Erel ve Gölge 189 _____________________________________________________________________________________________________ Araştırma / Original article Üniversite öğrencilerinde riskli davranışlar ile çocukluk çağı istismar, dürtüsellik ve riskli davranışlar arasındaki ilişki Özge EREL,1 Zeynep Belma GÖLGE2 _____________________________________________________________________________________________________ ÖZET Amaç: Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencileri arasında riskli davranışları belirlemek ve riskli davranışlar, dürtüsellik ve çocukluk çağı istismarı arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Yöntem: Araştırmanın çalışma grubu 2012-2013 öğretim yılında 24 farklı ildeki devlet ve vakıf üniversitelerinde okuyan 740’ı kadın, 362’si erkek toplam 1102 üniversite öğrencisidir. Araştırmada, ‘Demografik Bilgi Formu’, 18 yaşından önceki örselenme yaşantılarını tarayan ‘Çocukluk Çağı Örselenme Yaşantıları Ölçeği (ÇÖYÖ)’, dürtüselliği ölçmek için kullanılan ‘Barratt Dürtüsellik Ölçeği (BDÖ-11)’ ve araştırmacılar tarafından hazırlanan riskli davranışlarda bulunma durumunu belirleyen ‘Riskli Davranışlar Soru Formu’ uygulanmıştır. Bulgular: Erkeklerin tek gecelik ilişkide prezervatif kullanmama dışında diğer riskli davranışları kadınlardan daha fazla gerçekleştirdikleri saptanmıştır. ÇÖYÖ ile BDÖ-11 puanları arasında yüksek düzeyde ve pozitif yönde ilişki saptanmış, riskli davranışlarda bulunanlarla bulunmayanların ÇÖYÖ ve BDÖ-11 puanları arasında da anlamlı düzeyde farklılık belirlenmiştir. Sonuç: Gençler arasında görülen dürtüsellik ve riskli davranışlar bireysel ve toplumsal temelli önemli sorunlara yol açmaktadır. Dürtüsellik ve riskli davranışların çocukluk çağı istismarının uzun dönemdeki etkilerinden olması, çocuk istismarına yönelik önleme ve müdahale programlarına ağırlık verilmesi gerektiğini göstermektedir. Ayrıca gençler arsında ciddi bir risk etkeni olan dürtüsellik ve riskli davranışlara yönelik koruyucu programlar devreye sokulmalıdır. (Anadolu Psikiyatri Derg 2015; 16(3):189-197) Anahtar sözcükler: Çocuk istismarı, dürtüsellik, riskli davranışlar The relationship between risky behaviors and childhood abuse, impulsivity and risky behaviors in university students ABSTRACT Objective: The aim of this study is to investigate risky behaviors among university students and to reveal the relationship between risky behaviors, impulsivity and childhood abuse. Methods: Participants of this research were 1102 university students (740 women and 362 men) who attended state or foundation universities at Turkey’s 24 different cities in 2012-2013 educational year. In this study, ‘Demographic Information Form’, ‘Childhood Abuse Experience Scale (CAES)’, which collects information about abuse experiences before the age of 18, ‘Barratt Impulsivity Scale (BIS-11)’, which measures impulsivity and ‘Risky Behaviors Questionnaire’, which identifies habituation and frequency of risky behaviors that were applied. Results: Male university students tend to engage in risky behaviors more than female university students do, except not using condom in one-night stand. A positive and strong correlation was found between CAES and BIS-11 scores. CAES and BIS-11 scores were also significantly different between participants who reported risky behavior and who did not. Conclusion: Impulsivity and risky behaviors which are observed among young people lead to individual and communal problems. Risky behaviors and impulsivity are long term effects of childhood abuse, so this situation shows the requirement of putting on _____________________________________________________________________________________________________ 1 Uzm.Psk., 2 Yrd.Doç.Dr., İstanbul Üniversitesi, Adli Tıp Enstitüsü, İstanbul Correspondence address / Yazışma Adresi: Yrd.Doç.Dr. Zeynep Belma GÖLGE, İstanbul Üniversitesi, Adli Tıp Enstitüsü, 34303 Cerrahpaşa/İstanbul E-mail: zbelma@istanbul.edu.tr Geliş tarihi: 28.04.2014, Kabul tarihi: 24.07.2014, doi: 10.5455/apd.167082 Anadolu Psikiyatri Derg 2015; 16:189-197 190 Üniversite öğrencilerinde riskli davranışlar ile çocukluk çağı istismar, dürtüsellik ve … _____________________________________________________________________________________________________ emphasis on prevention and intervention programs about childhood abuse. Furthermore, impulsivity, which is considered to be a serious risk factor, and risky behavior oriented protective programs should be employed. (Anatolian Journal of Psychiatry 2015; 16(3):189-197) Key words: Child abuse, impulsivity, risky behaviors _____________________________________________________________________________________________________ GİRİŞ Çocuğun savunmasız ve korunmaya muhtaç yapısı, tarih boyunca çocuğun istismara maruz kalmasına yol açmıştır. Çocuk istismarı, karmaşık nedenleri ve trajik sonuçları olan tıbbi, hukuksal, gelişimsel ve psikososyal yönden ciddi bir sorundur. Yalnız bireysel temelde değil, toplumsal temelde de ciddi sonuçlara yol açmaktadır. Çocuk istismarı anne-baba veya bakıcı gibi bir erişkin tarafından çocuğa yöneltilen, çocuğun fiziksel, duygusal, zihinsel, cinsel gelişimlerini engelleyen veya kısıtlayan eylem veya eylemsizliklerdir.1 Bireyin çocukluk döneminde maruz kaldığı fiziksel, duygusal veya cinsel istismar gelecekteki yaşantısını ve davranış yapısını etkilemektedir. İstismar yaşantısı olmayan bireylerle karşılaştırıldığında, istismara uğramış bireyler birçok psikopatolojik ve fiziksel sorun yaşar. Bunun nedeni travmatik olayların bedenin işleyiş biçimini etkilemesi, bedenin tehditlere ve daha sonraki stres uyaranlarına karşı daha duyarlı ve kırılgan duruma gelmesidir.2 Çocukluk çağındaki ihmal ve istismarın, erişkinlikteki psikopatoloji riskini artırdığı bilinmektedir.3 Çocukluk çağı travmalarının farklı alt tipleri ile ruhsal sorunlar arasındaki özgül ilişkilere dikkat çekilmiş, birden çok istismar tipinin birlikteliğinin psikopatoloji riskini artırdığı ileri sürülmüştür.4 Çocukluk çağı istismarına maruz kalmış bireylerde ileriki yıllarda kişilik bozuklukları, alkol-madde kullanımı ile ilgili bozukluklar, duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları, dissosiyatif bozukluklar ve somatoform bozukluklar,5 kendine zarar verici davranışlar ve intihar davranışları,6 riskli davranışlar, antisosyal davranışlar, suça karışma7-9 ve riskli cinsel davranışlar10,11 gibi sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Çocukluk çağında istismara maruz kalmış bireylerde ortaya çıkması olası sorunlardan ikisi dürtüsellik ve riskli davranışlara girme eğilimidir. Moeller ve arkadaşları, dürtüselliği ‘alternatifleri yeteri kadar değerlendirmeden hareket etmek’ ve ‘bireyin hem kendisi, hem de diğerleri üzerindeki olumsuz olası sonuçları göz ardı ederek, içsel ve dışsal uyaranlara hızlı, planlanmamış tepkiler vermesi’ olarak tanımlamıştır.12 Sabırsızlık, dikkatsizlik, risk alma, heyecan arama, Anatolian Journal of Psychiatry 2015; 16:189-197 zevk arama, zarar görme olasılığını düşük hesaplama ve dışa dönüklük gibi özelliklerle kendini gösterir.13 Günümüzdeki nöropsikolojik çalışmalar dürtüselliğin çok yönlü bilişsel bir kavram olduğu düşüncesini desteklemektedir.14 Dürtüsellik tek bir hareket değil, davranış örüntüsünün bir parçası, bir yatkınlık olarak tanımlanmıştır.12 Dürtüsellik normal ve klinik popülasyonda görülebilmektedir. Patolojik boyuttaki dürtüsellik kişilerin yaşam kalitesini bozmakta ve işlevselliklerini azaltmaktadır.12 Dürtüsellik tek başına psikiyatrik bir tanı değildir. Kişilik bozuklukları, dürtü kontrol bozuklukları, alkol kötüye kullanımı, dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu, bipolar bozukluk, frontal lob sendromu, trikotillomani gibi çeşitli psikiyatrik bozukluklarda dürtüselliğin patolojik şeklinden söz edilebilir.15-17 Çocukluk çağı cinsel, fiziksel ve duygusal istismar öyküsü olan gençlerin birçok dürtüsel temelli davranış gösterdikleri, daha fazla dürtüsel kararlar aldığı ve genelde düşünmeden hareket ettikleri belirlenmiştir.6,18-20 Çocukluk çağı istismar yaşantısının ilişkili olduğu bir diğer etken de riskli davranışlardır. Alikaşifoğlu riskli davranışları, ‘gençlerin sağlık ve iyilik durumlarını ve yaşamlarını etkileyen ve potansiyel olarak olumsuz sonuçları olabilecek davranışlar’ olarak tanımlamıştır.21 Çocukluk döneminde cinsel istismara maruz kalmanın riskli davranışlarla ilişkili olduğu öne sürülmüştür.22 Bu kişilerde çeşitli olumsuz sonuçların yaşanma riskinin yükseldiği, en yoğun olarak riskli davranışlara girme oranının arttığı belirlenmiştir.22-24 Çocukluk çağında istismara maruz kalmış çocukların ateşli silah ve kesici-delici alet kullanımının olduğu şiddet içerikli olaylara daha çok karıştığı,25 madde kullanımının daha yüksek oranda olduğu,26 özellikle cinsel istismara uğrayan gençlerin riskli cinsel ilişkilere girdikleri ve bunları yetişkin dönemlerinde de sürdürdükleri23,27 görülmektedir. Riskli davranışlarla dürtüsellik arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalarda, dürtüselliğin karar alma noktasında etkili olduğu, bu durumun yüksek risk içeren davranışları sergileyecek kararlar almayı büyük ölçüde etkilediği görülmüştür.28 Dürtüsel karar veren kişiler oldukça kısa düşünme ve planlama süresine sahiptirler29 ve heyecan verici Erel ve Gölge 191 _____________________________________________________________________________________________________ deneyimlere gereksinme duymaktadırlar.30 Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencileri arasında riskli davranışları belirlemek ve riskli davranışlar, dürtüsellik ve çocukluk çağı istismar arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Çalışmamızın varsayımları, erkek üniversite öğrencilerinin kadınlara göre daha fazla riskli davranışlarda bulunmaları, riskli davranışlarda bulunan öğrencilerin Çocukluk Çağı Örselenme Yaşantıları Ölçeğinin ve Barratt Dürtüsellik Ölçeğinin toplam ve alt ölçeklerinden daha yüksek puan almaları, Çocukluk Çağı Örselenme Yaşantıları Ölçeği ile Barratt Dürtüsellik Ölçeği arasında pozitif yönde bir ilişki olması yönündedir. YÖNTEM Örneklem Araştırmanın örneklemi 2012-2013 öğretim yılında 24 farklı ildeki (İstanbul, Ankara, İzmir, Konya, Kastamonu, Kocaeli, Antalya, Samsun, Çorlu, Lüleburgaz, Bolu, Aydın, Eskişehir, Çanakkale, Kütahya, Adana, Malatya, Trabzon, Mersin, Muğla, Kırklareli, Edirne, Bursa, Van) devlet ve vakıf üniversitelerinde okuyan 740’ı kadın, 362’si erkek toplam 1102 üniversite öğrencisidir. Katılıma kadın öğrencilerin ilgisinin daha fazla olması nedeniyle kadın ve erkek öğrencilerin sayısını eşitlemek olası olmamıştır. Araştırmada, bazı öğrencilere araştırmacılar tarafından ulaşılırken, bazı öğrencilere araştırmacıların yakın çevresinde olan ve farklı şehirlerde üniversite öğrenimi gören öğrenciler aracılığı ile ulaşılmıştır. Üniversitelerin seçimi, Türkiye’nin her bölgesinin temsil edilmesinin yanı sıra, ulaşılırlık dikkate alınarak yapılmıştır. Veri toplama araçları Demografik Bilgi Formu: Yaş, cinsiyet, doğum yeri, okul bilgileri, medeni durum ile ilgili demografik bilgileri içermektedir. Barratt Dürtüsellik Ölçeği (BDÖ-11): Barratt’ın geliştirdiği ölçek 30 maddeden oluşmuştur ve kendi içinde ‘dikkat’ (dikkatsizlik ve bilişsel düzensizlik), ‘motor’ (motor dürtüsellik, sabırsızlık) ve ‘plan yapmama’ (kontrolünü sağlayamama, bilişsel karışıklığa tahammülsüzlük) olmak üzere üç alt ölçeği vardır. ‘Nadiren/hiçbir zaman’, ‘bazen’, ‘sıklıkla’ ve ‘hemen her zaman/her zaman’ olmak üzere dört yanıt seçeneği vardır. Toplam BDÖ-11 puanı ne kadar yüksekse, kişinin dürtüsellik düzeyi o kadar yüksektir. Dikkat alt ölçeğinin puanının yüksekliği kişinin daha dikkatsiz davranışlarda bulunduğunu, motor alt ölçeğinin puanının yüksekliği motor hareketlilikteki artışı, plansızlık alt ölçeğinin puanının yüksekliği yaşamı planlamasındaki istikrarsızlık ve plan yapamamayı gösterir. BDÖ-11’in Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Güleç ve arkadaşları tarafından yapılmıştır.31 Çocukluk Çağı Örselenme Yaşantıları Ölçeği (ÇÖYÖ): Bernstein ve arkadaşları tarafından geliştirilen ölçeğin Türkçe uyarlaması, geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Arslan ve Alparslan tarafından yapılmıştır.32 Kırk maddeden oluşan ölçeğin yanıt seçenekleri ‘hiçbir zaman’, ‘nadiren’, ‘bazen’, ‘sıklıkla’ ve ‘çok sık’ şeklindedir. Duygusal kötüye kullanım ve duygusal ihmal, cinsel kötüye kullanım ve fiziksel kötüye kullanım olmak üzere üç alt ölçekten oluşur. Yüksek puanlar, o tür kötüye kullanımın çocuklukta daha sık yaşandığını göstermektedir. Ölçeğin Türkçe uyarlamasında alınabilecek en düşük ve en yüksek puanlar duygusal istismar ve duygusal ihmal alt ölçeği için 19-95, fiziksel istismar alt ölçeği için 16-80, cinsel istismar alt ölçeği için 525’dir.32 Riskli Davranışlar Soru Formu: Araştırmacılar tarafından geliştirilen bu formda, hızlı ve alkollü araç kullanımı, kesici/delici alet taşıma, kavgaya girme eğilimi, karışılan kavgalarda yaralanma ve birini yaralama, tek gecelik cinsel ilişki yaşama ve bu ilişkilerde korunma, sürekli ilişkilerinde hamilelik için korunma ve kürtaj deneyimi gibi risk olarak değerlendirilen bazı davranışların varlığı ve sıklığı sorulmaktadır. İşlem Uygulama öncesinde üniversite öğrencileri ile görüşülerek araştırma ile ilgili gerekli bilgiler verilmiştir. Çalışmanın anonim bir çalışma olduğu ve formlar üzerine isim yazılmaması belirtilmiştir. Araştırma ile ilgili ayrıntılı bilgi içeren ‘Aydınlatılmış Onay Formu’ veri toplama araçlarından ayrı olarak verilip toplanmıştır. Ad, soyad, tarih ve imza istenen bu formun uygulama öncesi verilmesi ile katılımcının çalışmada tamamen anonim olarak yer alacağının bilinmesi sağlanmıştır. Araştırmada boş bir zarf ile birlikte verilen veri toplama araçlarının, doldurulduktan sonra bilgilerin gizliliğini sağlamak maksadıyla kapalı zarf içerisinde verilmesi istenmiştir. SONUÇLAR Örneklemin yaş aralığı 17-35, yaş ortalaması 21.46±2.73 yıl olarak saptanmıştır. Kadın katılımcıların yaş aralığı 17-35, yaş ortalaması 21.35±2.78 yıl; erkeklerin yaş aralığı 18-35, yaş ortalaması 21.75±2.60 yıldır. Kadınların %96.1’i, erkeklerin %94.5’i bekar; kadınların %83.1’i, erkeklerin %74.3’ü kent doğumludur. Anadolu Psikiyatri Derg 2015; 16:189-197 192 Üniversite öğrencilerinde riskli davranışlar ile çocukluk çağı istismar, dürtüsellik ve … _____________________________________________________________________________________________________ Kadın ve erkek öğrencilerin riskli davranışlarına ilişkin sonuçlar Riskli davranışların değerlendirilmesinde, hızlı araç kullanma kadınlarda %16.1, erkeklerde %39.5; alkollü araç kullanma kadınlarda %8.1 ve erkeklerde %21.6 olarak bulunmuştur. Kesici ve delici alet taşıma kadınlarda %4.2, erkeklerde %11.6 oranında; kavgaya girme eğilimi kadınlarda %20.4, erkeklerde %40.9 oranındadır. Girilen kavgalarda 1-2 kez yaralananların oranı kadınlarda %9.1, erkeklerde %29.3; üç ve daha çok kez yaralananların oranı kadınlarda %2.6, erkeklerde %12.7’dir. Kavga sırasında birini yaralama sıklığı değerlendirildiğinde, 1-2 kez yaralayanların oranı kadınlarda %8.4, erkeklerde %24.9; üç ve daha çok yaralayanların oranı kadınlarda %2.7, erkeklerde %15.7 olarak bulunmuştur. Kadınların %8.4’ü, erkeklerin %48.5’i tek gecelik cinsel ilişki yaşadığını belirtmiştir. Tek gecelik ilişkide prezervatif kullanmayan kadınların oranı %74.6 iken, bu oran erkeklerde %74.7’dir. Kadınların %15.0’ının, erkeklerin %22.6’sının yaşadıkları sürekli ilişkilerinde hamilelik için korunmadıkları bulunmuştur. Öğrencilerin kürtaj deneyimleri de araştırmamızda sorgulanmış kadınların 15’i bir kez, dördü iki kez, üçü üç kez kürtaj yaptırdığını; erkeklerin 37’si bir kez, 10’u iki kez, üçü üç kez, yedisi dört ve daha çok kez kürtajla sonuçlanan ilişki yaşadıklarını bildirmiştir. Erkeklerin tek gecelik ilişkide prezervatif kullanımı dışında diğer riskli davranışları kadınlardan daha fazla gerçekleştirdikleri saptanmıştır. Tek gecelik ilişkide prezervatif kullanmayan kadınların ve erkeklerin oranı eşit bulunmuştur. Riskli davranışlarla ÇÖYÖ ve BDÖ-11 puanları arasındaki ilişki Riskli davranışlarda bulunan ve bulunmayanların ÇÖYÖ ve BDÖ-11 puanlarının karşılaştırılması için grup sayıları dikkate alınarak bağımsız örneklem t testi ve tek yönlü ANOVA, farkı yaratan grubun saptanması için çoklu karşılaştırma testlerinden Bonferonni testi uygulandı. Riskli davranışlarda bulunanlarla bulunmayanların ÇÖYÖ ve BDÖ-11 puanlarının istatistik sonuçları Tablo 1 ve 2’de verilmiştir. Riskli davranışlarda bulunanlarla bulunmayanların ÇÖYÖ ve BDÖ-11 puanları arasında anlamlı düzeyde farklılıklar belirlendi; hızlı ve alkollü araç kullananların, kavgada kesici delici alet kullananların kullanmayanlara göre, yaşamının herhangi bir zamanında kavgaya karışanların karışmayanlara göre, tek gecelik cinsel ilişki yaşayanların yaşamayanlara göre, bu ilişkide prezervatif kullanmayanların kullananlara göre ve sürekli ilişkilerinde hamilelik için korunmayanların koruAnatolian Journal of Psychiatry 2015; 16:189-197 nanlara göre iki ölçek puanları da daha yüksek bulunmuştur. Sayının az olması nedeniyle kürtaj deneyiminin analizi yapılmamıştır. Kavgalarda yaralanma ve yaralama sıklığı ile ÇÖYÖ ve BDÖ-11 puanları arasında da anlamlı ilişki bulunmuştur. Yaralama ve yaralanma sıklığı arttıkça ÇÖYÖ ve BDÖ-11 puanları da artmaktadır (Tablo 1 ve 2). Bonferonni testi sonucunda, iki ölçek için de hiç yaralanmayanla 1-2 kez yaralanan, hiç yaralamayanla 1-2 kez yaralayan arasında, hiç yaralanmayanla üç ve daha çok kez yaralanan, hiç yaralamayanla üç ve daha çok kez yaralayan arasında ve 1-2 kez yaralananla üç ve daha çok kez yaralanan, 1-2 kez yaralayanla üç ve daha çok kez yaralayan arasında anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0.01). Riskli davranışlarla ÇÖYÖ ve BDÖ-11 puanları arasındaki ilişkiyi araştırmak için bunların alt ölçekleri arasındaki ilişkiye bakılmış ve sonuçları Tablo 3’te verilmiştir. Pearson korelasyon analizi sonuçlarına göre, riskli davranış sayısı ile ÇÖYÖ-cinsel istismar alt ölçeği, fiziksel istismar alt ölçeği ve duygusal istismar alt ölçeği puanları arasında (sırasıyla, r=0.484, p<0.0001; r=0.439, p<0.0001; r=0.425, p<0.0001) ve riskli davranış sayısı ile BDÖ-11 toplam puanı ve dikkat alt ölçeği, motor alt ölçeği ve plansızlık alt ölçeği puanları arasında (sırasıyla, r=0.416, p<0.0001; r=0.391, p<0.0001; r=0.389, p<0.0001; r=0.249, p<0.0001) pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmıştır. ÇÖYÖ ve BDÖ-11 puanlarının korelasyon değerlerine ilişkin sonuçlar ÇÖYÖ ile BDÖ-11 ve bunların alt ölçekleri arasındaki ilişki Pearson korelasyon analizi ile belirlenmiş ve sonuçları Tablo 4’te verilmiştir. Analiz sonuçlarına göre, ÇÖYÖ-cinsel istismar alt ölçeği ile BDÖ-11 toplam puanı ve dikkat alt ölçeği, motor alt ölçeği ve plansızlık alt ölçeği puanları arasında (sırasıyla, r=0.353, p<0.001; r=0.337, p<0.001; r=0.337, p<0.001; r=0.197, p<0.001); ÇÖYÖ-fiziksel istismar alt ölçeği ile BDÖ-11 toplam puanı ve dikkat alt ölçeği, motor alt ölçeği ve plansızlık alt ölçeği puanları arasında (sırasıyla, r=0.315, p<0.0001; r=0.312, p<0.0001; r=0.263, p<0.0001; r=0.191, p<0.0001) ve ÇÖYÖ-duygusal istismar alt ölçeği ile BIS-11 toplam puanı ve dikkat alt ölçeği, motor alt ölçeği ve plansızlık alt ölçeği puanları arasında (sırasıyla, r=0.413, p<0.0001; r=0.412, p<0.0001; r=0. 341, p<0.0001; r=0.247, p<0.0001) pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Erel ve Gölge 193 _____________________________________________________________________________________________________ Tablo 1. Riskli davranışlarla ÇÖYÖ alt ölçek puanları arasındaki ilişki ____________________________________________________________________________________ Cinsel istismar Ort.±SS Fiziksel istismar Ort.±SS Duygusal istismar Ort.±SS ____________________________________________________________________________________ Hızlı araç kullanımı Evet (s=262) Hayır (s=496) Araç kullanmıyorum (s=344) 7.21±3.76 5.70±2.05 5.64±1.90 F(2)=36.98* 25.88±10.55 22.17±7.10 21.86±6.43 F(2)=23.76* 38.69±16.77 31.25±11.97 31.35±11.42 F(2)=31.76* 8.93±4.62 5.81±2.20 t(753)=10.98* 31.02±13.20 22.33±7.03 t(751)=9.96* 47.43±18.85 31.80±12.14 t(753)=11.04* 9.03±4.83 5.83±2.22 t(1100)=10.62* 30.89±13.93 22.39±7.12 t(1098)=9.04* 45.95±20.79 32.14±12.31 t(1099)=8.74* 6.97±3.48 5.70±2.09 t(1100)=7.40* 25.66±9.92 21.95±6.95 t(1098)=6.94* 37.84±16.31 31.27±11.78 t(1099)=7.36* 5.66±1.92 6.96±3.58 8.69±4.57 F(2)=59.28* 21.80±6.51 25.51±9.49 31.52±13.65 F(2)=60.58* 31.22±11.97 36.63±13.63 47.82±19.83 F(2)=58.52* 5.67±1.91 6.67±3.41 9.01±5.04 F(2)=71.29* 21.73±6.45 25.77±8.97 31.23±13.95 F(2)=67.52* 31.14±11.78 37.57±14.79 45.81±18.90 F(2)=57.12* 7.55±4.02 5.63±1.85 t(1099)=10.51* 26.66±11.22 21.94±6.57 t(1097)=8.22* 39.49±16.53 31.23±11.83 t(1098)=8.66* Tek gecelik ilişkide prezervatif kullanımı Evet (s=174) 6.86±3.28 Hayır (s=59) 9.71±5.23 t(231)=-4.89** 24.30±8.05 33.85±15.58 t(230)=-6.04** 37.48±14.72 45.73±20.02 t(231)=-3.37** Yaşanılan ilişkide hamilelik için korunma Evet (s=871) 5.85±2.33 Hayır (s=185) 7.15±3.64 t(1054)=-6.19* 22.39±7.06 25.92±11.46 t(1052)=-5.43* 32.32±12.67 37.42±16.42 t(1053)=-4.69* Alkollü araç kullanımı Evet (s=101) Hayır (s=654) Kesici-delici alet kullanımı Evet (s=73) Hayır (s=1029) Kavgaya girme eğilimi Evet (s=299) Hayır (s=803) Kavgalarda yaralanma sıklığı Hiç (s=864) 1-2 kez (s=173) 3 ve daha fazla (s=65) Kavgalarda yaralama sıklığı Hiç (s=873) 1-2 kez (s=152) 3 ve daha fazla (s=77) Tek gecelik ilişki yaşama Evet (s=237) Hayır (s=864) _____________________________________________________________________________________________ * p<0.001, ** p<0.05 TARTIŞMA Çalışmalar çocukluk çağı istismarına maruz kalan bireylerin birçok açıdan risk altında olduğuna ilişkin veriler sunmaktadır. Bunlardan ikisi riskli davranışlar ve dürtüselliktir. Bu çalışmada çocukluk çağı istismarı ile riskli davranışlar ve dürtüsellik arasındaki ilişki araştırılmıştır. Erkek öğrencilerin kadın öğrencilere göre özel- likle hızlı ve alkollü araç kullanma, kavgaya karışma, girilen kavgalarda yaralanma ve yaralama, kesici-delici alet taşıma gibi riskli davranışları daha çok gösterdikleri görülmektedir. Yurtsever’e göre33 gençlerin riskli davranışlarda bulunmalarındaki risk etkenlerinden biri olan cinsiyet, araştırmamızda da saptanmış ve varsayımımızı destekler yönde erkeklerin daha fazla riskli davranışlarda bulunduğu sonucuna varılmıştır. Anadolu Psikiyatri Derg 2015; 16:189-197 194 Üniversite öğrencilerinde riskli davranışlar ile çocukluk çağı istismar, dürtüsellik ve … _____________________________________________________________________________________________________ Tablo 2. Riskli davranışlarla BDÖ-11 puanları arasındaki ilişki _____________________________________________________________________________________________________ BDÖ-11 toplam puan Ort.±SS Dikkat alt ölçeği Ort.±SS Motor alt ölçeği Ort.±SS Plansızlık alt ölçeği Ort.±SS _____________________________________________________________________________________________________ Hızlı araç kullanımı Evet (s=262) Hayır (s=496) Araç kullanmıyorum (s=344) 66.79±12.65 59.31±10.15 60.19±10.57 F(2)=43.10* 30.49±7.25 26.24±5.81 27.26±6.26 F(2)=39.23* 14.86±4.18 12.85±2.92 12.79±2.88 F(2)=39.17* 21.44±3.50 20.22±3.32 20.16±3.24 F(2)=13.96* 72.19±14.64 60.34±10.20 t(753)=10.17* 33.49±7.96 26.84±5.95 t(753)=9.93* 16.41±4.96 13.11±3.03 t(753)=9.17* 22.30±4.13 20.39±3.24 t(753)=5.30* 69.96±14.12 60.75±10.86 t(1099)=6.84* 32.21±7.80 27.24±6.31 t(1100)=6.38* 15.59±4.29 13.15±3.23 t(1099)=6.08* 22.16±3.37 20.37±3.35 t(1100)=4.41* 67.18±12.11 59.20±10.22 t(1099)=10.94* 30.76±7.01 26.38±5.93 t(1100)=10.34* 14.82±3.97 12.75±2.91 t(1099)=9.44* 21.61±3.51 20.08±3.23 t(1100)=6.81* 60.05±10.59 64.36±11.88 70.89±13.29 F(2)=37.14* 26.82±6.17 29.38±6.99 32.72±6.85 F(2)=34.41* 12.97±3.01 13.94±3.20 16.14±5.84 F(2)=32.03* 20.26±3.30 21.05±3.48 22.03±3.61 F(2)=11.29* 60.03±10.53 64.69±11.86 68.87±13.90 F(2)=36.42* 26.86±6.14 29.30±7.05 32.18±7.37 F(2)=31.22* 12.94±2.99 14.40±3.29 15.84±5.49 F(2)=33.06* 20.23±3.29 21.28±3.33 21.84±3.89 F(2)=13.04* 67.66±13.19 59.63±10.11 t(1098)=10.08* 30.91±7.37 26.65±5.97 t(1099)=9.22* 15.18±4.34 12.80±2.84 t(1098)=10.05* 21.57±3.59 20.19±3.26 t(1099)=5.63* Tek gecelik ilişkide prezervatif kullanımı Evet (s=174) 65.97±12.03 Hayır (s=59) 73.07±15.15 t(231)=-3.65** 30.05±6.76 33.59±8.59 t(231)=-3.24** 14.70±4.25 16.81±4.25 t(231)=-3.30** 21.23±3.47 22.66±3.80 t(231)=-2.66** Yaşanılan ilişkide hamilelik için korunma Evet (s=871) 60.74±10.88 Hayır (s=185) 64.60±12.86 t(1053)=-4.23* 27.24±6.34 29.30±7.25 t(1054)=-3.90* 13.16±3.27 14.20±3.75 t(1053)=-3.82* 20.35±3.30 21.10±3.70 t(1054)=-2.76* Alkollü araç kullanımı Evet (s=101) Hayır (s=654) Kesici-delici alet kullanımı Evet (s=73) Hayır (s=1029) Kavgaya girme eğilimi Evet (s=299) Hayır (s=803) Kavgalarda yaralanma sıklığı Hiç (s=864) 1-2 kez (s=173) 3 ve daha fazla (s=65) Kavgalarda yaralama sıklığı Hiç (s=873) 1-2 kez (s=152) 3 ve daha fazla (s=77) Tek gecelik ilişki yaşama Evet (s=237) Hayır (s=864) _____________________________________________________________________________________________________ * p<0.001, ** p<0.05 Tablo 3. Riskli davranış sayısı ile ÇÖYÖ ve BDÖ-11 puanları arasındaki korelasyon bulguları _____________________________________________________________________________________________________ ÇÖYÖ-Cİ ÇÖYÖ-Fİ ÇÖYÖ-Dİ BDÖ-11 Dikkat alt toplam puanı ölçeği Motor alt ölçeği Plansızlık alt ölçeği _____________________________________________________________________________________________________ Riskli davranış sayısı 0.484* 0.439* 0.425* 0.416* 0.391* 0.389* 0.249* _____________________________________________________________________________________________________ * Korelasyon p<0.001 düzeyinde anlamlıdır (2-tailed) Anatolian Journal of Psychiatry 2015; 16:189-197 Erel ve Gölge 195 _____________________________________________________________________________________________________ Tablo 4. ÇÖYÖ ve BDÖ-11 puanları arasındaki korelasyon bulguları ___________________________________________________________________________________________________ BDÖ-11 toplam Dikkat alt ölçeği Motor alt ölçeği Plansızlık ölçeği ___________________________________________________________________________________________________ ÇÖYÖ cinsel istismar alt ölçeği ÇÖYÖ fiziksel istismar alt ölçeği ÇÖYÖ duygusal istismar alt ölçeği 0.353* 0.315* 0.413* 0.337* 0.312* 0.412* 0.337* 0.263* 0.341* 0.197* 0.191* 0.247* ___________________________________________________________________________________________________ * Korelasyon p<0.001 düzeyinde anlamlıdır (2-tailed) Bu riskli davranışlarda kadın ve erkek öğrenciler arasında fark varken, tek gecelik ilişkide prezervatif kullanmadığını ve sürekli ilişkide hamilelik için korunmadığını belirten kadın ve erkek oranları birbirine yakın bulunmuştur. Biyolojik özelliklerin ve kültürel değerlerin etkisi ile erkekler kadınlara göre, kendilerine ve çevrelerine yönelik daha saldırgan riskli davranışlar göstermektedir.34 Diğer riskli davranışların aksine, cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma ve hamilelik olasılığını artıran korunmasız cinsel ilişkide bulunan kadınların oranının yüksek çıkması ise, kadınların kendilerine yönelik edilgen bir biçimde zarar verecek riskli davranışları daha fazla gösterdiklerini düşündürmektedir. Araştırmamızda sınadığımız temel varsayımlarımızdan biri, riskli davranışlarla çocukluk çağı istismarı ve dürtüsellik arasında ilişki olduğu, bir diğeri ise çocukluk çağı istismarına maruz kalanların daha fazla dürtüsel davranma eğiliminde olduğudur. Çalışmamızda tüm riskli davranışlar ile ÇÖYÖ ve BDÖ-11 arasında anlamlı ilişki belirlenmiş ve bu yöndeki varsayımımız desteklenmiştir. Özellikle korunmasız tek gecelik cinsel ilişkide bulunanların korunanlara göre BDÖ-11 ve ÇÖYÖ puanları arasında istatistiksel olarak anlamlılık belirlenmiştir. Varsayımımızı sınamak için aynı zamanda riskli davranış sayısı ile dürtüsellik ve çocukluk çağı istismar arasındaki ilişkiye bakılmış ve benzer sonuç bulunmuştur. Cinsel, fiziksel, duygusal istismara maruz kalma ve dürtüsellik arttıkça riskli davranış sayısının arttığı saptanmıştır. Literatürde, çocukluk çağında istismara maruz kalan gençlerin daha fazla kesici-delici alet kullandığı ve şiddet içerikli olaylara karıştığı, 25,35,36 erken yaşta cinsel ilişki yaşamaya başladığı ve yetişkinlikte de birden çok cinsel partnerle ilişki yaşadığı37-39 dikkati çekmektedir. Araştırmalar bireylerin çocuklukta yaşanan istismar sonrasındaki duygu düzenleme sorunlarının ileride de süreceğini, yetişkin olduklarında duygularını kontrol altına almakta zorlanarak başta kavga etme gibi riskli davranışlar gösterme eğiliminde olacaklarını belirtmektedir.40-42 Finkel- hour ve Browne, kontrolsüz cinsel ilişkiyi travmatik cinselliğe (traumatic sexualization) bağlamaktadır. Yazarlara göre, çocukluk çağı cinsel istismarı travmatik cinselleşmeye yol açmaktadır. Bu da çocuğun sadece kafasının karışmasına neden olmaktan öte, cinsellik normları hakkında karmaşa yaşamasına ve zarar görmüş bir algıya sahip olmasına neden olmaktadır. Bu durum erken ortaya çıkan cinsel davranışlara, yineleyici veya uygun olmayan kontrolsüz cinsel ilişkilere yol açmaktadır.43 Araştırmalarda cinsel istismar mağdurları gibi fiziksel istismar mağdurlarının da rasgele ve korunmasız cinsel ilişki yaşadıkları bulunmuştur.44,45 Çalışmamızın sonuçları riskli davranışlarla dürtüsellik arasındaki ilişkiyi ortaya koyan diğer çalışmalar ile uyumlu bulunmuştur.28,46-50 Dürtüsellik, yalnız öfke ve saldırganlık davranışlarını değil, engellenmeye karşı toleransın düşük olması ve plan yapamama özelliklerini de yansıtmaktadır.15 Bu durum bireyin daha fazla riskli davranışlarda bulunmasına yol açmaktadır. Araştırmamızda ÇÖYÖ ile BDÖ-11 puanları arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmış ve bu yöndeki varsayımımız desteklenmiştir. Bulgular bize çocukluk döneminde fiziksel, cinsel ve duygusal istismara uğrama oranı arttıkça, dürtüsel davranışlarda bulunma oranının da arttığını göstermektedir. Literatürde yer alan çalışmalar çocukluk çağı istismarı ile dürtüsel davranış arasında ilişki olduğunu ortaya koymaktadır.6,18,51 Brezilya’da yapılan bir çalışmada, istismar mağdurları, çocukluk, ergenlik ve gençlik dönemlerinde izlenerek istismarın birey üzerindeki etkisine bakılmış ve çocukluk çağı istismar öyküsü ile dürtüsel davranış arasında güçlü bir ilişki bulunmuştur.51 Dürtüsel davranışın ortaya çıkmasının en güçlü nedenlerinden birinin travma anısı ve travma sonrasında yaşanan stres duygusunun olduğu bildirilmiştir.52,53 Sonuç olarak araştırmamızın bulguları diğer çalışmalarla büyük ölçüde örtüşmektedir. Çalışmamız riskli davranışların çocukluk çağı istismar ve dürtüsellik ile ilişkili olduğunu, aynı zamanda dürtüsellik ile çocukluk çağı istismarı arasında da Anadolu Psikiyatri Derg 2015; 16:189-197 196 Üniversite öğrencilerinde riskli davranışlar ile çocukluk çağı istismar, dürtüsellik ve … _____________________________________________________________________________________________________ bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Dürtüsel ve riskli davranışlarda bulunan gençler gerek bireysel, gerekse toplumsal temelli önemli sorunlara yol açmaktadır. Dürtüsellik ve riskli davranışların çocukluk çağı istismarın uzun dönem etkilerinden olması, çocuk istismarına yönelik önleme ve müdahale programlarına ağırlık verilmesi gerektiğini göstermektedir. Ayrıca çocukluk çağı istismarın yanı sıra, ailede boşanma veya kayıp, aşırı yoksulluk, oturulan yerleşim yeri sorunları, sürekli düşük akademik başarı, ailenin düşük sosyoekonomik ve kültürel düzeyde olması gibi birçok etkenin riskli davranışlara yol açabileceği33 dikkate alınarak dürtüsellik ve riskli davranışlara yönelik koruyucu programlar devreye sokulmalıdır. Aile yapısı, sosyal, kültürel ve ekonomik durum gibi değişkenlerin çalışmaya katılmaması çalışmamızın önemli bir sınırlılığıdır. Dürtüsellik ve riskli davranışlara yönelik koruyucu çalışmalara katkı sağlamak için çocuk istismarı ile birlikte bu değişkenlerinde sınanmasının faydalı olacağı düşünülmektedir. KAYNAKLAR 1. Taner Y, Gökler B. Çocuk istismarı ve ihmâli: Psikiyatrik yönleri. Hacettepe Tıp Derg 2004; 35:8286. 2. Kendall-Tackett K. The long-term health effects of child sexual abuse. P Goodyear-Brown (Ed.), Handbook of Child Sexual Abuse: Identification, Assessment and Treatment. New Jersey: John Wiley & Sons, 2012, p.49-70. 3. Brown GR, Anderson B. Psychiatric morbidity in adult inpatients with childhood histories of sexual and physical abuse. Am J Psychiatry 1991; 148:55-61. 4. Bifulco A, Moran PM, Baines R, Bunn A, Standford K. Exploring psychological abuse in childhood: II. Association with other abuse and adult clinical depression. Bull Menninger Clin 2002; 66:241-258. 5. Eskin M, Kaynak DH, Demir S. Same-sexual orientation, childhood sexual abuse and suicidal behavior in university students in Turkey. Arch Sex Behav 2005; 34:185-195. 6. Brodsky BS, Oquendo M, Ellis SP, Haas GL, Malone KM, Mann J. The relationship of childhood abuse to impulsivity and suicidal behavior in adults with major depression. Am J Psychiatry 2001; 158:1871-1877. 7. Felson RB, Lane KJ. Social learning, sexual and physical abuse and adult crime. Aggress Behav 2009; 35:489-501. 8. Boutwell BB, Franklin CA, Barnes JC, Beaver KM. Physical punishment and childhood aggression: The role of gender and gene-environment interplay. Aggress Behav 2011; 37:559-568. 9. Tuscic JS, Flander GB, Mateskovic D. The consequences of childhood abuse. Pediatrics Today 2013; 9:24-35. 10. Thompson MP, Kingree JB, Desai S. Gender differences in long-term health consequences of physical abuse of children: Data from a nationally representative survey. Am J Public Health 2004; 94:599-604. 11. Oshri A, Tumban JG, Burnette ML. Childhood maltreatment histories, alcohol and other drug use symptoms and sexual risk behavior in a treatment sample of adolescents. Am J Public Health 2012; Anatolian Journal of Psychiatry 2015; 16:189-197 102:250-257. 12. Moeller FG, Barratt ES, Dougherty DM, Schmitz JM, Swann AC. Psychiatric aspects of impulsivity. Am J Psychiatry 2001; 158:1783-1793. 13. Peluso MAM, Hatch JP, Glahn DC, Monkul ES, Sanches M, Najt P, et al. Trait impulsivity in patients with mood disorder. J Affect Disord 2007; 100:227-231. 14. Ridderinkhof KR, Ullsperger M, Crone EA, Nieuwenhuis S. The role of medial frontal cortex in cognitive control. Science 2004; 306:443-447. 15. Kalenscher T, Ohmann T, Güntürkün O. The neuroscience of impulsive and self-controlled decisions. Int J Psychophysiol 2006; 62:203-211. 16. Chamberlain SR, Sahakian BJ. The neuropsychiatry of impulsivity. Curr Opin Psychiatry 2007; 20:255-261. 17. Najt P, Perez J, Sanches M, Peluso MA, Glahn D, Soares JC. Impulsivity and bipolar disorder. Eur Neuropsychopharmacol 2007; 17:313-320. 18. Roy A. Childhood trauma and impulsivity. Possible relevance to suicidal behavior. Arch Suicide Res 2005; 9:147-151. 19. Corstorphine E, Waller G, Lawson R, Ganis C. Trauma and multi-impulsivity in the eating disorders. Eating Behav 2007; 8:23-30. 20. Braquehais MD, Oquendo MA, Baca-García E, Sher L. Is impulsivity a link between childhood abuse and suicide? Compr Psychiatry 2010; 51:121-129. 21. Alikaşifoğlu M. Ergenlerde davranışsal sorunlar. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri, Adolesan Sağlığı II, Sempozyum Dizisi, No:63, 2008, s.55-59. 22. Senn TE, Carey MP. Child maltreatment and women’s adult sexual risk behavior: Childhood sexual abuse as a unique risk factor. Child Maltreatment 2010; 14:324-335. 23. Senn TE, Carey MP, Vanable PA. Childhood and adolescent sexual abuse and subsequent sexual risk behavior: Evidence from controlled studies, methodological critique, and suggestions for research. Clin Psychol Rev 2008; 28:711-735. Erel ve Gölge 197 _____________________________________________________________________________________________________ 24. Brown LK, Hadley W, Stewart A, Lescano C, Whiteley L, Donenberg G. Psychiatric disorders and sexual risk among adolescents in mental health treatment. J Consult Clin Psychol 2010; 78:590-597. 25. Dahlberg LL. Youth violence in the United States. Major trends, risk factors, and prevention approaches. Am J Prev Med 1998; 14:259-272. 26. Freeman RC, Collier K, Parillo KM. Early life sexual abuse as a risk factor for crack cocaine use in a sample of community-recruited women at high risk for illicit drug use. Am J Drug Alcohol Abuse 2002; 28:109-140. 27. Kendall-Tackett K, Williams L, Finkelhor D. Impact of sexual abuse on children: A review and synthesis of recent emprical articles. Psychol Bull 1993; 113:164-180. 28. Penolazzi B, Gremigni P, Russo PM. Impulsivity and reward sensivity differentially affective and deliberative risky decision making. Pers Individ Dif 2012; 53:655-659. 29. Donohew L, Zimmerman R, Cupp PS, Novak S, Colon S, Abell R. Sensation seeking, impulsive decision-making, and risky sex: Implications for risk-taking and design of interventions. Pers Individ Dif 2000; 28:1079-1091. 30. Zuckerman M, Buchsbaum MS, Murphy DL. Sensation seeking and its biological correlates. Psychol Bull 1980; 88:187-214. 31. Güleç H, Tamam L, Güleç MY, Turhan M, Karakuş G, Zengin M, ve ark. Barratt Dürtüsellik Ölçeği-11 (BIS)’in Türkçe uyarlamasının psikometrik özellikleri. Klinik Psikofarmakoloji Bul 2008; 18:251-259. 32. Aslan SH, Alparslan ZN. Çocukluk Örselenme Yaşantıları Ölçeği’nin bir üniversite öğrencisi örnekleminde geçerlik, güvenirlik ve faktör yapısı. Türk Psikiyatri Derg 1999; 10:275-285. 33. Yurtsever Z. Üniversite Gençlerinde Riskli Davranışlar. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011. 34. Rosenblitt JC, Soler H, Johnson SE, Quadagno DM. Sensation seeking and hormones in men and women: exploring the link. J Horm Behav 2001; 40:396-402. 35. Lowry R, Powell KE, Kann L, Collins JL, Kolbe LJ. Weapon-carrying, physical fighting, and fightrelated injury among U.S. adolescents. Am J Prev Med 1998; 14:122-129. 36. Tyler KA. Social and emotional outcomes of child sexual abuse: a review of recent research. Aggress Violent Behav 2002; 7:567-589. 37. Krahe B, Scheinberger-Olwig R, Waizenhoffer E, Kolpin S. Childhood sexual abuse and revictimization in adolescence. Child Abuse Negl 1999; 23:383-394. 38. Meston CM, Heiman JR, Trapnell PD. The relation between early abuse and adult sexuality. J Sex Res 1999; 36:385-395. 39. Noll JG, Trickett PK, Putnam FW. A prospective investigation of the impact of childhood sexual abuse on the development of sexuality. J Consult Clin Psychol 2003; 71:575-586. 40. Bloom SL. Creating sanctuary: Healing from systemic abuses of power. Therapeutic Communities 2000; 21:67-91. 41. Krause ED, Mendelson T, Lynch TR. Childhood emotional invalidation and adult psychological distress: The mediating role of emotional inhibition. Child Abuse Negl 2003; 27:199-213. 42. Street AE, Gibson LE, Holohan DR. Impact of childhood traumatic events, trauma-related guilt, and avoidant coping strategies on PTSD symptoms in female survivors of domestic violence. J Trauma Stress 2005; 18:245-252. 43. Finkelhour D, Browne A. The traumatic impact of child sexual abuse: A conceptualization. Am J Orthopsychiatry 1985; 55:530-541. 44. Wilson HW, Widom CS. An examination of risky sexual behavior and HIV in victims of child abuse & neglect: A 30-year follow-up. Health Psychol 2008; 27:149-158. 45. Lemieux SR, Byers S. The sexual well-being of women who have experienced child sexual abuse. Psychol Women Quart 2008; 32:126-144. 46. Nelson CA, Bloom FE, Cameron JL, Amaral D, Dahl RE, Pine D. An integrative, multidisciplinary approach to the study of brain-behavior relations in the context of typical and atypical development. Dev Psychopathology 2002; 14:499-520. 47. Conner KR, Meldrum SV, Vieczorek WF, Duberstein PR, Welte JW. The association of irritability and impulsivity with suicidal ideation among 15 to 20 year old males suicide and life-threatening behavior. J Consult Clin Psychol 2004; 34:363-373. 48. Romer D, Hennessy M. A biosocial-affect model of adolescent sensation seeking: The role of affect evaluation and peer-group influence in adolescent drug use. Prev Sci 2007; 8:89-101. 49. Braddock KH, Dillard JP, Voigt DC, Stephenson MT, Sopory P, Anderson JW. Impulsivity partially mediates the relationship between BIS/BAS and risky health behaviors. J Pers 2011; 79:793-810. 50. Birthrong A, Latzman RD. Aspects of impulsivity are differentially associated with risky sexual behaviors. Pers Individ Dif 2014; 57: 8-13. 51. Narvaez JC, Maqalhaes PV, Trindade EK, Vieira DC, Kauser-Sant’anna M, Gama CS, et al. Childhood trauma, impulsivity and executive functioning in crack cocaine users. Compr Psychiatry 2011; 53:238-244. 52. Casada JH, Roache JD. Behavioral inhibition and activation in posttraumatic stress disorder. J Nerv Ment Dis 2005; 193:102-109. 53. Dileo JF, Brewer WJ, Hopwood M, Anderson V, Creamer M. Olfactory identification dysfunction, aggression and impulsivity in war veterans with post-traumatic stress disorder. Psychol Med 2008; 38:523-531. Anadolu Psikiyatri Derg 2015; 16:189-197