Sorularlarisale.com Medeniyetin ön gördüğü mirasta, kadına ve erkeğe eşit taksimin fıtri olmadığını, Kur'an'ın uyguladığı metodun fıtri ve adaletli olduğunu Üstad ifade ediyor. Burayı tam anlayamadım, açıklar mısınız? Toplumsal hayatta hükümler ve kanunlar, çoğunluğun haline göre şekillenir ve ona münasip bir biçimde tasarlanır. Toplumun genelinin bünyesine uygun olmayan kanun ve kurallar fıtri olmadığı için, toplum içinde tutunamaz, köksüz ve esassız kalır. Bu sebeple kanunlar ve kurallar toplum hayatının bünyesine uygun olmalıdır. İslam’ın getirmiş olduğu kurallar toplumun bünyesine ve fıtrata uygun kurallardır. Bu sebeple beşeri hukuklar gibi eskimez ve pörsümez, her dönem taze ve zinde kalır. Beşer terakki ettikçe, İslam kanunları kökleşir ve tazelik kazanır. Bunlardan bir tanesi de miras hukukudur. İslam’da kadın babasının mirasından üçte bir alırken, erkek üçte iki alır. Zahiren adil durmayan bu hüküm, aslında fıtrata ve adalete daha uygundur. Zira kadın fıtraten zayıf ve narin olmasından dolayı, bir erkeğin himayesine ve nikahına muhtaçtır. Erkek ise fıtraten sağlam ve kuvvetli olmasından dolayı kadının nafakasını temin etmekle mükelleftir. Böyle olunca, erkek babasından aldığı üçte iki mirasın üçte birisini kadın ve ailesi için kullanmak zorundadır. Kadının babasından aldığı üçte bir miras ise kendine aittir. Böyle olunca, aritmetik olarak erkek ile kadın arasında bir eşitlik sağlanmış olur. Demek kadın babasından üçte bir almak ile eksik almış olmuyor. Konuyu bütünlük içinde ele almak lazımdır; bir parçasını aldık mı, konu anlaşılmaz. Evin masrafları erkeğe aittir. Kız kardeş, aldığı mirasın tümü kendisine kalırken, erkek kardeş, evin, çocukların ve eşinin ihtiyaçlarına vermek durumundadır. Dolayısı ile eşitleniyor ve hatta erkek daha olumsuz duruma düşmüş oluyor. Bu kanunun hikmeti ise, kadın babasının mirasını yarı yarıya bölse idi, diğer erkek kardeşleri ve babası nazarında mirası bölüp, yapancı adama götüren birisi olarak görülüp, ruhen bir düşmanlık hissi başlayacaktı. Faraza kadının başına boşanmak gibi bir iş gelse, erkek kardeşleri bu intikam ve düşmanlık hissi ile kadını hiç sahiplenmeyecekler, ya da iyi bir nazarla bakmayacaklardı. Bu da zarif ve narin olan kadının ruh dünyasında derin yaralar açacaktı. Ama kadın mirasın üçte birisini aldığı zaman, diğer üçte biri kadının bir emaneti gibi erkek kardeşlerinde kalacağı için, bir minnet ve şefkat oluşturacak ve bu da akrabalık bağlarını zinde ve sağlam tutacaktır. Böylece erkek kardeşler, kız kardeşine bakmaya ve sahiplenmeye kendini mecbur hissedecek. Günümüzde miras yüzünden husumet ve kavgaların çok olması, hatta ölümler ile neticelenmesi meselemizi gayet güzel teyit ediyor. Anadolu’da kız kardeşe hiç miras verilmemesi de bu meselemizi teyit etmektedir. page 1 / 2 "Miras konusunda, Allah çocuklarınız hakkında şöyle emreder: Erkeğin hakkı, kadının hissesinin iki mislidir. Şayet kadınların sayısı ikiden fazla ise onlar terikenin üçte ikisini alırlar. Eğer kız evlat tek ise terikenin yarısını alır." "Anne babaya gelince, ölenin çocuğu varsa, onun terikesinden her birine altıda bir hisse vardır. Eğer çocuğu yoksa ve kendisine ana babası vâris oluyorsa annesine üçte bir hisse vardır." "Şayet ölenin kardeşleri varsa, ölenin yaptığı vasiyetin ifasından ve borcunun ödenmesinden sonra annenin hissesi altıda birdir." "Anne babanız ile evlatlarınızdan hangisinin size daha faydalı olacağını siz bilemezsiniz. Bunlar Allah’ın koyduğu farzlardır. Allah muhakkak ki alîm ve hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir)." (Nisa, 4/11) Yukarıdaki ayette geçen; “Şayet ölenin kardeşleri varsa, ölenin yaptığı vasiyetin ifasından ve borcunun ödenmesinden sonra annenin hissesi altıda birdir.” cümlesi, annenin evladının üzerinde miras hakkının olduğunu söylüyor. Şayet ölen evladın yavrusu varsa, anneye mirastan altıda bir düşerken, yavrusu yok ise, üçte bir olarak taksim edilir... page 2 / 2 Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)