ilişkisel pazarlamanın işletme performansı üzerine etkileri

advertisement
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
İLİŞKİSEL PAZARLAMANIN İŞLETME
PERFORMANSI ÜZERİNE ETKİLERİ: YETKİLİ
OTOMOTİV ACENTELERİ ÜZERİNE BİR
ARAŞTIRMA
Esen ŞAHİN
DOKTORA TEZİ
Danışman
Prof. Dr. Mahmut TEKİN
KONYA – 2013
Sevgili Ailem’e
i
ii
Öğrencinin
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Müdürlüğü
Adı Soyadı
ESEN ŞAHİN
Numarası
064127001014
Ana Bilim / Bilim
Dalı
İŞLETME/İŞLETME
Programı
Tezli Yüksek Lisans
Tez Danışmanı
PROF. DR. MAHMUT TEKİN
İLİŞKİSEL PAZARLAMANIN İŞLETME
PERFORMANSI ÜZERİNE ETKİLERİ: YETKİLİ
OTOMOTİV ACENTELERİ ÜZERİNE BİR
ARAŞTIRMA
Tezin Adı
Doktora
ÖZET
Küreselleşmeyle birlikte bilgi çağı, rekabetin daha yoğun olduğu yeni iş yapma
anlayışını ortaya çıkarmıştır. Bu yeni anlayış müşterilerin satın alma davranışlarını ve
onları etkileyen etkenleri de değişmiştir. İşletme ile müşteri arasında kurulan değişim
ilişkisindeki güç, üretici ya da satıcı taraftan müşteri tarafına doğru yön değiştirmiştir.
Günümüzde müşteri hakkında tüm bilgilere ulaşabilmek adına kullanılan en önemli
pazarlama iletişim araçlarından biri “ilişkisel pazarlama”dır.
İlişkisel pazarlama ekseninde oluşturulan bu çalışma üç temel bölümden
oluşmaktadır. İlk iki bölümde pazarlama, modern pazarlama yöntemleri ve ilişkisel
pazarlama konuları ele alınmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde; ilişkisel pazarlama
uygulamalarının işletme performansı üzerine etkilerini ölçmeye yönelik analizler
yapılmıştır. Bu bölümde; Konya ili yetkili otomobil satış acentelerini kapsayan bir
araştırmanın, metodolojisi ve araştırma sonucunda elde edilen bulgular, konuya ilişkin
hipotezler değerlendirilerek öneriler sunulmuştur.
iii
Öğrencinin
T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Müdürlüğü
Adı Soyadı
ESEN ŞAHİN
Numarası
064127001014
Ana Bilim / Bilim
Dalı
İŞLETME/İŞLETME
Programı
Tezli Yüksek Lisans
Tez Danışmanı
PROF. DR. MAHMUT TEKİN
THE EFFECTS OF RELATIONAL MARKETING ON
THE BUSINESS PERFORMANCE: A PRACTICAL
STUDY ON THE AUTHORIZED AUTO SALES
AGENCIES
Tezin Adı
Doktora
SUMMARY
With the globalization, the information age has revealed a new understanding of
doing business in which the competition is more intense. This new understanding has
changed the customers' buying behavior and the factors affecting them. The power in
the change relationship established between the company and the customer shifted
focus from the manufacturer or the dealer side to the customer side. Today, one of the
most important marketing communication tools supporting us to reach information
about customers is “relational marketing”.
This study consists of three chapters formed the axis of relational marketing. In
the first three chapters, marketing, modern marketing methods and relational
marketing were discussed. In the third chapter, analyzes were conducted to measure
the effects of relational marketing practices on business performance. In this section,
the methodology and the findings of a research project covering the authorized auto
sales agencies in the province of Konya were addressed, hypotheses were tested and
some suggestions were presented.
iv
İÇİNDEKİLER
BİLİMSEL ETİK SAYFASI………………………………………………….
i
TEZ KABUL FORMU………………………………………………….
ii
ÖZET……………………………………………………………………..
iii
SUMMARY………………………………………………………………
iv
İÇİNDEKİLER………………………………………………………….
v
ŞEKİLLER LİSTESİ…………………………………………………..
ix
TABLOLAR LİSTESİ………………………………………………….
xi
KISALTMALAR………………………………………………………..
xiii
GİRİŞ…………………………………………………………………….
1
BİRİNCİ BÖLÜM
PAZARLAMA ve POSTMODERN PAZARLAMA
YAKLAŞIMIYLA MODERN PAZARLAMA YÖNTEMLERİ
1.1. Pazarlamada Temel Kavramlar………………………………………........
5
1.1.1. Pazarlamanın Tanımı………………………………………………
6
1.1.2. Pazarlamanın Konusu ve Kapsamı………………………………...
13
1.1.3. Pazarlamanın Amacı ve Önemi……………………………………
17
1.2. Pazarlamanın Tarihsel Gelişimi……………………………………………
19
1.3. Pazarlama Anlayışındaki Dönüşüm…………………….………………….
29
1.4. Pazarlama Yönetimi……………………………………………………….
35
1.4.1. Pazarlama Karmasının Oluşturulması……………………………..
36
1.4.2. Pazarlama Değişkenleri……………………………………………
41
1.4.2.1. Çevresel Faktörler…………………………………………
42
1.5. Pazarlama Planı……………………………………………………………
47
1.5.1.Planlamanın Tanımı ve Kapsamı…………………………………..
47
v
1.5.2. Pazarlamanın Özellikleri…………………………………………..
49
1.6. Pazarlama İletişimi……………………………………………….………..
52
1.7. Müşteri Kavramı………………………………………………….………..
54
1.7.1. İç Müşteri………………………………………………………….
56
1.7.2. Dış Müşteri……………………………………………….………..
56
1.7.3. Değişen Müşteri Profili……………………………………………
57
1.7.4. Müşteri Değeri……………………………………………………..
62
1.7.4.1. Müşteri Değeri Bağlamında Müşteri Sınıflaması…………
66
1.7.4.2. Müşteri Odaklılık…………………………………….……
67
1.7.4.3. Müşteri Memnuniyeti…………….………………….……
69
1.7.4.4. Müşteri Sadakat…….…………….………………….……
72
1.8. Postmodern Pazarlama Yaklaşımıyla Modern Pazarlama Yöntemleri….....
74
1.8.1. Deneyimsel Pazarlama ...........................………………………….
79
1.8.2. İlişkisel Pazarlama……………………………..……….………….
80
1.8.3. Veri Tabanlı Pazarlama………………………………...………….
1.8.4. Tuzak (Sinsi) Pazarlama……………………………….…………..
82
1.8.5. Retro (Nostalji) Pazarlama (Geçmişin Pazarlanması)……………..
92
1.8.6. Gerilla Pazarlama………………………………………………….
95
1.8.7. Yeşil Pazarlama……………………………………………………
99
1.8.8. Ağızdan Ağıza Pazarlama…………………………………………
106
1.8.9. Tacizkâr Pazarlama………………………………………………..
109
1.8.10. İzinli Pazarlama………………………………….……………….
109
1.8.11. Mobil Pazarlama…………………………………………………
112
1.8.12. Etkileşimli / Viral Pazarlama…………………………………….
113
1.8.13. Uluslararası Pazarlama…………………………………………...
1.8.14. Buzz Pazarlama / Söylenti Yaparak Pazarlama………………….
117
1.8.15. Ağ (Network) Pazarlaması………………………………….……
120
vi
88
118
İKİNCİ BÖLÜM
İLİŞKİSEL PAZARLAMA
2.1. İlişkisel Pazarlama Kavramı……………………………………………….
122
2.2. İlişkisel Pazarlamanın Ortaya Çıkışı………………………………………
127
2.3. İlişkisel Pazarlamanın Amacı, Önemi ve Elemanları……………………...
136
2.4. İlişkisel Pazarlamayla İlişkili Kavramlar………………………………….
140
2.4.1. İlişkisel Pazarlamada Müşteri Memnuniyeti………………………
140
2.4.2. İlişkisel Pazarlamada Müşteri Değeri……………………………..
141
2.4.3. İlişkisel Pazarlamada Müşteri Sadakati……………………………
142
2.5. İlişkisel Pazarlamanın Tarihsel Gelişimi…………………………………..
143
2.6. İlişkisel Pazarlamanın Sağladığı Katkılar………………………………….
147
2.6.1. İlişkisel Pazarlamanın Müşterilere Sağladığı Faydalar………...….
148
2.6.2. İlişkisel Pazarlamanın İşletmelere Sağladığı Faydalar.………...….
150
2.7. İlişkisel Pazarlamanın Hedefleri……………………………………….…..
157
2.8. İlişkisel Pazarlamanın Uygulama Alanı: Müşteri İlişkileri Yönetimi..........
158
2.8.1. İlişkisel Pazarlama Bağlamında Müşteri İlişkileri Yönetimi….......
159
2.8.1.1. İlişkisel Pazarlama Bağlamında Müşteri İlişkileri
Yönetiminin Önemi ve Amacı ……......................................……...
161
2.8.1.2. İlişkisel Pazarlama Bağlamında Müşteri İlişkileri
Yönetimi İlkeleri ………….................................................……….
165
2.8.1.3. İlişkisel Pazarlama Bağlamında Müşteri İlişkileri
Yönetiminde Müşteri Memnuniyeti Kavramı …………………......
166
2.8.1.4. İlişkisel Pazarlama Bağlamında Müşteri İlişkileri
Yönetimi Uygulamaları…....................................…………………
168
2.9. İlişkisel Pazarlama ve Bilgi Teknolojileri…………………………………
170
2.10. Geleneksel Pazarlama Anlayışı ve İlişkisel Pazarlama Anlayışı
Arasındaki Farklar……………………………………………………………...
171
2.11. İlişkisel Pazarlama Stratejileri……………………………………………
174
2.11.1. İlişkisel Pazarlama Uygulamalarını Destekleyici Stratejiler……..
177
2.12. İlişkisel Pazarlama Uygulamalarında Pazarlama Programı………………
179
vii
2.13. İlişkisel Pazarlamanın Boyutları ve Planlaması………………………….
181
2.13.1. Sadakat ve Sık Kullanıcı Programlarının Uygulanması………….
184
2.14. İlişkisel Pazarlamada İlişki Kalitesi………………………………………
186
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İLİŞKİSEL PAZARLAMANIN İŞLETME PERFORMANSI
ÜZERİNE ETKİLERİ: YETKİLİ OTOMOTİV ACENTELERİ
ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
3.1. Araştırmanın Amacı ve Varsayımları...........................................................
190
3.1.1. Araştırmanın Amacı.........................................................................
191
3.1.2. Araştırmanın Hipotezleri..................................................................
192
3.2. Araştırmanın Yöntemi..................................................................................
194
3.2.1. Araştırmaya Dahil Edilen İşletmelerin Seçilmesi............................
196
3.2.2. Anket Formunun Hazırlanması........................................................
197
3.2.3. Anket Formunun Uygulanması........................................................
207
3.2.4. Verilerin Kodlanması ve Analizi......................................................
208
3.3. Araştırma Bulgularının Değerlendirilmesi..........................................
208
3.3.1. Araştırmaya Katılan İşletmeler Hakkında Genel Bilgiler................
209
GENEL DEĞERLENDİRME, SONUÇ VE ÖNERİLER...................................
274
KAYNAKLAR.................................................................................
298
EKLER.............................................................................................
329
ÖZGEÇMİŞ.....................................................................................
334
viii
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil No
Şekil Adı
Şekil 1.1.
Sayfa
No
Pazarlama Çevrimi.........................................................................................
16
Şekil 1.2.
Pazarlama Anlayışındaki Gelişim..................................................................
22
Şekil 1.3.
Pazarlamanın Gelişiminin Üç Dönemi...........................................................
35
Şekil 1.4.
Pazarlama Karması Kararları.........................................................................
41
Şekil 1.5.
Makro ve Mikro Çevre Faktörleri..................................................................
42
Şekil 1.6.
Pazarlama Karması ve Dış Çevre...................................................................
46
Şekil 2.1.
İlişkisel Pazarlamanın Evrimi........................................................................
132
Şekil 2.2.
İlişkisel Pazarlama ve Geleneksel Pazarlamanın Konumu............................
134
Şekil 2.3.
İlişkisel Pazarlama Süreci..............................................................................
139
Şekil 2.4.
İlişkisel Pazarlama İle İlişkisel Pazarlamanın Geleceğini Belirleyecek
Diğer Pazarlama Faktörleri............................................................................
146
Şekil 2.5.
İlişki Merdiveni (İlişki Aşamaları).................................................................
154
Şekil 2.6.
İlişkisel Pazarlama Uygulamalarında Zamanla Artan Kâr.............................
156
Şekil 2.7.
İlişkisel Pazarlamanın Hedefleri....................................................................
158
Şekil 2.8.
İlişkisel Pazarlama Seviyeleri........................................................................
181
Şekil 2.9.
İlişkisel Pazarlama Planı................................................................................
183
Şekil 2.10. İlişki Kalitesinin Üç Boyutu Arasındaki Nedensel İlişki. .............................
188
Şekil 3.1.
Uygulanan Araştırma Yöntemi......................................................................
195
Şekil 3.2.
Araştırmaya Katılan İşletmelerde Anketi Cevaplayanların Unvanları...........
210
Şekil 3.3.
Araştırmaya Katılan İşletmelerin Faaliyet Sürelerine Göre Dağılımı............
211
Şekil 3.4.
Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çalışan Sayılarına Göre Dağılımı.............
212
Şekil 3.5.
Pazarlama Alanında Eğitim Almış Çalışan Sayıları.......................................
213
Şekil 3.6.
Genel Olarak En Çok Satış Yapılan Müşteri Profili......................................
215
Şekil 3.7.
Araştırmaya Katılan İşletmelerin Pazarlama Faaliyetlerindeki Temel
Amaçları.........................................................................................................
216
Çalışanların İlişkisel Pazarlama Konusunda Bilgi Düzeyine Göre
Dağılımı..........................................................................................................
218
Müşteriye Özel Hizmetler Sunulması............................................................
219
Şekil 3.8.
Şekil 3.9.
Şekil 3.10. Çalışanların Müşterileri Tarafından Neden Tercih Edildiklerine Dair Bilgi
ix
221
Şekil 3.11. Araştırmaya Katılan İşletmelerde Anketi Cevaplayan Çalışanların
Müşterileri Tarafından Tercih Edilme Nedenleri Algısı................................
226
Şekil 3.12. Müşterilere Yönelik Sadakat ve Sık Kullanıcı Programı Varlığı...................
228
Şekil 3.13. Internet Web Adresi.......................................................................................
229
Şekil 3.14. Müşterilerle İlişkilerin Yürütüldüğü Kanal/Kanallar.....................................
232
Şekil 3.15. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Müşterileriyle Etkileşimlerine Dair
Bilgilerin Depolandığı Veri Tabanları...........................................................
233
Şekil 3.16. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Veri Tabanlarında Yer Alan Müşterilerin
Demografik Özelliklerine İlişkin Bilgiler......................................................
237
Şekil 3.17. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Veri Tabanlarında Yer Alan Müşterilerin
Psikografik Özelliklerine İlişkin Bilgiler.......................................................
238
Şekil 3.18. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Veri Tabanlarında Yer Alan Müşterilerin
Satınalma Davranışlarına İlişkin Bilgiler
239
Şekil 3.19. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Veri Tabanlarında Yer Alan Bilgilerin
Kullanım Amaçları.........................................................................................
241
Şekil 3.20. Müşterilerin İşletme İle İlgili Olumlu veya Olumsuz Tepkilerini
(Şikayetlerini) ve İsteklerini Bildirmek İçin En Çok Kullandıkları İletişim
Noktaları.........................................................................................................
244
Şekil 3.21. Araştırmaya Katılan İşletme Personelinin Müşteri İlişkileri Eğitimi
Durumları.......................................................................................................
245
Şekil 4.22. Araştırmaya Katılanların Müşteri İlişkileri Veritabanı Bilgilerine İlişkin
İfadelere Katılım Derecesine Göre Dağılımı..................................................
249
Şekil 3.23. Araştırmaya Katılanların Müşteri Sadakatine İlişkin İfadelere Katılma
Derecesine Göre Dağılımı..............................................................................
252
Şekil 3.24. Araştırmaya Katılanların Müşteri Değerine İlişkin İfadelere Katılma
Derecesine Göre Dağılımı..............................................................................
255
Şekil 3.25. Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama Uygulamalarının Personele
Yönelik Faaliyetlere Etki Derecesine Göre Dağılımı.....................................
258
Şekil 3.26. Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama Uygulamalarının Müşterilere
Yönelik Faaliyetlere Etki Derecesine Göre Dağılımı.....................................
261
Şekil 3.27. Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama Uygulamalarının İşletmeye
Yönelik Faaliyetlere Etki Derecesine Göre Dağılımı.....................................
265
x
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo No
Tablo Adı
Tablo 1.1.
Pazarlama Anlayışlarının Gelişiminde Anahtar Unsurlar............................
23
Tablo 1.2.
4P ve 4C Pazarlama Karması Elemanları....................................................
39
Tablo 1.3.
7P ve 7C Pazarlama Karması Elemanları....................................................
40
Tablo 1.4.
Pazarlama Alanları ve Planlama Analizleri.................................................
51
Tablo 1.5.
Pazarlama Alanında Yaşanan Değişimler Sonucunda Müşteri
Profilindeki Dönüşüm..................................................................................
61
Tablo 2.1.
Pazar Güçlerinin Yıllara Göre Konumu......................................................
128
Tablo 2.2.
Geleneksel Pazarlama Anlayışı ile Müşteri İlişkileri Yönetimi Arasındaki
Farklar..........................................................................................................
169
Tablo 2.3.
İlişkisel Pazarlama Yönlü Değişim..............................................................
173
Tablo 2.4.
İlişkisel Pazarlama Stratejileri.....................................................................
176
Tablo 2.5.
İlişkisel Pazarlama ve Diğer Stratejiler........................................................
178
Tablo 2.6.
Sadakat ve Sık Kullanıcı Programları..........................................................
185
Tablo 2.7.
İlişkisel Kalite Kavramının Kavramsal Çerçevesi.......................................
187
Tablo 3.1.
Araştırmaya Katılan İşletmelerde Anketi Cevaplayanların Unvanları........
209
Tablo 3.2.
Araştırmaya Katılan İşletmelerin Faaliyet Süreleri (Yaşam Süreleri).........
210
Tablo 3.3.
Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çalışan Sayılarına Göre Dağılımı..........
211
Tablo 3.4.
Pazarlama Alanında Eğitim Almış Çalışan Sayıları....................................
212
Tablo 3.5.
Genel Olarak En Çok Satış Yapılan Müşteri Profili....................................
215
Tablo 3.6
Araştırmaya Katılan İşletmelerin Pazarlama Faaliyetlerindeki Temel
Amaçları.......................................................................................................
216
Çalışanların İlişkisel Pazarlama Konusunda Bilgi Düzeyine Göre
Dağılımı.......................................................................................................
217
Tablo 3.8.
Müşteriye Özel Hizmetler Sunulması..........................................................
218
Tablo 3.9.
Çalışanların Müşterileri Tarafından Neden Tercih Edildiklerine Dair
Bilgilerinin Olup Olmama Durumu.............................................................
220
Araştırmaya Katılan İşletmelerde Anketi Cevaplayan Çalışanların
Müşterileri Tarafından Tercih Edilme Nedenleri Algısı..............................
221
Müşterilere Yönelik Sadakat ve Sık Kullanıcı Programı Varlığı................
227
Tablo 3.7.
Tablo 3.10
Tablo 3.11.
Sayfa
No
xi
Tablo 3.12.
Internet Web Adresi.....................................................................................
228
Tablo 3.13.
Müşterilerle İlişkilerin Yürütüldüğü Kanal/Kanallar...................................
230
Tablo 3.14.
Araştırmaya Katılan İşletmelerin Müşterileriyle Etkileşimlerine Dair
Bilgilerin Depolandığı Veri Tabanları.........................................................
232
Tablo 3.15.
Araştırmaya Katılan İşletmelerin Veri Tabanlarında Yer Alan Bilgiler
234
Tablo 3.16.
Araştırmaya Katılan İşletmelerin Veri Tabanlarında Yer Alan Bilgilerin
Kullanım Amaçları.......................................................................................
240
Müşterilerin İşletme İle İlgili Olumlu veya Olumsuz Tepkilerini
(Şikayetlerini) ve İsteklerini Bildirmek İçin En Çok Kullandıkları
İletişim Noktaları.........................................................................................
242
Araştırmaya Katılan İşletme Personelinin Müşteri İlişkileri Eğitimi
Durumları.....................................................................................................
245
Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama Uygulama Derecesine Göre
Dağılımı.......................................................................................................
246
Araştırmaya Katılanların Müşteri İlişkileri Veritabanı Bilgilerine İlişkin
İfadelere Katılım Derecesine Göre Dağılımı...............................................
247
Araştırmaya Katılanların Müşteri Sadakatine İlişkin İfadelere Katılma
Derecesine Göre Dağılımı............................................................................
250
Araştırmaya Katılanların Müşteri Değerine İlişkin İfadelere Katılma
Derecesine Göre Dağılımı............................................................................
253
Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama Uygulamalarının Personele
Yönelik Faaliyetlere Etki Derecesine Göre Dağılımı..................................
255
Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama Uygulamalarının
Müşterilere Yönelik Faaliyetlere Etki Derecesine Göre Dağılımı...............
259
Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama Uygulamalarının İşletmeye
Yönelik Faaliyetlere Etki Derecesine Göre Dağılımı..................................
262
Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama Uygulamalarının Üç Yıl
Öncesi ve Günümüzdeki İşletme Performansına Etki Düzeyine Göre
Dağılımı.......................................................................................................
266
Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ortalama Yaşam Sürelerinin İşletme
Performansına Etkisi....................................................................................
268
Araştırma Hipotezlerinin Test Sonuçları.....................................................
269
Tablo 3.17.
Tablo 3.18.
Tablo 3.19.
Tablo 3.20.
Tablo 3.21.
Tablo 3.22.
Tablo 3.23.
Tablo 3.24.
Tablo 3.25.
Tablo 3.26.
Tablo 3.27.
Tablo 3.28.
xii
KISALTMALAR LİSTESİ
AMA
: American Marketing Association
STK
: Sivil Toplum Kuruluşları
CRM
: Costumer Relation Management
WOMMA
: Word of Mouth Marketing Association
MMA
: Mobile Marketing Association
MİY
: Müşteri İlişkileri Yönetimi
WWW
: World Wide Web
IMP
: International Marketing and Purchasing
xiii
GİRİŞ
Teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişimi, pazarın küreselleşmesi, yoğun
rekabet ortamı işletmeleri geleneksel yönetim kalıplarının dışına çıkmaya, değişimin
hızına ayak uydurmaya zorlamaktadır. İşletmelerin uluslararası rekabet piyasalarında
yaşamlarını sürdürebilmeleri için tüm kaynaklarını etkin ve hassas bir şekilde
planlamaları ve yönetmeleri gerekmektedir.
Piyasalardaki aktör sayısının artması, iletişim ve ağ teknolojilerindeki
gelişmeler, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yoğun kullanımı, ürün ve hizmetlerdeki
çeşitlilik, bilgi paylaşımındaki kolaylıklar, iç içe, hızlı, mobil, talepkâr, beklentileri
yüksek, değişken bir yaşam tarzı ortaya çıkarmıştır. Bu değişim müşterileri, yoğun bir
şekilde birçok farklı pazarlama silahı ile karşı karşıya bırakmıştır. İşletmeler açısından
ise müşteri ile ilişki ve etkileşim içerisinde olabilmenin önemi netleştirmiştir. Müşteri
ile ilişkinin bu kadar önemli olduğu günümüz rekabet koşullarında, müşteriler ile
kurulan bu ilişkilerin kalıcı olabilmesi için işletmelerin; pazardaki eğilimleri ve
gelişmeleri, müşterilerin beklentilerini, müşterilerin ihtiyaçlarını iyi tanımaları ve
müşteri odaklı bir pazarlama anlayışını benimsemeleri gerekmektedir.
Geleneksel pazarın dengesini ürün/hizmet sağlayıcısı veya ürünün kendisi
oluştururken, modern pazarlamanın dengesini müşteri ve onun ihtiyaçları
oluşturmaktadır. Modern pazarlama; ürün odaklı değil, müşteri odaklı bir yaklaşımdır.
Bu nedenle, günümüzde, işletmenin süreçlerinin, teknolojisinin ve kültürünün,
1
müşterinin istek ve ihtiyaçları gözetilerek, yeniden organize edilmesi büyük önem
kazanmıştır.
İşletmelerin
şiddetli
rekabetin
olduğu
pazarlarda
yaşamlarını
sürdürebilmeleri ve hayatta kalabilmeleri, ancak müşteriden elde edecekleri uzun
vadeli kâra bağlıdır. İşletmenin, müşterilerini bir defalık gelir getiren yabancılar olarak
değil, işletmenin hayatta kalabilmek için müşterileri bir fırsat olarak görmesi, büyük
bir rekabet avantajıdır. Rekabetin yoğun olduğu herhangi bir sektörde sürdürülebilir
rekabet avantajı elde etmek için mevcut müşterilerin, özellikle şirkete değer yaratan
müşterilerin elde tutulmasına ve müşteri sadakati oluşturulmasına ihtiyaç vardır.
Küreselleşmeyle birlikte bilgi çağı, rekabetin daha yoğun olduğu yeni iş yapma
anlayışını ortaya çıkarmıştır ve müşterilerin satın alma davranışları ve onları etkileyen
etkenler de değişmiştir. İşletme ile müşteri arasında kurulan değişim ilişkisindeki güç,
üretici ya da satıcı taraftan müşteri tarafına doğru yön değiştirmiştir. İletişim
teknolojisinin gelişmesi ve günlük yaşamda etkin kullanımı, bilginin üretim öğeleri
yer alması gibi pek çok etken, işletmelerin yeni pazarlama anlayışlarına ve
yaklaşımlarına gereksinim duymalarına neden olmuştur. Bir başka deyişle, işletmeler
böyle bir ortamda başarılı olabilmek için pazarlama uygulamalarına yeni bir şekil
vermek zorundadırlar.
Ürün veya hizmetin taklidi kolaydır. Ancak müşteri hakkında elde edilmiş olan
bilgiye dayanarak, o müşteri için geliştirilen özel bir ürün veya hizmetin taklidi zordur.
Bu sayede müşteriye benzersiz bir ürün/hizmet sunulmuş olunur ki bu da müşteri
sadakatini doğurur. Günümüzde müşteri hakkında tüm bilgilere ulaşabilmek adına
bize destek sağlayan en önemli pazarlama iletişim araçlarından biri “ilişkisel
pazarlama”dır.
Bir işletmenin rekabetçi üstünlüğü, müşterileriyle uzun dönemli ilişkiler
kurmasına ve müşteri bağlılığını yaratmasına bağlıdır. Bu yönde, pazar liderliğini ya
da rekabette üstün konumu hedefleyen bir işletme için müşteri bilgisi önemli bir değer
olarak görülmelidir. İlişkisel pazarlamanın özünde; tüketicilerin ilişki içerisinde
oldukları işletmelere karşı aileden biri gibi hissetmelerini sağlamak yatmaktadır.
İlişkisel pazarlama; tüketiciye, satın aldığı mal ya da hizmeti imal eden ya da piyasaya
sunan işletmenin, bu satın alınan mal ya da hizmette, üretim sürecinden nihai
2
tüketiciye ulaştırılmasına kadarki her bir süreçte emeği geçen ve değer zincirinin bir
parçasını temsil eden bütün çalışanları gibi işletmeye karşı bağlılık duygusu
verebilmeyi hedefleyen bir pazarlama yaklaşımıdır. Bu açıklamalardan hareketle
çalışmanın amacı; ilişkisel pazarlama metodu uygulamaları ile işletme performansı
arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmak olarak belirlenmiştir.
Bu çalışmada; işletmelerin pazarlama faaliyetlerinde müşteriye ulaşma ve
müşterileri kendine bağlama konularında ilişkileri birinci planda tutan ilişkisel
pazarlama yaklaşımı genel olarak açıklandıktan sonra, yetkili otomobil satış
acentelerinde ilişkisel pazarlama yaklaşımının işletme performansı üzerindeki
etkilerini ölçmeye yönelik yapılan çalışmanın sonuçlarına yer verilmiştir. Bu
doğrultuda çalışma üç temel bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde; pazarlama kavramı,
tanımı, konusu ve kapsamı, pazarlamanın tarihçesi ve pazarlama anlayışındaki
dönüşüm, pazarlama yönetimi, pazarlama karmasının oluşturulması, pazarlama
değişkenleri, pazarlama planı, pazarlama iletişimi, müşteri kavramı, iç ve dış müşteri,
değişen müşteri profili açıklandıktan sonra; müşteri değeri, müşteri odaklılık, müşteri
memnuniyeti ve müşteri sadakati gibi temel kavramlar incelenmiştir. Birinci bölümde;
modern pazarlama yaklaşımlarına da yer verilmiştir. Bu bölümde, “post modern
pazarlama yaklaşımıyla modern pazarlama yöntemleri” başlığı altında deneyimsel
pazarlama, ilişkisel pazarlama, veri tabanlı pazarlama, tuzak pazarlama, retro
pazarlama, gerilla pazarlama, yeşil pazarlama, ağızdan ağza pazarlama, tacizkâr
pazarlama, izinli pazarlama, mobil pazarlama, viral pazarlama, uluslararası pazarlama,
söylenti pazarlaması ve ağ pazarlaması incelenmiştir.
İkinci bölüm; “ilişkisel pazarlama” modelinin ayrıntılarıyla ele alındığı
bölümdür. Bu bölümde ilişkisel pazarlama kavramı, ilişkisel pazarlamanın ortaya
çıkışı, amacı, önemi ve elemanları, ilişkisel pazarlamayla ilgili kavramlar ve ilişkisel
pazarlamanın tarihsel gelişimi incelenmiştir. İlişkisel pazarlamanın sağladığı katkılar,
hedefleri ve müşteri ilişkileri yönetimi ilişkisel pazarlama yaklaşımı boyutuyla
incelenmiştir. Ayrıca bu bölümde; ilişkisel pazarlama ve bilgi teknolojileri, geleneksel
pazarlama ile ilişkisel pazarlama anlayışı arasındaki farklar, ilişkisel pazarlama
3
stratejileri, ilişkisel pazarlamanın boyutları ve planlaması, ilişkisel pazarlamada ilişki
kalitesi konuları da incelenmiştir.
Çalışmanın son bölümü; ilişkisel pazarlama uygulamalarının işletme
performansı üzerine etkilerini ölçmeye yönelik olarak yapılan, Konya ili yetkili
otomobil satış acentelerini kapsayan bir araştırmanın, metodolojisinin ve araştırma
sonucunda elde edilen bulguların, konuya ilişkin hipotezlerin ve değerlendirmelerin
sunulduğu üçüncü bölümdür. Çalışmanın sonunda araştırmanın genel bir
değerlendirmesi yapılarak sonuç ve önerilere yer verilmiştir.
4
BİRİNCİ BÖLÜM
PAZARLAMA ve POSTMODERN PAZARLAMA YAKLAŞIMIYLA
MODERN PAZARLAMA YÖNTEMLERİ
1.1. Pazarlamada Temel Kavramlar
İşletme, kâr elde etmek ya da hizmet yaratmak amacıyla, üretim faktörlerini
bilinçli, uyumlu ve sistemli olarak bir araya getiren ve toplumun gereksinim duyduğu
mal ve hizmetleri üreten ya da pazarlayan ekonomik ve sosyal kuruluştur
(Sabuncuoğlu ve Tokol, 1995: 6). İşletmeler başarılı bir biçimde yaşamlarını
sürdürebilmeleri için müşterilerinin istek ve ihtiyaçlarını, iyi bir şekilde analiz edip,
yorumlayıp ona uygun stratejiler geliştirmelidirler. Genel anlamda işletmeler, müşteri
istek ve ihtiyaçlarını en üst düzeyde tatminle bazen çelişen bazen de çakışan
maksimum kâr amacını dengelemek zorundadırlar. İşletmelerin bu dengeyi kurarken
en önemli yardımcıları pazarlama unsurlarıdır (Kotler, 1999: 13).
Yoğun rekabetin yaşandığı küresel pazarlarda işletmelerin ürettiği ürün ve
hizmetlerin karşısında, rakipleri tarafından üretilerek pazara sunulan çok miktarda
çeşitli ürün ve hizmetler yer almaktadır. Bu ürün ve hizmetlerin çeşidi fazla, kalite
özellikleri çeşitli, fiyatı değişebilen, promosyonu esnek ve dağıtım şekli farklı
olabilmektedir. Bunun sonucunda, ürün ve hizmet satın almak isteyen müşteriler
kararsızlık yaşayabilmektedirler. Bu bağlamda işletmeler için ürün ve hizmetleri
5
müşterilere sadece sunabilmek değil aynı zamanda pazarlayabilmek de çok önemli
hâle gelmiştir.
Gelişen teknolojiyle birlikte işletmeler büyük miktarlarda kitlesel üretim
yapabilmektedirler. Önemli olan bu ürünleri ve hizmetleri doğru zamanda, doğru
kalitede, doğru yerde ve doğru bir şekilde müşterilere ulaştırabilmektir. 1950’li
yıllarda işletmeler için önemli olan sadece üretim yaparak piyasaya olabildiğince çok
ürün sürebilmekti. İşletmelerde bu ürünlerin pazarlanmasıyla ilgili ilave bir eylem
yoktu çünkü üretilen her ürün satılabiliyordu. Aradan geçen süre içerisinde üretimde
meydana gelen büyük gelişmeler sonucu piyasaya çok sayıda işletmenin, ürünün ve
hizmetin girmesiyle birlikte, işletmeler arasında küresel olarak büyük bir rekabet
yaşanmaya başlamıştır. Bu rekabet günümüzde de artarak devam etmektedir.
İşletmeler için artık önemli olan bu rekabet ortamında ürün ve hizmetlerini
pazarlayabilmektir (Tekin ve Zerenler, 2012: iii)
1.1.1. Pazarlamanın Tanımı
Günümüzde yaşam alanları; multimedyanın, çok kanallılığın ve çok farklı
duyumların hızla iletilebildiği elektronik bir ortamdır. Böyle bir ortamda, ürünler ve
hizmetler her geçen gün biraz daha fazla ve hızlı bir şekilde küreselleşmektedir. Dünya
üzerinde yaşam alanları hızla şehirlere doğru kaymakta ve tüm bunlara bağlı olarak
tüketicilerin yaşam tarzları ve tercihleri, yaşamdan beklentileri hızla değişmektedir.
Bu değişim ve dönüşüm özellikle de nüfusun genç yaş aralığında varlığını daha baskın
hissettirmekte, genç yaş gruplarında tüketim tercihleri ve tarzları kısa bir süre varlığını
korusa da hızla değişime uğramaktadır (Schmitt ve Simonson, 2000: 22).
Pazarlama faaliyetleri insan ihtiyaç, istek ve talepleri ile başlar. İhtiyaçlar
istekleri, maddi açıdan desteklenen istekler de talepleri doğurur. Taleplere dönüşmüş
olan isteklerin karşılanması veya ihtiyacın giderilmesi ise ürün ve hizmetlerin
tüketilmesi ile mümkün olabilir. Bu değişim işlemi pazarlama, bu değişim işleminin
gerçekleştirildiği ortam ise pazar olarak adlandırılır.
6
Günümüz modern işletmeleri varlıklarını başarıyla devam ettirebilmek için
pazar yönlü işletmeler olmak zorundadırlar. Pazar yönlü işletmeler, bütün personel
tarafından benimsenen bir yaklaşımla, birden fazla iç içe yapıyı koordineli bir şekilde
kullanabilen işletmelerdir. Bu noktada tüketici ile işletme arasında bilgi edinimi,
paylaşımı, fonksiyonlar arası iletişim gibi faaliyetler çok güçlü ve sağlıklı bir şekilde
gerçekleştirilmelidir (Ünüsan ve Sezgin, 2007: 42).
Pazarlama; dinamik nitelikli, gelişmeye ve değişmeye açık bir kavramdır.
Tarihsel süreç incelendiğinde, pazarlama anlayışında yaşanan değişimle birlikte
pazarlama kavramının tanımında da paralel bir değişimin yaşandığı gözlenmektedir.
Bu durum pazarlama kavramına farklı araştırmacıların farklı boyutlardan yaklaşması
sonucunu kaçınılmaz kılmıştır. Bu nedenle de pazarlamanın pek çok farklı tanımı
literatüre geçmiştir. Ancak bu ifade, pazarlamanın tanımı noktasında yazarların
çoğunluğunun hem fikir olduğu bir tanımının olmadığı anlamı da taşımamalıdır (Ecer
ve Canıtez, 2004: 4). Bu tanımlardan bazıları güncelliğini yitirirken bir kısmı
geçerliliğini korumaktadır (İslamoğlu, 1999: 12).
Amerikan Pazarlama Derneği’nin (American Marketing Association - AMA)
1960 yılında yaptığı ve daha sonraki senelerde geliştirmiş olduğu tanımlar pazarlama
camiasında geniş kabul görmektedir. Amerikan Pazarlama Derneği; 1960 yılında
yapmış olduğu tanımda pazarlamayı; mal ve hizmetlerin üreticiden tüketiciye veya
kullanıcıya doğru akışını yöneten işletme faaliyetlerinin yerine getirilmesi şeklinde
ifade etmiştir (Ama, 1960: 15).
Amerikan Pazarlama
Birliği
tarafından
yapılan tanımlar kapsamında
pazarlamanın bazı önemli özellikleri şöyle sıralanabilir:
 Pazarlama, çok ve çeşitli faaliyetler bütünü veya sistemidir.
 Pazarlama, insan ihtiyaçlarını karşılayıcı bir mübadele faaliyetidir.
 Pazarlama, mallar, hizmetler ve fikirlerle ilgilidir.
 Pazarlama sadece bir malın reklamı veya satış faaliyeti olmayıp, daha üretim
öncesinde
mamulün
fikir
olarak
planlanıp
geliştirilmesinden
fiyatlandırılması, tutundurulması ve dağıtımıyla ilgilidir.
7
başlayarak,
 Pazarlama bir işletme faaliyetleri grubu olarak, çok dinamik yapıda sürekli ve
sık sık değişebilen bir ortamda yürütülür.
Pazarlama, “hedef tüketici, müşteri ve toplumun istek ve gereksinimlerini tatmin
ederek kâr sağlayacak pazarlama bileşenlerinin (ürün/hizmet, fiyat, dağıtım ve
tutundurma) planlanması, yönetimi ve denetimi çabaları” şeklinde tanımlanabilir
(Kotler, 1997: 9).
Zamanla bu tanımın yetersiz kaldığı görüşü ortaya çıkmış ve özellikle 1960’ların
sonlarıyla 1970’lerin başlarında pazarlamanın sadece işletmelere özgü bir faaliyet
olmadığı; kâr amacı gütmeyen kuruluşları da içine alacak şekilde kapsamının
genişletilmesi ve tanımda bazı toplumsal (sosyal) boyutlarında yer alması gerektiği
tartışmaları başlamıştır. Böylece zamanla pazarlama, sadece “mal ve hizmetlerle ilgili
bir mübadele işlemi” ya da “bir pazar işlemi” olmaktan çıkmış, nihai bir amacı ve
(veya) pazar işlemi olmayan faaliyetler de konunun kapsamı içinde düşünülmeye
başlanmıştır (Mucuk, 2004: 4).
Bu değişimin de etkisiyle Amerikan Pazarlama Derneği, 1960 yılında yapılan
geleneksel tanımı 1985 yılında yeniden düzenleme gereksinimi duymuştur. Pazarlama
bilimine farklı bir vizyon katma ihtiyacı ve arayışı içerisinde gerçekleştirilen
araştırmalar neticesinde eski tanım, pazarlamanın kapsamı da genişletilerek yeniden
oluşturmuştur. Bu yeni bakış açısına göre pazarlama; kişisel ve örgütsel amaçlara
ulaşmayı sağlayacak mübadeleleri gerçekleştirmek üzere, fikirlerin, malların ve
hizmetlerin geliştirilmesi, fiyatlandırılması, tutundurulması ve dağıtılmasına ilişkin
planlama ve uygulama sürecidir (Ama, 1985).
Pazarlama; işletmelerin tüketici ihtiyaç ve isteklerini karşılayarak amaçlarına
ulaşmak üzere yaptıkları üretim, yönetim, finansman ve insan kaynakları gibi hayati
fonksiyonlarından birisidir. Belirli büyüklükteki bir işletme göz önüne alınırsa
“işletme fonksiyonları” olarak anılan bu özelleşmiş faaliyet gruplarının, işletmenin
belli başlı bölümleri için temel oluşturdukları görülür. Pazarlama, işletmelerin
başarısını sağlayan söz konusu fonksiyonların başta gelenlerinden biridir (Mucuk,
2004: 2).
8
Uluslararası Pazarlama Kavramları Sözlüğü’nde pazarlama; kazanç sağlayacak
alıcı kesimlerinin belirlenmesi, bu kesimlerin istek ve gereksinimlerinin saptanması;
bunların
karşılanmasını
sağlayacak
ürün
ve
hizmetlerin
oluşturulması;
ambalajlanması, fiyatının belirlenmesi, pazara sunulması, tanıtılması etkinliklerinin
tümüdür şeklinde tanımlanır (Kaşıkçı, 2007: 20).
Bu görüş zenginliği içerisinde pazarlama kavramı hakkında ulusal ve
uluslararası kaynaklar kronolojik olarak incelendiğinde genel olarak aşağıda belirtilen
yazarlar ve onların ortaya koyduğu tanımlar genel olarak kabul görmüş ve yayılmıştır.
Yazarların farklı bakış açıları çerçevesinde oluşan bu tanımlar aşağıda kronolojik
olarak sıralanmıştır:
Modern pazarlama hem felsefi hem de örgütsel bir kavramdır. Bu kapsamda bir
felsefe olarak modern pazarlama, tüketicinin kral kabul edildiği; işletmelerin var
oluşunun tek amacının tüketiciye hizmet olduğunu ve bütün ticari faaliyetlerin
tüketicinin istek ve arzularının belirlenmesi ile başlayıp en süratli ve etkili bir şekilde
karşılanması ile bittiğini kabul eden bir işletme fonksiyonudur (Cascino, 1962: 370).
Philip Kotler ve Gary Amstrong 1989 yılında pazarlamayı; mevcut ve potansiyel
tüketicilere isteklerini tatmin edici mal ve hizmetleri sunmak üzere planlamak,
tutundurmak ve dağıtmak amacına yönelik olarak düzenlenen ve birbirini etkileyen
işletme faaliyetleri sistemi olarak açıklamıştır (Kotler ve Amstrong, 1989: 13).
Pazarlama, tüm kişisel ve örgütsel faaliyetleri değil; sadece mübadeleyi
kolaylaştıran ve gerçekleştiren faaliyetleri kapsayan bir işletme fonksiyonudur (Pride
ve Ferrel, 1989: 8).
Pazarlama, bir işletmenin ürünlerine olan talebi belirlemek, uyarlamak, ürün ve
hizmetleri etkin bir şekilde hazırlayarak talebi karşılamak ve kâr elde etmek üzere
yapılan işletme faaliyetleridir. Pazarlama, “tüketici ihtiyaç ve isteklerinin neler
olduğunu” ve “hangi hedef pazarlarda daha başarılı olunacağını” belirlemeye ve bu
pazarlara “uygun mallar, hizmetler ve programları geliştirip uygulamaya koymaya”
yönelik faaliyetler bütünüdür (Tek, 1997: 337). Kotler’in 1999 yılında yaptığı tanıma
9
göre pazarlama yönetimi, “hedef pazarlar seçip, üstün müşteri değeri yaratmak, ifade
etmek ve iletmek suretiyle müşteriler kazanma, onları elde tutma ve geliştirme sanatı
ve bilimidir.” (Kotler, 1999: 14). Pazarlama, tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamak için,
uygun dağıtım, uygun fiyat ve uygun iletişim (tutundurma) çalışmalarının kullanılarak
uygun ürün ve hizmetlerin hareketini etkin bir biçimde sağlayan eylemlerdir (Odabaşı,
2001: 9).
Pazarlama, temel olarak, insan ihtiyaç ve isteklerini karşılamaya yönelik bir
mübadele (değişim) işlemidir (Mucuk, 2001: 3). Mübadele işleminde esas olan
gönüllülük esasına dayanıyor olması, iki tarafın birbirleriyle iletişime geçmesi
sonucunda gerçekleşmesidir. Bu tanımdan hareketle, pazarlama faaliyetine taraf
olanlar, değerler arası değiş-tokuş işleminden fayda sağladıklarına inanmalıdırlar.
Mucuk, pazarlamayı bir başka tanımında, işletme yönetimi açısından ele almış ve
“işletme amaçlarına ulaşmayı sağlayacak değişimleri gerçekleştirmek üzere, ihtiyacı
karşılayacak malların, hizmetlerin ve fikirlerin geliştirilmesi, fiyatlandırılması,
tutundurulması ve dağıtılmasına ilişkin planlama ve uygulama süreci” olarak
tanımlamıştır (Mucuk, 2001: 5).
Çöz; pazarlamayı “bir işletme ya da kuruluşta üretilen mal veya hizmetin, üretim
aşamasından tüketiciye ulaşma ve tüketim sonrası aşamaya kadar geçirmiş olduğu tüm
evreleri kapsayan bir faaliyettir” şeklinde tanımlamaktadır. Bu tanımda pazarlamanın
yalnızca satış yapmaya yönelik bir faaliyet olmadığı üzerine vurgu yapılmaktadır.
Pazarlama faaliyetleri kapsamında işletmeler sosyal sorumluluklarını da yerine
getirebilirler (Çöz, 2001: 2-3). Bir başka tanıma göre pazarlama, kişisel ve örgütsel
amaçlara ulaşmayı sağlayabilecek mübadeleleri gerçekleştirmek üzere malların,
hizmetlerin ve fikirlerin geliştirilmesi, fiyatlandırılması, tutundurulması ve
dağıtılmasına ilişkin planlama ve uygulama sürecidir (Altunışık v.d, 2002: 7).
Rızaoğlu (2004)’na göre, pazarlama “insan istek ve gereksinimlerini değişim yoluyla
doyurmaya yönelik eylemler bütünüdür”. Bu tanımda pazarlama faaliyeti içerisinde
değişim olgusu üzerine vurgu yapılmaktadır. Bu noktada pazarlamanın amacı, bu
değişimleri kolaylaştırmak veya gerçekleştirmek olarak belirtilmektedir.
10
Pazarlamanın pek çok tanımı olmakla birlikte, bu tanımlar içerisinde pazarlama
faaliyetlerinin amacını ve yöntemini özetleyen tanımlardan biri de “3H” olarak
adlandırılan tanımdır. Bu tanıma göre; “pazarlama; tüketicinin aklına (Head) ve
kalbine (Heart) seslenerek, markette elini (Hand) uzatıp, hedeflenen markayı satın
almasını sağlamaya yönelik her türlü faaliyettir” (Baysal, 2005: 25).
Pazarlama; hedef pazarlar seçip, üstün müşteri değeri yaratma, bu değeri
müşteriye hissettirme ve iletme suretiyle müşteri bağlılığı sağlama, yeni müşteriler
kazanma, müşterilerle kurulan ilişkiyi geliştirme sanatı ve ilmidir. Pazarlama
karşılanmamış gereksinimleri ve talepleri belirler. Taleplerin büyüklüğünü ve olası
kârlılığını tanımlayıp ölçer. İşletmenin hangi hedef pazarlara en iyi şekilde hizmet
verebileceğini belirler. Pazarlama; seçilen bu pazarlara hizmet edecek uygun ürünlere,
hizmetlere ve programlara karar veren ve organizasyondaki herkesin müşteriyi
düşünüp ona hizmet etmesini isteyen temel bir işletme fonksiyonudur (Kotler, 2005:
11).
Pazarlama, işletmelerin kârlarını maksimize etmeleri çerçevesinde, tüketicilerin
arzu ve isteklerinin uzun süreli olarak tatmin edilebilmesi amacı ile gerçekleştirilen bir
değişim prosesi olarak tanımlanabilir. Ayrıca pazarlama, tüketici arzu ve isteklerinden
hareketle üretilecek ürün ve hizmetlerin belirlenmesi, bunların tüketicilerin eline
geçmesi ve de satış sonrası çabaları da kapsayan faaliyetlerin tümü olarak
tanımlanabilir (Ünüsan ve Sezgin, 2007: 31). Pazarlama aynı zamanda içinde
duygunun mutlak olduğu, karşılıklı kazanımların amaç edinildiği, değişimin enerji
olduğu, içinde ciddi bir iletişim karması olan bir planlama ve uygulama sürecidir
(Kaşıkçı, 2007: 19). Fikirleri yaymak, uygarlığımızın en önemli gücü olup, pazarlama
da fikirleri yaymak ile ilgili bir süreçtir (Godin, 2007: 42).
Pazarlama, algılanan değeri yönetmektir. Algılanan değeri yönetmek için
işletmelerde yapılması gereken bazı faaliyetler vardır. Bunlar; rekabetçi ortam analiz
edilmeli ve anlaşılmalıdır. Hedef pazar belirlenmeli, pazarda ürün ve hizmetler
konumlandırılmalı, güçlü markalar oluşturulmalı ve\veya mevcut markaları
güçlendirilmelidir. Koşulsuz müşteri memnuniyeti sağlanmalıdır. Başarılı bir fiyat
politikası oluşturulmalıdır. Reklam çalışmalarıyla işletme tanıtımı güçlendirilmelidir.
11
Satış faaliyetleri organize edilmelidir. Dağıtım faaliyetleri planlanmalı ve
düzenlenmelidir. Satış işlemleri sonuçlarıyla ilgili tahminler yapılmalıdır. Çalışanları
motive edici faaliyetler yürütülmelidir. Tüm bu pazarlama çalışmaları kusursuz bir
şekilde işletilmelidir (Sexton, 2006: 28).
Kotler ve Armstrong’un tanımına göre; işletmelerin müşterileri için değer
yaratmak ve güçlü müşteri ilişkileri geliştirmek, sonuç olarak da değer elde etmek
amacıyla giriştikleri faaliyetlere pazarlama denilmektedir (Kotler ve Armstrong, 2009:
38).
Pazarlama müşteri istek ve ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlar. Müşterilerin
ihtiyaçları ve buna bağlı istekleri sınırsızdır. Sınırsız müşteri istek ve ihtiyaçlarını
karşılamak üzere üretilen mal ve hizmetlerin ihtiyaç sahiplerine (müşteri) istedikleri
zamanda ve yerde ulaştırılması önemlidir. Müşteri ihtiyaç ve isteklerinin araştırılması,
tasarımlanması, oluşturulması ve duyurulması ile ilgili faaliyetler pazarlamanın
konusunu oluşturur. Bu kapsamda pazarlama, işletmenin kâr sağlamak için müşteri
istek ve ihtiyaçlarını en uygun şekilde karşılamak üzere mal ve hizmetlerin dağıtımı,
reklamı ve fiyatlandırılmasıyla ilgili çalışmalara denir. Bir başka tanıma göre
pazarlama, mal ve hizmetlerin, üretim merkezlerinden satış merkezlerindeki
müşterilere akışıyla ilgili çalışmalardır (Tekin ve Zerenler, 2012: 13).
Yapılan bu tanımlardan sonra pazarlama kavramının özellikleri şu şekilde
sıralanabilir (Çoroğlu, 2002: 4):
 Kâr sağlamak üzere yapılır.
 Üretim aşamasından önce başlayan ve satıştan sonra da devam eden çeşitli
faaliyetler bütünüdür.
 Müşteri ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir değişim faaliyetidir. Değişimi
kolaylaştırır ve gerçekleştirir.
 Ürün, hizmet ve fikirlerle ilgilidir.
 Hangi ürün ve hizmetlere, kim tarafından, ne miktarda, ne zaman ve nerede
ihtiyaç olduğunu belirleyerek dağıtım faaliyetlerini organize eder.
12
 Değişken çevre koşullarında yürütülen bir faaliyettir ve değişen koşullara
uygun olarak, müşterilere; zaman, yer ve sahiplik faydalarının yaratılmasını sağlar.

1.1.2. Pazarlamanın Konusu ve Kapsamı
Günden güne tüm dünyada etkisini her yönde gösteren küreselleşme olgusu ve
artan rekabet ile birlikte tüm alanlarda çarpıcı gelişmeler yaşanmaktadır. Bu olgudan
en çok etkilenen kavramların başında ise pazarlama gelmektedir.
Müşteri
ihtiyaç
ve
isteklerinin
araştırılması,
tasarımı,
oluşturulması,
duyurulması ile ilgili faaliyetler pazarlamanın konusunu oluşturur. Bunun sonucunda
pazarlama, ürün ve hizmetin tasarımı, fiyatlama, dağıtım, reklam ve müşteri ilişkileri
gibi pazarlama karması bileşenlerini oluşturarak ürün ve hizmetlerin müşterilere
sunumunu sağlar. Pazarlamada öncelikli hedef, müşteri istek ve ihtiyaçlarını en uygun
şekilde karşılayarak yüksek satışlarla pazarda başarı elde ederek işletmenin
hedeflediği kârı sağlamaktır.
Pazarlama; müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak ve müşterilerle güven ve
sadakate dayanan ilişkiler oluşturmaktır. Başarılı bir pazarlama faaliyetinin başlangıç
noktası, müşterilerin ihtiyaçlarını anlamak ve onların üstün bir değer önerisi olarak
nitelendirecekleri bir ürün geliştirmektir. İkinci adım ise müşterilerin güvenecekleri ve
iş ilişkisine devam etmek isteyecekleri bir hizmet geliştirmektir. Tüm bunların adım
adım gerçekleştirilmesi, rakiplerin sunduğu değerden çok daha üstün bir değerin
yaratılmasına vesile olan hünerler, yetenekler ve işe kendini adama gibi unsurların
kurum içinde geliştirilmesine bağlıdır (Doyle, 2003: 139). Ancak bu değerlere bağlı
kalarak çalışan işletmeler, müşteriler tarafından, satın almaya değer ürün ve hizmetler
sunduklarında tercih edileceklerdir. Böylece rakipleri arasından farklı üstünlükleri
sayesinde sıyrılıp, müşterilerin dikkatini çekebilecek ve onları kendilerine
bağlayabileceklerdir.
Pazarlama daha çok ürün ve hizmetlerle ilgili olmasına karşın ürün ve hizmetler
dışında fikirler, olaylar, yerler, deneyimler, özellikler, organizasyonlar, bilgi ve kişiler
de pazarlamanın konusu içine girer (Mucuk, 2004: 3). Dolayısıyla pazarlama sadece
13
işletmelere özgü bir faaliyetler dizisi de değildir. Çeşitli kuruluşlar (örgütler) ve
kişilerde farklı nedenlerle ve yöntemlerle topluma sundukları hizmetlere olan
taleplerle bağlantılı olarak pazarlama faaliyetlerini yürütebilirler. Üretici, toptancı ve
perakendeci işletmelerin yanında politikacılar, doktorlar, avukatlar, sanatçılar,
eğitimciler, mali müşavirler v.b. meslek mensupları ya da grupları, sivil toplum
kuruluşları (STK), siyasi partiler, vakıflar gibi kâr amacı gütmeyen kuruluşlar da
pazarlama çalışmaları yaparlar. Örneğin siyasi partilerin fikirlerinin geniş kitlelere
iletilmesinde pazarlama araçları kullanırken, bir müzisyenin sanatını tanıtmasında ya
da bir turistik bölgenin tanıtımının yapılmasında da pazarlama araçları kullanılır
(Tekin ve Zerenler, 2012: 15). Pazarlama faaliyetleri, sadece işletmeler için değil,
pazarlama faaliyetlerine ihtiyaç duyan ve bu faaliyetleri yürüten her türlü birim ve
birey için de önemli bir yere sahiptir.
Dünyada yaşanan sosyal ve demografik değişimler, müşteri tercih ve
beklentilerinin sürekli bir değişim içinde olmasına neden olmakta, bu durum da
pazarlama
faaliyetlerinin
yeniden
yapılanması
gerekliliğini
doğurmaktadır.
Küreselleşmeyle birlikte yaşanan hız ve kapasitedeki değişim ve iletişim alanındaki
etkinlik, her alanda rekabetin güçlenmesine neden olmakta ve oluşan tek dünya pazarı,
işletmelerin başarısı için uygulamakta oldukları pazarlama stratejilerini yeniden
gözden geçirmelerini gerekli kılmaktadır. Küresel pazarlama, ulusal sınırların dışında,
küresel müşteri ihtiyaçlarını tespit etmek ve küresel şartları değerlendirerek kuruma
rekabet avantajı sağlayacak şekilde pazarlama faaliyetleri arasında bir eşgüdüm
yaratma faaliyetlerini kapsar (Karafakioğlu, 2012: 4).
Pazarlama yönetiminin kapsamı, işletmenin amaçlarına ulaşabilmesi için hedef
müşteri ile yararlı değişimler yapmak, bu değişimleri geliştirmek ve sürdürmek için
tasarlanan programların çözümlenmesi, planlaması, uygulaması ve kontrolüdür. Etkin
bir pazarlama anlayışının geliştirilmesi, işletmenin hedef pazarda istediği tepkiyi
alabilmesi için, kontrol edilebilir pazarlama değişkenlerini bir araya getirmesi ve bu
değişkenlerden uygun karma yapılmasını gerektirmektedir (Ünüsan ve Sezgin,
2007:23).
14
Pazarlamanın temel işlevi, mevcut ve potansiyel müşterilerin gerçek
ihtiyaçlarını keşfetmek ve bu ihtiyaçları kâr elde edecek şekilde karşılamaktır. Bu
anlamda pazarlamanın amacı müşterilere isteyerek satın alacakları ürün ve hizmetleri
sağlamaktır. Dolayısıyla pazarlama, ürün ya da hizmet daha ortaya çıkmadan önce
başlamaktadır (Rogers, 1996: 8).
İnsanların değişen isteklerini daha iyi biçimde karşılayabildikleri oranda
işletmelerin kârlılığının artması, işletmecilikte pazarlama fonksiyonunun önemini ön
plana çıkartmaktadır (Odabaşı, 2001: 8). Üretim fonksiyonunun dar anlamdaki işlevi;
şekil faydası yaratmaktır. Oysa pazarlama fonksiyonu, zaman, yer ve mülkiyet faydası
gibi pek çok görevler de üstlenen geniş bir kavramdır (Şimşek ve Çelik, 2012: 251).
Aşağıda Şekil 1.1.’de pazarlama çevriminin elemanları ve aralarındaki ilişki yer
almaktadır.
15
Şekil 1.1. Pazarlama Çevrimi
İHTİYAÇLAR
İSTEKLER
TALEP
ÜRÜN\
HİZMET
MÜŞTERİ
SADAKATİ
MÜŞTERİ
TATMİNİ
DEĞİŞİM
Kaynak: Altunışık R., Özdemir Ş., Torlak Ö., (2002): “Modern Pazarlama”, Değişim
Yayınları, s. 45.
Yukarıda Şekil 1.1.’de de görüldüğü gibi insan ihtiyaçlarının müşteri isteklerine
dönüşmesi pazarlama çevriminin başlangıç noktasını oluşturmaktadır. Ortaya çıkan
talep, ürün ve hizmete dönüşen arz şeklinde değişim süreciyle karşılanmaktadır. Bu
ilişki müşteri tatmini ve sadakati ile devam etmektedir. Müşteri tatmini, müşteri
isteklerinin istenen şekilde, yerde, zamanda ve düzeyde karşılanması ile mümkündür.
Bu durum ise talebin, müşteriler tarafından aynı şekilde karşılanmasına yani müşteri
sadakati sağlanmasına zemin oluşturacaktır. Pazarlama çevriminde; müşteri istekleri
müşteri tatminini, talep ise müşteri sadakatini doğuracaktır.
Küresel pazarlarda değişen müşteri ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda
pazarlamanın kapsam ve işlevinde önemli gelişmeler olmuştur. Bunların başında
elektronik pazarlama gelmektedir. Elektronik pazarlama sistemiyle Dünyanın
herhangi bir yerinden, herkes, istediği her ürünü ve hizmeti Internet ortamında satın
alabilmektedir. Benzer şekilde işletmeler ürünlerini ve hizmetlerini elektronik
pazarlama sistemiyle kolaylıkla satabilmektedirler. Bu gelişmeler pazarda üretim
yönlü işletme odaklı bir pazarlama anlayışı yerine, müşteri yönlü piyasa odaklı bir
pazarlama anlayışının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Müşteri yönlü pazarlama anlayışı
sonucunda işletmenin tüm pazarlama çalışmalarının odağında piyasa mekanizması yer
16
almaktadır. Piyasa odağına göre; müşteri sınırlı ürün ve hizmete bağlı kalmaksızın,
çok sayıda seçenek arasından istediği ürün ve hizmeti rahatlıkla satın alabilmektedir.
Müşteri pazarda çok sayıda ürün ve hizmeti satın alırken daha seçici
davranabilmektedir.
1.1.3. Pazarlamanın Amacı ve Önemi
Pazarlama; toplumun ve bireyin sosyo-psikolojik yapılarını araştıran, sonuçları
değerlendirerek gerçek tutum ve davranışları ölçmeye ve öğrenmeye çalışan, mal ve
hizmetlerin tüketicilere ulaştırılmasında kullanılan yöntemlerden de yararlanarak,
tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarına uygun pazarlama uygulamalarının bulunmasını ve
bunların başarı ile uygulanmasını sağlayan bir faaliyettir.
Pazarlamanın konusu daha çok mallar, hizmetler ve müşteriler ile ilgilidir.
Ancak bununla birlikte günümüzde pazarlamanın konusu genişlemiş olup fikirler,
olaylar, yerler, deneyimler, özellikler, organizasyonlar, bilgi ve kişiler de
pazarlamanın konusu içine girer.
Pazarlama, örgüt ile onun müşterileri arasında oluşan birlikteliği yaratan
eylemleri kapsayan bir kavramdır. Bir disiplin olarak amacı, müşterilerle pazarlama
örgütü arasında mübadelenin gerçekleşmesini güvence altına almak ve bu ilişkinin
sağlıklı bir şekilde devamlılığını sağlamaktır (Çetinel, 2005: 5).
Pazarlama, sayısız dış faktörün etkisi altında, belirsizliklerle ve risklerle dolu ve
ülkeler arasında karşılıklı bağlılığın arttığı günümüz rekabet ortamında, işletme
yönetiminin giderek daha karmaşık hâle gelen ve yönetimi zorlaşan bir bölümünü
oluşturmaktadır. Bu açıdan işletmelerin pazarlama faaliyetleri esnasında tüm iç ve dış
faktörleri, bunların olumlu ve olumsuz etkilerini göz önünde bulundurup buna göre
hareket etmeleri gerekli olmaktadır.
Pazarlamanın temel amacı, talebin düzeyi, zamanlaması ve bileşimini öngören
talebi yönetmektir (Kotler: 2005: 10). Pazarlamanın amacı; üstün nitelikli ürünler
sunarak yeni müşteriler edinmek ve müşteri memnuniyeti sağlayarak mevcut
müşterileri korumak ve artırmak olarak da özetlenebilir.
17
Pazarlamanın temel amaçları iki temel kategoride toplanabilir: Birincisi; tüketici
istek ve ihtiyaçlarının belirlenmesi, ikincisi ise bu istekler doğrultusunda üretimin
gerçekleştirilmesi ve ortaya çıkan ürün veya hizmetin tüketici tercihine sunulmasıdır.
Organizasyonlar belirli amaçları gerçekleştirmek için faaliyette bulunurlar.
Organizasyonlar amaçlarına ulaşmak için hedef kitlelerinin istek ve ihtiyaçlarını göz
önüne almak ve bu amaçlar doğrultusunda yön verdikleri faaliyetleri sonucunda
müşterilerini
memnun
etmek
zorundadırlar.
Bu
kapsamda
pazarlama
organizasyonunun da en temel amacı müşteri tatmini sağlamaktır. Memnun olan ve
ihtiyaçları karşılanan tüketiciler zamanla sadık birer müşteri olacaktır. Sonuç olarak,
pazarlama faaliyetlerinin en önemli amacı müşteri tatmini sağlayan mübadeleleri
gerçekleştirmek veya memnun müşteriler yaratmaktır. Potansiyel tüketicilerin istek ve
arzularının belirlenmesi, tüketici isteklerinin ve ihtiyaçlarının çeşitlilik ve değişkenlik
göstermesi sebebiyle kapsamlı bir süreçtir. Özellikle günümüz modern tüketicisini
belirli tüketim kalıpları çerçevesinde tanımlamak zordur. Yapılan bu tanımlamaların
geçerlilik süreleri ise değişimin çok hızlı yaşandığı günümüz rekabet ortamında
oldukça kısalmıştır.
Pazarlamanın ikinci amacı ise tüketici istekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda ürün
ve hizmetler ortaya koymak ve bu ürün ve hizmetleri tüketicilerin tercihine sunmaktır.
Bu bağlamda pazarlama; uygun bir ürün ya da hizmeti, uygun zamanda, uygun bir
fiyata ve uygun tanıtım kanalları ile sunma görevini üstlenmektedir.
Pazarlama faaliyetleri kurumsal strateji üzerinde bir etkiye sahip olacak şekilde
oluşturulmadıkça, vaat ettikleri sonuçlara ulaştıramazlar. Aslında pazarlamanın
işletmedeki asıl rolü, kurumsal stratejinin lokomotifi olmak ve işletmelerinin
müşterilerine vaat ettiklerini yerine getirilmesini sağlamaktır (Kotler, 2007: 126).
Piyasaya sürülen farklı ürünler ve sunulan hizmetlerdeki çeşitlilikle birlikte, her
geçen gün artan seçeneklerle rekabetin geldiği noktada çoğu işletme kendi ürün ve
hizmetlerinin müşteriler tarafından tercih edilmemesi problemi ile karşı karşıya
kalabilmektedir. Çünkü; müşteriler artık tamamen kendi menfaatleri doğrultusunda
karar vermektedir. Bu bağlamda stratejik düşünüp stratejik faaliyetler yürüten ve
18
dikkat çekip, çoğu sektörde ilk olmanın avantajını kullanan, esnek, yenilikçi işletmeler
varlıklarını kârlı bir şekilde sürdürebilmektedirler (Winer, 2000: 5).
Tüketiciler, ihtiyaçlarını en iyi biçimde karşılayabilen işletmeleri tercih edip,
bunu sürekli kılabilen işletmeler ile güvene dayalı uzun dönemli işbirliğine
gitmektedir. Günümüz işletmelerinin başarısında tüketicilerin mevcut ihtiyaçlarının
tatmin edilmesi temel unsur olarak yer alırken, gelecekteki ihtiyaçlarını tatmin
edebilme yeteneği ise, gelecekteki başarılarının anahtarı olmaktadır (Odabaşı, 2001:
8). Müşteri merkezli olmak, müşteri gibi düşünmek ve tüm işletme faaliyetlerine bu
doğrultuda yön vermek, günümüz rekabet koşullarında işletmeler için başarıyı
yakalamada önemi yadsınamaz kilit bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda modern
pazarlama, işletmelerin kendi organizasyonlarını ürün merkezli olmaktan, pazar ve
müşteri merkezli olmaya yöneltmeleri temeli üzerinde gelişen bir yaklaşımdır (Kotler,
2000a: 11).
Yapılan bu açıklamalardan sonra pazarlamanın amaçları şu şekilde özetlenebilir:
 Tüketiciye istediği ve ihtiyacı olan mal veya hizmeti vermek,
 Mal veya hizmeti istenilen yerde ve zamanda arz etmek,
 Mal ve hizmeti uygun kalitede ve uygun fiyatta arz etmektir.
Üretim, mal ve hizmetlerde değişiklik yaparak şekil faydası sağlar. Pazarlama
ise zaman, yer ve mülkiyet faydalarının hepsini gerçekleştiren bir alanda faaliyetlerini
yürütür.
1.2. Pazarlamanın Tarihsel Gelişimi
Pazarlamanın geçmişi insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlar alışverişe takas
yöntemiyle başlamışlardır. Paranın bulunmasıyla beraber, ticarette para kullanılmaya
başlanmış, ürün karşılığında bir değer biçilerek para, ticarette araç haline gelmiştir.
İnsanlar ticareti tarih boyunca geliştirmişlerdir. Bu gelişim pazarlama olgusunu da
içerisine alarak hem ekonomik, hem de teknolojik yönde gerçekleşmiştir. Tarihsel
süreç içerisinde toplumun kendi kendine yeten bir yapıdan sosyo-ekonomik bir düzene
19
geçişi sürecinde; iş bölümünün gelişmesi, sanayileşme akımı ve nüfusun kentleşmesi
gibi faktörlerin de etkisiyle bilimsel anlamda pazarlama olgusu doğmuş ve gelişmeye
başlamıştır (Taşkın, 2003: 2-9).
Geçmişten günümüze pazarlama anlayışı ve yaklaşımlarında önemli değişimler
yaşanmıştır. Günümüzde işletmeler, hızlı değişim gösteren bir rekabet arenası ile karşı
karşıya bulunmaktadırlar. Küresel rakip sayılarının giderek çoğaldığı, tatmin edilmesi
giderek zor hâle gelen bir müşteri yapısının ortaya çıktığı bu rekabet ortamında
işletmeler, değişik pazarlama yöntem ve stratejilerini uygulamaya başlamışlardır
(Tekin ve Çiçek, 2005: 63).
Değişimin hızının arttığı ve niteliğinin değiştiği günümüz rekabet ortamında,
müşteriler bu değişimden yüksek düzeyde etkilenmektedirler. Müşterilere sunulan
seçeneklerin giderek artması, müşteriye daha seçici olma şansı doğurmaktadır.
Müşteriler, günümüzde aynı bedele katlanarak daha fazla değer elde etmek
istemektedirler. Pazarlama anlayışları, işletmelerin genel olarak pazarı algılama
biçimlerine, bu algılamalarına göre işletme ve pazar arasında kurduğu bütünsel
pazarlama ilişkilerine ve bu ilişkileri nasıl yönettiğine bağlı olarak değişkenlik
göstermiştir ve bu olgu hâlen günümüzde süregelmektedir. Öte yandan işletmelerde
bu öğelere bağlı olarak meydana gelebilecek değişiklikler, pazarlama anlayışını da
dönüştürmektedir. Pazarlama anlayışları günümüze kadar şu aşamalardan geçerek
dönüşümünü gerçekleştirmiştir (Taşkın, 2003: 11).
Tarihsel süreç içerisinde pazarlama uygulamaları M.Ö. 7000’li yıllara kadar
uzanmaktadır. Geçen yüzyılın başlarında ise pazarlama düşüncesi, ekonomi alanının
dışında farklı bir disiplin olarak ortaya çıkmıştır (Tekin ve Çiçek, 2005: 79).
Pazarlamanın en erken aşaması “basit ticaret aşaması” olarak literatüre geçen ve
ticaret yapanların ön planda oldukları dönemdir. Kendi kendine yeterli olan ilkel
toplumlarda pazarlama faaliyeti gelişim gösterememiş ve kavram tam anlamıyla
uygulama alanı bulamamıştır. Çünkü insanlar yaygın olarak kendi ihtiyaçlarını
kendileri karşılama yolunu seçmişlerdir. Pazarlar için ilk üreticiler ürünlerini kendileri
ve komşuları için üretmişlerdir. Değiş-tokuşun yaygın kullanılmadığı bu dönemde
20
aileler üretim fazlasını yerel aracılara satmışlardır (McCarty ve Perrault, 1987: 1).
Ancak, sanayi devrimiyle birlikte zaman içinde üretimde ihtisaslaşma ve işbölümüne
gitme zorunluluğu insanları birbirlerine karşı bağımlı hâle getirmeye başlamıştır. Bu
durum insanları, karşılıklı mal değişimine veya takasa zorlamış yani en ilkel ticaret
şekli olan takasın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Takas işleminde ödemeler nakdi
olmayıp, aynidir. Yani, ödemeler mala karşı mal şeklinde yapılmaktaydı. (Berkovitz
v.d., 2003: 12).
Orta çağın son dönemleri, tacirlerin daha aktif bir rol oynamaya başladıkları
dönemdir. 16. yüzyıl ortalarıyla 17. yüzyıl sonları arasında Batı Avrupa’da etkinlik
kazanan ekonomik doktrin Merkantilizmdir. Merkantilizmin doğuşunun temelinde
ulusal devletin ortaya çıkması, uluslararası ticaretin gelişmesi ve ticaret sermayesinin
güç kazanması bulunmaktadır. Merkantilistlerin üzerinde en çok durdukları konuların
başında, bir ülkenin serveti ya da zenginliğiyle dış ticaret bilançosu arasındaki ilişki
gelmektedir. Merkantilizmin dar çerçevesinde pazarlama uygulamaları değişmeye
başlamış ve bu değişimler bölgelerarası ticaretin yaygınlaşmasında etkili olmuştur.
Eskiden yalnızca yüz yüze geldiği tüketicinin özel gereksinimlerine göre
ısmarladıklarını üreten zanaatkarlar, bu kez tacir aracılığı ile, yüz yüze gelmediği
tüketiciler içinde üretmeye yönlendirilmiştir (Ünüsan ve Sezgin, 2007:36).
Modern hayatla birlikte insanlar artık evlerinden ayrı ve uzakta işyerlerinde,
işletmelerde ve kuruluşlarda çalışmaktadır. Evinden ayrı ortamda çalışan insanların
yemek, ulaşım, güvenlik, sağlık, iletişim, eğlence ve benzeri ihtiyaçları pazarlama
konusunu oluşturmaktadır. Bu duruma bağlı olarak daha önceki yıllarda yapılan
pazarlama tanımlarında “pazarlama, mal ve hizmetlerin üretim sürecinden önce başlar
ve üretimden sonra da devam eder” şeklinde yargılar kullanılmaktaydı. Bu tanımlarda
“müşteri” yerine “ürün” odaklı açıklamalara yer verilmekteydi. Ancak 1970’li yıllarda
başlayan “müşteri eksenli” yaklaşım günümüzde “müşteri merkezli” bir yaklaşım
olarak uygulamadadır.
Bugünkü anlamda pazarlama yeni bir bilim dalıdır. Pazarlamanın günümüze
kadar gelişmiş hali özellikle 1950’li yıllardan sonra önem kazanmıştır. Bu bağlamda
21
tarihsel süreç içerisinde pazarlama anlayışındaki gelişimi aşağıda şekil üzerinde
görmek mümkündür:
Şekil 1.2. Pazarlama Anlayışındaki Gelişim
Aşamalar
Üretim Anlayışı
Ürün Anlayışı
Satış Anlayışı
Pazarlama
Anlayışı
Toplumsal
Pazarlama Anlayışı
1930
1950
1970
1980
2000
Zaman
Kaynak: Altunışık R., Özdemir Ş. ve Torlak Ö., (2006): Modern Pazarlama, 4. Baskı,
İstanbul: Değişim Yayınları, s.16’dan uyarlanmıştır.
Yukarıda Şekil 1.2.’de de görüldüğü gibi 1930’lu yıllar üretim anlayışının,
1950’li yıllar ürün anlayışının, 1960’lı ve 1970’li yıllar satış anlayışının, 1980 sonrası
yıllar pazarlama anlayışının ve 2000’li yıllar da toplumsal pazarlama anlayışının
hakim olduğu yıllardır.
Aşağıda Tablo 1.1. üzerinde pazarlama anlayışlarının; odak noktaları, anlamları
ve bitiş noktaları yer almaktadır.
22
Tablo 1.1.: Pazarlama Anlayışlarının Gelişiminde Anahtar Unsurlar
PAZARLAMA Başlangıç
ANLAYIŞLARI Noktası
Odak Noktası Anlamı
Bitiş Noktası
Satış Anlayışı
Üretim Yeri
Ürün
Satış ve
İlerleme
Satış Hacmi
Yoluyla
Kârlılık
Pazarlama
Anlayışı
Müşterinin
Değişen
İhtiyaçları
Müşteri
Değişimlerine
Uygun
Sunumlar ve
Pazarlama
Karmaları
Pazar
Bölümleme,
Hedef Pazarı
Seçme ve
Konumlama
Müşteri
Memnuniyeti
Yoluyla
Kârlılık
Bütünsel
Pazarlama
Anlayışı
Bireysel
Müşteri
Gereksinimleri
(Talepleri)
Müşteri
Değeri,
İşletmenin
Ana
Yetenekleri
ve İşbirliği
Zincirleri
Veri Tabanı
Yönetimi ve
Değer Zinciri
Bütünleşmesi
Müşteri
Payına,
Müşteri
Bağlılığına
ve Müşteri
Yaşam Boyu
Değerine
Ulaşmak
Yoluyla
Kârlılıkta
Büyüme
Kaynak: Rıdvan K. ve Nezihe F., E., (2003): “Yeni Ekonomide Pazarlamanın Değişen
Rolü”, II. Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, İzmit, s. 291.
Pazarlama uygulamaları, tarihsel süreç içerisinde farklı konulara ağırlık vermiş
ve dönemin gerekliliklerine ve özelliklerine göre şekillenmiştir. Bu bağlamda,
1960’larda pazarlama uygulamalarında yeni ürünler ve ürün gruplarında lider
olabilmek önemliyken; 1970’ler de düşük maliyet ve kapasite artırımı önemini
artırmıştır. Kaliteye odaklanma, 1980’lerde toplam kalite yönetimi konularının
popülerliğini artırırken, 1990’larda müşteri odak noktası haline dönüşmüş ve müşteri
ilişkileri yönetimi önemini artırmıştır. Müşteri ilişkileri, 1990’ların popüler pazarlama
konusu olan yeni müşteriler kazanmak kadar, mevcut müşterilerin müşteri bağlılık
düzeylerini artırma konularında yoğunlaşan bir modeli öngörür. Bu pazarlama modeli,
pazarlama alanında çalışanları, uygulayıcıları ve bilim adamlarını müşteri sadakati
23
konusuna yönlendirmiştir. Geleneksel pazarlama modeli ürünlerin mümkün
olduğunca çok sayıda müşteriye satılmasıyla ilgilenirken, yeni pazarlama anlayışı her
bir müşteriye olabildiğince çok satış yapmakla ilgilenir.
Bu dönüşümlerin ardından pazarlama yaklaşımları ilişki ağırlıklı olmaya
başlamıştır. Bu dönemde uzun dönemli müşteri ilişkileri ve taahhütler, karşılıklı tatmin
ve fayda faktörlerinin ön plana çıktığı bir yaklaşım yani ilişkisel pazarlama gündeme
gelmiştir.
İlişkisel pazarlama anlayışının gelişiyle birlikte, 1980’li yılların son dönemleri
ve 1990’lı yılların başlarında ve izleyen yıllarda ilişkisel modellerin uygulamalarının
da yaygınlaştığı görülmektedir. Bunun nedeni ise 1970’li yıllarda yaşanan enerji
krizidir. Bu kriz neticesinde hammadde maliyetleri yükselmiş ve rekabet küresel bir
boyuta taşınmaya başlanmış ve dolayısıyla da şiddetlenmiştir. Dış rekabetle baş
edecek gücü olmayan pek çok işletme bu yıkıcı-yok edici rekabetten büyük yaralar
alarak etkilemiştir. Tüm bu yaşananlar işletmeleri, müşterilerini elde tutmak ve
müşteri bağlılığını yaratmak yolunda çalışmalar yapmaya itmiştir (Gülmez ve Kitapçı,
2003: 82).
Geçmişten günümüze pazarlamadaki dönüşüm dönemlere ayrılarak da
incelenebilir: Pazarlama tarihinde “ürün odaklı pazarlama yaklaşımı”nın hakim
olduğu yıllar birinci dönem olarak adlandırılmaktadır. Pazarlamada ürün anlayışı
yaklaşımı, 1960’lara gelinceye kadar geçerliliğini sürdürmüş olan klasik pazarlama
anlayışlarından birisidir. Bu pazarlama anlayışı, müşterilerin uygun fiyatla, kaliteli,
performansı
yüksek ve önemli
özellikler gösteren ürünlere
yönelecekleri
düşüncesinden hareket etmektedir. “Ne üretirsem onu satarım” görüşü ile açıklanan ve
“fordist üretim biçimi” kavramıyla anılan bu dönem, dünya ekonomisinde büyük
değişimlere neden olan Büyük Ekonomik Kriz (1929-1933)’in başladığı döneme kadar
devam etmiştir. Bu dönemlerde faaliyet gösteren işletmeler tüm uğraşlarını ürün
kalitesini yükseltmeye ayırmaktadırlar. Ürün anlayışı, tüketicilerin gereksinmelerinin
yanıtlanması yerine yalnızca ürün satın almakla yetindiklerini, yalnızca ürünün
kalitesiyle ilgilendikleri varsayımına dayanmaktadır (Taşkın, 2003: 16).
24
Üretim ve mühendislik yöneticileri, 1880’lerde başlayan ilk dönemde işletme
yönetimine hakim konumdadır. Satış bölümünün temel işi, üretim ve finansman
bölümlerince seçilen, hazırlanan ve fiyatı da belirlenen çıktıyı satmaktır. Büyük
ekonomik kriz (1929-1933)’e kadar devam eden bu süreçte “pazarlama bölümü” zaten
yoktur; esas işi satışı ve satışçıları yönetmek olan, satış yöneticilerinin başında
bulunduğu, pasif bir satış bölümü mevcuttur. Yönetim anlayışı “ne üretirsem onu
satarım” şeklinde özetlenebilir (Mucuk, 2004: 8).
Bu dönemde az sayıda olan üreticiler, herhangi bir rekabet sorunu ile karşı
karşıya olmadan pazarda varlıklarını devam ettirebilmişlerdir. Bu dönemde
müşterilerin, ihtiyaçlarını belirli sayıdaki üreticiden karşılamalarından dolayı,
markalar arasında bir seçim yapma durumları olmamış ve pazarlamada; müşteri
beklentileri, ihtiyaçları gibi kavramlar da gündeme gelmemiştir. Ürün odaklı
pazarlama anlayışının hakim olduğu birinci dönemde işletme yönetiminde de üretim
yönlü bir anlayışı egemendir ve işletme bünyesinde pazarlama bölümünün varlığından
bahsetmek mümkün değildir (Mucuk, 2001: 8). Üreticiler bu dönemde üretime
yoğunlaşmış olup tüketicilerin beklentilerini, taleplerini dikkatle almamışlardır. Yani
üretim yönü önemli, tüketim yönü dikkate alınmamış bir anlayış bu dönem pazarlama
faaliyetlerine hakim olmuştur (Kaşıkçı, 2007: 24).
Bu yaklaşıma göre, işletme yöneticileri, müşterilerin kaliteli ve iyi nitelikli
ürünlere karşı, olumlu bir tepki vereceklerini ve bu ürünler için yüksek bedel
ödemekten kaçınmayacaklarını varsaymaktadır. Bu durumda, işletmeler, kaliteli
ürünler üretmek için çaba harcarlar ve kâra ulaşmak için satış çabasına odaklanmazlar
(Cemalcılar, 1994: 18).
Pazarlamada ikinci dönem “satış odaklı pazarlama anlayışı”nın ortaya çıktığı
dönemdir. Bu dönem Büyük Ekonomik Kriz’in başladığı dönemden 1950’lere kadar
süren zaman dilimini içine almaktadır. Büyük kriz, ekonominin temel sorununun artık,
“üretmek, daha çok üreterek büyümek” olmayıp, üretilenin satılması olduğu bir
dönemi başlatmıştır (Kaşıkçı, 2007: 27).
25
Satış anlayışı aşamasında işletmelerin temel sorunu talep yetersizliğidir
(İslamoğlu, 2000: 7). Pazarda rekabetin ortaya çıkmasıyla birlikte üreticiler artık
ürettikleri malları satmakta sorunlar yaşamaya başlamışlardır. “Üretim önceliği”
kavramı yerini “kâr sağlayacak satış” kavramına bırakmış ve satış odaklı pazarlama
anlayışı ortaya çıkmıştır. Bu anlayışın varsayımı, reklam ve tutundurma faaliyetlerine
yeterince yer verilmediği, yani iletişim kanallarının etkin olarak kullanılmaması
durumunda işletmelerin müşterilerinin dikkatini veya ilgisini çekmek için yeterli
çabayı göstermemiş olacağıdır (Sommers v.d., 1992: 11). Bu durumda müşterilerin
söz konusu işletmenin ürün veya hizmetini ya hiç tercih etmeyeceği ya da çok az satın
alma isteği duyacağı görüşü hakimdir.
İşletmeler bu dönemde sadece iyi ürün üretmenin başarı için yeterli olmadığını,
ürün satışının sağlam ve etkili tutundurma çabaları gerektirdiğini fark etmişlerdir. Bu
nedenle bu dönemde satış faaliyetleri ve satış yöneticileri işletme yönetimlerinde önem
kazanmışlardır (Sommers v.d., 1992: 7-8). Gerek kişisel satışta gerekse reklam
faaliyetlerinde insanları etkileme tekniklerinin geliştirildiği; aldatıcı-yanıltıcı reklam
ve beyanlara yoğun olarak başvurulduğu bu dönemde “baskılı satış teknikleri” yaygın
olarak kullanılmıştır. Dönemin tipik düşünce tarzı, “ne üretirsem onu satarım, yeter ki
satmasını bileyim” şeklinde ifade edilebilir (Mucuk, 2001: 8-9).
Bu
yaklaşım;
ideal
biçimde
üretilebilecek
bir
ürünün,
müşterilerin
çoğunluğunun ya da tümünün isteyebileceği biçimde olması gerektiği görüşünü
yaratmıştır. Bunun sonucunda da mühendisler ve tasarımcılar, herkesi tatmin etmek
için daha iyi ve daha fazla özelliklerle geniş biçimde donatılmış ürünler geliştirdiler
(Çetinel, 2005: 6).
Üçüncü dönem “pazar-tüketici odaklı pazarlama anlayışı dönemi”dir. Modern
pazarlama anlayışının doğduğu dönem olduğu için “modern pazarlama anlayışı
dönemi” olarak da adlandırılır. Pazarlamanın tarihsel gelişiminde bu aşama, 19501970 yılları arasındaki dönemi kapsamaktadır. Tüketici kavramının öne çıkmaya
başladığı bu dönemde, tüketicilerin beklentileri, işletmeler açısından pazarda var
olabilmek için önem verilmesi gereken bir konu olarak görülmeye başlanmıştır.
Organizasyonel hedeflere ulaşmanın anahtarı, işletmelerin hedef seçtikleri pazarlar
26
için müşteri değeri yaratılmasında, sunulmasında ve bu değerin devam ettirilmesinde
rakiplerinden daha etkili olmasıdır (Tokol, 1994: 5-6). Bu dönemde doğan tüketici
odaklı pazarlama yaklaşımıyla, tüketici ihtiyaç ve isteklerini dikkate alarak işletme
çalışanları ile müşteriler arasında koordineli bir işbirliğini esas alan yöntemler
geliştirilmiştir. İşletmelerde temel hedef tüketici tatmini yoluyla kâr sağlamak
olmuştur (Mucuk, 2001: 9-10).
Müşteriye yönelik modern pazarlama anlayışı; işletmelerin üretim, mühendislik,
ar-ge ve finans gibi temel fonksiyonlarını doğrudan etkiler. Bu anlayışın ön şartı pazar
bilgisidir ve başarısı da pazar araştırmalarının sonuçlarına dayanır.
Müşteri beklentilerinin büyük önem kazandığı bu dönemde işletmeler arasında
müşterilere daha iyi nasıl hizmet veririm yarışı başlamıştır. İşletmeler tarafından;
kalitenin merkeze yerleştiği ve kalitenin değil kalitesizliğin maliyet olarak görüldüğü
bu dönemde, koşulsuz memnun edici ürün/hizmet sunmak amaçlanmıştır (Kaşıkçı,
2002: 21-22).
Modern pazarlama anlayışı, işletme amaçlarına ulaşmak için hedef pazardaki
müşteri istek ve ihtiyaçlarının belirlenmesi ve tatmin edilmesi amacıyla işletmenin
bütün birimlerinin koordineli çalışmasını kapsayan bir işletme felsefesi olarak
tanımlanabilir (Günay v.d., 1999: 69).
Bu aşamada önemli olan, müşteri ihtiyaç ve isteklerinin belirlenmesiyle, bunlar
hakkında diğer rakip işletmelerden daha önce tahmin yürütülmesi ve bu doğrultuda
üretime yön verilmeye başlanmış olmasıdır. Bu sayede, müşterilerin ürüne ve aynı
zamanda işletmeye bağlılıkları artarak satın alma davranışı süreklilik gösterecektir.
İşletme ise sağladığı müşteri tatmini sonucunda kâr elde edebilecektir.
Üretimi tamamlanmış olan bir malı, her türlü yolu mübah gören bir pazarlama
anlayışı ile gerekirse yanıltıcı ve aldatıcı yollara bile başvurarak satmanın sağlıklı ve
uzun vadeli bir işletme tüketici ilişkisine imkan vermediği zamanla açık ve seçik bir
biçimde anlaşılmaya başlanmıştır. Bu nedenle 1950’lerin ortalarında bazı büyük
işletmelerde pazarlama anlayışı değişmeye ve gelişmeye başlamıştır. Tüketiciyi tatmin
27
ederek kâr sağlama temeline kurulan bu pazarlama anlayışı 1960’lar ile 1970’ler
arasında başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere gelişmiş ülkelerde
yaygınlaşmıştır. Sadece satış ile ilgili faaliyetlerin değil, çeşitli bölümlerde dağınık
olarak yer alan pazarlama ile ilgili tüm faaliyetlerin tek bir pazarlama bölümü altında
bir araya gelmesi yoluna gidilmeye başlanmıştır (Mucuk, 2004:9).
Pazarlama anlayışının üçüncü döneminde 1960’lı yıllardaki seri üretim yapısını
1970’lerde ürün çeşitliliği izlemiştir. Özellikle 1980’lerin başında, her bir müşteri
grubunun yaşam tarzı, satın alma alışkanlıkları, istek, beklenti ve ihtiyaçlarına göre
yeni pazarlama planları yapılmaya başlanmış ve müşteriyi merkeze alan iletişim
kanalları kullanılmıştır. Pazarlama planları 1980’li yılların sonlarında müşteriye
endeksli hâle dönüşmüştür. Bu dönemde mevcut ve potansiyel müşterilerin talep ve
beklentilerini merkeze alan modern pazarlama anlayışı uygulanmaya başlanmıştır.
(Bozkurt, 2004: 20-21).
Pazarlama anlayışınca dördüncü dönem olarak adlandırılan “postmodern
pazarlama dönemi” 1990’lı yıllarda başlamıştır. Postmodernizm, sanayi devrimi ile
başlayan ve 20. yüzyılın ilk yarısında yaşanan büyük değişimlerin devamında
doğurduğu
gelişmelerden
kaynaklanan
“modernizm”in
çöküşü
olarak
tanımlanmaktadır. Çok sayıdaki ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel
dönüşümlerle ilişkilendirilen modernlik, özellikle Orta Çağı izleyen tarihsel dönemi
betimleyen bir kavramdır. Modernizmin insan aklını ve bilimi merkez alan ve bu yolla
sürekli ve olumlu yönde gelişmeyi hedefleyen yaklaşımına karşılık postmodernizm,
merkezsizliği ve çevreselliği temel almaktadır (Özilhan, 2004: 6). Postmodern ya da
endüstri sonrası dönem, teknolojide büyük atılımların olduğu ve üretimin sınırsız hâle
geldiği dönemdir. Kas gücü yerine beyin gücünün, bilgisayar teknolojisinin ve baskın
piyasa kurallarının mutlak hâkimiyetinin olduğu bir dönemi ifade etmektedir.
Etkileri 1990’lı yıllarda başlayan müşteri odaklı yaklaşımın ağırlığı 2000’li
yıllarda ise iyice hissedilmeye başlanmış ve müşteri beklentilerini karşılamak ve
müşteriyi bir ortak gibi ele alarak müşteri ile uzun dönemli sadakat ilişkisi geliştirmek
pazarlamanın temel aracı olmuştur. Bu dönem “müşteri sadakati üzerine kurulu
pazarlama anlayışı dönemi” olarak adlandırılmaktadır. Dönemin en baskın pazarlama
28
modeli “Müşteri İlişkileri Yönetimi (Costumer Relation Management -CRM)” dir.
Müşteri ilişkileri yönetimi, müşterilerinin söylediklerini ve işletmenin müşteri
hakkında bildiklerini temel alan, müşteriye bireysel karşılık veren ilişkisel
pazarlamanın bir uygulamasıdır (Peppers ve Rogers, 1999: 67). İlişkisel pazarlama,
bireysel müşterinin işletmeye ne dediğine ve işletme çalışanlarının müşteri hakkında
neler bilmesi gerektiğine yönelik olarak, istekli ve planlı bir biçimde işletme
uygulamalarının değiştirilmesidir (Odabaşı, 2000: 19). İlişkisel pazarlama, yeni
müşteriler bulmaktan çok mevcut müşterileri elde tutma ve onlarla ilişkileri geliştirme
üzerine yoğunlaşan stratejik pazarlama eğilimidir (Öztürk, 1998: 180).
Literatüre bakıldığında yirminci yüz yılın ilk üç çeyreğinde geleneksel
pazarlama üzerine odaklanıldığı görülmektedir. Tarihsel süreç içerisinde pazarlamanın
gelişiminde geleneksel pazarlamadan ilişkisel pazarlamaya geçiş sırasında birçok
uygulama ve çalışma yapılmıştır (Sheth ve Parvatiyar, 1995: 397).
Geçmişten günümüze kadar gerçekleştirilen pazarlama iletişimi çalışmalarında
pazarlamada temel amaç, müşterilere ürünleri ve hizmetleri satın alması için “daha iyi
nedenler sunmak”tı. 2000’li yıllarda yaşanan paradigmatik bir dönüşümle
pazarlamada temel amaç, “tüketicileri marka hakkında konuşturmak için daha iyi
nedenler sunmak” olmaya başladı. Bugün, markaların pazarlama ve iletişim stratejileri
doğrultusunda, geleneksel, tek yönlü iletişim anlayışından hedef kitleleriyle çift yönlü
iletişime geçiş tamamlanmış ve bütünleşik pazarlama iletişimi anlayışıyla birlikte
kullanılan iletişim kanalları gelişmiş, değişmiş ve çeşitlenmiş durumdadır.
1.3. Pazarlama Anlayışındaki Dönüşüm
Modern pazarlama anlayışı, tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarına göre farklı pazar
dilimlerine ayrılabilecekleri ve tüketicilerin kendi istek ve ihtiyaçlarını en iyi
karşılayanları tercih edecekleri görüşünü merkezine alan bir yaklaşımdır.
Satış
anlayışı; satıcının malını paraya çevirmesi şeklindeki “satıcının ihtiyaçları”nı hedef
alırken, pazarlama anlayışı; ürünle ve diğer yollarla alıcı ihtiyaçlarını tatmin etmeye
yönelik olan “alıcının ihtiyaçları”nı hedef alır.
29
Modern pazarlama anlayışının başlangıç yeri olarak “pazar” ya da “piyasa”
kabul edilir. Bu anlayış “mal üretip sat” yerine “istekleri sapta ve yerine getir”
varsayımına dayanır. Modern pazarlama anlayışı, pazarların, tüketicilerin istek ve
ihtiyaçlarına göre farklı pazar dilimlerine ayrılabileceği ve tüketicilerin bunlardan
kendi istek ve ihtiyaçlarını en iyi karşılayanları tercih edecekleri görüşünden
kaynaklanmaktadır. Satış anlayışı “satıcının”, pazarlama anlayışı ise “alıcının”
ihtiyaçlarını hedef almaktadır (Tek, 1997: 19). Satış anlayışında tüketici, işletmenin
ürettiği ürün ve hizmetleri satın alan ve tercih yapma şansı olmayan tüketici
konumunda iken, modern pazarlama anlayışında, işletmeler ürettiklerini tüketicilere
satmak yerine, tüketicilerinin arzu ettikleri ürün ya da hizmetleri üretmeye çalışmakta
ve bu doğrultuda tüm faaliyetlerini yönlendirmektedirler (Karafakioğlu, 2012: 3). Bu
açıklamalardan sonra modern pazarlama anlayışının temel ilkeleri; müşteri odaklılık
ve tüketiciye yönelik tutum, bütünleştirilmiş pazarlama çabaları, uzun dönem kârlılık
olarak sıralanabilir (Ecer ve Canıtez, 2004: 9-12).
Ekonomilerde yaşanan dalgalanmalar ve krizler, politik çatışmalar ve
istikrarsızlıklar insanların sosyal, kültürel ve politik yapılarını etkilemiş ve modern
toplumda insanların karşı karşıya kaldıkları sorunların çeşitlenmesine ve artmasına yol
açmıştır. Bilgi teknolojilerinin kullanımıyla ortaya çıkan endüstri sonrası toplum bilgi
toplumu olarak adlandırılmıştır. Bilgi toplumunda üretim, tüketim, iletişim
biçimlerinde meydana gelen bir dizi yeni oluşum ve kavram, insanları bir taraftan bir
araya getirirken, mesafeleri ve farklılıkları ortadan kaldırırken bir taraftan da
ayrıştırmaya ve uzaklaştırmaya başlamıştır. Bilişim teknolojilerinin son 15-20 yıl
içinde sağladığı önemli gelişmelerin iş dünyasına uyarlanmasıyla birlikte işletme
yönetimi alanında önemli değişimler gözlenmiştir. Geleneksel işletme yönetimi;
bilişim teknolojilerinin sağladığı yardımcı, kolaylaştırıcı, basitleştirici ve maliyeti
düşük yöntemlerle yeni bir içerik kazanmıştır. 20. yüzyılın sonlarında, üretimin hızla
bilgi teknolojileri tabanlı hâle gelmeye başlamasıyla modern toplumdan, modern
sonrası toplumsal aşamaya gelinmiştir. Yeni ekonomi olarak da adlandırılan, Internet
kullanımının her alanda yaygınlaşmaya başladığı bu dönemde pek çok uygulama eski
ve yeninin bir arada kullanıldığı bir geçiş dönemini yaşamıştır. Ağ teknolojilerinin,
özellikle Internetin yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanması karar verme
30
süreçlerinde yer alan yöneticilerin daha hızlı, daha kolay ve daha doğru karar vermeleri
için gerekli olan “bilgi” ye ulaşmalarını kolaylaştırmıştır. İşletme içi ve dışı bilgi
kaynaklarının bu denli kolay ulaşılır olması, işletmelerin müşterileriyle aralarında
bulunan dağıtım ve satış kanallarına bilgi kanalını da eklemeleri sonucunu
doğurmuştur.
Yeni ekonomi ortamında faaliyet gösteren işletmeler açısından en önemli
gelişme bütün pazar türlerinde alıcıların gücünün artmasıdır. Ağ sisteminde yer alan
alıcılar ürünler, fiyatlar, dağıtım ve teslim koşulları, satış sonrası hizmetler gibi kritik
konularda pazarda var olan bütün teklifleri görme, inceleme ve gerekirse bu tekliflerin
sahipleriyle kolaylıkla iletişim kurma şansına sahiptirler. Küresel pazarlara erişim
Internet sayesinde çok kolaylaşmıştır (Karafakioğlu, 2012: 5). Bu nedenle pazarlarda
ürün ve hizmetlerin sayısı, çeşidi büyük ölçüde artmıştır. Pazarlar, ürünler, hizmetler,
satış sonrası hizmetler, dağıtım kanalları ve pazarla ilgili her türlü bilgiye yeni
ekonominin yarattığı koşullarda kolayca hatta bazı durumlarda herhangi bir maliyete
katlanmaksızın ulaşmak mümkündür.
Yeni ekonomi işletmelerinde iş süreçlerinde de önemli değişimler söz
konusudur. Geleneksel iş modellerinin kanallarının aksine otomasyona dayalı
süreçlerle sipariş alma - işleme, teslim gibi süreçler ağ üzerinden kolaylıkla ve düşük
maliyetlerle gerçekleştirilmekte, insana dayalı sistemlerde söz konusu olan hatalar ve
tekrarlar ortadan kalkmaktadır.
Müşteriler pazarda var olan bütün ürünlere ulaşabilmekte; özellik, fiyat, ödeme,
teslim koşulları gibi unsurlar açısından bütün seçenekleri karşılaştırabilmektedirler.
Geleneksel pazarlar için imkansız olan bu durum yeni ekonomi işletmelerin açık,
şeffaf ve karşılaştırılabilir teklifler sunması anlamına gelmektedir.
Yeni ekonomide yer almak isteyen her işletmenin bir web sitesi bulunmaktadır.
Sanal ortam olarak adlandırılan web ortamı birbirine bağlı bilgisayarların oluşturduğu
geniş bir ağ sisteminin adıdır. Bu sisteme dahil olan her birim uzaktan
denetlenebilmekte ve birimler arasında iletişim ve etkileşim kurulabilmektedir. Bu
imkan sayesinde bilgiye erişim kolaylaşırken dağıtım, satış ve bilgi kanallarını sürekli
31
denetlemek de mümkün hâle gelmiştir. İşletmelerle müşteriler arasındaki ilişkiler
interaktif özellik kazanmış ve müşteri bilgisi toplamak isteyen işletmeler bunu kolay
ve ucuz yoldan elde edebilir hâle gelmişlerdir. Sadece müşteriler hakkında değil
potansiyel müşteriler ve rakipler hakkında da bilgi toplamak ve gerekli düzenlemeleri
yapmak mümkün olmuştur. Ayrıca işletme çalışanları arasında iletişim de ucuz, basit
ve kolay bir hâle gelmiştir. Farklı coğrafyalarda konumlanmış işletmelerin uzak
ofisleri arasında bilgi ve belge paylaşımı da hızlı ve kolay bir şekilde
yapılabilmektedir. Yeni ekonominin pazarlama alanına getirdiği yenilikler aşağıda
özetlenmiş biçimde sıralanmıştır:
 Yeni ekonomi işletmelerinin yarattığı iş modelinde tedarikten, satış sonrasına
birçok süreç Internet ortamına taşındığından maliyetler büyük ölçüde aşağı çekilmekte
ve ortaya çıkan avantajdan hem müşteriler hem de işletmeler yararlanmaktadır.
 Müşterilerin işletmelerle iletişim kurması ürün ve hizmetlerin tasarım ve
dağıtım sürecinde yer almaları imkanını yaratmaktadır.
 Yeni ekonomide işletmeler daha önce belirledikleri ve hedefledikleri
müşterilerine reklam mesajları, ürün örnekleri, kupon, bilet ve benzeri satış arttırıcı
çabalarla ilgili iletişimi doğrudan gönderebilmektedirler.
 Ürün ve hizmetlerin kitlesel olarak pazarlanması yerine her bir müşterinin
beklentilerini ayrı ayrı karşılayan ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi yeni ekonomi
işletmelerinin özelliklerinden birisidir. Kişiselleştirme adı verilen bu uygulama ile
müşteriler iletişim kurdukları işletmelerin ürün ve hizmetlerinde kendilerinin arzu
ettiği değişikliklerin yapılmasını ve kendilerine özel ürünler ve hizmetler üretilmesini
isteyebilmektedirler.
 Yeni ekonomi işletmelerinin yarattığı iş modelinde tedarikten, satış sonrasına
bir çok süreç internet ortamına taşındığından maliyetler büyük ölçüde aşağı çekilmekte
ve ortaya çıkan avantajdan hem müşteriler hem de işletmeler yararlanmaktadırlar.
Bu dönem; kültür, iletişim ve sanat gibi üst yapı kurumlarını da etkileyerek
birbirine bağlı ama kopuklukları olan; uyumsuz ama bir arada ilerleyebilen bir post
modern dünyanın doğuşunu hızlandırmıştır. Pazarlama; ekonomi, psikoloji, sosyal
psikoloji, sosyoloji, politik, kültürel ve yasal yaşamdan son derece etkilenen bir
32
çerçevede konumlandığından post modern kültür, pazarlamanın da yapısını, dokusunu,
yöntem ve stratejilerini etkilemiştir (Babacan ve Onat, 2002:13).
Pazarlamada alıcı ve satıcının ortak yararlarına yönelik çift yönlü iletişimin ve
iki tarafın karşılıklı etkileşiminin gerekliliğine olan yönelim bu dönemin temel
özellikleridir (Odabaşı, 2004: 25-26). Bu dönemde standart ürünler yerini
kişiselleştirilmiş, ısmarlama seri üretimlere bırakmıştır. Bu dönemde işletmeler;
tüketici merkezli, pazarda hızla değişen tüketim eğilimlerini ve niş pazarları takip
edebilen, hizmet kalitesini önemseyen, değişimi zamanında takip edebilecek ve
değişime uyum sağlayabilecek teknolojik alt yapıya sahip bir pazarlama anlayışını
benimsemiştir. Ayrıca dönemin pazarlama anlayışının diğer özellikleri; belirsizliklere
karşı hızlı tepki verebilen, esnek, çevik, ilişkisel, deneyime dayalı, mevcut pazar
yapısını geçmiş ve gelecekle sentezleyen olmasıdır (Fırat, 1992: 41-48).
Kısaca, postmodernizmin ortaya çıkışı, modernizmden postmodernizme
yönelme, kapitalist süreç ele alındığında iki farklı dönemi temsil eden fordist üretim
biçiminden, post-fordist üretim biçimine geçişle bağlantılıdır. Modernist üretim ve
yönetim tarzı iki önemli kurumu gerçekleştirmiştir. Bunlardan birincisi “bir şey;
parçaların toplamıdır” düşüncesi ile “yürüyen bantlarda yapılan kitle üretimi”, diğeri
ise; hiyerarşi, düzen oluşturmanın ana ilkesidir” diyen “bürokratik örgütlenme”
şeklidir. Bu iki önemli oluşum, büyük miktarlarda ürün üretmeyi ve merkezi otoriteye
bağlı, onun tarafından yönetilen ve kontrol edilen çok sayıda çalışan insan varlığını
gerçekleştirmiştir (Odabaşı, 2004:18-60).
Postmodern pazarlama anlayışında tüketim ve tüketici her zaman ön planda
olmaktadır. Üretici açısından tüketiciyi takip etmenin daha zorlaştığı bu dönemde,
ürün ve hizmetlerin sunumunda ve konumlandırılmasında yeni stratejiler
geliştirilmesi, tüketicilere kullanılabilecek pazarlama iletişimi kanalları sayesinde
daha yaratıcı ve ilgi çekici mesajların gönderilmesi ve işletmeye tüketicilerin dikkatini
çekme konusunda üstünlük kazandırabilecek yöntemlerin geliştirilmesi zorunluluk
haline dönüşmüştür.
33
Postmodern pazarlamada, kendi tatminini her şeyin önünde tutan tüketicilerle
ilgili gerekli verilerin toplanıp, analiz ederek memnuniyetin sağlanması önem
kazanmaktadır. Post-modern pazarlama anlayışı; müşteri, toplum ve çevre odaklı bir
anlayıştır. Pazarlama çabaları tamamı ile bütünleştirilmiştir ve uzun vadede
işletmelerin varlıklarını artırmayı ana hedef olarak belirledikleri, değer yaratma ve
değer sunmayı temel ilke kabul ettikleri bir tabana yayılmıştır. Post-modern pazarlama
anlayışı; yenilikçi, sosyal, niş, çevreye duyarlı, müşteri odaklı bir pazarlama
yaklaşımıdır (Ecer ve Canıtez, 2004: 13-23).
Çalışmanın buraya kadarki bölümünde, pazarlamanın tarihsel süreç içerisindeki
gelişimi ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Tüm bu açıklamalardan sonra pazarlama
anlayışındaki dönüşümü Şekil 1.3. üzerinde, üç dönem şeklinde özetlenebilir.
34
Şekil 1.3.: Pazarlamanın Gelişiminin Üç Dönemi
Üretim Anlayışı
Satış Anlayışı
Üretim Anlayışı
Üretim Anlayışı
1800’ler ve
Sonrası
Satış Anlayışı
1930’ların
Başı
Pazarlama
Anlayışı
1950’lerin
Ortaları
1990’lar
Kaynak: Etzel, J., M., Walker J., B. and Stanton J., W., (2001): Marketing
International Edition (1. Ed.). London: The McGraw Hill Co. p:7’den uyarlanmıştır.
Pazarlama tarihinin aşamalarının net bir şekilde bir araya getirildiği Şekil 1.3.
incelendiğinde, şeklin, çalışmanın buraya kadar yapılan açıklamalarının bir özeti
mahiyetinde olduğu görülmektedir. “Ne üretirsem satarım” anlayışının hakim olduğu
üretim odaklı yıllardan, müşteriyi dikkate alan satış odaklı yıllara geçiş ve zamanla
müşterinin merkeze alındığı politikaların kullanıldığı yıllar, pazarlamanın tarihsel
süreçteki gelişimini yansıtmaktadır.
1.4. Pazarlama Yönetimi
Pazarlama yönetiminin amacı, müşteri istek ve ihtiyaçlarının uygun mal ve
hizmetlerinin başarılı bir şekilde pazarlanması için hedef pazarı seçmek ve hedef
pazara göre pazarlama karması geliştirerek uygulamaktır. Pazarlama yönetimiyle
pazarlama stratejileri belirlenirken pazarlama fonksiyonlarından yararlanılır.
Pazarlama yönetiminin fonksiyonları; pazarlama planlaması, dağıtım kanallarının
seçimi ve dağıtım, fiyatlama ve tutundurma (reklam ve promosyon)’dır (Tekin ve
Zerenler, 2012: 63-65).
35
Pazarlama yönetiminde öncelikle, pazarlama planlamasıyla hedef pazar seçimi
ve pazarlama karması oluşturulur. Hedef pazar seçimi; pazarın benzer özellikler
taşıyan müşteri gruplarına göre bölümlendirilmesi sonucu en kârlı ve çekici bulunan
müşteri grubuna veya bölümüne yönelik mal ve hizmet üretimi ve pazarlamasının
yapılmasıdır.
Sonraki aşamada pazarlama bölümünün başarılı bir şekilde örgütlenmesi
sağlanır. Pazarlama bölümü örgütlenmesi, pazarlama bölümünde yapılacak işlerin
belirlenmesi, bu işyeri yapacak pazarlama personeline görevlerin dağıtılması,
personelin yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi, personele araç, gereç ve ekipman
verilerek görev yerlerine atanmasıyla ilgili çalışmalara denir. Pazarlama bölümü
örgütlemesi; üretilen mal çeşidine göre örgütlenme, fonksiyonlara göre örgütlenme,
hedef pazara göre örgütlenme ve bölgelere göre örgütlenme şeklinde yapılabilir (Tekin
ve Zerenler, 2012: 67).
Pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesinde; işletmenin pazarlama yönetimiyle
hedef pazarının seçilerek bu pazara göre pazarlama karmasının oluşturularak,
pazarlama planlamasına göre pazarlama örgütünün harekete geçirilerek faaliyetlerin
pazarlama planlarına uygun olarak yapılması esastır. Pazarlama örgütünde ast ve üst
ilişkilerinde emir komuta zincirine bağlı olarak personel arasında iyi ilişkiler
kurulması pazarlama çalışmalarını kolaylaştıracak ve pazarlama faaliyetlerinin
başarısını artıracaktır.
1.4.1. Pazarlama Karmasının Oluşturulması
Pazarlama faaliyetleri birçok değişkenin etkisinde yürütülür. Bu değişkenlerin
birinci grubunu işletmenin denetimindeki değişkenler, yani “denetlenebilir
değişkenler” oluşturur (Odabaşı, 2001: 14).
Denetlenebilir değişkenler de kendi içerisinde pazarlama içi ve pazarlama dışı
işletme kaynak ve imkanları olarak ikiye ayrılmaktadır. Pazarlama dışı işletme kaynak
ve imkanları; finansman, üretim, personel, kuruluş yeri, işletme imajı ve Ar-Ge’den
oluşmaktadır (Mucuk, 2004: 26).
Pazarlama içi imkanlar ve kaynaklar ise; bir
36
işletmenin hedef pazardan istediği tepkiyi alabilmesi için bir araya getirilen
unsurlardır. Bu unsurlara kısaca “pazarlama karması” denir. İkinci grup değişkenler,
pazarlama çevresi ile ilgili olanlardır ve bunlar denetim dışı değişkenler olarak da
bilinirler. Bu değişkenlere de makro ve mikro çevre faktörleri denir.
İktisat biliminde işletme teorisi, işletmelerin talebi etkilemede kullandıkları
değişken olarak fiyat üzerinde durur. Buna göre, tüketicinin geliri, pazar hakkında
bilgisi ve fayda maksimizasyonu çabası çerçevesinde, belirli bir teknoloji düzeyindeki
işletmenin malına olan talep; mamulün fiyatı ile ters orantılı olarak değişir. 1933
yılında, tam rekabet ile monopol piyasaları arasında yer alan, gerçek hayattaki rekabet
şartlarına daha uygun modeller geliştirilmesi, fiyat dışı rekabetinde göz önüne
alınmasını sağlamıştır (Chamberlin, 1933: 1). Bu gelişmeler sonucunda işletme
açısından, ürün ve hizmetlerle ilgili kalite, ambalaj, servis, satış maliyeti ile ilgili
reklam, satışçı ücretleri ve satış artırmaya yönelik çeşitli harcamalar, pazarlama ile
ilgili karar değişkenleri olarak ortaya çıkmıştır (Kotler, 2003: 52-53).
Pazarlama alanında işletmelerin hedefledikleri noktaya ulaşabilmeleri farklı
pazarlama araçlarını uygun şartlarda ve zamanda bir araya getirmelerine bağlıdır. Bu
araçlar pazarlamanın amacına ulaşması için gerekli “pazarlama karması”nı
oluşturmaktadır. Bir işletmenin hedef pazarda istediği tepkiyi alabilmek için bir araya
getirdiği kontrol edilebilir pazarlama değişkenlerine pazarlama karması denir
(McCarthy, 1996: 34).
Pazarlama karması, seçilen hedef pazardaki tüketicilerin ihtiyaç ve isteklerini
tatmin etmek üzere işletmenin bir araya getirdiği kontrol edilebilir değişkenler
grubudur. Hedef pazar olarak seçilen tüketici grup ve grupların ihtiyaç ve isteklerini
etkili ve verimli bir şekilde karşılayabilmek başarılı bir “pazarlama karması”
oluşturmaya bağlıdır. Bu çalışma işletmelerde pazarlama departmanlarının
sorumluluğu altındadır ve kullanılabilecek tüm strateji ve taktik araçlardan optimum
bir birleşim veya karma oluşturması departmanın ve işletmenin başarısını doğrudan
etkileyecek bir çalışmadır (Altuğ, 2002: 58).
37
İşletmelerin ürün ve/veya hizmetlerine olan talebi arttırmak için kullandığı tüm
unsurlar pazarlama karmasının elemanlarına dahil edilebilmektedir.
Literatürde
pazarlama karmasını oluşturan unsurların farklı şekillerde sınıflandırıldıkları ve farklı
kombinasyonlarının oluşturulduğu görülmektedir. En yaygın kullanılan, en çok bilinen
sınıflama ise E. J. McCarthy’nin “dörtlü pazarlama karması sınıflaması”dır. McCarthy
tarafından 1960’lı yıllarda geliştirilen bu karma; Product (ürün), Price (fiyat), Place
(yer), Promotion (tutundurma)’dan oluşmakta ve bu kelimelerin İngilizce
karşılıklarının baş harflerinden meydana gelen “Pazarlamanın 4P’si” kısaltması
şeklinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu bileşenler temel pazarlama ya da
pazarlama karar değişkenleri olarak kabul edilmektedir. Bu elemanların seçilen hedef
pazarın incelikleri ile uyuşan bir karma olarak değerlendirilmesi pazarlamanın temel
görevini oluşturmaktadır (Kotler, 2000b: 57-59).
4P içinde yer almakta olan ürün kapsamında amaç, pazarlanabilir olan mal
ve/veya hizmeti planlamak ve geliştirmektir. Buna göre ürüne yönelik olarak alınması
gereken kararlar içerisinde marka, işlevsellik, biçim, kalite, güvenilirlik ambalajlama,
bakım, onarım ve garanti bulunmaktadır. Pazarlama karması elemanlarının ikincisi
fiyat kapsamında ise, ürünler için uygun bir fiyat belirleyerek pazarlama karmasının
cazip hâle getirilmesi amaçlanmaktadır. Fiyat ile ilgili olarak alınabilecek kararlarda
da; fiyatlama stratejileri, fiyat indirimleri, krediler bulunmaktadır. Üçüncü eleman
olan tutundurma karması ise hedef pazara ürünler hakkında bilgi verip, onları satın
almaya teşvik etmekle ilgilidir. Tutundurma ile ilgili olarak pazarlama yöneticisinin
vereceği kararlar arasında; tutundurma stratejileri (itme, çekme) reklam, kişisel satış,
satış geliştirme ve halkla ilişkiler gelmektedir. Dördüncü karma elemanı dağıtımda,
ürünlerin hedef kitlelere ulaştırılması ile ilgili olan bir eleman olarak pazarlama
karması içerisinde yer almaktadır. Dağıtım boyutunda işletmelerin, dağıtım kanalları
ile, dağıtım kapsamı gibi konularda karar vermeleri gerekmektedir (McCarthy v.d.,
1987; 41-43).
4P, pazarlama alanında bir ürün/hizmetin özellikleri, kalitesi v.b. hakkında karar
verilmesini, bu özelliklere uygun bir fiyatın saptanmasını, bu ürün/hizmetin
dağıtımının nasıl yapılacağının belirlenmesini, bunun nasıl duyurulacağını ve hedef
38
kitlenin nasıl ikna edileceğine dair uygun araçlar ve yöntemin belirlenmesi
faaliyetlerini kapsamaktadır. Kimi yazarlar 4P’nin bazı önemli faaliyetleri
içermediğini belirtseler de aslında 4P’li pazarlama karmasının dışında kalmış gibi
gözüken birçok faaliyet, bu dört grubun alt bileşeni olarak yer almaktadır. Philip Kotler
4P’ye 2P daha eklenmesini önererek bunları Politics (politika) ve Public Opinion
(kamuoyu) olarak belirlemiştir. Kotler bu konudaki düşüncesini şu şekilde ifade
etmiştir: “Aslında temel sorun; P’lerin dört, altı veya on tane olması değildir. Önemli
olan hangi çerçevenin bir pazarlama stratejisinin tasarımını yaparken daha yararlı
olacağıdır.” (Kotler, 2000b: 73).
Pazarlamanın 4P’sine yönelik bir eleştiri de bunların sadece işletme açısından
ele alınarak değerlendirildiği, bu karma elemanlarının alıcı/müşteri bakış açısından
değerlendirilmediği yönündedir. Bununla birlikte pazarlama karmasını oluştururken
dikkat edilmesi gereken önemli bir durum, her elemanın müşteriye de bir yarar sunmak
için tasarlanmış olmasıdır. Bu düşünceden hareketle 4P’ye karşılık 4C geliştirilmiştir
(Mucuk, 2010: 33). Aşağıda Tablo 1.2.’de 4P ve 4C pazarlama karması elemanları yer
almaktadır.
Tablo 1.2.: 4P ve 4C Pazarlama Karması Elemanları
4P
4C
Ürün
Product
Customer Value
Müşteri için Değeri
Fiyat
Price
Costto the Customer
Müşteriye Maliyeti
Satış Yeri
Place
Convenince
Uygunluk
Tanıtım
Promotion
Communication
İletişim
Kaynak: Kotler, P., (2000b): Pazarlama Yönetimi, Çev: Nejat Muallimoğlu,
Millennium Baskı, Beta Yayınları, s.16.
Pazarlama karmasının 4P ve 4C şeklinde ele alınması pazarlama anlayışında
müşteri odaklı olarak yapılan planlamaların önemini ortaya koymaktadır. Geçmişten
günümüze pazarlama alanındaki değişim ve dönüşümle birlikte, müşterilerin
ihtiyaçlarına yönelik bir değeri satın alma eylemi içerisinde oldukları, uygun fiyat,
kalite, zaman, yer, ulaşım kolaylığı, satış sonrası hizmet ve iki yönlü bir iletişimi tercih
39
etmekte oldukları gözlenmektedir. İşletmelerin en güçlü pazarlama karmasını
hazırlayarak kendi temel stratejileri ile uyumlu hâle getirmeleri başarı için çok
önemlidir. Başarılı bir pazarlama karması oluşturma sürecinde pek çok unsurun
dikkate alınması, en uygunlarının seçilmesi ve aralarında eşgüdümün sağlanması
gereklidir.
Günümüzde pazarlama karmasının çok popüler olan 4P şekli de genişletilerek,
7P ve 4C’ye karşılık olarak 7C ortaya konulmuştur. Bunlar aşağıda sıralanan şekildedir
(Rafiq ve Ahmed, 1995: 4-15).
Tablo 1.3.: 7P ve 7C Pazarlama Karması Elemanları
7P
7C
Ürün
Product
Customer Value
Müşteri Değeri
Fiziksel
Belirtiler
Physical
Evidence
Confirmation
Onaylama
Fiyat
Price
Cost
Maliyet
Satış Yeri
Place
Convenince
Uygunluk
Hedef Kitle
People
Consideration
İtibar
Süreç
Process
Coordination
Koordinasyon
Tutundurma
Promotion
Communication
İletişim
Kaynak: Kotler, P. (2000b): Pazarlama Yönetimi, Çev: Nejat Muallimoğlu,
Millennium Baskı, Beta Yayınları, s.18.
Pazarlama karması elemanları bu şekilde açıklandıktan sonra işletmeler için
pazarlama karması kararlarını ürün, tutundurma, fiyatlandırma ve dağıtım başlıkları
çerçevesinde aşağıda Şekil 1.4. üzerinde incelemek mümkündür.
40
Şekil 1.4.: Pazarlama Karması Kararları
*Kalite
*Dizayn
*Marka
*Paketleme
*Müşteri hizmeti
TUTUNDURMA
*Mesajlar
*Amaçlar
*Medya
*İletişim karması
*Etkinlik
*Bütçe
ÜRÜN
*Yeni ürün
*Ürün yaşam eğrisi
stratejileri
*Ürün hattı stratejileri
*Ürün karması stratejileri
PAZARLAMA KARMASI
FİYATLANDIRMA
*Amaçlar
*Fiyatların tespiti
*Stratejiler
*Fiyat değişikliği
*Metotlar
*İndirimler
DAĞITIM
*Kanalın türü
*Lojistik
*Kanal yönetimi
*Taşıma yöntemleri
*Paketleme
*Hizmet seviyesi
*Dağıtım yoğunluğu stratejileri
*Ürün karması
stratejileri
Kaynak: Bearden, W., O., Ingram T., N. ve Laforge R., W., (1995): Marketing:
Principles and Perspectives (2. Ed.), Boston: Irwin Inc, s:14’den uyarlanmıştır.
Yukarıda şekil üzerinde de görüldüğü gibi pazarlama karması elemanları; ürün,
tutundurma, fiyatlandırma ve dağıtım başlıkları kapsamında değerlendirilmektedir.
Ürün boyutunda pazarlama karması kararını etkileyen faktörler; kalite, dizayn, marka,
paketleme, müşteri hizmeti, ürün yaşam eğrisi stratejileri ve yeni ürün olarak
sıralanabilir. Tutundurma boyutunda pazarlama karması kararını etkileyen faktörler;
amaçlar, iletişim karması, mesajlar, bütçe, medya ve etkinlik gibi faktörlerdir.
Fiyatlandırmada bu kararı etkileyen faktörler; amaçlar, stratejiler, metodlar, fiyatların
tespiti, fiyat değişikliği, indirimler gibi başlıklardır. Dağıtım boyutunda ise pazarlama
karması kararını etkileyen faktörler; kanalın türü ve yönetimi, paketleme, dağıtım
yoğunluğu, lojistik, taşıma yöntemleri ve hizmettir. İşletmelerde başarılı bir pazarlama
karması kararı için bu faktörlerin dikkate alınması gerekmektedir.
1.4.2. Pazarlama Değişkenleri
İşletmeler, pazarlama sistemini etkileyen değişkenlerin etkisi altında pazarlama
faaliyetlerini sürdürmeye çalışırlar. Her işletmenin faaliyet sahasına göre bu
değişkenler farklılık gösterebilir. Aşağıda bu değişkenler açıklanacaktır.
41
1.4.2.1. Çevresel Faktörler
Pazarlama
faaliyetleri,
işletmenin
dışa
dönük
faaliyetler
grubunu
oluşturmaktadır. Pazarlama faaliyetlerini etkileyen çok sayıda dış faktörün
bulunmasıyla birlikte, pazarlama faaliyetleri belirsizlik ve risk koşulları altında karar
verilmesini de gerektiren bir içeriğe sahiptir. Pazarlama, üretici ile tüketici arasında
yer alan ve tarafları buluşturan bir köprüdür. Bu köprü ayrıca işletmeler ve toplumun
tüm kesimleri arasında iletişim kurulmasını sağlar.
Çevresel faktörler makro çevresel faktörler ile mikro çevresel faktörler olarak
iki ana başlık altında değerlendirilmektedir. Her işletme, pazarlama sistemini etkileyen
makro çevre faktörlerini farklı gruplarda ele alabilir. Aşağıda Şekil 1.5. üzerinde
makro ve mikro çevresel faktörleri görmek mümkündür.
Şekil 1.5.: Makro ve Mikro Çevre Faktörleri
MAKRO ÇEVRESEL FAKTÖRLER
1.Demografik Çevre
2.Ekonomik Çevre
3.Sosyal ve Kültürel Çevre
4.Politik ve Hukuki Çevre
5.Rekabet
6.Teknoloji
MİKRO ÇEVRESEL FAKTÖRLER
Üretim
Faktörleri
Sahipleri
Aracı
Kuruluşlar
İşletmenin
Pazarlama
Örgütü
Aracı
Kuruluşlar
Pazar
Yukarıda şekil incelendiğinde makro değişkenlerin genel olarak; demografik
çevre, ekonomik çevre, sosyo-kültürel çevre, politik ve hukuki çevre, rekabet ve
42
teknoloji faktörlerinden oluştuğu görülmektedir. Mikro çevresel faktörler ise, üretim
faktörleri, aracı kuruluşlar, işletmenin pazarlama örgütü ve pazardır. Makro ve mikro
çevresel faktörler, işletmelerin faaliyette bulundukları coğrafya, sektör, pazar v.b.
etkenlere göre değişkenlik gösterebilir. Makro değişkenler, işletmenin kendi kontrolü
dışında gelişen çoğu zaman işletmenin bu şartları değiştiremediği için kendi iç
dinamikleri yardımıyla bu değişimlere uyum sağlamak zorunda olduğu koşullar ve
değişmelerdir. İşletmeler kendilerini bu kadar direkt etkileyen makro değişkenleri en
iyi şekilde tanımalı, etüt ve analiz etmeli, bu hızlı değişimin doğuracağı yeni tehditleri
ortandan kaldırmalı veya tolere etmelidir. İşletmeler bu bağlamda karşılaşabilecekleri
fırsatları ise çok iyi değerlendirmelidirler. Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde
makro değişkenler daha kısa sürelerde değiştiği içindir ki; bu ülkelerde ileri görüş ufku
daha kısadır. Bunun sonucu işletmeler için bir belirsizlik ortamı oluşmasıdır.
Belirsizliğin en tehlikeli sonucu ise artan risklerdir. Ama bu ortamlarda kâr oranları
daha fazladır; çünkü risk kârı beraberinde getirir. Gelişmiş ülkelerde bu durum biraz
daha farklıdır. Makro değişkenlerin ne yönde hareket edeceği genel olarak belirlidir.
Bu da işletmelerin uzun vadeli kararlarını (yatırım, büyüme v.b.) alırken, politika ve
stratejileri belirlerken, pazarlama planları yaparken daha güvende çalışmalarını ve
geleceğe dönük stratejilerini netleştirmelerini sağlar.
Makro çevre faktörleri aşağıda kısaca açıklanmıştır (William, 1981: 22):
 Demografik Değişmeler: Coğrafi dağılım yönünden nüfus miktarı, cinsiyet,
yaş gibi etmenler işletme tahminlerinde önemli bir yer tutmaktadır.
 Ekonomik Değişmeler: Enflasyon, faiz oranları, stagflasyon, dezenflasyon,
resesyon, gelir dağılımı, satın alma gücündeki değişmeler, taksitli satışlar, v.b. gibi
birçok etmen işletme için uzun ve kısa vadeli kararlarda yönlendirici rol oynar.
 Sosyal ve Kültürel Değişmeler: Toplumun sosyal değişkenleri, ailede
çocukların etkinliğinin artması, gelirin artmasıyla beraber artan kültürel yapı ve
modaya olan özenti pazarlama planı yapılırken değerlendirilmelidir.
 Politik ve Hukuki Değişmeler: Alınan hukuki karar ve yaptırımlar, yerel
yönetimler ve hükümetlerin politika değişikliği sonucu oluşan yeni koşullar, yasal
43
düzenlemeler, tüketici koruma yasaları, kartel ve tekel oluşumuna karşı alınan
önlemler, teşvik ve kısıtlamalar çok önemlidir.
 Rekabetteki Değişmeler: Rekabet işletmeler için gelişimi ve ilerlemeyi
sağlayan en önemli itici güçtür. İşletmeler rakiplerini yakından izlemek zorundadırlar.
Rekabet açısından piyasalar çok çeşitlidir. Tam rekabet piyasaları aslında gerçekte çok
rastlanmayan piyasa türleridir. Tekelci veya monopollü rekabet, oligopol piyasalar ve
monopol (tekel) yaygındır. Rekabet her zaman kaliteyi ve uygun fiyatı beraberinde
getirir. Rekabet müşteri tatmininin artmasını sağlar. Bir işletme için rekabet aynı malı
üreten ve satan diğer işletmelerden ve o mal grubunun ikameleri olan mal
piyasalarından gelebilir. Ayrıca tüketicinin kıt kaynakları dağıtırken yaptığı tercihler
de işletmeyi etkiler.
 Teknolojik Değişmeler: Gelişen yeni teknoloji sayesinde işletmelerin
üretimleri artmış bunların tanıtım, tutundurma, promosyon ve reklamını yapacak
kaynaklar daha da fazla artmıştır. Artık ürünlerin piyasalardaki ömürleri de kısalmış,
işletmelerde araştırma ve geliştirmeye verilen önem bir kat daha artmıştır. Bilginin
artık daha rahat dolaşımı ve paylaşımının olduğu günümüzde tüketici daha bilinçli ve
daha bilgilidir.
Mikro çevre faktörlerinin analizi sonucu, pazarlama yönetimi rakipler
karşısındaki üstünlük ve zayıflıkları görme fırsatı elde edebilir.
İşletmenin mikro çevresi ise; üretim faktörleri sahipleri, aracı kuruluşlar,
işletmenin pazarlama örgütü, aracı kuruluşlar ile işletmenin faaliyet gösterdiği
pazardan oluşmaktadır. Ama bu etkenler daha önceki paragraflarda bahsedilen makro
çevresel değişkenler gibi değildir çünkü işletme bu faktörleri etkileyip değiştirebilir ve
bunun sonucunda uyum sorunlarını azaltabilmektedir (Mucuk, 2004: 19).
Mikro çevre faktörleri aşağıda detaylı bir şekilde incelenmiştir (Mucuk, 2004:
19-26):
 Tedarikçiler: İşletmenin üretimde kullandığı hammadde ve yardımcı
malzemelerle diğer alımlarını gerçekleştirdiği satıcıların sektördeki konumu,
büyüklüğü, güçlü olup olmaması, diğer rakiplerle olan ilişkileri ve işletmenin bu
44
tedarikçi işletmelerle olan sözleşme şartları gibi çok sayıdaki husus, pazarlama
çabalarının sonuçlarını doğrudan ya da dolaylı etkileyecek güce sahiptir. Mal veya
hizmetlerin kalitesi, talebi karşılaması, müşterileri, tatmin etme derecesi v.b.
konularda tedarikçilerin sayılan bu kriterler bakımından gözden geçirilmesi,
pazarlama yönetim departmanlarının kaçınamayacakları hususlardandır.
 Rakipler: İşletmeleri pazarda zorlayan konulardan biri de, mevcut ve
muhtemel rakiplerdir. Pazarlama yönetimleri mevcut rakipler yanında muhtemel
rakipleri izlemek, onların strateji ve politikalarını değerlemek, karşı strateji ve
politikalar geliştirmek durumundadır. Rakiplerin lider yada izleyici olmalarına göre
geliştirilecek stratejilerin farklı olacağı açıktır. Globalleşmenin bir sonucu olarak
pazarlama yönetimleri ayrıca, ulusal ölçekte faaliyet gösterseler bile uluslararası
rakiplerin strateji ve politikalarını izlemek zorunda kalmaktadır. Bu konuyla ilgili
ayrıntılı bilgilere daha sonraki bölümlerde yer verilmektedir.
 Aracılar: Tedarikçiler ya da müşterilerle iletişimde yer alan, bayi, dağıtıcı,
taşıma ve depolama işletmeleri gibi aracılarla, kredi veren kuruluşlar da işletmenin
rekabet çevresini etkileyen faktörlerdendir. Bu tür aracı işletmelerin konumu, sayısı,
gücü ve onlarla yapılan anlaşmalarda işletmenin rekabet gücünü etkiler. Bu nedenle,
mikro çevre faktörleri olarak analizi gereken konulardan biri de aracı işletmelerin
değerlendirilmesidir.
 Müşteriler: Pazarlama yönetimlerini ilgilendiren önemli konulardan biri de,
çok sayıda işletme ve ürüne muhatap hâle gelen ancak sayıları o oranda artmayan
müşterilerdir. Her işletme mevcut müşterilerini elde tutmanın yanısıra yeni müşteriler
elde etme çabasını sürdürür. Bu çerçevede yoğunlaşan rekabet ortamında müşterilerin
elde tutulmasının gittikçe zorlaşması ile birlikte rakip ya da rakip ürünlere eğilim
göstermeleri de o ölçüde kolaylaşmaktadır. Bu nedenle, pazarlama yönetimleri
müşterileriyle ilgili veri tabanları oluşturma yoluna gitmekte, geçmişte esnafların
birebir müşteri ilişkilerine benzer şekilde müşterilerini birebir tanıma çabalarına
ağırlık verme gereği hissetmektedir. Veri tabanlı pazarlama, birebir pazarlama ve
bireyselleştirilmiş pazarlama gibi yeni kavramların bu çerçevede pazarlama
literatürüne girdiği ve uygulamaya geçirildiği gözlenmektedir.
45
 Çalışanlar: Mal ve hizmetlerin kalitesini belirleyen ve aynı zamanda müşteri
tatmininin önemli bir unsuru, işletmenin iç müşterileri olarak da isimlendirilen
çalışanlardır. İşletmeler çalışanlarına bu gözle bakmak ve kendi çalışanlarının iş
tatminleri yanında rakiplerin çalışanlarına oranla eksikliklerini giderici ve geliştirici
programlara daha fazla ağırlık vermek zorundadır. Aksine hareket eden işletmelerin
başarılı olma ve yaşamlarını sürdürme şanslarının ise her geçen gün azaldığı
söylenebilir.
 Hissedarlar: İşletmelerin pazarlama çevresini oluşturan ve pazarlama
çabalarını doğrudan olmamakla birlikte etkileyebilecek bir diğer mikro çevre faktörü
de pay sahipleridir.
Bu açıklamalardan sonra aşağıda Şekil 1.6. üzerinde pazarlama karması
elemanları ve dış çevre faktörleri arasındaki ilişkiyi görmek mümkündür.
Şekil 1.6. Pazarlama Karması ve Dış Çevre
DIŞ ÇEVRE
(Rakipler, Ekonomik, Politik, Yasal, Teknolojik, Sosyo-Kültürel Çevre)
Ürün
Fiyat
Hedef Pazar
Dağıtım
Tutundurma
Kamu-Halk
Kaynak: Lusch, F. R. ve Lusch, N. V., (1987): Principles of Marketing, California:
Kent Publishing Company, s.31 ve 59’dan uyarlanmıştır.
Şekil 1.6.’de de görüldüğü gibi ürün, fiyat, tutundurma ve dağıtım oluşan
pazarlama karması elemanları dış çevre faktörlerinin tamamının etkisi altında
46
oluşturulmaktadır. Ayrıca dış çevre faktörlerinde yaşanan değişimler pazarlama
karması elemanlarını da etkileyecektir.
1.5. Pazarlama Planı
İşletmelerde başarılı pazarlama faaliyetlerinin temelinde başarılı hazırlanmış ve
uygulanmış pazarlama planları yer alır. Aşağıda pazarlama planının tanımı, kapsamı
ve özellikleri açıklanacaktır.
1.5.1. Planlamanın Tanımı ve Kapsamı
Günümüz işletme yöneticiliğinde, planlama fonksiyonunun önemi her geçen gün
artmaktadır. Gerçekten planlama, yönetimin tümü değilse bile onun en önemli yönünü
oluşturur. Planlama, işletmede ne yapılacağının önceden kararlaştırılması ve ya neyin
ne zaman, nerede ve kim tarafından yapılacağının önceden belirlenmesi süreci
şeklinde ifade edilebilir. Bir başka ifadeyle, planlama; kaynakların en etkin ve verimli
bir şekilde kullanılabilmesi amacıyla, işletmenin gelecekte ulaşması gereken
amaçlarını çeşitli seçenekler arasından seçim yaparak saptaması ve işletme içi
çalışmaları da seçilmiş olan amaca en etkili olarak ulaşmayı sağlayacak en etkili
biçimde düzenlemesi işlemidir (Şimşek, 2003: 205).
Planlama, gelecek hakkında sistematik düşünceyi teşvik etmekte, gelişmiş
koordinasyonu amaçlamakta, sonuçların ölçülmesi için başarı standartlarını
oluşturmakta ve karar vermede mantıksal bir temel sağlamaktadır. Planlama, değişimi
karşılama becerisi ile pazarlama fırsatlarını tanıma becerisini geliştirir (Gordon, 1998:
11).
Planlama, amaçların saptanmasından başka başlıca üç tür faaliyeti gerektirir
(Şimşek, 2003: 206):
1. Mevcut durumun değerlendirilmesi; var olan fiziki imkanlar, insan gücü, parabütçe, araç-gereç, mevzuat, halkın bilgi-tutum, inanç ve davranışları, hizmetin
planlandığı nüfus ya da bölgedeki talep düzeyi, göstergeleri, ihtiyaç ve önceliklerin
neler olduğu, personelinin nicelik ve nitelikleri, personelin eğitim durumu ve eğitim
47
ihtiyaçları, kısacası belirlenen amaç açısından gerekli olan her değişkenin ne durumda
olduğu değerlendirilmeli ve somut bir şekilde ifade edilmelidir.
2. Gelecekte ulaşılmak istenen durumun tanımlanması yapılmalıdır. Mevcut
durumun bilgileri ışığında, uzak ve yakın gelecekte, ürün/hizmette ulaşılmak istenen
durum tanımlanır. Başka bir deyişle, planın amaçları ve hedefleri saptanır.
3. Gelecekteki duruma ulaşabilmek için gereken değişim ve müdahalelerin
belirlenmesi yapılmalıdır. Mevcut durumdan, gelecekte ulaşılmak istenilen duruma
varmak için gerekli olan değişimler ile bu değişimi sağlayacak müdahale ve
uygulamalar gerek örgütün içinde, gerekse örgüt dışında pek çok düzenlemeyi
gerektirebilir. Özet olarak, mevcut durumdan, gelecekte ulaşılmak istenilen duruma
varmak için, gerek ürün/hizmet sunanlar, gerek ürün/hizmet alanlar, gerekse bu konu
ile ilgili diğer sektörlerin, politika oluşturanların ve karar mekanizmalarının durumu,
gerekli değişimin sağlanması açısından gözden geçirilmeli ve gerekli müdahaleler
tanımlanmalıdır.
Ayrıca planlama, işletmenin amaçlarının tespiti ve bu amaçlara erişebilmek için
gerekli yol ve araçların belirlenmesi olarak tanımlanmaktadır. Dikkat edileceği gibi
planlama da bir süreçtir ve belirli evreleri vardır. Sonuçta elde edilenler ise, belirlenen
amaçlar ve bu amaçlara ulaşmayı sağlayacak yollardır (Ülgen ve Mirze, 2004: 32).
Planlama ile yapılan geleceğin tahmin edilmesinden çok örgütün bir geleceğinin
olması ve gelecekte de var olması için bugünden olayları ortaya çıkartmaya
çalışmaktır. Büyümek, gelişmek ve zenginleşmek isteyen bir örgüt ve ya girişimcinin
plan yapması şarttır. Geliştirilmiş prosedürler kullanılması planlamanın yararını artırır.
Planlamaya ayrılan zaman ve kaynakların haklı bir gerekçesi olmalıdır. Bu gerekçe şu
yararlardan çıkmaktadır (Ünüsan ve Sezgin, 2007: 43):
 Planlama, yönetimi ileriyi sistemli olarak düşünmeye yöneltir.
 Planlama, örgüt çabalarının daha iyi eş güdülenmesini sağlar,
 Planlama, belirli olmayan gelecekte olabilecek riskleri azaltır.
48
 Planlama, yönetime ileri vadeli düşünme ve değişikleri tahmin etme imkanı
sağlar.
 Planlama, işletme içindeki iletişimi sağlar.
Planlamanın temel süreci bütün yöneticiler için aynı olmasına karşılık
uygulamada planlama ve planlar çeşitli biçimlerde olabilmektedir (Şimşek, 2003:206):
 Kullanma biçim ve süresi bakımından; bir seferlik ve sürekli planlar,
 Nitelik açısından; stratejik ve yönetsel planlar,
 Kapsadıkları süreye göre; kısa, orta ve uzun süreli planlar,
 Teknik yapılarına göre; değişmez ve değişken planlar,
 Kapsamlarına göre; genel veya işletme bölümleri ile ilgili planlar.
Başarılı bir planlama işletmeye, çevresel değişimleri önceden öngörmek ve bu
değişimlere hızlı bir şekilde ayak uydurmak ve ani gelişmelere daha iyi hazırlanmak
konusunda yardımcı olur (Kotler ve Armstrong, 2001: 29).
Plan ile planlama arasındaki temel fark; planlama, planı ortaya çıkarmak için
sarf edilen gayretleri, bir süreci ifade eder. Plan bir sonuç, planlama bir süreçtir. Plan
bir karar, planlama süreçtir ve kararın verilmesi ile süreç tamamlanmıştır (Koçel,
2003: 124).
1.5.2. Pazarlamanın Özellikleri
Planlama, işletmenin rollerinden yalnızca biri, ancak en yaşamsal olanıdır. Bir
işletmenin tüzel kişiliği ve iş planı onun daha ileriye gitmesine önderlik eder.
Pazarlama planı bu kapsamlı planın en önemli bölümüdür. Bu nedenle pazarlama planı
sürecinin, işletme planlama ve bütçe sürecinin bir bölümü olarak yürütülmesi gerekir.
Pazarlama planı işletmenin pazarlama hedeflerini belirler ve bunları başarmak için
stratejiler önerir. İşletmenin hedef ve stratejilerinin tamamını içermez. Ayrıca mali,
personel ve üretim hedefleri olacaktır, bunlardan hiçbiri birbirinden ayrı düşünülemez.
İşletme planı, geniş bir iş planı içinde eş güdümlemesi ve aynı fikirde sunulması
gereken kapsamlı işletme pazarlama planını içeren bir dizi alt planları kapsar.
49
Planlama, işletme faaliyetlerinin temelini oluşturmakta ve kaynaklarının
(sermaye, teçhizat, insan kaynakları) belirlenen amaç ve hedeflere ulaşmak için nasıl
tahsis edileceğini tespit etmektedir. Tablo 1.4.’te pazarlama alanları ve buna karşılık
geliştirilen planlama analizleri açıklanmıştır. Pazarlama planı, pazarlama amaç ve
hedeflerini, bunlara ulaşmak için politikalarını, kaynak ayrılmasını ve zaman
programını belirleyen bir hareket programıdır. Bu plan aynı zamanda hedef pazar
analizini, pazar çevresi analizini, rekabetçi denetim, finansal analiz ve kontrol
sistemini de içermektedir.
Bu açıklamalardan sonra aşağıda tablo üzerinde pazarlama alanları ve planlama
analizlerini detaylı bir biçimde görmek mümkündür.
50
Tablo 1.4.: Pazarlama Alanları ve Planlama Analizleri
PAZARLAMA ALANI
PLANLAMA ANALİZİ
Müşteriler
Fiili değer, algılanan değer, konumlandırma,
iletişimler
Rakipler
Yeterlilik, rekabet avantajı, stratejik tema
İşletme
Pazarlama yönlendirmesi,
avantajı, stratejik tema
Ortam
Durum
Belirleme
Segment teşhisi
Seçim
Segment seçimi, büyüme stratejisi
Konumlandırma
Rekabet avantajı, konumlandırma, stratejik tema,
marka özellikleri
Tasarım
Tasarım, konumlandırma, ürün alanı
Reklam
Bütünleşik iletişimler, iletişimler
Tanıtıcılar
Bütünleşik iletişimler, iletişimler
Promosyon
Bütünleşik iletişimler, iletişimler
Satış
Bütünleşik iletişimler, iletişimler
Halkla İlişkiler
Bütünleşik iletişimler, iletişimler
Fiyatlandırma
Fiyatlandırma
Strateji
Pazar stratejisi, büyüme stratejisi, rekabet avantajı
Tahminler
Durum
yeterlilik,
rekabet
Kaynak: Lusch, F., R. ve Lusch, N., V., (1987): Principles of Marketing, California:
Kent Publishing Company, s. 63-65’den uyarlanmıştır.
Tablo 1.4. incelendiğinde pazarlama alanını meydana getiren unsurların;
müşterilerin algılanan ve fiili değerlerinden, rakiplerin özelliklerinden, işletmenin
özelliklerinden, ortam yani genel durumdan, segment belirleme, segment seçimi,
işletmenin ve markasının konumlandırılmasından, tasarım faaliyetlerinden, reklam,
tanıtıcılar, promosyon, satış, halkla ilişkiler, fiyatlandırma faaliyetlerinden, pazar
51
özelliklerinden, büyüme ve rekabet avantajı yaratmada kullanılan stratejiler ve
geleceğe yönelik tahminlerden oluştuğu görülmektedir.
1.6. Pazarlama İletişimi
Pazarlama iletişimi denilince eskiden sadece pazarlama karması elemanlarından
tutundurma çalışmaları (reklam, halkla ilişkiler, promosyon, kişisel satış) akla
gelmekteydi. Günümüzde ise pazarlama iletişimi, tutundurma çalışmaları ile beraber,
ürünün özellikleri ve ambalajıyla başlayan, satış ve satış sonrası hizmetlere kadar
uzanan geniş bir kavram haline gelmiştir. Bu bakımdan pazarlama iletişimi elemanları
denilince, pazarlama karması elemanları (ürün, fiyat, dağıtım ve tutundurma) da
kastedilmektedir. Yine de pazarlama iletişimi kavramı içerisinde yer alan ana
kavramları belirtmekte yarar vardır. Bunlar, reklam, halkla ilişkiler, satış geliştirme,
satış personeli ve kişisel satış, ürünün ambalajı, stili, rengi, marka, satış noktalarının
yeri ve niteliği, müşteri hizmetleri, satış sonrası hizmetler, doğrudan pazarlama,
pazarlama araştırmaları ve yeni ürün geliştirmedir (Bozkurt, 2004: 63).
İletişim ve bilgi teknolojilerinde yaşanan hızlı ve sürekli değişimin etkisiyle
birlikte işletmelerin pazarlama faaliyetlerinde bir yoğunluk ortaya çıkmıştır. Bu
yoğunluğun beraberinde getirdiği düzensizlik, tüketicilerin kafa karışıklığı yaşayıp
kararsız kalmalarına neden olabilmektedir. Yirmi birinci yüzyılda, başarılı pazarlama
stratejileri,
başarılı
iletişim
stratejileri
kullanımını
zorunluluk
haline
dönüştürmektedir. Bu durum, tüm iletişim faaliyetlerinin bütünleşik bir yaklaşım
içerisinde yaratıcı bir biçimde bir araya getirilmesi gerekliliğini ifade etmektedir
(Proctor ve Kitchen 2002: 144-154).
Bütünleşik pazarlama iletişimi, son yılarda pazarlama dünyasında ortaya çıkan
yeni bir kavramdır. “Reklam, halkla ilişkiler, satış geliştirme, doğrudan pazarlama,
kişisel satış, ticari fuarlar ve satış noktası iletişim materyallerinin birbiri ile uyumlu bir
koordinasyon içinde marka ve pazarlama karmasının diğer unsurları ile birleştirilmesi
süreci” olarak tanımlanabilir (Bozkurt, 2004: 78-82).
52
Bir başka tanıma göre bütünleşik pazarlama iletişimi, “Müşteriler, hedef tüketici
grupları, hissedarlar, çalışanlar ve diğer ilgili gruplara gönderilen mesajlar ile bu
grupların ya da bu gruplar ile birlikte kuruluşun ürününün, markanın topluma
gönderdiği tüm mesajların stratejik olarak denetlenmesini ve bu mesajlara etki
edilmesini sağlayan, karşılıklı olarak yararlı, çift yönlü ve uzun süreli bir iletişim
sürecidir.” (Erdem, 2006: 56).
Bütünleşik pazarlama iletişimi genel olarak işletmenin çalışanları, üretilen mal
veya hizmetin kendisi, dağıtım kanalları, satış gücü, fiyatlandırma, satış sonrası servis
ve garanti hizmetleri, toplam kalite, iş yeri güvenliği ve tatmini, müşteri memnuniyeti
gibi pek çok konuda tam bir uyum ve süreklilik gerektiren bir bütündür. Bütünleşik
pazarlama iletişiminde, satış merkezli iletişim stratejilerinin yerine, müşterileri
merkeze alan bir strateji uygulanmaktadır.
İletişim olgusu, bütünleşik pazarlama iletişiminde tüketiciler ile iletişim sürecini
çift yönlü gerçekleştirmek üzere yer almaktadır. Bütünleşik pazarlama iletişiminin
ortaya çıkmasında etkili olan unsurlar şu şekilde sıralanabilir (Swift, 2001: 97-101;
Odabaşı ve Oyman, 2002: 78-79):
 Yoğun iletişim ortamından dolayı ortaya çıkan iletişim kirliliği dolayısıyla
hedef kitleye ulaşmada ortaya çıkan zorluklar.
 Tüketicilerin gün geçtikçe bilinçlenmeleri ve ürünler hakkında daha fazla
bilgi talep etmeleri.
 Pazardaki gelişmeler ve artan küresel rekabet ortamı.
 Yeni iletişim kanalları ile birlikte geleneksel medyanın etkisindeki düşüş.
 Mesaj güvenilirliği ölçümlerinde gözlenen önemli düşüşler.
 Geleneksel reklam ortamlarının etkisinin azalması.
 Geleneksel reklam ortamlarının artan maliyeti.
 Reklam verenlerin değişen beklentileri.
 Veri tabanı oluşturma kolaylığı ve azalan maliyetler.
53
Bütünleşik pazarlama iletişimini klasik pazarlama iletişimi yaklaşımından
ayıran birçok özellik bulunmaktadır. Bu özelliklerin bazıları ise aşağıda verilmektedir
(Erdem, 2006: 67-69):
 Bütünleşik pazarlama iletişimi yaklaşımında bütün iletişim araçlarının
pazarlama karması ile bütünleşmesi ve planlanması esastır.
 Teknoloji pazarlamanın her alanında kullanılmaktadır.
 Tüketici ve müşterilere odaklanma esastır.
 Farkındalık
seviyelerini
değil,
doğrudan
satın
alma
davranışını
etkilemektedir.
 Bütünleşik pazarlama iletişiminde yapılan her olay ölçülebilir olmalıdır.
 Müşterilerle çift yönlü bir iletişim akışı bulunmaktadır.
 Veritabanı bazında planlama ve uygulama vardır.
 İçeriden dışarıya değil, dışarıdan içeriye doğru planlama gerçekleşir.
 Bütünleşik pazarlama iletişiminin en önemli özelliklerinden birisi tüm
iletişim planlamasının ve uygulamasının bir merkezden gerçekleştirilmesidir.
1.7. Müşteri Kavramı
Günümüz yoğun rekabet koşulları, işletmeler ve müşterileri arasında kurulan
olumlu ilişkileri, üstünlük sağlayıcı önemli bir faktör olarak ortaya çıkarmaktadır.
Teknolojik gelişmeler ve diğer uygulamalar çok kısa sürede taklit edilebilmektedir,
fakat işletmenin uzun ve zahmetli uğraşlar sonucunda oluşturduğu müşteri ilişkilerinin
taklit edilmesi zor ve maliyetlidir. Bu durum; sağlıklı ve uzun dönemli müşteri
ilişkilerinin gelecekte kuruluşların en önemli rekabet aracı olacağının bir göstergesidir.
Böylesine önem kazanan müşteri ilişkileri kavramını incelemeden önce, “müşteri
kimdir?” sorusuna cevap aranmalıdır (Murat, 2005: 3).
Müşteri kavramını iyi anlayabilmek için öncelikle tüketici kavramını açıklamak
gerekir. Tüketim işlemini gerçekleştiren bireylere ya da örgütlere tüketici adı verilir.
Başka bir deyişle, gereksinim ve isteklerini karşılamak amacıyla, mal ya da hizmetleri
kullanan bireylere ya da örgütlere tüketici denir. Tüketicileri de satın alma ve kullanma
amaçları yönünden bölümlendirebiliriz. Tüketiciler satın alma ve kullanım amaçları
54
yönünden; son tüketiciler ve endüstriyel tüketiciler olarak ikiye ayrılır. Son tüketici,
kişisel ya da aile gereksinimleri nedeniyle bir mal ya da hizmeti satın alan birey ya da
kuruluştur. Endüstriyel tüketici, üretim, yeniden satma ya da işletme kurma amacıyla
satın almada bulunan bireyler ya da örgütlerdir (Matthyssens v.d., 2006: 100-101).
Müşteri kavramı, işletmelerin hayatlarını devam ettirebilmeleri için üzerinde
önemle durmaları gereken bir kavramdır. Çünkü işletmeler ürettiklerini satabilmek
için faaliyet gösterirler. Ürünlerin alıcıları da müşterilerdir. Bu durumda müşterinin
sürekliliği için memnuniyetinin sağlanması gerekmektedir. Memnun müşteri yaptığı
alışverişlerde işletmeye kazanç sağlarken, çevresine yaptığı etkiyle işletmeye yeni
müşteriler kazandırmakta ve tanıtım maliyetlerini de düşürmektedir. İyi bir müşteri
yönetimi uygulaması, işletmenin verimliliklerine de önemli katkılar sağlar (Altıntaş,
1999: 112).
Bir işletme veya kuruluştan alışveriş yapan kişi müşteridir. Müşteri, işletmelerin
kendisi için ürettiği ürün ya da hizmetleri satın alan, ürün veya hizmetlerin pazardaki
yerini ve konumunu belirleyen, hedeflere ulaşmada işletmelere en önemli desteği
veren kişidir (Yim ve Kanan, 1999: 1). Müşteri, belirli bir mağaza veya işletmeden
düzenli alışveriş yapan, işletmenin belirli bir marka malını, ticari veya kişisel amaçları
için satın alan kişi veya kuruluştur (Simkin, 2000: 18).
Sonuç olarak; yapılan tanımlardan müşterinin, hizmet ya da ürün karşılığında
ücret ödeyen kişi olduğu hatta bir kişinin işletme adına efektif müşteri olabilmesi için
işletmeden düzenli satın alma işlemi gerçekleştirmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Müşteri denince öncelikle ürün ya da hizmetin son kullanıcıları anlaşılmaktadır.
Bu anlayış yanlış değildir, ancak bazı eksik yönleri bulunmaktadır. Çünkü ürünün
şekillenmesinden başlayarak üretimin çeşitli aşamaları; test etme, paketleme,
gönderme, saklama, faturalama, yerleştirme (kullanılabilir hâle getirme), servis ve
ödeme gibi uzun bir faaliyetler zincirinden oluşmaktadır. Bu faaliyetlerin her biri, bir
ya da birkaç birey tarafından gerçekleştirilmekte ve bir faaliyetin çıktısı aynı zincirde
başkası tarafından kullanılmaktadır. Bu çıktının her alıcısı da bir müşteridir ve
dışarıdaki müşteri veya son kullanıcı gibi düşünülmelidir. Kısaca işletmenin çıktısını
55
kullanan herkes ister işletmenin içinde isterse dışında olsun işletmenin müşterisi olarak
düşünülmelidir (Tek, 1997: 32).
Bu nedenle müşteri kavramı, sadece işletmenin ürettiği mal ve hizmeti talep eden
kişileri (dış müşteriler) değil, işletmede çalışanları (iç müşteri) da kapsamaktadır.
Müşteri odaklı çalışmaları savunan bir anlayışta müşteri kavramı, sadece işletmenin
mal ve hizmetlerini satın alan kişi ve kurumlar olarak tanımlanan dış müşterilerle
sınırlı kalmayıp, aynı zamanda örgüt içi müşterileri de kapsamaktadır. Bu doğrultuda
müşteri kavramı, iç ve dış müşteri olarak iki başlık altında incelenmelidir.
1.7.1. İç Müşteri
Bir işletme bünyesinde, dış tedarikçilerden başlayarak, dış müşterilere kadar
devam eden süreçlerde, birbirine mal veya hizmet verenler iç tedarikçi, mal veya
hizmet alanlar iç müşteri olarak adlandırılır. İç müşteri; işletme içerisinde, ürünü bir
grup ya da bölümden teslim alan bir sonraki bölüm ya da gruptur. İşletmede bir
bölümün çıktısı, diğer bir bölüm için girdi oluşturacağından son ürünün kalitesinde
tüm bölümlerin ve çalışanların bir payı olacaktır. Bu nedenle işletmede ürün ya da
hizmetin üretiminde çalışan tüm bireyler ve bölümler, müşteri olarak görülmektedir.
İşletmede her birey, her bölüm ve her süreç kendinden sonraki aşamayı müşteri olarak
kabul etmektedir (Odabaşı, 2004: 3).
İç ve dış müşteri birbirinden ayrı düşünülemez. İşletmenin sadece dış müşteri
memnuniyetine odaklanarak, yani iç müşteri memnuniyetini göz ardı ederek başarıya
ulaşması mümkün değildir. İç müşteriler memnun değil ise, dış müşterilerin
memnuniyeti sağlanamaz. Çünkü dış müşterilerin memnuniyeti ve tatmini, iç
müşterilerin tatmininden geçer. İşletme iç müşterilerini memnun edebilmek için
öncelikle onların ihtiyaç, beklenti ve isteklerini karşılamalıdır.
1.7.2. Dış Müşteri
Sunulan ürün ve hizmetleri satın alarak, kendi kişisel amaçları için kullanan ve
çalışanların ücretlerinin ödenmesini sağlayan müşteridir. Dış müşteri, bir mal veya
hizmetin nasıl, hangi süreç içinde, kim tarafından ve hangi araçlarla yapıldığından çok;
56
kendisine nasıl yansıdığına, kusursuz ve hatasız olmasına, doyum sağlayıp
sağlamadığına, ihtiyaç ve beklentilerine ne derece uyduğuna ve verilen sözlerin ne
ölçüde yerine getirildiğine dikkat etmektedir (Kim v.d., 2007: 161).
Müşteriler için değer yaratılması konusu üzerine yoğunlaşan işletmeler, zamanla
en değerli varlıklarının insan yani kendi çalışanları olduğunu anlamışlar ve
çalışanlarının tatminlerini sağladıklarında müşterilerinin de tatmin olacağını fark
etmişlerdir. Nihai amaçları müşteri tatmininin sağlanması ve müşteriler için değer
yaratılması olan günümüz işletmeleri, “çalışan mı, müşteri mi?” ikileminden
kurtulmanın yolunu, müşteri kavramının kapsamını iç müşteri ve dış müşteri olarak
genişletmekte bulmuşlardır. Bu anlayışın temelinde yine müşteri tatmininin
sağlanması nihai amaçtır, ancak çalışanlar işletmenin iç müşterisi, eski anlayıştaki
müşteriler ise işletmenin dış müşterisi olarak kabul edilecek ve sonuçta her iki
tarafında tatmini sağlanacaktır (Doğan ve Kılıç, 2007: 62).
İşletmeler, iç ve dış müşteriler ile mutlaka kesintisiz yakın ilişki içinde olmalı ve
müşterilerini iyi tanımalıdır. İşletme içerisinde bütün çalışanlar dış müşteri
memnuniyeti için çalışıldığının ve tatmin edilmiş müşterinin çok değerli olduğunun
bilincinde olmalıdır.
1.7.3. Değişen Müşteri Profili
Küreselleşme ve beraberinde her alanda hızla yaşanan teknolojik gelişmeler,
müşteri profilinde de önemli değişikliklere neden olmuştur ve olmaktadır. Özellikle
iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, müşterileri; kendilerinden de önce istek ve
ihtiyaçlarını fark edebilen, beklentilerindeki değişiklikleri anlayabilen ve kendilerine
gereken ilgiyi gösteren işletmelerin ürün ve hizmetlerini tercih etmeleri yönüne sevk
etmektedir.
Müşterilerin, teknolojik gelişmeler sonucu bilgiye daha hızlı ve ucuz
erişebilmesi, küreselleşme sonucu dünyanın çok büyük bir köy haline gelmesi, mal ve
hizmetlerde alternatiflerin artması, tüketiciyi özgür kılan unsurların başında
gelmektedir. Bu olanaklar sayesinde artık müşteri, işletmeye daha çabuk küsebilir ve
57
işletmeyi terk edebilir, alternatif işletmeyi daha kolay bulabilir hâle gelmiştir. Ayrıca
bilgiye erişimin kolaylaşması müşterinin de daha bilinçli olmasını sağlarken; küresel
ısınma, çevre kirliliği gibi faktörler müşterinin daha da duyarlı hâle gelmesine neden
olmuştur. Günümüzde daha bilgili ve daha duyarlı olarak karşımıza çıkan müşteriler,
işletmelerle daha yakın ilişkiler kurma ve böylece daha katılımcı bir tavır sergileme
yoluna yönelmişlerdir. Artan rekabet, ikame malların bolluğu, müşterinin daha seçici
hâle gelmesi gibi faktörler ise işletmeler nezdinde müşteriyi daha değerli hâle
getirmiştir.
Günümüzde müşteri beklentilerinin geçmişle kıyaslandığında daha yüksek
olduğu görülmektedir. Bunun nedenleri arasında işletmelerin müşterilere sundukları
mal ve hizmetlerin sayısında ve çeşitliliğindeki artış, müşteriler açısından da
alternatiflerin sayısının fazla olması gösterilebilir. Bu durum işletme yöneticilerinin
müşteri ilişkileri konusunda daha yoğun ve hassas çalışmaları sonucunu bir zorunluluk
haline getirmektedir. 1990’lı yılların önemli kavramları içinde yer alan müşteri odaklı
yaklaşım, müşteri merkezli yaklaşım, müşteri değeri gibi kavramlar ise pazarlama
bilimi içerisinde önem derecelerini katlayarak devam ettirmektedirler. Önem
derecelerindeki bu artış, sistemin üreticiye dayalı olması yerine, tüketiciye dayalı
olmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü günümüz rekabet şartlarında, müşterilerin
istek ve beklentilerinin eksiksiz bir şekilde belirlenmesi ve bu doğrultuda ürün ve
hizmetlere yön verilmesi, hatta müşterilerin beklentilerinin de üzerine çıkan ürün ve
hizmetlerle buluşturulmaları mutlak bir kuraldır (Altıntaş, 1999: 11).
Günümüz yeni müşteri modelinde, müşterilerin bilgiye çok daha çabuk
ulaşabilmeleri daha seçici olmalarına imkan tanımaktadır. İşte bu noktada, müşteri
bilgilerini etkin bir şekilde toplamak, yönetmek ve değerlendirmek, işletmelerin sahip
olduğu en önemli rekabet avantajı haline gelmiştir. Değişimin hızının arttığı ve
niteliğinin değiştiği günümüz iş dünyasında, müşteriler de bu değişimden
etkilenmektedirler. Günümüz yeni müşteri modeli, sadece kaliteli ve uygun fiyatlı
ürün ve hizmetleri değil, aynı zamanda fark yaratan değişik ürün ve hizmetleri talep
etmektedir. İşletmeler, müşterilerin bu beklentilerini karşılayabilmek için, ürün
58
merkezli düşünce sisteminden, müşteri merkezli düşünce sistemine yönelmek
durumunda kalmışlardır.
Günümüz müşterilerinin genel karakteristik özellikleri ise şu şekilde sıralanabilir
(Bergeron, 2002:67-73):
 Günümüz müşterileri daha çok araştıran, mukayese yöntemini kullanan,
iletişimde bütün araçları kullanan, bilgi açısından daha donanımlı bir profile
sahiptirler.
 Günümüz müşterileri reklam, promosyon, satış sonrası işlemler, fiyat, kalite,
farklılık v.b. konularda daha hassas davranan, çok kırılgan bir yapıya sahiptirler.
Kendilerine en uygun fiyatlı fakat en yüksek faydayı sağlayacak ürün ve hizmetleri
tercih etmektedirler.
 Günümüz müşterileri için en önemli değerin “zaman” olduğu kabul edilirse,
müşteriler daha pratik çözümler sunan, zaman kullanımını etkin kılan, kolay, kullanıcı
dostu ve sonuç odaklı ürün ve hizmetlere yönelmektedirler.
 Piyasaya farklı işletmeler tarafından sürülen ürünlerin ve hizmetlerin giderek
daha çok eş düzeyde olmaları, pazarda müşterilere daha serbest bir hareket alanı
yaratmaktadır. Günümüz müşterileri pazarda daha özgür olmayı tercih etmektedirler.
 Pazarlama yöntemlerinin çeşitliliği müşterileri sürekli farklı uygulamalarla
karşılaşma beklentisi içerisine sokmaktadır.
 Satış sonrası hizmetler önemini sürekli artırmaktadır.
 Hizmet konusunda beklentiler her geçen gün sürekli yükselmektedir.
 Günümüz müşterileri ürünleri ve hizmetleri temin ettikleri kaynaklara
geçmişe kıyasla daha az sadıktır. Marka bağımlılığı sağlayabilmek zorlaşmaktadır.
 Müşteriler tüketim alışkanlıkları noktasında daha bilinçlidir.
 Müşteriler arasındaki iletişim geçmişe göre daha güçlü ve etkilidir.
 Müşteriler ürün ve hizmetlerle ilgili görüş ve önerilerini diğer müşterilerin de
takip edebileceği yöntemleri kullanarak paylaşmaktadırlar.
 Bireyselliğin ön plana çıkmasıyla birlikte, müşteriler sadece kendilerine
sunulmuş, sadece kendileri için tasarlanmış ürünler, hizmetler, işlemler görmek
istemeye başlamışlardır.
59
Pazarlama alanında yaşanan bu değişim sürecinden müşterilerin nasıl
etkilendiklerini aşağıda tablo üzerinden dönemsel bazda karşılaştırma yaparak görmek
mümkündür.
60
Tablo: 1.5. Pazarlama Alanında Yaşanan Değişimler Sonucunda Müşteri Profilindeki Dönüşüm
Zaman
İşletme-Tüketici İlişkisi
Müşterinin Rolü
PASİF KONUMDAKİ MÜŞTERİ
1970’ler
1980’lerin Sonu
1980’lerin Başı
1990’ların Başı
Daha önceden belirlenmiş
Bireysel olarak müşteriyle
müşteri gruplarını ikna
yapılan işlemler ve alışveriş
Müşterilerin rolü önceden belirlenmiştir. Müşteri pasif bir alıcı
konumundadır.
Tüketicinin Zihniyeti
Müşteri istatistiki bir rakam
gibi değerlendirilir. Hedef
tüketici grupları işletme
tarafından önceden
belirlenmiştir.
Müşteriye hâlâ işlemin bir
parçası, istatistiki bir rakam
olarak bakılıyor.
İşletmenin Müşteriyle
İletişimi, Ürün ve
Hizmetlerin
Geliştirilmesi
Geleneksel pazarlama
araştırma yöntemleri ve pazar
analizleriyle müşterinin nabzı
tutulur. Ancak, ürün ve
hizmetlerin geliştirilmesinde
müşteri geribildiriminden
ağırlıklı olarak yararlanılmaz.
Müşteriyle İletişimin
Modelleri, İletişim
Süreci
Daha önceden belirlenmiş
tüketici gruplarına ulaşılması
hedeflenmiştir. Tek yönlü
iletişim vardır.
Şikayet masaları, çağrı
merkezleri ve müşteri hizmetleri
programları sayesinde,
müşteriye satış yapmaktan
müşteriye hizmet vermeye
doğru bir kayış yaşanmıştır.
Tüketicilerden alınan
geribildirimler, ürün ve
hizmetlerin geliştirilmesinde
kullanılmıştır.
Veri tabanına dayalı pazarlama
yaygınlaşmıştır. Çift yönlü
iletişim başlamıştır.
AKTİF KONUMDAKİ MÜŞTERİ
1990’lı Yıllar
2000’li Yıllar
Bireysel olarak müşteriyle yaşam
Müşterinin değer yaratma
boyu kurulan bir ilişki
sürecine dahil olması
Müşteri, işi meydana getiren geniş ağın bir parçası olarak
görülmektedir. İşle ilgili değerin yaratılmasında müşteriye bir ortak
olarak bakılmaktadır. Tüketici hem işletmeyle işbirliği içinde olan
hem de işletmeye rakip olan yeni bir rol üstlenmektedir.
Müşteri, bir insan olarak değer
Müşteri yalnız bir birey olarak
kazanmıştır. Karşılıklı güvenin ve kalmamakta, aynı zamanda iş
ilişkilerin geliştirilmesi öne
dünyası için önem kazanan
çıkmıştır.
sosyal ve kültürel dokunun bir
parçası olarak dikkate
alınmaktadır.
İşletmeler müşteriyi daha iyi
Herbir müşterinin kişisel
anlamaya yönelik bir tutum
deneyimi ayrı bir öneme
içerisine girmiştir. Tüketiciler
sahiptir. İşletmeler ve önde
yakından incelenmiş, sorunları
gelen müşteriler beklentilerin
anlaşılmaya çalışılmıştır.
belirlenmesinde, ürün ve
Derinlemesine yapılan müşteri
hizmetlerin pazar tarafından
analizlerinin katkısıyla ürünler ve benimsenmesinde ortak hareket
hizmetler yeniden
etmektedirler.
oluşturulmuştur.
İlişkisel pazarlamaya geçilmiştir.
İki yönlü iletişim ve erişim söz
konusudur.
Müşterilerle aktif diyalog
oluşturulmasını sağlayan aktif
erişim dönemi başlamıştır.
Kaynak: Bilge, F. Atıl, (2004): Küresel Rekabet Ortamında Rekabet Üstü Olabilmek için Müşteri Odaklı Pazarlama Stratejileri, Selçuk
Üniversitesi, S.B.E., Doktora Tezi, Konya, s.107.
61
Sonuç olarak; ekonomideki küreselleşme, yoğun rekabet koşulları ve bilgi
teknolojilerindeki hızlı gelişmeler sayesinde tüketiciler işletmeler karşısında çok güçlü
bir konuma kavuşmuşlardır. Günümüzde tüketiciler her türlü ürün, hizmet ve işletme
ile ilgili bilgiyi Internet yoluyla hızlı ve kolayca edinebilmektedirler. Klasik pazarlama
anlayışında, işletmeler müşterinin bireysel isteklerine cevap vermeyi çok maliyetli
bulurken,
günümüzde
tüketiciler,
kişiselleştirilmiş
ürün
ve
hizmetlere
ulaşabilmektedirler. “Üret ve sat” işletme anlayışının yerini “algıla ve cevapla”
anlayışı almıştır. Bu sayede, müşterilerin istek ve beklentileri işletme faaliyetlerinin
merkezine oturmuştur. Tüm bu değişimler, günümüzde müşterileri, daha özgür, daha
katılımcı ve daha değerli bir yapıya kavuşturmuştur.
1.7.4. Müşteri Değeri
Müşterilerin eğitim düzeylerinin artmasıyla birlikte, müşterilerin ürün ve
hizmetten beklentilerinin de yükseldiği görülmektedir. Bu noktada ortaya çıkan
“değer” kavramı işletmelerin varlığını sürdürmede günümüz koşullarında hayati bir
önem taşımaktadır.
Müşteri değeri; müşterinin bir ürünü elinde bulundurmak ve kullanmaktan
kazandığı değer ile ürünü elde etmek için harcadığı değer arasındaki farktır (Kotler,
2004: 9).
Müşteriye sunulan değer, toplam müşteri değeri ve toplam müşteri masrafı
arasındaki fark olarak da tanımlanmaktadır. Toplam müşteri değeri, imaj değeri,
personelin değeri, servislerin değeri ve ürün değerinden oluşmaktadır. Diğer bir ifade
ile toplam müşteri değeri, müşterilerin, belirli bir ürün veya servis karşılığındaki
beklentilerinin toplamıdır. Toplam müşteri masrafı, karar verme maliyeti, enerji
maliyeti, zaman maliyeti ve parasal maliyetten oluşmaktadır. Bu da müşterilerin, ürün
veya servisi değerlendirmek, elde etmek, kullanmak ve elden çıkarmak için yapılan
masrafların (maliyetlerin) toplamıdır (Kotler, 2000a: 34).
Müşteri değeri kavramı, işletme açısından müşteri değeri ve müşteri açısından
müşteri değeri olmak üzere iki farklı şekilde tanımlanmıştır (Croteau ve Li, 2003,:21).
62
Müşteri açısından değer kavramı, işletmenin müşteriye ürün ve hizmetlerle değer
sağlaması olarak vurgulanmaktadır. Diğer taraftan müşteri için değer, müşterilerin ne
istedikleri ve ürünü satın alıp kullandıktan sonra neler elde ettikleri ile ilgili bir
yaklaşımdır. Bu kavram, müşterinin ödediği bedel karşılığında, beklediğinden
fazlasını elde ettiği zamanki durumu ve anlamı içermektedir (Dovaliene ve Virvilaite,
2008: 66). Diğer bir ifade ile ek yararları bir bedel ödemeden müşterilere sunmaktır.
İşletmeler açısından müşteri değeri ise, işletmenin müşteri portföyündeki bireylerin
kantitatif veya kalitatif değerler toplamının parasal bir değişkeni olarak ifade
edilmesidir. Kantitatif değer, müşterinin işletmeye sağladığı kâr olarak hesaplanmakta,
kalitatif değer ise, müşterinin üretim sürecine katılımı, şikâyet yönetimi sayesinde
işletmeye sağladığı geri bildirim gibi yaratılan katma değer zinciri içindeki rolünden
oluşmaktadır (Lin v.d., 2009: 653-654).
Müşteriler, değerlerine göre başlıca üç kategoride değerlendirilmektedirler. İlk
kategoride en değerli müşteriler yer almaktadır. Bu müşteriler, işletmenin elinde
tutmak için en fazla çaba gösterdiği en kârlı müşterilerdir. Çünkü işletme kârının %
80’i bu müşteriler sayesinde oluşmaktadır. Değerli müşteri, asla sadece kârlı müşteri
anlamına gelmemektedir. Kurum için parasal değerin yanında başka kriterlerde o
müşterinin değerli olmasını sağlayabilir (Peppers, 1998: 24). Örneğin bir müşterinin
kuruma yeni bir müşteri kazandırması.
Değer sınıflandırmasının ikinci kısmında potansiyel müşteriler yer almaktadır.
Bu müşteriler, satın alma oranını arttırabilecek olan ve sadakatin arttırılması için
üzerinde çalışılması gereken müşterilerdir. Üçüncü kategoride ise, “sıfır altı” denilen
ve işletmeye kârdan çok zarar getiren müşteriler yer almaktadır. Bu müşteriler kârlı
hâle getirilmeye çalışılmalıdır. İşletmenin bu müşteriler için yaklaşımı bu
müşterilerden kurtulmak yönünde olmalıdır. Başarılamıyorsa ya da elde edilmesi
beklenen kârdan daha fazlasına mal oluyorsa bu müşterileri rakip işletmelere bırakmak
işletme açısından en akıllıca karar olacaktır (Peppers ve Rogers, 2008: 56)
Müşteri değeri konusunda beş önemli unsur öne çıkmaktadır. Bunlar (Lin, v.d.,
2009: 1182-1187):
63
 Ürün kalitesini, hizmet kalitesini ve makul fiyatı belirleyen müşteridir.
 Müşterinin değer beklentisi, rakip seçeneklerle şekillenir.
 Müşteri değeri beklentileri dinamiktir, her zaman artış şeklinde değişim
gösterir.
 Ürün ve hizmet kalitesi, tüm kanallarla sağlanır, sadece üreticiye bağlı
değildir.
 Müşteri değerini yükseltmek, tüm organizasyonun ilgi ile gerçekleştirilmesini
gerektirir.
Müşteriye değer sağlama kavramı müşteri tatmini ile tamamen bağlantılıdır.
Bağlantı noktası, müşteri beklentilerinin bilinmesidir (Odabaşı, 2000:57). Eğer işletme
müşteri memnuniyeti konusunda başarılı adımlar atmak istiyorsa sadece müşterilerin
beklentilerini karşılamakla kalmamalı, ayrıca müşterilerin gelecekteki ihtiyaçlarını
tanımlamak ve karşılamak yolunda da başarılı çalışmalar yapmalıdır.
Müşteri için değer yaratma, müşterilerin ne istedikleri ve ürünü satın alıp
kullandıktan sonra ne elde ettikleri ile ilgili yaklaşımdır. Müşteri açısından değer
yaratma kavramı, müşterinin ödediği karşılığında beklediğinden fazlasını elde ettiği
zamanki durumu ve anlamı içermektedir. Bu noktada önemli olan müşteri için sunulan
ek yararları müşteriye bir bedel ödetmeden sunmaktır (Yükselen, 2010: 16).
Ürün odaklı farklılaşmanın çok zor olduğu günümüz dünya ekonomilerinde
işletmeler için başarının temeli, memnuniyet düzeyi ve değeri yüksek sadık
müşterilerden geçmektedir. İşletmeler müşteriye sunduğu değerler demetiyle müşteri
memnuniyeti ve müşteri sadakati yaratarak, tekrar tekrar satın alan müşteriler
kazanmayı hedeflemekte böylece faaliyetlerinde performans ve kârlılık artışı
sağlamayı beklemektedirler. Bu nedenle değer yönetimi hem müşterilere hem de
işletmelere uygulanması gerekli bir yöntemdir.
Bu açıklamalardan hareketle değer kavramı; müşteri beklentilerini karşılamada
kritik bir faktördür şeklinde nitelenebilir. Müşteri değeri; işletmelerin ürün ve hizmet
kalitesini arttırarak, sunumlarına ek hizmetler ekleyerek, müşterilerin algıladıkları
faydayı arttırma veya katlandıkları fedakârlık oranını azaltma yoluyla müşterilerle
64
ilişkilerini geliştirme, bağlarını güçlendirme ve müşteri sadakati sağlama için müşteri
tatminini arttırmaya yarayan bir süreçtir (Tsai v.d.,2010:731). Bu süreci başarı ile
uygulayabilen işletmeler, kaynakların etkin kullanımı ve rekabet avantajı sağlama ile
işletme kârlılığına doğrudan etki sağlayabileceklerdir.
Değer kavramının diğer ve en önemli boyutu, işletmeler için müşterinin yaşam
boyu değerinin ölçülmesi, bilinmesi ve yönetilmesinin sağlamasıdır (Uzunoğlu,
2007:12). Yeni potansiyel müşteriler bulmak ve onları sadık müşteriler haline
dönüştürmek yerine, mevcut müşterileri elde tutarak onlardan sadık müşteriler
yaratabilmek oldukça önemlidir. Müşteriyi bireysel satın alma öznesi olarak görmek
yerine, müşteriyi yaşam boyu iş ortağı olarak kabullenmek işletmeler için çok önemli
stratejik avantajlar sağlayabilecektir.
Müşterinin yaşam döngüsü içindeki değeri müşteri ömrü kavramını tanımlar.
Tanımlanmamış bir yaşam döngüsünde müşteri ömrü değeri ölçülemez. Müşteriyi elde
tutma maliyetleri içerisinde yer alan; yıl içerisinde verilen siparişler, toplam gelir,
direkt maliyetler, müşteri edinme maliyetleri, indirim oranları ve daha birçok kritere
göre her bir müşterinin yaşam boyu değeri tespit edilebilir. Müşteri yaşam boyu değeri;
bir müşterinin işletmeye sağladığı kâr ve gelecekte sağlayacağı kârın net bugünkü
değeri ile müşterinin işletmeye sağlayabileceği potansiyel veya ekstra değerdir.
Müşterilerin işletmelerden beklentilerinin farklılık göstermesi gibi, işletmeler içinde
müşteri değerleri farklılık gösterecektir. Böylece, müşteriler işletmelere sağladıkları
değere göre sıralanacaklar ve ihtiyaçlarına göre farklılaşacaklardır (Demir ve Kırdar,
2006: 299).
Müşteri odaklı pazarlamada müşteriler değer olarak görülmekte, elde
edilmelerine ve elde tutulmalarına odaklanılmaktadır. Ancak müşterilerin hepsinin
aynı değere sahip olmaması ve işletme kaynaklarının kısıtlılığı nedeniyle hepsiyle aynı
yoğunlukta ilgilenilememesi nedeniyle müşterilerin işletme için değerleri ölçülerek en
değerli ve en az kârlı müşterilerin tanımlanması bu doğrultuda pazarlama strateji ve
programlarının yapılması gerekmektedir.
65
Ömür boyu müşteri değeri, işletmelere bugün ve gelecekte en değerli
müşterilerini, diğer bir ifade ile en sadık müşterilerini belirleme ve tanıma, pazarlama
bütçesini ve çabalarını bu sadık müşteriler üzerine yöneltme için önemli bir avantaj
sağlamaktadır (Uzkurt, 2007:27-28). Müşteri yaşam boyu değeri kavramına göre,
müşteri bir satın alma öznesi değil, uzun süreli ilişkiler kurulan bir iş ortağıdır.
Müşterilerini yaşam boyu bünyesinde tutabilen bir işletme önemli bir rekabet ve
kârlılık avantajı sağlamış olacaktır.
1.7.4.1. Müşteri Değeri Bağlamında Müşteri Sınıflaması
Bir işletmede müşteri değeri iki açıdan ele alınabilir. Biri işletmenin müşteri için,
diğeri ise, müşterinin işletme için değer yaratmasıdır. 4C kavramından biri olan
müşteri için değer yaratma yaklaşımında, müşterilerin aldıkları ürün veya hizmetten
bir kazanç/fayda sağlaması anlaşılmaktadır. Ancak aynı zamanda işletmeler de
müşterilerine sundukları mal veya hizmetten kendi kazançlarını sağlamalıdır. Değer
yönetiminde müşteri tatmini temel amaçtır ancak her müşterinin işletmeye katkısı aynı
değildir. Günümüzde “her müşteri kraldır” yaklaşımından, “sadece değerli müşteriler
kraldır” yaklaşımı daha çok işletme tarafından kabul görmeye başlamıştır. Bu nedenle
modern pazarlama uygulamalarıyla elde edilen müşteri bilgileri ile işletmeler
müşterilerini sınıflandırmaktadır (Doyle, 2003: 89).
Bir müşterinin gerçek değeri, ondan işletmenin gelecekte ne kadar kâr
edebileceği ipuçlarını veren net değerdir. Buna müşterinin yaşam boyu değeri denir
(Altıntaş, 2000: 34). Bütün müşterilerin ömür boyu işletmeye getirdikleri değer
toplanırsa, bu işletmenin müşterilerinin finansal varlık olarak değerini ortaya koyar.
Buna göre üç tip müşteri vardır (Malthouse ve Blattberg, 2005: 79-80; Peppers ve
Rogers, 2008: 45):
1.En Değerli Müşteriler: En yüksek gerçek değere sahip müşterilerdir. Bu
müşterilerin sadakati çok önemlidir. İşletmelerin hedefi bu müşterileri elde tutmak
olmalıdır.
66
2.En Hızlı Büyüyebilen Müşteriler: Bu grup müşteriler büyüme potansiyeline
sahiptirler. Bu grup müşterilerin stratejik değeri, mevcut gerçek değerinden çok daha
yüksektir. Bu tip müşteri için kısa dönemli kâr planı ikinci plana atılabilir, getiri uzun
dönemli ilişkiden beklenebilir. Bu gruptaki müşterilerin içerisinde bulunulan dönemde
işletme ile çalışmaya hazır olmayabildikleri ama gelecekte büyük olasılıkla
değişecekleri beklenir.
3.Sıfır
Altı
kazandırdıklarından
Müşteriler:
fazladır.
Bu
müşterilerin
İşletmelerin
bu
işletmelere
müşterilerden
maliyetleri,
kurtulmaları
gerekmektedir.
İşletmeler için esas olan yukarıda belirtilen her bir grup için onların ihtiyaçlarını
karşılamak üzere değişik stratejiler belirlemektir. Böylece işletmeler müşteri
ilişkilerinde başarıyı yakalayacaklardır.
1.7.4.2. Müşteri Odaklılık
Müşterileri kitlesel olarak değerlendiren, yüksek kaliteli ve düşük fiyatlı ürünler
üreterek bunları fazla sayıda müşteriye ulaştırmaya çalışan geleneksel pazarlama
anlayışı değişmeye başlamış ve son yıllarda pazarlama uygulamaları pazara değil
müşteriye odaklanmaya başlamıştır (Demir ve Kırdar, 2006: 295).
Tüketicilerin pazarda güçlerini ortaya koymaları pazarlama alanında ön plana
çıkan 1990’lı yılların en önemli özelliği olmuştur. Tüketiciler artık kendilerinin de
söyleyecekleri bir şeyleri olduğunun ve bunu dinletmeleri gerektiğinin farkına
varmışlardır. İşletmeler ise pazarda var olabilmek için tüketicilerini dinlemek ve
anlamak zorunda olduklarını anlamışlardır. Bireyselliğin ön plana çıkmasıyla birlikte,
tüketiciler sadece kendilerine sunulmuş, sadece kendileri için tasarlanmış ürünler,
hizmetler, işlemler görmek istemeye başlamışlardır. Üretimin ve üreticinin fazla
olduğu,
ürün
özelliklerinin
rakipler
tarafından
kısa
sürede
tekrarlandığı
düşünüldüğünde, pazarlamanın başarılı olabilmek için müşteri odaklı olmaktan başka
çaresi kalmamıştır (Demir ve Kırdar, 2006: 295).
67
Müşteri odaklılık; işletme ve işletmenin tüm çalışanları olarak, her eylem ve
kararların, sunulan ürün ve hizmetlerin müşterilere haz verecek, müşteride tatmin
yaratacak biçimde planlanmasına çalışmak ve sonuçta tercih edilen bir işletme
olabilmektir (Uzunoğlu, 2007: 28). Müşteri odaklı olmayı, farklı müşterilere farklı
şekilde davranmaya imkân veren, bu suretle artan kârlılık ve büyüyen gelir için önemli
bir stratejik avantaj sağlayan bir takım disiplin ve uygulamalar olarak tanımlanmak
mümkündür. Müşteri odaklı yaklaşımda anahtar; müşterileri anlamak ve işletmenin
doğru bir şekilde müşteri odaklı girişimleri sağlayabileceği müşterileri belirlemektir.
İşletmeler çeşitli özelliklerde ve sayıda müşteri gruplarına sahiptir. Müşterilerin
demografik özellikleri nedeniyle de ürün ve hizmetleri kullanım alışkanlıkları farklılık
gösterir. Müşteriyi merkeze alan bu yaklaşımda, eyleme müşteri ile başlanmakta,
müşterinin ihtiyaçlarına ve önceliklerine odaklanılmakta, daha sonra bu ihtiyaç ve
öncelikleri en iyi karşılayabilecek yolların hangileri olduğu tanımlanmaktadır
(Bakanauskas ve Andrius, 2010: 17-18). Bu yaklaşımda değer zinciri tersinden
çalışmaktadır. Tersine işleyen değer zincirinde müşteri ilk halkadır, diğer bir ifade ile
her şey müşteri tarafından yönlendirilmektedir. Müşteri başına kârlılık, bağlılık, ürün
kullanım hikâyesi ve bir sonraki adımda müşterinin neye ihtiyaç duyulabileceği elde
edilecek enformasyon ile rahatlıkla tespit edilir. Müşteri bağlılığı sağlandığı için de
işletmenin uzun süre varlığının garantisi sağlanmış olur (Kulaklı ve Birgün, 2005: 40).
Kârlılık ve büyüme için müşteri istek ve beklentilerine odaklanmanın anlamını
ve müşterinin değerini daha iyi anlayan işletmeler yatırım ve bütçe kararlarında da
daha
farklı
yaklaşımlar
sergilemektedirler.
İşletmeler
dikkatlerini
müşteri
memnuniyeti ve bağlılığını sağlayacak noktalara vermektedirler. Yaptıkları işi doğru
yapmaktan değil, doğru işi yapmaktan söz etmektedirler. Günümüzde, her işletme için
doğru işin anlamı, müşteri beklentilerini aşarak müşteri coşkusunu yaratmak ve
bağlılığı sağlamaktır. Bu sürecin dört adımı bulunmaktadır (Barutçugil, 2009: 51-60):
 İşletmenin Hangi Müşterileri İstediğine Karar Vermesi: Bir işletme,
müşterilerin kim olduğunu açık ve net olarak belirlemeli, kimleri hedef kitle olarak
gördüğünü bilmelidir. Hangi müşterilerin en kolay ulaşılan ve en çok satış yapılan
dolayısıyla yüksek kârlılık sağlayan müşteriler olduğunu doğru bir şekilde belirlemek
68
esastır. Müşterilerinin kim olduğunu, gerçekte ne istediğini anlayan ve en kârlı
müşterilerini doğru belirleyen işletmeler kararlarını daha doğru verecekler ve daha
etkili sonuçlar alacaklardır.
 İşletmenin Müşterilerin En Çok Neye Değer Verdiğine, Neyi Gerçekten
İstediğine Karar Vermesi: Bir işletme, müşterilere ne sattığını değil, onların gerçekten
neyi satın aldığını bilmelidir. Müşterilerini bölümlendiren, benzer özellikleri olan
müşterileri bir araya getirerek gruplandıran işletmeler her grup için bir şeyler
yapamayabilirler ancak, kendileri için kritik önemi olan bir veya iki gruba olağanüstü
hizmetler sunabilirler. Bunun için önemli görülen ve hedef olarak seçilen müşteri
grupları hakkında olabildiğince doğru ve güncel bilgilerin derlenmesine ve bunların
değerlendirilmesine önem ve öncelik verilmelidir.
 İşletmenin Tam Odaklanmış Bir Yaklaşım Belirlemesi: Bir işletme, kârlı
müşterilerinin en fazla değer verdikleri ile kendisinin en iyi yaptığı işlerin birebir
örtüştüğü noktalara odaklanmalıdır. Bu odaklanma, işletmenin gerçek anlamda değer
yaratan stratejileri belirlemesini kolaylaştıracaktır. Ürün ve hizmet geliştirme,
fiyatlandırma, tanıtma, tutundurma ve dağıtım stratejileri bütünüyle üzerine
odaklanılmış müşteri gruplarına yönelik olarak tasarlanmalı ve uygulanmalıdır.
 İşletme Çapında Odaklanılmış Bir Tutku Yaratma: Beklentileri aşarak
müşteri coşkusunu yaratmak ve bağlılığı sağlamak isteyen bir işletmede odaklanmanın
işletme çapında bir tutkuyla desteklenmesi gerekir. Bütün çalışanlar, müşteri odaklı
düşünme ve davranmanın anlamını bilmeli ve bunun gereklerini tutkulu bir şekilde
yerine getirmek üzere eğitilmeli ve yönlendirilmelidir. Bir kişinin ya da bölümün
isteksizliği ya da bilinçsiz ve beceriksiz bir davranışı bütün organizasyonu risk altına
sokabilir. Müşteri beklentisini aşma tutkusunu yönetmek için de en önemli ve doğru
yol etkili iletişimin kanallarını açmak ve amaçları elde edecek şekilde bunun
sürekliliğini korumaktır.
1.7.4.3. Müşteri Memnuniyeti
Müşteri memnuniyeti kavramı, müşterilerin istek, ihtiyaç ve beklentilerinin
karşılanması ve bunların ötesine geçilmesini kapsayan bir kavramdır. Bir mal veya
hizmeti kullananların sağlayacağı memnuniyet, o mal ve hizmetin üretim ve
69
pazarlamasından
sorumlu
olanların,
yaptıkları
işten
tatmin
olmalarını
da
sağlayabilecektir. Fiziksel mallar için müşteri memnuniyeti satın alma sonrası bir ürün
veya hizmetin kalite, performans v.b. açılardan değerlendirilmesiyle ortaya
çıkmaktadır (Gronholdt, v.d., 2000: 507).
Hizmetlerde ise hizmet sunumu esnasında müşterinin o hizmetten beklentilerinin
karşılanması sonucu ortaya çıkmaktadır. Buna göre müşteri memnuniyeti ya da
memnuniyetsizliği müşterilerin beklentileri ile algılamalarının bir kıyaslaması olarak
ortaya çıkmaktadır. Müşterilerin satın aldığı mal veya hizmetin sağladığı faydalar ile
müşterinin beklentilerinin uyuştuğu noktada memnuniyet ortaya çıkar. Müşterinin bir
mal ve/veya hizmeti satın almadan önceki beklentileri ile o mal veya hizmeti satın
aldıktan ve kullandıktan sonra algıladıkları performansı arasındaki farklılıktan doğan
tutarsızlığın fonksiyonu, tatmin olarak ele alınır (Bowen ve Shoemaker, 1998: 18-22).
Hizmet performansının müşteri beklentisinin altında kalması durumunda
tatminsizlik ortaya çıkmaktadır. Hizmet performansının bekleneni karşılaması ise
tatmin durumunu ortaya çıkarmaktadır. Tatmin ya da tatminsizliğin yarattığı duygular
müşterinin ürünü tekrar satın alıp almamasına ve çevresine ürünle ilgili olumlu ya da
olumsuz geri bildirimlerde bulunmasına neden olur.
Müşteri memnuniyeti, işletmenin kârının ve pazar payının artmasında ya da özel
hedeflere ulaşmasında en önemli stratejik unsurdur. Müşteri memnuniyeti bir program
değil, sunulan hizmet kalitesinin arttırılmasına yönelik çabalar olarak kabul edilir.
İşletme yönetimlerinin müşteri memnuniyetinin sağlanmasında rolü çok
büyüktür. Rekabette en etkili strateji olan müşteri memnuniyeti, üst yönetimin
benimsemesiyle başlamaktadır. Bu nedenle organizasyon lideri tarafından müşteri
memnuniyetinin tanımlanması gerekmektedir. Müşteri memnuniyeti için öncelikle üst
yönetimin, stratejik odaklanmayı belirlemesi ve tüm personele benimsetmesi önemli
bir unsurdur. Bu açıdan, işletme misyonu, vizyonu, hedefler, değerlerin belirlenmesi
ve kurum kültürünün oluşturulması hep bu amaca yönelik olarak dizayn edilmek
durumundadır. Üst yönetimin müşteri memnuniyetinde oynadığı ikinci rol, müşteri
isteklerine duyarlı organizasyon yapısını oluşturmasıdır. Müşterilerin memnuniyetini
70
arttırmak için, müşterilerle doğrudan temas halindeki çalışanların inisiyatif sahibi
olmaları, yetenek ve yetkilerinin arttırılması yönünde çalışmaların yapılması
yönetimin sorumluluğundadır. Bu nedenle çalışanları engellemeyecek organizasyon
yapısı oluşturulması sağlanmalıdır. Müşteriye sunulan hizmetin mükemmelliğini
sağlamak için çalışanları takdir etmek ve ödüllendirmek üst yönetimin müşteri
memnuniyetinde oynadığı diğer bir roldür. Bu amaçla yönetim ile çalışanlar arasında
güçlü iletişim kanalları oluşturulmalı ve müşteri memnuniyeti hakkında her çalışanın
geri bildirimi sağlanmalıdır. Müşteri memnuniyeti için çalışanların mutluluğu
önemlidir. Ücret artışı, ikramiye ve ayın ya da yılın elemanı seçimi gibi takdir ve
ödüller çalışanların motivasyonlarının arttırılmasında etkili olmaktadır (Odabaşı,
2000: 147-168).
Müşteri memnuniyeti tüm örgütü kapsamaktadır. Müşteri memnuniyetinde tüm
çalışanların katılımı ile başarı sağlanabilmektedir. Memnuniyeti sağlamak amacıyla,
hizmet sunulan müşterilerin tanınması, gereksinim ve beklentilerinin belirlenmesi,
müşterilerin organizasyonu nasıl gördüğünün tespiti ve bunlara uygun faaliyetler
gerçekleştirilmelidir. Ancak bu faaliyetler tüm çalışanların sorumluluğundadır (Rona,
2005: 72).
Müşteri memnuniyetinin tüm çalışanlarca sahiplenilmesi ve paylaşma isteği
yeterli olmamaktadır. Gerekirse organizasyon yeniden yapılandırılmalıdır. Müşteriye
en hızlı, en etkili hizmet sunmaya yönelik organizasyon yapılarının oluşturulması ve
otomasyona geçilmesi bu amaçla yapılan çalışmalardandır. Ayrıca süreç yönetimine
geçiş müşteri memnuniyeti için etkili bir yöntemdir. Müşteri memnuniyeti
tanımlanabilmeli, ölçülebilmeli ve izlenebilir olmalıdır. Müşteri memnuniyeti;
tanımlanabilirse ölçülebilir, ölçülebilirse analiz edilebilir, analiz edilebilirse kontrol
edilebilir, kontrol edilebilirse pekiştirilebilir (Tuğrul, 2009: 19-23).
Genelde algılanan hizmet kalitesi, müşteri memnuniyeti ile eşanlamlı
kullanılmaktadır. Ancak algılanan kalite rasyonel bir anlayıştır, oysa müşteri
memnuniyeti duygusal bir reaksiyondur (Peppers ve Rogers, 2008: 17).
71
Memnuniyeti, algılanan kalite ve beklentiler etkilemektedir.
Müşteri
memnuniyeti bir davranış değildir ve satın alınan hizmetle ilgili deneyimler sonucunda
ortaya çıkmaktadır. Satın alma ya da deneyim öncesi ve sonrasında davranışlar
değişebildiğinden memnuniyeti raporlamak güçtür (Kotler, 2000: 99-102).
1.7.4.4. Müşteri Sadakati
Sadakat kelimesinin sözlük anlamı; içten bağlılık, sağlam ve güçlü dostluk
şeklindedir (TDK, 1998:1880). Sadakat, müşterinin bir işletme ya da marka ile olan
ilişkisini devam ettirmek istemesidir (Cyr v.d., 2006: 3).
Teknoloji ve rekabette yaşanan değişimler sonucunda müşteri istekleri de
değişmektedir. Bu durumda işletmeler için müşterilerle uzun dönemli ilişkiler
oluşturmak gittikçe önem kazanmış ve müşteri odaklılık bir zorunluluk haline
gelmiştir. İşletmelerde müşteri odaklı bir stratejinin unsurları şöyle sıralanabilir
(Odabaşı, 2000: 14-15):
 Müşterilerle uzun dönemli ilişkilere önem verme ve yaşam boyu değer
oluşturmak,
 Yüksek kalitede ürünler ve hizmetler sunmak,
 Müşterileri farklılaştırma ve daha değerli olanlara daha çok kaynak harcaması
yapmak,
 Müşterilerle diyalog başlatma ve bu diyaloğu sürdürmek, kitle pazarlarına
yönelik monolog biçimdeki reklamlardan kaçınmak,
 Müşterilerin özel ilgi alanlarına saygı duyma ve bunları korumak,
 Müşteriler hakkındaki bilgileri daha iyi müşteri oluşturma amacı
doğrultusunda kullanmak,
 Pazar payı oluşturmak yerine müşteri payı oluşturmaya çalışmak.
Yeni müşteriler elde etmenin maliyetinin mevcut müşterileri elde tutma
maliyetinden daha yüksek olduğu düşünülürse, işletmeler için bir müşteri elde
tutmanın önemi daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu koşullar altında
72
günümüzde müşteri ilişkilerinin ana amacı müşteri tatmini ve sadakati yaratmak
olmuştur.
Peppers&Rogers grubu müşteri ilişkileri yönetimi gurularından Vladimir
Dimiroff’a göre “sadakat, bir kurumun müşteri ilişkilerini akıllıca yönetme
amaçlarından biridir.”. Sadakat, kelime anlamı olarak içten bağlılık, sağlam ve güçlü
dostluk anlamına gelmektedir (Nam, 2002: 44). Müşteri sadakati, müşterinin alış-veriş
yaptığı sektördeki toplam harcama kapasitesinin önemli bir çoğunluğunu aynı iş
yerinden yapması demektir. Müşteri sadakati, müşterinin alış-veriş alışkanlıklarının
incelenmesiyle birlikte tanımlanabilir. Sadık bir müşteri (Aksoy ve Ulukaya, 2003:
21); düzenli olarak bir işletmeden (iş yeri, şirket, mağaza, firma, şube, bayii v.b.)
yerinden alış-veriş yapan, aynı işletmeden birçok ürün (çapraz ürün) ya da hizmet satın
alan, alış-veriş yaptığı işletmeyi diğer müşterilere tavsiye eden, rekabetin tüm
çekiciliğine rağmen işletmeye olan bağlılığını farklı yollarla gösteren müşteridir.
Müşteri sadakati, müşterilerin harcama oranları ile açıklanabileceği gibi
işletmelerin müşteri tutma oranı ve müşterilerin işletmeye karşı tutum ve davranışları
ile de açıklanabilir. En kazançlı müşteriler, en sık satın alan müşterilerdir. Bu gruba
giren müşteriler sadık müşteriler olarak değerlendirilir. Bu tanımlamalara bağlı olarak
müşteri sadakati, bir işletmenin ürün ve hizmetlerinin bir müşteri tarafından gelecekte
tekrar satın alınması veya o işletmenin müşterisi olunmasıyla işletmenin aynı ürün ve
hizmet markalarının hiçbir etki altında kalmadan aynı müşteri tarafından rahatça tekrar
alınması ve işletme için müşteri sürekliliğinin sağlanmasıdır (Peppers ve Rogers,
2008: 21-25).
Sadık müşterilerin davranışlarının her biri doğrudan ya da dolaylı olarak
işletmenin satışlarına bulunur. Sadık müşteriler işletmeler için en kârlı müşterilerdir.
Çünkü düşük servis maliyeti söz konusudur. Bu müşterilerin gerek demografik
özellikleri, gerekse harcama bilgileri veri tabanı sistemlerinde bulunmaktadır. Sadık
müşterilerin fiyat hassasiyetleri azdır. Bu müşteriler yaptıkları alış-verişlerinde fiyat
unsurunu arka plana iterler. Kendileri için en uygun ve doğru ürün ya da hizmeti
kendilerini ait hissettikleri işletmeden aldıklarını düşünürler ve alış-veriş eylemlerini
bu farkındalıkla sürdürürler. Harcamalarını belirli ekonomik koşullarda arttırırlar.
73
Sadık müşteriler, alış-veriş yaptıkları işletmelerden yüksek tutarlı harcamalar yapan
ve işletmedeki tek bir ürün ya da hizmet kategorisinden değil pek çok farklı ürün ve
hizmet kategorisinden satın alma eyleminde bulunan müşterilerdir. Sadık müşteriler
kendi favori markalarını ya da alış-veriş yaptıkları mağazaları başka kişilere de tavsiye
ederek işletmeye yeni müşteri kazandırırlar (Aksoy ve Ulukaya, 2003: 22-27).
Müşteri tanımındaki değişim, kriz dönemleri, iç rekabet artması, globalleşme,
iletişim teknolojisindeki gelişim ve yüksek müşteri edinme maliyeti, müşteri
sadakatini önemli hâle getiren faktörlerdir. Müşteri sadakatindeki küçük artışlar
işletmeler için büyük kazançlar sağlamaktadır. Bu nedenle işletmelerin gelecekte var
olabilmeleri için sadık müşterilere ihtiyaçları vardır.
1.8. Postmodern Pazarlama Yaklaşımıyla Modern Pazarlama Yöntemleri
Geçmişten günümüze kadar gerçekleştirilen pazarlama iletişimi çalışmalarında
pazarlamada temel amaç, müşterilere bir şeyler satın alması için “daha iyi nedenler
sunmak”tı. Yaşanan paradigmatik bir dönüşümle 2000’li yıllarda pazarlamada temel
amaç, “tüketicileri marka hakkında konuşturmak için daha iyi nedenler sunmak”
olmaya başladı. Bugün, markalarının pazarlama ve iletişim stratejileri doğrultusunda,
geleneksel, tek yönlü iletişim anlayışından hedef kitleleriyle çift yönlü iletişime geçiş
tamamlanmıştır. Bütünleşik pazarlama iletişimi anlayışıyla birlikte kullanılan iletişim
kanalları gelişmiş, değişmiş ve çeşitlenmiş durumdadır (Odabaşı, 2004: 18).
İşletmeler, müşteri için mal, hizmet ve fikirler üreterek, müşterilerin istek ve
ihtiyaçlarını tatmin etmek üzere çeşitli faaliyetlerde bulunurlar. İşletmeler
faaliyetlerini, işletme fonksiyonları aracılığıyla yerine getirmektedirler. İşletme
fonksiyonları; yönetim fonksiyonu, finansman fonksiyonu, üretim fonksiyonu ve
pazarlama fonksiyonudur. İşletmelerin bu fonksiyonlardan başka; tedarik, muhasebe,
insan kaynakları yönetimi, halkla ilişkiler ve araştırma geliştirme v.b. fonksiyonları da
vardır. İşletmenin bütün fonksiyonlarının amacı müşterinin tatmin edilmesini sağlayan
mal ve hizmetin üretilerek pazarlanmasıdır.
74
İşletme yönetimi, pazarlama ile başlayıp pazarlama ile devam eden bir süreçten
oluşur. Bu süreçte pazarlama zaman, yer ve sahiplik faydası sağlar. Pazarlama
biliminin; müşteri odaklı pazarlama anlayışının geçerli olduğu, yoğun bir rekabetin
yaşandığı küresel bir dünyada önemi artmıştır. Bu bağlamda, pazarlamanın diğer
işletme fonksiyonlarının önüne geçtiği görülmektedir. Çünkü işletmecilik ancak
yeterli mal ve hizmetin pazarının (müşteri) olması ve başarılı bir pazarlama
yönetimiyle mümkün olabilecektir. Bu nedenle işletmeler için pazarlama
fonksiyonunun etkin ve başarılı bir biçimde yürütülmesi hayati öneme sahiptir.
Pazarlama fonksiyonu geçmiş dönemlerde, günümüzdeki kapsamı dışında kalan daha
birçok farklı görevi yerine getiren işletme yöneticileri tarafından yerine getirilirken,
artık pazarlama fonksiyonunun kapsamı doğrultusundaki faaliyetlerini yerine getiren
departmanlar tarafından yönetilmektedir.
Gelişen teknoloji ve küreselleşen dünya kavramları içinde işletmeler hızlı değişime
uyum sağlayabilmek için esnek bir yapıya sahip olmalıdırlar. Her gün yeni çıkan
kavramlar, yükselen trendler hızlı bir değişimle işletmelerin karşısına çıkmaktadır. Söz
konusu değişim ve yenilik sadece işletmeler için geçerli değildir. Aynı zamanda
işletmelerin organik olarak bağlı bulunduğu müşterileri için de geçerlidir. Örgüt veya
işletmenin etkinliğini sürdürebilmesi için bu noktaları göz önünde bulundurması bir
zorunluluktur.
Pazarlama kavramı geçmişten günümüze; gerek pazarlama alanının sürekli bir
biçimde göstermiş olduğu gelişim sayesinde, gerekse her geçen gün sayısı daha da
artan bu alana yönelik yapılan araştırmalar, bu konuda edinilen yeni bilgiler,
tecrübeler, tüketici profilindeki hızlı değişimler, teknolojide yaşanan gelişmeler
nedeniyle farklı tanımlamalara sahip olmuş, çok farklı yönlerden açıklanmaya
çalışılmıştır. Bunun yanında günden güne etkisini her açıdan gösteren küreselleşme
olgusu ve artan rekabet ile birlikte tüm alanlarda olduğu gibi pazarlama alanında da
değerleri kökten etkileyecek gelişmeler yaşanmaktadır. Hatta pazarlama, bu
gelişmelerden en çok etkilenen kavramların başında gelmektedir.
Pazarlama; müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak ve onlarda güven ve sadakat
oluşturmaktır. Sadece ve sadece bu tür bir ilişkiyle işletme bir büyüme sağlayıp,
75
hissedar değerini gerçekleştirebilir. Başarılı pazarlamanın başlangıç noktası,
müşterilerin ihtiyaçlarını anlamak ve onların üstün bir değer önerisi olarak
nitelendirecekleri bir ürün geliştirmektir. İkinci adım ise müşterilerin güvenecekleri ve
iş ilişkisine devam etmek isteyecekleri bir hizmet geliştirmektir. Tüm bunların adım
adım gerçekleştirilmesi, rakiplerin sunduğu değerden çok daha üstün bir değerin
yaratılmasına vesile olan yaklaşımlar, yetenekler ve uygulamalar gibi unsurların
kurum içinde geliştirilmesine bağlıdır. İşletmeler ancak bu şekilde tercih edilmeye ve
satın almaya değer ürün ve hizmetler sunabileceklerdir. Böylece rakipleri arasından
farklı üstünlükleri sayesinde sıyrılıp müşterilerin dikkatini çekebilecek ve onları
kendilerine bağlayabileceklerdir.
Modern pazarlama anlayışı insanları tüketim davranışları açısından benzer ve
farklı gruplara ayırmayı, hedefe yönelmiş pazarlamayı, müşteri tatminini ve satın
almanın tekrarlanmasını sağlayacak bütünleşik pazarlama mesajları göndermeyi esas
alır. Modernizm sonrası veya ötesi olarak anlamlandırılan postmodernizm ve
modernizm arasında kavramsal olarak zıtlıklar bulunmaktadır. Modernizm ve
postmodernizm kavramları arasındaki farklılıklar şöyle özetlenebilir (Fırat, 1997: 21):
 Modernizm düzene, postmodernizm düzensizliğe odaklıdır.
 Modernizmde kesinlik, postmodernizmde belirsizlik vardır.
 Modernizmde derinlik, postmodernizmde yüzeysellik esastır.
 Modernizm yarına, postmodernizm bugüne dönüktür.
 Modernizm homojen, postmodernizm heterojendir.
Ekonomik dalgalanmalar, krizler, politik istikrarsızlıklar, insanların sosyal,
kültürel ve politik yapılarını etkilemiş ve modern toplumun bunalımları artmıştır. Bilgi
teknolojilerinin kullanımıyla ortaya çıkan endüstri-sonrası toplum veya bilgi toplumu
aşamasında ise, üretim, paylaşım, iletişim biçimlerinde meydana gelen bir dizi yeni
olgu ve kavram, insanları bir yandan aynı, bir yandan marjinal konumlara taşımıştır
(Babacan ve Onat, 2002: 17-19).
20. yüzyılın sonlarında, üretim tabanının bilgi teknolojilerine dayanmasıyla
modern toplum da modern sonrası aşamaya gelmiştir. Yeni ekonomi olarak da
76
adlandırılan ve Internet kullanımını merkeze alan bu yeni yönetim dünyası (e-ticaret,
e-iş, e-devlet), aslında eski ve yeniyi bir arada yürüten bir geçiş dönemini temsil
etmektedir.
Bu dönem, kültür, iletişim ve sanat gibi üst yapı kurumlarını da
etkileyerek postmodern dünyanın doğuşunu hızlandırmıştır. Pazarlama alanı da;
ekonomi, psikoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji, politik, kültürel ve yasal yaşamdan son
derece etkilenen bir çerçevede konumlandığından postmodern kültür, pazarlamanın da
yapısını, dokusunu, yöntem ve stratejilerini etkilemiştir (Aslan ve Yılmaz, 2000: 23).
Küresel rekabet arenasında, ekonomik, politik, teknolojik ve kültürel değişim ve
gelişmelere paralel olarak her alanda olduğu gibi pazarlama alanında da bazı
aşamalardan geçilmiş ve bugünkü düzeye ulaşılmıştır. Sanayi toplumunun bilgi
toplumuna dönüşmesi ekonomik ve sosyal hayatın her yönünü etkisi altına almış,
pazarlama dünyasında da tüketicilere ulaşmada alternatif yöntemlerin geliştirilmesine
neden olmuştur. Günümüzde küreselleşmeye bağlı olarak hızla değişen rekabet ve
çevre koşulları, işletmelerin, rakiplerine göre avantaj sağlayabilmesi için, pazarlama
anlayışlarında değişiklik yapmalarını ve güncel yaklaşımları takip etmelerini zorunlu
kılmaktadır. Günümüz pazarlama anlayışının geçmişle kıyaslandığında oldukça farklı
bir noktada olduğu görülmektedir. Başarılı işletmeler, geleneksel pazarlama
anlayışından
modem
pazarlamaya
geçişlerini
tamamlamış,
müşteri
odaklı
pazarlamanın devamı olan ve uzun dönemli müşteri ilişkisini esas alan ilişkisel
pazarlama uygulamalarını pazarlama stratejisi olarak benimsemişlerdir (Bozkurt,
2004: 123).
Günümüz işletmelerinin pazarlama stratejilerinde “pazarlama zekâsı” kavramı
ön plana çıkmaktadır. Bu zekâya sahip marka ve işletmelerin; ürünlerin birbirine
benzediği; elle tutulur kalite değerleri yerine soyut kavramların söz konusu olduğu;
marka, logo ve sloganlarının birbirini andırdığı; tüketicilerin iletişim yoğunluğunda
gürültüden bunaldığı; rekabetçi, dengesiz ve değişken günümüz pazarlama arenasında
fark yaratan fikirler üretmek için çalıştıkları görülmektedir (Wrenn v.d., 2007: 180).
Geleneksel yöntemlerin yerini bütünsel pazarlama yaklaşımına bırakmasıyla
“bireysel müşteri” kavramı önem kazanmıştır. Bireysel müşteri yönetimini temel alan
pazarlama stratejilerine odaklanan işletmeler, oluşturdukları müşteri veri bankaları
77
üzerinden pazarlama faaliyetlerine yön vermektedirler. Bireysel müşterin demografik,
sosyo-ekonomik, kültürel, psikolojik yapılarının analizi, hedef müşterilerin
özelliklerine göre gruplara ayrılması, gelecekteki pazarlama taktik ve stratejilerin
belirlenmesini daha kolay hâle getirmektedir. Bu yönde gelişen hedef pazarlama
anlayışında piyasa; marka kesimi, niş ve pazar hücresi gibi alt piyasa düzeylerine
ayrılmaktadır (Kotler, 2003: 84-86). Bu yaklaşımla çalışan başarılı işletmelerin
stratejilerinin temelinde, hedef piyasalarındaki bireysel müşterilerin çok yakından
izlenmesi ve pazarlama aktivitelerinin müşteri ihtiyaçlarına göre adapte edilmesi
gerçeği yatmaktadır. Bu da pazarlama stratejilerinde sadakat ve istikrarı
doğurmaktadır.
Pazarlamada yeni yaklaşımlarla ilgili olarak yapılan değerlendirmelerde,
pazarlama faaliyetinin işlevselliğine yönelik olarak ortaya çıkmış birçok kavram
vardır. Bu bağlamda değişik isimler altında çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır. Bunlar
arasında, birebir pazarlama (one to one marketing), izinli pazarlama (permission
marketing), müşteri odaklı pazarlama (customer oriented marketing), esnek pazarlama
(adaptive marketing), mikro pazarlama (micro marketing), ilişkisel pazarlama
(relationship marketing), kitlesel bireyselleştirme (mass customization), retro
pazarlama, etkinlik pazarlaması (event marketing), bulaşıcı pazarlama (viral
marketing), veritabanlı pazarlama (database marketing), tavsiye/ağızdan ağıza
pazarlama (word of mouth marketing), gerilla pazarlama (guerilla marketing), yeşil
pazarlama (greeen marketing) v.b. sayılabilir. Pazarlama tekniği olarak da ifade
edebileceğimiz bu kavramların hepsinin ortak noktası, pazar ve müşteri odaklı
olmalarıdır. Bu kavramların hepsinde pazarlamanın müşteri/tüketici eksenli olması
gerektiği düşüncesi öne çıkmaktadır. Yaklaşımlar arasındaki farklılığın sebebi ise,
müşteri eksenli davranmanın nasıl uygulanması gerektiği noktasında yatmaktadır
(Zhang, 2008: 58-59).
İşletmeler, dünyada yaşanan bu değişimler sonucunda geleneksel pazarlama
anlayışlarından uzaklaşarak müşteri ve pazar odaklı çok sayıda modern pazarlama
yöntemleri
uygulamaya
başlamışlardır.
Kimi
yöntemler,
çeşitli
sektörel
uygulamalardan ortaya çıkarak belirli bir nitelik kazanmış ve pazarlama yazınına
78
girmiş, kimi yöntemler de bu alanda çalışan uzman ve akademisyenlerin görüş ve
fikirleri ışığında şekillenmiştir. Bu bağlamda; bu bölümde güncel pazarlama
yöntemleri açıklanacaktır.
1.8.1. Deneyimsel Pazarlama ve Uygulamaları
Deneyimsel pazarlama, tüketicilerin alışveriş tercihlerini daha önce edindikleri
deneyimler
doğrultusunda
yaptıkları
görüşüne
dayanan
güncel
pazarlama
yaklaşımlarından biridir. Geleneksel pazarlamadan farklı olarak ürünün fonksiyonel
özellikleri ve yararları yerine, tüketicilerin deneyimlerini anlamaya odaklanana bir
yaklaşımdır. Deneyimsel pazarlama, insanlar bir ürünü güzel ve çekici buldukları için
mi alıyorlar, ürün onların yaşam stillerini mi yansıtıyor v.b. soruların yanıtlarını
arayarak, tüketicilerin ürünü hangi özelliğinden/özelliklerinden hoşlandıkları için
tercih ettiklerini ortaya çıkartmaya çalışan bir pazarlama modelidir (O’sullivan ve
Spangler, 1998: 25).
Marka değeri ve marka bilinirliğini artırmaya, uzun süreli ve pozitif ilişkiler
kurmaya yönelik, marka ve tüketici arasındaki interaktivite olarak da tanımlanan
deneyimsel pazarlama; tüketicilerin ürünü almadan önce denemelerine, ürün hakkında
bilgi sahibi olmalarına, arkadaşları ve yakınlarıyla ürün hakkında konuşmalarına
ortam hazırlayan bir yöntemdir (Chien ve Moutinho, 2000: 584).
Deneyimsel pazarlamayı, bir ürüne karşı duyulan heyecanın ya da o ürünün
müşteri tarafından cazip ve güzel bulunmasının algılama faktörüdür şeklinde de
tanımlamak mümkündür. Bu faktörler; hissetme faktörü, düşünme faktörü ve harekete
geçme faktörleridir. Deneyimsel pazarlamada hissetme faktörü; müşterinin satın alam
eylemini gerçekleştirdiği ya da hizmet aldığı ortamdaki duyguları, enerjiyi, o ürünü ya
da hizmeti satın alırken müşterinin içinde bulunduğu ruh halini ya da çok istedikleri
bir ürünü alırken müşterilerin yaşadığı deneyimi kapsayan bir pazarlama tekniği
faktörüdür (Thusy ve Morris, 2004: 78-79). Düşünme faktörü, tüketicileri bir konu
üzerinde düşünmeye ve çalışmaya yönelten mesajlar içeren stratejilerdir. Harekete
geçme; tüketici davranışları, yaşam biçimleri, kültürel özellikleriyle ilgilidir.
Deneyimsel pazarlama uygulamalarını kullanan işletmelerin kullanabileceği bir başka
79
unsur ise ilişki kurmaktır. Örneğin, klasik hâle dönüşmüş olan bir Volkswagen
otomobil modeline ya da Harley Davidson motosiklet modeline sahip olan bir tüketici,
aynı zamanda bir topluluğa da üye sayılmaktadır. Bu durum günümüzde işletmeler
için marka bağlılığı sağlayarak müşterinin aidiyet duygusu hissetmesinde çok önemli
bir unsurdur (Pressey ve Mathews, 2000: 267).
Deneyimsel pazarlamanın amaçları tüketiciyle interaktif bir ilişki yaratmak,
pozitif bir deneyim yaşatmak, tüketici ile işletme arasında sadakati sağlamak, marka
elçileri yaratmak, dikkat çekmek, tüketicinin duygularını açığa çıkarmak ve
düşüncelerini değiştirmek, ürünle ilgili bilgilerin ve tüketicinin yaşadığı gerçek
deneyimin ağızdan ağza yayılmasını sağlamak, markaya ve ürüne ve\veya hizmete
karşı güven uyandırmak ve satın almaya karşı duyulan isteği arttırmaktır (Toros, 2009:
13).
1.8.2. İlişkisel Pazarlama
İşletmeler rekabetin yoğun olarak yaşandığı pazar ortamında, mevcut
müşterilerinin sayısını arttırabilmek ve müşteri memnuniyeti aracılığıyla müşteri
sadakati oluşturabilmek amacıyla geleneksel pazarlama faaliyetlerinden farklı olarak
yeni bir pazarlama anlayışını benimsemek zorunda kalmışlardır. İlişkisel pazarlama
olarak adlandırılan bu yeni pazarlama anlayışı, işletmelerin müşterileri ile uzun vadeli
ve kazançlı ilişkiler kurmasını sağladığı ve rakiplerine karşı üstünlük sağlayabilecek
bir pazarlama yaklaşımı olduğu için işletmelerin stratejilerinin merkezine oturttukları
bir yaklaşım niteliğini taşımaktadır.
İlişkisel pazarlama 1980’li yıların başında pazarlama yazınına giren yeni bir
kavramdır. Bu kavram ilk kez 1983’te Leonard Berry tarafından hizmet pazarlaması
konusunda kullanılmıştır. Buna göre, uzun süreli işletme-müşteri ilişkilerinin getirdiği
faydaların fark edilmesi ve bu konuya müşteri ilgisinin artmasıyla birlikte ilişkisel
pazarlama kavramının temelleri atılmıştır (Erk, 2009: 21). Müşteriler için yeni bir
değer yaratma, sonrasında ise ömür boyu bu ilişkiden faydalanma anlamına gelen
ilişkisel pazarlama, müşteri sadakatini arttırmak ve mevcut müşterilerle yeniden iş
80
yapmak amacıyla daha yakın ve duygusallığı da içeren uzun dönemli ilişkiler
geliştirmeye dönük olarak tasarlanan bir pazarlama stratejisi ve politikasıdır.
Grönroos (1994)’un yapmış olduğu tanıma göre ise ilişkisel pazarlama;
“müşteriler ve diğer partilerle ilişki kurmak, bu ilişkileri geliştirerek devam ettirmek,
böylece karşılıklı hedeflere belirli bir kâr ile ulaşılmasını sağlamaktır. Bu durum,
karşılıklı değişim ve verilen sözlerin tutulması ile gerçekleştirilebilmektedir.” Başarılı
bir ilişkisel pazarlamanın anahtarı, ilişkiye bağlılık ve güvendir. Bu iki öğe, uzun süreli
ilişkinin temelini oluşturmaktadır. İlişkilerin süresi, kuruluşun kârlılığıyla doğru
orantılıdır. İlişkinin süresi ne kadar uzarsa kârlılığı da o kadar artacaktır.
İlişkisel pazarlama yaklaşımı ile birlikte, müşteri memnuniyeti ve müşteri değeri
kavramları işletmelerin öncelikleri arasında yer almaya başlamıştır. Bir işletmenin
uzun vadede kazanç sağlayabilmesi için, müşterilerinin ihtiyaçlarına cevap
verebilmesi ve müşteri odaklı bir politika izlemesi gerekmektedir. Aksi halde,
müşterilerin rakiplere yönelmesiyle hem işletme kaybetmekte hem de diğer işletmeleri
tanımak için harcanan zaman ve para nedeniyle müşteriler kaybetmektedir. Diğer
taraftan ilişkisel pazarlama uygulamalarının önemi ve değeri; yeni müşteri edinmenin,
eldeki müşteriyi tutmaktan çok daha maliyetli olduğu konusundaki bulgular ile
desteklenmiştir (Berry, 1995: 71-75).
İlişkisel pazarlama kavramının ve bu konudaki çalışmaların hizmet kalitesi ve
müşteri tatmini konusundaki çabalar ve kavramlarla yakından ilişkili olması, hizmet
endüstrisi için bu kavramın önemini özellikle arttırmaktadır. Teknolojideki gelişmeler
sayesinde, müşterilerin profillerinin ve alışveriş alışkanlıklarının bulunduğu bir
veritabanı oluşturmak eskisine göre çok daha kolay hâle gelmiştir. Bu veri tabanlarının
etkili ve doğru kullanımı sayesinde; işletmeler ile müşterileri arasında kişiye özel,
sürekli ve yoğun bir iletişim mümkün olabilmektedir. Bütün bu gelişme ve ihtiyaçlar,
işletmelerin sadakat programlarını uygulamaları sonucunu doğurmuştur (Erk, 2009:
56).
Teknolojik gelişmelerin her alanda son derece etkili olduğu ve dünyanın giderek
küreselleştiği günümüzde yaşanan rekabetin etkisi ile işletmelerin müşteri sadakatine
81
verdikleri önem de artmıştır. İlişkisel pazarlama müşteri sadakatini sağlanmasında
vazgeçilmez bir pazarlama anlayışı olarak kabul edilmektedir (Berry, 2002: 75).
Temelde ilişkisel pazarlama anlayışı yeni müşteriler kazanmayı, mevcut müşteriyi
elde tutmayı ve müşteri sadakati sağlamayı amaç edinmektedir. Müşteri sadakati
kavramı mevcut müşteriler ile kişisel iletişim kurulması, müşteri sadakati programları
ile müşteri sadakati yaratarak uzun dönemde kârlılığın yakalanması için yürütülen her
türlü çabayı içermektedir. Müşteri sadakatinin yaratılması için müşterilerle uzun
dönemli birebir ilişki kurulması gerekmektedir. Bu da ancak ilişkisel pazarlama
anlayışının benimsenmesi ve başarılı bir şekilde uygulanması ile gerçekleşecektir.
İlişkisel pazarlama çalışmanın ikinci bölümünde ayrıntılı bir biçimde
incelenmiştir.
1.8.3. Veri Tabanlı Pazarlama
Günümüzde yaşanan değişimler işletmeler açısından farklı pazarlama
anlayışlarının uygulanmasını bir zorunluluk haline getirmektedir. Özellikle
küreselleşme ve küresel rekabet bağlamında yaşanan değişimler işletmeler için
müşterilerin önemini gün geçtikçe artırmaktadır. Bu doğrultuda müşteriyi işletme
merkezine yerleştirmeyen, başka bir deyişle başlangıç noktası olarak müşteriyi kabul
etmeyen işletmelerin günümüz pazar ortamında tutunabilmelerinin mümkün
olamadığı dikkatleri çekmektedir. Bu doğrultuda işletmeler farklı pazarlama
anlayışları ile müşteri istek ve beklentilerini rahat bir biçimde yerine getirebilme ve
sunumlarını bireyselleştirebilme şansına sahip olmaktadırlar. Bu pazarlama
anlayışlarından biri de veri tabanlı pazarlamadır.
1980’lerin ortalarında teknolojinin gelişimi ve dijital yaşama geçişle birlikte
geniş çapta bilgi yönetimi mümkün hâle gelmiştir. Büyük teknolojik gelişmelerin
getirdiği olanaklar küresel bir pazar yaratmış, aynı zamanda bu küresel pazarı tanıma
ve söz konusu hedef kitlelere anında ulaşma şansını da beraberinde getirmiştir.
Bilginin dijitalizasyonu ile doğan yeni pazarlama teknolojileri, pazarlama
organizasyonlarının önüne büyük fırsatlar çıkarmıştır. Bunların başında, teknolojinin
bir sonucu olarak işletmelere sunulan veri tabanları sistemlerinin kullanımı
82
gelmektedir (Jackson ve Wrank, 1995: 32). Geleneksel satış odaklı pazarlama
yaklaşımında, müşteriler hakkında bilgi sahibi olmak hem günümüzdeki kadar önem
taşımamakta, hem de teknoloji kullanımı boyutuyla mümkün görülmemekteydi.
Oysaki işletmelerin pazarlama iletişimi yöntem ve teknikleri ile ulaşmaya çalıştıkları
hedef kitleleri hakkında verilerin toplanması, depolanması, saklanması ve
değerlendirilmesi günümüzün modern pazarlama anlayışının temelini oluşturmaktadır.
Teknolojinin pazarlama alanında etkili bir biçimde kullanılmaya başlanması,
pazarlama iletişimi konusunda büyük fırsatlar yaratmıştır. Gelişen teknoloji kullanımı
ile birlikte işletmelerde; müşterilerinin bilgilerine dair veri tabanı oluşturma ve bu
verilerden işletmeler için olumlu sonuçlar doğuracak uygulamalar şeklinde yararlanma
imkânı, çağdaş pazarlama iletişimi uygulanmalarının benimsenmesini ve gelişmesini
de sağlamıştır (Doyle, 2003: 18-21).
İşletmeler ile müşterileri arasında verimli bir müşteri ilişkisi kurulabilmesi,
işletmelerin müşterileri hakkında elde edebildikleri verilerden bir veri ambarı
oluşturarak bu verilerden başarılı bir biçimde faydalanabilmelerine ile bağlantılıdır
(Ceylan, 2006: 68). Bu açıdan veritabanlı pazarlama ilişkisel pazarlama ile bire bir
ilişkisi içerisinde olan bir pazarlama yaklaşımıdır.
Günümüzün rekabet koşulları içerisinde pazarlama çevresi ve müşterilere ilişkin
bilgiler birçok işletme için stratejik rekabetin en önemli anahtarı haline gelmiştir.
İşletme ve pazarlama çevresindeki bu gelişmeler, bilgi teknolojilerinin; pazarlama
stratejilerinin hazırlanması ve uygulanmasında artan rolünün de etkisiyle işletmeleri
bilgiye daha duyarlı hâle getirmektedir. İşletmelerde bilginin değerinin artması ve
müşteri odaklı pazarlama anlayışının gelişmesiyle beraber; işletmeler, ilişkide
bulundukları müşteriler hakkındaki bilgileri toplamak, depolamak ve bu bilgileri
yararlı bir şekilde kullanmak yönünde sistematik çalışmalara yönelmişlerdir. Bu
yöneliş ile veri tabanlı pazarlama kavramı ortaya çıkmıştır (Tao ve Rosa Yeh, 2003:
291-301).
Veri tabanlı pazarlama (database marketing) kavramının ortaya çıkmasında
bilgisayarların ve bilgisayar teknolojilerinin sunduğu avantajların işletmeler tarafından
giderek daha yaygın şekilde kullanılmasının etkisi çok büyüktür (Baesens v.d., 2004:
83
508). Veri tabanlı pazarlama; artan bilgisayar ve Internet kullanımıyla birlikte
dijitalleşen dünyada, bu teknolojik dönüşümün yarattığı sonuçlardan birisidir. Veri
tabanlı pazarlama; pazarlama faaliyetlerinde; ürüne, müşteriye ve faaliyetlere ilişkin
oluşturulan veri tabanları ile pazarlama faaliyetlerinin çeşitli analizlerini yapmada,
planlamada ve uygulamada gereksinim duyulan bilgiye ulaşmak ve izlenebilecek
stratejileri daha sağlıklı araştırmak amacına yöneliktir.
Genel olarak veritabanlı pazarlama, müşteriler hakkındaki bilgilerin bir arada
toplandığı bir depo olarak ifade edilebilir. Bu depoda müşterilerin kimlik bilgileri,
iletişim bilgileri, tüketim alışkanlıkları gibi müşterileri hakkında işletmeye yarar
sağlayabilecek yararlı bilgiler bulunmaktadır. (Schoenbachler, v.d., 1997: 5).
İşletmeler müşterileri ile ilgili bilgileri bu şekilde depolayarak hem müşteri
memnuniyetini artırmış hem de işletme performansını artırmış olurlar.
Yeni pazarlama stratejileri müşteri odaklı olmak zorundadır. Bu stratejinin
amacı; müşteri istek ve ihtiyaçlarını öğrenmek ve bu yönde çözümler üretmektir.
Müşteriden gelen bilgiler teknolojinin yardımıyla toplanmakta ve saklanmaktadır
(Kitapçı, 2008:154). İşletmeler, bireysel müşteri ihtiyaç ve özelliklerini bilmek
suretiyle tekliflerini, mesajlarını, ürün teslim şekillerini, ödeme metotlarını bu
doğrultuda bireyselleştirebilmektedirler. Günümüzde işletmelerin, isim, adres,
tercihler ve diğer gerekli bilgilere ulaşma yolunda sahip oldukları, çok güçlü bir araç
vardır. Bu araç müşteri veri tabanlarıdır (Kotler ve Armstrong, 1999: 508).
Günümüzün rekabet koşulları içerisinde pazarlama çevresi ve müşterilere ilişkin
bilgiler; birçok işletme için stratejik rekabetin en önemli anahtarı haline gelmiştir.
İşletme ve pazarlama çevresindeki bu gelişmeler, bilgi teknolojilerinin pazarlama
stratejilerinin hazırlanması ve uygulanmasında artan rolünün de etkisiyle işletmeleri
bilgiye daha duyarlı hâle getirmektedir. İşletmelerde bilginin değerinin artması ve
müşteri odaklı pazarlama anlayışının gelişmesiyle beraber; işletmeler ilişkide
bulundukları müşteriler hakkındaki bilgileri toplamak, depolamak ve bu bilgileri
yararlı bir şekilde kullanmak yönünde sistematik çalışmalara yönelmişlerdir. Bu
yöneliş ile veri tabanlı pazarlama kavramının gelişimini desteklemiştir. Veri tabanlı
pazarlama; artan bilgisayar kullanımıyla birlikte Internet kullanımının sürekli arttığı
84
dünyada, bu teknolojik dönüşümün yarattığı sonuçlardan birisidir (Baesens v.d., 2004:
511-515).
Amerikan Pazarlama Derneği’nin tanımına göre veri tabanlı pazarlama;
tasarımında, oluşturulmasında ve yönetiminde bilgisayar veri tabanı teknolojilerinin
kullanıldığı; içeriğinde mevcut ve olası müşterilerin karakteristik özelliklerini ve satın
alma davranışlarını, işletme ile olan ilişkilerini açıklayan bilgilerin bulunduğu müşteri
veri listesinin oluşturulması yoluyla hazırlanan, müşterilerin işletmeye göre uzun
dönem değerlerini artırmayı amaçlayan, müşteriler ve ilişkilerin geliştirilmesinde ve
pazarlama stratejilerinin oluşturulmasında kullanılan bir yaklaşımdır (Kitapçı, 2008:
225).
Kotler (2001)’in tanımına göre ise; “bir müşteri veri tabanı, mevcut ve muhtemel
müşterilere bir mal veya hizmeti satmak veya müşteri ilişkilerini korumak için, ferdi
müşteriler ve beklentileri hakkında en yeni ve en geniş kapsamlı verilerin organize
edilmiş bir şekilde toplanmasıdır”. Kotler ve Armstrong (1989)’a göre müşteri veri
tabanları; bireysel müşteriler ya da olasılıklarla ilgili olan, organize edilmiş, kapsamlı;
içerisinde coğrafi, demografik, psikolojik ve davranışsal bilgilerin bulunduğu
verilerdir. Veri tabanlı pazarlama ise, müşteri veri tabanlarının ya da diğer veri
tabanlarının kullanılmasına dayanan pazarlama anlayışıdır (Eser, 2007: 9).
Veri tabanlı pazarlama, mevcut ve olası müşterilerin geçmişleri ile ilgili
verilerin, satın alma alışkanlıkları ya da statüleri hakkındaki değişiklikleri sürekli
araştırmak ve bu verileri gözden geçirmek, bunları kullanarak müşteriler ile ilişkilerin
geliştirilmesi ve pazarlama stratejilerinin oluşturulması için sistematik olarak
biriktirilmesi sürecidir (Akın, 1999: 12). Bu şekilde veri tabanlı pazarlama yöntemiyle
işletmeler; hedef kitlesinin gelişmesine yardım eden, onların taleplerini karşılayan,
mevcut ve potansiyel müşteriler ile ilgili ticari ve ticari olmayan her türlü bilgiyi ve
iletişim çabalarını elektronik ortamlarda saklayan, güncelleştiren ve gerektiğinde
görüntüleyen ve bu sayede müşteriler ile yakın ilişkiler kurulmasına zemin hazırlayan
bir işletme profiline sahip olurlar (Kotler, 2001: 36-42).
85
Veri tabanlı pazarlama, mevcut ve olası müşterilerin geçmişleri ile ilgili
verilerin, satın alma alışkanlıkları ya da statüleri hakkındaki değişiklikleri sürekli
araştırmak ve bu verileri gözden geçirmek, bunları kullanarak müşteriler ile ilişkileri
geliştirmek ve pazarlama stratejilerini oluşturmak için bu bilgilerin sistematik olarak
biriktirilmesi sürecidir (Akın, 1999: 12). Bu şekilde veri tabanlı pazarlama yöntemiyle
işletmeler; hedef kitlesinin gelişmesine yardım eden, onların taleplerini karşılayan,
mevcut ve potansiyel müşteriler ile ilgili ticari ve ticari olmayan her türlü bilgiyi ve
iletişim çabalarını elektronik ortamlarda saklayan, güncelleştiren ve gerektiğinde
görüntüleyen ve bu sayede müşteriler ile yakın ilişkiler kurulmasına zemin hazırlayan
bir işletme profiline sahip olurlar (Kotler, 2001: 36-42).
Veri tabanlı pazarlama; müşterilerin demografik, sosyo ekonomik özelliklerine,
satın alma alışkanlıklarına ve müşteri iletişim bilgilerine sahip olmak ve bunları
pazarlama için yararlı bir unsur olarak değerlendirmek şeklinde tanımlanabilir (Davis,
1979: 105). İşletmeler ile bu işletmelerle ilişki içinde olan ya da potansiyel
müşterilerin bilgilerinin yer aldığı bir bilgi havuzu (database) oluşturulmaktadır. Bu
bilgiler bazen bizzat işletmelerin ilgili bölümleri tarafından bazen de tamamen bu
alanda hizmet veren platformlar tarafından toplanmakta ve analiz edilmektedir. Bu
bilgiler ilgili işletmeler tarafından amaçları doğrultusunda kullanılmaktadır. Bu bilgi
havuzlarındaki bilgiler, tüketicilere bireysel ya da toplu e-posta gönderme, anket vs.
gibi araçlara kaynak yaratmaktadır (Kaya ve Tekin, 2007: 26-29).
Veri tabanlarındaki bilgiler, müşterilerin isim ve adres bilgilerinden çok daha
fazlasını içermektedir. Bir müşteriye ne zaman ürün ya da hizmet ile ilgili bilgi
gönderildiği, bu bilginin hangi kanalla ulaştırıldığı, müşteriye ne zaman elektronik
posta ile bilgi ulaştırıldığı, müşterinin ne zaman telefonla arandığı, kendisinin bu
aramaya nasıl yanıt verdiği, eğer bir ürün ya da hizmet satılıyorsa müşterinin bu ürünü
satın alıp almadığı, hangi ürün veya hizmeti satın aldığı, ne kadar para ödediği,
ödemeyi nasıl yaptığı, ürün veya hizmeti satın aldığı yer bilgisi,satın alma sıklığı,
müşterinin fiziksel özellikleri ve kişisel tercihleri gibi bilgiler bunlardan bazılarıdır.
Veri tabanlı pazarlamanın amaçları şu şekilde sıralanabilir (Küçük, 2009: 81):
86
 Mevcut müşterilerin karakteristik özelliklerini ve satın alma alışkanlıklarını
öğrenmek, bu bilgileri veri tabanlarında saklayarak gelecekteki stratejilerde
kullanmak.
 Mevcut müşterilerin karakteristik özelliklerini ve satın alma alışkanlıkları
ışığında potansiyel müşterileri tespit etmek ve bu müşterilere yönelik stratejiler
geliştirmek.
 Bir mal veya hizmetin pazarlanması sırasında doğru insana, doğru zamanda
doğru mesajlarla ulaşılmasını sağlamak.
 Pazarlama bütçesinin daha etkin bir biçimde kullanılmasını sağlamak.
 Müşterilerle uzun dönemli ilişkiler kurarak müşteri kazanma maliyetlerini
azaltmak.
Veri tabanlı pazarlama, kullanıldığı işletmelerde olumlu etkiler yaratan ve çok
önemli geri dönüşlerin elde edildiği bir pazarlama uygulamasıdır. Veri tabanlı
pazarlamanın işletmelere sağladığı katkıları şu şekilde sıralamak mümkündür (Kaya
ve Tekin, 2007: 78-81):
 Veri tabanlı pazarlama ile işletme, pazar içerisindeki heterojen yapıyı
rahatlıkla homojen gruplara ayırabilmekte ve bu homojen grupların her birine yönelik
pazarlama karması hazırlama imkanı sağlayabilmektedir.
 Veri tabanlı pazarlamada, diğer müşterilere oranla daha uzun süre elde
tutulabilecek ve daha kârlı olan müşterilerle daha çok ilgilenmeyi öneren; sadakate
göre bölümlere ayırma yöntemi uygulanmaktadır. Diğer bir ifadeyle veri tabanlı
pazarlama anlayışına göre işletme için bütün müşteriler eşit değerde değildir. Her bir
müşteri işletmeye sağladığı katma değere göre değerlendirilmelidir. Böylece işletme
müşteriler arasında önem sıralaması yapıp kendi için değerli müşterileri belirlemelidir.
 Mevcut
müşterilerin
özelliklerini
ortaya
koyarak,
bu
müşterilerin
özelliklerine yakın, bu güne kadar hiçbir şekilde mübadele içine girilmemiş kişileri
belirlemede işletmelere imkan sunmaktadır. Veri tabanlı pazarlamada mevcut
müşteriler potansiyel müşterilerden daha önemlidir. Bu durumun temel nedeni
maliyetlerdir. Mevcut müşterileri elde tutmak yeni müşteriler kazanmaktan daha
87
düşük maliyetli olduğundan; işletmeler daha çok müşteri kazanmak yerine mevcut
müşteriyi koruma yolunu tercih etmektedirler.
 Veri tabanlı pazarlama sayesinde müşterilerin geçmişteki davranışlarına
bakılarak gelecek davranışlarıyla ilgili tahminler geliştirilebilmektedir. Bu sürecin
sağlıklı işlemesi, müşterinin istek ve beklentilerinin neler olabileceğini göstermekte ve
bu sayede de müşterilerin memnuniyeti sağlanabilmektedir.
 Veri tabanlı pazarlama sayesinde kitlesel pazarlama anlayışı yerini bireysel
pazarlama anlayışına bırakmıştır. Böylece kişiye özel mesajlarla ulaşılması gereken
potansiyel müşterilere ulaşmak daha kolay hâle gelmiştir.
 Veri tabanlı pazarlama sayesinde müşterilerin satın alma sıklıkları
incelenerek uzun zamandır alışveriş yapmayan müşterilerin neden alışveriş
yapmadıkları araştırılabilmektedir. Böylece müşteri sadakatine yönelik çalışmalar
sağlıklı bir biçimde yürütülebilmektedir.
1.8.4. Tuzak (Sinsi) Pazarlama
İşletmelerin ve markaların rekabet stratejilerinde kullandığı pazarlama taktikleri
gün geçtikçe sayı olarak artmakta ve çeşitlenmektedir. Rekabet; bir yandan markalar
arasındaki teknik farklılıkları azaltmaya yönelik teknolojik uygulamalarda sürerken
diğer yandan da pazarlama hedeflerini gerçekleştirmek ve hedef tüketicilere ulaşmak
için kullanılan stratejilerde önemli gelişmelere ve değişmelere neden olmaktadır. Her
gün binlerce ürün veya hizmetin farklı cephelerden (reklam, halkla ilişkiler,
sponsorluk, satış noktası etkinlikleri, promosyon v.b.) gönderdiği marka mesajlarına
maruz kalan tüketicinin, zihnine ulaşmada kullanılan taktikler farklılaşmakta ve adeta
marka savaşları yaşanmaktadır (Şimşek ve Çelik, 2012: 135-143).
Tuzak kelime karşılığı olarak; yemi tuzağa düşürmek, yanıltmak demektir. Bir
kimsenin veya grubun aradığı bir şeyi gizlemek, dikkatini dağıtmak için kullanılan bir
nesne, araç veya bir olay olarak “tuzak” olarak adlandırılır (Meenaghan, 1996: 103).
Tuzak pazarlama (ambush marketing), bir markanın; sportif, sosyal ve hatta politik bir
olayda, kitleleri ilgilendiren bir organizasyonda, resmî sponsorluğun söz konusu
olduğu durumlarda, rakip başka bir markanın, bir bedel ödemeden ve yasaları da ihlal
88
etmeden, bir uyanıklık yaparak kendi ismini de olayla ilgili hâle getirme çabası olarak
tanımlanabilir (Burton ve Chadwick, 2009: 56-58).
Bir başka tanıma göre tuzak; bir kimsenin veya grubun aradığı bir şeyi gizlemek,
dikkatini dağıtmak için kullanılan bir nesne, araç veya bir olay olarak açıklanır.
Siyasette, avda, savaşta veya suç işlemede ve suçları aydınlatmada kullanılır.
Pazarlamada “tuzak etkisi”, sunulan seçenekler arasında orantısız baskınlığa yol açan
üçüncü bir seçeneğin bulunduğu durumlarda müşterinin uğradığı belirli bir davranış
değişikliğinin adıdır (Deighton, 2005: 395-396).
Tuzak pazarlama, tüketicilerin bir ürün veya hizmet hakkında karar verme
süreçlerine onlara bilişsel olarak etki ederek tüketici davranışlarına yön vermek için
kullanılan bir pazarlama tekniği olarak tanımlanabilir (Longdin, 2009: 727).
Tuzak pazarlama uygulamaları, tüketicilerin karar verme süreçlerine etki
edebilmek için bilişsel bir yönteme başvurarak asıl hedeflenen ürün veya hizmetin
tercih edilmesi için iki seçenekli ürün sunumu yerine seçenek sayını üç veya daha
yukarısına çıkararak tuzak bir seçenek ekleyip tüketici üzerinde karşılaştırarak karar
verme psikolojisi yaratmaktadır. Tüketici bu sonradan eklenen seçenek sayesinde
zaman yeterliliği problemini minimuma indirerek seçenekler arasından daha kolay
tercih yapabilme şansını yakalamış olacaktır. Bu yöntem bir işletmenin kendi ürünleri
arasından bir ürünün tercih edilme eğilimini arttırmanın yanı sıra aynı işletmenin
rakiplerine karşı tüketicinin algı haritasında da daha avantajlı bir konuma sahip
olmasına büyük bir katkı sağlamaktadır (Şimşek, 2007: 5).
Bir işletmenin, gerçekten satmaya çalıştıkları ürün veya hizmetin satışlarını
arttırmak amacıyla, fiyat olarak aynı veya yakın değerde olan fakat daha düşük
kalitedeki benzer bir ürün veya hizmeti müşterilerine sunduğu bir pazarlama
yöntemidir (Levinson, 1993: 27-29).
Tuzak etkisi şu şekilde uygulanmaktadır: Şayet bir seçenek başka bir seçeneğe
oranla bütün yönleriyle daha düşük düzeydeyse, bu seçeneğe, “orantısız olarak domine
edilmiş seçenek” denir. Fakat diğer bir alternatife nazaran bu üçüncü alternatif bazı
89
bakımlardan üstün, bazı bakımlardan düşük olabilir. Başka bir deyişle, tercih
edilebilirliği belirleyen belli özellikler itibariyle bir seçenek, başka bir seçenek
tarafından tamamen domine edilmişken, diğer seçeneğe karşı kısmen üstün olabilir.
Orantısız hâkim olunan bir seçenek mevcut iken, tüketicilerin büyük bir yüzdesi,
asimetrik üstünlük taşıyan başka bir alternatifin bulunmadığı durumlara kıyasla bu
seçeneği daha büyük oranda seçebiliyorlar. Böylece, asimetrik olarak üstün bulunan
seçenek, hâkim seçeneğin seçim şansını arttırmak için bir tuzak olarak kullanılabiliyor
(Hoek ve Gendall, 2002: 202-212). Bu yöntemle pazarlama stratejileri geliştirilirken
hangi ürün veya hizmetin satışlarının arttırılması isteniyorsa tuzak olarak benzer bir
seçeneğin daha eklenmesi ile satışı amaçlanan ürünün tüketiciler tarafından daha kolay
tercih edilmesi sağlanabilmektedir (Ariely, 2008: 8).
Tuzak pazarlama uygulamaları, uygulama kapsamında; tüketicilerin dikkatini
çekmesi sağlanan, öne çıkarılan özelliklere bağlı olarak insanların tercihlerinde
rasyonellikten uzaklaşmalarına neden olabilir. Bu tür durumlarda müşterilerin,
kararlarında dikkatlerini dağıtmamaları, rasyonellikten uzaklaşmamaları, kurulan
tuzaklara düşmemeleri için, satıcıların oyunlarına ve etkileme çabalarına dikkat
etmeleri ve zor bir seçimin birden bire basitleştiği durumlara karşı da özellikle dikkatli
olmaları gerekmektedir (McKelvey ve Grady, 2008: 567).
Tuzak pazarlama uygulamaları bu yönüyle sadece ürün veya hizmetlerin
pazarlaması için değil daha birçok alanda etkin bir şekilde kullanılabilecek bir
yöntemdir (Kendall ve Metz, 2003: 30-37). Özellikle konumlandırma stratejileri
belirlenirken bu pazarlama stratejisinden yola çıkarak işletmeler hizmet veya ürününü
rakiplerine üstün gelecek şekilde düzenleyerek tüketicinin kendilerini tercih
etmelerinde büyük bir etki yaratabilir.
Tuzak pazarlama 1980’li yılların ilk yarısından itibaren, özellikle spor
organizasyonlarında, yaygın biçimde kullanılan bir pazarlama yöntemi haline
gelmiştir (Burton ve Chadwick, 2009: 97). Spor müsabakalarında işletmeler çeşitli
nedenlerden dolayı tuzak pazarlamaya dâhil olurlar. İlk olarak, işletme resmi
sponsorluk
haklarını
çok
pahalı
bulabilir.
İkinci
olarak,
işletme
spor
organizasyonunun, sponsor sayısında ya da belirli üründe ya da hizmet kategorisinde
90
yaptığı sınırlamadan dolayı resmi sponsor olmaktan mahrum kalmış olabilir. Üçüncü
olarak ise işletme; spor organizasyonunun, rakip bir işletmeyle mevcut yapmış olduğu
münhasır anlaşma dolayısıyla resmi sponsor olmaktan men edilmiş olabilir (Kendall
ve Metz, 2003: 33-42).
Tuzak pazarlamanın spor organizasyonlarındaki kullanımı literatürde kimi
araştırmacılar tarafından etik bulunmamaktadır. Olimpiyat oyunları ve dünya kupası
gibi büyük spor organizasyonlarında, tuzak pazarlama uygulamaları; sponsorlara, bir
spor olayı ile bağlantı kurmanın farklı bir alternatifini sunarak, herhangi bir sermaye
yatırmadan, ticari hak sahiplerine sponsorlar tarafından yapılan yatırımları yok etme
tehdidini de içerek uygulamalar sunmakta ve ayrıca sponsorluğu çevreleyen pazarlama
ortamını bozarak spor sponsorluğunun değerini azaltabilmektedir (Burton ve
Chadwick, 2009: 87-101).
Sandler ve Shani’ye göre tuzak pazarlama kavramı 1984 yılında Los Angeles
Olimpiyatları’nın ticari olarak pazarlanmasıyla birlikte ortaya çıkmıştır (Shani ve
Sandler, 1998: 367). Geçmişte bir çok sponsor, olimpiyat oyunları ile kendi
markalarını birleştirme hakkına sahipken 1984 oyunlarında geliştirilen sponsorluk
paketleri resmi sponsorlara sadece kendi spesifik kategorilerinde özel haklar vermiştir.
Bu uygulama nedeniyle, araştırmacılar, sponsorluk haklarını elde etmede başarısız
olan ve bir anlamda haksızlığa uğramış olduğunu düşünen tarafların, etkinlikle ilgili
tuzak çağrışımlara yöneldiği sonucunu ifade eden çalışmalar yapmışlarıdır. Pazarlama
alanında çalışanların, işletmelerle sponsorluk sözleşmeleri yapma, sponsorluk
ilişkisine girme ihtimalleri, sözleşme maliyetinin ve rekabet seviyesinin artmış olması
nedeniyle azalmıştır. Tuzak pazarlama, bu şekilde, eskiden kamuoyunda iyi tanınan,
belirli etkinliklerle ilişkilendirebilen işletmelerin, yükselen maliyetler ve resmi
sponsorluk ilişkilerinden dışlanmaları sonucunda artan bir oranda kullanılmaya
başlanmıştır (Shani ve Sandler, 1998: 380-383, Hoek ve Gendall, 2002: 202-212).
İlerleyen yıllarda, tuzak pazarlama, yalnızca bir rakibin bir etkinlikteki resmi
sponsorluğunun altını kazmayı amaçlayan faaliyetler olarak değil, aynı zamanda
sponsor olmayan bir kurumu spor etkinliğinin kendisiyle ilişkilendirmeye çalışan
91
faaliyetler olarak da görülmeye ve uygulanmaya başlanmıştır (McKelvey ve Grady,
2008: 557).
1.8.5. Retro (Nostalji) Pazarlama (Geçmişin Pazarlanması)
Nostalji kavramı Yunanca yuvaya, vatana dönüş anlamına gelen “nostos” ve acı
çekmek anlamına gelen “algos” kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Nostalji;
kişilerin geçmişlerinde yaşadıkları yerler, eşyalar ve ilişkide bulundukları kişiler ile
olarak biriktirdikleri duygusal tepkilerdir. Bir başka tanıma göre ise nostalji;
geçmişteki yaşama duyulan aşırı sevgi ve özlemdir (Phelps, 2004: 12). Nostalji
hissettiren deneyimlerde arkadaş, aile ve ev hayatı önemle yer alır. Geçmişe ait hatırası
olan eşyalar da nostalji duygusu yaratabilir. Örneğin antikalar, mücevherler,
oyuncaklar, kitaplar ve arabalar nostaljik duygular yaratabilecek eşyalardır (Halim ve
Kayador, 2009: 155) .
Nostalji, kişisel deneyimlere dayanabileceği gibi uzak geçmişe ve atalarının
deneyimlerine de dayanabilir. Deneyimlerin özelliklerine göre de nostalji; “gerçek,
canlandırılmış ve toplumsal nostalji” ya da “tarihsel ve kişisel nostalji” olarak
sınıflandırılmaktadır (Rapaille, 2010: 32; 78; Demir, 2008: 31). Gerçek ve kişisel
nostalji, tecrübe edilmiş geçmişe ve bu geçmişin hissettirdiği duygulara atıfta bulunur.
Gerçek nostalji ancak kişisel deneyimlerle kazanılabilir. Nostalji, ayrıca insanlara
hayatlarındaki önemli geçitlerden sonra kimliklerini devam ettirme izni veren bir
yapıdır (Matthyssens, 2006: 338).
Nostalji; tüketim dünyasında hem tüketiciye hem de pazarlamacıya kazandıran
ve kaybolan değerlerin yerine ortak bir değer silsilesi oluşturarak onları birbirine
bağlayan bir köprü vazifesi görmektedir. Bu sürecin kesintisiz işlemesi ve anlam
kazanması; tüketicilerin farkındalık geliştirmelerine ve işletmelerin etik değerleri
içselleştirmelerine bağlı olarak gerçekleşecektir (Bayram, 2007: 37).
Nostalji, kişilerin yaşamlarında iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Bunlardan
birincisi, kişisel (gerçek) nostalji diğeri ise toplumsal (canlandırılmış) nostaljidir.
Kişisel nostalji, kişinin kendi deneyimlerini yansıtmakta ve onun beğeni ve
92
tercihleriyle örtüşmektedir. Toplumsal nostalji ise kişisel yaşanmışlıklara dayanmayan
ve toplumun genel hafızasında önemli yer edinmiş, ilgi görmüş ve hatırlandığında
belirli bir anlam ve değer ifade eden durumlardır (Eser, 2007: 130).
Nostalji, ikna edici pazarlama taktiği ve yüksek bir etki alanına sahip olması
nedeniyle iş yayınlarında dikkat çekerek artan bir önem kazanmıştır. Son zamanlarda
literatürde, tüketim deneyimlerine ve nostaljiye artan bir ilgi olmuştur. Nostalji,
özellikle ürün yönetimi içinde reklam yoluyla duygusal tepki oluşturan temalar, müzik
ve eğlence etkilerini katarak pazarlamacıların dikkatini çekmiştir. Nostaljiyi
oluşturabilmek için pazarlamacılar, tüketicilerin fantezilerini, anılarını yakalamaya
çalışmaktadırlar (Hill, 1988: 91).
Nostaljiye dayalı pazarlama çabaları geçmişle bağ kurmak isteyen post modern
bireye odaklıdır. Bu da geçmiş aktivitelerinin yeniden üretilmesiyle ya da
hafızalardaki sembolik temsillerin hatırlanmasıyla sağlanabilir (Rapaille, 2010: 37).
Retrospektif (geriye dönük) markalama kapsamında, makarna işletmelerinin ürettiği
erişteler, sabun işletmelerinin ürettiği geleneksel konseptli sabunlar gündelik hayata
dair sıradan ürünlere gösterilebilecek örneklerdir.
Günümüzde müşteriler, teknoloji ve bilimsel ilerlemelerle birlikte geçmiş
alışkanlıkların sentezini talep etmektedir. Nostalji pazarlaması; unutulmuş ya da
unutulmaya yüz tutmuş ürünlerin canlandırılarak yeniden talep oluşturulmasını
sağlayabilmek için pazarlama değişkeni olarak kullanılmaya başlamasıdır.
Brown, Kozinets ve Sherry (2003) retro pazarlamayla ilgili incelemelerini dört
temaya dayandırmışlardır: Retro markalamanın 4A’sı olarak; allegory (marka
hikâyesi), arcadia (idealize edilmiş marka toplumu), aura (marka özü) ve antinomy
(marka paradoksu) temalarını kabul etmişlerdir. Allegory; sembolik hikayeler, öyküler
olarak açıklanmaktadır. Arcadis ile; geçmiş dünyanın ve toplumların ütopik anlamını
yeniden çağıran bir içeriğe sahiptir. Geçmişin sihirli ve özel bir yer olduğu algısı retro
pazarlamada albeninin ayrılmaz parçasıdır. İdealize edilmiş bir geçmiş olarak ileri
teknolojiyle süslenirler. Aura; sahihlikle algılanan duruşa ait bir kavramdır. Eşsizlik
veya teklik anlamına gelen sahihlik, marka kimliğinin önemli yanlarından birisi olarak
93
kabul edilmektedir. Antinomy; durmaksızın devam eden teknolojik ve bilimsel süreçle
birlikte tüketicilerin daha yavaş, daha basit ve daha az stresli günlere dönme isteğine
ilişin çelişkiyi ifade eden kavramdır.
Günümüzde yeni bir pazarlama kavramı olarak ortaya çıkan “retro pazarlama”
ilk olarak Stephen Brown tarafından ortaya atılmıştır. Brown; retro pazarlamayı, “bir
önceki tarihsel döneme ait ürün veya hizmetin canlanması veya yeniden
başlatılmasıdır” şeklinde tanımlamaktadır (Brown, 2001: 6). Retro pazarlama, geçmiş
döneme ait çağrışımlarla (müzik, koku, film, kitap v.b.) farklı bir pazarlama
yaklaşımını ortaya koymaktadır (Gallagher, 2004: 163).
Retro pazarlama, geçmişte işe yaramış veya yaramamış, terk edilemeyen
alışkanlıklardan veya öğretilerden meydana gelen, geçmişe ait, fark oluşturmayı
engelleyen yaklaşımlar olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir tanıma göre de retro
pazarlama; geçmişteki markaların, olayların, moda olan şeylerin v.b. yeniden
canlandırılması şeklinde nostalji referanslı pazarlamadır (Brown, 1999: 363).
Retro pazarlama; bir taraftan geçmişi özleyen tüketicileri, özledikleri ürünlerin,
mekanların ve uygulamaların sıcaklığına kavuştururken, diğer taraftan da bu
duyguları, o zamanı yaşamamış genç kuşaklara aktarmaktadır (Eser, 2007: 118-121).
Duygu aktarımını sağlamak için pazarlamacılar, eskiyi canlandıran çeşitli lezzetler,
markalar,
simgeler,
ambalajlar ve
reklamlardan
yararlanmaktadırlar. Anne
kurabiyeleri, erişteler, ev salçaları ile yapılmış geleneksel yemekler, köy ekmekleri,
eskiyi hatırlatan kıyafetler, geçmişteki ambalajlarıyla sunulan ürünler; Coca- Cola’nın
klasik yeşil renkli cam şişesi ya da Disneyland, Miniatürk gibi geçmişe süreklilik
kazandıran mekansal tasarımlar; retro pazarlamanın nostaljiyi besleyen ve nostaljiden
beslenen örnekleridir (Altıntuğ, 2011: 4).
Retro pazarlamanın temelinde yatan düşünce, tüketicilerin satın alma sürecinde
ürünü tercih ederken ailenin, etkilenilen bir filmin veya tüketicinin hayatından bir
şeylerin izlerini taşımasıdır. Öyle ki son yıllardaki retro kavramının geçmişe olan
özlemle yoğun bir biçimde bağdaştırılması nedeniyle, tüketicileri o dönemin yaşayış
biçimi, toplumsal koşulları ve diğer özelliklerini de talep eder hâle getirmiştir.
94
Dolayısıyla, bu gelişmeler çerçevesinde retro pazarlamanın, tüketicilerin geçmişe
bağlılığını kullanmak için en uygun maliyetli yol olduğu söylenebilir. Retro pazarlama
uygulamada genel olarak üç grupta toplanmaktadır (Levinson, 2008: 22):
 Repro Pazarlama: Eskiden güzel olan objeleri yeniden üretmektir.
 Retro Pazarlama: Repro pazarlamadan farklı olarak yeni ile eskiyi
birleştirmektedir.
 Repro-Retro Pazarlama: Nostaljiden başlayarak geliştirilmiş ürünleri
simgelemektedir. Repro-retroya, neo-nostalji de denilmektedir.
Eski bir siyah-beyaz reklamın yeniden yayınlanması işletme açısından oldukça
düşük maliyetli olmaktadır. Eski reklamlar, özellikle reklamların son teknoloji ile
yeniden biçimlendirilmesinden sonra eğlenceli olmaktadırlar. Bununla birlikte
reproda, nostaljiyi yakalamak daha basittir. Retro ise, farklı olarak geçmişle şimdiyi
bir araya getirmektedir (Lindstorm, 2006: 75).
1.8.6. Gerilla Pazarlama
Günümüzde işletmelerin pazarlarda başarılı olabilmesi için tüketici istek ve
gereksinmelerine uygun bir mal ya da hizmet üretmiş, uygun bir fiyat belirlemiş olması
ve müşterilerin istediği yer ve zamanda bu mal ve hizmeti müşteriye sunması yeterli
olamamaktadır. İşletmeler; modern pazarlama karması içinde yer alan ve farklılaşan
pazar yapısı içerisinde bir yer edinebilmek ve mevcut pazarını korumak ve geliştirmek
için tüketicilerini ürün ya da hizmetleri konusunda bilgilendirmeli ve ürün ve
hizmetleri satın almaları için tüketicilerin ikna edilmelerine ilişkin işlevleri içeren
tutundurma kavramına da önem vermelidirler. Bunun yanında işletmeler; tüketicinin
istek ve ihtiyaçlarını karşılayıp onu tatmin eden ürünü seçmesini sağlamalıdır.
İşletmeler ürün algısında ön plana çıkarabilmek için günümüz pazar şartlarında farklı
pazarlama taktiklerinden de yararlanmak mecburiyetindedir. Günümüzde gelişen
teknoloji, beraberinde farklılaşan pazarı ve rekabeti getirmiş, işletmeler de bu
bağlamda markalarını, daha ucuz maliyetle daha etkili pazarlama taktikleriyle
pazarlama yoluna gitmiştir (Tek, 2010: 104).
95
Günümüzde giderek artan ürün çeşitliliği ve ürün ve hizmetlerin giderek
birbirlerine daha çok benzemesi, işletmelerin kârlılıklarını olumsuz yönde
etkilemektedir. Diğer taraftan sürekli değişimin beraberinde getirdiği ekonomik
belirsizlik, işletme bütçelerinde oldukça önemli bir paya sahip olan pazarlama
faaliyetlerinin sonuçlarını hesaplamayı çok daha önemli hâle getirmiştir. Bu durumda
işletmeler, pazarlama faaliyetlerini oluştururken farklı, yenilikçi, etkili ve daha az
maliyetli stratejiler arayışı içine girmiştir. Gerilla pazarlama; birçok açıdan geleneksel
pazarlamaya benzemesine rağmen amaçlara ulaşmada izlenecek yollar ve kullanılacak
teknikler
bakımından
geleneksel
pazarlamadan
farklılıklar
göstermekte
ve
kullanıcılarına önemli avantajlar sunmaktadır (Kotler, 2009: 44).
Gerilla, küçük bir pazara sahip olan veya küçük bir pazarda büyük bir paya sahip
olan işletmeler için kullanılan bir tanımdır (Michaelson v.d., 2007: 97). Gerilla ruhu;
sabırlı, inatçı, duyarlı, cömert, enerjik, değişime açık karaktere sahip insanların
karakterlerini ifade etmektedir. Gerilla tekniğinin en önemli ilkelerinden biri, pazarda
savunulabilecek ve lider olunabilecek kadar küçük bir dilim bulup, o dilime sonuna
kadar sahip çıkmak olarak görülmektedir (Levinson ve Lautenslager, 2006: 57-59).
Gerilla pazarlama, gerilla pazarlama gurusu Levinson (1993) tarafından, özellikle
küçük işletmelerin büyük işletmeler karşısında durabilmeleri için kullanabilecekleri
etkili ve çok daha küçük bir bütçeyle uygulanabilecek bir takım pazarlama
uygulamaları olarak ifade edilmektedir (Levinson, 1993: 10).
Gerilla pazarlama, alışılmışın dışında taktiklerle ve beklenmeyen yerlerde,
beklenmeyen zamanlarda yürütülen pazarlama kampanyalarına verilen isimdir (Kaya,
2010: 157). Gerilla pazarlama, mümkün olan en küçük bütçeyle, geleneksel araçların
yaratacağı etkinin üstüne çıkan bir etki yaratacak pazarlama yöntemlerini bulmak ve
uygulamak şeklinde tanımlanabilir. Gerilla pazarlama tıpkı bir gerilla savaşçısı gibi
dikkati başka bir tarafa çekmeye çalışır. Bunu yaparken de uyguladıkları politikalar
“değişik, şaşırtıcı, orijinal, eğlendirici”dir. Her şey küçük bir bütçeyle yapılmaya
çalışılır ancak etkilerinin büyük olması beklenir. Gerilla pazarlamanın amacı
işletmelerin kendi mallarına, hizmetlerine, tekliflerine olan ilgiyi zirveye çıkarırken bu
uğraş için harcanan kaynakları, masrafları en aza indirmektir (Levinson, 1998: 78-79).
96
Gerilla pazarlamanın temel özellikleri şu şekilde sıralanabilir (Gallagher, 2004:
71):
 Kısa bir pazarlama planına sahip olmak,
 Takip etmenin gücünü anlamak,
 Bir planı üstlenmenin önemini kavramak,
 Gerilla pazarlama takvimine göre hareket etmek,
 Seminer, konferans, televizyon programı v.b.etkinliklere katılarak işletmeyi
tanıtabilmek,
 Doğrudan posta kartları göndermek,
 Elektronik posta kampanyaları düzenlemek,
 Sosyal paylaşım sitelerini etkin kullanmak,
 Ücretsiz bilgi sağlamak için web sitesi hazırlamak ve forumlara üye olmaktır.
Küresel işletmelerin gerilla stratejisini kullanarak başarıya ulaşmaları için takip
etmeleri gereken adımlar dizisi vardır (Kotler, 2009: 44): Atmaları gereken ilk adım;
işletme içerisinde pazar, ürün, rakipler, reklam ve medya konusunda geniş bir bilgi
tabanı oluşturulmasıdır. Bunun arkasından atılması gereken ikinci adım ise; işletmenin
rakiplerinden farklı olarak önerebilecek, yapabilecek farklılıkların bir listesini
çıkartarak bir pazarlama stratejisinin belirlenmesidir (Levinson, 1993: 71). Bu liste
içerisinde özellikle işletmeye rekabet gücü kazandıracak faktörleri ön plana çıkartmak
gerekmektedir. Strateji belirlenirken hedef pazar da net bir şekilde tanımlanmalıdır.
Üçüncü adım ise; pazarlama silahının seçilmesidir. Bu belirlenirken işletmeyi
başarıya götürecek hedefler üzerinde yoğunlaşılmalı, bu konuda çalışanların da görüş
ve önerilerine başvurulmalıdır. Daha sonraki aşamalar da ise; pazarlama yöneticisi
tarafından bir gerilla pazarlama takvimi hazırlanarak, bu takvimde öncelikler, acil
girişimler ve karar verme zamanları belirlenerek, bir pazarlama partneri seçilmelidir.
Bu aşamalarda dikkat edilmesi gereken en önemli husus; bütün silahları aynı anda
kullanmamaya özen göstermek ve rakiplerden gelebilecek karşı saldırılara karşı her an
hazırlıklı olmaktır.
97
Gerilla pazarlama; geleneksel olmayan ortamlarda, beklenmedik metotlarla,
minimum pazarlama yatırımları ile (hatta ekstra hiç bir yatırım yapmadan), maksimum
geri dönüşlerin alındığı pazarlama aktiviteleri ve stratejileri bütünüdür. Levinson ve
Lautenslager (2006)’a göre gerilla pazarlama; küçük hayalleri büyük girişimciler için
ortaya çıkartılmış bir pazarlamadır. Geleneksel hedeflere, alışılmamış yolları
kullanarak ulaşma biçimidir. En az para ile kâr sağlamayı başarabilen, başarısı farklı
uygulamalarla kanıtlanmış bir metottur (Ünüsan ve Sezgin, 2007: 72).
Gerilla pazarlama, ilk ortaya çıktığı yıllarda sadece küçük işletmelerin büyük
işletmelerle daha iyi mücadele edebilmesi için kullanılmıştır (Levinson ve
Lautenslager, 2006; 96-98). Günümüzde çok farklı sektörlerde kullanılabilmektedir.
Bu tekniği kullanan kurumlar; reklam, tanıtım, slogan ve logolarında hem yaratıcı,
hem eğlenceli, hem de çarpıcı ve etkileyici içerikleri kullanmakta ve umulmadık
zamanlarda ve yerlerde müşteriye ulaşmaktadırlar (Ay ve Ünal, 2002: 53-56).
Gerilla pazarlamada esneklik çok önemlidir. İşletmeler yayılma alanlarının,
kârlarının, aktivitelerinin azalmasını önlemek için her duruma karşı esnek olmalıdırlar
(Levinson ve Rubin, 1996: 78). Kaynaklarını yeni fırsatlara hızlı ve en etkin bir şekilde
yönlendirebilmelidirler. Pazarda oluşabilecek her türlü durumu önceden tahmin etmek
ve sonsuz rekabet ortamında ayakta kalabilmek için de bulundukları durumu iyi analiz
etmelidirler.
Günümüz
gerilla
pazarlama
teknikleri,
büyük
oranda
Internetten
beslenmektedir. İşletmeyi tanıtabilmek için müşterilere doğrudan posta kartları
göndermek, e-posta kampanyaları düzenlemek, ücretsiz bilgi sağlamak için web sitesi
hazırlamak, forumlara üye olmak gibi yöntemler gerilla pazarlamanın en çok
kullanılan yöntemleridir (Peltekoğlu, 2010: 27-29).
Gerilla pazarlaması özellikle KOBİ niteliğindeki işletmelerin küçük, periyodik
ve şaşırtıcı hamlelerle, rakiplerini demoralize etmesine dayanan, hızlı hareket
kabiliyeti gerektiren ve yaratıcılık ile hayal gücünden geniş ölçüde yararlanan bir
pazarlama tekniğidir. İşletmeler gerilla pazarlaması çabaları aracılığıyla olabildiğince
98
dinamik, tüketici ihtiyaçlarına duyarlı ve değişikliklere kolaylıkla adapte olabilen bir
pazarlama yönetimi oluşturmayı hedeflemektedir (Kaşlı v.d., 2009: 79-98).
Gerçekleştirilecek bu küçük ama etkili saldırılarla; fiyat indirim stratejileri,
piyasalara daha az kaliteli ama daha ucuz mal sunma veya daha kaliteli, daha pahalı
mal sunma stratejileri, ürün farklılaştırma stratejileri, servis stratejilerinde
farklılaşmalar (eve teslim v.b.), tüketiciyle direkt temas kurma, dağıtımda
yenilik/etkinlik stratejileri, ilgi çekici, şaşırtıcı, karşılaştırıcı yoğun reklam
kampanyaları, üründe yenilik stratejileri, pazarlarda hedef şaşırtma (malı geçici bir
süre tamamen piyasadan çekme veya malı piyasaya yığma) gibi değişik taktikler
kullanılabilmektedir (Kotler ve Keller, 2006: 47).
1.8.7. Yeşil Pazarlama
Geçmişten günümüze sanayileşme ile birlikte kentleşmenin artması insan
ihtiyaçlarının çeşitliliğini de artırmıştır. Doğadaki kaynakların bilinçsizce kullanımı
sonucu doğal çevre tahribatı ve kirlilik insan yaşamını olumsuz yönde etkilemektedir.
İnsanın yaşamını iyi koşullarda sürdürebilmesi ve geleceğini güvende hissedebilmesi
ancak kaynakları akılcı, verimli ve doğayı tahrip etmeyecek şekilde kullanabilmesiyle
mümkün olabilir.
Teknolojideki hızlı gelişmeler sonucunda insan ihtiyaçlarının çok çeşitlilik
göstermesi, doğanın aşırı şekilde tahrip edilmesini ve kirletilmesini de beraberinde
getirmiştir. İnsan, yaşamını uygun koşullarda sürdürebilmek ve geleceğini güvence
altına alabilmek için arayış içerisine girmiştir. Bu konudaki gelişmelerin pazarlama
literatürüne de yansıdığı görülmektedir. Yeşil pazarlama kavramının ortaya çıktığı
1970’li yıllardan itibaren, çıkan ürünün üretimi, tüketimi ve tüketimden sonra yok
olana kadarki süreçte etkili bir rol oynadığı görülmektedir (Tek, 1999: 56).
Günümüzde uluslararası pazarlarda başarılı olmak isteyen işletmeler, çevreyi ve
ekolojik üretimi dikkate alan çalışmalar yapmak zorundadır. Çünkü artık müşteriler,
satın
alacakları
bir
ürünün
çevreye
olan
etkilerini
fiyatı
ile
birlikte
değerlendirmektedir. Yeni ekonomik düzende pazarın aradığı güveni sağlayan
99
kuruluşlar başarılı olmaktadır. Dolayısıyla üreticiler pazarı daha iyi tanımak
durumundadırlar. Bundan dolayı her türlü işletme kendi kurumu içinde çevre etkisini
iyi planlamalıdır. Yeşil stratejilerin yarattığı toplumsal kazanımlar; kârlılık, verimlilik,
kurumsal güven, inandırıcılık, en iyi elemanları kazanmak, marka değerini,
çalışanların bağlılığını ve hissedarların güvenini arttırmak, oluşan hataları daha kolay
telafi etmek, tüketicilerle ve rakiplerle işbirlikleri oluşturmak, kredi olanaklarını
artırmak gibi avantajlar olarak, işletmelere katlanarak geri dönmektedir (Çabuk ve
Nakiboğlu, 2003: 34-37).
İşletmelerle ilgili her şeyi araştıran, sorgulayan, zor beğenen, işletmelerin doğal
çevreye zarar vermesini kabul etmeyen müşteri modelinin ortaya çıkmasıyla,
işletmeler de postmodern sistemleri benimsemeye başlamışlardır ve sosyal sorumluluk
bilincine sahip işletme kültürü yaygınlaşmıştır. Bu zorlu rekabet ortamında
işletmelerin ayakta kalabilmeleri için tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarını karşılamış
olmaları artık tek başına yeterli değildir. Sosyal sorumluluğa ve toplumsal bilince
sahip olan işletmeler tüketicilerin gözünde son derece önemli bir imaj kazanmaktadır
(Nemli, 2000: 31).
İşletmelerin sosyo-ekonomik bir varlık olduğu düşünüldüğünde, tüketicilerin
davranışlarını yönlendirebilen “çevre duyarlılığı” karşısında tepkisiz kalmaları
beklenemez. Günümüzde özellikle pazarlama yöneticileri, çevre sorunlarına duyarlı
tüketicilerle karşı karşıya gelmektedir. İşletmeleri sadece kâr elde etmeye çalışan
kurumlar olarak değerlendiren eski anlayış; sosyal sorunlara duyarlı, kaliteyi
hedefleyen kurumlar olarak değerlendiren yeni bir anlayış karşısında hızla önemini
kaybetmektedir (Miles ve Covin, 2000: 321-322).
Yeşil terimi gerçek anlamı dışında “taze, genç, ham” olarak tanımlanmaktadır.
Yeşil, ahenk, huzur, uyum ve anlayış ile ilişkilendirilir; güven verir. Bu anlamıyla
yeşil, zararlı çevresel etkiler içermeyen nesneleri ifade etmektedir (Sami, 1986: 1058).
Günümüz tüketicileri işletmelerle ilgili bilgileri sorgulayan ve araştıran bir
kültür düzeyine erişirken, işletmelerin doğal çevreye zarar vermemeleri konusunda
duyarlık göstermektedirler. Buna bağlı olarak, işletmelerin sadece tüketici isteklerini
100
karşılamaları yeterli olmamakta; toplumsal bilince, sosyal sorumluluğa ve çevre
bilincine de sahip olmaları bir zorunluluk haline gelmektedir. Bu ve benzeri nedenlerle
yeşil pazarlama kavramı ortaya çıkmıştır.
Çevre bilinci ve çevre koruma çabalarının asırlarca öncesine kadar varan bir
geçmişi olmakla birlikte, bu alanda geniş ve kapsamlı araştırmaların ortaya çıkışı ve
etkili politikalar oluşturma çabaları 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra görülmeye
başlanmıştır (Kalafatis v.d., 1999: 521).
Yeşil pazarlama; kirlilik, enerji tüketimi ve tükenebilir kaynakların olumlu ve
olumsuz yanlarını inceleyen, toplumun ve tüketicilerin ihtiyacını tatmin etmede
sorumluluk anlayışı içerisinde uzun vadeli kârlılığı hedefleyen bir iş stratejisidir.
Amerikan Pazarlama Birliği’ne göre yeşil pazarlama; “pazarlama faaliyetlerinin çevre
kirliliği, enerji tüketimi ve diğer kaynakların tüketimi üzerine olumlu veya olumsuz
etkileriyle ilgili çalışmalardır” (Johri ve Sahasakmontri, 1998: 367). Sosyal pazarlama
kavramının bir boyutu olan yeşil pazarlama, çevresel kaygılar güdülerek üretilmiş
ürünleri satın almayı tercih eden tüketiciler için mal ve hizmetleri üretme,
fiyatlandırma, dağıtma ve tutundurma faaliyetlerinin bulunduğu bir süreçtir (Odabaşı,
1992: 75). Bu tanımlara göre yeşil pazarlama (Uydacı, 2002: 82);
 Tüm pazarlamanın alt kümesidir.
 Hem olumlu hem de olumsuz çalışmaları inceler.
 Çok geniş çaplı çevre olgusunu kapsar.
Yeşil pazarlama, klasik pazarlama anlayışına kıyasla daha karmaşık bir
yapıdadır; tüketicinin güvenerek kullanabileceği çevreye duyarlı ürünlerin nasıl
üretildiği ile ilgili bilgileri veren yeni pazarlama stratejilerini de içermektedir. Yeşil
pazarlamanın başlıca iki amacı vardır (Ottoman v.d., 2006: 77):
 Tüketiciye hitabeden malları geliştirmek için performansa, karşılanabilir
ücrete, çevreyle bağdaşan ve en az etki yaratan ürünlere ihtiyaç vardır.
 İşletme tüketici nezdinde olumlu bir algı oluşturabilmek için çevreyi koruma
fikrini özümsemeli ve bu doğrultuda ürünlerini geliştirmelidir.
101
Yeşil pazarlama; sürdürülebilir gelişme, sosyal sorumluluk, çevre korumaya
uygun ürünlerin üretilmesi, tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarını karşılarken ve uzun
vadede kazançlı olmayı düşünürken çevreye verilen zararı minimum düzeye indirmeyi
amaçlayan pazarlama yaklaşımıdır. Çevreye duyarlı ve uyumlu ürünlerin üretilmesini
teşvik
edici
önlemler
geliştirmek
ve
uygulamak
da
bu
kapsamda
değerlendirilmektedir. Geri dönüştürülebilir, çevreyle dost ürünlerin üretilerek,
fiyatının diğerlerine oranla yüksek olmasına karşın, tüketicilerin bu ürünleri tercih
etmelerini sağlamaya çalışan pazarlama çabalarıdır. Sadece ürünün kendisinin çevreye
duyarlı olmasından değil aynı zamanda tasarımından başlayarak üretilmesi,
dağıtılması, tüketilmesi ve sonrasında yaşanan süreçlerde de çevreye duyarlı olmak
anlaşılmaktadır (Rex ve Baumann, 2006: 568-571).
Yeşil pazarlama; tüketici ve toplum ihtiyaçlarının kârlı ve sürdürülebilir bir
şekilde belirlenmesi, tahminlerin yapılması ve karşılanmasından sorumlu bütünsel bir
yönetim sürecidir. Yeşil pazarlama, günümüze kadar ürünün çevresel özelliklerinin
reklâmını yapma şeklinde tanımlanmıştır. “Çevre dostu”, “geri dönüşebilir”, “doğal”,
“ozon dostu” gibi sadece ürünün çevreci özelliklerini yansıtan birçok kavram, yeşil
pazarlama için kullanılmıştır. Oysa sadece tüketim malları ve hizmetleri değil
endüstriyel mallar ve hizmetleri de kapsayan yeşil pazarlama stratejisi, sadece ürünün
değil, tüm pazarlama bileşenlerinin yeşil olmasını gerektirir. Geleneksel pazarlama
tanımı, çevreci bir yaklaşımla yeniden anlamlandırıldığında; yeşil pazarlama,
toplumun istek ve ihtiyaçlarını tatmin etmeye istekli değişimlerin meydana getirilmesi
ve kolayca uygulanması amacıyla doğal çevreye en az seviyede zarar verecek şekilde
oluşturulmasıdır (Ekinci, 2007: 49).
Günümüzde müşterilerin değişen isteklerine karşı işletmelerin sorumlulukları da
güncellenmiştir. Artık müşteriler işletmelerden topluma karşı şeffaf ve hesap verebilir
olmasını beklemektedirler. Bugünün müşterileri artık ürünün veya hizmetin yanı sıra
örgütün sosyal sorumluluk niteliğini de göz önünde
bulundurarak karar
mekanizmalarını çalıştırmaktadır. Müşterilerin çevre konularına ilişkin duyarlılıkları ve
kullandıkları ürünlerin çevreye olan etkileri hakkında bilgileri arttıkça, satın alma
kararlarında çevreyi bir ölçüt olarak değerlendirme oranları da artmaktadır (Kotler,
102
2000: 47-49). Yeşil pazarlama, pazarlama faaliyetlerinin, bütün aşamalarda ve
unsurlarda yeşil kaliteyi içermesini öngörür (Yüksel, 2002: 85-86). Tüketicilerin
ihtiyaç ve isteklerini yerine getirirken işletmenin de hedeflerine ulaşmasını sağlayacak
doğa ile dost ürünlerin tasarlanmasından, ürünün kullanım sonrasına kadar uzanan
süreçleri planlayan ve yöneten pazarlama faaliyetlerini kapsar. Yeşil pazarlama,
tüketicileri bilgilendirici işaret ve açıklamalara, ürün veya hizmeti sunum aşamasında
öncelik verir.
Küreselleşen dünya ile kıt kaynak durumunda olan çevrenin korunması işletmeler
için amaç ve hedeflerden biri durumuna gelmiştir. Çevre faktörünün önem kazanması ile
birlikte işletmelerin üretim, mamul veya hizmet oluşumu, bunlara bağlı olarak pazarlama
stratejileri önemli ölçüde değişmektedir. Doğaya dost ürün tasarımları yapılmaya
başlanmıştır ve bu ürünler “yeşil pazarlama” kavramı içinde müşterilere ulaştırılmaya
çalışılmaktadır.
Yeşil pazarlama, sosyal pazarlama kavramanın bir parçasıdır ve başka bir
şekilde şöyle tanımlanabilir: Yeşil pazarlama; ürün, fiyat, tutundurma ve dağıtım
çalışmaları ile müşteri ihtiyaçlarını ve organizasyonunun amaçlarını doğal çevreye
olan olumsuz etkilerini en aza indirerek eşzamanlı karşılayan planlama, uygulama ve
denetim politikası arasındaki karşılıklı ilişkilerini anlama yoludur (Genç ve Ayyıldız,
2006: 325-326).
İnsanoğlu, sınırlı dünya kaynakları ile sınırsız ihtiyaçlarını karşılamaya
çalışmaktadır. İşletmeler doğal kaynakları tükettikçe, tüketicilerin sınırsız isteklerini
karşılamak için yeni ya da alternatif yollar geliştirmek zorunda kalmışlardır. Sonuçta,
yeşil pazarlama önemli müşteri ihtiyaçlarını sınırlı kaynaklarla karşılama halinde
pazarlama faaliyetlerinin nasıl kullanılabileceğini incelemektedir (Aslan, 2007: 8).
İşletmeler ve tüketiciler arasında çevre bilincinin oluşması, bütün ülkelerde
çeşitli sivil toplum örgütlerinin oluşumuna ortam hazırlamış, hükümetleri de çevreyle
ilgili yasal düzenlemeler yapmaya zorlamıştır. Bunun sonucu olarak üretim ve
tüketimin her aşamasında çevreyle ilgili etkenler ön plana çıkmış, işletmeler üretim
stratejilerini çevreyle dost ve doğal dengeyi bozmayan ürünlere göre yeniden
103
biçimlendirmiştir. Bu gelişmelerin ardından pazarlama alanına kazandırılan, “geri
dönüşümlü ambalaj”, “geri dönüşümlü ürün”, “ozonla dost”, “çevreyle dost” ve “yeşil
ürün” gibi kavramların yeşil tüketicilerce benimsenmesi ve ön planda tutulması,
işletme yöneticilerinin karar alma ve uygulama aşamasında bu yönde etkili olmaktadır
(Mathur ve Knowles, 2000: 193).
Tüketicilerin sahip olduğu “doğal çevreyi koruma bilinci” karşısında işletmeler
varlıklarını sürdürebilmek için bu yönde gelişim göstermelidirler. Bu da, yalnızca kâr
elde etme amacı güden işletmelerin eski anlayışlarının yerine stratejilerini, sosyal ve
çevresel sorunlara duyarlı bir politika ile geliştirmelerini gerektirmektedir. Çevreci
pazarlama faaliyetlerinin etkin olarak gerçekleştirilmesi ancak işletmenin pazarlama
bölümünün bütün bölümleriyle, özellikle üretim bölümüyle uyumlu çalışması
sayesinde gerçekleşebilir (Yücel ve Ekmekçiler, 2008: 325).
Çevre sorunlarına sebep olan etmenler; hızlı nüfus artışı, bilinçsiz sanayileşme,
düzensiz şehirleşme, doğal kaynakların bilinçsiz kullanılması, nükleer silahlar ve nükleer
santral patlamaları, orman tahribatı, çığ, ozon tabakasının delinmesi ve buzulların erimeye
başlaması gibi olayların doğal denge üzerinde olumsuz etkiler yaparak ekosistemlerin
bozulmasına yol açması v.b. olaylardır (Keleş, 2007: 8-13). Son dönemde artan bilinçten
dolayı artık çevre ile ilgili konular medyada daha fazla yer almakta, çevreyle ilgili
faaliyetler yaygınlaşmakta ve tüketiciler de bundan dolayı çevre dostu ürün ve hizmet
sunan markaları tercih etmektedir. Bu alandaki çalışmalar henüz istenen noktaya
ulaşmamıştır ancak çevreci bilinç pazarı oluşturan değerler zincirinin tüm unsurları
tarafından her geçen gün artmaktadır. Örneğin bu alandaki çalışmalar literatüre yeni
kavramlar kazandırmıştır: “Karbon ayak izi” insanların veya kurumların doğaya
saldığı sera gazlarının genel toplam içindeki payıdır (Wever, 1996: 65).
Bazı
işletmeler, toplumsal
duyarlılığı
değerlendirmek amacıyla
yeşil
pazarlamaya önem veriyormuş gibi izlenim yaratmakta, gerçekte yeşil pazarlama
uygulamalarına kısmen yer vermekte ya da hiç yer vermemektedir. Bu tür işletmelere
“yeşil boyama” denir. Yeşil boyama; işletmelerin yeşil bilinci edinmeden, çevre
konusunun sadece reklam ve tanıtım kampanyalarında, imaj unsuru olarak
kullanılmasını ifade eder. Yeşil yıkama ya da yeşil giydirme olarak da adlandırılan
104
yeşil boyama, işletmelerin sürdürülebilir anlayışı benimsemeden, sadece dışarıdan
bakıldığı zaman yeşil bir işletme olarak görünmesini sağlayan yaklaşımdır. Bu içi boş
bir imaj çalışmasından öte değildir. Temelde işletmenin pazarlamanın hiçbir ayağında
yenilenme, değişim ya da doğaya uyumlaşma çalışması yapılmadığını gözlemlenir
(Rex ve Baumann, 2006: 568-571).
Yeşil
pazarlama uygulamaları,
işletmelere
çok sayıda önemli
katkı
sağlamaktadır. Bu katkılardan bazıları şu şekilde sıralanabilir (Küçük, 2009: 33):
 İşletmeler kendilerine özgü ve taklit edilmesi zor çevre stratejileri
geliştirdikleri ölçüde lider hâle gelmektedir.
 Çevre açısından verimliliğin sağlanması üretim maliyetlerini azaltmaktadır.
Atıkları azaltmak, enerji tasarrufu ve malzemelerin yeniden kullanımıyla işletmeler
maliyetlerini azaltabilmektedir.
 Çevre bilinçli yaklaşım, kaynakların tüketimi, enerji maliyetlerindeki
dalgalanmalar, kirlilik ve atık yönetimi gibi konularda uzun vadeli riskleri
azaltmaktadır.
 Çevre dostu olmak, bir işletmenin halkla ilişkileri ve imajı bakımından
önemli olup işletmenin sosyal sorumluluk yönünün göze çarpmasını sağlayacaktır.
 İşletmelerin çevresel performanslarının artması toplumun da faydasınadır.
Sanayi
kirliliğinden
kaynaklanan
sağlık
sorunlarına
yapılan
harcamalar
azaltılabilmektedir.
 Çevre dostu olmak işletmelerin yasalara karşı daha güvencede olmasını
sağlamaktadır.
 Pek çok tüketici bugün çevre dostu ürünleri, paketlemeyi ve yönetim
tarzlarını talep etmektedir. Bu tüketiciler, çevreye bilinçli yaklaşan işletmeleri tercih
etmektedir.
 Yeşil hâle gelmek işletmenin yeni ürünler sunarak yeni pazarlarda ve/veya
var olan ürünler için ek yararlar sunarak kendisini farklılaştırmasını sağlar. Bu durum
işletmenin müşterilere karşı değer önerisini geliştirebilir ve yeni tüketici kesimlerine
ulaşmasına olanak sağlayabilir, tüketici sadakatini üzerinde olumlu etkiler doğurabilir.
Kârlılığını artırır, diğer bir ifadeyle pazardaki konumunu güçlendirir.
105
 Yeşil pazarlama felsefesini benimseyen işletmeler ürünlerini üretip
tüketicilere sunmadan önce, ürünlerin çevreyle ilişkili yanlarını göz önünde
bulundurmalıdır. Geleneksel pazarlama ürünün kullanımını öne çıkarırken; yeşil
pazarlama, ürünün nasıl üretildiğini ve ömrünün sonunda nasıl yok olacağını öne
çıkartmaktadır.
1.8.8. Ağızdan Ağıza Pazarlama
İnsanlar, gündelik yaşamlarında çevrelerindeki kişilerle herhangi bir ürün ya da
hizmet hakkında konuşur, fikir alışverişinde bulunur ve yorumlarını paylaşırlar.
Kişilerin birbirlerinden etkilenmeleri; bir dergi, gazete ya da televizyon reklamından
etkilenmelerinden dokuz kat daha güçlüdür (Yamamoto, 2005: 47). Ağızdan ağıza
pazarlama işletmelerin bu gerçeği, ölçülebilir bir pazarlama stratejisi olarak
kullanmaları ve müşterilerine, ürünleri ya da hizmetleri hakkında konuşmalarını
sağlayacak araçları vererek bunları sohbet ortamı içine yerleştirmeleri için kullanılan
bir pazarlama uygulamasıdır (Barlett, 2006: 12-15).
Tüketiciler, bir taraftan kitle iletişiminin hedef kitlesini oluştururken, diğer
taraftan da kendileri arasında sözel ve biçimsel olmayan bir iletişim ağı içerisinde yer
alırlar. Bu iletişime “ağızdan ağıza” iletişim (word of-mouth) denir (Baysal, 2006: 77).
Ağızdan ağıza iletişimin, yıllardır insanların bildikleri, hissettikleri ve yaptıkları
üstünde önemli bir etki faktörü olduğu kabul edilir. Ağızdan ağıza iletişim;
farkındalığı, algılamayı, beklentileri, tutumları ve davranışları etkileme özelliğine
sahiptir. Ağızdan ağıza iletişimde; negatif iletişimin, pozitif ağızdan ağıza iletişimden
daha hızlı bir şekilde yayıldığı kabul edilmektedir. Ağızdan ağıza iletişim, tatmin
gerçekleştiremeyen işletmelerin ürünlerinin yok olmasına neden olabilir. Bu da
ağızdan ağıza iletişimin gücünü ortaya koymaktadır (Toros, 2009: 65).
Ağızdan ağıza iletişim aslında insanlık tarihi kadar eski bir yöntemidir. Yeni
olan, insanların doğasında var olan bu özelliğin bir pazarlama aracı olarak
kullanılmaya başlanmasıdır. Günümüzde pazarlama alanında ağızdan ağza pazarlama
yönteminin yeniden yükselişi dikkat çekici düzeylere ulaşmıştır (Ennew v.d., 2000:
78-79). Tüketici, satın alma karar sürecinin her aşamasında etkin olan ağızdan ağza
106
pazarlama
faaliyetleri,
hızla
değişen
teknoloji
ve
özellikle
Internet’in
yaygınlaşmasıyla çok tercih edilen bir pazarlama yöntemi haline dönüşmüştür.
Ağızdan ağza pazarlama kavramı, temellerini ağızdan ağıza iletişimden
almaktadır. Ağızdan ağıza iletişim bir hedef nesne (işletme, marka gibi) hakkındaki
bilginin, bir kişiden diğerine, kişi ya da diğer iletişim aracıları vasıtasıyla transferi
olarak tanımlanmaktadır (Brown v.d., 2005: 123-138). Ağızdan ağza pazarlama ise,
profesyonel pazarlama teknikleri ile tüketiciden tüketiciye iletişimi, bilinçli şekilde
etkilemek olarak tanımlanmaktadır (Kozinets v.d., 2010: 71–89).
Herhangi bir ürünü ya da hizmeti satın alan ve kullanan tüketicilerin, o ürün veya
hizmet hakkında olumlu tecrübelerini çevrelerine aktarmasına ağızdan ağza pazarlama
denir. Tüketiciler olumlu tecrübelerini aktardıkça ürünün veya hizmetin pazarlama
mesajı ücretsiz ve güvenilir bir şekilde yayılır. Bu yöntemde dikkat edilmesi gereken
unsur tüketiciler arasında kötü bir tecrübenin iyi bir tecrübeden daha çabuk yayılması
ve konuşulmasıdır (Sernovitz, 2006: 78). Bu noktada işletmelerin izleyeceği strateji;
tüketicilere sürpriz ve merak odaklı içeriklerle yaklaşmaları olmalıdır. Bu içerikler iyi
tecrübelerinin de kötü bir tecrübe kadar çabuk yayılması sağlanabilecektir. Çünkü
tüketiciler kendilerine yapılan sürprizler hakkında konuşmayı severler.
Ağızdan ağıza pazarlama; insanların ürün, marka ya da hizmetlerle ilgili
konuşmalarını sağlayan farklı birçok pazarlama yöntemini içinde barındırmaktadır. Bu
yöntemlerden
bazıları;
başkalarını
etkileme
gücüne
sahip
kişilerin
ürünü
denemelerinin sağlanmasını öneren “ürün yerleştirme” yoluyla pazarlama, sosyal ağlar
vasıtasıyla ürünle ilgili bilgi yayacak “toplum gönüllüleri” organize ederek pazarlama,
marka elçilerinin ön plana çıktığı evangelist pazarlama ya da çevrimiçi ortamda
gerçekleştirilen farklı viral pazarlama uygulamalarıdır (Kozinets v.d., 2010: 71-89).
Ağızdan ağıza yayılma, bir tüketicinin ürün ya da servis ile ilgili bilgisinin
olması ve bunlarla ilgili fikirlerini, düşüncelerini ve deneyimlerini diğer tüketicilerle
paylaşması durumunda gerçekleşmektedir. İki ya da daha fazla insan arasındaki;
çevrimiçi ya da çevrimdışı ortamda gerçekleşen; bir kuruluş, marka, ürün ya da hizmet
ile ilgili, her zaman tavsiyeyi içermeyen; resmi olmayan; olumlu ya da olumsuz
107
konuşmalardır (Sun v.d., 2006: 1112). Ağızdan Ağıza Pazarlama Derneği (Word of
Mouth Marketing Association - WOMMA)’nin tanımına göre ağızdan ağıza yayılma,
“tüketicilerin yarattığı ve dağıttığı, pazarlamayla ilgili bilgilerin bir başka tüketiciye
iletilmesidir”. Ağızdan ağıza pazarlama ise “tüketicilerin pazarlama odaklı bilgileri
yaratma ve diğer tüketicilere yayma konusundaki çalışmalarını etkilemek için kuruluş
tarafından gerçekleştirilen çabalarının tümü”dür (Kotler, 2009: 116).
Tüketicilerin ve endüstriyel satın alıcıların karar verme sürecinde ağızdan ağıza
iletişimi kullanmalarının birçok sebebi vardır. Bu perspektiften bakıldığında, kişisel
iletişim yoluyla deneyimlerin paylaşılması, ürünün satın alınmasında belirleyici
olabilmektedir. Bu yüzden ağızdan ağıza iletişim, satın alma kararı verilirken
belirsizlikleri azaltan informal bir bilgi kaynağıdır. Ağızdan ağıza iletişimin asıl
avantajı, genellikle yüksek esnekliği ve karşılıklı ilişkinin olduğu sürekli
geribildirimlerde görülür (Brown v.d., 2005: 127).
Ağızdan ağıza pazarlama, tüketiciye bir mesaj iletmekten çok, onlarla birlikte
bir mesaj yaratmayı hedeflemektedir. Tüketicileri kampanyanın bir parçası haline
getirerek, onları bir marka elçisine dönüştürmeyi amaçlamaktadır. Böylelikle
tüketiciler kuruluşun satış elemanlarına dönüşmektedir. En eski pazarlama yöntemi
olan “tavsiye”nin öneminin farkına varılmasıyla birlikte alternatif bir yöntem olarak
ön plana çıkan ağızdan ağıza pazarlama, etkililiğini kanıtlayarak günümüz pazarlama
dünyasındaki yerini almıştır (Silverman, 2001: 98).
Ağızdan ağıza pazarlama; insanları, hizmet ya da ürünler hakkında birbirleriyle
konuşmaları konusunda teşvik eden, destekleyen ve onlara konuşmaları için bir neden
verip bu konuşmaların başlamasını kolaylaştıran farklı pazarlama yöntemlerini
kapsayan bir kavramdır. Bu yöntemlerden bazıları, gönüllüleri kendi sosyal ortamları
içinde organize ve motive etmeyi; medyayı ya da bir ünlüyü kullanarak marka, ürün
ya da hizmet hakkında söylenti yaratmayı ya da diğerlerini etkileme gücüne sahip
insanların ürünü kullanmalarını sağlamayı içermektedir (Chiarelli, 2006: 42-43).
Bütün ağızdan ağıza pazarlama yöntemleri müşteri memnuniyeti, iki yönlü
diyalog ve şeffaf iletişime dayanmaktadır. Asıl amaç, tüketicilerin ürün ya hizmetlerle
108
ilgili eğitilmesi; düşüncelerini paylaşabilecek yetiye sahip insanların belirlenmesi;
bilgi paylaşımını kolaylaştıracak araçların sağlanması; fikirlerin ve bilgilerin nasıl,
nerede ve ne zaman paylaşıldığının öğrenilmesi; ürünü ya da hizmeti destekleyenlerin,
onlara karşı olanların ya da onlarla ilgili hiçbir fikre sahip olmayanların dinlenmesi ve
sorularına yanıt verilmesi olarak özetlenebilir (Toros, 2009: 90).
1.8.9. Tacizkâr Pazarlama
Günümüz rekabet ortamında reklam, ürün ve hizmetlerde seçeneklerin çokluğu
bu alanda “seçenek kirliliği” kavramının doğmasına neden olmuştur (Sheth v.d., 2000:
55). Müşteriler bir gün içinde; televizyon reklamları, radyo reklamları, gazete ve dergi
ilanlarının yanı sıra, bilgisayardan gelen mesajlar, telefon mesajları, billboardlar,
tişörtlerdeki logolar, havaalanı, asansör ve toplu taşıma araçlarındaki reklamlar olmak
üzere sayılamayacak kadar çok reklâm mesajıyla karşı karşıya kalınmaktadır. Farklı
uğraşlarla ilgilenen müşterilerin sürekli bir biçimde bu tür mesajlarla karşı karşıya
kalmaları, günümüz pazarlama uygulamalarının kullandıkları yöntemlerden biridir. Bu
mesajlar tüketiciye yönlendirilirken izin alınmamakta tüketicinin ilgisini bölüp, başka
bir şey düşünmeye yönlendirmek amacı güdülmektedir. İzin alınmadan yapılan bu
pazarlama çeşidine “tacizkâr pazarlama (interruption marketing)” denilmektedir
(Kotler, 2009: 135).
Tacizkâr pazarlama; zamandan tasarruf etmek isteyen bireyler için önemli bir
sorundur. Bireylerin dikkatini çekerek bir takım mesajlar vermeye çalışan işletmeler
çoğunlukla başarısız olmakla kalmayıp, bireylerin zamanını da gereksiz şekilde
harcamaktadır. Müşterilerin cep telefonlarına gelebilen mesajlar, elektronik posta
kutularına gelen farklı tanıtımlar, reklamlar, Internet üzerinden müşterileri uyarıcı
çeşitli uygulamalar, televizyon, radyo, gazete, dergi v.b. görsel materyaller aracılığıyla
verilen bilinçaltı mesajlar bunlara örnek olarak verilebilir.
1.8.10. İzinli Pazarlama
1999 yılında Amerikalı pazarlama uzmanı Seth Godin tarafından ortaya atılan
“izinli pazarlama (permission marketing)” kavramı, geleneksel pazarlama iletişiminin
109
hedef kitleyi mesajla bombardımana tutmak yaklaşımına karşı yeni bir bakış açısı
getirmiştir (Godin, 2001: 9). Bu yeni bakış açısı; bireylere özel, bekledikleri ve almak
istedikleri iletişim mesajlarını vermeye dayanır. İzinli pazarlama, tüketicilerin anket,
üyelik bilgileri yoluyla kendi izinleri doğrultusunda vermiş oldukları kişisel
bilgilerinin kullanılarak ilgi alanları ve ihtiyaçlarına yönelik yapılan pazarlama
çalışmalarının tümünü kapsamaktadır. Bu yöntemde tüketiciler kendilerine yapılacak
olan pazarlama kampanyasının şekillenmesinde pazarlamacılara yardımcı olmaktadır.
Tüketicilerin kendileri tarafından şekillendirilmiş ve ilgi alanları doğrultusunda
hazırlanmış kampanyalara daha istekli katılmaları söz konusu olmaktadır.
İzinli pazarlama; tüketicilerin anket, üyelik bilgileri v.b. yoluyla kendi izinleri
doğrultusunda vermiş oldukları kişisel bilgilerinin kullanılmasıyla onların ilgi alanları
ihtiyaçları, demografik bilgileri, gelir seviyeleri göz önüne alınarak hazırlanmış
pazarlama çalışmalarının tümünü kapsamaktadır (Godin, 2001: 7).
İzinli pazarlama yaklaşımı, geleneksel pazarlamanın, “tacizkâr pazarlama”nın
hedef kitleyi mesaj bombardımanına tutmasına ve reklam kirliliğine karşı yeni bir
bakış açısı getirmiştir. Bu yaklaşım, bireylere özel ve onların almak istedikleri iletişim
mesajlarını verme esasına dayanmaktadır. Bunun yapılabilmesi için bireyler birer
yabancı olarak görülmemeli, birebir ilişkiler başlatılmalı ve bu ilişkiler sonucunda
onlardan alınan izin ve izinli olarak elde edilen bilgilere dayanan bir pazarlama
iletişimi stratejisi belirlenmelidir (Barwise ve Strong, 2002: 18-22).
İzinli pazarlama uygulamalarında tüketiciler, yapılacak olan kampanyanın
sınırlarını kendileri belirlemektedirler. Kampanyalara dahil olmak ya da kampanyadan
çıkmak kendi inisiyatiflerindedir. Böylelikle istedikleri kampanyaya katılırken,
istemedikleri kampanyadan da ayrılma hakkına sahiptirler. Seth Godin’e göre iznin
beş aşaması vardır (Godin, 2001: 78-93): En yüksek düzeydeki izne “serum takma
izni” denilmektedir. Doktor, hastasına iyi geleceğini düşündüğü her şeyi kendisine
enjekte etmek için hastasından yazılı izin almaktadır. Böylelikle sadece hastanın
alacağı ilaçları belirlemekle kalmaz, tedavi için gereken masrafları da hastasına fatura
etme imkanı bulunmuş olunur. Tüketiciden serum izni alan işletmeler de o kişi adına
satın alma kararı vermektedirler. Bu çok büyük bir ayrıcalık olmakla birlikte, eğer
110
işletmeler tüketici adına yaptıkları seçimlerde yanılırlarsa ya da izinleri kötüye
kullanırlarsa, tüketici gözünde bütün güvenilirliklerini yitirmiş olacaklardır. Dergi
abonelikleri bu modele iyi birer örnek oluşturmaktadır. Tüketiciler her bir sayı için
dergiyi okumadan para ödemektedirler. Bunun altında zaman ve para tasarrufu gibi
nedenler yatmaktadır.
Bir sonraki aşama “izin seviyesi puanlı sistem”dir. Puanlar tüketicinin dikkatini
çekecek şekilde ölçeklendirilmekte ve resmi hâle dönüştürülmektedir. Sperry and
Hutchinson (S&H) isimli bir kuruluşun yeşil pulları bu sisteme örnek oluşturmaktadır.
Mağaza müşterilerine yaptıkları her alışveriş karşılığı yeşil pullar vermiştir. Müşteriler
ise bu pulları küçük bir kitapçığa yapıştırıp, biriktirmişlerdir. Bu kitapçıkların
karşılığında ise hediye kazanmışlardır. Mağaza bu pulları müşteri sadakatini
ödüllendirmek ve satın alma sıklığı yaratmak için kullanmıştır.
“Puan sorumluluğu” ismi verilen programlarda ise her puanın gerçek bir değeri
vardır. Mil puan gibi karşılığı olan ve garantili olarak kullanılabilecek puanlardır. Puan
fırsatı modeli, puan sorumluluğunun tam tersidir. Tüketicilere ödül verileceği garanti
edilmemektedir. Ancak ödül kazanmaları için daha fazla şans verilmektedir.
Tüketicinin bir davranış sergilemesi karşılığında kendisine ücretsiz olarak binlerce
piyango bileti verilmesi bu modele örnek oluşturmaktadır.
İznin bir sonraki seviyesi “kişisel ilişkiler”dir. Bu ilişkiler sonucunda
tüketicilerin davranışları değiştirilebilmekte ve yönlendirilebilmektedir. Disney’deki
birçok üst düzey yöneticinin tek görevi sanatçılarla ilişkileri sürdürmek ve kanalların
açık kalmasını sağlamaktır. Kişisel ilişkilere verilecek en güzel örnek kartvizit
kutularıdır. Kartvizit kutularındaki kartları üçe ayırmak mümkündür. Kendileriyle
iletişim kurulmasına yüksek seviyede izin veren kişiler (kendilerine telefon
edildiğinde memnuniyetle dinleyecek olanlar), orta seviyede izin veren kişiler (bir
tanıdık vasıtasıyla ulaşılan ve tüketicinin mesajını iletebilme şansı olanlar) ve sıfırdan
başlamak koşuluyla izin alınabilecek kişiler. Bu kartvizit kutusu, sahibinin dışında
kimseye fayda sağlamamaktadır. Çünkü önemli olan kutunun sahibinin bu kişilerle
kurduğu kişisel ilişkilerdir.
111
İzinli pazarlama uygulamalarının işletmelere sağladığı katkılardan bazılarını şu
şekilde sıralamak mümkündür (Kırcova, 1999: 167):
 Tüketicilerden izin alınarak tutundurma mesajları gönderildiği için onların bu
tür mesajlara karşı daha olumlu bir tutum göstermesi mümkündür.
 İzin vererek tutundurma mesajları almayı kabul eden tüketici, işletmeye karşı
daha sadık olur. Bu da sonuçta işletmenin daha kârlı olmasına yol açar.
 Kitlesel pazarlama yerine birebir pazarlama tercih edildiği için mesajların
etkinliği diğer yöntemlere göre çok daha yüksektir.
 İzinli olarak mesaj gönderildiği için işletme imajının da zarar görmesi söz
konusu değildir.
 Mevcut ve muhtemel müşterilerle doğrudan iletişim olanağı sağlamaktadır.
 Daha düşük maliyetlidir.
Müşteriden alınan izinin zaman içerisinde istismar edilmesi izinli pazarlama
uygulamalarının dezavantajı olarak gösterilebilmektedir (Şahin, 2004: 21).
1.8.11. Mobil Pazarlama
Mobil pazarlama; rekabetin arttığı yeni dünya yapısında öne çıkmak, daha az
kaynakla daha çok iş yapmak, en son teknolojileri kullanarak operasyonel maliyetleri
en aza indirmek ve modern bir yapı kazanmak için mobil teknolojilerinden yararlanan
yeni bir pazarlama yaklaşımıdır (Megdadi ve Nusair, 2011: 102-105). İş dünyasının
her geçen gün daha hızlı bir yapıya bürünmesi, mobil telefonların insanların iletişim
kurma şeklini tamamıyla değiştirmiş olması ve tüketicilerin sürekli yanlarında
taşıdıkları bir cihazla birlikte olmaları işletmeler açısından son derece önemli bir
gelişme ve fırsattır.
Yüksek hızdaki kablosuz ağ teknolojilerinin ortaya çıkışı ve mobil telefonlarının
pazar paylarının artışı, global pazarlama ve reklam endüstrisinin bu gerçeği bir
pazarlama iletişimi aracı olarak kullanmasına neden olmuştur. Mobil Pazarlama
Birliği’nin (Mobile Marketing Association - MMA) tanımına göre mobil pazarlama
“çapraz medya ya da pazarlama iletişimi programları kapsamında yer alan bütünleşik
112
içeriklerin iletilmesini ve yanıtlanmasını sağlayan kanalların kablosuz araçlar olarak
kullanılması”dır. Bu tanıma bakıldığında mobil pazarlamanın sadece mobil iletişimi
kapsamadığı; pazarlama, satış, reklam ve promosyonu da içine aldığı görülmektedir
(Smutkupt v.d., 2010: 52-54).
Mobil pazarlama herhangi bir ürün, hizmet ya da fikrin tanıtımının tüketicinin
kişiselleştirilmiş, zaman ve lokasyon bazlı bilgi almasını sağlamak amacıyla kablosuz
bir araç vasıtasıyla yapılmasıdır. Markalar ile son kullanıcıları arasında haberleşme ve
eğlence kanalı oluşturan ve bunun için mobil cihazları ve teknolojileri kullanan yeni
pazarlama kanalı mobil pazarlama; işletmelere tüketicilerini farklı özelliklerine göre
kategorize edebilme, mesajlarını ve tekliflerini tüketicilerine hızlı, doğru ve geri dönüş
oranı yüksek bir kanaldan ulaştırabilme imkanı tanımakta ve ilişkinin değere
dönüştürüldüğü bir ortam sağlamaktadır (Tanakinjal v.d., 2007: 24).
Teknolojinin ilerlemesiyle önem kazanan mobil pazarlama zaman içerisinde çok
önemli gelişmeler kaydetmiştir. Önceleri hedef kitle profili düşünülmeden birçok
kişiye gönderilen kısa mesajların yerini zaman içerisinde MMS, Mobil Internet ve 3G
almıştır. Mobil pazarlamanın geçirdiği bu evrim, kısa mesaj servislerinden, 3. nesil
mobil ağlar teknolojisine kadar uzanmaktadır (Megdadi ve Nusair, 2011: 111).
Mobil pazarlamada en fazla kullanılan araç olan SMS mesajları, klasik
pazarlama kanalları ile karşılaştırıldığında çok daha ucuz ve hızlı bir pazarlama aracı
olarak değerlendirilmektedir. SMS mesajların bir pazarlama aracı olarak kullanılmaya
başlandığı ilk zamanlarda; lokasyon ve yer bazlı olmaktan uzak, iletilen kitlenin
ihtiyaçları göz önünde bulundurulmaksızın gönderilen kısa metin mesajları zaman
içinde yerini interaktif mesajlara bırakmış, anlık kontör ya da hediye kazanma gibi
ödüllerle desteklenmiş ve kampanyalara katılımın artması sağlanmıştır (Fattah,
2000:13).
1.8.12. Etkileşimli / Viral Pazarlama
Bir işletmenin, gelişmesi için gerekli olan faaliyetlerinde ve işletmenin
pazarlama aktivitelerinde müşterilerle, üreticilerle, aracılarla ve diğer alt yapısal
113
ortaklarla pazar şartlarından dolayı bütünleşmek istemesi ilişki pazarlaması
uygulanması gereğini doğurmaktadır. İşletmenin kendi müşterileri ile daha
yakın )ilişki içerisinde bulunabilmek için uyguladığı bu yaklaşım teknolojinin desteği
ile etkileşimli pazarlamayı ortaya çıkarmaktadır (Richardson ve Domingos, 2002: 78).
Viral etkiye sahip ağızdan ağıza pazarlama yöntemleridir. Günümüz
teknolojileri sayesinde tüketicilerin deneyimlerini büyük kitlelere aktarma olanakları
ortaya çıkmış, bu sebeple de etkileşimli pazarlama yöntemlerinin kullanım alanları ve
etkileri artmıştır. Etkileşimli pazarlama, kişilerin bir pazarlama mesajını diğer
insanlara aktarmalarını teşvik eden stratejiyi tanımlanmakta ve bu şekilde mesajın
yayılımında önemli bir potansiyele işaret etmektedir (Helm, 2000: 158-161).
Etkileşimli pazarlama, işletmelerin mal ve hizmetleri hakkında bir fısıltı veya söylenti
yaratmanın en etkili ve maliyet etkin yöntemlerinden biridir. Virüslere benzer şekilde
etkileşimli pazarlama stratejileri mesajın binlerce kişiden milyonlarca kişiye
yayılmasını sağlayarak avantaj yaratır.
Bu anlayış içinde, bireyleri tüketime teşvik eden etkilerin başında sosyal
etkilerden bahsetmek gerekir. Etkileşimli pazarlama yöntemleri uygulamada farklı
şeklilerde karşımıza çıkmaktadır. Bu yöntemlerin arasında bazen çok küçük yöntem
farklılıkları vardır (Yamamoto, 2005: 55-62).
Viral pazarlamaya eşdeğer olarak virütik pazarlama, virüsle pazarlama, vızıltı
pazarlaması ve bulaşıcı pazarlama gibi terimlerin kullanıldığını görmek mümkündür.
Viral pazarlama, ürün tanıtımı ve dağıtımı için tüketici iletişim ağlarını kullanarak
işletme faaliyetlerinin yürütülmesinde kullanılır. Viral pazarlama, Internette
mesajların dolaşmasıyla ortaya çıkmıştır. Elektronik ticaret, gruplar, topluluklar ve
mesaj gönderme sistemi; işletmelerin tutundurma faaliyetlerini geliştirmek için
kullandıkları araçlardır (Phelps, 2004: 21).
Günümüzde,
kuruluşların
daha
etkin
pazarlama
faaliyetleri
gerçekleştirmelerinin gerekliliği göz önüne alındığında, yeni teknoloji ve pazarlama
yaklaşımlarına uyum sağlamaları sonucu ortaya çıkmaktadır. Teknolojinin, pazarlama
uygulamalarına getirdiği yeniliklerle birlikte, özellikle de Internet üzerinden iş
114
yapabilme imkanının ortaya çıkmasıyla pazarlama uygulamaları yeni bir boyut
kazanmıştır. Kendisine ait kuralları bulunan ve sanallığıyla fiziksel ortama önemli bir
alternatif olan Internet; kuruluşların rakiplerinden farklılaşmalarını sağlayacak yeni bir
mecra olarak pazarlama aktivitelerine hız ve etkinlik kazandırmaktadır (Jurvetson,
2000: 46). Etkileşimli pazarlamanın yükselen pazarlama değeri olmasının en önemli
nedeni, pazarlama ortamlarının yüksek maliyetlere gelmesi ve kârlılıkların bu ticari
ortamda, geleneksel pazarlama maliyetlerini karşılayamamasıdır (Sandler, 2001: 11).
İnsanlar bir takım nedenlerden dolayı, ürünler ya da hizmetlerle ilgili
deneyimlerini, bilgilerini paylaşmak istemektedirler. O ürüne sahip olmanın getirdiği
statü ya da başkalarına yardımcı olmak amacıyla satın alma deneyimlerini paylaşma
ihtiyaçları bu nedenlerden bazılarıdır. Tüketicilerin bu gibi amaçlarla yaptıkları
konuşmaları aile bireylerine, arkadaşlarına ve sosyal ağlarındaki diğer kişilere
iletmektedirler. Bu referans odaklı süreç ağızdan ağıza yayılma iletişimi olarak
bilinmekte, güçlü ve etkili bir iletişim yöntemi olarak kabul edilmektedir. Etkileşimli
pazarlama ise bu yayılmanın elektronik ortamda gerçekleşen biçimidir. Kavram;
tüketicilerin, genellikle elektronik ortamda birbirlerine iletmeleri için eğlendirici ve
bilgi verici mesajların yaratılması olarak tanımlanmaktadır (Kotler ve Keller, 2006:
142).
Draper Fisher Jurvetson, 1997 yılında biyolojik virüsün yayılmasına benzer bir
şekilde elektronik ortamda mesajın yayılması arasındaki benzerliğe dikkat çekerek
“viral pazarlama” terimini kullanmıştır. Jurvetson bu hızlı yayılımdan faydalanmak
amacıyla yeni bir ürünün tanıtımı için web sitesinde elektronik posta bağlantısı kurmuş
ve kısa sürede 12 milyon Hotmail abonesine ulaşmıştır (Jurvetson, 2000: 45).
Viral pazarlama çok katlı pazarlamanın işleyiş mantığına sahip olup kartopuna
benzetilir. Mesaj, kartopu gibi tüketiciden tüketiciye geçerek toplam ulaşılan kişi
sayısı artar. Bir ürünün tüketicisi satın aldıgı ürünle ilgili bilgileri diğer insanlara
aktarmaya başladığı andan itibaren, o ürünü satın alabilecek potansiyel tüketicilere
pazarlama yapma fırsatı sunmaktadır (Fattah, 2000: 30).
115
Tüketicilerin Internet ortamında tecrübelerini, memnuniyetlerini, hayal
kırıklıklarını binlerce, milyonlarca tüketiciyle paylaşmalarını sağlayacak birçok
yöntem bulunmaktadır. Tüketiciler arkadaşlarına e-posta gönderebilir; düşüncelerini
dile getirmek için sohbet gruplarına katılabilir; hakkında yorum yapacağı ürünü üreten
kuruluşun web sitesine girip kendi yorumunu yazabilir, bazı web sitelerinde ürüne ya
da hizmete puan verebilir; kendi web sitelerinde ürün ya da hizmetle ilgili bilgi
yayınlayabilir ya da fan sitesi, protesto sitesi gibi bir kuruluşa ithafen web sitesi
kurabilirler. Bütün bunlar, eğlenceli ve bilgi verici mesajlar içerecek şekilde hazırlanan
internet bazlı uygulamalarla insanların ürün ya da hizmet hakkında konuşmalarını
sağlayan viral pazarlamanın farklı araçlarından sadece bazılarıdır (Argan ve Tokay,
2004: 169-171).
Viral pazarlama teknolojik alt yapısıyla işletmelere ve tüketicilere önemli
katkılar sağlamaktadır. Viral pazarlama, işletmeler için düşük maliyetli, çok kişiye
ulaşma ve geribildirimi hızlı bir pazarlama faaliyeti, tüketiciler için ise ücretsiz hizmet
ve bilgilerin sunulduğu bir servis olarak işlemektedir (Phelphs, 2004: 335-337).
İşletmeler günümüzde, ürün ve hizmetlerini müşterilerine yaygın bir şekilde
kullanılan Internet aracılığı ile tanıtma ve ulaştırmanın farklı yollarını kullanmaktadır.
İşletmelerin ürün ve hizmet bilgileri artık müşterilerle sesli ve görüntülü olarak
buluşturulmaktadır. Müşteriye özel hazırlanan içerikler, sürprizler, onlardan gelen geri
dönüşler doğrultusunda şekillendirilen ürünler ve hizmetler Internet aracılığıyla daha
hızlı ve kolay başarılabilen uygulamalara dönüşmüştür. Müşteriye özel yürütülen
faaliyetler hem müşterinin kendisini değerli hissetmesini sağlamakta hem de işletme
ve müşteri arasındaki bağı güçlendirmektedir. Bu tür uygulamaların ve daha gelişmiş
türlerinin yakın gelecekte farklı sektörlerde farklı ölçeklerde faaliyette bulunan bütün
işletmeler tarafından kullanılır hâle geleceği öngörülmektedir (Odabaşı v.d., 2002: 98101).
Bu noktada etkileşimli pazarlama da, işletmelerin sadece müşteriye kendi ürün
ve hizmet bilgilerini yollamaları değil, önceden müşteriler hakkında elde ettikleri
bilgileri onlarla paylaşarak, müşterilerin kendileri için ne kadar önemli ve değerli
olduğunu
müşterilerine
hissettirmeleridir.
116
Bu
tanım
irdelendiğinde,
bilgi
teknolojisinin hızlı gelişimi ile etkileşimli pazarlamanın öneminin doğru orantılı bir
şekilde gelişerek büyüyeceği öngörülebilmektedir (Helm, 2000: 159). İlişkisel
pazarlamanın mantığında yatan kişiye özel pazarlama faaliyetleri müşteriyi her an ve
her yerde etkileyebilecek hâle dönüşecektir. Günümüzde bu etkileşim; radyo,
televizyon, bilgisayar, cep telefonu, billboard, Internet vb. ortamlarda, farklı ve
gelişmiş teknolojik cihazlarla ve yöntemlerle oluşmaktadır. Yakın gelecekte ise, çok
farklı teknolojik araçlar da bu etkileşime katılacaktır. İşletmeler, teknolojinin
sınırlarını zorlayarak reklamın her türünü kişiye özel pazarlama faaliyeti aracı olarak
kullanacaklardır.
1.8.13. Uluslararası Pazarlama
Pazarlamanın ülke sınırları dışında iki veya daha fazla ülkeyle yapılmasına
uluslararası pazarlama denir. Küreselleşme olgusuyla birlikte dünya pazarları
uluslararası küresel pazar haline gelmiştir. İşletmeler Internet ve bilgisayar gibi
teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte ürettikleri mal ve hizmetleri, dünyanın her
yerinde pazarlayabilmektedirler. Yeni ekonomi olarak da bilinen küresel ekonomide
uluslararası pazarlama yapılmaktadır (Akat, 2001: 10).
Uluslararası pazarlama, bir kazanç sağlama amacıyla seçilmiş müşteri
gruplarının ihtiyaç ve isteklerini tatmin için işletme kaynaklarının çözümlenmesi,
planlanması, örgütlenmesi, kullanılması ve denetiminin uluslararası düzeyde
yürütülmesidir (Czinkota ve Ronkanien, 1995: 25).
Günümüzde giderek önem kazanan küreselleşme eğilimleri doğrultusunda
uluslararası pazarlama, “küresel tüketici ihtiyaçlarının yerli ve uluslararası rakiplerden
daha iyi bir şekilde belirlenmesi, karşılanması ve pazarlama faaliyetlerinin küresel
çevrenin sınırlamaları çerçevesinde koordine edilmesi” şeklinde tanımlanabilir
(Mutlu, 1999: 22). En geniş haliyle uluslararası pazarlama şu şekilde tanımlanabilir:
Uluslararası pazarlama, kişisel ve örgütsel amaçlara ulaşmayı sağlayacak mübadeleleri
gerçekleştirmek için malların, hizmetlerin ve fikirlerin geliştirilmesi, fiyatlandırılması,
tutundurulması ve dağıtılmasına ilişkin olarak birden çok ülkede yapılan planlama ve
uygulama sürecidir (Çınar, 2005: 17).
117
Pazarlamada, uluslararası pazarlama süreci önem kazanarak gelişmektedir.
Uluslararası pazarlamanın gelişmesinde iki önemli faktör rol oynamaktadır. Bunlardan
birincisi uluslararası pazarların yüksek talep ve satışlar dolayısıyla cazip (çekici)
duruma gelmesi, ikincisi ise, ulusal (iç) pazarın doyuma ulaşmasıdır. Uluslararası
pazarlamada başarılı olabilmek için, uluslararası pazarların yapısının ve koşullarının
iyi bilinmesi gerekir. Uluslararası pazarlama koşullarına uygun fırsatların
değerlendirilmesi için zamanlama, yeterli teknoloji ve kaynaklara sahip olmak da
gereklidir. Uluslararası pazarlamada üretici, aracı ve müşteri ilişkileri ulusal
pazarlamaya göre daha karmaşık olup, daha zordur (Sommers v.d., 1992: 78).
Uluslararası pazarlamada göz önünde bulundurulması gereken faktörler vardır.
Bunlar; ekonomik ve demografik çevre koşulları, kültürel ve sosyal çevre koşulları ve
politik ve yasal çevre koşullarıdır. Uluslararası pazarlama yapmak için bu pazardaki
müşterilere sunulacak mal ve hizmet üreterek, pazara girilmesi gerekir. Uluslararası
pazarlara girebilmenin birtakım şekilleri vardır. Bunlar; ihracat, lisans anlaşması,
doğrudan yatırımlar ve ortak girişimdir (Kırcova, 1999: 96).
1.8.14. Buzz Pazarlama / Söylenti Yaparak Pazarlama
Söylenti
pazarlaması
küreselleşen
dünyada
en
popüler
pazarlama
uygulamalarından biri hâline gelmeye başlamıştır. Genelde dedikodu ya da fısıltı
pazarlaması olarak anılır. İngilizce terminolojide “buzz marketing” olarak
geçmektedir. Bu pazarlama uygulaması, ürünleri deneyen gönüllü kişilerin
deneyimlerini günlük hayatta karşılaştıkları kişilere herhangi bir zamanda aktarmasını
gerektirir (Kirby, 2005: 85).
Günümüzde gelişen teknoloji sayesinde kişilerin deneyimlerini büyük kitlelere
aktarma olanakları ortaya çıkmış bu sebeple de söylenti pazarlamasının etkileri
güçlenmiştir. Ürün ve hizmet sunumunda bu yöntemin etkin kullanılmasının önemi
giderek artmaktadır. Çünkü bu tür pazarlama yönteminde sosyal ve şebeke (network)
etkilerinden yararlanma olanağı ortaya çıkmıştır. Bu yöntemin çıkış noktası
işletmelerin artık yalnızca bireylere değil, müşteri şebekelerine satış yapma
118
düşüncesini geliştirmeleri ve bu konuda etki yaratacak yöntemleri keşfederek
uygulamalarıdır (Kaser, 2007: 10-11).
Bireyleri alıma teşvik eden etkilerin başında sosyal etki gelmektedir. Bu etki
popüler kültüre dahil olabilmek için yaratılmakla birlikte, pazarlamacıların karşısına,
izlenecek farklı yollar çıkarmaktadır. Dedikodu pazarlaması dünyadaki en güçlü
araçlardan biri olarak değerlendirilmektedir. Söylenti türündeki pazarlama çabalarının
müşterilerin alım eğilimleri üzerinde güçlü etkiler yaratması sonucunda ve daha fazla
kullanılması söz konusu olmaktadır. Dedikodu amacıyla söylenti pazarlamasının
amacı temel değerleri açısından aynıdır. Bir ürün/hizmet hakkında söylenti yaratarak
satışları arttırmak ve ürün/hizmet hakkında alıcılar nezdinde fikir uyandırmak ve ürün
hizmet veya işletme kredibilitesini geliştirmektir. Bu tür bir yaklaşımda ürün/hizmet
sunumunda kullanılan materyallerde farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Çünkü aslında bu
yaklaşım herkes tarafından her yerde her şey için uygulanan bir yöntemi
kapsamaktadır (Engel, 2006: 22-23).
Bu yöntemin diğer pazarlama eğilimlerinden farkı; pazarlamacıdan tüketiciye
ürün ve hizmeti alıma yönlendirme tekniğinin farklılaşması ve tanıtım tekniğinde
tüketiciden tüketiciye yönelinmesidir. Basılı veya televizyon reklamlarının tüketici
üzerindeki etkisini kaybetmesi bu tekniği desteklemektedir. Günümüzde bir tüketici
günde pek çok reklama maruz kalmaktadır. Bu da bir çok reklamın iletişim sürecinde
dikkate alınmaması anlamına gelmektedir. Bireyler reklamlara daha şüpheci
yaklaşmaktadır. Bir çok reklamın abartı içermesi ürün hakkındaki beklentilerin
yükselmesine sebep olmakta çoğu zaman bu durum müşterilerin hayal kırıklığı
yaşamasına yol açmaktadır. Oysaki yakın dostların, aile bireylerinin, arkadaşların ve
değer verilen kişilerin bir ürün hizmet veya işletme hakkındaki yaklaşımları her zaman
etkilidir ve çoğu zaman dikkate alınırlar. İnsanlar genellikle kendilerine benzer
düşünce ve tutuma sahip olan insanlarla bağlantı kurarlar. Bu bağlantılar
görülmemekle birlikte birbirine benzeyen insanların kendi kümelerini oluşturdukları
bilinmektedir. Söylenti bu kümelerde yer alan bireylerin ortak noktalarından yola
çıkılarak yayılır. Söylenti olarak gelişen bilgi, oluşan kümelerde tutulur. Şebeke içinde
yer alan merkezler ve birleştiriciler bu bilginin dağıtımında etkili olurlar. İnsanlar bu
119
bilgiler hakkında konuşurlar, bunları birbirlerine aktarırlar. Zaman zaman zayıf
bağlantılar Internet sayesinde güçlü etki sağlar. Bu yüzden “söylenti”, pazarlamada
önemli bir unsur haline gelmiştir (Carl, 2006: 610-621).
1.8.15. Ağ (Network) Pazarlaması
World Wide Web (www) ve yaygın Internet kullanımı, işletmeler ile müşteriler
arasındaki ilişkinin boyutunu büyük ölçüde değiştirmiştir. Bu değişim çift yönlü bir
değişimdir. Hem işletmelerin müşteriye olan hem de müşterinin işletmeye olan
yaklaşımı, iki taraf arasındaki ilişkinin şekli ve kapsamı köklü bir biçimde değişime
ve dönüşüme uğramıştır. Internetin, bütün dünyaya hızlı bir şekilde yayılması ve daha
fazla kullanıcıyı daha uygun şartlarda ulaşabilmesi pazarda pek çok kuralın
değişmesine neden olmuştur. İşletmeler, Internet yoluyla tüm dünyayı tek bir pazar
olarak görmeye başlamışlardır. İstedikleri pazarlara rahatlıkla girebilen işletmeler,
boyutları ne olursa olsun tüm dünya ile rekabet edebilir hâle dönüşmüşlerdir. Ayrıca
Internet ortamında yürütülen faaliyetler işletmelerin sabit ve değişken maliyetlerinde
de değişikliklere yol açmıştır. Müşterileri ile daha yakın ve hızlı iletişim kurmaya
başlayan işletmeler, Internet yoluyla pazarlama stratejisi mantığı altında bulunan
bütün iletişim araçlarını kullanarak mevcut ve potansiyel müşterilerine ulaşmanın
farklı yollarını kullanabilmektedirler. Hem maliyetleri aşağı çeken işletme aynı
zamanda daha büyük kitlelere ulaşabilmen de avantajlarından faydalanmaktadır
(Crosby v.d., 1990: 68-81).
Network (ağ) pazarlaması işletmelerin hem dış müşterileri hem de iç müşterileri
ile iletişimini kolaylaştıran ve güçlendiren bir pazarlama tekniğidir. Sadece
işletmelerin mevcut ve potansiyel müşterilerine Internet üzerinden ulaşması değil
ayrıca işletmenin değer zincirinin bütün halkalarıyla sürekli iletişim halinde
bulunmasıdır. Network pazarlaması, her türlü bilgi alış verişinin hem işletme
içerisinde hem de işletme dışındaki ilgili birimlerle ve müşterilerle hızlı bir şekilde;
yazılı, sesli ve görüntülü biçimlerde yapılmasını sağlamaktadır (Pagani, 2004: 43-45).
Network pazarlaması, müşteri ile iletişimin merkezde yer aldığı ilişkisel
pazarlamanın gelişiminde çok önemli bir araçtır. Network pazarlamasının gelişimi,
120
teknolojinin gelişimi ile aynı paraleldedir. İşletme ile müşteri arasında etkileşimin
yoğun yaşandığı network ortamı gelişimini sürdürdükçe, network pazarlamasının
ilişkisel pazarlamadaki önemi de artmaya devam edecektir.
121
İKİNCİ BÖLÜM
İLİŞKİSEL PAZARLAMA
2.1. İlişkisel Pazarlama Kavramı
Günümüzde müşterilerin istek ve beklentileri her geçen gün biraz daha
farklılaşmakta ve çeşitlenmektedir. İşletmelerin amacı, artık müşterisini tanıyan onun
isteklerini ve zevklerini bilen işletmeler olmak, dolayısıyla bu amaçlara uygun
stratejiler uygulamak ve böylece daha başarılı olabilmektedir.
İşletmeler günümüzde, ne kadar çok sayıda yeni müşteri kazandıkları ile değil,
kazandıkları bu müşterilerden ne kadarını işletmeleri ile uzun dönemli bir ilişki
içerisinde tutabildikleri konusu üzerinde çalışmaktadır. Gelecek vadeden işletmeler,
bu değişime adapte olabilen işletmelerdir. Yeni yüzyıl, müşteri çağıdır. Müşteri
çağında müşterilere işlem yönlü değil, ilişki yönlü yaklaşan, müşterilerine tek seferlik
bir değer olarak değil yaşam boyu değer olarak bakabilen işletmeler uzun vadeli
başarıyı yakalayacaklardır. Müşterilerinin hayat tarzlarını takip eden, satın alma
alışkanlık ve davranışlarını ve bunları etkileyen etkenleri tam anlamıyla tanıyan ve
bunlara yönelik stratejiler geliştirerek, müşterilerinin iç dünyasına girebilen, onların
içten, duygusal bağlılıklarını kazanabilen işletmeler rekabet arenasında başarı ile
varlıklarını sürdürebileceklerdir (Şendur, 2009: 1).
122
İlişkisel pazarlama kavramı, pazarlama literatürüne 1980’lerin başında girmiş
güncel bir kavramdır. Modern ilişkisel pazarlama anlayışının temelleri ilk olarak
hizmet pazarlaması araştırmalarında atılmıştır. Bu kavram ilk kez 1983’te Leonard
Berry tarafından hizmet pazarlaması alanında kullanılmıştır (Savaşçı ve Ventura,
2001: 40-41). Buna göre, uzun süreli işletme-müşteri ilişkileri sonucunda ortaya çıkan
faydalar konusuna tarafların ilgi yoğunluğu göstermesi sonucunda ilişkisel pazarlama
kavramının temelleri atılmış olmuştur. İlişkisel pazarlama, hizmet pazarlaması
uygulamalarının ve araştırmalarının öncelikli konularından birisi ve temelleri eskilere
dayanan yeni bir bakış açısı olarak kabul edilmektedir.
Günümüzde artan rekabet koşulları, müşteri ile işletme arasındaki ilişkinin uzun
süreli olması zorunluluğunu doğurmuştur. Pazarlama stratejileri içerisine yeni bir olgu
olarak müşteri merkezli yaklaşım eklenmiştir. Pazarlama literatürüne “ilişkisel
pazarlama” olarak giren bu anlayışın temelinde müşteri sadakati ilkesi yatmaktadır.
Global rekabet ortamında işletmeler için müşterileri çok değerlidir. Bu nedenle
ilişkisel pazarlama, hızlı gelişen bir pazarlama stratejisi olarak kabul görmüştür.
İlişkisel pazarlama, yeni müşteriler elde etmeyi, mevcut müşterileri elde tutmayı ve
müşteri sadakatini sağlamayı hedefleyen bir pazarlama yaklaşımıdır (Rich, 2000: 170172).
Şiddetli rekabetin başladığı 1990’lı yıllar ve rekabetin yoğunlaşarak devam ettiği
sonraki yıllar, pazarlama biliminde yeni odak noktalarının oluşmasını tetiklemiştir.
Rekabetin böyle yoğun olduğu bir ortamda ayakta kalabilmek için işletmeler, mevcut
müşterilerini yitirmemek, ayrıca işletmeye bağlı müşterilerin bu bağlılıklarını
güçlendirmek noktalarına odaklanmaya başlamışlardır. Müşterinin yeniden keşfi ile
başlayan, müşteri ile ilişki kurulmasını ve kurulan bu ilişkinin sürekliliğinin
sağlanması gerekliliğini savunan yaklaşım, böyle bir ortamda doğmuş ve “ilişkisel
pazarlama” olarak adlandırılmıştır (Yüksel, 1999: 2). İlişkisel pazarlama, müşterilerle
kurulan güçlü ilişkiler sayesinde gelirlerin artırılması ve maliyetlerin düşürülmesi gibi
amaçları hedefleyen oldukça popüler bir konudur (Kulabaş, 2003: 78). İlişkisel
pazarlama uzun dönemli müşteri ilişkileri sağlamayı hedefleyen bir pazarlama
yaklaşımıdır.
123
İlişkisel pazarlama (Ulaga ve Andreas, 2006: 78-79);
 Bir işletmenin bireysel müşterilerini adlarıyla belirlemek,
 İşletme ve müşterileri arasında birçok işlemi kapsayacak bir ilişki yaratmak,
 Bu ilişkiyi müşterilerin ve işletmenin yararına yönetmek için geniş bir
yelpazede; pazarlama, satış, iletişim, hizmet ve müşteri yaklaşımını kullanan bir
pazarlama yaklaşımıdır.
İlişkisel pazarlamanın özünde; tüketicilerin ilişki içerisinde oldukları işletmelere
karşı aileden biri gibi hissetmelerini sağlamak yatmaktadır. İlişkisel pazarlamada;
tüketiciye, satın aldığı mal ya da hizmeti imal eden ya da piyasaya sunan işletmenin,
bu satın alınan mal ya da hizmette, üretim sürecinden nihai tüketiciye ulaştırılmasına
kadarki her bir süreçte emeği geçen ve değer zincirinin bir parçasını temsil eden bütün
çalışanları gibi işletmeye karşı bağlılık duygusu verebilmek esastır (Varinli, 2006: 63).
Doğru kurulan bir ilişkisel pazarlama modeli, uzun vadede marka değerini korumaya
yardımcı olduğu kadar, markanın mevcut değerine artı katkı sağlama etkisi de
doğuracaktır.
İlişkisel pazarlama kavramını 1983 yılında ilk kez kullanan Berry (1995)
kavramı; “çoklu hizmet organizasyonlarında müşteri ilişkilerinin oluşturulması,
sürdürülmesi ve geliştirilmesi” olarak tanımlamıştır.
İlişkisel pazarlama; özellikle hizmet ve sanayi işletmelerinde, müşteri sadakatini
ve müşteri tatmini arttırmaya, korumaya ve geliştirmeye yönelik olarak uygulanan,
mevcut müşterileri elde tutmayı, onlarla ilişkileri geliştirmeyi ve daha fazla iş ve
sipariş almayı amaçlayan stratejik bir eğilimdir (İnal ve Demirer, 2001: 25).
Küresel rekabet ortamında müşteriler işletmeler için önemlidir. Bu nedenle ilişki
pazarlaması hızlı gelişen pazarlama stratejisidir. İlişkisel pazarlamanın hedefi, müşteri
değerini arttırmak, müşteri memnuniyetini ve müşteri sadakatini yaratmaktır. Bu
açıklamalardan hareketle ilişkisel pazarlama; müşteriler ile ilişki kurmak, bu kurulan
ilişkiyi sürdürmek ve geliştirmek olarak tanımlanabilir (Gülmez ve Kitapçı, 2003: 82).
124
İlişkisel pazarlamaya dair en kapsamlı tanım Grönroos (1994) tarafından yapılan
ve literatüre geçen tanımdır: “İlişkisel pazarlama müşteriler ve diğer partilerle ilişki
kurmak, bu ilişkileri geliştirerek devam ettirmek, böylece karşılıklı hedeflere belirli
bir kâr ile ulaşabilmesini sağlamaktır. Bu, karşılıklı değişim ve verilen sözlerin
tutulması ile gerçekleştirilebilir.” (Grönroos, 1994: 4).
Hem uygulamada hem de teoride pazarlama alanında yaşanan değişimler, AMA
(American
Marketing
Association)’nın
resmi
pazarlama
tanımını
yeniden
düzenlemesine neden olmuştur. Bu gelişmenin bir sonucu olarak da 2004 yılında
pazarlamanın oluşturulan bu yeni tanımı yayınlamıştır. Bu tanıma göre “pazarlama;
işletmeye ve hissedarlara fayda sağlamak üzere müşteriler ve müşteri ilişkilerini
yönetmek için değer yaratan, bu değeri duyuran ve sunan bir süreç, bir organizasyon
fonksiyonudur.” (Grönroos, 2006: 397).
Küresel rekabet ortamında müşteriler işletmeler için çok önemlidir. Günümüzde
işletmeler müşterilerini aktif varlıkları arasında görmeye başlamıştır. Bu yaklaşımın
temel nedeni, günümüz rekabet ortamında işletmelerin yeni müşterilere ulaşmalarının
maliyetinin, mevcut müşterilerini ellerinde tutmanın maliyetinden daha yüksek
olmasıdır. İlişkisel pazarlama yaklaşımı bu basit olgu çerçevesinde gelişmiş bir
pazarlama yaklaşımıdır. İlişkisel pazarlama, işletmelerde kârlılığı artırma, maliyetleri
düşürme gibi amaçları müşteri ilişkilerine bağlı olarak gerçekleştirmeyi hedefleyen,
son yıllarda popülaritesini hızla artıran bir pazarlama yaklaşımlarındandır. Bu nedenle
ilişkisel pazarlama, hızlı gelişen ve değişen dinamik bir pazarlama stratejisidir.
İlişkisel pazarlama; özellikle hizmet işletmelerinde müşterilerin sadakatini
arttırmak ve mevcut müşterilerden daha fazla sipariş veya tekrar iş almak için,
müşterilerle adeta akraba gibi uzun vadeli ilişki geliştirmeye dönük olarak tasarlanan
bir pazarlama stratejisi olarak kabul edilmektedir (Kıral, 2004: 56). İlişkisel
pazarlamanın; müşteri ilişkilerinin oluşturulması, muhafaza edilmesi, arttırılması ve
ticarileştirilmesinin yanı sıra, her iki tarafın yarar sağlayabilmesi için, uzun vadede
müşteriyle; birbirini etkileyen, bireysel ve değer yaratıcı bağlantılar kurarak ilişkinin
kuvvetlendirilmesi olduğu da belirtilmektedir. Bu açıklamalarda, bireysel müşteri125
satıcı ilişkisi üzerinde durulmakta ve uzun vadede her iki tarafın ilişkiden yarar
sağlaması söz konusu olmaktadır. Ayrıca, müşterinin elde tutulmasının önemi
vurgulanmaktadır. İlişkisel pazarlama; müşteri ilişkilerini, iletişim ağlarını ve
karşılıklı etkileşimi içeren pazarlamadır (Walter v.d., 2003: 125-127).
Müşteri sadakatiyle sonuçlanacak müşteri ilişkileri, günümüzde faaliyette
bulunan işletmelerin en önemli rekabet aracı durumundadır (Yolaç, 2007: 85).
Teknolojik gelişmeler bütün yeniliklerin çok hızlı bir şekilde taklit edilmesine imkan
sağladığından, işletmeler açısından tüketicilere, benzersiz bir satış önerisiyle
ulaşabilmek temel hedeflerdendir. Bu bağlamda, müşteriyi işletmenin odak noktasına
yerleştiren ve müşteri memnuniyetinin ötesine geçip, müşteriye değer sağlamayı
hedefleyen bir yaklaşımla hareket eden işletmeler başarıya ulaşacaklardır. Bu tür bir
uygulama ise müşteri ilişkileri yönetimi yaklaşımını ifade etmektedir.
Müşteri ilişkileri yönetiminin en doğru tanımlarından biri “doğru mal ya da
hizmeti, doğru müşteriye, doğru zamanda ve doğru fiyatla, doğru noktada sunmaktır”
şeklinde yapılabilir (Karalar, 2003: 31). Başka bir deyişle, müşteri ve işletme için
değer yaratmak, doğru bir müşteri ilişki yönetiminin başarılı bir şekilde işletmeye
adaptasyonu ile mümkündür. Bu nedenle günümüzde rekabet ortamında müşteri
ilişkileri yönetimi, değişen dünyaya uyum sağlamada bir zorunluluk olarak ortaya
çıkmaktadır.
Geçmişte yapılan pazarlama tanımlarında “müşteri” yerine “ürün” odaklı
açıklamalar kullanılmaktaydı. Zamanla tanımlar; müşteri eksenli, müşteri merkezli
yaklaşımlar olarak yapılmaya başlanmıştır. Bu kapsamda açıklanacak olursa müşteri
ilişkileri yönetimi, müşteri merkezli bir stratejidir. Zaman zaman “müşteri odaklı”
olarak da ifade edilse de günümüzde “müşteri merkezli” tanımı ağırlık kazanmıştır.
Müşteri merkezli olmak müşteri odaklı olmaktan daha ileri ve nihai aşamadır
(Zineldin, 2000: 89-90).
İlişkisel pazarlamanın başarı ile uyarlanabilmesinde sadakat programları,
Internet gibi araçlar tek başlarına yeterli olamazlar. Başarılı bir ilişkisel pazarlama
126
uygulaması için bütün bu araçlar sağlam stratejilerle ve operasyonel bir model ile
desteklenmelidir (Kulabaş ve Sezgin, 2003: 75).
Müşterilerle ilişki kurmak, müşteriye vaatlerde bulunulması ve sözler verilmesi
anlamı taşır. Müşteri ile olan ilişkilerin sürdürülmesi ise verilen sözlerin tutulması ve
vaatlerin yerine getirilmesidir. Ancak müşteri ilişkilerinin geliştirilmesi, sadece
verilen sözlerin tutulması ve vaadlerin yerine getirilmesi ile son bulmaz. Başarılı
müşteri ilişkileri; uygulamaların zenginleştirilmesi, daha önce yerine getirilen sözlerin
ve vaatlerin ötesinde yenilerinin verilmesi ve önerilmesi ve bunların da başarı ve
istikrarla uygulamaya dönüştürülmesidir. İlişkisel pazarlama uygulamaları, iç ve dış
müşterilerin istekli biçimde davranışlarını ve uygulamalarını değiştirme sürecini
kapsayan uygulamalardır. Amaç, müşteri ile işletme arasında sağlıklı, verimli, kârlı ve
güvene dayalı uzun süreli bir ilişkinin oluşturulmasıdır (Odabaşı, 2000: 19).
İlişkisel pazarlamanın temeli, müşteriler hakkında olabildiğince fazla bilgi
toplayıp, elde edilen bu bilgileri en doğru biçimde kullanmak yani bu bilgileri her
müşteri için farklı hizmet ve ürünler geliştirmede kullanmayı başarmaktır. İlişkisel
pazarlama stratejisi izleyen bir işletmede; bir üründen çok miktarda üreterek çok
miktarda satmak yerine, pek çok müşterinin her birine farklı ürün ya da hizmet
geliştirme yolu temel strateji olarak kabul edilir (Yıldızel, 2002: ii-xi).
2.2. İlişkisel Pazarlamanın Ortaya Çıkışı
Geçmişten günümüze pazarlama alanında birçok gelişme yaşanmıştır. Bu
gelişmeler; tüketiciler, üreticiler ve araştırmacılar noktasında da yeni oluşumların
doğmasını tetiklemiştir. Pazarlama alanındaki çalışmalar tarihsel süreç içerisinde
değişime uğramıştır. Buna göre, 1950’li yıllarda tüketici pazarlaması, 1960’lı yıllarda
endüstriyel pazarlama anlayışı hakkında araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmaları
1970’li yıllarda kâr amacı gütmeyen sektörlerin ilgi odağı olması, 1980’lerde ilk defa
hizmet sektörü adından bahsedilmesine ve pazarlama çalışmalarında bu sektörünün
ağırlık kazanmaya başlamasına yol açmıştır. Tüm bu araştırma konuları, yeni fikirlerin
ortaya atılmasına ve gelişmesine zemin hazırlamış, pazarlamanın ticaret dünyasında
127
giderek yaygınlaşmasına olanak sağlamıştır. Geçmiş zamanlarda yapılan araştırmalar
1990’lar ve sonrası için ilişkiler üzerine araştırmalar yapılmasını tetiklemiştir (Egan,
2001: 4).
İşletme açısından bakıldığında, bir işletmenin diğer işletmelerle ve
müşterilerle ilişki kurmasındaki amaç rekabet avantajı kazanma paydasında
birleşmektedir. Bu noktada işletmelerin stratejik seçimleri ön plana çıkmaktadır.
Rekabet avantajı sağlamış bir işletme, finansal açıdan etkili bir performansa ve geniş
bir müşteri portföyüne sahip olacaktır (Huntand ve Derozier, 2004: 12).
Aşağıda Tablo 2.1.’de geçmişten günümüze pazar güçlerinin yıllara göre
konumu yer almaktadır. İlişkisel pazarlamanın ortaya çıkışı, ayrıntılı bir biçimde
incelenmeden bu tablonun değerlendirilmesi yerinde olacaktır.
Tablo 2.1.: Pazar Güçlerinin Yıllara Göre Konumu
YILLAR
PAZAR GÜÇLERİ
1960’lı Yıllar
Üretim Gücü
1970’li Yıllar
Maliyet Odaklılık
1980’li Yıllar
Toplam Kalite
1990’lı Yıllar
Müşteri İlişkileri
Kaynak: Kotler P., Bowen J. ve Makens J., (1998): Marketing for Hospitality and
Tourism, 2 nd Ed., Prentice Hall, s. 18.
Yukarıdaki Tablo 2.1. incelendiğinde 1960’larda pazarda rekabet avantayı
sağlamanın yolunun pazara yeni mal sürmekten geçtiği görülmektedir. “Üretim”
1970’lerde ön plana çıkmaya başlamış ve rekabet avantajı sağlamada özellikle düşük
maliyetli üretim önem kazanmıştır. “Kalite” nin ön plana çıktığı 1980’li yıllarda ise
toplam kalite anlayışı yaygınlaşmıştır. Bu yıllarda toplam kalite yönetimini başarı ile
uygulayan işletmeler pazarda rekabet avantajı elde etmişlerdir. Müşteri ilişkileri
yönetimi 1990’lı yıllarda önem kazanmış ve işletmeler rekabet stratejilerini
müşterilerini uzun dönemli elde tutma sistemi üzerine kurmaya yoğunlaşmışlardır. Bu
konuyla ilgili ayrıntılı bilgiye çalışmanın birinci bölümünde yer verilmiştir.
128
Pazarlama literatüründe 1980’lerden önce ilişkisel pazarlama kavramına
rastlanmamıştır. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki araştırmacılar; (örn: Wilson, 1976;
Jackson 1985) ve Kuzey Avrupa’daki araştırmacılar (örn: Ford, 1980; Gummesson,
1987; Hakansson, 1982; Johanson ve Mattsson, 1987) müşteri ile işletme ilişkileri ve
değişim (değiş-tokuş) faaliyetleri sırasındaki ilişkileri araştırmaya başlamışlardır.
İlişkisel pazarlamaya ait en önemli iki teorik akım, hizmet pazarlamasına odaklanan
Nordik Ekolü ile endüstriyel pazarlamada ağ yaklaşımını geliştiren uluslararası
pazarlama ve satın alma grubu olarak geçen IMP (International Marketing and
Purchasing) adlı gruptur (Rao ve Perry, 2002: 600-604).
Nordik Ekolü 1970’lerin sonunda pazarlamadaki geleneksel yaklaşımın noksan
taraflarına tepki olarak doğmuştur. Bu okuldaki çekirdek kadroyu oluşturan
araştırmacılar hizmet kavramını; ilişki kalitesini geliştirme, müşteri bağlılığını teşvik
etme ve müşteri yaşam döngüsünü uzatma yolu olarak geliştirmişlerdir. IMP Grubu iş
ilişkilerindeki organizasyonel ilişki anlayışı ve işletmeler arasındaki ilişkiler üzerine
odaklanmıştır (Palmer v.d., 2005: 317). Bu iki ekolün ortak paydası, pazarlamayı;
herhangi bir görev olarak görmekten daha çok yönetim sorunu olarak görmeleri ve
pazarlama yönetiminin salt ticari işlemlerden ziyade ilişkiler üzerine kurulması
gerektiği görüşünde olmalarıdır. İlişki kurmak ve yönetmek 1970’lerin sonunda bu iki
akım için felsefik bir temel dayanak olmuştur. Ancak “ilişkisel pazarlama” terimi ilk
kez Amerika Birleşik Devletleri’nde 1983 yılında Berry tarafından kullanılmıştır.
Nordik Ekolü ile IMP Grubunun ilişkisel pazarlama alanında yaptıkları
araştırmalarda kullandıkları analiz yöntemleri, diğer birçok araştırmacı tarafından da
kabul edilmiş, kullanılmış ve bu alanda yapılan güncel çalışmaların takibine yol
açmıştır. Ancak ilişkisel pazarlamaya dair görüşler zaman içinde farklılıklar
göstermeye başlamıştır. Böylece başka görüşleri savunan iki ekol daha ortaya
çıkmıştır. Bunlardan bir tanesi Anglo-Avustralyalı yaklaşıma ait kalite, müşteri
hizmetleri ve pazarlama anlayışı üzerine odaklanan, diğeri ise Kuzey Amerika
yaklaşımına ait işletme ve müşteri ilişkileri üzerine odaklanan ekoldür (Grönroos,
1997: 322). Anglo-Avustralyalı yaklaşımda ilişki kalitesine odaklanılmaktadır.
Müşteri ilişkileri ve pazarlamanın her alanında kalite olgusu esastır. Kuzey Amerika
129
yaklaşımında ise müşteri ilişkileri; adı geçen bölgenin işletme yönetimi ilkeleri
doğrultusunda şekillendirilmiştir. İlişkisel pazarlama alanında araştırmacıların
yaptıkları bu ve benzeri araştırmalar, yaklaşımın bugünkü şekline ulaşmasına önemli
katkılar sağlamıştır (Barners, 1994: 25).
İlişkisel pazarlama, uygulama olarak insanların, mal ve hizmet ticareti yapmaya
başlamalarından bugüne kadar kullanılmasına rağmen, pazarlama literatüründe
bilimsel bir kavram olarak yakın zamanda ele alınmıştır. Küreselleşme, bilgi-iletişim
teknolojilerinin gelişimi ile birlikte pazarlarda sert rekabetin yaşandığı günümüzde,
kalıcı ilişkiler kurmak oldukça güçleşmiştir. Bu açıdan son yıllarda pazarlama
literatüründe ilişkisel pazarlama geniş bir uygulama alanı bulmaktadır.
Grönroos’a göre, 1950’li ve 1960’lı yıllarda geliştirilmiş geleneksel pazarlama
karması yönetimine dayanan pazarlama anlayışı, günümüzde çoğu sektör ve
pazarlarda geçerliliğinden çok şey kaybetmiş ve değişim başlamıştır. Pazarlama
anlayışında gerçekleşen bu değişim, hizmet pazarlaması alanında özellikle Avrupa’da,
zayıf olsa da Kuzey Amerika’da yaşanmaya başlamış, buna ek olarak özellikle Avrupa
endüstriyel pazarında bütünüyle uygulamaya geçmiş konumdadır (Grönroos, 1997:
325).
Bir işletmenin pazarlama uygulamaları ve dolayısıyla işletmenin başarısında
hedef kitlenin istek ve gereksinimlerine göre saptanan pazarlama çabaları en öncelikli
konulardandır. Grönroos’a göre; pazarlamanın 4P yaklaşımı, müşteriyi kendinden
habersiz üretilen ürün ve sunulan hizmetleri alan ve kendi fikri alınmadan yaşamı
yönlendirilmeye çalışılan bir kitle olarak değerlendirmektedir. Öyle ki, pazarlama
araştırması gibi önemli bir bileşenin, pazarlama karmasının neresine ait olduğu bile
belli değildir. Pazarlama karması yaklaşımı, müşteri-işletme ilişkilerine ilişkin
boyutlar içermemekte, bu yönde bir tanım ve içerik ortaya koyamamaktadır
(Grönroos, 1997: 327).
Çalışmanın birinci bölümünde ayrıntılı bir biçimde incelendiği gibi klasik
pazarlama karmasında 4P’den söz edilmektedir. Bunlar; ürün (product), yer (place),
130
fiyat (price) ve promosyon (promotion). Klasik pazarlamanın 4P’sine ek olarak hizmet
personeli (people), hizmet süreci (process) ve fiziksel koşulları (physical evidence)
tanımlayan 3P daha eklemek gerekmektedir (Blythe, 1999: 229). Pazarlamacılar
pazarlama karmasına müşteri açısından baktıklarında 4P olan pazarlama karması
4C’ye dönüşmektedir. İlişkisel pazarlama yaklaşımında ise bu karma, ürün tedarikinin
sağlandığı süreç ve bu sürecin içinde bulunan insanları da içerecek şekilde
genişletilmektedir. Böylece işletmeler müşteri ihtiyaçlarını ekonomik, yerli yerinde ve
etkili iletişim ile karşılamaktadırlar. Fiyat müşteriye maliyet olarak, yer elverişlilik
olarak, hizmet ve ürünler müşteri istek ve ihtiyaçları olarak ve tanıtım da iletişim
olarak geçmiştir (Kotler v.d., 1999: 110).
Bütün sektörlerde hizmet kavramının önemi artmış ve hizmet kavramı
farklılaşma çabalarının vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiştir. Endüstriyel
pazarlarda ve hizmet sektöründe uzun dönemli işletme-müşteri ilişkilerinin sağladığı
avantajların
ispatlanması
ve
geleneksel
pazarlama
karması
yaklaşımının
eksikliklerinin ortaya konması, uzun süreli müşteri ilişkilerine önem verilmesinin
üzerinde duran yeni bir yönelimi ortaya çıkarmıştır. Pazarlamanın evrimi Şekil 2.1.’de
özetlenmiştir (Christopher v.d., 2004: 9).
131
Şekil 2.1.: İlişkisel Pazarlamanın Evrimi
Müşteri İlişkileri
Yönetimi
Hizmet Pazarlaması
Kâr Amaçsız Sosyal Pazarlama
İLİŞKİSEL
PAZARLAMA
Endüstriyel Pazarlama
Tüketici Pazarlaması
1950 1960 1970 1980 1990 2000
Kaynak: Kandampully, J. ve Duddy, R., (1999): “Relationship Marketing: A Concept
Beyond the Primary Relationship”, Marketing Intelligence and Planning, Vol: 17, No:
7, s. 319.
Yukarıdaki şekilde de görüldüğü gibi 1950’li yıllarda tüketici pazarlaması
şeklinde ilişkisel pazarlama yaklaşımının temelleri atılmıştır. Bu dönemi endüstriyel
pazarlama yaklaşımı, kâr amaçsız sosyal pazarlama ve hizmet pazarlaması takip
etmiştir. Tüm bu yaklaşımlar çerçevesinde gelişen ve değişen pazarlama uygulamaları,
müşteriyi merkeze ve zaman içinde de odağa taşıyan müşteri ilişkileri yaklaşımını
doğurmuştur.
1990’lı yıllar ilişkisel pazarlamanın yükseldiği dönem olarak
gösterilmektedir. Ancak, 1950’lerden günümüze kadar pazarlama alanında yaşanan bu
dönüşüm ve pazarlama uygulamalarındaki değişen odak noktaları, ilişkisel
pazarlamayı günümüzdeki şekline kavuşturmuştur.
İlişkisel pazarlamanın gerçek potansiyelinin kapsamlı olarak anlaşılması henüz
tamamlanmamış olmasına rağmen, yıllardır işletme örgütlerinde uygulanmaktadır.
Berry tarafından 1983’te akademik literatüre geçirilen kavram, zamanla akademisyen
ve uygulamacılar arasında oldukça popüler bir kavram haline gelmiştir. Bu alanda
132
araştırma yapan akademisyenler arasında, ilişkisel pazarlamadan, çoğunlukla
pazarlamanın geleceği olarak bahsedilmektedir.
Son yıllarda işletmeler pazardaki başarılarının büyük bir kısmının kurdukları
ilişkiler sayesinde elde edildiğinin farkına varmış durumdadırlar. Bu bağlamda
ilişkisel pazarlamanın, pazarlama literatüründe önemli bir yer almasının sebeplerini
şöyle sıralanabilir (Jagdis ve Atul, 1995a: 263):
 Sürekli küreselleşerek güçlenen rekabet,
 Daha fazla talep eden ve karmaşıklaşan müşteriler,
 Müşteri pazarlarında sürekli kırılmalar,
 Sürekli değişen müşteri satın alma davranışları,
 Kalite standartlarındaki yükseliş,
 Güçlü bir rekabet avantajı yaratmada kalitenin tek başına yetersiz oluşu,
 Hemen hemen tüm ürün ve hizmetlerde teknolojinin etkisi,
 Geleneksel pazarlamaya karşı oluşan güvensizlik.
Müşteri açısından bakılırsa, müşterilerin ilişkisel pazarlamayı tercih etmelerinin
nedeni; her zaman aynı işletmeden alışveriş yaparak elde ettikleri faydanın değerinin,
oluşan maliyetten daha fazla olması durumudur. Müşteriler güvenebilecekleri
işletmelerle ilişki içinde olmayı arzu ederler. Çünkü kazanılmış olunan dürüstlük,
yeterlilik ve güvenilirlik kavramları ile müşteri açısından risk azalmış olacaktır. Ayrıca
müşteriler birtakım değerleri paylaştıkları işletmeler ile ilişki içinde olmak isterler.
Karar verme sürecinde en yüksek etkinliğe sahip olmak, işletme hakkında bilgi edinme
sürecini kısaltma, alınan kararlarda bilinçli olarak tutarlılık kazanma ve gelecekle ilgili
seçimlerde riski en aza indirme gibi nedenlerle müşteriler ilişkisel pazarlamayı tercih
etmektedirler. Kimi zaman müşteriler işletme ile ilişkiye girmeyi amaçlarına ulaşmada
gerekli bir araç olarak görürler. Müşterilerde, ilişki başladıktan sonra amaçlara daha
çabuk ve kolay ulaşılacağı yönünde bir fikir hâkimdir (Bagozzi, 1995: 275).
İşletme açısından bakıldığında, bir işletmenin diğer işletmelerle ve müşterilerle
ilişki kurmasındaki amaç daha iyi rekabet avantajı kazanmaktır. Burada işletmenin
133
stratejik seçimleri söz konusudur. Rekabet avantajı sağlamış bir işletme, finansal
açıdan etkili bir performansa ve geniş bir müşteri portföyüne sahip olacaktır (Shelby
ve Deroizer, 2004: 12).
Aşağıda Şekil 2.2.’de ilişkisel pazarlama ve geleneksel pazarlamanın konumu
bütünleşik bir biçimde yer almaktadır.
Şekil 2.2.: İlişkisel Pazarlama ve Geleneksel Pazarlamanın Konumu
Devam Eden İlişkiler
İLİŞKİSEL
PAZARLAMA
Çıkar
Çatışması
İş Birliği
GELENEKSEL
PAZARLAMA
Kısa Süreli İlişkiler
Kaynak: Cannon J., P. ve Jagdisdh N., S., (1994): “Developing a Curriculumto
Enhance Teaching of Relationship Marketing”, Journal of Marketing Education, vol:
16, n: 2, s. 3.
Geleneksel pazarlama yaklaşımlarında işletme ile müşteri arasında ilişki esastır
ancak bu ilişki kısa süreli ilişkidir. İlişkinin devamlılığı üzerine odaklanılmaz. İşletme
ile müşteri arasında çıkarların çatıştığı bir ortam söz konusudur. Oysa ilişkisel
pazarlamada işletme ile müşteri arasında kurulacak ilk ilişkide ve her ilişkide devalılık
esastır. İlişkinin sürekliliği, karşılıklı güven ve sadakate bağlıdır. Bu da ancak işletme
ile müşteri arasındaki işbirliği ile sağlanacaktır.
134
Pazarlama literatüründe; pazarlama ilişkilerinin stratejik karar değişkeni olduğu
gerçeğine dikkat çekilmektedir. İşletmeler arası ilişkiler, alıcı-satıcı ilişkileri, ortaklık
ve ittifaklar gibi ifadeler geleneksel pazarlamaya rakip alternatifler olarak
tanımlanmakta ve kullanılmaktadır. İlişki kavramının farklı akademik çevreler
tarafından sıklıkla kullanıldığı görülmekte fakat farklı araştırmacılar tarafından
yapılan çalışmalarda ilişkiyi tanımlama ve açıklama konusunda farklılıklar ortaya
çıkmaktadır (Haugland, 1999: 273).
Geleneksel
pazarlamada;
alıcı-satıcı
arasındaki
ilişki
satış
işleminin
gerçekleştiği ana kadar sürmekte ancak, ilişkisel pazarlamada satış anı ilişki için
başlangıç olarak kabul edilmektedir (Thomas, 2000: 531). İlişkisel pazarlamada
işletme, ilke olarak, müşteriyi merkeze alan, ona en yakın olmaya ve özen göstermeye
adayan bir noktada konumlanır. Geleneksel pazarlamada amaç, işlemleri maksimize
etmek olduğundan; müşterinin bir durumdaki davranışı ile başka bir durumdaki
davranışı arasında bağlantı kurabilmek önemlidir. İlişkisel pazarlamada ise müşteri,
geçmişteki davranışı ve gelecekte müşteriden beklenen davranışlarına göre incelenir.
Bütün pazarlama faaliyetleri bu çerçevede ele alınıp şekillendirilir. Müşteri
ilişkilerinin kurulması, devamlılığının sağlanması ve geliştirilmesi için işletme
sunduğu ürün ve hizmetlerle ilgili müşteriye söz ve vaatler verir. Müşteri de aynı
şekilde işletmeye karşı kendi yönünden gerçekleştirmeyi vaat ettiği sözleri verir. Her
iki tarafın da güvene dayalı karşılıklı verilen sözleri tutması ve vaatleri yerine
getirmesi, iyi ve uzun soluklu bir ilişki için gerekli olmaktadır.
Hızla bütün sektörlere sıçrayan ve farklı sektörlerde kullanımı yaygınlaşan ilişki
odaklı bakış açısı ve çevresel faktörler günümüzde işletmeleri müşteri ile daha yakın
olmaya doğru itmektedir. Ancak literatür incelendiğinde geleneksel pazarlama
karması yönetiminin, ilişkisel bir bakış açısını tamamen reddetmemesine rağmen uzun
dönemli ilişki yaklaşımına gereken önemi gösteremediği sonucuna ulaşılmaktadır.
Sonuç olarak; ilişkisel pazarlama, işletmenin genel yapısını, gelişimini, üretimi
ve satış süreçlerini kapsayan, müşterileri, tedarikçileri ve diğer ilişkide olanları
ilgilendiren bir stratejiyi ve süreci anlatır. Birçok pazarlama teorisi çatışma eğilimli,
135
işlemsel değişime odaklı iken, ilişkisel pazarlama işbirliği eğilimli ve ilişkilerin
sürdürülmesine odaklıdır (Cannon ve Sheth, 1994: 3). İlişkisel pazarlama mevcut
pazarlama karmasındaki eksiklikler ve yetersizlikler sonucu ortaya çıkmıştır ve
güncelliğini korumaya devam etmektedir.
2.3. İlişkisel Pazarlamanın Amacı, Önemi ve Elemanları
İşletmelerin günümüz rekabet ortamında varlıklarını sürdürebilmeleri veya
büyüyebilmeleri, müşteriye dönük bir anlayış ve işleyişe sahip olmaları ile yakından
ilişkilidir. Geleneksel pazarlama yöntemlerinde amaç çok kişiye satış yaparak
işlemleri maksimize etmektir. İlişkisel pazarlamada ise müşteri davranışları,
özellikleri, müşterilerin satın alma geçmişi irdelenerek faaliyetlere yön verilir.
Geleneksel pazarlama stratejilerinde, işletmelerin, müşteriler dışında kalan
çalışanlar, tedarikçiler gibi ilişkide bulunduğu diğer taraflarla ile olan ilişkilerini çok
fazla önemsemediği görülmektedir. Müşterilere en iyi değeri sunmayı temel hedef
kabul eden ilişkisel pazarlama uygulamaları, işletmenin müşterileri ile olduğu kadar
diğer paydaşlarıyla da ilişki yönlü bir çaba kurmasını gerekli kılar. Özellikle bu
noktada karşılıklı faydanın esas alındığı, taraflar arasında etkin ilişkilerin kurulması
önem kazanmaktadır. Sürecin başarısında uzun dönemli olması kadar ve süreklilik ve
istikrarlılık içermesi de önemlidir. Ancak sürecin devamlılığı taraflar arasındaki
ilişkinin kalitesine de bağlı olacaktır (Yıldızel, 2002: 22).
Son yıllarda pazarlama alanında görülen en büyük değişimlerden biri işlem
yönlü pazarlama anlayışının yerini ilişki yönlü bir anlayışa bırakması olmuştur.
Günümüzde işletmelerin müşterilerine sunduğu düşük fiyat, yüksek kalite ve iyi
hizmet gibi işlemler kısa vadede tüm rakipler tarafından gerçekleştirilebilir hâle
gelmiştir. Günümde, müşteriler ile uzun dönemli ilişki kurulabilmesi noktasında
ilişkisel pazarlama, işletmeler açısından anahtar rol oynamaktadır. İlişkisel pazarlama
da amaç; kârı kısa dönemde arttırmaktan çok, müşterilerle uzun döneme dayalı etkin
ilişkiler kurmaktır (Kutluöz, 2007: ii). İlişkisel pazarlamanın amaçlarını aşağıdaki gibi
sıralamak mümkündür (Şahin ve Demir, 2001: 15-16);
136
 Birbirleriyle uzun dönemli ilişkide bulunan işletmelerin en önemli
amaçlarından birincisi, faaliyet gösterdikleri sektördeki gelişmeleri kontrol etmektir.
 Alıcı ile satıcının birbirleriyle uzun süreli ilişkiler kurmalarının bir amacı da;
yeni pazarlar, mallar/hizmetler, teknolojik gelişmeler ve örgütsel süreçler hakkında
birbirlerinden yeni bilgiler öğrenmektir.
 Alıcı ile satıcı, dağıtım kanalındaki işlem maliyetlerini azaltmak ve
verimliliklerini artırmak için uzun süreli işbirliği yaparlar.
 Alıcı ile satıcı arasındaki uzun süreli ilişkilerin bir diğer amacı da pazardaki
kontrol edilebilen değişkenleri kontrol edebilmek, bu değişkenlerde olabilecek
değişiklikleri tahmin etmek, pazardaki belirsizlikleri en aza indirgemek amacıyla
gerçekleştirilir.
İlişkisel pazarlamanın odağında satış değil, müşterilerin sürekliliği bulunur.
Pazarlama çalışmaları ürünün özellikleri üzerinden değil, müşterilerin değeri
üzerinden yürütülür. Uzun vadede müşterilerin beklentileriyle doğru orantılı olarak
ürünlere dair vaatlerde bulunulur. İlişkisel pazarlamanın en önemli özelliklerinden
birisi, toplam kalitenin bütün birimler tarafından hedeflenmesi ve odaklanmanın
kazancı maksimize eden müşterilerde daha yoğun olmasıdır (Too v.d., 2001: 295).
İlişkisel pazarlama ile işletme ve müşteriler arasındaki bilgi alış verişini en
yoğun hâle getirmek hedeflenir. Bu yoğunluğu sağlayabilmek için işletme ile müşteri
arasında karşılıklı iyi niyet ilişkisinin kurulması gereklidir. Taraflar bu karşılıklı iyi
niyeti hissetmeli ve karşılıklı güven ortamı sağlanmalıdır. Böyle bir ilişkinin
kurulabilmesi için işletme, müşterisinin tutum ve davranışını anlama çabası içinde
olmalıdır.
Sanayi, teknoloji ve diğer alanlardaki hızlı gelişmelerle işletmeler arasındaki
rekabet giderek artmasına neden olmuştur. Bu değişimler dışında kalması imkansız
olan işletmeler ise, müşterileri tarafından tercih edilen olabilmek için müşterilerinin
gözünde diğer işletmelerden farklı olmaya çalışmakta; bunu başarabilmek için de
çeşitli pazarlama stratejileri geliştirmektedirler. İlişkisel pazarlamada müşteriye değer
sağlamak önemli bir kriterdir. İlişkisel pazarlamanın temelinde yatan felsefe müşteriyi
137
uzun dönemde işletmeye bağlayabilmektir. Pazarda işletmeler, ancak müşteri ile uzun
dönemli ilişki kurarak başarılı olacak, müşteriler de bu ticari ilişkiden tatmin olacaktır
(Steenhaut ve Kenhove, 2005: 345-347).
Sürekli olarak yeni müşteriler elde etmeyi hedefleyen geleneksel pazarlama
yöntemlerinden farklı olarak ilişkisel pazarlama faaliyetlerinde hedeflenen mevcut
tüketicilerle kurulmuş olan ilişkiyi devam ettirmek ve bu ilişkiyi iyileştirmeyi
hedefleyen çalışmalar yürütmektir. İlişkisel pazarlama dört aşamalı bir işleyişe
sahiptir. Bu aşamalar sırasıyla şöyledir (Sheth ve Parvatiyar, 1994: 256-255):
 Birinci aşama tüketicilerin kazanılmasıdır.
 Bunu ikinci aşamada kazanılan tüketicilerin tatmin edilmesi süreci izler.
 Üçüncü aşamada hedef, kazanılmış tüketicilerin elde tutulmasıdır.
 İlişkisel pazarlamanın son aşaması da elde bulunan tüketici memnuniyetinin
sürekli olarak geliştirilmesidir.
İlişkisel pazarlama sürecinde yer alan tüketiciler, çalışanlar, satış ekibi,
pazarlama programı olarak gruplandırılan süreç elemanları ve bu elemanların
arasındaki ilişkilerin yönü Şekil 2.3’de gösterilmektedir (Donaldson ve O’Toole,
2002: 146).
138
Şekil 2.3.: İlişkisel Pazarlama Süreci
Pazar
Tüketiciler
Geri Besleme
Çalışanlar
Sistem
-Vizyon
-Ortak inançlar
-İletişim
-Etik
Yönetim
Kaynak: Donaldson B. ve O’Toole T., (2002): Strategic Market Relationships,
England: John Wiley&Sons Ltd., s. 146.
İlişkisel pazarlama sürecinde yer alan tüketiciler, çalışanlar, satış ekibi,
pazarlama programı olarak gruplandırılan süreç elemanları ve bu elemanların
arasındaki ilişkilerin yönünün yer aldığı şekil incelendiğinde, bütün elemanlar
arasında bir ilişkinin olduğu görülmektedir. Pazar ve tüketiciler bu ilişkide önemli ve
öncelikli role sahiptir. Çalışanlar ve sistem; tüketicilerle pazarı doğrudan etkilemekte
ve bu iki unsurun yönetim ile “vizyon, ortak inançlar, iletişim ve etik” gibi alt unsurlar
vasıtasıyla bağlantısını sağlamaktadır. Ayrıca bütün bu yapı içerisinde sürekli ve etkin
bir geri besleme mekanizması bulunmaktadır. İlişkisel pazarlamanın elemanları, ancak
sürekli ve etkin bir bilgi sentezi ile işletmeleri stratejik başarılara ulaşacaklardır.
İlişkisel pazarlama sürecinde etkili olan bütün unsurların aralarındaki etkileşimin
belirlenmesi, takip edilmesi, yorumlanması ve bu etkinin doğru bir şekilde
yönetilmesi, ilişkisel pazarlamada başarının temel şartıdır.
139
2.4. İlişkisel Pazarlamayla İlişkili Kavramlar
Çalışmanın bu kısmında; güncel pazarlama yöntemlerinin temelini oluşturan ve
ilişkisel pazarlama ile de doğrudan bağlantılı olan kavramlarla ilgili açıklamalara yer
verilmiştir. Bu kavramlara çalışmanın birinci bölümünde ayrıntılı bir biçimde yer
verildiği için kavramlar bu kısımda detaylı incelenmemiştir.
2.4.1. İlişkisel Pazarlamada Müşteri Memnuniyeti
İşletmelerin faaliyetlerinden etkilenen ve faaliyetleriyle işletmeyi etkileyen çıkar
gruplarının başında, işletmelerin varlık sebebini oluşturan ve işletmenin yakın çevresi
içinde yer alan müşteriler gelmektedir (Şimşek, 2006: 47). İşletmeler açısından
müşterilerinin kendi işletmelerinin neyini sevip sevmediğini, nelerin nasıl
değiştirilmesini istediklerini, nelere ihtiyaçları olduklarını, onları alışveriş yapmaya
iten dürtüleri ve onların sadık birer müşteri olmalarının yolunu çözmeleri ve bilmeleri,
müşterini tanımlamalarından geçmektedir (Gerson, 1997: 17). Müşteri; bir ürünü veya
hizmeti satın alan (kabul eden) kuruluş, kişi ya da kişilerdir. Müşteriler, bilançoda
gösterilmese de bir işletmenin sahip olduğu en değerli varlıklarındandır. Müşterinin
tanımı sadece ürün satın alanları değil, işletmenin ürettiği mal ve hizmetlerden
etkilenen ya da faydalanan herkesi kapsamaktadır (Eroğlu, 2005: 9).
Genel anlamı ile memnuniyet, bir ürün ya da hizmet ile ilgili satın alma
eyleminden önceki beklenti (beklenen performans) ile satın alma eyleminden sonra
yaşanan deneyimin (gerçekleşen performans) memnun edici olması durumudur (İlter,
2005: 25). Müşteri memnuniyeti kavramı; müşterilerin istek, ihtiyaç ve beklentilerinin
karşılanması ve bunların ötesine geçilmesini kapsayan bir kavramdır. Herhangi bir
işletmenin müşterisini sadık müşterisi haline getirmesi, o müşterinin memnun edilmesi
ile mümkündür. Müşteri memnuniyeti, müşterinin beklentileri ile iç içedir. Genel
olarak müşterinin ihtiyaç ve beklentilerinin tam anlamıyla karşılanması veya aşılması
durumuna müşterinin memnun edilmesi denilmektedir (Akçay ve Okay, 2009: 465).
Müşteri memnuniyeti, işletmelerde ilişkisel pazarlama uygulamaları açısından,
oldukça önemli bir konudur. İşletme ile yaşanan ilişki sonucu memnun olan müşterinin
140
işletmeye bağlılığını sağlayacak, eğer işletmeye bağlı bir müşteri ise bu bağlılığın
derecesini artıracak yani güçlendirecektir. Müşterinin işletmeye bağlanmasının
sağlanabilmesi için sadece sunulan ürün ve hizmetin kalitesinin yüksek olması veya
maliyetinin düşük olması yeterli olamamaktadır. İşletme ile müşteri arasındaki
ilişkinin öncesi ve sonrası da müşteri bağlılığında etkin rol oynamaktadır. İşletme ile
müşterileri arasında yaşanan alış-verişin öncesi ve sonrası, müşteri memnuniyetinin
başarılı bir şekilde oluşturulması açısından oldukça önemlidir. İşletmenin müşteri ile
ilgili bilgilere daha önceden ulaşmış olması, müşteri veri tabanının oluşturulması,
işletmenin müşterilerin istek ve beklentilerini takip etmesi, müşteri şikayetlerinin
dinlenmesi ve bu şikayetlerden yapıcı bir şekilde yararlanılması, bu şikayetlere en iyi
şekilde çözümler sunulması, işletmenin daima müşterisinin yanında olduğunu
hissettirmesi, müşterisine işletme açısından değerli olduğunun hissettirilmesi müşteri
memnuniyeti oluşturma noktasında yapılabilecek kritik çalışmalardan bazılarıdır.
2.4.2. İlişkisel Pazarlamada Müşteri Değeri
Müşteri tatmini ve müşteri değeri birbirine yakın kavramlar olması nedeniyle
çoğu zaman birbirleriyle karıştırılmakta ve birbirlerinin yerlerine kullanılabilmektedir.
Günümüzde işletmeler için başarının temel anahtarı müşteri üzerinde odaklanma
olarak kabul edilmektedir. İşletmelerin kârlı bir büyümeyi gerçekleştirebilmeleri
doğru müşteri ilişkileri üzerinde durmayı gerekli kılmaktadır. Müşteri istek, beklenti
ve ihtiyaçlarını yakından takip edebilmek ve karşılayabilmek, müşteri bilgisinin doğru
ve zamanında elde edilmesine bağlıdır. Bu bilgilerin anlamlı ve faydalı bilgi haline
dönüştürülmesi müşteri ilişkileri yönetimi felsefesi ve uygulamalarını benimsemiş
işletmeler için daha etkin ve kolay olmaktadır (Akçay ve Okay, 2009: 427).
Müşteri ile sadakate dayalı uzun dönemli ilişki kurabilmek için müşteriye sadece
istediği ürün ve hizmetleri sunmak yeterli olmamaktadır. Müşteri, ilişkide olduğu
işletmeden aslında sadece bir ürün ya da hizmet satın almamakta, beraberinde bir
ihtiyacını tatmin eden değeri satın almaktadır. Bu nedenle işletmeler, müşteri için
neyin değerli olduğunu öğrenmek istemektedir. Başarılı olmak isteyen işletmeler
141
müşteri için değerli olan ürün ve hizmeti müşteriye sunmak durumundadırlar (Zengin,
2006: iv).
2.4.3. İlişkisel Pazarlamada Müşteri Sadakati
Örgütsel yaşamın temel kurallarından biri sadakattir. Sadakat, müşteri
taahhüdüdür (Evanschitzky, 2006: 1210). Güçlü bir hiyerarşik yapıda, bir örgütün
üyeleri genellikle itaat edilmesi gereken bir liderlik yapısının ihtiyaç olduğunu kabul
etmişlerdir (Çınar, 2007: 27). Kim ve arkadaşları (2007); müşteri sadakatini daha çok
duygular açısından ele almış ve bir müşterinin hizmete, ürüne, markaya ya da
işletmeye olan tutumu olarak tanımlamışlardır (Kim v.d., 2007: 822-831). Müşteri
sadakati ise işletmeden mal veya hizmet alan müşterilerin o işletmeye karşı devamlılığı
olan
olumlu
eğilimleridir.
İşletmeler
bulundukları
sektörlerde
varlıklarını
sürdürebilmek için yatırımcılarının, çalışanlarının ve müşterilerinin sadakatini
sağlamak zorundadır (Çınar, 2007: 28).
Müşteri sadakati, bir markaya ya da işletmeye duyulan bağlılıktır. Müşteri
sadakati, müşterinin tüm rekabetçi etkilere rağmen bu etkilere direnmeyi başararak,
söz konusu işletmenin ürün ve hizmetlerini tercih etmekte ve kullanmakta ne kadar
kararlı olduğudur. Kavram olarak müşteri sadakati; daha önceden bilinen veya tavsiye
edilen mal ve hizmeti müşterinin yeniden satın alma eğilimine yönelmesi olarak
tanımlanmaktadır (Altıntaş, 2000: 29).
Uluslararası ticarette her geçen gün artan rekabet, varlıklarını başarıyla devam
ettirmek isteyen işletmelerin yeni pazarlama stratejileri geliştirerek uygulamalarına
yol açmaktadır. İlişkisel pazarlama, günümüz işletmelerinin uygulamakta oldukları
güncel pazarlama yaklaşımlarından birisidir. İlişkisel pazarlamanın amacı; müşteri
değerini sürekli arttırmak, müşteri memnuniyetini sağlayarak müşteri sadakatini
güçlendirmektir. İlişkisel pazarlama, işletme ile müşteriler arasında sağlıklı ve yoğun
bir bilgi alış verişini gerçekleştirmeyi hedefler. Bu yoğun bilgi alışverişinin başarılı bir
şekilde yürütülebilmesinin ve aynı zamanda devamlılığının da sağlanabilmesinin
temelinde; müşteri ile işletme arasında karşılıklı güven ve iyi niyet duyguları yer
142
almaktadır (Gerson, 1997: 21-23). Müşteri sadakati sağlamak, ilişkisel pazarlamanın
temel hedefleri arasındadır. Başarılı ilişkisel pazarlama uygulamaları, müşterilerin
işletme ile aralarındaki bağın güçlenmesini sağlayacak ve müşteri sadakat düzeyini
artıracaktır.
2.5. İlişkisel Pazarlamanın Tarihsel Gelişimi
İşletmeler geçmişten günümüze kadar, varlıklarını devam ettirebilmek ve
süreklilik sağlamak, aynı zamanda kârlılık elde edebilmek için farklı pazarlama
stratejileri geliştirerek uygulamışlardır. Bu stratejiler piyasadaki arz ve talep
durumundan, piyasa koşullarından, müşteri profillerinden, teknolojik gelişimlerden ve
benzeri pek çok çevresel faktörden etkilenerek ortaya çıkmış ve işletmeler tarafından
farklı koşullarda uygulanmışlardır. Bu stratejiler kimi zaman ürün odaklı ortaya çıkmış
kimi zaman ise ürün/hizmetin fiyatı pazarlama faaliyetlerinin temelini oluşturmuştur
(Altınöz, 2006: 1).
Tarımın ve tarım toplumlarının egemen olduğu, toprağa bağlı, feodal döneme
sanayileşme öncesi dönem adı verilir. Bu dönemin genel özellikleri;
 Ekonomi tarıma dayalıdır,
 Sermaye birikimi düzeyi çok düşüktür,
 İş kategorileri ve uzmanlıklar (eğer varsa) en az düzeydedir,
 İş kategorileri yakın çevre içerisinde oluşmaktadır,
 Tüketim çoğunlukla köy sınırları içerisinde yapılmaktadır,
 Ticaret yüz yüze iletişimle gerçekleştirilir,
 Üretilen mal ve hizmetler açık pazarlarda satılır,
şeklinde özetlenebilir (Odabaşı, 2004: 13). Bu devirlerde, kişiler arasındaki karşılıklı
iyi ilişkiler, tarafların bu iyi ilişkileri uzun süre korumaya çalışma arzusu ve güven
unsurunun varlığı ikili ticaretin temelini oluşturmaktaydı. Bazı batılı tüccarların, ipek
yolunu kullanarak, Asya’daki tanınmış tüccarlardan dostluk ilişkilerini de koruyarak
143
ve kullanarak, nesiller boyunca ticari ilişki içerisinde bulundukları antropolojik
araştırmalar sonucu belirlenmiştir (Demir ve Şahin, 2001: 15).
Literatür incelendiğinde 20. yüz yılın ilk üççeyreğinde geleneksel pazarlama
üzerinde odaklanıldığı görülmektedir. Pazarlamanın gelişim süreci incelendiğinde,
geleneksel pazarlama yaklaşımından ilişkisel pazarlama yaklaşımına geçiş sırasında
pek çok farklı yaklaşım ve uygulamaya rastlamak mümkündür. İlişkisel pazarlamanın
tarihsel gelişimine genel basamaklardan ilerlenerek bakıldığında Arndt, Bagozzi, Day
ve Wensley, Dwyer, Schurr ve Oh, Levitt ve Macneil’in çalışmalarının, yaklaşımın
temelinin atılmasında rol alan temel çalışmalar olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Bagozzi (1978) bu konu hakkındaki ilk çalışmasında, mübadele ilişkilerinin
pazarlamanın temeli olduğunu ileri sürmüştür. Benzer olarak, Arndt (1979); doğal
pazarlar çerçevesinde,
uzun dönemli bir alıcı - satıcı ilişkisinin faydalarından
bahsetmiştir. Arndt ise, doğal pazarın gelişmesinde satıcı ve alıcı arasındaki uzun
dönemli bir ilişkinin önemi üzerinde durmuştur. Day ve Wensley (1983) ise satıcı ve
alıcı arasındaki ilişki ile pazarlamanın yeni bir boyut kazandığını vurgulamışlardır.
Tüm bu adı geçen pazarlamacıların ortak buluştukları nokta ise satıcı ve alıcı
arasındaki ilişkinin, satış ile sona ermediği, ilişkinin satıştan sonra da devam ettiği
şeklindeki görüşleridir (Bejou, 1997: 728).
İlişkisel pazarlama kavramı her ne kadar son yıllarda yaygın kullanılan bir
yaklaşım olarak karşımıza çıksa da, aslında pazarlama alanında ilişkisel boyut yeni bir
olgu değildir. Geçmişten günümüze pazarlama yaklaşımları incelendiğinde ilişki
olgusunun
farklı
şekillerde
kullanıldığını
görmek
mümkündür.
Pazarlama
uygulamaları incelendiğinde, 1990’lı yıllarda ilişki yönlü uygulamaların oldukça
yaygın olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu bulgudan hareketle ilişkisel pazarlamanın
günümüzdeki
şeklini
ve konumunu,
sanayi
öncesi
dönemdeki
pazarlama
uygulamalarının tekrar hayata geçmesi şeklinde yorumlamak mümkündür (Jagdish,
1995a: 55-63).
144
İlişkisel pazarlama, ilerleyen yıllarda bilgi teknolojinin yardımı ile iş dünyasında
büyük ilerleme kaydedecektir. İlişkisel pazarlama ile ilişkisel pazarlamanın geleceğini
belirleyecek üç önemli pazarlama faktörü;
 Veritabanlı Pazarlama
 Etkileşimli Pazarlama
 Ağ (Network) Pazarlama’dır (Gülmez ve Kitapçı, 2003: 84).
Yukarıda adı geçen bu pazarlama modelleri çalışmanın birinci bölümünde
ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir.
Şekil 2.4.’de ilişkisel pazarlama ile ilişkisel pazarlamanın geleceğini
belirleyecek üç önemli pazarlama faktörünün aralarındaki ilişki gösterilmiştir:
145
Şekil 2.4.: İlişkisel Pazarlama ile İlişkisel Pazarlamanın Geleceğini Belirleyecek
Diğer Pazarlama Faktörleri
İLİŞKİSEL PAZARLAMA
Etkileşimli
Pazarlama
Veri Tabanlı
Pazarlama
Bilgi Teknolojileri
Network Pazarlama
Kaynak: Gülmez M. ve Kitapçı O., (2003): “İlişki Pazarlamasının Gelişimi ve Yakın
Geleceği”, Cumhuriyet Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 2,
s. 84.
Yukarıdaki şekil incelendiğinde, işletmelerin pazarlama aktivitelerinde başarı
için; müşterilerle, üreticilerle, aracılarla ve diğer alt yapısal ortaklarla pazar
şartlarından dolayı bütünleşmek istemesinin ilişkisel pazarlama uygulanması gereğini
doğurduğu görülmektedir. Bu noktada ilişkisel pazarlamanın iç içe olduğu pazarlama
yaklaşımları karşımıza çıkmaktadır. Bu pazarlama yaklaşımlarından birisi etkileşimli
pazarlama yaklaşımıdır. İşletmenin kendi müşterileri ile daha yakın ilişki içerisinde
bulunabilmek için uyguladığı yöntemler teknolojinin desteği ile etkileşimli
pazarlamayı ortaya çıkarmaktadır. Bu yöntemler, viral etkiye sahip ağızdan ağıza
pazarlama yöntemleridir. Virüslere benzer şekilde etkileşimli pazarlama stratejileri
mesajın binlerce kişiden milyonlarca kişiye yayılmasını sağlayarak avantaj yaratır.
İşletmeler ile müşterileri arasında etkili bir müşteri ilişkisi kurulabilmesi,
işletmelerin müşterileri hakkında elde edebildikleri verilerden bir veri ambarı
146
oluşturarak, bu verilerden başarılı bir biçimde faydalanabilmelerine ile bağlantılıdır.
Bu açıdan veritabanlı pazarlama ilişkisel pazarlama ile bire bir ilişkisi içerisinde olan
bir pazarlama yaklaşımıdır.
Günümüzde bilgi teknolojilerindeki hızlı gelişim ve Internet kullanımı,
işletmeler ile müşteriler arasındaki ilişkinin boyutunu büyük ölçüde değiştirmiştir. Çift
yönlü olan bu değişimde, hem işletmelerin müşteriye olan hem de müşterinin
işletmeye olan yaklaşımı, iki taraf arasındaki ilişkinin şeklini ve kapsamı köklü bir
biçimde değiştirmiştir. Network (ağ) pazarlaması işletmelerin hem dış müşterileri hem
de iç müşterileri ile iletişimini kolaylaştıran ve güçlendiren bir pazarlama tekniğidir.
İşletmenin değer zincirinin bütün halkalarıyla sürekli iletişim halinde bulunmasını
sağlayan bu pazarlama tekniği; her türlü bilgi alış-verişinin tüm ilgili birimlerle ve
müşterilerle hızlı bir şekilde; yazılı, sesli ve görüntülü biçimlerde yapılmasını
sağlamaktadır. Network pazarlaması, müşteri ile iletişimin merkezde yer aldığı
ilişkisel pazarlamanın gelişiminde çok önemli bir araçtır. İşletme ile müşteri arasında
etkileşimin yoğun yaşandığı network ortamı gelişimini sürdürdükçe network
pazarlamasının ilişkisel pazarlamadaki önemi de artmaya devam edecektir.
Müşteri ve işletme arasında sağlıklı bir ilişkinin sürdürülebilmesinde bilgi
teknolojileri çok önemli bir role sahiptir. İlişkisel pazarlama stratejisinde işletmelerin
müşterileri ile her türlü iletişim faaliyetlerinde bilgi teknolojisi kullanımı ön plana
çıkmaktadır. Bilgi teknolojileri ve diğer teknolojik araçlar, müşteriler açısından en
önemli avantajını düşük maliyette yeni ilişkiler geliştirmek noktasında ortaya koyduğu
fırsatlar ile sağlamaktadır. İlişkisel pazarlama, bilgi teknolojisini en iyi kullanan
pazarlama stratejisi olmasından dolayı hem teorik hem de pratik olarak günümüz
rekabetçi koşullarında öne çıkmaktadır (Gülmez ve Kitapçı, 2003: 84).
2.6. İlişkisel Pazarlamanın Sağladığı Katkılar
Tüketiciler ile mal-hizmetler arasında kurulan ilişkisel pazarlama faaliyetlerinin
hem tüketicilere hem de işletmelere sağladığı çeşitli faydalar vardır. Aşağıda bu
faydalar açıklanacaktır.
147
2.6.1. İlişkisel Pazarlamanın Müşterilere Sağladığı Faydalar
Müşteriler açısından yeni bir mal-hizmet satın alırken duyulan endişe yerini,
ilişkisel pazarlama yöntemi ile hem müşteriye hem de işletmeye güven veren bir ilişki
üzerine inşa edilmiş bir yapıya bırakacaktır. İlişkide zaman boyutu ilişkinin sağlıklı
bir şekilde devam etmesinde önemli bir etkendir. Müşteri ile işletme arasındaki ilişki
ne kadar uzun sürerse, tüketicilerdeki bağlılık da o kadar yoğun olacaktır. Tüketici
güvenini kazanmış olan mal-hizmetler, ilişki bağını güçlendirecektir. İlişkinin
devamlılığı tüketicilerin kendileri için zaman, emek ve para kaybına neden olabilecek
yeni ilişkiler kurmaya mesafeli durmalarına ve alternatifleri değerlendirme noktasında
seçici davranmalarına yol açacaktır. Bu seçicilik müşterilere zaman açısından da fayda
sağlayacaktır (Zineldin, 2000: 23).
Uzun vadeli ilişkisel pazarlama faaliyetleri zamanla müşteri ve işletme arasında
kurulan sosyal ilişkilere de dönüşür. Bağlılığın temelini de genellikle bu sosyal
ilişkiler oluşturur. Tüketiciler açısından güvendikleri mal-hizmetler birer iş ya da
kişisel arkadaştır. Tıpkı yeni tanışılan bir kişiye kişisel bilgileri aktarma konusunda
zorlukların yaşanması gibi yeni bir mal-hizmet kullanımı ya da satın alımı söz konusu
olduğunda da bir takım zorluklarla karşılaşılır. Tüketiciler kendilerini anlayan,
tanıyan, ihtiyaç ve isteklerine cevap veren, daha önce tecrübe ettikleri, memnun
kaldıkları, güvendikleri markaları tercih ederler (Zengin, 2006: 125-127).
Değer, müşteriye işletme tarafından verilen unsurlar ile müşteri tarafından
işletmeden alınan unsurlar arasındaki farkı temsil eder (Demir, 2008: 21). Tatmin
olmuş müşteriler tatmin olmamışlara kıyasla daha yüksek değere sahiptir. Dolayısıyla
tatmin olmuş müşteriler ile başlayan ilişki sağlam temellere üzerine inşa edilir. İlişki
zamanla geliştirilirse bu müşteriler sadık müşterilere dönüşecektir. Müşteriler,
işletmeye verdikleri değer karşısında (parasal veya parasal olmayan maliyetler)
yararlar (ihtiyacını ve beklentisini karşılama, kalite, tatmin, özel hissetme v.b.) elde
ettikleri zaman, yüksek ihtimalle içinde bulundukları ilişkiyi sürdürme kararı
alacaklardır. İşletmeler sürekli olarak müşteri bakış açısından hareketle değer
148
sundukları zaman, müşteriler bu ilişkiden memnun kalacaklar ve ilişkiyi sürdürmek
isteyeceklerdir (Zeithaml ve Bitner, 2003: 85).
Değer temelli yaklaşımdan hareketle müşteri ilişkilerinin müşterilere sağladığı
faydalar üç ana grup altında sınıflandırılabilir. Bunlar (Doyle, 2003: 72-75);
 güven faydası,
 sosyal fayda,
 özel hissettirme faydalarıdır.
Müşteri bağlılığı yaratmak noktasında sosyal fayda ve güven faydası kilit öneme
sahiptir. Özel hissettirme faydası da günümüz rekabet koşullarında ön plana çıkan bir
diğer önemli fayda unsurudur.
Güven faydası; ilişki içerisindeki tarafların karşılıklı olarak olumlu düşüncelere
sahip olmalarının bir sonucudur. Müşterilerin, ilişki içerisinde oldukları ya da olmak
istedikleri işletmelere olan güvenleri, en önemli faydalardan biridir. Bilinmeyene,
tecrübe edilmeyene karşı duyulan mesafe ve alışkanlıklar, çoğu müşteri için özellikle
ilişkiye emek verip zaman sarf ettiklerinde, hizmet sağlayıcılarını veya işletmelerini
değiştirmemeyi tercih etmelerine yol açar. Bu bakımdan iyi kurulmuş ve güvene dayalı
oluşturulmuş ilişkiler müşteriler tarafından tercih edilecek ve daha kalıcı sonuçlar
verecektir. Ayrıca güven durumu müşterilere zaman avantajı da sağlayacaktır.
Sosyal fayda; müşteriler ile işletmeleri arasında alış-veriş ilişkisinin ilerleyen
aşamalarında ortaya çıkan bir durumdur. Zamanla müşteri ve işletme arasındaki bu
ilişki, aşinalık, alışkanlık veya tanınırlık duygusuna dönüşür. Müşteri ve işletme
arasındaki mevcut ilişkinin ötesinde sosyal ilişkiler de kurulmaya başlanır. Bu tür
sosyal ilişkiler, çoğu durumda rakibin daha cazip teklifler sunduğu yani müşterinin
önüne daha avantajlı fırsatlar çıktığı durumlarda bile, işletme ile müşteri arasındaki
mevcut bağlantının sürekli korunmasını işaret eder. Müşteri ve işletme arasında
geliştirilen yakın kişisel ve mesleki ilişkiler müşteri bağlılığının temelini oluşturur.
Uzun dönemli işletme-müşteri ilişkisinde, işletme, tüketici sosyal destek sisteminin
149
gerçek bir parçası olabilir. Örneğin mahalledeki bakkalın müşterilerinin isim,
oturdukları yer, meslek, ortalama aylık gelir, çocuklarının yaş, eğitim gibi bilgileri ve
hatta müşterilerinin özel zevk ve tercihleri gibi pek çok detayı bilmesi adeta modern
müşteri ilişkileri yönetiminin temelini oluşturur. Bu tür kişisel ilişkiler tüketici
hizmetlerinde olduğu gibi, işletmelerin kendi aralarındaki veya endüstriyel satış
işlemlerinde de kullanılabilir. İlişki sonucu ortaya çıkan sosyal destek faydaları
tüketicinin gerek kişisel gerekse iş yaşamının kalitesi için önemlidir.
Özel hissettirme faydası; günümüz müşterileri için önemi her geçen gün artan
bir fayda türüdür. Her ne kadar günümüzde farklı girişimleri, yenilikçi yaklaşımları ve
alanlarındaki öncü olan uygulamalarıyla önemli başarılar elde etmiş işletmeler
tüketicileri tarafından rakiplerine kıyasla özel konumlarla ödüllendirilmiş olsalar da;
tüketici ile işletme arasındaki ilişkide kendini özel hissetmek isteyen taraf genellikle
tüketicidir. Özel hissettirilme; özel ürün, fiyat veya ilişki sunma şeklinde olabileceği
gibi, şüpheye yer vermeme, öncelikli davranılma gibi konuları da kapsar. İşletmeler
varlık nedenleri olan müşterilerine özel muamele işlemlerinde bulunarak, bu
müşterilerin her birini istek ve ihtiyaçlarına göre özel kılar ve müşterilerinin
kendilerini özel hissetmelerini sağlarlar.
Tüketiciler uzun vadeli ilişkilerde kendilerini özel hissedeceklerdir (Duran,
2002: 102). Bunun nedeni; tüketici odaklı çalışan işletmelerin ancak uzun vadede
müşterilerini daha iyi tanıma fırsatı elde edebilmeleridir. İşletmelerin kısa süreli
ilişkilerde tüketicilerinin beklentilerini, isteklerini bilmeleri ve onlara özel
uygulamalar yapabilme ihtimalleri düşüktür. Dolayısıyla müşteriye kendini özel
hissettirme faydası sağlamak isteyen işletmelerin tüketicileri ile uzun soluklu ilişki
kurabilme üzerine emek harcamaları gerekmektedir.
2.6.2. İlişkisel Pazarlamanın İşletmelere Sağladığı Faydalar
İlişkisel pazarlama uygulamalarında fayda iki taraflıdır. İlişkisel pazarlama
faaliyetlerinin tüketiciler için olduğu gibi işletmeler için de önemli faydaları
bulunmaktadır. Öncelikli olarak sürekli yeniden kurulmaya çalışılan geleneksel
150
pazarlama faaliyeti, bu süreç içinde pek çok kez maliyet yükü getirir. İlişkisel
pazarlama faaliyetlerinde kurulan uzun dönemli ilişkinin sağladığı yararlardan birisi
maliyetlerdeki düşüştür. Yeni müşterileri işletmeye çekme ile ilgili başlangıç
maliyetleri yüksektir. Oysa ilişkisel pazarlama faaliyetlerinde tüketiciler ile karşılıklı
güven ve fayda üzerine kurulan uzun soluklu ilişkiler gerçekleşebilir. Yeni müşteriler
çekmek için sarf edilecek; zaman, emek ve para yerine, mevcut tüketicilerle olan
ilişkileri sağlamlaştırmak, aynı zamanda, rakip işletme tekliflerine kapalı bir tüketici
bağlılığı da yaratır (Eiriz ve Wilson, 2006: 278-290).
İlişkisel pazarlama yöntemiyle, tüketicileriyle sürekli etkileşim halinde olan
işletmelerin bir diğer avantajı da, işletmeye herhangi bir maddi yükü olmayan ücretsiz
reklamlardır. Ağızdan ağza reklam olarak da bilinen bu yöntem işletmelerin sadık
tüketicileri tarafından sıklıkla gerçekleştirilen etkili bir reklam türüdür. Müşteri
ilişkileri sayesinde sağlanabilecek bu reklam türü özellikle pazara ilk defa giren ya da
fiyatı yüksek, karmaşık ve kullanımı zor bir ürün\hizmet hakkında bilgi sahibi olmayan
müşteri grubunda etkilidir. Bu tür müşteriler ilk etapta ürün ya da hizmeti satın almada
tereddüt yaşayabilir. Bu durumda yöneleceği ilk yol, daha önce o ürünü ya da hizmeti
almış, kullanmış ve tatmin olmuş müşterilerin görüşü olacaktır (Donaldson ve
O’Toole, 2008: 78-81). Referans grup olarak adlandırılan bu gruptaki müşteriler, daha
önceden işletme ile ilişki kurmuş müşterilerdir. Bu müşteriler ağızdan ağza iletişim
sayesinde ürün hakkında ücretsiz reklam yaparlar. Kimi durumlarda ağızdan ağza
iletişim ücretli reklamdan daha etkili ve inandırıcı olmaktadır (Barlett, 2006: 14). Bu
olgu yeni müşteri kazanma maliyetini de düşürücü etkiye sahiptir. Ağızdan ağza
reklam, işletmelerin kendini tüketicilere anlattığı değil, tüketicilerin işletmeyi anlattığı
reklamlar olarak güvenilir, inandırıcı ve tatmin edicidir.
Müşteriyi işletmeye bağlı tutmanın dolaylı bir yararı da işletme çalışanlarını
işletmede tutmaktır. Tatmin olmuş müşteri temelinde çalışanların işletmeye bağlılığını
sağlamak daha kolay olacaktır. Ayrıca tatmin olmuş, işletmesine güvenen, mutlu
tüketicilerle çalışmak işletmeler için daha kolaydır. Nasıl ki tüketiciler kendilerine
güven veren, kendilerini önemseyen ve tanıyan işletmeleri tercih ederseler, çalışanlar
da tanıdıkları mutlu müşteriler ile çalışmayı tercih ederler (Doğan ve Kılıç, 2007: 56).
151
Geçmiş ilişki öyküsü bilinen müşteriye yaklaşım her zaman için bilinmeyene olandan
daha kolay olacak, uygulama noktasında daha doğru ve yerinde seçimler yapılacaktır.
Tatmin olmuş müşterilerle çalışmaya alışkın olan çalışanlar da mutlu ve işletmelerine
sadık olacaktır. Dolayısıyla ilişkisel pazarlama; hem iç hem de dış müşteri tatminini
artıracaktır. Bu durumda insan kaynaklarının en önemli sorunlarından birisi olan
personel devir hızı da düşecektir. İşgücü istihdamı açısından işletmeye giriş-çıkışın
fazla olması durumunda işgücü devir oranı da yüksek olacaktır. Bu durum beraberinde
yeni personelin tedariği, eğitimi ve adapte edilmesi sürecinde sarf edilecek ek
maliyetleri getirecektir. Uzun dönemli olarak işletmede istihdam edilen çalışanlar;
tanıdıkları müşteriler ile daha rahat, kalıcı ve yarar getirici ilişkiler kurabilir (Zeithaml
ve Bitner, 2003: 88). Tatmin olmuş çalışan işletmeyi tatmin olmuş müşteri sonucuna
ulaştıracaktır.
İşletmelerin
pazarlama
faaliyetlerinde
ilişkisel
pazarlama
anlayışını
benimsemelerinin uzun vadede sağladığı avantajları aşağıdaki şekilde sıralamak
mümkündür (Çoroğlu, 2002: 104):
 Mevcut
müşteriyi
elde
tutma
yoluyla
müşteri
sadakatinde
artış
sağlanmaktadır.
 Müşterinin işletmeye sağladığı kârda artış görülmektedir. Bunun nedeni,
müşterinin aldığı hizmetten memnuniyetinin sonucu olarak daha fazla alım yapması
ve mevcut müşteriyle çalışmanın yeni müşteri elde etmekten daha az maliyetli
olmasıdır.
 Müşteri açısından da bir işletmeyle uzun dönemli ilişkiler kurmanın çeşitli
yararları bulunmaktadır. Hizmet sunucusu ile uzun dönemli ilişkiler kurmak,
müşterinin kendisini iyi hissetmesini sağlar. Bu psikoloji, müşterilerin yaşam
kalitesine katkıda bulunur.
 Müşterilerden ömür boyu elde edebilecek değerin maksimize edilmesini
sağlar.
 Satış sürecini oluşturma ve geliştirme olanağı sağlar.
 Satış sürecinin verimsizliğini ortadan kaldırır.
152
 Mevcut ve potansiyel müşterilere çapraz satış olanağı sağlar.
 Müşteri kaybının minimize edilmesini sağlar.
 Müşteri sadakatinin arttırılmasını sağlar.
 Pazarlama bütçesinden tasarruf sağlar.
 Müşteri ile ilgili bilgi toplanmasını sağlar. Bu bilgiler sayesinde müşteri ile
işletme arasında sağlıklı bir ilişki düzeyine geçilir.
 İş süreçlerinin standardizasyonuna katkı sağlar.
 İş süreçlerinin otomasyonunda rol alır.
 İşletmenin verimliliğini artırır.
 Reklam maliyetlerini düşürür. Reklam faaliyetlerinin etkinliğini artırır.
 Belirli hedef kitlelere promosyon ve kampanya yapılmasını sağlar.
İlişki kurmak uzun dönemli bir süreç gerektirir. Üretici ile müşteri arasındaki
ilişki adım adım ilerledikçe, işletmenin uzun dönemli bu ilişkiden elde edeceği kâr ve
fayda artış gösterir. İlişkinin düzeyleri, ilişkisel pazarlamada “ilişki merdiveni”
kavramı ile açıklanmaktadır. Burada “merdiven” kelimesi, ilişkinin basamaklarını
yani düzeylerini temsil etmektedir. İlişki merdiveninin ardında yatan fikir uzun süreli
müşteri ilişkilerini geliştirirken, müşterinin giderek işletmeye karşı bağlılığının
oluşmasını göstermektir (Payne v.d., 1997: 5).
Şekil 2.5.’de, ilişkisel pazarlama sürecinde ilişki merdiveni ve ilişki
merdiveninin basamakları yer almaktadır.
153
Şekil 2.5.: İlişki Merdiveni (İlişki Aşamaları)
ORTAK MÜŞTERİ
İLİŞKİ
GELİŞTİRME
SAVUNUCU MÜŞTERİ
VE
ZENGİNLEŞTİ
DESTEKLEYİCİ MÜŞTERİ
RME
SÜREKLİ MÜŞTERİ
MÜŞTERİ
YENİ
MÜŞTERİ
BULMA
POTANSİYEL MÜŞTERİ
Kaynak: Payne A. v.d., (1997): Relationship Marketing for Competitive
Advantage, Oxford: Butterworth-Heinemann, s. 5.
İlişki merdiveninde, basamak benzetmesinden de anlaşıldığı üzere, merdivenin
aşağıdan yukarıya doğru her bir basamağı, işletme ile müşteri arasındaki ilişkide bir
sonraki düzeyi temsil eder. Şekil 2.5.’de görüldüğü gibi; ortak müşteri, başka bir
müşteriyle bir ortaklık kurabilecek düzeyde ilişkiye sahip kişidir. İşletme ile müşteri
arasındaki ilişkide en üst ilişki aşamasını temsil eder. Savunucu müşteri, aktif bir
şekilde başkalarına bir işletmeyi tavsiye eden, o işletme için pazarlama yapan kişidir.
Bu tür müşterilerin en yaygın kullandığı pazarlama türü, viral ya da ağızdan ağza
pazarlamadır. Destekleyici müşteri, işletmeden hoşlanmakla birlikte işletmeyi
yalnızca pasif olarak destekleyen kişidir. İşletmeye fayda sağlayabilecek ekstra çaba
içerisinde yer almaz. Sürekli müşteri, işletmeyle tekrarlanan işler yapan ancak,
işletmeye karşı olumsuz veya nötr olan kişidir. Burada müşterinin ihtiyacını ve
beklentisini giderme noktasındaki eylemi esastır. Müşteri, işletmeyle sadece bir kez iş
yapan kişidir. Bu ilişkide ilk izlenim önemlidir. Olumlu geçen bir ilişki, işletme için
de müşteri için de geleceğe yapılan yatırım anlamına gelir. Aday ya da potansiyel
154
müşteri, işletme ile iş yapmaya ikna olabileceğine inanılan ve ilişkiye ikna edilebilecek
düzeyde olan kişidir.
İşletme ile müşteri arasında sağlıklı bir ilişki kurmak uzun dönemli bir süreci
kapsar. İki taraf arasındaki ilişki adım adım ilerledikçe, işletmenin uzun dönemli bu
ilişkiden elde edeceği kâr ve fayda ilişkinin düzeyine göre artış gösterecektir. İlişki
merdiveni yaklaşımının ardında yatan fikir, uzun süreli müşteri ilişkilerini
geliştirirken, müşterinin giderek işletmeye karşı bağlılığının oluştuğunu göstermektir.
İlişki merdiveni yaklaşımında, müşteri ile işletme arasında başlayan ve ilk basamaktan
son basamağa kadar geçen süreci şu şekilde özetlemek mümkündür: Merdivenin en
alt basamağı, aday müşteriyi temsil eder ve işletme tarafından kendisiyle iş yapmaya
ikna edilebilineceğine inanılan bireydir. Bir sonraki basamak; işletme ile müşteri
arasında bir ilişkinin başladığı noktadır. Bu düzeydeki müşteri, işletmeyle sadece bir
kez iş yapan bireydir. İşletmeden memnun kalan müşteri bir sonraki basamakta
“devamlı müşteri” pozisyonuna gelmekte ve işletme ile olan mevcut ilişkisini devam
ettirme kararlılığı içerisinde olunduğunu göstermektedir. Sürekli müşteri, işletmeyle
tekrarlanan ilişkiler içerisindedir ancak, işletmeye karşı olumsuz düşüncelere sahip
olan veya nötr olan bireydir. Sonraki basamakta artık işletme ile müşteri arasındaki
ilişki iyice gelişmiştir ve müşteri işletmeyi destekler noktaya gelmiştir. Destekleyici
müşteri, işletmeden hoşlanan ve işletmeyi pasif olarak destekleyen bireyi temsil
etmektedir. Savunucu müşteri basamağında artık işletme ile müşteri bir bütün olma
noktasına doğru kararlılıkla ilerlemektedir. Bu basamakta yer alan müşteri, ilişki
içerisinde olduğu işletmeyi her konuda savunan müşteri pozisyonuna geçmektedir.
İlişki merdiveninin son basamağında, iki tarafında birbirini bir bütünün parçaları gibi
algıladıkları aşamaya geçilmiştir. Bu sonuncu basamakta müşterinin kendini
işletmenin bir parçası gibi hissetmeye ve görmeye başladığı nokta temsil edilmektedir.
Bu düzeydeki bir müşteri işletme ile bir ortaklık kurabilecek düzeyde ilişkiye sahip
bireydir.
Aşağıda, ilişkisel pazarlama uygulamaları sonucu işletmelerde kârlılık artışını
grafik üzerinde görmek mümkündür.
155
Şekil 2.6.: İlişkisel Pazarlama Uygulamalarında Zamanla Artan Kâr
Azalan Maliyet
Artan Gelir
X. YIL
5. YIL
4. YIL
K
Â
R
3. YIL
2. YIL
Temel
Kâr
1. YIL
Z
A
R
A
R
Kaynak: Egan J., (2001): Relationship Marketing: Exploring Relational
Strategies in Marketing, England: Financial Times Prentice Hall, s. 67.
Şekil 2.6. incelendiğinde, müşteri ile işletme aralarındaki ilişkinin seviyesinin
uzun
dönem
sonunda
belirleneceği
görülmektedir.
İlişkisel
pazarlama
uygulamalarında, işletme ile müşteri arasındaki ilişkinin süresi uzadıkça, iki taraf için
de hem ilişki maliyetinin azaldığı, hem de ilişkinin getirilerinin arttığı görülecektir.
Uzun dönemli ilişki ise ancak müşteri memnuniyeti ile sağlanabilecektir. Bu dönemde
müşteri ile işletme nasıl bir etkileşim içerisinde olmak istediklerine karar verirler. Bu
tür uzun dönemli ilişkiler, ilişki maliyetinin azalmasına olanak sağlar. İşletme için
sağdık müşterilerin varlığı aynı zamanda potansiyel müşteriler için de bir referans
teşkil eder. Yeni bir müşteri kazanmanın maliyeti, var olan müşteriyi elde tutma
maliyetinden daha yüksektir. Müşteri elde tutma oranındaki olumlu gelişme
çalışanların yani iç müşterilerin elde tutulması oranını da arttırır (Egan, 2001: 67).
156
Müşteriyi elde tutma konusundaki başarı, işletmeler için uzun dönemli bir süreçtir ve
maliyetlerin azalması, kârlılığın artması ve fiyat değişiklikleri gibi sonuçlar doğurur.
2.7. İlişkisel Pazarlamanın Hedefleri
İlişkisel pazarlamanın hedeflerinin temel olarak dört başlık altında toplamak
mümkündür. Bunlar sırası ile müşteriyi kazanmak, tatmin etmek, elde tutmak ve
müşteri ile olan ilişkiyi geliştirmektir. İlişkisel pazarlamanın temel hedefi işletme için
kârlı olabilecek müşteriler ile sağlıklı bir ilişki inşa etmektir. İlişkisel pazarlama
uygulamaları bu ilişkiyi kurmakla yetinmez. Hedef, bu ilişkiyi sağlıklı bir biçimde
sürdürerek korumaktır (Çiçek, 2002: 86-88).
İşletme ile müşteri arasında kurulacak ilişkinin uzun soluklu olması istenen bir
durumdur. Müşteri grubunun, ortak ihtiyaç ve istekleri doğrultusunda homojen
gruplara ayrılması olarak açıklanan pazar bölümlendirme sayesinde işletmeler, sürekli
müşteri ilişkisi inşa etmek için en iyi hedef pazarları bulmaya ve bu pazarları
derinliklerine kadar analiz etmeye çalışırlar. Bu ilişkilerin gelişmesi ile işletmeye veya
markaya sadık müşteriler ile benzer ilişki potansiyeline sahip yeni müşteriler arasında
yaşanan bireysel iletişimler sayesinde işletmenin müşteri portföyünü ve hacmini
geliştirmesi sağlanır. Yeni müşteriler kazanıldıktan sonra ilişkisel pazarlama da hedef;
bu ilişkileri geliştirmek olmaktadır. İyi ilişkiler geliştirildikten sonra, bu müşterilerin,
kendilerine sunulan ve beklentilerini karşılayan hatta beklentilerinin üzerine çıkan mal
ve hizmet sunumu sayesinde işletme ile uzun dönemli ilişki içerisine girmesi
sağlanacaktır. Kurulan uzun dönemli ilişkiler müşterilerin büyük olasılıkla işletmede
kalmasını sağlayacaktır. İşletme ile iyi bir ilişki düzeyinde olan, değişen istek ve
ihtiyaçlarına en uygun mal ve hizmetleri alan müşteriler, büyük olasılıkla rakiplerin
kendilerini kazanmaya yönelik hamlelerini de boşa çıkaracaktır (İnal ve Demirer,
2001: 26, 29.).
Bu açıklamalardan sonra Şekil 2.7.’de, ilişkisel pazarlamanın hedeflerini
bütünsel bir açı ile görmek mümkündür.
157
Şekil 2.7.: İlişkisel Pazarlamanın Hedefleri
1.MÜŞTERİYİ
KAZANMA
4. İLİŞKİYİ
GELİŞTİRME
İLİŞKİSEL
PAZARLAMANIN
HEDEFLERİ
2. MÜŞTERİYİ
TATMİN ETME
3. MÜŞTERİYİ
ELDE TUTMA
Kaynak: Zeithaml ve Bitner, 2003, s. 159’dan uyarlanmıştır.
Daha önce de açıklandığı ve Şekil 2.7.’de de görüldüğü gibi, ilişkisel
pazarlamanın temel hedeflerini 4 başlıkta toplamak mümkündür. Başarılı bir ilişkisel
pazarlama uygulaması, yeni müşteriler kazanmayı hedefler. Yeni ürün ve hizmetler,
pazarlama stratejileri, farklı, istikrarlı, işletme başarısında etkili olacak ve müşterinin
ilgisini çekebilecek her türlü başarılı uygulama yeni müşteri kazanma sürecine katkı
sağlayacaktır. İşletmeler, ilişkisel pazarlama uygulamalarında sadece yeni müşterileri
kazanmakla yetinmezler. İlişkisel pazarlama uygulamalarında mevcut ve yeni
müşterilerin tatminini sağlamak ve böylece müşteriyi elde tutmak, yani müşteri
sadakati esastır. Bu sadakat sağlandıktan sonra ise işletme için hedef, müşteri ile uzun
süreli bir ilişki, bir aile ilişkisi kurmak ve bunu sürdürmektir.
2.8. İlişkisel Pazarlamanın Uygulama Alanı: Müşteri İlişkileri Yönetimi
Klasik pazarlama anlayışı, pazarlama karmasına dayalı satış odaklı bir
pazarlama sistemidir. Bu anlayışta hedef, her zaman müşteri ihtiyaçlarını tatmin
edecek ürünlerin üretimidir. Teknolojideki gelişmeler ve rekabetin arması klasik
158
pazarlama stratejisinin tüketici isteklerini karşılamada yetersiz kalmıştır. İşletmeler
kısa dönemli kazançlar yerine uzun süreli müşteri ilişkilerine önemini anlamışlardır.
Tüm bu gelişmeler müşteri ilişkileri yönetimi anlayışını ortaya çıkarmıştır (Demir ve
Kırdar, 2006: 68-73).
Günümüzde birbirine çok benzeyen ürün ve hizmetler, işletmeler açısından
farklılık yaratmanın giderek zorlaşması, düşen fiyatlar ve azalan kârlar işletme
davranışlarını müşteri merkezli hâle gelmesine neden olmuştur. Müşterilerle uzun
süreli ilişkiler kurmak ve bu ilişkileri sadakate dönüştürmek, müşteri ilişkileri
yönetimi anlayışıyla birlikte kârlılığın anahtarı haline dönüşmüştür.
2.8.1. İlişkisel Pazarlama Bağlamında Müşteri İlişkileri Yönetimi
Müşteri ilişkileri, kuruluş ile müşteri arasında kurulan, satış öncesi ve satış
sonrası tüm eylemleri kapsayan, karşılıklı yararı ve ihtiyaç tatminini içeren bir süreçtir
(Odabaşı, 2000: 3).
Günümüz işletmeleri için yeni müşteriler edinmek ve mevcut müşterileri de elde
tutmak varlıklarını devam ettirmede kilit rol oynamaktadır. Var olan müşterilerin,
markaya ve işletme ürünlerine olan bağlılığını korumak ve arttırmak müşteri ilişkileri
yönetiminin (CRM - Customer Relationship Management) var olma nedenlerinden
biridir (Bilge, 2004: 78). Geçmişte çok uluslu işletmelerin kullanabileceği bir kavram
olarak değerlendirilen ve öngörülen müşteri ilişkileri yönetimi; günümüz rekabet
koşullarında her ölçekten işletmenin kendi ölçeğinde altyapısını oluşturmaya başladığı
bir hedef haline gelmiştir. Geçmişte günün koşullarına göre cazip ve basit olan
yöntemlerle yeni müşteriler kazanmaya çalışan işletmeler; günümüzde gerçek olanın
tüketiciyi bir an için cezbetmek değil, sürekli olarak memnun ederek ihtiyaçlarını
karşılayan ürünlerle tatmin etmek olduğu bilinciyle faaliyetlerini sürdürmektedirler.
Bugün dünyanın hemen her yerinde, işletmelerin karşı karşıya kaldıkları en
temel sorun, müşteri sadakatinin giderek azalmasıdır. Bunun en önemli nedeninin,
şiddetli rekabet ortamında işletmelerin sürekli olarak müşterilere; daha ucuz, farklı ve
daha cazip seçeneklerin olduğunu göstermeleri olduğunu söylemek mümkündür.
159
Kârlılığı arttırmanın en temel yolu farklılığı yaratmaktan geçmektedir. Bu gerçeğe
rağmen, her geçen gün, pek çok ürünün fonksiyonel olarak birbirine benzemesi
nedeniyle işletmeler açısından bunu sağlamak çok zor hatta neredeyse imkânsız hâle
gelmektedir.
Bu noktada işletmelerin başarıya ulaşabilmek için müşteri ilişkileri yönetimi
kullanma gereklilikleri vardır. Müşteri ilişkileri yönetiminin altında yatan fikir şudur:
“Farklı müşterilere farklı muamele yapmak” (Bill ve O’Toole, 2002: 47). Birebir
pazarlama stratejisinin temel mekanizması, müşterilerin nasıl farklılıklar gösterdiğini
anlamayı ve bu farklılıkların her müşteriye göre işletmenin nasıl davranması gerektiği
konusunda bir strateji oluşturmasını içermektedir. Ancak fikir bu denli basit olmasına
karşın, birebir pazarlama stratejisini uygulamaya geçirmek hassas ve kolay olamayan
bir süreçtir (Bergeron, 2002: 23). Günümüzde bu uygulamaları başarı ile
uygulayabilen işletme sayısı sınırlıdır. Ancak bu alanda yürütülen faaliyetlerin sayısı
ve başarı düzeyi artan bir ivme eğilimindedir.
Müşteri ilişkileri yönetiminin ortaya çıkma nedenleri aşağıda sıralanmıştır
(Duran, 2002: 3):

Kitlesel pazarlamanın pahalı bir müşteri kazanma yöntemi olması,

Müşteri payının pazar payından daha değerli olduğunun anlaşılması,

Müşteri memnuniyeti ve müşteri sadakati kavramlarının önemlerinin her
geçen gün artması,

Sahip olunan müşterilerin değerlerinin daha net anlaşılması ve böylece
müşterileri elde tutma çabalarının yoğunluk kazanması,

Birebir pazarlamanın öneminin artmasıyla beraber müşteriye özel davranma
stratejilerinin gerekliliğinin fark edilmesi,

Rekabet arenasındaki yıkıcı-yok edici stratejilerin varlığı,

İletişim teknolojileri (web, e-posta...) ve veri tabanı yönetim sistemlerinde
yaşanan gelişmeler.
160
Rekabet koşulları, günümüzde işletmeleri farklılaşma yolunda müşteri odaklı
uygulamalara yöneltmiştir (Barutçugil, 2009: 12-13). Bazı işletmeler çevrelerine daha
fazla fayda sunarak, bazıları maliyet liderliği yaparak, bazıları yenilik yönetiminde
öncü uygulamalar yürüterek, bazıları ise müşteri odaklı yaklaşımlarıyla rekabet gücü
yaratmaya, rakiplerinden farklılaşmaya çalışmaktadırlar (Porter, 1991, 56-57).
Stratejilerini, müşteriye daha fazla yakınlık doğrultusunda konumlandırılmaya çalışan
işletmeler, müşterilerle birebir iletişimi ve müşteri tatminini hedefleyen stratejiler
geliştirmektedirler. Müşteri ilişkileri baz alınarak geliştirilen stratejiler, müşterilerle
birebir iletişim içinde olan, onların satın alma davranışlarını takip eden, müşterilerin
tercihleri ve satın alma davranışlarıyla ilgili veri tabanları oluşturan, işletme ve
müşterileri arasında iletişim kuracak teknolojilere sahip ve müşteri temsilciliklerine
fazlasıyla önem veren özellikler içermektedir. Tüm bu özellikler, ilişkisel pazarlama
uygulamalarında müşteri ilişkileri yönetiminin ne denli önemli bir role sahip olduğunu
göstermektedir. Müşteri ilişkileri yönetimi, başarılı bir ilişkisel pazarlama
uygulamasının temelini oluşturmaktadır. İnşa, ancak böyle yerinde ve sağlam bir
zemin üzerinde sağlıklı bir şekilde yükselecektir.
2.8.1.1. İlişkisel Pazarlama Bağlamında Müşteri İlişkileri Yönetiminin
Önemi ve Amacı
Günümüzde müşterilerin istekleri çok hızlı bir biçimde değişmekte ve
farklılaşmaktadır. Müşteriler, diğer müşterilerle birlikte büyük bir grup oluşturmuş
olmayı ve işletmeler tarafından bu gurubun herhangi bir üyesi olarak muamele
görmeyi kabul etmemektedirler. İşte bu noktada işletmelere düşen her bir müşterisini
diğer müşterilerinden ayrı tutmaktır. Müşterisine farklı ve özel olduğunu
hissettirebilmek günümüz iletmelerinin başarısında anahtar rol oynamaktadır. Bunu
başarabilmenin yolu ise; müşteriyi tanımak, onun isteklerini ve zevklerini takip etmek
ve karşılamaktan geçmektedir.
Pazarlama uygulamaları müşteri ilişkileri açısından bulunduğu noktaya, ilk
olarak ticari ilişkilerin satın almak ve satmak gibi basit temellere dayandığı dönem ve
ikinci olarak da müşteri ile sıcak ilişkiler içerisinde bulunulan dönem olmak üzere iki
161
önemli dönemden geçerek ulaşmıştır. İkinci dönemde; kitlesel iletişim ve kitle
üretiminin gelişmesi ile kitle tüketimi de gelişmiştir. Bu dönemde kitlesel pazarlama
egemenliği ile kitlesel iletişime geçilmiştir.
Günümüzde ise ilişkiler tekrar
bireyselleşmiş ancak kitlesel mantıkla birlikte yürütülür hâle gelmiştir (Pressey ve
Mathews, 2000: 56). Artık müşteriler kendilerini özel hissetmeye ve özel
hissettirilmeye ihtiyaç duymaya başlamıştır. Bütün bu gelişmeler ve değişmeler
doğrultusunda ayakta kalmak isteyen işletmeler, müşteri için değer sunmada sürekli
yeni yollar bulma gayreti içerisine girmeye başlamışlardır.
İşletme-müşteri ilişkisinin bu boyutu; müşteri ilişkileri yönetimi kavramı ile
açıklanmaktadır. Müşteri ilişkileri yönetiminin ana dayanağı; müşterinin ihtiyaç, istek
ve sezgilerini tahmin ederek müşteri ile karşılıklı etkileşim içerisinde olabilme üzerine
oturtulmuştur. Müşteri ilişkileri yönetimine göre işletme başarısı sadece elde edilen
kâr payları ile ifade edilemez ve ölçülemez. Esas olan müşterileri uzun süre elde
tutabilmek yani müşteri sadakatini sağlayabilmektir. Müşteri ilişkileri yönetimi,
müşteri merkezli yönetim anlayışının ön plana çıktığı bir işletme felsefesidir (Şahin,
2004: 71). Bu stratejide; teknoloji etkin olarak kullanılmakta, bu sayede ekonominin
içinde bulunduğu değişime hızla ayak uydurulabilmektedir.
Ergunda (2002)’ya göre müşteri ilişkileri yönetiminin amaçlarını şu şekilde
sıralamak mümkündür:
 Müşteri ilişkilerini kârlı hâle getirmek: Pazarlama ve satış departmanlarının
müşteriler ile uzun dönemli ve kârlı ilişkiler kurup bu ilişkileri muhafaza etmelerini
sağlamak.
 Farklılaşma sağlamak: Emtialaşmanın yoğun olarak yaşandığı yani ürünlerin
birbirine benzediği günümüz rekabet ortamında, bir ya da birkaç noktada farklılığı
yakalayabilmek, müşterileri birebir tanımak ve onlar için birebir üretim ve birebir
pazarlama yapmak.
 Maliyet minimizasyonu sağlamak: İyi tasarlanmış ve sistem yaklaşımıyla
düşünülmüş bir müşteri ilişkileri yönetimi projesine ayrılan bütçenin kısa zamanda
geri alınması mümkündür. Mevcut müşterilerden gelecek ilave satışlar, müşteriyi
162
muhafaza etmenin getireceği kazançlar, satış maliyetlerinde sağlanacak tasarruf ve
işletme içi iletişim maliyetlerindeki azalmalar dikkate alındığında ayrılan bütçe kısa
bir sürede geri alınabilir.
 İşletmenin verimi artırmak: İşletmelerin faaliyetini kendi ihtiyaçlarına göre
tasarlaması günümüz rekabet koşullarında geçerliliğini kaybetmiş bir yaklaşımdır.
Yapılması gereken dışarıdan içeriye doğru, yani müşteri ihtiyaçları etrafında
tasarımların gerçekleştirilmesidir.
 Uyumlu faaliyetler sağlamak: Müşteri ilişkileri yönetimi; satış, pazarlama,
müşteri hizmetleri faaliyetlerini Internet fırsatları ile birleştirir. Tüm bu faaliyetlerin
uyumlu olarak çalışmasını sağlar. Hem geleneksel satış kanallarından elde edilen
bilgiler, hem de diğer alternatif kanallardan sağlanan bilgiler sentezlenerek yüksek
düzeyde müşteri bilgisi ve ilişkisi fırsatı sağlanır.
 Müşteri taleplerini karşılamak: Müşterileri; müşteri ilişkileri yönetimi
yardımıyla, tüm kurumun tanıması mümkündür. Müşterilerden alınan geri bildirimler
sayesinde işi onların istediği şekilde yapmak mümkün olur.
Yukarıdaki genel amaçların yanında, müşteri ilişkileri yönetiminin hedeflerini
spesifik olarak aşağıdaki şekilde özetlemek de mümkündür (Bilge, 2004: 92):
 Teknoloji kullanımı ile veriler daha kolay toplanır hâle gelecektir.
 Bir kurumun farklı birimleri arasında veri paylaşımı kolaylaşacaktır.
 Müşteri kârlılığı izlenerek çapraz satış olanakları sağlanacaktır.
 Müşteri grupları oluşturulacaktır. Bu müşteri gruplarının özellikleri
doğrultusunda stratejiler belirlenecektir.
 Dağıtım kanallarının etkinliği ölçülebilecektir.
 Operasyonel maliyeti tespit edebilmek kolaylaşacaktır.
 Farklı fonksiyonları yürüten departmanlar, ortak müşteri verilerini
paylaşabilecektir.
 Müşteri perspektiflerinde kişisellikten çok kurumsallık ön plana çıkacaktır.
 Veri toplamanın kolaylaşması, verileri daha güncel hâle getirecektir.
 Müşteri segmentasyonları dinamizm kazanacaktır.
163
 Bilgiye dayalı pazarlama kavramının önemi artacaktır.
 Kampanya yönetiminde müşterilerle bilgi alışverişi hızlanacak, istatistik
imkanları genişleyecektir.
 Uzak noktalarda çalışan satıcıların sistemle entegrasyonu kolaylaşacaktır.
 Müşteri sadakatine yapılan yatırımlar artacaktır. Müşterinin kullanabileceği
ürünve hizmetler tespit edilerek, müşteriye her seferinde istediği ürün ya da hizmet
sunulacaktır.
 Düşük maliyette yeni müşteri bulmak mümkün olabilecektir.
 Müşteriyi elde tutmanın maliyeti hesaplanacaktır.
 Karma kanal yapısı gelişecektir. Katma değerli, birbirlerinin üstüne inşa
edilen kanallar, ortak müşteri ilişkileri yönetimi sistemleri kullanmaya başlayacaktır.
Bu bilginin daha etkin ve verimli kullanılmasını sağlayacaktır.
 Ciro, müşteri değerlendirme ölçüsü olmaktan çıkacaktır. Ciro değerinin
yerini; sürdürülebilirlik, verimlilik, etkinlik, kârlılık, iş genişletme yeteneği gibi
kriterler alacaktır.
 Müşteri ilişkileri yönetimi; müşteri ve işletme arasındaki etki ve tepki
sürelerini düşürecektir.
 İletişimde hız artacaktır.
 Çağrı merkezlerinin önemindeki azalma devam edecektir. İletişim yapıları
değişerek zamanla telefona bağımlı olmaktan tamamen çıkacaktır. Bu alanda farklı
modellerin kullanımı yaygınlaşacaktır.
 E-ticaretin devreye girmesiyle zenginleşen müşteri işlemleri, karşılıklı
etkileşimlerle çok daha ileri düzeylerde işlemlerle gerçekleştirilecektir.
 Cevap sürelerini daha da azaltmak ve cevap maliyetlerini düşürmek için
proaktif modeller daha gelişmiş şekillerde uygulanacaktır.
Yukarıda sıralanan bu genel ve özel amaçlar, müşteri ilişkileri bağlamında
ilişkisel pazarlama uygulamalarının temel amaçları ile doğrudan örtüşmektedir.
İlişkisel pazarlama, başarısını; müşteri ilişkileri yönetiminin başarısı ile pekiştiren bir
pazarlama yaklaşımıdır. Müşteri ile işletme arasında kurulacak olan uzun vadeli
164
ilişkinin sağlıklı bir şekilde yürümesi, müşteri ilişkileri yönetiminin amaçlarına
ulaşması ile mümkündür.
2.8.1.2. İlişkisel Pazarlama Bağlamında Müşteri İlişkileri Yönetimi İlkeleri
Müşteri ilişkileri yönetimi, küresel rekabet arenasında son yıllarda yaygın bir
biçimde uygulama alanı bulmuş, rekabetçi bir pazarlama stratejisidir (Tek, 2010: 56).
Özellikle üretim ve hizmet işletmelerinde, müşteri sadakatini ve müşteri tatminini
artırmaya, korumaya ve geliştirmeye yönelik olarak uygulanan, mevcut müşterileri
elde tutmayı, onlarla ilişkileri geliştirmeyi amaçlayan stratejik bir eğilimdir
(Karabacakoğlu, 2002: 21).
İşletmelerin müşteri ilişkileri yönetimini tam olarak uygulayabilmeleri için
öncelikli olarak insan gücüne yatırım yapmaları gerekmektedir. Teknolojik alanda
yapılacak doğru yatırımların geri dönüşü, ancak doğru insan kaynakları yatırımı ile
mümkün olacaktır. Bu noktada müşteri ilişkilerinde bazı ilkelere uyulması ve bunların
müşteri ilişkileri yönetimi stratejisinin belirleyici unsurları haline getirilmesi
gerekmektedir. Bu ilkeler şunlardır (Yereli, 2001: 31-33).
 Teşvik Edici Rol Üstlenme: Müşteride duygusal bir katılım ve kabullenme
havasının yaratılmasında teşvik edici bir rolü işletmenin üstlenmesi gerekir.
İşletmelerin, zaman darlığı ve bütçe kısıntıları gibi olumsuz unsurları müşteriye
yansıtılmadan müşterilerinin beklentilerini karşılamaları gerekmektedir.
 İletişim Ustası Haline Gelme: İşletmenin müşteriye satış amaçlı yaptığı tüm
pazarlama sunumlarında iletişim kanallarının tümünü başarıyla kullanabilir hâle
gelmesi gerekmektedir.
 Uzlaşmacı Rol Üstlenme: Müşteri ile ilişkilerde işletme ile müşteri arasında
karşıt görüşlerin çarpışacağı pek çok durumun ortaya çıkması kaçınılmazdır. Böyle
durumlarda işletmenin uzlaşmacı bir tavır içine girerek, müşterinin isteklerini en iyi
karşılayabileceği, en uygun çözümü, en uygun koşullarla sunması beklenmektedir.
165
 Sorumluluk Üstlenme: İşletme; müşteri ile ilişkilerine, sorumluluğunun
bilincinde olarak yaklaşmalıdır. Müşterinin her koşulda memnuniyeti de işletmenin
dikkate alması gereken en önemli sorumluluk haline gelmiştir.
 Bütünü Gözeten Anlayış: Günümüz işletmelerinde müşteriye satış yapma
işletmenin tek hedefi olmamalıdır. Müşterinin işletmeden her koşulda memnun
ayrılabilmesi ana hedef olarak kabul edilmelidir. Müşteri ile satış sırasındaki ilişkinin
kalitesi kadar, satış öncesi ve sonrası da bir bütün olarak değerlendirilmelidir.
 Girişimci Anlayış: Müşterinin memnuniyeti için işletmenin her türlü girişimi
yapması ve bundan kaçınmaması esas kabul edilmelidir.
 Sonuca Yönelik Çalışma: İşletmenin müşteriyle tam ve kesintisiz iletişimi
sağlayabilmesi için sonuca yönelik her türlü çalışmayı yapması gerekmektedir.
Yukarıda sıralanan bütün bu özellikler müşteri ilişkileri bağlamında ilişkisel
pazarlama uygulamalarının başarısında etkin rol oynamaktadır. İlişkisel pazarlamada;
teşvik edici rol üstlenen, iletişim yetenekleri gelişmiş, müşteriye karşı her zaman
uzlaşmacı bir tavır içerisinde bulunan, sorumluluklarının bilincinde olan ve
sorumluluk üstlenebilen, bu sorumluluklarını yerine getirme yeteneği olan, bireye göre
hareket eden ancak bütünü de görebilen, yenilikçi, girişimci, sonuca odaklı ancak
sonuca ulaşmada, süreci de başarı ile yönetebilen işletmeler başarıya ulaşacaktır.
İlişkisel pazarlamanın başarısı, müşteri ile uzun soluklu kurulan ilişkiye bağlıdır.
Müşteri memnuniyeti ve sadakati başarı noktasında çok önemlidir. Bunu
başarabilmenin yolu ise, sağlam temellere oturtulmuş bir müşteri ilişkileri yönetimi ile
mümkündür (Gel, 2002: 52).
2.8.1.3. İlişkisel Pazarlama Bağlamında Müşteri İlişkileri Yönetiminde
Müşteri Memnuniyeti Kavramı
Müşteri, belirli bir işletmenin veya bireyin belirli bir marka malını ya da
hizmetini, çeşitli amaçlar doğrultusunda satın alan kişi veya kuruluşa verilen addır.
Müşteri kavramı gruplara ayrılarak incelenebilir: Mevcut müşteri, işletmenin ya da
bireyin sürekli (ve\veya düzenli) olarak satış yaptığı ve işletmenin malını veya
hizmetini her zaman satın alan müşteridir. Muhtemel müşteri ise işletmenin ya da
166
bireyin satış için görüştüğü, fakat hâlen mal ya da hizmeti satın alma eylemini
gerçekleştirmemiş müşteri adayıdır. Eski müşteri, işletmenin ya da bireyin daha önce
müşterisi olmuş fakat çeşitli nedenler ile artık müşterisi olmayan kişi veya kuruluştur.
Yeni müşteri, bir işletmenin ya da bireyin malını veya hizmetini ilk defa satın alan
müşteridir. Hedef (potansiyel) müşteri, belirli bir işletmenin ya da bireyin belirli
mallarını veya hizmetlerini satın alması beklenen (tahmin edilen) ve bu satın alma
eyleminin gerçekleşmesi amaçlanan kişi veya kurumlardır (Yıldızel, 2002: 49).
Müşteri memnuniyeti, ilişkisel pazarlama uygulamalarında temel hedeftir
(Gordon, 1998: 123). İlişkisel pazarlama uygulamaları, her düzeydeki müşteri
tatminini sağlamayı amaçlar. Hedef müşteriden mevcut müşteriye kadar her ilişki
düzeyindeki
müşterinin
memnuniyeti
esastır.
Başarılı
ilişkisel
pazarlama
uygulamaları, işletme ile yaşanan ilişki sonucu memnun olan müşterinin işletmeye
bağlılığını sağlayacaktır. Müşteri işletmeye bağlı ise, bu bağlılığın derecesini
artıracaktır (Gerson, 1197: 56-57). Günümüzde müşterinin işletmeye bağlılığının
sağlanabilmesi için sadece sunulan ürün ve hizmetin özelliklerinin uygun olması
yeterli olamamaktadır. İşletme ile müşteri arasındaki ilişkinin öncesi ve sonrası da
müşteri bağlılığında etkin rol oynamaktadır (Papatya v.d., 2001: 53). İşletmenin
başarılı ve etkin bir müşteri veri tabanının olması, işletmenin müşterilerin istek ve
beklentilerini takip etmesi, müşteri şikayetlerinin dinlenmesi ve bu şikayetlerden
yapıcı bir şekilde yararlanılması, bu şikayetlere en iyi şekilde çözümler sunulması,
işletmenin daima müşterisinin yanında olduğunu hissettirmesi, müşterisine işletme
açısından değerli olduğunun hissettirilmesi müşteri memnuniyeti oluşturma
noktasında yapılabilecek kritik çalışmalardan bazılarıdır. Tüm bu sayılan faaliyetler
işletme ile müşteri arasında sağlıklı kurulmuş ve yürüyen bir ilişkiyi temsil etmektedir.
Tüm bu faaliyetler ise müşteri ilişkileri yönetiminin alanıdır. Başarılı müşteri ilişkileri
yönetimi, müşteri memnuniyetini; müşteri memnuniyeti, müşteri sadakatini; müşteri
sadakati de ilişkisel pazarlamayı destekleyecektir (Yozgat ve Tacer, 2002: 579-583).
167
2.8.1.4. İlişkisel Pazarlama Bağlamında Müşteri İlişkileri Yönetimi
Uygulamaları
Müşteri ilişkileri yönetimi, müşterilerinin söylediklerini ve işletmenin müşteri
hakkında bildiklerini temel alan, müşteriye bireysel karşılık veren birebir, ilişkisel
pazarlamanın bir uygulaması olarak kabul edilebilir (Peppers, 1999: 67). İlişkisel
pazarlama, bireysel müşterinin işletmeye ne dediğine ve işletme çalışanlarının müşteri
hakkında neler bilmesi gerektiğine yönelik olarak, istekli biçimde davranışlarını ve
uygulamalarını değiştirme düşüncesidir (Odabaşı, 2000: 19).
Temel anlamda ilişkisel pazarlama; yeni müşteriler bulmaktan çok mevcut
müşterileri elde tutma ve onlarla ilişkileri geliştirme üzerine yoğunlaşan stratejik bir
eğilimdir (Öztürk, 1998: 180). Geleneksel pazarlamaya karşı ilişkisel pazarlamada
müşteriye birey olarak bakılır ve bir ilişki kurulmaya çalışılır. Aynı zamanda
müşterinin yaşam boyu değeri ile ilgilenilir (Bylthe, 2002: 292).
Müşteri ilişkileri yönetimi projelerinin uygulandığı işletmeler üzerinde yapılan
araştırmalar göstermiştir ki, modeli başarı ile uygulayan işletmelerde gelirlerde önemli
ölçüde artışlar ve maliyetlerde de önemli ölçüde azalmalar yaşanmıştır. Müşteri
ilişkileri yönetiminin işletmelere sağladığı yararlar genel olarak şöyle özetlenebilir
(Çoroğlu, 2002: 64-65):

Müşteri ilişkileri yönetimi, müşterilerden ömür boyu elde edebilecek değerin
en üst düzeye ulaşılmasını sağlar.

Satış sürecini oluşturma ve geliştirme olanağı sağlar.

Satış sürecinin verimsizliğini ortadan kaldırır.

Mevcut ve potansiyel müşterilere çapraz satış olanağı sağlar.

Müşteri kaybının minimize edilmesini sağlar

Müşteri sadakatinin arttırılmasını sağlar.

Pazarlama bütçesinden tasarruf edilmesi sonucunu doğurur.

Müşteri ile ilgili bilgi toplanmasını sağlar.

İş süreçlerinin standardizasyonunu ve otomasyonunu sağlar.
168

İşletmenin verimliliğini artırır.

Belirli hedef kitlelere promosyon ve kampanya yapılmasını sağlar.
Müşteri ilişkileri yönetiminin, yukarıda sayılan bu faydaları noktasından
hareketle geleneksel pazarlama yaklaşımından ayrıldığı görülmektedir. Çalışmanın
birinci bölümünde geleneksel pazarlama yaklaşımı ayrıntılı bir biçimde açıklanmıştır.
Ancak, aşağıda Tablo 2.2.’de; geleneksel pazarlama anlayışı ile müşteri ilişkileri
yönetiminin arasındaki farklar görülebilir.
Tablo 2.2.: Geleneksel Pazarlama Anlayışı ile Müşteri İlişkileri Yönetimi
Arasındaki Farklar
Geleneksel Pazarlama
 Tek bir satış üzerine odaklanır.
 Ürünlerin özellikleri üzerinde durur.
 Kısa dönemli ölçeğe sahiptir.
 Müşteri hizmetlerine çok önem
verir.
 Müşteri bağlılığı sınırlıdır.
 Orta düzeyde müşteri ilişkisi vardır.
 Kalite, üretim departmanının bir
konusudur.
Müşteri İlişkileri Yönetimi
 Müşteriyi elde tutma üzerine
odaklanır.
 Ürün faydası üzerinde durur.
 Uzun dönemli ölçeğe sahiptir.
 Müşteri hizmetlerine çok önem
verir.
 Müşteri bağlılığı yüksektir.
 Yüksek düzeyde müşteri ilişkisi
vardır.
 Kalite
işletmedeki
herkesin
konusudur.
Kaynak: Akgemci T., (2012): Stratejik Yönetim, Gazi Kitabevi, Genişletilmiş 13.
Baskı, s. 398.
Yukarıda yer alan tablo incelendiğinde müşteri ilişkileri yönetiminin geleneksel
pazarlama yöntemlerinden pek çok noktada ayrıştığı ve pazarlama alanına önemli
yenilikler kazandırdığı görülmektedir. İki pazarlama yaklaşımının ayrıldıkları
noktalar, ilişkisel pazarlama ile geleneksel pazarlama yaklaşımının ayrıldıkları
noktalarla örtüşmektedir. Geleneksel pazarlamada işletme tek seferlik satış üzerine
odaklanırken, ilişkisel pazarlamada müşteri sadakati ve devam eden alış-veriş ilişkisi
esastır. Geleneksel yaklaşımda ürün ve hizmetleri özellikleri önemlidir. Oysa ilişkisel
pazarlama ürün ve hizmetlerin özellikleri yanında faydaları ile de ilgilenir. Geleneksel
pazarlama yaklaşımında faaliyetler kısa vadelidir. İlişkisel pazarlama yaklaşımı
işletmeyi her alanda uzun vadeye göre konumlandırır. Hem müşteri ile olan ilişki hem
169
de işletmenin pazardaki duruşuna yönelik stratejiler uzun vadeli olarak belirlenir ve
uygulanır. Geleneksel pazarlamada müşteri bağlılığı sınırlıdır. Ama ilişkisel
pazarlamada temel hedef müşteri bağlılığıdır. Bütün faaliyetler müşteri devamlılığı
üzerinde şekillenir. Bu nedenle de ilişkisel pazarlamada, geleneksel pazarlamadaki
düşük ya da orta düzeydeki müşteri ilişkisi yüksek düzeyde gerçekleşir. Bu açıklanan
özelliklerin her birinde başarının sağlanabilmesi için ilişkisel pazarlama da her alanda
kalite anlayışı gereklidir. Geleneksel pazarlama yaklaşımında kalite, üretim
departmanının işidir. Oysa ilişkisel pazarlamada kalite herkesin işidir. Çünkü müşteri
ile kurulacak ve geliştirilecek uzun vadeli bir ilişki, ancak kalite olgusunun işletmenin
her alanına yayılması ile mümkün olacaktır.
2.9. İlişkisel Pazarlama ve Bilgi Teknolojileri
Teknoloji, insan ihtiyaçlarının daha etkin bir biçimde karşılanması amacıyla,
örgütsel süreçlere bilginin uygulanmasıdır (Tekin v.d., 2007: 79). Teknoloji, sadece
fiziksel ürünlerin üretimiyle ilgili bir kavram değildir. Teknoloji ayrıca yönetim,
pazarlama ve benzeri hizmet ve bilgi üretimiyle de ilgili olabilir (Arslan, 2008: 239).
Bu kapsamda teknoloji, yeni bir mal ya da hizmet ortaya çıkaran, mevcut mal ve
hizmetlerin ise daha uygun maliyetli ve daha iyi kalitede olmasına olanak tanıyan her
türlü bilgi, beceri ve süreçtir şeklinde tanımlanabilir (Seyidoğlu, 1998: 743).
İlişkisel pazarlamanın temel noktası, müşterilere daha yakın ve daha içten
davranarak, onların işletme ile iş yapmasını kolaylaştırmak ve bu ilişkiyi iki taraf için
de çekici hâle getirmektir (Rich, 2000: 173). Müşteri ilişkilerinin oluşturulmasında
bilgi teknolojisinin kullanılması önemli bir anahtardır. Bilgi, birebir ilişkilere olanak
sağlayan en önemli unsurlardandır ve günümüzde ilişkisel pazarlamanın işletmelerde
başarılı bir biçimde uygulanabilmesinde anahtar rol üstlenmiştir. Müşteri ilişkileri
yönetimi,
ilişkisel
pazarlama
stratejilerinin
uygulanmasında
mevcut
bilgi
teknolojilerinin amaçlara uygun şekilde kullanılmasını sistematik hâle getiren bir
yapıdır. Müşteri ilişkileri yönetimi anlayışında teknoloji kullanımı ile bu stratejiler
uygulanabilir hâle dönüşür (Trembly, 2000: 54-57).
170
İlişkisel pazarlama uygulamalarının başarısı müşterileri; yakından tanımaktan
geçer. İşte bu noktada bilişim teknolojileri ilişkisel pazarlamanın başarısında doğrudan
rol oynamaktadır. Özellikle ilişkisel pazarlama ile bağlantılı olan; veri tabanlı
pazarlama, network (ağ) pazarlaması ve etkileşimli pazarlama uygulamaları bilişim
teknolojileri temelinde yükselen uygulamalardır (Zinkhan, 2002: 87-88). Bu
uygulamalarla uyumlu çalışabilen doğru bilişim teknolojileri, müşteri ile işletme
arasındaki ilişkinin kurulması ve güçlenmesinde önemli bir role sahiptir.
2.10. Geleneksel Pazarlama Anlayışı ve İlişkisel Pazarlama Anlayışı
Arasındaki Farklar
İlişkisel pazarlama, tedarikçiler, çalışanlar ve diğer ortaklarla sürdürülme
özelliği olan bir pazarlama yaklaşımıdır. İlişkisel pazarlama, müşterilerle olan ilişkinin
seviyesini iyi ilişki düzeyinin ötesine taşıyarak müşterilerle özel bir ilişki düzeyine
ulaşmaya çalışmaktadır (İnal, 1996: 53). Satış öncelikli pazarlama ile ilişkisel
pazarlama arasındaki temel fark bu noktada ortaya çıkmaktadır: Satış öncelikli
pazarlama sonuçlara ve ürünü çevreleyen değer dağılımına; ilişkisel pazarlama ise,
hizmet süreci ve değer oluşturma üzerine odaklanmaktadır.
Geleneksel yaklaşımda müşteri ile ilgili olarak yalnızca ürün ve hizmet göz
önünde bulundurularak elde edilen sonuçlar ilişkisel boyutta dikkate alınmaktadır
(Ravald ve Grönroos, 1996: 23-24). Gordon (1998) ilişkisel pazarlamanın temelde
pazarlama kavramı üzerine kurulu olduğunu; fakat kullandığı araçlar bakımından
geleneksel pazarlamadan ayrıldığını belirtmiştir. Buna göre ilişkisel pazarlama;
 Müşteri odaklıdır.
 Her müşteriye bireysel davranmayı esas alır ve her müşteriye işletme için özel
olduğu duygusunu vermeyi hedefler.
 Müşteriler için yeni değerler oluşturma arayışı içerisindedir.
 Müşteriler için oluşturulan ve üretici-tüketici arasında kurulan bu değerler
bütünü daha sonra bölümlendirmektedir.
171
 Müşteriler sadece satın alan kişi olarak değil, istenen değerin oluşmasında
bireysel olarak kilit öneme sahip taraflar olarak değerlendirilir.
 İşletme, bireysel müşterilerin beklentilerini karşılamak üzere iş ve iletişim
süreçlerinde teknoloji ve kişilerle işbirliği yapılmasını mümkün kılan bir strateji
üzerine kuruludur.
 İlişkisel pazarlamanın temeli, alıcı ve satıcı arasında sürecek işbirliği
çabalarıdır.
 Alıcı ve satıcı ilişkisel pazarlama sürecinde eş zamanlı olarak faaliyet
göstermektedir.
 Bireysel müşteri veya işletmelerle tek seferlik alışveriş ilişkileri yerine ömür
boyu sürecek alış-veriş ilişkileri hedeflenir.
 Müşterileri bekledikleri değere ulaştırmak için, işletme içerisinde ve
işletmenin çevre elemanları arasında bir ilişki zinciri oluşturmaya çalışmaktadır.
Geleneksel pazarlama yaklaşımı kitle pazarlamasıdır. Müşterilere bireysel
hizmet vermenin zor ve maliyetli olması gerekçesi ile bu yaklaşımda müşteriler, büyük
ve genel özelliklere sahip kitleler olarak kabul edilir ve kitleler halinde muameleye
tabi tutulurlar. İlişkisel pazarlama, her müşteriye bireysel davranma yaklaşımı üzerine
kurulu bir yöntemdir. Homojen olmamak, heterojen olmak yaklaşımın temelinin
oluşturur (Gerez, 2007: 71-80).
Geçmişteki
yaklaşımlarla
karşılaştırıldığında
1990’lı
yıllarla
beraber
pazarlamanın odak noktasının müşteri çekme faaliyetlerinden müşteriye sahip olma ve
bunu koruma noktasına doğru bir değişim gösterdiği görülmektedir (Ravald ve
Grönroos, 1996: 22-23). Geleneksel pazarlamada rekabet, pazar ekonomisi kuralları
içerisinde uygulandığında işletmelere güç kazandıran bir etken olarak kabul edilirken,
ilişkisel pazarlamada iş birliği odak noktasında yer almaktadır (Gumesson, 1996: 36).
İlişkisel pazarlama müşterinin yaşam döngüsünü kapsayan uzun dönemli ilişkiler
üzerine kurulu bir pazarlama yaklaşımıdır. İlişkisel pazarlama, müşteri sadakati
oluşturarak; karşılıklı kâr sağlayan, istikrarlı ve uzun dönemli ilişkileri hedefler.
Bununla birlikte bütün ilişkisel pazarlama çalışmalarında ortak amaç olan; müşteriyi
elde tutmak, mevcut müşterileri daha sadık müşteriler haline getirmek için pazarlama
172
yapmak düşüncesi, ilişkisel pazarlamanın merkezi düşüncesidir (Berry, 2002: 63-67).
Taahhüt, müşterinin işletmeye olan adanmışlık duygusuna; müşteri sadakati ise
müşterinin işletmenin geneline veya işletmenin markasına olan bağlılık yönündeki
tutum ve davranışlarına işaret etmektedir (Uncles ve Laurent, 1997: 400).
İlişkisel pazarlama alıcı ile satıcı arasında bir bağ oluşturmak ve sürdürmek
amacıyla zaman, enerji ve özveri yatırımı gerektirmektedir (Gumesson, 1996: 42).
Başarılı bir pazarlama, tüketiciler için yeterince iyi çözümler üretmelidir. Satış
öncelikli pazarlamada bu çözüm fiziksel bir eşya veya temel bir hizmet şeklinde ortaya
çıkar. İlişkisel pazarlamada ise bu çözüm, ilişkinin kendisi veya fonksiyonları
şeklindedir. Müşteri tatminini artırmayı hedefler (Grönroos, 2004: 111-112).
İlişkisel pazarlama; kısa dönemli, satış odaklı geleneksel alışverişlerin yerini
uzun dönemli alıcı-satıcı ilişkilerine bırakması gerektiği üzerinde durmaktadır. Ticari
pazarlama, kısa dönemde ilişkisel amacı olmayan müşteriler yoluyla, tamamen ticari
kaygılarla hareket ederek kârı maksimize etmeye odaklanmaktadır. Bu amaca
ulaşmada da kâr maksimizasyonu stratejisi izlemektedir (Kumar v.d., 2003: 669).
Geleneksel pazarlamadaki ticari odak ile ilişkisel pazarlamadaki ilişkisel odak
arasındaki farklar Tablo 2.3.’de verilmektedir.
Tablo 2.3.: İlişkisel Pazarlama Yönlü Değişim
TİCARİ ODAK
 Sadece satış yapma
 Devamlı olmayan müşteri
bağlantıları
 Ürününün özelliklerine odaklanma
 Kısa dönem ölçek
 Müşteri hizmetlerine verilen düşük
önem
 Müşteri beklentilerini karşılamak
üzere verilen düşük vaatler
 Kalite üretim personelinin işidir
yaklaşımı
İLİŞKİSEL ODAK
 Müşteri yönlendirme
 Sürekli iletişim
 Ürünün faydasına odaklanma
 Uzun dönem ölçek
 Müşteri hizmetlerine verilen yüksek
düzeyde önem
 Müşteri beklentilerini karşılamak
üzere verilen yüksek taahhütler
 Kalite tüm personelin işidir
yaklaşımı
Kaynak: Payne v.d., (2003): Relationship Marketing for Competitive Advantage,
Winning and Keeping Customers, Oxford: Butterworth Heinemann’dan
uyarlanmıştır.
173
Yukarıdaki tabloda da görüleceği gibi, geleneksel pazarlamada işletmeler; sadece satış
yapma, devamlı olmayan müşteri bağlantıları, ürünün özelliklerine odaklanma, kısa
dönem ölçek, müşteri hizmetlerine düşük önem verme, müşteri beklentilerini
karşılama noktasında verilen düşün vaatler ve kalitenin sadece üretim departmanının
işi olması v.b. yaklaşımlarla ticari bir odakta hareket ederler. İlişkisel pazarlamada ise
işletmeler için; müşterileri yönlendirme, sürekli iletişim, ürünün faydasına odaklanma,
uzun dönemli bir ölçek, müşteri hizmetlerine yüksek düzeyde önem verme, müşteri
isteklerini karşılamak üzere verilen yüksek düzeydeki vaatler ve kalitenin işletmenin
bütün departmanlarının işi olması yaklaşımlarıyla, ilişki temelli bir odakta faaliyetleri
yürütmek esastır (Gummesson, 2002: 78).
İlişkisel sürecin bir sonucu olarak ilişkisel pazarlamada maksimum derecede
ilişki mevcuttur. İlişkisel pazarlama, gelecekte yapılacak ticarete şimdikinden daha
fazla önem veren ve bu mantık çerçevesinde uygulanan, uzun dönemli bir pazarlama
yaklaşımıdır (Kumar v.d., 2003:670).
2.11. İlişkisel Pazarlama Stratejileri
Günümüzde bilgi, rekabet üstünlüğünü elde etmenin en önemli öğelerindendir.
İşletmelerin başarısında bilginin yeri ve önemi her geçen gün artmaktadır. İşletmelerin
bilgi tabanlı yeni rekabet şekillerine uyum sağlayabilmesi, bilginin doğru
kaynaklardan doğru yöntemlerle elde edilmesi ve yönetilmesine bağlıdır. İşletmeler
açısından doğru kararlar alabilmenin ve isabetli öngörülerde bulunabilmenin ön
koşulu, etkin bir bilgi yönetimidir. Etkin bir bilgiyi başarı ile yönetemeyen işletmeler,
her alanda olduğu gibi birbirini izleyen iki işlev olan üretim ve pazarlama alanlarında
da etkinlik sağlayamazlar.
İşletmelerin müşterileri ile uzun dönemli sağlıklı ilişki içerisinde olabilmeleri,
müşterilerin beklentilerinin aşılmasına yardımcı olacak yeni yöntem ve stratejiler
yaratabilmelerine bağlıdır (odabaşı, 2000: 23). Geleneksel pazarlama stratejisini
izleyen işletmelerin müşterileriyle doğrudan bir ilişkisinin hiç olmadığı ya da çok
düşük seviyelerde olduğu, ilişkisel pazarlamada ise işletmelerin müşterileriyle
174
doğrudan ve güçlü bir ilişki içerisinde oldukları görülmektedir. Geleneksel
pazarlamadaki bu kısıtlı müşteri ilişkisinden dolayı, işletmeler müşterileri ile ilgili her
türlü bilgiyi yapılan çeşitli araştırmalardan ve sunulan istatistiklerden öğrenirken,
ilişkisel pazarlama uygulayan işletmeler müşterileriyle doğrudan ve devamlı ilişkileri
nedeniyle bu bilgilere daha detaylı, daha kolay ve daha güvenli bir şekilde yürüttükleri
müşteri takipleri sonucunda ulaşmaktadırlar. Bu durum rakip işletmelerin yeni müşteri
kazanma noktasında zorlanmalarına neden olmaktadır. Günümüz rekabet koşullarında
işletmelerin, mevcut müşterilerini elde tutma stratejileri üzerine yoğunlaşmalarının
altında yatan neden bu durumla açıklanabilir (Kotler, 2009: 21).
İlişkisel
pazarlama
yaklaşımını
uygulayan
işletmelerin
başarılarında
uyguladıkları stratejiler çok önemli rol oynamaktadır. Aşağıda Tablo 2.4.’de ilişkisel
pazarlama stratejileri yer almaktadır.
175
Tablo 2.4.: İlişkisel Pazarlama Stratejileri
STRATEJİ DOĞRUSU
GELENEKSEL
PAZARLAMA
Satış Öncelikli
Pazarlama
MODERN
PAZARLAMA
İlişkisel Pazarlama
Kısa Dönem Faydaya
Odaklı
Uzun Dönem Faydaya
Odaklı
PAZARLAMA
ANLAYIŞI
Pazarlama Karması
Pazarlama Karmasıyla
Desteklenen İşletme Müşteri Arasındaki
Etkileşim
FİYAT ESNEKLİĞİ
Fiyata Duyarlı
Müşteriler
Fiyata Daha Az Duyarlı
Müşteriler
KALİTE YAKLAŞIMI
Fiziksel Kaliteye
Odaklı
İşletme - Müşteri
Arasındaki İlişkinin
Kalitesine Odaklı
MÜŞTERİ
MEMNUNİYET
ÖLÇÜMÜ
Pazar Payının
İzlenmesi (Dolaylı
Yaklaşım)
Müşterinin İzlenmesi
(Dolaysız Yaklaşım)
MÜŞTERİ BİLGİ
SİSTEMİ
Pazar Araştırmaları
Müşteriden Anlık Alınan
Bilgiler
MÜŞTERİ İLE
İLETİŞİM
Daha Zayıf
Daha Güçlü
MÜŞTERİ
HİZMETLERİ
Daha Az Önemli
Çok Önemli
ÜRÜN
DOĞRUSU
Hızlı Tüketim Malları
Hizmetler
ZAMAN
Kaynak: Grönroos C., (1997): Keytone Paper From Marketing Mixto Relationship
Marketing: Toward a Paradigm Shift in Marketing, Management Desicion, Volume:
35, n: 4, s. 323.
176
Yukarıda Tablo 2.4.’te; ilişkisel pazarlama uygulamalarında kullanılan
stratejilere, satış öncelikli bir pazarlama yaklaşımı olan geleneksel pazarlama
stratejileriyle karşılaştırmalı olarak yer verilmiştir. Stratejilerin temel noktaları;
zaman, pazarlama anlayışı, fiyat esnekliği, kalite yaklaşımı, müşteri memnuniyetinin
ölçümü, müşteri bilgi sistemi, müşteri ile iletişim, müşteri hizmetleri ve ürün doğrusu
olarak belirlenmiştir. Buna göre ilişkisel pazarlama stratejileri, uzun dönemli faydaya
odaklıdır. Pazarlama karmasıyla desteklenen ve işletmeyle müşteri arasında kurulacak
ve sürdürülecek bir etkileşime odaklanır. İlişkisel pazarlama yaklaşımında fiyata daha
az duyarlı müşterilere göre stratejiler belirlenir ve uygulanır. Kalite bütün
departmanların ve çalışanların işidir. Ayrıca en önemli kalite odağı; işletme ile müşteri
arasındaki ilişkinin kalitesidir. Müşteri memnuniyet düzeyinin ölçümünde dolaylı bir
yaklaşım olan pazar payının izlenmesi yaklaşımı yerine, dolaysız bir yaklaşım olan
müşterinin izlenmesi yaklaşımı takip edilir. Müşterilerden anlık alınan bilgiler ve geri
dönüşler ile müşteri bilgi sistemi çalıştırılır. Bilgilerin doğrulu kadar güncelliği de
önem taşır. Müşteri ile kurulacak iletişim hayati öneme sahiptir. Bütün stratejilerin
temelinde, müşteri ile kurulan sağlıklı ve uzun süreli bir iletişim vardır. Müşteri
hizmetleri çok önemlidir. Çünkü müşteri ile ilişki, satış öncesi ve sonrasında da vardır
ve sürdürülür. İlişkisel pazarlama uygulamalarında müşteri ile ilişki satış ile son
bulmaz. Bu aşama, ilişkinin somutlaştırıldığı nokta olarak kabul edilir. Asıl ilişki bu
aşamadan sonra başlar. İlişkisel pazarlama uygulamalarında, pazarlama faaliyetlerinin
hizmetler sektörüne doğru kaydığı görülmektedir. Müşteri hizmetleri günümüz rekabet
ortamında önemini geçmişe kıyasla çok artırmıştır. Güncel bir pazarlama yaklaşımı
olan ilişkisel pazarlama yaklaşımında da stratejiler ağırlıklı olarak hizmet odaklıdır.
2.11.1. İlişkisel Pazarlama Uygulamalarını Destekleyici Stratejiler
Tinsley (2002) çalışmasında ilişkisel pazarlama uygulamalarının diğer
destekleyici stratejilere göre planlanması ve uygulanması gerektiği görüşünü
savunmuştur. Etkili bir ilişkisel pazarlama uygulaması ve başarısı için Tablo 2.5.’de
görülen destekleyici stratejiler ve arttırıcı stratejiler gereklidir.
177
Tablo 2.5.: İlişkisel Pazarlama ve Diğer Stratejiler
DESTEKLEYİCİ PAZARLAMA STRATEJİLERİ
Pazar Bölümlendirme
Müşteri Tatmini
Hizmet Farklılaştırma
Veritabanlı Pazarlama
Müşteri Değerleme
Internet Kullanımı
DEĞER ARTIRICI STRATEJİLER
PAZAR STRATEJİLERİ
PAZARLAMA STRATEJİLERİ
Tedarik Zinciri Yönetimi
Müşteriye Değer Yaratma
Pazar Odaklı Organizasyon
Uzun Dönemli İlişkiler Kurma
Pazar Odaklılık
Yeni Ürün Geliştirme
Toplam Kalite Yönetimi
Ürün Dizisi Fiyatlama
Ürün Yaşam Eğrisine Göre
Müşteri İlişkileri Yönetimi
Fiyatlama
Kaynak: Tinsley, B., D., (2002): “Relationship Marketing Strategic Array”, Business
Horizons, January-February, s:70-76.
Tablo 2.5.’de görülen destekleyici stratejiler, birçok müşteri ve tedarikçi ile
eşzamanlı ve dengeli ilişkiler kurulmasını kolaylaştıran, ilişkilerin daha sağlam ve
amaçlara uygun olmasını sağlayacak desteği veren stratejiler olarak tanımlanmaktadır.
Pazar bölümlendirme ile farklı ilişkisel talepleri olan müşteriler bölümlendirilebilir ve
daha verimli ilişkiler yaratılabilir.
Farklılaştırılmış hizmet sunumu, müşterinin yaşam boyu değerinin analizi,
Internet ve veritabanlı pazarlama araçlarının kullanımı gibi stratejiler ise ilişkisel
pazarlama uygulamalarının işleyişinin daha sistematik bir temele dayandırılmasını
sağlamaktadır. Müşteri tatmini, pazarlama çabalarının başarısını ortaya koyan önemli
bir gösterge olarak kabul edilmektedir.
Değer arttırıcı stratejiler; genel olarak müşteriye sunulan hizmetin veya ürünün
daha etkili olması ve müşteriye değer sunulabilmesi için gerekli stratejiler olarak
178
görülmektedir. Tedarik zinciri yönetimi, pazar odaklı organizasyon, toplam kalite
yönetimi ve müşteri ilişkileri yönetimi gibi stratejiler değer arttırıcı ve pazara yönelik
stratejiler olarak kabul edilmektedir. Bu stratejiler, destekleyici stratejilerin
uygulanması ile örgüt geneline yayılmış ilişkisel pazarlama anlayışının dışa vurumu
olarak görülebilir. Pazara yönelik bu girişimler ile müşteri merkezli, kaliteli,
kişiselleştirilmiş ve müşteri ilişkileri yönetimi araçları ile sürekli geri bildirimi
sağlanan bir uygulama yapısı geliştirilebilmektedir. Bu çabaların ana amacı,
tüketicilerin eylemleri ile elde etmeyi bekledikleri temel pazarlama faydalarının
sunumunun daha iyi yapılabilmesidir.
Bu stratejilerle bağlantılı önemli bir diğer konu ise ilişkisel pazarlama
uygulamalarının stratejik işletme yönetimi ile uyumlaştırılmasıdır. Çünkü ilişkisel
pazarlama, işletme geneline yayılan bir anlayışı, ciddi yatırımları, değişimleri ve
kaynak kullanımını gerektirmektedir.
Bir işletmenin sunduğu hizmet performansı ilişkisel pazarlama uygulamalarının
temel faktörlerinden birisidir (Payne, 2003: 245). İşletmenin, sunduğu hizmete ilişkin
başarılı performansı; ilişkide bulunulan tüketicilerin işletme ile ilişkilerini
sürdürmelerini, işletmeye ve hizmet sunucusuna bağlılıklarını ve kurulan ilişkiye
yönelik güvenlerini olumlu yönde etkileyen faktörlerden birisidir.
2.12. İlişkisel Pazarlama Uygulamalarında Pazarlama Programı
Tüketicilerle ilişki kurmak amacıyla uygulanabilecek ilişkisel pazarlama türleri
beş grup altında incelenebilmektedir (Kotler ve Armstrong, 2001: 484). Bunlar aşağıda
kısaca açıklanmıştır:
1. Temel Pazarlama: Satış elemanının sadece ürünü satmakla sorumlu olduğu
pazarlama türüdür.
2. Tepkisel Pazarlama: Satış elemanının ürünü satmanın yanında, tüketiciyi;
herhangi bir sorusu olduğunda, ürünle ilgili görüş paylaşmak ve öneride bulunmak
179
istediğinde ya da bir şikayeti olduğunda kendisine ulaşması yönünde yüreklendirmekle
sorumlu olduğu pazarlama türüdür.
3. Sorumlu Pazarlama: Satış elemanı satışı gerçekleştirdikten kısa bir süre
sonra tüketiciye ulaşarak ürünün beklentilerini karşılayıp karşılamadığı hakkında
yorumlarını almakla sorumlu olduğu pazarlama türüdür. Bu görüşme esnasında
tüketicinin ürünle ya da hizmetle ilgili varsa görüş ve önerileri de alınır. Bu bilgiler
işletmenin performans geliştirmesinde kullanılır.
4. Proaktif Pazarlama: Satış elemanlarının zaman zaman tüketiciye ulaşarak
yeni ürünler hakkında bilgilendirme yapmakla da sorumlu olduğu pazarlama türüdür.
5. Ortak Pazarlama: İşletme müşterileri ile kesintisiz iletişim halindedir. Bütün
pazarlama stratejileri müşteriler ile ilişki çerçevesinde yönlendirilir.
İşletmeler faaliyette bulundukları pazarın özelliklerine, ürün ve hizmetlerinin
yapılarına, pazarlama stratejilerine göre yukarıda sayılan pazarlama yöntemlerinden
bir ya da birkaçını uygulayabilirler.
İşletmelerin bu ilişkisel pazarlama türlerinden hangisini seçecekleri, pazardaki
tüketici sayısına ve kâr marjı seviyesine bağlıdır. Aşağıdaki Şekil 2.8.’de bu durum
şekil üzerinden takip edilebilmektedir.
180
Şekil 2.8.: İlişkisel Pazarlama Seviyeleri
ORTA
DÜŞÜK
KÂRLILIK KÂRLILIK
DÜZEYİ
DÜZEYİ
ÇOK MÜŞTERİ
YÜKSEK
ORTA
DÜŞÜK
KÂRLILIK KÂRLILIK Temel
KÂRLILIK
veya
Sorumlu
DÜZEYİ Tepkisel
DÜZEYİ Tepkisel
DÜZEYİ
Sorumlu
ORTA MÜŞTERİ
Proaktif
Proaktif
AZ MÜŞTERİ
Ortak
Tepkisel
Sorumlu
Sorumlu
Proaktif
Temel veya
Tepkisel
Tepkisel
Tepkisel
Sorumlu
Ortak
Kaynak: Cannon J., P. ve Sheth J., N., (1994): “Developing a Curriculum to Enhance
Teaching of Relationship Marketing”, Journal of Marketing Education, Vol: 16, n:
2, s. 3.
Şekil üzerinde de görüldüğü gibi ilişkisel pazarlama seviyeleri, müşteri sayısına
göre değişmekte ve bu seviyeler farklı özellikler taşımaktadır. Çok müşterinin olduğu
düzeyde kârlılık müşteri sayısı ile ilişkilidir. Burada tepkisel bir ilişki söz konusudur.
Orta sayıdaki gruplarda, müşteri ile işletme arasında proaktif bir ilişki söz konusudur.
Az sayıda müşteriyi kapsayan gruplarda ise ortak belirlenen bir ilişki şekli esastır.
Ortak kârlılık düzeyinde proaktif, düşük kârlılık düzeyinde ise karşılıklı sorumluluk
gerektiren bir ilişki şekli vardır.
2.13. İlişkisel Pazarlamanın Boyutları ve Planlaması
İlişkisel pazarlamanın 4 boyutu vardır. Bu boyutlar; hisse sahipleri, karar,
zaman ve değer boyutlarıdır (Cannon ve Sheth, 1994: 3). Bu boyutlar aşağıda kısaca
açıklanmıştır:
181
Hisse Sahipleri Boyutu: İşletme ile hisse sahipleri ilişkisini kapsar. İlişkisel
pazarlamanın temelinde yatan kavramlardan bir tanesidir. Pazarlama aktiviteleri
değişik gruplara uygulansa da aslında müşteriler hisse sahiplerinin ürünüdürler.
Karar Boyutu: İlişkisel pazarlama karar boyutunun bir parçası olarak analiz
etme, planlama, gerçekleştirme ve kontrol etme uygulamalarını kapsayan yönetim
yaklaşımlarını içermektedir. İlişkisel pazarlama kavramı, ilişkileri yönetmek için
gerekli fonksiyonları oluşturmayı amaçlayan, hareket odaklı bir yaklaşımdır. Sonuç
olarak, ilişkisel pazarlama bir işletmenin tüm pazarlama aktivitelerini kapsayan
bütünleşmiş bir yaklaşımı temsil eder.
Zaman Boyutu: Müşteri ile işletme arasındaki ilişki dinamik bir yapıya sahiptir
ve her an değişebilir özellik taşır. İlişkisel pazarlama sadece müşteri ile işletme
arasında ilişkinin başlatılma aşamasını kapsamaz. Başlayan ilişkinin istikrarlı
olmasıyla, yoğunluğuyla ve müşterinin ilişkiyi bitirme durumuyla da ilgilidir.
Değer Boyutu: İlişkinin iki taraf için de değeri öncelikli öneme sahiptir. Müşteri
ilişkileri incelendiğinde, müşteri beklentilerinin işletme tarafından karşılanması ile
kazanılan müşteri memnuniyeti işletmeye verilen değerde artış sağlamaktadır.
Tüm bu boyutlarla değerlendirilen ilişkisel pazarlamada uygulanacak başarılı bir
planlamanın şu özellikleri taşıması gerekmektedir (Varey, 2002: 114):
 İlişki tanımının yapılması
 İlişki aşamalarının belirlenmesi
 Müşterileri elde tutabilmek için amaçların tespiti
 Müşterilerle
ilişkileri
dinamik
tutmak
için
yapılması
gerekenlerin
belirlenmesi
 İlişki sürecinin her sürecini takip edecek takımının belirlenmesi ve etkin
çalışmasını sağlayacak alt yapının oluşturulması.
İlişkisel pazarlama anlayışındaki amaçlar ile geleneksel pazarlama anlayışındaki
amaçlar
birbirinden
belli
noktalarda
182
ayrılmaktadır.
Geleneksel
pazarlama
anlayışındaki sınırları zorlayıcı, satışlardaki büyüme ve pazara girebilme için hedefleri
artırıcı özellikleri olan amaçlar ilişkisel pazarlama anlayışında farklılık gösterir.
İlişkisel pazarlama planı yapacak olan bir işletmede öncelikle müşteriyi elde tutma
amacının ne olduğunun, hedef müşteri kitlesinin ve müşteri tiplerinden elde edilecek
kârlılık düzeylerinin ne kadar olacağının tespit edilmesi gerekir (Payne, 2003: 252255). Aşağıdaki şekil üzerinde ilişkisel pazarlama planını etkileyen unsurlar
görülebilmektedir.
Şekil 2.9.: İlişkisel Pazarlama Planı
MÜŞTERİ
GELİŞTİRME
PLANI
ETKİLEME
PLANI
TEDARİKÇİ
GELİŞTİRME
PLANI
İLİŞKİ
PLANLAMASI
İSTİHDAM
PLANI
ZİNCİRLEME
SATIŞ
PLANI
İÇ PAZAR
PLANI
Kaynak: Payne A. v.d., (1997): Relationship Marketing for Competitive
Advantage: Winning and Keeping Customers, Oxford: Butterworth-Heinemann,
1997, s. 13’den uyarlanmıştır.
183
İlişkisel pazarlama planlamasının bir diğer özelliği çapraz-fonksiyonlu ve süreç
uyumlu olmasıdır. Yukarıda Şekil 2.9.’da da görüldüğü üzere altı yan plan tanımlanır.
Bunlar; müşteri geliştirme planları, tedarikçi geliştirme planı, istihdam planı,
zincirleme satış planı, iç pazar planı ve etkileme planlarıdır. İlişkisel pazarlama
planları bu altı plandan gelen etkiler sonucunda meydana gelmektedir. Daha sonraki
aşamada müşterilerin tekrar satın almadaki amaçları tanımlanır. Bir sonraki aşama,
hedeflere
ulaşmak
için
kullanılacak
olan
süreçlere
yönelik
stratejilerin
tanımlanmasıdır. Bu planlar, müşterileri uzun dönemli olarak kazanma amacını kapsar
(Varey, 2002: 114). Değer zincirinin halkalarını oluşturan bu her bir spesifik plan,
ilişkisel pazarlama planının başarısında etkilidir.
2.13.1. Sadakat ve Sık Kullanıcı Programlarının Uygulanması
Müşterilerin aynı işletmeden yinelenen satın alımlar yaparak işletme ile
ilişkisinin devam ettirmesi sıklıkla karşılaşılan bir tüketici davranışıdır. Bu davranışı
şekillendiren faklı nedenler olabilmektedir. Müşterileriyle sürekli bir ilişki sürdürmek
isteyen işletmeler, müşterilerinin kendilerinden ne için satın alım yaptıklarını
bilirlerse, bu doğrultudaki müşteri beklentilerini karşılamaya devam ederek alışveriş
ilişkisini sağlıklı bir biçimde yürütebileceklerdir. Bu bakımdan sık kullanıcı ve sadakat
programlarının, günümüz işletmelerinin müşterileri ile bir ilişki sürdürmesi hususunda
önemli olduğu bilinmektedir (Clow ve Baack, 2004: 78-79).
Aşağıda Tablo 2.6.’da sadakat ve sık kullanıcı programlarının; amaç, strateji,
odak noktası, kullandıkları taktikler ve değerlendirme ölçüsü noktalarında özellikleri
karşılaştırmalı olarak yer almıştır.
184
Tablo 2.6.: Sadakat ve Sık Kullanıcı Programları
SIK KULLAN ICI
PROGRAMLARI
SADAKAT
PROGRAMLARI
Amaçlar
 Satış, kâr ve alış-veriş
sıklığı oluşturmak
 Satış, kâr ve marka
oluşturmak
Strateji
 Tekrarlanan alış-verişlere
teşvik eden sunumlarda
bulunmak
 Özel marka ilişkileri
oluşturmak
Odak Noktası
 Davranış ve kârlılık
bölümlerine odaklanmak
 Bireylerin duygusal ve
gerçekçi ihtiyaç ve
değerlerine odaklanmak
Taktikler
 Bölümlendirilmiş ödüller;
 Satın alma durumu
 Bedava/indirimli ürün
 Zincirleme ürün
indirimleri
 Miller veya puanlar gibi
ödüller
 Değer katılmış
ayrıcalıklar
 Menü ödülleri
 Müşteri farkındalığı;
 Bireysel değer ve
özellikler
 Erişim seçenekleri
kullanma, işletme içi
bilgiler temelinde hizmet
etme
 Değer katılmış
ayrıcalıklar
 Duygusal olarak
ödüllendirme
 Kişiselleştirilmiş sunum
ve mesajlar
Değerlendirme
Ölçüsü
 Alış-verişler
 Satış artısı
 Maliyet yapısı
 Ömür boyu müşteri
değeri
 Tutumsal değişim
 Duygusal yansımalar
Kaynak: Shoemaker S. ve Lewis R., C., (1999) “Customer Loyalty: the Future of
Hospitality Marketing”, Internetional Journal of Hospitality Management, cilt: 18,
sayı: 4, s. 345-370.
Tablo 2.6.’dan sadakat ve sık kullanıcı programlarını, özelliklerini ve
aralarındaki farklılıkları tespit ederek incelemek mümkündür. Temel olarak her iki
program da satış ve kâr artışı sağlamak esastır. Bunu başarabilmenin yolu iki program
için de tekrarlanan müşteri alış-verişlerinden geçmektedir. Dolayısıyla sadakat ve sık
kullanıcı programları tekrarlanan müşteri alış-verişlerini amaçlayan uygulamalardır.
185
Sadakat ve sık kullanıcı programları; odak noktası, kullanılan taktikler ve
değerlendirme ölçütleri dikkate alındığında temel farklılıkları olan uygulamalardır.
Buna göre, sık kullanıcı programları alış-veriş sıklığı oluşturmayı hedeflerken, sadakat
programları marka oluşturma amacı taşımaktadır. Aynı şekilde, sık kullanıcı
programları daha fazla kârlılık elde etmek üzere bireyin tekrarlanan alışverişlerine
odaklanırken, sadakat programları duygusal bağlar geliştirmek için bireyin gerçek
ihtiyaçlarına odaklanmaktadır. Tablo 2.6.’da da görüldüğü gibi, sık kullanıcı
programları fiyat indirimi, bedava ürün, mil ve puan, ayrıcalıklar gibi promosyon
faaliyetlerini kapsamaktadır. Oysa sadakat programları ürün veya hizmetin fiyatından
hiçbir indirim yapmaksızın kalitesini, ulaşılabilirliğini, spesifik olma boyutunu v.b.
artırmakta ve böylece kişiye özel ürün ve hizmetler üretmektedir. Bununla birlikte sık
kullanıcı programlarının başarısı artan alış-verişler ile değerlendirilirken, sadakat
programlarının başarı kriteri, müşterinin işletmeye karşı duygusal bağlarının
oluşmasıdır (Keh ve Lee, 2006: 129-132).
Sadakat programları işletmelerin ilişkisel pazarlama faaliyetleri içerisinde yer
almakta ve işletmenin yüksek hizmet kalitesi sunduğu algısını oluşturmayı
amaçlamaktadır (Palmer v.d., 2005: 54-60).
2.14. İlişkisel Pazarlamada İlişki Kalitesi
Mal ve hizmet kalitesi bağlamında kullanılan kalite kavramı, kişilerin kullanım
amacına göre değişik anlamlar taşımaktadır. Bunun nedeni, mal ve hizmet kalitesinin
çok boyutlu olmasıdır. Kalite; bir malın veya hizmetin müşterilerin beklentilerine
cevap verebilmesini sağlayan üretim ve hizmet özelliklerinin toplamıdır (Tekin, 2011:
3). İlişkisel kalite, ilişkisel pazarlama yaklaşımında çok önemli bir yere sahiptir
(Gumesson, 2002: 37-57). İlişkisel kalitenin kavramsal çerçevesini belirlemek için
literatürde yapılan bazı çalışmalardan alıntılara Tablo 2.7.’de yer verilmiştir:
186
Tablo 2.7.: İlişkisel Kalite Kavramının Kavramsal Çerçevesi
Henning-Thurau ve Klee (1997)
Roberts v.d. (2003)
Kumar v.d. (2003)
İlişki kalitesi, bir ilişkinin müşteri
ihtiyaçlarını karşılama derecesidir.
İlişki kalitesi hizmet kalitesinden farklı
bir kavramdır ve müşteri davranışlarını
tahmin etmede ilişki kalitesi hizmet
kalitesine
göre
daha
başarılıdır.
İşletmenin sağlayacağı hizmet kalitesi
tatmin edici olmasa dahi müşterilerin
işletme ile ilişkilerinin kalitesi yüksek
olabilir.
İlişki kalitesi algılanan içtenlikle ilgilidir.
Müşterinin, işletme tarafından gösterilen
içtenliği algılamasının ilişki kalitesi
üzerinde işletmelerin öngörüsünün ve
beklentisinin çok daha üzerinde, güçlü
bir etkisi vardır. İlişki kalitesi çevresel
belirsizliklerden de (değişkenlerden)
olumsuz etkilenir.
Yukarıdaki tablo incelendiğinde ilişki kalitesinin literatürde farklı araştırmacılar
tarafından farklı şekillerde yorumlandığını görmek mümkündür.
Müşteri ile işletme arasında oluşturulacak kaliteli ilişki, işletmeye bazı avantajlar
sağlamaktadır. Kârlılık, karşılıklı sadakat, ağızdan ağıza olumlu reklamlar, olumlu
sonuçlar doğuran fikir alış-verişleri, problemleri çözme kolaylığı kaliteli ilişkisel
etkileşimlerin faydaları arasındadır (Bolton v.d., 2004: 293-296).
İlişkisel pazarlamanın avantajlarını açıklama noktasında çok değişkenli iki
popüler yaklaşım da; ilişkisel kalite modeli ve ilişkisel fayda yaklaşımıdır. İlişkisel
fayda yaklaşımı, uzun dönemli bir ilişkinin varlığı için işletmenin ve müşterinin
ilişkiden fayda sağlaması gerekliliği üzerine kuruludur. İlişkisel kalite modeli ise,
müşterinin ilişkinin kalitesi konusunda yaptığı değerlendirme, işletme ile olan
ilişkisini sürdürüp sürdürmeme konusunda vereceği kararın merkezini oluşturmaktadır
(Hennig v.d., 2002: 738-740).
İlişki kalitesinin üç boyutu; tam kalite algısı, taahhüt ve güvendir. Kalite
noktasında müşteride eksiksiz bir algı düzeyinin oluşmasını sağlamak isteyen
187
işletmelerin, müşterinin işletmeye olan güven duygusunu geliştirmeleri gerekecektir.
İlişki kalitesi tam kalite algısına öncülük eder. Tam kalite algısı ise güven duygusunu
ve bu duygu tarafından yönlendirilen taahhüdü destekler. Bu üç boyut arasındaki güçlü
ve sağlıklı ilişki, ilişki kalitesinin işletmeler ve müşteriler için daha fazla olumlu
sonuçlar doğurmasını sağlayacaktır. İlişki kalitesinin üç boyutu arasındaki nedensel
ilişki aşağıda Şekil 210.’da görülmektedir.
Şekil 2.10.:İlişki Kalitesinin Üç Boyutu Arasındaki Nedensel İlişki
Taahhüt
İLİŞKİ
KALİTESİ
Tam Kalite
Algısı
Güven
Kaynak: Hennig-Thurau, T. ve Klee A., (1997): “The Impact of Customer
Satisfaction and Relationship Quality and Customer Retention: A Critical
Reassessment and Model Development”, Psychology&Marketing, cilt: 14, sayı: 8, s.
737- 764.
İlişki kalitesi, ilişkinin müşteri beklentilerini karşılayabilme düzeyidir.
İşletmenin müşterileri ve diğer çevre elemanları ile yürüttüğü ilişkilerin kaliteli olması,
işletmeye diğer işletmelerce taklit edilemeyecek üstünlükte değerlere sahip olma
imkânı vermektedir. Günümüz rekabet koşullarında farklılaşmak isteyen işletmelerin
bu noktada ilişki kalitesinin temel unsurlarını belirlemelerinin ve bu unsurları müşteri
istek ve beklentilerine uyarlamaları gerekliliği doğmaktadır.
188
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İLİŞKİSEL PAZARLAMANIN İŞLETME PERFORMANSI ÜZERİNE
ETKİLERİ: YETKİLİ OTOMOTİV ACENTELERİ ÜZERİNE BİR
ARAŞTIRMA
Küreselleşmeyle birlikte bilgi çağı, rekabetin daha yoğun olduğu yeni iş yapma
anlayışlarını ortaya çıkarmıştır. Müşterilerin satın alma davranışları
ve
onları etkileyen etkenler değişmiştir. İşletme ile müşteri arasında kurulan değişim
ilişkisindeki güç, üretici ya da satıcı taraftan müşteri tarafına doğru yön değiştirmiştir.
İletişim teknolojisinin gelişmesi ve günlük yaşamda etkin kullanımı, bilginin üretim
öğeleri arasında yer alması gibi pek çok etken, işletmelerin yeni pazarlama
anlayışlarına ve yaklaşımlarına gereksinim duymalarına neden olmuştur. Bir başka
deyişle, işletmeler böyle bir ortamda başarılı olabilmek için pazarlama uygulamalarına
yeni bir şekil vermek zorunda kalmışlardır.
Bir işletmenin rekabetçi üstünlüğü, müşterileriyle uzun dönemli ilişkiler
kurmasına ve müşteri bağlılığını yaratmasına bağlıdır. Bu yönde, pazar liderliğini ya
da rekabette üstün olma konumu hedefleyen bir işletme için müşteri bilgisi önemli bir
değer olarak görülmelidir. Pazarlama alanında son yıllarda müşteri değeri yaratmada
kullanılan en etkin modellerden biri “İlişkisel Pazarlama” olarak görülmektedir.
189
Otomotiv sanayi, yarattığı istihdam kapasitesi ve katma değer, sağladığı
ekonomik yükselişler sayesinde ülkelerin gelir düzeyini olumlu olarak etkileyen bir
sektördür. Otomotiv sanayi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de; üretim kapasitesi,
istihdam gücü, ürün çeşitliliği ve ulaştığı standartlar itibariyle ayrıca, sektördeki bilgi
birikimi, tecrübe, geniş ürün yelpazesi, yüksek ihracat potansiyeli ve ülkenin coğrafi
avantajlarından dolayı lokomotif sektörler arasında gösterilmektedir. Bu özellikleri ile
otomotiv sanayi Türkiye’de yabancı yatırımcılar açısından da cazip bir sektör
pozisyonuna gelmiştir.
Bu bağlamda çalışmanın konusu, otomotiv sanayinde; pazarlama stratejilerine
duyulan ihtiyaçlardan hareketle,
pazarlama alanında karşılaşılan problemlerin
kaynağına inilerek gerçek sorunları ortaya çıkaran, çözüm yolları öneren ve güncel bir
pazarlama yöntemi olan “İlişkisel Pazarlama”yı, yetkili otomotiv acentelerindeki
uygulamaları ile araştırarak, işletme performansı üzerine etkilerini tespit etmektir.
Çalışmanın genel amacı; ilişkisel pazarlama metodu uygulamaları ile işletme
performansı arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmaktır. Bu bölümün temel amacı ise,
çalışmanın teorik kısmında incelenen kaynaklar çerçevesinde geliştirilen araştırmanın
değerlendirilmesi ve bu değerlendirmeye ilişkin elde edilen sonuçların ve önerilerin
ortaya konulmasıdır.
Çalışmanın bu bölümünde, Kony a ilinde faaliy et gösteren y etkili o tomobil satış acentelerinin iliş kisel pazarlama uy gulamaları algısı, iliş kisel pa zarlama uy gulamalarının müşteri memnuniy eti ve bağlılığı ü zerinde ki etkileri ve so n olarak işletme performansı üzerine etkileri y apılan bir araştırmay la ay rıntılı b ir biçimde irdelenmiştir. Bu bölümde araştırmanın amaçları, hipotezleri ve y öntemi irdelendikten sonra, araştırmada elde edilen bulgu lar değerlendirilecek ve so nuçlar ay rıntılı bir şe kilde sunu lacaktır.
3.1. Araştırmanın Amacı ve Varsayımları
Bu bölümde; araştırmanın amacı ve varsayımları ana başlığı altında,
öncelikle araştırmanın temel amacı ve alt amaçları açıklanmıştır.
Araştırmanın alt amaçları; işletme performansını belirlemeye yönelik
amaçlar, ilişkisel pazarlama uygulamalarını belirlemeye yönelik amaçlar
ve ilişkisel pazarlama algısını belirlemeye yönelik amaçlar başlıkları
çerçevesinden incelenmiştir. Araştırmanın varsayımları ana başlığı altında
190
ise uygulamada araştırılmak ve sınanmak için geliştirilen toplam 16
hipoteze yer verilmiştir.
3.1.1. Araştırmanın Amacı
Teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişimi, pazarın küreselleşmesi, yoğun
rekabet ortamı işletmeleri geleneksel yönetim kalıplarının dışına çıkmaya ve değişimin
hızına ayak uydurmaya zorlamaktadır. İşletmelerin uluslararası rekabet piyasalarında
yaşamlarını sürdürebilmeleri için tüm kaynaklarını etkin ve hassas bir şekilde
planlamaları ve yönetmeleri gerekmektedir. İşletmeler büyüdükçe ve işlemler
karmaşıklaştıkça işletme içi doğru ve zamanında bilgi akışı ve bilginin işlenmesi, bilgi
hacminin büyümesinden dolayı olanaksız hâle gelmektedir. Bu durum işletmeleri
üretim, planlama, finans, muhasebe, satınalma gibi fonksiyonlarını etkin bir şekilde
bilgisayar desteğiyle gerçekleştirme çabasına itmiştir. Bu anlamda pazarlama alanında
kullanılan en güncel modellerden biri de ilişkisel pazarlamadır. İlişkisel pazarlama
uygulamalarının en temel amacı, alıcıda satıcıya yönelik bağlılık yaratmaktır. Bağlılık
oluşumunda ise ilişkisel pazarlama araçları ve sonuçları arasındaki bağı sağlayan
tatmin, işletmeye ve çalışanlara duyulan güven v.b. önemli ilişkisel aracıların olduğu
düşünülmektedir.
Bu bağlamda araştırmanın temel amacı;
Konya ilinde faaliyet gösteren yetkili otomobil satış acentelerinin
ilişkisel pazarlama uygulamalarının işletme performansı üzerine etkilerini
belirlemektir.
Araştırmanın alt amaçlarını şu şekilde belirlemek mümkündür.
İlişkisel Pazarlama Algısını Belirlemeye Yönelik Amaçlar
1. İşletmelerin ilişkisel pazarlama yöntemi algısını belirlemek,
191
2. İlişkisel pazarlama uygulamalarının önem derecesini belirlemek,
3. İlişkisel pazarlama uygulamaları için yapılan çalışmaları belirlemek,
İlişkisel Pazarlama Uygulamalarını Belirlemeye Yönelik Amaçlar
1. İşletmelerin ilişkisel pazarlama uygulama düzeylerini belirlemek,
2. İşletmelerin ilişkisel pazarlama uygulamalarında kullandıkları yöntem ve
araçları belirlemek,
3. İşletmelerde ilişkisel pazarlama uygulamalarının etki düzeyini belirlemek,
İşletme Performansını Belirlemeye Yönelik Amaçlar
1. İşletmelerin genel performans kriterlerini belirlemek,
2. İşletmelerde ilişkisel pazarlama uygulamalarının müşteri memnuniyetine etki
düzeyini belirlemek,
3. İşletmelerde ilişkisel pazarlama uygulamalarının müşteri bağlılığına etki
düzeyini belirlemek,
4. İşletmelerde ilişkisel pazarlama uygulamalarının performansa etki düzeyini
belirlemek.
3.1.2. Araştırmanın Hipotezleri
İstatistiksel anlamda hipotez, bir tesadüfi değişkenin dağılımıyla ilgili yapılan
varsayımdır (Kurtuluş, 1989:69). Hipotez, ortaya çıkmış veya çıkacak belli
davranışlar,
olgular
veya
olaylar
hakkında
varsayım
niteliğinde
yapılan
açıklamalardır. Hipotez, araştırmacının uygulama problemindeki değişkenler
arasındaki ilişkilerinden beklentilerini ifade etmektedir. Null (Sıfır) hipotezleri genel
olarak fark olmadığı tezi üzerine kurulmaktadır. Geleneksel olarak Null hipotezi Ho
olarak sembolize edilmektedir. Her Null hipotezine karşılık mutlaka bir alternatif
192
hipotez vardır. Alternatif hipotez H1 olarak sembolize edilmektedir (Altunışık vd.,
2001: 145). Bu çalışmada alternatif hipotezler test edilmiştir. İstatistiksel analizler
sonucunda, temel hipoteze göre “kabul” ya da “red” edilen hipotezler alternatif
hipotezlerdir. Yukarıda belirtilen araştırma amaçları çerçevesinde, araştırmayla ilgili
geliştirilen hipotezleri şu şekilde belirtmek mümkündür:
Hipotez 1:
Araştırmaya katılan işletmelerde, müşterilerin sadakatini sağlamak
önemlidir.
Hipotez 2:
Araştırmaya katılan işletmelerde ilişkisel pazarlama önemlidir.
Hipotez 3:
Araştırmaya katılan işletmelerde rakiplere göre müşteri
memnuniyeti sağlama üç yıl öncesine göre artış göstermiştir.
Hipotez 4:
Araştırmaya katılan işletmelerde rakiplere göre işletme verimliliği
üç yıl öncesine göre artış göstermiştir.
Hipotez 5:
Araştırmaya katılan işletmelerde rakiplere göre ürün ve hizmet
teslim hızı üç yıl öncesine göre artış göstermiştir.
Hipotez 6:
Araştırmaya katılan işletmelerde ilişkisel pazarlama uygulamaları
müşteri sayısını artırmaktadır.
Hipotez 7:
Araştırmaya katılan işletmelerde ilişkisel pazarlama uygulamaları
satış hacmini artırmaktadır.
Hipotez 8:
İlişkisel pazarlama uygulamalarının işletmelerin müşteri aidiyetini
artırma konusunda olumlu etkisi vardır.
Hipotez 9:
İlişkisel pazarlama faaliyetlerinin işletmelerin müşterilerine
sunduğu hizmetin kalitesi üzerinde olumlu etkisi vardır.
Hipotez 10:
İlişkisel pazarlama faaliyetleri müşterinin satın alma karar sürecini
azaltma açısından olumlu etkiye sahiptir.
Hipotez 11:
Araştırmaya katılan işletmelerde ilişkisel pazarlama faaliyetleri
müşterinin katlandığı maliyetleri azaltma açısından olumlu etkiye
sahiptir.
Hipotez 12:
Araştırmaya katılan işletmelerde kârlı müşterilerin elde tutulması,
uzun dönemde işletmenin kârlılığı üzerinde olumlu etkiye sahiptir.
193
Hipotez 13:
Araştırmaya katılan işletmelerde sadık müşteriler uzun dönemde
işletmenin finansal performansını arttırma üzerinde olumlu etkiye
sahiptir.
Hipotez 14:
Araştırmaya katılan işletmelerde çalışan memnuniyetinin müşteri
memnuniyeti üzerinde olumlu etkisi vardır.
Hipotez 15:
Araştırmaya katılan işletmelerde müşteri memnuniyeti sağlamanın,
işletmenin sadık müşterilerinin artmasında olumlu etkisi vardır.
Hipotez 16:
Araştırmaya katılanların ilişkisel pazarlama uygulamaları düzeyi
işletme performansı üzerinde olumlu etki yapmaktadır.
Uygulamada araştırılmak ve sınanmak için toplam 16 hipotez geliştirilmiştir. Bu
bölümün devamında, bu hipotezleri sınamak için gerekli verilerin toplanmasına ilişkin
izlenen yöntem hakkında bilgiler sunulacaktır.
3.2. Araştırmanın Yöntemi
Çalışmada genel olarak; “uygulamalı” araştırma modeli kullanılmıştır.
Uygulamalı araştırmalar; üretilen bilgilerin değerlendirilmesi, çevrenin kontrol
edilmesi ve sorunların çözümünün sağlanması amacıyla yapılan araştırmalardır
(Gökçe vd., 2001: 16). Uygulamalı araştırmaların temel özelliği; anket, görüşme,
gözlem ve örnekleme gibi araçlarla ana kütlenin ilgilenilen özelliklerini ortaya
koymaktır (Seyidoğlu, 1993: 25).
Araştırma sonuçlarının etkin ve tutarlı olması, araştırma sürecinde izlenen
yöntemle yakından ilişkilidir. Bu nedenle, araştırma yönteminin ayrıntılarıyla
açıklanması, elde edilen verilerin değerlendirilmesi açısından büyük önem
taşımaktadır. Aşağıda araştırmanın amaçlarını gerçekleştirmek ve hipotezleri sınamak
için veri toplama aracının geliştirilmesi, araştırma örnek kütlesinin belirlenmesi, anket
formlarının hazırlanıp işletmelere çeşitli şekillerde gönderilmesi, cevaplanan anket
formlarındaki verilerin kodlanması, düzenlenmesi ve verilerin analiz edilmesinde
kullanılacak istatistiksel analizler hakkında bilgi verilecektir. Araştırma yöntemi Şekil
3. 1. yardımıyla izlenebilir:
194
Şekil 3.1. Uygulanan Araştırma Yöntemi
2
Araştırmaya Dahil
Edilen İşletmelerin
Belirlenmesi
3
1
Literatür
İncelemesi
Araştırmanın Amaç
ve Hipotezlerinin
Belirlenmesi
5
Pilot Çalışma
Yapılması
6
Anket Formunun
Tekrar
Düzenlenmesi
8
Verilerin
Kodlanması ve
Düzenlenmesi
9
İstatistiksel
Analizlerin
Yapılması
4
7
10
Anket Sorularının
Hazırlanması
Anket Formlarının
Gönderilmesi
Sonuçların
Değerlendirilmesi
195
11
Öneriler
3.2.1. Araştırmaya Dahil Edilen İşletmelerin Seçilmesi
Bir grup kollektif olayın özellikleri ile ilgili bilgi toplarken (bir okulda
öğrencilerin ağırlıkları veya bir fabrikada üretilen parçalar arasındaki kusurlu ve
kusursuz parça sayısı gibi) grubun tamamı hakkında bilgi edinmek zor hatta bazı
durumlarda imkansız olmaktadır (Köksal, 1998: 5).
Uygun bir örnek kütlenin
seçilmesinde hem temsil yeteneği olan bir örnek büyüklüğü, hem de maliyet, zaman
ve veri analiz koşulları dikkate alınarak bir dengeye ulaşılmalıdır. Uygulanacak
istatistiki analizler, evrenin büyüklüğü ve hoş görülebilecek hata payı, örnek kütlenin
büyüklüğünün temel belirleyicisidir (Newbold, 1988: 7).
Bu faktörler dikkate
alındığında, örnek kütle için belirlenen büyüklüğün, ayrıntılı hesaplamalardan çok
araştırmacının yargısına bağlı olduğu ileri sürülebilir (Altunışık v.d., 2001: 69).
Araştırmanın kapsamı dikkate alındığında toplanacak verilerin içeriğinin
genişliği, uygun bir örneklemden verinin elde edilmesini gerektirmektedir. Bu
bağlamda araştırma, Konya ilinde faaliyet gösteren, Konya Ticaret Odasına kayıtlı ve
yoğun bir biçimde ilişkisel pazarlama uygulamalarına yer veren otomobil satış
acenteleri 2012 yılı verilerinden yararlanılarak yapılmıştır. Konya Ticaret Odasına
Kayıtlı yetkili otomobil satış acentesi sayısı 54’dür. Yetkili olmayıp ama otomobil
satış faaliyetleri gerçekleştiren “galeri” olarak adlandırılan firmalar araştırmaya dahil
edilmemiştir. Yetkili satış acentelerinin neredeyse tamamının küresel menşeili
firmalar olması, müşteri memnuniyeti sağlama ve müşteri ilişkileri yönetimi alanında
profesyonel bir yaklaşıma sahip olmaları, çalışanlarına sürekli eğitim verme stratejileri
izlemeleri ve ilişkisel pazarlama uygulamalarına önem vermeleri nedeniyle araştırma
kapsamına sadece yetkili satış acenteleri dahil edilmiştir. Konya Ticaret Odasına
kayıtlı yetkili 54 satış acentesinde pazarlama müdürü, satış müdürü, satış yetkilisi, satış
temsilcisi ve satış görevlisi unvanlarına sahip tüm çalışanlar araştırma kapsamına dahil
edilmiştir. İlişkisel pazarlama uygulamaları konusunda yeterli bilgiye sahip olduğu
düşünülen ve uygulamada ilişkisel pazarlamayı etkin bir biçimde kullanan bu kişilerin
yanısıra bazı şirketlerde de genel müdür ve müdür yardımcılarına da anket çalışması
uygulanmıştır. Bu bağlamda, araştırmanın örnek büyüklüğünü Konya ilinde faaliyet
gösteren 54 yetkili otomobil satış acentesinde çalışan 216 kişi oluşturmaktadır. Sonuç
196
olarak araştırma örneği, araştırmanın amaçlarına ulaşmasını sağlamak ve ilgili
hipotezleri sınamak etmek için yeterli olacak biçimde seçilmiştir.
3.2.2. Anket Formunun Hazırlanması
İlişkisel pazarlama yaklaşımının, otomotiv sektöründeki işletmeler ve tüketiciler
açısından önemini teorik olarak ortaya koyarak, yetkili otomotiv satış acentelerinde
müşteri ilişkileri açısından ilişkisel pazarlamanın uygulama biçimlerini incelemeyi ve
yetkili otomotiv satış acentelerinde mevcut durumun ortaya çıkarılmasını amaçlayan
bu araştırmada veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır.
Anket formunun hazırlanmasında azami titizlik gösterilmiştir. Anket sorularının
hazırlanmasında, soruların amacına uygun ve yeterli olması göz önüne alınmıştır. Bu
kapsamda söz konusu anket, literatür incelemesi sonucu oluşturularak ve uzman
görüşlerine başvurularak düzenlenmiştir. Anketin geçerliliği ve güvenirliliği ile cevap
oranı konusunda yakın bir ilişki olduğu dikkate alınarak, ankette yer alan soruların
düzenlenmesi, anketin tasarımı ve pilot çalışmanın yapılması işlemleri özenle
gerçekleştirilmiştir. Bunun yanısıra, anketin cevaplandırılma oranlarının en önemli
belirleyicilerinden birisi olan anketin uzunluğu konusuna dikkat edilmiş, araştırmanın
amaçlarının gerçekleştirilmesini sağlayacak beş bölüme ve toplam 77 soruya yer
verilmiştir.
Anket formunda yer alan soruların önemli bir çoğunluğu, literatürde önceden
kullanılmış olup, yeni geliştirilen sorular ise benzer biçimde ölçeklendirilmiştir.
Çalışmanın anket tasarımında; Eiriz ve Wilson (2006) tarafından yapılan ilişkisel
pazarlama üzerine bir araştırma isimli çalışmadan, Güven (2007) tarafından
ilişkisel pazarlama ekseninde otel işletmelerinde müşteri bağlılığının öncel ve
sonuçlarının belirlenmesine yönelik bir model geliştirilmesine amacı ile hazırlanan
doktora tez çalışmasından, Altınöz (2006) tarafından hazırlanan “Turizm
İşletmelerinde İlişkisel Pazarlama Faaliyetleri: İstanbul’daki A
Grubu Seyahat
Acentalarında Bir Uygulama” isimli yüksek lisans tez çalışmasından ve Güven (2010)
tarafından Antalya ve Kapadokya bölgelerindeki konaklama işletmelerinde ilişkisel
pazarlama uygulamalarına yönelik yapılan yüksek lisans tez çalışmasından
197
faydalanılmıştır. Ancak çalışma konularının genişliğinden dolayı, anket sorularının
geliştirilmesinde belirtilen kaynaklar dışında da çok sayıda kaynaktan yararlanılmıştır.
Anket formunda yer alan, kimi kaynaklardan aynen alınan, güvenilirliliğini ve
geçerliliğini kanıtlamış sorulara ve yeni geliştirilen ölçeklere ilişkin genel bilgiler
şunlardır:
İşletmeler Hakkında Genel Bilgilenme Soruları: Araştırmaya katılan
işletmeleri genel olarak tanıtıcı bilgiler; işletmelerin adı, adresi, faaliyet süreleri,
çalışan sayıları, pazarlama alanında eğitim almış çalışan sayıları, işletmelerin iletişim
bilgileri, anket formunu dolduran çalışanın işletmedeki görevi ve eğitim düzeyine
yönelik bilgilerin belirlenmesi amacıyla hazırlanmıştır.
İlişkisel Pazarlama Algısına ve Önemine Yönelik Sorular: Bu bölümde
hazırlanan sorularla, işletmelerin satış ve pazarlama faaliyetlerine ve müşterilerine dair
genel bilgilere ulaşmak istenmiştir. Otomotiv sektörünün tüm dünyada lokomotif
sektörlerden olduğu kabul gören bir gerçekliktir. Rekabetin çok yoğun yaşandığı bu
sektörde mevcut firmaların belirli pazar gruplarını hedef alarak pazarlama
faaliyetlerini yürüttükleri görülmektedir. Bu bağlamda işletmelere ençok satış yapılan
müşteri profilini belirlemeye yönelik bir soru yöneltilmiştir. Ayrıca işletmenin satış ve
pazarlama faaliyetlerindeki temel amacının ne olduğunun belirlenmesine yönelik
sorunun da ankete cevap veren yetkili tarafından yüzde ile ifade edilerek cevaplanması
istenmiştir. Bu soru ile işletmenin pazarlama ve satış faaliyetlerindeki temel
amaçlarının belirlenmesi hedeflenmiştir.
Araştırmaya katılan işletme çalışanlarının ilişkisel pazarlama konusundaki bilgi
düzeylerinin ölçülmesi, çalışmanın anlamlılığı için önemli bir kriter olarak
görülmüştür. Bu nedenle araştırmaya katılan işletme çalışanlarının ilişkisel pazarlama
konusunda bilgisinin olup olmadığına dair bir soruya anket formunda yer verilmiştir.
Günümüzde artan rekabet koşulları, müşteri ile işletme arasındaki ilişkinin uzun
süreli olması zorunluluğunu doğurmuştur. Pazarlama stratejileri içerisine müşteri
merkezli bir yaklaşım olarak kabul edilen “ilişkisel pazarlama” anlayışının temelinde
müşteri sadakati ilkesi yatmaktadır. Global rekabet ortamında firmalar için müşterileri
198
çok değerlidir. İlişkisel pazarlama, yeni müşteriler elde etmeyi, mevcut müşterileri
elde tutmayı ve müşteri sadakatini sağlamayı hedefleyen bir pazarlama yaklaşımıdır.
Günümüz küreselleşen rekabet ortamında tüm sektörlerde olduğu gibi otomotiv
sektöründe de temel amaçlardan biri yeni müşteriler edinmektir. Ancak bu noktada
rekabet, işletmelerin mevcut müşterileri ile sadakate dayalı bir ilişki düzeyinde
bulunmalarını da bir zorunluluk haline getirmiştir. Yani işletmeler için potansiyel
müşteriler kadar mevcut müşterileri de önemlidir. Bu noktadan hareketle çalışmamıza
katılan işletmelerin müşterilerine özel ürün ve hizmetlerinin olup olmadığını
belirlemeye, sürekli müşterilerinin işletmelerini neden tercih ettikleri noktasındaki
bilgi düzeylerine ve sürekli müşteriler tarafından tercik edilme nedenlerinin neler
olduğuna dair sorular da anket çalışmamıza eklenmiştir. Bu sorulara alınan cevaplar
ile işletmelerin mevcut ve potansiyel müşterilerine yönelik genel politikalarının
belirlenmesi hedeflenmiştir. İşletmelerin müşterilerine yönelik herhangi bir sadakat ya
da sıklık programlarının olup olmadığı da bir soru ile belirlenmek istenmiştir.
İlişkisel pazarlama; hizmet ve sanayi işletmelerinde, müşteri sadakatini ve
müşteri tatmini arttırmaya, korumaya ve geliştirmeye yönelik olarak uygulanan,
mevcut müşterileri elde tutmayı, onlarla ilişkileri geliştirmeyi ve daha fazla iş ve
sipariş almayı amaçlayan stratejik bir eğilimdir. Bu sistem üzerinde faaliyetlerini
başarılı ve devamlı bir biçimde yürütmeyi hedefleyen bir işletmenin bilgi
teknolojilerinin bu alanda yarattığı nimetlerin dışında kalması beklenemez. Bilgi
teknolojilerinin günümüzde ulaştığı noktada müşteri ilişkileri yönetiminde, bu ilişkiyi
sağlıklı bir biçimde yürütmede kullanılacak veri tabanları oluşturulması hayati bir
öneme sahiptir. İşletmelerde bu veri tabanlarının kullanım amaçlarının belirlenmesi,
müşteri veri tabanlarında yer alacak bilgilerin işletme amaçları doğrultusunda
belirlenmesi, veri tabanlarının aktif ve etkili bir biçimde uygulanması, böylece müşteri
etkileşimlerine dair bilgilerinin bu veri tabanları üzerinden depolanması müşteri
ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Bu
nedenle anket çalışmasında, çalışmaya katılan işletmelerin veri tabanı noktasındaki
algılarını ve algılama düzeylerini ölçmeye yönelik sorulara yer verilmiştir. Bu sorular
kapsamında çalışmamıza katılan işletmelerin müşterileri ile olan etkileşimlerine dair
bilgilerini topladıkları bir veri tabanlarının olup olmadığı bilgisine ulaşılmak
199
istenmiştir. İşletmede bir veri tabanı sistemi varsa bu müşteri veri tabanında;
müşterinin demografik özelliklerine, müşterilerin psikografik özelliklerine ve
müşterilerin satın alma davranışlarına ilişkin hangi bilgilerin yer aldığına dair
çalışmada sunulan seçeneklerden uygun olanları işaretlemeleri istenmiştir. Müşteri
veri tabanında müşterilerin demografik özelliklerine ilişkin; ad ve soyad, yaş,
cinsiyet, medeni hal, eğitim durumu, meslek, gelir, doğum günü, evlilik yıldönümü,
iletişim adresi bilgilerinden hangilerinin kayıt altına alındığı öğrenilmek istenmiştir.
Bu ve benzeri bilgiler işletme ile müşteri arasında özel bir ilişki kurulmasında ve
müşteriye özel hizmetlerin başarı ile uygulanmasında yüksek öneme sahiptir.
Müşterilerin psikografik özelliklerine ilişkin; kişisel özellikler, yaşam tarzı,
otomobil tercihleri, tüketim alışkanlıkları, hobileri ve benzer diğer bilgilerinden
hangilerinin veri tabanlarında tutulduğu sorusuna ankette yer verilmiştir. Müşterilerin
satın alma davranışlarına ilişkin ise; satın alma sıklığı, satın alma eylemi içerisinde
olduğu dönemler, ödeme tercihleri, müşteri istek, şikâyet ve önerileri ve diğer
bilgilerinden hangilerine veri tabanı sistemlerinde yer verdikleri sorusu yöneltilmiştir.
Anket çalışmasında veri tabanları ile ilgili son olarak, işletmede kullanılan bir
veri tabanı varsa bu veri tabanının; anket çalışmasına katılan yetkililer tarafından, özel
günlerde kutlama mesajları (doğum günü, evlilik yıl dönümü, bayram, yılbaşı, terfi
günü v.b.), müşterinin zevk ve alışkanlıklarına ilişkin yeni ürünler hakkında bilgi
vermek, promosyon çalışmalarından haberdar etmek üzere, bazı özel günlere (yarışma,
çekiliş, toplantı v.b.) davet, satın alınan ürüne ilişkin geri bildirimlerin sağlanması,
yeni ürün geliştirmede müşteri odaklılığı sağlamak ve diğer seçeneklerinden hangileri
için kullanıldığını 1’den 3’e kadar önem derecesine göre sıralamaları istenmiştir.
Günümüz rekabet koşullarında işletmelerin başarısında doğru ve yerinde
yürütülen müşteri ilişkileri yönetimi uygulamaları anahtar rol oynamaktadır. Bu
noktadan hareketle anket çalışmamızda işletme personelinin daha önce herhangi bir
müşteri ilişkileri eğitim programına katılıp katılmadığı sorusuna ve müşteri
ilişkilerinin yürütüldüğü kanal/kanalları belirlemeye yönelik bir soruya da yer
verilmiştir. Bu soru kapsamında müşteri ilişkileri yönetiminin işletmelerde satış
personeli, internet vasıtası, posta yolu, telefon ve varsa diğer seçeneklerden hangi
200
kanal ile yürütüldüğü sorusu yöneltilmiştir. Yine anketimizde müşterilerin işletmelerle
ilgili olumlu ve olumsuz tepkilerini (şikayetlerini), isteklerini bildirmek için
kullandıkları iletişim noktalarını sunulan seçenekler arasından 1’den 3’e kadar önem
derecesine göre sıralamaları istenmiştir.
Bu bölümde Chaudhuri ve Holbrook (2001, 2002), Eiriz ve Wilson (2006),
Matzler vd. (2008) tarafından kullanılan sorulardan faydalanılarak geliştirilen bir
ölçekten yararlanılmıştır. Bu bağlamda araştırmaya katılanlardan çalıştıkları
işletmelerin ilişkisel pazarlamayı uygulama derecelerini 1’den 5’e kadar olan 5’li likert
tipi ile ölçeklendirilmiştir ve (1) “kesinlikle uygulamıyoruz” (5) “kesinlikle
uyguluyoruz” şeklindeki seçeneklerden birisini işaretleyerek belirtmeleri istenmiştir.
İşletmelerin Müşteri İlişkilerindeki Düzeyini Belirleme İle İlgili Sorular:
Günümüzde müşterilerin istek ve beklentileri her geçen gün biraz daha farklılaşmakta
ve çeşitlenmektedir. İşletmelerin amacı, artık müşterisini tanıyan onun isteklerini ve
zevklerini bilen işletmeler olmak, dolayısıyla bu amaçlara uygun stratejiler uygulamak
ve böylece daha başarılı olabilmektedir.
Müşteri memnuniyeti işletmeler açısından oldukça önemli bir konudur. İşletme
ile yaşanan ilişki sonucu memnun olan müşterinin işletmeye bağlılığı sağlanacak, eğer
işletmeye bağlı bir müşteri ise bu bağlılığın derecesi artacak yani güçlenecektir.
Müşterinin işletmeye bağlanmasının sağlanabilmesi için sadece sunulan ürün ve
hizmetin kalitesinin yüksek olması veya maliyetinin düşük olması yeterli
olmamaktadır. İşletme ile müşteri arasındaki ilişkinin öncesi ve sonrası da müşteri
bağlılığında etkin rol oynamaktadır. Müşteri ilişkileri, kuruluş ile müşteri arasında
kurulan, satış öncesi ve satış sonrası tüm eylemleri kapsayan, karşılıklı yararı ve
ihtiyaç tatminini içeren bir süreçtir.
Günümüz işletmeleri için yeni müşteriler edinmek ve mevcut müşterileri de elde
tutmak varlıklarını devam ettirmede kilit rol oynamaktadır. Bu bağlamda bu bölümde,
anket çalışmasına katılan işletmelerin müşteri ilişkilerindeki düzeyini belirlemeye
yönelik sorulara yer verilmiştir.
201
İşletmelerde müşteri ilişkileri düzeyini tespit etmeye yönelik ifadeler, (1)
“kesinlikle katılmıyorum”dan (5) “kesinlikle katılıyorum”a doğru derecelendirilen
5’li likert tipi ile ölçeklendirilmiştir. Bu ölçeklendirme Ranaweera ve Prabhu (2003),
Dimitriades (2006), Altınöz (2006)’ün çalışmalarında yer alan ölçeklerden
yararlanılarak oluşturulmuştur.
Anket formunun 3. bölümünde yer alan ve araştırmaya katılanların, mensubu
oldukları işletmelerdeki müşteri ilişkileri düzeyini tespit etmeye yönelik olarak
oluşturulan sorular; kendi içinde de üç alt başlığa ayrılarak gruplanmıştır. Bu alt
gruplar; müşteri bilgileri veri tabanına, müşteri sadakatine ve müşteri değerine
yönelik ifadelerin yer aldığı gruplardır.
Müşteri ilişkilerinde, müşteri bilgilerinin saklandığı ve gerekli zamanlarda
kullanılmak üzere gruplandırıldığı veri tabanları büyük öneme sahiptir. İlişkisel
pazarlama temelinde yükselen bu çalışmada, araştırma kapsamındaki işletmelerin veri
tabanı yapıları oldukça önemlidir. Dolayısıyla anket formunda, işletmelerin müşteri
ilişkilerindeki düzeylerini “müşteri bilgileri veri tabanı” temelinde ölçecek ifadelere
yer verilmiştir. Müşteri bilgileri veri tabanına yönelik soruların yer aldığı grupta;
“İşletmemiz, müşterilerimizin en küçük bilgilerini dikkate alarak bölümlendirme
(mikro segmentasyon) yapmaktadır.”, “Müşterilerimizle ilgili tüm bilgiler düzenli
olarak toplanmakta ve ilgili birimlere dağıtılmaktadır.”, “İşletmemizde, mevcut
müşterilerimiz için tuttuğumuz müşteri bilgileri veri tabanımız, onlara sunacağımız
mal/hizmetlerde belirleyici olmaktadır.”, “İşletmemizde, müşteri bölümlerinin
kârlılığını etkin bir şekilde izlemekteyiz.”, “Müşterilerimizi izlemek için bir yazılım
kullanmak önemlidir.”, “Müşteri bilgilerinin güncellenmesi önemlidir.” ve
“Ürünlerimizle ilgili olarak müşterilerimizin geri dönüşlerini sürekli takip
etmekteyiz.” sorularına yer verilmiştir ve araştırmaya katılanlardan bu ifadelere, (1)
“kesinlikle katılmıyorum”dan (5) “kesinlikle katılıyorum”a doğru derecelendirilen
5’li likert tipi ölçeklerinden birini işaretleyerek cevap vermeleri istenmiştir.
İşletmelerin ilişkisel pazarlama uygulamalarındaki başarıları müşteri sadakat
düzeyleri ile doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle araştırmaya katılan işletmelerin
müşteri sadakati algılarını ölçmek üzere oluşturulan ifadelerin yer aldığı bir grup
202
oluşturulmuştur. Bu grupta araştırmaya katılanlardan “İşletmemiz için önemli olan
kârını artırmaktır.”, “Bizi rakiplerimizden farklı kılan, müşterilerimizle kurduğumuz
yakın ilişkidir.”, “İşletmemiz için müşterilerinin sadakatini sağlamak önemlidir.”,
“İşletmemiz, her müşterisi için “hayat boyu değeri” hesaplamaktadır.”, “Promosyon
ve kampanya uygulamalarımız, yeni müşteriler edinmede önemli fonksiyona
sahiptir.”,
“İşletmemiz
için
mevcut
müşterileri
elde
tutmak
önemlidir.”,
“Müşterilerimize verdiğimiz ‘Sadakât Kartları’ işletmemiz için, sadık müşteri
sağlamada önemli fonksiyona sahiptir.”, “Kaybedilen müşterileri geri kazanmak
önemlidir.” ve “Müşteri ilişkilerinde önemli olan, yeni müşteriler edinmektir.”
ifadelerine (1) “kesinlikle katılmıyorum”dan (5) “kesinlikle katılıyorum”a doğru
derecelendirilen 5’li likert tipi ölçeklerinden birini işaretleyerek cevap vermeleri
istenmiştir.
Anket formunun 3. bölümünde yer alan ve araştırmaya katılanların, mensubu
oldukları işletmelerdeki müşteri ilişkileri düzeyini tespit etmeye yönelik olarak
oluşturulan ifadelerin yer aldığı son alt grup; “müşteri değeri” başlığını taşımaktadır.
İlişkisel pazarlama uygulamalarında müşteri değeri konusu ve bu değeri artırmaya
yönelik çalışmalar oldukça önemlidir. Aynı zamanda başarılı marka ve marka imajı
çalışmaları, satış sonrası hizmetlerdeki uygulamaların müşteri memnuniyeti
üzerindeki etkisi, sektördeki en iyi müşteri memnuniyeti skorları ve üst yönetimin
ilişkisel pazarlama uygulamalarına verdiği önem de müşteri değeri oluşturmada çok
etkili olan konulardır. Bu bölümde, bu kapsamda hazırlanan ifadelere araştırmaya
katılanların, (1) “kesinlikle katılmıyorum”dan (5) “kesinlikle katılıyorum”a doğru
derecelendirilen 5’li likert tipi ölçeklerinden birini işaretleyerek verdikleri cevaplar
doğrultusunda analizler yapmak hedeflenmiştir. Bu bölümde Chaudhuri ve Holbrook
(2001) ve Matzler v.d. (2008) çalışmalarında kullanılan ölçeklerden faydalanılmıştır.
İşletmelerin İlişkisel Pazarlama Faaliyetlerinin Değerlendirilmesiyle İlgili
Sorular: Anket formunda “4. Bölüm” olarak adlandırılan bu kısımda, ilişkisel
pazarlama uygulama sonuçlarının değerlendirilmesine yönelik ifadeler; personele,
müşterilere ve işletmeye yönelik ifadeler şeklinde üç grupta yer almıştır. Bu gupta
toplamda 27 ifade bulunmaktadır. Hazırlanan ifadelere araştırmaya katılanların, (1)
203
“çok etkisizdir”den (5) “çok etkilidir”e doğru derecelendirilen 5’li likert tipi
ölçeklerinden birini işaretleyerek cevap vermeleri istenmiştir. Bu bölümde, Bititci v.d.
(2000) ile Das ve Narasimhan (2001) tarafından geliştirilen ölçeklerden
yararlanılmıştır.
Ankette
yer
alan
ve
işletmelerin
ilişkisel
pazarlama
faaliyetlerinin
değerlendirilmesinde personele yönelik olarak; ilişkisel pazarlama kapsamında verilen
eğitim programları satış ve pazarlama verimliliğini artırma ve işletme içinde bir örgüt
kültürünün gelişimi üzerinde, işletmede gelişecek örgüt kültürünün işletme imajını,
işletme personelinin performansını ve personelin müşterilerle olan ilişki kalitesini
arttırma
üzerinde,
eğitim
sonucu
personel
performansındaki
gelişimin
ödüllendirilmesinin, personel memnuniyeti üzerinde, çalışan memnuniyetinin müşteri
memnuniyeti üzerinde ve personelin ödüllendirilmesinin personelin işletmeye olan
bağlılığı üzerindeki etkisini ölçmek üzere oluşturulmuş ifadelerdir. Bu ifadeler
incelendiğinde her birinin ilişkisel pazarlama faaliyetlerinin araştırmaya katılan
işletmelerdeki uygulama derecesi hakkında bilgi verebilecek ifadeler olduğu
görülmektedir. Araştırmaya katılanların, (1) “çok etkisizdir”den (5) “çok etkilidir”e
doğru derecelendirilen 5’li likert tipi ölçeklerinden birini işaretleyerek verdikleri
cevaplar doğrultusunda analizler yapılacaktır.
Araştırmaya katılanlardan, işletmelerinin ilişkisel pazarlama faaliyetlerinin
değerlendirilmesi amacıyla müşterilere yönelik ifadeler bölümünde yer alan ve 5’li
likert tipi ölçeklerinden birini işaretleyerek görüşlerini belirtmeleri istenen maddeler
şunlardır: “İlişkisel pazarlama faaliyetleri işletmenin taahhütlerini yerine getirmesi
üzerinde,”, “İşletmelerin taahhütlerini yerine getirmesi müşterilerin işletmeye olan
güveni üzerinde”, “İlişkisel pazarlama faaliyetleri işletmelerin müşterilerine sunduğu
hizmetin kalitesi üzerinde”, “İlişkisel pazarlama faaliyetleri müşteri açısından
beklenen ve algılanan riski azaltma konusunda”, “İlişkisel pazarlama faaliyetleri
müşterinin katlandığı maliyetleri azaltma açısından”, “İlişkisel pazarlama faaliyetleri
müşterinin elde ettiği faydayı arttırarak daha fazla müşteri değeri oluşturmada”,
“İşletmelerin ‘ömür boyu müşteri değeri’ belirlemeleri sonucu kârlı müşterilere
odaklanmaları, bu müşterilerin elde tutulması üzerinde”, “Kârlı müşterilerin elde
204
tutulması, uzun dönemde işletmenin kârlılığı üzerinde”, “Sadakat programları
müşterilerin işletmeye olan bağlılığını artırma üzerinde”, “Müşteri memnuniyeti
sağlamak, işletmenin sadık müşterilerinin artmasında”. (1) “çok etkisizdir”den (5)
“çok etkilidir”e doğru derecelendirilen bu ifadelere, araştırmaya katılanların
verecekleri cevaplar, ifadelerden de anlaşılacağı gibi işletme performansı
göstergelerinin ilişkisel pazarlama boyutuyla değerlendirilmesini sağlayacak
niteliktedir.
İlişkisel pazarlama uygulamalarının işletmelerin satış hacmini, müşteri sayısını,
müşteri aidiyetini artırma üzerindeki, ilişkisel pazarlama faaliyetleri sonucu
müşterilerin ağızdan ağıza olumlu reklam yapması satış ve pazarlama maliyetlerini
azaltma açısından, ilişkisel pazarlama faaliyetlerinin müşterilerin karar alma sürecini
azaltma üzerindeki etkisini, müşterilerden gelen geri bildirimlerin yeni ürün geliştirme
açısından, ilişkisel pazarlama uygulamaları sonucunda oluşacak imajın yeni müşteriler
kazanma üzerindeki, ilişkisel pazarlama faaliyetleri sonucunda müşterilerle kurulacak
ilişkinin kalitesinin rakiplerce kolaylıkla taklit edilemeyeceğinden işletmenin
rekabetçi üstünlüğü üzerindeki ve sadık müşterilerin uzun dönemde işletmenin
finansal performansını arttırma üzerindeki etkilerini (1) “çok etkisizdir”den (5) “çok
etkilidir”e doğru derecelendirilen ifadeler ise “İşletmeye Yönelik” bölümünde yer
almaktadır. İfadeler incelendiğinde tamamının ilişkisel pazarlama uygulamaları
çerçevesinde işletme performansını ölçmeye yönelik oldukları görülmektedir.
İşletmelerin İlişkisel Pazarlama Uygulamalarının Performansa Etkileri İle
İlgili Sorular: İşletmelerin performansı üzerine etkileri ile ilgili soruların
belirlenmesinde; Armstrong (1994), Bititci v.d. (2000) ile Das ve Narasimhan (2001)
tarafından
geliştirilen
sorulardan
faydalanılarak
geliştirilen
bir
ölçekten
yararlanılmıştır. Bu ölçek; işletmelerin kendi performanslarının rakip işletmelerin
performanslarıyla karşılaştırıldığında; 1 “rakiplerimizden çok kötüyüz” ve 5
“rakiplerimizden çok iyiyiz” şeklinde sıralanmaktadır.
İşletmelerin performans ölçüm sistemlerinde önem arzeden strateji ve
politikaların üç yıl önce ve şu andaki kullanım durumunu belirlemek amacıyla,
rakiplere göre; müşteri memnuniyeti sağlama, işletmenin verimliliği, satışları,
205
ürünlerinin kalitesi, amaçlarına ulaşma düzeyi, kârlılığı, yenilikçiliği, ürün ve hizmet
teslim hızı, servis kalitesi, marka bağlılığı, kurumsal itibar ve çalışan memnuniyeti
değerlerine yer verilmiştir. Anket formunda, ilişkisel pazarlama uygulamalarının
işletmelerin performans göstergeleri üzerindeki etkilerinin üç yıl önceki kullanım
durumunu da ölçecek sorular şeklinde yer almasının temel nedeni, işletmelerin üç yıl
öncesine göre ilişkisel pazarlama uygulama düzeylerinin günümüzdeki düzeyi
arasındaki değişimin ortaya konmasıdır.
Anket formunun hazırlanmasından sonra ankette yer alması muhtemel
hatalardan kaçınmak için, anketin deneklere dağıtılmasından önce Konya ilinde
Selçuklu ilçesinde bir pilot uygulama çalışması yapılmıştır. Pilot uygulamanın bu
ilçede yapılmasının nedenlerinden birisi; sözkonusu ilçede önemli sayıda nüfus
yoğunluğunun olması, sosyo-kültürel açıdan gelişmiş olması, önemli sayıda yetkili
otomotiv satış acentesinin bu ilçede bulunması ve araştırmanın yapıldığı hedef kütle
ile benzer özellikler taşımasıdır. Bu konuda yapılan çalışmalarda da; pilot uygulama
yapılması için anketin uygulanacağı hedef kütle ile benzer özellikler taşıması gerektiği
vurgulanmaktadır (Baş, 2001: 152). Pilot uygulama sonucunda, bazı sorulardaki
belirsizlikler, varsayımsal sorular çeşitli akademisyenlerden ve Tez Danışmanı Sayın
Prof. Dr. Mahmut Tekin’den yardım alınarak düzeltilmiş, bunun yanısıra yine bazı
sorulardaki ifade hataları da giderilmiştir.
Ek 1’de yer alan anket formunda genel olarak 5 grup soru yer almaktadır.
Bunlardan ilk grup, işletmeyi çeşitli açılardan tanıtıcı bilgiler içeren sorular; ikinci
grup, işletmelerin satış ve pazarlama faaliyetlerine ve müşterilerine dair genel bilgilere
ilişkin sorular; üçüncü grup, işletmelerin müşteri ilişkilerindeki düzeyini tespit etmeye
yönelik sorular; dördüncü grup, işletmelerin ilişkisel pazarlama faaliyetlerinin yetkili
otomotiv acenteleri açısından değerlendirilmesine ilişkin sorular ve son olarak da
beşinci grup, işletmelerin ilişkisel pazarlama uygulamalarının üç yıl öncesi ve
günümüz dikkate alınarak işletme performansına etki düzeyini ölçen sorulardır.
206
3.2.3. Anket Formunun Uygulanması
Araştırma konusunun önemi ve özelliği gereği, araştırmaya esas alınan anket
çalışması doğrudan görüşme yöntemiyle yetkili satış acentelerinden randevu alınarak,
mesai saatleri içerisinde yaklaşık her bir anket çalışmasına 5.5 dakika ayrılarak
gerçekleştirilmiştir. Araştırmada doğrudan görüşme yönteminin kullanılmasının
sebebi, ilişkisel pazarlama uygulamaları konusunda uygulanan yöntem ve araçların
yerinde görülme olanağı ve müşterilerle ilişkilerin yürütülmesi açısından kullanılan
veri tabanlarındaki bilgilere erişim kolaylığının bulunmasıdır.
Anket formunun uygulanmasında, cevaplayıcı tarafından doldurulan anket
yöntemi kullanılması uygun görülmüştür. Cevaplayıcı tarafından doldurulan anketler
anketör hatalarını ortadan kaldırmakta, görüşmeci olmadığı için cevaplayıcılar etki
altında kalmamakta ve daha sağlıklı bilgiye ulaşma imkânı doğmaktadır (Gegez, 2007:
91). Ayrıca bu yöntemle çok sayıda cevaplayıcıya aynı anda ulaşılabildiği için daha
kısa sürede daha fazla veri elde edilebilmektedir.
Anket formu, 4 Şubat Pazartesi 2013 tarihinde uygulanmaya başlanmış ve 29
Mart Cuma 2013 itibariyle tamamlanmıştır. 29 Mart 2013 itibari ile değerlendirmeye
uygun 185 anket formu elde edilmiştir. Araştırma kapsamına dahil edilen ancak satış
departmanı dışında başka birimlerde (muhasebe, servis, sigorta vb.) görevlendirilen
31 kişiye anket uygulanmamıştır. Anketin yüz yüze ve randevu alınarak
gerçekleştirilmiş olması, araştırmanın geri dönüş oranını olumlu biçimde etkilemiş ve
bu bağlamda, geri dönüş oranı % 86 olmuştur. İlişkisel pazarlama, müşteri ilişkileri
yönetimi, müşteri memnuniyeti, modern pazarlama yöntemleri ve müşteri bağlılığı
alanında yapılan önceki ampirik araştırmalar dikkate alındığında, ana kütle üzerinden
gerçekleşen geri dönüş oranının % 30 ile % 75 arasında değiştiği görülmektedir.
Örneğin Adjei ve Clark (2010) tarafından firmadan müşteriye (B2C) elektronik ticaret
uygulamaları üzerinde ilişkisel pazarlama uygulamaları kapsamında personel
davranışlarının rolünün etkisi üzerine yapılan çalışmada geri dönüş oranı % 74,8
şeklinde gerçekleşmiştir. Palmatier vd. (2007) tarafından yeni müşteriler kazanmada
ilişkisel pazarlama uygulamalarının rolünü belirlemeye yönelik yapılan çalışmada ise
geri dönüş oranı % 71’dir. Güven (2007) tarafından ilişkisel pazarlama ekseninde otel
207
işletmelerinde müşteri bağlılığının öncel ve sonuçlarının belirlenmesine yönelik bir
model geliştirilmesine yönelik hazırlanan doktora tez çalışmasında geri dönüş oranı
ise % 41’dir. Bu bağlamda, % 86 düzeyindeki geri dönüşüm oranı; çok yüksek
düzeyde bir geri dönüşüm oranı olarak kabul edilmiştir.
3.2.4. Verilerin Kodlanması ve Analizi
Günümüzde bilgisayarlar, veri analizinde önemli yer tutmaktadır. Anket
uygulamasında toplanılan ham veriler, çoğunlukla bilgisayarların anlayabileceği türde
veriler değildir. Anket sonuçlarının değerlendirilmesinde “SPSS for Windows 19.0
sürümü*” kullanıldığından, anket formundaki tüm soru başlıkları kodlanmış, daha
sonra anket formundaki cevaplar veri halinde düzenlenerek analiz edilmek üzere
programa girilmiştir. Daha sonra, araştırmaya ilişkin geliştirilen hipotezler istatistiki
yöntemlerle test edilmiş ve sonuçları değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçlarının tablo
ve grafik halinde gösterilmesinde, Microsoft Office grubu programları Word ve
Excel’den yararlanılmıştır.
3.3. Araştırma Bulgularının Değerlendirilmesi
Bu bölümde araştırma sonucunda elde edilen verilerin istatistiksel analizleri
yapılarak, şekiller ve tablolar yardımıyla açıklanacaktır. Sonuçların istatistiksel
bakımdan anlamlı olup olmadıkları ve hipotezlerin doğrulanıp doğrulanmaması da
değerlendirilecektir.
SPSS, Statiscial Package for Social Sciences (Sosyal Bilimler İçin İstatistik Paketi). SPSS, sosyal
bilimlere ilişkin uygulama verilerinin analizinde yayın bir biçimde kullanılmakta olup, kapsamlı
istatistiksel analiz teknikleri içermektedir (bkz. Güleş, 1996 ve Bülbül, 2003).
*
208
3.3.1. Araştırmaya Katılan İşletmeler Hakkında Genel Bilgiler
Araştırmaya katılan işletmelerde anketi cevaplayanların ünvanlarına göre
dağılımı aşağıda Tablo 3.1.’de ve Şekil 3.2.’de görülmektedir.
Tablo 3.1. Araştırmaya Katılan İşletmelerde
Anketi Cevaplayanların Unvanları
Ünvan
Sayı (n)
77
53
29
15
8
3
185
Satış Yetkilisi
Satış Yöneticisi
Satış Müdürü
Pazarlama Müdürü
Genel Müdür Yardımcısı
Genel Müdür
Toplam
Yüzde (%)
41,5
29,0
15,6
8,0
4,3
1,6
100,0
Tablo 3.1’de de görüldüğü gibi, araştırmaya katılan ve satış biriminde çalışan
satış yetkililerinin oranı % 41,5’dir. İlişkisel pazarlama konusunda müşterilerle birebir
iletişimde bulunan ve müşteri bilgilerini işleyen, müşterilerle iletişimi sürdüren satış
yetkililerinin sayısının fazla olması, araştırmadan elde edilen bulguların niteliğini de
olumlu yönde etkilemiştir. Araştırmanın önemini dikkate alan 3 genel müdür ve 8
genel müdür yardımcısı da, araştırmaya bizzat kendisi katılmak istemiştir. Bu açıdan
bakıldığında araştırmaya dahil olan kişilerin satış konusunda bilgi birikiminin yeterli
olduğu ve alanlarında uzman olmaları nedeniyle araştırmaya katılımlarının anlamlı
olduğu söylenebilir. Bu durum; toplanan verilerin, işletmelerdeki konularının uzmanı
kişiler tarafından sağlandığını ve bu anlamda elde edilen verilerin araştırmanın
amacına uygun olduğunu göstermektedir.
Araştırmaya katılan işletmelerde anketi cevaplayan çalışanların unvanlarının
çubuk grafik üzerinde dağılımını Şekil 3.2.’de yer almaktadır.
209
Şekil 3.2. Araştırmaya Katılan İşletmelerde Anketi Cevaplayanların
Unvanları
90
80
70
60
50
40
Sayı
30
Yüzde
20
10
0
Satış
Yetkilisi
Satış
Yöneticisi
Satış
Pazarlama
Müdürü Müdürü
Genel
Müdür
Yardımcısı
Genel
Müdür
Araştırmaya katılan en genç işletme 3, en yaşlı işletme ise 26 yıldır faaliyet
göstermektedir. İşletmelerin faaliyette bulunma sürelerine göre dağılımları Tablo
3.2.’de ve Şekil 3.3.’de görülmektedir.
Tablo 3.2. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Faaliyet Süreleri
(Yaşam Süreleri)
Süre
Sayı (n)
17
14
11
8
4
54
11-15 yıl
16-20 yıl
6-10 yıl
21 yıl ve üzeri
1-5 yıl
Toplam
Yüzde (%)
31,5
26,0
20,3
14,8
7,4
100,0
Tablo 3.2.’de ve Şekil 3.3.’de görüldüğü gibi, araştırmaya katılan işletmelerin %
31,5’i 11-15 yıl arası faaliyet göstermektedir. Bu orana; 16-20 yıl arası faaliyet
gösteren işletmelerin de katılması durumunda, araştırmaya katılan işletmelerin %
57,5’inin faaliyette bulundukları sektörler içinde geçmişi olan ve sektörlerini tanıyan
köklü işletmeler olduğunu göstermektedir.
Şekil 3.3.’de araştırmaya katılan işletmelerin faaliyet sürelerine göre dağılımı
grafiği yer almaktadır.
210
Şekil 3.3. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Faaliyet Sürelerine Göre Dağılımı
35
30
25
20
Sayı
15
Yüzde
10
5
0
11-15 yıl
16-20 yıl
6-10 yıl
21 yıl ve
üzeri
1-5 yıl
Yukarıdaki Şekil 3.3. incelendiğinde sayı ve yüzde olarak en yüksek değerin 1115 yıl arası işletmelerde, en düşük değerin ise 1-5 yıl arası işletmelerde olduğu
görülmektedir.
Aşağıda Tablo 3.3.’de araştırmaya katılan işletmelerin çalışan sayılarına göre
dağılımı yer almaktadır.
Tablo 3.3. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çalışan Sayılarına Göre Dağılımı
Çalışan Sayıları
İşletme Sayısı (n)
21
18
15
54
20’den çok
11-20 arası
10’dan az
Toplam
Yüzde (%)
38,9
33,3
27,8
100,0
Araştırmaya katılan işletmelerin çalışan sayıları incelendiğinde % 38,9’unun
(21) 20 kişiden fazla, % 33,3’ünün (18) 11-20 kişi arası çalışana sahip olduğu
görülmektedir. Bu değerler çalışmaya katılan işletmelerin istihdama anlamlı katkı
sağlayan, kurumsallaşmış ve departmanlar bazında faaliyet gösteren işletmeler
oldukları şeklinde yorumlanabilir.
Aşağıda Şekil 3.4.’te araştırmaya katılan işletmelerin çalışan sayılarına göre
dağılımı grafiği yer almaktadır.
211
Şekil 3.4. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çalışan Sayılarına Göre
Dağılımı
120
100
80
Sayı
60
Yüzde
40
20
0
20’den fazla
11-20 arası
10’dan az
Toplam
Araştırmaya katılan işletmelerde çalışan sayısı 20’den fazla olan
işletme sayısı, yüzde olarak en yüksek paya sahiptir. Bu oranı çalışan
sayısı 11-20 arası çalışana sahip olan işletmeler izlemektedir. Çalışan
sayısı 10’dan az olan işletmeler ise en düşün yüzde değerine sahip olan
gruptur.
Araştırmaya katılan işletmelerin pazarlama alanında eğitim almış
çalışan sayıları Tablo 3.4.’de görülmektedir.
Tablo 3.4. Pazarlama Alanında Eğitim Almış Çalışan Sayıları
Pazarlama Eğitimi Almış Çalışan
Sayısı
10-14 kişi
15-19 kişi
5-9 kişi
20 kişi veya üzeri
4 kişi veya altı
Toplam
İşletme
Sayısı (n)
21
15
11
5
2
54
Yüzde
(%)
39,8
27,7
20,3
9,2
3,7
100,0
Tablo 3.4.’te görüldüğü gibi işletmelerin 21 (% 39,8) tanesinde 10-14 kişi
pazarlama alanında eğitim almıştır. Bu rakam çalışmanın sonuçlarının anlamlılığı
212
açısından önemlidir. Araştırmaya katılan işletmelerin 15 (% 27,7) tanesinde 15-19 kişi,
11 (% 20,3) tanesinde 5-9 kişi pazarlama alanında eğitim almıştır. Çalışanlarının 20
kişi ya da fazlasının pazarlama alanında eğitim almış olduğu işletme sayısı 5 (% 9,2),
pazarlama alanında eğitim almış çalışan sayısı 4 kişi veya 4 kişiden daha az olan
işletme sayısı ise 2 (% 3,7)’dir. Bu oranlar, yetkili otomotiv satış acentelerinde
pazarlama alanında eğitim almış çalışan sayısının önemi noktasında bilgi verebilir.
Sonuçlar, pazarlama fonksiyonlarının etkili biçimde kullanıldığı öncü sektörlerden
olan otomotiv sektöründe pazarlama departmanlarının önemini de destekleyen
sonuçlar olması açısından anlamlıdır ve çalışmaya katılan işletmelerin pazarlama
konusunda yapılan bu çalışmaya anlamlı katkılar sağlayacakları şeklinde
yorumlanabilir. Ayrıca sonuçlar, anketleri cevaplayan katılımcıların, bu çalışmanın
önemini, amacını kavrama noktasında yeterli oldukları ve ankette yer alan sorulara
anlamlı cevaplar verebilecek eğitim düzeyinde oldukları sonucunu da yansıtmaktadır.
Araştırmaya katılan işletmelerin pazarlama alanında eğitim almış çalışan sayıları
Şekil 3.5.’te grafik üzerinde görülmektedir.
Şekil 3.5. Pazarlama Alanında Eğitim Almış Çalışan Sayıları
45
40
35
30
25
İşletme Sayısı
20
Yüzde
15
10
5
0
10-14 kişi
15-19 kişi
5-9 kişi
20 kişi veya 4 kişi veya
üzeri
altı
Araştırmaya katılan işletmelerde pazarlama alanında eğitim almış
çalışan sayısı oranı; % 38,9 oranı ile 10-14 pazarlama çalışanı ve % 27,7
oranı ile 15-19 pazarlama çalışanı şeklindedir. Farklı kanallar yoluyla
213
yürütülen etkili pazarlama faaliyetleri günümüz işletmeleri için çok
önemli bir alandır. İşletmelerde pazarlama faaliyetlerinin başarılı bir
biçimde yürütülebilmesinde başarılı pazarlama çalışanlarının etkisinin
büyük olduğu temel bir gerçekliktir. Bu noktadan hareketle, bütün
sektörlerde etkili pazarlama faaliyetlerinin öneminin her geçen gün arttığı
günümüz rekabet ortamında, işletmelerde pazarlama alanında eğitim
almış çalışan sayılarına dair oranların yüksekliği yapılan araştırmanın
sonuçlarının anlamlı olduğu şeklinde değerlendirilebilir.
Araştırmaya katılan işletmelerin genel olarak en çok satış yaptıkları
müşteri profili Tablo 3.5.’de görülmektedir.
Tablo 3.5. Genel Olarak En Çok Satış Yapılan Müşteri Profili
Müşteri Profili
Müşteri
Sayısı (n)
177
162
149
133
102
85
Sanayici
Serbest Ticaret
İşçi
Memur
Çiftçi
Diğer
Yüzde
(%)
96
88
81
72
55
46
Not: Birden fazla cevap verilebildiği için toplamda % 100’ü aşmaktadır.
Tablo 3.5. incelendiğinde çalışmaya katılan işletmelerin en çok satış
yaptıkları müşteri profillerinin 177 (% 96) ile sanayicilerden, 162 (% 88)
ile serbest ticaret mensuplarından, 149 (% 81) ile memurlardan, 102 (%
55) ile çiftçilerden oluştuğu görülmektedir. Bu durum genel olarak
işletmelerin her meslek grubunun ihtiyaç, zevk ve bütçesine yönelik
sınıfta araç satış hizmeti verdikleri şeklinde yorumlanabilir. Her ne kadar
yetkili otomobil acentelerinde satışı gerçekleşen markaların bir kısmı
belirli bir araç sınıfına yönelik üretim gerçekleştiren markalar olsalar da,
214
dünya genelinde üretim ve pazarlama yapan küresel ölçekteki otomotiv
sektöründe faaliyet gösteren markaların büyük kısmı her müşteri
segmentine hitap eden ürün yelpazesine sahiptir. “Diğer” seçeneği anket
çalışmasına katılan şirket çalışanları tarafından 85 defa işaretlenmiş ve bu
alana herhangi bir meslek grubuna dahil edilemeyen kadın, erkek, genç,
zengin gibi ifadelerin yanısıra ev hanımı, öğrenci, sanatçı, emekli, işsiz
gibi ifadeler de yazılmıştır.
Şekil 3.6. Genel Olarak En Çok Satış Yapılan Müşteri Profili
200
180
160
140
120
100
Müşteri Sayısı
80
Yüzde
60
40
20
0
Sanayici Serbest
Ticaret
İşçi
Memur
Çiftçi
Diğer
Şekil 3.6. incelendiğinde çubuk grafikler üzerinde, çalışmaya katılan
işletmelerin en çok satış yaptıkları müşteri profillerinin ağırlıklı olarak sanayici ve
serbest ticaret mensupları olduğu ve bu meslek gruplarını memur ve çiftçilerin takip
ettiği görülmektedir.
Araştırmaya katılan işletmelerin pazarlama ve satış faaliyetlerindeki temel
amaçlarının yüzde ile ifade edilmesinin sonuçlarının gösterildiği Tablo 3.6. ve Şekil
3.6. aşağıda yer almaktadır.
215
Tablo 3.6. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Pazarlama
Faaliyetlerindeki Temel Amaçları
İşletmelerin Satış ve Pazarlama
Faaliyetlerindeki Temel Amaç
Mevcut müşterileri korumak
Yeni müşteriler kazanmak
Sayı
(n)
178
85
Yüzde
(%)
96,2
45,9
Not: Birden fazla cevap verilebildiği için toplamda % 100’ü aşmaktadır.
Tablo 3.6. incelendiğinde araştırmaya katılan işletmelerin % 96’sının
pazarlama faaliyetlerindeki temel amaçlarının mevcut müşterilerini
korumak olduğu şeklinde,
% 46’lık bir oranda da yeni müşteriler
kazanmak şeklinde cevap verdikleri görülmektedir.
Şekil 3.7. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Pazarlama
Faaliyetlerindeki Temel Amaçları
200
180
160
140
120
Mevcut müşterileri
korumak
100
Yeni müşteriler kazanmak
80
60
40
20
0
Sayı
Yüzde (%)
Şekil 3.7.’de araştırmaya katılan işletmelerin pazarlama faaliyetlerindeki temel
amaçlarının dağılımı çubuk grafikler üzerinde görülmektedir. Çubuk grafiklerin
dağılımı incelendiğinde araştırmaya katılan işletmelerin pazarlama faaliyetlerinde
mevcut müşterileri korumak ve yeni müşteriler kazanmak amaçlarının ikisini de
hedefledikleri ancak ağırlıklı olarak mevcut müşterilerini korumayı amaçladıklarını
belirttikleri görülmektedir.
216
Araştırmaya katılan işletmelerde anket çalışmasına katılan çalışanların ilişkisel
pazarlama konusundaki bilgilerinin olup olmadığına dair bilgiler Tablo 3.7.’de
sunulmaktadır.
Tablo 3.7. Çalışanların İlişkisel Pazarlama Konusunda Bilgi Düzeyine Göre
Dağılımı
İlişkisel Pazarlama Konusunda Bilgi Düzeyi
Sayı (n)
Yüzde (%)
185
185
100,0
100,0
Var
Yok
Toplam
Anket çalışmasında araştırmaya katılan işletmelerin çalışanlarının ilişkisel
pazarlama konusundaki bilgilerinin olup olmadığını ölçmeye yönelik bir soruya yer
verilmiştir. İlişkisel pazarlama alanında yapılan çalışmanın sonuçlarının güvenilirliği
açısından çalışmaya katılan çalışanlarının ilişkisel pazarlama konusunda bilgi sahibi
olmaları önemlidir. Bu soruya ankete katılanlar tarafından verilen cevaplara
bakıldığında % 100’lük oranda çalışanların ilişkisel pazarlama konusunda bilgiye
sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuç yetkili otomotiv satış acentelerinde
pazarlama alanında güncel modellerin takip edildiği ve bu modellerden günümüzde en
yaygın ve etkili uygulama alanı bulanlardan biri olan ilişkisel pazarlama modelinin
çalışanlar tarafından bilindiğini göstermektedir. Bu durum, ilişkisel pazarlama modeli
temelinde yükselen tez çalışmasında yapılan ankete katılanların, ankette yer alan
sorulara anlamlı cevaplar verdikleri şeklinde yorumlanabilir.
217
Şekil 3.8. Çalışanların İlişkisel Pazarlama Konusunda Bilgi
Düzeyine Göre Dağılımı
200
180
160
140
120
100
Var
80
Yok
60
40
20
0
Sayı
Yüzde
Araştırmaya katılan işletme çalışanlarının ilişkisel pazarlama konusunda
bilgilerinin olup olmadığını ölçmeye yönelik soruya ankete katılan 185 çalışan ile %
100’lük “evet” cevabı verildiği çubuk grafikler üzerinde görülmektedir.
Araştırmaya katılan işletmelerin müşteriye özel hizmetler sunulması açısından
değerlendirilmesi Tablo 3.8.’de sunulmaktadır.
Tablo 3.8. Müşteriye Özel Hizmetler Sunulması
Müşteriye Özel Hizmetler
Evet
Hayır
Toplam
Sayı (n)
Yüzde (%)
157
28
185
84,9
15,1
100,0
Tablo 3.8.’de araştırmaya katılan işletmelerde anket çalışmasına katılan
çalışanlara, işletmelerinin müşteriye özel hizmet sunup sunmadıklarına dair yöneltilen
soruya verdikleri cevaplara göre durumları yer almaktadır. Bu rakamlar incelendiğinde
157 (% 84,9) işletmede müşteriye özel hizmet sunulduğu, 28 (% 15,1) işletmede ise
müşteriye özel hizmet sunulmadığı görülmektedir.
Tez çalışmamızın ikinci
bölümünde incelenen, son yıllarda pazarlama alanında güncel olan ve yaygın kullanım
alanı bulan modeller incelendiğinde büyük çoğunluğunun müşteriye özel ürün ve
218
hizmetler sunma fikri üzerinde yükseldiğini görmekteyiz. Değişen müşteri profili ile
birlikte müşteri ile yakın ilişkiler kuran ve bu ilişkiler sonucunda elde ettiği veri tabanı
doğrultusunda ürün ve hizmetine şekil veren işletmeler, günümüz rekabetçi ortamında
başarıyı yakalayan ve sürdüren işletmelerdir. Sektörün lokomotif güçlerinden olan
otomotiv sektöründe de müşteriye özel hizmetler son yılların pazarlama trendleri
arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Dolayısıyla bu soruya verilen cevapların oranları
anlamlıdır. Anketimize katılan yetkili otomotiv satış acentelerinde % 84,9’luk bir
oranda müşteriye özel hizmetler sunulması, ilişkisel pazarlama temelli üzerine
kurulmuş çalışmamız için önemli bir veridir.
Şekil 3.9. Müşteriye Özel Hizmetler Sunulması
180
160
140
120
100
Evet
80
Hayır
60
40
20
0
Sayı
Yüzde
Şekil 3.9. incelendiğinde araştırmaya katılan işletmelerin çalışanlarının,
mensubu oldukları işletmelerinin müşteriye özel hizmetlerini olup olmadığına dair
soruya yüksek oranda “evet” cevabını verdikleri görülmektedir. “Hayır” cevaplarının
yüzdesinin “evet” cevaplarına kıyasla düşük oranda olduğu çubuk grafikler üzerinden
net bir şekilde görülmektedir.
Araştırmaya katılan işletmelerin anket çalışmasına katılan çalışanlarının
müşterileri tarafından neden tercih edildiklerine dair bilgilerinin yer aldığı Tablo 3.9.
aşağıda yer almaktadır.
219
Tablo 3.9. Çalışanların Müşterileri Tarafından Neden Tercih Edildiklerine Dair
Bilgilerinin Olup Olmama Durumu
Müşteriler Tarafından Tercih Edilme Nedeni Bilgisi
Var
Yok
Toplam
Sayı (n)
Yüzde (%)
180
5
185
97,3
2,7
100,0
Tablo 3.9. incelendiğinde araştırmaya katılan işletmelerin anket çalışmasına
katılan çalışanlarının 180’inin müşterileri tarafından neden tercih edildiklerine dair
bilgisinin olduğu, sadece 5 tanesinin bilgisinin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
İşletmelerin pazarlama alanında başarıları, mevcut müşteri profillerini ortaya
koyabilmeleri yani müşterilerini tanımaları ile doğrudan ilgili bir konudur. İşletme
müşterisini ne kadar yakından tanır, müşterisinin ihtiyaç ve beklentilerini ne kadar iyi
bilir, müşterisine özel uygulamalarla onu ne kadar tatmin eder ise o oranda müşterisi
ile ilişkilerini güçlendirir ve bu ilişkinin devamlılığını sağlar. Bu noktadan hareketle
yetkili otomotiv satış acentelerinde ankete cevap veren çalışanların müşterileri
tarafından neden tercih edildiklerini % 97,3 oranında biliyor olmaları hem çalıştıkları
işlemelerini tanıdıklarını, yaptıkları işe hakim olduklarını hem de rakipleri ile
aralarındaki farkı tespit edebilme yeteneğine sahip olduklarını göstermesi açısından
anlamlıdır. Mevcut müşterilerinin kendi işletmelerini neden tercih ettiği konusunda
bilgisi olan işletme, o müşterileri ile ilişkinin bağını güçlendirebilecek, böylece
ilişkinin devamlılığını sağlayabilecektir. Ayrıca hem işletmesini hem de mevcut
müşteri profilini tanıyan çalışan, potansiyel müşteriler konusunda da doğru adımlar
atabilecektir.
220
Şekil 3.10. Çalışanların Müşterileri Tarafından Neden Tercih
Edildiklerine Dair Bilgi
200
180
160
140
120
100
Var
80
Yok
60
40
20
0
Sayı
Yüzde
Araştırmaya katılan işletmelerin anketi cevaplayan çalışanlarının % 93,7’lik çok
büyük bir oranı işletmelerinin müşteriler tarafından neden tercih edildiklerine dair
bilgi sahibi olduğunu belirtmiş ancak % 2,7’lik bir kısmı müşteriler tarafından neden
tercih edildiklerine dair bilgi sahibi olmadığı cevabını vermiştir. Bu oranlar müşteri
odaklı bir pazarlama yaklaşımı olan ilişkisel pazarlama alanında yapılan bu çalışmada
ankete katılan katılımcıların işletmelerini ve müşterilerini tanıdıkları algısı
uyandırması açısından önemlidir.
Araştırmaya katılan işletmelerde ankete cevap veren çalışanların, sürekli
müşterileri tarafından tercih edilme nedenleri Tablo 3.10.’da ve Şekil 3.11.’de
sunulmaktadır.
Tablo 3.10. Araştırmaya Katılan İşletmelerde Anketi Cevaplayan Çalışanların
Müşterileri Tarafından Tercih Edilme Nedenleri Algısı
İşletmenin Müşterileri Tarafından Tercih Edilme Nedenleri
Marka imajı
Uygun fiyat olanağı
Ürün seçeneğinin çok olması
Satış sonrası hizmetlerden memnuniyet
Güven duyması
Müşteriye özel hizmet sunma
Sadakat programları
221
Sayı (n)
182
177
170
161
142
126
105
Yüzde (%)
98,4
95,7
91,9
87,0
76,8
68,1
56,8
Hizmet kalitesinin yüksek olması
92
Sık kullanıcı programları
86
Personelin tutum ve davranışları
82
Geçmiş tecrübelerindeki memnuniyet
77
Referanslarımızın etkisi
69
İş tecrübemiz
51
Özel ilgi gösterme
46
Diğer (Belirtiniz.)
13
Not: Birden fazla cevap verilebildiği için toplamda % 100’ü aşmaktadır.
49,7
46,5
44,3
41,6
37,3
27,6
24,9
7,0
Araştırmaya katılan işletmelerde anketi cevaplayan çalışanların müşterileri
tarafından tercih edilme nedenleri algısına dair sonuçlar Tablo 3.10.’da görülmektedir.
Konya ilinde faaliyet gösteren yetkili otomotiv acentelerinde müşteriler tarafından
tercih edilmelerinde en etkili faktörlerin, ankete katılan çalışanların verdiği cevaplar
doğrultusunda % 98,4 (182) oranı ile “marka imajı”, % 95,7 (177) oranı ile “uygun
fiyat olanağı”, % 91,9 (170) oranı ile de “ürün seçeneğinin çok olması” faktörlerine
bağlı olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır. Bu sonuçlar otomotiv sektöründe müşterilerin
marka imajına, fiyat avantajına ve ürün yelpazesinin genişliğine yüksek düzeyde önem
verdiklerini göstermektedir. Bu oranları % 87 (161) ile “satış sonrası hizmetlerden
memnuniyet” faktörü takip etmektedir. İlişkisel pazarlama, müşteri ile uzun vadeli
ilişkiler kurulması temeline oturtulan bir pazarlama modelidir. Müşteri ile kurulan
satış öncesi ve sonrası ilişkileri kapsar. Dolayısıyla işletme çalışanlarının müşterileri
tarafından tercih edilme nedenleri içerisinde “satış sonrası hizmetlerden memnuniyet”
algısını ilk sıralara yerleştirmeleri, çalışanların satış sonrası hizmetlerin öneminin de
farkında olduklarını göstermesi açısından anlamlıdır.
Müşterinin işletmeye güven duyması % 76,8 (142), işletmenin müşteriye özel
hizmet sunması % 61,8 (126), işletmelerde sadakat programlarının varlığı ise % 56,8
(105) oranları ile ilk sıralarda yer alan diğer faktörlerdir. İlişkisel pazarlamada müşteri
ile işletme arasındaki ilişki güven temeline oturtulan bir ilişki olmalıdır. Tarafların
karşılıklı güven duygusu, hem ilişkini mevcut durumu hem de geleceği açısından çok
önemli bir role sahiptir. İlişkisel pazarlamada ancak karşılıklı güvene dayalı ilişkiler
hem müşteri hem de işletme için olumlu sonuçlar doğuracaktır. Bu oranlar işletme
çalışanlarının bu algının farkında olduğunu göstermesi açısından anlamlıdır.
Müşterilere özel hizmetler, pazarlama alanını son yıllarda kökten etkileyen
uygulamalardandır. Kişiye özel tasarım, kişiye özel üretim, kişiye özel hizmet ve
222
kişiye özel pazarlama gibi uygulamalar, günümüz rekabet dünyasının vazgeçilmez
yöntemleri olarak hem müşterileri hem de işletmeleri etkilemektedir. Bu bağlamda
pazarlama alanında müşteriye özel hizmet uygulamalarının ve bu uygulamaların
öneminin işletme çalışanları tarafından doğru algılandığını gösteren bu oranlar,
çalışma sonuçlarının yorumlanması noktasında pozitif bir etki yaratmaktadır.
Müşterilerin aynı işletmeden yinelenen satın alımlar yaparak işletme ile ilişkisinin
devam ettirmesi sıklıkla karşılaşılan bir tüketici davranışı olmakla birlikte işletmeler
açısından da sadık müşteri edinme noktasında istenen bir durumdur. Müşterileriyle
sürekli bir ilişki sürdürmek isteyen işletmeler, müşterilerinin kendilerinden ne için
satın alım yaptıklarını bilirlerse, bu doğrultudaki müşteri beklentilerini karşılamaya
devam ederek alışveriş ilişkisini sağlıklı bir biçimde yürütebileceklerdir. Bu bakımdan
sadakat programları, günümüz işletmelerinin müşterileri ile bir ilişki sürdürmesi
hususunda önemli bir role sahiptir. Araştırmaya katılan işletmelerde anketi cevaplayan
çalışanların müşterileri tarafından tercih edilme nedenleri algısına dair sonuçlar
içerisinde “sadakat programlarının varlığı” faktörünün ilk sıralarda yer alması ilişkisel
pazarlama uygulamaları açısından büyük oranda olumlu bir sonuç şeklinde
yorumlanabilir.
İşletme çalışanları işletmelerinin müşteriler tarafından tercih edilme algısı
içerisinde
% 49,7 (92) oranında “hizmet kalitesinin yüksek olması” faktörünü
göstermiştir. Günümüzde işletme ile müşteri arasında kurulan ilişkide tek bir faktörün
değil birden fazla faktörün etkili olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla yetkili otomotiv
acentesinden aracını satın alan müşterinin, sadece aracın marka imajı, teknik
özellikleri, tasarım özellikleri, fiyatı, ödeme seçenekleri, servis ve bakım olanakları
v.b. ile değil, işletmede karşılaştığı hizmetin kalitesi ile de yüksek oranda ilgili
olduğunun çalışanlar tarafından farkındalığını gösteren bu oran anlamlıdır.
Sık kullanıcı programları; alış-veriş sıklığı oluşturmayı hedefleyen bir
uygulamadır. Bu hedef doğrultusunda sık kullanıcı programları daha fazla kârlılık elde
etmek üzere bireyin tekrarlanan alışverişlerine odaklanır. Fiyat indirimi, bedava ürün,
mil ve puan, ayrıcalıklar gibi promosyon faaliyetlerini kapsar ve başarısı artan alışverişler ile değerlendirilir. Çalışmaya katılan işletmelerin çalışanlarının % 46,5’i (86)
223
müşterileri tarafından tercih edilmelerinde sık kullanıcı programlarının etki olduğu
yönünde görüş bildirmiştir. Sadakat ve sık kullanıcı programları ilişkisel pazarlama
uygulamalarında önemli yere sahip programlardır. İlişkisel pazarlama alanında yapılan
bu çalışmada sonuçların bu yönde çıkması olumludur.
“Personelin tutum ve davranışları” % 44,3 (82), “müşterilerin geçmiş
tecrübelerindeki memnuniyet” % 41,6 (77) olarak çalışanlar tarafından, işletmelerinin
müşteriler tarafından tercih edilmelerinde etkili olduğu şeklinde algılanmaktadır.
Personelin tutum ve davranışları tüm sektörlerde olduğu gibi otomotiv sektöründe de
ilişkisel pazarlama uygulamalarının başarısında önemli bir faktör olarak ön plana
çıkmaktadır. Günümüz tüketicileri, işletmelerle sadece ürün ve hizmet alış-verişi
ilişkisi yaşamakla yetinmemekte, aynı zamanda ilişkinin her aşamasında kalite ile
karşı karşıya olmak istemektedir. Bu noktada, işletmelerde çalışan her personelin
tutum ve davranışı bu kalite algısını etkileyebilmektedir. Anket uygulamasına katılan
işletme çalışanları, bu algının öneminin farkında olduklarını belli bir oranda
göstermişlerdir ancak bu oran yeterli değildir. İlişkisel pazarlama uygulamalarında,
müşteri sadakati ile uzun vadeli ilişkiler kurma noktasında personel tutum ve
davranışları anahtar rol oynamaktadır. İlişkisel pazarlama uygulamalarında, müşteri
ile işletme arasındaki ilişkinin geçmişinin, geleceğini doğrudan etkilediği
görülmektedir. Dolayısıyla müşterilerin geçmiş tecrübelerindeki memnuniyet oranları,
müşterinin işletme ile gelecekte ilişkisinin yönünü ve kapsamını belirleme noktasında
çok etkili olacaktır. Araştırmaya katılan işletmelerin 185 adet çalışanından 77’si bu
algının farkında olduğunu belirtmiştir.
Araştırmaya katılan işletmelerin anket çalışmasına katılan çalışanlarından %
37,3’ü (69) müşterileri tarafından tercih edilmelerinde referansların etkili olduğunu, %
27,6’sı (51) iş tecrübelerinin etkili olduğunu, % 24,9’unun (13) ise kendilerine
gösterilen özel ilginin müşterileri tarafından tercih edilmelerinde etkili olduğunu
belirtmiştir. Bu sonuçların tamamı ilişkisel pazarlama alanından yapılan bu çalışmanın
değerlendirilmesine olumlu katkı sağlayacak niteliktedir.
Araştırmaya
katılan
işletmelerin
anket
çalışmasına
katkı
sağlayan
çalışanlarından % 7’lik kısmı temsil eden 13 kişi ise müşterilerinin işletmelerini tercih
224
etmelerinde etkili olan neden ve nedenlerin algısını belirlemeye yönelik soruda “diğer”
seçeneğini işaretlemiştir. Bu başlık altında;
“marka imajı” başlığı altında da
değerlendirilebilecek olan markanın ürünlerinin tasarım özellikleri ve teknik
fonksiyonları, yetkili otomobil acentesinin ve markanın yürüttüğü ulusal ve
uluslararası reklam kampanyaları ve promosyonlar, uluslararası güvenlik testlerinden
elde edilen skorlar ve “uygun fiyat olanağı” seçeneğinde de değerlendirilebilecek olan
ödeme seçenekleri ve kredi imkanları, ikinci el otomobil takas fırsatları cevapları
belirtilmiştir. “Diğer” seçeneğinde belirtilen cevaplardan bazıları da; yetkili otomotiv
acentesinin işletmecisi olan şahsın ve/veya ailenin Konya ilindeki saygınlığı ve itibarı,
yetkili otomotiv acentesinde bir yakınının ya da tanıdığının çalışıyor olma durumu,
yetkili otomotiv acentesinin hizmet verdiği binanın dış ve iç mimarisi ve şehir
merkezine göre konumu, kredi kampanyasının yürütüldüğü banka, yetkili servisin
binasının şehir merkezine göre konumu, servis ve bakım hizmetlerinde yürütülen
kampanyalar,
çevrelerindeki
insanlardan
toplanabilir.
225
gelen tavsiyeler
başlıkları altında
Şekil 3.11. Araştırmaya Katılan İşletmelerde Anketi Cevaplayan Çalışanların
Müşterileri Tarafından Tercih Edilme Nedenleri Algısı
200
180
160
140
120
100
80
60
40
20
0
Sayı
Yüzde
Şekil 3.11.’de araştırmaya katılan işletmelerde anketi cevaplayan çalışanların
müşterileri tarafından tercih edilme nedenleri algısına dair dağılımlar çubuk grafik
üzerinde görülmektedir. Marka imajı, uygun fiyat olanağı, ürün seçeneğinin çok
olması, satış sonrası hizmetlerden memnuniyet seçenekleri % 80 üzerinde işaretlenen
seçenekler olarak ilk sırada yer almaktadır. Bu seçenekleri güven duyması, müşteriye
özel hizmet sunma ve sadakat programları seçenekleri takip etmektedir. % 50 oranının
altında kalan seçenekler ise hizmet kalitesinin yüksek olması, sık kullanıcı
programları, personelin tutum ve davranışları, tecrübelerdeki memnuniyet,
referansların etkisi, iş tecrübesi ve “diğer” seçenekleridir.
Çalışmaya katılan işletmelerin müşterilerine yönelik herhangi bir sadakat
programı ve sık kullanıcı programı olup olmadığına dair bilgilerin yer aldığı Tablo
3.11. aşağıda yer almaktadır.
226
Tablo 3.11. Müşterilere Yönelik Sadakat ve Sık Kullanıcı Programı Varlığı
Sadakat ve Sık Kullanıcı Programı
Sayı (n)
Sadakat programı var
185
Sık kullanıcı programı var
27
Yok
Not: Birden fazla cevap verilebildiği için toplamda % 100’ü aşmaktadır.
Yüzde (%)
100,0
14,6
-
Sadakat ve sık kullanıcı programlarının ortak noktası satış ve kâr artışı
sağlamaktır. Bunu başarabilmenin yolu iki program için de tekrarlanan müşteri alışverişlerinden geçmektedir ve dolayısıyla bu programlar tekrarlanan müşteri alışverişlerini amaçlayan uygulamalar içerirler. Sadakat ve sık kullanıcı programları; odak
noktası, kullanılan taktikler ve değerlendirme ölçütleri dikkate alındığında temel
farklılıkları olan uygulamalardır. Buna göre, sık kullanıcı programları alış-veriş sıklığı
oluşturmayı hedeflerken, sadakat programları marka oluşturma amacı taşımaktadır.
Aynı şekilde, sık kullanıcı programları daha fazla kârlılık elde etmek üzere bireyin
tekrarlanan alışverişlerine odaklanırken, sadakat programları duygusal bağlar
geliştirmek için bireyin gerçek ihtiyaçlarına odaklanmaktadır. Sık kullanıcı
programları fiyat indirimi, bedava ürün, mil ve puan, ayrıcalıklar gibi promosyon
faaliyetlerini kapsamaktadır. Oysa sadakat programları ürün veya hizmetin fiyatından
hiçbir indirim yapmaksızın kalitesini, ulaşılabilirliğini, spesifik olma boyutunu vb.
artırmakta ve böylece kişiye özel ürün ve hizmetler üretmektedir. Bununla birlikte sık
kullanıcı programlarının başarısı artan alış-verişler ile değerlendirilirken, sadakat
programlarının başarı kriteri, müşterinin işletmeye karşı duygusal bağlarının
oluşmasıdır. Bu açıklamalar doğrultusunda Tablo 3.11. incelendiğinde çalışmaya
katılan işletmelerin tamamında sadakat programı uygulamalarının yürütüldüğü
görülmektedir. Sadakat programları işletmelerin ilişkisel pazarlama faaliyetleri
içerisinde yer almakta ve işletmenin yüksek hizmet kalitesi sunduğu algısını
oluşturmayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla ilişkisel pazarlama temeline dayanan bu
çalışmanın sonuçlarının anlamlılığı açısından % 100’lük bu oran çok önemlidir. Sık
kullanıcı programı olan işletme oranı ise % 16,4’tür. Alış-veriş sıklığı oluşturmayı
hedefleyerek kârlılık üzerine odaklanan bu program ilişkisel pazarlama uygulamaları
ile tamamen örtüşmemektedir. Araştırmaya katılan işletmeler arasında sadakat
programı ve sık kullanıcı programlarından ikisinin de olmadığı işletme ise yoktur.
227
Şekil 3.12. Müşterilere Yönelik Sadakat ve Sık Kullanıcı Programı
Varlığı
200
180
160
140
120
100
Sayı
80
Yüzde
60
40
20
0
Sadakat programı var Sık kullanıcı programı
var
Yok
Şekil 3.12.’de müşterilere yönelik sadakat ve sık kullanıcı programlarının varlığı
dağılımı yer almaktadır. Çubuk grafikler üzerinde de görüldüğü gibi çalışmaya katılan
işletmelerin tamamında sadakat programı bulunmaktadır. 27 işletmede ise sadakat
programının yanında sık kullanıcı programı da kullanılmaktadır. Bu iki programdan
hiçbirini kullanmayan işletme ise yoktur.
Araştırmaya katılan işletmelerin Internet web sitelerinin bulunma durumuna
göre dağılımı Tablo 3.12’de yer almaktadır.
Tablo 3.12. Internet Web Adresi
Internet Web Adresi
Sayı (n)
Var
Yok
Toplam
185
185
Yüzde (%)
100,0
100,0
Tablo 3.12.’de de görüldüğü gibi araştırmaya katılan işletmelerin tamamı bir
web sitesine sahiptir. Günümüzde işletmelerle müşteri/tedarikçiler ve diğer
paydaşlarla olan iletişimin sağlanmasında elektronik kanallar kritik bir öneme sahip
hâle gelmiştir. Özellikle otomobil modellerinin fiyat/seçenek/teslim/ödeme şartları
gibi birçok özelliğin web sitesinden öğrenildikten sonra müşterilerin ürün seçimini
belirgin hâle getirdiği bilinmektedir. Bu nedenle işletmelerin güncel bir web sitesine
sahip olmaları, müşterilerin bilgi edinmelerini sağladığı gibi müşterilerin özellikle
228
satış sonrası servis faaliyetlerine ilişkin randevu taleplerinin karşılanması, şikayet ve
önerilerin alınması gibi hizmetler için de web sitelerinin yaygın bir biçimde
kullanıldığı görülmektedir. Bununla birlikte Yeni Türk Ticaret Kanununda da
şirketlere web sitesi kullanma zorunluluğu getirilmiştir. Bu nedenler ışığında,
araştırmaya katılan işletmelerin tamamının web sitesine sahip olması olağan bir durum
olarak kabul edilebilir.
Aşağıda Şekil 3.13.’de, çalışmaya katılan işletmelerin çalışanlarına, mensubu
oldukları işletmelerinin web adresinin olma durumunu ölçmeye yönelik sorulan
sorunun cevapları doğrultusunda düzenlenen çubuk grafik yer almaktadır.
Şekil 3.13. Internet Web Adresi
200
180
160
140
120
100
Var
80
Yok
60
40
20
0
Sayı
Yüzde
Yukarıda yer alan Şekil 3.13. incelendiğinde, 185 çalışanın verdiği cevaplar
doğrultusunda araştırmaya katılan 45 işletmenin tamamının (% 100) internet web
adresinin olduğu görülmektedir. İçinde bulunduğumuz çağda internet kullanımının her
alanda yaygınlaştığı düşünülürse, bu sonuç anlamlıdır şeklinde yorumlanabilir.
Araştırmaya
katılan
işletmelerin
müşterileriyle
ilişkilerini
yürüttükleri
kanal/kanallara göre dağılımı; Tablo 3.13.’de, anket çalışmasına katılan işletmelerin
çalışanların verdikleri cevaplar doğrultusunda, aşağıda yer almaktadır.
229
Tablo 3.13. Müşterilerle İlişkilerin Yürütüldüğü Kanal/Kanallar
Sayı (n)
Satış personeli ile
167
Internet vasıtasıyla
144
Telefon aracılığıyla
139
Posta yoluyla
35
Diğer (Belirtiniz.)
18
Not: Birden fazla seçenek işaretlenebildiği için toplamda % 100’ü aşmaktadır.
Kanal/Kanallar
Yüzde (%)
90,2
77,8
75,1
18,9
9,7
Tablo 4.13.’de de görüldüğü gibi; araştırmaya katılan işletmelerin önemli bir
çoğunluğu müşterilerle ilişkilerini doğrudan satış personeli kanalıyla yürütmektedir.
Otomobil gibi özellikli mal grubunda yer alan bir ürünün satın alma sürecinde
müşteriler doğrudan ürünü tanıma, özelliklerini araştırma, fiyat/teslimat/servis gibi
özelliklerini karşılaştırma gibi süreçlerde dolaylı bilgi edinme yerine doğrudan satış
acentelerine gitme eğilimindedir. Bu bakımdan satış personelinin müşterilerle
ilişkilerin yürütülmesinde ne denli öneme sahip olduğu görülebilir. Bu durum; satış
personelinin müşteri ilişkilerinin yürütülmesi açısından anahtar bir role sahip
olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Dolayısıyla müşterilerini tanıyan,
müşterileriyle uzun dönemli ilişkiler kurabilen, müşterilerin kendisine güvendiği,
kolaylıkla ulaşılabilen satış personelinin varlığı işletmelerde ilişkisel pazarlama
uygulamalarının başarısını doğrudan etkilemektedir. Internet aracılığıyla da
müşterilerle ilişkilerin yürütüldüğü Tablo 3.13’de görülmektedir. Internet kullanımı,
araştırmanın diğer kısımlarında da yer aldığı gibi müşteri ilişkileri yönetimi ve ilişkisel
pazarlama uygulamalarının etkin bir biçimde yürütülebilmesi açısından kritik öneme
sahiptir. Araştırmaya katılan işletmelerde müşterilere Internet üzerinden gerek web
sitesinde güncel bilgilerin yer almasıyla gerekse müşterilerin elektronik posta
adreslerine tanıtıcı broşür ve bilgilendirme mesajları göndermek yoluyla etkin bir
iletişim sürdürülmektedir. Bunun dışında, müşterilerin veri tabanlarında yer alan
bilgilerinden yola çıkarak, özel günleri (evlilik ve doğum tarihi vb.), bayram ve yılbaşı
gibi günlere dair kutlama mesajlarının gönderilmesinde, müşteriye özel indirim ve
kampanya bilgilerinin ulaştırılmasında ve otomobil servis ve bakım günlerine ilişkin
promosyonlardan haberdar edilmesinde de Internet önemli bir iletişim kanalı olarak
görülmektedir.
230
Araştırmaya katılan işletmelerde telefonla müşteri ilişkileri sürdürme biçimi de
% 75’lik bir paya sahip olduğu görülmektedir. Telefonla müşteriye ulaşma, anında geri
dönüşüm alabilme, müşteriyle birebir görüşerek tepkilerini ölçebilme ve özellikle
müşteri memnuniyetini ölçme adına öneri ve şikayetlerini kayıt altına alarak
değerlendirebilme olanağı sunmaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde telefonla
müşteri iletişiminin önemli bir alternatif kanal olduğu görülmektedir. Bununla birlikte
posta yoluyla müşterilere bilgilendirici ve tanıtıcı broşürler göndermek, çeşitli özel
günlere ilişkin davetiyelerin ulaştırılması yetkili otomobil satış acentelerinin
kullandığı bir yöntem olarak görülmektedir. Her ne kadar diğer iletişim kanalları kadar
etkili olmasa da, müşterilere gönderilen broşürlerin uzun süre kalıcı olması, müşteri
dışındaki bireyler tarafından da incelenme olasılığının olması ve görsel açıdan
etkileyici içeriğe sahip olması gibi nedenler posta yoluyla iletişim kurulmasının
önemini artırmaktadır.
Araştırmaya katılanların % 9,7’si “diğer” seçeneğini işaretleyerek, müşterilerle
sürdürülen farklı iletişim kanallarını da belirtmişlerdir. Bu kanalların en
önemlilerinden biri de Dünyada ve Türkiye’de önemi giderek artan fuarlardır.
Özellikle yeni otomobil modellerinin lansmanının yapıldığı fuarlar, müşterilerin
ilgisini çeken ve milyonlarca ziyaretçi çekerek marka tanıtımına önemli katkı sağlayan
kanallardır. Bu nedenle araştırmaya katılanların önemli bir kısmı tarafından fuarlar,
otomobil firmalarının kullandığı önemli bir iletişim kanalı olarak görülmektedir. Son
olarak araştırmaya katılanlar tarafından “diğer” seçeneğinde belirtilen ifadeler
içerisinde; görsel ve yazılı medyada yer alan reklam kampanyaları ve faksla
müşterilere bilgi sunmak da yer almaktadır.
231
Şekil 3.14. Müşterilerle İlişkilerin Yürütüldüğü Kanal/Kanallar
180
160
140
120
100
Sayı
80
Yüzde (%)
60
40
20
0
Satış
Internet
Telefon
personeli ile vasıtasıyla aracılığıyla
Posta
yoluyla
Diğer
(Belirtiniz)…
Şekil 3.14. incelendiğinde araştırmaya katılan işletmelerin önemli bir
çoğunluğunun müşterilerle ilişkilerini doğrudan satış personeli kanalıyla yürüttüğü
çubuk grafikler üzerinde görülmektedir. Internet vasıtasıyla müşterileriyle iletişim
sağlayan işletme sayısı da 144 (% 77,8)’dür. Günümüzde internetin her alanda çok
yaygın kullanılan bir iletişim aracı olduğu noktasından hareketle bu rakamın çok
anlamlı olduğu yorumu yapılabilir. Telefon aracılığı ile ve posta yoluyla da yaygın bir
şekilde işletmelerin müşterileri ile ilişkilerin yürütüldüğü, çubuk grafikler üzerinde
görülmektedir.
Araştırmaya katılan işletmelerin müşterileriyle etkileşimlerine dair bilgilerin
depolandığı veri tabanlarına dair bilgiler Tablo 3.14.’te yer almaktadır.
Tablo 3.14. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Müşterileriyle Etkileşimlerine
Dair Bilgilerin Depolandığı Veri Tabanları
Veri Tabanı
Sayı (n)
185
185
Var
Yok
Toplam
Yüzde (%)
100,0
100,0
Tablo 3.14’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan işletmelerin çalışanlarının (185
kişi) verdikleri bilgilere göre, 45 işletmenin tamamında da müşterilerle olan
etkileşimlere ilişkin kayıtların tutulduğu bir veri tabanı vardır. Günümüzde
232
müşterilerle her kanaldan etkileşime geçmenin neredeyse zorunlu hâle geldiği bir
ortamda müşteri veri tabanına sahip olmak olağan bir durum kabul edilebilir. İlişkisel
pazarlama uygulamaları açısından; müşterilerle olan etkileşimin kayıt altına alınması
birincil öneme sahiptir. Bu bakımdan otomobil satış acentelerinin tamamının veri
tabanı kullanıyor olmaları çalışmanın kapsamı açısından anlamlıdır.
Şekil 3.15. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Müşterileriyle
Etkileşimlerine Dair Bilgilerin Depolandığı Veri Tabanları
200
180
160
140
120
100
Var
80
Yok
60
40
20
0
Sayı
Yüzde (%)
Araştırmaya katılan işletmelerin anket çalışmasına katılan çalışanlarının
verdikleri bilgilere göre, 45 işletmenin tamamında işletmelerinin müşterileriyle
etkileşimlerine dair bilgilerin depolandığı veri tabanı bulunmaktadır.
Araştırmaya katılan işletmelerin müşteri veri tabanlarında ne tür bilgilerin yer
aldığını gösteren tablo aşağıda yer almaktadır.
233
Tablo 3.15. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Veri Tabanlarında Yer Alan
Bilgiler
Sayı (n)
Veri Tabanı Bilgileri
Müşterilerin demografik özelliklerine ilişkin;
Adı ve soyadı
185
Yaşı
185
Cinsiyeti
185
İletişim adresi
185
Doğum günü
171
Eğitim durumu
142
Mesleği
117
Gelir
79
Medeni hali
66
Evlilik yıldönümü
66
Diğer (Belirtiniz.)
35
Müşterilerin psikografik özelliklerine ilişkin;
Otomobil tercihleri
183
Tüketim alışkanlıkları
171
Yaşam tarzı
127
Kişisel özellikler
105
Hobileri
88
Diğer (Belirtiniz.)
Müşterilerin satın alma davranışlarına ilişkin;
Müşteri istek, şikâyet ve önerileri
182
Ödeme tercihleri
177
Satın alma sıklığı
153
Satın alma eylemi içerisinde olduğu dönemler
145
Diğer (Belirtiniz.)
46
Not: Birden fazla seçenek işaretlenebildiği için toplamda % 100’ü aşmaktadır.
Yüzde (%)
100,0
100,0
100,0
100,0
92,4
76,8
63,2
42,7
35,7
35,7
18,9
98,9
92,4
68,6
56,7
47,6
98,4
95,7
82,7
78,4
24,9
Tablo 3.15.’te araştırmaya katılan işletmelerin veri tabanlarında yer alan
bilgilere dair istatistiklere yer verilmiştir. İşletmelerde kullanılan veri tabanlarının
oluşturulma nedeni genel olarak; müşterileri tanımak, müşterilere ait bazı bilgilere
ulaşarak bu bilgiler sayesinde müşterilere özel ürün ve hizmet sunma olanağı elde
etmek, müşterilerin; işletme için kendilerinin özel olduğunu düşünmelerini sağlayacak
uygulamalar yapabilmek v.b. nedenler olarak açıklanabilir. Bu bölümde anket
çalışmasına katılan yetkililer tarafından işletmelerinde kullanılan veri tabanlarında;
müşterilerin demografik özelliklerine ilişkin, müşterilerin psikografik özelliklerine
ilişkin ve müşterilerin satın alma davranışlarına ilişkin bilgilerden hangilerinin
bulunduğu bilgisine ulaşmak hedeflenmiştir.
Araştırma sonucunda, müşterilerin demografik özelliklerine ilişkin bilgilerden;
ad-soyad, yaş, cinsiyet ve iletişim adresi bilgilerinin araştırmaya katılan işletmelerin
tamamının veri tabanlarında yer aldığı sonucuna ulaşılmıştır. Müşteri ilişkileri
234
yönetimi kapsamında müşterilere ait bu tür bilgilerin kayıt altında tutulması ve gerekli
yerlerde ve zamanlarda bu bilgiler aracılığıyla müşteriyle iletişime geçilmesi
neredeyse bir zorunluluk haline gelmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre,
müşterilerinin demografik özelliklerinden; doğum günü bilgisi 171 (% 92,4) işletme
tarafından, eğitim durumu bilgisi 142 (% 76) işletme tarafından, meslek bilgisi ise 117
(% 63,2) işletme tarafından veri tabanlarında bulundurulmaktadır. Müşterilerin eğitim
durumu ve meslek bilgileri; genel olarak müşteri profilini belirleyerek, müşteriye özel
ürün ve hizmetleri müşteri ile buluşturabilmek, ürünlerin reklam, promosyon
kampanyalarını kişiye özel hâle getirebilmek, müşterinin gelir durumuna uygun
ödeme şeklini ve haritasını çizebilmek v.b. amaçlar için kullanılabilmektedir. Evlilik
yıldönümü ve medeni hal bilgileri ise 66 (% 35,7) işletmenin veri tabanında yer alan
bilgilerdendir. Genel olarak müşterilerin demografik özelliklerine ilişkin bilgiler
günümüzde pek çok sektörde olduğu gibi otomotiv sektöründe de müşteriye özel ürün
ve hizmet sunabilmek ve müşteriyi özel hissettirebilmek için özel günlerde kutlama
mesajları (doğum günü, evlilik yıl dönümü, bayram, yılbaşı, terfi günü v.b.)
gönderebilmek amaçları için kullanılmaktadır. Yine bu bilgilerden iletişim bilgileri;
müşterilere, kişisel zevk ve alışkanlıklarına ilişkin yeni ürünler hakkında bilgi vermek,
müşterileri promosyon çalışmalarından haberdar etmek üzere kullanılmaktadır. Ayrıca
müşterilere bazı özel günlere (yarışma, çekiliş, toplantı v.b.) davet, satın alınan ürüne
ilişkin geri bildirimlerin sağlanması, yeni ürün geliştirmede müşteri odaklılığı
sağlamak gibi genel olarak bir veri tabanında yer alan bilgilerden faydalanılmaktadır.
Araştırmaya katılan işletmelerin, müşterilerinin psikografik özelliklerine ilişkin
bilgilerden “otomobil tercihleri” bilgisi neredeyse bütün işletmeler (% 98,9) tarafından
veri tabanlarında tutulan bir bilgidir. Günümüz rekabet şartları içerisinde
değerlendirildiğinde, otomotiv satış sektöründe faaliyette bulunan işletmeler üzerinde
gerçekleştirilen bir araştırmada bu sonuca ulaşılması olağandır. Araştırmaya
katılanlar, işletmelerinin veri tabanlarında müşterilerinin tüketim alışkanlıkları (%
92,4), yaşam tarzları (% 68,6), kişisel özellikleri (% 56,7) ve hobilerinin de (% 47,6)
oranlarında veri tabanlarında tutulduğu bilgisini vermişlerdir. Yetkili otomotiv
acentelerinin
sosyal
sorumluluk
faaliyetlerinde,
kampanyalarında,
inovatif
faaliyetlerinde ve benzeri uygulamalarında müşteri odaklı hareket edebilmeleri ve bu
235
tür aktivitelerden, ilgisi olduğu veri tabanı bilgisi sayesinde tespit edilebilen
müşterilerin haberdar edilebilmeleri için bu bilgiler önem arz etmektedir.
Araştırmaya katılanların 182’si, işletmelerinin veri tabanlarında müşterilerin
satın alma davranışlarına ilişkin bilgilerden; “müşteri şikayet, istek ve önerileri”lerin,
177’si “ödeme tercihlerinin”, 153’ü “satın alma sıklığı” bilgisinin ve 145’i de “satın
alma eylemi içerisinde olduğu dönemler” bilgisinin yer aldığını belirtmişlerdir.
İlişkisel pazarlamada, müşteri ile uzun dönemde kurulacak ilişkide müşteri geri
dönüşleri çok önemli bir role sahiptir. Müşteriyi her açıdan memnun etme sistemi
üzerine kurulan ilişkisel pazarlama uygulamaları, müşteri geri dönüşlerine,
müşterilerin memnuniyet ve memnuniyetsizliklerine, isteklerine ve beklentilerine
odaklanan bir pazarlama yaklaşımıdır. Veri tabanlarındaki bilgiler aracılığıyla; daha
önceki herhangi bir uygulamadan memnun olan ya da olmayan müşterilere gelecekte
bu bilgiler ışığında hizmet verilebilecektir. Ayrıca müşterilerin şikayet ve önerileri
kapsamında işletme faaliyetlerine yön verilebilecektir. Böylece müşteri de işletme için
değerli olduğu hissini yaşayacak ve işletmeye olan bağlılığı bu durumdan olumlu
yönde etkilenecektir.
Otomobil gibi kullanıcıları tarafından sıklıkla değiştirilme eylemi gösterilmeyen
ve sahip olmak için katlanılan maliyetin yüksek olduğu bir ürün kategorisinde
işletmeler için müşterilerin ödeme tercihleri her zaman önemli olmuştur. Müşteri veri
tabanındaki bilgilerden hareketle, müşteriler için hazırlanacak ödeme alternatifleri ve
ödeme planları neticesinde müşterilere sunulacak bu seçenekler, hem müşterinin hem
de işletmenin bu ilişkiden memnun ayrılmasını sağlayacaktır. Ayrıca kurumsal bazda
yürütülen filo tipi alışverişlerde de işletmelerin muhataplarına sunacakları özel indirim
ve ödeme seçenekleri, ticari ilişkinin iki tarafının da memnuniyet düzeyini
yükseltecektir.
Müşterilerin satın alma sıklığı (153) ve satın alma eylemi içerisinde oldukları
dönemlerin (145) işletmeler tarafından veri tabanları sayesinde bilinmesi, işletmenin
müşterisine doğru zamanda, doğru biçimde ulaşmasını sağlayacaktır. Bu durum
özellikle yılsonu indirimlerinden, vergi avantajlarından ve özel kampanyalardan
yararlanmak isteyen müşterilerin memnuniyet düzeylerinin artmasını sağlayacaktır.
236
Müşterilere dair önceden bilinen bu zaman kriterleri, işletmenin müşterileri ile en
doğru zamanda iletişime geçmesini sağlayacaktır.
“Diğer” seçeneğini işaretleyen katılımcıların (47) bir kısmı (31) seçeneğin
karşısında yer alan “belirtiniz” ifadesini dikkate almamış ve bu kısma bir açıklama
belirtmemiştir. Bazı katılımcılar ise, reklam ve promosyonların yazılı ve görsel
basında yer alma sıklığını ve etkileyiciliklerini, işletmelerin kredi seçenekleriyle ilgili
ortaklık içerisinde oldukları finans kuruluşlarının yapısal özelliklerini ve özellikle
satın alınan otomobilin ikinci el piyasa durumunu belirtmişlerdir.
Tablo 3.15.’de yer alan, araştırmaya katılan işletmelerin veri tabanlarında yer
alan bilgiler, Şekil 3.16., Şekil 3.17. ve Şekil 3.18.’de sırasıyla; müşterilerin
demografik özelliklerine ilişkin bilgiler, psikografik özelliklerine ilişkin bilgiler ve
satınalma davranışlarına ilişkin bilgiler şeklinde, çubuk grafikler üzerinde,
gösterilmiştir. Grafiklerin daha anlaşılır ve kolay değerlendirilebilir olmasını sağlamak
amacı ile Tablo 3.15.’teki bilgiler gruplara bölünmüş ve üç farklı çubuk grafik
üzerinde gösterilmiştir.
Şekil 3.16. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Veri Tabanlarında Yer Alan
Müşterilerin Demografik Özelliklerine İlişkin Bilgiler
200
180
160
140
120
100
80
60
40
20
0
Sayı
Yüzde
237
Şekil 3.16. incelendiğinde, araştırmaya katılan işletmelerin yetkililerinin tamamı
(185 kişi); müşterilerin demografik özelliklerine ilişkin olarak, ad-soyad, yaş, cinsiyet,
iletişim adresi bilgilerinin veri tabanlarında toplandığı bilgisini vermiştir. İşletmelerin
büyük bir kısmında da; müşterilerinin eğitim, meslek, gelir, medeni durum, evlilik
yıldönümü v.b. bilgilerinin veri tabanlarına alındığı sonucuna ulaşılmıştır.
Şekil 3.17. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Veri Tabanlarında Yer Alan
Müşterilerin Psikografik Özelliklerine İlişkin Bilgiler
200
180
160
140
120
100
80
60
40
20
0
Sayı
Yüzde
Şekilde de görüldüğü gibi, araştırmaya katılan işletmelerde anket çalışmasına
katılan yetkililerden % 98,9’u veri tabanlarında müşterilerinin psikografik
özelliklerine ilişkin olarak “otomobil tercihleri” bilgisinin yer aldığını belirtmiştir. Bu
oranı; azalan ivme ile “tüketim alışkanlıkları”, “yaşam tarzı”, “kişisel özellikleri” ve
“hobileri” ile “diğer” başlığı altında işaretlenebilen seçenekler takip etmektedir.
238
Şekil 3.18. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Veri Tabanlarında Yer Alan
Müşterilerin Satınalma Davranışlarına İlişkin Bilgiler
200
180
160
140
120
100
80
60
40
20
0
Sayı
Yüzde
Müşteri
istek, şikâyet
ve önerileri
Ödeme
tercihleri
Satın alma
sıklığı
Satın alma
Diğer
eylemi
(Belirtiniz)…
içerisinde
olduğu
dönemler
Yukarıda Şekil 3.18.’de; araştırmaya katılan işletmelerin veri tabanlarında yer
alan, müşterilerin satınalma davranışlarına ilişkin bilgilerin çubuk grafikler üzerinde
gösterimi yer almaktadır. Şekilde de görüldüğü gibi araştırmaya katılan işletmelerin,
çalışmaya katılan ve 185 kişiden oluşan yetkili çalışanlarının 182’si (% 98,4) müşteri
istek, şikayet ve önerilerinin, müşterilerin satın alma davranışını etkileyen veri tabanı
bilgileri içerisinde yer aldığını belirtmiştir. 177 kişi (% 95,7) müşterilerin ödeme
tercihlerinin, 153 kişi (% 82,7) müşterilerin satın alma sıklığının ve 145 kişi de (%
78,4) müşterilerin satın alma eylemi içerisinde oldukları dönemlerin veri tabanlarında
yer aldığını belirtmiştir. 46 kişi (% 24,9) ise “diğer” seçeneğini işaretleyerek anket
çalışmasında ilgili soruya yönelik sunulan alternatifler dışında etkenlerin de olduğunu
belirtmiştir.
Aşağıda Tablo 3.16.’da çalışmanın; araştırmaya katılan işletmelerin veri
tabanlarında yer alan bilgilerin kullanım amaçlarına dair sonuçları yer almaktadır.
239
Tablo 3.16. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Veri Tabanlarında Yer Alan
Bilgilerin Kullanım Amaçları
Veri Tabanlarında Yer Alan Bilgilerin Kullanım
Amaçları
Sayı (n)
Müşterinin zevk ve alışkanlıklarına ilişkin yeni ürünler hakkında
182
bilgi vermek,
Promosyon çalışmalarından haberdar etmek üzere,
179
Satın alınan ürüne ilişkin geri bildirimlerin sağlanması,
170
Özel günlerde kutlama mesajları (doğum günü, evlilik yıl
112
dönümü, bayram, yılbaşı, terfi günü, v.b.)
Yeni ürün geliştirmede müşteri odaklılığı sağlamak,
87
Bazı özel günlere (yarışma, çekiliş, toplantı, v.b.) davet,
55
Diğer (Belirtiniz.)
28
Not: Birden fazla seçenek işaretlenebildiği için toplamda % 100’ü aşmaktadır.
Yüzde (%)
98,4
96,8
91,9
60,5
47,0
29,7
15,1
Tabloda da görüldüğü gibi; araştırmaya katılan işletmelerin veri
tabanlarında yer alan bilgilerin kullanım amaçlarına bakıldığında
“müşterinin zevk ve alışkanlıklarına ilişkin yeni ürünler hakkında bilgi
vermek” seçeneğinin işletmelerin tamamına yakın bir kısmı (% 98,4)
tarafından kullanılmaktadır. Müşterileri satın alabileceği ürünler hakkında
bilgilendirmek; ilişkisel pazarlama uygulamalarının temel önceliklerinden
biridir. Müşteri istek ve beklentilerini sürekli bir biçimde ölçerek, buna
uygun ürün ve hizmetler konusunda müşterileri bilgilendirebilen bir
işletme, müşteri aidiyeti sağlayacağı gibi ilişkisel pazarlama sürecinin
temel adımlarından birini de atmış olacaktır. Bunun yanısıra otomobil
kampanyaları, ödeme koşullarıyla ilgili yeni çalışmalar ve özellikle servis
ve bakım faaliyetleriyle ilgili müşterilerden geribildirim yapmak;
araştırmaya katılan işletmeler açısından oldukça önemli bulunmuştur.
Sınırlı oranda olsa da araştırmaya katılan işletmeler veri tabanlarında yer
alan müşterilerine “yarışma, çekiliş, toplantı ve benzeri etkinlikler”
konusunda bilgilendirme yapmaktadırlar. Son olarak; araştırmaya katılan
işletmelerin; “diğer” seçeneği altında “satın alınan araçların sigorta ve
kasko bildirimleri, hasarlı araçlarla ilgili tamir ve eksper hizmetleri, banka
240
kredileri ile ilgili bilgilendirme yapma” gibi amaçlarla da müşteri veri
tabanlarını kullandıkları görülmektedir.
Aşağıda araştırmaya katılan işletmelerin veri tabanlarında yer alan
bilgilerin kullanım amaçları şekil üzerinde gösterilmiştir.
Şekil 3.19. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Veri Tabanlarında
Yer Alan Bilgilerin Kullanım Amaçları
200
180
160
140
120
100
80
60
40
20
0
Sayı
Yüzde (%)
Şekil 3.19. incelendiğinde araştırmaya katılan işletmelerin anket çalışmasına
katılan yetkilileri tarafından, veri tabanlarında yer alan bilgilerin çok yüksek bir oranda
“müşterinin zevk ve alışkanlıklarına ilişkin yeni ürünler hakkında bilgi vermek” amacı
ile kullanıldığı bilgisi verilmiştir. Promosyon çalışmalarından haberdar etmek ve satın
alınan ürüne ilişkin geri bildirimlerin sağlanması amaçları da yetkililerin % 90’ından
fazlası tarafından işaretlenmiştir. Özel günlerde kutlama mesajları (doğum günü,
evlilik yıl dönümü, bayram, yılbaşı, terfi günü, v.b.) veri tabanlarında yer alan
bilgilerin yaygın biçimde kullanıldığı diğer amaçlar içerisindedir. Anket çalışmasına
katılan 87 yetkili; bazı özel günlere (yarışma, çekiliş, toplantı, v.b.) müşterileri davet
etmek amaçlı olarak veri tabanlarının kullanıldığını, 46’sı da bunlar dışında kalan
başka amaçlar için de veri tabanlarındaki bilgilerin kullanıldığını “diğer” seçeneğini
işaretleyerek belirtmiştir.
241
Araştırmaya katılan işletmelerin müşterilerinin işletme ile ilgili olumlu veya
olumsuz tepkilerini (şikayetlerini) ve isteklerini bildirmek için en çok kullandıkları
iletişim noktalarını ne derecede kullandıklarını 1’den 3’e kadar önem derecesine göre
sıraladıkları Tablo 3.17.’de ve Şekil 3.20.’de yer almaktadır.
Tablo 3.17. Müşterilerin İşletme İle İlgili Olumlu veya Olumsuz Tepkilerini
(Şikayetlerini) ve İsteklerini Bildirmek İçin En Çok Kullandıkları İletişim
Noktaları
İletişim Noktaları
Sayı (n)
165
151
146
133
120
109
85
71
69
52
40
19
9
Yüz yüze
E-posta
Web Sayfasındaki Form İle
Çağrı Merkezi
Sosyal Paylaşım Siteleri
Danışma Hatları
Anket
Online Internet Erişimi
Şikayet Kutuları
Başkalarına Anlatma
Mektup
Kiosklar
Diğer (Belirtiniz.)
Yüzde (%)
89,2
81,6
78,9
71,9
64,8
58,9
45,9
38,4
37,3
28,1
21,6
10,3
4,9
Tabloda da görüldüğü gibi; araştırmaya katılan işletmelerde müşterilerin işletme
ile ilgili olumlu veya olumsuz tepkilerini ve isteklerini bildirmek için “yüz yüze”, “eposta”, “web sayfasındaki form ile” ve “çağrı merkezi” iletişim noktalarını yaygın bir
biçimde kullandıkları anlaşılmaktadır. Otomobil gibi önemli bir yatırımla ilgili
karşılaşılan bir sorun/şikayet/isteklerin işletmeye iletilmesi noktasında müşterilerin
doğrudan firma yetkilileriyle görüşme konusunda eğilimli olmaları beklenilen bir
davranıştır. Bununla birlikte; günümüzde Internetin ve diğer bilişim teknolojilerinin
her alanda yaygın bir biçimde kullanılmasına bağlı olarak otomobil sektöründe de
müşteriler, işletmelerle iletişimlerinde Internet siteleri ve elektronik postaları yoğun
bir biçimde kullanmaktadırlar. Buna ek olarak; yine işletmeler tarafından etkin bir
biçimde
kullanılan
sosyal
medya
araçlarını
da
müşterilerin
kullandıkları
görülmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin tamamına yakın bir kısmının
facebook, twitter, instagram, linkedin, skype gibi sosyal paylaşım sitelerinde resmi
kurumsal hesaplarının bulunması buna örnek olarak verilebilir. Sosyal paylaşım
242
siteleri, son yıllarda, kullanılan en etkili iletişim araçları sıralamalarında ilk sıraları
işgal etmektedir. Sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla, işletmeler için, kullanıcılar
tarafından yapılan olumlu ve olumsuz haberlerin yayılma hızı, ulaştığı kitlenin
büyüklüğü, etki alanı ve etki düzeyi düşünüldüğünde, işletmelerin bu alanı etkin
kullanmak istemelerinin altında yatan etkenler net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Danışma hatları, günümüzde işletmeler ile müşteriler arasında iletişim sağlamada
kullanılan bir başka araçtır. Ancak özellikle 444’lü numaralar aracılığı ile işletmelerle
iletişim kurma sürecinde, iletişim kanalının yoğunluğuna bağlı olarak müşterilerin
bekleme sürelerinin uzun olabilmesi, yetkili ile yaşanabilen iletişim kazaları gibi
nedenler, bu iletişim kanalının neden daha önce açıklanan kanallar kadar tercih
edilmediklerini açıklamaktadır.
Araştırmaya katılan işletmelerde müşterilerin işletme ile ilgili olumlu veya
olumsuz tepkilerini ve isteklerini bildirmek için kullandıkları diğer araçlar ise anket,
online Internet erişimi, şikayet kutuları, başkalarına anlatma, kiosklardır. Bu
seçeneklerden “başkalarına anlatma”; işletmelerle ilgili kötü tecrübelerin müşteriler
tarafından çevreyle paylaşılması kadar, pazarlamada “ağızdan ağıza pazarlama” olarak
bilinen, müşterinin işletme ile ilgili memnuniyetini başka tüketiciler ile paylaşması
sonucunda ortaya çıkan olumlu etkiyi de kapsamaktadır. Müşteriler olumlu
tecrübelerini çevrelerine aktardıkça ürünün veya hizmetin pazarlama mesajı ücretsiz
ve güvenilir bir şekilde yayılır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken unsur tüketiciler
arasında kötü bir tecrübenin iyi bir tecrübeden daha çabuk yayılması ve
konuşulmasıdır.
“Diğer” seçeneğinde ise anket çalışmasına katılan işletmelerin çalışanları;
tüketici mahkemelerini, tüketici derneklerini ve yerel yönetimlerin tüketici masalarını
v.b. uygulamaları, müşterilerin işletme ile ilgili olumlu veya olumsuz tepkilerini ve
isteklerini bildirmek için kullandıkları araçlar içerisinde belirtmişlerdir. Yine bazı
kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektörde faaliyet gösteren işletmelerin tüketici
hakları üzerine yürüttükleri programlar, kampanyalar, radyo ve televizyon programları
aracılığı ile kurulan iletişimler “diğer” başlığında yer almıştır.
243
Şekil 3.20.’de müşterilerin işletme ile ilgili olumlu veya olumsuz tepkilerini
(şikayetlerini) ve isteklerini bildirmek için en çok kullandıkları iletişim noktalarına
dair araştırma sonuçlarını yansıtan çubuk grafikler yer almaktadır.
Şekil 3.20. Müşterilerin İşletme İle İlgili Olumlu veya Olumsuz
Tepkilerini (Şikayetlerini) ve İsteklerini Bildirmek İçin En Çok
Kullandıkları İletişim Noktaları
180
160
140
120
100
80
60
40
20
0
Sayı
Yüzde
Müşterilerin işletme ile ilgili olumlu veya olumsuz tepkilerini (şikayetlerini) ve
isteklerini bildirmek için en çok kullandıkları iletişim noktalarının kullanım
oranlarının çubuk grafikler üzerinde gösterildiği Şekil 3.20. incelendiğinde % 89,2’lik
işaretlenme oranıyla yüz yüze iletişimin ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Bu oranı
% 81,6 değeri ile elektronik posta, %78,9 değeri ile web sayfalarında yer alan formlar
takip etmektedir. Sosyal paylaşım siteleri, danışma hatları, anket, online Internet
erişimi, şikayet kutuları, başka tüketiciler ile işletme ile olan tecrübenin paylaşılması,
mektup ve kiosklar ise bu oranları takip eden diğer seçeneklerdir.
Araştırmaya katılan işletmelerde personelinin daha önce herhangi bir müşteri
ilişkileri eğitimi almış olma durumları Tablo 3.18.’de ve Şekil 3.21.’de sunulmaktadır.
244
Tablo 3.18. Araştırmaya Katılan İşletme Personelinin Müşteri İlişkileri Eğitimi
Durumları
Müşteri İlişkileri Eğitimi
Sayı (n)
185
185
Evet
Hayır
Toplam
Yüzde (%)
100,0
100,0
Araştırmaya katılan işletmelerde çalışan ve anket çalışmasına katılan 185
personelin daha önce herhangi bir müşteri ilişkileri eğitimi almış olma durumları
incelendiğinde, tamamının böyle bir eğitim aldığı sonucu görülmektedir. Bu sonuç,
ilişkisel pazarlama alanında yapılan bu çalışmanın sonuçlarının anlamlılığı açısından
çok önemlidir. İlişkisel pazarlama uygulamalarının en temel amacı, alıcıda satıcıya
yönelik bağlılık yaratmaktır. Bağlılık oluşumunda ise ilişkisel pazarlama araçları ve
sonuçları arasındaki bağı sağlayan tatmin, güven, çalışanlara duyulan güven vb.
önemli ilişkisel aracıların olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle ilişkisel pazarlama
çalışmalarının başarısında çalışanların payı çok büyüktür. Müşteri ilişkileri alanında
eğitimli olan çalışan, işini daha bilinçli yapacak ve böylece daha olumlu sonuçlar elde
edebilecektir.
Şekil 3.21. Araştırmaya Katılan İşletme Personelinin Müşteri
İlişkileri Eğitimi Durumları
200
180
160
140
120
100
Evet
80
Hayır
60
40
20
0
Sayı
Yüzde (%)
245
Çubuk grafikler üzerinde de görüldüğü gibi araştırmaya katılan 185 çalışanın
tamamı (% 100) daha önce müşteri ilişkileri eğitimi almıştır.
Tablo 3.19.’da araştırmaya katılanların ilişkisel pazarlama uygulama derecesine
göre dağılımı yer almaktadır.
Tablo 3.19. Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama Uygulama Derecesine
Göre Dağılımı
Ortalama
Std. Sap.
4,55
0,90
İlişkisel Pazarlama Uygulama Durumu
Not: (i) n=185; (ii) ölçekte 1 kesinlikle uygulamıyoruz, 5 kesinlikle uyguluyoruz anlamındadır; (iii)
Friedman çift yönlü Anova testine göre (χ2=186,428 ve p<,001) sonuçlar istatistiksel bakımdan
anlamlıdır.
Tabloda da görüldüğü gibi araştırmaya katılanlar yoğun bir biçimde ilişkisel
pazarlama uygulamaları gerçekleştirdiklerini belirtmişlerdir. Çalışmanın teorik ve
uygulama bölümlerinde de ayrıntılı bir biçimde değinildiği gibi; günümüz küresel
rekabet ortamında faaliyet gösteren işletmeler varlıklarını koruyabilmek; rekabet
gücünü
artırmak
için
müşteri
değeri
oluşturmak,
müşteri
memnuniyeti
sağlama/artırma ve müşteri aidiyeti sağlama amaçlarının gerçekleştirilebilmesi
müşteriyle uzun dönemli ilişki geliştirebilme ve bunu sistematik bir biçimde
sürdürebilmeye bağlıdır. Bu bakımdan ilişkisel pazarlama faaliyetleri, işletmeler
açısından salt pazarlama birimlerinde değil işletmenin genel performans kriterleri
açısından da kritik önem taşımaktadır.
246
Tablo 3.20. Araştırmaya Katılanların Müşteri İlişkileri Veritabanı Bilgilerine
İlişkin İfadelere Katılım Derecesine Göre Dağılımı
İfadelere Katılım Düzeyi
Ortalama
Std. Sap.
Müşterilerimizle ilgili tüm bilgiler düzenli olarak toplanmakta ve
4,83
0,67
ilgili birimlere dağıtılmaktadır.
İşletmemizde, mevcut müşterilerimiz için tuttuğumuz müşteri
bilgileri veri tabanımız, onlara sunacağımız mal/hizmetlerde
4,75
0,89
belirleyici olmaktadır.
İşletmemizde, müşteri bölümlerinin kârlılığını etkin bir şekilde
4,61
0,89
izlemekteyiz.
İşletmemiz, müşterilerimizin en küçük bilgilerini dikkate alarak
4,19
1,01
bölümlendirme (mikro segmentasyon) yapmaktadır.
Müşteri bilgilerinin güncellenmesi önemlidir.
3,92
1,11
Ürünlerimizle ilgili olarak müşterilerimizin geri dönüşlerini sürekli
3,07
1,13
takip etmekteyiz.
Müşterilerimizi izlemek için bir yazılım kullanmak önemlidir.
2,88
1,29
Not: (i) n=185; (ii) ölçekte 1 kesinlikle katılmıyorum, 5 kesinlikle katılıyorum anlamındadır; (iii)
Friedman çift yönlü Anova testine göre (χ2=687,426 ve p<,001) sonuçlar istatistiksel bakımdan
anlamlıdır.
Tablo
3.20.’de
de
görüldüğü
gibi
araştırmaya
katılan
yetkililer;
“müşterilerimizle ilgili tüm bilgiler düzenli olarak toplanmakta ve ilgili birimlere
dağıtılmaktadır” ifadesine çok önemli ölçüde katılmaktadırlar. Çalışmanın kuramsal
kısımlarında da değinildiği gibi; işletmelerin müşterileri ile iletişiminin sürekliliğinin
sağlanması, müşteri istek ve ihtiyaçlarının belirlenerek karşılanması ve ilişkisel
pazarlama faaliyetlerinin başarılı bir biçimde yürütülebilmesi için müşterilerin
istemli/istemsiz ürettiği bilgileri kayıt altına alacak bir sisteme sahip olmak
gerekmektedir. Elde edilen bilgiler salt pazarlama ve satış birimlerine değil, işletmenin
tüm fonksiyonlarına dağıtılarak planlama, koordinasyon ve yürütme faaliyetlerine
biçim verilmektedir. Bu bakımdan müşterilerle ilgili oluşturulacak veri tabanı;
işletmenin geneline hitap eden bir tarzda yapılandırılmaktadır. Sözgelimi; finans
biriminin gereksinim duyacağı bilgiler ile servis ve bakım birimine gereken bilgiler
farklı yapıda olabilir. Müşteri veri tabanı ile tüm birimlerin gereksinim duyacağı
bilgiler entegre bir biçimde elde edilip birimlere sunulmaktadır. Bununla birlikte;
araştırmaya katılan satış yetkilileri; “İşletmemizde, mevcut müşterilerimiz için
tuttuğumuz müşteri bilgileri veri tabanımız, onlara sunacağımız mal/hizmetlerde
belirleyici olmaktadır” ifadesine de önemli ölçüde katılmaktadır. Otomobil satış
yetkilileri; müşterilerden sürekli bir biçimde elde edilen bilgilere dayanarak başta satış
kampanya seçenekleri olmak üzere; müşteriye sunulacak hizmetlerin neredeyse
247
tamamında değişiklikler yapabilmektedirler. Sözgelimi; müşterilerin gelirlerindeki
değişiklik ya da banka taşıt kredi faiz oranlarındaki dalgalanma gibi durumlara
bakılarak eş zamanlı tepki vermek için satış politikalarını değiştirebilmektedirler.
Araştırmaya katılan yetkililer; “işletmemizde, müşteri bölümlerinin kârlılığını
etkin bir şekilde izlemekteyiz” ifadesine de önemli ölçüde katılmışlardır. Otomobil
sektöründeki model çeşitliliği ve buna bağlı olarak fiyat farklılığını dikkate alarak;
segmente edilmiş müşteri gruplarının her birinin ayrı ayrı kârlılığını takip etmek;
müşteri veri tabanları sayesinde mümkün olabilmektedir. Sözgelimi; Renault
firmasının bayilerinde onlarca farklı model ürünü talep eden müşterilere ait geniş bir
veri tabanı oluşturulmuş, her bir müşteri grubunun performansı ölçülerek önemli
ölçüde kâr elde edilen gruba yönelik kampanyalar ve tutundurma etkinliklerine
diğerlerine oranla daha fazla yer verilmiştir. Buna karşın Audi ve Mercedes-Benz gibi
üst gelirli müşteri grubuna hitap eden işletmelerde segmente edilmiş grupların sayısı
daha sınırlı ve sınır aralıklarının birbirine yakın olduğu görülmüştür.
Araştırmaya katılan yetkililerin, “ürünlerimizle ilgili olarak müşterilerimizin
geri dönüşlerini sürekli takip etmekteyiz.” ve “müşterilerimizi izlemek için bir yazılım
kullanmak önemlidir.” ifadelerine diğerlerine oranla daha az katıldıkları görülmüştür.
248
Şekil 3.22. Araştırmaya Katılanların Müşteri İlişkileri Veritabanı Bilgilerine
İlişkin İfadelere Katılım Derecesine Göre Dağılımı
6
5
4
3
2
1
0
Ortalama
Std. Sap.
Araştırmaya katılanların müşteri ilişkileri veritabanı bilgilerine ilişkin ifadelere
katılım derecesine göre dağılımımın çubuk grafikler üzerinde gösterildiği Şekil 3.22.
incelendiğinde; “müşterilerimizle ilgili tüm bilgiler düzenli olarak toplanmakta ve
ilgili birimlere dağıtılmaktadır” ifadesine katılım ortalamasının (4,83) ile ne yüksek
değere sahip olduğu, “müşterilerimizi izlemek için bir yazılım kullanmak önemlidir”
ifadesine katılım oranının ise (2,88) ortalama ile en düşün değere sahip olduğu
görülmektedir.
Araştırmaya katılan işletmelerin satış yetkililerinin müşteri değeri ve sadakatine
ilişkin ifadelere katılma derecesine göre dağılımı Tablo 3.21.’de yer almaktadır.
249
Tablo 3.21. Araştırmaya Katılanların Müşteri Sadakatine İlişkin İfadelere
Katılma Derecesine Göre Dağılımı
İfadelere Katılım Düzeyi
İşletmemiz için müşterilerinin sadakatini sağlamak önemlidir.
Ortalama
Std. Sap.
4,77
0,90
İşletmemiz, her müşterisi için “hayat boyu değeri”
4,49
0,88
hesaplamaktadır.
Bizi rakiplerimizden farklı kılan, müşterilerimizle kurduğumuz
4,17
1,02
yakın ilişkidir.
Kaybedilen müşterileri geri kazanmak önemlidir.
3,92
0,98
Müşterilerimize verdiğimiz “Sadakât Kartları” işletmemiz için,
3,85
1,04
sadık müşteri sağlamada önemli fonksiyona sahiptir.
İşletmemiz için önemli olan kârını artırmaktır.
3,70
0,90
İşletmemiz için mevcut müşterileri elde tutmak önemlidir.
3,36
0,66
Promosyon ve kampanya uygulamalarımız, yeni müşteriler
3,12
1,02
edinmede önemli fonksiyona sahiptir.
Müşteri ilişkilerinde önemli olan, yeni müşteriler edinmektir.
2,90
0,79
Not: (i) n=185; (ii) ölçekte 1 kesinlikle katılmıyorum, 5 kesinlikle katılıyorum anlamındadır; (iii)
Friedman çift yönlü Anova testine göre (χ2=546,782 ve p<,001) sonuçlar istatistiksel bakımdan
anlamlıdır.
Tabloda da
görüldüğü gibi; araştırmaya
katılanlar “işletmemiz için
müşterilerinin sadakatini sağlamak önemlidir.” ifadesine önemli ölçüde katılmıştır
(4,77). Çalışmanın teorik bölümlerinde de geniş bir biçimde değinildiği gibi; ilişkisel
pazarlama uygulamalarının temelinde “müşteri sadakati” ve “ömür boyu müşteri
değeri” oluşturabilmek yatmaktadır. Bu bakımdan araştırmaya katılanlar da bu görüşü
destekleyerek; müşteri sadakatinin işletmeler açısından önemli olduğunu teyit
etmişlerdir. Müşterilerin hayat boyu değerinin hesaplanarak; işletmeye sağlayacağı
uzun dönemli kârı planlamak; araştırmaya katılanlar açısından oldukça önemlidir.
Sonuç; “Araştırmaya katılan işletmelerde, müşterilerin sadakatini sağlamak
önemlidir.” şeklindeki -1- numaralı hipotezi desteklemektedir.
Araştırmaya katılanlar, mensubu oldukları işletmelerini rakiplerinden ayıran
özelliğin müşterilerle kurulan ilişki olduğunu belirtmişlerdir. İlişkisel pazarlama,
müşteri ile işletme arasında kurulan sağlıklı ilişki temelinde yükselen bir pazarlama
modelidir. Bu noktadan hareketle ankete çalışmasına katılan personelin “bizi
rakiplerimizden farklı kılan, müşterilerimizle kurduğumuz yakın ilişkidir.” ifadesine
yüksek ortalama ile (4,17) katılmaları anlamlıdır.
250
Araştırmaya katılanlar; kaybedilen müşterilerin geri kazanılmasının önemli
olduğu görüşüne de yüksek oranda katıldıklarını belirtmişlerdir. Müşteri sadakati
ilişkisel pazarlama ve müşteri ilişkileri yönetimi uygulamalarında başarı için önemli
bir role sahiptir. Çalışma sonucunda elde değerler incelendiğinde, yetkili otomotiv
satış acentelerinde işletme ile müşteriler arasında kurulacak sadık ve güçlü bağa önem
verildiği görülmektedir.
“Müşterilerimize verdiğimiz sadakât kartları işletmemiz için, sadık müşteri
sağlamada önemli fonksiyona sahiptir.” ifadesine, araştırmaya katılan işletme
personelleri önemli derecede (3,85) katıldıkları cevabını vermişlerdir. Sadakat kartları,
işletmelerin sadık müşteri sağlamak amacıyla kullandıkları yöntemlerden biridir.
Sadakat kartı sistemi, işletme müşterilerinin, daha önce ihtiyaçlarını karşılamak için
tercih ettikleri bir işletmeyi tekrar bir ihtiyaç doğması halinde yine aynı işletmeden
karşılamalarını amaçlayan bir uygulama türüdür. İşletmeler tarafından hazırlanan ve
özel müşterilerine verilen bu sadakat kartları; müşteriler tarafından cüzdan, çanta vb.
eşyalar içerisinde taşınabilir özelliğe sahiptir. İşletme, bu kartı müşterilerine vererek,
müşterilerinin kendilerini işletme için özel müşteri hissetmesini sağlamayı
hedeflemektedir. Örneğin Ford şirketinde sadakat kartı sistemi başarılı bir biçimde
uygulanmaktadır. Ford’da sadakat kart sistemi yardımıyla şirket yetkilileri;
müşterilerini daha iyi tanıma fırsatı elde etmenin yanı sıra, hangi müşterinin
işletmeyle, ne zaman, ne kapsamda ilişki halinde olduğunu da elde ettikleri veri tabanı
sayesinde takip edebilmektedirler. Sadakat kartına sahip olan müşterilerin özel
kampanya ve indirimlerden faydalanmaları, puanlar kazanmaları sağlanmakta,
müşterilerle; servis ve bakım faaliyetlerine ve bu faaliyetlerin geri dönüşlerine dair
iletişim kurulabilmektedir. Ayrıca müşteri sadakat kartları sayesinde, müşterilerin
bilgilerine saniyeler içerisinde ulaşmak mümkün olmaktadır. Müşterilerini istenilen
kriterlere göre kategorize edebilen Ford, tüm müşterilerini ya da yalnızca belli bir
kategorideki müşterilerini toplu elektronik posta veya toplu sms yolu ile çeşitli
konularda bilgilendirebilmektedir. Ayrıca tüm bayiiler arasında, internet üzerinden
çalışan sadakat kart sistemi sayesinde online bağlantı kurulup bilgi paylaşımı mümkün
kılınmaktadır.
251
Araştırmaya katılanlar, “işletmemiz için önemli olan kârını artırmaktır”
seçeneğine (3,70), “işletmemiz için mevcut müşterileri elde tutmak önemlidir”
seçeneğine (3,36), “promosyon ve kampanya uygulamalarımız, yeni müşteriler
edinmede önemli fonksiyona sahiptir.” seçeneğine (3,12) ve “müşteri ilişkilerinde
önemli olan, yeni müşteriler edinmektir” seçeneğine de (2,90) ortalama ile
katıldıklarını belirtmişlerdir.
Şekil 3.23.’de araştırmaya katılanların müşteri sadakatine ilişkin ifadelere
katılma derecesine göre dağılımı yer almaktadır.
Şekil 3.23. Araştırmaya Katılanların Müşteri Sadakatine İlişkin İfadelere
Katılma Derecesine Göre Dağılımı
6
5
4
3
2
1
0
Ortalama
Std. Sap.
Şekil 3.23.’de yer alan araştırmaya katılanların müşteri sadakatine ilişkin
ifadelere katılma derecesine göre dağılımı grafiği incelendiğinde; araştırmaya
katılanların işletmeler için müşteri sadakatini sağlamanın yüksek oranda önemli
olduğunu belirttikleri görülmektedir (4,77). “Müşteri ilişkilerinde önemli olan, yeni
müşteriler edinmektir.” ifadesi ise (2,90) ortalama ile ne düşük değere sahip ifadedir.
252
Anket
çalışmasının
3.
bölümünde,
işletmelerin
ilişkisel
pazarlama
faaliyetlerindeki düzeylerini tespit etmek üzere; personele, müşterilere ve işletmeye
yönelik ifadelere yer verilmiştir. Anket çalışmasına katılan personelinden bu ifadelere
katılım derecelerini işaretlemeleri istenmiştir. Aşağıda Tablo 3.22.’de araştırmaya
katılanların müşteri değerine ilişkin ifadelere katılma derecesine göre dağılımı tablosu
yer almaktadır.
Tablo 3.22. Araştırmaya Katılanların Müşteri Değerine İlişkin İfadelere
Katılma Derecesine Göre Dağılımı
İfadelere Katılım Düzeyi
Ortalama
Std. Sap.
İşletmemizde üst yönetim, ilişkisel pazarlama uygulamalarına önem
4,81
0,76
vermektedir.
Müşterilerimizin memnuniyetinde, satış sonrası hizmetler önemli role
4,79
0,90
sahiptir.
Marka ve imaj oluşturmak, ilişkisel pazarlama uygulamalarının
4,21
0,75
önemli amaçlarından biridir.
Müşteri değerini artırmak önemlidir.
3,98
1,25
Hedefimiz sektörde en iyi müşteri memnuniyeti skoruna sahip
3,75
1,37
olmaktır.
Bizim için tüm müşterilerimiz aynı derecede öneme sahiptir.
3,26
1,93
Not: (i) n=185; (ii) ölçekte 1 kesinlikle katılmıyorum, 5 kesinlikle katılıyorum anlamındadır; (iii)
Friedman çift yönlü Anova testine göre (χ2=682,247 ve p<,001) sonuçlar istatistiksel bakımdan
anlamlıdır.
Tabloda da görüldüğü gibi; araştırmaya katılanlara göre işletme üst yönetimi
ilişkisel pazarlamaya büyük önem vermektedir. İlişkisel pazarlama uygulamalarının
işletme üst yönetimi tarafından önemsenmesi; ilişkisel pazarlama uygulamaları ve
performansa etkisi açısından da önemli sonuçlara yol açmaktadır. Üst yönetimin
uygulama kararlılığı; müşteri değerinin oluşturulması ve müşteri aidiyetinin artırılması
açısından da kritik öneme sahiptir. İşletmede çalışan personelin bu konuda eğitilmesi;
geleceğe yönelik stratejilerin belirlenmesi ve bu konudaki politikaların oluşturularak
kararlılıkla uygulanması üst yönetime bağlıdır. Bu sonuç; “Araştırmaya katılan
işletmelerde ilişkisel pazarlama önemlidir.” şeklindeki -2- numaralı hipotezi
desteklemektedir.
Bununla birlikte; araştırmaya katılanlar “müşterilerimizin memnuniyetinde,
satış sonrası hizmetler önemli role sahiptir” ifadesine de büyük ölçüde katılmaktadır
(4,79). İlişkisel pazarlama uygulamalarının en önemli adımlarından biri olan satış
253
sonrası hizmetler; müşteri aidiyetinin sağlanması ve sürdürülmesi açısından büyük
öneme sahiptir. Tablo 3.20.’de görüldüğü gibi araştırmaya katılanlar, “marka ve imaj
oluşturmak, ilişkisel pazarlama uygulamalarının önemli amaçlarından biridir”
ifadesine de önemli ölçüde katılmaktadırlar (4,21). Uygulamada da marka ve imaj
oluşturmanın müşterilerle uzun dönemli ilişki kurabilme açısından ne denli önemli
olduğuna ilişkin birçok örnekten bahsedilebilir. Sözgelimi; Volvo’nun marka vaadi ve
imaj çalışmaları; güvenlik ve ileri teknoloji üzerine kuruludur. Bu konuda yapılan
araştırmalarda; özellikle baba olan bireylerin aileyle güvenli seyehat etme amacı
nedeniyle Volvo markasını tercih ettikleri görülmektedir. Volvo’nun tüm imaj
yönetimi çalışmalarında da “aile, güvenlik, koruma, teknoloji, iyi bir baba olma fikri”
temalarını sürekli işlediği görülmektedir. Bu bağlamda; Volvo müşterilerinin yeni bir
araç satın alma durumunda da ilk tercihleri yine Volvo markası olmaktadır. Bu
örnekler; ilişkisel pazarlama uygulamaları açısından müşteri aidiyeti oluşturabilmek
için marka ve imaj yönetimi uygulamalarının önemini göstermektedir.
Araştırmaya katılanlar; “bizim için tüm müşterilerimiz aynı derecede öneme
sahiptir” ifadesine diğerlerine oranla daha az katılmışlardır (3,26). Her ne kadar
ifadeye katılım derecesi ortalamanın üstünde bir değere sahip olsa da; diğer ifadelere
oranla en düşük oranda katılım bu ifadeye olmuştur. Bunun temel nedeni; ilişkisel
pazarlama uygulamalarında müşterilerin segmentasyonu ve her bir segmente edilmiş
gruba farklı müşteri ilişkileri stratejileri geliştirilmiş olmasından kaynaklanabilir. Her
müşterinin aynı derecede öneme sahip olmadığı; sadece otomobil satış sektöründe
değil birçok sektör için de geçerli olduğu bilinmektedir. Müşteri profilinin heterojen
olduğu, segmente edilebilir durumda olan birçok farklı müşteri grubunun olduğu bir
alanda müşterilere standart yaklaşımlarla hizmet vermek doğru ve yeterli
olmayacaktır. Bu bakımdan araştırmaya katılanların müşterilere farklı çözümlerle
ulaşma isteği nedeniyle her müşterinin aynı derece öneme sahip olmadığı düşüncesi
örtüşmektedir.
Aşağıda araştırmaya katılanların müşteri değerine ilişkin ifadelere katılma
derecelerine göre dağılımlarının yer aldığı Şekil 3.24. yer almaktadır.
254
Şekil 3.24. Araştırmaya Katılanların Müşteri Değerine İlişkin İfadelere Katılma
Derecesine Göre Dağılımı
6
5
4
3
2
1
0
Ortalama
Std. Sap.
Şekil 3.24. incelendiğinde araştırmaya katılanların; “işletmemizde üst yönetim,
ilişkisel pazarlama uygulamalarına önem vermektedir” ifadesine en yüksek oranda
(4,81) katıldığı, bu oranı (4,79) ile “müşterilerimizin memnuniyetinde, satış sonrası
hizmetler önemli role sahiptir” seçeneğinin takip ettiği görülmektedir. En düşük
katılım düzeyi ise (3,26) oranı ile “bizim için tüm müşterilerimiz aynı derecede öneme
sahiptir” ifadesindedir.
Aşağıda
Tablo
3.23.’de
araştırmaya
katılanların
ilişkisel
pazarlama
uygulamalarında personele yönelik faaliyetlere etki derecesine göre dağılımı yer
almaktadır.
Tablo 3.23. Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama Uygulamalarının
Personele Yönelik Faaliyetlere Etki Derecesine Göre Dağılımı
Personele Yönelik Faaliyetler
İlişkisel pazarlama kapsamında verilen eğitim programları personelin
müşterilerle olan ilişki kalitesini arttırma üzerinde,
İlişkisel pazarlama kapsamında verilen eğitim programları işletme
personelinin performansını arttırma üzerinde,
Eğitim sonucu personel performansındaki gelişimin ödüllendirilmesi,
personel memnuniyeti üzerinde,
255
Ortalama
Std. Sap.
4,77
0,85
4,75
0,78
4,34
0,93
Personelin ödüllendirilmesi; işletmeye olan bağlılığı üzerinde,
4,27
1,02
İlişkisel pazarlama kapsamında verilen eğitim programları satış ve
4,22
0,88
pazarlama verimliliğini artırmada,
Çalışan memnuniyetinin müşteri memnuniyeti üzerinde,
4,10
1,13
İşletmede gelişecek örgüt kültürü işletme imajını arttırmada,
3,97
1,09
İlişkisel pazarlama kapsamında verilen eğitim programları işletme
3,61
0,69
içinde bir örgüt kültürünün gelişimi üzerinde,
Not: (i) n=185; (ii) ölçekte 1 çok etkisizdir, 5 çok etkilidir anlamındadır; (iii) Friedman çift yönlü Anova
testine göre (χ2=469,352 ve p<,001) sonuçlar istatistiksel bakımdan anlamlıdır.
Tablo 3.23.’de de görüldüğü gibi; araştırmaya katılanların ilişkisel
pazarlama uygulamalarının personele yönelik faaliyetler üzerindeki
etkileri açısından sıralandığında “ilişkisel pazarlama kapsamında verilen
eğitim programları personelin müşterilerle olan ilişki kalitesini arttırma
üzerinde” oldukça etkili olduğu görülmektedir (4,77). İşletmelerde sürekli
bir biçimde verilen ilişkisel pazarlama eğitimlerinin müşterilerle
iletişimin kalitesini artırdığı; satış yöneticilerle olan görüşme sırasında da
yaygın bir biçimde dile getirilmiştir. İlişkisel pazarlama uygulamalarının
başarısı; bu konuda verilen eğitimler ve uygulamaların sürekli takibi ile
mümkündür. Sözgelimi; Toyota şirketi çalışanlarına yıl boyunca ilişkisel
pazarlama eğitimleri vererek; onların müşteri ile satış ve satış sonrası
faaliyetler sırasındaki iletişim kalitesini önemli ölçüde artırmaktadır.
Nissan ise; dünyanın her yerindeki satış acentelerinde çalışan personeline
uzaktan eğitim yoluyla ilişkisel pazarlama eğitimleri vermektedir. Nissan
böylece; ilişkisel pazarlama uygulamalarını küresel bir vizyonla takip
ederek satış performansı ve müşteri ilişkilerini küresel bir anlayışla
geliştirmektedir. Bununla birlikte; araştırmaya katılanlar “ilişkisel
pazarlama kapsamında verilen eğitim programları işletme personelinin
performansını
arttırma
üzerinde”
oldukça
etkili
olduğunu
düşünmektedirler (4,75). Ayrıca ilişkisel pazarlama uygulamalarının
“eğitim sonucu personel performansındaki gelişimin ödüllendirilmesi,
personel memnuniyeti üzerinde” (4,34), “personelin ödüllendirilmesi;
256
işletmeye olan bağlılığı üzerinde”, “ilişkisel pazarlama kapsamında
verilen eğitim programları satış ve pazarlama verimliliğini artırmada”
(4,27), “ilişkisel pazarlama kapsamında verilen eğitim programları satış
ve pazarlama verimliliğini artırmada” (4,22) oldukça etkili olduğu
görülmektedir.
Araştırmadan
elde
edilen
sonuçlar
incelendiğinde
“çalışan
memnuniyetinin müşteri memnuniyeti üzerinde” (4,10) oldukça etkili
olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. İlişkisel pazarlama hem iç müşteri hem
de dış müşteri memnuniyetini hedefleyen bir pazarlama uygulamasıdır.
Dolayısıyla yaptığı işten, çalışma ortamından, performans değerleme
kriterlerinden, ücret yönetiminden, kariyer haritasından, motivasyon
uygulamalarından, ast-üst ilişkilerinden v.b. uygulamalardan memnun
olan çalışan işini mutlu bir şekilde yapacak ve bu olumlu durum da
müşterilere pozitif bir biçimde yansıyacaktır. Ayrıca bu sonuç;
“Araştırmaya katılan işletmelerde çalışan memnuniyetinin müşteri
memnuniyeti üzerinde olumlu etkisi vardır.” şeklindeki -14- numaralı
hipotezi desteklemektedir.
Son olarak ilişkisel pazarlama uygulamalarının; “işletmede
gelişecek örgüt kültürü işletme imajını arttırmada” (3,97) ve “ilişkisel
pazarlama kapsamında verilen eğitim programları işletme içinde bir örgüt
kültürünün gelişimi üzerinde” (3,61) diğerlere göre nispeten daha az etkili
olduğu görülmektedir. Bu durum; ilişkisel pazarlama uygulamalarının
daha çok müşteri değeri oluşturma; müşteri sürekliliği ve aidiyeti sağlama
konularına odaklanmasından ve örgüt kültürü gibi yönetsel konuların üst
yönetime bağlı olmasından kaynaklanabilir.
257
Aşağıda
Şekil
3.25.’de
araştırmaya
katılanların
ilişkisel
pazarlama
uygulamalarının personele yönelik faaliyetlere etki derecesine göre dağılımı grafiği
yer almaktadır.
Şekil 3.25. Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama
Uygulamalarının Personele Yönelik Faaliyetlere Etki Derecesine
Göre Dağılımı
6
5
4
3
2
1
0
Ortalama
Std. Sap.
Şekil 3.25.’de de görüldüğü gibi araştırmaya katılanların ilişkisel pazarlama
uygulamalarının personele yönelik faaliyetlere etki derecesine göre dağılımı
grafiğinde, bütün ifadeler (3,61) oranının üzerinde ortalamaya sahiptir.
Tablo 3.24.’de araştırmaya katılanların ilişkisel pazarlama uygulamalarının
müşterilere yönelik faaliyetlere etki derecesine göre dağılımı yer almaktadır.
258
Tablo 3.24. Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama Uygulamalarının
Müşterilere Yönelik Faaliyetlere Etki Derecesine Göre Dağılımı
Müşterilere Yönelik Faaliyetler
Ortalama
Std. Sap.
Kârlı müşterilerin elde tutulması, uzun dönemde işletmenin kârlılığı
4,91
0,78
üzerinde,
İlişkisel pazarlama faaliyetleri müşterinin elde ettiği faydayı arttırarak
4,85
0,97
daha fazla müşteri değeri oluşturmada,
İşletmelerin taahhütlerini yerine getirmesi müşterilerin işletmeye olan
4,13
1,13
güveni üzerinde,
İlişkisel pazarlama faaliyetleri müşteri açısından beklenen ve algılanan
4,11
0,85
riski azaltma konusunda,
İlişkisel pazarlama faaliyetleri işletmelerin müşterilerine sunduğu
3,98
1,07
hizmetin kalitesi üzerinde,
İşletmelerin “ömür boyu müşteri değeri” belirlemeleri sonucu kârlı
3,64
0,97
müşterilere odaklanmaları, bu müşterilerin elde tutulması üzerinde,
İlişkisel pazarlama faaliyetleri işletmenin taahhütlerini yerine getirmesi
3,56
0,85
üzerinde,
Müşteri memnuniyeti sağlamak, işletmenin sadık müşterilerinin
3,42
0,78
artmasında,
Sadakat programları müşterilerin işletmeye olan bağlılığını artırma
3,30
1,15
üzerinde,
İlişkisel pazarlama faaliyetleri müşterinin katlandığı maliyetleri
3,27
1,11
azaltma açısından,
Not: (i) n=185; (ii) ölçekte 1 çok etkisizdir, 5 çok etkilidir anlamındadır; (iii) Friedman çift yönlü Anova
testine göre (χ2=714,935 ve p<,001) sonuçlar istatistiksel bakımdan anlamlıdır.
Tablo 3.24.’de araştırmaya katılanlar ilişkisel pazarlama uygulamalarının
müşterilere yönelik faaliyetlere etki düzeyi açısından “kârlı müşterilerin elde
tutulması, uzun dönemde işletmenin kârlılığı üzerinde” (4,91) çok etkili olduğunu
düşünmektedir. Uygulama verilerinden de anlaşılacağı gibi ilişkisel pazarlama
faaliyetlerinin temel amaçlarından biri kârlı müşterilerin elde tutulması ve uzun
dönemli kârlılığının sürdürülmesidir. Bu bakımdan araştırmaya katılanlar ilişkisel
pazarlama uygulamalarının kârlı müşterileri elde tutma açısından çok etkili olduğunu
düşünmeleri olağan karşılanmalıdır. Salt otomobil satışı sektöründe değil ticari
yaşamın birçok alanında da kârlı müşterilere yönelik ilişkisel pazarlama
uygulamalarının yoğunlaştığı bilinmektedir. Ayrıca bu sonuç; “Araştırmaya katılan
işletmelerde kârlı müşterilerin elde tutulması, uzun dönemde işletmenin kârlılığı
üzerinde
olumlu
etkiye
sahiptir.”
şeklindeki
-12-
numaralı
hipotezi
de
desteklemektedir.
Bununla birlikte; “ilişkisel pazarlama faaliyetleri müşterinin elde ettiği faydayı
arttırarak daha fazla müşteri değeri oluşturmada” (4,85), “işletmelerin taahhütlerini
259
yerine getirmesi müşterilerin işletmeye olan güveni üzerinde” (4,13), “ilişkisel
pazarlama faaliyetleri müşteri açısından beklenen ve algılanan riski azaltma
konusunda” (4,11) oranları ile çok etkili olduğu görülmektedir.
Sonuçlar incelendiğinde “Müşteri memnuniyeti sağlamak, işletmenin sadık
müşterilerinin artmasında,” ifadesinin, araştırmaya katılanlar tarafından (3,42) oranı
ile çok etkili şeklinde değerlendirildiği görülmektedir. Sadık müşteri kazanmanın
temel yolu müşteri memnuniyetidir. İşletme ile girdiği ilişkiden memnun ayrılan
müşteri, bir sonraki ihtiyacında aynı işletmeyi tercih etme eylemi içerisinde olacaktır.
Ayrıca bu sonuç; “Araştırmaya katılan işletmelerde müşteri memnuniyeti sağlamanın,
işletmenin sadık müşterilerinin artmasında olumlu etkisi vardır.” şeklindeki -15numaralı hipotezi desteklemektedir.
Bununla birlikte araştırmaya katılanlar; “ilişkisel pazarlama faaliyetleri
işletmelerin müşterilerine sunduğu hizmetin kalitesi üzerinde” (3,98) önemli ölçüde
etkili olduğunu düşünmektedir. Sonuç olarak, ilişkisel pazarlama uygulamalarının
işletmelerin müşteri sayısını artırma üzerinde olumlu etkisi vardır. Bu sonuç; “İlişkisel
pazarlama faaliyetlerinin işletmelerin müşterilerine sunduğu hizmetin kalitesi
üzerinde olumlu etkisi vardır.” şeklindeki -9- numaralı hipotezi desteklemektedir.
“İşletmelerin “ömür boyu müşteri değeri” belirlemeleri sonucu kârlı müşterilere
odaklanmaları, bu müşterilerin elde tutulması üzerinde” (3,64), “ilişkisel pazarlama
faaliyetleri işletmenin taahhütlerini yerine getirmesi üzerinde” (3,56) çok etkili olduğu
görülmektedir.
Buna karşın “ilişkisel pazarlama faaliyetleri müşterilerin katlandığı maliyetleri
azaltma açısından” (3,27) diğerlerine göre etkisinin daha sınırlı olmasına rağmen
ilişkisel pazarlama faaliyetlerinin maliyetleri azaltıcı etkisinin de önemli olduğu
görülmektedir. Bu durum; “Araştırmaya katılan işletmelerde ilişkisel pazarlama
faaliyetleri müşterinin katlandığı maliyetleri azaltma açısından olumlu etkiye
sahiptir.” şeklindeki -11- numaralı hipotezi desteklemektedir.
260
Şekil 3.26.; araştırmaya katılanların ilişkisel pazarlama uygulamalarının
müşterilere yönelik faaliyetlere etki derecesine göre dağılımı grafiğidir.
Şekil 3.26. Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama Uygulamalarının
Müşterilere Yönelik Faaliyetlere Etki Derecesine Göre Dağılımı
6
5
4
3
2
1
0
Ortalama
Std. Sap.
Yukarıda yer alan Şekil 3.26. incelendiğinde; araştırmaya katılanların ilişkisel
pazarlama uygulamalarının müşterilere yönelik faaliyetlere etki derecesine göre
dağılımı grafiğinde “kârlı müşterilerin elde tutulması, uzun dönemde işletmenin
kârlılığı üzerinde” ifadesinin etki derecesinin “çok etkilidir” e (4,91) ortalama ile çok
yakın olduğu görülmektedir. “İlişkisel pazarlama faaliyetleri müşterinin elde ettiği
faydayı arttırarak daha fazla müşteri değeri oluşturmada” ise (4,85) ortalama ile
etkilidir sonucuna ulaşılmıştır.
Aşağıda Tablo 3.25.’de araştırmaya katılanların ilişkisel pazarlama
uygulamalarının işletmeye yönelik faaliyetlere etki derecesine göre
dağılımı yer almaktadır.
261
Tablo 3.25. Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama Uygulamalarının
İşletmeye Yönelik Faaliyetlere Etki Derecesine Göre Dağılımı
İşletmeye Yönelik Faaliyetler
Ortalama
Std. Sap.
İlişkisel pazarlama uygulamaları işletmelerin müşteri aidiyetini
4,79
0,96
artırma açısından,
İlişkisel pazarlama uygulamaları işletmelerin satış hacmini arttırma
4,71
0,78
bakımından,
İşletme açısından sadık müşteriler uzun dönemde işletmenin
4,67
0,73
finansal performansını arttırma üzerinde,
İlişkisel pazarlama uygulamaları işletmelerin müşteri sayısını
4,48
0,56
arttırma üzerinde,
İlişkisel pazarlama faaliyetleri sonucu müşterilerden elde edilen
4,37
1,23
geri bildirimler, yeni ürün geliştirme açısından,
İlişkisel pazarlama sonucunda oluşturulacak işletme imajı yeni
4,12
1,17
müşterilerin işletmeyi tercih etmesi üzerinde,
İlişkisel pazarlama faaliyetleri sonucunda müşterilerle kurulacak
ilişkinin kalitesi rakiplerce kolaylıkla taklit edilemeyeceğinden
4,03
0,98
işletmenin rekabetçi üstünlüğünde,
İlişkisel pazarlama faaliyetleri müşterinin satın alma karar sürecini
3,78
0,77
azaltma açısından,
İlişkisel pazarlama faaliyetleri sonucu müşterilerin ağızdan ağıza
olumlu reklam yapması satış ve pazarlama maliyetlerini azaltma
3,14
1,34
açısından,
Not: (i) n=185; (ii) ölçekte 1 çok etkisizdir, 5 çok etkilidir anlamındadır; (iii) Friedman çift yönlü Anova
testine göre (χ2=618,074 ve p<,001) sonuçlar istatistiksel bakımdan anlamlıdır.
Tablo 3.25.’de de görüldüğü gibi araştırmaya katılanların ilişkisel
pazarlama uygulamalarının işletmeye yönelik faaliyetlere etki derecesine
göre dağılımı tablosunda en yüksek ortalamaya sahip ifade “ilişkisel
pazarlama uygulamaları işletmelerin müşteri aidiyetini artırma açısından”
(4,79) ifadesidir. İlişkisel pazarlamanın temel hedeflerinden biri müşteri
aidiyeti sağlamaktır. Günümüzde diğer pek çok sektörde olduğu gibi
otomotiv satış sektöründe de müşterilerle uzun vadede devam
ettirilebilecek ilişki içerisinde olmak önemlidir. Müşterinin kendini ilişki
içerisinde olduğu işletmenin bir parçası gibi hissetmesi, kendi görüş ve
önerilerinin işletmenin geleceğini şekillendirmede etkili olduğunu
düşünmesi, işletme için değerli olduğunu hissetmesi v.b. konular müşteri
aidiyetini
artırıcı
uygulamalardır.
Başarılı
ilişkisel
pazarlama
uygulamaları, müşteri aidiyetini artırmada işletmelere çok önemli katkılar
262
sağlayacaktır. Bu sonucun; “İlişkisel pazarlama uygulamalarının
işletmelerin müşteri aidiyetini artırma konusunda olumlu etkisi vardır.”
şeklindeki -8- numaralı hipotezi de desteklediği görülmektedir.
“İlişkisel pazarlama uygulamaları işletmelerin satış hacmini arttırma
bakımından” seçeneği (4,71) ortalama ile tabloda yer almaktadır. İlişkisel
pazarlama uygulamalarının temel hedefleri arasında, işletmelerin
kârlılıkları ve satış hacimleri üzerinde uzun vadede olumlu katkılar
yaratmak
yer
almaktadır.
Şüphesiz başarılı
ilişkisel
pazarlama
uygulamaları işletmelerin satış hacimlerini olumlu yönde etkileyecektir.
Sonuç
“Araştırmaya
katılan
işletmelerde
ilişkisel
pazarlama
uygulamaları satış hacmini artırmaktadır.” şeklindeki -7- numaralı
hipotezi desteklemektedir.
“İşletme açısından sadık müşteriler uzun dönemde işletmenin
finansal performansını arttırma üzerinde” ifadesi (4,67) ortalamaya
sahiptir. İlişkisel pazarlama uygulamaları müşteri sadakati sağlayan
uygulamalardır. Sadık müşteri ise uzun vadede işletmenin finansal
performansına olumlu geri dönüşler sağlayacaktır. Ayrıca bu sonuç;
“Araştırmaya katılan işletmelerde sadık müşteriler uzun dönemde
işletmenin finansal performansını arttırma üzerinde olumlu etkiye
sahiptir.” şeklindeki -13- numaralı hipotezi de desteklemektedir.
Bununla birlikte araştırmaya katılanlar; “ilişkisel pazarlama
uygulamaları işletmelerin müşteri sayısını arttırma üzerinde” (4,48)
önemli ölçüde etkili olduğunu düşünmektedir. Burada da görüldüğü gibi;
ilişkisel pazarlama uygulamalarının işletmelerin müşteri sayısını artırma
üzerinde olumlu etkisi vardır. Bu sonuç; “Araştırmaya katılan
263
işletmelerde
ilişkisel
pazarlama
uygulamaları
müşteri
sayısını
artırmaktadır.” şeklindeki -6- numaralı hipotezi desteklemektedir.
Araştırmaya katılanlar; “ilişkisel pazarlama faaliyetleri sonucu
müşterilerden elde edilen geri bildirimler, yeni ürün geliştirme açısından”
(4,37), “ilişkisel pazarlama sonucunda oluşturulacak işletme imajı yeni
müşterilerin işletmeyi tercih etmesi üzerinde” (4,12), “ilişkisel pazarlama
faaliyetleri sonucunda müşterilerle kurulacak ilişkinin kalitesi rakiplerce
kolaylıkla taklit edilemeyeceğinden işletmenin rekabetçi üstünlüğünde”
(4,03) oranında etkili olduğunu düşünmektedirler.
Araştırma verileri incelendiğinde “ilişkisel pazarlama faaliyetleri
müşterinin satın alma karar sürecini azaltma açısından” (3,78) ortalama
ile önemlidir sonucuna ulaşılmaktadır. İlişkisel pazarlama uygulamaları
sadakat programları v.b. uygulamalarla müşteri ile işletme arasında özel
bir bağ kurulmasını sağlayan ve dolayısıyla müşterilerin karar süreçlerini
hızlandırmayı hedefleyen uygulamalardır. Bu noktadan hareketle
araştırma sonucunda ulaşılan bu değerler, sonuçların anlamlı olduğu
şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca bu sonuç;
“İlişkisel pazarlama
faaliyetleri müşterinin satın alma karar sürecini azaltma açısından
olumlu etkiye sahiptir.” şeklindeki
-10- numaralı hipotezi de
desteklemektedir.
Araştırmaya katılanlar “ilişkisel pazarlama faaliyetleri sonucu
müşterilerin ağızdan ağıza olumlu reklam yapması satış ve pazarlama
maliyetlerini azaltma açısından” (3,14) önemli ölçüde etkili olduğunu
düşünmektedirler.
Bu
durum;
işletmelerde
ilişkisel
pazarlama
uygulamalarının başta müşteri değeri oluşturma olmak üzere, müşteri
264
memnuniyeti, müşteri aidiyeti ve müşteri sayısı gibi temel pazarlama
performans göstergelerine olumlu etkisi olduğunu göstermesi açısından
anlamlıdır.
Aşağıda
Şekil
3.27’de
araştırmaya
katılanların
ilişkisel
pazarlama
uygulamalarının işletmeye yönelik faaliyetlere etki derecesine göre dağılım grafiği yer
almaktadır.
Şekil 3.27. Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama Uygulamalarının
İşletmeye Yönelik Faaliyetlere Etki Derecesine Göre Dağılımı
6
5
4
3
2
1
0
Ortalama
Std. Sap.
Araştırmaya katılanların ilişkisel pazarlama uygulamalarının işletmeye yönelik
faaliyetlere etki derecesine göre dağılımı grafiği Şekil 3.27. üzerinde incelendiğinde,
araştırmaya katılanların ifadelerin tamamına önemli ölçüde etkili oldukları görüşü ile
katıldıkları görülmektedir.
Aşağıda
Tablo
3.26.’da
araştırmaya
katılanların
ilişkisel
pazarlama
uygulamalarının üç yıl öncesi ve günümüzdeki durumu dikkate alınarak işletme
performansına etkileri yer almaktadır.
265
Genel Performans Kriterleri
Rakiplere göre müşteri memnuniyeti
sağlama
Rakiplere göre işletmenin pazar payı
Rakiplere göre işletmenin verimliliği
Rakiplere göre işletmenin satışları
Rakiplere
göre
işletmenin
ürünlerinin kalitesi
Rakiplere
göre
işletmenin
amaçlarına ulaşma düzeyi
Rakiplere göre işletmenin kârlılığı
Üç Yıl Önce Şu Anda
Std.
Std.
Ort.
Ort.
Sap.
Sap.
Değişim
Tablo 3.26. Araştırmaya Katılanların İlişkisel Pazarlama Uygulamalarının Üç
Yıl Öncesi ve Günümüzdeki İşletme Performansına Etki Düzeyine Göre
Dağılımı
Wilcoxon Testi
Z
P
3,51
0,94
4,28
0,70
0,77
-5,194 <,001
3,37
3,25
3,16
1,04
0,92
0,97
4,25
3,90
3,72
0,79
0,88
0,97
0,88
0,65
0,56
-4,998 <,001
-5,946 <,001
-5,465 <,001
3,12
1,00
3,46
0,83
0,34
-7,171 <,001
3,07
0,88
3,39
1,05
0,32
-6,927
3,14
0,49
3,25
0,88
0,11
<,001
-4,264 <,001
3,09
0,65
3,21
1,06
0,13
-7,277
Rakiplere göre ürün ve hizmet teslim hızı 2,97
Rakiplere göre servis kalitesi
3,05
Rakiplere göre marka bağlılığı
2,84
Rakiplere göre kurumsal itibar
0,78
0,83
0,86
3,17
3,16
3,11
1,04
1,17
1,02
0,09
0,42
0,31
<,001
-5,513 <,001
-5,512 <,001
-4,311 <,001
0,79
3,07
1,06
0,38
-5,497
Rakiplere göre çalışan memnuniyeti
2,65 0,77 2,96
Not: (i) n=185; (ii) Ölçekte 1 çok kötü, 5 çok iyi anlamındadır.
1,13
0,31
-5,37
Rakiplere göre işletmenin yenilikçiliği
2,69
<,001
<,001
Tablo 3.26.’da da görüldüğü gibi araştırmaya katılanlara göre otomobil yetkili
satış acenteleri, üç yıl öncesine göre ilişkisel pazarlama uygulamalarının işletmenin
genel performans düzeylerine etki düzeyi açısından incelendiğinde; ilişkisel pazarlama
uygulamalarının bütün performans göstergelerinde olumlu etkiye sahip olduğu
görülmektedir. Günümüzde ilişkisel pazarlama uygulamaları; “rakiplere göre müşteri
memnuniyeti sağlama” (4,28) şeklinde gerçekleşmiştir. Bu sonuç; “Araştırmaya
katılan işletmelerde rakiplere göre müşteri memnuniyeti sağlama üç yıl öncesine göre
artış göstermiştir.” şeklindeki -3- numaralı hipotezi desteklemektedir.
Tablo 3.26. incelendiğinde günümüzde ilişkisel pazarlama uygulamaları
sırasıyla; “rakiplere göre işletmenin pazar payı” (4,25), “rakiplere göre işletmenin
verimliliği” (3,90), “rakiplere göre işletmenin satışları” (3,72), “rakiplere göre
işletmenin ürünlerinin kalitesi” (3,46), rakiplere göre işletmenin amaçlarına ulaşma
düzeyi” (3,39), “rakiplere göre işletmenin kârlılığı” (3,25), “rakiplere göre işletmenin
yenilikçiliği” (3,21), “rakiplere göre ürün ve hizmet teslim hızı” (3,17), “rakiplere göre
266
servis kalitesi” (3,16), “rakiplere göre marka bağlılığı” (3,11), “rakiplere göre
kurumsal itibar” (3,07), “rakiplere göre çalışan memnuniyeti” (2,96) şeklinde
gerçekleşmiştir. Tabloda da görüldüğü gibi; araştırmaya katılanlar ilişkisel pazarlama
uygulamalarının işletme performansına olumlu katkı sağladığını düşünmektedirler.
Çalışmanın önceki bölümlerinde de değinildiği gibi; ilişkisel pazarlama uygulamaları
başta müşteri memnuniyeti olmak üzere, müşteri değerini artırma, müşteri aidiyeti
sağlama gibi müşteri odaklı performans ölçütlerinin yanısıra işletmenin genel
performans kriterleri üzerinde de olumlu etkiye sahiptir. Ayrıca bu sonuçlar;
“Araştırmaya katılan işletmelerde rakiplere göre işletme verimliliği üç yıl öncesine
göre artış göstermiştir.” şeklindeki -4- numaralı ve “Araştırmaya katılan işletmelerde
rakiplere göre ürün ve hizmet teslim hızı üç yıl öncesine göre artış göstermiştir.”
şeklindeki -5- numaralı hipotezleri de destekler niteliktedir.
Araştırmaya katılan işletmelerin ilişkisel pazarlama uygulamalarının genel
işletme performansı üzerinde bir etkisinin olup olmadığını tespit etmek amacıyla;
ilişkisel pazarlama uygulama düzeyine bağlı olarak işletme performansındaki değişim
belirlenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda Güleş (1996) ve Bülbül (2003) tarafından
uygulanan yönteme benzer bir şekilde, işletmelerin toplam performansı son üç yıldaki
performans kriterlerindeki değişimin toplanması suretiyle bulunmakta ve toplam
performansın ilişkisel pazarlama uygulama düzeyine bağlı olarak değişip
değişmediğini ölçmek amacıyla araştırmaya katılan işletmeler medyan kuralına göre
düşük düzeyde ilişkisel pazarlama uygulayan ve yüksek düzeyde ilişkisel pazarlama
uygulayan işletmeler olmak üzere iki gruba ayrılarak, iki grubun toplam performansı
karşılaştırılmıştır. Tablo 3.27.’de araştırmaya katılan işletmelerin ortalama yaşam
sürelerinin işletme performansına olan etkisi sunulmaktadır.
267
Tablo 3.27. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Ortalama Yaşam Sürelerinin
İşletme Performansına Etkisi
Performans Göstergeleri
Rakiplere
göre
müşteri
memnuniyeti sağlama
Rakiplere göre işletmenin pazar
payı
Rakiplere
göre
işletmenin
verimliliği
Rakiplere göre işletmenin satışları
Rakiplere
göre
işletmenin
ürünlerinin kalitesi
Rakiplere
göre
işletmenin
amaçlarına ulaşma düzeyi
Rakiplere göre işletmenin kârlılığı
Rakiplere göre işletmenin yenilikçiliği
Rakiplere göre ürün ve hizmet teslim
hızı
Rakiplere göre servis kalitesi
Rakiplere göre marka bağlılığı
Rakiplere göre kurumsal itibar
Rakiplere göre çalışan memnuniyeti
Toplam
Düşük Düzeyde
Yüksek Düzeyde
İlişkisel Pazarlama İlişkisel Pazarlama
Uygulayanlar
Uygulayanlar
(n=64)
(n=121)
Std.
Std.
Ort.
Ort.
Sap.
Sap.
M-W
U Testi
(Tek
Yönlü)
3,96
1,02
4,10
1,38
0,086
3,87
1,10
4,02
1,20
0,02
3,43
0,90
3,77
0,65
0,01
3,11
1,02
3,56
0,78
0,036
3,14
0,88
3,35
0,89
0,004
3,09
1,02
3,22
1,24
0,085
2,96
2,76
1,05
0,77
3,15
3,10
0,87
0,89
0,003
0,004
2,51
1,02
3,17
1,24
0,085
2,87
2,94
2,96
2,57
40,17
1,05
0,90
3,04
3,12
16,89
3,04
3,02
3,02
2,96
43,48
0,87
0,78
0,90
0,82
12,51
0,003
0,084
0,079
0,081
0,58
Tablo 3.27.’de görüldüğü gibi, araştırmaya katılan işletmelerin çalışanlarının
64’ü; mensubu oldukları işletmenin düşük düzeyde ilişkisel pazarlama uygulayan ve
121’i de yüksek düzeyde ilişkisel pazarlama uygulayan işletmeler olduğunu
belirtmişlerdir ve sınıflandırma bu kritere göre yapılmıştır. Rakiplere göre işletmenin
pazar payı, rakiplere göre işletmenin verimliliği, rakiplere göre işletmenin satışları,
rakiplere göre işletmenin ürünlerin kalitesi, rakiplere göre işletmenin kârlılığı,
rakiplere göre işletmenin yenilikçiliği, rakiplere göre servis kalitesi toplam performans
ölçütlerine ilişkin her iki grup için Mann-Whitney U Tek Yönlü testine göre
istatistiksel bakımdan anlamlıdır. Sonuçlardan da görüldüğü gibi yüksek düzeyde
ilişkisel pazarlama uygulayan işletmelerin performansı daha yüksek olup, bu durum;
“Araştırmaya katılanların ilişkisel pazarlama uygulamaları düzeyi işletme
performansı üzerinde olumlu etki yapmaktadır” şeklindeki -16- numaralı hipotezi de
desteklemektedir.
268
Araştırma ile ilgili hipotezlere ilişkin testler ve sonuçları aşağıda Tablo 3.25.’de
görüldüğü gibidir. Hipotezleri test etmek amacıyla “tek örnek t-testi” kullanılmış olup,
=0,05’dir. Üzerinde inceleme yapılan konuya ilişkin gözlemlenen değerlerin
beklenen veya olması gereken standart değerden farklı olup olmadığının incelenmesi
durumunda kullanılan analiz tekniğine tek örnek t-testi denmektedir. Verilerin normal
dağılıma sahip olması şartı hemen hemen tüm parametrik testler için mutlak şart
olmasına rağmen t-testi gibi bazı testler belli dereceye kadar normal dağılımdan
sapmaya imkan tanımaktadır (Altunışık vd., 2001: 145). Ayrıca tek örnek t-testinin
parametrik olmayan testlerden karşılığı olmadığı için hipotezlerin testinde
kullanılmıştır.
Tablo 3.28.’de görüldüğü gibi araştırmaya ilişkin tüm hipotezler kabul
edilmiştir. Başka bir ifadeyle, her bir faktöre ilişkin ortalama değerlerden de
anlaşılacağı gibi, önem dereceleri farklı olmakla birlikte her bir faktör işletmelerin
ilişkisel pazarlama faaliyetlerinde dikkate alınan önemli bir faktör olmaktadır.
Tablo 3.28. Araştırma Hipotezlerinin Test Sonuçları
Araştırma ile İlgili Hipotezler
H1
H2
H3
H4
Araştırmaya katılan
işletmelerde,
müşterilerin
sadakatini sağlamak
önemlidir.
Araştırmaya katılan
işletmelerde ilişkisel
pazarlama önemlidir.
Araştırmaya katılan
işletmelerde rakiplere
göre
müşteri
memnuniyeti sağlama
üç yıl öncesine göre
artış göstermiştir.
Araştırmaya katılan
işletmelerde rakiplere
göre
işletme
verimliliği
üç
yıl
269
Ort.
Std.
Sap.
4,77
0,90
<,001
37,422 (0,000)
Kabul
4,81
0,76
<,001
37.648 (0,000)
Kabul
4,28
0,70
<,001
21,440 (0,000)
Kabul
3,90
0,88
<,001
17,169 (0,000)
Kabul
t
p
Kabul/
Red
H5
H6
H7
H8
H9
H10
öncesine göre artış
göstermiştir.
Araştırmaya katılan
işletmelerde rakiplere
göre ürün ve hizmet
teslim hızı üç yıl
öncesine göre artış
göstermiştir.
Araştırmaya katılan
işletmelerde ilişkisel
pazarlama
uygulamaları müşteri
sayısını
artırmaktadır.
Araştırmaya katılan
işletmelerde ilişkisel
pazarlama
uygulamaları
satış
hacmini
artırmaktadır.
İlişkisel
pazarlama
uygulamalarının
işletmelerin müşteri
aidiyetini
artırma
konusunda
olumlu
etkisi vardır.
İlişkisel
pazarlama
faaliyetlerinin
işletmelerin
müşterilerine
sunduğu
hizmetin
kalitesi
üzerinde
olumlu etkisi vardır.
İlişkisel
pazarlama
faaliyetleri müşterinin
satın alma karar
sürecini
azaltma
açısından
olumlu
etkiye sahiptir.
270
3,17
1,04
<,001
17,186 (0,000)
Kabul
4,48
0,56
<,001
47,241 (0,000)
Kabul
4,71
0,78
<,001
41,385 (0,000)
Kabul
4,79
0,96
<,001
23,479 (0,000)
Kabul
3,98
1,07
<,001
44,925 (0,000)
Kabul
3,78
0,77
<,001
46,618 (0,000)
Kabul
H11
H12
H13
H14
H15
H16
Araştırmaya katılan
işletmelerde ilişkisel
pazarlama faaliyetleri
müşterinin katlandığı
maliyetleri
azaltma
açısından
olumlu
etkiye sahiptir.
Araştırmaya katılan
işletmelerde
kârlı
müşterilerin
elde
tutulması,
uzun
dönemde işletmenin
kârlılığı
üzerinde
olumlu etkiye sahiptir.
Araştırmaya katılan
işletmelerde
sadık
müşteriler
uzun
dönemde işletmenin
finansal
performansını
arttırma
üzerinde
olumlu etkiye sahiptir.
Araştırmaya katılan
işletmelerde çalışan
memnuniyetinin
müşteri memnuniyeti
üzerinde olumlu etkisi
vardır.
Araştırmaya katılan
işletmelerde müşteri
memnuniyeti
sağlamanın,
işletmenin
sadık
müşterilerinin
artmasında
olumlu
etkisi vardır.
Araştırmaya
katılanların ilişkisel
pazarlama
uygulamaları düzeyi
271
2,89
1,11
<,001
31,955 (0,000)
Kabul
4,91
0,78
<,001
21,833 (0,000)
Kabul
4,67
0,73
<,001
21,046 (0,000)
Kabul
4,10
1,13
<,001
34,832 (0,000)
Kabul
3,42
0,78
<,001
46,742 (0,000)
Kabul
43,48
<,001
12,51 38,459 (0,000)
Kabul
işletme performansı
üzerinde olumlu etki
yapmaktadır.
Not: (i) n=185; (ii) tek örnek -t- testi
Tablo 3.28. incelendiğinde araştırmanın bütün hipotezlerinin araştırma sonuçları
doğrultusunda yapılan istatistiki analizler sonucunda “kabul” edildiği görülmektedir.
Başka bir ifadeyle, her bir faktöre ilişkin ortalama değerlerden de anlaşılacağı gibi, her
bir faktörün önem dereceleri farklı olmakla birlikte her biri işletmelerin ilişkisel
pazarlama faaliyetlerinde dikkate alınan önemli faktörlerdir. Çalışmanın özeti
niteliğinde, kabul edilen hipotezler şöyledir:
 Araştırmaya
katılan
işletmelerde,
müşterilerin
sadakatini
sağlamak
önemlidir.
 Araştırmaya katılan işletmelerde ilişkisel pazarlama önemlidir.
 Araştırmaya katılan işletmelerde rakiplere göre müşteri memnuniyeti
sağlama üç yıl öncesine göre artış göstermiştir.
 Araştırmaya katılan işletmelerde rakiplere göre işletme verimliliği üç yıl
öncesine göre artış göstermiştir.
 Araştırmaya katılan işletmelerde rakiplere göre ürün ve hizmet teslim hızı üç
yıl öncesine göre artış göstermiştir.
 Araştırmaya katılan işletmelerde ilişkisel pazarlama uygulamaları müşteri
sayısını artırmaktadır.
 Araştırmaya katılan işletmelerde ilişkisel pazarlama uygulamaları satış
hacmini artırmaktadır.
 İlişkisel pazarlama uygulamalarının işletmelerin müşteri aidiyetini artırma
konusunda olumlu etkisi vardır.
 İlişkisel pazarlama faaliyetlerinin işletmelerin müşterilerine sunduğu
hizmetin kalitesi üzerinde olumlu etkisi vardır.
 İlişkisel pazarlama faaliyetleri müşterinin satın alma karar sürecini azaltma
açısından olumlu etkiye sahiptir.
272
 Araştırmaya katılan işletmelerde ilişkisel pazarlama faaliyetleri müşterinin
katlandığı maliyetleri azaltma açısından olumlu etkiye sahiptir.
 Araştırmaya katılan işletmelerde kârlı müşterilerin elde tutulması, uzun
dönemde işletmenin kârlılığı üzerinde olumlu etkiye sahiptir.
 Araştırmaya
katılan
işletmelerde
çalışan
memnuniyetinin
müşteri
memnuniyeti üzerinde olumlu etkisi vardır.
 Araştırmaya katılan işletmelerde sadık müşteriler uzun dönemde işletmenin
finansal performansını arttırma üzerinde olumlu etkiye sahiptir.
 Araştırmaya
katılan
işletmelerde
müşteri
memnuniyeti
sağlamanın,
işletmenin sadık müşterilerinin artmasında olumlu etkisi vardır.
 Araştırmaya katılanların ilişkisel pazarlama uygulamaları düzeyi işletme
performansı üzerinde olumlu etki yapmaktadır.
273
GENEL DEĞERLENDİRME, SONUÇ ve ÖNERİLER
Müşteriler için yeni bir değer yaratma, sonrasında ise ömür boyu bu ilişkiden
faydalanma anlamına gelen ilişkisel pazarlama, müşteri sadakatini arttırmak ve
mevcut müşterilerle yeniden iş yapmak amacıyla daha yakın ve duygusallığı da içeren
uzun süreli ilişkiler geliştirmeye yönelik olarak tasarlanan bir pazarlama stratejisi ve
politikasıdır. Başarılı bir ilişkisel pazarlamanın anahtarı; ilişkiye bağlılık ve güvendir.
Bu iki öğe uzun süreli ilişkinin temelini oluşturmaktadır. İlişkilerin süresi, işletmenin
kârlılığıyla doğru orantılıdır. İlişki süresine kadar uzarsa kârlılık da o kadar artacaktır.
İşletmelerde ilişkisel pazarlama uygulamalarının başarısı; müşterilerle etkin ve
sürekli iletişim kurmaya, müşteri değeri oluşturmaya ve müşteri değerini artırmaya ve
de müşteri ilişkilerini sistematik bir biçimde yönetebilmeye bağlıdır. Müşteri ilişkileri,
işletmenin müşterileri ile daha güçlü ilişkileri geliştirmek için onların ihtiyacı ve
davranışları ile ilgili daha fazla bilgi elde etmeyi ve işletme ile müşteri arasında
kurulan satış öncesi ve satış sonrası tüm eylemleri kapsayan, karşılıklı yararları ve
ihtiyaç tatminini içeren bir süreçtir. Rekabetin güçlü olduğu piyasalar ve yüksek bilgi
akışı, müşteriyi işletmenin merkezine yerleştirmiştir. Bu yeni ortamda başarılı olan
işletmeler, müşterilerin önceliklerini belirleyen ve buna en uygun yeni iş tasarımları
geliştiren işletmeler olmaktadır. Müşterilerinin nasıl ve hangi yönde değiştiklerini
öngörebilen işletmeler, müşteri merkezli düşünebilen işletmelerdir. Müşteriyi merkeze
almak, sorunlara müşterinin bakış açısıyla bakmayı gerektirir. Müşteriyi işletmenin
odak noktasına yerleştiren işletmeler, müşterilerle konuşmaya ve onları dinlemeye
daha çok zaman ayırırlar. Çünkü müşterilerle doğrudan iletişime geçmek ve onlarla
diyalog kurmak, müşterilerin sorunlarını doğrudan müşterinin gözüyle görmeyi
sağlamaktadır.
Müşteriler, işletmeler için eşsiz birer varlıktır. Müşteri kaynağına yapılan her
türlü yatırım, işletmeler için hem ekonomik bakımdan hem de yaratacağı katma değer
açısından en doğru yatırım olmaktadır. Günümüzde müşteri bağlılığı giderek
azalmaktadır. Bu konuda yapılması gereken en önemli şey, her müşterinin ihtiyaç ve
değerine uygun özelleştirilmiş müşteri odaklı uygulamalardır. Değişik müşterilere
değişik davranmakla işletmeler müşteri bağlılığı elde edebileceklerdir. Müşterilerle
274
uzun süreli ilişki kurabilmenin dört aşaması vardır: İlk aşama, müşterileri ayrı ayrı ve
adreslenebilecek şekilde tanımlamaktır. İşletme, öncelikle hangi müşteri tiplerine
hangi oranda sahip olduğunu belirlemelidir. Ardından kaç müşteri tipine daha sahip
olabileceğini tahmin etmelidir. En son olarak ise; tanıtım, web sitesi, gazete gibi
müşteri belirleme programlarına ihtiyacı olup olmadığını belirlemelidir. İkinci aşama,
müşterilerin değişik ihtiyaçlarını ve değerlerini tespit etmektir. Müşterilerin değişik
beklentileri, istekleri ve tercihleri bulunmaktadır. Müşteriler işletmeler için değişik
değerlere sahiptir. Bu değer satın alma sıklığına bağlı olmaktadır. Üçüncü aşama,
müşteriyle daha etkili bir şekilde etkileşime geçmektir. Bu etkileşim müşteri için de
masraflı olmamalıdır. İşletmeler, müşterisine ulaşabilmek için daha ucuz, daha pratik
alternatif iletişim kanalları varsa onları tercih etmelidir. Dördüncü aşama ise kuruluşun
davranışlarının bazı yönlerden müşteri isteğine göre değiştirilmesidir. Bu
değişikliklerle bir kurum müşteriye daha farklı davranır, ürünlerinin, hizmetlerinin ve
iletişiminin müşteri için daha uygun olmasını, müşterinin daha az zaman, para ya da
enerji harcamasını sağlar ve değişiklik işlemlerinin otomatikleşmesi için stratejik iş
kurallarını belirler.
Bu çalışmada; işletmeler açısından kritik bir öneme sahip ilişkisel pazarlama
uygulamalarının işletme performansı üzerine etkisi; yapılan bir araştırmadan elde
edilen bulguların istatistikî analizleri yapılarak sonuçlarının ayrıntılı bir biçimde ele
alınarak
incelenmesi
sonucunda
değerlendirilmiştir.
Çalışmanın
kuramsal
bölümlerinde; pazarlama kavramı ve tarihi gelişimi, postmodern pazarlama teknikleri
ve ilişkisel pazarlama konuları ayrıntılı bir biçimde irdelenmiştir. Çalışmanın
uygulama bölümü ise; Konya ilinde faaliyet gösteren yetkili otomobil satış
acentelerinin ilişkisel pazarlama uygulamalarının işletme performansına etkilerinin
belirlenmesi temelinde oluşturulmuştur. Bu bağlamda araştırma, Konya ilinde faaliyet
gösteren, Konya Ticaret Odasına kayıtlı ve yoğun bir biçimde ilişkisel pazarlama
uygulamalarına yer veren otomobil satış acentelerinin 2012 yılı verilerinden
yararlanılarak yapılmıştır. Konya Ticaret Odasına kayıtlı yetkili otomobil satış
acentesi sayısı 54’dür. Yetkili olmayıp otomobil satış faaliyetleri gerçekleştiren
“galeri” olarak adlandırılan firmalar araştırmaya dahil edilmemiştir. Yetkili satış
acentelerinin neredeyse tamamının küresel kaynaklı firmalar olması, müşteri
275
memnuniyeti sağlama ve müşteri ilişkileri yönetimi alanında profesyonel bir
yaklaşıma sahip olmaları, çalışanlarına sürekli eğitim verme stratejileri izlemeleri ve
ilişkisel pazarlama uygulamalarına önem vermeleri nedeniyle araştırma kapsamına
sadece yetkili satış acenteleri dahil edilmiştir. Konya Ticaret Odasına kayıtlı ve yetki
almış 54 satış acentesinde pazarlama müdürü, satış müdürü, satış yetkilisi, satış
temsilcisi ve satış görevlisi unvanlarına sahip tüm çalışanlar araştırma kapsamına dahil
edilmiştir. İlişkisel pazarlama uygulamaları konusunda yeterli bilgiye sahip olduğu
düşünülen ve uygulamada ilişkisel pazarlamayı etkin bir biçimde kullanan bu kişilerin
yanısıra bazı işletmelerde genel müdür ve müdür yardımcılarına da anket çalışması
uygulanmıştır. Bu bağlamda araştırma Konya ilinde faaliyet gösteren 54 yetkili
otomobil satış acentesinde çalışan 185 satış profesyoneli üzerinde gerçekleştirilmiştir.
Araştırma bulguları ışığında aşağıdaki değerlendirmeleri yapmak mümkündür:
 Araştırmaya katılan işletmelerde anketi cevaplayanların büyük bir çoğunluğu
satış yetkilisidir. Diğerleri ise satışla doğrudan ilgisi olan satış yöneticileri, pazarlama
müdürleri, genel müdür yardımcıları ve genel müdürlerdir. İlişkisel pazarlamayı
uygulama konusunda irade sahibi olan, politika ve strateji geliştiren ve müşterilerle
doğrudan iletişim halinde olan satış profesyonellerinin araştırmaya dahil edilmesi bu
anlamda oldukça önemlidir. Araştırmanın önemini dikkate alan bazı genel müdür ve
genel müdür yardımcıları araştırmaya bizzat katılmıştır. Bu açıdan bakıldığında
araştırmaya dahil olan kişilerin satış konusunda bilgi birikiminin yeterli olduğu ve
alanlarında uzman olmaları nedeniyle araştırmaya katılımlarının anlamlı olduğu
söylenebilir.
 Araştırmaya katılan işletmeler ağırlıklı olarak 11-15 yıl arasında faaliyet
gösteren işletmelerdir. Bu işletmeleri 16-20 yıl arası faaliyet gösteren işletmeler takip
etmekte ve toplamda araştırmaya katılan işletmeler içerisinde10 yıldan fazla faaliyet
gösteren işletmelerin oranı % 55’i geçmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde
araştırmaya katılan işletmelerin yarıdan fazlası bulundukları sektörler içinde tecrübesi
olan ve sektörlerini tanıyan köklü işletmelerdir.
 Araştırmaya
katılan
işletmeler
çalışan
sayıları
bağlamında
değerlendirildiğinde 20 kişiden fazla çalışana sahip işletme sayısının en yüksek orana
sahip olduğu görülmektedir. Bu oranı 11-20 kişi arası çalışana sahip olan işletmeler
276
takip etmektedir. Bu oranlar araştırmaya katılan işletmelerin istihdama anlamlı katkı
sağlayan, kurumsallaşmış işletmeler oldukları şeklinde değerlendirilmektedir. Ayrıca
pazarlama departmanlarında çalışan personel sayısının fazlalığı işletmelerin
departmanlar bazında önemli çalışan sayıları ile faaliyet gösteren işletmeler oldukları
şeklinde de yorumlanabilir.
 Araştırmaya katılan işletmelerin pazarlama alanında eğitim almış çalışan
sayıları incelendiğinde, bu sayılarının oldukça iyi düzeyde olduğu değerlendirmesi
yapılabilmektedir. Bu değerlendirme çalışmanın sonuçlarının anlamlılığı açısından
önemlidir. Sonuçlar, yetkili otomotiv satış acentelerinde pazarlama alanında eğitim
almış çalışana verilen önemi temsil etmesi noktasında da anlamlıdır. Pazarlama
fonksiyonlarının etkili biçimde kullanıldığı öncü sektörlerden olan otomotiv
sektöründe pazarlama departmanları çok önemli bir misyona sahiptir. Anket sorularına
pazarlama alanında eğitimli katılımcıların cevap vermesi, katılımcıların bu çalışmanın
önemini ve amacını kavrama noktasında yeterli olduklarını ve aldıkları eğitimler
sonucunda ankette yer alan sorulara anlamlı cevaplar verdiklerini göstermektedir.
Katılımcıların, pazarlama konusunda yapılan bu çalışmaya anlamlı katkılar
sağladıkları düşünülmektedir.
 Araştırmaya katılan işletmelerin en çok satış yaptıkları müşteri profillerinin
ağırlıklı olarak sanayicilerden, serbest ticaret mensuplarından, memurlardan ve
çiftçilerden oluştuğu görülmektedir. Bu durum genel olarak işletmelerin her meslek
grubunun ihtiyaç, zevk ve bütçesine yönelik sınıfta araç satış hizmeti verdikleri
şeklinde yorumlanmaktadır. Her ne kadar yetkili otomobil satış acentelerinde satışı
gerçekleşen markaların bir kısmı belirli bir araç sınıfına yönelik üretim gerçekleştiren
markalar olsalar da, dünya genelinde üretim ve pazarlama yapan küresel ölçekteki
otomotiv sektöründe faaliyet gösteren markaların büyük kısmı her müşteri segmentine
hitap eden ürün yelpazesine sahiptir.
 Araştırmaya katılan işletmelerin pazarlama ve satış faaliyetlerindeki temel
amaçları,
büyük
oranda
mevcut
müşterilerini
korumak
şeklinde
belirtilmiştir.Ancakyeni müşteriler kazanmak şeklinde cevap verenlerin oranı da
dikkate değer düzeydedir. Müşteri sadakati, ilişkisel pazarlama uygulamalarının temel
hedeflerindendir. Bunun yanısıra ilişkisel pazarlama, potansiyel müşterileri de hedef
277
alan stratejileri barındıran bir pazarlama uygulamasıdır. Dolayısıyla ilişkisel
pazarlama uygulamalarında uzun vadede, yeni müşteriler kazanmak, eski ve yeni
müşterilerin işletmeye bağlılığını sağlamak önemlidir. Bu noktadan hareketle
çalışmanın sonuçları anlamlıdır.
 Anket formunda ilişkisel pazarlama alanında yapılan bu çalışmanın
sonuçlarının güvenilirliği açısından, araştırmaya katılan işletmelerin araştırmaya
katılan çalışanlarının ilişkisel pazarlama konusunda bilgilerinin olup olmadığını
ölçmeye yönelik bir soruya yer verilmiştir. Sonuçlar değerlendirildiğinde, araştırmaya
katılan çalışanların tamamının ilişkisel pazarlama konusunda bilgiye sahip oldukları
görülmüştür. Bu sonuç yetkili otomotiv satış acentelerinde pazarlama alanında güncel
modellerin takip edildiği ve bu modellerden günümüzde en yaygın ve etkili uygulama
alanı bulanlardan biri olan ilişkisel pazarlama modelinin çalışanlar tarafından
bilindiğini göstermektedir. Bu durum, ilişkisel pazarlama modeli temelinde yükselen
tez çalışması kapsamında yapılan anket uygulamasına katılanların, ankette yer alan
sorulara anlamlı cevaplar verdiklerini göstermektedir.
 Araştırmaya katılanların çok büyük bir kısmı, çalıştıkları işletmelerde
müşteriye özel hizmetlerin sunulduğunu belirtmiştir. Günümüz rekabet koşullarında
işletmeler tarafından yaygın kullanım alanı bulan modern pazarlama teknikleri
incelendiğinde büyük çoğunluğunun müşteriye özel ürün ve hizmetler sunma fikri
üzerinde yükselen teknikler olduğu görülmektedir. Değişen müşteri profili ile birlikte
müşteri ile yakın ilişkiler kuran ve bu ilişkiler sonucunda elde ettiği veri tabanı
doğrultusunda ürünlerine ve hizmetlerine şekil veren işletmeler, günümüzün rekabetçi
ortamında başarıyı yakalayan ve sürdüren işletmelerdir. Pazarlama sektörünün
lokomotif güçlerinden olan otomotiv sektöründe de müşteriye sunulan özel hizmetler
son yılların pazarlama trendleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Bu noktadan
hareketle araştırmaya katılan işletmelerin önemli bir kısmının müşterilerine özel
hizmetler sunuyor olması, araştırma sonuçlarının anlamlılığını güçlendirmektedir.
 Araştırmaya katılan çalışanların neredeyse tamamı, çalıştıkları işletmenin
müşteriler tarafından neden tercih edildiğine dair bilgisinin olduğunu belirtmiştir.
İşletmelerin pazarlama alanındaki başarıları, mevcut müşteri profillerini ortaya
koyabilmeleri, yani müşterilerini tanımaları ile doğrudan ilgili bir konudur. İşletme
278
müşterisini ne kadar yakından tanır, müşterisinin ihtiyaç ve beklentilerini ne kadar iyi
bilir, müşterisini özel uygulamalarla ne kadar tatmin eder ise o oranda müşterisi ile
ilişkilerini güçlendirir ve bu ilişkinin devamlılığını sağlar. Bu noktadan hareketle
yetkili otomotiv satış acentelerinde ankete cevap veren çalışanların müşterileri
tarafından neden tercih edildiklerini büyük oranında biliyor olmaları hem çalıştıkları
işlemelerini tanıdıklarını ve yaptıkları işe hakim olduklarını, hem de rakipleri ile
aralarındaki farkı tespit edebilme yeteneğine sahip olduklarını göstermesi açısından
anlamlıdır.
 Araştırmaya katılan çalışanların ağırlıklı bir kısmı, işletmelerinin sürekli
müşterileri tarafından tercih edilme nedenlerinin marka imajı, uygun fiyat olanağı,
ürün seçeneğinin çok olması faktörlerine bağlı olduğunu belirtmiştir. Bu sonuçlar
otomotiv sektöründe müşterilerin marka imajına, fiyat avantajına ve ürün yelpazesinin
genişliğine yüksek düzeyde önem verdiklerini göstermektedir. Bu faktörleri satış
sonrası hizmetlerden müşteri memnuniyeti takip etmektedir. İlişkisel pazarlama,
müşteri ile uzun vadeli ilişkiler kurulması temeline oturtulan bir pazarlama modelidir.
Müşteri ile kurulan satış öncesi ve satış sonrası ilişkileri kapsar. Dolayısıyla sonuçların
anlamlı olduğu şeklinde bir değerlendirme yapılabilir.
Müşterinin işletmeye güven duyması, işletmenin müşteriye özel hizmet sunması
ve işletmelerde sadakat programlarının varlığı da ilk sıralarda yer alan diğer önemli
faktörlerdir. İlişkisel pazarlamada müşteri ile işletme arasındaki ilişki güven temeline
oturtulan bir ilişki olmalıdır. Tarafların karşılıklı güven duygusu, hem bu ilişkinin
mevcut durumu, hem de geleceği açısından çok önemli bir role sahiptir. İlişkisel
pazarlamada ancak karşılıklı güvene dayalı ilişkiler hem müşteri hem de işletme için
olumlu sonuçlar doğuracaktır. Bu oranlar işletme çalışanlarının bu algının farkında
olduğunu göstermesi açısından anlamlıdır.
İşletme çalışanları, işletmelerinin müşteriler tarafından tercih edilme algısı
içerisinde hizmet kalitesinin yüksek olması faktörü de yer almaktadır. Günümüzde
işletme ile müşteri arasında kurulan ilişkide tek bir faktörün değil birden fazla faktörün
etkili olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla yetkili otomotiv acentesinden aracını satın
alan müşterinin sadece aracın marka imajı, teknik özellikleri, tasarım özellikleri, fiyatı,
279
ödeme seçenekleri, servis ve bakım olanakları v.b. faktörler ile değil, işletmede
karşılaştığı hizmetin kalitesi ile de yüksek oranda ilgili olduğunun çalışanlar tarafından
farkındalığını gösteren bu oran anlamlıdır.
Araştırmaya katılanlar, müşteriler tarafından tercih edilmelerinde sık kullanıcı
programlarının etkili olduğu yönünde görüş bildirmiştir. Sık kullanıcı programları alışveriş sıklığı oluşturmayı hedefleyen bir uygulamadır. Bu hedef doğrultusunda sık
kullanıcı programları daha fazla kârlılık elde etmek üzere bireyin tekrarlanan
alışverişlerine odaklanır. Fiyat indirimi, bedava ürün, mil ve puan, ayrıcalıklar gibi
promosyon faaliyetlerini kapsar ve başarısı artan alış-verişler ile değerlendirilir.
Sadakat ve sık kullanıcı programları ilişkisel pazarlama uygulamalarında önemli yere
sahip programlardır. İlişkisel pazarlama alanında yapılan bu çalışmada sonuçların bu
yönde çıkması olumludur.
Personelin tutum ve davranışları, müşterilerin geçmiş tecrübelerindeki
memnuniyet seçenekleri de araştırmaya katılanlar tarafından önemli ölçüde
işaretlenmiştir. Personelin tutum ve davranışları tüm sektörlerde olduğu gibi otomotiv
satış sektöründe de ilişkisel pazarlama uygulamalarının başarısında önemli bir faktör
olarak ön plana çıkmaktadır. Günümüz tüketicileri, işletmelerle sadece ürün ve hizmet
alış-verişi ilişkisi yaşamakla yetinmemekte, aynı zamanda ilişkinin her aşamasında
kalite ile karşı karşıya olmak istemektedirler. Bu noktada, işletmelerde çalışan her
personelin tutum ve davranışı bu kalite algısını etkileyebilmektedir.
Bunlara ek olarak, işletmelerin müşteriler tarafından tercih edilmelerinde etkili
olan diğer faktörler; yetkili otomotiv acentesinin işletmecisi olan şahsın ve/veya
ailenin Konya ilindeki saygınlığı ve itibarı, yetkili otomotiv acentesinde bir yakınının
ya da tanıdığının çalışıyor olma durumu, yetkili otomotiv acentesinin hizmet verdiği
binanın dış ve iç mimarisi ve şehir merkezine göre konumu, kredi kampanyasının
yürütüldüğü banka, yetkili servisin binasının şehir merkezine göre konumu, servis ve
bakım hizmetlerinde yürütülen kampanyalar, çevrelerindeki insanlardan gelen
tavsiyelerdir.
280
 Sadakat ve sık kullanıcı programlarının ortak noktası satış ve kâr artışı
sağlamaktır. Bunu başarabilmenin yolu iki program için de tekrarlanan müşteri alışverişlerinden geçmektedir. Dolayısıyla bu programlar tekrarlanan müşteri alışverişlerini amaçlayan uygulamalar içerirler. Sadakat ve sık kullanıcı programları; odak
noktası, kullanılan taktikler ve değerlendirme ölçütleri dikkate alındığında temel
farklılıkları olan uygulamalardır. Araştırmanın sonuçları değerlendirildiğinde,
araştırmaya katılan işletmelerin tamamında sadakat programı uygulamalarının
yürütüldüğü görülmektedir. Sadakat programları işletmelerin ilişkisel pazarlama
faaliyetleri içerisinde yer almakta ve işletmenin yüksek hizmet kalitesi sunduğu
algısını oluşturmayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla sonuç, ilişkisel pazarlama temeline
dayanan bu çalışmanın anlamlılığı açısından oldukça önemlidir. Sık kullanıcı
programı olan işletme oranı ise çok daha düşüktür. Alış-veriş sıklığı oluşturmayı
hedefleyerek kârlılık üzerine odaklanan bu program ilişkisel pazarlama uygulamaları
ile tamamen örtüşmemektedir. Araştırmaya katılan işletmeler arasında sadakat
programı ve sık kullanıcı programlarından ikisinin de olmadığı işletme ise yoktur.
 Araştırmaya katılan işletmelerin tamamının bir internet web adresi vardır.
Otomotiv satışında, müşterilerin, otomobil modellerinin fiyat/seçenek/teslim/ödeme
şartları gibi birçok özelliğini web sitesinden öğrenildikten sonra ürün seçimini belirgin
hâle getirdiği bilinmektedir. Bu nedenle işletmelerin güncel bir web sitesine sahip
olmaları, müşterilerin bilgi edinmelerini sağladığı gibi müşterilerin özellikle satış
sonrası servis faaliyetlerine ilişkin randevu taleplerinin karşılanması, şikayet ve
önerilerin alınması gibi hizmetler için de web sitelerinin yaygın bir biçimde
kullanıldığı görülmektedir. Bununla birlikte Yeni Türk Ticaret Kanununda da
şirketlere web sitesi kurmazorunluluğu getirilmiştir. Bu nedenler ışığında, araştırmaya
katılan işletmelerin tamamının web sitesine sahip olması olağan kabul edilebilecek bir
durumdur.
 Araştırmaya katılan işletmelerin önemli bir çoğunluğu müşterilerle ilişkilerini
doğrudan satış personeli kanalıyla yürütmektedir. Otomobil gibi özellikli ticari mal
grubunda yer alan bir ürünün satın alma sürecinde müşteriler doğrudan ürünü tanıma,
özelliklerini araştırma, fiyat/teslimat/servis gibi özelliklerini karşılaştırma gibi
süreçlerde dolaylı bilgi edinme yerine doğrudan satış acentelerine gitme eğilimindedir.
281
Bu bakımdan satış personelinin müşterilerle ilişkilerin yürütülmesinde çok önemli bir
role sahip olduğu söylenebilir. Bu durum; satış personelinin müşteri ilişkilerinin
yürütülmesi açısından anahtar bir role sahip olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla
müşterilerini tanıyan, müşterileriyle uzun dönemli ilişkiler kurabilen, müşterilerin
kendisine güvendiği, kolaylıkla ulaşılabilen satış personelinin varlığı işletmelerde
ilişkisel pazarlama uygulamalarının başarısını doğrudan etkilemektedir. Araştırma
sonuçlarından
internet
aracılığıyla
da
müşterilerle
ilişkilerin
yürütüldüğü
anlaşılmaktadır. Internet kullanımı, müşteri ilişkileri yönetimi ve ilişkisel pazarlama
uygulamalarının etkin bir biçimde yürütülebilmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Araştırmaya katılan işletmelerde müşterilere internet üzerinden gerek web sitesinde
güncel bilgilerin yer almasıyla gerekse müşterilerin elektronik posta adreslerine
tanıtıcı broşür ve bilgilendirme mesajları göndermek yoluyla etkin bir iletişim
sürdürülmektedir. Bunun dışında, müşterilerin veri tabanlarında yer alan bilgilerinden
yola çıkarak, özel günleri (evlilik ve doğum tarihi vb.), bayram ve yılbaşı gibi günlere
dair kutlama mesajlarının gönderilmesinde, müşteriye özel indirim ve kampanya
bilgilerinin ulaştırılmasında ve otomobil servis ve bakım günlerine ilişkin
promosyonlardan haberdar edilmesinde de internet önemli bir iletişim kanalı olarak
görülmektedir.
Araştırmaya katılan işletmelerde telefonla müşteri ilişkileri sürdürülmesi, posta
yoluyla müşterilere bilgilendirici ve tanıtıcı broşürlerin gönderilmesi ve çeşitli özel
günlere ilişkin davetiyelerin ulaştırılması yetkili otomobil satış acentelerinin
kullandığı diğer yöntemlerdendir. Her ne kadar diğer iletişim kanalları kadar etkili
olmasa da müşterilere gönderilen broşürlerin uzun süre kalıcı olması, görsel açıdan
etkileyici içeriğe sahip olması ve bu broşürlerin müşteri dışındaki bireyler tarafından
da incelenme olasılığı posta yoluyla iletişim kurulmasının önemini artırmaktadır.
Bunlara ek olarak müşterilerle iletişimde kullanılan farklı iletişim kanallarından
bir diğeri de fuarlardır. Özellikle yeni otomobil modellerinin lansmanının yapıldığı
fuarlar, müşterilerin ilgisini çeken ve milyonlarca ziyaretçi alarak marka tanıtımına
önemli katkı sağlayan kanallardır. Ayrıca; görsel ve yazılı medyada yer alan reklam
kampanyaları ve faksla müşterilere bilgi sunmak da iletişim kanalları içerisinde yer
almaktadır.
282
 Araştırmaya katılan işletmelerin tamamında müşterilerle olan etkileşimlere
ilişkin kayıtların tutulduğu bir veri tabanı bulunmaktadır. Günümüzde müşterilerle her
kanaldan etkileşime geçmenin neredeyse zorunlu hâle geldiği bir ortamda müşteri veri
tabanına sahip olmak olağan bir durum kabul edilebilir. İlişkisel pazarlama
uygulamaları açısından müşterilerle olan etkileşimin kayıt altına alınması birincil
öneme sahiptir. Bu bakımdan otomobil satış acentelerinin tamamının veri tabanı
kullanıyor olmaları çalışmanın kapsamı açısından anlamlıdır.
 İşletmelerde kullanılan veri tabanlarının oluşturulma nedenleri genel olarak;
müşterileri tanımak, müşterilere ait bazı bilgilere ulaşarak bu bilgiler sayesinde
müşterilere özel ürün ve hizmet sunma olanağını sağlamak, müşterilerin işletme için
kendilerinin özel olduğunu düşünmelerini sağlayacak uygulamalar yapabilmek v.b.
şeklinde sıralanabilir. Araştırmaya katılanlardan mensubu oldukları işletmelerde
müşterilerin demografik özelliklerine ilişkin bilgiler, psikografik özelliklerine ilişkin
bilgiler ve satınalma davranışlarına ilişkin bilgilerden hangilerinin veri tabanlarında
tutulduğu bilgisine ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda, müşterilerin demografik
özelliklerine ilişkin bilgilerden; ad-soyad, yaş, cinsiyet ve iletişim adresi bilgilerinin
araştırmaya katılan işletmelerin tamamının veri tabanlarında yer aldığı sonucuna
ulaşılmıştır. Müşteri ilişkileri yönetimi kapsamında müşterilere ait bu tür bilgilerin
kayıt altında tutulması, gerekli yerlerde ve zamanlarda bu bilgiler aracılığıyla
müşterilerle iletişime geçilmesi neredeyse bir zorunluluk haline gelmiştir. Genel
olarak müşterilerin demografik özelliklerine ilişkin bilgiler günümüzde pek çok
sektörde olduğu gibi otomotiv sektöründe de müşteriye özel ürün ve hizmet
sunabilmek ve müşteriyi özel hissettirebilmek için özel günlerde kutlama mesajları
(doğum günü, evlilik yıl dönümü, bayram, yılbaşı, terfi günü v.b.) gönderebilmek
amaçları için kullanılmaktadır. Yine bu bilgilerden iletişim bilgileri; müşterilere,
kişisel zevk ve alışkanlıklarına ilişkin yeni ürünler hakkında bilgi vermek, müşterileri
promosyon çalışmalarından haberdar etmek üzere kullanılmaktadır. Ayrıca
müşterilere bazı özel günlere (yarışma, çekiliş, toplantı v.b.) davet, satın alınan ürüne
ilişkin geri bildirimlerin sağlanması, yeni ürün geliştirmede müşteri odaklılığı
sağlamak gibi genel olarak bir veri tabanında yer alan bilgilerden faydalanılmaktadır.
283
Araştırmaya katılan işletmelerin, müşterilerinin psikografik özelliklerine ilişkin
bilgilerden “otomobil tercihleri” bilgisi neredeyse bütün işletmeler tarafından veri
tabanlarında tutulan bir bilgidir. Bu durum günümüz rekabet şartları içerisinde
değerlendirildiğinde, otomotiv satış sektöründe faaliyette bulunan işletmeler üzerinde
gerçekleştirilen bir araştırmada bu sonuca ulaşılması doğaldır. Araştırmaya katılanlar,
işletmelerinin veri tabanlarında müşterilerinin tüketim alışkanlıkları, yaşam tarzları,
kişisel özellikleri ve hobilerinin de veri tabanlarında tutulduğu bilgisini vermişlerdir.
Yetkili otomotiv acentelerinin bu veri tabanı sayesinde müşteri odaklı hareket
edebildiği görülmektedir. Bu veri tabanıyla acentelerin; sosyal sorumluluk
faaliyetlerinde, kampanyalarında, inovatif faaliyetlerinde ve benzeri uygulamalarında
müşterilerini haberdar edilebilmeleri araştırmanın anlamlılığı açısından büyük önem
arz etmektedir.
Araştırmaya katılanların neredeyse tamamı işletmelerinin veri tabanlarında
müşterilerin satın alma davranışlarına ilişkin bilgilerden; “müşteri şikayet, istek ve
önerileri”lerin yer aldığını belirtmiştir. Ödeme tercihleri, satın alma sıklığı bilgisi ve
satın alma eylemi içerisinde olunan dönemler bilgisi de işletmelerin veri tabanlarında
yer alan diğer bilgilerdir. İlişkisel pazarlamada, müşteri ile uzun dönemde kurulacak
ilişkide müşteri geri dönüşleri çok önemli bir role sahiptir. Müşteriyi her açıdan
memnun etme sistemi üzerine kurulan ilişkisel pazarlama uygulamaları, müşteri geri
dönüşlerine, müşterilerin memnuniyet ve memnuniyetsizliklerine, isteklerine ve
beklentilerine odaklanan bir pazarlama yaklaşımıdır. Veri tabanlarındaki bilgiler
aracılığıyla; daha önceki herhangi bir uygulamadan memnun olan ya da olmayan
müşterilere gelecekte bu bilgiler ışığında hizmet verilebilecektir. Ayrıca müşterilerin
şikayet ve önerileri kapsamında işletme faaliyetlerine yön verilebilecektir. Böylece
müşteri de işletme için değerli olduğu hissini yaşayacak ve işletmeye olan bağlılığı bu
durumdan olumlu yönde etkilenecektir.
Otomobil gibi kullanıcıları tarafından sıklıkla değiştirilme eylemi gösterilmeyen
ve sahip olmak için katlanılan maliyetin yüksek olduğu bir ürün kategorisinde
müşteriler için ödeme seçenekleri her zaman önemli olmuştur. Müşteri veri
tabanındaki bilgilerden hareketle, müşteriler için hazırlanacak ödeme alternatifleri
284
hem müşterinin hem de işletmenin bu ilişkiden memnun ayrılmasını sağlayacaktır.
Ayrıca müşterilerin satın alma sıklığı ve satın alma eylemi içerisinde oldukları
dönemlerin işletmeler tarafından veri tabanları sayesinde bilinmesi, işletmenin
müşterisine doğru zamanda ve doğru biçimde ulaşmasını sağlayacaktır.
Bu durum özellikle yılsonu indirimlerinden, vergi avantajlarından ve özel
kampanyalardan yararlanmak isteyen müşterilerin memnuniyet düzeylerinin artmasını
sağlayacaktır. Müşterilere dair önceden bilinen bu zaman kriterleri, işletmenin
müşterileri ile en doğru zamanda iletişime geçmesini de sağlayacaktır.
 Araştırmaya katılan işletmelerin tamamına yakınının veri tabanlarında yer
alan bilgilerin kullanım amaçları içerisinde müşterinin zevk ve alışkanlıklarına ilişkin
yeni ürünler hakkında bilgi vermek amacı yer almaktadır. Müşterileri satın alabileceği
ürünler hakkında bilgilendirmek ilişkisel pazarlama uygulamalarının temel
önceliklerinden biridir. Müşterilerin istek ve beklentilerini sürekli bir biçimde ölçerek,
buna uygun ürün ve hizmetler konusunda müşterileri bilgilendirebilen bir işletme,
müşteri aidiyeti sağlayacağı gibi ilişkisel pazarlama sürecinin temel adımlarından
birini de atmış olacaktır. Bunun yanısıra otomobil kampanyaları, ödeme koşullarıyla
ilgili yeni çalışmalar ve özellikle servis ve bakım faaliyetleriyle ilgili müşterilerden
geribildirim yapmak araştırmaya katılan işletmeler açısından oldukça önemli
bulunmuştur. Sınırlı oranda olsa da araştırmaya katılan işletmeler veri tabanlarında yer
alan müşterilerine “yarışma, çekiliş, toplantı ve benzeri etkinlikler” konusunda
bilgilendirme yapmaktadırlar. Son olarak; araştırmaya katılan işletmelerin; “diğer”
seçeneği altında “satın alınan araçların sigorta ve kasko bildirimleri, hasarlı araçlarla
ilgili tamir ve eksper hizmetleri, banka kredileri ile ilgili bilgilendirme yapma” gibi
amaçlarla da müşteri veri tabanlarını kullandıkları görülmektedir.
 Araştırmaya katılan işletmelerde müşterilerin işletme ile ilgili olumlu veya
olumsuz tepkilerini ve isteklerini bildirmek için “yüz yüze”, “e-posta”, “web
sayfasında yer alan form” ve “çağrı merkezi”gibi iletişim noktalarını yaygın bir
biçimde kullandıkları anlaşılmaktadır. Otomobil gibi önemli bir yatırımla ilgili
karşılaşılan
sorunların/şikayetlerin/isteklerin
işletmeye
iletilmesi
noktasında
müşterilerin doğrudan firma yetkilileriyle görüşme eğiliminde olmaları beklenilen bir
285
davranıştır. Bununla birlikte; günümüzde Internetin ve diğer bilişim teknolojilerinin
her alanda yaygın bir biçimde kullanılmasına bağlı olarak otomobil sektöründe de
müşteriler işletmelerle iletişimlerinde Internet siteleri ve elektronik postaları yoğun bir
biçimde kullanmaktadırlar. Buna ek olarak yine işletmeler tarafından etkin bir biçimde
kullanılan sosyal medya araçlarını da müşterilerin kullandıkları görülmektedir.
Araştırmaya katılan işletmelerin tamamına yakın bir kısmının facebook, twitter,
instagram, linkedin, skype gibi sosyal paylaşım sitelerinde resmi kurumsal
hesaplarının bulunması buna örnek olarak verilebilir. Sosyal paylaşım siteleri, son
yıllarda, kullanılan en etkili iletişim araçları sıralamalarında ilk sıralardayer
almaktadır. Sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla, işletmeler için kullanıcılar tarafından
yapılan olumlu ve olumsuz haberlerin yayılma hızı, ulaştığı kitlenin büyüklüğü, etki
alanı ve etki düzeyi düşünüldüğünde, işletmelerin bu alanı etkin kullanmak
istemelerinin altında yatan etkenler net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Danışma hatları
da günümüzde işletmeler ile müşteriler arasında iletişim sağlamada kullanılan bir
başka araçtır. Ancak özellikle 444’lü numaralar aracılığı ile iletişim kurma sürecinde,
iletişim kanalının yoğunluğuna bağlı olarak müşterilerin bekleme sürelerinin uzun
olabilmesi ve yetkili ile yaşanabilen iletişim kazaları gibi nedenler, bu iletişim
kanalının neden daha önce açıklanan kanallar kadar tercih edilmediklerini
göstermektedir.
Araştırmaya katılan işletmelerde müşterilerin işletme ile ilgili olumlu veya
olumsuz tepkilerini ve isteklerini bildirmek için kullandıkları diğer araçlar ise anket,
online Internet erişimi, şikayet kutuları, başkalarına anlatma, kiosklardır. Bu
seçeneklerden “başkalarına anlatma”; işletmelerle ilgili kötü tecrübelerin müşteriler
tarafından çevreyle paylaşılması kadar, pazarlamada “ağızdan ağıza pazarlama” olarak
bilinen, müşterinin işletme ile ilgili memnuniyetini başka tüketiciler ile paylaşması
sonucunda ortaya çıkan olumlu etkiyi de kapsamaktadır.
Anket çalışmasına katılan işletmelerin çalışanları; tüketici mahkemelerini,
tüketici derneklerini ve yerel yönetimlerin tüketici masalarını, kamu kurum ve
kuruluşları ile özel sektörde faaliyet gösteren işletmelerin tüketici hakları üzerine
yürüttükleri programları, kampanyaları, radyo ve televizyon programları aracılığı ile
286
kurulan iletişimleri v.b. uygulamaları müşterilerin işletme ile ilgili olumlu veya
olumsuz tepkilerini ve isteklerini bildirmek için kullandıkları araçlar içerisinde
belirtmişlerdir.
 Araştırmaya katılan işletmelerde anket çalışmasına katılanların tamamı daha
önce herhangi bir müşteri ilişkileri eğitimi almıştır. Bu sonuç, ilişkisel pazarlama
alanında yapılan bu çalışmanın sonuçlarının anlamlılığı açısından çok önemlidir.
İlişkisel pazarlama uygulamalarının en temel amacı, alıcıda satıcıya yönelik bağlılık
yaratmaktır. Bağlılık oluşumunda ise ilişkisel pazarlama araçları ve sonuçları
arasındaki bağı sağlayan tatmin, işletme ve çalışanlara duyulan güven v.b. önemli
ilişkisel aracıların olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle ilişkisel pazarlama
çalışmalarının başarısında çalışanların payı çok büyüktür. Müşteri ilişkileri alanında
eğitimli olan çalışan, işini daha bilinçli yapacak ve böylece daha olumlu sonuçlar elde
edebilecektir.
 Araştırmaya katılanlar yoğun bir biçimde ilişkisel pazarlama uygulamaları
gerçekleştirdiklerini belirtmişlerdir. Günümüz küresel rekabet ortamında faaliyet
gösteren işletmeler varlıklarını koruyabilmek; rekabet gücünü artırmak için müşteri
değeri oluşturmak, müşteri memnuniyeti sağlama/artırma ve müşteri aidiyeti sağlama
amaçlarının gerçekleştirilebilmesi müşteriyle uzun dönemli ilişki geliştirebilme ve
bunu sistematik bir biçimde sürdürebilmeye bağlıdır. Bu bakımdan ilişkisel pazarlama
faaliyetleri, işletmeler açısından salt pazarlama birimlerinde değil işletmenin genel
performans kriterleri açısından da kritik önem taşımaktadır.
 Araştırmaya katılan yetkililer; “müşterilerimizle ilgili tüm bilgiler düzenli
olarak toplanmakta ve ilgili birimlere dağıtılmaktadır” ifadesine çok önemli ölçüde
katılmaktadırlar. İşletmelerin müşterileri ile iletişiminin sürekliliğinin sağlanması,
müşteri istek ve ihtiyaçlarının belirlenerek karşılanması ve ilişkisel pazarlama
faaliyetlerinin başarılı bir biçimde yürütülebilmesi için müşterilerin istemli/istemsiz
ürettiği bilgileri kayıt altına alacak bir sisteme sahip olmak gerekmektedir. Elde edilen
bilgiler, salt pazarlama ve satış birimlerine değil, işletmenin tüm fonksiyonlarına
dağıtılarak planlama, koordinasyon, yürütme ve denetleme faaliyetlerine biçim
verilmesi sağlanmaktadır. Bu bakımdan müşterilerle ilgili oluşturulacak veri tabanı
işletmenin geneline hitap eden bir tarzda yapılandırılmaktadır.
287
Araştırmaya katılan satış yetkilileri; “işletmemizde, mevcut müşterilerimiz için
tuttuğumuz müşteri bilgileri veri tabanımız, onlara sunacağımız mal/hizmetlerde
belirleyici olmaktadır” ve “işletmemizde, müşteri bölümlerinin kârlılığını etkin bir
şekilde izlemekteyiz” ifadelerine de önemli ölçüde katılmaktadır. Otomobil satış
yetkilileri; müşterilerden sürekli bir biçimde elde edilen bilgilere dayanarak başta satış
kampanya seçenekleri olmak üzere; müşteriye sunulacak hizmetlerin neredeyse
tamamında değişiklikler yapabilmektedirler. Otomobil sektöründeki model çeşitliliği
ve buna bağlı olarak fiyat farklılığını dikkate alarak; segmente edilmiş müşteri
gruplarının her birinin ayrı ayrı karlılığını takip etmek; müşteri veri tabanları sayesinde
mümkün olabilmektedir.
 Araştırmanın sonuçları incelendiğinde araştırmaya katılanların işletmeleri
için müşterilerinin sadakatini sağlamanın önemini belirttikleri görülmektedir. İlişkisel
pazarlama uygulamalarının temelinde “müşteri sadakati” ve “ömür boyu müşteri
değeri” oluşturabilme yatmaktadır. Bu bakımdan araştırmaya katılanlar da bu görüşü
destekleyerek müşteri sadakatinin işletmeler açısından önemli olduğunu teyit
etmişlerdir. Müşterilerin hayat boyu değerinin hesaplanarak işletmeye sağlayacağı
uzun dönemli kârı planlamak araştırmaya katılanlar açısından oldukça önemlidir.
Araştırmaya katılanlar çalıştıkları işletmelerini rakiplerinden ayıran özelliğin
müşterilerle kurulan ilişki olduğunu belirtmişlerdir. İlişkisel pazarlama, müşteri ile
işletme arasında kurulan sağlıklı ilişki temelinde yükselen bir pazarlama modelidir.
Araştırmaya katılanlar; kaybedilen müşterilerin geri kazanılmasının önemli
olduğu görüşüne de yüksek oranda katıldıklarını belirtmişlerdir. Müşteri sadakati
ilişkisel pazarlama ve müşteri ilişkileri yönetimi uygulamalarında başarı için önemli
bir role sahiptir.
Araştırmaya katılanlar müşterilerine verilen sadakât kartlarının işletmeleri için
sadık müşteri sağlamada önemli birfonksiyona sahip olduğunu belirtmişlerdir. Sadakat
kartı sistemi, işletme müşterilerinin, daha önce ihtiyaçlarını karşılamak için tercih
ettikleri bir işletmeyi tekrar bir ihtiyaç doğması halinde yine aynı işletmeden
karşılamalarını amaçlayan bir uygulama türüdür. İşletmeler tarafından hazırlanan ve
özel müşterilerine verilen bu sadakat kartları; müşteriler tarafından cüzdan, çanta vb.
eşyalar içerisinde taşınabilir özelliğe sahiptir. İşletme, bu kartı müşterilerine vererek,
müşterilerinin kendilerini işletme için özel müşteri hissetmesini sağlamayı
288
hedeflemektedir. Ayrıca müşteri sadakat kartları sayesinde müşterilerin bilgilerine
saniyeler içerisinde ulaşmak mümkün olmaktadır.
Araştırmaya katılanlar, işletmeleri için kârlılıklarını artırmanın, mevcut
müşterileri elde tutmanın
önemli olduğunu ve promosyon ve kampanya
uygulamalarının yeni müşteriler edinmede önemli fonksiyona sahip olduğunu
belirtmişlerdir.
 Araştırmaya katılanlara göre işletme üst yönetimleri ilişkisel pazarlamaya
büyük önem vermektedir. İlişkisel pazarlama uygulamalarının işletme üst yönetimi
tarafından önemsenmesi, ilişkisel pazarlama uygulamaları ve performansa etkisi
açısından da önemli sonuçlara yol açmaktadır. Üst yönetimin uygulama kararlılığı;
müşteri değerinin oluşturulması ve müşteri aidiyetinin artırılması açısından da kritik
öneme sahiptir. İşletmede çalışan personelin bu konuda eğitilmesi; geleceğe yönelik
stratejilerin belirlenmesi ve bu konudaki politikaların oluşturularak kararlılıkla
uygulanması üst yönetime bağlıdır.
Araştırmaya katılanlara göremüşterilerin memnuniyetinde, satış sonrası
hizmetler önemli role sahiptir. İlişkisel pazarlama uygulamalarının en önemli
adımlarından biri olan satış sonrası hizmetler müşteri aidiyetinin sağlanması ve
sürdürülmesi açısından büyük öneme sahiptir. Araştırmaya katılanlar, marka ve imaj
oluşturmanın, ilişkisel pazarlama uygulamalarının önemli amaçlarından biri olduğu
ifadesine katılmaktadırlar. İlişkisel pazarlama uygulamaları açısından müşteri aidiyeti
oluşturabilmek için marka ve imaj yönetimi uygulamaları çok önemlidir.
Araştırmaya katılanlar; çalıştıkları işletmeler için tüm müşterilerinin aynı
derecede öneme sahiptir olduğu ifadesine her ne kadar ortalamanın üstünde bir
değerde katıldıklarını belirtseler de diğer ifadelere kıyasla en düşük oranda katılım bu
ifadeye olmuştur. Bunun temel nedeni; ilişkisel pazarlama uygulamalarında
müşterilerin segmentasyonu ve her bir segmente edilmiş gruba farklı müşteri ilişkileri
stratejileri geliştirilmiş olmasından kaynaklanabilir. Her müşterinin aynı derecede
öneme sahip olmadığı sadece otomobil satış sektöründe değil birçok sektör için de
geçerli olduğu bilinmektedir. Müşteri profilinin heterojen olduğu, segmente edilebilir
289
durumda olan birçok farklı müşteri grubunun olduğu bir alanda müşterilere standart
yaklaşımlarla hizmet vermek doğru ve yeterli olmayacaktır.
 Araştırmaya katılanların ilişkisel pazarlama uygulamalarının personele
yönelik faaliyetler üzerindeki etkileri açısından “ilişkisel pazarlama kapsamında
verilen eğitim programları personelin müşterilerle olan ilişki kalitesini arttırma
üzerinde” oldukça etkili olduğu görüşünde oldukları sonucuna ulaşılmaktadır.
İşletmelerde sürekli bir biçimde verilen ilişkisel pazarlama eğitimlerinin müşterilerle
iletişimin kalitesini artırdığı; satış yöneticilerle olan görüşme sırasında da yaygın bir
biçimde dile getirilmiştir. İlişkisel pazarlama uygulamalarının başarısı; bu konuda
verilen eğitimler ve uygulamaların sürekli takibi ile mümkündür. Bununla birlikte;
araştırmaya katılanlar “ilişkisel pazarlama kapsamında verilen eğitim programları
işletme personelinin performansını arttırma üzerinde” oldukça etkili olduğunu
düşünmektedirler. İlişkisel pazarlama uygulamalarının “eğitim sonucu personel
performansındaki gelişimin ödüllendirilmesi, personel memnuniyeti üzerinde”,
“personelin ödüllendirilmesi; işletmeye olan bağlılığı üzerinde”, “ilişkisel pazarlama
kapsamında verilen eğitim programları satış ve pazarlama verimliliğini artırmada”,
“ilişkisel pazarlama kapsamında verilen eğitim programları satış ve pazarlama
verimliliğini artırmada” oldukça etkili olduğu görülmektedir.
İlişkisel pazarlama hem iç müşteri hem de dış müşteri memnuniyetini hedefleyen
bir pazarlama uygulamasıdır. Dolayısıyla yaptığı işten, çalışma ortamından,
performans değerleme kriterlerinden, ücret yönetiminden, kariyer haritasından,
motivasyon uygulamalarından, ast-üst ilişkilerinden v.b. uygulamalardan memnun
olan çalışan işini mutlu bir şekilde yapacak ve bu olumlu durumda müşterilere pozitif
bir biçimde yansıyacaktır. Araştırmada elde edilen sonuçlar da bu açıklamaları
destekler niteliktedir.
 Araştırmaya katılanlar ilişkisel pazarlama uygulamalarının müşterilere
yönelik faaliyetlere etki düzeyi açısından kârlı müşterilerin elde tutulması ve uzun
dönemde işletmenin kârlılığı üzerinde çok etkili olduğunu düşünmektedir. Uygulama
sonuçlarından da anlaşılacağı gibi gibi ilişkisel pazarlama faaliyetlerinin temel
amaçlarından biri kârlı müşterilerin elde tutulması ve uzun dönemli kârlılığının
290
sürdürülmesidir.
Bu
bakımdan
araştırmaya
katılanlar
ilişkisel
pazarlama
uygulamalarının kârlı müşterileri elde tutma açısından çok etkili olduğunu
düşünmeleri olağan karşılanmalıdır.
Bununla birlikte ilişkisel pazarlama faaliyetleri müşterinin elde ettiği faydayı
arttırarak daha fazla müşteri değeri oluşturmada, işletmelerin taahhütlerini yerine
getirmesi müşterilerin işletmeye olan güveni üzerinde ve ilişkisel pazarlama
faaliyetleri müşteri açısından beklenen ve algılanan riski azaltma konularında da çok
etkili olduğu görülmektedir.
Araştırmada, müşteri memnuniyetini sağlamanın işletmenin sadık müşterilerinin
artmasında çok etkili olduğu şeklinde değerlendirildiği görülmektedir. Sadık müşteri
kazanmanın temel yolu müşteri memnuniyetidir. İşletme ile girdiği ilişkiden memnun
ayrılan müşteri, bir sonraki ihtiyacında aynı işletmeyi tercih etme eylemi içerisinde
olacaktır. Bununla birlikte araştırmaya katılanlar; ilişkisel pazarlama faaliyetleri
işletmelerin müşterilerine sunduğu hizmetin kalitesi üzerinde de önemli ölçüde etkili
olduğunu düşünmektedir.
Sonuç olarak, ilişkisel pazarlama uygulamalarının
işletmelerin müşteri sayısını artırma üzerinde olumlu bir etkisi vardır. İşletmelerin
ilişkisel pazarlama faaliyetlerinin“ömür boyu müşteri değeri” belirleme sonucu kârlı
müşterilere odaklanmaları, bu müşterilerin elde tutulmaları ve işletmenin taahhütlerini
yerine
getirmesi
üzerinde
de
çok
etkili
olduğu
araştırma
bulgularından
anlaşılmaktadır. Ancak araştırmada, ilişkisel pazarlama faaliyetlerinin müşterilerin
katlandığı maliyetleri azaltma açısından diğer seçeneklere göre etkisinin daha sınırlı
olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
 Araştırmaya katılanlar; ilişkisel pazarlama uygulamalarının işletmeye
yönelik faaliyetlere etki derecesine göre işletmelerin müşteri aidiyetini artırma
açısından çok önemli olduğu düşüncesindedirler. İlişkisel pazarlamanın temel
hedeflerinden biri müşteri aidiyeti sağlamaktır. Günümüzde diğer pek çok sektörde
olduğu gibi otomotiv satış sektöründe de müşterilerle uzun vadeli bir ilişki içerisinde
olmak önemlidir. Müşterinin kendini ilişki içerisinde olduğu işletmenin bir parçası gibi
hissetmesi, kendi görüş ve önerilerinin işletmenin geleceğini şekillendirmede etkili
olduğunu düşünmesi, işletme için değerli olduğunu hissetmesi v.b. konular müşteri
291
aidiyetini artırıcı uygulamalardır. Başarılı ilişkisel pazarlama uygulamaları, müşteri
aidiyetini artırmada işletmelere çok önemli katkılar sağlayacaktır.
İlişkisel pazarlama uygulamaları işletmelerin satış hacmini arttırma bakımından
da oldukça önemli bulunmuştur. İlişkisel pazarlama uygulamalarının temel hedefleri
arasında, işletmelerin kârlılıkları ve satış hacimleri üzerinde uzun vadede olumlu
katkılar yaratmak yer almaktadır. Şüphesiz başarılı ilişkisel pazarlama uygulamaları
işletmelerin satış hacimlerini olumlu yönde etkileyecektir.
İşletme açısından sadık müşterilerinuzun dönemde işletmenin finansal
performansını arttırma üzerinde etkisi de katılımcılar tarafından oldukça önemli
bulunmuştur.
İlişkisel
pazarlama
uygulamaları
müşteri
sadakati
sağlayan
uygulamalardır. Sadık müşteri ise uzun vadede işletmenin finansal performansına
olumlu geri dönüşler sağlayacaktır. Bununla birlikte araştırmaya katılanlar, ilişkisel
pazarlama uygulamalarının işletmelerin müşteri sayısını arttırma üzerinde önemli
ölçüde etkili olduğunu,ilişkisel pazarlama faaliyetleri sonucu müşterilerden elde edilen
geri bildirimlerin yeni ürün geliştirme açısından etkili olduğunu,ilişkisel pazarlama
sonucunda oluşturulacak işletme imajının yeni müşterilerin işletmeyi tercih etmesi
üzerinde etkisinin olduğunu ve ilişkisel pazarlama faaliyetleri sonucunda müşterilerle
kurulacak ilişkinin kalitesinin rakiplerce kolaylıkla taklit edilemeyeceğinden dolayı
işletmenin rekabetçi üstünlüğünü artıracağını düşünmektedirler.
Araştırma verileri incelendiğinde ilişkisel pazarlama faaliyetlerininmüşterinin
satın alma karar sürecini azaltma açısından önemli olduğusonucuna daulaşılmaktadır.
İlişkisel pazarlama uygulamaları sadakat programları v.b. uygulamalarla müşteri ile
işletme arasında özel bir bağ kurulmasını sağlayan ve dolayısıyla müşterilerin karar
süreçlerini hızlandırmayı hedefleyen uygulamalardır. Bu noktadan hareketle araştırma
sonucunda ulaşılan bu değerler, sonuçların anlamlı olduğu şeklinde değerlendirilebilir.
Ayrıca ilişkisel pazarlama faaliyetleri sonucu müşterilerin ağızdan ağıza olumlu
reklam yapması, satış ve pazarlama maliyetlerini azaltma açısından da önemli
bulunmuştur. Bu durum; işletmelerde ilişkisel pazarlama uygulamalarının başta
müşteri değeri oluşturma olmak üzere, müşteri memnuniyeti, müşteri aidiyeti ve
292
müşteri sayısı gibi temel pazarlama performans göstergelerine olumlu etkisi olduğunu
göstermesi açısından anlamlıdır.
 Araştırmaya katılanlara göre otomobil yetkili satış acentelerinde üç yıl
öncesine göre ilişkisel pazarlama uygulamalarının, işletmenin genel performans
düzeylerine
etki
düzeyi
günümüzle karşılaştırıldığında; ilişkisel pazarlama
uygulamalarının bütün performans göstergelerinde zamanla daha olumlu etkiye sahip
olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Günümüzde ilişkisel pazarlama uygulamaları üç yıl
öncesine ve işletmelerin rakiplerine göre;müşteri memnuniyeti sağlamada, işletmenin
pazar payında, verimliliğinde, satışlarında, ürünlerinin kalitesinde, amaçlarına ulaşma
düzeyinde, kârlılığında, yenilikçiliğinde, ürün ve hizmet teslim hızında, servis
kalitesinde, marka bağlılığında, kurumsal itibarında, çalışan memnuniyetinde olumlu
etkiye sahiptir. Araştırmaya katılanlar ilişkisel pazarlama uygulamalarının işletme
performansına olumlu katkı sağladığını düşünmektedirler. İlişkisel pazarlama
uygulamaları başta müşteri memnuniyeti olmak üzere, müşteri değerini artırma,
müşteri aidiyeti sağlama gibi müşteri odaklı performans ölçütlerinin yanısıra
işletmenin genel performans kriterleri üzerinde de olumlu etkiye sahiptir.
 Araştırmaya katılan işletmelerin ilişkisel pazarlama uygulamalarının genel
işletme performansı üzerinde bir etkisinin olup olmadığını tespit etmek amacıyla
ilişkisel pazarlama uygulama düzeyine bağlı olarak işletme performansındaki
değişiklik belirlenmeye çalışılmıştır.Bu bağlamda araştırmaya katılan işletmelerin
ortalama yaşam sürelerinin işletme performansına olan etkisi ölçülmüştür.
 Araştırmaya katılanlardan 64’ü mensubu oldukları işletmeleri düşük düzeyde
ilişkisel pazarlama uygulanana işletme olarak ve 121’i de yüksek düzeyde ilişkisel
pazarlama uygulayan işletme olarak sınıflandırılmıştır. Rakiplere göre işletmenin
pazar payı, rakiplere göre işletmenin verimliliği, rakiplere göre işletmenin satışları,
rakiplere göre işletme ürünlerinin kalitesi, rakiplere göre işletmenin kârlılığı, rakiplere
göre işletmenin yenilikçiliği, rakiplere göre işletmenin servis kalitesi vetoplam
performans ölçütlerine ilişkin sonuçlar her iki grup için de anlamlıdır. Sonuçlardan da
anlaşıldığı gibi yüksek düzeyde ilişkisel pazarlama uygulayan işletmelerin
performansı dahaiyidir.
293
 Araştırmaya ilişkin tüm hipotezler kabul edilmiştir. Her bir faktöre ilişkin
ortalama değerlerden de anlaşılacağı gibi, her bir faktörünönem dereceleri farklı
olmakla birlikte her biri işletmelerin ilişkisel pazarlama faaliyetlerinde dikkate alınan
önemli faktörlerdir.
Buraya kadar yapılan değerlendirmeler, kuramsal ve amprik bulgular ışığında
işletme yöneticilerine şu önerilerde bulunmak mümkündür:
1. Bir işletmenin rekabetçi üstünlüğü, müşterileriyle uzun dönemli ilişkiler
kurmasına ve müşteri bağlılığını yaratmasına bağlıdır. Bu bakımdan, pazar liderliğini
ya da rekabette üstün konumu hedefleyen bir işletme için müşteri değeri oluşturmak
kritik bir öneme sahiptir. İşletme yöneticilerinin; müşterilerinin temel bilgileri başta
olmak üzere müşterilerle uzun dönemli ilişki kurmak için gereken tüm bilgilerin kayıt
altına alındığı bir sistemi yapılandırması gerekmektedir. İlişkisel pazarlama
uygulamalarının başarısı açısından bu son derece önemlidir.
2. İşletme yöneticileri; günümüzde giderek azalan ancak kârlılık ve rekabet
gücünü koruyabilmek için kritik öneme sahip olan müşteri bağlılığına önem
vermelidir. Bunu sağlayabilmek için Müşteri Sadakat Programlarına önem verilmesi
gerekmektedir.
3. İlişkisel pazarlama uygulamalarının başarısında eğitim programları oldukça
önemlidir. Çalışanlara verilecek eğitimlerin sürekliliği ve çeşitliliği, ilişkisel
pazarlama performansını oldukça etkilemektedir. Bu bakımdan standart eğitimler
yerine müşteri odaklı, çözüm üreten, müşteriyle uzun vadeli ilişkiler geliştirmeyi
hedefleyen eğitimlerin sürekli verilmesi gerekmektedir.
4. İşletme yöneticileri; yeni müşteriler elde etme çabası kadar varolan
müşterilerle ilişkileri geliştirici çalışmalar yapmak durumundadır. Mevcut müşterileri
korumak; ilişkisel pazarlama çalışmaları açısından da kritik öneme sahiptir. Bu
bakımdan pazarlama politikalarının başarısı açısından mevcut müşterilere önem
verilmeli ve uzun dönemli ilişki kurmaya yönelik stratejiler geliştirilmelidir.
5. İşletme yöneticileri; portföylerinde yer alan müşterilerini çeşitli kriterlere
göre segmente ederek, her bir gruba yönelik özel uygulamalar tasarlamalıdır. Dünyada
ve Türkiye’de sayıları hızla artan kişiye özel uygulamaları müşteri memnuniyetini
artırdığı gibi müşteri bağlılığını da önemli ölçüde etkilemektedir.
294
6. İşletme yöneticileri; müşterilerin istek ve ihtiyaçlarındaki değişimi sürekli
takip etmekle birlikte müşterileri tarafından tercih edilme nedenlerini de araştırmalıdır.
Beğeni ve ihtiyaçlar çok çeşitlidir ancak müşterilerin işletmeyi tercih nedenlerinin
saptanması durumunda, bu doğrulta ilişkisel pazarlama çalışmalarına ağırlık
verilebilir.
7. İşletme yöneticileri; müşterilerle ilişkileri yürütüldüğü kanalların sayısını
artırmalıdır. Müşterilerle satış personelinin doğrudan iletişimi oldukça önemli olmakla
birlikte bunun yanısıra Internet başta olmak üzere telefon, posta, kiosklar, sosyal
paylaşım siteleri, çağrı merkezleri, danışma hatları ve diğer görsel medya araçlarının
da kullanılması gerekmektedir. Müşteriler; mümkün olduğunca farklı ve etkin
kanallarla işletmeye ulaşabilmeli, her türlü öneri/istek/şikayetlerini kolaylıkla
iletebilmelidir.
8. Satış sonrası servis faaliyetleri ve müşterilere verilen hizmetler; müşteri
memnuniyeti ve bağlılığı açısından kritik öneme sahiptir. Bu bakımdan işletme
yöneticileri, müşterilerle satış sonrası iletişim faaliyetlerine önem vermeli, satış
sonrası müşterilerle iletişimi sürekli hâle getirecek birim kurmalı ve etkin takibini
yapmalıdırlar. Müşterilerle uzun dönemli ilişkiler kurma ve müşteri değeri oluşturma
açısından bu son derece önemlidir.
9. Müşteri memnuniyetinin sağlanmasında yeni ürün geliştirme ve müşterilerin
bilgilendirilmesi önemlidir. İlişkisel pazarlama uygulamaları sonucunda müşterilerden
elde edilen bilgiler doğrultusunda yeni ürün ve hizmet tasarımı geliştirerek müşteri
beklentilerini karşılama ve aşma mümkün olabilir. Bu bakımdan işletme
yöneticilerinin müşterilerden elde edilen bilgiler doğrultusunda ürün ve hizmetlerinde
yeniliğe önem vermesi ve yapılan yeniliklerin de hedef müşterilere etkin bir biçimde
sunulması gerekmektedir.
10. İlişkisel pazarlama uygulamaları işletmelerde entegrasyonu ve bir bütünsel
bakış açısını gerektirir. Pazarlama birimi dışında işletmenin diğer departmanlarının da
pazarlama hedefleriyle uyumlu bir biçimde çalışarak, uzun dönemli müşteri ilişkisi
kurabilme
hedefi
doğrultusunda
çalışması
gerekir.
Bu
bakımdan
işletme
yöneticilerinin pazarlama dışındaki birimleri ilişkisel pazarlama konusunda
bilgilendirmesi ve aynı hedef doğrultusunda amaç paylaşımını gerçekleştirmesi
gerekir.
295
Bu çalışmanın, işletmelerde ilişkisel pazarlama uygulamalarının performansa
etkileri ile ilgili kuramsal bilgilerin yanında, pratikte bu uygulamaların nasıl
değerlendirildiğini alan araştırması ile sunması ve elde edilen verilerin istatistiksel
yöntemlerle yorumlanması açısından ileride yapılacak çalışmalar için güvenilir
bilgiler sunacağına inanılmaktadır. Bununla birlikte; gelecekte yapılacak çalışmalar
için aşağıdaki öneriler geliştirilmiştir:
 Araştırmanın Konya ilindeki yetkili otomobil satış acentelerini kapsaması
çalışmanın
önemli
sınırlayıcılarından
birisi
olmuştur.
Gelecekte
yapılacak
çalışmalarda, dünyada ve Türkiye’de son derece dinamik bir yapıya sahip olan
otomobil sektörünün diğer alanlarında (tedarikçiler, ana distribütörler, bağımsız satış
birimleri) gerçekleştirilebilir.
 İlişkisel pazarlama uygulamalarının işletme performansına etkilerine yönelik
bu çalışma, gelecekte, belirli farklı sektörler arasında yapılarak karşılaştırmalı bir
araştırma gerçekleştirilebilir.
 Bu çalışmada ilişkisel pazarlama uygulamalarının işletme performansına
etkileri ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir. Pazarlama alanında günümüzde yaygın bir
biçimde kullanılan diğer postmodern pazarlama yöntemlerinin işletme performansına
etkileri ayrı ayrı ya da birlikte araştırma konusu olabilir.
 Bu çalışmada; araştırmanın geri dönüş oranını artırabilmek ve belirli bir
teknik bilgi gerektiren soruların tam olarak cevaplanabilmesini sağlamak amacıyla
anket formları işletmelerde konuyla ilgili yetkililere gönderilmiştir. İşletmelerin
tamamını ilgilendiren bilgilerin ölçülmesinde sadece satışla ilgili kişilerden
yararlanılması yerine, çalışmada ölçülmek istenilen konularla ilgili işletmenin diğer
birimlerinde çalışan uzman ve deneyimli kişilerden yararlanılmasının gelecekte
yapılacak çalışmalar için daha yararlı olacağı düşünülmektedir.
Küreselleşmeyle birlikte bilgi çağı, rekabetin daha yoğun olduğu yeni iş yapma
anlayışını ortaya çıkarmıştır. Bu yeni anlayış, müşterilerin satın alma davranışları ve
onları etkileyen tüm unsurları da etkilemiştir. Teknolojinin baş döndürücü bir hızla
gelişimi, pazarın küreselleşmesi, yoğun rekabet ortamı işletmeleri; geleneksel yönetim
kalıplarının dışına çıkmaya, değişimin hızına ayak uydurmaya zorlamaktadır.
İşletmelerin günümüz koşullarında uluslararası rekabet piyasalarında yaşamlarını
296
sürdürebilmeleri için, tüm kaynaklarını etkin ve hassas bir şekilde planlamaları ve
yönetmeleri gerekmektedir.
Piyasalardaki aktör sayısının artması, iletişim ve ağ teknolojilerindeki
gelişmeler, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yoğun kullanımı, ürün ve hizmetlerdeki
çeşitlilik, bilgi paylaşımındaki kolaylıklar; hızlı, mobil, beklentileri yüksek, değişken
bir yaşam tarzı ortaya çıkarmıştır. İşletme ile müşteri arasında kurulan değişim
ilişkisindeki güç, üretici ya da satıcı taraftan müşteri tarafına doğru yön değiştirmiştir.
Bu değişim müşterileri, yoğun bir şekilde birçok farklı pazarlama silahı ile karşı
karşıya bırakmıştır. İşletmeler açısından ise; müşteri ile ilişki ve etkileşim içerisinde
olabilmenin önemi netleştirmiştir. Müşteri ile ilişkinin bu kadar önemli olduğu
günümüz rekabet koşullarında, müşteriler ile kurulan bu ilişkilerin kalıcı olabilmesi
için işletmelerin; pazardaki eğilimleri ve gelişmeleri, müşterilerin beklentilerini,
müşterilerin ihtiyaçlarını iyi tanımaları ve müşteri odaklı bir pazarlama anlayışını
benimsemeleri gerekmektedir. Günümüzde müşteri hakkında tüm bilgilere
ulaşabilmek adına kullanılabilecek en önemli pazarlama iletişim araçlarından biri
“ilişkisel pazarlama”dır.
İlişkisel pazarlama; tüketiciye, satın aldığı mal ya da hizmeti imal eden ya da
piyasaya sunan işletmenin, bu satın alınan mal ya da hizmette, üretim sürecinden nihai
tüketiciye ulaştırılmasına kadarki her bir süreçte emeği geçen ve değer zincirinin bir
parçasını temsil eden bütün çalışanları gibi işletmeye karşı bağlılık duygusu
verebilmeyi hedefleyen bir pazarlama yaklaşımıdır.
Bir işletmenin rekabetçi üstünlüğü, müşterileriyle uzun dönemli ilişkiler
kurmasına ve müşteri bağlılığını yaratmasına bağlıdır. Bu yönde, pazar liderliğini ya
da rekabette üstün konumu hedefleyen bir işletme için müşteri bilgisi önemli bir değer
olarak görülmelidir. İlişkisel pazarlamanın özünde; tüketicilerin ilişki içerisinde
oldukları işletmelere karşı aileden biri gibi hissetmelerini sağlamak yatmaktadır.
Çalışmanın üçüncü bölümünde yer alan araştırma sonuçları incelendiğinde,
çalışmanın; ilişkisel pazarlama metodu uygulamaları ile işletme performansı
arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmak olan amacına ulaştığı görülmektedir.
297
KAYNAKLAR
Adjei, M., Clark, T., ve Melissa, N., (2010). Relationship Marketing in A B2C
Context: the Moderating Role of Personality Traits. Journal of Retailing and
Consumer Services, 17.
Akat, Ö., (2001). Uluslararası Pazarlama Karması ve Yönetimi. 4. Baskı, Ekin
Kitabevi Yayınları. Bursa.
Akçay, M. ve Okay, Ş., (2009). Otomotiv Yetkili Servislerinde Dış Müşteri
Memnuniyetine Etki Eden Faktörler Üzerine Bir Alan Araştırması: Denizli,
Aydın, İzmir Örneği. 5. Uluslararası İleri Teknolojiler Sempozyumu (IATS’09)
Bildiriler Kitabı. 13–15 Mayıs. Karabük.
Akgemci T., (2012): Stratejik Yönetim. Gazi Kitabevi. Genişletilmiş 13. Baskı.
Akın, M., (1999). Müşteri Tatmininin Devamlılığını Sağlamada Yeni Bir Yaklaşım:
Veri Tabanlı Pazarlama. Pazarlama Dünyası, 13 (73).
Aksoy, N. ve Ulukaya S., (2003). Müşteri İlişkileri Yönetimi ve Bir Model Önerisi,
Bitirme Tezi, Kocaeli Üniversitesi İ.İ.B.F., Kocaeli.
Altınöz, Ö., (2006). Turizm İşletmelerinde İlişkisel Pazarlama Faaliyetleri:
İstanbul’daki A Grubu Seyahat Acentalarında Bir Uyulama. Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Bolu.
Altıntaş, H., M., (2000). Tüketici Davranışları, Müşteri Tatmininden Müşteri
Sadakatine, İstanbul: Alfa Yayıncılık.
Altıntaş, M., H., (1999). Müşteri Tatmininden Müşteriye Değer Sağlama Analizine
Doğru Yapılanma ve Bir Analiz Önerisi. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Uludağ
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa.
298
Altıntuğ, N., (2011). Değerlere Hitap Eden Pazarlamanın Nostalji Boyutu,
Organizasyon ve Yönetim Bilimleri Dergisi, 3 (2). ISSN: 1309 -8039.
Altuğ, N., (2002). Pazarlama Karması Kavramında Gelişmeler. Pazarlama Dünyası
Dergisi, Yıl:16, Sayı 2.
Altunışık, R., Özdemir, Ş. ve Torlak, Ö., (2002). Modern Pazarlama. Adapazarı:
Değişim Yayınları.
Altunışık, R., Özdemir, Ş. ve Torlak, Ö., (2006). Modern Pazarlama. (4. Baskı).
İstanbul: Değişim Yayınları.
Altunışık, Remzi v.d., (2001). Sosyal Bilimlerde Uygulama Yöntemleri, SPSS
Uygulamalı, Adapazarı: Sakarya Kitabevi.
AMA. (1960), Marketing Definations, Chicago, 15.
Argan, M. ve Tokay A., (2004). Sanal Ortamda Ağızdan Ağıza İletişim Yaratma
Aracı: “Viral Pazarlama”. III. Bilgi Teknolojileri Kongresi Bildiriler Kitabı, 7-9
Ekim. Denizli.
Ariely, D., (2008). Predictably Irrational: The Hidden Forces that Shape Our
Decisions. New York: Harper Collins.
Armstrong, M., (1994). Performance Management. London: Kogan Page Limited.
Arslan, F., M., (2008). Küresel Pazarlama Yönetimi, “Teknolojik Çevre”. İstanbul:
Beta Yayıncılık.
Aslan, F., (2007). Yeşil Pazarlama Faaliyetleri Çerçevesinde Kafkas Üniversitesi
Öğrencilerinin Çevreye Duyarlı Ürünleri Kullanma Eğilimlerini Belirlemeye
Yönelik Bir Araştırma. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kafkas Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kars.
299
Aslan, S., ve Yılmaz, A., (2000). Modernizme Bir Başkaldırı Olarak Postmodernizm.
Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 2. Sayı 2. 94.
Ay, C., ve Ünal, A., (2002). Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler için Yeni Bir Pazarlama
Anlayışı: Guerilla Pazarlaması. Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Yönetim ve Ekonomi Dergisi, Cilt 9. Sayı 1-2. Manisa.
Babacan, M., ve Onat, F., (2002). Postmodern Pazarlama Perspektifi. Ege Akademik
Bakış Dergisi, 1 (1).
Baesens, B., Verstraeten, G., Van den Poel, D., Egmont-Petersen, M., Van Kenhove,
P., and Vanthienen, J., (2004). Bayesian Network Classifiers for Identifying the
Slope of the Customer Lifecycle of Long-Life Customers. European Journal of
Operational Research, 156(2).
Bagozzi, R., P., (1995). Reflections on Relationship Marketing Consumer Markets.
Journal of The Academy of Marketing Science, 23 (4).
Bakanauskas, A., ve Andrius J., (2010). Customer Value: Determination in Undefined
Environment, Organızacıju Vadyba: Sıstemınıaı Tyrımaı, 53.
Barnes, J., G., (1994). The Issues of Establishing Relationships with Customers in
Service Companies: When are Relationships Feasible and What Form Should
They Take?. Paper Presented at the Third Frontiers in Services Conference,
American Marketing Association and Vanderbilt University, Nashville, TN.
Bartlett, M. (2006). Blog: The New Word of Mouth, The Credit Union Journal,
November 13.
Barutçugil, İ., (2009). Müşteri İlişkileri ve Satış Yönetimi. İstanbul: Kariyer
Yayıncılık.
Barwise, P. ve Strong, C., (2002), Permission-Based Mobile Advertising, Journal of
Interactive Marketing, Winter, 16(1).
300
Baş, T., (2001). Anket. Ankara: Seçkin Kitabevi.
Bayram, Y., (2007). Postmodernizm Üzerine. Baykara Dergisi, Sayı: 5.
Baysal, A. (2006). Marka Mitolojisi: Ağızdan Ağıza Reklam, Yeni Pazarlama
Trendleri. İstanbul: MediaCat Yayınları, 2. Baskı.
Baysal, A., (2005). Yeni Pazarlama Trendleri. İstanbul: MediaCat Kitapları.
Bearden, William, O., T., N., Ingram ve R., Laforge W., (1995). Marketing: Principles
and Perspectives (2. Ed.). Boston: Irwin Inc.
Bejou, D., (1997). Relationship Marketing: Evolution, Present Statean Future.
Psyclogy & Marketing, 14(8).
Bergeron, B., (2002). Essentials of CRM (Guide to Customer Relationship
Management. John Wiley & Sons Inc., New York.
Berkowitz, E., N., Kerin R., A., Hartley, S., W. ve Rudelius, W., (2003). Marketing.
7th Edition, New York: McGraw Hill.
Berry, L., L., (1995). Relationship Marketing of Services - GrowingInterest, Emerging
Perspectives. Journal of the Academy of Marketing Science, 23 (4) Fall.
Berry, L., L., (2002). Relationship Marketing of Services - Perspectives From 1983
and 2000. Journal of Relationdship Marketing, 1 (1).
Bilge, F., A., (2004). Küresel Rekabet Ortamında, Rekabet Üstü Olabilmek için
Müşteri Odaklı Pazarlama Stratejileri. Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Konya.
Bill, D. ve O’Toole T., (2002). Strategic Market Relationships. England: John
Wiley&Sons Ltd.
Blythe, J., (1999). Essentials of Marketing, England: Financial Times - Pitman Publ.
301
Bolton, R., N., Lemon, K., N. ve Verhoef,
P., C., (2004). The Theoretical
Underpinning of Customer Asset Management: A Framework and Propositions
for Future Research. Academy of Marketing Science, 32(3).
Bowen, J. ve Shoemaker, S., (1998). Loyalty: A Strategic Commitment. Cornell Hotel
and Restaurant Administration Quarterly, 39 (1).
Bozkurt, İ., (2004). İletişim Odaklı Pazarlama Tüketiciden Müşteri Yaratmak.
İstanbul: MediaCat Kitapları.
Brown, S., (1999). Retro-Marketing: Yesterday's Tomorrows, Today! Marketing
Intelligence and Planning, 17 (7).
Brown, S., (2001). Marketing: The Retro Revolution. London: Sage Publications.
Brown, S., Kozinets, R., V. ve Sherry, J., F. (2003). Sell me the Old, Old Story: Retro
Marketing Management and the Art of Brand Revival. Journal of Customer
Behaviors, 2/2.
Brown, T., J., Barry, T., E., Dacin, P., A. ve Gunst, R., F., (2005). Spreading the Word:
Investigating Antecedents of Consumers' Positive Word-Of- Mouth Intentions
and Behaviors in a Retailing Context. Journal of the Academy of Marketing
Science, 33(2).
Burton, N. ve Chadwick, S., (2009). ‘A Typology of Ambush Marketing: The Methods
and Strategies of Ambushing in Sport’, CIBS Working Paper No. 10,
http://www.coventry.ac.uk/researchnet/external/content/1/c4/53/26/v12457656
60/user/CIBS_WP10.pdf, Erişim Tarihi: 1 Ekim 2009.
Bülbül, H., (2003). Rekabet Üstünlüğü Sağlamada Ürün ve Süreç Yeniliği: Bilişim
Teknolojileri Uygulaması. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.
Bylthe, J., (2002). Pazarlama İlkeleri. (Çev. Prof. Dr. Yavuz Odabaşı). İstanbul: Bilim
Teknik Yayınevi.
302
Cannon, J., P. ve Jagdish, N., S., (1994). Developing a Curriculum to Enhance
Teaching of Relationship Marketing, Journal of Marketing Education, 16 (2).
Carl, W., J., (2006). What's All the Buzz About? Everyday Communication and the
Relational Basis of Word-of-Mouth and Buzz Marketing Practices, Management
Communication Quarterly (Mcq), 19 (4).
Cascino, A., E., (1962). Postmodern Marketing (1. Ed.). St. Paul: Amherst Wilder
Foundation.
Cemalcılar, İ., (1994). Pazarlama Kavramlar-Kararlar, İstanbul: Beta Basım Yayın.
Ceyhan, E., (2006). Veri Tabanlı Pazarlama ve Karayoluyla Yolcu Taşımacılığı Yapan
Firmalarda Bir Uygulama, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek
Lisans Tezi, Bursa.
Chamberlin, J., K., (1933). Types of Competition and the Theory of Strategy: Toward
an Integrative Framework. The Academy of Management Review, 11 (4).
Chaudhuri, A. ve Holbrook, M., B. (2002). Product-Class Effects on Brand
Commitment and Brand Outcomes: The Role of Brand Trust and Brand Affect.
Journal of Brand Management, 10 (1).
Chaudhuri, A. ve Holbrook, M., B., (2001). The Chain of Effects from Brand Trust
and Brand Affect to Brand Performance: The Role of Brand Loyalty. Journal of
Marketing, 65 (2).
Chiarelli, N. (2006). The Global Rise of Word of Mouth. Brand Strategy, October.
Chien, C. ve Moutinho, L., (2000). The External Contingency and Internal
Characteristic of Relationship Marketing, Journal of Marketing Management,
16 (6).
Christopher, M., Payne, A. ve Ballantyne, D., (2004). Relationship Marketing:
Creating Stakeholder Value, Oxford: Butterworth Ltd.
303
Clow, K., E. ve Baack, D., (2004). Integrated Advertising, Promotion, & Marketing
Communications. Prentice Hall, New Jersey.
Cristopher, M., Payne, A., Ballantyne, D., (1991). Relationship Marketing: Bringing
Quality, Customer Serviceand Marketing Together, Oxford: Butterworth Heinemann Ltd.
Crosby, L.A., Evans, K., R., Cowles, D., (1990). Relationship Quality in Services
Selling: An Interpersonal Influence Perspective. Journal of Marketing, 54.
Croteau, A., M., ve Li, P., (2003). Critical Success Factors of MIY Technological
Initiatives, Canadian Journal of Administrative Sciences, 20(1).
Cyr, D. v.d., (2006). The Role of Social Presence in Establishing Loyalty in E-Service
Environments, Interacting with Computers, www.elsevier.com/locate/intcom,
Erişim Tarihi: 03.04.2009.
Czinkota, R., M. ve Ronkanien, A., I., (1995). International Marketing, 4. Ed. The
Dryden Pres, USA.
Çabuk, S. ve Nakiboğlu, B., (2003). Çevreci Pazarlama ve Tüketicilerin Çevreci
Tutumlarının Satın Alma Davranışlarına Etkileri İle İlgili Bir Uygulama.
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 12 (12).
Çetinel, S., (2005). Pazarlama Planı El Kitabı (1. Baskı). Ankara: TOBB Yayınları.
Çınar, A., T., (2007). İşletmelerde Müşteri Hizmeti ve Müşteri Memnuniyeti İle Farklı
Bankalar ve Bölgeler İçin Müşteri Memnuniyetini Belirlemeye Yönelik
Uygulama. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Adnan Menderes Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Aydın.
Çınar, M., (2005). Küresel Sermaye ve Ulus-Devlet Üzerine Etkileri, Toplum ve Bilim,
Sayı: 56.
304
Çiçek, R., (2002). İlişki Pazarlamasının Uygulanması ve Hastane Performansına
Etkisi Üzerine Bir Araştırma. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Marmara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Çoroğlu, C., (2002). Modern İşletmelerde Pazarlama ve Satış Yönetimi.İstanbul:Alfa
Yayınları.
Çöz, O., (2001). Turizm İşletmelerinde Pazarlama (2. Basım). Ankara: Turhan
Kitabevi.
Davis, F., (1979). Yearning for Yesterday: A Sociology of Nostalgia. New York: Free
Press.
Deighton, J., (2005). Interactive Marketing Tecnologies: Implications for Consumer
Research. Advences in Consumer Research, 22 (1).
Demir, F., O. ve Kırdar, Y., (2006). Müşteri İlişkileri Yönetimi: CRM, Review of
Social, Economic & Business Studies, Cilt 7, Sayı 8.
Demir, F., O., (2008). Pazarlamanın Nostaljik Oyunu: Retro Markalama, İstanbul
Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 33.
Demir, H., ve Şahin, A., (2001). Endüstriyel Malların Pazarlanmasında İlişki
Pazarlamasının Önemi. Pazarlama Dünyası, Yıl: 15 (3).
Dimitriades, Z,. S., (2006). Customer Satisfaction, Loyalty and Commitment in
Service Organizations: Some Evidence from Greece. Management Research
News, 29 (12).
Doğan, S. ve Kılıç, S., (2007). Örgütsel Bağlılığın Sağlanmasında Personel
Güçlendirmenin Yeri. Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Dergisi, Temmuz-Aralık. Sayı: 29.
Donaldson B. ve O’Toole T., (2002): Strategic Market Relationships, England: John
Wiley&Sons Ltd.
305
Dovaliene, A., & Virvilaite, R. (2008). Customer Value and Its Contribution to the
Longevity of Relationship with Service Provider: The Case of Theatre Industry,
Engineering Economics, 1(56).
Doyle, P., (2003). Değer Temelli Pazarlama. İstanbul: MediaCat Yayınevi.
Duran,
M.,
(2002).
Bire
Bir
Pazarlama:
Müşteri
Merkezli
Yaklaşım.
www.danismend.com, Erişim Tarihi: (26.04.2005).
Ecer, F., ve Canıtez, M., (2004). Pazarlama İlkeleri Teori ve Yaklaşımlar (1. Basım).
Ankara: Gazi Yayınevi.
Egan, John (2001). Relationship Marketing Exploring Relational Strategies in
Marketing. England: Financial Times Prentice Hall.
Eiriz, V. ve Wilson, D., (2006). Research in Relationship Marketing: Antecedents,
Traditions and Integration. European Journal of Marketing, 40 (3/4).
Ekinci, B, T., (2007). Yeşil Pazarlama Uygulamalarında Yaşanan Sorunlar ve Örnek
Bir Uygulama. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Engel, A., L., (2006). The Best of the Buzz, Adweek, 47 (33).
Ennew, C. T., Ashish K., B., ve Derek L., (2000). Managing Word of Mouth
Communication: Empirical Evidence From India, International Journal of Bank
Marketing. 18(2).
Erdem, A., (2006). Tüketici Odaklı Bütünleşik Pazarlama İletişimi. İstanbul: Nobel
Yayın Dağıtım.
Erk, Ç., (2009). Müşteri İçin Değer Yaratma, Müşteri Sadakati Oluşum Süreci ve
Şirket Performansına Etkileri Üzerine Bir Araştırma. Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Edirne.
306
Eroğlu, E., (2005). Müşteri Memnuniyeti Ölçüm Modeli. İ.Ü. İşletme Fakültesi
İşletme Dergisi, 34.
Esen, H. ve Kayador, V., (2009). Yavuz Turgul Sinemasında Nostalji. Selçuk
Üniversitesi Akademik Dergisi, Temmuz (1).
Eser, Z., (2007). Nostaljinin Pazar Bölümleme Değişkeni Olarak Kullanılması Üzerine
Kavramsal Bir Çalışma. Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Fakültesi Dergisi,
Sayı 1.
Etzel, J., M., Walker, J., B. ve Stanton J., W., (2001). Marketing International Edition
(1. Ed.). London: The Mc Graw Hill Co.
Evanschitzky, H., v.d. (2006). The Relative Strength of Affective Commitment in
Securing Loyalty in Service Relationships. Journal of Business Research, 59.
Fattah, H., M., (2000). Viral Marketing is Nothing New. Technology Marketing
Intelligence, 20 (10).
Fırat A., F., ve Clifford J., S., (1997). From Segmentation to Sragmentation, Markets
and Marketing Strategy in the Postmodern Era, European Journal of Marketing,
Vol. 31, No. 3-4.
Fırat, A., F., (1992). Postmodernism and the Marketing Organization, Journal of
Organizational Change Management, 5 (1).
Gallagher,
B.,
(2004).
Gerilla
Pazarlama
ve
Markalaşma.
http://www.marketingturkiye.com/yeni/Soylesiler/Soylesi_Detay.aspx?id=28,
Erişim Tarihi: 20.03.2012.
Gegez, A., E., (2007). Pazarlama Araştırmaları. (2. Basım). İstanbul: Beta Basım A.Ş.
Gel, O., C., (2002). CRM Yolculuğu, İstanbul.
307
Genç, K., Y. ve Ayyıldız, H., (2006). KOBİ’lerde Yeşil Pazarlama Uygulamaları, 3.
KOBİ’ler ve Verimlilik Kongresi Bildiriler Kitabı, 17-18 Kasım. İstanbul:
Golden Medya Matbaacılık.
Gerson, R., (1997). Müşteri Tatmininde Süreklilik. (Çev: Tülay Saveşer). İstanbul:
Rota Yayınları.
Godin, S., (2001). İzinli Pazarlama. (Çeviren: Serpil Demirci). (1. Basım). İstanbul:
Rota Yayınları.
Godin, S., (2007). Mor İnek: Farklı Olun ve İşinizi Geliştirin. (Çeviren: Serpil
Demirci). (10. Basım). İstanbul: Elma Yayınevi.
Gordon, I., H., (1998). Relationship Marketing: New Strategies, Techniquesand
Technologies to Win the Customers You Want and Keep Them Forever. Ontario:
John Wiley&Sons Canada Ltd.
Gökçe, O., v.d. (2001). Bilimsel Araştırma Teknikleri. Konya.
Gronholdt, L., Martensen, A., Kristensen, K., (2000). The Relationship Between
Customer Satisfaction and Loyalty: Cross-Industry Differences. Department of
Marketing. Copanhagen Business School. Denmark.
Grönroos, C., (1994). From Marketing Mixto Relationship Marketing - Towards a
Paradigm Shift in Marketing. Management Decision, 32 (2).
Grönroos, C., (1997). Keynote Paper: From Marketing Mix to Relationship Marketing
- Towards a Paradigm Shift in Marketing. Management Decision, 35 (4).
Grönroos, C., (2000). Service Management and Marketing: A Customer Relationship
Management Approach (2nd Edition). Chichester: John Wiley and Sons.
Grönroos, C., (2004). The Relationship Marketing Process: Communication,
Interaction, Dialogue, Value. The Journal of Business&Industrial Marketing, 19
(2).
308
Grönroos, C., (2006). Service Management and Marketing: A Customer Relationship
Management Approach. (2nd Ed.). Wiley&Sons Ltd.
Gummesson, E., (1996). Relationship Marketing and Imaginary Organisations: A
Synthesis. European Journal of Marketing, 30 (2).
Gummesson, E., (2002). Relationship Marketing in The New Economy. Journal of
Relationship Marketing,1 (1).
Güleş, H., K., (1996). The Impact of Advanced Manufacturing Technologies on BuyerSupplier Relationships in the Turkish Automative Industry, Yayımlanmamış
Doktora Tezi, The University of Leeds, School of Business and Economic
Studies, Leeds.
Gülmez, M., ve Kitapçı, O., (2003). İlişki Pazarlamasının Gelişimi ve Yakın Geleceği.
Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 4 (2).
Günay, N., Kesken, J. ve Akgüngör, S.,
(1999). Pazar Yönlülük Kavramının
Belirleyicileri ve Sonuçları: İzmir İmalat Sanayi Örneği, 4. Ulusal Pazarlama
Kongresi, 21. Yüzyılın Eşiğinde Ulusal Pazarlama, Antakya-Hatay, 18-20
Kasım.
Güven, G., N., (2010). Konaklama İşletmelerinde İlişkisel Pazarlama Uygulamaları.
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
Güven, Ö., Z., (2007). İlişkisel Pazarlama Ekseninde Otel İşletmelerinde Müşteri
Bağlılığının Öncel ve Sonuçlarının Belirlenmesine Yönelik Bir Model
Geliştirilmesi. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Kütahya.
Hacıefendioğlu, Ş. ve Çolular, N., (2008). İlişkisel Pazarlamada Güven Unsuru ve Otel
İşletmelerinde Uygulama. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, 16 (2).
309
Halim, E. ve Kayador, V., (2009). Yavuz Turgul Sinemasında Nostalji. Selçuk
Üniversitesi Akademik Dergisi, Temmuz.
Haugland, S., A., (1999). Factors Influencing the Duration of International BuyerSeller Relationship. Journal of Business Research, Vol: 46.
Helm, S., (2000). Viral Marketing-Establishing Customer Relationship by ‘Word of
Mouse’. Electronic Markets, 10 (3).
Hennig-Thurau, T. ve Klee A., (1997). The Impact of Customer Satisfaction and
Relationship Quality an Customer Retention: A Critical Reassessment and
Model Development. Psychology&Marketing, 14 (8).
Hennig-Thurau, T., Gwinner, K., P. ve Gremler, D., D., (2002). Understanding
Relationship Marketing Outcomes; An Integration of Hotel Sector Loyalty
Programmes. International Journal of Contemporary Hospitality Management,
12 (1).
Hill, M., (1988). Marketing Management (Twelfth Edition). New York.
Hoek, J. and Gendall, P., (2002). Direct-to-Consumer Advertising Down Under: An
Alternative Perspective and Regulatory Framework. Journal of Public Policy &
Marketing, 21(2).
Hoek, J. ve Gendall, P., (2002). Direct-to-Consumer Advertising Down Under: An
Alternative Perspective and Regulatory Framework. Journal of Public Policy &
Marketing, 21 (2).
Hunt, S., D., Derozier, C., (2004). The Normative Imperatives of Business and
Marketing Strategy: Grounding Strategy in Resource-Advantage Theory.
Journal of Business and Industrial Marketing, 19 (1).
İlter, D., P., (2005). Bireysel Banka Müşterilerinin Memnuniyetinin Ölçülmesi ve Bir
Uygulama. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Eskişehir.
310
İnal, M., E. ve Demirer, Ö., (2001). İlişki Pazarlamasına Genel Bir Bakış. Pazarlama
Dünyası Dergisi, Y. 15.
İnal, M., E., (1996). İlişki Pazarlaması, Pazarlama Dünyası Dergisi, İstanbul.
İslamoğlu, A., H. v.d., (2006). Hizmet Pazarlaması. (1. Baskı). İstanbul: Beta Basım.
İslamoğlu, A., H., (1999). Pazarlama Yönetimi (Stratejik ve Global Yaklaşım). (1.
Baskı). İstanbul: Beta Basım Yayım.
İslamoğlu, Ahmet, H., (2000). Pazarlama Yönetimi (2. Baskı). İstanbul: Beta Basım
Yayım.
Jackson, R. ve Wang P., (1995). Strategic Database Marketing, NTC. Business Book
Comp., USA.
Jagdish, N., Sheth ve Parvatiyar, Atul, (1995a). Relationship Marketing in Consumer
Markets: Antecedents and Consequences. Journal of the Academy of Marketing
Science, 23 (4).
Johri, L., M. ve Sahasakmontri, K., (1998). Green Marketing of Cosmetics and
Toiletries in Thailand. Journal of Consumer Marketing, 15 (3).
Jurvetson, S., (2000). What Exactly is Viral Marketing? Red Herring.
Kalafatis, S., Pollard, M., East, R., Tsogas, M., H. (1999). Green Marketing and
Ajzen’s Theory of Planned Behavior: A Cross-Market Examination. Journal of
Consumer Marketing, Vol.16. No.5. UK.
Kandampully, J. ve Duddy, R. (1999). Relationship Marketing: A Concept Beyond the
Primary Relationship. Marketing Intelligence and Planning, 17 (7).
Karabacakoğlu, C., (2002). Çağdaş Pazarlama Yönetiminde Yeni Bir Açılım: Müşteri
İlişkileri Yönetimi. Anahtar Dergisi, Ankara.
311
Karafakioğlu, M., (2012). Küresel Pazarlama Yönetimi (Birinci Baskı). İstanbul: Beta
Yayın.
Karalar, R. ve Ersoy, N., F., (2003). Yeni Ekonomide Pazarlamanın Değişen Rolü. II.
Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi Bildiriler Kitabı. İzmit.
Kaser, D., (2007). The Art of Generating Buzz. Information Today, 24 (7).
Kaşıkçı, E., (2002). Para-Mosyon Pazarlamanın 7 P’si. İstanbul: Kariyer Developer.
Kaşıkçı, E., (2007). Promosyon Stratejileri, 4P Değil, 8P Zamanı (1. Baskı). İstanbul:
Resital Yayıncılık.
Kaşlı, M., İlban, M., O., ve Şahin B., (2009). Modern Pazarlama Stratejileri: AB ve
Türk Turizmi. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 8 (27).
Kaya, Y. ve Tekin, R., (2007). Veritabanı ve Uygulamaları. Papatya Yayıncılık
Eğitim, İstanbul.
Keh, H., T. ve Lee, Y., H. (2006). Do Reward Programs Build Loyalty for Services?
The Moderating Effect of Satisfaction on Type and Timing of Rewards. Journal
of Retailing, 82(2).
Keleş, C., (2007). Yeşil Pazarlama Tüketicilerin Yeşil Ürünleri Tüketme Davranışları
ve Yeşil Ürünlerin Tüketiminde Kültürün Etkisi ile İlgili Bir Uygulama.
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Adana.
Kendall, C. and Metz, T., (2003). Ambush Marketing and the Beijing Olympics:
Lessons from the Australian Experience. Intellectual Property Forum, 55.
Kıral, C., (2004). İnsan Faktörü. CRM Pro. Sayı 3.
Kırcova, İ., (1999). İnternette Pazarlama. İstanbul: Beta Basım Dağıtım.
Kırım, A., (1998). Yeni Dünyada Strateji ve Yönetim. İstanbul: Sistem Yayıncılık.
312
Kim, K., J., Jeon, I., J., Park, J., C., Park, Y., J., Kirn, C., G., Kirn, T., H., (2007). The
Impact of Knox. S. Loyalty-Based Segmentation and The Customer
Development Process. Expert Systems with Applications, 32.
Kirby, J. ve Marsden, P., (2005). Connected Marketing: The Viral, Buzz and Word of
Mouth Revolution, Taylor & Francis.
Kitapçı, O., (2008). Veri Tabanlı Pazarlama. (Editörler: K. Çatı ve İ. Varinli). Güncel
Pazarlama Yaklaşımlarından Seçmeler, Ankara: Detay Yayınları.
Koçel, T., (2003). İşletme Yöneticiliği: Yönetim ve Organizasyonlarda DavranışKlasik Modern Çağdaş Yaklaşımlar. İstanbul: Beta Yayınevi.
Kotler, P. v.d., (1999). Principles of Marketing, Second European Edition, London:
Prentice Hall Europe.
Kotler, P. ve Armstrong, G., (1989). Principles of Marketing (48. Ed.). New Jersey:
Prentice Hall International Editions.
Kotler, P. ve Armstrong, G., (1999). Principles of Marketing. New Jersey: PrenticeHall.
Kotler, P. ve Armstrong, G., (2001). Principles of Marketing. (International Edition).
New Jersey: Prentice Hall.
Kotler, P. ve Armstrong, G., (2009). Marketing: An Introduction. Upper Saddle River,
N. J.: Pearson Education.
Kotler, P., (1998). Marketing Management-Analysis, Planning and Control. (9. Int.
Ed.). New Jersey: Prentice-Hall.
Kotler, P., (1999). Pazarlama Yönetimi. İstanbul: Beta Basım Yayım.
Kotler, P., (2000). Pazarlama Yönetimi (Onuncu Baskı). (Çeviren: Nejat
Muallimoğlu). İstanbul: Beta Yayınları.
313
Kotler, P., (2000a). Kotler ve Pazarlama. (Çev. Ayse Özyağcılar). İstanbul: Sistem
Yayıncılık.
Kotler, P., (2000b). Pazarlama Yönetimi. (Çev: Nejat Muallimoğlu). (Millennium
Baskı). İstanbul: Beta Yayınları.
Kotler, P., (2001). Dijital Çağda Pazarlama. Capital Dergisi, İstanbul.
Kotler, P., (2003). A’dan Z’ye Pazarlama: Pazarlamayla İlgilenen Herkesin Bilmesi
Gereken 80 Kavram. (Çev. Aslı Kalem Bakkal). İstanbul: MediaCat Yayınları.
Kotler, P., (2003). Kotler ve Pazarlama (3. Basım). İstanbul: Sistem Yayıncılık.
Kotler, P., (2005). Pazarlama Yönetimi (10. Basım). (Çeviren: Nejat Muallimoğlu).
İstanbul: Beta Yayınları.
Kotler, P., (2009). Kotler ve Pazarlama “Pazar Nasıl Yaratılır, Nasıl Kazanılır, Nasıl
Kontrol Altına Alınır”. (Çev: Adnan Acar). İstanbul: Lifecycle Yayıncılık.
Kotler, P., Bowen, J. ve Makens, J., (1998). Marketing for Hospitality and Tourism
(2nd Ed.). Prentice Hall.
Kotler, P.,(2004). Günümüzde Pazarlamanın Temelleri. Optimist Yayınları.
Kotler, Philip (1997). Marketing Management. New Jersey: Prentice-Hall.
Kotler, Philip (2007). A’dan Z’ye Pazarlama: Pazarlamayla İlgilenen Herkesin
Bilmesi Gereken 80 Kavra. (5. Basım). (Çeviren: Aslı Kalem Bakkal). İstanbul:
Mediacat Yayın Hizmetleri.
Kotler, Philip ve Keller, K., L. (2006). Marketing Management (12th ed.). Upper
Saddle River, New Jersey: Pearson Prentice Hall.
314
Kozinets, R., B., Valck, K., Wojnicki, A.C. ve Wilner, S., J., S., (2010). Networked
Narratives: Understanding Word-of-Mouth Marketing in Online Communities.
Journal of Marketing, 74 (March).
Köksal, B., A., (1998). İstatistik Analiz Metodları. İstanbul: Çağlayan Kitabevi.
Kulabaş, Y. ve Sezgin, S., (2003). TORQUE - Müşteriyi Geri Döndürme Kuvveti/Bir
İlişkisel Pazarlama Modeli. İTÜ Dergisi\d Mühendislik, 2 (5), 78-84.
Kulaklı, A. ve Birgün, S., (2005). Müşteri Merkezli Operasyonel Bilgi Yönetimi için
Veri Yönetiminin Ölçülmesi. İstanbul Teknik Üniversitesi Dergisi, 2 (1).
Kumar, V., Timothy, R., Bohling ve Rajendra, N., L., (2003). Antecedentsand
Consequences of Relationship Intention: Implications for Transaction and
Relationship Marketing. Industrial Marketing Management, cilt:32.
Kurtuluş, K., (1989), İşletmelerde Uygulama Yöntem Bilimi. İstanbul: İstanbul
Üniversitesi İşletme Fakültesi, Yayın No 210.
Kutluöz, H., (2007). İlişkisel Pazarlama Çerçevesinde Alıcı ve Tedarikçi Arasındaki
İlişki Kalitesi ve Bir Uygulama. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir.
Küçük, E., (2009). Yeşil Pazarlama Etkinlikleri Açısından Yeni Ürün Geliştirme.
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul.
Levinson, J., C., (1993). Guerilla Marketing Excellence. Boston: Houghton Mitflin
Company.
Levinson, J., C., (1998). Guerrilla Marketing (3rd Edition). Boston: Houghton Mifflin
Company.
Levinson,
J.,
C.,
(2008).
Guerilla
Insights.
www.gmarketing.com/tactics/weekly167.html, Erişim Tarihi: 20.05.2012.
315
Levinson, J., C., ve Lautenslager, A., (2006). 30 Günde Gerilla Pazarlama. (Çev:
Dinç Tayanç). İstanbul: MediaCat Kitapları.
Levinson, J., C., ve Rubin, C., (1996). Guerrilla Marketing-On Line Weapons. New
York: Houghton Mifflin Company.
Lin, N., Tseng, W., Hung, Y., & Yen, D., C., (2009). Making Customer Relationship
Management Work: Evidence from the Banking Industry in Taiwan. The Service
Industries Journal. 29(9).
Lindstrom, M., (2006). Duyular ve Marka. İstanbul: Optimist Yayınları.
Longdin, L., )2009). Public Law Solutions to Private Law Problems: Major Event
Regulation Subverts Ip’s Internal Balance. J. I. P. L. P., 4(10).
Lusch, F., Robert ve Lusch, N., V., (1987). Principles of Marketing. California: Kent
Publishing Company.
Malthouse, E., C. ve Blattberg, R., C., (2005). Can We Predict Customer Lifetime
Value?, Journal of Interactive Marketing, Vol.19.
Mathur, L., ve Knowles, I., M., (2000). An Analysis of the Wealth Effects of Green
Marketing Strategies. Journal of Business Research, 50.
Matthyssens, P. ve W., J., J., (2006). Marketing and Sales:Optimization of a Neglected
Relationship. Journal of Business & Industrial Marketing, 21 (6).
Matzler, K., Grabner-Kräuter, S. ve Bidmon, S. (2008). Risk Aversion and Brand
Loyalty: The Mediating Role of Brand Trust and Brand Affect. Journal of
Product &Brand Management, 17 (3).
Mc Carthy, E., Joreme D., (1996). Basic Marketing; A Managerial Approach (12. ed.).
Homewood, 16: Irwin Inc.
Mc Charty, E., J. ve William, D., P., (1987). Basic Marketing. (9. Ed.). Medison:
Richard D. IrwinInc.
316
McKelvey, S., Grady, J., (2008). Sponsorship Program Protection Strategies for
Special Sport Events: Are Event Organizers Outmaneuvering Ambush
Marketers? Journal of Sport Management. 22(5).
Meenaghan, T., (1996). Ambush Marketing - A Threat to Corporate Sponsorship.
Sloan Management Review, 38(1).
Megdadi, Y., A. ve Nusair, T., T., (2011). Shopping Consumer Attitudes Toward
Mobile Marketing: A Case Study Among Jordanian User’s, International
Journal Of Marketing Studies, 3 (2).
Michaelson, G., A. ve Michaelson, S., W., (2007). Sun Tzu’dan Pazarlama Stratejileri.
(Çev: Aytül Özer). İstanbul: MediaCat Kitapları.
Miles, M., P., Covin, J., G., (2000). Environmental Marketing: A Source of
Reputational Competitive and Financial Advantage. Journal of Business Ethics.
Vol.23. USA.
Mucuk, İ., (2001). Pazarlama İlkeleri (13. Basım). İstanbul: Türkmen Kitabevi.
Mucuk, İ., (2004). Pazarlama İlkeleri ve Örnek Olaylar (14. Basım). İstanbul:
Türkmen Kitabevi.
Mucuk, İ., (2010). Pazarlama İlkeleri (18. Basım). İstanbul: Türkmen Kitabevi.
Murat, E., (2005). Müşteri İlişkileri Yönetimi ve Bir Enerji Firmasında Uygulaması.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Kayseri.
Mutlu, E., C., (1999). Uluslararası İşletmecilik. Beta Yayınları. İstanbul.
Naktiyok, A., (2003). Yönetici Değerleri ve Pazar Yönlülük Bir Uygulama. Erciyes
Üniversitesi İİBF Dergisi, Sayı: 20. Ocak-Haziran.
317
Nam, E., (2002). CRM ve Günümüz Şirketlerinin Müşteri Odaklılık Seviyelerini
Ölçmeye Yönelik Bir Model Önerisi. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Nemli, E. (2000), Çevre Yönetim Sistemi ve Çevreye Duyarlı İşletmecilik. İSO
Yayınları. Yayın No: 2000/11. İstanbul.
Newbold, P., (1988). Statistics for Business and Economics. Prentice-Hall Inc.
O’sullivan, E., L., Spangler, K., J., (1998). Experience Marketing, Venture Publishing
Inc..USA.
Odabaşı, Y. ve Oyman, M., (2002). Pazarlama İletişimi Yönetimi. İstanbul: Mediacat
Yayınları.
Odabaşı, Y., (1992). Yeşil Pazarlama Kavram ve Gelişmeler. Pazarlama Dünyası
Dergisi. Yıl:6. Sayı:36.
Odabaşı, Y., (2000). Satışta ve Pazarlamada Müşteri İlişkileri Yönetimi. İstanbul:
Sistem Yayınları.
Odabaşı, Y., (2001). Pazarlama Planı Rehberi. Ankara: KOSGEB Girişimciliği
Destekleme Merkezi Yayını.
Odabaşı, Y., (2004). Postmodern Pazarlama: Tüketim ve Tüketici. İstanbul: MediaCat
Kitapları.
Odabaşı, Y., (2005). Satışta ve Pazarlamada Müşteri İlişkileri Yönetimi. (5. Baskı).
İstanbul: Sistem Yayıncılık.
Ottman, J., E., R., Stafford, C. ve Hartman, L., (2006). Avoiding Green Marketing
Myopia, Environment, 48 (5).
318
Özilhan, D., (2004). Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) Uygulamalarının İşletme
Performansına Etkileri ve Konaklama İşletmelerinde CRM Uygulamaları,
Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Konya.
Öztürk, S., A., (1998). Hizmet Pazarlaması. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
Yayınları. No: 1028.
Pagani, M., (2004). Determinants of Adoption of Third Generation Mobile Multimedia
Services. Journal of Interactive Marketing, Vol.18, No. 3.
Palmatier, R., W., Scheer, L., K., Houston, M., B., Evans, K., R., ve Gopalakrishna,
S., (2007). Use of Relationship Marketing Programs in Building CustomerSalesperson and Customer-Firm Relationships: Differential Influences on
Financial Outcomes. International Journal of Research in Marketing, 24.
Palmer, R., Lindgreen, A. ve Vanhamme, J., (2005). Relationship Marketing: Schools
of Thought and Future Research Directions. Marketing Intelligence and
Planning, 23 (3).
Papatya, G., Papatya, N., (2001). Rekabet Becerisini Geliştirme Modeli Müşteri
İlişkileri Yönetimi. Infomag Aylık Bilgi ve İletişim Teknolojileri Dergisi,
İstanbul.
Payne, A. v.d., (1997). Relationship Marketing for Competitive Advantage:
Winningand Keeping Customers. Oxford: Butterworth-Heinemann.
Payne, A. v.d., (2003). Relationship Marketing for Competitive Advantage, Winning
and Keeping Customers, Oxford: Butterworth Heinemann,
Peltekoğlu, F., B., (2010). Kavram ve Kuramlarıyla Reklamcılık. İstanbul: Beta
Basım.
Peppers, D. ve Rogers, M., (1999). Enterprise One to One, New York: Doubleday.
Peppers, D. ve Rogers, M., (2008). Kazandıran Müşteri. İstanbul: Rota Yayınları.
319
Peppers, D., (1998). One-to-One Marketing. Capital Aylık Ekonomi Dergisi Özel,
Ekim.
Perili, S., (2004). Hizmet Pazarlamasında, Hizmet Kalitesi ve Müşteri Memnuniyeti:
Bankacılık Sektöründe Örnek Bir Uygulama. Yüksek Lisans Tezi, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara.
Phelps, J., E., (2004). Viral Marketing or Electronic Word-of-Mouth Advertising:
Examining Consumer Responses and Motivations to Pass Along Email. Journal
of Advertising Research, 44 (4).
Porter, E., M., (1991). Towards a Dynamic Theory of Strategy. Strategic Management
Journal, Special Issue, 12.
Pressey, A., D. ve Mathews, B., P., (2000). Barriers to Relationship Marketing in
Consumer Retailing. Journal of Services Marketing, 14 (3).
Pride, Williand, M. ve O., C., Ferrel (1989). Marketing Basic Concepts and Decisions
(15. Ed.), Boston: Houghton Mifflin Company.
Proctor, T. ve Kitchen, P., J., (2002). Communication in Postmodern Integrated
Marketing. Corporate Communications, Vol. 7. No. 3.
Rafiq, M. ve Ahmed, P., K., (1995). Using the 7Ps as a Generic Marketing mix: An
Exploratory Survey of UK and European Marketing Academics. Marketing
Intelligence & Planning, 13 (9).
Ranaweera, C. ve Prabhu, J., (2003). The Influence of Satisfaction, Trust and
Switching Barriers on Customer Retention on a Continuous Purchasing Setting.
International Journal of Service Industry Management, 14 (4).
Rao, S., ve Perry, C., (2002). Thinking About Relationship Marketing: Where Are We
Now? The Journal of Business and Industrial Marketing, 17 (7).
Rapaille, C., (2010). Kültür Kodu. İstanbul: FGP Yayıncılık.
320
Ravald, A. ve Grönroos, C., (1996). The Value Conceptand Relationship Marketing.
European Journal of Marketing, 30 (2).
Rex, E. ve Baumann, H., (2006). Beyond Ecolables: What Green Marketing Can Learn
From Conventional Marketing. Journal of CleanerProduction, 15.
Rıdvan K. ve Nezihe F., E., (2003). Yeni Ekonomide Pazarlamanın Değişen Rolü, II.
Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, İzmit.
Rızaoğlu, B., (2004). Turizm Pazarlaması. Ankara: Detay Yayıncılık.
Rich, M. K., (2000). The Direction of Marketing Relationships. The Journal of
Business & Industrial Marketing, Vol.15.
Rich, M., K., (2000). The Direction of Marketing Relationships, Journal of Business
& Industrial Marketing, Vol. 15, (2/3).
Richardson, M. ve Domingos, P., (2002). Mining Knowledge-Sharing Sites for Viral
Marketing. In ACM SIGKDD International Conference on Knowledge
Discovery and Data Mining (KDD).
Roberts, K., Sajeev, V. ve Rod, B., (2003). Measuring the Quality of Relationships in
Consumer Services: An Empirical Study. European Journalof Marketing, 37 (1).
Rogers, L., (1996). İlke ve Yöntemleriyle Pazarlama (2. Baskı). İstanbul: Epsilon
Yayıncılık.
Rona, A., L., (2005). Önce Ben Sonra Müşteri. İstanbul: Rota Yayınları.
Sabuncuoğlu, Z. ve Tokol, T., (1995). İşletme-I Temel Bilgiler. İstanbul: Rota Ofset.
Sami, Ş., (1986). Temel Türkçe Sözlük, Sadeleştirilmiş ve Genişletilmiş Kamus-ı
Türki. İstanbul: Tercüman Gazetesi.
321
Sandler, R., (2001). How to Create an Infectious Viral Campaign. Digital Marketing,
2 (1):1.
Savaşçı, İ. ve Franko, V., K., (2001). İlişkisel Pazarlamanın Üniversite Öğrencilerinin
Hizmet Algılamaları Üzerindeki Etkisi, 6. Ulusal Pazarlama Kongresi Bildiriler
Kitabı. Erzurum: 40-41.
Schmitt, B. ve Simonson, A., (2000). Pazarlama Estetiği: Marka, Kimlik ve İmajın
Stratejik Yönetimi (Marketing Aesthetics) (Birinci Basım). (Çev: Zelal Ayman).
İstanbul: Sistem Yayıncılık.
Schoenbachler, D., D., Geoffrey, L., Gordon, D., Foley ve Spellman, L., (1997).
Understanding Consumer Database Marketing. Journal of Consumer Marketing,
14 (1).
Sernovitz, A., (2006). Word of Mouth Marketing, USA: Kaplan Publishing.
Sexton, D., (2006). Pazarlama 101: Pazarlamanın Güçlü Fikirleri Daha Fazla
Müşteri Edinmek ve Onları Tutmak İçin Nasıl Kullanılır (1. Basım). (Çeviren:
N. Kıvılcım Yavuz). İstanbul: Mediacat Yayın Hizmetleri.
Seyidoğlu, H., (1993). Bilimsel Araştırma ve Yazma El Kitabı (Genişletilmiş 5. Baskı).
İstanbul: Gutem Yayınları.
Seyidoğlu, H., (1998). Uluslararası İktisat. İstanbul: Gutem Yayınları.
Shani, D. ve Sandler, D., (1998). Ambush Marketing: Is Confusion to Blame for the
Flickering of the Flame? Psychologyand Marketing, 15.
Shelby, D., H. ve Derozier, C., (2004). The Normative Imperatives of Business and
Marketing Strategy: Grounding Strategy in Resource - Advantage Theory.
Journal of Business and Industrial Marketing. 19 (1).
322
Sheth, J., N. ve Parvatiyar A., (1994). Relationship Marketing Theory, Methods, And
Applications. Atlanta, GA: Emory University. Center for Relationship
Marketing.
Sheth, J., N. ve Parvatiyar A., (1995). The Evolution of Relationship Marketing.
International Business Review. 4 (4).
Sheth, J., N., Rajendra S., S., ve Arun, S., (2000), The Antecedents and Consequences
of Customer-Centric Marketing. Journal of the Academy of Marketing Science,
28(1).
Shoemaker, S. ve Lewis, R., C., (1999). Customer Loyalty: The Future of Hospitality
Marketing. Internetional Journal of Hospitality Management.18, (4).
Silverman, G., (2001). The Secrets of Word of Mouth Marketing, New York: American
Management Assocation.
Simkin, L., (2000). Marketing is Marketing - Maybe!. Marketing Intelligence and
Planning. Vol. 18, No. 3.
Smutkupt, P., Krairit, D. ve Esichaikul, V., (2010). Mobile Marketing: Implications
For Marketing Strategies, Mobile Marketing Association, 5 (2).
Sommers, M., S., Barnes, J., G., Stanton, W., J., Etzel, M., J. ve Walker, B., J., (1992).
Fundamentals of Marketing. USA: McGraw-Hill Ryerson Limited.
Steenhaut, S. ve Van Kenhove, P., (2005). Relationship Commitment and Ethical
Consumer Behaviour in a Retail Setting: The Case of Receiving too much
Change at the Checkout. Journal of Business Ethics, 56(4).
Sun, T., Seounmi, Y., Guohua W. ve Mana, K., (2006). Online Word-of-Mouth (or
Mouse): An Exploration of Its Antecedents and Consequences, Journal of
Computer-Mediated Communication, 11(4).
Swift, R., (2001). Accelerating Customer Relationship, New York: Prentice-Hall.
323
Şahin, A. (2004), Müşteri Odaklı Pazarlama Yöntemleri, 1. Bası, Şubat, İstanbul: Beta
Basım.
Şahin, A. ve Demir H., (2001). Endüstriyel Malların Pazarlanmasında İlişki
Pazarlamasının Önemi. Pazarlama Dünyası Dergisi, Y. 13. İstanbul.
Şendur, F., (2009). İlişkisel Pazarlama Çerçevesinde Müşteri Değeri Yaratmanın
Önemi: Bankacılık Sektöründe Bir Araştırma, Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi. Balıkesir.
Şimşek, G., (2007). Pazarlama İletişimi “Gayri Resmi” Silahı: Tuzak Pazarlama ve
Uygulanan Stratejiler. Selçuk İletişim, 5 (1).
Şimşek, M. Ş. ve Çelik, A., (2012). İşletme Bilimlerine Giriş (14. Baskı). Ankara:
Eğitim Kitabevi.
Şimşek, M., Ş., (2003). İşletme Bilimlerine Giriş. Konya: Adım Matbaacılık ve Ofset.
Şimşek, M., Ş., (2006). İşletme Bilimlerine Giriş. Konya: Adım Matbaası.
Tanakinjal, G., H., Deans, K., R. ve Gray, B., J., (2007). Management of PermissionBased Mobile Marketing Diffusion: A Conceptual Model, International Journal
of Business and Management. 2 (6).
Tao, Y. ve Rosa Yeh, C., (2003). Simple Database Marketing Tools in Customer
Analysis and Retention. International Journal of Information Management. 23.
Taşkın, E., (2003). Öğrenen Pazarlama. İstanbul: Değişim Yayınları.
Tek, Ö., B., (1999). Pazarlama İlkeleri - Türkiye Uygulamaları Global Yönetimsel
Yaklaşı. Beta Yayımları. (8. Baskı). İstanbul.
Tek, Ö., B., (2010). Pazarlama İlkeleri Türkiye Uygulamaları Global Yönetimsel
Yaklaşım (11. Baskı). İstanbul.
324
Tekin, M., (2011). Toplam Kalite Yönetimi, Konya: Günay Ofset.
Tekin, M., Güleş, H., K. ve Öğüt, A., (2007). Değişim Çağında Teknoloji Yönetimi.
Ankara: Gazi Kitabevi.
Tekin, M., ve Çiçek, E., (2005). İşletmelerde Rekabet Üstünlüğü Sağlamada Farklı Bir
Yaklaşım: Değer Temelli Pazarlama. V. Ulusal Üretim Araştırmaları
Sempozyumu Bildiriler Kitabı. İstanbul.
Tekin, M., ve Zerenler, M., (2012). Pazarlama (Birinci Baskı). Konya: Günay Ofset.
Thomas, Micheal J. (2000). Commentary: Princely Thoughts on Machiavelli,
Marketing and Management. European Journal of Marketing, 34 (5/6).
Thusy, A., Morris, L., (2004). From CRM to Customer Experience: A New Realm for
Innovation, Business Digest. Paris.
Tinsley, B., D., (2002). Relationship Marketing Strategic Array. Business Horizons,
January-February.
Toivo, S., A., (1996). The Theoritical and Philosophical Underpinnings of
Relationship Marketing: Enviromental Factors Behind the Changing Marketing
Paradigm. European Journal of Marketing, 30 (2).
Tokol, T., (1994). Pazarlama Yönetimi (5. Baskı). Bursa: Uludağ Üniversitesi
Basımevi.
Too, H., Y., Souchon, A., L., ve Thirkell, P., C., (2001). Relationship Marketing and
Customer Loyalty in a Retail Setting: A Dyadic Exploration. Journal of
Marketing Management, 17.
Toros, N., (2009). Alternatif Pazarlama Yöntemi Olarak Ağızdan Ağıza Pazarlamanın
Etkinliği Üzerine Bir Sektör Analizi. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Marmara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. İstanbul.
Trembly, A., C., (2000). Customer Relationship. Vol:104. No:14.
325
Tsai, M., Tsai, C., & Chang, H. (2010). The Effect of Customer Value, Customer
Satisfaction and Switching Costs on Customer Loyalty: An Empirical Study of
Hypermarkets in Taiwan. Social Behavior and Personality, 38(6).
Tuğrul, S., M., (2009). Müşteri Sadakati Sağlamada Bir Pazarlama Aracı Olarak
Müşteri İlişkileri Yönetimi ve Algılanışı Üzerine Bir Araştırma. Marmara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
Ulaga, W. ve Andreas E., (2006). Relationship Value and Relationship Quality:
Broadening the Nomological Network of Business-to-Business Relationships,
European Journal of Marketing, Vol: 40. No: 3-4.
Umit, S., Bititci, Trevor, T. ve Carsten, B., (2000). Dynamics of Performance
Measurment Systems, International Journal of Operations & Production
Management, 20 (6).
Uncles, M. ve Gilles, L., (1997). Editorial, International Journal of Research in
Marketing, 14 (5).
Uydacı, M., (2002). Yeşil Pazarlama-İş Ahlakı ve Çevresellik Açısından Yaklaşımlar.
İstanbul: Türkmen Kitabevi.
Uzkurt, C., (2007). Müşteri Değeri ve Tatmininin Satın Alım Sonrası Gelecek
Eğilimlere Etkisi Üzerine Ampirik Bir Çalışma. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, 17.
Uzunoğlu, E., (2007). Müşteri Odaklı Pazarlama Anlayışına Göre Değer Yaratma: Bir
Model Olarak Değer İletim Sistemi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF
Dergisi, 2(1). 14 (5).
Ülgen, H. ve Mirze, S., K., (2004). İşletmelerde Stratejik Yönetim. İstanbul: Literatür.
Ünüsan, Ç. ve Sezgin, M., (2007). Pazarlama İlkeleri (1. Baskı). İstanbul: LiteraTürk
Yayınevi.
326
Varey, R., J., (2002). Relationship Marketing: Dialogueand Networks in the Ecommerce Era. England: John Wileyand Sons Ltd.
Varinli, İ., (2006). Pazarlamada Yeni Yaklasımlar. Detay Yayıncılık. 1. Basım.
Ankara.
Walter, A., Thilo M., Helfert G., ve Ritter, T., (2003). Functions of Industrial Supplier
Relationships and Their Impact on Relationship Quality. Industrial Marketing
Management, Vol: 32.
Wever, H, G., (1996). Strategic Enviromental Management Using TQEM and ISO
14000 for Cometitive Advantage. USA: John Wiley and Sons Inc. I. Title.
Winer, R., S., (2000). Marketing Management. Upper Saddle River. New Jersey:
Prentice Hall.
Wrenn, B., Stevens R., E., ve Loudon D., L., (2007). Marketing Research: Text and
Cases. 2nd ed. Binghamton, NY: Haworth Press.
Yamamoto, G., T., (2005). Pazarlamada Yeni Trendler. PI: Pazarlama ve İletişim
Kültürü Dergisi. 4 (12).
Yereli, A., N., (2001). Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) ve Günümüz
Türkiye’sindeki Yeri. Yönetim ve Ekonomi Dergisi, Manisa.
Yıldızel, A., (2002). Müşteri İlişkileri Yönetiminde Bilgi Teknolojilerinin Kullanımı.
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. İstanbul.
Yim, C., K. ve Kanan, P., K., (1999). Consumer Behavioral Loyalty: A Segmentation
Model and Analysis. Journal of Business Research, Vol. 84.
Yolaç, G., (2007). Müşteri İlişkilerinde İletişimin Rolü, Marmara Üniversitesi Öneri
Dergisi, Cilt :7. Sayı: 27.
327
Yozgat, U., Tacer, M., (2002). Müşteri İlişkileri Yönetimi Araçlarından Çağrı
Merkezlerinin İşletmeler için Stratejik Önemi, Uygulamadan Bir Örnek: Garanti
Bankası Çağrı Merkezi. 10. Ulusal Yonetim Kongresi Bildiri Kitabı, Antalya.
Yücel, M. ve Ekmekçiler Ü., S., (2008). Çevre Dostu Ürün Kavramına Bütünsel
Yaklaşım; Temiz Üretim Sistemi, Eko-Etiket, Yeşil Pazarlama. Elektronik
Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:7. Sayı: 26.
Yüksel, B., (1999). İşletme Müşteri İlişkilerinin Kişisel Boyuta İndirgeyerek Kişisel
Kişileştirme Stratejisinin Rolü. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler
Fakültesi Dergisi, 3: 1 (17).
Yüksel, H., (2002). Üretim Yönetimi Fonksiyonları ile Çevre Yönetim İlkelerinin
Bütünleştirilmesi: Çevreye Duyarlı Üretim. Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları,
3 (2).
Yükselen, C., (2010). Pazarlama. Ankara: Detay Yayıncılık.
Zeithaml, V. and Bitner, M., J., (2003), Services Marketing. 3rd ed. McGraw-Hill
Irwin. Boston. MA.
Zengin, Y., (2006). Değer Yaratan Müşteri İlişkileri Yönetimi, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi. İstanbul.
Zhang, J., (2008). Brand Experiential Value Scales for Limited-Service Hotels, Doctor
of Philosophy Thesis. Purdue University West Lafayette, Indiana.
Zineldin, M., (2000). Total Relationship Management (TRM) and Total Quality
Management (TQM). Managerial Auditing Journal, Vol:15. No:½.
Zinkhan, M., G., (2002). Relationship Marketing: Theory and Implementation.
Journal of Market Focused Management, Vol: 5.
328
EKLER:
Ek1:Araştırmada Kullanılan Anket Formu
Sayın Yetkili;
Bu anket; Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı’nda yürütülen ve amacı ilişkisel
pazarlama uygulamalarının işletme performansı üzerine etkilerini tespit etmek olan bir bilimsel çalışmaya
yöneliktir. Ankete verdiğiniz cevaplar bilimsel amaçlı bir araştırmada kullanılacak olup, vereceğiniz tüm bilgiler
GİZLİ tutulacaktır. Araştırmanın sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi ve amaçlarına ulaşabilmesi için sizin
vereceğiniz cevaplar çok büyük önem taşımaktadır.
Yoğun iş temponuz arasında çok değerli vaktinizden 10-15 dakikalık bir kısmı ankete ayırmanız bizi çok memnun
edecektir. İstenirse çalışma tamamlandığında sonuçlar sizinle paylaşılacaktır.
İlginize çok teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz…
Prof. Dr. Mahmut TEKİN
Selçuk Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü
Kampüs/Konya
Danışman
Arş. Gör. Esen ŞAHİN
Selçuk Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü
Kampüs/Konya
eboztas@selcuk.edu.tr
1.BÖLÜM
Anketin bu bölümünde, cevapların sınıflandırabilmesi için gerekli bazı demografik bilgiler istenmektedir.
Vereceğiniz bilgiler gizli tutulacak ve sadece bu araştırma kapsamında akademik amaçla kullanılacaktır.
1. İŞLETMEYİ TANITICI BİLGİLER:
1.1. İşletmenizin;
Adı:
Adresi:
Kuruluş Yılı:
Telefon-Fax:
E-Posta:
İşletmenizde Çalışan Sayısı:
( ) 10’dan az
( ) 11-20 arası
( ) 20’den çok
Pazarlama Alanında Eğitim Almış Çalışan Sayısı:
1.2. Anketi dolduran kişinin;
İşletmedeki Görevi:
Eğitim Düzeyi:
2.BÖLÜM
Anketin bu bölümünde, işletmenizin satış ve pazarlama faaliyetlerine ve müşterilerine dair genel bilgilere
ulaşmak istenmektedir. Lütfen her sorunun cevabını karşısındaki alternatiflerden uygun olanı işaretleyerek ve
gerekli açıklamayı karşısındaki boşluğa yazarak belirtiniz.
1.Genel olarak en çok satış yapılan müşteri profiliniz
kim/kimlerden oluşmaktadır?
()
()
()
()
()
2.İşletmenizin satış ve pazarlama faaliyetlerindeki temel
amacını önem derecesine göre işaretleyiniz?
( ) Mevcut müşterileri korumak
( ) Yeni müşteriler kazanmak
329
3.İlişkisel pazarlama konusunda bilginiz var mı?
( ) Var
4.Müşterilerinize özel ürün ve hizmetler sunuyor musunuz?
( ) Evet
( ) Hayır
5.İşletmenizin sürekli müşterilerinin sizi neden tercih
ettikleri hakkında bilginiz var mı?
( ) Var
( ) Yok
6.Size göre sürekli müşterileriniz tarafından tercih edilme
nedenleriniz nelerdir? (Birden fazla seçenek işaretlenebilir)
( ) Müşteriye özel hizmet sunma
( ) Marka imajı
( ) Sık kullanıcı programları
( ) Sadakat programları
( ) Uygun fiyat olanağı
( ) Hizmet kalitesinin yüksek olması
( ) Özel ilgi gösterme
( ) Personelin tutum ve davranışları
( ) Güven duyması
( ) Ürün seçeneğinin çok olması
( ) Geçmiş tecrübelerindeki memnuniyet
( ) Referanslarımızın etkisi
( ) İş tecrübemiz
( ) Satış sonrası hizmetlerden memnuniyet
( ) Diğer (Belirtiniz)
……………………………………………………
………………..…………………………………..
( ) Sadakat programı var
( ) Sık kullanıcı programı var
( ) Yok
( ) Var
( ) Yok
( ) Satış personeli ile
( ) Internet vasıtasıyla
( ) Posta yoluyla
( ) Telefon aracılığıyla
( ) Diğer (Belirtiniz)
……………………………………………………
………………..…………………………………..
( ) Evet
( ) Hayır
7.Müşterilerinize yönelik her hangi bir sadakat veya sık
kullanıcı programınız var mı?
8.Internet web adresiniz var mı?
9. Müşteri ilişkilerinizi hangi kanal/kanallarla
yürütmektesiniz? (1’den 3’e kadar önem derecine göre
sıralayınız)
10.Müşterilerle etkileşimlerinize dair bilgileri depoladığınız
bir veri tabanınız var mı?
11.Müşteri veri tabanınızda aşağıdaki bilgilerden hangileri
yer almaktadır?
330
( ) Yok
Müşterinin demografik özelliklerine ilişkin;
( ) Adı ve soyadı
( ) Yaşı
( ) Cinsiyeti
( ) Medeni hali
( ) Eğitim durumu
( ) Mesleği
( ) Gelir
( ) Doğum günü
( ) Evlilik yıldönümü
( ) İletişim adresi
( ) Diğer(Belirtiniz)………………………………
Müşterilerinizin psikografik özelliklerine ilişkin;
( ) Kişisel özellikleri
( ) Yaşam tarzı
( ) Otomobil tercihleri
( ) Tüketim alışkanlıkları
( ) Hobileri
( ) Diğer (Belirtiniz)………………………………
Müşterilerin satın alma davranışlarına ilişkin;
( ) Satın alma sıklığı
( ) Satın alma eylemi içerisinde olduğu dönemler
( ) Ödeme tercihleri
( ) Müşteri istek, şikâyet ve önerileri
( ) Diğer (Belirtiniz)……………………………….
12.Bu veri tabanlarını hangi amaç/amaçlarla
kullanmaktasınız?(1’den 3’e kadar önem derecine göre
sıralayınız)
13.Müşteriler işletmenizle ilgili olumlu veya olumsuz
tepkilerini (şikayetlerini) ve isteklerini bildirmek için en çok
hangi iletişim noktalarını ne derecelerde kullanılmaktadır?
(1’den 3’e kadar önem derecine göre sıralayınız)
14.İşletmenizin personeli daha önce herhangi bir müşteri
ilişkileri eğitimi programına katıldı mı?
15.İşletmenizde ilişkisel pazarlamayı uygulama derecesini
işaretleyiniz. ((1) “kesinlikle uygulamıyoruz” (5) “kesinlikle
uyguluyoruz” şeklindedir.)
( ) Özel günlerde kutlama mesajları (doğum günü,
evlilik yıl dönümü, bayram, yılbaşı, terfi günü,
v.b.),
( ) Müşterinin zevk ve alışkanlıklarına ilişkin yeni
ürünler hakkında bilgi vermek,
( )Promosyon çalışmalarından haberdar etmek
üzere,
( ) Bazı özel günlere(yarışma, çekiliş, toplantı, v.b.)
davet,
( ) Satın alınan ürüne ilişkin geri bildirimlerin
sağlanması,
( ) Yeni ürün geliştirmede müşteri odaklılığı
sağlamak,
( ) Diğer (Belirtiniz)
……………………………………………………..
……………………………………………………...
( ) Anket
( ) Yüz yüze
( ) Mektup
( ) E-posta
( ) Danışma Hatları
( ) Çağrı Merkezi
( ) Online Internet Erişimi (Scape gibi)
( ) Sosyal Paylaşım Siteleri
( ) Web Sayfasındaki Form İle
( ) Başkalarına Anlatma
( ) Kiosklar
( ) Şikayet Kutuları
( ) Diğer
( ) Evet
( ) Hayır
1
2
3
4
5
3.BÖLÜM
Katılıyorum
MÜŞTERİ BİLGİLERİ VERİ TABANI
1.İşletmemiz, müşterilerimizin en küçük bilgilerini dikkate alarak bölümlendirme
(mikro segmentasyon) yapmaktadır.
2.Müşterilerimizle ilgili tüm bilgiler düzenli olarak toplanmakta ve ilgili birimlere
dağıtılmaktadır.
3.İşletmemizde, mevcut müşterilerimiz için tuttuğumuz müşteri bilgileri veri
tabanımız, onlara sunacağımız mal/hizmetlerde belirleyici olmaktadır.
4.İşletmemizde, müşteri bölümlerinin kârlılığını etkin bir şekilde izlemekteyiz.
5.Müşterilerimizi izlemek için bir yazılım kullanmak önemlidir.
6.Müşteri bilgilerinin güncellenmesi önemlidir.
7.Ürünlerimizle ilgili olarak müşterilerimizin geri dönüşlerini sürekli takip etmekteyiz.
MÜŞTERİ SADAKATİ
8.İşletmemiz için önemli olan kârını artırmaktır.
9.Bizi rakiplerimizden farklı kılan, müşterilerimizle kurduğumuz yakın ilişkidir.
10.İşletmemiz için müşterilerinin sadakatini sağlamak önemlidir.
11.İşletmemiz, her müşterisi için “hayat boyu değeri” hesaplamaktadır.
12.Promosyon ve kampanya uygulamalarımız, yeni müşteriler edinmede önemli
fonksiyona sahiptir.
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
1
1
2
2
2
3
3
3
4
4
4
5
5
5
1
1
1
1
1
2
2
2
2
2
3
3
3
3
3
4
4
4
4
4
5
5
5
5
5
1
2
3
4
5
331
Kesinlikle
katılıyorum
Ne katılıyorumNe katılmıyorum
1
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum
Anketin bu bölümünde, işletmenizin müşteri ilişkilerindeki düzeyi tespit edilmek istenmektedir. Aşağıdaki
ifadelere katılım derecenizi işletmenizin durumunu göz önünde bulundurarak, her bir ifadeye ilişkin görüşlerinizi
(1) Kesinlikle katılmıyorum’dan (5) Kesinlikle katılıyorum’a kadar ilgili yere (x) işareti yazarak belirtiniz.
13.İşletmemiz için mevcut müşterileri elde tutmak önemlidir.
14.Müşterilerimize verdiğimiz “Sadakât Kartları” işletmemiz için, sadık müşteri
sağlamada önemli fonksiyona sahiptir.
15.Kaybedilen müşterileri geri kazanmak önemlidir.
16.Müşteri ilişkilerinde önemli olan, yeni müşteriler edinmektir.
MÜŞTERİ DEĞERİ
17.Müşteri değerini artırmak önemlidir.
18.Bizim için tüm müşterilerimiz aynı derecede öneme sahiptir.
19.Marka ve imaj oluşturmak, ilişkisel pazarlama uygulamalarının önemli
amaçlarından biridir.
20.Müşterilerimizin memnuniyetinde, satış sonrası hizmetler önemli role sahiptir.
21.Hedefimiz sektörde en iyi müşteri memnuniyeti skoruna sahip olmaktır.
22.İşletmemizde üst yönetim, ilişkisel pazarlama uygulamalarına önem vermektedir.
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
1
1
1
1
2
2
2
2
2
3
3
3
3
3
4
4
4
4
4
5
5
5
5
5
1
2
3
4
5
1
1
1
2
2
2
3
3
3
4
4
4
5
5
5
4.BÖLÜM
332
Çok Etkisizdir
Etkisizdir
Etkilidir
Çok Etkilidir
PERSONELE YÖNELİK;
1.İlişkisel pazarlama kapsamında verilen eğitim programları satış ve pazarlama
verimliliğini artırmada,
2.İlişkisel pazarlama kapsamında verilen eğitim programları işletme içinde bir
örgüt kültürünün gelişimi üzerinde,
3.İşletmede gelişecek örgüt kültürü işletme imajını arttırmada,
4.İlişkisel pazarlama kapsamında verilen eğitim programları personelin
müşterilerle olan ilişki kalitesini arttırma üzerinde,
5.İlişkisel pazarlama kapsamında verilen eğitim programları işletme personelinin
performansını arttırma üzerinde,
6.Eğitim sonucu personel performansındaki gelişimin ödüllendirilmesi,
personel memnuniyeti üzerinde,
7.Çalışan memnuniyetinin müşteri memnuniyeti üzerinde,
8. Personelin ödüllendirilmesi işletmeye olan bağlılığı üzerinde,
MÜŞTERİLERE YÖNELİK;
9.İlişkisel pazarlama faaliyetleri işletmenin taahhütlerini yerine getirmesi
üzerinde,
10.İşletmelerin taahhütlerini yerine getirmesi müşterilerin işletmeye olan güveni
üzerinde,
11.İlişkisel pazarlama faaliyetleri işletmelerin müşterilerine sunduğu hizmetin
kalitesi üzerinde,
12.İlişkisel pazarlama faaliyetleri müşteri açısından beklenen ve algılanan riski
azaltma konusunda,
13.İlişkisel pazarlama faaliyetleri müşterinin katlandığı maliyetleri azaltma
açısından,
14.İlişkisel pazarlama faaliyetleri müşterinin elde ettiği faydayı arttırarak daha
fazla müşteri değeri oluşturmada,
15.İşletmelerin “ömür boyu müşteri değeri” belirlemeleri sonucu kârlı
müşterilere odaklanmaları, bu müşterilerin elde tutulması üzerinde,
16.Kârlı müşterilerin elde tutulması, uzun dönemde işletmenin kârlılığı üzerinde,
17.Sadakat programları müşterilerin işletmeye olan bağlılığını artırma üzerinde,
18.Müşteri memnuniyeti sağlamak, işletmenin sadık müşterilerinin artmasında,
İŞLETMEYE YÖNELİK;
19.İlişkisel pazarlama uygulamaları işletmelerin satış hacmini arttırma
bakımından,
20.İlişkisel pazarlama uygulamaları işletmelerin müşteri sayısını arttırma
üzerinde,
Kısmen
Etkisiz/Kısmen
Etkilidir
Anketin bu bölümünde, işletmenizin ilişkisel pazarlama faaliyetlerinin yetkili otomotiv acenteleri açısından
değerlendirilmesine ilişkin ifadeler yer almaktadır. Her bir ifadeye ilişkin görüşlerinizi (1) Çok etkisizden, (5) Çok
etkilidir’e kadar ilgili yere (x) işareti yazarak belirtiniz.
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
1
2
2
3
3
4
4
5
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
1
1
2
2
2
3
3
3
4
4
4
5
5
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
21.İlişkisel pazarlama uygulamaları işletmelerin müşteri aidiyetini artırma
açısından,
22.İlişkisel pazarlama faaliyetleri sonucu müşterilerin ağızdan ağıza olumlu
reklam yapması satış ve pazarlama maliyetlerini azaltma açısından,
23.İlişkisel pazarlama faaliyetleri müşterinin satın alma karar sürecini azaltma
açısından,
24.İlişkisel pazarlama faaliyetleri sonucu müşterilerden elde edilen geri
bildirimler, yeni ürün geliştirme açısından,
25.İlişkisel pazarlama sonucunda oluşturulacak işletme imajı yeni müşterilerin
işletmeyi tercih etmesi üzerinde,
26.İlişkisel pazarlama faaliyetleri sonucunda müşterilerle kurulacak ilişkinin
kalitesi rakiplerce kolaylıkla taklit edilemeyeceğinden işletmenin rekabetçi
üstünlüğünde,
27.İşletme açısından sadık müşteriler uzun dönemde işletmenin finansal
performansını arttırma üzerinde.
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
1
2
3
4
5
5.BÖLÜM
GENEL PERFORMANS KRİTERLERİ
Çok kötü
Kısmen iyi
Orta
derecedeiyi
Oldukça iyi
Çok iyi
Anketin bu bölümünde, işletmenizin ilişkisel pazarlama uygulamalarının üç yıl öncesi ve günümüz dikkate
alınarak işletme performansına etki düzeyini işaretleyiniz. Her bir göstergeye ilişkin görüşlerinizi (1) Çok kötü,
(5) Çok iyi şeklinde ilgili yere (x) işareti yazarak belirtiniz.
Rakiplere göre müşteri memnuniyeti sağlama
Rakiplere göre işletmenin pazar payı
Rakiplere göre işletmenin verimliliği
Rakiplere göre işletmenin satışları
Rakiplere göre işletmenin ürünlerinin kalitesi
Rakiplere göre işletmenin amaçlarına ulaşma düzeyi
Rakiplere göre işletmenin kârlılığı
Rakiplere göre işletmenin yenilikçiliği
Rakiplere göre ürün ve hizmet teslim hızı
Rakiplere göre servis kalitesi
Rakiplere göre marka bağlılığı
Rakiplere göre kurumsal itibar
Rakiplere göre çalışan memnuniyeti
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
5
333
T.C.
SELÇUK
ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Müdürlüğü
ÖZGEÇMİŞ
Adı-Soyadı
: Esen ŞAHİN
Doğum Yeri
: MUCUR
Doğum Tarihi
: 15.03.1980
Medeni
: Evli
Durumu
ÖĞRENİM DURUMU
Okulun Adı
Derece
Program
Yıl
İlköğretim
:
Mucur Cumhuriyet
İlköğretim Okulu
1990
Ortaöğretim
:
Mucur Hürriyet İlköğretim
Okulu
1993
Lise
: Mucur Lisesi
Lisans
1996
Selçuk Üniversitesi
İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi
İşletme Bölümü
2001
Sosyal Bilimler
Enstitüsü
Üretim Yönetimi ve
Pazarlama
2005
Yüksel Lisans
: Selçuk Üniversitesi
İş Deneyimi
: Araştırma Görevlisi, Selçuk Üniversitesi, 2002-
Tel
: 0 332 3243100
E-Posta
: eboztas@selcuk.edu.tr
Adres
: Selçuk Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
İşletme Bölümü Kampüs/KONYA
334
T. C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Mezuniyet Dilekçe Formu
Adı Soyadı
Öğrencinin
Numarası
Ana Bilim / Bilim Dalı
Tezli Yüksek Lisans
Programı
Doktora
Tez Danışmanı
Tezin Adı
Kimliği belirtilen danışmanı bulunduğum öğrencim, tez savunma sınavına girerek başarılı olmuş ve istenen düzeltmeleri
tamamlamıştır. Mezuniyet işlemlerinin yapılabilmesi için gereğini saygılarımla arz ederim.
Önemli Not:
Bu, belge, Jüri tarafından istenen değişikliklerin tamamlandığını kontrol etmek amacıyla
(Danışmanın önerisi doğrultusunda)
Yüksek Lisansta danışman hariç en az 1 Jüri Üyesi,
Doktorada ise danışman hariç en az 2 Jüri Üyesi tarafından imzalanmalıdır
Jüri Üyesi
Adı Soyadı
İmzası
Jüri Üyesi
Adı Soyadı
İmzası
Jüri Üyesi
Adı Soyadı
İmzası
Danışman
Adı Soyadı
İmzası
.
Uygundur.
Ana Bilim Dalı Başkanı
Adı Soyadı İmzası
Eki :
Mezuniyet için istenen belgeler
T. C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Alâaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu 42079
KONYA Telefon : (0 332) 241 05 21-22 Faks : (0 332) 241 05 24
e-posta : sosbilens@selcuk.edu.tr
Elektronik Ağ : www.sosyalbil.selcuk.edu.tr
Uzmanlık Alan Dersi Değerlendirme Formu
Adı Soyadı
ESEN ŞAHİN
Numarası
064127001014
Öğrencinin
Anabilim / Bilim Dalı
İŞLETME/İŞLETME
PROF. DR. MAHMUT TEKİN
Danışmanı
İLİŞKİSEL PAZARLAMANIN İŞLETME PERFORMANSI
ÜZERİNE ETKİLERİ: YETKİLİ OTOMOTİV ACENTELERİ
ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Yüksek lisans
Doktora
Tez Konusu
Program türü
Ödev
Çeviri
Başarılı
Çalışma Raporu
Diğer
………………………
Başarısız
Öğretim Üyesinin
Öğrenci hakkındaki
Görüşü
Uzmanlık Alanı
Dersi Değerlendirme
Sonucu
Değerlendirme
Ölçütleri
Danışmanı bulunduğum öğrenci ile ilgili Uzmanlık Alanı Dersinin/ Derslerinin değerlendirme sonucu
aşağıdaki gibidir. Gereğini saygı ile arz ederim.
Uygundur.
Ana Bilim dalı Başkanı
Adı Soyadı İmzası
PROF. DR. ADEM ÖĞÜT
Danışman
Adı Soyadı ve İmzası
PROF. DR. MAHMUT TEKİN
Alâaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu 42079
KONYA Telefon : (0 332) 241 05 21-22 Faks : (0 332) 241 05 24
e-posta : sosbilens@selcuk.edu.tr
Elektronik Ağ : www.sosyalbil.selcuk.edu.tr
T. C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Öğrencinin
Bilimsel Etik Sayfası
Adı Soyadı
ESEN ŞAHİN
Numarası
064127001014
Ana Bilim / Bilim Dalı İŞLETME/İŞLETME
Tezli Yüksek Lisans
Programı
Tezin Adı
Doktora
İLİŞKİSEL PAZARLAMANIN İŞLETME PERFORMANSI ÜZERİNE
ETKİLERİ: YETKİLİ OTOMOTİV ACENTELERİ ÜZERİNE BİR
ARAŞTIRMA
Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet
edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez
yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara
uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.
ESEN ŞAHİN
Alâaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu 42079
KONYA Telefon : (0 332) 241 05 21-22 Faks : (0 332) 241 05 24
e-posta : sosbilens@selcuk.edu.tr
Elektronik Ağ : www.sosyalbil.selcuk.edu.tr
Öğrencinin
T. C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Adı Soyadı
ESEN ŞAHİN
Numarası
064127001014
Ana Bilim / Bilim Dalı İŞLETME/İŞLETME
Tezli Yüksek Lisans
Programı
Doktora
Tez Danışmanı
PROF. DR. MAHMUT TEKİN
Tezin Adı
İLİŞKİSEL PAZARLAMANIN İŞLETME PERFORMANSI ÜZERİNE
ETKİLERİ: YETKİLİ OTOMOTİV ACENTELERİ ÜZERİNE BİR
ARAŞTIRMA
ÖZET
Küreselleşmeyle birlikte bilgi çağı, rekabetin daha yoğun olduğu yeni iş yapma anlayışını ortaya çıkarmıştır. Bu yeni anlayış
müşterilerin satın alma davranışlarını ve onları etkileyen etkenleri de değişmiştir. İşletme ile müşteri arasında kurulan değişim
ilişkisindeki güç, üretici ya da satıcı taraftan müşteri tarafına doğru yön değiştirmiştir. Günümüzde müşteri hakkında tüm bilgilere
ulaşabilmek adına kullanılan sağlayan en önemli pazarlama iletişim araçlarından biri “ilişkisel pazarlama”dır.
İlişkisel pazarlama ekseninde oluşturulan bu çalışma üç temel bölümden oluşmaktadır. İlk iki bölümde pazarlama, modern
pazarlama yöntemleri ve ilişkisel pazarlama konuları ele alınmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde; ilişkisel pazarlama uygulamalarının
işletme performansı üzerine etkilerini ölçmeye yönelik analizler yapılmıştır. Bu bölümde; Konya ili yetkili otomobil satış acentelerini
kapsayan bir araştırmanın, metodolojisi ve araştırma sonucunda elde edilen bulgular, konuya ilişkin hipotezler değerlendirilerek
öneriler sunulmuştur.
Alâaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu 42079
KONYA Telefon : (0 332) 241 05 21-22 Faks : (0 332) 241 05 24
e-posta : sosbilens@selcuk.edu.tr
Elektronik Ağ : www.sosyalbil.selcuk.edu.tr
Öğrencinin
T. C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Adı Soyadı
ESEN ŞAHİN
Numarası
064127001014
Ana Bilim / Bilim Dalı İŞLETME/İŞLETME
Tezli Yüksek Lisans
Programı
Doktora
Tez Danışmanı
PROF. DR. MAHMUT TEKİN
Tezin İngilizce Adı
THE EFFECTS OF RELATIONAL MARKETING ON THE BUSINESS
PERFORMANCE: A PRACTICAL STUDY ON THE AUTHORIZED
AUTO SALES AGENCIES
SUMMARY
With the globalization, the information age has revealed a new understanding of doing business in which the competition is
more intense. This new understanding has changed the customers' buying behavior and the factors affecting them. The power in the
change relationship established between the company and the customer shifted focus from the manufacturer or the dealer side to the
customer side. Today, one of the most important marketing communication tools supporting us to reach information about
customers is “relational marketing”.
This study consists of three chapters formed the axis of relational marketing. In the first three chapters, marketing, modern
marketing methods and relational marketing were discussed. In the third chapter, analyzes were conducted to measure the effects of
relational marketing practices on business performance. In this section, the methodology and the findings of a research project
covering the authorized auto sales agencies in the province of Konya were addressed, hypotheses were tested and some suggestions
were presented.
Alâaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu 42079
KONYA Telefon : (0 332) 241 05 21-22 Faks : (0 332) 241 05 24
e-posta : sosbilens@selcuk.edu.tr
Elektronik Ağ : www.sosyalbil.selcuk.edu.tr
T. C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Öğrencinin
Doktora Tezi Kabul Formu
Adı Soyadı
ESEN ŞAHİN
Numarası
064127001014
Ana Bilim / Bilim Dalı İŞLETME/İŞLETME
Tezli Yüksek Lisans
Programı
Doktora
Tez Danışmanı
PROF. DR. MAHMUT TEKİN
Tezin Adı
İLİŞKİSEL PAZARLAMANIN İŞLETME PERFORMANSI ÜZERİNE
ETKİLERİ: YETKİLİ OTOMOTİV ACENTELERİ ÜZERİNE BİR
ARAŞTIRMA
Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan “İlişkisel Pazarlamanın İşletme Performansı Üzerine Etkileri:
Yetkili Otomotiv Acenteleri Üzerine Bir Araştırma” başlıklı bu çalışma 05/2014 tarihinde yapılan savunma sınavı
sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.
Ünvanı, Adı Soyadı
Danışman ve Üyeler
PROF. DR. MAHMUT TEKİN
Danışman
PROF. DR. HASAN KÜRŞAT GÜLEŞ
Jüri Üyesi
PROF. DR. ESEN GÜRBÜZ
Jüri Üyesi (Üniversite Dışı)
DOÇ. DR. ZEYNEP KARAÇOR
Jüri Üyesi
DOÇ. DR. MUAMMER ZERENLER
Jüri Üyesi
İmza
Alâaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu 42079
KONYA Telefon : (0 332) 241 05 21-22 Faks : (0 332) 241 05 24
e-posta : sosbilens@selcuk.edu.tr
Elektronik Ağ : www.sosyalbil.selcuk.edu.tr
T. C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Öğrencinin
Mezuniyet ve İlişik Kesme Formu
Adı Soyadı
ESEN ŞAHİN
Numarası
064127001014
Ana Bilim / Bilim Dalı
İŞLETME/İŞLETME
Danışmanı
PROF. DR. MAHMUT TEKİN
Programı
Yüksek Lisans
Doktora
Kimliği belirtilen öğrencinin ilişiğinin kesilmesinde bir sakınca yoktur
Onaylayanlar
Selçuk Üniversitesi
Selçuk Üniversitesi
Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü
Kütüphane ve Dökümantasyon Daire Başkanlığı
Adı Soyadı İmza
Adı Soyadı İmza
Not: Bu bölüm Tezli Yüksek Lisans ve Doktora
öğrencileri tarafından onaylatılması gerekmektedir.
Adres: Alaeddin Keykubat Kampüsü Rektörlük
Adres: Merkez Kütüphane Kampüs
Binası 1.Kat Selçuklu/KONYA
Tarih
Tarih
Alâaddin Keykubat Kampüsü Selçuklu 42079
KONYA Telefon : (0 332) 241 05 21-22 Faks : (0 332) 241 05 24
e-posta : sosbilens@selcuk.edu.tr
Elektronik Ağ : www.sosyalbil.selcuk.edu.tr
Download