Gayrıresmi Tercüme Los Cabos Zirvesi G-20 Liderler Bildirgesi Taslağı Giriş 1. G-20 liderleri olarak 18-19 Haziran 2012 tarihlerinde Los Cabos’ta toplandık. 2. Büyüme ve istihdamı teşvik etme konusundaki kararlılığımız etrafında birleştik. 3. Son toplanmamızdan bu yana, küresel canlanma bir dizi zorluk ile karşı karşıya kalmaya devam etmektedir. Finansal piyasalarda gerilim üst düzeydedir. Mali, finansal ve dış dengesizlikler hala yaygındır ve büyüme görünümü ile piyasa güveni üzerinde büyük etki göstermeye devam etmektedir. Açık bir şekilde, küresel ekonominin kırılgan yapısı devam etmekte ve bu durum istihdam, ticaret, kalkınma ve çevreyi etkileyerek, tüm dünyadaki insanların günlük yaşamlarını olumsuz etkilemektedir. 4. Canlanmayı güçlendirmek ve finansal piyasa gerilimlerini azaltmak üzere birlikte hareket edeceğiz. 5. Tüm vatandaşlarımıza kaliteli istihdam ve fırsatlar yaratmak için, büyümeyi ve finansal istikrarı destekleme hedefiyle talebi güçlendirmek ve güveni yeniden tesis etmek için işbirliği halinde çalışacağız. Bugün bu hedeflere ulaşmak için eşgüdüm halinde uygulanacak Los Cabos Büyüme ve İstihdam Eylem Planı üzerinde anlaştık. 6. G-20’nin Avro Bölgesi üyeleri, Avro Bölgesinin bütünlüğünü ve istikrarını korumak, finansal piyasaların işleyişini geliştirmek ve bankacılık sektörü ile kamu maliyesi arasındaki karşılıklı olumsuz etkilenmeyi engellemek için gereken tüm önlemleri alacaklardır. Avro Bölgesi’nin Yunanistan’ın müstakbel hükümeti ile ortak çalışarak Yunanistan’ın Avro Bölgesi içerisinde reform ve sürdürülebilirlik istikametinde kalmasını temin etmelerini bekliyoruz. 7. Daha dayanıklı finansal sistemler inşa etmek ve orta vadeli büyüme görünümünü iyileştirmek için yapısal ve düzenleyici reform gündemimizi hayata geçiriyoruz. Açık veren ülkelerin kamu maliyelerini, değişen ekonomik koşulları da dikkate alan sağlam ve sürdürülebilir politikalar ile güçlendirmek ve yüksek cari fazla veren ülkelerde, iç talebi canlandırıp daha esnek döviz kuru rejimlerine geçmek suretiyle dengesizlikleri azaltma yönündeki taahhüdümüzü yineliyoruz. 8. Ülke ekonomilerimizde karşı karşıya bulunduğumuz zorluklara rağmen, mevcut ortamda çok taraflılığın daha da önem kazandığını ve küresel ekonominin zorluklarının çözümünde elimizdeki en iyi yol olduğunu kabul ettik. 9. Devam etmekte olan krizin gelişmekte olan ülkeler, özellikle de düşük gelirli ülkeler üzerindeki etkisini de dikkate alarak, altyapı yatırımlarının desteklenmesi de dâhil olmak üzere, kalkınma için daha elverişli bir ortam yaratılması yönündeki çabalarımızı yoğunlaştıracağız. Politikalarımız, tüm dünyada yaşama koşullarını iyileştirecek ve en kırılgan kesimleri koruyacaktır. Özellikle küresel piyasaların istikrara kavuşturulması ve daha güçlü büyümenin teşvik edilmesi sayesinde, küresel düzeyde kalkınmaya ve fakirliğin azaltılmasına ciddi katkılarda bulunacağız. Ekonomik istikrarın ve küresel canlanmanın desteklenmesi 10. Dünya genelinde insanların refahını artıran ve daha fazla istihdama vesile olan güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyüme, G-20’nin en önemli önceliği olmaya devam etmektedir. Los Cabos Büyüme ve İstihdam Eylem Planı’nda (Bkz. Ek) yer aldığı üzere; talebi güçlendirmek, küresel büyümeyi desteklemek, güveni tesis etmek, kısa ve orta vadeli riskleri bertaraf etmek, istihdamı artırmak ve 1 Gayrıresmi Tercüme işsizliği düşürmek üzere gerekli tüm politika tedbirlerini benimsemeyi taahhüt ediyoruz. Tüm taahhütlerimizi zamanlı bir şekilde yerine getirecek ve uygulamayı güçlü bir biçimde takip edeceğiz. 11. Piyasalardaki gerilimin yeniden artması karşısında G-20’nin Avro Bölgesi üyeleri, Avro Bölgesi’nin bütünlüğünü ve istikrarını korumak, finansal piyasaların işleyişini geliştirmek ve bankacılık sektörü ile kamu maliyesi arasındaki karşılıklı olumsuz etkilenmeyi engellemek için gereken tüm önlemleri alacaklardır. Avro Bölgesi tarafından G-20 güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyüme çerçevesine katkı anlamında son zirveden bu yana büyümeyi desteklemek, finansal istikrarı güvence altına almak ve mali sorumluluğu teşvik etmek üzere alınan ciddi önlemleri memnuniyetle karşılıyoruz. Bu kapsamda, İspanya’nın bankacılık sistemine sermaye ilave etme planını ve Avro Grubu’nun İspanya’nın finansal yeniden yapılandırma otoritesine destek veren açıklamasını memnuniyetle karşılıyoruz. “Mali Uzlaşı”nın benimsenmesi ve uygulanması; büyümeyi destekleyici politikalar, yapısal reformlar ve finansal istikrar önlemleriyle birlikte, sürdürülebilir borçlanma maliyetlerine ulaşmayı sağlayan, daha güçlü bir mali ve ekonomik bütünleşmeye doğru önemli adımlardır. Avrupa İstikrar Mekanizması’nın hızlı bir şekilde kurulması, Avrupa’nın krize karşı ihtiyati kaynaklarını önemli ölçüde güçlendirmiştir. Avro Bölgesi’nin, Ekonomik ve Parasal Birliğin tamamlanması yönünde attığı adımları güçlü bir şekilde destekliyoruz. Bu amaç doğrultusunda, bankacılık gözetimi, çözümleme ve sermayelendirme mekanizmaları ile mevduat sigortasını da içeren daha bütünleşmiş bir finansal mimariye doğru somut adımlar atma niyetini destekliyoruz. Avro Bölgesi üyeleri, açık veren ülkelerin rekabet gücünü artıracak ve fazla veren ülkelerde talebi güçlendirecek yapısal reformlar aracılığı ile Avro Bölgesi içerisindeki dengesizlikleri gidereceklerdir. AB üyesi G-20 ülkeleri, yapısal temelde değerlendirilen mali uyum politikalarının uygulanmasına yönelik güçlü taahhüdü sürdürürken, Avrupa Tek Pazarının tamamlanması ve Avrupa Yatırım Bankası, pilot proje tahvilleri ve yapısal uyum fonları gibi Avrupa finansman imkânlarının daha verimli kullanılarak yatırım, istihdam, büyüme ve rekabet gücüne daha iyi odaklanılması suretiyle büyümeyi destekleyecek tedbirlerin hızla hayata geçirilmesinde kararlıdırlar. Avro Bölgesi’nin, Yunanistan’ın müstakbel hükümeti ile ortak çalışarak, Yunanistan’ın Avro Bölgesi içerisinde reform ve sürdürülebilirlik istikametinde kalmasını temin etmelerini bekliyoruz. 12. Tüm G-20 üyeleri küresel büyümeyi güçlendirmek ve güveni yeniden tesis etmek için gereken önlemleri alacaklardır. Gelişmiş ülkeler, ülke koşullarını da dikkate alarak, mali uyum hızını canlanmayı destekleyecek şekilde ayarlayacak ve Toronto taahhütleriyle uyumlu bir şekilde orta vadeli mali sürdürülebilirliğe yönelik endişeleri gidereceklerdir. Mali alanı bulunan gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler otomatik dengeleyicilerin, ülke koşullarını ve talep durumunu dikkate alarak işlemesine izin vereceklerdir. Ekonomik koşulların ciddi şekilde kötüleşmesi halinde, yeterli mali alanı bulunan ülkeler koordineli bir biçimde yurtiçi talebi destekleyecek ihtiyari genişleyici maliye politikaları uygulamaya hazır olacaktır. Pek çok ülkede, eğitim, yenilikçilik ve altyapı alanlarında ilave yatırımlar hem kısa vadede istihdama katkıda bulunabilecek hem de verimliliği ve gelecekteki büyüme beklentilerini yükseltecektir. Talep ve toparlanmayı desteleyen büyüme odaklı politikalar izlenmesi ihtiyacını göz önünde bulunduran ABD, mali uyum planında değişikliğe gidecektir. Bu değişiklik ile 2013 yılında ani mali daralma engellenecek aynı zamanda kamu finansmanının uzun vadeli sürdürülebilir bir patikaya oturtulması da temin edilecektir. 13. Para politikası, ekonomik toparlanmayı desteklerken, orta vadede fiyat istikrarını sağlayacaktır. Finansal sistemlerimizi orta vadede koruyabilmek için ihtiyaç duyulan finansal sektör reformlarındaki ivmeyi muhafaza ederek bankalarımıza duyulan güveni artıracağız. Bunu yaparken, kredi kanallarını ve 2 Gayrıresmi Tercüme 14. 15. 16. 17. 18. küresel ödeme ve mutabakat sistemlerinin bütünlüğünü koruyacak uygun tedbirleri alacağız. Borç verebilecek durumda olan sağlıklı bankalar küresel toparlanma için kritik bir önem taşımaktadır. G-20 ülkeleri, petrol fiyatlarının gelişimine karşı tetikte olacaklar ve ihtiyaç duyulması halinde, petrol üreten ülkeler tarafından taleple uyumlu bir arz seviyesini garanti edecek taahhütler de dâhil olmak üzere, ilave eylemlerin uygulanması için hazır olacaklardır. Suudi Arabistan’ın, gerekmesi halinde, mevcut yedek kapasitesini, yeterli arzı temin etmek üzere, harekete geçirmeye hazır olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Diğer emtia fiyatlarındaki gelişmelere karşı da teyakkuz halinde olacağız. Bazı yükselen piyasa ekonomilerinin büyüme hızları yavaşlamaktadır. Söz konusu yavaşlamaya karşı bu ülkeler, büyümeyi destekleyecek uygun para ve maliye politikaları uygulamakta ve aynı zamanda istikrarı sağlayacak önlemler almakta; bazı durumlarda ise zayıflayan dış talebi dengelemek üzere yurtiçi talebi destekleyerek ekonomilerini güçlendirecek yeni tedbirler almaktadırlar. Yüksek cari işlemler fazlasına sahip ülkelerin iç taleplerini artırmaya yönelik ilerlemelerini ve yüksek cari işlemler açığı veren ülkelerin ulusal tasarruflarını yükseltmeye dönük tedbirlerini memnuniyetle karşılıyoruz. Cari fazla veren yükselen piyasa ekonomileri fiyat ve vergi çarpıklıklarını ortadan kaldıracak ve sosyal güvenlik ağlarını güçlendirecek önlemleri de kapsayan, yurtiçi taleplerini artırmaya yönelik ilave tedbirleri hayata geçireceklerdir. Cari fazla veren veya özel kesim talebi görece zayıf olan gelişmiş ülkeler, verimsizliklerin ortadan kaldırılması da dâhil olmak üzere, hizmet sektörlerinin serbestleştirilmesi ve yatırımların artırılması aracılığıyla yurtiçi taleplerini artıracaklardır. Cari işlemler açığı veren ülkelerde ulusal tasarrufların yükselmesi, küresel dengesizliklerde kalıcı bir azalmaya katkıda bulunacaktır. Büyük emtia ihracatçısı ülkelerin cari işlemler fazlalarına ilişkin özel durumunu dikkate alıyoruz. Piyasa koşulları tarafından belirlenen döviz kuru sistemlerine daha hızlı geçilmesi, döviz kurlarının iktisadi temelleri yansıtacak şekilde esnekleştirilmesi, döviz kurlarındaki kalıcı dengesizliklerin önüne geçilmesi ve rekabetçi kur ayarlamalarından kaçınılması yönündeki taahhütlerimizi tekrarlıyoruz. Çin’in, Renminbi’nin dalgalanmasında piyasa koşullarının daha fazla rol oynamasına izin verme, kur rejimi reformuna devam etme ve döviz kuru politikasının şeffaflığını artırma yönündeki taahhütlerini memnuniyetle karşılıyoruz. Tüm G-20 üyeleri, küresel talebi sürdürmek ve artırmak, istihdamı teşvik etmek, küresel dengelenmeye katkıda bulunmak ve büyüme potansiyelini artırmak üzere yapısal reform taahhütlerini ortaya koymuştur. Bu taahhütler, rekabeti güçlendirmek amacıyla ürün piyasası reformlarını, konut piyasasını istikrara kavuşturacak tedbirleri, rekabet gücünü ve istihdamı artıracak işgücü piyasası reformlarını ve aynı zamanda kamu maliyesi gerekleri ile uyumlu bir biçimde sosyal güvenlik ağlarının güçlendirilmesini, üretkenliği artıracak vergi reformlarını, altyapı yatırımlarını artırmayı ve ülke koşullarını göz önünde bulundurarak kapsayıcı yeşil büyüme ve sürdürülebilir kalkınmanın teşvik edilmesini içermektedir. Bakanlarımızdan ve Merkez Bankası Başkanlarımızdan, altyapı yatırımlarının desteklenmesinde ve altyapı projelerine yeterli finansmanın temin edilmesinde, Çok Taraflı Kalkınma Bankalarının finansal ve teknik desteği de dâhil olmak üzere, G-20’nin neler yapabileceğini değerlendirmelerini istiyoruz. Ulusal amaçlarla uygulanan bütün politikaların, diğer ülkeler üzerindeki olumsuz yayılma etkilerini asgariye indirmeyi taahhüt ediyoruz. Güçlü ve istikrarlı bir uluslararası finansal sistemin müşterek menfaatimiz olduğunu tekrar ediyoruz. Sermaye akımları, bu akımların yöneldiği ülkeler açısından faydalı olabilse de, finansal akımlardaki aşırı oynaklığın ve döviz kurlarındaki düzensiz hareketliliğin ekonomik ve finansal istikrar üzerinde olumsuz etkileri olduğunu tekrar ediyoruz. 3 Gayrıresmi Tercüme 19. Şeffaflık ve hesap verebilirliğin itibar ve güvenin güçlendirilmesindeki önemine binaen, Büyüme ve İstihdam Eylem Planı’nın bir parçası olan Los Cabos Hesap Verilebilirlik Çerçevesi üzerinde mutabakata vardık. Bu çerçeve, politika taahhütlerimizde kaydettiğimiz ilerlemeleri raporlarken izlenecek süreçleri ortaya koymaktadır. Bu yeni Çerçeve kapsamındaki ilk Hesap Verilebilirlik Raporu’nu memnuniyetle karşılıyoruz. Bakanlarımızı ve Merkez Bankası Başkanlarımızı ikinci Hesap Verilebilirlik Raporu’nu 2013 yılında St. Petersburg’da gerçekleştirilecek Liderler Zirvesine sunmakla görevlendiriyoruz. İstihdam ve sosyal güvenlik 20. Kaliteli istihdam makroekonomik politikalarımızın merkezinde bulunmaktadır. İşçi haklarına saygılı, sosyal güvenlik kapsamında yer alan ve makul bir gelir imkânı tanıyan istihdam olanakları, daha istikrarlı büyümeye katkı sağlamakta, sosyal katılımı güçlendirmekte ve yoksulluğu azaltmaktadır. Bu nedenle, Çalışma Bakanlarımızın, başta ekonomik krizden ciddi şekilde etkilenmiş olan gençler ve diğer kırılgan gruplar için olmak üzere, düzgün iş imkânları oluşturmayı teşvik etmek ve uygun istihdam piyasası tedbirlerini hayata geçirmek suretiyle acilen işsizliğin üstesinden gelmek için yaptıkları tavsiyelerini kabul ediyoruz. Gençlerin, hayattan beklentilerini yükseltecek kaliteli işlere erişimini sağlamak için yaptığımız taahhüdü yineliyoruz. G-20 İstihdam Görev Gücü’nün yapmış olduğu çalışmayı ve bu Görev Gücünün görev süresinin, Bakanlarımızca ortaya konulan şartlar çerçevesinde, bir yıl daha uzatılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Los Cabos Büyüme ve İstihdam Eylem Planı ile tutarlı bir şekilde, işyerindeki temel ilke ve haklarla uyumlu olarak tasarlanacak yapısal reformların, ekonomik büyümeyi daha yukarılara taşımak suretiyle iş piyasasında fırsatlar, iş hareketliliği ve istihdam yaratılmasında önemli rol oynayabileceğini düşünüyoruz. Okuldan işe başarılı bir geçişin sağlanmasını destekleyen, staj ve meslek içi eğitim de dâhil olmak üzere; eğitim, yetenek geliştirme ve öğretim politikaları alanlarındaki işbirliğimizi yoğunlaştırmayı taahhüt ediyoruz. 21. İstihdam yaratmak ve özellikle gençlerimizle krizden en çok etkilenenler arasında işsizliği azaltmak tüm ülkelerimiz için esastır. G-20 ülkelerindeki işleri ve yaşam standartlarını artırma konusundaki ILO, OECD, IMF ve Dünya Bankası raporlarını memnuniyetle karşılamaktayız. İstihdamdaki toparlanma ve işsizliği azaltma temposunu hızlandırmak için önlemler üzerine odaklanmaya devam edeceğiz. 22. Ulusal düzeyde belirlenmiş sosyal koruma zeminlerinin oluşturulmasının öneminin farkındayız. Bu yöndeki uygulamalarında kurumsal kapasite inşa edebilmeleri için, düşük gelirli ülkelere yardımcı olmak üzere kuruluşlar arası ve uluslararası politika bütünlüğünü, eş güdümünü, işbirliğini ve bilgi paylaşımını geliştirmeye devam edeceğiz. Uluslararası örgütlerden etkin sürdürülebilir koruma zeminlerinin nasıl geliştirileceği konusunda düşük gelirli ülkelerle politika seçenekleri belirlemelerini talep etmekteyiz. 23. G-20 ekonomilerinde, kadınların ekonomiye ve topluma tam olarak katılımının önündeki engelleri aşmak ve kadınlara yönelik ekonomik fırsatları genişletmek için somut adımlar atacağımızı taahhüt ediyoruz. Mesleki beceri eğitimi, ücretler ve maaşlar, işyerindeki muamele ve bakım hizmetleri de dâhil olmak üzere, tüm alanlarda cinsiyet eşitliğini ilerletme konusundaki kararlı taahhüdümüzü de ifade ediyoruz. 24. Çalışma Bakanlarımızın bu gündem başlığında kaydedilmiş ilerlemeleri gözden geçirmelerini talep etmekteyiz ve ilgili sosyal taraflarla yapılan istişareleri memnuniyetle karşılıyoruz. Bu bağlamda, Meksika başkanlığındaki G-20 sürecine yapılacak B-20 (İş-20) ve L-20 (İstihdam-20) katkılarını takdirle karşılıyoruz. 4 Gayrıresmi Tercüme 25. İstihdam sağlama, ekonomik büyüme ve kalkınma açısından, seyahat ve turizmin kilit rolünü kabul ediyor ve yabancı uyrukluların, ülkelere girişlerinin kontrole tabi tutulmasının Devletlerin egemenlik hakkı olduğunu teslim etmekle birlikte; istihdam yaratma, yoksulluğun azaltılması ve küresel büyüme açından bir vasıta olarak, seyahat hareketlerinin kolaylaştırılması yönünde çalışacağız. Ticaret 26. Sürdürülebilir küresel ekonomik toparlanma, istihdam ve kalkınma için gerekli koşullar olan serbest ticarete, korumacılığa karşı durmaya ve büyüyen pazarlara güçlü bir biçimde bağlı bulunmaktayız. Açık, öngörülebilir, kurallara dayalı, şeffaf çok taraflı bir ticaret sisteminin önemini vurguluyor ve Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) merkezi konumunun sağlanmasını taahhüt ediyoruz. 27. Ekonomik büyümenin teşvik edilmesi için yatırımın önemini kabul ediyor ve yatırımcılar için iş ortamını destekleyen bir ortamın idame ettirilmesini taahhüt ediyoruz. 28. Dünya çapında giderek artan korumacılık örneklerinden derin endişe duyuyoruz. Cannes’da yapmış olduğumuz taahhüdümüzü takiple, ticaret ve yatırımı etkileyen tedbirlere ilişkin olarak 2014yılı sonuna kadar mevcut taahhüdümüzü ve ihracatı desteklemeye yönelik DTÖ uygulamalarına aykırı tedbirler ile yeni ihracat kısıtlamalarını içeren herhangi bir korumacı tedbirin iptal edilmesine dair taahhüdümüzü yineliyoruz. Ticaret ve yatırımları sınırlayıcı önlemlerin zamanlıca bildirilmesini de kabul ediyoruz. Ticaret ve yatırım önlemlerine ilişkin envanter ve izleme alanında DTÖ, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ve Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından yapılan çalışmaları destekliyor ve sözügeçenleri, her birinin görev tanımına uygun olacak şekilde, bu alanlardaki çalışmaları yoğunlaştırmak ve derinleştirmek üzere teşvik ediyoruz. 29. Dünya ticaretinde bölgesel ve küresel değer zincirlerinin oluşmasının etkilerine ilişkin olarak, ekonomik büyüme, istihdam ve kalkınmayı güçlendirmede rolünü onaylayan ve bu türdeki değer zincirlerine gelişmekte olan ülkelerin katılımlarının artırılmasının altını çizen, Puerto Vallarta’da Ticaret Bakanlarımız tarafından yapılan görüşmelere değer veriyoruz. Bu tartışmaların DTO, OECD ve UNCTAD’da, her birinin görev tanımı çerçevesinde, derinleştirilmesini destekliyor ve sözügeçenlere, küresel değer zincirlerinin işleyişi, bunların ticaret ve yatırım akışlarıyla, kalkınma ve istihdamla ilişkisi ve aynı zamanda ticaret akışlarının nasıl hesaplanabileceği, bu alandaki eylemlerimizin kendimizi ve diğerlerini ne şekilde etkilediğini anlayabilmemiz maksadıyla çalışmalarına hız kazandırma ve kaydedecekleri ilerlemeleri Rusya dönem başkanlığında Bakanlarımıza rapor etmeleri çağrısında bulunuyoruz. 30. Cannes Bildirgesi uyarınca, Doha Kalkınma Gündemi Görev Yönergesine bağlıyız ve herkes için geçerli olmak üzere, ticaret müzakerelerinde ilerleme sağlanması için taze ve gerçekçi yaklaşımlar izlenmesi yönündeki taahhütlerimizi yineliyoruz. Ticaretin kolaylaştırılması ve özellikle En Az Gelişmiş Ülkelerin açısından endişe kaynağı olan konular gibi, ilerleme imkanı bulunan alanlar da dahil olmak üzere, Doha müzakerelerinin tamamlanması yönünde çalışmaya devam edeceğiz. Dünyanın en fakir ülkelerinin DTÖ katılım süreçlerinin kolaylaştırılmasına ilişkin ilerleme sağlanmasını teşvik ediyoruz. 31. Uyuşmazlıkların çözülmesi de dahil olmak üzere, DTÖ’nün gündelik işlerini yürütmesi alanındaki uygulamaları iyileştirmek suretiyle, DTÖ’nün güçlendirilmesini destekliyoruz. Ayrıca, küresel bir ekonomide çok taraflı ticaret sisteminin sınama ve imkânları üzerine yapılan görüşmeleri ilerletmeleri için temsilcilerimizi görevlendiriyoruz. 5 Gayrıresmi Tercüme Uluslararası finansal mimarinin güçlendirilmesi 32. Etkin küresel ve bölgesel güvenlik ağlarının öneminin farkındayız. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) kaynaklarını artırmaya yönelik güçlü taahhütleri memnuniyetle karşılıyoruz. Bahse konu taahhütler, önemli sayıda ülkenin dâhil olduğu geniş bir uluslararası işbirliği çabasının neticesidir. Anılan taahhütler, 450 milyar ABD Dolarını aşmaktadır ve bu tutar, 2010 Reformu ile kotalarda yapılan artışa ilave olacaktır. Bu kaynaklar, IMF’nin tüm üyelerinin kullanımına sunulacak ve herhangi bir bölgeye tahsis edilmeyecektir. Rezerv varlık niteliği taşıyacak bu kaynaklar, ikili borçlanmalar ve tahvil alım anlaşmaları gibi yatırımlar aracılığıyla, IMF İcra Direktörleri tarafından kabul edilen usul ve esaslar çerçevesinde, IMF’nin Genel Kaynaklar Hesabı’na aktarılacaktır. Bu çaba, G-20’nin ve uluslararası camianın, küresel finansal istikrarı korumak ve IMF’nin krizlerin önlenmesi ve çözümlenmesindeki rolünü güçlendirmek için gerekli adımları atma yönündeki taahhüdünü göstermektedir. 33. 2010 Kota ve Yönetim Reformu’nu, üzerinde mutabakata varılan tarih olan 2012 IMF/Dünya Bankası Yıllık Toplantıları’na kadar bütün unsurlarıyla hayata geçirme konusundaki taahhüdümüzü yineliyoruz. Bu reformlar IMF’nin meşruiyetini, geçerliliğini ve etkinliğini artırmak; IMF’nin gözetim işlevini daha da güçlendirmeye yönelik çabaları desteklemek ve IMF’nin sistemik rolünü oynayabilmesi için gerekli kaynakları temin etmek açılarından büyük önem taşımaktadır. Bu reformların bir parçası olarak, mevcut kota formülündeki eksiklikleri ve zayıflıkları gidermek üzere, kapsamlı bir kota formülü gözden geçirmesini 2013 yılı Ocak ayına kadar ve bir sonraki genel kota gözden geçirmesini 2014 yılı Ocak ayına kadar tamamlamayı taahhüt ediyoruz. Formülün basit, şeffaf ve kotaların farklı rolleriyle uyumlu olması; hesaplanan kota paylarının üyeler tarafından genel hatlarıyla kabul edilebilir sonuçlar vermesi ve zamanlı, kaliteli ve kolay elde edilebilir verilere dayalı olarak uygulanabilir olması gerektiği üzerinde mutabakata vardık. Formüle dayalı olarak belirlenecek olarak kota dağılımının, IMF üyelerinin küresel ekonomi içindeki ağırlıklarını daha iyi yansıtması gerektiğini tekrar ediyoruz. Bu ağılıklar, dinamik yükselen piyasa ekonomileri ve gelişmekte olan ülkelerdeki güçlü gayri safi yurtiçi hâsıla büyümesi ışığında önemli ölçüde değişmiştir. IMF’nin en yoksul üyelerinin temsil gücünü korumaya devam etmenin önemini bir kez daha yineliyoruz. Bakanlarımız ve Merkez Bankası Başkanlarımızdan Kasım ayındaki toplantılarında bu konudaki gelişmeleri gözden geçirmelerini istiyoruz. 34. IMF’nin mevcut gözetim çerçevesinin, ülkelerin politikalarından kaynaklanan yayılma etkileri de dâhil olmak üzere; küresel, yerel ve finansal istikrara odaklanarak, ikili ve çok taraflı gözetimin daha güçlü bir biçimde bütünleştirilmesini de içerecek şekilde, önemli ölçüde geliştirilmesi gerektiği üzerinde fikir birliğine vardık. IMF’nin, birleşik gözetim kararı önerisine ilişkin görüş geliştirme çalışmasını memnuniyetle karşılıyor ve karar sürecini desteklemeyi taahhüt ediyoruz. Döviz kuru politikalarına yönelik güçlü gözetimin öneminin altını çiziyoruz. Gözetim faaliyetlerinin kapsamının, ilgisine göre, küresel likidite, sermaye akımları, sermaye hesabı önlemleri, rezerv ve dış istikrara etki edebilecek maliye, para ve finansal sektör politikalarını da içerecek şekilde genişletilmesini destekliyoruz. IMF’nin çok taraflı analizi güçlendirecek ve gözetimin şeffaflığını artıracak olan “dış âlem raporu” üzerindeki çalışmalarını memnuniyetle karşılıyoruz. Gözetimin etkili olabilmesi için ülkelerin gözetim tavsiyelerini sahiplenmesinin ve tavsiyelerin uygulanmasının takip edilmesinin kritik öneme sahip olduğunu ve IMFC’nin, IMF’nin tüm üyelerinin sürece aktif katılımını kolaylaştırma konusunda bir rol oynayabileceğini kabul ediyoruz. Bir sonraki IMF/Dünya Bankası Yıllık Toplantıları’na kadar bu alanda kayda değer ilerleme bekliyoruz. 6 Gayrıresmi Tercüme 35. Dünya Bankası, Bölgesel Kalkınma Bankaları, IMF, OECD ve BIS tarafından, ulusal para birimi cinsi tahvil piyasalarının geliştirilmesinin desteklenmesi için hazırlanan Eylem Planı’nın uygulanmasına yönelik ara ilerleme raporunu memnuniyetle karşılıyoruz. Ayrıca, bu kuruluşlar tarafından hazırlanacak olan yıllık ilerleme raporunu bekliyoruz. Anılan yıllık rapor, G-20 Bakanlar ve Merkez Bankası Başkanlarının Kasım ayı toplantısına sunulacaktır. Bu husus, mevcut küresel finansal koşulların yerel tahvil piyasalarının likiditesi, etkinliği ve işleyişini olumsuz etkilemekte olduğu bu ortamda büyük önem taşımaktadır. Finansal Sektörün Düzenlenmesi ve Finansal Tabana Yayılmanın Teşvik Edilmesi 36. Finansal İstikrar Kurulu (FSB) tarafından hazırlanan, finansal istikrarın güçlendirilmesine yönelik G-20 taahhütlerinin yerine getirilmesine ilişkin ilerleme raporunu ve FSB’nin, ülke uygulamalarını geniş kapsamlı olarak takip etmesini memnuniyetle karşılıyoruz. İstikrarlı ve bütünleşik bir küresel finansal sistemi desteklemek ve muhtemel krizleri önlemek amacıyla, kabul edilen politikaları zamanında, tam ve tutarlı olarak uygulamayı taahhüt ediyoruz. 37. Tüm finansal reform tavsiyelerinde sağlanan ilerlemeyi takip etmek amacıyla hazırlanan “trafik ışıkları tablosu”nun yayımlanmasını memnuniyetle karşılıyor ve politika geliştirmede veya uygulamada sıkıntıların tespit edildiği alanlarda ilerleme sağlamaya yönelik tüm gerekli adımları atacağımızı vaat ediyoruz. 38. Özellikle, FSB’nin Uygulamaların Takibi Koordinasyon Çerçevesi (CFIM) tarafından belirlenen öncelikli alanlarda bugüne kadar kaydedilen ciddi ilerlemeyi görüyoruz: “Basel sermaye ve likidite çerçevesi”, “küresel sistemik öneme sahip finansal kuruluşlara (G-SIFI) yönelik çerçeve”, “çözümleme rejimleri”, “tezgâh üstü (OTC) türev araçları reformu”, “gölge bankacılık” ve “ücretlendirme uygulamaları”. Reformların tam olarak uygulamasını sağlamak için bu önemli alanlardaki çalışmaları tamamlamayı taahhüt ediyoruz. 39. Tüm standart tezgah-üstü türev ürünlerinin (i) 2012 yılı sonuna kadar, uygunsa, borsalar veya elektronik alım satım platformlarında işlem görmesi ile “merkezi karşı taraflarca” takas edilmesi, (ii) tezgah-üstü türev sözleşmelerinin veri depolama kuruluşlarına raporlanması ve (iii) merkezi takası gerçekleştirilmeyen sözleşmelerin daha yüksek sermaye yükümlülüğüne tabi olmasına ilişkin taahhüdümüzü yineliyoruz. Uygulamaya ilişkin FSB ilerleme raporunu memnuniyetle karşılıyoruz. Merkezi takas konusunda sağlam ve etkin bir küresel çerçeveye ilişkin dört tedbirde kayda değer ilerleme sağlandığına göre; ülkeler, merkezi takasa yönelik G-20 taahhütlerini yerine getirmek için, hızlı bir şekilde karar alma süreçlerini tamamlamalı ve gerekli kanun ve düzenlemeleri yürürlüğe koymalıdır. Merkezi takası gerçekleştirilmeyen sözleşmelere yönelik teminat uygulaması kapsamında, uluslararası ölçekte tutarlı asgari standartların teşvik edilmesini amaçlayan temel ilkelerin geliştirilmesinde sağlanan ilerlemeyi görüyoruz. Bu yöndeki çalışmaların, diğer tezgah-üstü türev reformları ve Basel sermaye çerçevesinin nihai yürürlük tarihi ile uyumlu bir şekilde yürütülmesi amacıyla; uluslararası standart koyucuların, küresel teminat standartlarına ilişkin tekliflerini bu yılın sonuna kadar nihai hale getirmelerini teşvik ediyoruz. 40. Basel II, II.5 (iki buçuk) ve III’ün uygulanması konusundaki ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyor ve ülkelere, standartları üzerinde uzlaşılan takvim çerçevesinde uygulamaları yönünde çağrıda bulunuyoruz. Piyasa riski çerçevesinin bütünüyle gözden geçirilmesine ilişkin Basel Komitesi’nin istişari önerilerini memnuniyetle karşılıyoruz. “Sağlıklı ücretlendirme uygulamaları” konusundaki ilke ve 7 Gayrıresmi Tercüme 41. 42. 43. 44. 45. standartların hayata geçirilmesine ilişkin olarak FSB tarafından hazırlanan ilerleme raporunu memnuniyetle karşılıyoruz. Bu ilke ve standartların uygulanmasına yönelik taahhüdümüzü yineliyor ve FSB’den, yürütmekte olduğu gözetim faaliyetine devam etmesini istiyoruz. Hiçbir banka ya da finansal kuruluşun “batmasına izin verilemeyecek kadar büyük” olmaması için, ulusal çözümleme rejimlerimizi FSB’nin Etkin Çözümleme Temel İlkeleri ile uyumlu hale getirmeye yönelik taahhüdümüzü yineliyoruz. Bu amaçla, ayrıca tüm G-SIFI’lara yönelik “toparlanma ve çözümleme planları” ile kuruluş bazında sınır ötesi işbirliği anlaşmalarına ilişkin devam eden çalışmaları destekliyoruz. SIFI denetimlerinin yoğunluğunun ve etkinliğinin güçlendirilmesine yönelik taahhüdümüzü yineliyor ve FSB’den, bu alandaki ilerlemeleri, Kasım 2012’de gerçekleşecek G-20 Bakanlar ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı’na raporlamasını istiyoruz. Yerel sistemik öneme sahip bankaların (D-SIBs) belirlenmesi ve bu bankalara yönelik politika tedbirleri konusunda bir grup ilkenin ortak bir çerçeve olarak geliştirilmesine ilişkin ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyor ve Bakanlarımız ve Merkez Bankası Başkanlarımızdan, Kasım ayındaki toplantılarında bu alandaki tavsiyeleri gözden geçirmelerini istiyoruz. Gölge bankacılık sisteminin gözetim ve düzenlemesinin güçlendirilmesine ilişkin devam eden çalışmaları destekliyor ve Bakanlarımız ve Merkez Bankası Başkanlarımızdan, Kasım ayındaki toplantılarında bu alandaki tavsiyelerini gözden geçirmelerini istiyoruz. FSB’den Uluslararası sigorta Denetçileri Birliği (IAIS) ile işbirliği içinde, küresel sistemik öneme sahip sigorta şirketlerinin belirlenmesi ve bu şirketlere yönelik politika tedbirleri konusundaki çalışmalarını 2013 yılı Nisan ayına kadar tamamlamalarını istiyoruz. Sistemik riskin azaltılması amacıyla, sistemik öneme sahip diğer banka-dışı finansal kuruluşların belirlenmesine ilişkin yöntemin, 2012 yılı sonuna kadar FSB tarafından Uluslararası Menkul Kıymet Komisyonları Örgütü (IOSCO) ile istişare içinde hazırlanmasını bekliyor ve Ödeme ve Mutabakat Sistemleri Komitesi (CPSS) ve IOSCO’ya, sistemik öneme sahip piyasa altyapılarına ilişkin çalışmalarını tamamlamaları için çağrıda bulunuyoruz. IAIS’tan ayrıca, uluslararası alanda faaliyet gösteren sigorta gruplarının denetimine ilişkin ortak bir çerçeve geliştirilmeye yönelik çalışmasını 2013 yılı sonuna kadar tamamlamasını istiyoruz. Ulusal otoritelere ve standart koyucu kuruluşlara, kredi derecelerine olan mekanik bağımlılığı sona erdirme konusunda daha hızlı yol almaları için çağrıda bulunuyoruz. Kredi derecelendirme kuruluşlarının şeffaflığını ve bu kuruluşlar arasındaki rekabeti artıracak adımları teşvik ediyoruz. Yüksek kalitede tek bir muhasebe standartları setine kavuşmaya yönelik devam eden çalışmaları destekliyoruz. IOSCO’nun kredi temerrüt takası piyasalarının işleyişine ilişkin raporunu memnuniyetle karşılıyor ve IOSCO’dan Kasım 2012’deki Bakanlar ve Merkez Bankası Başkanları toplantısına kadar atılacak adımlara ilişkin bir rapor hazırlamasını istiyoruz. Finansal işlemlere taraf olan “tüzel kişileri tanımlayıcı” küresel bir kod (LEI) sisteminin geliştirilmesine ilişkin çerçeve hakkındaki FSB tavsiyelerini ve kamu yararını gözeten küresel yönetim çerçevesini onaylıyoruz. LEI sistemi Mart 2013’e kadar faaliyete geçecektir. FSB’den Kasım 2012’deki Bakanlar ve Merkez Bankası Başkanları toplantısına kadar uygulamaya ilişkin ilerlemeler hakkında rapor oluşturmasını istiyoruz. Finansal risklerin tespiti ve yönetiminde otoritelere ve piyasa katılımcılarına destek olması açısından LEI’nin küresel ölçekte benimsenmesini teşvik ediyoruz. FSB’nin, kabul edilen finansal düzenleme reformlarının, yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ülkeler için oluşturabileceği istenmeyen etkilerin tespit edilmesine yönelik, IMF ve Dünya Bankası ile eşgüdüm içinde hazırladığı çalışmayı memnuniyetle karşılıyoruz. Kabul edilen reformları uygulamaya ilişkin taahhüdümüze ilişkin peşin hükümlü bir tavır takınmadan, istenmeyen mühim sonuçları uygun şekilde 8 Gayrıresmi Tercüme 46. 47. 48. 49. ele almak amacıyla FSB tarafından sürekli bir şekilde takip, analiz ve raporlama yapılmasını ve FSB, standart koyucular, uluslararası finansal kuruluşlar, gelişmekte olan ve yükselen piyasa ekonomileri arasında devam eden diyaloğun sürmesini teşvik ediyoruz. Finansal düzenleyici politikaların geliştirilmesi ve uygulamasının eşgüdümü amacıyla; Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) ile arasındaki güçlü bağlarını da muhafaza ederek, FSB’yi; tüzel kişiliği haiz, daha güçlü yönetişim ile finansal özerkliğe imkân veren ve daha güçlü bir kapasite taşıyan kalıcı bir örgütsel temele oturtmaya yönelik tavsiyeleri ve yeniden düzenlenen FSB Tüzüğü’nü onaylıyoruz. Söz konusu tavsiyelerin, bir sonraki toplantımıza kadar tamamen uygulanması ve bu doğrultuda, Kasım 2012’deki Bakanlar ve Merkez Bankası Başkanları toplantısına kadar kayda değer bir ilerleme gösterilmesi için çağrıda bulunuyoruz. FSB’den, temsil yapısını gözden geçirmeyi gündeminde tutmaya devam etmesini istiyoruz. Düzenleme ve denetime ilişkin işbirliği ve bilgi paylaşımı standartlarına uyum konusunda FSB’nin devam eden çalışmalarını memnuniyetle karşılıyoruz ve Kasım 2012’deki Bakanlar ve Merkez Bankası Başkanları toplantısı öncesinde, bu girişim kapsamında kaydedilen ilerlemeler hakkında kamuoyuna bir açıklama yapılmasını bekliyoruz. Vergi alanında kapsamlı bilgi paylaşımını ve şeffaflığı güçlendirmeye yönelik taahhüdümüzü tekrarlıyoruz. “Global Forum” tarafından raporlanan ilerlemeyi tebrik ediyoruz. Tüm ülkeleri ve özellikle bu aşamada mevzuatları “ikinci safhaya” geçmelerine imkân vermeyen on üç yetki bölgesini, ilgili standarda uymaya ve gözden geçirmeler sırasında ortaya konulan tavsiyeleri uygulamaya davet ediyoruz. Global Forum’un bilgi paylaşımı uygulamalarının etkinliğini araştırmasını ve bulgularını, bize ve Bakanlarımıza raporlamasını bekliyoruz. OECD’nin “otomatik bilgi paylaşımı” alanındaki uygulamalara dair raporunu memnuniyetle karşılıyor ve bu alanda, uygulamalarımızla örnek olmaya devam edeceğimizi belirtiyoruz. Ülkeleri, bu gelişen uygulamaya mümkün olduğunca katılmaya çağırıyor ve tüm idareleri, mümkünse, bir sonraki Global Forum Toplantısı’nda, Karşılıklı İdari Yardımlaşma Çok Taraflı Konvansiyonu’nu imzalamaya veya imzalamaya dönük niyetlerini beyan etmeye güçlü bir şekilde teşvik ediyoruz. Yasa dışı parasal hareketler ile mücadele edilmesi amacıyla, kurumlar arası işbirliğini artırmaya yönelik çabaları, Oslo Diyalogu’nun Roma’daki toplantısının sonuçları da dâhil olmak üzere, memnuniyetle karşılıyoruz. Vergi matrahındaki erime ile kar transferlerinin önlenmesinin gerekliliğini tekrarlıyoruz ve OECD’nin bu alanda devam eden çalışmalarını ilgiyle takip edeceğiz. Kara para aklama (AML), terörizmin finansmanı (CFT) ve kitle imha silahlarının yayılması ile mücadelede küresel çabaların sürdürülmesini sağlayan Mali Eylem Görev Gücü’nün görev tanımının yenilenmesini destekliyoruz. G-20 ülkeleri, Mali Eylem Görev Gücü’nün gözden geçirilmiş standartlarını da memnuniyetle karşılamaktadır ve uygulanmasını beklemektedir. AML/CFT konularında stratejik açığı olan yüksek riskli yetki bölgelerinin belirlenmesinde ve gözetiminde, AML/CFT araçlarının yolsuzlukla mücadelede kullanılmasında, kurumsal araçlarının şeffaflığının artırılmasında, vergi suçlarına yönelik işbirliğinin güçlendirilmesinde, vergi cennetlerinden kaynaklanan risklerin bertaraf edilmesinde, AML/CFT önlemlerinin kapsamının genişletilmesinde ve finansal tabana yayılma çabalarını da göz önüne alarak bu önlemlerin etkinliğinin artırılmasında Mali Eylem Görev Gücü tarafından kaydedilen ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz. Karşılıklı değerlendirmelerin gelecek turu kapsamında, Mali Eylem Görev Gücü değerlendirme sürecinin güncellenmesinin 2013 yılında tamamlanmasını bekliyoruz. 9 Gayrıresmi Tercüme 50. 2011 Finansal Tabana Yayılma Küresel İşbirliği Grubu (GPFI) raporunda belirtilen beş tavsiyenin uygulanmasında GPFI tarafından kaydedilen aşamayı memnuniyetle karşılıyor ve GPFI’ı bu tavsiyelerin tam olarak uygulanması yönünde çalışmaya devam etmeye çağırıyoruz. GPFI‘ın geliştirdiği finansal erişim göstergeleri olan “G20 Temel Setini” onaylıyoruz. KOBİ’lerin ekonomik kalkınmada ve fakirliğin azaltılmasında oynadığı önemli rolü kabul ederek, KOBİ finansmanı konusunda gelişmekte olan ülkelerin karşılaştığı belirli finansal erişim zorluklarını ve kısıtlamaları işaret eden yenilikçi model ve yaklaşımların geliştirilmesini destekleyecek “KOBİ Finansmanı Çerçeve Programı”nın oluşturulmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Kolaylaştırıcı düzenlemeleri oluşturma sürecinde, yardımcı bir araç olarak standart belirleyici kuruluşlar ve finansal tabana yayılma konusunda önümüzdeki dönemde gerçekleştirilecek GPFI konferansını memnuniyetle karşılıyoruz. GPFI’ı Kasım ayında Bakanlar ve Merkez Bankası Başkanları’na gelişmeleri raporlamaya çağırıyoruz. Son olarak, tüketicinin korunması ve finansal okuryazarlık konularına odaklanacak olan dördüncü GPFI alt grubunun oluşturulmasına ilişkin devam eden çalışmaları destekliyoruz. 51. “G20 Finansal Tabana Yayılma Emsal Öğrenme Programı” altında finansal tabana yayılma amaçlı ulusal koordinasyon mekanizmaları ve stratejilere taahhüt veren G20 ve G20 dışı ülkelerin çabalarına teşekkür ediyoruz. “G20 Yaratıcı Finansal Erişim Prensipleri”nin etkin uygulanması konusundaki benzer çabaları (Maya Beyannamesi kapsamında gelişmekte olan ve yükselen ülke hükümetlerin finansal erişimi desteklemek için somut adımlar atmak konusundaki taahhütleri gibi) ilerletmeye teşvik ediyoruz. Dünya Bankası Grubu’nun ve Finansal Erişim Birliği’nin, Birleşmiş Milletler’in de dahil olduğu diğer paydaşların ve ikili donörlerin finansal tabana yayılmanın teşvik edilmesi konusunda devam eden çabalarını ve desteğini önemsiyoruz. 52. Finansal eğitim konusunda, OECD/INFE tarafından hazırlanan “Finansal Eğitim Ulusal Stratejiler Konulu Yüksek Düzeyli Prensipler“i destekliyoruz. OECD/INFE’yi ve Dünya Bankası’nı GPFI ile işbirliği içinde, gelecek Zirve’de bir ilerleme raporu sunmak üzere finansal eğitimin teşvik edilmesi konusunda yeni araçlar geliştirmeye çağırıyoruz. Finansal tüketicinin korunması gündeminin geliştirilmesi çerçevesinde en iyi uygulamaların paylaşılmasını temin etmek amacıyla; Uluslararası Finansal Tüketiciyi Koruma Ağı (FincoNet) Tüzüğü ve resmi yapı ile finansal destek konularına ilişkin tartışmalara önem veriyoruz. Ayrıca G20/OECD Finansal Tüketicinin Korunması Görev Gücü’nün “Finansal Tüketicinin Korunması Konusunda Yüksek Düzeyli Prensipler”in uygulanmasını desteklemek için etkili yöntemler geliştirmek amacıyla sunulan Eylem Planı’nı kabul ediyoruz. 2013 St. Petersburg Liderler Zirvesi'ndeki güncellenmiş raporlarını bekliyoruz. 53. Kadınların ve gençlerin finansal hizmetlere erişim sağlaması ve finansal eğitimi konusundaki ihtiyacı kabul ediyoruz. GPFI, OECD/INFE ve Dünya Bankası’ndan kadınların ve gençlerin karşılaşabileceği engelleri belirlemelerini istiyor ve gelecek Zirvede sunulmak üzere bir ilerleme raporu hazırlamaları konusunda çağrıda bulunuyoruz. 54. “Meksika Finansal Tabana Yayılma Yarışması: Erişimin Kilidini Kırmak İçin Yaratıcı Çözümler” adlı, finansal erişim engellerini gidermek için; katma değerli, erişilebilir, güvenilir ve kapsamlı finansal hizmetler yaratılması yoluyla işaret eden çözümler yarışmasının başlatılmasından memnuniyet duyuyoruz. 10 Gayrıresmi Tercüme Gıda güvenliğinin arttırılması ve emtia fiyat dalgalanmalarının ele alınması 55. Tarım Bakanları tarafından 2011’de kabul edilen Gıda Fiyatlarındaki Dalgalanma ve Tarım Eylem Planı, 2050 yılına kadar 9,3 milyarı aşması beklenen dünya nüfusunun beslenmesi için tarımsal üretimin % 50 ila 70 arasında ve gelişmekte olan ülkelerde ise yaklaşık olarak % 100 artması gerekeceğinin altını çizmiştir. Tarımsal şartların çeşitliliği göz önüne alındığında, üretimin ve verimliliğin sürdürülebilir bir tabanda arttırılmasının bugün dünyanın karşı karşıya bulunduğu en önemli sorunlardan biri olduğunun farkındayız. Sahel Bölgesi ve Afrika Boynuzu’ndaki kriz, gıda güvenliği için acil ve uzun vadeli çözümleri kuvvetlendirmenin ivedi bir sorun olarak durmakta olduğunun da altını çizmektedir. Ayrıca kronik beslenme yetersizliğinin bir ülkenin insani kaynakları üzerinde muazzam bir sorun olduğunu görüyor ve bu nedenle Beslenmeyi Arttırma hareketine destek veriyor ve G-20 üyelerinin daha geniş katılımını teşvik ediyoruz. 56. Eylem Planı'nın ve Seul Çok Yıllık Kalkınma Eylem Planının gıda güvenliği ayağının uygulanmasında sağlanan kayda değer ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz. Daha önceki taahhütlerde ve B-20 ve sivil toplumdan gelen önerilerin yanı sıra, Dünya Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO, Food and Agricultural Organization) ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından koordine edilen çeşitli uluslararası kuruluş girdilerini içeren sürdürülebilir tarımsal üretim konusundaki önemli tavsiyeler hakkında sağlanan ilerlemeye ilişkin bu Bildiri’nin ekindeki G-20 Tarım Bakanları Yardımcıları Raporu’nu destekliyoruz. 57. Açlıkla savaşmak için, Tropikal Tarım Platformu, Tarımda Risk Yönetimi Platformu, GEO Küresel Tarım Gözetimi, buğday, pirinç ve mısır araştırma girişimleri, Acil Müdahale Forumu, bölgesel acil insani gıda rezervleri, Küresel Tarım ve Gıda Güvenliği Programı dâhil olmak üzere girişimlerimize ilişkin çabalarımızı devam ettirmeyi taahhüt ediyor ve Sorumlu Tarım Yatırımı Prensiplerini destekliyoruz. Gıda fiyat dalgalanmalarını azaltmak için şeffaflığa önemli katkı sağlayacak Tarım Piysaları Bilgi Sisteminin (AMIS) uygulanmasına ilişkin sağlanan ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz. Tarım da dahi olmak üzere daha istikrarlı, tahmin edilebilir, çarpıklıklardan uzak, serbest ve şeffaf bir ticaret sisteminin gıda güvenliğini güçlendirmede önemli bir role sahip olduğunun farkındayız. 58. Dünya Gıda Programı (WFP) tarafından ticari olmayan insani amaçlar için yapılan gıda teslimatı üzerindeki olağandışı vergilerin ve ihracat kısıtlamalarının kaldırılmasına ilişkin taahhüdümüzü yineliyoruz. Ulusal Gıda Güvenliği Şartlarındaki Arazi, Balıkçılık ve Orman Kullanım Sorumluluğuna ilişkin Gönüllü İlkelerin uygulanmasını teşvik ediyoruz. 59. Tarımdaki piyasa başarısızlıklarının kısıtladığı yeni tarım ürünlerinin ve sistemlerinin özel sektör tarafından geliştirilmesini teşvik ederek, yoksul ve savunmasız insanlar için gıda güvenliğini geliştirmeyi amaçlayan AgResults Girişiminin başlatılmasını büyük memnuniyetle karşılıyoruz. SahraAltı Afrika'da besin değeri zenginleştirilmiş ürünler, hasat sonrası depolama çözümleri ve ürün kalitesi teknolojilerindeki yeniliklere odaklanan pilot projelerin başlatılmasını bekliyoruz. Bu Girişimi finanse etmek için taahhütte bulunmuş ya da bulunma niyetlerini göstermiş olanlara takdirlerimizi sunuyor ve daha geniş bir katılımı destekliyoruz. 60. Tarımın iklim değişikliğine uyumunun sağlanması gerekliliğinin ve su ve toprağın sürdürülebilir şekilde verimliliğinin arttırılmasının öneminin farkındayız. Bu amaçla, mevcut teknolojilerin, bilinen uygulamaların ve toprak verimliliğini arttırma, minimum toprak işleme ve tarımsal ormancılık gibi yöntemlerin geliştirilmesini ve daha fazla kullanılmasını destekliyor ve özellikle içinde küçük çiftlikler 11 Gayrıresmi Tercüme için uygun yöntemlerin de bulunduğu, tarımda su kullanımı verimliliğini arttırmak için bilime dayalı seçeneklere ilişkin bir rapor hazırlamaları için uluslararası kuruluşlara çağrıda bulunuyoruz. 61. Uluslararası emtia piyasalarındaki istikrarın korunmasında küresel ekonomik toparlamanın önemini kabul ediyoruz. İyi işleyen, şeffaf fiziksel ve finansal emtia piyasalarının ve sürdürülebilir ve kapsayıcı olan güçlü bir büyümenin ve gıda güvenliğinin elde edilmesi için aşırı fiyat dalgalanmalarının azaltılmasının öneminin altını çiziyoruz. Aşırı emtia fiyat dalgalanmalarının, ekonomideki aktörler için belirsizliği artırmak ve bütçe dengelerine ve ekonomik planlamanın öngörülebilirliğine potansiyel şekilde zarar vermek suretiyle tüm ülkeler üzerinde çok önemli etkileri olduğunu kabul ediyoruz. En kırılgan kesim üzerinde emtia fiyatlarındaki dalgalanmalarının olumsuz etkilerini azaltmanın, yoksulluğu azaltacak ve ekonomik büyümeyi canlandıracak önemli bir bileşen olduğunun farkındayız. Bu nedenle, aşırı emtia fiyat dalgalanmalarının büyüme üzerindeki makroekonomik etkilerine ve böylesi etkileri azaltmak amacıyla ulusal şartları da dikkate alacak şekilde ülkelerin göz önünde bulundurabileceği politika seçeneklerinin belirlenmesine ilişkin G20 raporunun sonuçlarını onaylıyoruz. IMF, Dünya Bankası ve UNCTAD tarafından sağlanan katkıları ve değerleri girdilerin de farkındayız ve bunları takdir ediyoruz. Bakanlarımızdan, G20’nin bu fiziksel piyasaların daha düzgün işlemesinin kolaylaştırılmasına olan katkısı hakkında ilerlemeyi, raporda belirtilen olası yeni çalışma alanlarını göz önünde bulundurarak, 2013 yılında raporlamalarını istiyoruz. Tezgâh üstü de dâhil olmak üzere, piyasa düzenleyicileri ve otoriteleri için etkin müdahale yetkileri ve uygun bir düzenleme ve denetleme çerçevesi ile finansal emtia piyasalarındaki şeffaflığın artırılması ve kötüye kullanımın engellenmesine ilişkin taahhüdümüzü yineliyoruz. Bu bağlamda, Kasım 2012’ye kadar emtia türev piyasalarındaki tavsiyelerin uygulanmasına ilişkin olarak Uluslararası Menkul Kıymetler Komisyonları Örgütü (IOSCO) tarafından hazırlanacak raporu bekliyoruz. 62. Enerji emtialarında fiyat dalgalanmalarının da ekonomik dengesizliğin önemli bir kaynağı olduğunu kabul ediyoruz. İyi işleyen ve şeffaf enerji piyasalarına ilişkin taahhüdümüzü sürdürüyoruz. JODIpetrolün zamanında, tam ve güvenilirliğinin geliştirilmesine ilişkin çalışmaya devam edeceğiz ve önümüzdeki yıl hazırlanacak olan bir ilerleme raporunu bekleyeceğiz. JODI-gaz veri tabanında aynı prensipler üzerinde çalışacağız. JODI-petrol veri tabanının güvenilirliğinin artırılmasına ilişkin IEF (Uluslararası Enerji Forumu) raporunun ve uluslararası gaz ve kömür piyasalarında şeffaflığa ilişkin IEA (Uluslararası Enerji Kurumu), IEF ve OPEC (Petrol İhrac Eden Ülkeler Örgütü) tarafından sunulan raporun Kasım ayındaki Bakanlar toplantısında tartışılmasını bekliyoruz. Kasım 2012’de, fiyat raporlama kuruluşlarının (Price Reporting Agencies) işleyişinin ve gözetiminin geliştirilmesine ilişkin IOSCO tavsiyelerini de bekliyoruz. Bu tavsiyeler, diğer görevli kuruluşlar (IEF, IEA ve OPEC) ile hazırlanacaktır. Bakanlarımızı bu alanda gerektiğinde somut tedbirler almakla görevlendiriyoruz. Kalkınmanın önündeki zorlukların giderilmesi 63. Yoksulluğun ortadan kaldırılması, güçlü, kapsayıcı, sürdürülebilir ve dengeli büyümenin gerçekleştirilmesi G-20 Kalkınma Gündemi’nin ana hedefleri olmaya devam etmektedir. Biz, başta düşük gelirli ülkeler olmak üzere gelişmekte olan ülkelerle birlikte çalışma ve başta Binyıl Kalkınma Hedefleri ve ötesi olmak üzere uluslararası kabul görmüş kalkınma hedeflerini yerine getirmek için ihtiyaç duyulan ulus odaklı politika ve önceliklerini destekleme taahhüdümüzü teyit ediyoruz. 64. Kalkınma Çalışma Grubu’nun önceki G-20 Başkanlıklarının çalışmalarını geliştirme girişimini ve Meksika’nın Dönem Başkanlığı süresince gıda güvenliği, altyapı ve kapsayıcı yeşil büyüme gibi üç 12 Gayrıresmi Tercüme 65. 66. 67. 68. öncelik üzerine odaklanmasını memnuniyetle karşılamaktayız. Seul Çok Yıllı Eylem Planı’ndaki taahhütlerimiz karşısında kaydedilen ilerlemeyi takdirle karşılamaktayız ve bu Bildiriye eklenmiş olan 2012 Kalkınma Çalışma Grubu ilerleme raporunu desteklemekteyiz. Kalkınma Çalışma Grubunu, bir sonraki zirveye kadar G-20 kalkınma eylemlerinin değerlendirilmesi ve hesap verilebilirliğinin temin edilmesi için bir süreç başlatma imkânlarını araştırmaya davet ediyoruz. Altyapı yatırımları, sürdürülebilir ekonomik büyüme, yoksulluğun azaltılması ve istihdam yaratma için kritik önemi haizdir. Dolayısıyla, Çok Taraflı Kalkınma Bankalarının (ÇTKB) Eylem Planlarından ve Altyapı Üst Düzey Panelinden gelen tavsiyelerin uygulanması da dâhil olmak üzere, Çok-Yıllı Eylem Planı altında kaydedilen güçlü ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz. Gelişmekte olan ülkelerde altyapı kalkınma projelerine kamu tarafından finansman sağlanmasının öneminin farkında olarak, bunların özel sektör yatırımlarıyla desteklenmesi gerektiğini de düşünüyoruz. Eylem Planı kapsamında ilerleme kaydetmeyi sürdürmeleri hususunda ÇTKB‘nı teşvik ediyor ve Düşük Gelirli Ülkelerde Risk ve Kazanç Konusunda Yanlış Algılamalar’a değinen raporlarını memnuniyetle karşılıyoruz. Bu rapor düşük gelirli ülkelerde uzun vadeli altyapı yatırımlarının risklerinin yanı sıra sunacağı olanakları da doğru anlamaya ilişkin önemli mesajlar içermektedir. Hızlı kentleşmenin yarattığı sorunların ve kentleri daha sürdürülebilir kılma ihtiyacının farkında olarak, “Kalkınmakta olan Ülkelerde Orta ve Büyük Kentlerdeki Kentsel Toplu Taşıma Altyapı Projelerinin En İyi Uygulamaları”na ilişkin raporu memnuniyetle karşılıyor ve Kalkınma Çalışma Grubu raporu tarafından belirtildiği üzere takip faaliyetlerini destekliyoruz. Binyıl Kalkınma Hedefleri’nde belirtildiği üzere kalkınma için küresel ortaklık taahhütlerimizi teyit ediyor ve Güney Kore’nin Busan şehrinde gerçekleştirilen, Yardım Etkinliği Üzerine 4. Üst Düzey Forum’da geniş uzlaşı temelinde ulaşılan gönüllü katılımla başlatılacak olan Etkin Kalkınma İşbirliği için Küresel Ortaklık da dâhil olmak üzere, bu hedefe katkıda bulunacak çabaları memnuniyetle karşılıyoruz. Felaketleri daha iyi bir şekilde önlemek, nüfus ve varlıkları korumak ve ekonomik etkilerini finansal olarak daha iyi yönetmek konusunda Afet Risk Yönetimi (ARY) yöntem ve stratejilerinin değerinin farkındayız. ARY konusunda girdi ve daha geniş bir katılım sağlamak için BM’nin de desteğiyle Dünya Bankası ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) ortak çabalarını takdir ediyoruz. G-20 üyelerinin desteğiyle bu alandaki ülke tecrübelerine ilişkin Dünya Bankası ve Meksika’nın ortak yayınını memnuniyetle karşılıyor ve ARY stratejilerinin uygulanmasını kolaylaştırmak için OECD’nin Kasım ayında tamamlanacak gönüllü çerçevesini bekliyoruz. Kapsayıcı yeşil büyüme yoluyla uzun süreli refahın desteklenmesi 69. Mevcut ve gelecek nesillerin uzun dönem refahı, yaşanmakta olan ekonomik krizin ötesine bakmamızı gerektirmektedir. Ekonomik büyüme, çevrenin korunması ve sosyal kapsama birbirini tamamlayabileceği ve güçlendirebileceği yollar bulmanın önemini takdir ediyoruz. Sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğun ortadan kaldırılması bağlamında kapsayıcı yeşil büyüme, gelecekteki büyümemizin bağlı olduğu çevreyi korur ve sosyal refahı yükseltirken kalkınma ve ekonomi hedeflerimize ulaşmamız için yardımcı olabilir. Kapsayıcı yeşil büyüme koruyucu önlemler almak için kullanılmamalıdır. 70. Gelişmekte olan ülkelere, kapsayıcı yeşil büyümeyi teşvik edenler de dâhil olmak üzere uygun tedbirlerle kalkınmalarını sürdürmelerine ve güçlendirmelerine yardıma devam etmeyi taahhüt 13 Gayrıresmi Tercüme 71. 72. 73. 74. ediyoruz. 2012 Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’nda (Rio+20) sürdürülebilir kalkınma konusundaki taahhüdümüzü yineleyeceğiz. G20 gündemimizin parçası olarak ve Rio+20 ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde (BMİDÇS) varılan uzlaşmalar ışığında, kapsayıcı yeşil büyüme üzerinde odaklanacağımızı taahhüt ediyoruz İklim değişikliği dünya ekonomisi üzerinde önemli bir etki sahibi olmaya devam edecek, masraflar adım atılması ertelendikçe artacaktır. İklim değişikliği ile mücadele edilmesine ilişkin taahhüdümüzü yineliyor ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 17. Taraflar Konferansı’nın (17th Conference of the Parties to the UN Framework Convention on Climate Change- UNFCCC) çıktılarını memnuniyetle karşılıyoruz. Cancun ve Durban sözleşmelerinin tam olarak uygulanmasını istiyoruz ve 18. Taraflar Konferansında başarılı ve dengeli çıktılar elde edilmesi için bu Konferans’ın gelecek başkanı olan Katar ile birlikte çalışacağız. Ekonomilerin, orta vadede, iklim dostu bir çizgiye doğru yapısal dönüşümüne olan ihtiyacını vurguluyoruz. Cancun Anlaşması ile paralel olarak BMİDÇS’nin hedefleri, hükümleri ve prensiplerini göz önüne alarak kaynakları etkin bir şekilde seferber etmeye ilişkin yolları değerlendirmek için iklim değişikliği G-20 araştırma grubunun oluşturulmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Bu Araştırma Grubu’nun, Kasım ayında Bakanlara bir ilerleme raporu sunmasını istiyoruz. Yeşil İklim Fonunun faaliyete geçmesini destekliyoruz. Kalkınma Çalışma Grubu, ülkelerin kendi koşulları ve önceliklerinden yola çıkarak sürdürülebilir kalkınmaya giden yolu tayin etmelerine yardım etme gücü bulunan geniş bir uygulanabilir, ihtiyari tedbir ve eylemler paketini tartışmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin, kapsayıcı yeşil büyüme stratejileri ve siyasetleri tasarlamak ve uygulamak için bilgi paylaşmaya, kaynak seferberliğine ve teknik ve kurumsal kabiliyet geliştirmeye olanak sağlayan kurum ve mekanizmalara erişiminin bulunması gerektiğine inanıyoruz. Yeşil Büyüme Bilgi Platformu’nu başlatma konusundaki uluslararası çabaları memnuniyetle karşılıyoruz ve gelişmekte olan ilgili ülkelere gerekli desteği sağlama seçeneklerini araştırmaya devam edeceğiz. Kapsayıcı yeşil büyüme için yükümlülük getirmeyen, ihtiyari bir politika seçenekleri manzumesinin sağlanmasını memnuniyetle karşılıyor, uygulanmasını teşvik edecek çabaları destekliyoruz. Gelişmekte olan ülkelerde kapsayıcı yeşil büyüme için özel sektör ve kamu fonunu harekete geçirecek Kapsayıcı Yeşil Yatırımlar Kamu-Özel Sektör Diyalog Platformu kanalı da dâhil olmak üzere etkin mekanizmaların daha fazla araştırılmasını teşvik ediyoruz. B-20 Yeşil Büyüme Eylem İttifakı’nı memnuniyetle karşılıyoruz. Yeşil büyüme ve sürdürülebilir kalkınmanın uzun dönemde refah açısından önemli bir itici güç olduğunun altını çiziyoruz. OECD, Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan ve ülkelere has koşullar ile gelişmişlik düzeylerini dikkate alarak oluşturulmuş yeşil büyüme politikalarının ve sürdürülebilir kalkınma politikalarının yapısal reform gündemlerine dâhil edilmesi raporunu memnuniyetle karşılıyoruz. Yapısal reform gündemlerine, yeşil büyüme ve sürdürülebilir kalkınmanın derç edilmesine ilişkin mevcut eylemlerin gönüllülük esasına bağlı olarak raporlanmasına ilişkin G20 çabalarını onaylıyoruz. 2013 yılında tekrar isteğe bağlı raporlama yapacağız ve ilgili yetkililerden ülkelerin yeşil büyüme politikalarının yapısal reform gündemlerine dâhil etmeye ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmek için ilgili ulusal planlara dâhil etmeye ilişkin çabalarını raporlamalarını istiyoruz. Fosil yakıt teşviklerine ilişkin hazırlanmış olan ilerleme raporunu memnuniyetle karşılıyor; bir yandan en zayıf kesim için hedeflenen desteği sağlayarak, bir yandan da müsrif tüketime yol açan verimsiz fosil yakıt teşviklerinin orta vadede kademeli olarak ortadan kaldırılmasına yönelik taahhüdümüzü yineliyoruz. Bakanlarımızdan bir sonraki zirveye kadar ilerlemelere ilişkin raporlama yapmalarını ve bir 14 Gayrıresmi Tercüme sonraki toplantılarına kadar G-20 ülkeleri için bir gönüllü karşılıklı değerlendirme sürecine ilişkin seçenekleri araştırmanın hesap verilebilirliğe ve şeffaflığa uygunluğunu onaylamalarını istiyoruz. Ayrıca, fosil yakıt teşvikleri konusunda hâlihazırda çalışmakta olan diğer gruplar ile de diyalog kurulmasını memnuniyetle karşılıyoruz. 75. Cannes’de yeşil büyüme potansiyelinin en iyi şekilde kullanılması ve kalkınma hedeflerine katkı sağlanması amacıyla düşük-karbon kalkınma stratejisinin desteklenmesini taahhüt etmiştik. Bu nedenle, G20’nin temiz enerji ve enerji verimliliği teknolojileri raporunu memnuniyetle karşılıyor ve G20 ülkelerinin, teknolojinin yaygınlaştırılmasının önündeki zorluklara ilişkin ulusal tecrübelerini paylaşmaları yoluyla, bu sektörlerde yatırımları artırma konusundaki çabalarını tasdik ediyoruz. 76. “Küresel Deniz Çevre Koruma En İyi Uygulamaları Paylaşım Mekanizması” internet sitesinin kurulmasını memnuniyetle karşılıyor, Cannes yönergesine uygun olarak faaliyete geçmesini bekliyoruz. Yolsuzlukla mücadelenin güçlendirilmesi 77. Yolsuzluk, küresel ekonomik büyümeyi engellemekte, piyasaların bütünlüğünü tehdit etmekte, adil rekabet zayıflatmakta, kaynak tahsisini bozmakta, kamu güvenini yok etmekte ve hukukun üstünlüğüne zarar vermektedir. Yolsuzlukla mücadelede aktif bir rol oynamak üzere ilgili tüm aktörlere çağırıda bulunuyoruz. 78. Uygulama açığının kapatılması önemli bir öncelik olmaya devam etmekte ve Seul G-20 Yolsuzlukla mücadele Eylem Planımız ve ile Cannes İzleme Raporundaki taahhütlerimizin uygulamasında önemli ilerleme kaydetmeyi sürdürüyoruz. Yolsuzluğa Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin (UNCAC) onaylanması ve tam uygulanması ile gönüllülük esasına göre OECD rüşvet çalışma grubuna daha aktif biçimde katılma yönündeki taahhütlerimizi yineliyoruz. B-20’nin rüşvetle mücadele konusuna dâhil olmayı sürdürmesini memnuniyetle karşılıyor ve gözden geçirme mekanizması görev yönergesi uyarınca, UNCAC gözden geçirme sürecine özel sektörü ve sivil toplumu gönüllülük esasına göre dâhil edeceğiz. Yozlaşmış yetkililerin ülkelerimize giriş yasağı getirilmesine ilişkin ilkeleri bugün benimsiyor ve işbirliğine dair çerçeveler geliştirmeyi sürdürüyoruz. Çıkar çatışmalarını önlemek, belirlemek ve uygun biçimde yönetmek amacıyla, ilgili yetkililerin mali ve varlık bilgilerinin açıklanması düzeneğine ilişkin ilkeleri de benimsiyoruz. 79. Rüşvetle ve yolsuzlukla mücadele mevzuatının kuvvetli biçimde uygulanmasını taahhüt ediyor ve hem rüşvet alan ve talep edenlerin, hem de onlara rüşvet verenlerin kendin ulusal yasalarımız ışığında takipçisi olacağız. Rüşvet iddialarına ilişkin inceleme ve soruşturmalarında G-20 üyesi ile G-20 üyesi olmayan hükümetler arasındaki uluslararası işbirliğini kolaylaştırmak için G-20 ülkelerinin Karşılıklı Adli Yardımlaşma konusundaki kılavuzu ve aynı zamanda G-20’lerin yargı alanında varlıkları izlemeye ilişkin bilgileri yayınlayacağız. Kara para aklama ve terörün finansmanı ile mücadele etmek amacıyla, Gözden geçirilmiş Mali Eylem Görev Gücü standartlarını memnuniyetle karşılıyoruz. Rüşvetten elde edilen gelirlere melce sağlanmasına karşı çıkılması ve çalınan varlıkların geri alınması ve iade edilmesi yönündeki taahhütlerimizi yineliyoruz. 80. Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu'nun görev süresini 2014 yılı sonuna kadar iki yıllığına uzatıyor ve her ikisi de Şerpa’lar tarafından 2012 yılı sonuna kadar görüşülüp kabul edilmek üzere, güncellenmiş bir eylem planının yanı sıra ikinci bir Çalışma Grubu İzleme Raporunu hazırlamak üzere Çalışma Grubundan talepte bulunuyoruz. 15 Gayrıresmi Tercüme Diğer paragraflar 81. Dünya ekonomisinin birbirine bağımlılığı ışığında, G-20, günümüzdeki ve gelecekteki sorunlarla etkili bir şekilde mücadele edilebilmesi için gerekli olan yeni birçok taraflı işbirliği tarzı ortaya koymuştur. G20’nin gayri resmi ve esnek niteliği, onun uluslararası ekonomik ve finansal işbirliğini kolaylaştırmasına ve küresel ekonominin karşı karşıya bulunduğu sorunlara çözüm bulmasına olanak sağlamaktadır. G20’nin şeffaflık ve etkinliğini daha da arttırmaya devam etmemiz ve acil ihtiyaçlara cevap verebilmesini sağlamamız önem arz etmektedir. Buna yönelik bir katkı olarak, Cannes’da yapılan taahhüt uyarınca Şerpalar tarafından, bir grup G-20 çalışma yöntemleri geliştirilmiştir. 82. Şubat’ta Los Cabos’ta düzenlenen bir G-20 Dışişleri Bakanları gayri resmi toplantısında, G-20 üyesi ülkelerin küresel yönetimdeki temel sorunların çözümüne daha etkili bir şekilde katkıda bulunabilecekleri yollar aranmıştır. 83. G-20 kararlarının uzun vadeli etkisinin farkında olarak, İş-20 (Business-20), Çalışma-20 (Labour-20), Gençlik-20 (Youth-20) ve Düşünce-20 (Think-20) toplantıları da dâhil olmak üzere Meksika Devlet Başkanlığı tarafından başlatılan yaygın erişim çalışmalarını memnuniyetle karşılıyoruz. G-20 üyesi olmayan ülkeler ile Birleşmiş Milletler ve diğer aktörler de dâhil uluslararası ve bölgesel kuruluşlarla birlikte çalışmalarımızı geliştirmeye devam edeceğiz. Cannes’da yapılan görevlendirme uyarınca, erişim çalışmalarımızın tutarlı ve verimli kalmasını sağlamak için, bu alanda Şerpalar tarafından geliştirilen ilkeler grubunu memnuniyetle karşılıyoruz. 84. Birleşmiş Milletler (UN), Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund-IMF), Dünya Bankası (World Bank), Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization-WTO), Finansal İstikrar Kurulu (Financial Stability Board-FSB), Uluslararası Çalışma Teşkilatı (International Labour Organization-ILO), Dünya Gıda ve Tarım Teşkilatı (Food and Agriculture Organization-FAO) ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (Organization for Economic Cooperation and Development-OECD) dahil olmak üzere uluslararası kuruluşların yanı sıra sivil topluma, G-20 sürecine katkıları için teşekkür ederiz. Onların rapor ve tavsiyeleri, sürdürülebilir kalkınmadan mali düzenlemeye uzanan geniş bir alanda G20 toplantılarına değerli katkılar sağlamıştır. Sonuç 85. Meksika’nın Dönem Başkanlığında 30 Kasım tarihine kadar yapılacak diğer çalışmaları bekliyoruz. 1 Aralık 2012’den itibaren Rusya G-20 Dönem Başkanlığını üstlenecektir. Rusya’nın başkanlığında SaintPetersburg şehrinde bir araya geleceğiz. Los Cabos Zirvesini başarıyla düzenlediği için Meksika’ya teşekkürlerimizi sunarız. 16 Gayrıresmi Tercüme EK LOS CABOS BÜYÜME VE İSTİHDAM EYLEM PLANI Küresel ekonomideki riskler ve belirsizlikler önemli ölçüde artmıştır. Müşterek odağımız artık, tüm vatandaşlarımız için istihdam görünümünün iyileştirilmesi için talebin, büyümenin, güvenin ve finansal istikrarın artırılması üzerindedir. Bugün, Güçlü, Sürdürülebilir ve Dengeli Büyüme Çereçvesi aracılığıyla söz konusu amaçlara ulaşılması için küresel olarak eşgüdümlü bir ekonomik plan üzerinde uzlaşıya vardık. Cannes Eylem Planı ile uyumlu olan ve onu genişleten bu plan, daha güçlü ve daha dayanıklı bir toparlanmanın sağlanmasına yönelik çabalarımızı önemli ölçüde yoğunlaştıracaktır. Los Cabos Büyüme ve İstihdam Eylem Planı, işbirliği ve eşgüdümün daha iyi ekonomik sonuçlar doğuracağı ilkesinden hareket etmektedir. Aşağıda yer alan taahhütlerin yerine getirilmesi için güçlü ve kararlı adımların atılması taahhüdümüz konusunda hemfikiriz. Politika eylemlerimizin, en önemli risk olarak algılananların ışığında, şunlara odaklanması gerektiği konusunda anlaşmaya vardık: Avro Bölgesindeki borç ve bankacılık krizinin çözülmesi. Avro Bölgesi yetkilileri durumun istikrara kavuşmasına yardım eden birçok ilgili ve kritik eylemde bulundular ancak, önemli riskler hala devam etmektedir ve ilave politikalara ihtiyaç bulunmaktadır. Borçluluk oranlarının azaltılmasının potansiyel etkileri ile mücadeleyi de kapsayarak, finansal istikrarın güvence altına alınması. Talebin ve ekonomik büyümenin artırılması ile birçok gelişmiş ülkede görülen devamlı olarak yüksek seyreden ve yükselmeye devam eden işsizliğin, özellikle de genç işsizliğinin azaltılması. Gelişmiş ekonomilerde mali uyum hızının, ülkelere özel koşulların göz önünde bulundurarak, toparlanmayı desteklemek için uygun seviyede olmasının sağlanması ve orta vadeli mali sürdürülebilirlikle ilgili endişelerin giderilmesi. Jeopolitik risklerin, sınırlı yedek kapasite ve bir miktar stok ortamında, petrol fiyatlarında neden olabileceği arz-kaynaklı sürekli artış ihtimali ile ilgilenilmesi. Yükselen piyasaların güçlü ve sürdürülebilir büyüme patikalarının, küresel toparlanma ve kaliteli istihdam oluşturulmasına katkı bulunmasının sürdürülmesi. Korumacılığa karşı çıkılması ve piyasaların açık tutulması. Söz konusu aşağı yönlü riskleri azaltma becerimiz, mali açıklar veren ülkelerde talebin kamudan özel sektöre kaymasının, cari fazla veren ülkelerde ise dış talepten iç talebe aktarılmasının teşvik edilmesini de kapsayan, istikrarı ve büyümeyi sağlamak ve devam etmekte olan dengesizlikleri azaltmak için daha güçlü adımların atılması becerimizden etkilenmektedir. İç ve dış dengesizliklerin azaltılmasına yönelik çabalarımızın yoğunlaştırılmasına ihtiyaç duyduğumuz noktasında tam bir uzlaşı içindeyiz. Cannes’da üzerinde uzlaştığımız gibi, ortak hedefimiz olan güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyümeye yönelik taahhütlerimizdeki ilerlemeyi ölçmek için Los Cabos Hesap Verebilirlik Çerçevesini (Ek-A) kurmuş bulunuyoruz. Bu çerçevenin üç temel dayanağı bulunmaktadır. Birincisi, değerlendirmelerin ülkeler 17 Gayrıresmi Tercüme tarafından sahiplenilen; uyum sağla veya açıkla yaklaşımına dayalı; somut; üyeler arasında tutarlı; adil; açık ve şeffaf olmasını sağlayacak yönlendirecek ilkeler. İkincisi, üyelerin politikalarının gözden geçirilmesi ve tartışılmasını ve uluslararası kuruluşların derinlemesine değerlendirmelerini içeren grup değerlendirme süreci. Son olarak, değerlendirmelerin sonuçlarını Liderlere özetleyen yıllık raporlar. Bu çerçeve altında ilk değerlendirmemizi gerçekleştirdik (Ek-B). Cannes Eylem Planında, ekonomik canlanmanın desteklenmesi, güçlü büyüme ile istihdam artışının temellerinin oluşturulması için ortaya konulan taahhütlerin büyük ölçüde geçerli olduğu hususu üzerinde anlaştık. Ancak, son dönemde yoğunlaşan riskler, Cannes taahhütlerinin uygulanmasının ve ilerletilmesinin önemini artırmıştır. Cannes Eylem Planının bazı unsurlarının yerine getirilmesinde ilerlemeler görülmekle birlikte, birçok alanda daha fazla ilerlemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Devam etmekte olan hesap verebilirlik değerlendirmelerini gerçekleştirecek ve ilerlemeleri değerlendirmek için Los Cabos Hesap Verebilirlik Çerçevesinde ortaya konulan önlemlerin takibini geliştireceğiz. Los Cabos Eylem Planı, politika güvenilirliğini sağlamak ve ülkelerin bazı alanlardaki değişik yanıt kapasitelerini yansıtmak için, aşağıda düzenlendiği gibi, politika eylemlerinin kısa ve orta vadeli etkileri ile birlikte bir bileşimini içermektedir. Kısa Vadeli Risklerin Giderilmesi, Güvenin Yeniden Tesis Edilmesi ve Büyümenin Desteklenmesi Bu planın merkezinde, risklerin asgariye indirilmesi ve büyümenin desteklenmesi için en etkili eylemlerin kısa vadeli maliye ve para politikası önlemleri ile desteklenen, istikrarı ve finansal sistemlerimizin sağlıklı işleyişini teşvik eden eylemler olduğu konusundaki ortak bir uzlaşı bulunmaktadır. Kısa vadeli risklerin giderilmesi, güvenin tesis edilmesi, ekonomik ve finansal istikrarın güvence altına alınması ve ekonomik canlanmaya katkı sağlanması için aşağıdaki eylemler üzerinde anlaştık. 1. [G-20’nin Avro Bölgesi üyeleri, Avro Bölgesi’nin bütünlüğünün ve istikrarının korunacağını ve bunun için gerekli tüm önlemlerin alınacağını kararlılıkla taahhüt etmektedirler. Avro Bölgesi, borç ve bankacılık krizi ile mücadele etmek için oluşturulan 5 maddeli stratejilerini güçlendirilmek için ilave önlemler alınacağını taahhüt etmektedir. Bu önlemler şunları içermektedir: Yayılma riskinin sınırlandırılması için Avro Bölgesi güvenlik duvarının kullanılabilirliğinin ve azami etkinliğinin temin edilmesi, bankacılık sektörü problemleri ile kamu borç problemleri arasındaki bağlantıların koparılması için gerekli tüm önlemlerin alınması. Bu çerçevede, İspanya’nın bankacılık sistemini yeniden sermayelendirmesini ve Avro Grup’un İspanya’nın finansal yeniden yapılandırma otoritesine destek açıklamasını memnuniyetle karşılıyoruz. Kamu kaynakları dâhil olmak üzere tüm finansman imkânları kullanılarak, bankaların çözümleme sürecine ilişkin tutarlı ve etkin finansman düzenlemelerini yaparak, bankaların tamamen sermayelendirilmesi sağlanması vasıtasıyla bankaların sermaye yapılarının güçlendirilmesi sürecinin tamamlanması. Aşağıdaki önlemler yoluyla ekonomik yönetişimin ve büyümenin güçlendirilmesi: o İlan edilmiş mali uyum önlemleri yerine getirilirken ekonomik görünümün planlanandan daha zayıf olması halinde otomatik mali dengeleyicilerin ekonomik faaliyetleri desteklemesine izin verilmesi, 18 Gayrıresmi Tercüme o Politikalara olan güvenin desteklenmesi için Mali Anlaşma’nın hızlı bir şekilde kabul edilmesi ve etkili bir şekilde uygulanması da dâhil olmak üzere mali bütünleşmenin derinleştirilmesi, o Para politikasının, orta vadede fiyat istikrarını sürdürmek ve böylelikle finansal istikrara ve büyümenin desteklenmesine katkı sağlamak için kullanılması ve o Avro Bölgesi içi uyarlamanın, farklılaştırılmış mali uyum eşliğinde, açık veren ülkelerde rekabet gücünün artırılması ve fazla veren ülkelerde talebin güçlendirilmesine yönelik yapısal reformlar aracılığıyla gerçekleştirilmesi. AB, Avrupa Tek Pazarı’nın tamamlanması, Avrupa Yatırım Bankası’nın kapasitesinin artırılması ve altyapı yatırımları için proje tahvillerini de içeren büyümeyi sağlayacak hedeflenmiş önlemlerin uygulanması, yapısal fonların ve AB Bütçesi’nin daha iyi hedeflenmiş kullanımına yönelik önlemlerde ilerleme kat edecektir. 2. Tüm üyelerimizde maliye politikası, politika güvenilirliğini geliştirecek ve mali sürdürülebilirliği sağlayacak biçimde, toparlanmanın güçlendirilmesi ve sürdürülebilmesine odaklanacaktır. Gelişmiş ülkeler genellikle kısa vadede bütçe açıklarının yarıya indirilmesi taahhütlerinin yerine getirilme yolundadırlar. Gelişmiş ülkeler, Toronto taahhütlerini, itibarlı orta vadeli mali uyum planları aracılığıyla yerine getirmeye bağlıdırlar. ABD 2013 yılında vergi önlemlerinin ortadan kalkması ve otomatik harcama kesintilerinin eş anlı devreye girmesinin sert bir mali daralmaya neden olmasını önleyerek mali uyumunun hızını ayarlamayı kabul etmektedir. Japonya, mümkün olan en hızlı biçimde, yeniden inşa harcamalarını artıracaktır. Avustralya, Brezilya, Kanada, Çin, Almanya, Endonezya, Kore, İngiltere ve ABD, ulusal koşulları ve mevcut talep koşullarını göz önüne alarak, otomatik mali istikrar sağlayıcıların çalışmasına izin verecektir. Ekonomik durumun daha da kötüleşmesi durumunda Avustralya, Brezilya, Kanada, Çin, Endonezya, Kore ve ABD, yurt içi taleplerini artıracak ihtiyati önlemler almaya ve eşgüdüm sağlamaya hazır olacaklardır. İtalya, büyümeyi artırıcı önlemler ile birlikte, sıkılaştırma tedbirlerinin mali uyum programının başında alınmasına dayalı gündemini sunacaktır. İspanya’da maliye politikası mali uyuma odaklı olmaya devam edecektir. 3. Para politikaları hem fiyat istikrarının korunması hem de küresel ekonomik canlanmanın sürdürülmesine odaklanmaya devam edecektir. Bu çerçevede, gelişmiş ülke merkez bankalarının almış oldukları önlemler küresel ekonomik büyüme ve istikrarın desteklenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Merkez bankaları tetikte olmaya devam edecek ve hedeflerine ulaşmak için uygun bir içimde harekete geçeceklerdir. 4. Merkez bankalarımız, finansal piyasa düzenleyicilerimiz ve hazinelerimiz yakın diyalog içerisinde olmaya devam edecek ve belirsizliklerin artmış olduğu bu dönemde küresel ödeme ve çözümleme sistemlerinin bütünlüğünün korunması için gerekli tüm önlemlerin alınması da dâhil olmak üzere, finansal istikrarın korunması için FSB aracılığı ile işbirliğine gideceklerdir. 5. Yükselen piyasa ekonomileri, fiyat istikrarını tesis ederken yurt içi talebi desteklemek için makroekonomik politikalarında değişikliğe gideceklerdir. Makro ihtiyati tedbirler ayrıca, yurt içi kredi büyümesinin ve likiditenin yönetimine yardım etmek üzere uygun yer ve zamanda kullanılacaktır. 19 Gayrıresmi Tercüme 6. Sınırlı yedek kapasite ve bir miktar stok ortamında jeopolitik risklerin petrol fiyatlarında arz kaynaklı artışlara yol açabileceğinin farkında olarak üyeler, ihtiyaç duyulması halinde ilave eylemlerde bulunmaya hazırdırlar. Petrol üreticisi ülkelerin yeterli arzı sağlama konusundaki taahhütlerini memnuniyetle karşılıyoruz. Özellikle, Suudi Arabistan’ın mevcut rezerv kapasitesinden günde 2,5 milyon varilden fazla kaynağı harekete geçirmeye hazır olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. 7. Tüm politika alanlarında, yurt içi amaçlarla uygulanan politikaların diğer ülkeler üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmeyi taahhüt ediyoruz. Güçlü ve istikrarlı bir uluslararası finansal sisteme yönelik ortak ilgimizi ve piyasalar tarafından belirlenen döviz kurlarına olan desteğimizi yineliyoruz. Döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmanın ve düzensiz hareketlerin ekonomik ve finansal istikrar için olumsuz etkilerinin olduğunu tekrarlıyoruz. Büyümenin Orta Vadeli Temellerinin Güçlendirilmesi Tüm üyeler öncelikli alanlara odaklanmak üzere; güven sağlamak, küresel çıktıyı artırmak ve istihdam yaratmak için Cannes’da oluşturulan 6 maddeli planın geliştirilmesini kabul etmişlerdir. 1. Gelişmiş ekonomiler kamu maliyesi dengelerinin sürdürülebilir bir yapıda olmasını sağlayacaklardır. Orta vadeli mali uyum planlarının güçlendirilmesi ve uygulanmasının öneminin farkında olarak, ABD ve Japonya kamu borcu/ GSYH oranlarının hızlı bir şekilde azaltılmasını sağlayacak eylemlerde bulunmayı taahhüt etmektedir. o ABD, 2016 yılına kadar federal borç / GSYH oranını dengeli bir yaklaşım aracılığıyla sıkı bir aşağı yönlü patikaya yerleştirmeyi taahhüt etmektedir. o Japonya, 2015 ve 2020 mali yılları için faiz dışı fazla hedefini yerine getirme taahhüdünü ve borç / GSYH oranını 2021 mali yılından itibaren azaltma taahhüdünü yinelemektedir. Bir sonraki Zirvemize kadar tüm üyeler, hâlihazırda mevcut olmayan, ülkelere özgü itibarlı ve iddialı, orta vadeli borç / GSYH hedeflerini 2016 yılı ve sonrası için, açık stratejiler ve zaman çizelgeleri ile birlikte belirlemeyi kabul etmişlerdir. Bu stratejiler, sosyal güvenlik sistemindeki değişiklikler dâhil olmak üzere, vergi ve harcama reformlarını da göz önünde bulunduracaktır. 2. Cari fazlası olan ülkelerde yurt içi talebin artırılması, bütçe açığı olan ülkelerde talebin kamu sektöründen özel sektöre doğru yönlendirilmesi ve cari açık veren ülkelerde yurt içi tasarrufların artırılması yoluyla küresel talebi yeniden dengeleme çabalarımızı yoğunlaştıracağız. Cari işlemler açığı olan gelişmiş ekonomilerin yapısal bütçe açıklarının azaltılması ve özel tasarruf oranlarının artırılmasına yönelik eylemler, küresel dengesizliklerin kalıcı olarak azaltılmasına katkıda bulunacaktır (ABD). Piyasa tarafından belirlenen döviz kuru sistemlerine doğru hızlıca yönelinmesi, döviz kurlarının kendilerini etkileyen temelleri yansıtacak şekilde esnekliğinin artırılması, kalıcı döviz kuru dengesizliklerinin önlenmesi ve rekabetçi devalüasyonlardan kaçınılması yönündeki taahhüdümüzü yineliyoruz. Çin ve Rusya’da döviz kurlarının dalgalanma bantlarının artırılması alanında atılan önemli adımları takdir ediyoruz. Çin, rezerv birikim hızının kademeli bir şekilde azaltılması taahhüdünde, Renminbi’nin dalgalanma bantları içinde hareketinin tamamen piyasa güçleri tarafından belirlenmesine izin vererek ve döviz kuru politikasının şeffaflığını 20 Gayrıresmi Tercüme artırarak ilerleme kaydetmiştir. Çin’in, döviz kuru reformunu sürdürme yönündeki taahhüdünü memnuniyetle karşılıyoruz. Yükselen piyasa ekonomileri talebin yeniden dengelenmesi için; faiz oranlarının serbestleştirilmesine devam edilmesi (Çin); ve, yatırım oranlarının artırılması (Brezilya ve Türkiye) dahil olmak üzere, daha fazla adım atacaktır. Fazla veren ve göreceli olarak zayıf özel talebe sahip olan gelişmiş ekonomiler, hizmet sektörlerinin daha fazla serbestleştirilmesi (Japonya, Kore, Almanya), verimsizliklerin ortadan kaldırılması ile yatırımın teşvik edilmesi (Almanya) ve çevre ve sağlık hizmetleri gibi alanlarda yeni sanayilerin ve yeni piyasaların oluşturulması aracılığıyla (Japonya) iç talebin artırılmasına katkıda bulunacaklardır. Almanya’da hanehalklarının reel gelirlerinde son dönemdeki gelişmeler, yurt içi talebi güçlendirecek ve Avro Bölgesi içindeki yeniden dengelemeyi hızlandıracaktır. Petrol ihracatı yapan ülkeler fazla gelirlerini, dalgalı yapısı ışığında mali sürdürülebilirliklerini güvence altına alarak, üretken kamu yatırımları aracılığıyla iç talebi ve küresel büyümeyi desteklemek için kullanacaklardır. Söz konusu yatırımlar, olumlu bölgesel ve küresel yayılım etkileri sağlayacaktır. 3. Cannes’da ülkeler, küresel talebi artıracak ve sürdürecek, yeni istihdam imkânları oluşturacak, küresel talebin yeniden dengelenmesine katkı sağlayacak ve tüm G-20 ülkelerinin büyüme potansiyellerini artıracak yapısal reform taahhütlerini ortaya koymuşlardır. Bu taahhütler, ilerleyen süreçte ana öncelikler olarak kalacak olup, Cannes’dan sonra verilen ilave taahhütlere ve yapılan ilave reformlara yansıtılmıştır. Söz konusu reformlar: İstihdamı ve işgücü katılım oranlarını artıracak işgücü piyasası reformları. Örneğin: uzun süreli işsizlerin yeniden eğitimi (ABD), beceri gelişimi (İspanya), ücret esnekliğinin artırılması, bölgesel ücretlerin belirlenmesi (İtalya), işgücü üzerindeki vergi yüklerinin azaltılması (Brezilya, İtalya), yeni iş olanaklarının desteklenmesinin daha etkin ve etkili hale getirilmesi amacıyla istihdam güvencesi reformu gerçekleştirilmesi (Kanada), eğitim ve becerilerin geliştirmesi (Avustralya, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Türkiye, Güney Afrika), kadınların işgücüne katılımının teşvik edilmesi- emeklilik sistemi reformu ve çocuk bakım hizmetlerinin geliştirilmesi (Avustralya, Almanya, Japonya, Kore), gençler ve engelliler gibi hedeflenmiş gruplar için istihdam fırsatlarının iyileştirilmesi (Kanada, Kore, İngiltere), genç işçilerin çıraklık vasıtasıyla işgücüne katılımının teşvik edilmesi (İngiltere) ve daha iyi eğitim ve beceri gelişimi yoluyla kayıtlı sektör istihdamının teşvik edilmesi (Brezilya, Endonezya, Meksika, Güney Afrika). Rekabeti artıracak ve kilit sektörlerde üretkenliği geliştirecek ürün piyasası reformları (Avustralya, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Meksika). Konut piyasasının istikrarının sağlanmasına yönelik eylemler (ABD). Fakir kesimler için hedeflenmiş destek sunulması ve sosyal güvenlik ağlarının güçlendirilmesi (Hindistan, Endonezya, Çin, Meksika, Suudi Arabistan, Güney Afrika). 21 Gayrıresmi Tercüme Gelişmiş ekonomilerde ve yükselen piyasa ekonomilerinde bulunan bozucu sübvansiyonların orta vadede aşamalı olarak azaltılması. Verimliliğin geliştirilmesi ve çalışma teşvikinin artırılması için vergi ve yardım sistemleri reformu (Avustralya, Almanya, İtalya, İngiltere). Genişlemek isteyen işletmelerin karşılaştığı sıkıntıları azaltarak, ekonomik büyümenin daha iyi desteklenmesi için düzenleme reformlarının planlanması (İngiltere). Kilit sektörlerde tek taraflı gümrük vergisinin kaldırılarak, ticaretin serbestleştirilmesinin teşvik edilmesi (Kanada). Darboğazları gidererek orta vadede verimliliğin ve yaşam standartlarının artırılması için altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesi (Arjantin, Avustralya, Brezilya, Hindistan, Endonezya, Meksika, Suudi Arabistan, Güney Afrika, İngiltere) Yeşil ve sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak taahhütler (Avustralya, Kore, Almanya, Meksika). 4. Finansal sektör düzenlemesi ve denetlemesi konusunda önemli ilerlemeler sağladık. Mevcut küresel ekonomik zorluklar, finansal sektörü daha dirençli, daha istikrarlı hale getirmek ve sektörün ekonomik büyümeyi destekleyebilmesi için üzerinde uzlaşılan reformların etkin bir şekilde uygulanması taahhüdümüzün yenilenmesi ihtiyacını vurgulamaktadır. FSB’nin IMF ve Dünya Bankası ile birlikte gerçekleştirdiği, hangi düzenleyici reformların yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomiler üzerinde arzu edilmeyen etkileri olabileceğini ortaya koyan çalışmayı memnuniyetle karşılıyoruz. G-20 üyeleri FSB’den, standart belirleyiciler ve IMF ile işbirliği içinde, ilerlemeleri düzenli bir şekilde takip etmesini ve raporlamasını beklemektedir. Bu durum, finansal tabana yayılmayı artırma amaçlı çalışmalarla birlikte tamamlanacaktır. 5. Korumacılığın her türüne karşı çıkılması ve serbest ticaretin geliştirilmesi yönündeki taahhüdümüzü yineliyoruz ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) tarafından belirlenen, WTO kurallarına uygun olmayan, ticareti sınırlayıcı önlemlerin sayısının azalması için aktif önlemler alacağız. 6. Üyeler, gelişmekte olan ülkelerde büyüme potansiyelinin ve ekonomik dayanıklılığın azami seviyeye çıkarılmasına yönelik eylemler hakkındaki ortak taahhüdün yanı sıra yardım taahhütlerinin yerine getirilmesi ve kalkınma ihtiyaçlarının karşılanması için iç, dış ve yeni yaratıcı finansman kaynaklarının harekete geçirilmesinin önemini yinelemektedirler. Bu eylemler, çok taraflı ve ikili donörlerin, kamu ve özel ortakların gelişmekte olan ülkelerin Binyıl Kalkınma Hedeflerine ulaşılması için desteklenmesi çabalarını tamamlayacaktır. Ayrıca yükselen piyasa üyeleri, kalkınmanın sağlanması için, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve altyapı yatırımlarının geliştirilmesi de dâhil olmak üzere, çeşitli reformlar gerçekleştireceklerdir. Ülkeler özelindeki reform taahhütleri Meksika Dönem Başkanlığı’nın internet sitesine yüklenmiştir. Ekonomik koşullar geliştikçe gelecekte de politika koordinasyonuna devam edeceğiz. Bakanlarımızı önümüzdeki aylarda kırılganlıkları belirlemek ve toparlanmayı sürdürmek için yakın çalışmakla görevlendirdik. 2013 yılında St. Petersburg Zirvesi’nde taahhütlerimizde sağlanan ilerlemeyi gözden geçireceğiz. 22 Gayrıresmi Tercüme EK A: LOS CABOS HESAP VEREBİLİRLİK ÇERÇEVESİ G-20 üyeleri 3 ana dayanağı olan bir Hesap Verebilirlik Çerçevesi geliştirmişlerdir. Bu Çerçeve, gelecek eylem planlarının ve iç politikaların geliştirilmesine katkı sağlayacak olan, geçmişte verilen taahhütlerin yerine getirilmesindeki ilerlemeler hakkında hazırlanacak raporlarda kullanılacaktır. 1. Rehber Prensipler Çerçeve’nin tüm üyelerin ihtiyaçlarına cevap vermesini temin etmek için üyeler Çerçeve’nin aşağıdaki gibi olması konusunda uzlaşıya varmıştır; Ülkeler tarafından sahiplenen ve ülkeler tarafından yönlendirilen, üyelerin değerlendirmelerine dayalı ve bağımsız üçüncü tarafların katkılarını içeren (IMF ve diğer uluslararası örgütler). Politika eylemlerinin zaman alacağı ve politika önceliklerinin değişime ihtiyaç duyabileceğini göz önünde bulundurarak, güçlü bir “tamamla ya da açıkla” yaklaşımına dayalı. Somut, tartışmaların odaklı olmasına ve ilerlemenin değerlendirilmesine yardım edecek şekilde mümkün olduğu yerlerde sayısal göstergeler kullanan. Eşit muameleyi güvence altına alacak şekilde üyeler arasında tutarlı, aynı zamanda ülkelere özgü koşulları dikkate alan. Adil, kendi kendini değerlendirme yoluyla üyeler arasında açık bir diyalogu teşvik eden ve objektif üçüncü taraf analizleri sunan. G-20 tarafından uzlaşılmasının ardından genel sonuçların kamuoyuna aktarıldığı, açık ve şeffaf. 2. Üçüncü Kesim Değerlendirmeleri Tarafından Desteklenen Emsal Gözden Geçirme Süreci Hesap verebilirlik değerlendirmemizin merkezinde üyelerin geçmişte verdiği G-20 maliye, finansal, yapısal, para ve döviz kuru, ticaret ve kalkınma politikası taahhütlerinin yerine getirilmesindeki ilerlemeyi değerlendirecek emsal gözden geçirme süreci yer almaktadır. Tartışmaların etkinliğini ve verimliliğini artırmak için, süreç politika koordinasyonunun kısa vadeli riskleri azaltmada ve güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyümeyi sağlamada en büyük etkiye sahip olduğu politika alanlarındaki taahhütlere odaklanacaktır. Emsal gözden geçirme tartışmaları aşağıdaki unsurları içerecektir. Üyelerin politika taahhütlerini karşılamak için yerine getirdiği politika eylemlerinin gözden geçirilmesi ve tartışılması. Güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyüme hedefimize doğru ilerlemeyi değerlendirmek için küresel ekonomik görünümün tartışılması. Büyük ve kalıcı dengesizliklerin belirlenmesi amacıyla Cannes’da onayladığımız “Gösterge Niteliğindeki İlkeler” kullanılarak üyelerin (yaklaşık olarak her 2 yılda bir) değerlendirilmesi. Ayrıca, dengesizliklerin daha derin analizlere ihtiyaç duyduğu ülkeler için IMF tarafından hazırlanan yeni (ya da güncellenmiş) Dış İstikrar Raporları’nın tartışılması. 23 Gayrıresmi Tercüme Değerlendirme sürecinin objektifliğini artırmak amacıyla uluslararası kuruluşlar (IMF, OECD, Dünya Bankası, ILO, UNCTAD ve DTÖ) tarafından hazırlanan raporların gözden geçirilmesi. Çerçeve’nin güvenilirliğini ve sağlamlığını güvence altına almak için yetkililerimizi, emsal gözden geçirme tartışmalarının ortak bir anlayışa dayalı yürütülmesini sağlayacak yolları araştırarak, Hesap Verebilirlik Çerçevesi’ni daha da geliştirmekle görevlendiriyoruz. Ayrıca, maliye, para ve döviz kuru politikalarına ilişkin geçmiş taahhütlerimizdeki ilerlemeyi ölçmek için müşterek bir yaklaşım üzerinde uzlaşıya varılmasını taahhüt ediyoruz. Ayrıca, taahhütlerimizin kesin, ölçülebilir ve güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyümenin sağlanması amacına uygun olması gerektiğinde hemfikiriz. Bakanlarımızı ve Merkez Bankası Başkanlarımızı 2012 yılı Kasım ayında Mexico City’deki toplantılarına kadar bu yaklaşımlar üzerinde uzlaşıya varmaları konusunda görevlendirdik. 3. Bakanlara/Merkez Bankası Başkanlarına/Liderlere Düzenli Raporlar Emsal gözden geçirme tartışmaları, Bakanlar toplantıları için hazırlanacak kısa ilerleme raporları ve Bakanlar, Merkez Bankası Başkanları ve Liderler için hazırlanacak düzenli Yıllık Hesap Verebilirlik Değerlendirmeleri ile sonuçlanacaktır. Bu değerlendirmeler aynı zamanda G-20 Eylem Planlarında yer alması gereken çeşitli somut politika taahhütlerine de kritik katkılar sağlayacaktır. 24 Gayrıresmi Tercüme EK B: Los Cabos Hesap Verebilirlik Değerlendirmesi G-20, Güçlü, Sürdürülebilir ve Dengeli Büyüme Çerçevesi’ni 2007-08 finansal krizinin etkilerini gidermek için gerekli çeşitli politika eylemlerinin yerine getirilmesi, küresel ekonominin tekrar güçlü, sürdürülebilir ve dengeli ekonomik büyüme patikasına oturtulması ve güçlü bir şekilde istihdam yaratılması için 2009 yılında Pittsburgh’da başlatmıştır. G-20 ülkeleri tarafından krize yanıt olarak gerçekleştirilen cesur politika eylemleri, üretim ve istihdam kaybını sınırlamış ve küresel toparlanmayı başlatmıştır. Pittsburgh’un ardından önemli politika eylemleri uygulanırken, Pittsburgh Zirvesi’nde uzlaşılan güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyümenin sağlanması hedefi, zorluğunu sürdürmektedir. Gelişmiş ekonomilerin kamu ve özel sektör bilançolarının yeniden yapılandırılmasının küresel büyümeyi bir süre daha sınırlandırmaya devam edeceği açıktır. Ayrıca, yukarıda belirtildiği gibi küresel büyüme üzerindeki birçok risk devam etmektedir. Gelişmiş ülkelerin çoğunluğunda özel talepteki toparlanma sessizliğini sürdürmektedir. Yükselen piyasa ekonomilerindeki büyüme göreceli olarak daha güçlü olsa da, söz konusu büyümenin, kısmen gelişmiş ekonomilerdeki zayıflığın neden olduğu ticaret kaynaklı yayılma etkilerinden ötürü yavaşladığına ilişkin göstergeler mevcuttur. Büyüme profillerindeki farklılıkları yansıtacak şekilde, gelişmiş ekonomilerdeki işsizlik oranları genellikle ısrarlı bir şekilde yüksek seyrederken, yükselen piyasa ekonomilerindeki işsizlik oranları genellikle kriz öncesi seviyelerin altına inmiştir. Cari işlemler dengesizlikleri, kriz öncesi dönemdeki ağır dengesizliklere kıyasla daralmıştır. Yapısal politika ayarlamaları bazı ülkelerde önemli bir rol oynamıştır fakat, ilerlemelerin çoğunluğu döngüsel etkileri, özellikle de birçok gelişmiş ülkenin göreceli zayıf döngüsel pozisyonunu ve dış ticaret hadlerindeki hareketleri yansıtmaktadır. Petrol ihraç eden ülkeler geniş ve artan cari işlemler fazlaları vermeye devam etmektedir. Pittsburgh’dan bu yana gözlemlenen gelişmeler, Çerçeve’nin oluşturulduğu sırada ortaya konulan hedeflerin gerçekleştirilmesi için, tüm politika alanlarında sürekli ve daha kararlı bir çabanın gerekli olduğunu göstermektedir. Maliye Politikası Her ne kadar beklenenden daha zayıf gerçekleşen ekonomik sonuçlar bazı ülkelerin mali uyum patikalarında değişikliğe gidilmesini gerekli kılmış olsa da, Toronto maliye taahhütlerinin karşılanmasında iyi bir ilerleme sağlanmıştır. Ancak bazı ülkelerde, maliye politikası itibarının, kamu maliyelerinin sürdürülebilir bir orta vadeli patikaya yerleştirilmesine yönelik eylemlerle desteklenmesi gerekmektedir. IMF tarafından, çoğu ülkenin (Almanya, Avustralya, Fransa, İtalya, Kanada), 2010 yılındaki kamu açığı seviyesinin yarıya indirilmesi yönündeki Toronto hedefini karşılayabileceği tahmin edilmektedir. 1 Bazı durumlarda, güçlü politika eylemleri 2010 bütçe açıklarını beklenen seviyeden daha da aşağı çekmiştir. ABD’de, vergi indirimi ve harcama önlemlerinin ortadan kalkması 1 Ülkeler arasında tutarlılığın sağlanması için Toronto taahhütlerine ilişkin değerlendirme, 2010 yılındaki bütçe açığı IMF’nin 2013 yılına ilişkin projeksiyonları ile karşılaştırılarak ve % 0,5 güven aralığı kullanılarak hesaplanan genel yönetim bütçe açığına dayanmaktadır. 25 Gayrıresmi Tercüme neticesinde mevcut politikaların 2013’te sert bir mali daralmayla sonuçlanması olasıdır. Ancak, böyle bir ani daralma faydalı olmayacaktır ve ABD; aynı zamanda Toronto hedeflerine doğru ilerlerken, bu daralmayı yumuşatmak için çalışmayı kabul etmiştir. İngiltere’de; döngüsel olarak düzeltilmiş önlemler kullanıldığında, 2013 bütçe açığı gerçekleşmesi tahmini, Toronto hedefi karşılamaktadır. Çok önemli yapısal önlemlere ve açık azaltma planına rağmen İspanya, ekonomisindeki önemli zayıflıklar ve bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması nedeniyle 2013 hedefini yakalayamayabilecektir. Gelişmiş ülkelerin birçoğu aynı zamanda, kamu borcu/GSYH oranlarını 2016’ya kadar istikrara kavuşturma veya düşürmeye yönelik Toronto taahhüdünün yerine getirilmesi hususunda doğru istikamettedir.2 ABD’nin söz konusu taahhüdünü 2016 yılında federal hükümet düzeyinde yerine getirmesi beklenmektedir, fakat IMF’ye göre federal hükümet borcunun 2016 yılından sonra artması beklenmektedir. İspanya’nın bu hedefi yakalaması için ilave eylemlere ihtiyaç duyması beklenmektedir. Japonya 2015 mali yılına kadar faiz dışı açığını 2010 mali yılı seviyesinin yarısına indirme hedefinde doğru istikamettedir, fakat 2021 mali yılı sonrasında borç/GSYH oranının azaltılması yönündeki uzun vadeli hedefini yakalaması için daha fazla eyleme ihtiyaç duyulmaktadır. Son olarak, gelişmiş ekonomiler orta vadede sürdürülebilir bütçe finansmanının sağlanmasını kabul ederken, 2016 yılında birçok ülkede borç seviyelerinin yüksek seyretmesi beklenmektedir. Sürdürülebilir kamu finansmanının elde edilebilmesi için, özellikle yaşlanan nüfus kapsamında, ilave politikalara ihtiyaç duyulmaktadır. Üye ülkeler yapısal maliye politikalarının uygulanmasına yönelik taahhütlerinde ilerleme kat etmişlerdir. Avro Bölgesi, Mali Anlaşma’nın kabulü ile birlikte mali çerçevesini güçlendirmiştir. Bazı üyeler (İtalya) emeklilik sisteminde verdiği reform taahhütlerini gerçekleştirirken, diğerleri (Fransa ve İngiltere) emeklilik sistemi reformu üzerinde ilerlemeler kaydetmiştir. G-20 ülkelerinde, hem sürdürülebilir kamu maliyesini sağlayacak hem de küresel yeniden dengelemeyi kolaylaştıracak çeşitli mali eylemlerde ilerleme sağlanması gerekmektedir: Avro Bölgesi’nin mali yönetişime ilişkin reformları tamamlaması ve ABD ve Japonya’nın iddialı orta vadeli mali planlarının bütün unsurları ile uygulanması gerekmektedir. Endonezya, Hindistan ve Meksika’nın önemli sübvansiyonlara ilişkin reformlarını sürdürmesi gerekmektedir. Birçok yükselen piyasa ekonomisi ve gelişmiş ülkede bozucu etkileri azaltmak için vergi reformu alanında daha fazla ilerleme kat edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Para ve Döviz Kuru Politikaları Gelişmiş ekonomilerde para politikaları, fiyat istikrarını sürdürürken toparlanmanın desteklenmesinde de önemli bir rol oynamıştır. Yükselen piyasa ekonomilerinde enflasyonist baskılar, büyük ölçüde yavaşlayan büyüme sonucunda, genellikle hafiflemiştir. Pittsburgh Zirvesi’nden bu yana, IMF’nin fiili sınıflandırma sistemi kapsamında görece esnek olmayan döviz kuru rejimlerine sahip olan yükselen piyasa ekonomileri, birçok önemli reform gerçekleştirmiştir. Özellikle, Çin ve Rusya döviz kuru dalgalanma bantlarını genişletmişlerdir. Çin’in döviz kuru 2005 yılından bu yana önemli ölçüde değer kazanmıştır. Ancak özellikle Çin’in son reformlarının yürürlükte olduğu kısa süre göz önünde bulundurulduğunda, daha esnek döviz kuruna yönelik Cannes Zirvesi’nden bu yana 2 2015 ve 2016 yılları için IMF’nin genel yönetim borç / GSYH tahmini kullanılarak. 26 Gayrıresmi Tercüme kaydedilen ilerleme daha az belirgindir. Çin’in rezervleri 2011’in son çeyreğinde, kısmen cari işlemler fazlasının daralması nedeniyle, azalmıştır. Rezerv birikimi 2012’nin ilk çeyreğinde tekrar artmaya başlamıştır. Yükselen piyasa ülkeleri, gelişmiş ekonomilerin para politikalarındaki gevşemenin, ekonomilerine yönelen sermaye akımlarının seviyesinin ve değişkenliğinin artmasına ve diğer finansal değişkenlerdeki dalgalanmanın çoğalmasına katkıda bulunarak makroekonomik politika yönetimini zorlaştırmasına yönelik endişelerini dile getirmişlerdir. Üyeler genellikle, gelişmiş ekonomilerin yurt içi para politikalarının uygun bir şekilde yurt içi amaçlara erişilmesine hedeflenmiş olduğunu kabul etmekte ve aynı zamanda bu ülkelerin politikalarının olası negatif yayılma etkileri karşısında dikkatli olma ihtiyacının da bilincindedirler. Yapısal Politikalar Sosyal güvenlik ağlarını ve yatırım kalıplarını etkileyen politikalar gibi temel yapısal reformların uygulanması, büyümenin güçlendirilmesi, istihdamın artırılması ve küresel yeniden dengelenmenin sağlanması için kritiktir. Ancak üyeler, yapısal reform taahhütlerinin değerlendirilmesinin, bu politikaların uygulanmasının ve sonuçlarının gözlemlenmesinin gerektirdiği süre nedeniyle, zor olduğunu kabul etmişlerdir. Bununla birlikte, üyeler, sadece kısa vadede istihdam kazanımları sağlayabilecek yapısal reformları değil; ayrıca, yurt içi istihdamı ve büyümeyi artıracak ve ticaret ile küresel ekonominin yeniden dengelenmesine yardım edecek diğer bağlantılar yoluyla olumlu bir yayılım etkileri sağlayacak yapısal reformları sürdürme taahhütlerine bağlılıklarını sürdürmektedirler. OECD, tüm taahhütlerin 3’te 1’inin tamamen uygulanması ile birlikte, bütün yapısal reform taahhütlerinin 4’te 3’ünden fazlasının uygulanmasının çalışma halinde olduğunu tahmin etmektedir. Reformların uygulanmasındaki ilerleme, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için genel olarak aynı özelliklere sahiptir. Ama farklı kategorilerdeki yapısal reformlardaki ilerleme eşit değildir ve yeniden dengelenme, istihdam yaratılması ve daha güçlü büyümenin sağlanması üzerinde en büyük etkiye sahip reformların uygulanması için daha çok azme ihtiyaç duyulmaktadır. Birçok gelişmiş ekonominin (Avro Bölgesi, Japonya) ürün piyasası reformları alanında daha çok ilerleme sağlamasına ihtiyaç duyulmaktadır. Yükselen piyasalar, genellikle, altyapı yatırımlarını gerçekleştirecek, büyüme potansiyelini artıracak ve finansal tabana yayılmayı sağlayacak olan iş ve yatırım ortamının daha da iyileştirilmesine ihtiyaç duymaktadırlar. Küresel yeniden dengelenmeye olanak sağlamak için: ABD’nin özel tasarrufları daha da fazla çaba sarf etmesine, Almanya’nın iç talebi artıracak tedbirler uygulamasına ve bazı yükselen piyasa ekonomilerinin iç tüketimi artırması ve yatırımın etkinliğini artırmasına ihtiyaç duyulmaktadır Ticaret, Finansal Sektör ve Kalkınma Politikaları DTÖ, UNCTAD, Dünya Bankası ve OECD, kilit sektörlerde giriş engellerini azaltmayı da içeren, ticaret sisteminin serbestleştirilmesinde ve tarifelerin azaltılmasında ülkelerin sağlamış oldukları ilerlemeleri izlemeye devam etmektedir. Çoğu üye; adil olmayan ticaret uygulamaları içeren korumacılığa, geçici çözümler yerine DTÖ ile uyumlu ticari politikalar uygulayarak karşı durmaktadırlar. Ancak, bazı bölgelerdeki politik ortam, karşı durulması gereken yeni korumacı modellerin benimsenmekte olduğu izlenimini vermektedir. 27 Gayrıresmi Tercüme Finansal İstikrar Kurulu (FSB), uzlaşılan G-20/FSB finansal reformlarının uygulanmasının sıkı bir şekilde izlenmesinin sağlanması ve koordinasyonu ile FSB’nin geçtiğimiz yıl oluşturulan Uygulamanın İzlenmesine İlişkin Koordinasyon Çerçevesi (CFIM) altında G-20’ye raporlamasından sorumludur. Bu süreç, G-20 liderlerine sunulan FSB raporunda belirlenmiş öncelikli altı alanda (Basel III, küresel sistematik öneme sahip finansal kuruluşlar için politika önlemleri, çözümleme çerçeveleri, tezgâh üstü türev araçlar, ücretlendirme uygulamaları ve gölge bankacılık) kaydedilen ulusal uygulama ilerlemelerini, standard belirleyici kuruluşlarla işbirliği içinde, detaylı bir şekilde raporlamayı ve yoğun gözetimi içermektedir. FSB ayrıca, ilgili diğer standart belirleyici kuruluşlarla eşgüdüm halinde, üzerinde uzlaşılan diğer düzenleyici reformların uygulanmasını raporlamakta ve FSB üyelerinin söz konusu reformları uygulamada attıkları adımlar hakkında bilgi yayımlamaktadır. IMF ayrıca, Finansal Sektör Değerlendirme Programı (FSAP) değerlendirmeleri ve Madde IV gözetim süreci aracılığıyla, üyelerinin kat ettikleri ilerlemeleri gözden geçirecektir. FSB, IMF ve Dünya Bankası uzmanlarıyla eşgüdüm halinde, uzlaşılan düzenleyici reformların yükselen piyasa ekonomileri ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde ne derece istenmeyen sonuçları olabileceğini belirleyen bir çalışma hazırlamıştır. Dünya Bankası, diğer uluslararası kuruluşlarla birlikte, Büyüme Çerçevesi kapsamındaki politikaların ve dış âlemin, kalkınmanın sağlanması ve kalkınma farklılıklarının azaltılması üzerindeki etkisi de dahil olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme ve kalkınma gündemini değerlendirmeye devam edecektir. Buna ilaveten, söz konusu kuruluşlar bu alandaki taahhütlerin yerine getirilmesindeki ilerlemeleri izlemeye devam etmektedir. Sonuç Genel olarak, Cannes’da ve diğer önceki zirvelerde verilen taahhütlerin yerine getirilmesinde ilerlemeler kaydedilmiştir; fakat, birçok önemli alanda daha çok ilerlemeye ve yeni eylemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Gelecekteki değerlendirilmeleri kolaylaştırılmak amacıyla üyeler ayrıca, politika taahhütlerinin mümkün olduğunca daha özel ve somut olması ve güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyümenin genel hedeflerine önemli katkı sağlaması gerektiğini kabul etmişlerdir. Ayrıca, bütün politika alanlarında verilen taahhütlerde sağlanan ilerlemeyi ölçmek için genel bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğuna hemfikiriz. 28