ÖZELLEŞTİRMEDE YENİ YAKLAŞIM: ÖZEL SEKTÖR KAMU İŞBİRLİKLERİ (PUBLIC PRIVATE PARTNERSHIPS VEYA PPP MODELLERİ) Türkiye’de PPP modelleri özellikle 90’lı yıllarda gündeme gelmiş, elektrik üretimi, içme suyu vb alanlarında yap – işlet – devret veya yap – işlet (BOT-Build Operate Transfer ve BO –Build Operate) türü bazı modeller devreye konulmuştur. Ancak siyasi ve ekonomik ve hukuksal altyapı ve istikrarın eksikliği ve sözleşme tasarımında yapılan hatalar, kamu ve özel sektör işbirliği açısından ciddi olumsuzluklar getirmiş, kamuoyu nezdinde bu modellerin güvenirliliği tartışılır hale gelmiştir. Kamu sektörü – özel sektör arasındaki risk dağılımının adilane yapılmamasından kaynaklanan bu kötü deneyimlerin, kamu finansmanı açısından büyük imkanlar sağlayan bu modelin uygulamasının yaygınlaştırılmasına engel olmaması gerekmektedir. Nitekim özelleştirme uygulamalarında olduğu gibi, ülkemiz bu alandaki uygulamalarda Avrupa Birliğine (AB) aday ülkelerden veya bir çok eski Doğu Blok ülkesinden daha geri durumdadır. Avrupa Birliği’nin, birlik üyesi ülkelerin altyapı hizmetlerinin, literatürde “Kamu – Özel Sektör İşbirliği” (Public - Private Partnership) veya kısaca PPP Modeli olarak anılan model ile sağlanması konusundaki somut düzenlemeleri ve bu konuda ayırdığı fonlar ile ülkemizde özellikle 2003 yılı içerisinde özel sektörün bu konudaki girişimler devletçe bu konuda somut adımların atılmasını gündeme getirmiştir. Bu konuda yapılması gereken en öncelikli iş başta İngiltere ve AB düzenlemeleri olmak üzere, diğer ülkelerdeki deneyimler dikkate alınmak suretiyle, ülkemizde konuya özgün yasal bir çerçevenin oluşturulmasıdır. Bu ve bundan sonraki birkaç makalede PPP Modeli ile ilgili genel bilgiler verilerek öneriler geliştirilmeye çalışılacaktır: 80’li yıllarda başlayan özelleştirme akımının ardından, özelleştirmede olduğu gibi, yine başta İngiltere olmak üzere bir çok ülke kamu hizmetlerinin etkin bir şekilde sunumu amacıyla “özel sektör - kamu işbirliği” yaklaşımını geliştirmişlerdir. Halen bu ülkeler modelin geliştirilmesi ve diğer alanlarda uygulanması olanakları konusunda çalışmalar yürütürken, diğer ülkeler özel sektör – kamu işbirliği modelini kendi şartlarına uyarlamaya çalışmaktadırlar. İngiltere’de “Özel Finansman Girişimi” (Private Finans Initiative veya kısaca PFI) olarak gündeme gelerek uygulama alanı bulan, uluslararası literatürde “Kamu – Özel Sektör İşbirliği” (Public - Private Partnership veya kısaca PPP Modeli) olarak anılan yeni model, adından da anlaşılacağı gibi altyapı ve hizmet alanlarında klasik kamu görevlerinin kamu ve özel sektör işbirliği ile yerine getirilmesini amaçlamaktadır. PPP Modeli böylece kamu hizmetlerinin devletçe klasik yollardan temini ile, özelleştirme sonucu tüm hizmet temininin özel sektör aracılığı ile yapılması arasındaki yelpazede yer alan tüm hizmet sağlama modellerini kapsamaktadır. Kamu hizmetinin klasik anlamda devletçe temini sırasında ödeme baştan yapılırken, PPP modelinde ödeme söz konusu altyapının özel sektör tarafından gerçekleştirilerek hizmete alınmasından itibaren yapılmaya başlanmaktadır. Genelde bu modelde miktarı ve kalitesi önceden belirlenmiş kamu hizmeti, özel sektör tarafından finanse edilen ve işletilen, salt bu amaçla kurulmuş bir “Proje Şirketi” marifetiyle verilmektedir. Aşağıda PPP modelinin ana uygulama şekillerinin kamu hizmeti teminindeki yeri görülebilir. KAMU HİZMETLERİNİN SAĞLANMASI (*) • Hizmetin Devlet Tarafından Sağlanması • Tasarla-Yap-Finanse Et-Devret(Design-Build-Finans-Transfer / P P P MODELLERİ DBFT) • Yap-İşlet-Devret (Build-Operate-Transfer / BOT) • Yap-İşlet-Sahip Ol (Build-Operate-Own / BOO) • Tasarla-Yap-Finanse Et-İşlet (Design-Build-Finans-Operate Özel Sektör Ağırlığı / DBFO) • Hizmetin Tümüyle Özelleştirilmesi Kamu hizmetlerinin PPP Modeli ile teminindeki en önemli gerekçe olarak yüksek nitelikli kamu hizmetinin etkin ve ucuz temini ile kamu finansmanı açısından yeni bir imkan oluşturması sayılabilir. Burada Devlet, kamu hizmetinin belirlenen miktar ve nitelikte sunulmaya başlanmasından sonra ödeme yapmaktadır. Ayrıca özel sektör tarafından karlılık anlayışı ile yapılan hizmet sunumunun makro ekonomik açıdan etkin bir şekilde yapılmasını da sağlamaktadır. Böylece kamu, özellikle altyapı tesislerinin kamu tarafından yapımında ortaya çıkan yüksek yapım maliyetlerini bu modelle önleyebilmektedir. Aslında kamu finansmanı özel sektör finansmanına göre daha az maliyetli görünse de projelendirme, yapım ve işletim aşamasında özel sektörün getirdiği sinerji, hizmetin daha kaliteli ve etkin verilebilmesini sağlamaktadır. Kamu tarafından yürütülen projelerde hemen her zaman yapım süresi ve maliyet aşımlarına şahit olunmaktadır. Buna karşın PPP modeli uygulamalarında genel olarak hizmetin devreye girmesinden sonra özel sektöre ödeme yapıldığından yapım işleri son derece süratli ve etkin tamamlanmaktadır. Hizmet karşılığı ödemeler de ancak hizmetin belirlenen kalite ve miktarda alındığında yapıldığından, hizmet düzeyinin düşmesi önlenebilmektedir. Nitekim İngiltere’de yapılan bir araştırmada PPP modeli ile gerçekleştirilen uygulamaların klasik temin yöntemlerine göre %17 oranında bir tasarruf sağladığı belirlenmiştir. Yine İngiltere’de 2001 yılında yapılan bir diğer araştırmaya göre PPP Modeli uygulayan devlet dairelerinin %80’i sağlanan hizmetin fiyat - kalite ilişkisi açısından çok iyi, iyi veya tatmin edici olduğunu, kalan %15’i PPP modeli ile sağlanan avantajın büyük olmadığını, kalan % 5’i ise konuyla ilgili kötü deneyimleri olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca PPP modeli ile yapılan uygulamalarda, özel sektör sayesinde hizmet teminindeki risklerin daha duyarlı şekilde analiz edildiği görülmektedir. PPP modeli uygulamaları için tüm bu gerekçelerin yanı sıra, çoğu zaman da en önemli gerekçe olarak, kamu finansman olanaklarının yetersizliği nedeniyle toplum tarafından talep edilen hizmetlerin klasik tedarik yolları ile sağlanamaması gösterilebilir. PPP modeli ile sunulan kamu hizmetlerinin kalite ve miktar açısından hızlı bir şekilde iyileştirilmesi mümkün olabilmektedir. Bu şekilde içme suyu, kanalizasyon, yollar ve benzerlerinin yanısıra hastaneler, okullar, hizmet binaları veya cezaevlerinin yapımı ve işletiminde kamu – özel sektör işbirliği başarı ile uygulanabilir. Bu nedenle Devlet PPP modeli uygulamasıyla ilgili ayrıntıları belirlemeden önce, bu modelin uygulanabileceği projeleri belirleyerek öncelik sırası vermeli, bu projelerin hangilerinin, hangi koşullar altında özel sektör için cazip olabileceğini araştırmalıdır. PPP modelinin koşulları ana hatlarıyla aşağıdaki şekilde özetlenebilir: Bu yöntemin başarısı için, diğer konularda olduğu gibi, politik destek ve sahip çıkma ana koşuldur. Modelin başarılı olması için ülkede bulunan politik, ekonomik vb. koşulların istikrarlı olması büyük önem taşımaktadır. PPP modeli için siyasal ve makro ekonomik uygun bir ortamın sağlanmasının yanısıra, özel sektörün bu modele yönelmesini sağlayacak yasal altyapının öncelikle oluşturulması gerekmektedir. Burada özellikle imtiyaz devir işlemleri için yasal dayanakların sağlanması, vergi alanındaki engellerin kaldırılarak özel sektörü teşvik edici bir ortam yaratılması, devletçe yapılacak denetlemelerin somut kriterlere bağlanması, genel olarak ifade etmek gerekirse, açık ve süreklilik arz eden kurallar konulması gerekmektedir. Nitekim PPP modellerinde başarıyı doğrudan etkileyen, belki en önemli husus, modelin temelini oluşturan, özel sektör ve ilgili idare arasında yapılan sözleşmenin niteliğidir. Bu nedenle gerek yasal altyapının oluşturulması, gerekse sözleşme tasarımıyla ilgili olarak devletin gerek kendi, gerekse diğer ülke ve kuruluşların birikimlerinden mutlaka yararlanması gerekmektedir. Ali Güner TEKİN Ekonomistler Bülteni - Mayıs 2004