ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK- AFGAN İLİŞKİLERİ Noor Mohammad İBRAHİMİ YÜKSEK LİSANS TEZİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ARALIK 2014 iv ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK- AFGAN İLİŞKİLERİ (Yüksek Lisans Tezi) Noor Mohammad İBRAHİMİ GAZİ ÜNİVERSİTİSİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Aralık 2014 ÖZET Bu tezin amacı; Atatürk dönemi Türk- Afgan ilişkilerinin boyutunu incelemek ve aynı zamanda, modern Afganistan‟ın kurucusu sayılan Amanullah Han‟ın özellikle 1919-1929 yılları arasındaki döneme olan etkileri çok yönlü olarak ortaya konulmuştur. Özellikle meşrutiyetçi ve istiklal talep gençlerden hayatı boyunca edindiği arkadaşlıklardan dolayı Türklerle güçlü bağlantılar kurmaya çalışan Amanullah Han Türklerin modernleşme fikirlerine karşı duymuş olduğu hayranlıkla, Afganlılık ideali etrafında bir ulusal bilinç yaratılmasını ve Afganistan‟ın çağdaş bir ulus devlet olarak uluslararası politikada yerini almasını hedeflemiş, hükümdar olduğu süre içerisinde bulunduğu coğrafya‟ya çağdaşlaşma maksadıyla yapmış olduğu faaliyetler ile Türk milleti ile Afgan milleti arasındaki dostluk köprüsünün kurulmasına yapmış olduğu katkılar tarihsel süreçte incelenmiştir. Amanullah Han‟ın girişim ile kurulan dostluk köprüsü, Amanullah Han ve Mustafa Kemal Atatürk‟ün kişilikleriyle daha da ileri noktalara taşınmış ve Türkiye ile Afganistan eş zamanlı olarak kalkınma ve ilerleme yolunda girişimlere başlamışlardır. Amanullah Han dan sonra Afganistan tahtına çıkan Mohammad Nadir Şah ve oğlu Mohammad Zahir Şah Türkiye ve Atatürk‟ün Afganistan için önemini bilen Nadir Şah, tıpkı Amanullah Han gibi ülkenin refahı ve gelişmesi adına Türkiye Cumhuriyeti ile dostane ilişkiler sürdürmenin önemini anlamış durumdadır. Bu doğrultuda Türkiye ile iletişim kurmak için büyük bir çaba içinde olur. Sonuç olarak, birinci kaynaklardan da istifade edilerek tamamlanan çalışmanın, Afganistan ve Türkiye toplumlarında günümüzde yaşanan dönüşüm sürecini daha iyi anlamak ile Afganistan‟da ortaya çıkan yeni gelişmeler karşısında Türkiye yeniden Mustafa Kemal Atatürk dönemi dış politikaya dönmesi ve başta Afganistan olmak üzere bölge ülkeleri ile yakınlaşma içine girmesi gerekmektedir. Bilim Kodu : 1141.2.145 Anahtar Kelimeler : Afganistan, Atatürk, Amanullah Han, Türkiye- Afganistan İlişkileri, Modernleşme Sayfa Adedi : 242 Tez Danışmanı : Doç. Dr. Soyalp TAMÇELİK v RELATIONS BETWEEN TURK- AFGHAN DURING THE ATATURK PERIOD (M. Sc. Thesis) Noor Mohammad İBRAHİMİ GAZİ UNIVERSITY INSTİTUTE OF SOC‟AL SCİENCES December 2014 ABSTRACT The aim of this thesis is to study and bold the relationship between Afghanistan and Turkey in the period of Atatürk and including that as a modern founder of Afghanistan Amanullah khans period espiacıally between 1919-1929 effects have been demonstrated almost in a versatile. The constitutionalists and youths which demand independence, especially Amanullah khans life gained friendships due Turks all of them strongly encouraged him to make a batter relationships with Turkey.And the Turkish modernization ideas that have heard Like a admiration, at the other hand Afghan's ideals around the national consciousness creation Afghanistan, as a modern nation-state and the international politics take a appropriate place has been targeted. During his monarch where the geography is made for the purpose of modernization with activities and establishment among the Turkish nation with the Afghan nation have made a bridge of friendship, all this additives studied in a historical process.Amanullah Khan's initiatives and their contribution to the friendship bridge, Amanullah Khan and Ataturk moved to a higher points on the personality point of views, Turkey and Afghanistan simultaneously have begun initiatives for development and progress.Afghanistan after Amanullah Khan's who ascended the throne „‟ Mohammad Nadir Shah‟‟ and his son‟‟ Mohammad Zahir Shah „‟Turkey and Ataturk‟s importance for Afghanistan knows and continued as the same like Amanullah Khan in point of country's welfare,development view and both country the Republic of Turkey and Afghanistan Continent there friendly relations.In this direction Ataturk's Turkey would be in a great effort to communicate with it. As a result the first form of several sources by exploiting the completion of the research,both communities of Turkey and Afghanistan today the transformation process for a batter understand,Afghanistan with her new developments merging across the Turkey with re-Atatürk period foreign policy of rotation and especially Afghanistan, including countries in the region is required for a rapprochements. Science : 1141.2.145 Key Words : Afghanistan, Ataturk, Amanullah Han, Relations between Turkey and Afghanistan, Modernization Pagi Namber : 242 Supervisor : Doç. Dr. Soyalp TAMÇELİK vi TEŞEKKÜR Çalışmalarım boyunca değerli yardım ve katkılarıyla beni yönlendiren, kıymetli tecrübelerinden faydalandığım danışmanım Doç. Dr. Soyalp TAMÇELİK, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt(ATASE) Daire Başkanlığı ve T.C Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi görevlileri Mustafa TATLISU, Sultan GÜLER, Ayşe KOYUNCU‟ e ve manevi destekleriyle beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan çok değerli aileme ve arkadaşlarım Esat DEMİRÇELİK, Şicviddin TAŞMIRAD ve Hamidullah FORMULLİ‟a teşekkürü bir borç bilirim. vii İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET ...................................................................................................................... iv ABSTRACT ............................................................................................................. v TEŞEKKÜR ............................................................................................................ vi İÇİNDEKİLER ........................................................................................................ vii RESİLERLERİN LİSTESİ ....................................................................................... xi HARİTALARIN LİSTESİ ........................................................................................ xii KISLATMALAR ..................................................................................................... xiii GİRİŞ.......................................................................................................................1 1. BÖLÜM MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE AMANULLA HAN (1919-1927) 1.1. Savaş ve Zafer Yılları (1919- 1922)………………………………………..…….9 1.1.1. Amanullah Han‟ın tahta çıkışı ………..……………………………..…..10 1.1.2. Üçüncü Afgan-İngiliz savaşı….….………..………….……………...…..12 1.1.3. Bağımsız Afganistan‟ın doğuşu …………………………….…………..13 1.1.4. Mustafa Kemal‟in ulusal lider olarak tarih sahnesine çıkışı…….….....14 1.1.5. Ankara‟dan Afganistan‟a ilk temsilci ……………………................…..17 1.1.6. 1921 Türk- Afgan antlaşması nasıl yapıldı? …………..……….……...18 1.1.7. Türkiye- Afganistan ittifak muahedenamesinin başlıca hükümleri......19 1.1.8. Antlaşmanın bazı özellikleri……………………………....………....…..23 1.1.9. Ahmet Cemal Paşa‟nın Afganistan‟a yönelik faaliyetleri……….….....25 1.1.10. Enver Paşa‟nın Afganistan‟a yönelik faaliyetleri……………….….....28 1.1.11. İlk Afgan elçisi Sultan Ahmet Han Türkiye‟de…….………….....……31 viii Sayfa 1.1.12. Afganistan‟a atanan ilk Türk elçisi Fahrettin Paşa…….....................32 1.1.13. Kabil‟de Türkiye elçiliğinin açılışı …...………………...……………....33 1.1.14. Kabil‟de şölen ve Mustafa Kemal Paşa‟ya Afgan nişanı………...….36 1.2. Barış ve Dostluk Yılları (1923- 1927)………….…………..…..……………...…39 1.2.1. Lozan barış ve yeni bir döneme geçiş ……………………………..…..40 1.2.2. Afganistan‟ın Türkiye cumhuriyeti ilanını kutlaması…..…………..…..42 1.2.3. Atatürk‟ün Amanullah Han‟a yakınlığı……………..……………………44 1.2.4. Yeni Afgan elçisi Gulam Ceylani Han güven mektubunu sunması….45 1.2.5. Atatürk‟ün Afganistan elçisine cevabı…………………………….…….47 1.2.6. Kabil‟e yeni Türk elçisi Nebil Batı……………..………………….…......48 1.2.7. Afganistan Dışişleri bakanı Mahmut Tarzi‟nin Türkiye‟yi ziyareti….…50 1.2.8. Mahmud Tarzi‟nin Türk- Afgan ilişkilerine etkileri……………………...51 2. BÖLÜM AFGANİSTAN KRALI AMANULLAH HANIN TÜRKİYEYİ ZİYARETİ (19281929) 2.1. Şah Amanullah Han‟ın Türkiye Ziyareti……………………………………….…56 2.1.1. Mihmandar Fahrettin Altay‟ın anlattıklar………….…………………….59 2.1.2. Ankara‟da Atatürk ile Amanullah Han‟ın karşılıklı hitapları……….…..62 2.1.3. Amanullah Han‟ın Ankara‟dan İstanbul‟a dönüşü…………………......70 2.1.4. Amanullah Han‟ın Türkiye‟den ayrılışı……………………………...…..74 2.2. Amanullah Han‟ın Türkiye Ziyareti ve Basın……………………………...….....80 2.2.1. İkinci Türkiye ve Afganistan muhadenet ve teşriki mesai muahedenamesi…………………………………………………………..83 2.2.2. Türkiye ve Afganistan arasında imzalanan “Dostluk ve Teşrik-i Mesa-i Muahedenamesi” adlı antlaşmanın esasları ...........................87 2.2.3. Elçiliklerin büyükelçiliğe yükseltilmesi…………………………………..90 ix Sayfa 3. BÖLÜM AMANULLAH HAN’İN REFORMLARİ UYGULAMASİ VE BAŞARİSİZLİGİ(1919-1929) 3.1. Şah Amanullah ve İçtimai Islahatlar……………………………….………...…..95 3.1.1. Siyasî, hukukî ve yürütme alanında yapılan ıslahatlarılar………...….97 3.1.2. İçtimai alanda yapılan ıslahatlar…………………………………….......98 3.1.3. Eğitim ve öğretim ıslahatları……………………………………………100 3.1.4. Kültürel alanda yapılan ıslahatlar……………………………….......…103 3.1.5. Devlet yapısını modernleştirme çabaları………………………….…..105 3.1.6. Askerî alanda yapılan ıslahatlar……….……………………...............107 3.1.7. Dinî alandaki ıslahat çalışmaları……………..…………………….…..109 3.1.8. İktisadi ve mali ıslahatlar……………………………….……….…...….113 3.2. Amanullah Han Yönetimine Karşı Ayaklanmalar………………………......…117 3.2.1. Host isyanı öncesi gelişmeler……………...………….………...……..118 3.2.2. Host isyanı…………………………….…………………………….……120 3.2.3. Amanullah Han döneminin sonu……………………...………….........122 3.2.4. Şhinwari kabilesinin isyan‟a başlaması ……………………………....125 3.2.5. Habibullah Han isyanı……………………………………………....…..127 3.2.6. Habibullah‟ın tahta çıkışı…………..………………………………...…132 4. BÖLÜM AMANULLAH HAN SONRASI TÜRKİYE VE AFGANİSTAN İLİŞKİLERİ (1929- 1938) 4.1. Mustafa Kemal Atatürk ve Mohammad Nadir Han…...……………...........…135 4.2. Mustafa Kemal Atatürk ve Mohammed Zahir Şah………………………...…141 4.2.1. İran- Afganistan sınır anlaşmazlığında Türkiye‟nin hakem seçilmesi………………………………………………………………….143 4.2.2. Fahrettin Altay Paşa, Afganistan ile İran arasında hakem olması....143 x Sayfa 4.2.3. İran ve Afganistan sınır anlaşmazlığının çözüme kavuşturulması…147 4.2.4. Afganistan Dışişleri Bakanı Feyiz Muhammet Han‟ın Türkiye ziyareti…………………………………………………………………….149 4.2.5. Afganistan harbiye veziri Şah Mahmut Han‟ın Türkiye ziyareti………………………………………………………………...…..150 4.3. Afganistan, Türkiye, Irak ve İran Arasında Saldırmazlık Antlaşması (Saadabad Paktı)……………………………………………………………………………….151 4.3.1. Paktın ön hazırlıkları…………………………………………………….151 4.3.2. Saadabad paktının imzalanması ve başlıca hükümleri..………...….155 4.3.3. Saadabad paktı üzerine Zahir Şah ile Atatürk arasında telgraflaşma………………………………………………………………160 4.3.4. Türkiye‟nin Afganistan‟a eğitim ve teknik yardımları ………………..162 4.4. Atatürk‟ün Son Yılında Türkiye- Afganistan İlişkileri………………..………...165 4.4.1. Atatürk ile Zahir Şah arasında son telgraflar…………………...…….166 4.4.2. Atatürk‟ün ölümü ve Afganistan………………………………………..168 4.4.3. Atatürk‟ün cenaze töreninde Afganistan heyeti…………..………..…170 4.4.4. Ankara‟daki resmi törende Afgan heyetinin yeri…………………...…171 4.4.5. Amanullah Han‟ın Atatürk‟e son saygısı…………………………....…171 SONUÇ…………...……………………………………………………………..……...175 KAYNAKÇA...……..………………………………………………………………....…181 EKLER………………………..……………………….…………………………....…..195 EK- 1. Belgeler……………………..…………………………………………………..196 EK- 2. Resimler…………………………………..………………………………….....230 EK- 3. Haritalar………………………………………….……………….……………..238 ÖZGEÇMİŞ…………………………………………………..…………………….......242 xi RESİLERLERİN LİSTESİ Resim Sayfa Resim 2.1 19.3.1919. Amanullah Han‟ın İydgah camisinde yaptığı tarihi konuşması ve Afganistan‟ın bağımsızlık İlanı‟na ayıt fotoğraf ..........230 Resim 2.2 Afganistan Elçiliğinin açılış töreninde Elçilik gönderine bizzat Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından Afganistan bayrağı çekilirken, Kabil‟de Dilgüşa Saray‟ında 10 Ekim 1922 tarihinde verilen resepsiyonda en soldaki Amanullah Han, sağda ayakta Fahrettin Paşa Kalpaklı üniformalı yabancı devlet elçilikleri ile birlikte ...............................................................................................231 Resim 2.3 Amanullah Han ile Atatürk, 21 Mayıs 1928 Ankara ............................232 Resim 2.4 Gazi Mustafa Kemal‟in Amanullah Han ve eşi onuruna verdiği davette konuklar toplu halde…20 Mayıs 1928 ve Dönemin Başvekil‟i İsmet Paşa, Afgan Kralı Amanullah Han ve eşi şerefine verdiği ziyafetten…21 Mayıs 1928....................................................233 Resim 2.5 Gazi Mustafa Kemal‟in Afganistan Kralı Amanullah Han‟ı Ankara Garında Karşılayışı… 20 Mayıs 1928 ...............................................234 Resim 2.6 Türkiye‟ye eğitim maksadı ile gönderlen ilk öğrenciler. Afganistan‟a gönderilen Prof. Dr. Kamil Rıfkı Urga, Afganistan başkenti Kabil‟de Kabil Tıp Fakültesini kurup bu fakültenin ilk dekanı olmuştur ................................................................................235 Resim 2.7 Kasım 1928‟de Şinvariler Amanullah Han‟a karşı isyan bayrağını açtıklarında, bu durumdan istifade ederek Kabil‟e bir saldırı düzenleyen Beççe-i Saka 16 Ocak 1929 tarihinde şehri ele geçirdi .................................................................................................. 236 Resim 2.8 Amanullah Han dan sonra Nadir Han ve Zahir Han dönemini Türkiye gazeteleri takib etmiştir,Cumhuriyet, 17 Ekim 1929 .............237 xii HARİTALARIN LİSTESİ Harita Sayfa Harita 3.1 Afganistan Siyasi ve Afganistan İdari Bölüler Haritası………………...338 Harita 3.2 Afganistan Etnik Yapı Haritası…………………………………………...239 Harita 3.3 Afganistan Ekonomik Etkinlik, Toprak Kullanımı ve madeni haritası...240 Harita 3.4 Afganistan Nüfus Yoğunluğu ve Dil Haritası……………………………241 xiii KISALTMALAR Bu çalışmada kullanılmış bazı kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aşağıda sunulmuştur. Kısaltmalar Açıklama a.g.e Adi Geçen Eser a.g.m Adi Geçen Makale ABD Amerika Birleşik devletleri ASAM Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi ATASE Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt(ATASE) Daire Başkanlığı BCA Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi Bkz Bakiniz C Cilt Çev Çeviren CHP Cumhuriyet Halk Partisi D. G Dosya Gömleği D. Nu Dosya Numarası İSH İstiklal Harbi Koleksiyonu Katalogu K. No Kutu No M. Ö. Milattan Önce M. S. Milattan Sonra S. No Sıra Numarası SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği T.C. Türkiye Cumhuriyeti TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi Y. Nu. Yer Numarası 1 GİRİŞ Orta Asya‟nın güneyinde yer alan Afganistan yaklaĢık 650.000 kilometre karedir.1 Kuzeyde Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan, batıda Ġran, güneyde Pakistan ve doğuda Çin Halk Cumhuriyeti sınırlarında kalan Doğu Türkistan özerk bölgesi ile aynı sınırları paylaĢmaktadır. Genel görünümü ile dağlık bir memleket konumunda olan Afganistan batıdan doğuya doğru gittikçe yükselen dağlarla ihata edilmiĢ ve bu dağ silsileleri dünyanın en yüksek dağları olan Himalyalara kavuĢmuĢtur. Ġstila yollarından birinin üzerinde bulunan Afganistan, coğrafi konumu sebebi ile tarih boyunca pek çok devletin istilasına uğramıĢ ve birçok medeniyetin egemenliği altında kalmıĢtır. Bu durum Afganistan'ın kültürel kimliğine büyük bir etki yapmıĢtır. Bu nedenle Afganistan günümüz itibarıyla karmaĢık bir etnik kimliğe bürünmüĢ, çok kavimli bir memleket görünümüne gelmiĢtir. Afganistan'ın etnik kimliğini oluĢturan grupların en önemlilerini PeĢtunlar, Türkler, Tacikler ve Hazaralar oluĢturmaktadır. Ülke genelinde yaĢayan etnik gruplar arasında güvenilir bir nüfus sayımı yapılamadığı için araĢtırmacılar Afganistan devletinin daha önce vermiĢ olduğu rakamlara dayanarak ve söz konusu grupların yaĢadıkları coğrafyanın geniĢliği, bölgenin nüfus yoğunluğu ve dilsel çoğunluğunu esas alarak farklı tahminlerde bulunmaktadırlar. Bu nedenle söz konusu etnik grupların sayıları ile ilgili verilen rakamlar güvenilir rakamlar değildir. Bugünkü coğrafi konumu itibarı ile Orta Asya, Ortadoğu ve Güneydoğu Asya memleketleri arasında önemli bir geçit oluĢturan Afganistan, sahip olduğu bu jeopolitik konumu sebebi ile tarih boyunca farklı devletlerin dikkatini kendisine çekmiĢtir. Bu çerçevede bulunduğu bölge itibarıyla bugünkü Afganistan coğrafyası, Türklerin de genel göç güzergâhlarından birinin üzerinde yer alması ile çeĢitli Türk kavimlerinin doğudan batıya göç etmesindeki geçitlerden birini oluĢturmuĢtur. 2 Bu sebepten dolayı bugünkü Afganistan coğrafyasında kayda değer bir Türk 1 Konu ile ilgili detaylı bilgi için bkz. Rahmeti, M. (1999). İhtisar-i ez Coğrafya-yi Umumi-yi Afganistan. Kabil: Yayın yeri yok, 9. 2 Konuya ilişkin bkz: Buğra, M. (1998). Şarki Türkistan Tarihi. Ankara: Yayın yeri yok 13.; Ahmetbeyoğlu, A. (2002). Afganistan Üzerine Araştırmalar. İstanbul: Tarih ve Tabiat Vakfı Yayınları,193 – 203. 2 nüfusunun yaĢadığı görülmektedir. YaklaĢık beĢ bin yıllık bir tarihi geçmiĢe sahip olduğu bilinen Afganistan toprakları, sahip olduğu coğrafi konum sebebi ile tarihin farklı dönemlerinde farklı milletlerin ve çeĢitli devletlerin istilasına uğramıĢtır. 3 Bu bağlamda milattan önceki yıllarda Pers (M.Ö. 500– M. Ö. 338) ve Büyük Ġskender (M.Ö. 334– M.Ö. 325) Devletlerinden baĢlamıĢtır. M. Ö. 130‟da kuzeyden gelen Saka Devleti, uzun bir süreden beri Kuzey ve Kuzeydoğu Afganistan topraklarını elinde bulunduran ve Büyük Ġskender‟in halefleri olduğu bilinen Backtrian Devleti‟ni yıkarak bölgeye yerleĢmeye baĢlamıĢlardır.4 Saka Devleti miladın ilk yıllarında yine kuzeyden gelen ve kendi bünyesinde Türk unsurlarının da barındırdığı bilinen kuĢan kabilelerince yıkılmıĢtır. M. S. 45- 420 yılları arasında Seyhun kıyılarından baĢlayarak Hindistan‟a kadar uzanan geniĢ coğrafyada hüküm süren KuĢanlılar, bu dönemlerde bugünkü Afganistan coğrafyasının da mutlak hâkimi olarak bilinmektedir.5 Bu bölgeler M. S. 425‟li yıllardan itibaren yine kuzeyden gelen Eftalit (Akhun) Türklerinin idaresine girmeye baĢlamıĢtır.6 M. S. 425- 566 yılları arasında, bugünkü Afganistan, Hindistan ve Orta Asya ülkelerinin tam hâkimiyetini elinde bulunduran Eftalit Türkleri, özellikle Batı Göktürklerin Ġran‟daki Sasani Devleti ile iĢbirliği yaparak ilerlemesi neticesinde HindukuĢ dağlarının güney bölgelerine çekilmek zorunda kalmıĢtır. Ġslâm ordularının bölgeye ilerlemesine kadar, Akhun halefleri TekinĢahlar ve KabulĢahlar adları ile varlıklarını sürdürmüĢlerdir.7 Emeviler liderliğindeki Ġslam orduları M. S. 640‟te bölgenin büyük bir kısmına hâkim olmasına rağmen, HindukuĢ dağlarının güney kısımları Akhun haleflerinin idaresindeydi. Daha sonraları M.S. 746‟da Emevilerin HindukuĢ‟un güneyinde 3 Konuya ilişkin daha detaylı bilgi için Bkz: Gubar, M.G.M. (1967). Afganistan der Mesir-i Tarih. Kabil: Meyvand Yayınları, 42-48. 4 Saray, M. (1981). Dünden Bugüne Afganistan. (Birinci Baskı), İstanbul: Boğaziçi Yanyınları,16 -17. 5 Bkz. Kuşanlılar hâkimiyeti döneminde bugünkü Afganistan topraklarında Buda dini oldukça gelişmiş ve İslâmî dönemlere kadar varlığını sürdürmüştür. Buda mabetlerinin kalıntıları ülkenin iç kısımlarında hala mevcuttur. Konuya ilişkin bkz: Konukçu, E. (1973). Kuşan ve Akhunlar Tarihi. Ankara: evinç Matbaası Yayınları, 5 -18. 6 Saray, (1981). a.g.e., 18. 7 Bayır, Y. (1987). Hindistan Tarihi. Ankara: Türk tarih kurumu Yayınları, C. III, 88 – 99; Gömeç, . (1998). Kök-Türkler Tarihi. (İkinci Baskı), İstanbul: Akçağ Yayınları, 13-21; Saray, (1981). a.g.e.,19., Konukçu, (1973). a.g.e., 99. 3 savaĢmakla meĢgul oldukları bir sırada Ebu Müslim Horasani isimli bir genç, bu sıralarda yeni geliĢmeye baĢlayan Abbasi Halifeliğinin desteği ile isyan ederek Emevileri yıkmıĢ ve M.S. 748 yılında bugünkü Afganistan‟ın kuzay batı bölgelerinde Horasan adı ile bağımsız bir devlet kurmuĢtur. Daha sonra 759 yılında Ebu Müslim Horasani, gittiği Hac ziyareti sırasında Abbasi Halifesi Mensur tarafından öldürülmüĢ bu yıllardan sonra bölgeye Abbasiler hâkim olmuĢlardır. 8 819 yılında Tahir ibn Hüseyin isimli bir Ģahıs bölgedeki Abbasilerden ayrılarak Tahiri adı ile kendi devletini kurmuĢtur. Bundan sonra bölgenin hâkimiyeti, sırası ile Tahiriler (819-827), Saffariler (827-874) ve Samaniler (874- 998) gibi nispeten küçük devletlere intikal etmiĢtir.9 998 yılında Samani devletinden ayrılarak Afganistan‟ın orta bölgelerindeki Gazne‟ye gelen Alp Tekin, burada Gazneli adı ile bir devlet kurmuĢtur. Bu tarihten baĢlayarak Moğol istilası ve Timur sülalesine kadar bugünkü Afganistan idaresi Gazneliler (998-1040), Selçuklular (1040-1157), HarezimĢahlılar, Gurlular (1157-1221), Moğollar ve Kûhîn ailesi (1221-1369) tarafından idare edilmiĢtir.10 1369‟da Timur tarafından ele geçirilen Afganistan toprakları, bazı mahalli ayaklanmalar ve bölgesel idareler dıĢında, 1747'de Afgan Devleti kuruluncaya kadar Timuriler, Hindistan‟daki Baburiler ve Ġran‟daki AfĢar Türk hanedanlarınca idare edilmiĢtir.11 Bazı araĢtırmacılar, 1747'de Ahmed ġah Durani tarafından Kandahar'da temelleri atılan Afgan Devleti‟ni bugünkü Afganistan‟ın,‟mutlak hâkimi” ve ilk devleti olarak görmektedirler.12 Afganistan bu ismini, 1747‟de bağımsız devlet olarak Ahmet ġah Dürrânî‟nin Iran ġahi olan Nadir ġah‟ın ölümünden sonra kendisini Kandahar‟da kral ilân etmesiyle almıĢtır. 13 Milli Afganistan devletinin kurucusu Ahmed ġah Dürrânî, hâkimiyeti altında bulunan Afganistan‟a karĢı 8 Gubar, (1967). a.g.e., 80. Davlatabadi, B. (1993). Şinasname-i Afganistan. Kum: 200. 10 Bu dönemlerle ilgili daha detaylı bilgi için Bkz: Barthold, V. (1990). Moğol İstilasına kadar Türkistan, trc. H. Dursun Yıldız, Ankara: 274 – 280& evim, A., Merçil, E. (1996). Selçuklu Devletleri Tarihi. Ankara: 18 24; ümer, F. (1999). Oğuzlar (Türkmenler) (Beşinci baskı). İstanbul: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, 100–105.; Turan, O. (1998). Selçuklu Tarihi ve Türk İslam Medeniyet.i (Yedinci baskı). İstanbul: Türk Yurdu Yayınları, 103–242. Gubar, (1967). a.g.e.,188. 11 Timuri ailesi döneminde bugünkü Afganistan toprakları ilim, kültür ve sanat bakımından en parlak dönemini yaşamıştır. Özellikle Şaroh Mirza ve Hüseyin Baykara dönemlerinde, bugünkü Afganistan‟ın batısında yer alan Herat bölgesi dünyanın en büyük kültür merkezlerinden biri sayılmaktaydı. Konuya ilişkin Bkz. Nehru, C.(1959). Negah-i Ba Tarih-i Cehan, (Çv. , Tafazzoli, M). Tahran 1959, I. C.,532.; Avaz, Ç.(1990). Emir Timur Cengnaması, Taşkent: 5.& Buğra, (1998). a.g.e. 184. Gubar, (1967). a.g.e. 266. 12 Saray, (2002). a.g.e., 23. 13 Büyük Coğrafya Ansiklopedisi, Genel Yayın Yönetmeni: Tanju Gökçel, “Afganistan”, Gelişim Yayınları, İstanbul 1981, C.VIII, 2116. 9 4 Ġranlıların gösterdiği devamlı husumetten gittikçe daha fazla huzursuz olmaya baĢladığında bir mektupla üç kiĢilik bir elçilik heyetini 1762 sonlarında Bağdat üzerinden Ġstanbul‟a gönderir. Mektubunda Osmanlı ile birlikte hareket ederek Ġran‟ı ortadan kaldırmayı planlamıĢtı. Ancak, Osmanlı PadiĢahî III. Mustafa Iran‟ la olan antlaĢmaları gereği bu mektuba ret cevabi vermiĢtir.14 Afganistan‟ın tarihi boyunca Türkiye ile iyi iliĢkiler kurmaya çalıĢtığı görülmektedir. Nitekim Maverâ‟ünnehir Türklerin Batı‟ya yayılmaya baĢladıkları bir bölge olmuĢtur. Diğer taraftan en eski Türk kültürüne ayıt Semerkand, Buhâra, KaĢgar, Merv, Belh kültür ve medeniyet merkeziyle yakin ilgileri olduğu, hatta bu medeniyetten süzülerek geliĢtikleri ileri sürülebilir. Yine, XIX. Yüzyılın ikinci yarısında Ġslâm dünyasının modern önderlerinden olan Cemâleddin Afgani, uzun süre Ġstanbul‟da yaĢamıĢtı.15 Cemâleddin Afgani, Ġslâm‟la ilgili bazı düĢünceleri nedeniyle Ġstanbul‟dan çıkarılmıĢtı ve 17 Mart 1871 tarihinde, Mısır‟a gitmiĢti. 8 yıl Mısır‟da kalarak Türk ve Ġslâm âlemi üzerinde oldukça önemli etkileri bırakacak örgencileri ve yandaĢları ile faaliyetler gösterdi. Daha sonra, 1892‟de II. Abdülhamit‟in daveti üzerine Ġstanbul‟a gelmiĢtir. ÇalıĢmalarını II. Abdülhamit‟in kontrolü altında devam ettirmiĢtir.16 Cemâleddin Afgani tüm mücadelesini gerilemeye sebep olan üç Ģeye karĢı yürütmekteydi. Bunlar, sömürgecilik, özgürlük, boĢ inançlar (hurafeler) idi. Bu Mücadelesi Türkiye baĢta olmak üzere, Hindistan, Iran, Mısır ve bazı diğer ülkelerde ona uluslararası bir Ģöhret kazandırdı. O dönemde Ġslâm dünyasında modern düĢünceyi ortaya koyan ilk kiĢi unvanına sahipti.17 Bugünkü Afganistan toprakları, 19. yüzyılın ilk yarısında, Hindistan üzerinden gelen Ġngilizlerin saldırısına uğramıĢtır. Bu çerçevede Afganistan'ın kuzey komĢusu Rusya, kendisine büyük bir tehdit olarak gördüğü Ġngilizlerin önünü kesmek amacı ile 1879'da Afganistan'a doğru ilerlemeye baĢlamıĢtır. Ġki imparatorluk ortasında sıkıĢan Afganistan toprakları, 1880 yılında Rusya ve 14 Arzu, A. (2002). Çegunagi Huviyet-i Milli-yi Afganistan. Tahran: Yayın yeri yok, 13- 19. Olgun, İ. (1975). Gezi Notlari. Akara: Aydın Kitapevi, GE-DA ve Tekin Yayınevi, 85. 16 Yalçinkaya, A. (1991) . Cemâleddin Efgani ve Türk Siyasi Hayati Üzerindeki Etkileri. İstanbul: Osmanlı, 29-64. 17 Habibi, A. (1999) . Tarih-i Muhtasar-i Afganistan. (Üçüncü Baskı) . Peşaver: Dâniş Kitaphane Yayınları, 314. 15 5 Ġngiltere arasında tampon bir bölge olarak ilân edilmiĢtir. Bir süre sonra 1887 yılında bugünkü Afganistan'ın kuzey sınırları Rusya, Ġngiltere ve Ġngiliz himayesindeki Afganistan devleti tarafından bugünkü sınırlar olarak belirlenmiĢtir. 1893 yılında ise, hâlâ Afganistan-Pakistan arasında bir sorun teĢkil eden güney sınırlar (Durand Hattı), Ġngiliz sömürgesindeki Hindistan ile Afganistan sınırı olarak tespit edilmiĢtir. Böylece bir süre sonra doğu sınırları da belirlenerek, Ġngiliz himayesinde bugünkü Afganistan ĢekillenmiĢtir.18 XIX. yüzyılda Ġngilizler Orta Asya‟nın güney bölgesini (Âmûderyâ kiyilarini) Rusya‟dan önce iĢgal etmek için harekete geçmiĢti. Hindistan‟ı tamamen elinde bulunduran Ġngilizler oradan kuzeye doğru harekete geçerek Afganistan‟ın güney kısımlarını iĢgal etmiĢlerdi. Bu arada Sovyet Rusya‟sı da Orta Asya‟yı iĢgal ederek Afganistan‟ın kuzey kapılarına yönelmiĢti. Sovyetler ve Ġngilizler arasında kalan Afganistan, 28 ġubat 1919‟da Habibullah Han‟ın yerine Afganistan tahtına geçen oğlu Amanullah Han, Ġngilizlere karĢı yaptığı bağımsızlık Mücâdelesi neticesinde ülkemizi bağımsızlığa kavuĢturur. 18 Ağustos 1919 tarihinde, Ravalpindi‟de imzalanan bir anlaĢma ile Afganistan‟ın bağımsızlığını Ġngilizlerden resmen almıĢtır.19 Amanullah Han, Afganistan‟ın bağımsızlığını alır almaz yabancı ülkelerle irtibata geçerek anlaĢmalar yapar ve Afganistan‟ı modernleĢtirmeye çalıĢır. Bu arada Mustafa Kemal PaĢa da Ankara‟da milli hükümeti kurmuĢtur; Türkiye ile yakınlaĢmak ve iĢbirliği yapmak için Moskova‟da bulunan Türk heyeti ile Afganistanlı yetkililer görüĢerek 1 Mart 1921‟de bir anlaĢma imzalamaktadır. Bu anlaĢmayla birlikte Türkiye Afganistan ilikĢilerinin temeli atılır ve Afganistan‟ın modernleĢmesi için Türkiye yardım vadinde bulunur.20 Amanullah Han kendisi, geliĢmiĢ ülkeleri yakından görmek için uzun bir sefere çıkar. ÇeĢitli Avrupa ülkelerini ziyaret eden Amanullah Han 1928‟de Türkiye‟ye de gelir ve Atatürk‟le yakından görüĢür. Amanullah Han, Afganistan‟a döndüğünde halkının kendisini küfürle itham ettiklerini görür. Kontrol edilmesinde güçsiz bir durumla karĢı karĢıya 18 Daha geniş bilgi için bkz: Farrohi, M. (1993). Tarih-i Siyasi Afganistan. Tahran: 337; Kâtip, F.(1994). Seracü’t Tevarih. Kum, 189. & M. ıddik Farhang, M. (1993) . Afganistan der Panc Karn-, Ahir. Meşhed, I. C., 397 – 409. 19 Gubar, M. (1996). Afganistan Der Mesir-i Tarih. (Atıncı baskı). Tahran: Cumhuri Yayınları, 523-785. 20 oysal, İ. (1993). Türk Dış Politikası İncelemeleri İçin Kılavuz (1919-1993). İstanbul: Ortadoğu ve Balkan İncelemeleri Vakfı Yayınları, 1-2. 6 kalan Amanullah Han, sonunda Afganistan‟ı terk etmek zorunda kalır. Ülke 9 ay bir karıĢıklıktan sonra, Nadir ġah‟ın 1929‟da Afganistan tahtına geçmesiyle son bulur. Ancak, Nadir ġah da, 4 yıl sonra bir liseli örgenci tarafından kan davası yüzünden kurban gider. Yerine 18 yaĢındaki oğlu Muhammed Zahir 1933‟te Afganistan kral ilân edilir. Bu arada Mustafa Kemal Atatürk, her üç Afganistan ġahi (Amanullah Han, Nadir ġah ve Zahir ġah) ile yakin münasebetlerde bulunmuĢtur. TürkiyeAfganistan iliĢkilerinin en parlak dönemi Atatürk dönemi olmuĢtur.21 Mustafa Kemal Atatürk sonrasındaki Mohammed Zahir Han dönemi Afganistan‟da 36 yıllık bir duraklama dönemini teĢkil eder. Zahir ġah‟in 18 yaĢında Kral olması ve hükümet iĢlerinin iki amcası tarafından yürütülmesi nedeniyle Afganistan‟da ilerleme adına önemli bir Ģey olmamıĢtır. 17 Temmuz 1973 günü Zahir ġah Ġtalya‟da yeken kuzeni ve eski baĢbakanı olan Mohammed Davud Han kraliyet köksünü basarak iktidara el koyduğunu açıklar. Davud Han, Kâbil radyosunda bir açıklama yaparak, krallığın feshedildiğini ülkede Cumhuriyet rejiminin kurulduğunu ifade etmiĢtir.22 Afganistan'da krallık devrini bitirip cumhuriyeti ilân eden Mohammed Davut, otoriter bir rejim kurmaya çalıĢmıĢtır. 1978'de Afganistan komünistleri tarafından yapılan bir darbe ile Davut iktidarı da son bulmuĢtur. Afganistan halkının ulusal değerlerine karĢı reformist hareketleri baĢlatıp, kendilerine muhalif olan insanları ve birtakım dini liderleri öldüren komünist rejimine karĢı, ülke çapında büyük bir ayaklanma baĢlamıĢtır. Bu ayaklanmaları bastırmak ve Afganistan'da yeni bir komünist rejimini sağlamlaĢtırarak Hint Okyanusu‟na bir adım daha ilerlemek amacı ile 1979 yılında bu ülke Sovyet iĢgaline maruz kalmıĢtır.23 On yıllık bir iĢgal sonrasında da Afganistan halkının direniĢini kıramayan Sovyetler Birliği (Ruslar), 1989'da ülkeyi terk etti ve komünist lideri Necibullah'ı desteklemeye baĢlamıĢtır. Necibullah hükümeti batının desteklediği Mücahitler karĢısında üç yıl dayana bilmiĢtir. 1992 yılında Afganistan'da komünist rejimi yıkılmıĢ ve mücahit adı ile bilinen direniĢçiler iktidara gelmiĢlerdir. 21 Mubariz, A. (1999). Tahlil-i Vakiyât-i Siyasi Afganistan 1919-1996. (İkinci baskı). Peşavar: Meyvand Yayınları, 32-71. 22 Davidov, A. (1999). Afganistan Mesâil-i Cenk ve Sulh. ( Çev. A. Ariyânefer). Peşavar: Meyvand Yayınları, 23-31. 23 Sander, O. (1996). Siyasi Tarih. (Beşinci baskı). Ankara: İmge Yayınları, C.2, 506. 7 Farklı etnik ve siyasi görüĢlere mensup olan direniĢ liderleri sağlam bir hükümet kuramayınca kendi aralarında ciddi çatıĢmalara baĢlamıĢlardır. Bunun neticesinde 1994 yılında ilk defa Kandahar'da Taliban adı ile ortaya çıkan bir grup özellikle PeĢtun kabilelerinin desteğini alarak güney bölgelere hâkim olmaya baĢlamıĢtır. Kısa bir süre sonra, El-Kaida terör örgütü ve bazı komĢu devletlerin de desteği ile 1996'de Kabil ve diğer bölgelere hâkim olmaya baĢlayan Taliban örgütü, Afganistan'ın %90‟lık bir bölümünü ele geçirdiler. 11 Eylül 2001'de Amerika'daki Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon'a yapılan saldırılar ile Afganistan ve Taliban rejimi ilk hedef olarak seçilmiĢtir. Bunun neticesinde yapılan uluslararası bir askeri operasyon ile Taliban rejimi yıkılmıĢ ve aynı yılda Almanya'nın Bonn kentinde yapılan bir konferans ile Hamid Karzai baĢkanlığında geçici bir hükümet kurulmuĢtur. 2004-2009 yılarında yapılan Devlet BaĢkanlığı seçimlerinde Hamid Karzai Afganistan'ın Devlet BaĢkanı olarak seçildi ve 2014 yılı seçimi ile Karai‟in yerine Mohammad AĢraf Gani geçti. Peki, neydi Atatürk‟ün Afganistan politikası? O yıllarda Türkiye ile Afganistan arasında iliĢkiler nasıl kurulmuĢ, nasıl geliĢmiĢti? Afganistan‟ın çağdaĢlaĢması uğrunda Atatürk neler yapmıĢ, neler amaçlamıĢtı. Bu tez iĢte bu gibi soruları aydınlatmayı amaçlayan ve Türk-Afgan iliĢkilerinin ilk yirmi yılını(1919-1938) kapsayan bulabildiğim kadar belgesel bir araĢtırmadır. Tarihçeli GiriĢ bölümünden sonra tez dört ana bölümden oluĢmaktadır: Mustafa Kemal Atatürk ve Amanullah Han(1919-1927), Amanullah Han‟ın Türkiyeyi ziyareti (1928- 1929), Amanullah Han‟in reformları uygulaması ve baĢarısızlığı (19191929) ve Amanullah Han sonrası Türkiye ve Afganistan iliĢkileri (1929- 1938) yani Mohammad Nadir Han ve Muhammed Zahir ġah bölümleri veya dönemleri. Bu tezin hedefi, Atatürk dönemi Afganistan ve Türkiye‟nin birbiriyle olan yakin dostluk ve Türkiye‟nin Afganistan‟ın asrîleĢmesi için yaptığı mesailer ve yardımlarını belirleme ve açıklamaktır. Ayrıca, Türkiye‟nin Afganistan‟a ne kadar ehemmiyet verdiğini ve Afganistan‟ın da Türkiye‟yi neden kendine örnek seçtiğini belirtmektir. Bu çalıĢmanın hazırlamasında, baĢta Ankara‟daki BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivini ve Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay BaĢkanlığı Ankara 8 ArĢiv‟deki birinci el kaynaklar olmak üzere konuyla ilgili çeĢitli kitaplar, dergiler, makaleler ve Internet siteleri de kullanılmıĢtır. ÇalıĢmanın GiriĢ kısmında, Afganistan‟ın kısa tarihçesi, bulunduğu coğrafi konumu ve ehemmiyeti ele alındıktan sonra Türkiye ile olan ilk iliĢkiler hatırlatılmıĢtır. Birinci Bölümde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Afganistan Kralı Amanullah Han dönemindeki rabıtalar çerçevesinde ikili muahedeler, Türkiye‟nin Afganistan‟a yaptığı askeri ve eğitim arsalarındaki yardımları ele alınmıĢtır. Ġkinci Bölümde ise Amanullah Han‟ın Türkiye‟yi ziyareti, ziyaret sırasında yapılan karĢılıklı hitabeler ve antlaĢmalar açıklanmıĢtır. Üçüncü Bölümde, Türkiye benzeri ıslahatları Afganistan‟da da uygulamaya koyması ve Amanullah Han‟ın baĢarısızlığı, Amanullah Han‟a karĢı isyanlar ve tahtan indiriliĢi gibi konular iĢlenmiĢtir. Dördüncü Bölümde ise, Nadir ġah‟ın Afganistan Tahtı‟na çıkıĢı, öldürülmesi ve onun Atatürk‟le olan iliĢkileri ele alınmıĢtır ve çalıĢmanın son kısmında Nadir ġah‟ın oğlu Zahir Han‟ın Afganistan ġah‟i olması, onun Atatürk‟le olan irtibatları ve uluslar arasa plâtformda Türkiye Afganistan iliĢkileri ile ilgili Saadabad Paktı incelenmiĢtir. Kısacası, Mustafa Kemal Atatürk‟ün ölümüne kadar Türkiye Afganistan yakınlıklarının önemi ve farklı hususiyetleri tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır. Tezin Sonuç kısmında ise tezde ele alınan mevzuların kısa bir özeti yapılmıĢ ve önemli geliĢmeler vurgulanarak Türkiye ve Afganistan‟ın iliĢkileri ve Atatürk dönemindeki genel iliĢkileri ve bu rabıtaların seyri zikredilmeye çalıĢılmıĢtır. 9 1. BÖLÜM MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE AMANULLA HAN (1919-1927) 1.1. Savaş ve Zafer Yılları (1919- 1922) Asya kıtasında yaĢayan ulusları arasında bir mevkii mümtaz sahip olan Afganistan milleti her zaman ve her mevki‟de Bizimle hemhal ve hemderd olan Ģark Ġslam devletleriyle de revabıtı mevcudeyi esasinin takviyesini bir gaye ittihaz eyledik, bu gayeye doğru yürürken ilk muahedenameyi Afganistan hükümeti Ġslam iyesiyle 1 Mart 1921 Moskova‟da akd ettik namdar ricalimizden birinin tahtı riyasetinde bir heyeti sefaret dâhil bugün Kabil‟e müteveccihen yola çıkmak üzeredir. GAZĠ MUSTAFA KEMAL PAġA Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi, 1.III.192124 Evvela cümlenize sıhhat ve afiyet temenni ederim. Bu gece bütün Afganistan, belki bütün âlem-i Ġslam için bir Ģeb-i mukaddestir. Çünkü Türklerin zaferini tesid ediyoruz, Türkler Afganlar biraderdir. “Türklerin süruru bizim sürurumuz, kederi bizim kederlerimizdir”. Cenabı haktan Türkler için büyük muvaffakiyetler temenni ederim. Gazi Mustafa kemal PaĢa hazretlerinin muvaffakiyetine dua ederim. AMANULLAH HAN Afganistan Emiri Kabil DilkuĢa Kasrı, 10.X.192225 24 Mustafa Kemal Paşa‟dan Amanullah Han‟a 18 Ağustos 1920 Mektuptan, DBA-Müt.1/96 & Şimşir, B. (1993). Atatürk ve Yabancı Devlet Başkanları. C. 1, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayını, 6- 7, No.2 25 Amanullah Han‟ın Türk Zaferini Kutlamak için 10. 10. 1922‟de Dilkuşa arayında verdiği ziyafette Yaptığı Konuşma, DBA- Türkiye K..73/28 & Şimşir, (1993), a.g.e., 11, No. 6/1 10 1.1.1. Amanullah Han’ın tahta çıkışı Emir Habibullah Han‟ın bir suikast sonucunda öldürülmesinin ardından Afganistan‟da reformcular ile gelenekselciler arasında bir iktidar mücadelesi yaĢandı. Reformcu gruba liderlik eden Habibullah Han‟ın genç oğlu Amanullah Han, diğer gruba liderlik eden ise Habibullah Han‟ın kardeĢi Nasrullah Han‟dı. Nasrullah hem saraydaki Ġngiliz karĢıtı grup için hem de teknolojik yeniliğe ve değiĢime karĢı olan özellikle de bünyesel değiĢime karĢı olanları temsil etmekteydi.26 Babası öldürüldüğü zaman Kabil‟de bulunmasının üstünlüğünü kullanan Amanullah, memur ve askerlere maaĢ artıĢı vaadinde bulunarak ordunun desteği ve popüler kiĢiliği sayesinde Barakzaylar tarafından 21- 22 ġubat 1919 tarihinde Afganistan Emiri olarak ilan edildi. Nasrullah Han ise Habibullah Han‟ın suikastı nedeniyle tutuklandı ve daha sonra hapishanede öldü.27 Amanullah Han‟ın tahta çıktığında, Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun Ġtilaf kuvvetleri tarafından yenilmesi ve Müslümanlar için kutsal sayılan yerlerin Ġngiltere tarafından iĢgal edilmesi ve Hıristiyan güçlerin Ġslam‟ın yok edilmesini amaçladığına inanan ve Halife‟nin cihat çağrısına uymayan Afganlar arasında hayal kırıklığı, utanç ve Ġngilizlere karĢı artan bir düĢmanlık hâkimdi. Aynı zamanda, Afganlıların çoğunluğu, Habibullah Han‟ın birinci dünya savaĢındaki tarafsızlığının karĢılığında baĢta tam bağımsızlık olmak üzere bazı maddi ve Hindistan ile olan sınır bölgesindeki kabilelere iliĢkin somut sonuçlar elde etme fırsatını kullanamadığına inanıyordu. Öte yandan, Afganlar, Afganistan‟a yardım adı altında eski politikasına dönmekten çekinmeyen Ġngiltere‟nin samimiyetine hiç bir zaman güvenemezdi. Hindistan‟daki birlikleri tarafından, gözdağı vermek amacıyla kuzey batı sınır boyunca Afganistan sınırlarına düzenlenen seferler yüzünden Ġngiltere‟ye karĢı duyulan düĢmanlık canlılığını korumaktaydı. 28 26 Volduruskiy, M. (2001). Şoraviy ha ve Hamsayiyi Cunubiyşan. (Çev. A, Aryanfar). Peşaur: Miyvend Yayınları, 180. 27 Carac, Arni, C. (1997). Afganistan Güzergâh Kişver Guşayan. (Çev. Dr. İlmi ve H. Hala). Peşaur: Miyvend Yayınları, 13. 28 Chakravarty, S. (2002). Afghanistan and the Great Game. Delhi, 221. 11 Amanullah Han‟ın taç giyme töreninin yapıldığı 28 ġubat 1919‟da halka yaptığı ilk konuĢmada, “Asil Afgan milletine Krallık tacını kendi baĢına giydirdikleri” için minnettarlığını ifade etti; “Saygınlığını gerçekleĢtirmede mağrur bir millet! Benim büyük halkımın bu tacı baĢıma geçirdiği Ģu dakikada, tacı ve tahtı ancak, planlarımı ve amaçlarımı gerçekleĢtirmede, beni desteklemeniz kaydıyla kabul ettiğimi yüksek sesle ilan ediyorum. Sizlere düĢüncelerimi daha önce açıkladım ve Ģimdi bunların sadece en önemlilerini tekrar edeceğim: Afganistan özgür ve bağımsız olmak zorundadır; tüm diğer egemen devletlerin sahip olduğu bütün haklara sahip olmalıdır. ġehit olan babamın kanını yerde bırakmamak için özgürleĢmelidir, var kimse gücünüzle baskı ve bana zorbalığa yardım edin. VatandaĢlarımız maruz kalmamalıdır. Sadece kanunlar geçerli olmalıdır.”29 Afganistan‟ın modernleĢmesini engelleyen etkenlerle Ġslam‟ın yozlaĢmasına ve güç kaybına yol açan etkenler tamamen aynıydı. Bu nedenle, hemen harekete geçmesi gerektiği çevresi tarafından ikna edilen Kral Amanullah ilk eylemlerinden biri, Hindistan‟ın Genel Valisi Lord Chelmsford‟a, kendilerini Habibullah Han‟ın ölümünden ve kendisinin de tahta çıktığından Haberdar ettiği bir mektup yazmak olmuĢtur. Mektubunda; Afganistan‟ın “ Bağımsız ve özgür” olduğunu ifade ederek, Hindistan ile karĢılıklı yararlarına olacak ticaret antlaĢmaları yapmaya da hazır olduğunu belirtmiĢtir. Yeni Kral, hiç zaman yitirmeden idari reformları baĢlattı ve Abdül Kuddus Han‟ın BaĢbakan ve kayınpederi Mahmud Tarzi‟nin DıĢiĢleri Bakanı olduğu bir kabine kurdu.30 Amanullah Han ülkede tam denetimi sağladıktan sonra Afganistan‟ın tam bağımsızlığını ve elde etmeyi kendisine amaç edindi. Kral Amanullah, Hindistan‟ın Genel Valisi Lord Chelmsford‟a yazdığı ve bağımsızlık vurgusu yaptığı mektuptan sonra, 29 Ġngilizlerin bağımsızlık meselesinin çözümünü Adamec, L. (1967). Afghanistan 1900-1923 A Diplomatic History. California: University of California Press, Los Angelos, 111. 30 Mahmut Tarzi dış ülkeler ile diplumatik ilişkiler kurmak için hereket ederken Afganistan ordusu güney duğru ilerlemeye başlamıştı ve yazılan bağımsızlık mektubunun cevabını beklemeden savaş hazırlığını yapıp merkezden emir bekleyorlardı. Nazaruf, H. (1978). Dayirtalmarif Tacik. C. 1, Doşanbe: Tacikistan Devlet Matbaası, Yayıları, 164. 12 geciktirmeleri nedeniyle koĢulsuz bağımsızlığı sağlamanın en iyi yolunun askeri çözüm olduğu sonucuna vardı.31 1.1.2. Üçüncü Afgan- İngiliz savaşı Emir Amanullah Han, Afganistan tahtına oturduğunun onuncu günü (3 Mart 1919) Hindistan‟daki Ġngiliz saltanat naibi Lord Chalsford‟a gönderdiği mektupta, Afganistan ve Ġngiltere arasında 1905 yılında imzalanan ahitnamenin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini yazmıĢtı. Buna göre Afganistan hükümeti, her iki tarafın eĢit haklara sahip olacağı yeni bir sözleĢme imzalamaya hazır olduğunu bildiriyordu. Afganistan hükümeti bu öneriyi sunduktan sonra Ġngiltere‟nin cevabını beklemeden siyasî tutumunda özgür olduğunu kanıtlarcasına Rusya‟ya Elçi göndererek, siyasî iliĢkide bulunmak istediğini bildirdi. Rusya‟ya gönderilen heyet, birçok Avrupa ülkesiyle de siyasi sözleĢmeler imzalayarak, elçiler tayin etmekle yükümlüydü. Böylece Rusya 27 Mayıs 1919 yılında yayınladığı bir bildiriyle Afganistan‟ın istiklalini ve Amanullah Han‟ın saltanatını tanıyan ilk devlet oldu.32 Ġngiliz hükümetinin Amanullah Han‟a gönderdiği mektupta Afganistan‟ın istiklalinden hiç söz edilmiyordu. Belli ki Ġngilizler Afganistan‟ın istiklalini tanıma niyetinde değildi. Bu nedenle Afganistan halkı bağımsızlığını kazanmak için, Birinci Dünya SavaĢı Fatihlisi olan Ġngiltere ile savaĢmak zorundaydı. Öte yandan Hindistan halkının büyük çoğunluğu da bunu istiyor ve olası bir savaĢ durumunda onların da Ġngilizlere karĢı verilecek mücadelede Afganların yanında yer alacakları anlaĢılıyordu. Bu heyecanla Amanullah Han 13 Nisan‟da Divanı toplayarak savaĢ kararı aldı. 3 Mayıs 1919‟de Afgan ordusu üç koldan Ġngilizlere saldırdı.33 Birinci Dünya SavaĢı‟nda yorgun düĢen Ġngiliz ordusunun yenilgiye uğraması sonucu, Ġngiliz hükümeti barıĢ masasına oturmayı kabul etti. Bir ay süren savaĢın ardından 3 Haziran 1919‟da ateĢkes ilan edildi. 31 Saikal, A. (2004). Modern Afghanistan: A History of Struggle and Survival I.B., Tauris &Co Ltd., London, 62. 32 Gubar, (2005), a.g.e., 756. 33 Calal Abad, Paktiya ve Kandahar dan hereket etiler İngilizler hic beklemediği ve hazırlıksız savaşla karşı karşiya kalmıştır. Gubar, (1967), a.g.e., 758. 13 1.1.3. Bağımsız Afganistan’ın doğuşu BarıĢ görüĢmeleri için Ġngilizler, Ravalpindi Ģehrini seçtiler. 1919 yılı Temmuz ayı sonunda bir Afgan heyeti barıĢ antlaĢmasını müzakeresi için Ravalpindi‟ye davet edilmiĢtir. Afganistan heyetine dâhiliye Nazırı Ali Ahmet Han baĢkanlık yaptığı ve Ġngiliz heyetine de Hindistan DıĢiĢleri Bakanı Sir Hamilton baĢkanlık etmiĢtir. AntlaĢmasında, 8 Ağustos Ġngilizler, 1919 Afganistan‟ın tarihinde imzalanan tam bağımsızlığını Ravalpindi nihayet kabul etmiĢlerdir. Bu AntlaĢma aĢağıda yer alan hükümleri kapsamaktadır. Birinci Madde: Kalıcı barıĢın sağlanması, İkinci Madde: Afganistan‟ın bağımsızlığının tanınması, Üçüncü Madde: Afganistan‟ın Hindistan üzerinden yaptığı silah ithalinin yasaklanması, Dördüncü Madde: Mali yardımlardaki gecikmiĢ borçların tahsil edilmesi ve Afganistan‟a mali yardımların sona erdirilmesi, Beşinci Madde: Afganistan Devleti, Ġngiltere‟nin dostluğunu tekrar kazanmak için içtenlikle istekli olması ve bunu hareketleriyle göstermesi Ģartıyla, altı ay sonra ortak çıkarlara iliĢkin konuları tartıĢmak üzere bir Afgan heyetinin Ġngiltere tarafından kabul edilmesi ve eski dostluk iliĢkilerinin yeniden tesis edilmesi, Altıncı Madde: Sınırların belirsiz olan bölümlerinin bir Ġngiliz komisyonu tarafından belirlenmesi Ģartıyla Hindistan ve Afganistan sınırının önceden tanındığı Ģekliyle kabul edilmesi.34 Afganistan açısından Ravalpindi AntlaĢması, pek tatmin edici değildi. Çünkü esas sınır ve bölge sorunlarının çözümüne hitap etmemekteydi. Afganistan yönetimi baĢlangıçta Durand Hattı‟nda yapılan sınır tayinin iptal edilmesini 34 Atayi, M. (2004). Nigahi Muhtasar Bh Tarih Maasir Afganistan. (Çev. C. Kamgar ). Kabil: Miyvend Yayınları, 242- 243. 14 istiyordu. Fakat Amanullah Han Afganistan bağımsızlığının bedeli olarak, en azından kâğıt üzerinde, Durand hattını kabul etmek zorunda kalmıĢ ve alt kesimlerdeki kabile bölgelerindeki hak iddiasından vazgeçmiĢtir. AnlaĢmada yer almayan ve ayrı bir mektupta açık bir dille, Afganistan‟ın artık “Ġç ve dıĢ iliĢkilerinde özgür resmen ve bağımsız” olduğunu, savaĢına “Tüm önceki antlaĢmaları hükümsüz kıldığını” bildiriyordu. Bu durum, Amanullah Han‟ı galip yapmıĢ; hem içeride hem de uluslararası sahnede itibarı oldukça yükselmiĢtir. Bu sonuç, Amanullah tarafından Ġngiliz ordularının yenilgisi olarak daha doğrusu, bağımsız bir Afganistan devletinin göstergesi Afganistan‟ın bir ay gibi kısa bir olarak sunulmuĢtur.35 sürede bağımsızlık ve özgirliğini elde etmesi, Hindistan‟da ve aslında bütün bölgede hız kazanan sömürge karĢıtı ve bağımsızlık yanlısı çalkantılara katkıda bulunmuĢtur. Bu çerçevede, Afganistan‟ın bağımsızlığını esaslı modernleĢme adımlarıyla destekleme planları yapan Amanullah Han ile DıĢiĢleri Bakanı Mahmud Tarzi, uluslararası onay ve destek sağlamak için Ravalpindi AntlaĢması‟nın imzalanmasının hemen ardından çeĢitli ülkelere heyetler göndermiĢtir.36 Afganistan‟ın egemenliğini tanıyan, dostane önerilerde bulunan ve 1919‟da diplomatik iliĢkiler kuran ilk devlet Sovyet Rusya olmuĢ ve Türkiye, Ġran, Ġtalya, Fransa ve Almanya bunu takip etmiĢlerdir. 1.1.4. Mustafa Kamel’in ulusal lider olarak tarih sahnesine çıkışı Amanullah Han Afganistan‟da tahta çıkarken Türkiye‟de Mustafa Kemal PaĢa milli rehber olarak tarih sahnesine çıkıyor. Tarihi hadiseler iki ülkede hemen hamen eĢ zamanlı olarak geliĢmiĢ. Mondros Mütarekesinden sonra Türkiye toprakları yer yer iĢgale uğruyor: Ġngiltere ġubat 1919‟da MaraĢ‟ı Birecik‟i Urfa‟yı; Martta‟yı Fransızlar Zonguldak‟ı; 35 36 Adamec, (1967), a.g.e., 131. Saikal, (2004). a.g.e., 63-64. 15 Ġtalyanlar Antalya‟yı, Bodrum, Marmaris, Fethiye ve Söke‟yi, Nisanda Ġngilizler Kars‟ı; Mayısta Foça‟yı, Urla‟yı iĢgal ediyorlar ve 15 Mayıs 1919‟da Yunanlılar Ġzmir‟e ayak basmıĢlar. Mustafa Kemal PaĢa bu olaydan dört gün sonra Samsun‟a çıkıp bağımsızlık ve kurtuluĢ savaĢı ilan etmiĢtir. Öte yandan Afganistan‟da aynı yıl 19 ġubat‟ta Emir Habibullah Han öldürülüyor, oğlu Amanullah Han 27 ġubat‟ta tahta çıkıyor, Afganistan‟ın bağımsız bir devlet odlunu açıklıyor ve 3 Mayıs‟ta Ġngiltere‟ye karĢı savaĢ açıyor.37 Afganistan‟da savaĢ davam ederken Anadolu da Mustafa Kemal PaĢa da Samsun‟dan Erzurum Tarafı‟na hareket ediyor. 23 Temmuz‟da Erzurum Kongresi toplanıyor. Tam aynı zamanda Afgan delegeleri de Ravlpindi Ģehrinde Ġngilizlerle barıĢ görüĢmeleri yapıyorlar. Erzurum kongresi açıklandığı gün, Afganistan ve Ġngiltere arasında barıĢ antlaĢması imzalanmıĢtır. Mustafa Kemal PaĢa, 23 Temmuz 1919 günü Erzurum Kongresi‟ni açıklarken Afganistan‟daki geliĢmeleri Ģöyle konuĢuyor: “Baylar, Afganistan ordusu da Ġngilizlerin ulusçuluğu yok etme siyasetine karĢı savaĢıyor. Ġngilizler bel bağladıkları sınır kabilelerinin bile Afganlara katıldığını ve bu yüzden Ġngiliz askerlerinin içerilere çekmek zorunda olduğunu Ġngiliz gazeteleri itiraf etmiĢlerdir.”38 Türk KurtuluĢ SavaĢı yeni baĢlarken Afganistan‟ın bağımsızlık savaĢı sona ermiĢti. Bu milli mücadele‟de Mustafa Kemal‟in yıldızı günden güne parlayacaktı ve mazlum halkların kahramanı olacaktı. Çünkü Türkiye kendi kurtuluĢu için savaĢırken aynı zamanda Asya ve Afrika‟nın ezilen halklarının yani davalarını da savunmuĢ oluyordu. Atatürk Ģöyle demiĢ: “Türkiye‟nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı belki daha kısa, daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi. Türkiye azim ve mühim bir gayret sarf ediyor. Çünkü müdafaa ettiği bütün mazlum milletlerin, bütün Ģarkın 37 38 Şimşir, B. (2002). Atatürk ve Afganistan. Ankara: A AM, Yayınları, 33. Atatürk, M. (1989). Nutuk- söylev. C. III. , vesikalar/belgeler, Ankara: Türk tarih kurumu Yayınları, 1257. 16 davasıdır ve bunu nihayete getirinceye kadar Türkiye, kendisiyle beraber olan Ģark milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir. Türkiye Ģimdiye kadar mevcut tarih kitaplarının icaplarını değil, tarihin hakiki icaplarını edecektir. Biz yeni bir tarih yapacağız.”39 Doğu‟nun ezilen milletleri ile Türk ulusunun kader yazıları bir bakıma ortak olmuĢtu artık bu milletlerin hepsi batının saldırısına uğramıĢtı. Batı en az iki yüz yıldır doğu‟ya üstündü ve sürekli saldırıdaydı, bütün Asya ve Afrika‟yı boyunduruk altına almıĢtı. Osmanlı devletinin Avrupa toprakları paylaĢılmıĢ Türkün Avrupa kıtasından atılması eylemi hemen hemen amacına ulaĢmıĢtı Ģimdi parçalanma sırası Osmanlı imparatorluğunun Asya kanadına gelmiĢti. Anadolu‟nun da elinin altına alınmasıyla doğunun sömürgeleĢtirilmesi süreci tamamlanmıĢ olacaktı. Sömürüye dayalı bir barıĢ düzeni kurulacaktı batının doğuya çizdiği bir barıĢ olacaktı. Birinci dünya savaĢı sonunda batı, bu büyük emeline ulaĢmak üzere bulunuyordu. Mustafa Kemal Atatürk, iĢte tam tarihsel dönüm noktasında, yani doğunun sömürgeleĢtirme sürecinin doruğa eriĢtiği bir sırada tarih sahnesine çıktı, emperyalizmin karĢısına dikildi ve batılıların Türk halkına yazdığı kaderi değiĢtirdi. Batı stratejisinde Türkiye, doğu‟da sömürgeleĢtirme hedefine olaĢmak için son engeldi, aynı zamanda Ġslam dünyasının son kalesi durumundaydı. Tarihsel bakımdan 1920‟lerin Türkiye‟si yalnız Türk ulusunun değil, bütün ezilen ulusların da geleceği az çok belirlenecekti. Böyle bir zamanda ve böyle bir coğrafyada kurtarıcı olarak sahneye çıkan Mustafa Kemal Atatürk tüm mazlum milletler için de bir umut kaynağı olması doğaldı. Batı emperyalizmi son defa Türkiye‟nin üzerine baskı yaparken, ezilen doğuların umut ve kaygı dolu gözleri Türkiye ve Mustafa Kemal Atatürk‟e çevrildi. Ama Ģimdiki Türkiye‟de bu günler birçok insanlar o zamanki durumlara bakamadan, incelemeden olaylar hakkında hâkimlik yapmaktadır.40 39 Atatürk’ün Söylev ve Demeleri. (1959). C.2, (İkinci baskı). Ankara: Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yayınları, 40. 40 Şimşir, (2002). a.g.e., 36-37. 17 1.1.5. Ankara’dan Afganistan’a ilk temsilci Doğu milletleri gözlerini Mustafa Kemale çevirdikleri gibi, Mustafa Kemal PaĢa‟da batı ile savaĢabilmek için dikkatini doğu‟ya çevirdi. Doğu‟ya yani Rusya‟ya Azerbaycan‟a ve Afganistan‟a döndü. Ankara yönetimi, 1920 yılında Azerbaycan ve Afganistan‟da temsilcilikler açmıĢtır. Ankara hükümetinin dıĢ iliĢkilerle ilgili önemli kararı, Afganistan‟ın baĢkenti Kabil‟e ve Azerbaycan‟ın baĢkenti Bakü‟ye temsilci göndermek ve oralarda birer temsilcilik açmak oldu. Yani Türkiye‟nin yurt dıĢındaki ilk resmi temsilcilikler Ģunlar olmuĢtur. Birincisi Azerbaycan‟da ikincisi Afganistan‟da açılmıĢtır. 12 ağustos 1920 günü, Memduh ġevket Bakü‟ye mümessil(elçi) olarak atandı, bir hafta sonra, 18 ağustos 1920 da Abdurrahman Bey Türkiye‟nin Afganistan temsilciliğine atandı. O da Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin yurt dıĢına gönderdiği ikinci resmi temsilci olma Ģerefini kazandı.41 Abdurrahman Bey, Afgan asıllı bir subaydı. Abdurrahman Samadani adıyla da bilinir. Balkan savaĢı ve birinci dünya savaĢı yıllarında bazı Afganlar gönüllü olarak Türk ordusuna katılmıĢlardı. Abdurrahman Bey de bu gönüllülerden biriydi. Bakan savaĢı sırasında Osmanlı ordusuna katılmıĢtı. Yıllardır Türk ordusunda subaylık yapıyordu. Mustafa Kemal PaĢanın güvendiği bir adamdı. Kendisine Türkiye millet meclisi baĢkanı Mustafa kemal PaĢa ile dıĢ iĢleri vekili Ahmet Muhtar Beyin imzalarını taĢıyan bir güven mektubu verildi. Türkçe ve Fransızca olarak iki nüsha Ģekelinde kaleme alınmıĢtır. 18 ağustos 1336(1920) taĢıyan belge aynen Ģudur: “ĠTĠMADNAME Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin milli ordusuna mensup zabitandan Abdurrahman Bey Afganistan hükümeti nezdinde mutemet mümessilimizdir. Tasdiken Ankara‟da 1336 senes-i hicriyesi zilhicecsinin üçüncü tanzim kılınan iĢbu itimatname tarafımızdan imza ve mühür i mumaileyh yedine ite kılındı. 41 Milli Eğitim Basımevi. (1964). İslam Ansiklopedisi, C.4, 172. 18 Ankara, 18 ağustos 1336(1920) Umuru Hariciye Vekili Büyük Millet Meclisi Reisi (Ahmet Muhtar) Mustafa Kemal”42 Bir hafta arayla Türkiye‟nin Kabil temsilciliğine atanan Abdurrahaman Samadani ile Bakü temsilciliğine atanan Memduh ġevket(Esendal) 20 Ağustos 1920 günü Ankara‟dan birlikte yola çıktılar. 1.1.6. 1921 Türk- Afgan antlaşması nasıl yapıldı? Bu antlaĢma, 1 Mart 1921 tarihinde Moskova‟da imzalandı. O sırada Tam Yetkili Büyükelçi General Mehmet Veli Han baĢkanlığında bir Afganistan heyeti Moskova‟daydı. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti‟nin vekilleri ve tam yetkilileri olarak Yusuf Kemal ve Dr. Rıza Nur Beyler Ruslarla antlaĢma yapmak için Moskova‟ya gitmiĢlerdi. Türk ve Afgan heyetleri Rusya baĢkentinde buluĢtular ve antlaĢmayı orada imzaladılar.43 Yusuf Kemal Bey Afganlılarla yapılan antlaĢmayı meclise sunarken Ģunları anlatmaktadır: “Oraya gittik. Muhammet Veli Han, Afganistan‟ın istiklalini baĢka devletlere bildirmeye memur ve o devletlerle istediği antlaĢmaları yapmaya yetkili idi. Rusya ile yaptıkları antlaĢma metnini imza etmek üzere idiler. Bir iki güne kadar Moskova‟dan ayrılacaklardı. Biz bu fırsatı ganimet bildik. Kendilerine dedik, böyle 42 Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal imzasıyla şark Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir Paşa‟ya çekilen 25.08.36(1920) tarihli şifre telgrafta Kabil Mümessilliğine atanan Abdurrahman Bey hakkında şu bilgiler verilmektedir: “…Anasıl Afganlı olup beş seneden beri Türkiye ordusu zabitanı meyanında bulunan Abdurrahman Bey, T.B.M.M. Hükümeti tarafından Emir-i Afgan nezdine Mümessil tayin edilmiş ve mumaileyh bundan beş gün mukaddem Erzurum ve Nahcivan‟a uğramak üzere Moskova tarikile Afganistan‟a azimet eylemiştir…Bu hususatın Halil Paşaya da tebliğini rica ederim…” ama Abdurrahman Bey‟in sonraki yıllardaki faliyeti hakkında hiçbir bilgi yok. Şimşir, (1993) a.g.e., 5, No.1 43 Şimşir, (2002). a.g.e., 55. 19 böyle arzular ortaya konmuĢtu. Bu arzular Büyük Millet Meclisi‟nin ve bütün Türk milletinin isteğine tamamen uygundur. Onunla sizinle her vakit her Ģey imzalamaya yetkiliyiz ve hazırız. Kendileri de bir müsvedde getirmiĢlerdi. Ona karĢılık arkadaĢım müsveddesi Doktor Rıza yapıldı. Nur Aramızda Beyefendi tarafından yapılan gördüğünüz antlaĢma görüĢmelerden sonra antlaĢma müsveddesini götürdük. Onayınıza sunulduğu surette imza edilmiĢtir.”44 Türkiye-Afganistan dostluk antlaĢması 16 Mart 1921‟de imzalanan Türk- Rus antlaĢmasından 16 gün önce, 1 Mart 1921‟de imzalanmıĢ ve TBMM‟de 21 Temmuz 1921‟de görüĢülmüĢtür. Ġki Müslüman ve kardeĢ milletin temsilcilerinin imzaladıkları bu ittifak Ankara ve Kabil hükümetlerince sevinçle tasdik edilmiĢtir. Böylece Türkiye-Afganistan iliĢkilerinde yeni ve dostane bir dönem baĢlamıĢtır.45 1.1.7. Türkiye- Afganistan ittifak muahedenamesinin başlıca hükümleri Türk-Afgan Dostluk ve ĠĢ Birliği AnlaĢması, Ankara Hükümetinin uluslararası alanda Gümrü AntlaĢması‟ndan sonra gerçekleĢtirdiği ikinci önemli anlaĢmadır. Türkiye ile Afganistan‟ın neden ve hangi hedeflerle ittifak AntlaĢması yaptıkları, 1 Mart 1921antlaĢmanın BaĢlıca maddeleri Ģunlardır, bu maddeler O zamanın havasını iyice gösterdikleri için aynen alınmıĢtır. GiriĢ Ģöyledir: “Devleti Aliyye-i Türkiye ve Afganistan, kendilerinin revabıt-ı samimiye-i kalbiye ile yekdiğerine merbut, bir emel ve maksad-ı mukaddes ile mütehassi, maddi ve manevi menafi-i âliye-i müĢtereke-i tammeye malik bulundukları, Devleteyn-i müĢarünileyhimadan birinin saadet ve felaketinin diğerinin saadet ve felaketini mucip olacağı kanaat ve imanı ile ġark âleminin devr-i teyakkuz ve intibah ve istihlasının baĢladığını kemal-i menn u Ģükran ile görüldüğü Ģu anda ezmine-i mazideki gibi irtibatsız ve münferid kalmalarının artık mümkün olamayacağına ve uhdelerine 44 45 bir takım vazaif-i tarihiyenin Saray, M. (2002). Afganistan ve Türkler. Ankara: ASAM, Yayınları, 30. Tengirşek, Y. (1981). Vatan Hizmetinde. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 206. müterettip 20 olduğunun zaruretine hükmederek bir vücudun azası gibi tarafeynden birine gelecek rencu âzardan diğer tarafın müteessir ve müteezzi olacağını tabii gören bu iki kardeĢ devlet ve millet beyinlerinde öteden beri caygir olan vahdet-i maneviye ve ittifak-ı tabiiyi saha-i. siyasiyeye nakl ile ittifak-ı maddi ve resmî hâline kalb ve umum ġarkın ati-i mes‟udu namına bir mukaddemet ül- hayr olmak üzere aralarında teyemmünen bir ittifak muahedenamesi akteylemeye karar vermiĢler ve bu husus için Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, tarafından müĢarünileyha azasından umuru iktisadiye vekili(Naziri) Yusuf Kemal Bey ve umuru Maarif vekili (Naziri) Dr. Rıza Nur Bey ve devleti aliyyei Afganistan tarafından sefir povkalade murahhas cenab celaletmaab General Mehmet Veli Han murahhas tayin olunmuĢlardır. Murahhaseyni müĢarünileyhim selahiyetnamelerini badelraz yolunda ve muntazam olduğunu görerek mevaddi attyeyi kabul eylemiĢlerdir:46 Birinci Madde Ġla MaĢaallah bir hayat-ı müstakil süren Türkiye devleti en samimi ve vicdani revabıt ile merbut bulunduğu Devlet-i aliyye-i Afganistanı manay-ı hakiki-i tamı ile tanımayı bir farize bilir. İkinci Madde Tarafeyn-i aliyeyn-i akideyn bütün ġark milletlerinin azadı ve hürriyet-i kamileye ve hakk-ı istiklale malik olduklarını ve bunlardan her milletin bizatihi ve arzu ettiği her hangi bir usul ve tarz-ı idare-i hükumet ile kendisini idarede muhtar olduğunu, Buhara ve Hiva devletlerinin istiklalini tasdik ederler. 46 BCA, Fon No: 30..18.1.1, Yer Numarası: Kutu No: 3, Dosya Gömleği: 29, ıra No: 11, Dosya No: 1144, Tarih: 3.7.1921.; Genelkurmay ATA E Daire Başkanlığı. Bkz: (İ H) Yer Numarası: ıra No: 15060, Kutu No: 1082 – Gömleği No: 9a, Tarih: 01.03.1921. 21 Üçüncü Madde Devlet-i aliyye-i Afganistan asırlardan beri Ġslamiyet‟e rehberlik ve hidemat-ı bergüzide ifa etmiĢ olan ve âlem-i hilafeti elinde tutan Türkiye‟nin bu babta muktedabiha olduğunu bu münasebetle de tasdik eder. Dördüncü Madde Tarafeyn-i akideynden biri, ġarkı istila veya istismar siyasetini takip eden her hangi emperyalist bir devlet tarafından diğerine vaki olacak tecavüzü bizzat kendine vaki olmuĢ addederek vesait-i mevcude ve mümkinesiyle defeylemeği kabul eder. Beşinci Madde Tarafeyn-i akideynden her biri diğerinin hâl-i ihtilafta bulunduğu üçüncü bir devletin menafiine muvafık veya taraf-ı diğer âkidin menafiine muzir hiçbir muahede ve mukavele-i düveliyeyi akdeylememeği ve her hangi bir devletle muahede akdedeceği zaman evvelce diğer tarafı haberdar eylemeyi taahhüd eyler. Altıncı Madde Tarafeyn-i akideyn aralarındaki münasebat-ı iktisadiye ve ticariyelerinin ve Ģehbenderlik muamelatının tanzimi için lazım gelen mukavelatı ayrıca akdedeceklerdir ve Ģimdiden merkezlerine sefir göndereceklerdir. Yedinci Madde Tarafeyn-i âkideyn iki memleket arasında muntazam ve hususi postalar ihdas ederek vaziyet-i siyasiyeleriyle maarif, ticaret vesair ahval ve vaziyetten her nevi ihtiyacat ve arzularından mütekabilen yekdiğerine malûmat vereceklerdir. ve en seri bir surette 22 Sekizinci Madde Türkiye Afganistan‟a harsen yardımı. Muallim ve zabit göndermeyi ve bu heyet-i muallimin ve zabitanın lâakal beĢ sene hizmette kalmasını ve müddet-i mezkiirenin inkızasında Afganistan talep ettiği takdirde tekrar bir heyeti muallime göndermeye taahhüt eyler. Dokuzuncu Madde Bu muahedename asgari müddet zarfında tasdik edilecek ve o andan itibaren mer‟iyyül- ahkâm olacaktır. Onuncu Madde Bu muahedename iki nüsha olarak Moskova‟da tanzim ve tarafeyn murahhasları tarafından imza ve teati edilmiĢtir. Bu muahede bin üç yüz otuz dokuz sene-i hicriyesi Cemaziyelahirin yirmi birinci gününe müsadif bin üç yüz otuz yedi senesi martının birinci salı günü imza edilmiĢtir.”47 1 Mart 1921 AntlaĢmasını Emir Amanullah Han 22 Ekim 1922 tarihinde kabilde imzalayıp tasdik etmiĢtir48 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından49 kabul ve tasdik edilmiĢ olup daha sonraki Türkiye-Afganistan antlaĢmalarına temel oluĢturmuĢtur. 47 BCA, Fon No: 30..18.1.1, Yer Numarası: Kutu No: 3, Dosya Gömleği: 29, ıra No: 11, Dosya No: 1144, Tarih: 3.7.1921. Genelkurmay ATA E Daire Başkanlığı. Bkz: (İ H), Yer Numarası: ıra No: 15060, Kutu No: 1082 – Gömleği No: 9, Tarih: 01.03.1921. 48 Amanullah, Han Türkiye-Afganistan Antlaşması‟nın 22 Ekim 1922‟de onaylamıştır. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 18 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731, ıra No: 2, ayı No:4352, Tarih: 22. 11. 1922. 49 Türkiye Büyük Millet Meclisi antlaşmayı, 21 Temmuz 1921 günü onaylamış ve böylece yürürlüğe girmiştir. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası: Kutu No: 3, Dosya Gömleği No: 29, ıra No: 11, Tarih: 03. 07. 1921. Genelkurmay ATA E Daire Başkanlığı. Bkz: Yer Numarası: ıra No: 15060, Kutu No: 1082 – Gömleği No: 9a, Tarih: 01.03.1921. 23 1.1.8. Antlaşmanın bazı özellikleri 1 Mart 1921 tarihli Türkiye- Afganistan ittifakı antlaĢmasının bazı özelliklerini Ģöyle açıklayabiliriz: Bu antlaĢmayı imzalamakla Afganistan, Türk devletini, Ġstanbul Hükümeti‟nin değil, Ankara Hükümeti‟nin temsil ettiğini tanımıĢ ve Ankara hükümetini tanıyan ilk ülke olmuĢtur. O tarihe kadar yabancı devletler yalnız Ġstanbul Hükümeti‟ni resmiyete tanıyorlardı ve Ankara hükümetini tanıyan bir yabancı ülke henüz çıkmamıĢtı. Afganistan yeni Türkiye‟yi tanıma yolunda bir çığır açmıĢtır. 50 Afganistan bu AntlaĢmanın ilk maddesinde Türkiye‟nin bağımsız bir devlet olduğu ve Afganistan‟ı da böyle tanıdığı kaydedildi. Dördüncü madde, Doğu‟yu ele geçirme ve sömürme siyaseti güden herhangi bir devletin Türkiye veya Afganistan‟a yönelteceği bir saldırının taraflarca doğrudan doğruya kendilerine yapılmıĢ sayılacağı belirtiliyordu. BeĢinci maddeye göre taraflar Türkiye veya Afganistan ile antlaĢmazlık halinde olan hiçbir ülkeyle antlaĢma yapmayacak üçüncü bir devletle baĢka bir antlaĢma yaparken birbirlerine haber vereceklerdi. Türk ordusunun kahramanlığı sayesinde Türk toprağı hürriyete kavuĢtu.51 Bu antlaĢma iki ülke arasında dostluk ve iĢbirliğinin ötesinde uzaklık ve zorluklar nedeniyle kuramsal da olsa emperyalist devletlere karĢı bir ittifak bağı (Md 4 ve 5) yarattığı için bir dayanıĢma antlaĢması diyebileceğimiz bu Bağlantı bir özelliği de esasen onaylanmamıĢ olan 1920 Gümrü AntlaĢması bir yana bırakılırsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti‟nin hukuksal açıdan geçerli ilk uluslararası siyasal bağıtlı bir antlaĢmadır.52 Bu antlaĢmayı imzalayan iki ülkede bütün Doğu milletlerinin kurtuluĢu, tam özgürlük ve bağımsızlık hakkına sahip olduklarını kabul ettiler. Yüzyıllardan beri Ġslamiyet‟e öncülük ve ona üstün hizmetler yapmıĢ olan, hilafet dünyasını elinde tutan himayesi altında bütün Ġslam devletlerini birliğe davet ediyordu. Türkiye, 50 Şimşir, (2002). a.g.e., 56. Şimşir, B. (1999). Doğunun Kahramanı Atatürk. Ankara: Bilgi Yayınevi, 45. 52 oysal, İ. (1983). Tarihçeleri ve Açıklamaları ile Birlikte Türkiye’nin Siyasal Antlaşmaları (1920 1945). C.1, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 24. 51 24 Afganistan‟a kültür alanında yardım için öğretmen ve subay göndermeyi ve bu öğretmen ve subayların en az beĢ yıl görevde kalmasını ve bu sürenin sonunda Afganistan isterse yeniden eğitimciler göndermeyi yükümlenir.53 Bu ahitnameye göre: Yeni Türkiye ile Afganistan ulusunun kardeĢ olduğu aralarındaki manevi birliği politik alanda da sürdürmek istedikleri, her iki devletinde birbirlerinin bağımsızlığına saygı göstermeleri, doğu uluslarının yönetimlerinin belirlenmesinde özgür olduklarını gösteren bir belge olmuĢtur.54 Afganistan devleti Ankara‟ya ilk resmi elçisini göndererek TBMM Hükümetinin yanında yer aldığını göstermiĢtir. Afganistan‟ın bu hareketi, kuĢkusuz Ġslam dünyasında TBMM Hükümeti lehine önemli bir etki yaratmıĢtır. Türkiye‟nin Afganistan ile imzaladığı bu dostluk AnlaĢmasından sonradır ki, Sovyetler Birliği Türkiye ile 16 Mart 1921 tarihinde Türk –Sovyet Dostluk AnlaĢması‟nı imzalamıĢtır. Bu durumda göstermektedir ki; Anadolu‟da kurtuluĢ mücadelesini yürüten TBMM‟yi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyen Sovyetler Birliği‟nin Dostluk AnlaĢmasını imzalamakta bahaneler yaratması ve her görüĢmede yeni Ģartlar ileri sürmesi Afganistan ile dostluk anlaĢması imzalandıktan sonra vazgeçilmiĢtir. Ayrıca TBMM ile ilk anlaĢma imzalayan bir dost ülke olma özelliğini göstermiĢtir. Bunun yanında TBMM hükümeti nezdinde ilk temsilci gönderme ayrıcalığı da Afganistan‟a aittir. Türk Milletinin en olumsuz koĢulları yaĢamakta olduğu bir zamanda Afganistan Krallığının sağladığı manevi destek Türk milletinin Afganistan a geçmiĢte ve gelecekte bir vefa borcunun olması gerektiğini anımsatıyor.55 Afganistan‟da Türk zaferi sanki milli bir bayram gibi sevinçle kutlandı. Afgan kralı Amanullah Han, Türk zaferi dolayısıyla Saray‟da büyük bir Ģölen verdi. Kralın kendisi, Türk Büyükelçisi Fahrettin PaĢa ve Kabil‟deki kordiplomatik duayeni, Mustafa Kemal PaĢa‟yı ve Türk halkını kutlayan söylevler verdiler. Duayen Ģöyle konuĢtu: “Mustafa Kemal PaĢa baĢkanlığındaki Ankara hükümeti sayesinde Türk 53 Özgiray, A. (1999). Atatürk’ün Dış Politikası 1919-1938. İzmir: elçuklu Basımevi, 13- 14. Barut, M. (1967). Türkiye Cumhuriyeti Tarihi -1. Ankara: Alkım Yayınevi, 137. 55 İnternet: Şimşek, H. “Türk-Afgan İlişkileri ve Türkiye’nin Afgan Politikası”, www.hsimsek.com adresinden 27 Mart 2014‟de alınmıştır. 54 25 milleti, dünyanın öteki milletleri arasında yaĢama hakkı olduğunu kahramanca gösterdi.” KurtuluĢ savaĢı yıllarında Türkiye ile Afganistan arasında baĢlayan yakınlaĢma özellikle Ġngiltere‟yi tedirgin etmiĢtir. Londra hükümeti emperyalizme karĢı savaĢ veren Türkiye‟nin sömürge durumundaki Ġslam ülkelerine örnek olmasından bu arada kendi aralarında çatıĢan Hindularla Müslümanların Ġngiltere‟ye karĢı birleĢmesinden korkuyordu. Nihayetinde bu korku da gerçekleĢmiĢtir.56 Hem Türkiye‟ye hem de Afganistan‟a Ġngiliz emperyalizmine karĢı dayanma gücü veren ve bu iki ülkenin bağımsızlık mücadelesindeki baĢarı Ģansını artıran dıĢ olgu Sovyet devrimidir. Sovyet devrimi ile Türkiye doğusunu ve kuzeyini güvenceye almıĢ ve bu devrimden maddi ve politik destek görmüĢtür. Afganistan ise Sovyet devrimi ile kuzeyinde dost bir ülke ve müttefik kazanmıĢtır. Ġki ülke de Ġngiliz emperyalizmi ile hesaplaĢmaya baĢlarken Sovyetler tarafından tanınmıĢlar ve dostluk yardım antlaĢmaları yapmıĢlardır. Bu nedenle günümüzde Türkiye ile Afganistan iliĢkilerini sağlıklı bir bakıĢ açısı ile yorumlayabilmek için Türkiye‟nin bir Avrupa ülkesi değil, Asya ülkesi olduğunu, kaderinin mazlum milletlerin ve ezilen ülkelerin kaderi ile ortak olduğunu görmek gerekir. KurtuluĢ savaĢı yıllarında Türk-Afgan iliĢkilerinin gösterildiği en önemli gerçek Ģudur.57 1.1.9. Ahmet Cemal Paşa’nın Afganistan’a yönelik faaliyetleri Türkler ile Afganlılar arasındaki dostluğun geliĢmesinde büyük hizmetleri geçen ve 1920'li yılların baĢında Afganistan‟da faaliyet göstermiĢ olan Ahmed Cemal PaĢa, Ġttihat ve Terakki Partisi‟nin önde gelen liderinden biriydi. Birinci Dünya SavaĢı sırasında Osmanlı Devleti'nin Bahriye Nazırı ve IV. Ordu Kumandanı olarak Filistin ve Sina cephesinde görev yapmıĢtı. 58 SavaĢın kaybedilmesi üzerine Enver PaĢa, Talat PaĢa ve diğer arkadaĢları ile beraber 56 Vatan Yayınları. (1923-1973). Türkiye Ansiklopedisi, C.1, 46-47. arıhan, Z. (2002). Kurtuluş Savaşımızda Türk- Afgan İlişkileri. İstanbul: Kaynak Yayınları, 260. 58 Kabacalı, A. (2001). Hatıralar Cemal Pasa. İstanbul: Türkiye İşbankası Yayınları, 183-242. 57 26 Cemal PaĢa da memleketi terk etmiĢti. Cemal PaĢa, 1920 Eylül‟ünde TaĢkent üzerinden Kâbil‟e geçerken yanında Birinci Dünya SavaĢı‟nda Ruslara esir düĢmüĢ ve Sovyetlerin serbest bıraktığı Türk subaylarından bazılarını da almıĢ, 59 bunlardan altısını Hive‟de altısını da Buhara‟da bırakarak Türkistanlı gençlere harbiye kurslarını açmalarını emretmiĢti ve 15-20 Türk zabitini de Afganistan‟a götürmüĢtü. Amanullah Han, Cemal PaĢa‟yı muhabbetle karĢılamıĢ 60 ve Afganistan Ordusu‟nun tanzim etme görevini vermiĢti. Cemal PaĢa, Herat‟tan 29 Eylül 1920‟de Mustafa Kemal‟e yazdığı mektubunda; Afganistan‟a geliĢinin Amanullah tarafından iyi karĢılandığını, Kabil‟e davet edildiğini, Afganistan gazetelerinin onun geliĢine önem vererek birinci sayfadan haber yaptıklarını belirtmektedir.61 Cemal PaĢa mektubunda kendi amaçlarından da bahseder; “Afganistan Emirine Ġslam Hilafetinin ve Batı Türklerinin duçar olduğu inkıraz tehlikesini anlatmak ve Ġtilaf devletleri elinde taksim olunmaktan Türkiye‟yi kurtarmak maksadıyla Anadolu‟da teĢekkül eden Türkiye ihtilal hükümetinin bugün Ġslam âleminin manevi müzaheretine hazır bulunduğunu izah eylemektir”62 Cemal PaĢa ayrıca Afganistan‟a gittiğinin temel amacını ise Hindistan ihtilalcileriyle temasa geçmek ve Hindistan‟da büyük bir ihtilal meydana getirmek olduğunu bildiriyordu.63 Bütün bunların yanı sıra Afganistan ordusunun modernize edilebilmesi için bir kurmay heyetine ihtiyacı olacağını,64 gönderilecek kurmay subayları ile beraber eski yaveri Ġsmet Bey‟in yollanmasını rica ediyordu. Ayrıca bu dönemde bizzat Amanullah Han da Mustafa Kemal PaĢa‟dan ordusunun modernize edilmesi için subay isteğinde bulunmuĢtu.65 Cemal PaĢa Birinci dünya savaĢıdan esir düĢtüklei Rusya‟dan Afganistan‟a geçen Türk subayların yardımı ile bir örnek alay teĢkil etmiĢ ve bu alaya modern 59 arıhan, (2002). a.g.e., 81. Özgiray, (1999). a.g.e., 1121. 61 arıhan, Z. (1996). Kurtuluş Savaşı Günlüğü 4 (Açıklamalı Kronoloji) akarya avaşı‟ndan Lozan‟ın Açılışına (23 Ağustos 1921 - 20 Kasım 1922), Ankara, 228. 62 Cebesoy, A. (1982). Moskova Hatıraları. Ankara, 61-63. 63 Kabacalı, (2001). a.g.e., 15. 64 Aydemir, Ş. (1999). Makedonya’dan Ortaasya’ya Enver Paşa,(1914-1922). C. III., İstanbul, 530-531. 65 ATASE Arşivi, (İ H), ıra No:8, Kutu No: 866, Gömlek No: 64, Belge No: 8; Emanullah‟ın bu mektubu için Bkz. Atatürk‟ün Milli Dış Politikası (Milli Mücadele Dönemine Ait 100 Belge) 1919-1923. (1994). C. I., Ankara, 342. 60 27 savaĢ sanatını öğreterek Amanullah Han‟ın takdirini kazanmıĢtır. Ġngilizlere olan büyük nefretinden dolayı, Ġngilizlerin Afganlılar ile yeniden dost olmak için gösterdikleri gayretlere karĢı menfi tavır takınması, Ġngilizlerle iyi geçinmek taraftan olan bazı Afganistan yetkilileri onun çalıĢmalarından rahatsız olsa da; Amanullah Han kendisinden memnun olmuĢtur.66 Cemal PaĢa, Afganistan‟ın Türkiye‟den sonra Ġslam âleminin en kuvvetli ikinci devleti olmasını ve bunun için de Afganistan‟ın mutlaka modernleĢmesini istiyordu. Bunun gerçekleĢebilmesi için Türkiye‟nin askerî yardımına ihtiyaç duyulmaktaydı.67 Hindistan Müslümanlarının Ġngiliz esaretinden kurtulmasına da yardım edebileceğine inanıyordu. Bu konudaki fikirlerini Amanullah Han‟a, Sovyet Rusya yöneticilerine ve yazdığı mektuplarla Mustafa Kemal PaĢa‟ya açıklamaktan çekinmiyordu.68 Cemal PaĢa Afganistan‟da uzun bir dönem kalabilmiĢ ve Türkiye‟den kendisine askerî heyet ve memur gönderilmek suretiyle yardım edilmiĢ olsaydı,69 Afganistan kısa bir sürede kalkınabilecekti. Afganistan‟ın, Hindistan‟ın bağımsızlığında önemli bir katkısı olabileceği gibi diğer Müslüman ülkelerin de geliĢmesine örnek olabilecekti.70 Ġngilizler Cemal PaĢa‟nın Afganistan‟a geçtiğini ve Amanullah Han tarafından Afganistan ordusunu örgütlemesi ile görevlendirildiğini çok geçmeden öğrendiler. Ġngiliz istihbaratına göre, Cemal PaĢa Kabil‟de bir merkez kurmuĢ ve bir Hint Ordu‟su düzenlemeyi düĢünmekteydi. BolĢevikler de bunu kendileri için uygun görüyorlardı. Ancak Afganistan‟da Cemal PaĢa‟nın oluĢturmaya çalıĢtığı yüz bin kiĢilik orduyu Rusya‟da kendileri için tehlike olarak görüyordu. Dolayısıyla Cemal PaĢa‟nın 16 kiĢilik bir askerî kurulla, Afganistan‟da bulunduğu bir yıllık süre içinde Ġdarî ve askerî alanlarda bir hayli ıslahat ve önemli siyasi icraatta bulunmuĢ olması Afganistan‟ın Rus ve Ġngiliz siyasetlerinden etkilenmesini önleyememiĢti.71 66 Birinci dünya savaşından esir düştükleri Rusya‟dan Afganistan‟a geçen ve hizmetleri süresince oradan tahsist alan subaylara ayrıca tahsist verilmemesi. Bkz. B.C.A, Fon No: 80 18 1 1, Yer Numarası: Kutu No: 6, Dosya Gömleği No: 49, ıra No 5, Dosya No: 51-16, Tarih: 04.02.1923. 67 Saray, (2002). a.g.e., 124. 68 Cebesoy, (1982). a.g.e., 280-281. 69 Cöhçe, . (1997). Atatürk Döneminde Türk-Afgan Münasebetleri. Afganistan Üzerine Araştırmalar, İstanbul, 121-123. 70 Cebesoy, (1982). a.g.e., 364-365. 71 Nawid, S. (1999). Religious Response to Social Change in Afganistan, 1919-1929, King Amanallah and the Afghan Ulama. Peşaver, 69. 28 Ancak bu sırada Enver PaĢa‟nın Türkistan‟daki Ġstiklal savaĢını baĢlatması Almanya‟ya giden Cemal PaĢa‟nın Afganistan‟a dönüĢünü zora soktu, Sovyetler onun Enver PaĢa‟ya yardım edeceğini düĢünüyorlardı. Bu nedenle Sovyetler Tiflis üzerinden Afganistan‟a dönmek üzere olan Cemal PaĢa‟yı bir Ermeni katiline arkadan vurdurdular, sonra da katili ortadan kaldırdılar. Cemal PaĢa‟nın Sovyetler tarafından öldürülmesi Enver PaĢa için büyük talihsizlik oldu.72 1.1.10. Enver Paşa’nın Afganistan’a yönelik faaliyetleri Enver PaĢa, birici dünya savaĢ sonrasında Türkiye‟yi terk ederek Berlin‟e gitmiĢtir. 1919 yılından itibaren siyasi temas ve faaliyetlerine baĢlamıĢtır.73 Talat PaĢa liderliğinde bir taraftan Batılı Devletler, diğer taraftan da BolĢeviklerle görüĢmeler yapılmıĢtır. Bu görüĢmenin sonucunda BolĢeviklerle iĢbirliği kararına varılmıĢ, bu Enver PaĢa için büyük bir fırsat olmuĢtur. Çünkü Enver PaĢa‟nı amacı, faaliyetlerini Rusya‟da sürdürmek ve baĢta Anadolu olmak üzere Müslümanların kurtuluĢunu sağlamaktır.74 Bu amaca ulaĢmak için Ġngiliz Emperyalizmine karĢı mücadele gerekmektedir. Enver ile Ahmet Cemal PaĢa, Türkistan ve Afganistan Müslümanlarından kuracakları ordular ile Türklerin ve BolĢeviklerin düĢmanı olan Ġngilizleri Hindistan‟dan atmak için Sovyetlerden yardım istiyorlardı.75 Enver PaĢa daha 1914 yılının Aralığında Limon von Sanders‟e Kafkaslarda baĢarı elde ettikten sonra, Afganistan üzerinden Hindistan‟a ilerleyebileceğini söylemiĢti.76 Bu dönemde Enver PaĢa‟nın faaliyetleri Sovyet Rusya‟nın da iĢine geliyordu. Enver PaĢa, 26 Ağustos 1920‟de Mustafa Kemal PaĢa‟ya yazdığı mektupta, Afganistan ordusunun teĢkilat ve her alanda ilkel bir halde kaldığı, gerek Cemal PaĢa'nın 72 TaĢkent'ten yazdığı mektuba, gerek Afganlarla görüĢmelerine ATA E Arşivi, (ATAZB- 1), ıra No:4372, Kutu No: 38, Gömlek No: 23, Belge No: 6245, tarih: 10.08.1920. 73 Aydemir, (1999). a.g.e., 491. 74 Andican, A. (2003). Cedidizm’den Bağımsızlığa Hariçte Türkistan Mücadelesi. İstanbul, 132. 75 Saray, M. (1995). Atatürk veTürk Dünyası. Ankara: Türk Tarih Kurumu yayınları, 27. 76 Kurat, A. (1990). Türkiye ve Rusya. Ankara: Kultur Bakanligi Yayınları, 500. 29 dayanarak: “Afganistan ordusunu tensik ve bayındırlık iĢleri gibi memleketin diğer esaslı iĢlerinde bir hayat eseri uyandırmak mümkün olacağı düĢüncesindeyim.” demektedir. Mustafa Kemal PaĢa‟nın Ġttihatçıların faaliyetlerine bakıĢ açısı doğal olarak Anadolu‟da verilmekte olan Millî Mücadele eksenli olmuĢtu. O‟nun endiĢesi özellikle Enver PaĢa‟nın Sovyet Rusya ile olan iliĢki ve diyalogundan kaynaklanmaktaydı.77 Bu arada Amanullah Han, Enver PaĢa'ya “Muhterem ve Aziz KardeĢim Enver PaĢa" diye baĢlayan bir mektup yazarak ona Afganistan'ın en büyük unvanı olan ve yalnız baĢkumandanına verilmiĢ olan “Serdar-ı Âlâ” rütbesini ve niĢanını verdiğini bildirmiĢtir. Amanullah Han, ayrıca Enver PaĢa‟ya para yardımında da bulunmuĢtu. Enver PaĢa, 29 Haziran 1921 tarihli mektubunda Cemal PaĢa‟ya, “evvelki gece” Moskova'da bütün merkezi umuminin orada bulunan üyeleri, Çiçerin, Fransız ve Ġtalyan kolonisinden kendileriyle iĢbirliği yapılmasına taraftar olanlarla bir konferans yaptıklarını, Hindistan'da baĢarı kazanmanın Cemal PaĢa'ya yardım etmeye bağlı olduğunu anlattıklarını belirtiyor. Enver PaĢa vaad edilen yardımın hemen yapılacağını söylemiĢtir. Ancak daha sonraki temaslarında Afganistan için Cemal PaĢa‟ya yardım temin etmek amacıyla Ruslarla yaptığı görüĢmelerde Rusların çok istekli olmadıklarını görmüĢtür. Afganistan için verilecek silahlarda zorluk çıkarmıĢlardır.78 Ruslar yapacakları yardımın bir kısmının hemen yerine getirilmesini, diğer kısmının yavaĢ yavaĢ uygulanmasını istemektedirler. Enver PaĢa ve arkadaĢları ise iliĢiği hemen koparmak yerine beklemeyi tercih etmiĢlerdir. Bu geliĢmelerden de anlaĢılacağı üzere Sovyetler Afganistan'a önemli ölçüde silah ve para yardımı yapmaya karar verdikleri, ancak yardımların teslimi sırasında bazı sorunlar yaĢandığı anlaĢılmaktadır. Sorun, Afganistan'ın Ġngilizlerle anlaĢma ihtimali ve Enver PaĢa'nın Sovyetlere karĢı takındığı tutumdur. Bunun üzerine Enver PaĢa, Türkistan içlerine giderek burada belli bir dönem nasıl bir mücadeleye giriĢeceği konusunda kararsızlık yaĢamıĢtır.79 77 Gürsoy, . (1988). Liva El- İslam‟da Enver Paşa‟nın Yazıları. Toplumsal Tarih, İstanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, ayı.( 49 ) 23. 78 Fezzat, M. (1993). Mecahidi Kahraman İbrahim Bek Lakay, Pakistan, 17-21. 79 Fezzat, (1993). a.g.e., 27. 30 Ancak bu dönemde Türkistan‟ın bağımsızlığı için verilen mücadelenin öncülerinden olan Zeki Veledi Togan, Afganistan‟a gitmesini önermiĢse de O Sovyetlere karĢı savaĢan Basmacıların baĢına geçmiĢtir.80 Afganistan Hükümeti Enver PaĢa önderliğindeki Orta Asya Müslümanlarının faaliyetlerini büyük bir dikkatle izlemeye almıĢtır.81 Bunun sonucunda Amanullah Han, Enver PaĢa‟ya destek vermek için ülkenin kuzey sınırına Buhara‟ya yakın bir vilayet olan Qataghan‟a Nadir Han gönderildi. O‟nun görevi; sınırın öte yanındaki geliĢmeleri takip etmek ve Enver PaĢa‟ya gizlice adam göndermek ve cephane sağlamaktı. Nadir Han ayrıca Enver PaĢa'ya gizlice sağlık malzemesi ve para yardımında da bulunmuĢtu.82 8 Kasım 1921'de Afganistan yakınlarındaki Kâfarnihan Suyu kıyısına varır. EĢine yazdığı 12 Aralık 1921 tarihli mektupta, “Böyle giderse, çekilip Afganistan'a gideceğim” diye yazar. Enver PaĢa, hâlâ “Turan Ġhtilal Askerî TeĢkilatı” oluĢturma niyetindedir. Enver PaĢa, bu geliĢme üzerine Afganistan tarafına değil, doğuya yönelmiĢ, Buhara'ya bağlı Belh-i Cevan ilinin Çegan bölgesinde 4 Ağustos 1922 günü BolĢevik kuvvetleriyle bir çatıĢmada vurularak Ģehit olmuĢtur. Enver PaĢa‟ın Ģehit olmasından sonra Basmacıların gücü büyük oranda azalmıĢ ve gerilla çetelerine dönüĢmüĢtür. Basmacılar Afganistan'a geçerek orada güçlerini yeniden toplamaya çalıĢmıĢlardır.83 Ağustos 1922'de Kâbil'de Enver PaĢa'nın eski silah arkadaĢları olan Türk subaylarının yardımıyla bir konferans düzenlemiĢ, 1923 ilkbahar‟ında yeniden harekete geçmek ve Afgan Türkistan‟ını da merkez edinmek için hazırlıkları sürdürmüĢlerdir. Ancak Buhara bölgesinde Basmacı hareketi bir süre daha devam edebilmiĢtir. Büyük ölçüde güç kaybına uğramalarına rağmen bu çetelerin bazıları 1930‟lara kadar Sovyetler Birliği ile savaĢmaya devam etmiĢlerdir.84 80 Togan, A. (1999). Hatıralar, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 332. Afgan Rejimin Panislâmcı politikaları Türkiye‟yi ve Halifeliği desteklemesi ile sınırlı değildi. 1919 Kışı gibi erken bir tarihte, Afgan hükümeti sürekli Bolşevik ilerlemesi ile tehdit edilen Orta Asya Müslümanlarının savunmasına koştu. Amanullah, Bolşeviklere karşı mücadele etmekte olan özgürlük savaşçıları Basmacı liderlerine silah ve cephane sağladı. Geniş bilgi için Bkz. Nawid, (1999). a.g.e., 61. 82 Nawid, (1999). a.g.e., 62. 83 Fezzat, (1993). a.g.e., 36. 84 Aydemir, (1999). a.g.e., 599. 81 31 1.1.11. İlk Afgan elçisi Sultan Ahmet Han Türkiye’de 1 Mart 1921 Türk- Afgan antlaĢması, Afganistan ile Türkiye‟nin birbirlerinin baĢkentlerinde elçilikler açmalarını da öngörmüĢtü. Amanullah Han, bu antlaĢmanın onaylanmasını bile beklemeden, hemen Ankara‟ya bir elçilik heyeti gönderdi. Bu heyeti baĢında bulunan elçi Sultan Ahmet Han, 9 Nisan 1921 günü Hopa‟dan Türkiye‟ye girdi ve hemen Mustafa Kemal PaĢa‟ya kızgın bir telgraf çekti. “kutsal Ġslam toprağına adım attım” diye Türkiye‟ye geldiğini haber verdi, Emir Amanullah Han ve Afganistan devletinin selam ve sevgilerini sundu ve Türk ordusunun kazanmıĢ olduğu ikinci Ġnönü zaferini kutladı.85 Mustafa Kemal Atatürk Afganistan elçisi Sultan Ahmet Han‟ın telgrafına 12 Nisan günü cevap verdi. Türk ordularının kazandığı zafer kadar, kardeĢ Afganistan‟la doğrudan iliĢki kurmayı ve Afganistan elçisini Türkiye‟de görmekten de gurur ve mutluluk duyduğunu bildirdi AĢağıdaki telgrafı çekti: “Ülkemize geliĢ ve teĢrifinizi ve Ġslam ordusunun düĢmanlarımıza karĢı kazandığı büyük zaferden dolayı memnuniyet ve tebriklerinizi bize bildiren telgrafınızı aldık. Kahraman askerlerimizin zulüm ve melanet kuvveti olan Yunanlılara karĢı kazandığı baĢarı bizlere ne kadar haz vermiĢse, Ġslam dininin en güçlü kardeĢlik bağıyla kendisine bağladığı Afganistan‟ın selam ve sevgilerini bize getiren ve iki kardeĢ ülke arasında doğrudan mutlu iliĢkiler kurma imkânını yaratan yüce heyetinizi vatan toprağında kabul etmek de bizi O kadar gururlandırmıĢ ve hoĢnut etmiĢtir. Tebriklerinizi derhal batı ve güney cepheleri kumandanları Ġsmet ve Refet PaĢalara derhal duyurduk ve cenabı haktan niyaz ederiz ki, yüksek heyetinizin memleketimize ayak basması ve iki dost ve kardeĢ ülke arasında bağlantı sağlaması, ülkelerimizin geleceği için daima hayır ve mutluluk nedeni olsun.”86 Ankara Hükümeti nezdinde ilk elçi olma sıfatını taĢıyan Sultan Ahmet Han, 9 Nisan 1921 günü Hopa‟dan Türkiye‟ye girmiĢ, 21 Nisan 1921‟de Ankara‟ya 85 86 arıhan, (2002). a.g.e., 489. Şimşir, (2002). a.g.e., 63. 32 gelmiĢ ve 25 Nisan 1921 günü de TBMM BaĢkanı Mustafa Kemal‟e güven mektubunu sunmuĢtur. 10 Haziran 1921 Cuma günü, Ankara‟daki ilk Elçilik olan Afganistan Elçiliğinin açılıĢ töreninde elçilik gönderine bayrağı bizzat Mustafa Kemal PaĢa çekmiĢtir.87 1.1.12. Afganistan’a atanan ilk Türk elçisi Fahrettin Paşa Kasım 1921‟de Ankara‟nın Kabil elçiliğine eski Medine muhafızı Fahrettin PaĢa, müsteĢarlığa ise eski hariciye memurlarından Mısırlı Hilmi Bey atanmıĢtır. Fahrettin PaĢanın yakın zamanda Ankara‟dan görev yerine gideceği belirtilir ve böyle bir dindar, namuskâr ve göreve düĢkün kiĢinin Kabil Elçiliğine atanmasında isabetle hareket edildiğini ve bu atamanın kardeĢ Afganistan hükümetiyle Türkiye arasındaki içten bağları güçlendireceğini belirterek ve Fahrettin Altay PaĢa‟yı kutlamıĢlar.88 Bu haber en etkili ağızdan da doğrulandı. Mustafa Kemal PaĢa, 28 ġubat 1922 günü, Afganistan‟ın bağımsızlık yıldönümü Ģöleninde yaptığı konuĢmada önlü Ģahsiyetlerimizden birinin baĢkanlığında bir elçilik heyeti bugün Kabil tarafına yola çıkmak üzeredir dedi. Afganistan‟a atanan tam yetkili ilk Türk elçisi Fahrettin kimdir. Bu namlı Ģahsiyeti biraz hatırlayalım: Medine Müdafii olarak tanınan Fahreddin PaĢa,1868'te Rusçuk'ta doğdu. Asıl adı Ömer'dir. Soyadı kanunundan sonra Türkkan soyadını almıĢtır. 93 Harbi'nden sonra ailesiyle birlikte Ġstanbul'a gelen Ömer Fahreddin 1888'de Harp Okulu'nu, 1891'de Erkân-ı Harbiyye'yi bitirdi ve kurmay yüzbaĢı olarak orduya katıldı. Balkan SavaĢı sırasında Çatalca savunmasındaki baĢarısıyla Edirne'nin geri alınmasında rol oynadı. Osmanlı Devleti 1914'te 1. Dünya SavaĢı'na girdiği vakit miralay rütbesiyle Dördüncü Ordu'ya bağlı 12. Kolordu kumandanı olarak Musul'da 87 Tughra, M. (2006). Ankara Hükümeti Nezdinde İlk Büyükelçi Olma ıfatını Taşıyan Sultan Ahmet Han. Afganistan’a Bakış, Afganistan Büyükelçiliği, ( 1) , 22. 88 arıhan, (2002), a.g.e., 212. 33 bulunuyordu. 25 Kasım 1914'te mirlivalığa terfi ettirildi. 26 Ocak 1915'te 12. Kolordu'daki vazifesine ilâveten Dördüncü Ordu kumandan vekilliğine getirildi.89 Ġngilizlerle anlaĢan Mekke ġerifi Hüseyin'in isyana hazırlandığı haberinin alınması üzerine Fahreddin PaĢa Dördüncü Ordu kumandanı Cemal PaĢa tarafından Medine'ye gönderildi. Fahreddin PaĢa'nın savunduğu Medine dıĢındaki hemen bütün büyük merkezler âsilerin eline geçti. Bu sırada Kanal Harekâtı bütün Ģiddetiyle devam ettiğinden Hicaz'a asker gönderilemiyordu. Fahreddin PaĢa elinde bulunan son derece kısıtlı imkânlarla Medine'yi iki yıl yedi ay boyunca kahramanca müdafaa etti. Ġngilizler tarafından 'Türk kaplanı' diye adlandırılan Fahreddin PaĢa 27 Ocak'ta savaĢ esiri olarak Mısır'a gönderildi. 5 Ağustos'ta Malta'ya sürgün edildi. Sürgün sırasında, savaĢ suçlularını yargılamak üzere iĢgalci devlet tarafından Ġstanbul'da kurdurulan ve baĢkanından dolayı halk arasında Nemrud Mustafa Dîvânıharbi adı verilen mahkemece ölüme mahkûm edildi. Ancak Fahreddin PaĢa Ankara hükümetinin gayretleriyle 8 Nisan 1921'de Malta'dan kurtuldu. Berlin'de karĢılaĢtığı Enver PaĢa'nın daveti üzerine Moskova'ya geçti. 24 Eylül 1921'de Millî Mücadele'ye katılmak için Ankara'ya geldi. 9 Kasım 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Kabil sefirliğine tayin edildi. TürkAfgan dostluğunun geliĢmesinde önemli rol oynadı. 12 Mayıs 1926'da görevinin sona ermesi üzerine yurda döndü. 5 ġubat 1936'da Türk Silâhlı Kuvvetleri'nden tümgeneral rütbesiyle emekliye ayrıldı. 22 Kasım 1948'de vefat etti ve vasiyeti üzerine Rumelihisarı'na defnedildi.90 1.1.13. Kabil’de Türkiye elçiliğinin açılışı Afganistan‟a elçi olarak atanan Fahrettin PaĢa 8 Mart 1922 günü DıĢiĢleri Bakanlığından diplomatik pasaportunu almiĢ ve diplomasi mesleğine adamını attmıĢ. Fahrettin PaĢa‟nın güven mektubu, Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanı Gazi Mustafa Kemal PaĢa‟dan Afganistan Emiri Amanullah Han‟a yazılmıĢ bir 89 İnternet:http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/medine-mudafii-fahreddin-pasa-kasim-2011.html adresinden 10 Kasım 2014‟de alınmıştır. 90 İnternet: Çağ, G. (2011). Medine Müdafii Fahreddin Paşa, (394) Web: http://www.sizinti.com adresinden 20 Haziran 2014‟de alınmıştır. 34 mektup idi. mektubun baĢında Fahrettin PaĢa Afganistan Emir‟ine uzun tanıtıldıktan sonra, Ġslam dünyasının iki üyesi olan Türkiye ile Afganistan arasındaki dostluk ve kardeĢlik bağlarını güçlendirmek hedefiyle Fahrettin PaĢa‟nın Emir katına tam yetkili olağanüstü Elçi olarak atandığı bildiriliyor. Son olarak da elçinin TBMM hükümeti namına Emir‟e arz edeceği hususlara güvenmesi rica ediliyor. Mustafa Kemal Afganistan Emiri‟ne gönderdiği elçinin güvenilir bir kiĢi olduğunu, onun sözüne ve yazısına tamamen güvenilebileceğini belirtiyor. Fahrettin PaĢanın güven mektubu Ģudur: “ĠTĠMADNAME Bismillahirrahmanirrahim Emiri Devleti Müstakile-i Afganistan Alahazret Amanullah Han Gazi Aballah Binasrul Ali Hazretlerine Erkânı Harbiyeyi ferikanı kiramından Rusçuklu Ömer Fahreddin PaĢa emaneti Ġslamiyenin hakkı hayatını tanımamak isteyenlere o ezeli ve ebedi hakkı kabul ettirmek için fisebilillah mücahededen bir an hali kalmayan ordui Ġslam‟ın en namdar erkân ve ricalinden ve cihan cenginde Medine-i tahireyi kahramanane müdafaa etmiĢ guzat-ı Ġslamiyeden olup nesebi fatihanı memaliki Rum dan ve kendisi kılıçlı birinci rütbeden mecidi ve ikinci rütbeden Osmanlı niĢanlar ile kılınçlı altın ve gümüĢ imtiyaz ve altın ve gümüĢ liyakat madalyalarını hamildir. Bu kerre Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin itimadı tam ve kâmilini hayız olduğu halde yekdiğerine bünyanı mersus gibi muttasıl ve müstenid olması icab eden aile-i Ġslam‟ın iki uzvu arasında revabıtı muhadenet ve uhuvveti teĢyid ve tahkim gayesile nezdi aliyyeyi Ģahanelerine sefir ve fevkalade murahhas tayin olunmuĢtur. 35 MüĢarünileyhin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti namına zatı celili emaretpenahillerine ve hükümeti Aliyelerine arz edeceği bilcümle umur ve hususta ve kâffe-i tebligata tamamen itimat buyurulmasını rica ederiz. fahreddin PaĢanın aldığı talimat dairesinde revabıtı uhuvvet ve muhadeneti takviye yolunda ibraz edeceği mesaiye tarafı ziĢerefi mülükanelerinden her türlü müzaheret ve muavenetin bidderig buyurulması ve bu suretle neticei amali müĢterekemizin bir an evvel istihsaline delalet ve inayeti Ģahanelerinin erzan kılınmasını da ayrıca rica ederiz. Ankara, 18 Mart 1338(1922) Ġcra vekilleri heyeti reisi umuru hariciye vekili Büyük Millet Meclisi Reisi GAZĠ M. KEMAL”91 Güven mektubunu alan ve Ankara‟daki iĢlerini tamamlayan Fahrettin PaĢa, yeni görevine gitmek üzere, 4 Nisan 1922 günü Ġstanbul‟dan hareket etmiĢtir. 92 Yanında AtaĢemiliteri Yarbay ġerif, elçilik kâtibi Ġdris Sabih ve elçiliğin değir personeli de vardı.93 Heyet üç ay kadar süren bir yolculuktan sonra 25 Haziran 1922 günü kabil‟e yetiĢmiĢ ve orada olağanüstü gösterilerle ve törenlerle karĢılanmıĢtır. Fahrettin PaĢa 29 Haziran 1922 günü Afganistan Emiri Amanullah Han‟a güven mektubunu sunmuĢtur.94 Türkiye Elçisi Fahrettin PaĢanın Kabil‟de güven mektubunu sunup resmen göreve baĢlamasıyla, Afganistan ile Türkiye arasında elçilikler düzeyinde diplomatik iliĢkiler kurulması süreci tamamlanmıĢtır. Afganistan‟ın bir yıldan beri Ankara‟da Elçisi ve elçiliği vardı. ġimdi Türkiye‟nin de Kabilde yetkili elçi ve elçiliği 91 Şimşir, (1993). a.g.e., 9. arıhan, (1996). a.g.e., 376. 93 Kabil Elçiliğine tayin edilen Fahreddin Paşa ile Afganistan „a gönderilecek şahıslar ve onlara ödenecek yol masrafı ve yevmi yeleri ile ilgili Bkz. B.C.A, Fon No: 30 18 11 Yer Numarası, Kutu No: 4 Dosya Gömleği No: 50 ıra No 11, ayı No: 1435, Tarih: 26.02.1922. 94 Aral, H. (1968). Dışişleri Bakanlığı 1967 Yıllığı, Ankara, 859. 92 36 vardı artık ilk Türk elçisinin Kabilde göreve baĢlaması anı zamanda Türkiye‟nin Kabil elçiliğinin açılıĢı demektir. 29 Haziran 1922.95 1.1.14. Kabil’de şölen ve Mustafa Kemal Paşa’ya Afgan nişanı Amanullah Han 10 Ekim 1922 akĢamı Türk zaferi Ģerefine sarayında büyük bir ziyafet vermiĢ. Ziyafete Hükümet üyeleri, Ġtalya, Rusya, Ġran ve Buhara Elçileri, Kabildeki Türkiye vatandaĢları katıldılar. Ġngiltere elçisi davete katılmadı. Amanullah Han Farsça ve Türkçe bir konuĢma yaptı, Türk ordusunun zaferini kutladı. “Türklerin sevinci bizim sevincimiz, kaderleri bizim kaderimizdir” dedi. KonuĢmasının sonunda eğer kabul ederse, Mustafa Kemal PaĢaya Afganistan‟ın en büyük niĢanı, zaferin kazanmasında hizmetleri görülmüĢ olan değir Türk komutanlarına da çeĢitli rütbelerden niĢanlar vermek istediğini açıkladı.96 Fahrettin PaĢa, Amanullah Han dan Türkler hakkında dile getirdikleri güzel duygularından dolayı Emir‟e teĢekkür etti ve Türk milli davası hakkında da biraz açıklama yaptı. Türkiye‟nin bu milli mücadelesinde kalpları Türklerle birlikte çarpan Müslüman kardeĢlerimize, Türklerin haklarını eden dost devletlere teĢekkür etti. Fahrettin PaĢa‟dan sonra kordiplomatik duayeni Rus elçisi konuĢma yapmıĢ ve kordiplomatik adına Amanullah Han dan teĢekkür etmiĢ. Mustafa Kemal PaĢa‟yı ve Türk halkını kutladı: “Mustafa Kemal PaĢa‟nın baĢkanlığındaki Ankara hükümeti sayesinde, Türk halkı dünyanın öteki milletleri arasında yaĢamaya hakkı olduğunu kahramanca gösterdi. Türk ordusunun kahramanlığı sayesinde Türk toprağı hürriyete kavuĢtu ve bütün uygar dünya bugün Türklere karĢı en derin saygı beslemektedir…”diye konuĢmuĢ.97 95 Afganistan‟ın Kabil Elçiliği‟ne Fahrettin Paşa‟dan sonra Memduh Şevket (Esendal)Bey ve daha sonra da Yusuf Hikmet (Bayur) Bey atanmış ve üstün hizmetler yapmışlardır. Bkz: Akşin, A. (1991). Atatürk’ün Dış Politika İlkeleri ve Diplomasisi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayını, 191. 96 Şimşir, (2002). a.g.e., 115. 97 Şimşir, (2002). a.g.e., 115. 37 Türkiye‟nin Kabil Elçisi Fahrettin PaĢa‟nın DıĢiĢleri Bakanlığına gönderdiği 14 teĢrinievvel 1338 (14. 10. 1922) günlü raporu Ģudur: “Türk ordusunun muzafferi yatı tevaliyesi ve Anadolu‟nun tahlisi Ģerefine Alahazret Emir Hazretleri tarafından teĢrinievvelin onuncu Salı gecesi bir “çeĢmi Osmanî” tertip buyurulmuĢ ve sarayın en güzel dairesi olan dilküĢa kasrında o gece bir ziyafet resmiye keĢide olunarak vüzera ve Rusya, Ġran, Buhara ve Ġtalya sefaret heyetleriyle bilumum Türkiye tebaası ve birçok rical ve ümera hazır bulunmuĢ ve Ġngiltere sefareti davete icabet etmemiĢtir. ziyafet münasebetiyle kasrın derun ve berünu bayraklarla ve elektrikle tenvir ve tezyin edilmiĢti.” “Saat sekize doğru meduvvi kasrın üst katına çıkan merdiven dibinde toplandıktan sonra Emir hazretleri üst kattan inerek huzzar muvaehesinde Türklerin muzafferiyatı vakıasından dolayı memnuniyetleri ve Türkler hakkındaki hissiyatı meveddetkaranellerini (dostluk duygularını) evvela Farisi lisanı ile bilahare Türkçe tarif ve izah etmiĢtir ve nutuklarının nihayetinde, kabul edilecek olursa, büyük millet meclisi Reisi baĢkumandan müĢir gazi Mustafa kemal paĢa hazretlerine Afganistan‟ın büyük niĢanı (Serdar-ı Ala)‟nın birinci rütbesini ihda ve muzafferiyeti istihsalda hidemati meĢkürleri görülmüĢ olan ricli askeriyeye muhtelif rütbelerinden niĢanlar ita eylemek istediğini beyan etmiĢtir.” “Cevaben irad ettiğim nutukta Türkler hakkında bu vesile ile ibraz buyurdukları hissiyatı cemileden dolayı arzı teĢekkür ettim ve davayı milliyemizin mahiyti hakkında birkaç söz söyleyerek giriĢtiğimiz bu mücadele esnasında kalpleri bizimkilerle beraber çarpanlardan Türklere karĢı merbutiyet ve samimiyet iraesinden hali kalmamıĢ olan Ġslam kardeĢlerimize ve Hindistan halkına ve hakkımızı teyid ve tasdik eden dost devletlere teĢekkür ettim.” “Bendenizden sonra Rusya sefiri, heyeti Süfera namına hakkımızda pek meveddetkarane bir nutuk irad etti. Bundan sonra büyük salona geçilerek saray musikisiyle bir saz takımının terennüm ettiği ahenk arasında biraz vakit geçirildi ve müteakiben taam edildi ve merasim gece saat on iki raddelerine kadar devam etti. 38 “Emir hazretleri tarafından irad olunan nutkan bilahare zapt olunabilen fıkaratile tarafı aciziden ve Rusya sefiri canibinden irad olunan nutukların surelerini leffen takdim ediyorum efendim. 14 TeĢrinivvel 1338. Kabil Sefiri Ferik fahreddin”98 (1) Emir(Amanullah Han) hazretlerinin nutukları Evvela cümlenize sıhhat ve afiyet temenni ederim. Bu gece bütün Afganistan, belki bütün âlemi Ġslam için bir Ģeb-i mukaddestir çünkü Türklerin zaferini tes‟id ediyoruz. Türklerle Afganlılar kardeĢtir. Türklerin süruru bizim sürurumuz, kederleri bizim kederlerimizdir. Cenabı haktan Türkler için büyük muvaffakiyetler temenni ederim. Gazi Mustafa kemal paĢa hazretlerinin muvaffakiyetlerine dua ederim. (Kabil, DilkuĢa kasrı, 10.10.1922) (2) Kabil‟deki Rus sefirinin nutku Majesteleri, Yüce huzurunuzla değeri bir kat daha artan bu törene bizleri de davet ettikleri için majestelerine sayın koleglerim adına ve kendi adıma arzı teĢekkür etmekle onur kazanırım. Müslüman bir ülkede yaĢayan bizler, ülkeleri için barıĢ ve huzurdan baĢka bir Ģey istemeyen Müslümanlar arasındaki dayanıĢmanın önemini baĢkalarından 98 Şimşir, (1993). a.g.e., 10- 11. 39 daha iyi takdir edebilecek durumdayız. Müslümanların yaĢadıkları bütün bölgelere yayılmıĢ olan Ġslam hareketi Türkiye‟nin faaliyetlerinde en güzel ve en Ģerefli ifadesini bulmuĢtur. Mustafa Kemal PaĢanın önderliğindeki Ankara hükümeti sayesinde Türk ırk, dünyanın öteki milletleri arasında yaĢmaya hakkı olduğunu kahramanca göstermiĢtir. Türk ordusunun kahramanlığı sayesinde Türk toprağı hürriyete kavuĢmuĢtur. Faaliyetleri bütün Ġslam dünyasına yani bir güç vermeye yönelik olan Türklere karĢı bütün uygar dünya bugün en derin saygı beslemektedir. Bu bakımdan eski bir Müslüman halkın yüce Ģefi olan majestelerine tebriklerimizi sunmakla pek mutluyuz. Aynı Ģekilde bugün zaferini kutladığımız tür halkının seçkin temsilcisi aziz meslektaĢımız Fahrettin paĢa hazretlerine de tebriklerimizi sunuyoruz. (kabil, 10. 10. 1922)99 Amanullah Hanın Türk zaferini kutlamak için sarayda düzenlediği Ģölen, biraz gecikmeyle bazı Türk gazetelerinde de yansımıĢtır. Vakit gazetesi bu haberi, Ġzmir‟in zapt edildiği gün Afgan Emiri tarafından bayram ilan edilmiĢtir diye verilmiĢtir.100 1.2. Barış ve Dostluk Yılları(1923-1927) Sema-i Ġslam‟da Türk‟ün birinci defa doğan Ģu cumhuriyet yıldızı yeryüzünde bütün Ġslam milletlerini feyizli ve ümitbahĢ ziyalarıyla ıĢıklandıracağına imanımız vardır. SULTAN AHMED HAN 99 Şimşir, (2002), a.g.e., 11- 12. arıhan, (1996), a.g.e., 886-687. 100 40 Afganistan Elçisi Ankara, 2.XI.1923101 Türkiye‟de vuku bulmakta olan terakkiyati pek yakından takip ediyorum ve etmek istiyorum. Türkiye de benim vatanımdır. Memleketi acizanem ile Türkiye arasında çok kuvvetli rabıtalar vücuda getirmek istiyorum. Bu uğurda çalıĢacağım. AMANULLAH HAN Afganistan PadiĢahı Kabil, 16.VI. 1926102 1.2.1. Lozan barışı ve yeni bir döneme geçiş Lozan BarıĢ AntlaĢması, askeri zafer ile siyasi zaferle sonuçlandığı bir antlaĢmadır. BarıĢ antlaĢmasının imzalandığı haberi Türkiye‟de top atıĢlarıyla ve Ģenliklerle kutlanmıĢtır. Afganistan‟da Türkiye‟nin barıĢ bayramına katılmakta gecikmemiĢtir. Ankara‟daki Afganistan Elçisi Sultan Ahmet Han, O günlerde Ġzmir‟de bulun Gazi Mustafa Kemal PaĢa‟ya bir telgraf çekmiĢ ve hem Emir Amanullah Han adına hem de Afgan milleti adına tebriklerini sunuĢtur. 103 Mustafa Kemal Atatürk 27 Temmuz 1923 günü Ġzmir‟den DıĢiĢleri Bakanlığı‟na çektiği telgrafta Afganistan elçisinden tebrik telgrafı aldığını haber vermiĢ ve teĢekkürlerinin elçiye bildirilmesini istemiĢtir. Mustafa Kemal Atatürk‟ün 27 Temmuz 1923 günlü telgrafı Ģöyledir: “Ġzmir‟de Gazi Mustafa Kemal PaĢa‟dan Hariciye Vekâletine: 101 ultan Ahmet, Han; dan T.C. Dışişleri Bakanlığına Nota, 2. 11. 1929, no. 299: DBA. Cumhuriyetin İlanı ve & Şimşir, (1993), a.g.e., 13, No. 10 102 Büyükelçi Nebil Batıyı Kabulünde Yaptığı Konuşma. DBA. ve Şimşir, (1993), a.g.e., 22, No. 24 103 Lozan Anlaşması‟nın ardından Atatürk‟ü ilk kutlayan yabancı devlet başkanı Amanullah Han olmuş. bkz: Saray, M. (1984). Türk- Afgan Münasebetleri. İstanbul: Veli Yayınları, 30. 41 Tel: Ġzmir, 27.07.39 (1923) AlınıĢı 28 Temmuz Afgan Sefiri Ahmet Han‟dan aldığım bir telgraf namede, gerek Afgan Emiri ve gerek Afgan milleti namına sulh bayramımız tesid edilmektedir. Ġzhar ettikleri hassasiyet ve temenniyata teĢekkür ettiğimin lütfen iblağını rica ederim. 27. 7. 1339 Gazi Mustafa Kemal104 Atatürk‟ün teĢekkürleri DıĢiĢleri kanalıyla Afganistan Emiri‟ne iletilmiĢtir.29 Temmuz 1923(1339) günü DıĢiĢleri Bakanlığı Afganistan Emiri‟ne Ģunları yazmıĢtır: Hariciye Vekâletinden Afgan Sefiri Sultan Ahmet Han Hazretlerine, No.16783 ANKARA, 29 Temmuz 1339(1923) Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Gazi Mustafa Kemal Hazretlerine Hazret Emir-i Afgan ve Afgan milleti namına tarafı âlilerinden vaki olan tebrik at müĢarileyh hazretlerince fevkalade memnuniyeti mucip olmuĢ olmakla teĢekkür atı mahsuslarına vesatet-i aliyelerile Emir Hazretleri ile Afgan milletine iblağını rica ederim efendim. Tebrikler-TeĢekkürler. 3/5968.105 Afganistan Emiri Amanullah Han Lozan BarıĢ AntlaĢması‟nın imzalanması üzerine Gazi Mustafa Kemal PaĢa‟yı kutlayan ilk ve tek yabancı devlet baĢkanı olmuĢtur. Türkiye‟nin barıĢ bayramına da yalnız Afganistan devleti ve milleti katılmıĢtır. O dönemde Mustafa Kemal Atatürk, Afganistan politikasını Meclis kürsüsünden Ģöyle ifade etmiĢtir: 104 105 Şimşir, (1993), a.g.e., 7. Şimşir, (1993), a.g.e., 12-13. 42 1 Mart 1923: “Afgan ve Ġran gibi kardeĢ büyük devletlerle aramızda cayigir bulunan münasebeti samimiye ve dostane‟yi takviye, nuhbei amalimizdir.” 106 1 Mart 1924: “Afgan ile münasebetimiz dostane olmakla berdevamdır.”107 1 Kasım 1925: “Afgan ile olan münasebatı siyasi yemiz aramızdaki muahedenin samimi icabetine muvafıktır.”108 1 Kasım 1926: “Afganistan‟la münasebatımız malumunuz olan tarihi samimiyette devam etmektedir.” 1 Kasım 1928: “bu içtimaımızda hükümetin yazın imza ettiği mukaveleler size takdim olunacaktır. Afganistan ile eskiden mevcut olan muahede muahede ahkâmını yeni ve daha ameli sağlam esaslara göre tanzim eden yeni muahede ve merbutları bu cümledendir.”109 Bu geliĢmeler iki ülke arasında aĢağıdaki sayfalarda açılacak, Atatürk‟le Amanullah Han arasındaki iliĢkilerin gittikçe sıcak kardeĢlik yakınlığına dönüĢtü, iki devlet baĢkanının birbirlerine sık sık mektuplar iyi dilekleri yanıda Amanullah Han tarafından Mustafa Kemal Atatürk, Fevzi Çakmak, Ġsmet Ġnönü ile bazi ordu, Kolordu ve Fırka kumandanlarına kahramanlık niĢanları verilmiĢtir. 110 1.2.2. Afganistan’ın Türkiye cumhuriyeti ilanını kutlaması Türkiye Devleti 29 Ekim 1923 Salı günü Cumhuriyet ilan edildiğini ve Mustafa Kemal Atatürk‟ün oybirliği ile CumhurbaĢkanı seçildiğini birer nota ile yabancı Elçiliklere duyurdu. DıĢiĢleri Bakanlığının Afganistan Emiri‟ne konuyla ilgili olarak Ģunları yazmıĢtır: 106 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, (1959). Ankara: İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınları, C.( II), 291. Atatürk’ün Söylev, (1959), a.g.e., 319. 108 Atatürk’ün Söylev, (1959), a.g.e., 329. 109 Atatürk’ün Söylev, (1959), a.g.e., 343. 110 Afgan Emiri Gazi Amanullah Han‟ın Atatürk, Fevzi Çakmak, İsmet İnönü ile bazi ordu, Kolordu ve Fırka kumandanlarına verdiği nişanları. B.C.A, Fon No: 30..18.1.1, Yer Numarası: Kutu No: 7, Dosya Gömleği: 13, ıra No: 19, Dosya No: 235- 21, Tarih: 27.03.1923.; 107 43 T.C Hariciye Vekâletinden Afganistan Sefaretine Nota. Ankara, 30 TeĢrinievvel 339 No. 21226 Türkiye Büyük Millet Meclisi‟nin 29 teĢrinievvel 1339 tarihli celsesinde Türkiye‟nin Ģekli Hükümeti Cumhuriyet olduğunun ilanına müttefik an karar verildiğini ve Gazi Mustafa Kemal PaĢa Hazretlerinin ittifak-ı ara ile Reisicumhur intihab edildiğini Sefareti Aliyelerini arz ve iblağ ile kesbi Ģeref eylerim efendim.111 2 Kasım 1923 günü Afganistan Elçisi Sultan Ahmed Han buna verdiği yanıtta, Türkiye‟de Cumhuriyet ilan edilmesini ve Gazi Mustafa Kemal PaĢa‟nın CumhurbaĢkanı seçilmesini hem hükümdarı Amanullah Han adına hem de Afganistan devleti ve milleti adına hararetle kutladı. Türkiye Cumhuriyeti‟nin soylu Türk milletinin zafer ve baĢarıları ile uygarlık eğilim ve yeteneklerinin bir sonucu olduğunu, Doğuda da Batıda da yankılar yapacağını, özellikle Türk milletine yürekten bağlı Afgan milletinin ruhunu da derinden etkileyeceğini söyledi. Ġlk defa Türkiye‟de doğan bu Cumhuriyet yıldızının yeryüzündeki bütün Ġslam ülkelerini ıĢıklandıracağını belirtti. Ġlerleme ve yükselme yolunda Türkiye Cumhuriyeti‟ne baĢarılar diledi. Tebriklerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi ve CumhurbaĢkanı Gazi Mustafa Kemal PaĢa‟ya arz edilmesini rica etti. DıĢiĢleri Bakanı Ġsmet imzasıyla bu yazıya 10 Kasım 1923‟te bir teĢekkürle yanıt verilmiĢtir. Gazi Mustafa Kemal PaĢa 29 Ekim 1923 günü birinci defa CumhurbaĢkanı seçildiği, yalnız diplomatik notalarla az sayıdaki elçiliklere bildirmiĢti. Afganistan Emiri Amanullah Han az sayıdaki yabancı devlet baĢkanlarından biri olmuĢtur. Türkiye Cumhuriyeti‟nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk her zaman Afganistan‟a özel bir ilgi göstermiĢtir. Belki bu yüzden ilk defa Türkiye cumhurbaĢkanı olarak seçiliĢi üzerine yalnız üç yabancı devlet baĢkanı kendisini kutlamıĢtı: Arnavutluk baĢbakanı Ahmet Zogu, Sovyet devlet baĢkanı kalinin ve Afganistan Emiri Amanullah Han. Yani Amanullah Han 1923 111 Şimşir, (1993), a.g.e., 13. 44 yılında Atatürk‟ün cumhurbaĢkanlığını kutlayan üç yabancı devlet baĢkanından biri olmuĢtur.112 1.2.3. Atatürk’ün Amanullah Han’a yakınlığı 1923 yılında Atatürk, Afganistan ve Ġran gibi kardeĢ ülkelerle Türkiye arasında var olan samimi dostluk iliĢkilerini güçlendirmek emelinde olduğunu belirtiyordu. 1924‟te Halifeliğin kaldırılmasından sonra Türkiye ile Afganistan arasındaki dostça iliĢkiler devam etmiĢ, arada herhangi bir soğukluk olmamıĢtır. Mustafa Kemal, Amanullah Han‟a hep yakınlık göstermiĢ, fakat anlamlı hareketlerde bulunmuĢ ve bunların karĢılığını da görmüĢtür. 1924 sonunda Amanullah Hanın, Rahmetullah adına 14 aylık bir çocuğu vefat etmiĢtir. Ġngiltere Kralı‟nın doğrudan Afganistan Emiri‟ne bir baĢsağlığı mesajı çektiği haber alınır. DıĢiĢleri Bakanlığının hatırlatması ile Atatürk de Amanullah Han‟a Ģu mesajı gönderir: “Mahdum-u Emaretpenahileri Rahmetullah Hanın irtihali haber-i müessifini büyük bir yeis ile öğrendim. Zatı emaretpenahileriile hanedanınızın matemlerini iĢtirak ve bu gibi alam ve ekdardan masum kalmasını temenni ederim.” Atatürk tarafından ailesine ilgi gösterilmesi ve kederlerinin paylaĢılması Afgan Emirini hoĢnut etmiĢtir. Amanullah Han, Atatürke “Birader-i muhteremim” diyerek Ģu telgrafı göndermiĢtir: “Oğlum Himayetullah‟ın vefatı münasebetiyle beyan-ı taziyeti havi telgraf-ı celaletmaabları vasıl desti itminan oldu. Birader-i muhteremim zatı haĢmetpenahilerinin benim ve hanedanımın kederlerine iĢtirak buyurmalarından dolayı izharı teĢekkür eylerim. EMĠR AMANULLAH”113 112 113 Şimşir, (2002), a.g.e., 130. Şimşir, (1993), a.g.e., 15. 45 Atatürk‟ün Afganistan‟a gösterdiği yakın ilgi, Afganların da Mustafa Kemal‟e ve onun yaptığı yeniliklere ilgili davranmalarını beraberinde getirmiĢtir. Atatürk‟ün Afganları öven açıklamalar yapması üzerine onlarda Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti‟ne saygı gösteren açıklamalar yapmıĢlardır. Bunun üzerine diplomatik iliĢkilerin yanı sıra birçok alanda iki ülke arasında yeni iliĢkiler kurulmuĢ ve karĢılıklı olarak heyetler ve AtaĢeler gönderilmiĢtir.114 1.2.4. Yeni Afgan elçisi Gulam Ceylani Han güven mektubunu sunması BeĢ yıl Ankara‟da görev yapmıĢ ve kurtuluĢ savaĢı, büyük zafer günleri Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarını Ankara halkıyla birlikte yaĢamıĢ olan Afganistan Elçisi Sultan Ahmet Hanın görev süresi 1926 yılı sona ermiĢ ve yerine Gulam Ceylani Han adına bir general atandı. Orta Elçi olarak Türkiye ye atanmıĢtı. 1928 yılında büyükelçi sayesine yükseltilecekti ve asıl görevi Afganistan ile Türkiye arasında var olan kardeĢlik ve dostluk iliĢkilerini sürdürmek ve daha da geliĢtirmekti.115 30 Ocak 1926 tahrili güven mektubunun çevrisi Ģöyledir: “Fazlı ilahi ile Afganistan memleketinin padiĢahı Dini Mübini Ġslam hadimi Amanullah Türkiye reisicumhuru Gazi Mustafa Kemal hazretlerine Aziz ve Ali kader Dostum! Türkiye cumhuriyeti ile Afganistan Emareti beyninde teyemmümnen mevcut olan revabıt-ı uhuvet-i ve samimi dostluğun ibkası ve tahkimi iradesi muktezasınca devlet-i Ģahanemin muazzez ricalindan ve sadık hizmetkârından ve kâmilen itimad ve vüsukumuzu haiz bulunan gulam ceylanı Hanı Türkiye cumhuriyeti nezdine sultan Ahmet hanın yerine orta elçi ve fevkalada murahhasımız sıfatıyla tayın eyledik. Tarafımızdan zatı devletlerine beyan edeceği bilcümle metalibe ve 114 115 Çeçen, A. (1999). Atatürk ve Avrasya. İstanbul: Cumhuriyet Kitapları Kulübü, Yayınları, 173. Şimşir, (2002), a.g.e., 136. 46 hususiyle iki devlet beynindeki revabıt-ı dostanenin teĢyidine dair izhar eyleyeceği hususata itminan buyurulacağı ümidindeyim. Kabil, 30 mahı akreb 1304(30. 1. 1926) Dostunuz EĠMĠR AMANULLAH”116 Gulam ceylani Han, 24 ġubat 1926 günü Türkiye CumhurbaĢkanı gazi Mustafa Kemal‟e güven mektubunu sunmuĢ. O yıllarda Türkiye‟ye atanan yabancı elçiler güven mektuplarını sunarken birer konuĢma yapıyorlar ve Mustafa kemal de onlara cevap veriyor idi. bu protokol uygulaması 1933 yılına kadar devam etmiĢ ve cumhuriyetin onuncu yılında kaldırılmıĢtır.117 Gulam Ceylani Han yaptığı konuĢmada Elçi Sultan Ahmet Han‟a Türkiye‟de gösterilmiĢ olan sevgi ve dostluktan ötürü PadiĢahı adına teĢekkür etti. Atatürk‟e Amanullah Hanın dostane selamlarını söyledi. Türk milleti ile Afgan milleti arasındaki dostluğun sarsılmaz odlunu belirtti, Türkiye‟nin son baĢarılarını kutladı. Bütün çalıĢmalarını Afganistan ile Türkiye arasındaki dostluğu daha da geliĢtirmek üzerinde yoğunlaĢtıracağını vurguladı: “sözüme hatime vermezden evvel, zatı devletlerinin sıhhat ve saadetlerini ve azimkâr Türk milletinin dâhil olduğu teceddüt ve terakki yolunda kemali muvaffakiyet ile ilerlemesini muazzam metbuum Emir hazretleri ve aziz milletim namına temenni ederim” demiĢ.118 116 Şimşir, (1993), a.g.e., 18. Şimşir, (2002), a.g.e., 137. 118 Elçi Gulam Ceylani Han‟ın Bu Konuşmasının Tam Metni İçin. Bkz: Şimşir, (1993), a.g.e., 19. 117 47 1.2.5. Atatürk’ün Afganistan elçisi’ne cevabı Gazi Mustafa Kemal Afganistan Elçisi‟nin söylevine sıçak bir konuĢmayla karĢılık verdi ve özetle Ģunları söyledi: eski Elçi Sultan Ahmet Hanın “aramızda pekiyi bir hatıra bırakmıĢ” olduğunu bildirdi. Yeni Elçi Gulam Ceylani Hanın mektubunu memnuniyetle aldığını söyledi. Afgan kıralı hakkında sevgi ve dostluk duygularını dile getirdi ve bu arzularını Amanullah Han‟a iletilmesini istedi. Türk ve Afgan halkları arasında var olan dostluğun sağlam ve sarsılmaz olduğunu vurguladı. Bu dostluğun daha da verimli hale getirmek için Afgan elçisinin yapacağı çalıĢmaların her zaman hoĢnutlukla karĢılanacağını ve destekleneceğini söyledi. Atatürk son olarak Afgan Halkı‟nın refah ve selameti için iyi dileklere bulundu. Ayrıca Afganistan‟daki geliĢmeleri büyük bir ilgi ve sevinçle izlediğini bildirdi ve yeni elçiye “hoĢ geldiniz” dedi. Atatürk‟ün 24 ġubat 1926 günü yaptığı konuĢmasının tam metni Ģudur: “Sefir Bey Hazretleri, “aramızda pekiyi bir hatıra bırakan selefiniz sultan Ahmed Hanın vedanamesini yedinizden ahiz ettiğim sırada Türkiye cumhuriyeti nezdine favkalade murahhas ve orta elçi sıfatile tayın buyurulduğunuzu müĢir Emir hazretlerinin name-i melukanelerini büyük bir meserretle alıyorum. Bu vesile ile delaletiniz ile isal buyurulan selam-ı melükaneden pek mütehassıs kaldığımı zatı hümayunları hakkında perverde eylediğim meveddet ve muhaleset-i biraderaneye terdifan Emir hazretlerine iblağı buyurmanızı rica ederim. Milletim hakkında beslediğiniz hissiyat-ı dostane‟ye hasetsen teĢekkür eylerim. Milletlerimiz beyninde müĢterek olan hasail-i cemile neticesi vücud bulan hadisat-i ahire-i tarihiye ile de daha ziyada teyide ve teĢyid etmiĢ bulunan dostluk zinde ve layetezelzeldir. Bu münasebat-ı hasenenin daha müttesi ve tarafeyn için daha velud ve semeredar olması yolunda sarf edeceğiniz kıymettar mesainin daima hüsnü telakkiye mazhar olacağına gerek benim ve gerek benim ve gerek hükümeti-i cumhuriyenin muavenet ve teĢvikatına nail olacağına emin olabilirsiniz. Esasen bezl edeceğiniz mesai Afganistan padiĢahı Emir hazretlerinin saadeti ve Afgan milletinin refahı ve selameti ve büyük bir alakai meserret karana ile takip ve müĢahede etmekte 48 olduğunuz terekkiyatın mütezayid muvaffakiyetlere tevvücü hakkındaki samimi temenni yatımı beyan eder ve zatı sefiranelerine beyanı hoĢ amedi eylerim.” 119 Amanullah Han ile Atatürk yeni Elçi aracılığıyla birbirlerine daha yakın olmuĢ ve dostça selamlar göndermiĢler, bir hafta sonra Afganistan‟ın bağımsızlık yıldönümü kutlanacaktı. Bu defa Atatürk 6 Mart günü PTT kanalıyla doğrudan Amanullah Han‟a Ģu tebrik telgrafını çekti: “Afganistan‟ın yevm-i istiklali sene-i devriyesi münasebet-i mesudesile zatı Ģahanelerini ve Afgan milleti necibesini tebrik müsaraat eylerim”120 Amanullah Han Mustafa kemal den Ģöyle teĢekkür etmiĢ: “Cülus ve istiklalimizin sekizinci sene-i devriyesini tebriklerinizi havi telgraf namesi fehimaneleri vasıl oldu. ġeci Türk milletinin vahdet ve selameti temenni yatıma terdifen teĢekkürat-ı samimanemin kabulünü zat-ı biraderanelerinden temenni ederim”121 Türkiye ve Afganistan devlet baĢkanları, batı halkların‟a göre birbirlerinin milli bayramlarını kutluyorlarmıĢ ve bunu baĢlatan Atatürk olmuĢtur. Ondan sonra Amanullah Han da Türkiye Cumhuriyeti‟nin yıldönümlerinde Atatürk‟e tebrik telgrafları gönderme usulünü benimsemiĢtir ve sonraki yıllarda iki ülke arasında devam etmiĢtir. 1.2.6. Kabil’e yeni Türk elçisi Nebil Batı Haziran 1922 tarihinden beri Afganistan‟da elçilik yapan korgeneral Fahrettin paĢa‟nın görev süresi Kasım 1925‟te sona erdi ve yerine Nebil Batı atandı. Ġsmail Nebil Batı 1888 yılında Ġstanbul‟da doğdu. 1902‟de fatih merkez mektebinde ilkokulu, 1904‟te RüĢtiyeyi ve 1908‟de Mercan Ġdadisini ve 1911‟de 119 Şimşir, (1993), a.g.e., 20. Şimşir, (2002), a.g.e., 220. 121 Şimşir, (1993), a.g.e., 21-22 120 49 mülkiyeyi bitirdi. 1911-1913 yıllarında maliye nezaretinde, 1913-1918 arasında ıslahat maliye komisyonunda ve 1918- 1919‟de de ĠaĢe nezaretinde çalıĢtı. 122 27 Ekim 1921‟de Ahmet Muhtar Bey Tiflis mümessilliğine atanınca aynı günlü bir kararname ile Nebil Bey de Tiflis mümessilliği BaĢkâtipliği‟ne atandı, böylece Ankara Hükümeti‟nin hizmetine girdi ve iki yıl kadar Tiflis mümessilliği BaĢkâtipliği‟nde kaldı. Ġki yıldan sonra Gürcistan bağımsızlığını kaybedince Tiflis mümessilliği kapanmıĢtır, 27 Eylül 1923te Tiflis‟teki görevinden ayrılmıĢ ve 11 Kasım 1923te Atina elçiliğine BaĢkâtipliği‟ne atanmıĢtır. Ağustos 1924 tarihine kadar bu görevde kalmıĢ ve orada maslahatgüzarlık görevini üstlenmiĢtir, Atina‟dan Berlin Elçiliği BaĢkâtipliği‟ne atanan Nebil Batı bu göreve gitmemiĢ ve istifa ederek DıĢiĢleri Bakanlığından ayrılmıĢtır.123 Sicilinde Arapça, farsça ve Fransızca bildiği yazılı olan Nebil Batı belki farsça bildiği için 29 Kasım 1925 tarihinde Kabil elçiliğine atanmıĢ ve bundan sonra Aralıksız 28 yıl DıĢiĢleri Bakanlığı kadrosunda hizmet etmiĢtir. Tokyo‟da daimi maslahatgüzarlık (1931-1936); Brüksel (1939- 1940), Bağdat (1945- 1949) ve Karaçi‟de (1949-1952) elçilik görevlerinde bulunmuĢ ve 18 Temmuz 1953te yaĢ haddinden emekli olmuĢtur.124 Nebil Batı 16 Haziran 1926 günü güven mektubunu Afganistan kralı Amanullah Han‟a sunmuĢ ve kabil‟deki tören den Ģöyle rapor vermiĢtir: 13 Haziran 1926 tarihinde Ģifahen ve 15 Haziran 1926 tarihinde tahriren 16 Haziran 1926 ÇarĢamba günü saat üç buçukta padiĢah-ı Afgan‟a itimatnamemi vereceğimi hariciye vezareti bildirdi. Ben de vekâleti Aliyelerine tertip edilmiĢ olan nutkumu Türkçe olarak irad ettikten sonra itimatnamemi ve selefime ayet veda nameyi padiĢah hazretleri irticalen ve Türkçe olarak tahminin Ģu mealde cevap verdi: “Türkiye cumhuriyeti sefirini kabul etmekle bahtiyarım, Türkiye‟de vuku bulmakta olan terakki yatı pek yakından takip ediyorum ve etmek istiyorum. 122 Çankaya, A. (1968). Yeni Mülkiye Tarihi Ve Mülkiyeliler. Ankara: Mars matbası, C.( 4), 1352 Çankaya, (1968), a.g.e., 1353. 124 Çankaya, (1968), a.g.e., 1354. 123 50 Türkiye de benim vatanımdır, memleketi acizanem ile Türkiye arasında çok kuvvetli rabıtalar vücuda getirmek istiyorum. Bu uğurda çalıĢacağım ve sizinle çok uzun görüĢmek isterdim. Fakat rahatsız olarak avdet ettim ve yene de rahatsızım onun için müsaade buyursanız baĢka vakit uzun uzun görüĢürüz.” 125 Amanullah Han o günlerde rahatsızmıĢ bu yüzden kral Türk Elçisi‟yle görüĢmesini kısa kesmiĢ ve ayaküstü birkaç cümle söylemekle birlikte, yene de hedef ve meramını iyice anlatabilmiĢ, Türkiye ile iliĢkilere önem verdiğini vurgulamıĢtır. “Türkiye de benim vatanımdır” demiĢ, Türkiye‟deki kalkınma atılımlarını yakından izlediğini ve Afganistan ile Türkiye arasında güçlü bağlar kurmak istediğini ve bu yolda çalıĢacağını belirtmiĢtir. 1.2.7. Afganistan Dışişleri bakanı Mahmut Tarzi’nin Türkiye’yi ziyareti Afganistan DıĢiĢleri Bakanı olan Mahmut Tarzi 1927 yılının Temmuz ayında Ankara‟yı ziyaret etmiĢtir. Bakan ile birlikte Afganistan‟ın Paris elçisi Gulam Nabi Han ve Ankara elçisi Gulam Ceylani Han olduğu halde 4 Temmuz 1927 günü trenle Ġstanbul‟dan Ankara‟ya gelmiĢtir.126 Afganistan DıĢiĢleri Bakanını Ankara‟da Türkiye DıĢiĢleri Bakanı Tevfik RüĢtü Bey tarafından karĢılanmıĢtır. Afganistan DıĢiĢleri Bakanının Türkiye ziyareti, Atatürk‟ün 1919‟dan beri ilk defa Ġstanbul‟a geldiği günlerine rastlamıĢtır.1 Temmuz 1927 günü Ġstanbul‟a gelen ve Dolmabahçe sarayına inen CumhurbaĢkanı konuklarını bir süre burada kabul etmiĢtir. Mustafa Kemal Atatürk 10 Temmuz 1927 günü Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Mahmut Tarzi‟yi de Ġstanbul‟da kabul etmiĢtir. Mahmut Tarzi Atatürk‟ün öğütlerini ve tavsiyelerini aldıktan sonra Afganistan‟a geri dönmüĢtür.127 125 Şimşir, (1993), a.g.e., 20. Paris‟e gelen Afganistan Dışişleri Bakanının Türkiye Cumhurbaşkanı ile Görüşmek Üzere Ankara‟ya gelmek istediği. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0 Kutu No: 130 Dosya Gömleği No: 935 ıra No: 2, Dosya Nu: 113, Tarih: 19.6.1927 127 Kocatürk, U. (1938). Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi. Ankara: Türk Tarih Kurumu, Yayınları, 468. 126 51 Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Mahmut Tarzi‟nin Temmuz 1927 yılında yaptığı bu ziyaret bir bakıma inceleme gezisi niteliğinde olduğu söylenebilir. Sultan Abdülhamit döneminde yılarca Türkiye‟de yaĢamıĢ, gençliğini Ġstanbul ve ġam‟da geçirmiĢ olan Mahmut Tarzi, Türkiye‟nin o günlerden 1927 yılına kadar nereden nereye geldiğini nasıl bir devrem geçirdiğini gözleriyle görme imkânı bulmuĢtur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün Ġslam ülkeleri için örnek bir ülke durumundaydı ve özellikle Afganistan Türkiye‟yi örnek almak isteyen ülkelerin baĢında geliyordu. Türkiye Cumhuriyeti‟nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk her zaman Afganistan‟a özel bir ilgi göstermiĢtir. CumhurbaĢkanlığı yıllarında Afganistan‟la yakında ilgilenmiĢtir. Türkiye‟nin sahip olduğu jeopolitik konumunu değerlendirirken ülkeyi batıya doğru götürmeyi hedeflerken bile doğudan ilgisini kesmiyor ve Türkiye‟nin doğusunda yer alan Türk ve Ġslam ülkeleri ile yakından ilgileniyordu.128 Mahmut Tarzinin Türkiye ziyareti ertesi yıl Afganistan Kralı Amanullah Han‟ın Türkiye‟ye yapacağı ziyaretin ön hazırlığı olmuĢtur. 1.2.8. Mahmud Tarzi’nin Türk- Afgan ilişkilerine etkileri Mahmud Tarzi, Afganlılık ideali etrafında bir ulusal bilinç yaratılmasını ve Afganistan‟ın çağdaĢ bir ulus devlet olarak uluslararası politikada yerini almasını hedeflemiĢ, aydın, reformist bir vatanseverdi. Babası Serdar Gulam Muhammed Tarzi‟nin, Durand antlaĢması imza atan yeğeni Emir Abdurrahman ile anlaĢmazlığa düĢmesi sonucunda 17 Ocak 1882‟de ülke dıĢına sürülmesiyle Mahmud Tarzi, daha henüz 17 yaĢında çocuk denecek bir yaĢtayken yaklaĢık olarak 20 yıl sürecek olan sürgün hayatına baĢlamıĢ oluyordu. Mahmud Tarzi, o zaman Osmanlı toprağı olan ġam‟da büyüdü. Burada Türk elit tabakasıyla yakın iliĢkiler içinde bulunan Tarzi, birkaç seferde Ġstanbul‟a 128 Çeçen, A. (1999) Afganistan’ın Öne Çıkışı, Avrasya Dosyası, Ankara: Afganistan ve Pakistan Özel ayısı, C.( 4), 193. 52 giderek Sultan ikinci Abdulhamid‟in huzuruna çıkma fırsatı buldu. ġam‟da resmi devlet görevlerinde de bulunan Tarzi, Emir Abdurrahman‟ın ölümü üzerine tahta geçen Emir çağrıldı. 1902 Habibullah‟ın isteği üzerine Afganistan‟a geri ġubat ayında Afganistan‟a dönen Mahmud Tarzi, yılının Afganistan‟ın modernleĢtirilmesi ve yeni reformların hazırlanması konularında oldukça önemli roller üstlenmiĢtir.129 Afganistan‟a 1902 yılında dönüĢünden itibaren Mahmud Tarzi, Türk uzmanların Afganistan‟ın çağdaĢ bilim ve teknolojiyi yakalanmasında son derece faydalı olacağına inanmıĢtı. Hatta Emir Habibullah‟tan, II. Abdulhamit‟in bir miktar Türk uzmanın, çağdaĢlaĢma çabalarına yardımcı olmaları amacıyla Afganistan‟a yollanmasını rica eden bir ferman almayı dahi baĢarmıĢtır. Ancak aylar süren bir yolculuktan sonra Osmanlı topraklarına vardığında, Ġngiliz ajanlarının elindeki fermanın sahte ve kendisininse iĢleri karıĢtırma amacından baĢka bir amaca propagandaları sahip sonucu olmayan resmi bir maceraperest iliĢkilerin kurulmasında olduğuna baĢarısız dair olmuĢtur. Bununla birlikte, kendi seyahatlerinde Ġstanbul, Mısır ve Suriye‟de edindiği arkadaĢlarının bir kısmı sırf Mahmud Tarzi‟ye duymuĢ oldukları hürmete istinaden, “Birbirlerini teĢvik ederek ve Afganistan halkına karĢı bekledikleri Ġslami (dayanıĢma) hisleriyle Ģevke gelerek yedi kiĢilik bir grup birbiri ardına Kabil‟e” gelmiĢlerdir.130 Afganistan halkının Türk halkıyla bir Ģekilde kader birliği yaptığına inanan Mahmud Tarzi, bir Ģekilde her iki ülkenin de güç birliği yapması, Türkiye ile Afganistan‟ın Doğu‟nun mazlum ve sömürülen milletlerine örnek ve destek olması gerektiğine inanmıĢ reformist bir Afgan aydınıydı. Onun öncülüğünde her iki millet birbirine itimat duyarak yaklaĢmıĢ ve birçok konuda iĢbirliği yapmıĢlardır. Bu iliĢkiler öncelikle iktisadi ve askeri münasebetler konularında olmuĢ ve devamında Ģayet Afganistan üzerinde cereyan eden talihsiz geliĢmelerin gerçekleĢmemiĢ olması durumunda bugün her iki ülke birbirlerinin haklarını her platformda müdafaa eden güçlü iki müttefik olarak karĢımıza çıkmıĢ olacaklardı. AĢağıdaki satırlarda her iki ülke arasındaki dostluk 129 130 Han, A.(2001). Kavşaktaki Ülke Afganistan, “Geniş Açı”, National Geographic, 27. Tarzi, A. (1991). Biografhy of Mahmud Tarzi (from 1882 to 1909). (Çev. W. Tarzi). london, 27. 53 iliĢkilerini göstermek açısından önem taĢımaktadır. Afganistan‟da Türkiye‟ye karĢı ilgi ve yakınlığı geliĢmesinde Mahmud Tarzi‟ni doğrudan etkisi olmuĢtur. Manmud Tarzi,1882- 1991 yıllarında Aralıksız 18 yıl Türkiye‟de yaĢamıĢ, Türkiye‟de okumuĢ, Türk dostu olarak Afganistan‟a geri dönmüĢ ve Afganistan‟da siyasi basının kurucusu sayılır.131 131 Özmen, . (2008). Mahmud Tarzi’nin Hayatı, İnkılâpçılığı ve Faaliyetleri, Yayılanmış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, Türkiye Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 156-157. Web: http://dosya.marmara.edu. tr/tae/Ara% C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf adresinden 13 Şubat2014‟de alınmıştır. 54 55 2. BÖLÜM AFGANİSTAN KRALI AMANULLAH HANIN TÜRKİYEYİ ZİYARETİ (1928- 1929) Afganistan‟ın kıymetli hükümdarı Amanullah Han hazretleri istikbalin yüksek ufuklarından tulua baĢlayan güneĢ, asırlardan beri ıstırap çeken milletlerin talidir! Bu talin artık bir daha siyah bulutlara bürünmemesi, milletlerin ve onların PiĢvalarının ihtimam ve fedakârlığına vabestedir. Afgan devletinin ve zikudret hükümdarının ve pek muhterem kraliçe hazretlerinin tali tealisi parlak olsun… GAZĠ MUSTAFA KEMAL Türkiye Reisicumhuru Ankara, 20. v. 1928132 Afganistan kralı biraderim Amanullah hazretlerine: memleketinizde tatbik etmekte olduğunuz muvaffakiyetli ıslahat ve yeniliklere memnuniyet ve iftiharla muttali olmaktayız. GAZĠ MUSTAFAKEMAL Ankara, 30. X. 1928 Son günlerde zatı Ģahanenizi muztarip eden bazı ahval ve haddisttan haberdar oldum orada bulunan ve yolda emrinize iltihak etmek üzere olan bilcümle Türk ümera ve zabitanı sizin için fedayı hayat emrini almıĢlardır. GAZĠ MUSTAFA KEMAL Ankara, 21. XI. 1928133 132 133 Atatürk‟ün öylev. (1959), a.g.e., 248-251. Şimşir, (1993), a.g.e., 46-47. 56 2.1. Şah Amanullah Han’ın Türkiye Ziyareti Afganistan‟da belli bir istikrar yeniden sağlandıktan sonra‟ Amanullah Han, Büyük Tur adı verilen uzun yolculuğuna baĢlamıĢtır. Aralık 1927‟den Temmuz 1928‟e kadar, Amanullah, Mahmud Tarzi ve Kraliçe Süreyya ile birlikte bazı bakanlar, Kabil valisi, Afganistan parlamentosunun baĢkanı ve beĢ üst düzey yöneticisi ile danıĢmanlardan oluĢan heyetle, Hindistan‟ı, Avrupa‟nın bütün büyük baĢkentlerini, Mısır, Türkiye ve Ġran gibi Müslüman ülkeleri ziyaret etmiĢtir. Amanullah Han‟a göre, Afgan monarĢisi için bir ilk olan bu kapsamlı yolculuk, “Zevk için yapılmıĢ bir gezi değil, bir inceleme ve sosyal keĢif” gezisiydi. Kendisine “Ülkesine Avrupa medeniyetinde gördüğü en güzel Ģeyleri götürme ve Avrupa‟ya Afganistan‟ın dünya haritasında kendine ait bir yeri olduğunu gösterme” fırsatını verecek bir geziydi. Amanullah Ģöyle diyordu: “Ülkemi Batı medeniyetinin seviyesine yükseltmek için çok uğraĢtım, ama bunu Ģimdiye kadar hep kitaplardan öğrendiğim Ģekliyle yapmaya çalıĢtım. ġimdi, zaman bu çalıĢmalarımı kiĢisel gözlem ve deneyimlerime dayandırarak yapma zamanıdır.”134 Emir Amanullah Han Avrupa yolculuğunun Afganistan yararına olacağına ve bu yararın sonunda ülkeye ekonomik ve siyasi baĢarı ve refah getireceğine gönülden inanmıĢtı. Bu tur, Afganistan‟ı ve Afgan halkını kralın Ģahsında dünyaya tanıtma ve Batı medeniyetini tanıma açısından son derece özgün ve bir o kadar da ilginç bir yöntem idi. Büyük bir ihtimalle de tarihte ilk ve tek örnektir.135 Bütün ziyaret edilen ülkelerde, Kral Amanullah ve Kraliçe Süreyya kayda değer bir izlenim bırakmıĢtır. Çünkü Afganistan nispeten az bilinen bir ülkeydi. Amanullah Han bütün seyahati çok ciddiye almıĢ, ev sahiplerinin ilgisini ülkesinin kalkınmasına çekmek ve donanım, finansman ve teknik yardım almak için de çok çalıĢmıĢtı. Avrupa uygarlığı ve kültürünün boyutlarını gördükten sonra, Afganistan‟ı modernize etme isteği daha da artmıĢtı. Bu tur sırasında, Finlandiya, Letonya, Liberya, Polonya, Ġsviçre, Mısır ve Japonya ile diplomatik anlaĢmalar imzalandı. Daha önce Rusya (1919), Ġran (1921), Ġngiltere 134 Shahrani, M. (1986). State Building and Social Framentation in Afganistan. Neyoruk: Syracuse University Pres, 67. 135 Gregorian, V. (1969). The Emergence of Modern Afghnistan: Politics of Reform and Modernization 18801946. Stanford: Stanford University Press, 256. 57 (1922), Türkiye (1922), Ġtalya (1922) ve Fransa (1923) ile diplomatik iliĢkiler kurulmuĢtu.136 Bu turun son bölümü olan Ġran ziyareti öncesi Afganistan Kralı Amanullah Han, kayınpederi Mahmud Tarzi ve eĢi Kraliçe Süreyya ile birlikte, 12 Mayıs 2 Haziran 1928‟de Türkiye‟ye resmî bir ziyaret yapmıĢ, CumhurbaĢkanı Gazi Mustafa Kemal‟in konuğu olmuĢtur.137 Ankara‟nın baĢkent olmasından sonra Türkiye‟ye gelecek olan ilk devlet baĢkanı olması dolayısıyla Türk Hükümeti, Afganistan Kralı Amanullah Han‟ın bu çok ziyaretine büyük önem vermekteydi.138 O güne kadar hiçbir yabancı devlet baĢkanının Ankara‟ya gelmemiĢ olması bir yana, Türkiye‟de görevli bazı yabancı Elçiler bile Ġstanbul‟dan Ankara‟ya gelmemek için ayak sürüyor, hatta yeni baĢkenti boykot etmeye kalkıĢıyorlardı. Ġngiltere, Fransa, Ġtalya gibi eski düĢman devletler, özellikle Ġngiltere, Ankara‟ya karĢı direniĢlerini pek aĢırı dereceye vardırmıĢlardı.139 Bu maksatla Müdafaa-i Milliye ve Hariciye Vekâleti ortaklaĢa ve her türlü ayrıntının düĢünüldüğü bir ziyaret programı hazırlamıĢlardır. Bu program Ġcra Vekilleri Heyeti‟nin 18 Nisan 1928 tarihli toplantısında kabul edilmiĢtir. Aynı toplantıda, Sovyet Rusya‟nın Sivastopol veya Odesa limanlarından Afganistan Kralı ve kraliçesini Türkiye‟ye getirmek için Seyr-i Sefâin Müdiriyyet-i Umumiyyesi‟nin “Ġzmir” vapurunun 12. 500 liraya kiralanmasına karar verildi. Bu vapura refakat üzere ayrıca Peyk-i ġevket ve Berk-i Satvet torpido muhripleri de görevlendirilmiĢtir.140 Kral ve Kraliçeyi Türkiye‟ye getirmek üzere görevlendirilen heyette ise Ģu isimler bulunmaktaydı ve gezi programinin taslağı:(ek.1) 1- Reisicumhur Hazretleri namına Birinci Ferik Fahreddin (Altay) ve Feri 136 Dupree, L. (1997). Afganistan. Oxford: Oxford University Press, 450. Şimşir, (2002), a.g.e., 152. 138 Öksüz, H. (2001). Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin İlk Resmî Konuğu: Afgan Kralı Amanullah Han‟ın Türkiye Ziyareti (20 Mayıs-2 Haziran 1928), (Çiçek. K . ), Pax Ottomana, SOTA ve Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2001, s.771. 139 Şimşir, (2002), a.g.e., 160. 140 Afganistan Kralı‟nın Türkiye ziyaretleri sırasında kara ve deniz güven kuvvetlerinin alacağı tedbirler. Bkz, B.C.A, Dosya No: 435, Fon No: 30 10 0 0 – Yer Numarası: Kutu No: 257 – Dosya Gömleği No: 731 – ıra No: 4, Dosya No: 435, Tarih: 19.05.1928. 137 58 Naci (Eldeniz) PaĢalar, 2- Kabil Sefiri Nebil Bek 3- TeĢrifat Müdir-i Umumi Muavini Sadullah Bek 4- Kral ve Kraliçe hazretlerinin maiyetlerine memur iki yâver.141 Afganistan Kral ve Kraliçesini Türkiye‟ye getirmek için görevlendirilen ve Seyr-i Sefâin Ġdaresi‟nin en gözde vapuru olan Ġzmir Vapuru 15.000 lira masraf yapılarak özel olarak hazırlanmıĢtır. Bu çerçevede Kral ve Kraliçe hazretlerinin seyahatleri esnasında kullanımları için iki oda ve bir banyo dairesinden oluĢan özel kamara teĢkil edilmiĢtir. Ayrıca, Kral hazretlerinin 25 kiĢilik maiyeti için 25 daire oluĢturulmuĢtur. Vapur halı döĢenmiĢ, yemek salonu, sigara dairesi ve üst güverte çok güzel bir biçimde donatılmıĢtır.142 Bu ziyaret öncesi, Ankaralılar seferber oldular, baĢkenti güzelleĢtirmek, haĢemetli konukları hoĢnut etmek için kolları sıvadılar. Kocaman kocaman ağaçlar uzaklardan sökülüp kralın geçeceği caddelere dikildi ve baĢkent “bir gecede” yeĢillendirildi. “Ankara Palas”ın devam etmekte olan inĢaatı hızlandırıldı ve tamamlandı. Ziyaretten birkaç gün önce perdeleri takılan baĢkentin bu ilk modern oteli Afganistanlı konukların hizmetine sunuldu. Ankara Palas Oteli‟nin veya devlet konuk Evi‟nin ilk konukları ġah Amanullah ile kraliçe Süreyya olmuĢlardır.143 Misafirleri almak üzere 16 Mayıs 1928 tarihinde Ġstanbul‟ dan hareket eden Ġzmir Vapuru ertesi gün saat 12‟de Sivastopol Limanına varmıĢtır. Ġzmir Vapuruna refakat eden torpidolar Rus gemilerini selamlamıĢ, Rus gemileri de top atarak karĢılık vermiĢ; liman komutanı vapuru ziyaret etmiĢ, vapur reisi de iade-i ziyarette bulunmuĢtur.144 19 Mayıs günü saat 16‟da Donanma Komutanlığına 141 Afgan kral ve Kraliçesi‟ni İstanbul‟a getirmek için İzmir vapurunun kiralanması ve yapılacak tören için düzenlenen programın tastık-i. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 28 – Dosya Gömleği No: 23 – ıra No: 7, ayı: 6452, Tarih: 18.04.1928. 142 Öksüz, (2001), a.g.m., 772. 143 Şimşir, (2002), a.g.e., 160. 144 Öksüz, (2001), a.g.m., 772. 59 bağlı beĢ gemi Ġstanbul Boğazı‟nın üç mil açığında Afganistan Kralını getiren Ġzmir Vapurunu karĢıladı. Ġzmir Vapuru Türk Donanmasının arasından geçerken Hamidiye ve Mecidiye kruvazörleri 21 pare top atıĢı yaparak Kral hazretlerini selamladılar.145 Daha sonra Hamidiye kruvazörüne yaklaĢan bir motor Ġstanbul Heyeti‟ni alarak Ġzmir Vapuruna getirdi.146 Heyette Vali, Kolordu ve Donanma Komutanları, ġehremini, Halk Fırkası MüfettiĢi, Darü‟l- Fünun Emini ve Darü‟lFünun öğrencileri adına genç bir kız bulunuyordu.147 Afganistan Kralı ve Kraliçesini taĢıyan Ġzmir Vapuru, Türk Deniz ve Hava Filosu eĢliğinde Ġstanbul Boğazı‟nı geçerek saat 18‟de son durak olan HaydarpaĢa Rıhtımına yanaĢtı. Kral Kraliçe hazretleri Selimiye kıĢlasından atılan 21 pare top atıĢıyla selamlandı. HaydarpaĢa tren istasyonunda Türk ve Afgan millî marĢlarının okunmasıyla baĢlayan resmî karĢılama töreni bittikten sonra misafirler, kendileri için hazırlanan özel vagona yerleĢtirilerek hemen Ankara‟ya doğru harekete geçildi. Kral için özel olarak hazırlanan vagonda Prenses Nurulserâc, Huriye Tarzi Hanımlar ve Mesaib-i Serdar Hasan Han hazretleri de bulunuyordu. Konuklara, kadar Gebze‟ye kadar Ġstanbul Valisi, Kolordu kumandanı, ġehremini ve Polis Müdürü refakat etmiĢtir.148 2.1.1. Mihmandar Fahrettin Altay’ın anlattıklar Rusya yolu ile Kâbil'den önce Ġstanbul'a gelecek olan Kral ve eĢi Kraliçe'ye mihmandar olarak ordu kumandanlarından Fahrettin Altay atanmıĢ ve Amanullah Han‟ın Türkiye‟ye geliĢini Ģöyle anlatıyor:149 30 Nisan 1928‟de Rusya‟dan Türkiye‟ye gelecek olan Amanullah Han‟a ve Kraliçe'ye eĢimle beraber mihmandar tayin edildiğim emrini alınca, Ankara‟ya 145 Afgan kral ve Kraliçesi‟ni İstanbul‟a getirmek için İzmir vapurunun kiralanması ve yapılacak tören için düzenlenen programın tastık-i. Bkz. BCA Fon No: 30 10 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 28 – Dosya Gömleği No: 23 – ıra No: 7, ayı: 6452, Tarih: 18.04.1928. 146 Öksüz, (2001), a.g.m., 772. 147 Öksüz, (2001), a.g.m., 773. 148 Afgan kral ve Kraliçesi‟ni İstanbul‟a getirmek için İzmir vapurunun kiralanması ve yapılacak tören için düzenlenen programın tastık-i. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 28 – Dosya Gömleği No: 23 – ıra No: 7, ayı No: 6452, Tarih: 18.04.1928. 149 Altay, F. (1970). 10 Yıl Savaş ve Sonrası(1912-1922). İstanbul: İnsel Yayınları, 426. 60 giderek Milli Müdafaa vekili ile görüĢtüm. Atatürk‟ü ziyaret ettim. Afganistan‟a ait büyük bir dosya verdiler, bunu okuyup ziyaret hakında bilgi edinecektim. Bu Ankara‟ya ilk defa bir hükümdar ziyareti olduğu için Atatürk pek neĢeliydi. Mayıs‟ta BaĢbakan Ġsmet PaĢa ile görüĢtüğümde Afganistan Kralı‟nın hali müsait görülürse beni Afganistan‟a Genelkurmay BaĢkanı ve BaĢkumandan yapmak istediklerini belirtti. Sağlık durumumun buna müsait olmadığını belirterek kabul etmedim. DıĢiĢleri Bakanı ve Protokol ġefi ile görüĢüp yapılacak iĢleri tayin ettik. Korgeneral Naci Eldeniz ile eĢi de ikinci mihmandar tayin edildiler. 14 Mayıs ÇarĢamba günü Ġzmir vapuru ile Sivastopol‟e yollandık. Vapur mihmandarlar takımı protokol memurları yaverler tercümanlar, gazete muhabir ve fotoğrafçıları ile doluydu. Deniz biraz sallantılıydı. 17 Mayıs günü öğleden sonra Sivastopol limanına girdiğimiz vakit Rusların bizi büyük merasimle karĢıladıklarını görüyorduk. Moskova büyükelçimiz Tevsik Bıyıkoğlu ile Rus sefiri Karahan da karĢılayıcılar arasındaydı. Gece orduevinde büyük bir ziyafet verildi ve bize ikramlarda bulunuldu. Rusların subaylarıyla erleri aynı masaya oturtmalarını ve öylece yemek yedirmelerini bir gösteri sanmıĢtık. 18 Mayıs günü saat 11.00‟da Kral ile eĢi Kraliçe Süreyya geldiler büyük bir merasim yapıldı ve kendilerine takdim olundu. Yarım saat sonra da büyük bir merasim ile uğurlanıyorduk. SavaĢ gemileriyle otuz sekiz uçak bir müddet bize refakat ederek Kral‟ı geçirdiler… Kral, sivil giyinmiĢ, esmer, kara bıyıklı ve kara gözlü yakıĢıklı bir genç. Gürbüz ve çevik. Kraliçe, nazik ve güzel bir taze, bir Avrupalı gibi açık giyiniyor. Kral Türkçe biliyor ve meramını anlatabiliyor. Kraliçe ise Farsça konuĢuyor. Vapurda Kral ve Kraliçe samimi bir halde gazetecilerle görüĢüyorlar, Kral Kraliçeye tercümanlık yapıyor, fotoğrafçılar bol bol resim çekiyorlar. Resmiyetten kaçınan Kral popüler görünmeye çalıĢıyor. Öğle yemeğini beraber yedik geceyi de vapurda eğlenerek geçirdik. 61 19 Mayıs günü öğleden sonra geminin süvari kulesinde Kralla beraberiz, hava güzel. Kral seyahatini ve Afganistan‟ın güzelliklerini anlatıyor, denizleri olmamasından esefle bahsediyor, Atatürk‟ün milli mücadeledeki baĢarısından sitayiĢle söz ediyor. Boğaza yaklaĢtığımızda bizim donanmayla uçaklarımız istikbale çıkmıĢlar, Ġstanbul valisi Mithat Bey ile Kumandan General ve Donanma Kumandanı Amiral vapurumuza gelerek Kral ve Kraliçeyi selamladırlar. Bir kafile halinde boğaza girdik. Ġki tarafta sahillerde yığılan halkın mendil sallayıĢları ve tezahüratları arasında ilerliyoruz, Kral ve Kraliçe boğazın muhteĢem güzelliğine olan hayranlıklarını gizleyemiyorlar. Saat 18.30‟da HaydarpaĢa yönünde demirledik ve özel trene geçerek Ankara‟ya hareket ettik. 208 Mayıs günü sabah saat 10.30 da Ankara garında çok büyük bir tören yapıldı. Atatürk ile Kralın sarmaĢ dolaĢ olması herkesi heyecanlandırmıĢtı. Kral ve Kraliçe bir hafta kadar Ankara‟da kaldılar. 27 Mayıs Pazar günü akĢamüzeri trenle Ġstanbul‟a hareket ettik. Uğurlama merasimi de çok büyük oldu. Kral Atatürk‟e karĢı hürmetkâr bulunuyordu. Polatlı‟dan geçerken bizim Sakarya SavaĢımız hakkında tepeleri göstererek bazı bilgiler vermek istedim. O bunları dinlemekten öte kendi istiklal savaĢını anlatmaya devam etti. Anladım ki bir Ģey öğrenmek değil yaptıklarıyla övünmek heveslisidir. Kralın Ġstanbul seyahati de törenlerle geçti. Birçok yer gezildi. Güzel sanatlar akademisinde yapılan ziyarete Kraliçe katılmadı. Resim salonunda öğrencilere modellik yapan çırılçıplak bir kadın ortada duruyor, Kral ona bakmaksızın çocukların yaptıkları resimlere bakarak takdirde bulunuyordu. 30 Mayıs Kurban bayramı günü ziyaret ve tebrikler yapıldı. Öğleden sonra Kral kendi otomobilinde kendisi Ģoförlük yaparak Ġstanbul‟un etrafını dolaĢtı. Beni de yanına oturttu ve bu arada: “Sakın korkma, ben ehliyetli Ģoförüm” dedi. Bende: “Bir kralın Ģoförlük yaptığı otomobilde bulunmak bir Ģereftir fakat yollarımız bozuk ve karıĢıktır bir kılavuz alsanız iyi olur” dedim. Faka buna lüzum olmadığını söyleyerek hareket geçti. Çok Ģükür ki geziyi selametle tamamladık.150 150 Altay, (1970), a.g.e., 429. 62 2.1.2. Ankara’da Atatürk ile Amanullah Han’ın karşılıklı hitapları 20 Mayıs 1928 günü Ankara‟ya gelen Kral Amanullah baĢkanlığındaki Afganistan Heyeti, Ankara Ġstasyonunda bizzat Türkiye CumhurbaĢkanı Mustafa Kemal PaĢa tarafından karĢılanmıĢtır. KarĢılama törenine T.B.M.M. BaĢkanı Kazım Bey (Orbay), BaĢbakan Ġsmet (Ġnönü) PaĢa, Genelkurmay BaĢkanı Fevzi (Çakmak) PaĢa, Bakanlar Kurulu üyeleri, askeri Kuvvet Komutanları, yüksek yargı organlarının baĢkanları, C.H.P. Genel Sekreteri ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin tüm üst düzey yöneticileri iĢtirak etmiĢlerdir.151 Aynı gün akĢam yeni hizmete açılan Ankara Devlet Konuke vinde verilecek ziyafette kullanmak ve iade edilmek üzere Dolmabahçe sarayindaki yaldızlı gümüĢlü ziyafet takımlarını Ankara‟ya getirilmiĢti.152 Ġki lideryaptığı konuĢmada tarihî, Türk- Afgan dostluğuna ve iki milletin Orta Asya‟daki münasebet ve rabıtalarına dikkat çekmekte, Türkiye ve Afganistan milletlerinin büyüklüğünü belirterek 1919 yılında bu iki milletin içine düĢtükleri duruma iĢaret etmekte çekilen ve iztirapların unutulmadan daima hatırlanmasını istemektedir. Bu yemekte Atatürk aĢağıdaki konuĢmayı yapmıĢtır: “Kral Hazretleri, Türk milleti ve Cumhuriyet Hükümeti ve ben, Zatı Hükümdar ilerini ve Kraliçe Hazretlerini memnunuz. Kabil‟den Türkiye‟de hareket görmekle buyurulduğu pek ziyade günden mesrur beri, ve seyahatı hükümdarileri safahatını, büyük alaka ve iftiharla takip ediyor ve umumi bir iĢtiyak ve tahassürle memleketimizi teĢriflerine intizar ediyorduk. Bugün kardeĢ Afgan milletini, asil ve kıymettar Ģahıslarında temsil eden, biraderi hassım Kral Hazretlerini ve muhterem Kraliçe Hazretlerini Hükümet merkezîmiz Ankara‟da Türk milleti ve Türk devleti namına Ģahsen 151 Afgan kral ve Kraliçesi‟ni İstanbul‟a getirmek için İzmir vapurunun kiralanması ve yapılacak tören için düzenlenen programın tastık-i. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 28 – Dosya Gömleği No: 23 – ıra No: 7, ayı No: 6452, Tarih: 18.04.1928. 152 Afganistan kralı Amanullah Han onuruna verilecek ziyafette kullanılmak ve iade edilmek üzere Dolmabahçe arayindaki yaldızlı gümüşlü ziyafet takımlarını Ankara‟ya getirilmişti. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 18 1 1, Yer Numarası: Kutu No: 28, Dosya Gömleği No: 26, ıra No: 10, Tarih: 02.05.1928. 63 selamlamakla bahtiyarım. Huzzari kiram; Afgan milleti ile menĢei Orta Asya olan ecdadımız arasındaki münasebetler ve uhuvvet rabıtaları pek kadimdir. Tarihin silinmez sahifeleri, o münasebetlerin ebedi hatıralarıyla doludur. Ġki kadim ve kahraman milletin bugünkü evlatları, bizler, medarı intibah olan o sahifeleri, büyük alâka ile mütalaa etmeliyiz. Orada Afgan milletiyle Türk milletinin bir safta, aynı gayeye yürüdüğü ve müĢterek Ģanlar ve zaferler kazandığı görülecektir. Tarihin o lâyemut mazbutatı; bize kardeĢ olarak bırakmıĢ hislerini ve rabıtalarını, kıymetli bir miras-ı müĢterek olan, Afganlı ve Türk babalarımızın hudutlarımızın haricindeki sahalarda dahi, devletler halef ve selef olduklarını göstermektedir. bugünkü kurmakta siyasi yekdiğerine ĠĢte bugünkü Afgan ve Türk milletleri, sayısız asırların ve büyük kıtaların içine hatıralar ve ananeler salan büyük milletlerin evlatlarıdırlar. Aziz dostumuz Kral Hazretleri! Tarihin ne garip tecellileri, dünya hadiselerinin ne manidar tesadüf ve müĢahebetleri vardır. Zatı hükümdarileri, 1919‟da kahraman Afgan milletinin baĢında olarak, Asya‟nın ortasında, istiklal için mücadeleye atılırken, biz de aynı tarihte, burada, Avrupa‟nın Ģarkında, bütün medeni cihanın piĢi enzarında, istiklal ve hürriyetimize vurulan darbelere, göğüslerimizi siper ederek döğüĢüyorduk. Size ve bize çektirilen bunca âlâm-ı istıraptan bahse hacet yoktur. Yalnız istiklal ve hürriyet aĢıkı milletler için, o ıstırap anları, o ıstırap sebepleri, o ıstırap âmilleri, teyakkuz ve intibah medarı olmak üzere daima tahattur olunmalıdır. Ġstiklal ve hürriyetlerini her ne bahasına ve her ne mukabilinde olursa olsun, ihlal ve takyide asla bütün manasiyle müsamaha etmemek, istiklâl ve hürriyetlerini masun bulundurmak ve bunun için icap ederse, son ferdinîn son damla kanını akıtarak tarihini Ģanlı misal ile tezyin etmek; iĢte istiklâl ve hürriyetin hakiki mahiyetini, Ģâmil manasını, yüksek kıymetini, vicdanında idrak etmiĢ milletler için esasi ve hayati prensiptir. Ancak bu prensip uğrunda her türlü fedakârlığı, her an, ifaya müheyya ve kadir 64 bulunan milletlerdir ki, mütemadiyen beĢeriyetin hürmet ve riâyetine lâyık bir heyeti içtimaiye olarak mütalâa olunabilir. Afgan milleti ve Türk milleti, bu iki kardeĢ millet, bu prensibin hakikî Ģâlikleri oldukları fiilen ispat ettiler. Afgan milleti ile Türk milletinin tarihî olan uhuvvet rabıtalarını tarsîm ve teyid eden baĢlıca âmili de, her iki milletin, Ģerefli mevcudiyetleri ve âli mefkûreleri için, istiklal ve hürriyet prensibine, aynı kuvvet ve imanla sarılmalarında aramalıdır. Ġstiklâl ve itibarını cihana tanıtmak evsaf, liyakat ve kudretinde olan milletlerin, medeniyet yolunda da serî ve muvaffak adımlarla ilerlemek istidatları, teslim olunmak lâzımdır. Gerçi bir heyeti içtimaiyenin zamanla kökleĢmiĢ, ört ve âdet, hissiyat ve telâkkiyatı mühimdir. Bu itibarla, içtimaî heyetler, müteĢebbis fertler üzerinde, âdeta âmir ve hâkim tesir icra ederler. Fakat, fıtrî istidat ve liyakati, inkiĢaf ve itilaya mazhar olmuĢ milletler; medeniyetin bugünkü terakkilerinden feyiz ve ilham almıĢ münevver evlâtları saika ve delâletlerile, mazide fevt ettikleri fırsatların tevlid ettiği teehhüratı telâfi çaresi bulmakta gecikmezler. Bu hususta heyeti içtimaiyeye hüsnü delâletin müessir ve müsmir olduğuna da Ģüphe yoktur. “Muhterem Kral Hazretleri! Bu münasebetle, pek ziyade haz ve takdirle takip ve müĢahede etmekte olduğum bir hakikati ederim. Zatı Hükümdarileri, asil arz etmeme Afgan müsaade milletinin baĢına buyurmanızı geçer rica geçmez, yalnız millet ve memleketinize istiklâl-i tam kazandırmakla iktifa etmedinîz. O güzel ve feyyaz memleketinizde zamanın yıktığı mâmureleri, bugünün terakkiyatile mütenasip bir surette, ihya ve ilâya baĢladınız. Devletinizin teĢkilâtını tanzim ettiniz. Cesur ve kahraman ordunuzu yeniden tensik ve tarsin buyurdunuz. Maarif iĢlerinde mühim hatveler attınız. Ġçtimaî hayatta, mahsus hamleler gösterdinîz. Bütün bu Ģuurlu ve ruhlu icraat ve faaliyet ülkenizin ve milletinizin mamuriyet ve medeniyet sahasmda, lâyık olduğu yüksek mevkie suûd zamanının gecikmeyeceğini zâmindir. 65 Kral Hazretleri! Medeni ve teceddütkârane ıslahat yolundaki faaliyet ve mesainizin ne kadar huzur ve sükûn istilzam ettiğini takdir ve buna mazhariyetinizi samimiyetle temenni ederim. Gerçi Afganistan‟ın coğrafi vaziyeti ve bu sebeple devletinizin siyasi Ģeraiti mühim, ciddi ve naziktir. Tarih, bu ehemmiyet ve nezaketin, içinde bulunulan Ģerait ve ahval ne olursa olsun; bir an nazarı dikkatten dûr tutulmamasını âmirdir. Hatta vehim ve vesveseyle! Fakat derakıp beyan etmeliyim ki, Afganistan‟ın HindikuĢ‟u ile çetin ve sert tabiatı ve Afgan milletinin müspet zekâ, cesaret ve kahramanlığı ve bilhassa Afgan devletinin mümtaz Hükümdarının yüksek Ģahsiyeti, her türlü ihtimalin karĢısında katiyet ve kudretle yükselen bir âbidedir. Biz bunu biliyor ve kalbî hislerle takdir ediyoruz. Sizi ve milletinizi cidden seven Türk milletinin Reisi olarak, samimen arz edeyimki, ve teâlisi görmek, bizim ahassı ve maddi yolunda teĢebbüslerinizin, az zamanda katîdir. itminanımız vazife Afganistan‟ın âmalimizdir. ve manevi terakki husûl-pezîr olduğunu muhakkak olduğuna Muvaffakiyetinizin Bu hususta, bir kardeĢ millete, tabiaten teveccüh eden mükellefiyetleri, Türk devleti, istitâatı dairesinde ifaya Ģitaban olmaktadır.153 Afganistan‟ın kıymetli Hükümdarı Amanullah Hazretleri, Ġstikbalin yüksek ufuklarından tulûa baĢlayan güneĢ, asırlardan beri ıstırap çeken milletlerin taliidir! Bu taliin artık bir daha siyah bulutlara bürünmemesi, milletlerin ve onların piĢvalarının ihtimam ve fedakârlığına vabestedir. Afgan devletinin ve zikudert hükümdarının ve pek muhterem kraliçe hazretlerinin tali tealisi parlak olsun…”154 Bu verilen ziyafette Afganistan Kralı Amanullah Han da bir konuĢma yapmıĢtır ve Amanullah Han‟ın konuĢması Ģöyledir: 153 154 Şimşir, (1993), a.g.e., 31-35. Atatürk‟ün öylev ve Demiçleri, (1959), a.g.e., 248-251. 66 “Aziz ve Âlicenâb KardeĢim, Aziz Türkiye toprağına muvasalat ve mümtaz zatının ve biraderimiz Türk milletile vukua gelen mülâkat münasebetile duymakta olduğum nihayetsiz kalbî sürurumu zaptedemiyorum. ĠĢte bu benim temsil ettiğim Afgan Milletinin biraderane ihsasatıdır. Çünkü kadim âlakalar, âdat ve etvarın tevafuk-u seyrin tekâmülü bu iki Ģeci ve fedakâr milletin ruhi ve kalbi rabıtalarını birbirine o kadar merbut kılmıĢtır ki, eğer bunları bu ruha ve aynı hissiyatı mihribanâneye malik iki cisme teĢbiye etsek mevzudan hariç bir Ģey söylemiĢ olmayız. Tabiat dahi bu iki milletin yeni hayatının tarihini bir zamanda baĢlatıyor. Yeni Afgan Milleti Ģerefli bir hayat istihsal etmek için benim emrim altında müttehid-ül kâme olarak mesai ibrazına baĢladığı zaman, necib Türk milleti dahi bir güzide ve dâna Zatınızın rehnümalığiyle hukuk-u meĢruasını istirdat için merdane mücahedeye kıyam etmiĢ idi. Vukubulan millî mesai hiçbir asırda neticesiz kalmadığı gibi bu iki gayyur milletin mücahedeleri de menfaatle dolu neticeler intac eyledi ve bu iki millet mevcudiyetlerini ve yaĢamak haklarını medeni dünya muvacehesinde isbata muvaffak oldular. Biz iki birader ve refik-i mesaiyiz ve bu iki kardeĢ milletin mukadderat-ı âtiye sefinesini idare ve memleketlerimizde asr-ı hâzır terakkiyatını istihsal için müĢterek makasıd ve vezayif sahibiyiz. Afgan Milleti kendisine biraderlik noktaî nazarından teveccüh eden vazifelerin ifasına istitatı derecesinde müheyyâdır. Muhterem Reis Hazretleri! Aziz Türkiye‟nin faaliyet ve kudret numunesi olan Zatı Devletinizin gece gündüz çektiğiniz zahmetler neticesinde hâsıl eylediği bugünkü terakkiyatı ben ve aziz milletim memnuniyet ve iftihar ile dolu gözler ile görmekteyiz. Necib Türk milletinin terakki ve teali yolunda attığı her adımdan dolayı Afgan milleti müftehir olmaktadır. Biz Zatı Âlinizin genç Türkiye‟yi dokuz sene zarfında ne büyük terakki payelerine çıkardığımzı, ne gibi ihtiyaçlardan kurtardığınızı ve bu kahraman milletin saadet ve kuvvetini nasıl istihsal buyurduğunuzu imtinân ve Ģükran ile dolu bir göz ile görüyoruz. Ben kati bir itminân ve kanaat ile genç Türkiye‟nin parlak istikbalini görmekteyim. Sizi bunun yegâne âmili bildiğim cihetle 67 Zatı biraderimize karĢi büyük bir hissi muhabbet ve bir itminan duymaktayım.155 Türk Milletinin Kıymetli Kumandam Reis Hazretleri, Ben ve Kraliçe, benim ile aziz milletim hakkında derin biraderlik hissiyatmı ve Türk milletinin lütfunu gösteren Zatı Âlinizin samimiyet ile dolu sözlerinizden ve hidematı milliyeme taaluk eden takdiratınızdan dolayı teĢekküratı kalbiyemizi tecdid eder ve aziz Türk milletinin terakki ve tealisini ve Türkiye‟nin yegâne nâcisi olan Zatı Devletinizin ömür ve âfiyetinin devamını temeni eylerim.”156 Türkiye Devleti‟nin Afganistanlı konuklarına uygulamıĢ olduğu protokolün çok samimi bir atmosfere büründürülmesi Afganistan‟a ne kadar önem verildiğini açıkça gösteriyordu. Bu önem, Türkiye‟nin Doğu‟ da takip ettiği politikadan ziyade çağdaĢ uygarlığa geçiĢ ve intibak hususunda Doğu Milletlerine yaptığı ve yapabileceği rehberlik noktasnı da göstermekteydi.157 Bunun izlerini Mustafa Kemal PaĢa‟nın konuklarına verdiği akĢam yemeğinde yaptığı konuĢmasında net bir Ģekilde görebilmekteyiz. Mustafa Kemal PaĢa, Türk Milleti‟nin Afganistan halkına duyduğu içten ve samimi duygularının tarihsel köklerine değindikten sonra bağımsızlık ve hürriyetlerini korumada iki kardeĢ milletin aynı anda vermiĢ oldukları büyük mücadeleye iĢaret etmiĢtir. Bağımsızlığın medeni milletler için esas ve hayati prensip olduğunu, bunun korunması için askeri, siyasi, kültürel ve sosyal alanlarda çağın icaplarına ayak uydurulması gerektiğini belirten Mustafa Kemal PaĢa, Afganistan‟ın bu yönde baĢlattığı hamleleri takdirle takip ettiğini vurgulamıĢtır. Bu reformları yürütürken Afganistan coğrafyasının jeopolitik ve sosyo-kültürel özelliklerine dikkat edilmesi gerektiğinin de altını çizmiĢtir. CumhurbaĢkanı seçildikten sonra hiç yurt dıĢına çıkmamıĢ, dokuz yıl boyunca Ankara‟dan Ġstanbul‟a bile gitmemiĢ olan Atatürk, Afganistan Kralı‟nın aylar süren bu dıĢ gezisini uzaktan uzağa merakla ve herhalde kaygıyla 155 Özmen, . (2008). Mahmud Tarzi‟nin Hayatı, İnkılâpçılığı ve Faaliyetleri, Yayılanmış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, Türkiye Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 158. Web: http://dosya.marmara.edu. tr/tae/Ara% C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf adresinden 19 Şubat2014‟de alınmıştır. 156 Şimşir, (1993), a.g.e., 34-35. 157 Öksüz, (2001), a.g.m., 775. 68 izlemiĢtir. KonuĢmasında, Kral‟ın uzun seyahatinin her safhasını “büyük alaka ve iftiharla takip ediyor söylüyor. beklediklerini idik” diyor ve KonuĢmasının Kral‟ı ilerisinde sabırsızlıkla Amanullah Türkiye‟ye Han‟ı açıkça uyarmaktan geri kalmıyor. “Devletinizin siyasi Ģartları önemlidir, ciddidir ve naziktir. Tarih, bu ehemmiyet ve nezaketin bir an bile gözden uzak tutulmamasını amirdir” diyor. “Hatta vehim ve vesveseyle!” diye vurguluyor. Bir hükümdara bundan daha açık uyarı olamaz.158 Mustafa Kemal Atatürk, Amanullah Han‟ın pek yakında devrilebileceğini sanki sezmiĢtir. Onu uyarmayı adeta görev bilmiĢtir. Tarihî hatırlatmıĢtır. Afganistan Afganistan olalı beri kaç emirin devrildiğini, kaçının öldürüldüğünü hatırlatmak istemiĢtir. Sanki Ģöyle demek istiyor gibidir: “Aziz KardeĢim, nedir bu tedbirsizlik? Nedir bu gamsızlık? AlmıĢsın aileni yanına, ülkeden ülkeye dolaĢıp duruyorsun. Ankara baktığın yok. Oysa Afganistan‟ın durumu pek naziktir. Bunu bir an bile aklından çıkarma. Hatta kuruntulu, kuĢkulu ol, ama tedbirsiz olma. Daha dün çadırında kurĢunlanmıĢ olan öz babanı hatırla, Afganistan tarihini hatırla...”159 Atatürk, Amanullah Han‟ın Afganistan‟da gerçekleĢtirmeye çalıĢtığı yenilikleri “pek ziyada has ve takdirle” izlediğini söylüyor. Ancak Afgan toplumunun tutucu özelliğine de Kral‟ın dikkatini çekiyor. Afganistan, Türkiye‟ye pek benzemiyordu, aynı evrimi yaĢamamıĢtı. Türkiye, cumhuriyete gelinceye kadar neler neler görüp geçirmiĢti? Nizam-ı Cedit, Tanzimat, Islahat, Birinci MeĢrutiyet, Ġkinci MeĢrutiyet ve nihayet “Anadolu Ġhtilali.” Afganistan tarihinde ise bu devreler, bu evreler ve onların bıraktığı kurumlar, tecrübeler, birikimler ve hatıralar hemen hiç yok gibiydi. Ġpekyolu kervanlarından bu yana sanki içine kapanıp kalmıĢ bir ülke gibiydi Afganistan ve Afgan toplumlarda kökleĢmiĢ örf ve adetler, hassasiyetler vardı. Atatürk bunların önemli olduğunu, gözden kaçırımaması gerektiğini söylüyor. O kadar ki bu örf ve adetler, giriĢken insanların önünü kesebilir, hatta onlara hükmedebilirdi. Amanullah Han da giriĢken bir kraldı, reform yanlısıydı. Ama ve lakin dikkatli olmak durumundaydı, yoksa o kökleĢmiĢ örf ve adetler, o hassasiyetler ciddi sorun yaratabilirdi. 158 159 Şimşir, (2002), a.g.e., 175-176. Şimşir, (2002), a.g.e., 179. 69 Fakat toplumun aydın evlatları da vardı. ounların yardımıyla topluma doğru yolu göstermek, iyi önderlik etmek etkili ve verimli olabilirdi. Tarihî çok iyi bilen Atatürk, Amanullah Han‟a “dikkatli ol” diye öğüt verirken, kim bilir belki Kabakçı Mustafaları ve reform yüzünden tahtını, hayatını Osmanlı padiĢahlarınını kaderlerini gözünü önüne yitirmiĢ olan getirmiĢtir.160 Mustafa Kemal bu konuĢmasında ilginç tespitlerde de bulunmaktadır. Mesela konuĢmasının bir yerinde Hindistan Türk Devletlerine iĢaret edilir ki, o dönemde çok az bilinen bu konunun dile getirilmiĢ olması Türk CumhurbaĢkanı‟nın tarih bilgisi ve Ģuurunu göstermesi bakımından çok önemlidir. Yine bu konuĢmada “Ġstiklal ve itibarını cihana tanıtmak evsaf, liyakat ve kudretinde olan milletlerin, medeniyet yolunda da seri ve muvaffak adımlarla ilerlemek istidadları, teslim olunmak lazımdır” yolundaki değerlendirmesi ilginçtir ve sömürgeciliğin tehdidi altındaki ülkeler açısından dikkatle üzerinde durmayı gerektirir.161 Mustafa Kemal Atatürk, söz konusu konuĢması Ģonlarına doğru Kral Amanullah Han‟ın ülkesinde yaptıkları ve oyguladıklarını bir tahliliyle onun yenilik yolundaki adımlarını teĢvik ve takdir ediyordu. Ayrıca Kral Amanullah Han‟a iltifatlarda bulunuyor ve devletinin devamlılığı için ıslah ordu”ya sahip olması, edilmiĢ “güçlü bir eğitimi çağdaĢlaĢtırarak yaygılaĢtırması, özellikle de sosyal alanda çok dikkatli yenilikler yapması” gibi tavsiyelerde bulunarak, Afganistan‟ın jeopolitik önemi ile çok ciddi nazik stratejik konumuna dikkat çekiyordu. Bu konuĢma, Kral Amanullah Han ve Afganistan halkının üstün meziyetlerine dair iltifatlar ve baĢarı dilekleriyle son bulmaktadır. Kralın cevabı konuĢması ise kısa olmuĢtur. Burada Kral Amanullah Han, Mustafa Kemal‟in yaptıkları ve tavsiyelerinin Afganistan üzerindeki tesirlerine iĢaret etmekte, ağabey olarak gördüğünü belirttiği Mustafa Kemal‟den ülkesinde yapacağı ıslahatlar için yardım istemektedir.162 160 Şimşir, (1993), a.g.e., 177. Çöhce, . , Ahmetbeyoğlu. A. (2002). (Yay. Haz.), Atatürk Döneminde Türk Afgan Münasebetleri Afganistan Üzerine Araştırmalar. İstanbul: Tarih ve Tabiat Vakfı Yayınları,131-132. 162 Saray, (2002), a.g.e., 151. 161 70 2.1.3. Amanullah Han’ın Ankara’dan İstanbul’a dönüşü 27 Mayıs Pazar günü, Afganistan Kralı ve Kraliçesinin BaĢkent Ankara‟da sekizinci ve sonuncu günleridir. Amanullah Han, öğleden önce maiyetinden birkaç kiĢiyi ve Elçi Gulam Ceylani Han‟ı alarak mihmandarı Naci PaĢa ile birlikte Etnografya Müzesini gezmiĢtir.163 Buradan telsiz istasyonuna gelmiĢler ve Posta - Telgraf genel müdürü Fahribey, Ġhsan Cemal, istasyon mühendisi Mahzar Beyler tarafından karĢılanmıĢtı. Ġstasyonda yarım saat kalan Amanullah Han, bilgi edinmiĢ ve dikkatle dinlemiĢtir. Ayrıca Kabil ile telefon görüĢmesi yapmıĢtır. Buradan da hareket ile Rasathane istasyonunu ziyaret ederek müdür yardımcısı Asım Bey ile asistanlar tarafından karĢılanmıĢtır. Burada 25 dakika kalarak araç ve gereç hakkında bilgi almıĢlardır. Amanullah Han yağmur yağarken Rasat kulesine çıkmıĢ, orada verilen bilgileri dinlemiĢlerdi. Amanullah Han kendilerine gösterilen aletin yağmurdan etkilenmemesi için Ģapkasını çıkartarak korumuĢtur.164 Müesseseye bağlı rasat istasyonları ile bunlardan gelen raporlar hakkında bilgiler aldıktan sonra telsiz telefon santraline gelmiĢlerdi. Santrale geldikleri vakit saat 14.00 olmuĢtu. Amanullah Han'ın gördüğü olağanüstü düzen ve mükemmellikten çok duygulanarak Niyazi Bey‟e: “Sizi takdir ederim. Bizde sizin gibi memleketin yükseliĢi için gayret ediyoruz. Sizlerin bu kadar düzenli ve mükemmel çalıĢma ve becerinizden ben onur duyarım.” demiĢler ve ziyaret defterini imza ederek telsiz telgraf salonuna geçmiĢlerdir. Salondan ayrılırken: “Bütün yeniliklerden ve geliĢen eserlerden kendi ülkem kadar onur duydum. Bundan son derece mutluyum.”demiĢtir. Ve binadan ayrılırken memurların ayrı ayrı elini sıkmak suretiyle ilgi göstermiĢti.165 163 Şimşir, (2002), a.g.e., 183. İnternet: Akbaş. İ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han‟ın Türkiye Gezisi. Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, C. VII, (16-17) Web: http://web. deu.edu.tr /ataturkilkeleri 324. adresinden 11 Mart 2014‟de alınmıştır. 165 Ahmetbeyoğlu, Çöhce, (2002), a.g.e., 134. 164 71 Amanullah Han Türkiye‟ye geldikten sonra gözlemlerini ve izlenimlerini hiçbir gazeteciye ifade buyurmamıĢlardı. Yalnız Ankara‟dan hareketlerinden yarım saat evvel Çankaya köĢkünde Hâkimiyeti Milliye muhabirini kabul ederek gözlemleri ve izlenimleri hakkında bir açıklama yaptı. Hâkimiyeti milliye muhabirini hareket hazırlıkları arasında köĢk bahçesinde kabul eden Kral hazretleri, ellerinde Hâkimiyeti Milliye‟nin bir gün evvelki sayısını tutarak demiĢlerdi ki: “Hâkimiyeti Milliye yi evvelce bilirdim; fakat bu sefer çok yakından tanıdım. Bilmeniz için söylüyorum, her gün samimi bir arzu ile getirtiyorum ve okuyorum. Görüyorsunuz ki Ģimdi bile elimde gazetenizin bugünkü sayısı var”. Muhabir, Amanullah Han‟a iltifatına teĢekkür eder ve seyahatleri ile ilgili izlenimlerini sormuĢtur. Amanullah Han demiĢtir ki: “Pek samimi ve içten bir surette karĢılandım. Ve sevgi etkileri gördüm. Ankara‟nın anılarını daima anacağım; çünkü bu anı içten ve samimidir. Biz de Kabil‟i Ankara gibi yeniden yapıyoruz. Planımızdan size göndereceğim.” diye ifade etmiĢtir.166 Amanullah Han daha sonra Fen müesseselerini ziyaretlerini Ģu cümlelerle açıklamıĢlardır: “Bütün Avrupa‟yı gezdim, çok mükemmel müesseseler gördüm. Esasen bu müesseseler hakkında evvelciden bilgilerim vardı; fakat burada gördüğümüz müesseselerin esasinde mükemmeliyet ve düzeni de olağanüstü buldum. Hakikaten ciddi ellerle ve aĢkla kurulmuĢ olan bu müesseseleriniz çok kıymetli ve güçlüdür.” cümleleri ile ifade etmiĢtir. Amanullah Han daha sonra Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye büyükleri ile tanıĢmaktan doğan duygularını Ģu suretle açıklıyor: “Gazi dünyanın en büyük adamı ve en önemli askeridir. Temaslarımda lütuf ve sevgilerini gördüm. Kendileriyle haberlerden tanıĢıyor ve seviyordum; fakat görüĢtükten sonra değerinin büyüklüğünü daha iyi anladım. Kendileriyle yakından tanıĢmaktan dolayı 166 Ünal. E. (2007). Cumhuriyet‟in ilk Resmi Konuğu. Popüler Tarih Dergisi, (78),48. 72 çok onurluyum. Türkiye büyükleri ile temaslarımdan çok memnunum bugün hepsinin ayrı ayrı dostluk ve samimiyetlerini taĢıyorum, hepsini sevdim, kendileri ile tanıĢmaktan doğan mutluluk içindeyim.”demiĢtir.167 Amanullah Han muhabirin Türk- Afgan anlaĢması hakkındaki soruna cevaben: “Bu anlaĢmanın imzalanması benim için mutluluk ve sevinçtir.” demiĢtir. Amanullah Han geri dönüĢ zamanı hakkında da Ģöyle demiĢlerdir : “Bu akĢam ne yazık ki Ankara‟dan ayrılıyorum. Buradan Ġstanbul‟a gideceğiz, Ġstanbul‟dan Batum, Bakü, Enzeli, Tahran, MeĢet, Herat yolu ile Kabil‟e uçak yolu ile gideceğim. Herat‟ta uçak beklemektedir.168 Muhabir teĢekkür ile ayrılırken Amanullah Han: “Bilmem iyi ifade edebildim mi? Çünkü Türkçe‟m görüyorsunuz ki o kadar kuvvetli değildir. Size Kabil‟in fotoğraflarını vermek isterdim; fakat Ģimdi eĢyalar arsındadır. Mutlaka göndereceğim. ArkadaĢlarınıza selamımı söyleyin, halka da sevgi ve samimi selamlarımı iletiniz. Ben sizi çok sevdim, Ģimdi gördükten sonra daha ziyade sevdim.” demiĢtir.169 27 Mayıs 1928, Pazar günü saat 17.00‟a doğru misafirler ikamet ettikleri köĢke CumhurbaĢkanı hazretleri misafirler ile birlikte istasyona inmiĢlerdi. Ġstasyonda misafirler, Büyük Millet Meclisi BaĢkanımız Kazım PaĢa, BaĢbakan Ġsmet PaĢa, Erkânı Harbiye Umumiye Müdürü Fevzi PaĢa, Bakanlar Kurulu, Askeri ġura Üyeleri, Meclis Divan Reisi, Cumhuriyet Halk partisi Genel BaĢkanı, Mısır Elçisi, Ġran Maslahgüzarı tarafından karĢılanmıĢlardır.170 KarĢılama esnasında bando tarafından Afganistan MarĢı çalıyordu. Resmi töreni ifa eden Piyade ve Jandarma bölüklerini teftiĢ eden Amanullah Han hazretleri, kendilerine tahsis edilen vagon önüne kadar gelerek burada vedalaĢmaya gelenler ile vedalaĢtı. 167 Akbaş, (2008), a.g.m., 325. Akbaş, (2008), a.g.m., 324. 169 Ünal, (2007), a.g.m., 49. 170 Şimşir, (2002), a.g.e., 186. 168 73 Kraliçe Süreyya de kendilerini uğurlamaya gelen büyüklerin eĢleri ile vedalaĢtı. Amanullah Han özellikle BaĢbakanla iltifatta bulundular, kucakladılar. Trenin hareketine beĢ dakika kala önce Kraliçe sonra Prenses Nurisirrac, Amanullah Han ve CumhurbaĢkanı Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanı, DıĢiĢleri bakanı, misafirleri gazi istasyonuna kadar uğurladılar. 171 Trenin hareket amiri geldi ve sordu : “Gidebilir miyiz? Emirlerinizi almaya geldim.”172 Dedi. Kendisine olumlu cevap verildikten sonra tren tam 18.00‟da istasyon platformunu dolduran halk kitlesinin hararetli alkıĢları arasında hareket etti. Vagonun balkonunda duran Kraliçe Süreyya eğilerek halka iltifat ediyordu. Amanullah Han ellerini sallayarak selamlıyordu. Halk raylar üzerinden yürüyerek treni takip ediyordu. Bu sade fakat samimi tören, Türkün kardeĢ Afganistan hükümdarlarına gösterdiği derin sevginin en canlı tezahüratı idi. CumhurbaĢkanı ile DıĢ ĠĢleri Bakanı Gazi istasyonunda misafirler ile vedalaĢtı ve iyi yolculuklar temenni ederek ayrıldılar.173 Trenin özel vagonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanı Kazım PaĢa ile aĢağıdaki zatlar bulunuyordu: Roma elçisi Ali Muhammed Han, Özel hizmetkâr Serdar Ali Gulam Sadık Han, Saray bakanı Mehmet Yakup Han, Harbiye MüsteĢarı Serdar Ali Habibullah Han, Prenses Nurisirrac ve eĢi Serdar Hasan Han, Huriye Tarzi Hanım, DıĢiĢleri Özel Kalem Müdürü Mehmet Emin Han ve Ġslami ġube Müdürü Yahya Han, Özel Doktoru Rıfkı, Niyazi, Ġsmet Beyler, Askeri AtaĢesi Salih Mehmet Han, Ahmet Ġzzet Efendi, iki Afgan zabiti, Moskova elçisi Tevfik bey, Törenler Genel Müdürü Ziya bey ve eĢi, törenler baĢkâtibi. Nuri Bey, Demiryolları ĠĢletme Müdürü Abdullah bey ve daire müdürü Kemal beyler bulunuyordu.174 171 Akbaş, (2008), a.g.m., 326. Üanl, (2007), a.g.m., 49. 173 Akbaş, (2008), a.g.e., 144. 174 Özer, İ. (2013). Türkiye Cumhuriyeti‟nin İlk Resmi Konuğu Afgan Kralı Amanullah Han‟ın Türkiye Ziyaretinin Türk Basınındaki Yansımaları(1928). Turkish Studies, Editör, Sibel, Üst, (8/11) Sonbahar, 288, Web: http://www.turkishstudies.net adresinden 23 Şubat 2014‟de alınmıştır. 172 74 2.1.4. Amanullah Han’ın Türkiye’den ayrılışı 27 Mayıs 1928 Pazar günü saat 18.00‟da Ankara‟dan özel trenle yola çıkan Afganistan Kralı ve Kraliçesi hazretleri ile refakatin deki zatlar, çeĢitli istasyonlarda halkın hararetli tezahüratları ile karĢılanarak.175 28 Mayıs Pazartesi günü saat 10.00‟da Haydar PaĢa istasyonuna vardılar. Ġstasyonda Vali Mithat, ġehir Emini Muhittin Beyler, Kolordu komutanı ġükrü bey, parti müfettiĢi Hakkı ġinasi paĢalar, Darülfünun emini NeĢet Ömer Bey, askeri ve mülki memurlar ile istasyon iç ve dıĢ çeĢitli liseli orta ve ilkokullu erkek ve kız öğrenciler, Askeriye, Jandarma, Polis, belediye zabıtası, askeri Polis tarafından karĢılandılar, Kral ve kraliçe hazretlerine Ģehir ve okullar namına buketler takdim edildi, daha önce den Ġstanbul Dolamabahçe Sarayı Amanullah Han ve Melike Süriyanın kacakları için belirlenmiĢti.176 Amanullah Han istasyonda kendilerini alkıĢlayan halka karĢı: “Türkiye seyahatimden çok memnunum. Ġstanbul‟da üç-dört gün kalarak güzel Ģehri göreceğim. Sizlerle uzun uzadıya hasbıhal edeceğim.” DemiĢtir. Amanullah Han istasyonda askeri erkânın ellerini sıkarak onlarla Türkçe görüĢtükten sonra Türk ordusunda staj görmekte olan Afgan subaylarıyla görüĢmüĢ, yurtlarına dönünce Türk zabitleri gibi yetiĢmiĢ olmalarını söylemiĢtir. Amanullah Han ve Melike Süreyya karĢılamaya gelenler ile görüĢtükten sonra beraberindekilerle birlikte Söğüt yatına gittiler. Yat, Selimiye‟den Türk ve Rus donanmalarından atılan selam torpidoları ve sahillerde bekleyen binlerce halkın alkıĢları ve tezahüratı arasında saat 10.50‟de Dolmabahçe sarayına misafirlerini çıkarmıĢtı.177 Amanullah Han sarayda yemekten sonra kısa bir istirahattan sonra kraliçe hazretlerini da bırakarak araba ile Fındıklı‟daki Sanayi Nefise Akademisini ziyaret 175 Altay, (1970), a.g.e., 428. Afganistan kralı ve kraliçesine İstanbul Dolamabahce arayında kaldıkları sürede uygulanacak programın tasdiki. Bkz. B.C.A, Fon No: 030 18 1 1, Yer Numarası Kutu No: 28 Dosya Gömleği No: 30, ıra No 2, Dosya No: 239- 39, Tarih: 09.05.1928. 177 Ünal, (2007), a.g.m., 48. 176 75 etmiĢti. Mimarlık, HeykeltıraĢ ve diğer kısımları gezmiĢ, öğrencilerle görüĢmüĢ ve akademinin defterine bazı notlar yazmıĢtı.178 Amanullah Han Fındıklı‟dan sonra Karaköy, Beyoğlu yolu ile halkın alkıĢları arasında Harbiye mektebi devamında Erkânı Harbiye Akademisini ziyaret etmiĢ, Erkânı Harbiye Akademisinde çay ziyafeti verilmiĢ ve Kral hazretleri saraya geri dönmüĢtür.179 Amanullah Han istasyonda Erkânı Harbiye askerinin ellerini sıkarak onlarla Türkçe konuĢmuĢtur. Daha sonra Afgan öğrencilerine çalıĢmalarının, memleketlerine döndükleri zaman Türk öğrencilerinden farklı olmayacak derecede iyi olmaları gerektiğini söylemiĢtir. Amanullah Han kendileriyle görüĢecek olanlar olduğu için Dolma bahçe sarayına döndüler.180 Amanullah Han istasyonda kendilerini alkıĢlayan halka karĢı Türkiye siyasetinden çok memnunum, Ġstanbul‟da üç-dört gün kalarak güzel Ģehri gezeceğim. Sizlerle uzun uzun görüĢeceğim demiĢlerdir.181 Amanullah Han ve Melike Süreyya dönüĢlerinde Batum‟a kadar eĢlik edecek olan Amiral Orlof komutasındaki Rus Karadeniz filosu 28 Mayıs saat 09.30‟da Ġstanbul‟a gelmiĢtir. Filo Kavak‟ta savaĢ gemilerimiz tarafından karĢılanmıĢ ve gerek karĢılama anında gerek limana giriĢte Amiral, gemilerle ve Selimiye yerinden toplar ateĢ ederek selamlamıĢlardır. Rus filosu Amiral Orlof‟un gemisi ve savaĢ gemileri ile birlikte Dolmabahçe önüne demir atmıĢlardır.182 28 Mayıs 1928 Pazartesi günü Rus filosu ile birlikte Amanullah Han Batum‟dan Ġran‟a geçerken mihmandarlık etmek üzere Kolordu komutanı ve bir 178 Fahrettin Paşa anılarında Kral‟ın Güzel anatlar Akademisinde yaptığı ziyarette resim salonunda öğrencilere modellik yapan çırılçıplak bir kadın model olduğu salonda modele bakmaksızın öğrencilerin yaptıkları resimlere bakarak takdirlerini belirttiğini anlatmıştır. Altay, a.e.g., 425-430. 179 Akbaş, (2008), a.g.m., 627. 180 Şimşir, (2002), a.g.e.,189. 181 Özer. İ. (2013). Türkiye Cumhuriyeti‟nin İlk Resmi Konuğu Afgan Kralı Amanullah Han‟ın Türkiye Ziyaretinin Türk Basınındaki Yansımaları(1928). Turkish Studies, Editör, Sibel, Üst, (8/11) Sonbahar 290, Web: http://www.turkishstudies.net adresinden 2 Mart 2014‟de alınmıştır. 182 Ünal, (2007), a.g.m., 47. 76 gurup birliğine bağlı komutanları ile DıĢiĢleri komiserliği büyüklerinden bizzat teĢrifat müdürü gelmiĢti.183 Amanullah Han 28 Mayıs‟ta saat 16.45‟te beraberinde olan Büyük Millet Meclisi BaĢkanı Kazım PaĢa ile Ali Sait, Fahrettin Naci paĢalarla Darülfünuna gelip ve Darülfünun meydanında yolun etrafında dizilen öğrencileri ve izcileri selamlamıĢlardır. Darülfünun emini NeĢet Ömer Bey tarafından fakülteler müdürleri, Milli Türk Öğrenci Birliği Müdürü takdim olunmuĢ ve öğrenciler namına bir buket verilmiĢti.184 Amanullah Han Darülfünun binasına giriĢinde öğrenciler tarafından alkıĢlanmıĢ ve müdürler tarafından kendisine takdim olunmuĢtur. Darülfünun emini NeĢet Ömer bey‟in beyanı : „HoĢ geldiniz ve Darülfünun‟a onur verdiniz.‟diye bir konuĢma yapmıĢ daha sonra Kral hazretleri bir konuĢma yapmıĢtır. Kralın beyanatı Ģöyledir: “Afgan çocuklarına vekâleten sizinle birlik anlaĢmasını yapıyorum. Siz Afganlıları küçük kardeĢleriniz biliniz. Onlar sizi ağabeyleri bilsinler. Benim en büyük gayem çocuklarımızı size göndermek ve burada okumak ve sizden öğrenmek istemektir.”185 DemiĢtir. Darülfünun Hukuk Fakültesi öğrenci cemiyeti tarafından geçen seneki mezunlar onuruna Galatasaray Lisesi konferans salonunda tören yapılmıĢtır. Bu törende Amanullah Han, kız kardeĢi Prenses Nurisirrac, kayın validesi Resmiye Tarzi Hanım, kayın biraderi Abdulfetih Bey, Vali Mithat Bey ve eĢi, Darülfünun okullarından pek çok öğrenmen ve öğrenci hazır bulunmuĢtur. Tören Ġstiklal MarĢı ile baĢlamıĢtır. Bundan sonra öğrenci cemiyet reisi bir konuĢma yaparak mezun arkadaĢları adına düzenlenen bu törenleri teĢrif edenlere teĢekkür etmiĢ ve okulu bitirerek hayata atılan arkadaĢlarına baĢarılar dilemiĢtir. 183 Akbaş, (2008), a.g.m., 628. Ünal, (2007), a.g.m., 48. 185 Şimşir, (2002), a.g.e., 190 184 77 Daha sonra Hukuk Fakültesi müdürü Tahir Bey konuĢmasında: Mezun hukuk öğrencisinin kabul ettiği ulvi ve kutsal vazifenin öneminden söz etmiĢ hukuk fakültesinin evvelki seneye kadar 4120 mezun yetiĢtirdiğini, geçen yıllarda da bunlara yeniden 101 arkadaĢın ilave olduğunu söylemiĢtir. Mezunlar namına ġefik Bey, kürsüye gelerek törene teĢrif edenlere teĢekkür etmiĢtir. Daha sonra bir öğrenci tarafından konser verilmiĢtir. Daha sonra yine öğrenci tarafından komedi temsil edilmiĢtir. Davetliler daha sonra büfeye davet edilerek çay, limonata, pasta ikramı yapılmıĢtır. Çay‟dan sonra programın ikinci bölümü baĢlamıĢtır. Bir öğrenci tarafından “UnutulmuĢ” adında bir piyes temsil edilmiĢtir. Ve zeybek oynanmıĢtır. Tören geç vakide kadar büyük bir samimiyet ve neĢe içinde devam etmiĢtir.186 Amanullah Han‟ın 29 Mayıs 1928 tarihine rastlayan ÇarĢamba günü Ġstanbul‟da Dârülfünun‟u ziyareti sırasında Ferit Kam tarafından bir methiye okunmuĢtur. Bu Ģiirin yazılıĢ sebebini Tahir Olgun Ģöyle anlatır: “…Afganistan hükümdarı Amanullah Han‟ın Ġstanbul‟a geleceği ve Darülfünun‟u ziyaret edeceği iĢitilmiĢti. O vakit orada Farisi edebiyatı tarihi kürsüsüne Ģeref veren Ferit Bey, hükümdarın ziyareti esnasında okumak üzere ġehname vezninde uzunca bir mesnevi nazmetmiĢti. Senin anlayıĢına itimadım vardır, Ģunu dinle diyerek o garrâ manzumeyi bendenize okudu. Eser, bizim çıkıĢamayacağımız bir yükseklikte idi. Eda itibariyle acemice değil, tam Acemce olduğu gibi, müedda itibariyle de Firdevsi‟yi kıskandıracak ahenk ve rengi hâizdi.187 Ferit Kam, bu Ģiirinde hem Afganistan hükümdarı Amanullah Han‟ı, hem de onun yakın dostu Mustafa Kemal Atatürk‟ü övmüĢtür. 186 187 Akbaş, (2008), a.g.m., 326. Şimşir, (2002), a.g.e., 192. 78 Ona göre, Afganistan hükümdarı, büyüklerin kendisine sığındığı, Allah‟ın emini ve kullarının sığınağı; soylu, cömert, âlicenap, iĢinin ehli bir hükümdar ve iĢi makbul bir bilgedir. Onun sayesinde Afgan ülkesi cennet gibi olmuĢtur; onunla Afganlıların içi rahat, gönülleri huzurludur (1-5. beyitler). Uğurlu ayağıyla Türkiye‟ye teĢrif etmiĢ, lütufta bulunmuĢ ve bu nedenle bu ile ülke mutlu olmuĢtur. O, milletini kurtarmak için Türkiye‟ye misafir olmuĢtur (6-7. beyitler). Ferit Kam, 8. beyitten itibaren Mustafa Kemal Atatürk‟ü (1881-1938) de anar ve Amanullah Han ile birlikte iki kardeĢ gibi el ele verdiklerini ve dost olduklarını ifade eder. Ona göre Atatürk eĢsizdir; dünyanın Kemâl‟idir ve Amanullah Han da Mustafa Kemâl‟in dünyası ve dostudur. Atatürk, dünya içinde dünyadır. Dünya onun bir benzerini görmemiĢtir. Kılıç gücüyle ve deha ıĢığıyla, Anadolu‟yu ve Türk milletini bela tuzağından, esaretten kurtarmıĢ; bir elinde kılıç, bir elinde kalem, ülke bayrağını göklere çıkarmıĢtır.188 Bu arada Ferit Kam, her iki memduhu için de Allah‟tan uzun ömür vermesini diler. Ferit Kam, son iki beyitte hükümdara, ailesine ve soyuna dua eder; çocukları, torunları, ailesi ve soyuyla birlikte yıllarca mutlu olarak yaĢamasını diler.189 Amanullah Han‟ı sonra alkıĢlar arasında Darülfünun‟dan çıkmıĢ, bu arada kraliçe hazretleri Adıyaman Ģenlilerini seyretmek için Çapa‟da Öğretmen okulunda kalmıĢtır. Amanullah Han 29 Mayıs Salı günü Topkapı sayrını ziyaret etmiĢ ve öğlen yemeğini Topkapı sarayında yemiĢtir. Camileri, müzeleri, Kız öğretmen okulu ve Darülfünun‟u ziyaret buyurduktan sonra Sarayburnu parkındaki CumhurbaĢkanın heykelini dikkatle incelemiĢtir.190 Bu heykel Türkiye‟de dikilen ilk Atatürk heykeli idi. Avustralyalı heykeltıraĢ Henrich Krippel‟in eseri olan bu heykel “Türkiye‟de tam manasıyla heykelin ilki” sayılır. Belki bütün Ġslam dünyasında dikilen ilk heykel idi. Amanullah Han bu 188 Akbaş, (2008), a.g.m., 228. Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü, Fars Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı /veyis0065@hotmail.com adresinden 20 Mart 2014‟de alınmıştır. 190 Altay, (1970), a.g.e., 48. 189 79 heykeli incelerken belki bir gün Afganistan‟da heykel çağını açmayı düĢünmüĢ, Kabil‟de kendi heykellerinin dikileceği günleri hayal etmiĢti. Amanullah Han onuruna Cuma günü kayık yarıĢları düzenlenmiĢ yarıĢlara Türk ve Rus filolarından da katılanlar oldu. Ertesi gün ġehir Emini Kral hazretleri onuruna Trabya‟da, Sümer Palas‟ta elli kiĢilik bir öğle ziyafeti vermiĢtir. Ayrıca Kral hazretlerine hediyeler takdim edildi. 30 Mayıs 1928 günü Kurban bayramı olduğu için tebrikler ve ziyafetler yapılmıĢ ve kutlamalar kabul edilmiĢtir. 31 Mayıs günü Ġstanbul Belediyesi Afganistan Kralı Ģerefine Tarabya Konak otelinde elli kiĢilik bir öğle yemeği düzenlemiĢ ve yemek sonunda Kral‟a Ġstanbul adına bazı hediyeler sunulmuĢtur. Kral‟a verilecek hediyeler daha kral gelmeden günler öncesinde gazetelerde haber olmuĢtu.191 Bu hediyeler içerisinde; ipekten manzaralarından müteĢekkil bir albüm, elbiseler, çay takımı, Ġstanbul kıymetli bir seccade, bir kılıç 192 ve at hediye edilmiĢtir. 1 Haziran günü Hürriyeti Ebediye tepesinde bir geçit resminden sonra coĢkulu bir kalabalık tarafından uğurlanan Kral ve maiyeti Ġzmir Vapuru‟na binerek Türk ve Rus Filosu‟nun eĢliğinde Batu‟ma doğru hareket etmiĢtir, Kral hareketinden önce gazetecilere “Türkler Afganlıların ağabeyleridir. Bize daima küçük kardeĢiniz gözü ile bakınız. Benim iki gözüm var; biri sizsiniz birde Afganlılardır. ĠĢte sizin sevginizi Afganistan milletine götürüyorum.” Diyerek Türkiye‟den ayrılmıĢtır. Kralın Türkiye‟den ayrılıĢından sonra gazetelerde bir müddet daha haberler yayınlanmaya baĢlamıĢtır. Kralın Batu‟ma ulaĢması “Afgan Hükümdarı hazretleri Batu‟ma vasıl oldular” baĢlıklı haberle okuyuculara sunulmuĢtur.193 191 Akbaş, (2008), a.g.m., 229. Reisicuhur Hazretleri trafından Afganistan kralı‟na hadiye olarak bir kılıç verilmiştir. B.C.A, Fon No: 30 18 1 1, Yer Numarası: Kutu No: 28, Dosya Gömleği No: 25, ıra No: 19, Dosya No: 234-36 Tarih: 02.05.1928. 193 Akbaş, (2008), a.g.m., 230. 192 80 2.2. Amanullah Han’ın Türkiye Ziyareti ve Basın ġah Amanullah Han‟ın Türkiye ziyareti, Türk basınında geniĢ yer tutmuĢtur. Gazeteler Kralın ziyaretini yakından izleyip yorumlarken Afganistan hakkında epeyce bilgi de vermiĢleredir. Dönemin Cumhuriyet ve Vakit gazeteleri Kral Amanullah Han ve eĢinin Türkiye ziyaretini gün gün manĢetlerine taĢımıĢlardır. Dönemin dergilerinden olan Ayın Tarihi dergisi de Kral‟ın ziyaretini ince ayrıntılarıyla verirken aynı zamanda Afganistan‟ı tanıtan uzun bir de etüt yayınlamıĢtır. Etüt, Afganistan hakkında Umumi Malumat, Yeni Afganistan, Afgan memleketi bölümlerinden ve çeĢitli alt baĢlıklardan oluĢuyordu. Etüdün sonunda Kral‟ın Türkiye ziyaretine ve bu ziyaret sırasında 25 Mayıs 1928 günü Ankara‟da imzalanan Türkiye-Afganistan Dostluk ve ĠĢbirliği AntlaĢmasına da değiniliyor ve “bu muahedenin akt edilmesi baĢlı baĢına büyük bir hadisedir.” deniyordur. Yabancı basın da Kral‟ın ziyareti sırasında imzalanmıĢ olan Türk-Afgan AntlaĢması üzerinde epeyce durmuĢtur. Bazı Avrupa gazeteleri bu antlaĢmayı bir Türk-Afgan ittifakı olarak görmüĢtür. Avrupa‟nın büyük gazetelerinde Amanullah Han‟ın Türkiye gezisi ve Türk-Afgan AntlaĢması üzerine makaleler, baĢ makaleler, yorumlar çıkmıĢtır. 29 Mayıs 1928 tarihli Le Temps gazetesinde, aynı tarihli Daily Telegraph gazetesinde, 2 Haziran günlü Deutche Allgemeine Zeitung gazetesinde yazılar, baĢyazılar yayınlanmıĢtır.194 Amerikanın büyük gazetesi The New York Times da Afgan Kralının Türkiye gezisi ve Türk-Afgan AntlaĢması üzerine uzun bir makale yayınlamıĢtır. Makalenin baĢlığı ve alt baĢlıkları Ģöyledir: “Türkiye, Amanullah Han‟ın ziyaretinden hoĢnut kaldı.” “HoĢnutluğun nedeni imzalanan kapsamlı antlaĢmadır.” 194 Şimşir, (2002), a.g.e., 192. 81 “BaĢka ülkeler buna gıpta ettiler.” “Afgan hükümdarının davranıĢı Kabil‟de Türk etkisini olağanüstü artıracaktır.” Makalede özetle Ģu görüĢler dile getiriliyordu: Afgan Kralı‟nın tarihi gezisinin en baĢarılı bölümü Türkiye bölümü oldu. Çünkü Kral, ziyaret etmiĢ olduğu bir dizi BaĢkent içinden Ankara‟dan bir antlaĢma imzalayarak ayrıldı. Cumhuriyetçi Türkiye, yeni baĢkentini boĢuna Asya‟ya kaydırmamıĢtır. Türkiye ziyaretini gün gün manĢetlerine taĢımıĢlardır. Eski baĢkent Ġstanbul yüzyıllarca Asya ile Avrupa‟yı birbirine bağlamıĢtı ama artık yabancı zırhlıların tehditleri altında bulunuyordu. Ülkenin stratejik derinliğinde yer alan yeni baĢkent Ankara ise doğu‟dan batı‟ya uzanan eski kervan yollarını yeniden canlandıracaktı. Amanullah Han‟ın ziyaret ettiği bütün baĢkentler içinde Kabil‟e en yakın olan baĢkent de Ankara idi.195 Bugün Türkiye‟de açıkça bir zafer duygusu yaĢanmaktadır. Türk-Afgan antlaĢmasının sonuçları, Emir‟in ziyaretine Avrupa‟nın verdiği siyasi anlama eĢ değerdir. Türklere kırık dökük Türkçesiyle seslenerek onların gönüllerini fetheden Afgan padiĢahının Ġngiliz deniz gücünden veya Sovyet hava gücünden pek etkilenmeden Türkiye‟ye gelmiĢ olduğunu sokaktaki insan kavramıĢtır. Kavramak için Karagöz‟ün karikatürlerine göz atmaya ihtiyaç da yoktur.196 Türkiye, baĢkentini Asya içine çekmekle doğru bir iĢ yaptığını kanıtlamıĢtır. Ankara ilk siyasi etkisini Asya‟da gösterecektir. Dahası, Türkiye baĢ döndürücü Afgan doruklarında bir Ankara daha yaratacaktır. Sosyal bakımdan özgür, stratejik bakımdan eriĢilmez, siyasi bakımdan asıl Ankara kadar güçlü ikinci bir Ankara daha. Amanullah Han, Türkiye‟ye gelince görmüĢtür ki burada Ġslam artık devlet dini olmaktan çıkmıĢtır. Koyu suni Müslümanların nefret ettiği alkollü içki ve sigara burada devlet tekeliyle üretilmektedir. Amanullah Han, doğululara has mecazlı bir ifadeyle „benim iki gözüm var, biri Türkiye diğeri Afganistan‟ demiĢtir. 197 195 Akbaş, (2008), a.g.m., 329. Şimşir, (2002), a.g.e., 192. 197 Akbaş, (2008), a.g.m., 300. 196 82 Yeni antlaĢma ile Türkiye öyle bir etki yaratacaktır ki, zamanla bu doğuda birbirlerine rakip olan Ġngiltere ve Rusya için de derin anlam taĢıyacaktır. Cumhuriyetin dini yaĢamında yaptığı ihtilalci yenilikleriyle Hindistan üzerindeki nüfusunu bir ölçüde zayıflatmıĢ olan Türkiye, Afganistan‟ı batılılaĢtırmakla Hindistan‟da yeniden nüfusu artıracaktır. Öte yandan Türkiye, Sovyet Türkistan‟ı ve Kafkasları üzerinde de etkili olacaktır. Kral‟ın Ankara‟da bulunduğu günlerde nazik bir jest ile davet edilip izlediği Ankara Meclisi Genel Kurul toplantısında kabul edilmiĢ olan uluslararası rakamların, Ģimdi Türkiye örnek alınarak Kafkaslarda ve Türkistan‟da benimseneceği haber veriliyor.198 Amanullah Han, Ankara‟nın yaman faydacı önderliğinde kendi bağnaz Krallığını da yepyeni bir yaĢama ve yepyeni bir geleceğe götürme kararlılığı ve azmi ile Türkiye‟den dönüyor…” Bunları belirten Amerikan gazetesi, birkaç noktaya daha parmak basıyor. Amanullah Han onuruna verdiği ziyafette Atatürk, taktik incelik göstererek hiç alkollü içki ikram etmemiĢ, Ģerefe Ģarap veya Ģampanya kadehi kaldırmamıĢtır. Oysa Türkler, bu gibi vesilelerle içki kullanıyorlardı.199 Konuk Kral Ankara ve Ġstanbul da sergi, müze, kurum, kuruluĢ, akademi, üniversite, camii, saray gibi birçok yer görmüĢtü. Ama göremediği bir yer kalmıĢtı ki o da Topkapı Sarayında muhafaza edilmekte olan kutsal emanetlerdi. Gazete samimi bir Müslüman olan Amanullah Han‟ın Ġstanbul‟a gelmiĢken Hazreti Muhammed‟den kalan bu kutsal eĢyaları da herhalde görmeyi arzu etmiĢ olacağını söylüyor. Bu arzusunu yerine getirememiĢti.200 Ġngiliz gazeteleri, Amanullah Han daha Türkiye‟ye gelmeden önce çarpıcı bir iddia ortaya atmıĢlardı. Amanullah Han‟ın kız kardeĢi Prenses Nurisırrac‟ın Gazi Mustafa Kemal paĢa ile evleneceğini ileri sürmüĢlerdi. 198 Şimşir, (2002), a.g.e., 194. Şimşir, (2002), a.g.e., 194. 200 Akbaş, (2008), a.g.e., 97. 199 83 Londra Büyükelçisi Ahmet Ferit Bey bu hassas konuda ne yapacağını bilememiĢ. Haberi yalanlamak lazım mıydı, değil miydi? ġifre telgrafla Ankara‟ya sordu: “Bugünkü Londra gazetelerinde Reisicumhur hazretlerinin Afgan kralı Amanullah Han‟ın hemĢireleriyle izdivaç edeceklerine dair havadis intiĢar etti. Tekzibi iktiza edip etmediğinin emir buyurulması…”dedi. Ankara, Anadolu Ajansı aracılığıyla havadisin aslı esası olmadığını açıklamıĢtı. DıĢiĢleri bakanı Tevfik RüĢtü Bey yine Ģifre ile : „Reisicumhur hazretlerinin izdivacına müteallik neĢriyatı vakıa üzerine Ajans keyfiyeti tavzih eylemiĢtir.‟ deyip konuyu kapattı.201 2.2.1. İkinci Türkiye ve Afganistan muhadenet ve teşriki mesai muahedenamesi Amanullah Han‟ın Türkiye‟yi ziyareti sırasında yapılan bu antlaĢma 1921 yılında imzalanan ilk temel antlaĢmasından sonra, iki ülke iliĢkilerinin geliĢmesi bakımında bir aĢama olmuĢ ve iĢbirliğinin somut biçimde gerçekleĢmesine yol açmıĢtır. Atatürk‟ün Amanullah Han‟ın onuruna verdiği yemekte yaptı konuĢmasında belirttiği hususlar ve tavsiyeler ile Mustafa Kemal Atatürk‟ün Türkiye‟de yaptığı inkılâplar Amanullah Han üzerinde büyük bir tesir yapmıĢtır. Atatürk‟ün o‟na yaptığı nasihatlerin baĢında kuvvetli bir ordu kurmak ve bütün diğer iĢlere ondan sonra baĢlamak geliyordu.202 Amanullah Han, kendisine yapılan tavsiyelerin tahakkuku için Türkiye‟nin yardım etmesini istedi. Onun bu ricası kabul edilerek 1 Mart 1921‟de imzalanan 201 202 Şimşir, (2002), a.g.e., 195. Saray, (2002), a.g.e., 151 84 Türk Afgan ittifak antlaĢmasında ek olarak “Türkiye ve Afganistan arasında dostluk ve teĢrik-i mesai muahede namesi” adıyla yeni bir antlaĢma imzalandı.203 Bu antlaĢmanın maddeleri Ģu hususları ihtiva ediyordu: Türkiye ve Afganistan Muhadenet ve TeĢriki Mesai Muahedenamesi Türkiye Afganistan Devleteyni Aliyeteyni Gerek maddi ve manevi rabita ve münasebetlerinin ve gerek biraderi vaziyetlerinin ve esir ihtiyaçlarının birliğine binaen asri hazırın iki millet için günden güne ihdas istilam eylediği vazaifi nazari mülahazaya alarak teyemmünen aralarında münakit 1 Mart 1337 ve 11 hut 1299 tarihli muahede ile mevcut ve bar karar olan kardeĢlik ve dostluk bağlarının ve samimi rabıtalarının daha sağlam ve metin esas ata iptin ettirilmesini arzu eyledik. Ve bu maksadın istihsali için bir dostluk ve siyasi ve iktisadi teĢrik mesai ahitnamesi aktini lazım gördük. TÜRKĠYE REĠSĠ CUMHURU HAZRETLERĠ Türkiye Cumhuriyeti Hariciye Vekili Doktor Tevfik RüĢtü Beyefendi hazretlerini, Ve ALA HAZRETĠ HUMAYUN AFGAN KRALI, Afganistan Hariciye Veziri Vekili Serdarı Ala Gulam Sadik Han Hazretlerini, Murahhas tayin buyurdular. MüĢarünileyh ima murahhaslar usulüne muvafık salahiyet namelerini iraden sonra mevadı atiyeye muvafakat eylediler. Ġki devletin münasebatını iĢbu mevat tanzim edecektir. Birinci Madde: Türkiye Cumhuriyeti ile Afgan krallığı beninde ve kezalik iki millet arasında ihlali gayr-i kabil sulh ve samimi ve ebedi dostluk cari olacaktır. 203 Saray, (2002), a.g.e., 122 85 İkinci Madde: Tarafeyn-i akideynden biri aleyhinde ahar bir veya birkaç devlet tarafından bir hareket-i hasmane vaki olduğu takdirde diğer taraf-ı Akid o tecavüzün men-i emrinde bütün gayret ve mesaisini sarf etmeyi ve bu mesaiye rağmen harb emr-i vaki olduğu halde iki hükümet yüksek menfaatlerine muvafık olan musip kararı teharri etmek üzere vasiyeti aralarında tekrar hayırahane ve itina ile mütalaa etmeyi taahhüt ederler. Üçüncü Madde: Tarafeyn-i akideynden her biri veya birçok devlet tarafında diğer taraf-ı akidin aleyhine tevcih edilen hiçbir ittifaka veya siyasi ve askeri ve iktisadi ve mali hiçbir itilafa ve keza ahar bir veya birkaç devlet tarafından diğer taraf-ı akidin emniyet-i askeriyesi aleyhine tevcih edilen harekât-ı hasmaneye iĢtirak etmemeyi taahhüt ederler. Dördüncü Madde: Devleteyn-i akideyn, tarafeyn memleket ve milletlerinin terakki ve tealisi için bir tarafta mevcut ve diğer taraf için müfit olan ve ihtiyaç hissedilen türlü vesai ve vesaitin, ayrıca tertip ve tanzim kılınacak mukavelat-ı mahsusa ile temine ve onun ihtiyaçlarını teshil ve tehvine çalıĢmayı taahhüd ve diğer taraf-ı muahide ve hususta muvelet ederler. Beşinci Madde: Türkiye Cumhuriyeti Afganistan‟ın maarif ve ordusunun terakki ve tealisi için talep edeceği adli ve ilmi ve askeri mütehassısları intilap ile Afgan devletinin hizmetine vermeyi taahhüd eder. Altıncı Madde: Tarafeyn-i akideyn tebaası yekdiğerinin arazisinde ticaret ve ikamet hususunda en ziyade mazharı müsaade millet muamelesine nail olacaklardır. Mahaza tarafeyn-i akideyn ayrıca ikamet ve ticaret mukavelenameleri yapabilecekleri gibi Ģehvenderlik ve posta ve telgraf ve idaei mücrimin mukavelenamelerinin akt edeceklerdir. Yedinci Madde: Tarafeyn-i akideynden her biri, iĢbu muahede namede tayin edilen mütekabil taahhüt haricinde diğer devletlerle her türlü münasebette serbesti hareketini tamamile muhafaza edecektir. 86 Sekizinci Madde: ĠĢbu muahede name Türkçe ve Farisi yazılmıĢtır ve her iki metin mutesaviyen muteberdir. Dokuzuncu Madde: ĠĢbu muahedename musaddak nüsaların teatisinden itibaren meri olup mümkün mertebe kısa bir zaman zarfında akilder tarafından tasdik olunacak ve musaddak nüshalara Ankara‟da teati olunacaktır. Bu maddelerin birinci maddesi daimi ve diğer maddeleri on sene müddetle muteberdir. ġayet muahedename mezkûr on senelik müddetin hitamından altı ay evvel Terafeyni akideynden biri veya diğeri canibinden fes olunmazsa kendiliğinden bir sene daha meri addedilecek ve fes keyfiyeti ancak altı aylık bir müddetin inkizasından hüküm ve tesiri haiz olunacaktır. Ġki taraf murahhasları yukarıda meskur dokuz madde ahkâmını kabul ve tasdik ile bu muahedeyi imza ve takdim eylemiĢlerdir. Ankara‟da 25 Mayıs 1928 tarihinde iki nüsha olarak tanzim edilmiĢtir. Doktor Tevfik RüĢtü204 Gulam Sıdık PROTOKOL Bu günkü tarihli Türk Afgan dostluk ve teĢriki mesai muahedesini imza eden Tarafeyn murahhasları husus at atiye hakkında mutabık kalmıĢlardır. Tarafeyn Aliyeyni akıdeyn arasında iktisadi sahada teĢriki mesai kabul olunmuĢtur. Gerek bu hususun suveri tatbikiye sinin tetkikile tanzimi ve gerek iki memleket arasında münakale ve muvasala keyfiyetinin mütaleasile bu bapta ittihazı icap eden ve mümkün olan tedabirin tayin ve tespiti için tarafeyn mütehassıs murahhasları mümkün olan kısa bir zaman zarfında müzakerata iptida edeceklerdir. ĠĢ bu protokol muahede namenin bir cüzü mütemmimimini teĢkil etmek üzere müĢarünileyhıma murahhaslar tarafından imza edilmiĢtir. 204 Türkiye ve Afganistan Muhadenet ve Teşrik Messi Müahedenamesi metini. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0 – Yer Numarası: Kutu No: 257 – Dosya Gömleği No: 731 – ıra No: 5, Dosya No: 435 Tarih: 25.Mayıs.1928. 87 25 Mayıs 1928 Gulam Sıdık Doktor Tevfik RüĢtü İMZA PROTOKOLU Bugünkü tarihle imza ettiğimiz Muhadenet ve teĢriki mesai muahede namesi bir mukaddeme ile dokuz maddeden ve bu imza potokolu dâhil olmak üzere merbutu iki protokolden ibarettir. Bundan baĢka tarafeyn murahhasları teĢriki mesai ve tevhidi mesai tabir birlerinden maksatlarının bir mana olup Fransızca mukabili (Gollaboration) olduğunda tasrih için mutabık kalmıĢlardır. 25 Mayıs 1928 Gulam Sıddık Doktor Tevfik RüĢdü205 Bu muahede 25.5.1928 tarih 1362 sayılı yasa ile onaylanmıĢtır206 ve 22.07. 1928 tarihinde kanun tasarısı çıkmıĢtır.207 2.2.2. Türkiye ve Afganistan arasında imzalanan “Dostluk ve Teşrik-i Mesa-i Muahedenamesi” adlı antlaşmanın esasları Amanullah Han‟ın Ankara‟yı ziyareti sırasında (25 Mayıs 1928), Kraldan gelen teklif üzerine 1 Mart 1921‟de imzalanan Türk-Afgan Ġttifak AntlaĢmasına ek olarak “Türkiye ve Afganistan Arasında Dostluk ve TeĢrik-i Mesa-i 205 Bugünkü tarihle imza ettiğimiz Muhadenet ve teşriki mesai muahede namesi bir mukaddeme ile dokuz maddeden ve bu imza potokolu dâhil olmak üzere merbutu iki protokolden ibarettir. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası: Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No: 5, Dosya No: 435 Tarih: 25.Mayıs.1928. 206 B.C.A, Fon No: 30 18 0 01, Kutu No: 29, Dosya Gömleği No: 33, ıra No: 1, Tarih: 25. 05. 1928. 207 Türkiye ve Afganistan Muhadenet ve Teşrik Messi Müahedenamesi kanun tasarısı. B.C.A, Fon No: 30 18 1 1, Yer Numarası: Kutu No: 29, Dosya Gömleği No: 46, ıra No: 20, Tarih: 22.07.1928. 88 Muahedenamesi” adıyla yeni bir antlaĢma imzalandı.208 Bu antlaĢma, iki dosut ülke arasında dostluk ve iĢbirliğini öngörmektedir. 1921 yılında imzalanmıĢ olan ilk Türk- Afgan temel antlaĢmasından sonra, iki ülke iliĢkilerini daha üst düzeye getirmeyi amaçlamaktadır. AntlaĢmanın giriĢinde ve 1. maddesinde içten dostluktan söz edilmektedir. Ġki ülke, aralarındaki kardeĢlik ve dostluk bağlarını ve birbirlerine bağlılıklarını daha sağlam ve güçlü ilkelere dayandırmak istemektedir. Ġki devlet ve iki millet arasında “bozulmaz bir barıĢ ile içten ve sonsuza kadar dostluk” olması öngörülmektedir. Bu birinci madde süresiz bir madde olarak antlaĢmada yer almıĢtır. (M.9). geçerliliğini Yeni eskimeyecek, zaman aĢımına uğramayacak, yitirmeyecek bir madde niteliğindedir. Günümüzde de geçerlidir denilebiliriz. Ondan sonraki iki madde tarafsızlık ilkesini dayanıĢma ile pekiĢtirmektedir. AntlaĢmayı imzalayan taraflardan biri baĢka ülkelerin düĢmanca eylemiyle karĢılaĢırsa, diğer imzacı taraf bu eylemi önlemeye çalıĢacaktır. SavaĢ çıkarsa taraflar durumu aralarında görüĢüp değerlendireceklerdir. Türkiye ve Afganistan, birbirleri aleyhine olabilecek herhangi bir anlaĢmaya katılmayacak, bir ittifaka girmeyecek ve düĢmanca eyleme katılmayacaktır. (Md. 2 ve 3) AntlaĢmanın 4. ve 5. maddeleri, Türkiye ile Afganistan arasında iĢbirliğine ayrılmıĢtır. Daha açıkçası ve bugünkü deyimle, Türkiye‟nin dost ve kardeĢ Afganistan‟a bir çeĢit “teknik yardım” yapmasını Afganistan‟ın gereçleri kalkınması sağlayacak ve için öngörmektedir. gereksinme duyacağı her türlü Afganistan‟a Türkiye, araç ve uzmanlar gönderecektir. Hukukçular, bilim adamları ve askeri uzmanlar iĢbirliği konusunda ayrıca özel anlaĢmalar yapılacaktır. 6. madde, ticaret ve oturma koĢullarında tarafların birbirlerine gösterecekleri kolaylığı düzenlemektedir. Birbirlerine en çok gözetilen ulus statüsü tanımaktadırlar. Eskilerin “En ziyade müsaadeye mazhar millet” dedikleri bu 208 Öksüz, (2001), a.g.m.,777. 89 ilke veya hak, genellikle ticari iliĢkilerde söz konusu oluyordu. Taraflardan biri bir üçüncü devlete ticari bir kolaylık tanıyınca, aynı kolaylığı antlaĢmayı imzalayan ikinci tarafa da tanımayı üstleniyordu. Bu ilke, 1928 Türk-Afgan AntlaĢmasında oturma, yani ikametalarına da geniĢletilmiĢti. Afganistan‟da oturan Türk vatandaĢları ile Türkiye‟de oturan Afgan vatandaĢları, yalnız ticaret bakımından değil, aynı zamanda “oturma bakımından” (ikamet hususunda) da “En çok gözetilen ulus ilkesinden” yaralanacaklardı. Söz geliĢi Afganistan‟da oturan Ġngiliz veya Rus vatandaĢlarına bazı kolaylıklar veya haklar tanınmıĢtır, aynı kolaylıklardan oradaki Türk vatandaĢları da yaralanacaklardı; buna karĢılık Türkiye‟de oturan örneğin Amerikan veya Fransız vatandaĢlarına özel bir kolaylık veya hak tanınca Türkiyedeki Afganistanlılara da aynı hak ve kolaylıklar tanınacaktı. Yani bu antlaĢmada “En çok gözetilen ulus” hakkının kapsamı geniĢletilmiĢti. Bu madde iki ülke arasında ayrıca baĢka antlaĢma ve sözleĢmelerin de yapılabileceğini belirtmektedir. Ġkamet, ticaret, konsolosluk, posta- telgraf ve suçluların geri verilmesi anlaĢmaları veya sözleĢmeleri gibi. AntlaĢmanın, onaylanmıĢ metinlerinin değiĢiminden sonra yürürlüğe gireceği belirtilmiĢti. (Md. 9). 29 Ekim 1928 tarihli ve 1362 sayılı kanunla onaylanan antlaĢma, 13 Aralık 1928 tarihli, 1065 sayılı Resmî Gazete‟de ve Düstur‟da yayımlanmıĢtır. (III. Tertip, 10, 39). Onay belgeleri 17 Ocak 1929 tarihinde Ankara‟da teati edilmiĢ ve antlaĢma o tarihte yürürlüğe girmiĢtir.209 Dokuz maddeden oluĢan antlaĢmamın birinci maddesi süresiz geçerli idi; diğer maddeleri ise on yıllık bir süre için imzalanmıĢtı. Bu süre sonunda antlaĢma uzatılmıĢtır ve “Günümüzde de yürürlükte gibi görünmektedir.”210 26 Mayıs 1928‟de Afganistan Kralı ve maiyetindeki heyet Ankara istasyonunda yapılan devlet erkânı ve kalabalık bir halk topluluğunun katıldığı bir törenle Ġstanbul‟a uğurlandı. Mustafa Kemal PaĢa Gazi istasyonuna kadar trende konuğuna eĢlik etmiĢtir. Kral Amanullah‟ın Ġstanbul‟a kadar T.B.M.M. BaĢkanı Kazım PaĢa refakat etmiĢ ve görkemli bir karĢılama 209 B.C.A, Fon No: 30 18 0 01 – Kutu No: 29– Dosya Gömleği No: 33 – ıra No: 1, Tarih: 27. 06. 1928.; Türkiye ve Afganistan Muhadenet ve Teşrik Messi Müahedenamesi kanun tasarısı. B.C.A, Fon No: 30 18 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 29 – Dosya Gömleği No: 46 – ıra No: 20, Tarih: 22.07.1928. 210 Saray, (2002), a.g.e., 197-200. 90 töreninden sonra Kral ve maiyeti HaydarpaĢa Ġstasyonundan “Söğütlü” yatıyla ikametine tahsis edilen Dolmabahçe Sarayına gönderilmiĢlerdir.211 2 Haziran tarihine kadar Ġstanbul‟da kalarak çeĢitli ziyaretlerde bulunan Afgan Kralı ve Kraliçesi Abide-i Hürriyet Meydanı‟nda yapılan bir törenden sonra 2 Haziran‟da Ġstanbul‟dan ayrıldı.212 Rus Filosunun eĢliğinde Ġzmir Vapuruyla Batum Limanına giden Kral Amanul1ah, buradan Ġran‟a geçti. Ġran‟daki resmî ziyaretini tamamladıktan sonra da edindiği izlenimler, kazandığı birikimler ve tatbik edecek olduğu projeleriyle, oldukça uzun sayılabilecek bir dıĢ geziden sonra, Türkiye‟deki geliĢmelerden oldukça etkilenmiĢ olarak ülkesine döndü. Türkiye ve Ġran‟a yapmıĢ olduğu bu son iki ziyaretin Amanullah‟ın kaderini belirlediğinden Ģüphe yoktur. Ülkesinden devrimci reform ve ilerlemeler için son derece istekli ayrılmıĢtı. Tur boyunca, Avrupa‟da özlemini duyduğu uygarlığın ve kültürün yüksek standartları gözlerinin önüne serilmiĢti. Asya üzerinden ülkesine dönerken, benzer iki Müslüman ülkenin ilerlemesini sağlayan hem Atatürk‟ün hem de ġah Rıza‟nın baĢarılarından fakat bu yönettikleri kısa ziyaret sırasında halkın zihniyetini etkilenmiĢ her ikisinin de ne yöntemlerini ne de anlama ihtiyacı duymaksızın, modernleĢme kararlılığıyla ülkesine döndü.213 2.2.3. Elçiliklerin büyükelçiliğe yükseltilmesi Amanullah Han‟ın Türkiye ziyaretinin ilk somut sonucu, Kabil‟deki Türkiye Elçiliğinin ve Ankara‟daki Afganistan Elçiliğinin Büyükelçilik düzeyine yükseltilmeleri kararı oldu. Bu, o gün için önemli ve anlamlı bir karar idi. Çünkü o dönemde Büyükelçilikler çok istisnai misyonlardı, çok nadirdi. Yalnız büyük devletlerarasında Büyükelçilik düzeyinde diplomatik iliĢki kuruluyordu. Amanullah Han‟ın ziyareti dolayısıyla Ankara‟ya gelmiĢ olan Kabil Elçisi Nebil 211 Öksüz, (2001), a.g.m., 777-778. Öksüz, (2001), a.g.m., .779. 213 Özmen, . (2008). Mahmud Tarzi‟nin Hayatı, İnkılâpçılığı ve Faaliyetleri, Yayılanmış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, Türkiye Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 172-173. Web: http://dosya.marmara.edu. tr/tae/Ara% C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf adresinden 14 Nisan 2014‟de alınmıştır. 212 91 (Batı), büyükelçi payesinde bir diplomat değildi. Daha Kral Türkiye‟den ayrılmadan önce Elçi Nebil Bey Kabil‟deki görevinden alındı. Tarih 30 Mayıs 1928‟idi. Yani o gün Amanullah Han hala Ġstanbul‟da bulunuyordu. CumhurbaĢkanı Gazi Mustafa Kemal, Nebil Beyin görevinin değiĢtirildiğini Amanullah Han‟a Ģöyle bildiriyordu: “Muhibbi Halis ve Ali kadrim, Nezd-i HaĢmetlerinde Fevkalade Murahhas ve Orta elçi olarak ifa-i vazife etmekte bulunan Nebil Bey‟in baĢka bir vazifeye tayini münasip teemmül edilmiĢ olmakla müĢarünileyhin iĢbu büyük vazifesi sona ermiĢ bulunuyor.”214 Bir ay sonra CumhurbaĢkanlığı Genel Sekreteri Yusuf Hikmet Bey (Bayur) Afganistan‟a Büyükelçi olarak atandı.215 Atatürk Amanullah Han‟a ve Afganistan‟a dostluğunu iki kat göstermiĢ oluyordu. Hem hiç vakit kaybetmeden Kabil‟deki Türkiye elçiliğini büyükelçilik düzeyine çıkarıyor hem de Afganistan Kralı nezdine Genel Sekreterini Büyükelçi olarak gönderiyordu. Büyükelçi Yusuf Hihmet Beyin güven mektubu Ģuydu: Gazi Mustafa Kemal, Türkiye Reisicumhuru, Afganistan Kralı Gazi Amanullah Hazretlerine, Muhibbi Halis ve Alikadrim, Türkiye cumhuriyeti ile Afganistan kraliyeti beyninde teyemmünen cayigir olan vifak ve muhadenenetin muhafaza ve takviyesi matlub ve mültezemim bulunduğundan Riyaseticumhur kâtibi umumisi Hikmet Beyi nezdi haĢmetanelerine fevkalada murahhas ve büyükelçi sıfatı ile tayin ve izama karar verdim. MüĢarünileyhin evsaf ve hasaili ve Ģimdiye kadar ibraz eylediği müessir dirayet ve fetanet kendisine tahmil ve tevdi olanan vezaif-i aliyeyi itimad-ı haĢmetanelerine mahzur olacak tarzda hüsnü ifa edeceğini zamin bulunmaktadır. Bu ümniye iledir ki zatı haĢmetanelerinden kendisini hüsnü kabul buyurmalarını ve gerek kendi namıma ve Türkiye cumhuriyeti namına tarafından vukubulacak 214 Şimşir, (1973), a.g.e., 41. Afganistan Büyükelçiliğine Hikmet Beyin tayinı. B.C.A, Fon No: 30 18 1 1, Yer Numarası: Kutu No: 29, Dosya Gömleği No: 38, ıra No: 4, Dosya Nu: 17- 44, Tarih: 03. 06. 1928. 215 92 bilcümle tebligata ve betahsis zatı haĢmetaneleri ile memleketiniz hakkında perverde eylediğim hissiyat- ı halisane ve dostaneye dair ita eyleyeceği teminata izhar-ı emniyet ve itimad edilerek memuriyeti aliyesinin hüsn-i ifası umurunda nail-i müzaheret buyrulmasını rica eylerim. 30.6.1928 HARĠCĠYE VEKĠLĠ GAZĠ MUSTAFA KEMAL 216 Türkiye Büyükelçisi Yusuf Hikmet Bey‟in güven mektubunu Afgan Kralı‟na sunmasından bir ay sonra, 25 Eylül 1928 günü Afgan Büyükelçisi Gulam Ceylani Han Çankaya köĢkünde CumhurbaĢkanı hazretlerine güven mektubu sundu. Gulam Ceylani Ankara‟da orta elçi olarak görev yaparken Büyükelçilik payesine yükseltilmiĢ,217 Lehistan Hükümeti tarafından Afganistan kralı‟na verilen uçak ile bir miktar Silah ve mühimmat‟a Türkiye‟den transit olarak geçiĢine izin verilmiĢtir.218 Afganistan Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti‟ne Ferik Kazım PaĢa seçilip sözleĢmesi imzalanmıĢ ve maiyetindekiler ile Afganistan‟a gönderilmiĢtir. 219 Amanullah Han 3 Temmuz 1928 günü uzun dıĢ gezisinde ülkesine dönmüĢ ve gösteriĢli törenlerle karĢılanmıĢtı. Kraliçe ile birlikte üstü açık bir araba ile Kabil sokaklarından geçerek halkı selamlamıĢ. Kraliçe Süreyya ilk defa halkın önünde böyle bir törene katılmıĢtı. Kral saray önündeki bir meydanda konuĢma yapmıĢ ve konuĢması radyodan yayınlanmıĢtır. Kral‟ın dönüĢü dolayısıyla Kabil‟de üç gün üç gece süren Ģenlikler yapılmıĢtır. Amanullah Han Türkiye‟deki yeniliklerden etkilenmiĢ, kendi bağnaz krallığını da yepyeni bir geleceğe götürme kararlılığı ile Türkiye‟den dönmüĢtü. Amanullah Han, reformlara giriĢirken dikkatli olması yolunda Atatürk‟ün verdiği dostça öğütlere de pek aldırıĢ etmemiĢtir. Türkiye‟de gördüklerini Afganistan‟da 216 Şimşir, (1973), a.g.e., 41-42 Saray, (2002), a.g.e., 201-202. 218 lahistan Hükümetin‟ce Afgan kralı‟na verilen uçak ile bir miktar ilah ve mühimmatın Türkiye den transit olarak geçişine izin verilmesi. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 18 1 1, Yer Numarası: Kutu No: 30, Dosya Gömleği No: 49, ıra No: 11, Dosya Nu: 249-147, Tarih: 05.08.1928. 219 Afganistan Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti‟ne seçilip sözleşmesi imzalanmış olan Erkan-ı Harbiye-i Umumiye ikinci Reisi Ferik Kazım Paşa ile maiyetindekilerin adıgeçen ülke‟ye gönderilmesi. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 18 1 1, Yer Numarası: Kutu No: 30, Dosya Gömleği No: 62, ıra No: 18, Dosya Nu: 258-5, Tarih: 05.08.1928. 217 93 uygulamaya giriĢmiĢtir. Hatta daha da ileri gitmeye Türkiye‟de yapılmamıĢ olan kadınların yüzlerini zorla açtırmaya kalkmıĢtır. Amanullah Han‟ın yapmaya çalıĢtığı reformlar Türkiye tarafından ilgiyle izleniyor ve destekleniyordu. BaĢbakan Ġsmet paĢa, 13 Eylül 1928 günü Malatya‟da seçmenleri önünde yaptığı konuĢmada Türkiye- Afganistan iliĢkilerine de yer ayırıyor ve Amanullah Han‟ın reform çalıĢmalarının baĢarıya ulaĢacağını belirtiyordu. Türkiye Cumhuriyeti‟nin beĢinci yıldönümü kutlamaları dolayısıyla Amanullah Han ile CumhurbaĢkanı Gazi Mustafa Kemal arsında tebrik ve teĢekkür mesajları alınıp verildi. Ve Atatürk bu mesajında da Afganistan‟da yapılmakta olan yeniliklere değindi. Mesajlar Ģöyleydi: Afganistan Kralı Amanullah Han‟dan Türkiye Reisicumhuru Gazi Mustafa Kemal‟e; Türkiye Reisicumhuru Biraderim Gazi KardeĢ Türkiye devletinin Milli Bayramı münasebeti ile samimi tebrikatımı ve çok dostane olan zatı Alii Riyaset penagillerine tecdiden takdim ve Türkiye devlet ve milletinin saadetini temenni eylerim. Afgan Kralı Amanullah Han220 Türkiye Reisicumhuru Gazi Mustafa Kemal‟den Afganistan Kralı Amanullah Han‟a; Afganistan Kralı Biraderim Amanullah Han hazretlerine Türk milli bayramını tebriki HaĢmetanelerinden ve çok dostane hissiyatınızdan pek mütehassısim. KardeĢ Afganistan milletinin saadet ve refahı temenni yatımı teyit ederim. Memleketinizde tatbik etmekte olduğunuz muvaffakiyetli ıslahat ve yeniliklere memnuniyet ve iftiharla muttali olmaktayız. 220 Şimşir, (1973), a.g.e., 43. 94 Türkiye Reisicumhuru Gazi Mustafa Kemal221 Bu telgraflar Kral Amanullah Han ile Gazi Mustafa Kemal arsında teati edilen son tebrik ve teĢekkür telgraflarıdır.222 Amanullah Han Afganistan‟a her sahada yenilikler getirmek isteyen heyecanlı bir inkılâpçı idi. Onun en büyük güçlüğü yapmak istediği yenilikler için gerekli yetiĢkin elemanı bulamayıĢından ileri geliyordu. Raulpindiy antlaĢmasından sonra Ġngilizlerden gelen yardımının kesilmesi ve bunun yerine diğer devletlerden yeterli derecede yardım alamayıĢı Afganistan‟ın maddi imkânlarını son derece daraltmıĢtır. Amanullah Han‟ın yapmaya çalıĢtığı reformlarından ayrıntı Ģekilde önümüzdeki bölümde bas edeceğiz. 221 222 Şimşir, (1973), a.g.e., 44. Şimşir, (2002), a.g.e., 211. 95 3. BÖLÜM AMANULLAH HAN’İN REFORMLARİ UYGULAMASİ VE BAŞARİSİZLİGİ (1919-1929) 3.1. Şah Amanullah ve İçtimai Islahatlar Amanullah Han‟ın “Hâkimiyeti Kanun Der Afganistan” Kitab‟nın giriĢinde “vatan hizmetinden baĢka yüksek aĢkım yok” demiĢtir.223 1919‟da Amanullah Han tahta çıktığında Ġslam dünyasında büyük bir değiĢim yaĢanmaktaydı. Geleneksel sultanlık kurumların yerini anayasal krallığa veya daha da çok karizmatik bir liderin askerî ve siyasi hükümdarlığına bırakıyordu. ġah Amanullah, her ikisini de karakterinde birleĢtirmiĢti. O‟nun modernleĢme çabaları da mutlakıyetçi devletleri millî devletlere dönüĢtürmeye çalıĢan öteki örneklerle benzerlikler arz etmekteydi. Bu dönüĢtürme özellikle belli alanlarda radikal tedbirleri öngörmekteydi. Ġnsancıl kontrolün tesis edilebilmesi için vergi, toprak kullanma imtiyazı ve taĢımacılık alanlarında yeni düzenlemeler yapılmaya çalıĢılmalıydı. Eğer öngörülen hedeflere ulaĢılırsa değiĢiklikler çiftçi kabile temeline oturan kırsal toplumu hem devlete hem de pazara bağlayacak, onu açık bir ticaret toplumuna dönüĢtürecekti.224 Amanullah Han‟ın modernleĢme çabalarını üç aĢamada incelemek mümkündür: Onun Islahatları‟nın birinci dönemi, krallığını ilan etmesiyle baĢlar. Özellikle devlet çatısını Ģekillendirilmeye çalıĢıldığı 1919-1924 yılları arasında süren bu dönem en parlak ıslahatlar gerçekleĢtirilmiĢtir. Amanullah Han, iktidarının 223 Han, A. (1999). Hâkimiyeti Kanun der Afganistan. Pişaver: Dâniş Kitaphane Yayınları 2. Rubin, B. (1995). The Fragmentation of Afganistan. London, 55. Nadir Şah‟ın Amanullah Han hakkında söylediği: “Amanullah Han‟ın iktidar dönemi Afganistan tarihinin altın sayfaları olarak yazılacaktır ve ben, onun izinden yürüyeceğim” cümlesi, O‟nun modernleşme programının canlılığını ortaya koymaktadır. Gerçekte, Türkiye istisna tutulursa, Afganistan, I. Dünya savaşından sonra Avrupa sömürgeciliğinden kurtulan ve bütünlüğünü koruyabilen tek Müslüman ülkedir. Bkz. Ahmad. N. (1990). The Survival of Afghanistan 1747-1979. Lahore, 167. Amanullah Han‟ın kendi ifadesiyle reformist yönünü “ben devrimci bir kralım ve ülkede hayatın her aşamasında bir devrim yapmayı arzuluyorum.” diyerek bitirmiştir. Onunla dürüst bir şekilde iş birliği yapamayacak hükümet görevlilerinin istifa etmelerini önermiş ve temsilcilerinden biri olan gümrük müdürü Abdurrahman Han Lodin istifa etmiştir. Bkz, Adamec. L. (1974). Afghanistan’s Foreign Affairs to the Mıd Twentieth Century. Relation With the USSR, Germany, and Brition, Tucson, 137. 224 96 daha ilk yılında Mahmut Tarzî‟nin yardımıyla Afganistan Devleti‟nin kabinesini asrî bir Ģekilde yeniden oluĢturmuĢtur. Genç kral istiklalin ilanıyla toplum arasında çok sevilmiĢ, devrimci gençlerin ve baĢta Türk ve diğer yabancı uzmanların da yardımlarıyla yeni kanunlar çıkarmıĢtır. Büyük bir azimle giriĢtiği ıslahat faaliyetleriyle kabileciliğe dayanan eski düzeni kaldırarak yerine asrî bir devlet kurmaya çalıĢmıĢtır. Üçüncü Afgan-Ġngiliz savaĢında canla baĢla mücadele veren halkımız, yeni ıslahatları memnuniyetle kabul etmiĢ ve bu yeniliklerin gerçekleĢmesinde de hükümetin yanında yer almıĢtır. Ancak 1924-1928 yılları arası devam eden ıslahatların ikinci döneminde halkın itirazları duyulmaya baĢlamıĢtır. Çünkü ıslahat faaliyetleri, bazı kabile reislerinin ve ruhanî liderlerin çıkarlarıyla çatıĢmıĢtır. Bunun da ötesinde devlet memurları görevlerinde yetersiz kalırken, idareciler da fırsatlardan yararlanma peĢine düĢmüĢtür. Host Ġsyanı‟nın da etkisiyle ikinci dönemde, fazla yenilikler yapılamamıĢtır. Üçüncü Islahat dönemi ise Amanullah Han‟ın 1928 Avrupa ve Türkiye gezisi sonrasına rastlar 225. Genç ġah dıĢarıdaki geliĢmelerin etkisiyle hızlı ve kapsamlı bir yenileĢme hareketi baĢlatmıĢ ancak bu dönem ayaklanma nedeniyle yalnızca altı ay sürmüĢtür. Böylece yavaĢ yavaĢ halkının da desteğini kaybetmeye baĢlayan genç Afganistan devleti, fırsat bekleyen yabancı güçlerin etkisi altına girmiĢtir. 226 Amanullah Han‟ın kapsamlı ıslahat programı ilerledikçe Sovyetler Birliği ve Ġngiltere‟nin gittikçe artan baskısıyla karĢı karĢıya kaldı. Bu baskılar, Amanullah Han‟ın Ġslamcı ve ulusalcı bir lider olarak rolünü kısıtlıyordu. Bu yüzden modernleĢme çabalarının desteğe en çok ihtiyaç duyduğu sırada, Emir Amanullah Han‟ın ülkedeki saygınlığı azaldı. Bununla birlikte 20. yüzyılın ikinci on yılında da karmaĢık, fitne ve siyasî manevralarla karĢı karĢıyaydı. Bu ortamda Amanullah Han Afganistan‟da giriĢilmiĢ ve en kapsamlı ve korkusuz modernleĢme projelerini 225 Amanullah Han, Mustafa Kemal Atatürk‟ün yaptığı modernleşme ve yeniliklerden yetkilendi onun yaptıklarını Afganistan‟da yapmaya çalıştı ama Türkiye ile Afganistan iki farklı camieydi ve farklı şeraitler hâkimdi ve Afganistan, Türkiye‟nin geçirdiği siyasi değişiklerin hiç birisini tecrübe etmemişti bu yüzden Amanullah Han‟ın bazı hareketlerini halk yanlış anladı. Bkz. istani, M. (2004). Allama Mahmod Tarzi, Şah Amanullah ve Ruhaniyet Mutanefiz. Suyed, 49. 226 Gubar, (1967), a.g.e.,790. 97 baĢlattı, aĢğada yapılan islahatlardanın detayları ile bu riporumların hangi alanda yaplıdığı hakkında ayrıca bahas ederiz. 227 3.1.1. Siyasî, hukukî ve yürütme alanında yapılan ıslahatlarılar Amanullah Han iktidara geçtikten hemen sonra bakanlıklar kurulunu kurularak, merkezi hükümet yeniden düzenledi ve milli birliğin temellerini güçlendirmek tüm Afganistan halkının kanun karĢısında eĢitliği üzerinden hareket ederek bir Yasama Konseyi kuruldu. YurttaĢlık hakları tüm Afganlara önce 1920‟de çıkarılan bir genelgeyle sonra, 1923‟te anayasayla verildi.228 1923‟te Afganistan‟ın ilk anayasası yürürlüğe girdi. Aynı yıl özel bir yasayla devletin temel yapısı tanımlandığı gibi taĢra teĢkilatının yeniden düzenlenmesine baĢlandı. 229 Evrensel baĢvuru ve kimlik kartları edinilmesini zorunlu tutan yasayla ulusal kimlik sistemi kuruldu.230 1923 Anayasasında kısmen seçilmiĢ kısmen atanmıĢ devlet ve eyalet konseyleri oluĢturuldu. Yılda bir kez toplanan bir Yüksek ġura 1923 Anayasası ile oluĢturuldu.231 Devlet Konseyi özel yasalara ayrılmıĢ kapsamlı bir yargı programına tabi tutuldu. Ġlk taslaklar çoğunlukla Türk olan hukuk uzmanlarının yardımıyla hazırlandı. Bu program 1921‟den 1926‟ya kadar devam etti. 1923 Anayasası‟nın 50. maddesiyle Afganistan‟da ilk kez bağımsız ve ayrı bir yargı gücü kuruldu. Temyiz mahkemesine kadar uzanan mahkemeler sistemi 1923‟te Davalar Genel Kanunu adı altında düzenlendi. Ceza davaları, ticari ve medeni davaların laik kanunlar ile hüküm veren mahkemeler tarafından uygulanmaları için 1923 Anayasası‟nın 24. maddesinde düzenlenme yapıldı. 1923‟te niĢanlar ve diğer madalyalar sınırlandırıldı. Devlet memurları maaĢları 1923 yılında kanunla kurumsallaĢtırıldı. Ġki kamaradan oluĢan bir yasama sistemi 1928‟de önerildi. Alt 227 Kakar, M. (1995). Afghanistan. London, 3. 1920‟de bütün Afgan vatandaşlarının sivil hakları kabul edildi. Uluslararası haklar içerisinde serbest eğitim hakkı sivil haklardan birisi olarak kabul edildi. Kimlik kartı uygulaması başlatıldı Ahli hanod(hidoler) Askeri ve mülki okullara kabul edildi. Bkz. Ahmad, (1990), a.g.e., 187-188. 229 Gregoryan, V. (1969). The Emergence Of Modern Afghanistan. Stanford, 248. 230 Rubin, (1995), a.g.e., 56. 231 Büyük meclis her yıl hükümetin faaliyetlerini öğrenmek için toplanacaktı. Bkz. Ahmad, (1990), a.g.e., 187-188. 228 98 kamara tamamen seçim sonuçlarıyla belirlenecek, üst kamara ise kısmen seçilecek kısmen atanacaktı. 1928‟de yapılan bir öneriye göre ceza davalarında mahkeme tarafından istenen kan parası yasaklanacaktı. 232 Birçok Avrupa ve Asya ülkesiyle ilk kez iliĢki kuruldu, siyasi ve ticari bağların geliĢtirilmesi için yoğun çaba harcandı. Bu eski Afganistan politikasından radikal bir kopuĢtu. Amanullah Han tarafından yolsuzluk karĢıtı kampanyalar baĢlatıldı. 233 Bu siyaset özellikle Emir Amanullah Han‟ın saltanatının sonuna doğru Ģiddetle uygulandı Kabile reisleri, saray üyeleri ve kraliyet ailesinin uzak üyeleri için sağlanan tahsisatların ve ayrıcalıkların kaldırılması Amanullah Han iktidarının erken dönemlerinde etkin olarak uygulandı. Unvanların, özel derecelerin kaldırılması 1928 yılında Emir Amanullah Han tarafından önerildi. ĠĢverenlerin katkılarını bekleyen daha geliĢmiĢ bir emeklilik ve maaĢ sistemi 1928‟de önerildi. Ulusal bayrak 1928‟de milliyetçi ve Ġslamcı idealleri simgelemek üzere değiĢtirildi.234 3.1.2. İçtimai alanda yapılan ıslahatlar Amanullah Han‟ın ıslahat hareketi içerisinde en fazla tepkiyle karĢılaĢtığı ve istismara açık olan kısmı içtimai ıslahatlar olmuĢtur. Amanullah Han‟ın sosyal reformları arasında köleliğin kaldırılması büyük önem taĢımaktaydı. 235 Afganistan‟da uygulanan kölelik, esas itibariyle aile iĢleri için kullanılan insanlardan ibaretti. ABD‟deki çiftlik köleliğiyle hiçbir benzerliği yoktu. Diğer taraftan, aĢırı düzeydeki evlilik ve cenaze harcamalarını kontrol etme çabası, kanunlarda yer almasına rağmen tamamen uygulanmadı. Ġlk aĢamadan baĢlayarak kadınlar peçe takmaktan vazgeçirilmeye çalıĢılmıĢ ancak hukuken yasaklanmamıĢtır. Hükümet görevlileri eĢlerini açmak ya da en azından onların tüm yüzü veya vücudu kaplayan çadri ya da burka yerine Suriye 232 Poullada, L. (1973). Reform and Rebellion in Afghanistan 1919-1929: King Amanullah’s Failure to Modernize a Tribba Society. London: Cornell University Press, 75. 233 Amanullah, rüşveti önlemek için, sivil memurların yıllık gelirlerini beyan etmeleri ile ilgili düzenlemeler yaptı. Bkz. Kakar, (1995), a.g.e., 5. 234 Amanullah Han‟ın eğitim reformu ile ilgili görüşleri için Bkz. Bayur, (1987), a.g.e., 594 ; Adamec, (1974), a.g.e., 135-136. 235 Nizamname nin 11 Madesinde “Afghanistan‟da kölelik ve Assert usulu bilkül yasaktır” bu hukmu ile yedi yüze yakın Hazare itniğine mensüb köle ve kaniz sahiblerinin evinden dışarıya cıktı. bu yuzden Hazareler sonuna kadar Amanuallah Han‟ın yanına durdu. Gubar, (1967), a.g.e., 793. 99 yaĢmağı takmak zorunda bırakılmıĢtır. Batı giysileri saray görevlerinde, Pagman‟daki yaz baĢkentinin çevresindeki alanlarda ve Kabil‟in belirli bölgelerinde zorunlu kılınmıĢtı.236 1922‟de kadın hakları ilk aĢamada anayasa (Nizamname) maddelerinden birinde kadınlara evlilikte seçme hakkı tanınarak uygulandı. Ġkinci aĢamada kadınlar cemiyet kurmaya teĢvik edildi. Kölelik, 1921‟de kararname ile 1923‟te ise anayasayla kaldırıldı. Evlilik, cenaze ve diğer merasim için yapılacak harcamalar kanunla düzenlendi. 1928‟de çok eĢliliğe karĢı kampanya baĢlatıldı. Ancak resmen yasaklanmadı.237 1922-1923 ve 1928‟de öğrenci yaĢamının düzenlenmesi önerildi. Öğrenciler evlenmeyecek, üniforma giyecek ve birbirlerini öğrenim gördükleri yabancı dilde selamlayacaklardı.1928‟de evlilik için asgari yaĢ erkekler için 22, kadınlar için 18 olarak Amanullah Han tarafından önerildiyse de Loya Cirge reddetti.238 Kâbil‟de 1928‟de Peçeyi kaldırma hareketi Amanullah Han‟ın gezisi sonrasında hız kazanmıĢtı. Amanullah Han‟ın kadınları geleneklerden kurtarma çabası, hiçbir sosyal düzeltmede olmadığı kadar yanlıĢ anlaĢıldı. Çoğu yayınlanmıĢ söylentinin aksine, kadınların peçelerinin açılması ve çadiriden çıkmaları yasal zorunluluklar değildi fakat bu önemli gerçek Amanullah Han‟ın karĢıtı isyanın siyasi propagandasında kullanılmıĢtır. Amanullah Han da peçe karĢıtı kampanyasında ısrar ederek düĢmanlarına koz vermiĢti. Öyle ki Sir Francis Humphrys, Amanullah Han‟ın dört günlük nutkunu Ekim 1928‟de hükümete Ģöyle rapor etmiĢti: “Kralın en tutkulu isteği kadınların özgürleĢmesi doğrultusunda olsa, henüz kraliyet ailesi dıĢındaki hiçbir bakanın eĢlerinin kraliçe örneğini izleyerek peçelerini çıkarmalarına izin vermemeleri ve savunma bakanının hükümet görevlilerinin çok eĢliliği bırakmalarını gerekli kılan yeni kuralı açıkça reddetmesi çok önemlidir.” 239 Bir kabile toplumunda kadının yeri konusundaki yerleĢmiĢ duygulardan siyasi malzeme çıkarmak isteyenler için kolay yararlanılacak baĢka bir alan yoktur. Bu nedenle peçe ve çadirinin kaldırılması uygun malzeme olarak kullanıldı. Peçenin kaldırılması, kadınların örtünmesinin sona erdirilmesi zorunluluğu olduğu propagandasını yaparak, bunun ailenin hakları, mahremiyeti ve namusuna bir 236 Rubin, (1995), a.g.e., 20-21. Tarzi, A. (1977). Efganistan. (C. IV,) İstanbul, 174. 238 Poullada, (1973), a.g.e., 81. 239 Poullada, (1973), a.g.e., 82-83. 237 100 saldırı ve kadınların PeĢtunlar‟da çok değerli olan tevazusunun hiçe sayılması olarak görünmesini sağladılar. Ayrıca, peçeyi kaldırma, çok eĢlilik ve çadiri siyasi propaganda amacıyla doktrin olarak doğru ya da değil Afgan kabile toplumunda yaygın olarak kabul gören dinî inançlara bağlandı. Bu sorunlar kadın hakları konusundaki daha geniĢ soruna da eklendi.240 1923 kanunları ile Afgan kadınlarına daha sonra evlenecekleri erkeği seçme özgürlüğü gibi haklar tanınmıĢtı. Ancak bu kanun mollalar tarafından 1924 Host isyanı sırasında Güney Afganistan‟da etkin olarak propaganda amaçlı kullanılmıĢtı. Mollalar kabile bölgelerine bir ellerinde Kur‟an diğerinde Nizamname gidip, gerçek müritleri ikisi arasında seçim yapmaya çağırmıĢtı. Diğer taraftan ise kadınların özgürlüğü için geçirmeyi baĢardığı yetersiz kanun dıĢında, çok açık ki tüm saltanatı boyunca Amanullah, Han kraliçe Süreyya, onun annesi ve kraliyet ailesinin birçok üyesi ayrıca Genç Afgan Partisi kadınların özgürleĢtirilmesi için ısrarlı bir kampanya yürüttü.241 Kübra Can, Amanullah Han‟ın kardeĢlerinden biri tarafından yönetilen Kadınları Koruma Cemiyeti‟nin 1920‟lerin ortalarında kurulması kadınları kocaları yâda diğer erkekler yüzünden adaletsizliklere karĢı topluma isyan etmeye teĢvik eden tanıtımlar tarafından takip edildi. Kız çocuklarının eğitimini geliĢtirmeye yönelik kararlı çaba, kızların Türkiye‟ye ortaokul eğitimine gönderilmesi ve ilkokulda beraber öğretim tekliflerinin hepsi çoğunlukla gerçekleri yanlıĢ sunup çarpıtsa da gayet doğru olarak kabile toplumunun kadını esasen aĢağı bir statüde de olsa idealize bir konumda tutma ısrarına yönelik tehdidi kavrayan siyasî propagandaya malzeme oldu. Kadınlara kabile toplumunda uygun görülen değeri düĢünürsek, erkeklerin Kraliçe Süreyya‟nın feminist konuĢmalarını duyduklarındaki kargaĢayı ve alarmı hayal etmek zor değil.242 3.1.3. Eğitim ve öğretim ıslahatları Amanullah Han‟ın ıslahatları arasında ülkemizin geleceği için en önemlisi eğitim programıydı. Bütün yenilikleri içinde Amanullah Han için en değerli olan, Afganistan‟ın 240 eğitim sistemini bütünüyle yenilemek için gösterdiği Köçer, M. (2009). Emanullah Dönemi Afganistan (1919 1929). Elazığ: Manas yayınları, 112. Adamec, (1974), a.g.e., 135. 242 Poullada, (1973), a.g.e., 84-85. 241 cesur 101 çabasıydı.243 Amanullah Han‟ın bu reformları genel olarak incelendiğinde yapmaya çalıĢtıklarının önemi açıkça görülmektedir. 1920‟de Laik ders programı Hint eğitimcilerle tanıtılırken 1923‟ten sonra da bu proje Fransız eğitimciler tarafından güçlendirildi. 1923‟te önde gelen ailelerin bir grup erkek çocuğunun Fransa‟ya gönderilmesiyle yurt dıĢında eğitime baĢlandı.1924‟de Polis Akademisi kuruldu.244 YetiĢkin sınıflara öncelikle okuma yazma, ayrıca din ve vatandaĢlık bilgisi dersleri 1920‟de tanıtıldı. Bedevilere eĢlik etmek üzere 1920‟lerin ortasında gezici öğretmenler yetiĢtirildi.245 Memurlar ve muhasebeciler için Mekteb-i Usul-i Deftari 1920‟lerin ortalarında açıldı. Yöneticiler için okul, kırsal yönetimi yeniden düzenlemenin bir parçasıydı. Öğrenim görenler sadece önemli yöneticiler değildi aynı zamanda alt düzeyde yöneticilerdi. Öğrenim dilinin Fransızca (Ġstiklal), Almanca246 (Nejat) olduğu yabancı dilde okullar ve Ġngiltereli Hintlilerin çalıĢtığı bir okul 1920‟lerin ortasında ve sonunda kuruldu. 1924‟te Zorunlu Ġlköğretim önerildi. Öğretmen okulu 1927‟de kuruldu. 1928‟de mesleki eğitim, 6 ve 11 yaĢ arasındaki çocuklar için karma eğitim, tıp okulu, kadınlar için ev ekonomisi okulu önerildi.247 Ayrıca Fransızca ve Almanca eğitim yapan okulların yanında Türkçe eğitim verecek okulun açılması önerildi. Kızların eğitimi tüm dönemlerde vurgulandı. Kâbil‟de iki kız okulu Kraliçe Süreyya ve annesi tarafından desteklendi. Ayrıca 28 kız öğrenci Türkiye‟ye lise öğrenimi için gönderildi.248 Amanullah bu reformlarını sistematik olarak ortaya koydu ve baĢka planlarına yönelik yanıp sönen ilgisine karĢılık eğitimle acı sonuna kadar ilgilendi. Aslında, 1928 Loya Cirge toplantıları ve reformları halkın Ekim 1928‟deki konuĢması ağırlıklı olarak eğitim planlarından oluĢuyordu. 1920 gibi erken bir tarihte, o ana kadar hemen hemen tamamı temel öğretme metotları, birkaç kutsal metnin ve Panch Kitabı, ya da beĢ kitaptaki emirlerin öğrenilmesini içeren, dinî öğretmenlerin elindeki ders programının tamamen değiĢtirilmesini gerekli gördü. Bu program beĢ 243 Amanullah Han‟ın eğitim reformu ile ilgili görüşleri için Bkz. Bayur, (1987), a.g.e., 594. arıhan, Z. (1996). Kurtuluş Savaşı Günlüğü 4(Açıklamalı Kronoloji) Sakarya Savaşı’ndan Lozan’ın Açılışına ( 23 Ağustos 1921- 20 Kasım 1922). Ankara, 322. 245 Tarzi, (1977), a.g.m., 172-173. 246 Afgan öğrenciler Almanya‟ya eğitim yapmaya gönderilmişlerdir. Böylece, Birinci Dünya avaşı öncesi ve sonunda Almanya‟nın ülkedeki önemi devam etti. Bkz. Ahmad, (1990), a.g.e., 177-178. 247 Rubin, (1995), a.g.e., 56 & Gregoryan, (1969), a.g.e., 240. 248 Amanullah Han‟ın Türkiye‟ye kızları tahsil için göndermesi itirazlara sebep olmuş ve Türkiye‟ye verilen raporda yaptığı hataların birisi sayılmış. Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No 21, Dosya No: 435, Tarih: 14.08.1929. 244 102 kitap, çok az okuma, yazma, ezberleme bilgisi yanı sıra Sadi ve Cami gibi klasik yazarlardan seçmeleri kapsıyordu, hatalı, fazlasıyla duygusal ve içe dönük bir dünya görüĢü üretiyordu. Amanullah Han dan önce genç nesil bu yolla büyütülmüĢtü. Tüm bunlar temizlenmeliydi. Bu sahada Fransız ve Ġngiliz Hintli eğitim müdürleri laik, rasyonel değerlere dayalı ve yeni bir ulusun problemleriyle ilgilenmeye daha gerçekçi bir hazırlık sağlayan tamamen yeni bir ders programı hazırladılar. Afganistan‟a ilk Fransız arkeoloji grubunu yönetmeye gelen Alfred Foucher, 1922‟de Amanullah tarafından ilk olarak yeni Fransız okulu, Amani‟nin müdürü ve sonra da tüm eğitim programını yeniden düzenleyen yöneticisi olarak görevlendirildi.249 Amanullah Han döneminde batılılaĢma çabaları içerisinde ülkede açtığı yabancı okullarda Fransa en etkili ülkeydi. Emir‟in Ġngiltere‟ye ve Rusya‟ya kızgınlığından dolayı bu devletler yeni yapılanmada yer almadı.250 Ülkedeki bu okulların yanı sıra çok sayıda Afgan genci, eğitim için Paris‟e gönderilmiĢti. Eğitim programını geliĢtirmeleri için Afganistan‟a birçok Fransız hoca getirtildi. 251 Afganistan‟ın Fransız eğitimcilerinden faydalanmasını dönemin Paris‟teki Afgan Bakanı Mahmut Tarzi bir konuĢmasında Ģöyle değerlendirmekteydi: “Bizim Fransa‟ya güvenimiz büyük, Türklerin meĢru iddialarına destek veren ve bu sayede tüm Müslüman dünyasının kalbini kazanan Fransa ‟ya müteĢekkiriz”.252 Amanullah Han‟ın eğitim reformları görüldüğü gibi, zorunlu ilköğretimi kurumsallaĢtırmak için ciddi bir çabaydı.253 Ancak öğretmen ve okul eksikliği büyük Ģansızlığı olmuĢtu. Bütün sıkıntılara rağmen 1927‟ye gelindiğinde kayda değer bir ilerleme gösterilmiĢti. Sadece o yıl kızlar için üç erkekler için yirmi yedi yeni ilkokulun yanı sıra tarım ve telgraf okulları açılmıĢtı. 254 Amanullah Han ayrıca, belirli sayıda Afgan‟ın üniversite eğitimine ihtiyaç duyacağını ve bunun bir süre için 249 Amanullah Han‟ın Afganistan eğitim sistemini batılılaştırmak için açtığı en önemli okullardan biri 1923 senesinde kurmuş olduğu Amani Lisesidir. Amani, Dr. Iven‟in yönetimi altındaydı, kadrosunda 3 Alman profesör ve birkaç Afgan eğitmen bulunuyordu. Bu okula Kabil elitlerinin çocukları devam ediyordu. Ayrıca buna benzer üç okul daha açıldı. Bkz. Gregoryan, (1969), a.g.e., 239. 250 Macmunn, G. (1929). Afghanistan from Darius to Amanullah. London: G. Bell and Sons, 298. 251 Ahmad, (1990), a.g.e., 185. 252 Dupree, (1997), a.g.e., 445- 447. 253 Köçer, (2009), a.g.e., 117-118. 254 Amanullah Han‟ın Eğitimin Universal ve yoksul kesimin de faydalanacağı tarzda ucuz olmasını istiyordu. Bkz. Sykes, P. (1940). A History of Afganistan, First published in London,Macmillan & Co., 1940, Reprint in New Delhi, Oriental, 1981, 311. 103 Afganistan‟da mümkün olmayacağını da fark etti. Bu öğrencilerin, eğitimlerine yurt dıĢında devam edebilmek için yabancı dille de hazırlanmaları gerektiği anlamına geliyordu. Sözü edilen durum Kâbil‟de ek yabancı dille eğitim veren okulların kurulmasını sağladı. Bununla birlikte okulları vilayetlere doğru yaygınlaĢtırma planlan 1928 isyanıyla kesintiye uğradı. Aynı zamanda aralarında Amanullah Han‟ın ikinci karısından olan büyük oğlu Hidayat‟ın da olduğu bir grup genç öğrenci Avrupa‟ya gönderildi. Bu ilk grupta Fransa‟ya gönderilen çocukların hemen hepsi sonradan Afganistan‟ın üst düzey liderleri oldular. Fakat Amanullah sadece olağan tarzda eğitimi büyük ölçüde geliĢtirmekle kanaati olmadı. Zilini birçok yöne kayıyordu. Hemen düĢüĢünden önce Loya Cirge‟nin onayı ile bir grup kızı Türkiye‟ye eğitime göndermeyi baĢardı.255 Kraliçe Süreyya‟yı kız okullarını geliĢtirmeye teĢvik ederek bu sayede Afganistan‟da birçok kadın eğitimcinin ve liderin ortaya çıkmasına zemin hazırladı. 256 Bütün bunların yanı sıra Amanullah, mesleki eğitimde de önemli bir baĢlangıç yaptı ve memur, muhasebeci, hükümet yöneticisi gibi belirli meslekler için okullar açıldı. Kendisinden sonra iktidara gelen Afgan liderlerinin tümü doğrudan ya da dolaylı olarak Amanullah Han‟ın eğitim programının etkisi altında kaldı. Kılık kıyafet reformu gibi Amanullah Han‟ın eğitim reformu da Afganistan halkının laik eğitimin ileri formlarına hazır olmadığını iddia eden yorumcular tarafından tenkit edilmiĢtir. Ayrıca özgürlüğüne düĢkün Afganistan kabile toplumunun eğitim reformlarının zorunlu özelliklerinden içten içe nefret ettiği iddia edilmiĢti. 257 3.1.4. Kültürel alanda yapılan ıslahatlar Sinema ve tiyatro 1920‟lerin sonunda Afganistan‟a tanıtıldı. Pagmanda aynı dönemde bir opera evi inĢa edildi. Takvim reformu 1922‟de güneĢ takviminin değiĢtirilmesiyle tanıtıldı. 1923‟te Fransa ve Afganistan Arkeoloji Delegasyonu‟nun 255 Amanullalı Han‟ın eğitim için bu kız öğrencileri Türkiye‟ye göndermesi O‟na karşı çıkacak ayaklanmalarda önemli rol oynamıştır. Bkz. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0, Yer Numarası, Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 17, Dosya Nu: 435, Tarih: 07.08.1929. (5 Ağustos 1929 tarihinde, Hariciye Vekâletinden Başvekil İsmet Paşa‟ya sunulan rapor) 256 Gregoryan, (1969), a.g.e., 243. 257 Poullada, (1973), a.g.e., 87-89. 104 kurulmasıyla arkeoloji faaliyetleri hız kazandı.258 Bu Afganistan‟daki önemli ve sürekli arkeolojik araĢtırmaların baĢlangıcıydı. Fransa ile yapılan anlaĢma gereğince müze kuruldu.259 1928‟de Resim, heykel, müzik ve halı dokuması öğretmek için bir sanat okulu önerildi. Amanullah Han döneminde basın belirgin bir biçimde geliĢti. Amanullah yönetiminin baskı makinesinin ithalini cesaretlendirme ve Afganistan basınının kuruluĢuna yardım konusunda çok büyük katkıları olmuĢtur. Tarzi‟nin Serac al-Ahbar‟ı Ekim 1919‟da Kabil‟de Aman-i-Afgan adı altında yeniden çıktı ve yarı-resmi yayın rolünü üstlendi. Özel teĢebbüsün sahip olduğu ve idare ettiği yayınlar daha sonra çıkmaya baĢladılar. ġubat 1920‟de îttihad-i-Mashriqi (Doğu Birliği) Celalabad‟da yayınma baĢladı. Aynı yıl Herat‟da Faryad (Feryat) ve Ittifaq-i-Ġslam (Ġslamın îttifakı) çıktı. Kuzey Afganistan‟da, Bidar (UyanıĢ) ve îttihad-i-Ġslam (Ġslam Birliği) 1920‟de Mezar-ı ġerifte yayımlanmaya baĢladılar. Ġttihad-i Baghlan (Baghalan‟m Birliği) Bağlan‟da 1921‟de yayma baĢlamıĢtı. Ġttihad-i Hanabad, Kataghan‟da 1922‟de çıktı. Kandahar‟da Tulu-eAfgan (Afgan GüneĢıĢığı) 1921‟de, Setare-ye-Afgan (Afgan Yıldızı) Kohistan‟da yayımlanmaya baĢladılar. Kabil ikinci dergisini “Haqiqat” (Hakikat) 1923‟te kazandı. Üçüncü dergisi dört yıl sonra Anisdi. Ġlk sayısı 5 Mayıs 1927‟de yayınlandı. Devlet yönetimi altında, pek çok bakanlık kendi profesyonel magazinlerini yayınlamaya baĢladılar. Eğitim Bakanlığı‟nın Aine-ye-Irfan (Bilginin Aynası) adlı yayının yanı sıra Maliye Bakanlığı‟nın Majalleye-Sanvat (Voumal of Welth) ve SavaĢ Bakanlığı‟nın Askariyeh (Ordu) dergileri yayınlanıyordu. 1927‟de Aman-i Afgan günlük yayınına baĢlayana kadar Afganistan gerçek bir gazeteye sahip değildi. Bu yayınların tümü devlet sansürüne tabiydi.260 Amanullah Han‟ın ülkedeki inkılâpçı ve çağdaĢ görüĢlerini yansıtıyorlar ve bu hedefleri destekleyecek bir kamuoyu yaratmak için kullanılıyorlardı. Bu dönemdeki Afganistan yazarları Sirac al-Ahbar çevresinde de ele alınan üç konu üzerinde duruyorlardı: Bağımsızlık, milliyetçilik ve hepsinden çok modernleĢme, Milliyetçiliğe vurgu yapılırken, etnik ve dinî farklılıklar aĢılmaya çalıĢılıyordu. Millet; ortak miras, toprak, iklim ve yaĢam biçimi gibi sayısız bağla birleĢtirilmiĢ bir aileye benzetiliyordu. Yarı resmi Aman-i Afgan‟ın yanı sıra Savunma Bakanlığı gibi 258 Dupree, (1997), a.g.e., 445-447. 1922‟de imzalanan anlaşma Fransız arkeolojik heyetine Afganistan‟da kazı yapmaları ve ayrıca da Kabil‟de mütevazı bir müze kurmaları için geniş haklar veriyordu. Bkz. Gregoryan, (1969), a.g.e., 242. 260 Habib, E. (1989) Doreyi Amani (Amanullah Dönemi). Kabil: Meyvend Yayınları, 47. 259 105 hükümet organları tarafından yayınlanan pek çok küçük dergi ortaya çıktı. Aynı zamanda taĢrada da birçok gazete yayımlandı. Her öğrenciden 5 rupi alınarak kaynak sağlanmak suretiyle 1928‟de halk kütüphaneleri kurulması önerildi. Ancak bu program da isyanların bir kurbanı oldu.261 3.1.5. Devlet yapısını modernleştirme çabaları Devlet yapısı yürütme, yasama ve yargı mikanızım ası üzerine kurulmuĢtu. Yürütme “ġurayı devlet” denen teĢkilatın intisabı üyesi (kral tarafından) ve intihabıi üyesi millet tarafından seçilirdi ve farklı dereceden oluĢturulmuĢ devlet teĢkilatının her birisinde “Meclis MeĢvere” vardı ve Meclis üyesi eĢit Ģekilde halk ve hükümet tarafından belirlenirdi.262 Amanullah Han‟ın Siyasî programının geliĢimine bakarak karar verilirse iktidarda kaldığı on yıl içinde dikkate değer bir siyasî geliĢim süreci olduğu görülür. Amanullah, Han hukukî yollarla siyasi geliĢmeyi sağlamaya büyük bir inançla bağlıydı. Ülkeye liberal bir anayasa, ayrıntılı kanunlar ve parlamento mekanizması sağlayarak modern bir siyasi sistem kurabileceğini düĢünüyordu.263 Zaman geçtikçe daha incelikli düĢünmeye baĢladı ve özellikle 1924‟teki Host isyanından sonra anladı ki kâğıt üstünde bir hükümet modeline sahip olmak, birleĢik ve siyasî olarak sadık bir millet yaratma hedefinden çok uzak kalıyordu. Fransız ve Türk hukuk danıĢmanlarına ve onların destekçisi Mahmut Tarzi‟ye olan güvenini belirgin ölçüde yitirdi. Siyasî birliğin, bütünleĢmiĢ ve yurttaĢ bağlılığının, sosyal sistemde kapsamlı değiĢikliklere gerek duyduğu sonucuna vardı. Daha sonra çok daha kuvvetli bir Ģekilde eğitim, laiklik ve ekonomik geliĢme programların savunmaya baĢladı. Bu yaklaĢım, siyasî modernleĢmenin sorunları hakkında Ģimdi bildiklerimizin ıĢığı altında incelendiğinde yüksek incelikli bir değerlendirmeydi. Amanullah Han‟ın baĢka hiç bir Ģey yapmadığı kabul edilse bile, Afganistan‟a sağladığı hukukî zemin kayda değer önemdedir.264 Çünkü ülkemize 261 Köçer, (2009), a.g.e., 114. Birici derece hükümet( Nayibil hükmüme), ikinci derecede ( Ulus vali) ve üçüncü derece hükümet ( Alaka dariha) ve her birisi Nayib, Ulusval ve Alakadar tarafından yönetilirdi. Bkz. Gubar, (1967), a.g.e. 795. 263 Parti kurulması gibi çalışmalar başlatarak anayasal monarşi düşüncesi ortaya atılmıştır ki Afgan tarihinde bu bir ilktir. 31 Ağustos-3 Eylül 1928‟de toplanan üçüncü büyük meclis toplantısında, bu kararlar tartışmaya açılmış, büyük bir muhalefetle karşılaşmıştır. Bkz. Kakar, (1995), a.g.e., 9. 264 Rubin, (1995), a.g.e., 56. 262 106 en sonunda ulaĢmayı düĢündüğü hükümet sisteminin temelini oturtmayı baĢardı. Bu anlamda 1923 anayasası hiç kuĢkusuz çığır açıcı bir belgeydi. 265 9 Nisan 1923‟te ilan edilen Anayasası, Doğu Vilayeti‟nde toplanılan bir Loya Cirge tarafından onaylandı. Nadir ġah tarafından hazırlatılan 1931 Anayasası‟nda yoğun olarak kopyalandıysa da, 1923‟tekinin sözü hiç edilmedi.266 Bu kanunları hazırlarken Amanullah, Han bazı Fransız danıĢmanları hukuki programında görevlendirse de temelde Ġstanbul emniyet eski müdürü olan Bedri Bey267 tarafından yönlendirilen Türk kanun adamlarına güvendi. Bedri Bey Batı kanunlarına dayanan Türk kanunlarından fazlasıyla yararlandı. Nizamnameye da Hükümet Düzenlemeleri Kanunu‟nun kapsamlı olarak derlenmesi hem Anayasanın 1923‟teki yayınlanıĢımdan önce, hem de 1921 ve 1926 yılları arasında sürdü fakat yasaların çoğu Anayasadan sonra gün ıĢığına çıktı. Bunlar aslında anayasanın farklı maddelerinin takipçisi olarak çıkarıldı. Nizamname her biri farklı bir konuyla ilgili olan ve ayrı bir yasayı oluĢturan kitapçıklar halinde basıldı. Kitapçıklar farklı bakanlıklarda ve hükümet bölümlerinde Fransız ve Türk uzmanların yardımlarıyla geliĢtirildiler. Taslaklar daha sonra onay ya da düzeltme için Devlet Konseyi‟ne sunuldu. Tüm hükümet ve Konsey yasaların çoğunun yürürlüğe konulduğu 1922 ve 1923 yıllan boyunca yoğun bir çalıĢma süreci geçirdi.268 Amanullah Han tüm faaliyetleri Ģahsen yönetti ve tüm yasaların günü gününe kontrol etti. Böylece Afganistan‟daki ilk kapsamlı hukukî kanunname ortaya çıkmıĢ oldu. 1924 son baharında, Mangal Kabilesinin Host isyanı en üst noktadayken, Amanullah Han saltanatının ikinci Loya Cirge‟sini bazı yasaları ve anayasanın isyancılar tarafından itiraz edilen bazı maddelerini yeniden gözden geçirmek amacıyla topladı. Sonuç olarak pek çok yasa feshedildi ve anayasa değiĢtirildi. Ancak bu Nizamname‟nin bütünü ortada olmadığı için hangi yasaların değiĢtirildiğini belirtmek imkânsızdı. 265 Amin, H. (1993). Law Reform and Revolution in Afghanistan. Glasgow, 39-41. Poullada, (1973), a.g.e., 92. 267 Bedri Bey tarafından yapılan kanunlar ve bir takım nizamnamelerin şekle müteallik bazı güzü ile tekrar meriyete gireceklerini ve bu iş yapılmadan esaslı bir idare kurmanın imkânı olmadığını söylemiştir. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No 18, Dosya No: 435, Tarih: 06.08.1929. 268 Köçer, (2009), a.g.e., 123- 124. 266 107 3.1.6. Askerî alanda yapılan ıslahatlar “Harbiye alanında Türkler den istifade etmek istiyorum”269 Ordunun gençleĢtirilmesi için düĢünülen proje 1921‟de baĢlatıldı. YaĢlıların aylığı 20 rupiden 5 rupiye düĢürülerek genç askerlerin aylığı 14 rupide sabitlendirildi. Rusya‟dan alınan uçak ve pilot desteği ile 1921‟de Afganistan Hava kuvvetleri kuruldu.270 DevĢirme sistemi 1924‟teki Host Ġsyan‟ından sonra yerel düzeyde seçimden evrensel seçim sistemine dönüĢtürüldü.271 1928‟de, askerlik süresinin iki yıldan üç yıla çıkarılması teklif edildi. Harp akademisi çoğu Türk olan yabancı eğitmenlerin katkısıyla yeniden düzenlendi ve güçlendirildi.272 Subaylarımız önce Rusya‟da sonra Fransa, Ġtalya ve Türkiye‟de eğitildi. 1928‟de ustsubaylar için okul açıldı. 1928‟de bir askerî kulüp kuruldu. Amanullah Han‟ın askerî reformlarında Türkiye‟den gelen uzmanlar önemli bir yer tutar. Bu Ģahıslar içinde Afganistan‟da saygın bir yeri olan Cemal PaĢa baĢta gelir.273 Ayrıca Fahreddin PaĢa ve General Kazım Bey‟in Afganistan ordusunu yeniden yapılandırılması konusundaki faaliyetleri önemlidir. Türkiye‟den gelerek yeni kurulan orduya katkıda bulunan en geniĢ grup ise Amanullah Han‟ın Atatürk‟le 1928‟de yaptığı görüĢme sonrasında gönderilmiĢti. Ancak bu heyet herhangi bir giriĢimde bulunamamıĢtı. Zira bu heyet Amanullah Han‟ın tahttan çekilmesiyle sonuçlanan ihtilal kontrolden çıktıktan sonra Afganistan‟a ulaĢabilmiĢti.274 269 Popalzayi, A. (1988). Safer hayi Hariciyi Alahazrat Amanullah Han. Kabil: Başarat Yayınları, 289. 1924‟te Afgan hükümeti ilk beş uçağın Rusya‟dan satın aldı. Bu uçaklar Rusya‟dan Kabil‟e Rus pilotlar tarafından getirildi. Daha soma Almanya‟dan 3 gemi, İngiltere‟den iki helikopter alındı ve 25 Afgan genç Rusya‟ya pilotluk eğitimi almak üzere gönderildiler. 1928‟de ovyetler ile Afganistan arasında hava bağlantısı kuruldu ve aynı yıl Kabil, Kandahar ve Herat arasındaki ilk uçuş ovyet pilotlar tarafından gerçekleştirildi. Amanullah sivil havacılık teşkilatını kurmak istiyordu ve bu konuda Türkiye ile görüşme halindeydi. Bkz. Gregoryan, (1969), a.g.e., 247. 271 Ahmad, (1990), a.g.e., 190. 272 arıhan, (2002), a.g.e., 82. 273 Cemal Paşa Afganistan‟da yapmaya çalıştıklarını şöyle özetler: “Afganistan‟ı kuvvetlendirmek için dâhili teşkilatını asrileştirmek, ordusunu tanzim etmek ve iktisadi terakkiler temin eylemekten başka çare yoktur. Bu üç noktaya bugün bütün manasıyla şüru olunmuştur. Afganistan her şeyden evvel adama muhtaçtır. Ben bütün iktidarımı sarf ederek Afganistan ‟a Türk ve Alman mütehassısları celbine çalışıyorum. Ordunun tanzim ve ıslahına büyük bir faaliyet ile başladım. İlk tecrübe olmak üzere teşkil ettiğim numune kıtası pek nafi semereler vermeye başladı. Şimdi bu kıtayı numune fırkası derecesine çıkarmak istiyorum. Bu sayede emrim altında her türlü ihtimallere karşı kullanacak, on beş, yirmi bin neferlik bir kuvvet vücuda gelmiş olacaktır. Bkz. Cebesoy, (1982), a.g.e., 383-384. 274 Ahmad, (1990), a.g.e., 189-202. 270 108 Amanullah Han‟ın askerî yapıda değiĢiklikler meydana getirme çabaları, pek çok kiĢinin iddia ettiği gibi onun askerî gücün önemini anlama konusundaki ilgisizliği yâda baĢarısızlığından çok, asrî bir devletin sahip olması gereken türden bir ordu oluĢturmaktaki zorluklarını içeren yoğun bir kaygıyı yansıtıyordu. Amanullah, Han zorla bir araya getirilen kabilelerden çok halktan bir bütün oluĢturacak biçimde seçilen küçük ama disiplinli bir ordu kurmak istiyordu. Böylece iç güvenliği sağlamakta yeterli ve devlete bağlı, sadık, oldukça profesyonel bir askerî güç oluĢturabilecekti. Bu fikri Türk müĢavirler önermiĢti ve Emir bunu hem politik hem de mali açıdan oldukça mantıklı bulmuĢtu. Ne yazık ki böyle bir düzenleme oluĢturabilmek için eski ordu teĢkilatı baĢtan aĢağı yenilenmeliydi. Bu da tüm kazanılmıĢ hakların ve güç dengelerinin alt üst olması ve çoğu zaman kiĢisel sürtüĢmelerin yaĢanması anlamına geliyordu.275 Amanullah Han adil ve halkı daha iyi temsil eden, rast gele seçime dayalı bir sistem oluĢturmaya çalıĢtı. Fakat eski sistemler, köy ya da kabilenin gücünü elinde tutan seçkin kesimin kontrolünde olan açık halk oylamasına dayalıydı. Herkes bu durumu kabullenmiĢti ve ona göre davranıyordu. Rast gele seçime dayalı bir sisteme geçilmesi kontrolün insanların alıĢkın olduğu ve çok daha iyi uyum sağladıkları çeĢitli ahlaksızlıkların, rüĢvetin ve baskıların hâkim olduğu yerel güçlerin elinden harici bir kurula geçmesini sağladı. Bu ortam önde gelen reis ve toprak sahiplerini özellikle de kendi oğullan askere götürülmeye baĢlandığında zor duruma soktu ve gücendirdi. Siyasî gücün kırsal kesimlerdeki merkezlerinde meydana gelen hoĢnutsuzluk giderek yaygınlaĢtı. 1928 yılında Amanullah, Han zaten oldukça tepki alan askere alınma sisteminin eğitim süresini iki yıldan üç yıla çıkardığını duyurduğunda iĢler daha da kötüleĢti. Bu uygulamada Amanullah Han‟ın amacı eğitim süresini arttırarak orduyu daha iyi bir duruma getirmekti. Askere alma konusunda yapılan reformlar en az kentsel yerleĢim birimleri kadar kabilesel bölgeleri gerçekten etkileyen birkaç reform arasındaydı ve 1924 Host ayaklanmaları sırasında barıĢın tekrar sağlanması için tekrar gözde geçirilmesi öne sürülen Ģikâyetler arasında yer almaktaydı. Bu ayaklanma ise tamamen yeni bir orduya duyulan ihtiyacı oldukça 275 Köçer, (2009), a.g.e., 129. 109 açık bir Ģekilde göstermiĢti. Bu iki faktör olumsuz bir Ģekilde birbirini güçlendirerek daha da tehlikeli bir hal alıyordu.276 Amanullah Han‟ın askerî meselelerdeki tavan tutarlı ve sürekliydi. 1921 yılında Moskova‟da yapılan Türk-Afgan antlaĢmasında yer almasını sağladığı temel maddelerden biri Türkiye‟nin Afganistan‟a bir grup askerî elçi göndermesini içeriyordu. Bu maddeye göre Türk askerî grubu Afganistan ordusunu yeniden düzenleyecek ve Afganistan‟da en az beĢ yıl ya da Afganlar istediği müddetçe kalacaktı.277 Türkiye‟den gelen destek ile Amanullah Han ordudaki reformlarını sürdürürken Host‟un Mangal Kabilesi 1924 baharında ayaklandı. Ordu bu tehdit karĢısında tamamen hazırlıksızdı ve Nadir Han daha az belirsizlikle karĢılaĢacağı ve daha rahat edeceği bir görev olan Fransa elçiliğini kabul ederek savaĢta orduya kumanda etmeyi reddetti. Türkler, acemi erlerden taburlar oluĢturabilmeyi baĢardılar ve bazıları Mangallarla savaĢmak için görevlendirildi. Ancak bu taburlar çok yeni ve deneyimsiz olduklarından iyi bir baĢarı sergileyemedi.278 3.1.7. Dinî alandaki ıslahat çalışmaları Amanullah Han‟ın dinî ıslahatları askerî ıslahatlarından çok daha fazla çekiĢmeye sebep olmuĢ ve çok daha fazla siyasî muhalifete maruz kalmıĢtır. Dinî düzeltmelerde kullandığı yöntemler ve amaçlar diğer yeniliklerle karĢılaĢtırıldığında birbirleriyle daha bağlantılı ve amaçlanan çok daha belirgindi. Amanullah Han‟ın dine karĢı herhangi bir düĢmanlığı yoktu. Ancak kendi siyasî ve ekonomik amaçlarına ulaĢmak için dinî kullanan bilgisiz ve kendini beğenmiĢ bir sınıf bulunduğunun bilincindeydi. Amanullah Han bu durumu değiĢtirmek için dinî liderleri özellikle de kırsal kesimlerdeki mollaların eğitmek ve aynı zamanda 276 Köçer, (2009), a.g.e., 130. BCA, Fon No: 30..18.1.1, Yer Numarası: Kutu No: 3, Dosya Gömleği: 29, ıra No: 11, Dosya No: 1144, Tarih: 3.7.1921. 278 Türkiye hükümeti tarafından Afganistan ordusuna memur edilen zabitler hakkında alınan tanzim kararı. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 20, Dosya Gömleği No: 119, ıra No: 18, Dosya No: 435, Tarih: 06.08.1929. 277 110 modernleĢme için laikliği sağlamanın Ģart olduğunu düĢünüyordu. Ayrıca, eğitim ve adalet alanlarında dinî kullanan bu grupların gücünü kontrol altına almak da istiyordu. Amanullah Han‟ın dinî düzeltme projesi içinde; mollalara yapılan tahsisatların kaldırılması, mollalar için okullar açılması önemli yer aldı. 279 Ayrıca laik medeni hukuk ve ceza hukuku öne çıkarılıp ġeriat Hukuku ikinci plana itilmek istendi. Hindistan‟da dinî eğitim alanlar dinî liderler olarak hareket etmekten men edildiler. 1928‟de laik bir hukuk okulu önerilirken bu okulun mezunlarının sonunda kadıların yerini alması planlanmıĢtı. Diğer bir önemli geliĢme olarak ordudaki pir ve mürit sistemi 1928‟de kaldırıldı. Amanullah Han‟ın dinî liderlerle arasındaki sorunlar dinî değil siyasî sebeplere dayanıyordu. BaĢlangıçta mollalar Türkiye‟ye verdiği destekten, Ġngiliz karĢıtı tavırlarından ve Ġslam taraftarı davalara ettiği yardımlardan dolayı Amanullah Han‟ın yanındaydı. Ancak zamanla bazıları değiĢmeye baĢladı. Bu değiĢikliğin sebebi Amanullah Han‟ın dinî inancının eksikliği değildi. Ancak Amanullah Han‟ın yozlaĢmaya, rüĢvete imtiyazlara karĢı çıkıp sıkı bir çalıĢma disiplini istemesi ve dinî liderlerin imtiyazlarını sona erdirecek bir sistemi oluĢturmaya çalıĢması iki taraf arasında çatıĢmayı baĢlattı.280 Amanullah Han tarafından oldukça önem verilen eğitim, köydeki mollaların konumlarına karĢı bir tehdit oluĢturuyordu. Ayrıca köy ağalan da vergi toplanması, askere alma sistemi gibi konularda Amanullah Han‟ın ıslahatlarından olumsuz yönde etkileniyordu. Yerel mollalar köylerdeki köklü güç yapısının bir parçasıydılar ve bu yüzden dinle ilgisi olmayan pek çok Ģeyden etkileniyorlardı. Ancak bu Ģikâyetlerini din kılıfı giydirerek dile getiriyorlardı. Bu siyasî ve ekonomik uyuĢmazlıklar sonunda, gerici-dinî liderler ile devlet arasındaki çatıĢma, Amanullah Han‟ın her zaman laik bir çerçeve içerisinde, güçlerinin nereden kaynaklandığını bilen dinî liderlerin ise hep dinî uyuĢmazlık çerçevesi içinde ele aldığı bir güç mücadelesine dönüĢtü. 279 280 Köçer, , (2009), a.g.e., 134. Ahmad, (1990), a.g.e., 211. 111 Amanullah Han yönetiminde, onun liberal demokratik fikirlerinin ve tercihini güç kullanmak yerine ikna etmek yönünde kullanmasının verdiği rahatlıkla, dinî liderler Demir Emir‟in baskıcı rejimi sırasındaki hissettiklerinden daha az fiziksel korku ve daha fazla hareket serbestîsine sahipti. Bu onlara daha rahat hareket etme ve önemsiz konularda yaptığı sosyal yeniliklere, özellikle kadının statüsünü etkileyen konularda, dinin onay vermediği gerekçesiyle Amanullah Han‟a saldırılarda bulunma imkânını verdi. Dinî çatıĢmaların ülkede ortaya çıkardığı bu ortam içerisinde bazı nitelikli din adamları Amanullah Hanı sonuna kadar desteklemeye devam ederken, diğerleri ondan daha da uzaklaĢtı ve O‟na karĢı halkı ayaklandırmaya çalıĢtılar. Bununla birlikte Amanullah uzunca bir süre bu tuzağa düĢmeme akıllılığını gösterdi. Çıkan sorunları ikna yöntemiyle ve kendi görüĢlerini destekleyen ulemanın yardımlarını kullanarak çözdü. Bu buluĢmanın sonucu olarak Amanullah Han‟ın dinî danıĢmanları, Loya Cirge‟nin din konusundaki Ģikâyetlerin ciddiye alınması yönündeki çağrısının dikkate alınmasını tavsiye ettiler. Cirge, Amanullah Han‟ın ıslahatlarını bütün olarak destekliyor ama hukuki düzeltmelerde cezaların sabitlenmesi ve imamların güçleriyle ilgili yasalarda bazı değiĢiklikler öneriyordu. Amanullah Han bu değiĢiklikleri istemeden gerçekleĢtirmek zorunda kaldı.281 Amanullah Han ve dinî liderler arasındaki ilk önemli güç mücadelesi 1924 ayaklanmasında görüldü. Zira Amanullah Han‟ın çağdaĢlaĢma projeleri yavaĢ yavaĢ mollaların ayrıcalıklı durumunda gedikler açmaya baĢlamıĢtı. Laik kanunla uygulanmaya baĢlanmıĢ, Amanullah daha özgür dinî okullar kurmayı denemiĢti. Bu son uygulama, Müslümanların dinî değerlerine saygısızlık edildiği propagandası çok etkili bir Ģekilde kullanıldı. Gerçekte diğer birçok Amanullah Han yeniliği gibi, bunda da tam tersini yapmayı amaçlıyordu. Amanullah birçok insanın Cuma gününü dua için değil tatil için kullandığını fark etmiĢti. PerĢembe günü resmi tatil ilan edildiğinde insanlar serbest uğraĢılarıyla bu günde ilgilenebilecek, Cuma günü de resmi olarak onaylanmıĢ zamanlarda dükkânlarını ve ofislerini kapatarak dinî görevlerini yerine getirecek daha sonra da iĢlerine dönebileceklerdi. Bu uygulama sonradan, mollalar tarafından Cuma‟nın kutsallığı yok edilmek isteniyormuĢ gibi kasıtlı olarak çarpıtıldı 281 Poullada, (1973), a.g.e.,120- 124. 112 ve hatta yabancı basın ve yazarlar tarafından desteklendi. Bununla birlikte, 1924 ve 1928 arasında Amanullah gerici-dinî liderlere karĢı kampanyayı kazanıyordu. Ancak mollaların baĢaramadıklarını, Amanullah Han kendi ülkesine göre hayli geliĢmiĢ ve medeni olan Avrupa‟ya yolculuğu baĢardı. Amanullah Han bu yolculuktan geleneksel dinî liderlerin kazanılamayacağına, onların çağdaĢlaĢmada daha fazla göz yumulamayacak engeller olduğuna ve bu biçem giriĢimlerin onların gücünü kıracağına ikna olmuĢ bir Ģekilde döndü. ĠĢte bu sebeple, çağdaĢlaĢma için yeni plan Loya Cirge‟ye bildirildi ve 1928 sonbaharında dört günlük bir toplantıda geniĢ olarak açıklandı. Mollaların gücünü hedefleyen önerileriyle de oldukça eleĢtirildi. Mollaların eğitimi için yapılan öneriler, gazi okulu, laik hukuk okulu, vakıfların tamamıyla tasfiyesi, ordudaki mürit ve pirlerin devre dıĢı bırakılması, gerici-dinî liderler tarafından savaĢ bildirimi olarak yorumlandı.282 Amanullah Han 1928‟de inatçı aksi mollalara karĢı daha güçlü düzenlemelere getirme amacını açıklayınca, Hazret atif bir muhalefetin belirtisiyle karĢılık verdi. Ancak daha özgür düĢünceli ulema Emir‟i desteklemeyi sürdürdü. Sonuçta, o yılın kasım ayında Shinwari Kabilesi‟nin ayaklanması patlak verdiğinde, mollaların büyük bir çoğunluğu bunu dinî bir eylem olarak aldılar ve hem hükümete, hem Emir‟e karĢı etkili bir propaganda kampanyasına baĢladılar. Amanullah Han‟ın kâfir olduğunu, Avrupa‟da domuz eti yemek ve Ģarap içmekle çıldırdığını söylediler. Amanullah Han‟ın çağdaĢlaĢma programının, özellikle kadınların kendilerini açmaları, kocalarının babalarının velâyetlerine karĢı gelmeleri ile ilgili düzenlemelerin Ġslam‟a ters düĢtüğünü söylediler. Dinî liderlere karĢı yapılan uygulamalar abartılarak halk arasında tepki oluĢturmaya çalıĢıldı. Amanullah Han ne kadar iyi niyetli olsalar da, dinî ıslahatları sonucu Amanullah Han‟ın dinî topluluğun büyük çoğunluğunun güvenini yitirmesine sebep oldu. Sıradan, fakat küçük çaplı bir kabile isyanı çıkar çıkmaz, bu destek yoksunluğu aktif sadakatsizliğe dönüĢtü ve dinî liderler bu ayaklanmayı bir din savaĢının tüm tonlarını taĢıyan büyük bir yangına dönüĢtürmek için ellerinden geleni yaptılar. KarmaĢada baĢka etkenler de olmakla birlikte, hiç kuĢkusuz en önemli etken mollaların faaliyetleriydi. Sonunda Amanullah Han bu dinî kıĢkırtma uygulamalarını fark etti ve bombayı hemen hemen tüm dinî reformları geri çekerek 282 Poullada, (1973), a.g.e., 125. 113 imha etmeye çalıĢtı. 6 Ocak 1929‟da dinî liderleri serbest bırakmayı, Cuma‟yı yeniden tatil günü ilan etmeyi, kız okullarını kapatmayı, mollalar için öğretim sertifikaların istemekten vazgeçmeyi, Muhtasiblerin (dinî müfettiĢler) yeniden atanması ve ordudaki pir ve müritler üzerindeki sınırlamaların kaldırmayı taahhüt etti. Ancak bu geri çekilme beklenen etkiyi gösteremedi.283 3.1.8. İktisadi ve mali ıslahatlar Amanullah Han Afganistan tarihinde ilk defa arazi ıslahatını baĢlattı ve devlete bağlı tarım arazileri halk arasında dağıtıldı. Amanullah Han‟ın ekonomiyi çağdaĢlaĢtırma projeleri en az bilinen ıslahatı olmakla birlikte, belki de O‟nun Afganistan‟da devam eden değiĢim ve dönüĢümüme yaptığı en önemli katkısı bu alanda olmuĢtur. Bu çalıĢmaların sırasında karĢı propagandanın saldırmasından çoğunlukla kurtulmuĢtur. Çünkü iktisadi alanında yapılanlar sosyal ve dinî ıslahatlara göre duygusal çarpıtmalara daha az müsaittir. Ġktisadî ıslahat, Amanullah Han‟ın saltanatının erken dönemlerinde baĢlatılarak oldukça istikrarlı bir hızda yönetim süresince geliĢti. Temel olarak ilerlemenin önünde duran eski uygulamaları silmek ve yeni yöntemlerle onların yerine geçirme olmak üzere iki bölümden oluĢuyordu.284 Vergi düzeltmeleri, ilk önce devletin anlamsız haraçlarından daha fazlası olmayıp, çağdıĢı ve iĢlevsel olmayan vergileri kaldırmayı amaçlamıĢtı.285 Vergi sistemi 1920‟lerin baĢında yeniden düzenlenerek vergi toplanmaya baĢlandı ve nakit vergi, mal karĢılığında verginin yerini aldı. Ġsteğe bağlı vergile yasaklandı,286 ithalat ve ihracatı teĢvik etmek için yeni bir gümrük vergisi yayınlandı, Ġç ticareti canlandırmak ve arttırmak için ülke içi gümrük vergisi kaldırıldı. Vergi amaçlı olarak canlı hayvan sayımı ayrıca toprak vergilerinin belirlenmesi için kadastro çalıĢmaları baĢladı. 283 Köçer, (2009), a.g.e., 138. Gregoryan, (1969), a.g.e., 252. 285 Ahmad, (1990), a.g.e., 193. 286 Rubin, (1995), a.g.e., 55. 284 114 1922‟de Afganistan‟ın ilk hükümet bütçesi oluĢturuldu. 1923‟ten baĢlayarak hükümetin muhasebe sistemi modernleĢtirildi. 1923 civarında “Afgani” yeni bir para birimi olarak tanıtıldı. Merkez Bankası ve Ticaret Odası kurulması 1928‟de önerildi.287 ĠletiĢim projelerine ağırlık verildi. Yeni yollar açılırken eskileri iyileĢtirildi. Telefon ve telgraf servisleri geniĢletilerek posta hizmetleri düzeltildi. Afganistan Uluslararası Posta Birliği‟ne katıldı. Afganistan‟ın ilk sivil havacılık projesi baĢlatıldı. 1928‟de bir Fransız-Alman firması Afganistan‟a demiryolu döĢemek için araĢtırma yapmaya baĢladı. 1928‟de Amanullah Han Avrupa‟dan birkaç tane küçük fabrika satın aldı. 1928‟de kapsamlı mineral geliĢtirme projesi önerildi. Ayrıca kömür ve mermer projesi de baĢlatıldı. 1922-23‟te çıkarılan ticari kanunlar, tüccarları koruma altına aldı. Ġlk Ģirkteler ya da hisse senetli firmalar, 1920‟lerin ortalarında Herat‟ta kuruldu. Ġhracat, ulaĢım ve tıpla ilgilenen firmalar aynı dönemde karlı olarak çalıĢmaya baĢladı. Tarımda kalkınma projesi baĢlatıldı. Ġlk tarım okulu ve bakanlığı kuruldu.288 Amanullah Han 1924‟e kadar giden bir ulusal banka kurma isteğinin temelinde bu bankanın ülkenin ekonomik bağımsızlığına katkısı yanında, sermaye ve para piyasalarına sağlayacağı katkı da vardı. 1924‟te Afganistan‟da ne özel banka, ne de devlet bankası vardı. Diğer taraftan Ġslam‟ın faizi yasaklamasından dolayı bankaya karĢı dinî muhalefet vardı. Bu Host isyanı ve halkın dinî duygularını rahatlatmak ihtiyacıyla çakıĢtı ve bankacılık konusundaki çalıĢmalar ertelendi. 1928 Ġsyanı‟ndan kısa süre önce Amanullah, Han bir Ġngiliz‟den Kabil‟de bir banka açma olasılığını araĢtırmasını istediğinde proje yeniden canlandı. Öneri Ġngiliz DıĢiĢleri Ofisi tarafından oldukça isteksizce desteklendi. 1928 devrimi ile de yarım kaldı. Buna rağmen Amanullah, Han mali reformlar ve ekonomik bağımsızlık arzusuyla bağlantılı olarak, kapsamlı kalkınma programının hemen hemen tamamını ulusal sermayeyle finanse etmek gibi inanılmaz bir baĢarı gösterdi. Devrimden hemen önce alman uçaklar ile ordu için Almanların verdiği kredi ve az miktardaki düzensiz Sovyet yardımları dıĢında, Amanullah Han‟ın saltanatı 287 Bal, H. (2002). Afganistan-Türkiye İlişkilerinin Başlıca Yönleri. Afganistan Üzerine Araştırmalar, İstanbul, 269-271. 288 Ahmad, (1990), a.g.e., 194. 115 süresince Afganistan hiç doğrudan yabancı yardımı almadı.289 Ġngilizler 1921 barıĢ antlaĢmalarını imzalayarak yıllık teĢviklerini durdurmuĢlardı, Ruslar, 1921 Rusya Afganistan anlaĢmasında bir milyon rublelik yıllık yardıma söz vermiĢ fakat sadece kısmi ve düzensiz ödemeler yapmıĢlardı. Amanullah Han‟ın ekonomi politikasında önem verdiği konulardan birisi de dıĢ ticaret meselesiydi. Bu husustaki ilk adımlarından biri gümrükleri yeniden düzenlemek ve gümrük vergilerini ihracatı ve lüks olmayan ithalatı teĢvik edecek Ģekilde tamamen yeniden yazmaktı.290 Afganistan, artan karĢılıklı ticarete ilgi gösteren her ülkeyle ticaret anlaĢması imzaladı. Ġhracatı artırmak için mali önlemlere ve gümrük önlemlerine ek olarak, hisse senetli firmaların ya da Ģirketlerin oluĢması teĢvik edildi.291 Ticaret misyonları baĢarıyla yurt dıĢına gönderildi. Ġran ve Rusya ile ticaret, fazlasıyla arttı. Afganistan Rusya‟ya tahıl ve1920-1923 yıllarında önemli miktarda kurutulmuĢ ve taze meyve, deri, yün, ipek ve bitkisel boyalar ihraç etti. Afganistan‟ın ihracatı 1920‟de elli milyon franktan 1925‟te bir milyar franka çıktı.292 Amanullah Han‟ın ihtiĢamlı fakat belirsiz modernleĢme projeleri, monarĢinin kaldırabileceğinden çok daha fazla sermayeye ihtiyaç duyuyordu. 1926‟da Afgan krallığının tüm geliri 2,5 milyon Punda karĢılık gelen 45 milyon Afgani idi. Afganistan‟daki iletiĢim ve ulaĢım sistemleri yabancı yatırımcıların ilgisini çekmiyordu. Bununla birlikte Emir, temel yabancı yatırımlara izin vermeyi reddediyordu. Bütün bunların bir araya gelmesiyle; yabancı Ģirketleri koruyacak kanunların olmayıĢı, bankacılık ve kredi imkânlarının azlığı sonucunda yatırım beklentileri belirsiz bir hâl aldı. Amanullah Han tüm hafif sanayi programı ithalat ikamesini ülkede kurarak kendi kazanılmıĢ dövizini kalkınma programına aktarmayı amaçlıyordu. Amanullah Han‟ın Avrupa turu sırasında makinesini getirdiği sanayi dallarının listesi bunu 289 Uzun zamandır İngilizler tarafından yapılmakta olan para yardımının kesilmesi ve bunun yerine diğer devletlerden yeterli miktarda yardım alamayışı Afganistan için ciddi problem olmuştur. Bkz. aray, (2002), 147. 290 Gregoryan, (1969), a.g.e., 253. 291 Ticari ilişkileri temel esaslar üzerine oturtuldu. 1920‟lerde tüccarlar şirketler bünyesinde birleştirilmeye başlandı. Bu dönemde ihracat, nakliye eczacılık gibi sektörlerden önemli gelişmeler kaydedildi. Bkz. Ahmad, (1990), a.g.e., 194. 292 Köçer, (2009), a.g.e., 155. 116 açığa çıkanr: barut, çimento, sabun, tekstil, taĢ ve tahta iĢleme, buz yapımı, bitkisel yağ, Ģeker, süt ürünleri, dökümhane ve deri sanayii vb. Ayrıca yeterli sanayi gücü kaynaklan geliĢtirilmiĢ ihtiyacını sezdi ve bu nedenle kömür arama ve ülkenin kayda değer hidroelektrik potansiyelini geliĢtirme süreçlerini baĢlattı. Bu alanda baĢka alanlarda da olduğu gibi Amanullah Han bir Afgan öncüsüydü. Birçok eleĢtirmenin iddialarının aksine Amanullah Han‟ın Avrupa turu bir zevk yolculuğu değildi.293 Zira O, bu gezi sırasında sürekli çalıĢmıĢ ve dönüĢünden sonra baĢlayacak kapsamlı kalkınma çalıĢmaları için birçok bağlantı kurmuĢtu. Öyle ki tahttan indirilmeden önce Almanya‟dan çok miktarda makine sipariĢ etmiĢti. Aldıkları pamuk ve yün fabrikaları, elektrik santralleri, kâğıt yapım makineleri, baskı makineleri ve bir kibrit fabrikasıydı. Masraf yüz binlerce rupiydi. Alman hükümeti ve firmalarla yapılan anlaĢmaya göre ödeme yıllara yayılıyordu. Ancak Kabil‟in Habibullah Han‟ın eline geçmesi nedeniyle Amanullah Han‟ın ithalatı ikame edecek bir hafif sanayi sektörü geliĢtirme planlan hiçbir zaman beklenildiği gibi ilerleme Ģansına sahip olamadı.294 Amanullah Han‟ın tüm ekonomik reformların belki de hiçbiri iletiĢimi geliĢtirme programı kadar önemli, uzun süreli iktisadî ve siyasî etkilere sahip değildi. Yollar, hava yolları, telgraf, telefon, geliĢtirilmiĢ posta servisleri Amanullah Han‟ın saltanatıyla baĢlayan yanın yüzyıl boyunca geliĢtirilmeye devam edilen ekonomik ve politik alt yapının baĢlangıcıydı. Bu sistemlerden hiçbiri Amanullah Han‟ın döneminde yüksek düzeyde baĢarıya ulaĢamadı fakat hepsinde önemli bir baĢlangıç yapıldı. Büyük kuzey yolu, Amanullah tarafından kuzey ve güney Afganistan‟ı her türlü hava koĢulunda birbirine bağlayabilecek ilk yol olarak kavrandı. 1932‟ye kadar Afganistan fiilen dağlarla ikiye bölünmüĢtü. Kervanlar dolambaç gibi engellerde yavaĢça dolanarak yollarım buluyorlardı ve kıĢm yollar sıklıkla kapanıyordu.295 Amanullah, ülkede önemli yollar yaptı, Kabil, Kandahar ile Herat arasındakiler bunun örneğidir.296 Bu yollarla beraber yalıtılmıĢ bölgelerin zamanla açılması, artan hareketlilik, hükümetin bu bölgedeki kontrolünü artırdığı gibi ticareti de canlandırdı. Bu hedefler merkezi hükümete uzak taĢra yönetimleri 293 Poullada, (1973), a.g.e., 139. Ahmad, (1990), a.g.e., 193. 295 Gregoryan, (1969), a.g.e., 246. 296 Köçer, (2009), a.g.e., 145. 294 117 ile hızlı bağlantı imkânı veren bilgi ve haberleri baĢkentten uzak kentlere akıĢını hızlandıran telekomünikasyonla güçlendirildi. ĠletiĢim imkânlarının artması ve ticari havayolunun açılması sadece ülkenin iç yalıtım değil dıĢarıdaki uzaklığını da kırdı. Ruslar, TaĢkent ve Kâbil arasında Junkers uçaklarıyla havacılık hizmetlerine öncülük etti.297 Ġlerleyen dönemde Lufthansa Tahran‟dan hizmetlerini yaymak için Afganistanla bir anlaĢma imzaladı ve 1928‟de Ġngilizler, Kâbil ve Hindistan arasında havacılık hizmetleri vermek için giriĢim baĢlattı.298 3.2. Amanullah Han Yönetimine Karşı Ayaklanmalar Afganistan‟da Emir Abdurrahman döneminden itibaren az da olsa sağlanmaya baĢlayan istikrar Habibullah ile daha da yerleĢmeye yüz tutmuĢ, ama Afganistan sosyal ve ekonomik dorumunu değiĢtiren atılımlar Amanullah Han döneminde gerçekleĢtirilebilmiĢti. Emir Abdurrahman Han döneminde ülkede sınırlı da olsa istikrar sağlanmıĢ ve bir siyasi otorite altında birleĢmiĢlerdi. Bu istikrarın gelmesi ile eğitimin yaygınlaĢması ve geleneksel yapının değiĢmeye baĢlaması halkın beklentilerini arttırmıĢtı. Hükümet halka yol, ulaĢım, okul ve su getirirken kabileler de vergi ödemekte ve gerektiğinde asker vermekle yükümlüydüler. Ancak onlar biraz daha özgür yaĢamak adına bu destekleri önemsemediler.299 Emir Habibullah Han döneminde küçük değiĢikliklerle baĢlayan ilerleme, Amanullah devrinde önemli sosyal-ekonomik reformlara dönüĢtü. Bununla birlikte Afganistan‟daki geleneksel kabile yapısı ve gücü eskisi gibi devam etti. Bunlar aynı zamanda ülkede Amanullah Han karĢıtı muhalefeti temsil etti. Ülke‟de bilgililerden, üniversite elitlerinden ve hükümet çevrelerinden oluĢan asrîler ile mollalardan ve alt orta Ģehirli sınıflarının oluĢturduğu değiĢim karĢıtlan arasındaki çatıĢma 1920‟lerden itibaren zaman zaman yaĢandı. Amanullah Han ise güçlü bir merkezi otorite aracılığı ile öngördüğü reformlar bütün kesimlere 297 Rubin, (1995), a.g.e., 20-21. Köçer, (2009), a.g.e., 147. 299 Ahmed, (1990), a.g.e., 215-216. 298 118 benimsetecek Ģekilde uygulamaya çalıĢıyordu.300 Ġngiliz kıĢkırtması ile kabile faaliyetleri ayrıca Afgan-Ġngiliz savaĢları Afganistan‟daki yaĢam standardını gerilet sede Amaullah Han yapacağı ıslahatlarını devam etmekteyidi. 3.2.1. Host isyanı öncesi gelişmeler Amanullah Han Afganistan‟a bağımsızlığını kazandırma görevini baĢarıyla tamamladıktan sonra tüm enerjisini siyasi, idari ve insancıl alanlarda reformlar yapmaya adamıĢtı. 1923 Kurban Bayramı‟nda yayınladığı mesajda; gelecek için ülkenin önceliklerini, “Gün kılıçların değil, kalemlerin günü” ifadesiyle özetlemiĢti. Bu kapsamda Amanullah Han‟ın ilk giriĢimlerinden biri, hükümetin sorumluluklarını Afganistan hükümdarı ile paylaĢacak bir temsilci makamının oluĢturulmasıydı. Buna Ġslami bir gerekçe de bulmuĢtu. Kur‟an‟da belirtilen “Ey peygamber, iĢlerinde müritlerine danıĢ, kararını verince Allah‟a güven” emrine itaat ederek, geniĢ katılımlarla kararların alınmasını amaçlamıĢtı. 1923 Temmuz ortalarında, delegeler, Amanullah Han‟ın kapsamlı reform programının sorumluluğunu Amanullah‟la paylaĢmak üzere baĢkente davet edilmiĢlerdi.301 Amanullah meclisin 939 üyesine tanıtılmıĢ, oturumlar 19 Temmuzdan 31 Temmuza kadar Pagman‟da yapılmıĢ ve gündemi iç ve dıĢ iĢleri kapsamıĢtır.302 Bu ilk parlamentonun oturumları gizliydi, delegelere ve yardımcılarıyla toplam 1054 kiĢiye, oturum raporlarını ifĢa etmemeleri tembih edilmiĢtir. Amanullah Han açılıĢ konuĢmasında, Afganistan‟ın düĢmanlar tarafından tehdit edildiğini, ülkenin bağımsızlığının ve gücünün sadece Afganlar ittihat olduğu sürece sürdürülebileceği konusunda uyarmıĢtı. Daha sonra yapılan konuĢmalarda, delegeler, genel olarak dıĢ siyaset ilgili görüĢ bildirmiĢ, özellikle Ġngiltere, Rusya ve Türkiye ile ilgili iliĢkilerde atılacak adımlarda hassas davranılması konusunda yetkilileri uyarmıĢlardı. Almanya ile kurulan ticari iliĢkileri de gündeme getiren meclis üyeleri, genel itibariyle Emir‟in dıĢ siyasetine destek verirken içe dönük reformlar hakkında ağır eleĢtiriler 300 Weiner, M., Banuazizi, A. (1994). The Politics of Social Transformation in Afghanistan, Iran and Pakistan. Syracuse University Press, 333. 301 Amanullah bu Meclisin toplanması hususunda: “Memleketimin ileri gelenlerinden bir meclis toplayarak çıkarmayı düşündüğüm kanun ve projeleri bu heyete takdim ettik” der. Bkz. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731 ıra No 17, Dosya No: 435, Tarih: 07.08.1929. 302 Ahmed, (1990), a.g.e., 200. 119 yapmıĢlardı. Bu eleĢtirilerin çoğu, kadınların hukuku konusu ve mollaların gücünü azaltan yeni yasa üzerinde yoğunlaĢmıĢtı. Ayrıca delegelerin bir kısmı kılık-kıyafet konusundaki düzenlemelere karĢı çıkmaktaydı. Bazı delegeler asrî eğitimi, özellikle de kızların eğitimini eleĢtirmiĢti. Çoğunluk Alman ve Fransız okullarının devam etmesini savunmuĢ, fakat kadınlar için açılan okullar özellikle de liselerin kapatılması istenmiĢti. Askerlik ve ceza hukuku konularında hükümetin yaptığı teklifler ise çoğunluk tarafından kabul gördü. Meclis, askere alma iĢleminde bir gönüllülük sisteminin kabul edilmesini tavsiye etmiĢti. Amanullah Han‟ın kurduğu ilk mecliste muhafazakârlar ağırlıktaydı ve genel olarak taĢradan gelmiĢlerdi. Sayıları 300 kiĢi civarındaydı.303 Reformcular ve yenilikçilerin çoğunluğu ise meclise baĢkentten katılmıĢlardı. Meclisteki güçlerin kutuplaĢması, esasen, yenilikçilerin ve muhafazakâr gelenekçilerin muhalefeti olarak gerçekleĢmiĢti. Eğitim Bakanı Faiz Muhammed gibi hükümet partisi üyeleri bile Türkiye‟nin halifeliği kaldırmasını eleĢtirmiĢti.304 Amanullah Han‟ın ülkede yapmaya çalıĢtığı reformlar, ekonomiye yeni yükler getirmekteydi. DıĢ ülkelerde temsilcilikler açmak, yurtdıĢına öğrenci göndermek, orduya yeni silah ve teçhizat almak hazineyi zor duruma sokmuĢtu. Bu durumu fark eden Amanullah Han, Ģahsi giderlerini ve saray masraflarını kısarak tasarruf hareketi baĢlattığı gibi ek vergiler koyarak durumu düzeltmeye çalıĢmıĢtı. Bu tedbirler toplumdan herhangi bir tepki almazken ülkedeki geleneksel yapıyı değiĢtirmeyi hedef alan çalıĢmalar, Amanullah Han‟a karĢı olan muhalefeti Ģiddetlendirmekteydi.305 Öyle ki muhalifler, bu kanunların Ġslami kurallara aykırı olduklarını savunarak taraftar sayısını artırmaya baĢlamıĢtır.306 Amanullah Han‟ın muhaliflerinin tepki gösterdiği diğer bir uygulama, orduda yapılan yeniliklerdi. Bu eleĢtirilerin hedefinde Türkiye‟den gelen komutanlar yer almaktaydı.307 Bu tepkiler o kadar arttı ki Amanullah Han bile Türk komutanlara ve yakın çevresine kuĢku ile bakar hale geldi. Bu Ģüphenin bir neticesi olarak 303 Eski Afgan kralı Amanullah Han‟ın üveyş‟ten geçişiesenasında El Ehram gazetesi muhabiri ile yaptığı görüşme. Bkz. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 17, Dosya No: 435, Tarih: 07.08.1929. 304 Nawid, (1999), a.g.e., 72. 305 Bayur, (1987), a.g.e., 595-597. 306 Nawid, (1999), a.g.e., 73. 307 Adamec, (1974), a.g.e., 86. 120 Amanullah Han‟ın çevresindeki ekip değiĢti ve liyakatsiz insanlar üst düzeyde görevlere getirildi.308 Bu arada Host bölgesindeki kıpırdanmayı önlemeye çalıĢan Amanullah Han, meclisi toplayarak kanunları Ģeraite uygun olarak yeniden düzenlemeye çalıĢtı. Meclis bunu asilere bildirmek için bir heyet gönderilmesini önermiĢti. Amanullah Han durumu küçümsemiĢtir, ancak Abdullah Han‟ın liderliğindeki Mangal Kabilesi‟nin ayaklanması onun gücüne karĢı ciddi bir meydan okuma haline gelmiĢ ve Host isyanı büyük güçlükle bastırabilmiĢti. Böylece Amanullah Han‟ın tahttan uzaklaĢmasına yol açacak olaylar zinciri de baĢlamıĢtı. 3.2.2. Host isyanı Host Ġsyan‟ın çıkmasındaki temel sebep, Amanullah Han‟ın reformları idi.309 1924 yılı baĢlarında Host bölgesindeki Mangal kabilesi etrafında birleĢen muhalif güçler, Mart ayı ortalarında isyan etmiĢ ve çatıĢmalar yaz boyunca kesintisiz devam etmiĢti.310 Ağustos‟ta, Hindistan‟da sürgünde kalan eski Emir Yakup Han‟ın oğlu olan Abdulkerim, Mangal isyanının daha geniĢ bir alana yayılmasını sağlamıĢ, ülkede iç savaĢ çıkmıĢtı. Mücadele Host ve Altimur Geçidi arasındaki dağlık bölge ile Hisarak ve Wardak vadisinde yoğunlaĢmıĢ, Gazne‟nin güneyine doğru ilerlemeye baĢlamıĢtı. Hükümet, on beĢ bin asker ile isyana müdahale etti. Nisan ayında Gazne cephesindeki kuvvetlerin baĢına Herbiye Bakanı Abdiilaziz geçerken, ĠçiĢleri Bakanı Gulam Muhammed Han da halktan destek toplamaya baĢlamıĢtı. Hisarak cephesinde Serdar ġah Veli Han ile eski BaĢbakan Abdulkuddus Han bulunmaktaydı. Gardez‟de Muhammed Veli Han komutanlık yaparken, Ali Khel‟deki askerlere Muhammed Sıddık Han komuta etmekteydi. 308 12 Şubat 1929‟da Kâbil Büyükelçiliği‟nden gönderilen 1625/4 numaralı şifre. Bkz. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731 ıra No 7, Dosya No: 435, Tarih: 14.04.1929. 309 Nawid, (1999), a.g.e., 72. 310 Ahmed, (1990), a.g.e., 199. 121 Celalabad‟da ise Kabil Valisi ve Amanullah Han‟ın kayınbiraderi Ali Ahmed Han, bölgedeki kabileleri hükümeti desteklemeleri için ikna etmeye çalıĢmaktaydı.311 Host Bölgesinde isyan devam ederken, Amanullah Han ayaklanmanın Ġngiltere tarafından kıĢkırtıldığı konusunda parlamentoyu ikna ederek kamuoyunu lehine çevirmeyi baĢardı. Aynı zamanda hava kuvvetlerinin devreye girmesiyle isyana katılması muhtemel kabileler tereddüde düĢtüler.312 O yüzden Alman Pilotu Dr. Weiss ve DıĢiĢleri Bakanı yardımcısı ġir Ahmed Han kabilelerin bulunduğu bölge üzerinde uçtuklarında, hükümet askerleri üzerindeki baskı kendiliğinden azalmıĢtı. Bu uçaklar kabilelere, geri çekilmezlerse hava bombardımanı ile karĢı karĢıya kalacaklar uyarısı içeren ilanlar atmıĢtı. Diğer taraftan Ali Ahmed, Celalabad‟da, isyancılara karĢı 6500 kabile üyesinden oluĢan bir güç toplamayı baĢarmıĢtı. Bu güç, Khugiani, Mohmand, Shinwari, Wazir ve Hazara kabilelerinden oluĢmaktaydı.313 Amanullah Han bir yandan ayaklanmayı bastırmak için askerî tedbirler alırken diğer taraftan 14 Ağustos‟ta, parlamentonun onayını alarak isyancılara karĢı cihat ilan etti. Ekim 1924‟te ise Pagman‟da bağımsızlık kutlamaları yapılarak durumun kontrol altına alındığı mesajı verildi. Bununla birlikte Gazne‟nin güneyindeki Süleyman Khel ve Ali Khel bölgesinde isyan sürmekteydi ve asiler, hükümet güçlerinin eriĢemeyeceği dağlara çekilerek mücadeleye devam etmekteydi. Alınan önlemler neticesinde Hükümet güçleri isyanı kontrol altına aldı ve 1925 yılının baĢlarında, Abdülkerim Hindistan sınırından kaçmak zorunda kaldı. 30 Ocak‟ta ise Abdullah Han ve Mollayi lenk yakalanmıĢ ve Kabil‟e getirildi.314 Host tamamen buzuldu ve alınan ganimetler ve mahkûmlar kafile halinde baĢkente nakledildi. Düzenlenen bir geçit töreni ile yaklaĢık bin kadın yüzlerce yaĢlı insan, mahkûmlarla birlikte baĢkent sokaklarında halka gösterildi. Böylece bu gözdağıyla gelecekte olabilecek bir isyanın aynı Ģekilde cezalandırılacağı gösterilmiĢ oldu. 311 Adamec, (1974), a.g.e., 88 Amanullah Han isyancıların üzerine Alman ve Rus pilotların kullandığı uçakları saldırtmıştır. Bkz. Gregoryan, (1969), a.g.e., 254-256. 313 Tarzi, (1977), a.g.m., 173. 314 Mullah-i Lang Kabil‟e getirildi ve idam edildi. Abdülkerim geri Hindistan‟a kaçtı İngilizler onu, sığınma yerini ihlal ettiği gerekçesiyle sürgüne yolladılar. Kerim daha sonra muhtemelen bir Afgan temsilci tarafından Burma‟da öldürüldü. Bkz. Dupree, (1997), a.g.e., 449. 312 122 Host Ġsyanı sırasında Amanullah Han ve devletin üst düzey yetkililerini düĢündüren konuların baĢında, esirlerin dıĢ bağlantıları gelmekteydi. Ruslar bu ayaklanma sırasında açıkça Amanullah Han‟ını desteklemiĢti. Ġngiltere de iki uçak göndererek Kâbil Hükümeti‟ne yardımcı olmuĢtu. Bununla birlikte Afganistan önderleri, isyancılarının Ġngiltere ile teması olduğuna dair kuĢkular taĢıyorlardı. Ellerinde somut bir kanıtlan olmadığı için de durumu kabullenmek zorunda kaldılar.315 Host Ġsyanı‟nı bastırarak nezaret altına alan Amanullah, Han 25 Mayıs‟ta bir konuĢma yaparak esirler hakkındaki kararını halka duyurdu. Elli üç mahkûm idam edilecek, diğerleri de ağır iĢlerde çalıĢmaya mahkûm edileceklerdi.316 Ġsyanın sonunda ölen ya da yaralanan 1575 kiĢi, bombalanan ve hasar gören 3500 ev, açlıktan ölen 450 kadın ve çocuk ile isyanın baĢlatılması için harcanan devletin iki yıllık toplam geliri olan 5 milyon pound, ayaklanmanın Afganistan‟a maliyeti olarak kayıtlara geçti. Ayrıca Amanullah Han modernleĢme projelerinin çoğunu ertelemek zorunda kaldı buna bağlı olarak büyük bir saygınlık kaybına uğradı. Host isyanı sonuçlar bakımından iki açıdan önem taĢımaktaydı: Ġlk olarak, Ordusu‟nun zayıf olduğu açık bir Ģekilde görüldü. Ordu henüz tam anlamıyla eğitimli değil, az para alıyor ve sağlık gereçleri açısından da çok yetersizdi. Bütün bunlar yetmezmiĢ gibi, Avrupa‟da eğitim almıĢ genç subayların emri altına giren eski subaylar arasında memnuniyetsizlik baĢ göstermiĢti. 3.2.3. Amanullah Han döneminin sonu Amanullah 1919‟da Ġngiliz Ġmparatorluğu‟na meydan okuyarak ve Afganistan‟a bağımsızlığını kazandırarak millî bir kahraman olmuĢtu. Bununla birlikte Amanullah Han Afganistan‟ı çağdaĢ batılı düzeyde yeniden organize etme arzusu vatandaĢlarının çoğunluğu tarafından paylaĢılmamıĢtı ve O‟nun radikal reformlarını radikal bir muhalefete ve tepkiye yol açacağı kesindi. Nitekim esas olarak Afgan kadınlarını özgürleĢtirilmesiyle bağıntılı olan ilk toplumsal yenilikleri 315 316 Gregoryan, (1969), a.g.e., 175. Adamec, (1974), a.g.e., 90. 123 Host isyanı ile sonuçlanmıĢtı. Ancak Amanullah kısa bir duraklamadan sonra bundan yılmadı reform programına devam etti.317 1928 yılında yaptığı daha kapsamlı reformları ise daha geniĢ bir alana yayılan isyanla sonuçlanacaktı. Ġsyanın değerlendirmesi yapıldığında kabilelerin tutumlarını çok önemli olduğu görülür. Ayaklanma kararı ideolojinin yanı sıra kabilesel değerlere dayanmaktadır. Ancak bu dönemde kabilelerle yakın temas içinde olan Ġngiliz sınır memurları isyanın arkasında sosyal ve dinî yeniliklerin olduğu görüĢünde birleĢmiĢlerdir. Zira Ġsyandan önce, 1928 senesinde Kuzey Doğu Sınır Valiliklerinin temsilcileri, kabilelerin yeniliklere karĢı umursamaz olduklarını bildirmiĢti. Ġsyan süresince maruz kaldıkları yoğun dinî ve siyasî propagandalara rağmen, kabilenin güçlülüğünü artırmak ve kabile üyeleri için azami maddi kazancı sağlamak esas kabul edilmekteydi. Bu arada Amanullah Han‟ın etrafında iki grup bulunmaktaydı. Bunlardan biri Tarzi‟nin SSCB, Amerika BirleĢik Devletleri ve Avrupa misyonlarını lideri liberal Muhammed Veli Han liderliğindeki grup, diğeri ise daha muhafazakâr olan General Muhammed Nadir Han ve beĢ erkek kardeĢi liderliğindeki gruptu. General Nadir Han diğerlerinden biraz daha ayrı bir konumdaydı. Amanullah Han‟ın karĢıtı dinî liderlerin etkisini fark etmiĢ aynı zamanda kabile desteğini yanına alarak Emir tarafından önerilen ordu gücünde zorlayıcı azaltmalara karĢı çıkmıĢtı.318 Amanullah Han‟ın aldığı eleĢtirilere getirdiği çözüm, General Muhammed Nadir Han‟ı elçi olarak Paris‟e gönderip Bakanlar Kurulunu da yenilemekten ibaretti. Muhammed Ali Han Veziri harap olmuĢ, Mahmud Tarzi Kâbil‟e dönmüĢ ve 1924‟te DıĢiĢleri Bakanı olarak eski görevini geri almıĢtı. Bununla birlikte Amanullah Han gittikçe dıĢiĢleri bakanının tavsiyelerini göz ardı etmeye baĢlamıĢtı. Bu durumu kabul etmeyen Tarzi, 1925 yılının ortalarında istifa etmiĢ,319 Amanullah Han istifayı Tarzi tıbbi tedavi için Ġsviçre‟ye gittiği 1927 yılına kadar 317 Tarzi, (1977), a.g.m., 173. Dupree, (1997), a.g.e., 449. 319 Amanullah Han'ın hariciye işlerine karışması ve siyasete aykırı bazı hareket ve sözleri hariciye nazırının istifası ile neticelendi. Bkz. Tarzi, (1977), a.g.m., 173. 318 124 kabul etmemiĢti. Tarzi, Amanullah Han Avrupa turuna baĢlamadan hemen önce geri dönmüĢ, bu seyahate karĢı çıkmıĢtı.320 Amanullah, Han halk‟a daha önce hiç yapılmamıĢ reformları zorla kabul ettirmeye çalıĢtığı ve ülkeyi servet ve zenginliğini harcadığı gerekçesiyle kendisine duyulan sevgiyi yok etmiĢti. O insanları olumlu anlamda kullanmasını bilmediği gibi yaptığı yeniliklerde rencide ettiği zümrelerin kuvvetini ezecek kadar güce sahip olup olmadığının hesabını da yapmamıĢtı. Bu güçleri aĢama aĢama karĢısına almayı düĢünmemiĢ ve hepsine birden meydan okumuĢ, bu konuda kendisine verilen nasihatleri de dikkate almamıĢtı.321 Özellikle Kabil Ģehriyle sınırlanmıĢ genç Afganlar hariç, Amanullah Han‟ın neredeyse hiçbir güvenilir desteği yoktu. Ordusunu teçhizat ve fiziki refah için gerekli olan fonlardan mahrum bırakarak ihmal etmiĢ, düĢmanlarını yok etmek için etkili bir askerî güç oluĢturamamıĢtı. KarĢısında ise isyana hazırlık yapan kabileler, askerler ve halk üzerinde etkisi gün geçtikçe artan ulema sınıfı bulunmaktaydı. Ülkedeki sıkıntılara bilmesine rağmen seyahate hazırlanan Amanullah Han bu seyahate karĢı farklı kesimlerden gelen tepkileri de duymazlıktan gelmekteydi. Ülkeden ayrılır ayrılmaz muhalifler harekete geçti ve yerine bıraktığı Muhammed Veli Han‟ın kısa süre sonra fark ettiği gibi, Amanullah Han‟ın saltanatı çatırdamaya baĢlamıĢtı. O‟nun ayrılmasından sonra ülkede baĢıbozukluk iyice gün yüzüne çıkmıĢtı. Ġktisat gün geçtikçe kötüye gidiyordu. Diğer taraftan Ġngilizler, ülkedeki muhalefet yanlısı muhafazakâr güçler ile temas kurmaktaydı.322 Amanullah Han‟ın özel hayatını ve çağdaĢlaĢtırma programlarını Ġslam‟a ve din‟e karĢı görerek kınayan bir kampanya baĢlattılar. Avrupa kabullerinde peçesiz olarak görünen kraliçe Süreyya‟nın fotoğrafları323 bilinmeyen kiĢiler tarafından Afganistan‟da halka dağıtıldı.324 Amanullah Han‟ın “Allah ‟cı ve Ġslam ‟a düĢman olduğu ”325 propagandası baĢladı. 320 Dupree, (1997), a.g.e., 450. Shahrani, M. (1984). Canfıeld, Revolutions and Rebellions in Afghanistan. Berkeley, 34. 322 Bayur, (1987), a.g.e., 597. 323 Şimşir, (2002), a.g.e., 219. 324 Sykes, (1940), a.g.e., 310. 325 Dupree, (1997), a.g.e., 450. 321 125 3.2.4. Şhinwari kabilesinin isyan’a başlaması Kasım 1928‟de, Hindistan sınırındaki ġhinwari Kabilesi isyan ederek Amanullah Han rejimine yönelik en büyük ayaklanmayı baĢlattı. 326 Ġlk olarak üç yüz civarındaki kabile üyesi Hayber Geçidi‟ndeki bir ordu karargâhını ve iki küçük köyü basıp yağmaladılar. Karargâhtaki birlik hiç ateĢ açmadan teslim olmuĢtur.327 Celelabat‟taki yetkililer olayı Kabil‟e bildirdi ve emirlerini beklediklerini haber ettiler. Diğer taraftan elde ettikleri ganimetleri gösteren kabile savaĢçılarına kısa sürede baĢka ġhinvari üyeleri katıldı ve sayılan artan isyancılar, daha büyük bir kasaba olan Dakka‟ya ilerlemeye baĢladılar. Ġsyancılar Dakka‟ya doğru ilerlerken baĢkentteki yetkililer ne yapacaklarını ĢaĢırmıĢ bir halde beklemekteydi. Bu durum isyancıların cesaretini artırdı ve Ģehirdeki müfrezeyi kolayca teslim aldıkları gibi bol miktarda ganimet ve silah ele geçirdiler. Kısa sürede kayıp vermeden geri çekildiler.328 Hükümetten herhangi bir tepki olmadığını gören Shinwariler topluca ayaklandı ve kısa süre sonra Khugiani ve Kunar bölgesindeki kabileler de onlara katıldı. Buradan isyan güneye yayılmaya baĢladı ve bir süre sonra garnizonun Zadran ve Jaji güçlerinin eline geçtiği Host‟a ulaĢtı. Burada isyancılar yüz bine yakın genç taraftara ulaĢtı ve hükümet karĢıtı en büyük grup ortaya çıktı.329 Ġsyancılar Host Bölgesi‟nde toplanırken, Amanullah Han Ekim 1928‟de, hala tebaasının çoğunu ikna etmeyi umut ederek önerdiği programlarını yaymak amacıyla 4 günlük bir propagandaya baĢladı. Ancak bu konuĢmalar süresince mollalar sakinleĢtirmek için hiç çaba harcamadı. Onları bencil tavırları için azarladı. Ġsyancılar üç hafta içinde, Doğu Eyaleti‟ndeki Achin‟e karĢı ilk küçük çaplı akmalarını gerçekleĢtirecek kadar ilerlediler. Buna karĢı hükümet tarafından hala ciddi bir karĢılık yoktu. Amanullah sonunda Shinwari ile anlaĢmaya çalıĢtı,330 aynı zamanda onları köylerinin havadan bombalanmasıyla tehdit etmeye karar verdi. 326 B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 17, Dosya No: 435, Tarih: 07.08.1929. 327 Macmunn, (1929), a.g.e., 330. 328 İsyanlar başlangıçta münferit idi, isyancıları tek elden yönetecek bir liderleri yoktu. Fakat daha sonra isyanları İslami temalarla coşturan kırsal bölgeden din adamlarının tehdidi geldi. Bkz. Nawid, (1999), a.g.e.,, 100. 329 Poullada, (1973), a.g.e., 164-165. 330 Adameç, (1974), a.g.e. , 140. 126 Ancak, dıĢiĢleri bakanı olarak yeni atanan Gulam Sıddık Charkhi ve Yasama Konseyi BaĢkanı Sher Ahmed, Doğu Eyaletine Shinvvarileri sakinleĢtirilmeye gönderildiğinde hemen hemen Kasım‟ın sonuydu. Bu sürede küçük çaplı kabile isyanı Khugiani gibi baĢka kabileleri içeren daha geniĢ bir ayaklanmaya dönüĢmüĢtü. Ġsyancılarla görüĢmek için gönderilen Sıddık ve Ahmed ise kabileler arasında itibar gören kiĢiler değildi ve herhangi bir sonuç almadan geri döndüler. Öte yandan bazı Shinvari köylerinin Afganistan Hava Kuvvetleri uçaklarıyla bombalanması durumu daha da kötüleĢtirdi ve o zamana kadar isyana taraftar olmayan bazı kabileler de ayaklanmaya katıldı. 1928 Kasım‟ın sonuna kadar, çok sayıda kabile üyesi Celalabad‟ı sardı ve bu güç karĢısında tutunamayan hükümet güçleri kaleye sığındı. Mollalar331 ayaklanmanın inançsız bir Emire karĢı kutsal bir savaĢ olduğuna dair propaganda yapmaya baĢladı. Aralık 1928‟de isyancıların yanından Sıddık ve Ahmed Kâbil‟e döndü ve Amanullah Han‟a asilerin isteklerini bildirdiler. Ġsyancılar kıyafet ve ġeriat reformlarının iptalini istemenin yanı sıra Amanullah, Kraliçe Süreya‟yı boĢayacak, tüm Tarzi ailesini sürgüne gönderecek, vergiyi düĢürecek ve Ġngiltere dıĢında tüm yabancı elçilikleri kapayacaktı. Amanullah bu istekleri “görüĢülemez” buldu ve isyanı bastırmak için askerî tedbirlere baĢvurmanın Ģart olduğunu anladı. Bu amaçla bir yandan 6 Aralık 1928‟de, Ali Ahmed Han‟ı ateĢkes görüĢmesi yapmak üzere asilerin yanma gönderirken diğer taraftan Mahmud Han Yawar‟ı Kabil‟deki garnizondan Doğu Eyaleti‟ne gönderdi. Ali Ahmed Han 8 Aralık 1928‟de Celalabad‟a geldi. Dinî liderlerin yardımıyla kuĢatmaya ara verilmesini sağladı ve Mahmand kabilesine isyana katılmamaları için rüĢvet verdi, daha sonra ihtiyaç duyduğu diplomasiyi destekleyecek sadık hükümet birliklerinin gelmesini beklemeye baĢladı. Ne yazık ki birlikler zamanında gelemiyordu. Ordunun lojistik ve manevra becerileri o kadar zayıftı ki Yawar birliklerini hemen yola koymayı baĢaramamıĢtı. Diğer taraftan bir Ghilzai Ģefinin ihanetiyle kuzeyden yeni bir tehdit gelmesiyle istenilen birliklerin bölgeye gönderilmesi tehlikeye girdi.332 331 Amanullah Han İngilizlerin faaliyetleri hakkında duyumlar aldığını ama net bir sonuç çıkarılamayacağını ifade etmiştir. Aynı zamanda “Mollaların her birisi tek başına Lawrence(İngiliz casusu) den daha ziyade fitne ve fesat yapmaya muktedirdir” demiştir. 5 Ağustos 1929 tarihli Hariciye Vekâletinden Baş Vekil İsmet Paşa‟ya gönderilen rapor) B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 17, Dosya No: 435, Tarih: 07.08.1929. 332 Poullada, (1973), a.g.e., 172. 127 3.2.5. Habibullah Han isyanı Kuzeyden gelen tehdit, halk arasında Beçe-i Sakav (Su taĢıyıcının oğlu) olarak bilinen Habibullah isimli bir Tacik‟ti.333 Amanullah Han tarafından mücrim, cahil, ümmi334 gibi sıfatlarla anılan Habibullah, Türkler tarafından eğitilen Kıta-ı Numune‟den birinde asker olarak tecrübe kazanmıĢtı. Ancak O, 1924 Host Ġsyanı sırasında firar ederek Hindistan‟a kaçmıĢtı. Bu hadiseden sonra uzun bir süre ortadan kaybolan Habibullah, Kabil‟in bir dağ platosu olan Koh Daman‟da küçük bir soyguncu çetesinin lideri olarak ortaya çıktı. Halk arasında keskin niĢancılığı, kiĢisel cesareti, otoriteyi cesurca hiçe sayması ve bölgedeki fakir Taciklere hükümet baskılarına karĢı yardım etmesi ile Ģöhret kazanmıĢtı.335 Doğu‟da ġinwari kabileleri hükümet güçlerine saldırırken Habibullah da kuzeyde harekete geçerek ilerlemeye baĢladı. Shinwari taarruzu ile hırpalanan Amanullah Han, Habibullah‟ı kendi yanına çekmeye karar verdi ve Ali Ahmed Han‟ı Habibullah‟a göndererek ġinvari ayaklanmasını bastırmada yardımcı olursa O‟na cephane ve albay rütbesi vermeyi önerdi. Habibullah, Kur‟an üzerinde bağlılık yeminleri ederek teklife olumlu cevap verdi. Fakat o akĢam Habibullah Amanullah Han‟ı telefonla aradı. Ali Ahmed Han‟mıĢ gibi davrandı ve O‟na Habibullah‟ı teslim aldığını söyledi. Çok ciddi bir muhakeme hatası yapan ve acele karar veren Amanullah Han, Habibullah Han‟ın hemen idam edilmesini emretti. Habibullah sonra kendisini tanıttı ve Amanullah Han‟a önce kendisini yakalaması gerektiğini söyledi ve kaçtı.336 Amanullah Han‟ın kendisini öldürtmeye kararlı olduğunu gören Habibullah hükümet güçlerine karĢı saldırılarını artırdı ve 10 Aralık 1928‟de, Koh Daman‟daki büyük bir garnizona saldırı düzenledi. Hiç ateĢ açılmadan 900 kiĢilik garnizon teslim oldu. Habibullah büyük cephane stoklarına ve ganimete sahip oldu. Bu hadiseden kısa süre sonra Kohistan‟dan gelen binlerce gönüllüyü yanına alan Habibullah, ele geçirdiği silahlarla da güçlü bir orduya sahip olmuĢtu. Bu güçle 14 333 Bayur, (1987), a.g.e., 602. “Beçeska” Kabile girer girmez hükümet devairini ve mektepleri yıkıp ve okulla gidenleri kâfir olduğu söylemiştir. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 17, Dosya No: 435, Tarih: 07.08.1929. 335 Poullada, (1973), a.g.e., 172. 336 Adamec, (1974), a.g.e., 143. 334 128 Aralık 1928‟de doğrudan Kabil‟e saldırdı. Kent dıĢındaki Ġngiliz Elçiliği çevresinde hükümet güçlerine önemli kayıplar verdirdi. Bu çatıĢmalar sırasında Habibullah, Elçilik sorumlusu Humphrys ile konuĢmuĢ ve Humphrys‟in onlara karĢı düĢmanca bir niyeti olmadığı konusunda elçiyi temin etmiĢti. Ġkisi arasında gerçekleĢen bu temas daha sonra Humphrys‟in Habibullah‟ın güçlerini desteklediği kuĢkusuna yol açmıĢtı.337 Habibullah Kabil‟e yaptığı bu saldırı, Hükümet kuvvetleri tarafından geri püskürtüldü338 ve Habibullah Koh Daman bölgesine çekildi.339 Kabili savunan birlikler de O‟nu takip etmek üzere baĢkentten ayrıldı. Ancak isyancılar bu kuvvetleri Koh Daman‟da mağlup etti340 ve böylece Kâbil tamamen savunmasız bir kent haline geldi.341 Habibullah‟ın karĢılıklı taarruzu baĢkentteki savunma gücünü büyük ölçüde tahrip etmiĢken, Amanullah Han‟dan para ve silah desteği alan Ghilzai kabilesinin isyana katılması, Kabil‟i savunan son askerî birliklerin galibiyet umudunu tamamen yok etti.342 Diğer taraftan Aralık ayında Amanullah Han‟ın önemli muhaliflerinden Amar Han sürgünde olduğu Hindistan‟dan Afganistan‟a geri döndü. Böylece Amanullah karĢıtlan ciddi bir güç haline gelmiĢti. Bu ortamda Amanullah, karısı, kayınpederi ve kayınvalidesi ile yakın akrabalarını Kandahar‟a göndererek Rus uçaklarından birisiyle orada beklemelerini istemiĢti ki bu olay Amanullah Han‟ın tahtta kalma umutlarının bittiğinin bir belirtisiydi. Son bir hamle olarak, 7 Ocak‟ta ġor Bazar Hazret‟ini hapisten çıkararak isyancıları teskin etmeye çalıĢtı. Ertesi günde reformların çoğunu kaldırdığına dair bir beyanname yayınladı.343 Ancak ayın 11‟inde Celalabat‟a gönderilen kuvvetlerin imha edildiği haberi gelince Amanullah Han‟ın umutları tamamen tükendi. Celalabad‟da mağlubiyetin haberleri Kabil‟e ulaĢtığı sırada Habibullah da yeniden baĢkente saldırı düzenlemeye baĢlamıĢtı. ġehirde Türklerin komuta ettiği 337 Köçer, (2009), a.g.e., 247-248. Tarzi, (1997), a.g.m., 174-175. 339 Bu geri çekilmeden önce 10 günlük bir mücadele olmuştur. Bkz. ykes, (1940), a.g.e. , 313. 340 Saray, (2002), a.g.e., 149. 341 Macmunn, (1929), a.g.e., 331 342 Male. B. (1982). Revolutionary Afghanistan. London: Croom Helm Yayınları, 21. 343 B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No 17, Dosya No: 435, Tarih: 07.08.1929. 338 129 kuvvetler ve diğer az sayıda askerî güç kalmıĢtı. 344 Bu durum karĢısında yapacak bir Ģeyi kalmadığını anlayan Amanullah, Han ayın 14‟ünde tahtı üvey kardeĢi Inayetullah Han‟a bıraktı ve gizlice Kandahar‟a kaçtı. Ġsyancılar ilerlemelerini sürdürürken, ordu tamamen bozuldu.345 15 Ocak‟ta Kâbil‟i ele geçiren Habibullah, sarayın kapılarına dayandığında karĢısında Türklerin komutası altındaki müfrezeden baĢka herhangi bir güçle karĢılaĢmadı. Kısa süre önce ceza evinden çıkarılan Hazrati ġor Bazar, Ġnayetullah, Habibullah ve Ġngiliz Elçisi Humphrys arasında arabuluculuk görevini üstlenmiĢti. Bunun sonucunda Kraliyet ailesinin ve üst düzey görevlilerin bir Ġngiliz uçağıyla gitmesi kararlaĢtırılmıĢtı. Ertesi gün bu iĢler tamamlandıktan sonra Habibullah sarayı ele geçirdi ve kendini Emir ilan etti.346 Kabil‟de bu olaylar yaĢanırken Amanullah Han Habibullah‟a ve doğu eyaletlerindeki asilere karĢı çıkmak üzere kendi kabilesinin üyelerini harekete geçirmeye çalıĢıyordu.347 Amanullah Han ve kabilesinin üyeleri arasındaki sadakat ve güven bağlan zarar görmüĢtü, o sebeple istediği desteği vermediler. Ġnayetullah Han Kâbil‟den kaçıĢını öğrenen Amanullah, 25 Ocak 1929‟da tahtı bırakıĢ kararını feshederek yeniden meĢruiyet kılıfına büründürmeye çalıĢtı. Ancak Amanullah Han ise ülkeden ayrıldıktan sonra konu ile ilgili gazetelere verdiği beyanatlarda kabilelerin ondan ülkeyi Habibullah‟tan kurtarmaları konusunda ısrar ettiğini söyleyecektir. Diğer taraftan, Ġnayetullah 27 Ocak‟ta Kandahar‟a vardı ve yeniden hiç bir zaman emir olmak istemediğini belirterek Amanullah‟a boyun eğdi. Bu Amanullah için yeni bir fırsattı ve Taciklerin iktidarı ele geçirdiği baskısıyla PeĢtunların harekete geçirmeye çalıĢtı.348 PeĢtun kabile gururuna yönelen buçağın, Amanullah‟ı destekleyen Ali Ahmed Han tarafından doğu kabilelerine de yapıldı. Ali Ahmed Han Amanullah‟ Han‟ın 344 Bayur, (1987), a.g.e., 602. İnayetullah, sadece üç gün hükümdarlık yapabilmiştir. Bkz. Dupree, (1997), a.g.e., 453. 346 Bradley, M. (1963). Watkins, Afghanistan Land In Transition, Princeton, 58. 347 Kandihar ve çevresi halkının Amanullah Han‟ın yeniden göreve döndürmesine dair isteği. Bkz B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 6, Dosya No: 435, Tarih: 07.02.1929. 348 5 Ağustos 1929 tarihli Hariciye Vekâletinden Baş Vekil İsmet Paşa‟ya gönderilen rapor) B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 17, Dosya No: 435, Tarih: 07.08.1929. 345 130 Kâbil‟den kaçıĢını kendi hırslarını tatmin edecek eĢsiz bir fırsat olarak gördü. 20 Ocak 1929‟da Cirge‟yi topladı. Charbagh‟dan Nagip Sahib, Chaknaur Molla ve Hadda Molla gibi etkili mollalar tarafından yayınlanan fetvalarla destek aldı ve Amanullah‟ı sapkın, kendisini de Afganistan Emiri ilan etti. Bununla birlikte Afgan kabileleri Ali Ahmed Han‟a güvenmedi ve çağrısını ciddiye almadılar. Hatta Jagdalak‟ta saldırmaya uğradı. O peĢaver‟e kaçmak zorunda bırakıldı. 349 Kısa bir süre sonra Habibullah‟a bağlı birliklerin eline geçen Ali Ahmed Han Kabil‟e götürülerek burada öldürüldü.350 Ali Ahmed Han öldürüldüğü sırada Amanullah Han Barakzai kabilesini kendi yanına çekmeye çalıĢıyordu.351 Dvrand Hattı‟ndaki Hint Müslümanları ve PeĢtun kabilelerinin Habibullah‟a tepkileri, Amanullah Han‟ın desteklenmesi fikrini ortaya çıkardı. Ancak, bu destekte en önemli pay Ghilzai Kabilesi‟nin tavrıydı. 352 Amanullah, Han Sahibzada Mohammad Umar Han baĢkanlığında bir heyet göndererek onların ittifaklarını kazanmaya çalıĢtı. Elçi, Ghilzailerin Amanullah Han‟ın güvenlerine ihanet ettiğini, güvenliklerini bozduğunu ve 1924 isyanından sonra onları çok sert cezalara çarptırdığını, bununla birlikte destek verebileceklerini ifade etti. Amanullah Han bundan sonra Habibullah‟a karĢı oluĢan PeĢtun muhalefetlerini harekete geçirmek ve mollaların desteğini tekrar kazanmak için çalıĢtı. Öyle ki 24 ġubat 1929‟da Afganistan‟daki en kutsal mabetlerden biri olan Hırka-i ġerif Camii‟nde tutkulu bir konuĢma yaparak son bir giriĢimde bulundu. Dinî liderleri yok etmek için hiç bir planı olmadığını, kendisinin sadık bir Müslüman olduğunu ilan etti. Habibullah‟ı bir sapkın olmakla suçladı ve tahtı yeniden ele geçirme giriĢiminde Kandahar halkının desteğini göremezse, kenti kaderine terk edeceğini ve baĢka bir yerde yardım arayacağını ifade etti. Sonra çarpıcı bir biçimde Hırka-i ġerifin bulunduğu kutuyu açtı ve hırkayı baĢının üstüne kaldırdı, izleyicilerine Allah‟ın bir sapkının ya da bir inançsızın bu kutsal hareketi yapmasına izin verip vermeyeceğini sordu. Bu Amanullah Han‟ın en çarpıcı haliydi 349 Poullada, (1973), a.g.e., 177- 179. Afganistan ahvali hakkında Kabil Büyükelçilinden alınan 280 Numaralı telgraf namenin suretinden. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 11, Dosya No: 435 Tarih: 18.07.1929. 351 Ali Ahmet-i idam eden Abdülvasi ismindeki Molla Emiri-i küfürle itham ettiği, Emir Hazaraları mağlup ettiği, Nadire karşı da üstün durumda bulunduğuna dair rapor. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No 11, Dosya No: 435, Tarih: 18.07.1929. 352 Bu dönemde Ghilzailer o kadar önemli bir güçtü ki İngiliz genel kamsı şu olmuştur: “Ghilzai desteği olmaksızın Afganistan‟da merkezi bir yönetim kurmak mümkün değildir.” Bkz. MacMunn, (1929), a.g.e., 335. 350 131 ve Barakzailer O‟nun amacı için ölene kadar savaĢacaklarına dair destek yeminleriyle beraber ona yardıma koĢtu.353 1929 senesinin baharında, bir yandan Amanullah kabilesini ve diğer kabileleri yanına çekerek tekrar tahta çıkmaya çalıĢırken, öte yandan Nadir Han ülkeye dönerek Host-Gardez bölgesindeki kabilelerle irtibata geçmiĢti. Nadir Han‟ın kardeĢi HaĢem de doğu eyaletlerindeki kabile liderleri ile görüĢerek abisini iktidara getirmek için onları ikna etmeye çalıĢıyordu. BaĢkent ise hala Habibullah‟ın elindeydi.354 Mart ayının sonunda Amanullah Han Habibullah‟a karĢı harekât baĢlatma kararı aldı ve Kandahar‟dan kuzeye ilerledi.355 Aynı zamanda Nadir Han‟a bağlı kuvvetler güneydoğudan baĢkente doğru yürüyüĢe geçmiĢti. Kandahar yakınlarındaki Amanullah Han etrafında toplanan kabileler ve Host yakınlarındaki Nadir‟e yardım eden kabileler arasında henüz tarafını belirlemeyen Ghilzai kabilesi vardı ve onlar kimi desteklerse tahta O kiĢi çıkacak gibi gözüküyordu. Nisan ayının ortalarına doğru, Amanullah Han Gazne‟ye vardı. Diğer taraftan Rusya‟ya gönderdiği Gulam Nebi, Sovyet Hükümeti‟ni Rus silahlarıyla donanmıĢ olarak kuzey Afganistan‟a girecek bir güç oluĢturarak Amanullah Han‟ın amacına yardım etmeye ikna etti. Yapılan plana göre; Afganistan‟ın kuzeyinde Amanullah‟ı destekleyecek bir ayaklanma çıkarılacak ve Habibullah iki ateĢ arasında kalacaktı.356 Amanullah Han‟ın tekrar tahta çıkma umutlanması sürerken, Ghalzailer O‟na karĢı olduklarını ilan etti ve Gazne‟ye yapılan saldırı baĢarısızlıkla sonuçlandı. Ghalzailer‟in muhalefeti ile zor duruma düĢen Amanullah, Han durumu kontrol altına alabilmek için PeĢtun olmayan, ġii ve Ghilzailerin geleneksel düĢmanları olan Hazaralar‟dan yardım istemiĢti.357 Hazaralar Amanullah Han‟a 353 Afganistan ahvali hakkında Kabil Büyükelçilinden alınan 248 Numaralı telgraf namenin suretinden. Bkz. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731 ıra No: 9, Dosya No: 435, Tarih: 18.06.1929. 354 Poullada, (1973), a.g.e., 180-183. 355 B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No: 17, Dosya No: 435, Tarih: 07.08.1929. 356 Oğuz, E. (1998). Afganistan. İstanbul: Cep Kitapları Yayınları A. ., 65. 357 Afganistan Büyük Elçilinden varit olan 28.01.1929 tarihli ve 1098 numaralı takriri şifahide mezkûr sefaretten gelen bir bilgidir. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No: 6, Dosya No: 435, Tarih: 15.07.1929. 132 istediği desteği verdi. Ancak bu da ülkedeki pasif durumdaki kabileleri harekete geçirdi ve istenilen sonucu vermedi. Zira 19 Nisan 1929‟da, yaklaĢık 4000 Suleiman khel kabilesi üyesi Gazne‟de bulunan Amanullah‟a karĢı harekete geçti. Hazara direniĢiyle karĢılaĢmalarına rağmen Amanullah Han‟ın ordusunu bozdular. Son umutlarını Gazne‟de bırakan Amanullah, 23 Mayıs‟ta küçük bir grupla gizlice Ģehirden kaçtı. Yolda kendisini karĢılanmaması için ailesini aradı. Çaman‟a, oradan da 24 Mayıs‟ta Hindistan Sınırına geçti.358 Üç gün sonra Amanullah Han Ġnayetullah Han eĢleri ve 30 akrabadan oluĢan kraliyet ailesi ve hükümet görevlileri, Ġngilizler tarafından tahsis edilen özel bir trenle Bombay‟a ulaĢtı. 22 Haziran 1929‟da, Amanullah Han ve grubunun çoğu Bombay‟dan Avrupa‟daki son sürgünlerine doğru denize açıldılar.359 Ġnayetullah ise Hindistan‟da kalmak için izin istedi ancak, talebi reddedildi ve O‟da Ġran‟a gitti. Böylece Afganistan tarihindeki Amanullah Han devri sona ermiĢti. 3.2.6. Habibullah’ın tahta çıkışı Kabil‟den kaçan Amanullah Han bir daha geri dönmez ve tahtını kaybeder onun mağlubiyetinden sonra Afganistan‟a irtica hâkim olur ve 1929‟da cağ dıĢı bir hükümet kurulur. Habibullah dinsiz sayılan Amanullah Han‟a karĢı savaĢtığı için “Gazi” unvanını alır ve “Hadimi Dini Resulullah, Emir Habibullah” ismiyle 17 Ocak 1929‟da kendisini emir ilan eder ve Afganistan tahtına oturur. Böylece PeĢtonlar Afganistan tahtını ilk defa bir Tacik‟e terk etmiĢ olurlar. Amanullah Han‟a son derece düĢman olan Mollalar da bir süre desteklemiĢtir. Okuması ve yazması olamayan Beççe-i Saka döneminde iĢler onun hemĢerisi ve Vazir-i Derbar‟ı ġir can Han tarafından yönetilir. Cağ dıĢı bir rejim kurulur, Mollaların baskısıyla bütün okullar kapatılır yalnız medreseler açık bırakılır ve Ģerit cezaları oygulanır. 358 Sykes, (1940), a.g.e., 316. 15. 7. 1929 tarihli Dâhiliye Vekâletinden, Başvekâlete gönderilen rapor. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No: 10, Dosya No: 435, Tarih: 15.07.1929. 359 133 Türk askeri heyeti Habibullah tahta çıktıktan sonra onun isteği üzerine Rus uçaklarıyla SSCB Türkistan‟a gider, Afganistan durumunu bir süre gözetlemek için orada kalmak isterse de Ruslar izin vermezler ve askeri heyet Ankara‟ya dönmek zorunda kalırlar. Yabancı ülkelerden Kabil‟de yalız Türkiye ve Rusya Büyükelçileri kapatılmıĢtır. Ancak Beççe-i Saka hükümetiyle resmen temas etmeyip sadece özel teması muhafaza etmeye karar verirler ve Türkiye Beççe-i Saka rejimini resmiyete tanımamıĢtır.360 Taç tahtını kaybeden Amanullah Han Ġtalya‟ya gider ve Roma‟ya yerleĢir.361 Amanullah Han 1933‟te yaz tatili geçirmek için Ġstanbul‟a gelmiĢtir362 ve sonraki yıllarda zaman zaman Türkiye‟ye gelir, dostu Atatürk‟le görüĢür ve Atatürk‟ün cenazesinde de bulunmuĢtur. Emir Habibullah (Beççe-i Saka) hükümetini resmiyete tanınması için General Veli Muhammad Han baĢkanlığındaki Afganistan hayeti yeni Emir‟in tahata çıkıĢı ile ilgili Ġtalya ile temasa geçmiĢ ve Habibullah hükümetinin resmiyete tanılmesı için giriĢimlerde bolunmuĢtur.363 Emir Habibullah (Beççe-i Saka) hükümeti Afganistan‟da dokuz ay devam etmiĢ ve devam ettiği süreçte savaĢ ile geçmiĢtir, 15 Eylül 1929 da Mohammd Nadir ġah tarafından devrilmiĢ ve yerine Nadir Han geçmiĢtir. Yeni Afganistan hükümetinin eski antlaĢmalara sadık kalacağı, Amanullah Han zamanında görevde olan dıĢ temsilcilerin temsil yetkileri devam etmiĢtir.364 360 Şimşir, (2002), a.g.e., 225. Eski Afgan kralı Amanullah Han‟ın Roma‟da, Afganistan Elçiliğine yerleştiğine ve İtalyan basınında yer alan Afganistan‟la ilgili haberler. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731, ıra No: 15, Dosya No: 435, Tarih: 04.08.1929. 362 Eski Afgan kralı Amanullah Han‟ın birkaç aylığına tatil için İstanbul‟a gelme isteğinin uygun görüldüğü. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 258 Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 7, Dosya No: 455, Tarih: 16.05.1933. 363 General Veli Muhammad Han başkanlığındaki Afganistan hayeti yeni Emir‟in tahata çıkışı ile ilgili İtalya gezisi ve temasları. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731 ıra No: 1, Dosya, No: 435, Tarih: 24.05.1929. 364 Ceylani Han‟ın Ankaradaki Afganistan Elçilik binasını işgal ettiği, Yeni Afganistan hükümetinin eski antlaşmalara sadık kalacağı, Amanullah Han zamanında görevde olan dış temsilcilerin temsil yetkileri kaldırılmıştır. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No: 24, Dosya No: 435, Tarih: 02.09.1929. 361 134 135 4. BÖLÜM AMANULLAH HAN SONRASI TÜRKİYE VE AFGANİSTAN İLİŞKİLERİ (1929 1938) 4.1. Mustafa Kemal Atatürk ve Mohammad Nadir Han Amanullah Han‟ın Afganistan‟ı terk etmesiyle Kabil‟i ele geçiren Beççei Saka lakapli Habibullah Han, ülkenin tamamına hâkim olmak için Kandahar‟a saldırır. Ora‟da Amanullah Han‟ın ordusunu elinde tutan Ali Ahmet Han‟la çatıĢma sonucunda Ali Ahmet Han‟ı yakalayıp Kâbil‟e götürür ve onu top ağzına bağlayarak 9 Temmuz 1929‟da idam eder.365 Afganistan‟daki bu olaylar devam ederken, Amanullah Han‟la aynı soydan gelen Nadir Han366 1929 yılı Mart ayında Fransa‟dan donup Afganistan tahtından Habibullah kalakani‟yi (Beççe-i Saka) uzaklaĢtırmak için kardeĢleriyle367 mücadeleye baĢlar. Host bölgesinden ülkeye giren Nadir Han, ülkedeki çete yönetimine karĢı ilk mücadeleyi baĢlatır. Genel kanı ise, onun Amanullah Han‟ı yeniden Afganistan tahtına çıkarmak için savaĢtığı Ģeklindedir.368 Aslında Nadir Han da Bombay‟dan PeĢvar‟e dönerken Lahor demiryolu istasyonunda bu durumu teyit eder ve Amanullah Han‟a kesin bağlılığını ifade etmiĢtir.369 Oysa 31Temmuz 1929 tarihli Hariciye Vekâletinden Dr. Tevfik 365 Tarzi, (1977), a.g.m., 175. 9 Nisan 1883‟te doğan Nadir Han, Babası Yusuf Han‟ın, Emir Abdurrahman tarafından sürgün edilmesinden sonra Dera Dun (Hindistan) bölgesine yerleşir. Nadir ve kardeşleri burada buyur. Habibullah‟ın hükümdarlığı sırasında ailesi Afganistan‟a dönünce, Nadir burada askeri kariyerine baslar. 1906 yılında tuğgeneral, 1912 yılında general, 1914‟te ise başkumandan olur. 1919-1920 yılları arasında savaş bakanlığı görevini yürütür. Bir sure Fransa‟da Afgan sefiri olarak görev yaptıktan sonra, Amanullah ile ilişkileri bozulunca görevinden ayrılarak kardeşlerinin yanına, Fransa‟ya yerleşir. Geniş bilgi için bkz., Ahmad, (1974), a.g.e., 248. 367 Kardeşleri; erdar Muhammed Aziz Han, erdar Muhammed Haşim Han, erdar ah Vali Han ve erdar Şah Mahmud Han‟dır. Kardeşleri, Nadir Han için büyük bir şans olmuştur. Bilinçli bir şekilde görev yapan bu dört kardeşin kendisine ve oğluna sonsuz sadakat duyması, yönetimde Nadir Han‟a büyük bir avantaj/ kolaylık sağlamıştır. Bu karşılıklı sevgi ve bağlılık, onlara özgü ve gıpta edilecek bir durum olup kendilerinden önceki hanedanlarda pek rastlanmaz. Bkz: Ali Şhah, .(1933). The Tragedy of Amanullah. London, 255. 368 Türk Dışişlerinden, Başbakan İsmet Paşaya 4 Ağustos 1929‟da iletilen raporda, mevcut durum Amanullah Han‟ın ifadeleriyle şu Şekilde tasvir edilmektedir: “…Beççe-i aka Payitahtı işgal etmekte ve ancak ismen hükümdar bulunmaktadır. Aralarında kardeşim dahi bulunan dört general ona karşı harp etmektedir. Ben onların benim lehimde harp ettiklerine kaniim demiştir.” Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No: 15, Dosya No: 435, Tarih: 04.08.1929. 369 Gregorian, (1969), a.g.e., 291. 366 136 RüĢtü imzasıyla BaĢbakan Ġsmet PaĢaya gönderilen yazıda, Nadir Han‟ın Amanullah Han hesabına çalıĢmadığı açıkça ifade edilmektedir. 370 Nadir Han amacını bu Ģekilde açıklamasına rağmen, Kabil‟i aldıktan sonra, Ģartların değiĢmesi ile tahta geçmeyi kabul etmiĢtir. Afganistan Millet Meclisinin açılıĢ münasebetiyle yaptığı konuĢmada ülkenin Beççe-i Sakaya karĢı hareketinde Ġngilizlerden yardım değil müĢkilat gürdüğü gibi zaferden sonra da onlara imtiyaz vermemiĢ olduğunu ve hiçbir devlet ile gizli muahedesi ve iliĢkisi olmadığını açıkalamıĢtır.371 Muhammed Nadir Han, 1929 yılının Ekim ayında Nadir ġah unvanıyla hükümdar olur.372 Ülke yönetiminde meydana gelen bu değiĢiklik, Afganistan yenileĢme surecine farklı bir boyut getirir. Ancak modernleĢme çabasından önce, Nadir ġah‟ın ülkeye en büyük hizmeti, Afganistan‟ı bir çete reisinin tepkisel ve irticaiyi düzeninden kurtarması olur. Onun yönetimde hedeflediği temel prensipler ise; siyasî uzlaĢma, merkeziyetçilik ve barıĢçılıktır. Ancak Nadir ġah‟ın hatası, Beççe-i Saka (Habibullah) rejimini yıkıp, kendi idaresini kurmaya çalıĢırken belki de mevcut Ģartların zorunluluğu olarak nitelendirilebilecek bir yol takip etmesi olur. Dini kütlelere ve aĢiret merbutlarına büyük imtiyazlar verir.373 Böyle yapmakla kendini ve modernleĢme planlarını eski sınırların içine hapsetmiĢ olur. O da Amanullah Han gibi çözümsüz sorunlar ile karĢı karĢıya kalır. Kabile ve mollaların çıkarlarına veya mıntıkadaki stratejik dengelere zarar vermeden modernleĢmeyi sağlamak, hiç de kolay olmaz.374 370 Dışişleri Bakanı‟nın eski Afganistan kralı temsilcisi Gulam Ceylani Han ile yapacağı görüşme hakkında Başbakan‟a verdiği bilgi. Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No 14, Dosya No: 435, Tarih: 04.08.1929. 371 Nadir Han‟ın Afganistan Millet Meclisi‟nin açılışında yapmış olduğu konuşma. Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 732, ıra No 19, Dosya No: 435, Tarih: 29.07.1931. 372 Nadir Han, 16 Ekim 1929‟da Kabil‟de halkının ileri gelenleri, Türk ve İran Büyükelçileri ve Rus Maslahat guzarının da hazır bulunduğu istişare toplantısından sonra Afgan tahtına çıkma kararı alır. Bu toplantıda özellikle de Türk Büyükelçisinin görüşünün sorulması anlamlıdır. Bkz. aray, (2002), a.g.e.,149. 373 Nadir Han‟ın daha mücadelenin başından itibaren aşiret mensuplarının yağma ve ganimet talepleri için vaatlerde bulunması, yönetim anlayışındaki zafiyeti ortaya koyar. Bu donemde başkentte tam bir yağma hareketi sergilenir. Bu durumu Adamec şöyle tasvir eder: “Kabile mensupları saraydan geliyor, bir elleri sırtlarındaki kâğıt para çuvallarını tutuyor, diğer ellerinde ise tüfek var, temkin adına dişlerinin arasında bıçak taşıyorlar, kendilerini ganimetlerinden mahrum edecek herkesle dövüşmeye hazırlar (Nadir ah‟ın kardeşleri de dâhil).” Ahmad, (1974), a.g.e., 248. 374 Gregorian, (1969), a.g.e., 340. 137 Nadir ġah idaresi suresince tarafsızlık siyaseti izlenir, Sovyetlerle Ġngilizler arasında Amanullah Han zamanında kurulan denge siyaseti devam ettirilmeye çalıĢılır. ġartlara göre, ihtiyatlı bir Ģekilde, aceleci olmadan yavaĢ hareket etme yöntemi benimsenir. Ülkenin Sosyal-ekonomik Ģartları dikkatle takip edilip, içeride karıĢıklıklara yol açmayacak oranda ıslahat yapılmaya çalıĢılır. Burada Afganistan halkının görüĢü ve modernleĢmenin olası sıkıntıları üzerindeki muhafazakâr düĢünceler de bir Ģekilde yatıĢtırılır. Diğer yandan iktisadî siyasetler kurumsallaĢtırılmaya çalıĢılır. Eğitimde ise, ortaokulların yeniden açılması ve yükseköğrenim için yurtdıĢına öğrenci gönderme programının yeniden uygulamaya konulması, tarihi önem taĢıyan adımlar olur. Afganistan‟da meydana gelen bu sınırlı ve ihtiyatlı geliĢmelerin yanı sıra, dıĢ dünya ile de yeniden iktisadî ve diplomatik iliĢkiler kurulmaya çalıĢılır. Nadir ġah yönetimi altındaki yeni Afganistan monarĢisi, bu doğrultuda dıĢ siyasette özellikle Türkiye ve Ġran ile Amanullah Han döneminde kurulan sağlam iliĢkileri yeniden tesis etme çabası içinde olur. Nadir ġah için Atatürk Türkiyesi Afganistan‟a model olma konumunu koruduğu gibi, Atatürk de örnek lider olma vasfını devam ettirmektedir.375 Afganistan‟ın Türkiye‟deki Büyükelçisi Sultan Ahmet Han, Atatürk‟e güven mektubunu sunarken, yaptığı konuĢma bunun en güzel kanıtıdır. Büyükelçi “Ġki ülke arasındaki kardeĢçe iliĢkiler büyük tarihi ve sosyal gelenek üzerine kuruludur,” diye baĢlayan konuĢmasında Ģunları söyler: “…Bu bağları çözebilecek hiçbir el veya kuvvet yoktur. Hatta bu iki ulusun aynı ruhu taĢıdıklarını düĢünüyoruz... Asil Türk Milletinin Yüce Ekselanslarınız önderliğinde ve gözetiminde gerçekleĢtirdiği devrim, baĢarı ve kalkınma hem genel olarak hem özel olarak Doğunun Evrensel Tarihinde altın harflerle yazılmıĢtır. Bu, cesur ve yiğit ulusunuzun maddi ve manevi boyunduruktan ilerlemeye geçiĢine bir takdirdir. Asil Afganistan ulusu da büyük bir memnuniyetle Türk kardeĢlerinin ilerlemesini takip etmiĢ, kendilerine tebriklerini sunar.”376 Mohammad Nadir Han, Afganistan‟ın refah ve geliĢmesi için Türkiye Cumhuriyeti ile dostane iliĢkiler kurmanın önemini anlamıĢ durumdadır. Bunu daha 375 Nadir Şah, Türkiye‟nin Kabil Büyükelçisi Yusuf H. Bayır‟la 24 Haziran 1930‟da yaptığı bir görüşmede, kendisi ve yönetiminin Mustafa Kemal‟e bakış acısını şu şekilde ifade eder: “Kâffemiz Reisicumhur Hazretlerini basımız tanırız”,. Bkz. Şimşir, (1993), a.g.e,. 56. 376 Şimşir, (1993), a.g.e., 54. 138 en baĢında, tahta çıkarken Türkiye Elcisinin fikrini sormakla gösterir. Ayrıca tahta çıktıktan hemen sonra Cumhuriyet‟in kuruluĢ yıl donumu için Mustafa Kemal Atatürk‟e gönderdiği tebrik mesajı da bu ilgi ve bağlılığı acık bir Ģekilde ortaya koyar.377 Nadir Han‟ın Türkiye ile iliĢkilerini iyileĢtirme çabası, normal diplomatik iliĢkilerin gerektirdiği mecburiyetin ötesine geçmiĢtir. Zira O, Türkiye Cumhuriyeti‟nden destek görebilecek Amanullah Han yanlısı çevrelerden endiĢe duymuĢtur. Ayrıca Türkiye‟de yeni Afganistan yönetiminin modernleĢme karĢıtı olduğu Ģeklinde bir düĢüncenin yaygınlaĢması, hem Nadir Han hem Afganistan asrîlerini endiĢelendirmiĢ ve bu intiba düzeltilmeye çalıĢılmıĢtır. Türkiye ve Atatürk‟e duyulan acık takdir bu bağlamda çok önemli bir fonksiyon taĢır. Nadir Han yönetiminin endiĢeleri aslında pek de yersiz değildir. Gerçekten baĢlangıçta Mustafa Kemal Atatürk‟ün Nadir Han yönetimine yaklaĢımı çok mesafeli olur. Atatürk, yakın dostu ve kardeĢi Amanullah Han‟ın tahtan indirilmesi ve daha da önemlisi onun baĢlatmıĢ olduğu islahat faaliyetlerinin sekteye uğratılmıĢ olmasının üzüntüsü içindedir. Nitekim Atatürk 4 Kasım 1929 tarihinde gönderdiği cevap niteliğindeki mesajda, Nadir Han‟a mesafeli bir yaklaĢım içinde olmaya dikkat eder. Ancak Nadir Han zamanla, bazı çevrelerin tepkisini kırmak için ihtiyatlı modernleĢme çabası içinde olduğunu gösterince Atatürk‟le sıcak bir diyalog kurma imkânı bulur.378 Nadir Han hükümeti 1932‟den itibaren cereyan etmeye baĢlayan bir dizi olay ile ciddi Ģekilde sarsılır. Olaylar, olası faaliyetlerinden korkulan eski Afganistan‟ın Moskova elcisi ve Amanullah Han yanlısı Gulam Nabi‟nin belli bir aylık karĢılığında Afganistan‟ı terk edip siyasetten çekilmesinin istenmesiyle baĢlar. Afganistan kaynaklarına göre, Gulam Nabi teklifi değerlendiriyor gibi görünüp güney illerinde bir ayaklanma baĢlatma giriĢiminde bulunur. Bundan dolayı kralın huzuruna çağrılıp vatan hainliği ile suçlanır. Sonrasında Nadir ġah‟ın aceleci ve yanlıĢ bir kararla hemen Gulam Nabi‟nin infazını buyurması, ülkede yönetime karĢı büyük 377 Şimşir, (2002), a.g.e., 233. İnternet: Köçer, M. (2008). Atatürk İnkılâbının Nadir Şah Döneminde Afganistan‟ın Modernleşme Çabasına Etkisi. Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic (3/4) 563. Web: http://turkoloji.cu.edu.tr/ATATURK/araştirmalar adresinden 20 Haziran 2014‟de alınmıştır. 378 139 tepkilerin oluĢmasına neden olur. Bunun üzerine Nadir Han hükümeti, Gulam Nabi‟nin suçlu olduğunu ve kanıtların infazı haklı kıldığını açıklayıp durumu kurtarmaya çalıĢır. Fakat kralın diktatör tavrı ülke genelinde çok sayıda aleyhtar toplanmasına sebep olur ve Gulam Nabi‟nin infazı kiĢisel bir öç meselesi olarak algılanır. Bu nedenle Amanullah Han yanlısı çevreler ile iktidar arasındaki siyasî çekiĢme yeni bir boyut kazanır. Devam eden geliĢmeler, 8 Kasım 1933‟te Nadir Han‟ın katledilmesi ile noktalanır.379 Aynı tarih Gulam Nabi‟nin bir okulda ödül töreni sırasında öldürülüĢünün yıl donumudur. Kaynaklara göre suikastçı Gulam Nabi‟nin evlatlığıdır. Bu bakımdan cinayetin hem kiĢisel hem siyasi bir hesaplaĢma özelliği taĢıdığı söylenebilir. Nadir ġah‟ın öldürülmesi, baĢta Charkhi ve Tarzi aileleri olmak üzere Musahibin ailesi ile Amanullah Han yandaĢları arasındaki uçurumu daha da derinleĢtirir. Öte yandan Amanullah Han yanlısı ve Nadir Han aleyhtarı çevreler, oluĢan otorite boĢluğundan yeterince istifade etmeyi baĢaramaz. Musahibin kardeĢlerden yalnız biri (ġah Mahmud), Nadir ġah‟ın oldurulduğu sırada savaĢ bakanı sıfatıyla Kabil‟de bulunduğu halde, hızlı hareket edip Musahibin hanedanının devamını sağlar. Nadir Ģahın öldürülmesi sonrasında, aynı gün (8 Kasım 1933) tek oğlu ve mirasçısı Zahir Han, Afganistan tahtına geçer.380 Genellikle içtimai ve siyasî baĢkaldırı için tam bir felaket olan din381 Afganistan‟da yeniliklere karĢı muhalif bir güç Ģeklinde de tezahür eder. Muhalefet önce dini çevrelerde baĢlar. Din adamları(Mevlaviler ve Molalar), muhalefetin en on saflarında yer alır. 382 Özellikle kırsal bölgelerde mollaların camilerde kıĢkırtıcı nitelikte mesajlar vermesi, isyanların geniĢ alanlara yayılmasına sebep olur. 379 Nadir Han‟ın öldürülmesi olayına ait kabil Kabil Büyükelçiliğinden gönderilen ayrıntılı rapor. Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 9, Dosya No: 435, Tarih: 27.11.1933. 380 Huffman, A. (1951). The Administrative and Social Structure of Afghan Life. Journal of The Royal Central Asian Society, (VIII) , 41. 381 “İngiliz emperyalizmi, sömürgelerinde kendi çıkarlarını korumak adına dini gericiliği (bağnazlığı) körüklemişlerdir. Bunun en güzel örneği Hindistan ve Afganistan‟dır.” Bkz. Nehru, J. (2002). Kızıma Mektuplar. (Çev. Emin. M.). Ankara: Bozarsan, 94. 382 Afgan din adamları zümresi isyan sırasında birleşik bir güç seklinde tepki vermese de, 1924 başkaldırısı din adamları zümresinin Amanullah rejimine karsı var olan rahatsızlıklarının ilk göstergesi ve devlet ile ulema arasında bir kırılmanın başlangıcı olur. Bkz., Nawid, . (1999). Religious Response to Social Change in Afganistan 1919-1929. Mazda, 72. 140 Önemli bazı kabilelerin dini önderleri tarafsız kalırken, baĢkentteki yüksek ulema bile rejime karĢı baĢkaldırıyı destekler. Ġsyanlar baĢlangıçta münferit olaylar gibi görünmesine rağmen kırsal bölgelerdeki din adamlarının kıĢkırtıcı faaliyetleri doğrultusunda Ġslami temalarla iyice hararetlendirilir ve coĢturulur. Afganistan‟ın coğrafi olarak yalıtılmıĢ olması, Afganistan toplumunun bakıĢ acısının da alabildiğine muhafazakâr olmasına sebep olmuĢtur. Nitekim Afganistan toplumunun insancıl dokusunun tamamı, Ģeriat kuralları çerçevesinde ĢekillenmiĢtir.383 Bu genel yapı, hiçbir değiĢiklik kabul etmemektedir. Ayrıca Afganistan‟da iktidar mücadelesi veren unsurlar, sürekli rakiplerini kâfir olmak veya en azından Ġslam‟a aykırı davranmakla suçlamak suretiyle avantaj elde etmeye çalıĢmıĢlardır. Bu gerçeklerin ıĢığında Ģurası acıktır ki Afganistan‟da gerçekleĢtirilmeye çalıĢılan yeniliklerin olduğundan farklı sonuçlar doğurmasını beklemek fazlaca iyimser bir yaklaĢım olur. Nitekim milli ve özellikle dini duyguları kontrol edilebildiği, halkın geleneklerine sadık kalındığı müddetçe halkımızın mevcut yönetimlere bağlı kaldığı görülmektedir. Nadir Han da, örnek alınacak lider olarak Atatürk‟ün, ayrıca model alınacak ülke olarak da, Türkiye‟nin dostluğunun öneminin farkındaydı. Ancak daha önce de değindiğimiz gibi Atatürk dostu Amanullah Han‟ın tahtan uzaklaĢtırılması ve onun baĢlatmıĢ olduğu modernleĢme hareketinin tevakkuf„e uğramasından dolayı büyük bir üzüntü duymuĢ baĢlangıçta Nadir Han yönetimine Mesafeli durmuĢtur. 384 Ancak sürekli ve ısrarla Mustafa Kemal Atatürk‟ün bu ilk tepkisel tavrını sıcak diyalog talepleriyle yumuĢatmaya çalıĢan Mohammad Nadir Han olmuĢtur. Nitekim O sonuçta Atatürk‟ün güvenini kazanmayı baĢarmıĢtır. Nadir Han, Ülkenin yeniliklere ihtiyacı olduğunu düĢünüyor ancak Amanullah Han‟dan farklı olarak tedbirli davranıyor ve acele etmiyordu. Nadir Han ülkenin Ģartlarını göz ardı etmeden ve planlı hareket ederken halk‟ın nabzını tutmayı da ihmal etmemeye 383 Afganistan‟da Mollaların hemen her dönemde büyük nüfuzları olmuştur. Mollalar dini kullanmak suretiyle halk arasındaki husumetlerde diledikleri gibi hüküm vermişlerdir. Hüküm verdikleri cezaların en hafifi tokat, en ağrı ise idamdır. Yaptıkları yargılamalarda bir standart yoktur; bazen en ağır suçları para cezasıyla geçiştirirken bazen de hafif sayılabilecek suçları hiç olmadık cezalarla hükme bağlamışlardır. Hatta ser‟i fetvalarını para karşılığında sattıkları ve bu hareketlerini dine isnat ederek yaptıkları isi Allah ve Peygamberin buyruğu gibi gösterip fiillerini örtbas etmeye çalıştıkları bile görülmüştür., Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No: 17, Dosya No: 435, Tarih: 07.08.1929. 384 Köçer, (2009), a.g.m., 565. 141 çalıĢmıĢtır. Stratejik konumua sahib hiçbir zaman dünya gündemden düĢmeyecek olan Afganistan Atatürk tarafından her zaman hak ettiği değeri ve ilgiyi görmüĢtür. 4.2. Mustafa Kemal Atatürk ve Mohammed Zahir Şah Ankara‟daki Afganistan Büyükelçisi Sultan Ahmet Han, Nadir Han‟ın 8 Kasım 1933 günü bir suikast sonucu öldüğünü,385 ertesi gün derin bir üzüntü ile DıĢ ĠĢleri Bakanlığına resmen duyurdu. Aynı zamanda ölen Kral‟ın oğlu Mohammet Zahir ġah‟ın386 amcaları tarafından kral seçildiğini ve Afganistan tahtına çıktığını bildirdi. Türkiye hükümeti, Mohammad Zahir ġah‟ın daha önce babası tarafından resmen veliaht ilan edilmemiĢ olduğu için aniden tahta çıktığını öğrenince yeni kral‟ı tanıyıp tanımamak konusunda kısa bir tereddüt geçirmiĢ. Ġran ve Sovyetler ile birlikte hareket etmeye karar verilmiĢtir. Nadir Han‟ın öldürülmesi üzerine Türkiye hükümeti tarafından Afganistan hükümetine bir baĢsağlığı mesajı gönderilmiĢtir. Fakat yeni kralın tanınması konusundaki kararsızlık nedeniyle Mustafa Kemal Atatürk, Zahir Han‟a bir taziye telgrafı göndermemiĢti. Atatürk, Afganistan‟ın yeni kralı kutladıktan sora büyük elçiliği aracılığıyla Zahir ġah‟a babasının ölümünden dolayı baĢsağlığı diledi. 16 Kasım günü Kabil büyükelçiliğine Ģu talimat gönderildi: 385 Nadir Han‟ın öldürülmesi olayına ait kabil Kabil Büyükelçiliğinden gönderilen ayrıntılı rapor. Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 9, Dosya No: 435, Tarih: 27.11.1933. 386 Muhammed Zahir Şah, 16 Ekim 1914 yılında Kabil‟de doğmuş. İlköğrenimini Kabil‟de lise öğrenimin babasının büyükelçi olarak görevli bulunduğu Fransa‟da yapmıştı. 1933 1973 arasında Afganistan şahı. Muhammed Nadir Şah'ın oğluydu. Kasım 1933'te babasının öldürülmesi üzerine 19 yaşında tahta çıktı. Ama devlet işlerini akrabalarının yönetmesi nedeniyle uzun yıllar geri planda kaldı. 1964'te bir anayasa çıkararak meşruti monarşiye dayalı bir düzen getirdi. Akrabalarının kamu görevleri üstlenmesini yasaklayarak iktidarını pekiştirdi. İzleyen dönemde bir dizi ekonomik kalkınma projesi gerçekleştirdi. Muhammed Davud Han, 17 Temmuz 1973'te kansız bir darbeyle monarşiyi devirerek cumhuriyet ilan etti. Tahttan resmen 24 Ağustos 1973'te çekilen Zahir Şah, daha İtalya'ya sürgüne gitti. Sovyet-Afgan avaşı sırasında sürgündeki muhalifleri örgütleme planı başarısızlığa uğradı. 2001'de, ABD'nin Afganistan'daki Taliban yönetimini devirmesinden sonra ülkeye döndü. Muhammed Zahir Şah, 23 Temmuz 2007 tarihinde uzun süren hastalığının ardından, Kabil'deki başkanlık sarayında öldü. Bkz. http://www.afghan german.net/upload/Tahlilha _ PDF/ulfat_wafate_zahir_shah.pdf 142 “Derhal kral hazretleri nezdine giderek Reisicumhur Hazretleri namına pederinin kaybından dolayı resmen beyanı taziyette bulununuz.” Muhammad Zahir ġah, gönderdiği tebrik telgrafın‟dan dolayı Mustafa Kemal Atatürk‟ten hararetle teĢekkür etti ve memnuniyetini en samimi dileklerini sundu. 19 Kasım 1933 günü cevab olarak Gaziy‟e Ģu telgrafı çekti: “Tahta çıkıĢım dolayısıyla ekselanslarının göndermek lütfünde bulundukları hararetli tebrikleri için hararetle teĢekkür ederim ve ekselanslarının Mutluluğu ve kardeĢ Türk halkının en büyük refahı için samimi dileklerimi sunarım.” dedi. Afganistan‟ın yeni Kral‟ı Muhammad Zahir ġah, daha sonra babasının ölümü üzerine Afganistan tahtına çıktığını “Aziz dostum ve kıymetli kardeĢim” diye hitap ettiği Mustafa Kemal Atatürk‟e 8 Ocak 1934 günlü bir name ile resmen bildirdi. 387 Kendisinin çok genç ve tecrübesiz bulunması hasebiyle saltanat ve memleket iĢlerinin amcaları tarafından idare edilmiĢtir.388 Ġlk gönlerde Mohammad Zahir Han‟ın tahttı tutunamayacağı ve Amanullah Han taraftarlarınca devrileceği sanılmıĢ, ancak amcaları Sadrazam HaĢim Han‟ın ve Savunma Bakanı ġah Mehmud Han‟ın çaba ve tedbirleri sayesinde önemli hiçbir sarsıntı olmadan yeni kralın durumu pekiĢmiĢtir. Bu arada Mohammad Nadir Han‟ın katlinden sorumlu tutulan Aulhalik ve 14 kiĢilik aiylesi 10 Ocak 1934 tarihinde Savunma Bakanı ġah Mahmud Han‟ın huzurunda idam edilmiĢtir. Ġdam edilenler arasında katilin babası, amcaları, bazı samimi dostları da vardı.389 Yusuf Hikmet Bayır‟dan boĢalan Kâbil Büyükelçiliği görevine 21 Ocak 1933‟te Memduh ġevket Esendal atanmıĢtı. Esendal hemen görevine baĢlamamıĢtı. 387 Şimşir, (2002), a.g.e., 271. Yeni Afganistan kralı Muhammet Zahir Han‟ın özgeçmişi hakkında Dışişleri Bakanlığına verilmiş rapor. Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 11, Dosya No: 435, Tarih: 16.12.1933. 389 Defteri Mutaliyati iyasi ve Binulmilali( Uluslar arası iyasi İnceleme Defteri), (2009).Afganistan. (İkinci Baskı), Tahran: İran Dışişleri Bakanlığı yayınları, 161. 388 143 4.2.1. İran- Afganistan sınır anlaşmazlığında Türkiye’nin hakem seçilmesi Mayıs 1934‟te Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Feyz Mehmet Han ile Kabil‟deki Ġran büyükelçisi Mehmet Taki Ġsfendiyari Han oturup bir protokol imzalamıĢlar. Bu protokol ile iki ülke arasındaki sınır anlaĢmazlığının hakeme götürülmesine karar vermiĢler ve hakem olarak da her iki ülkenin dostu Türkiye seçilmiĢtir. Bu karar Mustafa Kemal Atatürk Türkiyesi‟nin saygınlığı ve ağırlığı bakımından önemlidir. Afganistan ile Ġran sınırı, bugünkü Türkmenistan‟dan Pakistan‟a kadar uzanıyordu. Bu sınırın kuzey ve güney bölümleri çizilmiĢ fakat orta bölümü çizilmemiĢ ve iki ülke arasında anlaĢmazlık konusu olan bu orta bölümdü. Bu bölüm yaklaĢık 300 kilometre uzunluğundaydı, iĢte Türk hakemi bu belirsiz bölgede kesin sınır belirleyecekti ve Türk hakemin vereceği karar‟a taraflar uyacaklarını önceden taahhüt etmiĢlerdir.390 Bir Ġngiliz general kırk yıl önce Ġran ve Afganistan sınırını tespit etmiĢti ama belirsiz bölge de bırakmıĢtı. Ġngiliz belki kasten bıraktığı çalkantı yüzünden Ġran ve Afganistan kırk küsur birbirleriyle kavga edip duruyorlardı Türk hakemi ise iki komĢu ülke arasındaki sorunları ortadan kaldıracak, kavgalara son verecek, bölgeye huzur ve barıĢ getirecekti. Türkiye, Avrupa ülkeleri gibi art niyetle hareket etmiyor, dost ve Müslüman Afganistan ve Ġran arasında yapıcı rol oynuyordu. Güvenilir bir dost idi ve bu yüzden taraflar Türk hakemin vereceği karara uymayı önceden kabul etmiĢlerdi. 4.2.2. Fahrettin Altay Paşa, Afganistan ile İran arasında hakem olması 1928 yılında Amanullah Han‟a mihmandarlık yapmıĢ olan Fahrettin Altay. 1934‟te Türkiye‟yi resmi ziyaret eden Ġran ġahı‟na da mihmandar olarak görevlendirilmiĢ.391 Ġran ve Afganistan hükümetleri arasında hudut ihtilâflarını halı için hakem mensup edilen birinci ordu müfettiĢi birinci ferik Fahrettin Altay PaĢa 390 391 Şimşir, (2002), a.g.e., 281. Altay, F. (2008). 10 Yıl Savaş ve Sonrası 1912- 1922. Ankara: Eylem yayınları, 453. 144 maiyetlerinde gidecek olan askeri müĢavir erkânıharp Albay Zıya, emir zabiti BinbaĢı Fahri, Mülhak zabit YüzbaĢı Talat, Dr YüzbaĢı Kamil Ahmet Beyler ile bu defa Ġran ile Afganistan arasındaki sınır anlaĢmazlığında hakemlik görevi verilmiĢ.392 Fahrettin Altay kendi kitabında hakemlik görevini Ģöyle anlatıyor: “1934 yılı sonbaharında Atatürk tarafından Dolmabahçe sarayına çağırıldım. Gittiğim vakit kendisini baĢbakan Ġnönü ile oturur buldum, elimi sıkarken, “Ġsmet‟le görüĢ” Dedi. O da koluma girerek beni denize bakan pencerelere doğru yürüttüğü sırada Ģu teklifte bulundu: “- Ġran‟le Efgan arasında hududu tayini için bizden bir hakem istiyorlar, seni göndermeyi düĢünüyoruz, bir mâniin var mı?” “ - Bilmem ama bu iĢe benden layıklarını bulabilirsiniz.” “ - Sen orasına karıĢma, sıhhi durumun buna müsait midir onu söyle.” “- Çok Ģükür sıhhi durumumda bir Ģey yok” Ġnönü dönüp Atatürk‟e halimin müsait olduğunu bildirir, sonra da oturup konuĢtuk. Bu iĢin devletlerarasında mühim ve Ģerefli bir iĢ olduğunu, baĢarabileceğime emin olduklarını, dünya karĢısında yeni cumhuriyetimize güven gösterilmesinin bizim için bir kuvvet olduğunu bildiriyorlardı. TeĢekkür ettim. Ġsmet paĢa hariciye vekâleti ile görüĢmeliğimi ve dosyaları alıp okumamı, bir heyet teĢkil ederek hemen hareket etmemi söyleyip tekrar görüĢeceğimizi bildirdi ve ayrıldık. BaĢbakan‟la tekrar görüĢtüğümüzde hakemlik ne kadar BaĢarlı olsa da yine iki tarafın memnun kalmaması ihtimali olduğunu, ilkin iĢi arabuluculuk, yani iki 392 Afganistan ve İran hükümetleri arasındaki hudut ihtilaflarını halı için hakem tayin edilen Fahrettin Paşa ile gideceklere diplomatik pasaport verilmiştir. Bkz B.C.A, Fon No: 3 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 48, Dosya Gömleği No: 62, ıra No: 11, Dosya No: 112- 149, ayı No: 2, Tarih: 24.09.1934. 145 tarafı razı ederek anlaĢtırmaya çalıĢmak lığımı, bunda baĢarı olmazsa o vakit hakemliğe baĢvurulmasını söyledi. Hariciyeden büyükelçi Kemal Bey, genelkurmaydan kurmay Albay Ziya Bey yardımcılığıma verildiler, bir doktor ile iki haritacı subay, iki emir ve Ģifre subayı, iki tercüman, bir Ģoför, bir emir çavuĢu, bir asker aĢçıdan mürekkep heyet kuruldu. Günde bana on, yardımcılarıma beĢer, öteki subaylara üçer Ġngiliz lirası yarısı Ġran‟dan yarısı Afganistan‟dan olmak üzere verilmesini hariciye vekili tayin etti.393 Elazığ-MuĢ- Doğubayazıt üzerinden hareket ettik, Fahrettin Altay PaĢa 12 Ekim günü hazar denizi tarafında, Babül‟de Ġran ġahı Rıza Pahlavi tarafından kabul edilmiĢ, bir buçuk saat görüĢmüĢler ve hudut iĢleri hakkında ġah demiĢ ki: Bizim için bir haysiyet meselesi olan Musaadad‟ın hakkımız olduğunu teslim edeceğinizi ümit ederim, üst tarafı sizin bileceğiniz iĢtir. Ben yeni Afgan hükümdarına cülus hediyesi olarak murassa bir kılıç gönderdim. Afganlarla hoĢ geçirmek, hiçbir ihtilaf bırakmamak emelindeyiz, bu maksatla Türkiye‟nin hakemliğini istedik. Sizi gönderdiklerine memnun olduk, kardeĢ üç Ġslam devletinin bütün iĢlerde birlik olmaları en büyük arzumuzdur. Gazi Mustafa Kemalde gördüğüm kudret benim ümidimi arttırdı. Onun itimadı olan size bizim de itimadımız vardır ve muvaffak olacağınıza eminim. Ġran‟dan sonra Afganistan‟a geçen ve Kabilde kral tarafından kabul edilen Fahrettin Altay anlatmaya devam ediyor: Kabil‟de bizi güzel bir villada misafir ettiler. Afgan kralı Zahir Han tarafından kabul olunarak öğle yemeğine alıkonulduk. Çok güzel Fransızca konuĢan hükümdar hudut iĢleri için amcası baĢvekil HaĢim Han ile görüĢmemizi istedi. Ertesi gün de HaĢim Hanın köĢkünde öteki bakanlarla beraber toplanarak müzakerede bulunduk. Kendilerine Musaabad‟a karĢı baĢka bir su verip orayı Ġran‟a vermelerini teklif ederek Ġran‟ın kırk yıl önce yaptığı protestosunu kabul ederlerse Ġran‟ın bahsettiği haysiyetin korunmuĢ olacağını, iki millet arasında 393 Afganistan ve İran hükümetleri arasındaki hudut ihtilaflarını halı için hakem tayin edilen Fahrettin Paşa ile gideceklere diplomatik pasaport verilmiştir. Bkz B.C.A, Fon No: 3 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 48, Dosya Gömleği No: 62, ıra No: 11, Dosya No: 112- 149, ayı No: 2, Tarih: 24.09.1934. 146 esaslı dostluğun doğabileceğini söyledim. Onlar bu iĢte kendilerinin de haysiyetlerinin söz konusu olduğunu belirterek arabuluculukla iĢin halline yanaĢmak istemiyorlardı, fakat ben ısrar edince kabul ettiler. “Kabil‟den hoĢnutlukla ayrılarak geldiğimiz yoldan Ġran kampına döndük. Afganlılara zorla kabul ettirdiğimiz anlaĢma teklifini Ġran heyetine kabul ettirmek bir türlü mümkün olmadı ġehin ġah BaĢbakan Furugi Han ile Hariciye Bakanı Kazimi Han gece yola çıkararak bize gönderdi. Birlikte Tayabad‟a gelerek orada görüĢtük. Musaabad‟a karĢı Efgan‟a vermek istediğimiz suyu görmek istediler, oraya gittik, hiç yeĢillik olmayan siyah volkanik taĢlardan bir takım dağ yamaçları arasında, incecik akan bu suyun çok uzaklarında bir tek Ġran kulübesi yoktu. Bu sudan ancak kıĢın oralara gelen Efgan aĢiretleri istifade ediyorlarmıĢ. Nitekim biz oraya vardığımızda suya konmuĢ bir tulumun dolmuĢ olduğunu gördük ki bu su protokol mucibince Ġran‟ın malı idi, yalnız hududun sonunda bulunuyordu. BaĢbakan (Furugi Han) Ġran‟a ait bir karıĢ toprağın bile verilmesini Ġran Milli Meclisinin kabul etmeyeceğini söyleyerek kesip atmıĢtı. Arabuluculuk iĢinin neden olamayacağını tafsilat ile hükümetimize bildirmek üzere müĢavirimi Ankara‟ya gönderdim. Oradan gelecek cevaba kadar eldeki evrakı da tetkik etmek üzere MeĢhed‟de beklemeyi baĢladım. Gelen cevapta arazide bizzat gördükten sonra hüküm verilmesini ve fakat tebligatın orada yapılmayıp Ankara‟da yapılması bildiriliyordu. Her tarafı görmek üzere dolaĢmaya baĢladım. Zeylan isimin de bir çiftliğin Ġranlılar tarafından fuzuli olarak iĢgal edildiğini Afganlılar söyledi. Fakat protesto edilmediğinden ele geçmiĢ bir hak olduğunu bildirdim, bir Ģey diyemediler. 9.11.1934 yılında Ġran ve Afganistan hudut ihtilafını halı için hakem tayin edilen Fahreddin PaĢa Ģu raporu göndermiĢ, 12 Afganistan heyetiyle Musaabad‟da görüĢüldü. Birçok Afganlarda Türklere sevgilerini samimiyetle bildirdiydiler. Meselenin halı müĢkül görünüyor. Tetkikata devam ediyoruz her iki 147 taraf istirahatımız esbabını mükemmel hazırlamıĢtır. Yakında iyi bir netice elde edilecektir ümidiyle hürmetlerinize sunarım.394 1935 yılbaĢı bu çamurlar içinde kara çadırlarda geçirerek incelemeyi bitirmiĢtim, Herat‟a dönerek her iki komisyonu da orada toplamıĢtım. Son müzakereleri de yaparak iĢi bitiriyordum. Her iki heyete teĢekkür ederek neticeyi Ankara‟da açıklayacağımı, bir diyecekleri varsa bildirmelerini söylediğim vakit de heyetler kısa süre içinde iĢi bitirdiğime ve adil bir çözüm yolu olduğuna inandıklarını belirterek teĢekkür ettiler. Afgan heyetinin Ģu son sözünü kaydetmeden geçemedim: “PaĢa hazretlerinin seri adaletinden eminiz, Ģunu da müsaadeleri ile ilave edelim ki bundan kırk yıl önce Maklin‟in üç yılda yaptığı hududu dört ay gibi kısa bir zamanda görmek ve yapmak kudretini paĢa hazretleri gösterdiler.”395 4.2.3. İran ve Afganistan sınır anlaşmazlığının çözüme kavuşturulması Afganistan ve Ġran sınır anlaĢmazlığında hakemlik yapan Fahrettin Altay, Ankara‟ya dönünce 15 Mayıs 1935 günü DıĢiĢleri Bakanlığında yapılan törende kendisine verilmiĢ olan iĢinde mülhem oldukları hisleri anlatarak tetkikatı neticesinde hazırlamıĢ olduğu raporun ihtiva ettiği esasları izah etmiĢtir. Afganistan büyükelçisi Ahmet Han “biz bugün bildirmek üzere bulunduğunuz karardan dolayı bahtiyar ve mutmain bulunuyoruz” diye söze baĢlamıĢ ve bu neticeyi “Ģarkta yeni bir saadet alameti” olarak ifade etmiĢ ve demiĢtir ki: “iki kardeĢ arasındaki bu ihtilafı üçüncü bir kardeĢin halletmiĢ olmasından dolayı seviniyoruz ve bundan dolayı Türkiye Cumhuriyeti hükümetiyle DıĢiĢleri Bakanına ve Korgeneral Fahrettin Altay‟a ve büyük rehberleri Atatürk‟e araz 394 Afganistan- İran hudut anlaşmazlığının çözümlenmesi için hakem tayin edilen Fahrreddin Paşa‟nın telgrafı. Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 12, Dosya No: 435, Tarih: 17.11.1934. 395 Altay, (2008), a.g.e., 453- 474. 148 teĢekkür ederiz. Zahmetiniz iki memleket için yeni bir minnettarlık vesilesi olmuĢtur.” “Ġran büyükelçisi Sadık Han iki dost ve komĢu millet arasında nasılsa çıkmıĢ olan bu ihtilafın hallinde yaptığı hakemlik vazifesinden dolayı, baĢta Atatürk olduğu halde Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karĢı Afganistan büyükelçisi tarafından ifade edilmiĢ olan hislere tamamen iĢtirak etiğini söyleyerek “bugün vardığımız bu netice bütün dünyaya kendiiĢlerimizi kendi aramızda halletmek iktidarında bulunduğumuzu gösterecektir. Hakemin verdiği karar okunduktan sonra belli olacaktır, Ģu var ki bu iĢ bir dost eliyle bitmiĢ oluyor.” demiĢtir.396 KardeĢ Türk- Afgan- Ġran halklarının birbirlerine karĢı duydukları en güzel hislerin göstergesi olan bu sözlerden sonra Türkiye DıĢiĢleri Bakanı ile Afganistan ve Ġran büyükelçileri hakem kararının tebliğine ait protokolü imza etmiĢler ve bu suretle sınır meselesi çözülmüĢtür. Kısa bir süre sonra her iki ülkenin hükümeti Türkiye cumhuriyeti hükümetine teĢekkürlerini yazılı olarak bildirmiĢler ve genç cumhuriyetin bölgedeki saygınlığını artırmıĢtır.397 Afganistan, Ġran hudut ihtilafının hallinden dolayı Afganistan hükümeti Ģu teĢekkür masacını sunmuĢtur: Afganistan ile Ġran hududunun tahdidi hususunda Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin kabul buyurduğu zahmetlerinden dolayı gerek Afganistan Hariciye Veziri ve gerek hükümeti matbuası namına Türkiye Cumhuriyetine ve zatı Vekâlet penahilerine ve bilhassa Korgeneral Fahrettin Altay Hazretlerine samimi kalben beyanı teĢekkürlerini itminan eyleriz ve Türkiye Cumhuriyetinin ve necip Türk milletinin her hususta muvaffak ve kamiyap olmasını Alahı paktan dileriz.398 396 Şimşir, (2002), a.g.e., 269. Afganistan, İran hudut anlaşmazlığının halledilmesinden dolayı Afganistan Hükümeti ve Afganistan Dışişleri Bakanlığı Türkiye hükümeti ve Türkiye Dışişleri Bakanlığın‟a teşekkür telgrafı gönderilmiş ve ayrıca Orgeneral Fahrettin Altay Hazretleri ne‟den çektiği zahmetlerinden doğlayı teşekkür ettiklerini bildirmişler, konuTürkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından Fahrettin Altay Paşa‟ya haber verilmiştir. B.C.A,Fon No: 30 10 1 2, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 743, ıra No: 6, Dosya No: 435, Tarih: 12.07.1935. 398 Afganistan ile İran arasındaki hudut anlaşılmazlığının halli ve hakem kararı münasebetiyle kabil‟de çıkan ıslah Gazetesinde yayınlanan haber. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 16, Dosya No: 435, Tarih: 08.08.1935. 397 149 4.2.4. Afganistan Dışişleri Bakanı Feyiz Muhammet Han’ın Türkiye ziyareti Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Serdar Feyiz Muhammet Han 6 Ocak 1936 tarihinde Türkiye‟ye resmi ziyarette bulundu, büyükelçi Sultan Ahmet Han ile birlikte DıĢiĢleri Bakanı Aras‟ı, BaĢbakan Ġsmet Ġnönü‟yü, Türiye Büyük Millet Meclis BaĢkanı Abdülhalik Renda‟yı ziyaret etmiĢ ve saat 17.00‟de CumhurbaĢkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından kabul edilmiĢ ve bir buçuk saat CumhurbaĢkanı‟nın yanında kalmıĢ ve Afganistan Kralı Muhammet Zahir ġah Ankara‟yı ziyaret eden DıĢiĢleri Bakanı Serdar Feyiz Muhammet Han‟ın elinden Türkiye CumhurbaĢkanı Mustafa Kemal Atatürk‟e yazılı bir dostluk mesajı göndermiĢtir. Resmi tebliğde ve basında hiç anılmamıĢ olan bu mesaj, konuk bakan Feyiz Muhammet Han tarafından Kemal Atatürk‟e sunulmuĢtur. 399 7 Ocak 1936 Salı günü Ankara‟da bulunan Feyiz Muhammet Han, Gazi Enstitüsü, Ġsmet Ġnönü Enstitüsü ve ziraat Enstitüsünü gezmiĢ, 8 Ocak 1936 Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Sıhhat Enstitülerini, Etnografya Müzesini ve Halkevini ziyaret etmiĢtir. 9-10 Ocak 1936 Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Ankara‟da Cumhuriyet Merkez Bankası, Sümer Bank, Emlak Bank, Eytam Bank, ĠĢ Bankası ile Ziraat Bankası ve YüniĢ Fabrikasını gezmiĢtir. 11 Ocak 1936‟de Feyiz Muhammet Han, öğlenden önce Aras ile birlikte Genelkurmay BaĢkanı MareĢal Fevzi Çakmak‟ı ziyaret etmiĢ, öğlenden sonra Feyiz Muhammet Han Ģerefine Sovyet Büyükelçiliğinde özel bir çay ziyafeti verilmiĢtir ve Afganistan DıĢiĢleri Bakanı bu akĢam ekspres trenle Ankara‟dan Ġstanbul‟a hareket etmiĢtir. Konuk Bakan‟a Afganistan Büyükelçisi Sultan Ahmet ve Türkiye Cumhuriyeti Kabil büyükelçisi Memduh ġevket Esendal refakat etmektedirler. Konuk bakan Ġstanbul‟da 14 Ocak günü saat 11.00‟da Ġstanbul matbuatı mümessillerini kabul etmiĢtir. Afganistan hariciye veziri, gazetecilerle hasbi halini çok iyi konuĢtuğu Türk diliyle yapmıĢ ve ilk söz olarak: “bir medeniyet ve irfan dili olan Türkçe ile istediğim kadar fasih konuĢamıyorum. Esasen burada karĢılaĢtığım hüsnü kabul o kadar samimidir ki ve bende o kadar mütehassısim ki 399 Şahingiray, Ö. (1955). Atatürk’ün Nöbet Defteri. Ankara: Türk Tarihi Kurumu Basımevi, 457. 150 kendi lisanımla konuĢmuĢ olsam bile duygularımı size arzu ettiğim kuvvette anlatamam”400 demiĢtir. 16 Ocak 1936 PerĢembe: Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Serdar Feyiz Muhammet Han Ġstanbul‟dan Viyana‟ya hareket etmiĢtir. Feyiz Muhammet Han istasyonda DıĢiĢleri Bakanı Dr. Aras, Kabil büyükelçisi Memduh ġevket Esendal, Japon elçisi, tarafından uğurlanmıĢtır. Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Ankara‟da bir hafta kalmıĢtır ve bir hafta sonra 24 Ocak 1936 PerĢembe günü Cenevre‟de bulunan Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Ģerefine Milletler Cemiyetindeki Türkiye Daimi Delegesi Cemal Hüsnü Taray tarafından 60 kiĢilik büyük bir ziyafet verilmiĢtir. DıĢiĢleri Bakanı Aras, Sovyet DıĢiĢleri Bakanı Litvinof, Romen DıĢiĢleri Bakanı Titulesko ve Milletler Cemiyeti genel sekreteri Avenol ziyafete hazır bulunmuĢtur Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Milletler Cemiyeti ileri gelenleriyle tanıĢmıĢtır.401 4.2.5. Afganistan harbiye veziri Şah Mahmut Han’ın Türkiye ziyareti Afganistan Harbiye Veziri ġah Mahmut Han,402 15 Ekim 1936 sabahı Ġstanbul‟a ve 14-18 Ekim günlerini Ġstanbul‟da geçirdikten sonra, 19 Ekim sabahı Ankara‟ya gelmiĢtir.403 Yanında Afganistan Genelkurmay baĢkanı da vardır. Konuklar, istasyonda Milli Savunma Bakanı General Kazım Özalp, DıĢiĢleri Bakanı Tevfik RüĢtü Aras, Ankara Valisi Navzat, Milli Savunma ve DıĢiĢleri Bakanlıkları ileri gelenleri tarafından karĢılanmıĢtır. Sabah Ankara‟ya gelmiĢ olan Afganistan Harbiye Veziri ġah Mahmut Han, ikametine ayrılan Ankara Palas‟ta biraz dinlendikten sonra öğlenden önce Afganistan Genelkurmay BaĢkanı ile birlikte, Milli Savunma Bakanı General Kazım Özalp ve DıĢiĢleri Bakanı Tevfik RüĢtü 400 Şahingiray, (1955), a.g.e., 26-27. Şimşir, (2002), a.g.e., 311. 402 Afganistan Harbiye Veziri Şah Mahmut Han, Nadir Han‟ın kardeşi ve genç yaşta Afganistan tahtına cıkmış olan Kral Zahir Şah‟ın amcası idi. Zahir Şah genç ve tecrübesiz olduğu için devlet işlerini iki amcasının eline bırakmıştı, Harbiye Veziri Şah Mahmut Han ordu işlerinden ve adrazam Haşim Han hükümeti elinde tutuyordu.Gubar, (1967), a.g.e., 337. 403 Afganistan Harbiye Veziri Şah Mahmut Han‟ın 24.10.1934‟te kabil‟den hareketle Tahran, Bağdat ve Ankara‟ya uğramak suretiyle Moskova, Berlin, Paris, Londra ve Roma‟yı ziyaret edeceği bildirilmiştir. Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No 4, Dosya No: 435, Tarih: 10.11.1932. 401 151 Aras‟ı makamlarında ziyaret etmiĢtir. Öğlenden sonra TBMM BaĢkanı Abdülhalik Renda‟yı ziyaret etmiĢtir. Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim saat 18.30‟da Afganistan Harbiye Veziri ġah Mahmut Han‟ı kabul etmiĢtir, mülakata Afganistan‟ın Ankara büyükelçisi Sultan Ahmet Han, Afganistan‟ın Berlin elçisi ve Afganistan Genelkurmayı BaĢkanı ve Türkiye DıĢiĢleri Bakanı Tevfik RüĢtü Aras da hazır bulunmuĢtur.404 ġah Mahmut Han 21 Ekim günü Muhafız Alayı subay ve erlerin ikametgâhlarını da gezmiĢ ve Balgat köyü ile Dikmen arasında Ankara garnizonunda bulunan birlikler ile Harp Okulu Alayı arasında yapılan bir tatbikatı izlemiĢtir. ġah Mahmut Han 22 Ekim sabahı BaĢbakan Ġsmet Ġnönü ile görüĢtükten sonra Harbiye‟de okuyan Afganistanlı öğrenciler ile onları iyi çalıĢmaları, vatanlarına faydalı olacak Ģekilde yetiĢip Afganistan‟a öyle dönmelerini söylemiĢtir ve Afganistan Harbiye Veziri ġah Mahmut Han 28 Ekim günü Türkiye‟den ayrılmıĢtır.405 4.3. Afganistan, Türkiye, Irak ve İran Arasında Saldırmazlık Antlaşması (Saadabad Paktı) 4.3.1. Pakt’ın ön hazırlıkları Türkiye ile Afganistan, 1921 ve 1928 antlaĢmaları çerçevesinde dostluk ve iĢbirliklerini hızla geliĢtirmektedir.406 Afganistan kralı Amanullah, 1927 yılının Aralık ayında dünya turuna çıkar ve 20 Mayıs 1928 tarihinde Türkiye‟ye gelir. 407 Türkiye‟de büyük sevinç gösterileri ile karĢılanan Amanullah Han‟ın ziyareti sırasında, 25 Mayıs 1928‟de Dostluk ve Güvenlik AntlaĢması imzalanır, bu 404 Afganistan Harbiye Vezirinin Ankara ziyareti ve görüşmeleri, Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No 20, Dosya No: 435, Tarih: 20.10.1936. 405 Afganistan Harbiye Veziri Şah Mahmut Han‟ın Ankara ziyareti sırasında istihdaf ettiği gayeler ve diğer muhtemel ziyaretler hakkında bilgi verilmiştir. Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 4, Dosya No: 435, Tarih: 10.11.1932. 406 oysal, İ. (1999). 1937 âdâbat Paktı. Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç. Ankara: Türk Tarihi Kurumu Yayınları, 330-331. 407 Saray, M. (1984). Türk-Afgan Münasebetleri. İstanbul: Veli Yayınları, 48. 152 antlaĢma iki ülke arasında iliĢkilerin geliĢmesi ve iĢbirliğinin oluĢmasına yardımcı olur408 ve 1936 yılında Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Feyiz Muhammed Han Türkiye‟yi ziyaret eder ve Atatürk tarafından kabul edilir. Bu ziyaret de iki ülke arasındaki iliĢkilerin geliĢimi açısından önemli rol oynar.409 Türkiye-Ġran iliĢkileri geliĢtirmek ve Ġki ülke arasındaki mevcut sorunların çözümlenebilmesi amacıyla, 22 Nisan 1926 tarihinde, Türk-Ġran Dostluk, Güvenlik ve Saldırmazlık AntlaĢması imzalanır. Ancak bu antlaĢma iki ülkenin birbirlerine karĢı Ģüphelerini gidermek konusunda baĢarılı olamadı. 410 KarĢılıklı güven ortamı ancak 1932 yılında kurulabilir ve 16-26 Haziran 1934 tarihleri arasında Rıza ġah Pehlevi‟nin Türkiye ziyaretinin ardından iki devlet arasında dostane iliĢkiler yeniden tesis edilir.411 Bu ziyaretin ardından, kurulan dostane iliĢkilerin hukukîleĢtirilmesi için çalıĢmalar baĢlar. 1 Nisan 1937 tarihinde, çalıĢmalar çerçevesinde devam eden müzakerelerin sonuçlandığı ve Tahran‟daki Ġran DıĢiĢleri Bakanlığı binasında iki tarafın heyetleri tarafından muahede ve mukaveleler imzalandığı belirtilir. 412 Ġmzalanan antlaĢmalar, 7 Ocak tarihli Telgraf ve Telefon Hatlarının Tesisine Dair Özel AntlaĢma, 14 Mart tarihli ikamet AntlaĢması, Suçluların iadesi ve Adli Müzaheret AntlaĢması, Sınır Bölgesinin Güvenliği Hakkında AntlaĢma, Gümrük Faaliyetlerinin Tanzimi Hakkında AntlaĢma, Ticaret ve DolaĢım AntlaĢması ve 20 Nisan tarihinde imzalanan Hava DolaĢım AntlaĢması ve Trabzon- Tebriz- Tahran Transit Yolu AntlaĢmasıdır. Bütün bu antlaĢmalar, TBMM‟nin 7 Haziran 1937 tarihli oturumunda onaylanarak kabul edilir.413 30 Mayıs 1932‟de “Irak‟ta Manda Rejiminin Bitimi Münasebetiyle Kanun” baĢlıklı Irak Krallığının yayımladığı bildirge ile Irak bağımsızlığını kazandıktan 408 Yalçın, D. (2005). Türkiye Cumhuriyeti Tarihi. Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, C. (2), 446. ATASE. (2009).Geçmişten Günümüze Türk-Afgan İlişkileri. Ankara: Genelkurmay ATA E Başkanlığı Yayınları, 73-78. 410 Sencer, A. (2006). Tevfik Rüştü Aras Dönemi Olaylarla Türk Dış Politikası, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi osyal Bilimler Enstitüsü, , İstanbul, 115. 411 Soysal, (1999), a.g.m., 328. 412 Cin, B. (2006). Türkiye- İran İlişkileri (1923-1938). Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 102. 413 aray, M. (1999). Türk-İran İlişkileri, Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 118-119. 409 153 sonra, iki ülke iliĢkileri geliĢmeye baĢlar. Türkiye ile Irak arasında 1932 yılında yapılan anlaĢmalar ve her iki ülkenin de Milletler Cemiyeti‟ne üye olması iliĢkilerin önemini arttırır. Ġki ülke arasındaki iliĢkilerde Avrupa ve genel olarak dünyadaki ekonomik, siyasi, askerî ve kültürel geliĢmeler, milletlerarası güç dengeleri önemli rol oynamaktadır. Irak‟taki Türk nüfusu iki ülkenin iliĢkilerinin geliĢiminde önemli rol oynayan etkenlerden biri olur.414 1937 yılına gelindiğinde iki ülke arasındaki iliĢkilerin daha da geliĢtirilmesi amacıyla Irak DıĢiĢleri Bakanı Naci Elasil‟in Türkiye‟yi ziyaret ettiği görülmektedir. Paktın imzalanmasından önce Ġran ile Afganistan arasında da bazı sorunlar vardır. Ġki ülke arasındaki sorunların temeli sınır anlaĢmazlıklarına dayanmaktadır. Mayıs 1934 tarihinde Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Feyiz Muhammed Han ile Ġran‟ın Kabil büyükelçisi Muhammed Taki Ġsfandiyari arasında bir protokol imzalanır ve bu protokolle sınır anlaĢmazlıklarının iki ülkenin de yakın dostu olan Türkiye‟nin hakemliği ile çözülmesi konusunda anlaĢılır. Buna göre, Türkiye‟nin kararı ne olursa olsun kayıtsız- Ģartsız kabul edilecekti. Mustafa Kemal Atatürk, hakem olarak Orgeneral Fahrettin Altay‟ı görevlendirir. Fahrettin Altay PaĢa baĢkanlığındaki Türk hakem heyeti Afganistan‟a geçerek çalıĢmalarına baĢlar ve dört aylık bir çalıĢma sonunda hazırladığı rapor doğrultusunda sınır sorunu çözülür. Bu olay Türkiye‟nin saygınlığının artmasına yardımcı olur.415 Irak ile Ġran arasındaki sorunların temelinde ġattülarap‟taki sınır anlaĢmazlığı yatmaktadır. Ayrıca, Irak‟ta Sünni-ġii ayrılığı, Ġranlıların Kerbela ziyaretlerinde zorluk çıkarılması ve Iraklı Kürtlerin isyan hareketlerinde Ġran‟dan yardım beklemesi gibi sorunlar da iki devletin birbirleriyle dostluk bağları kurmalarına 414 Kasalak, K. (2007). Irak‟ta Manda Yönetiminin Kurulması ve Atatürk Dönemi Türkiye-Irak İlişkileri. Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi, Ankara: ATA E Başkanlığı Yayınları, ayı,( 9), 200. 415 Geçmişten Günümüze Türk-Afgan İlişkileri. (2009), 75-77. 154 engel teĢkil eder. ġattülarap‟taki sınır anlamazlığı, 1934 yılında Milletler Cemiyeti Konseyi‟ne götürülür.416 Türkiye, Ġran ile Irak arasındaki sınır sorununun çözümü için çalıĢmalara baĢlayarak, konu ile ilgili ayrıntılı rapor hazırlar ve bu rapor doğrultusunda bir çözüm sağlayabilmek için iki ülke arasında diplomatik temas sürecini baĢlatır. Türkiye DıĢiĢleri Bakanı Dr. RüĢtü Aras, ikili iliĢkileri geliĢtirmek amacıyla gittiği Bağdat‟ta, Ġran-Irak iliĢkilerinin düzeltilmesi amacıyla temaslarda bulunur.417 Dr. Tevfik RüĢtü Aras baĢkanlığındaki Türkiye heyetinin Bağdat‟taki temaslarının ardından, Irak hükümeti büyük bir diplomatik faaliyete giriĢerek, Ġran ile aralarındaki sorunların çözümü için çalıĢacak bir heyet oluĢturur.418 Ġran ile Irak arasındaki sınır sorunlarına değinilir ve Irak‟ın sınır anlaĢmazlıklarını 29 Eylül 1934 tarihinde Milletler Cemiyeti‟ne taĢıdığı, Milletler Cemiyeti‟nin Ġtalyan Baron Aloisi‟yi konuyla ilgili rapor yazıcı olarak görevlendirdiği ancak daha sonradan 27 Nisan ve 4 Mayıs 1936 tarihlerinde Ġran ve ırak temsilcilerinin karĢılıklı mektuplarıyla iki devlet arasındaki görüĢmelerin yeniden baĢladığı ifade edilir. 19 Haziran tarihinde sınır sorunlarının Türkiye‟nin de arabuluculuğu ile çözümlendiğini belirten haberde, artık Doğu Paktının önünde herhangi bir engel kalmadığı, bu nedenle de Türkiye, Ġran, Irak ve Afganistan temsilcileri tarafından iki yıl önce Cenevre‟de parafe edilen anlaĢmanın Afganistan DıĢiĢleri Bakanının Tahran‟a gelmesinin ardından imzalanacağı ve bu dört devlet arasındaki bağların daha da kuvvetleneceği ifade edilir.419 Diplomatik temaslar Temmuz ayı baĢlarına kadar devam eder ve 4 Temmuz 1937 tarihinde “Ġran-Irak Sınır AnlaĢması” imzalanır. 416 Soysal, (1999), a.g.m., 328. Soysal, (1999), a.g.m., 332. 418 Turan, T., Turan, E. (2011). Cumhuriyet ve Ulus Gazetelerinde aadâbad Paktı‟nın İmzalanmasının Yansımaları, Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, (6/3)1749-1767. 419 Sencer, A. (2006). Tevfik Rüştü Aras Dönemi Olaylarla Türk Dış Politikası, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi osyal Bilimler Enstitüsü, , İstanbul, 119. 417 155 4.3.2. Saadabad paktının imzalanması ve başlıca hükümleri Sadabat paktı, iki dünya savaĢı arasında, Ortadoğu‟da barıĢ ve güvenliği güçlendirmek amacıyla yapılmıĢ bir bağıttır. GiriĢim, üye devletlerinin kendilerinden gelmiĢtir. Bu bir savunma paktı değil Türkiye, Irak, Ġran ve Afganistan‟ın birebirine karĢı saldırıda ve kıĢkırtmalarda kaçınmak ve bölgede barıĢı korumak üzere aralarında dayanıĢmalar yapılması temeline dayalı bölgesel bir siyasî iĢbirliği sistemidir.420 Bu pakt Ortadoğu bölgesinden bir siyasî dayanıĢmayı amaçlayan çok taraflı bir muahede olmuĢtur. Türkiye‟nin giriĢimi üzerine sıkı komĢuluk bağlarından güç alarak gerçekleĢtirilen Pakt, kuĢkusuz 1934 Balkan Paktı gibi bir ittifak antlaĢması değildi; ama Ortadoğu bölgesinde olası bir saldırıcıya karĢın caydırıcı etki yapabilecek nitelikte idi. Paktın yapılmasını gerektiren koĢullar Ģöyle olmuĢtur: Türkiye, Ġtalya‟nın Balkanlarda ve Doğu Akdeniz‟de yayılma emellerinden kuĢku duyuyordu. 1935 yılında Ġtalya‟nın HabeĢistan‟a saldırması, onun bu kuĢkusunun yerinde olduğunu göstermiĢti. Artık, Doğu Akdeniz‟e ve Ortadoğu‟da güvenliğin tehlikeye girdiğine inanan Türkiye, zaten ikili antlaĢmalardan dostluk iliĢkisi içinde bulunduğu Ġran, Irak ve Afganistan ile toplu bir dayanıĢma antlaĢması yapmakta yarar görmüĢtür. Zaten dört devlette sömürücülük ve emperyalizme karĢı özdeĢ duygular besliyor ve herhangi bir saldırı olasılığına karĢı duyarlı bulunuyordu. Nitekim Türkiye, Ġran ve Afganistan o sırada Irak henüz buna hazır durumda değildi. 3 Temmuz 1933 günü saldırının tanınmasına iliĢkin Londra sözleĢmesinin birlikte imzalamıĢlardı.421 AntlaĢmanın metni üzerinde Türkiye, Irak ve Ġran anlaĢınca bu metin 2 Ekim 1935 günü Cenevre‟de parafe edilmiĢti. AntlaĢmanın doğrudan imzalanmayıp önce parafe edilmesi Irak‟ın tutumundan kaynaklanmıĢtı. Nitekim Irak hükümeti, Afganistan ve Suudi Arabistan‟ın kesin kararının henüz belli olmadığını, daha da 420 421 Soysal, (1999), a.g.e., 3129. Şimşir, (1993), a.g.e, 382. 156 önemlisi, Irak -Ġran sınır uyuĢmazlığı (ġattülarap sorunu) konusunda Bağdat‟ta sürdürülen görüĢmelerde daha bir sonuca varılamadığını Ankara‟ya bildirmiĢti. Türkiye ise antlaĢmanın bir an önce imzalanmasını istiyordu. Afganistan ve Suudi Arabistan‟ın eĢit koĢullarda katılma iĢinin üç dıĢiĢleri bakanının ilk buluĢmalarının da bir formüle bağlanabileceği görüĢündeydi. Zaten çok geçmeden, 1935 Kasım‟ında, Afganistan hükümeti katılmayı kabul ettiğini bildirmiĢti.422 Irak ise bir ikinci Arap devleti olarak hiç değilse Suudi Arabistan‟ın katılmasını istiyor, böylece üçü de Arap olmayan kuzey komĢuları karĢısında, bir denge yaratmaya ve Arap dünyasından koptuğu izleminin doğmasını engellemeye çalıĢtığı izlemini veriyordu. Burada, Laik Türkiye‟nin Ģeriat düzenine bağlı Suudi Arabistan ile bir pakt içinde bulunmak istemediği yolunda Arap dünyasına çıkan söylentiler ise doğru değildi. Nitekim bu gerçek, Ankara‟nın Bağdat‟a ilettiği Ģu mesajdan belli oluyordu: “Türkiye‟nin Suudi Arabistan‟ın katılmasına bir itirazı yoktur. Yeter ki Ġran ve Afganistan‟da bunu kabul etsin.” Ġran dıĢiĢleri 31 Kasım‟da Türk Elçisi Tokay‟a kendilerinin de bir itirazı olmadığını bildirmiĢ, ancak Afganlıların Suudi Arabistan‟ın katılmasının yaratacağı zorluklar üzerinde ısrarla durduğunu Ankara‟ya duyurmuĢtu. ġurası bir gerçek ki, Irak hükümetinin iĢi geciktirici bir tutumunun en önemli nedeni Ankara‟nın Tahran üzerinde etkisini kullanarak, ġattülarap sorununda Irak‟ın pozisyonuna yaklaĢan bir çözümü ona kabul ettirmeye çalıĢmasını beklemesidir. Bunun üzerine, Türkiye dıĢiĢleri ġattülarap sorununu incelemeye baĢlamıĢ, hatta bakanlığın uzmanlarına haritalı bir rapor hazırlatmıĢtı. Böylece Türkiye her iki komĢusunu bir uzlaĢıya razı etmek için dostça giriĢim denilebilecek bir siyasal temaslar süreci baĢlatmıĢtır. Bu süreç 1937 Temmuz‟una dek sürecektir. 422 Akbaş, İ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han’ın Türkiye Gezisi ve Türk- Afgan İlişkileri, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İzmir, 113. 157 Türkiye DıĢiĢleri Bakanının çabaları sonucu 1937 yılının ortalarına doğru Irak ile Ġran arasında ġattülarap konusunda yaklaĢma sağlanmıĢ ve Irak-Ġran sınır antlaĢması hükümleri üzerinde Bağdat‟ta görüĢ birliğine varılınca metin 4 Temmuz 1937‟de Tahran‟da imza edilmiĢtir. Bu arada dörtlü paktın metni hazırlayan Ġran‟ın baĢkenti Tahran‟da imzası kararlaĢtırılmıĢ bulunuyordu. Aras, Haziran sonlarında Bağdat‟a gedip temaslar yapmıĢ, oradan Tahran‟a geçtikten sonra Ankara‟ya Ģunları bildirmiĢti: “Sınır uyuĢmazlığı çözüldü. Irak DıĢiĢleri Bakanı Tahran‟a davet edildi.” 423 Pakt 8 Temmuz 1937 günü Tahran‟da “Sadabat” adlı yazlık sarayın bahçesinde hazırlanmıĢ özel bir çadırda dört dıĢiĢleri bakanınca imzalanmıĢtır. Parafe edilen metnin hükümlerinde hiçbir değiĢiklik yapılmamıĢ ve Afganistan, ayrı bir protokol ile sonradan katılan bir devlet olarak değil doğrudan doğruya kurucu devlet olarak metinde yer almıĢtır. Aras bunun üzerine geliĢmeleri bizzat anlatmak ve Sovyet Hükümetini tatmin etmek üzere 10 Temmuz‟da Moskova‟ya gidecekti. Ġmzalandığı yerin adıyla “Sadabat Paktı” diye anılmaya baĢlayan antlaĢmanın kurucu dört devletin kendi anayasa yöntemlerine göre onaylanması uzun bir zaman almıĢ, 10. madde uyarınca iĢlemler tamamlanınca Pakt ancak 25 Haziran 1938 günü yürürlüğe girmiĢtir.424 Türkiye DıĢiĢleri Bakanı Tevfik RüĢtü Aras 11 Temmuz 1938‟de Pakt hakkında yaptığı bir konuĢmada Ģöyle demiĢtir: “ Ġmza ettiğimiz pakt, aynı mahiyette diğer taahhütlere inzimam eden ve sulh davasına müessir bir yardım teĢkil eden basit mıntıkavi bir anlaĢma mıdır? Buna sadece evet cevabı verilemez. Vakıa paktın metni, buna iĢtirak edenlere kendilerini alakadar eden meseleler karĢısındaki hattıhareketlerini tanzim için ancak bir istiĢare taahhüdünün tazammun eylemektedir.”425 Pakt‟ta ne karĢılıklı yardım ne de askeri bir taahhüt zikredilmiĢ değildir. 423 Akbaş, İ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han’ın Türkiye Gezisi ve Türk- Afgan İlişkileri, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İzmir, 114. 424 Soysal, (1999), a.g.e., 3139-3140. 425 Akbaş, İ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han’ın Türkiye Gezisi ve Türk- Afgan İlişkileri, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İzmir, 115. 158 Pakt‟ın imzalanması resmi çevrelerde ve basında olumlu karĢılanmıĢtır. Dört devlet baĢkanı arasında teati edilen telgraflarda Pakt‟ın Ortadoğu‟da barıĢın devamı için gerekli olduğu belirtiliyordu. Pakt, anti değiĢimci devletler, özellikle Ġngiltere tarafından da olumlu karĢılanmıĢtır. Aslında Pakt‟ın imzalanması sırasında Irak hala Ġngiliz nüfusu altında bulunuyordu; bu yüzden Ġngiltere‟nin muvafakatini almadan Irak‟ın Pakt‟ta katılması da mümkün olamazdı. 426 Pakt‟ın hükümlerine gelince: GiriĢ kesiminden, dostluk ve antlaĢma isteyen Bağıtlı tarafların Milletler Cemiyeti yasası çerçevesinde, yakın doğuda barıĢ ve güvenliği sağlamak ve böylece genel barıĢa yardımcı olmak amacını güttükleri, ayrıca savaĢa baĢvurulmasından kaçınmaya iliĢkin 1928 Briand-Kellogg antlaĢmasına bağlı oldukları belirtilmektedir. Birinci maddede, taraflarının birbirlerinin içiĢlerine karıĢmayacakları ve her müdahaleden uzak doracağı, ikinci maddede ortak sınırlarının dokunulmazlığına kesinlikle saygı gösterecekleri; üçüncü maddede ortak çıkarlarının söz konusu olduğu uluslararası uyuĢmazlıklarda aralarında danıĢmalarda bulunacakları ve dördüncü maddede, birbirine karĢı ne tek baĢlarına ne de baĢka devletlerle birlikte saldırıya geçmeyecekleri yazılıdır. Saldırıdan ne anlamak gerektiği de dördüncü maddede dört paragraf içinde gösterilmiĢtir. Paktın beĢinci maddesine göre bir saldırı durumunda saldırıya uğrayan devletin kendini savunması için önlemler alması doğal olmakla birlikte sorunun MC Konseyine sunulması gerekmektedir. Bu hüküm de tarafların Milletler cemiyeti ile her durumda bağlantı içinde bulunmak niyetlerini göstermektedir. Yedinci madde, birbirinin içiĢlerine karıĢmamak ilkesini tamamlayıcı nitelikte önemli bir hüküm ortaya koymaktadır. Bağıtlı taraflar kendi sınırları içinde öteki tarafların kurumlarını yıkmak, düzen ve güvenliğini sarsmak ya da hükümet rejimini bozmak amacıyla silahlı çeteler, guruplar ya da örgütlerin kurulmasını ve onların eyleme geçmelerini engellemeyi yükümlenmektedir. Bu hüküm özellikle 426 Gönlübol, M. (1996). Olaylarla Türk Dış Politikası. Ankara: Siyasal Kitapevi, 108. 159 Irak ile Ġran arasında Kürt ayaklanmalarını öteki tarafın destek ve yardımda bulunmaktan kaçınması gereği bakımından önemliydi.427 Sekizinci madde Bağıtlı yüksek taraflardan her biri, kendi aralarında çıkabilecek nitelik ve kaynağı ne olursa olsun tüm uyuĢmazlıkların çözülmesi olanağının ancak barıĢçı yollardan araması gerektiğini 27 Ağustos 1928 günlü savaĢtan vazgeçilmesi antlaĢmasıyla zaten kabul etmiĢ olduklarından, bu hükmü doğrulayarak, bu konuda kendi aralarında ortaya konulmuĢ ya da konulacak yöntemlere baĢvuracaklarını açıklarlar.428 Dokuzuncu madde bu antlaĢmanın hiçbir maddesi Milletler cemiyeti yasası uyarınca, bağıtlı yüksek taraflardan her birisince üstlenilen yükümleri, her ne konuda olursa olsun, kısıtlar nitelikte sayılamaz. Onuncu madde Fransızca ve dört örnek olarak yazılan ve birer örneğin bağıtlı yüksek taraflarca alınmıĢ olduğu doğrulanan iĢ bu antlaĢma beĢ yıl süre için yapılmıĢtır. Bu sürenin sonunda Bağıtlı yüksek taraflardan biri tarafından ona son verildiği altı ay önceden bildirilmedikçe, antlaĢma bütünüyle yeniden beĢ yıl için uzatılmıĢ sayılacak ve ondan sonra da Bağıtlı taraflardan biri ya da birkaçı tarafından altı ay öncesinden ona son verilmeyince, beĢer yıllık dönemler için yürürlükte kalacaktır. Bağılı taraflardan birsiyle bozulan antlaĢma öbürleriyle yürürlükte kalır.429 Mustafa Kemal Atatürk‟ün barıĢçı siyaseti 1937‟de imzalanan dörtlü Saadabad Pakı ile en üst düzeye eriĢmiĢti Türkiye, Afganistan ile ikili iliĢkilerini farkı sahalarda geliĢtirmiĢtir. 427 Soysal, (1999), a.g.e., 3141. Akbaş, İ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han’ın Türkiye Gezisi ve Türk- Afgan İlişkileri, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İzmir, 117. 429 Soysal, (1999), e.g.e., 3156-3157. 428 160 4.3.3. Saadabad paktı üzerine Zahir Şah ile Mustafa Kemal Atatürk arasında telgraflaşma Tahran‟da Saadabad Saray‟ında dörtlü Saldırmazlık Paktı, dört Müslüman ve kardeĢ Millet arasında imzalanan bu antlaĢmadan sonra devlet reisleri arasında karĢılıklı tebrik mesajları gönderilmiĢtir. Bu arada, Afganistan ġahı Muhammet Zahir, Atatürk‟e gönderdiği telgrafta Ģu samimi ifadeye yer vermiĢtir: Afganistan PadiĢahı Muhammed Zahir Han‟dan Türkiye CumhurbaĢkanı Mustafa Kemal Atatürk‟e Tel. Kabil,9.7.1937 Dört kardeĢ ve dost memleketlerimiz arasında imzalanan Sadabat Misakı münasebetleriyle siz Ekselansların‟a en hararetli ve tebriklerimi arza müsareat ediyorum. Sadabat Misakı‟nın bizim dört memleketlerimizin tesanüt ve kardeĢliği ve sulhun muhafazası için en müessir bir amil olacağına kaniim. Bu fırsattan istifade ederek siz Ekselanslarının Ģahsi saadetini ve Türkiye‟nin refah ve Ġstikbali için en samimi temennilerimi arz ederim. Afganistan PadiĢahı MUHAMMET ZAHĠR Afganistan hükümdarı Muhammed Zahir ġah‟ın bu telgrafına Atatürk Ģu cevabı vermiĢtir: Türkiye CumhurbaĢkanı Mustafa Kemal Atatürk‟ten Afganistan PadiĢahı Majeste Muhammet Zahir Han‟a Tel. Ankara, 10.7.1937 161 Sadabat Misakı‟nın imzası münasebeti ile göndermek lütfünde bulundukları telgrafı büyük bir memnuniyetle aldım. Dört kardeĢ millet arasında mevcut en sıkı dostluk rabıtalarını bir kat daha teyit ederek cihan sulhunun esaslı devletlerinden birisinin teĢkil eden bu mühim eserin milletlerimizi barıĢseverliği sayesinde meydana gelmiĢ olması hepimiz için iftiharı mucip bir hadisedir. Sadabat Misakı‟ nın milletlerimize kutlu olmasını temenni ederken bu hayırlı vesile ile zat-ı Hümayunlarının sıhhat ve saadetini ve kardeĢ Afganistan‟ın refah ve ikbalini yürekten dilemekle bahtiyarım. KEMAL ATATÜRK 430 Sadabat Pakt‟ı, çağdaĢ tarihte Ortadoğu devletleri arasında yapılan çok taraflı bölgesel ilk bağıttır. Böyle bir pakt için giriĢim bölge devletlerinin kendilerinden gelmiĢtir. Türkiye açısından barıĢçı dıĢ politikasını ve ülkenin etrafından dostluk çemberi kurmak istediğini yansıtıyordu. Ġçerikleri farklı da olsa, Balkan paktı ile Sadabat paktı Türkiye‟nin batı ile doğu arasında bir barıĢ köprüsü olmak görev ununda ilk göstergesidir. 431 ġunu da ayrıca belirtelim ki, Türkiye için iki dünya savaĢı arası dönemde baĢlıca tehdidin Ġtalya‟dan geldiği izlenimi vardı. Türkiye özellikle böyle bir tehdidi göz önünde bulundurarak Avrupa da dostluk ve ittifak iliĢkilerini geliĢtirirken birde Sadabat Paktı‟nı yapması, Doğu sınırlarının güvence altına almasında avantaj sağlamıĢtır. 432 Burada hakikat olan bir husus vardı ki, O da Türkiye‟nin Ortadoğu‟da Almanya ve Ġtalya‟nın hissedilen faĢist tehdidi ile Sovyetlerin güneye doğru yayılmasını güçleĢtirecek bir ortam hazırlanması idi. Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Türkiye, Balkan Antant‟ın dan sonra Sadabat Paktı‟nı kurarak güneyde vuku bulacak bir Sovyet yayılmasına karĢı Orta Asya‟dan Balkanlara kadar uzanan bir emniyet hattı vücuda getirmiĢti. Nitekim Ġkinci dünya harbi 430 Saray, (2002), a.g.e., 135. Akbaş, İ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han’ın Türkiye Gezisi ve Türk- Afgan İlişkileri, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İzmir, 119. 432 Soysal, (1999), a.g.e.,3151-3154. 431 162 esnasında Sovyetlerin bu pakt ülkelerine karĢı takip ettiği politika bunun en açık delili olmuĢtur. Afganistan, Ġkinci dünya harbi baĢlar baĢlamaz tıpkı Türkiye‟nin yaptığı gibi savaĢanlardan hiçbir tarafa yaklaĢmadan ilan ettiği tarafsızlık siyasetsinden ayrılmamıĢtır. Ġkinci dünya harbinin sona ermesi pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye ile Afganistan‟da da büyük değiĢikliklere sebep olmuĢtur. Mustafa Kemal Atatürk‟ün 1938‟de vefatından sonra Türkiye‟yi idare eden lider kadrosu, harp yıllarının yarattığı sıkıntıları ve tehlikeleri baĢarıyla bertaraf etmesine rağmen harbin sonunda Sovyet tehdidi ile karĢı karĢıya kalmaktan kurtulamamıĢtır. Her ne kadar Türkiye bu Sovyet tehdidini Amerika BirleĢik Devletleri‟nin yardımı ile gidermeyi baĢarmıĢ ise de, harp sonrasının yarattığı yeni Ģartlar dolayısıyla diğer dost memleketlerle ve bu arada Afganistan ile münasebetlerinde bazı değiĢiklikler yapmak mecburiyetinde kalmıĢtır. Türkiye cephesinde vuku bulan bu değiĢiklikler, uzun zamandan beri Türk desteğinde olan ve dıĢ münasebetlerini ona göre ayarlayan Afganistan‟ı içeride pek çok dertlerle baĢ baĢa bırakırken dıĢarıda yeniden ve tam manasıyla yalnız kalmasına sebep olmuĢtur. 433 4.3.4. Türkiye’nin Afganistan’a eğitim ve kültür yardımları Afganistan‟da gün geçtikçe her alanda yavaĢ yavaĢ ilerlemeler olmaktaydı. Bu nedenle Afganistan daha fazla uzmana ihtiyaç duymakta ve bu ihtiyaçların çoğunu da Türkiye‟den karĢılamaktaydı. Atatürk‟ün vefatından önceki yıllarda Afganistan‟a eğitim ve sağlık alanlarında daha fazla uzmanlar gönderilmiĢ ve bunlar ülkenin kalkınmasına önemli katkıda bulunmuĢlardır. 1930‟lu yıllar, Türkiye‟nin, Afganistan‟a çeĢitli sahalarda yardım elini uzattığı bir devir olmuĢtur. Nadir ġah döneminde kalkınma hamleleri devam etmiĢtir. Nitekim dini çevreleri ikna ettikten sonra Afganistan‟da ilk Üniversiteyi kuran da o olmuĢtur. Emir Habibullah Han zamanında baĢlatılan ve Emanullah Han devrinde geliĢtirilen ilk ve orta dereceli eğitim mütehassısların sayısı oldukça çoğalmıĢtır. 433 Saray, (2002), a.g.e.,136-137. 163 Nadir ġah, 1932‟de açtırdığı üniversitenin bilhassa tıp ve son olarak hukuk ve siyasî bilimler fakültelerinin kuruluĢunu ve tedrisatını temin için çok sayıda doktor, mühendis ve Profesörün gönderilmesini büyük dostluk duyduğu Türkiye‟den istemiĢ ve bu ricası derhal yerine getirilmiĢtir. Türkiye‟nin 1930‟lı yıllarda Afganistan‟a gösterdiği bu dostluğun ve yardımın en iyi Ģekilde yürütülmesini ise Kabil‟deki Türk Sefiri Memduh ġevket Esendal sağlamıĢtır. Bugün umumiyetle pek çok Türk aydını rahmetli Memduh ġevket Esendal‟ın bir gazeteci ve romancı olarak hatırlarlar.434 Hâlbuki o Türk hükümetlerinin ve Mustafa Kemal Atatürk‟ün fermanlarını Afganistan‟da en baĢarılı bir Ģekilde tatbik ederek Türkiye‟nin en yüksek seviyeye çıkaran yegâne diplomat olmuĢtur. Esendal‟ın Afganistan‟daki bu baĢarı icraatı yabancı meslektaĢları tarafından da takdirle zikredilmiĢtir. Fevkalade sempatik ve giriĢken bir zat olan Memduh ġevket Esendal, Afganistan hükümeti erkânı ve kralı ile çok iyi münasebetler kurarak onların itimadını kazanmıĢ ve bir nevi Afganistan hükümetinin baĢ danıĢmanı haline gelmiĢtir. Afganistan hükümeti pek çok mühim meselelerini onun ortaya koyduğu çözüm yolları ile halletmiĢtir ki bu yalnız o devir değil bütün Türk diploması tarihinde tatlı bir zafer olarak hatırlanır. Türkiye‟den giden doktorların ve çeĢitli mütehassısların Afganistan‟da ifa ettikleri baĢarılı hizmetler bir taraftan Afganistanlı kardeĢlerinin kalplerini fethederken diğer taraftan da Türk milleti için birer iftihar meselesi olmuĢtur.435 Nitekim 20 ġubat 1937 tarihinde, Türkiye‟den on bir subay Afganistan Harbiye Okuluna ders vermek için gönderilmiĢti.436 Ayrıca, Ġstanbul Belediyesi Muayenehanesi BaĢtabibi Dr. Abdurrahman Derman Kâbil Tip Fakültesinde 434 Akbaş, İ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han’ın Türkiye Gezisi ve Türk- Afgan İlişkileri, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İzmir, 109. 435 Saray, (2002), a.g.e., 131. 436 Afganistan Harbiye Mektebi için intihap edilen ve Kabile gidecek olan ilişik listede isimleri yazılı on bir subaya siyasal pasaport verilmesi, Milli Müdafaa Vekilliğinin isteğine atfen Hariciye Vekilliğinin 18.02.1937. tarih tezkeresiyle yapılan teklifi üzerine icra Vekilleri Heyetince 20.02.1937 de onaylanmıştır. Bkz B.C.A, Fon No: 30 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 72, Dosya Gömleği No: 14, ıra No 9, Dosya No: 112-191, Tarih: 20.02.1937. 164 öğretim üyesi sıfatıyla Afganistan hizmetine verilmiĢ ve 6 Nisan 1937‟de Afganistan‟a hareket etmiĢtir ve Kâbil Tip Fakültesinde öğretimenlik görevine baĢlamıĢtır.437 Yine, 14 Nisan‟da Teğmen Zafer Hasan askeri öğretmen olarak gönderilmiĢtir.438 Türkiye‟den öğretmenler giderken, ayni zamanda Afganistan‟dan da örgenciler Türkiye‟ye gelmekteydi. 17 Nisan‟da 29 Afganistanlı lise öğrenimini tamamlamak için Türkiye‟ye getirildi. Bu liseden sonra çeĢitli bölümlerde okuyacaklardı.439 10 Mayıs‟ta Samsun Adli Tabibi Dr. ġâkir Tural‟in Afganistan‟ın Kâbil Tip Fakültesine440 ve yine ayni(10.05.1937) tarihte Afganistan‟ın Kandahar Hastanesi BaĢtabipliğinde çalıĢtırılacak Dâhiliye Mütehassısi Dr. Tahsin Tolga Kandahar‟a giderek BaĢtabiplik görevine baĢlamiĢtir.441 18 Mayısta yine bir doktor olan Ġstanbul Üniversitesi Tip Fakültesi Kimya Doçenti Dr. Salip Ragıp Atademir, Kâbil Tip Fakültesine göreve verilmiĢtir ve Kâbil Tip Fakültesinede yıllarca farklı alanlarda çalıĢarak Afganistan hukumeti ve hakına büyük hizmet etmiĢler.442 10 Haziran 1932‟de Afganistan‟da çalıĢmakta olan doktorlar, öğretmenler ve kültür çalıĢmalarıyla ilgili uzmanlardan bir rapor gelmiĢtir bu rapor da utuz dan 437 İstanbul Belediyesi Emrazı Zühreviye Teşkilatı baştabibi Dr. Abdurrahamın Dermanın öğretmen üyesi sıfatıyla Afganistan hizmetine geçmesine izin verilmesi. Bkz B.C.A, Fon No: 30 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 73, Dosya Gömleği No: 27, ıra No 11, Dosya No: 258-8, Tarih: 06.04.1937. 438 Afganistan‟da Türk muallim sıfatı ile çalışacak ve halen Türkiye‟de bulunup Rusya yol ile Afganistan‟a avdet edecek olan Beşinci Kor Beşinci Tüm topçu alayı ekizinci batarya takımı Top Teğmen Zafer Hasan‟a siyasi pasaport verilmesele ilgili kararname. Bkz B.C.A, Fon No: 30 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 73, Dosya Gömleği No: 30, ıra No 5, Dosya No: 112- 191, Tarih: 14.04.1937. 439 Afganlı askeri öğrencilerin ödeneklerinin Milli Müdafaa kadrolarından verilerek okul harç lamaları ve kararname tarihinden önce alınmış olanların da bu hükümlere tabi tutulması. Bkz B.C.A, Fon No: 30 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 74, Dosya Gömleği No: 32, ıra No: 6, Tarih: 17.04.1937. 440 amsun Adli Tabibi Dr. Şakir Tural „ın Afganistan‟ın Kabil Tıp Fakültesi Tababeti Adliye ve Ruhiye Profesörü olarak çalışmasına izin verilmesi. Bkz B.C.A, Fon No: 30 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 74, Dosya Gömleği No: 38, ıra No: 13, Dosya No: 258-9, Tarih: 10.05.1937. 441 Afganistan‟ın Kandahar Hastanesi Baştabipliğinde çalıştırılacak Dâhiliye Mütehassıs Dr. Tahsin Tolga‟ya izin verilmesi. Bkz B.C.A, Fon No: 30 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 74, Dosya Gömleği No: 38, ıra No 14, Dosya No: 258-10, Tarih: 10.05.1937. 442 Afganistan‟ın Kabil Tıp Fakültesinde öğretim üyesi olarak çalışacak İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi kimya Doçenti Ragıp Atademir‟e izin verilmesi. Bkz B.C.A, Fon No: 30 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 75, Dosya Gömleği No: 41, ıra No: 3, Dosya No: 258-11, Tarih: 18.05.1937. 165 fazla Türk uzmanlarını farklı alanlarda çalıĢmakta olduğunu gostermektedir.443 14 Haziran‟da da Afganistan‟daki askeri heyetten çalıĢmalarına dair bir rapor gelmiĢ bu ki raporda iĢlerin çok iyi gittiği Afganistanlıların Türklere karĢı sevgi ve güvenlerinin arttığı belirtilmiĢtir.444 Afganistan'da bulunan Türk uzmanlar, olağanüstü çabalar göstermiĢlerdir. Bunlardan birisi de Prof. Dr. Mehmet Ali Dağpınar'dır. Dağpınar hukuk müĢaviri olarak gittiği Kabil'de Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bina ve hoca yokluğuna rağmen, 9 Haziran 1938'de kurmuĢtur. Bu fakültede Prof. Dr. Zühtü Berke ġehircilik ve Amme Sağlığı, Prof. Dr. ġakir Tural Ceza Hukuku Kriminolojisi, Abdülhay Aziz Ġktisat derslerini vermiĢ, 16.11.1932 yılında Devlet ġurası azasından Kemal Atıf Bey Afganistan hükümeti tarafından hukuk müĢaviri olarak götürülmüĢtür. 445 Son olarak da Dr. Hans Türkiye‟de Ġktisat Vezareti MüĢavirliğini yapmıĢtır. 1957'de plan müĢaviri olarak tekrar Afganistan'a giden Dağpınar, kurduğu fakülte mezunlarıyla birlikte çalıĢmıĢtır.446 4.4. Atatürk’ün Son Yılında Türkiye- Afganistan İlişkileri 1938 yılına girilirken Afganistan- Türkiye dostluk iliĢkileri artık kökleĢmiĢti ve bu iliĢkiler 1921 yılından beri hep iyiye gitmiĢti. Yirmi yıla yaklaĢan bu süre içinde Afganistan‟da krallar ve hükümetler değiĢmiĢti, ama Türkiye‟nin Afganistan halkına karĢı izlediği dostluk ve kardeĢlik siyaseti değiĢmemiĢ ve kesintiye uğramamıĢtı. Afganistan kralları ve yöneticileri de kendi aralarındaki çekiĢmeler ve taht kavgaları ne olursa olsun Atatürk Türkiyesi‟ne hep inanmıĢlar ve güvenmiĢlerdi. Türkiye sadakatli, Afganistan halkının iyiliğinden baĢka bir amacı yoktu, Afganistan‟ın kalkınıp yükselmesi ve geliĢmiĢ milletler arasında yerini almasını istiyordu ve 443 Afganistan‟da bulunan yabancı ve Türk mütehassısların isim ve meslekleri ile hangi Bakanlığa bağlı bulundukları hakkında rapor. Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No 2, Dosya No: 435, Tarih: 21.02.1932. 444 Afganistan‟a gönderilen askeri heyet‟in başkanı Tuğgeneral Ziya Kayan‟ın yolculuk ve çalışmalarına dair gönderildiği rapor. Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 25, Dosya No: 43569, Tarih: 25.06.1937. 445 Afganistan Hükümeti‟nce Hukuk müşaviri olarak götürülen Kemal Atıf‟a siyasi Pasaport verilmesi Bkz B.C.A, Fon No: 30 18 1 2, Yer Numarası Kutu No: 31, Dosya Gömleği No: 70, ıra No: 18, Dosya No: 112112, Tarih: 16.11.1932. 446 Bayur, (1987), a.g.e., 62. 166 Afgan yöneticileri Türkiye‟yi anlamıĢlardı. KarĢılıklı anlayıĢ sayesinde ikili iliĢkiler geliĢmiĢti ve geliĢmeye devam ediyordu. Amanulla Han‟ın Türkiye‟ye ziyareti sırasında, 25 Mayıs 1928 tarihinde Ankara‟da imzalanmıĢ olan “Türkiye ve Afganistan dostluk ve iĢbirliği antlaĢması” nın on yıllık süresi bitmek üzereydi. 31 Aralık 1937 günü dıĢiĢleri bakanı Tevfik RüĢtü Aras ile Ankara‟daki Afganistan büyükelçisi Sultan Ahmet Han, antlaĢmanın on yıl daha uzatılmasını öngören bir protokol imzalamıĢlar.447 Bu protokol, 22 Mayıs 1938‟te Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alındı ve DıĢiĢleri Bakanı Tevfik RüĢtü o gün, meclis genel kurulunda Türkiye- Afganistan iliĢkileri üzerine mühim bir konuĢma yapmıĢtır. Türkiye ve Afganistan iliĢkilerinin 1920 yılından beri sorunsuz ve düzenli biçimde devam ettiğini, Saadabad Paktı‟nın imzalanmasıyla da batı Asya bölgesinin ortak vatan haline dönüĢtürüldüğünü, bu paktın bölgesel barıĢa yardımcı olduğunu belirtti. Kısacası Atatürk‟ün son yılında Afganistan ve Türkiye iliĢkileri artık en üst düzeyde bulunuyordu. 4.4.1. Atatürk ile Zahir Şah arasında son telgraflar 19 Nisan 1938 yılında orta Anadolu‟da büyük bir deprem olmuĢ. Deprem özellikle KırĢehir bölgesinde ağır can ve mal kayıplarına neden olmuĢ. 22 Nisan günü Afganistan büyükelçisi Sultan Ahmet Han Türkiye dıĢiĢleri bakanını ziyaret ederek, KırĢehir depremi dolayısıyla Hükümeti‟nin üzüntülerini ve baĢsağlığı dileklerini sunmuĢtur. Ertesi gün Zahir ġah Han da Atatürk‟e bir taziyet telgrafı göndermiĢ: “Türkiye‟de zelzelenin insan zayiatına ve maddi hasarlara sebep olduğunu iĢiterek ziyadesiyle müteessir oldum. Derin sempati hislerimin kabulünü ekselanslarından dilerim” demiĢ. Atatürk: “Majestelerinin KırĢehir zelzelesi münasebetiyle sempati 447 Afganistan hükümeti ile 25 Mayıs 1928 tarihinde on sene müddetle akıt edilen ve müddeti bitmek üzer olan “ Muhadenet Teşriki Mesai muahedenamesinin temdidi için Hariciye Vekilliğine salahiyet verilmesi, adı geçen Vekilliğin 23.10.1937 tarih ve 22857/ 624 sayılı tezkeresi üzerine icra Vekilleri Heyetinin 11.11.1937 tarihli toplantısında onaylanmıştır. Bkz B.C.A, Fon No: 80 18 01 02, Yer Numarası Kutu No: 80, Dosya Gömleği No: 93, ıra No: 16, Dosya No: 435-26, ayı Nu: 2, Tarih: 11.11.1937. 167 hislerini havi olarak gönderdiği mesajdan ziyadesiyle mütehassıs olarak en hararetli teĢekkürlerimin kabulünü rica ederim” diye cevap vermiĢ. 1938 yılında Afganistan kralı ile Türkiye cumhurbaĢkanı arasında çekilen telgraflar bunlar olmuĢ. Bir ay sonra Atatürk, Afganistan‟ın bağımsızlık yıldönümünü kutlamıĢ ve 25 Mayıs günü Zahir Han‟a Ģu telgrafı çekmiĢ: “Afgan istiklalinin yıldönümü münasebetiyle Majestelerine en hararetli tebriklerimle birlikte Ģahsi saadetleri ve kardeĢ Afgan milletinin refahı hakkındaki temennilerimi takdim ederim”448 Mohammad Zahir Han “Nazik tebriklerinden dolayı ekselansınıza teĢekkür eder ve Ģahsi saadetleriyle kardeĢ milletin refahı hakkındaki temennilerimi arz eylerim” demiĢ. Mustafa Kemal Atatürk ağır hasta olduğu halde kardeĢ saydığı Afgan PadiĢahı‟nın yaĢ gününü unutmamıĢ.14 Ekim günü Zahir Han‟a Ģu telgrafı gönderilmiĢtir: “Majestelerinin yıldönümleri münasebetiyle, en derin tebriklerimle birlikte Ģahsi saadetleri ve kardeĢ Afgan milletinin refahı hakkındaki temennilerimin kabulünü rica ederim” demiĢ.449 Zahir Han üst üste iki telgrafla cevap vermiĢ, 18 Ekim günü birinci telgrafıyla teĢekkürlerini sunmuĢ ve 19 Ekim ikinci telgrafıyla da Atatürk‟e acil Ģifalar dilemiĢ. “Ekselanslarının hastalıkları hakkındaki habere pek derinden üzüldüm. En samimi acil Ģifa dileklerimi sunar ve aynı zamanda kardeĢ Türk halkına saadetler dilerim” dedi. Son olarak Zahir Han cumhuriyetin yıldönümü dolayısıyla 28 Ekim 1938 günü Atatürk‟e bir tebrik telgrafı göndermiĢ “Türkiye milli bayramı dolayısıyla ekselansınıza hararetli tebriklerimi ve memleketinizin ikbal ve refahı hakkında en 448 449 Şimşir, (1993), a.g.e., 103. Şimşir, (2002), a.g.e., 386. 168 samimi temennilerimi arz ederim” demiĢtir. Zahir Han‟ın bu telgrafı ağır hasta olan Atatürk‟e belki arz edilememiĢtir. Ama iki gün sonra Atatürk imzasıyla Zahir Hana Ģu teĢekkür telgrafı çekilmiĢtir: “Temenni ve tebriklerden dolayı Majestelerine hararetle teĢekkür eder ve Ģahsi saadetleriyle Afganistan‟ın itila ve refahı hakkındaki en samimi temennilerimi arz eylerim.” Bu Mustafa Kemal Atatürk‟ün Mohammad Zahir Han‟a gönderdiği son telgraftır, budan on gün sonra Atatürk fani dünyayı terk etmiĢtir. 4.4.2. Atatürk’ün ölümü ve Afganistan Mustafa kemal Atatürk‟ün ölümü üzerine Zahir Han Türkiye Büyük Millet Meclisi baĢkanı ve cumhurbaĢkanı vekili Abdülhalik Renda‟ya uzun bir taziye telgrafı göndermiĢtir. Atatürk‟ün vefatından duyduğu derin üzüntülerini bildirmiĢ, Türkiye‟nin milli azasını paylaĢmıĢtır. Renda, dost kral‟a Ģükranlarını sunmuĢ: “Atatürk‟ün milletimizi derin bir matem içinde bırakan hazin kaybından dolayı majestelerinin göstermek lütfünde bulundukları samimi hissiyata en derin Ģükranlarımı arz ederim” demiĢ.450 Kabil‟deki Türkiye Büyükelçiliği baĢsağlığına gelenler ile dolmuĢ, o güne kadar Afganistan‟da hiçbir yabancı devlet büyüğüne böylesine büyük ve içten bir saygı gösterilmemiĢti. Büyükelçi Esendal Kabil‟deki durumu Ģöyle rapor etmiĢtir: T.C. Kabil Büyükelçiliğinden DıĢiĢleri Bakanlığına No. 4762 450 Kabil, 13 ikinci TeĢrin 1938 Atatürk‟ün hastalığı ve ölümü Afganistan‟da üzüntü yaratmış. Kral Zahir Şah Han, hastalık haberine üzülmüş ve Atatürk‟e acil şifalar dilemişti. Afganistan başbakanı Haşim Han ve Bakanları da Atatürk için dua etmişlerdi. Türkiye‟nin Kabil Büyükelçisi Memduh Şevket Esendal, 30 Ekim 1938 günü Kızı‟na şunları yazmış:“Bu yıl Atatürk‟ün rahatsızlıkları dolayısı ile biz burada (Kabil‟de) Cumhuriyet Bayramı‟nı kısa kestik. Bu büyük adamın hastalığı doğrusu beni çok üzüyor. Bkz. Esendal, E. (2001). Kızıma Mektuplar. Ankara: Bilgi Yayınları, 215. 169 Mustafa kemal Atatürk‟ün ölüm haberi Afganlar ve Hindistan Müslümanları arasında derin teessür uyandırmıĢ, yeni cumhurbaĢkanın iĢ baĢına gelmesi de sevinç ile karĢılanmıĢtır. Afganistan Sadrazamı, Harbiye Veziri, Saray Veziri Maarif Veziri, değer azayı Kabine, Ayan ve Mebusan Reisleri ile bu iki Meclis üyelerinden on beĢer kiĢilik birer heyet bütün vezirliklerin ve müstakil müdürlüklerin müsteĢar ve müdürleri, kralın baĢyaveri ve baĢkâtibi burada bulunan generalleri, harbiye vezirliği Ģube Ģefleri, harbiye mektebi kumandan ve zabitleri, Edebi encümen ve Ulema heyeti azaları büyükelçiliğe kadar gelerek taziyet etmiĢ ve teessürlerini bildirmiĢlerdir. ġimdiye kadar baĢkalarına gösterilmemiĢ olan bu saygı dolayısıyla oradaki Afganistan büyükelçisine hoĢnutluk bildirilmesi muvafık olur sanırım. Büyükelçi (Ġmza) ESENDAL451 Ankara‟da kordiplomatik kademeli olan Afganistan büyükelçisi Sultan Ahmet Han yabancı diplomatlardan bir heyet ile birlikte, 10 Kasım 1938 günü dıĢiĢleri bakanı Dr Tevfik RüĢtü Aras‟ı ziyaret etti. Kordiplomatik adına Ģu beyanda bulunmuĢ: Bay Vekil, Gerek kendi adıma, gerekse duayeni bulunduğum diplomatlar heyeti adına ve temsil ettiğimiz memleketler adına, zatı devletinize bu büyük mateminizden dolayı derin teessürlerimizle samimi taziyetlerimizi arz ederiz. ġunu da zatı devletinize arz etmek isterim ki, bu büyük dünya adamının kaybı sizin milletiniz gibi her birimizin milletini de son derece müteessir etmiĢtir. Bütün kalbimizle bu sonsuz kederinize iĢtirak ediyoruz. DıĢiĢleri Bakanı Dr. Aras cevap olarak demiĢtir ki: Bay Duyan, Büyük Elçiler, Orta Elçiler, Maslahatgüzarlar, 451 Şimşir, (1993), a.g.e., 107-108. 170 Mümtaz mümessilleri bulunduğunuz dost ülkeler adına gerek kaybettiğimiz büyük liderimiz, gerek onun ölmez eseri olan Türkiye cumhuriyeti hakkında gösterdiğiniz bu derin etkili sempati tezahürü Türk halkının ruhunda nakĢedilmiĢ kalacaktır ve samimi taziyetlerinizden dolayı bütün kalbimle teĢekkür ederim.452 4.4.3. Atatürk’ün cenaze töreninde Afganistan heyeti Zahir Han Mustafa Kemal Atatürk‟ün cenaze törenine Afganistan‟ın Paris büyükelçisi ġah Veli Han‟ı gönderdi. Kral Zahir Han adına cenazede hazır bulunmak talimatı alan Veli Han, 14 Kasım günü Türkiye‟nin Paris büyükelçisi Suat Davaz‟ı ziyaret ederek bütün Afganistan halkı ve Afganistan hükümeti Türkiye‟nin milli matemini yürekten paylaĢtığını ve derin üzüntü içinde bulunduğunu söyledi. Kendisinin Büyükelçilik müsteĢarıyla birlikte Ġstanbul‟a hareket edeceğini bildirmiĢtir.453 Cenaze törenine katılan Afganistan‟ın resmi heyeti üç kiĢiden oluĢmuĢtu: 1. ġah Veli Han, kral‟ın amcası ve Afganistan‟ın Paris büyükelçisi 2. Sultan Ahmet Han, Afganistan‟ın Ankara büyükelçisi 3. Ġslam Aqa Han, Afganistan Paris Büyükelçiliği MüsteĢarı Bu heyet 18 Kasım günü Ġstanbul‟a gelmiĢ. Afganistan hükümeti Mustafa Kemal Atatürk‟ün cenaze törenine daha geniĢ ölçüde katılmayı, bir askeri birliği Kabil den Ankara‟ya göndermeyi de düĢünmüĢtü, ama yol uzaklığı ve ulaĢım zorlukları nedeniyle buna imkânı bulamamıĢtır. Öte yandan eski Afganistan kralı Amanullah Han da, Türkiye‟nin Roma büyükelçiliğine önceden haber vererek, büyük dostu Mustafa kemal Atatürk‟ün cenaze törenine katılmak üzere oğlu ile birlikte Ġstanbul‟a gelmiĢ. 452 453 Şimşir, (2002), a.g.e., 389- 390. Şimşir, (2002), a.g.e., 391. 171 Amanullah Han 19 Kasım günü Ġstanbul‟da yapılan törene katıldı ve büyük dostu Mustafa Kemal Atatürk hakkında yaptığı konuĢmasından ve üzüntülerinden ayrı baĢlık altında bas ederiz. ġah Veli Han baĢkanlığındaki resmi Afganistan heyeti de 21 Kasım günü Ankara‟da yapılan asıl resmi törende hazır bulunmuĢ ve Afganistan Kralı Zahir Han‟ı ve Afganistan hükümetini temsil etmiĢtir.454 4.4.4. Ankara’daki resmi törende Afgan heyetinin yeri Ankara‟da resmi tören 21 Kasım yapılmıĢ ve bu törende ġah Veli Han Afganistan Kralı‟nı temsil etmiĢtir. Atatürk‟ün tabutu Türkiye Büyük Millet Meclisinden alınıp geçici olarak defnedileceği Etnografya müzesine götürülmüĢtür. Atatürk‟ün cenaze töreninde biraz sonra zikir edeceğimiz ülkelerden heyetler, delegeler ve sefirler katılmıĢtır: Afganistan, Almanya, Amerika, Arnavutluk, Belçika, Bulgaristan, Çekoslovakya, Çin, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, Ġngiltere, Ġspanya, Ġsviçre, Macaristan, Mısır, Irak, Ġran, Ġtalya, Japonya, Letonya, Lituanya, Norveç, Polonya, Romanya, Sovyetler birliği, Suriye, Yugoslavya ve Yunanistan vardı. Ayrıca Milletler Cemiyetinin, Fransız Suriye Manda idaresinin, düyunu umum iyenin mümessilleri de katılmıĢtı. Bu resmi cenaze alayında Afganistan Kralı‟nı temsil eden MareĢal ġah Veli Han, misafir heyetlerin baĢında ve baĢbakan‟ın hemen arkasında yer almıĢtır. 4.4.5. Amanullah Han’ın Atatürk’e son saygısı Ankara‟daki törenden bir gün sora Ġstanbul valiliği, eski Afganistan kralı Amanullah Han‟ın 22 Kasım günü saat 19.10‟da ekspres trenle Ġstanbul‟dan Ankara‟ya hareket ettiğini DıĢiĢleri‟ne haber verilmiĢtir. Amanullah Han geçici 454 Hepsi tarif edilmeyecek derecede derin bir hüzün içinde yavaş adımlarla ve kütle halinde ilerliyor, daha geriden vilayetler mümessilleri, parti heyetleri, Halkevleri mümessilleri ve şimdi sel halinde, gençlik ve yüksek tahlil mümessilleri geçiyor. Böylece Atatürk‟ün tabutu geçici istiratgahı Etnografya müzesine götürülüyor. Bkz. Şimşir, (1993), a.g.e., 50. 172 mezarında Atatürk‟e son defa saygılarını sunmaya gelmiĢ ve Atatürk‟e bağlılığını Ģu sözleriyle dile getirmiĢtir: Roma‟da evimizdeydik. Radyo dinliyorduk. Kara haberi örgenince ne hale geldiğimi bilemezsiniz. Kalbimizden vurulmuĢ gibi olduk. Gazetelerin verdiği bilgi yasımızı tümüyle artırdı. Çocuklarım siz kalınız, ben gidip Büyük Ata‟nın kaybı karĢısındaki elem ve üzüntülerimi ona kendi huzurunda belirtmek istiyorum, dedim. Ġstanbul‟a bu amaçla tamamen özel olarak geldim. Eğer gelmeseydim bu sonsuzluğa göçen büyük insanin önünde ağlamasaydım, bu sonsuz ayrılığa katlanamazdım. Ona saygı görevimi yapabilmek için Ġstanbul‟a geldim. Gelir gelmez saraya gittim. Büyük arkadaĢımın tabutu önünde durdum, eğildim, ağladım. O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün doğu milletleri için de en büyük önderdi. Acım, Türk milletinin acısı kadar büyüktür. Sevdiğim Türk Milletine baĢ sağlığı dileğimizin sunulmasını aracılığınızla dilerim.455 Mustafa Kemal Atatürk‟ten sonra TBMM, 11 Kasım 1938‟de eski BaĢbakan Ġsmet Ġnönü‟yü CumhurbaĢkanı seçti. Bu haber Afganistan‟da memnuniyet ve sevinç ile karĢılanmıĢtır. Zahir Han bir telgraf göndererek yeni CumhurbaĢkanını kutlamıĢtır ve “Afganistan ile Türkiye arasındaki dostluk ve samimiyetin bundan böyle de artarak devam etmesi” arzusunu dile getirmiĢ. Ġsmet Ġnönü de, verdiği cevapta, ayni dileklerde bulunmuĢtur.456 4 Ekimde Ankara Büyükelçisi Sultan Ahmed Han‟in Moskova Büyükelçiliğine gideceği için, yerinde Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Feyiz Muhammed Han Büyükelçi olarak atanacaktı. Fakat Atatürk‟ün hastalığı nedeniyle ertelenmiĢti ve bu değiĢiklik, 8 ġubat 1939‟da CumhurbaĢkanı Ġsmet Ġnönü‟nün yeni Afganistan Büyükelçisi kabulüyle gerçekleĢmiĢtir. Sultan Ahmed Han 12 Ocak 1939‟de Ankara‟dan ayrılmıĢtır. 1939 yılı geldiğinde, Türkiye‟de CumhurbaĢkanı, BaĢbakan ve DıĢiĢleri Bakanı değiĢmiĢti, yani Atatürk yerine Ġsmet Ġnönü, Celal Bayar yerine 25 Ocak 1939 Dr. Refik Saydam ve Tevfik RüĢtü Aras yerine de ġükrü Saraçoğlu gelmiĢti. Afganistan‟da ise sadece DıĢiĢleri Bakanı Feyiz Muhammed Ankara Büyükelçiliğine atanmıĢtı. Ama yine de değiĢmeyen bir Ģey vardı, o da Türkiye ve Afganistan‟ın dostluk ve 455 Wev: www.byegm.gov.tr/yayinlerimiz/ANADOLUNUNSESI/198/ANDIZ.HTM, adresinden 14 Nisan 2014‟de alınmıştır. 456 Şimşir, (2002), a.g.e.,, 396. 173 kardeĢliği idi. Mustafa Kemal Atatürk döneminde olduğu gibi Atatürk‟ten sonrası da Türkiye ve Afganistan münasebetleri ve dosutluğu gün geçtikçe daha da kuvvetleniyordu. Bunun en büyük sebeplerinden biri her iki millet ayni düĢünceye ve ortak bir hedefe kilitlenmeleri idi. Her iki ülke ilerlemeyi ve modernleĢmeyi azmetmiĢlerdi.457 Amanullah Han‟dan, Nadir ġah ve Mohammad Zahir ġah‟a kadarki Afganistan Kralları Mustafa Kemal Atatürk‟le ayni münasebetlerde idiler. Atatürk için de Afganistan ve halkı fark edilmeksizin ayni idiler. Bu nedenle dostluk ve iĢbirliği anlaĢmaları imzalanarak, Atatürk döneminde Türkiye ve Afganistan iliĢkileri sağlam temellere oturtulmuĢtu. Ancak bu temeller, bazı nedenlerle deyiĢmiĢ ve Afganistan kendi kaderine terk edilmiĢti. Son yıllarda tekrar iki ülke arasındeki iliĢkiler Atatürk dönemindekine benzer ilikĢilerin kurulması, Afganistan açısından çok büyük bir geliĢmedir. 457 Web: http://faridqarizadah.blogfa.com/post-10.aspx adresinden 10 Haziran 2014‟de alınmıştır. 174 175 SONUÇ Türkiye ile Afganistan‟ı birbirine yaklaĢtıran esas mesele iki millettin de sömürgeci ve emperyalist devletlerin paylaĢım mücadelesi verdikleri coğrafyalarda yaĢıyor olmasıdır. XIX. ve XX. Yüzyılda Afganistan‟ın tarihinde önemli rol oynayan iki güç Ġngiltere ve Rusya olmuĢtur. Rusya‟nın Ġran üzerinde nüfuz oluĢturmaya baĢlaması, Hindistan‟ı elinde bulunduran Ġngiltere‟yi rahatsız etmiĢ, Afganistan bu iki ülkenin emperyalist arzularının mücadele alanı olmuĢtur. 1893‟te Ġngilizler ile imzalanan antlaĢmayla “Durant Hattı” olarak bilinen yeni sınırın tespit edilmiĢ bu antlaĢmayı imzalayan Emir Abdurrahman Han dan sonra tahta çıkan Habibullah Han politikada babasının yolunu takip ederek Rusya ve Ġngiltere‟ye karĢı temkinli durmuĢtu. 1914 yılında Habibullah Han Ġngilizlerden bağımsızlık talebinde bulundu. Fakat Ġngilizler savaĢ boyunca tarafsız kaldıkları takdirde Afganistan‟a bağımsızlık verebileceğini bildirdiler. Afganistan Osmanlı Halifesinin cihat ilanına katılmadı ve birinci Dünya SavaĢında tarafsız kaldı. Emir Habibullah‟ın ani ölümü üzerine, yerine oğlu Amanullah Han geçti. Amanullah 13 Mayıs l919‟da Ġngiltere‟ye karĢı bağımsızlık savaĢını baĢlattı. 8 Ağustos 1919‟da Ġngiltere Ravalpindi AnlaĢmasını yaparak Afganistan‟ın bağımsızlığını tanıdı ve Böylece Afganistan Birinci Dünya SavaĢı‟ndan Afganistan‟ın sonra kendisini bağımsızlık Ġngilizlerin mücadelesini nüfuz dan baĢlattığı kurtarmayı 1919 yılı baĢardı. Türk Milli Mücadelesi‟nin de baĢladığı yıldır. Bu ortak mücadele iki ülkeyi ve iki milletin önderlerini birbirine yaklaĢtırdı. Amanullah Han iktidara geldiğinde, Afganistan, Osmanlı Devleti gibi iki emperyalist güç arasında kalmıĢtı. Bir taraftan BolĢevik Rusya‟nın faaliyetleri, diğer taraftan Hindistan‟ın güvenliği ile ilgilenen Ġngiltere arasında varlığını muhafaza etmeye çalıĢan Afganistan için Türkiye‟nin dostluğu büyük önem taĢımaktaydı. Türkiye ile Afganistan iliĢkileri tarihi günlerde kurulmuĢtur. Afganistan, 1920 yılında Ankara‟da kurulan T.B.M.M Hükümeti‟ni tanıyan ilk ülkedir. Yeni Türkiye, ilk ittifak antlaĢmasını Afganistan‟la yapmıĢtır, Afganistan‟ın bağımsızlığını tanıyan ikinci ülke olmuĢtur. 176 1 Mart 1921‟de “Türkiye-Afganistan Ġttifak Muahedenamesi” Moskova‟da imzalandı. Türk-Afgan AntlaĢması, Türkiye için de önemliydi. Bu antlaĢma Ankara Hükümeti‟nin hukukî olarak yapmıĢ olduğu ilk uluslararası siyasi antlaĢmadır. Türkiye‟nin Afganistan gibi Ġslam ülkeleriyle ilgilenmesi Ankara‟ya dinî açıdan da itibar kazandırıyordu. Bir süre sonra Sultan Ahmet Han‟da ilk Afgan elçisi olarak Türkiye‟ye geldi eski Medine muhafızı Fahrettin PaĢa da Kabil‟e ilk Türk elçisi olarak atandı. Sultan Ahmed Han‟ın baĢında bulunduğu Afganistan Elçilik heyeti Türkiye‟ye geldiği ilk günlerde II. Ġnönü zaferi kazanılmıĢtı. 10 Haziranda Ankara‟da Afganistan Elçiliği açıldı. Afganistan elçiliğinin açılıĢ töreninde Elçilik bayrağını bizzat Mustafa Kemal PaĢa çekmiĢtir ve 29 Haziran 1922 Türkiye Elçiliği Kabil‟de açılmıĢtır.1920'li yılların baĢında Türkistan ile Afganistan‟da faaliyet göstermiĢ olan iki Türk, Cemal PaĢa ve Enver PaĢa‟dır. Cemal PaĢa‟ya Afganistan ordusunu yeniden düzenleme görevi verilmiĢti. Türk-Afgan dostluğunun geliĢmesinde Mahmut Tarzî‟nin önemli rolü olmuĢtur. Afganistan‟ın bağımsızlık kazanmasından sonra Afganistan DıĢiĢleri Bakanlığına getirilen Tarzi 1927 yılının Temmuz ayında Ankara‟yı ziyaret etmiĢtir ve bu sefer Amanullah Han‟ın Türkiye‟ye yapacağı ziyaretin ön hazırlığı olmuĢtur. Amanullah Han 1927 tarihinde bir Avrupa gezisine çıktı. Mustafa Kemal, daha KurtuluĢ SavaĢı yıllarında kendisine ve ülkesine büyük yakınlık gösteren, Amanullah Han‟ın bu gezisine büyük önem verdi. Bunun nedeni, kiĢisel dostluk kadar Afganistan Kral‟ının Türkiye Cumhuriyeti‟ni resmî olarak ziyaret eden ilk devlet adamı olmasıdır. Bu Ziyaret sırasında 20 Mayıs l928 de Atatürk Afganistan Kralına karĢı yaptığı konuĢmada ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirmiĢ, tarihî bağları vurgulayarak emperyalizme karĢı verilen mücadeledeki benzerlikler üzerinde durmuĢ ve Afganistan‟da yapılan reformları desteklediğini ve baĢarıya ulaĢmasını dilediğini belirtmiĢtir. Ancak bu konuda dikkatli ve tedbirli olunması konusunda Amanullah Han‟ı uyarmıĢ ve bazı tavsiyelerde bulunmuĢtur. Atatürk‟ten sonra Amanullah Han da Atatürk‟ün nutkuna cevabi bir konuĢma‟da yapacağı reformlarda Atatürk‟ten yardım istemiĢtir. Bu ziyaret sırasında imzalanan dostluk antlaĢmasıyla Türk-Afgan iliĢkileri daha da geliĢmiĢtir. 25 Mayıs l928 gönü Ankara‟da Türkiye-Afganistan Dostluk ve iĢbirliği AntlaĢması imzalandı. Bu antlaĢma ile 1921‟de yapılmıĢ olan Türk- Afgan AntlaĢması geliĢtirildi ve günün 177 Ģartlarına uyumlu hale getirildi. Amanullah Han‟ın Türkiye ziyaretinin ilk somut sonucu, Kabil‟deki Türkiye Elçiliğinin ve Ankara‟daki Afganistan Elçiliğinin Büyükelçilik düzeyine yükselmesi kararı olmuĢtur. Afganistan‟ın o zamanki sosyal durumunu gözetmeden hızlı bir giriĢim yapan Amanullah Han‟ın ıslahat planları baĢarısızlıkla noktalanmıĢtır. Amanullah Han‟a, ilk tepki 1924 yılında Khust isyanı olmuĢtur. Askerî alanda eĢitliğe dayanan, kabile reislerinin güçlerini kırmayı hedefleyen planın uygulamaya konulması, Mangal Kabilesi‟ni kızdırdı. Bu olaylar üzerine reformlarda 1928 yılına kadar bir duraklama yaĢanmıĢtır. Ancak Türkiye seyahatinden dönen Amanullah Han‟ın gerçekleĢtirdiği birçok reformdan özellikle kadınların örtüsünü açtırması, kız çocukları için eğitimöğretimi zorunlu kılması, yurtdıĢına kız öğrenci göndermesi isyancıları yeniden harekete geçirmiĢtir. Kralın aceleci davranması onun sonunu hazırlamıĢtır. Afganistan için de bu giriĢimlerin bedeli ağır oldu. Bu kez ayaklanmalar durdurulamamıĢ, onun tahtı bırakarak ülkeyi terk etmesine kadar sürmüĢtür Bu olaylar sebebiyle uzunca bir zaman ıslahattan söz edilmemiĢ ve Afganistan bulunduğu yerde kalmıĢtır. Kasım 1928 de baĢlayan isyanlar sırasındaki kargaĢılıktan yararlanan Habibullah adlı bir çete reisi Kabil‟i basıp Ģehri ele geçirdi. 17 Ocak 1929‟da Afganistan tahtına oturan Habibullah Han‟ını tahtan uzaklaĢtırmak için savaĢa baĢlayan Nadir Han Ekim l929'da Afganistan tahtına geçti. Nadir Han ülkede hâkimiyeti sağladı. Nadir Han Amanullah Han‟ın halk arasında büyük tepkiye sebep olan reformlardan uzak durdu. Nadir Han da, Türkiye‟nin dostluğunun öneminin farkındaydı. Ancak daha önce de değindiğimiz gibi Atatürk dostu Amanullah Han‟ın tahtan uzaklaĢtırılması ve onun baĢlatmıĢ olduğu modernleĢme hareketinin sekteye uğramasından dolayı büyük bir üzüntü duymuĢ baĢlangıçta Nadir Han yönetimine mesafeli durmuĢtur. Ancak sürekli ve ısrarla Mustafa Kemal Atatürk‟ün bu ilk tepkisel tavrını sıcak diyalog talepleriyle yumuĢatmaya çalıĢan Nadir Han olmuĢtur. Nadir Han, Ülkenin yeniliklere ihtiyacı olduğunu düĢünüyor ancak Amanullah Han‟dan farklı olarak tedbirli davranıyor ve acele etmiyordu. Nadir Han ülkenin Ģartlarını göz ardı etmeden ve planlı hareket ederken halkın nabzını tutmayı da ihmal etmemeye çalıĢmıĢtır. Stratejik 178 konumundan ötürü hiçbir zaman dünya gündemden düĢmeyecek olan Afganistan Mustafa Kemal Atatürk tarafından her zaman hak ettiği değeri ve ilgiyi görmüĢtür. Nadir Han den sonra oğlu Zahir Han tahta geçti. Bu yakın iliĢki Muhammet Zahir ġah tarafından da devam ettirildi. Mayıs 1934‟te Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Feyz Mehmet Han ile Kabil‟deki Ġran Büyükelçisi Mehmet Taki Ġsfendiyari, iki ülke arasındaki sınır anlaĢmazlığınızda hakem olarak Türkiye‟yi seçtiler. Türkiye Fahrettin Altay baĢkanlığında bir heyeti bölgeye göndererek çözümledi. Bu karar Mustafa Kemal Atatürk Türkiyesi‟nin saygınlığı ve ağırlığı bakımından önemlidir. 1936 yılında Türkiye- Afganistan iliĢkileri ileri bir düzeye gelmiĢ, iyice pekiĢmiĢtir. Yıl içinde Mustafa Kemal Atatürk ile Zahir ġah arasında dostluk mesajları alınıp verilmiĢ ve 6 Ocak 1936 tarihinde Afganistan DıĢiĢleri Bakanı Serdar Feyiz Muhammet Han Türkiye‟ye resmi ziyarette bulundu, aynı yıl Afganistan Harbiye Veziri ġah Mahmut Han, Afganistan Genelkurmay BaĢkanı ile birlikte 19 Ekim 1936‟da Ankara‟yı ziyaret etti ve bu yıllarda Türkiye değerli uzmanlarını Afganistan Hükümeti‟nin hizmetine vermiĢtir. Mustafa Kemal Atatürk‟ün barıĢçı siyaseti, 1937‟de imzalanan Saadabad Paktı ile en üst düzeye eriĢmiĢti. Türkiye, Afganistan ile ikili iliĢkileri geliĢtirmekle kalmamıĢ aynı zamanda komĢu ülkelerle çok taraflı iliĢkiler de geliĢtirmiĢti. Türkiye ile Ġran, Afganistan ile Ġran ve Ġran ile Irak arasındaki sır sorunları çözüme kavuĢturulmuĢtu. Amanullah Han‟dan, Nadir Han ve Zahir Han‟a kadarki Afganistan Kralları Mustafa Kemal Atatürk‟le ayni münasebetlerde olmuĢlar. Mustafa Kemal Atatürk için de Afganistan ve halkı fark etmeden ayni idiler. Bu nedenle dostluk ve iĢbirliği anlaĢmaları imzalanarak, Atatürk döneminde Türkiye ve Afganistan iliĢkileri sağlam temellere oturtulmuĢtu. Ancak bu temeller, zamanla asinmiĢ ve Afganistan kendi kaderine terk edilmiĢtir. Son yıllarda tekrar Mustafa Kemal Atatürk dönemindekine benzer iliĢkilerin kurulması, Afganistan açısından çok büyük bir geliĢmedir. 179 Sonuç olarak; Türkiye ve Afganistan da gerçekleĢen modernleĢme sürecini liderlerle birlikte değerlendirmek sanırım en doğru olanıdır. Nitekim Mustafa Kemal Atatürk ve üç Afgan kralını lider olarak değerlendirdiğimizde ikile tarafı aynı gayeyi paylaĢtıkları görülür. Ancak çok değiĢik altyapılardan, farklı millî Ģartlardan ve farklı yollardan iktidara geldikleri görülür. Mustafa Kemal Atatürk‟ün hayatı mücadeleyle geçerken, Afganistan kralları hanedanlığının bir üyesi olarak babasının ölümüyle tahta çıkmıĢtır. Mustafa Kemal Atatürk iyi bir eğitime sahipken, Afganistan krallarını bu konuda da yetersiz olduğu görülür ve Atatürk‟ün yanında Osmanlı dan miraskalan eğtimli kadru varken, Afganistan bu konuda da yetersizdir. Atatürk Türkiye‟de gerçekleĢtirmeyi düĢündüğü reformları hayata geçirmeden bunların zeminini hazırlamayı ihmal etmemiĢtir. Afganistan kralları ise gerek kendi birikimleri ve gerekse ülkesinin Ģartlan açısından bu aĢamayı kaydedememiĢtir. Amanullah Han baĢta olmak üzere, Afganistan kralları ülke‟yi çağın sosyal ve ekonomik geliĢmelerine ulaĢtırmak için bütün kabile güçlerini millî bir devlet çatısı altında toplamayı amaçlamıĢtır. Böylece feodal yapı, kabile tarzı yönetim son bulacak ve sosyal adalete dayanan bir yapı oluĢturulmuĢ olacaktı. Ancak Ģu bir gerçek ki Afganistan toplumunun vazgeçilmez temel geleneklerini göz ardı etmiĢtir. Belki de en önemlisi, Amanullah reformlarında dayanabileceği güçlü bir siyasi örgütlenmeyi de sahip olamamıĢtır. Afganistan krallarının modernleĢme çalıĢmalarında en fazla istismar edilen konu, toplumsal yapıda meydana getirmeye çalıĢtığı yeniliklerdir. Çok aceleci ve plansız olarak uygulanan bu programda Amanullah Han, Mustafa Kemal Atatürk‟ün deyiĢiyle, “kafasını taĢa vurmuĢtur”. Zira O‟nun bu hataları ülkede iki büyük isyanın çıkmasına sebep olmuĢtur. Durdurulan sadece Amanullah Han‟ın düĢünceleri olmamıĢ aynı zamanda Asya‟nın adeta kalbi de durdurularak bölgenin geri kalmasına ve halen günümüze kadar uzanan çatıĢma ve kargaĢa ortamların yaĢanmasına neden olunmuĢtur. Amanullah Han‟ın Afganistan ulusu için gerçekleĢtirmek istediği idealler bir Ģekilde durdurulmasıydı, bugün Orta Asya coğrafyasında karĢımıza çok farklı, geliĢmiĢ ve oldukça modern bir Afganistan çıkacaktı. 180 181 KAYNAKLÇA BCA, D, Nu: 00 Fon No: 30 18 0 0, Y.Nu: K.No: 29, DG. No: 33, S. No: 1, Tarih: 25. 05. 1928. BCA, D, Nu: 239- 39, Fon No: 030 18 1 1, Y.Nu: K. No: 28 DG. No: 30, S.No 2, Tarih: 09.05.1928. BCA, Sayı: 6452, D, Nu: 00, Fon No: 30 10 1 1, Y.Nu: K. No: 28 DG. No: 20 Sıra No: 2, Tarih: 18.04.1928. BCA, D, Nu: 113, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 130, DG. No: 935, S.No: 2, Tarih: 19.6.1927. BCA, D, Nu: 258-11, Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 75, DG. No: 41, S. No: 3, Tarih: 18.05.1937. BCA, D, Nu: 0 0 Fon No: 30 18 01 0 1, Yer Nu: K. No: 29, DG. No: 38, S.No: 4, Tarih: 03. 06. 1928. BCA, D, Nu: 107- 44, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 29, DG. No: 38, S.No: 4, Tarih: 03. 06. 1928. BCA, Sayı Nu: 2/ D, Nu: 112- 192, Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 73, DG. No: 30, S.No: 5, Tarih: 14.04.1937. BCA, D, Nu: 51-16, Fon No: 80 18 1 1, Y.Nu: K. No: 6, DG. No: 49, S.No: 5, Tarih: 04.02.1923. BCA, Sayı Nu: 2/6431, Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 74, DG. No: 32, S.No: 6, Tarih: 17.04.1937. BCA, Fon No: 30 10 1 1, Y.Nu: K. No: 28, 18.04.1928. DG. No: 23, S.No: 7, Tarih: BCA, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 3, DG. No: 29, S.No: 11, Tarih: 03. 07. 1921. BCA, Sayı Nu: 2/ D, Nu: 112-191 Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 72, DG. No: 14, S.No: 9, Tarih: 20.02.1937. BCA, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 28, DG. No: 26, S.No: 10, Tarih: 02.05.1928. 182 BCA, D, Nu: 249-147, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 30, DG. No: 49, S.No: 11, Tarih: 05.08.1928. BCA, D, Nu: 114-4, Sayı No: 1040, Fon No: 30.18.1.1, Y.Nu: k. No: 3, DG. No: 29, S.No: 11, Tarih: 3.7.1921. BCA, Sayı Nu: 1435, Fon No: 30 18 11, Y.Nu: K. No: 4, DG. No: 50, S.No: 11, Tarih: 26.02.1922. BCA, Sayı Nu: 2/ D, Nu: 258- 8, Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 73, DG. No: 27, S.No: 11, Tarih: 06.04.1937. BCA, Sayı Nu: 2, D, Nu: 112- 149, Fon No: 3 18 1 2, Y.Nu: K. No: 48, DG. No: 62, S.No: 11, Tarih: 24.09.1934. BCA, Sayı Nu: 2/ D, Nu: 258- 9, Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 74, DG. No: 38, S.No: 13, Tarih: 10.05.1937. BCA, Sayı Nu: 2/ D, Nu: 258 -10, Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 74, DG. No: 38, S.No: 14, Tarih: 10.05.1937. BCA, Sayı Nu: 2, D, Nu: 435- 26 Fon No: 80 18 01 02, Y.Nu: K. No: 80, DG. No: 93, S.No: 16, Tarih: 11.11.1937. BCA, D, Nu: 258-5, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K No: 30, DG. No: 62, S.No: 18, Tarih: 05.08.1928. BCA, D, Nu: 19, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 20, DG. No: 119, S.No: 18, Tarih: 06.08.1929. BCA, D, Nu: 112- 112, Fon No: 30 18 1 2, Y.Nu: K. No: 31, DG. No: 70, S.No: 18, Tarih: 16.11.1932. BCA, D, Nu: 234- 36, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 28, DG. No: 25, S.No: 19, Tarih: 02.05.1928. BCA, D, Nu: 235- 21, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 7, DG. No: 13, S.No: 19, Tarih: 27.03.1923. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 732, S.No: 19, Tarih: 29.07.1931. BCA, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 29, DG. No: 46, S.No: 20, Tarih: 22.07.1928. 183 BCA, D, Nu: 435, Fon No: 030 10 0 0 Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731, S.No: 1, Tarih: 24.05.1929. BCA, Sayı No: 4352, Fon No: 30 18 1 1, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731, S.No: 2, Tarih: 22. 11. 1922. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731, S.No: 4, Tarih: 19.05.1928. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731, S.No: 5, Tarih: 25.Mayıs.1928. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 030 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731 S.No: 6, Tarih: 07.02.1929. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 030 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731 S.No: 7, Tarih: 14.04.1929. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 030 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731 S.No: 9, Tarih: 18.06.1929. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 030 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731 S.No: 10, Tarih: 15.07.1929. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731 S.No: 11, Tarih: 18.07.1929. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731, S.No: 14, Tarih: 04.08.1929. BCA, D, Nu: 435 Fon No: 030 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731 S.No: 15, Tarih: 04.08.1929. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 030 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731 S.No: 17, Tarih: 07.08.1929. BCA, D, Nu: 435 Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731, S.No: 18, Tarih: 06.08.1929. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 257, DG. No: 731, S.No: 21, Tarih: 14.08.1929. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 030 10 0 0 Y.Nu: K No: 257, DG. No: 731, S.No: 24, Tarih: 02.09.1929. 184 BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 2, Tarih: 21.02.1932. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 4, Tarih: 10.11.1932. BCA, D, Nu: 455, Fon No: 030 10 0 0 Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733 S.No: 7, Tarih: 16.05.1933. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 9, Tarih: 27.11.1933. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 11, Tarih: 14.12.1933. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 12, Tarih: 17.11.1934. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 16, Tarih: 08.08.1935. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 20, Tarih: 20.10.1936. BCA, D, Nu: 43569, Fon No: 30 10 0 0, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 733, S.No: 25, Tarih: 25.06.1937. BCA, D, Nu: 435, Fon No: 30 10 1 2, Y.Nu: K. No: 258, DG. No: 743, S.No: 6, Tarih: 12.07.1935. ATASE, Y.Nu: Sıra No: 8, Kutu No: 866, Gömlek No: 64, Tarih: 11. 5. 1923. ATASE, Y.Nu: Sıra No: 4384, Kutu No: 38, Gömlek No: 30, Tarih: 25. Mayıs.1928. ATASE, Y.Nu: Sıra No: 15060, Kutu No: 1082, Gömlek No: 9, Tarih: 01.03.1921. ATASE, Y.Nu: Sıra No: 15060, Kutu No: 1082, Gömlek No: 9a, Tarih: 01.03.1921. ATASE, (ATAZB- 1), Y.Nu: Sıra No:4372, Kutu No: 38, Gömlek No: 23, Belge No: 6245, tarih: 10.08.1920. T.C DıĢiĢleri Bakanlığı ArĢivi (DBA), MÜT. 1/95, 13 Ased 1299. T.C DıĢiĢleri Bakanlığı ArĢivi (DBA), Afganistan K-1, N.28, Ek 1. 185 Adamec, L. (1967). Afghanistan 1900-1923 A Diplomatic History. California: University of California Press, Los Angelos, 111, 131. Adamec. L. (1974). Afghanistan’s Foreign Affairs to the Mıd Twentieth Century. Relation With the USSR, Germany, and Brition, Tucson, 137, 135-136, 135, 86, 88, 90, 143. Ahmad. N.D. (1990). The Survival of Afghanistan 1747-1979. Lahore: 167, 187, 188, 177-178, 185, 190, 189-202, 211,193, 194, 194, 193, 248, 248. Ahmetbeyoğlu, A. (2002). Afganistan Üzerine Araştırmalar. Ġstanbul: Tarih ve Tabiat Vakfı Yayıları, 193 – 203. AkĢin, A. (1991). Atatürk’ün Dış Politika İlkeleri ve Diplomasisi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayını, 191. Ali ġhah, S.(1933). The Tragedy of Amanullah. London: Alexander-Ouseley Ltd, 255. Altay, F. (1970). 10 Yıl Savaş ve Sonrası(1912-1922). Ġstanbul: Ġnsel Yayınları, 426, 429, 428, 425-430, 48. Altay, F. (2008). 10 Yıl Savaş ve Sonrası 1912- 1922. Ankara: Eylem yayınları, 453, 453-474. Amin, H. (1993). Law Reform and Revolution in Afghanistan. Glasgow: 39-41. Andican, A. (2003). Cedidizm’den Bağımsızlığa Hariçte Türkistan Mücadelesi. Ġstanbul: 132. Atayi, M. (2004). Nigahi Muhtasar Bh Tarih Maasir Afganistan. (Çev. C. Kamgar ). Kabil: Miyvend Yayınları, 242- 243. Atatürk, M. (1989). Nutuk- söylev. C. III. , vesikalar/belgeler, Ankara: Türk tarih kurumu Yayınları, 1257. Atatürk’ün Söylev ve Demeleri. (1959). C.2, (Ġkinci baskı). Ankara: Türk Ġnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yayınları, 40. Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, (1959). Ankara: Ġnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınları, C.( II), 291. Atatürk‟ün Milli DıĢ Politikası (Milli Mücadele Dönemine Ait 100 Belge) 1919-1923. (1994). C. I., Ankara: 342. 186 ATASE. (2009). Geçmişten Günümüze Türk-Afgan İlişkileri. Ankara: Genelkurmay ATASE BaĢkanlığı Yayınları, 73-78, 200, 77, 78. Arni, C. (1997). Afganistan Güzergâh Kişver Guşayan. (Çev. Dr. Ġlmi ve H. Hala). PeĢaur: Miyvend Yayınları, 13. Arzu, A. (2002). Çegunagi Huviyet-i Milli-yi Afganistan. Tahran: 13-19. Avaz, Ç.(1990). Emir Timur Cengnaması, TaĢkent, 5. Aydemir, ġ. (1999). Makedonya’dan Ortaasya’ya Enver Paşa,(1914-1922). C. III., Ġstanbul: 530-531, 491, 599. Bayır, Y. (1987). Hindistan Tarihi. Ankara: Türk tarih kurumu Yayınları, C. III, 88– 99, 594, 595-597, 597, 602, 62. Bal, H. (2002). Afganistan-Türkiye İlişkilerinin Başlıca Yönleri. Afganistan Üzerine AraĢtırmalar, Ġstanbul: 269-271. Barthold, V. (1990). Moğol İstilasına kadar Türkistan. (Çev. Dursun. H), Ankara: Yıldız Yayınları, 274 – 280. Buğra, M.E. (1998). Şarki Türkistan Tarihi. ( Çev. BUĞRA, M.Y.). Ankara: ISBN NO 13, 184. Barut, M. (1967). Türkiye Cumhuriyeti Tarihi -1. Ankara: Alkım Yayınevi, 137. Büyük Coğrafya Ansiklopedisi, Genel Yayın Yönetmeni: Tanju “Afganistan”, GeliĢim Yayınları, Ġstanbul: 1981, C.VIII, 2116. Gökçel, Chakravarty, S. (2002). Afghanistan and the Great Game. Delhi, 221. Cebesoy, A. (1982). Moskova Hatıraları. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlıǧı Yayınları, 61-63, 280-281, 364-365, 383-384. Cin, B. (2006). Türkiye- İran İlişkileri (1923-1938). YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Üniversitesi Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılâp Tarihi Enstitüsü, Ġstanbul, 102. Cöhçe, S. (1997). Atatürk Döneminde Türk-Afgan Münasebetleri. Afganistan Üzerine Araştırmalar, Ġstanbul, 121-123. Çankaya, A. (1968). Yeni Mülkiye Tarihi Ve Mülkiyeliler. Ankara: Mars matbası, C.( 4), 1352. 187 Çeçen, A. (1999). Atatürk ve Avrasya. İstanbul: Cumhuriyet Kitapları Kulübü, Yayınları, 173. Çeçen, A. (1999) Afganistan’ın Öne Çıkışı, Avrasya Dosyası, Ankara: Afganistan ve Pakistan Özel Sayısı, C.( 4), 193. Çöhce, S. , Ahmetbeyoğlu. A. (2002). (Yay. Haz.), Atatürk Döneminde Türk Afgan Münasebetleri Afganistan Üzerine Araştırmalar. Ġstanbul: Tarih ve Tabiat Vakfı Yayınları,131-132. Davlatabadi, B. (1993). Şinasname-i Afganistan. Kum, 200. Davidov, A. (1999). Afganistan Mesâil-i Cenk ve Sulh. ( Çev. A. Ariyânefer). PeĢavar: Meyvand Yayınları, 23-31. Defteri Mutaliyati Siyasi ve Binulmilali( Uluslar arası Siyasi Ġnceleme Defteri), (2009).Afganistan. (Ġkinci Baskı), Tahran: Ġran DıĢiĢleri Bakanlığı yayınları, 161, 162. Dupree, L. (1997). Afganistan. Oxford: Oxford University Press, 450, 445-447, 449, 450, 453. Esendal, E. (2001). Kızıma Mektuplar. Ankara: Bilgi Yayınları, 215. Farrohi, M. (1993). Tarih-i Siyasi Afganistan. Tahran: 337. Fezzat, M. (1993). Mecahidi Kahraman İbrahim Bek Lakay, Pakistan, 17-21. Gömeç, S. (1998). Kök-Türkler Tarihi. (Ġkinci Baskı), Ġstanbul: Akçağ Yayınları,1321. Gregorian, V. (1969). The Emergence of Modern Afghnistan: Politics of Reform and Modernization 1880-1946. Stanford: Stanford University Press, 256, 291, 340. Gubar, G. (1967). Afganistan der Mesir-i Tarih. Kabil: Meyvand Yayınları, 42-48, 80, 188, 266, 758, 790, 793, 795, Gubar, M. (1996). Afganistan Der Mesir-i Tarih. (Atıncı baskı). Tahran: Cumhuri Yayınları, 523-785, 758, 337, Gürsoy, S. (1988). Liva El- Ġslam‟da Enver PaĢa‟nın Yazıları. Toplumsal Tarih, Ġstanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, Sayı.( 49 ) 23. 188 Habibi, A. (1999) . Tarih-i Muhtasar-i Afganistan. (Üçüncü baskı) . PeĢaver: DâniĢ Kitaphane Yayınları, 314. Habib, E. (1989) Doreyi Amani (Amanullah Dönemi). Kabil: Meyvend Yayınları, 47. Han, A.k. (2001). KavĢaktaki Ülke Afganistan, “GeniĢ Açı”, National Geographic, 27. Han, A. (1999). Hâkimiyeti Kanun der Afganistan. Yayınları, 2. PiĢaver: DâniĢ Kitaphane Huffman, A. (1951). The Administrative and Social Structure of Afghan Life. Journal of The Royal Central Asian Society, (VIII) , 41. Ġnternet: ġimĢek, H. “Türk-Afgan İlişkileri ve Türkiye’nin Afgan Politikası”, Web: www.hsimsek.com adresinden 27 Mart 2014‟de alınmıĢtır. Ġnternet: Çağ, G. (2011). Medine Müdafii Fahreddin PaĢa, (394) Web: http://www.sizinti.com adresinden 20 Haziran 2014‟de alınmıĢtır. Ġnternet: Özmen, S. (2008). Mahmud Tarzi’nin Hayatı, İnkılâpçılığı ve Faaliyetleri, YayılanmıĢ Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, Türkiye AraĢtırmaları Enstitüsü, Ġstanbul, 156-157. Web: http://dosya.marmara.edu. tr/tae/Ara% C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf adresinden 13 ġubat 2014‟de alınmıĢtır. Ġnternet: AkbaĢ. Ġ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han‟ın Türkiye Gezisi. Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, C. VII, (16-17) Web: http://web. deu.edu.tr /ataturkilkeleri 324.v adresinden 11 Mart 2014‟de alınmıĢtır. Ġnternet: AkbaĢ, Ġ. (2008). Afgan Kralı Emanullah Han’ın Türkiye Gezisi ve TürkAfgan İlişkileri, YayımlanmıĢ Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılâp Tarihi Enstitüsü, Ġzmir, 113. Web: http:// mehmetcakal. blogcu.com/ adresinden 19 Mart 2014‟de alınmıĢtır. Ġnternet: Köçer, M. (2008). Atatürk Ġnkılâbının Nadir ġah Döneminde Afganistan‟ın ModernleĢme Çabasına Etkisi. Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic (3/4) 563. Web: http://turkoloji.cu.edu.tr/ATATURK/araĢtirmalar adresinden 20 Haziran 2014‟de alınmıĢtır. Ġnternet: Özer. Ġ. (2013). Türkiye Cumhuriyeti‟nin Ġlk Resmi Konuğu Afgan Kralı Amanullah Han‟ın Türkiye Ziyaretinin Türk Basınındaki Yansımaları(1928). Turkish Studies, Editör, Sibel, Üst, (8/11) Sonbahar 290. Web: http://www.turkishstudies.net/ adresinden 23 ġubat 2014 „de allınmıĢtır. 189 Kabacalı, A. (2001). Hatıralar Cemal Pasa. Ġstanbul: Türkiye ĠĢbankası Yayınları, 183-242, 15. Kakar, M. (1995). Afghanistan. London: Berkeley · Los Angeles, 3, 5, 9. Kâtip, F.(1994). Seracü’t Tevarih. Kum, 189. Kasalak, K. (2007). Irak‟ta Manda Yönetiminin Kurulması ve Atatürk Dönemi Türkiye-Irak ĠliĢkileri. Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi, Ankara: ATASE BaĢkanlığı Yayınları, Sayı,( 9), 200. Kocatürk, U. (1938). Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi. Ankara: Türk Tarih Kurumu, Yayınları, 468. Konukçu, E. (1973). Kuşan ve Akhunlar Tarihi. Ankara: Sevinç Matbaası Yayınları, 5 -18, 99. Köçer, M. (2009). Emanullah Dönemi Afganistan (1919 1929). Elazığ: Manas yayınları, 112, 117-118, 114, 123-124, 129, 130, 134, 138, 155, 145, 147, 247-148. Kurat, A. (1990). Türkiye ve Rusya. Ankara: Kultur Bakanligi Yayınları, 500, 330, 331, 335. Macmunn, G. (1929). Afghanistan from Darius to Amanullah. London: G. Bell and Sons, 298, 330, 331, 335. Male, B. (1982). Revolutionary Afghanistan. London: Croom Helm Yayınları, 21. Milli Eğitim Basımevi. (1964). İslam Ansiklopedisi. C.4, Ankara: MEB. 172. Farhang, M. S. (1993) . Afganistan der Panc Karn-, Ahir. MeĢhed: I. C., 397 – 409. Mubariz, A. (1999). Tahlil-i Vakiyât-i Siyasi Afganistan 1919-1996. (Ġkinci baskı). PeĢavar: Meyvand Yayınları, 32-71. Nawid, S. (1999). Religious Response to Social Change in Afganistan, 19191929, King Amanallah and the Afghan Ulama. PeĢaver, 69, 61, 62, 72, 73, 74, 100. Nawid, S. (1999). Religious Response to Social Change in Afganistan 1919-1929. Mazda, 72. Nazaruf, H. (1978). Dayirtalmarif Tacik. C. 1, DoĢanbe: Tacikistan Devlet Matbaası, Yayıları, 164. 190 Nehru, J. (2002). Kızıma Mektuplar. (Çev. Emin. M.). Ankara: Bozarsan, 94. Nehru, C.(1959). Negah-i Ba Tarih-i Cehan, (Çv. , Tafazzoli, M). Tahran: 1959, I. C.,532. Oğuz, E. (1998). Afganistan. Ġstanbul: Cep Kitapları A. S.Yayınları, 65. Olgun, Ġ. (1975). Gezi Notlari. Akara: Aydın Kitapevi, GE-DA ve Tekin Yayınevi, 85. Özgiray, A. (1999). Atatürk’ün Dış Politikası 1919-1938. Ġzmir: Selçuklu Basımevi, 13- 14, 1121. Öksüz, H. (2001). Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Ġlk Resmî Konuğu: Afgan Kralı Amanullah Han‟ın Türkiye Ziyareti (20 Mayıs-2 Haziran 1928), (Çiçek. K . ), Pax Ottomana, SOTA ve Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2001, .771, 772, 773, 775, 777, 777-778, 779. Poullada, L. (1973). Reform and Rebellion in Afghanistan 1919-1929: King Amanullah’s Failure to Modernize a Tribba Society. London: Cornell University Press, 75, 81, 82-83, 84-85, 87-89, 92, 120-124, 125, 139, 164165, 172. Popalzayi, A. (1988). Safer hayi Hariciyi Alahazrat Amanullah Han. Kabil: BaĢarat Yayınları, 289. Rahmeti, M. (1999). İhtisar-i ez Coğrafya-yi Umumiyi Afganistan. Kabil: Yayın Yeri Yok, 9. Rubin, B. (1995). The Fragmentation of Afganistan. London, 55, 56, 20-21, 56, Saikal, A. (2004). Modern Afghanistan: A History of Struggle and Survival. London: I. B. Tauris, 62, 63-64, Sander, O. (1996). Siyasi Tarih. (BeĢinci baskı). Ankara: Ġmge Yayınları, C.2, 506. Saray, M. (1984). Türk-Afgan Münasebetleri. Ġstanbul: Veli Yayınları, 48, 30, Saray, M. (1995). Atatürk veTürk Dünyası. Ankara: Türk Tarih Kurumu yayınları, 27, Saray, M. (1999). Türk-İran İlişkileri. Ankara: Atatürk AraĢtırma Merkezi Yayınları, 118-119. 191 Saray, M. (2002). Afganistan ve Türkler. Ankara: ASAM, Yayınları, 30, 122, 197200, 201-202,124, 151, 147, 149, 135, 136-137, 131. Saray, M. (1981). Dünden Bugüne Afganistan. (Birinci Baskı). Ġstanbul: Boğaziçi Yayınlar,16 -21, 18, 19, 23. Sarıhan, Z. (1996). Kurtuluş Savaşı Günlüğü 4 (Açıklamalı Kronoloji) Sakarya SavaĢı‟ndan Lozan‟ın AçılıĢına (23 Ağustos 1921 - 20 Kasım 1922), Ankara, 228, 376, 686-687, 322. Sarıhan, Z. (2002). Kurtuluş Savaşımızda Türk- Afgan İlişkileri. Ġstanbul: Kaynak Yayınları, 260, 81, 489, 212, 82. Sevim, A., Merçil, E. (1996). Selçuklu Devletleri Tarihi. Ankara: Türk Tarihi Kurumu Yayınları, 18 -24. Sencer, A. (2006). Tevfik Rüştü Aras Dönemi Olaylarla Türk Dış Politikası, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, , Ġstanbul. Shahrani, M. (1984). Canfıeld, Revolutions and Rebellions in Afghanistan. Berkeley, 34. Shahrani, M. (1986). State Building and Social Framentation in Afganistan. Neyoruk: Syracuse University Pres, 67. Sistani, M. (2004). Allama Mahmod Tarzi, Şah Amanullah ve Ruhaniyet Mutanefiz. Suyed, 49. Soysal, Ġ. (1993). Türk Dış Politikası İncelemeleri İçin Kılavuz (1919-1993). Ġstanbul: Ortadoğu ve Balkan Ġncelemeleri Vakfı Yayınları, 1-2. Soysal, Ġ. (1983). Tarihçeleri ve Açıklamaları ile Birlikte Türkiye’nin Siyasal Antlaşmaları (1920 1945). C.1, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 24. Soysal, Ġ. (1999). 1937 Sâdâbat Paktı. Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç. Ankara: Türk Tarihi Kurumu Yayınları, 330-331, 328, 332, 3312, 3139- 3140, 3141, 3156-3157, 3151-3154. Sümer, F. (1999). Oğuzlar (Türkmenler) (BeĢinci baskı). Ġstanbul: Türk Dünyası AraĢtırmaları Vakfı Yayınları, 100–105. Sykes, P. (1940). A History of Afganistan, First published in London, Macmillan & Co., 1940, Reprint in New Delhi: Oriental, 1981, 311, 310, 313, 316. 192 ġahingiray, Ö. (1955). Atatürk’ün Nöbet Defteri. Ankara: Türk Tarihi Kurumu Basımevi, 457, 26-27. ġimĢir, B. (2002). Atatürk ve Afganistan. Ankara: ASAM, Yayınları, 33, 36-37, 55, 56, 63, 115, 11-12, 130, 136, 137, 220, 152, 160, 175-176, 179, 183, 186, 189, 190, 192, 211, 219, 225, 233, 271, 281, 269, 311, 382, 386, 389-390, 391, 396. ġimĢir, B. (1993). Atatürk ve Yabancı Devlet Başkanları. C. 1, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayını, 6- 7, No.2, 11, 5, 9, 10-11, 10, 22, 7, 12-13, 14, 15, 18, 19, 20, 21-22, 46-47, 34-35, 31-35, 177, 41, 42, 43, 44, 56, 54, 103, 107-108, 91, 50. ġimĢir, B. (1999). Doğunun Kahramanı Atatürk. Ankara: Bilgi Yayınevi, 45. Tarzi, A. (1991). Biografhy of Mahmud Tarzi (from 1882 to 1909). (Çev. Tarzi). london, 27. W. Tarzi, A. (1977). Efganistan. (C. IV,) Ġstanbul, 174, 172-173, 174-175. Togan, A. (1999). Hatıralar, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 332. Turan, O. (1998). Selçuklu Tarihi ve Türk İslam Medeniyet. i (Yedinci baskı). Ġstanbul: Türk Yurdu Yayınları, 103–242. Vatan Yayınları. (1923-1973). Türkiye Ansiklopedisi. C.1, Ankara: VY. 46-47. Volduruskiy, M. (2001). Şoraviy ha ve Hamsayiyi Cunubiyşan. (Çev. A, Aryanfar). PeĢaur: Miyvend Yayınları, 180. Ünal. E. (2007). Cumhuriyet‟in ilk Resmi Konuğu. Popüler Tarih Dergisi, (78),48, 49, 48, 47, 49. Weiner, M., Banuazizi, A. (1994). The Politics of Social Transformation in Afghanistan, Iran and Pakistan. Syracuse University Press, 333. Yalçın, D. (2005). Türkiye Cumhuriyeti Tarihi. Ankara: Atatürk AraĢtırma Merkezi Yayınları, C. (2), 446. Yalçinkaya, A. (1991) . Cemâleddin Efgani ve Türk Siyasi Hayati Üzerindeki Etkileri. Ġstanbul: Osmanlı, 29-64. www.byegm.gov.tr www.afghangerman.net 193 www.sizinti.com. www.sizinti.com.tr www.hsimsek.com www.turkishstudies.net www.turkoloji.cu.edu.tr http://faridqarizadah.blogfa.com/post-10.aspx http://afghanan.net.afghanistan/sites/kingmanullahkhan. http://www.bbc.co.uk/persian/afghanistan/2013/08/130820_k02-afghanistanl http://www.orsam.org.tr/tr/haritaGaleri.aspx?HaritaID=46 http://www.isteataturk.com/resimler/f2a82ata_847Y.jpg http://www.isteataturk.com/resimler/1b24aata_fra_1_35. http://mustafakemalataturkresimler.files.wordpress.com/2012/05/137.png https://www.google.com.tr/search?q=amanullah+han&newwindow=1&s http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Haritalar/Images/5idari%20b%C3%B http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Haritalar/Images/6-siyasi.jpg http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Haritalar/Images/36-dil%20h..jpg http://web.deu.edu.tr/ataturkilkeleri/ai/uploaded_files/file/dergi%2016 http://web.deu.edu.tr/ataturkilkeleri/ai/uploaded_files/file/dergi%201617/18_isl http://www.turkishstudies.net/Makaleler/570877959_113_tufan_turan.pdf 194 195 EKLER 196 EK – 1.1: Amanullah, Han Türkiye-Afganistan AntlaĢması‟nın 22 Ekim 1922‟de onaylamıĢtır.458 458 Bkz. B.C.A, Fon No: 30 18 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 257 Dosya Gömleği No: 731, No:4352, Tarih: 22. 11. 1922. ıra No: 2, ayı 197 EK -1. 2: DıĢiĢleri Bakanı‟nın eski Afganistan kralı temsilcisi Gulam Ceylani Han ile yapacağı görüĢme hakkında BaĢbakan‟a verdiği bilgi. 459 459 Bkz B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731, ıra No 14, Dosya No: 435, Tarih: 04.08.1929. 198 EK - 1.3: Afganistandai vekayi hakında Kâbil Büyükelçiliği‟nden alınan 12 ġubat 1929‟da 1625/4 numaralı Ģifre.460 460 Bkz. B.C.A, Fon No: 030 10 0 0 Yer Numarası Kutu No: 257, Dosya Gömleği No: 731 ıra No 7, Dosya No: 435, Tarih: 14.04.1929. 199 EK - 1.3: Devam, Afganistandai vekayi hakında Kâbil Büyükelçiliği‟nden alınan 12 ġubat 1929‟da 1625/4 numaralı Ģifre. 200 EK - 1.3: Devam, Afganistandai vekayi hakında Kâbil Büyükelçiliği‟nden alınan 12 ġubat 1929‟da 1625/4 numaralı Ģifre. 201 EK- 1.3: Paris‟e gelen Afganistan DıĢiĢleri Bakanının Türkiye CumhurbaĢkanı ile GörüĢmek Üzere Ankara‟ya gelmek istediği.461 461 Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0 Kutu No: 130 Dosya Gömleği No: 935 ıra No: 2, Dosya Nu: 113, Tarih: 19.6.1927 202 EK- 1.4: Reisicuhur Hazretleri trafından (Atatürk) Afganistan kralı‟na hadiye olarak bir kılıç verilmiĢtir.462 462 B.C.A, Fon No: 30 18 1 1, Yer Numarası: Kutu No: 28, Dosya Gömleği No: 25, ıra No: 19, Dosya No: 234-36 Tarih: 02.05.1928. 203 EK- 1.5: Afganistan Kralı‟nın Türkiye ziyaretleri sırasında kara ve deniz güven kuvvetlerinin alacağı tedbirler.463 463 Bkz, B.C.A, Dosya No: 435, Fon No: 30 10 0 0 – Yer Numarası: Kutu No: 257 – Dosya Gömleği No: 731 – ıra No: 4, Dosya No: 435, Tarih: 19.05.1928. 204 EK- 1.5: Devam, Afganistan Kralı‟nın Türkiye ziyaretleri sırasında kara ve deniz güven kuvvetlerinin alacağı tedbirler. 205 EK- 1. 6: Afganistan- Ġran hudut anlaĢmazlığının çözümlenmesi için hakem tayin edilen Fahrreddin PaĢa‟nın telgrafı.464 464 Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 0 0, Yer Numarası Kutu No: 258, Dosya Gömleği No: 733, ıra No: 12, Dosya No: 435, Tarih: 17.11.1934. 206 EK- 1. 7: Afgan kral ve kraliçesi‟ni Ġstanbul‟a getirmek için Ġzmir vapurunun kiralanması.465 465 Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 28 – Dosya Gömleği No: 20 – ıra No: 2, ayı: 6452, Tarih: 18.04.1928. 207 EK- 1. 8: Afgan kral ve kraliçesi‟nin karĢılaması için yapılacak tören ve düzenlenen programın tastık-i.466 466 Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 28 – Dosya Gömleği No: 23 – ıra No: 7, ayı: 6452, Tarih: 18.04.1928. 208 EK- 1. 8: Devam, Afgan kral ve kraliçesi‟nin karĢılaması için yapılacak tören ve düzenlenen programın tastık-i. 209 EK- 1. 8: Devam, Afgan kral ve kraliçesi‟nin karĢılaması için yapılacak tören ve düzenlenen programın tastık-i. 210 EK- 1. 8: Devam, Afgan kral ve kraliçesi‟nin karĢılaması için yapılacak tören ve düzenlenen programın tastık-i. 211 EK- 1. 8: Devam, Afgan kral ve kraliçesi‟nin karĢılaması için yapılacak tören ve düzenlenen programın tastık-i. 212 EK- 1. 8: Devam, Afgan kral ve kraliçesi‟nin karĢılaması için yapılacak tören ve düzenlenen programın tastık-i. 213 Merasim Programının çvrisi: Afgan Kral ve Kraliçesi hazretlerinin teĢrifleri Münasebet ile icra edilecek merasim programı: Afgan Kralı ve Kraliçesi Hazretlerinin Sivastopol‟den Ġstanbul‟a getirmek için Seyrisefayin idaresinin Ġzmir vapuru tahsis edilmiĢtir. ĠĢbu vapur Kral hazretlerinin teĢriflerinden bir gün evvel Sivastopol limanında bulunacaktır. KarĢılama heyeti Ģu kimselerden oluĢmaktadır; 1:- CumhurbaĢkanı adına Orgeneral Fahrettin Altay ve Korgeneral Naci (Eldeniz) PaĢalar 2:-Kabil Elçisi Nebil Bek 3:- TeĢrifat genel müdür muavini Sada Bek 4:- Kral ve Kraliçe Hazretlerinin maiyetlerine tayin olunan yaver beyler. Afgan safiri Gulam Ceylani Hazretleri arzu ettikleri takdirde heyete bir zarf ile iltihak buyuracaklardır. 18 Mayıs 1928 Saat 12:00 Kral ve Kraliçe Hazretleri Ġzmir vapuruna teĢrif buyururken Peyk-i Ģevket ve Berk-i Satvet selam topu atacaklar ve Kral Hazretleri gemiye çıkınca Afganistan Kralına mahsus grandi direğine zatı hümayunlarına mahsus sancak çekilecektir. Afganistan milli marĢı ardından Ġstiklal MarĢı söylenecek ve karĢılama heyeti Kral ve Kraliçe Hazretlerine takdim edilecektir. Saat 13:00 214 Vapurda öğle yemeği tenavül buyrulacaktır. Bir bando mızıka Kral Hazretlerinin emirlerine tabi olacaktır. 19 Mayıs 1928 Türk donanmasına ait diğer beĢ gemi boğazın üç mil açığında düzgün bir hat üzerinde Kral Hazretlerinin geliĢini bekleyecektir. Kral Hazretleri boğaz dıĢında bekleyen bu savaĢ gemilerinin önünden geçerken Hamidiye ve Mecidiye Kruvazörleri yirmi bir pare top atıĢı ile Kral Hazretlerinin selamlayacaklardır. Kral ve Kraliçe karĢılamaya gelen vali, kolordu ve donanma komutanları Ģehremini, halk fırkası müfettiĢi, üniversite rektörü, Kral Hazretlerinin bulunduğu gemiye çıkarak hoĢ geldiniz diyecekler ve belediye baĢkanı bir nutuk icra edecek ve Kral Hazretleri tarafından buna cevap verilecek. Bu sırada askeri bir uçak filosu Kral‟ın bulunduğu gemiyi selam edecek ve HaydarpaĢa‟ya kadar savaĢ gemilerine eĢlik edecektir. Bu Ģekilde oluĢturulan konvoy saat 18.00‟da HaydarpaĢa‟ya çıkmak üzere motora bindirilecek ve bu sırada Afgan MarĢı ve Ġstiklal MarĢı çalınacak ve motor HaydarpaĢa‟ya yaklaĢırken bütün gemiler yirmi bir pare top atacaktır. Saat 18:15 Kral ve Kraliçe Hazretleri HaydarpaĢa rıhtımında karĢılanacak ve güzergâhındaki askeri kıtayı teftiĢ edip istasyona gireceklerdir. Ġstasyon içinde Kral ve Kraliçe Hazretleri ayrıca Kadıköy Halk Partisi görevlisi, Anadolu-Bağdat demiryolları iĢletmesi müdürü, Kadıköy ve Üsküdar Belediye üyelerinden birer kiĢi tarafından karĢılanacaktır ve burada bir askeri kıta selam duracak. Afgan MarĢı ile Ġstiklal MarĢı çalınacaktır. Kral ve Kraliçe Hazretleri Prenses Nurisirrac ve Huriye Tarzi Hanımefendi ve Mesaib-i Serdar Hasan Han Hazretleri cumhurbaĢkanı tarafından tahsis edilen hususi vagona bindirilecek ve maiyetleri diğer vagonlara yerleĢeceklerdir. Saat 18:30 215 Vali, kumandan, belediye baĢkanı Tuzla‟ya kadar Kral ile birlikte gidecekler Tuzla‟ya varıĢta askeri merasim kıtası selam duracak, Afgan MarĢı ve Ġstiklal MarĢı söylenecek ve mahalli memurlar saygılarını sunacaklardır. Saat 20:00 Kral ve Kraliçe Hazretleri emir buyurdukları kimselerle akĢam yemeğinde birlikte olacaklardır. 20 Mayıs 1928 Saat 11:30 Ankara istasyonuna varıĢ. Kral ve Kraliçe istasyonda cumhurbaĢkanı tarafından karĢılanacak. CumhurbaĢkanı‟nın yanında Ģu kiĢiler bulunacak: Sağ taraflarında; TBMM BaĢkanı Kazım PaĢa, BaĢvekil Ġsmet PaĢa, Hükümet Üyeleri, TBMM BaĢkan Vekilleri, CHP Genel Sekreteri; Sol taraflarında; Genelkurmay BaĢkanı Fevzi Çakmak, Genelkurmay Ġkinci BaĢkanı ve Yardımcısı, Yüksek Askeri ġura üyeleri, Kara Deniz Hava MüsteĢarları, Genel Sekreterler, BaĢyaverler, Muhafız Kıtaları Komutanı, Özel Kalem Müdürleri, Yaverler. Ġstasyonda askeri resmi selam ifa edilecek ve askeri kıtalara dikey olarak Ģu kimseler dizilecekler: Yargıtay BaĢkanı, BaĢsavcı, DanıĢtay BaĢkanı, SayıĢtay BaĢkanı, Talime ve Terbiye Dairesi BaĢkanı, Bakanlım MüsteĢarları. 216 Saat 11:45 CumhurbaĢkanı ile Kral ve Kraliçe ve mahiyetlerinde sekiz kiĢi, istasyon binasından çıkacaklar ve istasyon meydanında beklemekte olan Ankara valisi ile belediye baĢkanı, belediye meclisinden bir heyet, emniyet genel müdürü, jandarma kumandanı ve polis müdürü tarafından karĢılanacaklardır. Belediye baĢkanı “hoĢ geldiniz” diye kısa bir konuĢma yapacak ve Kraliçe‟ye bir demet çiçek sunacaktır. Saat 12.00 Otomobillere binilip Kral ve Kraliçe‟nin ikamet edeceği Ankara Palas Oteli‟ne gidilecek. Saat 13:00-14:30 Kral ve Kraliçe ile mahiyetlerinin özel öğle yemeği. Saat 15:30 Kral ve Kraliçe Çankaya‟daki cumhurbaĢkanlığı köĢküne gidip iadei ziyarette bulunacaklar. Yanlarındaki diğer otomobillerde bulunan Prenses Nurissırac ve Huriye Tarzi Hanım, Musahibi Serdar Hasan Han, BaĢkatipleri Serdar Ali Gulam Sıdık Han, Elçi Gulam Ceylani ve eĢi ile mihmandarları bulunacaktır. CumhurbaĢkanlığı köĢklerine varıĢlarında askeri törenle karĢılanacaklardır. Saat 18:00 Kral otelde, TBMM BaĢkanı ile BaĢbakan, Genelkurmay BaĢkanını ve DıĢiĢleri BaĢkanını kabul edecek. Saat 20:30 Kral ve Kraliçe Ģerefine cumhurbaĢkanı tarafından yüz kiĢilik bir ziyafet verilecek ziyafette cumhurbaĢkanı, TBMM BaĢkanı, BaĢvekil, Hükümet Üyeleri, 217 Divanı Riyaset, Parti Genel Sekreteri, asker ve mülki erkan hazır bulunacaklar cumhurbaĢkanı bir nutuk söyleyecek ve Kral buna karĢılık verecektir. Ankara ziyaretinin birinci gün programı böyle tamamlanır Saat 11:30 Kral ve Kraliçe Hazretleri istasyon rıhtımında CumhurbaĢkanı tarafından karĢılanacaktır. Saat 11:45 CumhurbaĢkanı Hazretleri ile Kral ve Kraliçe Hazeratı ve maiyetlerinden sekiz kiĢi istasyon binasından çıkacaklar ve istasyon meydanında bulunan Ankara Valisi ile Belediye BaĢkanı, Emniyet Genel Müdürü, Belediye‟den bir heyet,Jandarma komutanı ve Polis Müdürü tarafından karĢılanacaktır. Saat 12:00 Otomobillere binilerek kral ve kraliçe‟nin ikametgâh edeceği Ankara Palas oteline hareket edilecektir. Saat 12:10 Kral ve kraliçe Hazretleri ile CumhurbaĢkanı otele gelecekler ve TeĢrifat müdürü ve mihmandarları tarafından dairelerine kadar bırakılacak ve bir müddet dinlenmeden sonra teĢrif buyuracaklardır. Saat 13:00-14:30 Kral ve Kraliçe Hazretleri ve maiyetleri hususi surette öğle taamı tenavül buyuracaklardır. Saat 15:30 218 Kral ve kraliçe Çankaya‟daki CumhurbaĢkanı köĢküne iadei ziyarette bulunacaklar. Refakatlerinde diğer otomobillerde Prenses Nurisirrac ve Huriye Tarzi Hanımefendi, Serdar Hasan Han hazretleri ve BaĢkatipleri, Serdar Ali Gulam Sıdık Han, Safir Gulam Ceylani ve refikaları Hanımefendileri ve mihmandarları bulunacaktır. Saat 17:00 CumhurbaĢkanı Hazretlerinin tensibi riyasetpenahillerine göre hareket edilecektir. Kral Hazretleri Ġkametgahlarında Büyük Millet Meclisi BaĢkanı ile BaĢvekil, Genelkurmay BaĢkanının ve DıĢiĢleri vekili Beyefendinin ziyaretlerini kabul buyuracaklardır. Saat 20:30 Kral ve kraliçe hazretlerinin Ģerefine CumhurbaĢkanı Hazretleri tarafından yüz kiĢilik bir ziyafet verilecektir. Bu ziyafette CumhurbaĢkanı Hazretleri Büyük Millet Meclisi BaĢkanı, BaĢvekil, Heyeti Vekile Azası, Divanı Riyaset, Fırka Kâtibi Umumisi, Askeri ve Mülki Erkan hazır bulunacaklardır. Bu vesile ile CumhurbaĢkanı hazretleri tarafından bir nutuk söylenecek ve Afgan Kralı Hazretleri tarafından mukabele edilecektir. Ziyafet ve resmikabul son bulacaktır. Resmikabulde Büyük Millet Meclisi Encümeni Rüesası ile mazbata nüharrirleri hazır bulunacaklardır. 21 Mayıs 1928 Saat 11:30 Büyük Millet Meclisi merasim salonunda Kral Hazretleri Süferai Ecnebiyeyi ve Maslahatgüzarı müctemian ve meri olan teĢrifat usulü dairesinde kabul buyuracaklardır. Saat 13:00 219 Kral ve Kraliçe Hazretleri Ģerefine BaĢvekil PaĢa Hazretleri süvar tarafından konaklarında özel bir öğle yemeği verilecektir. Nutuk edilmeyecektir. Askeri merasim olmayacaktır. Otomobillere kemafissabık süvari refakat edecektir. Saat 16:00 VarıĢ yerine gidilecektir. Saat 18:30 Kral Hazretleri ikametgâhlarına avdet buyuracaklar ve sefaret erkanı ve arzu buyuracakları zevatı kabul buyuracaklardır. SAAT 20.30 : DıĢiĢleri vekili tarafından kral ve kraliçe Hazeratı Ģerefine bir ziyafet verilecektir. Bu ziyarette Süferai ecnebiye refikalar ile beraber hazır bulunacaklardır. Saat 22.00: Resmikabul. Bütün kordiplomatik davet olunacaktır. CumhurbaĢkanı müzik heyeti tarafından yüz elli kiĢilik bir konser verilecektir. 22 Mayıs 1928 Saat 11:00 Vali, Belediye BaĢkanı, Cemiyeti Umumiye Belediyeden bir heyet Kral ve Kraliçe Hazretlerini ziyaretle arzı tazimat ile Kral ve Kraliçe Hazretlerine Ģehir adına bazı hediyeler takdim edeceklerdir. Saat 12:30 Kral ve Kraliçe DıĢiĢleri konağında özel bir öğle yemeğine buyuracaklardır. 220 Saat 15:30 Kral Hazretleri Heyeti Vekile azasını kabul buyuracaklardır. Saat 18:00 Büyük Millet Meclisi BaĢkanı tarafından konaklarında özel bir çay ziyafeti verilecektir. Saat 20:30 Afgan Kral ve Kraliçesi tarafından CumhurbaĢkanı Ģerefine bir ziyafet düzenlenecektir.467 467 EK- 1. 7: Afgan kral ve Kraliçesi‟ni İstanbul‟a getirmek için İzmir vapurunun kiralanması ve yapılacak tören için düzenlenen programın taslığının tercümesi Bkz. B.C.A, Fon No: 30 10 1 1 – Yer Numarası: Kutu No: 28 – Dosya Gömleği No: 23 – ıra No: 7, ayı: 6452, Tarih: 18.04.1928. 221 EK- 1. 9: Türkiye Müahedenamesi” metini.468 468 ve Afganistan “Muhadenet ve TeĢrik Messi B.C.A, Fon No: 30 10 0 0 – Yer Numarası: Kutu No: 257 – Dosya Gömleği No: 731 – ıra No: 5, Dosya No: 435 Tarih: 25.Mayıs.1928. 222 EK- 1. 9: Devam, Türkiye ve Afganistan “Muhadenet ve TeĢrik Messi Müahedenamesi” metini. 223 EK- 1. 9: Devam, Türkiye ve Afganistan “Muhadenet ve TeĢrik Messi Müahedenamesi” metini. 224 EK- 1. 9: Devam, Türkiye ve Afganistan “Muhadenet ve TeĢrik Messi Müahedenamesi” metini. 225 EK- 1. 10: 1 Mart 1921 Türkiye- Afganistan(ĠTTĠFAK) anlaĢmasının Türkçe metini.469 469 Genelkurmay ATA E Daire Başkanlığı. Bkz: Yer Numarası: ıra No: 15060, Kutu No: 1082 – Gömleği No: 9, Tarih: 01.03.1921. 226 EK- 1. 11: 1 Mart 1921 Türk- Afgan anlaĢmasını hakında kanun lahiyası sureti.470 470 Genelkurmay ATA E Daire Başkanlığı. Bkz: Yer Numarası: ıra No: 15060, Kutu No: 1082 – Gömleği No: 9a, Tarih: 01.03.1921. 227 EK- 1. 12: 1 Mart 1921 Türk iye- Afganistan(ĠTTĠFAK) anlaĢmasının Farsça metini.471 471 D.B.A, Fon No: 130 11 12 01 a a, 15 2 228 EK- 1. 13: Afganistan Kralı Amanullah Han‟ın 20 Mayıs1928 günü Ankara Ġstasyonunda Atatürk tarafından karĢılanmasında uygulanan protokol düzeni.472 472 T.C Dışişleri Bakanlığı Arşivi (DBA), Afganistan K-1, N.28, Ek 1. 229 EK- 1. 14: Emir Amanullah Han‟dant TBMM BaĢkanı Mustafa Kemal PaĢa‟ya mektup, 13 Mah-ı Esad 1299 (1921), Amanullah Han, Çar ordularına esir düĢmüĢ üç Osmanlı subayının Afganistan üzerinden Türkiye‟ye dönüĢlerini fırsat bilerek Mustafa Kemal PaĢa‟ya mektup yazıyor ve Afgan ordusunun ıslahı için Türkiye‟den bir askeri heyetin Afganistan‟a gönderilmesini rica ediyor.473 473 T.C Dışişleri Bakanlığı Arşivi (DBA), MÜT. 1/95,13 Ased 1299. 230 EK- 2. 1: 19.3.1919. Amanullah Han‟ın Ġydgah camisinde yaptığı tarihi kunuĢması ve Afganistan‟ın bağımsızlık ilanın‟a ayıt fotoğraf.474 474 http://www.bbc.co.uk/persian/afghanistan/2013/08/130820_k02-afghanistan-freedom-day.shtml 231 EK- 2. 2: Afganistan Elçiliğinin açılıĢ töreninde Elçilik gönderine bizzat Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından Afganistan bayrağı çekilirken, Kabil‟de DilgüĢa Saray‟ında 10 Ekim 1922 tarihinde verilen resepsiyonda en soldaki Amanullah Han, sağda ayakta Fahrettin PaĢa Kalpaklı üniformalı yabancı devlet elçilikleri ile birlikte. 475 475 Şimşir, (1993).a.g.e., 11.; İnternet: Özmen, . (2008). Mahmud Tarzi’nin Hayatı, İnkılâpçılığı ve Faaliyetleri, Yayılanmış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, Türkiye Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 158159. Web: http://dosya.marmara.edu. tr/tae/Ara% C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf adresinden 10 Aralık 2014‟de alınmıştır. 232 EK- 2. 3: Amanullah Han ile Atatürk, 21 Mayıs 1928 Ankara.476 476 . Şimşir, (2002).a.g.e., 177. & http://www.isteataturk.com/resimler/1b24aata_fra_1_35.jpg 233 EK- 2. 4: Gazi Mustafa Kemal‟in Amanullah Han ve eĢi onuruna verdiği davette konuklar toplu halde…20 Mayıs 1928 ve Dönemin BaĢvekil‟i Ġsmet PaĢa, Afgan Kralı Amanullah Han ve eĢi Ģerefine verdiği ziyafetten…21 Mayıs 1928.477 477 http://www.isteataturk.com/resimler/1b24aata_fra_1_35.jpg 234 EK- 2. 5: Gazi Mustafa Kemal‟in Afganistan Kralı Amanullah Han‟ı Ankara Garında KarĢılayıĢı… 20 Mayıs 1928.478 478 http://afghanan.net.afghanistan/sites/kingmanullahkhan.jpg http://www.isteataturk.com/resimler/ f2a 82ata_847Y.jpg &http://dosya.marmara.edu. tr/tae/Ara% C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01. 2014 . pdf adresinden 10 Aralık 2014‟de alınmıştır. 235 EK- 2. 6: Türkiye‟ye eğitim maksadı ile gönderlen ilk öğrenciler.479 Afganistan‟a gönderilen Prof. Dr. Kamil Rıfkı Urga, Afganistan baĢkenti Kabil‟de Kabil Tıp Fakültesini kurup bu fakültenin ilk dekanı olmuĢtur.480 479 http://www.isteataturk.com/resimler/f2a82ata_847Y.jpg & http://dosya.marmara.edu. tr/tae/Ara% C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf adresinden 12 Aralık 2014‟de alınmıştır. 480 ATASE. (2009), a.g.e., 70-73. 236 EK- 2. 7: Kasım 1928‟de ġinvariler Amanullah Han‟a karĢı isyan bayrağını açtıklarında, bu durumdan istifade ederek Kabil‟e bir saldırı düzenleyen Beççe-i Saka 16 Ocak 1929 tarihinde Ģehri ele geçirdi.481 481 http://dosya.marmara.edu. tr/tae/Ara% C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf adresinden 14 Aralık 2014‟de alınmıştır. 237 EK- 2. 8: Amanullah Han dan sonra Nadir Han ve Zahir Han dönemini Türkiye gazeteleri takib etmiĢtir,Cumhuriyet, 17 Ekim 1929. 482 482 TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Milli Kütüphane Başkanlığı & http://dosya.marmara.edu. tr/tae/Ara% C5% 9Ft% C4% B1rma/teztarama 29.01.2014.pdf adresinden 10 Aralık 2014‟de alınmıştır. 238 EK- 3.1: Afganistan Siyasi ve Ġdari Bölüler Haritası.483 483 http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Haritalar/Images/6-siyasi.jpg 239 EK- 3. 2: Afganistan Etnik Yapı Haritası.484 484 http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Haritalar/Images/11-etnik%20yap%C4%B1%202.jpg 240 EK- 3. 3: Afganistan Ekonomik Etkinlik, Toprak Kullanımı ve madeni haritası.485 485 http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Haritalar/Images/10-ek.%20et.%20ve%20top.%20kull..jpg 241 EK- 3.4: Afganistan Nüfus Yoğunluğu ve Dil Haritası.486 486 http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Haritalar/Images/36-dil%20h..jpg 242 ÖZGEÇMİŞ Kişisel Bilgiler Soyadı, adı : ĠBRAHĠMĠ, Noor Mohammad Uyruğu : Afganistanlı Doğum tarihi ve yeri :15.06.1980 Takhar Medeni hali : Evli Telefon : 0(507)4401605 E- post : noormuhammad80@yahoo.com Eğitim Derecesi Okul/ Program Mezuniyet yılı Yüksek lisanas Gazi Üniversitisi Devam Ediyor Uluslararası ĠliĢkiler Bölümü Lisans Balkh Üniversitisi 2006 Lise Abu Osmanî Taliqani 2002 İş Deneyimi, Yıl Çalıştığı Yer 2014- devam ediyor Parlemento Görev Komisiyon danıĢmanı Yabancı Dili Türkçe, Ġngilizce Hobiler: Haberleri takib etmek, kitap okumak, vlibol sporu GAZİ GELECEKTİR...