T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİM DALI MUHASEBE FİNANSMAN BİLİM DALI EMTİA VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMELERİ VE UN SANAYİNDE RİSK YÖNETİM ARACI OLARAK KULLANIMINA İLİŞKİN BİR ARAŞTIRMA YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Yusuf Ozan ÜZGÜN Tez Danışmanı Prof. Dr. Mevlüt KARAKAYA Ankara-2010 ONAY Yusuf Ozan ÜZGÜN tarafından hazırlanan "Emtia Vadeli İşlem Sözleşmeleri ve Un Sanayinde Risk Yönetim Aracı Olarak Kullanımına İlişkin Bir Araştırma" başlıklı bu çalışma, 26 Ekim 2010 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda (oybirliği/oyçokluğu) ile başarılı bulunarak jürimiz tarafından İşletme Anabilim/Muhasebe Finansman Bilim Dalında dalında Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir. …………. (Başkan) ……………………………………… …………. (Üye) …………………………… …………. (Üye) …………………………… ÖNSÖZ Risk kavramı hayatımızın her aşamasında karşılaştığımız ve aslında farkında olmadan azaltma veya ortadan kaldırma gibi çeşitli yöntemlerle yönettiğimiz bir kavramdır. Tarımsal piyasalar da çıktıları doğal olaylara bağlı olduğundan, riskler içermekte olup, bu risklerin, tarımsal piyasa oyuncuları tarafından yönetilmesi büyük önem taşımaktadır. Gelecekte meydana gelmesi beklenen istenmeyen (olumsuz) durumların ortadan kaldırılması veya etkisinin daha aza indirilmesi için alınacak önlemleri kapsamına alan risk yönetimi, birçok alanda olduğu gibi, tarımsal piyasalarda da kullanılmaktadır. Türkiye’de daha çok yeni ve gelişmekte olan bir piyasa konumunda ve temel amacı risk yönetimi olan vadeli işlem piyasalarının, 2005 yılında faaliyete geçen ve İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş. bünyesinde her geçen gün büyüdüğü görülmekle birlikte, aynı borsada işlem gören ve tarımsal risk yönetiminde önemli bir araç konumunda bulunan buğday vadeli işlem sözleşmelerinin işlem hacminin, borsanın faaliyete geçtiği günden bu güne, neredeyse sıfır düzeylerinde gerçekleştiği görülmektedir. Dünya’da birçok emtiada olduğu gibi tarımsal emtialar üzerine yazılan vadeli işlem sözleşmelerinin işlem hacimlerinin yüksekliği ve bu sözleşmelerin risk yönetimi ve piyasaların etkinleştirilmesindeki rolü göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’de de bu piyasaların etkinleştirilmesi amacıyla alınması gereken önlem ve atılması gereken adımların neler olduğunun ortaya çıkarılması büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin Türkiye’de neden bu denli düşük düzeylerde alınıp satıldığının ortaya konması olup, bu kapsamda, bu piyasaların anlaşılabilmesi amacıyla öncelikle teorik bir çerçeve çizilmiş ve bu kapsamda, söz konusu vadeli işlem sözleşmelerinin potansiyel en büyük kullanıcıları durumundaki Türkiye un sanayicilerinin bu sözleşmeye karşı tutumları ve bilgi düzeyleri araştırılmıştır. Bu piyasanın ii etkinsizliğinin nedenleri, hem Türkiye Buğday piyasasının yapısı hem de Türkiye un sanayicileri açısından ele alınmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçların, söz konusu piyasaların etkinleştirilmesi sürecinde ve daha ileriki çalışmalara bir ışık tutması en büyük temmenim olup, bu amacımı gerçekleştirmemde, bana kendisiyle çalışmanın mutluluğunu yaşatan ve çalışmamın her aşamasında beni sabırla ve ilgiyle dinleyen ve yönlendiren danışmanım Prof. Dr. Mevlüt KARAKAYA ve derslerinde bana kattığı değerli bilgiler için diğer bütün hocalarıma teşekkür ederim. Çalışmamın uygulama bölümünde, Türkiye un sanayicilerine uygulanan anketlerin dağıtılmasında ve geri dönüşlerin sağlanmasında gösterdikleri ilgiden dolayı Anadolu Un Sanayicileri Federasyonu’na ve ankete katılan un sanayicilerinin sayın yetkililerine teşekkür ederim. Bu zorlu sürecin her aşamasında yanımda olan başta Ayça TURHAN, Erol ŞAHİN ve Bahar ERGELDİ olmak üzere tüm dostlarıma teşekkürler. Benim için her şeyden değerli olan, hayatım boyunca bana her zaman en iyi imkanları sağlayan, bana her zaman güvenen ve beni bugünlere getiren aileme; babam İbrahim ÜZGÜN, annem Cansever ÜZGÜN, ve ikizim Can ÜZGÜN’e sonsuz teşekkürler. iii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ............................................................................................................ i İÇİNDEKİLER ................................................................................................ iii SİMGELER VE KISALTMALAR ................................................................... viii TABLOLAR ..................................................................................................... x GİRİŞ ............................................................................................................. 1 BİRİNCİ BÖLÜM RİSK VE RİSK YÖNETİMİ 1.1.RİSK ..................................................................................................... 4 1.1.1.Risk Kavramı ve Türleri .................................................................. 4 1.1.2.Tarımsal Risk ................................................................................. 9 1.1.3.Tarımsal Ürün Fiyat Riski ve Bu Riske Maruz Piyasa Oyuncuları 12 1.1.3.1. Çiftçiler .................................................................................. 13 1.1.3.2. Aracılar, İracatçılar, Stokçular ve Bankalar ........................... 14 1.1.3.3.Devletler ................................................................................. 16 1.1.3.4.Tüketiciler ............................................................................... 17 1.2.RİSK YÖNETİMİ ................................................................................. 19 1.2.1.Sigorta ile Risk Yönetimi ............................................................... 20 1.2.2.Türev Araçlarla Risk Yönetimi ...................................................... 22 1.2.2.1.Forward Sözleşmeleri............................................................. 23 1.2.2.2.Vadeli İşlem Sözleşmeleri ...................................................... 24 1.2.2.3.Opsiyon .................................................................................. 25 1.2.2.4. SWAP.................................................................................... 27 1.2.3.Tarımsal Risk Yönetimi ................................................................. 29 1.2.3.1.Forward Sözleşmelerinin Kullanılması Suretiyle Tarımsal Fiyat Riski Yönetimi .................................................................................... 33 1.2.3.2.Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Kullanılması Suretiyle Tarımsal Fiyat Riski Yönetimi ............................................................................ 34 iv 1.2.3.3.Opsiyon Sözleşmelerinin Kullanılması Suretiyle Tarımsal Fiyat Riski Yönetimi .................................................................................... 38 1.2.3.4.SWAP Kullanılması Suretiyle Tarımsal Fiyat Riski Yönetimi .. 39 İKİNCİ BÖLÜM VADELİ İŞLEM PİYASALARI VE VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMELERİ 2.1.VADELİ İŞLEM PİYASALARI VE TARİHSEL GELİŞİMİ ..................... 40 2.2.VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMELERİ ....................................................... 44 2.2.1.Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Türleri............................................. 45 2.2.1.1.Emtialara Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmeleri ........................... 45 2.2.1.2.Finansal Ürünlere Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmeleri .............. 46 2.2.2. Vadeli İşlem Sözleşmelerine İlişkin Kavramlar ............................ 47 2.2.2.1.Standardizasyon .................................................................... 48 2.2.2.2. Organize Borsalarda İşlem Görme ve Alım Satım Sistemi .... 49 2.2.2.2.1.Borsalar............................................................................ 50 2.2.2.2.2.Takas Merkezi .................................................................. 55 2.2.2.2.3.Aracı Kurumlar ................................................................. 56 2.2.2.2.4.Denetleyici Kurumlar ........................................................ 57 2.2.2.3.Marjin ve Günlük Marjin Mutabakatı ....................................... 57 2.2.2.4.Pozisyon Kapatma ................................................................. 61 2.2.2.5.Vadeli İşlem Piyasalarında Teminatların Kaldıraç Etkisi......... 62 2.2.2.6.Vadeli İşlem Sözleşmelerinde Yayılma (Spread) ................... 63 2.2.2.7.Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Fiyatlandırılması ...................... 65 2.2.2.7.1.Taşıma Maliyeti Modeline Göre Fiyatlandırma ................. 65 2.2.2.7.2.Beklentiler Modeline Göre Fiyatlandırma ......................... 66 2.2.3.Vadeli İşlem Piyalarında Sözleşme Alım Satım Süreci ................. 67 2.2.4.Tarımsal Vadeli İşlem Sözleşmeleri.............................................. 69 2.2.4.1.Tarım Ürünlerinin Özellikleri ................................................... 69 2.2.4.2. Tarımsal Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Özellikleri ................. 73 v 2.2.4.3.Tarımsal Ürünlere Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmeleri Alım Satım İşlemleri .............................................................................................. 79 2.2.4.4.Tarımsal Ürünlere Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmelerinde Teslimat ............................................................................................. 80 2.2.4.5. Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri ........................................ 82 2.3.TÜRKİYE’DE VADELİ İŞLEM PİYASALARI ....................................... 85 2.3.1.Türkiye’de Vadeli İşlem Piyasaların Gelişememe Nedenleri ........ 85 2.3.2.Türkiye’de Vadeli İşlemler Piyasası Tarihi .................................... 87 2.3.3. İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası (İABVİOP)..................................................................................................... 91 2.3.4. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlem Piyasası (İMKBVİP) ....................................................................................................... 92 2.3.5. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB) ...................................... 93 2.3.5.1. VOB’da Üyelik ....................................................................... 98 2.3.5.2. VOB’da İşlem Esasları ........................................................ 101 2.3.5.3. VOB’da Takas Esasları ....................................................... 110 2.3.5.4. Temerrüt Esasları................................................................ 117 2.3.5.5. Garanti Fonu’nun Kuruluş ve İşleyişine İlişkin Esaslar ........ 127 2.3.5.6. Teminatlandırmaya İlişkin Esaslar....................................... 131 2.3.6. VOB’a İlişkin İstatistiki Veriler .................................................... 138 2.3.7. "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesi ........ 140 2.3.7.1. Buğdayın Vadeli İşlem Sözleşmesi Dayanak Varlığı Olarak Seçilmesinin Nedenleri ..................................................................... 141 2.3.7.2. "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesi Özellikleri ......................................................................................... 142 2.3.7.3."VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesine İlişkin Tarihi Borsa Verileri ................................................................ 145 2.3.7.4. Buğdayda İşlem Hacmini Etkileyen Hususlar ...................... 147 vi ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TARIM PİYASALARI, TÜRKİYE TARIM POLİTİKALARI VE TÜRKİYE BUĞDAY POLİTİKALARI VE BUNLARIN TARIMSAL VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMESİ GELİŞİMİNE OLAN ETKİLERİ 3.1. GENEL OLARAK PİYASA YAPILARI .............................................. 149 3.2.TARIMSAL ÜRÜN PİYASALARI ....................................................... 150 3.3.TARIMSAL ÜRÜN FİYATLARI ......................................................... 153 3.3.1.Tarımsal Ürün Fiyatlarına Müdahale .......................................... 155 3.3.2.Tarımsal Destekleme Politikalarının Buğday Piyasasına Etkileri 161 3.4. DÜNYA BUĞDAY PİYASASI ÇEŞİTLİ ÜLKE ÖRNEKLERİ ............ 164 3.4.1. Avrupa Birliği’nde Buğday Piyasası ........................................... 164 3.4.2. Amerika Birleşik Devletleri Buğday Piyasası ............................. 167 3.4.3. Avusturalya Buğday Piyasası .................................................... 169 3.5.TÜRKİYE BUĞDAY PİYASASI ......................................................... 169 3.5.1.Türkiye’de Uygulanan Buğday Politikaları .................................. 175 3.5.1.1.Cumhuriyet Döneminden 2002 Yılına Kadar Türkiye Buğday Politikaları ........................................................................................ 176 3.5.1.2. 2002 Yılından Sonra Piyasanın İşleyişine Yönelik Politikalar ......................................................................................................... 184 3.5.2. Lisanslı Depoculuk Faaliyetleri .................................................. 188 3.5.3. Türkiye Buğday Politikalarındaki Dönüm Noktaları ve Gelinen Son Durum.................................................................................................. 194 3.5.4. Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri Piyasası Etkinliğinin Türkiye Buğday Politikaları Çerçevesinde Değerlendirilmesi ........................... 196 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE UN SANAYİCİLERİNİN BUĞDAY VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMELERİNE İLİŞKİN BİLGİ, KULLANIM VE TUTUMLARININ ÖLÇÜLMESİ 4.1.UYGULAMANIN KONUSU VE AMACI ............................................. 202 4.2.UYGULAMANIN KAPSAMI, YÖNTEMİ VE ÖRNEKLEM ÇERÇEVESİ ................................................................................................................ 203 4.3.ANKET KAĞIDININ HAZIRLANMASI VE ÖLÇÜM ........................... 207 vii 4.4. İSTATİSTİKİ VERİLER .................................................................... 209 4.4.1.Tanımsal İstatistikler ................................................................... 209 4.4.1.1.Demografik İstatistikler ......................................................... 209 4.4.1.2.İşletmelere İlişkin İstatistikler ................................................ 210 4.4.1.3. İşletmelerin Buğday Teminine İlişkin İstatistikler ................. 211 4.4.2.Türev Araçlar (Vadeli İşlem, Opsiyon, Swap Sözleşmeleri) ve Piyasaları Hakkındaki Bilgi ve Tutuma İlişkin İstatistikler..................... 213 4.4.3.Buğday Vadeli İşlem Sözleşmelerine İlişkin Bilgi ve Tutuma İlişkin İstatistikler ........................................................................................... 217 4.5. VERİLERİN ANALİZİ ....................................................................... 223 4.5.1.Hipotezler ve Testleri .................................................................. 224 4.6. UYGULAMANIN SONUCU .............................................................. 231 SONUÇ .......................................................................................................233 KAYNAKÇA ................................................................................................246 EK ...............................................................................................................252 ÖZET ..........................................................................................................259 ABSTRACT .................................................................................................261 viii SİMGELER VE KISALTMALAR A.Ş.: Anonim Şirketi AB: Avrupa Birliği ABD: Amerika Birleşik Devletleri AWB: Australian Wheat Board (Avustralya Buğday Ofisi) BHC: Bulk Handling Company BYF: Borsa Yatırım Fonları Katılma Belgeleri CBOT: Chicago Board of Trade CCC: Ürün Kredi Kurumu ÇKS: Çiftçi Kayıt Sistemi DİBS: Devlet İç Borçlanma Senetleri DT: Devlet Tahvili DTÖ: Dünya Ticaret Örgütü DTE: Dövize Endeksli Devlet Tahvili DVZ: Döviz EAGF: Avrupa Tarımsal Garanti Fonu EUR: Avrupa Para Birimi FAO: Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü HB: Hazine Bonosu HS: Hisse Senedi İAB-VİOP: İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası İMKB: İstanbul Menkul Kıymetler Borsası İMKB-VİP: İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlem Piyasası ix İMKB-VİPTMÜY: İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Borsası Takas Merkezi Üyeliği ve İşlemlerine ilişkin Yönetmelik İMKB-VİPÜY: İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Piyasası İşlem ve Üyeliğine İlişkin Yönetmelik İTB: İzmir Ticaret Borsası İzVİOBY: İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği KHK: Kanun Hükmünde Kararname OTP: Ortak Tarım Politikası SerPK: Sermaye Piyasası Kanunu SPK: Sermaye Piyasası Kurulu T.A.Ş.: Türk Anonim Şirketi TCMB: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TKF: Toplu Konut Fonu TOBB: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TPÖK: Tarım Ürünleri Piyasa Düzenleme ve Ödeme Kurumu TSPAKB: Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği TVİS: Takasbank Vadeli İşlemler Sistemi USD: ABD Doları VİS: Vadeli İşlem Sözleşmesi VOB: Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş. x TABLOLAR Tablo 1. Ülkeler Bazında Vadeli İşlem Sözleşmelerinin İşlem Gördüğü Borsalar Tablo 2. 2009 Yılında Dünya Türev Piyasalarında İşlem Gören Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri İşlem Hacmi Tablo 3. 2009 Yılı Sözleşme Türlerine Göre Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri İşlem Hacimleri Tablo 4. 2009 Yılı Bölgeler Bazında Dünya Türev Araçları İşlem Hacmi Tablo 5. 2009 Yılı İşlem Hacimlerine Göre Dünya Türev Borsaları Sıralaması Tablo 6. 2009 Yılı Dünya İşlem Hacmi Bazında İlk 20 Tarımsal Opsiyon ve Vadeli İşlem Sözleşmesi Sıralaması Tablo 7. Şikago Borsası İşlem Hacimleri İçinde Tarımsal Emtia ve Buğdayın Payları Tablo 8. Borsalara Göre Buğdayda Yıllık İşlem Hacimleri Tablo 9. VOB’un Hissedarları ve Payları Tablo 10. VOB’da Yerli Yabancı Yatırımcı Dağılımı Tablo 11. VOB’da Borsa Payları Tablo 12. VOB’da İşlem ve Takas Saatleri Tablo 13. VOB’da Fiziki Teslimata Konu Döviz Vadeli İşlem Sözleşmelerinin İşlem ve Takas Saatleri Tablo 14. VOB’da Temerrüt Süreci Tablo 15. VOB’da Fiziki Teslimata İlişkin Temerrüt Süreci Tablo 16. Garanti Fonu Katkı Payı Yükümlülüğü Hesaplama Yöntemi ve Değişken Katkı Payının Hesabında Esas Alınacak Hesaplama Aralıkları Tablo 17. Garanti Fonu Katkı Payı Olarak Kabul Edilecek Kıymetler xi Tablo 18. Nakit ve Nakit-Dışı Teminat Çeşitlerinin Toplam Teminat İçinde Alabilecekleri Minimum ve Maksimum Paylar Tablo 19. İşlem Teminatı Olarak Kabul Edilebilecek Nakit-Dışı Kıymetler Belirli Değerleme Katsayıları Tablo 20. İşlem Teminatı Olarak Kabul Edilen Nakit Dışı Varlıkların Değerleme Kriterleri Tablo 21. Yıllar İtibariyle VOB'da Toplam İşlem Hacmi ve İşlem Gören Toplam Sözleşme Sayısı, Yıllar İtibariyle Değişim Yüzdesi Tablo 22. VOB'da 2009 Yılında İşlem Gören Sözleşmelerin İşlem Hacmine Göre Dağılımı Tablo 23. "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesinin Özellikleri Tablo 24. VOB-Anadolu Kırmızı Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi Yıllara Göre Fiyat ve İşlem Hacmi İstatistikleri Tablo 25. Buğday İçin Ortak Tarım Politikasında Fiyatlar ve Doğrudan Yardımlar Tablo 26. ABD'de Uygulanan Kredi Birim Fiyatı ve Hedef Fiyat Tablo 27. Yıllar İtibariyle Dünya Buğday Üretim, Ticaret, Tüketim ve Stok Tablo 28. Dünya Buğday Üretimi ve Önemli Üretici Ülkeler Tablo 29. Yıllar İtibariyle Türkiye Buğday Ekim Alanı, Üretim ve Verim Tablo 30. Önemli Buğday Üreticisi Ülkelerde Buğday Verimi Tablo 31. Makarnalık ve Anadolu Kırmızı Sert Ekmeklik Buğday’ın Yıllar İtibariyle TMO Alım Fiyatları, ÜFE Artış Oranları ve Dünya Buğday Fiyatları Tablo 32. Türkiye Buğday Üretim, TMO Alımı ve Alımın Üretime Oranı Tablo 33. 2007-08-09 Yıllarında Aylık TMO İç Satış Fiyatları Tablo 34. Borsalarda 2007-08-09 Yılları Buğday Fiyatları Tablo 35. Yıllar İtibariyle TMO Peşin ve Emanet Alım Miktarı xii Tablo 36. Yıllar İtibariyle Emanet Alımların Toplam TMO Alımları İçerisindeki %'si Tablo 37. Buğday İthalatında Uygulanan Gümrük Vergisi (1996-2001) Tablo 38. 2002 Yılından İtibaren Ekmeklik ve Makarnalık Buğday Gümrük Vergisi Oranları Tablo 39. Türkiye'deki Buğdayı Hammadde Olarak Kullanan Sanayicilerin Son Durumu Tablo 40. Ankete Katılan Katılımcılarım Temsil Ettiği İşletmelerin Coğrafi Dağılımı Tablo 41. Ankete Katılan Katılımcılarım Temsil Ettiği İşletmelerin Un Üretim Süresi Tablo 42. Ankete Katılan Katılımcıların Temsil Ettiği İşletmelerin Günlük Un Üretim Kapasitesi Dağılımı Tablo 43. İşletmelerin Buğday Teminini Vadeli Olarak Yapma Sıklığı Tablo 44. İşletmelerin Buğday Teminini TMO’dan Gerçekleştirme Sıklığı Tablo 45. İşletmelerin Buğday Teminini Tüccarlardan Gerçekleştirme Sıklığı Tablo 46. İşletmelerin Buğday Teminini Direkt Olarak Çiftçilerden Gerçekleştirme Sıklığı Tablo 47. Direkt Olarak Çiftçilerden Temin Edilen Buğday İçin Üretim Sözleşmesi Yapma Sıklığı Tablo 48. Katılımcının Türev Araçlara İlişkin Bilgi Düzeyinin İyi Olduğu İfadesine Katılım Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı Tablo 49. Katılımcının VOB'u Bilip Bilmediğine İlişkinSoruya Verilen Cevapların Dağılımı Tablo 50. Katılımcının Herhangi Bir Türev Aracı Kullanıp Kullanmadığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı xiii Tablo 51. Katılımcının Herhangi Bir Türev Aracı Uluslararası Piyasalarda Kullanım Sıklığında İlişkinSoruya Verilen Cevapların Dağılımı Tablo 52. Katılımcının Herhangi Bir Türev Aracı VOB'da Kullanım Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı Tablo 53. Katılımcının Türev Araçları Uluslararası Vadeli İşlem Borsaları ve VOB'da Kullanım Sıklığına İlişkin Sorulan Soruya Verdikleri Cevapların Dağılımı (Frekansları) Tablo 54. Katılımcının Türev Araçları Uluslararası Vadeli İşlem Borsaları ve VOB'da Kullanım Sıklığına İlişkin Olarak Sorulan Soruya Verdikleri Cevapların Dağılımı (Örneklem İçerisindeki Yüzdesi) Tablo 55. Katılımcının Buğday Vadeli İşlem Sözleşmelerine İlişkin Bilgi Düzeyinin İyi Olduğu İfadesine Katılım Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı Tablo 56. VOB'da "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" VİS'in Alınıp Satıldığını Biliyor Musunuz Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı Tablo 57. VOB'da "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" VİS'i Kullanım Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı Tablo 58. "Yurtdışı Vadeli İşlem Borsalarında Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi Alım Satımı Gerçekleştirdiniz Mi?"Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı Tablo 59. Yurtdışı Vadeli İşlem Borsalarında Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi Alım Satımı Kullanım Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı Tablo 60. Buğday Forward Sözleşmesi Kullanım Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı Tablo 61. Buğday Tüccarları İle Buğday Fiyatı Konusunda Önceden Anlaşma Yapma Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı Tablo 62. Çiftçiler İle Buğday Fiyatı Konusunda Önceden Anlaşma Yapma Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı xiv Tablo 63. Türkiye'de Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri Kullanım Yaygınlığının Artırılabilmesine İlişkin Olarak Verilen İfadelere Katılmcının Katılım Düzeylerinin Frekansları Tablo 64. Türkiye'de Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri Kullanım Yaygınlığının Artırılabilmesine İlişkin Olarak Verilen İfadelere Katılmcının Katılım Düzeylerinin Frekanslarının Örneklem İçerisindeki Dağılımı (%) Tablo 65. İşletmelerin Un Üretimi Süreleri İle İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmeleri Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi Tablo 66. İşletmelerin Un Üretim Kapasiteleri İle İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmeleri Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi Tablo 67. Ankete Katılan Katılımcının Eğitim Düzeyi İle İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmek Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi 225 Tablo 68. Ankete Katılan Katılımcının Eğitim Düzeyi İle VOB’da Buğday Vadeli İşlem Sözleşmelerinin İşlem Gördüğünü Bilmek Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi Tablo 69. Ankete Katılan Katılımcının Eğitim Düzeyi İle Uluslararası Borsalarda İşlem Gören Vadeli İşlem Sözleşmelerini Kullanım Sıklığı Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi Tablo 70. İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmenin Coğrafi Bölgelere Dağılımına Göre Tek Yönlü Varyans Analizinin Sonuçları Tablo 71. Ankete Katılan Katılımcının İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmesi ile Genel Olarak Türev Araçlar Hakkındaki Bilgi Düzeyi Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi Tablo 72. Ankete Katılan Katılımcının İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmesi ile Buğday Alımlarını Vadeli Olarak Yapması Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi xv Tablo 73. Ankete Katılan Katılımcının Buğday Forward Sözleşmesi Yapma Sıklığı İle Eğitim Düzeyi Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi Tablo 74. Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri Hakkında Un Sanayicilerinin Yeterli Bilgi Düzeyine Sahip Olmadıkları İfadesine Katılım Düzeyi İle Bu Sözleşmelerin Kullanımının Artırılabilmesi İçin Eğitim Çalışmalarının Yapılması Gerektiğine Katılım Düzeyi Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi GİRİŞ Risk ve risk yönetimi kavramları günümüz konjonktüründe giderek daha sık bir şekilde karşımıza çıkan kavramlardır. Risk, en genel tanımıyla gelecekte meydana gelmesi istenmeyen bir olayın, gerçekleşme olasılığı olarak ifade edilmekte olup gerek iş gerekse sosyal hayatın bir kaçınılmazıdır. Bu kaçınılmazlık, kişiler ve kurumların karşı karşıya oldukları riskleri bilimsel yöntemlerle ölçme ve tercihler doğrultusunda gerekli seviyeye getirme ihtiyacını da doğurmuş olup, bu ihtiyaç, genel olarak risk yönetimi adı verilen faaliyetler ile giderilmeye çalışılmıştır. Tarımsal piyasalar da çıktıları doğal olaylara bağlı olduğundan, çeşitli riskler içermekte olup, bu risklerin, tarımsal piyasa oyuncuları tarafından yönetilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda, gelecekte meydana gelmesi beklenen istenmeyen (olumsuz) durumların ortadan kaldırılması veya etkisinin daha aza indirilmesi için alınacak önlemleri içerisine alan risk yönetimi, birçok alanda olduğu gibi, tarımsal piyasalarda da kullanılmaktadır. Ürün için uygun olan zamanda yağışın olmaması, ürün fiyatlarının ürün satışından bulunamaması, sonra tarımsal artması, araç gerekli gereçlerin zamanda yeterli beklenmeyen işgücü durumlarda arızalanması, hükümet politikalarındaki değişkenlik vb. durumlar, genel olarak tarımsal piyasalardaki riski ortaya çıkaran faktörlerdir. Yine söz konusu piyasaların özel bir risk türü olan, tarımsal ürünlerin fiyatlarının beklenen seviyelerin altında veya üzerinde gerçekleşmesi neticesinde oluşan tarımsal ürün fiyat riski, bu piyasa oyuncularının karşılaştıkları en önemli risklerden birisidir. Tarımsal ürün fiyat riskinin yönetilmesi ise, söz konusu ürünü hem arz eden hem de talep eden taraflar için çeşitli yöntemlerle yapılabilmektedir. Geleneksel olarak, fiyatların önceden sözleşmeli olarak tespit edilmesi ve sigortacılık gibi faaliyetlerle yapılabilmekte olan tarımsal fiyat riski yönetimi, halihazırda, dünyada bir çok ülkede oldukça gelişmiş bulunan ve fakat 2 Türkiye’de ise çok yeni bir piyasa konumunda olan türev piyasalarda işlem yapılması suretiyle de gerçekleştirilebilmektedir. Bu çalışmada, değeri başka bir finansal varlığın veya malın değerine doğrudan bağlı olan ve dayanak varlığın sahipliğinin el değiştirmesine gerek olmaksızın, bu varlıkla ilgili hak ve yükümlülüklerin ticaretine imkan sağlayan türev araçların bir alt türü olan vadeli işlem sözleşmelerinin tarımsal fiyat riskinin yönetilmesi amacıyla kullanımı üzerinde durulmuştur. Çalışma dört bölümden oluşmakta olup, ilk üç bölümde teorik bir çerçeve oluşturulmuş son bölümde ise bir uygulama gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın teorik bölümünde, genelden özele doğru bir yaklaşımla, öncelikle risk, tarımsal risk, risk yönetimi, tarımsal risk yönetimi konuları ele alınmış, daha sonra, bir risk yönetim aracı olan vadeli işlem sözleşmeleri ve tarımsal vadeli işlem sözleşmeleri üzerinde durulmuş, daha sonra, ülkemiz tarım politika ve piyasasının, buğday vadeli işlem sözleşmeleri üzerindeki etkisinin ortaya konabilmesi amacıyla, tarımsal piyasalar ve özel olarak da ülkemiz buğday piyasasının yapısı ve politikaları incelenmiştir. Çalışmanın uygulama bölümünde ise, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin Türkiye’deki potansiyel en büyük kullanıcıları durumundaki Türkiye un sanayicilerinin genel olarak bu piyasalara karşı tutumu ile bilgi düzeyi araştırılmış ve Türkiye'de buğday vadeli işlem piyasanın etkinsizliğinin nedenleri, Türkiye un sanayicileri açısından ele alınmıştır. Tarımsal risk yönetiminin özel bir kolu olan buğday vadeli işlem sözleşmeleri kullanılması suretiyle risk yönetiminin, çalışmanın ana eksenini oluşturması nedeni ve teorik bir altyapının oluşturulması amacıyla, çalışmanın birinci bölümünde özetle; risk ve tarımsal risk kavramları tanıtılmış ve tarımsal fiyat riskine maruz piyasa oyuncularının kimler olduğu ve nasıl etkilendikleri açıklandıktan sonra, risk yönetimi ve türev araçlarla risk yönetimi süreci ayrıntılandırılmıştır. Çalışmanın temelini oluşturması sebebiyle bu bölümde, devamla, tarımsal risk yönetimi ve türev araçlarla ve ayrıntılı olarak da vadeli işlem sözleşmeleri ile tarımsal fiyat riski yönetiminin nasıl gerçekleştirildiği açıklanmıştır. 3 Çalışmanın ikinci bölümünde ise, öncelikle; vadeli işlem piyasalarının, dünden bu güne nasıl bir gelişim izlediğin, vadeli işlem sözleşmeleri ile ilgili temel kavramlar, bu sözleşmelerin fiyatlandırmaları ve alım satım sürecinden bahsedildikten sonra, tarımsal vadeli işlem sözleşmeleri ile buğday vadeli işlem sözleşmeleri ayrıntılandırılmış ve akabinde ülkemiz vadeli işlem piyasaları ele alınmıştır. Çalışmanın uygulama aşamasından önceki son bölümü olan 3. bölümünde, genel olarak piyasa yapıları hakkında bilgi verildikten sonra, tarımsal piyasaların ve tarımsal ürün fiyatlarının özellikleri ile bu piyasalardaki devlet müdahaleleri incelenmiştir. Daha sonra, Dünya’da bazı ülkelerin buğday piyasaları örneklendirilmiş ve akabinde Türkiye buğday piyasası ve politikaları ele alınmıştır. Bu bölümde son olarak, vadeli işlem piyasalarının etkinliğini artıracağı yönünde çeşitli görüşler bulunan ülkemiz lisanslı depoculuk faaliyetlerinden ve ülkemizde bu faaliyetlerin neden gelişmediği üzerinde durulmuştur. Çalışmanın son bölümü olan uygulama bölümünde, “VOB-Anadolu Kırmızı Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi”nin işlem hacminin neden bu denli düşük düzeylerde gerçekleştiğinin ortaya konması amacıyla, bu sözleşmenin bir risk yönetim aracı olarak potansiyel en büyük kullanıcıları arasında yer alan ülkemiz un sanayicilerine uygulanan ve un sanayicilerinin bu piyasalar hakkındaki bilgi ve farkındalık düzeylerini ölçen anketin sonuçları sunulmuştur. Çalışmanın sonuç bölümünde ise, teorik ve uygulama bölümünden elde edilen bazı çarpıcı sonuç ve öneriler sıralanmıştır. BİRİNCİ BÖLÜM RİSK VE RİSK YÖNETİMİ Tarımsal risk yönetiminin özel bir kolu olan buğday vadeli işlem sözleşmeleri kullanılması suretiyle risk yönetiminin, çalışmanın ana eksenini oluşturması nedeni ve teorik bir altyapının oluşturulması amacıyla, çalışmanın birinci bölümünde özetle; risk ve tarımsal risk kavramları tanıtılmış ve tarımsal fiyat riskine maruz piyasa oyuncularının kimler olduğu ve nasıl etkilendikleri açıklandıktan sonra, risk yönetimi ve türev araçlarla risk yönetimi süreci ayrıntılandırılmıştır. Çalışmanın temelini oluşturması sebebiyle bu bölümde, devamla, tarımsal risk yönetimi ve türev araçlarla ve ayrıntılı olarak da vadeli işlem sözleşmeleri ile tarımsal fiyat riski yönetiminin nasıl gerçekleştirildiği açıklanmıştır. 1.1.RİSK Risk geleneksel olarak olumsuz ve kaçınılması gereken bir kavram olup, en genel tanımıyla gelecekte meydana gelmesi istenmeyen bir olayın, gerçekleşme olasılığı olarak ifade edilebilir. Aşağıda öncelikle genel olarak risk kavramı ve türlerinden bahsedilecek ve daha sonra, çalışmanın temelini oluşturan tarımsal risk kavramı ayrıntılandırılacaktır. 1.1.1.Risk Kavramı ve Türleri Riskin, birçok yazar tarafından farklı biçimlerde tanımı yapılmış olup, birçok da çeşidi mevcuttur. Örneğin, finansal piyasalarda, kredi riski, faiz oranı riski, enflasyon riski, döviz kuru riski, pazar riski, likidite riski, ülke riski, bilanço dışı işlemler riski gibi risk çeşitleri mevcutken, tarımsal piyasada üretim yapan bir işletme için ise, bu risklere ek olarak, ürettiği tarımsal ürün için uygun olan zamanda yağışın olmaması, ürün fiyatlarının ürün satışından sonra artması, gerekli zamanda yeterli işgücü bulunamaması, tarımsal araç 5 gereçlerin beklenmeyen durumlarda arızalanması, hükümet politikalarındaki değişkenlik gibi riskler söz konusudur. Riskin tanımları, ilgilendirdikleri alanlara göre değişiklik göstermektedir. Bir tanımda risk, gelecekte beklenen kar, nakit akımları, verimler ve satışların oynaklık göstergesi olarak tanımlanmıştır.1 İşletmenin temel mali tablolarını oluşturan bilanço ve gelir tablosunu esas alan bir başka tanımda ise risk, işletmenin varlıklarının değerinde ve beklenen getirisinde oluşabilecek azalmaya; borç ve faiz yükünde meydana gelebilecek artmaya neden olabilecek olumsuz sonuç yaratan mali olaylar olarak tanımlanmıştır.2 Başka bir tanımda ise risk, temel olarak yatırım amaçlı kullanılan paranın ileride gerçekleşecek olayların belirsizliğinden dolayı kaybedilme tehlikesi olarak tanımlanmıştır.3 Risk iş hayatının kaçınılmazlarındandır. Bazı risk türlerinin önceden tahmininin yapılabilmesi oldukça güç olup, yönetilebilmeleri de oldukça zordur. Örneğin bir fabrikanın yanma riski yönetilemez. Ancak yangın olasılığını azaltan önlemler alınabilir veya risk bir sigorta kuruluşuna devredilebilir. Aynı şekilde, piyasa riski, yani talepteki değişmeler ya da rakiplerin piyasaya girmesi sonucunda firmanın karşı karşıya kalacağı risk de yönetilmesi hemen hemen imkansız bir risk türüdür.4 Risk ve belirsizlik kavramları birbirleriyle sıklıkla karıştırılan ve halk arasında aynı olarak algılanmasına rağmen temelde iki farklı kavramdırlar. 1 Hasan Çatalca, Borak Aktan, Halit Soydan, Ticari Bankalarda Piyasa Riski Yönetimi, Basel Sermaye Uzlaşısı Kapsamında Riske Maruz Değer Yaklaşımı, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2008, s.3. 2 Remzi Örten, Đpek Örten, Türev Finansal Araçlar ve Muhasebe Uygulamaları, Gazi Kitabevi, Ankara, 2001, s.15. 3 Sermaye Piyasası Kurulu, “Vadeli Đşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri”, Yatırımcı Bilgilendirme Kitapçıkları-8, Ankara, 2007, (Erişim) http://www.spk.gov.tr/displayfile.aspx?action=displayfile&pageid=77&fn=77.pdf , 12 Temmuz 2010, s.8. 4 H. Ayşe Eyuboğlu Aksel, Risk Yönetim Aracı Olarak Futures Piyasaları (Yapısı, Đşleyiş Mekanizmaları ve Bazı Ülke Örnekleri), Yayın No:21, Sermaye Piyasası Kurulu Yayınları, Temmuz 1995, s.11. 6 Risk belirsizliğin bir sonucu olup, gerçekleşmesi beklenen muhtemel sonucun, fiili sonuçtan sapmasıdır. Risk belirsizlik ile elde edilecek olası sonuçların dağılımıdır. Dağılım ne kadar geniş ise belirsizlik de o denli fazladır.5 Ekonomilerde üreticiler, sanayiciler, ihracatçılar, ithalatçılar, mali kuruluşlar ve diğer ekonomik kesimler yaptıkları işlemler sırasında genelde üç temel riskle karşı karşıya kalırlar. Bunlar piyasa riski, likidite riski ve kredi riskidir. Piyasa riski, bilanço hesaplarında tutulan pozisyonlarda, finansal piyasalardaki dalgalanmalardan kaynaklanan faiz oranı, döviz kuru ve emtia (mal) fiyatlarındaki değişmeler nedeni ile, bir varlık veya finansal aracın değerinin azalmasını ifade etmekte olup, bu risk türü de kendi içinde döviz kuru riski, faiz oranı riski ve mal (emtia) fiyatlarındaki değişim riski olmak üzere üç ana gruba ayrılabilir6. Döviz kuru (kur) riski, kurların zaman içinde aşağı-yukarı doğru hareketinin yarattığı olumsuz etkiyi ifade etmekte olup, bu risk, siyasi gelişmeler, ödemeler dengesi açığı, genel ekonomik durum, uluslararası piyasalarda yaşanan dalgalanmalar v.b. faktörlerin döviz kurlarında dalgalanmalara neden olması neticesinde ortaya çıkmaktadır. İkinci piyasa riski türü faiz riski olup, bu risk faiz oranlarında ortaya çıkan değişmelerden dolayı karşı karşıya kalınan risktir. Bu risk herhangi bir yatırımdan beklenen getiriyi olumlu veya olumsuz etkilemekte olup, ayrıca ekonomik kesimlerin yaptıkları borçlanmalarda faiz oranlarında meydana gelebilecek değişimler nedeni ile finansal sıkıntılara girilmesine sebebiyet vermektedir. Üçüncü piyasa riski türü ise mal fiyatlarındaki değişim riski olup, ekonomik kesimlerin alım-satımına konu olan malların fiyatlarında meydana gelen artış veya azalışlardan kaynaklanan risk türüdür. Aynı zamanda çalışmanın konusunu da oluşturan, mal fiyatları değişim riskine, bir un fabrikasının un üretimi için 5 Şamil Demirkan, “Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsasında Đşlem Gören Vadeli Đşlem Sözleşmeleriyle Piyasa Risklerinin Yönetilmesi”, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Đsletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2006, s.11. 6 Sönmez Karaca, Vadeli Đşlemler Piyasası ve VOB [Futures market and VOB], Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Đşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tez,i 2006, s.33. 7 ihtiyaç duyduğu buğday hammaddesinin fiyatındaki dalgalanmalar neticesinde karşı karşıya kaldığı fiyat değişim riski örnek olarak verilebilir.7 Ana risk gruplarından ikincisi olan likidite riski ise, belli bir dönemde elde edilecek nakit giriş ve çıkışlarının dengeli bir şekilde götürülememesi durumunda nakit çıkışlarının tam ve zamanında karşılanmasını temin edecek düzeyde nakit mevcuduna veya nakit girişine sahip olunamaması riskidir. Ana risk gruplarından sonucusu ise kredi riski olup, bu risk türü, verilen borcun, borç alan tarafından geri ödenmemesi riski olarak da basitçe tanımlanabilecek olup, başta bankalar olmak üzere finansal şirketlerin karşı karşıya olduğu bir risk türüdür8. Modern portföy kuramı kapsamında ise risk, sistematik ve sistematik olmayan risk olarak iki bileşen altında incelenmektedir. Sistematik risk, tüm ekonomiyi ilgilendiren ve işletme yönetiminin veya portföy sahiplerinin kaçınamayacakları riskler olup, bunlar pazar riski, enflasyon riski ve faiz riski olarak üçe ayrılmaktadırlar. Bu kuramdaki piyasa riski, genel ekonomik nedenlerden ötürü hisse senetlerinin beklenen getirilerinin gerçekleşen getirilerinden az olması riskidir. Enflasyon riski ise, fiyatlar genel seviyesinin sürekli ve önemli oranlarda değişmesi neticesinde ortaya çıkan bir risk türüdür. Enflasyon ile ortaya çıkan satın alma gücü azalışları neticesinde tasarruflar azalmakta ve bu da, para, kredi ve sermaye piyasaları yoluyla işletmelere yatırımların azalmasına yol açmaktadır. Bu kuramdaki faiz oranı riski ise, tahvil sahiplerinin karşı karşıya kaldığı risk türüdür. Sistematik olmayan riskler ise, her işletmenin kendi özellikleri nedeniyle karşılaştıkları riskler olup, bu riskler de yönetim riski, işletme riski ve finansman riski olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Yönetim riski, işletmelerin kötü yönetilmleri neticesinde ortaya çıkan zarar olasılığıdır. İşletme riski ise, faaliyet kaldıraç derecesi ile ölçülebilmekte olup, faaliyet kaldıracı, belli bir satış düzeyinde, satışlardaki %1’lik değişimin, faiz ve vergi öncesi karda % kaçlık bir değişime yol açtığının göstergesidir. Bir işletmede toplam sabit maliyetler arttıkça, 7 8 Karaca, a.g.e., s.33-34. Karaca, a.g.e., s.34. 8 faaliyet kaldıraç değeri de yükselmektedir. Finansman riski ise, işletmenin borç ödeme yeterliliğinin azalması olup, firmanın faaliyetlerini öz kaynaklarla veya yabancı kaynaklarla finanse etmesine bağlı olarak ortaya çıkan bir risk türüdür9. Yukarıda sayılan ana risk türleri dışında bazı özel risk türleri de mevcut olup, bunlardan bazıları ve ilgili açıklamaları aşağıda sunulmuştur10: • Karşı Taraf Riski: Menkul kıymetin teslim alınmadan parasının ödenmiş olması, veya parası alınmadan menkul kıymetin teslim edilmiş olması gibi durumlarda, işlemlere taraf olan karşı kişilerin edimlerini yerine getirmemesi neticesinde bankanın veya aracı kurumun uğrayacağı zarar olasılığıdır. Sınır ötesi işlemlerde, eğer karşılıklı edimler bir günde neticelendirilemiyor ise, ve süre uzuyor ise, bu geçen sürede menkul kıymetin kaybolması, yanması, gaspı gibi nedenlerle yine karşı taraf riskinin olduğu kabul edilir. • Takas, Teslim Riski: Özellikle vadeli işlemlerde vade bittiği halde, henüz karşı taraf edimini yerine getirmemiş ve getirmeme olasılığı sürüyor ise ve bu arada menkul kıymetin cari değeri, anlaşılmış takas fiyatının altına düşmüş ise bir zarar söz konusudur. Bu zarar olasılığı takas veya teslim riski olarak adlandırılır. Bu riskleri karşı taraf riskinden ayıran özellik, karşı taraf riskinde işlemin önceden tayin edilmiş vadesi dolmadan karşı tarafın yükümlülüğünü kendi durumundan dolayı yerine getirememe söz konusu iken, takas riskinde vadenin dolmuş olmasıdır. Ancak bu risk türünde, karşı tarafa yüklenemeyen, onun taahhüdünü yerine getirmeme gibi bir kasti olmadan, henüz taraflar edimlerini yerine getirememektedirler. Yani takas veya teslim riskinde, para henüz batmamakta, ancak gecikmeden dolayı taraflar ellerinde olması gereken aktifleri kullanamamakta ve bu arada fiyat düşmesi nedeniyle bir taraf zarar görmektedir. 9 Güven Sayılgan, Soru ve Yanıtlarla Đşletme Finansmanı, 2. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2006, s. 431-440. 10 Hasan Kaval, Bankalarda Risk Yönetimi, Yaklaşım Yayınları, Ankara, 2002, s.28-29. 9 • Yoğunlaşma Riski: Bankanın özvarlıklarının önemli bir kısmını aynı sermaye piyasası araçlarının ihraççısına veya bir kişi veya kuruma bağlaması veya fonlamayı aynı kişi veya kurumdan yapmış olması neticesinde doğan risktir. Yani hep aynı kişi veya kurumla işlem yapılması yoğunlaşma riskinin kaynağını oluşturmaktadır. • Baz Riski: Özellikle vadeli işlem borsalarında alım satım konusu olan türev ürün sözleşmelerinde sözleşmeye esas malın spot piyasa fiyatı ile vadeli işlem fiyatı arasındaki farkın azalıp, çoğalmasından kaynaklanan risklerdir. Yukarıda, risk ve türleri hakkında yapılan açıklamaların ardından şimdi de çalışmanın temelini oluşturan ve tarımsal bir ürün olan buğdayın fiyat riskinin ortaya konabilmesi için özel bir risk türü olan tarımsal risk kavramı ve çeşitlerinden bahsedelim. 1.1.2.Tarımsal Risk Tarımsal üretimde; üretim, pazar, finansman, teknoloji, politika ve iklim koşullarından kaynaklanan risk ve belirsizlikler söz konusudur. Ürün için uygun olan zamanda yağışın olmaması, ürün fiyatlarının ürün satışından sonra artması, gerekli zamanda yeterli işgücü bulunamaması, tarımsal araç gereçlerin beklenmeyen durumlarda arızalanması, hükümet politikalarındaki değişkenlik vb. faktörler risk ve belirsizliği ortaya çıkarmaktadır.11 Tarım sektörü, sahip olduğu özellikler nedeniyle, doğal, ekonomik ve politik risklere açık bir sektör konumundadır. Üstü açık fabrika olarak da tanımlanan tarımsal işletmelerin, bu özelliğinden dolayı en çok etkilendiği risklerin başında doğal riskler gelmektedir12. Yağış düzeyinin yıllar itibariyle değişmesi ve iklimsel koşullar, tarımsal üretim düzeyini doğal olarak etkileyen 11 Handan Akçaöz, Burhan Özkan, C. Feyza Karadeniz, Cemal Fert, “Tarımsal Üretimde Risk Kaynakları ve Risk Stratejileri: Antalya Đli Örneği”, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, Cilt: 19, Sayı:1, 2006, s.89-97. 12 Özlem Barış, Türkiye’de ve Avrupa Birliği Ülkelerinde Risk Yönetimi ve Tarım Sigortalarının AB’ne Uyumu Açısından Değerlendirilmesi, Namık Kemal Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Tekirdağ-2007, s.10. 10 koşullardır. Zararlılar, hastalıklar ve doğal afetler tarımsal üretim düzeyini etkileyen diğer doğal etmenlerdir. Fiyat düzeylerinin farklılaşması, üretim maliyetlerinin ekonomik koşullara göre artıp azalabilmesi gibi riskler de ekonomik risk olarak karşımıza çıkmaktadır. Devletlerin uyguladıkları destekleme politikalarındaki değişimler ise politik riske örnek gösterilebilir. Avrupa Komisyonu Tarım Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı bir raporda, tarımsal risk türleri ve tanımları şu şekilde yapılmıştır13; İnsan veya çalışanlardan kaynaklı riskler: Çiftçilerin ve/veya tarlada çalışanların ölümü, hastalanması veya yaralanması riskleridir. Aslında bu riskler, bütün işletmeler için geçerli olup, sadece tarımsal işletmeleri ilgilendirmezler. Avrupa Birliği’nde, bu riskleri karşılamak için sektöre özel veya genel sosyal sigorta sistemleri mevcut olup, ek olarak bazı sigortalar da yapılabilmektedir. Varlıkları ilgilendiren riskler: Malzeme, ekipman ve üretim için kullanılan diğer tarımsal varlıkların, hırsızlık, yangın ve diğer bazı nedenlerle zarar görmesi riskidir. Bu riskte meydana gelen kayıplar, sigorta ile karşılanabilmekte olup, eğer söz konusu risk, doğal afet şeklinde gerçekleşen bir risk ise, bu durumda da kamu felaket yardımları ile varlıklarda gerçekleşen bu kayıplar karşılanabilmektedir. Üretim veya rekolte riskleri: Bu risk türü, genellikle hava durumu (aşırı veya yetersiz yağmur, aşırı sıcaklar, dolu yağması gibi) neticesinde ortaya çıkan riskler olup, ayrıca, bitki ve hayvan hastalıkları da bu risk tanımının içerisinde yer almaktadır. Rekolte riski, rekoltenin değişkenliği (rekolte serisinde ortalama değerden sapmalar) ile ölçülebilmektedir. Belirli bir ürün için, rekolte değişkenliği, bölgeden bölgeye, iklim, toprak çeşidi ve üretim metotlarına bağlı olarak büyük farklılıklar gösterebilmektedir. 13 European Commission, Agriculture Directorate-General, Directorate A. Economic Analyses, Forward Studies, Evaluation; “Risk Management Tools For EU Agriculture With A Special Focus On Insurance”, Working Document, 2001, (Erişim) http://ec.europa.eu/agriculture/publi/insurance/text_en.pdf , 2 Ocak 2009. s.13-14 11 Fiyat riski: Bir üretim kararı verildikten sonra, ürün fiyatlarının düşmesi ve/veya girdi fiyatlarının artması riskidir. Fiyat riski, fiyat değişkenliği ile ölçülebilir. Rekolteden farklı olarak, fiyatlar düzenli trendlere sahip değillerdir. Kurumsal riskler: Üretim ve/veya pazarlama kararlarını ve dolayısıyla da çiftçinin finansal durumunu negatif olarak etkileyen politika çerçevelerindeki değişimlere ilişkin risk türüdür. İthalat ve ihracat rejimlerinde meydana gelebilecek değişiklikler de bu riskin kapsamındadır. Finansal riskler: Sermaye maliyetinin artması, döviz kuru riski, yetersiz likidite, sermayenin kaybı gibi riskleri içerir. Birçok farklı risk türü, genellikle birbirleriyle ilişkilidir. Örneğin, devletlerin tarımsal destekleme sisteminde gelebilecek bir değişimi içeren kurumsal risk aynı zamanda fiyat riskini de etkilemektedir. Benzer bir şekilde, yeni bir çevresel zorunluluğun ortaya konulması, rekolte riskine etkide bulunmaktadır. Bu kapsamda, söz konusu risk türleri arasındaki ilişkiye bir örnek daha verirsek : Hasat edilen ve dolayısıyla da piyasaya arz edilen ürün miktarında meydana gelebilecek bir değişimi kapsayan rekolte riski, ürünün arzında meydana gelebilecek değişim neticesinde fiyatların artıp azalması ile ortaya çıkacak fiyat risk ile yakından ilişki içerisindedir. Hindistan Planlama Komisyonu’nun açıkladığı bir raporda ise tarımsal risk çeşitleri, üretim riski, fiyat veya pazar riski, finans ve kredi riski, kurumsal risk, teknoloji riski ve kişisel riskler olarak sıralanmıştır14. Bu çalışmada geçen tarımsal risk çeşitleri, Avrupa Komisyonu Tarım Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı rapordaki tarımsal risk çeşitleriyle hemen hemen aynıdır. 14 R C A Jain, M Parshad, Government of India Planning Commission, Report Of The Working Group On Risk Management In Agriculture For The Eleventh Five Year Plan (2007-2012), New Delhi, (Erişim) http://planningcommission.nic.in/aboutus/committee/wrkgrp11/wg11_risk.pdf, 9 Temmuz 2010. 12 Tarımsal risk ve türlerini açıkladıktan sonra, şimdi de, çalışmanın temelini oluşturan buğdayın fiyat riskinin anlaşılabilmesi amacıyla, genel olarak tarımsal ürünler için fiyat riski kavramını ve bu riske maruz kalan piyasa oyuncuları ile etkileniş biçimlerini ortaya koymakta fayda vardır. 1.1.3.Tarımsal Ürün Fiyat Riski ve Bu Riske Maruz Piyasa Oyuncuları Tarımsal ürünlerin fiyatları değişken olup, bu durum, tarımsal ürünlerin kısa dönem üretim ve tüketim esnekliklilerinin düşük olmasından kaynaklanmaktadır. Yıllık ürünler için, üretim esnekliği, üretim kararının, yeni mahsül için fiyatların oluşmasından önce verilmesinden dolayı düşük olup, yıllık olmayan tarımsal ürünler için üretim esnekliği, oluşan fiyatlara bağlı olarak, bu ürünlerden mahsül elde etmek için 2 ila 5 yıl arasında zaman geçmesi gerektiğinden düşük olarak gerçekleşmektedir. Tarımsal ürünlere olan, kısa dönem talep esnekliğinin düşük olmasının nedeni ise, söz konusu ürünlerin genellikle nihai tüketim ürünleri olmayıp, birçok hammaddeye sahip bir ürünün bir parçası olmasından (örneğin kakao çikolatanın hammaddesi olması veya kahve çekirdeklerinin toz kahvenin hammaddesi olması gibi) ve farklı hammaddeler arasındaki ikame edilebilirliğin düşük olmasından kaynaklanmaktadır15. Tarımsal ürün fiyat riski ise, tarımsal ürünlerin fiyatlarının değişmesinden kaynaklanan bir tarımsal risk türü olup, belirsizliği oluşturan unsur, hükümet politikaları, doviz kurları, doğal afetler veya politik istikrarsızlık unsurlarından hangisinden kaynaklanıyor olursa olsun, söz konusu belirsizlik, tarımsal piyasaların en önemli özelliklerinden birisidir. Tarımsal ürünlerin fiyat değişkenliğinden dolayı oluşan risk kapsamında, çiftçiler, ürünleri sattıkları zaman alacakları fiyatın düşük veya yüksek olması belirsizliği ile karşı karşıya kalmakta ve bu durum çiftçinin elde edeceği geliri etkilemektedir. 15 Julie Dana, Christopher L. Gilbert, “Managing Agricultural Price Risk in Developing Countries”, Discussion Paper No. 19, 2008, s.1, Università degli Studi di Trento, 31 Ekim 2008 versiyonu. 13 Öte yandan, tarımsal ürün fiyat riski, sadece çiftçilerin gelirlerini etkilemez. Beklenen ürün fiyatları doğrultusunda ekim kararı alan çiftçinin, tarlasında gerçekleştireceği yatırımlar için (gübreleme, işçi çalıştırma, ekipman alımı) kullanacağı kredi miktarını da bu beklentiler çerçevesinde belirlemektedir. Gerçekleşen ürün fiyatlarının, beklenen ürün fiyatlarından düşük olması, yatırımlar için kullanılan kredinin geri ödemesini sıkıntıya düşürebilecek ve çiftçiyi finansal risk türlerinden birisi olan likidite riski ile karşı karşıya bırakabilecektir. Tarımsal sektörün tarafları, tarımsal risklerin her birine farklı düzeylerde maruz kalmaktadırlar. Fiyat riski de bu risklerden birisi konumunda olup, bu riske maruz kalan taraflar ve maruz kaldıkları riske ilişkin açıklamalar aşağıda yer almaktadır. 1.1.3.1. Çiftçiler Tarımsal ürün arz zincirlerinin ilk halkası, tarımsal ürünün üretimini yapan çiftçilerdir. Çiftçi, ürünün fiyatları arttığında bundan fayda sağlamakta, düştüğünde ise zarara uğramaktadır. Bu nedenle de, fiyatların ne şekilde gerçekleşeceği çiftçiler için önemli bir risk unsurudur16. Çiftçilerin ilgilendikleri öncelikle net gelirleridir. Net gelir, üretim maliyetlerinin brüt gelirden çıkarılması ile bulunur. Brüt gelir, fiyat ile miktarın (rekoltenin) çarpılması suretiyle bulunmakta olup, her ikisi de değişken niteliktedir. Bu iki faktörde meydana gelen değişimler kısmen birbirini dengeleyebilir. Örneğin, hava koşulları birçok üreticiyi aynı anda etkiliyorsa (örneğin El Nino) böyle bir mahsuplaştırma söz konusudur. Bu durumda, ürün miktarı düşerken fiyatların artması ile çiftçi doğal olarak sigortalanmış gibi olmaktadır. Fakat bu durum istisnai bir durum olup, rekabetçi bir piyasada ve büyük bir coğrafyaya yayılmış bir üretim şekli için, rekolte ve 16 Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.4. 14 fiyat riski arasında herhangi bir korelasyonun bulunmadığını söylemek daha doğrudur17. Fiyat değişkenliğinin, çiftçiler için iki farklı grup etkiye yol açtığı söylenebilir. Birincisi, gelirde meydana gelen değişim olup, bu değişim, çiftçilerin tüketimine ve ayrıca yatırımlarına yansımaktadır. İkincisi ise, fiyat değişkenliği sonucunda ortaya çıkan belirsiz yapının, çiftçilerin yüksek maliyetli girdi uygulamaları konusunda daha temkinli davranmalarına yol açmasıdır. Bu durumda da, daha az girdi kullanımı, çiftçilerin ürünlerinin rekoltesini aşağıya çekmektedir18. Çiftçilerin, fiyat riskinden kaynaklanan problemleri, hasat yılı boyunca, fiyatların belirsiz olması ve sürekli düşük fiyatların gerçekleşmesidir. Çiftçiler, ürün yılının başında, beklentileri doğrultusunda, ürün için zaman ve girdi tahsis ederler. Eğer fiyatlar, beklenenin altında gerçekleşirse, çiftçi, girdi maliyetlerini karşılayamaz, üzerinde gerçekleşirse de birçok pazar fırsatını değerlendirme şansı bulamaz. Böyle bir fiyat riskinin yönetilmesi, üretim etkinliğini artırabilir ve keskin fiyat düşüşlerinde, çiftçiyi finansal kayıp riskine karşı korur. İkinci problem olan, sürekli düşük fiyatlardan kaynaklı fiyat riski probleminde ise, küresel olarak arz fazlalığının olması ve bunun belli bir dönem boyunca devam etmesinden kaynaklı bir problem olup, fiyatların düşük seviyelerdeyken daha az volatil olmasından dolayı aslında bir yıllık bir süre baz alındığında herhangi belirsizlik söz konusu değildir. Düşük fiyat düzeyinin uzun süreli olarak gerçekleşmesi durumunda, çiftçinin geçimi de giderek zorlaşır. Bu konu, gelirin devamının sağlanabilmesi konusu olup, risk ile ilgili bir konu değildir19. 1.1.3.2. Aracılar, İracatçılar, Stokçular ve Bankalar Aracılar, çiftçilerden ürünü alır ve ihracatçılara veya diğer aracılara satarlar. Üretim alanlarını kamyonlarıyla gezip, çiftçilerden, üretici gruplarından veya kooperatiflerden ürünleri satın alan tüccarlar bu sınıfa 17 Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.4. Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.4. 19 Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.6. 18 15 girerler. Aracılık faaliyetlerinde bulunanların ortak noktası, pazarın belirlemiş olduğu fiyat üzerinden alım satım faaliyetlerini sürdürmeleri ve alış satış fiyatları arasındaki fark kadar kar etmeleridir20. Aracılık faaliyetinde bulunanlar, genel fiyat düzeyinin hem alış hem de satış fiyatlarını etkilemesinden kaynaklı olarak, genel fiyat düzeyi ile pek fazla ilgilenmezler. Bununla birlikte, pozisyon aldıkları zaman süreci olan kısa vadeli süreçte gerçekleşen fiyat dalgalanmaları, aracılık faaliyetlerinde bulunanları ilgilendiren bir unsurdur. Bu periyot içerisinde küçücük bir fiyat düşüşü bile bütün karları ortadan kaldırabilir ve böyle bir ticari kayıp, aracının sermayesinin büyük bir kısmını yok edebilir21. Bazı aracılar ise, dönem dönem, forward sözleşmeleri* ile, henüz temin etmedikleri emtiayı son alıcıya satım vaadi amacıyla sözleşme yaparlar. Bu durumda ise, aracı, ham maddeyi henüz satın almamasından kaynaklı olarak, fiyatların yükselmesi riski ile karşı karşıyadır22. İhracatçılar da aracılara benzer bir pozisyonda olmakla birlikte, emtiayı ellerinde bulundurma periyodu daha uzun olup, bu süre üretim pazarından tüketim pazarına kadar geçen taşıma süresini kapsar. İhracatçılar normal koşullar altında, ellerinde bulundurdukları malın satış işlemlerini gelecek bir tarihte gerçekleştirdiklerinden, sahip oldukları emtianın fiyatının düşüş riskiyle karşı karşıyadırlar. İhracatçı eğer satacağı ürünü temin etmemiş ve ileride satış işlemini gerçekleştirmek amacıyla bir forward sözleşmesi yapmış ise, bu durumda ihracatçı, fiyatın artması riski ile karşı karşıya olacaktır23. Stokçular da, aracıların özel bir kategorisi konumunda olup, genellikle stokladıkları malları gelecek bir tarihte alıcılara satarlar. Stoklar, üretici ülkede, tüketici ülkede veya üçüncü bir ülkede tutuluyor olabilir. Birçok tropikal ürün için, stokların ılıman yerlerde tutulması bir avantajdır. Stokların, * Forward sözleşmesi: (ing. forward agreement) bir türev finansal ürün olup, kısaca, belirtilmiş bir fiyatta ve belirtilmiş bir süreden sonra, bir varlık satma anlaşmasıdır. Forward sözleşmelerine ilişkin ayrıntılı bilgi çalışmanın ileriki bölümlerinde verilecektir. 20 Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.6-7. 21 Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.7. 22 Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.7. 23 Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.7. 16 alış verişin yapılabileceği bir şekilde tasarlanan depolarda tutulması durumunda finanslama daha kolay olmaktadır. Bu depoların, tüketicilerin anında tüketim amaçlı olarak teslim almalarına olanak verecek şekilde, tüketici ülkelerde kurulması eğilimi bulunmaktadır. Stok sahipleri, pazar fiyatlarından alım satım faaliyetleri veya basit bir şekilde, stoklama ve ipotek hizmetlerinden gelir elde etmektedirler24. Bankalar ise riske maruz kalan bir diğer aracı kategorisidir. Bankacıların durumunda ise, riske maruziyet doğrudan olmayıp, dolaylı bir şekilde, fiyat riskine maruz olan ödünç para verilen firmanın, borç aldığı parayı ödeyememesi durumundan kaynaklıdır. Emtia fiyatlarında yaşanan herhangi bir düşüş, emtiayı elinde bulunduran veya elde edecek olan ve arz zincirindeki faaliyetlerini finanse etmek için bankadan borç alan tarafların, geri ödeme kabiliyetinin ortadan kalkmasına yol açmaktadır. Bankalar böyle bir geri ödeyememe durumuyla karşılaştıklarında, söz konusu sektöre kredi vermek konusunda isteksiz olacak, kredilerini geri dönüşün daha kolay olduğu başka sektörlere aktaracaklardır. Bu nedenle, arz zincirindeki krediye erişimin zorlaşması ve kredinin alınabildiği durumlarda da artan kredi maliyetleri, kötü yönetilmiş fiyat risklerinin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. 1.1.3.3.Devletler Devletler, direkt veya endirekt olarak tarımsal emtia fiyat riskine maruzdurlar. Direk olarak maruz olmaları, vergi gelirlerinin veya bütçe sübvansiyonlarının fiyat düzeylerine bağlı olmasından kaynaklanmaktadır. Okullarda, hastanelerde veya sosyal güvenlik kapsamında fakir vatandaşlara dağıtıma konu olan hububat kökenli gıdaların hammadde fiyatlarında gerçekleşen artış ve azalışlar da yine hükümetlerin maruz kaldığı bir tarımsal fiyat riskidir. Bu gıdaların hükümetler tarafından ithal edilmesi durumunda ise ithal malların fiyatlarındaki artış ve azalışlar da bir fiyat riski içermektedir. 24 Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.7. 17 Aynı durum, gıda fiyatlarındaki artışlara müdahale eden ve stratejik olarak hububat stoklarını yöneten devletlerde de söz konusudur25. Bir devlet, aşırı fiyat dalgalanmaları ve ayrıca tarımsal ürün fiyatlarının düşük düzeyde kalması nedeniyle çiftçilerin zarar görmelerini önlemek amacıyla tarımsal ürün fiyatlarına müdahale edebilir. Bu müdahale, fiyatları yükseltme amacıyla taban fiyat uygulaması şeklinde olabileceği gibi, piyasadaki alışverişe müdahale etmeden, belirli bir fiyat saptayarak piyasa fiyatı ile saptanan fiyat arasındaki farkın üreticiye ödenmesi (mali yardım politikası) şeklinde de olabilmektedir. Taban fiyat politikasında, taban fiyatın piyasa fiyatından yüksek olması nedeniyle oluşan arz fazlası devlet tarafından satın alınır. Mali yardım politikasında da üreticiyi koruma amacı olan devlet, bazı tarımsal ürünler için yine belirli bir fiyatı garanti eder, fakat alış-verişin piyasa fiyatı üzerinden yapılmasını serbest bırakır. Eğer söz konusu ürünün piyasa fiyatı garanti edilen fiyatın altına düşerse, aradaki fark üreticiye ödenir26. müdahaleleri Her iki durumda da fiyatların seyrine göre piyasaya neticesinde, devletler, belli finansal yükümlükler altına girebilecektir ki bu durum devletlerin maruz kaldığı ve fiyatların artış ve azalışlarından kaynaklanan bir tarımsal fiyat riskine örnektir. 1.1.3.4.Tüketiciler Tüketici olarak kastedilen oyuncular, tarımsal ürünü nihai ürün piyasasından satın alan şirketlerdir. Tarım ürünleri, genellikle, perakende olarak satılmadan önce işlenmektedir. Tüketici şirketlerin, ürünlerini nasıl sattığına bağlı olarak fiyat riskine maruz kalma durumu değişiklik göstermektedir. Örneğin, kakao genellikle çikolata ve şekerleme sanayinde kullanılmakta olup, bu ürünlerin fiyatları kakao fiyatlarını izlemektedir. Burada, işleyicilerin riski, aracılarının taşıdığı riskle aynıdır. İşleyiciler, kakaoyu işlemek için elinde bulundurduğu dönem içerisinde fiyatların düşmesi riskiyle karşı karşıyadırlar. Kahve kavurması yapan işletmeler, 25 26 Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.8. Zeynel Dinler, Đktisada Giriş, 15. Basım, Bursa, 2009, s.103-104. 18 piyasa fiyatlarından aldıkları kahveyi genellikle fiyatların sabit olduğu bir dönem içerisinde kahveyi kavurarak satışlarını gerçekleştirirler. Ancak, girdi fiyatlarındaki artış, sabit perakende fiyatlar varsayımıyla, karın düşmesine, girdi fiyatlarındaki bir azalış ise, aynı varsayım altında, karın artmasına neden olmaktadır. Bu işletmelerin durumunda, ekipman ve makine fiyatlarının değişmesi, problemi daha da kötüleştirmektedir. Çikolata üreten işletmeler de benzer bir durumda olup, kakao fiyatlarındaki bir artış hammadde maliyetlerini arttıracağından, karlarının düşmesine sebebiyet verebilecektir27. Tüketiciler açısından fiyat riskinin ortaya konması amacıyla, buğday piyasasından bir örnek verecek olursak; örneğin, un sanayininin temel hammaddesi olan bu tarımsal ürünün fiyatındaki bir değişim, un sanayisi ürünlerinin (ekmek, makarna, bisküvi vs) maliyetlerinin değişmesine neden olmakta ve bu da üreticilerin karlarını etkilemektedir. Peki bu durumda, karlarının düşmesini istemeyen üreticiler fiyat değişimlerinden nasıl korunacaklardır. Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde, tarımsal risk yönetimi stratejileri anlatılırken bu konu açıklanacak ve yine uygulama bölümünde ise, Türkiye un sanayicilerinin bir risk yönetim stratejisi olarak vadeli işlem sözleşmeleri kullanımı etkinliği ortaya konmaya çalışılacaktır. Yukarıda genel olarak risk kavramı, tarımsal risk ve tarımsal fiyat riskinden bahsettikten sonra, şimdi de tarımsal fiyat riski yönetimi stratejilerinin ortaya konabilmesi için öncelikle genel olarak risk yönetimi kavramından ve risk yönetimi stratejilerinden bahsedilecektir. Genel olarak risk yönetim stratejilerinden bahsedildikten sonra, tarımsal risk yönetimi stratejileri açıklanacak, daha sonra da, vadeli işlem sözleşmeleri kullanmak suretiyle tarımsal fiyat riski yönetiminin temellendirebilmesi amacıyla, tarımsal fiyat riskinin yönetilebilmesi sürecinde kullanılan türev araçların bu süreçteki rolleri ortaya konmaya çalışılacak ve çalışmanın birinci bölümü sonlandırılacaktır. 27 Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.10. 19 1.2.RİSK YÖNETİMİ Risk yönetimi, kişi veya kurumların karşı karşıya oldukları riskleri bilimsel yöntemlerle ölçme ve idari tercihler doğrultusunda gerekli seviyeye getirme olarak tanımlanabilir. Geniş anlamda risk yönetimi ekonomik varlık ve nakit akışlarının beklenen değerden sapma miktarının en düşük seviyeye indirilmesidir. Modern risk yönetimi, riskin ölçülmesi ve uygun maliyetlerle ortadan kaldırılmasını hedeflemektedir. Risk yönetimi fonksiyonu farklı yöntemler kullanılarak yürütebilmekte ise de yardımcı araçlar olarak sigorta ve türev ürünler önemli görevler yerine getirmektedir. Diğer taraftan, modern finans literatüründeki risk yönetimi kavramı 1950’lerde tartışılmaya başlanmış olmakla beraber, insanlık tarihi boyunca risk yönetimi yapılmıştır. İlk insanların kendilerini vahşi hayvanlardan korumak üzere ateş yakmaları, ilk kreditörlerin alacak portföylerinin genel riskini düşürmek için beher borçluya verilen krediyi sınırlı tutmaları, kişilerin yaşadıkları binaları yangına dirençli hale getirmeleri veya 1667’de günümüzdeki anlamında ilk yangın sigortasının yapılması ile mülklerini sigorta ettirmeleri çağlar boyunca uygulanan bazı risk yönetim yöntemlerine örnektir28. Risk yönetimi şirketler için gelecekte meydana gelmesi beklenen istenmeyen (olumsuz) durumların ortadan kaldırılması veya etkisinin daha aza indirilmesi için alınacak önlemleri kapsamına alır29. Şirketlerde risk yönetiminin örgütsel olarak uygulanması, geçtiğimiz yirmi yılda yaygınlaşmıştır. Risk yönetim stratejileri, şirket organizasyonu içerisinde bir birim tarafından yürütülebileceği gibi, şirket dışındaki kurumlara da tevdi edilebilmektedir30. Şirketler, önceki bölümlerde açıkladığımız risk türlerini yönetebilmek için çeşitli stratejiler geliştirmektedirler. Örneğin, dış ticaretle uğraşan bir şirket, kur riskini ortadan kaldırabilmek veya azaltabilmek için türev piyasalarda işlemler yapabilir, tarımsal bir işletme, ürettiği ürünlerin doğal 28 Halil Cem Karakaş, Finansal Olmayan Şirketlerde Risk Ölçümü ve Yönetimi, Đstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Finans Anabilim Dalı Doktora Tezi, Đstanbul 2006, s.13. 29 Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.17. 30 Halil Cem Karakaş, a.g.e., s.15. 20 nedenlerden dolayı zarara uğraması ve dolayısıyla da işletmeyi zarara uğratması durumunu engellemek için ürünlerini sigortalattırabilir, bankalar faaliyet alanları nedeniyle doğal olarak en çok maruz kaldıkları risk türü olan kredi riskini en aza indirebilecek çeşitli önlemler alabilirler. Çoğunluğun, risk yönetiminin kurucuları olarak kabul ettiği öne sürülen, Mehr ve Hedges, 1963 yılında yayınladıkları eserlerinde risk yönetiminin aşamalarını şu şekilde ifade etmektedirler31: 1. Hasara maruz alanları tespit etmek 2. Hasara maruz alanların potansiyel değerlerini ölçmek 3. Riski yönetmek için seçenekleri değerlendirmek a. Riski üstlenmek b. Riski devretmek c. Riski azaltmak 4. Yöntemi seçmek 5. Sonuçları değerlendirmek Şimdi en bilinen ve yaygın risk yönetimi metodu olan sigorta faaliyetleri ile ardından, çalışmanın ileriki aşamalarında, özel bir türü ele alınacak olan türev araçlarla risk yönetim faaliyetleri açıklanacak olup, sigorta ile risk yönetim stratejilerine burada değinilmesindeki sebep, tarımsal risk yönetiminde alternatif metod olarak kullanılan sigortalama faaliyetleri hakkında temel bir bilgi sunmaktır. 1.2.1.Sigorta ile Risk Yönetimi Risk yönetiminin bilinen en yaygın yöntemi sigorta hizmeti almaktır. Sigortanın yaygınlığı nedeniyle sigortacılık önemli bir endüstri haline gelmiş 31 Stephen P. D'Arcy, “Enterprise Risk Management”, Forthcoming in the Journal of Risk Management of Korea, Volume 12, Number 1, 30 Mayıs 2001, s.6. 21 ve kamu yönetimleri de sigortacılık faaliyetlerini düzenleme altına almıştır. Sigorta, rizikolara karsı kişinin güvenlik gereksinimi duymasının bir sonucu olup, kişi var olduğu sürece kendini tehdit eden rizikolara karsı koruma zorunluluğu hissedecektir. Sigorta, aynı rizikonun tehdidi altında bulunan bir topluluğun bir araya gelerek, doğabilecek hasara birlikte karşı koymasıdır. Sigortanın amacı hasara engel olmak değil, bu hasarı grup üyeleri arasında dağıtmak, böylece hasar yükünü grubun her üyesi için taşınabilir hale getirmektir. Bir diğer deyişle, şansı az olanların karşılaştığı zararı, aynı rizikoyla karşı karşıya olmalarına rağmen tesadüfen kurtulan kişiler arasında paylaştırmaktır. Bu birliktelik, doğacak hasarın şiddet derecesini her bir kişi bakımından azaltarak, belirsizliği belirli hale getirecektir. Sigorta, sigortalıyı güvence altına almak amacıyla verilmiş, bir söz veya hizmet olarak kabul edilebilir. Sigortanın, sigortalıyı güvence altına almasındaki amaç, onu parasal ya da finansal kayıptan korumaktır32. Sigorta, riskin gerçekleşmesinden doğacak ekonomik zararın olumsuz etkisinden sigorta dayanışmasına katılanları korumak amacıyla riskin yönetimi olup daha geniş anlamda sigorta, belirli bir prim karşılığında olan, kişi hayatının ya da organlarının veya kişi ve kuruluşların para ile ölçülebilir kıymetlerinin, sigorta kural ve mevzuatınca belirlenmş tesadüfi rizikoların gerçekleşmesinden doğacak maddi hasarlarını, aynı rizikonun tehdidi altında bulunan kişileri ya da kuruluşları bir araya getirerek, ölçülen değerler üzerinden ve gerçekleşen hasar oranında karşılayarak, sosyo-ekonomik çöküntüleri dağıtan ve önleyen, yatırımlara aktarılan fonları ve ikrazları ile ekonomiye kaynak yaratan işlemler bütünü olarak tanımlanmaktadır33. İşletme biliminde “ölçemediğinizi yönetemezsiniz” ifadesi kullanılmakta olup, bu ifade, risk yönetimi söz konusu olduğunda özellikle önem kazanmaktadır. Çünkü sigorta organizasyonunun çalışma esası, yüzdesel olarak ölçülebilen risklerin belli hesaplamalar ışığında çokluğa dağıtılması 32 Hakan Turgut, Türk Sigorta Sektöründe Kişisel Risk Yönetimi, Marmara Üniversitesi, Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü, Sigortacılık Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, , Đstanbul, 2009, s.7. 33 Hakan Turgut, a.g.e., s.8. 22 olup, dolayısıyla, risk yönetimi olarak sigortanın tanımı “Aynı tür tesadüfi risklere maruz çok sayıda üniteleri bir portföyde toplayarak risklerin daha belirli hale getirilmesinin ve bu risklerden doğacak hasarları karşılamak için küçük, periyodik katkılardan bir fon olusturarak hasarların telafisinin sağlanması esasına dayanan bir organizasyondur” olarak yapılmaktadır34. Şimdi de, çalışmanın ana eksenini oluşturması nedeniyle, türev araçlar ile risk yönetim sürecini ayrıntılandıralım. 1.2.2.Türev Araçlarla Risk Yönetimi Türev araçlar, değeri başka bir finansal varlığın veya malın değerine doğrudan bağlı olan ve o varlıktan türetilen finansal araçlardır. Bu piyasalar spot piyasalarda olduğu gibi, belli miktardaki mal veya kıymetin ve bunların karşılığı olan yükümlülüklerin (paranın) alım satım işlemine müteakip el değiştirdiği piyasalar olmayıp, aksine, anlaşmanın bugünden yapıldığı ve yükümlülüklerin gelecek bir vadede yerine getirilmesini öngören piyasalardır. Türev araçların işlem gördüğü piyasaların, risk yönetimini kolaylaştırmak, gelecekteki fiyatları öngörülebilir hale getirmek, firmaların işletme sermayesi temin ve muhafaza etmelerini sağlamak ve geleceğe yönelik karar alınmasına yardımcı olmak gibi işlevleri vardır. 35 Türev piyasalar, gelişmekte olan piyasalarda varlığı daha çok hissedilen sistematik riskin yönetilmesi için, özellikle 80'lerden sonra, yaygın olarak kullanılmakta olup, modern portföy teorisi kapsamında yukarıda bahsetmiş olduğumuz ve salt hisse senedi çeşitlendirmesiyle ortadan kaldırılamayan bu risk türünün ortadan kaldırılması sürecinde önemli bir role sahiptir36. Risk yönetiminde kullanılan çeşitli türev finansal araçlar bulunmaktadır. Bu araçlar, yatırımcıların farklı türdeki gereksinimlerini karşılamak 34 üzere geliştirilmiş olup, bunları, forward, vadeli işlem Hakan Turgut, a.g.e., s.9. Sönmez Karaca, a.g.e., s.5-6. 36 Yücel Ayrıçay, “Türev Piyasaların Gelişmekte Olan Piyasalara Olası Etkileri”, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (5) 2003/1, s.12. 35 23 sözleşmeleri, opsiyon, swap ve diğerleri olarak özetlemek mümkündür. Bu araçlarla, döviz kuru, faiz oranı, fiyat riski gibi riskler yönetilebilmekte olup, söz konusu araçlar sadece risk yönetimi amacıyla değil spekülatif gelir elde etme amacıyla da kullanılmaktadırlar. Finansal türev araçların kullanılmasına dayalı ana risk yönetim stratejisi hedging yöntemi olup, bu yöntemde, yatırımcı, eşit miktarlarda olmak üzere aynı anda iki farklı pozisyon alır. Birincisi, yatırım yapılan piyasa yani yatırımcının elinde bulunan yatırım aracının olduğu piyasa olup, ikinci pozisyon ise yatırım aracının türevinin işlem gördüğü piyasalardır. Bu risk yönetim stretjiisi, normal koşullar altında, şu mantık üzerinden çalışır: Bir varlığın fiyatı ve aynı varlığın türevinin fiyatı kabaca aynı yönde ve genel olarak da aynı miktarlada gerçekleşir. Dolayısıyla, söz konusu varlığın piyasasında kaybedilen miktar kadar, aynı varlığın türevinin piyasasında ters pozisyonlu işlem yapılarak kazanç sağlanabilir. kaynaklı risklerin birleştirilmesi suretiyle, Böylelikle, fiyat değişimi kayıplar önlenebilir veya 37 azaltılabilir. Sıklıkla kullanılmakta olan türev araçları olan, forward, vadeli işlem, opsiyon ve swap sözleşmeleri aşağıda kısaca tanıtılmış olup, çalışmanın uygulama aşamasına konu olan vadeli işlem sözleşmeleri daha ileriki bölümlerde ayrıntılı olarak incelenecektir. 1.2.2.1.Forward Sözleşmeleri İngilizce kökenli olan ve Türkiye’de değişikliğe tabi tutulmadan İngilizcedeki şekliyle kullanılan forward, “belirli bir miktar ve kalitedeki para, döviz, altın, mali gereç, mal ve diğer türev ürünlerin önceden belirlenen fiyatla, gelecekteki bir tarihte, borsa şeklinde organize olmayan bir piyasada alım satımını kapsamına alan teslim amaçlı bir vadeli işlemdir. Temel amacı 37 Lishang JĐANG, Mathematical Modeling and Methods of Option Pricing, World Scientific Publishing Co. Pte. Ltd., Singapore, 2005, s.2. 24 fiyat değişimlerinden kaynaklanan riski emniyet altına almaktır. Buradaki fiyat değişimleri, ticari mal, mamul mal, ilk madde ve malzeme, menkul kıymet, menkul kıymet endeksi fiyatları ile döviz kuru ve faiz oranı değişimleri gibi unsurları kapsamına almaktadır38. Bu sözleşmelerde genelde serbestlik hakim olup, özel bir yasal düzenlemeleri söz konusu değildir. Forward sözleşmesine konu ürünün fiyatınının belirlenmesinde gizlilik söz konusudur. Bunun nedenini, forwarda konu ürünün alım satım işleminin halka açık bir piyasada yapılmaması oluşturmaktadır. Forward konusu ürünün alıcı ve satıcısı genellikle birbirlerini tanırlar. İşlemin yapılması için borsa şeklinde organize bir piyasanın varlığı aranmaz. Alıcının ve satıcının haklarını teminat altına alan bir takas uygulaması söz konusu değildir. Forward kontratları nama yazılı olup, ters işlem yapılarak riskin devri söz konusu değildir. Forwarda konu malın teslim yeri, teslim zamanı, teslim miktarı ve kalitesi gibi konularda standartlaşma aranmamaktadır39. 1.2.2.2.Vadeli İşlem Sözleşmeleri Vadeli işlem sözleşmeleri, standart kalite ve miktardaki para, döviz, altın, mali araç, mal ve diğer türev ürünlerin önceden belirlenen bir fiyatla gelecekteki bir tarihte, borsa şeklinde organize olan bir piyasada alım satımını kapsamına alan cayılamaz bir vadeli işlem olarak tanımlanabilir. Temel amacı, forward gibi riski devretmek olup, spekülatif amaçlı işlemlerde kar elde etme amacı da vadeli işlem sözleşmelerinin diğer bir amacını oluşturur40. Vadeli işlem sözleşmelerinde, genel olarak vade sonunda fiziki teslimat yoktur. Ürünün değil, ürünün fiyatının alım satımı söz konusu olup, tarafların cayma hakkı yoktur. Ancak, ters bir işlemle piyasadan çekilmeleri ve sözleşmenin etkisini ortadan kaldırmaları mümkündür. 38 Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.39. Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.39-40. 40 Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.169. 39 Genel olarak 25 vadeli işlem sözleşmelerinin ancak %3’ü için fiili teslim söz konusu olmakta, tarafların %97’si ters işlemle piyasadan çekilmektedirler41. Vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin diğer genel bazı hususlar ise aşağıda maddeler halinde özetlenmiştir42; Vadeli işlem sözleşmeleri özel yasalarla düzenlenmişlerdir. Serbestlik ve genel yasalara göre işlem yapabilme özelliği söz konusu değildir. Vadeli işlem sözleşmeleri halka açık bir piyasada yapılır, forwarddaki gibi gizlilik yerine alenilik geçerlidir. Yine bu işlemler gerçekleştirilirken aracı kurum kullanılması zorunludur. İşlem yapan tarafların birbirlerini tanıması söz konusu olmayıp, muhatap taraf takas odalarıdır. Yani alıcı ve satıcı için karşı taraf takas odalarıdır. Vadeli işlem sözleşmeleri, organize borsalarda yapılmakta, ve borsa kurallarına göre teminat veya marjin sistemi uygulaması söz konusu olmaktadır. Çalışmanın uygulama bölümünde, söz konusu sözleşmelerin özelleşmiş bir türü olan buğday vadeli işlem sözleşmelerinin Türkiye’de un sanayicileri tarafından kullanım etkinliği ve farkındalığı üzerinde durulacağından, vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin daha ayrıntılı bilgiler çalışmanın ikinci bölümünde verilmiş olup, bu bölümde ise vadeli işlem sözleşmelerinin diğer türev ürünlerle birlikte sadece kısa bir tanıtımı yapılmıştır. 1.2.2.3.Opsiyon Forward ve vadeli işlem sözleşmeleri gibi opsiyon sözleşmeleri de risk yönetiminde ve riski devretmede kullanılan bir vadeli işlemdir. Opsiyon, kısaca, belirli veya standart miktar ve kalitedeki para, döviz, altın, mali araç, 41 42 Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.169. Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s. 169-170. 26 mal ve diğer türev ürünlerin önceden belirlenen bir fiyatla gelecekteki bir tarihte, borsa şeklinde organize olan veya olmayan bir piyasada alım satımını kapsamına alan, alıcı açısından cayılabilir bir vadeli işlem olarak tanımlanabilir43. Vadeli işlem sözleşmeleri ile ilgili olarak yapılan açıklamalar ve vadeli işlem sözleşmelerinin özellikleri, genelde borsa opsiyonu için de geçerlidir. Satıcının fiyat garantisinde bulunması, alıcının bu garanti için prim ödemesi, borsa dışı bir piyasada da işlem görebilmesi ve alıcının cayma hakkınının bulunması vadeli işlem sözleşmeleri ile opsiyon sözleşmelerini birbirinden ayıran temel özelliklerdir44. Foward ve vadeli işlem sözleşmelerinde olduğu gibi, opsiyonda da satıcı yükümlülüğününü yerine getirmek zorundadır. Satıcının yükümlülüğünü yerine getirmeme veya cayma hakkı yoktur. Durum alıcı açısından incelendiğinde ise, opsiyon sözleşmesine uymak alıcı için bir yükümlülük değil, satıcıya ödediği prim karşılığında elde etmiş olduğu bir haktır. Alıcı yararına olacaksa sözleşme hükümlerini yerine getirir, zararına olacaksa cayma hakkını kullanır ve sözleşme hükümlerini yerine getirmez45. Vadeli işlem sözleşmeleri ve opsiyon sözleşmeleri genellikle standart sözleşmeler olup, borsa dışı opsiyon sözleşmelerinde serbesti söz konusu olabilmektedir. Burdan anlaşıldığı üzere, opsiyon sözleşmelerinin yapılabilmesi için organize borsaların varlığı gerekmez. Borsa dışında yapılan opsiyonlara tezgah üstü veya banka opsiyonları denir ve bu opsiyonların işleyişi daha çok forward piyasalardaki gibidir. Yani, bu tür opsiyonlarda, borsa, takas odası, hamiline yazılı olma, ters işlemle piyasadan çıkma gibi uygulamalar söz konusu olmaz46. 43 Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.245. Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.245. 45 Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.245-246. 46 Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.250-251. 44 27 1.2.2.4. SWAP Swap da barter gibi, trampa, değiş tokuş, takas, değiştirme anlamına gelen ingilizce kökenli bir kelimedir ve Türkçede herhangi bir değişikliğe uğratılmadan kullanılmakta olup, kısaca, belirli bir miktar ve nitelikteli para, döviz, altın, mali araç, alacak, mal gibi varlıklarla; yükümlülüklerin, önceden belirlenen fiyat ve koşullara göre, gelecekteki bir tarihte ve banka şeklinde organize olan bir piyasada değiş tokuşunu kapsamına alan bir vadeli işlem olarak tanımlanabilir47. Kelime anlamı ve yukarıdaki tanımlama esas alındığında, borsa şeklinde olmasa bile, bankaların organize ettiği bir piyasanın oluşturulması koşuluyla, belirli bir miktar ve nitelikteki varlıklarla, borça ve faiz yüklerini kapsamına alan yükümlülükler, barterdaki gibi, swapa tabi tutulabilmkete olup, basit trampa koşullarının oluşturulmasındaki güçlük, her çeşit mali olayla ilgili kurumsal bir organizasyonun oluşturulmasındaki zorluk, arz ve talebin yetersizliği gibi nedenlerden dolayı, günümüzde en çok kullanılan swap türünü para swapı ile faiz oranı swapı oluşturmaktadır48. Forward, vadeli işlem sözleşmeleri ve opsiyonlarda olduğu gibi swapın da temel amacı, faiz oranı, döviz kuru ve diğer fiyat değişimlerinden kaynaklanan risklere karşı güvence sağlamak olup, kaynak maliyetini azaltmak, varlık getirisini artırmak, arbitrajdan ve mukayeseli üstünlüklerden yararlanmak, gereksinime duyulan paraya ulaşmak, kambiyo kontrol ve kısıtlamalarından kurtulmak, bürokrasiyi azaltmak, nakit akışlarını düzene sokmak ve kar elde etmek de, swapın diğer amaçlarındandır49. Günümüzde en çok kullanılan swap türleri olan para ve faiz swapını kısaca açıklarsak50; o Para swapı: Diğer bir deyişle döviz kuru swapı, döviz swapı adı verilen swap türü olan para swapı, gereksinme duyulan paraya 47 Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.311. Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.311. 49 Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.311-312. 50 Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.312. 48 28 ulaşmak ve riski devretmek amacıyla belirli bir para cinsinden ve belirli bir miktarda para mevcudu ile alacak ve borcun, diğer bir para cinsinden eşdeğer miktardaki para, alacak ve borçla değiş tokuşunu kapsamına alan gelecekle ilgili bir sözleşmenin, banka aracılığı ile yapılması ve bu sözleşme gereklerinin vade sonunda taraflarca sözleşme hükümlerine göre yerine getirilmesidir. Tipik bir para mevcudu swapı, ana paraların takası, faizlerin karşılıklı olarak ödenmesi, ana paraların karşılıklı olarak iade edilmesi olmak üzere üç aşamada gerçekleştirilir. o Faiz oranı swapı : Aynı para türünde ve aynı tutardaki bir ana paraya (daha çok borca) farklı faiz oranlarına göre hesaplanan faiz yüklerinin değiş tokuşu şeklinde tanımlamak mümkündür. Faiz swapında ana para ne başlangıçta ne de vade sonunda değiştirilmez. Genelde, gelecekteki sabit faiz ödemelerinin değişken faiz ödemeleriyle değiştirilmesi şeklinde uygulanmaktadır. Sabit faizle sabit faizin, değişken faizle de değişken faizin değiştirilmesi mümkündür. Genel olarak çeşitli risk yönetim stratejileri ve risk yönetimi sürecinde kullanılan ve çalışmanın konusunu oluşturan vadeli işlem sözleşmelerinin risk yönetimindeki rölünün ortaya konması amacıyla, vadeli işlem sözleşmeleri de dahil olmak üzere en çok kullanılan türev araçlara ilişkin olarak yukarıda yapılan kısa tanıtımdan sonra, çalışmanın uygulama aşamasında Türkiye un sanayicileri tarafından kullanım etkinliği ve farkındalık düzeyi araştırılacak olan buğday vadeli işlem sözleşmelerinin, tarımsal risk yönetimindeki rolünün ortaya konabilmesi için aşağıda genelden özele doğru öncelikle genel olarak tarımsal risk yönetim stratejileri açıklanacak daha sonra ise, vadeli işlem sözleşmeleri de dahil olmak yukarıda genel olarak bahsedilmiş bulunan türev araçlar araçlarla tarımsal fiyat riskinin yönetimi ve bu araçların tarımsal fiyat riski yönetimindeki rolleri üzerinde durulacaktır. 29 1.2.3.Tarımsal Risk Yönetimi Tarımsal üretimde risk yaratan faktörleri kısmen de olsa ortadan kaldırmak veya etkisini azaltmak için uygulanan yöntemler tarımsal risk yönetimi stratejileridir. Tarımsal risk yönetimi, çeşitli sigortalama yöntemleri, ürün çeşitlendirmesi, sözleşmeli üretim, girdi sözleşmesi ve yukarıda genel olarak bahsedilmiş bulunan türev araçların kullanılması suretiyle gerçekleştirilmektedir. Ayrıca tarım işletmelerinin işletme dışı iş veya yatırım yapmaları suretiyle de gelir risklerini yönettikleri görülmektedir. Ürün sigortalama yöntemi ile üreticiler risklerini diğer sigorta yaptıran kişilere aktarmakta, fiyat riskini önleme metodu olan sözleşmeli üretim ile ise üreticiler ve alıcılar fiyatlar üzerinde ekim öncesi yaptıkları kontratlarla ektikleri ürünün fiyatını ekim yapmadan önce belirleme ve garanti altına alma imkanına kavuşmaktadırlar. Türkiye’de şeker pancarı üretimi sözleşmeli tarıma en güzel örneklerden birisi olup, bu durum yasa ile de korunma altına alınmıştır. Şeker pancarı üreticileri ekim yapmadan önce yaptıkları üretim sözleşmeleri ile ektikleri pancarın fiyatını bilir ve buna göre planlamasını yapar. Tarımsal fiyat risk yönetimi araçlarından bir diğeri ise, vadeli işlem piyasalarının kullanılması suretiyle risk yönetimidir. Bu piyasalarda işlem yapmak suretiyle risk yönetiminde, örneğin, buğday üretimi yapan bir çiftçi vadeli işlem borsalarında yaptığı işlemle, dilediği vadede ürünün fiyatını belirlemiş ve bu fiyata göre üretimini planlama imkanına kavuşabilmektedir. Ürün çeşitlendirmesi yöntemi ile tarımsal risk yönetimi ise, çiftçilerin tarlalarına aynı ürünü ekmek yerine, birden fazla ürün ekerek, fiyatlarda meydana gelebilecek artış ve azalışlara karşı kendilerini korumaları sürecini kapsar. Hisse senedi çeşitlendirmesi yapılarak riskin dağıtılması suretiyle risk yönetiminde olduğu gibi, bu yöntem ile, ürünlerin dayanıklılıklarının ve cinslerinin farklı olması, doğal koşulların etkilerine karşı riski dağıtmakta ve bu suretle, meydana gelebilecek doğal olaylardan kaynaklı olarak karşılaşılacak ürün kayıpları riskine karşı çiftçi kendini korumuş olmaktadır. 30 Avrupa Birliği’nde yapılan bir araştırmada 51 , çiftçilerin uyguladıkları risk yönetim stratejileri ikiye ayrılmış olup birincisi tarla ile ilgili alınan önlemleri, diğeri ise riskin başkalarıyla paylaşımı olarak sınıflandırılmıştır. Hangi stratejinin seçileceği, beklenen getiri ve söz konusu riski düşürmenin maliyetinin tespit edilmesini gerektirmektedir. Seçilen strateji, karşılaşılan farklı riskler arasındaki ilişki, farklı enstrümanların maliyetleri, çiftçinin gelir düzeyi ve ayrıca risk algısına bağlı olarak değişecektir. Tarla ile ilgili risk yönetim stratejileri, düşük riskli (örneğin kamu müdahalesinin yüksek olduğu ürünler), kısa ürün döngüsüne sahip, tarımsal ürünlerin ekiminin yapılması gibi risk yönetim stratejileridir. Riskin paylaşılması stratejileri ise, satış kontratlarının yapılması, vadeli işlem piyasalarında hedge işlemleri, yatırım fonları ve sigortalatma gibi stratejilerdir. Çiftçilerin tarımsal risk yönetim stratejilerini aşağıda maddeler halinde özetlersek52; Farklılaştırma: Farklılaştırma stratejisi aynı tarımsal ürün yerine farklı ürünlerin ekiminin yapılarak bir tarımsal ürüne bağlı olan riskin birden fazla ürüne dağıtılmasıdır. Bu strateji, finans teorisindeki portföy çeşitlendirmesi yoluyla riskin azaltılması stratejisi ile özde aynı mantıktadır. Böylelikle, bir tarımsal ürün için iyi bir rekolte alınması ile, kötü rekolteye sahip ürünlerin ortaya çıkardığı kaybın önüne geçilmiş olur. Ancak bu stratejide, uzmanlaşma ve ölçek ekonomilerininin faydaları (farklı ürünler için farklı ekipmanların kullanılmas neticesinde) ortadan kalkar. Bunlar yöntemin dezavantajlarıdır. Satış sözleşmeleri: Satış sözleşmesi ile, çiftçi ile alıcı taraf, hasadı gerçekleştirmeden önce ve hatta bazen ekim yapmadan önce satış miktarını ve fiyatını belirler. Böylelikle her iki taraf da, hasattan önce tarımsal ürünün fiyatını sabitleyerek, fiyattan kaynaklı risklerini ortadan kaldırmış olmaktadırlar. Ancak, bu durumda da çiftçi, hasat döneminde söz konusu tarımsal ürünün fiyatının sözleşme üzerindeki fiyatın 51 52 European Commission, a.g.e., s.16. European Commission, a.g.e., s.16-28. 31 üzerine çıkması neticesinde, piyasaya satılamayan ve sözleşmedeki alıcıya sözleşme üzerindeki fiyattan satılma mecburiyeti olan tarımsal ürünün piyasa fiyatı ile sözleşme üzerindeki fiyat farkı kadar zarar eder. Üretim sözleşmeleri ise, satış sözleşmeleri gibi bir mantıkla düzenlenmekte olup, temelde bazı farklılıklar içermektedir. Söz konusu sözleşmede, üretim sürecinde kullanılacak girdilerin çeşidi, kalitesi, miktarı, satın alınacak ürünün miktarı ve fiyatı gibi daha geniş unsurlar yer alır. Bu tip bir sözleşme, alıcı tarafa, çiftçinin üretim sürecini kontrol etme yetkisi verir. Vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile hedging yöntemi: Vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri kurulumu, yukarıda bahsedilen satış ve üretim sözleşmeleri ile fiyatların sabitlenmesi metodunu içermesi bakımından aynı amacı gütmektedir. Ancak bu sözleşmeler, o Standart maddeler içerir ve böylelikle kolayca alınıp satılabilir, o Organize piyasalarda ve belli kurallar altında işlemleri gerçekleştirilebilir, o Genellikle fiziksel teslim zorunluluğu içermezler. Vadeli işlem sözleşmeleri ile, ürettiği ürünün fiyatını sabitlemek isteyen taraf, riskini, kar elde etmek veya karşı pozisyonda riske sahip olup da riskini ortadan kaldırma isteyen taraf ile sözleşme yapar. Hasat dönemi öncesinde satacağı ürünün fiyatını sabitlemek isteyen üretici, vadeli işlem sözleşmesi satarak, ürününü, vade tarihinde belli bir fiyattan karşı tarafa satma hakkını elde eder. Opsiyon sözleşmeleri ise, opsiyon sahibi tarımsal işletmeye, gelecekte belli bir fiyattan ürünleri satma hakkı verir. Bu sözleşmelerde, vadeli işlem sözleşmelerinde olduğu gibi, vade tarihinde, sözleşmeye konu tarımsal ürünün satılma zorunluluğu bulunmamaktadır. Eğer piyasa fiyatları opsiyon sözleşmesi üzerinde yazılı fiyatın üzerindeyse, çiftçi, satım opsiyonunu kullanmayacaktır. Burada çiftçinin katlanacağı zarar, opsiyon sözleşmesi satın alımı ile katlandığı maliyet kadar olacaktır. 32 Sigortalama yöntemi : Sigortalamadaki ana mantık, riskin bir havuzda toplanmasıdır. Riske maruz taraflar, yatırdıkları primler aracılığıyla, riskin gerçekleşmesi durumundaki kayıpların, riske maruz taraflara aktarılmasını sağlarlar. Tarımsal risk yönetim stratejisi olarak sigortalama yönteminin kullanılması ise, rekolte sigortalaması, fiyat sigortalaması ve gelir sigortalaması yollarıyla olabilmektedir. Rekolte sigortalaması dolu yağması gibi felaketler sonucunda tarımsal ürün rekoltesinin düşmesi gibi durumlara karşı yapılabilmektedir. Doğal olaylar sonucunda, belli bir seviyenin altına düşen hasat miktarı, normalde olması gereken hasat miktarının altınde gerçekleşmekte olup, sigorta, olması gereken rekolte ile, gerçekleşen rekolte arasındaki farkı tazmin etmektedir. Fiyat ve gelir sigortlama metodu ise, benzer bir şekilde, fiyatın veya çiftçinin gelirinin belli bir seviyenin altına düşmesi durumunda, sigorta şirketinin, çiftçinin maruz kaldığı zararı karşılaması üzerine kurulu bir sistemdir. Bir doğal afet yaşanması durumunda, aynı bölgede sigorta yaptıran bütün işletmelerin bu durumdan etkilenmesi ve bunun sigorta şirketi tarafından karşılanmasının çok zor olması nedeniyle, söz konusu sigorta şirketleri de risklerini reasürör şirketlere veya bu şirketlerin ortak kurdukları sigorta havuzlarına aktarabilmektedirler. Sigortalama yöntemine benzer bir şekilde, tarımsal faaliyeterde bulunan çiftçilerin bir fon kurarak, riskin gerçekleşmesi durumundaki zararlarını bu fondan karşılaması da mümkündür. Tarımsal risk yönetimi araçları, devletler, çiftçiler, aracılar, tüketiciler ve ihracatçılar, stokçular ve bankalar tarafından birinci kısımda türleri kısaca açıklanan tarımsal riskleri (insan veya çalışanlardan kaynaklı riskler, varlıkları ilgilendiren riskler, üretim veya rekolte riskleri, fiyat riski, kurumsal riskler, finansal riskler gibi) yönetmek amacıyla yukarıda belirtilen araçların kullanılması suretiyle yapılabilmektedir. 33 Genel olarak tarımsal risk yönetimi stratejilerinden bahsettikten sonra, çalışmanın uygulama aşamasında buğday fiyatları riskinin bir türev araç çeşidi olan vadeli işlem sözleşmeleri yardımıyla yönetimi ele alınacağından, şimdi de türev araçlarla tarımsal fiyat riski yönetimi faaliyetlerini ayrıntılandıralım. Tarımsal ürün fiyat riskinin türev araçların kullanılması suretiyle yönetilmesi, yukarıda, özelliklerinden genel olarak bahsedilen forward, vadeli işlem, opsiyon ve swap sözleşmeleri ile yapılabilmekte olup, bu araçların, tarımsal fiyat riski yönetimi sürecindeki rolleri aşağıda açıklanmıştır. Çalışmanın temel noktasını oluşturması nedeniyle, vadeli işlem sözleşmeleriyle tarımsal fiyat riski yönetimi daha ayrıntılı olarak ele alınmış ve örneklendirilmiştir. Diğer yöntemlerle tarımsal fiyat riski yönetimi ise özet bir şekilde sunulmaya çalışılmıştır. 1.2.3.1.Forward Sözleşmelerinin Kullanılması Suretiyle Tarımsal Fiyat Riski Yönetimi Forward sözleşmeleri ile tarımsal fiyat riski yönetimi, bir üretici veya tüccarın, olumsuz fiyat dalgalanmalarından korunabilmek amacıyla elinde bulundurduğu veya hasat edeceği ürünü ileriki bir tarihte belli bir fiyattan satabilmesine olanak sağlayan forward sözleşmesi kurulumu ile gerçekleşir. Çiftçiler hasat edeceği ürün üzerinden forward satış sözleşmesi yaparak, hasat döneminde oluşabilecek fiyat düşüşlerinden kendisini korumaktadır. Tarımsal emtia alım satımı yapan bir aracı da, benzer şekilde, elinde bulundurduğu stoku fiyat dalgalanmalarına karşı koruyabilmek için forward sözleşmesinin satış yapan tarafında bulunarak kendi fiyat riskini yönetebilmektedir. Bu yöntemde, sözleşmenin satıcı tarafı, belirtilen vadede ve yine sözleşmede belirtilen kalite koşullarına uygun olmak suretiyle, malını karşı tarafa satacaktır. Satıcı taraf eğer bir çiftçi ise, teslim yükümlülüğünü yerine getirememesine sebebiyet veren bir rekolte düşüklüğü problemi, çiftçinin sözleşme koşullarını yerine getirememesine ve yine sözleşmede 34 belirtilen tazmin yöntemlerinden birisi ile karşı karşıya kalabilmesine sebebiyet vermektedir53. 1.2.3.2.Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Kullanılması Suretiyle Tarımsal Fiyat Riski Yönetimi Vadeli işlem sözleşmeleri, tarımsal fiyat riski yönetiminde kullanılan önemli bir araç konumunda olup, bu sözleşmelerin kullanılması suretiyle, tarımsal fiyat riski yönetimi sürecine ilişkin hususlar aşağıda ele alınmıştır. Vadeli fiyatlar ile spot fiyatlar genellikle aynı yönde hareket ederler. Bu piyasaların herhangi birinde alınan pozisyona karşı olarak, diğer piyasada ters pozisyon alan çiftçi (örneğin 6 ay sonra hasat edeceği bir ürün için, bir çiftçi, şimdi 6 ay vadeli bir vadeli işlem sözleşmesi satar ve 6 ay sonra bu sözleşmeyi kapatır) riskten korunmakta, bir piyasadaki zarar (kar) diğer piyasadaki kar (zarar) ile dengelemektedir. Burada vurgulanması gereken nokta, vadeli işlem piyasasında işlem yapmak ile işleme konu emtia satım veya alım işlemi gerçekleştirilmemekte, sadece fiyat riskine karşı bir korunma sağlanmaktadır54. Vadeli işlem sözleşmelerinin, risk yönetimi aracı olarak kullanılabilme faydası dışında bazı dolaylı faydaları da bulunmaktadır. Bunlar55: Fiyat keşfi: Vadeli işlem piyasalarının, beklenen spot fiyat bilgisini ortaya çıkarmak gibi bir önemli fonksiyonu bulunmaktadır. Vadeli işlem piyasalarında oluşan fiyatlar, genellikle, üzerine sözleşmesi yazılan emtianın gelecekteki referans fiyatı olarak kabul edilir ve kullanılır. Söz konusu sözleşmelerin fiyatları, bu piyasalardaki en iyi bilgiye sahip 53 oyuncuların, spot piyasaları dikkate alarak gelecekte Myong Goo Kang, Nayana Mahajan, An Introduction To Market-Based Instruments For Agricultural Price Risk Management, Agricultural Management, Marketing and Finance Working Document, No:12, Agricultural Management, Marketing and Finance Service (AGSF), Agricultural Support Systems Division, Food And Agriculture Organizatıon Of The United Nations (FAO), Rome, 2006, s.6. 54 Myong Goo Kang, Nayana Mahajan, a.g.e., s.11. 55 Myong Goo Kang, Nayana Mahajan, a.g.e., s.15. 35 oluşabilecek fiyatlar konusundaki tahminleri doğrultusunda oluşmaktadır. Tarımsal altyapı: Vadeli işlem piyasaları, tarımsal piyasalardaki rekabetin gelişmesinde de önemli bir rol oynayabilmektedir. Depolama için getirilen standartlar ve bilimsel depolama sistemleri, sıkı teslim standartları, kalite kontrol sistemleri gibi unsurlar tarımsal yapının modernizasyonunda rol oynayabilmektedir. Şimdi tarımsal ürün satıcısı ve alıcısı konumundaki taraflar için vadeli işlem sözleşmesi kullanarak fiyat riski yönetim süreçlerini inceleyelim56 : Tarımsal ürün satıcısının vadeli işlem sözleşmesi kullanması suretiyle tarımsal fiyat riski yönetimi: Çiftçiler ve tacirler, gelecekte gerçekleşecek bir fiyat düşüş riskinden korunabilmek amacıyla vadeli işlem piyasalarında kısa pozisyon* alarak satış işlemi gerçekleştirebilirler. Sözleşmeye konu tarımsal emtia spot piyasada fiili olarak satıldığında, vadeli işlem piyasasındaki başlangıçta alınan pozisyon, vadeli işlem borsasında ters işlem yapılmak suretiyle kapatılmaktadır. Vadeli ve spot fiyatlar genellikle aynı yönde hareket ettiklerinden, fiziksel piyasadaki bir zarar (kar), vadeli işlem piyasasındaki bir kar (zarar) ile dengelenecektir. Şimdi bu işlemin nasıl yapıldığını bir örnekle açıklayalım. Örneğin, Nisan ayında mısır ekim işlemini gerçekleştiren bir çiftçi, hasat döneminde 20.000 bushel mısır hasat etmeyi beklemektedir. Nisan ayında, 6 ay vadeli (Ekim kontratı) mısır vadeli işlem sözleşmesinin 2,5 $/bushel’den alım satımı yapılmakta olup, çiftçi, hasat döneminde elde edeceği bütün rekoltesinin fiyatını riskten koruma * Vadeli işlem piyasalarında, kısa pozisyon, vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin işlemlerde sözleşmeye konu teşkil eden dayanak varlığın sözleşmenin vadesinde teslim edilmesini içeren pozisyon olup, uzun pozisyon ise tam tersi, vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin işlemlerde sözleşmeye konu teşkil eden dayanak varlığın sözleşmenin vadesinde teslim alınmasını içeren pozisyondur. 56 Myong Goo Kang, Nayana Mahajan, a.g.e., s.11-13. 36 amacıyla, her biri 5000 bushel olan, 4 adet Ekim vadeli mısır kontratını 2,5$/bushel fiyatla satıyor olsun. Hasat dönemi olan Ekim ayında, vadeli işlem sözleşmesi fiyatlarının 2$/bushel’e ve spot fiyatların da 1,88$/bushel’e düşmüş olduğunu varsayalım. Çiftçi, vadeli işlem piyasasında, 4 adet mısır vadeli işlem sözleşmesini geri satın alarak, 0,5 cent/bushel kar ile vadeli işlem piyasasındaki pozisyonunu kapatır. Hasat ettiği mısırı ise, fiziksel piyasadaki spot fiyattan satacaktır. Çiftçinin bu durumdaki efektif satış fiyatı, işlem maliyetleri göz ardı edildiğinde, 2,38$/bushel olmaktadır. (1,88 + 0,5 $/bushel) Vadeli işlem sözleşmesi fiyatlarının 3,5 $/bushel, spot fiyatların ise 3,38$/bushel’e çıktığı durumu incelersek, bu durumda çiftçi vadeli işlem piyasasında bushel başına 1$ zarar etmiştir. Yine çiftçi, spot piyasada, hasat ettiği mısırı, 3,38$/bushel’e satacak olup, işlem maliyetleri ihmal edildiğinde, çiftçinin efektif satış fiyatı net 2,38$/bushel olarak gerçekleşmiş olacaktır. Her iki durumda da, çiftçinin net geliri (47.600 $) değişmemektedir. Örnekte de görülebileceği üzere, vadeli işlem sözleşmeleri ile çiftçiler fiyat değişimleri neticesinde oluşacak bir gelir değişimine karşı kendilerini koruyabilmektedirler. Tarımsal ürün alıcısının vadeli işlem sözleşmesi kullanması suretiyle tarımsal fiyat riski yönetimi: Tarımsal ürünleri satın alan taraf (ihracatçı, imalatçı, tüccar vs) gelecekte meydana gelebilecek bir artışla maliyetlerinin artmasını engellemek amacıyla, vadeli işlem piyasalarında uzun pozisyon alarak bir başka deyişle, vadeli işlem sözleşmesi satın alarak, fiyat artış riskine karşı kendini koruyabilmektedir. Tarımsal ürün alıcısı taraf, söz konusu ürünü spot piyasada satın aldığı anda, vadeli işlem piyasasındaki uzun pozisyonunu ters işlemle kapatır. Spot fiyatlar ile vadeli fiyatlar genellikle aynı yönde hareket ettiklerinden, bir 37 piyasadaki zarar (kar), diğer piyasadaki kar (zarar) ile rasyonize edilebilmektedir. Şimdi bu işlemin nasıl yapıldığını bir örnekle açıklayalım. Örneğin, bir hükümet, Mayıs ayında, Ağustos ayında gerçekleştireceği buğday ithalatının maliyetini sabitlemek istesin. Hükümet, şu anki 140$/ton olan vadeli işlem sözleşmesi fiyatının üzerinde bir maliyete katlanmamak için, vadeli işlem piyasasından 140$/ton’a Ağustos vadeli buğday vadeli işlem sözleşmesi satın almış olsun. Ağustos ayı geldiğinde, söz konusu vadeli işlem sözleşmesinin fiyatı 155$/ton’a çıkmış olsun. Bu durumda, vadeli işlem pozisyonunu kapatan hükümet, ton başına 15 $ kar edecektir. Vadeli işlem ve spot piyasa fiyatlarının aynı doğrultuda gerçekleştiği varsayımı altında, spot fiyatların da 155 $ /ton’a yükseldiğini varsayalım. Bu durumda hükümet, spot piyasadan 155$/ton’a buğday satın alacak olup, spot piyasadaki 155 $/ton’luk fiyat ve vadeli işlem piyasasından elde edilen 15 $/ton’luk kar ile, hükümetin bu alım neticesinde karşılaştığı net alım maliyeti 140 $/Ton olacaktır. Şimdi Ağustos ayı vadeli sözleşmenin fiyatının, vade tarihinde 130 $/ton’a gerilediğini varsayalım. Bu durumda, hükümet, vadeli işlem piyasasındaki pozisyonunu kapatırken ton başına 10 dolarlık zarar edecektir. Diğer taraftan, spot piyasadaki buğday fiyatının ise 128 $/ton’a gerilediğini varsayalım. Bu durumda hükümet, ton başına 128 dolarlık bir fiyattan buğday temin edecektir. Neticede, 128 $/ton ve vadeli işlem piyasasındaki 10 dolarlık zarar ile birlikte bir ton buğday hükümete 138/ton’a mal olacaktır. Bu durumda, Mayıs ayında, 140 $/ton fiyata sabitlenmek istenen buğday fiyatı, Ağustos ayında daha düşük bir fiyata mal edilmiştir. Yukarıdaki örnekte de görüldüğü üzere, bu risk yönetim stratejisinde, vadeli işlem piyasasındaki bir zarar (kar), fiziksel piyasadaki bir işlemle 38 tamamen telafi edilememektedir. Bu risk, baz riski (basis risk) olarak adlandırılmaktadır. Baz, spot ve vadeli işlem sözleşmesi arasındaki fiyat farkı olup, söz konusu fark birkaç nedenden dolayı oluşmaktadır. Bunlar57; • Vadeli işlem sözleşmesi dayanak varlığın fiyatının spot ve vadeli işlem piyasasındaki fiyat gidişatında meydana gelen farklılıklar (Örneğin, ürünün ihraç edileceği piyasa ile vadeli işlem sözleşmesi piyasasının farklı yerlede bulunması ve bu durumun, her iki piyasada oluşan fiyatların farklı olmasına sebebiyet vermesi), • Hedge edilecek ürün miktarının, vadeli işlem sözleşmesinin üzerine yazılan miktar ile farklılıklar içerebilmesi, • Spot ve vadeli işlem piyasalarındaki fiyatların, piyasa manüpilasyonu veya arz sıkıntısının oluşması neticesinde teknik olarak baskılanmasıdır. 1.2.3.3.Opsiyon Sözleşmelerinin Kullanılması Suretiyle Tarımsal Fiyat Riski Yönetimi Bir emtianın satıcısı konumunda olan tarımsal piyasa oyuncusu, fiyatların düşüş riskine karşı kendisini koruma amacıyla, vade tarihinde(veya öncesinde), sözleşme üzerindeki malı satma hakkı veren (zorunluluk değil) bir sözleşme satın alabilir. Bu sözleşme, satıcıya, minimum satış fiyatı garantisi verir. Diğer taraftan, eğer piyasa fiyatları, sözleşme üzerinde yazılı fiyattan yüksek olarak gerçekleşirse, bu durumda, opsiyon satın alan taraf, satmama opsiyonunu kullanarak, opsiyon sözleşmesi üzerinde yazan fiyat üzerinden elinde bulundurduğu malı satmayabilecektir (fiziki teslimatlı opsiyon sözleşmesi varsayımı altında). Bu durumda, opsiyon sözleşmesini elinde bulunduran taraf, bu sözleşmeyi kurmak için başlangıçta ödediği opsiyon primi kadar zarar edecektir. Diğer taraftan, tarımsal emtianın alıcısı konumundaki taraf (aracı, stokçu, 57 ithalatçı, tüketici) gelecekte Myong Goo Kang, Nayana Mahajan, a.g.e., s.13. meydana gelebilecek fiyat 39 yükselişlerinden kendisini koruyabilmek için, vade tarihinde (veya öncesinde), opsiyon sözleşmesi üzerinde yazılan fiyat üzerinden satın alma hakkı veren bir opsiyon sözleşmesi satın alabilir. Piyasa fiyatının, sözleşme üzerindeki fiyattan yüksek olarak gerçekleşmesi durumunda, opsiyonu satın alan taraf, söz konusu opsiyonu kullanarak, sözleşme üzerinde yazılan miktarda tarımsal emtiayı, sözleşme üzerinde yazılan fiyata satın alacaktır. Piyasa fiyatının, opsiyon sözleşmesi üzerindeki fiyattan düşük olarak gerçekleşmesi durumunda ise, satın alım opsiyonu kullanılmayacak ve opsiyon primi kadar zarar edilerek söz konusu piyadan çıkılacaktır. 1.2.3.4.SWAP Kullanılması Suretiyle Tarımsal Fiyat Riski Yönetimi Sabit - dalgalanan fiyat swapları, herhangi bir emtia veya finansal piyasada kullanılan en yaygın swap çeşitleridir. Bu swap sözleşmesi, belli bir zaman aralığında, belli miktarda tarımsal emtia için, dalgalanan fiyatın, sabit fiyat ile değiştirilmesi (veya tam tersi) zorunluluğunu hüküm altına almaktadır. Buradaki sabit fiyat banka tarafından belirlenmekte olup, referans alınan fiyat, üzerinde önceden anlaşılmış bir vadeli işlem sözleşmesine dayandırılabilmektedir. SWAP sözleşmeleri, genellikle bir finansal kuruluş ile müşteri arasında ve vadeli işlem sözleşmelerinin aksine müşteri ihtiyaçlarına göre (standardize değil) yapılmaktadır58. 58 Australia and New Zealand Banking, Agricultural Commodity Swaps Product Disclosure Statement, (7 Şubat 2008), (Erişim) https://anz.com.au/resources/e/1/e1ace2804e4a399ba3b7ab93c5571dd1/CO-Agricultural-CommoditySwaps-Product-Disclosure-Statement.pdf?CACHEID=146e85804e472c0b979bb76672659df2, 20.09.2010, s.5. İKİNCİ BÖLÜM VADELİ İŞLEM PİYASALARI VE VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMELERİ Çalışmanın bu bölümünde, çalışmanın uygulama aşamasında Türkiye un sanayicileri tarafından kullanım etkinliği araştırılacak olan buğday vadeli işlem sözleşmelerinin tanıtılabilmesi ve vadeli işlem sözleşmeleriyle ilgili teorik altyapının oluşturulabimesi amacıyla öncelikle vadeli işlem sözleşmelerinin dünden bu güne nasıl bir gelişim izlediği, bu sözleşmelerin özellikleri ve sözleşme ile ilgili temel kavramlar, alım satım süreci ve sözleşmenin fiyatlandırılması konuları anlatılacak, daha sonra, Türkiye’de vadeli işlem sözleşmelerinin durumu, tarihsel gelişimi, Türkiye’nin tek vadeli işlem ve opsiyon borsası niteliğindeki İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası ve bu borsada işlem gören vadeli işlem sözleşmeleri tanıtılacak ve son olarak da VOB’da işlem gören ve çalışmanın uygulama bölümünde un sanayicileri tarafından kullanım etkinliği araştırılacak olan VOB Kırmızı Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesinin işlem hacmini etkileyen unsurlar ele alınacaktır. 2.1.VADELİ İŞLEM PİYASALARI VE TARİHSEL GELİŞİMİ Risk yönetimi ihtiyacının bir zorunluluğu olarak ortaya çıkan vadeli işlemler dünyada 1600’lü yıllardan beri gerçekleştirilmektedir. Bugünkü anlamda, organize borsalarda işlem gören vadeli işlem sözleşmelerine benzer ilk uygulama, 1697’de Japonya’da ortaya çıkmıştır. Japon feodal yönetiminde, toprak sahipleri, ürettikleri pirinçleri teminat göstererek, ekonomide para olarak kabul edilen alındı sertifikalarını çıkartmışlar ancak daha sonra pirinç fiyatlarındaki oynamalara göre bu kağıtların değerlerinin değiştiği gözlenince, spekülatörlerle birlikte ilk vadeli işlem piyasasını kurmuşlardır (Dojima Pirinç Piyasası). Ancak bu sertifikaların pirincin fiziki teslimatına olanak vermemesi neticesinde, zamanla pirinç spot fiyatları ile vadeli piyasadaki fiyatların ilişkisi kopmuş ve bu piyasa aşırı spekülatif hale gelmiştir. Bunun neticesinde de 18. Yüzyılda Japon Hükümeti, vadeli işlemleri yasaklamış fakat daha sonra günümüzdeki uygulamalara benzeyen 41 daha sıkı uygulamaları içerir ve fiziki teslimata izin verilen bir sistemin getirilmesi suretiyle tekrar başlatılmıştır59. Diğer taraftan Amerika kıtasında ise, vadeli işlem piyasaları 1800’lü yıllarda ortaya çıkmış, Chicago şehrinin bu piyasaların ortaya çıkma sürecinde ve tarihinde büyük rol oynadığı görülmüştür. Chicago şehri, Michigan gölü kıyısında olması ve Amerika’daki diğer büyük göllere ve orta batıya ulaşım imkanına sahip olması nedeniyle 1800’lü yıllarda stratejik bir öneme sahipti ve bu özellikler bu şehrin hızla gelişerek bir ticaret merkezi haline gelmesini sağlamıştı. Chicago çevresinde yetiştirilen tarımsal ürünler bu bölgeye taşınıyor, depolanarak ticareti yapılıyordu. Diğer taraftan, tarımsal ürünlerin arz ve talebindeki dalgalanmalar neticesinde fiyatlar, yılın belli dönemlerinde çok yüksek, belli dönemlerinde ise çok düşük olarak gerçekleşiyordu. Ayrıca yeterli miktarda deponun bulunmaması ve ulaşımda meydana gelen zorluklar, bu piyasalardaki karışıklığın daha da artmasına sebep oluyordu. Bu durum karşısında, üretici ve tüccarlar çözüm olarak aralarında geleceğe yönelik ticari sözleşmeler (forward) yapmaya başlamışlardır. İlk kayıtlı geleceğe yönelik sözleşme 13 Mart 1851 yılında 3000 bushel üzerine ve Haziran ayı Chicago teslimi olarak yapılmıştır. Karşılıklı güvene dayalı bu sözleşmelerde edimlerin yerine getirilememesi (fiyat değişimleri aleyhine olan taraflar için) riskiyle (kredi riski) karşılaşılıyordu ve bu durum, tüccar ve üreticileri başka bir risk yönetimi aracı bulmaya zorlamıştır. Bunun neticesinde, 1848 yılında 82 tüccar bir araya gelerek tarımsal ürünlerin alıcı ve satıcılarının merkezi bir yerde işlem yapabilmelerine olanak sağlayacak Chicago Board of Trade’i (CBOT) kurmuşlardır. İlk yıllarda forward sözleşmeleri bu borsada işlem görürken, tarafların yükümlülüklerini yerine getirememeleri sonucunda, sözleşmelerin standart hale getirilmesi ve borsanın garantör olması kararlaştırılmıştır. Borsa bu garantiyi, alıcı karşısında satıcı, satıcı karşısında ise alıcı konumuna 59 Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB), Türev Araçlar, Vadeli Đşlem Ve Opsiyon Piyasalarının Đşleyişi, Türev Araçlarla Arbitraj ve Korunma, Sermaye Piyasası Faaliyetleri Türev Araçlar Lisansı Eğitimi, 2002, s.5. 42 geçerek ve işlem yapan taraflardan bir teminat alarak vermeye başlamıştır. Forward sözleşmelerde taraflar sözleşmeye konu emtianın kalitesi, miktarı, fiyatı, teslim yeri ve vade unsurlarını serbestçe belirlerken, yeni sözleşmelerle (vadeli işlem sözleşmeleri), alım satıma konu ürünün kalitesi, miktarı, vadesi ve teslim yeri standart hale getirilmiştir. Bu sözleşmelerde tek değişken, sözleşmenin fiyatı olup, o da alım satım esnasında belirlenmekteydi. 1970’li yıllara kadar Amerika’da sadece tarımsal ürünler üzerine vadeli işlem sözleşmeleri işlem görürken, 1972 yılında Bretton Woods sisteminin terk edilmesi neticesinde, döviz kurları ve faiz oranlarındaki değişim, piyasa katılımcıları açısından bir risk unsuru oluşturmaya başladı. Bu risklerin yönetilebilmeleri amacıyla, tarımsal ürünlerde uygulanan vadeli işlem sözleşmeleri, finansal araçlara da uygulanmaya başlamıştır. 1973 yılında ilk kez döviz vadeli işlem sözleşmeleri uygulanmaya başlanmış olup, bunu faiz vadeli işlem sözleşmeleri izlemiştir. 1970’lerin ikinci yarısından itibaren Avrupa’da da vadeli işlem borsaları kurulmaya başlamış ve günümüze kadar büyük bir gelişme göstermiştir. 60 Dünyada uluslararası ticaretin serbestleşmesi neticesinde, döviz kurları, faiz oranları ve çeşitli malların fiyatlarındaki dalgalanmalar karşısında ortaya çıkan risklere karşı korunma ihtiyacı giderek artmıştır. Bu bağlamda vadeli işlem borsalarının işlem hacimlerinin de yıllar itibariyle büyük artışlar göstermişlerdir. Vadeli işlem sözleşmeleri ile riske karşı etkin bir korunma sağlanmasına ve finansal piyasalarda devrim niteliğinde yeni bir uygulama olmasına rağmen piyasa katılımcılarının arayışları devam etmiş ve 1980’li yılların başında teknolojik gelişmelerin de katkısı ile standart opsiyon sözleşmeleri geliştirilmiştir. Günümüzde, üzerine vadeli işlem ve opsiyon sözleşmesi düzenlenen dayanak varlıklar çok çeşitlenmiştir. Bunlar arasında, hava durumu, enerji ve hatta canlı hayvanlar dahi yer almaktadır.61 60 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., Türev Araçlar Lisanslama Rehberi, Mart 2006, (Erişim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/EduDocs/Turev%20Araclar%20Lisanslama%20K%C4%B1lavu zu-Mart_2006.pdf, 5 Şubat 2010, s.14,15. 61 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.15-16. 43 Vadeli işlemlerin tarihsel gelişimi kısaca, önce mala dayalı forward türünde vadeli işlemlerin ortaya çıkması, daha sonra organize borsalarda mala dayalı vadeli işlem sözleşmelerinin başlaması, akabinde finansal araçlara dayalı vadeli işlemlere geçilmesi ve nihayetinde opsiyon, swap gibi yeni türlerin piyasalarda işlem görmeye başlaması şeklindedir62. Yukarıda ilk vadeli işlem borsası örneğinde görüldüğü üzere, bir vadeli işlem piyasasının varolması için temel koşul, piyasada konu olan mal fiyatlarının bir risk transferi gerektirecek kadar değişken olmasıdır.63 Yukarıda saydığımız ürünler bu özelliğe sahip ürünler olup, zamanla risk transferi ihtiyacının bulunması ile ortaya çıkmışlardır. Tarımsal mallar bu özelliğe sahip ürünler olup, vadeli işlem sözleşmelerinin ilk dayanak varlıkları olmuşlardır. Zamanla diğer mal grupları da yukarıdaki temel koşulu yerine getirdiği zaman vadeli işlemlere konu olmuşlardır. Örneğin döviz piyalarında sabit kur sisteminin var olduğu 1971 yılı öncesine kadar böyle bir piyasaya gerek duyulmazken, daha sonra altın-dolar sabit paritesine bağlı sabit kur sisteminin çöküşü ve esnek kur sisteminin doğuşu neticesinde, döviz fiyatlarında meydana gelen dalgalanmalar, dövizle ilgili risk transferi talebi yaratmıştır. Günümüzde sürekli olarak yaygınlaşan bu piyasaların, riskin, üstlenmek istemeyenden üstlenmek isteyene ekonomik olarak transferi, şirketlerin gelecek fiyatları tahmin etmesini kolaylaştırma, sermaye oluşumunu kolaylaştırma, fiyat oluşumu sürecini kolaylaştırıma, karar vermek için bilgi kaynağı sağlaması gibi birçok ekonomik işlevi yerine getirdiği söylenebilir64. 62 Ekrem Tufan, Futures Đşlemlerin Piyasa Etkinliğine Olan Etkisinin Test Edilmesi : Đstanbul Altın Borsası Uygulaması, Anadolu Üniversitesi Yayınları, No1283, Eskişehir, 2001, s.8. 63 Ümit Erol, Vadeli Đşlem Piyasaları, Teori ve Pratik, ĐMKB Yayınları, Birinci Baskı, Đstanbul, Mayıs 1999, s.2. 64 Yakup Ergincan, Endekse Dayalı Vadeli Đşlem Sözleşmeleri Portföy Yönetiminde Kullanımı ve Türkiye’de Uygulanabilirliği, Sermaye Piyasası Kurulu Yayınları, Yayın No:33, 1996, Ankara, s.5. 44 2.2.VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMELERİ Vadeli işlem sözleşmeleri, belirli bir vadede, önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte ekonomik veya finansal göstergeyi, sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni ve dövizi alma veya satma yükümlülüğü veren veren sözleşmelerdir.65 Vadeli islem sözlesmesinde alım satıma konu mal ve finansal aracın niteligi, miktarı, süresi ve teslim yeri standart olarak tanımlanmıstır. Vadeli işlem sözleşmelerinde tek değişken alım satım sırasında olusan fiyattır. Vadeli işlem sözleşmeleri borsalarda işlem görür ve borsa ve takas kurumunun garantisi altındadır. Sözleşme bazında belirlenen teminatlar potansiyel günlük kar zarar riskini karşılayacak şekilde Borsa tarafından belirlenir.66 Bu sözleşmeler hamiline yazılı olup, üçüncü şahıslara devredilmesi mümkündür. Sözleşme tarafları diledikleri zaman sözleşmelerini likit hale getirebiliriler. Vadeli işlem sözleşmelerinin amacı, sözleşmeye konu olan malların gelecekteki fiyatlarının alınıp satılması olup, mal teslimi (fiziki teslim) çok az görülmektedir. Örneğin, İngiltere’de pamuk üretilmemesine rağmen, dünyanın en büyük pamuk vadeli işlemler piyasası (Liverpool Pamuk Borsası) burada yer almaktadır. Bu durum, vadeli işlem sözleşmeleri piyasasında mal tesliminin çok önemli olmadığının bir göstergesidir67. Vadeli işlem piyasalarında şu amaçlarla işlem yapılmaktadır: • Korunma Amaçlı İşlemler: Spot piyasada pozisyonu olup fiyat riskinden korunmak isteyen yatırımcılar gelecekteki fiyatı sabitlemek amacıyla vadeli işlem piyasasında işlem yaparlar. 65 Devlet Bakanlığı, “Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik”, Resmi Gazete, 23 Şubat 2001 Tarih, Sayı: 24327, 66 Şamil Demirkan, a.g.e., s.37. 67 Gülistan Erdal, “Türkiye'de Vadeli Đşlemler Piyasası ve Bazı Tarımsal Ürünler Üzerinde Uygulanabilirliği”, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı, , Doktora Tezi, Tokat-2005, s.49-50. 45 • Spekülasyon Amaçlı İşlemler: Spekülasyon amaçlı işlem yapan yatırımcılar fiyat hareketlerinden kazanç sağlamak üzere risk alırlar. • Arbitraj Amaçlı İşlemler: Aynı anda, aynı vadeli işlem sözleşmelerinin işlem gördüğü piyasalar arasındaki fiyat farklarından veya spot piyasa ile vadeli piyasa arasındaki fiyat farklılıklarından faydalanarak kar elde etmek amacıyla yapılan işlemlerdir. Aynı anda bir piyasada alım, diğer piyasada da satım yapıldığı için açık pozisyon taşınmamakta, yani herhangi bir risk alınmamaktadır. 2.2.1.Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Türleri Vadeli işlem sözleşmelerini, emtialara ve finansal ürünlere dayalı olmak üzere iki ana gruba ayırmak mümkündür. 2.2.1.1.Emtialara Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmeleri Yukarıda da bahsedildiği üzere, emtia üzerine kurulan vadeli işlem sözleşmeleri ilk vadeli işlem sözleşmeleri örnekleri olup ilk olarak vadeli işlem sözleşemlerine konu olan emtialar da hububatlar olmuştur. İlk vadeli işlemlerin tarımsal ürünler üzerine yapılmasının nedeni, tahıl çiftçilerinin ve tüccarlarının tahıl tarımındaki hasatın belirsizlikleri neticesinde ortaya çıkan spot piyasalardaki fiyat dalgalanmaları, depolamadaki yetersizlikler, taşıma maliyetleri, teslim edilen ürünlerin kalite ve miktarlarının saptanmasına yönelik pratik yöntemlerin eksikliğidir68. Tahıl piyasalarındaki bu belirsizlik ve düzensizlikler neticesinde, yukarıda bahsetmiş olduğumuz CBOT borsası 1848 yılında kurulmuştur. Uzun bir süre sadece tarımsal ürünler üzerine yazılan vadeli işlem sözleşmeleri bu borsada işlem görmüştür. 1968 yılına kadar soya fasulyesi, buğday ve mısır gibi tarımsal ürünler işlem görürken, daha sonraları altın, petrol gibi doğal kaynaklar üzerine de vadeli işlem sözleşemeleri yazılmaya başlanmıştır. 68 Gülistan Erdal, a.g.e., s.49-50. 46 2.2.1.2.Finansal Ürünlere Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmeleri Finansal ürünlere dayalı vadeli işlem sözleşmeleri; dövize, faize ve endekse dayalı vadeli işlem sözleşmeleri olarak üç ana grupta incelenebilir. Bu sözleşmelere ilişkin bilgiler aşağıda sırasıyla verilmiştir.69: 1- Dövize dayalı vadeli işlem sözleşmeleri, belli bir dövizin belirlenmiş sabit bir miktarının başka bir döviz karşılığında, kuru şimdiden belirlenen, ancak dövizlerin tesliminin belirlenmiş ileri bir tarihte gerçekleşeceği anlaşmalardır. Bu tip sözleşmeler 1972 yılında CBOT borsasında işlem görmeye başlamıştır. Sydney Vadeli İşlem Borsası, ABD dışında döviz üzerine işlem yapılan ilk borsa niteliğine sahiptir. Döviz kurlarında meydana gelebilecek herhangi bir değişimden kaynaklanacak riskten korunma veya bu değişimden yararlanma amaçları, bu sözleşmelerin düzenlenmesinin temel nedenidir. 2- Finansal vadeli işlem sözleşmelerinin ikinci ana grubu ise faize dayalı vadeli işlem sözleşmeleri olup, bu sözleşmeler sabit getirili menkul kıymetlere dayalı vadeli anlaşmalardır. Sabit getirili menkul kıymetler, vade boyunca sabit tutarda faiz geliri ve vade sonunda anapara ödemesi sağlayan finansal araçlardır. Faiz taşıyan menkul kıymetlerin alım satımında temelde iki tür riskle karşılaşmak olasıdır. Birincisi, kredi riski, diğeri ise faiz riskidir. Kredi riski borçlu tarafın yükümlülüklerini yerine getirememesidir. Faiz riski ise, sabit getirili bir menkul kıymetin faiz oranının değişme riskidir. Sabit getirili menkul kıymetlerin fiyatı, yatırımcıların bekledikleri getiri ya da faiz oranı ile ilgilidir. Bu da enflasyon, para arzı, büyüme oranı ve diğer yatırım araçlarının getiri oranı gibi makroekonomik etkilere bağlıdır. Bu etkenlerdeki olumlu ya da olumsuz değişim, menkul kıymetlerin fiyatının da değişmesine neden olur. Faize dayalı vadeli işlem sözleşmelerinin temelinde ödünç alınabilir ve verilebilir fonların faiz oranlarında meydana gelebilecek değişimlerinden korunma veya bu 69 Ekrem Tufan, a.g.e., s.14-17. 47 durumdan yararlanma amacı vardır. Örneğin 6 ay sonra elimize geçecek yatırılabilir bir fonun mevduat faizlerindeki olası bir düşüş sonucunda daha az bir faizle yatırılması riskine, ya da 6 ay sonra bir finansman bonosu ihraç ederek borçlanma düşünülüyorsa, piyasa faiz oranının yükselmesi riskine maruz kalındığı durumlarda, faiz vadeli işlem sözleşmeleri aracılığıyla bu riskleri azaltmak veya tamamen ortadan kaldırmak mümkün olabilmektedir. 3- Finansal vadeli işlem sözleşmelerinin üçüncü ana grubu ise endekse dayalı vadeli işlem sözleşmeleri olup, bu sözleşmeler, bir hisse senedi endeksi ile taklit edilen iyi çeşitlendirilmiş bir portföyü, belirli fiyat ve vadede alım ya da satım hakkı tanıyan sözleşmeler olarak tanımlanabilirler. Bu tip sözleşmelerden yararlanarak portföyün sistematik riskini yok etmek olasıdır. Bu sözleşmelerde, borsada işlem gören belirli sayıda sayıda hisse senedinden bir portföy oluşturulmakta ve bu portföyde yer alan hisse senetlerinin ağırlıklı ortalama değerleri hesaplanarak bir endeks değeri bulunmaktadır. Bu endeks değeri vade başında ve vade sonunda önceden belilenen bir katsayı ile çarpılmakta ve aradaki fark nakit olarak sözleşme sahibine ödenmektedir. Dünyada bu tip sözleşmelerin işlemleri ilk olarak 1982 yılında Kansas Ticaret Odası tarafından Value Line Endeksi (1.700 adet hisse senedinden oluşan) üzerine düzenlenen vadeli işlem sözleşmesi ile başlatılmış ve daha sonra giderek yaygınlaşmıştır. 2.2.2. Vadeli İşlem Sözleşmelerine İlişkin Kavramlar Yukarıda, genel olarak vadeli işlem sözleşmeleri tarihçesi ve çeşitlerinden bahsettikten sonra şimdi de, söz konusu sözleşmelerin daha iyi anlaşılabilmesini teminen, bu sözleşmelerle ilgili bazı önemli kavramları ve yine bu sözleşmelerin alım satım sürecine ilişkin bazı unsurları açıklamakta fayda vardır. 48 2.2.2.1.Standardizasyon Vadeli işlem sözleşmeleri, üzerine sözleşme yazılan varlığın kalitesinin, vade tarihinin ve teslim miktarlarının standart olmasıyla forward sözleşmelerden ayrılırlar. Sözleşmeye konu olan varlık detayları asağıda belirtilen temel özelliklerine göre standartlaştırılır:70 • Sözleşme büyüklüğü • Baz kalite • Teslim tarihi (vade ayları) • Fiyat gösterimi (kotasyonu) • Günlük alt-üst fiyat limitleri • Minimum fiyat adımı • Teslim şekli ve yeri Vadeli işlem sözleşmelerinin standart özelliklere sahip olması, görünüşte sınırlayıcı bir unsur gibi görünse de bu piyasalarda likidetinin sağlanabilmesi amacıyla gerekli bir özelliktir. Vadeli işlep sözleşmeleri piyasalarının likiditesine katkıda bulunan bir diğer unsur da tarafların karşılıklı olarak edimlerini yerine getirmeme riskini ortadan kaldıran takas odası ve teminat sistemi uygulamasıdır71. Vadeli işlem piyasalarının bir başka özelliği, fiyat artırım ve eksiltmelerine getirilen standartlardır. Piyasalarda likiditeyi artırmak amacıyla işlemlerin tamamlanmasını geciktirecek gereksiz küçüklükteki fiyat hareketlerine izin verilememekte, her bir sözleşmenin fiyatı ancak tick adı verilen belirlemiş miktarlarda artırılıp azaltılabilmektedir.72 70 Şamil Demirkan, a.g.e., s.40. Sönmez Karaca, a.g.e., s.62. 72 Ekrem Tufan, a.g.e., s.19. 71 49 2.2.2.2. Organize Borsalarda İşlem Görme ve Alım Satım Sistemi Vadeli işlem sözleşmesi ürünleri, organize borsalarda ve resmi olarak belirlenmiş saatler içerisinde işlem görmektedirler. Bu borsalar, üye firmalar ve borsada alım satım yapma hakkı satın almış olan bireyler tarafından oluşturulurlar. Üyelikler aktif bir piyasada diğer araçlar gibi alınıp satılabilmekte ve üyeler borsa yönetiminde de söz sahibi olabilmektedirler73. Dünyada vadeli işlem borsalarındaki işlemlerin iki farklı sistemde yapıldığı görülmektedir. Bunlardan birincisi, vadeli işlem borsalarının kuruluşundan beri uygulanan sesli müzayede sistemi, diğeri ise teknolojik gelişmeler neticesinde uygulamaya konulmuş bulunan elektronik alım satım sistemidir. Müzayade sisteminde korbey veya pit olarak adlandırılan fiziki bir mekanda alım satım işlemleri yüz yüze gerçekleştirilir. Bu sistemde, her bir sözleşme için ayrı bir korbey mevcut olup, belirlenen işlem saatlerinde bir araya gelen borsa üyeleri, müşterilereden gelen emirleri, korbey içerisinde bir görevli işlemciye iletir. İşlemciler de aldıkları emirleri, sözlü veya işaretle açıklayarak veya almak veya satmak isteyen diğer üyelerin emirlerini kabul ederek işlemi gerçekleştirir. Gerçekleştirilen işlemler, operasyon merkezince sisteme girilerek kayıt altına alınır. Teknolojik gelişmeler ve borsalar arası rekabet neticesinde, birçok borsa sesli müzayede sisteminden elektronik sisteme geçmektedir. Elekronik sistemde, işlem maliyetleri daha düşük, işlemler daha hızlı bir şekilde gerçekleşmekte olup, bu sistemde emirler bilgisayarlar vasıtası ile sisteme girilmekte, fiyat ve zaman önceliği kuralına* göre eşleştirilmektedir. Bütün bu işlemler on-line sistemler aracılığıyla yapılmakta, piyasaya ilişkin fiyat, işlem hacmi, derinlik bilgileri anında kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır. Bu sistemde uzaktan erişim de mümkün olup, aracı üyeler ofislerinden emirleri sisteme girebilmektedirler. Piyasa katılımcıları ise dünyanın neresinde olursa olsun bilgisayarlardan internet aracılığı ile aracı kurumlara emirlerini iletebilmektedirler.74 73 74 H. Ayşe Eyüboğlu Aksel, a.g.e., s.46-47. Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.45-46. 50 Vadeli işlem sözleşmesi borsalarında faaliyet gösteren tarafları, borsa, takas merkezi, aracı kurumlar (üyeler), piyasa katılımcıları ve denetleyici kurumlar olmak üzere beş ana grupta inceleyebiliriz. Bunlar, aşağıda başlıklar altında incelenecek olup, piyasa oyuncuları, kısaca, vadeli işlem borsalarında işlem yapan taraflar olup ayrıca ele alınmasına gerek duyulmamıştır. 2.2.2.2.1.Borsalar Borsaların temel fonksiyonu vadeli işlemler piyasasında işlemlerin güven ve rekabet ortamı içerisinde yapılmasını sağlamaktır. Borsalar piyasanın sağlıklı işleyişine yönelik olarak aşağıdaki fonksiyonları icra ederler75: Piyasada oluşan fiyat bilgileri ve işlemlere ilişkin verileri güncel olarak yayınlamak. Borsada işlem görecek sözleşmeleri dizayn etmek. Borsada faaliyet gösterecek aracı üyeleri belirlemek. Fiyat hareketlerine uygun olarak sözleşmelere ilişkin başlangıç ve sürdürme teminat oran veya tutarlarını belirlemek. Piyasanın işleyişine ilişkin kanun ve genel yönetmeliklere uygun olarak düzenlemeler yapmak, Borsanın sağlıklı işleyişine yönelik her türlü tedbiri almak ve bu amaçla gerekli yaptırımları uygulamak. Vadeli işlem borsaları hakkında yukarıda genel olarak bazı bilgiler verilmiş olup, bu borsalar ve bu borsalarda işlem gören sözleşmelerin dünyadaki durumunu incelemek amacıyla aşağıda bazı istatistiki bilgiler derlenerek tablolar halinde sunulmuştur. Tablolardan bazıları sadece vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin verileri içermekte olup, bazı tablolarda ise genel olarak türev piyasalarına ve bu piyasalarda işlem gören tüm türev 75 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.48. 51 sözleşmelere ilişkin veriler yer almaktadır. Diğer türev sözleşmelere ilişkin istatistiki verilerin burada verilmesindeki amaç, vadeli işlem sözleşmelerinin işlem hacmi bakımından diğer türev sözleşmeler içindeki yeri hakkında fikir edinilebilmesidir. Aşağıdaki tabloda (Tablo 1), dünyadaki bazı vadeli işlem borsaları ve bulundukları ülkeler verilmiştir. Tablo 1. Ülkeler Bazında Vadeli İşlem Sözleşmelerinin İşlem Gördüğü Borsalar Ülkeler Kanada ABD Karayipler Pan-Avrupa Avusturya Belçika Çek Cumhuriyeti Almanya Yunanistan Macaristan İtalya Polonya Portekiz Romanya Rusya Borsalar Montreal Exchange Winnipeg Commodity Exchange Chicago Board Options Exchange (CBOE) Chicago Mercantile Exchange (CME) Chicago Board of Trade (CBOT) International Monetary Market (IMM) New York Mercantile Exchange (NYMEX) Chicago Climate Exchange Intercontinental Exchange (ICE) New York Board of Trade (NYBOT) Kansas City Board of Trade (KCBT) Minneapolis Grain Exchange (MGEX) U.S. Futures Exchange (USFE) HedgeStreet Mexican Derivatives Exchange (MexDer) Caribbean Exchange Network (CXN) Pan-European Eurex Euronext.liffe European Climate Exchange OMX Österreichische Termin-und Optionenbörse (ÖTOB) BELFOX (Belgian Futures & Options Exchange) PSE (Prague Stock Exchange) Risk Management Exchange (RMX) ADEX (Athens Derivatives Exchange) Budapest Stock Exchange (BSE) IDEM (Italian Derivatives Equity Market) WGT (Warsaw Commodity Exchange) GPW (Warsaw Stock Exchange) BDP (Porto Derivatives Exchange) Bursa de Valori Bucureşti (BVB) (Bucharest Stock Exchange) Bursa Romana de Marfuri (BRM) Sibiu Monetary Financial and Commodities Exchange (BMFMS) Moscow Interbank Currency Exchange (MICEX) Futures & Options RTS (Russian Trading System) (FORTS) 52 İspanya İsviçre Türkiye Birleşik Krallık Nepal Çin Hong Kong Hindistan Endonezya İran Japonya Kore Malezya Pakistan Singapur Tayvan Birleşik Arap Emirlikleri Arjantin Brezilya Avusturalya Yeni Zelanda Mercado Oficial Español de Futuros y Opciones (MEFF) SOFFEX (Swiss Options & Financial Futures Exchange) Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Intercontinental Exchange (ICE Futures) London International Financial Futures and Options Exchange (LIFFE) London Metal Exchange (LME) NYMEX Europe Mercantile Exchange Nepal Limited (MEX) Dalian Commodity Exchange (DCE) Shanghai Futures Exchange (SHFE) Zhengzhou Commodity Exchange (ZCE) China Financial Futures Exchange (CFFEX) Hong Kong Exchanges and Clearing (HKEx) Hong Kong Futures Exchange (HKFE) Hong Kong Stock Exchange (HKSE) National Stock Exchange of India (NSE) Bombay Stock Exchange (BSE) Multi Commodity Exchange of India (MCX) National Multi Commodity Exchange of India (NMCE) National Commodity and Derivatives Exchange (NCDEX) Jakarta Futures Exchange (JFX) International Oil Bourse Central Japan Commodity Exchange (C-COM) Kansai Commodities Exchange (KEX) Osaka Securities Exchange (OSE) Tokyo Commodity Exchange (TOCOM) Tokyo Stock Exchange (TSE) Tokyo Grain Exchange (TGE) Yokohama Commodity Exchange (Y-COM) Tokyo Financial Exchange (TFX) Korea Exchange (KRX) KSE: Korea Stock Exchange: Stock Market Division KOFEX: Korea Options & Futures Exchange – Derivatives Division KOSDAQ: Technology Stocks – Growth Stocks Market Division Bursa Malaysia Karachi Stock Exchange (KSE) National Commodity Exchange Limited (NCEL) Singapore Commodity Exchange (SICOM) Singapore Exchange (SGX) Taiwan Futures Exchange (TAIFEX) *** Dubai International Financial Exchange (DIFX) Dubai Gold & Commodities Exchange Dubai Mercantile Exchange (DME) MATba Mercado a Termino de Buenos Aires ROFEX (Rosario Futures Exchange) Brazilian Mercantile and Futures Exchange (BM&F) Maringá Mercantile and Futures Exchange Australian Securities Exchange New Zealand Exchange 53 New Zealand Futures & Options Exchange Güney Afrika South African Futures Exchange (SAFEX) Kaynak: Halifax Investment Services Limited, “List of Futures Exchange”, 15/12/2008, (Erişim) http://www.halifax.com.au/downloads/Halifax-List-of-Futures-Exchanges.pdf (21/06/2010) Aşağıdaki tabloda (Tablo 2), dünya genelinde toplam 70 borsada işlem gören vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin 2009 yılına ait işlem hacmi verileri yer almaktadır. Tablo 2. 2009 Yılında Dünya Türev Piyasalarında İşlem Gören Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri İşlem Hacmi Sözleşme Türü İşlem Hacmi (Adet Sözleşme) Vadeli İşlem Sözleşmesi 8.179.106.145 Opsiyonlar 9.520.925.954 Toplam Hacim 17.700.032.099 Kaynak: Galen Burghardth – Will Acworth, “Volume Trends : Decline in the West Surge in the East”, The Magazine of The Futures Industry Volume Issue, March 2010, (Erişim) http://www.futuresindustry-digital.com, 05/05/2010, s.21. Aşağıdaki tabloda (Tablo 3) ise, dünya genelinde toplam 69 borsada işlem gören vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin 2009 yılına ait işlem hacmi verileri sözleşme türüne göre sıralanmıştır. Tabloda görüldüğü üzere 2009 yılında, işlem hacmi en yüksek olan sözleşmeler, endekse dayalı türev sözleşmeleridir. Tablo 3. 2009 Yılı Sözleşme Türlerine Göre Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri İşlem Hacimleri Türü İşlem Hacmi (Adet Sözleşme) Endeks sözleşmesi 6.381.989.182 Hisse senedi 5.554.015.554 Faiz oranı 2.467.763.942 Yabancı para 984.484.525 Tarımsal 927.609.111 Enerji 655.931.442 Değersiz metaller 462.541.406 Değerli metaller 151.260.666 Diğerleri 114.436.271 Toplam 17.700.032.099 Kaynak: Galen Burghardth – Will Acworth, “Volume Trends : Decline in the West Surge in the East”, The Magazine of The Futures Industry Volume Issue, March 2010, (Erişim) http://www.futuresindustry-digital.com, 05/05/2010, s.21. 54 Aşağıdaki tabloda (Tablo 4) ise dünya genelinde işlem gören vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin 2009 yılına ait işlem hacmi verileri bölgeler itibariyle gösterilmiş olup, Asya Pasifik bölgesi borsaları, Dünyanın en büyük vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri işlem hacmine sahip borsaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Tablo 4. 2009 Yılı Bölgeler Bazında Dünya Türev Araçları İşlem Hacmi Bölge İşlem Hacmi (Adet Sözleşme) Asya Pasifik 6.206.052.917 Avrupa 3.802.208.645 Kuzey Amerika 6.353.455.998 Latin Amerika 1.020.822.690 Diğerleri* 317.491.849 Dünya Toplamı 17.700.032.099 *Diğerleri, Güney Afrika, Türkiye, İsrail ve Dubai borsalarıdır. Kaynak: Galen Burghardth – Will Acworth, “Volume Trends : Decline in the West Surge in the East”, The Magazine of The Futures Industry Volume Issue, March 2010, (Erişim) http://www.futuresindustry-digital.com, 05/05/2010, s.21. Aşağıdaki tabloda (Tablo 5) 2009 yılında işlem hacmine göre (adet sözleşme) dünya türev borsaları sıralanmıştır. Tabloda görüldüğü üzere, Türkiye’nin tek Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası olan VOB A.Ş. işlem hacmi sıralamasında dünyada 24 üncü sırada yer almaktadır. Tablo 5. 2009 Yılı İşlem Hacimlerine Göre Dünya Türev Borsaları Sıralaması Sıra Borsa 1 2 3 Korea Exchange Eurex (ISE dahil) CME Group (CBOT ve NYMEX dahil) NYSE Euronext (bütün AB ve ABD pazarları dahil Chicago Board Options Exchange (CFE dahil) BM&FBovespa National Stock Exchange of India Nasdaq OMX Group (bütün AB ve ABD pazarları dahil Russian Trading Systems Stock Exchange Shanghai Futures Exchange Dalian Commodity Exchange Multi Commodity Exchange of India (MCXSX dahil) 4 5 6 7 8 9 10 11 12 İşlem Hacmi (Adet Sözleşme) 3,102,891,777 2,647,406,849 2,589,551,487 1,729,965,293 1,135,920,178 920,377,678 918,507,122 814,639,771 474,440,043 434,864,068 416,782,261 384,730,330 55 21 22 23 IntercontinentalExchange (bütün ABD, Birleşik Krallık ve Kanada pazarları dahil) Zhengzhou Commodity Exchange JSE South Africa Osaka Securities Exchange Boston Options Exchange Taiwan Futures Exchange London Metal Exchange Hong Kong Exchanges & Clearing Mercado Español de Opciones y Futuros Financieros Tokyo Financial Exchange Australian Securities Exchange (SFE dahil) 24 Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası 13 14 15 16 17 18 19 20 257,118,644 227,112,521 166,592,373 166,085,409 137,784,626 135,125,695 111,930,828 98,538,258 93,057,252 83,678,044 82,200,578 79,431,343 25 26 27 28 29 30 Tel-Aviv Stock Exchange 70,914,245 Singapore Exchange 53,111,183 Mercado a Termino de Rosario 51,483,429 Mexican Derivatives Exchange 48,780,699 Italian Derivatives Exchange 42,582,725 Bourse de Montreal 34,753,081 National Commodity & Derivatives 31 Exchange 29,965,383 32 Tokyo Commodity Exchange 28,881,948 33 Tokyo Stock Exchange 26,201,383 34 Moscow Interbank Currency Exchange 19,308,241 35 Warsaw Stock Exchange 13,820,801 36 Oslo Stock Exchange 13,511,246 37 Budapest Stock Exchange 11,795,006 38 Athens Derivatives Exchange 7,859,952 39 Bursa Malaysia 6,137,827 40 European Climate Exchange 5,091,661 41 ELX 5,003,983 42 Tokyo Grain Exchange 4,829,183 43 Kansas City Board of Trade 3,768,660 44 Thailand Futures Exchange 3,072,397 45 OneChicago 2,983,148 46 Central Japan Commodity Exchange 1,773,603 47 New Zealand Futures Exchange 1,494,047 48 Chicago Climate Exchange 1,372,579 49 Minneapolis Grain Exchange 1,231,961 50 Wiener Boerse 766,628 51 Dubai Mercantile Exchange 553,888 52 Mercado a Termino de Buenos Aires 180,884 53 Kansai Commodities Exchange 69,9 Kaynak: Galen Burghardth – Will Acworth, “Volume Trends : Decline in the West Surge in the East”, The Magazine of The Futures Industry Volume Issue, March 2010, (Erişim) http://www.futuresindustry-digital.com, 05/05/2010, s.22-23. 2.2.2.2.2.Takas Merkezi Vadeli işlem sözleşmeleri işlemleri sisteminin güvencesi takas merkezleri tarafından sağlanmaktadır. Vadeli işlem sözleşmeleri piyasaları, 56 birbirlerini tanımayan alıcı ve satıcıların, aracılar vasıtasıyla karşılıklı olarak vadeli mal teslim edilmesi ve alınması taahhütlerine girmeleri nedeniyle, bu tarafların biri aleyhine fiyat değişikliği olması halinde söz konusu tarafın anlaşmayı yerine getirememe riskini doğal olarak taşımaktadır. Bu durum, piyasada kapatılmamış olan her kontratın değerinin, günlük fiyat değişimlerinin bir sonucu olarak sürekli değişmesi neticesinde, kontratını vade sonuna kadar taşıyan bir satıcının, fiyatların sürekli yükselmesi sonucunda baştan anlaşmış olduğu düşük fiyat üzerinden vadeli işlem sözleşmesine konu ürün teslim edemeyebilmesinden kaynaklanmaktadır. Böyle durumlarda, tek bir tarafın akdini yerine getirmemesi, tüm vadeli işlem piyasasının güvenirliğini sarsacak ve işleyişini engelleyecektir. Bu soruna çözüm olarak vadeli işlem sözleşmeleri borsalarında, hem alıcı hem de satıcının riskini üstlenmek üzere birer takas merkezi kurulmuştur. Takas merkezi, her iki tarafa da anlaşmadan doğan yükümlülüklerin yerine getirileceğini garanti etmektedir. 76 2.2.2.2.3.Aracı Kurumlar Vadeli işlem borsalarında gerek korunma gerekse yatırım amacıyla işlem yapmak isteyenlere hizmet veren, borsa oyuncularının, nezdinde hesap açtırmak zorunda oldukları ve borsanın üyesi konumunda bulunan aracı kuruluşlar faaliyet göstermektedir. Diğer bütün borsalarda olduğu gibi, vadeli işlem borsalarında da aracı kurulumlar aracılığıyla işlemlerin gerçekleştirilmesi zorunludur. Vadeli işlem borsalarında üyeler öncelikle takas üyeleri ve takas üyesi olmayan üyeler olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Takas üyeleri borsada gerçekleştirdikleri işlemlerin takasını yapabilirken, takas üyesi olmayan üyeler ise, takas üyesi bir üye ile anlaşmak zorundadırlar. Takas üyeleri, sözleşme bazında takas kurumunca talep edilen teminatları toplar ve takas kurumuna yatırırlar. Takas üyeleri kendi nam ve hesaplarına, müşteri nam ve hesabına, kendi namına ve müşteri hesabına işlemlere aracılık yapabilirler. Takas üyesi olmayan üyelerin 76 H. Ayşe Eyüboğlu Aksel, a.g.e., s.48-49. 57 işlemlerine ait teminatların yatırılması ve takas kurumuna karşı garanti edilmesi anlaşmış oldukları takas üyelerince yapılır.77 2.2.2.2.4.Denetleyici Kurumlar Vadeli işlem borsalarında piyasaların sağlıklı işleyebilmesi amacıyla, borsalar ve borsalarda faaliyet gösteren aracı kurumlar ile piyasalarda yapılan işlemler denetime tabiidir. Her ülkede belirli mevzuatlar çerçevesinde bu denetimler gerçekleştirilmekte olup, Türkiye’de bu görevi Sermaye Piysası Kurulu yerine getirmektedir. Bu kurumların temel amacı, yatırımcıların korunması ve yapay fiyat oluşumlarının önlenmesi olup, denetleyici kuruluşlar bu amaçla işlem görecek sözleşmelere izin verilmesi, aracı kurumlara aracılık yetki belgesi verilmesi, vadeli işlem ve opsiyon borsalarının alacağı belli kararların onaylanması gibi yetkilere sahiptir78. Türkiye’de SPK'nın vadeli işlem ve opsiyon borsalarının denetimi, 23/2/2001 tarih ve 24327 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik" in 49. Maddesinde yer alan “Borsa ve takas merkezi ile borsa üyelerinin her türlü işlem, hesap, kayıt ve defterleri SPK'nın gözetim ve denetimine tabidir. Borsa ve takas merkezi ile borsa üyelerinin yetkilileri defter, belge ve kayıtlarını yetkili ve görevli denetim elemanlarına ibraz etmek ve istenen bilgileri vermek zorundadırlar.” hükmüne istinaden gerçekleştirilmektedir. 2.2.2.3.Marjin ve Günlük Marjin Mutabakatı Takas merkezi, kredi riskini üstlenme işlemini marjin adı verilen bir güvence sistemine dayanarak gerçekleştirmektedir. Herhangi bir kişi bir vadeli işlem sözleşmesi satın almak istediğinde, kendi aracı kuruluşuna, aracı kuruluş da takas merkezine her kontrat başına bir güvence parası yatırmak zorundadır. Söz konusu güvence parasına marjin adı verilmektedir. Marjin sisteminde elinde alım veya satım kontratı bulunan her kişinin, bu 77 78 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.50-51. Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.52. 58 kontratları alış veya satış fiyatları (yani piyasaya giriş fiyatları) ile kapanış (settlement) fiyatları her gün sonunda karşılaştırarak, günlük kar ve zarar miktarı bulunur. Bu işleme günlük marjin mutabakatı (marking to market) adı verilir. Eğer kontratın giriş fiyatı ile gün sonu kapanış fiyatı arasındaki fark zarara tekabül ediyorsa, bu zarar miktarı marjin hesabından belirli bir alt seviyeye gelene kadar otomatik olarak düşülür. Ancak, günlük zararların toplamının, marjin hesabında izin verilen bu alt seviyeye inilmesine yol açtığı anda, marjin hesabının yeniden üst başlangıç seviyesine tamamlanması gerekmektedir. Alım satım yapabilmek için her kontrat başına yatırılması gereken ilk güvence tutarına “başlangıç marjini” (initial margin), düştüğü anda başlangıç marjini seviyesine tamamlanması gereken alt seviyeye ise “tamamlama marjini” adı verilir. Alt seviye tamamlanması doğrultusunda alınan talimata marjin tamamlama talebi (margin call) adı verilmektedir. Marjin hesaplarına yatırılan fonlara genel olarak faiz verilmediğinden, başlangıç marjinini faiz getiren kağıtları hatta akreditifleri teminat olarak bırakmak suretiyle açtırmak söz konusu olabilmektedir. Ancak tamamlama marjininin mutlaka nakit olarak yatırılması gerekmektedir. 79 Türkiye’de faaliyet gösteren Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nda nakit dışı olarak yatırılabilen başlangıç teminatları aşağıda sıralanmıştır.80 Nakit Dışı Teminatlar 79 1. Döviz (DVZ) - ABD Doları (USD) - Avrupa Para Birimi (EUR) 2. Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) - Devlet Tahvili (DT) - Hazine Bonosu (HB) H. Ayşe Eyuboğlu Aksel, a.g.e., s.49-50. Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Teminatlandırma ve Diğer Risk Yönetimi Esasları”, 26/01/2005 tarih ve 2005/6 No’lu Genelge. 80 59 - Dövize Endeksli Devlet Tahvili (DTE) - Döviz Ödemeli Devlet Tahvili (DTY) 3. Hisse Senedi (HS) - İMKB 30 endeksine dahil hisse senetleri - Borsa Yatırım Fonları Katılma Belgeleri (BYF) 4. Yatırım Fonu Katılma Belgeleri - Kaydileştirilmiş yatırım fonu katılma belgeleri Şimdi Türkiye’de işlem gören ve çalışmanın uygulama aşamasına konu olması bakımından önem taşıyan ve Türkiye un sanayicileri tarafından kullanım etkinliği ve farkındalık düzeyi araştırılacak olan "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesine ilişkin olarak hazırlanan günlük marjin mutabakatı ve teminat sisteminin işleyişine bir örnek verelim81. Bir A işletmesi, 1 Ağustos 2010’da ithal edeceği 100 ton buğday için, fiyat dalgalanmalarından korunma amaçlı olarak, 1 Mayıs 2010’da, Temmuz 2010 sonu vadeli 20 adet "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesi satın almıştır. Bu sözleşmenin 1 adedinin büyüklüğü 5.000 Kg’dır. (20 adet x 5.000 Kg = 100.000 Kg). 1 Mayıs tarihindeki sözleşme fiyatı 0,5540 Kg/TL olup, bu durumda satın alınan sözleşmenin büyüklüğü 55.400 TL’dir. Uygulamanın başlangıç teminatı, sözleşme başına 240 TL, sürdürme teminatı ise başlangıç teminatının %75’i yani 180 TL’dir, minimum fiyat adımı (1 tik) 2,5 TL’dir. Diğer taraftan, sözleşmenin satıcı tarafının da (kısa pozisyon alan taraf) B işletmesi olduğunu ve sözleşmenin fiyat değişimlerinin aşağıdaki gibi gerçekleştiğini varsayalım. • 81 1 Mayıs 2010’da sözleşmenin fiyatı 1 tik artmıştır. Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.173-177. 60 • 2 Mayıs 2010’da sözleşmenin fiyatı 30 tik azalmıştır. • 3 Mayıs 2010’da sözleşmenin fiyatı 5 tik artmıştır. Yukarıdaki bilgiler ışığında, vadeli işlem sözleşmesi satın alan taraf (uzun pozisyon) A işletmesi ve karşısında bulunan B işletmesinin günlük hesaplaşma (mutabakat) ve teminat açısından durumlarını inceleyelim. Kontrat alım satımının yapılabilmesi için A ve B işletmelerinin, başlangıç teminatı olan, 4.800 TL’yi, işlemlerini, aracılığıyla gerçekleştirdikleri aracı kurumlar nezdindeki hesaplara yatırmaları gerekmektedir. 1 Mayıs 2010 tarihinde kontratın değeri, bir tikin karşılığı olan 2,5 TL’lik artış göstermiştir. Bu durumda, satıcı B işletmesinin başlangıç teminatının yer aldığı hesaptan 2,5 TL x 20 adet sözleşme = 50 TL düşülerek, A işletmesinin başlangıç teminatı hesabına geçilecektir. Bu durumda, A işletmesinin başlangıç teminatı hesabı 4.850 TL, B işletmesinin teminat hesabı ise 4.750 TL olmuştur. Dikkat edilirse, B işletmesinin sözleşmenin değerinin artması neticesinde oluşan zararı, başlangıç teminatını, sürdürme teminat miktarı olan, 3.600 TL’nin altına düşürmemiştir. Bu nedenle, B müşterisinin aracı kurumu, herhangi bir teminat tamamlama çağrısında bulunmayacaktır. 2 Mayıs tarihinde, söz konusu kontratın değeri, olağanüstü bir durumun olduğu varsayımı altında 30 tik kadar azalmıştır. Bu durum, örneğin, dünya buğday üretiminin büyük bir bölümünü gerçekleştiren bir ülkenin, geleceğe dönük olarak rekolte tahminlerinin normalin üzerinde olmasından kaynaklanabilir. Kontratın değerinin 30 tik azalması neticesinde, yapılan her sözleşmenin değeri 30 tik x 2,5 TL = 75 TL azalmıştır. Bu durumda, A işletmesi, 75 TL/adet zarar x 20 adet kontrat = 1.500 TL zarar, B işletmesi ise aynı miktarda kar etmiştir. Zararı ifade eden bu tutar, A işletmesinin 4.850 TL’lik başlangıç teminatı ve bir gün önceki kar tutarından düşülecek (karın gün sonunda çekilmediği varsayımı altında), ve neticede A işletmesinin teminat hesabında 3.350 TL kalacaktır. Aynı tutardaki kar ise, B işletmesinin teminat hesabına aktarılacaktır. 61 Dikkat edilirse, 2 Mayıs 2010 tarihi gün sonunda, A işletmesinin teminat hesabı, sürdürme teminat tutarı olan 3.600 TL’nin altına düşmüştür. Bu durumda, A işletmesi, başlangıç teminatı olan 4.800 TL ile 3.350 TL arasındaki fark olan 1.450 TL’lik değişim teminatını aracı kurumu nezdindeki hesabına yatırmak zorunda kalacak, aksi takdirde, kontratın geçerliliği, A işletmecisi için sona erecektir. Örneğimizde, işlem yapan tarafların günlük karlarını çekmediği varsayımı yapılmış olup, bunun aksi de mümkün olabilecek, taraflar dilerlerse, günlük karlarını nakit olarak çekebileceklerdir. Yukarıdaki örnekte görüldüğü üzere, tarafların gün içerisinde ettiği karlar, başlangıç teminatını artırıcı etkide bulunurken, zararlar ise başlangıç teminatını azaltıcı etkide bulunmaktadır. 2.2.2.4.Pozisyon Kapatma Vadeli işlem sözleşmesini sona erdiren pozisyon kapatma, sözleşmenin vadesinden önce olabileceği gibi, vadesinden sonra da olabilmektedir. Vadeli işlem sözleşmesinin vadesinden önce sona ermesi durumunda, sözleşme gerçekleşmemektedir. sona Burada ermesi bir çeşit tam anlamıyla pozisyon fiili sıfırlama olarak metodu uygulanmakta olup, aynı malın alıcısı satıcısı konumuna, satıcısı da alıcısı konumuna geçerek, pozisyonunu sıfırlar ve taraflar hak ve yükümlülüklerini bir başkasına devremiş olurlar. Sözleşme ancak satıcının sattığı sözleşmeyi geri almasıyla sona ermiş olacaktır. Bu işleme bir örnekle açıklık getirirsek; örneğin satıcısı A ve alıcısı B olan bir sözleşme, alıcı B nin sözleşmeyi C ye satması durumunda sözleşme sona ermeyecek, ancak B pozisyonunu sıfırladığı için borsadan çıkmış olacaktır. Bu durumda eğer satıcı A, bu sözleşmeyi C’den satın alırsa sözleşme bütün yönleriyle sona ermiş olacaktır. Takas kurumu da bu aşamada söz konusu işlemleri denkleştirerek sözleşmeyi sona erdirecektir. Bu şekilde bir sözleşmenin sona ermesi durumu ender rastlanan durum olup, tarafların ellerindeki sözleşmeyi, borsada ters işlem yapmak suretiyle kapatarak hak ve yükümlülüklerini 62 devretmeleri durumu ise çok sık rastlanan ve adeta kurallaşan bir durum olarak görülmektedir82. Bir vadeli işlem sözleşmesinin vade tarihinde sona erdirilmesi, malın teslimi, nakdi mutabakat veya mübadele yollarından birisiyle olur. Sözleşmenin vade tarihinde malın teslimi şeklinde sona erdirilmesi durumunda tarafların muhatabı doğrudan doğruya takas kurumu olup, karşılıklı edimleri takas kurumu yerine getirecektir. 2.2.2.5.Vadeli İşlem Piyasalarında Teminatların Kaldıraç Etkisi Vadeli işlem piyasalarında, spot piyasalardaki işlemlerin (hisse senedi alım satımı gibi) aksine, alım satıma konu varlığın bedelinin tamamı yerine başlangıç teminatı adı verilen ve sözleşmenin bedelinin belli bir yüzdesini oluşturan bedelin yatırılması gerekmektedir. Örneğin, spot piyasada 1 milyon dolar satın almak için, cari kura göre 1 milyon doların TL karşlığına sahip olmamız gerekirken, vadeli işlem piyasalarında, teminat oranının %10 olduğunu varsayarsak, sadece 100 bin dolar karşılığı TL’ye sahip olmamız yeterlidir. Vadeli işlem piyasalarının bu özelliği nedeniyle bu piyasalarda küçük bir miktar teminat karşılığında büyük pozisyon alınabilmekte olup, bu piyasaların bu özelliği teminatların kaldıraç etkisi olarak adlandırılmaktadır. Yukarıdaki örnekte, kaldıraç oranı 10 olup, bu oran, pozisyon değerinin, yatırılan teminat tutarına bölünmesi suretiyle bulunmuştur. Başlangıç teminatları her bir sözleşme için borsa tarafından belirlenmekte olup, borsa, piyasa koşulları çerçevesinde oluşan riske göre teminatları artırıp azaltabilir83. Vadeli işlem sözleşmeleri piyasasının böyle bir özelliğe sahip olması, bu piyasaya yatırım yapmaya teşvik etmekteyken, unutulmamalıdır ki, kaldıraç oranı sadece olumlu yönde çalışmamakta, fiyatların öngörülenin 82 83 Gülistan Erdal, a.g.e., s.61-63. Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., Türev Araçlar Lisanslama Rehberi, s.55. 63 dışında hareket etmesi durumunda, kaldıraç büyük kayıpların verilmesine yol açmaktadır84. 2.2.2.6.Vadeli İşlem Sözleşmelerinde Yayılma (Spread) Teknik bir deyim olarak spread, aynı mal ya da yakından ilişkili mal cinsleri için bir vadeli işlem sözleşmesi satın alırken, aynı anda, bir vadeli işlem sözleşmesinin satımıdır. Örneğin, bir yatırımcı, Haziran ayı buğday vadeli işlem sözleşmesi satın alırken, aynı anda Aralık buğrday vadeli işlem sözleşmesi satarsa bir spread kurmuş olur. Bu tip bir spread zaman spread’i olarak adlandırılır. Spread’in bir diğer şekli, fiyatları yakından ilişkili iki değişik mal kullanarak spread kurmaktır. Örneğin buğday ve mısır, her ikisi de tarım ürünü olduğu için, fiyatları birbirleriyle yakından ilişkilidir. Yüksek fiyat korelasyonu dikkate alınarak bir Haziran buğday sözleşmesi satın alınırken, diğer tarafta aynı anda Haziran mısır sözleşmesi satma işlemi, mal spread’i olarak adlandırılır. Spread kurmak hedge kurma sürecinden farklıdır. Hedge kuran yatırımcı, spot piyasada bir pozisyonu bulunan, yani gelecek tarihte spot piyasada mal alma veya mal teslim etme durumunda olan ve spot piyasadaki fiyat riskini vadeli işlem piyasasında ters pozisyon alarak önlemeye çalışan kişidir. Öte yandan, spread kuran yatırımcının genellikle spot piyasada bir pozisyonu bulunmamaktadır. Spread, daha çok spekülatörler tarafından vadeli işlem piyasasında spekülasyon riskini azaltmak için kurulur85. Spread işlemlerinde yatırımcının zarar riski pozisyon bazında daha düşük olacağı için takas kurumunca talep edilecek teminat miktarı da azaltılmaktadır. Takas kurumu istenecek teminat miktarını, iki ayrı sözleşme için gerekli olan teminat miktarından daha düşük belirleyebilir. Örneğin YTL/USD sözleşmesinin Temmuz vadeli olanının alınması, Eylül vadeli olanının satılması halinde bu işlem vadeler arası yayılma işlemi olmakta ve gerekli teminat miktarı bir uzun ve bir kısa pozisyon için gerekli olan teminatın 84 85 Sönmez Karaca, a.g.e., s.72. Ümit Erol, a.g.e, s.49. 64 çok altında belirlenebilmektedir. Çünkü dolar fiyatları yükselse de düşse de yatırımcının kar veya zarar riski, almış olduğu pozisyon gereği düşük olacaktır. Fiyatların artması veya düşmesi halinde bir vadedeki kazancı bir diğer vadedeki zararı ile dengelenecektir. Bu nedenle takas kurumları yayılma işlemlerinde daha düşük teminat miktarları talep etmektedir. 86 Yayılma işlemlerinde yatırımcının asıl beklentisi fiyatların düşeceği veya yükseleceği yönünde değil, vadeler arası veya ürünler arası fiyat farkının açılacağı veya azalacağı yönündedir. Çalışmanın uygulama bölümlünün konusunu oluşturması nedeniyle, yayılma işlemine buğday vadeli işlem sözleşmelerinden zaman spread’i kurularak yapılmış bir işlemi örnek verelim. 1 Mayıs 2010 tarihinde, VOB’da 31 Mayıs 2010 vadeli "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" vadeli işlem sözleşmesine satın alınmış, aynı tarihte, aynı sözleşmenin 31 Temmuz 2010 vadeli olanı da satılmış olsun. Bir sözleşmenin 5.000 kg değerinde olduğunu ve 1 tik değerinin 2,5 TL (Kg başına ise 0,0005 TL) olduğunu ve yine 1 Mayıs 2010 tarihinde, Mayıs sonu vadeli kontratın 0,5540 TL/Kg’ye, Temmuz sonu vadeli kontratın ise 0,5580 TL/Kg’den işlem gördüğünü varsayalım. 2 Mayıs tarihinde, Mayıs sonu vadeli kontratının değerinin 0,5590 TL/Kg’ye yükselirken (10 tik artış), Temmuz sonu vadeli kontratının değerinin ise 0,5500’e düşmüş olduğu (16 tik azalış) varsayımı altında, 2 Mayıs 2010 tarihi itibariyle, yayılma işlemi gerçekleştiren yatırımcı, Mayıs kontratında 10 tik x 2,5 TL = 25 TL kar etmiş, diğer taraftan, ters pozisyon aldığı Temmuz kontratında ise, 16 tik x 2,5 TL = 40 TL kar etmiştir. 2 Mayıs 2010 tarihinde, gerçekleşen fiyatlar, tam olarak yayılma işlemi yatırımcısının beklentilerini karşılar şekilde gerçekleşmiş ve aynı ürünün farklı vadeleri arasındaki fiyat farkı açılmış olup, neticede, yatırımcının her iki sözleşmeden elde ettiği kar toplamda 25 TL + 40 TL = 65 TL olarak gerçekleşmiştir. 86 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.57-58. 65 2.2.2.7.Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Fiyatlandırılması Vadeli işlem piyasalarının işleyişini algılamak için spot fiyatlar ile vadeli fiyatlar arasındaki ilişkinin iyi anlaşılması önemlidir. Vadeli fiyatların hesaplanmasında iki farklı model kullanılmaktadır. Bunlardan biri Taşıma Maliyeti Modeli, diğeri ise vadeli fiyatların beklentilere göre belirlenmesi modelidir.87 2.2.2.7.1.Taşıma Maliyeti Modeline Göre Fiyatlandırma Taşıma maliyeti modeline göre, vadeli fiyatlar, sözleşmeye dayanak varlığın spot fiyatına taşıma maliyetlerinin eklenmesi suretiyle bulunur. Vadeli sözleşmenin el değiştirdiği günün nakit piyasa fiyatları, faiz oranları, vb. veriler bilindiğinde teorik olarak her vadeli sözleşmenin işlem görmesi gereken fiyat bellidir. Bu fiyat "taşıma maliyeti modeline" göre hesaplanan (sentezlenen) vadeli fiyattır. Bu fiyattan sapılacak olursa, devreye arbitrajcılar girecek ve fiyatları olması gereken yere getireceklerdir. Vadeli fiyatlar, arbitraja olanak vermeyecek kadar, bugünkü fiyatlardan mal edinip vade sonuna kadar taşımanın maliyetine yakın olmalıdır88. Bu maliyetin unsurları şunlardır: • Mala bağlanan para sonucu feragat edilen faiz geliri • Malı tutarak kazanılan temettü veya faiz geliri • Enflasyon • Malı saklamanın o Depolama o Sigorta gibi maliyetleri Taşıma maliyeti modeline göre vadeli fiyatlar, teorik olarak hesaplanan vadeli fiyatlardan sapma gösterdiğinde, arbitrajcılar devreye girip, fiyatları olması gereken düzeye getirmektedirler. 87 88 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.33. Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.34-35. 66 Çalışmamızın uygulama aşamasına konu olması nedeniyle, buğday için taşıma maliyeti yöntemiyle, vadeli fiyatın hesaplanmasını bir örnek üzerinde gösterelim: Buğdayın (standart) spot piyasadaki fiyatı 2,000.-TL/Kg iken, satıcının 30 gün vadeli satış fiyatını şu şekilde formüle edebiliriz: Vadeli Fiyat = Spot Fiyat + Taşıma Maliyeti Taşıma Maliyeti = Finans Maliyeti + Depo + Sigorta Gideri Cari piyasada faiz oranlarının bir ay vadede %40 olduğu kabul edersek finans maliyetini; (2,000 X 30 X 0,40) / 365 = 7 KR (0,0658 TL) 7 KR (0,0658 TL) olarak buluruz. TM = 7KR(0,0658TL) + 1KR( 0,0060TL) = 8KR(0,0718TL) Depolama ve sigorta giderlerini eklediğimizde taşıma maliyetini 8 KR buluruz. (Burada depolama ve sigorta maliyetleri piyasa fiyatlarına göre Kg başına 1 Kr alınmıştır.) Bu verilere göre vadeli fiyat 2,0800 TL/Kg olarak hesaplanmıştır. Vadeli Fiyat = 2,000 TL + 0,0800 TL = 2,0800 TL / kg Tarımsal ürünlerde fiyatı etkileyen mevsimsel faktörler yukarıdaki hesaplamalara yansıtılmamıştır. Vadeli fiyatın oluşumunda o anki spot kur ve taşıma maliyetini etkileyen unsurlar dikkate alınmaktadır. 2.2.2.7.2.Beklentiler Modeline Göre Fiyatlandırma Bu modelde, vadeli fiyatlar, alım satıma konu dayanak varlığın spot fiyatının vadeli işlem sözleşmesindeki teslimat gününe göre ne kadar değişeceğine ilişkin beklentilere bağlıdır. Örneğin; Amerikan ham petrol kapanışı spot piyasada 7 Mart 2005’te 53,89 $ iken, Mart 2007’de sözleşmenin uzlaşma fiyatı 47,89 $ olduğunu varsayalım. Taşıma maliyeti modeline göre petrol fiyatları 2 yıl sonra daha pahalı olması gerekirken, bu 67 modelde, beklentinin bu yönde olması nedeniyle vadeli fiyat, spot fiyattan daha aşağı olarak belirlenmiştir89. Piyasa gözlemcileri teorik olarak asgari vadeli fiyatların cari nakit fiyat + taşıma maliyetinden küçük veya eşit olması gerektiğine inanırlar. Yine aynı şekilde vadeli işlem sözleşmesinde bir vadedeki fiyat ile diğer vadedeki fiyat arasındaki farkın taşıma maliyeti kadar olması gerekir. Ancak gerçekte bu durumu etkileyen farklı etkenler devreye girmektedir. Üretimin mevsimselliği, tüketimin mevsimselliği, açığa satış kolaylığı, uzun süreli depolanabilirlik gibi faktörler teorik olarak hesaplanan fiyatlardan sapmalara yol açabilir. Bu duruma örnek olarak domatesi verebiliriz. Bilindiği gibi domates bir yaz sebzesidir. Ancak seralarda yapılan üretim nedeniyle yıl boyunca piyasada domates bulmak mümkündür. Kış aylarında domates fiyatları yüksek, yaz aylarında ise tarla domatesinin yetiştirilmesi nedeniyle fiyatlar daha düşüktür. Ocak- Şubat döneminde Temmuz vadeli domates fiyatlarının spot fiyatlardan daha düşük, Eylül-Ekim aylarında ise Ocak- Mart vadeli domates fiyatlarının ise daha yüksek olması beklenir90. Vadeli işlem piyasaları ve sözleşmeleri hakkında yukarıda verilen teorik bilgilerin ardından şimdi de bu piyasalarda nasıl işlem yapıldığını açıklayalım. 2.2.3.Vadeli İşlem Piyalarında Sözleşme Alım Satım Süreci Vadeli işlem sözleşmeleri yukarıda da belirtildiği üzere aracı kuruluşlar aracılığıyla alınıp satılmaktadırlar. Aracı kurumlar müşterileri adına alımsatım emirlerini yerine getirirler. Aracı kurumlar ayrıca marjin depozitlerini tahsil ederek yönetir, yatırımcılara işlem ve muhasebe kayıtlarını iletir, piyasa bilgilerini sağlayıp hedging stratejileri hakkında danışmanlık hizmeti gerçekleştirirler. 89 Đstanbul Ticaret Odası, Vadeli Đşlemler ve Opsiyon Borsaları, Đstanbul Ticaret Odası Yayınları, Yayın No:2006-19, s.32 90 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.33-34. 68 Bir vadeli işlem sözleşmesi alım satım emri verebilmek için öncelikle bir aracı kurum nezdinde hesap açtırılması gerekmektedir. Hesap açtırma esnasında aracı kuruluşlar, yatırımcının söz konusu vadeli işlem sözleşmesi alım satımını gerçekleştirebilecek yeterli mali gücünün bulunup bulunmadığı tespit etmek ve yatırımcının vadeli işlem sözleşmelerinin riskli işlemler olduğunu bilerek kabul ettiğine dair imzalı teyit alma amacıyla müşterilerinden bazı belgeler talep ederler. Bu sözleşme esas olarak her iki tarafın da sorumluluk ve yükümlülüklerini belirleyen bir sözleşme niteliğindedir. Bu sözleşme imzalandıktan sonra vadeli işlemi yapmak isteyen müşteri, işlem yapmak istediği vadeli işlem sözleşmesi hacmine göre değişecek tutarda bir teminatı bu hesaba yatıracaktır. Hesabı açtırılması ve daha sonra yapılacak işleme göre değişkenlik gösterebilecek başlangıç teminatının bu hesaba yatırılmasından sonra müşteri, nezdinde hesap açtırdığı aracı kuruma, istediği sözleşmede uzun veya kısa pozisyon alınması için emir verir. Söz konusu emirler değişik şekillerde yapılabilmektedir. Piyasa fiyatı ile emir (market order) tipinde emir verilmesi durumunda, aracı kurum piyasada oluşabilecek en iyi fiyattan alım veya satma için emir verir. Limitli emir tipinde (Limit orders), alıcının satın almaya razı olduğu en düşük fiyattan, satıcının ise satmaya razı olduğu en yüksek fiyat belirtilir. Stop orders tipi, borsada işlemler başladıktan soma, işlemlerin alım-satımının devam ettiği süre içinde herhangi bir zamanda uygun fiyatın bulunması halinde alım-satım için verilen emirlerdir. Müşteri emrinde, sözleşmenin alış ya da satış olduğu, alınacak sözleşme sayısı, sözleşmeye konu olan mal veya menkul kıymetin belirlenmesi, vade tarihi, alım ya da satım fiyatı gibi hususlar belirtilir. Müşteri emrini alan aracı kurum, alınan emri borsa alım-satım salonunda bulunan görevlisine iletir. Görevli emri, haberci vasıtasıyla borsa korbeyinde bulunan aracı kurumun temsilcisine (floor broker) iletir. Müşteri emrine uygun fiyat bulunduğunda, floor broker alım satımı gerçekleştirir. İşlemin gerçekleştiği de yine aynı silsile içerisinde müşteriye iletilir. İşlemler, borsa yönetim kurulu tarafından belirlenen saatler arasında gerçekleştirilir. Korbey saatinin bitiminde oluşan 69 fiyatlar günün "rayiç fiyatı" olur. Bu aşamadan sonra sonra borsa üyelerinin birbirleri ile ilişkisi kesilmekte, sadece takas kurumu ile muhatap olmaktadırlar. Takas kurumu bu aşamada, hem alıcı hem de satıcı taraf için karşı taraf olarak devreye girmekte ve garanti sağlamaktadır91. 2.2.4.Tarımsal Vadeli İşlem Sözleşmeleri Vadeli işlem piyasalarını ve sözleşmelerinin tanıtıldığı çalışmanın bu bölümünde şimdi, çalışmanın dördüncü bölümünde Türkiye un sanayicileri tarafından kullanım etkinliği ve farkındalık düzeyi araştırılacak olan buğday vadeli işlem sözleşmelerinin daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla, öncelikle genel olarak tarımsal vadeli işlem sözleşmelerinin özellikleri, alım satım işlemleri ve söz konusu sözleşmelerde teslimat hususlarından bahsedilecek ve daha sonra da buğday vadeli işlem sözleşmeleri hakkında bazı bilgiler verilecektir. Tarımsal vadeli işlem sözleşmeleri üzerinde durmadan önce ve tarımsal ürün fiyatlarına etki eden unsurların ortaya konabilmesi amacıyla, bu piyasaların dayanak varlıkları olan tarımsal ürün piyasalarının genel özelliklerine ve genel olarak bu sektördeki devlet müdahalelerine kısaca değinmekte fayda vardır. Zira, çalışmanın üçüncü bölümünde, tarımsal ürün piyasaları daha ayrıntılı olarak anlatılacak olup, burada, tarımsal vadeli işlem sözleşmeleri açıklanmadan önce okuyucunun bu piyasalar hakkında ön bilgi sahibi olması amaçlanmıştır. 2.2.4.1.Tarım Ürünlerinin Özellikleri Tarım ürünlerinde ürün arzı ve kalitesi iklim şartlarından etkilenmektedir. Örneğin bol yağışlı bir yılda buğday üretimi daha fazla olurken, kurak geçen bir yılda rekolte daha düşük olarak gerçekleşmektedir. Ayrıca çiftçilerin ürün tercihleri de tarımsal ürün arzını etkileyen bir diğer önemli faktördür. Bir sene tarlasına şeker pancarı eken bir çiftçi, ertesi yıl 91 Gülistan Erdal, a.g.e., s.57-62. 70 çeşitli sebeplerden dolayı buğday ekmeye karar verebilir. Bu durum bir tarımsal ürün piyasası arzını daraltırken, bir başka tarımsal ürün piyasası arzını genişletecektir. Tarımsal ürün piyasalarında dikkat edilmesi gereken bir başka nokta ise, üretimin mevsimsellik göstermesidir.92 Her tarımsal ürünün kendine özgü hasat dönemi mevcut olup, bu dönemlerde bu ürünlerin arzı artmakta, depolanamayan bir ürün niteliğinde bir ürün ise de hasat dönemi sonrasında bu ürünlerin piyasaya arzı giderek azalmaktadır. Bu özellikler tarım ürünleri piyasalarının genel olarak ayırt edici özellikleri olup, tarımsal ürünlerin de kendi içlerinde piyasa yapıları farklılık göstermektedir. Bu piyasaların diğer bir özelliği de piyasalardaki fiyat oluşumunun farklı bir yapı arz etmesi olup, bu piyasalar, büyük dalgalanmalar gösteren bir ekonomik faaliyet alanıdır. Tarımsal ürünler varsayımsal rekabet piyasasının koşullarına en yakın piyasalarda satılır. Bu piyasalarda fiyatlar; her yıl, her ay, her saat değişebilir93. Tarımsal ürünlerin, arz ve talep esneklikleri düşük olup, bu durum, bu piyasadaki ürünlerin fiyatlarının değişken olmasına sebebiyet vermekte, bu da tarımsal gelirin düzensizlik arz etmesine yol açmaktadır. İşte bu durumda hükümet müdahaleleri devreye girmekte ve bu yapı tarımsal ürün fiyat oluşumuna başka bir değişken daha katmaktadır. 94 Devletler tarafından gerçekleştirilen tarımsal ürün destekleme politikaları, bu ürünlerin fiyatları ve ticareti üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Tarımsal destekleme politikalarının amacı, bu ürünlerin fiyatlarınki istikrarı sağlamak, diğer ülkelerle rakebet edebilir hale gelmek, tüketicilere uygun fiyattan, istenilen miktarda ve zamanda ürün temin etmek ve üretici gelirlerinde artış sağlayarak adil bir gelir dağılımının sağlanmasıdır. Bu politikaların bu amaçları sağlayıp sağlamadığı her zaman tartışma konusu olmuş, desteklemenin miktarı ve ne şekilde yapılacağı ülkeden ülkeye ve 92 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.81-82. Gülistan Erdal, a.g.e., s.84. 94 Lale Tomruk, “An Evaluation Of The Potential Of Agricultural Commodity Futures Market In Turkey”, Bilkent Üniversitesi, Đşletme Enstitüsü, MBA Thesis, Ankara, June 1994, s.9-10. 93 71 zaman itibariyle değişiklikler göstermiştir. Ayrıca yüksek orandaki desteklemelerle birlikte teknolojik gelişmeler neticesinde özellikle ABD ve Avrupa Birliği’nde tarımsal ürün üretimi hızla artmış ve bu durum, bu ürünlerin pazarlanması sorununu beraberinde getirmiştir. Ortaya çıkan ticari sorunların çözümü kapsamında, GATT (Gümrük Tarife ve Ticaret Genel Anlaşması) müzakere turları, tarife indirimleri üzerine yoğunlaşmıştır. 19861990 arasında düzenlenen Uruguay Turlarının hedefi tarım ürünleri ticaretinde serbestleşmenin ve tarımda korumacılığın ve desteklemelerin azaltılmasını sağlamak olmuştur. Daha sonra adı Dünya Ticaret Örügütü olarak değişen GATT’ın Uruguay Turu hedeflerinin sağlanması süreci, Kasım 2001’de Katar’da yapılan Doha Turu ile hızlanmıştır.95 2001 yılında Doha’da gerçekleştirilen Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) IV. Bakanlar Konferansı’nda alınan kararla başlatılan Doha Kalkınma Gündemi Müzakereleri, 2006 yılında askıya alınmış, ve 2007 yılı başında tekrar ivme kazanmıştır. Bu amaçla, 21-29 Temmuz 2008 tarihleri arasında müzakerelerin kilit konuları olan tarım ve sanayi ürünlerinde pazara giriş alanlarının ele alındığı bir Mini Bakanlar Konferansı düzenlenmiş ancak söz konusu Konferans, gelişmiş ülkeler (GÜ) ve gelişmekte olan ülkeler (GYÜ) arasında belirli konulardaki görüş ayrılıkları nedeniyle herhangi bir uzlaşıya varılmaksızın dağılmıştır. Nitekim, tarım ürünlerinde yerli üretimin korunması amacıyla ithalat vergilerinin artırılabilmesine yönelik Özel Korunma Önlemleri Mekanizması ve sanayi ürünlerinde formül yoluyla yapılması planlanan tarife indirimlerine ilave olarak sektörler bazında yapılacak indirimler noktalarında GÜ ve GYÜ’ler arasındaki yaklaşım farkları Konferans sonrası yapılan değerlendirmelerde başarısızlığın en önemli nedeni olarak ön plana çıkmıştır.96 95 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.83. Dış Ticaret Müsteşarlığı, “Doha Kalkınma Gündemi Müzakerelerinde Son Durum”, Son güncellenme tarihi :17.04.2009 (Çevrimiçi) http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/index.cfm?action=detay&yayinID=285&icerikID=385&dil=TR 30.05.2010 , 30 Mayıs 2010, s.1. 96 72 DTÖ kapsamındaki başlıca tarım müzakerelerinin “pazara giriş” başlığı altında yürütülen müzakere konuları; gümrük vergilerinin düşürülmesi amacıyla yürütülen “tarife indirimi”, gelişme yolundaki ülkelere tarife indirimi konusunda belirli muafiyetler veya daha az bir indirime tabii tutabilme imkanı sağlayacak olan “özel ürünler”, GYÜ’lerin tarım ürünleri ithalatında ortaya çıkabilecek ani miktar artışları ve fiyat düşüşleri karşısında yerli üretimin korunmasının amaçlandığı “özel korunma önlemleri mekanizması”, tarım müzakereleri kapsamında sadece GYÜ’lerin değil AB gibi tarım sektöründe hassasiyetleri bilinen diğer bazı GÜ’lerin de yararlanabileceği ve tarife satır sayısının belirli bir yüzdesi oranında belirlenecek ürüne, belirli koşullarla genel tarife indirim oranından daha düşük oranda indirim olanağı sağlayan “hassas ürün” esnekliği, tropik ürün ihracatçısı ülkelerin pazara giriş imkanlarının artırılmasının amaçlandığı “tropik ürünler”e ilişkin müzakere konularıdır. Tarım müzakerelerinin ikinci başlığı olan “iç destekler” başlığı kapsamında, toplam ticareti bozucu iç desteklerde indirim müzakereleri gerçekleştirilmekte olup, Uruguay Turu kapsamındaki tarım anlaşması çerçevesinde ticareti bozucu olduğu gerekçesiyle indirime tabii kılınan desteklerde de ek bazı indirimlere gidilmesi amaçlanmıştır. Tarım müzakerelerinin son başlığı olan “ihracat rekabeti” başlığında ise, ihracat sübvansiyonlarının sıfırlanması amacıyla yürütülen “ihracat sübvansiyonları”, ihracat kredi geri ödeme sürelerinin indirimine ilişkin olarak yürütülen “ihracat kredileri” konuları yer almaktadır97. Devletler tarafından tarım sektörüne yönelik yapılan yardımlar, gümrük korumaları ve ihracat sübvansiyonları, bu piyasaların işleyişini ve fiyat oluşum mekanizmasını ve dolayısıyla da tarımsal ürün vadeli işlem sözleşmeleri piyasalarını etkilemektedir. Tarımsal ürün piyasalarına devletlerin müdaheleleri ve tarım politikaları ile Türkiye tarım politikalarına ve daha ayrıntılı olarak da Türkiye buğday politikalarına izleyen bölümde yer verilecektir. 97 Dış Ticaret Müsteşarlığı, a.g.e., s.2-6. 73 2.2.4.2. Tarımsal Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Özellikleri Herhangi bir tarımsal ürün üzerine sözleşme yazılabilmesi için asgari olarak; – Üretim ve tüketiminin sürekli olması, – Belirli bir ekonomik değere sahip olması, – Fiyatının rekabet şartlarında serbestçe belirleniyor olması, – Fiyat hareketleri nedeniyle bir risk oluşturması, – Ve standardize edilebilmesi gerekir. 98 TarImsal ürün piyasalarInIn da kendine has bir terminolojisi ve alIm satIm teamülleri vardIr. Fiyatlamalar, bazI ürünlerde kg bazInda, bazIlarInda ton bazInda veya libre pound bazInda yapIlabilmektedir. Sözleşmeye konu olan tarımsal ürünlerin kaliteleri farklı olabilmekte, aynı kalitedeki ürünlerin de farklı dereceleri bulunmakta olup, bu durumun birçok tarımsal ürün için geçerliliği bulunmaktadır. Bu piyasalarda işlem yapacak birisi olarak, pamuk denildiğinde yüzlerce farklI kalite ve derecenin varlIğInI bilmemiz, hatta aynI kalite ve derecedeki pamuğun, yetiştirildiği bölgeye göre farklI özellikler ve değer taşIyabileceğini dikkate almamIz gerekir99. TarImsal ürünlerin spot piyasalarInda hisse senetleri veya döviz piyasasInda yaptIğImIz gibi kIsa süreli kar amacIyla alIm satIm yapmamIz kolay değildir. TarIm ürünlerinin spot piyasasInda, döviz, hisse senedi veya tahvil-bonoda olduğu gibi alIm satIm işlemleri kaydi olarak yapIlmayIp, ilgili ürünün fiziki olarak da el değiştirmesi gerekmektedir. Bunun yapIlabilmesi için de ilgili ürünü nakletmek, uygun şartlarda depolamak veya işleyebilmek için 98 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Tarımsal Ürünlere Dayalı Vadeli Đşlem Sözleşmeleri”, Üye Temsilcisi Eğitimi, Đstanbul, (Erişim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/EduDocs/Tarimsal.pdf, 10 Temmuz 2010, s.31. 99 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Tarımsal Ürünlere Dayalı Vadeli Đşlem Sözleşmelerinin Alım Satımı”, VOBJEKTĐF, Sayı 2, Temmuz-Ağustos 2004, (çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/vobjektif02.pdf, 5 Mart 2010, s.7. 74 gerekli alt yapIya sahip olunmasI gerekir. Asli işi tarIm ürünleri ticareti yapmak olmayan yatIrImcIlarIn spot piyasada alIm satIm yapmasI yukarIda sayIlan nedenlerle kolay olmamaktadır. Bu nedenle spot tarImsal ürün piyasalarInda piyasa katIlImcIlarI sInIrlI sayIda kalmaktadIr. TarImsal ürünlere dayalI vadeli işlem sözleşmeleriyle yatIrIm amaçlI işlem yapacaklar için ise yukarIda belirtilen fiziki alt yapI ve tecrübeye sahip olma zorunluluğu göreceli olarak ortadan kalkmaktadIr. Çünkü ilgili ürünün hangi baz kalitesi sözleşmeye dayanak olarak alInmIş ise oluşan fiyatlar bu kaliteyi temsil edecektir. AlIm satIm sIrasInda ortada elle tutulur fiziki bir ürün yerine özellikleri tanImlanmIş baz kaliteyi temsil edecek sözleşme olacağI için yatIrImcI fiyat bilgilerinden hareketle alIm satIm yapabilecektir. Vadeli işlem sözleşmesinin vadesine kadar alIm satIm yapIlmasI halinde bir teslimat zorunluluğu yoktur. AyrIca ilgili sözleşmenin vade sonunda uzlaşma yöntemi nakdi uzlaşma olarak belirlenebilir100. Tarımsal ürünlere dayalı vadeli işlem sözleşmelerinin çoğunda fiziki teslimat öngörülmüş olmasına rağmen fiziki teslimat ile sonuçlanan pozisyonların toplam içerisindeki payı azami %3'ü geçmemektedir101. Vadeli işlem borsalarının temel fonksiyonu risk transferi ve geleceğe yönelik fiyat keşfidir. Tüm dünyada vadeli işlem borsalarında korunma amaçlı işlem yapanların amacı fiyatı sabitlemektir. Fiziki teslimat öngörülen sözleşmelerde ise teslimat yeri ve teslim edilebilir derecenin belirlenmesi satıcının inisiyatifindedir. Örneğin, pamuk vadeli işlem sözleşmesinde baz kalite olarak Ege Standart 1 belirlenmiş olmasına rağmen eğer teslimat öngörülmüş olsaydı teslim edilebilir dereceler, teslimat yerleri ve teslim edilebilir dereceler arasında uygulanacak prim-iskonto oranlarının da belirlenmesi gerekecekti. Çünkü baz kalitedeki ürünün yetişmesi ve arzı sınırlı olup doğa koşullarına bağlıdır. Bu nedenle baz kalitenin dışındaki diğer kalitelerin de teslimat için belirlenmesi gerekir. Alıcı taraftaki pozisyon sahibinin, talep edeceği kalitenin dışında bir teslimat ile karşılaşması 100 101 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., Sayfa 7 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., Sayfa 8 75 durumunda, teslim edilen ürünü spot piyasada satarak yerine ihtiyaç duyduğu ürünü yeniden almak isteyecek, bu ise rasyonel bir yöntem olmayacaktır102. Alıcı ve satıcı vadeli işlem borsasında almış oldukları pozisyonlarla fiyatı sabitledikten sonra vade gününde, alıcı ihtiyaç duyduğu ürünü kendisine en yakın spot piyasadan karşılayabilir, satıcı ise ürününü en yakın spot piyasada satarak isteğini gerçekleştirebilir. Sonuç olarak vadeli piyasalarda asıl amaç teslimat olmayıp fiyatı sabitlemektir. Yatırım amaçlı işlem yapanların ise tek hedefi kar elde etmektir. Dolayısıyla bu kişiler vade öncesinde pozisyonlarını kapatacak ve teslimat aşamasıyla ilgileri olmayacaktır103. Çalışmanın vadeli işlem piyasaları tarihi ve emtia vadeli işlem piyasalarını açıkladığımız kısımlarında da belirttiğimiz üzere, tarımsal ürünlerin fiyatlarındaki aşırı dalgalanmalar, bu ürünlerin vadeli işlem piyasalarının oluşmasına sebebiyet vermiş ve bu sözleşmelerin ortaya çıkışından neredeyse 100 sene boyunca da sadece tarımsal ürünler üzerine vadeli işlem sözleşmeleri yazılmıştır. Pamuk, Buğday, Canlı Hayvan, Arpa, Soya fasulyesi, Mısır, Şeker, Kahve, Kakao, Portakal Suyu, Kereste vb. gibi tarımsal ürünler, üzerine vadeli işlem sözleşmesi yazılan tarımsal ürünlere örnek olarak verilebilir. Aşağıdaki tabloda (Tablo 6), dünya genelinde işlem gören tarımsal vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin 2009 yılına ait işlem hacmi verileri sözleşme türüne göre sıralanmıştır (ilk 20). Tablodan da görüldüğü üzere, Çin’de yer alan DCE borsasında işlem gören, soya fasulyesi sözleşmesi, 2009 yılında, dünyada en fazla işlem gören taımsal vadeli işlem sözleşmesi olmuştur. 102 103 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., Sayfa 8 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., Sayfa 8 76 Tablo 6. 2009 Yılı Dünya İşlem Hacmi Bazında İlk 20 Tarımsal Opsiyon ve Vadeli İşlem Sözleşmesi Sıralaması Sıra Sözleşme İşlem Hacmi (Adet Sözleşme) 1 Soy Meal Futures, DCE 155.404.029 2 White Sugar Futures, ZCE 146.063.344 3 Soy Oil Futures, DCE 94.836.881 4 Rubber Futures, SHFE 89.035.959 5 Corn Futures, CME 50.948.804 6 Palm Oil Futures, DCE 44.426.498 7 No. 1 Soybeans Futures, DCE 42.507.076 8 Soybean Futures, CME 35.758.855 9 Sugar #11 Futures, ICE Futures U.S. 27.300.259 10 Wheat Futures, CME 17.677.547 11 Soybean Oil Futures, CME 17.132.082 12 Corn Futures, DCE 16.744.088 13 Corn Options on Futures, CME 14.435.687 14 Strong Gluten Wheat Futures, ZCE 13.735.956 15 Soybean Meal Futures, CME 12.880.767 16 Rapeseed Oil Futures, ZCE 10.956.863 17 Soybean Options on Futures, CME 9.555.840 18 Guar Seeds Futures, NCDEX 9.029.772 19 Live Cattle Futures, CME 8.797.033 20 Cotton No. 1 Futures, ZCE 8.534.688 Kaynak: Galen Burghardth – Will Acworth, “Volume Trends : Decline in the West Surge in the East”, The Magazine of The Futures Industry Volume Issue, March 2010, (Erişim) http://www.futuresindustry-digital.com, 05/05/2010, s.25. İşlem hacmi ve ürün çeşitliliği açısından Şikago Vadeli İşlemler Borsası (CME), en kapsamlı borsalar arasında yer almaktadır. ABD'deki Minneapolis, Kansas gibi diğer borsalarda çoğunlukla buğday işlem gördüğünden, bunlar Şikago borsası kadar geniş bir ürün yelpazesine sahip değillerdir. Bu nedenle, borsada işlem gören ürünler ve tarımsal emtiaların bu işlemler içindeki payını temsili olarak görmemiz açısından Şikago Borsası'na ilişkin olarak derlenen veriler aşağıdaki tabloda (Tablo 7) yer almaktadır. Tablo 7’de Şikago Borsası'nda işlem gören ürünlerin toplam kontrat sayısı, bu kontratların içinde ne kadarının tarımsal emtiaya ve çalışmanın konusunu oluşturan buğdaya ait olduğu rakamsal olarak gösterilmektedir. Tablo incelendiğinde toplam işlem hacmi içinde tarımsal emtianın payının dönemine göre yaklaşık % 6-10 arasında değiştiği gözlemlenmektedir. Özellikle kriz zamanlarında tarımsal ürünlerin işlem hacmi rakamları artmakta ve spekülatif alımlar başlamaktadır. 2008 yılı Haziran ayında, krizin etkilerinin 77 yoğun olarak gözlemlendiği dönemde tarımsal emtianın kontrat sayısı yaklaşık 23 milyona ulaşmıştır. Aralık 2009 sonu itibariyle bu rakam 13 milyon civarında seyretmiştir. Şikago Borsası'nda işlem gören tarımsal ürünler içinde buğdayın payı % 8-17 arasında değişmektedir. Mısırın payı buğdaya göre daha yüksek seyretmekle birlikte Nisan 2007'de % 44 iken Aralık 2009 itibariyle % 28'e gerilemiştir. Soyanın payı ise giderek önem kazanmaktadır. Nisan 2007'de soyanın payı % 18 civarında iken Aralık ayı sonu itibariyle % 31'e yükselmiştir. Çeltiğin tarımsal ürünler içindeki payı ise genelde % 1-2,5 arasında seyretmekte olup Aralık 2009 itibariyle % 5'e yükselmiştir. Bunun nedeni, Filipinlerin yaptığı alımlar ve Hindistan'ın uzun zamandır ilk kez ithalatçı olarak piyasaya girmiş olmasıdır104. Tablo 7. Şikago Borsası İşlem Hacimleri İçinde Tarımsal Emtia ve Buğdayın Payları Aylar Sözleşme Miktarı (Adet) Şikago Borsası İşlem Hacmi Tarımsal Emtia İşlem Hacmi Buğday İşlem Hacmi Paylar (%) Toplam İşlem Hacmi İçinde Tarımsal Emtianın Payı Tarımsal Emtia İşlem Hacmi İçinde Buğdayın Payı Nis.07 166.560.174 16.838.746 2.424.199 10,1 14,4 May.07 228.809.770 13.484.231 1.455.942 5,9 10,8 Haz.07 271.509.937 19.166.426 2.713.649 7,1 14,2 Tem.07 237.929.897 15.277.128 1.759.192 6,4 11,5 Ağu.07 345.055.947 14.725.672 2.509.739 4,3 17 Eyl.07 222.407.259 12.667.185 1.735.933 5,7 13,7 Eki.07 223.187.785 14.977.570 2.108.592 6,7 14,1 Kas.07 274.822.459 16.090.233 2.552.581 5,9 15,9 Ara.07 185.953.540 13.380.673 1.542.535 7,2 11,5 Oca.08 301.412.020 17.949.332 2.232.030 6 12,4 Şub.08 265.438.447 19.834.183 3.034.117 7,5 15,3 Mar.08 271.917.918 16.966.292 1.772.006 6,2 10,4 Nis.08 226.941.994 19.870.087 1.913.040 8,8 9,6 May.08 225.197.624 15.118.295 1.408.250 6,7 9,3 Haz.08 260.443.829 22.666.988 2.585.141 8,7 11,4 Tem.08 247.594.779 18.561.321 1.589.328 7,5 8,6 Ağu.08 196.256.345 17.243.021 2.459.322 8,8 14,3 Eyl.08 289.906.446 15.203.885 1.556.516 5,2 10,2 104 TMO 2009 Hububat Raporu, sayfa 185 78 Eki.08 250.266.872 17.674.162 1.545.525 7,1 8,7 Kas.08 168.495.529 13.711.118 1.835.306 8,1 13,4 Ara.08 150.307.971 12.620.737 1.142.196 8,4 9,1 Oca.09 153.793.752 13.046.536 1.277.693 8,5 9,8 Şub.09 169.090.010 14.925.875 1.785.819 8,8 12 Mar.09 201.245.000 13.602.577 1.526.570 6,8 11,2 Nis.09 160.250.499 16.780.823 2.089.524 10,5 12,5 May.09 180.404.813 14.566.114 1.627.000 8,1 11,2 Haz.09 181.215.644 16.228.257 2.331.050 9 14,4 Tem.09 177.573.489 16.392.554 1.568.981 9,2 9,6 Ağu.09 179.582.881 15.357.922 2.215.282 8,6 14,4 Eyl.09 184.457.609 13.326.417 1.301.197 7,2 9,8 Eki.09 194.533.368 17.160.376 1.810.590 8,8 10,6 Kas.09 178.506.542 17.168.944 2.265.560 9,6 13,2 Ara.09 164.661.600 13.391.135 Kaynak : TMO 2009 Hububat Raporu 1.049.626 8,1 7,8 Aşağıdaki tabloda ise (Tablo 8), Şikago, Kansas ve Mineapolis borsalarında işlem gören buğday vadeli işlem sözleşmelerinin yıllık işlem hacimleri ve ortalama fiyatları yer almaktadır. Tablo 8. Borsalara Göre Buğdayda Yıllık İşlem Hacimleri Şikago Borsası Yıllar 2007 2008 2009 2007-2008 % Değişim 2008-2009 % Değişim İşlem (Milyon Ton) İşlem (Kontrat) 23.476.060 23.072.777 20.848.892 -2 -10 3.193 3.138 2.835 -2 -10 İşlem (Milyon $) Ort. Fiyat ($/Ton) 747.347 962.920 550.580 29 -43 231 297 194 29 -35 İşlem (Milyon $) Ort. Fiyat ($/Ton) Kansas Borsası Yıllar İşlem (Milyon Ton) İşlem (Kontrat) 2007 2008 2009 2007-2008 % Değişim 4.670.955 3.965.924 3.768.660 -15 635 539 513 -15 148.290 173.259 105.502 17 235 313 206 33 2008-2009 % Değişim -5 -5 -39 -34 79 Mineapolis Borsası Yıllar İşlem (Kontrat) İşlem (Milyon Ton) İşlem (Milyon $) Ort. Fiyat ($/Ton) 2007 2008 2009 2007-2008 % Değişim 1.826.807 1.409.002 1.231.961 -23 248 192 168 -23 62.713 77.490 36.914 24 247 385 221 56 2008-2009 % Değişim -13 -13 -52 -43 Kaynak : TMO 2009 Hububat Raporu 2.2.4.3.Tarımsal Ürünlere Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmeleri Alım Satım İşlemleri Tarımsal ürünlerin diğer piyasa araçlarından farklı nitelikleri olması nedeniyle, bu piyasada bir işlem yapılırken, ilgili ürünün ekim, yetişme, gelişme ve hasat dönemlerinin bilinmesi ve iklim koşullarının bu piyasalara olan etkilerinin takip edilmesi gerekmektedir. Ekim alanlarının tespitinin yapılması ve buna göre bir rekolte tahmininde bulunulması, söz konusu ürünün arzı hakkında fikir verebilecektir. Diğer taraftan, ekimden sonra gerçekleşen iklim koşulları, piyasaya kaliteli ürün arzını etkileyecektir. Bu nedenlerden dolayı, tarımsal ürünler üzerine alım satım yapılırken, ilgili ürüne ait hasat dönemlerinin takip edilmesi, doğru yatırım kararlarının verilmesine olanak sağlayacaktır. Diğer taraftan, tarımsal ürünlerin tüketiminin artması veya alternatif ikame ürünlerin varlığı, tarım ürünlerinin fiyatları üzerinde önemli bir etkide bulunmaktadır. Örneğin, soya fasulyesinin besin değerinin sağlık açısından önemli olduğunun bilimsel olarak tespiti ve bunun duyurulması, bu ürüne olan talebi büyük oranda artırmıştır.105 Kısacası, tarımsal ürünler üzerine yazılan vadeli işlem piyasalarında işlem yaparken, bu ürünlerin fiyatını etkileyecek unsurların yakından takip edilmesi gerekmektedir. Öte yandan, tarımsal ürünlerde uygulanan dış ticaret rejimleri ve bu rejimlerde yapılacak değişiklikler, geçmiş yıllardaki üretim, tüketim ve stok değerlerinin takip edilmesi, söz konusu tarımsal ürün 105 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., Türev Araçlar Lisanslama Rehberi, s.85. 80 fiyatlarının gidişatı hakkında tahmin imkânı sağladıklarından, değerlendirmeye alınması gereken diğer değişkenler olarak karşımıza çıkarlar106. Örneğin, bir tarımsal ürün olan şeker kamışı üreticilerinden Hindistan’da 2009 yılında yaşanan kötü iklim koşulları, bu ülkenin üretim düzeyinin düşmesi ve sonuçta Hindistan’ın arz açığını tamamlayabilmek amacıyla giriştiği şeker ithalat uygulamaları, dünya şeker fiyatlarının iki katından daha yüksek seviyelere ulaşmasına neden olmuştur. Bu örnekte, tarımsal ürünlerin fiyat oluşumuna etki eden iklim ve dış ticaret politikalarındaki değişimin, bu ürünlerin fiyat oluşumuna ne denli önemli etkilerde bulunduğu görülmektedir. Devlet politikalarının tarımsal ürünlerin fiyat oluşumuna etkisi anlamında bir örnek verecek olursak; şeker piyasasındaki bir diğer tarım ürünü olan şeker pancarında, 2008 yılında Avrupa Birliği’nde gerçekleştirilen bir reform ile şeker pancarı minimum fiyat düzeyinin ve ayrıca şeker referans fiyatlarının, çok aşağılara çekilmesi neticesinde, Birlik içerisinde şeker fiyatları düşmüş ve ayrıca üretimin düşmesi neticesinde de Birliğin net ihracatçı konumundan net ithalatçı konumuna geçmesi neticesinde dünya şeker fiyatları yükselme göstermiştir. 2.2.4.4.Tarımsal Ürünlere Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmelerinde Teslimat Vadeli işlem sözleşmelerinde taraflar, kalitesi, miktarı, teslim yeri ve vadesi standart bir malı veya finansal aracı gelecekte teslim alma veya teslim etme yükümlülüğü altına girerler. Bu yükümlülük, vade ayının son işlem gününe kadar sözleşmenin ters işlem yapılmak suretiyle kapatılmaması durumunda ortaya çıkmakta olup, yatırımcılar son işlem gününe kadar ters pozisyonla kapatmadıkları sözleşmelerin yükümlülüğünü yerine getirmek zorundadır. Sözleşmelerin vade sonunda nasıl işleme tabi tutulacağı ise baştan borsa tarafından belirlenir ve ilan edilir. Borsalar bazı vadeli işlem 106 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.86. 81 sözleşmelerinin vade sonu geldiğinde, teslimle, bazılarının ise, nakdi mutabakat metoduyla kapatılmasını öngörmüşlerdir107. Fiziki teslim ön gören sözleşmelerde, vade sonuna kadar elde bulundurulan sözleşmelerde taraflar, dayanak varlığı teslim etmek ve teslim almakla yükümlüdürler. Örneğin fiziki teslimat ön gören bir buğday vadeli işlem sözleşmesi tarafları, eğer vade sonuna kadar ters işlem yaparak pozisyonlarını kapatmamışlarsa, vade sonunda sözleşmede ön görülen miktarda, kalitede ve fiyatta buğdayı teslim etmek ve teslim almakla yükümlüdürler. Ancak vadeli işlem sözleşmelerinin asıl amacı teslimat yapmak veya teslim almak olmak olmayıp, bu piyasalarda işlem yapmanın esas amacı gelecekteki fiyatları sabitlemektir. Fiziki teslimat gerektiren sözleşmelerin dünyada işlem hacmi de bunu doğrular nitelikte olup, bu sözleşmelerin sadece %3’ü fiziki teslimat ile sonuçlanmaktadır. Diğer taraftan, esas olan ve yaygın olarak kullanılan nakdi mutabakat yöntemine göre tanımlanan sözleşmeler, vade ayının son işlem günü, açık olan pozisyonların uzlaşma fiyatından kapatılması suretiyle sona ererler. Böylelikle taraflar fiziki teslimat yerine, fiyat farklılığını karşı tarafa ödeyerek yükümlülüklerini sona erdirir. Genellikle finansal araçlara dayalı vadeli işlem sözleşmelerinin büyük çoğunluğunda bu yöntem benimsenmiştir108. Diğer taraftan tarım ürünlerine dayalı sözleşmelerin işlem gördüğü borsalarda geleneksel olarak fiziki teslimat prensibi uygulanır. Ancak son yıllarda borsalarda fiziki teslimat yerine nakdi mutabakat yönteminin benimsenmeye başlandığı görülmektedir. Örneğin CBOT’de canlı sığır üzerine yazılan vadeli işlem sözleşmeleri önceleri fiziki teslimatı ön görürken, daha sonra nakdi mutabakata geçilmiştir. Mineapolis Tahıl Borsası buğday vadeli işlem sözleşmeleri için de böyle bir durum söz konusudur. Fiziki teslimat ön görülen vadeli işlem sözleşmelerinde vade ayı son işlem günü sonunda açık kısa pozisyona sahip taraflar, işlem yaptıkaları borsanın takas kurumuna, aracı kurumları vasıtasıyla, teslimatın yapılacağı yer, kalite, ağırlık 107 108 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.95. Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.95. 82 ve laboratuar sonuçlarını içeren bilgileri içeren bir teslimat bildiriminde bulunmak zorundadır. Takas kurumu da açık pozisyonları eşleştirerek, gelen teslimat bildirimlerine uygun olarak sözleşmenin karşı tarafına aracı kurum üzerinden bildirim gönderir. İki tarafın da yapılan bildirimler çerçevesinde kurallara uygun olarak teslimatı gerçekleştirdiklerine dair bildirimlerinin borsa takas kurumuna iletimesi neticesinde, teminatlar serbest bırakılır ve pozisyonlar kapatılır. Söz konusu fiziki teslimat şekli, üç şekilde yapılmakta olup bunlar, lisanslı depolar vasıtasıyla, satıcının deposunda veya alıcının deposunda olabilmektedir. Yaygın olarak uygulanan yöntem, teslimatın lisanslı depolarda yapılması olup, bu yöntemde satıcı malını lisanslı bir depoya teslim ederek aldığı makbuzu, vadeli işlem sözleşmesinin karşı tarafına vererek söz konusu emtianın mülkiyetini karşı tarafa geçirir ve teslimat gerçeklemiş olur. Alıcı veya satıcının deposunda teslimatın gerçekleştirilmesi durumunda ise, sözleşmeye konu ürün, nakil vasıtalarıyla bir yerden bir yere nakledilerek teslimat yükümlülüğü yerine getirilir. Borsalar malın teslim edileceği bölgeleri belirlemekte olup, teslimat, borsaların belirlediği kurallar çerçesinde yapılır. Herhangi bir ihtilaf çıkması durumunda ise, anlaşmazlık konusu durum, borsa tarafından tanımlanan kurallar çerçevesinde bir hakem heyeti vasıtasıyla çözümlenir109. 2.2.4.5. Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri Çalışmanın uygulama aşamasında Türkiye’deki un sanayicileri tarafından kullanım etkinliği ortaya çıkarılmaya çalışılacak olan, buğday vadeli işlem sözleşmeleri aracılığıyla, buğday üreticileri henüz ekim dönemindeyken ileride hasadı yapılacak olan buğdayın hangi fiyattan satılacağını bilebilmekte ve yine vadeli işlem piyasalarının temel işlevi olan risk yönetimi kapsamında fiyatların düşmesi halinde, maruz kalacakları zararlara karşı kendilerini bu sözleşmeler aracılığıyla koruyabilmektedirler. Diğer taraftan, buğdayı hammadde olarak kullanan un sanayicileri gibi üretici kesimi ise, hammadde alımı yapacakları tarihte buğdayın fiyatının yükselme 109 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.96-97. 83 olma olasılığına karşı, vadeli işlem piyasalarında işlem yapıp buğdayın gelecekteki fiyatını sabitleyerek karşı karşıya oldukları riskten korunma olanağına sahip bulunmaktadırlar. Ayrıca buğdayın yüksek fiyat hareketliliği sonucu, buğdaya dayalı vadeli işlem sözleşmeleri, mali kaynaklarını değerlendirmek isteyen yatırımcılara yüksek getiri olanağı sunan bir yatırım aracı olarak da hizmet etmektedir110. Buğday üzerine yazılacak bir vadeli işlem sözleşmesinin öncelikle sözleşme özelliklerinin net olarak tanımlanması gerekmekte olup, bu durum birçok tarım ürünü için de geçerlidir. Buğdayın birçok çeşidi bulunduğundan, vadeli işlem sözleşmelerinin standart sözleşmeler olması nedeniyle, sözleşme üzerinde buğdayın hangi çeşidi üzerinde anlaşıldığı net olarak belirtilmelidir. Ayrıca, üzerine sözleşme dizayn edilen buğday vadeli işlem sözleşmesine konu olan buğday türünün baz kalitesi ile diğer kaliteler arasında fiyat uyumunun yüksek olması, piyasa katılımcılarının diğer kalitelerin değerlerini prim ve iskonto uygulayarak belirleyebilmelerine imkan tanır. Bu şekilde üreticilerin ve diğer kullanıcıların riske karşı korunmaları mümkün hale gelir. Sözleşmenin vade aylarının belirlenmesinde ise, ekim, yetiştirme ve hasat dönemi gibi dönemlerin, ülkenin içinde bulunduğu iklim kuşağı dikkate alınmalıdır111. Buğday vadeli işlem sözleşmeleri, diğer vadeli işlem sözleşmelerinde olduğu gibi, korunma veya spekülatif amaçlı yapılmaktır. Gelecekte, fiyatların düşmesi, üreticiler açısından bir risk oluştururken, fiyat yükselişleri, tüketiciler açısından bir risk oluşturmaktadır. Bu riskten korunmak amacıyla, üreticiler satım yönünde, tüketiciler ise alım yönünde işlem yaparak, buğday fiyatlarında meydana gelebilecek olası dalgalanmalara karşı kendilerini koruyabilmektedirler. Diğer taraftan spekülatörler için fiyatların beklentileri doğrultusunda gerçekleşmesi önem taşımakta olup, herhangi bir riskten korunma durumu söz konusu değildir. Spekülatörler için elde edilecek kar 110 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli Đşlem Sözleşmesi, (çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/DesktopDefault.aspx?tabid=263, 30 Mayıs 2010 111 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., Türev Araçlar Lisanslama Rehberi, s.89. 84 önemlidir. Piyasada nasıl pozisyon alacakları da bu aşamada spekülatörler için önem taşımaktadır112. Riskten korunma amacıyla yapılan bir buğday vadeli vadeli işlem sözleşmesi alımına örnek verecek olursak; Temmuz 2009’da yeni ürün hasadının arzı neticesinde buğday fiyatları 400 TL/Ton olarak gerçeklemiş, ancak bir un fabrikası, 2010 Mart ayında yeni hasadın bitmesi ve stokların erimesi neticesinde, buğday fiyatlarının yükseleceğini düşünmektedir. Söz konusu un fabrikası, fiyatlardaki yükselişin, maliyetlerini etkilememesi ve piyasadaki rekabet üstünlüğü elde etme arzusu ile Mart 2010’da işleyeceği buğday miktarı kadar vadeli işlem sözleşmesi satın alarak, gelecekteki fiyat dalgalanmalarına karşı korunma amacıyla, her biri 5 tonluk, 1000 adet sözleşmeyi 410 TL/Ton’dan satın alarak gelecekte işleyeceğini ön gördüğü 5 bin ton buğdayın kendisine maliyetini 2.050.000 TL olarak sabitlemiştir. Vade tarihi geldiğinde, spot piyasada buğday fiyatlarının 420 TL/ton olduğu varsayımı altında, gerçekten de un üreticinin beklentileri gerçekleşmiş ve buğday fiyatları artmış ancak, üretici buğday fiyatını sabitlediğinden bu fiyat artışından etkilenmemiştir. Üretici, vadeli işlem piyasasında elde etmiş olduğu ton başına 10 TL’lik karı, spot piyasada 420 TL’ye buğday satın alırken kullanacak ve böylelikle, spot piyasadaki buğday fiyat artışı, vadeli işlem sözleşmesi kullanılarak elde edilen kar ile dengelenecek ve nihayetinde, un üreticisi, planladığı gibi, 1.000 ton buğdayı kendisine net olarak 2.050.000 TL’ye mal etmiş olacaktır. Buğday vadeli işlem sözleşmesinin, spekülatif amaçlı olarak yapılmasına bir örnek verecek olursak; buğday fiyatlarının düşmesi beklentisi içerisinde olan bir spekülatör, 5 ton değerinde 2 adet buğday vadeli işlem sözleşmesini 400 TL/Ton’dan satmış olsun. Vade tarihi geldiğinde, buğday fiyatları gerçekten de düşerek 350 liraya gerilemiş olduğu varsayımı altında, spekülatör, gerçekleştirdiği bu işlem sayesinde sözleşme başına 250 lira toplamda ise 500 lira kar elde edecektir. Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta ise, vadeli işlem sözleşmelerinin kaldıraç etkisi sayesinde, 112 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.91. 85 spekülatörün bu karı, düşük bir miktarda teminat yatırarak elde etmiş olması gerçeğidir. Ayrıca buğday spekülatörü, bu sözleşmenin nakit uzlaşma prensibi sayesinde de satım işlemini, buğdaya fiziki olarak sahip olmadan ve bu miktarda buğdayı depolamasına gerek kalmadan, adeta bir sermaye piyasası aracı gibi satım işlemini gerçekleştirmiştir. 2.3.TÜRKİYE’DE VADELİ İŞLEM PİYASALARI Vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin olarak yukarıda yaptığımız açıklamalardan piyasalarının sonra, şimdi gelişmesinin de neden öncelikle bu kadar Türkiye’de geç vadeli olduğu işlem konusuna değinildikten sonra, Türkiye’de vadeli işlem sözleşmelerinin geçirmiş olduğu evreler açıklanıp, Türkiye’nin tek vadeli işlemler borsası olan Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.’ye (VOB) ilişkin bazı bilgiler sunulacak ve daha sonra da VOB’da işlem gören ve çalışmanın uygulama bölümünde Türkiye un sanayicileri tarafından kullanım etkinliği araştırılacak olan "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesi’ne ilişkin bazı bilgi ve istatistiki veriler sunulacaktır. 2.3.1.Türkiye’de Vadeli İşlem Piyasaların Gelişememe Nedenleri Türkiye’de 1980 yılından sonra türev piyasaların hızlı bir şekilde gelişmeye başlamış olmasına rağmen, Dünya’daki duruma bakıldığında, Türkiye türev piyasalarının oldukça geç işlemeye başladığı söylenebilir. Yapılan bir çalışmada113, türev piyasaların Türkiye’de uzun süre neden işlemediğini araştırmış ve bu araştırma neticesinde, kronik enflasyon ve kamu borcunun söz konusu piyasaların Türkiye’de gelişememesinin en büyük nedenleri olduğu ortaya konmuştur. Aşağıda, bu konuya kısaca değinilecek ve daha sonra da hangi tetikleyicilerin bu piyasaların gelişmesine olanak sağladığından bahsedilecektir. 113 Rinaldo Antonio Mosele, “Türkiye'de Vadeli Đşlemler Piyasası ve VOBAŞ ile CBOT'un Karşılaştırılması”, Marmara Üniversitesi, Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü, Sermaye Piyasası ve Borsa Anabilim Dalı,Yüksek Lisans Bitirme Tezi, Đstanbul, 2006. 86 Türkiye ekonomisinin uzun yıllar boyunca yaşadığı kronik enflasyon ve bunun yarattığı belirsizlik ortamı, türev piyasaların önündeki en önemli etmen olarak karşımıza çıkmaktadır. Yüksek enflasyon ekonomide bir çok tahribatta bulunmuş ve bunun neticesinde, sermaye ve para piyasaları gelişememiş, uzun vadeli finansman kaynakları kısıtlı kalmış, gelişmiş ülkelerin semaye piyasalarında önemli bir yer tutan konut finansmanına imkan sağlayacak piyasalar oluşmamıştır. Kronik enflasyon, döviz kuru ve faiz oranlarında, büyüme ve istihdam gibi ekonomik göstergelerde oynaklığa sebebiyet vermiş, böylelikle bir belirsizlik ortamı oluşmuş, bu belirsizliğin krizlere yol açması neticesinde de kısır döngüye giren ekonomi, risk yönetiminin yapılmasını hemen hemen imkansız bir hale getirmiştir. Çalışmanın ilk bölümünde ortaya koyduğumuz risk ve belirsizlik kavramları arasındaki fark burada önem kazanmaktadır. görülememesi, hangi alanda edilememesi, herhangi bir Belirsizlik ölçülemediği için sonuçlarının ön ne kadar olasılık etkisinin olacağının atfedilememesi, tahmin belirsizlikten kaçınılamaması ve sonuçlarının yönetilememesi nedenleriyle belirsizlikten korunmak için piyasalar da mevcut değildir. Risk ise olayların etkilerinin geleceğe ilişkin ölçülebilen kısmını ifade eder. Risk hesaplanabilir; risklerin sonuçlarına belirli olasılıklar ile değer atfedilebilir. Bu kapsamda risk öngörülebilir ve etkileri yönetilebilir, riskin yönetilmesi için de piyasalar oluşturulabilmektedir. Türkiye de yıllar boyunda süre gelen kronik enflasyon belirsizliğin en büyük kaynağı olmuş, belirsizlik ile risk kavramı birbirlerinden ayırt edilemez hale gelmiş ve bu belirsizliğin yol açtığı kaygan zemin üzerinde risk yönetimi yapmak, risk yönetiminin kurumlarını oluşturmak mümkün olmamıştır. Türev piyasalarda fiyatların oynaklığı fiyatlandırılmakta ancak, Türkiye’de yıllar boyunca süren belirsizlik ortamında bu oynaklık çok uç seviyelerde olmuş ve fiyatlandırma da bu aşamada imkansız hale gelmiştir. Türev piyasaların gelişmesine engel olan ikinci unsur ise, kamu maliyesinin kırılgan hale gelmesine sebebiyet veren yüksek kamu açıklarıdır. Türkiye’de uzun yıllar boyunca sermaye birikiminin kamu kaynaklarına dayanılarak sürdürülmesi ve bunun neticesinde de oluşan kamu açıklarının özel sektörün borç vermesi şeklinde finanse edilmesi, kamu borcunun 87 giderek artmasına yol açmıştır. Artan kamu borçları neticesinde verilen yüksek reel faizler sebebiyle de Devlet, ekonomideki kaynakların hemen hemen tamamını kullanan tek ve önemli bir piyasa haline gelmiştir ve kamu maliyesi baskınlığının olduğu böylesine bir ortamda, özel sektörün finansmanının sağlayacak yeni finansal araçların ortaya çıkması, derin mali piyasaların oluşması mümkün olmamış, risk yönetiminin en basit unsuru olan portföy çeşitlendirmesi yapma imkanı bile bulunamamıştır. Bu süreçte, gerek mali piyasanın yapısı gerekse uygulanan diğer politikalar neticesinde, kur, faiz, fiyat ve ödememe riskinin kamu tarafından üstlenilmiş olup, bunun neticesinde de özel sektör, mevcut risklerini yönetmek için herhangi bir gereklilik duymamıştır. Diğer bir ifade ile bireyler ve kurumlar ekonomik risklerin yönetimini devlete bırakmışlar ve bu süreç kısır bir döngü içinde gelişmiştir114. Yukarıda, söz konusu piyasaların Türkiye’de neden bu denli geç işlemeye başladığı konusu üzerinde durulmuş olup, şimdi de, öncelikle, bu piyasaların oluşmasına olanak sağlayan 1980 yılı 24 Ocak kararları neticesindeki ekonomik serbestleşme sürecinden itibaren söz konusu piyasaların oluşum aşamaları anlatılmış, daha sonra ise, Türkiye’de bu piyasaların örnekleri sunulmuş ve bu örneklerin sonuncu olan ve şu anda Türkiye’nin tek vadeli işlem piyasası olan VOB A.Ş. hakkında bilgiler verilmiştir. 2.3.2.Türkiye’de Vadeli İşlemler Piyasası Tarihi Türkiye'de vadeli işlem piyasaları ve sözleşmeleri ile ilgili 1980 yılına kadar herhangi bir düzenlemeye rastlamak mümkün değildir. Zira, 1980 yılına kadar Türkiye ekonomisi dışa kapalı bir yapıda idi. Ancak, 1980 sonrası dışa açılım başlamış döviz ve faiz kurları serbest bırakılmıştır. Türkiye’de türev ürünlerle ilgili ilk yasal düzenleme, vadeli döviz alım satımı, forward, üzerine yapılmış ve nihayetinde, vadeli işlem ve opsiyon uygulaması konusunda ilk yasal düzenleme 1992 yılında 3794 sayılı kanunla 2499 sayılı Sermaye 114 Rinaldo Antonio Mosele, a.g.e., s.70-72. 88 Piyasası Kanunu (SerPK)'unda gerçekleşmiştir. Bu değişiklik ile, bazı değişiklikler yapan Kanun ile Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK) "finansal göstergeler, sermaye piyasası araçlarına dayalı vadeli işlem sözleşmeleri ile bu sözleşmelerin işlem göreceği borsalarda çalışacak kurumların, kuruluş, faaliyet, ilke ve esasları ile yükümlülüklerini düzenlemek, izlemek ve denetlemek" ile yetkili kılınmıştır. Ancak yasada vadeli işlemler piyasaları oluşturulması konusunda ayrıntılı bir düzenleme yer almamıştır. Bu yasadan sonra İzmir'de bir vadeli pamuk borsasının kurulma çalışmalarına başlanmıştır. Kanun’daki değişikliğin ardından, 23.07.1995 tarih ve 22352 sayılı Resmi Gazete'de "Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Genel Yönetmelik" yayımlanmıştır.115 Bu yönetmelik ile SPK, Türkiye'de vadeli işlem borsalarının kurulmasına karar vermiş ve bununla ilgili hazırlıklara başlanmıştır. Bunun ardından, SPK tarafından 07.09.1995 tarihli ve 22397 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanan İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği (İzVİOBY) ve 18.10.1996 tarihli ve 22791 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği ve bu yönetmeliklere bağlı olarak 29.01.1997 tarihli ve 22892 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Borsası Takas Merkezi Üyeliği ve İşlemlerine ilişkin Yönetmelik (İMKB-VİPTMÜY-1) ile aynı tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Piyasası İşlem ve Üyeliğine İlişkin Yönetmelik (İMKB-VİPÜY-1) çıkarılmıştır. Ancak bu yönetmelikler Anayasa Mahkemesinin 13.11.1995 tarih ve 1995/45 Esas,1995/58 Karar sayılı kararı ile 558 sayılı KHK'yı iptal etmesiyle bir anlamda sonuçsuz kalmıştır. 558 sayılı KHK esastan iptal edilmemiş, iptale gerekçe olarak, 4113 sayılı Yetki Kanunu'nun 558 sayılı KHK'nin dayanağını oluşturan bölümünün Anayasa Mahkemesi'nin 19.09.1995 tarih ve 1995/44 Esas, 1995/44 Karar sayılı kararı ile iptal edilmesi gösterilmiştir. Uygulamada, bu yönetmeliklere göre faaliyet gösteren 115 Buket Doğan, “Genel Olarak Türev Araç Sözleşmeleri Ve Vadeli Đşlem Sözleşmesine Hukuki Bir Bakış”, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli, 2008, s.37. 89 sınırlı sayıdaki vadeli işlem piyasalarında işlem yapılmasına devam olunmuş ve Türkiye'de vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile ilgili teşkilatlanmış ilk piyasalar olan İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası (İABVİOP) ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlem Piyasası (İMKBVİP)'nda yürütülen işlemler bu yönetmeliklerin hükümlerine dayandırılmıştır.116 SPK'nın yukarıda anılan ve bir anlamda başarısızlıkla sonuçlanan mevzuat çalışmaları yanında, aynı tarihlerde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı vadeli işlem ve opsiyon piyasaları ile yakından ilgilenmiştir. Bu amaçla 5590 sayılı Kanun'da değişiklik yapılmış, 03.04.1997 tarih ve 4233 sayılı Kanun ile 5590 sayılı Kanun'a "Ek Madde 11" eklenmiştir. Ek madde 11/I'e göre, "Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca, bir veya birden çok maddenin alım satımının yapılabileceği il, bölge veya ülke düzeyinde faaliyet göstermek üzere ihtisas borsaları da kurulabilir. Bunların kuruluşunda ve çalışma alanlarının genişletilip daraltılmasında Birliğin görüşü alınır". 5590 sayılı Kanun'un bu hükmü dayanak alınarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca 06.08.1997 tarih ve 23072 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Ticaret Borsaları Vadeli İşlemler Piyasası Genel Yönetmeliği" çıkarılmıştır.117 Yukarıda anlatılanlardan anlaşılacağı üzere, vadeli işlemler ve opsiyon borsalarıyla hem SPK, hem de Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ilgilenmektedir. 18.12.1999 tarihinde 23910 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4487 sayılı Kanun yürürlüğe konularak SPK ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı arasındaki yetki çatışması giderilmeye çalışılmıştır. 4487 sayılı Kanun ile SerPK.md.22/j'de değişiklik yapılmış, "Ekonomik ve finansal göstergelere, sermaye piyasası araçlarına, mala, kıymetli madenlere ve dövize dayalı vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri dahil her türlü türev araçların niteliklerini, alım ve satım esaslarını, bu araçların işlem göreceği borsalar ve piyasalarda çalışacakların denetim, faaliyet ilke ve esasları ile yükümlülüklerini, teminatlar, takas ve saklama sistemi konularındaki esas ve 116 117 Buket Doğan,a.g.e., s.38 Buket Doğan,a.g.e., s.38-39. 90 usulleri düzenlemek" SPK'nın görev ve yetkilerine dahil edilmiştir. Aynı kanunla SerPK.md.30/c'de değişiklik yapılmış, "Ekonomik ve finansal göstergelere, sermaye piyasası araçlarına, mala, kıymetli madenlere ve dövize dayalı vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri dahil her türlü türev araçların alım satımının yapılmasına aracılık" sermaye piyasası faaliyetleri arasında sayılmıştır. Ayrıca, SerPK. Md.40'da da değişiklik yapılmış, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile her türlü türev araçlardan oluşan sermaye piyasası araçlarının işlem göreceği piyasaların kuruluş, teşkilat, faaaliyet, denetim, üyelik ilke ve esaslarına ilişkin düzenlemeler getirilmiştir. Maddede, türev araçların işlem göreceği piyasaların, SPK'nın teklifi ve ilgili Bakanın önerisi üzerine Bakanlar Kurulu'nun onayı ile kurulacağı; bu borsalara ilişkin düzenlemeler yapmak hususunda SPK'nın yetkili olduğu hükme bağlanmıştır. Yine bu kanunla, 5590 sayılı Kanunun Ek 11. Madde' de değişiklik yapılmış, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının sadece ticaret borsalarında işlem gören forward sözleşmelere ilişkin düzenleme yapma yetkisi bulunduğu, SerPK uyarınca düzenlenen vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin Ek 11. madde hükmüne dahil olmadığı belirtilmiştir. Böylece Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile SPK arasındaki yetki çatışması ortadan kaldırılmıştır. Bundan sonra SPK tarafından yeni yönetmelik ve tebliğler yayımlanmıştır. Bunlardan ilki 23.02.2001 tarih ve 24327 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma esasları Hakkında Yönetmelik olmuştur. Bu yönetmeliğin 56. maddesi ile vadeli işlem ve opsiyon borsaları hakkında daha önceden çıkarılmış olan 23.07.1995 tarih ve 22352 sayılı yönetmelik, İzVİOBY, İAB-VİOBY, İMKB-VİPÜY-1 ve İMKB-VİPTMÜY-1 yürürlükten kaldırılmıştır. verilmemesi amacıyla, Bu Mevcut durumda yönetmeliğin karmaşıklığa Geçici 1. sebebiyet maddesinde "Bu yönetmeliğe göre kurulacak borsa faaliyete geçinceye kadar İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası bünyesinde yapılmakta olan işlemlere 18.10.1996 tarihli ve 22791 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 91 İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği hükümlerine göre devam edilir" hükmüne yer verilmiştir. 118 Bu yönetmelikten sonra SPK tarafından, İMKB-VİP'a ilişkin olarak çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Bu bağlamda, İMKB-VİPÜY-2, İMKBVİPTMÜY-2, Seri V No:51 sayılı Tebliğ ve Seri XI No:19 sayılı Tebliğ yürürlüğe konmuştur. Son olarak, vadeli işlem ve opsiyon borsalarının işlem göreceği tek piyasa olması amacıyla kurulan Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.'nin (VOB) SPK'dan faaliyet izni almasının ardından yayımlanan 27.03.2004 tarih, 25415 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası yönetmeliği ile VOB'un işlem, üyelik, takas ve faaliyet esasları düzenlenmiştir.119 2.3.3. İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası (İABVİOP) İAB-VİOP'nın hukuki altyapısını, İAB-VİOBY oluşturmaktadır. Her ne kadar bu yönetmelik, 23.02.2001 tarihli, 24327 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik'in 56. Maddesi ile mülga kılmışsa da aynı yönetmeliğin geçici 1. Maddesinde, "bu yönetmeliğe göre kurulacak borsa faaliyete geçinceye kadar İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası bünyesinde yapılmakta olan işlemlere 18.10.1996 tarih ve 22791 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanan İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği hükümlerine göre devam edileceği" hüküm altına alınmıştır. İAB-VİOP, 15.08.1997 tarihinde faaliyetine başlamış olup, kurulduğu ilk yıl büyük ilgi görmesine karşın, izleyen dönemlerde bu ilgisini kaybetmiş ve bu piyasada son olarak vadesi 2001/Eylül olan altını konu alan vadeli işlem sözleşmeleri işlem görmüş olup, bu tarihten sonra herhangi bir işlem gerçekleştirilmemiştir120. 118 Buket Doğan,a.g.e., s.39-40. Buket Doğan,a.g.e., s.40-41. 120 Buket Doğan,a.g.e., s.41. 119 92 23 Şubat 2001 tarih ve 24327 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, “Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik” in yukarıda bahsedilen 56. Maddesindeki “23/7/1995 tarihli ve 22352 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan "Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Genel Yönetmelik", 7/9/1995 tarihli ve 22397 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği", 18/10/1996 tarihli ve 22791 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği", 29/1/1997 tarihli ve 22892 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Piyasası İşlem ve Üyeliğine İlişkin Yönetmelik" ve 29/1/1997 tarihli ve 22892 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Piyasası Takas Merkezi Üyeliği ve İşlemlerine İlişkin Yönetmelik" yürürlükten kaldırılmıştır.” hükmü ile bu piyasa kapatılmış ve yerini ileriki bir tarihte kurulacak olan İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’na bırakmıştır. 2.3.4. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlem Piyasası (İMKBVİP) İMKB-VİP, para ve sermaye piyasalarında işlem yapan yatırımcılara ve portföy yöneticilerine hem riskten korunma imkanı sağlamak, hem de etkin bir portföy yönetimi imkanı sunmak amacıyla 03.05.1994 tarihinde kurulmuş olup, 2001 yılı Şubat ayında dalgalı kur sistemine geçilmesiyle birlikte döviz kurlarının gelecekte alacakları değerlere ilişkin belirsizliğin artması sonucunda hızlandırılan dövizi konu alan vadeli işlem sözleşmelerinin işlem göreceği piyasanın açılması çalışmaları neticesinde, bu piyasalarda ilk işlem, 15.08.2001 tarihinde gerçekleşmiştir. İşlem gören, ilk vadeli işlem sözleşmesi ise ABD Doları (USD)/TL vadeli işlem sözleşmesidir. İMKB-VİP'nın alt hukuki alt yapısını 19.07.2001 tarih ve 24467 sayılı resmi Gazetede yayımlanan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Piyasası İşlem ve Üyeliğine İlişkin Yönetmelik (İMKB-VİPÜY-2) ile 93 aynı tarihli İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Piyasası Takas Üyeliği ve İşlemlerine İlişkin Yönetmelik (İMKB-VİPTMÜY-2) oluşturmakta olup, ayrıca, piyasanın işlem, takas, teminat ve üyelik esaslarına ilişkin düzenlemeler, İMKB Yönetim Kurulu tarafından çıkarılan 07.08.2001 tarihli genelgeler ile yapılmıştır. Öte yandan, İMKB-VİP'nın açılışını takip eden ilk 15 gün içinde 20 adet işlem gerçekleşmiş sonraki dönemlerde gerçekleşen işlemler çok az olmuştur. 03.01.2002 tarihinden sonra hiç işlem gerçekleşmemiş, halen de gerçekleşmemektedir. İMKB-VİP bünyesinde sadece nakdi TL uzlaşma esasına dayalı, USD/TL döviz kuru üzerine düzenlenmiş vadeli işlem sözleşmeleri işlem görmüştür121. 23/02/2001 tarihli ve 24327 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik” uyarınca kurulan Borsa (VOB) faaliyete geçtiği tarihte bu piyasada gerçekleştirilen işlemler, kurulacak olan borsaya devredilmiş olup, bu piyasa kapatılmıştır. 2.3.5. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB) Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş. , Sermaye Piyasası Kurulu’nun 17/8/2001 tarihli ve 9/1101 sayılı Kararına dayanan, Devlet Bakanlığı’nın 3/9/2001 tarihli ve 2381 sayılı yazısı üzerine, 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 40’ıncı maddesine göre, 19/10/2001 tarih, 24558 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2001/3025 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulan Türkiye’deki ilk özel borsa kuruluşudur. Borsa, 04/07/2002 tarihinde Ticaret Siciline tescil edilmiş olup, bu tescil 09/07/2002 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmıştır. Borsanın ortakları; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, İzmir Ticaret Borsası, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., Vakıf Yatırım Menkul Değerler A.Ş., Türkiye Garanti Bankası A.Ş, Akbank T.A.Ş, Türkiye Sınai ve 121 Buket Doğan,a.g.e., s. 41-42. 94 Kalkınma Bankası A.Ş, İMKB Takasbank A.Ş ve Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşlar Birliği’dir122. Borsanın kurulmasıyla ilgili hukuki düzenleme ve faaliyetlere tarih sırasına göre aşağıda yer verilmiştir123. 15 Aralık 1999 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 22 ve 40'ıncı maddesinde yapılan değişiklikle Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsalarının Türkiye'de kurulmasıyla ilgili düzenleme yapılmıştır. 23 Şubat 2001 24327 sayılı Resmi Gazete'de "Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik" yayımlanmıştır. 19 Ekim 2001 Bakanlar Kurulu Kararı ile VOB'un kurulmasına izin verilmiştir. 4 Temmuz 2002 VOB kurulmuştur. 5 Mart 2004 SPK'dan faaliyet izni alınmıştır. 27 Mart 2004 VOB Borsa Yönetmeliği Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. 30 Kasım 2004 VOB'da işlem gören sözleşmeler SPK tarafından onaylanmıştır. 30 Kasım 2004 VOB üyelerine ilişkin hususlar SPK tarafından onaylanmıştır. 122 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., "Giriş" (Çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/DesktopDefault.aspx?tabid=100, 24 Mayıs 2010. 123 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Yatırımcı Rehberi”, Şubat 2010, (Çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/yatirimci_rehberi.pdf , s.4. 95 26 Ocak 2005 VOB üyelik ve işlem esasları ile vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin genelgeler yürürlüğe girmiştir. 4 Şubat 2005 VOB 34 üyesiyle işlemlerine başlamıştır. 20 Mart 2006 Takas'ta T+1 uygulamasına geçilmiştir. 30 Nisan 2007 İşlem hacmi 1 milyar TL'yi geçmiştir. 23 Temmuz 2007 Açık pozisyon değeri 1 milyar TL'yi aşmıştır. Haziran 2009 VOB, 2009 senesinin ilk yarısında dünyada en hızlı büyüyen üçüncü vadeli işlem borsası olmuş ve işlem hacmi sıralamasında ilk 40 Borsa arasında 22. sıraya yerleşmiştir. 7 Ağustos 2009 VOB Altın Vadeli İşlem Sözleşmeleri'nde Piyasa Yapıcılığı Uygulaması başlamıştır. 6 Ekim 2009 İşlem saatleri 09:15 - 17:35 olarak değişmiştir. 30 Ekim 2009 Borsanın toplam günlük işlem hacmi 3.129.450.987 TL'ye ulaşmış ve yeni bir rekor gerçekleşmiştir. Ekim 2009 VOB vadeli işlem piyasalarının en önemli ve saygın derneklerinden olan Futures Industry Association'a (FIA) üye olmuştur. 96 7 Aralık 2009 Bu tarihten, itibaren vade sonunda fiziki (hesaben) teslimatla sonlanan VOB-TLDolar ve VOB-TLEuro sözleşmeleri işlem görmeye başlamıştır. 12 Ocak 2010 "Özel Şartlara Tabi Pozisyon Transferi" Uygulaması (Give-up) başlamıştır. Aşağıdaki tabloda ise oranlarına yer almaktadır. (Tablo 9) VOB’un Hissedarları ve pay Tablo 9. VOB’un Hissedarları ve Payları Payı Hissedarın Adı (%) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 25 İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) 18 İzmir Ticaret Borsası ( İTB) 17 Yapı ve Kredi Bankası A. Ş 6 Akbank T.A.Ş 6 Vakıf Yatırım Menkul Değerler A.Ş. 6 Türkiye Garanti Bankası A.Ş 6 İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş 6 Türkiye Sermaye Piyasaları Aracı Kuruluşlar Birliği 6 İMKB Takas ve Saklama Bankası A.Ş. 3 Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. 1 Kaynak: Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., Hissedarlar, (Çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/DesktopDefault.aspx?tabid=50, 28/05/2010. 2010 Mayıs ayı itibariyle, Borsa’nın, Sermaye Piyasası Kurulundan türev araçların alım satımına aracılık yetki belgesini almış ve VOB' un üyelik şartlarına haiz 92 aracı kurum, kuruluş ve banka bulunmaktadır.124 Borsada çoğunlukla yerli yatırımcılar işlem yapmakta olup, yıllar itibariyle yerli yabancı yatırımcı dağılımı aşağıdaki tabloda (Tablo 10) verilmiştir. 124 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., "Üyelerimiz" http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/DesktopDefault.aspx?tabid=64, 24 Mayıs 2010. (çevrimiçi) 97 Tablo 10 .VOB’da Yerli Yabancı Yatırımcı Dağılımı* Yıllar Yerli Yabancı (%) (%) 2005 86,95 13,05 2006 88,69 11,31 2007 74,95 25,05 2008 77,23 22,77 2009 (Ocak-Nisan) 91,57 8,43 *Hesaplamalarda İMKB Takas ve Saklama Bankası A.Ş.’deki kimlik bilgilerine göre, TC vatandaşı olmayan gerçek kişiler ve yurtdışı merkezli tüzel kişiler “yabancı yatırımcı”, bunların dışında kalanlar da “yerli yatırımcı” olarak kabul edilmektedir. Kaynak : Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., İşlem Hacmi Yerli/Yabancı Dağılımı, (Çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/DesktopDefault.aspx?tabid=446, 27/05/2010. VOB’da dört ayrı piyasa mevcut olup bunlar: 1. Hisse Senedi 2. Döviz 3. Faiz 4. Emtia Hisse senedi piyasasında; hisse senedi endekslerine ve hisse senetlerine dayalı, Döviz piyasasında; yabancı paralara dayalı, Faiz piyasasında; hazine bonosu, devlet tahvili veya diğer kısa veya uzun vadeli faiz oranlarına dayalı, Emtia piyasasında ise sayılanların dışında kalan emtia ve diğer dayanak varlıklara dayalı vadeli işlem sözleşmelerinde işlem yapılabilmektedir. VOB’da işlem gören vadeli işlem sözleşmeleri ise şunlardır; 1. VOB-İMKB 100 VİS 2. VOB-İMKB 30 VİS 3. VOB-TL Dolar VİS 4. VOB-TL Euro VİS 5. VOB-Fiziki Teslimatlı TL Dolar VİS 6. VOB-Fiziki Teslimatlı TL Euro VİS 98 7. VOB-G-DİBS VİS 8. VOB-Egepamuk VİS 9. VOB-Anadolu Kırmızı Buğday VİS 10. VOB-Altın VİS VOB hakkında yukarıda genel bir bilgi verdikten sonra şimdi de daha ayrıntılı olarak Borsanın üyelik, işlem, takas, temerrüt, garanti fonu ve teminatlandırmaya esaslarına ilişkin bilgiler ilgili oldukları Borsa Genelgeleri’nden derlenerek aşağıda sunulmuştur. 2.3.5.1. VOB’da Üyelik VOB’da üyelik işlemlerine ilişkin hususlar, 2005/3 sayılı Borsa Genelgesi ile düzenlenmiş olup, genelgede yer alan ve belirtilmesinde fayda görülen hususlar aşağıda maddeler halinde sunulmuştur125: 1. Borsaya üyelik için; a. Borsa Yönetmeliğinde belirtilen üyelik şartlarının sağlanmış olması, b. Seri:V, No:34 sayılı "Aracı Kurumların Sermayelerine ve Sermaye Yeterliliğine İlişkin Esaslar Tebliği"ndeki şartların sağlanmış olması (bankalar için uygulanmaz), c. "Üyelik Taahhütnamesi" ve "Uzaktan Erişim Kullanım Taahhütnamesi"nin Borsaya verilmiş olması, d. İstenecek diğer bilgi ve belgelerin tevdi edilmiş olması gerekmektedir. 2. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Takas Üyeliği türleri, Borsa Yönetmeliğinde, “Genel Takas Üyeleri” ve “Doğrudan Takas Üyeleri” olarak belirlenmiştir. Doğrudan takas üyeleri; sadece kendilerinin veya müşterilerinin işlemlerinin takasını gerçekleştirmeye yetkili olup, bu 125 Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Üyelik Esasları”, 26/01/2005 tarih ve 2005/3 No’lu Genelge. (Erişim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/ProcedureTree/2005-3.pdf , 30 Mayıs 2010 99 üyeler, başka bir Borsa üyesinin takasını garanti edemez. Genel takas üyeleri ise, doğrudan takas üyelerinin yetkisine ilave olarak diğer Borsa üyelerinin işlemlerinin takasını garanti etmeye yetkilidir. Genel takas üyeleri tarafından, pazar bazında takas garantisi verilebilir. Takas garantisi Takasbank'a karşı verilir. Her tür takas üyesinini de borsaya üye olması zorunlu olup, TCMB, Takas üyeliği için aranan şartlara ve mali yükümlülüklere tabi değildir. Takas üyeleri, takas ücretleri ve takas ile ilgili hususlarda Takasbank ile muhatap olurlar. Doğrudan takas üyeliği şartları aşağıda yer almakta olup, genel takas üyeliği şartları ayrıca belirlenmektedir. a. Sermaye Piyasası Kurulu'ndan türev araçlarının alım satımına aracılık yetki belgesinin alınmış olması, b. Borsa Üyeliğinin Kesinleşmesi, c. Takas üyeliği için gerekli olan teknik alt yapı ve donanıma sahip olunması, d. "Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Takas Üyeliği Taahhütnamesi" nin Takas Üyesi tarafından imzalanması, e. Takas Üyeliği için gerekli olan garanti fonu katkı payının yatırılmış olması, f. Müşterilere ve diğer üçüncü şahıslara karşı doğabilecek mali ve hukuki sorumluluğun teminat altına alındığı genel ve özel mahiyette ve Takas Merkezi tarafından öngörülebilecek sigorta ve diğer düzenlemelere uyulması, g. Takas Merkezi tarafından Borsa Yönetmeliği çerçevesinde talep edilecek diğer bilgi ve belgelerin ibraz edilmiş olması gerekir. 3. Borsa Yönetmeliği uyarınca, Borsa üyeleri bir defaya mahsus olmak üzere giriş aidatı öderler. Üyelik için Borsaya başvuran ve Seri V, No:46 "Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar 100 Tebliği"nin 61/E maddesi uyarınca Kurul tarafından kuruluşuna izin verilen aracı kurumlardan, aynı Tebliğ'in 61/A maddesi uyarınca yerine kuruldukları aracı kurumlardan en az birinin Borsa üyesi olması veya 61/B maddesi uyarınca yerine kuruldukları aracı kurumun Borsa üyesi olması şartı ile üyelik aidatı alınmaz. Söz konusu muafiyet piyasa işlem yetkisi aidatları bazında da geçerlidir. 4. Borsa Yönetmeliği uyarınca üyeler tarafından gerçekleştirilen alım satım işlemleri üzerinden hesaplanan bir ücret Borsa tarafından "Borsa payı" olarak tahsil edilir. Aşağıdaki tabloda (Tablo 11) yer alan tarifeye göre aylık işlem hacmi üzerinden hesaplanan tutar üyenin o ay ödemesi gereken Borsa payı olarak belirlenir. 2008/71 sayılı "Piyasa Yapıcılığı Esasları" Genelgesi’ndeki Borsa payına ilişkin hükümler saklıdır. Bir sözleşmenin vade sonunda Borsa tarafından sonlandırılması da ayrı bir işlem olarak dikkate alınır. Tablo 11. VOB’da Borsa Payları Sözleşme Adı VOB-Egepamuk VOB-Anadolu Kırmızı Buğday VOB-TLDolar VOB-TLEuro Fiziki Teslimatlı (Hesaben) VOB-TLDolar Fiziki Teslimatlı (Hesaben) VOB-TLEuro VOB-İMKB 30 VOB-İMKB 100 VOB-Altın VOB-G-DİBS Borsa Payı (TL) Yüzbinde bir Yüzbinde bir Yüzbinde dört Yüzbinde dört Yüzbinde üç Yüzbinde üç Yüzbinde dört Yüzbinde bir Yüzbinde bir Yüzbinde bir 5. Üyeler, Genel Yönetmelik uyarınca Borsada yapacakları işlemler nedeniyle müşterilerine uygulayacakları kurtaj oranını % 1'den fazla olmamak koşuluyla serbestçe belirleyebilir. 6. Borsa Yönetmeliği uyarınca üyeler, Borsa işlemleri dolayısıyla müşterilerine, diğer Borsa üyelerine, Borsaya ve Takasbank'a verebilecekleri zararlara karşılık olmak üzere Borsa tüzel kişiliği adına 101 üyelik teminatı yatırmak zorundadır. Üyelik teminatı 10.000 TL olarak belirlenmiştir. Teminata kabul edilecek kıymetler şunlardır; a. Nakit (TL), b. Takasbank tarafından belirlenen, Hazine tarafından ihraç edilmiş borçlanma senetleri (İMKB Tahvil ve Bono Piyasası piyasa fiyatlarına göre hesaplanan cari değer üzerinden) ya da, c. TL cinsinden vadesiz, kesin ve kayıtsız şartsız ödeme taahhüdünü içeren banka teminat mektubu. Üyelik teminatı nakit olarak veya kamu menkul kıymeti olarak verilecekse VOB adına Takasbank'a yatırılır. Teminat mektupları ise elden veya posta yolu ile Borsaya gönderilir. Borsa tarafından gerekli uygunluk ve şekil kontrolleri yapıldıktan sonra Takasbank'a saklanması için teslim edilir. 7. Borsa Yönetmeliğinde düzenlenen yıllık üyelik aidatı ile ilgili aşağıdaki hususlar belirlenmiştir. a. Yıllık üyelik aidatı 9.000 TL'dir. b. Yıllık üyelik aidatı üyeliğe giriş yılında alınmaz. c. Yıllık üyelik aidatı her yıl Ocak ayında 2005/9 sayılı "Mali İşlere İlişkin Esaslar" Genelgesi’nde belirlenen usul ve sürelere göre Borsaya ödenir. 2.3.5.2. VOB’da İşlem Esasları VOB’da işlem esalarına ilişkin hususlar, 26/01/2010 tarih ve 2005/4 sayılı Borsa Genelgesi ile düzenlenmiş olup, genelgede yer alan ve belirtilmesinde fayda görülen hususlar aşağıda maddeler halinde 126 sunulmuştur 126 Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Đşlem Esasları”, 26/01/2005 tarih ve 2005/4 No’lu Genelge. (Erişim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/ProcedureTree/2005-4.pdf, 30 Mayıs 2010. 102 1. Borsa’da sözleşmelere ilişkin alım, satım ve diğer işlemler VOBİS adı verilen bilgisayarlı işlem sistemi üzerinde gerçekleşmekte olup, burada gerçekleşen tüm işlemler, işlemleri gerçekleştiren üyeleri ve üyeler vasıtasıyla Borsaya emir ileten üye müşterilerini bağlamaktadır. VOBİS'in temel özellikleri şunlardır: a. VOBİS'e Borsa tarafından belirlenen yöntemlerle uzaktan erişim yoluyla ya da VOB işlem salonu kullanılarak emir iletilebilir. Üyeler uzaktan erişim yöntemiyle emir girerken VOBKE'yi kullanır. b. İşlemler, iletilen emirlerin fiyat önceliği ve zaman önceliği esaslarına dayanan bir algoritmayla elektronik ortamda eşleştirilmesi sonucunda gerçekleştirilir. c. Emirler hesap bazında girilir. Emirlerin hesap bazında girilmesi, üyelerin müşterilerinin işlemlerinden ve açık pozisyonlarından sorumlu olması esasını değiştirmez. Borsa VOBKE aracılığıyla teminatlar ve pozisyonların üye bazında ve/veya hesap bazında da takip edilmesine imkan tanır. Borsa, piyasada gerçekleşen işlemlere ilişkin gerek gördüğü bilgileri VOBKE aracılığıyla üyelerine duyurabilir. d. VOBİS, işlem anında yeterli teminatın varlığını TVİS ile çevrimiçi olarak bağlanmak suretiyle kontrol eder. Bu kontrol, emirlerin girişi esnasında yapılmaz. Pozisyon için gerekli teminatın olmaması durumunda emir sisteme girilebilir ancak, işlemin gerçekleşmesine müsade edilmez. Emirlerin eşleşmesi esnasında yeterli teminatı olmayan emir iptal edilir. e. Üyeler sadece yetkili oldukları piyasalarda emir girebilirler ve işlem gerçekleştirebilirler. f. Emirler, işlemler, teminatlar ve pozisyonlar gün içinde VOBKE aracılığıyla izlenebilir. Ayrıca gün sonunda üyelere elektronik ortamda "işlem defterleri" ve "Borsa Bülteni" gönderilebilir. 103 g. VOBİS, Borsada işlem gören sözleşmelere ilişkin VOBKE'de yer alan bilgilerin bir kısmının Borsanın belirleyeceği veri yayıncılarına veya diğer medyaya çevrim-içi veya gecikmeli olarak verilmesine imkan tanır. 2. Borsada işlemler üç farklı pazarda gerçekleştirilebilir. Bunlar Ana Pazar, Özel Emirler Pazarı ve Özel Emir İlan Pazarıdır. "Ana Pazar", normal seans ya da fiyat sabitleme seansları sırasında emirlerin eşleştirildiği esas pazardır. Özel emirler, Ana Pazarda oluşan fiyatları etkileyebilecek büyüklükte olan yüksek miktarlı emirlerdir. Fiziki teslimatlı döviz vadeli işlem sözleşmelerinde bir defada girilen 500 adet sözleşme ve daha yüksek miktardaki emirler, diğer sözleşmeler için ise bir defada girilen 2.000 adet sözleşme ve daha yüksek miktardaki emirler özel emir olarak kabul edilir. Her iki tarafı da belirli olan özel emirlerin "Özel Emirler Pazarı"nda işlem görebilmesi için Borsanın onayı gerekir. "Özel Emir İlan Pazarında" ise sadece bir tarafı belirli olan özel emirler girilebilir. Girilen emrin eşleşmesi durumunda, işlem Borsanın onayı alınmak kaydıyla yine "Özel Emirler Pazarında" gerçekleşir. Bu pazarlarda emirlerin kısmen karşılanması mümkün limitlerinin değildir. Bu pazarlardaki hesaplanması gibi risk teminat yönetimi kontrolü, pozisyon uygulamaları da "Teminatlandırma ve Diğer Risk Yönetimi Esasları" Genelgesi’ndeki hükümlere tabidir. Şu kadar ki özel emir ilan pazarına girilen emirlerin yeterli teminatlarının olup olmadığı Borsa tarafından en kısa sürede kontrol edilir ve yeterli teminatın olmadığı durumlarda emirler iptal edilir. Özel Emir İlan Pazarında fiyat ve zaman önceliklerinin uygulanması aşağıda belirlenen koşullara tabidir: a. Aynı miktarlı birden fazla özel emir ilanının bulunması durumunda fiyat ve zaman önceliği kuralı geçerlidir. b. Miktarı farklı olan birden fazla özel emir ilanının olması durumunda, fiyat ve zaman önceliği geçerli değildir ve bu 104 şartlardaki özel emir ilanlarının miktar öncelikli olarak karşılanması esastır. Özel emirlerde otomatik eşleşme uygulanmaz. Özel emirlerden dolayı işlem gerçekleşmesi için Borsanın onay vermesi zorunludur. Borsanın onaylamadığı durumlarda, işlem gerçekleşmez ve ilgili özel emirler iptal edilir. 3. VOBİS, aksi Borsa tarafından belirtilmedikçe tüm Borsa Günlerinde saat 08:45vte açılır ve saat 18:05'te kapatılır. Normal günlük iş akışı aşağıdaki gibidir: a. Saat 08:45-09:15 arası "işlem yapılmayan dönem" olarak adlandırılır. İşlem yapılmayan dönemde, sistem açık olmakla birlikte emir girişi ya da işlem gerçekleşmesi mümkün değildir. Bu dönemde temsilciler tarafından; sisteme bağlanılabilir, sorgulama yapılabilir, önceki günlerden kalan "iptale kadar geçerli" ya da "tarihli" emirler iptal edilebilir, önceki günlerden kalan "iptale kadar geçerli" ya da "tarihli" emirlerin miktarı azaltılabilir ve/veya fiyatları daha kötü (alışta daha düşük, satışta daha yüksek) fiyatlarla değiştirilebilir, normal seans başladıktan sonra sisteme gönderilmek üzere, toplu emir dosyası oluşturulabilir. b. Saat 09:15-17:35 arasında "normal seans" adı verilen tek bir seans düzenlenir. Normal seans fiyat ve zaman önceliğine dayanılarak sürekli müzayede esasıyla işlemlerin gerçekleştirildiği seanstır. Normal seans süresince temsilciler sözleşme bazında derinlik bilgilerine ulaşabilirler. Normal seansın son 10 dakikası "kapanış aralığı" olarak adlandırılır. Normal seans bittikten sonra uzlaşma fiyatlarının ilan edilmesiyle birlikte kapanış fiyatından emirler de sistem tarafından eşleştirilir. Normal seans bittikten sonra eşleştirilen bu emirler normal seans işlemlerine dahil edilir. 105 c. Saat 17:45'te işlem gününe ait uzlaşma fiyatları ilan edilir. Uzlaşma fiyatlarının ilan edilmesini takiben teminat tamamlama çağrıları ilgili üyenin TVİS terminallerinde yayınlanır. d. Takas süresi saat 17:45'te başlar ve T+1 günü saat 14:30'a kadar devam eder. Saat 17:45'ten VOBİS kapatılıncaya kadar geçen sürede temsilciler tarafından sorgulama yapılabilir. VOBİS'in kapatılması ile birlikte sisteme erişim imkanı ortadan kalkar, ancak VOBİS'in kapatılması TVİS'te yapılacak takas vb. işlemlere devam edilmesini engellemez. e. Borsa tarafından gerekli görülmesi durumunda normal seanstan önce, sonra ya da normal seans içinde bir ya da birden fazla sözleşmede, sözleşme tipinde, "fiyat sabitleme seansları" düzenlenebilir. başlamadan Günlük önce akış içerisinde "açılış-öncesi seansı", normal normal seans seans sırasında "tek fiyat belirleme seansı" ve normal seans bittikten sonra "kapanış seanslarının seansı" düzenlenmesi adları altında mümkündür. fiyat sabitleme Fiyat sabitleme seanslarının düzenlenmesi halinde bunların saatleri ve süreleri Borsa tarafından duyurulur. Fiyat sabitleme seansları süresince, ilgili sözleşmede (sözleşmelerde) fiyat ve derinlik bilgilerine ulaşmak mümkün değildir. Bu seanslarda girilen emirler gerçekleşmezse, seansın bitimiyle birlikte sistem tarafından otomatik olarak iptal edilir. Normal seansta girilmiş olan emirler fiyat sabitleme seanslarında geçerli değildir. Fiyat sabitleme seanslarında tek fiyat yöntemi uygulanır. Fiyat sabitleme seansları düzenlendiği zaman bakımından, üçe ayrılmaktadır: i. Normal seanstan önce düzenlenen fiyat sabitleme seansına "açılış-öncesi seansı" adı verilir. Açılış-öncesi seansında belirlenen denge fiyatı, normal seans 106 açılırken baz fiyat olarak kullanılabilir, dolayısıyla günlük fiyat hareket limitleri bu fiyat üzerinden tespit edilebilir. ii. Fiyat sabitleme seansları normal seans sırasında da düzenlenebilir. Bu durumda düzenlenen seansın bitiminde, normal seansa kalınan yerden devam edilir. Normal seans sırasında düzenlenen fiyat sabitleme seansında belirlenen denge fiyatı baz fiyatta herhangi bir değişiklik yapmaz. iii. Normal seansın bitiminden sonra düzenlenen fiyat sabitleme seansına "kapanış seansı" adı verilir. Kapanış seansında belirlenen denge fiyatı, o günün uzlaşma fiyatı olarak kullanılabilir. 4. VOBİS'te "sürekli müzayede" ve "tek fiyat" olarak adlandırılan iki farklı işlem yöntemi uygulanabilir. “Sürekli Müzayede Yöntemi”, "normal seans"ta kullanılır. Bu yöntemde, VOBİS'e iletilen emirlerin Borsa Yönetmeliğinde belirtilen şekilde fiyat önceliği ve zaman önceliği esaslarına uygun olarak eşleşmesi sonucunda oluşan fiyatlar üzerinden işlemler gerçekleştirilir. “Tek Fiyat Yöntemi” ise fiyat sabitleme seanslarında kullanılır. Tek fiyat yönteminde VOBİS'e iletilen emirler ilan edilen süre boyunca toplanır ve bu sürenin bitiminde en yüksek miktarın gerçekleşmesine imkan verecek olan "denge fiyatı" üzerinden yine fiyat ve zaman önceliklerine uygun olarak işlemler gerçekleştirilir. Bu yöntemde alış ve satış emirleri verilen fiyat üzerinden veya daha iyi olan fiyat üzerinden gerçekleşir. 5. Borsada işlemler, Genel Müdürün kararıyla; herhangi bir işlem gününde bir ya da birden fazla sözleşmede veya tüm sözleşmelerde durdurulabilir. Aynı şekilde işlemlerin tekrar başlatılması için de Genel Müdürün kararı gereklidir. 6. Sisteme gönderilen emirler normal seansta fiyat ve zaman önceliğine göre eşleşirler. “Fiyat Önceliği Kuralı” na göre düşük 107 fiyatlı satım emirleri, daha yüksek fiyatlı satım emirlerinden; daha yüksek fiyatlı alım emirleri, daha düşük fiyatlı alım emirlerinden önce karşılanır. “Zaman Önceliği Kuralı” na göre ise fiyat eşitliği halinde, zaman açısından daha önce gelen emirler önce karşılanır. Emirlerin eşleşebilmesi için her iki emir için de yeterli teminatın bulunması şarttır. Eşleşme anında yeterli teminatı bulunmayan emir iptal edilir ve işlem gerçekleşmez. 7. VOBİS'e girilebilecek olan emirlerde aşağıdaki belirtilen üç fiyat belirleme yönteminden birinin seçilmesi zorunludur. Limit (LMT) yönteminde, belirlenen gerçekleştirmek için limit fiyat kullanılan seviyesine emir yöntemidir. kadar Bu işlem yöntem kullanıldığında fiyat girilmesi zorunludur. Piyasa (PYS) yönteminde, emrin girildiği anda ilgili sözleşmede piyasada bulunan en iyi fiyatlı emirden başlayarak emrin karşılanması amacıyla kullanılan emir yöntemidir. Piyasa yöntemi seçildiğinde ekranda oluşan "En İyi Fiyat" seçeneğinin işaretlenmesi durumunda ise emir sadece piyasada o anda bekleyen en iyi fiyat seviyesindeki emirlerle eşleşir. Kapanış Fiyatından (KAP) yönteminde, gün sonunda hesaplanan uzlaşma fiyatı üzerinden işlem gerçekleştirmek amacıyla kullanılan emir yöntemidir. Uzlaşma fiyatı hesaplandıktan sonra "kapanış fiyatından" emirler karşı tarafta bekleyen "kapanış fiyatından" emirlerle eşleşir. Alış ve satış tarafında bekleyen "kapanış fiyatından" emirler eşleştikten sonra kalan "kapanış fiyatından" emirler uzlaşma fiyatını karşılayan normal seans emirleri ile eşleşir. Kapanış Fiyatından emirler sadece "kalanı pasife yaz" emir türü ve "seans" emir süresi kullanılarak sisteme gönderilebilir. 8. Emir yöntemlerinden bir tanesi seçildikten sonra aşağıda açıklanan 4 emir türünden birinin seçilmesi gerekmektedir: Kalanı Pasife Yaz (KPY) yöntemi, emrin girildiği anda tamamının gerçekleşmesi esas olmakla birlikte, tamamının gerçekleşmemesi durumunda kalan miktarın maksimum emir miktarına kadarlık kısmının, emrin yöntemine 108 göre limit fiyatından ya da gerçekleştiği son fiyat üzerinden pasife limit emir olarak yazılması için kullanılan emir türüdür. Gerçekleşmezse İptal Et (GİE) yöntemi, girildiği anda, pasifte karşı tarafta bekleyen emirlerin durumuna göre emrin tamamının gerçekleşmesi, aksi takdirde tamamının iptal edilmesi için kullanılan emir türüdür. Kalanı İptal Et (KİE) yöntemi, girildiği anda, pasifte karşı tarafta bekleyen emirlerin durumuna göre emrin tamamının gerçekleşmesi, aksi takdirde gerçekleşmeyen kısmının iptal edilmesi için kullanılan emir türüdür. Şarta Bağlı (SAR) yöntemi, emri giren tarafından ilgili sözleşme için belirlenen fiyattan (aktivasyon fiyatı) ya da alış emirleri için daha yüksek ve satış emirleri için daha düşük fiyatlardan Borsada işlem olması durumunda, emrin sistemde aktif hale gelmesi amacıyla kullanılır. Şarta bağlı emir türünün kullanılması durumunda, emrin fiyat giriş yönteminin yanı sıra aktivasyon fiyatının belirtilmesi de zorunludur. 9. Emir girişinde emrin sistemde geçerli olacağı süreye ilişkin aşağıda yer alan dört seçenekten bir tanesinin seçilmesi gerekmektedir. Seans Emri (SNS) seçeneğinde, emir sadece girildiği seansta geçerlidir. Seans sonuna kadar eşleşemezse sistem tarafından otomatik olarak iptal edilir. Günlük Emir (GUN) seçeneğinde, emir girildiği günde geçerlidir. Gün sonuna kadar eşleşemezse sistem tarafından otomatik olarak iptal edilir. İptale Kadar Geçerli Emir (İKG) seçenğinde, emir girildiği seanstan itibaren iptal edilene kadar geçerlidir. Bu emir süresi seçildiğinde, emrin iptal edilmediği ve eşleşmediği durumda, emir sözleşmenin vade sonuna kadar geçerli olur ve vade sonunda sistem tarafından otomatik olarak iptal edilir. Tarihli Emir (TAR) seçeneğinde, emir, sisteme girilen tarihe kadar geçerlidir. Belirtilen tarihe kadar eşleşmezse ya da iptal edilmezse, bu tarihte gün sonunda sistem tarafından otomatik olarak iptal edilir. Sistemde, sözleşmenin vade sonundan daha ileri bir tarih girilmesine izin verilmez. "İptale kadar 109 geçerli" ve "tarihli" sürelerinin seçilmesi durumunda, günlük fiyat hareket limitlerinin dışında emir girilebilir. 10. Emir girişinde VOBİS tarafından fiyat ve miktar kontrolü yapılır. İlgili seans özelliklerine uygun olmayan emirler sisteme girilemez. Maksimum emir miktarı sadece pasife girilen emirler için kontrol edilir. Normal seansta girilebilecek maksimum pasif emir miktarı döviz vadeli işlem sözleşmelerinde 5.000 adet, fiziki teslimatlı döviz vadeli işlem sözleşmelerinde 500 adet, diğer sözleşmelerde ise 2.000 adet sözleşmeyi içerir. Emir girişinde "iptale kadar geçerli" ve "tarihli" emirler dışındaki süreler için girilen emirler günlük fiyat hareket sınırları içinde olmak zorundadır. Riskli hesaplar "ana pazar"da pasif ve aktif emir girişi yaparak pozisyon kapatıcı işlem gerçekleştirebilirler. 11. VOBİS'te, açık olan emirler ya da kısmi olarak gerçekleşmiş olan emirlerin gerçekleşmemiş olarak bekleyen kısımları emrin sahibi üye tarafından iş akışında belirtilen süreler içerisinde iptal edilebilir. Normal temsilciler kendi emirlerini, yönetici temsilciler kendi üyelerine ait tüm emirleri, yetkili Borsa personeli ise sistemdeki tüm emirleri iptal edebilir. 12. Borsada işlem yapmaya yetkili üye temsilcileri için yönetici, normal, sorgulamacı ve piyasa yapıcı olmak üzere dört çeşit temsilci tipi bulunmaktadır. Her üyenin en az bir adet yönetici temsilcisi olmak zorundadır. Üye isterse bütün temsilcilerine de yönetici temsilci yetkisi verebilir. Piyasa yapıcılık yetkisi olan üyeler ise en az bir temsilcilerine piyasa yapıcı temsilci yetkisini vermek zorundadırlar. Yönetici temsilci, üyeye ait tüm hesaplar için sisteme emir girme, işlem yapma ve bu hesapların pozisyon ve teminatlarını takip etme yetkisine sahiptir. Bunlara ek olarak, bağlı olduğu üyenin diğer temsilcileri tarafından girilen emirleri onaylama, izleme, iptal etme ve düzeltme yetkilerine de sahiptir. VOBAPI aracılığıyla VOBİS'te gerçekleştirilen emir girme, düzeltme ve iptali de dahil olmak üzere her türlü işlem ilgili yönetici temsilci tarafından yapılmış kabul edilir. Üye nezdindeki hesapların 110 normal temsilcilere tahsisi, yönetici temsilci tarafından yapılır. Yönetici temsilciler özel emir girişi yapabilir. Normal temsilci bağlı bulunduğu üyenin yönetici temsilcisinin kendisine tahsis ettiği hesaplar için VOBİS'e emir gönderebilir ve bu hesaplara ilişkin teminat ve pozisyon bilgilerine ulaşabilir. Normal temsilci özel emir girişi yapamaz. Normal temsilciler sadece kendi girdikleri emirleri düzeltme ve iptal etme yetkisine sahiptir. Sorgulamacı temsilci ise bağlı bulunduğu üyenin yönetici temsilcilerinin ve normal temsilcilerinin sisteme gönderdiği emirleri izleyebilir, sorgulama yapabilir ancak sisteme emir gönderemez. Piyasa Yapıcı temsilci bağlı bulunduğu üyenin piyasa yapıcı hesabını kullanarak işlem gerçekleştirir. Aksi, üye tarafından belirtilmediği sürece bütün temsilciler "yönetici temsilci" olarak tanımlanır. 13. Borsa işlem salonuna sadece; yetkili üye temsilcileri ve temsilci yardımcıları, yetkili Borsa personeli ve Yönetim Kurulunun veya Genel Müdürlüğün izin verdiği kişiler girebilir. 14. Borsa, Borsa Yönetmeliğinde öngörülen bilgileri duyurmak amacıyla Borsa Bülteni çıkarır. Borsa Bülteni esas itibariyle elektronik ortamda üyelerin kullanımına sunulur. Borsanın Borsa Bültenini internet ortamında üyelerin kullanımına hazır hale getirmesiyle birlikte, başkaca bir işleme gerek olmadan ilgili üyenin Bülteni tebellüğ ettiği varsayılır. Borsa Bülteni ayrıca elektronik posta olarak Üyelik Esasları Genelgesinde belirtilen şekilde üyelere gönderilebilir. 2.3.5.3. VOB’da Takas Esasları VOB’da takas esaslarına ilişkin hususlar, 26.01.2005 tarih ve 2005/5 sayılı Borsa Genelgesi ile düzenlenmiş olup, genelgede yer alan ve 111 belirtilmesinde fayda görülen hususlar aşağıda maddeler halinde 127 sunulmuştur . 1. VOB'da işlem gören sözleşmelerin takası, Genel Yönetmelik, Borsa Yönetmeliği ve ilgili mevzuat ve Takas ve Temerrüt Esasları Genelgesi hükümleri çerçevesinde SPK'nın 10.12.2004 tarih ve 48/1602 sayılı toplantısında alınan kararı ile Takas Merkezi olarak belirlenen Takasbank tarafından yapılır. Takasbank, Borsa Yönetmeliği (Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği) ve Genel Yönetmelikte (Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmeliği) öngörülen şekilde, merkezi muhatap olarak sözleşmelerin alıcısına karşı satıcı ve satıcısına karşı alıcı rolünü üstlenir. Takasbank'ın mali sorumluluğu, . Takas ve Temerrüt Esasları Genelgesi’nde öngörülen kaynaklarla sınırlı olmak üzere sözleşmelerin takası sırasında taraflardan her biri için karşı tarafın yerini almasından kaynaklanan tutar kadardır. Takas Merkezi garantisi, sadece Takas Merkezinde açılan hesaplar ve bu hesaplarda izlenen sözleşmelerle sınırlıdır. Takas işleminde aksi kararlaştırılmadıkça açık pozisyon için yatırılması ve bulundurulması zorunlu teminatlar ve Garanti Fonu kullanılır. Takas işlemlerinde uygulanacak genel esaslar aşağıda sıralanmaktadır: a. Borsada gerçekleştirilen işlemlerin takası hususunda, Takasbank sadece takas üyeleri ile doğrudan ilişki içindedir. Takasbank, takas üyesi olmayan Borsa üyelerinin takas üyelerine karşı yükümlülüklerinden, Borsa ve takas üyelerinin müşterilerinin diğer Borsa ve takas üyelerine karşı yükümlülüklerinden, herhangi bir takas üyesinin kendisine aracılık hizmeti veren bir diğer takas üyesine karşı yükümlülüklerinden ve takas veya Borsa üyesinin müşterilerine karşı yükümlülüklerinden sorumlu tutulamaz. 127 Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Takas ve Temerrüt Esasları”, 26/01/2005 tarih ve 2005/5 No’lu Genelge. (Erişim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/ProcedureTree/2005-5.pdf , 31 Mayıs 2010. 112 b. Takas üyelerinin sahip olacağı açık pozisyonlar ve bunlar için yatırılacak nakit ve nakit dışı teminatları izlemek üzere Takasbank nezdinde gerekli hesaplar açılır. c. Takasbank nezdindeki hesaplardaki açık pozisyonlar Takas ve Temerrüt Esasları Genelgesi’nin 6 ncı maddesinde belirtildiği şekilde günlük bazda Takasbank tarafından re'sen güncelleştirilir. d. Takas üyeleri, teminat tamamlama yükümlülüklerini T+1 Günü en geç saat 14:30'a kadar yerine getirmek zorundadırlar. e. Teminat tamamlama çağrısına muhatap olan üyenin hesaplarında, hesapların güncelleştirilmesi neticesinde oluşan kar alacaklarına teminat tamamlama çağrısı tutarlarının toplamı kadar bloke konur. Takas üyelerinin teminat tamamlama çağrısından kaynaklanan borçları kapandıkça, kar alacaklarına konulan bloke, kapatılan borç tutarı kadar çözülür f. Takas üyesi, yükümlülüğünü takas süresinin bitimine kadar tam olarak yerine getirmediği takdirde herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın temerrüde düşmüş sayılır. 2. Fiziki teslimata konu sözleşmelerin takas ve teslimat işlemleri Takas Merkezi tarafından gerçekleştirilir. Fiziki teslimata konu sözleşmelerin son işlem gününe kadar (son işlem günü dahil) olan takas işlemleri, genel takas esasları çerçevesinde gerçekleştirilir. 3. Fiziki teslimata ilişkin takas yükümlülükleri, üye bazında ilgili sözleşmelerin ait olduğu para birimleri esas alınarak son işlem günü seans sonu itibariyle sözleşme bazında yapılan netleştirme sonucunda belirlenir. Farklı vadelerdeki sözleşmeler için netleştirme yapılmaz. Üye bazında netleştirilmiş takas yükümlülükleri Takasbank tarafından üyelere bildirilir. Fiziki teslimata konu döviz sözleşmelerinin takas işlemleri Takasbank tarafından hesaben gerçekleştirilir. İlgili döviz cinslerinden efektif kabulü veya ödemesi yapılmaz. TL cinsinden takas 113 yükümlülükleri, sözleşmenin son işlem günü TCMB tarafından saat 15:30'da ilan edilen döviz satış kuru ile hesaplanır. T+2 günü uzun pozisyon sahibi takas üyesi, TL cinsinden hesaplanan takas yükümlülüğünü, en geç saat 16:30'a kadar Takasbank nezdindeki TL cari hesabına yatırarak yerine getirir. Belirlenen takas saatine kadar takas yükümlülüğünü tamamen yerine getirmeyen üyeler için temerrüt hükümleri uygulanır. Kısa pozisyon sahibi üye, fiziki teslimat yükümlülüğü olan döviz tutarını T+2 günü muhabir bankası aracılığıyla, Takasbank tarafından üyelere bildirilen ve ilgili döviz cinsine göre belirlenmiş muhabir banka hesabına en geç 16:30'a kadar transfer eder. Belirlenen takas saatine kadar takas yükümlülüğünü tamamen yerine getirmeyen üyeler için temerrüt hükümleri uygulanır. T+2 günü saat 16:30'dan başlayarak teslimat tutarı olan döviz miktarı, uzun pozisyon sahibi üyenin Takasbank nezdindeki döviz hesabına, TL karşılığı olan tutar ise kısa pozisyon sahibi üyenin Takasbank nezdindeki TL cari hesabına aynı gün valörüyle aktarılır. T+2 günü yurt dışı piyasaların tatil olması (ödeme sisteminin açık olmaması) durumunda, ilgili sözleşmelerden kaynaklanan fiziki teslimat yükümlülükleri yurt dışı piyasaların açık olduğu ilk Borsa günü saat 16:30'a kadar yerine getirilir. Belirlenen takas saatine kadar takas yükümlülüğünü tamamen yerine getirmeyen üyeler için temerrüt hükümleri uygulanır. 4. Seansın bitimi ve teminat tamamlama çağrılarının yapılması ile birlikte takas süreci başlar. VOB'da işlem görecek sözleşmelerin işlem ve takas saatleri aşağıdaki (Tablo 12) gibi düzenlenmiştir: Tablo 12. VOB’da İşlem ve Takas Saatleri Seans Tanımı Normal Seans Teminat Tamamlama Çağrıları Takas süresi Süre 09:15-17:35 arasında 17:45'ten itibaren (T Günü) 17:45-(T+1 Günü) 14:30 arasında 114 5. Fiziki teslimata konu döviz vadeli işlem sözleşmelerinin işlem ve takas saatleri aşağıdaki (Tablo 13) gibi düzenlenmiştir: Tablo 13. VOB’da Fiziki Teslimata Konu Döviz Vadeli İşlem Sözleşmelerinin İşlem ve Takas Saatleri Seans Tanımı Süre Normal Seans Teminat Tamamlama Çağrıları Takas Süreleri Nakit Uzlaşma Fiziki Teslimat 09:15-17:35 arasında 17:45'ten itibaren T Günü 17:45 -T+1 Günü 14:30 arasında T Günü (Son İşlem Günü) 17:45 -T+2 Günü 16:30 arasında 6. Borsa üyesi, adına işlem yapmak istediği her müşterisi ve kendi portföyü için Takasbank nezdinde hesap açmak zorundadır. Üye tarafından, bir müşterinin yaptığı işlemlerin tamamının aynı hesap altında toplanması gerekmektedir. Esas olarak bir müşteriye bir üye nezdinde birden fazla hesap açılamaz, ancak aynı kurumsal kimlik altında farklı enstrümanlardaki pozisyonların, farklı stratejilerin ve/veya farklı birimlerin izlenebilmesi veya benzeri amaçlarla kurumsal yatırımcılar için birden fazla hesap açılması mümkündür. Borsada işlem yapacak hesap sahiplerine ilişkin kimlik bilgileri ve diğer bilgiler Takasbank sisteminde tanımlanır. Takasbank nezdinde "Müşteri", "Portföy", "Piyasa Yapıcı" ve "Global" olmak üzere dört tip hesap açılabilir. "Müşteri" ve "Global" hesap tipleri üyenin müşteri hesapları, "Portföy" ve "Piyasa Yapıcı" hesap tipleri ise üyenin portföy hesapları olarak kabul edilir. Hesap tiplerinin özellikleri aşağıda yer almaktadır: a. Müşteri Hesap Tipi: Üyenin müşterileri için açılan hesaplardır. b. Portföy Hesap Tipi: Üyenin kendi portföyü için yaptığı işlemlerin izlendiği hesaptır. c. Piyasa Yapıcı Hesap Tipi: Sadece piyasa yapıcıların yaptığı işlemlerin izlendiği hesaplardır. d. Global Hesap Tipi: Birden çok sayıda müşterinin tek bir hesabı kullanarak işlem yaptığı hesaplardır. Global hesapların açılmasına ilişkin esaslar Takasbank tarafından düzenlenir. 115 7. Teminat yatırma/çekme işlemleri üye ofislerinden Takasbank sistemine bağlanılarak, elektronik ortamda gerçekleştirilir. Teminata kabul edilecek varlıklar teminat hesaplarına fiziki olarak doğrudan yatırılamaz. Teminat yatırma ve çekme işlemleri ilgili üye serbest hesaplarından veya serbest hesaplarına elektronik virman suretiyle gerçekleştirilir. Teminat çekme talepleri seans süresi içinde Takasbank ve Borsa onayı ile, seans dışında ise Takasbank'ın onayı ile gerçekleştirilir. Alınan pozisyonlar dolayısıyla tutulması zorunlu (bloke edilmiş) olan teminatlar çekilemez. Ayrıca, teminat tamamlama yükümlülüğü olan hesaplardan teminat çekilmesine izin verilmez. Normal seansın son 15 dakikasından uzlaşma fiyatının açıklanmasına kadar geçen süre zarfında üyenin teminat yatırmasına izin verilmez. Teminat çekme işlemlerinde, belirlenen teminat kompozisyonunu bozan teminat çekme talepleri reddedilir. Teminat yatırma/çekme işlemlerine ve bloke hesabına nakit yatırma ve çekme işlemlerine ilişkin uygulama esasları ve süreleri Takasbank tarafından belirlenir. 8. Seans bitiminden sonra gün sonu uzlaşma fiyatları kullanılarak tüm hesaplar güncellenir. Güncelleştirme işlemlerinde, öncelikle zarar eden hesapların nakit teminatlarından zarar tutarları kesilir. Zarar tutarlarının kesilmesi neticesinde teminat açığı oluşan hesaplar için ilgili üyelere "teminat tamamlama çağrısı" yapılır. Üyelerin teminat tamamlama çağrısı nedeniyle oluşan yükümlülüklerini en geç T+1 Günü saat 14:30'a kadar yerine getirmeleri zorunludur. T+1 Günü VOBİS'in açılmasıyla birlikte Takas ve Temerrüt Esasları Genelgesi’nde ve Takasbank düzenlemelerinde belirlenen kurallar çerçevesinde karlar hesaplara aktarılmaya başlanır. Karların hesaplara aktarılmasında aşağıda belirlenen esaslara uyulur. a. Üye nezdindeki hesaplarda yerine getirilmeyen teminat tamamlama yükümlülüğünün bulunması halinde; bu üye nezdindeki hesaplara aktarılması gereken, yerine getirilmeyen 116 teminat tamamlama çağrısı tutarı kadar kar toplamına en büyük alacaklı hesaptan başlanarak blokaj konur. b. Üye nezdindeki hesaplara aktarılması gereken kar toplamının, yerine getirilmeyen teminat tamamlama çağrısı tutarından yüksek olması durumunda, aradaki fark kadar kar alacağı en düşük kar alacaklı hesaptan başlanarak ilgili müşteri hesaplarına dağıtılır. c. Teminat yükümlülükleri tamamlandıkça, kar tutarının üzerindeki blokaj, tamamlanan kısım kadar kaldırılır ve alacaklı müşteri hesaplarına en düşük kar alacağından başlanarak aktarılır. d. Yukarıdaki durumlarda üyenin portföy hesabının kar alacağı varsa, büyüklüğüne bakılmaksızın blokaj konulmasına söz konusu alacaktan başlanır ve portföy hesabına kar aktarımı en son yapılır. e. Üye blokeli kar tutarının çözülmesini sağlamak için bloke hesabına nakit yatırabilir. Bloke hesabına nakit yatırıldıkça kar tutarının üzerindeki blokaj, bloke hesabındaki bakiye kadar kaldırılır ve bloke konulmuş olan kar alacakları ilgili hesaplara aktarılır. f. Takas süresinin sonunda, teminat tamamlama yükümlülüklerinin yerine getirilememesi neticesinde, sistemde zararların nakit teminatlar toplamı ile karşılanamaması, yani nakit teminatın eksiye düşmesi durumunda, alacaklı hesaplara karın aktarılmasında aşağıdaki esaslara uyulur: i. Portföy ve müşteri hesaplarında teminat tamamlama yükümlülüğü hiç bulunmayan veya teminat tamamlama yükümlüğünü mütemerrit takas olmayan süresi üyenin içinde yerine portföy ve getirmiş, müşteri hesaplarına Garanti Fonu kullanılmak suretiyle kar alacakları aktarılır. 117 ii. Teminat tamamlama yükümlülüğünü yerine getirmeyen üyenin portföy ve müşteri hesaplarına kar alacaklarının aktarılmasında: 1. Üyenin müşteri ve portföy hesaplarındaki yerine getirilmeyen teminat tamamlama tutarının, kar alacaklarına eşit veya bundan daha fazla olması durumunda, bu üyenin müşteri ve portföy hesaplarındaki kar alacaklarının aktarılmasında Garanti Fonu kullanılamaz. 2. Üyenin müşteri ve portföy hesaplarındaki yerine getirilmeyen teminat tutarının, kar alacaklarından daha az olması durumunda, tamamlanmayan teminat tutarına denk düşen kadar kar alacağı için Garanti Fonu kullanılamaz, ancak bu tutarı aşan kar alacağının hesaplara aktarımı için Garanti Fonu kullanılabilir. 2.3.5.4. Temerrüt Esasları VOB’da temerrüt esaslarına ilişkin hususlar, 26.01.2005 tarih ve 2005/5 sayılı Borsa Genelgesi ile düzenlenmiş olup, genelgede yer alan ve belirtilmesinde fayda görülen hususlar aşağıda maddeler halinde sunulmuştur128. 1. Temerrüt, Borsada gerçekleşen işlemler ve açık pozisyonlar nedeniyle Takasbank'a yatırılması gereken tutarlar ile diğer yükümlülüklerin süresi içinde yatırılmaması veya yerine getirilmemesi halidir. Fiziki teslimata ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, teminat tamamlama yükümlülüğünü zamanında yerine getirmeyenler herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın temerrüde düşmüş sayılır. Hesaplarda bulunması 128 Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Takas ve Temerrüt Esasları”, 26/01/2005 tarih ve 2005/5 No’lu Genelge. (erişim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/ProcedureTree/2005-5.pdf , 31 Mayıs 2010. 118 gereken teminat tutarları Borsa tarafından günlük olarak hesaplanır. Teminatın sürdürme teminatı seviyesine veya bu seviyenin altına düşmesi durumunda başlangıç teminatı seviyesine kadar nakit olarak tamamlanması ve/veya var olan açık pozisyonların bir kısmının veya tamamının kapatılması ve/veya fark pozisyonu alınması suretiyle gerekli başlangıç teminatının teminat tamamlama çağrısını karşılayacak tutarda azaltılması zorunludur. Hesaptaki toplam teminat, sürdürme teminatının üzerinde olmasına rağmen nakit teminatın "0"ın altına düşmesi halinde ise üyeden nakit teminatının negatif (eksi) bakiyesini kapatması (nakit teminatını "0"a tamamlaması) teminat tamamlama çağrısı yapılmak suretiyle istenir. 2. Temerrüt işlemlerinde uygulanacak genel esaslar aşağıdadır: a. Takas yükümlülüklerinin T+1 Günü saat 14:30'a kadar yerine getirilmesi esastır. Belirlenen süre içinde yükümlülüklerini yerine getirmeyenler temerrüde düşmüş sayılır. b. Teminat tamamlama yükümlülüğünün T+1 Günü saat 14:30'dan EFT Kapanış Saatine kadar olan süre zarfında yerine getirilmesi durumunda birinci temerrüde düşülmüş olur. Üyeye, İMKB Repo-Ters Repo Pazarında veya TCMB Bankalararası Para Piyasasında oluşan bir gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranlarından en yüksek olanının bir katı nispetinde temerrüt faizi uygulanır. c. Temerrüdün T+1 günü EFT kapanışından sonra karşılanması ya da daha sonraki günlere kalması durumunda ise ikinci temerrüde düşülmüş olur. İkinci temerrüdün oluşması halinde, İMKB Repo-Ters Repo Pazarında veya TCMB Bankalararası Para Piyasasında oluşan bir gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranlarından en yüksek olanının üç katı nispetinde temerrüt faizi uygulanır. Temerrüt faizi hesaplamasında temerrütte 119 kalınan süre içinde her gün için o gün geçerli olan faiz oranı kullanılır. d. Tutar olarak 10 TL'nin altında hesaplanan temerrüt faizleri 10 TL olarak tahsil edilir. 100 TL ve daha az olan temerrüt tutarlarında temerrüt faizi uygulanmaz. e. Temerrüde düşen üyenin itirazı için verilen süre üç iş günüdür. Temerrüde itiraz sözkonusu olduğunda üye Takasbank'a başvurur. f. Temerrüt faizi tahakkuk tarihinden itibaren en geç üç iş günü içinde ödenir. Bu süre içerisinde temerrüt faizi ödenmemiş ise, sözkonusu tutar üyenin Takasbank nezdindeki serbest cari hesabından re'sen alınır. Bu hesapta yeterli miktarda nakit bulunmadığı takdirde takas üyesinin portföy hesabına ilişkin işlem teminatlarına, VOB nezdindeki teminatlara ve/veya Garanti Fonu katkı payı olarak yatırılan teminatlara başvurulur. g. Üyenin temerrüde düşmesi durumunda, teminat tamamlama yükümlülüğü temerrütlü olarak yerine getirildiğinin ertesi işgünü Takasbank üyeye elektronik ortamda temerrüt faizini bildirir. h. Takasbank üyenin temerrüde düşme sayısını ve tutarlarını temerrüt durumu oluştukça Borsa'ya bildirir. i. Üyeden temerrüt faizi dolayısıyla tahsil edilecek tutar Borsa adına Garanti Fonuna, bu tutarın günlük neması Borsa hesabına aktarılır. Alacaklı üyeye yapılacak ödemede meydana gelen gecikme nedeniyle tahakkuk eden mağduriyet ödemesi bu tutardan indirilir. j. Takasbank, tüm yükümlülüklerini yerine getiren üyelerin takas alacaklarını gerektiğinde "Garanti Fonu Kuruluş ve İşleyiş Esasları" Genelgesinde belirlenen hükümlere uygun olarak Garanti Fonundaki nakit varlıkları da kullanmak suretiyle T+1 Günü öder. Alacaklı olan taraflara yapılması gereken ödemeler 120 hususunda, Borsa, Takasbank ve/veya TCMB'den kaynaklanan teknik sebepler ve nakit dışı teminatların nakde çevrilmesinin gerekli olduğu haller hariç ödemenin T+1 Günü EFT kapanış saatine kadar yapılamaması durumunda alacaklı olan üyeye, gecikme süresince her gün itibariyle İMKB Repo-Ters Repo Pazarı'nda veya TCMB Bankalararası Para Piyasası'nda oluşan gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranlarından en yüksek olanının % 50 fazlası kadar tutar, temerrüde düşen üyeden alınan temerrüt faizinden karşılanmak suretiyle mağduriyet ödemesi olarak ödenir. Sözkonusu ödemeden vergi ve diğer yasal kesintiler düşülür. k. Temerrüdün izleyen güne sarkması durumunda, teminat tamamlama çağrısına karşılık gelen miktar Takasbank'a yatırılana kadar temerrüde düşmüş üyenin ilgili hesaplarında veya tüm hesaplarında üye tarafından işlem yapılması Borsa tarafından kısıtlanabilir. l. Yükümlülüklerin T+1 günü saat 14:30'a kadar yerine getirilmemesi durumunda aşağıdaki önlemler alınabilir: i. Üyenin bloke hesabındaki bakiye portföy veya müşteri hesaplarının temerrüt yükümlülüğünün kapatılmasında re'sen kullanılır. ii. Varsa hesaba ait değerleme dışı nakit-dışı teminatlar nakde çevrilir. iii. Nakit-dışı teminat olmaması halinde, temerrüde düşen ilgili hesaba ait açık pozisyonlar en az temerrüde düşülen tutarı karşılayacak teminat açığa çıkana kadar, seans içinde ilgili üye veya Borsa tarafından likide edilebilir ve açığa çıkan nakit-dışı teminatlar Takasbank tarafından gerektiğinde aynı gün valörle nakde çevrilebilir. Temerrüdün kapatılması amacıyla 121 nakit dışı varlıkların satışı veya pozisyonların likidasyonu seçeneklerinden hangisinin kullanılacağı ve kullanım sırası likidite ve karşılanmamış yükümlülük tutarı dikkate alınarak Takasbank ve/veya Borsa tarafından serbestçe belirlenir. hesaba İlgili teminatların nakde ait pozisyonların dönüştürülmesinden kapatılıp sonra da temerrüdün kapatılamaması durumunda, takas üyesinin açığı derhal tamamlaması istenebilir. İlgili açığın takas üyesi tarafından üyesinin portföy tamamlanmaması halinde takas hesabının olarak işleme geçici kapatılması, açık pozisyonlarının likide edilmesi, açığa çıkan teminatların nakde dönüştürülmesi, temerrüde düşen üyenin Garanti Fonu içindeki nakit/nakit dışı teminatlarına başvurulması yöntemlerinden biri veya birkaçı uygulanabilir. Yükümlülüğün hala kapanmaması halinde Takasbank, takas üyesinin Takasbank nezdindeki kendisine ait olduğu belirlenen diğer hak ve alacaklarına bu yükümlülüklerin tasfiyesi amacıyla başvurabilir. İlgili Mevzuat'da yer alan yükümlülüklerin tasfiyesine ilişkin hükümler saklıdır. m. Temerrüt nedeniyle teminatlara başvurulması durumunda, hangi varlıkların önce kullanılacağını Takasbank belirler. Teminatların likidasyonu için teminatın ilgili olduğu spot piyasada temerrüt satışında uygulanan yöntem de uygulanabilir. n. Garanti Fonundan yapılacak ödemelerde, "Garanti Fonu Kuruluş ve İşleyiş Esasları" Genelgesinde yer alan esaslara uyulur. Temerrüde düşen üyenin likidasyon işlemlerinin sürdüğü sırada temerrüde yol açan nakit yükümlülüğün Takasbank'a yatırılmak suretiyle yerine getirilmesi durumunda likidasyon işlemleri durdurulur. 122 o. Temerrüt süresince, takas üyesinin pozisyonlarının likide edilmesi aşamasına gelindiği durumda, takas üyesindeki diğer müşterilerin hesapları, takas üyesinin onayı olmaksızın, başka bir takas üyesine transfer edilebilir. 3. Aşağıdaki tabloda (Tablo 14) temerrüt sürecine ilişkin bilgiler yer almaktadır: Tablo 14. VOB’da Temerrüt Süreci Temerrüt Zamanı T+1 Günü 14:30 – EFT kapanış T+1 Günü EFT kapanış - sonraki günler T+1 Günü 14:30'dan itibaren Temerrüt Süreci Uygulanacak Müeyyideler Birinci Temerrüt İMKB Repo - Ters Repo Pazarında veya TCMB Bankalararası Para Piyasasında oluşan bir gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranlarından en yüksek olanının 1 katı oranında temerrüt faizi. Tutar olarak 10 TL'nin altında hesaplanan temerrüt faizleri 10 TL olarak tahsil edilir. 100 TL ve daha az olan temerrüt tutarlarında temerrüt faizi uygulanmaz. İkinci Temerrüt İMKB Repo-Ters Repo Pazarında veya TCMB Bankalararası Para Piyasasında oluşan bir gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranlarından en yüksek olanının 3 katı oranında temerrüt faizi. Tutar olarak 10 TL'nin altında hesaplanan temerrüt faizleri 10 TL olarak tahsil edilir. 100 TL ve daha az olan temerrüt tutarlarında temerrüt faizi uygulanmaz. Pozisyon Likidasyonu T+1 günü 14:30'dan itibaren üyenin pozisyonları likide edilebilir. T+1 gününde 14:30'dan seans bitimine kadar temerrüdün kapatılamaması durumunda pozisyon likidasyonuna temerrüt kapatılıncaya kadar izleyen 4. Fiziki teslimata ilişkin temerrüt işlemlerinde uygulanacak genel esaslar aşağıdadır; a. Takas yükümlülüklerinin T+2 günü saat 16:30'a kadar yerine getirilmesi esastır. T+2 günü yurt dışı piyasaların tatil olması 123 (ödeme sisteminin açık olmaması) durumunda, ilgili sözleşmelerden kaynaklanan fiziki teslimat yükümlülükleri yurt dışı piyasaların açık olduğu ilk Borsa günü saat 16:30'a kadar yerine getirilir. Belirlenen takas son saatine kadar yükümlülüklerini yerine getirmeyen üyeler temerrüde düşmüş sayılır. Temerrüt tutarı son işlem günü saat 15:30'daki TCMB'nin gösterge niteliğindeki döviz satış kuru üzerinden hesaplanır. b. Temerrüt durumunda yükümlülüğün yerine getirilmesine kadar olan süre zarfında Takasbank tarafından temerrüde düşen üyenin ilgili hesaplarındaki teminatlarını çekmesine izin verilmez. Temerrüdün giderilmesi amacıyla ilgili hesaplardaki tüm teminatlar Temerrüde Takas düşen Merkezi üyenin ilgili tarafından kullanılabilir. hesaplarında veya tüm hesaplarında üye tarafından işlem yapılması Borsa tarafından kısıtlanabilir. c. Mütemerrit üye temerrüt durumunun hangi hesaplardan kaynaklandığını ve söz konusu hesaplara ait bilgileri, aynı gün saat 16:45'e kadar Takasbank'a yazılı olarak bildirmekle yükümlüdür. Üye tarafından söz konusu bildirim yapılmazsa, üyenin temerrüt yükümlülüklerinin yerine getirilmesini sağlamak için portföy hesabına başvurulabilir. d. Temerrüt nedeniyle durumunda ödenemeyen yükümlülüğün takas yerine alacaklarının getirilmemesi ilgili üyelere ödenebilmesi amacıyla; "teslim karşılığı ödeme prensibine" göre üyenin blokeli takas alacakları likide edilir. Şöyle ki; i. Döviz alacağının ödenmesi amacıyla mütemerrit üyenin TL takas alacakları Takasbank tarafından, takas alacağı tutarı kadar döviz temin edilebilmesi amacıyla kullanılır. 124 Temin edilen döviz tutarı, takastan döviz alacağı olan üyenin ilgili hesabına yatırılır. ii. TL alacağının ödenmesi amacıyla mütemerrit üyenin döviz takas alacakları Takasbank tarafından, takas alacağı tutarı kadar TL temin edilebilmesi amacıyla kullanılır. Temin edilen TL tutarı, takastan TL alacağı olan üyenin ilgili hesabına yatırılır. iii. Aleyhte oluşan kur farkları ilgili hesaplara yansıtılır. Aleyhte oluşan kur farklarının karşılanabilmesi amacıyla temerrüt durumda olan müşteri hesabındaki, söz konusu müşteri hesabının üye tarafından bildirilmediği durumlarda ise üyenin portföy hesabındaki nakit ve/veya nakit dışı teminatlar veya mütemerrit üyenin Garanti Fonu'ndaki katkı payı kullanılabilir. iv. Lehte oluşan kur farkları Borsa adına Garanti Fonuna ve bu tutarın günlük neması Borsa hesabına aktarılır. e. Fiziki teslimata ilişkin temerrüt işlemlerinde bu Genelgede "7.1 Genel Temerrüt Esasları" başlığı altında 12. maddede belirtilen hükümler geçerlidir. Borsa temerrüt durumunda izlenecek prosedür ve alınacak önlemler hususunda ek düzenlemeler yapabilir. f. T+3 günü temerrüt durumunun devam etmesi halinde üyenin Garanti Fonu'ndaki katkı payına başvurulabilir. Garanti Fonu'na başvurulması durumunda "Garanti Fonu Kuruluş ve İşleyiş Esasları" genelgesinde yer alan hükümler uygulanır. Takas Merkezi gerek görmesi halinde üyenin Garanti Fonu'ndaki katkı payına daha önce de başvurabilir. g. Mütemerrit üyenin, portföy hesabındaki ve/veya temerrüde düşen müşteri hesaplarındaki açık pozisyonların/teminatların likidasyon işlemlerinin gerçekleştirilmesi aşamasında takas 125 yükümlülüğünün yerine getirilmesi durumunda likidasyon işlemleri durdurulur. h. Borsa, Takasbank ve/veya TCMB'den kaynaklanan teknik sebepler ve nakit dışı teminatların nakde çevrilmesinin gerekli olduğu haller hariç, ödemenin T+2 Günü EFT kapanış saatine kadar yapılamaması durumunda takas alacağı olan üyeye, gecikme süresince her gün itibariyle İMKB Repo-Ters Repo Pazarı'nda veya TCMB Bankalararası Para Piyasası'nda oluşan gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranlarından en yüksek olanının % 50 fazlası kadar tutar, temerrüde düşen üyeden alınan temerrüt faizinden karşılanmak suretiyle mağduriyet ödemesi olarak ödenir. Söz konusu ödemeden vergi ve diğer yasal kesintiler düşülür. i. Fiziki teslimata konu döviz vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin temerrüt esasları çerçevesinde yer almayan hususlar için genel temerrüt esasları uygulanır. 5. Takas yükümlülüğünün T+2 günü saat 16:30'dan EFT kapanış saatine kadar olan süre zarfında yerine getirilmesi durumunda birinci temerrüt hükümleri uygulanır. Birinci temerrüt faizi, İMKB Repo-Ters Repo Pazarında veya TCMB Bankalararası Para Piyasasında oluşan bir gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranlarından en yüksek olanının bir katı nispetinde uygulanır. Takas yükümlülüğünün T+2 günü EFT kapanış saatinden sonra yerine getirilmesi durumunda ikinci temerrüt hükümleri uygulanır. İkinci temerrüt faizi, İMKB Repo-Ters Repo Pazarında veya TCMB Bankalararası Para Piyasasında oluşan bir gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranlarından en yüksek olanının üç katı nispetinde uygulanır. Fiziki teslimatla ilgili temerrüt esaslarına ilişkin tablo aşağıda (Tablo 15) yer almaktadır: 126 Tablo 15. VOB’da Fiziki Teslimata İlişkin Temerrüt Süreci Temerrüt Zamanı Temerrüt Süreci Uygulanacak Müeyyideler İMKB Repo - Ters Repo Pazarında veya TCMB Bankalararası Para Piyasasında oluşan bir gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranlarından en yüksek olanının 1 katı T+2 Günü 16:30 - EFT Birinci Temerrüt oranında temerrüt faizi uygulanır. Tutar olarak Kapanış Saati 10 TL'nin altında hesaplanan temerrüt faizleri 10 TL olarak tahsil edilir. 100 TL ve daha az olan temerrüt tutarlarında temerrüt faizi uygulanmaz. İMKB Repo-Ters Repo Pazarında veya TCMB Bankalararası Para Piyasasında oluşan bir gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranlarından en T+2 EFT Kapanış yüksek olanının 3 katı oranında temerrüt faizi İkinci Temerrüt Saati Sonrası uygulanır. Tutar olarak 10 TL'nin altında hesaplanan temerrüt faizleri 10 TL olarak tahsil edilir. 100 TL ve daha az olan temerrüt tutarlarında temerrüt faizi uygulanmaz. Takas Alacaklarına Teslim karşılığı ödeme prensibine göre takas Bloke Konulması işlemleri nedeniyle uzun pozisyon sahiplerinin ve Yükümlülüklerin bloke konan döviz alacakları ve kısa pozisyon Yerine sahiplerinin bloke konan TL alacakları likide Getirilmesinde edilerek takas alacakları ödenir. Kullanılması Teslimat yükümlülüklerinin karşılanmasında T+2 16:45'den itibaren Nakit Teminatların yükümlülüğünü yerine getirmeyen hesaptaki Kullanılması ve/veya üyenin portföy hesaplarındaki nakit teminatlar kullanılır. Temerrüde düşen üyenin portföy hesaplarının/temerrüde düşen müşteri Pozisyon hesaplarının tüm pozisyonları likide edilebilir. Likidasyonu Pozisyon likidasyonuna temerrüt kapatılıncaya kadar devam edilebilir. T+3 gününden itibaren üyenin portföy hesaplarının /temerrüde düşen müşteri Nakit-dışı hesaplarının nakit-dışı teminatları likide T+3 Gününden itibaren Teminatların edilebilir. Temerrüt kapatılıncaya kadar tüm Satılması nakit dışı teminatların satılmasına devam edilebilir. 6. Temerrüde düşme sıklığı ve büyüklüğü esas alınarak mütemerrit üye hakkında Borsa Yönetmeliğindeki disiplin hükümleri uygulanır. 7. Takasbank'a yatırılması gereken tutarlarda üyenin temerrüde düşmesi durumunda, Takasbank ilgili takas ve/veya borsa üyesi hakkında kanuni takip yapmaya yetkilidir. Temerrüdün takası garanti edilen üyeden kaynaklanan kısmı için, takası garanti eden üye tarafından yükümlülüğün karşılanmaması halinde, Takasbank takası garanti eden 127 üye ile birlikte takası garanti edilen üye için de kanuni takip başlatabilir. 2.3.5.5. Garanti Fonu’nun Kuruluş ve İşleyişine İlişkin Esaslar VOB’da garanti fonunun kuruluş ve işleyişine esaslarına ilişkin hususlar, 26.01.2005 tarih ve 2005/7 sayılı Borsa Genelgesi ile düzenlenmiş olup, genelgede yer alan ve belirtilmesinde fayda görülen hususlar aşağıda maddeler halinde sunulmuştur129. 1. Vadeli İslem ve Opsiyon BorsasıYönetmeliği hükümleri çerçevesinde Borsa tarafından, temerrüt durumunda takas yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde işlem teminatlarının yanı sıra kullanılmak amacıyla, “Garanti Fonunun Kuruluş ve İşleyişine İlişkin Esaslar Genelgesi”nde, belirlenen esaslara göre işleyecek bir Garanti Fonu oluşturulmuştur. 2. Garanti Fonuna ilişkin hükümler, katkıda bulunan üyelerin temerrüdün oluştuğu piyasa veya sözleşmede açık pozisyonunun mevcut olup olmadığına veya işlem yapma yetkisine sahip olup olmadığına, katkı payını ödemeye başlama tarihlerine bakılmaksızın tüm üyelere uygulanır ve Garanti Fonunda oluşan fonlar Borsada açılan tüm piyasalarda ve işlem gören tüm sözleşmelerde oluşan temerrütler için burada ve İlgili Mevzuatta yer alan esaslara uygun olarak kullanılır. TCMB'ye ilişkin istisnalar saklıdır. 3. Tüm takas üyelerinin Garanti Fonuna katkıda bulunmaları zorunludur. Doğal takas üyesi olan TCMB, Garanti Fonuna katılmaz. Ayrıca TCMB, Garanti Fonunun kullanılması nedeniyle diğer takas üyelerinin tabi olabileceği diğer yükümlülüklere de tabi değildir. 4. Bulundurulması zorunlu olan katkı payı toplamının % 20'lik kısmı nakit olmak zorundadır. 5. Garanti Fonu katkı payları asgari ve değişken olmak üzere ikiye ayrılır: 129 Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Garanti Fonunun Kuruluş ve Đşleyişine Đlişkin Esasları”, 26/01/2005 tarih ve 2005/7 No’lu Genelge. (erişim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/ProcedureTree/2005-7.pdf, 01/06/2010. 128 a. Asgari Katkı Payı: Bir üyenin Garanti Fonundaki katkı payı, asgari katkı payı tutarından az olamaz. Takas üyelerinin Garanti Fonunda bulundurması zorunlu asgari katkı payları 200.000 TL olarak belirlenmiştir. Asgari katkı payı tutarı Borsa Yönetmeliğinde öngörülen şekilde değiştirilebilir. b. Değişken Katkı Payı: Açık pozisyonların piyasa değerleri, Borsa tarafından belirlenen hesaplama aralıklarına denk düşen üyelerden, asgari katkı payına ek olarak değişken katkı payı alınır. 6. Aşağıdaki tabloda (Tablo 16) Garanti Fonu katkı payı yükümlülüğünün hesaplanma yöntemi ve değişken katkı payının hesabında esas alınacak hesaplama aralıkları gösterilmektedir. 20 Milyon TL'den sonraki her bir aralık 10 Milyon TL olarak artmaktadır. Üst sınırlar içinde bulundukları aralığa dahildir. Tablo 16. Garanti Fonu Katkı Payı Yükümlülüğü Hesaplama Yöntemi ve Değişken Katkı Payının Hesabında Esas Alınacak Hesaplama Aralıkları Hesaplama Aralığı Açık Pozisyon Cari Değeri Minimum Nakit Katkı Payı (TL) (TL) Toplam Katkı Payı (TL) 1. aralık 2. aralık 3. aralık 4. aralık N. aralık 0-20 Milyon 40 Bin 200 Bin 20-30 Milyon 40 Bin + (2-1) * 20 Bin 200 Bin + (2-1) * 100 Bin 30-40 Milyon 40 Bin + (3-1) * 20 Bin 200 Bin + (3-1) * 100 Bin 40-50 Milyon 40 Bin + (4-1) * 20 Bin 200 Bin + (4-1) * 100 Bin Önceki aralık + 10 40 Bin + (N-1) * 20 Bin 200 Bin + (N-1) * 100 Bin Milyon N: Açık Pozisyon Cari Değerinin tekabül ettiği aralık 7. Her günün sonunda, takas üyesinin piyasadaki açık pozisyon sayısı sözleşme bazında bulunur ve ilgili sözleşme büyüklükleri o gün itibarıyla ilan edilen uzlaşma fiyatları ile çarpılarak "açık pozisyon cari değeri" hesaplanır. ୱ Açık Pozisyon Sayısı i ∗ Sözleşme Büyüklüğü i ∗ Uzlaşma Fiyatı i ୧ୀଵ S : Açık Posizyon Bulunan Sözleşmelerin Sayısı 129 8. Açık pozisyon cari değeri hesaplandıktan sonra, bu değerin hangi aralıkta bulunduğu tespit edilir. 9. Garanti Fonu katkı payı yükümlülükleri her gün sonu itibariyle güncellenir. Bir üst aralığa geçen takas üyeleri belirlenir ve bu üyelerin Garanti Fonundaki katkı payları kontrol edilerek, gerekli durumlarda Takasbank tarafından elektronik ortamda Garanti Fonu tamamlama çağrısı yapılır. 10. Genel Takas Üyelerinin Garanti Fonu katkı payları hesaplanırken, takasını garanti ettikleri Borsa üyelerinin durumu da dikkate alınır. Asgari katkı payı tutarı hesaplanırken, takası garanti edilen diğer üyelerin sayısına, takas üyesinin kendi takas garantisi de dikkate alınarak 1 (bir) eklenir ve bulunan rakam ile asgari katkı payı tutarı çarpılır. Değişken katkı payı hesaplanırken, takası garanti edilen üyelerin açık pozisyonları ile takas üyesinin açık pozisyonları toplamı dikkate alınır. 11. Garanti Fonu katkı payı olarak kabul edilecek kıymetler aşağıdaki tabloda (Tablo 17) yer almaktadır: Tablo 17. Garanti Fonu Katkı Payı Olarak Kabul Edilecek Kıymetler Nakit/Nakit-dışı Nakit Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Katkı Payı Çeşidi TL Döviz (USD veya EUR) Hazine Bonosu Devlet Tahvili Dövize Endeksli Devlet Tahvili Döviz Ödemeli Devlet Tahvili Yatırım Fonu Katılma Belgesi Yatırım Fonu Katılma Belgesi Teminat Mektubu (TL) Teminat Mektubu (DVZ) Katkı Payı Grubu Değerleme Katsayısı TL DVZ HB DT DTE DTY YF-Likit YF-B Tipi TM-TL TM-Döviz 1.00 0.95 0.90 0.80 0.80 0.80 0.90 0.80 1.00 0.95 12. Garanti Fonu katkı payları sadece üyelerin takas yükümlülüklerinin tasfiyesi amacıyla kullanılabilir. Bu fonda tutulan katkı payları üyelerin takas dışındaki diğer yükümlülüklerinin karşılanması için her ne surette olursa olsun kullanılamaz. Bu fonun kuruluş amacı 130 çerçevesinde kullanımına kısıtlama getirilemez. Ancak mütemerrit üyenin portföy ve müşteri hesaplarına kar alacaklarının aktarılmasında üyenin müşteri ve portföy hesaplarındaki yerine getirilmeyen teminat tamamlama tutarının, kar alacaklarına eşit veya bundan daha fazla olması durumunda, bu üyenin müşteri ve portföy hesaplarındaki kar alacaklarının aktarılmasında Garanti Fonu kullanılamaz. Mütemerrit üyenin müşteri ve portföy hesaplarındaki yerine getirilmeyen teminat tutarının, kar alacaklarından daha az olması durumunda, tamamlanmayan teminat tutarına denk düşen kadar kar alacağı için Garanti Fonu kullanılamaz, ancak bu tutarı aşan kar alacağının hesaplara aktarımı için Garanti Fonu kullanılabilir. 13. Garanti Fonundan yapılacak ödemelerde, zaman önceliği esas alınır. Daha önce gerçekleşmiş temerrütler tamamen tasfiye edilmedikçe, bir sonraki günün temerrütleri için ödeme yapılmaz. Bir gün içindeki temerrüt tutarının Garanti Fonunun tutarını aşması durumunda ödemeler oransal olarak yapılır. 14. Takas üyesinin Garanti Fonu katkı paylarının; a. Nakit-dışı katkı paylarının piyasa fiyatlarındaki değişim nedeniyle değer kaybetmesi, b. Garanti Fonu katkı payının kullanılması, c. Bulundurulması gereken katkı payı seviyesinin yükselmesi (açık pozisyon cari değerine göre üst aralığa geçiş) veya diğer nedenlerle sürdürme seviyesine (%90) veya daha altına düşmesi durumunda Takasbank tarafından derhal ilgili takas üyesinin katkı payını bulunması gereken düzeye kadar tamamlaması için elektronik ortamda katkı payı tamamlama çağrısı yapılır. Takas üyesi katkı payı eksiğini Takasbank'ın bildirimini takip eden üç işgünü içinde tamamlar. Temerrüde düşen takas üyesi için bu süre bir işgünüdür. 131 15. Yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, TCMB Bankalararası Para Piyasası veya İMKB Repo-Ters Repo Pazarında oluşan gecelik ortalama faiz oranlarından yüksek olanının 2 katı oranında temerrüt cezası uygulanır. Garanti Fonunun kullanılmasına sebep olan üye için ise, bu oran üç kat şeklinde uygulanır. 16. Belirlenen sürenin sonunda Garanti Fonu temerrüdünün devamı ve/veya temerrüt cezasının ödenmemesi halinde, üye Borsaya bildirilir. Gerekli görülürse, Borsa işlemleri durdurulabilir veya takas üyeliği dondurulabilir. Temerrüt cezasının süresinde ödenmemesi halinde üyenin Garanti Fonundaki nakit dışı katkı payları likide edilebilir veya sözkonusu tutar ilgili üyenin Takasbank nezdindeki serbest nakit hesabından re'sen tahsil edilebilir. 17. Garanti Fonundan temerrüde düşen üyenin yükümlülüğünün ifası için ödeme yapılması halinde, Garanti Fonu alacaklandırılır. Takasbank, Takas Üyelik Taahhütnamesi, ilgili Yönetmelik ve diğer mevzuat çerçevesinde, alacağın tahsil edilmesi konusunda kanuni takibi ve gerekli diğer işlemleri başlatır. Bu çerçevede uygulanacak hukuki prosedür Takasbank tarafından belirlenir. 18. Garanti Fonu uygulama esasları Takasbank tarafından belirlenir. 2.3.5.6. Teminatlandırmaya İlişkin Esaslar VOB’da üyelerin teminatlandırmaya ilişkin hususlar, 26.01.2005 tarih ve 2005/6 sayılı Borsa Genelgesi ile düzenlenmiş olup, genelgede yer alan ve belirtilmesinde fayda görülen hususlar aşağıda maddeler halinde sunulmuştur130. 1. Borsada alınmak istenen (ya da alınmış olan) açık pozisyonlar için Takasbank'ta bulundurulan (ya da bulundurulması gereken) teminat tutarına işlem teminatı denir. Borsanın doğal üyesi olarak kabul edilen 130 Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Teminatlandırma ve Diğer Risk Yönetimi Esasları”, 26/01/2005 tarih ve 2005/6 No’lu Genelge. (erişim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/ProcedureTree/2005-6.pdf, 01/06/2010. 132 TCMB'nin açık pozisyonları dolayısıyla teminat bulundurma zorunluluğu bulunmamaktadır. 2. İşlem teminatları üç gruba ayrılır: a. Başlangıç teminatı; i. Borsada pozisyon almak için gerekli olan teminat tutarına başlangıç teminatı denir. Her bir sözleşme ya da sözleşme tipi için gerekli olan başlangıç teminatı ilgili sözleşmelerde belirtilir. Başlangıç teminatı tutarları Borsa tarafından piyasalardaki gelişmelere göre değiştirilebilir. ii. Aynı dayanak varlık üzerine düzenlenen, başta sözleşme büyüklüğü olmak üzere tüm asli unsurları aynı olan farklı vadelerdeki sözleşmelerin birinde uzun pozisyon, diğerinde ise kısa pozisyon alınması durumunda yayılma pozisyonu (fark pozisyonu) oluşturulmuş olur. Yayılma pozisyonları için düz pozisyonlara göre daha düşük bir teminat belirlenebilir. b. Sürdürme teminatı; Borsada oluşan zararlar ya da nakit-dışı teminatların değerlerinin düşmesi sonucunda başlangıç teminatının inebileceği en düşük seviyeye sürdürme teminatı denir. İşlem teminatı tutarının sürdürme teminatı seviyesi veya bu seviyenin altına inmesi durumunda Takasbank tarafından teminat tamamlama çağrısı yapılır. Sürdürme teminatı seviyesi ilgili sözleşmelerde belirtilir. c. Olağanüstü durum teminatı; Borsa Yönetmeliğinde belirlenen esaslar çerçevesinde Borsa tarafından başlangıç teminatına ek olarak olağanüstü durum teminatı da talep edilebilir. 3. İşlem teminatı olarak kabul edilebilecek kıymetler nakit ve nakit-dışı varlıklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nakit teminat olarak TVİS'e Türk Lirası (TL) kabul edilir. Nakit dışı teminatlar ise çeşitlendirilmiştir. 133 4. Aşağıda işlem teminatı olarak kabul edilecek nakit ve nakit-dışı teminatların çeşitleri gösterilmektedir: a. Nakit Teminatlar i. Türk Lirası (TL) b. Nakit Dışı Teminatlar i. Döviz (DVZ) 1. ABD Doları (USD) 2. Avrupa Para Birimi (EUR) ii. Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) 1. Devlet Tahvili (DT) 2. Hazine Bonosu (HB) 3. Dövize Endeksli Devlet Tahvili (DTE) 4. Döviz Ödemeli Devlet Tahvili (DTY) iii. Hisse Senedi (HS) 1. İMKB 30 endeksine dahil hisse senetleri 2. Borsa Yatırım Fonları Katılma Belgeleri (BYF) iv. Yatırım Fonu Katılma Belgeleri 1. Kaydileştirilmiş yatırım fonu katılma belgeleri 5. İtfasına beş işgünü kalan DİBS'ler teminata kabul edilmez. 6. Anapara ve kuponlarına ayrıştırılmış DİBS'lerin teminata kabulü için, menkul kıymetin tamamını temsil eden anapara ve kuponlarının birlikte teminata yatırılması gerekmektedir. Aksi takdirde ayrıştırılmış DİBS'ler teminata kabul edilmez. 7. Hisse senedi cinsinden teminatlarda sermaye artırımı ve/veya temettü ödemesi karşılığı alacaklar üyenin Takasbank nezdindeki serbest hesabına aktarıldığı ve İMKB'de hisse senedi bölündüğü gün ve/veya 134 temettü başlangıç tarihinden itibaren VOB teminat hesabı sürdürme seviyesinin altına düşebileceği dikkate alınarak, teminat seviyesinin korunması üyenin sorumluluğu altındadır. 8. İMKB 30 endeksinden çıkarılan hisse senetleri çıkarıldığı tarihten itibaren üç iş günü içerisinde geçerli diğer bir teminatla değiştirilir. 9. Takasbank nezdinde bulundurulması gereken işlem teminatının en az %30'unun nakit teminattan oluşması gerekmektedir. Dolayısıyla toplam işlem teminatı içinde nakit dışı teminatların oranı en fazla %70 olabilir. Hesap güncelleştirme sırasında zarar eden hesaplardan zarar tutarının kesilmesi durumunda söz konusu oranın tutturulma şartı aranmaz. Nakit dışı teminat içindeki hisse senedi, A tipi yatırım fonu ve borsa yatırım fonu teminatlarının toplam payı ise toplam nakit dışı teminatın %50'sini geçemez. Bu %50 oranının içerisinde de her bir hisse senedinin/A tipi yatırım fonu katılma belgesinin/borsa yatırım fonunun oranı ise %20'yi (toplam nakit dışı teminatların %10'unu) geçemez. Dolayısıyla, nakit-dışı teminatlar oluşturulurken, hisse senedi, A tipi yatırım fonu ve borsa yatırım fonlarının maksimum düzeyde kullanılması durumunda, en az beş çeşit hisse senedi/A tipi yatırım fonu katılma belgesi/borsa yatırım fonu gerekmektedir. Takasbank tarafından önerilen ve Borsa tarafından onaylanan borsa yatırım fonları teminata kabul edilebilir. 10. Aşağıdaki tabloda (Tablo 18) nakit ve nakit-dışı teminat çeşitlerinin toplam teminat içinde alabilecekleri minimum ve maksimum paylar gösterilmektedir: 135 Tablo 18. Nakit ve Nakit-Dışı Teminat Çeşitlerinin Toplam Teminat İçinde Alabilecekleri Minimum ve Maksimum Paylar Nakit/Nakit-dışı Nakit Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Teminat Grubu Teminat Çeşidi TL Döviz Hazine Bonosu Devlet Tahvili Dövize Endeksli Devlet Tahvili Döviz Ödemeli Devlet Tahvili Hisse Senedi (IMKB 30'a dahil HS) Borsa Yatırım Fonları Yatırım Fonu KB. (Kaydi) A Tipi Yatırım Fonu KB. (Kaydi) B Tipi Yatırım Fonu KB. (Kaydi) Likit TL DVZ HB DT DTE DTY İMKB-30 BYF YF-A Tipi YF-B Tipi YF-Likit Min. 0.30 0.00 0.00 0.00 0.00 0.00 0.00 0.00 0.00 0.00 0.00 Maks. 1.00 0.70 0.70 0.70 0.70 0.70 0.35 0.35 0.35 0.70 0.70 11. İşlem teminatı olarak kabul edilebilecek nakit-dışı kıymetler belirli değerleme katsayıları ile çarpılarak dikkate alınır. Bu değerleme katsayıları aşağıdaki şekilde (Tablo 19) tanımlanmıştır: Tablo 19. İşlem Teminatı Olarak Kabul Edilebilecek Nakit-Dışı Kıymetler Belirli Değerleme Katsayıları Nakit/Nakit-dışı Nakit Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı Nakit Dışı 12. Teminat Çeşidi TL Döviz Hazine Bonosu Devlet Tahvili Dövize Endeksli Devlet Tahvili Döviz Ödemeli Devlet Tahvili Hisse Senedi Borsa Yatırım Fonları Yatırım Fonu Katılım Belgesi - A Tipi Yatırım Fonu Katılım Belgesi - B Tipi Yatırım Fonu Katılım Belgesi - Likit Teminat Grubu TL DVZ HB DT DTE DTY İMKB-30 BYF YF-A tipi YF-B Tipi YF-Likit Değerleme Katsayıları 1.00 0.95 0.90 0.80 0.80 0.80 0.70 0.70 0.70 0.80 0.90 İşlem teminatı olarak kabul edilen nakit dışı varlıklar aşağıda belirlenen fiyatlar (Tablo 20) üzerinden her işlem gününün sonunda Takasbank tarafından değerlemeye tabi tutulur. 136 Tablo 20. İşlem Teminatı Olarak Kabul Edilen Nakit Dışı Varlıkların Değerleme Kriterleri Teminat Çeşidi Değerleme Kriteri Döviz TCMB Döviz Alış Kuru Hazine Bonosu İMKB'de hesaplanan fiyat İMKB'de hesaplanan fiyat İMKB 2. seans ağırlıklı ortalama fiyatı İMKB 2. seans ağırlıklı ortalama fiyatı Fonun birim pay fiyatı Devlet Tahvili Hisse Senedi Borsa Yatırım Fonları Yatırım Fonu Açıklama 15:30'da açıklanan ertesi gün valörlü fiyat TR-Cari TR-Cari İşlem yoksa önceki fiyat dikkate alınır. İşlem yoksa önceki fiyat dikkate alınır. Kurucu tarafından ilan edilen fiyat 13. Takasbank'ta bulunan işlem teminatları, gerekirse gün-içinde de değerlemeye tabi tutulabilir. Herhangi bir teminatın fiyatı değiştirilerek sadece o teminat için değerleme yapılması, örneğin, hisse senedi teminatlarının 1. seans ağırlıklı ortalama fiyatları ile gün-içinde değerlenmesi de mümkündür. 14. Seans süresince elde edilen kar/zarar rakamları, her 10 dakikada bir geçici uzlaşma fiyatları dikkate alınarak VOBİS'te güncellenir. Her gün sonunda, belirlenen uzlaşma fiyatları, kar/zararların hesaplanmasında kullanılır. Gün sonunda belirlenen uzlaşma fiyatına göre hesaplardaki kar/zarar miktarları teminatlara eklenir ya da teminatlardan düşülür. 15. "Başlangıç teminatının", "mevcut teminat ± kar/zarar" tutarına oranı %100 veya daha büyük ise ilgili hesap riskli duruma düşer. Riskli durumdaki hesaplar pasif ve aktif emir girişi yaparak pozisyon kapatıcı işlem gerçekleştirebilirler. Diğer taraftan, daha önce riskli konuma geçmiş hesaplar için başlangıç teminatının "mevcut teminat ± kar/zarar" tutarına oranı %90 veya daha düşük duruma gelirse hesap, "riskli hesap" durumundan çıkarılır. 16. Teminat tamamlama çağrıları seansın bitiminden sonra uzlaşma fiyatlarının açıklanmasıyla birlikte ilgili üyenin Takasbank ekranından elektronik ortamda yapılır, bu bilgiler aynı zamanda VOBKE'den de 137 takip edilebilir. Takasbank tarafından bu şekilde çağrı yapılması veya VOBKE'de teminat tamamlama çağrılarının gösterilmesi durumunda başkaca bir ihbar ve bildirime gerek kalmaksızın üyenin çağrıyı aldığı kabul edilir. 17. Herhangi bir sözleşmede alım ya da satım yönünde alınabilecek azami sözleşme sayısı veya oranına pozisyon limiti denir. Aynı sicil numarasına bağlı hesaplar veya aynı kurum adına farklı sicil numaraları ile açılmış olan hesaplar pozisyon limitlerinin uygulamasında tek bir hesap olarak değerlendirilir. 18. Borsada iki çeşit pozisyon limiti bulunmaktadır: a. Mutlak pozisyon limiti, bir hesabın ilgili sözleşmenin toplam açık pozisyon miktarından bağımsız olarak alabileceği açık pozisyon sayısını ifade eder. b. Oransal pozisyon limiti ise bir hesabın mutlak pozisyon limiti aşıldıktan sonra ilgili sözleşmenin toplam açık pozisyon miktarının belli bir oranı kadar açık pozisyona sahip olabileceğini gösterir. 19. Mutlak pozisyon sayısına ulaşılmadığı sürece ilgili hesap için oransal pozisyon limiti kontrolü yapılmaz. Mutlak pozisyon sayısına ulaşıldığında oransal pozisyon limiti kontrolü sistem tarafından uygulanır. Pozisyon limitleri üye, hesap ve sözleşme tipi bazında farklılaştırılabilir. 20. Pozisyon limitleri Borsa tarafından ilgili sözleşmelerde belirlenir. 21. Pozisyon limitleri hesaplanırken, açık pozisyonların düz pozisyon ya da yayılma pozisyonu olmasına bakılmaksızın tüm açık pozisyonlar dikkate alınır. 22. Üyeler pozisyon limitlerinin aşılıp aşılmadığını kontrol etmek ve pozisyon limitlerinin aşılması durumunda ilgili hesap adına sadece pozisyon kapatmaya yönelik emir girmekle yükümlüdürler. Pozisyon 138 limitini aşan hesapların limit aşımını gidermeleri yönünde üyeler tarafından bildirimde bulunulur. Pozisyon limit aşımının üye tarafından müşteriye bildirimini izleyen ilk Borsa gününde aşımın giderilmemesi halinde bu durum, mesai bitiminden önce üye tarafından Borsaya bildirilir. Borsa, müşteriye bildirim yapılsın ya da yapılmasın, bir Borsa gününden daha uzun süre limitleri aşan pozisyonları re'sen kapatabilir. 2.3.6. VOB’a İlişkin İstatistiki Veriler VOB’un piyasa büyüklüğünün ve gelişme hızının ortaya konabilmesi amacıyla, söz konusu borsaya ait bazı istatistiki verilerin incelenmesinde fayda vardır. VOB’un, kurulduğu yıldan 2009 yılının sonuna kadar, yıllar itibariyle işlem gören sözleşme sayısı ve bu sözleşmelerin TL bazında işlem hacmi aşağıdaki tabloda (Tablo 21) verilmiştir. Tablo 21. Yıllar İtibariyle VOB'da Toplam İşlem Hacmi ve İşlem Gören Toplam Sözleşme Sayısı, Yıllar İtibariyle Değişim Yüzdesi Yıllar Miktar (Adet) Bir önceki 2005'e yıla göre göre % % değişim değişim Hacim (TL) 2005 1.771.308 2.919.478.931 2006 6.628.503 274,2% 274,2% 17.386.155.189 2007 24.867.033 275,2% 1303,9% 118.035.442.771 2008 54.472.835 119,1% 2975,3% 207.962.600.500 2009 79.431.343 45,8% 4384,3% 334.172.858.081 Kaynak: VOB yıllık bültenlerinden derlenmiştir. Bir önceki 2005'e yıla göre göre % % değişim değişim 495,5% 578,9% 76,2% 60,7% 495,5% 3943,0% 7023,3% 11346,3% Yukarıdaki tablodan da görülebileceği üzere, VOB, işlem hacmi ve işlem gören sözleşme bazında, işleme başladığı yıldan itibaren her yıl sürekli olarak büyüme kaydetmiştir. İşlem hacmi, 2009 yılının sonuna gelindiğinde, 2005 yılına göre neredeyse 113 kat, işlem gören sözleşme sayısı ise 43 kat artış göstermiştir. VOB’da 2009 yılında işlem gören sözleşmelerin, işlem hacmine göre dağılımı aşağıdaki tabloda (Tablo 22) gösterilmiştir. Tablodan da görülebileceği üzere, VOB’da işlem hacmi hem TL bazında hem de işlem 139 gören sözleşme sayısı bakımından en büyük olan sözleşme türü, hisse senedi endeks sözleşmeleridir. Bu durum, dünyada da aynı olup, en büyük işlem hacmine sahip vadeli işlem sözleşmeleri, dünyada da, endeks vadeli işlem sözleşmeleridir. Tablo 22. VOB'da 2009 Yılında İşlem Gören Sözleşmelerin İşlem Hacmine Göre Dağılımı Sözleşme Hisse Senedi Endeks Sözleşmeleri Faiz Sözleşmeleri Döviz Sözleşmeleri Emtia Sözleşmeleri Kaynak: VOB Yıllık Bülten 2009 Dünya’daki diğer türev Miktar Hacim (Adet) (TL) 65.399.748 564 13.912.680 118.351 borsaları ile işlem 310.940.738.030 4.805.099 22.633.451.061 593.863.892 hacmi bazında karşılaştırıldığında, VOB, 2009 yılında 24. sırada ye almıştır. Diğer taraftan, VOB ile CBOT arasında karşılaştırma yapan bir çalışmada131, Vadeli İşlem Piyasası ve Opsiyon Borsası A.Ş.’nin, mevzuat ve alt yapı bakımından Chicago Board of Trade ile benzer yönleri bulunduğu ve her iki borsanın işlem esasları, teminat, takas ve temerrüt esasları bakımından benzer bir hukuki alt yapıya sahip olmakla birlikte, Vadeli İşlemler Piyasası ve Opsiyon A.Ş.’nin çok yeni bir borsa olmasından dolayı yapılan sözleşme adedi bakımından kuruluşu 19. yüzyıla dayanan Chicago Board of Trade' e göre çok az seviyede olduğu belirtilmiştir. Aynı çalışmada, her ne kadar Chicago Board of Trade ile kıyaslandığında sözleşme adedi, çeşidi ve hacmi çok düşük kalsa da yeterli derecede tanıtım yapılması, çeşitli yatırım avantajları sağlanması ile ekonominin istikrarlı bir şekilde büyüyerek gelişmesinin devam etmesi durumunda Vadeli İşlemler Borsası'nın ileride herkes tarafından tercih edilen işlem hacmi yüksek bir borsa haline gelmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir. Yukarıda, VOB ve işleyişi hakkında bilgilerin sunulmasından sonra, şimdi de, söz konusu borsada işlem gören ve çalışmanın uygulama aşamasında Türkiye un sanayicileri tarafından kullanım etkinliği ve farkındalık 131 Rinaldo Antonio Mosele, a.ge. s.98. 140 düzeyi araştırılacak olan "Vob-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesi hakkında bazı bilgiler verilecektir. 2.3.7. "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesi Türkiye’nin tek vadeli işlem ve opsiyon borsası olan VOB’da işlem gören tarımsal emtia vadeli işlem sözleşmelerinden birisi olan “VOB-Anadolu Kırmızı Buğday” vadeli işlem sözleşmesinin dayanak varlığı ve ekmeğin hammaddesi olan buğday, insan beslenmesinde temel gıda maddesidir. Un haline getirilerek ekmek ve diğer unlu mamullerin yapımında kullanılabildiği gibi, bulgur olarak tüketilebilmekte ayrıca hayvan yemi olarak da kullanılmaktadır. Temel besin maddesi olan buğdayın ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından kültüre alındığı bilinmemektedir. Ancak eldeki deliller, buğdayın ana vatanının Anadolu toprakları olduğunu göstermektedir. Buğdayın ekmek olarak tüketilmesi gelişmiş ülkelerde az olmasına karşın, Türkiye’de ve kişi başına gelir düzeyininin düşük olduğu ülkelerde oldukça fazladır. Buğdaylar botanik yapıya göre, ekmeklik, makarnalık ve topbaş veya bisküvilik buğday olarak üçe ayrılmaktadır. Sertlik, dane rengi ve ekiliş durumuna göre de sınıflandırılmaktadırlar. Bu sınıflar; • Dane sertliğine göre, sert, yarı sert ve yumuşak buğday, • Dane rengine göre kırmızı ve beyaz, • Ekilişine göre yazlık ve kışlık buğday şeklindedir. İnsan gıdası olarak kullanılan un, buğdayın endosperminden elde edilirken, kabuk kısmında ise kepek yer alır. Rüşeym kısmı genelde kepekte kalmakla birlikte bazen de ayrılır. Kepek başta yem sektöründe kullanılmakta, rüşeym ise gıda olarak veya buğday yağı elde edilmesinde kullanılır.132 132 Toprak Mahsulleri Ofisi, 2008 Yılı Hububat Raporu, TMO Yayınları, s.15. 141 2.3.7.1. Buğdayın Vadeli İşlem Sözleşmesi Dayanak Varlığı Olarak Seçilmesinin Nedenleri Yapılan bir çalışmada133, vadeli işlem borsasında işlem görecek emtiaların belirlenmesindeki kriterler şu şekilde sıralanmıştır. • Rekabetçi piyasa: Vadeli işleme konu olacak emtianın yeterli düzeyde alıcı ve satıcısının bulunması, vadeli işlem piyasasında bu malın ticaretinin yapılabilmesinde bir gereklilik unsurudur. • Borsa geleneğinin bulunması: Vadeli işleme konu olacak emtianın iyi işleyen bir borsasının bulunması, söz konusu emtianın ticaretine katılımın sağlanması ve yine o emtia pazarında kollektif olarak fiyatların belirlenmesi kapsamında ve halihazırda bir bilgi altyapısının olması anlamında önemli bir unsurdur. Böyle bir deneyimin, emtianın vadeli işlem piyasasının işleyişini kolaylaştıracağı açıktır. • Etkin spot piyasa: Söz konusu emtianın etkin bir spot piyasasının olması vadeli işlem piyasasının oluşabilmesi için belki de en önemli gerekliliktir. Etkin bir spot piyasada, borsa daha iyi çalışır ve fiyatlar kollektif olarak belirlenir. Dolayısıyla fiyat manüpilasyonu olması mümkün değildir. Fiyatları etkileyebilecek ölçüde büyük alıcı ve satıcıların piyasada bulunması piyasanın etkinliği azaltmakta ve üretici ve tüketicilerin gelecek fiyat tahmini yapabilme olanaklarını kısıtlamaktadır. • Müşterilerin özelliği : Vadeli işleme konu olacak emtianın bu işleme konu olması gerekliliğinin bulunması gerekmektedir. Bu ihtiyaç fiyat riskinin ortaya çıkması ve mevcut piyasada işlem yapmanın maliyetinin vadeli işlem piyasasında işlem yapmanın maliyetinden yüksek olması neticesinde ortaya çıkar. Başka bir deyişle işleme konu olacak emtianın fiyat riskinin hedge edilmesi ihtiyacının bulunması gerekir. 133 Güven Sak, Sevdil Çolakoğlu, “Futures Piyasalarına Konu Olabilecek Mal Gruplarının ve Đlgili Borsanın Belirlenmesi Üzerine Öneriler”, SPK Workingpaper, Rapor No:AGD/8918, 1989 142 Türkiye’de vadeli işlem borsasında tarımsal ürünlerden pamuk ve buğdayın ilk aşamada uygulamaya alınmasında, bu ürünlerin depolanabilir nitelikte olmaları, çok sayıda alıcı ve satıcıyı ilgilendirmesi, yıl boyunca alım ve satımının yapılması, piyasa koşullarında işlem görmesi ve bu ürünler için borsa geleneğinin bulunmasıdır. 134 2.3.7.2. "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesi Özellikleri VOB’da işlem gören "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" sözleşmesinin özellikleri aşağıdaki tabloda (Tablo 23) özet halinde verilmiştir. Tablo 23. "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesinin Özellikleri Dayanak Varlık Sözleşme Büyüklüğü Kotasyon Şekli Günlük Fiyat Hareket Sınırı Minimum Fiyat Adımı Vade Ayları Sözleşmenin Vadesi Son İşlem Günü Uzlaşma Şekli Anadolu kırmızı sert baz kalite buğday (Bezostaja-1, Doğu-88, Gün-91, Haymana-79, İkizce-96, Karasu-90, Lancer, Odeskaya51, Şahin) 5.000 kg (5 ton) 1 kg buğdayın TL cinsinden değeri virgülden sonra dört basamak halinde kote edilir. (örn. 0,3865 TL veya 0,3870 TL) Baz fiyatın %+10'udur. 0,0005 (Minimum fiyat adımı değeri = 2,5 TL) Aynı anda Mart, Mayıs, Temmuz, Eylül ve Aralık aylarından en yakın iki vade ayına ait sözleşmeler işlem görür. Her vade ayının son iş günü Her vade ayının son iş günü Nakdi uzlaşma Sözleşmenin vade sonu ve gün sonu uzlaşma fiyatının hesaplama metodu aşağıda iki madde halinde verilmiştir; 1. VADE SONU UZLAŞMA FİYATI HESAPLAMASI : Sözleşmenin vade sonu uzlaşma fiyatının hesaplamasında aşağıdaki maddelerde belirtilen fiyatlar baz alınır. Vade Sonu Uzlaşma Fiyatı aşağıda açıklanan tüm fiyatların (en fazla 18 fiyat verisi) aritmetik ortalaması bulunur. Bu fiyat vade sonu uzlaşma fiyatı olarak kabul edilir. a. Son işlem günü ve öncesindeki bir iş gününde Konya ve Polatlı Ticaret Borsası’nda Anadolu kırmızı sert buğdayının birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü derece baz kalitesi için gün sonu 134 Đstanbul Ticaret Borsası, “Vadeli Đşlemler ve Opsiyon Borsaları”, Đstanbul Ticaret Borsası Yayınları, Yayın No:2006-19, s.37-38. 143 itibariyle oluşmuş fiyatların miktar ağırlıklı ortalaması her gün için ayrı ayrı hesaplanır. (Bu şekilde en fazla dört fiyat verisi elde edilir.) b. Edirne, Eskişehir, Gaziantep, Karaman, Çorum, Uzunköprü ve Yozgat Ticaret Borsalarında Anadolu kırmızı sert buğdayı için son işlem gününde ve önceki bir iş gününde oluşmuş fiyatlar elde edilir. (Bu şekilde en fazla on dört fiyat verisi elde edilir.) i. Konya ve Polatlı Ticaret Borsası’nda birinci, ikinci, üçüncü veya dördüncü derecedeki Anadolu kırmızı sert buğdayların herhangi biri için borsada fiyat oluşmaması durumunda, miktar ağırlıklı ortalama fiyat hesaplamasında fiyat oluşmuş olan dereceler için oluşan fiyat ve miktar bilgileri dikkate alınır. ii. Konya ve/veya Polatlı Ticaret Borsası’nda birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü derecedeki Anadolu kırmızı sert buğdaylarının hiçbirinde fiyat oluşmaması durumunda o gün için Polatlı Ticaret Borsası’ndan ya da Konya Ticaret Borsası’ndan fiyat verisi alınamadığı kabul edilir. iii. Polatlı ve borsalardan Konya son Ticaret Borsalarının işlem gününde dışındaki veya son işlem gününden önceki bir iş gününde, Anadolu Kırmızı Sert buğdayı için fiyat oluşmaması durumunda, o gün için bu borsalardan fiyat alınamadığı kabul edilir. Bu durumda, bu borsaların fiyat bilgileri (2. maddede bahsedilen) aritmetik ortalamaya dahil edilmez. Spot borsaların fiyat verisinin son işlem gününü takip eden işgünlerinde açıklanması durumunda, Uzlaşma Fiyatı Komitesi uzlaşma fiyatını son işlem gününü takip eden günde açıklayabilir veya spot borsaların son işlem günü fiyat verilerini dikkate almadan son işlem gününde açıklayabilir. 144 Borsa, uygun koşulların sağlanması halinde, Vade Sonu Uzlaşma Fiyatı hesaplanmasında fiyat verisi alınan borsaların sayısını artırabilir veya azaltabilir. Uzlaşma Fiyatı Komitesi, piyasa koşullarına göre Vade Sonu Uzlaşma Fiyatının hesaplanmasında spot piyasadan fiyat verisi alınan gün sayısını artırabilir veya azaltabilir. Uzlaşma Fiyatı Komitesi, Borsanın seans saatlerini ve takas sürecini dikkate alarak uzlaşma fiyatının hesaplanmasında spot borsalardaki seansın bir kısmında oluşan fiyat verilerini dikkate alabilir. 2. GÜN SONU UZLAŞMA FİYATI HESAPLAMASI : Günlük uzlaşma fiyatı ise, ilgili sözleşmede açık pozisyonların yeniden değerlemesinde esas alınan fiyattır. Seans sonunda günlük uzlaşma fiyatı şu şekilde hesaplanır: Seans sona ermeden önceki son 10 dakika içerisinde gerçekleştirilen tüm işlemlerin miktarlarına göre ağırlıklı fiyatlarının ortalaması günlük uzlaşma fiyatı olarak belirlenir. Eğer son 10 dakika içerisinde 10’dan az işlem yapıldıysa, seans içerisinde geriye dönük olarak bulunan son 10 işlemin ağırlıklı fiyatlarının ortalaması alınır. Seans sonunda yukarıda belirtilen yöntemlere göre günlük uzlaşma fiyatının hesaplanamaması veya bu şekilde hesaplanan uzlaşma fiyatının piyasayı yansıtmadığına Uzlaşma Fiyatı Komitesi tarafından kanaat getirilmesi durumunda, aşağıda belirtilen yöntemler tek başına ya da birlikte kullanılarak günlük uzlaşma fiyatı tespit edilebilir. Seans içerisinde gerçekleştirilen tüm işlemlerin ağırlıklı fiyatlarının ortalaması, Bir önceki günün uzlaşma fiyatı, Seans sonundaki en iyi alış ve satış kotasyonlarının ortalaması 145 Sözleşmenin vadesine kadar olan süre için geçerli olan ve Borsa tarafından belirlenen faiz oranı, dayanak varlığın spot fiyatı veya sözleşmenin diğer vade ayları için geçerli olan günlük uzlaşma fiyatı kullanılarak hesaplanacak “teorik” vadeli fiyatlar. 2.3.7.3."VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesine İlişkin Tarihi Borsa Verileri "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesi’ne ait 20052009 tarihleri arasındaki, sözleşme bazında uzlaşma fiyatları ve işlem hacmini gösterir tablo (Tablo 24), aşağıda verilmiştir. Tablo 24. VOB-Anadolu Kırmızı Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi Yıllara Göre Fiyat ve İşlem Hacmi İstatistikleri 2006 2005 Yıllar Sözleşme Kodu 411F_CMW HT0305 411F_CMW HT0505 411F_CMW HT0705 411F_CMW HT0905 411F_CMW HT1205 411F_CMW HT0306 411F_CMW HT0506 411F_CMW HT0706 411F_CMW HT0906 411F_CMW HT1206 411F_CMW HT0306 411F_CMW HT0506 411F_CMW HT0706 411F_CMW HT0906 411F_CMW HT1206 411F_CMW HT0307 Vade Ayı Mart 05* Uzlaşma Fiyatı 1 Önceki Uzlaşma Fiyatı 2 Fiyat Değişim Fiyat Değişim (%) (TL) Miktar Hacim (Adet) (TL) 0,3435 0,382 -10,08 -0,0385 13 24.578 0,3445 0,4 -13,88 -0,0555 6 11.913 0,313 0,4185 -25,21 -0,1055 2 Eylül 05* 0,3465 0,439 -21,07 -0,0925 Aralık 05* 0,3515 0,4705 -25,29 -0,119 0 0 0,324 0,4502 -28,03 -0,1262 3 5.040 0,4135 0,4435 -6,76 -0,03 0 0 0,413 0,413 0 0 0 0 Eylül 06 0,4365 0,4365 0 0 0 0 Aralık 06 0,443 0,443 0 0 0 0 Mart 06* 0,3565 0,324 10,03 0,0325 0 0 0,3875 0,4135 -6,29 -0,026 0 0 0,367 0,413 -11,14 -0,046 0 0 0,39 0,4365 -10,65 -0,0465 0 0 0,418 0,443 -5,64 -0,025 0 0 0,4845 0,4845 0 0 0 0 Mayıs 05* Temmuz 05* Mart 06 Mayıs 06 Temmuz 06 Mayıs 06* Temmuz 06* Eylül 06* Aralık 06* Mart 07 4.000 20 44.000 2009 2008 2007 146 411F_CMW HT0507 411F_CMW HT0707 411F_CMW HT0907 411F_CMW HT0307 411F_CMW HT0507 411F_CMW HT0707 411F_CMW HT0907 411F_CMW HT1207 411F_CMW HT0308 411F_CMW HT0508 411F_CMW HT0708 411F_CMW HT0908 411F_CMW HT0308 411F_CMW HT0508 411F_CMW HT0708 411F_CMW HN0908 411F_CMW HT0908 411F_CMW HT1208 411F_CMW HN1208 411F_CMW HN0309 411F_CMW HT0309 411F_CMW HN0309 411F_CMW HN0509 411F_CMW HN0709 411F_CMW HN0909 411F_CMW HN1209 411F_CMW HN0310 Mayıs 07 Temmuz 07 0,494 0,494 0 0 0 0 0,4915 0,4915 0 0 0 0 0,51 0,51 0 0 0 0 0,4395 0,4845 -9,29 -0,045 0 0 0,4505 0,494 -8,81 -0,0435 0 0 0,4495 0,4915 -8,55 -0,042 0 0 0,489 0,51 -4,12 -0,021 0 0 0,5095 0,541 -5,82 -0,0315 0 0 0,573 0,573 0 0 0 0 0,5785 0,5785 0 0 0 0 0,5805 0,5805 0 0 0 0 0,613 0,613 0 0 0 0 0,6105 0,573 6,54 0,0375 0 0 0,5905 0,5785 2,07 0,012 0 0 0,5455 0,5805 -6,03 -0,035 5.501 14.357 .850 0,5315 0,6395 -16,89 -0,108 1 3.500 Eylül 08 0,613 0,613 0 0 0 0 Aralık 08 0,634 0,634 0 0 0 0 Aralık 08 0,5585 0,5885 -5,1 -0,03 1 2.750 Mart 09 0,6 0,545 10,09 0,055 0 0 Mart 09 0,773 0,773 0 0 0 0 0,5335 0,6 -11,08 -0,0665 0 0 0,51 0,62 -17,74 -0,11 0,4605 0,5675 -18,85 -0,107 0 0 0,5205 0,5655 -7,96 -0,045 0 0 0,569 0,4845 17,44 0,0845 0 0 0,587 0,55 6,73 0,037 0 0 Eylül 07 Mart 2007* Mayıs 2007* Temmuz 2007* Eylül 2007* Aralık 2007* Mart 08 Mayıs 08 Temmuz 08 Eylül 08 Mart 2008* Mayıs 2008* Temmuz 2008* Eylül 2008* Mart 2009* Mayıs 2009* Temmuz 2009* Eylül 2009* Aralık 2009* Mart 10 4 11.148 * Yıl içerisinde kapanan sözleşmeler. 1 Kapanan sözleşmeler için vade sonu uzlaşma fiyatını, işleme açık sözleşmeler için yıl sonu Borsa tarafından hesaplanan gün sonu uzlaşma fiyatını gösterir. 2 Sözleşmeleri işleme açarken taşıma maliyeti modeliyle hesaplanan baz fiyatı gösterir. Kaynak : VOB yıllık borsa bültenlerinden derlenmiştir. 147 Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere, VOB-Anadolu Kırmızı Buğday sözleşmesi, Borsa’nın açıldığı tarihten 2009 yılının sonuna kadar neredeyse hiç işlem görmemiş, hatta birçok ay boyunca, işlem hacmi 0 olarak gerçekleşmiştir. Çalışmanın uygulama bölümü, esas olarak yukarıda tespitini yaptığımız durumun, un sanayicileri açısından nedenleri tespit edilmeye çalışılacaktır. Bu sözleşmelerin potansiyel en büyük kullanıcısı durumundaki Türkiye un sanayicilerinin, söz konusu sözleşmelere neden bu denli az ilgi gösterdiklerinin ortaya çıkarılması, bu piyasaların etkinleştirilmesi sürecinde açığa çıkartılması gereken önemli bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. 2.3.7.4. Buğdayda İşlem Hacmini Etkileyen Hususlar Bir önceki bölümde görüldüğü üzere, VOB’un kurulduğu günden bu güne kadar, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin işlem hacmi nerdeyse 0 denilebilecek bir düzeyde gerçekleşmiştir. Söz konusu ürünlerin işlem hacimlerinin bu denli düşük olarak gerçekleşmesinin ana nedenleri; Devletin buğday’da alım fiyatı açıklaması, Dünya buğday fiyatları ile Türkiye buğday fiyatları arasındaki ciddi farklılık, Lisanslı depoculuk, Aracı kurum ve yatırımcıların emtia piyasalarına yabancı olması, şeklinde sıralanmıştır.135 Çalışmanın uygulama aşamasından önceki son bölümü olan üçüncü bölümünde, Türkiye’de buğday vadeli işlem sözleşmeleri piyasasının neden gelişmediği sorusuna yanıt aranırken, yukarıda bahsedilen ilk üç neden üzerinde durulacaktır. Çalışmanın son bölümü olan uygulama bölümünde ise un sanayicilerinin bu piyasalara neden ilgi göstermedikleri ve yeterli düzeyde işlem gerçekleştirmedikleri sorusunun cevabı, yapılacak bir anket ve bu 135 Hamdi Bağcı, “Türev Araçlar Keşif Tamam…”, Türev Araçlar ve Risk Yönetimi Konferansı, 23/09/2010, (erişim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/EduDocs/Hamdi_BAGCI.pdf, s.15. 148 anketten elde edilecek sonuçların analizi, bazı hipotezlerin kurulması ve test edilmesi ile ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. Yapılacak bu uygulama ile, buğday vadeli işlem sözleşmeleri piyasasının “Aracı kurum ve yatırımcıların emtia piyasalarına yabancı olması” nedeniyle gelişmemesi durumunun test edilmesi amaçlanmaktadır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TARIM PİYASALARI, TÜRKİYE TARIM POLİTİKALARI VE TÜRKİYE BUĞDAY POLİTİKALARI VE BUNLARIN TARIMSAL VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMESİ GELİŞİMİNE OLAN ETKİLERİ Çalışmanın uygulama aşamasından önceki son bölümü olan 3. bölümünde, genel olarak piyasa yapıları hakkında bilgi verildikten sonra, tarımsal piyasaların ve tarımsal ürün fiyatlarının özellikleri ile bu piyasalardaki devlet müdahaleleri incelenmiştir. Daha sonra, Dünya’da bazı ülkelerin buğday piyasaları örneklendirilmiş ve akabinde Türkiye buğday piyasası ve politikaları ele alınmıştır. Bu bölümde son olarak, vadeli işlem piyasalarının etkinliğini artıracağı yönünde çeşitli görüşler bulunan ülkemiz lisanslı depoculuk faaliyetlerinden ve ülkemizde bu faaliyetlerin neden gelişmediği üzerinde durulmuştur. 3.1. GENEL OLARAK PİYASA YAPILARI Piyasa yapısı, piyasada faaliyet gösteren alıcı ve satıcıların sayısı ve dağılımı, ürün farklılaşmasının derecesi ve piyasaya giriş ve çıkışın serbesti derecesi gibi kriterlere bağlı olarak değişir. Ürün fiyatının belirlenmesinde piyasa yapısı rol oynar. Yapılarına göre piyasalar genel olarak 4’e ayrılmaktadır. Bunlar, tam rekabet piyasaları, monopol, oligopol ve monopson piyasalar olup bu piyasaların genel özellikleri aşağıda maddeler halinde açıklanmıştır136. Tam rekabet piyasaları: Bu piyasalarda çok sayıda alıcı ve satıcı mevcut olup bunun sonucunda ürün fiyatı piyasa arz ve talebi neticesinde belirlenir. Bu piyasaların diğer bir özelliği, piyasada alım satıma konu olan malların homojen olmasıdır. Piyasaya giriş ve çıkış serbest, karar birimleri tam bilgiye sahiptir ayrıca üretim faktörlerinin 136 Esin Nacar, “Türkiye Buğday Piyasasının Đşleyişi ve Regülasyonu” , Uzmanlık Tezi, DPTUzmanlık Tezleri, Yıllık Programlar ve Konjonktör Değerlendirme Genel Müdürlüğü, DPT Yayınları, Yayın No:2797, Temmuz 2009, s.8-10. 150 sektörler arası ve yerler arası akışkanlıkları da tamdır. Bu piyasalarda fiyatlar üzerinde bir devlet müdahalesi veya iki veya daha fazla şirketin kollektif davranışları neticesinden kaynaklanan bir kısıt ya da baskı söz konusu değildir. Monopol Piyasalar: Bu piyasalar tek bir firmanın yakın ikamesi olmayan bir mal ürettiği ve diğer firmaların piyasaya girişlerinin mümkün olmadığı bir piyasadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, çeşitli tarımsal kuruluşlar aracılığıyla bazı ürünler için tarım piyasalarının monopolleşmesine izin vermektedirler. Söz konusu kuruluşların ayırt edici özellikleri üretici haklarını korumaları ve arzı kontrol edebilmeleridir. Oligopol Piyasalar: Aralarında karşılıklı bağımlılığın olduğu az sayıda firmanın yer aldığı ve yüksek giriş engellerinin bulunduğu piyasalardır. Oligopol piyasalar genelde tarım ürünlerinden ziyade, bu ürünlerin işlenmesini sağlayan piyasalarda ve dağıtım ve pazarlama alanlarında oluşmaktadır. Monopson Piyasalar: Tek büyük alıcının olduğu piyasa yapısına denilir. Tek alıcı demek aynı zamanda birden fazla alıcının bir araya gelerek birlikte hareket etmeleri de demektir. Tarımsal piyasalarda monopson yapıya sıkça rastlanmakta ve monopsonist, tek alıcı konumunda olarak piyasa fiyatını belirlemektedir. Tarımsal ürünü hammadde olarak kullanan tek sanayicinin bulunduğu, bir kamu kuruluşunun bir tarım ürününü satın almada ve dağıtımında tek yetkili olduğu ya da lokal bir alanda büyük bir arazi sahibinin tek işveren olduğu durumlar bu piyasaya örnek teşkil eder. 3.2.TARIMSAL ÜRÜN PİYASALARI Tarımsal ürün piyasalarında, hiçbir çiftçi fiyatlar üzerinde kişisel olarak etkide bulunamadıklarından, bu piyasalar tam rekabet piyasaları olarak nitelendirilmekte olup, ancak tam rekabet piyasalarının bütün özelliklerini içerisinde barındırmaz. Bu yaklaşım üreticiler için doğru olmakla birlikte, 151 tarımsal üreticilerin son tüketici olmamaları sebebiyle, monopolcü güçlerin piyasaya girmesi, bu piyasaların tam rekabet yapısının bozulması ile sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla, bu piyasalar için, aynı nitelikte bir ürünün çok sayıda kimseler tarafından üretildiği, iyi organize edilmiş bir piyasada müzayede yoluyla satılabileceği varsayımı gerçeğe uymamaktadır. Diğer taraftan, tam rekabet piyasa ürünlerinin, özelliklerinden birisi olan homojenlik özelliği tarımsal piyasalar için mevcut olmakla birlikte, tüketiciye ürünün arz edildiği piyasalarda homojenlik ilkesi bazı biçimlerde bozulmaktadır. İşlendikten sonra ambalajlama, reklam vb. etkenlerle, bu ürünlerin homojenlik özellikleri kaybolmakta ve ürün farklı hale gelmektedir. Uzun dönemde, bu piyasalarda fiyatın ortalama maliyet eğrisine eşitlenmesi eğilimi olmakla birlikte, arz ve talep fonksiyonundaki kaymalar nedeniyle dengeye ulaşılamamaktadır. Ayrıca, doğal koşulların etkisi ile üretimin gecikmeli olarak piyasa fiyatına uyması sonucunda söz konusu piyasalara giriş çıkış serbestliği tam olarak gerçekleşememektedir. Tarım işletmelerinde, üretime girişi sınırlayıcı marka, patent, sermaye büyüklüğü gibi etkenler bulunmamakta, ancak, toprak varlığı ve bunun niteliklerinin koyduğu doğal bir takım sınırlar mevcuttur. Serbest rekabet koşullarının bir başkası ise piyasa hakkında tam bilgi gerekliliğidir. Oysa tarım kesimi belirsizliklerle doludur. Tarımsal ürün piyasalarının işleyişine dair en belirgin özellikler olan gelir ve fiyat istikrarsızlığının nedenlerini ortaya koymak, bu piyasaların işleyişini anlamak bağlamında önemlidir. Bu nedenler; • Tarımsal üretim, iklim koşullarına ve ayrıca, sel, kuraklık, gibi doğal afetler ile bitki örtüsü ve hayvan hastalıkları gibi dışsal faktörlere bağlı olduğundan, üretim miktarı ve verim yıllar itibariyle değişkenlik göstermekte, bu durum da tarımsal ürün fiyatlarının diğer piyasalarda oluşan fiyatlara göre daha volatil olmasına neden olmaktadır. • Ürünün yıllık verim değişmeleri ne kadar şiddetli ise veya bu verim değişmelerinin şiddetli olması veri iken talebin esnekliği düşük ise, ürünün yıllık fiyat değişmeleri aynı oranda sert olmaktadır. 152 • Tarımsal ürünlerin yılda birkaç ay hasat edilebilmesi ancak bu ürünlere olan talebin yılın hemen hemen her döneminde olması nedeniyle, mevsimlik arz ve talep dengesinin bozulmasına ve fiyat istikrarsızlığına yol açmaktadır. Ancak fiyat istikrarı söz konusu ürünün depolanabilme özelliğine göre farklılık göstermektedir. Uzun süre muhafaza edilemeyen ürünlerin fiyatları, turfanda dönemde yükselirken, stoklanabilen ürünlerin fiyatları ise zaman geçtikçe stok giderlerinin artması neticesinde yükselmektedir.137 Tarımsal ürünlerin piyasa yapılarını anlamamızda, tarımsal ürün üretim arz yapısına kısaca değinilmesinde fayda vardır. Tarımsal ürün arzı, elastik olmayan bir nitelik taşımakta, geçimlik ürünler olan buğday, arpa gibi bitkisel ürünlerin arzının fiyatlar karşısındaki duyarlılığı zayıftır. Öte yandan, yarı ticari nitelikteki mısır ve fasulyede duyarlılık fazla, pamuk ve tütün gibi ürünlerde ise çok fazladır. Kısa ve uzun vade bakımından tarımsal ürün arzının ve talebinin esnekliği farklılık göstermekte olup, uzun vadede esnek olan tarımsal ürünlerin arzı, kısa ve orta dönemde esnek değildir. Bu, tarımsal ürünlerin üretim hacminin bu ürünlerin fiyatlarındaki değişimlere göre hemen artırılıp azaltılamamasından ileri gelmektedir138 . Tarım sektöründe, arzın esnek olmaması, talepteki küçük değişimlerin fiyatları büyük miktarda etkilemesine sebebiyet vermektedir. Diğer taraftan, Tarımsal ürün talebinin esnek olmaması ise, kısa dönemde toplam talep hacminin sınırlı olması ile ilişkilidir. Tarım ürünlerinin büyük bir bölümü gıda ve yem maddesi olup, insan ve hayvanların gıda ve yem ihtiyaçlarının nispeten sınırlı olması nedeniyle, söz konusu talep de inelastik bir nitelik göstermektedir. Tarımsal ürün talebinin inelastik olması nedeniyle de, söz konusu ürünün arzındaki herhangi bir düşüş veya artış, fiyatın dengesiz bir şekilde artıp-azalmasına yol açmaktadır139 . 137 Esin Nacar, a.g.e., s.3-5. Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.8-10. 139 Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.11-12. 138 153 3.3.TARIMSAL ÜRÜN FİYATLARI Tarımsal kesimlerde üretim, üretim faktörlerine ve iklim koşullarına bağlı olup, üretim tekniği değişmediği sürece tarımda verimlilik, toprağın niteliği ve iklim şartlarına bağlıdır. Tarımda üretim, kısa dönemde, değişebilen üretim faktörlerinin kullanılması suretiyle belli bir düzeye kadar arttırılabilmekte olup, söz konusu artış toprak miktarının sınırlı olması sebebiyle belli bir düzeyin üzerine çıkartılamaz. Bu bakımdan arz esnekliği kısa dönemde çok azdır. Çok kısa dönemde ise, kullanılan üretim faktörleri herhangi bir etki göstermediğinden arz esnekliği sıfıra eşittir. Diğer yandan, aynı dönemde tarım ürünlerinin talep esnekliği de tarım ürünleri talebinin insan ihtiyaçları ile sınırlı olması nedeniyle düşüktür. Tek tek tarım ürünleri ele alındığında ise talep esnekliği değişiklik gösterebilmektedir. Tarımda sabit masrafların fazla olması ve ayrıca azalan verimler kanunun diğer sektörlere göre daha erken ortaya çıkması, arz esnekliğinin düşük olmasına sebebiyet vermektedir. Diğer taraftan, uzun dönemde, teknolojideki değişimler, tarım ürün arzını etkileyebilmekte, aynı üretim faktörleriyle daha fazla ürün elde edilebilmektedir140 . Tarım ürünlerinde o yılın fiyatı, tarım ürünü elde edildikten sonra, piyasaya arz edilen ürün miktarı ve söz konusu ürünün talebi tarafından belirlenir. Tarımsal ürün fiyatları; üreticilerin gelirlerini, tüketicilerin refahlarını ve birçok ülkede ihracat gelirlerini geniş ölçüde etkilediği için, ekonomik, sosyal ve politik açıdan büyük öneme haizdir. Diğer taraftan, tarımsal üretim, iklim ve doğa koşullarına bağlı olduğundan, tarımsal üretim beraberinde riski de getirmekte, buna bağlı olarak da üretici, üretimini çoğu zaman kendisi kontrol edememektedir. Söz konusu etki, teknolojik gelişmelerle dahi tamamen giderilememiş bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer taraftan, doğa koşulları, tarımsal ürünlerin büyüme dönemleri üzerinde etkili olmakta, bu durum ise, tarımsal üretimin fiyat değişimlerine anında ve sürekli bir uyum sağlamasını olanaksız kılmaktadır. Piyasada yüksek bir fiyat oluştuğunu gören ve daha fazla kar elde etmek isteyen ve üretim tercihini bu 140 Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.11-12. 154 yönde kullanmak isteyen üretici, bu isteğini genellikle bir yıl sonra geliştirebilmektedir. Başka bir deyişle, arz, talebe ancak bir dönemlik gelişmeyle uyabilmektedir. Öte yandan, tarımsal üretim, mevsimlere bağlı olup, üretim, yıl boyunca belli bir dönemde gerçekleşmekte bu da, bir yılın üretiminin bir sonraki yılın üretimine kadar stok niteliğinde olmasına sebebiyet vermektedir. Tüketim devam ettiği sürece, piyasanın ihtiyacı, bu stoktan karşılanmakta ve piyasada söz konusu ürünün fiyatı da stokun durumuna göre değişmektedir141 . Kısa dönemde, tarım ürünleri fiyatı bir piyasa fiyatı olup, maliyet fiyat niteliği taşımamaktadır. Talep eğrisi, fertlerin ihtiyaçlarına ve gelirlerine göre belirlenmekte, arz eğrisi ise üreticinin iradesinden çok iklime bağlı olmaktadır. Ürün bol olduğu zaman maliyetler düşmekte, satış fiyatları maliyetlerin dahi altında olabilmektedir. Bu durumda kar eden firma sayısı sınırlı olmaktadır. Ürünün azaldığı dönemlerde ise, maliyetler yükselir, kar eden firmalar artar. Uzun dönemde ise fiyatlar üzerine daha çok maliyetler etki etmektedir. Bu dönemin belirleyici özelliği, zaman döneminin işletme tesis ve kapasitesinin değiştirilebilmesine imkan verecek kadar uzun olması, diğer bir deyişle firmaların tüm faktörlerinin değişir hale dönüştüğü süreyi kapsamasıdır142. Fiyat hareketliliği, ekonominin her kesiminde rastlanan bir durum olmakla birlikte, ekonominin hiçbir kesiminde, tarım sektöründe olduğu kadar şiddetli olmamaktadır. Bu dalgalanmalar, sadece ulusal değil, uluslararası piyasalarda da gerçekleşmekte olup, dalgalanmaların ekonomik kaynakların etkin dağılımına hizmet etmeyenleri, genel olarak ekonominin sağlıklı bir biçimde işlemesine engel olmaktadır. Tarım ürünleri fiyatlarının istikrarsızlığı, tarım kesimi üreticileri için gelir istikrarsızlığını doğurmakta olup bunun dışındaki olumsuzluklar aşağıda sıralanmıştır143. Toplam parasal tarım gelirinde bir yıldan diğerine kaydedilecek büyük iniş ve çıkışlar, tarım ürünlerini girdi olarak kullanan tarıma dayalı 141 Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.13-14. Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s. 20-21. 143 Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.21-24. 142 155 sanayi gelirlerini ve dolayısıyla bu sanayilerdeki yatırım ve istihdam politikalarını olumsuz yönde etkileyecektir. Tarım kesimine girdi veren sanayilerin, örneğin, tarımsal makine, alet, gübre, ilaç, v.s. gelirlerinde yaşanabilecek ani değişmeler, bu endüstrideki müteşebbislerin yatırım kararlarına ve istihdam politikasına olumsuz yönde etki yapabilecektir. Tarım ürünleri talebinin esneklikten yoksun olması, tarımsal toplam arz miktarına göre, tüketicilerin bu ürünlerin tüketimine tahsis edecekleri fonları etkileyebileceğinden, tarım dışı kesimlerce üretilen mal ve hizmetlerin tüketimine tahsis edilebilecek fonlar da bundan etkilenecektir. Tarım ürünlerindeki şiddetli fiyat dalgalanmaları, bu üreticileri ve bu ürünleri girdi olarak kullanan ekonomik faaliyet dalları bakımından, rizikonun ötesinde bir belirsizlik doğurmaktadır. Öte yandan aşırı belirsizlik, tarımsal işletme ölçeğinin küçük kalmasına yol açmakta ya da büyümesini engellemektedir. Tarımsal fiyatlardaki dalgalanmanın bu olumsuz etkilerinden başka, bir de döviz gelirleri üzerinde yarattığı bir belirsizlik vardır. 3.3.1.Tarımsal Ürün Fiyatlarına Müdahale Tarımsal emtiaların arz ve talep esnekliklerinin az olması fiyatların volatil olmasına ve bu da tarımsal gelirin düzensiz olmasına yol açmaktadır. Ancak, stoklanabilen emtialar için bu sorun bir dereceye kadar çözümlenebilirken, diğer ürünler için hala ciddi bir sorun olmaktadır. Bu durumda hükümet müdahaleleri devreye girmektedir. Bu malların fiyatlarının dalgalanması, çiftçilerin gelirlerini ve yurtiçi tüketim ve tüketici refahını etkilemektedir. Hükümet, arzın yüksek olduğu zamanlarda stoklamak için satın almakta, arzın düşük olduğu zamanlarda bu stoklarını satmaktadır. 156 Böylece, üreticilerin mallarının, hükümet tarafından seviyesinin altında satılması engellenmiş olmaktadır belirlenen fiyat .144 Hükümet desteklemeleri tarımsal üretimin artırılmasında ve üretici gelirlerinin artırılmasında önemli bir araç olmasına karşın birçok dezavantajı da bulunmaktadır. Örneğin Türkiye’de söz konusu desteklemeler hükümetleri oldukça yüksek finansal yükler altında bırakmaktadır. Kısıtlı kaynaklarla yapılmaya çalışılan desteklemeler, enflasyonu artırmakta ayrıca bütçe açığını da fazlalaştırmaktadır. Üreticiler için fiyatlar yüksek tutulmakta ancak diğer taraftan bu durum tarımsal sektöre bağımlı diğer sektörlerin maliyetini artırmaktadır. Bu sektörlerin de sübvanse edilmesi neticesinde bütçe üzerinde ikinci bir yük daha oluşmaktır. Diğer bir dezavantaj, hükümetlerin bu faaliyetleri tek başına gerçekleştirememesi neticesinde belirli kurumlar vasıtasıyla yürütmesi belli bazı ek maliyetlere yol açmakta ve üreticilerin, söz konusu desteklerden tam olarak faydalanabilme olanaklarını kısıtlamaktadır. Başka bir dezavantaj, fiyatların devlet tarafından belirlenmesi nedeniyle tarımsal ticaretin etkin olarak yapılamamasıdır145. Tarım sektörü, büyük fiyat dalgalanmalarının yaşandığı bir sektördür. Tarım ürünleri, rekabet şartlarının geçerli olduğu piyasalarda satılmakta olup, bu piyasalarda fiyatlar her yıl, her gün, her saat hatta her dakika değişebilmektedir. Piyasadaki koşullar iyi olduğu zaman üreticinin gelirinde büyük artışlar, koşulların kötü olduğu zaman ise, üretici gelirlerinde büyük azalmalar görülebilmektedir. Fiyatlarda oluşan şiddetli dalgalanmalar üreticiyi önemli bir belirsizlikle karşı karşıya bırakmakta, belirsizliğin etkisiyle, üreticinin kendisini korumak amacıyla aldığı önlemler, tarımın ekonomik gelişmeye yaptığı ürün, piyasa ve üretici faktörleri gibi katkıları olumsuz yönde etkilemektedir. Devlet bu durumda tarımsal üretimdeki risk ve belirsizliği azaltmak yoluyla, karlılığı ve gelirleri arttırmaya çalışarak tarımsal üretimi teşvik etmek amacıyla fiyatları kontrol etmektedir. Tarımsal üretimin yapısını kalite, üretim hacmi ve bileşimini istenilen düzeye getirmek amacıyla 144 145 Lale Tomruk, a.g.e., s.9-10. Lale Tomruk, a.g.e., s.27-28. 157 da fiyatlara müdahale edilebilir. Burada amaç, ülke ihtiyaçlarına, toprak ve iklim koşullarına en uygun bir üretim ekseninin oluşturulmasıdır. Böylece tarımsal üretimi arttırarak ekonomik gelişmeye yardımcı olmak mümkündür. Tarım sektörünün devlet tarafından desteklenmesinin nedenlerinden birisi de tüketicinin korunması olup, böylelikle, gelir dağılımındaki eşitsizlikleri sosyal adalet ilkesine göre iyileştirmek amaçlanmaktadır. Devletin belirli bir üretici veya tüketici grubuna destekleyici nitelikte önlemler alması, ekonomik ve siyasi nedenlerle de olabilmektedir. Diğer taraftan devlet, tarımsal ürünlere dünya pazarlarında rekabet olanağı sağlamak, ihraç potansiyeli olan tarımsal ürünlerin üretimlerini teşvik etmek amacıyla da müdahalede bulunabilmektedir. Bunların yanı sıra tarımsal ürünlerin depolanması, işlenmesi ve dağılım fonksiyonları rasyonel bir biçimde yapılamadığından tüketici ürünleri pahalı satın almaktadır. Bu durumu önlemek ve aracıların haksız kazanç sağlamalarını önlemek amacıyla da müdahaleler yapılmakta olup, ayrıca, hazineye gelir sağlama ve toplumun sağlığı açısından da fiyatlara müdahale edebilmektedir146 . Tarımsal ürün fiyatlarına müdahale genellikle iki biçimde yapılmaktadır. Devlet fiyatlarla doğrudan ilgilenmeden piyasa şartları ve rekabet şekilleri üzerinde etkili olacak önlem ve kararlar alıyorsa bu durumda, "Dolaylı Müdahale" söz konusudur. Ancak devlet fiyatlara özellikle kendisi müdahale ederek kar oranlarını belirleme, üretici ve tüketici yönünden en yüksek ve en düşük narhların konulması, belirli bir fiyattan alıcı ve satıcı duruma geçmesi biçiminde müdahalede bulunursa da bu tip fiyat müdahalesi de "Dolaysız Müdahale" olarak adlandırılmaktadır147 . Devletin fiyatlara dolaysız müdahale etmek için alacağı önlemlerden birincisi, üretim masraflarını belli bir formüle göre belirlemek ve her üretim sektöründe üretilen malların kar oranlarını belirlemektir. Kar oranlarını belirleme yöntemlerine, genellikle enflasyon devrelerinde veya üretici ve tüketici arasına normalden fazla aracının girmesi halinde başvurulur. Bu 146 147 Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.30-32. Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.32. 158 yöntemde maliyetlerin iyi belirlenmesi enflasyon hızının yavaşlaması veya durması ile kontrol mekanizmalarının rasyonel işlemesi gibi bazı koşulların gerçekleşmesi gerekmektedir. Devlet fiyatlara daha fazla müdahale etmek isterse, bu durumda narh yöntemini uygular. Narh, fiyatın devlet veya kamu otoritesi tarafından belirlenmesidir. Devletin tarımsal ürün fiyatlarına dolaysız müdahalesi, Tavan fiyatı, (Azami Narh) ve Taban fiyatı (Asgari Narh) belirlenmesinin yanı sıra fiyat sübvansiyonu (Mali Yardım) uygulaması biçimlerinde gerçekleşmekte olup, söz konusu müdahale çeşitlerine ilişkin açıklamalar aşağıda verilmiştir 148 : Tavan Fiyatın (Azami Narh) Belirlenmesi: Tavan fiyatı; kamu otoritesince mal ve hizmetler için belirlenen en yüksek satış tutarıdır. Tavan fiyat politikası, enflasyonist talep fazlasının ve üretim yetersizliğinin fiyatlar genel düzeyine yansımasını önlemek amacıyla yapılan müdahalelerde kullanılmaktadır. Tavan fiyatı genellikle tüketiciyi korumaya yöneliktir. Bu yöntem uygulanarak arz ve talep koşullarına göre çok yüksek olan piyasa fiyatını düşürmek amaçlanmaktadır. Piyasa fiyatının altında ve maliyet fiyatının biraz üzerinde olmak üzere belirlenecek bir fiyat, tavan fiyatı olarak saptanır ve saptanan bu fiyatın üzerinde alışveriş yasaklanır. Taban Fiyatın (Asgari Narh) Belirlenmesi: Taban fiyatı; kamu otoritesince mal ve hizmetler için belirlenen en düşük satış tutarıdır. Taban fiyat politikasının amacı, üreticinin korunması olup, belirlenen fiyatın altında satış yapılamaz, çünkü devlet bu fiyattan bütün ürünlerin alımını garanti etmiştir. Piyasa fiyatının, belirlenen taban fiyatın altında düşmesini önlemek için, devletin veya devlete bağlı kuruluşların piyasaya alıcı olarak girmesi gerekmektedir. Bu uygulamada, taban fiyat normal piyasa fiyatının biraz üzerinde belirlenmekte olup, eğer belirlenen fiyat, piyasa fiyatının çok üzerinde ise, bu durumda üretim faktörlerinin, fiyatı yüksek olan ürünün üretimine yönelme olasılığı bulunmaktadır. Bu uygulamada, piyasada bir arz fazlası oluşmakta 148 Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.32-37. 159 olup, devletçe belirlenen bu fiyatta üreticiler ürettikleri bütün ürünlere alıcı bulamamaktadırlar. Bu nedenle, üreticilerin karşılaştıkları pazarı kaybetme olasılığını gidermek için; devletin taban fiyatını belirledikten sonra "destekleme alımlarına" başlaması gerekmektedir. Fiyat Sübvansiyonu (Mali Yardım): Devletin üreticiyi korumak amacıyla fiyat sübvansiyonu uygulamasında, uygulama kapsamındaki tarımsal ürünler için belirli bir fiyat garantisi bulunmaktadır. Burada, alışveriş, piyasada oluşan fiyata göre yapılmakta olup, ancak piyasa fiyatı garanti edilen fiyatın altına düştüğünde, aradaki fark üreticiye geri ödenmektedir. Fiyat sübvansiyonu uygulamasında tüketiciler alımlarını garanti fiyatın altında oluşan piyasa fiyatına göre yaptıkları için, diğer politikalara oranla daha avantajlı bir duruma sahip bulunmakta olup, ancak bu politikada finansman yükünün yıldan yıla artması, uygulamanın sürekliliğini etkilemektedir. Devletin fiyatlara dolaylı müdahalesi, arz etkileme ve talebi etkileme olarak iki biçimde olup, söz konusu müdahale çeşitlerine ilişkin açıklamalar aşağıda verilmiştir 149 : Arzı etkileme: Bu yöntem, maliyetleri oluşturan girdiler üzerine etki, stoklar ve üretim hacmi üzerine etki olarak iki biçimde yapılmaktadır. Stoklar ve üretim hacmini arttırıcı önlemler ve maliyetleri oluşturan girdilere verilecek teşvikler sonucunda arzın artması ve buna bağlı olarak da fiyatların düşmesi sağlanmaktadır. Kısıtlayıcı önlemler ise, arzın azalmasına bağlı olarak fiyatları yükseltici yönde etki yapmaktadır. Devlet, bolluk dönemlerinde, arzı azaltmak amacıyla aşağıdaki politikaları izleyebilir: o Fazla ürünleri satın alarak stok politikası uygular. Stokların yurt içinde maliyetine, yurt dışında farkı bütçeden ödenerek maliyetinin altında satılarak tüketilmesiyle arz düşürülür. Böylece fiyatların daha çok düşmesi önlenebilir. 149 Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.37-39. 160 o Dış piyasalara ihracatı arttırmak amacıyla üreticilere ihracat primleri verir ve ihraç edilen ürünlerden vergi almaz veya vergi iadesi yoluna gidebilir. o Talep fazlası ürünlerin kullanım ve sürüm alanlarını değiştirerek, başka bir amaçla kullanılması için gerekli önlemleri alabilir. o Üretim sınırlandırılması gibi tedbirlere başvurur. Devlet kıtlık dönemlerinde, arzı artırmak amacıyla ise aşağıdaki politikalara başvurabilir: o Stoklar eritilmeye çalışılır. o İthalat arttırılır, ihracat yasakları konulabilir. Böylece iç piyasada ihtiyaç duyulan ürünlerin arzı arttırılırken, dış piyasaya ürün satılmaz. o Gümrük vergileri indirilir. o Faiz politikası ile üretim miktarı üzerinde etkide bulunulur. o Kredi politikası ile bazı üretim alanları uyarılır. Kredi olanakları daralttırılarak, spekülatif amaçlı stoklar eritilmeye çalışılır. o Mali politika ile vergiler üzerinde etkide bulunulur. Talebi Etkileme: Devlet bolluk dönemlerinde, tüketimi arttırmak amacıyla talebi yükseltmeye çalışır. Talebin yükseltilmesi için, tüketicilerin satın alma güçlerinin arttırılması gereklidir. Bunun yanı sıra devlet, gelir dağılımını adil bir şekilde sağlamak zorundadır. Üretilen malların ihracat olanaklarının arttırılması da, bu dönemde talep üzerinde etkili olmaktadır. Kıtlık dönemlerinde ise, devlet tüketimi kısmak için; ekonomideki para miktarının azaltılması, tüketim mallarına karşı olan talebin düşürülmesi, zorunlu tasarrufa gidilmesi, ürünlerin karne ve vesikaya bağlanması gibi önlemlere başvurulabilir. Belirli dönemlerde 161 bazı ürünlerin satışı yasaklanabilir, bazı ürünlere narhlar konularak fiyat artışları önlenebilir. Arzın yetersiz olduğu durumlarda genel olarak, spekülasyonu önlemek ve fakirlere satın alma gücü verme amacı güdülmektedir. Türkiye’de devlet müdahalelerine örnek olarak çalışmaya konu Buğday piyasası örnek verilebilir. Üreticiye tatmin edici bir gelir düzeyinin sağlanması, tüketiciye de dünya fiyatlarına yakın bir düzeyde tüketim imkanının verilmesi, her iki kesimi de tatmin edici bir fiyat düzeyinin bulunması, fiyat istikararının sağlanması ve piyasadaki arz talep dengesizliğinin ortadan kaldırılarak üretim fazlasının kamuya maliyetinin azaltılması gibi nedenlerden dolayı Türkiye buğday piyasası da müdahaleler yoluyla regüle edilmek durumunda olan bir piyasadır.150 3.3.2.Tarımsal Destekleme Politikalarının Buğday Piyasasına Etkileri Tarım ürünlerine ilişkin arz ve talep esnekliğinin düşük olması, tarımın dışsal faktörlere bağımlı olması nedeniyle risk ve belirsizliğin fazla olması, tarımsal üretim dönemlerinin diğer sektörlerle karşılaştırıldığında daha uzun olması ve belirli zamanlarda yoğunlaşması, tarımsal ürünlerin korunmaları ve depolanmalarının ancak belirli şartlarda ve zaman içinde yapılabilmesi, üreticilerin tarımsal faaliyetlerden sağladıkları gelirlerin diğer sektörlere göre daha düşük olması gibi nedenlerden dolayı tarım sektörü devlet tarafından desteklenmektedir. Bu nedenlerle devlet, piyasa mekanizmasının işleyişine, çoğu zaman müdahale etmekte olup, bu müdahaleler, hükümetin malın piyasada işlem göreceği en yüksek veya en düşük fiyatı tespit etmesi biçiminde olabileceği gibi (doğrudan), vergiler veya kotalar yoluyla malın piyasada işlem göreceği fiyatı etkilemesi biçiminde de olabilmektedir. Hükümetlerin, doğrudan müdahale ettiği durumlarda, tarım ürünleri piyasalarında genellikle piyasa denge fiyatının üzerinde bir taban fiyat belirlenmekte ve bu fiyattan kendisine getirilen ürün, destekleme alımı kapsamında satın alınmaktadır. Taban fiyat uygulaması, piyasa döneminin 150 Esin Nacar, a.g.e., s.1. 162 uzunluğuna göre farklı etkiler yaratmakta olup, örneğin, ürünün hasadının başlayıp, bir sonraki hasat mevsimine kadar süren çok kısa piyasa döneminde fiyat artışına bağlı olarak yeni üretim yapılamayacağından, arzın taban fiyata bir tepkisi söz konusu olmamakta, bu durumda, bu dönem içerisinde üretici gelirlerinde önemli artışlar meydana gelmektedir. Diğer taraftan taban fiyatın piyasa fiyatını yükseltmesi nedeniyle de tüketiciler büyük ölçüde gelir kaybına uğramaktadırlar151. Taban fiyatın ürünün ekiminden sonra belirlenmesi durumunda, üreticiler, ürünün hasadına kadar girdi kullanımı gibi verimliliği dolayısıyla da arzı belirli ölçüde artıracak önlemler almakta, bu önlemleri aldıkları dönem ise kısa piyasa dönemi olarak adlandırılmaktadır. Kısa dönemde uygulanan taban fiyatı uygulamasıyla devletin satın alacağı ürün miktarı artmaktadır. Taban fiyatı uygulamasının her yıl uygulanması halinde ise, üreticilerin üretimi artırma imkanları neticesinde, uzun dönemde piyasada arz fazlası artmaktadır. Buğday piyasasında, taban fiyat belirlenerek yapılan destekleme alımları ile, üretici gelirlerindeki artış maliyetine tüketiciler katlanmakta, arz fazlası ürünün ihracat yoluyla piyasa dışına çıkarılmasının maliyetine ise ihracattan doğan zararın bütçeden karşılanması nedeniyle vergi mükellefleri katlanmaktadır. Taban fiyatı uygulaması çok kısa dönemde üretici gelirlerini artırırken, kısa ve uzun dönemde piyasadaki arz fazlasını artırmaktadır. Hem piyasanın arz talep dengesini bozması hem de devletin ve tüketicilerin katlandığı toplam maliyeti artırması, bu politikanın uzun yıllar uygulanabilmesini güçleştirmektedir152. Devletlerin buğday piyasalarına bir diğer doğrudan müdahale aracı fark ödeme sistemi olup, bu durumda, devlet, destekleme fiyatı olarak bir hedef fiyat belirlemekte ve piyasa fiyatının hedef fiyatın altına indiği durumlarda, devlet, üreticiye, birim miktar başına hedef fiyat ile piyasa fiyatı arasındaki fark kadar ödemeyi çiftçilere yapmaktadır. Bu sistemin maliyetine, tüketiciler yerine vergi mükellefleri katlanmakta olup ayrıca, piyasada oluşan 151 152 Esin Nacar, a.g.e., s.13-14. Esin Nacar, a.g.e., s.14. 163 fiyata müdahale edilmiyor olması, piyasadaki buğday üretimini değiştirmemekte, dolayısıyla da arz fazlasına neden olunmamaktadır. Bu sistemde, devlet, piyasadaki fiyat ve miktar üzerinde bir değişime neden olmamakta, üretici fiyatında bir değişiklik olmayacağından üretici refahında da herhangi bir değişiklik meydana gelmemektedir. Taban fiyatı uygulamasında tüketicilerin ödediği fiyat, taban fiyatı seviyesinde oluşmakta ve dolayısıyla tüketicilerin daha az buğday talep etmelerine ve refah kaybına sebebiyet vermekte iken, fark ödeme sisteminde, tüketici talebindeki artışa bağlı olarak ithalat artmakta ve tüketici refahında artış meydana gelmektedir. Net toplumsal kayıp açısından bakıldığında ise, destekleme alımlarında, fark ödeme sistemine göre daha fazla bir kayıp mevcuttur153. Devletin buğday üreticilerine tarımsal destekleme aracı olarak söz konusu iki sistem yerine, üreticiye buğday üretimi yaptığı kayıtlı arazisi üzerinden dekar başına ödemenin yapıldığı doğrudan gelir desteği uygulamasında ise, piyasa fiyatına müdahale edilmediği için piyasadaki ürün arz ve talebinde bir değişiklik olmayacağından üretimde ve tüketimde net toplumsal kayıp söz konusu olmamaktadır. Bu sistemde, üretici refahında artış olurken, tüketici refahında doğrudan herhangi bir değişiklik yaşanmamaktadır. Başta dış ticaret mekanizmaları aracılığıyla uygulanan politikalar olmak üzere, bazı tarımsal destekleme politikaları ise buğday piyasasını dolaylı olarak etkilemekte olup, yurtiçi fiyatların dünya piyasa fiyatları üzerinde olduğu durumlarda, üreticinin korunabilmesi amacıyla, buğday gümrük vergileri artırılmaktadır. Böylece, buğday ithalat talebi azalmakta ve tüketim, yurt içi arzdan karşılanmaktadır. Ayrıca üreticiye verilen kotalar, ithal mallara çeşitli sağlık standartları ve diğer bazı standartlar getirmek suretiyle uygulanan (kontrol belgesi uygulamaları) tarife dışı engeller yoluyla buğday ithalatı sınırlandırılabilmekte, bu durumda, yurtiçi piyasadaki fiyatlar artmakta, tüketicinin buğday talebi ise azalmaktadır. 153 Esin Nacar, a.g.e., s.15. 164 Arz fazlasının oluştuğu durumlarda ise, devlet dünya piyasalarının üzerinde bir ihraç fiyatı belirleyerek üreticiyi fiyat farkı kadar desteklemekte, ihracat desteğine bağlı olarak buğday üretimi de artmaktadır. Bu durumda, eğer herhangi bir miktar kısıtlamasına gidilmemesi durumunda, yurtiçine arz edilen buğday miktarı ve dolayısıyla da iç tüketim azalmakta olup, üreticilerin yurtiçi fiyatların artışından sağladıkları gelir farkı tüketiciler, ihracattan elde ettikleri gelir farkı ise vergi mükellefleri tarafından finanse edilmektedir154. 3.4. DÜNYA BUĞDAY PİYASASI ÇEŞİTLİ ÜLKE ÖRNEKLERİ Dünya buğday ticaretinde önde gelen ABD, AB, Kanada ve Avusturalya gibi gelişmiş ülke ve ülke grupları, uyguladıkları düzenleyici ve destekleyici fiyat, alım ve dış ticaret politikalarına paralel olarak verimin, kalitenin ve rekabet gücünün artmasını sağlayıcı yapısal politikaları uygulayarak, hem dış piyasalarda söz sahibi olmayı, hem de iç piyasalarda istikrarlı bir işleyişi sağlamışlardır. Piyasaların oldukça gelişmiş olduğu, ABD ve AB’de, piyasanın etkin işleyişine yönelik bir fiyat sistemine ve tarımsal destekleme ödemelerine ek olarak ABD’de lisanslı depoculuk ve borsa sisteminin, AB’de ise kooperatifçiliğin gelişmiş olması piyasaların regülasyonunu kolaylaştırmaktadır155. Türkiye buğday piyasasının, karşılaştırılabilmesini teminen, diğer ülke piyasalarıyla şimdi de, buğday üretiminde öncü bazı ülkelerin buğday piyasalarına ilişkin bilgileri sunalım. 3.4.1. Avrupa Birliği’nde Buğday Piyasası AB'de tarım politikalarında rol alan başlıca kurum ve kuruluşlar; AB Konseyi, AB Komisyonu ve Tarım Komitesidir. AB ülkelerinde uygulanan ortak tarım politikaları ana hatları ile şu şekilde özetlenebilir156: 154 Esin Nacar, a.g.e., s.16. Esin Nacar, a.g.e., s.25-46. 156 Toprak Mahsulleri Ofisi, “2008 Yılı Hububat Raporu”, TMO Yayınları, s.57-60. 155 165 AB'de başlangıçta yüksek müdahale fiyatları, topluluk içinde yüksek miktarlarda ihtiyaç fazlası stok oluşmasına ve fazla stokların sübvansiyon yolu ile dünya pazarlarına ihraç edilmesine yol açmış bu da, AB'yi tarım reformuna zorlamıştır. 1992 Reformu (MacSharry Reformu) ile 180 €/Ton seviyesinde tek bir hububat müdahale fiyatı tespit edilmiş ve aşamalı olarak 10 yıllık bir dönem içerisinde 2001 yılında 101,31 €/Ton seviyesine indirilmiştir. "Gündem 2000" doğrultusunda, buğday alım fiyatlarının 2006 yılına kadar % 5 kadar daha düşürülmesi öngörülmesine rağmen özellikle Fransa'nın muhalefeti karşısında 101,31 €/Ton olan müdahale fiyatının sabit olarak devam etmesi kararlaştırılmıştır. 1992 reformu ile fiyat indiriminden dolayı üreticilerin mağduriyetlerini telafi etmek üzere aynı zamanda telafi edici doğrudan gelir desteği uygulaması başlatılmıştır. Hububat için hali hazırda telafi edici doğrudan gelir desteği 63 €/ Ton'dur. Müdahale kapsamında makarnalık buğday, ekmeklik buğday, arpa, mısır, sorgum ve çeltik yer almaktadır. Müdahale kurumlarınca, alımlarda; ekmeklik buğday, arpa, mısır ve sorgum için 80 ton, makarnalık buğday için 10 ton ve çeltik için de 20 ton asgari alım sınırı uygulanmaktadır. Müdahale kurumları hububat müdahale alımlarını Akdeniz ülkelerinde (Fransa hariç) 1 Ağustos - 30 Nisan, İsveç'te 1 Aralık - 30 Haziran, diğer üye ülkelerde ise 1 Kasım - 31 Mayıs tarihleri arasında yapmaktadır. 2009/10 döneminden itibaren makarnalık buğdayda, 2010/11 döneminden itibaren ise diğer hububatta (ekmeklik buğday, arpa, mısır ve sorgumda) müdahale kurumları hububat müdahale alımlarını tüm üye ülkelerde 1 Kasım ile 31 Mayıs tarihleri arasında yapacaktır. Müdahale alım fiyatı hububatta 101,31 €/Ton olarak uygulanmaktadır. Hububat müdahale alım fiyatına 1 Kasım - 31 Mayıs tarihleri arasında 166 0,46 €/Ton aylık fiyat artışı uygulanmaktadır. Aylık fiyat artışı uygulamasına 2009/10 döneminden itibaren makarnalık buğdayda, 2010/11 döneminden itibaren ise ekmeklik buğdayda son verilecektir. Ortak Tarım Politikası'nda değişiklik yapılmasına ilişkin 19 Ocak 2009 tarih, 72/2009 sayılı Konsey Tüzüğü kapsamında; ekmeklik buğday için, müdahale dönemi boyunca 3 milyon tona kadar 101,31 €/Ton müdahale fiyatı uygulanmak suretiyle müdahale alımı yapılabilecektir. 3 milyon tonun üzerindeki müdahale alımları ihale yöntemiyle gerçekleştirilecektir. İhale yöntemi ile belirlenen fiyat hiçbir zaman müdahale fiyatının üzerinde olmayacaktır. Ödemeler hububatta alımı takip eden 30-35 gün sonra yapılmaktadır. AB tarım politikasının yürütülmesinde anahtar rolü, ödeme kurumları oynamaktadır. Bu kurumlar, AB ortak piyasa düzeni çerçevesinde müdahale alımı, depolama, iç ve dış satışlar gibi tüm faaliyetlerin yerine getirilmesinden sorumludurlar. Toplulukta, çok yaygın ve gelişmiş bir özel sektör depoculuğu olduğundan, müdahale alımlarından sorumlu ödeme kurumlarının kendilerine ait depoları olmayıp stoklamayı sözleşmeli özel depolar aracılığıyla yapmaktadırlar. Bu depolar, ödeme kurumunca sürekli olarak denetlenmektedir. Üye devletlerin müdahale alımlarının finansmanı EAGF (Avrupa Tarımsal Garanti Fonu) tarafından karşılanmaktadır. Müdahale alımlarından sorumlu ödeme kurumlarının ürün satın alımında uygulayacakları minimum miktar ve kalite unsurları, fiyat baremleri, müdahale alım dönemleri gibi unsurlar, topluluk tüzüklerince belirlenmiştir. EAGF tarafından karşılanan ödemelerin (doğrudan gelir desteği, ihracat geri ödemeleri, müdahale alımları) uygulamasından ödeme kurumları sorumludurlar. AB'de toplam 91 adet akredite ödeme kurumu bulunmaktadır. 167 AB'de hububat üreticisinin eline geçen miktar; 101,31 €/Ton müdahale fiyatı + 63 €/Ton telafi edici ödeme olmak üzere toplam 164,31 €/Ton'dur. AB'de buğday için, AB-OTP'de fiyatlar ve doğrudan yardımlar aşağıda (Tablo 25) verilmiştir. Tablo 25. Buğday İçin Ortak Tarım Politikasında Fiyatlar ve Doğrudan Yardımlar 1999 2000 2001-2002 2003-2004 2005-2008 2009 Müdahale fiyatı (€/ton) 120 110,3 101,31 101,31 101,31 101,31 Aylık artış (€/ton) 1.00 0,92 0,46 0,46 0,46 0,46 (*) Doğrudan yardım 54,3 58,67 63 63 63 63 (€/ton) (*) 2009/10 döneminden itibaren makarnalık buğdayda, 2010/11 döneminden itibaren ise ekmeklik buğdayda aylık fiyat artışı uygulamasına son verilecektir. Kaynak : TMO 2008 Yılı Hububat Raporu 3.4.2. Amerika Birleşik Devletleri Buğday Piyasası ABD'de tarım politikaları her beş yılda bir çıkartılan Tarım Kanunu çerçevesinde yürütülmektedir. Bu kanunla beş yıl geçerli olmak üzere; krediye esas birim fiyat, hedef fiyat, sabit ve ilave doğrudan gelir desteği tutarları belirlenmektedir. 2008 - 2012 tarım kanunu çerçevesinde belirlenmiş olan fiyatlar aşağıdaki tabloda (Tablo 26) verilmiştir. Krediye esas birim fiyat; ürününü ABD Tarım Bakanlığı'nın anlaşmalı depolarına getirip rehin ettiren üreticiler için Ürün Kredi Kurumu (CCC) tarafından açılacak rehin kredisine esas olarak belirlenmiş birim fiyattır. Hedef fiyat; üreticinin üretimi sürdürebilmesi ve gerekli refahı sağlaması için sabit doğrudan gelir desteği de dikkate alınarak üreticinin eline geçmesi arzu edilen fiyattır. Sabit doğrudan gelir desteği; ürünlere bağlı olarak değişen ve üreticinin ürettiği ürün kadar her yıl ödenen bir fiyat desteğidir. 2008-12 döneminde buğday için bu meblağ 19$/Ton olarak belirlenmiştir. İlave doğrudan gelir desteği; piyasa fiyatı ve doğrudan gelir desteği toplamı ile hedef fiyat arasındaki fark üretici aleyhine olduğu zaman ödenen ilave miktardır157. 157 Toprak Mahsulleri Ofisi, “2008 Yılı Hububat Raporu”, TMO Yayınları, s.60-61. 168 Tablo 26. ABD'de Uygulanan Kredi Birim Fiyatı ve Hedef Fiyat (USD$/TON) Ürünler Kredi Birim Fiyat 2008-2009 Buğday 101 Mısır 77 Sorgum 77 Arpa 85 Yulaf 92 Soya 184 Diğer Yağlı Tohumlar 205 Pamuk 1146 Çeltik 143 Yerfıstığı 355 Kaynak : TMO 2008 Yılı Hububat Raporu Hedef Fiyat 2010-2012 108 77 77 90 96 184 222 1146 143 355 2008-2009 144 104 101 103 99 213 223 1571 231 495 2010-2012 153 104 104 121 123 220 280 1571 231 495 ABD buğday piyasasında kooperatifçilik, lisanslı depoculuk ve borsalar çok etkin olup, piyasa regülasyonu özellikle bu mekanizmalar aracılığıyla sağlanmaktadır. Ayrıca piyasada kamu stokları dahil tüm tarım ürünleri lisanslı depolarda depolanmaktadır. 2002 yılı itibarıyla ülke çapında 7.800'e yakın lisanslı depo bulunmaktadır. Bunların 6.633 adedi hububat ve çeltik depolama lisansına sahiptir. Üreticilerin sahip olduğu işletmelerin büyük ölçekli olduğu piyasada, üreticiler kooperatifler halinde örgütlenmişlerdir. Üretici, hasatı müteakip ürününü bir lisanslı depoya teslim etmekte ve karşılığında tartı, analiz ve sınıflandırma işlemi yapılarak ürün için bir makbuz senedi düzenlenmekte ve bu senet üreticiye verilmektedir. Ürün Kredi Kurumu, makbuz senedi ile başvuran üreticiye, senedin üzerinde yazılı ürünün miktar ve kalitesini belirleyerek ürünün değerinin belirli bir oranında kredi vermekledir. İlk etapta sahip olduğu kredi ile acil ihtiyaçlarını karşılayan ve makbuz senedi ile ürünün mülkiyeti hala kendisinde olan üretici, piyasa gelişmelerini izlemekte, piyasa fiyatları üreticiyi tatmin edecek düzeye ulaştığında Ürün Kredi Kurumundan ürününü alıp makbuz senedini piyasada pazarlayarak fiyat yükselmesinden yararlanmakladır. Buna karşılık da piyasa faiz oranlarının daha altında bir oran üzerinden Kredi Kurumuna faiz ödemektedir. Bazı durumlarda ise piyasada fiyatlar düştüğü takdirde üretici ürününü Kuruma 169 satmakta ve böylece başlangıçta aldığı kredi, ürün bedeli yerine geçmektedir. Bu şekilde, Kurum ile üretici arasında mahsuplaşma yapılmış olmaktadır158. 3.4.3. Avusturalya Buğday Piyasası Yıllık 25 milyon ton buğday üretiminin gerçekleştiği Avustralya'da, 25 bini buğday; 45 bini hububat üretiminde bulunan toplam 121 bin tarım işletmesi yer almaktadır. Ülke nüfusunun az olması nedeniyle üretilen buğday ve arpanın yaklaşık yüzde 80'i ihraç edilmektedir. Üreticiler, devlet desteğine ihtiyaç duymamakta; ekili alan için doğrudan gelir desteği verilmesi gibi uygulamalar sadece aşırı kuraklık gibi olağanüstü durumlarda söz konusu olmaktadır. Avustralya'da, buğday depolama ve muhafaza işi büyük oranda 5 hububat alım-muhafaza şirketince (Bulk Handling Company-BHC) yürütülmektedir. Bu BHC'lerden birisi de 2003 yılında özelleştirilen Avustralya Buğday Ofisi'dir (Australian Wheat Board). AWB, buğday ihracatında tek yetkili kurumdur ve tek masa sistemi (single-desk) ile faaliyet göstermektedir. Buğday piyasasının başlıca aktörleri BHC'Ier olup bunlar genellikle kooperatif yapısında, hisseleri borsaya kote, halka açık şirketlerdir. Dolayısıyla, piyasada alıcı ile satıcı aynıdır. Alım şartları; BHC'Ier, üretici grupları ve ilgili sanayi kuruluşlarının mutabakatı ile her yıl hasat sezonun başında belirlenmektedir. Fiyatlar ise, üretici grupları ile yapılan pazarlıklar sonucu netleştirilmektedir159. 3.5.TÜRKİYE BUĞDAY PİYASASI Türkiye buğday piyasasının yapısını açıklamadan önce, bu piyasanın kısa bir tanıtımının yapılabilmesi amacıyla, söz konusu piyasaya ilişkin bazı istatistiki bilgiler dünya piyasası verileriyle birlikte aşağıda sunulmuştur. Dünya buğday piyasası verilerinin burada verilmesindeki amaç, Türkiye buğday piyasasının dünyadaki yerinin görülebilmesidir. 158 159 Esin Nacar, a.g.e., s.43. Esin Nacar, a.g.e., s.45-46. 170 Aşağıdaki tabloda (Tablo 27), dünya buğday üretim, ticaret, tüketim ve stok verileri görülmektedir. Tablo 27. Ton) Yıllar İtibariyle Dünya Buğday Üretim, Ticaret, Tüketim ve Stok (Milyon 2003 2004 2005 2006 Üretim 556 628 621 Ticaret 102 110 110 Tüketim 594 616 625 Stok 128 138 136 Kaynak: TMO 2009 Hububat Sektör Raporu (*) ŞUBAT 2010 Tahmin 2007 598 101 610 123 2008 609 110 614 118 2009* 686 136 639 165 675 120 643 197 Aşağdaki tabloda (Tablo 28), dünyada buğday üretiminde öncü ülkelerin buğday üretim verileri, üretim yılları itibariyle verilmiş olup, dikkat edileceği üzere, Türkiye buğday üretimi, Avrupa Birliği, Çin, Hindistan gibi buğday üretiminde öncü ülkelerden sonra 8 inci sırada yer almaktadır. Tablo 28. Dünya Buğday Üretimi ve Önemli Üretici Ülkeler (Milyon Ton) Ülkeler 2003/04 2004/05 2005/06 2006/07 2007/08 2008/09 AB (27) 110,6 146,9 122,7 Çin 86,5 91,9 97,5 Hindistan 65,1 72,1 68,6 ABD 63,8 58,7 57,2 Rusya 34,1 45,4 47,7 Kanada 23,5 25,9 26,8 Pakistan 19,2 19,5 21,7 Türkiye 16,8 18,5 18 Arjantin 14,5 16 12,6 Kazakistan 11 10 11 Avustralya 26,1 22 25,4 Diğer 83,7 101,1 111,7 Dünya 554,9 628 620,9 Kaynak: TMO 2009 Hububat Sektör Raporu (*) ŞUBAT 2010 Tahmin 125,1 108,5 69,4 49,2 44,9 25,3 21,7 17,5 14,5 12,5 10,8 98,1 597,5 119,7 109,3 75,8 55,8 49,4 20,1 23,3 15,5 16,4 16,5 13,6 93,8 609,2 151,2 112,5 78,6 68 63,8 28,6 21,5 17 8,4 13 20,9 102,2 685,7 2009/2010* 138,7 114 80,6 60,3 61,7 26,5 24 18 8 16 21,7 105,7 675,2 Türkiye topraklarının yaklaşık % 32'si (25 Milyon Hektar) tarım yapılabilir özelliktedir. Tarım alanlarımızın %68'i (17 milyon hektar) tarla ziraatına ayrılmıştır. Bu alanın da % 73'ünde (11,2 milyon hektar) hububat ekilmektedir. Hububat ekim alanı içerisinde yaklaşık % 65'lik pay ile ilk sırada buğday, % 28'lik payla ikinci sırada arpa ve % 4,5'lik payla mısır üçüncü sırada yer almaktadır. Bu ürünleri sırayla çavdar, yulaf ve çeltik izlemektedir. Buğday üretimi, Türkiye’nin her bölgesinde yapılmakta olup, tarla ürünleri 171 içerisinde ekiliş alanı ve üretim miktarı bakımından ilk sırayı almaktadır. Son 20 yılda buğday ekim alanlarının 8,1 - 9,5 milyon hektar arasında, üretimin ise 17,6 - 21,5 milyon ton arasında değiştiği görülmektedir160. Türkiye’nin yıllar itibariyle buğday ekim, üretim ve verimine ilişkin veriler aşağıdaki tabloda (Tablo 29) yer almaktadır. Tablo 29. Yıllar İtibariyle Türkiye Buğday Ekim Alanı, Üretim ve Verim Yıllar Ekim Alanı Üretim Verim (Ha) (Ton) (Kg/Ha) 1930 2.809.300 2.586.377 1940 4.381.420 4.067.950 1950 4.477.191 3.871.926 1960 7.700.000 8.450.000 1970 8.600.000 10.000.000 1980 9.020.000 16.500.000 1990 9.450.000 20.000.000 1995 9.400.000 18.000.000 1996 9.350.000 18.500.000 1997 9.340.000 18.650.000 1998 9.400.000 21.000.000 Kaynak: Polatlı Ticaret Borsası 921 928 865 1.097 1.163 1.829 2.116 1.915 1.978 1.997 2.234 Yıllar 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 Ekim Alanı Üretim Verim (Ha) (Ton) (Kg/Ha) 9.380.000 9.400.000 9.350.000 9.300.000 9.100.000 9.300.000 9.250.000 8.490.000 8.097.000 8.010.000 18.000.000 21.000.000 19.000.000 19.500.000 19.000.000 21.000.000 21.500.000 20.010.000 17.234.000 17.782.000 20.600.000 1.919 2.234 2.032 2.097 2.099 2.258 2.324 2.360 2.130 2.219 Şimdi de Türkiye buğday verimi hakkında bazı bilgileri dünya ülkeleri ile karşılaştırmalı olarak verelim. Bu kapsamda, dünya buğday verimi bilgileri tablosu (Tablo 30) aşağıda yer almakta olup, Avrupa Birliği, buğday üretim verimi 5,4 ton/hektar ile birinci sırada yer almaktadır. Türkiye buğday verimi ise 2,48 Ton/Hektar’dır. Tablo 30. Önemli Buğday Üreticisi Ülkelerde Buğday Verimi (Ton/Ha) Ülkeler 2003/04 2004/05 2005/06 AB (27) 4,55 5,65 5,12 Kanada 2,26 2,64 2,74 ABD 2,97 2,9 2,82 Rusya 1,54 1,88 1,88 Çin 3,93 4,25 4,28 Avustralya 2,01 1,63 2,02 Türkiye 2,02 2,15 2,09 Dünya 2,64 2,88 2,83 (*) ŞUBAT 2010 Tahmin Kaynak: TMO 2009 Hububat Sektör Raporu 160 2006/07 2007/08 2008/09 5,1 2,61 2,6 1,89 4,59 0,92 2,09 2,8 4,84 2,32 2,7 2,02 4,61 1,06 1,8 2,8 5,62 2,85 3,02 2,36 4,71 1,54 2,20 3,05 2009/2010* 5,4 2,69 2,89 2,12 4,73 1,71 2,48 2,98 Polatlı Ticaret Borsası, (erişim) http://www.polatliborsa.org.tr/tr/hubrpr/Bugday_Uretimi_1.htm, 6 Haziran 2010. 172 Türkiye piyasasının dünya içindeki durumunun genel olarak ortaya konabilmesi amacıyla verdiğimiz Dünya ve Türkiye buğday piyasasına ait istatistiki bilgilerin ardından, şimdi de Türkiye buğday piyasasının yapısını inceleyelim. Türkiye buğday piyasasının bir önceki bölümdeki piyasa çeşitlerinden birisine tam olarak benzediği söylemek güçtür. Türkiye buğday piyasasının, piyasa fiyatını etkilemeyecek sayıda çok sayıda alıcı ve satıcının ve alıcı ve satıcıyı buluşturan yeterli sayıda mal borsasının bulunması ve dış ticarette kısıtlayıcı önlemlerin azaltılmış olması nedeniyle tam rekabet piyasasına yakın piyasa özelliklerini taşıdığı söylenebilir. Ancak, buğday fiyatının piyasa arz ve talebi tarafından belirlenmemekte olması, bu piyasanın tam rekabet piyasası olarak değerlendirilmesini engellemektedir. Diğer taraftan, Türkiye’de buğdayın talep esnekliğinin az olması, arzının fiyat esnekliğinin ise yüksek olması, üretiminin hava koşullarına bağımlılığı, çok sayıda üreticinin gelirini ilgilendirmesi, temel gıda maddesi olması gibi özelliklerinden dolayı buğdayın fiyat oluşumunda birçok faktör rol oynamaktadır161. Türkiye’de uzun yıllar boyunca buğday, destekleme alımları kapsamında desteklenmiş ve söz konusu alım fiyatları 2002 yılına kadar Bakanlar Kurulu tarafından, 2002 yılından sonra ise TMO tarafından ilan edilmiş ve söz konusu alımların ana uygulayıcısı TMO olmuştur. Aşağıdaki tabloda (Tablo 31) 2000 yılından itibaren, Makarnalık Buğday ve Anadolu Kırmızı Sert Ekmeklik Buğday’ın TMO alım fiyatları ve Dünya fiyatları verilmiştir. Tablodan da görülebileceği üzere, TMO alım fiyatları, 2000 yılından itibaren her yıl dünya fiyatlarının üzerinde gerçekleşmiştir. Yine aynı tabloda, ayrıca, alım fiyatlarının artış oranları verilmiş olup, bu oranlar, bazı yıllar ÜFE artış oranlarının gerçekleşmiştir. 161 Esin Nacar, a.g.e, s.10-11. altında kalırken, bazı yıllar üzerinde 173 Tablo 31. Makarnalık ve Anadolu Kırmızı Sert Ekmeklik Buğday’ın Yıllar İtibariyle TMO Alım Fiyatları, ÜFE Artış Oranları ve Dünya Buğday Fiyatları Makarnalık Buğday Yıl (TL/Kg) Artış (%) Anadolu Kır.Sert Ekm. Buğday Alım Fiyatı Artış (%) Üfe Artış Oranı (%) (TL/Kg) Alım Fiyatının Dolar Karşılığı Dünya Buğdayfiyatı (Fob- $/Ton) ($/Ton) 2000 117.300 27,5 102.000 27,5 59,16 167 115 2001 183.600 60,8 164.000 60,8 57,71 145 135 2002 259.900 37,8 230.000 40,2 49,3 167 123 2003 367.000 41,2 325.000 41,3 33,69 218 154 2004 392.000 6,8 370.500 14 16,62 247 167 2005 360.000+30.000 -0,5 350.000+30.000 2,6 5,59 255 152 2006 385.000+35.000 7,7 375.000+35.000 7,9 7,66 264 206 2007 440.000+45.000 15,1 425.000+45.000 14,6 7,14 317 202 2008(*) 500.000+45.000 13,6 500.000+45.000 17,6 16,53 400 362 2009 0,525-+0,05 5,5 0,5-0,05 0,9 -2,46 321 267 Not: ÜFE Mayıs ayına göre yıllık % değişim oranlarıdır. Dünya buğday fiyatı ve dolar kuru her yıl için Mayıs ayı ortalaması alınmıştır, *2008 yılına ait fiyatlar emanet alım fiyatı olup, müdahale alım fiyatı açıklanmamıştır. Kaynak : 2009 TMO Hububat Sektör Raporu Aşağıdaki tabloda (Tablo 32), Türkiye toplam buğday üretimi ile TMO’nun alım miktarı verilmiş, tablonun son sütununda ise TMO alımının, toplam üretime oranı hesaplanmıştır. Tablodaki veriler incelendiğinde, TMO’nun alım miktarı yıllar itibariyle büyük dalgalanmalar göstermekte olup, bazı yıllar neredeyse hiç alım yapmayan TMO, bazı yıllar ise piyasadaki buğdayın %20’sini satın almıştır. Tablo 32. Türkiye Buğday Üretim, TMO Alımı ve Alımın Üretime Oranı Yıllar Üretim TMO Alımı (Ton) (Ton) Alımın Üretime Oranı (%) 2000 21.000.000 2001 19.000.000 2002 19.500.000 2003 19.000.000 2004 21.000.000 2005 21.500.000 2006 20.010.000 2007 17.340.000 2008 17.782.000 2009* 20.600.000 *TUİK 2009 Yılı 2.Tahmin Kaynak : 2009 TMO Hububat Sektör Raporu 2.959.105 1.459.434 332.811 544.508 2.023.401 4.171.303 1.456.571 121.920 9.716 3.769.788 14 8 2 3 10 19 7 0,7 0,05 18 174 Aşağıdaki tabloda (Tablo 33) TMO’nun 2007, 2008 ve 2009’da aylık olarak iç piyasaya sattığı Anadolu kırmızı sert ve makarnalık buğdayın fiyatları yer almaktadır. Tablo 33. 2007-08-09 Yıllarında Aylık TMO İç Satış Fiyatları (TL/Ton) 2008 2007 Oca Şub AKS Buğday Makarnalık Buğ AKS Buğday 415 415 425 425 480 490 490 - Mar Nis May Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara 415 415 425 425 505 505 510 690 690 AKS Buğday 560 560 560 Makarnalık Buğ 640 640 640 Kaynak : 2009 TMO Hububat Sektör Raporu 2009 Makarnalık Buğ 415 425 505 - - - - - - - - - - - 560 640 - - - - 560 560 640 640 475 480 480 - - 575 585 600 610 Aşağıdaki tabloda ise (Tablo 34), 2007, 2008 ve 2009 yılları itibariyle, Eskişehir, Konya ve Polatlı borsalarında gerçekleşen aylık ortalama Anadolu kırmızı sert ve makarnalık buğday fiyatları yer almaktadır. Tablo 34. Borsalarda 2007-08-09 Yılları Buğday Fiyatları (TL/Ton) Yıllar Ürün Oca Şub Mar Nis May Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara AKS 450 459 442 434 Buğday 2007 Makarnalık 400 431 425 424 Buğ. AKS 537 575 631 615 Buğday 2008 Makarnalık 678 694 783 751 Buğ. AKS 559 560 549 518 Buğday 2009 Makarnalık 611 605 589 527 Buğ. Kaynak : TMO 2009 Yılı Hububat Raporu 445 463 458 449 479 506 512 512 434 443 450 447 485 567 619 651 595 565 548 552 553 559 550 546 731 703 733 698 696 650 570 562 521 528 472 481 519 543 555 564 531 498 416 435 448 425 410 430 Önceki yıllarda da çok daha az oranda alım yapıp 2004 yılı itibariyle ise ülkede üretilen buğdayın yaklaşık %10’unu alan ve sadece %2’sini yurtiçine satan TMO’nun, piyasa fiyatlarını etkilemedeki gücü, piyasadaki fiyat oluşumunda halen devlet müdahalesi olduğunu göstermektedir. Bu 175 durum, Türkiye buğday piyasasının tam rekabet piyasa koşullarına göre işlemesini engellemektedir162. Tek bir firmanın yakın ikamesi olmayan bir mal ürettiği piyasa türü olan monopol piyasaların özellikleri çerçevesinde değerlendirildiğinde, Türkiye buğday piyasasının monopol piyasa özelliklerini taşımadığı görülmektedir. Nitekim çiftçi kayıt sistemine kayıtlı 2 milyona yakın işletme buğday üretimini yapmakta olup, gerek yurtiçi satış gerekse ihracat bağlamında monopol güce sahip bir kurum bulunmamaktadır. Buğday ihracatının tamamına yakını TMO tarafından yapılıyor olsa da, bu durum, TMO’ya kanunen verilmiş bir yetki olmayıp, yürtiçi fiyatların yurtdışı fiyatlarından yüksek olması nedeniyle ihracatın karlı olmamasından ve kalite düşüklüğü nedeniyle buğday ihracatının zor olmasından kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan, buğday üretiminin geniş bir coğrafi alana yayılması ve buğdayın bir tarım ürünü olması nedeniyle piyasaya yüksek giriş engelleri bulunmamakta olup, bu durum Türkiye buğday piyasasının oligopol özelliklere de haiz olmadığını göstermektedir. Tek büyük alıcının mevcut olduğu monopson piyasa yapısı açısından değerlendirildiğinde ise Türkiye’de alım yüzdesi düşük olmasına karşın fiyat ve yönlendirme çerçevesinde piyasayı etkileme gücüne sahip tek alıcının TMO’nun olması, Türkiye buğday piyasasının tam olarak aynı özellikleri taşımasa da monopson bir yapıya daha yakın olduğunu göstermektedir 163. 3.5.1.Türkiye’de Uygulanan Buğday Politikaları Günümüzde uygulanan Türkiye buğday politikalarından bahsetmeden önce, geçmiş buğday politikalarına göz atmak, bugün ve geçmiş politikaların karşılaştırılması ve Türkiye buğday piyasasının gelişiminin ortaya konması anlamında önem taşımaktadır. 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan ekonomik krizlerin ardından buğday politikalarında bir kırılma noktasının yaşandığı söylenebilir. Bu kırılma noktası 162 163 Esin Nacar, a.g.e., s .11 Esin Nacar, a.g.e., s.12. 176 göz önünde bulundurularak, bu başlık altındaki Türkiye buğday politikaları 2002 öncesi ve sonrası olarak ele alınmış, öncelikle, Cumhuriyet’in kurulduğu yıllardan 2002 yılına kadar geçen süreç içerisinde, Türkiye buğday politikalarından, daha sonra ise, 2002’den sonra uygulanan buğday politikaları ortaya konmaya çalışılmıştır. Son olarak buğday vadeli işlem sözleşmeleri piyasası etkinliğinin Türkiye buğday politikaları çerçevesinde değerlendirilmesi yapılarak bölüm sonlandırılmıştır. 3.5.1.1.Cumhuriyet Döneminden 2002 Yılına Kadar Türkiye Buğday Politikaları Türkiye buğday politikalarının Cumhuriyet döneminden 2002 yılına kadar olan kesiti, yaşanan gelişmeler, politika değişiklikleri, kurumsal düzenlemeler gibi eksenler etrafında, kronolojik olarak maddeler halinde aşağıda sunulmaya çalışılmıştır.164. Türkiye’de Osmanlı döneminden beri önemini muhafaza eden buğday üretimi, Cumhuriyetin ilk yıllarında, Dünya ekonomisinde yaşanan kriz neticesinde bir takım önlemlerle korunmuştur. Fiyatların düşüşü üzerine 1932 yılında çıkarılan Buğday Koruma Yasası ile buğday fiyatlarının korunması amaçlanmıştır. Tahıl pazarını korumak amacıyla 1933’de çıkarılan bir yasa ile Ziraat Bankası’na silo ve diğer depo yerlerini kurmak ve tahıl depolama görevi verilmiştir. Buğday Koruma Yasası 1936 yılına kadar Ziraat Bankası’ndaki Buğday Masası Şefliği Tarafından yürütülmüş ancak daha sonra buğday üretiminin artması sonucunda 1938 yılında kanunla kurulan TMO tarafından bu görev yürütülmeye başlanmıştır. Bu Kanunla, önceden belirlenmiş fiyatlarla alım yaparak piyasayı korumak ve stok bulundurmak üzere ticareti serbest olan hububat ürünlerinde fiyat istikararının sağlanması görevi TMO’ya verilmiştir. TMO 1980 yılına 164 Esin Nacar, a.g.e., s .56-68. 177 kadar üretim bölgelerinde kurulan alım merkezleri aracılığıyla yurtiçinde ürün alım satımı veya ithalat yaparak Türkiye’deki tahıl arzına hakim olmuştur. 1960’lı yıllara gelindiğinde TMO, silo ve depolama faaliyetlerine öncelik vererek depolama kapasitesini 2 milyon tona çıkarmıştır. TMO dışında alım satım yapan özel kuruluşlar olmasına rağmen fiyatlar, TMO’nun teklifi ve Bakanlar Kurulu tarafından kabul ve ilan edilmesiyle belirlenmiştir. 60 ve 70’li yıllarda TMO tahıl fiyatlarını; dünya fiyatları, stoklar, üretim miktarı, ürün kalitesi ve ürün maliyetlerini göz önünde bulundurarak belirlemiştir. 1980-1984 yılları arasında TMO’nun hububat alımlarında kendi ilan ettiği ve 1 yıl boyunca geçerli olan tavan (baş) fiyatı uygulamasına geçilmiştir. Alımlarda tavan fiyat baz alınarak hububatın kalitesine göre fiyatlar düşürülerek çiftçilere ödemeleri yapılmıştır. 1984 yılında çıkarılan bir kanun hükmünde kararname ile TMO tekrar yapılandırılmıştır. Bu kararname ile TMO faaliyetlerinde özerk ve tüzel kişiliğe sahip ve sermayesinin tamamı devlete ait olan bir kuruluş haline gelmiştir. Bu kararname ile ayrıca, Tarım Bakanlığı’nın teklifi ve Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararla fiyat farkı ile satın alma görevi verilmiş ve TMO’nun buğday alım fiyatlarının, hükümetçe ilan edilmesi düzenlenmiştir. Ayrıca hububat dış ticaretinde TMO yetkili kılınmış, özel sektör tarafından gerçekleştirilecek ithalat ve ihracatın ise TMO’nun izni dahilinde gerçekleşmesi sağlanmıştır. 1984 yılından itibaren, devlet tarafından alım ve destekleme yapan kuruluşlara devlet kredisi verilmesi uygulaması sona ermiş ve TMO serbest piyasadan kredi temin etmek zorunda kalmış ancak Merkez Bankası’ndan sağlanan reeskont kredisi ise belirli ölçülerde devam etmiştir. 1985 yılında avans fiyat uygulamasına geçilmiş, öncelikle avans fiyat ödemeleri ve buğdayın kalitesine göre fark ödemeleri yapılmıştır. 178 1986-87 döneminde makarnalık ve ekmeklik çeşitlerine göre MayısEylül dönemi için tavan fiyat uygulamasına gidilmiş ve aylara göre kademeli fiyat uygulaması başlatılmıştır. 87-88 alım sezonunda ise kademeli fiyatlama ortadan kaldırılıp tek bir fiyat ilan edilmiştir. 88-89 alım sezonundan itibaren buğdayda ilk kez destekleme alım fiyatları ilan edilmiştir. Bu dönemde TMO’ya asgari fiyat tespit etme ve satış fiyatlarını belirleme yetkisi verilmiştir. Bu döneme kadar peşin ödeme yapan TMO, bu dönemde alımlarda ürün bedelinin yarısını peşin, diğer yarısını ise 2 ay sonra ödenecek şekilde ödemelerini gerçekleştirmiştir. 89-90’da TMO tekrar değişen kademeli alım fiyatlarını ve ayrıca satış fiyatlarını tespit etmede yetkili kılınmıştır. 90-91 döneminde alım sezonunda TMO’ya hükümet tarafından aylık olarak fiyat ayarlama imkanı tanınırken, Temmuz ve Ağustos aylarında ise 4 TL’ye kadar haftalık ilave artış imkanı tanınmıştır. 91-92’de ilk kez her cins buğday ürünü için destekleme temel fiyatı ve üretici destekleme primi ayrı ayrı ilan edilmiştir. Ayrıca üreticilerden alınacak buğday için kişi başına 50 ton üst alım limiti uygulanmıştır. Bu döneme kadar tüm üreticilerden alım yapan TMO, 1991’de alımları sadece kendisine kayıtlı üreticilerden alım yapmış, daha sonra bu uygulama ziraat odalarından üretici belgesi alan ve ziraat odalarının bulunmadığı yerlerde ise tarım il ve ilçe müdürlüklerinden belge alan üreticilerden alım yapılması suretiyle gerçekleştirilmiştir. Bu uygulama Çiftçi Kayıt Sistemi’nin bir provası niteliğindedir. 1992’de özel kesim için ticari ortamın geliştirilmesi ve piyasalardaki belirsizliklerin giderilmesi amacıyla; TMO satış ve alım fiyatlarını eş zamanlı olarak belirlemiştir. 92-93 döneminde hububat satış fiyatının alış fiyatından %15 fazla olması uygulaması benimsenmiş, kademeli fiyatlandırma ve peşin ödeme uygulamalarına devam edilmiştir. 179 93-94’de destekleme alım fiyatları ve kademeli fiyatlar Bakanlar Kurulu Kararı’yla ilan edilmiştir. Bu Karar’da TMO’nun satış fiyatının alış fiyatının asgari %15 fazlası olacağı, geçici alım yerlerine ürün teslim eden üreticiden ilave 40 TL/kg ücret alınacağı ve TMO’nun Umumi Mağazacılık faaliyetlerinde bulunacağı belirtilmiştir. Bu faaliyetle, tarımsal ürünlerin ticareti kolaylaşmış, makbuz senedi ile umumi mağazaya bırakılan mal, piyasa koşullarına göre istenilen anda satılabilir, böylece senet hamilinin zaman içinde daha fazla gelir etmesi mümkün kılınmıştır. Böylece, yoğun satışların yaşandığı ve fiyatların düştüğü hasat dönemlerinde üreticiler, ürünlerini satmak zorunda kalmamakta, fiyatların artması ile ürünlerini daha yüksek fiyattan satabilme imkanına kavuşmaktadır. Bu senetler, ürün borsalarına tescil edilmelerinin zorunlu olmaları sebebiyle ürün borsalarının gelişmesine de katkıda bulunmuştur. 1995-2001 döneminde iç satış fiyatlarının, iç alım fiyatlarının altında olmamak üzere belirlenmesi yetkisi TMO’ya verilmiştir. Değişiklikle birlikte buğday fiyatları düşmüş olup, bu durum, üreticilerin buğdaylarını düşük fiyattan satmalarına yol açmıştır. Ancak daha sonraki 2000-01 ve 2001-02 sezonlarında, iç satış fiyatları, alım fiyatlarıyla birlikte tekrar BKK ile belirlenmiştir. Yukarıdaki kronolojide de görüldüğü üzere, 2000 yılı öncesinde, Türkiye’deki temel tarımsal destekleme politikası fiyat destekleri ve girdi sübvansiyonları üzerinde yoğunlaşmış ve buğday üreticileri bu politika araçları ile desteklenmiştir. Fiyat desteklerine dayalı tarımsal destekleme politikası, ürün taban fiyatlarının belirlenmesi ve belirli ürün grupları için devletin alım yapması şeklinde olup, bu politika aracı, ürün alımlarında herhangi bir sınırlamaya gidilmeksizin arzın büyük bir kısmının devlet tarafından alınıp stoklanması ve gerektiğinde maliyetinin altına satışa çıkarılması suretiyle kullanılmıştır. Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen ürün bazındaki taban fiyatlar her yıl ülke şartları göz önünde bulundurularak belirlenmiştir. Öte yandan, buğdayın, büyük bir üretici kesimini ilgilendirmesi, 180 üretim hacmi ve değerinin ülke ekonomisinde önemli bir paya sahip olması, doğrudan sanayi ürünlerinin hammaddesi olması, dönemsel fiyat değişikliğine uğrayabilmesi ve fiyat spekülasyonlarına elverişli bir ürün olması sebebiyle uzun yıllar destekleme alımları kapsamında yer almıştır165. Yine bu dönemde uygulamaya konulan uygulamalardan bir tanesi de TMO’ya 1993 yılından itibaren 2699 sayılı Umumi Mağazacılık Kanunu hükümlerine ve Ana Statüsündeki ilgili hükümlere dayanarak makbuz senedi karşılığı emanet alım yapma izninin verilmesidir. T. Ticaret Yasasının m.744 ve 2699 sayılı Umumi Mağazalar Yasasının m.1 hükümlerine göre umumi mağazalar, makbuz senedi ve rehin senedi verme karşılığında serbest, gümrüklenmemiş veya tekel altında bulunan malları vedia (emanet) olarak kabul etmek ve mudilerine de bu senetlerle tevdi olunan malları satabilmek veya rehin edebilmek imkanını vermek üzere faaliyette bulunan kuruluşlar olup, Umumi Mağazalar tarafından çıkarılan makbuz senedi ve rehin senedi ise T. Ticaret Yasasına göre emtiayı (malı) temsil eden ve kıymetli evrak niteliğinde olan belgelerdir. Makbuz senedi aracılığıyla bu senedin temsil ettiği malların elden ele devri çok kolaylaşmaktadır. Böylece, makbuz senedi aracılığıyla mallar fiilen yer değiştirmeden bir kimsenin mülkiyetinden çıkıp bir diğerinin mülkiyetine girebilmektedir. Malların devri, sadece onları temsil eden senedin verilmesi ile sağlandığından taşıma, boşaltma, stoklama vb. giderlerin her el değiştirmede tekrarlanmasına gerek kalmamaktadır166. Ürününü satmak üzere TMO'ya getiren üretici, ürününü TMO'nun o günkü alış fiyatı üzerinden TMO'ya satabilmekte, TMO'ca satın alınan bu ürünlerin bedelleri üzerinden yürürlükteki mevzuat dahilinde yasal kesintiler yapılmakta (gelir vergisi stopajı, Bağ-Kur prim tevkifatı vb.) ve bu alım satım işlemi ticaret borsasında tescil ettirilmektedir. Ayrıca, ürününü TMO'ya getiren ancak TMO'nun o günkü alım fiyatından satmak istemeyen kişiler, ürününü TMO'ya emanet (vedia) olarak bırakabilmekte ve karşılığında bu 165 Esin Nacar, a.g.e., s.63. Toprak Mahsulleri Ofisi, “Makbuz Senedi Đle Tarım Ürünlerinin Alım Satımının Genel Esasları”, (Erişim) http://www.tmo.gov.tr/Upload/Document/maliisler/makbuzsenediesaslari.pdf , 9 Haziran 2010. 166 181 ürünün mülkiyetini temsil eden makbuz senedini alabilmektir. Yine bu senet ile de ürününü TMO'dan geri alabilmekte, kendine uygun bir anda (uygun bir fiyat bulduğunda, nakde ihtiyacı olduğu anda vb. durumlarda) senedini ciro ve teslim suretiyle senedin temsil ettiği ürünü TMO'ya veya üçüncü şahıslara (ticaret borsalarında) satabilmekte ya da bankalardan kredi kullanabilmektedir167. TMO, bu faaliyeti yürüterek hububat üretimi, işlenmesi ve ticareti ile uğraşan tüm kesimlere düşük masraflı, uygun koşullu, güvenilir bir depolama imkanı sunmakta ve ürünlerini TMO'ya satabilme ya da mümkün olduğunca teslim edilen kalitede geri alma olanakları sağlamaktadır. Bu faaliyetin temel amacı ise, destekleme alımlarını zamana yayarak alım miktarını ve böylelikle de finansman yükünü azaltmaktır. Bu uygulamada makbuz senedi hamili açısından esas olarak üç seçenek yer almaktadır. Seçeneklerden birisi senet hamilinin, ürününü teslimden sonraki bir tarihte TMO'ya satmasıdır. İkinci seçenek, makbuz senedi hamilinin, ürününü TMO'dan geri almasıdır. Bu iki seçenek dışındaki bir diğer seçenek ise, senet hamilinin elinde bulundurduğu makbuz senedini üçüncü şahıslara ciro ile teslim etmesi ve borsada tescil ettirmek suretiyle ürününü satabilmesidir. Makbuz senedinin alınıp satılmasında borsaya tescil zorunluluğu bulunması, hububat sektöründe yaygın olan kayıt dışı ticari faaliyetin önüne geçilmesine, bu suretle vergi kaybının asgari düzeye indirilmesine ve ürün borsalarının gelişmesine katkıda bulunmaktadır168. Makbuz senetlerinin ürün borsalarının gelişmesine katkıda bulunması, bu piyasalarda fiyatlamaların da düzgün bir şekilde oluşmasına katkı sağlamakta olup, bu husus, vadeli işlem ve opsiyon borsalarında işlem gören buğday vadeli işlem sözleşmeleri piyasalarının derinleştirilmesi ve etkinleştirilmesi anlamında önem taşımaktadır. 167 Toprak Mahsulleri Ofisi, “Makbuz Senedi Đle Tarım Ürünlerinin Alım Satımının Genel Esasları”, (Erişim) http://www.tmo.gov.tr/Upload/Document/maliisler/makbuzsenediesaslari.pdf , 9 Haziran 2010. 168 Esin Nacar, a.g.e., s.63-64. 182 Uygulamanın gidişatını görmek anlamında, emanet alımlarının, toplam TMO alımları içerisindeki payını ortaya koymakta fayda vardır. Aşağıdaki tabloda (Tablo 35) bu uygulamanın başladığı tarihten, 2008 yılı sonuna kadar TMO’nun peşin ve emanet alım miktarları gösterilmiştir. Tablo 35. Yıllar İtibariyle TMO Peşin ve Emanet Alım Miktarı (*) (Ton) Yıllar Peşin Alım Emanet Alım Yıllar 1993 3.786.935 105282 2001 1994 2.484.193 258.740 2002 1995 117.137 96.433 2003 1996 1.281.854 102.485 2004 1997 5.347.614 62.630 2005 1998 7.264.365 18.691 2006 1999 5.113.680 2.522 2007 2000 3.489.829 70.012 2008 (*) Buğday, arpa, çavdar, yulaf, mısır, çeltik toplamı Kaynak: TMO 2008 Yılı Hububat Raporu Peşin Alım Emanet Alım 2.425.262 734.279 578.186 1.877.059 4.983.093 2.276.744 158.144 842.489 62.503 119.477 120.628 108.000 115.553 291.800 652.085 688.169 Yukarıdaki tablodaki veriler yardımıyla elde edilen, emanet alımların, toplam TMO alımları içerisindeki %'si ise aşağıdaki tabloda (Tablo 36 gösterilmiştir. Tablo 36. Yıllar İtibariyle Emanet Alımların Toplam TMO Alımları İçerisindeki %'si Yıllar 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 Emanet Alım/Toplam Alım (%) 2,70 9,43 45,15 7,40 1,16 0,26 0,05 1,97 2,51 13,99 17,26 5,44 2,27 11,36 80,48 44,96 Yukarıdaki tablodaki (Tablo 36) veriler incelendiğinde, uygulamanın başladığı tarihten bu güne kadar, toplam alımlar içerisindeki emanet 183 alımlarının yüzdesinin yıl yıl dalgalanmalar gösterdiği gözlemlenmektedir. 2007 yılında bu yüzdenin %80’lere kadar yükseldiği görülmekle birlikte, 2008 yılında bu oran yaklaşık olarak yarı yarıya bir düşüş göstermiş ve %44 olmuştur. 2002 yılı öncesindeki buğday dış ticaret politikalarına baktığımızda ise, 1984 yılında ithalat ve ihracat vergilerinin ve ihracat teşviklerinin uygulamaya konulmasına kadar, TMO’nun, hububat ithalat ve ihracatındaki tekel gücünün devam ettiği görülmektedir. 1996 yılına kadar gümrük vergileri ve Toplu Konut Fonu (TKF) Kesintileri, dış ticaret araçları olarak kullanılmıştır. Gümrük vergisi ve TKF’ye ek olarak, 1984 yılından itibaren, Dış Ticaret Müsteşarlığı’ndan ithalat izni zorunluluğu getirilmiş olsa da, 1996 yılında bu uygulamaya son verilmiştir. TMO’nun ithalat sırasında, gümrük vergisi ve TKF ödemelerinden muaf tutulması ise, diğer ithalatçılara göre kuruluşa bir avantaj sağlamıştır. 1996 yılından itibaren, TKF kesintileri uygulaması da son bulmuştur169. 1996 yılından 2001 yılına kadar ekmeklik buğday ve makarnalık buğday için uygulanan gümrük vergileri oranları aşağıda (Tablo 37) sunulmuştur. Tablo 37. Buğday İthalatında Uygulanan Gümrük Vergisi (1996-2001) Yıllar Ekmeklik Buğday Makarnalık Buğday (%) (%) 1996 (1) 3 3 1996 (II)-1997 (I) 15 15 1997 (II) 35 30 1997 (III)- 1998 (II) 45 40 1998 (III) - 2001 (I) 55 50 2001 (II) - 2001 (IV) 45 40 2001 (V) 10 5 Kaynak: Esin Nacar, “Türkiye Buğday Piyasasının İşleyişi ve Regülasyonu” , Uzmanlık Tezi, DPT-Uzmanlık Tezleri, Yıllık Programlar ve Konjonktör Değerlendirme Genel Müdürlüğü, DPT Yayınları, Yayın No:2797, Temmuz 2009, s.67. Buğday ihracatı, dünya fiyatları ve yurtiçi fiyatları karşılaştırılarak ve arz miktarı da göz önünde bulundurularak, zaman zaman vergilendirilmiş, zaman zaman da sübvanse edilmiştir. 1980-1985 yılları arasında, dünya fiyatları, yurtiçi fiyatlardan daha yüksek iken, yurtiçi arzın regüle edilebilmesi 169 Esin Nacar, a.g.e., s.66-67. 184 amacıyla buğday ihracatları vergilendirilmiş, 1989 yılında, kuraklık nedeniyle buğdayda arz açığı tekrar vergilendirmeyi başlatmış ancak, 1990 yılından itibaren, buğdayda vergilendirme uygulaması son bulmuştur. 1994’ten itibaren ise, TMO’ya dahilde işleme rejimi kapsamında satış yapma imkanı verilmiştir170. Yıllar itibarıyla farklılık göstermekle birlikte 2002 yılı öncesindeki 20 yıllık dönemde buğday politikaları bir İktisadi Devlet Teşekkülü olarak yapılandırılan TMO eliyle yürütülmüştür. Bu dönemde uygulanan buğday politikalarının temelini Bakanlar Kurulu Kararlarıyla açıklanan destekleme alım fiyatları oluşturmuştur171. 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan ekonomik krizlerin ardından ise buğday politikalarında bir kırılma noktasının yaşandığı söylenebilir. Uluslararası kuruluşların ve kısıtların da etkisiyle buğday piyasasının serbestleşmesine yönelik politikalar uygulanmaya başlamıştır. Bu politikalar, TMO ile piyasadaki diğer aktör ve mekanizmaların, piyasanın daha etkin işleyişi ve uluslararası piyasalara entegrasyona yönelik faaliyet göstermesi amacıyla uygulamaya konulmuştur172. 3.5.1.2. 2002 Yılından Sonra Piyasanın İşleyişine Yönelik Politikalar Buğday piyasasında, 2002 yılı öncesinde olduğu gibi sonrasında da hububat kararnameleri ve bu kararnamelerin ana uygulayıcısı olan TMO etkili olmakta ancak 1980-2001 döneminde Bakanlar Kurulu tarafından açıklanan hububat alım fiyatları, 2002 yılından itibaren TMO tarafından ilan edilmektedir. 2002 yılından sonra piyasanın işleyişine ilişkin olarak uygulanan politikalar aşağıda kronolojik olarak maddeler halinde verilmiştir173. 2002/2003 alım sezonunda kademeli fiyat uygulamasına, umumi mağazacılık faaliyetlerine ve ödemelerin yüzde 50'sinin peşin, 170 Esin Nacar, a.g.e., s.67-68. Esin Nacar, a.g.e., s.68. 172 Esin Nacar, a.g.e., s.68. 173 Esin Nacar, a.g.e., 68-70 171 185 kalanının en geç 30 gün sonra ödenmesi politikalarına devam edilmiştir. Ayrıca, söz konusu dönemde, hububat alım ve satımını düzenleyen Bakanlar Kurulu Kararıyla, ürün fiyatlarının ve alım-satım esaslarının TMO tarafından belirlenmesi sağlanmıştır. Aynı Kararname ile, TMO'ya satış fiyatlarını belirlerken, Aralık 2002 döneminde, Haziran 2002 dönemi alım fiyatlarının asgari yüzde 40 fazlası olacak şekilde belirleme yetkisi verilmiştir. Bu politikayla tüccarın piyasaya daha fazla miktarda alım yapmak için girmesi ve ürününü piyasada daha yüksek fiyattan satan üreticinin TMO'ya daha az mal getirmesi sağlanmıştır. Önceki dönemdeki uygulamaların sürdüğü 2003/2004 döneminde, enflasyondaki düşüş dikkate alınarak TMO'nun satış fiyatlarını, Aralık 2003 döneminde, Haziran 2003 dönemi alım fiyatlarının asgari yüzde 30 fazlasına gelecek şekilde belirlemesi sağlanmıştır. Bu oran yine enflasyon oranlarındaki gerilemeye bağlı olarak 2004/2005 sezonunda yüzde 20 olarak belirlenmiştir. 2004/2005 döneminde TMO, önceki yıllarda uygulanan diğer politikaların yanı sıra; Haziranda açıklanan ekmeklik ve makarnalık buğday alım fiyatlarına, Temmuz ve Ağustos aylarında 5 YKr/Kg'lık fiyat artışları yaparak kademeli fiyat uygulamasına devam etmiştir. Ayrıca ürününü TMO dışında, kooperatif, sanayici, tüccar ve borsalara satan üreticilere kg başına 5 Kr tohumluk desteği verilerek piyasanın TMO'nun alımlarına asgari gereksinim duyacak şekilde işlemesi amaçlanmıştır. Ayrıca, ilk kez bu dönemde kooperatif ve birliklere de, emanet alım kapsamında, TMO'ya ürün satabilme imkanı verilmiştir. 2005 Yılı Programı Usul ve Esasları Genelgesinde TMO için özel tasarruf tedbirleri belirlenerek buğday alım miktarının bir milyon tonu aşmaması, DİR kapsamındaki satışların haricinde iç piyasaya 500 bin ton buğday satışının yapılması hedeflenmiştir. Ancak 2005 yılı buğday alımı uzun yıllar sonra rekor seviyelere ulaşarak 4,3 milyon ton olarak gerçekleşmiş ve iç piyasaya satış miktarı 165 bin tonda kalmıştır. 186 TMO'nun yüksek miktarda alım yapmasına rağmen, satış fiyatlarının piyasa şartlarından yüksek olması neticesinde satışlar düşmüştür. Bunun sonucunda oluşacak aşırı stok artışı ise DİR kapsamındaki satışların "ihracat öncesine" de yaygınlaştırılması suretiyle kısmen önlenmiştir. 2005/2006 Dönemi Hububat Kararnamelerinde de önceki dönem uygulamalarına devam edildiği görülmektedir. Bu dönemde ilk kez alım yapılan üreticilerin ÇKS'ye kayıtlı olması şartı aranmıştır. Ödemelerin ilk 10 ton için peşin verilmesi, kalan tutarın 30 gün içinde ödenmesi ve 1 Aralık sonrası alımlarda ödeme süresinin TMO tarafından belirlenmesi uygulamasına geçilmiştir. TMO’nun alımlarında miktar sınırı konmuş ve kişi başına 50 tonluk kota uygulaması başlatılmış, ancak 1 Eylülden itibaren bu uygulama kaldırılmıştır. 2002 yılından sonra da emanet alım uygulaması devam etmiş, ayrıca TMO, yeni bir uygulama ile, umumi mağazacılık kapsamında düzenlediği makbuz senedi karşılığında, kredi kullanabilme imkanı getirmiştir174. 2005 yılında buğday üreticilerine bütçeden, ürettikleri ton başına 30 TL destekleme primi ödemesi uygulaması başlatılmıştır. Ayrıca Bakanlar Kurulu Kararıyla buğday üreticilerine dekar başına 8 litre mazot desteği ödemesi yapılmıştır. 2005 yılında olduğu gibi 2006 yılında da prim uygulamasına devam edilmiş, TMO ve TMO dışında piyasaya satanlara buğday için 35 TL/Ton prim ödemesi öngörülmüştür. Önceki dönemden farklı olarak 2006 yılı fiyat politikası, alım fiyatları ile satış fiyatlarının birlikte ilan edilmesi şeklinde olmuştur175. Emanet alımlarda da ilk defa ÇKS'ye kayıtlı olma şartı getirilmiştir. Yine bu dönemde, emanet alım politikasındaki amacı, ürünün mümkün olduğunca piyasada işlem görmesi olan TMO, ürünlerin kendisine satılmasını mümkün 174 175 olduğunca Esin Nacar, a.g.e., s.70. Esin Nacar, a.g.e., s.70-71. engellemek için, ürünün kendisine satılması 187 durumundaki gün başına depolama maliyetini diğer duruma göre 3 kat daha fazla tutmuştur176. 2002 dönemi sonrası hububat kararnameleri incelendiğinde; önceki dönemden farklı olarak; TMO'nun 2002 yılından itibaren resmi olarak destekleme alımı yapmadığı; piyasa regülasyonuna yönelik olarak, alım miktar ve fiyatları ile piyasalarda aşırı dalgalanmaları önleyecek satış fiyat ve politikalarını belirleme yetkisinin, Bakanlar Kurulu Kararları ile verilen yetki çerçevesinde, TMO'ya verilmesiyle, buğday piyasasının daha fazla serbestleşme eğiliminde olduğu gözlemlenmektedir. Piyasanın durumuna göre, TMO, belirli ölçülerde düzenleyici politikalar belirleyebilmekte, buğdayın mümkün olduğunca öncelikle üretici, tüccar ve sanayici kesimlerince el değiştirmesini sağlamaya çalışmaktadır. Özellikle umumi mağazacılık kapsamında kurulan mekanizma ile, gerek üretici gerekse sanayici-tüccar açısından, TMO'nun sadece alım yapan bir kurumdan ziyade; depolarından faydalanılan ve ürünlerin emaneten de bırakılabildiği bir kurum haline dönüştürülmeye çalışıldığı düşünülmektedir177. 2002’den sonra buğday dış ticaret politikalarına baktığımızda, 2002 yılı sonrasında da gümrük vergileri yoluyla yurtiçi buğday fiyatlarının yüksek tutulması politikası sürdürülmüş olup, yurtiçi buğday fiyatlarının dünya fiyatlarına yaklaştığı 2001 yılında çok düşük düzeylere gerileyen gümrük vergileri 2002 yılından itibaren ekmeklik ve makarnalık buğdayda yüzde 40 ve yüzde 30 olarak belirlenmiştir. Tablo 38’den da görüldüğü gibi, 2002’den sonraki dönemde ekmeklik buğday ithalatından yüzde 40 ila yüzde 130 arasında değişen oranlarda gümrük vergisi alınırken, makarnalık buğday için gümrük vergisi yüzde 30 ila yüzde 100 arasında değişen oranlarda uygulanmış olup, serbest bölgelerdeki gıda sanayii firmaları, gümrük vergisi ödemeden buğday ithalatını, buğdaydan ürettiği ürünü ihraç etmek şartıyla, dahilde işleme rejimi kapsamında yapabilmektedirler. Buğday dış ticaret uygulamalarının bir istisnası olarak Türkiye ile AB'ye üye ülkeler arasında 176 177 Esin Nacar, a.g.e., s.71 Esin Nacar, a.g.e., s.71-72. 188 diğer bazı tarım ürünlerinde olduğu gibi buğday için de tercihli ticaret antlaşması bulunmakta olup, bu kapsamda belirli miktarda yapılacak ticaret için daha düşük gümrük vergisi uygulaması mevcuttur178. Tablo 38. 2002 Yılından İtibaren Ekmeklik ve Makarnalık Buğday Gümrük Vergisi Oranları Yılı Ekmeklik Buğday 2002 2002 2003 2004 2005 2005 2006 2007 2008 2008 2008 2009 Kaynak : TMO 2008 Yılı Hububat Raporu Makarnalık Buğday 10 40 40 40 85 130 130 8 8 0 50 130 5 30 30 30 60 100 100 5 5 0 50 130 3.5.2. Lisanslı Depoculuk Faaliyetleri Vadeli işlem sözleşmeleriyle ilişkili olması ve bu piyasaların etkinliğini sağlayan önemli bir unsur olması nedeniyle, Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe giren “Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu” ile getirilen Lisanslı Depoculuk uygulamalarına ilişkin açıklamalar aşağıda sunulmuştur. 5300 sayılı Lisanslı Depoculuk Kanunu'nun amacı; tarım ürünleri ticaretini kolaylaştırmak, depolanması için yaygın bir sistem oluşturmak, ürün sahiplerinin mallarının emniyetini sağlamak ve kalitesini korumak, ürünlerin sınıf ve derecelerinin yetkili sınıflandırıcılar tarafından saptanmasını sağlamak, tarım ürünleri lisanslı depo işleticilerinin kişiler arasında ayrım yapmaksızın tarım ürünlerini kabul etmelerini temin etmek, ürünlerin mülkiyetini temsil eden ve finansmanını, satışını ve teslimini sağlayan ürün senedi çıkartmak ve standartları belirlenmiş tarım ürünlerinin ticaretini geliştirmek üzere, tarım ürünleri lisanslı depoculuk sisteminin kuruluş, işleyiş ve denetimine ilişkin usûl ve esasları düzenlemektir. 178 Esin Nacar, a.g.e., s.81-82. 189 Tarım ürünleri lisanslı depo işletmeleri, ekonomik ihtiyaç ve etkinlik şartları göz önünde bulundurularak Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca verilecek izinle anonim şirket şeklinde kurulur. Şirketin kuruluşunda, depolama kapasitesine göre Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca belirlenen tutarda ödenmiş sermayeye sahip olunması ile ilgili yönetmelikte gösterilen belgelerin ibraz edilmesi koşulları da aranır. Bu şirketlerin anasözleşmeleri ve kuruluş işlemleri, “Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu”na ve ilgili diğer mevzuata uygun şekilde yapılmak zorundadır. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, bu tür şirketlerin anasözleşmelerini matbu olarak da düzenleyebilir. Şirketin pay senetleri nama yazılı olarak düzenlenir. Şirket anasözleşmesinin, ortaklarının ve ortaklık paylarının değişikliği Sanayi ve Ticaret Bakanlığı iznine tâbidir. Kuruluş izni alan şirkete ancak “Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu” nun öngördüğü şartları taşıdığının tespiti halinde faaliyet izni verilir. Şirket faaliyet izni almadan ürün kabul edemez, ürün senedi düzenleyemez. Bu şekilde faaliyette bulunacak şirketlerin unvanlarında "Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk" ibaresinin bulunması zorunludur. Tarım ürünleri lisanslı depo işletmesinin şube açması ve lisans kapsamını değiştirmesi de Sanayi ve Ticaret Bakanlığının iznine tâbidir. “Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu” na göre, lisanslı depo işletmek üzere lisans almak için müracaat edenler, depo kapasitesinin ürün rayiç bedelinin %15’inden az olmamak üzere Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca belirlenen tutarda lisanslı depo teminatı vermek zorundadır. Lisanslı depo işleticileri, lisans koşulu olarak işletme tesisleri ve lisanslı depoculuk faaliyeti kapsamında depoladığı ürünler için muhtemel rizikolara karşı sigorta yaptırmak zorundadır. Depolanan ürün için düzenlenen sigorta poliçesinde, poliçe lehdarı, hasarın meydana geldiği tarihteki mudîdir. Lisanslı depoculuk ile ilgili diğer hususlar ise şöyle sıralanbilir179; • Bir lisanslı depo işletmesinde iki ya da daha fazla çeşit ürünün depolanması için bir lisans düzenlenebilir. 179 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Lisanslı Depoculuk”, VOBJEKTĐF, Sayı 13, Ekim 2009, (çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/vobjektif13.pdf, 5 Mart 2010, s.18-19. 190 • Depoculuk lisansı devredilemez ve lisanslı depo işletmesinin tüm şubeleri aynı lisans kapsamında çalışır. • Lisanslı depo işletmecisi aynı zamanda ürünün kalite standartlarını belirlemek üzere Yetkili Sınıflandırıcı olabilir. • Verilen lisanslar iki yıllık süre için geçerli olup Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca yenilenmektedir. • Lisans bedelleri her yıl 1 Ocak tarihinden geçerli olmak üzere Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca belirlenmektedir. Lisans bedellerinin tespitinde depo kapasitesi dikkate alınır. • Lisanslı depolara teslim edilen ürünlere ilişkin ürün senedi düzenlenir. • Lisanslı Depoların verecekleri hizmetlere ilişkin ücret tarifesi Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca onaylandıktan sonra Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanarak yürürlüğe girmektedir. Depolanmaya uygun nitelikteki hububat, bakliyat, pamuk, tütün, fındık, yağlı tohumlar, bitkisel yağlar, şeker gibi standardize edilebilen temel ve işlenmiş tarım ürünleri lisanslı depoculuğun kapsamına girmektedir. 5300 sayılı Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından tüm yasal düzenlemeler yapılmış ve aşağıda belirtilen yönetmelikler Resmi Gazete'de yayımlanmıştır, Hububat, Baklagiller ve Yağlı Tohumlar Lisanslı Depo Yönetmeliği (8.10.2005/25960) Yetkili Sınıflandırıcıların Lisans Alma, Faaliyet ve Denetimi Hakkında Yönetmelik (8.10.2005/25960), Elektronik Ürün Senedi Yönetmeliği (8.10.2005/25960), Pamuk Lisanslı Depo Yönetmeliği (8.10.2005/25960), Fındık Lisanslı Depo Yönetmeliği (2.08.2006/26247), Lisanslı Depoculuk Tazmin Fonu Yönetmeliği (21.12.2005/26030) ve 191 Ürün ihtisas Borsalarının Kuruluş, işleyiş ve Denetim Usul ve Esasları Hakkında Genel Yönetmelik (9.3.2005/25750) yayımlanmıştır. Lisanslı depoculuk sistemiyle ilgili tüm yasal düzenlemelerin yapılmış olmasına rağmen dört yıllık süre içerisinde sektör temsilcileri tarafından lisanslı depo kurulmasına yönelik talep beklendiği gibi olmadığı görülmüştür180. Lisanslı depoculuğu teşvik amaçlı olarak, 03.07.2009 tarih 27277 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 5904 sayılı " Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununda bazı değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişikliklerle Lisanslı Depolar için bazı teşvikler ve vergi istisnaları getirilmiştir. Bunlar181; 5904 Sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu'na geçici 77'nci Madde eklenmiştir. Bu madde ile Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar, 31 Aralık 2014 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. İstisna edilen bu kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. Maddesi kazançlar kapsamında için gelir tevkifat vergisi yapılmayacaktır. mükelleflerince Münhasıran yıllık bu beyanname verilmesine gerek olmayacak, bu kazançlar verilecek beyannamelere de dahil edilmeyecektir. Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin alım satımında KDV istisnası getirilmiş ve senedin temsil ettiği ürünün depodan çekilmesi KDV kapsamına alınmıştır. Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün senetlerinin Ürün İhtisas Borsaları ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığından 180 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Lisanslı Depoculuk”, VOBJEKTĐF, Sayı 13, Ekim 2009, (çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/vobjektif13.pdf, 5 Mart 2010, s.19. 181 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Lisanslı Depoculuk”, VOBJEKTĐF, Sayı 13, Ekim 2009, (çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/vobjektif13.pdf, 5 Mart 2010, s.19-20. 192 ürün senedi alım satımı konusunda izin alan Ticaret Borsaları aracılığı ile teslimi tam istisna kapsamına alınmıştır. Mudi ile lisanslı depo işletmesi arasında yapılan sözleşmeler ve ürün senedi için Damga Vergisi muafiyeti getirilmiştir. Lisanslı depoculuk sisteminin işleyişine baktığımızda, üretici, ürününü lisanslı depoya teslim etmekte, lisanslı depoya teslim edilen ürünler analiz ve tasnif edilerek saklanmakta, lisanslı depo tarafından üreticiye ürün senedi düzenlenmekte ve böylelikle ürün menkulleştirilmiş olmaktadır. Lisanslı depoculuk sisteminin sağlayacağı faydaları şu şekilde sıralanmaktadır182; Üreticilerin ürünlerini depoya teslim etmeleriyle ürünlerinin teminat değerliliği kazanmaktadır. Ürünlerin mülkiyeti, aynı depoda iken yer değiştirmeksizin istenildiği kadar alınıp satılabilmektedir. Kayıt dışılığın önlenmesine katkı sağlamaktadır. Alıcı ve satıcı arasında ürünün kalitesi ve teslimi konusunda güvence sağlamaktadır. Düzenlenen ürün senetleriyle emtiaların yatırım aracına dönüşebilmesi imkânı sağlanmaktadır. Bankalar açısından teminat değeri kazanmış tarım ürünleri için kredi verebilme imkânı sağlanmaktadır. Lisanslı depoculuk sisteminin ürün ihtisas borsası ve/veya VOB ile entegrasyonu ile ilgili ürünün spot ve vadeli piyasalarının gelişimi sağlanmaktadır. Lisanslı depoculuk sistemiyle ilgili tüm yasal düzenlemelerin hazır olmasına rağmen hayata geçirilememesinde aşağıda belirtilen hususların etkili olduğu değerlendirilmektedir183: 182 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Lisanslı Depoculuk”, VOBJEKTĐF, Sayı 13, Ekim 2009, (çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/vobjektif13.pdf, 5 Mart 2010, s.21. 193 • Lisanslı Depoculuk ve Ürün İhtisas Borsası konularında birbirinden bağımsız cılız girişimlerin olması, • Lisanslı depoculuk sisteminin başarılı olması için gerekli oluşumların (Ürün İhtisas Borsası, Yetkili Laboratuarlar, Merkezi Takas sistemi) birlikte koordine edilmemesi, • Lisanslı depoculuğa konu olabilecek bazı ürünlerde kalite standartlarının uluslararası yapıya uygun olarak tanımlanmaması, • Mevcut depo kapasitelerinin kamu öncülüğünde lisanslı depolara dönüştürülememesi (TMO ve FİSKOBİRLİK mevcut depoları), • Tarım ürünleri için uygun şartlara haiz depo ve laboratuar sistemlerinin kurulmasının yüksek miktarda yatırım gerektirmesi, • Yapılacak yatırımların yanında Lisanslı Depo işletmecisi için getirilen ilave yükümlüklerin caydırıcı olması, • Üreticiler açısından ürünlerinin lisanslı depolara teslim edilmesinde ortaya çıkan ilave maliyetlerin lisanslı depolara ilgiyi azaltması, • Ürün senetlerinin ticaretinin yapılacağı likit bir piyasanın olmayışı, • Bazı tarım ürünlerinde fiyatların serbest piyasa koşullarında oluşmasını engelleyici unsurların varlığı, • Yasal düzenlemelerin yapılmasına rağmen vergisel düzenlemelerin geç yapılmış olması, (3.7.2009 tarihli 5904 sayılı kanunla bu eksiklik giderilmiştir.) Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde etkin ve yaygın bir Lisanslı Depoculuk (Warehouse Receipt System) ile ürün ticareti sistemi bulunmaktadır. Polonya, Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Ukrayna gibi eski doğu bloku ülkelerinde bile lisanslı depoculuk sistemi kurulmuş ve etkin olarak işlemektedir. ABD'de federal düzeyde 863, eyalet düzeyinde 6937 lisanslı depo faaliyet göstermektedir. Türkiye bu sistemi halen kurmaya 183 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Lisanslı Depoculuk”, VOBJEKTĐF, Sayı 13, Ekim 2009, (çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/vobjektif13.pdf, 5 Mart 2010, s.21-22. 194 çalışan Zambiya, Etiyopya gibi Afrika ülkeleri arasında sayılmaktadır. Çok büyük ABD, Fransız ve İsviçre firmaları lisanslı depoculuk sistemiyle uluslararası tarım ürünleri ticaretinde etkin rol oynamaktadır. Örneğin Cargill gibi şirketler dünya çapında yatırımlar yapıp lisanslı depo ağı oluşturmakta, ürün ticaret ve pazarlamasında hâkim rol oynamaktadırlar. Dünya borsalarında pamuk, kahve, mısır, portakal suyu, soya fasulyesi, buğday ve diğer birçok ürün kontratı alınıp satılmaktadır. Söz konusu borsalar, lisanslı depolarla entegre çalışmakta, teslim şartlı vadeli kontratlarda ürün teslimi lisanslı depolardan yapılmaktadır184. 3.5.3. Türkiye Buğday Politikalarındaki Dönüm Noktaları ve Gelinen Son Durum Buğday piyasasında, 1980 yılından itibaren, yıllar itibarıyla uygulanan politikalara baktığımızda, fiyat politikası çerçevesinde, iki önemli dönüm noktasının olduğu görülmekte olup bu dönemler, ilk kez destekleme (taban) alım fiyatlarının ilan edilmeye başlandığı 1988 yılı ile alım ve satış fiyatlarının Kararnameler yerine TMO tarafından ilan edilmeye başlandığı 2002 yılıdır. Yıllar itibarıyle, ödemelerin ne zaman yapılacağı ile fiyat artışlarının hangi zaman dilimlerinde olacağı gibi fiyat politikasının tali unsurları farklılaşmış olsa da; 2002 yılından itibaren, destekleme alım politikasından vazgeçilmesi ve piyasanın düzenlenmesinde kullanılan araçların çeşitlenmesi, uluslararası taahhütlerimiz çerçevesinde de atılan adımlar olarak karşımıza çıkmaktadır185. Uygulamada taban fiyatı uygulamasının kaldırılması istenilen düzeyde etki oluşturamamış, TMO'nun hasat döneminin başında alım fiyatlarını ilan ederek buğday alımı yapmaya devam etmesi dolayısıyla, sadece fiyatın belirlendiği mercinin değişmesi sağlanmış ve dolayısıyla da mevcut durumda da, destekleme alım politikasının özü korunarak, başka bir isim altında sürdürülmüştür. Piyasada fiyatların oluşmasını beklemeden açıklanan 184 Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Lisanslı Depoculuk”, VOBJEKTĐF, Sayı 13, Ekim 2009, (çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/vobjektif13.pdf, 5 Mart 2010, s.22. 185 Esin Nacar, a.g.e., s.86-87. 195 fiyatlar, hem TMO'nun alım garantisi olduğu sinyalini vermiş, hem de hasat başında açıklanan fiyatların üreticiyi, dolayısıyla buğday arzını yönlendirici etkisi olmamıştır186. Ayrıca, son yıllarda piyasayı serbestleştirme eğilimi çerçevesinde uygulanan lisanslı depoculuk, ürün borsaları ve vadeli işlemler borsalarının piyasanın düzenlenmesine beklenilen düzeyde katkı sağlayamadıkları görülmüştür. Alıcı ve satıcıların sürekli olduğu ancak yoğun fiyat hareketliliğinin yaşandığı buğday piyasasında, hem üretici hem de tüketiciler açısından fiyat istikrarını sağlamak açısından son derece önemli olan söz konusu araçlar, yeterli altyapıların oluşturulamaması ve önemleri ile gereklilikleri konusunda üreticilerin yeteri kadar bilgilendirilmemelerinin etkisiyle istenilen düzeyde kullanılamamaktadırlar. Sonuç olarak, Türkiye buğday piyasasının düzenlenmesi açısından hala en etkili kuruluşun TMO olduğu, serbest piyasa koşulları çerçevesinde diğer oyuncuların ve araçların uluslararası taahhütlerimiz çerçevesinde yeteri kadar etkin olmadığı, dolayısıyla son yıllarda şekli değişiklikler gerçekleşse de yapısal dönüşüme yönelik politikaların henüz hayata geçirilemediği görülmektedir187. Türkiye dünyanın büyük hububat üreticilerinden biri olmasına karşın, belirli kuralları olan ve düzenli işleyen bir hububat piyasasına sahip değildir. Tarımsal yapıda da önemli sorunlar bulunması; yetersiz depolar nedeniyle ürünün açıkta saklanmasına, üretim maliyetlerinin yükselmesine, verimin düşmesine, görev zararlarına, dünya piyasasından yüksek ödemelere karşın üreticinin hoşnutsuzluğuna neden olmaktadır. Sorunların başında, tarım işletmelerinin yetersiz büyüklüğü gelmektedir. Örneğin buğday ekim alanları bakımından ortalama büyüklük AB ülkelerinde 17,4 ha iken Türkiye'de 6,1 hektardır. Büyük hububat üreticisi ülkelerde, kooperatifler ürünün büyük bir kısmını almakta ayrıca çiftçinin tohumluk, depolama gibi çeşitli gereksinimlerini karşılamaktadır. Hububat piyasalarının işleyişinde borsaların da önemli işlevleri bulunmaktadır. Borsalarda, alıcı ve satıcılar bir araya 186 187 Esin Nacar, a.g.e., s.87. Esin Nacar, a.g.e., s.81-87. 196 gelmekte, üreticiler ürünlerini uygun fiyatlarla satma imkanına sahip olmaktadır. Türkiye’de 113 ticaret borsasından çok azında hububat işlemleri yapılmaktadır. Hububat piyasalarının işleyişinde önemli rolü olan bir kurum da ödeme kuruluşlarıdır. Türkiye’de Toprak Mahsulleri Ofisi bu görevi kısmen üstlenmiş olup, AB'deki ödeme kurumlarının işlevlerini yerine getirebilmesi için yeniden yapılanması gerekmekte olup, bu amaçla, TMO'nun Tarım Ürünleri Piyasa Düzenleme ve Ödeme Kurumu (TPÖK) adı altında yeniden yapılanması ve ayrıca bir Ödeme Ajansı daha kurulması öngörülmektedir188. 3.5.4. Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri Piyasası Etkinliğinin Türkiye Buğday Politikaları Çerçevesinde Değerlendirilmesi Türkiye buğday piyasasına yapılmakta olan devlet müdahalelerinin, vadeli işlem piyasalarının serbest piyasa koşullarını gerektirmesinden dolayı bu piyasa üzerinde olumsuz etkilere yol açtığı bilinmektedir. Diğer taraftan, dünyada hemen hemen bütün ülkelerde tarımsal piyasalara devlet müdahaleleri mevcut olmakla birlikte, bunun bazı avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Üreticilerin gelirlerinin belli bir seviyenin altına düşmesinin engellenmesi, gıda güvenliğinin sağlanması ve yine tüketicilerin tarımsal ürün fiyat dalgalanmalarından etkilenmesinin en aza indirilmesi, devlet müdahalelerinin olumlu yanlarını oluşturmakla birlikte, bu müdahaleler ile, serbest piyasanın fiyat mekanizması yoluyla kaynakların etkin dağılımını sağlaması yönündeki avantajlardan vazgeçilmektedir. Konu ile ilgili olarak yapılan bir çalışmada, serbest piyasa koşullarını gerektiren vadeli işlem piyasaları ile devlet destek programlarının sağladıkları karşılaştırılmış olup, bu karşılaştırmadaki bulgular şu şekilde sıralanmıştır189; • Devlet yardımları üreticiler için belli bir gelir düzeyinin oluşmasını sağlar ve yüksek risklere maruz kalınmasını engeller. Üreticiler belli bir fiyattan ürettikleri malların satışını gerçekleştirirler. Ancak, iyi işleyen 188 T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, “Toprak Mahsuleri Ofisi (TMO) Genel Müdürlüğü’nün 2002, 2003, 2004 Yılları Eylem ve Đşlemlerinin Araştırılıp Denetlenmesine Đlişkin Rapor Özeti”, Sayı: 2006/3, Tarih:22/03/2006, s.9. 189 Lale Tomruk, a.g.e, s.47. 197 bir vadeli işlem piyasasında karar vericilerin risk alma hakları bulunmakta veya istedikleri düzeye kadar kendilerini garanti altına almaktadırlar. Üreticiler, kendileri, ileride vadeli işlem piyasasında satılmak üzere ne kadar mal üreteceklerine karar verirler ve yine kendileri gelirlerinin dalgalanma sorununu pazardan aldıkları doğru bilgiler sayesinde çözmektedirler. Bu, üreticilerin, fiyatlar tarafından oluşturulan bilgilerin daha yakından ve hassas bir şekilde izlenmesini gerektirmektedir. Sonuçta, bu pazarlar, üreticilerin fiyat belirleme mekanizmasında daha aktif rol almalarının önünü açmaktadır. • Destekleme politikalarının olduğu pazarlar, bu politikaların sabit fiyat ve gelir düzeylerini amaçlaması sebebiyle elastikiyetini kaybedebilmektedir. Bununla birlikte, üreticiler sürekli olarak garantili bir şekilde desteklendiklerinden, ürettikleri malın miktar ve kalitesini değiştirmek konusunda isteksizlerdir. Ancak, vadeli işlem pazarlarında emtiaların pazar koşullarına göre elastikiyeti artmaktadır. • Vadeli işlem piyasaları bütün oyuncuların bilgi ve beklentilerini yansıtacak şekilde, küçük maliyetlerle bilgi akışını sağlamaktadır. Böylelikle, üreticiler, tüketiciler ve aracılar daha kesin tahmin yapma yeteneğine haiz olmakta ve daha iyi kararlar vermektedirler. • Vadeli işlem piyasaları, sosyal maliyetler göz önünde bulundurulduğunda, emtiaların değiş tokuşunun yapılmadığı ve fakat bir bilgi sistemi kuran bir piyasa olması nedeniyle tercih edilmektedir. Bununla birlikte, destek politikaları, bütün üretimi sigortalayan ve fiyat ve gelirde sabitliği sağlayan bürokratik bir mekanizmadır. Yine tarımsal bir ürün olması bakımından burada belirtilmekte gerekirse, İzmir’de vadeli işlem borsasının ekonomik yapılabilirliği üzerine yapılan bir araştırmada190 pamuk vadeli işlem borsasının, pamuk ticaretine müdahaleden arındırılmış bir ticari serbestiyi gerektirdiği vurgulanmış, bunun için de pamuk politikasında ihracat ve ithalattaki serbestinin devam 190 Hasan Olalı, “Đzmir’de Pamuk Vadeli Đşlem Borsası’nın Ekonomik Yapılabilirliği”, Đzmir Ticaret Borsası Yayınları, Yayın No:47, Đzmir, Mart 2003, s.28-39. 198 ettirilmesinin iç ve dış fiyat dengelerinin oluşturulması bakımından önemli olduğu dile getirilmiştir. Aynı çalışmada, pamukta destekleme politikasının fiyat yoluyla ve girdi sübvansiyonu yoluyla olduğu belirtilmiş, söz konusu desteklemelerin zaman zaman devlete çok büyük maliyetler yüklediği ve bu desteklemelerin ekonomik kararlardan ziyade siyasi kararlar neticesinde oluştuğu vurgulanmıştır. Raporda, desteklemeden tamamen arındırılmış bir piyasanın zaten var olmadığı ancak, söz konusu desteklemelerin üreticinin malının gerçek değeriyle alınıp satılmasını sağlayacak politikalar olması gerektiği dile getirilmiştir. Bunun da üretim döneminde kısa vadede yüksek miktarlı arz ile düşük fiyatların oluşmasının engellenerek, bunun yerine üreticilere döviz bazında vadeli işlem sözleşmeleri yapma olanağının verilmesi suretiyle gerçekleştirilebileceği savunulmuştur. Döviz bazında sözleşmelerin, enflasyon ve döviz kurlarındaki değişikliklere uyumun sağlanması bakımından önemli olduğu dile getirilmiştir. Ayrıca oluşturulacak borsanın başarısının daha büyük hacimde pamuk üretimine, verimliliğin artırılmasına ve ürünün ticari sirkülasyona girmesine bağlı olduğu, bunun da pamuğun üretim aşamasında fiyat dışı destekleme araçlarıyla desteklenmesine ve fiyat destek aracının işlerliğinin sona erdirilmesine bağlı olduğu vurgulanmıştır. Rapora göre, destekleme politikaları, üreticiye gelir transferini sağlamak amacıyla pamuk fiyatlarını denge fiyatların üzerinde tutmayı amaçlamamalıdır. Tarım ürünlerine dayalı vadeli işlemler piyasası, her şeyden önce ilgili ürünlerde devlet müdahalelerinden ve destekleme politikalarından arındırılmış bir serbest piyasa düzeni gerektirmektedir. Ancak; hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde, tarım ürünlerini ve üreticisini koruyacak politikaları kaldırmak mümkün olmamaktadır191. Türkiye’de de, söz konusu müdahaleler yoğun bir şekilde ve yıllara göre farklılık arz edecek şekilde yapılmaktadır. Her ne kadar fiyatlara doğrudan müdahale yöntemleri ile devlet müdahaleleri azaltılmaya ve doğrudan gelir desteği uygulamaları 191 Gülistan Erdal, a.g.e., s.100-101. 199 ortaya konmaya çalışılsa da, hali hazırda, TMO’nun piyasadaki fiyat belirleyici rolü ortadan kalkmamıştır. Vadeli işlemlerin herhangi bir mala ya da kıymete uygulanabilmesi için öngörülen kriterlerden birisi de söz konusu ürünlerin belirli bir standardının olmasıdır. Vadeli işlemler piyasasına konu olan finansal varlıklar belirli bir standart içerisinde işlem görmektedir. Örneğin hisse senetleri piyasalarında, ilgili hisse senedinin fiyatı belirtilir. İşlem aşamasında asgari bir lot ve katları şeklinde alım-satım yapılır. Bir lot 1000 adet hisseden oluşmaktadır. Bu durum borsada işlem gören tüm hisse senetleri için geçerlidir. Diğer taraftan, tahvil ve bonoların nominal birim değeri 100 000 TL'dir. Bu değer üzerinden iskonto yapılarak bulunan değer alım-satıma konu olur. Tahvil ve bonolar ilgili vade ayı bazında tanımlanırlar. Finansal varlıklar için oluşturulan bu standardizasyon durumu birçok tarımsal ürün için de geçerlidir. Örneğin, yüzlerce farklı kalite ve derecenin varlığını hatta aynı kalite ve derecedeki pamuğun, yetiştirildiği bölgeye göre farklı özellikler ve değer taşıyabileceği dikkate alınmalıdır. Öte yandan, Türkiye'de pamuk ve buğdayda arzu edilen kalite standardı sağlanamamıştır192. Diğer taraftan, buğdaya dayalı vadeli işlem piyasalarının Türkiye’de ne kadar uygulanabilir olduğunun saptanması amacıyla yapılan bir çalışmada buğday vadeli işlem sözleşmelerinin kullanım etkinliğinin artırılabilmesi konusunda, aşağıda maddeler halinde yer alan bazı tespit ve öneriler sunulmuştur193. 1. Üreticinin ürününü borsaya getirmesi ve birçok alıcı ve satıcının bir arada olduğu piyasanın oluşturulabilmesi amacıyla, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin işlevi minimum düzeyde tutulması, 2. Doğrudan Gelir Desteği uygulamasının doğru olarak uygulanabilmesi için çiftçi envanteri çıkarılması gerekmektedir. Türkiye’de şehirde 192 Gülistan Erdal, a.g.e., s.111-113. Özge Büyükcebeci, “Vadeli Đşlem Piyasaları ve Türkiye'de Buğdaya Dayalı Vadeli Đşlemlerin Uygulanabilirliği”, Atılım Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Đşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2006, s.68-71. 193 200 yaşayan ve başka işlerle uğraşan kimselerin kırsal bölgelerde kendilerine miras yolu ile intikal etmiş tarlaları bulunmaktadır. Bu tarlalar tarla sahibinin ölümünden sonra akrabaları arasında pay edilmektedir. Ancak veraset ve intikal vergisinden dolayı bu tarlaların gerçek sahiplerinin kimler olduğu beyan edilmemektedir. Bununla beraber kırsal alanda "ondalıkçı" denen bir sistem mevcuttur. Bu sistemde tarlanın esas sahibi kentte başka bir işle uğraşırken tarlasını kırsal alanda o bölgede yaşayan bir başka kimse işletmektedir ve DGD tarlanın işletmesi ile uğraşan kimseye değil tarlanın esas sahibine verilmektedir. DGD uygulanırken ondalıkçı sistemin de göz önünde bulundurulması, 3. Mevcut borsaların altyapılarının geliştirilmesi, 4. Üretimde kaliteyi teşvik edecek politikalar özellikle de "sertifikalı tohumculuk" sisteminin yaygınlaştırılması, 5. Belli standarttaki ürünlerin yetiştirilmesi bu standartlardaki ürünlerin depolanması için ön şarttır. Lisanslı depoculuk sistemi ile üretici ürününü hasat sonrası hemen piyasaya sürmek yerine depolanan ürün karşılığında kredi kullanma imkânına sahip olmakta ve üreticinin acil nakit ihtiyacı karşılanmaktadır. Ürettiği ürünü yeterli deposu olmadığı için saklama imkanı bulamayan üreticiler hasat zamanında ürünlerinin tamamını düşük fiyattan satmak zorunda kalmaktadırlar. Lisanslı depoculuk uygulaması ile üreticilerin emanet olarak getirdikleri ürünler, kalite ve sınıflandırma için laboratuar analizinden geçtikten sonra çelik silolarda depolanarak muhafaza edilmektedir. Bu nedenlerden dolayı, lisanslı depoculuk sisteminin yaygınlaştırılması, 6. Üretim tahmininin daha gerçekçi verilere dayanarak yapılması, 7. Küçük parçalara ayrılan üretimin toparlanması ve verimin arttırılması, 8. Buğdaydaki altyapı ve teknik sorunların aşılması, 9. Eğitimli eleman yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi, 201 10. Vadeli işlem piyasalarının toplumsal tabana yayılması, 11. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası'nın yazılı ve görsel basında tanıtım faaliyetlerinin arttırılması, 12. Depoculuk sisteminin borsa ile entegrasyon halinde olması, 13. Gelişmiş ülkelerin piyasalarının incelenmesi, 14. Piyasalarda derinliğin sağlanması, yatırım anlayışının uzun vadeli olmasının sağlanması ve güven ortamının oluşturulması, 15. Piyasalarda oluşabilecek sorunların öngörülebilmesi ve olabilmesi için yatırımcı ve yatırımcıların gerekli tedbirlerin alınması, 16. Sisteme erişimin kolay maliyetlerinin azaltılması, 17. Vergi eşitsizliğinin düzenlenmesi risklerini azaltabilecekleri ve istikrarı temin edici vadeli işlem piyasalarının etkin olarak işlevlerini yerine getirebilmeleri için teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi, 18. Yatırımcıların çeşitli seminer ve eğitimler ile bilinçlendirilmesi, gerekmektedir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE UN SANAYİCİLERİNİN BUĞDAY VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMELERİNE İLİŞKİN BİLGİ, KULLANIM VE TUTUMLARININ ÖLÇÜLMESİ Çalışmanın son bölümünü oluşturan uygulama bölümünde, çalışmanın 2. Bölümünde; hakkında, borsaları, işlem hacimleri ve Türkiye’deki durumu ile ilgili teorik ve istatistiki bilgiler verilen, çalışmanın 3. bölümünde ise; üzerine sözleşme yazılan buğdayın piyasa yapısının, Türkiye ve diğer bazı ülkeler ile karşılaştırmalı olarak sunulmaya çalışıldığı, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin Türkiye’de bir risk yönetim aracı olarak un sanayicileri tarafından kullanım durumları, söz konusu sanayicilerin bu sözleşmelere olan tutumları ve bilgi düzeylerinin araştırılabilmesi amacıyla, ülkenin çeşitli bölgelerinde yer alan un sanayicilerine uygulanan anket ve sonuçları değerlendirilmiştir. 4.1.UYGULAMANIN KONUSU VE AMACI Türkiye un sanayicileri, üretimlerinin ana hammaddesi olan buğdayın fiyat dalgalanmalarından korunma amacıyla, VOB’da işlem gören buğday vadeli işlem sözleşmesinin potansiyel olarak büyük bir kullanıcısı durumundadırlar. Çalışmanın bundan önceki bölümlerinde belirtildiği üzere, VOB’da işlem gören buğday vadeli işlem sözleşmesi işlem hacmi, söz konusu sözleşmenin işleme alınmaya başladığı tarihten bu yana, neredeyse her sene sıfır olarak gerçekleşmiştir. Potansiyel kullanıcılardan birisi konumunda olan Türkiye un sanayicilerinin, söz konusu sözleşmeyi neden kullanmadıklarını araştırmak ve bunun nedenlerini ortaya koymak, bu sözleşmelerin işlem hacminin bu denli düşük düzeylerde gerçekleşme nedenlerinin ortaya konması anlamında önem taşımaktadır. 203 Çalışmanın bundan önceki bölümlerinde, Türkiye vadeli işlem piyasasının gelişmekte olan bir piyasa olduğunu belirtmiş ve yıllar itibariyle sürekli olarak bir büyüme içerisinde olduğunu göstermiştik. Ancak, bu büyüme, tarımsal buğday ve diğer tarımsal ürün olan pamuk vadeli işlem sözleşmeleri açısından değil, daha çok finansal vadeli işlem sözleşmelerinin işlem hacimlerinin artması ile gerçekleşmiştir. Yine, çalışmanın önceki bölümlerinde, bu sözleşmelerin neden gelişmedikleri, bu piyasaların oluşabilmesi için gerekli koşulların neler olduğu ve Türkiye piyasasında bu koşullardan hangilerinin olmadığı hususları belirtilmiştir. Bu nedenler ortaya konarken, Türkiye’de bu piyasaların neden düzgün işlemediğine ilişkin diğer bazı görüşler de ortaya konmuştur. Bu görüşler ve tespitler ışığında, çalışmanın amacı, Türkiye’de buğday vadeli işlem sözleşmelerinin, risk yönetimi sürecinde en büyük potansiyel kullanıcılardan birisi olması beklenen Türkiye un sanayicileri tarafından neden kullanmadığının ve Türkiye un sanayicilerine göre bu piyasanın neden etkin bir şekilde işlemediğinin, un sanayicilerine yapılacak bir anket çalışması ile ortaya konmasıdır. 4.2.UYGULAMANIN KAPSAMI, YÖNTEMİ VE ÖRNEKLEM ÇERÇEVESİ VOB’da, VOB’un kurulduğu günden bu yana, işlem hacmi neredeyse sıfır olan buğday vadeli işlem sözleşmelerinin, risk yönetimi sürecindeki potansiyel kullanıcıları, buğday üreticileri, buğday tüccarları ve buğdayı hammadde olarak kullanan sanayicilerdir. Çalışmanın ilk aşamasında, tarımsal risk kavramı üzerinde durulurken, söz konusu potansiyel kullanıcıların bu sözleşmeleri ne amaçlarla ve nasıl kullanabilecekleri hususları açıklanmıştı. Risk yönetimi sürecinde söz konusu sözleşmelerin potansiyel kullanıcı taraflarından birisi konumunda olan un sanayicileri, buğdayı hammadde olarak kullanan sanayici kesimi içerisinde büyük bir payı temsil etmektedir. Aşağıdaki tablodan da görüldüğü üzere (Tablo 39) Türkiye’de, 2009 yılı itibariyle faal olarak çalışan 922 adet un fabrikasının, kurulu kapasitesi 204 70.985.327 Ton/Yıl, fiili kapasitesi ise 26.093.486 Ton/Yıl olup, kapasite kullanım oranı %37 civarındadır. Aynı tabloda görüldüğü üzere, buğdayı hammadde olarak kullanan diğer sanayiciler ile kıyasladığında Türkiye un sanayicilerinin, hem fiili hem de kurulu kapasitelerinin, buğdayı hammadde olarak kullanan diğer sanayicilerden yüksek olduğu görülmektedir. Tablo 39. Durumu* Türkiye'deki Buğdayı Hammadde Olarak Kullanan Sanayicilerin Son Kapasite Yıllık Kapasite Fabrika Kullanım (Ton/Yıl) Sayısı Oranı Fabrikalar (Faal) Kurulu Kapasite Fiili Kapasite (%) Buğday Unu 922 70.985.327 26.093.486 37 Yem 66 17.780.000 13.414.000 71 Makarna 38 1.170.274 787.956 67 Erişte 169 17.013 7.160 42 Kuskus 19 1.537 1 Bulgur 242 385.261 218.846 57 Bisküvi 45 7.354.783 512.325 7 İrmik 81 328.976 151.329 46 *Veriler “Gıda Sanayi Envanteri” bilgilerine göre hazırlanmıştır. Paketleme yapan fabrikalar da üretim yapıyor gibi değerlendirilmiştir. Örneğin buğday ununu kendisi üretmeyen ama unu alıp paketleyen fabrika buğday unu fabrikalarına dahil edilmiştir. Bir fabrika hem makarna, hem irmik hem de erişte üretimi yapıyorsa aynı fabrika makarna, irmik ve erişte fabrika sayılarına ayrı ayrı dahil edilmiştir. Kaynak : TMO 2009 Hububat Sektör Raporu Buğday vadeli işlem sözleşmelerinin bir risk yönetim aracı olarak kullanım etkinliğinin ortaya konması ve etkinsizliğinin nedenlerinin ortaya çıkarılması sürecinde, buğday kullanıcıları arasında en büyük paya sahip un sanayicilerinin söz konusu sözleşmeler ve piyasalar hakkındaki bilgi düzeylerinin ve tutumlarının araştırılmasının önemli olması nedeniyle araştırma un sanayicileri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma, un sanayicilerinin, genel olarak türev piyasaları, VOB ve özel olarak da buğday vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin tutumları ve bilgi düzeylerini, Türkiye un fabrikaları arasından seçilen bir örnkeleme uygulanan anket (Ek 1) ile ortaya koymayı amaçlamıştır. Bunu yaparken ayrıca ankette kullanılan belirli parametreler arasındaki ilişkilerin varlığı da ortaya konmaya çalışılmıştır. 205 Anket uygulamasına başlamadan önce, Türkiye’nin hemen hemen her ilinde faaliyet gösteren un fabrikalarından, sektörü güvenilir bir şekilde temsil etmesi amacıyla, öncelikle aşağıda belirtilen metod ile minimum örneklem sayısı tespiti yapılmıştır. Türkiye’de un sanayicileri dernekleri ve bunların bağlı olduğu bir federasayon bulunmakta olup, bunlardan 325 adedi bu derneklere üyedir194. Söz konusu üyeler Türkiye un üretim kapasitesinin %95’ine sahip olup, geri kalan %5 ise, çok küçük çaplı ve mevsimsel olarak çalışan fabrikalardan oluşmaktadır. Fiili kapasitenin büyük bir kısmını temsil etmesi ve anketlerin ulaştırılabilmesinin daha kolay olması nedeniyle, anketin uygulanacağı ana kütle sayısı 325 olarak belirlenmiş ve bu sayı baz alınarak örneklem sayısı tespit edilmiştir. Kabul edilebilir hata payı oranı %10 alınarak, %10 güven aralığında, 325 fabrikalık bir ana kütleden, %50 varyans varsayımı ile (bu sayı, ankete verilebilecek cevapların %50 oranında farklılık gösterdiği varsayımını içermekte olup, bu orandaki bir varsayım altında hesaplanan örneklem sayısı da maksimum olmaktadır) aşağıda yer alan formül aracılığıyla hesaplanan minimum örneklem sayısı 49 olmaktadır195. X : c güven düzeyinde kritik değer, n : Örneklem sayısı, N : Ana kütle sayısı, E : Hata payı, x = Z(c/100)2 n = /((N-1)E2 + x) Nx E = Sqrt[(N - n)x/n(N-1)] 194 Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu. Ravasoft, Sample Size Calculator, (Erişim) http://www.raosoft.com/samplesize.html, 17 Haziran 2010. 195 206 Bu durum, söz konusu ana kütlenin tamamına yapılacak bir ankete verilecek cevaplar ile, ana kütleden seçilen 49 fabrikaya uygulanacak anket çalışmasında verilecek cevapların %90 olasılıkla ve %10 marjin aralığında, aynı olacağı anlamına gelmektedir. 325 adet dernek/federasyon üyesi un sanayicisinden, yukarıda minimum örneklem sayısı hesaplanan 49 adet un sanayicisine anket uygulanabilmesi amacıyla, öncelikle, anketlerin, derneklerin sahip olduğu iç yazışma portalı aracılığıyla bütün derneklere ve dernekler aracılığıyla da üyelere dağıtımının yapılması sağlanmıştır. Anket çalışması, un sanayicilerinin bağlı bulundukları ve çeşitli illerde faaliyet gösteren Güneydoğu Un Sanayicileri Derneği, Ege Bölgesi Un Sanayicileri Derneği, Anadolu Un Sanayicileri Derneği, Marmara Un Sanayicileri Derneği, Orta Anadolu Un Sanayicileri Derneği, Karadeniz Un Sanayicileri Derneği, Doğu Anadolu Un Sanayicileri Derneği ve derneklerin bağlı olduğu Un Sanayicileri Federasyonu aracılığıyla dağıtılmıştır. Yine bazı dernekler, yönetim kurulu toplantıları esnasında, söz konusu anketin dağıtımını gerçekleştirmişlerdir. Bu şekilde cevap alınan anket sayısı 14 olmuştur. Dernekler ve federasyondan alınan cevapların beklenenden az olduğu görülmüş ve bunun üzerine, dernekler ve federasyon aracılığıyla dağıtılan anketler dışında, özellikle katılımın az veya hiç olmadığı derneklerin üyelerine, minimum örneklem sayısının tamamlanabilmesi ve bölgeler arasında homojen bir dağılımın sağlanabilmesi amacıyla her dernekten seçilen bazı üyelerle öncelikle telefonda anketi tanıtıcı görüşmeler yapılmış ve anketi yapmayı kabul eden sanayicilere söz konusu anket, faks, e-posta ve kargo gibi araçlarla ulaştırılmıştır. Bu şekilde ulaşılabilen un sanayicisi 207 sayısı yaklaşık olarak 100 olup, bu görüşmelere istidan ankete cevap veren sanayici sayısı 30 olmuştur. Diğer taraftan, ulaşımın kolay olması nedeniyle, Ankara ve çevresinde yer alan un sanayicileri ile yüz yüze görüşmeler sağlanmış ve anketler uygulanmıştır. Bu şekilde cevap alınan anket sayısı 10 olmuştur. Yapılan anket çalışmaları neticesinde, dernekler ve federasyon aracılığyla ve yüzyüze ve telefonda yapılan görüşmeler neticesinde alınan cevap sayısı toplamda 54 olarak gerçekleşmiştir. Anketlerin incelenmesi neticesinde, çapraz bazı soruların farklı olarak yanıtlandığının görüldüğü veya bazı sorulara cevapların verilmediğinin tespit edildiği 3 adet anket uygulama dışında bırakılmış ve toplamda 51 adet anket analiz edilerek değerlendirilmiştir. Burada belirtilmesi gereken bir önemli nokta da, anketin uygulamasından önce, yapılan görüşmeler esnasında, söz konusu anketin, risk yönetimi, türev piyasalar ve buğday vadeli işlem sözleşmeleri hakkında daha önce bilgi sahibi olma olasılığı en yüksek birimler arasında olan muhasebe, finansman, buğday satın alma gibi birimlerin birer yetkilisine veya genel müdür ve yönetim kurulu üyeleri veya başkanları tarafından doldurulabileceği bilgisinin verilmiş olduğudur. 4.3.ANKET KAĞIDININ HAZIRLANMASI VE ÖLÇÜM Un sanayicilerine uygulanan anket çalışması (Ek-1) 5 bölümden oluşmaktadır. Anketin 1’inci bölümünde, diğer bölümlerde yer alan sorulara verilen cevaplarla ilişkilerinin kurulabilmesi amacıyla, ankete katılan un sanayicisi yetkilisinin yaşı, eğitim durumu ve mesleki deneyimine ilişkin sorular sorulmuştur. Anketin 2’nci bölümünde, katılımcının çalıştığı işletmeye ilişkin olarak, 3, 4 ve 5’inci bölümlerde sorulan sorulara verilen yanıtlarla ilişkilendirilmesi ve bazı hipotezlerin kurulabilmesini teminen, işletmenin hangi coğrafi bölgede faaliyet gösterdiği, işletmenin ne kadar zamandır un üretiminde bulunduğu, 208 işletmenin günlük un üretim kapasitesinin ne olduğu, işletmenin bir aile işletmesi olup olmadığı ve ortaklık yapısının yerli yabancı dağılım durumu sorulmuştur. Anketin 3’üncü bölümünde, katılımcıya, temsil ettiği işletmenin buğday temin ettiği yer, temin şekli ve buğday depolama sürelerine ilişkin olarak bazı sorular sorulmuş ve katılımcının bu sorulara verdiği cevaplar ile, anketin diğer bölümlerinde yer alan sorulara verilen yanıtlar arasındaki ilişki, çeşitli hipotezlerin kurulması suretiyle anketin analiz bölümünde ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu bölümün 1’inci sorusunda, katılımcıların, temsil ettiği işletmelerin buğday alım şekillerine ilişkin olarak verilen ifadelerin yanında yer alan ve 5’li likert ölçeğine göre hazırlanmış ifadelerden kendilerine en uygun olanını işaretlenmesi istenmiştir. Örnek olarak “buğday alımlarımızı direkt olarak buğday tüccarlarından gerçekleştirmekteyiz” ifadesi ile ilgili olarak katılımcının, “hiçbir zaman”, “nadiren”, “orta düzeyde”, “sıklıkla” ve ““her zaman” yanıtlarından kendilerine en uygun olanı belirtmeleri istenmiş ve katılımcının çalıştığı işletmenin buğday teminini tüccarlardan gerçekleştirme durumunun sıklığı ortaya konmaya çalışılmıştır. Anketin analiz aşamasında ise, katılımcının bu soruya vermiş olduğu cevaplar ile, diğer bölümlerde sorulan sorulara verilen cevaplar arasındaki bağıntı ortaya konmaya çalışılmıştır. Anketin 4’üncü bölümünde, katılımcının genel olarak türev araçlara ilişkin bilgi ve tutumu, katılımcının işletmesinin türev piyasalarda işlem gerçekleştirip gerçekleştirmedikleri, gerçekleştiriyorlarsa ne tür işlemler gerçekleştirdikleri ve bu işlemleri kullanım periyotlarına ilişkin sorular sorulmştur. Katılımcıdan yanıtlanması istenen sorular ile, anketin diğer bölümlerinde sorulan sorular arasındaki ilişkiler anketin analiz aşamasında ortaya konmaya çalışılmıştır. Anketin sonuncu bölümü olan 5’inci bölümünde ise ankete katılan katılımcının buğday vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin bilgi düzeylerini araştıran sorular sorulmuştur. Bu sorularda, katılımcının, söz konusu vadeli işlem sözleşmelerinin kullanım alanları hakkındaki bilgilerini, daha önce bu 209 sözleşmeleri kullanıp kullanmadıkları, kullanıyorlarsa ne sıklıkla kullandıkları ortaya çıkarılmış ve ayrıca bu bölümde, geleneksel risk yönetim araçları olan, buğday forward sözleşmeleri, alım öncesi çiftçi ve tüccarlarla bir anlaşma yapıp yapmadıkları gibi hususlara ilişkin olarak sorular da yöneltilmiş ve işletmenin geleneksel risk yönetim araçlarını kullanıp kullanmadıkları ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu bölümün 7’nci sorusunda katılımcıya yöneltilen sorular ile, katılımcının Türkiye’deki risk yönetim araçlarının ve buğday vadeli işlem sözleşmelerinin kullanışlı olup olmadığına ilişkin katılımcının görüşleri ortaya konmaya çalışılmış, bölümün 8’inci sorusu ile ise, Türkiye’de vadeli işlem piyasalarını geliştirilebilmesi amacıyla yapılması gerekenlere ilişkin olarak verilen ifadelere katılmcının katılım düzeyi araştırılmaya çalışılmıştır. Yine, katılmcının bu bölümde vermiş olduğu cevaplar ile anketin diğer bölümlerinde verilen cevaplar arasındaki ilişki, çalışmanın analiz bölümünde, bazı hipotezlerin kurulması suretiyle ortaya konmaya çalışılmıştır. 4.4. İSTATİSTİKİ VERİLER Çalışmadan elde edilen verilerin analizinden önce, anketten elde edilen verilere ilişkin istatistiki bilgiler aşağıda sunulmuştur. 4.4.1.Tanımsal İstatistikler Yapılan anket çalışması neticesinde elde edilen, katılımcıların demografik özelliklerine ve katılımcının çalıştığı işletmeye ait istatistiki veriler aşağıda sunulmuştur. 4.4.1.1.Demografik İstatistikler Ankete katılan toplam 51 kişiden, 2’si (%3,9’u) 21-25 yaş aralığında, 19’u (%37,3’ü) 26-35 yaş aralığında, 18’i (%35,3’ü) 36-45 yaş aralığında olup, 12’si ise (%23,5’i) 46 yaş ve üzeridir. Ankete katılan toplam 51 kişiden, 19’u (%37,3’ü) lise ve dengi, 29’u (%56,9’u) üniversite, 3’ü ise (%5,9’u) lisansüstü eğitime sahip olup, ankete katılanların hiç birisi ilköğretim düzeyinde eğitime sahip değildir. 210 Ankete katılan toplam 51 kişiden, 2’si (%3,9’u) 2 ila 5 yıl arasında bir mesleki deneyime, 16’sı (%31,4’ü) 6 ila 10 yıl arasında bir mesleki deneyime, 33’ü (64,7’si) ise 11 yıl ve üzerinde bir mesleki deneyime sahiptir. 4.4.1.2.İşletmelere İlişkin İstatistikler Ankete katılan katılımcıların temsil etttiği işletmelerin coğrafi dağılımı aşağıdaki tabloda (Tablo 40) yer almaktadır. Tablo 40. Ankete Katılan Katılımcılarım Temsil Ettiği İşletmelerin Coğrafi Dağılımı Coğrafi Bölge Katılımcı Sayısı Örneklem İçerisindeki Yüzdesi (%) Karadeniz Marmara Ege Akdeniz İç Anadolu Doğu Anadolu Güneydoğu Anadolu Toplam 6 4 3 8 21 6 3 51 11,8 7,8 5,9 15,7 41,2 11,8 5,9 100,0 Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere, ankete en yoğun katılım İç Anadolu Bölgesi’nden gerçekleşmiş olup, bu durum, anketlerin bu bölgede yüzyüze yapılabilmesi nedeniyle anketlerin cevaplanma yüzdesinin daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır. İşletmelerin ne kadar zamandır un üretimi yaptığına ilişkin tablo (Tablo 41) ise aşağıda yer almaktadır. Tablodan da görüldüğü üzere, ankete katılan katılımcıların çalıştığı işletmelerin neredeyse yarısına yakını 21 yıl ve üzerinde un üretim faaliyeti göstermekte olan işletmelerdir. 211 Tablo 41. Ankete Katılan Katılımcılarım Temsil Ettiği İşletmelerin Un Üretim Süresi Un Üretim Süresi Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Sayı (%) 1 yıldan az 1-5 yıl 6-10 yıl 11-15 yıl 16-20 yıl 21 ve üzeri Toplam 0 3 6 10 8 24 51 0 5,9 11,8 19,6 15,7 47,1 100,0 İşletmelerin günlük un üretim kapasitelerini gösterir tablo ise aşağıda (Tablo 42) yer almaktadır. Söz konusu kapasiteler, işletmelerin teorik kapasiteleri olup, tablodan da görüldüğü üzere, ankete katılan katılımcıların çalıştığı işletmelerin kapasite dağılımı günlük 101-300 ton aralığında yoğunlaşmıştır. Tablo 42 . Ankete Katılan Katılımcıların Temsil Ettiği İşletmelerin Günlük Un Üretim Kapasitesi (Ton) Dağılımı Kapasite (Ton) Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Sayı (%) 100 tonun altında 101-300 ton 301-500 ton 501 ton ve üzeri Toplam 9 32 3 7 51 17,6 62,7 5,9 13,7 100,0 Ankete katılan işletmelerin 46’sı (%90,2’si) aile işletmesi 5’i (%9,8’i) ise aile işletmesi değildir ve tamamı %100 yerli sermayeye sahiptir. 4.4.1.3. İşletmelerin Buğday Teminine İlişkin İstatistikler Ankete katılan katılımcıların temsil ettiği işletmelerin buğday teminine ilişkin olarak sorulan sorulara verilen cevaplara ilişkin istatistiki veriler ise aşağıdaki tablolarda yer almaktadır. Katılımcıların temsil ettiği işletmelerin buğday teminini vadeli olarak gerçekleştirme almaktadır. sıklığının dağılımı aşağıdaki tabloda (Tablo 43) yer 212 Tablo 43. İşletmelerin Buğday Teminini Vadeli Olarak Yapma Sıklığı Sıklık Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Sayı (%) Hiçbir zaman Nadiren Orta düzeyde Sıklıkla Her zaman Toplam 15 24 9 3 0 51 29,4 47,1 17,6 5,9 0,0 100,0 Katılımcıların temsil ettiği işletmelerin buğday teminini TMO’dan gerçekleştirme sıklığının dağılımı aşağıdaki tabloda (Tablo 44) yer almaktadır. Tablo 44. İşletmelerin Buğday Teminini TMO’dan Gerçekleştirme Sıklığı Sıklık Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Sayı (%) Hiçbir zaman Nadiren Orta düzeyde Sıklıkla Her zaman Toplam 0 18 23 10 0 51 0 35,29 45,1 19,61 0,0 100,0 Katılımcıların temsil ettiği işletmelerin buğday teminini tüccarlardan gerçekleştirme sıklığının dağılımı aşağıdaki tabloda (Tablo 45) yer almaktadır. Tablo 45. İşletmelerin Buğday Teminini Tüccarlardan Gerçekleştirme Sıklığı Sıklık Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Sayı (%) Hiçbir zaman Nadiren Orta düzeyde Sıklıkla Her zaman Toplam 0 6 8 20 17 51 0 11,8 15,7 39,2 33,3 100,0 213 Katılımcıların temsil ettiği işletmelerin buğday teminini çiftçilerden gerçekleştirme sıklığının dağılımı aşağıdaki tabloda (Tablo 46) yer almaktadır. Tablo 46. İşletmelerin Buğday Teminini Direkt Olarak Çiftçilerden Gerçekleştirme Sıklığı Sıklık Örneklem İçerisindeki Yüzdesi (%) Sayı Hiçbir zaman Nadiren Orta düzeyde Sıklıkla Her zaman Toplam 6 10 12 16 7 51 11,8 19,6 23,5 31,4 13,7 100,0 Katılımcıların temsil ettiği işletmelerin çiftçilerden temin ettiği buğday için üretim sözleşmesi yapma sıklığını ve bunun örneklem içerisindeki dağılımını gösterir tablo (Tablo 47) aşağıda yer almaktadır. Tablo 47. Direkt Olarak Çiftçilerden Temin Edilen Buğday İçin Üretim Sözleşmesi Yapma Sıklığı Sıklık Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Sayı (%) Hiçbir zaman Nadiren Orta düzeyde Sıklıkla Her zaman Toplam 47 4 0 0 0 51 92,2 7,8 0,0 0,0 0,0 100,0 4.4.2.Türev Araçlar (Vadeli İşlem, Opsiyon, Swap Sözleşmeleri) ve Piyasaları Hakkındaki Bilgi ve Tutuma İlişkin İstatistikler Ankete katılan katılımcıların genel olarak bütün türev araçlar hakkında bilgi düzeylerine, ulusal ve uluslararası vadeli işlem borsalarında işlem yapıp yapmama, yapıyorlarsa yapma sıklıkları, hangi türev araçlarını hangi sıklıkla alıp sattıklarına ilişkin olarak ankette kendilerine yöneltilen sorulara verdikleri cevaplara ilişkin istatistiki bilgiler aşağıda yer almaktadır. 214 Aşağıdaki tabloda, ankete katılan katılımcıların, türev araçlara ilişkin bilgi düzeyinin iyi olmasına ilişkin olarak verilen ifadeye katılım düzeyine ilişkin olarak verdikleri cevaplara ilişkin istatistiki bilgiler yer almaktadır (Tablo 48). Tablo 48. Katılımcının Türev Araçlara İlişkin Bilgi Düzeyinin İyi Olduğu İfadesine Katılım Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı Katılım Düzeyi Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Frekansı (%) Kesinlikle katılıyorum Katılıyorum Ne katılıyorum ne de katılmıyorum Katılmıyorum Kesinlikle katılmıyorum Toplam 6 18 9 7 11 51 11,8 35,3 17,6 13,7 21,6 100,0 Aşağıda, ankete katılan katılımcıların, İzmir’de bir vadeli işlem borsası olduğunu bilip bilmediklerine ilişkin sorulan soruya verdiği cevaplara ilişkin istatistiki dağılımı gösterir tablo (Tablo 49) yer almaktadır. Tablo 49. Dağılımı Katılımcının VOB'u Bilip Bilmediğine İlişkinSoruya Verilen Cevapların Cevap Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Frekansı (%) Evet Hayır Toplam 24 27 51 47,1 52,9 100,0 Yukarıdaki tablodadan da görülebileceği üzere, ankete katılan katılımcıların yarısından fazlası, Türkiye’de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilmediğini belirtmiştir. Aşağıda, ankete katılan katılımcılara yöneltilen, herhangi bir türev aracı (vadeli işlem, forward, opsiyon ve swap sözleşmesi) yurt içinde veya yurt dışında herhangi bir vadeli işlem borsasında alım satımını gerçekleştiriyor musunuz sorusuna verilen cevapların dağılımını gösterir tablo (Tablo 50) yer almaktadır. Tablodaki veriler incelendiğinde, ankete katılan katılımcıların neredeyse tamamına yakını, ulusal veya uluslararası 215 herhangi bir borsada söz konusu sözleşmelerin alım satımını gerçekleştirmemektedir. Tablo 50. Katılımcının Herhangi Bir Türev Aracı Kullanıp Kullanmadığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı Cevap Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Frekansı (%) Evet Hayır Toplam 1 50 51 Aşağıdaki tabloda (Tablo 51) 2 98 100 ise, ankete katılan katılımcıların, herhangi bir türev aracı uluslararası piyasalarda kullanım sıklığına ilişkin olarak sorulan soruya ilişkin olarak verdikleri cevapların dağılımı yer almaktadır. Tablodaki veriler incelendiğinde, bu soruya verilen cevaplar, katılımcıların bir önceki soruya verdikleri cevaplarla uyumluluk göstermiş olup, ankete katılan katılımcıların yine tamamına yakınının, herhangi bir türev aracı, uluslararası piyasada kullanmadığı görülmüştür. Tablo 51. Katılımcının Herhangi Bir Türev Aracı Uluslararası Piyasalarda Kullanım Sıklığında İlişkinSoruya Verilen Cevapların Dağılımı Cevap Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Frekansı (%) Hiçbir zaman Nadiren Orta düzeyde Sıklıkla Her zaman Toplam 49 1 1 0 0 51 96,1 2 2 0 0 100 Aşağıdaki tabloda ise (Tablo 52), ankete katılan katılımcıların, herhangi bir türev aracı VOB’da kullanım sıklığına ilişkin olarak sorulan soruya ilişkin olarak verdikleri cevapların dağılımı yer almaktadır. Söz konusu tablo incelendiğinde, ankete katılan katılımcıların yine tamamına yakınının, herhangi bir türev aracının alım satımını VOB’da gerçekleştirmedikleri görülmüştür. 216 Tablo 52. Katılımcının Herhangi Bir Türev Aracı VOB'da Kullanım Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı Cevap Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Frekansı (%) Hiçbir zaman Nadiren Orta düzeyde Sıklıkla Her zaman Toplam 50 0 1 0 0 51 98 0 2 0 0 100 Aşağıdaki tabloda (Tablo 53) ise, ankete katılan katılımcının türev araçlar bazında, bu araçları uluslararası vadeli işlem borsaları ve VOB'da kullanım sıklığına ilişkin soruya verdikleri cevapların dağılımı (frekansları) yer almaktadır. Tablo 53. Katılımcının Türev Araçları Uluslararası Vadeli İşlem Borsaları ve VOB'da Kullanım Sıklığına İlişkin Sorulan Soruya Verdikleri Cevapların Dağılımı (Frekansları) 49 1 1 0 0 51 50 1 0 0 0 51 Emtia vadeli işlem sözleşmeleri 49 1 1 0 0 51 Emtia opsiyon sözleşmeleri 49 1 1 0 0 51 Döviz vadeli işlem sözleşmeleri 49 1 1 0 0 51 Döviz opsiyon sözleşmeleri 50 0 0 1 0 51 Faiz opsiyon sözleşmeleri Borsa endeks opsiyon sözleşmeleri 50 0 0 0 1 51 Faiz vadeli işlem sözleşmeleri Borsa endeks vadeli işlem sözleşmeleri Hiçbir zaman Nadiren Orta düzeyde Sıklıkla Her zaman Toplam 49 2 0 0 0 51 Aşağıdaki tabloda (Tablo 54) ise, bir önceki tabloda frekansları verilen cevapların, örneklem içerisindeki yüzdesinin dağılımı verilmiştir. 217 Tablo 54. Katılımcının Türev Araçları Uluslararası Vadeli İşlem Borsaları ve VOB'da Kullanım Sıklığına İlişkin Olarak Sorulan Soruya Verdikleri Cevapların Dağılımı (Örneklem İçerisindeki Yüzdesi) Borsa endeks vadeli işlem sözleşmeleri Borsa endeks opsiyon sözleşmeleri Faiz vadeli işlem sözleşmeleri Faiz opsiyon sözleşmeleri Döviz opsiyon sözleşmeleri Döviz vadeli işlem sözleşmeleri Emtia opsiyon sözleşmeleri Emtia vadeli işlem sözleşmeleri Hiçbir zaman Nadiren Orta düzeyde Sıklıkla Her zaman Toplam 98,0 0,0 0,0 0,0 2,0 100,0 98,0 0,0 0,0 2,0 0,0 100,0 96,1 2,0 2,0 0,0 0,0 100,0 96,1 2,0 2,0 0,0 0,0 100,0 96,1 2,0 2,0 0,0 0,0 100,0 96,1 2,0 2,0 0,0 0,0 100,0 98,0 2,0 0,0 0,0 0,0 100,0 96,1 3,9 0,0 0,0 0,0 100,0 4.4.3.Buğday Vadeli İşlem Sözleşmelerine İlişkin Bilgi ve Tutuma İlişkin İstatistikler Ankete katılan katılımcıların buğday vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin bilgi ve tutumlarını ölçen sorulara ilişkin verdikleri cevaplara ilişkin frekansları ve bu frekansların örneklem içerisindeki yüzdesini gösterir tablolar aşağıda gösterilmiştir. Aşağıdaki tabloda (Tablo 55) katılımcıların buğday vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin bilgi düzeyinin iyi olduğu ifadesine katılım sorusuna verdikleri cevapların dağılımı yer almaktadır. Tablo 55. Katılımcının Buğday Vadeli İşlem Sözleşmelerine İlişkin Bilgi Düzeyinin İyi Olduğu İfadesine Katılım Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı Katılım Düzeyi Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Frekansı (%) Kesinlikle katılıyorum Katılıyorum Ne katılıyorum ne de katılmıyorum Katılmıyorum Kesinlikle katılmıyorum Toplam 5 17 10 7 12 51 9,8 33,3 19,6 13,7 23,5 100,0 218 Aşağıdaki tabloda (Tablo 56) görüldüğü üzere, katılımcıların %62,7’si, VOB’da işlem gören VOB-Anadolu Kırmızı Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi alım satımının yapıldığını bilmemektedir. Tablo 56. VOB'da "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" VİS'in Alınıp Satıldığını Biliyor Musunuz Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı Cevap Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Frekansı (%) Evet Hayır Toplam 19 32 51 37,3 62,7 100,0 Aşağıdaki tabloda (Tablo 57) ise, VOB'da "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" VİS'i kullanım sıklığına ilişkin soruya verilen cevapların dağılımı gösterilmiştir. Tablodan da görüldüğü üzere, Türkiye un sanayicilerinin %98’i söz konusu sözleşmeyi hiçbir zaman kullanmamıştır. Tablo 57. VOB'da "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" VİS'i Kullanım Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı Sıklık Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Frekans (%) Hiçbir zaman Nadiren Orta düzeyde Sıklıkla Her zaman Toplam 50 0 1 0 0 51 98,0 0,0 2,0 0,0 0,0 100,0 Aşağıdaki tabloda (Tablo 58), ankete katılan katılımcıların, yurt dışı vadeli işlem borsalarında buğday vadeli işlem sözleşmesi alım satımı gerçekleştirdiniz mi sorusuna verdikleri cevapların dağılımı gösterilmiştir. Tablodan da görülebileceği üzere, ankete katılan 51 kişiden 6’sı daha önce yurt dışındaki vadeli işlem borsalarında buğday vadeli işlem sözleşmesi alıp sattığını 39’u ise herhangi bir işlem yapmadığını belirtmiştir. 219 Tablo 58. "Yurtdışı Vadeli İşlem Borsalarında Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi Alım Satımı Gerçekleştirdiniz Mi?"Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı Cevap Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Frekansı (%) Evet Hayır Toplam 6 45 51 11,8 85,8 100,0 Aşağıdaki tabloda ise (Tablo 59), yurtdışı vadeli işlem borsalarında buğday vadeli işlem sözleşmesi alım satımı kullanım sıklığına ilişkin soruya verilen cevapların dağılımı gösterilmiştir. Tablo 59. Yurtdışı Vadeli İşlem Borsalarında Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi Alım Satımı Kullanım Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı Sıklık Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Frekans (%) Hiçbir zaman Nadiren Orta düzeyde Sıklıkla Her zaman Toplam 44 5 1 0 0 51 86,3 9,8 2 0 0 100 Aşağıda yer alan tablolarda (Tablo 60, 61) katılımcıların buğday fiyat değişimlerinden ise, ankete katılan korunabilmek amacıyla, geleneksel risk yönetim araçları kullanım sıklığına ilişkin olarak verdikleri cevapların frekans dağılımları ve söz konusu frekansların örneklem içerisindeki yüzdeleri gösterilmiştir. Tablo 60. Buğday Forward Sözleşmesi Kullanım Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı Sıklık Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Frekans (%) Hiçbir zaman Nadiren Orta düzeyde Sıklıkla Her zaman Toplam 48 3 0 0 0 51 94,1 5,9 0,0 0,0 0,0 100,0 220 Tablo 61. Buğday Tüccarları İle Buğday Fiyatı Konusunda Önceden Anlaşma Yapma Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı Sıklık Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Frekans (%) Hiçbir zaman Nadiren Orta düzeyde Sıklıkla Her zaman Toplam 21 14 11 4 1 51 41,2 27,5 21,6 7,8 2,0 100,0 Buğday fiyat dalgalanmalarından korunma amaçlı olarak çiftçiler ile buğday fiyatları konusunda önceden anlaşma yapma sıklığını ortaya koyan soruya, katılımcıların verdikleri cevapların frekans dağılımı ve bu cevapların frekanslarının toplam örneklem içerisindeki yüzdesi aşağıdaki tabloda (Tablo 62) gösterilmiştir. Tablo 62. Çiftçiler İle Buğday Fiyatı Konusunda Önceden Anlaşma Yapma Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı Sıklık Örneklem İçerisindeki Yüzdesi Frekans (%) Hiçbir zaman Nadiren Orta düzeyde Sıklıkla Her zaman Toplam 31 13 3 4 0 51 60,8 25,5 5,9 7,8 0,0 100,0 Aşağıdaki tabloda (Tablo 63) ise, Türkiye'de buğday vadeli işlem sözleşmeleri kullanım yaygınlığının artırılabilmesine ilişkin olarak verilen ifadelere katılmcıların katılım düzeylerinin frekansları verilmiştir. 221 Tablo 63. Türkiye'de Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri Kullanım Yaygınlığının Artırılabilmesine İlişkin Olarak Verilen İfadelere Katılmcının Katılım Düzeylerinin Frekansları Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Ne katılıyorum ne de katılmıyorum Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum Türkiye'de bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmelerinin yaygınlaştırılabilmesi için eğitim çalışmalarının yapılması gerekiyor Türkiye'de bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmelerinin yaygınlaştırılabilmesi için sözleşmelerin tanıtım çalışmalarının yapılması gerekiyor Lisanslı depoculuk sisteminin , VOB ile entegre olarak fiziki teslimata olanak verecek şekilde yaygınlaştırılması, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin kullanımını artıracaktır Buğday alımlarında devletin yoğun bir rol üstlenmesi, bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmelerinin alım/satımının istenilen düzeyde gerçeklemesine engel olmaktadır Buğday vadeli işlem sözleşmelerinin kullanımının artırılabilmesi için TMO'nun buğday piyasasındaki alım satım rolünün azaltılması gerekir Buğday fiyatlarının belirli düzeylerde gerçekleşmesi, buğday vadeli işlemlerinin istenilen düzeyde gerçekleşmesine engel olmaktadır Türkiye'de un sanayicilerinin buğday vadeli işlem sözleşmeleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmadıklarını düşünüyorum. Türkiye'de buğday fiyatlarındaki dalgalanmaların önemli düzeylerde gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum Buğday dış ticaretinin özel sektör tarafından da yapılabilir kılınması buğday vadeli işlem sözleşmeleri alım satımını artıracaktır 20 20 4 1 6 21 21 2 1 6 17 18 6 3 7 5 11 13 9 12 14 13 6 6 3 15 11 13 9 12 22 5 5 7 7 13 12 10 9 10 18 11 4 8 3 Aşağıdaki tabloda (Tablo 64) ise, Türkiye Un Sanayicileri’nin, buğday vadeli işlem sözleşmeleri kullanım yaygınlığının artırılabilmesine ilişkin olarak verilen ifadelere katılım düzeylerinin frekanslarının örneklem içerisindeki dağılım yüzdeleri verilmiştir. 222 Tablo 64. Türkiye'de Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri Kullanım Yaygınlığının Artırılabilmesine İlişkin Olarak Verilen İfadelere Katılmcının Katılım Düzeylerinin Frekanslarının Örneklem İçerisindeki Dağılımı (%) 7,8 2,0 11, 8 41,2 41,2 3,9 2,0 11, 8 33,3 35,3 11,8 5,9 13, 7 23,5 27,5 25,5 11,8 11, 8 5,9 29,4 21,6 25,5 17, 6 5,9 29,4 21,6 25,5 17, 6 23,5 43,1 9.8 9,8 13, 7 13,7 25,5 23,5 19,6 17, 6 19,6 35,3 21,6 7,8 15, 7 Kesinlikle katılmıyorum 39,2 Katılmıyorum Katılıyorum 39,2 Ne katılıyorum ne de katılmıyorum Kesinlikle katılıyorum Türkiye'de bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmelerinin yaygınlaştırılabilmesi için eğitim çalışmalarının yapılması gerekiyor Türkiye'de bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmelerinin yaygınlaştırılabilmesi için sözleşmelerin tanıtım çalışmalarının yapılması gerekiyor Lisanslı depoculuk sisteminin , VOB ile entegre olarak fiziki teslimata olanak verecek şekilde yaygınlaştırılması, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin kullanımını artıracaktır Buğday alımlarında devletin yoğun bir rol üstlenmesi, bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmelerinin alım/satımının istenilen düzeyde gerçeklemesine engel olmaktadır Buğday vadeli işlem sözleşmelerinin kullanımının artırılabilmesi için TMO'nun buğday piyasasındaki alım satım rolünün azaltılması gerekir Buğday fiyatlarının belirli düzeylerde gerçekleşmesi, buğday vadeli işlemlerinin istenilen düzeyde gerçekleşmesine engel olmaktadır Türkiye'de un sanayicilerinin buğday vadeli işlem sözleşmeleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmadıklarını düşünüyorum. Türkiye'de buğday fiyatlarındaki dalgalanmaların önemli düzeylerde gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum Buğday dış ticaretinin özel sektör tarafından da yapılabilir kılınması buğday vadeli işlem sözleşmeleri alım satımını artıracaktır Yukarıdaki tablodan da görüldüğü üzere, katılımcıların buğday vadeli işlem sözleşmelerinin yaygınlaştırılabilmesi amacıyla eğitim ve tanıtım çalışmalarının yapılması gerekir ifadelerine ve lisanslı depoculuk sisteminin VOB ile entegre bir şekilde fiziki teslimata olanak verecek şekilde yaygınlaştırılmasının buğday vadeli işlem sözleşmesi kullanımını artıracaktır ifadesine katılım düzeyinin oldukça yüksek olduğu görülmektedir. 223 Yine yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere, ankete katılan un sanayicileri, diğer un sanayicilerinin, buğday vadeli işlem sözleşmeleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmadıklarını düşünmektedir. 4.5. VERİLERİN ANALİZİ Verilerin analizi aşamasında, ankette sorulan sorulardan elde edilen cevaplar arasındaki istatistiki ilişkilerin saptanabilmesi amacıyla bazı hipotezler ortaya konmuş ve bu hipotezlerin anlamlı olup olmadıkları belirli güvenirlilik düzeylerinde yapılan analizler çerçevesinde ortaya konmaya çalışılmıştır. Değerlendirmeye uygun 51 adet anketten elde edilen veriler, SPSS 14.0 For Windows programı ile analiz edilmiştir. Analizlere başlamadan önce, öncelikle, bu çalışmada veri kolayda örneklem yoluyla toplandığı için verinin bazı testlere tabi tutulması gerekmektedir. Bunlardan birisi normallik testidir. Bu çerçevede KolmogorovSmirnov ve Shapiro-Wilk normallik testlerinin sonucunda katılımcıların Ankette ilgili sorulara verdikleri yanıtların istatistiki olarak anlamlı bir şekilde normal dağılım gösterdiği sonucuna varılmıştır. Ortaya konan, hipotezlerden bazıları, iki farklı değişken arasındaki belirli bir güvenirlilik düzeyinde kabul edilebilir bir ilişkinin olup olmadığını tespit etmek amacıyla test edilmiştir. Bu testler “Pearson Ki-Kare Bağımsızlık Testi” yapılmak suretiyle gerçekleştirilmiştir. Yine hipotezlerden birisi ise, bir değişkendeki farklılığın başka bir değişkene göre anlamlı bir şekilde farklılılık gösterip göstermediklerini tespit etmek amacıyla tek yönlü varyans analizi ile test edilmiştir. Söz konusu hipotezler, öncelikle %99 güvenirlilik düzeyinde, bu koşulun sağlanmadığı durumlarda ise %95 güvenirlilik düzeyinde test edilmiştir. Testlerde, reddedilmiştir. %95’in altında güvenirliliğe sahip hipotezler 224 4.5.1.Hipotezler ve Testleri H1: İşletmelerin ne kadar zamandır un üretimi gerçekleştirdiği ile İzmir’de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilmeleri arasında bir ilişki vardir. Aşağıdaki tabloda (Tablo 65), H1’in test edilmesi kapsamında, iki değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır. Tablo 65. İşletmelerin Un Üretimi Süreleri İle İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmeleri Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi VOB Bilgi VOB Bilgi Üretim Süresi Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N 1 51 ,022 ,880 51 Üretim Süresi ,022 ,880 51 1 51 Yukarıdaki tabloda (Tablo 65) görüldüğü üzere, anlamlılık düzeyi bu hipotez için 0,880 olup, kabul edilebilir düzeyde değildir. Bu durum, katılımcıların çalıştığı/sahip olduğu işletmenin un üretimi gerçekleştirdiği süre ile İzmir’de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilmeleri arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığını ortaya koymaktadır. H2: Türkiye un sanayicilerinin un üretim kapasiteleri ile İzmir’de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilmek arasında bir ilişki vardır. Aşağıdaki tabloda (Tablo 66), H2’nin test edilmesi kapsamında, iki değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır. 225 Tablo 66. İşletmelerin Un Üretim Kapasiteleri İle İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmeleri Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi Un Üretim Kapasitesi Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N Un Üretim Kapasitesi VOB Bilgi VOB Bilgi 1 ,170 ,234 51 1 51 ,170 ,234 51 51 Yukarıdaki hipotezin anlamlılık düzeyinin 0,234 olarak bulunması neticesinde söz konusu hipotez reddedilmiş olup, bu durum, ankete katılan katılmcının temsil ettiği işletmenin günlük un üretim kapasitesinin büyüklüğü veya küçüklüğü ile işletmeyi temsilen ankete katılan katılımcının VOB’u bilip bilmemesi arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığını ortaya koymaktadır. H3 : Eğitim düzeyi ile, İzmir’de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilmek arasında anlamlı bir ilişki vardır. Aşağıdaki tabloda (Tablo 67), H3’ün test edilmesi kapsamında, iki değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır. Tablo 67. Ankete Katılan Katılımcının Eğitim Düzeyi İle İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmek Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi VOB Bilgi (Evet/Hayır) Eğitim Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N Eğitim Düzeyi VOB Bilgi (Evet/Hayır) 1 51 ,376(**) ,006 51 ,376(**) ,006 51 1 51 ** Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed). Yukarıdaki hipotez, %99 anlamlılık düzeyinde kabul edilmiş olup, bu durum, eğitim seviyesi ile un sanayicilerinin VOB’u bilmeleri arasında anlamlı bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Bu hipotezin anlamlı bulunması, vadeli işlem borsaları ve sözleşmeleri hakkında gerçekleştirilecek eğitim 226 çalışmalarının, Türkiye’deki un sanayicilerinin VOB’a olan ilgilerinin artırılabilmesi açısından önemli bir olgu olduğunu düşündürtmektedir. H4: Eğitim düzeyi ile, VOB’da buğday vadeli işlem sözleşmesinin işlem gördüğünü bilmek arasında anlamlı bir ilişki vardır. Aşağıdaki tabloda (Tablo 68), H4’ün test edilmesi kapsamında, iki değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır. Tablo 68. Ankete Katılan Katılımcının Eğitim Düzeyi İle VOB’da Buğday Vadeli İşlem Sözleşmelerinin İşlem Gördüğünü Bilmek Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi Bilgi (Evet/Hayır) Eğitim Eğitim Düzeyi Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi Bilgi (Evet/Hayır) Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N 1 51 ,349(**) ,012 51 ,349(**) ,012 51 1 51 ** Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed). Yukarıdaki hipotez, %95 anlamlılık düzeyinde kabul edilmiş olup, bu durum, un sanayicilerinin eğitim seviyesi ile VOB’da işlem gören buğday vadeli işlem sözleşmelerini bilmeleri arasında doğru orantılı ve anlamlı bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. H5: Eğitim düzeyi ile uluslararası borsalarda işlem gören vadeli işlem sözleşmelerinin kullanım sıklığı arasında anlamlı bir ilişki vardır. Aşağıdaki tabloda (Tablo 69), H5’in test edilmesi kapsamında, iki değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır. 227 Tablo 69. Ankete Katılan Katılımcının Eğitim Düzeyi İle Uluslararası Borsalarda İşlem Gören Vadeli İşlem Sözleşmelerini Kullanım Sıklığı Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi Uluslararası Kullanım Sıklığı Eğitim Eğitim Düzeyi Uluslararası Kullanım Sıklığı Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N 1 ,325(**) ,020 51 1 51 ,325(**) ,020 51 51 ** Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed). Yukarıdaki hipotez, %95 anlamlılık düzeyinde kabul edilmiş olup, bu durum, un sanayicilerinin eğitim seviyesi ile uluslararası vadeli işlem borsalardaki işlem sıklıkları arasında doğru orantılı ve istatistiki olarak anlamlı bir ilişkinin bulunduğunu göstermektedir. Bu analiz, eğitimin, söz konusu sözleşmelerin sadece farkındalık düzeyini etkileyen bir unsur olmayıp, ayrıca, kullanımını da etkileyen bir unsur olduğunu ortaya koymaktadır. H6: İzmir’de bir vadeli islem ve opsiyon borsası olduğunu bilmek, coğrafi bölgelere göre anlamlı bir farklılık göstermektedir. Aşağıdaki tablo (Tablo 70), H6’nın test edilmesi kapsamında, bir değişkendeki farklılığın başka bir değişkene göre anlamlı bir şekilde farklılılık gösterip göstermediğinin tespit edilmesi amacıyla yapılan tek yönlü varyans analizinin sonuçlarını göstermektedir. Tablo 70. İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmenin Coğrafi Bölgelere Dağılımına Göre Tek Yönlü Varyans Analizinin Sonuçları Kareler Toplamı Gruplar Arası Gruplar İçi Toplam 4,188 8,518 12,706 Ortalama Kare df 6 44 50 ,698 ,194 F 3,606 Sig. ,005 Yapılan ANOVA analizi neticesinde elde edilen sonuçta, yukarıdaki hipotez anlamlı bulunmuş olup, bu durum, VOB’u bilmenin coğrafi bölgelere göre anlamlı bir farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bu hipotez her ne kadar, anlamlı bulunmuş olsa da, ankete katılan katılımcıların, temsil ettiği fabrikaların coğrafi bölgelere göre homojen bir şekilde dağılmamış olması göz önünde bulundurulmalıdır. 228 H7: İzmir’de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilmek ile genel olarak türev araçlar hakkında bilgi düzeyi arasında bir ilişki vardır. Aşağıdaki tabloda (Tablo 71), H7’nin test edilmesi kapsamında, iki değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır. Tablo 71. Ankete Katılan Katılımcının İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmesi ile Genel Olarak Türev Araçlar Hakkındaki Bilgi Düzeyi Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi Türev Bilgi Düzeyi Katılım VOB Bilgi VOB Bilgi Türev Bilgi Düzeyi Katılım Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N 1 51 ,306(*) ,029 51 ,306(*) ,029 51 1 51 * Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed). H7’nin test edilmesi neticesinde %95 güvenirlilik düzeyinde hipotezin anlamlı olduğu görülmüş olup, bu durum, ankete katılan katılımcının İzmir’de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilmesi ile genel olarak türev araçlar hakkındaki bilgi düzeyi arasında %95 güvenirlilik düzeyinde anlamlı bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Katılımcıların genel olarak türev piyasalar hakkındaki bilgi düzeyi ile, VOB’u bilmeleri arasındaki doğru orantılı ilişkinin istatistiki olarak anlamlı bulunmuş olması, bu piyasalar hakkında bilgi sahibi olan kişilerin, yurt içinde de böyle bir piyasanın varlığını bildiklerini gösterir nitelikte bir bulgudur. H8: Buğday alımlarının vadeli olarak yapılma sıklığı ile, VOB’u bilip bilmemek arasında bir ilişki vardır. Bu hipotez, buğday alımlarını sıklıkla vadeli olarak gerçekleştiren işletmelerin, bir vadeli işlem piyasası olan VOB hakkındaki farkındalığının daha yüksek olabileceği düşüncesiyle kurulmuştur. Aşağıdaki tabloda (Tablo 72), H8’in test edilmesi kapsamında, iki değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde 229 edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır. Tablo 72. Ankete Katılan Katılımcının İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmesi ile Buğday Alımlarını Vadeli Olarak Yapması Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi Vadeli Alım Sıklığı VOB Bilgi VOB Bilgi Vadeli Alım Sıklığı Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N 1 51 ,047 ,745 51 ,047 ,745 51 1 51 Yukarıdaki tablodaki veriler incelendiğinde, hipotez, %95 anlamlılık düzeyinde reddedilmiştir. Buna göre, katılımcının temsil ettiği işletmenin buğday alımlarını vadeli olarak gerçekleştirme sıklığı ile katılımcının İzmir’de bir vadeli işlem borsası olduğunu bilip bilmemesi arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır. H9: Buğday forward sözleşmesi yapma sıklığı ile eğitim düzeyi arasında bir ilişki vardır. H9 test edildiğinde, söz konusu hipotez %95 anlamlılık düzeyinde anlamlı bulunmuştur (Tablo 74). Tablo 73. Ankete Katılan Katılımcının Buğday Forward Sözleşmesi Yapma Sıklığı İle Eğitim Düzeyi Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi Buğday Forward Yapma Sıklığı Eğitim Eğitim Buğday Forward Yapma Sıklığı Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N 1 51 ,280(*) ,046 51 ,280(*) ,046 51 1 51 * Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed). H9 hipotezi, %95 güvenirlik düzeyinde kabul edilebilir bulunmuş olup, bu durum, eğitim düzeyi ile buğday forward sözleşmesi yapma sıklığı arasında pozitif bir korelasyon olduğunu göstermektedir. Her ne kadar geleneksel bir risk yönetim aracı olsa da, böyle bir sözleşmenin yapılabilir olduğunu bilmek, ancak bu konu hakkında eğitim almak ile olabilecektir. 230 Yukarıda kurulan hipotezin kabul edilebilir bulunması da bu gerçeği doğrular niteliktedir. H10: Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri hakkında un sanayicilerinin yeterli bilgi düzeyine sahip olmadıkları ifadesine katılım düzeyi ile, bu sözleşmelerin kullanımının artırılabilmesi için eğitim çalışmalarının yapılması gerektiğine katılım düzeyi arasında anlamlı bir ilişki vardır. Aşağıdaki tabloda (Tablo 74), H10’un test edilmesi kapsamında, iki değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır. Tablo 74. Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri Hakkında Un Sanayicilerinin Yeterli Bilgi Düzeyine Sahip Olmadıkları İfadesine Katılım Düzeyi İle Bu Sözleşmelerin Kullanımının Artırılabilmesi İçin Eğitim Çalışmalarının Yapılması Gerektiğine Katılım Düzeyi Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi Un Sanayicileri Yeterli Bilgi Düzeyine Sahip Değiller Görüşüne Katılım Un Sanayicileri Yeterli Bilgi Düzeyine Sahip Değiller Görüşüne Katılım Eğitim Çalışmalarının Yapılması Gerektiği Görüşüne Katılım Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N Pearson Correlation Sig. (2-tailed) N Eğitim Çalışmalarının Yapılması Gerektiği Görüşüne Katılım 1 ,671(**) 51 ,000 51 ,671(**) 1 ,000 51 51 ** Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed). Yukarıdaki tabloda (Tablo 74) yer alan veriler ışığında bu hipotez %99 güvenirlilik düzeyinde kabul edilmiştir. Bu durum, buğday vadeli işlem sözleşmeleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını düşünen Türkiye un sanayicilerinin, bu sözleşmelerin kullanımının artırılabilmesi için, eğitim çalışmalarının da yapılması gerektiğini düşündüklerini ortaya koymaktadır. 231 4.6. UYGULAMANIN SONUCU Yukarıda, Türkiye un sanayicilerine yapılan anket iki aşamada analiz edilmeye çalışımış, birinci aşamada öncelikle ankette sorulan sorulara verilen cevapların istatistiki olarak dağılımı verilmiş, ikinci aşamada ise, ankette sorulan bazı sorulara katılımcıların verdikleri cevaplar arasındaki ilişki düzeylerinin ortaya konabilmesi amacıyla hipotezler kurulmuş ve test edilmiştir. Ankette elde edilen istatistiklere baktığımızda, Türkiye un sanayicilerinin türev piyasalar hakkında bilgi düzeyinin orta düzeyde olduğunu söylemek mümkündür. Katılımcıların verdiği cevaplar doğrultusunda, Türkiye un sanayicilerinin İzmir’de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilenlerin sayısının, ankete katılanların yaklaşık olarak %47,1’i olduğu görülmüştür. Ankete katılan katılımcıların %37,3’ü VOB’da, VOB-Anadolu Kırmızı Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi alım satımının yapıldığını bilmekte olup katılımcıların %62,7’si ise bilmemektedir. Yukarıdaki istatistiki veriler genel olarak değerlendirildiğinde, Türkiye un sanayicilerinin neredeyse yarısı, türev piyasalar ve buğday vadeli işlem sözleşmeleri hakkında herhangi bir bilgiye sahip değildir. Bu piyasalardaki etkinliğin artırılabilmesi için, esas olarak bu bilgi büyük önem teşkil etmektedir. Zira, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin Türkiye’de potansiyel olarak en önemli kullanıcıları arasında yer alan un sanayicilerinin, bu sözleşmeler hakkında bilgi sahibi olmamaları, bu piyasalarda yapılan işlem hacmini ve piyasanın derinleşme sürecini etkilemektedir. Anketin son bölümünde katılımcılara yöneltilen, Türkiye’de buğday vadeli işlem sözleşmelerinin kullanım etkinliğinin artırılabilmesi amacıyla verilen bazı görüşlere katılım düzeyleri sorulmuştur. Bu sorularda verilen cevaplar, anketin önceki bölümlerinde, un sanayicilerinin bu sözleşmeler hakkında bilgi düzeylerinin düşük olduğunu gerçeğini doğrular şekilde, bu piyasaların etkinleştirilmesi amacıyla eğitim ve tanıtım çalışmalarının 232 yapılması gerektiği yönünde olmuştur. Bu esas olarak beklenen bir durum olup, Türkiye’de söz konusu sözleşmelerin un sanayicileri arasında farkındalık düzeyinin düşük olması durumu, bu sözleşmeler hakkında eğitim ve tanıtım çalışmasının gerektiği gerçeğinin, un sanayicilerinin kendileri tarafından da dile getirilmesi durumunu ortaya çıkarmıştır. Verilerin analizi aşamasında, ankette sorulan sorulardan elde edilen cevaplar arasındaki istatistiki ilişkilerin saptanabilmesi amacıyla bazı hipotezler ortaya konmuş ve bu hipotezlerin anlamlı olup olmadıkları belirli güvenirlilik düzeylerinde istatistiki testler ile ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu aşamada kurulan hipotezlerin test edilmesi neticesinde, kişilerin eğitim düzeyi ile VOB ve buğday vadeli işlem sözleşmeleri farkındalığı ve vadeli işlem piyasalarını kullanma düzeyi arasında doğru orantılı ve istatistiki olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Bu sonuç, söz konusu piyasalara olan farkındalık ve bu piyasaları kullanım düzeyinin, eğitim çalışmaları ile artırılabileceği konusunda fikir vermektedir. Yine analizlerden elde edilen bir başka bulgu da, bu piyasalar hakkında un sanayicilerinin bilgi düzeyinin düşük olduğu ifadesine katılım düzeyi ile bu piyasaların etkinliğinin arttırılabilmesi amacıyla eğitim çalışmalarının yapılması gerektiği ifadesine katılım düzeyi arasında pozitif ve güçlü bir ilişki olduğudur. Bu durum, buğday vadeli işlem sözleşmeleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını düşünen Türkiye un sanayicilerinin, bu sözleşmelerin kullanımının artırılabilmesi için, eğitim çalışmalarının da yapılması gerektiğini düşündüklerini ortaya koymaktadır. SONUÇ "Emtia Vadeli İşlem Sözleşmeleri ve Un Sanayinde Risk Yönetim Aracı Olarak Kullanımına İlişkin Bir Araştırma" başlıklı bu çalışma dört bölümden oluşmakta olup, ilk üç bölümde teorik bir çerçeve oluşturulmuş son bölümde ise bir uygulama gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın teorik bölümünde, genelden özele doğru bir yaklaşımla, öncelikle risk, tarımsal risk, risk yönetimi, tarımsal risk yönetimi konuları ele alınmış, daha sonra, bir risk yönetim aracı olan vadeli işlem sözleşmeleri ve tarımsal vadeli işlem sözleşmeleri üzerinde durulmuş, daha sonra, ülkemiz tarım politika ve piyasasının, buğday vadeli işlem sözleşmeleri üzerindeki etkisinin ortaya konabilmesi amacıyla, tarımsal piyasalar ve özel olarak da ülkemiz buğday piyasasının yapısı ve politikaları incelenmiştir. Çalışmanın uygulama bölümünde ise, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin Türkiye’deki potansiyel en büyük kullanıcıları durumundaki Türkiye un sanayicilerinin genel olarak bu piyasalara karşı tutumu ile bilgi düzeyi araştırılmış ve Türkiye'de buğday vadeli işlem piyasanın etkinsizliğinin nedenleri, Türkiye un sanayicileri açısından ele alınmıştır. Yukarıdaki çerçeve kapsamında yürütülen çalışmadan elde edilen çarpıcı bazı bulgu, sonuç ve öneriler aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır. 1. Ürün için uygun olan zamanda yağışın olmaması, ürün fiyatlarının ürün satışından sonra artması, gerekli zamanda yeterli işgücü bulunamaması, tarımsal araç gereçlerin beklenmeyen durumlarda arızalanması, hükümet politikalarındaki değişkenlik vb. durumlar, genel olarak tarımsal piyasalardaki riski ortaya çıkaran faktörlerdir. Yine söz konusu piyasaların özel bir risk türü olan, tarımsal ürünlerin fiyatlarının beklenen seviyelerin altında veya üzerinde gerçekleşmesi neticesinde oluşan tarımsal ürün fiyat riski, bu piyasa oyuncularının karşılaştıkları en önemli risklerden birisidir. Tarımsal ürün fiyat riskinin yönetilmesi ise, söz konusu ürünü hem arz eden hem de talep eden taraflar için çeşitli yöntemlerle 234 yapılabilmektedir. Geleneksel olarak, fiyatların önceden sözleşmeli olarak tespit edilmesi ve sigortacılık gibi faaliyetlerle yapılabilmekte olan tarımsal fiyat riski yönetimi, Türkiye’de çok yeni bir piyasa konumunda olan türev piyasalarda işlem yapılması suretiyle de gerçekleştirilebilmektedir. 2. Tarım sektörü, sahip olduğu özellikler nedeniyle, doğal, ekonomik ve politik risklere açık bir sektör konumundadır. Üstü açık fabrika olarak da tanımlanan tarımsal işletmelerin, bu özelliğinden dolayı en çok etkilendiği risklerin başında doğal riskler gelmektedir. Yağış düzeyinin yıllar itibariyle değişmesi ve iklimsel koşullar, tarımsal üretim düzeyini doğal olarak etkileyen koşullardır. Zararlılar, hastalıklar ve doğal afetler tarımsal üretim düzeyini etkileyen diğer doğal etmenlerdir. Fiyat düzeylerinin farklılaşması, üretim maliyetlerinin ekonomik koşullara göre artıp azalabilmesi gibi riskler de ekonomik risk olarak karşımıza çıkmaktadır. Devletlerin uyguladıkları destekleme politikalarındaki değişimler ise politik riske örnek gösterilebilir. 3. Tarımsal ürün fiyat riski ise, tarımsal ürünlerin fiyatlarının değişmesinden kaynaklanan bir tarımsal risk türü olup, belirsizliği oluşturan unsur, hükümet politikaları, doviz kurları, doğal afetler veya politik istikrarsızlık unsurlarından hangisinden kaynaklanıyor olursa olsun, söz konusu belirsizlik, tarımsal piyasaların en önemli özelliklerinden birisidir. 4. Tarımsal üretimde risk yaratan faktörleri kısmen de olsa ortadan kaldırmak veya etkisini azaltmak için uygulanan yöntemlere tarımsal risk yönetimi stratejileri adı verilmektedir. Tarımsal risk yönetimi, çeşitli sigortalama yöntemleri, ürün çeşitlendirmesi, sözleşmeli üretim, girdi sözleşmesi ve yukarıda genel olarak bahsedilmiş bulunan türev araçların kullanılması suretiyle gerçekleştirilmektedir. Ayrıca tarım işletmelerinin işletme dışı iş veya yatırım yapmaları suretiyle de gelir risklerini yönettikleri görülmektedir. 235 5. Dünyada uluslararası ticaretin serbestleşmesi neticesinde, döviz kurları, faiz oranları ve çeşitli malların fiyatlarındaki dalgalanmalar karşısında ortaya çıkan risklere karşı korunma ihtiyacı giderek artmıştır. Bu bağlamda vadeli işlem borsalarının işlem hacimleri de yıllar itibariyle büyük artışlar göstermişlerdir. 6. Herhangi bir tarımsal ürün üzerine sözleşme yazılabilmesi için asgari olarak; üretim ve tüketiminin sürekli olması, belirli bir ekonomik değere sahip olması, fiyatının rekabet şartlarında serbestçe belirleniyor olması, fiyat hareketleri nedeniyle bir risk oluşturması ve standardize edilebilmesi gerekir. 7. Tarımsal ürünlere dayalı vadeli işlem sözleşmelerinin çoğunda fiziki teslimat öngörülmüş olmasına rağmen fiziki teslimat ile sonuçlanan pozisyonların toplam içerisindeki payı azami %3'ü geçmemektedir. 8. Türkiye’de 1980 yılından sonra türev piyasaları hızlı bir şekilde gelişmeye başlamış olmasına rağmen, Dünya’daki duruma bakıldığında, türev piyasalar oldukça geç işlemeye başlamıştır. Kronik enflasyon ve kamu borcu söz konusu piyasaların Türkiye’de gelişememesinin en büyük nedenleri olarak ortaya konmuştur. Kronik enflasyon, döviz kuru ve faiz oranlarında, büyüme ve istihdam gibi ekonomik göstergelerde oynaklığa sebebiyet vermiş, böylelikle bir belirsizlik ortamı oluşmuş, bu belirsizliğin krizlere yol açması neticesinde de kısır döngüye giren ekonomi, risk yönetiminin yapılmasını hemen hemen imkansız bir hale getirmiştir. Türev piyasaların gelişmesine engel olan ikinci unsur ise, kamu maliyesinin kırılgan hale gelmesine sebebiyet veren yüksek kamu açıklarıdır. Türkiye’de uzun yıllar boyunca sermaye birikiminin kamu kaynaklarına dayanılarak sürdürülmesi ve bunun neticesinde de oluşan kamu açıklarının özel sektörün borç vermesi şeklinde finanse edilmesi, kamu borcunun giderek artmasına yol açmıştır. Artan kamu borçları neticesinde verilen yüksek reel faizler sebebiyle de Devlet, ekonomideki kaynakların hemen hemen 236 tamamını kullanan tek ve önemli bir piyasa haline gelmiştir ve kamu maliyesi baskınlığının olduğu böylesine bir ortamda, özel sektörün finansmanının sağlayacak yeni finansal araçların ortaya çıkması, derin mali piyasaların oluşması mümkün olmamış, risk yönetiminin en basit unsuru olan portföy çeşitlendirmesi yapma imkanı bile bulunamamıştır. Kur riski, faiz riski, fiyat riski, ödememe riski gibi pek çok riski büyük ölçüde kamunun üstlenmiş olması nedeniyle özel sektör mevcut risklerini yönetmek için bir gereklilik duymamıştır. Diğer bir ifade ile bireyler ve kurumlar ekonomik risklerin yönetimini devlete bırakmışlar ve bu süreç kısır bir döngü içinde gelişmiştir. 9. Türkiye'de vadeli işlem piyasaları ve sözleşmeleri ile ilgili 1980 yılına kadar herhangi bir düzenlemeye rastlamak mümkün değildir. Zira, 1980 yılına kadar Türkiye ekonomisi dışa kapalı bir yapıda idi. Ancak, 1980 sonrası dışa açılım başlamış döviz ve faiz kurları serbest bırakılmıştır. Türkiye’de türev ürünlerle ilgili ilk yasal düzenleme, vadeli döviz alım satımı, forward, üzerine yapılmış ve nihayetinde, vadeli işlem ve opsiyon uygulaması konusunda ilk yasal düzenleme 1992 yılında 3794 sayılı Kanunla 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanun’unda bazı değişiklikler yapan Kanun ile gerçekleşmiştir. Bu değişiklik ile, Sermaye Piyasası Kurulu’nun "finansal göstergeler, sermaye piyasası araçlarına dayalı vadeli işlem sözleşmeleri ile bu sözleşmelerin işlem göreceği borsalarda çalışacak kurumların, kuruluş, faaliyet, ilke ve esasları ile yükümlülüklerini düzenlemek, izlemek ve denetlemek" ile yetkili kılınmıştır. 10. Ülkemizde 1997-2001 yılları arasında faaliyet gösteren İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası ve 2001-2002 yılları arasında faaliyet gösteren İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlem Piyasası denemeleri neticesinde 4 Şubat 2005’te Türkiye’nin ilk vadeli işlem borsası olan VOB kurulmuştur. VOB, 237 faaliyete geçtiği 2005 yılından bu yana, işlem hacmi ve işlem gören sözleşme bazında, her yıl sürekli olarak büyüme kaydetmiş olup, işlem hacmi, 2009 yılının sonuna gelindiğinde 2005 yılına göre TL bazında 113 kat, işlem gören sözleşme sayısı bazında ise 43 kat artış göstermiştir. 11. VOB ile CBOT arasında karşılaştırma yapan bir çalışmada, Vadeli İşlem Piyasası ve Opsiyon Borsası A.Ş.’nin, mevzuat ve alt yapı bakımından Chicago Board of Trade ile benzer yönleri bulunduğu ve her iki borsanın işlem esasları, teminat, takas ve temerrüt esasları bakımından benzer bir hukuki alt yapıya sahip olmakla birlikte, Vadeli İşlemler Piyasası ve Opsiyon A.Ş.’nin çok yeni bir borsa olmasından dolayı yapılan sözleşme adedi bakımından, kuruluşu 19. yüzyıla dayanan Chicago Board of Trade' e göre çok az seviyede olduğu belirtilmiştir. Aynı çalışmada, her ne kadar Chicago Board of Trade ile kıyaslandığında sözleşme adedi, çeşidi ve hacmi çok düşük kalsa da ileride yeterli derecede tanıtım yapılması, çeşitli yatırım avantajları sağlanması ile ekonominin istikrarlı bir şekilde büyüyerek gelişmesinin devam etmesi durumunda, VOB’un, ileride herkes tarafından tercih edilen ve işlem hacmi yüksek bir borsa haline gelmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir. 12. VOB’da işlem gören, VOB-Anadolu Kırmızı Buğday sözleşmesi, Borsa’nın açıldığı tarihten 2009 yılının sonuna kadar neredeyse hiç işlem görmemiş, hatta birçok ay boyunca, işlem hacmi 0 olarak gerçekleşmiştir. Söz konusu ürünlerin işlem hacimlerinin bu denli düşük olarak gerçekleşmesinin ana nedenleri; Devletin buğday fiyatlarına arasındaki müdahalesi, ciddi Dünya farklılık, ile lisanslı Türkiye buğday depoculuk fiyatları faaliyetlerinin gelişmemiş olması, piyasa oyuncularının bu piyasalara yabancı olması olarak sıralanmaktadır. 238 13. Tarımsal ürün piyasalarında, hiçbir çiftçi fiyatlar üzerinde kişisel olarak etkide bulunamadıklarından, tam rekabet piyasaları olarak nitelendirilmekte olup, ancak bu piyasaların bütün özelliklerini içerisinde barındırmaz. Bu yaklaşım üreticiler için doğru olmakla birlikte, tarımsal üreticilerin son tüketici olmamaları sebebiyle, monopolcü güçlerin piyasaya girmesi, bu piyasaların tam rekabet yapısının bozulması ile sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla, bu piyasalar için, aynı nitelikte bir ürünün çok sayıda kimseler tarafından üretildiği, iyi organize edilmiş bir piyasada müzayede yoluyla satılabileceği varsayımı gerçeğe uymamaktadır. Diğer taraftan, tam rekabet piyasa ürünlerinin, özelliklerinden birisi olan homojenlik özelliği tarımsal piyasalar için mevcut olmakla birlikte, tüketiciye ürünün arz edildiği piyasalarda homojenlik ilkesi bazı biçimlerde bozulmaktadır. İşlendikten sonra ambalajlama, reklam vb. etkenlerle, bu ürünlerin homojenlik özellikleri kaybolmakta ve ürün farklı hale gelmektedir. Uzun dönemde, bu piyasalarda fiyatın ortalama maliyet eğrisine eşitlenmesi eğilimi olmakla birlikte, arz ve talep fonksiyonundaki kaymalar nedeniyle dengeye ulaşılamamaktadır. Ayrıca, doğal koşulların etkisi ile üretimin gecikmeli olarak piyasa fiyatına uyması sonucunda söz konusu piyasalara giriş çıkış serbestliği tam olarak gerçekleşememektedir. Tarım işletmelerinde, üretime girişi sınırlayıcı marka, patent, sermaye büyüklüğü gibi etkenler bulunmamakta, ancak, toprak varlığı ve bunun niteliklerinin koyduğu doğal bir takım sınırlar mevcuttur. Serbest rekabet koşullarının bir başkası ise piyasa hakkında tam bilgi gerekliliğidir. Oysa tarım kesimi belirsizliklerle doludur. 14. Tarım ürünlerine ilişkin arz ve talep esnekliğinin düşük olması; tarımın dışsal faktörlere bağımlı olması nedeniyle risk ve belirsizliğin fazla olması; tarımsal üretim dönemlerinin diğer sektörlerle karşılaştırıldığında daha uzun olması ve belirli 239 zamanlarda yoğunlaşması, tarımsal ürünlerin korunmaları ve depolanmalarının yapılabilmesi, ancak üreticilerin belirli şartlarda tarımsal ve zaman faaliyetlerden içinde sağladıkları gelirlerin diğer sektörlere göre daha düşük olması gibi nedenlerden dolayı devlet tarım sektörüne çeşitli şekilde müdahalelerde bulunmaktadır. Bu müdahaleler, hükümetin malın piyasada işlem göreceği en yüksek veya en düşük fiyatı tespit etmesi biçiminde olabileceği gibi (doğrudan), hükümetlerin vergiler veya kotalar yoluyla malın piyasada işlem göreceği fiyatı etkilemesi biçiminde de olabilmektedir. 15. Dünya buğday ticaretinde önde gelen ABD, AB, Kanada ve Avusturalya gibi gelişmiş ülke ve ülke grupları, uyguladıkları düzenleyici ve destekleyici fiyat, alım ve dış ticaret politikalarına paralel olarak verimin, kalitenin ve rekabet gücünün artmasını sağlayıcı yapısal politikaları uygulayarak, hem dış piyasalarda söz sahibi olmayı, hem de iç piyasalarda istikrarlı bir işleyişi sağlamışlardır. Piyasaların oldukça gelişmiş olduğu, ABD ve AB’de, piyasanın etkin işleyişine yönelik bir fiyat sistemine ve tarımsal destekleme ödemelerine ek olarak ABD’de lisanslı depoculuk ve borsa sisteminin, AB’de ise kooperatifçiliğin gelişmiş olması piyasaların regülasyonunu kolaylaştırmaktadır. 16. Türkiye buğday piyasasının, piyasa fiyatının etkilemeyecek sayıda çok sayıda alıcı ve satıcının ve alıcı ve satıcıyı buluşturan yeterli sayıda mal borsasının bulunması ve dış ticarette kısıtlayıcı önlemlerin azaltılmış olması nedeniyle tam rekabet piyasasına yakın piyasa özelliklerini taşıdığı söylenebilir. Ancak, buğday fiyatının piyasa arz ve talebi tarafından belirlenmemekte olması, bu piyasanın tam engellemektedir. rekabet Diğer piyasası taraftan, olarak Türkiye’de değerlendirilmesini buğdayın talep esnekliğinin az olması, arzının fiyat esnekliğinin ise yüksek olması, üretiminin hava koşullarına bağımlılığı, çok sayıda üreticinin gelirini 240 ilgilendirmesi, temel gıda maddesi olması gibi özelliklerinden dolayı buğdayın fiyat oluşumunda birçok faktör rol oynamaktadır. 17. Türkiye buğday piyasasında, 1980 yılından itibaren, yıllar itibarıyla uygulanan politikalara baktığımızda, fiyat politikası çerçevesinde, iki önemli dönüm noktasının olduğu görülmekte olup bu dönemler, ilk kez destekleme (taban) alım fiyatlarının ilan edilmeye başlandığı 1988 yılı ile alım ve satış fiyatlarının Kararnameler yerine TMO tarafından ilan edilmeye başlandığı 2002 yılıdır. Yıllar itibarıyla, ödemelerin ne zaman yapılacağı ile fiyat artışlarının hangi zaman dilimlerinde olacağı gibi fiyat politikasının tali unsurları farklılaşmış olsa da; 2002 yılından itibaren, destekleme alım politikasından vazgeçilmesi ve piyasanın düzenlenmesinde kullanılan araçların çeşitlenmesi, uluslararası taahhütlerimiz çerçevesinde de atılan adımlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Uygulamada taban fiyatı uygulamasının kaldırılması istenilen düzeyde etki oluşturamamış, TMO'nun hasat döneminin başında alım fiyatlarını ilan ederek buğday alımı yapmaya devam etmesi dolayısıyla, sadece fiyatın belirlendiği mercinin değişmesi sağlanmış ve dolayısıyla da mevcut durumda da, destekleme alım politikasının özü korunarak, başka bir isim altında sürdürülmüştür. Piyasada fiyatların oluşmasını beklemeden açıklanan fiyatlar, hem TMO'nun alım garantisi olduğu sinyalini vermiş, hem de hasat başında açıklanan fiyatların üreticiyi, dolayısıyla buğday arzını yönlendirici etkisi olmamıştır. Ayrıca, son yıllarda piyasayı serbestleştirme eğilimi çerçevesinde uygulanan lisanslı depoculuk, ürün borsaları ve vadeli işlemler borsalarının, piyasanın düzenlenmesine beklenilen düzeyde katkı sağlayamadıkları görülmüştür. Alıcı ve satıcıların sürekli olduğu ancak yoğun fiyat hareketliliğinin yaşandığı buğday piyasasında, hem üretici hem de tüketiciler açısından fiyat istikrarını sağlamak açısından son derece önemli olan söz konusu araçlar, yeterli altyapıların oluşturulamaması ve önemleri ile gereklilikleri 241 konusunda üreticilerin yeteri kadar bilgilendirilmemelerinin etkisiyle istenilen düzeyde kullanılamamaktadırlar. Sonuç olarak, Türkiye buğday piyasasının düzenlenmesi açısından hala en etkili kuruluşun TMO olduğu, serbest piyasa koşulları çerçevesinde diğer oyuncuların ve araçların uluslararası taahhütlerimiz çerçevesinde yeteri kadar etkin olmadığı, dolayısıyla son yıllarda şekli değişiklikler gerçekleşse de yapısal dönüşüme yönelik politikaların henüz hayata geçirilemediği görülmektedir. 18. Tarım ürünlerine dayalı vadeli işlemler piyasası, her şeyden önce ilgili ürünlerde politikalarından devlet müdahalelerinden arındırılmış bir serbest ve destekleme piyasa düzeni gerektirmektedir. Ancak; hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde, tarım ürünlerini ve üreticisini koruyacak politikaları kaldırmak mümkün olmamaktadır. Türkiye’de de, söz konusu müdahaleler yoğun bir şekilde ve yıllara göre farklılık arz edecek şekilde yapılmaktadır. Her ne kadar fiyatlara doğrudan müdahale yöntemleri ile devlet müdahaleleri azaltılmaya ve doğrudan gelir desteği uygulamaları ortaya konmaya çalışılsa da, hali hazırda, TMO’nun piyasadaki fiyat belirleyici rolü ortadan kalkmamıştır. 19. Yapılan bir çalışmada Türkiye’de buğday vadeli işlem sözleşmeleri piyasasının geliştirilebilmesi için, a. Üreticinin ürününü borsaya getirmesi ve birçok alıcı ve satıcının bir arada olduğu piyasanın oluşturulabilmesi amacıyla, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin işlevi minimum düzeyde tutulması, b. Hububat fiyatlarının arz ve talebe göre belirlenmesi, c. Doğrudan Gelir uygulanabilmesi Desteği için uygulamasının çiftçi envanteri doğru olarak çıkarılması gerekmektedir. Türkiye’de şehirde yaşayan ve başka işlerle uğraşan kimselerin kırsal bölgelerde kendilerine miras yolu 242 ile intikal etmiş tarlaları bulunmaktadır. Bu tarlalar tarla sahibinin ölümünden sonra akrabaları arasında pay edilmektedir. Ancak veraset ve intikal vergisinden dolayı bu tarlaların gerçek sahiplerinin kimler olduğu beyan edilmemektedir. Bununla beraber kırsal alanda "ondalıkçı" denen bir sistem mevcuttur. Bu sistemde tarlanın esas sahibi kentte başka bir işle uğraşırken tarlasını kırsal alanda o bölgede yaşayan bir başka kimse işletmektedir ve DGD tarlanın işletmesi ile uğraşan kimseye değil tarlanın esas sahibine verilmektedir. DGD uygulanırken ondalıkçı sistemin de göz önünde bulundurulması, d. Mevcut borsaların altyapılarının geliştirilmesi, e. Üretimde kaliteyi teşvik edecek politikalar özellikle de "sertifikalı tohumculuk" sisteminin yaygınlaştırılması, f. Belli standarttaki ürünlerin yetiştirilmesi bu standartlardaki ürünlerin depolanması için ön şarttır. Lisanslı depoculuk sistemi ile üretici ürününü hasat sonrası hemen piyasaya sürmek yerine depolanan ürün karşılığında kredi kullanma imkânına sahip olmakta ve üreticinin acil nakit ihtiyacı karşılanmaktadır. Ürettiği ürünü yeterli deposu olmadığı için saklama imkanı bulamayan üreticiler hasat zamanında ürünlerinin tamamını düşük fiyattan satmak zorunda kalmaktadırlar. Lisanslı depoculuk uygulaması ile üreticilerin emanet olarak getirdikleri ürünler, kalite ve sınıflandırma için laboratuar analizinden geçtikten sonra çelik silolarda depolanarak muhafaza edilmektedir. Bu nedenlerden dolayı, lisanslı depoculuk sisteminin yaygınlaştırılması, g. Küçük parçalara ayrılan üretimin toparlanması ve verimin arttırılması, h. Buğdaydaki altyapı ve teknik sorunların aşılması, 243 i. Eğitimli eleman yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi, j. Vadeli işlem piyasalarının toplumsal tabana yayılması, k. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası'nın yazılı ve görsel basında tanıtım faaliyetlerinin arttırılması, l. Depoculuk sisteminin borsa ile entegrasyon halinde olması, m. Gelişmiş ülkelerin piyasalarının incelenmesi, n. Piyasalarda derinliğin sağlanması, yatırım anlayışının uzun vadeli olmasının sağlanması ve güven ortamının oluşturulması, o. Piyasalarda oluşabilecek sorunların öngörülebilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması, p. Sisteme erişimin kolay olabilmesi için yatırımcı maliyetlerinin azaltılması, q. Vergi eşitsizliğinin düzenlenmesi ve yatırımcıların risklerini azaltabilecekleri ve istikrarı temin edici vadeli işlem piyasalarının etkin olarak işlevlerini yerine getirebilmeleri için teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi, r. Yatırımcıların çeşitli seminer ve eğitimler ile bilinçlendirilmesi, gerektiği hususlarında değerlendirmelerde bulunulmuştur. 19. Çalışmanın son bölümü olan uygulama bölümünde, “VOB-Anadolu Kırmızı Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi”nin işlem hacminin neden bu denli düşük düzeylerde gerçekleştiğinin ortaya konması amacıyla, bu sözleşmenin bir risk yönetim aracı olarak potansiyel en büyük kullanıcıları arasında yer alan ülkemiz un sanayicilerine uygulanan ve un sanayicilerinin bu piyasalar hakkındaki bilgi ve farkındalık düzeylerini ölçen bir anketin sonuçları sunulmuştur. 20. Anketten elde ettiğimiz bazı istatistiki verileri incelendiğinde; 244 a. Ankete katılan katılımcıların, İzmir’de bir vadeli işlem borsası olduğunu bilip bilmediklerine ilişkin sorulan soruya verdiği cevaplara göre; katılımcıların yaklaşık %53’ü, Türkiye’de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilmemektedir. b. Katılımcıların, VOB’da buğday vadeli işlem sözleşmesinin alınıp satıldığını bilip bilmediklerinin tespiti amacıyla sorulan soruya verilen cevaplara göre, katılımcıların %62,7’si, VOB’da işlem gören VOB-Anadolu Kırmızı Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi alım satımının yapıldığını bilmemektedir. c. Ayrıca, ankete katılan katılımcıların, herhangi bir türev aracı VOB’da kullanım sıklığına ilişkin olarak sorulan soruya verdikleri cevaplara göre, ankete katılan katılımcıların neredeyse tamamının, VOB’da herhangi bir türev aracının alım satımını gerçekleştirmediği tespit edilmiştir. Uluslararası vadeli işlem piyasalarında işlem yapma sıklıkları durumu da VOB’daki durum ile hemen hemen aynıdır. d. Anketin son bölümünde katılımcılara yöneltilen, Türkiye’de buğday vadeli işlem sözleşmelerinin kullanım etkinliğinin artırılabilmesi amacıyla verilen bazı görüşlere katılım düzeyleri sorulmuş olup, sözleşmelerinin katılımcıların buğday yaygınlaştırılabilmesi vadeli amacıyla işlem eğitim ve tanıtım çalışmalarının yapılması gerekir ifadelerine ve lisanslı depoculuk sisteminin VOB ile entegre bir şekilde fiziki teslimata olanak verecek şekilde yaygınlaştırılmasının buğday vadeli işlem sözleşmesi kullanımını artıracaktır ifadesine katılım düzeyinin oldukça yüksek olduğu görülmektedir. 21. Verilerin analizi aşamasında, ankette sorulan sorulardan elde edilen cevaplar arasındaki istatistiki ilişkilerin saptanabilmesi amacıyla bazı hipotezler ortaya konmuş ve bu hipotezlerin anlamlı olup olmadıkları belirli güvenirlilik düzeylerinde yapılan istatistiki analizler ile ortaya 245 konmaya çalışılmıştır. Kurulan hipotezlerin test edilmesi neticesinde, kişilerin eğitim düzeyi ile VOB ve buğday vadeli işlem sözleşmeleri farkındalığı ve vadeli işlem piyasalarını kullanma düzeyi arasında doğru orantılı ve istatistiki olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Bu sonuç, söz konusu piyasalara olan farkındalık ve bu piyasaları kullanım düzeyinin, eğitim ve tanıtım çalışmaları ile artırılabileceği konusunda fikir vermektedir. 246 KAYNAKÇA AKÇAÖZ, Handan, ÖZKAN, Burhan, KARADENİZ, C. Feyza, FERT, Cemal; “Tarımsal Üretimde Risk Kaynakları ve Risk Stratejileri: Antalya İli Örneği ”, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, Cilt: 19, Sayı:1: 2006. S.89-97. AYRIÇAY Yücel; Türev Piyasaların Gelişmekte Olan Piyasalara Olası Etkileri, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (5) 2003/1, s.1-19. Australia and New Zealand Banking; Agricultural Commodity Swaps Product Disclosure Statement, (7 Şubat 2008), (Erişim) https://anz.com.au/resources/e/1/e1ace2804e4a399ba3b7ab93c5571dd1/CO -Agricultural-Commodity-Swaps-Product-Disclosure Statement.pdf?CACHEID=146e85804e472c0b979bb76672659df2, 20.09.2010. BAĞCI, Hamdi; “Türev Araçlar Keşif Tamam…” Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş, Türev Araçlar ve Risk Yönetimi Konferansı, 23.09.2010. BALGALMIŞ KUNT, Hayrünnisa; Türkiye'de Tarımsal Ürün Piyasalarında Dönemsel Fiyat Dalgalanmaları : Cobweb Teoremi Üzerine Bir Uygulama, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı, İktisat Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Tokat, 2009. BARIŞ, Özlem; Türkiye’de ve Avrupa Birliği Ülkelerinde Risk Yönetimi Ve Tarım Sigortalarının AB’ne Uyumu Açısından Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Tekirdağ, 2007. BURGHARDTH, Galen, ACWORTH, Will; “Volume Trends : Decline in the West Surge in the East”, The Magazine of The Futures Industry Volume Issue, March 05/05/2010. 2010, (Erişim) http://www.futuresindustry-digital.com, 247 BÜYÜKCEBECİ, Özge; Vadeli İşlem Piyasaları ve Türkiye'de Buğdaya Dayalı Vadeli İşlemlerin Uygulanabilirliği, Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, , Ankara, 2006. ÇATALCA, Hasan, AKTAN Borak, SOYDAN, Halit; Ticari Bankalarda Piyasa Riski Yönetimi, Basel Sermaye Uzlaşısı Kapsamında Riske Maruz Değer Yaklaşımı, Ankara, Siyasal Kitabevi, 2008 (baskı sayısı?) DANA, Julie, GİLBERT, Christopher L. , Managing Agricultural Price Risk in Developing Countries, Discussion Paper,, No. 19, 2008. D'ARCY, Stephen P.; Enterprise Risk Management, Forthcoming in the Journal of Risk Management of Korea, Volume 12, Number 1, 2001 DEMİRKAN, Şamil; Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasında İşlem Gören Vadeli İslem Sözleşmeleriyle Piyasa Risklerinin Yönetilmesi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İsletme Anabilim Dalı,Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2006. DİNLER, Zeynel ; İktisada Giriş, BURSA, Ekin Kitabevi, 15. BASIM, 2009. DOĞAN, Buket; Genel Olarak Türev Araç Sözleşmeleri ve Vadeli İşlem Sözleşmesine Hukuki Bir Bakış, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli, 2008. ERDAL, Gülistan; Türkiye'de Vadeli İşlemler Piyasası ve Bazı Tarımsal Ürünler Üzerinde Uygulanabilirliği, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Tokat, 2005. ERGİNCAN, Yakup; Endekse Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmeleri Portföy Yönetiminde Kullanımı ve Türkiye’de Uygulanabilirliği, Sermaye Piyasası Kurulu Yayınları, Yayın No:33, Ankara, 1996. EROL, Ümit; Vadeli İşlem Piyasaları, Teori ve Pratik, İMKB Yayınları, Birinci Baskı, İstanbul,1999 EUROPEAN COMMISSION, AGRICULTURE DIRECTORATE-GENERAL, Directorate A. Economic Analyses, Forward Studies, Evaluation; Risk 248 Management Tools For EU Agriculture With A Special Focus On Insurance, Working Document, 2001, (http://ec.europa.eu/agriculture/publi/insurance/text_en.pdf) (Erişim tarihi : 09/07/2010). EYUBOĞLU AKSEL, H. Ayşe; Risk Yönetim Aracı Olarak Futures Piyasaları (Yapısı, İşleyiş Mekanizmaları ve Bazı Ülke Örnekleri), Sermaye Piyasası Kurulu, Yayın No : 21, 1995. İstanbul Ticaret Odası; Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsaları, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, Yayın No:2006-19, KAVAL, Hasan; Bankalarda Risk Yönetimi, Ankara, Yaklaşım Yayınları, 2000. JAİN, R C A, PARSHAD, M; Government of India Planning Commission, Report Of The Working Group On Risk Management In Agriculture For The Eleventh Five Year Plan (2007-2012), New Delhi, (http://planningcommission.nic.in/aboutus/committee/wrkgrp11/wg11_risk.pdf ) (Erişim tarihi : 09/07/2010). JİANG, Lishang; Mathematical Modeling and Methods of Option Pricing, World Scientific Publishing Co. Pte. Ltd., Singapore, 2005 KANG, Myong Goo, MAHAJAN, Nayana; An Introduction To Market-Based Instruments For Agricultural Price Risk Management, Agricultural Management, Marketing And Finance Working Document, No:12, Agricultural Management, Marketing and Finance Service (AGSF), Agricultural Support Systems Division, Food And Agriculture Organizatıon Of The United Nations (FAO), Rome, 2006. KARACA, Sönmez; Vadeli işlemler piyasası ve VOB [Futures market and VOB], Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2006. 249 KARAKAŞ, Halil Cem; Finansal Olmayan Şirketlerde Risk Ölçümü ve Yönetimi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Finans Anabilim Dalı Doktora Tezi, , İstanbul, 2006. Ercan, DOĞAN, Sibel; Rekabet Gücü KESBİÇ, C. Yenal, BALDEMİR, Ölçümü Ve Önemi: Türk Tarım Sektörü İçin Bir Analiz, Ulusal Ekonometri ve İstatistik Sempozyumu, 26-27 Mayıs 2005.4. MOSELE, Rinaldo Antonio; Türkiye'de Vadeli İşlemler Piyasası ve VOBAŞ İle CBOT'un Karşılaştırılması, Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü, Sermaye Piyasası ve Borsa Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Bitirme Tezi, İstanbul, 2006. NACAR, Esin, Türkiye Buğday Piyasasının İşleyişi ve Regülasyonu, Uzmanlık Tezi, DPT-Uzmanlık Tezleri, Yayın No: Dpt:2797, Yıllık Programlar ve Konjonktör Değerlendirme Genel Müdürlüğü, 2009. OLALI, Hasan; İzmir’de Pamuk Vadeli İşlem Borsası’nın Ekonomik Yapılabilirliği, İzmir Ticaret Borsası Yayınları, Yayın No:47, İzmir, 2003. ÖRTEN, Remzi, ÖRTEN, İpek; Türev Finansal Araçlar ve Muhasebe Uygulamaları, Ankara, Gazi Kitabevi, 2001. SAK, Güven, ÇOLAKOĞLU, Sevdil;. Futures Piyasalarına Konu Olabilecek Mal Gruplarının ve İlgili Borsanın Belirlenmesi Üzerine Öneriler, SPK Workingpaper, Rapor No:AGD/8918, 1989 SAYILGAN, Güven; Soru ve Yanıtlarla İşletme Finansmanı, Ankara, Turhan Kitabevi, 2. Bası, 2006. Sermaye Piyasası Kurulu; Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri, Yatırımcı Bilgilendirme Kitapçıkları-8, Ankara, 2007. T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürlüğü’nün 2002, 2003, 2004 Yılları Eylem Ve İşlemlerinin Araştırılıp Denetlenmesine İlişkin Rapor Özeti, Sayı: 2006 /3, Tarih: 22/03/2006. 250 Teminatlandırma ve Diğer Risk Yönetimi Esasları, 26/01/2005 tarih ve 2005/6 No’lu Genelge (Erişim tarihi : 26.01.2005). TMO, 2008 Yılı Hububat Raporu, TMO Yayınları, 2008. TMO; Hububat Sektör Raporu, 2009 TMO; Makbuz Senedi İle Tarım Ürünlerinin Alım Satımının Genel Esasları, Erişim Tarihi : 09/06/2010. TOMRUK, Lale; An Evaluation Of The Potential Of Agricultural Commodity Futures Market In Turkey, Bilkent Üniversitesi, İşletme Enstitüsü, MBA Thesis, Ankara, 1994. TUFAN, Ekrem; Futures İşlemlerin Piyasa Etkinliğine Olan Etkisinin Test Edilmesi : İstanbul Altın Borsası Uygulaması, Anadolu Üniversitesi Yayınları, No:1283, Eskişehir, 2001. TURGUT, Hakan; Türk Sigorta Sektöründe Kişisel Risk Yönetimi, Marmara Üniversitesi, Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü, Sigortacılık Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2009. Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB); Türev Araçlar, Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasalarının İşleyişi, Türev Araçlarla Arbitraj ve Korunma , Sermaye Piyasası Faaliyetleri Türev Araçlar Lisansı Eğitimi, 2002. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik ; 23 Şubat 2001 Tarih, 24327Sayılı Resmi Gazete. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş. , Teminatlandırma ve Diğer Risk Yönetimi Esasları , 26/01/2005 tarih ve 2005/6 No’lu Genelge (Erişim tarihi: 31.05.2010). Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; Garanti Fonunun Kuruluş ve İşleyişine İlişkin Esaslar, 26/01/2005 tarih ve 2005/7 No’lu Genelge (Erişim tarihi: 31.05.2010). 251 Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; Garanti Fonunun Kuruluş ve İşleyiş Esasları, 26/01/2005 tarih ve 2005/7 No’lu Genelge (Erişim tarihi : 01.06.2010). Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; İşlem Esasları, 26/01/2005 tarih ve 2005/4 No’lu Genelge (Erişim tarihi: 31.05.2010). Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; Takas ve Temerrüt Esasları, 26/01/2005 tarih ve 2005/5 No’lu Genelge (Erişim tarihi: 31.05.2010). Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; Tarımsal Ürünlere Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmeleri, Üye Temsilcisi Eğitimi İstanbul, http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/EduDocs/Tarimsal.pdf (Erişim tarihi : 10.07.2010) Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; Türev Araçlar Lisanslama Rehberi, 2006 Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; Üyelik Esasları, 26/01/2005 tarih ve 2005/3 No’lu Genelge (Erişim tarihi: 31.05.2010). Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; VOBJEKTİF , Sayı 13, Ekim 2009. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; VOBJEKTİF , Sayı 2, Temmuz & Ağustos 2004. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; Yatırımcı Rehberi, Şubat 2010. www.polatliborsa.org.tr www.raosoft.com www.usf.org.tr www.vob.org.tr www.futuresindustry-digital.com www.halifax.com.au www.dtm.gov.tr www.tmo.gov.tr 252 EK “EMTĐA VADELĐ ĐŞLEM SÖZLEŞMELERĐ VE UN SANAYĐĐNDE RĐSK YÖNETĐM ARACI OLARAK KULLANIMINA ĐLĐŞKĐN BĐR ARAŞTIRMA” KONULU TEZE ĐLĐŞKĐN ANKET ÇALIŞMASI Sayın Yetkili, Aşağıdaki anketten elde edilecek sonuçlar; Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'ne sunulmak üzere hazırlanacak yüksek lisans tez çalışmasının veri kaynağı olarak kullanılacaktır. Çalışmanın amacı; un sanayicilerinin girdi olarak kullandıkları Anadolu Kırmızı Ekmeklik Buğday ile ilgili vadeli işlemlerin bir risk aracı olarak kullanılma durumunun analizidir. Elde edilen bilgiler, araştırmacı tarafından topluca değerlendirilerek bilimsel tez çalışmasında kullanılacaktır. Çalışmada bireysel ya da firma ile ilgili hiçbir bilgi verilmeyecek olup, işletmenizin ismini de anket formu üzerinde belirtmeniz gerekmemektedir. Yardımlarınız ve paylaştığınız bilgiler için teşekkür eder, saygılarımı sunarım. Yusuf Ozan ÜZGÜN Telefon ve Adres Bilgileri: Đş Tel: 0312 – 284 70 00 (Dahili 11 31), Cep Tel: 05 45 942 92 26 T.C. Şeker Kurumu Oğuzlar Mahallesi Çetin Emeç Bulvarı – No:46 Balgat/ANKARA Tez Danışmanı Prof. Dr. Mevlüt KARAKAYA T.C. Gazi Üniversitesi Đşletme Anabilim Dalı Muhasebe-Finansman Bilim Dalı 253 A) Kişisel Bilgiler ( ilgili seçenek için X işareti koyunuz) 1. Yaşınız: ( ) 21-25 ( ) 26-35 ( ) 36-45 ( ) 46 ve üzeri 2. Eğitim durumunuz: ( ) Đlköğretim ( ) Lise ve dengi ( ) Üniversite ( ) Lisansüstü 3. Mesleki deneyiminiz: ( ) 0-1 yıl ( ) 2-5 yıl ( ) 6-10 yıl ( ) 11 yıl ve üzeri B) Đşletmeye Đlişkin Bilgiler ( ilgili seçenek için X işareti koyunuz) 1. Đşletmenizin hangi coğrafi bölgede faaliyet gösterdiğini belirtiniz? ( ( ( ( ( ( ( ) Karadeniz ) Marmara ) Ege ) Akdeniz ) Đç Anadolu ) Doğu Anadolu ) Güneydoğu Anadolu 2. Đşletmenizde ne kadar zamandır un üretilmektedir? ( ( ( ( ( ( ) 1 yıldan az ) 1-5 yıl ) 6-10 yıl ) 11-15 yıl ) 16-20 yıl ) 21 ve üzeri 3. Đşletmenizin günlük un üretim kapasitesini belirtiniz? ( ( ( ( ) 100 tonun altında ) 101-300 ton ) 301-500 ton ) 501 ton ve üzeri 4. Đşletmeniz bir aile işletmesi midir? ( ) Evet ( ) Hayır 5. Đşletmenizin ortaklık dağılımı nedir? ( ) %100 yerli ( ) %100 yabancı ( ) Yabancı-Yerli sermaye ortaklığı (bu seçeneği işaretlemeniz durumunda, işletmeninizin yabancı ve yerli sermaye oranını % olarak belirtiniz (…….% Yabancı , …….% Yerli) 254 C) Buğday Teminine Đlişkin Bilgiler Her zaman Sıklıkla Orta düzeyde Nadiren Hiçbir zaman 1. Aşağıdaki tabloda, işletmenizin buğday temin ettiği yer ve temin şekline ilişkin çeşitli ifadeler yer almakta olup, işletmenize uygun ifadeyi ilgili kutucuğa X işareti koyarak belirtiniz. Buğdayı alımlarımızı piyasadan spot olarak gerçekleştirmekteyiz Buğday alımlarımızı vadeli olarak gerçekleştirmekteyiz Buğday alımlarımızı TMO'dan gerçekleştirmekteyiz Buğday alımlarımızı buğday tüccarlarından gerçekleştirmekteyiz Buğday alımlarımızı çiftçilerden direkt olarak gerçekleştirmekteyiz Direkt olarak çiftçilerden temin ettiğimiz buğday için önceden üretim sözleşmeleri yapıyoruz 2. Son 3 yıl içerisinde, buğday temin ettiğiniz kaynakları, toplamı 100 olacak şekilde tahmini olarak ifade ediniz. (örneğin, son üç yıl içerisinde tahmini olarak buğday alımlarınızın yarısını TMO’dan, diğer yarısını da çiftçilerden direkt alım şeklinde gerçekleştirdiyseniz, “TMO’dan” ibaresinin solunda yer alan boşluğa 50 ve “Çiftçilerden” ibaresinin solunda yer alan boşluğa 50 yazılmalıdır) %.......................TMO’dan %......................Tüccarlardan %......................Çiftçilerden 3. Ortalama buğday depolama sürenizi belirtiniz? ( ( ( ( ( ( ) 0-1 ay ) 2-4 ay ) 5-7 ay ) 8-12 ay ) 13-24 ay ) 25 ay ve üzeri D) Türev Araçlara Đlişkin Bilgi ve Tutum Ölçeği ( ilgili seçenek için X işareti koyunuz) 1. “Türev araçları (vadeli işlem, forward, opsiyon, swap sözleşmeleri vb) ile ilgili bilgi düzeyimin iyi olduğunu düşünüyorum” ifadesine katılım düzeyinizi belirtiniz. ( ( ( ( ( ) Kesinlikle katılıyorum ) Katılıyorum ) Ne katılıyorum ne de katılmıyorum ) Katılmıyorum ) Kesinlikle katılmıyorum 255 2. Đzmir'de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu biliyor musunuz? ( ) Evet ( ) Hayır 3. Risk yönetim amaçlı olarak herhangi bir türev aracının (vadeli işlem, forward, opsiyon, swap sözleşmeleri vb), yurtiçi “VOB (Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası)” veya yurt dışında herhangi bir borsada alım satımını gerçekleştiriyor musunuz? ( ) Evet ( ) Hayır Her zaman Sıklıkla Orta düzeyde Nadiren Hiçbir zaman 4. Đşletmenizin, bir risk yönetim aracı olarak türev araçlarını (vadeli işlem, forward, opsiyon, swap sözleşmeleri vb) kullanım periyoduna ilişkin olarak aşağıda yer alan sorulara, cevaplarınızı ilgili kutucuğa X işareti koyarak belirtiniz. Uluslararası vadeli işlem ve opsiyon borsalarında işlem gören türev araçlarını ne sıklıkla kullanıyorsunuz? VOB’da işlem gören türev araçlarını ne sıklıkla kullanıyorsunuz? Borsa endeks vadeli işlem sözleşmeleri Borsa endeks opsiyon sözleşmeleri Faiz vadeli işlem sözleşmeleri Faiz opsiyon sözleşmeleri Döviz opsiyon sözleşmeleri Döviz vadeli işlem sözleşmeleri Emtia opsiyon sözleşmeleri Emtia vadeli işlem sözleşmeleri Her zaman Sıklıkla Orta düzeyde Nadiren Hiçbir zaman 5. Yurtiçi (VOB) veya yurt dışı borsalarda işlem gören aşağıda belirtilen türev araçlarının, işletmeniz tarafından bir risk yönetim aracı olarak ne sıklıkla kullanıldığını, ilgili kutucuğa X işareti koyarak belirtiniz. 256 E) Buğday Vadeli Đşlem Sözleşmelerine Đlişkin Bilgi ve Tutum Ölçeği ( ilgili seçenek için X işareti koyunuz) 1. “Buğday Vadeli Đşlem Sözleşmeleri ve kullanım alanları hakkında yeterli bilgiye sahibim” ifadesine ilişkin katılım düzeyinizi belirtiniz. ( ( ( ( ( ) Kesinlikle katılıyorum ) Katılıyorum ) Ne katılıyorum ne de katılmıyorum ) Katılmıyorum ) Kesinlikle katılmıyorum 2. Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası'nda (VOB) "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" vadeli işlem sözleşmesinin alım/satımının yapıldığını biliyor musunuz? ( ) Evet ( ) Hayır 3. Risk yönetimi amacıyla "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" vadeli işlem sözleşmesini ne sıklıkla kullandığınızı belirtiniz? ( ( ( ( ( ) Hiçbir zaman kullanmıyorum ) Nadiren kullanıyorum ) Kullanıyorum ) Sık sık kullanıyorum ) Sürekli kullanıyorum 4. Yurt dışı vadeli işlem borsalarında, bir risk yönetimi aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmesi alım satımı gerçekleştirdiniz mi? ( ) Evet ( ) Hayır 5. Yurt dışı vadeli işlem borsalarında bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmelerini hangi sıklıkla kullanıyorsunuz? ( ( ( ( ( ) Hiçbir zaman kullanmıyoruz ) Nadiren kullanıyoruz ) Kullanıyoruz ) Sık sık kullanıyoruz ) Sürekli kullanıyoruz 257 Sürekli kullanıyorum Sık sık kullanıyorum Kullanıyorum Nadiren kullanıyorum Hiçbir zaman kullanmıyorum 6. Buğday fiyat değişimlerinden korunabilmek amacıyla aşağıda belirtilen geleneksel risk yönetim araçlarını hangi sıklıkla kullandığınızı, ilgili kutucuğa X işareti koyarak belirtiniz. Buğday forward sözleşmesi Buğday tüccarları ile fiyat konusunda önceden anlaşma yapmak Çiftçiler ile alım anlaşması yapmak Türkiye'de risk yönetimi amacıyla un sanayicileri tarafından kullanılabilecek türev araçlarının kullanışlı olduğunu düşünmüyorum Türkiye'de risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmeleri kullanımının gerekli olduğunu düşünmüyorum Türkiye'de risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmelerinin alım satımının sıklıkla yapıldığını düşünüyorum Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Ne katılıyorum ne de katılmıyorum Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum 7. Aşağıda, Türkiye’de buğday vadeli işlem sözleşmeleri kullanımına ilişkin bazı görüşler yer almakta olup, bu görüşlere ilişkin katılım düzeyinizi ilgili kutucuğa X işareti koyarak belirtiniz. 258 Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Ne katılıyorum ne de katılmıyorum Katılıyorum Kesinlikle katılıyorum 8. Aşağıda, Türkiye’de buğday vadeli işlem sözleşmeleri kullanım yaygınlığının artırılabilmesine ilişkin olarak çeşitli görüşler yer almakta olup, bu görüşlere ilişkin katılım düzeyinizi ilgili kutucuğa X işareti koyarak belirtiniz. Türkiye'de bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmelerinin yaygınlaştırılabilmesi için eğitim çalışmalarının yapılması gerekiyor Türkiye'de bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmelerinin yaygınlaştırılabilmesi için sözleşmelerin tanıtım çalışmalarının yapılması gerekiyor Lisanslı depoculuk sisteminin , VOB ile entegre olarak fiziki teslimata olanak verecek şekilde yaygınlaştırılması, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin kullanımını artıracaktır Buğday alımlarında devletin yoğun bir rol üstlenmesi, bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmelerinin alım/satımının istenilen düzeyde gerçeklemesine engel olmaktadır Buğday vadeli işlem sözleşmelerinin kullanımının artırılabilmesi için TMO'nun buğday piyasasındaki alım satım rolünün azaltılması gerekir Buğday fiyatlarının belirli düzeylerde gerçekleşmesi, buğday vadeli işlemlerinin istenilen düzeyde gerçekleşmesine engel olmaktadır Türkiye'de un sanayicilerinin buğday vadeli işlem sözleşmeleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmadıklarını düşünüyorum. Türkiye'de buğday fiyatlarındaki dalgalanmaların önemli düzeylerde gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum Buğday dış ticaretinin özel sektör tarafından da yapılabilir kılınması buğday vadeli işlem sözleşmeleri alım satımını artıracaktır 9. Buğday fiyat değişimlerinden korunmak için herhangi bir araç kullanıp kullanmadığınızı belirtiniz. ( ) Evet kullanıyoruz ( ) Hayır kullanmıyoruz 259 ÖZET ÜZGÜN, Yusuf Ozan, Emtia Vadeli İşlem Sözleşmeleri ve Un Sanayinde Risk Yönetim Aracı Olarak Kullanımına İlişkin Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi, 2010 Risk ve risk yönetimi kavramları günümüzde sıkça karşımıza çıkan kavramlar olup, neredeyse yaşamamızın birer parçası haline gelmişlerdir. Yaşamın her alanında olduğu gibi, tarımsal piyasalarda da birçok risk unsuru bulunmakta olup, bu risk unsurlarının tarımsal piyasa oyuncuları olan çiftçiler, aracılar, ihracatçılar, tüketiciler ve hatta devletler nezdinde ortaya çıkartmış olduğu risk yönetimi ihtiyacı, çeşitli araçlardan faydalanılmak suretiyle giderilmektedir. Tarım sektörü de, yapısı itibariyle birçok risk içermekle birlikte, bu çalışmada, tarımsal fiyat riski üzerinde durulmuş ve söz konusu riskin yönetiminde, türev araçlardan birisi olan buğday vadeli işlem sözleşmelerinin rolü vurgulanmıştır. Söz konusu vadeli işlem sözleşmesi Türkiye’de, İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nda işlem görmekte olup, Borsa’nın faaliyete başladığı 2005 yılından günümüze kadar neredeyse hiç işlem görmemiştir. Çalışmanın temeli, söz konusu sözleşmenin Türkiye piyasasında neden işlem hacminin bu denli düşük olduğunu araştırma amacını taşımakta olup, bu amaç doğrultusunda, çalışmanın teorik bölümünde Türkiye buğday piyasasının yapısı, devlet müdahaleleri ve izlenen buğday politikaları çerçevesinde bu piyasanın etkinsizliğinin nedenleri ortaya konmaya çalışılmış, çalışmanın uygulama bölümünde ise, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin Türkiye’deki en büyük potansiyel kullanıcıları arasında yer alan Türkiye un sanayicilerine uygulanan bir anket ile bu piyasanın etkinsizliğinin nedenleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Yoğun devlet müdahaleleri, rekabet koşullarının oluşmaması, dünya ve yurt içi fiyatların farklılaşmasına neden olan korunmacı gümrük vergileri, bu sözleşmeler hakkındaki farkındalığın düşük olması ve söz konusu piyasaların fiziki teslimat ayağını oluşturacak ve piyasanın daha etkin çalışmasına yardımcı olacak lisanslı depo uygulamalarının Türkiye’de henüz gelişmemiş olması, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin, bir risk yönetim aracı olarak 260 kullanılmasını doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Teorik olarak elde edilen söz konusu bilgiler dışında, çalışmanın uygulama bölümünden elde edilen sonuçlara göre, Türkiye un sanayicilerinin, söz konusu sözleşme hakkında ve genel olarak türev piyasalar hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları görülmüştür. Diğer taraftan, anketin analizi aşamasında kurulan hipotezlerden elde edilen sonuçlara göre, eğitim düzeyi ile bu piyasalar hakkındaki farkındalık düzeyi arasında doğru orantılı bir ilişki tespit edilmiştir. Anahtar Sözcükler 1. Tarımsal risk yönetimi 2. Vadeli işlem sözleşmeleri 3. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş. 4. Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri 5. Türkiye Un Sanayicileri 261 ABSTRACT ÜZGÜN, Yusuf Ozan, Commodity Futures And A Research On Turkish Flour Industry’s Usage of Commodity Futures As A Risk Management Tool, Master Thesis, 2010 Nowadays, concepts of risk and risk management are frequently encountered and have almost become a part of our life. There are many risk factors in the agricultural markets as in every field of life. Risk management needs of agricultural market players such as farmers, intermediaries, exporters, consumers and even the governments revealed by those risk factors are fullfiled by exercising various risk management tools. Although agricultural sector inherently contains many risks in its structure, this study focused on agricultural price risk management and moreover, the role of wheat futures contracts, which is one of the derivative instrument, in management of price risk has been emphasized. Nevertheless, those contracts in question are traded in Turkish Derivatives Exchange since the exchange started its operation in 2005, however there is almost zero trade volume of that contracts in that Exchange up till now. The main basis of this study aims to research on why the volume of trading of wheat contracts traded in Exhange in question is too law. Towards that aim, firstly, within the framework of Turkey’s wheat market structure, governement interventions and policies followed, causes of this market inefficiencies are tried to be revealed. Additionaly, in the last part of the study, for the same purpose mentioned above, a survey was applied to the Turkish flour industry who are Turkey’s most potential users of the wheat futures and causes of market inefficiencies are tried to be revealed by means of that survey as well. Intensive government interventions, imperfect competition, low awareness of these contracts, custom duties causing domestic and world prices differentiated and the undeveloped warehouse receipt system that is constituting the physical delivery pillar of the market in question and helping the market work more efficient has direct or indirect effects on the wheat futures usage as a risk management tool in Turkey. Apart from the 262 theoretically obtained such informations, according to practice section of the study results, Turkey's flour industrialists have not adequate knowledge about the overall derivative markets and wheat futures contract. On the other hand, the established hypotheses in the survey’s analysis part derived from the surveys results show that there is a directly propotional relationship between the level of education and awareness of those markets. Key Words 1. Agricultural Risk Management 2. Futures 3. Turkish Derivatives Exchange 4. Wheat Futures 5. Turkish Flour Industry