıyla zaman yeni düşüncelerin etkili propaganda ve aji- Bu konuda Lenin'in Bolşevik partisi ide- tasyonunu yapan militanlar olmuştur. Muhalif olojisini yayma, propaganda ve ajitasyonu etkili düşünce akımların ve siyasi hareketlerin başarısında kullanmada örnek bir ideolojik ve siyasal bir Komünar 81 hareket olarak görülür. Zaten partiyi ideolojik ve faaliyetleri, önemli günlerde ve siyasal ihtiyaç örgütsel alan olarak iki temel çalışma alanı biçi- olduğunda basılıp dağıtılan bildirilerle beslen- minde örgütlemiştir. İskra gazetesi merkezli ide- miştir. Bizim bildirilerimiz sadece bildirinin olojik alan örgütlemesi, Bolşevik partisinin gerekçesi olan konuyu işlemez aynı zamanda belkemiği olmuştur. Hatta partinin temel örgütlen- dünya, bölge, Türkiye ve Kürdistan'daki siyasal mesi bile ideolojik çalışmalar, ajitasyon ve propa- durumu ortaya koyan biçimde olurdu. ganda faaliyetleri etrafında örülmüştür. İdeolojik Merkezi basının olmadığı ilk dönemlerde, çalışma doğrultusunda basın ve yayın etrafında ideolojik mücadele, ajitasyon ve propaganda için örgütlenmenin, bir partiyi ve siyasal hareketi ne bildiri gerekli olduğunda, ideolojik düzeyi güçlü kadar etkilediğine kanıt, Bolşevik partisinin öncü kadrolarımız bu işlerle ilgilenirlerdi. Merkezi pratiğidir. Diğer siyasi hareketlerin Bolşevik par- bir basın örgütlendiğindeyse ideolojik derinliği tisi karşısında tutunamamasında en temel etken, olan arkadaşlar bu işle sorumlu kılınırdı. Bolşevik partisinin örgüt ve kadrosunun yaygın ve Önderliğimiz daha ilk süreçlerden kapsamlı ideolojik çalışma alanı ve basın-yayın itibaren, her zaman hareketimizin en etkin ideolo- faaliyeti içinde olgunlaşmaları ve tecrübe kazan- jik mücadele, propaganda ve ajitasyon çalışması malarıdır. Bu nedenle de düşünce yanı güçlü olan yapan kadrosu olmuştur. Hatta zaman zaman kendi bir örgütlenmenin diğer örgütlenmeler karşısında propaganda ve ajitasyon çalışmasının gücünü ve etkili olması anlaşılır bir durumdur. sonuçlarını arkadaşlarına örnek göstermiştir. 1970'li yıllarda sömürge ve egemenlik Önderliğimiz her zaman ideolojik çalış- altındaki Kürt halkının özgürlüğü için sosyalist maları, çalışmaların anası olarak gördüğü gibi, öncülüğün zorunlu olduğunu söyleyerek mücadele propaganda ve ajitasyon faaliyeti etkili olmayan başlatan Apocu hareket, Kürt halkının her şeyden bir hareketin başarılı olamayacağı bilinci ile önce ideolojik ve düşünce yaşamının, zihniyet hareket etmiştir. Basın yayın çalışmalarıyla hep halinin egemenlik altında odluğunu vurgulayarak kendisi doğrudan ilgilenmiş, bu alana büyük bir ideolojik mücadeleye önem vermiştir. Bu nedenle titizlikle yaklaşmıştır. Basın çalışmasının güçlü daha baştan itibaren esas olarak da ideolojik alan- olması için de başta düşünce gücü olmak üzere da kazanmayı hedeflemiştir. Kadronun eğitimine yoğun bir çaba içinde olmuştur. Önderliğimizin önem verme, bu temelde de yetişmiş kadrolarla Serxwebûn gazetesine çok önem verdiğini, bu ideolojik mücadeleyi, ajitasyon ve propaganda nedenle bu gazeteyi her bakımdan bir ideolojik, faaliyetlerini etkili kılmayı çok önemsemiştir. İlk teorik ve ciddiyet sembolü haline getirdiğini biliy- başlarda daha çok "bir lokma, bir hırka" yaşam oruz. Belki de dünyada kesintisiz 26 yıl tek bir ay felsefesiyle dervişler gibi şehirde, köyde, ovada, ara vermeden çıkan aylık gazetelerden biridir. Yine dağda, yoğun biçimde düşünce yayma faaliyeti çıkan kitapları titizlikle incelendiği ve en iyi içine girilmiştir. Bu sözlü propaganda ve ajitasyon biçimde çıkması için düşünce ve eleştirilerini Komünar 82 söylediğini biliyoruz. Bir kitabın çıkmasının tüm hareketi etkileyeceğini bildiğinden, bu alanda önderliği ne kadar heyecanlandırdığını, önderliğin yapılan hataları affetmezdi. Bir komutan hata ve yanında basın çalışmalarında kalan arkadaşlar çok yanlış yapsa görevini kaybetmez, ama bir basıncı iyi görmüştür. derhal yerinden olurdu. Bu alanda yapılan her Çoğu zaman televizyon ve günlük gazet- eksikliğin doğrudan ideolojik gerçeğimize ve eye, gerilla ve siyasi alandan daha fazla değer önderlik gerçekliğimize bir saldırı olarak değer- verdiği de diğer bir gerçektir. Bildirilerin, kita- lendirdi. pların, görsel çekimlerin iyi hazırlanması için bu Bir yerde bir yayın organı çıktığında, konudaki ciddiyetini kadrolara hissettirmiştir. bunun çok büyük sonuçlar yaratacağına inanırdı. Basın yayınla ilgili çalışmalarda ortaya çıkan PKK'nin doğrularının kazanacağına inancı kesin aksamaya öfkelendiği kadar hiçbir çalışmadaki olduğundan PKK gerçeğinin halka yansımasıyla birlikte, getireceği sonuçların heyecanın yaşardı. Önderlik, basın organlarına Bir ananın çocuğuna gösterdiği Hassasiyetten fazlasını göstermiştir Yazı yazı, program pragram Dikkatle takip ederek, Bu alanda aksamaya izin vermezdi Bir eyleme komutan ve savaşçı Nasıl hassas yaklaşması gerekirse Basıncının da öyle olmasını isterdi Türkiye'de ilk aylık dergi ve haftalık gazete çıktığında, bunları çok büyük mevziler olarak gördü. PKK'nin düşüncesi bir yere girdi mi, onu orada hiçbir güç ile durdurmak mümkün olmaz, derdi. Bu çalışmayı en büyük devrimci eylem görür, basın alanında çalışan kadrolarımızın bu bilinç ve ciddiyette olmasını isterdi. Mücadele tarihimizdeki basın yayının önemi ve oynadığı rol, önderliğimizin bu ilgisi nedeniyle hep yüksek olmuştur. Basın yayının mücadele tarihimizdeki yeri ve aksaklığa öfkelenmemiştir. PKK'nin başarısının oynadığı rol derken, önderliğimizin nasıl yak- temelinde bu çalışmaların olduğunu her zaman laştığını bilmek gerekir. Bizim basın geleneğimiz hatırlatmıştır. Hatta bu çalışmalar olmazsa siz böyle bir yaklaşım sonucu ortaya çıkmıştır. PKK hangi işi yürütebilirsiniz, diyerek herkese bu çalış- için hala en önemli saha olması da önderlik maların ciddiyetini kavratmıştır. gerçeğinin bu sahaya verdiği rolden dolayıdır. Önderlik, basın organlarına bir ananın PKK'nin güçlenmesi ve etkili olmasında çocuğuna gösterdiği hassasiyetten fazlasını göster- basın yayın her zaman rol oynamıştır. Eğer hareke- miştir. Yazı yazı, program pragram dikkatle takip timiz ideolojik, örgütsel ve siyasal alanda bir ederek, bu alanda aksamaya izin vermezdi. Bir zayıflık yaşamışsa, bunun en önemli nedenlerden eyleme komutan ve savaşçı nasıl hassas yaklaş- biri basın alanının aksamasıyla ilgilidir. Basını iyi ması gerekirse basıncının da öyle olmasını isterdi. çalıştırmadan, PKK'nin öncülük rolünü oynaması Hatta basında çıkan eksikliklerin küçük de olsa ve tüm mücadele alanlarının başarılı olması Komünar 83 düşünülemez. Dolaysıyla basın destek bir çalışma lı araştırmalardan sonra böyle bir rakama evet alanı değil, çalışmaların sürükleyicisidir. derdi. Ama sıra basın yatırımlarına geldiğinde Önderlik bu nedenle en etkili kadrolarını, bunu yapmaya ya da denemeye değer diye düşün- basın alanına hazırlamıştır. Basın alanına gön- müştür. Bu tür yatırımlarda PKK düşüncesinin har- derdiği kadrolar, mutlaka uzun süre yanında tutup canan parayla ölçülemeyecek düzeyde değer yarat- hazırladığı kadrolar olmuştur. Basındaki öncü acağını öngörmüştür. kadrolarının yüzde doksanı böyle bir eğitimden Bir yayın çıktığında mutlaka onunla özel geçmişlerdir. Basın çalışmasının öneminden dolayı ilgilenirdi. TV ile ilgilenmeye zaman vermenin hem PKK'yi, hem de önderliği düşüncede, yaşam- ötesinde, yayın çizgisinin, üslubunun, görün- da en fazla temsil edebilecek PKK'lilerin sorumluluk aldığı çalışma olarak görmüştür. Bunu temsil etmediğini gördüğü anda, tereddütsüz değiştirmiştir. Önderlik ve basın tarihimiz ayrıntılı yazılsa, bu gerçeklik çarpıcı biçimde görülür. Önderliğimiz bu alana verdiği kadroların, önderlik gerçeğine uygun olarak bir yerde parti çizgisine ters şeyler ortaya çıktığında, sessiz kalmayıp eleştirerek tutum gösterecek nitelikte olmasına dikkat etmiştir PKK her şeyden önce Kürdün düşman ideolojisi ve Propagandasının etkisinde odluğunu Bu etkiden kurtulmadan Hiçbir biçimde başarılı Olamayacağını dillendirerek Daha ilk günden basın çalışmalarının Önemini vurgulamıştır Önderlik basın çalışmalarını ister Avrupa ister Türkiye alanı olsun, o alan örgütüne bırak- tüsünün inceliklerine kadar yakından takip ettiğine mamış, bizzat doğrudan kendisi ilgilenmiştir. Bu yanında kalan arkadaşlar tanıktır. Önderlik, bile önderliğimizin basın alanını tamamen önderlik devrimciliğin ve PKK'liliğin ne olduğunu en çok çalışması ve PKK faaliyeti olarak gördüğünün da bu yayınlarla topluma yansıtmak istemiştir. Bu kanıtıdır. nedenle basın yayın alanının, PKK'yi ve PKK'li Parti tarihimizdeki en büyük mali yatırım- kadroyu en iyi biçimde temsil etmesini bek- lar ve en yoğun kadro takviyesi basın alanına lemiştir. Bu alan kadrosunun üslubundan giyimine, yapılmıştır. Görsel olmadan önce de mali kay- saçından tırnağına kadar özen gösterdiği bilinmek- naklarımızın önemli bölümü bu çalışmalara tedir. Düşünce ve pratikle yaşamın kopmaz bağını ayrılmıştır. Görselin açılması kararı verildiğinde, ciddi biçimde ele alan nadir önderlerdendir. Önder- bu kadar rakamı riske atamayız demiş, ama konu liğe, bir kişi şöyle yaşıyor denildiğinde "sen onun basın olduğunda bu riski göze almıştır. Eğer görsel hangi düşünceden dolayı öyle yaşadığına bak" için ifade edilen rakamlar başka bir çalışma için derdi. Bu nedenle yaşam ile ideolojik bağı iyi dillendirilseydi, reddederdi ya da uzun ve kapsam- kurardı. Zaten düşüncesi bizim olmayanın yaşamı Komünar 84 ve pratiği de bizim olamaz, diyerek bu gerçeği vur- çalışma olarak bakmaktayız. Hatta PKK'lilik bu gulamıştır. Bu hassasiyetini de en fazla basın alanda kazanma perspektifi ve bilinciyle hareket alanında göstermiştir. etmekten geçer. Dolaysıyla bu çalışmayı bu PKK her şeyden önce, Kürdün düşman ideolojisi ve propagandasının etkisinde odluğunu, düzeyde ele almamak, PKK gerçeğinden stratejik düzeyde sapmayı ifade eder. bu etkiden kurtulmadan hiçbir biçimde başarılı Bu gerçeklik ışığında bu alana önemle olamayacağını dillendirerek, daha ilk günden basın yaklaşmak, bizim varlık nedenimiz olduğu çalışmalarının önemini vurgulamıştır. Bu verdiği görülmelidir. Dolaysıyla üstünkörü ve geçiştirici önemi hiç gevşetmeden sürdürmesi bu yaklaşımın yaklaşılamaz. Günü kurtarmalık yaklaşım içinde soncudur. olunamaz. Biraz iş çıkardık, diğer çalışmaları İletişim-bilişim ve basın yayın alanındaki muazzam gelişmeler, basın alanında da bir çağ destekliyoruz yaklaşımıyla bu alan ele alınamaz. Önderliğimiz böyle ele almamıştır. atlamayı beraberinde getirmiştir. Bilgi çağında Paradigma değişimi yaşamamız, yeni zih- olduğu söylenir. Basının dördüncü kuvvetten, bir- niyet ve vicdan devrimiyle cinsiyet özgürlükçü, inci kuvvete çıktığı belirtilir. Bu nedenle hareke- demokratik ve ekolojik bir ahlak kazanmamız timiz bu alana önem vermeyi daha da arttırtmıştır. açısından, basının rolü çok önemli hale gelmiştir. Özellikle kapitalist sistem ve sermayeci güçler, Propaganda ve ajitasyon çalışması bu düzeyde Kürt halkına ve diğer halklara karşı yürüttükleri kapsamlılaştırılarak mücadelede, basın alanındaki güçlerine güven- sürdürülmek durumundadır. Öte yandan halkı mektedirler. İnkar imha siyaseti yürütenler, basının doğru bilgilendirme ve yanlış bilgilendirmeleri bu gücünü de arkalarına alarak Kürt halkı üzerinde etkisizleştirme de basının önem vereceği yeni uygulanan asimilasyon ve kimliksizleştirmeyi boyutlar olmaktadır. Bio-iktidarın en önemli ayağı soykırımla tamamlayacakklarını düşünmektedirler. basın yayın olduğu için, buna karşı mücadele de Genelkurmayın basına bu yıl, önceki her ve zenginleştirilerek yine basın yayın cephesinden verilecektir. yıldan daha fazla önem vermesi, bu rolü oynatmak Yeni paradigma ve komünal demokratik istemesindendir. Bu durum karşısında bizim de değerlerin, kadrolardan başlayarak topluma yayıl- basına çok önem vermemiz gerektiği açıktır. Esas masında basının rolünün artacağı tartışmasızdır. gücünü elindeki silahtan değil, düşüncesinden alan Hareketimiz baştan beri basını çok boyutlu ele bizim gibi bir hareketin, basın alanına ağırlık ver- almıştır. İdeolojik yayınlar her zaman önemli mesi sadece bir propaganda ve ajitasyon çalışması görülmüş, diğer tüm yayın organlarının doğrul- olarak görülemez. Stratejik düzeyde başarımızın tusunun bu organlarca belirleneceği vurgulan- esası, düşünce gücümüz olduğundan basın çalış- mıştır. Bu çerçevede ideolojik yayınlar sadece masını ana çalışmamız olarak görmekteyiz. Gerilla kadro ve aydın gençliğin ihtiyacı ve hareketin gibi başarımızı sağlayacak stratejik değerde bir çizgisinin yansıtıldığı bir platform olarak Komünar 85 görülmemiş, aynı zamanda diğer yayınların kendini doğrultacağı ölçü rolü verilmiştir. Hareketimizin diğer önemli sahalarındaki olumsuzluk ve eksiklikler nasıl ki bizi kaygı- Serhıldanlarla birlikte demokratik halk landırır ve düzeltmek için seferber oluyorsak, aynı gerçeğinin gündemini belirleyecek, onlara siyasal duyarlılığı basın için daha fazla göstermek zorun- mücadele doğrultusunu gösterecek ve doğru bil- dayız. Önderlik gerçeğine uygun davranış ancak gilendirme yapacak siyasal halk gazetelerini böyle olabilir. Hatta ideolojik çalışma alanlarında olmazsa olmaz ihtiyaç olarak görmüş, bu konuya düzeltme yapmadan diğer alanları düzeltmeye ciddi yatırım yapmış, ısrarla bu tür yayınların yaşa- kalkmak, arabayı atın önüne koymak olur. Hem masını sağlamıştır. Bu tür yayın alanlarında verilen her şeye doğrultu verenin ideolojik çalışma sahası şehitler, bu tür yayın organlarına verilen önemin olduğunu söyleyeceğiz, ama buna uygun bir tutum sonucudur. Serhıldan örgütlülüğü bu temelde iki ve duruş içinde olmayacağız. Bu önderlik gerçeği ayak üzerine oluşmuştur. Bunlardan Birincisi halk ve PKK diyalektiğine uygun olmayan bir yak- hareketi laşımı ifade eder. örgütlülüğü, ikincisiyse basın örgütlülüğüdür. Halk örgütlenmesi ve eylemliliği Basının mücadele tarihindeki önemli bir açısından, bu misyondaki görsel ve işitsel yayın- yeri de, basın alanındaki kadrolarımızın duruşu ve lara da her zaman önem verilmiştir. Bir TV kurmak bu çalışma kadroları içinde verdiğimiz şehitlerdir. için nasıl büyük imkanlar harcanmışsa, radyo kur- Gurbeteli Ersöz, Şilan Kobani, Selçuk, Emel, mak için de her zaman önemli fedakarlıklar göster- Hasan Kızıler, Cıwan Konya, Zaza Jiyan, Yıldız, ilmiştir. Dost da düşman da bizler de biliyoruz ki Sirvan ve daha birçok şehit arkadaşımız, basın bizim mali harcamalarımızın yüzde seksen-dok- yayının nasıl bir ideolojik örgütsel ve yaşam sanı basın yayına gitmektedir. çizgisinde olduğunun somut kişilikleridir. Bu Hareketimiz, önderlik çizgisi ve stratejik gerçeklik hem hareketimizin basına verdiği rolü, başarıyı kazanmasındaki rolü nedeniyle, basın hem de basınımızın bu hareket içindeki duruşunu alanına önderliğimizin esaretinden sonra da önem ve konumunu ifade eder. Basının ideolojik, örgüt- vermeye devam etmiştir. Mali ve kadro aktarımı sel ve yaşam çizgisini bu yoldaşlar temsil etmekte- konusunda kısıtlama yapılmamıştır. Hatta örgüte dirler. Bu arkadaşlarımızın en önemli özellikleri, maliyeti her yıl oran olarak artmıştır. Ancak ide- ideolojik mücadele veren ve örgüte sahiplenen olojik çizgi, örgüt ve kadro yaşamı konusunda kişilikler olmalarıdır. önderliğimizin çizgisinin takip edildiği söylene- Basının mücadele içindeki yerini, önder- mez. Basın alanının ideolojik bir alan olması ve liğimizin basına yaklaşımı ve bu şehitlerimizin hareketimiz açısından stratejik önemi dikkate pratikleri ve yaşamları açıkça ortaya koymaktadır. alındığında, bu alandaki her eksiklik tüm Bizim de başka türlü rol ve önem vermemiz örgütümüze ve kadrolarımıza katlamalı biçimde düşünülemez. yansımaktadır. Komünar 86 ŞE Hİ T İBRAHİ M ARKADAŞI N A N IS I NA D .KA LKA N Bu geçen bir yıllık sürecin, başarıyla götürülmesinde gerekli aydınlamanın sağlanmasında, İbrahim arkadaşın şahadetinin önemli bir yeri olduğunu bilmemiz gerekiyor. İbrahim arkadaş en çok bilgi birikimine sahip olduğu bir dönemde şehit düştü. O birikimi kendisiyle götürdü, ama şahadeti o birikim-bilgiye ihtiyaç kalmayacak düzeyde, hareketimizi aydınlattı. Özellikle düşman planlarının neler olduğu yeni düşman saldırılarının nereden gelmekte olduğu konusunda bizi aydınlattı. Bu da hareketimizin süreci daha iyi anlaması, düşman planlarını daha somut görmesi ve dolayısıyla, gerekli savunma tedbirlerini geliştirmesi sonucunu götürdü. Biz Gulan arkadaş şehit düştüğünde şöyle demiştik; bizi vurmak isteyenler, hareketimizi vurmak isteyenler buna güç getiremeyince, Gulan arkadaşı tercih ettiler. Benzer bir durum, İbrahim arkadaş açısından da geçerli oluyor. Hareketimizi imha ve tasfiye etmeyi yönetimimizi vurarak yapmak isteyenler, buna tümüyle ulaşamayınca saldırılarını, İbrahim arkadaşa yönelttiler ya da öyle bir tasfiye-imha saldırısını, İbrahim arkadaşla başlatmayı kendileri açısından doğru buldular. Çeşitli tartışmalar, yine gerçekleri karartmaya dönük saptırıcı çabalara rağmen, biz hareket olarak böyle bir saldırıyla karşı karşıya geldiğimiz anda, gerçeğin böyle olduğundan en küçük bir kuşku duymadık. Savaşan bir güç olarak, neyle karşı karşıya olduğumuzu, ne yapmaya çalıştığımızı ve bize dönük nelerin yapılmak istendiğini bilebildiğimiz için, bu saldırıyı çözümlemekte, anlamakta onun sahiplerini tanımlamakta zorlanmadık. Ve yanılmadık da. Geçen bir yılın pratiği ortaya çıkardı ki, bu yaklaşımlarımız doğrudur. İbrahim arkadaş, öyle sıradan bir saldırı planının ya da bazı süreçlerde tartışıldığı gibi çeşitli tartışmaların sonucunda katledilmedi. Tersine, şimdi daha iyi biliyoruz ki İbrahim arkadaş düşmanın sarmaşık operasyonu olarak tanımladığı, planladığı ve geçtiğimiz bir yıllık süre boyunca pratikleştirmeye çalıştığı, PKK'yi imha ve tasfiye planının en tehlikeli saldırılarından birine maruz kalmıştır. Aslında bu saldırı geçtiğimiz yıl boyunca devam ettirilmeye çalışıldı. Hareketimizin ezilmesi ve dağıtılmasının hedeflendiği bir planlama dâhilinde yürütülmeye çalışıldı. Öyle anlaşılıyor ki, en son darbe 2007 Nisan'ında, Güney Kürdistan Komünar 87 saldırısıyla vurulmak isteniyordu. Fakat düşman gibi, güney Kürdistan'a dönük gizli faaliyetleri de bu amaçlarına ulaşamadı. Kuzey eyaletlerimizde bu siyasi gelişmeler çerçevesinde açığa çıkartıldı. gerillaya dönük kış ve bahar süreçlerinde Özel tim hareketi, keşif-plan çalışmaları, gizlice geliştirdiği yoğun operasyonlarla, kısmi bazı dar- helikopterler sızdırma girişimleri, operasyonun beler vurmuş olsa da, gerillayı ezme ve marjinal başarısız kalması ardından açığa çıktı. İşte bu konuma düşürme amacını gerçekleştiremedi. operasyonunun, Tersine gerilla en zor koşullarda da olsa fedai operasyonun en önemli parçası, içten sızdırılan çizgisinde, APO'cu çizgide savaşan HPG güçleri, ajanlarla özellikle yönetim kadememizin, direnme tüm saldırıları boşa çıkartmanın odaklarımızın darbelenmesi hedefiydi. ötesinde, Türkiye'nin inkâr-imha politikalarını zora sokacak, Geçen sarmaşık bir yıl adıyla planlanan içerisinde ortaya çıkmaza sürükleyecek düzeyde darbeler vurmayı çıkardığımız bilgiler, yürüttüğümüz soruşturmalar başardı. Kuzeyde istediği sonuçları alamayan Türk Türk ordusunun böyle planlı faaliyet yürütmekte ordusu, AKP hükümetini de tümüyle yedekleyip, olduğunu netçe açığa çıkardı. Temmuz 2006'da, emrine alarak, ABD üzerinde, Avrupa üzerinde, Türkiye hükümetinin hem terörle mücadele üst Irak yönetimi üzerinde, Güney Kürdistan güçleri kurulu hem de MGK çerçevesinde yürüttüğü tartış- üzerinde yoğun baskılar oluşturarak, Güney malarda, içten kontra faaliyetleriyle yönetimimize Kürdistan'a operasyon yapmayı ve Medya darbe vurma, katletme ya da kaçırma kararına Savunma Bölgeleri'mizi tasfiye etmeyi hedefledi. ulaştığı, hareketimize dönük imha ve tasfiye Sarmaşık adıyla yürütmek istediği bu operasy- planının önemli bir parçası olarak, bunu gündem- onun siyasi koşullarını oluşturamadı. 80'li-90'lı yıl- leştirdiği açığa çıktı. Bu çerçevede bazı saldırı larda, NATO çerçevesinde ABD'den ve Avrupa'dan odaklarını açığa çıkarıp, etkisizleştirmeyi başardık. aldığı desteği, bu kez alamadı. Yine bazı tavizler Yürüttüğümüz soruşturmalar çerçevesinde bunu karşılığında, PKK'ye karşı savaşmada öncü milis yaptık. Tabi esas olarak örgüt ve çalışma disiplini- konumunda kullandığı, KDP-YNK güçlerini bir miz, bu tür düşmanca girişimlerin açığa çıkmasını, kere daha PKK'ye karşı savaşa sokamadı. Sonuçta gizli kalmamasını sağladı. Gördük ki, gerçekten de cepheden kendi gücüyle saldırmaktan ve İran'dan bir yandan İran'dan aldığı destekle cepheden destek almaktan öteye bir operasyon gücünü savunma bölgelerimize saldırmayı hedefleyerek, ortaya çıkartamadı. Bunun da başarı getirmeye- diğer yandan güneyden KDP-YNK gücüne daya- ceği, tam tersine Türkiye'yi de tıpkı Saddam'ın narak bizi kuşatmayı, yine arkadan sızdırılan gizli Kuveyt saldırısında çıkmaza girmesi gibi Güney güçlerle saldırmayı planlayarak, Türk ordusu bir Kürdistan ve Irak'ta çıkmaza sokacağı anlaşılınca, de içten çeşitli ajan sızmalarıyla önemli koordine Nisan'da planlanmış olan Medya Savunma merkezlerimizi darbeleyerek, sarmaşık operasy- Bölgeleri'ne dönük sarmaşık operasyonunu yapa- onunu başarıya götürmeyi hedeflemiş. Bununla madı. Bu operasyonunun dış koşulları oluşmadığı daha çok darbe vurmayı bir korku, ürkeklik, panik, Komünar 88 dağılma havası yaratarak, hareketimizin direnme onunu uygulanamaz hale getirmiş, başarısız gücünü parçalamayı ve zayıflatmayı hedeflemiş. kılmıştır. Onun sonucudur ki, bir sürü dedikodu İbrahim arkadaş işte böyle bir saldırı planının, yaymaya çalışıyorlar şimdi. Bazı iç saldırıların oldukça kapsamlı planlanmış bir şekilde Türk hareketimiz ortamında gerçekleştiği yalanını Genelkurmayı'yla, AKP hükümetinin uzlaşması kamuoyu içinde yaymaya çalışıyorlar. Mücadele Geçtiğimiz bir yıl içerisinde Bu yönlü saldırılar boşa çıkartılmış Saldırı planları başarısız kılınmışsa Bunda tabi ki İbrahim arkadaşın Şahadetinin aydınlatıcılığı Uyarıcılığı belirleyici olmuştur güçlerimizin, halkımızın, dostlarımızın bu yalanlarla moralini bozmak istiyorlar. Belki de yeni yeni saldırı planları hazırlıyorlar. Tabi o konuda gaflet içerisinde olmuyoruz. Kendimizi yanıltmamaya azami dikkat gösteriyoruz. ABD'ye dönük, Türkiye yönetiminin yürüttüğü çalışmaları, yine ABD temelinde gerçekleştirilmiş planlı bir operasyonun sözcülerinin yaptıkları açıklamaları yakında izliy- hedefi oldu. Planın böyle yürütüldüğünden kuşku oruz. Olabilir, yeni saldırı planları Türkiye yöneti- yoktur. Geçen süreç boyunca elde ettiğimiz bil- minden gelebilir. Bazı müttefikleriyle ittifak giler, bu saldırının böyle bir planlama temelinde dâhilinde bunu yapabilirler. Bu yönlü saldırıların gerçekleştirildiğini tümüyle aydınlatmış, açığa olacağına dair, bilgiler çeşitli biçimde basına çıkarmıştır. Bunu muğlâklaştırıcı, başka taraflara sızdırılıyor ya da basında tartıştırılıyor. Geçmişte çekmeyi ifade eden yaklaşımların, aslında bu de böyle tartışmalar olmuştur. Geçtiğimiz bir yıl saldırı planının bir parçası olduğu, gerçekleri karartarak düşmanın planladığı biçimde, mevcut saldırıları devam ettirmesine zemin yaratmayı hedeflediği anlaşılmıştır. Hareketimiz böyle bir saldırı planına, İbrahim arkadaşı kurban verdi. Fakat bu şahadet erkenden düşmanın bu amacını, planını açığa çıkardı. Bizi aydınlattı. Savunma tedbirlerimiz var Bunları boşa çıkartmayı Öngören mücadele yöntemlerimiz var. Bu tür istihbarat faaliyetlerini Boşa çıkartacak, tersine çevirecek Örgütlü çabalarımız da vardır içerisinde de, benzer şekilde yalan haber yayma Geçtiğimiz bir yıl içerisinde bu yönlü durumları yaşandı. Zehirlemelerin olduğu, çatış- saldırılar boşa çıkartılmış, saldırı planları başarısız maların olduğu yönünde, 2006 sonu ve 2007 başın- kılınmışsa, bunda tabi ki İbrahim arkadaşın da birçok haber sızdırıldı. Yayılmaya çalışıldı. şahadetinin aydınlatıcılığı, uyarıcılığı belirleyici Şimdi de benzer şeyleri yapıyorlar. Bomba pat- olmuştur. Nitekim sonuçta içten de amaçladığı, latıldığı, bilmem şu kadar PKK yöneticisi öldüğü planladığı darbeleri vuramayınca inkâr ve imha biçiminde uyduruk haberleri gerçekmiş gibi güçleri, medya savunma bölgelerimize dönük Türkiye toplumunu ve dış kamuoyunu aldatmak planladıkları operasyonu yapma gücünü göstere- için, Kürt halkının da moralini bozmak için yay- memişlerdir. Bu gelişmeler sarmaşık operasy- maya çalışıyorlar. İfade ettik, belki yeni saldırı Komünar 89 planları yapıyorlar. Belki bu biçimde örgütledikleri kurallarından, kanunlarından, uyulması gereken güçlere saldırı emri veriyorlar. Bütün bunlar geçer- evrensel hükümlerden söz ediliyor, bunların var li olabilir. Hangisi doğrudur ve ne oranda geçer- olduğu ve uyulmazsa yaptırım uygulanacağı lidir elbette biz bilemeyiz. Onu ancak mücadele söyleniyor, ama böyle şeylerin Kürt halkına karşı süreci açığa çıkartacaktır ve bir de örgütleyenler, uygulanması durumunda geçerli olmadığını biliy- yapanlar bilirler. Elbette ki, bütün bunlara karşı oruz. Var sayılmayan, varlığı kabul edilmeyen, yok tedbirliyiz. Savunma tedbirlerimiz var. Bunları sayılan bir topluma karşı saldırılarda bu tür durum- boşa çıkartmayı öngören mücadele yöntemlerimiz lar geçerli değildir. Kürdistan'da hiçbir hukukun var. Bu tür istihbarat faaliyetlerini boşa çıkartacak, geçerliliği yoktur, geçerli olan hukuk, hukuksu- tersine çevirecek örgütlü çabalarımız da vardır. zluktur. Sadece savaş hukuku değil, sivil hukukun Sonucu bu temeldeki mücadeleler belirleyecektir. da geçerliliği yoktur. Ayrıca günümüz dünyasında Tabi hiç kimse peşinen şöyle olacak da, zaten böyle bir hukukun ya da böyle olacak diyemez. Kim işlemediğini dünyanın dört bir daha etkili, doğru, sistemli, duyarlı yanında yaşanan çatışmalarda da net mücadele etmeyi sağlarsa, sonuçta olarak görüyoruz. Oluk oluk sivil o başarılı olur. Başarı kazanmak toplumun kanı akıyor, kimsenin kılı için çabalarımız bu doğrultuda bile kıpırdamıyor. Daha fazla çatış- yoğundur, esastır. maların gelişmesi, kan dökülmesi Şimdi bu bakımdan için çaba harcanıyor. Savaşanlar her arkadaşa yöneltilmiş yöntemi başarıları açısından mübah saldırının, güncel politik durumla, 1 sayıyorlar. Özellikle ABD yönetimi İbrahim Haziran atılımı temelinde yürüt- altında yaşanan günümüz savaş tüğümüz mücadeleyle, çok sıkı ve kopmaz bir bağı gerçeği, kesinlikle böyledir. Irak'ta yaşananlar vardır. Nasıl ki Haki KARER yoldaşa yöneltilen bunun en somut kanıtlarıdırlar. Dolayısıyla hem saldırı, başta Önderliğimiz olmak üzere, hareke- günümüz gerçeği hem de Kürt halkının bu dünya timizin daha tedbirli olma ve daha güçlü mücadele da yaşadığı durumlar, onun Özgürlük Hareketine, etme sürecini getirmişse, İbrahim arkadaşa özgürlük güçlerine karşı düşmanlarının her türlü yöneltilen saldırı da, hareketimizin tedbirlerini yöntemle saldırı yürütebileceklerini açığa çıkartıy- daha çok geliştirme ve mücadelede daha kararlı, or. Biz bunu biliyoruz. Bu konuda yanılmıyoruz. azimli olma düzeyini ortaya çıkarmıştır. Bundan Böyle saldırılara maruz kaldığımızı, kalabile- hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Fakat burada ceğimizi anlıyoruz. Bu anlamda kuşkusuz insanlık önemli olan, bizim için değerlendirilmesi gereken ölçüleri çerçevesinde derin, kapsamlı eleştirilerim- yan şu; elbette düşmandır, her türlü saldırıyı yapa- iz var. Fakat güncel realiteyi de anlamazlıktan, bilir. Gerçi savaş hukukundan söz ediliyor, savaş görmezlikten gelmiyoruz. Komünar 90 Bunun yanında bizim açımızdan önemli da örgütlü olmaya, yaşam ve çalışma disiplinine olan şu; düşman düşmandır. Günümüz gerçeğinde sahip olmaya büyük değer biçeceğiz, önem vere- elinden geleni yapar. Bunu bir yerde biz yine de ceğiz. Kim ki, örgütsel disiplinimizi zayıflatıyorsa, anlıyoruz ve anlarız. Fakat biz, yani kendimiz yaşam ve çalışma disiplinimize yönelik saldırı bunun karşısında ne durumdayız? Tabi bunun yürütüyorsa, bunu en tehlikeli düşman bileceğiz. değerlendirilmesi önemli. Bu bakımdan hem Düşmanın içimizdeki ajanlığı olarak göreceğiz. İbrahim arkadaşın katledilmesi durumu, hem de Dolayısıyla düşmana karşı yürüttüğümüz mücade- daha sonra gelişen süreç bizim açımızdan çok lenin başarılı olmasının yolunun, içimizde örgütsel öğretici oldu. Neyi çıkardık ortaya? Şunu gördük disiplini zayıflatma, yaşam ve çalışma disiplini- ki, net olmayan, disiplinli olmayan, iyi işlemeyen mizi bozma yönündeki tutum, anlayış, eğilimlere örgütsel ortamlar, her türlü düşman saldırısı için karşı başarılı mücadeleden geçtiğini bileceğiz. açık kapı bırakıyor. Düşmanın saldırıp, bizi Bunlar kopmaz bir biçimde birbiriyle bağlı olgu- katletmesine zemin sunuyor, fırsat veriyor. Oysa lardır. Biz bu yıl içerisinde bu dersi bilince örgütsel disiplinin gelişkin olduğu, yaşam çıkardık. Önemli bir tartışma yürüttük. HPG IV. düzeninin güçlü olduğu, örgütsel işleyişin etkili Konferansı, bu dersleri daha kapsamlı tartışmalar gerçekleştiği ortamlarda, düşman bu fırsatı ve temelinde açığa çıkartarak, örgütsel yapımızı her imkânı bulamıyor. Düşmanın bu yönlü girişimleri, türlü düşman saldırılarına karşı savunmalı hale çabaları kendini gizleyemiyor. Açığa çıkıyor. getirecek, önemli tedbirleri, ilkeleri ortaya çıkarttı. Teşhir oluyor, görülebiliyor ve dolayısıyla da, etk- İyi biliyoruz ki, bunları özümsediğimiz ve buna isizleştirilme imkânı, fırsatı doğuyor. Bu bakımdan uygun davrandığımız ölçüde düşman saldırılarını bizim böyle bir şahadet olayından çıkarmamız başarısız kılacak bir mücadele sürecinin sahibi ola- gereken en temel ders: 1-Nasıl bir dünyada cağız. yaşadığımızı ve nasıl bir düşmana sahip olduğu- Güncel planda bu düzeyde bir aydın- muzu iyi bileceğiz. Nasıl bir düşmanlıkla karşı latıcılığı varken, tabi ki İbrahim arkadaşın şahade- karşıya bulunduğumuz konusunda, asla hata yap- ti üzerinde söyleyebileceğimiz daha birçok husus mayacağız. 2- Düşman saldırılarını boşa çıkar- vardır. Gerçekten de ne kadar planlı, örgütlü ve manın donanımlı bir düşman söz konusu olursa olsun ve temel yöntemi olarak, kendi örgütlülüğümüzü, yaşam ve çalışma disiplinimizi ne denli vahşi saldırırsa saldırsın; göreceğiz. Başka hiçbir yerde çare aramayacağız. yapabilen, gerillacılığı ölçü ve özellikleriyle birlik- Düşman saldırıları ne olursa olsun, ne tür oyunlara, te temel yaşam biçimi olarak benimseyen ve ken- hilelere başvurulmak istenirse istensin, eğer biz dini buna katan her bireyin, her türlü saldırıyı boşa örgütsel disipline sahipsek, yaşam ve çalışma disi- çıkartarak onlarca yıl özgürce yaşayabileceğinin plinimiz varsa, bütün bu saldırıları boşa çıkarta- ve mücadele edebileceğinin somut kanıtı olmuştur bileceğimizi anlayacağız, göreceğiz. Bu bakımdan İbrahim arkadaş. Gerilla hareketimizin her döne- gerillacılık Komünar 91 minde bulunmuş, her türlü ortamında zorlukları darbesi ardından, yurt dışına Lübnan-Filistin yenerek, ilerlemenin sembollerinden birisi olarak ortamına çekilmek zorunda kalan hareketimizin, bu gerçekliği ifade ediyor. Bu bakımdan da içinde yer alan birkaç yüz kişiden bir tanesiydi İbrahim arkadaşın yaşamında, kişiliğinde anlaşıl- İbrahim arkadaş. Aynı zamanda en gençlerinden ması, çoktur. olandı. Bayan arkadaşlardan Mizgin arkadaş, Hareketimizin partileşme sürecinde gençliğin erkek arkadaşlardan da İbrahim arkadaş yurt dışına yoğunca katılımını ifade ediyordu, o dönemin çekilmek zorunda kalmış parti güçlerimizin, en katılanlarındandı. Daha hareketin Kürt toplumunu gençlerini oluşturuyorlardı. Yine aynı yöreden de ilk etkilemesiyle birlikte, çok küçük yaşta olmasına geliyorlardı. Bu kadar genç yaşta olmalarına rağ- rağmen bu hareketin doğruluğuna, başarısına men, tabi katılımları, kendilerini eğitip hazırlama öğrenilmesi gereken yönler istemleri en fazla olanlardandı diyebiliriz. Bu 82 güzünden itibaren, hareketimizin Ülkeye yeniden dönüş hareketinde Kendini eğitip hazırlayaran İbrahim arkadaş da yer aldı Küçük İbo'da Bu özgürlük yürüyüşüne katıldı Geri dönüşün ortalarında Ülkeye döndü 15 Ağustos atılımının Hazırlanması sürecinde Gerillanın Botan, Zagros, Behdinan Alanında yerleşme-üstlenme Faaliyetlerine aktif olarak katıldı anlamda gençliğin moral, coşku kaynağı olma, umut-heyecan verme özelliğini bütün o yurt dışı sürecünde eğitip, kendini hazırlayan parti gücüne fazlasıyla vermişlerdir. Bir İbrahim arkadaş daha vardı, Nusaybin'liydi. Bu Dara arkadaşın abisiydi. İsmi Dara AKAY'dı onun. İbrahim ismini koymuştu, o daha büyüktü tabi. Yaş olarak da, fiziki olarak da. Daha 15 yaşına ulaşma düzeyinde olduğu için İbrahim arkadaşa(Ramazan TOPTAŞ), o zaman küçük İbo diyorlardı arkadaşlar. Yani öyle bir isimlendirme olmuştu. '82 güzünden itibaren, hareke- yürekten inanacak kadar derin bir yurtsever hissiy- timizin ülkeye yeniden dönüş hareketinde, kendini ata sahip olan bir kişilikti. APO'cu hareketin daha eğitip hazırlayaran İbrahim arkadaş da yer aldı. partileşme sürecinde nasıl bir halklaşmayı, Küçük İbo'da bu özgürlük yürüyüşüne katıldı. Geri toplumsallaşmayı yaşadığının en somut kanıtların- dönüşün ortalarında ülkeye döndü. 15 Ağustos dan birisiydi. Bir yandan güçlü bir militanlaşmayı, atılımının hazırlanması sürecinde, gerillanın kadrolaşmayı ifade ederken, PKK'nin diğer Botan, Zagros, Behdinan alanında yerleşme- yönünün de halklaşmak olduğu başta gençler ve üstlenme faaliyetlerine aktif olarak katıldı. O genç kadınlar olmak üzere, toplumun tüm kesimlerini olma, küçük yaşta bulunma durumuna rağmen, en harekete geçirip, özgürlük mücadelesinde bir- zor işleri en fazla İbrahim arkadaş yaptı. Pratik leşmeyi sağlayan bir hareket olduğu gerçeğinin, en becerisi, dağ yaşamıyla uyumu, yaratıcılığı O'nu somut kanıtlarından oluyor. 12 Eylül faşist askeri her zaman aranır, birlikte yaşanılır ve çalışılmak Komünar 92 istenilir kişilikler içinde hatta önde gelenlerinden dan ve gerilladan kopmaksızın aktif bir biçimde yaptı. Bu gerçeği böyle tespitle, teslim etmek yerini aldı. İşbirlikçi çeteciliğin gerillayı bozucu, gerekiyor. gerillanın, saptırıcı çabalarına karşı, gerillacılıkta ısrar etti. Kürdistan'ın omurgası dediğimiz coğrafyaya adım- Her türlü olmazı dayatan, zayıflık gösteren, dağda larını basma, sağlamlaştırma, yerleştirme çalış- gerilla temelinde özgür yaşama yürüyemeyen, malarında bile en aktif yer alan, en çok emek har- geri, bireyci tutum ve özellikler karşısında, Önder- cayan, katkı sunan arkadaşlarımızdan oldu. Birçok lik çizgisi temelinde dağda gerilla çizgisinde, alanda kaldı. Yaşama çok canlı ve bir emekçi özgür yaşamı yaratmada ısrarın en temel sahip- olarak katıldı. Hiçbir zaman çalışma karşısında iti- lerinden birisi oldu. Kısaca Agit çizgisinin, dağda razı olmadı. Bunun canlı tanığı olarak bu gerçeği ve mücadele içinde özgürleşme ve gerillalaşma O bakımdan daha çizgisinin ısrarlı sahipliğini yaptı. Bu gitmediği dönemde alan, ayak Kuzey Kürdistan'da basmadığı coğrafya, mücadele etmediği yer kalmadı. Zaten Zagros'tan başladı. Behdinan-Zagros alanından gerilla mücadelesine başladı. Botan'dan, Dersim'e oradan Toroslar'a, Amanoslar'a kadar Kuzey Kürdistan'ın bütün alanlarında bulundu. Her ortamda gerillacılık yaptı. Gücü oranında düşmanla savaştı. En temel özelliği tutarlılığıydı. Gerilla yaşamında, gerilla ölçülerinde, disiplinindeki tutarlılığıydı. Eğer bu kadar uzun süre bu kadar farklı alanlarda, bu denli değişik dönemlerdeki mücadele ortamlarında düşmanı boşa çıkartmayı mücadele edip, gerilla düzeninde kendini yaşatmayı başarmışsa bunun sırrı, gerilla ölçülerine ve özelliklerine sıkı teslim etmemiz gerekiyor. Bu süreçte yapmadığı iş sıkıya bağlı olmaktır. Her zaman söyledik; geril- de kalmadı. Kamp yaşamından kuryeliğe, askeri lacılık yaşatıyor ve başarıya götürüyor. Ölümü ve eğitimden faaliyetler başarısızlığı gerillalaşamayan tutumlar, anlayışlar, içerisinde, yaz-kış demeden görev neyi gerektiriy- yaklaşımlar yaratıyor. Bu gerçeğin en canlı kanıt- orsa, bulunduğu yer ve zamanda ne yapılmak larından, tanıklarından bir tanesidir İbrahim gerekiyorsa, onları yaptı. Hem de en doğru, en arkadaş. Öyle onlarca, yüzlerce arkadaşımız başarılı tarzda yapmaya çalıştı. 15 Ağustos vardır, bu gerilla mücadelesi içerisinde ortaya temelinde gelişen gerilla hareketi içerisinde, dağ- çıktı. İbrahim arkadaş da işte onlardan birisiydi. savaşa kadar bütün Komünar 93 Zorluklardan yılmadı, hiçbir zaman rahatı aramadı. Agit çizgisinin gerilla yaşamında ve yoldaşlığında Yaşamda özgürlüğü aradı. Özgür yaşamı yaratmak ölçü, özellikler neyi gerektiriyorsa, onları özümse- nerede olmayı, ne tür zorluk ve engellerle mek ve uygulamak çabası içerisinde oldu. Öyle ki, mücadele etmeyi gerektiriyorsa, onu kararlılıkla en büyük yönetici ve komutanla her türlü sorunu yaptı. Hiçbir zaman imkân arayışında bulunmadı. tartışan, bir düşünür, siyasetçi; komutan olarak Şu kadar savaşçı olursa mücadele edilir, şu kadar yeni bir savaşçıyla birlikte mangayı paylaşır, silah para olursa, silah olursa gerillacılık yapılır gibi bir eğitimi yapar, gerillaya-dağa alışmanın coşkusunu anlayışın sahibi hiç olmadı. Yalnız başına da olsa yaşar bir davranış göstermeyi birlikte gerçek- örgüt görev verdiğinde, her görev için pozitif yak- leştirebildi. İbrahim arkadaş böyle bir gerilla laştı. Olur dedi ve sorumluluk üstlenmekten hiç çizgisinin sahibidir. Bu anlamda bulunduğu en son geri durmadı. Her zaman gerillacı yaşamdan, HPG çalışmaları içerisine katıldığı dönemde bile, kimse kim olduğunu, ne yaptığını bilemiyordu. En büyük yönetici ve komutanla Her türlü sorunu tartışan, Bir düşünür, siyasetçi; Komutan olarak yeni bir savaşçıyla Birlikte mangayı paylaşır, Silah eğitimi yapar, gerillaya-dağa Alışmanın coşkusunu yaşar Bir davranış göstermeyi Birlikte gerçekleştirebildi Bizim bazı arkadaşlarımız diyorlardı, biz hiç bilmiyorduk bu kadar eskidir. Sanıyorduk 90'ların ortalarında katılmış, yeni öğrenmeye çalışan bir arkadaştır. Mütevazılıkta, katılımcılıkta bu denli derin bir çizgiyi tutturdu. Komuta özerkliğini yaşamadı İbrahim arkadaş. Özerkliğe her zaman karşı oldu. Anlayış olarak da, kişilik olarak da karşıydı. dağda özgürce yaşamdan mutlu oldu. Heyecan Fakat her şeyi doğal kişilik duruşuyla tanımlamak duydu. Yaşam coşkusunu güçlü tuttu. Dağda geril- doğru olmayabilir. Bir anlayıştı onun duruşu. Çok la yaşamında karşılaşılan zorluklar karşısında, küçük yaştan itibaren, Önderliği anlama ve izleme hiçbir zaman geri adım atmadı. Ve şikâyet etmedi. sürecine girişinin ortaya çıkardığı bir kişilik Zorlukları daha çok gerillalaşarak ve daha fazla duruşuydu. Bunu anlamamız gerekiyor. Bu anlam- direnerek aşmayı esas aldı. Ve böyle aşılabile- da da gerilla çizgisini incelerken, tabi ki İbrahim ceğine de her zaman inandı. Bu anlamda geril- arkadaştan öğrenilecek şeyler çoktur diyoruz. lacılığı gerçekten de doya doya, hem de Gerillacılık olmuyor, doğru komutanlık olmuyor, Kürdistan'ın bütün ortamlarını, güzelliklerini gör- bilmem komutanın şöyle olması gerekiyor, böyle erek, gezerek yaşamayı bildi. İmkân-fırsat peşinde olması gerekiyor, az güçle iş yapılmıyor, özerk koşmadı. Yetki-güç arayışında olmadı. Kariyerist durulmazsa başarı olmuyor diyenler ve sananlar davranmadı, her zaman mütevazı oldu. Onurlu bir için, İbrahim arkadaş bu düşüncelerin doğru savaşçı olarak yaşamayı, mücadele etmeyi ve tabi olmadığının en canlı kanıtıdır. Tersine her şeyi ki yoldaşlık yapmayı esas aldı. Önderlik çizgisinin, başarıyla yapmanın, gerillacılığa bağlı olduğunun Komünar 94 da en somut inkâr edilemez, reddedilemez kanıtı olma onurunu, şerefini büyük bir ciddiyetle, oluyor. Bu bakımdan incelenmelidir diyoruz, çabayla yüksekte tutma, onun yüklediği görev ve tartışılmalıdır. Ölçü ve özellikleri araştırılmalıdır. sorumluluğun gereğini başarıyla yerine getirmek Yaşamı incelenerek doğru bir gerilla çizgisinin için en yoğun çabayı harcadı. Nerede iş olduysa, geliştirilmesinde, gereken dersler mutlaka çıkarıl- oraya böyle görev kapsamında en başta koşan malıdır. Çünkü böyle çıkarılacak önemli dersler oldu. Kendi işlerini yaptığı gibi başkalarının zor- var. landığı, ulaştıramadığı işleri de yapmaya çalıştı. İbrahim arkadaş provakatif-tasfiyeci Bazı görevler yürütülemez olunca, İbrahim saldırılar sürecinde, sağlık sorunları nedeniyle o arkadaş onları da yürütmeyi üstlendi. Şehit saldırıların en çok yoğunlaştığı ortamlarda da oldu. düştüğü dönemde, gerçekten de derler ya; "başını Bir süre Irak'ta bulundu, Maxmur'da kaldı. Birçok kaşıyacak vakti yok" öyle bir görev kapsamınday- çevrenin şu veya bu düzeyde etkilendiği, sarsıntı dı. Sadece öz savunma çalışmaları değil, onunla geçirdiği uzun bir süre umut ve inanç bakımından birlikte HPG'nin temel birçok çalışmasının bizzat zayıflık yaşadığı bir ortamda yine birçoğunun örgütleyeni, yürüteni konumundaydı. Bütün bu umudunu tümden kaybederek, devletçi sisteme görevlerde başarılı olabilmek için de gecesini kulaç attığı bir süreçte, İbrahim arkadaş en küçük gündüze katarak çalıştı. HPG militanlığının, bir tereddüdü yaşamadı. Yüzleri açığa çıkıp, söz- komutanlığının, savaşçılığının bütün özelliklerini lerini net söyledikleri ilk andan itibaren, böyle bir çalışma içerisinde hayata geçirdi, geliştir- provakatif-tasfiyeci eğilime karşı tavır sahibi oldu. di. Bize miras olarak bıraktı. Bu dersleri çıkart- Önemli bir işlev de yerine getirdi bu süreçte. Onu mamız gerekiyor İbrahim arkadaş gerçeğinden. da bilmek ve tanımlamada yarar var. Bulunduğu Doğru anlamamız, anısını doğru sahiplenmemiz ve ortamlar gereği provakatif-tasfiyeci faaliyetleri tabi ki üzerimize yüklediği görev ve sorumluluk- yakından izleme, görme, ne yapılmak istendiğini ların gereğini başarıyla yerine getirerek, Önder anlama ve örgütü bu konuda tedbirli hareket etmek APO'nun yaptığı gibi şehitlerin anısına doğru sahip için bilgilendirme görevini bir militan görevi çıkmanın temsilcileri olabilmeliyiz. Görev budur. olarak yerine getirmişti bu dönemlerde. Bunlara Şehit ilke demektir. İdeolojik duruş demektir. karşı daha çok rol oynamak istedi. Bu da anlamlıy- Herkes her şeyi yapabilir, kendini her kılığa soka- dı, anlaşılırdı. bilir ama şehit bir duruş, bir ilke, değişmez bir İbrahim arkadaş uzun mücadele sürecinde temsilcilik olarak ayakta durur ve yön verir, yetki peşinde koşan, çalışan bir kişi değil de, öncülük eder. Bu bakımdan bizim temel ideolojik emeğiyle-çabasıyla yaşamı üreten, değer yaratan duruşumuz, ilkesel duruşumuzun yaratıcıları şehit- bir militan olmayı bildi. Bunun sonunda kendisine lerimizdir. Gerçek komutanlarımız, yol gösteren ve daha fazla görev verme olarak algıladığı, meclis bize emredenler şehitlerimizidir. Haki arkadaştan üyeliğini ve HPG'nin bu en üst kurumunun üyesi başlayan, Mazlum, Kemal, Hayri arkadaşlar şah- Komünar 95 sında somutlaşan zindan direnişçiliğiyle devam sidir dedi. Kürt halkı için şaşmaz özgürlüğün ve eden; Beritanlar'la demokrasinin yolunu gösteren büyük bir ordu günümüze kadar gelen, yine 1 Haziran atılımı olan, şehitler ordusu bu temelde yaratıldı. Onlar temelinde Erdallar'la, Şilanlar'la, Nucanlar'la, bizim her zaman her yerde, her türlü zorluğu yen- Viyanlar'la, Tekoşinler'le, mede, engeli aşmada temel güç kaynaklarımızdır. Sorxwinler'le günümüze kadar gelen ve her gün Geçmişimizin yaratıcıları ve geleceğimizin doğrul- mücadele edip kan döktüğümüz bir değerler zinciri tucularıdır. Dolayısıyla hareket olarak da, halk içerisinde yer alıyor İbrahim arkadaş. Ve bizi, bu olarak da şehitlerimizden aldığımız güçle, inançla, büyük değerler zincirini var ediyor. Hiç kimse iradeyle örgütleniyoruz, birleşiyoruz. En zor Kürdistan'da özgür birey ve toplum yaşamının bu koşullarda bile bu büyük mücadele içine giriyoruz. değerlere bağlı olduğunu inkâr edemez. Kürt Bu temelde biz diyoruz; hareketimizin gerçeği, yol toplumu üzerindeki inkâr ve imha saldırılarını göstericisi parti hareketimizin özü, ruhu şehitler kıranın bu değerler olduğunu görmezden gelemez. gerçeğimizdir. Onlar parti mücadelemizde, gerilla Kürt ulusal dirilişini başaranın ve Kürt halkını hareketimizde özgürlük ve demokrasi mücadelem- günümüz dünyasında eşitlik, özgürlük, demokrasi izde yaşıyorlar. Bu bakımdan diyoruz; İbrahim doğrultusunda heyecanla mücadele ederek, insan- arkadaşın ve tüm şehitlerin anıları ölümsüzdür. Agitler'le, Zilanlar'la, Serxwebunlar'la, lığa öncülük eden bir halk haline getirenin bu değerler olduğunu, kimse görmezden gelemez, -YAŞASIN ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ yadsıyamaz. Bu bakımdan Önder APO; doğru MÜCADELEMİZ ! yaşam, şehitlerin kendileridir. Şehitlik yaşam ilke- -BİJİ REBER APO ! Komünar 96 HEVAL ERDAL İ LE YO LDA Ş O LM AK ZO RU B AŞ ARMAKTAN GEÇER Zelal AMED Her Ağustos, kendine yakışır bir şekilde yakar bizi. Ağustos ayının başından sonuna, bu sıcaklık bizlere öyle bir derinlik, öyle bir hasretlik, yine öyle bir düşünce ve duygu yoğunluğunu yaşatır ki… Nasıl ifade edilir bu yoğunluk? Nasıl paylaşılır? Özgürlük için yola çıkan yürekler, her Ağustos'ta, yaşamlarını yaratan öncülerini nasıl tarif ederler? Yürüdüğümüz yolları kendimiz yaratırız. Öncesi varsa da yolun, sonrası onu inşa edenlerin ömürleriyle uzar. Yola konulan her taş, her karış toprak candır. Canlar'dır. An geldiğinde 'haydi gidiyoruz' diyerek yürünecek yolların yaratıcısı olmak; hem yürümek, hem kendini yaratmak, hem de kendini yaratacaklara dost olmak, çözülmesi, anlaşılması çok zor bir bilmecedir bizde… Nasıl tarif edilir bu? Nasıl paylaşılır? En zor olan bu yolun yaratıcılarının yoldaşları olmaktır. Onlarla her anı, her dönemeci yaşayanlar içindir. Onlarla gerçek yol arkadaşlığını yakalamak, 'yoldaş' olmak, 'anlama' erdemini gerektirir. Bir seferlik bir iş değildir bu. Ömürlüktür. Yaşamlıktır. Kurulan yoldaşlıklar 'ölümüne' değil de, 'yaşamına' olduğu için, temelinde 'yaşamak ve yaşatmak' olduğu için erdemdir, yaşam yasasıdır. Yaşamak isteyenlerin uyması, anlaması gereken bir erdemdir. Yürüdükleri yolları kendileri yaratanlardan Heval Erdal'ı (Engin SİNCER) Ağustos sıcağının yakıcılığında anlatmak gerek denildi. Hasretliğin 4. yılında dile gelmeli denildi. Yoldaşlıklarını, dostluklarını savaşın kızgınlığında tarif etmiş, sınavlardan geçirerek adını koymuş olan Heval Erdal'ı anlatabilmek Ağustos kadar yakıcı… Yaşamın erdemi olmayı başarmış, yüreğinin enginliğiyle yoldaşlarına gerçek dost olmuş Heval Erdal'ı anlatmak da büyük sınavlardan geçmek gibi aslında. Özgürlük mücadelesinde yakalanan en önemli arayışlardan biri 'ilk' olanı aramaktır. İlk düşünce gücünü, ilk duyguyu, kendini fark etmenin ilk heyecanını… Önderliğimiz 'Biz ilk insanı arıyoruz' diyor. Yaşamımız içinde bize verileni, 'bundan başka yaşam yok' denileni kabul etmeyerek, bozulmamış olanı aramanın yaratmaktan geçtiğini mücadele ederken öğrendik. Öğreniyoruz. Bu yolculuğa başlarken hazır olanı değil de, yaşamak istediğimiz toplumun, toprakların insan- Komünar 97 lığın 'ilk'leriyle buluşarak yaratılabileceğini ister dağda, en kızgın savaş ortamında olsun, ister öğrendik. Yaşamak istediğimizi biz yaratacaktık. Avrupa'da halk içinde ya da diplomasi çalışmasın- Yola bunu bilmeden çıksak da, Önderliğin yolunu, da olsun, ister yoldaşlarla birlikte sohbet ortam- kendini, toplumunu nasıl yarattığını gördük. Onun, larında olsun ister resmi toplantılarda, inandığı 'sizce umut var mı' sorusuna 'umudumuzu biz düşünceleri kimseyi yanıltmadan dile getirmiştir. kendimiz yaratacağız' cevabı yolculuğun özeti Düşüncelerini savunmaktan kaçınmamış, yanlışını olmuştur. anladığında da bunu büyük bir olgunlukla kabul Heval Erdal bu cevabın sahiplerindendir. etmiş, doğrunun dile getiricilerine haklarını teslim Şahadetiyle değil sadece, yaşamıyla bunun sahibi etmiştir. O nedenle yoldaşları Heval Erdal'ın adale- olmuştur. Kendini hiçbir zorluktan geri tutmadan, tine her zaman güvenmişlerdir. cesaret ederek ve deneyerek Kürdistan gerçek- Heval Erdal ile yoldaş olmak zoru başar- liğinde 'ilk'lerin arayışçısı olmuştur. Kurulu maktan geçer. İnsana saygı önemlidir, ancak düzenin ölçülerini, verdiklerini geride bırakıp mücadelede, değerlere yaklaşımda ikiyüzlülüğe Özgürlük Hareketi'ne girmeyi bir 'fedakârlık' düşene tavrı tavizsizdir. Kişi, çaba sahibiyse, olarak görmeyen bir insandır. Bazı söylemlerde mücadeleye ikiyüzlü yaklaşmıyorsa, yanlışları da vardır; 'bu mücadeleye girmek büyük fedakârlıktır' olsa yoldaşını asla yalnız bırakmayan bir insandır. diye. Yanlıştır bu. Heval Erdal, bu mücadeleye, bir Onu eleştirir, belki herkesten daha çok eleştirir. şeylerden feragat ettiği için değil, bir tutum, bir Ama yoldaşına sırtını dönmez. İnsana faydacı yak- tercih, bir duruş olarak girmiştir. Bu nedenle laşım, dönemsel yaklaşım Heval Erdal'ın yanında Önderliğin belirttiği gibi 'yürüyüşü de katılımı geçersizdir. Bu nedenle yoldaşları Heval Erdal'da gibi'dir. Bu nedenle Hareket içindeki duruşu ve PKK'nin militan gerçeğini görmüşler ve onunla yoldaşlığı gerçektir. Hesapsızdır, abartısızdır. özgür duruşa daha çok bağlanmışlardır. Yanıltma yoktur. Kendisidir yani. Yoldaşlarıyla arasına 'karaçalıların' girmesine izin vermez. Önderlik 'kadınla erkeğin dost olabileceğine inancın' nasıl ters yüz edildiğini anlatır. Heval Erdal, her ortamda, hangi koşulda Özgür ve eşit ilişkileri yaratmada erkeğe ve kadına ve konumda olursa olsun gerçeğin sözünü sakın- biçilen rolün efendi-köle ilişkisini aşmadığını, mamıştır. Örgüt gerçekliği, kendini aşma gücünü ilişkinin çarpıklaştırıldığını dile getirir. Kadın ve sergileyebilmek böylesi duruşlara ihtiyaç duyar. erkeğin ilişkisi denildiğinde sistemin sadece erkek- Kemal Pir'in sözünü, gerçekleri en zor koşulda, tek si ve kadınsı duruşların zihniyetlere kazındığını başınayken bile büyük bir özgüvenle dile getirme- açar. Ötesi olmaz, olamaz. 'Kadın ve erkeğin sidir bu. Önderliğimiz, hareketimizin temel- yoldaşlığı, insan dostluğu olmaz' geri düşüncesi lerinden birini bu şekilde oluşturdu. 'Sözünün kabul ettirilmiştir kişiliklere. Sistem ölçülerine sahibi olmak', başkasının değil, insanın kendisinin göre öyledir de. Özgürlük ilkelerinin, eşit yaşam kendi sahibi olması anlamına gelir. Heval Erdal arayışlarının olmadığı kişiliklerde, sistemin Komünar 98 verdiği bu düşünceden öteye gidişler de olamaz. olmayan insanı da kabul etmemek gerekir. Heval Yaşam ilkeleri, özgür duruş arayışı ve özgür Erdal'ın Kürdistan'a yaklaşımı; özgürce yaşamak, toplumu özgür topraklarda yaratma sevdası büyümek için köklerini salacağı topraklarını yarat- olmayanların ilişkileri efendi-köle ilişkisini yaratır. ma temelindedir. O 'ülke' diye büyüyen bir Kadın efendisini, erkek kölesini arar. insandır. Bir Ana'nın 'ülkesine Ana olamayanların Özgürlük hareketimiz bu duruş ve kişilik- çocuklarına da ana olamayacağını onlar bana lerin reddi, çözümlenmesi, aşılması temelinde yeni öğrettiler' dediği insanlardan biridir. Annesine çok yaşamı, yeni kadın ve erkeği arar, yaratmayı esas bağlı olan, onun göğsüne yaslanarak sarılmayı çok alır. Mücadelenin karakterlerinden biri budur. seven Heval Erdal'ın ülke sevgisi de aynı bu şek- Heval Erdal'ın kadın yoldaşlarıyla kurduğu bağlar- ildedir. Güçlü insanlar sevgilerini göstermekten da bu ilkeler esastır. Kadınla yoldaş olmanın mili- korkmazlar. O hiçbir sevgiyi bir başkasının yerine tanıdır da aynı zamanda. Kolay pes eden, zorluk- koymaz. lardan kaçan, kendine dayanak arayan kişilikler düşüncesinde vardır. O nedenle inkârcı değildir. O Heval Erdal ile kolay yoldaşlık bağı kuramazlar. nedenle ülkesine döndüğünde tüm sevdikleri itiraz Özgürleşme iddiasında, zorlukları aşma karar- etmezler, edemezler. Hepsinin yeri onun yüreğinde, lılığında olan kadın yoldaşları karşısında ise pay- O bağlı olduğu değerlere hiç kötü bak- laşımcıdır. Kendindeki eskiye dair özellikleri mamıştır, kötü bakmayı bilmez. Ülkesinin toprağı- keşfettiğinde bunları dile getirmede samimidir. na, kuşuna, suyuna, yaprağına iyi bakmıştır. Bunu bir zayıflık olarak görmeyecek kadar Dağlarına iyi bakmıştır. Saçlarını rüzgârda özgür- derindir. Kadın yoldaşlarıyla savaşın en çetin lük tutkusuyla dalgalandırmıştır. Düşmanına vur- dönemlerini, açlığı, özveriyi paylaşmıştır. Nice duğunda, bilir vurduğu yaşamın düşmanlarıdır. yoldaşlarını toprağa vermiştir. Yoldaşlığını keskin Ülkesinin şafaklarında gözlerini özgürlükle savaş gerçekliğinden geçirmiştir. Kendisi olmayı doldurmuştur. Dolu dolu yaşamıştır her anı. yitirmemiştir. Ölüm anlarını paylaşmayı bildiği Gerillacılığı büyük bir erdem olarak görmüştür. gibi, özgür yaşam arayışında da kadınla paylaşım- Laf getirtmemiştir savaş tarzına. cı olmaktan çekinmemiştir, kaygılara düşmemiştir. Ağustos sıcağında, çok sevdiği toprak- O nedenle Heval Erdal hem erkek hem kadın larında çok sevdiği yoldaşlarıyken karşılamıştır yoldaşlarının çok sevdiği 'Heval Erdal'dır. ölümü. Korkuyla değil, büyük yürekle büyük Toprakla kurulan doğru bağ, kişiliğin düşünce ve inanç gücüyle karşılamıştır. Ölüm bitiş gelişiminde önemlidir. Toprağın özgürlüğü, değildir. Kim söyleyebilir ki Heval Erdal'ın yanımızda insanın özgürleşmesinin parçasıdır. İnsanın kendisi olmadığını… Her gün, her akşam onu yaşayan yoldaşları, en özgürce ifade edebileceği, kendini keşfedebile- onun adını çoğaltanları, onun yarattığı yolu yaratmaya ceği bir gerçekliktir. Özgür insanı olmayan bir devam edenleri oldukça kim düşünebilir ki? Yolları ve toprak nasıl kabul edilemezse, toprağı özgür düşünceleri hep açık olan yoldaşları oldukça… Komünar 99 P A T İ K A Tim ur Fİ DA N Şu görünen izler geldiler, geçtiler,kaldılar daha sıcak-daha yakın belli-belirsiz diller karıştı, bir eylem dönüşünde. ve kalabalık toprak karıştı İzler de damlalar gider umuda renkler karıştı. damlalarda kan ana yollara Ağıtlar ninnilere fısıldadı usulca patikalarda damlalar bekleyen ovalara beşikler saklandı damlalarda ter tarihi sırtlamışların dağ keçilerine misafir. ter de başarı. hızlı yorgun Beşiksiz geçtiler Gider izler koşarcasına yürüdükleri yalın ayak patikalarda Şu sırtın biraz yukarısında. gün görmez ter "Beş dakika mola" durulur. kimse bilmez patikalardan. kan Taş, diken, toprak vs. Ferman koydular adını sevgi kokarak Fazla önemli değil feleğe çattılar hep yan yana kalkar gider ve küstüler.... yürek yüreğe gider umuda izler şaşırdı nefes nefese burası zirve patikalar karıştı tarihi sırtlayanlarla gelir izler saçlar aklandı durulur ve yayılır damarlar çekildi işte izler Burada soğuk "Toprağı hak etti " dediler. patikalarda burada sıcak Pas tutacakken yürekler. gider burada her şey başkadır. Ve izler silinmedi gider -her şeyin üzerinde gibi- yazıldı yeniden umutlara patikalar her yerde yeşerdi, çoğaldı patikalar yeni patikalara kılcal damarlar gibi bir parça yüreğe, sevdaya Kimler geçmedi ki adımla taçlar,tahtlar,sultanlar, şahlar. isyanla İzler patikalarda kaldırımlardan, sokaklardan ak yazıldı. koşarcasına patikalara Kara yazıldı işte izler 100 Komünar