Karaçal 1 KAOS Geçtiğimiz günlerde, okulumuzda gerçekleştirilen Güncel Olaylar Eşliğinde Kadına Şiddet ve Toplum Konferansı’na katılma fırsatı buldum. İlk duyduğumda konferans, konusundan dolayı oldukça ilgimi çekmişti; çünkü kadına şiddet, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de önemli problemlerin başında geliyor. Merakla salona girdim, yerimi aldım… Sahnede ilgili konuda uzman olan bir adli tıp doktoru vardı. Konuşmasının başında, kadına şiddetin dünyanın her yerinde var olduğunu ve özellikle de cinsel şiddetin önüne geçilmesinin zorluğunu vurguladı. Konferans boyunca, gösterdiği istatistik verilerle ülkemizdeki kadına karşı yapılan şiddetin dramatik artışından bahsetti. Öncelikle, benim bu konferansa gitme amacım, özellikle toplumumuzda kadının nasıl bir konumda olduğunu daha iyi anlayabilmekti. Kadınlar, dünyanın her yerinde, hemen hemen her gün, fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddete uğrayarak hayatlarına devam ediyorlar. Bazıları bu duruma tepki gösterirken, bazıları toplum baskılarından dolayı böyle bir olay hiç yaşanmamış gibi hayatlarını sürdürüyor. Maalesef ülkemizde her gün, farklı yollarla kadının şiddete maruz kaldığı ve ölümle sonuçlandığı haberlerini okuyoruz. Bana sorarsanız, ülkemizde toplum tarafından oluşturulan kadın algısının gözden geçirilmesi gerekiyor. Toplum olarak bir kaosa doğru gittiğimizi düşünüyorum. Çoğunlukla erkekler, kendilerini lider pozisyonunda görerek kadınlara köle muamelesi yapıyorlar. Ülkemizde, özellikle aile içi şiddetin gizlendiğini göz önünde bulundurursak, kadınların erkeklerden ne denli çekindiğini ve aynı zamanda bir erkeğin bir kadın üstündeki baskısını rahatlıkla görebiliriz. Kadına uygulanan şiddet sadece kadının değil, aynı zamanda toplumun da sorunudur. Unutmamalıyız ki, kimse başka bir insanın haklarını kısıtlayan eylemlerde bulunamaz. Her birey kendi kişisel hak ve özgürlüklerinin farkında olmalı ve herhangi birinin bu hak ve özgürlüklere müdahalesi veya engeli sonucunda harekete geçmeli ve kendini ezdirmemelidir. Aile içi şiddet, toplumların karanlık yüzüdür. Kadınlar, kendi özgürlüklerini elinden alan kocalarından ve toplumdan çekindikleri için kendilerine yapılan haksızlığa göz yumuyorlar. Ayrıca diğer bir can alıcı nokta ise kadın kimliğinin, hayatın pek çok alanında haksızlığa uğramasıdır. Örneğin, geniş kitlelere ulaşabilen medyayı ele alırsak, kadınların aslında bir obje gibi yansıtıldığını görebiliriz. Kadının fiziksel görünümü öne çıkarılıyor ve kadın vücudu, erkeklerin gözünde bir obje olarak konumlandırılıyor. Medyanın bu kirli oyunları yüzünden, kadınlara gösterilen cinsel şiddet oranı günden güne artış gösteriyor. Karaçal 2 Ayrıca, konferansta değinilen diğer bir önemli nokta ise, devletin kadına şiddete karşı koyduğu cezalar, şiddetin boyutlarının artmasına sebep olup olmadığının tartışılmasıydı. Oldukça ilginç bir bakış açısıyla yöneltilmiş bir soruydu bu dinleyicilere. Ülkemizde genellikle cinsel tacizin ölümle sonuçlanmasının ana nedenlerinden birini ortaya çıkardı. Devletin koymuş olduğu cinsel taciz cezalarının artırılmasıyla erkeklerdeki psikolojinin değişmesine sebep oluyor. Cinsel tacizin ne kadar ağır cezalarının farkında olanlar, tecavüz ettikten sonra kadını öldürerek arkalarında kanıt bırakmamaya eğilimli bir davranış sergiliyorlar. Diğer ülkelerde, cinsel taciz sonrası kadın hayatına devam ederken, ülkemizde erkekler kadınların yaşamlarına son vermeyi tercih ediyorlar. Bu durumu hukukta var olan, eğer ceza ağırlaştırılırsa, insanların suç işleme oranının artacağına dair görüşün bir örneği olarak nitelendirebiliriz. Kadına şiddet konusu, toplumumuz için güncelliğini yitiremiyor maalesef. Kadınlar, günlük hayatlarının neredeyse bir parçası haline gelen şiddetle yaşıyorlar. Ülkemizdeki bu iç karartıcı durum hem toplumsal hem de bireysel problemlerin olduğunu gözler önüne seriyor. Özellikle medya gibi pek çok insana ulaşabilen kanalların, kadın imajını herhangi bir nesne olarak yansıtmaması gerekiyor. Öncelikle çocuklardan başlayarak onlara, bedenlerinin kendilerine ait olduğunu öğretmeli ve kendi bedensel sınırlarını tanımaları ve korumaları konusunda onları bilinçlendirmeliyiz. Böylelikle, gelecekteki şiddet artışının bir miktar da olsa önüne geçebiliriz. Unutmamalıyız ki, kadınlar toplumları ayakta tutan gizli kahramanlardır. Çağdaş zihinlerin artmasını ve ülkemizin gelişmesini istiyorsak toplum olarak kadına gereken değeri vermeliyiz. Kaynakça: http://www.xyzkadin.com/hayata-dair/gercek-hayat/kadina-siddete-son/#.VliHy3bhBD8