HUKUK İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GELİŞTİRİLMİŞ BİLİRKİŞİLİK SİSTEMİ EŞLEŞTİRME PROJESİ ALMANYA/HAMBURG ÇALIŞMA ZİYARETİ RAPORU (15-18 Aralık 2014) Hazırlayanlar Abdullah Murat (HİGM Daire Başkanı) Zafer Ergün (HİGM Tetkik Hakimi) Dr. Eda Manav (ABGM Tetkik Hakimi) Dr. Fatih Halil Kaplan (HİGM Tetkik Hakimi) GELİŞTİRİLMİŞ BİLİRKİŞİLİK SİSTEMİ EŞLEŞTİRME PROJESİ ALMANYA/HAMBURG ÇALIŞMA ZİYARETİ RAPORU Ziyaret tarihi: 15-18 Aralık 2014 Ziyaretin Amacı: İş hukuku uyuşmazlıklarından kaynaklanan davalarda Almanya’nın bilirkişilik uygulamaları hakkında bilgi edinmek. Katılımcılar: Yargıtay; (Ümran Sayış, 9. Hukuk Dairesi Başkanı), Süleyman Caner (10. Hukuk Dairesi Başkanı), Seracettin Göktaş (22. Hukuk Dairesi Başkanı), Arife Nesrin Uygur Yeşil (7. Hukuk Dairesi Üyesi), Fikriye Ernalbant (7. Hukuk Dairesi Üyesi), Mehmet Çamur (9. Hukuk Dairesi Üyesi), Fatih Arkan (10. Hukuk Dairesi Üyesi), Birol Soner (21. Hukuk Dairesi Üyesi), İbrahim Kır (21. Hukuk Dairesi Üyesi), Muharrem Akkaya (22. Hukuk Dairesi Üyesi), Adalet Bakanlığı; Sevil Yüksel (HİGM Genel Müdür Yardımcısı), Asiye Karababa (CİGM Genel Müdür Yardımcısı), Abdullah Murat (HİGM Daire Başkanı), Zafer Ergün (HİGM Tetkik Hakimi), Dr. Eda Manav (ABGM Tetkik Hakimi), Marmara Üniversitesi; Prof.Dr.Talat Canpolat, (MÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi) I. Gün (15.12.2014) 1-Hamburg Sosyal Mahkemesi ve Eyalet Sosyal Mahkemesi İle Görüşme Heyet, Hamburg Sosyal Mahkemesi Başkanı Sn. Marianne Schulze ve Hamburg Eyalet Sosyal Mahkemesi Başkanı Sn. Wolfgang Siewert tarafından karşılanmış ve heyete Almanya'daki sosyal güvenlik sistemi, sosyal mahkemelerin çalışma esas ve usulleri, bu mahkemelerdeki bilirkişilik uygulamaları hakkında bilgi verilmiştir. Almanya'da 19. yüzyılın sonunda Bismark tarafından işçilerin kaza ve emekliliklerinde yaşadıkları sorunlara ilişkin sosyal sigortalar alanında önemli reformların gerçekleştirildiği ifade edildikten sonra Alman hukuk sisteminde sosyal mahkemeler hakkında bilgiler verilmiştir. Almanya'da sosyal mahkemeler idare mahkemelerinin bir bölümünü oluşturmakta olup sosyal mahkemeler ağırlıklı olarak sosyal sigorta sistemi ile ilgili konularda faaliyet 2 göstermektedirler. Almanya'da iş kazaları sonucunda oluşan zararlar yasal bir sigorta tarafından karşılanmakta ve bu sigortayı meslek birlikleri organize etmektedir. Bu sebeple Türk hukuk sistemindeki durumdan farklı olarak işverenler nadir durumlarda iş kazalarından sorumlu tutulmaktadır. Sosyal mahkemeler, eyalet sosyal mahkemesi ve federal sosyal mahkeme şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Sosyal mahkemeler kaza sigortaları, emeklilik ve sağlık sigortalarından kaynaklanan uyuşmazlıklara bakmaktadır. Hamburg Eyaletinde birinci derecedeki sosyal mahkeme hakimine yılda düşen dosya sayısı 350, ikinci derecede 100, üçüncü derecede 20 dir. Hamburg da toplam dosya sayısı 14000 civarındadır. a) Almanya'da Sosyal Mahkemeler Alman hukuk sisteminde birinci derecede ihtisas mahkemesi olarak sosyal mahkemeler bulunmaktadır. Bu mahkemeler kaza sigortaları, emeklilik ve sosyal yardımlarla ilgili konulardaki davalara bakmaktadır. Bu mahkemelerde bir meslekten hakim ve iki meslek dışı hakim görev yapmaktadır. Meslek dışı hakimler halkın arasından işçi ve işveren örgütlerince önerilen kişilerden seçilmektedir. Meslek dışı hakimlerin mahkemelerde görev almalarının profesyonel hakimlerin çalışmaları açısından önemli ölçüde verimlilik sağladığı ifade edimiştir. Meslek dışı hakimlere çalıştıkları gün üzerinden ödeme yapıldığı, bu ödemenin cazip bir ödeme olmadığı, bu nedenle söz konusu hakimlerin gönüllük esası ile çalıştığı belirtilmiştir. Meslek dışı hakimlerin sözlü duruşmada meslekten olan hakim gibi oy hakkına sahip oldukları, varılan mahkeme kararının ise meslekten olan hakim tarafından yazıldığı açıklanmıştır. Ayrıca meslekten olmayan hakimlerin kararlarında objektiflik ve tarafsızlığı sağlayabildikleri belirtilmiştir. Almanya’da 14 eyalet sosyal mahkemesi vardır. Her eyaletin ayrı eyalet sosyal mahkemesi bulunmaktadır. Eyalet sosyal mahkemeleri, birinci derece mahkeme kararlarına karşı açılan istinaf davalarına bakmak ile görevli olduğu, birinci derece mahkeme kararlarına karşı açılan dava sayısının ise oldukça düşük olduğu, bunun sebebini ise birinci derecede davaların çoğunluğunun uzlaşma ile çözümlenmesi olduğu ifade edilmiştir. Eyalet sosyal mahkemeleri 3 itiraz incelemelerinde maddi unsurları incelemektedir. Eyalet sosyal mahkemelerinde üç meslekten hakim, iki meslek dışı hakim görev yapmaktadır. Eyalet sosyal mahkemelerinin üzerinde yer alan Federal Sosyal Mahkeme yalnızca hukukilik denetimi yapmaktadır. Eyalet sosyal mahkemelerinin her kararına karşı Federal Sosyal Mahkemeye başvurma imkanı bulunmamakta, esasa yönelik önemli bir karar olması ya da mahkemenin bilinçli olarak ilk derece mahkemesinden farklı bir karar vermesi halinde başvurma imkanının bulunduğu, bu ihtimalin ise çok sık karşılaşılan bir durum olmadığı ifade edilmiştir. b) Sosyal Mahkemelerde Bilirkişilik Bilirkişi raporlarının daha ziyade iş yerinde meydana gelen kazalarda ve tıbbi alanlara ilişkin alındığı, ayrıca ihtisas bilgisine sahip meslekten olmayan hakimden de duruşmada bilirkişi gibi bilgisine başvurulduğu belirtilmiştir. Yasal sağlık sigortaları için çalışan doktorlar bilirkişi olarak mahkemelerde görev alabilmektedir. Sözlü duruşmalarda bilirkişi raporunu savunmakta, tarafların kendisine sorulan sorularına cevap vermektedir. Hakim karar verebilmek için bilirkişi raporlarını beklemek durumunda kalmakta, diğer mahkemelerdeki dava süresine göre sosyal mahkemelerde davalar daha uzun sürebilmektedir. Sosyal Mahkemelerde bilirkişi ücretlerinin bilirkişinin çalıştığı saate göre tarifedeki saat ücreti uyarınca kendisi tarafından belirlendiği ancak bilirkişi ücretinin taraflarca ödenmesi ile ilgili sıkıntılar yaşanabildiği belirtilmiştir. Bilirkişi talebinde bulunan kişi ekonomik olarak ücret ödeyemeyecek durumda ise Almanya’da adli yardım kurumundan yararlanabildiği, maddi kaynakları yeterli olmayan tarafın bu yardım isteğinin kabul edilebilmesi için davanın amacı ve maddi durumu hakkında bilgi vermek durumunda olduğu belirtilmiştir. 4 c) Sosyal Mahkemelerde Uzlaşma Sistemi Almanya'da uzlaşma konusunun sosyal mahkemelerde büyük rol oynadığı ve mahkemelerin iş yükünün az olmasının sebebinin uzlaşma müessesinin çok sık uygulanması olduğu belirtilmiştir. Özellikle bazı dava konularında uzlaşmanın daha kolay sağlandığı, örneğin sosyal yardım gibi maddi konularda daha sık uzlaşmaya gidildiği belirtilmiştir. Hakimlerin uzlaştırmayı başarıp başaramayacaklarının onların yetkinliklerine bağlı olduğu ifade edilmiştir. Henüz davanın erken bir aşamasında uzlaşmanın mümkün olduğu görülürse meslek dışı hakimlerin katılmadığı bir ortamda taraflar çağrılarak gayri resmi bir ortamda uzlaşmaya gidilebilmektedir. Uzlaşmanın sağlanamadığı durumda ise sözlü duruşma yapılarak, maddi konulara geçilmekte, ancak davanın her aşamasında uzlaşma yöntemi denenebilmektedir. Hakim tarafları uzlaşmaya davet ederken davanın gidişatına ilişkin görüşünü beyan edebilmektedir. Bu durum hakimin reddi sebebi teşkil etmemekte olup, hakimin, davasında hukuki çerçeveyi belirlemek durumunda olduğu ifade edilmişitir. 2- Almanya Federal Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürü İle Görüşme Federal Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürü Beate Kienemund Almanya Ferderal Adalet Bakanlığı ve Proje'nin yürütülmesinden sorumlu Alman IRZ Vakfı hakkında heyete bilgi vermiştir. Bakanlığın ceza hukuku, aile hukuku, miras hukuku, mülkiyet hakları, fikri haklar, bankacılık, finans, enerji gibi farklı çalışma alanları olduğu, ayrıca usul kanunları ile ilgili çalışmaların da yapıldığı belirtilmiştir. Kanunlar, Adalet Bakanlığı’nda hazırlandıktan sonra parlamentoya sunulmakta olup bunun dışında Adalet Bakanlığı’nın başka bakanlıkların da ortaya koyduğu yasal düzenlemeleri anayasaya uygunluk bakımından incelemekte olduğu belirtilmiştir. Bunun dışında Almanya’da Adalet Bakanlığı’nın tüm adalet sisteminden sorumlu olmadığı sosyal mahkemeler ve iş mahkemelerinin Federal Çalışma Bakanlığı’na bağlı çalıştıkları ifade edilmiştir. Ayrıca Almanya'daki yasal düzenlemelerde hasta hakları ve doktor sorumluluğu hakkında bilgiler verilmiş, Sosyal Mahkemeler ve İş Mahkemelerinde hasta hakları, doktor sorumluluğu, tıbbi hatalar gibi konulara ilişkin uyuşmazlıklarda mahkemelerin çok sık 5 bilirkişi kullandığı belirtilmiştir. Alman Medeni Kanunu’nda hasta ile sağlık çalışanı arasındaki ilişkinin tedavi sözleşmesi çerçevesinde düzenlendiği, tedavi sözleşmesi ile ilgili bölümlerde doktorların hak ve yükümlülüklerinin tanımlandığı, tedavi sözleşmesinin hizmet sözleşmesinin özel bir bölümü olarak kabul edildiği belirtilmiştir. Tedavi hatalarına ilişkin davalarda hakim bilirkişi raporuna ihtiyaç duyuyorsa tabipler birliğinin oluşturduğu bilirkişi komisyonlarına gidebildiği, bu komisyonlarda hem doktorlar hem de hukukçuların görev yaptığı belirtilmiştir. Bu komisyon gerektiğinde doktor aleyhine de rapor verebildiği ifade edilmiştir. Ayrıca her doktorun, hakim tarafından görevlendirildiği taktirde bilirkişi olarak görev yapacağı belirtilmiştir. Taraflar bilirkişilerin ihtisas alanı, yetkinliği ve bağımsızlığını sorgulayabilmekte olup, bilirkişinin bağımsız olmadığı yönünde şüpheler varsa bilirkişinin reddedilme ihtimali olduğu belirtilmiştir. Mahkeme bir bilirkişi görevlendirmeden önce tarafların görüşlerini almak zorundadır. Hakim tarafların önerilerini de dikkate alarak bilirkişiyi belirlemektedir. Doktor hatalarına karşı açılan davalarda doktor kendisine ait bir muayenehanede çalışıyorsa ona karşı, bir hastanede çalışıyorsa hastaneye karşı dava açıldığı, uygulamaya bakıldığında tazminat miktarını genelde doktorun kendi malvarlığı ile karşılayamayacağı için sorumluluk sigortalarına karşı davaların açıldığı belirtilmiştir. Almanya'da doktorların ve hastanelerin sorumluluk sigortaları olduğu ve davaların bu sigortalara karşı açıldığı ifade edilmiştir. Bu davalarda görev alan bilirkişilerin yalnız maddi unsurlar ile ilgili bilgi verdiği, doktorun olayda kusurun olup olmadığı konusunda herhangi bir karar vermedikleri bunu hakimin takdir ettiği ifade edilmiştir. Hakim bilirkişi raporunun bilimsel olarak olaya uygun olup olmadığını tespit etmek zorundadır. İkinci bilirkişiye ancak son çare olarak gidildiği, hakim bilirkişinin davadaki raporuna güveniyorsa bu temelde karar verebildiği ifade edilmiş ayrıca ek bilirkişi raporu alınmasının da çok nadir olduğu belirtilmiştir. 3-Hamburg Ham Madde ve Kimyasallar Sanayi Meslek Birliği Temsilcileri İle Görüşme Meslek Birliği temsilcilerince heyetimize Alman sosyal sigortalar sistemi hakkında bilgi verilmiş, Alman Sosyal Sigortalar kurumunun kamu kurumu niteliğinde yüzde 50 işçi yüzde 50 işveren tarafından temsil edilen, devlet tarafından finanse edilen bir kurum olduğu 6 belirtilmiştir. Almanya'da bir şirket kuruluşunun çalışanlarına sigorta yapmak mecburiyetinde olduğu ifade edilmiş, sigortalı bir işçinin iş sözleşmesi çerçevesinde işi yaparken ya da işe gidiş geliş esnasında meydana gelen kazalara karşı sigortalı olduğu belirtilmiştir. İş yerinde bir işçi kaza geçirdiğinde iş yeri doktoru tarafından ilk müdahalenin yapıldığı, ağır kazalar da ise işçinin belli kliniklere tedavi için götürüldüğü ifade edilmiştir. İşçinin yaralanması halinde tedavi esnasında sigortalıya ya da yakınlarına işçinin çalışamaması sebebiyle sigorta şirketince ödeme yapılabildiği, işçinin belirli bir süre ya da sürekli olarak bakıma muhtaç kalması halinde bu sebeple ödeme yapılabildiği, tedavi gerçekleştikten sonra eski mesleğini icra edemiyorsa ise geçiş desteği ödemesi yapılabileceği belirtilmiştir. Yapılan tıbbi tedavi kişiyi eski haline getiremez ise bu durumda işçiye emeklilik ücreti ödendiği, ölüm durumunda ölenin yakınlarına ölüm parası verildiği, ayrıca yakınlarına defin masrafları için ödeme yapıldığı belirtilmiş, işçi kaza ya da meslek hastalığı sonucu ölmüş ise geride kalan çocuk ve dul eşe emeklilik parası ödemesi yapıldığı ifade edilmiştir. Sigorta Şirketince meydana gelen iş kazasında iş yerindeki doktordan tıbbi danışmanlık alındığı, işçiye ne tür tedavi yöntemleri uygulandığı, ayrıca farklı hangi tedavilerin yapılması gerektiği hakkında bilgiler alındığı, araştırma evresinde tüm bilgiler toplandıktan sonra sigorta şirketince inceleme aşamasına geçildiği bundan sonra işçiye bir ödemenin yapıldığı belirtilmiştir. Bu aşamada sigorta şirketi ihtiyaç duyuyor ise bu incelemeler için bir bilirkişi görevlendirebileceği, sigortalının bu iş için kendisinin de bilirkişi bildirme hakkı olduğu ifade edilmiştir. Tıbbi bilirkişi hastayı muayene ederek bununla ilgili tespitlerini yaptığı, düzenleyeceği rapor çerçevesinde hastalığın değerlendirildiği belirtilmiştir. Bilirkişi kendisi tarafından tespit edilen sigorta vakası temelinde maluliyet derecesine ilişkin öneride bulunur. Meslek hastalığının ne zaman başladığı hakkında bilgi verir ayrıca karar verme aşamasında idare içindeki danışmanlık veren doktorlardan destek almaktadır. İdare sürecindeki en önemli rolün doktor olan bilirkişilerde olduğu, danışmanlık veren doktorların aksine bu doktorların kurum çalışanı olmadıkları belirtilmiştir. Bu aşamadaki bilirkişi kendisine sorulan soruları bilimsel şekilde değerlendirip cevaplamakla yükümlüdür. Raporu hazırlarken kendi alanında mevcut bilimsel bilgiyi kullanmak zorundadır. Özellikle tıbbi hususları tespit ederken ihtisas alanındaki maddi unsurların tespitini yapmak zorundadır. Bunun dışında iş kazası ya da 7 meslek hastalığı sonrasında işçiye maddi tazminatın yanı sıra ayrıca manevi tazminat adı altında bir ödemenin yapılmadığı belirtilmiştir. II. Gün (16.12.2014) 1-Hamburg Yüksek İş Mahkemesi Başkanı Helmut Nause İle Görüşme Hamburg Yüksek İş Mahkemesi Başkanı Helmut Nause tarafından heyete Hamburg'taki iş mahkemelerinin kuruluşu, çalışma kapasitesi ve baktıkları dava konuları hakkında bilgi verilmiştir. Birinci derecede iş mahkemelerinde biri meslekten ikisi meslek dışından olmak üzere 3 hakim görev yapmaktadır. Meslek dışı hakimler gönüllülük esası ile çalışmakta olup, biri işveren, biri ise işçi temsilcileri tarafından seçilmektedir. Alman iş yargısı sisteminde bilirkişiye başvurunun çok nadiren görüldüğü, yüzde birin altında dava dosyasında bilirkişiden rapor istendiği, ancak doktorluk ya da mimarlıkla ilgili konularda bilirkişi ihtiyacı olduğu belirtilmiştir. Bir işçinin iş yerindeki fazla çalışma iddialarına ilişkin hesaplamaların hakimler tarafından yapıldığı, tarafların dava açarken sadece hak iddiasında bulunmasının mümkün olmadığı alacak miktarının somut olması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca Alman hukuk sisteminde işçilerin korunması amacıyla yasaların işçi lehine yorumlanması anlayışının bulunmadığı ifade edilmiştir. III. Gün (17.12.2014) 1-Hamburg Sosyal İş Mahkemesi İle Görüşme ve Davaya Katılım Alman Hukukunda sosyal mahkemelerde görülen davalar ücretsiz olup, kişi eğer adli yardım almıyorsa sadece kendi avukatına ödeyeceği vekalet ücreti dışında başka bir dava masrafı bulunmamaktadır. Sosyal mahkeme bakmış olduğu davada bilirkişi deliline ihtiyaç duyarsa bilirkişiyi seçmek zorundadır. Hakim kendi deneyimine göre tarafsız raporu kim yazacaksa buna göre tespit yapar. Genelde tıbbi bilirkişiler için listeler vardır ve bu listeden seçim yapılmaktadır. Bilirkişi seçilirken davacı ya da davalı bilirkişinin tarafsızlığı konusunda şüphe duyarsa başka bir bilirkişinin seçilmesini isteyebilir. Rapor yazıldıktan sonra da tarafların 8 itiraz etmesi mümkündür. Bilirkişiler raporun zorluğu ve harcadığı zamana göre bir ücret almaktadır. Bilirkişiler yol ve materyal masrafı talep edebilirler. Bu ücreti devlet ödemektedir. Genelde bilirkişiler ortalama 600-800 Euro almaktadır. Olayda illiyet bağının tespiti konularında 1500 Euro'ya kadar ödeme yapılabilmektedir. Bilirkişiden ek rapor alındığı zaman daha fazla ücret ödemesi yapılabilmektedir. Görevlendirilen bilirkişi ihtisas bilgisine sahip yardımcı olarak görev yapmakta ve mahkeme için tıbbi bilgileri ortaya koymaktadır. Davacıyı muayene etmesi için de görevlendirilebilmektedir. Bilirkişinin güncel bilimsel bilgiler temelinde muayeneye ilişkin tespitlerin mahkemeye bildirimi ve mahkemece aranan hukuki sorunlara cevap verilmesi önem teşkil etmektedir. Bilirkişinin düzenleyeceği rapor somut ve anlaşılır olmalı, bilirkişi görevinde tarafsız olmalıdır. Hakim çalışmanın sonucuna müdahale edemez. Bilirkişi, vicdanı çerçevesinde sorumluluk sahibi olarak ve tarafsız şekilde rapor hazırlamalıdır. Bilirkişi mahkemeye davet edildiği zaman ise gelmek zorundadır. Bilirkişi her zaman ortalamadan daha iyi bir doktor olmak zorundadır. Mesleğinde uzman olmalı ihtisas bilgisi çerçevesinde yetkin olmalıdır. Bilirkişinin güvenilir olması ve sorumluluğunun bilincinde olması, raporunu zamanında teslim etmesi gerekmektedir. Bilirkişi sadece tıbbi terminolojiyi kullanmamalı, herkesin anlayabileceği açıklıkta konuşabilmeli, kendini ifade edebilmeli, ikna edici konuşmalı, kendi söylediğinin arkasında durabilmelidir. Tüm bu koşullardan sonra bilirkişi raporunun değerlendirmesini sadece hakim yapabilmektedir. Somut olaylarda nadir olsa da hakim bilirkişi raporundan farklı karar verebilmektedir. Bilirkişi tüm raporları, belgeleri değerlendirir ve gereken araştırmayı yapar. Kendine yöneltilen soru çok net değilse mahkemeden tekrar bilgilendirme isteyebilir. Rapor hazırlanırken ek sorular aklına gelse de mahkemenin talebi dışında cevap vermemesi gerekmektedir. Bilirkişinin sınırsız sebep araştırması yapamayacağı sadece mahkemenin sormuş olduğu sorulara cevap verme durumunda olduğu ifade edilmiştir. IV. Gün (18.12.2014) 1- Hamburg Eyalet İş Mahkemesi İle Görüşme a) Alman fesih hukuku-İş İlişkilerinin Sona Ermesi 9 Alman Hukukunda iş sözleşmeleri iki taraflı sözleşmeler olup, karşılıklı anlaşma ile ya da süreli fesih ile iş sözleşmeler sona erebilmektedir. İş sözleşmesinin belirli süreli sözleşme olması konusunda işçi ve işverenin anlaşarak iki yıla kadar süreli sözleşme yapabilmekte olup, daha uzun süreli sözleşme yapabilmek için ise gerekçe göstermek gerekmektedir. Sözleşme süre bitimi nedeniyle sona erebilmekte, süresiz iş sözleşmesi ise fesih suretiyle sona erdirilebilmekte ya da ikale sözleşmesi yapılabilmektedir. • Genel feshe karşı koruma 1.Süresiz Fesih: Haklı bir sebebin olması gereklidir, haklı nedenle fesih işçi ya da işveren bakımından sözleşmenin devamının kaçınılmaz olması gerekir ve iş sözleşmesi doğrudan sona ermektedir. 2.Süreli Fesih- süre verilerek sürenin bitiminde sözleşme sona ermektedir. • Feshe karşı koruma için ön koşullar: İşçinin 6 aydan fazla o işyerinde çalışıyor olması, işyerinde en az 10 işçinin çalışıyor olması 10 kişinin 30 saatten fazla tam zamanlı çalışıyor olması gerekmektedir. • Fesih sebepleri: İşçinin kişiliğinden kaynaklanan sebepler, İşçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler ve işletme gereklerinden kaynaklanan sebeplerdir. Hakim tarafların sunduğu belgelerle bağlıdır. Fesih sebebini işveren ispat etmek zorundadır. • Feshe karşı özel koruma sebepleri: İşyeri kurulu üyelerine, engellilere, hamilelere, annelik iznine çıkan anne-babalara, çocuklar ve gençlere ilişkin özel koruma sebepleri bulunmaktadır. b) Bilirkişilik Hamburg Yüksek İş Mahkemesi Başkanı Helmut Nause 22 yıllık hakimlik mesleğinde sadece 5-6 kez bilirkişi raporu alındığını, çok istisnai durumlarda bilirkişiye başvurulduğunu ifade 10 etmiş, Alman iş hukukunda sağlık sebebiyle fesihte, hastalık sonucu feshin mümkün olup olmadığı hususu gibi istisnai konularda bilirkişiye gidilebileceği belirtilmiştir. Ayrıca fazla mesai ücretinin mahkeme tarafından hesaplandığı ifade edilmiştir. Almanya’da da kayıt dışı çalışan işçilerin bulunduğu, ancak kayıt dışı çalışmanın işçi açısından da cezai sorumluluk doğurduğundan bu konuda davaların açılamadığı belirtilmiş olup, Çalışma ziyaretimiz, heyetler arası görüşmeler burada tamamlanmıştır. 11