Kadın Sağlığı - Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı

advertisement
Temmuz 2011
Kadın Sağlığı
Dr. Aytuğ Kolankaya
ile Kadın Sağlığı
Hakkında Konuştuk
www.tapv.org.tr
Kadınlar Anlatıyor
TAPV Vakfı - Kadın Sağlığı
Hemşireleri Derneği
Cinsel Sağlık Eğitim Programı
Yaygın Bir Kadın Sağlığı Sorunu
Pelvis İçi Enfeksiyonlar
Toplum Merkezleri’nde
Kadın Sağlığı Eğitim Programı
Kadın
Saglıgı
_
_
“Kadın ve erkek
bedeni, taşıdıkları
farklı kromozomlar,
buna bağlı olarak
gelişen üreme
organları ve vücutta,
üreme yanında birçok
metabolik faaliyeti
etkileyen, cinsiyete özgü
hormonlar açısından
farklılıklar gösterir.’’
2
Görünüm
Temmuz 2011
D
işi genetik yapıda
baskın olan östrojen
ve eril genetik yapıda
baskın olan testesteron
hormonları gebeliğin ilk
haftalarından itibaren yaşam
boyunca bedeni etkiler ve önce
farklı cinsel organ şekillenmesine,
sonra ergenlik döneminde
üreme fonksiyonlarını sağlayacak
gelişim ve değişime neden
olurlar. Bu farklı organları ve
farklı hormonların etkisindeki
bedenler, maruz kaldıkları benzer
etkenlere farklı tepkiler verirken,
çıkan semptom ve bulgular da
farklılıklar gösterir. Bu durum,
kadın ve erkeğe özgü farklı
hastalık tabloları olarak karşımıza
çıkar.
Sağlık bedence, ruhça ve sosyal
yönden tam bir iyilik halidir.
Kadın sağlığı; sağlığın tanımında
yer aldığı üzere ruhsal, sosyal
ve bedensel iyiliği içermekte ve
bunlar kadar, hayatın sosyal,
politik ve ekonomik boyutu
tarafından da belirlenmektedir.
(Dünya Sağlık Örgütü)
Bunlara ek olarak, kadın sağlığı;
aile ve toplumdan kaynaklanan
psiko-sosyal faktörler, kadının
bireysel sağlık durumu,
doğurganlık davranışı gibi çeşitli
faktörden etkilenmektedir.
Önemli bir bulgu olarak tüm
toplumlarda erkeklerden
göre daha fazla hastalıkla
karşılaşmalarına rağmen kadınlar,
erkeklere kıyasla daha uzun
yaşamaktadırlar.
Kadın Bedenine Özel Sık
Rastlanan Hastalıklar:
Metroraji (Vajinal Kanama)
Metroraji (Vajinal kanama), adet
kanamaları ile ilgisi ve benzerliği
olmayan adetler arasında veya
âdetten kesildikten sonra olabilen
kanamalardır. Bu cins kanamalar
iç hormonal bozukluklarda
olabileceği gibi adetle ilgisi
olmaksızın iç üreme organlarındaki
yaralardan, miyomlardan,
kolaylıkla zedelenebilen
poliplerden kaynaklanabilir.
Üreme organlarının iltihabı da
kanamalara neden olabilir.
Adet Düzensizlikleri
Düzenli adet gören bir kadında
döngü fizyolojik olarak 21-35
gün arasında değişir. Bir adet
döngüsünün 35 günden uzun
sürmesi durumunda adet
gecikmesinden bahsedilir. Yılda
bir iki kez adet gecikmesi olabilir
ancak adet düzensizliği 2-3 ay
devam ederse hekim tarafından
değerlendirilmelidir.
Adet gecikmesinin en sık görülen
nedeni yumurtanın geliştiği
folikülün çatlamamasıdır.
Yumurtalıklarda gelişebilecek
endometriozis kistleri,
yumurtalıkların iyi ve kötü huylu
tümörleri de düzensizliklere
neden olabilmektedir. Bazı
hormonal bozukluklarda da ilk
belirti adet gecikmesi şeklinde
olabilir. En sık rastlananları
polikistik over sendromu, tiroid
bezi fonksiyon bozuklukları ve süt
hormonu olarak bilinen prolaktin
hormonu salgı bozukluklarıdır.
Bu hormon bozuklukları arasında
adet düzensizliklerine en sık yol
açan durum ise polikistik over
sendromudur.
Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı
muayene ve ultrasonografi ile
tanı koyar. Detaylı yapılacak olan
hormon profili analizi de teşhisin en
önemli parçasını oluşturur.
Tedavi şekli, bulunan patolojiye
göre değişir. Tiroid hormonu,
yetersizliğine bağlı durumlarda
tiroid hormonu verilir, prolaktin
hormonunun yüksek düzeyde
salgılandığı durumlarda, ise
salgılamayı kesici ilaçlar verilir.
Polikistik over sendromunda ise
sadece kilo vermeyle bile adetler
düzene girebilir. Ayrıca progesteron
hormonu veya doğum kontrol
haplarıyla da tedavi mümkün
olabilir.
Anemi (Kansızlık)
Kandaki alyuvarların veya
alyuvarların taşıdığı hemoglobin
denilen maddenin ya da her
ikisinin birlikte azalmasıdır.
Yetersiz beslenme, süregen
hemoroid (basur) kanamalar, adet
kanamasının uzaması (7 günden
fazla sürmesi), doğuştan olan bazı
hastalıklar, romatizma, lösemi
ve kanser kansızlık nedenleri
arasındadır. Kansızlığın tipik
belirtileri; yüzde solgunluk, nefes
darlığı, çarpıntı, halsizlik, ve ayak
bileklerinde ödemdir.
Vajinal Akıntı
Vajinadan (döl yolu) kendi doğal
akıntısı dışında renkli, kokulu, leke
yapan ve bazen sadece miktar
artışıyla görülen sıvı gelişleridir.
Akıntılar genelde enfeksiyon
belirtisi olarak ortaya çıkar.
Prolapsus Uteri (Rahmin Sarkması)
Rahmin döl yolu duvarını da
beraber sürükleyerek aşağıya doğru
sarkmasına tıp dilinde prolapsus
uteri (rahmin sarkması, dışarı
çıkması) adı verilir. Genelde sayıca
fazla doğum yapanlarda, yardımsız
doğum yapanlarda, doğum
sırasında erken ıkınan kadınlarda
ve rahmi tutan bağların gevşemesi
sonucu ortaya çıkar. Rahmi tutan
bağların gevşemesiyle ıkınma,
ağır kaldırma, öksürme ve aksırma
gibi karın içi basıncını arttıran
eylemler ise sarkmayı hızlandırır.
Bazı kadınların vajina veya rahimleri
bacaklarının arasına doğru
sarkar. Bu durum, yaşlı kadınlarda
görüldüğü gibi gençlerde de
görülebilir.
Dış Gebelik
Dış gebelik, döllenmiş yumurtanın
rahim boşluğu dışında, kendi
gelişmesi için uygun olmayan bir
yere (çoğu kez tüplere) yerleşmesi
ve gelişmesine devam etmesi
durumuna denir. Gebeliğin
devamı çoğu kez acil müdahaleyi
gerektirecek belirti ve bulgulara
neden olur. Dış gebelik şiddetli
karın ağrısı, bulantı kusma gibi
belirtiler yanında koyu kahve
renkli kanamaya neden olabilir. Dış
gebeliğe yapılan müdahalelerle
anne yaşamı kurtarılır, cenin
genelde kaybedilir.
Infertilite (Kısırlık)
Gebeliği önleyici hiçbir yöntem
kullanmaksızın düzenli cinsel
ilişki yaşayan ancak bir yıllık süre
içinde gebeliğin görülmediği ya
da olan gebeliğin sürdürülemediği
durumlara infertilite (kısırlık)
denmektedir.
İnfertilite kadından, erkekten ya
da her ikisinden kaynaklanabilir.
İnfertilite %30 - 40 oranında yalnızca
kadından , %10 - 30 oranında
yalnızca erkekten kaynaklanan
sorunlardan dolayı ortaya çıkar.
Vakalar %15 - 30 oranında her
iki cinsten kaynaklanmaktadır.
Yapılan araştırmalara göre çiftlerin
%5 - 10 oranında problemin
nedeni bulunamamakta ve bu
duruma açıklanamayan infertilite
denilmektedir.
Kadınlarda yumurtlama
bozuklukları, tüplerin hasara
uğraması, endometriozis ve
hiperprolaktinemi gibi yapısal
nedenler infertiliteye yol açmakta;
erkeklerde ise sperm sayısını ve
kalitesini etkileyen sperm yapım
bozuklukları, anatomik tıkanıklıklar,
bağışıklık sistemi ile ilgili
(immünolojik) sorunlar, testislerin
hormonal uyarıya sperm üretimi
ile cevap verememesi infertiliteye
neden olmaktadır.
PID ( Pelvik İnflamatuar Hastalığı )
PID olarak adlandırılan pelvik
inflamatuar hastalığı kadında üst
genital sistemin yani rahim (uterus),
tüpler, yumurtalıklar (overler) ve
etrafındaki karın zarının (periton)
enfeksiyonudur.
Obezite
Obezite ya da şişmanlık, vücutta
sağlığı tehlikeye sokacak ölçüde
fazla miktarda yağ birikmesi sonucu
ortaya çıkan bir hastalıktır. Obezite
“Beden Kitle Indeksi” (body mass
index) kilogram cinsinden beden
ağırlığının, metre cinsinden boyun
karesine bölünmesiyle hesaplanır.
Beden Kitle Indeksi:
18.5 kg/m2 altı zayıf
18.5-24.9 kg/m2 arası normal kilolu
25-29.9 kg/m2 arası fazla kilolu
30-39.9 kg/m2 arası obez (şişman)
40 kg/m2 üzeri ileri derecede obez
olarak tanımlanmaktadır.
Obezitenin Nedenleri:
1. Kalıtsal Faktörler
2. Fizyolojik Faktörler (yaşlanma,
gebelik sayısı gibi)
3. Yaşam Biçimiyle ilgili Faktörler
(besinlerle fazla miktarda yağ
alınması, pasif ve hareketsiz yaşam)
4. Psikolojik Faktörler (sıkıntı ve
üzüntü gibi olumsuz duygulara
tepki olarak yemek yenmesi)
Kalp damar hastalıkları,
hipertansiyon, şeker hastalığı,
solunum rahatsızlıkları, eklem
rahatsızlıkları ve bazı kanser
türlerine de yol açabilen obezite
mutlaka tedavi edilmesi gereken bir
hastalıktır.
Görünüm
Temmuz 2011
3
Dr. Aytuğ Kolankaya
ile Kadın Sağlığı Hakkında Konuştuk
1. Türkiye’de Kadın Sağlığı
konusunda kadınların
genel bilinç düzeyini nasıl
buluyorsunuz?
Lise eğitimini Robert Kolej’de
tamamlayan Op. Dr. Aytuğ
Kolankaya, İstanbul Üniversitesi
İstanbul Tıp Fakültesi’nin
ardından ihtisasını Viyana
Üniversitesi’nde kadın doğum
alanında tamamlamıştır.
Yeditepe Üniversitesi’nde Sosyal
Antropoloji dalında doktora
yapan Kolankaya, üremeye
yardımcı tekniklerde 5000’den
fazla uygulama yapmıştır ve riskli
gebeliklerde tanı gibi konularda
sertifikasyona sahiptir.
“Doktorum” programında
sunuculuk ve doktor olarak
danışmanlık yapan Kolankaya,
aynı zamanda Medical Park
Göztepe Hastanesi İnfertilite ve
Tüp Bebek Merkezi’nde görev
yapmaktadır
4
Görünüm
Temmuz 2011
Son yıllarda gerek resmi
organların gerekse de basının
büyük çabalarıyla ilerlemeler
kaydedildiyse de yeterli
olmadığı ortadadır. Neden
“Kadın Sağlığı” da insan veya
erkek sağlığı değil? Kadın
erkeğe göre hem çok daha
karışık bir yapıya sahip hem de
geleceğimiz olan çocukların
doğum öncesi ve sonrası
yaşam güvencesidir. Ancak
kadınlarımızın sağlıklı ve bilgili
olması insanlığın geleceğine
umutla bakabilmemizi sağlar.
2. Toplumsal cinsiyet
açısından, Türkiye’de Kadın
Sağlığına ilişkin sorunların
kadınların tutum ve
davranışları ile olan ilişkisini
nasıl değerleniyorsunuz?
İlk soruda belirttiğim gibi
özellikle televizyonun
etkileriyle kadın sağlığı
konusunda ciddi bir
bilinçlenme artışı sağlanmışsa
da halen yeterli düzeyin çok
uzağındayız.
3. Sosyoekonomik açıdan
düşük, orta ve yüksek
seviyedeki aileleri göz
önünde bulundurarak,
kadınların sağlık hizmeti
kullanımı konusundaki
alışkanlıkları karşılaştırmalı
olarak açabilir misiniz?
Düşük sosyoekonomik
seviyelerde sıklıkla
rastladığımız büyük bir sorun
veya doğum söz konusu
olmadıkça kadın sağlığının
gündeme gelmemesidir ki
bu da koruyucu hekimliği
imkansız kılmaktadır. Ne
yazık ki aynı durumu yüksek
sosyoekonomik seviyenin
büyük bir kısmında da
izlemekteyiz.
4. Ülkemizde sık rastlanan
anemi, pelvis içi enfeksiyon
(PID) gibi sağlık sorunlarının
altında yatan temel nedenler
nelerdir?
Anemiye gerçekten ülkemizde
ve özellikle kadınlarda
sık rastlanmaktadır. En
önemli sebepleri arasında
uygunsuz beslenme ve adet
kanamalarının düzensizliği yer
almaktadır. Pelvik enfeksiyon
durumu ise tahminimce
Batı ülkelerinden daha
seyrek görülmektedir, ancak
uygunsuz şartlarda yapılan
sağlık müdahaleleri belki
ülkemizde daha sıktır.
5. Karşılaştığınız talep ve
şikâyetleri düşünürseniz,
ülkemizde sağlık hizmet
sunucuları açısından
değişmesi gereken öncelikli
noktalar nelerdir? Değişimin
önündeki başlıca engeller
nelerdir?
Eğitim, eğitim, eğitim;
eğitimsizlik, eğitimsizlik,
eğitimsizlik.
6. Infertilite sürecini, tedavi
aşamasını da dikkate alarak,
kadın, erkek ve toplumsal
açıdan değerlendirebilir
misiniz?
İnfertilite sorunu artık
ülkemizde Batı ülkelerinde
görüldüğü sıklığa ulaşmıştır.
Ülkemizin özel durumu
ise çiftlerin ailelerinin
(büyüklerinin) ve çevrelerinin
hemen evlilik sonrası gelen
aşırı çocuk yapma baskısıdır. Bu
durum çiftleri çok ciddi stres
altına sokmakta ve gereksiz
tedavilerin peşine koşmalarına
sebep olmaktadır. Şahsen
gördüğüm çiftlerde çevre
baskısı nedeniyle psikolojik
sorunlara sahip olanların oranı
çok yüksektir.
gözlemlediğiniz kadın
sorunlarını paylaşabilir
misiniz?
Hormonal bozukluklar,
infertilite ve birebir
konuşulduğunda cinsel
isteksizlik.
9. Ülkemizde kadın sağlığı
sorunlarına çözüm üzerine
ilk öneriniz ne olur?
Her zaman söylediğim gibi,
eğitim bu konunun tek ve esas
çözümüdür. Vakfınız gibi sosyal
sorumlulukla hareket eden
kuruluşların bu konuda ciddi
insiyatif alması ile, toplumun
diğer dinamikleri de harekete
geçebilecektir. Hepimize
tüm insanlığın geleceğini
bağlayan bu konuda çok görev
düşmektedir.
7. Cinsel sorunların
görünürlüğünün gittikçe
arttığı ülkemizde, size
başvuran kadınlar hangi
durumları cinsel sorun olarak
tanımlamaktadır?
Kadınlar açısından cinsel
ilişkiye girememe sorun olarak
görülse de maalesef bu ilişkiyi
isteksiz olarak yapmak ya
da zevk alamamak hemen
hiçbir zaman sorun olarak
görülmemektedir.
8. İzlenme oranı oldukça
yüksek bir TV programında
hem doktorluk hem de
sunuculuk yapmaktasınız.
Programınızda en sık
Görünüm
Temmuz 2011
5
Kadınlar
Anlatıyor
Bir kadının geçirdiği yaşam
dönemlerini (bebeklik,
çocukluk, ergenlik, gebelik,
doğum, lohusalık, menopoz)
düşündüğünüzde, kadın
olmakla ilgili neler düşünüyor/
hissediyorsunuz? Kaygılarınız
oldu mu/var mı?
Kadın olduğumu 11 yaşında adet
sancılarıyla hissetmeye başladım.
İlk doğuma kadar devam eden
adet sancısından sonra, 21 yaşında
anne oldum. İlk çocuktan sonra
farklı korunma yöntemleri duydum
ama bunların hiçbirini korkudan
kendime uygun görmedim. 30
yaşına kadar 2 doğum ve 6 kürtaj
olunca çaresiz spiral kullandım.
Herhangi bir kadın sağlığı
problemi yaşadınız mı?
Bir kadında 6 kürtaj ve 2 çocuk
olunca sağlık sorunu olmaz mı?
Rahimde yara ve miyom vardı.
İlk doğumum zor olduğu için
rahmimde yırtılma oldu, sonra
yara oluştu, tedavi oldum. Miyom
nedeniyle kanamalarım oldu,
doktora gittim, çocuksuz kürtaj
oldum, ilaç kullandım, şu an bir
problem yok. İkinci doğumumda
yara tekrar açıldı, sonrasında çok
sıkıntı yaşadım.
Problem yaşadığınızda hekime
gittiniz mi?
Gittim.
Kadın sağlığı problemlerinden
korunmak için nelere dikkat
ediyorsunuz?
Temizliğe dikkat ediyorum. Her
gün duş alıyorum, adet döneminde
sık sık ped değiştiriyorum.
Kadın sağlığı kontrollerine
gidiyor musunuz?
Gidiyorum. Senede bir smir testi
yaptırıyorum.
Kadın olmak zor mu?
Evet. Doğum, kürtaj derken 52
yaşına geldim. Menopoz belirtileri
henüz başladı, düzensiz adet
görüyorum ve hâlâ kadınsal
problemlerle uğraşıyorum.
Tülin Öztosun, 52, lise mezunu,
anaokulu öğretmeni, Gaziantep
6
Görünüm
Temmuz 2011
Bir kadının geçirdiği yaşam
dönemlerini (bebeklik,
çocukluk, ergenlik, gebelik,
doğum, lohusalık, menopoz)
düşündüğünüzde, kadın
olmakla ilgili neler düşünüyor/
hissediyorsunuz? Kaygılarınız
oldu mu/var mı?
Bir kadın, hayatının her dönemini
erkeklere nazaran çok daha zor
geçiriyor. Şu ana kadar geçirdiğim
dönemler içinde benim için en
zor olanı lohusalıktı. Hamilelik,
diğer pek çok kadının aksine,
kolay geçirdiğim bir dönem oldu.
Fakat lohusalık gerçekten zordu.
Lohusalık döneminde etraftaki
insanlar anneyi neredeyse yok
sayarak sadece bebek varmış
gibi davranıyor. “Şunu ye süt
olsun, bunu içme gaz olmasın”
gibi söylemler beni çok strese
sokmuştu. Menopoz ne getirecek
onu bilmiyorum. Tabii ki bir takım
kaygılarım var ve bununla ilgili
olarak yaptırmam gereken yıllık
kontrollerimi yaptırıyorum.
Herhangi bir kadın sağlığı
problemi yaşadınız mı?
Hayati önem taşıyan bir problem
yaşamadım. Ufak-tefek, tedavi
edilebilir rahatsızlıklarım oldu.
Bunlar vajinal enfeksiyon ve rahim
ağzında yara idi.
Problem yaşadığınızda hekime
gittiniz mi?
Evet gittim. Enfeksiyon ilaçla, yara
ise dondurulmak suretiyle tedavi
edildi.
Kadın sağlığı problemlerinden
korunmak için nelere dikkat
ediyorsunuz?
Hijyene dikkat ediyorum. Mesela,
adet döneminde kullandığım
pedleri belli sıklıkta değiştiriyorum.
Kadın sağlığı kontrollerine
gidiyor musunuz?
Evet, düzenli gittiğim bir doktorum
var. Muayene oluyorum, smir testi
ve meme kontrolü yaptırıyorum.
Kadın olmak zor mu?
Evet, zor. Hamilelik döneminde
yaşanan hormonal değişiklikler ve
(gülerek) doğumdan sonra kalan
kilolar ilk aklıma gelen zorluklar.
A. Şule Binbaşıoğlu, 42, üniversite
mezunu, İstanbul
Bir kadının geçirdiği yaşam
dönemlerini (bebeklik,
çocukluk, ergenlik, gebelik,
doğum, lohusalık, menopoz)
düşündüğünüzde, kadın
olmakla ilgili neler düşünüyor/
hissediyorsunuz? Kaygılarınız
oldu mu/var mı?
Özelliklerimiz açısından erkeklere
kıyasla daha fazla zorluk
çekiyoruz, daha çok riskle karşı
karşıyayız. Zaten gebe kalmak,
doğum yapmak, dünyaya yeni
bir canlı getirmek başlı başına bir
olay. Bu dönemde bedenimiz,
hormonlarımız bambaşka bir hal
alıyor, bütün sistemler değişiyor.
Tabi duygularımız ve hayatımız
da.. Kaygılarım var elbette,
henüz doğum yapmadım ama
özellikle üreme sistemi açısından
erkeklerden daha riskli durumda
olduğumuzun farkındayım.
Herhangi bir kadın sağlığı
problemi yaşadınız mı?
Üreme organlarında enfeksiyon
problemi yaşadım.
Problem yaşadığınızda hekime
gittiniz mi?
Evet gittim, ilaç tedavisiyle düzeldi.
Kadın sağlığı problemlerinden
korunmak için nelere dikkat
ediyorsunuz?
Hijyene dikkat ediyorum. Özellikle
üreme organları enfeksiyonu
yaşadıktan sonra daha dikkatli
davranmaya başladım. Tuvalet
kağıdı kullanıyorum, her gün
iç çamaşırı değiştiriyorum,
adet döneminde çok sık ped
değiştiriyorum ve duş alıyorum.
Kadın sağlığı kontrollerine
gidiyor musunuz?
Pek düzenli gittiğim söylenemez.
Yıllık kontrole gitme alışkanlığını
henüz yerleştiremedim ama
gitmem gerektiğinin farkındaydım.
Kadın olmak zor mu?
Çok mucizevi bir bedene sahibiz
aslında, düşünsenize içimizde bir
canlı büyüyebiliyor, her ay bunun
için bedenimiz hazırlanıyor ve adet
görüyoruz ama bir yandan da çok
dikkat etmemiz gerekiyor. Hem çok
güzel hem zor. (Gülerek) Yine de
tekrar dünyaya gelsem kadın olmak
isterdim.
Fatma Özcan, 32, üniversite
mezunu, İstanbul
yaşıyorsun. Çok zor. Erkeklerin
böyle sıkıntıları yok. Menopozdan
korkuyorum. Etrafımdaki kişiler
zor bir dönem olduğunu söylüyor.
Bilmiyorum, yaşayıp göreceğiz.
Herhangi bir kadın sağlığı
problemi yaşadınız mı?
Pek yaşamadım. İki doğum yaptım,
bir problem olmadı. Sonrasında
spiral taktırmıştım, düzenli kontrole
gitmediğim ve çıkartma vaktini
geçirdiğim için enfeksiyon yaşadım.
Problem yaşadığınızda hekime
gittiniz mi?
Evet geç de olsa gittim ama bana iyi
bir ders oldu, uzun süre ilaç tedavisi
gördüm, geçti çok şükür.
Kadın sağlığı problemlerinden
korunmak için nelere dikkat
ediyorsunuz?
Özellikle yaşadığım sıkıntıdan
sonra temizliğe dikkat eder oldum.
Önceden de dikkat ettiğimi
düşünüyordum ama yanlış
yaptığım çok şey varmış. Üreme
organları mikrop kapmaya çok açık,
en küçük bir yanlışta kötü şeyler
olabiliyor. Hele bir de spiral varsa
çok dikkat etmek zorundasın. Elle
yıkama yapmıyorum, çamaşırlarımı
kaynatıp ütülüyorum, pedlerimi
sık değiştiriyorum. Aklıma gelenler
bunlar...
Kadın sağlığı kontrollerine
gidiyor musunuz?
Evet, artık düzenli gidiyorum.
Belediye’nin Kadın Sağlığı
Merkezleri büyük avantaj, ücretsiz
smir testi filan yaptırabiliyorsun.
Bir kadının geçirdiği yaşam
dönemlerini (bebeklik,
çocukluk, ergenlik, gebelik,
doğum, lohusalık, menopoz)
düşündüğünüzde, kadın
olmakla ilgili neler düşünüyor/
hissediyorsunuz? Kaygılarınız
oldu mu/var mı?
Kadın olmak çok zor. Adet
görüyorsun, gebe kalıyorsun,
doğum yapıyorsun, sonra
emziriyorsun, menopozda sıkıntılar
Kadın olmak zor mu?
Evet, zor. Ama çoğu zaman
yaşadığımız zorlukları, sıkıntıları
biz davet ediyoruz, kendimize
dikkat etmiyoruz. Çocuğumuz
biraz ateşlense kapıp doktora
götürüyoruz da, kendimizi boş
veriyoruz.
Melek İnce, 45, lise mezunu,
İstanbul
Görünüm
Temmuz 2011
7
Yaygın Bir Kadın Sağlığı Sorunu:
Pelvis İçi Enfeksiyonlar
Pelvis İçi Enfeksiyonlar (PID)
Pelvis içi enfeksiyonlar (PID); rahim,
yumurtalıklardan atılan yumurtaları
taşıyan tüpler ve pelvis içinde yer
alan diğer üreme organlarının
enfeksiyonlarını ifade eden bir
terimdir.
PID özellikle klamidya ve bel
soğukluğu gibi cinsel yolla bulaşan
enfeksiyonların (CYBE) sık görülen
ve ciddiye alınması gereken
komplikasyonları şeklinde ortaya
çıkar. PID’ler tüplerde, rahim ve
yumurtalık civarındaki dokularda
tahribata, infertilite, dış gebelik
(gebeliğin rahim dışında –örneğin
tüplerde gelişmesi), karın içinde
apseler ve süreğen pelvis içi ağrılar
gibi ciddi sonuçlara yol açabilir.
Bir fikir vermesi açısından
değerlendirdiğimizde ABD’de, her
yıl yaklaşık 1 milyon kadının akut
PID kaynaklı bir rahatsızlık geçirdiği
tahmin edilmektedir. Aynı ülke
verilerine göre; her yıl 100.000’den
fazla kadının PID’ler sonucu
doğurganlığını yitirdiği ve dış gebelik
vakalarının büyük bir bölümünün
de PID’lere bağlı olarak ortaya çıktığı
hesap edilmektedir. Hastalık en sık
18-24 yaşlarında görülmektedir Bu
yaşlardaki her 1000 kadından
18-20’si bu hastalığa
yakalanmaktadır. Ülkemizde
PID sıklığına ilişkin bir veri
bulunmamaktadır. Ancak yapılan
bazı çalışmalarda dolaylı olarak fikir
edinilebilmektedir. PID lerin yarıdan
fazlasında bel soğukluğu (gonore)
ve klamidya enfeksiyonlarının
neden olduğu dikkate alındığında,
ülkemizdeki yaygınlığının yukarıda
verilen rakamlardan daha az
olması beklenemez. Bir hesaplama
yapıldığında ülkemizde PID olan
kadın sayısının her yıl 150-200 bin
civarında olması beklenmelidir.
PID’ler kadınlarda, mikropların
vajina (hazne) veya serviksten (rahim
8
Görünüm
Temmuz 2011
boynu, rahim ağzı) tırmanarak üreme
organlarının içlerine ulaşmasıyla
oluşur. PID’lere neden olabilen çok
çeşitli mikroorganizmalar (mikroplar)
vardır. Vakaların çoğu, iki yaygın
bakteriyel CYBE etkeni olan bel
soğukluğu ve klamidya ile birlikte
görülmektedir. Bir PID atağının
ardından yeni bir atak görülme
olasılığı, üreme organlarında
yayılmaya başlayan enfeksiyonun ilk
tahribatının devam etmesi nedeniyle
artar.
Doğurganlık çağında ve cinsel aktif
kadınların doğum yaptığı yıllarda, PID
riski en yüksek düzeye çıkmaktadır.
Örneğin 25 yaşından önce PID’ye
yakalanma riski, sonrasına oranla
daha fazla olmaktadır. Bu durum,
onlu yaşlardaki kızlar ve genç
kadınların serviksinin tümüyle
olgunlaşmamış olmasıyla ilgilidir.
Bu genç kadınların CYBE’lere karşı
daha duyarlı olması nedeniyle, üreme
sisteminde bunlara bağlı PID’lerin
kolaylıkla yayılmasına yol açmaktadır.
Birden fazla cinsel eşi olan kadınlar
PID gelişimi açısından yüksek
riske maruzdur. Çoklu ilişkiler,
enfeksiyon etkenine maruz kalma
ihtimalini yükselterek PID riskini de
artırmaktadır.
Cinsel ilişkiden sonra vajinasını
yıkayan kadınlar, yıkanmayan
kadınlara göre daha yüksek risk
altındadırlar. Araştırmalar yıkamanın,
vajinal florayı (vajina içinde yaşayan
mikrop örüntüsü) değiştirerek zarara
yol açtığını ve buradaki mikroplardan
bazılarının güçlenerek iç üreme
organlarına yayıldığı ve PID’ye neden
olduğunu göstermektedir.
Rahim içi araç (RIA) uygulanan
kadınlarda, uygulamanın ilk
aylarında; farklı bir gebeliği önleyici
yöntem kullanan veya hiçbir gebeliği
önleyici yöntem kullanmayan
kadınlara oranla PID riskinin az da
olsa arttığı görülmektedir. Bununla
birlikte kadına RIA uygulanmasından
önce, gerek görülmesi halinde
gerçekleştirilebilecek testler ve CYBE
tedavileri, bu riski çok büyük oranda
düşürmektedir.
PID belirtileri çeşitlilik gösterdiği
gibi hiçbir belirti görülemeden de
ortaya çıkabilir. Özellikle klamidya
enfeksiyonlarından kaynaklanan
PID’ler, üreme organlarında ciddi
tahribatlar oluşturmalarına rağmen,
belirtisiz veya hafif belirtilerle
seyrederler. Bu sebeple PID’lerin
üçte ikisi; gerek hastanın kendisi,
gerekse sağlık çalışanları tarafından
tanımlanamamaktadır. PID’si olan
kadınlarda en sık görülen belirti,
karnın alt kısmında ortaya çıkan
ağrılardır. Diğer belirtiler arasında;
kötü kokulu ve alışılmışın dışında
vajinal akıntılar, vajinal cinsel ilişki
sırasında, idrar yaparken ağrı,
düzensiz adet kanamaları ve nadiren
karın üst bölgesinde hissedilen
ağrılar sayılabilir.
Tedavinin yapılamadığı hallerde
PID’ler, kadın üreme organlarında
kalıcı tahribatlara neden olurlar.
Bakterilerin neden olduğu
enfeksiyonlar, hissettirmeden tüplere
saldırır ve tüplerin içerisindeki özel
yapıyı, skar (nedbe) dokusuna çevirir.
Tüplerde ve karın içinde oluşan ve
bazen aylarca; hatta yıllarca sürebilen
skar dokuları, yumurtanın rahim
içine olan olağan gidişini kesintiye
uğratır ya da tamamen bloke eder.
Tüplerin bu şekilde tümüyle tıkandığı
durumlarda spermler, yumurtayı
dölleyemeyeceğinden, kadın infertil
olur; yani gebe kalamaz. İnfertilite,
tüplerin kısmen tıkandığı ya da iç
dokunun kısmen tahrip olduğu
durumlarda da söz konusu olabilir.
PID’si olan yaklaşık her on kadından
biri infertil olmaktadır ve tekrarlayan
PID ataklarına maruz kalanlarda
infertilitenin gelişme ihtimali
artmaktadır.
Tüplerin kısmen tahrip
olduğu durumlarda döllenme
gerçekleştiğinde, döllenen yumurta
rahime taşınamamakta ve döllenmiş
yumurta tüplerde gelişmeye devam
etmektedir. Gebeliğin rahim yerine
tüplerde geliştiği bu durumlara dış
gebelik denir. Bu tür gebeliklerde;
büyüyen döllenmiş yumurta, tüplerin
yırtılmasına, çok ciddi karın ağrılarına,
iç kanamaya; bazı zamanlarda ölüme
neden olabilmektedir.
PID Tanısı
PID yi teşhis etmek, kesin ve belirgin
olmayan belirtiler nedeniyle güçtür.
Birçok PID atağı, kadının ya da sağlık
çalışanlarının tanımlayamadığı
tipik olmayan hafif belirtiler
nedeniyle saptanamaz. PID tanısında
kullanılan rutin ve kesin testlerin
olmaması, tanının klinik bulgularla
dayandırılmasını gerektirmektedir.
Karın alt kısmında ağrı şikâyetiyle
gelen kadınlarla karşılaştığında
hekimler bu ağrının kaynağını, yerini
ve özelliklerini mutlaka araştırmalı ve
ateş kontrolü yapmalı; anormal bir
akıntı, klamidya veya belsoğukluğu
enfeksiyonlarına ilişkiler belirtiler
olup olmadığına bakılmalıdır.
Belirti ve bulguların PID ihtimalini
desteklediği her durumda mutlaka
tedavi yapılmalıdır.
Sağlık hizmet sunucuları PID ve
PID benzeri belirtiler verebilecek
enfeksiyonları ayırabilmek için
enfeksiyona neden olan etkeni
(mesela Klamidya veya bel soğukluğu
enfeksiyon etkenlerini) tanımlamaya
yönelik çeşitli testlerin yapılmasını
isteyebilirler. Pelvisin (alt karın
bölgesi) ultrasonla incelenmesi,
PID tanısı koymada yardımcı
olabilir. Örneğin ultrasonla yapılan
incelemede pelvik alan içinde dolgun
bir tüp görünümü ya da bir apse
yapısının varlığı, PID için destekleyici
bulgulardır. Bazı vakalarda tanıyı
doğrulamak için laporoskopi
yapılması gerekebilir. Laporoskopi,
ucunda ışığı ve kamerası olan ince,
sert bir tüple yapılan cerrahi bir
girişimdir. Cilde açılan küçük bir kesik
ile karın boşluğu içine girilerek organ
ve dokular kontrol edilir. Bu işlemle
doktor, pelvis içindeki organları görür
ve gerektiğinde incelenmek üzere
doku örnekleri alabilir.
PID Tedavi
PID’ler çeşitli antibiyotiklerle tedavi
edilebilirler. Sağlık personeli duruma
göre en uygun tedaviyi belirleyecek
ve uygun ilaçları önerecektir. Ancak
antibiyotik tedavisi, tedaviye
başlanana kadar üreme organlarında
oluşmuş bozuklukları düzelterek
eski haline getirmeyecektir. Karın
alt bölgesinde ağrısı olan ya da
PID’nin diğer belirtilerini taşıyan
kadınlar için hızla tanı konması ve
tedaviye başlanması bu nedenle
çok önemlidir. Zamanında
gerçekleştirilen antibiyotik
tedavisi üreme organlarında hasar
oluşumunu önleyecektir.
İç üreme organlarını tutan
enfeksiyon etkenlerinin tam olarak
tanımlanmasının zorluğu ve PID
ataklarında genelde birden fazla
mikroorganizmanın etken olduğunun
bilinmesi nedeniyle PID tedavisinde
sıklıkla, en az iki geniş spektrumlu
antibiyotiğin birlikte kullanılması
öngörülmektedir. Antibiyotikler
ağızdan ya da enjeksiyon yoluyla
uygulanabilmektedir. Enfeksiyona
bağlı belirtiler, tam iyileşme olmadan
da kaybolabilmektedir. Bu durumda
kadınların ilaç kullanımına ara
vermemeleri; hekimin önerdiği dozu,
belirtiler kaybolsa bile almaya devam
etmeleri gerekir. Aksi durumda
enfeksiyon iyileşmeyip yineleyecektir.
PID tedavisine alınan kadınlar,
ilaçların alınmaya başlanmasını
takiben; ikinci veya üçüncü günde
hekim tarafından tekrar görülmeli
ve ilaçların etkisi yönünden
değerlendirilmelidirler. Bunlara ek
olarak; hiçbir belirti olmasa bile
kadının cinsel eşi veya eşleri de
enfeksiyonun kadında tekrarlamasını
önlemek için tedavi olmalıdır.
PID vakalarının aşağıdaki durumlarda
hastanede yatırılarak tedavisi
gerekebilir:
1. Bulantı, kusma ve yüksek ateş
görüldüğünde,
2. Gebelik döneminde,
3. Ağızdan verilen antibiyotikler yarar
sağlamadığında;
4. Damar içi tedavi yapılması gereken
durumlarda,
5. Tüpleri ve yumurtalıkları tutan apse
veya apseler oluştuğunda,
6. Bulgular, PID benzeri belirtiler
veren ve acil cerrahi girişim
gerektirecek durumlarla (mesela akut
apandisit gibi) karıştığında.
Tedaviye rağmen belirtilerin sürmesi
veya mevcut apsenin gerilemesi
gibi durumlarda cerrahi müdahale
gerekebilir. Süreğen karın ağrıları
ve üreme organlarında oluşan
tahribatlar gibi komplikasyonların
da bazen cerrahi olarak düzeltilmesi
veya giderilmesi gerekebilir.
PID’den Korunma
Kadınlar PID’lerden korumak için
mutlaka CYBE’lere karşı tedbir
almalı ya da herhangi bir CYBE’ye
yakalandıklarında erken dönemde
tedavi olmalıdırlar.
CYBE’lerden korunmanın en emin
yolu, cinsel ilişkide bulunmamak
ya da CYBE taşımadığı bilinen,
testler sonucu böyle bir enfeksiyon
taşımadığı tespit edilmiş kişilerle
uzun süreli ve tek eşli ilişkiler
yaşamaktır.
Erkeklerin kullandığı kauçuk
prezervatifler sürekli ve doğru
kullanıldıklarında klamidya ve bel
soğukluğu mikrobunun geçişini
önemli ölçüde azaltmaktadır.
Alışılmadık ağrılar, kokulu akıntı,
idrar yaparken yanma ya da adetler
arasında kanama gibi belirtiler CYBE
anlamına gelebilmektedir. Eğer
kadında bu belirtilerden herhangi
birine rastlanıyorsa, cinsel yaşama ara
verilerek hızla bir sağlık personeline
başvurulmalıdır. CYBE’lerin erken
tedavisi PID’leri önleyecektir.
Kaynaklar:
American College of Obstetricians
and Gynecologists (ACOG). Pelvic
Inflammatory Disease. ACOG Patient
Education Pamphlet, 1999.
Westrom L and Eschenbach D. In: K.
Holmes, P. Sparling, P. Mardh et al (eds).
Sexually Transmitted Diseases, 3rd
Edition. New York: McGraw-Hill, 1999,
783-809
Görünüm
Temmuz 2011
9
Kadın Sağlığı Verileri
Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası 2011 Yılı Sağlık Raporu
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri
Sendikası (SES) raporunda, kadın
sağlığına ilişkin; doğumda anne
ölüm oranlarının Ortadoğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde
Türkiye ortalamasının üzerinde
olduğunu vurgulanmaktadır.
Anne ölümlerinin bölgede yüksek
olmasının başlıca nedenleri; gelir
düzeyinin düşüklüğü, eğitimsizlik,
sık ve erken yaşta gerçekleştirilen
doğumlar, doğumun eğitimli sağlık
personeli olmadan uygunsuz
koşullarda gerçekleşmesi, anadilde
hizmet sunulmaması, doğum
sonrası bakımın yeterli düzeyde
alınamaması olarak sıralanmıştır.
Batıda ölen 1 bebeğe karşılık
doğuda 2.7 bebeğin öldüğü, ehil
olmayan ebe oranının yüksekliği,
ve bölgedeki sağlık personelinin
eksikliği ölümlere neden olarak
gösterilmiştir.
Verilere göre; sağlık kuruluşunda
doğum yapma oranı düşük eğitim,
ve refah düzeyine sahip kadınlarda
%71, en yüksek eğitim ve refah
düzeyindeki kadınlarda %100’dür.
Türkiye geneli ehil olmayan ebe
• Güneydoğu Anadolu’da 22.6,
10 bin kişiye düşen hastane yatak
oranının %4.3 olduğu, Doğu ve
• Ortadoğu Anadolu’da 26.1,
sayıları Türkiye ortalaması 26.3,
Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde
• Kuzeydoğu Anadolu’da 22.9
Güney Doğu Anadolu 15.5 ile
%13.9’a yükseldiği, Türkiye
olduğu ifade edilmiştir.
Türkiye’nin en eşitsiz bölgesidir.
genelinde kadınların %9,7’sinin
evde doğum yaptığı, rakamın Doğu 10 bin kişiye düşen yoğun bakım
Doğumda anne ölüm oranlarının
ve Güneydoğu’da %27.2 düzeylerine yatak sayısı ise Türkiye’de %2,
2005 yılından itibaren %50 oranında ulaştığı vurgulanmıştır.
Güneydoğu Anadolu’da %1,4’tür.
azalmasına rağmen Türkiye’deki
Güneydoğu’yu Ortadoğu ve
anne ölüm oranının Avrupa
Kuzeydoğu Anadolu izlemektedir. Bebek ölüm hızları incelendiğinde
ortalamasının üzerinde olduğu
ülke genelinde düşüş olduğu, bebek
belirtilmiştir. Anne ve bebek ölüm
Yeşil kart dağılıma bakıldığında;
ölüm hızlarının doğudaki yüksek
oranlarının sağlık düzeyi açısından
Sağlık Bakanlığı verilerine göre
seyrinin, sağlık hizmetine ulaşım ve
önemli ölçütler olduğunun ifade
Kasım 2010’da, türkiye’de toplam
hizmetten faydalanma eşitsizliği ile
edildiği raporda anne ölümünün
ilgili olduğu, doğuda doğan her 100 yeşil kartlı sayısı 9 milyon 388 bin
Doğu Anadolu’nun en gelişmiş
146, Doğu Anadolu Bölgesinde
bebekten 16,7’sinin 2,5 kilodan az
illerinden biri olan Van’da yüz
2 milyon 178 bin 35 olarak
doğduğu belirtilmiştir.
binde 65.7 olarak saptanmıştır.
belirlenmiştir. Yeşil kartlı sayısının
yüksek olduğu ilk on il olarak
SAĞLIK PERSONELİ
Adana, Ağrı, Diyarbakır, Erzurum,
YARDIMI OLMADAN
DOĞUM ÖNCESİ BAKIM
Hatay, İstanbul, Kahramanmaraş,
YAPILAN DOĞUMLAR
(EN AZ DÖRT ZİYARET) %
Mardin, Şanlıurfa ve Van
(EVDE DOĞUM) %
kaydedilmiştir.
2008 yılı verilerine göre;
Türkiye anne ölüm oranı yüz bin
canlı doğumda 19.4 ;
Türkiye
Güneydoğu
Anadolu
Ortadoğu
Anadolu
Kuzeydoğu
Anadolu
8.7
73.7
21.9
47.0
34.0
44.4
24.5
45.1
Anne Sağlığı Verileri, (Yüz bin Canlı Doğumda), 2008
TÜRKİYE
GENELİ
% 4,3
DOĞU VE GÜNEYDOĞU
ANADOLU
% 13,9
Evde doğum
% 9,7
% 27,2
Doğum Sonrası ilk bakım alamayan
% 15,5
% 32,6
Neonetal ölüm hızı
% 1,5
% 2,4
Bebek ölüm hızı
% 2,6
% 3,9
5 yaş alt ölüm hızı
% 3,3
%5
Ehil olmayan ebe oranı
10
Görünüm
Temmuz 2011
Sağlık Stratejisi’nin ulusal hedefler
yanında, bölgelerarası açığı
kapatmaya dönük hedeflere
yoğunlaşması gerektiği belirtilen
raporda, kamu hizmetlerinin
geri çekilerek, özel sektörün
öne çıkarılmasının hizmetlere
erişimdeki eşitsizlikleri ve sorunu
derinleştireceği ifade edilmiştir.
Türk Tabipler Birliği 2011 Seçimlerine Giderken Türkiye Sağlığı
Yayını Toplumsal Sağlık Düzeyi Verileri
Anne ve Bebek Ölümü
Türkiye Ulusal Anne Ölümleri
Çalışması’ndan ve Sağlık
Bakanlığı’nın verilerinden
elde edilen sonuçlar
değerlendirildiğinde ülke genelinin
sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi
Batı Anadolu’nun düzeyine
ulaştığı takdirde, yaşanmış olan
anne ölümlerinden %38’inin
engellenebilir olduğu; Türkiye’deki
10 anne ölümünden yaklaşık
dördünün bölgeler arasındaki
sosyoekonomik eşitsizliklerden
kaynaklandığı belirtilmiştir.
kaynaklanan ve önlenebilir ölümler
olduğu tespit edilmiştir. Bebek
ölümleri açısından sadece bölgeler
arası eşitsizlikler yaşanmamaktadır.
Annesinin eğitim düzeyi de
bir çocuğun hayatta kalma
olasılığını etkilemektedir. En az
ilkokul mezunu olan bir anne ile
karşılaştırıldığında eğitimsiz bir
annenin bebeğinin bir yaşına
gelmeden ölme olasılığı 1993
yılında 1.5 ve 1998 yılında 1.7’dir.
2003 yılı verilerine göre eğitimsiz
annelerin bebeklerinin ölüm hızının
ilköğretim ikinci kademe ve üzeri
eğitim düzeyine sahip annelerin
bebeklerinin 2.8 katı olduğu tespit
edilmiştir. 2008 yılında eğitimsiz bir
annenin bebek ölüm oranı diğer
annelerin bebeklerine göre 3.2
katlık artış göstermiştir.
2008 TUIK Sağlık
Araştırması
2008 yılında gerçekleştirilen
TUIK Sağlık Araştırması sağlık
problemlerini cinsiyete ve yaşa
göre değerlendirmiştir. Sonuçlara
göre; Türkiye’de yaşayan erkeklerin
%71,9’u kadınların ise %55,5’i genel
sağlık durumunu çok iyi ya da iyi
olarak beyan etmişlerdir.
Türkiye genelinde kadınlarda
görülen oran her bir hastalık
grubunda erkeklerden yüksektir.
Araştırmada Türkiye nüfusunun
% 47,6’sının fazla kilolu veya
SES raporunda belirtilen anne
obez olduğu tespit edilmiştir.
ölüm hızındaki azalma, Tabipler
Erkeklerde fazla kilolu veya
Birliği raporunda da belirtilmiş,
obez olanların oranı % 49,2 iken
azalmanın bebek ölüm hızında da
kadınlarda bu oran % 45,9’dur.
gözlendiği üzerinde durulmuştur.
Kırsal yerlerde yaşayan kadınlar
Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması
arasında obezite oranı % 19,6 ile
(TNSA) sonuçlarına göre, 1978’lerde TNSA’ da refah düzeyine göre
diğer gruplara göre daha yüksektir.
oldukça yüksek düzeyde olan
değerlendirme ilk kez 2008
Düşük kiloluların oranı %6,2 ile en
bebek ölüm hızı, 2008 yılında
yılında yapılmıştır. En düşük refah
yüksek kentsel yerlerde yaşayan
binde 17.6’ya düşmüştür. Diğer
düzeyinde yer alan bebeklerin
kadınlarda görülmektedir. Ülkede
yandan anne ölümlerinde
bir yaşını tamamlayamadan
erkeklerin %2,4’ü, kadınların %4,7’si
olduğu gibi bebek ölümlerinde
ölme olasılığı, en yüksek refah
herhangi bir yardım almadan ya
de bölgeler arası eşitsizliklerin
düzeyindeki bebeklerden 3.4 kat
da yardımcı bir araç kullanmadan
varlığını koruduğu, ve derinleştiği
fazla çıkmıştır. Dolayısıyla Türkiye’de yürüyememekteler.
belirlenmiştir. 1978’de Batı
bebek ölümlerinin yarısından
Tedavi hizmetinden faydalanma
bölgesinde bir bebek ölümüne
daha fazlası sosyoekonomik
oranı da cinsiyete göre farklılık
karşı Doğu’da 1.4 bebek, 2008
eşitsizliklerden kaynaklanmaktadır. göstermektedir. Erkeklerin %3,7’si,
yılında 2.7 bebek ölmüştür.
kadınların %6’sı son 12 ay içerisinde
bir doktor tarafından yataklı ya
1978 yılında yüz bebek ölümden
da günübirlik (24 saatten daha az
19’nun, 2003 yılında 28’i ve 2008
süreyle) tedavi hizmeti önermesine
yılında 47’sinin eşitsizliklerden
rağmen hizmeti almamıştır.
15 Ve Daha Yukarı Yaştaki Bireylerin Yaşadığını Belirttiği Hastalık/Sağlık Sorunlarının Oranı %
Türkiye
Hastalık - Sağlık Sorunu
Kent
Kır
Toplam
Erkek
Kadın
Toplam
Erkek
Kadın
Toplam
Erkek
Kadın
Bel Bölgesi Kas İskelet Sistem
Problemleri
22,5
17,0
27,9
20,5
15,6
25,5
27,2
20,6
33,0
Romatizmal Eklem Hastalığı
17,7
11,7
23,4
15,0
9,5
20,5
23,9
17,4
29,6
15,3
12,8
17,7
13,8
11,7
15,8
18,9
15,5
21,8
15,3
9,1
21,3
14,0
8,4
19,7
18,3
10,8
24,7
14,8
9,9
19,5
13,3
8,9
17,8
18,1
12,3
23,1
Ülser (mide, gastrik veya oniki
parmak bağırsağı ülseri)
Migren ve Benzeri Şiddetli Baş
Ağrısı
Hipertansiyon
Görünüm
Temmuz 2011
11
TAPV Vakfı - Kadın Sağlığı Hemşireliği Derneği Toplumsal
Cinsiyet Eşitliği Temelinde Cinsel Sağlık Eğitim Programı
Kadın Sağlığı Hemşireliği
Derneği ile Toplumsal Cinsiyet
Eşitliği Temelinde Cinsel Sağlık
Eğitim Programı Kadın Sağlığı
Hemşireliği Derneği ve TAP Vakfı
İşbirliği ile başlayan çalışma
kadın-doğum kliniklerinde çalışan
ebe ve hemşirelerde toplumsal
cinsiyet eşitliği bağlamında
farkındalık yaratmayı ve cinsel
sağlık hizmetlerini geliştirmeyi
amaçlıyor. Bu amaç kapsamında
hazırlanan “Hemşire ve Ebelere
Yönelik Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
Temelinde Cinsel Sağlık Eğitimi”
uygulaması Mayıs- 2011 tarihinde
İstanbul’da başladı.
Bu işbirliği kapsamında ilk eğitim
27-28 Mayıs 2011 tarihlerinde
Acıbadem Sağlık Grubu Maslak
Hastanesi’nde 29 sağlık çalışanı
katılımıyla gerçekleşti.
Çalışmaya Zeynep Kamil Kadın
ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve
Araştırma Hastanesi, Kanuni
Sultan Süleyman Eğitim ve
Araştırma Hastanesi, Yeditepe
Üniversitesi Hastanesi ve
Acıbadem Sağlık Grubu
Hastanelerinden International
Hospital ebe ve hemşireleri
katıldılar. İkinci eğitim ise
24-25 Haziran 2011 tarihlerinde
İstanbul’da TAP Vakfı Eğitim
Salonu”nda yapıldı. Bu kez eğitime
aynı hastanelerin kadın doğum
kliniklerinde çalışan toplam 17 sağlık çalışanı katıldı. Dernek ve
Vakfın eğitimcileri ile yürütülen
çalışmaları Cinsel Eğitim Tedavi
ve Araştırma Derneği (CETAD)
eğiticileri de destekliyor.
Eğitime katılan 46 sağlık çalışanı,
toplumsal cinsiyet eşitliği ve
sağlık hizmetlerine yansıması,
cinselliğe yaklaşım, cinsel sorunlar
ve cinsel mitler, yaşam boyu
cinsellik, cinselliğin fizyolojisi,
12
Görünüm
Temmuz 2011
cinsel işlev bozuklukları, cinsel
şiddet, cinselliğe ilişkin değerler
ve etik ilkeler başlıklarında
bilgileri paylaştılar. Cinsel sağlık
tanılama formu ve veri toplama
araçlarının tartışılmasının
ardından çalışma takvimleri
oluşturuldu.
Eğitimin üzerinde durduğu
başlıklar katılımcıların
cinsel sağlık konusundaki
farkındalıklarını artırarak,
toplumsal cinsiyet ayrımcılığı
noktasında duyarlılık geliştirmiş,
hizmet sunumunda kendilerine
düşen sorumluluklarını
tanımlamış, cinsel sağlık
konusunda bilgi ve becerilerini
geliştirmiştir. Eğitim alan
sağlık çalışanlarının kullanması
amacıyla, projenin hazırlık
aşamasında, ebe ve hemşirelere
ait anamnez formlarının cinsel
sağlık bölümü hazırlanmıştır.
Geliştirilmiş formlar ile sağlık
çalışanları cinsel sağlık hizmetine
ilişkin yeni bir uygulamaya
başlayacaklar. Formlar
kurumlarda cinsel sağlık hizmet
kalitesinin yükselmesi, takip
edilebilir olması ve başvuruda
bulunanları bu hizmetten
yararlanması hedeflenerek
tasarlandı.
fırsatı buldukları ve bu yararlı
konuların çoğu meslektaşları ile
paylaşılması için eğitimin diğer
grupların katılımlarını sağlayacak
şekilde tekrarlanması yer aldı.
Katılımcıların memnun oldukları
konular arasında; programın
organizasyonu, mekan, ikramlar,
eğitimcilerin yaklaşımı ve konuya
hakimiyetleri yer aldı. Eğitim programı vaka örnekleri
ve zenginleştirilmiş sunumlar ile
başırılı bir şekilde tamamlandı.
Eğitim sonunda katılımcıların
eğitim değerlendirme formlarını
değerlendirildiğinde eğitim
başarı puanı %97 olarak
belirlendi. Katılımcıların ön-test
ve son-test değerlendirmeleri
katılımcılarla paylaşıldı. Ayrıca
katılımcıların eğitim başında
belirledikleri kontratlara
tamamen ulaştıklarını
ifade ettikleri ve eğitimi
değerlendirmeye yönelik
bireysel sözel ifadelerde de
memnuniyetlerin oldukça
fazla ifade edildiği belirlendi.
Katılımcıların ortak istekleri
arasında; eğitimin çok yararlı
olduğu, birçok konuyu öğrenme
Görünüm
Temmuz 2011
13
Haberler
TOPLUM MERKEZLERİ’NDE KADIN SAĞLIĞI EĞİTİM PROGRAMI
75. Yıl Gazi Mahallesi Toplum Merkezi’nde 4, Zeytinburnu
Toplum Merkezi’nde 1 ve Mustafa Kemal Mahallesi
Toplum Merkezi’nde 4 grupla yürüttüğümüz Kadın
Sağlığı Eğitim Programı’nı tamamladık ve yaklaşık 175
kadına ulaştık.
Programın tamamlanmasının ardından, eğitimlere
katılan tüm kadınların bir araya geldiği bir kahvaltı
organizasyonu gerçekleştirdik. Genel koordinatörümüz
Nurcan Müftüoğlu, Gazi Mahallesi TM müdürü Deniz
Hayat Han, Zeytinburnu TM müdürü Songül Elidar
ve Mustafa Kemal Mahallesi TM müdürü Yasemin
Kotan’ın da katıldığı Beykoz Sabancı Öğretmenevi’ndeki
kahvaltıda bir arada olmaktan keyif aldık.
KADIN SAĞLIĞI EĞİTİM
PROGRAMI ŞANLIURFA İZLEM
ÇALIŞMALARI
Şanlıurfa Valiliği’ne bağlı 25 Kadın Kültür
Merkezi’nden 18’inde yürütülmekte olan Kadın
Sağlığı Eğitim Programı’nın izlem çalışmalarını NisanHaziran 2011 tarihleri arasında tamamladık. Kadın
Kültür Merkezi birim sorumlularının, eğitici eğitimini
takiben açtıkları gruplara katılarak oturumları izledik,
kadınlarla paylaşımlarda bulunduk ve eğitimcilere
geri bildirim verdik. İzlem çalışmaları sırasında,
eğitimcilerin heyecanını ve programı sahiplenişini,
kadınların ilgisini ve deneyim paylaşımı konusundaki
isteğini görmek son derece motive ediciydi.
KADIN SAĞLIĞI EĞİTİM
PROGRAMI EĞİTİCİ EĞİTİMİ
Kadın Sağlığı Eğitim Programı’nın 4. eğitici eğitiminin
ilk 5 günlük bölümünü 19-23 Eylül 2011 tarihleri
arasında İstanbul’da gerçekleştireceğiz. Marmara
bölgesinden yerel yönetimlerin, kadın kuruluşlarının
ve toplum merkezlerinin katılımına açık olan bu
çalışmaya kayıt olmak için tek koşul, çalışma grupları
oluşturarak Kadın Sağlığı Eğitim Programı’nı düzenli
şekilde uygulayabilmek.
Katılmak isteyenler 1 Eylül 2011 tarihine kadar
Vakfımıza başvurabilirler. (Telefon: 0212 257 79 41)
OKUL EĞİTİMLERİ
Cinsel Sağlık Eğitim Programımız Nisan, Mayıs ve Haziran
aylarında devam etti. Bu dönemde;
Marmara Eğitim Kurumları İlköğretim Okulu’nda
4, 5, 6, 7 ve 8, Avrupa Koleji Kazlıçeşme, Kent State ve
Çekmeköy Okulları’nda 4 ve 5, Robert Lisesi’nde 10,
Ulus Özel Musevi Okulları’nda 7, 9, 10, 11,
Feyziye Mektepleri Vakfı Ayazağa ve Erenköy Işık
Okulları’nda 6 ve 8, Özel Alev İlköğretim Okulu’nda 5,
Bahçeşehir Koleji Florya İlköğretim Okulu’nda 4, 5, 6,
7 ve 8, Terakki Vakfı Okulları Şişli Terakki İlköğretim
Okulu’nda 4 ve 5, İTÜ Geliştirme Vakfı Özel Dr. Natuk
Birkan İlköğretim Okulu’nda 5. sınıflarla verimli ve keyifli
çalışmalar yaptık. Yaz tatili dönemini eğitim modüllerimizi
ve materyallerimizi güncelleyerek değerlendiriyoruz.
Sonbaharla birlikte okul eğitimlerimiz yeniden başlayacak.
14
Görünüm
Temmuz 2011
Haberler
SHÇEK MUSTAFA KEMAL MAHALLESİ TOPLUM MERKEZİ
YIL SONU ETKİNLİĞİ
SHÇEK Mustafa Kemal Mahallesi Toplum Merkezi’nin yıl sonu etkinliği 26.06.2011 günü Ümraniye Atakent Kültür
Merkezi’nde gerçekleştirildi. Ataşehir Belediyesi Başkan Yardımcısı Abdullah Der, Ataşehir Belediyesi Meclis Başkan
Vekili Hüseyin Çulha ve Toplum Merkezi’nden hizmet alan ailelerin katıldığı program, dönem boyunca Toplum
Merkezi’nde birçok eğitim programına ve etkinliğe katılan kadınların oluşturduğu Türk Halk Müziği Korosu’nun
seslendirdiği türkülerle başlayıp Toplum Merkezi Çocuk Oyun Odası’ndan yararlanan 3-6 ve 7-11 yaş grubu
çocukların renkli gösterileriyle devam etti.
Programın sonunda, Toplum Merkezi’nde bir yıl boyunca çeşitli kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde yürütülen
“0-3 ve 3-6 Yaş Aile Eğitim Programı”, “0-6 Yaş Benim Ailem Eğitim Programı” ve “Kadının İnsan Hakları Eğitim
Programı”nı tamamlayan kadınlara belgeleri verildi. Biz de, “Kadın Sağlığı Eğitim Programı”nı tamamlayan 70
kadına belgelerini verirken heyecanlı ve mutlu anlar yaşadık.
İZMİR GÜVENLİ ANNELİK PROGRAMI
İzmir İl Sağlık Müdürlüğü ile birlikte yürütmekte olduğumuz Güvenli Annelik (GA) çalışmaları kapsamında;
hizmet birimlerinde gebe, lohusa ve ailesini eğitim boyutu ile desteklemeye ve gebe-lohusaların öz bakımlarına
ilişkin doğru tutum ve davranışlar geliştirilmeye yönelik uygulamalar devam ediyor. İlde bulunan 8 ilçede tüm
birimlerde, 2 ilçede de doğurganlığın yüksek olduğu birimlerde olmak üzere 250 birimde, 500 sağlık personeli için
Güvenli Annelik programı dahilinde eğitimler planlandı.
Program ilk olarak Kemal Paşa Kaymakamlığı işbirliği ile İzmir Kemal Paşa ilçesinde uygulanmaya başladı.
Kemal Paşa Aile Sağlığı Merkezlerinde, Toplum
Sağlığı Merkezinde, Sağlık Evlerinde görevli 74 sağlık
personelinin (27 hekim,17 hemşire, 30 ebe) katılımıyla
‘Güvenli Annelik ‘ eğitimi gerçekleşti. Toplam 74 sağlık
çalışanı eğitimi tamamladı.
İzmir Menemen ilçesinde uygulanmaya devam eden
program; 35 Aile Hekimliği biriminde görevli 33 hekim,
33 ebe, hemşire ve 4 sağlık evinde görevli 2 doktor,
6 ebe, hemşire olmak üzere 89 sağlık personelinin
katılımıyla ağını genişletti. Menemendeki 87 sağlık
hizmet sunucusunun hizmet içi eğitimleri ile İzmir’de
toplam olarak 161 sağlık görevlisi Güvenli Annelik eğitim
programını tamamladı.
Görünüm
Temmuz 2011
15
Temmuz 2011
Kadın Sağlığı Eğitim Programı (KSEP) katılımcılarına yönelik bilgi notu olarak hazırladığımız
“Kadın Sağlığı” kitapçığı tamamlandı.
Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Van ve İstanbul’da yürütmekte olduğumuz KSEP’i tamamlayan katılımcılara dağıtılacak olan
kitapçık, koruyucu sağlık davranışları geliştirmeye yönelik temel bilgileri içeriyor.
Görünüm
Türkiye Aile Sağlığı ve
Planlaması Vakfı bültenidir.
Üç ayda bir yayınlanır.
Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü: Nurcan Müftüoğlu
Yayın Ekibi: Dr. Enis Balkan, Ezgi Öztosun,
Efsun Sertoğlu
Sayfa Mizanpajı: Begüm Sönmez
Kapak Fotoğrafı: Behiç Günalan
Yönetim Yeri ve Haberleşme Adresi: Ulus Mahallesi Güzel Konutlar
Sitesi A-Blok Daire: 3-4
34760 Etiler - İstanbul
Tel: (0212) 257 79 41-42 Faks: (0212) 257 79 43
info@tapv.org.tr www.tapv.org.tr
www.dikkatbebek.org.tr www.gencakran.net
Baskı : Empati Yayınları Pazarlama ve Dağıtım Yayıncılık
Matbaacılık Reklamcılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
www.empatimat.com.tr Tel: (0212) 451 70 70 pbx
Download