Türkiye Cumhuriyeti`nin 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip

advertisement
DOSAB’dan Bursa’ya ‘Haute Couture’ Termik Santral
Bursa’yı ve geleceğimizi ‘daha çok kazanırken’ kaybetmeyelim.
Daha çok üretip, ürettiklerimizi tükettirmek için harcadığımız gayretin bir kısmını, üretirken
tükettiklerimizi yerine koymak için harcayalım.
Hava, Su ve Toprak bize bahşedilmiş üç ana kaynak.
Onlar yoksa biz de yokuz, bunu hiç unutmayalım...
Canan Ekinci YILMAZ
Yıl : 1 Sayı : 37 / 11 - 17 Ağustos 2014
Haftalık Yerel Gazete
Türkiye Cumhuriyeti’nin
12. Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip ERDOĞAN
Halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip ERDOGAN
10 Agustos seçimlerinde 1. turda oyların %51,8’ini alarak cumhurun yüzdeyüzünün başkanı oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert geçen seçim
sürecinden sonra yaptığı balkon konuşmasında verdiği olumlu mesajların uygulamada da gerçek olmasını dileriz.
BURSAPOST
3’de
5.00 ¨
2
Ağustos / 2 Sayı : 37
Sekizi bir arada “yarım” etmeyen muhalefet
BURSAPOST
Türkiye’nin 12’nci Cumhurbaşkanlığı seçimleri, sonuçları itibariyle Türk siyasetinde çok önemli değişim ve gelişmeler doğuracaktır.
İlk ve en önemli değişim halkın kendi iradesi ile
Cumhurbaşkanı seçmesi olmuştur. Halk, aracısız, tefecisiz, vesayetsiz kendi istediğini Cumhurbaşkanı
seçmiştir.
Yarış süreci ile ilgili pek çok şey söylenebilir ama yarışın ferasetinden kimsenin şüphesi olmaması ve
mazeret öne sürmemesi gerekir. Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olma avantajını kullanmış mıdır?
Kullanmıştır ama karşısında her türlü farklı rengini
grileştiren 10’a yakın parti ve cemaat karşısına çıkmıştır ve tamamı birinci turda Ak Parti kadar edememiştir.
Bunun açılımının muhalefet partileri tarafından
doğru değerlendirilmesini elbette beklemiyoruz. 12
yıldır ayrı ayrı yenilmekten bıkmayan muhalefet, bu
kez bir çatı kurarak, Ak Parti’nin karsışına geçmiştir
ama bu kez de çatı uçmuştur.
Bu çatının altında kimlerin kalacağını bizler biliyoruz
ama muhalefet partileri bilmiyor. Bunun en güzel
örneğini CHP İl Başkanı Metin Çelik vermiştir. Akıl
tutulması içinde yaptığı konuşmada kahve ağzı ile
faturayı yazlıkçılara, şezlongculara kesme cüretini
göstermiştir.
Eyy Metin Çelik! Başkanlığın sürecinde bir tane başarılı icraatını göster, ondan sonra şezlong muhabbeti yaparsın.
Ayıptır!
Ayıptan öte küstahlıktır.
O makamı işgal(!) eden A. Necdet Sezer bile sandığa
gitmemiştir.
Başkan, siz halkın umutlarını örselemekten başka ne
yaptınız?
MHP’de de durum farklı değildir. İki cihanda bir
araya gelemeyecek olan partiler bir çatı altına girmişlerdir. Çatı vardır ama ne duvar, ne pencere, ne
de temel vardır. Sonuçta da malum ilan olmuştur.
Siyasette hiçbir zaman 2+2 = 4 etmez. Bunu bilemeyecek kadar dar ufuklu insanlar bir araya gelmiş
ve iki partinin seçmenini koyun yerine sayarak, toplamlarına kırıntı partileri de ekleyerek ve sırtüstü yatarak Ak Parti’yi yenebileceklerini sanmışlardır.
Bu ne yaman çelişkidir!
Bu ne yalan bir hesaptır!
Kendi içlerinden bile aday bulamayıp, ithal adayla
yola çıkmışlardır. Bu noktada Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kişisel bir yanlışı olmamıştır. O olmasaydı başka isimle bu orana bile ulaşmaları
mümkün olamazdı.
Biz, devletin bekası ve sistemin sağlıklı işlemesi
için doğru muhalefet olması gerektiğini düşünüyoruz. Artık belli olmuştur ki sekizi bir arada
yüzde elli etmeyen bir muhalefet ile demokrasiye karşı suç işlenmektedir. Başbakan’a anti de-
ANALİZ
mokratik yakıştırması yapanlar, demokrasi dersinden sınıfta kalmışlardır.
Türkiye’de artık yeni şeyler söyleme zamanı gelmiştir. CHP ve MHP muhalefeti geleceğe ve gelişmeye
teslim olmuştur.
Artık makarna, kömür edebiyatı bitmelidir. Seçmen
profilini görmek ve anlamak lazımdır. Yeni yüz ve
yeni seslerle yapılanma olmalıdır. Eski takım, acıların
ve hezimetlerin takımı olmuştıur. Sürekli hezimet,
partiye gönül verenleri umutsuzluğa itmek ve siyasetten soğutmaktadır.
Sosyal Medya şövalyeliği artık bitmelidir.
Öküze benzemeye çalışan kurbağalar şişerken patlamışlardır. O kafaya göre halkın yüzde 90’ı akıllı telefonlarla internet üzerinden “mavili” siteleri takip
etmektedirler.
Yeni yapılanma ilk seçimlerde yenilse bile ilk yenilgisi olacaktır. Oysa bunlar yenilgiyi vaka-i adiyeden
saymaktadırlar.
Bu seçim çok şeyi değiştirmelidir!
Cumhur, başkanını seçti!
Bir kasetle devrilen CHP kadrosunun ardından, 15
Aralık’da Ak Parti üzerine onlarca kasetle gelinmişti.
Bunun nemalanmasını da 30 Mart yerel seçimlerde
beklemişlerdi ama seçmen, Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan’dan desteğini çekmedi. 30 Mart seçimlerinden sonra sertleşen Ak Parti iktidarı, paralel
yapı adını verdiği cemaatin, devlet ile ilişkisini çok
sert hamlelerle kesiverdi.
Orta Doğu’daki birçok devletin onaylamadığı hamleleri arttıkça, muhalefet sadece eleştiri üzerine vaziyet alıyor ve yeni tek bir şey söylemiyordu. İşin
garibi komplo teorileri bile yerini bulmuyordu.
10 Ağustos’ta cumhurbaşkanlığı seçimlerinde dahice(!) bir planla son kozlarını oynadılar ve bir çatı
kurdular. Bu çatının kurulmasını bile halktan sakladılar. Çatının kiremitinin markasını bile Coca Cola’nın formülü gibi sakladılar.
Sonunda bombayı patlattılar:
“Ekmeleddin İhsanoğlu”
O ana kadar Türkiye’de tanınırlık oranı -en iyimser
bakışla- yüzde bir olan bir kişiyi, bir fenomenin karşısına çıkardılar.
Çıkardılar ama çıkardıkları aday’a kendi partileri bile
muhalefet etti. İyimserler bile soğuk baktı.
Ekmel Bey yine de onların toplayamayacakları
kadar oy aldı ve başını yere düşürmedi.
Halkın bütünü hükümetten ve icraatlardan memnun değildi ama yerine koyabileceği bir aday görmedi. Kendi adayına çelme atanların yanında yer
almamak konusunda karar verdi ve kendi iradesiyle,
vekilsiz, kedisiz, trafosuz bir şekilde, hem de ilk
turda Recep Tayyip Erdoğan’ı Türkiye’nin 12’nci
Cumhurbaşkanı seçti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın nasıl bir Cumhurbaşkanı olacağını hep beraber göreceğiz.
3
Ağustos / 2 Sayı : 37
DOSAB’dan Bursa’ya ‘Haute Couture’ Termik Santral
Canan Ekinci Yılmaz
ÖZEL HABER
Geçtiğimiz günlerde DOSAB’ın kendi bünyesindeki
kuruluşlara buhar temin etmek için projelendirdiği
DOSAB Buhar ve Elektrik Üretim Santrali tanıtıldı basına. Gazetecilerin notlarında sorulmak için sıra
bekleyen sorulardan pek çoğunun cevaplarının tanıtımda yer alması ile basına adeta soracak soru kalmadı. Tek tük sorulan sorular da maharetle
cevaplandı.
Epey iyi hazırlanmış ve insanın önüne pembe
pembe tablolar çizen bir proje ve aynı başarıda bir
sunum izledik doğrusu.
Açılış konuşmasını DOSAB Başkanı Ferudun Kahraman yaptı ve ‘buhar’ın niçin bu kadar önemli olduğunu anlattı.
Kahraman'ın ardından söz alarak projenin teknik detaylarını uzun uzun anlatan DOSAB Bölge Müdürü
Serhat Şengül: 'Termik dediğin fosil yakıt. Kömürü
de aynı, doğalgazı da.' dedi.
Kısaca termik, milyonlarca yılda oluşmuş ve doğal
bir geridönüşüm olmuş...
Üretim için enerji lâzım, mecbur...
Malumunuz, enerji kaynağı savaşlarının yaşandığı
şu çağda memleketimiz enerjide bir hayli dışa bağımlı.
Birilerinin kafası kızıp da vanaları kapattı mı bittik!
Vanalar kapatılmasa dahi doğalgazın birim fiyatı
öyle yüksek ki, doğalgazdan elektrik elde etmenin
maliyeti diğer üretimlere oranla hiç cazip değil.
Bursa’nın dört bir yanından bacalarını gördüğümüz
Doğalgaz Çevrim Santralimiz bile bu yüzden kesikli
çalışıyor. DOSAB'ın buhar temini talebini bu sebeple
karşılayamıyor.
DOSAB bünyesindeki fabrikaların elektriğe de ihtiyaçları var ama elektrikten çok buhara ihtiyaçları
var. Haliyle üreticilerin hepsi kendi buharlarını temin
edebilmek için farklı yollar bulmuşlar. Ya doğalgazla
ya da kömürle sağlıyorlarmış gereken buharı.
DOSAB Yönetimi de 'tek bir kaynaktan buhar elde
edelim ve dağıtımını da biz yapalım' diyerek kalkışmış bu işe. 'Böylece hem iptidai koşullar ortadan
kalkar, hem de o koşulların yarattığı kirlilik' demişler.
Söylediklerine göre esas amaçları elektrik değil,
buhar...
El değmeden enerji
Güney Marmara’daki açık kömür ocaklarından kapalı sistemle alınıp, günde 90 TIR ile Bursa’ya getirilip, yine kapalı sistem ile ve tozumaya meydan
vermeden, kireç tozuyla karıştırılıp yakılacak olan
linyit kömüründen ortaya çıkacak ısıdan elde edilecekmiş buhar. Isıtılacak su için yeraltı sularını kullanmayacaklarmış. Elde ettikleri buhardan ayrıca
elektrik de elde edeceklermiş. Bu sayede 100’e yakın
kazan bacası kapatılacakmış. Çıkan külün bir kısmı
için Bursa Beton ile anlaşmışlar. Geri kalan kısmı da
kül barajlarına gönderilecekmiş.
Ufak bir ayrıntı; boyu 65 metre ve çapı da tabanda
8, tepede 4 metre olan santralin bacası şehrin silüteini bozmayacakmış.
“Santral kömür ocaklarının olduğu yerde yapılsın,
niçin gelip burnumuzun dibine yapılıyor?” diye aklınıza gelirse; “Elektrik olsa amenna, iletimi kolay.
Fakat buhar 5 km’den öteye taşınamıyor” diyorlar…
Bu proje 4 Haziran 2014 tarihinde ÇED’e sunulmuş
ve şimdi onay bekleniyor. Onay gelmeden ihaleye
de çıkılamıyor.
Başvurunun ardından ise konuyla ilgili tanıtımlara
başlanmış. Mahalle mahalle, kişi kişi yapılıyor tanıtım. Kimin aklına takılan ne varsa sorsun isteniyor.
“Akademik Odalarla işbirliği içinde çalışalım, bilimsel
anlamda her türlü fikre ve eleştiriye açığız, çünkü
şeffafız. Çevreci bir proje olarak nitelendirilen bu
projenin içinde biz de yaşayacağız. Ki biz 20092012 ve 2013 yıllarında en çevreci OSAB ödüllerini
Anlaşılan o ki; ÇED’den onay çıkarsa Haute Couture bir santralimiz olacak...
Benim kısaca dile getirdiğim teknik konuların detaylı
bir hali DOSAB’ın web sitesinde mevcut.
Yeterince incelemeden ve bilgi sahibi olmadan fikir
sahibiyizdir genel olarak ya, o yüzden bir incelemeli
derim. Uyarı ve öneriler de ‘vallahi istemem’ kıvamında değil, ayakları yere basan söylemlerle dile
getirilmeli.
DOSAB Başkanı
Ferudun Kahraman
DOSAB Bölge Müdürü
Serhat Şengül
aldık” deniyor.
DOSAB, üçüncü nesil olarak ilk kez bir proje ile karşımıza çıkıyor.
Onlar, daha önce yapılmış olan santrallerin yarattığı
zararı vermeden, en son teknoloji kullanılarak yapılacak ve Avrupa’daki örneklerinden aşağı kalmayacak olan bu proje ile ödül alacaklarını iddia
ediyorlar.
Ve bu projenin DOSAB’a özel yapıldığını, konfeksiyon değil, terzi işi olduğunu üzerine basa söylüyorlar.
Termik Santral dendiğinde tüylerimiz termik termik oluyor malum.
Çevre katliamı, solunamaz hava, kirlenen su, zehirlenen ve haliyle tükenen doğa resmigeçit yapıyor
zihnimizde.
Ne de olsa termik bizim için epey sabıkalı....
Konuşmaları dinlerken ve bir yandan da Bursa’nın
iki güçlü medyasından birinin (tanıtıma izin verip
DOSAB’ı dinleyenin) desteklediği, diğerinin (tanıtım
için randevu vermeyip projeye ‘ölüm santrali’ diyenin) kösteklediği bu projenin en çok kime yarar sağlayacağını düşünürken, “DOSAB tüzel bir kişiliktir,
kâr amacı gütmez, projede kişi ve kurum ortaklığı
yoktur, amaç Bursa ve çevredir” sözlerini işitiyorum.
Konuşmacıların gözlerine bakıyorum...
Beklentileri nedir, hedefledikleri nedir...
Yoksa ‘acaba’lı hallerimle paranoya bende midir, bilmiyorum?
Ben bu sözlere inanmak ve projenin en büyük yararının BURSA için olacağını görmek istiyorum.
Mümkün mertebe pek açık verilmeden sunulan
projenin zaman içinde büyüsünü kaybedip diğerlerine benzemesini ve zehir saçan bir çıban haline
gelmesini istemiyorum.
Maliyetler hesap edilirken genelde harcanacak paradır maliyetin öznesi.
Oysa en az maliyetle elde edilip, en az zarar yazandır kazanım...
O sebeple; Bursa’yı ve geleceğimizi
‘daha çok kazanırken’ kaybetmeyelim derim.
Daha çok üretip, ürettiklerimizi tükettirmek için harcadığımız gayretin bir kısmını, üretirken tükettiklerimizi yerine koymak için harcayalım.
Hava, Su ve Toprak bize bahşedilmiş üç ana kaynak.
Onlar yoksa biz de yokuz…
Bu arada; DOSAB’da kurulması düşünülen Termik
Santral projesine tepkiler de sürüyor.
Bölge halkı (Panayır,Demirtaş, Yeniceabat ve İsmetiye) temsilcileri topladıkları 5 bin 558 itiraz dilekçesini Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne teslim ettiler.
Dilekçelerin teslimi sırasında bir açıklama yapan
DOĞADER Başkanı Murat Demir, “DOSAB, bu termik
santrali halka bilgi vermeden yapmak istiyor. Biz de
bölge halkı temsilcileri ile kısa sürede bir araya gelip,
5 bin 558 dilekçeyi ÇED öncesi İl Müdürlüğü aracılığıyla Ankara’ya göndereceğiz. Termik Santrale
komşu olmak istemiyoruz. Çünkü termik santraller,
doğa ve insanın düşmanıdır” diyor...
Hangisi doğru hangisi yanlış zaman gösterecek.
Lakin bazı şeyleri deneyerek öğrenme lüksümüzün
olmadığını da unutmayalım...
4
Ağustos / 2 Sayı : 37
Bırakınız gülelim, bırakınız sevelim
Canan Ekinci YILMAZ
Bir bilenlerimiz bazen sohbetin arasında öyle bir laf
ediyorlar ki, o laflar ağızlarından çıktıktan sonra
bumerang misali gelip kendilerini vuruyor.
Mikrofonlara konuşurken zaman zaman bilerek ve
isteyerek, zaman zaman da bilmeyerek ve istemeyerek bazı kelimeler sarf ediyorlar ve anında insanlara malzeme oluyorlar.
Ya da insanların dikkatini başka bir yöne kaydırıyorlar.
Bir çeşit feyk...
Daha çok taze; bir konuşma arasında “Uluorta kahkaha atmak iffetli bir kadına yakışmıyor” dedi Arınç.
Gülüşler suratlarda dondu ve ‘ne alaka şimdi’ oldu
herkes. Sonra da insanlar dilleri döndüğünce
“sanane” dediler kendisine bir güzel.
“Kahkahalar bizim, iffet bizim...”
Bir kahkahaya kaldıysa iffetin bozulması ya da bir
kahkahaya kaldıysa nefsin çözülmesi...
Hoca’nın camide vaaz verirken “İmanın en sağlam
yanı abdesttir” demesi ile cemaatin içindeki Temel’in; “Nasıl sağlam, bir osuriğe bozuliyyy” demesi
gibi bir şey bu da.
Nasıl sağlam bir iffet ki bu bir kahkahaya bozuliyyy...
Sadece kahkahaya mı, saça başa bozuliyyy, tayta
şorta bozuliyyy, kola bacağa bozuliyyy.
Bozulan kadının iffeti mi yoksa erkeğin nefsi mi
kimseler sormiyyyy.
Hani bir kahkaha bir kilo pirzolaya bedeldi, onu herkes unutiyyy....
****
Yüzyıllardan beridir yazılı olmayan kanunlar toplum
içerisinde uygulanır idi. Adab-ı muaşeret’e uygun
davranışlar takdir görüp, abuk subuk haller kınanır
idi.
Son yıllarda toplum değişti. Toplumun yazılı olmayan kuralları da değişti.
Bütün her şey geldi bir baş örtüsüne kilitlendi.
Dinî simgelere sahip olmak görgü kurallarına uymanın önüne geçti. Görgülü kuşlara elitler dendi, o elitler orda burda itelendi.
Şimdi de kontrolden çıkmış bir güruh toplumu yardıra yardıra kendisine yer açıyor. Bir yandan elit olmamakla övünürken, öte yandan elit dediklerinin
imkânlarına sahip olup, onlar gibi yaşamaya çalışıyor. Bir şekilde şartları sağlıyor lakin bünye yeni oluşumu reddediyor. Haliyle kişi yeni konumunda pek
bir eğreti duruyor.
Görüyorsunuz; camide duada, düğünde dernekte
nasıl giyinip nasıl davranacağını bilen insanların yerini, her şeyi birbirine karıştıran çorba bir kesim aldı.
Ne sahilde, ne alışverişte, ne misafirlikte, ne trafikte
ve daha pek çok yerde nasıl davranmak gerektiğini
bilmeyen ve öğrenmeye de meyletmeyen bu yeni
kesim ne diline, ne de sesine hakim.
Sürekli yüksek sesle konuşup çevrede kimse yokmuş gibi davranan, çocukları sürekli ağlayıp bağrışan, garsonları ya da mağaza çalışanlarını
kendilerinin kölesi var sayan, parası çok görgüsü kıt
insanlar bunlar.
Kişi daha çok para kazanıp şartlarını iyileştirmek için
çalışır elbet. Şartlarını iyileştirirken kendisi de bu gidişata ayak uydurursa, uyumu ‘delice para harcamakla’ değil de kişisel gelişimle sağlarsa toplumda
onay alır. Sevilir, sayılır.
Tersi malum....
“Körler sağırlar birbirini ağırlar...”
Şimdi; iffetli ve namuslu olmayı ‘saçtan-baştan-kahkahadan’ alıp, yerine göre davranmaya, çevreye, doğaya, insanlara ve hayvanlara saygıya getirsek
diyorum.
Başkalarının hakkını gasp etmeyi marifet saymadan
yaşamayı öğretsek çocuklarımıza.
En basitinden kendisini almaya gelen servisi kapı
önünde 5 dakika bekletmesek mesela. Zamanında
hazır edemediğimiz çocuğumuza,
“Parasıyla değil mi beklesin” demesek.
Ya benimsin ya toprağın diyen ve cinayet üstüne cinayet işleyen maçolara itibar edip, namus temizleme hikâyesiyle cezadan sıyrılmalarına ve
cinayetlere devam etmelerine izin vermesek...
İşte bu mantık gelip toplumun orta yerine çöreklenince toplum da içten içe çürümeye başladı.
Yüzünde gülümsemesi eksik olmayan temiz ruhlu
insanlar gün be gün köşelerine çekildi.
Ve memleket her geçen gün daha çok iffetsiz ve
saygısız insanların memleketi oldu.
“Bence; bulaşıcı olup da güzel olan tek şey
‘GÜLÜMSEME’ dir. Hiç acımadan bulaştırın birbirinize...”
Bazen muzipçe, bazen şuh, bazen de delice
koyverin yürekli kahkahalarınızı.
Gülmekten korkmayın,
Hele hele gülen kişiden hiç korkmayın....
İffet kahkahada değil, kahkahayı atanın zihniyetindedir, unutmayın....
İncire hormon atan yandı!
Yeşil Bursa’ya da yeşil enerji yakışır
Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçılar Birliği (UYMSİB) Başkanı Dr. Salih
Çalı, 2013 yılı için 16 bin 400 ton ihraç yapılan Bursa Siyah İnciri’nde
2014 yılı ihracatında yüzde 10’luk bir artış öngördüklerini söyledi.
40 mahalleden 30 ülkeye ihracat
Bursa’da 40 mahallede incir üretiminin yapıldığını söyleyen Dr. Salih
Çalı, bu incirin 100’ün üzerindeki ihracatçı aracılığıyla dünyada 30 civarı ülkeye ihraç edildiğini dile getirdi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Bursa’yı geleceğe taşıyacak projeleri
bir bir hayata geçirirken, enerji verimliliğine de dikkat ettiklerini kaydederek, Batı
Atıksu Arıtma Tesisi’nde kurulan enerji
üretim alanında incelemelerde bulundu.
‘Yeşil Enerji Yeşil Bursa’ hedefiyle sürdürülen çalışmalar hakkında bilgi veren Başkan Altepe, “Bursa Büyükşehir Belediyesi
olarak her alanda çalışıyoruz. Özellikle
çağımızın stratejik konusu olan yenilenebilir enerji hakkında da Büyükşehir Belediyesi ve BUSKİ olarak çalışmalarımıza
devam ediyoruz. Ücretsiz ve yenilenebilir
enerji olarak güneş enerjisinden daha
fazla istifade etmek amacıyla uygun olan
atıl alanlara güneş kolektörleri yerleştire-
İncir araştırma istasyonu kurulması isabetli olacaktır
Bursa’da, Aydın’dakine benzer bir incir araştırma merkezinin kurulabileceğini kaydeden UYMSİB Başkanı Dr.
Salih Çalı, Aydın’daki kadar kapsamlı
11 - 17 Ağustos 2014
olmasa da Bursa’mızda da başlanYEREL SÜRELİ YAYIN
gıçta küçük bir merkez oluşturulabiYıl : 1
Sayı : 37
lir diye düşünüyorum. Bu kapsamda
İMTİYAZ SAHİBİ
gelecek yıllarda yeni gelişmeler olaBURSAPOST
bilir” diye konuştu.
Medya,İletişim ve Görsel Sanatlar
Hizmetleri
Gökçe Gürçay
Haber Direktörü
Canan Ekinci Yılmaz
Sorumlu Yazı İşleri
Müdürü
Erhan Kural
Grafik Tasarım &
İstihbarat
Sercan Erol
Grafik Tasarım & IT
Can Ginyol
Hukuk Danışmanı
Av. Görkem Özkan
Bursapost Gazetesi
Altıparmak Caddesi, Yahşibey Mah. 9. Kısa Sk.
Çağın Apt. No: 3 Daire: 4
Osmangazi / BURSA
Tel: 0 224 223 21 25 Fax: 0 224 223 21 26
osmangurcay@gmail.com
F. ÖZSAN Matbaacılık San. Ltd. Şti.
Üçevler Mah. Tamay Sk. No:13
Nilüfer / BURSA
Tel: 0224 441 33 82
Dağıtım : SEÇ Kurye
BursaPost’ta yayınlanan köşe
yazılarından yazarları sorumludur
BURSAPOST, basın meslek
ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Gazetemiz
resmi üyesidir.
Hormon atana ceza
Çalı, bu yıl siyah incire hormon ilacı
atan üreticilere 10 bin lira ceza kesileceğini, ayrıca mahsullerine el konulacağını söyledi.
rek güneş enerjisinden elektrik üretimini
başlattık. Batı Atıksu Arıtma Tesisimizde,
atıl vaziyetteki 4 bin metrekare alanda
yaklaşık 600 kolektör monte edildi ve bu
güneş kolektörü sistemi oluşturuldu. Buradan aylık 23 bin kwh elektrik üretimi
gerçekleşmiş oluyor” dedi.
Başkan Altepe, örnek sistemin verimlerinin de devamlı olarak ölçüldüğünü vurgulayarak, “Tesisimiz kendini yaklaşık 6,5
yıl içinde amorti etmiş olacak ve 6,5 yıl
sonra da bedelini kazandığı enerjiyle
ödemiş olacak. Yenilenebilir enerji ve bu
konudaki gelişmeleri takip ediyor, yatırımlarımızı yapıyoruz” şeklinde konuştu.
5
Ağustos / 2 Sayı : 37
Mobil turizm başladı
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından 3 dilde
Iphone-Ipad tabanlı olarak hazırlanan mobil uygulama ‘Enjoy Bursa’ ile Bursa’nın tarihi ve turistik
mekânlarını keşfetmek artık çok daha kolay.
Uygulama, ‘keşfet’ özelliği ile şehirdeki mekânları
bulunduğunuz mevkie olan uzaklıklarına göre keşfetme imkânı sunarken, birbirinden güzel fotoğrafları incelemeye imkân sağlıyor. Bunun yanında
‘dinle’ özelliği ile mekânlar hakkındaki bilgileri dinleyerek de bilgi sahibi olmak mümkün. ‘Rotalar’
başlığından size uygun olan rotalardan birini seçebilir, bulunduğunuz mevkiden diğer mekânlara
nasıl gideceğinizi gösteren yol haritasıyla gezi planınızı rahatça belirleyebilir, ‘Eski Bursa’ başlığında
ise mekânların eski fotoğraflarını ve harita üzerindeki mevkilerini görüntüleyebilirsiniz. ‘Zaman tüneli’ özelliği ile Bursa´nın geçmişten günümüze
geçirdiği değişimi inceleme imkânı bulurken, ‘Bursa
Şehir Rehberi’ sayesinde yeşil Bursa’nın tarihi, lezzet durakları ve konaklama seçenekleri hakkında
bilgi sahibi olabilirsiniz.
İstanbul Üniversitesi’nin en uzun
soluklu kazı çalışması İznik’te
İznik’in en eski arkeolojik çalışması
olarak bilinen Çini Fırınları kazısı yeniden başladı...
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi
Yrd. Doç. Dr. Belgin Demirsar Arlı başkanlığında yürütülen Çini Fırınları kazısı 2014 yılı arkeolojik araştırmalarına
başladı. 1 buçuk ay sürmesi planlanan
kazı çalışmaları, İstanbul Üniversitesi
öğretim üyesi ve öğrencilerinden oluşan 15 kişilik ekip tarafından yürütülüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile
İstanbul Üniversitesi adına Bakanlar
Kurulu kararıyla yürütülen çalışmalarda çini ve seramik üretim teknolojilerinin aydınlatılması amaçlanıyor.
Kazı başkanı Yrd. Doç. Dr. Arlı, “Çalışmalar, II. Murat Hamamının doğusunda yer alan BHD kodlu
kamulaştırılmış alanda 14. ve 17. yüzyıllar arasında faaliyet gösterdiği tespit
edilen çini fırınları ve atölyelerin bulunduğu şantiyede devam ediyor.
2014 yılı çalışmalarımıza alanın kuzeyinde yeni kamulaştırılan yaklaşık 500
metre karelik alanı da dahil ettik. Çalışmaları buraya kaydırmayı planlıyoruz. Yeni açmalar yanında, zorlu
geçen kış şartlarının ardından alanda
oluşan bozulmaların giderilmesi için
çeşitli çalışmalar yapılacak ve korumaya yönelik önlemler alınacak. Bu
saha çalışmaları dışında, depo çalışmalarına ağırlık vermeye gayret gösteriyoruz. İstanbul Üniversitesinin en
uzun soluklu kazılarından biri olan
İznik kazıları, İznik halkının anlayışı ve
ilgisiyle sürmekte” dedi
Beğendiğiniz mekânları Facebook, Twitter gibi sosyal ağlarda veya elektronik posta yoluyla sevdiklerinizle paylaşma imkânın sunan uygulama, şehirdeki
hava durumunu güncel olarak takip etmenizi de
sağlıyor. Karekod uygulaması ile tarihi mekânlardaki kare kodları okutarak hızlıca ilgili mekânın bilgilerine ulaşmak da mümkün. IPAD ve iphone akıllı
cihazlara sahip kullanıcılar Appstore´dan ‘Enjoy
Bursa’ uygulamasını yükleyebilirler.
Öte yandan android mobil cihazlar için ‘3 Boyutlu
Mobil Turizm Atlası’ mobil uygulamasına da Google Play Store’da yayınlandı. Uygulama sayesinde
kullanıcılar mekânlara ait fotoğraf, video, 3 boyutlu
model, konum bilgisi ve 360 derece panoramik fotoğraflarla zenginleştirilmiş içeriğe android tabanlı
mobil cihazlarından da ulaşabiliyorlar.
ROTA, Ömür
Test Cihazı’nı
hayata geçirdi
ROTA, ağır şartlarda çalışan araçların
direksiyon ve süspansiyon parçalarını gerçek yol dataları ile test edebilen ömür test cihazını TÜBİTAK
desteği ile hayata geçirdi.
Yaklaşık 1 milyon liralık bütçesi ile
ROTA’nın en önemli AR-GE yatırımı
olan ömür ve yorulma testlerinin
gerçekleştirileceği 3 eksenli servo
hidrolik test sistemi, TÜBİTAK AR-GE
desteği kapsamında 2014 yılının ilk
çeyreği içerisinde faaliyete geçti.
Test sisteminin tasarımı, üretimi ve
yazılımı tamamen Türkiye’de gerçekleştirildi.
Faaliyete geçen ömür test cihazı,
özel parkur üzerinde, araçlar üzerinden kaydedilmiş gerçek yol datalarını, teste tabi tutularak (v) kolu ve
bugi kolu gibi süspansiyon parçaları
ile rot, komple rot, rot kolu gibi direksiyon sistemine ait emniyet parçalarına uygulanabiliyor.
ROTA bu çalışmalar sonucunda
OEM firmalarının talep etmiş olduğu
validasyon olarak bilinen ürün onay
süreci işlemleri için sağlıklı bir altyapıya kavuşmuş oldu. Bu sistemle
ömür, aşınma ve yorulma testleri
gerçeğine uygun şartlarda yapılıyor.
Ayrıca kalite laboratuvarını 3D CMM,
7 axes laser scanner, basma-çekme
testi, brinell, rockwell ve micro vickers sertlik ölçüm, kesme, bakalit
alma, malzeme parlatma ve spektrometre ekipmanları ile destekleyerek tam donanımlı hale getiren
ROTA, yapılan yatırımlar sayesinde
kaliteli üretimini kronik sorunlara
ürettiği patentli çözümler ile birleştirdi.
BTM yaz kampları başladı
Büyükşehir Belediyesi’nin geleceğin bilim insanlarının yetişmesine katkı sağlamak amacıyla hayata
geçirdiği Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi’nde
(BTM) yaz etkinlikleri başladı. 4 farklı içerikte gerçekleşecek ‘Bilim Yaz Kampları’, Ağustos ayının sonuna kadar devam edecek.
BTM’nin yaz programındaki ilk etkinliği olan Doğa
Bilimleri Kampı, 8-12 yaş gurubuna yönelik olarak
düzenlendi. Kamptaki ilk günlerinde deniz topu ile
tanışma oyunu oynayan geleceğin mucitleri daha
sonra kendi kristal ağaçlarını büyüttüler. Beyazdan
sarıya dönen sıvılar ve polimer kilden robot yapımı
gibi atölye çalışmalarını da gerçekleştiren öğrenciler kamplarının ilk gününde bilim insanı olmanın
keyfini doyasıya yaşadı.
Yaz kampları çerçevesinde 10-16 Ağustos tarihleri
arasında TÜBİTAK Üstün Zekalılar ve Yetenekliler
Akademisi açılacak. 9-14 yaş grubuna yönelik düzenlenen akademide; Su Günü, Hava Günü, Yeşil
Bilim Günü ve Atom Günü atölyeleri yer alıyor.
Akademinin sosyal ajandası; Bursa Meteoroloji Gezisi, Planetaryum, termik santral ve fabrika ziyaretlerinden oluşuyor.
Robotik Elektronik kampı ise 19-23 Ağustos tarihleri
arasında düzenlenecek. 8-12 yaş grubuna yönelik
düzenlenen kampta; robotik, elektronik, mekanik
mühendislik, teknoloji ve tasarım akademileri yer
alacak. Akademi kapsamında termik santral, planetaryum ve stadyum gezisi ile Durmazlar fabrika ziyareti de yapılacak.
Geleceğin Mühendisleri Akademisi de 26-30 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek. 14-17 yaş
grubu için düzenlenen kampta ulaşım, elektronik,
havacılık ve sosyal medya atölyeleri yer alacak.
Kampta planetaryum, Türk Hava Kurumu, Türk Ticaret Net, Türk Telekom ve Durmazlar fabrika ziyaretleri de yapılacak.
6
Ağustos / 2 Sayı : 37
Bursa’yı sel aldı!
Bursa’da aniden kapanan hava ve birden başlayan fırtına sonrasında bardaktan boşanırcasına yağan yağmur
yolları bir anda göle çevirdi. Yukarılardan gelen suların arttırdığı sel, sürücülere zorlu anlar yaşattı...
Kapalıçarşı’yı su bastı
Gökyüzünü kaplayan kara bulutlar da adeta bir gece
izlenimi oluşturdu. Her yağmur yağışında bilindik
manzaralar yaşanan Kapalıçarşı yine su baskınlarına
sahne oldu. Su tahliye kanallarının taşması sonucu
alt çarşı da bulunan birçok iş yerine su bastı. İş yeri
sahipleri su tahliye kanallarının alt çarşıdan verildiğini ve her yağmurda aynı sorunu yaşadıklarını dile
getirdi. Bir iş yerinin ise yoğun yağıştan çöken duvarı hasara yol açtı.
Saat 16.00 sıralarında kuvvetli rüzgârla birlikte başlayan sağanak yağmur hayatı olumsuz etkiledi. Yarım
saat süren sağanak yağmurda Haşim İşcan Caddesi’nde yine köprü altını su basarken, arabalar ilerleyemedi. Çok sayıda ev ve işyerini su basarken,
Kapalıçarşı’da da tadilat sebebiyle bazı dükkânlara
su doldu.
Fırtınaya hazırlıksız yakalananlar saçak altlarına saklanırken, Heykel, Altıparmak ve şehir merkezinde
trafik kilitlendi. Yağmurda maddi hasarlı kazalar
meydana geldi. İkindi olmasına rağmen hava kararırken, yağmura hazırlıksız yakalanan vatandaşlar
zor anlar yaşadı. Bazı vatandaşlar ilerlemek için
ayakkabılarını çıkarıp göle dönen suda yürürken,
bazıları ise koydukları banklar üzerinden ilerledi.
Küçükbalıklı bildiğiniz gibi
Bursa’nın Osmangazi ilçesinde bulunan Küçükbalıklı
Mahallesi’nde yine bildik manzaralar yaşandı. Okul
Caddesi yarım saat süren yağmurda göle dönerken,
çok sayıda ev ve dükkânı su bastı. Minik öğrencilerse anaokulundan güçlükle tahliye edilebildi. Daha
önceki yağmurlarda vatandaşın şişme botlarla ulaşımını sağladığı objektiflere yansırken, bugün yağan
ve şiddetini gittikçe arttıran yağışların ardından bildik görüntüler yine tekrarlandı. Vatandaşlar, BUSKİ’ye tepki gösterdi. Vatandaşlar, su basan evlerini
kendi imkânlarıyla tahliye ederken, BUSKİ ve itfaiye
ekiplerine haber verildi.
Faciaya ramak kaldı
Bursa’da yağmurla birlikte kayganlaşan toprak yolda
kayan odun yüklü kamyon evlere 10 metre kala
ağaçlara çarparak durabildi.
Olay merkez Yıldırım ilçesi Teferrüç Mahallesi Üzüm
Sokak’ta meydana geldi. Uludağ eteklerindeki Kadıyayla Mevkiinden İnegöl’de mobilya üretmek için
odun yükleyen 16 BG 939 plakalı kamyonun sürücüsü İdris Üzer ile arkadaşları Seyithan Sokul ve Burhan Şener toprak yoldan aşağıya inmeye başladı. Bu
esnada yağmurun yağmasıyla birlikte kayganlaşan
yolda kamyonun kaymasıyla birlikte direksiyon hakimiyetini kaybeden Uzel, ağaçlık alana daldı. Ağaçlara çarpan kamyon yan yatarken kasasındaki
odunlar yerlere serpildi.
Ağaçlar muhtemel bir faciayı önlerken, kamyonun
evlere 10 metre kala durduğu görüldü. Kamyonun
içerisinde bulunan 3 kişi kendi imkânlarıyla yara almadan aracın içerisinden çıkmayı başardı.
Meteoroloji yetkilileri, şehir merkezinde metrekareye 18 kilogram yağmur düştüğünü, doğu kesimlerde ise yağmurun daha fazla olduğunu kaydetti.
İki genci Yıldırım çarptı
Orhangazi’de piknik yaparken bastıran yağmurdan
korunmak için ağaç altına sığınan gençlerin üzerine
yıldırım düştü, iki kişi yaralandı.
Gençlerden 23 yaşındaki Emin Güzel ile 19 yaşındaki Tolga Aktın ağır yaralandı. Bölgeye sevk edilen
ambulanslarla Orhangazi Devlet Hastanesi’ne kaldırılan iki genç, buradaki ilk müdahalenin ardından
hayati tehlike kaydı ile Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi.
7
Ağustos / 2 Sayı : 37
Nilüfer’de şenlik vaaaar!
Dündar’dan Bursalılar’a
Endemik Park müjdesi
Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, seçim öncesi açıkladığı
16 vizyon proje içerisinde yer alan
‘Endemik Park’ projesiyle ilgili çalışmaların başladığını açıkladı.
Uludağ’da Endemik Park’ın kurulacağı alanla ilgili incelemelerde bulunan Başkan Dündar, “Kuracak
olduğumuz Endemik Park ile, Türkiye genelinde yetişen 173 endemik
bitkiden 33’ünün bulunduğu Uludağ’ımızı koruyup yaşatmayı hedefliyoruz” dedi.
Endemik park projesinde Uludağ
Üniversitesi ve Orman Bakanlığı ile
Nilüfer Belediyesi’nin yaz etkinlikleri
çerçevesinde her yıl düzenlediği organizasyonlar yine yaz akşamlarını renklendirecek. 8 Ağustos-20 Eylül
tarihleri arasında THM Korosu ve Halk
Dansları, gezici sinema ve gölge gösterileri, Nilüfer’deki tüm mahalleleri
eğlenceyle donatacak. Etkinlikler çerçevesinde Nilüfer Belediyesi Türk Halk
ve Türk Sanat Müziği Korosu ve Halk
Dansları Gösteri Grupları salonların ardından yaz akşamlarında mahallelerde
sevenleriyle buluşacak. Türk Halk Müziği Korosu, 25 Ağustos’ta Gölyazı, 27
Ağustos’ta Görükle, 29 Ağustos’ta Akçalar, 2 Eylül’de Kayapa, 3 Eylül’de Yol-
çatı’da sahne alacak. Halk Dansları
ekipleri ise 29 Ağustos’ta Akçalar, 3
Eylül’de Yolçatı, 4 Eylül’de Altınşehir ve
5 Eylül’de Balkan Mahallesi’nde hünerlerini sergileyecek.
Etkinlikler kapsamında ayrıca sinemalarda izlenme rekorları kıran Düğün
Dernek ve yine beğeni toplayan Mandıra Filozofu adlı yapımlarda Nilüfer’in
birçok mahallesinde gösterime sunulacak. Ayrıca yaz etkinlikleri kapsamında Nilüfer’in birçok mahallesinde
film gösterisinden önce düzenlenecek
olan gölge gösterileri de yaz akşamlarına keyif katacak.
ÇEK yeni Kır Çiçeklerini bekliyor
Çağdaş Eğitim Kooperatifi (ÇEK),
Bursa /Nilüfer Ertuğrul Mahallesinde
inşaatı biten ÇEK Güler-Osman Köseoğlu Ortaöğrenim Kız Öğrenci
Yurduna yeni kır çiçeklerini bekliyor.
ÇEK, Bursa köylerinde ya da Bursa
dışında görev yapan öğretmenlerin
çocukları ile başarılı fakat ihtiyaç sa-
işbirliği içinde çalışma yürüttüklerini
ifade eden Başkan Dündar, “Ülkemiz,
doğal ve tarihi güzellikler bakımından oldukça zengin bir ülke. Türkiye’de 12 bin farklı bitki türü
yetişiyor. Bu bitki türlerinden 1320
tanesi de Uludağ’ımızda yetişiyor.
Yine Türkiye genelende yetişen 173
endemik bitkiden 33’ü sadece Uludağ’da yetişen, Uludağ endemiği
dediğimiz bitki türü. Bizler, Uludağ’da yetişen bu endemik bitki türlerini içinde barındıran bir ‘Endemik
Park’ projesinin çalışmalarını başlatmış bulunuyoruz” dedi.
hibi kızlarına sıcak bir yuva ve aile
ortamı sunuyor ve ortaokulu bitirmiş, Bursa’da bir liseye kaydını yaptırmış kır çiçeklerine barınma,
beslenme, ulaşım, kırtasiye vb.
olmak üzere tam bursluluk olanağı
veriyor.
UÜ. Halk Dansları Grubu
göğsümüzü kabarttı
1985 yılından beri hiçbir Türk Grubunun dereceye bile giremediği yarışmada Uludağ Üniversitesi Halk
Dansları Grubu ikinci oldu.
Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Öğr. Gör. Nazım Gürak yönetimindeki Halk Dansları Grubu, 14 -24
Temmuz 2014 tarihleri arasında İspanya / Barselona’da düzenlenen
32. Cantonigros Müzik ve Dans Yarış-
masında ülkemizi başarıyla temsil
etti.
Aralarında Çin, Almanya, Ukrayna,
Litvanya, Belçika, Bulgaristan, Catalonya, Sırbistan gibi ülkelerin de bulunduğu 21 ülkenin katıldığı yarışmalı
festivalde Uludağ Üniversitesi Halk
Dansları Grubu, yarışma jürisinin oylarıyla ikinci olurken halk jürisi tarafından da dördüncü seçildi.
O, Bursa’nın son daktilo tamircisi
Bursa’nın son daktilo tamircisi Yunus Vardar, 45 yıldır yaptığı mesleğinin kendisinden sonra yok olacağını söyledi.
Bursa’da, yarım asra yakın zamandan daktilo tamir
ederek geçimini sağlayan 70 yaşındaki Yunus Vardar, değişime meydan okuyor. Yunus Usta, 1970’den
beri Kayhan Çarşısı’nda bulunan mini atölyesinde
daktiloları onararak, bir geleneği yaşatmaya çalışıyor. Bursa’da bu işi yapan tek ustanın kendisi kaldığı
söyleyen Vardar, kendisinden sonra Bursa’da daktilo
tamircisinin kalamayacağını ifade etti.
Yunus Vardar, “Bursa’da bu işi benden başka yapan
yok. Daktilo tamir etmekten büyük zevk duyuyorum. Ben makinaları çok seviyorum. 45 yıldır
Bursa’nın daktilolarını tamir ediyorum. Ben bu işi askerde açılan kursta öğrendim. Artık bu işten kimse
karnını doyuramaz. Ben çok meraklı olduğumu için
bu işi yapıyorum. Nostalji için Bursa’ya bir tane daktilo tamircisi lazım. Daktilo kullananlar tamir için
bana geliyor. Son 15 yıldır daktilo kullananların sayısı yok denecek kadar azaldı. Bu meslek bittiği için
artık kimse çırak da olmak istemiyor. Şimdi tamir
için ayda bir makine anca geliyor. Eskiden haftada
15 tane daktilo tamir ediyordum” dedi.
8
Ağustos / 2 Sayı : 37
Başbakan Erdoğan oyunu kullandı
Abdullah Gül oyunu kullandı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı seçimi için oyunu eşi Hayrunnisa Gül
ile birlikte Çankaya İlkokulu’nda kullandı.
Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı Çankaya İlkokulu bahçesinde gazetecilere açıklamada bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül, Türkiye’de halkın ilk defa Cumhurbaşkanı seçeceğini hatırlatarak, Cumhurbaşkanını halkın seçmesi konusunda yaşanan süreci anlattı ve “Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı bugün geç
saatlerde belli olacak” dedi.
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, oğlu
Bilal Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan, kızı
Esra Albayrak ve damadı Berat Albayrak ile
birlikte Üsküdar Saffet Çebi İlkokulu’ndaki
3245 nolu sandıkta oyunu kullandı.
Oyunu kullandıktan sonra kısa bir açıklama yapan Başbakan Erdoğan, “10 Ağustos siyaset tarihimiz açısından önemli bir
gün. Milletimiz ilk kez aracısız olarak kendi
cumhurbaşkanını seçiyor, bu bakımdan
çok önemi. Gerçekten sakin diyebileceğim ama coşkulu heyecanlı bir süreç geçirdik. Bu süreç içerisinde de inanıyorum
ki milletim birçok şeyleri değerlendirme
fırsatı buldu. Çünkü Türk demokrasisi için
ülkemizin her alanda geleceği için önemli
bir kararı bugün verecek. Bu karar seçilmiş
bir cumhurbaşkanı ve seçilmiş bir hükümetin el ele vererek Türkiyemizi 2023 hedeflerine taşıması bakımından önem arz
ediyor. Bugün yapılmakta olan seçimin ülkemizin için milletimiz için Türk demokrasisi için hayırlara vesile olmasını temenni
ediyorum. Katılımın yüksek olması en
büyük temennimiz oldu. Onu da inşallah
sandık açılınca göreceğiz” dedi.
İhsanoğlu oyunu kullandı
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, oyunu Sarıyer Yeniköy İlkokulu’nda kullandı
“En iyi en doğru anket bugün yapılacak,
bugün Türkiye sessiz yığınların sesini duyacak” diyen İhsanoğlu, seçimi birinci
turda rahatlıkla kazanacağını iddia etti.
Sandık başında vatandaşların
rahat oy kullanması için açıklama yapmayan İhsanoğlu, okul
çıkışında basın mensupların sorularını yanıtladı. Oy kullanmanın her vatandaş için kutsal bir
görev olduğunu belirten İhsanoğlu, basın mensuplarından da
bir an önce oylarını kullanmalarını istedi.
Basın mensuplarının sorularını
da yanıtlayan İhsanoğlu seçim
öncesi yapılan anketlerin hatırlatılması üzerine, “En iyi en doğru
anket bugün yapılacak Bugün Türkiye sessiz yığınların sesini duyacak” ifadelerini kullandı. “Sizce seçim ikinci tura
kalır mı” sorusuna ise İhsanoğlu, “Benim
temennim ve tahminin bunu birinci
turda rahatlıkla kazanacağımız yönünde”
diyerek yanıt verdi.
Selahattin Demirtaş oyunu kullandı
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP)
Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır’da oyunu kullandı.
Oy kullanma işleminin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Demirtaş,
ne sonuç çıkarsa çıksın, mücadelenin bitmiş olmayacağını söyledi. Demirtaş, “Biz
de kazansak demokrasi ve özgürlük mü-
cadelesi sonlanmış noktalanmış olmayacak. Diğer adaylar da kazansa demokrasi
arayışı özgürlük mücadelesi devam edecek. Bugünkü bir başlangıç sadece. Bütün
ezilen halklar adına, bütün ötekileştirilenler adına emeği ile alın teri ile çalışıp üretenler adına işçiler emekçiler adına yani
bir başlangıçtır. Elbette ki çıkacak oyların
oranları da bu sıçramanın niceliğini belirleyecektir. Bu seçimler bunun önemli bir
aşaması oldu. Şimdiden sonuçlar herkes
için hayırlı olsun temennisini yinelemek
istiyorum. Yüzde 10’u çok çok aşacağız.
Oyumu halklardan ezilenlerden yana
olana verdim. Kim ezilenden yanaysa çok
da düşünmeye gerek yoktu, kabin içerisinde seçenek çok fazla değildi. Bir İstanbul bir de Diyarbakır, iki ayrı
koordinasyon merkezi oluşturduk. İki yerden takip edeceğiz, ben burada olacağım
akşam. Hayırlı olsun” dedi.
Kılıçdaroğlu oyunu kullandı
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Çukurambar Mahallesi Arjantin İlköğretim
Okulu’nda 4121 nolu sandıkta,
2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri
dolayısıyla oyunu kullandı.
Sabah saat 11.15 sıralarında eşi
Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte oyunu
kullanan Kılıçdaroğlu, çıkışta gazetecilere açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu, “İlk kez cumhurbaşkanını
halk seçecek. Halkın tercihlerine
elbette saygı duyacağız. Seçime
gidip, sandık başına gidip oyunu
kullanan tüm yurttaşlara şükranlarımı sunuyorum. Bu süreçte biz
CHP olarak demokrasi tarihimize
çok önemli bir katkıda
bulunduk. İlk kez 14 siyasal parti bir aday üzerinde anlaştık. Bu çok
önemli bir gelişmeydi.
İleride Türkiye’nin demokrasi tarihini yazacak
olanlar bu gelişmeyi
herhalde özellikle önem
vereceklerdir. Seçimin
çok zor koşullarda geçtiğini, eşitsiz koşullarda
geçtiğini herkes biliyor;
ama bütün bunlara rağmen Türk siyasetine yeni
bir üslup yeni bir tarz geldi. Ekmeleddin Bey bu konuda yeni bir
süreç başlattı aslında kendisine
şükran borçluyuz. Bu bağlamda
çelebiliği, güzelliği, rahatlığı, ufku
genişliği ve bilgeliği bir anlamda
hepimize öğretti. Kendisine tekrar
yürekten teşekkür ediyorum.
Umuyorum bu seçimler halkımız
için hayırlı olur. Kuşkusuz bu demokrasimiz için çok önemli
seçim. Hep beraber göreceğiz ve
sonuçları da öğrenmiş olacağız”
şeklinde konuştu.
Bahçeli oyunu kullandı
Milliyetçi Hareket Partisi
(MHP) Genel Başkanı Devlet
Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı
seçimi için oyunu Ankara`da
kullandı. “Siyasi hayatimizin
ve Cumhuriyet tarihimizin
çok önemli bir gününde bulunuyoruz. İlk defa Cumhurbaşkanımız milletimiz
tarafından seçilecektir. Onun
için yüksek bir katılımla seçimin gerçekleşmesi devletimize ve milletimize hayırlı
uğurlu olsun.” dedi.
9
Ağustos / 2 Sayı : 37
Altepe oyunu kullandı
Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Çekirge 1.Murat İlköğretim
Okulu’nda oyunu kullandı.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı
Recep Altepe, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Çekirge 1.Murat İlköğretim
Okulu 1041 numaralı sandıkta oyunu
kullandı. Altepe’yi oy kullanmak için
geldiği okulun önünde turist olarak
Bursa’da bulunan ve Cumhurbaşkanlığı
seçimini görmek için okula gelen
Güney Koreli Turist Lee Han Gyeol karşıladı. Altepe, Güney Koreli turistle bir
süre sohbet etti. Oy kullandıktan sonra
değerlendirmelerde bulunan Altepe,
“Bugün ilk defa Cumhurbaşkanlığı seçimi için sandığa gittik. Gerçekten
mutlu olduk. Türk halkı olarak ilk defa
cumhurbaşkanını halkımız seçiyor. Bu
bizi çok mutlu ediyor. İnşallah bu
akşam en güzel sonucun çıkacağına
inanıyorum. Sonuç şimdiden ülkemize
ve dünya mazlumlarına hayırlı olsun”
dedi.
Ahmet Necdet Sezer oy kullanmadı!
10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, cumhurbaşkanlığı seçimi için sandığa gitmedi.
İddialara göre, Sezer’in Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığını
protesto için oy kullanmadığı yönünde.
İddialara göre göre, CHP’liler
Ahmet Necdet Sezer’i, oy verme
işleminin bitimine 1 saat kala ikna etmeye çalıştı. Ancak başarılı olamadılar.
Ahmet Necdet Sezer, ulusalcı ve laik kimliği en ön planda tutan bir isim
olarak, bundan birkaç ay önceki yerel seçimlerde erken saatte sandığa
gidip oyunu kullanmıştı.
9. Cumhurbaşkanı Demirel oyunu kullandı
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanlığı seçimi
için oyunu Şehit Teğmen Kalmaz
İlkokulu 1113 no’lu sandıkta kullandı. Demirel, okul girişinde vatandaşlarla el sıkıştı. Yürüyerek
1113 no’lu sandığa gelen Demirel
oyunu kullanmasının ardından ‘hayırlı olsun’ dedi.
Sena Kaleli oyunu Bursa’da kullandı
CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclis
Üyesi Sena Kaleli; Cumhurbaşkanlığı seçimi için oyunu eşi Tufan Kaleli ile birlikte Bademli Necla Orhan İlköğretim
Okulu’nda kullandı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye
için önemli bir süreci temsil ettiğini ifade
eden Kaleli; “3 aday da seçim sürecinde
gerekli çalışmaları yaptılar. Bundan sonraki süreçte kararı halkımız verecek.
Umuyorum seçim sonuçları ülkemiz
için hayırlı olur” diyerek sandığa oyunu
bıraktı.
Kaleli sonrasında çeşitli okullarda sandık
görevlilerini ziyaret etti.
Hüseyin Şahin oyunu İnegöl’de kullandı
O bir seçim turisti
Güney Koreli Turist Lee Han Gyeol,
cumhurbaşkanlığı seçimini yakından
izliyor
Bursa’ya turist olarak gelen Güney Koreli Lee Han Gyeol, cumhurbaşkanlığı
seçimleri için sandık
başına gitti. Türk vatandaşı olamadığı için
oy kullanamayan
Gyeol, tarihi bir ana
tanık olduğunu söyledi.
Bursa Çekirge Mahallesi 1 Murat İlköğretim
Okuluna gelerek oy
kullanan vatandaşlarla
sohbet eden Gyeol,
sandık görevlisine giderek, kendisinin de
oy kullanmak istediğini söyledi. Sandık görevlisinin seçmen listesinde adının olmadığını
söylemesi üzerine Güney Koreli
Gyeol, sandık başında gazetecilere
poz verdi.
Erdoğan’dan sürpriz karar
Tüm Türkiye nefesini tutmuş yapılan
seçimin sonuçlarını
beklerken Başbakan
Erdoğan sürpriz bir
karar aldı.
Başbakan Erdoğan
Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından
AK Parti MYK ve
MKYK’sı ile bundan
sonraki durumu
masaya yatırdı.
Müşerref Muzaffer Samda İlk ve Ortaokulu’nda oyunu kullanan AK
Parti Bursa Milletvekili Hüseyin
Şahin, “Bugün tarihi günlerden birini
daha yaşıyoruz. 11 Kasım 1938 ile
başlayan cumhurbaşkanının parlamentoda seçilmesi süreci sona
ermiş, ilk defa millet nasıl parlamentoyu, milletvekillerini, başbakanını,
belediye başkanını, yerel yöneticilerini, meclislerini seçiyorsa, ilk kez
cumhurbaşkanını kendi iradesi ile
sandıkta seçmiş olacak. Demokrasimizin yapı taşlarından birini daha
yerine oturtturmuş oluyoruz. İnşallah mütekamil bir vaziyete getirdiği-
miz demokrasimizi cumhurbaşkanının millet tarafından seçilmesi ile
taçlandırmış olacağız. İnşallah bundan sonra Türkiye demokratikleşme
yolunda 12 yıldır AK Parti hükümetleri ile aldığı yolda emin adımlarla
ilerlemeye devam edecek. Hem
Müslüman ülkelere, hem de diğer
ülkelere demokratik Müslüman bir
ülkenin nasıl olması gerektiği konusunda da örnek teşkil edecek. Ben
seçimlerin milletimize, devletimize,
yakın coğrafyamıza ve bütün dünyaya hayırlar getirmesini temenni
ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun” şeklinde konuştu.
Seçim günü şüpheli çanta
İnegöl’de, bir aracın kenarına konulan çanta, seçim günü heyecanlı dakikalar yaşanmasına sebep oldu.
Mahmudiye Mahallesi Anafartalar
Caddesi’nde Fatih Camii civarında
park halindeki araçların yanında bulunan sahipsiz çantayı gören vatandaşlar durumu polise bildirdi. Olay
yerine gelen ekipler, çantanın bulunduğu alanda geniş güvenlik tedbiri
aldı. Çantanın çevredeki
vatandaşlar tarafından
çöpten alınarak yol kenarına konulduğu bilgisini
alan emniyet ekipleri, ağzı
açık olan çantaya dikkatli
bir şekilde müdahale etti.
İçinden kıyafet çıkan çanta,
ekipler tarafından incelenmek üzere karakola götürüldü.
10
Ağustos / 2 Sayı : 37
Babam değil ‘sigaram sağolsun’
Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde bir vatandaş 15 yıl
önce bıraktığı sigaranın parasıyla aldığı otomobilinin
arka camına ‘Babam Sağolsun’ yerine, ‘Sigaram Sağolsun’ yazdı.
Kelkit’te yaşayan 56 yaşındaki İbrahim Altay, 15 yıl
önce bıraktığı sigaraya verdiği parayı biriktirerek aldığı otomobilin arkasına “Sigaram Sağ Olsun” yazdı.
Küçük yaşlarda başladığı sigarayı 15 yıl önce bırakan
Altay, bırakmadan önce günlük iki paket sigara içtiğini belirterek sigarayı bıraktıktan sonra her gün sigaraya verdiği parayı biriktirmeye başladığını
söyledi. Sigaraya harcayacağı parayı biriktirip bir
otomobil alan Altay, tiryakilere de ibret olsun diye
otomobilinin arkasına “Sigaram Sağolsun” yazdı.
Sigarayı bırakarak sağlık yönünden de rahatladığını
ifade eden İbrahim Altay, “Küçük yaşlardan beri sigara bağımlısıydım. Bu sigara zaman içerisinde sağlığımı tehdit ettiğini hissettim ve kendi
kendime karar aldım. Yaklaşık 15 yıl önce
bu kararımı uygulamayı karar verdim ve sigaraya verdiğim parayı aracımı aldım. Her
şeyden önemlisi sağlımın daha rahatladığını, düzeldiğini hissettim. Bunun yanında
sigara denilen illetten kurtulduğuma seviniyorum. Sağlık ve ekonomik yönden rahatladım. Sigaraya verecek olduğum
parayla bir araca sahip oldum. Keşke daha
önce bıraksaydım. Tüm sigara tiryakilerine
Ödediği cezalarla otomobil alırdı
Bursa’da bir oto kiralama firmasına gelen trafik cezaları, şirket
sahibinin boyunu aştı. Bir yılda
ödediği cezaların bir otomobil
fiyatını geçtiğini söyleyen firma
sahibi, kiralık araçla trafik kurallarını ihlal edenlere isyan etti.
Oto kiralama şirketlerinin başı
trafik cezalarıyla dertte.
Oto kiraladıktan sonra hız sınırını ihlal ederek MOBESE kameralarına yakalanan vatandaşların
ceza makbuzlarının bir ay sonra
gelmesi kiralama şirketlerini canından bezdirdi. Kiralayan kişinin cezasını ödememesi ya da
cezayı inkâr etmesi firma sahiplerini mağdur ediyor. Hız sınırını
aşınca MOBESE kameraları tarafından çekilen fotoğraflarda sürücünün net bir şekilde belli
olmaması, cezaların inkâr edilmesinde en önemli unsur oluyor. Emniyetin bu meseleye
çare bulmasını bekleyen oto kiralama şirketleri, çekilen resimlerin sürücüyü belli edecek
şekilde yakın ve renkli olmasını
istiyor.
BİR YILDA GELEN CEZALAR
OTOMOBİL PARASINI GEÇTİ
Gelen trafik cezalarının dosya-
lara sığmadığını ifade eden oto
kiralama esnafı Esvet Uzun,
“Maalesef yediğimiz cezalar boyumuzu geçti. Yetkililerden bir
an önce bizim gibi küçük esnaf
için bu duruma bir çare bulmasını istiyoruz. Araçlarımızı
satmak istediğimiz zaman satamıyoruz. Kaza yapıldığında
sigorta şirketlerinden paramızı
alamıyoruz. Biz kendimiz vatandaştan parayı istediğimizde
sıkıntı yaşıyoruz. Telefon açıp
ceza parasını istediğimizde
savcılığa gidip suç duyurunda
bulunuyorlar. Mağdur durumdayız. Bir yıl içerisinde ödediğim cezalar yaklaşık 50 bin lira
civarında” diye dert yandı.
Fransız çift, bisikletleriyle 5 ay
önce çıktıkları dünya turunda
Van’ın Özalp ilçesine ulaştı.
Fransa’nın Paris şehrinde yaşayan Anna ve Nicolas çifti, macera yaşamak üzere 5 ay önce 3
tekerlekli yatay bisikletleriyle
dünya turuna çıktı. Sırasıyla,
İtalya, Almanya, Makedonya ve
Yunanistan gibi ülkeleri geçerek
Türkiye’ye giriş yapan Fransız
çift, Van’ın Özalp ilçesine giriş
yaptı. Anna ve Nicolas çift, buraya yaptıkları alışveriş sonrası
yollarına devam etti. Dünya turlarını 1 yılda bitirecek olan çift,
sırasıyla İran, Türkmenistan,
Özbekistan, Tacikistan, Çin, Vietnam, Kamboçya ve Tayland
üzerinde Hong Kong’a giderek
dünya turlarını bitirecek.
Yaklaşık 5 ay önce yola çıktıklarını ifade eden Anna ve Nicolas
2 milyon yıllık fosil bulundu
masraf olmamış olur. Bütün esnafta aynı sıkıntı var. Özellikle
günübirlik araç kiralayan esnaf
bu sıkıntıları yaşıyor” şeklinde
konuştu.
“ÇÖZÜM ELEKTRONİK ORTAM”
Yaşanan sıkıntının giderilmesi
için kendi aralarında durmadan fikir ürettiklerini ifade
eden Uzun, “Yapılabilecek birçok yöntem var ama bunlardan en garantisi ve en hızlı
olanı, elektronik ortamda bizlere cezanın ulaştırılmasıdır.
Cep telefonlarımıza mesaj şeklinde gelirse daha iyi olur. En
azından bu kâğıtlara yazık,
Yata yata dünya turu
tavsiyem bir an önce bu illetten kurtulsunlar. Sigaraya verecekleri parayla otomobil dahi alınabiliyor”
dedi.
çifti, “Şu ana kadar yolculuğumuz çok iyi geçti. Yaklaşık 4 bin
kilometre yol kat ettik. Gördüğümüz kadarıyla Türkiye çok güzel.
İran ve diğer ülkeleri takip edip
Hong Kong’a ulaştığımızda
dünya turumuzu tamamlayacağız” dediler.
Samsun Ladik ilçesinde, 2 milyon yıl önce yaşamış bir
mamuta ait olduğu belirlenen fosil bulundu.
Ladik ilçesinde özel bir firma tarafından işletilen ve
son 10 yıldır kapalı bir şekilde bekleyen linyit kömürü
madeninde fosiller bulundu. Bulunan parçalar daha
sonra Maden Tetkik Arama (MTA) Tabiat Tarihi Müzesi
Paleontoloji Birimi tarafından 1 yıl boyunca incelendi.
Yapılan inceleme sonucunda 2 milyon yıl önce yaşamış bir mamuta ait olduğu belirlenen fosiller, Samsun
Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne bağlı Arkeoloji Müzesi’nde koruma altına alındı.
Burada incelemeler yaptılar burada incelemeler sonucunda burada bulunan mamut ve ata ait fosillerin 2 ila
bir milyon yıl önce burada yaşamış olduklarını belirlendiğini söylediler. Bu fosillerle ilgili ayrıntılı bir çalışma yapılabileceğini, daha başka fosillere
ulaşabileceği bilgisi verildi. Yaklaşık 2 ila 1 milyon önce
yaşamış olan bu mamut türünün raporda, Avrupa’nın
ılıman iklimi ve ormanlık alanları için oldukça uyumlu
olduğu belirtiliyor. Avrupa’da çok geniş bu türe ait olan
bu örnekler, ülkemizde başka bölgelerde görülmüş
ancak burada Ladik ilçesinde bulunan örnekler daha
ilkel özelliklere sahip ve bu türler için önemli merkez
olduğunu anlatıyor. Bununla ilgili daha kapsamlı çalışma sonrasında bulunan fosiller müzede halka sergilemeyi planlıyoruz” dedi.
Lady Gaga İstanbul’u fethedecek
Lady Gaga Türkiye’ye 144 kişilik ordusuyla
ve 21 TIR ile birlikte geliyor.16 Eylül’de İTÜ
Stadyumu’nda Türkiye’deki ilk konserini vermeye hazırlanan Lady Gaga’nın “Lady Gaga’s
artRAVE: the ARTPOP Ball” turnesi ile ilgili
detaylar ortaya çıktı. Dünya turnesi boyunca
68 şehirde toplam 78 performans sergileyecek olan Lady Gaga’nın İstanbul konseri, turnenin Avrupa ayağının ilk konseri olma
özelliği taşıyor. Performansını 14 dansçı ve 5
grup üyesi ile birlikte sergileyen Lady Gaga,
sahnede giydiği birbirinden renkli kıyafetler
için tam 14 gardırop ile geziyor. Lady Gaga,
şov sırasında 30 saniye gibi rekor bir sürede
tasarımı oldukça zor olan kıyafetlerini değiştirebiliyor.
Lady Gaga, turne boyunca, grubundan
dansçılara, yönetmenlerden, stilist ve teknis-
yenlere kadar 144 tur personeli ile yoluna
devam ediyor. Ortasında lounge alanı, soyunma kabinleri ve çeşitli bölmelerin yer aldığı, kurulumu ve tasarımı için ise 21 bin 346
saat harcanan sahnenin bir sonraki konser
noktasına araçlarla taşınması 2 gün sürüyor.
Ayrıca sahne şovu sırasında dev bir bahçe
ve 15 dev ağaç, 146 metrelik bir hortumla şişiriliyor.
11
Ağustos / 2 Sayı : 37
CHP ve MHP Genel Başkanları istifa
etmeyi düşünüyorlar mı?
Ali Eşref UZUNDERE
CHP, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran ve cumhuriyetimizle yaşıt bir parti, ancak tek parti dönemi
hariç nedense 1950’lerden sonra tek başına iktidar
yüzü görmedi. MHP de keza öyle. 40 yıllık bir parti.
Koalisyon dönemleri hariç tek başına iktidar olamadı. Her iki partinin genel başkanları ve kurmayları
başlarını ellerinin arasına oturup düşünmeliler.
“Neden halk, seçmen bizden uzak” diye.
Zorla güzellik olmaz diye bir deyim var. Halk seçmen ne MHP’yi, ne de CHP’yi sevmiyor. Sevse onu
bunca senedir iktidara getirirdi.
Bence, CHP’yi tek partili dönemin uygulamalarından ötürü, MHP’yi de 27 Mayıs 1960 İhtilalindan
ötürü sevmiyor. CHP ve MHP Genel Başkanları artık
bulundukları yeri terk etmeliler. Sebebi ortada.
Buna rağmen, eminim ki her iki genel başkan şimdi
çıkıp “başarılıyız” diyeceklerdir.
Yazık oluyor bu millete.
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli de, CHP
Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu da yapılan seçimlerde alınan sonuçlardan kendilerini sorgulamalıdır.
Genel seçimleri kaybettiniz, çıkıp başarılıyız dediniz.
Yerel Seçimleri kaybettiniz, çıkıp başarılıyız dediniz.
10 Ağustos’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini de
yerlerde yüz üstü süründüğünüz apaçık ortada, yine
çıkıp başarılıyız demeyi düşünmüyorsunuz her
halde..
Bildiğim tek şey var. Her iki siyasi partimizin liderleri
kış güneşi gibi, milleti aydınlatıyor ama ısıtmıyor.
Artık değişim zamanı gelmiştir. Her iki siyasi partimizin genel başkanı ve yönetim kadrosu ikmale
değil, sınıfta kalmıştır. Sorumluluklarını kabul etmek
zorundadırlar.
Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kazanmamasının yegâne sebebi, gerek CHP’de olsun, gerek
MHP’de olsun parti liderlerine karşı olan muhalif düşüncenin öne çıkmasıdır.
Seçime katılım düşük oldu
Üç adayın yarıştığı Cumhurbaşkanı
seçimine katılım düşük oldu. Önceki
seçimlere oranla katılımın yaklaşık
yüzde 30 daha az olduğu belirtildi.
Katılımın yüzde 70 civarında olduğunu belirten Sandık Kurulu Başkanı
Orhan Narin, “Geçen seçimden daha
az bir katılım gördük. Şu anda sandıklardan çıkan rakamlar onu gösteriyor.
Yüzde 60-70 civarında bir katılım söz
konusu diye düşünüyoruz. Geçen seçimde bu oran daha yüksekti. Bu seçimde sanki yaz olması nedeniyle
insanlar tatillerini bölmedi desek yeridir” dedi.
Çok sakin bir seçim olduğunu belirten Narin, “İnsanlar hiç sıra oluşma-
dan çok rahat bir oy kullanımı gerçekleştirdi. 30 Mart seçimlerinde
öyle değildi. Çok daha yoğun bir katılım vardı, kapılarda sıralar oluşuyordu. Bu dönem sandık sayısı
artmasına rağmen böyle oldu. Katılımın azlığı açıkça gözlendi” diye
konuştu.
Sandık görevlisi Ufuk Korkmaz da
katılımının beklenenden yaklaşık
yüzde 30 daha az olduğunu ifade
ederek, “Katılım biraz daha az.
Geçen seçimlerde daha yoğundu.
Bu seçimde tepki mi diyelim, insanların İstanbul’da olmamaları bunu
etkiledi. Beklenenden yüzde 30
daha az oldu. Demek ki insanlar tatilini yapmaya daha çok önem veriyor. Yaz mevsimine rağmen katılım
yine de idare eder” dedi.
BAŞSAĞLIĞI
Bursa’nın yetiştirdiği duayen futbolculardan Ali Belgener’in sevgili eşi Ayşen Ceyda Belgener’in
vefatını üzüntüyle öğrendim.
Kederli ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı dilerim...
Soğukkuyu Mahallesi Hürriyet Caddesi No: 3 Osmangazi / Bursa
Erdinç KAYAN
12
Ağustos / 2 Sayı : 37
Arı sokması
ve anafilaksi
Giyilebilir teknoloji sınırları zorluyor
Prof. Dr. Nihat SAPAN
nihatsapan@yahoo.com.tr
A
llerjik hastalıkların görülme sıklığı mevsimlerle
ilişkilidir. Kış aylarında daha çok astım bulguları
doktora başvuru nedeni olurken ilkbaharda
mevsimsel alerjik rinitli olguların yakınmalarında artış
görülür. Yine ilkbahar ve yaz aylarında sık olarak ortaya çıkan alerji türlerinden biri arı sokması ile ortaya
çıkan alerjik bulgulardır. Genel olarak Avrupa ülkelerinde arı sokması nedeniyle hayatını kaybeden insan
sayısı bir yılda 100 kadar olup bunun önemli bir
kısmı Akdeniz çevresi ülkelerde görülmektedir.
İnsanları sokan veya ısıran birçok böcek olmasına
rağmen, dünyada ve ülkemizde, alerjik reaksiyonlar
gelişmesine en sık arı türleri neden olmaktadır. İnsanların hemen hepsi yaşamları boyunca en az bir
kez arı sokmasına maruz kalmaktadırlar. Arı sokmaları sonrası gelişen ağır alerjik reaksiyonlar, yaşamı
tehdit edebilen sonuçlara ve ölüme yol açabilmesi
nedeniyle ciddi bir sağlık problemi olarak ele alınmaktadır.
Doğada yaygın olarak bulunan arıların çeşitli türleri
olduğunu biliyoruz. Ülkemizde arı sokmaları ile ortaya çıkan alerjik reaksiyonlar en çok bal arıları ve
eşekarıları sokmaları sonucu ve daha az oranda da
Polistes ismi verilen diğer yaban arısı türleri ile olan
sokmalar sonucu görülmektedir. Balarıları bir kez sokabilir ve kendileri de hayatını kaybeder. Eşekarısı ve
diğer yabanarısı türleri birden fazla sokabilir.
En önemli arı zehiri alerjeni fosfolipaz A2’dir ve her
arı soktuğunda 50-100 mikrogram kadar vücuda
geçmektedir. Arı sokmasını takiben arı alerjisi olmayan kişilerde sadece o bölgede kızarıklık, şişlik ve ağrı
gibi bölgesel reaksiyonlar görülebileceği gibi şiddetli
alerjisi olan kişilerde vücudun tümünde etkili olan
ağır sistemik reaksiyonlar (anafilaksi) görülebilmektedir.
Basit reaksiyonlarda buz uygulanması, ağızdan alınacak olan alerji ilaçları ve kortizon tabletleri genellikle
yeterli olmaktadır. Arı sokmasına bağlı sistemik alerjik
reaksiyonlar hafif yada ağır olabilir. Ağır reaksiyonlar
tedavi edilmedikleri takdirde ölüme kadar ilerleyebilirler. Ağır reaksiyonlarda deri bulgularından başka
boğazda tıkanıklık ve nefes alamama gibi durumlar
da ortaya çıkabilmektedir. Arı alerjisi olan kişilerin bu
gibi durumlarda hızla kullanmaları için tek kullanımlık adrenalin enjektörleri taşımaları önerilir. Yapılan
bu acil tedavi sonrasında hastanın süratle bir hastaneye götürülmesi tedavinin diğer aşamalarının
devam etmesi için önemlidir.
Arı sokması ile şiddetli alerjik bulguların ortaya çıktığı
olguların başlangıçta teşhis edilerek gerekli önlemlerin alınması önemlidir. Bu amaçla daha önce görülen
olayların detaylı olarak sorgulanması yararlı bilgiler
alınmasını sağlar. Ayrıca deri testi ve kan testleri ile
arı alerjileri tespit edilebilir. Arı alerji tesbit edilen olgularda arı ile karşılaşma olasılığını azaltacak bir
takım önlemler alınması gerekir. Bu amaçla bahçe işleri ve çim biçme işlerinden kaçınılmalı, bahçe işleri
yapılacaksa eldiven, uzun çorap ve ayakkabı giyilmelidir. Çimlerde yalınayak yürünmemelidir. Arı kovanlarından ve çiçeklerden uzak durulmalıdır. Parlak,
açık renkli, çiçekli giysilerden kaçınılması gerekir.
Beyaz, yeşil ve kahverengi renkler arıları daha az
çeker. Açıkta çöp, besin ve içeceklerin bulundurulmaması gerekir. Parfümler, kokulu deodorantlar ve
güneş kremlerinin kullanılması arıları çeker. Arı yaklaştığında, sakin olunmalı, ani hareketlerden kaçınılmalıdır, çoğu arı kendiliğinden sokmaz ve rahatsız
edilmedikçe bir süre sonra uzaklaşır.
Arı sokmalarına bağlı anafilaksi geçirme öyküsü olan
olgular bir alerji uzmanı (0-18 yaş çocuk alerji uzmanı, 18 yaş üstünde erişkin alerji uzmanı) tarafından değerlendirilmelidir. Arı sokmasına bağlı
anafilaksi geçiren olgularda alerji aşısı diye bilinen
alerjen immünoterapi tedavisi yararlı sonuçlar verir.
Bilim kurgu filmlerinde karşılaşılan birçok giyilebilir
teknoloji ürünü hızla hayatımıza girmeye hazırlanıyor.
Teknolojiyi sıkı takip edenlerin merakla beklediği
en yeni 3 ürün olan Robotik Güç Kıyafeti, araçlara
giydirilen navigasyon aparatı Navdy ve akıllı ayakkabı Lechal ile ilgili son gelişmeler, kullanıcıların
hayatına girmeleri için adeta sayılı günler kaldığını
gösteriyor.
BU KIYAFET SÜPER GÜCE ULAŞTIRIYOR
Giyen kişinin, fiziksel dayanıklılığını artıran, büyük
ağırlıkları kaldırmasını sağlayabilen ve dışarıdan
gelebilecek darbelere karşı çok daha korunaklı bir
giyilebilir teknoloji ürünü özel kıyafet yakın zamanda kullanıcılarla bir araya gelmeyi bekliyor. Bu
robotik kıyafet tasarlanırken özel oyunlar ya da
keyfi bir tüketim gözetilmemiş ve sektörel anlamda katma değer kazandırması hedeflenmiş ve
işçilerin daha verimli çalışmasını sağlama amacıyla
üretilmiş.
ARABALAR ARTIK NAVİGASYONU GİYECEK
Son zamanda geliştirilen Navdy ile kullanıcılar giyilebilir teknolojiyi sadece kendisi giymeyecek arabalarına da giydirecek. Bu yeni geliştirilen teknoloji
ürünü ile Google Glass’ın pek çok kolaylığı arabaların ön camlarına taşınıyor.
Kullanıcılar Navdy’i kullanabilmek için sadece
araçlarının gösterge bölümünün önüne bu cihazı
koyarak, Bluetooth ile akıllı telefona bağlayacaklar
ve ardından aracın ön camında adeta bir Google
Glass oluşacak. Ayrıca Navdy için kullanılan telefonun işletim sistemi de fark etmiyor, kullanıcılar
ister iOS, isterlerse de Android telefonlarla kullanma imkanına sahip oluyor.
Navdy, navigasyon hizmeti, müzik uygulamalarını
sesli veya el hareketleri ile idare, telefona gelen bildirimleri okuyabilme, gelen aramalara cevap
verme gibi imkânları kullanıcısına sunuyor.
Firmanın pazar için ön sipariş sürecinde olduğu
Navdy, henüz örnek üretim halinde.
NAVİGASYON İÇİN DEVİR, AYAKKABI DEVRİ
Giyilebilir teknolojinin son yeniliklerinden olan
akıllı ayakkabı Lechal hayatı kolaylaştıran teknolojik ürünlerden biri olmaya aday.
Cep telefonuyla iletişim kurarak navigasyon cihazı
gibi çalışan akıllı ayakkabılar hangi ayakkabı teki
titrerse kullanıcının o yöne dönmesini sağlıyor ve
kullanıcılar bu sayede yönlerini kolaylıkla bulabiliyor.
Bu ayakkabı, Google Maps kullanan akıllı telefon
uygulamalarıyla senkronize ediliyor ve varış noktasıyla ilgili ne zaman ve nereye gitmek gerektiği konusunda iç tabanındaki titreşimle giyen kişiye
uyarıda bulunuyor.
Hint girişimcilerin geliştirdiği bluetooth özellikli
akıllı ayakkabı Lechal, ekim ayında piyasaya sürülecek.
‘Kış Uykusu’ Oscar yolcusu
Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü alan filmi ‘Kış Uykusu’ Oscar’da Türkiye’yi temsil edecek. Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada,
‘Uluslararası arenada büyük başarılar elde
eden Nuri Bilge Ceylan’ın aynı başarıyı Oscar
yolunda da göstereceğini ümit ediyor, başarılar diliyorum’ dedi.
Cannes’da büyük ödül Altın Palmiye’ye layık
görülen filmin başrolünde Haluk Bilginer yer
alırken kadroda kendisine Demet Akbağ, Melisa Sözen, Ayberk Pekcan, Serhat Kılıç, Tamer
Levent, Nejat İşler ve Nadir Sarıbacak eşlik
ediyor. Film ayrıca Cannes’da FIPRESCI ödülüne de layık görüldü.
FİLMİN KONUSU:
Aydın (Bilginer) emekli bir oyuncudur; aktörlüğü bıraktıktan sonra Orta Anadolu’da kendi
halinde küçük bir otelde çalışarak günlerini
geçirir. Hayatında ise iki kadın vardır: Kendisine her anlamda uzak ve soğuk olan genç
karısı Nihal (Sözen) ve boşanmış olan kız kardeşi Necla (Akbağ). Kışın bastırması ve kar yağışının artması bu küçük taşrada en çok
Aydın’ın sinirlerine dokunur ve onu uzaklara
gitmeye teşvik eder.
13
Ağustos / 2 Sayı : 37
Aşırı sıcaklar yaşlandırıyor
Kalp ve Damar Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr.
Ahmet Akgül, yaşlanmanın aslında bir damar
yetmezliği olduğunu belirterek son zamanlarda
artan sıcaklıkların yaşlanmayı hızlandırdığını
ifade etti.
Akgül, “İnsan vücudu hem sıcak hem de soğuk
havaya uyum sağlayarak hayatını devam ettirir.
Vücudun uyum sisteminin tek ve asıl amacı bireyi hayatta tutmaktır. Bunu sağlarken önce fizyolojik denilen mekanizmaları devreye sokar.
Örneğin sıcak ortamda terleme, susama gibi ihtiyaçları ortaya koyar. Kişi terleyerek artan vücut
ısısını normale düşürmeye, su içerek de vücuttan
terleme ile kaybolan sıvı ve minerallerin yerine
konmasını sağlar. Eğer birey sıcak ve güneş gibi
olumsuz şartlarda kalmaya devam ederse, organizma artık daha ciddi tedbirler almaya çalışır.
Aşırı bir tepki vermeye başlar, amacı kişinin ortamını değiştirmesi için belki de son derece ağır
olan uyarılardır. İlk baştaki hafif uyarıları dikkate
almayan birey aynı ortamda yani sıcak veya güneşte kalmaya devam ederse kalp ve damar sisteminde geri dönüşümü çok zor hasarlar oluşur”
dedi.
“DAMARLARIMIZ ISINIYOR YAŞLANIYORUZ”
Vücudun uyarılarını dikkate almayan kişinin sonunun artık hastalıklarla yüzleşmek olduğunu
vurgulayan Dr. Akgül, “Bu sağlık sorunumuz illa ki
hastalıklar ile kendini göstermez. Yaşımıza uygun
olmayan hızlı yaşlanma da ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Yaşlanma yalnızca insanın fiziksel görüntüsünün değişimi değildir, tüm
organlarında yetersizlik de demektir. Tüm bu
yaşlanmanın esas nedeni de tüm organları besleyen büyük damarlardan tutun da cildi besleyen kılcal damarlara kadar yaygın bir damar
yetmezliği durumudur. Yani yaşlanma damar
ağının bir hastalığıdır. Amaç sağlıklı ve yaşına
uygun yaşlanmaktır. Sıcakların artışı ve güneş
ışınları yaşımızdan hızlı yaşlanmamıza neden
olur. Bunun asıl nedeni damarlarımızın ısınması
sonucu hem damar duvarında hem de damar
içinde hareketli olan kan ve kan hücrelerinin bozulmasıdır. Klasik örnek olarak ciltteki kılcal damarlarda bozulma sonucu ciltte kırışıklık,
kuruluk, canlılığını yitirme, damar genişlemeleri,
lekelenmeler ve ciltte dökülmeler görülür yani
hızlı yaşlanmanın en klasik bulguları gözlenir.
Bacaklarda olursa damarlarda genişlemeler, varisler, varis yaraları gözlenir. Damarın ısınmasıyla
kanın damar içindeki hızı yavaşlar, böylece
damar içi kan pıhtıları oluşur. Pıhtı hangi organın
damarındaysa o organda fonksiyon bozukluğu
olur. Örneğin kalp damarındaysa hastada göğüs
ağrısı, nefes darlığı, efor kapasitesinde azalma, istirahat ağrısı, kalp krizi ve hatta ani ölüm görülebilir. Akciğer damarlarında olursa ani göğüs, sırt,
yan ağrısı, nefes darlığı, morarma ve ölüm görülebilir. Beyin damarlarında ise göz kararması, baş
ağrısı, baş dönmesi, baygınlık, kulak çınlaması,
felçler görülebilir. Bacak damarlarında olursa ani
bacak ağrısı, bacakta morarma, şişlik, kızarıklık,
hareket kaybı ve bacak kaybı görülebilir” dedi.
En çıplak millet onlar çıktı!
Almanlar çıplaklıkta birinci!
“Expedia” adlı internet seyahat acentesinin 24
farklı ülkeden 11 bin 165 kişinin verdiği bilgilere
dayanarak yaptığı sıralamada, Almanlar çıplaklıkta
birinci oldu.
Almanların yaklaşık üçte birinin (yüzde 28) en az
bir kez çıplak olarak denize girdiği ve güneşlendiği belirtilirken, çıplaklığı dünya genelinde en az
sorun yapan ülkenin Almanya olduğu kaydedildi.
Avrupa açık ara önde
Çıplaklığı problem yapmayan diğer bir ülke ise
Avusturya.
Expedia’nın verilerine göre, Avusturyalılar (yüzde
28) çıplaklık konusunda Almanlarla yarışıyor. Norveçliler ve İspanyollar yüzde 17 ile üstsüz denize
girme konusunda Almanlar ve Avusturyalılar’ı
takip ederken, sıralamada Asya ülkeleri Avrupalılar’ın hayli gerisinde kalıyor.
Taylandlılar’ın yüzde 4’ü, Güney Koreliler’in
Ölümün testini
buldular!
Finlandiya’daki Moleküler Tıp Enstitüsü’nde
görevli bilim insanları, sağlıklı bir kişinin beş yıl
içinde herhangi bir sağlık sorunundan ölme
riskini belirleyen bir kan testi geliştirdi.
Basit bir kan testiyle, kanda bulunan
moleküllerden olan “biyobelirteç” seviyesi
ölçülerek, risk belirleniyor.
Araştırma ekibinin başındaki Dr. Johannes
Kettunen, vücuttaki dört biyobelirtecin
seviyesinin yüksek olduğu kişilerde belirli
hastalıklardan ölme riskinin yüksek olduğunu
saptadıklarını belirledi.
Beş yıl süreyle 17 bin kişinin verilerini
yüzde 3’ü, Japonlar’ın ise yüzde ikisi çıplak olarak
denize girmede sakınca görmüyor.
Almanlar’ın çıplaklık konusunda bu kadar rahat
olmalarında 60’lı yılların sonunda ortaya çıkan
hippi geleneği, Doğu Almanya’da çıplaklığın normal kabul edilmesi ve 80’li ve 90’lı yıllarda hızla
yayılan fitness çılgınlığı ve insanların sportif vücutlarını gösterme eğilimi gösteriliyor.
incelediklerini söyleyen Kettunen,
“Şimdi son derece sağlıklıyken kanser, kalp gibi
hastalıklara yakalanıp ölme riskini bilmek risk
altındaki kişilere önlem almaları şansını vermek
anlamına geliyor” dedi.
İklim seferberliği
Gül Ataç SAVAŞIR
gul@naryonetim.com.tr
‘350’, atmosferde olması gereken karbon dioksit miktarının üst limiti… Küresel iklim değişikliği felaketlerini
önlemek için gerekli olan limit…
350 Organizasyonu ise, küresel iklim değişikliğinin sonuçları ve önlemler konusunda dünya insanlarını
uyandırmayı hedeflemiş, kurulduğu günden itibaren
yüzlerce ülkede 5500’e yakın faaliyeti gerçekleştirmiş
bir organizasyondur.
350 Organizasyonu, devlet başkanlarının Eylül ayında
buluşacağı New York’ta, bugüne kadar yapılmış en
büyük iklim eylemini planlayarak, tüm dünyaya çağrıda bulunuyor. Devlet başkanlarının hepsi, zirve öncesinde, alttan gelen bu müthiş bilinci, gücü ve desteği
bir kez daha hissedecekler. Umuyoruz ki acil alınması
gereken kararlarda güçlü iradenin kullanımı sağlanır.
Çünkü bu çağrı çocuklarımıza nasıl bir gelecek bırakacağımızla ve nasıl hayatta kalacağımız ile ilgili… Bu
çağrı hepimizle ilgili…
Ne yapabiliriz?
Yerel Yönetimler, Sivil Toplum Kuruluşları, aktivistler,
tüm insanlar…
Doğa ve insan dostu süreçlere sağlanan katkıyı arttırmak için harekete geçiniz. Güneş enerjisi panellerinin
artması için, sanayi kuruluşlarını bilinçlendirmek için,
bireysel mücadeleyi öne çıkarmak için, köyünü, mahallesini koruyan vatandaşa destek olmak için, değişiklikleri görselleştirmek için, rüzgar enerjisinden
elektrik üretmek için, düşük karbon ekonomisini desteklemek ve doğa dostu süreçlerin kurulumu sağlamak için…
AB hibelerinden, devlet desteklerinden faydalanalım.
Kurumlar haricinde, bireysel olarak vermiş olduğumuz
mücadeleyi tanımlayalım, tanıtalım. Kendi iklim mücadelemizi, gözlemlediğimiz değişiklikleri görselleştirelim. Farklı bölgelerde yaşasak da hepimizin aynı tehdit
altında olduğumuzu tüm dünyaya hatırlatalım.
Küresel eylem haftası olarak belirlenmiş 19-21 Eylül tarihlerini ajandamıza kaydedelim ve 200.000 kişinin
yürüyüşüne uzaktan da olsa katkı sağlayalım.
Bütün dünya başkanları New York’ta buluşurken sesimizi duyuralım.
Eylül ayında, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin
çağrısı ile bir araya gelecek devlet başkanları, gezegenin geleceği ile ilgili konuları görüşmek üzere New
York’ da buluşuyor.
Doğrudan genel sekreterden gelen bu çağrının zamanı oldukça önemlidir. ‘Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı’
öncesinde yapılan bu çağrı ile tüm ülkeler nezdinde
siyasi baskının oluşması, iklim değişiklikleri konusunda
gerekli adımların atılması, bürokrasinin aşılarak hızlı
kararlar alınması hedefleniyor.
19-21 Eylül tarihlerinde dünyanın her yerinde küresel
eylem günleri teşvik ediliyor. Geçmiş dönemlerde gerçekleşmiş destek eylemlerinin ötesinde, iklim mücadelelerinin tanıtılması isteniyor. Her nerede olursa
olsun yaşanmış olan iklim mücadelesinin fotoğraflarla,
video kayıtları ile New York zirvesine, New York’ dan
da dünyaya yayılması arzulanıyor.
Son yıllarda yaşanan kuraklıklar, eriyen buzullar, sel felaketleri ve kasırgalarda yaşanan kayıplar, etkilenen
milyonlarca insan, sevdiklerini kaybeden insanların
acıları, susuzluk endişesine rağmen aşırı sarfiyat, kaynakların tüketilmesinde devam eden bilinçsizlik, tarımda yaşanan kayıplar, gıda fiyatlarındaki artış, 19
yıldır gerçekleşen çözüme ulaşamamış zirveler, ilerleyemeyen müzakere süreçleri ve aynı gezegende yaşadığını unutan bazı ülkeler…
Biz unutanlardan olmayalım...
Sivil toplum kuruluşlarının, yerel yönetimlerin, iş insanlarının ve bilim insanlarının çalışmalarının görselleştirmesi için çok kıymetli olacak bu zirvede sesimizi
duyuralım. 2015 yılında ülkemizin başkanlığında gerçekleşecek olan G20 Zirvesi için global iklim değişikliği
projelerini hazır edelim.
14
Ağustos / 2 Sayı : 37
Bursaspor için passolig bile yenir
Suat SAPAN
suatsapan@hotmail.com
S
porda şiddetin önlenmesi amacıyla, 2011 yılında TBMM’de 6222
sayılı yasa kabul edildi. Yasaya
göre; çıkacak olaylardan kulüpler değil
bireyler sorumlu olacak. Buna göre
artık saha kapatma ve kulüplere para
cezası verme yerine, olay çıkaranların
maçları izlemekten men edilmesi yoluna gidilecek.
Türkiye Futbol Federasyonu bu işin
organizasyonu için bir ihale düzenledi. İhaleyi Aktifbank kazandı. Banka
yaklaşık 150 milyon liralık altyapı maliyetini, kulüplere her sene garanti para
ödemeyi ve elde edeceği gelirlerin en
az yarısını yine kulüplere vermeyi taahhüt etti.
Yatırımı, Futbol Federasyonu’nun öngördüğü yıllık kart ve maça giriş bedelleri finanse edecek.
Uygulama geçtiğimiz sezonun sonuna doğru başlatıldı ve herkesi şaşırttı açıkçası. Yasanın 3 yıl içinde
devreye alınması gerektiğinden, böyle
bir yola gidildiği anlaşıldı sonradan.
Kartın birçok özelliği var. Kredi kartı
olarak kullanılabiliyor. Anlaşma yapılan şehirlerde toplu ulaşımdan yararlanılabiliniyor. Şu anda 50’ye yakın
firmayla özel kampanya anlaşmaları
yapılmış.
Futbolda şiddeti, İngilizlerin neden olduğu olaylarla tanıdık. En önemlilerinden birisi Heysel Faciasıydı kuşkusuz.
29 Mayıs 1985 tarihinde Brüksel’de Liverpool ve Juventus arasında oynanacak olan Avrupa Şampiyon Kulüpler
Kupası finali başlamadan önce İngiliz
taraftarlar İtalyan taraftarlara saldırdı,
bir duvar yıkıldı ve taraftarların bir bö-
lümü tel örgülere sıkıştı. Bilanço çok
ağırdı. 38 İtalyan ve 1 Belçikalı can
vermişti.
UEFA Heysel Faciası için sadece Liverpool’a ceza verecekken, dönemin İngiltere Başbakanı Demir Lady lakaplı
Margaret Thatcher tüm İngiliz kulüplerinin 5 yıl Avrupa’ya gitmemesini
sağladı. UEFA’nın Liverpool-Juventus
maçından sonra sadece Liverpool’a 3
yıl ceza verebileceği düşünülüyordu.
Ancak Thatcher, “Bizim hayvanlara bu
ceza az” diyerek, tüm İngiliz takımlarının cezalandırılmasını ve İngiltere Futbol Federasyonu’nun tüm kulüpleri
Avrupa’dan çekmesi konusunda baskı
yaptı.
Gerçekten çok cesurca yapılan bu uygulama, futbolda İngiltere’nin önünün
açılmasını sağladı. Süreç çok iyi değerlendirildi. Bir yandan stadların fiziki
koşulları her anlamda geliştirilirken,
diğer yandan taraftarların davranış şekillerinin nasıl daha sağlıklı hale getirilebileceği konusunda ciddi adımlar
atıldı. Tüm bunların sonunda ortaya;
dünya üzerinde en yüksek izlenme
oranına, en pahalı futbolculara, en
fazla sponsorluk ve reklam gelirlerine
sahip Premier Lig çıktı. Uygulanan
ciddi yaptırımlar eski görüntülerin tamamen ortadan kalkmasını sağlamıştı.
Tribünlerde Hindistan’dan, Japonya’dan ve Çin’den seyirciler görülmeye
başlandı. Tüm dünya ülkeleri açısından, örnek alınabilecek bir uygulama
gerçekleştirilmişti.
Bizim cephemizde ise Passolig’le ilgili
gelişmeler şimdilik olumsuz gibi görünüyor. Şimdiye kadar yalnızca 122.000
civarında bir satış rakamı gerçekleştirilmiş. 3 büyükler içerisinde en ilgisiz
kulübün Fenerbahçe olduğu söyleniyor. Maçların başlamasına çok az kaldı
ve tablo hoş değil. Bursaspor açısından da aynı şeyler söz konusu. Maraton platformu ve Teksas olayın
kesinlikle dışında kalacaklarını ifade
ettiler.
Henüz geç kalmış sayılmayız. Üstelik
artık sıra bizde değil mi?
Yıllar öncesinin solgun resimlerini hatırlamıyor musunuz? Son derece şık
giyinen, güleryüzlü, birbirlerine saygılı,
rakip taraftar olmalarına karşın birlikte
maç izleyen, maçtan sonra sonuç ne
olursa olsun yanyana yürüyen insanlar bizim babalarımız değil miydi? Aradan yalnızca 1 kuşak geçmeden bu
devran nasıl böyle değişti? Aynı okullarda okuyan, aynı mahallelerde yaşayan, aynı işyerinde çalışan insanlar
birbirlerine düşman oldular.
Kurulan kumpasın farkında değil misiniz? Yıllardır kendi borularını öttürebilme derdindeki yöneticilerin
oyuncağı olduk. Ya yöneticilerin kullandığı kuklalara ne demeli? Bedava
bilet için, kaba tabirle ‘sakal için’ atmadıkları takla kalmayan, sözde takımını
desteklemek için yollara düşen ama o
yollardaki esnafların canına okuyan,
Bursa’nın adının hayırla anılmaması
için elinden geleni ardına koymayan
sözde tribün liderleri! Artık bir sistem
oturtulmaya çalışılıyor.
Hepimiz buna uyacak ve yeni stadımızın hakkını vereceğiz. Güzel koltuklarda oturacak, güzel restaurantlarda
yemek yiyeceğiz, tertemiz tuvaletlerde ihtiyacımızı giderecek, adam gibi
maç seyredeceğiz. Hepimiz bunları
hak ediyoruz.
Peki Bursaspor yalnız bırakılmayı hak
ediyor mu? Kişisel hırslarımızın aklımızın önüne geçmesine izin vermeyelim.
Önceliğimiz, sonsuza dek Bursaspor
olmalı, öyle de olacak!
Eller kollar bağlı
Erkan Körüstan yönetiminin Bursaspor’la ilgili yaptıklarının farkına çok daha sonraları varıldı. Recep
Bölükbaşı’nın da bunları görünce çok çaresiz kaldığını hissediyorum. Artık elleri kolları tamamen
bağlı. Bu koşullarda transfer yapılmasının olası olmadığı açık. Frey, Taiwo ve Civelli bir yana, tüm
yabancı oyuncularla ilgili sözleşmelerde sürekli
aynı hataları yapıyoruz. Onların bize kesinlikle yararlı olacaklarını düşünüyor ve uzun süreli anlaşma yolunu seçiyoruz. Koşullar da nedense hep
onların lehine düzenleniyor. Her alanda profesyonel kişilerle hareket etmektense, menajerlerin
oyuncağı oluyoruz.
Civelli ile şimdilik bir sorun görünmüyor. Ama
Frey’i altyapı ile çalışmaya, Kazım’ı da Vakıfköy’e
göndererek yıldırmaya çalışıyoruz. Taiwo’nun az
da olsa Fransa’ya geri dönme umudu var. Tabi
yine zarar edeceğimiz kesin. Frey ve Kazım konusunda yanlış davrandığımız ortada. Onlara teklif
gelmediğine göre niye yararlanma yolunu seçmiyoruz? Her şey onların lehine. Eğer bu tavrımızı
sürdürürsek hem istedikleri paraları fazlasıyla alacaklar, hem de UEFA’dan ceza almamıza neden
olacaklar. Üstelik bize hiçbir yararları da olmayacak.
Transfer gündemimizde sürekli iki kişinin adı geçiyor. Bunlar, Fenerbahçe’nin yabancı oyuncu kontenjanında bir an önce yer açabilmek için elinden
çıkarmaya çalıştığı Holmen ve Baroni. Holmen’i
geçtiğimiz sezon da almaya çalışmıştık. Şimdi onların başka isteklisi de görünmüyor ortalıkta. Hadi
bonservis bedeli ödemeden aldık diyelim. Bunlar
adam başı en az 1 milyon eurodan kapı açarlar.
Holmen zaten kaç sezondur doğru dürüst top oynamıyor. Baroni’nin artık ayakta duracak hali yok.
Bir atımlık barutumuz varsa eğer, onu en rasyonel
biçimde kullanmak zorundayız. Bu takım geçen
sezon Daum’un gönderilmesinden sonra oldukça
etkili futbol oynamıştı. Bol seçenekli ve kaliteli kadrosuna karşın Eskişehirspor’u bile sıralamada geride bırakmıştık. Şenol Güneş’in doğru seçimleriyle
yine aynı oyun şeklinin yakalanacağını düşünüyorum. Elimizdeki oyuncuların efektif kullanımıyla
maddi sorunların da üstesinden gelinecektir. Sahip
olmadıklarımızla hovardalık yapılamayacağını aklımızdan çıkarmayalım.
****
Biz bunları yazıp yayınlamayı düşünürken o kadar
farklı gelişmeler yaşandı ki, ciddi anlamda değişiklikler yapmak gerekli oldu.
Sayın Recep Altepe’nin Bursaspor’un sıkıntılı durumuna el attığını fark ettik. Dolayısıyla Başkanımız
Bölükbaşı da oldukça rahatlamış bir görüntü veriyor artık.
Yukarıda Holmen ve Baroni konusundaki çekincelerimi belirtmiştim. Neyse ki Baroni olmadı. Holmen’in de belli bir süre sonra katkı sağlamasını
bekleyeceğiz. Bu arada Civelli’nin gitmesi ve Diakhete’nin gelmesi gibi bir durum var. Açıkçası çok
farklı özelliklerinin olmadığını düşünüyorum.
Başkanımızdan büyük bir yıldız sinyali geliyor.
Ama transferler konusunda yine çok geç kaldık.
Nasıl uyum sağlayacaklar, nasıl toparlanacağız, işimiz yine zor gibi!
Liglerin başlamasına yaklaşık 20 gün kala Bursaspor Slovenya kampına gitti. Umarım bütün transferler yetişir ve lig başlamadan kadro netleşir.
Sezonun açılışını Galatasaray’la ve 30 Ağustos
Cuma 19:00’da yapıyoruz. Saha kapatma cezasının
kaldırılması nedeniyle yapılan yeni uygulamaya
göre; yalnızca yeni kale arkası, misafir tribün ve
kapalı tribünün maçı izleyebileceği açıklandı.
15
Ağustos / 2 Sayı : 37
Testiyi kırmadan önce…
Ali Yazır
yazir16@hotmail.com
Önce Avrupa hedefini gösterip sonra tüm Bursa’yı
karamsarlık, ümitsizlik girdabına sokan Erkan Körüstan yönetiminin bıraktığı yıkımın şokunu atamayan
Bursaspor’da moraller bir türlü düzelmiyor, düzeltilemiyor.
Para yok, sorun çok. Körüstan yönetiminin kulakları
çınlasın…
Göreve geldikten sonra Şenol Güneş tercihi ile taraftarı ümitlendiren yönetim, Chikhura rezaletinin üstüne üç yönetici istifası eklenince Bursaspor’u
ayağa kaldırmakta zorlanıyor.
Yaşananlara bakıldığında Bursaspor’da kişilere endeksli bir yönetim anlayışının öne çıktığını görmekteyiz. Bursaspor’da tek sorun kurumsallaşmanın
olmaması. Bursaspor yönetiminde kararları imzalamayan yöneticilerin olduğu dedikodusu, sokaktaki
vatandaşların ağzında sakız olmuşsa işler vahim demektir…
Bursaspor camiası şokta ve kimse çözüm üretemiyor. Uçuruma hızlanarak giden Bursaspor kendisini
kurtaracak hamleleri bekliyor.
Federasyondan alınan paralar da olmasa!
Bursa ilinin paraya hükmedenleri sağırlaşmış, dilsizleşip, körleşmişler. Bursaspor’un feryadını duyan
yok… Gün ola harman ola, gün gele devran
döne… Bu şehirde Bursaspor’un yanında olmamak
cesareti gösterenlerin rahatlıklarına sebep olan İl
yöneticileri, Siyasiler, Belediye Başkanları, BTSO yöneticileri, SİAD’ların değerli üyeleri, Bursa’da milyonları kazananlar memnun musunuz?
Bursaspor taraftarı size hakkını helal etmeyecek.
Bugün itibariyle transfer dedikodularına baktığımızda takıma katkı koyacak iki oyuncu ile anlaşılmış. Resmi açıklama henüz yok ama Fransız Lyon
takımının forveti Briand ve Portekizli Josue bir
nebze de olsa lig için iddialı takım olmak adına ta-
Bursaspor’a taze kan
Bursapor’un Fenerbahçe’den 1 yıllığına kiraladığı İsveç’li orta saha oyuncusu Samuel
Holmen, Özlüce Tesisleri’nde düzenlenen
törenle yeşil beyazlı kulüple sözleşme imzaladı.İmza törenine Başkan Recep Bölükbaşı
ile Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep
Altepe’de katıldı. Başkan Recep Bölükbaşı,
transfer hakkında bilgi verirken Holmen’in
Bursaspor’a hayırlı olmasını diledi. Başkan
Bölükbaşı, Holmen’i daha önce de istediklerini, ancak transferi şimdi gerçekleştirdiklerini belirtti.
Transfer çalışmalarını sürdüren Bursaspor’un, Porto’nun 23 yaşındaki orta saha
oyuncusu Josue Filipe ile el sıkıştığı ve genç
oyuncunun Bursa’ya geleceği öğrenildi.
Yeni sezon öncesi 4. etap çalışmalarını Slovenya’da sürdüren yeşil-beyazlılarda, transferde hareketli saatler yaşanıyor. Teknik
Direktör Şenol Güneş’in ısrarla kadrosunda
görmek istediği Porto’nun ofansif orta saha
oyuncusu Josue Filipe Soares Pesqueira ile
prensip anlaşmasına varan Bursaspor yönetimi, yetenekli oyuncuya imza attırmaya hazırlanıyor. Yeşil-beyazlı yönetimin ayrıca,
geçtiğimiz sezon Fransa ekibi Olympique
Lyon da forma giyen Jimmy Briand ile de
prensip anlaşmasına vardığı belirtildi.
raftarı ümitlendirecektir.
Doğduğumuz şehrin takımı için
çocukluğumuzda sinema biletlerinden, Kültürpark’ta, eğlence mekânlarına girişlerinde Bursaspor’a yardım alınırdı.
Bugün rakamlar çok büyüse de aidiyet duygusu olması bakımından küçük katkılar önemlidir. Birliktelik
sağlar.
Büyükşehir Belediye başkanımız “Süper ligde para
sıkıntısı olacak en son takım Bursaspor’dur”. diyordu.
Sayın Altepe lütfen icraatınızı görelim. Timsah Arena
tüm gelirleri ile Bursaspor’a verilmelidir.
Bu borç Bursaspor için borç sayılmaz, yeter ki doğru
işler yapılsın.
Testiyi kırmadan önce önlem almak için tüm Bursa
görev başına…
Ersun Yanal istifa etti
Mahmut Uslu ile toplantısı olan
Yanal’ın toplantıya katılmadığı
onun yerine istifa mektubunu
gönderdiği belirtildi.
Fenerbahçe Teknik Direktörü
Ersun Yanal, görevinden istifa
ettiğini açıkladı.
Ersun Yanal Fenerbahçe Kulübü’nde çalıştığı süre boyunca
teknik direktör olarak görev almaktan büyük onur duyduğunu belirterek, “Göreve
geldiğim sezon takımımı şampiyon yapmış bir teknik adam
olarak bugünkü koşullarda görevime devam etmem mümkün
değildir” ifadesini kullandı. Teknik direktörlüğü süresince kendisine destek veren Fenerbahçe
taraftarına, yönetimine, medya
ve spor kamuoyuna teşekkür
eden Yanal, ülke futboluna her
düzeyde katkıda bulunmaya
devam edeceğini belirterek, “İlkeler, kazandığımız ve kazanacağımız paradan her zaman
daha üstündür ve başarı için
olmazsa olmaz koşuldur” dedi.
Download