Doğru Seçim Kutsal Kitabı

advertisement
Kutsal Kitabı
"Çocuklarınız, Havva’nın yanlış seçiminden, Nuh’un doğru
seçiminden ve Lut’un seçim yaparken yaşadığı ikilemden ne
öğrenebilir?"
Dottie ve Josh
McDowell
Doğru Seçim
Doğru Seçim
Kutsal Kitabı
Doğru ve yanlış seçimleri ile, bu seçimlerin neticesinde gelen bereketi ve olumsuz sonuçlarını yaşayan Kutsal Kitap karakterlerini
sergileyen 60’ı aşkın heyecan verici hikaye sunuluyor. Hoş bir şekilde
anlatılmış Kutsal Kitap hikayeleri, çocuklarınızın değerlerini Kutsal
Kitap değerleri ile gün be gün pekiştirir ve çocuklarınızı doğru seçim
yapmaya yöneltir.
Her hikayede bir Kutsal Kitap kahramanının seçimi açıkça anlatılır.
•
•
•
•
Bugün çocuklarınıza doğru
seçim yapmanın anahtarını keşfetmesine
yardım edin!
TR
Doğru Seçim
Her hikayenin bitimindeki çalışma sayfaları ailenize,
Kutsal Kitap hakkındaki soruları cevaplamanıza,
Yapmanız gereken benzer seçimleri düşünmenize,
Hikayenin gerçeğini özetlemenize ve
Beraber dua etmenize yardımcı olur.
Kutsal Kitabı
Enerji dolu, rengarenk resimler genç okuyucunun ilgisini çekiyor.
(Hikayelerdeki resimlerin en azından birinde saklanmış bir çekirge
bulunuyor!)
Do
t t ie
l
R e s v e Jo s h M c D o w e l
i m ler
: Jo e B o d d y
Kutsal Kitabı
"Çocuklarınız, Havva’nın yanlış seçiminden, Nuh’un doğru
seçiminden ve Lut’un seçim yaparken yaşadığı ikilemden ne
öğrenebilir?"
Dottie ve Josh
McDowell
Doğru Seçim
Doğru Seçim
Kutsal Kitabı
Doğru ve yanlış seçimleri ile, bu seçimlerin neticesinde gelen bereketi ve olumsuz sonuçlarını yaşayan Kutsal Kitap karakterlerini
sergileyen 60’ı aşkın heyecan verici hikaye sunuluyor. Hoş bir şekilde
anlatılmış Kutsal Kitap hikayeleri, çocuklarınızın değerlerini Kutsal
Kitap değerleri ile gün be gün pekiştirir ve çocuklarınızı doğru seçim
yapmaya yöneltir.
Her hikayede bir Kutsal Kitap kahramanının seçimi açıkça anlatılır.
•
•
•
•
Bugün çocuklarınıza doğru
seçim yapmanın anahtarını keşfetmesine
yardım edin!
TR
Doğru Seçim
Her hikayenin bitimindeki çalışma sayfaları ailenize,
Kutsal Kitap hakkındaki soruları cevaplamanıza,
Yapmanız gereken benzer seçimleri düşünmenize,
Hikayenin gerçeğini özetlemenize ve
Beraber dua etmenize yardımcı olur.
Kutsal Kitabı
Enerji dolu, rengarenk resimler genç okuyucunun ilgisini çekiyor.
(Hikayelerdeki resimlerin en azından birinde saklanmış bir çekirge
bulunuyor!)
Do
t t ie
l
R e s v e Jo s h M c D o w e l
i m ler
: Jo e B o d d y
Doğru Seçim
Kutsal Kitabı
Dottie ve Josh McDowell
Resimler: Joe Boddy
GDK YAYIN NO: 247
KİTAP: Doğru Seçim Kutsal Kitabı
KİTABIN ORİJİNAL ADI: The Right Choices Bible
YAZAR: Dottie & Josh McDowell
ÇEVİRİ: Suzan Erik, Banu Çelik, Seda Karakurt
Copyright © 1998 by Josh D. McDowell and Dottie McDowell.
Illustrations copyright © 1998 by Joe Boddy.
Bu kitap Josh McDowell Ministry’nin izniyle çevrilmiş ve basılmıştır.
Tüm yayın hakları saklıdır.
ISBN: 978-605-4684-53-3
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sertifika No: 16231
© Gerçeğe Doğru Kitapları
Davutpaşa Cad. Emintaş
Kazım Dinçol San. Sit. No: 81/87
Topkapı, İstanbul – Türkiye
Tel.: (0212) 567 89 92, 567 13 89
Fax: (0212) 567 89 93
E-mail: gdksiparis@yahoo.com
www.gercegedogru.net
Baskı: Anadolu Ofset – Tel.: (0212) 567 13 89
Davutpaşa Cad. Emintaş Kazım Dinçol San. Sit.
No: 81/87 Topkapı, İstanbul
1. Baskı: Şubat 2015
Tanışmayı sabırsızlıkla beklediğimiz
Doğacak bütün torunlarımıza
Sevgiyle
Josh ve Dottie McDowell
TEŞEKKÜR
Bu çalışmaya paha biçilemez katkılarından dolayı aşağıdaki kişilere teşekkür
etmek istiyoruz:
Cindy Pitts’e Kutsal Kitap hikâyelerinin çoğunu belirleyip taslağını hazırladığı ve bu
şekilde hikâyelerin nasıl sunulması gerektiğine dair fikir verdiği için,
Robin Currie’ye hikâyeleri yazdığı, “Yanlıştan Doğruya”daki doğru seçimler yapma
temasını hazırladığı ve her hikâyeyi “çocuksu bir enerjiyle” yazmak için bir çocuğun
dünyasına girdiği için,
Tyndale House Publishers’tan Betty Free’ye her hikâyeyi ve uygulamasını daha
etkili yapmak için bunları kısaltıp, odaklayarak gereğinden çok daha fazla yapmış
olduğu redaksiyon işi için,
Yirmi yıllık ortağımız Dave Bellis’e, bu projeyi düzenlediği ve içeriğin odağını ve
ortaya çıkan ürünün “Yanlıştan Doğruya” kampanyasıyla uyumunu koruduğu için,
Carla Whitacre Mayer’a ve Tyndale House Publishers’taki diğer tüm arkadaşlarımıza,
anne ve babalara Tanrı’nın Sözü mesajıyla çocuklarına ulaşmalarına yardım etmek
için yüksek standartlı kalite ve adanmışlıkları için teşekkür ederiz.
İÇİNDEKİLER
Hikâyeler ve Seçimler
İlk Bahçe (Yaratılış 2:4-3:23; 5:4-5) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11
Adem ve Havva, Tanrı’nın kurallarına itaat ediyorlar mı?
Yüzen Hayvanat Bahçesi (Yaratılış 6:9-9:17) . . . . . . . . . . . . . . 17
Nuh, Tanrı’ya itaat edip bir gemi inşa ediyor mu?
Daha Büyük Bir İnşaat! (Yaratılış 11:1-9) . . . . . . . . . . . . . . . . 23
Babil’deki insanlar Tanrı’nın yönetimini kabul ediyorlar mı?
Evden Ayrılmak (Yaratılış 12:1-8; 13:2) . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29
İbrahim, Tanrı’nın emrine uyup uzaklara gidiyor mu?
Toprakları Paylaşmak (Yaratılış 13:5-18) . . . . . . . . . . . . . . . . 35
İbrahim, Lut’a istediği bölgeyi seçmesi için izin veriyor mu?
Sara’nın Bebeği (Yaratılış 18:1-15; 21:1-7) . . . . . . . . . . . . . . . . 39
Sara, Tanrı’nın sözünü tutacağına güveniyor mu?
Bir Kâse Çorba (Yaratılış 25:19-34) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 43
Esav, bir gün ailesini yönetmeyi mi seçiyor?
Tüylü Kollar (Yaratılış 27) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 49
Yakup gerçeği mi söylüyor?
Kardeşler (Yaratılış 32-33) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 53
Esav, Yakup’u bağışlıyor mu?
Çukurun İçinde… (Yaratılış 37:12-35) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 59
Yusuf’un kardeşleri ona iyi mi davranıyorlar?
Uzun Bekleyiş (Yaratılış 39; 41) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 67
Yusuf, her şeyin Tanrı’nın istediği zamanda gerçekleşmesi için
Tanrı’ya güveniyor mu?
Ben Yusuf’um! (Yaratılış 42-45) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 73
Yusuf, olan iyi şeyleri mi düşünüyor?
Yüzen Sepet (Mısır’dan Çıkış 1:6-2:10). . . . . . . . . . . . . . . . . . . 81
Miryam, küçük erkek kardeşine yardım ediyor mu?
“Ben Değil” (Mısır’dan Çıkış 2:11-4:20) . . . . . . . . . . . . . . . . . . 87
Musa, Tanrı’yı dinliyor mu?
“Hayır!” (Mısır’dan Çıkış 7-10) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 93
Firavun, Tanrı’nın gücüne inanıyor mu?
Fısıh Yemeği (Mısır’dan Çıkış 11-12) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 97
Tanrı’nın halkı, Tanrı’nın onları kurtaracağına inanıyor mu?
Kurak Topraklar (Mısır’dan Çıkış 13:17-14:31) . . . . . . . . . . . . . 101
Tanrı’nın halkı, Musa’nın onları denizden geçirebileceğine
güveniyorlar mı?
Tanrı’nın İyi Kuralları (Mısır’dan Çıkış 19:16-20:21; 31:18; Yasa’nın
Tekrarı 5) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 109
Musa, Tanrı’nın kurallarını dinliyor mu?
Musa Kayıp! (Mısır’dan Çıkış 32-34) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 113
Harun, diğer insanlarla birlikte Musa’yı beklerken,
Tanrı’nın kurallarına itaat ediyor mu?
Boruyu Çalın (Mısır’dan Çıkış 34; Yeşu 6) . . . . . . . . . . . . . . . . 119
Yeşu, Eriha’da Tanrı’nın emrine itaat ediyor mu?
Birlikte Yolculuk (Rut 1-4) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 125
Rut, Naomi’yi seviyor ve ona iyi davranıyor mu?
Lütfen Bana Bir Oğul Gönder (1. Samuel 1:1-2:21) . . . . . . . . . 131
Hanna, Tanrı’nın dualarına cevap vereceğine inanıyor mu?
Büyük Ama Çok Büyük Bir Asker (1. Samuel 17) . . . . . . . . . 137
Davut cesur mu?
Sonsuza Kadar Arkadaş (1. Samuel 18:1-4; 20) . . . . . . . . . . . . 143
Yonatan gerçek bir arkadaş mı?
Krallar Bile Yanlış Yapar (2. Samuel 11-12:10; Mezmur 51) . . . 147
Kral Davut, yaptığı yanlış yüzünden üzgün mü?
En Güzel Hediye (1. Krallar 3) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 151
Süleyman, bilgelik armağanını mı seçiyor?
Azıcık Un (1. Krallar 17:7-16) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 155
Kadın yiyeceğini İlyas’la paylaşıyor mu?
Günde Yedi Kez Banyo (2. Krallar 5) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 159
Genç kız, Naaman’a yardım ediyor mu?
“Şimdi Dinleyin!” (2. Krallar 22-23) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 165
Yoşiya, Tanrı’nın Sözü’nü halkına okuyor mu?
Kim Aslanlardan Korkuyor? (Daniel 6) . . . . . . . . . . . . . . . . . 169
Daniel dua etmeye devam ediyor mu?
Balıkta Seyahat (Yunus 1-2) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 177
Yunus, Tanrı’ya hizmet etmek istiyor mu?
Tanrı’nın Şaşırtıcı Planı (Luka 1:26-50) . . . . . . . . . . . . . . . . . 183
Meryem, Tanrı’nın isteği konusunda O’nunla aynı fikirde mi?
Meryem ve İsa’yla İlgilenmek (Matta 1:18 25) . . . . . . . . . . . . 189
Yusuf, Meryem ve İsa’yla ilgileniyor mu?
“Korkmayın!” (Luka 2:8-20) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 195
Çobanlar meleğe inanıyorlar mı?
Yeni Yıldız (Matta 2:1-11) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 203
Yıldızbilimciler Tanrı’nın onları yönlendireceğine inanıyorlar mı?
Ağları Bırakın (Markos 1:16-20) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 209
Petrus, Andreas, Yakup ve Yuhanna İsa’yı izliyorlar mı?
Kuyuda (Yuhanna 4:4-30, 39) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 215
Kuyunun başındaki kadın komşularına İsa’dan bahsediyor mu?
Uzaklardan Gelen Şifa (Matta 8:5-13) . . . . . . . . . . . . . . . . . . 221
Roma ordusunun lideri, İsa’nın gücünün mesafeye rağmen etkili
olacağına inanıyor mu?
Yardım Eli (Matta 12:9-14) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 227
İsa iyi ve yardımsever olmayı mı seçiyor?
“Önce Ben!” (Markos 9:33-37) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 231
İsa’nın öğrencileri birbirlerine yardımcı oluyorlar mı?
İsa Çocukları Seviyor (Matta 19:13-15) . . . . . . . . . . . . . . . . . 237
İsa’nın öğrencileri, çocukların İsa’ya gelmesine izin veriyorlar mı?
Kim Yardım edecek? (Luka 10:25-37) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 243
Samiriyeli adam yaralı adama yardım ediyor mu?
Evden Uzakta (Luka 15:11-24) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 249
Kaybolan Oğul yanlış olduğunu kabul edip eve dönüyor mu?
Her Yere Bak (Matta 18:12-14; Luka 15:3-7; Yuhanna 10:11). . . . 255
Çoban, kaybolan koyununu aramaya devam ediyor mu?
“Teşekkürler İsa” (Luka I7:11-19). . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 261
İyileşen adam İsa’ya teşekkür etmek için durdu mu?
Kuşları Görmek (Markos 10:46-52) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 267
Bartimay kendisine yardım etmesi için İsa’ya güvendi mi?
“Gel Benimle Otur” (Luka 10:38-42) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 273
Meryem, İsa’yı dinliyor mu?
Ağacın Tepesinde (Luka 19:1-10) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 277
Zakkay, İsa’ya üzgün olduğunu söyleyip doğru olanı yapmaya
başlıyor mu?
İsa İçin Bir Hediye (Luka 7:36-50) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 283
Kadın İsa’ya özel bir hediye veriyor mu?
Yeruşalim’e Doğru (Matta 21:1-11, 14-16; Luka 19:29-40) . . . . . 289
İsa’nın öğrencileri, O’nun için bir sıpa getiriyorlar mı?
Sadece İki Küçük Para (Luka 21:1-4) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 295
Yoksul kadın parasını Tanrı’nın işi için veriyor mu?
Hizmetkâr Kimdir? (Luka 22:7-13; Yuhanna 13:1-17) . . . . . . . . 301
İsa diğerlerine hizmet ediyor mu?
“Uyanın!” (Markos 14:26, 32-42) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 307
İsa’nın öğrencileri bahçedeyken sadık birer arkadaş mı oldular?
Ateşin Etrafında (Luka 22:54-62; Yuhanna 13:37-38;
18:10-11, 15-18, 25-27) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 313
Petrus İsa’nın arkadaşı olmak için yeterince cesur mu?
“O, Tanrı’nın Oğlu’ydu!” (Matta 27:22-66; Luka 23:44-49;
Yuhanna 19:1-30) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 319
Romalı yüzbaşı, İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğuna inanıyor mu?
Sabahleyin Erkenden (Matta 28:1-10; Luka 24:9-10) . . . . . . . . 325
Meryem ve arkadaşları öğrencilere melekten bahsediyorlar mı?
“Görmeliyim” (Yuhanna 20:19-31) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 331
Tomas, arkadaşları İsa’nın yaşadığını söylediklerinde onlara
inanıyor mu?
“Kuzularımı Otlat” (Yuhanna 21:1-17) . . . . . . . . . . . . . . . . . . 335
Petrus, İsa’yı sevdiğini söylüyor mu?
Herkes Anlayabilir! (Matta 28:16-20; Elçilerin İşleri 1-2) . . . . . . 341
Petrus, büyük bir kalabalığa İsa hakkında konuşacak
kadar cesur oldu mu?
Yolda (Elçilerin İşleri 9:1-22) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 345
Pavlus yanlış olan şeyleri yapmaktan vaz mı geçiyor?
Sıcak Bir Merhaba (Elçilerin İşleri 16:6-15) . . . . . . . . . . . . . . . 351
Lidya, İsa’nın işçilerine yardım ediyor mu?
Hapishanede İlahi Söylemek (Elçilerin İşleri 16:16-36) . . . . . . 355
Pavlus zor olsa bile Tanrı’ya güveniyor mu?
İsa Hakkında Her Şey (Elçilerin İşleri 18) . . . . . . . . . . . . . . . . 361
Apollos, öğretmenlerini dinliyor mu?
Kendi Seçimlerim
Ben ne yerim ne giyerim?
Saçımı mı tarayayım?
Her gün dolu kararlarla
Evet, hayır ne bileyim?
Büyük, küçük, yanlış, doğru
Kafam bayağı karıştı
İyi ki Allah Baba beni
Yönlendirir yolumu
Beni ve tüm dünyayı
Allah Baba yarattı
Doğru olan O’na yakın
Hadi gel de bulalım
Öyküleri okuyunca
Bazılara şaşırma
Kutsal Kitap’ta da olsa
Vardır yanlış kararlar
Dostumuz Bay Çekirgeyle
Öykülere bakalım
Akıl, itaat yerinde mi?
Yaşasın doğru seçim!
İlk Bahçe
Yaratılış 2:4–3:23; 5:4–5
SEÇİM: Adem ve Havva, Tanrı’nın kurallarına itaat mi
yoksa itaatsizlik mi ediyorlar?
Tanrı, içinde dağların, ağaçların, bal kabaklarının ve hatta
suaygırlarının yaşadığı harika bir dünya yarattı. Tanrı
yarattığı bu dünyayı sevecek ve ilgilenecek insanları
da yarattı.
Tanrı’nın yarattığı ilk insanlar Adem ve Havva’ydı. Her
ikisi de Tanrı’nın yarattığı dünyayı sevdi. Burası yemeleri
için fasulye, armut ve üzüm gibi güzel yiyeceklerle dolu
olan bir bahçeydi.
11
Ama bu bahçede onların en çok sevdiği şey Tanrı ile
yaşamalarıydı. Tanrı, Adem ve Havva’yı çok seviyordu.
Onları o kadar çok seviyordu ki kendisine itaat etmeleri
için onlara yardımcı oldu. Bahçede yapabilecekleri bütün
harika şeyleri onlara anlattı. Ama asla yapmamaları
gereken bir şey vardı. Bu konuda onları uyardı. Tanrı
bahçenin ortasındaki ağacı göstererek, “Sakın o ağacın
meyvesinden yemeyin, eğer yerseniz ölürsünüz.” dedi.
Tanrı, Adem ve Havva’nın kendisine itaat etmelerini
istiyordu. Böylece onlar güven içinde sonsuza dek bu
bahçede yaşayabilirlerdi.
Bahçede bir de yılan yaşıyordu. Tüm yaratıklar
arasında en sinsi olanı oydu. Yılan, ne Tanrı’yı ne de
O’nun yarattığı dünyayı ve içindeki insanları seviyordu.
Bir gün yılan Havva’yla konuştu ve şöyle dedi: “Neden
bahçenin ortasındaki ağacın meyvesinden yemiyorsunuz?”
Havva şöyle yanıtladı, “Tanrı bize o ağacın meyvesinden
asla yemememizi yoksa kesinlikle öleceğimizi söyledi.”
Yılan, “Eğer meyveden yerseniz ölmezsiniz, Tanrı
gibi olursunuz ve O’nun gibi her şeyi bilirsiniz.” diye
karşılık verdi.
12
Havva meyvenin güzel olduğunu gördü ve tadına
bakmak istedi.
Şimdi Havva’nın iki seçeneği vardı. Ya Tanrı’ya itaat
edip meyveyi yemeyecek ya da Tanrı’ya karşı gelip
meyveyi yiyecekti.
Havva meyveyi alıp yemeyi seçti. Hatta Adem’e de
verdi ve o da yedi. Onlar Tanrı’ya itaat etmediler.
Bu yüzden bahçeyi terk etmek zorunda kaldılar ve çok
çalışmaları gerekti. Bir daha o bahçeye giremediler.
Bir süre sonra Adem ve Havva yaşlandı ve uzun yıllar
sonra öldüler.
Tanrı her zaman onları sevdi. Ama Tanrı çok üzgündü.
Tanrı üzgündü, çünkü Adem ve Havva yanlış seçim yapıp
Tanrı’ya itaatsizlik etmişti.
Hatırlayalım
Bahçedeki en sinsi yaratık kimdi?
Tanrı’nın koyduğu tek kural neydi?
Adem ve Havva’nın yaptığı seçim doğru muydu yoksa
yanlış mıydı?
Adem ve Havva’nın başına hangi üzücü olay geldi?
KENDİ seçimini düşün!
Tanrı’ya hangi konularda itaat edebilirsin? (Örneğin;
çalmamak ya da yalan söylememek, herkese iyi
davranmak, Tanrı’nın yarattığı bu dünyaya iyi bakmak,
evdeki kurallara uymak…)
Güvenliğin için evinde hangi kurallar var?
Doğru seçim uygulaması
Daire şeklinde olan iki kağıttan ilkine mutlu, ikincisine
üzgün surat çiz. Kağıtların arka yüzlerini birbirine
– arasına bir kalemin ucunu da bırakarak – yapıştır.
Her akşam yatmadan önce Tanrı’ya itaat konusunda
konuştuğun zaman, o gün yaptığın itaatsizlikleri anlat
ve üzgün suratı tut. Daha sonra Tanrı’ya itaat ettiğin
zamanları anlat ve mutlu yüzü göster.
İtaat etmeyi seçtiğimizde, Tanrı bizi
korur ve mutlu eder.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, sana itaat etmeyi seçmekte bana yardımcı
olduğun için sana teşekkür ederim ve beni koruyan güzel
kuralların için de teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin.
Yüzen Hayvanat Bahçesi
Yaratılış 6:9–9:17
SEÇİM: Nuh, Tanrı’ya itaat edip bir gemi inşa ediyor mu?
Yoksa etrafındaki diğer insanlar gibi mi davranıyor?
Dünya insanlarla dolmaya başlamıştı. Çoğu birbirlerine
karşı iyi davranmıyordu. Tanrı’ya itaat etmiyorlardı. Bu
Tanrı’yı çok üzüyordu.
Ama Nuh adında iyi bir adam vardı. O ve ailesi
Tanrı’yı sever ve doğru olanı yapmaya çalışırlardı.
Bahçelerini sular, hayvanlarını beslerlerdi. Birbirlerini
sever ve herkese karşı iyi davranırlardı. Tanrı, Nuh ve
ailesinden hoşnuttu.
Bir gün Tanrı, Nuh’tan bir gemi inşa etmesini istedi.
Gemi büyük ve güçlü olacaktı. Suda iyi yüzebilmesi için
17
çatlaklarının kapatılması gerekiyordu. Nuh etrafına baktı
ama evinden, birkaç zeytin ağacından ve büyük bir çölden
başka hiçbir şey göremedi. Bu büyük geminin yüzmesi
için etrafta hiç su yoktu.
Tanrı Nuh’a yağmur göndereceğini söyledi. Bardaktan
boşanırcasına yağmur yağacaktı. Yakında yeryüzü
yağan yağmurdan dolayı suyla kaplanacaktı. Sadece
Nuh ve ailesi, geminin içinde ıslanmadan ve güvenli bir
şekilde kalabileceklerdi.
Nuh, Tanrı’nın ailesiyle ilgilenmesinden mutlu olmuştu.
Kendileri için küçük bir gemi de yeterli olabilirdi ama
Tanrı Nuh’tan dünyadaki her çeşit hayvandan bir çift alıp
gemiye yerleştirmesini istedi. İşte, bu yüzden geminin
çok çok büyük olması gerekiyordu.
Nuh gökyüzüne baktı ama bir tane bile yağmur bulutu
göremedi. Herhalde Nuh gemiyi yaparken insanlar gelip
onunla alay ediyorlardı. Şimdi Nuh’un önünde büyük
bir seçim vardı. Ya, “Evet, etrafta hiç su bulunmasa ve
yağmur yağacağına dair tek bir işaret olmasa bile bu
gemiyi yapacağım.” diyecek ya da “Komşularım benimle
alay ediyor. Bu gemiyi inşa etmeyeceğim.” diyecekti.
18
Peki, Nuh ne yaptı? Bir çekiç ve birkaç tahta alıp
geminin inşaatına başladı. Tanrı’nın istediği kadar büyük
bir gemi yaptı. Suda yüzebilmesi için de tüm çatlakları
kapattı. Daha sonra her tür hayvandan birer çift gemiye
geldi. Nuh onların hepsini gemiye yerleştirdi. Gemide
uzun zürafalar ve vahşi aslanlar, komik maymunlar ve
hızlı atlar vardı. Son olarak yavaş kaplumbağalar geldiler,
Nuh ve ailesi de gemiye bindi. Tanrı kapıyı kapattı. Nuh
başını gökyüzüne kaldırdı, işte yağmur başlıyordu.
Kırk gün kırk gece yağmur yağdı. Tıpkı Tanrı’nın dediği
gibi tüm yeryüzü suyla kaplandı. Ama geminin içindeki
hiçbir insan ve hayvan ıslanmamıştı ve hepsi güvendeydi.
Sonunda yağmur durdu, güneş çıktı. Sular çekilip
yeryüzü ortaya çıktığında artık insanlar ve hayvanlar
gemiyi terk edebilirdi.
Nuh kendisini ve ailesini koruduğu için Tanrı’ya
şükretti. Tanrı gökyüzüne bir gökkuşağı yerleştirdi. Bir
daha bu kadar yağmur gönderip tüm dünyayı sularla
kaplamayacağına söz verdi.
Tanrı her zaman Nuh’u sevdi ve yaptığı doğru seçimden
de hoşnut kaldı.
20
Hatırlayalım
Tanrı niçin sadece Nuh ve ailesinden hoşnuttu?
Nuh’un seçimi neydi?
Nuh iyiyi mi yoksa kötüyü mü seçti?
Tanrı bir daha bu kadar yağmur göndermeyeceğinin
işareti olarak gökyüzüne ne koydu?
KENDİ seçimini düşün!
Tanrı seni güvende tutması için bir aile veriyor.
Ailen, yağmur yağdığında sana ne giymeni söylüyor?
Arkadaşların senin gibi kurallara uymak zorunda
olmayabilirler. Sen yine de ailenin senin güvenliğin için
koyduğu kurallara uyar mısın?
Doğru seçim uygulaması
Bütün oyuncak hayvanlarını bir araya toplayıp
Nuh’muşsun gibi davran. Yatağını gemi olarak düşün.
Tanrı’ya itaat etmeyen insanlardan mı yoksa Nuh gibi,
Tanrı’ya itaat eden insanlardan mı olacaksın?
Tanrı’ya itaat etmek diğer herkesin yaptığı
şeyleri yapmamamız anlamına gelebilir. Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, başkaları senin sözünü dinlemezken
sana itaat edebildiğim için çok mutluyum. Beni ve
sevdiklerimi şimşek ve yıldırımlardan koruduğun için
teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin.
Daha Büyük Bir İnşaat!
Yaratılış 11:1–9
SEÇİM: Babil’deki insanlar Tanrı’nın yönetimini
kabul ediyorlar mı? Yoksa Tanrı gibi güçlü olmaya
mı çalışıyorlar?
Bir zamanlar inşaat yapabilmek için insanlar birçok tuğla
yapmalıydılar. Gündüzleri tuğla, akşamları tuğla, yemek
zamanında bile tuğla, sürekli tuğla yaparlardı.
İnsanlar
tuğla
anlayabiliyorlardı.
yapabilirlerdi
Herkes
her
çünkü
şeyi
aynı
birbirlerini
isimlerle
çağırıyordu. Tuğla yapmak için daha fazla çamura ihtiyacı
olan birinin sadece “çamur” demesi yeterliydi.
Herkes onun ne istediğini anlıyor ve ona çamur
getiriyordu. Suya ihtiyacı olan biri sadece “su” diyordu.
Onun ne istediğini anlıyor ve ona su getiriyordu. Kamışa
23
ihtiyacı olan biri şöyle diyordu; “kamış’. Onun ne istediğini
anlayanlar ona kamış getiriyordu.
Bütün gün ve bütün gece boyunca insanlar çok sıkı
çalışıyor ve tuğla yapıyorlardı. Neden? Çünkü onlar
harika bir şey inşa ettiklerini sanıyorlardı.
İçinde kocaman bir kulesi olan büyük bir şehir inşa
ediyorlardı. Kule, büyük ve güçlü olmalıydı. Göklere
kadar
uzanmalıydı.
İnsanlar
kuleyi
göklere
kadar
yükseltebilirlerse oraya tırmanıp cennete gidebileceklerini
böylece Tanrı kadar güçlü olabileceklerini sanıyorlardı.
Ama Tanrı bu durumdan memnun değildi. O, insanların
güçlü olacak kadar hikmetli olmadıklarını biliyordu.
İnsanlar yanlış şeyler yapıp birbirlerini incitebilirlerdi.
Şimdi insanların yapması gereken büyük bir seçim vardı.
Kulenin yapımına devam edip Tanrı kadar güçlü
olmaya mı çalışmalıydılar? Yoksa bu kuleyi inşa etmeyi
25
durdurup Tanrı’nın her şeyden sorumlu olduğunu
mu hatırlamalıydılar?
İnsanlar,
bu
giderek
yükselen
kuleyi
dikmeye
devam ettiler.
Tanrı bundan hoşnut değildi. Bu yüzden insanların
dillerini karıştırdı. Herkes ayrı bir dil konuşmaya başladı.
Artık birisi “çamur” dediğinde bazıları kamış, bazıları da
su getirdi. Hiç kimse bir diğerini anlayamadı. İnsanlar
daha fazla tuğla yapamadılar.
İnsanların yapmaya çalıştığı bu şehir ve kule “Babil”
diye anıldı. Çünkü oradaki insanların sözleri karışmıştı.
Hiçbir insan aynı sözleri söyleyemedi.
İnsanlar oradan taşınıp değişik şehirler inşa etmeye
başladılar. Her şehirde herkes benzer kelimeler kullandı.
Babil artık boştu. Babil Kulesi ise kırık tuğlalardan
oluşmuş gibi duruyordu.
Tanrı, Babil’deki insanları sevmişti ama insanların
O’nun kadar güçlü olabileceklerini düşünmüş olmaları
O’nu üzmüştü.
26
Hatırlayalım
İnsanlar neden bir kule inşa ettiler?
Babil’deki insanların aldıkları karar doğru mu yoksa
yanlış mıydı?
Tanrı inşaatı durdurmak için ne yaptı?
İnsanlar daha sonra yaşamak için nereye gitti?
KENDİ seçimini düşün!
Evinizde işleri kim yönetir? Okulunda her şeyi
kim idare eder? Yöneten kişinin sözüne itaat
etmediğimizde başımıza ne gibi şeyler gelir?
Doğru seçim uygulaması
Oyuncak ayılarınla ya da evcil hayvanlarınla
ilgilen, onlara iyi bak. Sonra onlara yapmaları için
bir görev ver. Senin sözünü dinlediklerinde nasıl
hissederdin? Peki, ya sözünü dinlemediklerinde?
(Oyuncak ayılarının sana itaat edip etmediklerini
hayal et.)
Tanrı her şeyin başındadır ve O,
herkes için en iyi olanı bilir.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, her zaman senin yönetimin altında
olmayı seçmem için yardım et. İsa’nın adıyla, Amin.
Evden Ayrılmak
Yaratılış 12:1–8; 13:2
SEÇİM: İbrahim, Tanrı’nın emrine uyup uzaklara gidiyor
mu? Yoksa olduğu yerde mi kalıyor?
İbrahim bir çadırda karısı Saray’la yaşıyordu. Büyük bir
ateş yakıp üstünde yemek pişirebiliyorlar ve büyük bir
ağacın gölgesinde dinlenebiliyorlardı. İbrahim’in keçileri
ve koyunları geniş çayırlarda yeşil otlar yiyorlardı.
Sığırlar kuyudan gelen suyu içiyorlardı. İbrahim çadırında
çok mutluydu.
Bazen İbrahim yaşadığı yerde yeşil ot kalmayınca ya da
kuyudaki su bitince yakındaki başka bir meraya taşınırdı.
O ve eşi Saray, eşyalarını toplayıp bütün yardımcılarını
29
ve hayvanlarını yanlarında götürürlerdi. Bu yeni yerde
çadırlarını kurarlardı.
Bir gün Tanrı, İbrahim’e çok uzaklara taşınmasını söyledi.
Tanrı’nın isteği, İbrahim’in sonsuza kadar kalabileceği bir
yerinin ve ailesinin olmasıydı. İbrahim ve ailesi, Tanrı’yı
sevecek ve tek Tanrı olarak O’nu yücelteceklerdi. Tanrı,
İbrahim’e, “Yaşadığın yeri terk et ve sana göstereceğim
yere git.” dedi. “Orada seninle olacağım, gideceğin yer
sonsuza dek senin ve ailenin evi olacak.”
İbrahim
güzel
çadırına
ve
hayvanlarına
baktı.
Bulundukları yerde fazlasıyla ot ve su vardı. Herkesle
birlikte taşınmak çok zor olacaktı.
Şimdi İbrahim’in yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Tanrı’nın sözünü dinleyip eşyalarını toplayabilir ve
Tanrı onu nereye yönlendirirse gidebilir ya da kuyunun ve
büyük ağacın yanındaki çadırında rahatça yaşayabilirdi.
İbrahim şunu yaptı: bütün eşyalarını topladı, böylece
Tanrı’yı izleyebilecekti. O ve Saray bütün kıyafetlerini
katlayıp eşeğin üstüne, yiyecekleri de toplayıp devenin
üstüne koydular. İbrahim koyunları ve keçileri bir araya
getirdi. Sığırlara içmeleri için son defa kuyudan su verdi.
Daha sonra çadırını söktü ve yanan ocağı söndürdü. Rahat
ve serin ağaç gölgesinin bulunduğu o yeri bıraktı.
İbrahim,
Tanrı
onu
nereye
yönlendirirse
oraya
gidiyordu. Bir daha geri dönmeyeceğini biliyordu.
İbrahim uzun süre yolculuk yaptı. Karısı Saray onunla
birlikteydi. Yeğeni Lut da onun yanındaydı. Sonunda
daha önce hiç görmedikleri bir yere geldiler. Koyunların
ve keçilerin yemesi için bol bol yeşil ot, ineklerin içmesi
için de bol bol su vardı. Çadırı kurmak için uygun bir yer
ve gölgesinde oturmak için bir ağaç vardı.
İbrahim, Saray ve Lut yeni evlerinde mutluydular.
Tanrı’yı yücelterek O’nun özel halkı oldular.
Tanrı, İbrahim’in bu yeni ülkeye taşınmasından
hoşnuttu. Onu kutsayıp ihtiyacı olanı ve hatta daha
fazlasını verdi.
32
Hatırlayalım
İbrahim çadırını seviyor muydu?
Tanrı İbrahim’den ne yapmasını istedi?
İbrahim’in aldığı karar iyi mi yoksa kötü müydü?
Tanrı İbrahim için ne yaptı?
KENDİ seçimini düşün!
Tanrı’nın bir yerde kalmanı ya da başka bir yere
gitmeni istediğini nereden anlarsın? Eğer ailen
taşınmak zorunda kalsaydı yanına ne alırdın?
Tanrı, gittiğin her yere seninle birlikte geliyor tıpkı
İbrahim’le birlikte gittiği gibi!
Doğru seçim uygulaması
Ailenin taşındığı zamanlarla ilgili hikâyeler paylaş.
Ya da sevdiğin bir arkadaşının başka bir yere
taşındığında neler hissettiğini. Önceki evinizdeki
fotoğraflarına bakıp, özenle paketlediğiniz eşyaları
belirle. Tanrı seninle nasıl ilgilendi?
Tanrı bize, O’nun yönlendirdiği
yere gitmemiz için yardım eder.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, taşınırken bile sürekli yanımda
olduğun için sana teşekkür ederim. Beni nereye
götürürsen seni izlemem için bana yardım et.
İsa’nın adıyla, Amin.
Toprakları Paylaşmak
Yaratılış 13:5–18
SEÇİM: İbrahim, Lut’a istediği bölgeyi seçmesi için izin
veriyor mu? Yoksa İbrahim en iyi bölgeyi mi alıyor?
İbrahim, Tanrı’yı seviyordu. Yeni bir ülkeye kadar Tanrı’yı
izledi. Geldikleri bu yer yemyeşil çimenlerle ve akarsularla
doluydu. İbrahim’in bir sürü koyunu, keçisi ve ineği vardı.
Onlar için bol suya ve ota ihtiyacı vardı.
Lut’un da amcası gibi bir sürü keçisi, koyunu ve ineği
ve onlar için ota ve suya ihtiyacı vardı.
Hem İbrahim’in hem de Lut’un hayvanlarla ilgilenen
yardımcıları vardı. Bir gün İbrahim’in yardımcılarıyla
Lut’un yardımcıları hayvanların ihtiyacı olan ot ve su için
35
kavga etmeye başladılar. Her iki taraf da bunları kendisi
için daha çok istiyordu.
İbrahim bulundukları yere tepeden baktı. Tanrı bu
yerin sonsuza dek ailesinde kalacağını söylemişti.
Şimdi İbrahim’in yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Yeğeninin toprağın bir parçasını almasına, hatta
Lut’un oturacağı yeri seçmesine izin verebilir ya da
Lut’a, topraklarını terk etmesini söyleyebilirdi. O zaman
tamamı ona kalmış olurdu.
İbrahim, Tanrı’nın bu toprakları ailesine verdiğini
biliyordu. Tanrı bu ailenin O’nun özel halkı olmasını
istiyordu.
Tanrı, insanların toprak için kavga etmeleri yerine
O’nu yüceltmelerini istiyor. İbrahim, Lut’a şöyle söyledi:
“Burası büyük bir yer, istediğin yeri seçebilirsin.”
Böylece Lut en yeşil çimenlerin, en bol su kaynaklarının
olduğu yeri seçti.
Lut taşındı. Sonra İbrahim tekrar sahip olduğu
topraklara baktı. Tanrı ona şöyle dedi: “Sana çok
büyük bir aile vereceğim ve bu topraklar her zaman
onların olacak.”
İbrahim büyük ağaçların olduğu bir bölgeye gidip orada
Tanrı’ya övgüler sundu. Tanrı’nın her zaman ailesiyle
ilgileneceğini bilmesi onu çok mutlu etmişti.
37
Hatırlayalım
İbrahim ile birlikte bu yeni ülkeye kim gelmişti?
Lut’un niye kendine ait bir yere ihtiyacı vardı?
İbrahim’in yaptığı seçim iyi miydi yoksa
kötü müydü?
Lut gittikten sonra İbrahim ne yaptı?
KENDİ seçimini düşün!
Tanrı’nın başkasıyla paylaşmanı isteyebileceği ne
gibi şeylerin var?
Tanrı’yı yüceltmek için her gün belli bir zaman
ayırdığından ve verdiği her hediye için teşekkür
ettiğinden emin ol.
Doğru seçim uygulaması
Koyun, keçi ve inek gibi hayvanların seslerini taklit
ederek bu öyküyü yeniden anlat. İbrahim doğru
seçimi yaptığında gülümsemeyi unutma!
Tanrı, bize verdiklerini paylaştığımızda
mutlu olur, İbrahim’in yaptığı gibi.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, lütfen bana verdiğin hediyeleri
başkalarıyla paylaşmayı seçmem için bana yardım
et. İnsanların ihtiyaçlarının karşılanması için bana
düşen ne varsa bunları görmemi sağla. İsa’nın
adıyla, Amin.
Sara’nın Bebeği
Yaratılış 18:1–15; 21:1–7
SEÇİM: Sara, Tanrı’nın sözünü tutacağına güveniyor mu?
Yoksa bunun imkansız olduğunu mu düşünüyor?
Sara, İbrahim ile evliydi. Güzel bir çadırda yaşıyor ve
büyük ateşin üstünde yemek pişirmeyi seviyordu. Her
akşam gökyüzündeki yıldızlara bakıyordu.
Ama Sara sahip olamadığı bir şeyin özlemini
çekiyordu. Sara bir bebek istiyordu. Tatlı bir bebeğe
sarılıp kucaklamak, onu uyutmak ve ona Tanrı’nın
yarattığı harika dünyayı anlatmak istiyordu.
Tanrı, İbrahim’e bir oğlu olacağına dair söz vermişti.
Ama karısı Sara giderek yaşlanıyordu. Büyükanne
39
hatta büyükannenin de annesi olacak yaşa gelmişti.
Ama yine de bir bebeği yoktu.
Tanrı, İbrahim ve Sara’ya vermiş olduğu sözü
unutmadığını bilmelerini istedi.
Onlara bir çocuk verecekti. Bu yüzden Tanrı, İbrahim’i
ziyaret etmeleri için oraya üç adam gönderdi. Aslında
bu kişiler melekti. Onlardan biri olan Tanrı’nın meleği,
İbrahim’e, “Gelecek yıl bu zamanda Sara’nın bir bebeği
olacak.” dedi.
Sara çadırın içinden konuşulanları dinliyordu ve bunu
duyunca kendi kendine gülmeye başladı. Kendi kendine,
“Artık bebeğim olamaz bunun için çok yaşlıyım.”
diye düşündü.
Tanrı’nın meleği İbrahim’e, “Tanrı için hiçbir şey
imkansız değildir. Gelecek yıl bu zamanda Sara’nın bir
bebeği olacak.” dedi.
Şimdi Sara’nın önemli bir seçim yapması gerekiyordu.
Ya Tanrı’ya inanıp bebek için bir süre daha bekleyecek ya
da Tanrı’nın ona bu yaşta bir bebek vermesinin imkansız
olduğuna inanacaktı.
Peki, Sara ne yaptı? Tanrı’nın vaadi üzerine biraz
daha bekledi. Ve bir sene sonra, aşağı yukarı 90’lı
yaşlarındayken, Sara’nın bir bebeği oldu. Çocuğun ismini
“Güler” anlamına gelen İshak koydu. İshak, İbrahim’in
40
ve Sara’nın yüzünü güldürdü. O, Tanrı’dan gelen özel bir
armağandı. Şimdi onlardan sonra topraklarında yaşayacak
bir oğulları vardı.
Tanrı, imkansız görünen şeyleri gerçekleştirebilir. Sara,
Tanrı’nın Sözüne güvenip, ona bir bebek göndermesini
beklemekle doğru seçimi yapmış oldu.
41
Hatırlayalım
Tanrı İbrahim ve Sara’nın hangi vaadi
unutmamalarını istedi?
Sara için Tanrı’ya inanmak niye zor olabilirdi?
Sara’nın seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü?
Sara yeni bebeğin ismini ne koydu?
KENDİ seçimini düşün!
İnsanlar sana ne gibi sözler verdiler? Sözlerini
tutacaklarına güveniyor musun? Neden
güveniyorsun ya da neden güvenmiyorsun?
Tanrı, seni seveceğine ve sana iyi bakacağına söz
veriyor. O’na inanıyor musun? İnanmanın ya da
inanmamanın sebepleri nelerdir?
Doğru seçim uygulaması
Tanrı’nın seni sevip seninle ilgilendiği
zamanlardan örnek verebilir misin? Bunun sana
nasıl hissettirdiğini gösteren bir resim yapıp
odanın duvarına as.
Tanrı’nın vaatlerine inanmayı seçmek
her zaman mutluluk getirir.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, verdiğin vaatlerin gerçekleşmesini
beklerken bana sabır ver. Senin bana verdiğin
bütün sözlere inanmayı seçmeme yardım et.
İsa’nın adıyla, Amin.
Bir Kâse Çorba
Yaratılış 25:19–34
SEÇİM: Esav, bir gün ailesini yönetmeyi mi yoksa o an
neye ihtiyaç duyuyorsa onu mu seçiyor?
İbrahim ve Sara’nın oğlu İshak büyüdü. Rebeka’yla evlenip
iki erkek çocuğun babası oldu. İkisi de aynı gün doğdu.
Çocuklar ikizdi. Ama ne birbirlerine benziyorlar ne de
birbirlerine benzer şekilde davranıyorlardı.
Çocuklardan biri doğduğu zaman vücudu tüylerle
kaplıydı. Onun adı Esav’dı. Kardeşinden sadece birkaç
dakika önce doğmuştu. Bu yüzden büyük oğul oydu. Bir
gün ailesinin lideri olmak onun işi olacaktı.
Esav büyüdüğünde güçlü biri oldu ve kırlarda yaşadı.
43
İshak’ın diğer oğlu doğduğu zaman kardeşinin
topuğunu tutuyordu. Onun adını da Yakup koydular.
Yakup büyürken her zaman evine yakın yerlerde yaşadı.
Yakup, Esav’ın eve getirdiği et ve balıkları pişirmeyi
severdi.
Böylece
iki
kardeş
yemeklerini
birlikte
yiyordu. Yakup sadece birkaç dakika farkla Esav’ın
küçük kardeşiydi.
Yakup ileride ailesinin lideri olmak istiyordu.
44
Bir gün Esav avdan döndü. Çok acıkmıştı. Yakup ise
bütün gün boyunca yemek pişirmişti. Ateşin üstünde
pişen çorba dolu koca bir kazan vardı. Mmmm. Çok
güzel kokuyordu. Kokusu her yeri kaplamıştı. Esav
kokuyu duyar duymaz midesi kazınmaya başladı. O an bir
kase çorba için Yakup’a her şeyi vermeye hazırdı.
Yakup,
Esav’ı
kandırmaya
karar
verdi.
Esav’a,
“Çorbamdan içmene izin vereceğim ama sen de bana
45
bu ailedeki yerini vermelisin. Bir gün bu ailenin lideri
olmama izin verir misin?” dedi.
Şimdi Esav’ın önemli bir karar vermesi gerekiyordu.
Yemek için bekleyebilirdi ve böylece bir gün bu ailenin
lideri olma şansını koruyabilir ya da hemen orada çorbayı
içip ailedeki yerini kardeşi Yakup’a verebilirdi.
Esav çok acıkmıştı bu yüzden “Senin olsun. Bir
gün bu ailenin lideri olabilirsin. Ama şimdi bana çorba
ver.” dedi.
Yakup ona pişirdiği çorbadan verdi. Esav çok aç olduğu
için tıka basa karnını doyurdu. Az önce neyi kaybettiğini
düşünmedi bile. Ailedeki yerini bir kase çorba ile değiş
tokuş etmişti.
Tanrı, Esav’ın böyle sabırsız ve akılsızca davranmasına
üzülmüştü. Ama Tanrı, Esav’ın kardeşi Yakup’un bir gün
bilge bir lider olmasına yardım edecekti.
46
Hatırlayalım
Yakup, Esav’dan ne istedi?
Esav neden ailedeki yerinden vazgeçti?
Esav’ın yaptığı seçim iyi miydi yoksa kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Hiç yapmaman gereken bir şeyi yaptığını fark
ettiğin oldu mu? Belki koca bir paket şeker yedin
ya da eve gitmen gerekirken bir arkadaşınla oyun
oynamaya devam ettin. Sonra ne oldu?
Doğru seçim uygulaması
Aşağıdaki cümlelerde hangisi doğru bir düşün.
Sonra doğru olanı uygula.
Annene yardım et ya da ona bağır.
Akşam yemeğini ye ya da yemeyip
televizyon seyret.
Her gün İncil’den hikâye okuma planı yap ya da
hiç bunun gibi planlar yapma.
Bugün yapmayı seçtiğimiz şeyler, yarın
olacakları değiştirebilir.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, önemli olan şeyleri yapmam için
zaman ayırmama yardım et. Seni sevip sana hizmet
etmenin en önemli şey olduğunu hatırlamam için
bana yardım et. İsa’nın adıyla, Amin.
Tüylü Kollar
Yaratılış 27
SEÇİM: Yakup gerçeği mi söylüyor? Yoksa babasına yalan
mı söylüyor?
Yakup ailenin lideri olmak istiyordu. Esav’ı kandırarak
onun lider olma hakkını elinden almıştı. Ama Yakup’un
bir şeye daha ihtiyacı vardı: babasının bereketine. Babası
İshak, artık çok yaşlanmıştı. Kulakları iyi duymuyor ve
gözleri de hiç görmüyordu.
Annesi Yakup’a, “Bir fikrim var. Kardeşin Esav’ın
tüylü kolları var. Bu keçi derisini al ve kollarına bağlayıp
sanki Esav’mışsın gibi davran. Böylece baban İshak seni
bereketleyecektir.” dedi.
49
Yakup ailesinin lideri olmak istediği için bunu kabul
etti. Keçi derilerini kollarına bağlayıp İshak’ın çadırına
gitti. Annesinin pişirdiği keçi etini de yanında götürdü.
İshak nefis yemeği kokladı. Bu etin Esav’ın avladığı
bir hayvanın eti olduğunu sanıyordu. İshak bütün yemeği
yedi. Sonra da şöyle dedi: “En büyük oğlum Esav’ı
bereketleyeceğim. Esav’ın tüylü kolları vardır. Kollarını
uzat oğlum bakayım senin tüylü kolların var mı? Sen
Esav mısın?”
Şimdi Yakup’un yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Doğruyu söyleyebilirdi ama o zaman babası Esav’a
verilmesi gereken bereketi ona vermezdi ya da Yakup yalan
söyleyebilirdi. Kendisinin Esav olduğunu söyleyip babasının
bereketini alabilirdi. Böylece ailenin lideri olabilirdi.
Peki, Yakup ne yaptı? Yakup babasının tüylü kollarına
dokunmasına izin verdi. İshak yaşlı olduğu için oğlunu
göremiyordu ama onun Esav olduğuna inandı. Bu yüzden
de onu bereketledi.
Yakup artık ailesinin lideriydi. Esav bunu öğrendiğinde
çok sinirlendi.
O kadar sinirlendi ki Yakup’u bir eline geçirse ona kim
bilir neler yapacaktı!
Yakup’un annesi onunla birlikte eşyalarını topladı.
Yakup ailenin lideri olmuştu belki ama şimdilik ailesiyle
birlikte kalamazdı. Esav’dan kaçması gerekiyordu.
Tanrı hilekârlıktan hoşlanmaz. Ama Tanrı yine de
Yakup’u seviyordu ve Yakup’un gittiği her yerde Tanrı
onunla birlikteydi.
51
Birlikte Hatırlayalım
Yakup babasına nasıl yalan söyledi?
Yakup’un verdiği yanlış karar sonucu başına
ne geldi?
KENDİ seçimini düşün!
Yalan ile beyaz bir yalan, uzun bir masal ile
abartılmış bir hikâye arasındaki fark nedir?
Doğruyu söylemenin sana zor geldiği zamanları
düşünebilir misin? Yalan söylediğin zaman ne
olur – beyaz bir yalan ya da uzun bir masal?
Doğru seçim uygulaması
Yakup’un Esav’dan kaçması için çubuklar
kullanarak uzun bir yol yap. Yakup
olduğunu varsay ve ailenden uzaklaştıkça
ne hissettiğini söyle.
Doğru söylemek her zaman yalan
söylemekten iyidir.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, yalan söylediğim zamanlar için
özür dilerim. Beni affettiğin ve sevdiğin için
teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin.
Kardeşler
Yaratılış 32–33
SEÇİM: Esav, Yakup’u bağışlıyor mu? Yoksa kızgın
mı kalıyor?
Yakup yalnızdı. Çok uzun bir süredir evden uzaktaydı.
Kendine yeni bir aile bile kurmuştu. Pek çok keçileri,
develeri, inekleri, eşekleri ve kuzuları vardı. Ama yine de
yalnızdı. Kardeşi Esav’ı özlüyordu.
Yakup eve dönmek istiyordu ama korkuyordu. Evden
ayrılırken Esav çok sinirliydi. Belki hala Yakup’u ya da
ailesini incitmek istiyordu.
Yakup o kadar yalnızdı ki, ne olursa olsun eve dönmeye
karar verdi. Esav’la arasının iyi olması için Tanrı’ya
güvenecekti.
53
Böylece ailesi ve hayvanlarıyla eve dönmek üzere
yola çıktı.
Yakup, Esav’a eve geleceğine dair haber gönderdi. Bir
süre sonra Yakup Esav’ın onu karşılamak için geleceğini
duydu, üstelik yanında 400 adamla beraber!
Yakup korkmuştu. Tanrı’ya, “Aileme geri dönmemi
söyledin. Bana karşı iyi davranacağına söz vermiştin.”
dedi.
54
Şöyle devam etti; “Beni sevdin ve bana iyi baktın.
Büyük bir aile verdin. Şimdi senin yardımına ihtiyacım
var. Lütfen beni Esav’dan koru.”
Ertesi gün Yakup, Esav’a hediye olarak keçiler,
kuzular, develer ve inekler gönderdi.
Birkaç gün sonra Yakup, Esav’la 400 adamının
geldiğini gördü.
55
Haberci, Esav’a kardeşi Yakup’tan hediye olarak
gönderilen hayvanları ve bir haber getirdi: Bunları
gönderen senin kardeşin Yakup’tur.
Yakup! Bunca yıl sonra. Yakup ailenin önderi olmak
için onu kandırmıştı. Şimdi ise Yakup geri geliyordu.
Esav’ın yapması gereken büyük bir seçim vardı.
400 adamını Yakup’a ve ailesine zarar vermeleri için
gönderebilir ya da Yakup’u affedebilir, bir zamanlar yanlış
bir seçim yaptığını itiraf edebilirdi. Ailedeki yerini asla bir
kase çorba için değişmemeliydi.
Esav ailesini, hayvanlarını ve askerlerini sıraya sokup
Yakup’a doğru yürümeye başladı. Yakup büyük kalabalığı
gördü. En önde Esav duruyordu. Yakup korkuyordu ama
geri dönmedi. Ailesine durmalarını söyledi ve kendisi
tek başına yürümeye devam etti. Esav’a doğru yavaşça
yaklaştı. Kardeşini nazik ve sıcak bir tavırla selamladı.
Esav kollarını açıp Yakup’u kucakladı. İki kardeş de
birlikte gülüp, konuşup neşelendiler. Tekrar bir arada
olmak çok güzeldi! Tanrı’nın birlikte olmalarını ve huzur
içinde yaşamalarını istediğini biliyorlardı.
Tanrı, Yakup’la beraberdi. Şimdi onu güvenli bir şekilde
evine ulaştırıp ailesinin önderi olmasını sağlamıştı.
56
Hatırlayalım
Yakup neden evine, Esav’a geri dönmekten
korkmuştu?
Yakup’u görünce Esav ne yaptı?
Esav’ın seçimi iyi miydi, kötü müydü?
Kardeşler tekrar birlikte oldukları için mutlu
muydu? Bunu nasıl anlıyoruz?
KENDİ seçimini düşün!
Ailenden iki kişinin birbirini bağışladığı bir zamanı
hatırla. Bu kolay mı yoksa zor mu? Birbirlerini
affetmeden önce ve sonra neler hissediyorlardı?
Doğru seçim uygulaması
Yuvarlak bir kağıt parçasına çirkin bir yaratık
çiz. Bu ailenin “Öfkeli yüz”ü olsun. Biri
sinirlendiğinde bu “Öfkeli yüz”e bakması
için ona ver. Büyük ihtimalle bu aile üyesinin
siniri yatışacaktır! “Öfkeli yüz”ü bir kenara
bırakıp affetmeyi seçmenin sana ne kadar iyi
hissettirdiğini göreceksin.
Affetmek, çirkin bir öfkeyi
barındırmaktan çok daha iyidir.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, lütfen başkaları beni incitmeye
ya da kandırmaya çalışırken bile onları affetmeyi
seçmeme yardım et. İsa’nın adıyla, Amin.
Çukurun İçinde…
Yaratılış 37:12–35
SEÇİM: Yusuf’un kardeşleri ona iyi mi davranıyorlar
yoksa onu uzağa mı gönderiyorlar?
Yakup’un on iki oğlu vardı. Bazen hep birlikte uyumlu
bir şekilde çalışırlardı, bazen de her kardeş gibi
kavga ederlerdi.
Oğullarından birinin adı Yusuf’tu. Yakup, oğulları
arasında en çok Yusuf’u severdi. Yusuf’la çok zaman
geçirirdi. Büyük kardeşler ise tarlada çalışıp kuzuları
otlatırlardı. Yusuf büyüyüp bir delikanlı olunca o da
kuzuları otlatmakta kardeşlerine yardım etmeye başladı.
59
Yakup bazen bir oğluna bazen de bir başka oğluna
tıpkı diğer bütün babaların yaptığı gibi özel hediyeler
verirdi. Ama bir gün Yusuf’a çok özel, harika bir ceket
verdi. Yusuf’un diğer kardeşlerinin de ceketleri vardı –
bazıları gri, bazıları yeşil bazılarıysa kahverengiydi. Fakat
Yusuf’un ceketinde gökkuşağının bütün renkleri vardı.
Sarı, kırmızı ve mavi, ayrıca mor, altın ve gümüş renklerle
bezeliydi. Harika bir ceketti. Yusuf ceketi giydiğinde çok
mutlu oldu. Fakat ağabeyleri onun bu yeni ve güzel
ceketini çok kıskanıyorlardı.
Bir gece Yusuf garip bir rüya gördü. Uyandığı zaman
bu rüyayla ilgili her şeyi ağabeylerine anlattı: “Rüyamda
her biriniz bir demet buğdaydınız. Ben de on ikinci
demettim. Sonra hepinizin benim önümde eğildiğinizi
gördüm. Çünkü aranızda en önemli olan bendim.” dedi.
Ağabeyleri küçük kardeşlerinin önünde diz çökmek
istemiyorlardı.
Artık
onun
rüyalarını
da
duymak
istemiyorlardı. Bu yüzden de Yusuf onlara başka bir
rüyasını daha anlattığında sinirlendiler. Bu seferde ay,
güneş ve on bir yıldız Yusuf’un önünde diz çöküyordu.
60
Babası Yusuf’a sordu, “Annenle ben senin önünde bir gün
diz mi çökeceğiz? On bir kardeşin de senin önünde diz
mi çökecek?”
Yusuf’un kardeşleri çok büyük bir kıskançlık içindeydi.
Babaları Yakup’un, küçük kardeşlerine çok özel bir hediye
verdiğini de unutmamışlardı. Şimdi de Yusuf gelip bir gün
ağabeylerinin onun önünde diz çökeceğini söylüyordu.
Kardeşlerin bir seçim yapması gerekiyordu. Yusuf’u
rahat bırakıp, işlerine dönebilirler ve babalarının onlara
vermiş olduğu güzel hediyeleri hatırlayabilirler ya da
ceketi Yusuf’tan alıp ona zarar vererek bir daha yollarına
çıkmamasını sağlayabilirlerdi.
Peki,
ne
yaptılar?
Ağabeyleri,
babası
Yusuf’u
onların iyi olup olmadıklarını görmek için tarlaya
gönderdiğinde Yusuf’a saldırdılar. Ağabeyleri için durum
düzelmişti. Ama Yusuf için aynı şeyi söyleyemeyiz.
63
Ağabeyleri Yusuf’un güzel ceketini alıp onu çukura
attılar. Yusuf’u öldüreceklerdi ama yoldan geçen Mısırlı
tüccarları gördüler.
Kardeşlerden birinin aklına bir fikir geldi. “Yusuf’u
Mısır’a gidecek olan şu tüccarlara satalım.” dedi.
Ve öyle yaptılar.
Sonra o harika ceketi alıp kirlettiler. Sanki Yusuf bir
hayvanla savaşmış gibi göstermeye çalıştılar. Ceketi
Yakup’a götürüp Yusuf’un vahşi bir hayvan tarafından
öldürüldüğünü düşünmesini sağladılar.
Yakup çok çok üzüldü. Bir daha Yusuf’u göremeyeceğini
sanıyordu.
Tanrı, Yusuf’un ağabeylerinin ona kötü davranmasından
dolayı çok üzgündü. Ama Tanrı, Yusuf’la beraber Mısır’a
gitti ve her zaman Yusuf’la birlikteydi.
64
Hatırlayalım
Ağabeyleri Yusuf’un yeni ceketi hakkında
ne hissettiler?
Yusuf’un rüyaları ağabeylerine ne hissettirdi?
Ağabeyleri Yusuf’a ne yaptılar?
Kardeşlerin kararı iyi miydi yoksa kötü müydü ?
KENDİ seçimini düşün!
Erkek kardeşini, kız kardeşini ya da bir
arkadaşını ne gibi sebeplerden ötürü
kıskanırsın? Bu duyguların yaralayıcı
olmaması için neler yapabilirsin?
Doğru seçim uygulaması
Bir kağıdı Yusuf’un ceketinde olabilecek bütün
renklerle boya. Boyarken yapabileceğin güzel
bir davranış düşün. Sonra da bu düşünceyi,
senin sahip olmak istediğin bir şeye sahip olan
biri için gerçekleştir.
Tanrı sahip olduklarımızla ve
başkalarının sahip olduklarıyla mutlu
olmamızı istiyor.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, başkalarına karşı kibar olmama
yardım et. Başkalarında bende olmasını istediğim
bir şey olsa da onlar için sevinmeme yardım et.
İsa’nın adıyla, Amin.
Uzun Bekleyiş
Yaratılış 39; 41
SEÇİM: Yusuf, her şeyin Tanrı’nın istediği zamanda
gerçekleşmesi için Tanrı’ya güveniyor mu yoksa Yusuf
Tanrı’nın planını mı sorguluyor?
Yusuf artık evden çok uzaklardaydı. Satın alan tüccarlar
onu Mısır’a götürdüler. Orada zengin bir adam için
çalışacaktı. Yusuf iyi bir işçiydi ve yapması gereken her
şeyi yaptı. Ama zengin adamın karısı Yusuf’a kızdı ve onu
hapse göndermesi için kocasını kandırdı.
Yusuf hapiste ne kuşları görebiliyordu ne de yağmur
damlalarını yüzünde hissedebiliyordu. Hapiste olmaktan
hiç hoşlanmıyordu. Tanrı’nın hapisten kurtulmasına
yardımcı olacağını umuyordu. Ama günler geçse de hiç
bir şey olmadı.
67
Şimdi Yusuf’un vermesi gereken büyük bir karar
vardı. Tanrı’nın yardımı için beklemekten vazgeçip kendi
çabalarıyla oradan çıkmaya çalışabilirdi.
Belki bir muhafızla konuşarak onu oradan çıkarmasını
sağlayabilirdi ya da ondan anahtarları çalıp kaçabilir ya da
Tanrı’ya güvenebilirdi. Başına gelen her şeyin Tanrı’nın
bir planı olduğuna ve eğer beklerse Tanrı’nın ona ne
yapacağını göstereceğine inanabilirdi.
Yusuf, Tanrı’ya güvenmeye karar verdi. Yine de
uzun bir süre hapisten çıkamadı. Ama bir gün bir
adam Yusuf’u görmeye geldi. Bu adam Firavunun
yardımcısıydı.
68
Firavun tüm Mısır’ı yöneten bir kraldı. Yusuf’un
rüyalarını açıklayabileceğini duymuştu. Firavun tuhaf bir
rüya görmüştü. Yusuf’tan ona bu özel rüyanın anlamını
açıklamasını istedi.
Yusuf,
Firavunun
yardımcısıyla
gidip
Firavunun
rüyasını dinledi. Rüyada yedi şişman inek ile yedi zayıf
inek vardı.
Tanrı, Yusuf’a rüyanın ne anlama geldiğini açıkladı.
69
Yusuf dedi ki, “Yedi şişman inek bereketli geçecek yedi
yılı temsil eder. Ekilmiş ürünler büyüyecek ve bol bol
yiyecek olacak. Yedi zayıf inek ise kötü geçecek yedi yılı
temsil eder. Ekilmiş ürünler büyümeyecek ve hiç ama hiç
yemek olmayacak.”
Firavun bunun üzerine “Ne yapmalıyız?” dedi.
Yusuf da, “Ürün çok varken onları büyük depolara
koyun. Arta kalan ürünü de yiyecek olmadığı zaman
kullanmak üzere saklamış olursunuz.” dedi.
Böylece Yusuf Firavunun en önemli yardımcısı oldu.
Ve ülkedeki ürünlerin toplanması işinin başına geçti.
Fazla ürün olduğunda depolara koyup sakladı.
Gerçekten de sonraki yedi yıl boyunca hiç yağmur
yağmadı. Bütün ekinler öldü. Hiçbir yerde yiyecek
yoktu. Ama Yusuf’un depolarında yiyecek vardı. Herkese
yeterince verdi. Böylece herkes yemek yapabildi.
Tanrı, Yusuf O’na güvendiği ve O’nu beklediği için
mutluydu. Tanrı’nın Yusuf için iyi bir planı vardı. Onun
Mısır’da önemli bir lider olmasına yardım etti.
70
Hatırlayalım
Yusuf hapisteyken nasıl hissetti?
Kendi çabalarıyla hapisten çıkmaya çalışması
neden kötü bir seçim olurdu?
Yusuf, Firavuna ve diğer herkese nasıl yardım etti?
KENDİ seçimini düşün!
Daha önce hiç, Tanrı’nın bir duana cevap vermesi
için uzun bir zaman bekledin mi? Belki şu an
bir cevap bekliyorsun. Yusuf gibi olabilir misin?
Bekleyip Tanrı’ya güvenebilir misin?
Doğru seçim uygulaması
Farklı işlerde çalışıyormuşsun gibi yap. Hangisini
yapmak isterdin? Bir gün büyüyeceksin ve Tanrı ne
yapman gerektiğini bilmene yardım edecek.
Tanrı’nın cevabını beklemek her zaman
en iyisidir.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, dualarımı tam doğru zamanda
cevapladığın için teşekkür ederim. Her birimiz
için tasarladığın planların için teşekkür ederim. Ne
yapmamı istediğini anlamaya çalışırken benimle
birlikte ol. İsa’nın adıyla, Amin.
Ben Yusuf’um!
Yaratılış 42–45
SEÇİM: Yusuf, olan iyi şeyleri mi yoksa olan kötü şeyleri
mi düşünüyor?
Yusuf’un kardeşleri onu Mısır’daki tüccarlara sattıktan
sonra, babaları Yakup’un yanına döndüler. Onu, Yusuf’un
öldürüldüğüne ikna ettiler.
Kardeşleri Yusuf’un hayatta olduğunu biliyordu. Ama
bir daha asla onu görmeyeceklerini düşünüyorlardı.
Bir sene boyunca hiçbir tahıl ürünü yetişmedi. Ertesi
yılda da yetişmedi. Ve üçüncü yılda da aynısı oldu. Bu
böyle yedi yıl sürdü. En sonunda yemek yapmak için
yeterli tahıl ürünü kalmamıştı. Bu kötü haberdi.
73
Ama sonra Yakup iyi bir haber duydu: Mısır’da tahıl
vardı! Mısır’daki zeki bir adam büyük depolar içinde bir
sürü ürün saklamıştı.
Oğullarına Mısır’a gidip tahıl almalarını söyledi. Böylece
yeniden yemek yapabilirler ve açlıktan ölmezlerdi.
Kardeşler eşeklerine binip hemen yola çıktılar.
Uzun bir süre yolculuk ettikten sonra Mısır’a vardılar.
Orada tahıl ürünlerini saklamış olan o önemli adamdan
tahıl istediler. Adamın karşısına çıktıklarında çok kibar
davrandılar. Eğilip selam verdikten sonra tahıl satın
almak istediklerini söylediler. Bu adamın kardeşleri Yusuf
olduğunu anlamamışlardı.
Ama Yusuf adamların kardeşleri olduğunu anlamıştı.
Kendisini uzun zaman önce Mısır’lı tüccarlara sattıklarını
da biliyordu. Benyamin adındaki küçük kardeşinin o
sırada evde olduğunu da öğrenmişti. Bu yüzden Yusuf
büyük kardeşlerden birini Mısır’da yanında tuttu. Diğer
kardeşlerini Benyamin’i yanında getirmeleri için evlerine
gönderdi. Kardeşlerin çuvalını tahılla doldurdu ve
verdikleri parayı da çuvala geri koydu.
Kardeşler bu durum hakkında ne düşüneceklerini
bilememişlerdi.
Yusuf’un
onlara
yapabileceklerinden
korkuyorlardı. Ama sonunda Benyamin’i de yanlarına
alarak Mısır’a döndüler. Yusuf hepsini evinde yemeğe
davet etti.
Kısa zaman sonra kardeşler daha fazla tahıl çuvalıyla eve
dönmek üzere yola çıktılar. Ama Yusuf onları kandırarak
Benyamin’in çuvalına kendi değerli gümüş kadehini koydu.
Yusuf bir yardımcısını göndererek adamları tekrar Mısır’a
getirtti. Benyamin’i gümüş kadehini çaldığı için yanında
tutması gerektiğini söyledi. Ama büyük kardeşleri ona
bunu yapamayacağını söylediler. Babalarının bu duruma
çok üzüleceğini de söylediler. Böylece Yusuf, büyük
kardeşlerinin iyi olmayı öğrendiklerini anladı.
76
Şimdi Yusuf’un büyük bir seçim yapması gerekiyordu.
Mısır’da
yaşadığı
için
gerçekleşen
güzel
şeyleri
düşünebilirdi.
Sakladığı tahılı ve sayesinde tahıldan yemek yapabilen
insanları düşünebilirdi. Sonra da kardeşlerine kim olduğunu
söyleyebilirdi. Yaptıklarından ötürü onları bağışlayabilir ya
da sadece kardeşlerinin yaptığı kötülükleri anımsayarak,
intikam için onları hapse attırabilirdi.
Yusuf şöyle yaptı. Onlara, “Ben Yusuf’um! Sizin
kardeşiniz.” dedi.
Kardeşleri korkmuştu. Ama Yusuf devam etti, “Beni
incitmeye çalıştığınızı biliyorum. Ama Tanrı Mısır’a
gelmemi istedi ki aileme yardım edeyim. Burada yemek
yapmak için bir sürü tahıl var. Babamı Mısır’a getirin ve
yeniden hep birlikte olalım.”
Yusuf hayatındaki kötü olayları iyiye çevirenin Tanrı
olduğunu biliyordu. Tanrı, Yusuf’un bunun farkında
olmasından mutluydu. Ayrıca Yusuf’un kardeşlerini
bağışlayıp ailesine yardım etmesinden de mutluydu.
79
Hatırlayalım
Yusuf’un kardeşleri neden Mısır’a gittiler?
Yusuf kardeşlerini görünce hangi kötü
olayı hatırladı?
Yusuf sadece kardeşlerinin yaptığı kötülükleri
mi düşündü?
Yusuf’un yaptığı seçim iyi miydi yoksa kötü müydü?
Tanrı Yusuf’un hayatındaki hangi kötülükten bir
iyilik çıkardı?
KENDİ seçimini düşün!
Ailende ne zaman kötü bir olay iyilikle
sonuçlandı? Sadece kötü olanı düşündüğünde
nasıl hissediyorsun? Kötülükten çıkan iyiliği
düşündüğünde nasıl hissediyorsun?
Doğru seçim uygulaması
Kötü bir haber hakkında hikâye yaz. Sonra
da hikâyeyi iyi bir sonuçla bitir.
Kötü şeyler yaşasak bile Tanrı’nın
her zaman bizim için iyi
bir planı olduğuna inanmalıyız.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, kötü şeyler olduğunda bana güç
ver. Kötü olandan iyiyi çıkarabileceğine inanmama
yardım et. İsa’nın adıyla, Amin.
Yüzen Sepet
Mısır’dan Çıkış 1:6–2:10
SEÇİM: Miryam, küçük erkek kardeşine yardım ediyor
mu? Yoksa sadece kaçıyor mu?
Yusuf ve ağabeyleri uzun yıllar Mısır’da yaşadıktan
sonra yeni bir Firavun ortaya çıktı. O, Tanrı’nın halkını
sevmemişti. Kendi onuruna yapılar inşa etmeleri için
Tanrı’nın halkını köle gibi çalıştırdı. Çok çalışmaları
gerekiyordu. Tuğlalar yapıp, su ve büyük taşlar taşıdılar.
Firavun, Tanrı’nın halkının ona karşı savaşacağından
korkuyordu. Bu yüzden şeytani bir plan yaptı. Planın
amacı Tanrı’nın halkının sayıca artmasını engellemekti.
Firavun, Tanrı halkının bundan sonra erkek bebeğe sahip
olamayacağını söyledi.
81
Bir annenin yeni bir erkek bebeği olmuştu. Kadın onu
çok seviyordu. O da bir plan yaptı.
Bu iyi bir plandı. Anne, üç ay boyunca bebeğini sakladı.
Sonra sağlam bir sepet örmeye başladı ve sepetin içini
su geçirmesin diye çamurla sıvadı. Ayrıca içine yumuşak
kumaş da yerleştirdi. Böylece bebeğini saklamak için
güzel bir yatak yapmış oldu.
Annesi sepeti ve bebeğini Nil Nehri’ne götürdü.
Bebeğin büyük ablası Miryam da onlarla gitmişti.
Anne bebeğini öpüp sepete koydu ve sonra dikkatlice
sepeti suya bıraktı. Sepet suyun üstünde güzelce yüzdü.
Küçük oğlan hiç mi hiç ıslanmamıştı. Sonra anne
evine döndü.
Miryam sepetteki kardeşini izlemek için kaldı. Biraz
sonra sesler duymaya başladı. Miryam uzun otların
arkasından göz attı ve Firavunun kızını gördü! Prenses
yıkanmak için nehir kıyısına gelmişti. Belki sepeti görüp
bebeği bulabilirdi. Peki, Miryam ne yapmalıydı?
Şimdi Miryam’ın önünde yapması gereken büyük
bir seçim vardı. Kalıp küçük kardeşine yardım etmeye
çalışabilir ya da oradan hemen kaçabilirdi.
82
Miryam orada kalıp olanları izledi ve dinledi. Firavunun
kızı sepeti gördü. Yardımcılardan birini onu alması
için çağırdı.
Sepetin içindeki bebeği görür görmez onu çok
sevdi ve adını Musa koydu. Musa’nın kendi oğlu gibi
olacağını söyledi.
84
Miryam kaçmak yerine Prenses’in karşısına dikilip
“Sizin için bebeğe bakmaya yardım edecek birini
bulabilirim.” dedi. “Bunu yapmamı ister misiniz?”
“Ah evet, bu çok iyi olur.” dedi Prenses.
Miryam bu güzel haberi annesine vermek için eve
koştu. Prenses için bebek Musa’yla ilgilenebileceklerdi.
Bebek
artık
güvende
olacaktı.
Artık
Firavunun
evinde yaşayacaktı.
Tanrı, Miryam’ın ailesine yardım etmesinden mutluydu.
Miryam, bebek Musa’nın güvende olmasına yardım
etmişti. Ve bunların hepsi Tanrı’nın planının bir parçasıydı.
85
Hatırlayalım
Neden anne bebeği için bir sepet hazırladı?
Bebeğin büyük ablası, Miryam, ona nasıl
yardım etti?
Miryam’ın yaptığı seçim doğru muydu yoksa
yanlış mıydı?
KENDİ seçimini düşün!
Ailene yardımcı olduğun konular nelerdir? Hiç
yardım etmek yerine kaçmayı istediğin zamanlar
oluyor mu? Böyle bir durumda ne yapıyorsun?
Doğru seçim uygulaması
Büyük bir yaprağı suyun üzerinde yüzdür.
Musa’nın sepetinin nasıl suyun üzerinde
yüzdüğünü anlayabilirsin. Daha sonra ailen ile
su güvenliği hakkında bir liste hazırla. Herkesin
kurallara uymayı hatırlamasına yardım edebilirsin.
Tanrı’dan bize iyi yardımcılar olmamız
konusunda yol göstermesini
isteyebilirsiniz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, yardımcı olabileceğim konularda
çalışmak istiyorum. Her gün aileme nasıl yardımcı
olacağımı bana göster. İsa’nın adıyla, Amin.
“Ben Değil”
Mısır’dan Çıkış 2:11–4:20
SEÇİM: Musa, Tanrı’yı dinliyor mu? Yoksa Tanrı’nın ne
dediğiyle ilgilenmiyor mu?
Musa Mısır’da bir prens gibi büyüdü. Firavunun torunu
gibiydi. Ama Musa kendisinin Tanrı’nın halkından biri
olduğunu biliyordu.
Bir gün Musa, Tanrı halkının yaptığı bütün o ağır işleri
gördü. Onlar kendi halkıydı ve köle olmalarına kızıyordu.
Onlara yardım etmeye çalıştı ama çok öfkeliydi. Tanrı’yı
memnun etmeyen bir yolla halkına yardım etmeye çalıştı.
Sonunda Musa Firavunu da çok kızdırmıştı.
Bu yüzden Musa Mısır’dan kaçtı. Uzun yıllar
kuzularıyla ilgilenen bir çoban oldu.
87
Bir gün Musa yine koyunlarına göz kulak olurken
ilginç bir manzarayla karşılaştı. Sanki bir çalı yanıyordu.
Ama ateş çalıya zarar vermiyordu. Musa çalıya yaklaştı.
Daha sonra Tanrı’nın sesini işitti. Musa sandaletlerini
çıkardı çünkü çok kutsal bir yerde duruyordu.
Tanrı, Musa’nın Mısır’a geri dönmesini istedi. “Halkımı
Mısır’dan çıkartıp ait oldukları yere getirmeni istiyorum.”
dedi. Peki, Musa bunu yaptı mı?
Musa, “Beni değil, beni gönderme! Firavuna nasıl o
halkı serbest bırak diyebilirim?” diye yakardı.
Tanrı şöyle dedi: “Her an seninle birlikte olacağım.”
Musa, Tanrı’nın isteğini yapacak mıydı?
Musa dedi ki, “Beni değil! Senin insanların bana
inanmaz. Senin adını öğrenmek isteyecekler. O zaman
onlara ne söyleyeceğim?”
Tanrı, “Ben Ben’im.” diye yanıtladı. “Bu benim adımdır.”
Musa Tanrı’nın dediğini yapacak mıydı?
Musa, “Beni değil! Bu insanlar seni hiç görmediğimi
söyleyecekler.” dedi.
Sonra Tanrı, Musa’ya çobanlık asasını yere koymasını
söyledi. Asa bir yılana dönüştü! Tanrı, Musa’ya yılanın
kuyruğundan tutup kaldırmasını söyledi. O da böyle yaptı
ve yılan tekrar asaya dönüştü. “Bunu o insanlara göster.”
dedi Tanrı. “Böylece senin beni gördüğünü anlayacaklar.”
Musa, Tanrı’nın dediğini yapacak mıydı?
Musa, “Beni değil! Ben bunu yapamam, iyi bir
konuşmacı değilim.” dedi.
Tanrı, konuşmasında ona yardımcı olacağını ve kardeşi
Harun’un da onunla gelip konuşabileceğini söyledi. Harun
iyi bir konuşmacıydı.
Şimdi Musa’nın önünde yapması gereken önemli
bir seçim vardı. Tanrı’yı dinliyordu, o yüzden Tanrı’nın
kendisinden ne yapmasını istediğini biliyordu. Tanrı’nın
söylediği gibi Mısır’a gidebilirdi. Ya da Tanrı’yla tartışmaya
devam edip O’nun isteğini yerine getirmeyebilirdi.
Musa, Tanrı’nın isteğini yerine getirmeyi seçti.
Sonunda Mısır’a dönmeye ikna oldu.
Tanrı, Musa O’nun sözünü dinlediği için çok sevinmişti.
Musa,
Tanrı’nın
düşünüyordu.
önemsedi.
Ama
Musa,
isteğini
yerine
getiremeyeceğini
Musa,
Tanrı’nın
söylediklerini
Tanrı’nın
halkının
kurtulmasına
yardım edecekti.
90
Hatırlayalım
Tanrı Musa’dan ne yapmasını istedi?
Musa ne gibi bahaneler buldu?
Musa’nın yaptığı seçim iyi miydi yoksa
kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Gitmeyi istemediğin bir yer aklına geliyor mu?
Tanrı’ya bu konuda ne hissettiğini söyle. Daha
sonra aynı Musa’ya yardım ettiği gibi sana da
yardım etmesini isteyebilirsin.
Doğru seçim uygulaması
Bir daha arabaya bindiğinde Tanrı’nın da seninle
arabada olduğunu düşün. Durduğun her yerde
(bankada, postanede, dükkanda…) Tanrı benimle
birlikte, diyebilirsin.
Tanrı yapmamızı istediği şeyleri yerine
getirmemizde bize yardım eder.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, benim için olan isteklerini yerine
getirmek için bana yardım et. Bunları yerine
getirmek için bana cesaret ver. Ve başımdan geçen
her olayda yanımda olduğunu bilmem için iman
ver. İsa’nın adıyla, Amin.
“Hayır!”
Mısır’dan Çıkış 7–10
SEÇİM: Firavun, Tanrı’nın gücüne inanıyor mu? Yoksa
inanmıyor mu?
Musa kardeşi Harun ile birlikte Mısır’a geri döndü.
Firavuna, Tanrı’nın, halkının serbest bırakılmasını
istediğini söylediler. Firavun onlara inanmadı. Bu yüzden
Harun çoban asasını yere bıraktı ve asa yılana dönüştü.
Ama
Firavun
hala
inanmayarak
halkın
serbest
bırakılmasına karşı çıktı. Firavun “Hayır!” dedi.
Musa Firavuna Tanrı’sını anlattı. Tek, gerçek olan
Tanrı’yı. Firavunun inandığı tanrılardan çok daha güçlü
olan Tanrı’yı.
93
Firavun kendi tanrılarını düşünüp “Neden Musa’nın
Tanrı’sına itaat edeyim ki?” diyerek tekrar “Hayır!” dedi.
Böylece Tanrı Mısır’daki insanların başına kötü şeyler
getirdi. Bu kötü şeylere bela denir.
Tanrı, Nil Nehri’ni kana çevirip, kurbağalar gönderdi.
Musa Firavuna tekrar sordu, “Şimdi Tanrı halkının
gitmesine izin verecek misin?”
Ama Firavun “Hayır!” dedi.
Bu yüzden Tanrı, ısıran sinekler, hem küçük sivrisinekler
hem de büyük boyda atsinekleri gönderdi.
Hayvanları öldüren hastalıklar, hem insanların hem de
hayvanların vücudunu kaplayan yaralar gönderdi. Sonra
Tanrı dolu, çekirgeler ve karanlık gönderdi. Mısır’daki
insanlar gerçekten korkmuşlardı.
“Şimdi Tanrı halkının gitmesine izin verecek misin?”
dedi Musa.
94
Firavunun önünde yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Tanrı’nın gücüne inanabilirdi. Tanrı’nın iklim,
nehirler, hayvanlar ve insanlar üstünde büyük bir gücü
olduğunu itiraf edebilirdi. Böylece Tanrı halkının gitmesine
izin verebilir ya da bu halkı kölesi olarak tutabilirdi.
Bir kez daha Firavun “Hayır!” dedi.
Firavunun Tanrı’nın gücüne inanmaması Tanrı’yı çok
üzdü. Tanrı, Musa’yı halkını kurtarması için göndermişti.
Yakın bir zamanda Tanrı bunun gerçekleşmesi için
yardım edecekti.
Hatırlayalım
Tanrı, Firavundan ne yapmasını istedi?
Tanrı’nın gönderdiği belalardan birini ya da daha
fazlasını söyleyebilir misin?
Firavunun seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Tanrı’nın gücüne inanmayı seçiyor musun?
Gücünü sana yardım etmek için kullanmak
istediğini unutma. Hastayken, incinmişken,
fırtınadayken ya da üzgünken sana yardım
edebileceği yolları söyleyebilir misin?
Doğru seçim uygulaması
Doğanın bize zarar verebileceği şeylerin bir
listesini yap (şimşek, tipi, depremler vb.). Bütün
bu yaşananlarda Tanrı’nın bizimle birlikte
olduğunu bilmek ne güzel! Tıpkı Mısır’daki
insanlarla olduğu gibi seninle de birlikte.
Tanrı’nın çok güçlü olduğuna ve bizi
çok sevdiğine inanabiliriz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, sana ve gücüne inanmamız için
yardım et. Sen bizi seviyorsun ve biz de seni
seviyoruz. İsa’nın adıyla, Amin.
Fısıh Yemeği
Mısır’dan Çıkış 11–12
SEÇİM: Tanrı’nın halkı, Tanrı’nın onları kurtaracağına
inanıyor mu? Yoksa Tanrı’nın onları Mısır’dan
çıkaramayacağını mı düşünüyorlar?
Firavun, Tanrı halkı’nın Mısır’dan çıkmalarına izin
vermiyordu. Bu yüzden Tanrı, Mısır’ın başına belalar
gönderdi. Musa Firavundan halkın gitmesine izin vermesini
istediğinde Firavun yine “Hayır!” dedi.
Tanrı Ölüm Meleğini Mısır’a göndermeye hazırladı.
Ama önce halkının güvende olmasını sağladı. Musa’ya
kesin emirler verdi. Musa halka gidip ne yapmalarını
gerektiğini açıkladı. “Evinizin kapısını kuzu kanıyla
boyayın.” Böylece Ölüm Meleği evinizin üzerinden
geçecek. “Mayasız ekmek yapın ki çabuk pişsin. Sonra
97
da pişirdiğiniz kuzuyu yiyin ve hızlıca ayrılmak için
hazır olun.”
Şimdi Tanrı halkının önünde yapması gereken önemli bir
seçim vardı.
Tanrı’ya itaat edip kapıları boyayıp hızlıca yemek
yiyebilirlerdi ya da eskisi gibi hayatlarına devam edebilirlerdi.
Tanrı’nın halkı şöyle yaptı: kapılarını kuzunun kanıyla
boyadılar. Ölüm Meleği kasabaya gelmişti.
Hemen mayasız bir ekmek yaptılar çünkü kabarmasını
bekleyecek zamanları yoktu. Acı otlarla birlikte ekmeği
yediler ki köle oldukları üzücü zamanları hatırlayabilsinler.
Ölüm Meleği artık onların sokağındaydı.
Üstlerinde
giysilerle
yemek
yediler.
Bu
şekilde
hemen yola çıkabilirlerdi. Ölüm Meleği artık onların
evlerine yakındı.
Kapının üstündeki kuzunun kanı onları ölümden korudu.
Ölüm Meleği, Tanrı halkının evlerinin üzerinden geçti.
Tanrı halkından olan hiç kimse ölmedi.
Ölüm Meleği, Firavunun ve tüm Mısır halkının
evine girdi.
Gece ilerlerken Firavun, Musa ve Harun’u yanına
çağırdı. Bu sefer Firavun onlara “Gidin!” dedi.
Tanrı’nın halkı özgürdü!
Tanrı, insanlar O’na güvenip itaat ettikleri için mutluydu.
Tanrı onları güven içinde tuttu ve onları özgür kıldı.
99
Hatırlayalım
Tanrı, halkını Ölüm Meleğinden nasıl korudu?
İnsanlar Tanrı’ya güvenip O’na itaat ettiler mi?
Tanrı’nın halkı iyi olanı mı yoksa kötüyü
mü seçti?
O gece Firavun Musa’ya ne dedi?
KENDİ seçimini düşün!
Tanrı seni kötü şeylerden kurtarabilir. Tanrı seni
günahtan da kurtarabilir. Tanrı’nın seni nelerden
kurtarmasını isterdin?
Doğru seçim uygulaması
Lavaş ekmeğin ya da başka çeşit mayasız
ekmeğin tadına bak. Mayasız ekmek Yahudilerin
ilk “Fısıh Bayramı”ndan beri yedikleri ekmektir.
Bu, Tanrı’ya, onları – ve bizi – kurtaracağına her
zaman güvenmemiz gerektiğini anımsatır.
Bizi kötü şeylerden kurtarmak isteyen
Tanrı’ya güvenebilir ve itaat edebiliriz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, beni kötü olan birçok şeyden
kurtardığın için teşekkür ederim. Her şeyden
önemlisi, İsa’yı bizim günahlarımız için
gönderdiğin için teşekkür ederim. İsa’nın
adıyla, Amin.
Kurak Topraklar
Mısır’dan Çıkış 13:17–14:31
SEÇİM: Tanrı’nın halkı, Musa’nın onları denizden
geçirebileceğine güveniyorlar mı? Yoksa onlar,
Tanrı’nın Musa’ya yardım etmesinin imkansız
olduğunu mu düşünüyorlar?
Musa ve Tanrı’nın halkı coşkuyla, sevinçle Mısır’dan
ayrıldı. Yanlarına keçilerini, eşeklerini, ineklerini ve
koyunlarını da aldılar. Tanrı’nın halkından olan hiç kimse
geride bırakılmadı. Herkes, bebekler, çocuklar, gençler ve
yaşlılar İbrahim’in ülkesine gidecekti. Artık onlar, kötü
kalpli Firavunun köleleri değildi.
Sanki hep birlikte büyük bir pikniğe gidiyor gibiydiler.
Mısır’da ise Firavun korku içindeydi. Önce üzüldü.
Sonra da kızdı. Hem de çok ama çok kızdı. Musa’yı,
101
halkı bırakması için onu kandırmakla suçlamaya başladı.
Tanrı’nın halkını bulmak için 600’den fazla askerini
toplayıp başlarına geçti. Mısır’ın en hızlı at arabalarıyla ve
en keskin mızraklarını alıp yola çıktılar. Amaçları Musa’yı
durdurup Tanrı’nın halkını Mısır’a geri getirmekti.
Bu arada Tanrı, yol boyunca halkıyla birlikteydi.
Gündüzleri büyük bir bulutla, geceleri ise büyük ateşten
bir sütunla onlar ilerlerken önlerinden gidiyordu ve onları
102
yönlendiriyordu. Sonunda Kızıldeniz’e geldiler. Tanrı
halkının önünde çok büyük bir engel vardı. Birkaç kişi
arkalarına bakıp ileride büyük bir toz bulutu olduğunu
gördü. Firavun ve askerlerinin at arabaları görünmeye
başlamıştı. Ellerinde mızraklarla büyük bir ordu, Tanrı
halkını Mısır’a geri götürmek için geliyordu.
Tanrı’nın halkı çok korkmuştu. Önlerinde Kızıldeniz,
arkalarında ise Firavun ve askerleri vardı. Bu yüzden
103
insanlar yardım etmesi için Tanrı’ya yakardı. Ama sonra
Musa’ya kızdılar. “Niye bizi Mısır’dan çıkardın ki?
Hala orada yaşayıp köle olarak kalabilirdik. Kuş uçmaz
kervan geçmez bir yerde ölmekten daha iyi olurdu.”
diye çıkıştılar.
Musa halka sakin olmalarını söyledi. “Korkmayın,
Tanrı’nın sizinle nasıl ilgileneceğini görmek için sadece
biraz bekleyin. O sizin için Firavun ve askerleriyle
savaşacaktır.” dedi.
Şimdi Tanrı halkının önemli bir karar vermesi
gerekiyordu. Liderleri olan Musa’ya güvenebilirler ve
Tanrı’nın Musa’ya ne yapması gerektiğini söyleyinceye
kadar bekleyebilir ya da ne yapmaları gerektiğine
kendileri karar verebilirlerdi. Eğer Tanrı’nın onlara
yardım edebilmesinin imkansız olduğunu düşünürlerse
Mısır’a dönebilirlerdi.
Ama Tanrı’nın halkı şöyle yaptı. Musa’ya baktılar.
Çünkü o Tanrı’yla konuşuyordu. Şimdi de Tanrı’nın ona
söyleyeceği şeyi yapacaktı. Musa değneğini Kızıldeniz’e
doğru uzattı ve o sırada büyük bir rüzgar çıktı.
Rüzgar denizin üzerinde kuru bir yol açılıncaya kadar
bütün gece esti.
104
Herkes denizin karşı tarafına geçmek için hızlıca
yürümeye başladı. Koyunlarını, keçilerini, ineklerini
ve eşeklerini de aldılar. İki taraftan da dalgalar çağladı
ve sular gürledi. Arkalarındaki at arabaları da oldukça
yaklaşmışlardı. Tanrı’nın halkı kuru ve güvendeydi.
Kalan son koyun da karşı tarafa geçtiğinde Tanrı,
Musa’ya tekrar elini uzatmasını söyledi. Sular bir araya
gelip yolu kapattı. Bütün sular onları takip eden Firavunun
askerlerinin ve at arabalarının üstünü de kapladı.
Tanrı’nın
halkı,
Musa’nın
onları
yönetmesine
güvendikleri için sevindiler. Musa iyi bir önderdi. Tanrı’yı
dinledi. Tanrı imkansız gibi görünse de halkı güvende
tutması için Musa’ya yardım etti.
Hatırlayalım
Büyük bulut ve ateşten sütun Tanrı’nın halkına
nasıl yardım etti?
Tanrı halkı neden korkmuştu?
Tanrı’nın halkı iyi mi yoksa kötü mü bir
seçim yaptılar?
Musa niye iyi bir önderdi?
KENDİ seçimini düşün!
Tanrı’nın senden ne istediğini bilmek için yardıma
ihtiyacın olduğu zamanlar var mı? (Bir sorunun
olduğunda, birileri kötü davrandığında, iyi
hissetmediğinde vs.) Sana ne yapman gerektiğini
söyleyecek, güvendiğin büyüklerin kimlerdir? (annebaban, öğretmenlerin, kilise önderin, İsa’yı seven
diğer yetişkinler vs.)
Doğru seçim uygulaması
Birkaç yastık, havlu ya da battaniye toplayıp ortası
açık bir yol olacak şekilde yan taraflara yığ. Tanrı halkı
Kızıldeniz’i nasıl aceleyle geçtiyse sende öylece o
yolu geçebilir misin?
Tanrı’yı seven insanlar bizi
yönlendirdiğinde, onlara güvenebiliriz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, ne olursa olsun her şeyi halledebildiğin
için teşekkür ederim. Yardıma ihtiyacım olduğu
zamanlar bana yol gösterebilecek liderler olduğu için
teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin.
Tanrı’nın İyi Kuralları
Mısır’dan Çıkış 19:16–20:21; 31:18; Yasa’nın Tekrarı 5
SEÇİM: Musa, Tanrı’nın kurallarını dinliyor mu? Yoksa
Tanrı’nın kurallarını bilmek istemiyor mu?
Musa ile Tanrı’nın halkı İbrahim’in ülkesine doğru yol
aldılar. Tanrı her zaman onlarla ilgileniyor ve onları hiçbir
zaman yalnız bırakmıyordu.
Bir gün Tanrı Musa’yla dağda konuştu. Tanrı’nın, halkı
için bazı kuralları vardı. İnsanlar Tanrı’dan korktukları
için Musa onların yerine Tanrı’yla konuşuyordu.
Tanrı, insanların yaşaması için kurallara ihtiyacı
olduğunu
biliyordu.
Tanrı’yı
ve
birbirlerini
nasıl
seveceklerini öğrenmeleri gerekiyordu. Tanrı, Musa’ya
bu kuralları bir özel armağan olarak vermek istedi. Tanrı
109
insanları çok sevdiğinden onları korumak için bu kuralları
koymuştu. Eğer kurallara uyarlarsa onlar için her şey çok
iyi olacaktı.
Şimdi Musa’nın büyük bir seçim yapması gerekiyordu.
Tanrı’nın kurallarını dinleyebilir, insanlara bu kurallara
nasıl itaat edip mutlu olacaklarını anlatabilir ya da bu
kuralları dinlememeyi seçebilirdi.
Ama Musa dinledi. Tanrı, kuralları ona verdi.
Kural 1: Tanrı’yı her şeyden çok sev!
Kural 2: Kendine put yapma ve putlara tapma!
Kural 3: Tanrı’nın ismini saygıyla kullan!
Kural 4: Haftanın son gününü Tanrı’ya tapınarak geçir!
Kural 5: Annene babana saygılı ve sevgi dolu ol!
Kural 6: Öldürme!
Kural 7: Eşini aldatma!
Kural 8: Çalma!
Kural 9: Başkaları hakkında yalan söyleme!
Kural 10: Hiçbir zaman başkasına ait olana göz dikme.
Tanrı bu kuralları iki taş levhaya kazıdı. Bunlar önemli
kurallardı. Eğer insanlar bu kurallara uyarlarsa hem Tanrı
hem de insanlar çok mutlu olacaktı.
110
Hatırlayalım
Tanrı halkına neden bu kuralları vermek istedi?
Tanrı, Musa’nın bu kuralları neden
dinlemesini istedi?
Musa’nın seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü?
Kaç kural vardı? Onlardan bir tanesini
söyler misin?
KENDİ seçimini düşün!
Tanrı’nın kurallarından bir iki tanesini seçip
onlara itaat ettiğinde nasıl mutlu olacağını anlat.
Doğru seçim uygulaması
Bir parça kağıda “Tanrı’yı ve birbirinizi sevin”
yaz. Kağıdı kapının üstüne okuyabileceğin bir
yere as. Oradan her geçişinde yüksek sesle oku.
Bunlar önemli sözlerdir. Eğer kağıtta yazılanı
yaparsan Tanrı’nın en önemli buyruklarını yerine
getirmiş olursun.
Tanrı’nın iyi kuralları bizim
mutlu olmamızı sağlar.
Onlara itaat edersek tabii.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, bana verdiğin iyi kurallar için
sana teşekkür ederim. Bunlar beni koruyor,
seninle ve başkalarıyla mutlu yaşamamı sağlıyor.
Senin kurallarına her zaman uymam için bana
yardım et. İsa’nın adıyla, Amin.
Musa Kayıp
Mısır’dan Çıkış 32–34
SEÇİM: Harun, diğer insanlarla birlikte Musa’yı
beklerken, Tanrı’nın kurallarına itaat ediyor mu?
Yoksa etmiyor mu?
Tanrı, Musa’yla bir dağın tepesinde konuştu. Halk ise
aşağıda vadide bekliyordu. Musa uzun bir süredir ortada
yoktu. Geri döndü ama sonra tekrar dağa çıktı. Bu sefer
çok uzun bir zaman ortada görünmedi. Halk, “Acaba
Musa hala hayatta mı?” diye merak etmeye başladı.
Musa çok çok uzun süre ortada görünmeyince,
Tanrı’nın halkı onun bir daha geri dönmeyeceğini
düşünmeye başlamıştı.
113
Eğer liderleri Musa geri dönmeyecekse kim onlar için
Tanrı’yla konuşacaktı? Kim onları vaat edilen topraklara
götürecekti?
Tanrı’nın halkı, başka bir tanrıya ihtiyaçları olduğunu
düşündü. Mısır halkının birçok tanrısı vardı. Hatta
tanrılarının heykellerini, putlarını bile yapmışlardı. Bu
putların bazısı taş veya çamurdan, bazısı da altından
yapılıyordu. Ama Tanrı halkının unuttuğu bir şey vardı.
Bu putlar ne gerçek tanrılardı ne de güçleri vardı.
Tanrı’nın halkı sahip oldukları bütün altın eşyaları bir
araya getirdi.
Altınlarını
Ona,
bu
Musa’nın
altınlarla
kardeşi
kendilerine
114
Harun’a
bir
tanrı
verdiler.
heykeli
yapmasını için yalvardılar, böylece bu tanrıya bakıp
dua edebileceklerdi.
Şimdi Harun’un önünde yapması gerek çok önemli bir
seçim vardı. İnsanlara altınlarını evlerine götürmelerini
çünkü Musa’nın döneceğini söyleyebilirdi. Tanrı’nın hala
onlarla birlikte olduğuna ve onları İbrahim’in ülkesine
götüreceğine şüphe etmeden inanmaları gerektiğini
açıklayabilir ya da altınları eritip insanlara görebilecekleri
bir put yapabilirdi. Belki Musa gerçekten dönmeyecekti.
Belki de artık onlar için Tanrı’yla konuşacak kimse yoktu.
115
Harun ne yaptı? Altından kocaman bir buzağı
yaptı. İnsanların ona kendilerini Mısır’dan çıkaran
Tanrı demelerine izin verdi. İnsanlar altın buzağıya
hediyeler getirdi. Sonra altın buzağının yanında şarkı
söyleyip dans ettiler ve yemek yediler. Ona tapındılar
çünkü Musa’nın bir daha dönüp onlar için Tanrı’yla
konuşacağını düşünmüyorlardı.
Onlar puta tapınırken, Musa geri döndü. Olanları
görünce o kadar kızdı ki Tanrı’nın kurallarını kazıdığı
iki taş levhayı yere attı ve kırdı. Harun’a “Sen ne
yaptın?” dedi.
“Kızma.” dedi Harun.
Ama Musa, Tanrı’nın bu duruma ne kadar kızdığını
Harun’a anlattı. Tanrı gerçekten de Harun’a ve diğerlerine
çok kızmıştı.
Musa, Tanrı’ya geri döndü ve O’ndan halkını
bırakmamasını istedi. Musa dağdan inince tekrar elinde
iki taş levhaya kazılmış aynı kurallar vardı.
Tanrı, Musa’dan hoşnuttu. O yüzden Musa’nın isteğini
yerine getirip halkını bağışladı. Tanrı, halkını İbrahim’in
topraklarına götürme sözünden dönmedi. Uzun yıllar
sonra da Tanrı’nın vaat ettiği topraklara ulaştılar.
116
Hatırlayalım
Neden halk başka bir tanrıya ihtiyaçları
olduğunu düşündü?
Harun’un aldığı karar iyi miydi yoksa kötü müydü?
İnsanlar altın buzağıyla ne yaptılar?
Tanrı, halka öfkeli olduğu halde Musa’dan hoşnut
olduğu için ne yaptı?
KENDİ seçimini düşün!
Beklemen gereken bir insanın ya da bir şeyin adını
yaz. (dişçi, kasadaki tezgahtar, anne ya da babanın
eve gelmesi, Tanrı’nın dualarına cevap vermesi…)
Beklerken, bir ilahiyi ya da bir ayeti söylemeye
ne dersin?
Doğru seçim uygulaması
Deve-cüce oyunu oynayın ve komut vereni
dikkatle dinle. Oyunda komut vereni nasıl dikkatle
dinliyorsan aynı şekilde Tanrı’nın buyruklarını
bekleyip onları da dinlemen gerekiyor.
Beklemek kolay değildir.
Ama beklemek, Tanrı’ya itaat ettiğimiz
zaman o kadar uzun görünmez.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, sürekli sana itaat etmem için bana
yardım et. İsa’nın adıyla, Amin.
Boruyu Çalın
Mısır’dan Çıkış 34; Yeşu 6
SEÇİM: Yeşu, Eriha’da Tanrı’nın emrine itaat ediyor mu?
Yoksa Yeşu kendi planını mı yapıyor?
Tanrı’nın halkı 40 yıl boyunca çölde dolaştı. Bu çok
uzun bir zamandı. Birçok çocuk çölde büyüdü, onların da
kendi çocukları oldu. Birçok yetişkin insan yaşlandı ve
büyükanne, büyükbaba oldular. Yaşlanınca da öldüler.
Sonunda Musa ve Tanrı’nın halkı İbrahim’in ülkesine
geldi. Artık tek yapmaları gereken Ürdün Nehri’ni
geçmekti ve sonra yeni evlerine varacaklardı.
Musa çok yaşlanmıştı. Tanrı onun bir dağa çıkıp nehrin
karşısındaki toprakları görmesine izin verdi. Bir süre
sonra Musa öldü.
119
Musa çok iyi bir liderdi. Ölmeden önce Tanrı halkı için
yeni bir önder seçmişti. Bu yeni liderin adı Yeşu’ydu.
Yeşu, halkı Ürdün Nehri’nden karşıya geçirdi. Sonra
da büyük kent Eriha’ya geldiler. Kent kalın duvarlarla
çevrilmişti oradaki insanlar da Tanrı halkının bu kentte
yaşamasını istemiyorlardı.
Yeşu, Tanrı’nın halkına söz verdiği toprakların bunlar
olduğunu biliyordu.
O yüzden de Tanrı’nın ona anlattığı gizli planı dikkatlice
dinledi. “Altı gün boyunca halkımı bu duvarlar etrafında
birer kere yürütmelisin. Yedinci gün ise Eriha’nın
etrafında 7 kere dolaşın. Ellerinde boru olanlar yürürken
borularını çalsın. Halkın geri kalanı da bağırabildikleri
120
kadar yüksek sesle bağırsın. Bunu yaptıklarında Eriha’nın
duvarları yıkılacak.”
Şimdi Yeşu’nun yapması gereken büyük bir seçim
vardı.
Tanrı’yı
dinleyip
insanları
yürümeleri
için
sıraya sokabilirdi. Kimileri bunun işe yaramayacağını
düşünecekti. Duvarların arkasındaki insanlar muhtemelen
onlara güleceklerdi. Fakat bu Tanrı’nın işe yarayacağını
söylediği yoldu.
Ya da onları geldikleri yere geri götürüp Tanrı’nın
onlara vaat ettiği toprakların keyfini çıkarmalarına engel
olabilirdi. Ne de olsa Eriha’nın duvarları yıkılamayacak
kadar kalın görünüyordu.
121
Yeşu şöyle yaptı. İnsanları sıraya dizdi ve günde bir
kere duvarların etrafından yürüdüler. Bunu; 1. gün, 2.
gün, 3. gün, 4. gün, 5. gün ve 6. gün yaptılar. Yanlarında
boruları olanlar yürürken borularını çaldılar.
7. gün bütün insanlar yürümek için yine sıraya girdi.
Bu sefer kentin etrafında 7 kere yürüdüler. Borusu olanlar
üflemeye devam etti. 7 kez döndüklerinde boruların
sesi daha da yükseldi. Sonunda Yeşu herkese, “Artık
zamanı geldi herkes yüksek sesle bağırsın.” dedi. Halk,
bağırabildikleri kadar yüksek sesle bağırdı. Bu şekilde
Eriha’nın duvarları yıkıldı.
Tanrı’nın halkı artık Tanrı’nın onlara söz verdiği
bu kentte yaşayabilirdi. Tanrı, Yeşu O’nu dinleyip
söylediklerini yaptığı için memnundu. Tanrı’nın halkı da
yeni evlerine kavuştukları için çok mutluydular. Tanrı
onlarla birlikteydi.
122
Hatırlayalım
Musa öldükten sonra yerine geçen yeni
lider kimdi?
Tanrı Yeşu’ya ne yapmasını söyledi?
Yeşu’nun seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü?
Eriha’nın duvarlarına ne oldu?
KENDİ seçimini düşün!
Ailen, herhangi bir konuda dua ettikten sonra
Tanrı’nın bu problemi çözmek için ilginç bir
yöntem kullandığını keşfettiler mi? Peki, Tanrı’nın
söylediklerini yapmak ailen için kolay mıydı?
Doğru seçim uygulaması
Eriha’nın duvarları etrafında yürüyüp boru çalmak
için birkaç boş kağıt havlu rulosu al. Yeşu’nun
halka söylediklerini yaptığından emin ol.
Dua ettiğimizde Tanrı’nın bizi doğru
yönlendirdiğine güvenebiliriz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, senin planların her zaman en iyi
olandır. İnsanlara verdiğin bütün iyi fikirler için
sana teşekkür ederim. Senin yollarını izlememize
yardım et. İsa’nın adıyla, Amin.
Birlikte Yolculuk
Rut 1–4
SEÇİM: Rut, Naomi’yi seviyor ve ona iyi davranıyor mu?
Yoksa Rut Naomi hakkındaki her şeyi unutmak
mı istiyor?
Rut, Tanrı’nın halkına verdiği topraklara çok yakın
oturan genç bir kadındı. Tanrı’nın halkı onun topraklarına
yerleştiğinde Rut çok sevindi. Dört kişilik bir aile, eski
topraklarında ürün yetişmediği için ona çok yakın bir yere
taşınmışlardı. Rut mutluydu çünkü o ailedeki genç adam
onun kocası olmuştu.
Ama birçok üzücü olay da gerçekleşmişti. O dört
kişiden oluşan ailenin babası ölmüştü. Bir süre sonra
Rut’un kocası ve kocasının kardeşi de öldü.
125
Aileden geriye sadece anneleri Naomi kalmıştı.
Naomi evinden uzaktaydı. Topraklarında ürünlerin
tekrar
yetiştiğini
duymuştu.
O
yüzden
evi
olan
Beytlehem’e dönmeye karar verdi. Oğullarıyla evlenen
iki kız da onunla gelmek istedi. Bu kadınlardan biri Rut
diğeri de Orpa’ydı.
Naomi, bu genç kadınların kendi topraklarında
kalmalarının en iyisi olacağını düşünüyordu. Orpa
Naomi’yla aynı fikirdeydi.
126
O yüzden Naomi’yi öpüp ona güle güle dedi.
Şimdi Rut’un yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Naomi’yle birlikte Tanrı’nın halkının ülkesine
gidebilir ve Naomi’yle oturup Tanrı’yı aynen onun
sevdiği
gibi
sevebilirdi.
Ya
da
Naomi’yi
bırakıp
evine dönebilirdi. Kendi topraklarına dönüp Tanrı’yı
tamamen unutabilirdi.
Rut’un Naomi’ye söylediği buydu. “Gittiğin yere ben
de gideceğim. Senin halkın benim halkım olacak. Senin
Tanrın benim Tanrım olacak.” dedi. Naomi, eve tamamen
yalnız gitmek zorunda olmadığı için mutluydu.
127
Beytlehem’e vardıklarında çok yorgun ve açtılar.
Naomi’nin Boaz adında bir uzak akrabası vardı. Boaz
iyi kalpli bir çiftçiydi ve ihtiyacı olan insanlar alsın diye
tarlasında biraz buğday bırakırdı. Rut buradan biraz
buğday alıp Naomi’yle yemeleri için ekmek yaptı.
Boaz, Rut’un Naomi’ye karşı ne kadar iyi yürekli ve
sevecen olduğunu farketti. Onu sanki kendi annesiymiş
gibi seviyordu. Boaz her zaman Rut ve Naomi’nin
yeterince yemekleri olduğundan emin olmak istiyordu.
Naomi bu yardımdan memnundu ama bir gün öleceğini
düşünüp Rut’un yalnız kalmasını istemiyordu. Naomi,
Rut’un kendi ailesinden biriyle evlenmesini hatta uzaktan
akrabası olan Boaz ile evlenmesini istiyordu. Bu yüzden
Boaz ve Rut’u bir araya getirdi. Boaz, Rut ile evlenme
kararı alınca Naomi çok sevinmişti. Şimdi Rut’un
Tanrı halkının ülkesinde kalacağını ve burada mutlu
olacağını biliyordu.
Aradan çok zaman geçmeden Rut ve Boaz’ın bir erkek
bebeği oldu. Ovet bebek Naomi’nin ilk torunuydu. Rut
çok mutlu bir anneydi. Ovet de çok mutlu bir bebekti.
Tanrı da çok mutluydu. Tanrı, ona verdiği aileyi sevdiği
ve iyi davrandığı için Rut’tan memnundu.
128
Hatırlayalım
Rut Naomi’yi sevdiğini nasıl gösterdi?
Rut’un aldığı karar iyi miydi yoksa kötü müydü?
Rut’un yeni ailesindeki insanlar kimlerdi?
KENDİ seçimini düşün!
Ailenin her üyesi için yapabileceğin güzel bir şey
söyleyebilir misin? Ailen, yoksul olan insanlarla
sahip olduklarını nasıl paylaşabilir? O insanlar
düşündüğünden daha yakınında…
Doğru seçim uygulaması
Aileler, araya giren zamanla, mesafelerle ya
da tartışmalarla dağılabiliyor. Ama Tanrı, aile
bireylerinin birbirlerine sevgi göstermesini ister.
Bugün birini arayarak ya da yazarak onu çok
sevdiğini söyle.
Tanrı başkalarına iyi davrandığımızda
çok hoşnut kalıyor.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, ailem için sana teşekkür ederim.
Her birini senin beni sevdiğin gibi sevmeme
yardım et. İsa’nın adıyla, Amin.
Lütfen Bana Bir Oğul Gönder
1. Samuel 1:1–2:21
SEÇİM: Hanna, Tanrı’nın dualarına cevap vereceğine
inanıyor mu? Yoksa dua etse de etmese de fark
etmeyeceğini mi düşünüyor?
Hanna çok üzgündü. Temiz ve düzenli bir evi; iyi, güçlü
bir de kocası vardı. Ama Hanna’nın bir bebeği yoktu. Bu
yüzden de çok üzgündü.
Her yıl Hanna ve kocası dua etmek için özel bir yere
giderlerdi. Burası “Tapınak” adı verilen kocaman bir
çadırdı. Bütün Tanrı halkı oraya tapınmak için giderlerdi
ve tekrar oraya gitme zamanı gelmişti.
Şimdi Hanna’nın önünde yapması gereken büyük bir
seçim vardı. Gidip Tanrı’ya dua edebilir ve tam olarak
131
nasıl hissettiğini O’na söyleyebilirdi. Tanrı’nın dualarını
işitip yanıtlayacağına inanabilir ya da sadece evde oturup
üzülmeye devam edebilirdi. Bir bebek için uzun zamandır
dua ediyordu ve hala ortada bir bebek yoktu. Belki de
Tanrı onun duasını duymuyordu.
Peki, Hanna ne yaptı? Kocasıyla birlikte o özel tapınma
yerine gitti. Yalnız kalıp dua etmek için çadıra girdi.
Ne kadar üzgün olduğunu Tanrı’ya anlattı. Başka
kadınlar kendi çocukları hakkında konuşunca kendini ne
kadar yalnız hissettiğini söyledi. Kocası ve evi için Rab’be
şükretti. Ama kendisine bir bebek vermesi için defalarca
Tanrı’ya yalvardı.
Hanna, Tanrı’ya bir söz verdi. Bir bebeği olursa onu
hayatı boyunca Rab’be hizmet etmesi için yetiştirecekti.
Uygun yaşa gelir gelmez, oğlu bu tapınakta hizmet
etmeye başlayacaktı.
Eli adında bir adam tapınakta hizmet ediyordu.
Hanna’nın dua edip ağladığı yere yakın oturuyordu.
Hanna’ya gidip yakında dualarının yanıtlanacağını söyledi.
133
Hanna mutlu bir şekilde evine döndü. Henüz bebeği
yoktu ama dua ettiği için mutluydu. Nasıl hissettiğini
Rab’be söylediği için sevinçliydi.
Henüz bir sene geçmeden Hanna’nın bebeği doğmuştu.
Tanrı onun dualarını işitmişti. Hanna bebeğini çok sevdi ve
ona Samuel adını verdi. El ve ayak parmaklarını sayar, onu
uykuya yatırırdı. Ona banyo yaptırır ve yemek yedirirdi.
Bir gün Samuel tapınakta hizmet etmek için uygun
yaşa gelmişti. Bu yüzden Hanna ve kocası onu Eli’ye
götürdüler. Samuel, Eli’yle birlikte Tanrı için tapınakta
hizmet etti. Samuel iyi bir yardımcıydı.
Hanna, Samuel’e her yıl yeni bir hırka örerdi. Ona
harika bir oğul verdiği için Tanrı’yı övüyordu.
Hanna zamanında bir oğul için dua ettiğine sevindi.
Tanrı da Hanna’nın dualarının yanıtlanacağına inandığı
için mutluydu. Küçük Samuel’le çok yakından ilgilendi.
Çocuk büyüdüğü zaman da, tıpkı Hanna’nın bu şekilde
olacağına söz verdiği gibi hayatı boyunca Rab için çalıştı.
134
Hatırlayalım
Hanna niye çok üzgündü?
Dua etmek için nereye gitti?
Hanna’nın yaptığı seçim iyi mi yoksa
kötü müydü?
Tanrı, Hanna’nın duasını nasıl yanıtladı?
Samuel, Rab için nasıl hizmet etti?
KENDİ seçimini düşün!
Sen ne gibi şeyler için dua ediyorsun? Tanrı her
zaman sana istediğini vererek duanı yanıtlamış
mı oluyor? Bazen Tanrı “Bekle!” diyebilir. Bazen
“Hayır” da diyebilir. Bunların da bir cevap
olduğunu hatırla.
Doğru seçim uygulaması
Bir komşun veya tanıdığın bir aile için bir hafta
boyunca her akşam dua et. Tanrı’dan onlara
ihtiyaçları olan şeyi vermesini iste. Doğru
zamanda doğru cevabı vereceğine inan.
Dua etmek her zaman yapılacak en
doğru şeydir!
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, sana tam olarak ne istediğimi ve
ne hissettiğimi söyleyebildiğim, beni dinlediğin
ve ilgilendiğin için teşekkür ediyorum. Dualarımı
tam olarak ne zaman ve nasıl cevaplayacağını
bildiğin için de teşekkür ediyorum. İsa’nın
adıyla, Amin.
Büyük Ama Çok
Büyük Bir Asker
1. Samuel 17
SEÇİM: Davut cesur mu? Yoksa Golyat’tan korkuyor mu?
“Davut! Davut!”
Koyun
ağılının
ötesinde
Davut
oturmuş
arpını
çalarak Tanrı’nın yarattığı bu dünya hakkında bir ilahi
söylüyordu. Başta ona gelen sesi işitmedi. Kuzusunu
aslanın pençesinden kurtardığı zamanı hatırlıyordu.
Küçük sapanını kullanarak taş attığında aslan kaçmak
zorunda kalmıştı.
Daha sonra ses yükseldi. “Davut, eve gel!”
Davut
sapanını
da
alarak
eve
koştu.
Babası,
“Ağabeylerinin yanına gitmeni istiyorum.” dedi. Onlar
137
büyük bir orduda savaşıyordu. Davut’un babası onların
nasıl olduklarını bilmek ve aynı zamanda da yemeleri için
ekmek, peynir ve başka yiyecekler de göndermek istiyordu.
Böylece Davut ağabeylerini görmek için yola çıktı.
Babasının götürmesi için verdiği yiyecekleri ve sapanını
da yanına almıştı.
Davut, ağabeylerini ve diğer askerleri buldu. O anda
onların cesarete ihtiyaçları olduğunu anladı. Çoğu zaman
herkes cesurdu ama şimdi korkuyorlardı. Karşılarındaki
ordudan bir asker o kadar büyüktü ki kimse onunla
savaşmak istemiyordu. Adı Golyat’tı. Bu adam çok
büyüktü, tıpkı dev gibiydi.
Golyat’ın kocaman elleri ve kolları vardı. Aynı zamanda
çok uzundu.
Şimdi Davut’un önünde yapması gereken büyük
bir seçim vardı. Tanrı’nın onunla birlikte olacağına
güvenerek cesur olabilir ve Golyat’la savaşabilir ya da
evine dönebilirdi. Ne de olsa Golyat gerçekten de çok
ama çok büyüktü.
Davut şöyle yaptı. Askerlere Golyat’la savaşacağını
söyledi.
Krala gidip şöyle dedi: “Tanrı beni bir aslandan korudu.
Bu devden de koruyabilir.”
139
Kral Saul da, “Sen henüz bir çocuksun.” dedi. Ama kral,
Davut’un ne kadar cesur bir çocuk olduğunu öğrenince:
“Git öyleyse, Tanrı seninle birlikte olsun.” dedi.
Davut, kralın ona önerdiği metal zırhı giymek istemedi.
Nasıl kılıç kullanılacağını da bilmiyordu. Krala kendi
kıyafetleri ve küçük sapanıyla savaşacağını söyledi.
Davut su kenarından pürüzsüz beş tane taş toplayıp
Golyat’la karşılaşmaya gitti.
Golyat bu çoban çocuğu görünce o kadar çok güldü
ki Davut’un sapanına taş yerleştirdiğini ve sapanıyla
çok hızlı bir şekilde dönmeye başladığını da görmedi.
Neler olduğunu anlayamadan taş başına çarpıp onu
çoktan yere düşürmüştü.
Davut’un ağabeyleri ve diğer askerler Golyat’ın yere
yıkıldığını görünce tekrar cesaretlendiler. Eğer Davut
bir devle savaşabilmişse onlar herkesle savaşabilirlerdi.
O gün savaşı kazandılar. Herkes “YAŞASIN Davut!”
diye bağırıyordu.
Davut cesur davrandığı için Tanrı mutluydu. Ve Davut
da yardım etmesi için Tanrı’ya güvendiğine seviniyordu.
140
Hatırlayalım
Askerler neden korkuyorlardı?
Davut neden Golyat’la dövüşebileceğini düşündü?
Davut’un seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü?
O büyük büyük adama ne oldu?
KENDİ seçimini düşün!
Ailen, okuldaki, mahalledeki, otobandaki zorba
kişilere karşı nasıl bir tutum içinde? Tanrı’nın
Davut için planında sapan vardı ama bizler için
farklı bir düşüncesi olabilir. Zorbaca davranan
kişiyi dikkate almamak, bir kavgayı yetişkine
söylemek ya da kaba davranan bir kimse için dua
etmek gibi şeyler olabilir.
Doğru seçim uygulaması
Hayvanların kendilerini nasıl koruduklarını
öğrenmek için kütüphanede araştırma yap
(geyikler, kirpiler, kokarcalar…). Tanrı
yarattığı hayvanları güvende tutuyor. Tanrı
bizimle de ilgileniyor.
Tanrı’nın bizi koruyacağına inanıp
cesaret bulmayı seçebiliriz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, cesur olmayı seçmek ve sana
güvenmek için bana yardım et. Senin bana nasıl
güvende kalacağımı öğreteceğini biliyorum.
İsa’nın adıyla, Amin.
Sonsuza Kadar Arkadaş
1. Samuel 18:1–4; 20
SEÇİM: Yonatan gerçek bir arkadaş mı? Yoksa Davut’a
yardım etmeyecek mi?
Davut ve Yonatan birbirlerine benzemiyorlardı. Davut
koyunlara bakıyordu. Yonatan ise Kralın oğluydu. Davut’un
avlanmak için bir sapanı vardı, Yonatan’ın ise ok ve yayı.
Davut yoksuldu, Yonatan zengin. Ama bir şekilde çok iyi
arkadaş oldular.
Bir gün Yonatan’ın babası Kral Saul, Davut’a o kadar
kızdı ki Davut ondan saklanmak zorunda kaldı. Davut ve
Yonatan bu durumu anlayamadılar. Davut yanlış bir şey
yapmamıştı. Yonatan arkadaşının başının derde girmesini
ve babasının Davut’a zarar vermesini istemiyordu.
143
Şimdi Yonatan’ın yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Babasının Davut’a neden bu kadar kızdığını
anlamaya çalışabilir ve Davut’a yardım edecek bir
yol bulup arkadaşının güvenliğini sağlayabilirdi. Veya
Yonatan babasına, Davut’un yerini söyleyip onun arkadaşı
olduğunu unutabilirdi.
Yonatan şöyle yaptı. Arkadaşını kurtarmak için bir
plan kurdu. Davut’a, “Ben babamla konuşurken sen de
şu taş yığınının arkasına saklan. Ben daha sonra çıkıp üç
ok atacağım ve toplaması için bir çocuk göndereceğim.
Eğer okları bana getirmesini söylersem bu senin güvende
olduğunu gösterir. Babam seni incitmeyecektir. Ama
çocuğa, okları aramaya devam etmesini söylersem o
zaman buradan uzaklara gitmelisin çünkü bu senin
tehlikede olduğunu gösterir.
Yonatan babasıyla konuştu. Davut’un geri dönmesinin
onun için güvenli olmayacağını gördü. Bu yüzden üç ok
attı ve çocuğa “Çabuk, acele et!” dedi. Çocuk okları aradı
ve bulunca da kente doğru yürüdü.
Davut’un Yonatan’la vedalaşmak için yeterli zamanı
vardı. Bu yüzden saklandığı yerden çıktı. İki genç çok
üzgündü. Ama ne olursa olsun sonsuza dek arkadaş
kalmaya söz verdiler. Gerçekten de sözlerini tuttular.
Tanrı, Yonatan’ın Davut’la olan iyi arkadaşlığından
ötürü mutluydu. Davut’a öfkeli olan kral her yerde onu
ararken Tanrı Davut’un yanındaydı.
Hatırlayalım
Davut’un arkadaşı kimdi?
Saul Davut’a karşı ne hissediyordu?
Yonatan’ın Davut’u kurtaracak planı neydi?
Yonatan’ın yaptığı seçim iyi mi yoksa
kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Bazı arkadaşlarını düşün. Birlikte neler yapmaktan
hoşlanırsınız? Ne gibi yönlerden birbirinize
benzersiniz? Hangi durumlarda farklısınız? Senin
ve arkadaşlarının birbirinize yardımcı olduğunuz
konular nelerdir?
Doğru seçim uygulaması
Bir kağıdın üzerine yüz çiz. Bu yüz iyi bir arkadaşı
temsil etsin. Yüzün etrafına iyi bir arkadaşın
özelliklerini yaz (mesela yardımsever, sevgi dolu,
sabırlı, nazik, tatlı kelimeler kullanan).
Tanrı bize arkadaşlar verir ve onlara
nazik olmamızı ister.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, bütün arkadaşlarıma iyi bak. Bana
nasıl nazik ve yardımcı olacağımı göster. İsa’nın
adıyla, Amin.
Krallar Bile Yanlış Yapar
2. Samuel 11–12:10; Mezmur 51
SEÇİM: Kral Davut, yaptığı yanlış yüzünden üzgün mü?
Yoksa yanlış bir şey yaptığını kabul etmeyecek mi?
Davut, Kral Saul’dan uzun zaman saklanmak zorunda
kaldı. Ama Saul öldükten sonra Davut sonraki kral oldu!
Davut, iyi bir kral olmaya ve doğru olanı yapmaya
çalıştı. Tanrı’yla sık sık konuştu ve insanlarına yardım
edebileceği konularda yardım etti. O iyi bir kraldı.
Ama Kral Davut’un da yanlış yaptığı zamanlar vardı.
Davut, askerlerinden birinin karısının çok güzel olduğunu
düşündü. Onu o kadar çok istedi ki kadının kocasını
öldürttü. Sonra o kadınla evlendi.
147
Tanrı, Davut için çok üzgündü, ama Tanrı onu hala
seviyordu. Bu yüzden Tanrı, adı Natan olan bir adama,
Davut’a ne yaptığını göstermesini söyledi.
Natan, kralı görmeye gitti. Natan, Davut’a yapmış
olduğunu göstermek için ona bir hikâye anlattı. Natan,
“Fakir adamın sadece küçük bir kuzusu vardı. Zengin
bir adamın da büyük bir sürüsü ve küçük kuzuları vardı.
Ama zengin adam, fakir adamın tek küçük kuzusunu
aldı.” dedi.
Davut bu hikâyeyi duyduğu zaman çok öfkelendi. Bu
zengin adamın kim olduğunu öğrenmek istedi. “O adam,
fakir adama bunu ödemeli.” dedi.
Natan ona, “O adam sensin Davut.” dedi. “Sende
zaten her şey vardı ama sen başkasının karısını aldın.”
Şimdi Davut’un yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Bazı şeyleri kesinlikle yanlış yaptığını itiraf edebilir
ve bunun için özür dileyebilir ya da kesinlikle yanlış
yapmadığını varsayabilirdi.
Davut’un yaptığı buydu. Sakinleşti. Davut yapmış
olduğu yanlış şeyler için çok üzgündü. Davut, Tanrı’ya
karşı günah işlediğini biliyordu. Bundan sonra Davut
dua etti ve Tanrı’ya ne kadar üzgün olduğunu söyledi.
Tanrı’dan onu bağışlamasını diledi. Ve Tanrı da bağışladı!
148
Tanrı, Davut günah işlediğinden dolayı üzgündü.
Ama
Davut’un
Natan’ı
dinlemesinden
memnundu.
Davut yaptığı yanlışlardan dolayı pişmandı şimdi. Ve bu
pişmanlığından dolayı daha iyi bir kral olabildi.
149
Hatırlayalım
Davut, Tanrı’yı nasıl üzdü?
Tanrı, Natan’a ne yapması gerektiğini söyledi?
Natan’ın hikâyesi Davut’a nasıl yardımcı oldu?
Davut’un yaptığı seçim iyi miydi yoksa
kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Bazen yaptığın yanlış şeyleri saklayabileceğini
düşünebilirsin. Tanrı’dan saklayabileceğin bir şey
var mı? Yaptığın yanlışları ne kadar erken Tanrı’ya
anlatırsan Tanrı da seni o kadar erken affedecektir!
Doğru seçim uygulaması
Yanlış bir şey yaptığın zaman, bir sayfayı hissettiğin
renkle doldur (ve Tanrı nasıl hissediyorsa). Başka
bir kağıdı da, O’na, yaptığını ve üzgün olduğunu
söyledikten sonra hissettiğin renge boya (ve Tanrı
nasıl hissediyorsa).
Yaptığımız yanlışlardan dolayı özür
dilersek Tanrı bizi bağışlar.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, hepimiz – çocuktan krala – bazen
yanlış olan şeyleri yapmayı seçiyoruz. Şimdi,
__________’den dolayı beni affetmene ihtiyacım
var. Teşekkürler! İsa’nın adıyla, Amin.
En Güzel Hediye
1. Krallar 3
SEÇİM: Süleyman, bilgelik armağanını mı yoksa
önemsiz bir şeyi mi seçiyor?
Davut’un Süleyman adında bir oğlu vardı. Bir gün kral
olma sırası Süleyman’a geldi.
Süleyman Tanrı’yı sever ve O’na tapınırdı. Bir gece
Tanrı rüyasında Süleyman’a şöyle dedi: “Benden ne
istersen dileyebilirsin. Onu sana vereceğim.”
Süleyman
zengin
olmanın
güzel
olabileceğini
düşünmüştü. Zengin olsa istediği herşeye sahip olabilirdi.
Çok parası olsa her şey çok güzel olurdu.
Sonra da Süleyman muhtemelen bilge olmanın ne
kadar iyi olacağını düşündü. Sadece akıllı olup birçok
151
şeyi bilmek istemezdi. Eğer Süleyman bilge olsaydı iyi
seçimler de yapmak isterdi.
Halkı için en iyi olanı yapmak ve Tanrı’yı hoşnut
etmek isterdi.
Şimdi Süleyman’ın önünde yapması gereken büyük
bir seçim vardı. Bilge olmayı seçebilirdi. Böylece Tanrı’yı
hoşnut etmek için yapabileceğinin en iyisini yapabilir ve
iyi bir kral olurdu. Ya da Tanrı’dan para isteyebilirdi. O
zamanda istediği her şeye sahip olurdu.
Süleyman şöyle yaptı. Bilge olmayı seçti. Tanrı’ya,
“Beni birçok insanın başına kral yaptın. Ama onlara
nasıl yardım edeceğimi bilmiyorum. Bana doğruyu
ve yanlışı göster. Sadece sen bunu anlamama yardım
edebilirsin.” dedi.
Tanrı Süleyman’ın seçimini beğendi. “Seni bilge
yapacağım.” dedi. Sonra da Tanrı “Seni aynı zamanda
zengin de yapacağım.” dedi.
Süleyman ne kadar da doğru bir seçim yaptı! O çok
bilge oldu. Şimdi halkının iyiliği için doğru kararları
verebiliyordu. Onlara Tanrı’yı nasıl hoşnut edeceklerini
öğretiyordu. Verdiği bütün kararlar doğru ve adildi.
Zamanla Süleyman çok zenginleşti. İnsanların Tanrı’ya
tapınmaları için çok güzel bir tapınak inşa etti ve kendisi
için de çok güzel bir saray yaptırdı.
152
Tanrı, Süleyman’ın bilgeliği seçmesine çok sevindi.
Tanrı, Süleyman’ın dileğini yerine getirdi ve hatta çok
daha fazlasını verdi!
153
Hatırlayalım
Tanrı, Süleyman’a nelere sahip
olabileceğini söyledi?
Süleyman Tanrı’dan kendisine ne vermesini istedi?
Süleyman’ın yaptığı seçim iyi mi yoksa
kötü müydü?
Tanrı Süleyman için ne yaptı?
KENDİ seçimini düşün!
Tanrı’nın sana zaten vermiş olduğu bir armağanı
düşün. Hızlı koşabiliyor musun? Şarkı söylemeyi
mi seviyorsun yoksa resim çizmeyi mi? Yeni şeyler
öğrenmekte iyi misin? Bu armağanları başka
insanlara yardım etmek için nasıl kullanabilirsin?
Doğru seçim uygulaması
Bu hafta ne zaman bir karar vermen gerekse
Rab’den bilgelik dile. Haftanın sonunda sen ve
ailen Tanrı’nın yardımıyla verdiğiniz bilgece
kararların bir listesini yapabilirsin.
Tanrı bilgedir ve bizim de bilge
olmamızı ister.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, Süleyman gibi bilge ve düşünceli
insan olmama yardım et. İsa’nın adıyla, Amin.
Azıcık Un
1. Krallar 17:7–16
SEÇİM: Kadın yiyeceğini İlyas’la paylaşıyor mu? Yoksa
yiyeceğini kendisi için mi saklıyor?
Güneş İlyas’ın sırtını acıtıyordu. Acıkmış ve susamıştı.
Bulunduğu topraklara uzun süredir hiç yağmur yağmamıştı.
Yağmur yağmadığı için nehirler dolmamıştı. Bu yüzden içmek
için su yoktu. Un için buğdayı yetiştirecek, zeytinyağı elde
etmek için zeytin ağaçlarını büyütecek kadar bile su yoktu.
Tanrı, İlyas’ın uzaktaki bir köye gitmesini istedi. Çünkü
orada karşılaşacağı bir kadın ona yemek verebilirdi.
Köye vardığında yerden dal parçaları toplayan bir kadın
gördü. Ona, “Bana biraz su ve ekmek verebilir misiniz?”
diye sordu.
155
Ama kadın, “Sadece kendime ve oğluma son bir kez
daha ekmek yapmak için yeterli un ve yağım var.” dedi.
İlyas da, “Benim için de ekmek yapmaktan korkma.
Tanrı bana, sahip olduğun un ve yağın yağmur yağıncaya
dek yeteceğini söyledi.” dedi.
Şimdi kadının önünde yapması gereken büyük bir
seçim vardı. İlyas için ekmeği pişirip Tanrı’nın kendisine
ve oğluna, ekmek için yeterli un ve yağı sağlayacağına
güvenebilir ya da İlyas’ı gönderip son ekmeği kendisi ve
oğlu için pişirebilirdi.
Kadın şöyle yaptı. Biraz ekmek pişirip İlyas’a götürdü.
İlyas hepsini yedi ve daha fazla pişirmesini söyledi.
156
Tıpkı İlyas’ın söz verdiği gibi kadın ve oğlu için yeterli
hatta daha fazla un ve yağ vardı.
Her gün kadın kendisi, İlyas ve oğlu için ekmek pişirdi.
Her geçen gün kavanozdaki un ve yağ artıyordu. Yağmur
tekrar yağıncaya dek Tanrı yeterli yiyeceklerinin olmasını
sağladı. Yağmur yağınca da buğday başakları ve zeytin
ağaçları yetişip insanların yemesi için ürün verecekti.
Tanrı, bu kadın yemeğini paylaştığı ve hem kendi
ailesine hem de İlyas’a iyi bakacağına dair kendisine
güvendiği için memnundu.
157
Hatırlayalım
İlyas niçin açtı?
Tanrı İlyas’ın ne yapmasını söyledi?
Kadın yemeğini paylaşmaktan korktuğu zaman
İlyas ona ne söyledi?
Kadın’ın yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü?
Tanrı kadınla, oğluyla ve İlyas’la nasıl ilgilendi?
KENDİ seçimini düşün!
Hiç evinizde çok az kalan bir şey oldu mu? (un,
yağ, para gibi…) Tanrı size yardım etti mi? Sence
Tanrı başkalarıyla ne gibi şeylerinizi paylaşmanızı
istiyor? Yiyecek? Kıyafetler? Kitaplar? Oyuncaklar?
Doğru seçim uygulaması
Kilisenle veya çevredeki bir hayır kurumuyla
çalışarak ihtiyaç duyanlara paylaşmak istediklerini
ver. Seninle ve ailenle eşyasını paylaşan kişiye
teşekkür et.
Sahip olduklarımızı başkalarıyla
paylaşmamız Tanrı’yı hoşnut eder.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, bana verdiklerini başkalarıyla
paylaşmam için bana yardım et. Her zaman
bize yeterli ölçüde sağladığın için sana teşekkür
ediyorum. İsa’nın adıyla, Amin.
Günde Yedi Kez Banyo
2. Krallar 5
SEÇİM: Genç kız, Naaman’a yardım ediyor mu?
Yoksa ona kimin yardım edebileceği hakkında
sessiz mi kalıyor?
Naaman orduda önemli bir kişiydi. İyi bir adamdı ve
çok cesurdu.
Ama Naaman’ın çok kötü bir hastalığı vardı. Kimse
onu iyileştirememişti. Bütün vücudu kötü görünen ve ona
acı veren yaralarla kaplıydı. Naaman birinin ona yardım
etmesini umuyordu.
Naaman’ın evinde yaşayan genç bir kız vardı. Bu kız
Naaman’ın eşine yardım ediyordu. Tanrı’nın halkının
yaşadığı topraklardan geliyordu. Tanrı’yı seviyor ve O’nu
159
seven başka insanları tanıyordu. Elişa adındaki adamı da
tanıyordu. Bu adam Tanrı’ya hizmet eden biriydi.
Naaman ve eşi bu kıza iyi davranıyorlardı.
O yüzden kız, Naaman’ın hastalığını öğrenince çok
üzüldü. Tanrı’nın peygamberi Elişa aklına geldi. O ne
yapılması gerektiğini bilirdi.
Naaman’ın karısı kızı çağırdı. Kız da efendisinin ne
istediğini görmek için yanına geldi.
Şimdi bu kızın yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Naaman’ın karısına Elişa’dan bahsedebilirdi. O’nun
Tanrı’yı sevdiğini ve insanları iyileştirebildiğini söyleyebilir
ya da sessiz kalabilirdi. Ne de olsa sadece genç bir kızdı
ve başka bir ülkeden geliyordu. Kimse onun Naaman gibi
önemli bir insana yardım edebilmesini beklemezdi.
Genç kız şöyle yaptı. Naaman’ın karısına, “Tanrı’yı
seven bir adam tanıyorum, adı Elişa. Kocan onu görmeye
gitsin. Eminim ki Elişa kocanı iyileştirecektir.” dedi.
Naaman ona yardım edebilecek biri olduğunu öğrenince
çok sevindi. O ve yardımcıları en hızlı at arabalarına binip
Elişa’nın evine doğru yola çıktılar.
Elişa, Naaman’a Ürdün Nehri’nde yedi kez yıkanmasını
söyledi. Böyle yaparsa vücudu iyileşecekti.
160
Naaman bunu duyunca üzüldü. Evde zaten yıkanmıştı
ama
bu
onu
iyileştirmemişti.
Ama
yardımcıları
şöyle söyledi: “Eğer Elişa senden daha büyük bir şey
isteseydi bunu memnuniyetle yapardın. Nehirde yedi
kere yıkanmanın nasıl bir zararı olabilir ki? Ama belki
seni iyileştirebilir.”
Böylece Naaman Ürdün Nehri’ne gitti. Suya girdi ve
vücudunu bir kez duruladı. Hiç bir fark yaratmadı. İkinci
kez girdi. Yine hiçbir değişiklik yoktu. Bunu üçüncü,
162
dördüncü, beşinci, altıncı kere tekrarladı. Vücudunda
hiçbir iyileşme işareti yoktu. Suya yedinci kere girdi ve
çıktı. Kollarına baktı. Hiçbir yara göremedi. Bacaklarında
ve ellerinde de hiç yara kalmamıştı. Naaman iyileşmişti.
Tanrı
genç
kızın
Naaman’ın
karısına
Elişa’dan
bahsetmesine sevinmişti. Naaman da buna çok sevinmişti.
Elişa’ya teşekkür etti. Genç kızın yaptığı şey aracılığıyla
Tanrı’yı sevmeyi öğrendi.
163
Hatırlayalım
Genç kızın, Naaman’ı iyileştireceğini bildiği
şey neydi?
Kızın yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü?
Elişa Naaman’a ne yapmasını söyledi?
Kızın yaptığı doğru seçimin sonucunda neler
oldu?
KENDİ seçimini düşün!
İnsanlara Tanrı’yı tanıtmak için çok küçük
olmadığını biliyor musun? Tanrı’nın Oğlu İsa’yı
ne kadar sevdiğini insanlara söyleyebilirsin.
Onlara İncil hikâyelerini anlatıp pazar okulunda
öğrendiğin ilahileri ve sevdiğin ayetleri
söyleyebilirsin. Ayrıca onlar için dua edebilirsin.
Bu hafta yardım edebileceğin birini düşün.
Doğru seçim uygulaması
Yukarıda verilen aktivitelerden birini seçip bu
hafta içinde yap.
Biz insanlara O’nu tanıtmak için yardım
ettiğimizde Tanrı mutlu oluyor.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, birine seni daha iyi tanımasını
sağlamak için yardım edeyim. İsa’nın
adıyla, Amin.
“Şimdi Dinleyin!”
2. Krallar 22–23
SEÇİM: Yoşiya, Tanrı’nın Sözü’nü halkına okuyor mu?
Yoksa Tanrı’nın Kuralları’nın önemli olmadığını
mı düşünüyor?
Yoşiya sekiz yaşındaydı ve yapması gereken çok önemli
bir işi vardı. O bir kraldı. İyi bir kral olmak aynı zamanda
doğru olanı yapmak istiyordu. Sadece ona doğru gelen şeyi
değil ama Tanrı’nın doğru dediği şeyi yapmak istiyordu.
Büyüdüğünde yaptığı şey de buydu.
Yoşiya genç bir adam olduğunda tapınağın onarıma
ihtiyacı olduğunu gördü. Oraya ait olmayan şeylerin
taşınması gerekiyordu. Birçok işçi tapınağı onarıp temizledi.
165
Tapınak düzenlenirken işçiler orada bazı kağıt tomarları
buldu. Bu tomarlar tapınağa aitti ama senelerdir kimse
onların orada olduğunu bilmiyordu.
Bu rulo halindeki kağıtların içinde yasa ve kurallar
yazılıydı. Bunlar Tanrı’nın Musa’ya yıllar önce vermiş
olduğu iyi kurallardı.
Kralın yardımcılarından biri tomarları Kral Yoşiya’ya
götürdü. Adam yazılı olan kurallardan birkaçını Kral’a
okudu. Yoşiya çok üzüldü. Çünkü insanların Tanrı’nın
yasasına yıllardır uymadığını biliyordu.
Şimdi Yoşiya’nın önünde yapması gereken büyük bir
seçim vardı. Tanrı’nın yasasını baştan sona okuyarak
Tanrı’ya nasıl itaat edebileceğini öğrenebilir ve insanları bir
araya toplayarak onlara bu kuralları öğretebilirdi. Böylece
onlar da Tanrı’ya nasıl itaat edeceklerini öğrenmiş olurlardı.
Ya da yardımcısına Tanrı’nın yasalarının önemli olmadığını
söyleyip tomarları ortadan kaldırmasını isteyebilirdi.
Yoşiya ne yaptı? İnsanları bir araya topladı. Tapınakta
büyük bir kürsünün arkasından kuralları tek tek okudu.
İnsanlar onun söylediği her sözü dikkatle dinledi. Tanrı’nın
yasasını, halkına karşı olan sevgisini ve vaatlerini
öğrendiler. Kral ve halkı, Tanrı’yı sevmeye ve O’nun
kurallarına uymaya söz verdiler.
166
İnsanların
yeniden
Tanrı’yı
sevmesi
ve
O’nun
buyruklarını yerine getirmek istemeleri doğru şeylerdi.
Yoşiya’nın Tanrı’nın yasasını bulması ve onu herkesle
paylaşması çok güzeldi.
167
Hatırlayalım
Tapınakta ne buldular?
Kral Yoşiya neden üzgündü?
Yoşiya’nın yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü?
Tanrı’nın yasasını duyunca halk ne yapmaya
söz verdi?
KENDİ seçimini düşün!
Ne sıklıkta Kutsal Kitap hikâyeleri dinliyor veya
Kutsal Kitap hikâye kitaplarını okuyorsun? Tanrı’nın
sözünü duyunca nasıl bir tepki vermen gerekiyor?
Doğru seçim uygulaması
Birkaç parça kağıdı bir araya getirerek bir Kutsal
Kitap tomarı yap. Kağıtlara sevdiğin bir-iki ayeti
yaz. Yuvarlayıp tomar haline getir. İstersen en
sevdiğin Kutsal Kitap öyküsünü kendi sözlerinle
yazabilir ve hikâyeye uygun bir de resim
çizebilirsin. Sonra bunu ailene oku.
Tanrı’nın sözlerini okumak, O’nu
nasıl seveceğimiz ve O’na itaat
konusunda bize yardımcı olur.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, Kutsal Kitap için teşekkür ediyorum.
Senin sözünü okumayı ve dinlemeyi seçebildiğim
için sana şükrediyorum. Seni seviyorum. İsa’nın
adıyla, Amin.
Kim Aslanlardan Korkuyor?
Daniel 6
SEÇİM: Daniel dua etmeye devam ediyor mu? Yoksa dua
etmeyi bırakıyor mu?
“Rahhrr!” Aslanların sesleri bütün şehrin sokaklarını
kaplıyordu. Bunlar akşam yemeklerini bekleyen aç
aslanlardı.
Daniel ve arkadaşları da aslanların sesini duydular. Bir
mağara dolusu aslanın bir arada olduğunu biliyorlardı.
Bazen insanlar bu aslanlarla dolu olan mağaraya
atılırdı. Bu durum kralın sözünü dinlemeyen insanların
başına gelirdi.
169
Daniel kralın iyi bir arkadaşıydı. Kralın en önemli
yardımcılarından biriydi. Aslında kral Daniel’i en önemli
yardımcısı yapmaya hazırdı.
Kralın öteki yardımcıları Daniel’i sevmiyordu. Tanrı’ya
inanmıyor ve Daniel’in yaptığı gibi O’na tapınmıyorlardı.
Daniel’in
kralın
en
önemli
yardımcısı
olmasını
istemiyorlardı. Bu yüzden bir plan yaptılar.
Bir gün öteki yardımcıları kralı görmeye gitti. Kralı
yeni bir yasa yapması için ikna etmeye çalıştılar. Ona,
“Kralımız, harika bir yasa çıkarmak için bir fikrimiz
var. Bütün insanların size dua etmeleriyle ilgili bir
kural çıkarmalısınız. Bunu otuz gün için yapmalılar.
Başka hiçbir tanrıya ya da insana dua etmesinler. Eğer
öyle bir şey yaparlarsa aç aslanlarla dolu mağaraya
atılsınlar.” dediler.
Kral bunun iyi bir yasa olduğunu düşündü. O yüzden
yasanın
herkes
tarafından
uygulanması
için
onay
vererek imzaladı.
Daniel kralın çıkarttığı yasayı duydu. Ama bu yasanın
buyurduğu şeyi yapmanın yanlış olduğunu biliyordu. Doğru
olanın sadece Tanrı’ya dua etmek olduğunu biliyordu.
Bu, Tanrı tarafından hazırlanmış ve yıllar önce Musa’ya
verilmiş olan yasaydı. Daniel, Tanrı’nın iyi kurallarına
karşı olan her yasanın kötü olduğunu biliyordu.
170
Şimdi Daniel’in önünde yapması gereken büyük bir
seçim vardı.
Tıpkı her zaman yaptığı gibi Tanrı’ya dua etmeye devam
edebilirdi. O zaman muhtemelen geceyi aslanlarla birlikte
geçirecekti. Daniel aç aslanların ona ne yapacağını tahmin
edebiliyordu. Ya da Daniel kralın yasasına uyabilirdi. O
zamanda Tanrı’ya dua etmeyi bırakıp krala tapınırdı.
Belki krala dua edermiş gibi davranıp aslında yürekten
ona tapınmayabilirdi.
Peki, Daniel ne yaptı? Her gün Tanrı’ya dua etmeye
devam etti. Günde sadece bir kez değil, iki kez de
değil tam üç kez dua etti. Ve dua ettiği zaman bunu
saklamaya çalışmadı.
Hatta odasındaki açık pencerenin önünde herkesin onu
görebileceği bir şekilde dua etti.
Tabi kralın öteki yardımcıları Daniel’in Tanrı’ya dua
ettiğini gördüler. Hemen krala gidip gördüklerini anlattılar.
Kral çok üzülmüştü. Aslanların Daniel’e zarar vermesini
istemiyordu. Bunu engellemeye çalıştı. Ama imzaladığı
173
yasa değiştirilemezdi. Bu yüzden öteki yardımcılar
Daniel’i yakaladı. Günbatımıyla birlikte onu aslanlarla
dolu olan mağaraya attılar.
Kral o gece hiç uyuyamadı.
Daniel’in
durumunu
çok
merak
ediyordu.
Gün
doğduğunda kral koşabildiği kadar hızlı koşarak mağaranın
önüne gitti. Seslenerek “Daniel, Tanrı seni aslanlardan
kurtarabildi mi?” diye sordu.
Kral mağaradan içeri baktı. Sonra gözlerini ovuşturup
yeniden baktı. Daniel aç aslanların arasında hiçbirinden
zarar görmemiş şekilde sapasağlam duruyordu.
“Tanrı bir melek gönderdi.” dedi Daniel. “Melek
aslanların ağzını kapattı ki bana zarar veremesinler. Tanrı
benim yanlış bir şey yapmadığımı biliyordu.” dedi.
Daniel’in iyi olmasına kral ne kadar da sevinmişti.
Tanrı da mutluydu. Daniel Tanrı’nın yasasına uymuştu.
Bu verilmesi gereken tek doğru karardı ve Daniel de bu
yüzden böyle yaptı.
174
Hatırlayalım
Kral niçin yeni bir yasa çıkardı?
Yeni yasa neden kötüydü?
Daniel’in yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü?
Mağaranın içinde hangi hayvan vardı?
Tanrı Daniel’le nasıl göz kulak oldu?
KENDİ seçimini düşün!
Tanrı’nın kendisiyle konuşmanı istediği
zamanlar oluyor mu? Tanrı’ya dua etmek hiç
zor geliyor mu? Hiç dua etmeyi unuttuğun
oldu mu? Rab’den hatırlaman için sana yardım
etmesini isteyebilirsin.
Doğru seçim uygulaması
Daniel dua etti ve Tanrı onu aç aslanlardan
korudu. Tanrı’nın sana, dua ettiğin zaman yardım
ettiği durumları canlandır (bisiklete binerken,
kızgın bir köpekten kaçarken, vb.).
Dua ettiğimiz zaman Tanrı’nın
kurallarından birini yerine
getiriyoruz ve bu iyi bir şey!
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, her zaman senin buyruklarına
uymama ve seni her şeyden daha fazla sevmeme
yardım et. İsa’nın adıyla, Amin.
Balıkta Seyahat
Yunus 1–2
SEÇİM: Yunus, Tanrı’ya hizmet etmek istiyor mu?
Yoksa o kaçmaya mı çalışıyor?
Tanrı, Yunus’a, “Senin yapmanı istediğim bir iş var.
Ninova’da yaşayan insanlara yardım etmeni istiyorum.
Onlar çok yanlış şeyler yapıyor. Onların beni sevip, bana
itaat etmelerini istiyorum. Birbirlerini de sevmelerini
istiyorum.” dedi.
Şimdi Yunus’un yapması gereken büyük bir seçim vardı.
Ninova’ya gidip Tanrı’nın isteğini yapabilirdi. Ninova
halkı muhtemelen onu görmek istemeyebilirdi. Fakat o,
Tanrı’nın ondan yapmasını istediği şeyi yapmalıydı. Ya
177
da bu işi yapmak istemediğine karar vererek Tanrı’ya
hayır diyebilirdi.
Yunus ne yaptı? Kaçmaya karar verdi. Denize koşup
bir gemiye bindi.
Bu gemi Ninova’nın yakınından bile geçmiyordu. Zıt
yöne doğru gidiyordu. Yunus belki de Tanrı’nın kendisini
denizin ortasında bulamayacağını sanıyordu ama Tanrı
Yunus’un yerini çok iyi biliyordu.
Tanrı büyük bir rüzgar ve fırtına gönderdi. Büyük
dalgalar gemiyi sarsıyordu. Gemideki diğer adamlar
hayatlarında hiç böyle bir fırtına görmemişlerdi. Yunus
fırtınayı Tanrı’nın gönderdiğini anlamıştı ve ne yapması
gerektiğini biliyordu.
178
Yunus adamlara, “Ben Tanrı’dan kaçıyordum. Bu yüzden
bu fırtınayı gönderdi. Eğer beni denize atarsanız fırtına
duracaktır.” dedi. Adamlar bunu yapmak istememelerine
rağmen başka çareleri olmadığı için Yunus’u denize
attılar. O anda fırtına kesildi. Artık gemideki bütün
adamlar güvendeydi.
Ama Yunus ona ne olacağını bilmiyordu. Sadece suyu
ve çeşit çeşit ilginç balıkları görüyordu. İşte sağında küçük
mavi bir tane, önünden geçen şu sarı orta boy balığa bakın.
Sol tarafında kocaman bir balık! Bu balık o kadar büyüktü
ki diğer balıkları hatta Yunus’u bile bütün olarak yuttu.
Yunus balığın içindeydi ve dua etmeye başladı. Tanrı’nın
bu büyük balığı onu kurtarmak için gönderdiğini biliyordu.
179
Bu nedenle Tanrı’ya şükredip O’na itaat edeceğine
söz verdi.
Sonra ne oldu? Balık kıyıya doğru yüzdü. Ağzını açıp
bütün küçük balıkları döktü. Aynı zamanda Yunus da
balıklarla birlikte kumsala çıktı. Yunus çok mutluydu.
Bir kez daha Tanrı, Yunus’tan Ninova’ya gitmesini
istedi. Bu sefer Yusuf hiç vakit kaybetmeden seçimini
yaptı. Tanrı’ya itaat edip, Ninova’ya gidecekti.
Ninova halkı Yunus’u dinledi.
Yaptıkları kötü şeylerden dolayı üzgünlerdi. Yaşayış
biçimlerini değiştirmeye karar verdiler. Birbirlerini ve en
çok da Tanrı’yı seveceklerdi.
Tanrı, Yunus’un en sonunda O’na itaat etmesinden ve
kendisine hizmet etmesinden mutluydu. Ninova halkının
O’nu sevmesinden ve buyruklarına uymak istemelerinden
de mutluydu.
181
Hatırlayalım
Tanrı, Yunus’un nereye gitmesini istedi?
Yunus’un yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü?
Yunus balığın içinden çıktıktan sonra nasıl bir
seçim yaptı?
Ninova halkı Yunus’u işitince ne yaptılar?
KENDİ seçimini düşün!
Belki bazı zamanlar Tanrı’ya itaat etmek
istemiyorsun. Dua etmek istemiyorsun. Belki
de kibar davranmak istemiyorsun. Ya da annebabanın sözünü dinlemek istemiyorsun. Böyle
durumlarda ne gibi üzücü şeyler oluyor?
Doğru seçim uygulaması
Uyku zamanın geldiğinde, yorganın altına saklan.
Balığın midesi de bu kadar karanlıktı. Yatağı
sallayıp balığın yüzdüğünü hayal et. Şimdi örtüleri
kaldır. Tekrar ışıkta olmak ne güzel! Tanrı’ya itaat
etmek bize her zaman güven ve mutluluk veren
bir ışıkta olmak gibidir.
Tanrı’ya itaat etmek, doğru şeyi
yapmamak için uzaklara kaçmaktan
çok daha iyidir.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, doğru olanı yapmaktan kaçmamam
için bana yardım et. İsa’nın adıyla, Amin.
Tanrı’nın Şaşırtıcı Planı
Luka 1:26–50
SEÇİM: Meryem, Tanrı’nın isteği konusunda O’nunla
aynı fikirde mi? Yoksa O’nun planının bir parçası olmak
istemiyor mu?
Meryem, Nasıra adında küçük bir kasabada yaşıyordu.
Diğer bütün kızlar gibi annesi için kuyudan su taşırdı.
Yemek yapıp, örgü örmeyi de öğrenmişti. Meryem
hayvanlara çok iyi davranıyor ve kuşlara hep ekmek
kırıntıları veriyordu.
Meryem büyüdü ve evlenme zamanı geldi. Kocası
Yusuf olacaktı. Yusuf’un bir marangoz dükkanı ve her
çeşit güzel mobilyası vardı. Meryem’in ne de güzel bir
evi olacaktı!
183
Meryem düğününü ve bunu kutlayacakları büyük
şöleni düşünüyordu.
Bir sabah Meryem yerleri süpürürken bir yabancı
odada belirdi. Giysileri kar gibi bembeyazdı ve pırıl
pırıl parlıyordu. Meryem hayatında hiç onun gibi birini
görmemişti. Bu yüzden korkuyordu.
Bu yabancı aslında bir melekti. Adı da Cebrail’di ve
Tanrı tarafından gönderilmişti.
Melek şöyle dedi: “Korkma, Meryem. Sana güzel
haberlerim var.”
184
Muhtemelen Meryem, güzel haberin Yusuf ya da
düğünle ilgili bir şey olduğunu düşünmüştü.
Melek, Meryem’e şöyle söyledi: “Tanrı Kurtarıcıyı
dünyaya
göndermeye
hazır.
O,
herkese
Tanrı’nın
sevgisinden bahsedecek. Tanrı senin bu çok özel bebeğin
annesi olmanı ve bebeğin adını İsa koymanı istiyor.”
Meryem şaşırmıştı. “Ama benim çocuğum olmaz ki!
Daha Yusuf’la evlenmedim.” dedi.
Melek şöyle yanıtladı: “Bu çocuk Tanrı’nın öz Oğlu
olacak. İnsanları günahlarından O kurtaracak.”
185
Şimdi
Meryem’in
yapması
gereken
büyük
bir
seçim vardı. Tanrı’nın ondan yapmasını istediği şeyi
yapabilirdi. O zaman Tanrı’nın, Yusuf olanları anlamasa
bile kendisine iyi bakacağına inanmalıydı. Ya da meleğe
Tanrı’nın planında yer almak istemediğini söyleyebilirdi.
O zaman da bu bebek için Tanrı’nın başka bir anne
bulması gerekecekti.
Peki, Meryem ne yaptı? Meleğe, “Tanrı’nın isteğini
yerine getirmekten dolayı mutluluk duyarım.” dedi.
Melek onun yanından ayrıldıktan sonra Meryem
kuzeni Elizabet’i ziyarete gitti. Hemen o anda Elizabet
bir şeylerin farklı olduğunu anladı. Meryem’in çok özel
bir bebeğinin olacağını biliyordu.
Meryem bir ilahiyle Rab’bi şöyle övdü: “Yüreğim Rab’be
övgülerle dolu. O harika bir şey yapıyor. Bu dünyaya
bir bebek gönderiyor. Ve bu bebeğin annesi olmam
için beni seçti.”
Meryem, planın bir parçası olmak konusunda istekli
olduğu için Tanrı memnundu. O ne isterse Meryem onu
yapacaktı. Kendi Oğlu, bebek İsa’nın annesi olacaktı.
186
Hatırlayalım
Meryem kiminle evlenecekti?
Melek, Tanrı’nın Meryem’den ne yapmasını
istediğini söyledi?
Meryem’in yaptığı seçim iyi mi yoksa
kötü müydü?
Meryem, melek ayrıldıktan sonra ne yaptı?
Meryem Tanrı’nın onun için olan planı hakkında
ne düşündü?
KENDİ seçimini düşün!
Tanrı senden ne yapmanı istiyor? Anne-baba
ve öğretmenlerine itaat etmeni, yeni şeyler
öğrenmeni ve sevecen olmanı istiyor. Tanrı’nın
senden istediği şeyleri yapacak mısın?
Doğru seçim uygulaması
Bugün Tanrı’nın senden istediği ve senin yaptığın
bir davranışın resmini çiz. Bunu yaparken de
büyüdüğün zaman Tanrı’nın senden ne yapmanı
isteyebileceğini düşün.
O’nun bizler için hazırladığı plana
uyduğumuz zaman Tanrı sevinir.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, sana itaat edip, her gün
seninle konuşmak istiyorum. Benim için
hazırladığın planları göstermeni istiyorum.
İsa’nın adıyla, Amin.
Meryem ve İsa’yla İlgilenmek
Matta 1:18–25
SEÇİM: Yusuf, Meryem ve İsa’yla ilgileniyor mu? Yoksa
Tanrı’nın isteğini yerine getirmek istemiyor mu?
Yusuf’un Nasıra’da marangoz dükkanı vardı. Testere ve
çekiç kullanırdı. Her gün başka insanlar için ahşap eşyalar
yapıyordu. Bazen masa ve sıralar yapar, bazen de çiftçilerin
aletlerini tamir ederdi. Yusuf çok meşgul ve mutluydu.
Özellikle şimdi çok mutluydu çünkü yakında evlenecekti.
Meryem’in iyi ve yardımsever olduğunu biliyordu. Evini
onunla paylaşmak çok güzel olacaktı!
Yusuf kendi evi ve eşi için yapacağı masayı düşünüyordu.
189
Bir gün, Meryem Yusuf’a şaşırtıcı bir haber verdi.
Meryem bir meleğin onu ziyarete geldiğini, ona bir
bebeği olacağını söylediği haberini verdi. Yusuf nasıl
hissedeceğini ne söyleyeceğini bilemedi.
Eve yürürken herhalde Yusuf şimdiye kadar yaptığı
bütün planları düşünüyordu. Meryem’in eşi olacağını
planlamış,
birlikte
çocukları
olacağını
düşünmüştü.
Ama şimdi…
O gece Yusuf küçük evinde tek başınaydı. Bu durumda
Meryem’le
evlenebileceklerini
sanmıyordu.
Uyumak
için yatağına girdiğinde bütün umutlarının sönmüş
olduğunu düşünüyordu.
Ama o gece Yusuf bir rüya gördü. Rüyasında bir melek
Yusuf’a konuştu. Bu meleğin Yusuf’a Tanrı’dan önemli
bir mesajı vardı. Melek, “Meryem’in eşin olmasından,
onunla ve bebekle ilgilenmekten korkma. Meryem’in
doğuracağı çocuk Tanrı’nın Oğludur. O’nun adını İsa
koyun. O insanları günahlarından kurtaracak.” dedi.
Yusuf günün ilk ışıklarıyla birlikte uyandı.
Şimdi Yusuf’un yapması gereken büyük bir seçim vardı.
Meryem’le evlenebilir ve İsa’yı Tanrı’nın Oğlu olduğunu
bilerek yetiştirebilirdi. Ya da sessiz bir şekilde Meryem’i
190
başka bir kasabaya gönderebilirdi. Bebeğe de Meryem’in
bakması gerektiğini söyleyebilirdi. Ne de olsa kendisi
de sadece bir marangozdu. Bu özel bebeğe bakmak
fazla zor olabilirdi.
Peki, Yusuf ne yaptı? Kıyafetlerini giyip Meryem’in
evine giden yolu koştu. Ona rüyasından ve melekten
bahsetti. Meryem’le bebeğe bakmaya söz verdi.
192
Yusuf, Meryem’i eş olarak yanına aldı. Birlikte,
sahip oldukları marangoz dükkanıyla bu küçük evde
yaşayacaklardı. Birlikte bebek İsa’yı yetiştireceklerdi.
Tanrı, Yusuf, Meryem ve bebeğe bakacağı için
mutluydu. Tanrı, Oğlu İsa’nın Yusuf’la birlikte güvende
olacağını biliyordu.
193
Hatırlayalım
Yusuf ne tür bir işte çalışıyordu?
Yusuf evleneceği için mutlu muydu?
Meryem’in Yusuf’a söylediği şaşırtıcı haber neydi?
Melek rüyasında Yusuf’a ne söyledi?
Yusuf’un seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Tanrı’nın ailendeki insanlara verdiği farklı işler
nelerdir? İşlerin bazen sana ağır mı geliyor?
Unutma ki eğer Tanrı senden bir şey yapmanı
istiyorsa bunu yaparken sana yardım edecektir!
Doğru seçim uygulaması
Bir zamanlar ailendeki bir üyeyle ilgilenmiş
olan birini bulup – büyükbaba, çocuk bakıcısı,
öğretmen vb. – ona teşekkür et.
Tanrı yapmaları için insanlara iş verince
onlara her zaman yardım eder.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, senin arzunu yerine getirerek
bizimle ilgilenen bütün insanlar için şükrederim.
Bana yapmam için görevler verdiğin için de
teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin.
“Korkmayın!”
Luka 2:8–20
SEÇİM: Çobanlar meleğe inanıyorlar mı? Yoksa onu
dinlemiyorlar mı?
Beytlehem’in dışındaki tepelerde bulunan çobanlar bütün
gün koyunlarına bakıyorlardı. Ama aynı zamanda başka
şeyler de görüyorlardı. Bir Roma askerinin atını hızla
Beytlehem’e doğru sürdüğünü görmüşlerdi. Çobanlar bu
askerin o bölgede doğan kişileri sayım için toplayacağını
biliyorlardı. Gün boyunca sayıma katılmak için doğdukları
yere geri dönen insanları izlemişlerdi.
Aynı gün ilerleyen saatlerde, yorgun bir çift kasabaya
girmek için yoldan geçiyorlardı. Kadın küçük bir eşeğin
195
üstüne binmişti. Adam da çok endişeli görünüyordu.
Akşama doğru o kadar çok insan gelmişti ki kasabanın
duvarları patlayacak gibi duruyordu.
Çobanlar, bu kadar insanın nerede uyuyacaklarını
düşünüyordu.
Beytlehem’de
yeterli
miktarda
yatak
yoktu. Bu yorgun adam da herhalde bunu düşündüğü
için endişeliydi.
Akşam olduğunda çobanlar bütün koyunlarını saydı,
sonra da gece için hazırlandılar.
Koyunların bulunduğu yer gece çok sessizdi. Çobanlar
alçak sesle hava hakkında konuştular. Akşam yemeklerini
yediler. Kurtları uzak tutmak için ateşe odun attılar.
Koyunlar tepenin üzerinde uyudu. Bazı çobanlar da
uykuya daldı.
Birdenbire gökyüzü parlak bir ışıkla aydınlandı.
Bunu ilk gören ve diğerlerini uyandıran en genç çoban
olabilirdi. Işık daha da parlamaya başlarken hepsi
bu olayı izliyordu. Çok geçmeden bir melek gördüler.
Gökyüzü o kadar parlaktı ki artık gece karanlık değildi.
Bu ne anlama geliyordu? Çobanlar örtülerini başlarına
geçirdiler. Bazıları belki büyük kayaların arkasına
saklanmış olmalıydı.
Meleğin önemli bir mesajı vardı. “Korkmayın! Herkes
için güzel haberlerim var.
Kurtarıcı Beytlehem’de doğdu. Gidip görebilirsiniz.
Bezlere sarılmış yeni doğan bebeği arayın. Onu hayvanlarla
beraber uyurken bulacaksınız.”
Birdenbire tüm gökyüzü meleklerle dolmuştu! Hepsi
şu sözleri söyleyerek Tanrı’yı yüceltiyordu: “Tanrımıza
övgüler olsun!”
Sonra tıpkı geldikleri gibi bir anda yok oldular. Melekler
kaybolmuştu. Gökyüzünü dolduran övgü sesleri gitmiş
ve parlak ışık da sönmüştü. Sadece uykulu kuzular ve
çobanlar kalmıştı. Bazıları belki de saklandıkları kayaların
arkasından etrafa bakıyordu. En genç çoban şimdi ne
yapacaklarını merak ediyordu.
Şimdi çobanların yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Meleklere inanıp onların söylediklerini yapabilirler,
Beytlehem’e gidip hayvanlarla uyuyan bebeği bulabilirlerdi.
Ya da sanki o gecenin de diğer gecelerden farklı olmadığını
düşünüp,
yerlerinde
kalıp
kuzularına
bakabilirlerdi.
Melekleri hiç görmemiş gibi davranabilirlerdi.
Onlar
şöyle
yaptılar.
Birbirleriyle
heyecanlı
bir
şekilde konuşmaya başladılar. Meleklerin Tanrı’dan
198
geldiğini biliyorlardı. Bu yüzden de, “Haydi Beytlehem’e
gidip bebeği bulalım. Tanrı’nın bize ilettiklerini kendi
gözlerimizle görelim.” dediler. Herhalde kalıp koyunlara
bakmaları için aralarından bir-iki kişiyi seçtiler.
Geri kalanlar da hızlı bir şekilde Beytlehem’e doğru
koşmaya başladı. En genç çoban da onlarla koşuyordu.
İçinde hayvanların barındığı küçük bir ahırı buldular.
Bir adam, bir kadın ve yeni doğmuş bir bebek de
ahırın içindeydi. Her şey tıpkı meleğin kendilerine
söylediği gibiydi.
200
Çobanlar parmak uçlarının üstünde yavaşça bebeğe
baktılar. Bu huzur içinde uyuyan çok güzel bir bebekti.
Gitme
zamanı
geldiğindeyse
çobanlar
hemen
hayvanlarının yanına dönemeyecek kadar heyecanlıydılar.
Önce gidip herkese meleklerle olan konuşmalarını
ve
harika
haberi
söylediler.
Dünyanın
Kurtarıcısı
İsa doğmuştu!
Çobanların meleklere inanması Tanrı’yı mutlu etmişti.
Oğlu bebek İsa’yı ilk bulanlar çobanlar oldukları için
Tanrı mutluydu.
201
Hatırlayalım
Çobanlar ne yapıyordu?
Melekler çobanlara ne yapmalarını söylediler?
Çobanlar iyi bir seçim yoksa kötü bir seçim
mi yaptı?
Hayvanlarla birlikte uyurken buldukları kişi kimdi?
KENDİ seçimini düşün!
Tanrı Kutsal Kitap’ta İsa’nın her zaman bizimle
birlikte olduğunu söylüyor! Buna inanacak mısın?
Tam şimdi İsa’ya O’nu sevdiğini söyleyecek misin?
Doğru seçim uygulaması
Bornoz giyip ayaklarına da sandaletlerini
geçir. Kuzu olarak pamuk, parlak melekler
için de el feneri alın. Şimdi çobancılık
oynayarak eğlenebilirsin.
Çobanların meleklere inandığı gibi biz
de Kutsal Kitap’ta İsa hakkında
yazılanlara inanabiliriz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, İsa’yı bizler ve çobanlar için
dünyaya getirdiğin için sana teşekkür ederim!
Senin her zaman bizimle birlikte olduğuna ve
ne zaman istesem seninle konuşabileceğime
inanmama yardım et. İsa’nın adıyla, Amin.
Yeni Yıldız
Matta 2:1–11
SEÇİM: Yıldızbilimciler Tanrı’nın onları
yönlendireceğine inanıyorlar mı? Yoksa evde
mi oturuyorlar?
İsa Beytlehem kasabasında dünyaya gelmişti. Birçok
insanın ne bu kasabadan ne de bebekten haberi vardı.
Ama doğunun çok uzağındaki yıldızbilimciler çok ilginç
bir şeyin yaşandığını biliyorlardı.
Bu adamlar her gece yıldızları izlerlerdi. Bir gece yeni
bir yıldız gördüler. Bu yıldız diğer bütün yıldızlardan
çok daha parlak ve güzeldi. Böylece yeni bir kralın
gelmiş olduğunu da biliyorlardı. Bu yeni doğan bütün
insanların kralı olacaktı. Doğunun uzak köşesindeki
yıldızbilimcilerin bile.
203
Yıldız yeniydi ve gökyüzünde batıda görülüyordu.
Yıldızbilimciler yalnızca bunu biliyordu. Kralın ismini ya
da O’nu nerede bulacaklarını bilmiyorlardı.
Şimdi yıldızbilimcilerin yapmaları gereken büyük bir
seçim vardı. Bu yıldızın gösterdiği yöne doğru gidebilirlerdi.
Sonra da Tanrı’nın onları yeni kralın bulunduğu yere
götüreceğine güvenebilirlerdi. Ya da evlerinde kalıp
yıldızlarla
olan
çalışmalarına
devam
edebilirlerdi.
Gördükleri
yeni yıldız hakkında
yazabilirlerdi ama o
zaman da yeni doğan
kralın
kim
olduğunu
bilmeyeceklerdi.
Olaylar şu yönde gelişti. Adamlar uzun bir
yolculuk için hazırlandılar ve yol boyunca onlara gereken
şeyleri topladılar. Yanlarına giysi, yiyecek ve hediye
aldılar – önemli bir kral için harika hediyeler. Batıdaki
yıldıza bakıp onun gösterdiği yöne doğru ilerlediler.
Kralı bulmak uzun zaman aldı. Gün boyunca uyudular
ve gece boyunca yıldızı takip ettiler.
Yıldız
sanki
gökyüzünde
yolunu gösteriyordu.
205
ilerleyip
onlara
kralın
Adamlar Yeruşalim’e geldikleri zaman tabii ki kral
böyle büyük bir şehirde doğmuştur diye düşündüler. O
yüzden sormaya başladılar: “Yeni Kral nerede? O’nun
yıldızını bütün yol boyunca takip ettik.” Kral Hirodes küçük Kralın nerede olduğunu bilmiyordu.
En bilge adamlarını çağırttı ve onlar da kağıt tomarlarına
baktılar. En sonunda, “O Beytlehem’de.” dediler.
Kral Hirodes yıldızbilimcilerle yıldız hakkında konuştu.
Daha sonra da onlara küçük çocuğu Beytlehem’de
aramalarını söyledi.
Yıldızbilimciler dışarı çıktı. Bir kez daha yıldız onların
önünden giderek onlara Beytlehem’i gösteriyordu. Orada
küçük bir evde, İsa’yı annesi Meryem’le birlikte buldular.
Yıldızbilimciler İsa’yı gördüklerinde, O’na tapınmaya
başladılar. Daha sonra da O’na getirdikleri hediyeleri
verdiler. Bu hediyeler; parıldayan altın, hoş bir koku
ve özel baharatlardı. Yıldızbilimciler Meryem’e, onlara
rehberlik eden harika yıldızdan ve küçük Kralı bulmak
için yaptıkları uzun yolculuktan söz ettiler.
Tanrı, yıldızbilimciler İsa’yı görmek istedikleri için
mutluydu. Gökyüzüne koyduğu yıldızı takip etmeleri
Tanrı’yı hoşnut etmişti. İsa onların kralı olmuştu!
206
Hatırlayalım
Yıldızbilimciler gökyüzünde ne gördü?
Yıldızbilimciler hangi iyi seçimi yaptılar?
Yıldız onları nereye götürdü?
İsa’yı buldukları zaman ne yaptılar?
KENDİ seçimini düşün!
Bizim takip edecek bir yıldızımız olmayabilir ama
biz de her zaman Tanrı’ya dua ederek O’nun bize
yol göstermesini isteyebiliriz. Tanrı seni nereye
göndermek isterse istesin O’nu takip edecek misin?
Doğru seçim uygulaması
Havanın berrak olduğu bir gece, ailenden biriyle
yıldızlara bak. Ne çok yıldız var öyle değil mi?
Yıldızbilimciler yeni yıldızın varoluşunu nasıl fark
edip anlamışlardı? Tanrı onlara bilgelik vermişti.
Tanrı’nın bizi götürmek istediği yere
gitmeyi seçebiliriz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, yıldızbilimcileri Oğluna götürmek
için yıldızı gönderdiğin için sana teşekkür ederim.
Seni takip etmeyi seçmem için bana yardım et. Her
şeyden önemlisi, yıldızbilimciler gibi Oğlun İsa
Mesih’e tapınmak istiyorum. İsa’nın adıyla, Amin.
Ağları Bırakın
Markos 1:16–20
SEÇİM: Petrus, Andreas, Yakup ve Yuhanna İsa’yı
izliyorlar mı? Yoksa balık tutmaya devam mı ediyorlar?
Sabah daha güneşin yeni doğduğu çok erken bir saatti. Bazı
balıkçı tekneleri Celile Gölü üzerindeydi. Balıkçılar bütün
gece balık tutmuşlardı. Bir teknede Petrus ve Andreas
adında iki kardeş balıkçı vardı. Diğer bir teknede ise Yakup
ve Yuhanna adında iki kardeş daha vardı. Bu dört adam
uzun zamandır balıkçıydı ve çoğu zaman geceleri balık
tutmaya çıkarlardı. Sabahları erken bir saatte de kıyıya
geri dönerlerdi.
209
Bu adamlar ağ kullanarak balık yakalıyordu. Teknede
her zaman büyük bir ağ olurdu. Tekneyle birlikte denize
açılırlardı. Ağı denize atarlar balıklar da ağa takılırlardı.
Ağda çok fazla balık olduğunda, balıkçılar bütün
balıkları tekneye doldururlardı. Daha sonra da bu balıkları
evlerine götürürlerdi. Bir kısmını kendileri yerdi. Ama
geri kalanını ekmek ve meyve alabilmek için başkalarıyla
takas ederlerdi.
Kardeşler ağlarını denize attıktan sonra beklerlerdi.
Bazen beklerken uyurlar, bazen de martıların başlarının
üzerinden uçmasını seyrederler, bazen de kıyıda olan
insanlara bakarlardı.
Bir gün kumsalda bir adamın tek başına dolaştığını
gördüler. Bu kişi İsa’ydı. O artık yetişkin bir adamdı.
Petrus ve Andreas’a seslendi, “Ardımdan gelin, sizi
insan tutan balıkçılar yapacağım.” Daha sonra da
Yakup ve Yuhanna’ya seslenerek onlara da kendisini
izlemelerini söyledi.
Kardeşler birbirlerine baktılar. “İnsan tutan balıkçılar
olmanın” ne anlama geldiğinden emin değillerdi.
Ama bir şekilde sanki Tanrı’nın onları İsa’yı izlemek
üzere çağırdığını hissetmişlerdi.
210
Şimdi
Petrus,
Andreas,
Yakup
ve
Yuhanna’nın
yapmaları gereken büyük bir seçim vardı. Tanrı’yı dinleyip
İsa’yı izleyebilirlerdi.
Ya da tekneleriyle açılıp balık tutmaya devam
edebilirlerdi.
Balıkçılar ne yaptı? Petrus ve kardeşi Andreas ellerinde
tuttukları ağı yere bıraktılar. Yakaladıkları bütün balıklar
denize düşüp yüzmeye başladı. Yakup ve kardeşi Yuhanna
da ağlarını bıraktılar. Dört balıkçı ellerinden geldiğince
hızlı bir şekilde tekneyle kıyıya vardılar. Kıyıya gelince,
İsa’ya doğru hızlı bir şekilde koşmaya başladılar.
Petrus, Andreas, Yakup ve Yuhanna İsa’yı izleyip
O’nun dostları olmaya söz verdiler. O’ndan öğrenip O’nun
öğrencileri olacaklardı. Balık yerine insan tutacaklardı.
Sonra da insanlara Tanrı’nın sevgisini anlatacaklardı.
Tanrı, Petrus, Andreas, Yakup ve Yuhanna’nın İsa’yı
izlemeyi seçmelerine sevinmişti. Onların iyi öğrenciler
olacaklarını biliyordu.
Hatırlayalım
Her teknede kaç kardeş vardı?
Kıyıda kimi gördüler?
İsa onlardan ne için balıkçı olacaklarını söyledi?
Bu dört balıkçının seçimi iyi miydi yoksa
kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
İsa senin de O’nun öğrencisi olmanı istiyor. Ama
önce O’ndan öğrenmelisin. Tıpkı balıkçıların
yaptığı gibi. Peki, nasıl yardım edeceksin?
Nasıl öğreneceksin?
Doğru seçim uygulaması
Denizin üzerinde tekneler çizmek için suluboya
kullan. Daha da eğlenceli olması için kağıdın alt
kısmına yapıştırıcı sürüp üzerine kum yay. Ya da
balık şeklindeki krakerlerden yiyebilirsin.
Biz de İsa’nın öğrencileri olmayı
seçebiliriz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, sen beni öğrencin olmam için
seçtin. Bana ne yapabileceğimi göster. İsa’nın
adıyla, Amin.
Kuyuda
Yuhanna 4:4–30, 39
SEÇİM: Kuyunun başındaki kadın komşularına İsa’dan
bahsediyor mu? Yoksa İsa’dan bahsetmeye korkuyor mu?
İsa’nın on iki öğrencisi vardı. O nereye giderse öğrencileri
de O’nu takip ediyordu.
Bir gün İsa, öğrencileriyle birlikte başka bir bölgeye
seyahat etti. İsa dinlenmek için kuyunun yanında
otururken öğrencileri de yemek almak için kasabaya
gitmişlerdi.
İsa tüm gün yürümüştü. Bu yüzden de susamıştı. Ama
kuyudan su çekmek için yanında bir kabı yoktu.
215
Daha sonra su almak için kuyuya bir kadın yaklaştı.
Günün en sıcak saatlerinde su almaya gelmek normalde
rastlanan bir durum değildi. Ama bu kadın kuyuda
başkaları varken gitmek istemiyordu.
Hayatında utanç duyduğu şeyler yapmıştı. Bu yüzden
de başkalarıyla karşılaşmak istemiyordu. Ama İsa
yabancıydı. Onun geçmişte neler yaptığını bilemezdi.
Kadının İsa’dan bir şey saklamasına gerek yoktu.
İsa ondan su istedi. Kadın da, “Neden benden
istiyorsun? Senin halkın benim halkımı sevmez.” dedi.
İsa kadına, “Benim kim olduğumu bilmiyorsun, eğer
bilseydin mutlaka yardım isterdin.” dedi. Böylece kadın
bir daha asla yardıma muhtaç olmazdı.
İsa daha sonra kadına şunu söyledi: “Git kocanı al ve
bana getir.”
Kadın, “Benim kocam yok.” dedi.
İsa da, “Bu doğru. Senin bir sürü kocan oldu ve şimdi
birlikte yaşadığın adam senin kocan değildir.” dedi.
Kadın hayrete düşmüştü. İsa kadının yaptığı her şeyi
biliyordu. Ama aynı zamanda kadının tanıştığı en kibar
insandı. Kadın O’nun özel olduğunu anlamıştı.
İsa ve kadın, Tanrı’ya tapınmak hakkında konuştular.
İsa ona kendisinin Tanrı’nın Oğlu ve dünyanın Kurtarıcısı
olduğunu söyledi.
216
Tam bu sırada öğrenciler kuyuya dönmüşlerdi.
Ama İsa’ya kadınla ne hakkında konuştuklarını
sormadılar.
Kadının yapması gereken büyük bir seçim vardı. İsa’dan
bütün komşularına bahsedebilirdi. Tabii bu utandığı için
konuşamadığı insanlarla yüzleşmek anlamına geliyordu.
Ya da İsa’yla ilgili tek kelime etmeden evine dönebilirdi.
Kadın ne yaptı? Kasabaya doğru koşmaya başladı. Artık
insanlarla yüzleşmekten korkmuyordu. İsa ona değer
veriyordu. Ona Tanrı’ya nasıl tapınacağını anlatmıştı.
Kadın herkese, “Gelin ve benim hakkımda her şeyi
bilen bu adamla konuşun. O Kurtarıcı olmalı.” dedi.
218
Birçok insan günün en sıcak zamanı olmasına rağmen
İsa’yı dinlemeye gittiler. O kasabalarına geldiği için
sevinçlilerdi.
Kadının
onlara
İsa’dan
bahsetmesine
sevinmişlerdi.
Tanrı da mutluydu. Kadının paylaştığı harika haber
sayesinde herkes İsa’nın kim olduğunu öğrenmişti.
İnsanlar İsa’yı bu şekilde tanırlar: Birilerinin onlara
anlatması gerekir!
219
Hatırlayalım
İsa kadından kendisine ne vermesini istedi?
Kadın niye diğer insanları görmekten kaçınıyordu?
Kadın neden komşularıyla konuşmaya karar verdi?
Kadının seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Komşularına İsa’yla ilgili ne söyleyebilirsin?
Onlara İsa’yla ilgili sevdiğin ilahileri çalabilir
misin? Onlara bu Kutsal Kitabı’ndaki resimleri
göstererek, hikâyeleri anlatabilir misin?
Doğru seçim uygulaması
Kitaplara, dergilere, gazetelere baktığında
farklı farklı insanların olduğunu görürsün. Tanrı
onların hepsini seviyor! Başkalarına O’nun
sevgisini nasıl gösterebilirsin?
İsa, komşularımıza O’nun hakkında
bildiklerimizi paylaşmamızı istiyor.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, benim hakkımda her şeyi bilmene
rağmen beni sevdiğin için sana şükrederim.
Komşularımızla iyi haberi paylaşmam için bana
yollar göster. İsa’nın adıyla, Amin.
Uzaklardan Gelen Şifa
Matta 8:5–13
SEÇİM: Roma ordusunun lideri, İsa’nın gücünün
mesafeye rağmen etkili olacağına inanıyor mu? Yoksa
İsa’nın orada bulunması gerektiğini mi düşünüyor?
İsa gittiği her yerde Tanrı’nın sevgisinden bahsediyordu.
Ayrıca hasta insanların üzerine elini koyarak onları bir
anda iyileştiriyordu.
İnsanlar İsa’nın sevgisini ve gücünü duymaya başladılar.
Bu yüzden iyileşmek için İsa’nın yanına gidiyorlardı.
Uzaklardan geliyorlardı. İsa hangi kasabadaysa oraya
gidiyorlardı. Çoğu zaman etrafındaki yoğun kalabalık
nedeniyle İsa zor hareket ediyordu.
Bir gün Roma ordusundan bir yüzbaşı İsa’yı
görmeye gitti.
221
Yüzbaşının evinde bir yardımcısı vardı. O, yardımcısına
çok önem veriyordu. Bu yardımcı hastalanmıştı ve
kimse onu iyileştiremiyordu. O kadar hastaydı ki İsa’nın
yanına götürülmeye bile gücü yoktu. Bu yüzden yüzbaşı,
İsa’nın olduğu yere gitti. Bu yüzbaşı herhalde İsa’nın
birçok insanı iyileştirdiğini duymuştu. İsa genelde hasta
insanların kendisinden ne istediklerini soruyordu. Sonra
ellerini onların üzerine koyup iyileştiriyordu.
Adam İsa’ya gelip şöyle dedi: “Evimde çok hasta
olan bir yardımcım var. O şimdi yatakta ve hiç hareket
edemiyor, her tarafı ağrıyor.”
İsa da, “Ben senin evine gelip hastanı iyileştireceğim.”
dedi.
Şimdi yüzbaşının büyük bir seçim yapması gerekiyordu.
İsa’yı yardım ettiği halktan uzaklaştırıp kendi evine
götürebilirdi. Belki de yardımcısının iyileşmesi için geç
kalmamışlardı. Ya da İsa’nın yardımcısını onun yanına
gitmeden, olduğu yerde iyileştirebileceğine inanabilirdi.
Romalı yüzbaşı İsa’ya şöyle dedi: “Ben evime gelmene
layık değilim. Eğer sadece yardımcımın iyileşeceğini
söylersen biliyorum ki o iyi olacaktır.
222
Bunu biliyorum çünkü ben bir komutanım. Askerlerime
yürümeleri için komut verdiğimde yürürler. İnanıyorum
ki, sende insanları iyileştirme gücü var. Eğer yardımcımın
iyi olacağını söylersen o iyileşecektir.”
İsa şu karşılığı verdi. “Sende çok büyük bir iman var!
Git. Yardımcın iyileşmiştir.”
Yüzbaşı hızlı bir şekilde evine gitti.
224
Ve vardığında karşısında yeniden çalışmak için hazır
olan yardımcısını gördü. Artık o hasta değildi! Tam İsa’nın
onun iyileştiğini söylediği anda iyileşmişti.
İsa,
yüzbaşının
O’nun
gücüne
olan
inancından
ötürü sevinçliydi. Adamın yardımcısını iyileştirebildiği
için mutluydu.
225
Hatırlayalım
Roma ordusunun lideri, İsa’nın ne yapabileceğine
iman ediyordu?
Ordu liderinin yaptığı seçim iyi miydi yoksa
kötü müydü?
Yardımcıya ne oldu?
KENDİ seçimini düşün!
Biz İsa’yı bugün göremeyiz. Ama O’nun gücüne
inanabiliriz. Kimin İsa’nın yardımına ihtiyacı
var? Hemen o anda etmese bile O’nun yardım
edeceğine inanıyor musun?
Doğru seçim uygulaması
Uzun mesafe oyunu oynayın. Başka bir odadan
komutlar verin: Zıplayın, yürüyün, komik bir
surat ifadesi yapın, sonra da “kucaklayın” diye
bağırıp birbirinize doğru koşun ve kucaklaşın!
Birbirinizle kucaklaştıktan sonra uzaklarda olan
ve İsa tarafından kucaklanmaya ihtiyacı olan biri
için dua edin.
İsa’nın yakındaki ve uzaktaki insanlara
yardım etme gücü olduğuna inanıyoruz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, ailemi iyi ve güvende tut.
Yakınımda ve uzağımda olan sevdiklerimle ol.
İsa’nın adıyla, Amin.
Yardım Eli
Matta 12:9–14
SEÇİM: İsa iyi ve yardımsever olmayı mı seçiyor? Yoksa
sevgisizliği ve ilgisizliği gösteren yasayı mı izliyor?
İsa, Tanrı’nın bütün yasalarını biliyordu. Göksel Babası
olan Tanrı’yı sevdiği için İsa hepsini yerine getiriyordu.
Ama insanlar başka yasalar oluşturmuşlardı. Bu yasalardan
bazıları adil ve de yardımcı değildi. Bunları çoğu zaman
insanları aldatmak için oluşturmuşlardı.
Bir gün İsa ve öğrencileri havra adı verilen tapınma
yerindeydiler. Dinlenme günüydü. Bu, insanların Tanrı’yı
yücelttikleri ve kendilerine verdikleri bütün armağanlar
için şükrettikleri bir gündü. İsa ve öğrencilerinin de
yaptıkları buydu.
227
Havrada İsa, elini kullanamayan bir adam gördü.
Yazı
yazamıyor,
çalışamıyor
hatta
kendi
başına
giyinemiyordu bile.
İsa bu adama yardım etmek istedi. Ama insanların
oluşturduğu
yasalar
O’na
bunu
yapamayacağını
söylüyordu. Adama yardım etmesi iyi bir şeydi ama kimse
dinlenme gününde çalışmazdı.
Şimdi İsa’nın büyük bir seçim yapması gerekiyordu. İsa
biliyordu ki Tanrı’yı hoşnut etmenin bir yolu, başkalarına
iyi ve yardımcı olmaktı. Bu yüzden de İsa adamın
elini iyileştirebilirdi. Ama o sırada tam da insanların
Tanrı’ya tapındıkları havranın içindeydi. Bu da herhangi
birinin bunu görüp, bundan hoşlanmayacağı anlamına
geliyordu. İsa’nın diğer seçeneği de bekleyip adama
başka bir gün yardım etmekti. Ama beklerse bu sefer de
adam oradan gidebilirdi.
Peki, İsa ne yaptı? Havrada O’nu durdurmak isteyen
liderlerle konuştu. İsa liderlere şunu sordu, “Eğer çukura
düşmüş bir kuzunuz olsaydı ne yapardınız? Onu, dinlenme
günü olmasına rağmen düştüğü çukurdan çıkarmaz
mıydınız? İnsanlar kuzulardan çok daha önemlidir. Bu
yüzden dinlenme gününde birine yardım etmek doğrudur.”
İsa bunu söyledikten sonra adama dönerek “Elini uzat”
dedi. Ve adamın eli anında iyileşti!
228
İsa adamı iyileştirdiği için Tanrı mutluydu. Bu İsa’nın
göklerdeki Babasını yüceltmesi için güzel bir yoldu.
229
Hatırlayalım
İsa havraya hangi gün gitmişti?
İsa oradaki adam için ne yapmak istedi?
Liderler neden İsa’nın yardım etmesini istemediler?
İsa’nın seçimi iyi mi yoksa kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Hangi gün Tanrı’ya tapınmak için özeldir?
Tanrı’ya sevgini kiliseye giderek gösterebilirsin.
Başka birine yardım ederek de Tanrı’ya sevgini
gösterebilir misin?
Doğru seçim uygulaması
Bir dahaki sefere kiliseye gittiğinde o gün birine iyi
davranmak için bir plan yap. Belki kilisendeki yaşlı
bir insanı ziyaret edebilirsin ya da hastalanmış
birine kart hazırlayabilirsin.
İyi davranarak ve başkalarına
yardım ederek, özel gününde
Tanrı’yı yüceltebiliriz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, bana, özel gününde yapabileceğim
iyi ve faydalı işler göster. Sana, seni sevdiğimi
göstermek istiyorum. İsa’nın adıyla, Amin.
“Önce Ben!”
Markos 9:33–37
SEÇİM: İsa’nın öğrencileri birbirlerine yardımcı
oluyorlar mı? Yoksa kim daha önemli diye
mi tartışıyorlar?
Öğrenciler zamanlarının çoğunu birlikte geçirirlerdi.
Birlikte yemek yer, birlikte seyahat ederlerdi. Sanki büyük
bir aile gibiydiler. İsa’yı dinliyor ve başkalarının Tanrı’nın
sevgisini öğrenmelerine yardımcı oluyorlardı. Çoğu zaman
iyi arkadaştılar ve birbirlerine değer veriyorlardı. Ama
bazen, birçok ailede olduğu gibi, İsa’nın onlara öğrettiği
birçok şeyi unutuyorlardı. Mesela bazen paylaşımcı ve iyi
olmayı bazen de sevmeyi unutuyorlardı.
231
Bir gün öğrenciler başka bir kasabaya yürürken aynı
zamanda aralarında konuşuyordu. Belki de hava hakkında
konuşuyorlardı. Belki de İsa’nın onlara o günün erken
saatlerinde öğrettiği bir hikâyeyi hatırlamaya çalışıyorlardı.
O anda öğrencilerden biri diğerlerine, kendisinin İsa’nın
en gözde öğrencisi olduğunu söyledi.
Diğer öğrenciler bu duruma çok üzüldüler. Şimdi onların
yapması gereken büyük bir seçim vardı. Bunu söyleyen
arkadaşlarına nazik bir şekilde İsa için herkesin önemli
olduğunu hatırlatabilirlerdi. Sonra da başkalarına yardım
edebilirlerdi. Ya da tartışmaya başlayabilirlerdi. Her biri
İsa tarafından en çok sevilen ve İsa için en önemli kişi
olduklarını söyleyebilirdi.
Peki, onlar ne yaptılar? Tartışmaya başladılar. Bir
diğer öğrenci İsa için en önemli öğrenci olduğunu söyledi.
Çünkü İsa ondan özel şeyler yapmasını istemişti. Bir
başka öğrenci İsa’yı en uzun süre tanıyan olduğu için en
önemli öğrencinin kendisi olduğunu haykırdı. Bir başkası
en büyük olduğu için aynı zamanda en önemli olduğunu
dile getirdi. Yine bir diğeri İsa’nın, annesini tanıdığını bu
yüzden de kendisinin en önemli olduğunu ifade etti. Bu
şekilde tartışmaya ve çekişmeye devam ettiler.
233
Sonunda İsa, aralarında ne konuştuklarını sordu. On
iki öğrenci arasında hiçbiri O’nu yanıtlamadı. İsa’nın
konuştukları konuyu bilmesinden korkuyorlardı ama O
zaten bunu biliyordu!
İsa, öğrencilerine şöyle dedi: “Önemli olmak istediğinizi
biliyorum. Ama eğer benim için önemli olmak istiyorsanız,
herkese yardım etmelisiniz.”
Küçük bir çocuğu kucağına alıp konuşmasına devam
etti: “Her biriniz çocuklara karşı iyi olmalısınız. Eğer bir
çocuğa iyi davranırsanız, aynı şekilde bana iyi davranmış
olursunuz. Ve bana iyi davranırsanız, göklerdeki Babama,
Tanrı’ya iyi davranmış olursunuz.”
Öğrenciler üzgündüler çünkü İsa’nın onların tartışmasını
istemediğini biliyorlardı. İnsanlara yardım etmelerini
ve önceliği onlara vermelerini istediğini biliyorlardı.
Birbirlerine iyi davranırken de çocuklara iyi davranırken
de eşittiler.
Tanrı,
istiyordu.
öğrencilerin
Ama
kimin
birbirlerine
en
iyi
değer
olduğu
vermesini
konusunda
tartışırlarken bile onları sevmekten vazgeçmedi. Tanrı’nın
Oğlu İsa, onları bağışladı ve nasıl daha iyi öğrenciler
olabileceklerini öğretti.
234
Hatırlayalım
Öğrenciler ne hakkında tartışıyorlardı?
Öğrencilerinin seçimi iyi miydi yoksa
kötü müydü?
Öğrenciler, İsa için önemli olmak konusunda
ne öğrendiler?
KENDİ seçimini düşün!
Sen İsa için önemli olabilir misin? Çevrende
yardım edebileceğin insanlar kimlerdir? Belki
tüm ailenle birlikte insanlara yardım edebilmek
için bir şeyler yapabilirsin. Ve birbirinize de
yardım edebilirsiniz!
Doğru seçim uygulaması
Buzdolabına asmak için üzerine şunu yazdığın bir
tablo çiz: “Ben İsa’nın arkadaşıyım. Başkalarına
______________ şekillerde yardım edebilirim.” O
boşluğun içine de yardım edebileceğin konuları
resim çizerek anlatabilirsin.
Başkalarına yardım etmek, önemli
davranmaya çalışmaktan daha iyidir.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, kendimi senin gözünde
başkalarından daha önemli gördüğüm için
beni affet. Sen her birimizi eşit görüyorsun ve
hepimizi aynı ölçüde seviyorsun ve birbirimize
yardım etmemizi istiyorsun! Teşekkürler. İsa’nın
adıyla, Amin.
İsa Çocukları Seviyor
Matta 19:13–15
SEÇİM: İsa’nın öğrencileri, çocukların İsa’ya gelmesine
izin veriyorlar mı? Yoksa öğrenciler, çocukları O’ndan
uzak tutmaya mı çalışıyorlar?
Güzel bir bahar gününde bir adam, harika haberlerle
koşarak kasabaya geldi. İsa, kasabaya geliyordu. Aynı
gün içerisinde orada olacaktı.
O kasabadaki bütün babalar çok çalışmış olmalılar.
Yoldaki taşları ve dalları temizlemişlerdi. Muhtemelen
İsa’nın oturması için güzel ve rahat bir yer hazırlamışlardı.
Sonra İsa’nın gelişini beklemeye koyulmuş olmalıydılar.
Orada
yaşayan
bütün
anneler
de
çok
meşgul
olmalıydı. Belki de yemekler hazırlamışlardı. Bütün
çocuklarına banyo yaptırmışlardı. Ve sonra da hepsi en
237
güzel kıyafetlerini giymişlerdi. Herkes İsa’yı göreceği
için çok heyecanlıydı.
Sonunda birisi İsa’nın gelmek üzere olduğunu duyurdu.
Herkes dışarı koşup izlemeye başladı. Aileler bekledikçe,
anne ve babalar kendi aralarında konuşmuş olabilirdi.
Belki de eğer İsa kendi çocuklarını kucağına alırsa
bunun ne kadar güzel olacağı hakkında konuşuyorlardı.
Böylece onları bereketleyebilirdi hatta belki bebekleri bile
bereketlerdi. İsa her zaman herkesi sevmekten bahsederdi.
Buna açıkça ki çocuklar ve bebekler de dahildi.
İsa geldi ve rahat bir sandalyeye oturup bütün sabah
boyunca insanlara konuştu. İnsanlar O’nu yakından
238
dinlediler. Çocuklar bile kasabalarına özel birinin geldiğini
anlamışlardı. Herhalde İsa’nın onları görüp görmediğini
merak ediyorlardı.
Yemek vakti geldiğinde anneler hazırladıkları yemekleri
çıkarttılar. Herkes çimlere oturup yemeye başladı. İsa’nın
öğrencileri O’na yakın oturup sessizce konuşuyorlardı.
Kimsenin İsa’yı rahatsız etmesini istemiyorlardı.
O sırada bazı anne ve babalar çocuklarını taşıyıp
İsa’ya götürdüler.
Ama İsa’nın öğrencileri ailelerin yaklaştığını gördü ve
onların İsa’yı rahatsız etmelerini istemedi. Belki onlara
göre çocuklar fazla önemli değildi.
239
Şimdi öğrencilerin yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Çocukların İsa’ya yaklaşmalarına izin verebilirlerdi.
Ya da aileleri uzaklaştırıp onların yaklaştıklarını İsa’ya
haber bile vermeyebilirlerdi.
Öğrenciler şunu yaptılar. Ailelere, çocukların İsa’yı
rahatsız etmemelerini söylediler. İsa’nın çok meşgul
olduğunu, çocuklar için hiç zamanı olmadığını ve onları
görmek istemediğini söylediler.
Anne babalar bu duruma çok üzüldü. İsa gerçekten de
çocukları sevmiyor muydu?
Ama İsa öğrencilerin ailelere söylediği şeyleri duydu. Ve
şöyle seslendi: “Çocukları bana getirin. Onlar krallığımın
en değerli insanlarıdır.”
Bunun üzerine bütün çocuklar İsa’nın kucağına oturdu.
İsa da özellikle onlar için hikâyeler anlattı. Ve hepsini
bereketledi. Aralarındaki en küçük bebeğe gelinceye dek
her biri için dua etti.
Bütün çocuklar çok mutluydu! Bütün anne ve babalar
da tabii ki.
Sonra öğrenciler yanlış yaptıklarının farkına vardılar.
İsa çocuklar için asla çok meşgul olamazdı. O, her zaman
çocukları sevecekti ve onlar da her zaman O’nu sevecekti.
240
Hatırlayalım
Aileler neden İsa’yı görmek istediler?
Öğrenciler anne babalara ne söyledi?
Öğrencilerin seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü?
İsa, çocukları gördüğünde ne yaptı?
KENDİ seçimini düşün!
İnsanlara hiç özel değillermiş gibi davrandın
mı? Belki küçük kardeşini ya da komşunu
önemsemedin. Bütün insanlar İsa için özeldir. O
yüzden senin için de özel olmalılar!
Doğru seçim uygulaması
Tanıdığın başka çocuklarla bu İncil hikâye
kitabını inceleyin. Bu onları İsa’ya yöneltmek
gibi olacaktır.
Arkadaşlarımız bizim için özel
olmalılar çünkü İsa için öyleler.
Birlikte dua edelim
İsa, beni sevdiğin ve bütün çocuklar senin
gözünde özel oldukları için çok mutluyum.
Onların özel olduklarını davranışlarımda
hissettirmem için sen bana yardım et. Senin
adınla, Amin.
Kim Yardım edecek?
Luka 10:25–37
SEÇİM: Samiriyeli adam yaralı adama yardım ediyor
mu? Yoksa yoluna devam etmeyi mi seçiyor?
“Benim komşum kimdir?”
Bir gün bir adam bu soruyu İsa’ya sordu. Cevabı
öğrenmesi bu adam için önemliydi. Önemliydi çünkü
Tanrı’nın yasasında şöyle bir buyruk vardı: “Tanrın
Rab’bi, bütün yüreğinle, bütün aklınla ve bütün canınla
seveceksin. Komşunu da kendin gibi seveceksin.”
Adamın sorusunu cevaplamak için İsa bir hikâye anlattı:
“Bir adam ıssız bir yolda seyahat ediyormuş.
243
Yeruşalim’den Eriha’ya gitmek üzere yola çıkmış.
O bunu bilmese de soyguncular o adamın gelmesini
bekliyorlarmış. Aniden ortaya çıkmışlar! Adam nereden
geldiklerini görmemiş bile. Adamı dövüp bütün parasını
almışlar. Sonra da onu yol kenarında bırakıp gitmişler.
Tapınağı yöneten bir adam o yoldan geçiyormuş. Yaralı
adamı görmüş ama onu tanımadığını anlamış. Yardım
etmek için de durmamış. Belki acelesi olduğu için ya da
umursamadığı için yoluna devam etmiş.
Yoldan bu sefer başka biri geçiyormuş. O da tapınaktaki
tapınmaya yardımcı olmakla görevliymiş. Yaralı adamı
o da görmüş ama o da tanımadığını anlamış. Yardım
etmek için de durmamış. Belki çok meşgul olduğu için
ya da ona yardım ederken kirleneceğinden çekindiği için
yoluna devam etmiş.
Daha sonra Samiriye’den gelen bir yabancı o
yoldan geçiyormuş. Yabancı, yaralı adamı görmüş, onu
tanımamasına rağmen yardıma ihtiyacı olduğunu anlamış.
Şimdi yabancının yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Durup, yaralı adama yardım edebilirdi. Ya da
başkaları gibi yoluna devam edebilirdi.
244
Yabancı şöyle yaptı. Eşeğini durdurup adamın yanına
gitti. Adamın yaralarını temizleyip sargı bezleriyle sardı.
Adamı eşeğine bindirip yavaşça yolda ilerlemeye başladı.
Onu seyahat edenlerin kaldığı bir hana götürdü. Orada
bütün gece kalıp adamla ilgilendi.
Sabah olduğunda yabancı seyahatine devam etti. Ama
hanın sahibine yaralı adamla ilgilenmesi için para bırakıp
şöyle dedi: “Eğer daha fazla paraya ihtiyacın olursa
dönüş yolumda sana ödeyeceğim.” Sonra da yabancı
orayı terk etti.”
İsa’nın hikâyesi bu şekilde sona erdi. Daha sonra İsa şu
soruyu sordu: “Soyguncular tarafından hırpalanan adama
iyi komşuluk yapan kimdi?”
İsa’nın hikâyesini dinleyen adam cevabı biliyordu.
“İyi
komşuluk
yapan
yardım
etmek
için
duran
yabancıydı.” dedi.
İsa da, “Haklısın. Şimdi git ve sen de iyi bir komşu
ol.” dedi.
Hatırlayalım
Tanrı’nın yasası komşularımızı sevmekle ilgili
bizlere ne öğretiyor?
İsa’nın hikâyesinde komşusundan yardıma
muhtaç olan kimdi?
Samiriye’den gelen yabancı, yaralı adam
için ne yaptı?
Yabancının seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Komşularımızın bazıları tanıdığımız kişilerdir.
Hangi alanlarda onlara yardım edebiliriz?
Komşularımızın bazıları da tanımadığımız
kişilerdir. Tanımadığın birine yardım
ettiğinde senin güvende kalmanı
sağlayacak kurallar nelerdir?
Doğru seçim uygulaması
Yakınındaki bir kişi yaralandığında ya da
hastalandığında arayabileceğin yerlerin
numaralarının listesini çıkart. Daha sonra
oyuncak bir telefonla bu yerleri arıyormuş gibi
prova yapabilirsin.
Tanrı bize nasıl iyi komşular olmamız
gerektiği konusunda yardımcı olur.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, bana sağladığın iyi komşular için
ve bana da iyi komşu olmayı öğrettiğin için sana
teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin.
Evden Uzakta
Luka 15:11–24
SEÇİM: Kaybolan Oğul yanlış olduğunu kabul edip eve
dönüyor mu? Yoksa uzaklarda yaşamanın doğru
olduğunu mu düşünüyor?
İsa bir hikâye anlattığında insanlar O’nu dinlemeyi
seviyordu. Hikâyeleri iyi anlıyorlardı çünkü bahsedilen
kişiler kendilerine benzer kişilerdi.
Bir gün İsa bir aile hakkında hikâye anlattı. Ailede
bir baba ve iki oğul vardı. Büyük oğlan tarlada babasına
yardım ediyordu. Küçük oğlan ise dünyayı görmek
istiyordu. Ailenin sahip olduğu ve kendi payına düşen
paranın bir gün kendisine kalmasını istiyordu.
Ve bunu hemen istedi.
249
Kendi payına düşen kısmı almak küçük oğlanın isteğine
bağlıydı. İstediği zaman bu parayı alabilirdi. Bu yüzden
babası parayı verip ona hoşçakal dedi.
Delikanlı uzaktaki bir ülkeye gitti. Orada bir sürü
yanlış şey yaptı ve bütün parasını harcadı.
Parası tükendiğinde yiyecek alamadı. Acıkmıştı. Bu
yüzden domuzları beslediği bir işe girdi. O kadar acıkmıştı
ki domuzların yediği yemek bile ona çok iştah açıcı geldi.
Daha sonra delikanlı düşünmeye başladı. Babamın
yanında çalışan insanlar bile benden daha fazla yemek
yiyorlar. Benimse yiyecek hiçbir şeyim yok.
Şimdi delikanlının yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Eve dönüp yaptığı bütün kötü şeyler için babasından
af dileyebilirdi. Kendi yiyeceği için babasının yanında
çalışacağını söyleyebilirdi. Ya da genç oğlan domuzlarla
kalmaya devam edebilirdi. Hiçbir yanlışı olmadığına
karar verebilirdi. Ve ailesine geri dönmeyi tamamen
kafasından silebilirdi.
Genç adam ne yaptı? Hemen fırlayıp domuz ahırından
ayrıldı. Eve gidene kadar bütün yolu koştu.
Babası ise onun yolunu gözlüyordu ve oğlunun ona
yaklaştığını
gördü.
Oğlunun
250
giysilerinin
kirlenmiş
olduğunu fark etti. Babası kızgın mıydı? Sinirlenmiş
miydi? Hayır! Düşünebildiği tek şey oğlunu ne kadar çok
sevdiğiydi. Genç oğlu geri döndüğü için çok mutluydu.
Babası oğlunu karşılamak için dışarı çıktı ve ona sarıldı.
Genç adam babasına ne kadar üzgün olduğunu anlattı.
Şöyle dedi: “Artık senin oğlun olmaya layık değilim.”
Ama baba ne yaptı, biliyor musun? Evinden oğlu için
en güzel giysileri getirtti. Sonra da yardımcılarına büyük
bir şölen hazırlamalarını söyledi.
Ve oğlunun geri döndüğünü görmeleri için herkesi bu
şölene davet etti.
252
İsa bu hikâyeyi insanlara yardımcı olmak için
anlattı. Tanrı’nın bu hikâyedeki baba gibi olduğunu
anlamalarını istiyordu.
Bunu hikâyedeki genç adam gibi olan insanlara anlattı.
Yanlış şeyler yapan insanlar sonradan üzülebilirler. Sonra
Tanrı’nın ailesine geri dönebilirler. Tanrı her zaman onları
büyük bir sevinçle kabul edecektir.
253
Hatırlayalım
İsa’nın hikâyesindeki genç adam neden
domuzların yiyeceğinden yemek istedi?
Genç adam eve dönmekle iyi bir seçim mi yoksa
kötü bir seçim mi yaptı?
Babası eve döndüğünde oğlunu nasıl karşıladı?
Hikâyedeki babaya benzeyen kimdir?
KENDİ seçimini düşün!
Üzgün olduğunu söylemek zor bir şey mi?
Ailendeki kişiler birbirlerini nasıl bağışlarlar?
Birbirinize sarılır mısınız? Birlikte Tanrı’yla
konuşabilir misiniz?
Doğru seçim uygulaması
Saklambaç oynayın. Her seferinde birini bulduğun
zaman onunla kucaklaş ve beraber eve koşun.
Tanrı’ya yaptığımız kötü şeylerden
bahsedebiliriz ve O bizi sevmeye devam
edecektir.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, ne zaman ihtiyacım olsa özür
dilememe yardım et. Bu kadar sevecen bir
baba olduğun için sana şükrediyorum.
İsa’nın adıyla, Amin.
Her Yere Bak
Matta 18:12–14; Luka 15:3–7; Yuhanna 10:11
SEÇİM: Çoban, kaybolan koyununu aramaya devam mı
ediyor? Yoksa aramaktan vaz mı geçiyor?
İsa’nın anlattığı bir başka hikâye de koyununu kaybeden
bir çobanla ilgiliydi. Sizce kaç koyunu vardı? 20 mi, 50
mi? Hayır, daha fazla. Bu çobanın tam 100 koyunu vardı!
Çoban her gün koyunlarını otlağa çıkartıyordu. Orada
yeşil çimlerde otlanıp serin su içiyorlar, güneşte oynayıp
gölgede dinleniyorlardı.
Her akşam çoban koyunlarını ağıla geri getirdi.
Hepsinin dönmüş olduğundan emin olmak için de onları
sayardı. –97, 98, 99, 100. Hepsi oradaydı. Böylece kapıyı
kapatırdı ve hepsi bütün gece güvende olurdu.
255
Bir akşam çoban koyunlarını sayıyordu. –97, 98, 99,
… Ne? 100 numaralı koyun neredeydi! Son koyun nereye
gitmişti? Kaybolmuştu! Belki çalılıkların ya da kayalıkların
arasına girmişti veya bir mağaranın içindeydi. Belki
de yaralanmıştı.
Şimdi bu çobanın yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Gecenin karanlığında kaybolmuş koyunu aramaya
koyulabilir, onu bulana kadar arayabilirdi. Veya çoban
evinde kalabilirdi. Ne de olsa hala ağıllıkta güven içinde
olan 99 koyunu vardı. Belki kaybolan koyun artık sürüde
kalmak istemiyordu.
Peki, çoban ne yaptı? Sürüdeki koyunların güvende
olduğundan
emin
olduktan
sonra
ceketini
giydi
ve çobandeğneğini alıp kaybolan küçük koyununu
aramaya başladı.
Tepelerin üzerinden baktı. Ortalıkta hiç küçük koyun
göremedi.
Kayalıklarla dolu mağaralara baktı yine hiç koyuna
rastlamadı.
Nehir kenarını aradı orada da küçük koyundan
bir iz yoktu.
256
Son olarak tarlanın uzak köşesindeki çalılıkları aradı.
Küçük bir ses işittiğini sandı.
Mee Mee. Çalılıklara doğru koşmaya başladı ve ne
görsün! Küçük koyunu oradaydı.
İyi çoban koyununu kucağına alıp onu tuttu. Omuzlarına
alıp bütün yol boyunca onu taşıdı.
Eve döndüğünde çoban, bütün arkadaşlarını çağırdı.
Onlara dedi ki, “Gelin ve benimle sevinin! Çünkü koyunum
kaybolmuştu ve onu buldum.”
Sürüdeki bütün koyunlar küçük koyunun bulunmasına
çok sevinmişti. Çobanın her biriyle bu kadar yakından
ilgilenmesi onları mutlu etmişti.
İsa kendisini İyi Çoban olarak tanıttı. O da her birimizi
çobanın kaybolmuş koyununu sevdiği gibi seviyor.
İsa hiç kimsenin kaybolmasını istemez. Herkesin O’nu
izlemesini ister. İsa, İyi Çobandır, Tanrı’nın ailesinde
herkesin güvende olmasına yardım eder.
258
Hatırlayalım
Çobanın kaç koyunu vardı?
Bir akşam çoban koyunlarını sayarken ne farketti?
Çobanın seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü?
Çoban, küçük koyunun kaybolduğunu fark
ettiğinde nasıl hissetti?
İyi çobana benzeyen kimdir?
KENDİ seçimini düşün!
İsa senin çobanındır. O’nu nasıl izleyebilirsin?
O’nu sevmeyi ve sözlerine itaat etmeyi
nasıl öğrenebilirsin?
Doğru seçim uygulaması
Geçen hikâyenin sonunda yaptığın gibi saklambaç
oyna. Bu sefer kaybolan koyun olduğunu farz et.
Meleyerek çobanın seni bulmasına yardımcı ol.
Bizler İsa’yı, bizim İyi Çobanımızı,
O’na itaat etmeyi ve
sevmeyi öğrenerek izleyebiliriz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, İsa’yı İyi Çobanım olarak
gönderdiğin için teşekkür ederim. Senin ailende
sonsuza kadar güvende kalmak istiyorum. İsa’nın
adıyla, Amin.
“Teşekkürler İsa”
Luka 17:11–19
SEÇİM: İyileşen adam İsa’ya teşekkür etmek için durdu
mu? Yoksa diğer dokuz arkadaşıyla koşup uzaklaştı mı?
İsa sık sık bir yerden başka bir yere gidiyordu. Bir sürü
insanla tanışırdı. Hepsi Tanrı’nın her biri için olan büyük
sevgisi hakkında işitmek istiyordu.
İsa’yı görmek isteyen insanlar arasından bazıları hasta
kişilerdi. İsa’nın hastaları iyileştirebildiğini duymuşlardı.
Bir gün İsa cüzzam hastalığına yakalanmış on
adamla tanıştı. Yasaya göre cüzzam hastalığı olan
kişiler insanlara yakın yerlerde yaşayamazlardı. Eğer
diğer insanlara yaklaşırlarsa diğer insanlar da cüzzam
hastalığına yakalanabilirdi.
261
O yüzden bu adamlar ailelerinden uzak bir yerde
yaşamak zorundaydı. Yasa böyleydi.
On adam yolun başında İsa’nın yaklaştığını gördüler.
İsa’dan olabildiğince uzak durdular çünkü yasa bunu
gerektiriyordu.
Kimseye
yaklaşmamaları
gerektiğini
biliyorlardı. Ama İsa’nın kendilerini iyileştirmelerini de
istiyorlardı. O yüzden bağırabildikleri kadar yüksek sesle
İsa’ya seslendiler: “İsa, lütfen bize yardım et!”
İsa, adamların ne istediğini biliyordu. Şöyle cevap
verdi: “Evinize dönün artık hasta değilsiniz.”
On adam evine koşmaya başladı. Ailelerini görecekleri
için o kadar mutluydular ki! Koşarken birbirlerine baktılar
ve yaralarının iyileşmiş olduğunu gördüler!
262
Dokuz adam koşmaya devam etti ama bir tanesi durdu.
İsa’nın onun için muhteşem bir şey yaptığını biliyordu.
Şimdi bu duran adamın yapması gereken büyük bir
seçim vardı. Geri dönüp İsa’ya teşekkür edebilirdi. Bunun
yapılacak doğru olan şey olduğunu biliyordu. Ya da diğer
dokuz adamla koşmaya devam edebilirdi. Eğer onlar
durmadıysa o niye durmalıydı ki? O da onlar gibi bir an
önce eve varmak istiyordu.
263
Bir tanesinin yaptığı buydu. Bir adım uzağa gitmenin
bile yanlış olacağına karar verdi. Geri dönmeli ve İsa’ya
teşekkür etmeliydi. Böylece bu adam geri döndü ve
İsa’nın olduğu yere koşarak geldi. Kendini yere attı ve
İsa’ya kendisini iyileştirdiği için tekrar tekrar teşekkür
etti. Tanrı’yı şifa veren gücü için yüceltti.
İsa ona, “Orada on hasta adam yok muydu?” dedi.
“İyileştirdiğim diğer dokuz adam nerede, sadece sen mi
teşekkür etmek için geldin?”
Adam diğerlerinin eve gitmiş olduklarını biliyordu. Ama
hiçbir şey söylemedi. Sadece geri gelip İsa’ya teşekkür
etmeyi seçtiği için memnundu.
İsa adama gülümsedi ve “Şimdi kalkabilirsin.” dedi.
“Evine ve ailene git. Sana yardım edebileceğime inandın
ve şimdi iyileştin.”
Böylece adam evine koştu. Vardığında ailesi onu
gördüğü için çok mutluydu. O da ailesini gördüğü için çok
mutluydu. Ve İsa’yla tanışmış olduğu için de memnundu!
264
Hatırlayalım
Kaç adam hastaydı?
İsa onlara nasıl yardım etti?
Niye adamlardan biri durdu?
Bu adamın seçimi iyi mi yoksa kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Biri sana yardım ettiğinde ona ne söylüyorsun?
Tanrı sana nasıl yardım ediyor? O’na
ne söylüyorsun?
Doğru seçim uygulaması
Tanrı bize pek çok armağan veriyor – arkadaşlar,
aile, yiyecek, giyecek, hayvanlar, sağlıklı bir
beden vs. Bakalım alfabedeki her harf için bir
armağan bulabilir misin? Belki Tanrı’ya her gün
verdiği armağanların biri için teşekkür duası
etmek istersin.
Tanrı’ya teşekkür etmeyi seçmek
herkesi mutlu eder!
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, hastalandığımda benimle birlikte
olduğun için teşekkür ederim. İyi olduğum her
gün için teşekkür ederim. Benim için yaptığın
her şeye minnettar olmam için yardım et. İsa’nın
adıyla, Amin.
Kuşları Görmek
Markos 10:46–52
SEÇİM: Bartimay kendisine yardım etmesi için İsa’ya
güvendi mi? Yoksa İsa’yla konuşmaya çalışmadı mı?
Bartimay dışarıda olmayı severdi. Yumuşak rüzgarı
yüzünde hissedebilir, kuşların sesini duyabilir, ekmeğin
kokusunu alabilirdi.
Ama Bartimay kördü, bu yüzden göremiyordu. O hiçbir
şeyi göremiyordu.
Bartimay bütün gün yolda oturup dilenirdi. Ne zaman
biri önünde geçecek olsa o kişiden para isterdi. Bu yiyecek
parası bulmak için yapabileceği tek şeydi.
Bazı insanlar ona biraz verirdi. Bazı insanlar çok
verirdi. Bazı insanlar hiç vermezdi.
267
Sonra Bartimay harika bir armağan aldı. İsa hakkında
söylenenleri duydu. İsa insanlara yardım edebilirdi. Hatta
hiç görememiş olan insanlara bile yardımcı olabilirdi.
Bartimay
başlamıştı.
İsa’nın
Bu
kim
adam
olduğunu
gerçekten
merak
onun
etmeye
görmesini
sağlayabilir miydi?
Yine bir gün Bartimay her zamanki yerini aldı. Ama
o gün bir şeyler farklıydı. Bartimay dikkatlice dinlemeye
alışmıştı. Büyük bir insan topluluğunun yolun kenarında
toplandığını
duydu.
İsa
hakkında
konuşuyorlardı,
“Bugün buraya geliyor hem de bu yoldan geçecekmiş.”
Topluluktaki insanlar çığlık atmaya başladılar. İsa
Bartimay’ın yanındaki yoldaydı!
Şimdi Bartimay yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Kalabalığın içinde bağırabilir ve İsa ile karşılaşmayı
umabilirdi.
İsa’nın
kendisine
yardım
edebileceğine
inanabilirdi. Belki İsa onun görmesine bile yardım
edebilirdi. Ya da Bartimay yolun öteki tarafında dilenmeye
devam edebilirdi. Bütün gün bu büyük kalabalıktan çok
para alabilirdi. Ayrıca İsa’nın kendisine gerçekten yardımcı
olabileceğini bilmiyordu.
268
Bartimay ne yaptı? “İsa, bana yardım et!” diye bağırdı.
Ama kalabalık büyük ve gürültülüydü. Hiç kimse
Bartimay’a geçmesi için yol vermedi. Yakınındaki insanlar
da ona sessiz olmasını söylediler.
Bartimay sessiz olamazdı. Tekrar bağırdı, “İsa, lütfen
bana yardım et!”
İsa durdu ve birilerine Bartimay’ı kendisine getirmelerini
söyledi. Biri, “Gel,” dedi, kör adama, “İsa seni
görmek istiyor.”
Ne mükemmel bir haber! Bartimay zıpladı ve örtüsünü
bir kenara attı. Bartimay bilmeden İsa’nın önünde
duruyordu. İsa, “Ne istiyorsun?” dedi.
Bartimay, “Görmek istiyorum.” dedi.
İsa gülümsedi. “Sana yardım edebileceğime inandın
ve şimdi görebilirsin.” dedi. Bartimay, yavaşça gözlerini
açtı. Ve evet, görebiliyordu! Muhtemelen gördüğü ilk şey
İsa’nın gülümsemesiydi! Sonra kuşları, bulutları ve yolu
gördü. Ve sonra kalabalıktaki insanları gördü.
Bartimay, yol boyunca İsa’yı izledi. Şimdi gittiği yerleri
görebiliyordu! İsa’ya seslendiği için çok memnundu. Ve
İsa da Bartimay’ın ona yardım edebileceğine güvenmiş
olmasından memnundu.
270
Hatırlayalım
Bartimay İsa’dan onun için ne yapmasını istiyor?
Bartimay’ın seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü?
İsa Bartimay’a nasıl yardım etti?
Bundan kim mutluydu?
KENDİ seçimini düşün!
İsa’nın senin için ya da bir arkadaşın için
yapmasını istediğin bir şey var mı? İsa her zaman
insanları iyileştirebilir ama bazen farklı yollarla
yardım eder. İsa insanlara onları iyileştirmek
dışında nasıl yardım edebilir? Göremeyen,
işitemeyen ya da yürüyemeyen birine sen nasıl
yardımcı olabilirsin?
Doğru seçim uygulaması
Gün boyunca birkaç kez alarmı kur. Alarm her
çaldığında görebildiğin (ya da duyabildiğin ya da
dokunabildiğin) her şey için Tanrı’ya teşekkür et.
Tanrı’ya, bedenimize iyi bakmamıza
yardım konusunda güvenebiliriz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, gözlerim, kulaklarım ve sahip
olduğum her şey için teşekkür ederim! Bedenime
dikkat etmeyi seçmem için bana yardım et. İsa’nın
adıyla, Amin.
“Gel Benimle Otur”
Luka 10:38–42
SEÇİM: Meryem, İsa’yı dinliyor mu? Yoksa bunun için
fazla mı meşgul?
Beytanya adındaki küçük kasabada bazı kadınlar kuyudan
çektikleri suyu evlerine taşıyordu. Başka kadınlar ekmek
yapmak için un öğütüyordu. Diğerleri çamaşır yıkıyordu.
Ama küçük bir evdeki iki kız kardeş muhtemelen bunların
tümünü yapmakla meşguldü. Toz alıp, yemek pişirmek ve
etrafı toplamak gibi işler yapıyorlardı. Meryem ve Marta,
arkadaşları İsa’nın ziyareti için hazırlık yapıyorlardı!
Kısa süre içinde ev temizlenmişti, yemek pişmekteydi.
273
Daha sonra İsa geldi. Meryem ve Marta O’nun özel
arkadaşları olduğu için İsa onları ziyaret etmekten büyük
keyif alırdı. Onlara Tanrı’nın sevgisinden bahsetmek
için oturdu.
Marta hala yapılması gereken işleri düşünüyordu. Belki
de yemeğin hazır olup olmadığına bakması gerekiyordu.
Sonra her şey tabaklara konmalıydı. Ve İsa da içecek
bir şey isteyebilirdi. Marta’nın Meryem’in yardımına
ihtiyacı vardı.
Şimdi Meryem’in yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Oturup İsa’nın bahsettiği Tanrı’nın sevgisini
dinleyebilirdi. İsa çok iyi bir öğretmendi. O’nu dinlemeyi
çok seviyordu. Ya da Meryem Marta’ya yardım edebilirdi.
O çalışmakla meşgulken İsa da oturup beklerdi.
Meryem ne yaptı? İsa’nın ayaklarının dibine oturdu.
O’nun dediği her şeyi duyabileceğinden emin olmak
istiyordu. İsa onun kendisini büyük bir dikkatle dinlediğini
görünce gülümsedi.
Ama Marta bu duruma hiç sevinmemişti. İsa’ya şöyle
dedi: “Bütün işleri tek başıma yapıyorum. Meryem’e
bana yardım etmesini söyle.”
İsa karşılık verdi, “Marta, Marta. Üzülme. Meryem,
Tanrı’nın sevgisi hakkında söylediklerimi dinlemek istiyor.
Önemli olan da budur.”
274
İsa’nın anlatacak çok hikâyesi vardı. Ama sadece
kısıtlı bir süre için kalabilirdi. Marta’nın da oturup O’nu
dinlemesini çok istemişti. Onun da Tanrı’nın sevgisini
duymasını isterdi.
Hatırlayalım
Marta ve Meryem neden bu kadar meşgullerdi?
İsa ziyarete geldiği zaman ne yapmak istedi?
Marta ve Meryem ne yapmak istediler?
Meryem’in yaptığı seçim iyi miydi yoksa
kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Sen iyi bir dinleyici misin? Daha iyi bir dinleyici
olmayı nasıl öğrenebilirsin? Tanrı’nın sevgisini
öğrenebileceğin yöntemleri söyleyin. (Birinin İncil
hikâyeleri okumasını dinlemek, İncil videoları
ve televizyon programları izlemek, İsa hakkında
ilahiler dinlemek vb.)
Doğru seçim uygulaması
Tanrı hakkında konuşmayı seven birinden
Tanrı’nın sevgisinden bahsetmesini iste. Bu annebaban, dede-anneannen, komşun, Pazar okulu
öğretmenin, kilise önderin vs. olabilir. Dikkatli
dinlediğinden emin ol!
Tanrı, başkaları O’nun sevgisinden
bahsettiği zaman dinlediğimizde sevinir.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, biri, Oğlun İsa’dan bahsettiği zaman
iyi bir dinleyici olmayı seçmeme yardım et. İsa’nın
adıyla, Amin.
Ağacın Tepesinde
Luka 19:1–10
SEÇİM: Zakkay, İsa’ya üzgün olduğunu söyleyip doğru
olanı yapmaya başlıyor mu? Yoksa yanlış şeyler yapmaya
devam mı ediyor?
Zakkay kısa bir adamdı bir kasabada yaşayan küçük bir
adamdı. Zengindi ama mutlu değildi. Parasını insanları
aldatarak kazanıyordu. Alması gerektiğinden çok daha fazla
vergi topluyordu. Fazladan aldığını kendisine ayırıyordu.
İnsanlar Zakkay’ın onları aldatmasından hoşlanmıyordu bu
yüzden kimse onunla arkadaş olmuyordu. O yapayalnızdı.
Bir gün Zakkay, İsa’nın kasabaya geleceğini duydu.
Zakkay ilkin herhalde bunu önemsemedi. Hasta değildi
ve görebiliyordu. Bu yüzden İsa’nın yardımına ihtiyacı
277
yoktu. Ama sonradan İsa’nın herkesle arkadaş olmak
isteyebileceğini düşündü. Belki en azından İsa’nın nasıl
biri olduğunu görmeyi deneyebilirdi.
O yüzden Zakkay İsa’nın geçeceği yola gitti. Ama
kasabada yaşayan bütün herkes de oradaydı! O kadar
çok insan vardı ki Zakkay hiçbir şey göremiyordu. Çok
kısaydı. Ve kimse onu sevmediğinden öne geçmek için
ricada da bulunamazdı.
Sonra Zakkay’ın aklına bir fikir geldi. İsa’nın geçeceği
yolun üzerindeki bir ağacın tepesine tırmanmaya başladı.
Yapraklarla örtülü olan bir dalın üzerinde oturdu. Şimdi
her şeyi görebiliyordu ve kimsenin onu görebileceğini
düşünmüyordu!
İsa yaklaştı ve yaklaştı. Zakkay O’nun iyi birine
benzediğini düşündü. Ama İsa, insanları aldatan birinin
arkadaşı olmak ister miydi? İsa daha da yaklaştı, yaklaştı
ta ki birden durana kadar! İsa tam Zakkay’ın üzerinde
olduğu ağacın önünde durmuştu! Dalların tepesine bakıp
Zakkay’ı gördü. İsa şöyle seslendi: “Zakkay, aşağı in.
Bugün seninle evine geleceğim.”
Zakkay duyduklarına inanamıyordu. Sadece arkadaşı
olan biri onun evine gelirdi. İsa onun arkadaşı olmak
278
istiyordu. Peki ya Zakkay’ın hile yoluyla aldığı paralar
ne olacaktı?
Şimdi Zakkay’ın büyük bir seçim yapması gerekiyordu.
Ağaçtan inip İsa’nın evine gelmesine izin verebilirdi. İsa
ve o arkadaş olurlardı. Ya da Zakkay İsa’nın uzaklaşmasını
beklerdi. Böylece hala güzel bir evi olan zengin bir adam
olarak kalırdı.
Peki, Zakkay ne yaptı? Çok hızlı bir şekilde ağaçtan
indi. İsa’yı evine götürdü ve birlikte konuştular.
İsa’yla birlikte olmak Zakkay’ı yaptığı kötü şeylerden
ötürü kötü hissetmesine neden oldu.
Şöyle dedi: “Sahip olduklarımın yarısını yoksul
insanlara vereceğim. Ve vergiler için fazla para aldıysam
insanlardan aldığımın dört mislini geri vereceğim.” İsa’nın
arkadaşlığı Zakkay’ın vereceği bütün paraya değerdi.
Zakkay yaptığı şeylerden ötürü kendini kötü hissettiği
için İsa sevinçliydi. Ve sonunda Zakkay doğru olanı
yaptığı için de mutluydu. Zakkay’a şöyle dedi: “Ben senin
gibi insanları bulup yardım etmek için geldim. Şimdi sen
Tanrı’nın ailesinde güvendesin.”
281
Hatırlayalım
Zakkay parasını nasıl kazanıyordu?
Neden bir ağaca tırmandı?
İsa Zakkay’a ne dedi?
Zakkay’ın seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü?
İsa onu ziyarete geldikten sonra Zakkay
nasıl değişti?
KENDİ seçimini düşün!
İsa senin arkadaşın olmak istiyor. Seni hangi
kötü davranışlarını yapmaktan alıkoymaya
yardımcı olabilir?
Doğru seçim uygulaması
Bir masanın altına gir ve oradan geçenlerin
ayaklarını izle. Sonra bir sandalyenin üstüne çık ve
Zakkay gibi dünyaya tepeden bak. Yemek masasına
bir tabak fazladan koy ve İsa’yla sanki oradaymış
gibi konuş. (Aslında gerçekten de oradadır!)
Bizler İsa’dan kötü şeyler yapmamızı
engellemesini ve doğru olanı
göstermesini isteyebiliriz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, İsa’nın sonsuza dek arkadaşım
olmak istediğini bilmek çok güzel. Yaptığım
__________________ gibi kötü şeyler için özür
dilerim. Ve şimdi doğru olanı yapmak istiyorum.
İsa’nın adıyla, Amin.
İsa İçin Bir Hediye
Luka 7:36–50
SEÇİM: Kadın İsa’ya özel bir hediye veriyor mu? Yoksa
onu kendi için saklıyor mu?
İsa arkadaşlarıyla yemek yemekten hoşlanıyordu. Birlikte
konuşup, gülüp rahatlıyorlardı.
Bir gün Simun adındaki önemli bir kişi İsa’yı akşam
yemeği için evine davet etti. Bu yemeğe birçok kişi davet
edilmişti. Ama davetli olmayan herhalde sadece bir kadın
vardı. Bu kadın utanç duyduğu şeyler yapmıştı. Herkes
onun yaptığı bu kötü şeyleri biliyordu. Ve çoğu insan
onu sevmiyordu.
283
Ama
kadın,
İsa’nın
Tanrı’nın
sevgisi
hakkında
konuştuğunu duymuştu. İsa’nın onu önemsediğinden
emindi. Bu yüzden İsa’ya çok güzel bir hediye vermek
istiyordu, sahip olduğu en güzel şeyi. Bu, bir şişe harika
kokulu yağdı. Kadın biliyordu ki İsa’nın ayakları bütün
gün sandaletle dolaşmaktan sıcak ve kuruydu. Bu yağ
O’nun kuru ayaklarına çok iyi gelecekti.
Şimdi kadının yapması gereken büyük bir seçim vardı.
Bu harika yağı İsa’nın ayaklarına dökebilirdi. Bu kendisine
değer verdiği için teşekkür etmenin bir yoluydu. Bu
şekilde Tanrı’nın affedişini duyurduğu harika haber için
de teşekkür edebilirdi. Ya da kadın yağ şişesiyle birlikte
geri dönebilirdi. Belki İsa, kadının kendisine dokunmasını
istemeyecekti. Belki de onu gerçekten önemsemiyordu.
Kadın ne yaptı? Yağı İsa’nın ayaklarına döküp ovmaya
başladı. Sonra uzun saçlarıyla İsa’nın ayaklarını kuruladı.
Yağın harika kokusu odaya yayıldıkça yemekteki davetliler
herhalde kokunun geldiği yöne dönüp kadını gördüler.
İnsanları evine çağıran ve önemli bir adam olan
Simun, kadını gördü. Onun yaşadığı hayatı biliyordu ve
İsa hakkında, “Bu adam peygamber olsaydı, kendisine
dokunan bu kadının günahkâr biri olduğunu anlardı.”
diye düşündü.
284
İsa, Simun’a “Ben senin evine geldiğimde beni hoş
karşılamak için hiçbir şey yapmadın. Ayaklarımı yıkamadın
ya da selam vermedin. Ama bu kadın bana, beni ne kadar
sevdiğini gösterdi.” dedi.
Sonra İsa kadına baktı. Kadın da İsa’nın yüzüne baktı.
O’nun kendisini ne kadar sevdiğini gördü. Evet, İsa onun
kim olduğunu ve neler yaptığını biliyordu. Aynı zamanda
değişmek ve bundan böyle farklı yaşamak istediğini,
Tanrı’nın sevgisi ve affedişi hakkında işittiğini biliyordu.
Kadın ağlamaya başladı. Ama üzgün değildi. Döktüğü
gözyaşları sevinç gözyaşlarıydı. Çünkü İsa onu anlıyordu.
İsa da, kadının kendisini bu kadar çok sevmesinden dolayı
çok mutluydu.
İsa, kadına, “Günahların bağışlandı. Bana inandın ve
şimdi Tanrı’nın ailesi içinde güvendesin. Esenlikle git.”
Kadın hediyesini İsa’ya verdiği için, İsa da kadının
günahlarını bağışladığı için çok mutluydu.
Hatırlayalım
Kadın neden İsa’nın ayaklarına yağ sürmek istedi?
Kadının yaptığı seçim iyi miydi yoksa
kötü müydü?
Kadın İsa’ya hediyesini verdikten sonra İsa
ne söyledi?
KENDİ seçimini düşün!
Birine verdiğin en güzel hediye neydi? Bu insanın
neden bu kadar harika bir şeye sahip olmasını
istedin? İsa’ya da hediyeler verebilirsin. İsa demişti
ki başkalarına hediye vermek İsa’ya vermekle
aynıdır! Ve İsa’ya O’nu sevdiğini söylediğinde ya
da yaptığın kötü şeyler için af dilediğinde bu da
O’na verdiğin bir hediyedir.
Doğru seçim uygulaması
Bir kağıda şişe resmi çiz ve üzerine parfüm sık.
Bunu birisine hediye olarak ver ve İsa’yı
sevdiğini göster.
Başkalarına hediye vermek İsa’yı
sevdiğimizi göstermenin bir yoludur.
Birlikte dua edelim
Sevgili İsa, seni seviyorum. Doğru olanı yaparak
sana olan sevgimi göstermeme yardım et. Amin.
Yeruşalim’e Doğru
Matta 21:1–11, 14–16; Luka 19:29–40
SEÇİM: İsa’nın öğrencileri, O’nun için bir sıpa
getiriyorlar mı? Yoksa İsa’nın Yeruşalim’e girmesi için
O’na yardım etmemenin daha doğru olduğuna mı
karar veriyorlar?
İsa Yeruşalim kentine yakın olan bir tepede duruyordu.
Yaklaşık üç yıldır ülkenin etrafında dolaşıyordu. Gittiği her
yerde bir sürü insan kalabalığı vardı.
Hepsi Tanrı’nın sevgisini duymak istiyordu. Hasta
olanlar İsa’nın kendilerini iyileştirmesini istiyordu. Kötü
şeyler yapanlar İsa’nın kendilerini bağışlamasını istiyordu.
Çoğu kişi İsa’nın söylediği ve yaptıklarını seviyordu.
Bazıları İsa’yı kralları bile yapmak istiyordu.
289
Ama Yeruşalim’de birçok lider İsa’yı sevmiyordu.
İsa’nın kral olmasıyla birlikte kendilerinin güçsüz
kalmalarından korkuyorlardı. Bu yüzden O’nu zor
sorularla kandırmaya çalışıyorlardı ama İsa her seferinde
ne söylemesi gerektiğini iyi biliyordu. O’nu yasaları
çiğnerken yakalamak istiyorlardı ama İsa her zaman
doğru olanı yapıyordu. Sonunda adamlar biraz daha
düşünmek için Yeruşalim’e geri döndüler. Bir şekilde
İsa’dan kurtulmaları gerekiyordu.
İsa kendisine kötü şeyler olacağını biliyordu. Ama
Yeruşalim’e gitmenin zamanı geldiğini de biliyordu. Şehre
yakın olan tepenin üzerinde İsa, iki öğrencisine şöyle
dedi: “Yeruşalim’e yakın olan küçük kasabaya gitmenizi
istiyorum. Orada bağlı bir sıpa bulacaksınız. Bu küçük
sıpaya daha önce kimse binmemiştir. Onu bana getirin.
Eğer birisi size ne yaptığınızı sorarsa benim sıpaya
ihtiyacım olduğunu söylersiniz.”
Şimdi İsa’nın öğrencilerinin yapması gereken büyük
bir seçim vardı. Onlardan istemiş olduğu gibi sıpayı
alıp İsa’ya götürebilirlerdi. Ya da sıpayı bulamamış
gibi
davranabilirlerdi.
Böylece
İsa’nın
Yeruşalim’e
girmesini önleyebilirlerdi. Ne de olsa oraya gitmek pek
de güvenli değildi.
290
İsa’nın öğrencileri ne yaptı? Kasabaya gidip sıpayı
buldular. Sahibine, “İsa’nın buna ihtiyacı var.” dediler.
Sonra sıpayı İsa’ya getirip yeleklerini onun sırtına
serdiler. İsa’nın üstüne oturabileceği yumuşak bir şeyi
olmasını istemişlerdi.
İsa
sıpanın
üzerinde
oturarak,
büyük
tepeden
Yeruşalim’e doğru indi. İnsanlar O’nu görünce sevinçle
bağırmaya başladılar. “Hozanna! İsa bizim kralımızdır!”
Yeleklerini yolun üzerine serdiler. Ellerinde palmiye
dalları salladılar.
İsa, insanları gördüğünden dolayı sevinçliydi.
Öğrencileri de O’na sıpayı getirdiği için mutluydu. İsa,
şehre girdiği zaman hastaları iyileşirdi. Çocukların mutlu
bağırışlarını da dinledi.
Ama İsa aynı zamanda üzgündü. O’nu sevmeyen
liderleri görmüştü. Ve yakında onlarla yüzleşmek zorunda
olduğunu biliyordu. Ama bu sorun değildi çünkü bunun
için gelmişti.
293
Hatırlayalım
İsa’nın gittiği şehrin adı neydi?
İsa, iki öğrencisinden ne yapmalarını istedi?
Öğrencilerin seçimi iyi mi yoksa kötü müydü?
İnsanlar İsa’yı nasıl karşıladı?
İsa neden üzgündü?
KENDİ seçimini düşün!
Daha önce hiç nedenini bilmediğin halde bir
görev yapmak zorunda kaldın mı? Bir davranışın
doğru olup olmadığını nasıl anlarsın? (Eğer
Tanrı’nın yapmamızı söylediği; iyi olmak,
güvenmek, anne-babaya ve öğretmenlere itaat
etmek gibi durumlarsa o zaman doğrudur.)
Doğru seçim uygulaması
Bu hikâyeyi canlandır. İsa’nın öğrencileri
olduğunu düşün. Bir sıpa arayacaksın. Bulunca
yeleğini onun üzerine serecek, palmiye dalları
sallayacak ve İsa için bağıracaksın. Ve İsa’nın
neden kendisini sevmeyen kişilerin bulunduğu
Yeruşalim’e gitmek istediğini merak edeceksin.
Bizler Tanrı’ya, yapmamızı istediği
şeylerin nedenini bilmesek bile
itaat etmeliyiz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, her şeyi anlamasam da doğru olanı
yapmak istiyorum. İsa’nın adıyla, Amin.
Sadece İki Küçük Para
Luka 21:1–4
SEÇİM: Yoksul kadın parasını Tanrı’nın işi için veriyor
mu? Yoksa parasını kendisi için saklıyor mu?
İsa tapınakta otururken, gelen ve giden insanları izliyordu.
Bazıları yaşlı bazıları da gençti. Bazıları zengindi. Şık
kaftanlar giymiş ve parmaklarına yüzük takmışlardı.
Bazılarıysa fakirdi. Eski kıyafetler içinde, parmaklarında
yüzük olmadan dolaşıyorlardı. Ama insanlar Tanrı’yı
övmek için tapınağa gidiyordu.
İnsanlar aynı zamanda Tanrı’nın işlerinde kullanılması
için para vermek istiyordu. Sırf para toplamak için
konulan bir kutu vardı. İsa bir gün o kutuya yakın bir
yere oturdu. Öğrencileri de O’nunla birlikteydi.
295
İsa ve öğrencileri, zengin
insanlar kutuya yaklaşırken
onları
izliyordu.
Hepsinin
para
çantasında bir sürü madeni paraları
vardı. Çantalarından büyük miktarda para
çıkarıp kutuya attılar.
Ama yine de geriye bir sürü paraları kalmıştı.
Zengin insanlar herhalde parayı kutuya koyarken
etraflarına bakıp kimse onları izliyor mu diye merak
ediyorlardı. Sonra büyük paralarını kutuya atıyorlardı.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on! Zengin
296
insanların ne kadar çok para attığını gören herkes
gülümsemiş olmalıydı. Zenginler de gülümsüyordu.
Çantalarında hala çok paraları vardı. Bu yüzden çok
vermek onlara aza mal olmuştu.
Sonra İsa ve öğrencileri yoksul bir kadının yaklaştığını
gördüler. Yapayalnızdı ve eskimiş giysiler giyiyordu. Para
çantasına uzandı ve parasını saydı: bir, iki. Sahip olduğu
sadece bu iki paraydı.
Şimdi yoksul kadının yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Bu iki küçük parayı bağış olarak Tanrı’nın işlerinde
kullanılması için verebilir, daha sonra kendisine bakması
için Tanrı’ya güvenebilirdi. Ya da parayı kendine saklayıp
sonra ihtiyacı olan bir şey için harcayabilirdi.
Kadın şöyle yaptı. Bağış kutusuna yaklaştı ama zengin
insanlar gibi etrafına bakmadı. Kimsenin onu izlemesini
beklemiyordu. Sessizce kutuya iki madeni parasını attı.
Ama onu izleyen biri vardı. Bu İsa’ydı. Öğrencilerine
bu yoksul kadının Tanrı’ya vermiş olduğu armağandan
bahsetti. İsa, onun küçük hediyesinin zengin insanların
vermiş
olduğu
büyük
hediyelerden
çok
daha
iyi
olduğunu söyledi.
İsa neden böyle söyledi? İsa öğrencilerine, zengin
insanların aslında çok az para verdiğini ama kadının
Tanrı’ya olan büyük sevgisinden ötürü sahip olduğu tüm
parayı verdiğini anlattı. Bu en güzel hediyeydi.
Tanrı, kadının sahip olduğunu O’nun işinde kullanılması
için verdiğine sevindi. Tanrı o kadınla ilgilendi. Kadın
da verdiği parayla Tanrı’nın işinin yapılmasına yardımcı
olduğu için mutlu olmalıydı. Doğru olanı yaptığından
emindi ve bu onu çok sevindirmişti.
298
Hatırlayalım
Tapınakta neden bir bağış kutusu vardı?
Zengin insanlar paralarını verdikten sonra
çantalarında ne kaldı?
Yoksul kadın parasını verdikten sonra elinde
ne kaldı?
Kadının seçimi iyi mi yoksa kötü müydü?
Neden kadının hediyesi en güzel hediyeydi?
KENDİ seçimini düşün!
Kendi paranla neler almayı seversin? İlkin,
Tanrı’nın işi için para ayırdığından emin
olur musun? Para dışında Tanrı’ya ne gibi
hediyeler sunabilirsin?
Doğru seçim uygulaması
Aylık aldığın harçlığı düşün ve bir kez harçlığının
tamamını Tanrı’nın hizmetine vermeyi seç – kilise,
hizmet vb. Bu nasıl bir histir?
Tanrı, O’nun işi için ne verebilirsek
verdiğimizde mutlu olur.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, cömert bir şekilde vermemi sağla
çünkü sen bana çok daha fazlasını verdin. İsa’nın
adıyla, Amin.
Hizmetkâr Kimdir?
Luka 22:7–13; Yuhanna 13:1–17
SEÇİM: İsa diğerlerine hizmet ediyor mu? Yoksa
diğerlerinden hizmet mi bekliyor?
İsa bütün hafta boyunca Tapınak ve sokaklarda ders
verdi. O’nu dinlemek için büyük kalabalıklar toplandı.
Bazıları O’nun kral olmasını istiyordu. Ama bazı
liderler İsa’yı sevmiyorlardı. O’ndan kurtulmak için
plan yapıyorlardı.
Bir gün İsa yanına öğrencilerinden ikisini, Petrus ve
Yuhanna’yı aldı. Onlara bir oda hazırlattı. Bu oda bir
evin üst katındaydı. İsa öğrencileriyle birlikte bu odada
özel bir akşam yemeği yemek istemişti.
301
Bu yemek Musa’yı ve Tanrı’nın halkının Mısır’dan
çıkışını hatırlatan bir ziyafetti. Herkes yemek yer, konuşur
ve Musa hakkındaki hikâyeleri hatırlardı.
Güneş battıktan sonra İsa ve öğrencileri üst kattaki
odada bir araya geldi. Hepsi muhtemelen yorgun ve
açtı. Bu yüzden hemen oturup yemeğe başladılar. Yemek
sırasında İsa, herkesin ayağını yıkamak için bir kova ve
temiz havlular aldı. Bu herkesin ayağını yıkaması içindi.
Kutsal Kitap zamanında herkes sandaletle dolaşırdı.
Bu yüzden de herkesin ayağı tozlu yollarda yürümekten
sıcak ve kuru olurdu. Ama ayak yıkamak hizmetkârların
yaptığı bir işti. Öğretmenlerin ya da liderlerin değil. İsa
bunu biliyordu.
302
Şimdi İsa’nın yapması gereken büyük bir seçim vardı.
Öğrencilerine, başkalarının ayaklarını yıkayarak onlara
nasıl hizmet edilebileceğini gösterebilirdi. Böylece O’nun
da yardım etmek için geldiğini anlarlardı. Herkesin de
birbirine yardım etmesini istediğini görürlerdi. Ya da İsa
her zaman olduğu gibi hizmetkârların herkesin ayağını
yıkamasına izin verebilirdi.
Belki sadece yardım etmenin önemi hakkında bir
konuşma yapardı. Ve öğrencilerine iyi yardımcılar olmaları
gerektiğini anlatırdı.
İsa ne yaptı? Kaftanını ve sandaletlerini çıkardı. Sonra
kovayı suyla doldurdu. Büyük havluyu beline sardı. Bir
303
öğrencisinin önünde diz çöküp onun ayaklarını yıkamaya
başladı. Tek tek öğrencilerinin ayaklarını yıkadı.
Sıra Petrus’a geldiğinde Petrus, “Hayır! Benim
ayaklarımı yıkayamazsın.” dedi. Petrus’a göre İsa’nın
bunu yapması doğru değildi. Ne de olsa o öğrencilerin
öğretmeniydi.
Ama İsa Petrus’a, “Eğer benim öğrencim olmak
istiyorsan, önce benim sana hizmet etmeme izin
vermelisin.” Bunun üzerine Petrus bile İsa’nın ayaklarını
yıkamasına izin verdi.
İsa işini bitirdiğinde tekrar kaftanını giydi ve masaya
oturdu. Ve şöyle dedi: “Şimdi başkalarına nasıl hizmet
edileceğini gördünüz. Ben size bir hizmetkâr gibi oldum.
Bunu mecbur olduğum için yapmadım. Sizi sevdiğim
ve hizmet etmek istediğim için yaptım. Sizler de benim
yaptığım gibi yapmalısınız. Birbirinize ve başka insanlara
yardım edin.”
İsa’nın öğrencilerine nasıl hizmet edileceğini gösterdiği
için Tanrı mutluydu. Öğrencilerin de hizmet ettikleri
zaman bundan hoşnut olacaklarını biliyordu.
304
Hatırlayalım
Öğrenciler neden özel bir yemek yiyorlardı?
İsa öğrencilerine hizmet etmek için ne yaptı?
İsa’nın yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü?
Petrus neden ayaklarının yıkanmasını istemedi?
İsa öğrencilerine hizmet etmek hakkında
ne öğretti?
KENDİ seçimini düşün!
Evde yardımcı olduğun konular nelerdir?
Okulda? Kilisede? Hizmet etmek bazen zor
mudur? Başkalarına hizmet ettiğinde kime
benzemiş olursun?
Doğru seçim uygulaması
Bizim ayaklarımız o kadar tozlu olmayabilir ama
ellerimiz her zaman kirlenir. Aile üyelerinizden
birbirinizin ellerini yıkamak için izin isteyin.
Başkalarına yardım etmek herkesi mutlu
eder!
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, bana yardım ettiğin bütün konular
için teşekkür ederim. Benim de başkalarına yardım
edebileceğim en iyi yolları sen göster. İsa’nın
adıyla, Amin.
“Uyanın!”
Markos 14:26, 32–42
SEÇİM: İsa’nın öğrencileri bahçedeyken sadık birer
arkadaş mı oldular? Yoksa İsa için dua etmek yerine
uykuya mı daldılar?
İsa ve öğrencileri birlikte yemek yedikten sonra bir ilahi
söylediler. Sonra aşağı inip Getsemani adlı bahçeye doğru
yürümeye başladılar. İsa oraya gitmek istiyordu çünkü
orası dua etmek için uygun, sessiz bir yerdi. İsa yakında
yüzleşeceklerinin çok zor olacağını biliyordu. Tanrı’yla bu
konuda konuşmak ve konuşurken de en iyi arkadaşlarının
yanında olmasını istiyordu.
Birlikte
bahçeye
yürüdüler.
İsa
öğrencilerine
olacaklardan birkaç defa bahsetmişti. Ama onlar kimsenin
307
İsa’yı inciteceğine inanmamıştı. Bunun olmasına asla
izin vermeyeceklerdi.
İsa birçok öğrencisini bahçenin girişinde bıraktı. Petrus,
Yakup ve Yuhanna’yı yanına alarak biraz daha ilerledi.
Onlar İsa’nın en iyi üç arkadaşıydı. İsa onlara şöyle dedi:
“Ben çok ama çok kederliyim. Burada kalıp dikkatli olun
ben biraz daha ileriye gidip dua edeceğim.”
Üç öğrenci uyanık kalmalarının önemli olduğunu
biliyor olmalıydılar. İsa dua ederken onların da dua
etmesi önemliydi.
Şimdi
öğrencilerin
yapması
gereken
büyük
bir
seçim vardı. İsa’nın dediği gibi uyanık kalıp dikkatli
olabilirlerdi. Olacak üzücü olayları bilmeseler bile dua
etmeye çalışabilirlerdi. Ya da İsa’nın öğrencileri bir
süreliğine gözlerini kapatıp dinlenebilirdi. Büyük bir
yemek yemişlerdi ve gece geç bir saatti. Bu bahçede kötü
ne olabilirdi ki?
Öğrenciler şöyle yaptı. Kısa süre sonra Petrus, Yakup
ve Yuhanna üçü de uykuya dalmıştı.
Onlar uyurken İsa, Gökteki Babası olan Tanrı’yla
konuşuyordu. Şöyle dua etmişti: “Eğer mümkünse benim
308
önümdeki bu üzücü durumu kaldır. Ama benim isteğim
önemli değil. Sen benden ne istersen onu yapacağım.”
İsa iki kere öğrencilerini kontrol etti. Ama her seferinde
onları uyurken buldu. “Uyuyor musunuz?” diye sordu.
“Uyanık kalıp dua edemez misiniz?”
İsa üçüncü defa geldiğinde öğrenciler gerçekten
uyanmıştı. Daha sabah bile olmamıştı ama büyük bir
kalabalık onlara doğru geliyordu. Adamların elinde
ateşten meşaleler, keskin kılıçlar ve büyük sopalar vardı.
İsa’yı arıyorlardı.
310
Artık
uyumayan
öğrencilerin
yanından
geçtiler.
Uykusuz geçirecekleri uzun bir gecenin başlangıcıydı bu.
Tanrı, öğrenciler uyanık kalıp dua etmediği için üzgündü.
Oğlu İsa’nın dediğini yapmalarını arzu etmişti. Ama
adamlar İsa’yı aldıklarında Tanrı öğrencilerle birlikteydi.
Ve bütün gece boyunca Tanrı, İsa’yla da birlikteydi.
311
Hatırlayalım
Öğrenciler yemekten sonra nereye gitti?
İsa orada ne yapmak istedi?
Kimler O’nunla birlikte bahçenin ilerisine gitti?
İsa onlardan ne yapmalarını istedi?
Öğrencilerin seçimi iyi mi yoksa kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Yardıma ihtiyacın olduğunda en çok kime
güvenirsin? Başkaları sana aynı şekilde
güvenebilir mi? İsa sana bir görev verdiğinde
sana güvenebilir mi?
Doğru seçim uygulaması
İsa’ya, O’na yapman için özel bir görev
hazırlamasını iste. Sonra bir hafta boyunca her
gün bunu yapmaya çalış. Belki her gün İsa’ya
O’nu ne kadar çok sevdiğini söyleyebilirsin.
Belki de İsa’nın arkadaşlarından birine iyi bir
şey yapabilirsin. Her akşam uyumadan önce ne
yapacağını planlamayı unutma!
İsa’nın bizden istediklerini yapmaktan
asla yorulmamalıyız.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, İsa’nın benden istediklerini
yapmaktan asla vazgeçmemek için bana yardım
et. İsa’nın adıyla, Amin.
Ateşin Etrafında
Luka 22:54–62; Yuhanna 13:37–38;
18:10–11, 15–18, 25–27
SEÇİM: Petrus İsa’nın arkadaşı olmak için yeterince
cesur mu? Yoksa İsa’yı tanımıyor gibi mi davranıyor?
Petrus iyi bir öğrenciydi. İsa’yı dinlerdi ve O’ndan
öğrenirdi. İsa’yı çok severdi.
İsa, Petrus’un kendisini sevdiğini biliyordu. Ama aynı
zamanda onun çok da cesur olmadığını biliyordu. İsa ve
öğrencileri özel akşam yemeklerini yemeden hemen sonra
İsa Petrus’la konuştu. “Horoz ötmeden önce üç kere sen
beni tanımadığını söyleyeceksin.” dedi.
Petrus şok olmuştu. Cevap verdi, “Hayır! Ben
asla böyle bir şey yapmam.” Petrus kendisinin cesur
313
olduğunu sanıyordu. Asla en iyi arkadaşını tanımamış
gibi davranmazdı.
Sonra adamlar ellerinde ateşten meşaleler, keskin
kılıçlar ve büyük sopalarla bahçeye girdiler.
Petrus keskin kılıcını adamlardan birini inciterek
kullandı çünkü cesur olduğunu göstermek istemişti. Ama
İsa, Petrus’tan bunu yapmasını istememişti.
Bütün öğrenciler oradan ayrıldı. Sonradan Petrus
olanları görmek için İsa’nın yakınında olmak istedi. O
yüzden İsa’nın bulunduğu kapalı avluya girdi.
Soğuk bir geceydi ve avluda bir ateş yanıyordu.
İnsanlar ateşin etrafında toplanmış konuşuyordu. Petrus
da ısınmak için oraya gitti.
Birden bire hizmetçi bir kız ona, “Sen İsa’nın
öğrencilerinden biri değil misin?” diye sordu.
Şimdi Petrus’un yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Kıza ve orada bulunan herkese kendisinin İsa’nın
öğrencisi olduğunu söyleyebilirdi. Ama böyle yaparak
başını belaya sokabilirdi. Birisi onu incitmeye çalışabilirdi.
Ya da Petrus, İsa’nın öğrencisi olmadığını söyleyebilirdi.
315
O zaman güvende olurdu. Ve belki İsa onun yalan
söylediğini hiç bir zaman öğrenmezdi.
Petrus şöyle yaptı. Korkuyordu o yüzden yalan söyledi.
Dedi ki, “Hayır, ben İsa’nın öğrencisi değilim.” Sonra
ısınmak için tekrar ateşin başında durdu.
Daha sonra başka biri ona, “Sen İsa’nın öğrencisi değil
misin?” diye sordu.
Ama Petrus bir kez daha, “Hayır, ben İsa’nın öğrencisi
değilim.” dedi.
O zaman da bir adam, “Seni İsa’nın yanında gördüğüme
eminim.” dedi.
Petrus bir kez daha, “Hayır, o adamı tanımıyorum.”
diye karşılık verdi. O anda horoz ötmeye başladı.
Petrus
aniden
İsa’nın
sözlerini
anımsadı.
Tıpkı
İsa’nın söylediği gibi Petrus üç defa İsa’yı tanımamış
gibi davranmıştı.
Sonra İsa doğruca Petrus’un yüzüne baktı. Petrus daha
kötü hissedemezdi. Yüzünü giysisine saklayıp İsa’nın
bulunduğu yerden koşarak uzaklaştı. Sürekli ağladı, ağladı.
İsa da üzgündü ama bir gün yine Petrus’la konuşacağını
biliyordu. O zaman Petrus İsa’nın onu ne kadar sevdiğini
anlayacaktı. Ve Petrus da cesur olmayı öğrenecekti.
316
Hatırlayalım
İsa, Petrus’a horoz ötmeden önce ne
yapacağını söyledi?
Petrus İsa’yı tanımadığını kaç kere söyledi?
Petrus’un yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü?
Horoz öttüğü zaman Petrus nasıl hissetti?
İsa nasıl hissetti?
KENDİ seçimini düşün!
İsa’nın arkadaşı olduğun için biri seninle alay etse
nasıl hissederdin? İsa’dan doğruyu söylemek için
yardım ister miydin?
Doğru seçim uygulaması
Karanlıkta el fenerini aç ve parmaklarını ışığın
önünde oynat. Oluşan görüntü yanan bir ateşe
benzeyecektir. Bu “ateş” sana Petrus’un yaptığı
gibi yapmamanı hatırlatsın.
İnsanlara İsa’nın arkadaşı olduğumuzu
söylemekten asla korkmamalıyız.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, ne yaparsam yapayım beni
sevdiğin için sana şükrediyorum. Ama cesur
olup İsa’nın arkadaşı olduğumu söylemekten
korkmamam için bana yardım et. İsa’nın
adıyla, Amin.
“O, Tanrı’nın Oğlu’ydu!”
Matta 27:22–66; Luka 23:44–49; Yuhanna 19:1–30
SEÇİM: Romalı yüzbaşı, İsa’nın Tanrı’nın Oğlu
olduğuna inanıyor mu? Yoksa İsa’nın özel biri
olduğuna inanmıyor mu?
İsa hiçbir şeyi yanlış yapmamıştı. Ama Romalı Yönetici,
“O’nu çarmıha ger!” diye bağıran kalabalığı dinledi.
İnsanlar, İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğuna inanmadılar.
Bu yüzden O’nu, öldürmek üzere çarmıha germek
istediler. Yönetici, İsa’yı serbest bırakırsa büyük bir
problem olacağını anladığından, O’nu Romalı askerlere
teslim etti.
Askerler İsa’ya karşı iyi davranmadılar. O’nunla alay
ettiler ve O’nu incittiler.
319
Sonra O’nun başına dikenli bir taç koydular. O’nu
şehrin yakınındaki bir tepeye götürdüler. O’nu iki tahta
parçasından oluşan çarmıhın üzerine gerdiler.
İsa askerlere bunları yapmaları için izin verdi.
Çünkü O, çarmıh üzerinde ölmesinin Tanrı’nın planı
olduğunu biliyordu. İnsanların işlediği günahların bütün
yükünü alacaktı.
İnsanlar İsa’yla alay etmeye devam ettiler. O’nu
“Yahudilerin Kralı” diye çağırdılar. Romalı askerler, kim
İsa’nın elbiselerini alacak diye aralarında kura çektiler.
İsa’nın annesi, Meryem ve diğer bayanlar çarmıhın
yanında durdular. İsa’nın öğrencilerinden biri olan
Yuhanna onlarla birlikteydi. İsa’yı çarmıhın üzerinde
görmek onları çok üzüyordu.
Sonra daha gün ortası olmasına rağmen gökyüzü
karardı. İsa tamamen yalnız hissediyordu ve Tanrı’ya
seslendi. Yorgundu ve susamıştı.
Günün ortasında bütün bunlar olduktan sonra İsa,
“Tamamlandı!” diye bağırdı ve öldü.
Ansızın bir deprem yeri sarstı, herkes korkmuştu.
Görevli olan yüzbaşı bütün gün İsa’yı izlemişti. İsa’nın
kim olduğunu bilmiyordu. Ama çok garip şeylerin
olduğunu anladı.
320
Şimdi Romalı yüzbaşının yapması gereken büyük bir
seçim vardı. O, İsa’nın gerçekten Tanrı’nın Oğlu olduğuna
inanabilirdi. Herkese de neye inandığını söyleyebilirdi. Ya
da olanları unutup sessiz olabilirdi. Zaman geçiyordu.
Belki de her şeyi anlamayı başka bir güne bırakmalıydı.
Yüzbaşı ne yaptı? Çarmıha doğru başını kaldırdı ve
“Bu adam, İsa, gerçekten Tanrı’nın Oğlu’ydu!” dedi.
İsmi Aramatyalı Yusuf olan iyi biri vardı. Yusuf, İsa’nın
ölmüş bedenini bir bahçedeki küçük bir mağaraya taşıdı.
Bu mezarın girişine büyük bir taş yuvarladı. Sonra
da askerler gelip bu mezarın önünde nöbet tutmaya
başladılar. Yönetici bu askerleri kimse İsa’nın bedenini
alıp götürmesin diye oraya göndermişti.
Çarmıhın önünde görevli olan yüzbaşı olup bitenlerden
ötürü çok mutsuz olmalıydı. Tanrı da tüm bu olanlar için
üzgündü ama Tanrı, İsa’nın o mezarda kalmayacağını
biliyordu!
Tanrı,
o
yüzbaşının
Tanrı’nın
Oğlu’na
inandığını da biliyordu. Tanrı, yüzbaşının inandığı şeyi
açıklamasına sevinmişti.
322
Hatırlayalım
İnsanlar neden İsa’nın çarmıha gerilip
ölmesini istediler?
Günün ortasında garip ne oldu?
Görevli olan Romalı yüzbaşı İsa hakkında
ne söyledi?
Romalı yüzbaşının seçimi iyi mi yoksa
kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Tanrı, herkesin Oğlu İsa’ya inanmasını istiyor.
Sen İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğunu nasıl
anladın? İsa’nın senin için öldüğüne
inanıyor musun?
Doğru seçim uygulaması
Çarmıhtaki insanları gösteren bir resim çiz.
Nasıl hissettiklerini gösteren basit yüzler
olsun. Sonra da kendini bu resme ekle. Nasıl
hissettiğini göster. O gün orada olsaydın İsa’ya
ne derdin? Birilerine anlat.
İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğuna
inanmayı seçmek yapabileceğimiz
en iyi seçimdir.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, Oğlun olan İsa’ya inanabildiğim
için teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin.
Sabahleyin Erkenden
Matta 28:1–10; Luka 24:9–10
SEÇİM: Meryem ve arkadaşları öğrencilere melekten
bahsediyorlar mı? Yoksa sadece eve mi dönüyorlar?
İsa’nın öğrencileri ne kadar da üzgündüler. Pazar sabahının
erken saatiydi. Perşembeden beri çok uzun zaman geçmiş
gibiydi. İsa’yla birlikte yedikleri o akşam yemeğinden.
Onlara en çok ihtiyacı olduğu zaman O’nu bırakıp
kaçtıklarını biliyorlardı. Cuma günü İsa çarmıhta ölmüştü.
Şimdi öğrencileri çok yalnızdı ve korkuyorlardı.
Pazar
sabahının
o
erken
saatlerinde,
İsa’nın
arkadaşlarından biri olan Meryem, uyandı ve çabucak
giyindi. Sepetini baharatlarla doldurdu. Parmaklarının
325
ucuyla yürüyerek evi terk etti. Dışarısı hala karanlıktı.
Başka kadınlarla buluştu ve beraber Yeruşalim’in
dışına çıktılar.
Hep beraber bahçedeki mezara, İsa’nın bedenine
baharatlar sürmeye gidiyorlardı.
Mezara yaklaşırken bir yandan da mezarın girişindeki
kayayı nasıl yuvarlayacaklarını düşünüyorlardı. Ama çok
fazla düşünmelerine gerek kalmadı.
Birden yer sarsıldı. Büyük bir gürültüyle bir melek
göründü ve taşı girişten yuvarladı ve taşın üzerinde
oturdu. Kapıdaki nöbetçiler korkudan yere düştüler.
Ölmüş gibi yerde öylece kaldılar.
Meryem ve arkadaşları da korkmuştu. Ama melek,
“Korkmayın, İsa’yı aradığınızı biliyorum. O’nu son
gördüğünüzde ölüydü. Ama şimdi olacağını söylediği
gibi yine hayatta. Gelin ve kendiniz görün O artık
burada değil.
Şimdi koşarak gidin ve öğrencilere İsa’nın yaşadığını
söyleyin. Onlara Celile’ye gitmelerini söyleyin, İsa
orada.” dedi.
Meryem ve arkadaşları koşmaya başladılar. Ama birden
durdular. Onlara inanacak kimse olacak mıydı?
Şimdi kadınların yapması gereken büyük bir seçim
vardı. İsa’nın öğrencilerine, meleğin ne söylediğini
iletebilirlerdi. İsa’nın yaşadığını ve İsa’yı Celile’de
görebileceklerini söyleyebilirlerdi. Ya da sessizce eve
gidebilirlerdi. Belki öğrenciler, kadınların anlattıklarına
zaten inanmayacaklardı.
Kadınlar ne yaptı? Sadece bir an için durdular ama İsa,
o an onlara göründü! “Korkmayın, diğerlerine benimle
Celile’de buluşmalarını söyleyin.” dedi.
Sonrasında kadınlar bacaklarının gücü yettikçe koştular.
Petrus ve diğer öğrencilere her şeyin gerçek olduğunu
anlattılar! İsa yaşıyordu! O’nu Celile’de görebilirlerdi.
Tanrı, tekrar yaşama dönen Oğlu İsa’dan ötürü coşuyordu.
Boş mezarı gören kadınlarla birlikte ve kadınlardan iyi
haberi alan İsa’nın öğrencileriyle coşuyordu.
328
Hatırlayalım
Kadınlar ne zaman bahçeye gittiler?
Melek, kadınlara ne yapmalarını söyledi?
Kadınların seçimi iyi miydi yoksa kötü müydü?
Kadınlar İsa’nın öğrencilerine ne dediler?
KENDİ seçimini düşün!
Daha önce hiç doğruluğuna inanmakta
zorlandığın iyi bir haber aldın mı? Bu haberi hiç
kimse ile paylaştın mı? İsa’nın yaşama döndüğü
haberi haberlerin en güzeliydi! Bu güzel haberi
herhangi biriyle paylaşmak ister misin?
Doğru seçim uygulaması
Bazı sabahlar erken kalkmayı seç ve günün ilk
ışıkları için Tanrı’yı yücelt. Eğer hava güzelse, bir
sabah ailenle birlikte dışarı çıkıp şarkı söyleyebilir
ve dua edebilirsin.
Paylaşabileceğimiz en güzel haber,
İsa’nın dirildiği haberidir.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, İsa yaşıyor! Yaşasın! Bu haberi
işittiğim için çok mutluyum. Ve herkesin de bunu
işitmesini istiyorum. İsa’nın adıyla, Amin.
“Görmeliyim”
Yuhanna 20:19–31
SEÇİM: Tomas, arkadaşları İsa’nın yaşadığını
söylediklerinde onlara inanıyor mu? Yoksa İsa’yı kendi
gözleriyle görmesi mi gerekiyor?
İsa gerçekten tekrar yaşıyor olabilir mi? İsa, öğrencilerinin
bunun doğru olduğunu bilmelerini istiyordu. Bu yüzden
yaşama geri döndüğü ilk gün olan Pazar gününün
akşamında onlara gitti.
Öğrenciler kapısı kilitli küçük bir odada birlikteydiler.
İsa’yı çarmıha germiş olan yöneticilerden hala korkuyorlardı.
Ansızın, hiçbiri kapıyı açmadığı halde İsa orada, onlarla
birlikteydi! Onlara, “Esenlik sizinle olsun”, dedi.
İsa’nın öğrencileri İsa’yı tekrar gördükleri zaman ne
kadar mutlu olmuşlardır! Gerçekten doğruydu. Evet. İsa
331
yaşıyordu! İsa geldiğinde sadece bir öğrencisi o küçük
odada değildi. Onun adı Tomas’tı. Sonra diğer öğrenciler
Tomas’ı gördü ve ona bu iyi haberi verdiler.
“İsa’yı gördük!” dediler. Tomas’a, İsa’nın nasıl da
birdenbire onlarla birlikte olduğunu anlattılar. İsa’nın
söylediklerini anlattılar.
Şimdi Tomas’ın yapması gereken büyük bir seçim vardı.
Diğer öğrencilere inanabilir ve İsa’nın hayatta olmasına
memnun olabilirdi. Ya da bu iyi habere inanmadığını
söyleyebilirdi. Her şeyden önce onun için inanmak zordu
çünkü İsa’yı kendi gözleriyle henüz görmemişti.
Tomas’ın yaptığı buydu. “İsa’yı kendi gözlerimle görene
kadar bu haberin doğruluğuna inanmayacağım.” dedi.
Bir hafta sonra öğrenciler aynı küçük odadaydılar. Bu
kez Tomas da oradaydı. Aynı şekilde kapılar kilitliydi.
Aynı şekilde hiç biri kapıyı açmadığı halde İsa ansızın
aralarında belirdi.
İsa, “Esenlik sizinle olsun.” dedi. Ve Tomas’ı sadece
kendisini görmesi ve kendisine dokunması için de yanına
çağırdı. Böylece Tomas anlatılanların gerçek olduğuna
inandı. İsa gerçekten yaşıyordu.
Tanrı, Tomas’ın İsa’yı görene kadar yaşıyor olmasına
inanmamış olmasına üzüldü. Ama en azından sonradan
inanmış olmasına memnundu ve Tomas’ı seviyordu.
332
Hatırlayalım
İsa öğrencileriyle ilk kez görüştüğünde kim
aralarında değildi?
İsa’nın yaşıyor olmasına inanmak Tomas için
neden zordu?
Tomas’ın seçimi iyi mi yoksa kötü müydü?
İsa, Tomas’ın inanması için ne yaptı?
KENDİ seçimini düşün!
Bugün hiç kimse İsa’yı göremiyor, O’nun
yaşadığına inanmana ne yardımcı olabilir? (Kutsal
Kitap’taki hikâyeler, dua, iman…)
Doğru seçim uygulaması
Açık bir pencerenin önünde oturup havayı
tanımlamaya çalış. Rüzgarlı mı yoksa sakin bir gün
mü? Rüzgarı ya da havayı görebilir misin? Orada
olduğunu nereden biliyorsun? Varsay ki orada
rüzgar gibi bir şey olduğuna inanmıyorsun. Seni
rüzgarın varlığına inandıracak aile bireylerinden
birinin yardımını al. Sonra bu örnekteki gibi
ailenizde siz de İsa’nın yaşadığını birbirinize
sırayla açıklayın.
Tanrı, Oğlu İsa’nın yaşadığına
inandığımızda mutlu olur.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, ben sözlerinin İsa’nın yaşadığını
açıkladığı için çok mutluyum. İnanmama
yardımcı olduğun için teşekkür ederim.
İsa’nın adıyla, Amin.
“Kuzularımı Otlat”
Yuhanna 21:1–17
SEÇİM: Petrus, İsa’yı sevdiğini söylüyor mu? Yoksa hiçbir
şey söylemiyor mu?
İsa tekrar hayata döndüğünde öğrencileri ne yapacaklarından
emin değillerdi. Bir gün Petrus, diğer öğrencilere, “Balık
tutmaya gidiyorum.” dedi. Diğer öğrenciler de Petrus’la
gideceklerini söylediler. Eski işleri olan balıkçılığa geri
döneceklerdi. Böylece eski teknelerini ve ağlarını çıkarıp
sularda kürek çektiler. Sonunda her zaman alıştıkları gibi
balık tuttular.
Balık tutmak için en güzel zaman akşam saatiydi. Ama
o akşam öğrenciler bir tek balık dahi tutamadılar.
335
Ertesi
sabahın erken
saatinde sahilde birini
gördüler. Yabancı biri olduğunu düşündüler, adam onlara,
“Daha hiç balık tutamadınız mı?” diye sordu.
Balıkçılar cevap verdiler, “Hayır! Hiç yok.”
Sahildeki adam tekrar seslendi, “Ağlarınızı tekrar suya
atın. Teknenin sağ tarafındaki sulara doğru bırakın. Orada
balık tutacaksınız.”
Öğrenciler bunu yaptı. Ağlar tekneye çekemeyecekleri
kadar balıkla dolup taştı. Sonra Yuhanna Petrus’a “O
İsa!” dedi.
Petrus başını kaldırdı. Gerçekten İsa’ydı! Petrus
mutluluktan tekneden dışarı atladı ve kıyıya kadar yüzdü.
Diğer öğrenciler tekneyle arkasından geldiler.
İsa Petrus’un kendisine doğru yüzdüğünü gördü. İsa,
Petrus’un O’nu üç defa inkâr ettiği o geceyi anımsadı.
Şimdiyse, Petrus’un O’nu sevdiğini üç defa söylemesine
fırsat vermek istiyordu.
336
Böylece Petrus ve diğer öğrencilerle sahilde yaptığı
kahvaltıdan sonra İsa Petrus’la konuştu. Petrus’a bir
soru sordu ve aynı soruyu üç defa tekrarladı.
“Petrus, beni seviyor musun?” diye sordu İsa.
Şimdi Petrus’un yapması gereken büyük bir seçim
vardı. İsa’ya O’nu ne kadar çok sevdiğini söyleyebilirdi.
Bunu arkadaşlarının önünde söyleyebilirdi. Ya da Petrus
hiçbir şey söylemeden susabilirdi. Bir ihtimal, İsa ona
zaten inanmazdı. İsa, Petrus’un kendisini tanıdığını inkâr
etmesini gerçekten affetmiş miydi?
337
Petrus böyle cevapladı. “Evet, ya Rab, seni sevdiğimi
biliyorsun.” dedi.
İsa, “Kuzularımı otlat.” dedi. İsa’nın “kuzularım”
dediği, aslında insanlardı. İsa, Petrus’un diğer insanlara
Tanrı’nın sevgisini anlatmasını istiyordu.
İsa ikinci defa sordu, “Petrus, beni seviyor musun?”
Petrus tekrar cevapladı, “Evet, ya Rab, seni sevdiğimi
biliyorsun.”
Ve İsa tekrar, “Koyunlarımı güt.” dedi.
İsa, Petrus’a üçüncü defa sordu, “Beni gerçekten
seviyor musun?”
Petrus, “Ya Rab, sen her şeyi biliyorsun. Seni sevdiğimi
biliyorsun.” dedi.
Ve üçüncü defa İsa, “Koyunlarımı otlat.” dedi.
Petrus için ne güzel bir gündü sahilde! İsa’nın onu
sevdiğini ve onun sevgisini de istediğini anladı. Hatta İsa,
Petrus’un, öğrencisi olarak devam etmesini de istiyordu.
338
Hatırlayalım
İsa, öğrencilerinin balık tutmasına nasıl
yardımcı oldu?
Kıyıya kadar kim yüzdü?
İsa Petrus’a ne sordu?
Petrus’un cevabı neydi?
Petrus’un seçimi iyi mi yoksa kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Daha önce hiç kimse yaptığın ve hakkında çok
kötü hissettiğin bir şey için seni affetti mi? Bu
kişinin seni hala sevdiğini bilmek nasıl bir histir?
Yanlış bir şey yaptığında, İsa seni hala seviyor mu?
O’nu sevdiğini O’na söylüyor musun?
Doğru seçim uygulaması
İsa’yı sevdiğini O’na bir şarkı söyleyerek göster.
Belki yeni bir şarkı yapmak istersin. Mesela
şöyle, “İsa, seni seviyorum, Biliyorsun gerçekten
seviyorum.” Eğer istersen, “İsa çocukları sever”
şarkısının nakaratı olarak söyleyebilirsin.
İsa’yı seviyorsak bunu O’na
söylemeliyiz!
Birlikte dua edelim
Teşekkürler, İsa, senin sevgin için. Petrus’la ilgili
her şeyi bildiğin gibi benimle de ilgili her şeyi
biliyorsun. Ve Petrus’u sevdiğin gibi beni de
seviyorsun. Ben de seni seviyorum! İsa’nın
adıyla, Amin.
Herkes Anlayabilir!
Matta 28:16–20; Elçilerin İşleri 1–2
SEÇİM: Petrus, büyük bir kalabalığa İsa hakkında
konuşacak kadar cesur oldu mu? Yoksa bunu yapması
için başka birini mi bekliyor?
İsa için göklerdeki Tanrı’ya geri dönmenin zamanı
gelmişti. İsa ayrılmadan önce izleyicilerine sonsuza dek
onlarla birlikte olacağına söz verdi. Sonra İsa, “Burada
bekleyin, Tanrı size Kutsal Ruhu’nu gönderecek. Bu
Ruh sizi cesaretlendirecek ve her yerde benim hakkımda
konuşabilmeniz için size yardım edecektir.” dedi.
İsa yükselerek bulutların üzerine çıktı öyle ki öğrencileri
artık O’nu göremiyordu. Sonra öğrenciler Tanrı’nın
Ruhu’nu alabilmek için Yeruşalim’de beklediler. İsa’yı
sevenler hep bir araya toplandı ve beraber dua etti.
341
Nihayet bir sabah çevrelerinde esen şiddetli bir rüzgarın
sesini işittiler. Sanki her birinin etrafını ateş sarıyor
gibiydi, ama bu kesinlikle onlara zarar vermiyordu.
Konuşmaya başladıkları zaman bütün değişik dillerde
konuşabiliyorlardı!
Birçok
şehirden
gelen
birçok
yabancı o gün şehirdeydi. Ve onların hepsi İsa’nın
öğrencilerini anlıyorlardı.
Petrus büyük kalabalıktaki insanlara baktı. İsa hakkında
öğretmek için ne kadar güzel bir zamandı!
Şimdi Petrus’un yapması gereken büyük bir seçim vardı.
Cesur olabilir ve bu kalabalığa İsa hakkında öğretebilirdi.
İsa, Petrus’un O’nun hakkında insanlara öğretmesini
istiyordu. Bu yüzden Petrus kalabalığa öğretmenin
doğru seçim olduğunu biliyordu. Ya da Petrus daha önce
yaptığı gibi İsa hakkında hiçbir şey bilmiyormuş gibi
davranabilirdi. Başkasının öğretmesini bekleyebilirdi.
Petrus ne yaptı? Korkusuz bir şekilde kalabalığa karşı
yüksek sesle konuştu. Tanrı’nın Kutsal Ruhu, Petrus’u
cesaretlendirdi ve ona söylemesi için doğru sözler verdi.
Petrus oradaki insanlara İsa’nın bütün hayatını anlattı.
İsa’nın nasıl öldüğünü ve nasıl hayata geri döndüğünü
anlattı. Petrus, “Yaptığınız bütün yanlış şeyler için özür
dilemelisiniz. İsa bütün günahlarınızı affedecektir.” dedi.
342
Petrus, İsa ile ilgili bunları anlattıktan sonra yaklaşık üç
bin kişi iman etti!
Tanrı Petrus’un cesaretinden dolayı mutlu ve İsa ile
ilgili anlattıklarından memnundu.
343
Hatırlayalım
İsa göklere yükselmeden önce öğrencilerinin ne
yapmasını istedi?
Kutsal Ruh geldikten sonra, Petrus ne yaptı?
Petrus’un yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Sana İsa’yı öğretmiş olan birkaç isim söyleyebilir
misin? İsa ile ilgili öğretebileceğin birileri var mı?
Onlarla konuşacağın zaman doğru kelimeleri sana
kim verecek?
Doğru seçim uygulaması
İstediğin herhangi biri için üzerinde büyük
harflerle: “İSA SENİ SEVİYOR!” yazılı sevimli
bir kart hazırla. Her bir harfi farklı bir renk
yapmak ister misin? Belki bu kartı başka bir dilde
yazabilirsin. Ve bu kartı bu dili anlayan birine ver.
Diğer insanlara İsa’nın onları
sevdiğini anlatmalıyız.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, İsa’nın sevgisini anlatırken doğru
kelimeleri kullanabilmek için dua ediyorum.
İsa’nın adıyla, Amin.
Yolda
Elçilerin İşleri 9:1–22
SEÇİM: Pavlus yanlış olan şeyleri yapmaktan vaz
mı geçiyor? Yoksa bu yanlış şeyleri yapmaya devam
mı ediyor?
Pavlus, Kutsal yasayı bilen bir yöneticiydi. Ama o İsa’yı
tanımıyordu. Sadece İsa hakkında biraz işitmişti. Ancak
O’nun Tanrı’nın Oğlu olduğuna inanmıyordu. Bu yüzden
İsa’yı sevmenin doğru olmadığını düşünüyordu.
Pavlus kendi kendine İsa’yı seven insanları bulmayı
iş edindi. Onları bulunca da hapse atıyordu. Yaptığı işin
doğru olduğunu düşünüyordu.
Bir gün Pavlus, İsa’yı seven insanları bulmak için
Şam’a gidiyordu. Onları bulup hapse atacaktı. Birden,
345
parlak bir ışık gökten şimşek
gibi çaktı. Pavlus yere düştü.
Sonra bir ses duydu, “Pavlus,
neden beni incitiyorsun?”
Pavlus, “Kimsin sen?” diye sordu.
“Ben İsa’yım. Senin incittiğin kişiyim.”
İsa cennete gitmişti ve gerçekten Tanrı’nın
Oğlu’ydu. Ve bunu Pavlus’a göstermek
istiyordu. Pavlus, İsa’yı seven insanları incittiği
zaman aslında İsa’yı incitiyordu. Bu da İsa’nın
Pavlus’a göstermek istediği şeylerden biriydi.
Pavlus kalkmaya çalıştığı zaman göremediğini fark
etti. Onunla birlikte olan adamlar onu kaldırdılar. Sonra
onun Şam’a ulaşmasını sağladılar.
Pavlus üç gün boyunca Doğru Sokak’ta bulunan bir
evde kaldı. Hiçbir şey göremiyordu. Ama her nasılsa dua
edebiliyordu ve etti!
Sonra İsa’yı seven bir adam, Pavlus’un olduğu eve
geldi. Adam, “Beni tekrar görmene yardım etmek için
İsa gönderdi.” dedi.
346
Sonra adam ellerini Pavlus’un gözlerinin üzerinde
koydu. Pavlus’un gözleri aynı anda açıldı.
Şimdi Pavlus’un yapması gereken büyük bir seçim
vardı. İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğuna inanabilirdi.
İsa’nın öğrencilerini hapse atmanın yanlış
olduğunu anlayabilir ve bu yanlış olanı
yapmaya bir son verebilirdi. Ya da
Pavlus, İsa’nın Tanrı’nın
Oğlu olmadığını düşünmeye ve İsa’nın öğrencilerini hapse
atmaya devam edebilirdi.
Pavlus ne yaptı? İsa’nın öğrencilerinden biri olmaya
karar verdi! Günlerce İsa’nın öğrencileri ile Şam’da zaman
geçirdi. Ve İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğunu öğretmeye
başladı.
Pavlus’un ne kadar değişmiş olduğunu gören insanlar
çok şaşırıyordu. Pavlus bir daha İsa’nın arkadaşlarını
hapse atmadı. Her gün daha fazla insana İsa’yı sevip,
O’na iman etmelerini öğretiyordu! Tanrı Pavlus’un yaptığı
yanlış şeylere son vermesinden memnundu. Pavlus da
sonunda İsa’nın kim olduğunu gerçekten bildiği için
memnundu.
348
Hatırlayalım
Pavlus, İsa’yı seven insanlara ne yapıyordu?
Parlayan ışığın içinden gelen kimin sesiydi?
Pavlus’un gözlerine ne oldu?
Pavlus’un yaptığı seçim iyi miydi yoksa
kötü müydü?
Pavlus hayatının geri kalanını ne yaparak geçirdi?
KENDİ seçimini düşün!
Şimdiye kadar hiç, biri hakkındaki fikrini
değiştirdin mi? Fikrini değiştirmene ne yardımcı
oldu? İnsanları daha iyi tanımayı öğrendin mi?
İsa’yı nasıl daha iyi tanıyabilirsin?
Doğru seçim uygulaması
Gözlerini kapat ve Pavlus’un yerinde olduğunu
düşün. Birisinden seni oturabileceğin bir yere
götürmesini iste. Sonra da İsa’ya, hayatında
yapmış olduğun yanlışları göstermesi için ve bu
yanlışlara bir son verebilmek için de dua et.
Yanlış yaptığımız şeylere son
verdiğimizde İsa’yı
sevdiğimizi gösteririz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, yanlışı doğrudan ayırmamıza
yardım ettiğin için teşekkür ederiz. Bize doğru
olanı yapmayı öğret. İsa’nın adıyla, Amin.
Sıcak Bir Merhaba
Elçilerin İşleri 16:6–15
SEÇİM: Lidya, İsa’nın işçilerine yardım ediyor mu? Yoksa
bunun için fazla mı meşgul?
İsa’nın kim olduğunu öğrendikten sonra Pavlus, bütün
dünyayı gezdi. Herkesin İsa’yı öğrenmesini istiyordu.
Bir gece Pavlus rüyasında Yunanistan’da yaşayan bir
adamı gördü. Gördüğü adam Pavlus’tan oraya gelmesini
ve oradaki insanlara yardım etmesini istedi. Ertesi gün
Pavlus bir tekneye atladı ve Yunanistan’a gitmek üzere
ayrıldı. Arkadaşları Silas, Timoteos ve Luka da onunla
birlikte gittiler. Bir gün boyunca deniz yolculuğu yaptıktan
sonra da büyük şehre varmak için yürüdüler.
351
Şehrin yanındaki nehir boyunca bir tam gün yürüdüler.
Nehrin yanında birilerini bulmayı umut ediyorlardı. O gün
Tanrı için özel bir gündü ve Tanrı’ya inananlar ile dua
etmek istiyorlardı.
Bazı kadınlar nehrin kenarında oturuyorlardı. Pavlus ve
arkadaşları onlarla birlikte oturdular.
Pavlus onlara İsa hakkında öğretti. Onlara, Tanrı’nın
Oğlu olan İsa’nın onları ne kadar çok sevdiğini söyledi.
Kadınlardan birinin adı Lidya’ydı. Mor kumaş ticareti
yapan Lidya, kendi işinin sahibiydi. Lidya, Tanrı’yı tanıyan
ve O’na dua eden biriydi. Ama İsa’yı tanımıyordu. Pavlus
konuşmaya başladığında, Tanrı onun inanması için yardımcı
oldu. Şimdi İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğunu biliyordu.
Lidya vaftiz olmak istediğini söyledi. Bu herkese, onun
artık İsa’ya inandığına ilan edecekti. En sonunda Lidya’nın
evindeki herkes vaftiz oldu!
Şimdi Lidya’nın yapması gereken büyük bir seçim
vardı. O, İsa’nın işçilerinin evinde kalmasına izin
verebilirdi. Böylece İsa ve O’nun sevgisi hakkında daha
fazla bilgi sahibi olabilirdi. Şehirdeki diğer insanlar da İsa
hakkında daha fazla işitebilirlerdi. Ya da Lidya, Pavlus ve
arkadaşlarına güle-güle diyebilirdi. Onlara işiyle ne kadar
meşgul olduğunu söyleyebilirdi.
352
Lidya ne yaptı? Pavlus’u evinde misafir etmek için
çağırdı. Pek çok insan Lidya sayesinde İsa hakkında daha
fazla bilgi sahibi oldu.
Tanrı,
Lidya’nın
evini
misafirlerine
açmasından
memnundu. Ve Lidya bu şekilde davrandıktan sonra o
da Tanrı’nın öğrencisi olmuştu. Bu da Lidya’nın çok iyi
hissetmesini sağladı.
353
Hatırlayalım
Pavlus ve arkadaşları neden nehir
boyunca yürüdüler?
Nehirde karşılaştıkları kişiler kimlerdi?
Lidya Pavlus’tan ne öğrendi?
Lidya nasıl İsa’nın işçisi olmaya başladı?
Lidya’nın yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü?
KENDİ seçimini düşün!
Bazen çocuklar da yetişkinler gibi Tanrı’nın
onlardan yapmalarını istediği şeyleri yapmak için
fazla meşgul oluyorlar. Seni meşgul eden şeyler
nelerdir? Neler için meşgul olup olmadığını
düşünmeden zaman ayırmakta kararlısın?
Doğru seçim uygulaması
Resimli ya da sade bir çizelge hazırla. Her gün
yapmak için zaman ayıracağın şeyleri göster.
Ayrıca fazladan zamanın olursa bu zamanda neler
yapacağına da karar ver.
İsa’nın öğrencisi olmak için zaman
bulmak her zaman doğrudur.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, senin öğrencin olmamı
engelleyecek kadar meşgul olmamam için bana
yardım et. Seni seviyorum. İsa’nın adıyla, Amin.
Hapishanede İlahi Söylemek
Elçilerin İşleri 16:16–36
SEÇİM: Pavlus zor olsa bile Tanrı’ya güveniyor mu?
Yoksa sadece kolay olduğu zamanlarda mı güveniyor?
İnsanların çoğu Pavlus’un söylediklerini beğendi. İsa’ya
inanmayı öğrendiler. Ama bazıları İsa’nın sevgisini
anlayamadılar. Bunu yerine güçlü ve zengin olmayı
istediler. Pavlus’un İsa hakkındaki konuşması onları üzdü.
Bir gün bazı adamlar Pavlus ve arkadaşı Silas’ı
tutukladılar. İkisini hapishaneye koydular. Niye? Böylece
Pavlus ve Silas insanlara İsa hakkında öğretemeyeceklerdi.
Hapishane Pavlus ve Silas için kalınacak eğlenceli
bir yer değildi. Hapishanedeki nöbetçi onların hapisten
355
çıkamayacaklarından emindi. Penceredeki parmaklıklar
ve kapılar onları içeride tutacaktı. Oldukları hücrede
ayaklarından zincirlendiklerinden hareket edemiyorlardı.
Sadece karanlık hapishane hücresinin kirli zemininde
oturmak zorundaydılar.
Şimdi Pavlus ve Silas’ın yapması gereken büyük
bir seçim vardı. Onlar Tanrı’nın hapishanede bile
onlarla birlikte olmasından mutlu olabilirlerdi. Tanrı’nın
onları koruyacağına güvenebilirlerdi. Ya da üzülebilir
ve ağlayabilirlerdi. Hapishaneden çıkmak için yollar
arayabilirlerdi. Ama belki bu onları incitecekti.
Pavlus ve Silas ne yaptı? Tanrı’ya güvendiler.
Ve kesinlikle üzgün değillerdi. Gece yarısı Tanrı’ya
yakardılar. Gece yarısı Tanrı için ilahiler da söylediler!
Hapishanedekilerin tümü onları dinledi. Dinlediklerinden
Tanrı’nın sevgisiyle ilgili pek çok şey öğrendiler.
Sonra birden yer sarsılmaya başladı. O kadar şiddetli
sarsıldı ki hapishanenin kapıları açıldı! Hapishanedeki
mahkumların hepsinin zincirleri çözüldü! Hapishanedeki
nöbetçi çok korktu. Ama Pavlus, “Her şey yolunda! Biz
hala buradayız.” diye bağırdı.
356
Sonra nöbetçi günahlarından nasıl
kurtulabileceğini öğrenmek istedi. Biliyordu
ki Pavlus ve Silas Tanrı’ya yakarıyorlardı ve
O’nun için ilahiler söylüyorlardı. Biliyordu ki ona Tanrı
hakkında öğretebilirlerdi. Pavlus ve Silas, “İsa’ya iman
et, kurtulmuş olacaksın.” dediler.
Hapishanedeki adam iman etti! Sonra Pavlus ve Silas’ı
evine davet etti. Onun ailesine İsa’yı anlattılar. Herkes
O’na inandı.
Adam, Pavlus ve Silas’a yemeleri için yiyecek verdi.
Ertesi sabah onlara, “Gitmekte özgürsünüz.” dedi.
358
Tanrı, Pavlus’un ve Silas’ın O’na güvenmelerinden
memnundu. Pavlus ve Silas hapiste olmalarına rağmen
İsa’ya sadık kaldıkları için sevindiler.
Onlar zor zamanlarda bile neşeli kalabileceklerini
öğrenmişlerdi. O zor gece çok harika bir geceye dönmüştü!
Hatırlayalım
Pavlus ve Silas niye hapse atıldı?
Hapiste mutlu mu yoksa üzgün müydüler?
Pavlus ve Silas’ın yaptığı seçim iyi miydi yoksa
kötü müydü?
Hapishanedeki nöbetçi onlara nasıl
yardımcı oldu?
KENDİ seçimini düşün!
Daha önce senin de iyi gitmeyen zamanların oldu
mu? Tanrı’ya güvenmek, dua etmek ve O’nun
için ilahi söylemek zor bir zamanın daha
kolay geçmesini nasıl sağlar? Başka bir zaman
herhangi bir konu hakkında üzgün olduğunda
ne yapmayı seçebilirsin?
Doğru seçim uygulaması
Ailenle birlikte trafiğe takıldığında ya da
herhangi bir yerde bir fırtınaya tutulduğunda ne
yapabileceğinin planını yap. Söylemek için bir
ilahi ya da bir Kutsal Kitap ayeti ezberleyebilirsin.
Zor bir zaman geçirdiğimizde Tanrı’ya
güvenmeyi seçmeliyiz.
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, zor zamanlarımda benimle birlikte
olduğun için teşekkür ederim. Her zaman sana
güvenebilmem için bana yardım et. İsa’nın
adıyla, Amin.
İsa Hakkında Her Şey
Elçilerin İşleri 18
SEÇİM: Apollos, öğretmenlerini dinliyor mu? Yoksa İsa
hakkında öğrenmesine gerek olmadığını mı düşünüyor?
Pavlus hapishaneden çıktıktan sonra tekrar seyahat etmeye
başladı. Şehir şehir geziyor ve insanlara İsa hakkında
öğretiyordu.
Bir gün Pavlus, yeni birkaç arkadaş edindiği bir şehre
geldi. Yeni arkadaşları Akvila ve Priskilla adında bir karıkocaydı. Pavlus onlarla birlikte yaşadı ve çalıştı. Hep
beraber çadır yapıyorlardı.
Her hafta Tanrı’nın özel gününde, Pavlus havraya
gidiyordu. Orası insanların Tanrı’yı yücelttikleri bir yerdi.
Oradaki insanlar Tanrı’yı seviyorlardı. Ama O’nun Oğlu
361
İsa hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı. Bazıları Pavlus’un
İsa hakkında öğrettiklerine inanmadılar. Ama diğerleri
İsa’ya iman ettiler ve O’nu sevmeyi öğrendiler.
Sonra Pavlus başka bir eve taşındı. Orada bir yıldan
fazla yaşadı. Tüm zamanını insanlara İsa hakkında
öğretmekle geçirdi.
Nihayet Pavlus için tekrar tekneye binme zamanıydı.
Tanrı onun başka bir şehre gitmesini ve oradaki insanlara
İsa hakkında öğretmesini istiyordu.
Pavlus arkadaşları Akvila ve Priskilla’yla birlikte
seyahat etti. Başka bir şehre gittiklerinde Pavlus burada
bir süre kaldı. Ama sonra başka şehirlere de gitti. Bu kez
Akvila ve Priskilla onunla birlikte gitmediler.
Tanrı’nın özel gününde Akvila ve karısı Priskilla bir
havraya gittiler. Şimdi yaşadıkları şehirdeydi bu havra.
Bu tapınakta birinin öğrettiğini duydular. İyi bir öğretmen
olan bu adamın adı Apollos’tu. Ama Pavlus’un arkadaşları
onun İsa hakkında bir şey bilmediğini anladılar.
Apollos öğretmeyi bitirdiğinde Akvila ve Priskilla
onunla
konuşmak
istediklerini
söylediler.
Sonra
ona Pavlus’tan İsa hakkında öğrendikleri her şeyi
anlatmaya başladılar.
Şimdi Apollos’un yapması gereken büyük bir seçim
vardı. Bu adamla kadını dinleyebilirdi. İsa hakkında
kendisini bilgilendirmelerine izin verebilirdi. Sonra kendisi
de İsa hakkında öğretebilir ya da Akvila ve Priskilla’ya
onları dinlemek istemediğini söyleyebilirdi. Onlara Tanrı
hakkında yeterince bilgi sahibi olduğunu söyleyebilirdi.
Apollos ne yaptı? Akvila ve Priskilla’nın söylediği her
şeyi dinledi. Apollos, İsa hakkında her şeyi öğrendi. Sonra
başka şehirlere gidip insanlara İsa hakkında öğretmeye
başladı. İnsanların İsa’nın kim olduğunu anlamalarına
yardım etti. Onlara, “Tanrı’nın size birini göndermesini
bekliyorsunuz. O zaten İsa’yı gönderdi! İsa, Tanrı’nın
Oğlu’ydu. İsa, aradığınız kişiydi.” dedi. Pek çok insan
İsa’yı Apollos aracılığıyla öğrendi.
Tanrı, Apollos’un Akvila ve Priskilla’yı dinlemesinden
memnundu. Onlar iyi birer öğretmendi ve Apollos da
iyi bir dinleyiciydi. Tanrı’nın Oğlu İsa hakkında her şeyi
öğrendi. Böylece o da iyi bir öğretmen oldu!
364
Hatırlayalım
Pavlus ve iki arkadaşı ne yaptı?
Pavlus başka bir şehre gemi yolculuğu yaptığı
zaman kim onunla gitti?
Akvila ve Priskilla kimin hakkında
Apollos’a öğrettiler?
Apollos’un yaptığı seçim iyi mi yoksa kötü müydü?
Sonra Apollos kimin hakkında diğer
insanlara öğretti?
KENDİ seçimini düşün!
İsa hakkında neleri önceden öğrendin? İsa
hakkında öğrenmeye devam etmek istiyor musun?
Hatırlayalım ki, Apollos büyümüştü ama hala İsa
hakkında öğrenmeye ihtiyacı vardı!
Doğru seçim uygulaması
İsa hakkında beğendiğin bir hikâye seç. Bu
hikâyeden yeni bir şey öğrenmeye çalış. Sonra
bunu oyuncak bebeğine ya da oyuncak hayvanına
anlatarak pratik yap. Hikâyeyi iyice öğrendikten
sonra da bunu başka birine anlatmayı dene.
İsa hakkında daha fazla öğrenmeyi
istemek çok iyi bir seçimdir!
Birlikte dua edelim
Sevgili Tanrım, İsa hakkında bana öğreten Kutsal
Kitap hikâyeleri için teşekkür ederim. Bana Kutsal
Kitap’ın ne dediğini öğreten öğretmenlerim için
teşekkür ederim. İsa’nın adıyla, Amin.
Endeks: Kutsal Kitap’ta Seçim Yapanlar
ESKİ ANTLAŞMA
Adem ve Havva��������������������� 13
Babil: kuleyi inşa eden halk���� 25
Daniel ������������������������������ 171
Davut �������������������������139, 149
Esav ������������������������������ 45, 55
Firavun . . . . . . . . . . . . . . 95
Hanna . . . . . . . . . . . . . . . . 133
Harun . . . . . . . . . . . . . . . 115
İbrahim . . . . . . . . . . . . . 31, 37
İlyas’la dul kadın . . . . . . . . . 157
Miryam . . . . . . . . . . . . . . . . 83
Musa . . . . . . . . . . . . . . 89, 111
Naaman: eşinin hizmetçi kızı 161
Nuh . . . . . . . . . . . . . . . . . 19
Rut . . . . . . . . . . . . . . . . . . 127
Sara . . . . . . . . . . . . . . . . 41
Süleyman . . . . . . . . . . . . . . 153
Tanrı’nın halkı . . . . . . . . 99, 103
Yakup . . . . . . . . . . . . . . . 51
Yeşu . . . . . . . . . . . . . . . . . 121
Yonatan . . . . . . . . . . . . . . . 145
Yoşiya . . . . . . . . . . . . . . . . 167
Yunus . . . . . . . . . . . . . . . . 179
Yusuf . . . . . . . . . . . . . . . 69, 75
Yusuf’un kardeşleri . . . . . . 61
YENİ ANTLAŞMA
Apollos . . . . . . . . . . . . . . . 363
Bartimay . . . . . . . . . . . . . . 269
367
Cüzzamdan iyileşen adam . . . 263
Çoban ile kaybolan koyun . . . 257
Çobanlar . . . . . . . . . . . . . . 197
Günahkâr kadın:
güzel kokulu yağ getiren . . . 285
İsa. . . . . . . . . . . . . . . 229, 303
İsa’nın
öğrencileri . . 233, 239, 291, 309
Kaybolan Oğul . . . . . . . . . . 251
Lidya . . . . . . . . . . . . . . . . . 353
Mecdelli Meryem . . . . . . . . 327
Meryem, İsa’nın annesi . . . . 185
Meryem, Marta’nın
kızkardeşi�������������������������� 275
Pavlus . . . . . . . . . . . . 347, 357
Petrus . . . . . . . . . 315, 337, 343
Petrus, Andreas,
Yakup ve Yuhanna�������������� 211
Romalı yüzbaşı . . . . . . . . . . 223
Romalı yüzbaşı:
çarmıhın önündeki . . . . . . . . 321
Samiriyeli adam . . . . . . . . . 245
Samiriyeli kadın . . . . . . . . . 217
Tomas . . . . . . . . . . . . . . . . 333
Yıldızbilimciler . . . . . . . . . . 205
Yoksul dul kadın . . . . . . . . . 297
Yusuf . . . . . . . . . . . . . . . . . 191
Zakkay . . . . . . . . . . . . . . . 279
Josh ve Dottie McDowell “Yanlıştan Doğruya” kampanyasını
Doğru Seçimler Kutsal Kitabı’ndaki gibi bir çocuğun seviyesine
indiriyorlar.
“Neden Bekleyelim” ve “Yanlıştan Doğruya” kampanyalarıyla
bilinen Josh McDowell günümüzün çok iyi ve popüler konuşmacılarından
biridir. Yedi yüzden fazla üniversite ve kolej kampüslerinde en az
seksen dört ülkede yedi milyondan fazla gençlere konuştu.
Aynı zamanda elliden fazla kitabın yazarıdır ve çok sayıda filmde,
videoda ve özel televizyon yayınında yer almıştır. Buna ek olarak,
kendi haftalık radyo ve televizyon programlarını da sunmaktadır.
Yirmi yedi seneden fazla evli olan Josh ve Dottie’nin dört
çocuğu var.
Birlikte kaleme aldıkları bu Kutsal Kitap hikâye kitabı, Kutsal Kitap
değerlerini bir sonraki nesle aktarma görevine yardımcı olmaktadır.
Download