T. IZUTSU`NUN KUR`AN SEMANTİGİ ÇALIŞMAlARI ÜZERİNE BİR

advertisement
T. IZUTSU'NUN KUR'AN SEMANTİGİ
ÇALIŞMAlARI ÜZERİNE BİR DEGERLENDİRME
A General Evaluation of T. Izuts u's Studies on Qur'anic
Sem~ntics
Yunus EKİN*
Abstract
Özet
Bu makalede, Toshihiko lzutsu'nun Kur'an semantigiyle
ilgili çalışmalanndaki yöntemin, modem dilbilim/anlambilim
gelene!1indeki yeri ve temel referans çerçevesi tasvir edilecek,
akabinde Izutsu'nun Ku'ran ve İsltımi gelenekle ilgili yaklaşım­
Ianna tesir ettifıi ve yönlendirdi!1i dilşünUien oryantalist
söyleme de!1inilecektir. · Özellikle, lzutsu'nun hem yöntem,
hem de bu yöntem ile ulaşbgı neticeler ve analizleri irdelenecek, eleştirilecek ve lslamf gelenekle karşılaşbrmalar
yapılacaktır. Söz konusu çaba spesifik konu ve kavram analizlerinden ziyade temel parametreler düzeyinde sürdUrülecek ve ·
neticede bir lzutsu resmi çizilmeye çalışılacaktır.
This article deals primarily with the methodology of T.
Izutsu's studies on Qur'anic semantics, his place in modem
linguistic and sernantic traditions and· the essential sources in
his studies. Then we try to display main Orientalistic •
influences which play a determinative role in his approaches
to Qur'an and Islamic sciences. Consequently we try to
analyse and eriticise his methodology and the conclusions he
has reached on the ba.sis of this methodology. Doing so, we
also try to compare his findings with Islamic trad.ition. This
effort is being carried out in the Ught of his general
approaches and essential paradigrns rather than the analysis
of specific Qur'anic concepts. .
Anahtar Kelimeler
Keywords
lzutsu, Semantik, VokabUler, Model,
Senkronik, Diyakronik
Yapısalcılık,
Giriş
Özellikle son iki yüzyılda Müslümanlar arasında
dini alanda görülen yenilik veya modernleşme
hareketleri tabii seyrinde, gelenek içinde bir sıçrama
olarak değil, savi.ınmacı ve oryantal~in başlathğı
ve belirleyici olduğu sorgulama biçiminde bir diyaloğun diyalektiği içinde gerçekleşmiştir. Hindistan,
Mısır ve İstanbul gibi önemli merkezlerde, yenilik
arayışlan ve modernleşme projeleri üretilmiştir.
İstanbul merkezli arayışlarda, cehalet, dini hassasiyetin azalması, aşk ve şevkin sönmesi ve iman
zafiyeti, geri kalmışlığın sebebi olarak görülmüş ve
geçmişi kötülemek ve geleneği dışlamak yerine,
İslam toplumunu zirveye taşıyan dinamiklere sahip
çıkmak çare olarak sunulmuştur. Osmanlı veya
İstanbul dışında gelişen modemist İslamcılık ise,
genellikle geri kalmışlığın vebalini geleneğe yüklemiş
ve saf İslam'ı temsil eden Kur'an'a dönüşü çare
olarak tanımlamıştır. 1960'1ann sonlannda hızlanan
tercüme faaliyetlerinin etkisi ve benzeri etkenlerle
Türkiye'deki İslamcı söylem, 1970'1ere kadar
sürdürdügü İs~bul merkezli y~nileşme düşüİicesinYrd. Doç. Dr., Sakarya
yekin@sakarya.edu.tr
O.
lıahıyat Fakaltesi Tefs!r Anabilim Dalı,
iSLAMl ~DERGisi, ClLT:
lzutsu, Semantics, Vocabulary, Pattem, Structurallsm,
Synchoric, Diachronic
den uzaklaşarak çeşitli uzunluklarda· sömürge dönemi yaşayan İslam dünyasındaki modem söylemiere
kulak vermeye başlamıştırl. Mehmet Paçacı'nın özetle arz eltiğimiz bu de~erlendirrrielerini, Elmalılı
Harndi Vazır'ın "Hak Dini Kur'an Dili" isiinli şaheser
tefsirinin hala tahkik ve tenkitli bir neşrinin yapılma­
ması, tefsir kitaplanndaki dilbilim ve gramer eksenli
izahiara yönelik eleştirilerin2 tekrar edilmesi3 ve
Kur'an kavramlanyla ilgili tahlillerde ilgili İslami literatürün ihmali teyit etmektedir.
Dilbilim açısından "fetr~t dönemi" olarak tanım­
lanabilecek böyle ,J;ıir süreçte tahsilli Müslüman
çevreler, Toshihiko· Izutsu'nun "Kur'an'da Allah ve
İnsan"4 isimli eseriyle tanışmış, bu kitabı diğer eserlerinin çevirisi takip etmiştir. Artık "semantik"
kelimesiyle başlayari makaleler, tezler yazılmaya
başlanmıştır. Gelenek içinde "lügat/sözlük" terimi
kapsamında değerlendirilen bilgiler "semantik"
1 Paçacı, Mehmet, "Oryan~izm lll! Çagdaş Islamcı Söylem", İslami­
yat, N (2001)/4, s. 91-110.
2 Rıza, M. Reşid, Tefsiru'I-Menar, Beyrut ıs, Daru'J.ma'rife, ı, 7, 9,
15, 22.
3 Bayraklı, Bayraklar, Yeni Bir Anlayışın lşıgında Kur'an Tefsiri,
İstanbul2001, ı. 63,
4 Süleyman Ateş tarafından, 1975 yılında TOrkçeye çevrilmiştir.
18, SAYI: 1, 2005, Sayfa: 9·6-107, ISSN 1300-0373, TEK-DAV
T. IZuTsÜ'NUN KUR'AN sEMANTlGt ÇALIŞMALARI ÜZERİNE BİR DEGERLENDİRME
başlı~ altında kaydedilmiştir. Izutsu'nun eserleri kaynak alınmak suretiyle ekseriyetle tüketilmiştir. Birkaç
makalenin dışında hakkında ne t~nkit, ne de degerlendirme yazısı kaleme alınnuşhr.s
Bu makalede, Toshihiko Izutsu'nun Kur'an
semantigiyle ilgili çalışmalanndaki yöntemin, modem di!Qilim/anlambilim gelenegindeki yeri ve temel ·
referans çerçevesi tasvir edilecek, akabincİe
Izutsu'nun Kur'an ve isıarnı gelenekle ilgili yaklaŞım­
Ianna tesir ettigi ve yönlendirdiği düşünülen .oryantalist söyleme deginilerek bir Izutsu resmi çizilmeye
çalışılacaktır. Özellikle, Izutsu'nun hem yöntem,
hem de bu yöntem neticesinde ulaştıgı neticeler ve
analizleri irdelenecek, eleştirilecek ve isıarnı gelenek·le karşılaşbrmalar yapılacaktır. Söz konusu çaba
spesifik konu ve kavram analizlerinden ziyade temel
parametreler düzeyinde sürdürülecektir.
lzutsu'nun Modem Dilbifim Geleneğindeki
Temel Referanslan
Izutsu'nun semantik analizlerini temellendirdigi
dilbilim gelenegine geçmeden önce Bab'daki çağdaş
dilbilim çalışmalanna kısaca işaret etmekte · fayda
millahaza ediyoruz. Dil, insanın soyut düşünme
yetenegiyle ilgili, onu diğer canlılardan farklı kılan
kültürel bir olgudur ve mevcut bildirişim dizgeleri
içinde en etkin olanıdır. Bir toplumu oluşturan
bireyler ortak kültür değerlerini dil yoluyla paylaşır
ve birbirlerine veya nesilden.nesile aktanrlar. İnsanın
ve insanlı~n belirleyici özellikleimden birisi, tarih
inşa edebilmektir ki bu da ancak dil yetisiyle
m0mkündür.6 Neticede dil veya dilbilim hem dini
metirıler merkezli olarak, hem de felsefHarbşmalar­
la her zaman inceleme konusu olagelmiştir.
Bat;da dilbilim çalışmalan 19. yüzyılın sonlanna
ya da 20. yüzyılın başianna degin dilin kaynağı,
evrimi ve diğer dillerle mukayesesi gibi, b?kış aÇılan­
na göre şekillenmiş ve dil, kendi içinde mcelenmemiştir. Ferdinand de Saussure ile birlikte dil bir dizge
ve sistem olarak kabul edilerek kendine dönük, yapısına yönelik incelenmeye başlarımışbr. Çağdaş dil-
s Tespitimize göre söz konusu yazılar şunlardır: 1) Yaşar Kutluay'~,
lzııtsu'nwı
"God and Man" (Tokyo 1964)-isimli eseriyle ilgili tarutıın
XIV (1966)
s. 293-294'te yayımlanmıştır. 2) Ali Bulaç "Semantik Yöntem ve
Cahiliye Şüri Üzerine Notlar" Bu makale, "Kı.ır'an'da Dini ve Ahlaki
Kavramlar" Isimli eserin Insan Yayınlan'nca yapılan ilk baskısının
yazısı ki, Ankara Onivemtesi babiyat Fakültesi Dergisi,
(1984) girişinde neşredllmiş, daha sonra A. Bulaç bu makalesini
"Kutsala Tarihe ve Hayata Dönüş" adlı kitabında bir bö!Om olarak
neşretmıştir. 3) SOieyman Ateş'in, lzııtsu'nwı "Kur'an'da Allah ve
Insan" isimli eserini çevirirken (1975) dipnotlarda ~·ya yönelt·
tigi eleştirileri. 4) Mustafa Amıagan "lzııtsu'nun Sernanlik Çözümleme Yöntemi", Yönelişler, s. 39 (1985) s. 3646. 5) Burhanettin
Tatar "Toshihiko lzııtsu'nun Kur'an Semantigi Üzerine Çalış­
malan'nın Kur'an Hermenötigine Katkısı", Oryantalizmi Yeniden
Okumak.: Babda Isıarn Çalışmalan Sempozyumu, 11-12 Mayıs
2002, Acl8pazan, Ankara 2003.
6 Yazıcıoglu, Ruhattin, "Dil·KOitilr İlişkisi", EKEV Akademi Dergisi,
l l (2002), s. 2242.
.
bilirnin ~cusu kabul edilen F. de Saussure, tarihsel dilbilim anlayış'ını sarsarak eşsürernli dizge incelemesini ve dil-söz farklılığını7 gündeme getirmiş, böylece yapısal dilbilime giden yolu açmışbr. Yapısalcılı­
gın başlangıç tarihi, her ne kadar Franz Boas'ın
· 19ll'de yayımlanan "A Handböok of American
. Jndian . Languages" isimli eseriyle ilişkilendirilse de
gerıel kabul, Saussure ile başladığıdır. Avrupa'da
Saussure'ün kuramı, Prag ve Kopenhag okullan tarafından yorumlanmışbr.8 XX. yüzyılda Saussure'le
gelen dilde bütünlük ve dizge 'anlayışının yerleşme­
sinin yansımalan, öteki alanlarda olduğu gibi sözcükbilim alanında da kendini göstermiştir. Almanya'da
1930'1arda J. Trier tarafından ortaya ablan "kavram
alanı" kuramı sözcükbilirnde yapısalcılığı temel 'alan
çalışmalara olanak hazırlamıştır. Fransa'da G.
Matore ve arkadaşlannın geliştirdiği yapısal sözcükbiliİn yöntemi de "kavram alanı" kuramından yararlarımaktadır. Kavram alanı içinde önemli tanık sözcükler seçmekte bu öğeleri ·önemli bir zihinsel olayın
simgesi ve bir uygarlık olayının somutlaşbncısı olarak degerlendirmekte, yine anahtar sözcük adını vercllgi sözcüklerle toplumun ülkü olarak benimsedigi
bir oluşu, bir duygu ya da düşünceyi belirlemektedir.9 ·Avrupa dilbilimi, Saussure'ün açtığı yolda çok
değişik .görüntimlere bürünerek yol alırken Amerika'da da Saussure'den ba~sız. ancak paralel ilkelerden yola çıkan kurarncılar yetişmiştir ki bu akıma
Amerikan yapısalcılı~ veya betimselcilik adı verilir.
lzutsu'nun dilbilim anlayışı ve semantik analiz
yönteminin temel referans çerçevesinin iki ayağın­
dan birincisi, Alman W. Von Humbeit'un fikirlı;!rini
geliştiren takipçisi L. Weisgerber'in "dil içi dünya
görüşü" ve yine bir Alman dil bilimci olan Trier'in,
"Anlam Alanı" kuramı oluşturmaktadır. Izutsu'nun
temel referans çerçevesinin ikinçi ayağı ise, yine
Humbeit'un "dil içi dünya görüşü"nün takipçileri ve
Amerikan yapısalcılığının temsilcilerinden Edward
SapirlO ve çağdaşı Whorf tarafından geliştirilen
"Sapir-Whorf Savı" olarak anılan "dilsel görecelik"
anlayışıdır. Gerek Weisgerber, gerekse Sapir dil ~e
7 Modem dilbUimin kurucusu Saussure 'ın lo.ıramıru meydana getiren
Oç önemli yapı taşından birisi olan "diköz ikilemi", Izutsu tarafın.
dan Kur'an'ın vahiy anlayışının analizinde temel alınmıştır. Bk.
lzııtsu, Toshihiko, God and Man in the Koran, Tokyo 1964, s. 152.
8 Daha geniş bUgi için bk. John 4>ons, KuramsaJ Dilbilime Giriş, (tre.
Alunet Kocaman), TDKY, Ankara 1983, s. 28-55; Bayrav,
SUheyla. Yııpısııl Dilblllmi, Istanbul 1998, s. 29-40; Kocaman,
Ahmet, "Modem DllbiUm ve Dil Incelemeleri Genel Bir
De!jerlendirme", DUbillm ve Dilbilgisi Konuşmalan (Il)YK), İçinde,
s. 3340; Kıran, Zeynel, Dilbilime Giriş, Ankara 2001; Aksan,
Dagan, Her YönUyl\! DU, Ankara 1998.
9 Ak.san, Her Yönllyle Dil, m, 14, 58.
lOSapir, l884'te Almanya'da dogmuş, beş yaşında, ailesiyle ABD'ne
göç etmiş, Columiıla Üniversitesinde Germen ve Sami dilleri alarunda ögrenim görm!lş ve Insanbilimleri alanında doktora yapmışhr.
Bk. Sapir, Edward, XX. Yüzyıl Dilbilimi (Kurarncılardan Seçmeler),
TOK Yayınlan, 1983, s. 44.
97
YUNUSEKiN
kültür, düşünce
esinlenmiş ve
ve gerçeklik konulannda Hwnbolt'tan
onun görüşlerini geliştirmişlerdir.
Nitekim Izu~ bu durumu şöylece ifade eder: ·
"Bu eserin tüm yapısının özilnde yatan anlam
hiçbir şekilde benim orijinal katkım deWJdir.
Bu kurarn Batı Almanya'da Weisgerber'in geliştirip
ayrıntılarıyla ortaya koydu~ ve "dilsel dünya görüşü
~re.tisi" adını verdiği belli bir semantik görüşe
dayanıyor. Profesörlin geliştird@ kuram, baŞlıca
iddialannda büyük ölçüde bugün etnolinguistik
(budun dilbilim) adıyla bilinen ABD'de Edward Sapir
. tarafından ·ortaya çıkanlrnış olup, dU modelleriyle
kuramı,
kültür kalıplan arasındaki karşıliklı ilişkiyi açıklayan
teori Ue çakışmaktadır. Her iki okulun da kendine
özgü özellikleri olmakla beraber..."ll.
.
.
DU incelemelerinde 18. yüzyılın sonunda özellikle Almanya'da, usçuluğa bir tepki olarak gelişen
romantizmin temsilcilerinden ünlü dilbilimci W. Von
Hwnbolt (1767-1835) dille kültür arasındaki baglanb konusuna, çalışmalarında geniş bir yer ayırmiştır.
Bir ulusun dilinden o ulusun kültürüne ve dünya
görüşüne inUebUecegini savunan Hwnbôlt, dilin, bir
ulusun ruhunun dış görünüşü oldu~u belirtmekte
ve "ulusun dili ruhudur; ruhu da dili" demektedir. 12
Hwnbolt'a göre, diller, uluslarla birlikte gelişirler;
onların tinsel özelliklerinden kurulurlar. Ulusların tinsel özellikleri çeşitli oldugundan, · dillerin yapışı da
birbirinden farklıdır. Bu sav daha sonra birçok kişi
- tarafından da benimsenmiştir. Bu görüşü paylaşan
~. Vossler'e göre dU, kültürün aynasıdır.13 Bir dildeki kavramlar, çeşitli atasözleri, deyimler, kalıplaşmış
sözler incelenir v~ ilgili olduklan kavram alanlarına
göre öbekleştirUirse, kimi alanlardaki ögelerin
kabarık oldu~, öbürlerine oranla fazlalık gösterdi~
· göze çarpar. Dikkat edilirse bu kabarık öbekler, dili
konuşan ulusun tarih boyunca en çok ilgilendiği,
yaşayışında büyük yer tutan kavram ve konulardır.14
lzutsu'nun seinantik analizlerind~ki temel param~t­
relerden birisi de "anlam ·aJanı ·veya dU alanı" kavtarnıdır. Bu hususta istifade ettiği kurarncı ise, W!e Al~
man tarih okulupa mensup, yukanda yapısalcılıgın
sözcükbilime etkiSiyle ilgili·olarak kendisine degindiği­
miz J. Trier'dir. Yapısal anlambilimde, Trier'ın ~'dU
alanı" olarak önerdiği çalışma yöntemi dildeki öğe­
lerin tek tek incelenmesine karşı çıkmakta, bunların
ancak yakın ve Uişkill bulundukları öteki dil birimleriyle
bir arada düşünüldügünde, degerierinin kesinleşeceği­
ni, anlamlarının belirleneceğini ileri sürmektedir.
ll İ.zuısu, Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar (tre. Selahattin Ayaz),
Istanbul 1991, s. 23
.
12 Lyons, John, Kurarnsal Dilbilime Giriş, s. 31; Aksan, Her Yönüyle
Dil, I, 65
13 Akarsu, Bedia, W. Von Humlıolt'ta Dii·Küi!Or Ba!llantısı, Istanbul
1955, s. 45.
14 Aksan, Her YönOy!e DU, I, 66.
98
Dildeki ögeler (göstergeler), tıpkı mozaik yüZeyde
gibi birbirini sınırlandıran parçacıklardan
oluşmaktadır. Bu alan içinde her kavrarnın değeri,
karşılığı ancak kapladığı yerle belli olmaktadır.15
oldu~
Izutsu'nun yöntemiyle ilgili açıklamalarından da
Sapir-Worf savı olarak bilinen yaklaşıma geUnce, bu tez, birbirine bağlı şu iki
önermeye indirgenebilir: "Ne kadar dU varsa o kadar
dünya vardır.", "Farklı diller farklı gerçeklikleri dile
getirirler. "16 Whorf"a göre, her dilin içinde mündemiç sistem, yani gramer, fikirleri ifade etmek için bir
iletici araç olarak kalmaz, düşünceyi, fikri şekillendi­
rir. DU, kişinin düşünce faaliyeti, algılarının analizi,
fikir dağarcığında taşıdıklarının sentezi için bii prog- ·
ram ve rehberlik saglar. F'ıkirlerin meydana geliŞi tamamen rasyonel, bağımsız bir süreç deWJ, fakat belirli bir gramerin parçasıdır ve grarrıerler arası farklı·. lıklar az olabildigi gibi çok da olabilir. Bu sebeple 'deve'ye ilişkin birçok durumu belirtebilen Arapçanın
evreni ele alış tarzı Ue bu belirlemelere yer vermeyen
Almanca'nın ya da farklı olarak 'kar' Ue ilgili birbirinden ayrı dört kelimeye sahip olan Eskima'nun
evreni ele alış tarzı birbiriyle özdeş değildir.17
anlaşılan diger referansına,
Bu açıdan bakıldığında dU, bir topluluğun ideolojisinin, dünya görüşünün, hayat anlayışının, eşyaya
baloş tarzının, ahlaki tavnnın kendine özgü biçimde
kristalize oldu~, somutlaştıgı, kelimeler haline dönüştüğü bir aynadır, ve bu teze_göre, ne kadar ayna
varsa o kadar da yansıtılan görüntü, gerçeklik vardır.18 Bu perspektiften bakıldıgında bir dilin kelimeleri genellikle dünyanın realitesini yansıtmaktan çok
o dili konuşan toplwnun ilgi ve aliıkalarını yansıt­
maktadır. Nitekim Izutsu da semantiği bu paralelde
tanımlamaktadır: "...Kelimelerin her biri, bizim söz
kçmusu kelim~ içine sığdırdığımız belli bir görüş
açısını temsil eder ve kavram denen nesne, böyle ·
öznel (toplumsal anlamda) bir· perspektifin
kristalleşmesinden baş~ bir.şey deWJdir. Sernanlik
de işte böyle kristalleşerek kelimeye dönüşmüş görüş
aç~arınır:ı. tahliline dayalı bir tetkiktfr" .19 Izutsu diger
kitabında daha geniş ve net bir açılımla semantiği
aynı minval Uier~-jarumlamıştır.20.
Bütlin bunlara ilaveten "Kur'an'da Dini ve Ahlaki
Kavramlar" isimli eserinde se.mantik tahıu yöntemi
açıs.ından bir ·metnin açık bir stratejik değer
15 Aksan, Her Yönüyle DU, m, 161. .
16 Amı.agan, Mustafa, "lzutsu'nı.m Sernanlik ÇözOmleme Yöntemi",
Y~nelişler, 39 (1985}, s. :37-38. ·
17 Palıner, F. R., Semantik, Yeni Bir . Anlambillin Projesi (tre.
Ramazan Ertıltk), . Ankıııa 2001, s. 35, 72-73; Demir, Hilmi,
"Tedvin Dönemi ve Anlamın Kökeni", Dini Araştıımalar, I (1998),
2. s. 140.
18 Amıa~an. MIJS!afa, "Iıutsu'nı.m Semantik ÇözOmleme Yöntemi",
Yönelişler, 39 {1985), s. 36-46.
19 1zutsu, Ku'anda Dini ve Ahlaki Kavramlar, s. 26.
20 Bk. Iıuısu, God and Man in the Koran, s. 11.
T. IZUTStpNtjN KUİI.'A!'J SEMhNI'iöl ÇALIŞMALARI ÜZERİNE BİR DE~ERLENDİRME
kazandı~ belli başlı yedi durum olarak saydı~ hususlarda Izutsu'nun göstergebilimdeki "gösterge karesi"
modelinden esinlencligini düşUnm~kteyiz. ?1
Izutsu'l)un Oryantalist Gelenekle İrtibatı
Gayrlmüslimleriri Kur'an'a ilgileri, İslam'ın ilk yıl- .
!anna kadar uzarur. Bu ilgi, Kur'an'ın kaynağını'
Hz.. ~eygamber'in Suriyeli bir Hristiyan papazla olan
· yakınlıgıyla aÇtklayan Yahya ed-Dımeşki'den (John of
Damascu5, 752) Orta Çağ Avrupa'sında Kur'an'ı ilk
defa Latince'ye çevirrı1Ei işini organize eden Peter de
Venerable'ye ve ondan günümüz modem Bablı
oryantalistlere kadar devam· etmiştir. Neticede çok
geniş ve zengin bir literatür meydana gelmiştir.
Bemard Lewis'in belirttiği gibi, oryantalist araştlr. macılar, ya Kur'an'daki, Yahudi ve Hristiyan kaynaklardan gelen almblan.(l) gösterme, ya da Kur'an surelerinin ve pasajlarının kronolojisini, ·metnin ~Juşum
sürecini tespit hedefine yoğunlaşrruşlardır.~2 üzellikle Yahudi kökenli araştırmacılar Kur'an'ın kaynaM!)
olarak, Yahudi gelenegine işaret ederken, Hristiyan
araştırmacılar da kendi geleneklerinin Kur'an'ın .ana
temasını şekillendirdiğini iddia etmişlerdir.
Bu zihins~ yapının ve s.öylernin arka planı sorgulandığında i~de doğduğu kOI~ ve medeniyet hav"
zasınm, doğuyu, özellikle
landırışı çok belirleyicidir.
Müslüman dünyayı anlamBu açıdan bakıldığında oryantalist literatüre W;kıf ve etkisinde olsa. ~. Japon .
olması veya farklı bir kOltüre aidiyeti hasebiyle .lzutsu, Batı medeniyetinin "İslam tasavvurunu" tamamen benimsemiş olmayabilir. Yine takip ettiği yöntem sebebiyle kahir oryantalist söyle~ dışına kıs­
men çıkabilir. Nitekim Izutsu'nun eserlerinin Müslüman bir toplumda bu kadar tutulması, okuriması!
tepki görmemesi, hatta· ciddi boyutta önemsenmesi
ve benimsenmesi bu tezi destekler niteliktedir.
Ayrıca Izutsu, oryantalistlerce de el~tirilmiştir.
Nitekim, 'küfür kavramı'yla ilgili, ilk sistematik çalış­
mayı yaptığını belirtmekle beraber M. Robinson
Waldman, lzutsu'yu ~ur'an kavrarrılanyla Ugili analizlerinde Kur'an metninin oluşum sürecine ait oryantalist tasavvurlara, kronolojik ve tarihsel metoda tam
anlamıyla riayet etmemesi sebebiyle eleştirmiştir.23
İslam'a bir gayrimüslim ·gözüyle ~dan bakan
bir araştırmacİ olarak, İslam için "Arabistan'ın yeni
dini"24 gibi tabirler ki.ıllansa da Izutsu, genel de
21 "Gösterge Karesi" h~ bk. Yücel, Tahsin, Yapısalc;ılık,lstanbul (YKY) 1999, s. 110; Albayrak, lsmail, "Kuran ve Anlab(m)
Bilim", Ekev Akademi Dergisi, 13 (2002), s. 97, 103.
22 Lewis, Bemard, Islam and the West, Öxford: Oxford University
Press 1993, s. 17-18; Albayrak, lsmail, "Rlchard BeD, Kur'an
Çalışmalan
ve KlD''an Vahyi Haklanda,ki Görüşleri", Sakarya
ÜOivetsitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, 3 (2001), s. 268.
.23 Waldman, M. Robinson, ·"The Development of The Concept of
Kufr In the Quran", Jourtıal of American Orienıal Society, 88
(1968), sayı 1.
.
24 Izutsu, God and .Man In the Koran, s. 200.
dikkatli bir dil kullanmışhr. Nadiren ba?ı .kavrarrılarm
Kur'an metni içindeki tarihsel gelişimine(!) yönelik
açıklamalarda b ulunsa · da, kemikleşmiş oryantalist
yönteme bağlı kalmaz. Sözgelimi, Ruhu'l-kudus ve
Cibril isimlerinin ardışık kullanımı"25 Nebı ve RasOl ·
kelimelerindeki yer değişimi, küfür kelimesindeki
nankörlük manasının imansızlığa .dönüşQmü gibi
bazı kronolojik açıklamalar bu kabilde~dir. Ancak ne
· Nöldeke'nin Mekke dönemini üçe· ayıran Kur'an
sureleriyle ilgili detaylı kronolojik.tasnifine, ne de R.
Bell'iiı, "işaret pasajlan", ".Klır'an dönemi" ve
'~Kitap dönemi" tarzında26 ayetleri tasnif etmek ve
gruplandırmak suretiyle KLir'an metnini yeniden tertip ve anlamlı kılma(!) çabalarını esas alır. Geleneksel
İsiruru algılayışla da örtüşen mekki-mederu aynmına
yakın bir tavrı behimserniş görünmektedir. Dolayı­
sıyla da Kur'an'ın oluşum sürecini çıkarma öncelikli
kaygısı değildir. Bu durum aslında onun yöntemiyle
. ilgilidir. Zira bir yapısalcı olarak Izutsu için, metin söz·
konusu olduğunda clinl ve clinl olmayan ayrımı söz
konusu olmaz ve metinde bütürılük esastır. Bütün
metinler sadece metindir. Metnin anlamı müt~kel­
limin kasdı veya niyeti olmayıp onun kasdının
üstünde olan ve onu tayin eden, daha geride bulunan, keşfedilmesi gereken yapı veya yapılardır.27 Bu
tarz bir metin çözümleme, ne yazan ne de okı.,ıyucuyu
merkeze almaktadır: Metinden ve metinde kullanılan
kelime veya kavramlardan hareketle, metnin anlamı
ve dünya görüşü keşfedilmektedir.
Bunurıla beraber Kur'an'ın tenzilinden önceki
kadim Araplara gönderilen H~d. Salih ve İsmail
(s.a.) peygamberlerin tebliğlerinin izlerini taşıyan
Haniflik ve benzeri unsurlara Izutsu'nun yaklaşımı
oryantalist gelenekle paraleldir. "AraplCl!ln· lll'l1urniyetle asgari düzeyde metafizik insanlar olduğu"28
söylemini o da tekrarlamaktadır. Tarihsel-fUolojik
kritik yöntemiyle değerlendirdiği hadisleri, Kur'an
sonrası dönemin sosyo-kOltürel yapısının ürettiği
sözlü veya yazılı metinler olarak algılamak suretiyle
de I. Goldziher'in görüşlerini paylaşbğı söylenebilir.
Oryantalist gelenek ekseriyetle, İslam önceSi
Mekke toplumundaki ve Arap şiirindeki. Allah ve
öldükten sonra dirilişe iman gibi Hz. Ib~'in
tebliğinin izlerini taşıyan edebi malzemeyi, Islam
alimlerinin uydurması, asılsız şeyler olarak değer­
lendirmiştir.29 Izutsu söz konusu malzemenin uydu25 lzutsu, a.g.e .. , s. 177-178.
26 AJbayıak, lsıı;ıaiı, "Kur'an-ı Kerim Ay~erinln Tertibi ~aki
Oıyanıalist Söyleme Genel Bir Bakış", Marife, 3 (2002) s. 155-
164.
27
28
29
Görgiin, Tahsin, 1\nlam ve Yorum, s. 126-128; Bayrav, Süheyla,
Yapısal DilbUim,lst. 1998, s. 66-67.
Izutsu, a.g.e.; s. 69.
Watt, W. Montgomery, Hz. Muhammed'in Mekk~ (tre. M.~~
Ersin), Ankara 1995, s. 73, 91; Jomier, J., Tevrat Incil ve Kur an
(tre. Sakıp Yıldız), istanbul ts., s. 53-55. ·
99
ı
ı
!
YUNUSEKiN
ruldugtı iddiasını
kaynağı olarak
gülünç bulmakta, ancak bunlann
Yahudi ve Hristiyan geleneğini .
göstennekteciir.30 Izutsu'nun bu yaklaşımında, gerek
İslam öncesi toplumdaki dint motifleri ger~kse
Kur'an'daki her ilahi dinde bulunan ortak inançlan
Yahudi geleneğine indirgeyen Charles C. Torrey'in
düşünceletinden etkilendiğini görmek çok da zor
değildir. Nitekim kaynaklan arasında Torrey~in doktora çalışması da yer almaktadır.
·İsHimi İlimler Metedolojis i Açısından
lzutsu'nun Değerlendirilmesi
Yukandaki paragraflarda Izutsu'nun oryantalist
ve lengilistik gelenek açısından konumu, paralellikleri ve farklılıklan tasvir edilmeye çalışıldı. İslami ilimler geleneği nokta-i nazanndan mercek altına
alındığında ise, Izutsu nerede durm~dır? İşin aslı
Izutsu'nun böyle bir kaygısı ve arayışı yoktur. Zira o
oryantalist ve Bab'daki modem .dilbilim geleneği içinde kendisini tarumlayan birisidir. İki farklı medeniyet
ve düşünce si~emi arasında, zahiri benzerliklerle
beraber organik ilişkiletin olmayacağının farkındalığı
içinde, mukayese imkanı sunmaya çalışacağız.
Öncelikle Izutsu'nun yönteminin omurga
kavramlanndan "esas · anlam" ve "izafi anlam"
üzerinde durmamızoa fayda vardır. Izutsu bu tasnifle
kelimelerin semantik kategorilerini dile getirmekte,
bizim tabirimizle delalet meselesini çözümlemektedir. Esas anlam ile, her kelimenin kendine "özgü,
bUlunduğu münasebet sistemi dışında da taşıdığı
anlamdır. Sözgelimi kitap kelimesinin, 'yazılmış veya
basılmış sayfalann bir araya getirilmesiyle meydana
gelen toplam veya eser' şeklinde herkesçe anlaşılan .
manasma esas anlam denir ki, sözlük anlamına tekabül eder. İzafi anlam ise, sözgelimi .kitap
kelimesinin Kur'an vokabülarindeki vahiy semcıntik
· alanmda kazandığı Kur'an anlamıdır ki, kitap
kelimesi, içinde bulunduğu sisteme göre yeni bir
değere tekabül ebnektedir.
İslami gelenekte ulema tarafından üretilen delalet
anlayışlanyla
mezkur (esas ve izafi anlam) semantik
yaklaşım karşılaştınldığında, "Kur'an Arap diliyle inmiştir; çlolayısıyla onu anlama çabalan da yine ancak
Arap dili vasıtasıyla olacakbr." diyen ve dile vurgu·suyla tanınan Şabbi'nin (v.790/1388) delalet nazariyesiyle kısmen benzeştiği görülriıektedir. Şabb1,
Arap dili, manaya delalet açısındarı iki yönden ele
alınabilir dedikten sonra delaleti "a5U delalet" ve "tabi'
delalet" olarak ikiye ayırmaktadır. AsU delalet: Mutlak
anlamda lafız ve ibare olmalan dolayısıyla mutlak
anlamlara. delalet ebneleri. Bu delalet açısından ~ütün
diller müşterektir. Diller: arasındaki çeviriye i.ınkan
sağlayan bu anlam düzeyidir. Tabi' delalet ise, Arap
30 1zutsu, God and Man in the Koran, s. 86, 92, 99, 115.
100
diline ait·hususiyetlerden kaynaklanan anlamlardır.31
Izutsu ve benzerleri için Kur'an sonrası oluşan
sistemleri, gelenek (fıkıh, kelam, tasawuf,
İslam felsefesi) her ne kadar Kur'an'dan ve onun
vokabületinden besiense veya esiniense de, kendi
terminolojilerini, üst dillerini oluşturmuşlardır, Bu
süreç, onlara göre, iç ve dış kültürlerin etkileriyle kıs- ·
men veya ekseriyetle · Kur'an'ın anlam dünyasına
yabancılaşmayı da beraberinde getirmiştir. Bu sebeple Kur'an kelimelerinin asr-ı saadetteki orijinal
anlamı, çok önem kazanmışbr. Zira etimoloji bu açı­
dan geleneği aşma ve orijinal anlama ulaşma çabası­
na dönüşmüştür.32 Klasik modemistlerde ve selefilikte de görülen bu yaklaşım, ilerlemeci tarih
anlayışının etkisinde gelene~i küçümseyen· ve
dışlayan bir yaklaşımı· içerir. Bu noktada Izutsu'nun ·
şu ifadelerine bakalım:
düşünce
"Kur'an'ın kavramsal dünyasının, Peygamber'in
muasırlarının ve en yakın takipçilelinin okuduğu ve
anladığı orijinal biçiminin elde edilebilmesi ve
çerçevesinin bir bütün olarak ortaya koyulabilmesi
için Kur'an'ın önyargıdan uzak olarak okunınası
gerekir. Biz Kuran'ı, daha sonraki düşünürlerin
anlayışlan çerçevesinde geliştirdikleri yorumlar
içinde okumamaya çalışmalıyız. Daha doğrusu bu
daima erişilmez olarak önümüzde durmalıdır. Biz bu
ideale tam erişemesek de bir adım dahi olsa bu ide~
ale yaklaşmaya gayret ebnellyiz. "33
Klasik modemistlerde ve selefilik akımında
gibi, Izutsu da geleneği dışlamakla, Nasrettin
Hoca'nın deyişiyle, basbğı dalı kesmektedir. Neticede
Kur'an'ın orijinal ve otantik anlamıyla okuyucular
arasında köprü vazifesi görebilecek geleneği
yabancılaşma olarak tasawur ederek köprüleri
abnakta, ilk muhataplann sahip oldukları -ki ona
göre doğru anlcimı temsil eder- Kur'an anlayışını
ulaşılamaz bir mite dönüştürmektedir.
oldu~
Selefilik denilince hemen belirtelim ki, Izutsu'nun
semantik yaklaşımından istifade ettiği ve etkilendiği
önemli simalardan biri, İbn Teymiye'dir. Izutsu'nun
"Kur'an'da Dini. ve Ahlaiu Kavramlar" isimli
eserinde seçip çözümledi~i anahtar terimler ile İbn
Teymiye'nin "Kitabü'l-İman" adlı eserinin içeriği ·
mukayese edildiğinde. mesele açıkça görülecektir.
"İslam Düşüncesinde İman Kavramı" isimli eserinin
temel referanslanndan bitisi zaten İbn Teymiye'nin
kaydedilen kıymetli eseridir.
Bt.ırcxla İbn Teyıni)je'nin tefsir yöntemine değinmekte
31 Ş3bbi, EbQ !shak. eJ.Muvafakat fi UsQ!i'ş-Şeıia', Beyrut 1991; n, s.
49-51.
.
.
Yunus, "Dilsei/Etimolojik Anlamın Kur'an ~virlıeri
Açısından Konumu ve Sınırlan", Kur'an Mealieri Sempozyumu,
24-26 Nisan 2003 lzmir, (Basılmamış bUdlri).
33 Jzutsu, a.g.e., s.74.
32 Ekin,
T. IZtiTSU'NUN KUR'AN SEMANTİÖI ÇALIŞMALARI ÜZERİNE BİR DEÖERLENDİRME
fayda mülahaza ediyoruz. lbn Teymiye tefsir
usulüne dair yazdıgı küçük risalesinde34 "Kur'an'ın
Kur'an'la tefsiri, Kur'an'ın sünnetle tefsiri", şeklinde­
ki yaklaşımı. en güzel tefsir usulü ola@k nitelemektedir. Kur'an'ın Kur'an'la tefsiri sanıldıgı gibi rivayeV
nakli tefsir değil, bilaids dirayet tefsiri çerçevesinde
d~erlendirilmelidir. Zira hangi ayetin digerini tefsir
ettigini fespit içtihadı gerektirir. İbn Teymiye'nin bu
tefsir yöntemi Kur'an'a bütüncül yaklaşq1akbr.
Kur'an'ın tamamının sünnetle tefsir edildigi yorumundan hareketle, Hz. Peygarnbe'rin her ayeti tefsir ettigini söylemekle, genellemeci bir tutum sergilemektedif35 ki bu yönüyle yapısa!CıWıgı çagnşbrdıgı
sÖylenebilir. Yine vahyi, metlüw ve gayn metlüw
olarak tasnif etmek suretiyle İbn Teymiye, ayet ve
hadisleri senkronik olarak okurnaktadrr. Izutsu'nun
Kur'an kavramianna yönelik semantik analizlerinde
bütüncül yaklaşımı ve özellikle edebi tefsir akımı tarafından kendisine yogun vurgu yapılan çagdaş "konulu tefsir" çalışmalan, Kur'an'ın Kur'an'la tefsiri
noktasında İbn Teymiye'nin tefsir anlayışına benzemektedirler.36 Nitekim Izutsu, İbn Teymiye'nin se~
mantik analiiierinden istifade etmiş ve etkilenmiştir.
Bir yönüyle Izutsu, ile İbn T c::;.muye arasında bir ilişki
kurmak mümkünse de İbn Teymiye'nin tefsir yöntemi kendi bütünlügü içinde tamamen farklıdır. Zira
İbn Teymiye'nin Kur'an'ın anlaşılmasında sünnete
biçtigi rolü, Izutsu cahiliye şiirine ve onun simgeleş­
tirdigi dünya görüşüne vemiektedir. Kur'an'ı özellikle kullandıgı dilden hareketle arkaik tarzda okurnaktadır.
.
Izutsu'nun İslami gelenekle mUkayese edilmesi
gereken tezlerinden veya söylemlerinden bir digeri
de ilerlemeci tarih anlayışının izdUşümü olan "an~ degişiİn veya yenilenme"ye yaptıgı vurgudur:
"Bu kelimeler, yedinci asırda Mekke'nin tüccar
toplumunun dar çerçevesinde kullanılmamışsa bile
en azından Arabistan'daki bazı dini çevı:elerde kullanılmaktaydı. Fakat bunlar farklı kavramsal sistemlere
aittiler. İslam bunlan bir araya getirdi ve tamamen
yeni ve dah& öncedeA bilirımeyen kavramsal bir ağ­
da birleştirdi. Söz konusu kavramsal düzenekteki .de- .
gişiklik ahlaki ve dini kavramaların yeniden yapılan­
masını dogurdu. Bu da Arapların alem ve insan
hakkındaki dUşüncelerini kökten degiştirdi... Arap
tarihinde ilk defa monoteist ve theocentric bir sistem
kurulmuştu ... "37
Izutsu'nun söyleminden
şunlar anlaşılabilir:
34 İbn Teymiye, Meanau'I-Feteva (Mukaddlmeta't-Tefsir), Mal!rib ts.,
xm, 363.
35 Yıldırun, Suat, Peygamberimizin Kuran'ı Tefsiri, İstanbul 1983, s.
61-62.
36 Bu konuda mukayese için bk. Dumlu, Ömer, İbn Teymiye ve
Konulu Tefsir,lzmir 1999.
37 Izutsu, God and Man in the Koran, s. 13, 15.
Kur'an, Arapça olarak vahyedilmiş bir metindir. Arapça her şeyden önce bir toplum tarafından konuşulan ve Kur'an'ın tenzilini öneeleyen bir dildir. Kur'an,
Arap dilini, onun taşıdıgı dünya görüşünü veya
dilsel gerçekligi tekrar etmek iÇin degil, yeni bir anlam
dünyası inşa etmek için gelmiştir. Wittgenstein'ın
meşhur deyimiyle Kur'an farklı bir "dil oyunu" sergilemiş, Arapça kelimeleri yeni baglamlar ve ilişkiler
agı içine aktararak farklı bir anlam birligini meydana
getirmiştir. Buna göre, Kur~an'ın Arapça vahyi, bir
şeyin yeniden bildirilmesinin ötesinde, bir dilin yeni
bir. anlam alanına, aynı zamanda bu dilin içinde
bulurıan toplumunda yeni bir anlam, gerçeklik ve
davr.illış alanına transferi derriektir.38 Şüphesiz dildeki genişleme, dini, mecazi aktarımlarla gelen yeni
yapılar, dilin smırb sözün ise sınırsızlıf1ınm bir neticesidJr.39 Zira dil birdir, tekdir, oysa söz, konuşan birey
sayısıyla ilgili oldugundan sınırsızdır. Kişi dil dizgesini, sözcüklerini değiştiremez, ama bu aracı yeteneğine, becerilerine göre istediği gibi yeniden biçimlendirir yeni anlarnlar üretir ve iletisini surımayı
başanr.40
Bu konu fıkıh usulünde, din dilinin kavramlan
yani "şer:r isimler" bahsinde ele alınmaktadır ki
Arnidi'nin de kaydettigi üzere bu konuda üç yaklaşım
vardır. Şer'! anlamın referans çerçevesi bağlamında
alimler vurgu ve detaylardaki farklılığa ragmen, etimolojiyi dışanda bırakmışlar, merkezde daima dini
Kullanıma yer vermişlerdir. Şöyle :ki, mu'tezile,
harici!er, İbn Hazm ve İbn Teymiye gibi bir kısım
fukahaya göre, şer'i anlam kazanan bir kelime/isim,
lüğavi/vaz'i anlamın dışına çıknuş ve yeni, ~ ına­
nalar kazanmıştır.
İkinci olarak, Fahrudddin er-Razi ve İmam Gazali
meseleyi, "Bu tür kelimelerin dini anlarnlar
kazandıgı inkar edilemez, İslam'ın bu lafızlann
anlamlan üzerindeki tasariufu açıkbr. Ancak bütün
bütün bu isimlerio dilden soyutlandıgını söylemek de
doğru degildir" şeklinde izah etmişlerdir. 41
Bir diğer görüş ise, Ebu Bekr Bakıllaru'ye aittir.
O, şer'i isimleri mecaz kapsamında değerlendirmek­
tedir. Bakıllant, dilsel anlamların önemine vurgu
yapmış, şer't isimlerio lugavi anlamlanndan soyut38 Tatar.' Burhanettin, "ToshUıiko lzutsu'nun Kur'an Semantil!l Üze.
rine Çalışmalarının Kur'an Hermenötil!ine Katkısı", Oryantalizmi
Yeniden Okumak: &bela Islam Çalışmalan Sempozyumu, 11-12
Mayıs 2002, Adapazarı, O.I.B. Yay., Ankara 2003, s. 220;
Soykan, Ömer Naci, Felsefe ve Dil, Kabala yay. ts., s. 91.
39 Suyutr, Ce.laluddin, eJ.MOzhir li uiWJli'l-lul)a ve envaıha, Darü
ihyai'l-kütObi'l·arabiyye, ı, 4041, 369.
40 Kıran, Ayşe, "OiJ/Söı; Anlam/Sözcük", K\D''an ve DU -OilbUim ve
Hermenötik Sernpozyumu, 17-18 Mayıs 2001, Van, s. 8,9,17.
41 Gazali, Ebu HAmid, eJ.Musııısf! min İlıni'l·Us\ıl, Beyrut 1997, n,
15-18; Amldi, el-İiıkam, Beynıt 1986,1, 62; lbn Hazm, el-Fas! fi'lmilet ve'l·ehvai ve'n-nihaJ, Beyrut 1986, m, 205,222; Ali
Hasebullah, UsOIO't-Teşri'i'J.JsiAmi, Kahire, 1997; s. 178, 180.
101
YUNUS EKiN -·--:-·Janmadıguu zikreder.. Mevcut yeni delalet ' tarzının
mecazi oldugunu aksi takdirde "Kur'an'ın Arap,ç a
tenzili" olgusuyla çelişilece~ dile · getinnişt:ir. Bu
çekineeye katılmadıguruzı beUrbnek isterii. Zira şer'i
anlamlar· tıpkı Arapçadaki örfi anlamların oluşum
süreciilde oldui1U gibi, zaman içinde, yirmi küsur
yılda, tekrarlarla, icmal, tafsil, takyid, tahsis ilişkisi
içersinde ve sürınetin tebyiniyle oluşmuştur. Her üç
görüşlin de birleşti~ nokta, dinin bu lafızlara yeni
çnlamlar yükledi~ gerçe~dir.
İlk bakışta Izutsu'nun yukandaki söylemi, birinci
görüş ile paralel görUnrnektedir. Ancak Izutsu'nun
bu yaklaşımı göründüğü kadar masum de~ ve O'nun
çok önem verdiği nesneilikle bağdaşmarnaktadır,
Zira Izutsu'nun İslam öncesi Arap inanç-tefekkür
dünyasıyla ve tarihiyle ilgili tasavvurunda, ne Hud ve
Salih peygaqıbere, ne de İbrahim ve özellikle İsmail
peygambere dayanan tevhid gelenegine yer yoktur.
Bu konuda objektif olarak konuşturrnayı düşündüğü
Kur'an'ın, ilgili ayetlerini de ısrarla ihmal etmektedir.
Esas anlarnın tespitinde, lügat anlamına verdiği
önem ve izafi anlamın mecaz ile ilişkisi göz' önUnde
bulund~dugunda Bakıllani'nin yaklaşımİyla daha
çok örtüşen tarafları olduğu söylenebilir.
Aynca Izutsu, iılsanlann ye~i bir ~am alanına
transferini bizim açıkladığımız tarzda mı anlamakta
ve eserlerine yansıtmaktadır? Gelecek başlıklarda
değineceğimiz gibi, Izutsu, Kur'an semantiğini, karşıDık üzerine inşa etmekte ve İslam vahyini, tez, antitez ve sentez diyalekti~ içinde oluşmuş bir metin
olarak görmektedir. Şöyle ki ona göre Cahiliye dilnya görüşü tez, Kur'an ise onunla çatışan antitez, bu
gerilim içinde ortaya çıkan Kur'an semanti~ ise, bir
sentez hüviyetindedir. Halbuki İslam, kendinden önceki dUnya görüşünü merkeze alan bir antitez veya .
onların daha mükemmel bir formu de~dir.' İnkarı
muhal bir gerçek ve vakıadır ki, söz konusu inkılap
ve yeni biİ' anlam ve gerçeklik alanına geçiş, yirmi Uç
yıllık bir süreçte ayetlerin peyderpey tenzili ve Resul-i Ekrem'in tebliğ, tebyin ve temsiliyle -Kur'an'ın
ifadesiyle- "elinin tamamlanması" şeklinde ileriye
dönük olarak ve varoluşsal biçimde gerçekleşmiştir.
Bu bağlamda hemen belirtelim ki, sadece dilsel
verilerle, Kur'an kelimelerinin anlamı belirlenemez.
Bu durum geleneğimizde daha ilk dönemlerden
itibaren seslendirilen bir itiraz olmuş, .Kur'an'ın zengin anlam dünyasını aÇıklamak için sadece şüre ve
Bedevi Arap'ın anlam dünyasına başvurmanın sakın­
calarına. işaret edilmiştir.42 Tabürr döneminde dilciler ile fakihler arasında ciddi görüş ayniıkiarı ·baş
göstermiş sonunda fukaha, cahiliye şiirinin açıklayıcr
gücünü ve tefsirdeki önemini abartanları "Siz böyle
yapmakla şüri, Kur'an'maslı (temel ölçüsü) durumuna
42 Suyull, el-ltkan fi Ulumi'I-Kur'an, Dımeşk 1993, 1, 382. •
102
getirdiniz.:' diye eleştirmişlerdir.43 Zira etimolojiye
dayalı bir anlama, Kur'an'ı, kendinden önce ve kendi
dışında var olan .bir dilin kural ve imkanları açısından
ele almaktır. Böylece ilahi kelamın ne söyledi~ göz
ardı edilirken, nasıl söylediğiyle ilgilenilmiş demektir.
·· Genelde her bilimsel çalışmanın takip ettiği bir
yöntemi ve ulaşmak istedi~ amacı vardır ki bu iki
husus onun doğru anlaşılmasında göz ardı
edilmemesi gereken, öze ait unsurlardandır. Izutsu
çalışmalarının özgürılüğUnü ve diğer yaklaşınılardan
farkını ise şöyle ifade etmektedir:
·
"Benim bu kitapta ilgilendiğirn husus, bu ve benzeri girişimlerden tamarnı ile· farklı bir qzelliktedir.
Farkın başlıca nedeni, Kur'ani verilere, tatbik edece~ analiz yönteminde yatıyor ki, bu yöntem ·
Kur'an'ın kendi kavrarnlarını izah etmesini ve kendi
adına konuşmasını sa~lamaktır. Bir başka soyteyişle
benim araştırmarnın nüvesini malzemeden ziyade o
malzerneye uygulanan linguistik analiz yöntemi; bu
araştırmanın Kur'an'ın, davrarıış ve kişilik sahasında
değer yargısı ihtiva eden kelimelerinin semantik
(anlam) yapısının tahliline teşebbüste bağlı kaldığı o
belirli görüş açısı teşkil etmektedir."44 . . .
Kendince orijinal ve diğer girişirnlei"clen farklı
olan yöntemini kritik etmeden önce, Izutsu'nun
Kur'an'ı nasıl tariırnladığı, "Kur'an nedir" sorusi.ına
verdi~ cevap bilinmelidir.
·
Kur'an karşırnızda anlambekleyen, kendisini anlamlı kılan yapıları barındıran bir metin, herhangi bir
kitap veya bir ·nesne mahiyetindedir. Bu anlaYışı
eleştiren Halis Albayrak, Kur'an'ı karşımızda aniaşıl­
mayı bekleyen bir nesne gibi algılamaYı ve bu tarz
anlama çabalarını hatalı ve netic~iz · olarak nitelemekte, Kur'an'ı, Allah'ın belli bir tarihte peygiınıberi
ile birlikte bir toplumu bir yerden alıp başka bir
anlam dünyasına taşıma olarak tarif etmektedir.45
Aynca keşfedilmesi gereken Kur'an'daki yapılar,
semantik alanlar ve ilişkiler sistemi bu yöntem açısın­
dan bizlere verilmiş değildir, bilakis kurulmuş veya
kurgulanmış bir mahlyet arz etmektedir. Bundan
dolayı bir metinle karşı karşıya gelen bir okuyucunun
kendisine müracaat ederek anlamaya çalıştığı yapıyı,
keşif mi ettiği, yoksa kendisinin mi kurguladığı sorusu ortaya çıkmaktadır. Zaten Izutsu da anahtar kelimelerin seçimindeki -sistemini bunun üzerine inşa
etmektedir- öznelliği kendisi de itiraf etmektedir.
Halbuki Kur' an, Müslii.maların hayatında~ araş­
brılan bir nesne de~, kendisi ile dindarlığını "okuma" ve "dinleme" ilişkisi içinde sürdürdüğü bir hitapIzutsu'nun
tanırnında,
landırılmayı, keşfedilrneyi
43 Bulaç, Ali, Kutsala, Tarihe~ Hayata Dönllş,lstanbul İ995, s. 113.
44 lzutsu, Kur'an'da Oin1 ve Ahiald Kavramlar, 18. .
45 Albayrak, Halis, "Müzakereler (lll)", s. 141, 2. Kuran Sempozyumu,
4-5 Kasım 1995, Bilgi Vakfı Yayınlan, Ankara 1996.
T. IZUTSU~NUN KUR'AN SEMANTİGİ ~ALlŞMALAR! ÜZERİNE BİR DEGERLENDİRME
tır..Kurcı'n,· MüsiUmcinlıW.O varoluşunu önceler. O'nun
anlaşıiması
ile varlıklanru devarn etti.rirler. Kısaca
Kur'an sadece bir bilgi kayna~ de~il bunun ötesinde
bir varlık kayı1a~dır.46 Kur'an'ın varlık kayria~ olımı"­
sı kısaca O'nun nüzulü ve tebli~ ile yeni bir dünyanın
ortaya-çunasına esas teşkil etmesi demektir.·
lzi.ıtsy'nun
S emantik Analizlerine Eleştirel
·
Her kültürün sistemi, Allah, insan ve evren ile
Bir
Bakış
ilgili .~vvuru ve realitede bu üçlüyle kurdu!!u
ilişkiye göre belirlenir. 47 Bu ilkeden hareketle, lzutsu
Kur'an'ın semantik sistemini yahut dünya görüşünü
tespite yönelirken- Kur'an'ın Allah, evren ve insan
t:asavvuruna ve kendi aralarında var olan ilişkiyi
çözümlerneye yönelmektedir. ·Bu sebeple Kur'an
semantiği olarak da isimlendirilebilece~i belirtti~
eserine "Kur'an'da Allah ve İnsan" ismini vermesi
anlamlı ve yapısalcı bir perspektifin yansımasıdır.
Nitekim Izutsu'nun, Kur'an semaptiği çalış­
malanyla hedeflediği de Kur'an'ın dünya görüşünü
ve düşünce sistemini di~er sistemlerden ayıran ona
özgünlü~ü kazandıran modeli ve yapıyı tespit
etmektir. Zira bu yapı, Kur'an'daki bütün semantik
alaniann ve sistemlerin üzerine kunıldu!!tJ ve anlam
kazandıklan bir olgudur. lzutsu semantik çalış­
malarındaki amacını şu şekilde ifade etmektedir:
"Zikre de~er her sisteinin irışa edildiği bir modeli
(pattem) vardır. Kur'an'ın bütün fikir sistemi de
Kur'an düşüncesine özgü bir yapı üzerine kurulmuştur
ki bu..yapı, Kur'an düşünce sistemini gerek İslami, gerekse gayri İslami di~er bütün düşünce sistemlerinden
ayınr. Bu tür çalışmaların öncülerind~n Edward
Sapir'in ifadesiyle "her sistemin bir ana planı, belli bir
modeli'vardır." Bu ana planı, Sapir'in isimlendirmesiyle "yapısal dehayı" bulup çıkarmak, Kur'an metnine eğilrnek isteyen ve semantiği kültürel bir bilim
kabul eden semantikçinin hedefi olmalıdır. "48
Kur'an'ın semantik dünya görüşünü belirleyen
söz konusu yapı veya sistemi keşfetmek maksadıyla
Izutsu, Kur'an 'vokabdlerine içinde barındırdı~ı
semantik alanlara yönelik eşzamanlı analizlerini
Kur'an öncesi düşünce sistemlerine de yöneltmektedir. Akabinde ise, söz konusu senkronik analizlerini
üst üste koyarak diycllironik semantik çalışmalann~
dönüştürmekte, tarihsel ve modem semantik yöntemlerini kullanmak suretiyle analizlerini neticelendirmektedir. Bu nedenle, erken dönem Arap vokabülerinde üç farklı semantik yÜzey (alan) görmektedir. Birincisi, Kur'an öncesi (cahiliye) dönem kelime
46 GörgOn, Tahsin, Anlam ve Yoıum,lstanbu12003, s. 126.
47 ei-Cabiıi', M. Abid, Anıp-lsı!m Akbnın Oluşumu (tre. Ihrahim
Akbaba) Istanbul 2000, s. 18.
48 Izutsu, God and Man, s. 35.
sistemidir. Bu sistemde bedevi, ticaret ekonomisi ve
Yahu~Hristiyan kelime hazinesinden müteşekkil üç
farklı dünya görüşü bulunmaktadır. İkincisi Kur'an
vokabülerisidir. Üçüncüsü ise, Kur'an sonrası özellikle de Abbas! dönemi kelime sistemidir.491zutsu özelUkle Kur'an düşünce sisteminin belirlenmesinde İslam
öncesi dile ve simgeleştirdi~i dünya görüşüne daima
abfta bulunmakta, hatta Kur'an öncesi cahiliye tqplumunun kültür ve şiirine yönelik açıklamalar içinde,
- Kur'an'ın semantik alanlarını ve anlam dünyasını bazen bo~aktadır. Arap toplumunun dlışünce dünyasına ve şiire fazlaca yer vermesinin, kitabın gayesiyle
örtüşmeyen pek çok meseleyi kitaba taşıdıW-ndan
bizzat kendisi şikayet ·etmekte ve bunu metodik bir
netice olarak görerek k~ndince izah etmektedir.so
lzutsu'nun esas anlama · atfettiği önem ve yükledi~i mana hatırlandı~da mesele daha· iyi anlaşıla­
caktır. Kur'an kelimelerinin esas anlamiarKlı
barındıran Kur'an öncesi Arap diline gelince, üç
semantik sistemin bileşkesidir. Bunlar, sırasıyla, saf
bedevi kelime hazinesr ki eski tipik göçebe dünya
görüşünü yansıtır. İkinci olarak ~irincisiyle yakından
ilgili ve onun üzerine kurulu ondan ayrı bir ruh
Mekke tüccarlanna özgü dil alanıdır.
ÜçOncüsü ise, Arabistan'da yaşayan Yahudi ve Hıis­
tiyan vokabüleridir. lzutsu zikredilen görüşleri
çerçevesinde İslam öncesi toplumdaki Allah inancını
tevhid içerikli ve öldükten sonraki hayatla ilgili
anlattmlann kaynağının Yahudi ve Hristiyan dini
geleneği, hatta söz konusu geleneği, Ukel çok tanncı
Arapların soyut ve tek olan Allah fikrine sahip oluş
sürecini ve evrimini hazırladı~ ifade etmektedir.SI
Bu ve benzeri görüşleri sebebiyle, Süleyman Ateş
tarafından, çevirisini yaptı~ı eserin dipnotlarında
haklı olarak eleştirilir.
taşıyan
lzutsu, Hz. İbrahim'in takipçileri olarak hep
Yahudileri ve Hristiyanlan görür. Israrla Hz.
İbrahim'in İsmail ile irtibabnı ve ilgili anıatırrlıan,
-Süleyman Ateş'in belirtti~! üzere- lzutsu, kendisiyle
çelişmek pahasına görmezlikten gelmektedir.52
Kur'an'daki "ümmeten vasaten" (Bakara, 143) ve
"hayra ümmetin" (Alü İrnran, 110) terimlerinin izahı
sadedinde söyledikleri de hayli ilginçtir: Kur'an'a
göre, İslam öncesi süreçte Ehl-i Kitap bozulmuş,
~9 lzutsu, God and Man in the Koran, 39; lzutsu'nwı Kur'an sonrası
sernanlik sistemi özeDilde Abbasi dönemi wrgusu ıOzerinde durmakta fayda vardır. Şöyleki bu yakla.şun içerisinde yadsınamaya­
cak kadar tipik bir oryantalist söylemi banndıımaktadır. Öz.eUe
belirtecek olursak söz konusu yaklaşıma göre Isıarnı iliinıer_ ve
gelenek esas itibariyle bu dönemde kemikleşmiş, bu nedenle de
Islami literatOrde anlablan din, Hz. Peygamber ve sahabenin temsU
ettıgi orijinal IslAm de!!il, bilaids Abbasi döneminde yaşayan uleınarun kurguladı§ı bir yorumdan ibarettir.
SO Izutsu; a.g.e., s. 36.
Slizutsu, a.g.e., s. 91,97.
52 S. Ateş'in eleştirileri için bk. lzutsu, Kur'an'da Allah ·ve Insan (tre.
Saleyınan Ateş), Yeni Ufuklar Neşriyat, s. 13l'deki dipnot.
103
/
YUNUSEKIN
Allah'ın kendilerine vahy etmiş oldugu hakikati bilerek tahrif etmişler işlerine gelmeyen bir kısmını terk
etmiş yahut gizlemişler. Kısaca İbrahim'in temsil
ettiği tek tanncı hanif din bir çeşit imansızlıga kay-
mışt.53 Izutsu'nun bu ifadelerinden şurılan ima ettigi
söylenebilir: O'na göre Haniflik, Ehl-i Kitabın ilk dönemdeki sahi.h inancıdır ve Arap toplumundaki Hz.
Hud, Salih ve özellikle İsmail'den (a.s.) tevaiüs ed.Uen
tevhid geleneğinin Haniilik'le bir ilişkisi yok gibidir.
Izutsu'nun Kur'an semantigi çalışmalarının
anlaşılmasında, vokabüler, semantik alan, anahtar
kelime, odak kelime gibi kavramiann iZahı ve yöntemindeki konumlan önemlidir. O'na göre dU, içinde
değişik semantik sistemleri ve vokabüleri barındıran
çok büyük bir sistemdir. Kur'an, Arapça vahy
edUrnek suretiyle, o dilden aldıgı kelimelerden kendi
kelime hazinesini (vokabüler) oluşturmuştur. ~u
büyük semantik sistem içinde, alt sistemler ve
· semantik alarılar bulunur. Mozaik bir yüzeydeki
parçalann ilişkisine benzeyen ve birbirlerinden '
bağımsız olmayan bu kavramsal kategoriler birbirlerini tamamladıklan gibi aynı zamanda sı.ı:urlarlar.
Her semantik alanı yöneten ve onu beli~leyen
· anahtar terimler vardır ki burılann Kur'an'ın dünya
görüşünün teşekkülünde önemli rolleri vardır. İman,
nebi, vahiy terimleri .gibi. İşte bu semantik hiyerarşi
ve kavramsal ulamlann zirvesinde ise, bütün semantik sistemlerle ilgisi olan, onlann anlamsal değerini
-belirleyen ve orıları temsil eden odak kelimeler
Vardır. Odak kelime sayılıdır. Allah kelimesi gibi.
Izutsu'ya göre Kur'an vokabülerindeki büyük küçük
semantik alanlardan meydana gelen Şey, işte bu
semantik strüktür veya Kur'an'ın dünya görüşüdür.
Kur'an'ın dünya görüşünü kavramak. ise, Kur'an'daki
semantik alarılan yahut anahtar terimleri, onlann
birlikteliginden oluşan odak kelimeyi ve burılann
ilişkilerinden meydana gelen yapıyı tespit etmekle
mümkündür. 54 Bu metodik . çerçeveye göre,
Kt.ir'an'ın arılam örgüsü Izutsu'ya göre şöyledir:
"Kur'an'ın dünya görüşü temelde theocentric'tir;
yani varlık merkezinde Allah vardır. Allah imajı
kitabın tümüne nüfuz etmiştir ve hiçbİr şey onun bilgiŞini ve takdirini aşamaz. Sernantık olarak bu, şu
demektir: Genel olarak Kur'an'daki hiçbir ana
kavram kolaylıkla Allah kavramından bağımsız olarak var olamaz ve insan ahlakı sahasında, O'nun her .
bir anahtar kavramı, ancak ilahı vasfın soluk bir yansıması yahut, son derece eksik bir taklididir. Yahut
da ilahi fiilierin icap et!irdiği belirli bir tepkidir. "55
Izutsu, Kur'an'ın dünya . götilşü theocenbictir
gibi, cahliye~ dütıya gö~şünü ise, homo-
dediği
53 lzutsu, a.g.e., s. 80.
54 Izutsu, a.g.e., s. 24-31.
55 lzutsu, Dini ve Ahlaki Kavramlar, s. 38; God and Man~ s. 3ı.
104
cenbic (insan merkezli) olarak nitelemektedir.56
·Kanaatimizce, İslam'ın dünya görüşü, tevhid· merkezli, cahiliyenin ki ise, şirk eksenlidir. Yukandaki
ifadelerin, kavramsal bir vahdet-i wcudu çagnŞtırdıgı
söylenebilir. Tıpkı mistik tecrübede oldugu gibi, bu
yöntemin zaaft, Izutsu'nun da itiraf etmekle beraber
savunduğu,· anahtar yahut odak kelimeleri.nİ11 seçilişinde ve tespitindeki keyfilik ve indilik meselesidir.
Semantikçi sübjektif analizlerinin neticesinde elde
ettiği anahtar ve. odak kelimelerden yola çıkarak
" Kur'an'ın dünya görüşü, daha doğrusu Allah'ın
muradı budur" demektedir.
Izutsu'nun Kur'an kelimelerinin siyaklara veya
ilişki içinde bulunduğu semantik alanlara göre anlam
kazanması ve yukandaki benzeri düşünceleri Kur'an
ilimlerinden "ei-VucOh ve'n-Nezair" bahsiyle paralellik arz etmektedir. Doğrusu sübjektiviteyle malül Olmakla beraber, önemli ve faydalıdır. Nitekim IzUtsu'nun bu yaklaşımı Kur'an kavramlan hakkındaki
semantik çalışmalarda hep örnek alınmışbr. Aynca
mevcut öznelliği aşma adına, bizim lzutsu'ya nispetle avantajlanmız ve arblanmız vardır. Sürınet yahut
arnel-i mütevares dediğimiz bir referansımız vardır ki
yorum kargaşasına ve indilige karşı vazgeçilmez bir
çıkış noktasıdır. Nitekim Hz Ali, hancilerle konuşup
orılan ikna etmesi için gönderdiği İbn Abbas'a:
"Kur'an (zOwcOhtur) farklı şekilde yoflllll}anabUir,
siyaklara göre değişen anlamlan vardır: Onlarla
sürıneti delU göstererek konuş"57 tavsiyesinde bulunmuştur. Izutsu ise, sürıneti meydana getiren hadisleri
Kur'an sonrası düşünce sistemi çerçevesinde deger·
lendirmekte, Kur'an semantigine yönelik analizlerinde sürınetten ziyade esas anlamın tesbiti için,
İslam öncesi dünya ·görüşüne, onun kodlandıgı dile
yönelik kıyaslamalara yer vermektedir.
Kur'an semantiğiyle ilgili analizlerinin neticesinde Izutsu, "Kur'an'ın semantik dünyası kavramsal karşıtlık prensibi üzerine kuruludur"58 sonucuna
ulaşmakta ve söz konusu semantik omurganın köşe
taşı mesabesindeki önemli kavram!ial zıtlıklara ve
bunlann etrafında şekillenen semantik aianlara işaret
etmektedir. Izutsu';"ön yargılardan uzak ve objektif
bir semantikçi olarak Kur'an'ı okuduğunda, Kur'an
semantiği ve düşüncesini birbirine zıt birçok fikirterin
üzerinde kurulduğu· bir sistem ve büyük bir ruhi
gerginlik havasının hakim olduğu bir dünya içinde
hissettiğini belirtmektedir. Bu zıtlık veya karşıtlık
kurulu sistemde, d~ma iki kutup. vardır ve semantik
olarak bu kutuplara odak kelimeler ismini vermektedir. Bu çerçevede Izutsu'nun tespit ettiği başlıca
56 lzıitsu, God and Man in the Koran, s. 76.
57 Suyuli, CelaiOddin, eJ.Iktırah fi ilmi usuli'n-nahv, Kahire 1976, n,
142; M. Ebu Zehra, islam'da Siyasi ve ltikadi Mezhepler Tarihi {tre.
Hasan Karakaya/Kerim Aytekin), s. 79, Istanbul 1983.
58 lzutsu, a.g.e., s. 74.
.
T. ~u·~ KUR'AN SEMANftGt ÇALIŞMALARI ÜZERİNE BlR_DECERLE~miRME
odak kavrarnlar ve zıtlıklar şunlardır: · ·.
Birincisi, Allah ve insan odak kavramlan ve ilgili
semantik alanlardaki karşıtlıklaı:. İkinci _büyük karşıt
semantik alan .ise, görülen ve görülmeyen alem ·
fikridir. Izutsu'ya göre.Kur'an, insanların ycişadı!;tı bu
dünyayı "alemü'l-ğayb" ve "alemü'ş-şehade" şek­
linde ikiye ayırmakta bunlann bütün varlık
dünicısının iki şekli ·ve mezkur ilahi komedyanın
oynandı!;tı esas sahne olarak tarif etmektedir: Bir
diger önemli iki kutup dünya ve ahiret terimleridir.
Tabii olarak mezkur karşıtlıklan ve ikili kutUplan alt
semantik alanlar takip etmiştir. Bunlar arasında
iman:küfür, · tasdik-tekzib, cenn~t-cehennem gibi
anahtar terimler zikredilebi!ir.59
Bahsedilen semantik zıtlıkl(lf irdelendiginde,
konular derinlemesine analiz edildiginde Izutsu'nun
analizleri daha netleşecektir. Sözgelimi· "alemü'lgayb" ve "alemü'ş-şehade" karşıtlı!;tı hususunda,
insan-ğayb ilişkisini ariz ve amik olarak inceleyen
Halis Albayrak, Izutsu'ya şu eleştirileri yöneltmektedir: "lzutsu, "a.Jemü'l-ğayb" ve "a.Jemü'ş-şehade"
tabirlerini Kur'ani bir tabir olarak vermektedir. Oysa
Kur'an'da böyle bir tabir bulunmamaktadır... Kur'an
çerçevesinde gaybla ilgili vardı!;tımız kayda deger
önemli bir sı:muç, gaybın, özellikle bir alanın adı
olmaktan ziyade, insanın evrendeki duruşuna, konumuna ve durumuna ilişkin .bir olgu oldugudur. Bu ·
yüzden Kur'an "gayb"a alem dememiştir. Kur;an'da,
gayb alemi ve şehadet alemi terimleri yer almaz."60
Izutsu gayb ve şehadet alemini tasvir ettiği şemada
-ki bir anlatım tarzı olarak sıklıkla şernalara müracaat
eder- Allah, gayb kısJ'!lının zirvesinde yer almaktadır.
Diğer önemli odak· kelimeler yahut semantik
karşıtlık ise, dünya ve ahiret ikilemidir. Analizleri
inceleı'idiginde görülmüştür ki, tıpkı yukanda oldugu
gibi yine derinlikten uzak ve hatalıdır; hatta Hristiyan
teolojisinin etkisinde şekillenmiştir. Şöyle ki:
Tamamen farklı bir baloş açısından insanın
bu aleme bir bütün qlarak dünya adı verilmiştir. Uteral olarak "alçak" ya da "yalon" manası­
na gelir. Kur'an yalın bir şekildeki dünya kelimesi
yerine genellikle "el-hayatü'd-dünya" (alçak yaşantı)
teı:kibini kullanır .._.61
·
yaşadıgı
Izutsu dünya kelimesini insaniann üzerinde
mekan yahut alem olarak tanımlamakta,
Kur'ani tabirle· "arz" kelimesiyle kanştırmakta ve
dünyayı alçak sUfli yaŞam alemi olarak adlandırmak­
tadır. Dünya kelimesinin lügat anlamala~dan
"yalon olan" manasının yerine "alçak olan" manasını tercih etmektedir. Nedense tercih sebebi
yaşadıgı
59 1zutsu, a.g.e., s. 74-75, 83, 85, 67, 136,94.
60 Albayrak, Halis, Kur'an'da lnsan-Gayb l!işkist,lstanbul1993, s. 159.
61 lzutsu, a.g.e., s. 85.
·
üzerinde durmamaktadır. Ancak ilerleyen satırlarda
bizim de zikredecegimiz gibi bu tercih tamamen bilinçlidir. Bu kozmolojik -yaklaşımla dünya, oluş
(sudur) merhalelerinin en alt tabakasında yer almakta ve kötülenmektedir. Bu tür bir anlamiandırma
Kur'an'ın dünya tanımından ziyade, İslam filC:
zoflannın ve sClfl geleneğin özellikle işrakilik alomını · çağnştırmaktadır. Kanaatimizce, Hristiyanlığın
dünya algılayışını yansıtmaktadır. Şöyle ki, lzutsu iki
büyük semantik kutbu temsil eden Allah ve insan
arasındaki ilişkiyi anlatırken eserinde tekrarla "İlahi
komedya" terin:üni kullanmakta, yine .söz konusu
karşılıklı ilişkinin gerçekleştigi sahneye de "dünya
alemi" ismini vermektedir ki bu tarz yaklaşım
Hristiyan teolojisinin kozmoloji anlayışıdır.
Izutsu, "Kur'an, çogu kez 'el-hayatü'd-dünya'
(alçak yaşantı) tabirini kullanır" demekle, adeta 'hayat' kelimesini 'dünya' kelimesine ilişmiş, tali bir unsur gibi göstermektedir. Halbuki durum tam aksidir.
· Kur'an'da "dünya" kelimesi, "hayat" kelimesiyle birlikte ve onun sıfatı olarak geçmektedir.62 Nadiren de
Kur'an'ın veciz anlatımının geregi olarak ve muhataplan tarafından asıl niteledigi dünya kelimesiyle
birlikte düşünüleceginden hareketle mevsufsuz, yalın
olarak kullanılm~adır. Maalesef burada dünya
kelimesi, arz kelimesiyle kanştınlmaktadır.63
Kur'an ayetlerinde geçen, dünya hayatı, nimetleri, zenginlik ve evlat gibi şeylerle ilgili inenfi
anlatırnlara deginmekte fayda vardır. İlgili pasajlardaki menfi anlatım, bizzat dünyayı, mal ve mülkü
hedef almış bir zernınediş değildir. Zaten İslam'da
"eşyada asıl olan ibahadır" ilkesi geçerlidir. ·İlhami
Güler'in yerinde tespitiyle ayetlerde ve hadislerde
reSmedilen İslami bakış açısı, dünyayı, serveti, malı
asla olumsuzlamıyor. Bilakis insanın onlarla olan iliş­
ki biçimini ve mesafe bilincini sorgulamaktadır. 64
Izutsu,
Kur'aı:ı'daki dünyanın
süfli hayat(!) oldu-
gu düşün~~inin Islam öncesi Araplarda da görüldügünü, ve Umeyye ibn Ebi's-Salt'ın şiirlerinde geçtiği­
ni zikretmekte, akabinde ise, tipik oryantalist söylemi ve mantı!;tı işletmektedir. Ona göre zikredilen
"dünya'ya, süfli yaşam alemi, ahirete de ulvi yaşam
alemi olarak bakma tasavvuru" İslam öncesi putperest Arapların düşüncesi olamaz. Bilakis, olsa olsa
eski zamanlarda Arabistan'ın içinde ve etrafında yaşayan Hristiyanlara aittir ve onların Araplara · tesiriyle oluşmuştur.65 Bu tarz bir çıkarsamayla Izutsu,
62 Dünya kelimesinin etimolojisi ve Kur'an 'da kullanımı hakkında bk.
Ekin, Yuı:!us, "Donyevileşmeye Bir Çözllm Olarak lnfak Anlayışı",
Sakaıya Univeısitesi balıiyat Fakültesi Dergisi, 6 (2002), s. 77-101.
63 Uluda!!, Silleyman, "Dünya" md., DlA.
64 G~!i!r, llhami, "DQnyanın Başına Gelen
65
Dilhyevileşme·, ls!amiyat, IV (2001)/3, s. 44.
lzutsu, a.g.e., s. 86.
Derin Sapkınlık:
105
YUNUSEKİN
birçok müsteşrik gibi bahsedilen dünya tasawuruna,
referans olarak göstermektedir. .
D~ Hristiyanlığı'ru
dünyası
Burada Izutsu'nuri, "Kur'an'ın semantik
f
kavramsal zıtlık prensibi üzerine kuruludur... Kur'an
semantiği ve düşüncesi, · birbirine zıt dünyalarm
çabşbğı, büyük bir ruhi gerginlik havasının hakim
olduğıı iki kutuplu kavramsal bir sistemdir"66 mealindeki· sözleri ve yukanda içerik itibaoyla eleştirdi­
ğimiz, iki kutuplu sistem anlayışı, asıl itibaoyla iki
degerli Aristo miınbğıru yansıbnaktadır. Bu manbğın
savunduğıı aynilik, zıtlık gibi köşeli ·ilkeler Bab
düşünce sistemine hakim olduğıından, Bab insanını
· hep zıtlık içinde ve ötekine göre, kendilerini anlamlandırmaya itmiş neticede bir insan ya idealist ya da
materyalist olmak durumundadır. Eger ampirist değilseniz rasyonalistsiniz demektir. Halbuki Izutsu'nun
yakaladığı Kur'ani aniabm tekniği, Kur'an üslubu
içinde ve Arap dilinin grameri ve dil zevki çerçevesinde oluşan bedi' ilmindeki "mukabele" ve "bbak" .
sanatlanndan başkası degildir.67 "Kur'an semantiği
iki kutuplu, bir sistemdir" şeklirıde, kanaatimizce
farklı bir medeniyetin düşünsel enstrümanlanyla
Kur'an'ın anlam dokusunu izah · ebnek, her dilirı
kendine ait bir dünya görüşünü sırtİnda taşıdığını
kabul eden bir yaklaşımın temsilcisi lzutsu için herhalde isabetli bir yaklaşım olarak algılanamaz.
En azından Izutsu'nun harcadığı çabanın bir benzerini gerektirdiğini düşündü@müz Kur'an seman- . tiğine ve dünya görüşüne yönelik analitik ve kavramsal çalışmalarda bizim için çıkış noktası, Alu İmran
Suresi'ndeki (3/7) muhkem ve müteşabih ile ilgili
ayet olduğıı düşüncesindeyiz. Yine bu ayetin anlaşıl­
ması adına İslam gelenegi ve düşüncesindeki tefsir
faaliyetine ve metotlanna başvurmanın bizleri sağlık­
·lı neticelere ulaşbracağı inancındayız.
Kur'an semantiği ve dünya görüşünü tespitte
Izutsu, sünneti veya hadis-i şerifleri nasıl okumaktadır? Bu soru da başlı başına incelenmesi gereken
bir meseledir. Biz buiada onun peygamber tasavvürunu, hadisiere bakışını tasvir etmeye ve bazı hadislerin sıhhatiyle ilgili yorumlarını degerlendirmeye
gayret edeceğiz. Izutsu "ilim" kavramının art zamanlı semantik çözümlemesinde bu hususa yer verir:
"Kur'cin'da anahtar terim olarak kullanılan ilim
kelimesi, kesin ve sağlam kaynaktan alınan bilgi
anlamına gelmektedir ki o da vahiyden başkası
değildir. İlirn kelimesinin Kur'an'da kazandığı mana,
İslam kelamına da taşınmışbr. Burada tekrar semantik yapısında bir değişiklik olmamışbr. Ancak "güvenilir sağlam kaynak" kavramı genişletilmiş, Kur'an'ın
yanında peygamberin sünneti de başka bi~ gerçek
bilgi kaynağı olarak yer almıştır. Neticede bu yeni
66 lzutsu, a.g.~.• s. 74.
67 el·Haşiml, Ahmed, Cevahinı'l·beltıga,lstanbull984,Jö· 366-367.
106
durum sistemdeki bütün güç dengelerini değiştir­
miştir. Aynca biz burada küçUk bir ilgi ve vurgu kayması da gözlemliyoruz. Bu da hadisin beşeri bir kaynak olduğıı halde insan üstü kaynak gibi sağlam
kabul edilmesidir."68
·
· Bu ifadelerden anlaşılmaktadır ki Izutsu, hadisleri
Kur'an'ın dünya görüşünü meydana getiren iki
temel kaynaktan biri olarak değil, Kur'an sonrası
İslami .disiplinler tarafından üretilmiş bir kaynak
olarak görmektedir. Özellikle hadisleri, Kur'an sonrası düşünce sisteminin tespitinde kullanmakta<;lır.
Izutsu kitap ve sünneti art zamanlı okumakta, her iki
alan arasında bir değişim ve farWılaşmanın olduğunu
varsaymaktadır.
lzutsu'nun bazı hadislerin sıhhatiyle ilgili değer­
lendirmelerine ve, kullandığı yönteme dikkat çekmek
isteriz. Birincisi: Tırmizi'yi referans vererek kaydettiği "Kim Kur'anı ilimsizce re'yi ile tefsir ederse kafir
olmuştur." manasındaki hadisdir.69 Ona göre bu •
hadis, hancilerle başlayan tekfir olgusuyla ve o
günkü toplumun iman arılayışıyla ilişkilidir ve mevzu
olduğıı apaçıkbr.70 Yine Buhaıi'nin "bed'ü'l-vahy"
babında kaydettiği hadiste geçen Varaka i~n
Nevfet'in Peygamberimizin gördükleriyle ilgili olarak
söylediği "Bu Allah'ın Musa'ya indirdiği namustur."
sözünden hareketle söz konusu hadisi71 değer. lendirmesi de ilginçtir: ''Şu hadisin sıhhatinden
şüphe ebnek için bir sebep yoktur. Aksine burada
Kur'an'ın çok kullandığı Tevrat (Torah) yerine
namus kelimesinirı kullanılması hadisin sağlamliğıru
teyit eder. Zira "namus" Kur'an'a ait bir kelime
değildir. Hikayenin etrafinda döndüğü namus
kelimesi Yunanca'da, İbranice Tora'run"tam karşılığı
olan nomos (kanun) kelirnesidir."72
İslam'ın beş esası
fikrinin
dayandığı meşhur
hadis-i şerife, Izutsu'nun yaklaşımını da burada
zikretmekte fayda vardır: "İslam kelamcılığının ilk
döneminde İslam'ın beş erkanının yani beş esaslı
maddenin nihai şekli ile belirlenişi gerçekte mühirn
bir olaydı. Söz· konusu anlayış bir hadis şeklinde
kristalize olmuştur.. "73 Izutsu bu sözleriyle Isıarn beş
şey üzerine bina ~diıriuştir hadisini ilk dönem kelamcılann iman ve İslam tanımlannın ve ikisi arasındaki
68 lzutsu, a .g.e., s. 62.
69 1zutsu, a.g.e., s. 55,
lzutsu'nun kaydetıiginden farklı olarak
nnnlzi'de hadisin son kısmındaki "fekad kefeıa", ifadesi yokıur.
Bilaids bir rivayette "fe'l-yetebewe' mak'adehiı mine'n•nftr"
di!jerinde ise "fe ahtae", ifadesi yer alır. Dolayısıyla Izutsu'nun
dOşO.ncesini desteklememeld.edir ve lzutsu, iklibas yapatken ya
metne sadakat göstennemiş ya da Tımıizi'ye abfta bulunan ikincü
bir kayııagı esas almışbr.
7Q lzutsu, a.g.e., s. 55.
71 Buhart, es-Sahih, lsianbul ts., "Bed"üi-Vahy", 3.
72 Jzutsu, a.g.e., s. 108.
73 Jzutsu, lst&ın Dilşüncesinde lman Kavraıriı (tre. Selahaddin Ayaz),
İstanbul
1984, s. 79. .
.
. ..
T. IZUTSU'.NUN KUR'AN SEMANTİGİ ÇALişMALARfÜZERİNE BİR DEG~DİRME
ilişkinin nasil anM.ş~acağıyla ~gili mesel~lerin bir
sonucu görı:nektedir, Hatta meşhur Cibril hadisinde- ·
ki isıarn nedir, ınlan nedir, ilisan nedir şeklindeki
sıralamayı ve sorulara verilen cevabi, İslam
kelamının ilk d~deki MüslGmanlann sorunlaiı . ·
paralelinde yorumlcUnaktadır. Ona göre hadisler Hz.
Peygamber devrindeki dini tecrübeden ziyade
· Kur'an sonrası Müs!Gmanlann dinitecrübelerini yansıtmaktadır. lzutsu'nun bu yaklaşımı, oryantallstlerce
daima kullanılan tarlhsel-fllolojik eleŞtiri yönteminden başkası pe~dir. Bu noktada lzutsu'nun
Goldziher'irı etkisinde : oldu!lu 've Goldziher'in
lzutsu'n·un.tahllllerini yönlendirdi~ söylenebilir.
lzutsu'nun sünnete veya hadise bakışını daha iyi
anlamak için onun vahiy kavramıyla ilgili analizine
ve özellikle Peygamber (s.a.s) lle ilgili düşüncelerine
müracaat edilrnelidir. lzutsu'nun konuyla ilgili görüş­
leri şöylece özetlenebilir: İslam'daki vahiy kavramı
·üç şahıs münasebetli de~ dört şahıs münasebetlidir..
Allah-Melek-Peygamber-İnsanlık: Bu anlamda
nasil Melek :Cebrail, 'Ailah'ın Muhammede'e elçisi ·
ise Muhammed de Allah ile dünya halkı arasında bir
elçidir. Izı,ıtsu ısrarla Hz. Peygamber'in teblig etme
görevinden bahseder ve Kur'an'a göre de · hiçbir
müdahalesi olmayan bir mübellig olarcik niteler.74
Resulullah'ui tebyin ve temsilinin -ki buna sünnet
diyoruz- Kur'an kavrcimlanİu ve dünya görüşünü
hayata taşıyan sürece de~mez.
·
lzutsu, Araplar için Af?pçanın önemine de~,
"a'cemi" kelimesinin anlamıyla ilgili analizleri
esnasında dilin Arap olanla olma~ belirledi~,
Araplar için millet olmaı:ıın temel ölçüsü oldugunu
zikrettikten sonra, pöyle bir toplum ,yapısı içinde
hayret edilecek bir şey olarak, Kur'an'ın dilsel üstünlük fUsrinden uzak eşitlikçi oldugunu beyan eder.
"İslam'ın ırkçılıga karşı oluşuyla da örtüşen bu görüş
nereden kaynaklanmaktadır?"~orusunu sorar ve
cevap olarak İslam'ın dogdugu toplumun kültürel
durumu içinde cevabı arar. 75 Bı.ınlan zikretmekten
maksGdımız, vahiy sürecinin nede,n beşeri kültürel
olguya ka.dar uzatıldıgı, ve Hz. Peygamber'in bu
süreçte, Cibril'den farksız sadece·bir milbellig oldugu
hususıin~ ne ırıiiqaya geldi~. daha i!ii ·anlaşıl­
ması içindir. Halbuki Hz. Peyğainber, Kur'an'ın
sadece bir t~bligc;isi de~, :bunun yariında açıklayİcı­
sıdır (mübeyyin). O'nı.:ın beyanı ~- sözİli olmayıp,
aynı ~anda bilfiil . olrriası onuri hayatını, ahlakını,
insani planda bir insanın hayatına Kur'an'ın yansı­
ması ve tezahürü haline getirmektedir.
·
Sonu~.
Izutsıi sernanlik yöntemini rrıahı;ı.retıe Kur'an metnine tatbik etmek ~etiyle modem ·dÖnem Kur'an
74 Izutsu. God and Man, s. 1:79. .
7s Jzutsu,. God aiı~ Mar!, ş. 189.. .
çalışmalanna farklı bir açılım getirdi~ muhakkaktır.
Türkiye'de, araştırmacı!~ dilbilime ve lengÜiStik çalışmalara yönlendirmesi itibarıyla da bilimSel çalış­
malara katkı saglamıŞtır. Kur'an semanti~yle ilgili
çalışmalan çerçevesinde telif etti~ ve Türkçeye
"Kur'an'da Allah ve İnsan" , "Kur'an'da Dini ve Ahlaki .Kavramlar" ve "İslam Düşüncesinde _İman Kavraıru" isirrılenyle çevrilen üç eserinden özellikle ilki
lzutsu'nun yöntemini ve İslam'a bakış açısını yogun
olarak yansittıgı eseridir. İkinci eseıiride ilk olarak
zikretti~ eserinde k:ısrJ1en d~di~ bazı kavrarnları detaylıca, derinlemesine ve eşzatı')anlı olarak
analiz etmiştir. Kur'an'ı kendi bütünlügU içinde anlamaya çalışmıştır ki Müslüman okuyucularını etkiledi~ ve sempatisini kazandıgı nokta işte bu siste- ·
malik·kavram tahlilleridir. Bu hususta İbn Teymiye'·
·
den hayli istifade etmiştir.
lzutsu yapısalcı dilbilim gelene~ çerçevesinde dilkültür ilişkisine öne·m vermekte ve böylece analizlerinde ·antropolojik bir yaklaşım sergilemektedir.
Kur'an'ı, aniaşılmayı bekleyen. bir nesne veya metin
olarak algılamaktadır. Anahtar kelimelere yönelik
semantik analizleriyle bize Kur'an'ın sernanlik
dokusuyla ilgili bir fotograf karesi sunmaktadır. Bir
resmin, belli bir anda gerçe~ bir boyutunu yansıt­
ması gibi sernanlik de bize zihinsel bir şema ve
anlam sunabilir. Bu sebeple Kur'an'ın yorumlanmasında sernanlik analizler bir merhaleye tekabül
.etmekle beraber, a,sla tefsir ve tevil sürecinlı-ı
tamamını temsil edemez. Zira Kur'an'ın anlaşılması
ve yorumlanması faaliyeti sırf bir filolojik gayret, sırf
bir yorum sırf bir metin zihin ilişkisi degildir.
Anlamın bir de harici vücudu vardır. Başta fıkıh ve
tefsir olmak üzere bütün dini ilimler Klır'an'ın
anlaşılması sürecine katılır. Nitekim dini ilimierin asli
vazifesi de Kur'an'a ve Hz. Peygamberin sürinetine
dayalı olarak inşa edilmiş, çıkarılmış İslam toplı.ımu­
nun (hayırlı ümmet) süreklili~ ·sağlamak; ortaya
çıkan meseleleri metodik bir şekilde çözrnek ve hayatiyetini sürdürmekt:ir.
lzutsu hakkiDda daha çok yazılması, spesifik kavram analizlerinin müstakil -olarak incelenmesi ve
İslam gelenegiyle karşılaştınlrnası araştırmacıları
bekleyen konulcırdan sadece birkaçıdır. Son olarak
Kur'an'a yapısalcı yaklaşınu, daha iyi temsil etti~
düşündügümüz aynca Müs!Gman olan Pakistanlı
alirrıler Ferahi ve islahi'nin tefsir yöntem~76 ve çalış­
malarının Türk okuyucusuna kazandınlmasının
yapısalcı bir yaklaşımın kavranması,
ve eksilerinin görülmesi adına çok daha faydalı : olaeagı
fikrimizi belirtmek isteriz.
am
76 Abdülhamit Binşık,
"Kur'an'da İç BOtunlük: Islahi'~ Tefsir
Yöntemi", Divan Ilmi Araştıtmalar, sy. ll (2001), s. 5':}.90; .lsmaiı
Albayrak. "Abdülhamid ei·Ferahi ve Emin Ahsen el-IslAhi' nin
Geliştirdi1ji Kur'an Tefsirl Metodolojisi" Sakarya Üniversitesiilahiyat Fakllltesl Dergisi, sy. 4 (2001}, s. 6':}.8 4.
107
Download