KAFKAS ÜNiVERSiTESi EBU`L HASAN HARAKANI UYGULAMA VE

advertisement
KAFKAS ÜNiVERSiTESi
.
"
EBU'L HASAN HARAKANI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA
MERKEZİ
SEYYİD EBU'L HASAN HARAKANİ VAKFI
I. ULUSLARARASI HARAKANİ SEMPOZYUMU
BİLDİRİLER KİTABI
KARS,2012
I.
Wuslararası Harakatıf Sempozyumu
245
EBU'L-HASAN HARAKANİ ARAŞTIRMALARINA BİBLİYOGRAFİK
BİR KATKI DENEMESİ: "EŞSiZ ARiF
EBU'L-HASAN
IIA.RAKANİ'NİN BENZERsiZ ESERi NÖRU'L-ULiJM VE ONUN HAL,
ESER VE FİKİRLERİ" İSİMLİ ESERiN TANITIMI
N AŞ iR: ABDÜRREFİ' HAKİKAT
(İntişarat-ı Kitabhfuıe-i Behcet, ı O. Baskı, 1390)
Abdulrahman ACER
abdulrahmanacer@gmail.com
ÖZET
kıyaslandığında
Tasavvuf tarihimizin gayet mühim fakat bu ehemmiyetiyle
tanınmamış
ara~ında
mümtaz
Harakan'da
şahsiyetlerinden
yaşamış
biri Ebu'I-Hasan Harakaru'dir.
ve orada veya Kars'ta ve!at
etmiş
Hicıi
olan Harakaru'nin hem
olan hem de kendisinden sonra yaşamış olan süfilerin ÜZerinde ciddi te' sirleri
tasavvufı
kaynaklardan
ulaşmasındaki
öğrenmekteyiz.
en mühim pay,
veratından
351-425
olduğunu
pek
yılları
muasırı
muhtelif
Ancak onun hal ve sözlerinin günümÜZe kadar
sonra müridierinin onun söz ve
fık.irlerini
toplayarak
meydana getirdikleri Nuru 'l-u/um isimli eserdir.
Bu eseri, onun tek
nüshası
olan British Museum 'daki müntehab el yazmasından yayma
hazırlayan İranlı araştırmacı Abdürrefi• Hakil<:at, -her ne kadar yeri geldiğinde temas edilecek
1
olan bir takım yanlış istidlal ve temayüllere sahipse de- İranlı olmayan araştırmacıların kolaylıkla
elde edemeyecekleri Harakan
neşre
x~ Harakaru'~
türbesi ile alakah
coğrafi
bilgi ve resimleri bu
dahil etmekle araştırmacılar için faydalı bir çalışma ortaya koymuştur.
Mevzübahis
neşrin tanıtımından müteşekkil
dolmasında küçük de
olan bu
tebllğin,
bu sahadaki bir
olsa bir faydası olacağı kanaatindeyiz.
Anahtar Kelimeler: Ebu'I-Hasan Harakaru, Nuru'l-u/Um, Abdürrefi• Hakikat.
boşluğun
I.
246
Uluslararası Harakanı
Sempozyumu
A BffiLIOGRAPIDC ATTEMPT TO CONTRIBUTE TO AB~-HASSAN
·,,
KHARAQANİ RESEARCHES: INTRODUCING THE BOOK TITLED
"UNEQVALED TREATISE OF-UNIQUE WISE ABUL-HASSAN AL\.J
.
KHARAQANI, NOORUL-ULOOM (THE LİGHT OF SCİENCES), AND IDS
ATTITUDES, WORDS, AND IDEAS"
PUBLISHER: ABDÖL RAFİE HAGHİGHAT
(İntişarat-ı Kitabhan~-i Behcet, ı Oth Edition, 1390)
Abdulrahman ACER
ABSTRACT
Abul-Hassan al-Kharaqani is one of the most important but in ·comparison with his
importance
less-kiıown,
outstanding figure of the history of Sufism. He lived in Kharaqan
between 351-425 AH and he died there or in Kars. We know via various sufistic sources that
Abul-Hassan al-Kharaqani had a great influence on both his contemporary sufis and those who
lived after him. However, the biggest share -in making reach his attitudes and words today,
belongs to the work named Noorul-Uloom, corriposed of his words and ideas, gathered by his
disciples a:fter his passing.
Although he has a number of incorreçt inference and tendencies, we will mention about,
an h:anian researcher Abdol Rafie Haghighat who prepared it for publication from the only copy
of the manuscript in the British Museum introduces a useful work for researchers by including
geographic information.and pictures about Kharaqan and tomb ofKharaqani which are not easily
obtained by non-iranian researchers.
The objective of this notice, compesing of the introduction of this publication, is to close a
gap in this concept.
Keywords: Abul-Hassan Kharaqaru, Noorul-Uloom (!'he light of Sciences), Abdol Rafie
Haghighat.
I. Üluslararası Harakanı Senıpozyunıu
247
"Her kim bu dergaha gelirse ona lı:nfuıını (bir rivayete göre namını) sormarlan ekmek
veriniz. Zira Hakk'm katmda kendisine bir "can" bağışlanacak kadar değeri olan bir kimsenin
Ebu'I-Hasan'ın sofrasında
bir ekn;ıek verilecek değeri elbette vardır." (s.5)
Abdürrefi' Hakilcat
tarafından neşre hazırlanan
Harakanı'nin
(v.
Harakanı'nin
civanmertlik vurgusuyla ön plana
anlayışının
425/ı033) dergahının kapısında
umfu:nl bir çerçevesini çizmektedir.
Nuru 'l-u/Um isimli eser, Ebu'I-Hasan
yazan bu sözle
çıkan
başlamaktadır.
Bu söz,
(Mosh.tagh Mehr, s. ı 9) tasavvufi
Harakanı'nin
bu kabil söz ve
fıkirlerini
ihtiva
eden en müh.im eser şüphesiz Nuru '1-u!Um'dur.
Bu
tebliğde
adlı
Nuru 'l-u/Um
kısmen tamtılacaktır. Beş neşri
eserin Abdürrefi' Hakikat
bulunan bu eserin
tamtılmak
tarafından yapılmış
olan
neşri
için bu neşrinin seçilmesinin temel
sebebi onu, Nuru '1-u!Um'un diğer neşirlerinden farklı kılan bazı müsbet ve menfi yönleridir.
Bu neşri hazırlayan Abdürrefi' Hakilcat, esere
eh.emmiyetini kendi sözleri ve
yaptığı
yazdığı
önsözün büyük bir kısmını,
nakillerle ortaya koymaya ve eseri
kitabın
neşre hazırlama
hikayesine ayırmıştır (s.l0-11).
Önsözde kısaca temas edilen, eserin British. Museum'da bulunan tek nüsh.ası hakkındaki
mufassal malumat, ı 7. sahlfede "Nuru 'l-u!Um'un
Elyazması
Nüsh.asmm Hususiyetleri"
adıyla
m\istakil bir başlık altmda ele alınmıştır. Naşir, eserin tah.kilci meselesini de burada ele almakta ve
Nuru 'l-u!Um'un karşılaştınlabileceği yegane eserin ancak Tezkiretü 'l-evliyti (Attar, s.592-640)
olduğunu
söylemektedir. Zira Tezkire'nin Harakanı ile ilgili olan bölümünde Nılru 'l-ulftm'un bazı
kısımları
nakledilmektedir. Tam metin olmasa da böyle bir
karşılaştırma imkanına
sah.ib olmak
göre yine de ciddi bir talih.tir (s.l7).
Bu bölüme devamla o, yazma nüsh.aya isim olarak seçilen "el-Müntehab min kittibi
;Nüri 'l-u/Um min keZtim i 'ş-Şeyh Ebu '!-Hasan Harakanf:' ibaresi üzerinden bu nüshanm Nuru 'lulii.m'un tamamı olup olmadığım tartışmaktadır. Ona göre, esere isim olan "Nılru'l-ulum'dan
Seçmeler" ibaresi bu nüshanın-..~am olmadı~ ve eserin, kaleme alındığı sıralarda mevcfid olan
asıl
ve tam N uru 'l-u/Um metninden seçilmek sfuetiyle
oluşturulduğunu düşündürmektedir.
Elimizde başka bir nüsha bulunmadığından bunu tabkik etmek mümkün olmamakla birlikte naşir,
Nuru 'l-u!Um'un aslında çok daha geniş bir eser olduğunu tereddüdsüz bir şeklide irade etmekte
(s.21) ve Feridüddm Attar'm (v.6ı8/ı221), eserine dere ettiği Harakanı'ye aid sözlerde de bu
geniş nüshayı kullanmış olduğunu
Naşir,
"Kitabın
Müellifi
bir ih.tim&l olarak belirtmektedir (s.21-22).
Hakkında"
başlığı
altında
Berth.els'in
Ş"!J
nazarıyesını
nakletmektedir: Eserdeki sözler Harakanı'ye aiddir. İsmi hakkında herhangi bir bilgiye sah.ib
I.
248
olamadığımız
Uluslararası Harakanı
Sempozyumu
bir kimse, Nuru 'l-ulum'un aslından yaptığı seçmeleri üçüncü. şahıs ağzından
kaleme alarak bu eseri meyd~a getirmiştir. Eserin büyük bir kısmını teşkil eden şeyhin menk.ıbe
ve kerametle.ri.-ise, sı1filer nezdinde "kerametin
. . . kendinden menkül" olması tasavvufi edebe
mugayir bulun~ı:iğundan Harakanı tarafından anlatılmamış olmalıdır. Harakani'nin kendi
kerametlerinden
bahsettiğine
dair bir naklin de bulunmaması bu kısmın, eseri derleyen tarafından
kaleme alınmış olabileceği ihtimalini kuvvetlendirmektedir (s.22-23). Müntehab nüshanın
sonunda ismi geçen Malımüd b. Ali b. Selerne'nin elimizdeki "Nuru'l-u!Um'dan Seçmeler"in
sadece müstensihi mi yoksa derleyeni mi olduğu ise açıkça anlaşılamamaktadır (s.24).
Nuru 'l-ulum'un
yazılmasının
sebeplerine gelince naşir, yine Berthels'in bir nazariyesini
dile getirmektedir. Bu nazariyeye göre EbiLSaid-i Ebu'l-Hayr'ın (v.440/1049) hayat hikayesinin
yazılmasının
onun büyüklüğünün ve kıymetinin gelecek nesillere aktarılması hususundaki
te'srrini gören Harakani'nin takipçileri, Ebu Said-i Ebu'l-Hayr'ın şölrretinin kendi pirlerinirıkini
aecmesini kabullenemeyerek Harakani'nin büyüklüğünü ortaya koymak maksadıyla onun söz ve
O•
hallerini kayda
geçirmişlerdir
(s.26). Ancak Abdürrefi• Hakikat bu büyüklük
yarışı
nazariyesini
kabule pek yanaşmamaktadır. Zira Harakaru'yi ziyaret maksadıyla Harakan'a dahi gitmiş
bulunan Ebu Said-i Ebu'l-Hayr'ın hayatını nakleden kaynaklar, onun Harakani'yi medbeden ve
onun büyüklüğünü teslım eden sözleriyle doludur. Dolayısıyla böyle bir "yarış" mantıksızdır.
Ayrıca naşir, şu
andaki bilgilerle ne eserin yazıldığı tarih ve ne de müellifi hakkında kesin bir
hükme ulaş~lmasının mümkün olmadığını açıkça belirtmektedir (s.26-27). Binaenaleyh zikredilen
eserler arasında öncelik-sonralık hususunda da bii. delilimiz yoktur.
Bu
değerlendirmeleri
müteakiben Nuru 'l-ulum'un el yazması
nüshasının
resin?Jeri
neşrin
33-62. ve bunu tiliben eserin günümüz imkanlarıyla dizilıniş o;ıetni de 63-132. sahlfeler arasında
yer almaktad.ır.
Metni takib eden bölümde Harakani'nin hayatı, tasavvufu ve İran irianı hakkında geniş
değerlendirmeler
"Şeyh
ile manzfun ve mensı1r uzun iktihaslar bu lunmaktadır. Bu meyanda ilk başlık
Ebu'I-Hasan Harakani'nin Haya.tı"dır. Bu kısmın işlenmesinde bir- takım problemler göze
çarpmaktadır. Naşir,
Reyhanetü'l-edeb isimli
e~erden
Ebu'I-Hasan Harakani ile aHikah bir bahsi
naklederken onun Risale el-hdifu 'l-hdim min levme-i ldim ve Fevatihu '!-cemal isimli iki eseri
olduğu
bilgisini de iktihas etmiş fakat bu eserlerin ona aid olup olmadığını tahldk etmemiştir
(s.l40). Naşirin en azından, neredeyse aynı isimlerle Necmeddllı Kübra'ya (v.618/ 1221) isnad
edilen iki eserin (Gökbulut, s.l02-3, 105-6) bunlarla aynı eserler olup olmadığı meselesine
I. Wuslararasz Harakanı Sempozyumu
açıklık
249
getirmesi belelenirken maa.lesef burada bu hususta herhangi bir cümleye tesadüf
edilememektedir.
İkinci problem ise daha v~dir. Iran tasavvufunu ve Iranlı sütileri her halükarda tebcll
etmek gibi bir itiyadı olan n§.şir, Harakani'nin Bayezid-i Bistami ile olan alakası hususuna temas
etmiş
Bistaınl'nin
ve Bayezid-i
büyüklüğünü
değerlendirme hatası yapmıştu. Şems-i Tebıizi
arasında
meşhfu
cevabı
maksadıyla
göstermek
ciddi bir nakil ve
(v.645/1247(?)) ile Hz. Mevlana (v.672/1273)
"Hz. Muhammed (s.a.v.) mi büyüktür yoksa Bayezid-i Bistami mi?" sorusuyla başlayan
muhavereyi nakleden
üzerine
Şems-i
derken Bayezid-i
Hz.
Mevlana'nın
"tabii ki Hz. Peygamber (s.a.v.) büyüktür"
Tebdzl'nin "Ama Hz. Peygamber (s.a.v.) 'Seni
Bistaınl
üzerine kendinden
naşir,
'Kendimi tesbill ederim' diyor"
geçtiğini
dediğini
söylemekte ve bunu Bayezid-i
menkıbede
Hazret-i
ve Hz.
Mevlana'nın
Bistaınl'nin büyüklüğüne
zikretm.ektedir (s.142) (Eflili, s.47-49). Fiiliakika Bayezid-i
bedahettir. Ancak bu
hakkıyıa tanıyamadım'
da bunun
delll olarak
Bistaınl'nin kıymeti tartışılmaz
Mevlana'nın verdiği
bir
cevabı dışanda buakmanın
nihai
kıssanın rUhuna, vermek istediği hisseye ve İslam alddesine aykırı olduğu da bir diğer bedahettir.
Naşirin
bu hadiseyi naklediş
tarzı,
iyimser bir bakışla ve en hafif bir ifadeyle çok büyük ve banz
bir hatadu.
Yine -eserin umümunda olan fakat bu
kısımda
bu bölümün dipnotlardan mahrUm ve pek akademik
olmasıdu. Ayrıca yapılan bazı
başladığını
diğer
sayılamayacak
bulduğunu
ve
bir
usfılle
naşirin
kaleme
alınrmş
cümlelerinin nerede
anlamak okuyucu için müşkil olmaktadu.
Bu olumsuzluklara
malümatı
naldilerin nerede son
bilhassa göze çarpan- bir diğer problem de
bir arada vermesi
rağmen
bu
açısından
kısım
hem muasu eser ve hem de eski kaynaklardaki
mühimdir. Bu bölümle alakah dile getirilmesi gereken bir
mühim husus da umümiyetle terceme-i hal yazarlannın dikkatlerinden kaçan
manzfımelere
yer vermesidir. Halcikaten hem eserin umümu hem de bilhassa bu kısmı man.zfuneler açısından
oldukça zengindir (misal olarak,bkz. s.l36-142; 144-146; 154-156).
'•
Bu bölümün alt başlıklarından biri olan "İran Tasavvufunun Hareketlenişi" başlığı altında,
İran tasavvufunun merkezi Horasan olarak kabUl edilmekte ve aynı yerde, Rabib-i Acemi'den (v.
120/738) Şibll'ye (v.334/925) kadar -İran topraklarında yaşamış olup olmamasına bakılmadan­
lranlı olduğu rivayet edilen büyük süfilerden hemen hepsinin ismi, -İran tasavvufunun
teşekkülünde
naşir,
hisse sahibi olduklan iddiasıyla- bir liste halinde yer almaktarlu (s.157-158). Ayrıca
tasavvuf
sahasına
herhangi bir
katkısından
(v.47811085) de bu kısımda zikretm.ektedir (s.160).
bahsetmeksizin
meşhfu kelamcı
Cüveyn.l'yi
250
I.
Uluslararası Harakanı
Sempozyumu
Birkaç alt başlığa daha sahib olan bu bölümlin son alt başlığı "İran Tasavvufunun
Te'sirleri"dir. Bu başlık alt.ındaki ilk sözler bir iktibastır. Bu iktihasta İran tasavvufunun Bağdat
1
-
hakimleri olap._Arap hallfelerin haskılarına rağmen nasıl geliştiği ve resm.l anlayışın onun
..
karşısında nasfl-..gölgede kaldığı anlatılmaktadır. Hatta İhya'dan yapılan bir iktibasa istinaden şu
.,.
fikir dahi ileri sürülmektedir: İran tasavvufunun nüffizu, bazan Kur'an-ı Kerim'den bile daha
te'sirli olacak dereceye ulaşmıştır (s.174). İran tasavvufu İslam coğrafyasında o denli nafız
olmuştur ki İslam Dilli onun te'slri altında yeni bir şekle bü.ıiin.müş ve onun boyasıyla
boyanmıştır. Dolayısıyla ona İran İslam'ı denilmesi gerekmektedir (s. ı 76). Tasavvufun tamamen
İran İslam'ının
izini ve rengini
taşımakta olduğunu
söyleyen
naşir,
bu meselenin
vuzı1ha
kavuşması için Hallac-ı Mansfu (v.309/92Z) örneğini dile getirmektedir. Arap hallfeleri, bu İranlı
büyük sftf'ınin etrafındaki kalabalıktan dolayı idareyi ellerinden kaçırmak korkusuyla onu !dama
mahkUm etmişlerdir. Ancak bu durum İran tasavvufunun hızını kesmemiş ve Hallac'ın fikirleri
veratından sonra da yaşamıştır. Bir başka İranlı sfifi "sübharu" demiş diğeri ise (Şibll) "ben ve
Hallac aynı şeyiz!." diyerek onun fikirlerini paylaşmıştır (s. 176-177). N aş ir bu minval üzere Hz.
Mevlana'yı da İran'ın aydınlık felsefi fikirlerini, "ke'l-en'am" (hayvanlar gibi) olan avam ve
mutaassıb
kurtarıcı
ayak
takımından
kurtararak
Kur'an-ı
Kerim ve hadis-i
olarak göstermektedir (s. ı 77). Bütün bu, ilmi üslfibun
şerltıere
istinad ettiren bir
dışına çıkan
ve
mutaassıbane
olduğu düşünülebilecek olan sözlerden sonra netlee olarak naşir şu hükmü vermektedir: "İran
tasavvufu o kadar asil ve teveccühe şayaıidır ki onu "İslam'ın çerçevesi" telakki etmek
yerindedir." (s.l 77).
Bundan sonraki
coğrafi
başlık "Har~an'ın Coğrafi
Tarihi"dir. Bu
başlık altında Har*an'ın
hem
mevkii hem de ilmi ve kültürel tarihi ile bugünü me':'zfi edilmektedir. Bu bölüm de bir
derleme
gö~ümündedir.
Eski ·tarihçi ve
coğrafyacıların
Harakan'la
alakalı yazdıkları
bir bir
nakledilmekte (s.l8ı-182) ve devamında "Harakan'ın Bugünkü Coğrafi Durumu" başlığı ile
beldenin bugünü ele
alınmaktadır.
Bu cümleden olarak beldenin hudud
komşularını
ve
günümüzdeki isminin Kal'a-yı . Nov-Harakan (Yeni Harakan Kalesi) olduğunu da bu kısımdan
öğrenmekteyiz
(s. ı 83).
''Ebu'l-Hasan Harakanl'nin Türbesi"
başlığı altındaki
bilgilere göre Harakaru'nin türbesi,
eskiden beldenin merkezi olan bir tepe üzerinde bulunmakta idi. Ancak günümüzde şehir bu
tepenin güney
taicvlıne
tarafına kaydığından
türbe bugün beldenin kuzeyinde
kalmış
ve hicn
şemsi
göre 1352 (miladı takvlnıe göre takriben 1973) yılından evvel tam1r edilmiştir (s.187).
I.
Uluslararası Harakanı Sempozyumu
Türbe ile alakah
verdiği tafsilatlı
251
bilgilerin (s.l87-191)
yanı sıra naşir,
türbenin
bazı
resimlerini
(s.184-194) eserin bu kısmına dereetmiştir (s.189).
Neşrin
son bölümü Ebu'I-Hasan Haraldini
hakkında
eski ve
yenı
eserlerde verilen
bilgilerin ayrı başlıklar altında iktibaslarından müteşekkildir (s.l95-368).
Bu nakillerden soma eser umfunl fıhrist (s.370-376) ve eserdeki resimlerin fihristi (s.377)
ile son bulmaktadır.
Netlee olarak tanıtımı yapılmış bu neşir, Harakaru' den bahseden hem eski hem de mu asır
mensür ve bilhassa manzfim eserlerin ilgili
coğrafi
ehemmiyeti ile bugünkü durumu
açısından
kısımlarını
hakkında
ihtiva etmesi ve
malümat ve
bazı
Harakan'ın
t§.rihl ve
resimleri muhtevi
olması
mühimdir.
Bu müsbet tarafların yanında eserde, bazı meseleler hakkında yukarıda izah edildiği üzere
değerlendirme hataları yapılmış
ve
bazı
rivayetler
değiştirilerek nakledilıniş,
üstelik bu nakillere
kaynak da gösterilmemiştir. Ayrıca yapılan değerlendirmelerle tasavvuftamamen Iran kültürünün
bir mahsülü sayılmış, hatta İslam Dini bu kültürün te'siri altında değişerek gelişmiş gibi
gösterilmeye
çalışılmıştır.
Elbette bütün bu gayretlerio ilmi bir tavır ve üslübla te'lif edilebilecek
bir tarafinın olmadığını söylemek herhalde yerinde bir değerlendirme olacaktır.
Nihai olarak şu söylenebilir ki;
esaslara riayet edilerek kaleme
yukarıda
alındığını
ve
zikredilen sebeplerden dolayı bu neşrin akademik
ilı:nl açıdan
sair
neşirler arasında
ciddi bir yeri
olduğunu söylemek oldukça zor gözükmektedir.
KAYNAKÇA
Ahmed Eflili, Menalabu 'l-tirifin:Ariflerin Meniab leri, tre. Tahsin Yazıcı, Ankara:MEB
1954, c.II.
Feridüddin Attar, Tezkiretü 'l-evliya: Evliyci Tezkireleri, tre: Süleyman
Uludağ,
İstanbul:Kabalcı 2007.
GÖKBULUT Süleyman, Necmeddfn-i Kübra: Hayatı, Eserleri, Görüşleri, İstanbul:İnsan
2010.
MOSHTAGH MERR Rahman, "Ayin-i Civanmerdan ve UsUl-i Civanınerdi ez Didegah-ı
Arif-i İnsan-dost, Şeyh Ebu'I-Hasan Harakaru", Name-i Parsf, Kış 1378, yıl:4, sy.4.
I.
252
Wuslararası Harakanı Sempozyumu
Nun1 'l-ulUm, kitab-ı yekta ez arif-i bf-hemta Şeyh Ebu '!-Hasan Harakanff!emrah ba şerh-
i ahwil u asar u
efidr-ı
.
-,,
o, nşri Abdürrefi' Haldk:at, Tahran:Intişarat-ı Kitabhane-i Behcet 1390.
Download