Tarihi Süreci İçinde Avrasya Jeopolitiğindeki

advertisement
Avrasya Jeopolitiğine
Rus-ABD Yaklaşımları
Feridun Yıldız
(*)
Avrasya, kelime olarak Asya ve Avrupa kelimelerinin birleştirilmesi ile
oluşturulmuştur ve coğrafya kavramı olarak, Atlas Okyanusu'ndan Pasifik
Okyanusu'na kadar uzanan, Okyanus'tan Okyanus'a bütün Eski Kıta'yı
içine alır, yani Avrupa ile Asya'dan oluşur. Ancak siyasi açıdan tarihte bu kıta
üzerinde hâkim olmuş, ya da bu kıta üzerinde hâkimiyetlerini tesis etmek
isteyen her millet ve devlet Avrasya tanımlarını ve stratejilerini kendilerine
göre belirlemişlerdir. Dinlerin ve medeniyetlerin doğup geliştiği bir mekân
olarak Avrasya tarih boyunca dünyanın en önemli bölgesi olma özelliği
taşımıştır.
1. RUSYA
Bugün gelinen durumda Rusya'nın Soğuk Savaş döneminde kıyasıya
mücadele ettiği Batıyla eski düşmanlığını unutarak yeni bir işbirliğine girdiği
düşüncesi yaygınlık kazanmıştır. Ancak bu durumun ne kadar gerçekçi ve
kalıcı olabileceği Rusya tarihini ve bu tarih içerisinde ortaya çıkan düşünce
akımlarını ve onların etkinliğini bilenler için şüpheyle karşılanmak duru1
mundadır. Avrasyacılık Rusya'da bugün olduğu kadar SSCB döneminde
de en çok tartışılan fikir akımlarından birisi olmuştur.
1439'da Bizans Patrikliği'nin Floransa'da Vatikan'ı Hıristiyan âleminin
en büyük dinî otoritesi olarak tanıması Rus Ortodoks Patrikliği tarafından
bir ihanet olarak değerlendirilmiş ve Rus Patrikliği artık Bizans Patrikliği'ne
bağlı olarak kalmayacaklarını ve dolayısıyla bağımsızlıklarını ilân etti. Çar
III. Ivan ise son Bizans prensesi ile evlenerek Rusya'yı Bizans'tan sonra 3.
Roma olarak ilân etti. Rus tarihinde modernleşme ve batılaşma hareketleri
18. yy.da Çar Deli Petro ile başlar. Petro ile başlayan modernite eski 3.
Roma zihniyeti ile sentezlenerek Rusya'da üretilen bütün düşünce akımla(*)
21. Yüzyıl Dergisi Editörü (Em. Subay, Bilim Uzmanı)
GAZİGİL, Orhan “Rusya'da Avrasyacılık Düşüncesi Ve Yeni Alternatif Arayışları”,
Avrasya Etütleri (TİKA), Yıl12, Sayı 27-28 (2005)
1
[149]
Feridun Yıldız
rının Rusya'nın özel ve kutsal sorumluluklarının olduğuna inanılması sonucunu ortaya çıkarmıştır. Bu yüzden Avrasyacılık düşüncesi temelini tarih ve
mekândan almıştır. Çağdaş Rus Avrasyacılığının en büyük ideologu olan
2
Aleksandr Gelyeviç Dugin'e göre, jeopolitik kutsal coğrafyanın desakralize ve sekülarize edilmiş halidir. Jeopolitik bugün desakralize edilmiştir
ancak onun durumu fizik veya kimya kadar geri dönülmez olarak kutsallığını kaybetmiş değildir. Jeopolitik hala kutsalla olan bağlarını sürdürmektedir ve gelecekte coğrafyanın jeopolitiğe dönüşmesi değil, jeopolitiğin kutsal coğrafyaya dönüşmesi gerçekleşecektir.3
Petro'dan yarım yüzyıl donra Çariçe Katherina, hâlâ, “Rusya bir Avrupa gücüdür” demekteydi Ondan da yarım yüzyıl sonra, Nikolai
Danilevsky, ilk defa hem Avrupa ve hem de Asya'dan farklı, ikisinin
değerlerini de taşıyan ama özgün bir Avrasya düşüncesini ilk kez dile
getirdi. Ona göre Avrasya'nın asıl karakteristik özelliğini veren de
ortasındaki Orta Asya stepidir. Bu bölgede yaşayan kavimler, ortak
tarihsel geçmişten ötürü, dünyanın öteki bölgelerinden farklı ama
birbirleri ile benzer “özgün” bir kimliğin sahibidirler. Gerçek
Avrasya da burasıdır! Moğolların egemenliği altında bu kavimler,
ortak bir kimlik geliştirmişlerdir. Bu halklar, Rusların liderliği
altında birleşmelidirler. Slavların ama özellikle de Rusların yönetimi,
Avrupalıların aksine birlik, barışçılık ve adaletle karakterize olup;
tarih de göstermektedir ki Rusların liderliği altında bu halkların
Hıristiyanlığı gönüllü kabullerinin ardından, kimsenin kimseye baskı yapmayacağı, bir birlik kutsal bir ittifak şeklinde meydana çıkacaktır. İşte o zaman da ortak bir Avrasya Kültürü ve kimliği elbette ki
doğacaktır.4
2
Aleksandr Gelyeviç Dugin; 1991 Yılından beri "Aziz Melek" Ortodoks Almanağı ve Elementler
dergilerinin başyazarı ve Arktogey Ortodoks (Dini) Araştırmaları Derneği Başkanı. 1996-1997:
Moskova'da yayın yapan FM 101 Radyosunda "Finus Mundi" programının yapımcısı ve sunucusu.
1997-1999: Özgür Rusya Radyosunda Jeopolitik Yorum programının yapımcısı ve sunucusu. 1998
yılından beri Rusya Parlamentosunun Alt Kanadı Duma Başkan Danışmanı ve özel Yeni Rusya
Üniversitesi Rektörü.. 1999 yılından beri Rusya Parlamentosunun Alt Kanadı Duma nezdindeki
Milli Güvenlik Konseyi Jeopolitik Ekspertiz Merkezi Başkanı. 2001 yılından beri Tüm Rusya
Avrasya Toplumsal Siyasi Hareketi lideri. 2002 yılından beri Avrasya coğrafyasında eski ve yeni tüm
Rus Ortodoks mezhebi gelenekleriyle barışık Rus hegemonyasına dayalı bir emperyal devleti
savunan "Neo-Avrasya" hareketinin siyasi yapılanması konumundaki "Avrasya Partisi" Genel
Başkanı.
3
GAZİGİL, Orhan “a.g.y.”
4
MATTHEW, Schmidt “Is Putin Pursuing a Policy of Eurasianism?”, Demokratizatsiya,
Winter 2005
[150]
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
Avrasya Jeopolitiğine Rus-ABD Yaklaşımları
İbn Haldun'un, kavimlerin tabiatlarının yaşadıkları çevreye-iklime göre şekillendiği görüşünü benimseyip geliştiren ilk Rus Avrasyacıları Pyotr
5
Savitsky ve Lev Nikoloyeviç Gumilev görüşlerine temel olarak mekân
ve tarihi almışlar, bu ekolün günümüzdeki temsilcileri olan Dugin ve
Panarin Avrasyacılık düşüncesini jeopolitik ve strateji eksenli geliştirmişlerdir.
Panarin'e göre, Petroyla başlayan daha Avrasyacı düşünce sistesonra ise SSCB ile devam eden Batı medeniyeti minin en büyük çıkmazı
içerisinde yer alma arzusu Rusya için başarıAvrasya coğrafyası üzesızlıkla sonuçlanmıştır. Rusya başka bir medeniyetin çatısı altına girmelidir. Bu, Doğu mede- rinde hangi hâkim kültür
niyetidir. Bugün Rusya'nın ve Doğunun manevî çerçevesinde bir araya
ve jeopolitik hedefleri aynı noktada birleşmek- gelineceğidir. Bölgesel
6
tedir.
alanda Avrasyacıların
Panarin'de ciddi bir Anti-Amerikan eği- Rusya'yı doğrudan ilgilim de vardır. Batı Avrupa'nın AB; ABD'nin
de Büyük Orta Doğu projesine alternatif lendiren kültür birliği
olarak, Rusya'nın da Avrasya Projesi oldu- Slav-Turan kültürel birğunu savunmaktalar. Panarin, özellikle mo- liğidir. İkinci birlik ise
dernizmin bir Amerikan modeli olduğunu Kıtanın tümünde büyük
düşünerek karşı çıkmaktadır. Panarin'e gödinlerin ve Uzakdoğu
re Rusya'nın dış politik ekseninin Avrasyacılık üzerine bina edilmesi gerekmektedir.7 felsefelerinin etkileşiminSSCB döneminde komünist Rus yöneticile- den doğan büyük
rin Avrasyacılık görüşleri Danilevsky'den Avrasya kültür birliğidir.
farklı değildir. 10.-11. ve 12. Kongre'nin Tutanakları bu görüşümüzü destekleyecek delillerle doludur. Mirseyit
Sultanga-liev, Turar Rızkılov, Neriman Nermanov v.b. gibi Türk
asıllı komünistlerin başlarına gelenlere tarih şahittir. Rus yerleşimlerine yardımcı olmadıkları için 1939'da Orta Asya'daki Türk asıllı
5
Gumilev'in Türkçeye çevrilen eserleri: Eski Türkler(Selenge Yn., 2002), Halkların Şekillenişi
Yükseliş ve Düşüşleri(Selenge Yn., 2003), Hazar Çevresinde Bin Yıl / Etno-Tarih Açısından Türk Halklarının ve Çevre Halkların Şekillenişi Üzerine(Selenge Yn., 2002), Hunlar(Selenge Yn., 2002), Muhayyel Hükümdarlığın İzinde(Selenge Yn., 2002), Avrasya'dan
Makaleler(Selenge Yn., 2005), Eski Ruslar ve Büyük Bozkır Halkları C.1-C.2(Selenge Yn.,
2003), Kavimlerin Türeyişi ve Yeryüzü Üzerindeki Yaşam Bölgeleri(Ötüken Yn., 2002), Hazar Çevresinde Bin Yıl (Selenge Yn., 2002), Son ve Yeniden Başlangıç (Selenge Yn., 2004)
6
GAZİGİL, Orhan “a.g.y.”
7
MATTHEW, Schmidt “a.g.y.”
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
[151]
Feridun Yıldız
Komünist Partisi yöneticilerinin çoğu Moskova tarafından öldürüldü.8
Avrasyacı düşünce sisteminin en büyük çıkmazı Avrasya coğrafyası
üzerinde hangi hâkim kültür çerçevesinde bir araya gelineceğidir. Bölgesel
alanda Avrasyacıların Rusya'yı doğrudan ilgilendiren kültür birliği SlavTuran kültürel birliğidir. İkinci birlik ise Kıtanın tümünde büyük dinlerin ve
Uzakdoğu felsefelerinin etkileşiminden doğan büyük Avrasya kültür
birliğidir.9
Slav-Turan kültürel yakınlığını savunan düşünürlerin başında knez N. Trubetskoy gelGünümüzde, Avrasya
mektedir.
Trubekskoy'a göre Rus kültürü üzedeyimini, Bassin gibi
rindeki Turan etkisi, Rusların merkeziyetçi devgüncel Rusya uzmanları let yapısı oluşturmalarına olduğu kadar Ortode aynen Danilovsky gibi doksluğu yorumlamalarına da ciddî şekilde etki
etmiştir. Ruslar Ortodoksluğu Turandan değil,
tanımlamaktadırlar.
Bassin'in Avrasya tanımı Bizans'tan almışlardı ancak bu inancın Rus toplumunda oynadığı rol Turanî psikolojiye göre
şu şekildedir: “Kıtanın
belirlenmiştir. Rus halkının günlük hayatında diortasındaki alçak, dev
nin yeri Türklerin dinleriyle olan ilişkisini andırstep! Bağımsız bir coğ- maktadır. Her iki toplum da benimsedikleri dini,
rafik dünya! Hem Asya'- pratik sonuçlarını göz önünde bulundurarak değerlendirmişlerdir. Ortodoks Rus din adamları
dan, hem de Avrupa'dan Bizanslı
din adamlarının yoğun düzeydeki teofarklı, seçkin değerleri
lojik tartışmalarına katılmakta fazla bir başarı
bulunan bir alan!”
gösterememişlerdir. Türklerin İslâm'a olan bağlılıkları da Trubetsko'ya göre böyledir. Savitsky
ise Rus devletçiliğinin oluşumunun son halini Moğollarla birlikte aldığını
dile getirir. Gumilev ve Vernadsky gibi isimlerin göçebeler üzerine yaptıkları
tarih araştırmalarının kökeninde de şüphesiz Turan-Slav kültürel birliğinin
ve Avrasya kültürünün göçebe kavimler tarafından nasıl şekillendirildiğinin
ortaya çıkartılması yatmaktadır. Gumliev'in Hazar çevresine odaklanarak
yaptığı çalışmalar aslında Avrasya kültürünün son iki bin yıldaki gelişiminin
izlerini sürebilmeyi amaçlamaktadır.10
Günümüzde, Avrasya deyimini, Bassin gibi güncel Rusya uzmanları de aynen Danilovsky gibi tanımlamaktadırlar. Bassin'in Av8
BERATLI, Nazım “Avrasya mı? Avrasya mı?”, Yeni Düzen Gazetesi(KKTC), 28 Kasım 2005
GAZİGİL, Orhan “a.g.y.”
10
GAZİGİL, Orhan “a.g.y.”
9
[152]
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
Avrasya Jeopolitiğine Rus-ABD Yaklaşımları
rasya tanımı şu şekildedir: “Kıtanın ortasındaki alçak, dev step!
Bağımsız bir coğrafik dünya! Hem Asya'dan, hem de Avrupa'dan
11
farklı, seçkin değerleri bulunan bir alan!”
Neoavrasyacılar Rus etnik ve kültürel oluşumunda Turan etkisini kabul
etmektedirler. “Avrasya Devleti Rusya- Slav ve Türk unsurların birleşmesine dayanmaktadır. Bu bileşenler Heartland ile özdeşleşmiş
olan kıtasal devletin ekseni haline gelen Velikorus hal- Soğuk Savaş dönemi ve
kını doğurmuştur.” Dugin'in bu ifadesi neoavras- sonrasında Türk jeopoyacıların çoğunda dile gelir ve sadece tarihsel bir
gerçeğin kabullenilmesini yansıtmaktadır. Neo- litiğinin Atlantist özelavrasyacılar'da Türkofil eğilimlerin ilk Avrasya- likler taşıdığını iddia
cılar kadar derin olduğunu söylemek ise müm- eden Neoavrasyacılar bu
kün değildir. Soğuk Savaş dönemi ve sonrasında tutumun Avrasya'nın geTürk jeopolitiğinin Atlantist özellikler taşıdığıleceği için endişe verici
nı iddia eden Neoavrasyacılar bu tutumun Avrasya'nın geleceği için endişe verici olduğunu olduğunu söylemektedir12
ler.
söylemektedirler.
Sultan Galiyev görüşlerini açıklarken velikorus düşüncesi ile ilgili tepkilerini şu şekilde dile getirir: “Büyük devletçilik”
hurafesi ile zehirlenen, bazen ise katıksız bir “velikorus”(Büyük Rusyacılık) şovenizmi
hastalığına tutulmuş olanlar. Bu grup bir alışkanlık olarak, milli devletlerin kurulmasına her zaman karşı çıkar, onların oluşturulmasını engellemeye çalışırlar, kurulması durumunda ise, bu milli devletlerde iktidarı ele geçirmek için mücadele verir, buralarda
13
“yerli” kadroların etkisinin artmasına karşı direnirler.”.”
Azeri yazar S. Sedreddin, velikorus düşüncesini şövenist bir hareket olarak görür: “Allahsız sayılan komünist ideolojisi geçmiş Sovyetlerin içinde yer alan milletleri Sovyet halkı adı ile tanıtmaya çalışırdı. Bu ülke arazisinde yaşayan insanlar dış
ülkelerde Rus gibi tanıttırıldı. Çünkü bütün ülkelerde "beynelmilel" adlandırılan ko14
münist ideolojisinin özünde ve mahiyetinde velikorus şovenizmi yatardı.” Azeri aydınlardan Dr. C. Kasımov da aynı görüştedir: “Velikorus şovenizmi, Panislamizm, Pantürkizm damgaları aslında Sovyetler Birliği'nde yaşayan milletleri milli öz15
gürlük bakımından kimliksizleştirmeye, mankurtlaştırmaya hizmet ederdi.”. Ke11
MATTHEW, Schmidt “a.g.y.”
GAZİGİL, Orhan “a.g.y.”
13
KAKINÇ, Halit “Destansı Kuramcı Sultan Galiyev”, Bulut Yn., İst. 2004, s.30
14
SEDREDDİN, S. “Sefirin mövqeyi ile "Panarmenian"ınkı üst-üste düşür”, Ayna Gazetesi, 24/03/2006
15
QASIMOV, A. E. - "Ceza-İcra Hüququ Tarixi", Önsöz C. KQasımov, Bakı, Bakı
Universiteti Neşriyyatı, 2003
12
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
[153]
Feridun Yıldız
mali Hüseynova 1905-1906 yılları arasında Karabağ'da Ermenilerin yaptığı
16
soykırıma Velikorus siyasetinin sebep olduğunu savunmaktadır.
Trenin gibi düşünürler Avrasyacılığın uygulaması mümkün olmayan,
mübalağalı ölü bitmiş bir düşünce olduğunu ve gereksiz bir şekilde Asya ile
Avrupa'nın arasını açtığını savunurlar. Trenin'e göre Rusya'nın tek kurtuluşu “Avrupa-Atlantik” toplumu ile ittifak halinde olmaktır. Ancak her
fırsatta alenî bir şekilde Amerikan karşıtlığını sergileyen Rusya başkanı
Putin, Trenin gibi düşünmemektedir. Putin, 13 Kasım 2000'de Brunei'de
yapılan Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği
“Primakov Doktrini”yle Konsorsiyumu(APEC) zirvesinde, “Rusya
Rusya, Avrasya stratejisi her zaman kendisini bir Avrasya ülkesi
olarak hissetmiştir.” Açıklamasını yaptı.17
olarak, Çin ve HindisAvrasyacı olarak bilinen Rus dış politikasına
tan'ı kapsayan, bunların
“Primakov Doktrini” olarak geçen Avrupa ve
blok oluşturmalarını
ABD'ye karşı sol güçlerin de desteklediği bu akıhedefleyen bir politika
mın belli başlı hatları. Putin'in başbakan ve devizledi.
let başkanlığı döneminde de korundu. Ama
ABD ile işbirliğinin kapısı da hep açık bırakıldı.
Zaten Putin yönetimindeki Rusya, Asya ile Batı ilişkilerinin paralel gelişimini sağlayacak bir denge politikası izlemektedir.
“Primakov Doktrini”yle Rusya, Avrasya stratejisi olarak, Çin ve Hindistan'ı kapsayan, bunların blok oluşturmalarını hedefleyen bir politika
izledi.
Gelinen süreçte Avrasya'nın asıl sahipleri olan, Rusya, Çin ve diğerleri
(Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan) 26 Nisan 1996'da Şanghay İşbirliği Örgütü'nü (ŞİÖ) oluşturdular. Bu ittifak, ABD ve NATO merkezli tek
18
kutuplu dünya düzenine karşı olduklarını her zirvede dile getirmektedir.
Rusya Başbakanı Primakov'un Yeni Delhi'de ortaya attığı “Stratejik
Üçgen” düşüncesi Rusya, Hindistan ve Çin'in bölgede jeopolitik istikrarın
sağlanması için ortak hareket etmelerini öngörüyor. Yapılan yorumlarda
Orta Asya bölgesindeki petrol rezervleri, Ortadoğu ve Afganistan'da barışın sağlanması ve Taliban hareketinin, üç ülkeyi ortak hedeflerde buluş16
HÜSEYİNOVA, Kemali - “1905-1906-cı illərdə Qarabağ'da Türk-Müselman soykırımı”, Azad Qarabağ, 29/09/2006
17
MATTHEW, Schmidt “a.g.y.”
18
DEMİR, Abu Şehmuz “ABD'nin Ortadoğu Ve Avrasya Stratejisi”,
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=3936
[154]
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
Avrasya Jeopolitiğine Rus-ABD Yaklaşımları
BİRLEŞİK DEVLETLER TOPLULUĞU(BDT)
turduğu söyleniyor. Üç ülke de ABD egemenliğine karşı çok kutuplu bir
19
dünyayı hedefliyorlar.
Çin Rusya'nın ikinci büyük ticaret ortağıdır. “İki ülkenin Orta Asya'da
özellikle güvenlik, köktendinci İslami ve milliyetçi etnik hareketlerin önünün alınması
konularında ortak menfaat paylaştıkları biliniyor. Yeltsin ise 1996'da Pekin'i ziyareti
sırasında iki ülke arasında stratejik bir ortaklık oluşturulduğunu açıklayarak ABD'yi dünyada hegemonyacı eğilimlerden uzak durmaya çağırıyordu. Sibirya'dan Çin'e bir
doğalgaz boru hattı inşası, Çin'e nükleer enerji santrali kurulması gibi dev projelere de
20
imza atıldı”
Rusya - Çin yakınlaşması potansiyel olarak Avrasya bloğunun kurulması
açısından olumlu bir adım olmakla birlikte bölgedeki Türkleri zor durumda
bırakabilir. Bu ortamda Türkiye'nin üzerine büyük görev düşmektedir.21
1990'ların ortasından itibaren ilan ettiği "Yakın Çevre" politikası ile
Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkelerle daha sıkı bütünleşmeyi
19
ULUENGİN, Hadi “Avrasya Gargarası”, Hürriyet, 23 Aralık 1998
ÖĞÜTÇÜ, Mehmet,.”Yükselen Asya”, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara 1998
21
ÖĞÜT, Kaan “Avrasya Jeopolitiğinde Yeni Yapılanma ve Mustafa Kemal'in Avrasya
Düşüncesi”,
20
http://www.kemalist.org/showthread.php?s=aac6f7d9fe369457b0e7fb3e902b9931&t=300
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
[155]
Feridun Yıldız
gündemine almış olan Rusya, kendisi için hayatî çıkar alanı olarak gördüğü
Orta Asya Bölgesinde bölge dışı devletlerin etkili olmasını istememektedir.
Rusya 1993'ten itibaren eski Sovyet topraklarını arka bahçe (near
abroad) ilân etti, Bağımsız Devletler Topluluğu şemsiyesi altında eski Sovyet
cumhuriyetlerini toparlama ve yönlendirme çabaları içine girdi.22 Bu siyaset
doğrultusunda bir yandan bölge dışı devletleri uzak tutmaya çalışırken bir
yandan da bölgesel istikrarsızlıkları da destekleyerek bölge devletlerinin
kendisine olan bağımlılıklarını arttırmak istemektedir.
Örneklendirecek olursak, Gürcistan'da 1994 yılına kadar Devlet Başkanı olan Gamsahurdiya'ya karşı Şevardnadze'yi destekleyen Rusya,
Şevardnadze'nin Batı yanlısı bir politika izlemesi, Gürcistan'ın NATO üyeliğine düşünülmesi, Türkiye ile yakınlaşması, ve Bakü-Ceyhan Boru Hattı
projesini desteklemesi üzerine, Şevardnadze'ye karşı Abhazya ve Acar ayrılıkçı hareketleri destekleyerek, Gürcistan'a verdiği doğal gazı kısmış ve vize
uygulamalarıyla tepki göstermiştir.
Azerbaycan'da da benzer politikalar izleyen Rusya Türkiye ile yakınlaşan ve Hazar Petrollerinin işletilmesi konusunda kendisi ile işbirliği yapmaya
yanaşmayan Elçibey'i iktidardan uzaklaştırdıktan sonra Haydar Aliyev'i
yerine geçirmiş, Azerbaycan'ın BDT'ye girmesini sağlamış, hatta Eylül
1994'de imzalanan 'Yüzyılın Antlaşmasında' %10'luk bir pay almışsa da,
Karabağ sorununda Ermenistan'ı desteklemekten de geri kalmamıştır. Rusya'dan beklediği desteği göremeyen ve batı ile yakınlaşma çabaları içine giren Aliyev'e karşı Rusya, Hazar'ın hukukî statüsü sorununu baskı aracı olarak kullanmış, Aralık 1994 ve Mart 1995 yıllarında da Aliyev'i devirmek için
iki darbe girişiminde bulunmuştur.
Haydar Aliyev'in de Hazar Petrollerinin işletilmesi konusunda aynı doğrultuda girişimlerde bulunması üzerine Rus Dışişleri, bu defa Azerbaycan'ı
muhatap dahi görmeden Nisan 1994'de doğrudan İngiltere'ye bir nota
göndererek, “Hazar'da Rusya'nın onayı olmadan yapılacak bir anlaşmanın geçerli
olmayacağı” konusunda tarafları uyardı. 21 Haziran 1994'de ise, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Boris Yeltsin bir kararname yayınlayarak Azerbaycan'ı “Hazar'da Rusya'nın çıkarlarının göz ardı edilmesi durumunda her türlü yaptırımın uygulanacağı” şeklinde açıkça tehdit etti. Rusya'nın tüm engellemelerine
rağmen Azerbaycan'ın 20 Eylül 1994'de, Hazar Denizi'nde kendisine ait
olan Güneşli, Çirağ ve Azeri yataklarının işletilmesine ilişkin uluslararası
22
BAL, İdris “21 yüzyılın eşiğinde Türk dış politikası”, Zaman, 30.01.2002
[156]
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
Avrasya Jeopolitiğine Rus-ABD Yaklaşımları
petrol şirketleriyle “Asrın Mukavelesi” olarak adlandırılan anlaşmayı imzalaması bölgedeki güç mücadelesini iyice alevlendirdi.23
Gerek Gürcistan'daki gerekse Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki
sorunlar Rusya'nın bu bölgelere etnik çatışmalar nedeniyle müdahale
edebilme potansiyelini canlı tutmaktadır. Rusya bir yandan bölgedeki stratejik ortağı Ermenistan ile ilişkilerini pekiştirirken, NATO'nun doğuya doğru
genişleme çabalarından duyduğu tedirginliği Amerika karşıtı İran'a yaklaşarak gidermek istemiştir.
Rusya'nın Çeçenistan'a düzenlediği askeri Putin'le birlikte Rusya'da
operasyonları da aynı siyasî ve ekonomik politi- imparatorluk hayâlleri
kalarla ilişkilendirebiliriz. Kuzey Kafkasya Rusya'nın Karadeniz'e tek çıkışıdır. Grozni önemli yeniden canlanmıştır.
bir petrol bölgesidir. Çeçenistan'ın sahip olduğu Enerji sektörünün tempetrol rezervleri dışında, Azerbaycan ve Kaza- silcisi olan eski başbakan
kistan boru hatlarının geçiş yolu üzerinde bu- Anatoli Çubakis'in
lunması, Rusya tarafından kontrol altına alınma“liberal imparatorluk
24
sını vazgeçilmez kılmaktadır.
stratejisi” adını verdiği
Eylül 1995'te Başkan Yeltsin BDT'ye yönelik Rus hedeflerini belirleyen Rus politikası hak- stratejiyi kabul etmiş ve
uygulamaya başlamıştır.
kında resmi bir belge yayımladı:
"Rusya'nın BDT'ye yönelik politikasının ana
hedefi, dünya topluluğunda gerçek yerlerini talep etme yeteneğinde, ekonomik ve toplumsal olarak bütünleşmiş devletler topluluğu yaratmak... S. Birliği sonrası bölgenin topraklarında yeni devletlerarası siyasi ve ekonomik sistemin oluşturulmasında lider kuvvet
25
olarak Rusya'yı desteklemektir."
Putin'le birlikte Rusya'da imparatorluk hayâlleri yeniden canlanmıştır.
Enerji sektörünün temsilcisi olan eski başbakan Anatoli Çubakis'in “liberal imparatorluk stratejisi” adını verdiği stratejiyi kabul etmiş ve uygulamaya başlamıştır. Bu stratejinin ilk hedefi, Rusya'nın önce eski SSCB ülkelerini Rusya'ya bağlaması, ikinci aşamada bunun ötesinde bir etkinlik kazanmaktır. “Liberal imparatorluk stratejisi”, küreselleşmeden çok şey
öğrenmiş bir stratejidir.
23
PURTAŞ, Fuat “Hazar Bölgesinde Rekabetin Yeni Boyutu: Silahlanma Yarışı”, 1 Ekim
2004, http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp?kat=32&yazi=21
24
DEMİRAL, Necdet “Büyük Ortadoğu Projesinde Kafkasya”,
http://www.circassiancanada.com/tr/arastirma/0042_buyuk_ortadogu_projesinde_kafkasya.htm
25
BRZEZINSKI, Zbigniew, “Büyük Satranç Tahtası”, İnkılâp Yn., İstanbul 2005, s. 153
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
[157]
Feridun Yıldız
Rusya, Çubakis'e göre eski SSCB ülkeleri başta olmak üzere çevre ülkelerde 1) Doğal gaz dağıtım şebekesini, 2) Elektrik dağıtım şebekesini, 3)Bankacılık sektörünü, 4) Demiryolu ulaşım ağını, 5) Telekominikasyon ağını
Rus şirketleri aracılığı ile kapitalist ekonominin kuralları içinde ancak bir
devlet stratejisi çerçevesinde ele geçirmelidir. Rusya, ayrıca Rusça'nın eski
SSCB bölgesinde temel kültür ve konuşma dili olması için çalışmalıdır. Bu
stratejiye göre.
Moskova, son birkaç yıldan buyana saldırgan bir şekilde liberal imparatorluk stratejisini
Moskova, son birkaç
yıldan buyana saldırgan uygulamaktadır. Bu stratejinin önemli bir parçası da Rusya'nın sahip olduğu 12 trilyon dolar debir şekilde liberal impa- ğerindeki
doğal gaz rezervleridir. Moskova, Rus
ratorluk stratejisini uygu- doğal gazına bağlı ülkeler üzerinde doğal gaz filamaktadır. Bu stratejinin yatlarını artırarak veya keserek çok etkili bir baskı oluşturabiliyor. Rusya, Ukrayna'ya sattığı doönemli bir parçası da
Rusya'nın sahip olduğu ğal gazı keserek, Batı yanlısı Yulya Timeşenko
hükümetini devirmiş, Rus yanlısı Yanukoviç'in
12 trilyon dolar değerin- iktidara gelmesini sağlamıştı. Moskova'ya kafa
deki doğal gaz rezervle- tutan Batı yanlısı Gürcistan'ı baskı altına almak
ridir. Moskova, Rus do- için Rusya doğal gazın 1000 metreküpünün fiyağal gazına bağlı ülkeler tını 110 dolardan 235 Dolara çıkardı. Bu kriz sırasında Türkiye'ye gelen Gürcistan Cumhurüzerinde doğal gaz
başkanı, Türkiye'den doğalgaz isteyince, Mosfiyatlarını artırarak veya kova derhal Ankara'ya “benden aldığın doğalgazı
26
keserek çok etkili bir
Gürcistan'a satamazsın” mesajını yolladı.
baskı oluşturabiliyor.
Ünlü Amerikalı uzman yazar Paul Henze
Rusların Kafkasya'ya tarihi ilgisini şöyle açıklamaktadırlar. “Rusya'nın Kafkaslara aktif ilgisi en azından üç yüz yıl geriye
uzanır. Rusya'nın 19. yy.'da bütün Kafkasların kontrolünü sağlamlaştırma
kampanyası Rus tarih ve literatüründe ingiltere'nin Hindistan'a olan tavrıyla
kıyaslanabilecek bir iz bıraktı ancak önemli bir farkla İngilizler Hindistan
kara parçasında ağırlıklı bir stratejik nüfuz kurmayı arzulamazken, Rusların
büyük bir bölümü bütün Kafkaslarda politik ve stratejik nüfuzun kurulmasını istemiştir. Kuzey Kafkasya'nın Rusya Federasyonu'nun halen hazmedilmemiş bölümü olması bu isteği güçlendirmektedir. Rusya'nın Kafkaslardaki duyarlılığı Türkiye ve İran'ın Rusya'nın sahip olduğundan daha uzun ta26
ÖZDAĞ, Ümit “Rusya'nın yeni stratejisi ve Türkiye 1”, Yeniçağ 11.01.2007
[158]
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
Avrasya Jeopolitiğine Rus-ABD Yaklaşımları
rihi bağlara sahip olduğu ülkelerle ilişkileri genişletmek istekleriyle birleş27
mektedir.”
Ayrıca, Rusya buradan geçen boru hatları ile Azerbaycan ve Kazakistan'ı da kontrol altında tutmak istemektedir. Brzezinski Rusya'nın Türk toprakları üzerindeki stratejik hedeflerini şu şekilde özetlemektedir;
“Bölgede azami derecede Rus siyasi ve ekonomik nüfuzunun -yeniden- sağlanması
genel hedeftir. Bu hedefin başarılması için temel mekanizma BDT'nin desteklenmesidir.
Moskova'nın siyasî olarak boyun eğdirmek istediği öncelikli hedeflerse Azerbaycan ve Kazakistan gibi görün- Rus Avrasyacılığı, Çarlık
mektedir. Rus siyasî karşı atağının başarılı olması için, ve SSCB dönemi Rusyahem bölgenin kapısı açılmalı hem de kalkanı delinme- sı'nın bugünkü yayılmacı
lidir.
hedeflerini izah eder.
Azerbaycan Rusya'nın öncelikli hedefi olmalıdır.
Boyun eğmesi Orta Asya'yı Batı'ya, özellikle Türkiye'ye kapatmasını kolaylaştıracaktır. Böylece Rusya'nın isyankâr Özbekistan ve Türkmenistan üzerindeki gücü artacaktır. Bu noktada, Hazar Denizi dip kuyu açma haklarının bölüşülmesi gibi netameli konularda İran'la stratejik işbirliği, Bakû'yü, Moskova'nın isteklerine itaat etmeye zorlamasına yardımcı olmaktadır. Boyun eğmiş Azerbaycan Rusya'nın Gürcistan ve Ermenistan'da egemen pozisyonunu güçlendirmesine de
faydalı olacaktır.
Kazakistan da öncelikli ve çekici bir hedeftir. Etnik hassasiyeti Kazak hükümetlerinin Moskova'ya açıkça karşı çıkmalarını imkânsız kılmaktadır. Ayrıca Moskova'nın, Kazakların Çin'in artan dinamizminden duydukları korkuyu ve Çin'in bitişik
Xinjiang Eyaleti'ni Çinlileştirmesinden duydukları öfkeyi de kullanması muhtemeldir.
Kazakistan'ın giderek daha çok boyun eğmesi, Kırgızistan ve Tacikistan'ın neredeyse
kendiliklerinden Moskova'nın denetim alanına girmeleri, Özbekistan ve Türkme28
nistan'ınsa doğrudan Rus baskısına maruz kalması jeopolitik etkilerini yapacaktır."
Sonuç olarak Rus Avrasyacılığı, Çarlık ve SSCB dönemi Rusyası'nın
bugünkü yayılmacı hedeflerini izah eder. Büşra Erşanlı'nın dediği gibi, “Avrasya gerçeği, Sovyet sisteminin dünya siyasetine son katkısıdır. Lenin'in "ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı" anlayışı, başından beri ulus-devlet modelini dışlamıştır, imparatorluk, sosyalist birlik ve Avrasya BDT'si bir tarihî devamlılık içinde çokulusluluğu bir kimlik haline getirmiştir. Rus siyasal düşüncesinde yüzyılın başından bu yana
27
ÇAKMAK, Haydar - “1989'dan Günümüze Gürcistan”, Karadeniz Teknik Üniversitesi
Kafkasya Ve Orta Asya Ülkeleri Uygulama Ve Araştırma Merkezi Merkez Yayın No: 1998/2,
Trabzon 1998
28
BRZEZINSKI, Zbigniew, “a.g.e.”, s. 199
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
[159]
Feridun Yıldız
var olan ancak son on yılda politik anlamda gündeme gelen Avrasya anlayışı, aslında eski imparatorlukların sınırlarını anımsatır. Ve bu çerçevede millet bilincini ya da duygusunu, devlet sınırlarının dışına taşır. Ve bugünkü uluslararası ilişkilerin karşılıklı
bağımlılık veya pragmatik bağımsızlık tecrübeleri içinde "Avrupa sınırlarını genişletmek" için Avrasya kavramına başvurmak, NATO sınırlarını genişletmek politika29
sından pek de farklı görünmemektedir.”
2. ABD
20. yüzyılın başlarında Doğu'yu, Ortadoğu'yu coğrafik olarak derinden
etkileyen ve saha hâkimiyeti açısından en önemli jeopolitik düşünce tarzı
İngiliz düşünürü Sir Harold Mackinder'in Avrasya'ya yönelik “Tarihin
Coğrafi Ekseni” adlı yazısından geliştirilen doktrindi. Mackinder, “hayat
sahaları” olarak adlandırdığı, Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarını “dünya adaları olup, dünya adasının ana hatlarını coğrafî hisarlarla çevrili geniş bir bölge olan Avrasya'yı 1904'den 1945'lere kadar üç kez gündeme getirdi ve Avrasya'ya hakim olan
dünyaya hakim olur” tanımlamasını yaptı.
Mackinder'in dile getirdiği “Hayat sahaları” Batıdan Volga ırmağı,
Doğudan Batı Sibirya, Kuzeyden Kuzey Buz Denizi, Güneyden Himalaya
sıradağları, İran ve Moğolistan dağlarınca çevrilmiş ve askeri açıdan istila
edilmesi çok zor olan bir alandır. Bu açıdan iç kenar kuşak olarak sırtını
Avrasya'nın kara parçasına dayamış ve su kenarında bulunan topraklardır.
Bu coğrafyacının görüşüne göre; Ortadoğu ve Fars Körfezi, kenar kuşaktır
ve bundan dolayı da özel bir öneme sahiptir. Yani bu bölgeler kara parçasıyla
deniz'in birleştiği noktalar olup, kara ve deniz kuvvetlerinin aynı anda
çalışacağı alanlardır. İkinci Dünya savaşından sonra bu kenar kuşak veya iç
kuşağın jeopolitik teorisyeni olan ABD'li Nicholas J. Spykmann, her iki
kuşak teorisini inceledikten sonra, kenar kuşak bölgelerin Amerika'nın
güvenliği için önem taşıdığı tespiti ile, ABD'nin buralarda yoğunlaşması
gerektiğini ileri sürdü.
Bu kenar kuşak bölgeleri; Sovyetler Birliği dışında, Avrupa Kıtası'nı,
Küçük Asya bölgesini, Suudi Arabistan'ı, Irak'ı, İran'ı, Afganistan'ı, Hindistan'ı, Güney Doğu Asya'yı, Çin'i, Kore yarım adasını ve Sibirya'yı kapsıyordu.
Kenar kuşak teorisi doğrultusunda bölgenin güvenliğini İngiltere'den
devralan ABD, Ortadoğu'nun büyük kısmında ve Fars bölgesinde emper29
ERŞANLI, Büşra “Milliyetçilik Teorileri -Avrasya'da Siyaset ve İlişkiler”, Türkiye Günlüğü, Sayı: 50. Mart-Nisan 1998. s. 9-15
[160]
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
Avrasya Jeopolitiğine Rus-ABD Yaklaşımları
yalist merkezler adına kendi denetimini geliştirerek, buradaki etkinliğini
derinleştirdi. N. J. Spykmann, “bu bölgelerin Sovyetler Birliğinin denetimine girmesi halinde, Amerika güvenliğinin büyük tehditler altında olacağı30
nı" iddia ediyordu.
Çağdaş Amerikan stratejistlerinden Zbigniew Brzezinski, The Grand
Chessboard(Büyük Satranç Tahtası) isimli kitabının önsözüne, “Takriben beş
yüz yıl önce kıtalar siyasi olarak birbirlerini etkilemeye başladığı zaman Avrasya dünya
gücünün merkezi oldu” diyerek başlar.31 Anglo-Sakson kültürün bugünkü hâkim devleti olan ABD'nin Avrasya hedefleri fikri kaynağını İngiliz jeopolitik
uzmanı Sir Harold Mackinder'in 1904 yılında, “Avrasya'ya hükmeden dünyaya hükmeder” tespitinden almaktadır.
Brzezinski, I. Dünya Savaşının, Amerikan askeri kuvvetlerinin Avrupa
30
DEMİR, Abu Şehmuz “Doğunun Keşfi Ve İran'ın Önemi”, ARD TV. Panorama Programı (14.03.2006)
31
BRZEZINSKI, Zbigniew, “a.g.e.”, s. 13
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
[161]
Feridun Yıldız
içerisine kitlesel yayılımı için ilk fırsatı sağladığını, Woodrow Wilson İlkeleri'nin ünlü On Dört Maddesinin Amerikan kuvvetleri ile takviye edilen
Amerikan idealizminin Avrupa jeopolitiğine sokulmasını temsil ettiğini savunur.32 Ama ABD'yi küresel bir güç haline getiren savaş, II. Dünya Savaşı'dır. Savaşın galipleri ABD ve SSCB küresel iki güç olarak yıllarca insanlara dünyayı kendi aralarında paylaşma ve çekişme esasına dayanan Soğuk
Savaş dönemini yaşattılar.
Sovyetlerin çevre ülkelerde yoğunlaşıp bu
SSCB'nin dağılma süreci- bölgelerde(Ortadoğu'da) etkinlik ve varlığını
genişletme çalışması üzerine dönemin Moskova
ne girmesiyle birlikte,
Büyükelçisi vekili George Cenan Sovyetlerin
ABD “Yeni Dünya Dü- bölgede önünün kesilmesi için Washington'a
zenini” ilan etti. ABD “containment” teorisi denen sekiz bin kelimeiçin Yeni Dünya Düzeni lik bir telgrafla önerisini bildirdi. G. Cenan bu
sürecinin en temel şart- önerisinde, “Sovyetler Birliğinin o topraklara inme ve
yayılma gibi tarihi bir hedefinin olup, özünde saklı oldularından birisi Avrasya'- ğunu buna karşı hiçbir şey yapılamaz” diyerek, “bunın ABD tarafından
na karşı set çekme ve etrafının kuşatılmasının”
gerekliliğine vurgu yapmıştı.
kontrolüdür.
Sovyetler Birliğinin önünün kesilmesi için,
batının bilim merkezlerince topyekün geliştirilen çeşitli teoriler doğrultusunda, “Domino teorisi”, ilk defa 1947 yılında Amerika'nın Moskova elçisi William Pelit tarafından dillendirildi ve Amerikalı gazeteci Walter
Lipmen ise, bu dönemi “soğuk savaş” dönemi olarak adlandırdı.33
SSCB'nin dağılma sürecine girmesiyle birlikte, ABD “Yeni Dünya
Düzenini” ilân etti. ABD için Yeni Dünya Düzeni sürecinin en temel
şartlarından birisi Avrasya'nın ABD tarafından kontrolüdür. Avrasya'nın,
zengin enerji kaynakları dışında en önemli özelliği ABD'nin Dünya hâkimiyetine kafa tutabilecek potansiyel güçlerin de bu bölgede bulunmasıdır.
Ortadoğu ve Avrasya bölgesindeki zengin yeraltı kaynaklarını kontrol altında tutabilmek için, ABD, “Genişletilmiş Ortadoğu Projesi”ni(GOP) geliştirmiştir. Büyük Orta Doğu (Orta Doğu, Kafkasya ve Orta Asya), diğer
bir ifade ile Arap Dünyası ve Türk Dünyasıdır. BOP'un amacı, bu
coğrafyanın doğalgaz ve petrol kaynaklarının ABD'nin 21. yüzyılda da tek
32
BRZEZINSKI, Zbigniew, “a.g.e.”, s. 18
DEMİR, Abu Şehmuz “Doğunun Keşfi Ve İran'ın Önemi”, ARD TV. Panorama Programı (14.03.2006)
33
[162]
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
Avrasya Jeopolitiğine Rus-ABD Yaklaşımları
süper güç konumunu güvence altına alacak şekilde ABD'nin denetimi altına
34
alınmasıdır. 2004 Haziran ayında İstanbul'da gerçekleştirilen NATO Zirvesi öncesinde projenin adı Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika
Projesi(GOKAP)'ne dönüşmüştür.35
Sovyetler Birliğinin çöküşüyle birlikte Karadeniz'in jeopolitiği ve
ABD'nin bu bölge üzerindeki stratejileri önemli bir dönüşüm geçirdi. Karadeniz; Avrupa, Avrasya ve Orta Doğu güvenlik alanlarının oluşturduğu
“şeytan üçgeninin” merkezi olarak kabul ediliyor. ABD Karadeniz'e yönelik oluşturduğu stra- Karadenize yönelik
tejide bölgeyi yalnızca denize kıyısı olan devletABD stratejisinin belirle36
ler üzerinden tanımlamıyor. Bu projeye “Genişletilmiş Karadeniz Projesi” deniliyor. Bu yen temel dinamik ise
proje ile ABD, Baltık Denizi-Karadeniz-Hazar Orta Asya ve Hazar petDenizi havzalarını birleştiren bir bakış ile “Bal- rollerine yönelik önemli
tık'tan Türkistan'a” uzanan bir alanda etki kur- uluslararası aktörlerin
mak istiyor. ABD'nin bu bölgede açıklanan beş
yoğun talebiyle ortaya
hedefi vardır.
çıkan enerji ekseninin,
Bu hedefleri şu şekilde özetlemek mümkün:
1) Demokratikleşme, 2) Gürcistan ve Ukray- Karadeniz'i enerji nakna'nın NATO üyeliği, 3) Dondurulmuş çatış- linde önemli bir su yolu
maların çözülmesi, 4) Enerji güvenliği, 5) Rus- haline getirmesidir.
ya'nın etkisinin kırılması.37
Bölgeye yönelik ABD stratejisini belirleyen temel dinamik ise Orta
Asya ve Hazar petrollerine yönelik önemli uluslararası aktörlerin yoğun
talebiyle ortaya çıkan enerji ekseninin, Karadeniz'i enerji naklinde önemli
bir su yolu haline getirmesidir. Nitekim Orta Asya ve Hazar enerji rezervleri, dünya petrol fiyatlarının istikrarı ve ABD'nin enerji temini için oldukça
önemlidir.38
Sovyetlerin Afganistan'ı işgali ve İran İslam Devrimi gibi gelişmeler
üzerine Ocak 1980'de ABD Başkanı Carter, Basra körfezinden petrol
34
ÖZDAĞ, Ümit “Türk-Amerikan İlişkileri 1”, Yeniçağ, 22.11.2006
KULOĞLU, Armağan “Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi”, 08/06/2006,
http://www.globalstrateji.org/TUR/Icerik_Detay.ASP?Icerik=551
36
ABD BÜLTENİ (31 Mart-7 Nisan 2006), Boğaziçi Üniversitesi TÜSİAD Dış Politika
Forumu
37
ÖZDAĞ, Ümit “Karadeniz'de çatışan stratejiler mi?”, Yeniçağ, 26.12.2006
38
ABD BÜLTENİ "a.g.y."
35
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
[163]
Feridun Yıldız
akışının Amerika'nın hayati çıkarı olduğunu, bu konuda meydana gelecek
her hangi bir aksaklığa silahlı kuvvetler dahil her türlü yöntemle müdahale
edeceğini açıkladı. Carter Doktrini ABD tarafından 1990-91'deki ve
2003'deki Irak müdahalelerinde uygulamaya konuldu.39
“Medeniyetler Çağrışması” tezi ile 11 Eylül'den sonra Beyaz Saray'ın
sanal bir tanımlama ile İslam'ı bir terör dini olarak tanımlamasının fikrî temellerini hazırlayan Samuel P. Huntington'a göre, daha düzenli bir dünya
ancak ABD'nin üstün olması ile kurulabilir:
"ABD'nin üstün olmadığı bir dünya, Amerika'nın uluslararası ilişkileri şekillendirmede diğer ülkelerBaba Bush'un 1991'de
ifadelendirdiği ve Prof. den daha fazla etki sahibi olmaya devam ettiği bir dünyaya göre, daha fazla şiddet ve düzensizlik içeren, daha
Fukuyama'nın “Tari- az
demokratik ve ekonomik büyümenin daha yavaş
hin Sonu” teziyle des- olduğu bir dünya olacaktır. Amerika Birleşik Devletletekli ABD merkezli
ri'nin kalıcı uluslararası üstünlüğü, Amerikalıların re“Yeni Dünya Düzeni” fahı ve güvenliği, özgürlüğün, demokrasinin, açık ekonomik sistemin ve uluslararası düzenin geleceği için
yaklaşımı, bugün oğul
temeldir." 40
Bush tarafından dünya
Baba Bush'un 1991'de ifadelendirdiği ve
siyasal atmosferinin
Prof. Fukuyama'nın “Tarihin Sonu” teziyle
odağı haline getirilmeye destekli ABD merkezli “Yeni Dünya Düzeni”
yaklaşımı, bugün oğul Bush tarafından dünya siçalışılmaktadır.
yasal atmosferinin odağı haline getirilmeye çalışılmaktadır. Bu konuda 11 Eylül sürecinden fazlasıyla yararlanılmıştır. Yeni
egemenlik çabaları için meşrulaştırıcı unsurlar üretilmiştir. W. Bush öncesinde temelleri atılan “Haydut Devlet”, Önleyici Vuruş“, “Asimetrik
Savaş” gibi yeni kavramlar; hem tehdit konusunda yeni algılamaların oluşumuna dayanak oluşturmuş hem de algılanan tehdidin ortadan kaldırılmasının gerekçesi olmuştur. Bu kapsamda 2002 yılında ortaya konan yeni “Ulusal Güvenlik Stratejisi: Bush Doktrini” ABD açısından gelinen sürecin
en kapsamlı ve en iddialı ama aynı oranda tartışmalı belgesi olarak
boyutlanmıştır.
Bush Doktrini, Avrasya stratejisinin başarıyla uygulanabilmesi için,
olası güvenlik sorunlarının aşılmasına yönelik genel bir çerçeve çizmektedir.
39
DEMİR, Ali Faik “Türk Dış Politikası Perspektifinden Kafkasya”, Bağlam Yayıncılık,
İstanbul, 2003, s.254
40
HUNTINGTON , Samuel P. - "Why International Primacy Matters" International
Security (Bahar 1993): 83
[164]
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
Avrasya Jeopolitiğine Rus-ABD Yaklaşımları
Bu boyutuyla birçok küresel ve bölgesel aktörün hareket alanını kısıtlayıcı,
stratejik öngörülerini zedeleyici anlamlar içermektedir. Bu durum, uluslararası zeminin kurum ve kavramlarıyla da çelişkiler yaratmaktadır. Başta Birleşmiş Milletler ve temsil ettiği uluslararası hukuk zemini olmak üzere, uluslararası ilişkilerin bilimsel dayanakları zaafa uğratılmaktadır.41
17 Mayıs 2001 yılında ABD Başkanı Bush'un söylediği gibi, enerji kaynaklarında çeşitlilik Amerika için önemlidir, sadece enerji güvenliği için
42
değil, ulusal güvenlik açısından da büyük değer taşımaktadır.
ABD'nin küresel hâkimiyet stratejisinin dış dünyaya karşı ilân ettiği
temel argümanları şunlardır:
1. Kendi tanımlarına göre uluslar arası terörü önleme ve yok etme,
2. Gayri demokratik ülkelerin rejimlerini değiştirerek demokrasi ihraç
etme.
ABD'nin 135 ülkede askeri, 702 civarında askeri tesisi var. Ordusunun
yüzde 18'e yakını başka ülkelerdedir. Washington Ortadoğu ve Orta Asya'da
on yıl içinde beş büyük üs daha inşa etmeyi planlıyor. Bu üsler bölgesel
savaşlara göre şekillendirilecek.43
ABD güç projeksiyonu sergilerken sadece kendi silahlı kuvvetlerini kullanmaz. Brzezinsky'nin dediği gibi, “Kurumsal olarak NATO tarafından temsil
edilen Atlantik Paktı, Avrupa'nın en üretken ve etkili devletlerini Amerika' ya bağlar,
böylece Amerika Birleşik Devletleri'ni Avrupa içi ilişkilerde bile temel bir katılımcı
yapar… Amerikan sisteminin bir parçası olan küresel özelleşmiş organizasyonlar ağı,
özellikle "uluslararası" malî kurumlar göz önüne alınmalıdır. Uluslararası Para Fonu(IMF)'nun ve Dünya Bankası'nın "küresel" yararları gözettiği söylenebilir ve seçmenlerinin dünya olduğu yorumu yapılabilir. Ancak gerçekte ağırlıklı olarak Amerika'nın etkisi altındadırlar ve kökenleri özellikle 1944 yılındaki Bretton Woods Konferansı'nda bulunabilir.”44
Askeri saldırıyla Hitler Almanya'sının yapamadığını bu dönem Amerika
NATO ortaklığı düşük yoğunluklu çatışmalarla ve bölgedeki liderlere verilen rüşvetlerle başarıyor görünmektedir. Dünya Bankası ve IMF gibi uluslararası finans kuruluşları bu bölgedeki ABD/NATO girişimlerini ekono41
HACISALİHOĞLU, Yaşar “Topyekün kurtuluş stratejisi gerekiyor”, Yeniçağ, 21-04-2003
DEMİRAL, Necdet “Büyük Ortadoğu Projesinde Kafkasya”,
http://www.circassiancanada.com/tr/arastirma/0042_buyuk_ortadogu_projesinde_kafkasya.htm
43
KARAGÜL, İbrahim “Kadife Devrimin çöküşü ve Avrasya krizler kuşağı”,
http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=5045
44
BRZEZINSKI, Zbigniew, “a.g.e.”, s. 47-48
42
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
[165]
Feridun Yıldız
mik açıdan desteklemektedir.
Sırasıyla ABD ve ortakları başarılı bir şekilde, Yugoslavya'nın seçimle
iktidara gelmiş iktidarını devirdiler, Gurcistan'i ve Ukrayna'yı koloninize
ettiler ve Estonya'yi, Litvanya'yi, Latviya'yi NATO'nun üyesi yaparak Rusya'ya güvenlik açısından Baltık bölgesinde büyük bir tehdit alanı oluşturdular. NATO'nun yeni üyesi olan bu devletlerde korku, eskiye dayanan antiRus bir gelenek mevcuttur.45
Irak; ABD'nin Soğuk Savaş sonrasına yönelik benimsediği ve uygulamak istediği genel
Irak; ABD'nin Soğuk
bir
stratejinin küçük bir parçasıdır. Avrasya'ya
Savaş sonrasına yönelik
odaklanmış olan bu genel strateji; pazar ve pibenimsediği ve uygula- yasa
etkinliğine ve doğal kaynak egemenliğine
mak istediği genel bir
dayalı işlemektedir.
stratejinin küçük bir
Bu bütünün içinde Irak, Afganistan sonrasında atılan ama bu defa daha büyük olan bir aparçasıdır.
dımdır. Bu biçimiyle Irak'ın stratejisinin geleceği
için, bir model, bir laboratuar işlevi taşıması
hedeflenmektedir. Bölgede uzun süreli kalıcı ve egemen bir ABD
pozisyonuna göre şekillendirilen hegemonya stratejisinin başka ülkeleri de
46
kapsaması beklenmektedir ve şimdiden işaretleri oluşmaktadır.
Bu noktada, Afganistan sonrası Orta Asya'ya yerleşen ABD açısından
Fergana, ABD'nin bölgede kalma sürecini artırma ve bölgesel güvenlik teşkilatının varlığı açısından büyük bir öneme sahip olup, stratejik açıdan da
vazgeçilemeyecek bir konumdadır. Tommy Franks ve diğer ABD'li yetkililerin yaptığı açıklamalar ve bölgede Amerikan kuvvetleriyle birlikte özellikle Kerimov rejimine bir tehdit oluşturan Özbekistan İslami Hareketi (IMU),
Hizbu't-tahrir vb. terör örgütleriyle mücadele için hazırlıklara başlanmış olması, bir süre sonra operasyonun buraya kaydırılmasını ve ABD'nin bu stra47
tejik bölgeye yerleşmesini gündeme getirmektedir.
Emekli Tüğgeneral Nejat Eslen'e göre, ABD'nin, Afganistan ve Irak 'ta
giriştiği askeri harekât ile konvansiyonel askeri gücünün doruk noktasına
eriştiği ve konvansiyonel askeri yeteneklerle Avrasya'da yeni girişimlerde
48
bulunma yeteneğini büyük ölçüde kaybettiği gözlemlenmektedir.
45
FOERSTEL, Lenora “Surrounding Russia”, Global Research, February 23, 2005
HACISALİHOĞLU, Yaşar “Topyekün kurtuluş stratejisi gerekiyor”, Yeniçağ, 21-04-2003
47
CAN, Melih “a.g.y.”
48
ESLEN, Nejat “ABD'nin Vazgeçilmez Hedefi ve Jeostratejik Kırılma Noktası İran”,
Global Strateji, 2005, Yıl 1, Sayı 1, s.81
46
[166]
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
Avrasya Jeopolitiğine Rus-ABD Yaklaşımları
Brzenzki'ye göre ABD'nin en büyük ortağı Avrupa'dır: “Avrupa, Amerika'nın desteklediği daha büyük bir Avrasya güvenlik ve işbirliği yapısının ana direklerinden biri olabilir. Ama her şeyden önce Avrupa Amerika'nın Avrasya'daki temel
jeopolitik direnek noktasıdır. Amerika'nın Avrupa'daki jeostratejik çıkarları çok büyüktür. Amerika'nın Japonya'yla olan bağlantılarının tersine, Atlantik ittifakı
Amerika'nın siyasi etkisini ve askeri gücünü doğrudan Avrasya anakarasına yerleştir49
mektedir.”
Ancak, Almanya ve Fransa tarafından ABD'nin “asimetrik savaş”
hakkı “asimetrik bir tehdit” olarak görüldüğü söylenebilir. Nitekim Almanya Başbakanı Schröder'in şu sözleri sorunun yönünü belirlemektedir.
“Artık koruyucu bir güç istemiyoruz. Eşit ilişki istiyoruz. Eğer ortaksak, ortaklar
farklı görüşlerde olabilirler ve bunu da karşılıklı olarak kabul etmek durumundadırlar”. Kanada Başbakanı'nın “Rejimleri değiştirmeye başlarsak nerede duracağız?
Buna kim karar verecek? Bugün Saddam, yarın kim? Önceliği kim belirleyecek?” sözlerinde altını çizdiğimiz sorular hiç kuşku yok ki, büyük çoğunluğun zihnini
meşgul etmektedir.50
Brzezinski'ye göre ABD Avrasya'nın tamamına hâkim olabilecek bir
güce erişmiştir. “Amerika Birleşik Devletleri'nin, Avrasya'nın tümü için bütünleşmiş, kapsamlı ve uzun vadeli bir jeostrateji oluşturmasının ve uygulamasının zamanı
gelmiştir. Bu gereklilik iki temel gerçekliğin karşılıklı etkileşiminden ortaya çıkmaktadır: Amerika şimdi tek süper güçtür ve Avrasya da yerkürenin merkez arenasıdır. Bundan dolayı, Avrasya kıtasındaki güç dağılımında olanlar, Amerika'nın küresel üstünlüğü ve tarihi mirası için şüphesiz ki önemli olacaktır… Önemli hiçbir Avrasya sorunu
Amerika'nın katılımı olmaksızın ya da Amerika'nın çıkarlarının tersine çözü51
lemez.”
Ancak, Asya'daki kuvvet dengesi değişmeye başlamıştır. Bu değişim, yeni ihtilaflara ve ittifaklara yol açabilecek bir potansiyeli de beraberinde taşımaktadır. ABD açısından bu yeni dünya düzeninde, Rusya Federasyonu'nu
52
dikkate almak artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Brzezinski'ye göre Rusya ABD'ye güç projeksiyonu sergilemeyecek kudrette değildir: “Amerika için
Rusya, ortağı olmak için fazla zayıf, hastası olmak için de fazla güçlüdür.”53Ona göre
49
BRZEZINSKI, Zbigniew, “a.g.e.”, s. 89
HACISALİHOĞLU, Yaşar “Irak'tan Avrasya Jeopolitiğine Yansıyanlar ve Türkiye”,
Jeopolitik Dergisi, Sayı 5
51
BRZEZINSKI, Zbigniew, “a.g.e.”, s. 265
52
CAN, Melih “11 Eylül Avrasya'da küresel güç mücadelesi ve Orta Asya”, Zaman,
22.09.2002
53
BRZEZINSKI, Zbigniew, “a.g.e.”, s. 167
50
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
[167]
Feridun Yıldız
ABD için en büyük tehdit Rusya-Çin-İran koalisyonudur:” Potansiyel olarak
en tehlikeli senaryo Çin, Rusya ve belki de İran'ın büyük koalisyonudur. Bu "hegemonya-karşıtı" koalisyon ideoloji ile değil, birbirini tamamlayan yakınmalarla olacaktır. Bu, büyüklüğü ve karşı çıkışın faaliyet alanı açısından bir zamanların Çin-Sovyet
bloğunu andırabilir, ancak bu kez Çin önder, Rusya takipçi olacaktır. Böyle bir ihtimal
ne kadar küçük de olsa, bu koalisyonu önlemek, ABD'nin Avrasya'nın batı, doğu ve
güney bölgelerinde jeostratejik becerilerini eşzamanlı olarak kullanmasını gerektirecektir.”54
Eğer, ABD Asya'da tek
Rusya ise, ABD ile ters düşmeme, Taliban
taraflı olarak hareket
sonrası Afgan yönetimler ile iyi ilişkiler ve yakınlaşma,
Orta Asya ülkeleri üzerindeki etkisini
eder ve tek yanlı oynarsa,
bir Rus-Çin uzlaşmasını sürdürme, Bağımsız Devletler Topluluğu sınırlarını daha iyi kontrol etme, Çeçenistan sorunu
tahrik etmesi kaçınılmaz dolayısıyla maruz kaldığı iç ve dış baskıyı azaltolacaktır.
ma, NATO ile yeni perspektifler oluşturma gibi
nedenlerle ABD'yle işbirliğine girmiştir. Putin,
bu krizden Rusya'yı siyasî ve ekonomik kazanımları en fazla olan bir şekilde
çıkartmak isteyen bir strateji izlemektedir. Diğer taraftan bu işbirliğinin
taraflar arasındaki orta vadeli stratejik bir ilişkiden öteye gitmeyeceğinin
somut işaretleri de şimdiden alınmaya başlanmıştır. Nitekim Rusya'nın ünlü
savunma ve strateji uzmanlarından Pavel Felgenhauer, ABD'deki terörist
saldırılar ve ardından başlayan Afganistan operasyonu sonrasındaki ilk günlerde, ABD ile Rusya arasında Taliban'a karşı oluşturulan “ittifak” görüntüsünü, II. Dünya Savaşı sırasında 1941-1945 ABD ile Sovyetler Birliği arasında kurulan “geçici bir ittifak”a benzetmekteydi.
Diğer taraftan ise, her ne kadar Rusya ile Çin arasındaki ilişkiler çelişki
ve ihtilaflarla dolu olsa da, her iki ülkenin de müşterek bir noktada her an anlaşmaya hazır oldukları da göz ardı edilmemelidir. Özellikle, Moskova'nın
NATO'nun doğuya doğru genişlemesine karşı en başından beri Çin kartını
oynaması ve arka bahçesine ABD'nin girmeye çalışması karşısında Çin'le
zoraki bir işbirliği süreci içerisine girmesi bunun somut birer örneği olmuştur. Eğer, ABD Asya'da tek taraflı olarak hareket eder ve tek yanlı oynarsa,
bir Rus-Çin uzlaşmasını tahrik etmesi kaçınılmaz olacaktır. Bunun sonucunda ABD'nin karşısına Çin, Rusya ve belki de İran'ın oluşturacağı “anti
hegemonyacı” ve yalnızca ideoloji aracılığıyla değil, fakat birbirini tamam55
layan ıstıraplarla birleşmiş büyük bir koalisyon çıkabilir.
54
55
BRZEZINSKI, Zbigniew, “a.g.e.”, s. 83
CAN, Melih “a.g.y.”
[168]
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
Avrasya Jeopolitiğine Rus-ABD Yaklaşımları
ABD'nin bölgedeki bu tip faaliyetlerine cevap olarak Çin, kendi bölgesinde gaz ve petrol geçişini sağlayacak olan hatlar inşa etmekte ve Rusya'yla birlikte Merkez Asya'yı içeren Pan-Asya enerji koridorunu kurmaya
çalışmaktadır. Ayrıca bu bölgede Çin'i, Rusya'yı, Özbekistan'ı, Kırgızistan'ı,
Kazakistan'ı ve Tacikistan'ı kapsayan Şangay İşbirliği Örgütü adında bir
organizasyon kurulmuştur. Bu örgüt Birleşmiş Milletler ilkelerine göre kurulmuş olup ilkelerini bu birliğe bağlı ülkelerin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve istikrarını sağlamak olarak belirlemiştir.
Temmuz 2001'de Rusya ve Çin bölgedeki Batı yayılmacılığına birlikte
karşı koymak amacıyla bir anlaşma imzaladılar. Rusya kendi savunma sistemini güçlendirmek ve yenilemek için yeni kuşak füze sistemleri üzerinde
yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Putin'in teklifiyle bu bölgede Rusya, Çin
ve Hindistan merkezli bir eksen oluşturma girişimi ortaya çıkmıştır.56
Eylül 1997'de Çin ve Kazakistan arasında imzalanan anlaşmalar ile
Çin, Kazakistan'ın ikinci büyük petrol sahası olan Uzen'i ve diğer üç sahayı
Kazakistan ile ortaklaşa işletme hakkı sağlamış ve yapımı planlanan boru
hatları ile buradan Sincan'a petrol taşınması kararlaştırılmıştır. Çin Milli Pet57
rol Şirketi, Kazak petrol şirketi Aktobemunagaz'da %60 hisseye sahiptir.
15 Aralık 2005'te faaliyete geçen Kazakistan-Çin Petrol Boru Hattı
Avrasya coğrafyasında Kazakistan, Çin ve Rusya arasındaki dayanışmayı
arttırdı. Kazakistan'ın Hazar petrolünü Çin'e pompalaması ABD'yi ürküttü. Bunu ardından Özbekistan Devlet Başkanı İslâm Kerimov, Andican olaylarından sonra ABD'nin, 11 Eylül 2001'den beri askeri üs olarak
kullandığı Karşı-Hanâbâd üssünü boşaltmasını istedi. Rusya Ekim 2004'te
başkent Düşanbe yakınlarında uzun vadeli bir askeri üs tesisi için Tacikistan'la anlaştı. 2004 sonlarında İran, Çin ile 70 Milyar Dolarlık bir petrol anlaşması yaptı. ABD'nin Avrasya coğrafyasında denediği “renkli devrimler”
bölgede İran-Rusya-Çin işbirliğini pekiştirdi.58
Putin 2005 başlarında yaptığı bir açıklamada bu Rusya Çin - Hindistan
işbirliğinin dünya güvenliğine büyük katkı yapacağını söyledi. Üç ülkenin
lideri 2 Haziran'da Vladivostok'da ani bir zirve yaptı. Buradan çıkan sonuç
ise daha ziyade ekonomik işbirliğinin arttırılması oldu.59
56
FOERSTEL, Lenora “a.g.y.”
T.C. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri ve Bölge Ülkeleri
ilişkileri PİK Raporu, s.66
58
ENGDAHL, F William “China lays down gauntlet in energy war”, Asia Times, Dec 21, 2005
59
GENÇTÜRK, Ahmet “a.g.y.”
57
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
[169]
Feridun Yıldız
Bu gelişim, Avrasya'nın büyük jeostratejik oyuncuları Çin ve Rusya tarafından da gözlenmekte olup Şangay İşbirliği Örgütü içinde lider konumunda olan bu ülkeler, Avrasya satranç tahtasında yeni hamlelerle, ABD'nin
girişimlerini dengeleme ve engelleme istikametinde kendi girişimlerini
başlatmış bulunmaktadır. 5 Temmuz 2005 tarihinde Şangay İşbirliği Örgütü'nün Hindistan, Pakistan ve İran'ı gözlemci statüsü ile içine alarak daha
da güçlenmesi ile birlikte ABD'ne karşı ilk ciddi inisiyatif başlatılmış, aynı
tarihte ABD'nin Orta Asya'daki üslerini boşaltması istenmiştir. AğustosEylül 2005'te Rusya ve Çin, Çin topraklarında gerçekleşen geniş çaplı askeri
tatbikat ise ABD'ye karşı bir güç gösterisine dönüşmüştür. 8 Ağustos tarihinde İran'ın Isfahan'daki tesislerinde uranyum zenginleştirme faaliyetini
yeniden başlattığını açıklaması, bu ülkenin ABD'ne karşı meydan okuma
60
anlamını taşımaktadır.
Petrol zengini Kazakistan, ABD tarafından çok kilit bir öneme sahiptir.
Amerikan şirketleri bu bölgeden dünya pazarlarına petrol ihracına yönelmek istemektedirler. Doğu'dan Batı'ya petrol ihraç etmek isteyen ABD bu
amacına engel gördüğü Rusya ile İran'a mesajlar yollamakta Avrasya böl61
gesini kendi kontrolü altında tutmaya çalışmaktadır.
Yugoslavya'nın NATO tarafından bombalanmasından sonra birçok
Kazak lideri aynı durumun bölgedeki bağımsız devletlerin de basına gelebileceği endişesini taşımaktadır. Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan, Ukrayna'da ABD'nin tezgâhladığı "turuncu devrim"den ve Gürcistan'ın da benzer şekilde kolonileştirilmesinden korkmaktadırlar. 6 Ocak 2005'te Interfax'in bildirdiği bir habere göre, Kazakistan Mahkemesi “Kazakistan'ın
Demokratik Tercihi Partisi'ni kapatmıştır. Bu partinin Gürcistan ve Ukrayna tarzı bir ayaklanmayla iktidara karsı bir muhalefet hareketi başlatacağından şüphelenilmiştir. Konsey ayni zamanda halen Kazakistan'da faaliyetlerde bulunan ve George Soros tarafından finanse edilen PORA adli bir
sivil toplum örgütünü ele almaktadır. Bu organizasyon, Yugoslavya'da iktidarın devrilmesinde çok önemli bir rol oynayan ve George Soros tarafından
finanse edilen OTPOR örgütüyle paralel nitelikte faaliyetlerde bulunmak62
tadır.
Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, 14 Haziran 2005'te
yaptığı bir açıklamada, Orta Asya'ya Batı tipi bir demokrasinin ithal edilme60
ESLEN, Nejat “ABD'nin Vazgeçilmez Hedefi ve Jeostratejik Kırılma Noktası İran”,
Global Strateji, 2005, Yıl 1, Sayı 1, s.81
61
FOERSTEL, Lenora “a.g.y.”
62
FOERSTEL, Lenora “a.g.y.”
[170]
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
Avrasya Jeopolitiğine Rus-ABD Yaklaşımları
sinin ve bunun hızla uygulanmaya çalışılmasının bölgedeki istikrarı bozacağının altını çizdi. Demokrasinin bir kültür süreci olduğunu belirten Nazarbayev, "Kazaklar demokrasiye halen hazır değil, öncelikle ekonomik birlik ve refah
sağlanmalıdır" mesajını verdi.63
2005'in ikinci yarısı Moskova ve Washington arasındaki ilişkileri geren
bir takım gelişmeye sahne oldu. 2004 sonundaki Ukrayna başkanlık seçimlerini takiben, Rusya, Amerika'nın Eski Sovyet cumhuriyetlerindeki yönetimleri Amerikan yönetimine daha yakın isimlerle değiştirmek için büyük
bir kampanyaya giriştiğini düşünmeye ve hatta
bunu resmi ağızlardan dile getirmeye başladı. Nursultan Nazarbayev,
2005 Martında Kırgızistan'da Akayev yöneti- yaptığı bir açıklamada,
mi, bir halk hareketiyle devrilince, Moskova'da
Orta Asya'ya Batı tipi bir
gerek siyasî ve medya analistleri gerekse resmi
yetkililer, bu devrimin, Amerika'nın ilerde Rus- demokrasinin ithal
ya'da yapmayı düşündüğü devrimin bir provası edilmesinin ve bunun
olduğunu, Kırgızistan'daki NGO'ların bu devri- hızla uygulanmaya
min meydana gelmesinde baş aktörler olduğunu çalışılmasının bölgedeki
ifade ettiler.
istikrarı bozacağının
Aynı günlerde gerçekleşen bir başka önemli
gelişme ise Ukrayna Devlet Başkanı Yushcen- altını çizdi.
ko'nun Washington ziyaretiydi. Washington'da
kırmızı halılarla karşılanan Yushcenko, Amerika'nın sadece en yakın müttefiklerine yaptığı bir jest olarak, Senato ve Temsilciler Meclisi'nin ortak oturumunda konuştu. Ukrayna'nın Amerikan etkisine girmesi Rusya için en büyük hayal kırıklığı oldu.
Rusya'nın Amerika'ya olan kızgınlığı Nisan 2005 başlarında Savunma
Bakanı Rumsfeld'in, Azeri hükümetiyle, Azerbaycan'da en az bir Amerikan
üssü kurmak üzere görüşmelerde bulunmak üzere yaptığı ani Bakü ziyaretiyle bir kez daha arttı. Bu niyet daha sonra Amerika'nın Avrupa'daki
birliklerinin komutanı olan Orgeneral James Jones'un, Amerika'nın Azerbaycan'da üsler ve özel birlikler eğitim merkezi kurmayı plânladığını, açık64
lamasıyla teyit edilmiş oldu.
Mayıs 2005 ortalarında Özbekistan'ının Andican kentinde çıkan ve
63
EROL, Mehmet Seyfettin “Orta Asya'da Muhalefet Hareketleri ve Türkiye”, Stratejik
Analiz, Ekim2005, s.56
64
GENÇTÜRK, Ahmet “Amerikan Rus İlişkilerinde Yol Ayrımı”,
http://www.globalstrateji.org/TUR/Icerik_Detay.ASP?Icerik=332
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
[171]
Feridun Yıldız
batılı haber ajansı ve gözlemcilere göre yaklaşık 750-800 kişinin ölümüyle
sonuçlanan olaylar, Amerika ile Rusya'yı bir kez daha karşı karşıya getirdi.
Ruslar, Ukrayna ve Kırgızistan'da olduğu gibi burada da olayların arkasında
Amerika'nın doğrudan veya dolaylı olarak yer aldığını açıkladılar. Amerikan
ve Batı yönetimlerinin, Kerimov yönetimini olaylardaki can kaybı konusunda sert bir dille eleştirip, bağımsız uluslar arası bir soruşturma açılması konusundaki ısrarları, Kerimov'u Rusya'ya yaklaştırdı. Özbek Rus ilişkileri
90'lar boyunca genelde olumsuz bir seyir izlemişti ancak Kerimov Rusya'yı
artık yönetimini koruyabilmek, bölgedeki Amerikan varlığını dengelemek
65
için önemli bir unsur olarak görmeye başladı.
Mayıs ayındaki Andican olayları ve arkasından ABD ve Avrupa Birliği'nden gelen tepkiler Özbekistan yönetimini politika değişikliği yapmaya
zorladı. 11 Eylül saldırılarından hemen sonra ABD'ye üslerini açtığını duyuran İslam Kerimov'un amacı iktidarını tehdit eden radikal İslami akımlara
karşı daha etkin mücadele edebilmekti. Zira NATO'nun Afganistan operasyonunda hedef aldığı Taliban rejimi ile, Kerimov hükümetine muhalefet
eden Hizb-ut Tahrir gibi guruplar temelde benzer düşünce tarzına sahip
yapılardı. Kerimov, ABD'ye üslerini açarak hem uluslar arası toplumla
beraber hareket edip meşruiyetini perçinlemek istedi hem de iktidarını
tehdit eden guruplara karşı ABD ve NATO desteğini arkasına alarak koltuğunu sağlamlaştırmayı amaçladı. Ne var ki, evdeki hesap çarşıya uymadı ve
Mayıs ayında Andican'da kendilerine Ekremi denen ve radikalizme pek de
yakın olmayan bir gurubun isyanı çok sert bir şekilde bastırıldı. Uluslar arası
gözlemciler yaklaşık 500 kişinin öldüğünü duyurdular. Kerimov arkasındaki
batı desteğini kaybetmemek için “radikal İslam'a” karşı sert bir müdahalede bulunduğunu söylese de bu kimseye pek inandırıcı gelmedi. Sonuç olarak
ABD ve AB ülkeleri Kerimov'un uluslar arası mahkemelerde yargılanmasını
istedi. Avrupa Birliği daha da ileri giderek katliamdan sorumlu tuttuğu 12
kişiye vize vermeyeceğini açıkladı.
2001 yılının Eylül ayında arkasına aldığı desteği kaybeden Kerimov
derhal yönünü Avrasya'ya çevirdi. Önce Çin'i ziyaret etti. Hemen ardından
Şangay İşbirliği Örgütü toplantısına katıldı ve burada ihtiyacı olan destek
ve morali buldu. Temmuz ayının sonuna doğru ABD'ye Karshi Hanabad
üssünü boşaltması için 6 ayı olduğunu ve NATO'ya Almanya denetimindeki
Termez üssünü boşaltması gerektiğini söylediğinde ise bu tam bir şoktu.
İkinci şok ise 14 Kasım günü geldi ve Özbekistan Rusya ile askeri alan ve
65
GENÇTÜRK, Ahmet “a.g.y.”
[172]
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
Avrasya Jeopolitiğine Rus-ABD Yaklaşımları
malzeme değişimi hakkını içeren bir işbirliği anlaşması imzaladı. Rusya Özbekistan'ın yeni müttefikiydi ve Kerimov iktidarına ihtiyacı olan desteği fazlasıyla sağlıyordu.
İplerin daha da gerileceğini, tansiyonun ve kutuplaşmanın daha da artacağını beklerken, Özbekistan ve Almanya Termez üssünün kalması için
beklenmedik bir anlaşmaya vardı. Bu anlaşmayı değerlendirirken sahnedeki
görünmeyen aktörü de hesaba katmalıyız.
Rusya ile Orta Asya devletlerinin yaptığı anlaşmaların bir eşitler ilişkisi
içinde sürmeyeceğini ve Rusya'nın taraf olduğu anlaşmalara imza atmanın
bu ülkenin yörüngesine girmek olduğu gerçeğini Orta Asya devletleri yaşadıkları Sovyetler Birliği tecrübesinden dolayı çok iyi bilirler. Bu noktada
Özbekistan'ın Almanya'yla vardığı anlaşmayı Rusya'dan habersiz yaptığını
düşünmek yanlış olur. Almanya da böyle bir anlaşma için asıl muhatabının
Kerimov yönetimi olmadığının farkındadır. Nitekim Putin ve Alman Ekonomi Bakanı Michael Glos bir araya gelerek, Rus-Alman Baltık Denizi boru hattı projesi gündeme getirdiler. Bu projeye göre 1200 km uzunluğundaki bu hat ile, Almanya ve Avrupa Rus gazını doğrudan bir hat üzerinden te66
min edebilecektir.
Rusya'nın doğal gaz ihraç ettiği yolların 3/4'ü Ukrayna'dan geçmektedir.
Kiev'den geçen Dniepr Nehri Rusya ile Beyaz Rusya arasındaki taşımacılıkta kilit bir noktadır. Rusya'nın Karadeniz'deki donanması Ukrayna'nın
Kırım sularındaki Sivastopol'de konumlanmıştır. Eğer Ukrayna NATO
üyesi olursa, NATO ittifakı Rusya'ya sadece 1000 millik bir uzaklıkta olacaktır. Ukrayna'nın NATO üyeliğinin iki yıl içerisinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Bu üyeliğin gerçekleşmesiyle birlikte Rusya doğal gazın taşınması konusunda çok büyük bir problemle karsılaşacaktır. Bağımsız Devletler Topluluğu(BDT) başkanı Vladimir Rushailo, yabancı sermayenin BDT
ülkelerinde politik manipülasyonlara yol açtığını, başta Rusya olmak üzere
topluluğa bağlı öteki ülkeler üzerinde önemli tehlikeler oluşturdu-ğunu
söylemiştir.
BDT, Bakû-Tiflis-Erzurum boru hattı gibi, Bakû-Tiflis-Ceyhan boru
hattını inşa etti. Amerika'nın göz önünde bulundurduğu Kafkas taşıma rotası Bakû'deki Kafkas limanından Gürcistan'a, oradan da Ceyhan üzerinden
67
Akdeniz'e ulaşan hattır.
66
ÖZPEK, Burak Bilgehan “Avrasya'da Gizli Özne Dönemi”,
http://www.globalstrateji.org/TUR/Icerik_Detay.ASP?Icerik=352
67
FOERSTEL, Lenora “a.g.y.”
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
[173]
Feridun Yıldız
Amerika'nın bölgeye yönelik politikasını üzerine inşa ettiği esaslar başlıca şunlardır:
1. Enerji kaynakları üzerindeki gücünü arttırmak.
2. Hazar Petrollerinin serbest akışını sağlamak,
3. Enerji dağıtımı için Rusya'dan geçmeyen çoklu boru hatlarını desteklemek,
4. Bölgeye yatırım yapan Amerikan firmalarını desteklemek ve bu yatırımların garanti altına alınmasını sağlayacak siyasi istikrarı sağlamak,
5. İran'a uygulanan tecrit politikasına devam etmek ve bölgede RusyaÇin etkinliğini kırmak.68
"Kuzey hattı"nda askeri üslerin dışında yürütülen
"sivil" darbeler, ABD'nin geliştirebildiği
"Kuzey hattı"nda askeri
en mükemmel senaryoydu. Belarus'ta başarısız
üslerin dışında yürütülen oldu.
Ukrayna, Gürcistan ve Kırgızistan'da ba"sivil" darbeler, ABD'nin şarıya ulaştı. Veya öyle sanıldı. Renkli devrimgeliştirebildiği en mülerin üzerinden bir yıl geçmeden ABD'nin
kurduğu sistemler çatlamaya, oluşturduğu iktikemmel senaryoydu.
dar elitleri yozlaşmaya ve çökmeye başladı.
Ukrayna'da, 'Turuncu Devrim'den 15 ay sonra yapılan seçimlerde,
"ABD'nin adamı" Viktor Yuşçenko hezimete uğradı, ancak üçüncü
olabildi. Rusya yanlısı muhalefet lideri Viktor Yanukoviç birinci oldu.
Kadife Devrim efsanesi başlamadan bitti.
Gürcistan'da ABD parası ve desteğiyle iktidara gelen, Kırgızistan'da
ise sokak çatışmalarıyla oluşturulan yönetimler hiç de iyi durumda değil. Bu
ülkelerin "garnizon ülke" olmaktan başka seçeneği yok. Hepsi, ABD askeri ve istihbaratının operasyon karargâhı ve gizli işkence merkezleri olma kaderiyle yüz yüze...69
Avrasya jeopolitiğinde ABD'nin, ülkelerinden birisi de İran. ABD'nin
Iran ile ilgili çıkarları, kendisinin doğrudan güvenliğinden çok bu ülkenin
rejim yapısı, İsrail'in güvenliği, bölgesel güvenlik dengeleri, İran'ın radikal
gruplara sağladığı destek, küresel enerji güvenliği içinde İran'ın enerji
kaynakları, Çin, Rusya ve Hindistan ile ilişkileri, jeopolitik konumu ve
68
DEMİRAL, Necdet “Büyük Ortadoğu Projesinde Kafkasya”,
http://www.circassiancanada.com/tr/arastirma/0042_buyuk_ortadogu_projesinde_kafkasya.htm
69
KARAGÜL, İbrahim “Kadife Devrimin çöküşü ve Avrasya krizler kuşağı”,
http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=5045
[174]
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
Avrasya Jeopolitiğine Rus-ABD Yaklaşımları
jeostratejik yetenekleri ile ilgilidir. İran'ın meydan okumalarını aşamamış bir
ABD'nin Avrasya'da gelecekteki girişimleri içinde psikolojik etkileme
yeteneğini sürdürmesi ise mümkün görülmemektedir. Iran, hem ABD'nin
öncelikli ve vazgeçilmez hedefini, hem de psikolojik ve 'jeostratejik
kırılma noktası'nı oluşturmaktadır. İran'ın sadece nükleer tesislerini hedefleyen bir askeri müdahale ile (bu girişim nükleer silahlarla yapılan bir
önleyici darbe olsa bile) ABD'nin çıkarlarının tamamını gerçekleştirmesi ise
mümkün değildir. ABD'nin tüm çıkarlarının gerçekleşmesi ancak İran'da
rejim değişikliği ile mümkün olabilmektedir. Bu gerçek, İran'daki yönetimin, ABD'nin Iran ile ilgili gayretlerinin "ağırlık merkezi"ni oluşturduğu
anlamına da gelmektedir. Bugüne kadar ciddi bir başarı sağlamış olmasa bile
ABD'nin farklı etnik yapılar üzerindeki girişimler ile rejim değişikliği gayretlerini sürdürmekte olduğu bilinmektedir.
Rejim değişikliğini askeri güçle gerçekleştir- Iran, hem ABD'nin önmesi ise zor bir ihtimal gibi görünmektedir;
çünkü İran coğrafyasının büyüklüğü ve İran'ın celikli ve vazgeçilmez
askeri yetenekleri, ABD'nin bu ülkeye müda- hedefini, hem de psikohale seçeneklerini zora sokmaktadır. Ayrıca, lojik ve 'jeostratejik
Irak'taki girişimin uzaması nedeni ile ABD ka- kırılma noktası'nı
muoyunda gelişmekte olan savaş karşıtlığı da
oluşturmaktadır.
ABD'nin İran'a karşı askeri seçeneğini zorlaştır70
maktadır.
Amerika, Türk Boğazlarından geçiş rejimini düzenleyen 1936 tarihli
Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni -ABD'nin önde gelen neo-con stratejistlerinden biri olan Bruce Pitcairn Jackson'ın ifadesiyle-“zamanını doldurmuş”
buluyor ve değiştirilmesini istiyor. Montrö Sözleşmesi Karadeniz'de bulundurulabilecek bölge dışı ülkelerin savaş gemilerini toplam tonaj olarak 45
binle; zaman olarak 21 günle sınırlıyor. Uçak gemilerinin geçişi ise
bütünüyle yasaktır. Dolayısıyla Montrö Sözleşmesi yürürlükte kaldığı
müddetçe ABD'nin NATO Aktif Çaba Operasyonunu Karadeniz'de etkin
71
hale getirmesinin önü kapalıdır.
ABD'nin Avrasya stratejilerinde Türkiye bugünkü sınırlarıyla mevcut
değildir. ABD ordusundan emekli Yarbay Ralph Peters'in 10 Temmuz 2006
70
ESLEN, Nejat “ABD'nin Vazgeçilmez Hedefi ve Jeostratejik Kırılma Noktası İran”,
Global Strateji, 2005, Yıl 1, Sayı 1, s.84-85
71
“The Future of Democracy in Black Sea Region”, Testimony of Bruce Pitcairn Jackson
Before the Commitee on Foreign Relations Sub Commitee on European Affairs, 8 March
2005. www.esiweb.org/pdf/esi_turkey_tpq_id_27.pdf
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
[175]
Feridun Yıldız
ERM GÜRCİSTAN
ENİS
TAN
AZ
ER Bakû
Diyarbakır
BA
YC
BAĞIMSIZ
AN
Tebriz
KÜRDİSTAN
ır
Ağ
Ankara
BÜYÜK
LÜBNAN
ğı
Da
TÜRKİYE
SURİYE
İSRAİL
(1987 Sınırları)
Kerkük
Amman IRAK
(Statüsü Belirlenmemiş)
Bağdat Şehir Devleti
KIRGIZİSTAN
TÜRKMENİSTAN
TACİKİSTAN
Tahran
Herat
Şam SÜNNİ
WEST BANK
ÖZBEKİSTAN
Kâbil
AFGANİSTAN
Şİİ ARAP DEVLETİ
Basra
GENİŞLETİLMİŞ
ÜRDÜN
KÜVEYT
Bender Abbas
MISIR
Medine
İslâmabad
Karaşi
KATAR
KUTSAL
B.A.E.
İSLÂM DEVLETİ
Mekke
SAUDİ ANAVATANLARI
BAĞIMSIZ YÖNETİMİ
NEPAL
BAĞIMSIZ
BELÜCİSTAM
Riyad
SUDAN
ÇİN
İRAN
PA
KİS
TA
N
İstanbul
HİNDİSTAN
Gvadar
UMMAN
ERİTRE
YEMEN
YENİ ORTADOĞU HARİTASI
ETYOPYA
da çıkan, “Mücadeleyi Asla Terk Etme” başlıklı kitabının önemli bir parçası
olan yeni Ortadoğu haritasında Türkiye'nin doğu ve güneydoğu
topraklarının büyük bir kısmı sözde Kürdistan toprakları içerisinde gösterilmiştir. Peters sıradan bir Amerikan subayı değildir. Yarbay Peters'in son
olarak İstihbarat Başkan Yardımcısı olarak ABD Savunma Bakanlığında
görevlendirilmiş olduğunu ve Pentagon'un ileri gelen askeri yayınlarında
strateji ve ABD dış politikası konusunda çeşitli yazıları olan bir otorite
sayıldığını hatırlatmalıyız.
Yarbay Ralph Peters'in haritası Türkiye'de hiddetli tepkilere yol açtı. 15
Eylül 2006'da Türkiye'de yayınlanan basın açıklamalarına göre, bu harita,
NATO'nun İtalya'nın Roma kentindeki askerî akademisinde sergilenmişti.
Türk subaylarının haritadaki bölünmüş Türkiye'ye derhal büyük bir hiddetle
tepki gösterdikleri belirtildi. Ancak, Roma'da sergilenmeden önce bu harita,
ABD Milli Savaş Akademisi tarafından bir şekilde onaylanmıştı.
Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice, bir basın toplantısında İsrail saldırısıyla Lübnan'ın perişan oluşu ile ilgili olarak, “Yeni Ortadoğu'nun gelişme, doğuş sancılarıdır. Bizim, Yeni Ortadoğu için çabaladığımızdan, eski Ortadoğu'ya dönmeyeceğimizden emin olmamız gerekir” açıklamasını yaptı.72 Rice'ın açıklaması ABD
hükümetinin de Yarbay Peters gibi düşündüğünü göstermektedir.
72
NAZEMROAYA, Mahdi Darius “Plans for Redrawing the Middle East: The Project for
[176]
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
Avrasya Jeopolitiğine Rus-ABD Yaklaşımları
Ümit Özdağ'a göre nasıl bölge 1990'lar boyunca “fiili bir Kürt varlığına” alıştırıldı ise 2000'lerde de “federe bir Kürt devletine” alıştırılacak,
73
bağımsız Kürt devleti ise 2010'lar da kurulacaktır. Hedef budur.
SONUÇ
Görüldüğü gibi Avrasya jeopolitiğine Rusya “Neo-Avrasyacılık” stratejisi ile hâkim olmayı düşünürken, ABD de “Genişletilmiş Ortadoğu
Projesi” ve “Genişletilmiş Karadeniz Projesi” ile hükmetmeyi düşünmektedir. Her ikisinin de hedefinde büyük bir çoğunluğu Türk ve Müslüman toplumların topraklarında bulunan zengin enerji kaynakları vardır.
Geçtiğimiz yüzyılın insanlara soğuk gelen “emperyalizm” kavramı isim
değiştirmiş, “globalizm” adı ile aynı işlevlerini yerine getirmektedir.
KAYNAKÇA:
ABD BÜLTENİ (31 Mart-7 Nisan 2006), Boğaziçi Üniversitesi TÜSİAD Dış Politika Forumu
BRZEZINSKI, Zbigniew, “Büyük Satranç Tahtası”, İnkılâp Yn., İstanbul 2005
ÇAKMAK, Haydar - “1989'dan Günümüze Gürcistan”, Karadeniz Teknik Üniversitesi
Kafkasya Ve Orta Asya Ülkeleri Uygulama Ve Araştırma Merkezi Merkez Yayın No:
1998/2, Trabzon 1998
DEMİR, Ali Faik “Türk Dış Politikası Perspektifinden Kafkasya”, Bağlam Yayıncılık, İstanbul,
2003
KAKINÇ, Halit “Destansı Kuramcı Sultan Galiyev”, Bulut Yn., İst. 2004
ÖĞÜTÇÜ, Mehmet,.”Yükselen Asya”, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara 1998
QASIMOV, A. E. - "Cəza-İcra Hüququ Tarixi", “Önsöz C. KQasımov”, Bakı, Bakı
Universiteti Nəşriyyatı, 2003
T.C. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri ve Bölge Ülkeleri
ilişkileri PİK Raporu
a “New Middle East”, Global Research, November 18, 2006
ÖZDAĞ, Ümit “Türk-Amerikan İlişkileri 1”, Yeniçağ, 22.11.2006
73
21. YÜZYIL Ocak / Şubat / Mart 2007
[177]
Download