tc gazi üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü işletme anabilim dalı

advertisement
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
MUHASEBE FİNANSMAN BİLİM DALI
EMTİA VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMELERİ
VE
UN SANAYİNDE RİSK YÖNETİM ARACI OLARAK
KULLANIMINA İLİŞKİN BİR ARAŞTIRMA
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Yusuf Ozan ÜZGÜN
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Mevlüt KARAKAYA
Ankara-2010
ONAY
Yusuf Ozan ÜZGÜN tarafından hazırlanan "Emtia Vadeli İşlem Sözleşmeleri
ve Un Sanayinde Risk Yönetim Aracı Olarak Kullanımına İlişkin Bir
Araştırma" başlıklı bu çalışma, 26 Ekim 2010 tarihinde yapılan savunma
sınavı
sonucunda
(oybirliği/oyçokluğu)
ile
başarılı
bulunarak
jürimiz
tarafından İşletme Anabilim/Muhasebe Finansman Bilim Dalında dalında
Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.
………….
(Başkan)
………………………………………
………….
(Üye)
……………………………
………….
(Üye)
……………………………
ÖNSÖZ
Risk kavramı hayatımızın her aşamasında karşılaştığımız ve aslında
farkında olmadan azaltma veya ortadan kaldırma gibi çeşitli yöntemlerle
yönettiğimiz bir kavramdır.
Tarımsal piyasalar da çıktıları doğal olaylara bağlı olduğundan, riskler
içermekte olup, bu risklerin, tarımsal piyasa oyuncuları tarafından yönetilmesi
büyük önem taşımaktadır. Gelecekte meydana gelmesi beklenen istenmeyen
(olumsuz) durumların ortadan kaldırılması veya etkisinin daha aza indirilmesi
için alınacak önlemleri kapsamına alan risk yönetimi, birçok alanda olduğu
gibi, tarımsal piyasalarda da kullanılmaktadır.
Türkiye’de daha çok yeni ve gelişmekte olan bir piyasa konumunda ve
temel amacı risk yönetimi olan vadeli işlem piyasalarının, 2005 yılında
faaliyete geçen ve İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş. bünyesinde
her geçen gün büyüdüğü görülmekle birlikte, aynı borsada işlem gören ve
tarımsal risk yönetiminde önemli bir araç konumunda bulunan buğday vadeli
işlem sözleşmelerinin işlem hacminin, borsanın faaliyete geçtiği günden bu
güne, neredeyse sıfır düzeylerinde gerçekleştiği görülmektedir.
Dünya’da birçok emtiada olduğu gibi tarımsal emtialar üzerine yazılan
vadeli
işlem
sözleşmelerinin
işlem
hacimlerinin
yüksekliği
ve
bu
sözleşmelerin risk yönetimi ve piyasaların etkinleştirilmesindeki rolü göz
önünde bulundurulduğunda, Türkiye’de de bu piyasaların etkinleştirilmesi
amacıyla alınması gereken önlem ve atılması gereken adımların neler
olduğunun ortaya çıkarılması büyük önem taşımaktadır.
Bu çalışmanın amacı, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin Türkiye’de
neden bu denli düşük düzeylerde alınıp satıldığının ortaya konması olup, bu
kapsamda, bu piyasaların anlaşılabilmesi amacıyla öncelikle teorik bir
çerçeve çizilmiş ve bu kapsamda, söz konusu vadeli işlem sözleşmelerinin
potansiyel en büyük kullanıcıları durumundaki Türkiye un sanayicilerinin bu
sözleşmeye karşı tutumları ve bilgi düzeyleri araştırılmıştır. Bu piyasanın
ii
etkinsizliğinin nedenleri, hem Türkiye Buğday piyasasının yapısı hem de
Türkiye un sanayicileri açısından ele alınmıştır.
Çalışmadan
elde
edilen
sonuçların,
söz
konusu
piyasaların
etkinleştirilmesi sürecinde ve daha ileriki çalışmalara bir ışık tutması en
büyük temmenim olup, bu amacımı gerçekleştirmemde, bana kendisiyle
çalışmanın mutluluğunu yaşatan ve çalışmamın her aşamasında beni sabırla
ve ilgiyle dinleyen ve yönlendiren danışmanım Prof. Dr. Mevlüt KARAKAYA
ve derslerinde bana kattığı değerli bilgiler için diğer bütün hocalarıma
teşekkür ederim.
Çalışmamın
uygulama
bölümünde,
Türkiye
un
sanayicilerine
uygulanan anketlerin dağıtılmasında ve geri dönüşlerin sağlanmasında
gösterdikleri ilgiden dolayı Anadolu Un Sanayicileri Federasyonu’na ve
ankete katılan un sanayicilerinin sayın yetkililerine teşekkür ederim.
Bu zorlu sürecin her aşamasında yanımda olan başta Ayça TURHAN,
Erol ŞAHİN ve Bahar ERGELDİ olmak üzere tüm dostlarıma teşekkürler.
Benim için her şeyden değerli olan, hayatım boyunca bana her zaman
en iyi imkanları sağlayan, bana her zaman güvenen ve beni bugünlere
getiren aileme; babam İbrahim ÜZGÜN, annem Cansever ÜZGÜN, ve ikizim
Can ÜZGÜN’e sonsuz teşekkürler.
iii
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ............................................................................................................ i
İÇİNDEKİLER ................................................................................................ iii
SİMGELER VE KISALTMALAR ................................................................... viii
TABLOLAR ..................................................................................................... x
GİRİŞ ............................................................................................................. 1
BİRİNCİ BÖLÜM
RİSK VE RİSK YÖNETİMİ
1.1.RİSK ..................................................................................................... 4
1.1.1.Risk Kavramı ve Türleri .................................................................. 4
1.1.2.Tarımsal Risk ................................................................................. 9
1.1.3.Tarımsal Ürün Fiyat Riski ve Bu Riske Maruz Piyasa Oyuncuları 12
1.1.3.1. Çiftçiler .................................................................................. 13
1.1.3.2. Aracılar, İracatçılar, Stokçular ve Bankalar ........................... 14
1.1.3.3.Devletler ................................................................................. 16
1.1.3.4.Tüketiciler ............................................................................... 17
1.2.RİSK YÖNETİMİ ................................................................................. 19
1.2.1.Sigorta ile Risk Yönetimi ............................................................... 20
1.2.2.Türev Araçlarla Risk Yönetimi ...................................................... 22
1.2.2.1.Forward Sözleşmeleri............................................................. 23
1.2.2.2.Vadeli İşlem Sözleşmeleri ...................................................... 24
1.2.2.3.Opsiyon .................................................................................. 25
1.2.2.4. SWAP.................................................................................... 27
1.2.3.Tarımsal Risk Yönetimi ................................................................. 29
1.2.3.1.Forward Sözleşmelerinin Kullanılması Suretiyle Tarımsal Fiyat
Riski Yönetimi .................................................................................... 33
1.2.3.2.Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Kullanılması Suretiyle Tarımsal
Fiyat Riski Yönetimi ............................................................................ 34
iv
1.2.3.3.Opsiyon Sözleşmelerinin Kullanılması Suretiyle Tarımsal Fiyat
Riski Yönetimi .................................................................................... 38
1.2.3.4.SWAP Kullanılması Suretiyle Tarımsal Fiyat Riski Yönetimi .. 39
İKİNCİ BÖLÜM
VADELİ İŞLEM PİYASALARI VE VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMELERİ
2.1.VADELİ İŞLEM PİYASALARI VE TARİHSEL GELİŞİMİ ..................... 40
2.2.VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMELERİ ....................................................... 44
2.2.1.Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Türleri............................................. 45
2.2.1.1.Emtialara Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmeleri ........................... 45
2.2.1.2.Finansal Ürünlere Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmeleri .............. 46
2.2.2. Vadeli İşlem Sözleşmelerine İlişkin Kavramlar ............................ 47
2.2.2.1.Standardizasyon .................................................................... 48
2.2.2.2. Organize Borsalarda İşlem Görme ve Alım Satım Sistemi .... 49
2.2.2.2.1.Borsalar............................................................................ 50
2.2.2.2.2.Takas Merkezi .................................................................. 55
2.2.2.2.3.Aracı Kurumlar ................................................................. 56
2.2.2.2.4.Denetleyici Kurumlar ........................................................ 57
2.2.2.3.Marjin ve Günlük Marjin Mutabakatı ....................................... 57
2.2.2.4.Pozisyon Kapatma ................................................................. 61
2.2.2.5.Vadeli İşlem Piyasalarında Teminatların Kaldıraç Etkisi......... 62
2.2.2.6.Vadeli İşlem Sözleşmelerinde Yayılma (Spread) ................... 63
2.2.2.7.Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Fiyatlandırılması ...................... 65
2.2.2.7.1.Taşıma Maliyeti Modeline Göre Fiyatlandırma ................. 65
2.2.2.7.2.Beklentiler Modeline Göre Fiyatlandırma ......................... 66
2.2.3.Vadeli İşlem Piyalarında Sözleşme Alım Satım Süreci ................. 67
2.2.4.Tarımsal Vadeli İşlem Sözleşmeleri.............................................. 69
2.2.4.1.Tarım Ürünlerinin Özellikleri ................................................... 69
2.2.4.2. Tarımsal Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Özellikleri ................. 73
v
2.2.4.3.Tarımsal Ürünlere Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmeleri Alım Satım
İşlemleri .............................................................................................. 79
2.2.4.4.Tarımsal Ürünlere Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmelerinde
Teslimat ............................................................................................. 80
2.2.4.5. Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri ........................................ 82
2.3.TÜRKİYE’DE VADELİ İŞLEM PİYASALARI ....................................... 85
2.3.1.Türkiye’de Vadeli İşlem Piyasaların Gelişememe Nedenleri ........ 85
2.3.2.Türkiye’de Vadeli İşlemler Piyasası Tarihi .................................... 87
2.3.3. İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası (İABVİOP)..................................................................................................... 91
2.3.4. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlem Piyasası (İMKBVİP) ....................................................................................................... 92
2.3.5. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB) ...................................... 93
2.3.5.1. VOB’da Üyelik ....................................................................... 98
2.3.5.2. VOB’da İşlem Esasları ........................................................ 101
2.3.5.3. VOB’da Takas Esasları ....................................................... 110
2.3.5.4. Temerrüt Esasları................................................................ 117
2.3.5.5. Garanti Fonu’nun Kuruluş ve İşleyişine İlişkin Esaslar ........ 127
2.3.5.6. Teminatlandırmaya İlişkin Esaslar....................................... 131
2.3.6. VOB’a İlişkin İstatistiki Veriler .................................................... 138
2.3.7. "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesi ........ 140
2.3.7.1. Buğdayın Vadeli İşlem Sözleşmesi Dayanak Varlığı Olarak
Seçilmesinin Nedenleri ..................................................................... 141
2.3.7.2. "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesi
Özellikleri ......................................................................................... 142
2.3.7.3."VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesine
İlişkin Tarihi Borsa Verileri ................................................................ 145
2.3.7.4. Buğdayda İşlem Hacmini Etkileyen Hususlar ...................... 147
vi
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TARIM PİYASALARI, TÜRKİYE TARIM POLİTİKALARI VE TÜRKİYE
BUĞDAY POLİTİKALARI VE BUNLARIN TARIMSAL VADELİ İŞLEM
SÖZLEŞMESİ GELİŞİMİNE OLAN ETKİLERİ
3.1. GENEL OLARAK PİYASA YAPILARI .............................................. 149
3.2.TARIMSAL ÜRÜN PİYASALARI ....................................................... 150
3.3.TARIMSAL ÜRÜN FİYATLARI ......................................................... 153
3.3.1.Tarımsal Ürün Fiyatlarına Müdahale .......................................... 155
3.3.2.Tarımsal Destekleme Politikalarının Buğday Piyasasına Etkileri 161
3.4. DÜNYA BUĞDAY PİYASASI ÇEŞİTLİ ÜLKE ÖRNEKLERİ ............ 164
3.4.1. Avrupa Birliği’nde Buğday Piyasası ........................................... 164
3.4.2. Amerika Birleşik Devletleri Buğday Piyasası ............................. 167
3.4.3. Avusturalya Buğday Piyasası .................................................... 169
3.5.TÜRKİYE BUĞDAY PİYASASI ......................................................... 169
3.5.1.Türkiye’de Uygulanan Buğday Politikaları .................................. 175
3.5.1.1.Cumhuriyet Döneminden 2002 Yılına Kadar Türkiye Buğday
Politikaları ........................................................................................ 176
3.5.1.2. 2002 Yılından Sonra Piyasanın İşleyişine Yönelik Politikalar
......................................................................................................... 184
3.5.2. Lisanslı Depoculuk Faaliyetleri .................................................. 188
3.5.3. Türkiye Buğday Politikalarındaki Dönüm Noktaları ve Gelinen Son
Durum.................................................................................................. 194
3.5.4. Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri Piyasası Etkinliğinin Türkiye
Buğday Politikaları Çerçevesinde Değerlendirilmesi ........................... 196
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
TÜRKİYE UN SANAYİCİLERİNİN BUĞDAY VADELİ İŞLEM
SÖZLEŞMELERİNE İLİŞKİN BİLGİ, KULLANIM VE TUTUMLARININ
ÖLÇÜLMESİ
4.1.UYGULAMANIN KONUSU VE AMACI ............................................. 202
4.2.UYGULAMANIN KAPSAMI, YÖNTEMİ VE ÖRNEKLEM ÇERÇEVESİ
................................................................................................................ 203
4.3.ANKET KAĞIDININ HAZIRLANMASI VE ÖLÇÜM ........................... 207
vii
4.4. İSTATİSTİKİ VERİLER .................................................................... 209
4.4.1.Tanımsal İstatistikler ................................................................... 209
4.4.1.1.Demografik İstatistikler ......................................................... 209
4.4.1.2.İşletmelere İlişkin İstatistikler ................................................ 210
4.4.1.3. İşletmelerin Buğday Teminine İlişkin İstatistikler ................. 211
4.4.2.Türev Araçlar (Vadeli İşlem, Opsiyon, Swap Sözleşmeleri) ve
Piyasaları Hakkındaki Bilgi ve Tutuma İlişkin İstatistikler..................... 213
4.4.3.Buğday Vadeli İşlem Sözleşmelerine İlişkin Bilgi ve Tutuma İlişkin
İstatistikler ........................................................................................... 217
4.5. VERİLERİN ANALİZİ ....................................................................... 223
4.5.1.Hipotezler ve Testleri .................................................................. 224
4.6. UYGULAMANIN SONUCU .............................................................. 231
SONUÇ .......................................................................................................233
KAYNAKÇA ................................................................................................246
EK ...............................................................................................................252
ÖZET ..........................................................................................................259
ABSTRACT .................................................................................................261
viii
SİMGELER VE KISALTMALAR
A.Ş.: Anonim Şirketi
AB: Avrupa Birliği
ABD: Amerika Birleşik Devletleri
AWB: Australian Wheat Board (Avustralya Buğday Ofisi)
BHC: Bulk Handling Company
BYF: Borsa Yatırım Fonları Katılma Belgeleri
CBOT: Chicago Board of Trade
CCC: Ürün Kredi Kurumu
ÇKS: Çiftçi Kayıt Sistemi
DİBS: Devlet İç Borçlanma Senetleri
DT: Devlet Tahvili
DTÖ: Dünya Ticaret Örgütü
DTE: Dövize Endeksli Devlet Tahvili
DVZ: Döviz
EAGF: Avrupa Tarımsal Garanti Fonu
EUR: Avrupa Para Birimi
FAO: Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü
HB: Hazine Bonosu
HS: Hisse Senedi
İAB-VİOP: İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası
İMKB: İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
İMKB-VİP: İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlem Piyasası
ix
İMKB-VİPTMÜY: İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Borsası
Takas Merkezi Üyeliği ve İşlemlerine ilişkin Yönetmelik
İMKB-VİPÜY: İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Piyasası
İşlem ve Üyeliğine İlişkin Yönetmelik
İTB: İzmir Ticaret Borsası
İzVİOBY: İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği
KHK: Kanun Hükmünde Kararname
OTP: Ortak Tarım Politikası
SerPK: Sermaye Piyasası Kanunu
SPK: Sermaye Piyasası Kurulu
T.A.Ş.: Türk Anonim Şirketi
TCMB: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
TKF: Toplu Konut Fonu
TOBB: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
TPÖK: Tarım Ürünleri Piyasa Düzenleme ve Ödeme Kurumu
TSPAKB: Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği
TVİS: Takasbank Vadeli İşlemler Sistemi
USD: ABD Doları
VİS: Vadeli İşlem Sözleşmesi
VOB: Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.
x
TABLOLAR
Tablo 1. Ülkeler Bazında Vadeli İşlem Sözleşmelerinin İşlem Gördüğü
Borsalar
Tablo 2. 2009 Yılında Dünya Türev Piyasalarında İşlem Gören Vadeli İşlem
ve Opsiyon Sözleşmeleri İşlem Hacmi
Tablo 3. 2009 Yılı Sözleşme Türlerine Göre Vadeli İşlem ve Opsiyon
Sözleşmeleri İşlem Hacimleri
Tablo 4. 2009 Yılı Bölgeler Bazında Dünya Türev Araçları İşlem Hacmi
Tablo 5. 2009 Yılı İşlem Hacimlerine Göre Dünya Türev Borsaları Sıralaması
Tablo 6. 2009 Yılı Dünya İşlem Hacmi Bazında İlk 20 Tarımsal Opsiyon ve
Vadeli İşlem Sözleşmesi Sıralaması
Tablo 7. Şikago Borsası İşlem Hacimleri İçinde Tarımsal Emtia ve Buğdayın
Payları
Tablo 8. Borsalara Göre Buğdayda Yıllık İşlem Hacimleri
Tablo 9. VOB’un Hissedarları ve Payları
Tablo 10. VOB’da Yerli Yabancı Yatırımcı Dağılımı
Tablo 11. VOB’da Borsa Payları
Tablo 12. VOB’da İşlem ve Takas Saatleri
Tablo 13. VOB’da Fiziki Teslimata Konu Döviz Vadeli İşlem Sözleşmelerinin
İşlem ve Takas Saatleri
Tablo 14. VOB’da Temerrüt Süreci
Tablo 15. VOB’da Fiziki Teslimata İlişkin Temerrüt Süreci
Tablo 16. Garanti Fonu Katkı Payı Yükümlülüğü Hesaplama Yöntemi ve
Değişken Katkı Payının Hesabında Esas Alınacak Hesaplama Aralıkları
Tablo 17. Garanti Fonu Katkı Payı Olarak Kabul Edilecek Kıymetler
xi
Tablo 18. Nakit ve Nakit-Dışı Teminat Çeşitlerinin Toplam Teminat İçinde
Alabilecekleri Minimum ve Maksimum Paylar
Tablo 19. İşlem Teminatı Olarak Kabul Edilebilecek Nakit-Dışı Kıymetler
Belirli Değerleme Katsayıları
Tablo 20. İşlem Teminatı Olarak Kabul Edilen Nakit Dışı Varlıkların
Değerleme Kriterleri
Tablo 21. Yıllar İtibariyle VOB'da Toplam İşlem Hacmi ve İşlem Gören
Toplam Sözleşme Sayısı, Yıllar İtibariyle Değişim Yüzdesi
Tablo 22. VOB'da 2009 Yılında İşlem Gören Sözleşmelerin İşlem Hacmine
Göre Dağılımı
Tablo 23. "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesinin
Özellikleri
Tablo 24. VOB-Anadolu Kırmızı Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi Yıllara
Göre Fiyat ve İşlem Hacmi İstatistikleri
Tablo 25. Buğday İçin Ortak Tarım Politikasında Fiyatlar ve Doğrudan
Yardımlar
Tablo 26. ABD'de Uygulanan Kredi Birim Fiyatı ve Hedef Fiyat
Tablo 27. Yıllar İtibariyle Dünya Buğday Üretim, Ticaret, Tüketim ve Stok
Tablo 28. Dünya Buğday Üretimi ve Önemli Üretici Ülkeler
Tablo 29. Yıllar İtibariyle Türkiye Buğday Ekim Alanı, Üretim ve Verim
Tablo 30. Önemli Buğday Üreticisi Ülkelerde Buğday Verimi
Tablo 31. Makarnalık ve Anadolu Kırmızı Sert Ekmeklik Buğday’ın Yıllar
İtibariyle TMO Alım Fiyatları, ÜFE Artış Oranları ve Dünya Buğday Fiyatları
Tablo 32. Türkiye Buğday Üretim, TMO Alımı ve Alımın Üretime Oranı
Tablo 33. 2007-08-09 Yıllarında Aylık TMO İç Satış Fiyatları
Tablo 34. Borsalarda 2007-08-09 Yılları Buğday Fiyatları
Tablo 35. Yıllar İtibariyle TMO Peşin ve Emanet Alım Miktarı
xii
Tablo 36. Yıllar İtibariyle Emanet Alımların Toplam TMO Alımları İçerisindeki
%'si
Tablo 37. Buğday İthalatında Uygulanan Gümrük Vergisi (1996-2001)
Tablo 38. 2002 Yılından İtibaren Ekmeklik ve Makarnalık Buğday Gümrük
Vergisi Oranları
Tablo 39. Türkiye'deki Buğdayı Hammadde Olarak Kullanan Sanayicilerin
Son Durumu
Tablo 40. Ankete Katılan Katılımcılarım Temsil Ettiği İşletmelerin Coğrafi
Dağılımı
Tablo 41. Ankete Katılan Katılımcılarım Temsil Ettiği İşletmelerin Un Üretim
Süresi
Tablo 42. Ankete Katılan Katılımcıların Temsil Ettiği İşletmelerin Günlük Un
Üretim Kapasitesi Dağılımı
Tablo 43. İşletmelerin Buğday Teminini Vadeli Olarak Yapma Sıklığı
Tablo 44. İşletmelerin Buğday Teminini TMO’dan Gerçekleştirme Sıklığı
Tablo 45. İşletmelerin Buğday Teminini Tüccarlardan Gerçekleştirme Sıklığı
Tablo
46.
İşletmelerin
Buğday
Teminini
Direkt
Olarak
Çiftçilerden
Gerçekleştirme Sıklığı
Tablo 47. Direkt Olarak Çiftçilerden Temin Edilen Buğday İçin Üretim
Sözleşmesi Yapma Sıklığı
Tablo 48. Katılımcının Türev Araçlara İlişkin Bilgi Düzeyinin İyi Olduğu
İfadesine Katılım Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı
Tablo 49. Katılımcının VOB'u Bilip Bilmediğine İlişkinSoruya Verilen
Cevapların Dağılımı
Tablo 50. Katılımcının Herhangi Bir Türev Aracı Kullanıp Kullanmadığına
İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı
xiii
Tablo 51. Katılımcının Herhangi Bir Türev Aracı Uluslararası Piyasalarda
Kullanım Sıklığında İlişkinSoruya Verilen Cevapların Dağılımı
Tablo 52. Katılımcının Herhangi Bir Türev Aracı VOB'da Kullanım Sıklığına
İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı
Tablo 53. Katılımcının Türev Araçları Uluslararası Vadeli İşlem Borsaları ve
VOB'da Kullanım Sıklığına İlişkin Sorulan Soruya Verdikleri Cevapların
Dağılımı (Frekansları)
Tablo 54. Katılımcının Türev Araçları Uluslararası Vadeli İşlem Borsaları ve
VOB'da Kullanım Sıklığına İlişkin Olarak Sorulan Soruya Verdikleri
Cevapların Dağılımı (Örneklem İçerisindeki Yüzdesi)
Tablo 55.
Katılımcının Buğday Vadeli İşlem Sözleşmelerine İlişkin Bilgi
Düzeyinin İyi Olduğu İfadesine Katılım Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı
Tablo 56.
VOB'da "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" VİS'in Alınıp Satıldığını
Biliyor Musunuz Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı
Tablo 57. VOB'da "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" VİS'i Kullanım Sıklığına
İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı
Tablo 58.
"Yurtdışı Vadeli İşlem Borsalarında Buğday Vadeli İşlem
Sözleşmesi Alım Satımı Gerçekleştirdiniz Mi?"Sorusuna Verilen Cevapların
Dağılımı
Tablo 59.
Yurtdışı Vadeli İşlem Borsalarında Buğday Vadeli İşlem
Sözleşmesi Alım Satımı Kullanım Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların
Dağılımı
Tablo 60.
Buğday Forward Sözleşmesi Kullanım Sıklığına İlişkin Soruya
Verilen Cevapların Dağılımı
Tablo 61.
Buğday Tüccarları İle Buğday Fiyatı Konusunda Önceden
Anlaşma Yapma Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı
Tablo 62. Çiftçiler İle Buğday Fiyatı Konusunda Önceden Anlaşma Yapma
Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı
xiv
Tablo
63.
Türkiye'de
Buğday
Vadeli
İşlem
Sözleşmeleri
Kullanım
Yaygınlığının Artırılabilmesine İlişkin Olarak Verilen İfadelere Katılmcının
Katılım Düzeylerinin Frekansları
Tablo
64.
Türkiye'de
Buğday
Vadeli
İşlem
Sözleşmeleri
Kullanım
Yaygınlığının Artırılabilmesine İlişkin Olarak Verilen İfadelere Katılmcının
Katılım Düzeylerinin Frekanslarının Örneklem İçerisindeki Dağılımı (%)
Tablo 65. İşletmelerin Un Üretimi Süreleri İle İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve
Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmeleri Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının
Testi
Tablo 66. İşletmelerin Un Üretim Kapasiteleri İle İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve
Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmeleri Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının
Testi
Tablo 67. Ankete Katılan Katılımcının Eğitim Düzeyi İle İzmir’de Bir Vadeli
İşlem ve Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmek Arasındaki Anlamlı İlişkinin
Varlığının Testi 225
Tablo 68. Ankete Katılan Katılımcının Eğitim Düzeyi İle VOB’da Buğday
Vadeli İşlem Sözleşmelerinin İşlem Gördüğünü Bilmek Arasındaki Anlamlı
İlişkinin Varlığının Testi
Tablo 69. Ankete Katılan Katılımcının Eğitim Düzeyi İle Uluslararası
Borsalarda İşlem Gören Vadeli İşlem Sözleşmelerini Kullanım Sıklığı
Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi
Tablo 70. İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmenin
Coğrafi Bölgelere Dağılımına Göre Tek Yönlü Varyans Analizinin Sonuçları
Tablo 71. Ankete Katılan Katılımcının İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsası Olduğunu Bilmesi ile Genel Olarak Türev Araçlar Hakkındaki Bilgi
Düzeyi Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi
Tablo 72. Ankete Katılan Katılımcının İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsası Olduğunu Bilmesi ile Buğday Alımlarını Vadeli Olarak Yapması
Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi
xv
Tablo 73. Ankete Katılan Katılımcının Buğday Forward Sözleşmesi Yapma
Sıklığı İle Eğitim Düzeyi Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi
Tablo 74. Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri Hakkında Un Sanayicilerinin
Yeterli Bilgi Düzeyine Sahip Olmadıkları İfadesine Katılım Düzeyi İle Bu
Sözleşmelerin
Kullanımının
Artırılabilmesi
İçin
Eğitim
Çalışmalarının
Yapılması Gerektiğine Katılım Düzeyi Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının
Testi
GİRİŞ
Risk ve risk yönetimi kavramları günümüz konjonktüründe giderek
daha sık bir şekilde karşımıza çıkan kavramlardır. Risk, en genel tanımıyla
gelecekte meydana gelmesi istenmeyen bir olayın, gerçekleşme olasılığı
olarak
ifade
edilmekte
olup
gerek
iş
gerekse
sosyal
hayatın
bir
kaçınılmazıdır. Bu kaçınılmazlık, kişiler ve kurumların karşı karşıya oldukları
riskleri bilimsel yöntemlerle ölçme ve tercihler doğrultusunda gerekli seviyeye
getirme ihtiyacını da doğurmuş olup, bu ihtiyaç, genel olarak risk yönetimi adı
verilen faaliyetler ile giderilmeye çalışılmıştır.
Tarımsal piyasalar da çıktıları doğal olaylara bağlı olduğundan, çeşitli
riskler içermekte olup, bu risklerin, tarımsal piyasa oyuncuları tarafından
yönetilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda, gelecekte meydana
gelmesi beklenen istenmeyen (olumsuz) durumların ortadan kaldırılması
veya etkisinin daha aza indirilmesi için alınacak önlemleri içerisine alan risk
yönetimi, birçok alanda olduğu gibi, tarımsal piyasalarda da kullanılmaktadır.
Ürün için uygun olan zamanda yağışın olmaması, ürün fiyatlarının
ürün
satışından
bulunamaması,
sonra
tarımsal
artması,
araç
gerekli
gereçlerin
zamanda
yeterli
beklenmeyen
işgücü
durumlarda
arızalanması, hükümet politikalarındaki değişkenlik vb. durumlar, genel
olarak tarımsal piyasalardaki riski ortaya çıkaran faktörlerdir. Yine söz konusu
piyasaların özel bir risk türü olan, tarımsal ürünlerin fiyatlarının beklenen
seviyelerin altında veya üzerinde gerçekleşmesi neticesinde oluşan tarımsal
ürün fiyat riski, bu piyasa oyuncularının karşılaştıkları en önemli risklerden
birisidir. Tarımsal ürün fiyat riskinin yönetilmesi ise, söz konusu ürünü hem
arz eden hem de talep eden taraflar için çeşitli yöntemlerle yapılabilmektedir.
Geleneksel olarak, fiyatların önceden sözleşmeli olarak tespit edilmesi ve
sigortacılık gibi faaliyetlerle yapılabilmekte olan tarımsal fiyat riski yönetimi,
halihazırda, dünyada bir çok ülkede oldukça gelişmiş bulunan ve fakat
2
Türkiye’de ise çok yeni bir piyasa konumunda olan türev piyasalarda işlem
yapılması suretiyle de gerçekleştirilebilmektedir.
Bu çalışmada, değeri başka bir finansal varlığın veya malın değerine
doğrudan bağlı olan ve dayanak varlığın sahipliğinin el değiştirmesine gerek
olmaksızın, bu varlıkla ilgili hak ve yükümlülüklerin ticaretine imkan sağlayan
türev araçların bir alt türü olan vadeli işlem sözleşmelerinin tarımsal fiyat
riskinin yönetilmesi amacıyla kullanımı üzerinde durulmuştur.
Çalışma dört bölümden oluşmakta olup, ilk üç bölümde teorik bir
çerçeve oluşturulmuş son bölümde ise bir uygulama gerçekleştirilmiştir.
Çalışmanın teorik bölümünde, genelden özele doğru bir yaklaşımla, öncelikle
risk, tarımsal risk, risk yönetimi, tarımsal risk yönetimi konuları ele alınmış,
daha sonra, bir risk yönetim aracı olan vadeli işlem sözleşmeleri ve tarımsal
vadeli işlem sözleşmeleri üzerinde durulmuş, daha sonra, ülkemiz tarım
politika ve piyasasının, buğday vadeli işlem sözleşmeleri üzerindeki etkisinin
ortaya konabilmesi amacıyla, tarımsal piyasalar ve özel olarak da ülkemiz
buğday piyasasının yapısı ve politikaları incelenmiştir. Çalışmanın uygulama
bölümünde ise, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin Türkiye’deki potansiyel
en büyük kullanıcıları durumundaki Türkiye un sanayicilerinin genel olarak bu
piyasalara karşı tutumu ile bilgi düzeyi araştırılmış ve Türkiye'de buğday
vadeli işlem piyasanın etkinsizliğinin nedenleri, Türkiye un sanayicileri
açısından ele alınmıştır.
Tarımsal risk yönetiminin özel bir kolu olan buğday vadeli işlem
sözleşmeleri kullanılması suretiyle risk yönetiminin, çalışmanın ana eksenini
oluşturması nedeni ve teorik bir altyapının oluşturulması amacıyla,
çalışmanın birinci bölümünde özetle; risk ve tarımsal risk kavramları
tanıtılmış ve tarımsal fiyat riskine maruz piyasa oyuncularının kimler olduğu
ve nasıl etkilendikleri açıklandıktan sonra, risk yönetimi ve türev araçlarla risk
yönetimi
süreci
ayrıntılandırılmıştır.
Çalışmanın
temelini
oluşturması
sebebiyle bu bölümde, devamla, tarımsal risk yönetimi ve türev araçlarla ve
ayrıntılı olarak da vadeli işlem sözleşmeleri ile tarımsal fiyat riski yönetiminin
nasıl gerçekleştirildiği açıklanmıştır.
3
Çalışmanın ikinci bölümünde ise, öncelikle; vadeli işlem piyasalarının,
dünden bu güne nasıl bir gelişim izlediğin, vadeli işlem sözleşmeleri ile ilgili
temel kavramlar, bu sözleşmelerin fiyatlandırmaları ve alım satım sürecinden
bahsedildikten sonra, tarımsal vadeli işlem sözleşmeleri ile buğday vadeli
işlem sözleşmeleri ayrıntılandırılmış ve akabinde ülkemiz vadeli işlem
piyasaları ele alınmıştır.
Çalışmanın uygulama aşamasından önceki son bölümü olan 3.
bölümünde, genel olarak piyasa yapıları hakkında bilgi verildikten sonra,
tarımsal piyasaların ve tarımsal ürün fiyatlarının özellikleri ile bu piyasalardaki
devlet müdahaleleri incelenmiştir. Daha sonra, Dünya’da bazı ülkelerin
buğday piyasaları örneklendirilmiş ve akabinde Türkiye buğday piyasası ve
politikaları ele alınmıştır. Bu bölümde son olarak, vadeli işlem piyasalarının
etkinliğini artıracağı yönünde çeşitli görüşler bulunan ülkemiz lisanslı
depoculuk faaliyetlerinden ve ülkemizde bu faaliyetlerin neden gelişmediği
üzerinde durulmuştur.
Çalışmanın son bölümü olan uygulama bölümünde, “VOB-Anadolu
Kırmızı Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi”nin işlem hacminin neden bu denli
düşük düzeylerde gerçekleştiğinin ortaya konması amacıyla, bu sözleşmenin
bir risk yönetim aracı olarak potansiyel en büyük kullanıcıları arasında yer
alan ülkemiz un sanayicilerine uygulanan ve un sanayicilerinin bu piyasalar
hakkındaki
bilgi
ve
farkındalık
düzeylerini
ölçen
anketin
sonuçları
sunulmuştur.
Çalışmanın sonuç bölümünde ise, teorik ve uygulama bölümünden
elde edilen bazı çarpıcı sonuç ve öneriler sıralanmıştır.
BİRİNCİ BÖLÜM
RİSK VE RİSK YÖNETİMİ
Tarımsal risk yönetiminin özel bir kolu olan buğday vadeli işlem
sözleşmeleri kullanılması suretiyle risk yönetiminin, çalışmanın ana eksenini
oluşturması nedeni ve teorik bir altyapının oluşturulması amacıyla,
çalışmanın birinci bölümünde özetle; risk ve tarımsal risk kavramları
tanıtılmış ve tarımsal fiyat riskine maruz piyasa oyuncularının kimler olduğu
ve nasıl etkilendikleri açıklandıktan sonra, risk yönetimi ve türev araçlarla risk
yönetimi
süreci
ayrıntılandırılmıştır.
Çalışmanın
temelini
oluşturması
sebebiyle bu bölümde, devamla, tarımsal risk yönetimi ve türev araçlarla ve
ayrıntılı olarak da vadeli işlem sözleşmeleri ile tarımsal fiyat riski yönetiminin
nasıl gerçekleştirildiği açıklanmıştır.
1.1.RİSK
Risk geleneksel olarak olumsuz ve kaçınılması gereken bir kavram
olup, en genel tanımıyla gelecekte meydana gelmesi istenmeyen bir olayın,
gerçekleşme olasılığı olarak ifade edilebilir.
Aşağıda
öncelikle
genel
olarak
risk
kavramı
ve
türlerinden
bahsedilecek ve daha sonra, çalışmanın temelini oluşturan tarımsal risk
kavramı ayrıntılandırılacaktır.
1.1.1.Risk Kavramı ve Türleri
Riskin, birçok yazar tarafından farklı biçimlerde tanımı yapılmış olup,
birçok da çeşidi mevcuttur. Örneğin, finansal piyasalarda, kredi riski, faiz
oranı riski, enflasyon riski, döviz kuru riski, pazar riski, likidite riski, ülke riski,
bilanço dışı işlemler riski gibi risk çeşitleri mevcutken, tarımsal piyasada
üretim yapan bir işletme için ise, bu risklere ek olarak, ürettiği tarımsal ürün
için uygun olan zamanda yağışın olmaması, ürün fiyatlarının ürün satışından
sonra artması, gerekli zamanda yeterli işgücü bulunamaması, tarımsal araç
5
gereçlerin beklenmeyen durumlarda arızalanması, hükümet politikalarındaki
değişkenlik gibi riskler söz konusudur.
Riskin
tanımları,
ilgilendirdikleri
alanlara
göre
değişiklik
göstermektedir.
Bir tanımda risk, gelecekte beklenen kar, nakit akımları, verimler ve
satışların oynaklık göstergesi olarak tanımlanmıştır.1
İşletmenin temel mali tablolarını oluşturan bilanço ve gelir tablosunu
esas alan bir başka tanımda ise risk, işletmenin varlıklarının değerinde ve
beklenen getirisinde oluşabilecek azalmaya; borç ve faiz yükünde meydana
gelebilecek artmaya neden olabilecek olumsuz sonuç yaratan mali olaylar
olarak tanımlanmıştır.2
Başka bir tanımda ise risk, temel olarak yatırım amaçlı kullanılan
paranın ileride gerçekleşecek olayların belirsizliğinden dolayı kaybedilme
tehlikesi olarak tanımlanmıştır.3
Risk iş hayatının kaçınılmazlarındandır. Bazı risk türlerinin önceden
tahmininin yapılabilmesi oldukça güç olup, yönetilebilmeleri de oldukça
zordur. Örneğin bir fabrikanın yanma riski yönetilemez. Ancak yangın
olasılığını azaltan önlemler alınabilir veya risk bir sigorta kuruluşuna
devredilebilir. Aynı şekilde, piyasa riski, yani talepteki değişmeler ya da
rakiplerin piyasaya girmesi sonucunda firmanın karşı karşıya kalacağı risk de
yönetilmesi hemen hemen imkansız bir risk türüdür.4
Risk ve belirsizlik kavramları birbirleriyle sıklıkla karıştırılan ve halk
arasında aynı olarak algılanmasına rağmen temelde iki farklı kavramdırlar.
1
Hasan Çatalca, Borak Aktan, Halit Soydan, Ticari Bankalarda Piyasa Riski Yönetimi, Basel
Sermaye Uzlaşısı Kapsamında Riske Maruz Değer Yaklaşımı, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2008, s.3.
2
Remzi Örten, Đpek Örten, Türev Finansal Araçlar ve Muhasebe Uygulamaları, Gazi Kitabevi,
Ankara, 2001, s.15.
3
Sermaye Piyasası Kurulu, “Vadeli Đşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri”, Yatırımcı Bilgilendirme
Kitapçıkları-8,
Ankara,
2007,
(Erişim)
http://www.spk.gov.tr/displayfile.aspx?action=displayfile&pageid=77&fn=77.pdf , 12 Temmuz 2010,
s.8.
4
H. Ayşe Eyuboğlu Aksel, Risk Yönetim Aracı Olarak Futures Piyasaları (Yapısı, Đşleyiş
Mekanizmaları ve Bazı Ülke Örnekleri), Yayın No:21, Sermaye Piyasası Kurulu Yayınları,
Temmuz 1995, s.11.
6
Risk belirsizliğin bir sonucu olup, gerçekleşmesi beklenen muhtemel
sonucun, fiili sonuçtan sapmasıdır. Risk belirsizlik ile elde edilecek olası
sonuçların dağılımıdır. Dağılım ne kadar geniş ise belirsizlik de o denli
fazladır.5
Ekonomilerde üreticiler, sanayiciler, ihracatçılar, ithalatçılar, mali
kuruluşlar ve diğer ekonomik kesimler yaptıkları işlemler sırasında genelde
üç temel riskle karşı karşıya kalırlar. Bunlar piyasa riski, likidite riski ve kredi
riskidir. Piyasa riski, bilanço hesaplarında tutulan pozisyonlarda, finansal
piyasalardaki dalgalanmalardan kaynaklanan faiz oranı, döviz kuru ve emtia
(mal) fiyatlarındaki değişmeler nedeni ile, bir varlık veya finansal aracın
değerinin azalmasını ifade etmekte olup, bu risk türü de kendi içinde döviz
kuru riski, faiz oranı riski ve mal (emtia) fiyatlarındaki değişim riski olmak
üzere üç ana gruba ayrılabilir6.
Döviz kuru (kur) riski, kurların zaman içinde aşağı-yukarı doğru
hareketinin yarattığı olumsuz etkiyi ifade etmekte olup, bu risk, siyasi
gelişmeler, ödemeler dengesi açığı, genel ekonomik durum, uluslararası
piyasalarda
yaşanan
dalgalanmalar
v.b.
faktörlerin
döviz
kurlarında
dalgalanmalara neden olması neticesinde ortaya çıkmaktadır. İkinci piyasa
riski türü faiz riski olup, bu risk faiz oranlarında ortaya çıkan değişmelerden
dolayı karşı karşıya kalınan risktir. Bu risk herhangi bir yatırımdan beklenen
getiriyi olumlu veya olumsuz etkilemekte olup, ayrıca ekonomik kesimlerin
yaptıkları borçlanmalarda faiz oranlarında meydana gelebilecek değişimler
nedeni ile finansal sıkıntılara girilmesine sebebiyet vermektedir. Üçüncü
piyasa riski türü ise mal fiyatlarındaki değişim riski olup, ekonomik kesimlerin
alım-satımına konu olan malların fiyatlarında meydana gelen artış veya
azalışlardan kaynaklanan risk türüdür. Aynı zamanda çalışmanın konusunu
da oluşturan, mal fiyatları değişim riskine, bir un fabrikasının un üretimi için
5
Şamil Demirkan, “Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsasında Đşlem Gören Vadeli Đşlem
Sözleşmeleriyle Piyasa Risklerinin Yönetilmesi”, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Đsletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2006, s.11.
6
Sönmez Karaca, Vadeli Đşlemler Piyasası ve VOB [Futures market and VOB], Karadeniz Teknik
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Đşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tez,i 2006, s.33.
7
ihtiyaç
duyduğu
buğday
hammaddesinin
fiyatındaki
dalgalanmalar
neticesinde karşı karşıya kaldığı fiyat değişim riski örnek olarak verilebilir.7
Ana risk gruplarından ikincisi olan likidite riski ise, belli bir dönemde
elde edilecek nakit giriş ve çıkışlarının dengeli bir şekilde götürülememesi
durumunda nakit çıkışlarının tam ve zamanında karşılanmasını temin edecek
düzeyde nakit mevcuduna veya nakit girişine sahip olunamaması riskidir.
Ana risk gruplarından sonucusu ise kredi riski olup, bu risk türü, verilen
borcun, borç alan tarafından geri ödenmemesi riski olarak da basitçe
tanımlanabilecek olup, başta bankalar olmak üzere finansal şirketlerin karşı
karşıya olduğu bir risk türüdür8.
Modern portföy kuramı kapsamında ise risk, sistematik ve sistematik
olmayan risk olarak iki bileşen altında incelenmektedir. Sistematik risk, tüm
ekonomiyi ilgilendiren ve işletme yönetiminin veya portföy sahiplerinin
kaçınamayacakları riskler olup, bunlar pazar riski, enflasyon riski ve faiz riski
olarak üçe ayrılmaktadırlar. Bu kuramdaki piyasa riski, genel ekonomik
nedenlerden ötürü hisse senetlerinin beklenen getirilerinin gerçekleşen
getirilerinden az olması riskidir. Enflasyon riski ise, fiyatlar genel seviyesinin
sürekli ve önemli oranlarda değişmesi neticesinde ortaya çıkan bir risk
türüdür. Enflasyon ile ortaya çıkan satın alma gücü azalışları neticesinde
tasarruflar azalmakta ve bu da, para, kredi ve sermaye piyasaları yoluyla
işletmelere yatırımların azalmasına yol açmaktadır. Bu kuramdaki faiz oranı
riski ise, tahvil sahiplerinin karşı karşıya kaldığı risk türüdür. Sistematik
olmayan riskler ise, her işletmenin kendi özellikleri nedeniyle karşılaştıkları
riskler olup, bu riskler de yönetim riski, işletme riski ve finansman riski olmak
üzere üçe ayrılmaktadır. Yönetim riski, işletmelerin kötü yönetilmleri
neticesinde ortaya çıkan zarar olasılığıdır. İşletme riski ise, faaliyet kaldıraç
derecesi ile ölçülebilmekte olup, faaliyet kaldıracı, belli bir satış düzeyinde,
satışlardaki %1’lik değişimin, faiz ve vergi öncesi karda % kaçlık bir değişime
yol açtığının göstergesidir. Bir işletmede toplam sabit maliyetler arttıkça,
7
8
Karaca, a.g.e., s.33-34.
Karaca, a.g.e., s.34.
8
faaliyet kaldıraç değeri de yükselmektedir. Finansman riski ise, işletmenin
borç ödeme yeterliliğinin azalması olup, firmanın faaliyetlerini öz kaynaklarla
veya yabancı kaynaklarla finanse etmesine bağlı olarak ortaya çıkan bir risk
türüdür9.
Yukarıda sayılan ana risk türleri dışında bazı özel risk türleri de
mevcut olup, bunlardan bazıları ve ilgili açıklamaları aşağıda sunulmuştur10:
• Karşı Taraf Riski: Menkul kıymetin teslim alınmadan parasının
ödenmiş olması, veya parası alınmadan menkul kıymetin teslim edilmiş
olması gibi durumlarda, işlemlere taraf olan karşı kişilerin edimlerini
yerine
getirmemesi
neticesinde
bankanın
veya
aracı
kurumun
uğrayacağı zarar olasılığıdır. Sınır ötesi işlemlerde, eğer karşılıklı
edimler bir günde neticelendirilemiyor ise, ve süre uzuyor ise, bu geçen
sürede menkul kıymetin kaybolması, yanması, gaspı gibi nedenlerle
yine karşı taraf riskinin olduğu kabul edilir.
• Takas, Teslim Riski: Özellikle vadeli işlemlerde vade bittiği halde,
henüz karşı taraf edimini yerine getirmemiş ve getirmeme olasılığı
sürüyor ise ve bu arada menkul kıymetin cari değeri, anlaşılmış takas
fiyatının altına düşmüş ise bir zarar söz konusudur. Bu zarar olasılığı
takas veya teslim riski olarak adlandırılır. Bu riskleri karşı taraf riskinden
ayıran özellik, karşı taraf riskinde işlemin önceden tayin edilmiş vadesi
dolmadan karşı tarafın yükümlülüğünü kendi durumundan dolayı yerine
getirememe söz konusu iken, takas riskinde vadenin dolmuş olmasıdır.
Ancak bu risk türünde, karşı tarafa yüklenemeyen, onun taahhüdünü
yerine getirmeme gibi bir kasti olmadan, henüz taraflar edimlerini yerine
getirememektedirler. Yani takas veya teslim riskinde, para henüz
batmamakta, ancak gecikmeden dolayı taraflar ellerinde olması
gereken aktifleri kullanamamakta ve bu arada fiyat düşmesi nedeniyle
bir taraf zarar görmektedir.
9
Güven Sayılgan, Soru ve Yanıtlarla Đşletme Finansmanı, 2. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2006,
s. 431-440.
10
Hasan Kaval, Bankalarda Risk Yönetimi, Yaklaşım Yayınları, Ankara, 2002, s.28-29.
9
• Yoğunlaşma Riski: Bankanın özvarlıklarının önemli bir kısmını aynı
sermaye piyasası araçlarının ihraççısına veya bir kişi veya kuruma
bağlaması veya fonlamayı aynı kişi veya kurumdan yapmış olması
neticesinde doğan risktir. Yani hep aynı kişi veya kurumla işlem
yapılması yoğunlaşma riskinin kaynağını oluşturmaktadır.
• Baz Riski: Özellikle vadeli işlem borsalarında alım satım konusu olan
türev ürün sözleşmelerinde sözleşmeye esas malın spot piyasa fiyatı ile
vadeli işlem fiyatı arasındaki farkın azalıp, çoğalmasından kaynaklanan
risklerdir.
Yukarıda, risk ve türleri hakkında yapılan açıklamaların ardından şimdi
de çalışmanın temelini oluşturan ve tarımsal bir ürün olan buğdayın fiyat
riskinin ortaya konabilmesi için özel bir risk türü olan tarımsal risk kavramı ve
çeşitlerinden bahsedelim.
1.1.2.Tarımsal Risk
Tarımsal üretimde; üretim, pazar, finansman, teknoloji, politika ve iklim
koşullarından kaynaklanan risk ve belirsizlikler söz konusudur. Ürün için
uygun olan zamanda yağışın olmaması, ürün fiyatlarının ürün satışından
sonra artması, gerekli zamanda yeterli işgücü bulunamaması, tarımsal araç
gereçlerin beklenmeyen durumlarda arızalanması, hükümet politikalarındaki
değişkenlik vb. faktörler risk ve belirsizliği ortaya çıkarmaktadır.11
Tarım sektörü, sahip olduğu özellikler nedeniyle, doğal, ekonomik ve
politik risklere açık bir sektör konumundadır. Üstü açık fabrika olarak da
tanımlanan tarımsal işletmelerin, bu özelliğinden dolayı en çok etkilendiği
risklerin başında doğal riskler gelmektedir12. Yağış düzeyinin yıllar itibariyle
değişmesi ve iklimsel koşullar, tarımsal üretim düzeyini doğal olarak etkileyen
11
Handan Akçaöz, Burhan Özkan, C. Feyza Karadeniz, Cemal Fert, “Tarımsal Üretimde Risk
Kaynakları ve Risk Stratejileri: Antalya Đli Örneği”, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi,
Cilt: 19, Sayı:1, 2006, s.89-97.
12
Özlem Barış, Türkiye’de ve Avrupa Birliği Ülkelerinde Risk Yönetimi ve Tarım Sigortalarının
AB’ne Uyumu Açısından Değerlendirilmesi, Namık Kemal Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Tekirdağ-2007, s.10.
10
koşullardır. Zararlılar, hastalıklar ve doğal afetler tarımsal üretim düzeyini
etkileyen diğer doğal etmenlerdir. Fiyat düzeylerinin farklılaşması, üretim
maliyetlerinin ekonomik koşullara göre artıp azalabilmesi gibi riskler de
ekonomik risk olarak karşımıza çıkmaktadır. Devletlerin uyguladıkları
destekleme politikalarındaki değişimler ise politik riske örnek gösterilebilir.
Avrupa Komisyonu Tarım Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı bir
raporda, tarımsal risk türleri ve tanımları şu şekilde yapılmıştır13;
İnsan veya çalışanlardan kaynaklı riskler: Çiftçilerin ve/veya tarlada
çalışanların ölümü, hastalanması veya yaralanması riskleridir. Aslında
bu riskler, bütün işletmeler için geçerli olup, sadece tarımsal işletmeleri
ilgilendirmezler. Avrupa Birliği’nde, bu riskleri karşılamak için sektöre
özel veya genel sosyal sigorta sistemleri mevcut olup, ek olarak bazı
sigortalar da yapılabilmektedir.
Varlıkları ilgilendiren riskler: Malzeme, ekipman ve üretim için
kullanılan diğer tarımsal varlıkların, hırsızlık, yangın ve diğer bazı
nedenlerle zarar görmesi riskidir. Bu riskte meydana gelen kayıplar,
sigorta ile karşılanabilmekte olup, eğer söz konusu risk, doğal afet
şeklinde gerçekleşen bir risk ise, bu durumda da kamu felaket
yardımları ile varlıklarda gerçekleşen bu kayıplar karşılanabilmektedir.
Üretim veya rekolte riskleri: Bu risk türü, genellikle hava durumu
(aşırı veya yetersiz yağmur, aşırı sıcaklar, dolu yağması gibi)
neticesinde ortaya çıkan riskler olup, ayrıca, bitki ve hayvan
hastalıkları da bu risk tanımının içerisinde yer almaktadır. Rekolte
riski, rekoltenin değişkenliği (rekolte serisinde ortalama değerden
sapmalar) ile ölçülebilmektedir. Belirli bir ürün için, rekolte değişkenliği,
bölgeden bölgeye, iklim, toprak çeşidi ve üretim metotlarına bağlı
olarak büyük farklılıklar gösterebilmektedir.
13
European Commission, Agriculture Directorate-General, Directorate A. Economic Analyses,
Forward Studies, Evaluation; “Risk Management Tools For EU Agriculture With A Special Focus On
Insurance”,
Working
Document,
2001,
(Erişim)
http://ec.europa.eu/agriculture/publi/insurance/text_en.pdf , 2 Ocak 2009. s.13-14
11
Fiyat riski: Bir üretim kararı verildikten sonra, ürün fiyatlarının
düşmesi ve/veya girdi fiyatlarının artması riskidir. Fiyat riski, fiyat
değişkenliği ile ölçülebilir. Rekolteden farklı olarak, fiyatlar düzenli
trendlere sahip değillerdir.
Kurumsal riskler: Üretim ve/veya pazarlama kararlarını ve dolayısıyla
da çiftçinin finansal durumunu negatif olarak etkileyen politika
çerçevelerindeki değişimlere ilişkin risk türüdür. İthalat ve ihracat
rejimlerinde
meydana
gelebilecek
değişiklikler
de
bu
riskin
kapsamındadır.
Finansal riskler: Sermaye maliyetinin artması, döviz kuru riski,
yetersiz likidite, sermayenin kaybı gibi riskleri içerir.
Birçok farklı risk türü, genellikle birbirleriyle ilişkilidir. Örneğin,
devletlerin tarımsal destekleme sisteminde gelebilecek bir değişimi içeren
kurumsal risk aynı zamanda fiyat riskini de etkilemektedir. Benzer bir şekilde,
yeni bir çevresel zorunluluğun ortaya konulması, rekolte riskine etkide
bulunmaktadır.
Bu kapsamda, söz konusu risk türleri arasındaki ilişkiye bir örnek daha
verirsek : Hasat edilen ve dolayısıyla da piyasaya arz edilen ürün miktarında
meydana gelebilecek bir değişimi kapsayan rekolte riski, ürünün arzında
meydana gelebilecek değişim neticesinde fiyatların artıp azalması ile ortaya
çıkacak fiyat risk ile yakından ilişki içerisindedir.
Hindistan Planlama Komisyonu’nun açıkladığı bir raporda ise tarımsal
risk çeşitleri, üretim riski, fiyat veya pazar riski, finans ve kredi riski, kurumsal
risk, teknoloji riski ve kişisel riskler olarak sıralanmıştır14. Bu çalışmada
geçen tarımsal risk çeşitleri, Avrupa Komisyonu Tarım Genel Müdürlüğü’nün
açıkladığı rapordaki tarımsal risk çeşitleriyle hemen hemen aynıdır.
14
R C A Jain, M Parshad, Government of India Planning Commission, Report Of The Working
Group On Risk Management In Agriculture For The Eleventh Five Year Plan (2007-2012),
New Delhi, (Erişim) http://planningcommission.nic.in/aboutus/committee/wrkgrp11/wg11_risk.pdf, 9
Temmuz 2010.
12
Tarımsal risk ve türlerini açıkladıktan sonra, şimdi de, çalışmanın
temelini oluşturan buğdayın fiyat riskinin anlaşılabilmesi amacıyla, genel
olarak tarımsal ürünler için fiyat riski kavramını ve bu riske maruz kalan
piyasa oyuncuları ile etkileniş biçimlerini ortaya koymakta fayda vardır.
1.1.3.Tarımsal Ürün Fiyat Riski ve Bu Riske Maruz Piyasa Oyuncuları
Tarımsal ürünlerin fiyatları değişken olup, bu durum, tarımsal ürünlerin
kısa
dönem
üretim
ve
tüketim
esnekliklilerinin
düşük
olmasından
kaynaklanmaktadır. Yıllık ürünler için, üretim esnekliği, üretim kararının, yeni
mahsül için fiyatların oluşmasından önce verilmesinden dolayı düşük olup,
yıllık olmayan tarımsal ürünler için üretim esnekliği, oluşan fiyatlara bağlı
olarak, bu ürünlerden mahsül elde etmek için 2 ila 5 yıl arasında zaman
geçmesi gerektiğinden düşük olarak gerçekleşmektedir. Tarımsal ürünlere
olan, kısa dönem talep esnekliğinin düşük olmasının nedeni ise, söz konusu
ürünlerin genellikle nihai tüketim ürünleri olmayıp, birçok hammaddeye sahip
bir ürünün bir parçası olmasından (örneğin kakao çikolatanın hammaddesi
olması veya kahve çekirdeklerinin toz kahvenin hammaddesi olması gibi) ve
farklı hammaddeler arasındaki ikame edilebilirliğin düşük olmasından
kaynaklanmaktadır15.
Tarımsal
ürün
fiyat
riski
ise,
tarımsal
ürünlerin
fiyatlarının
değişmesinden kaynaklanan bir tarımsal risk türü olup, belirsizliği oluşturan
unsur, hükümet politikaları, doviz kurları, doğal afetler veya politik
istikrarsızlık unsurlarından hangisinden kaynaklanıyor olursa olsun, söz
konusu belirsizlik, tarımsal piyasaların en önemli özelliklerinden birisidir.
Tarımsal
ürünlerin
fiyat
değişkenliğinden
dolayı
oluşan
risk
kapsamında, çiftçiler, ürünleri sattıkları zaman alacakları fiyatın düşük veya
yüksek olması belirsizliği ile karşı karşıya kalmakta ve bu durum çiftçinin elde
edeceği geliri etkilemektedir.
15
Julie Dana, Christopher L. Gilbert, “Managing Agricultural Price Risk in Developing
Countries”, Discussion Paper No. 19, 2008, s.1, Università degli Studi di Trento, 31 Ekim 2008
versiyonu.
13
Öte yandan, tarımsal ürün fiyat riski, sadece çiftçilerin gelirlerini
etkilemez. Beklenen ürün fiyatları doğrultusunda ekim kararı alan çiftçinin,
tarlasında gerçekleştireceği yatırımlar için (gübreleme, işçi çalıştırma,
ekipman alımı) kullanacağı kredi miktarını da bu beklentiler çerçevesinde
belirlemektedir. Gerçekleşen ürün fiyatlarının, beklenen ürün fiyatlarından
düşük olması, yatırımlar için kullanılan kredinin geri ödemesini sıkıntıya
düşürebilecek ve çiftçiyi finansal risk türlerinden birisi olan likidite riski ile
karşı karşıya bırakabilecektir.
Tarımsal sektörün tarafları, tarımsal risklerin her birine farklı
düzeylerde maruz kalmaktadırlar. Fiyat riski de bu risklerden birisi
konumunda olup, bu riske maruz kalan taraflar ve maruz kaldıkları riske
ilişkin açıklamalar aşağıda yer almaktadır.
1.1.3.1. Çiftçiler
Tarımsal ürün arz zincirlerinin ilk halkası, tarımsal ürünün üretimini
yapan çiftçilerdir. Çiftçi, ürünün fiyatları arttığında bundan fayda sağlamakta,
düştüğünde ise zarara uğramaktadır. Bu nedenle de, fiyatların ne şekilde
gerçekleşeceği çiftçiler için önemli bir risk unsurudur16.
Çiftçilerin ilgilendikleri öncelikle net gelirleridir. Net gelir, üretim
maliyetlerinin brüt gelirden çıkarılması ile bulunur. Brüt gelir, fiyat ile miktarın
(rekoltenin) çarpılması suretiyle bulunmakta olup, her ikisi de değişken
niteliktedir. Bu iki faktörde meydana gelen değişimler kısmen birbirini
dengeleyebilir. Örneğin, hava koşulları birçok üreticiyi aynı anda etkiliyorsa
(örneğin El Nino) böyle bir mahsuplaştırma söz konusudur. Bu durumda,
ürün miktarı düşerken fiyatların artması ile çiftçi doğal olarak sigortalanmış
gibi olmaktadır. Fakat bu durum istisnai bir durum olup, rekabetçi bir
piyasada ve büyük bir coğrafyaya yayılmış bir üretim şekli için, rekolte ve
16
Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.4.
14
fiyat riski arasında herhangi bir korelasyonun bulunmadığını söylemek daha
doğrudur17.
Fiyat değişkenliğinin, çiftçiler için iki farklı grup etkiye yol açtığı
söylenebilir. Birincisi, gelirde meydana gelen değişim olup, bu değişim,
çiftçilerin tüketimine ve ayrıca yatırımlarına yansımaktadır. İkincisi ise, fiyat
değişkenliği sonucunda ortaya çıkan belirsiz yapının, çiftçilerin yüksek
maliyetli girdi uygulamaları konusunda daha temkinli davranmalarına yol
açmasıdır. Bu durumda da, daha az girdi kullanımı, çiftçilerin ürünlerinin
rekoltesini aşağıya çekmektedir18.
Çiftçilerin, fiyat riskinden kaynaklanan problemleri, hasat yılı boyunca,
fiyatların belirsiz olması ve sürekli düşük fiyatların gerçekleşmesidir. Çiftçiler,
ürün yılının başında, beklentileri doğrultusunda, ürün için zaman ve girdi
tahsis ederler. Eğer fiyatlar, beklenenin altında gerçekleşirse, çiftçi, girdi
maliyetlerini karşılayamaz, üzerinde gerçekleşirse de birçok pazar fırsatını
değerlendirme şansı bulamaz. Böyle bir fiyat riskinin yönetilmesi, üretim
etkinliğini artırabilir ve keskin fiyat düşüşlerinde, çiftçiyi finansal kayıp riskine
karşı korur. İkinci problem olan, sürekli düşük fiyatlardan kaynaklı fiyat riski
probleminde ise, küresel olarak arz fazlalığının olması ve bunun belli bir
dönem boyunca devam etmesinden kaynaklı bir problem olup, fiyatların
düşük seviyelerdeyken daha az volatil olmasından dolayı aslında bir yıllık bir
süre baz alındığında herhangi belirsizlik söz konusu değildir. Düşük fiyat
düzeyinin uzun süreli olarak gerçekleşmesi durumunda, çiftçinin geçimi de
giderek zorlaşır. Bu konu, gelirin devamının sağlanabilmesi konusu olup, risk
ile ilgili bir konu değildir19.
1.1.3.2. Aracılar, İracatçılar, Stokçular ve Bankalar
Aracılar, çiftçilerden ürünü alır ve ihracatçılara veya diğer aracılara
satarlar.
Üretim
alanlarını
kamyonlarıyla
gezip,
çiftçilerden,
üretici
gruplarından veya kooperatiflerden ürünleri satın alan tüccarlar bu sınıfa
17
Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.4.
Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.4.
19
Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.6.
18
15
girerler. Aracılık faaliyetlerinde bulunanların ortak noktası, pazarın belirlemiş
olduğu fiyat üzerinden alım satım faaliyetlerini sürdürmeleri ve alış satış
fiyatları arasındaki fark kadar kar etmeleridir20.
Aracılık faaliyetinde bulunanlar, genel fiyat düzeyinin hem alış hem de
satış fiyatlarını etkilemesinden kaynaklı olarak, genel fiyat düzeyi ile pek fazla
ilgilenmezler. Bununla birlikte, pozisyon aldıkları zaman süreci olan kısa
vadeli süreçte gerçekleşen fiyat dalgalanmaları, aracılık faaliyetlerinde
bulunanları ilgilendiren bir unsurdur. Bu periyot içerisinde küçücük bir fiyat
düşüşü bile bütün karları ortadan kaldırabilir ve böyle bir ticari kayıp, aracının
sermayesinin büyük bir kısmını yok edebilir21.
Bazı aracılar ise, dönem dönem, forward sözleşmeleri* ile, henüz
temin etmedikleri emtiayı son alıcıya satım vaadi amacıyla sözleşme
yaparlar. Bu durumda ise, aracı, ham maddeyi henüz satın almamasından
kaynaklı olarak, fiyatların yükselmesi riski ile karşı karşıyadır22.
İhracatçılar da aracılara benzer bir pozisyonda olmakla birlikte, emtiayı
ellerinde bulundurma periyodu daha uzun olup, bu süre üretim pazarından
tüketim pazarına kadar geçen taşıma süresini kapsar. İhracatçılar normal
koşullar altında, ellerinde bulundurdukları malın satış işlemlerini gelecek bir
tarihte gerçekleştirdiklerinden, sahip oldukları emtianın fiyatının düşüş riskiyle
karşı karşıyadırlar. İhracatçı eğer satacağı ürünü temin etmemiş ve ileride
satış işlemini gerçekleştirmek amacıyla bir forward sözleşmesi yapmış ise, bu
durumda ihracatçı, fiyatın artması riski ile karşı karşıya olacaktır23.
Stokçular da, aracıların özel bir kategorisi konumunda olup, genellikle
stokladıkları malları gelecek bir tarihte alıcılara satarlar. Stoklar, üretici
ülkede, tüketici ülkede veya üçüncü bir ülkede tutuluyor olabilir. Birçok
tropikal ürün için, stokların ılıman yerlerde tutulması bir avantajdır. Stokların,
*
Forward sözleşmesi: (ing. forward agreement) bir türev finansal ürün olup, kısaca, belirtilmiş bir
fiyatta ve belirtilmiş bir süreden sonra, bir varlık satma anlaşmasıdır. Forward sözleşmelerine ilişkin
ayrıntılı bilgi çalışmanın ileriki bölümlerinde verilecektir.
20
Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.6-7.
21
Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.7.
22
Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.7.
23
Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.7.
16
alış verişin yapılabileceği bir şekilde tasarlanan depolarda tutulması
durumunda finanslama daha kolay olmaktadır. Bu depoların, tüketicilerin
anında tüketim amaçlı olarak teslim almalarına olanak verecek şekilde,
tüketici ülkelerde kurulması eğilimi bulunmaktadır. Stok sahipleri, pazar
fiyatlarından alım satım faaliyetleri veya basit bir şekilde, stoklama ve ipotek
hizmetlerinden gelir elde etmektedirler24.
Bankalar ise riske maruz kalan bir diğer aracı kategorisidir.
Bankacıların durumunda ise, riske maruziyet doğrudan olmayıp, dolaylı bir
şekilde, fiyat riskine maruz olan ödünç para verilen firmanın, borç aldığı
parayı ödeyememesi durumundan kaynaklıdır. Emtia fiyatlarında yaşanan
herhangi bir düşüş, emtiayı elinde bulunduran veya elde edecek olan ve arz
zincirindeki faaliyetlerini finanse etmek için bankadan borç alan tarafların,
geri ödeme kabiliyetinin ortadan kalkmasına yol açmaktadır. Bankalar böyle
bir geri ödeyememe durumuyla karşılaştıklarında, söz konusu sektöre kredi
vermek konusunda isteksiz olacak, kredilerini geri dönüşün daha kolay
olduğu başka sektörlere aktaracaklardır. Bu nedenle, arz zincirindeki krediye
erişimin zorlaşması ve kredinin alınabildiği durumlarda da artan kredi
maliyetleri, kötü yönetilmiş fiyat risklerinin doğrudan bir sonucu olarak ortaya
çıkmaktadır.
1.1.3.3.Devletler
Devletler, direkt veya endirekt olarak tarımsal emtia fiyat riskine
maruzdurlar. Direk olarak maruz olmaları, vergi gelirlerinin veya bütçe
sübvansiyonlarının fiyat düzeylerine bağlı olmasından kaynaklanmaktadır.
Okullarda, hastanelerde veya sosyal güvenlik kapsamında fakir vatandaşlara
dağıtıma konu olan hububat kökenli gıdaların hammadde fiyatlarında
gerçekleşen artış ve azalışlar da yine hükümetlerin maruz kaldığı bir tarımsal
fiyat riskidir. Bu gıdaların hükümetler tarafından ithal edilmesi durumunda ise
ithal malların fiyatlarındaki artış ve azalışlar da bir fiyat riski içermektedir.
24
Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.7.
17
Aynı durum, gıda fiyatlarındaki artışlara müdahale eden ve stratejik olarak
hububat stoklarını yöneten devletlerde de söz konusudur25.
Bir devlet, aşırı fiyat dalgalanmaları ve ayrıca tarımsal ürün fiyatlarının
düşük düzeyde kalması nedeniyle çiftçilerin zarar görmelerini önlemek
amacıyla tarımsal ürün fiyatlarına müdahale edebilir. Bu müdahale, fiyatları
yükseltme amacıyla taban fiyat uygulaması şeklinde olabileceği gibi,
piyasadaki alışverişe müdahale etmeden, belirli bir fiyat saptayarak piyasa
fiyatı ile saptanan fiyat arasındaki farkın üreticiye ödenmesi (mali yardım
politikası) şeklinde de olabilmektedir. Taban fiyat politikasında, taban fiyatın
piyasa fiyatından yüksek olması nedeniyle oluşan arz fazlası devlet
tarafından satın alınır. Mali yardım politikasında da üreticiyi koruma amacı
olan devlet, bazı tarımsal ürünler için yine belirli bir fiyatı garanti eder, fakat
alış-verişin piyasa fiyatı üzerinden yapılmasını serbest bırakır. Eğer söz
konusu ürünün piyasa fiyatı garanti edilen fiyatın altına düşerse, aradaki fark
üreticiye ödenir26.
müdahaleleri
Her iki durumda da fiyatların seyrine göre piyasaya
neticesinde,
devletler,
belli
finansal
yükümlükler
altına
girebilecektir ki bu durum devletlerin maruz kaldığı ve fiyatların artış ve
azalışlarından kaynaklanan bir tarımsal fiyat riskine örnektir.
1.1.3.4.Tüketiciler
Tüketici olarak kastedilen oyuncular, tarımsal ürünü nihai ürün
piyasasından satın alan şirketlerdir. Tarım ürünleri, genellikle, perakende
olarak satılmadan önce işlenmektedir. Tüketici şirketlerin, ürünlerini nasıl
sattığına bağlı olarak fiyat riskine maruz kalma durumu değişiklik
göstermektedir. Örneğin, kakao genellikle çikolata ve şekerleme sanayinde
kullanılmakta olup, bu ürünlerin fiyatları kakao fiyatlarını izlemektedir.
Burada, işleyicilerin riski, aracılarının taşıdığı riskle aynıdır. İşleyiciler,
kakaoyu işlemek için elinde bulundurduğu dönem içerisinde fiyatların
düşmesi riskiyle karşı karşıyadırlar. Kahve kavurması yapan işletmeler,
25
26
Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.8.
Zeynel Dinler, Đktisada Giriş, 15. Basım, Bursa, 2009, s.103-104.
18
piyasa fiyatlarından aldıkları kahveyi genellikle fiyatların sabit olduğu bir
dönem içerisinde kahveyi kavurarak satışlarını gerçekleştirirler. Ancak, girdi
fiyatlarındaki artış, sabit perakende fiyatlar varsayımıyla, karın düşmesine,
girdi fiyatlarındaki bir azalış ise, aynı varsayım altında, karın artmasına neden
olmaktadır. Bu işletmelerin durumunda, ekipman ve makine fiyatlarının
değişmesi, problemi daha da kötüleştirmektedir. Çikolata üreten işletmeler de
benzer bir durumda olup, kakao fiyatlarındaki bir artış hammadde
maliyetlerini arttıracağından, karlarının düşmesine sebebiyet verebilecektir27.
Tüketiciler açısından fiyat riskinin ortaya konması amacıyla, buğday
piyasasından bir örnek verecek olursak; örneğin, un sanayininin temel
hammaddesi olan bu tarımsal ürünün fiyatındaki bir değişim, un sanayisi
ürünlerinin (ekmek, makarna, bisküvi vs) maliyetlerinin değişmesine neden
olmakta ve bu da üreticilerin karlarını etkilemektedir. Peki bu durumda,
karlarının
düşmesini
istemeyen
üreticiler
fiyat
değişimlerinden
nasıl
korunacaklardır. Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde, tarımsal risk yönetimi
stratejileri anlatılırken bu konu açıklanacak ve yine uygulama bölümünde ise,
Türkiye un sanayicilerinin bir risk yönetim stratejisi olarak vadeli işlem
sözleşmeleri kullanımı etkinliği ortaya konmaya çalışılacaktır.
Yukarıda genel olarak risk kavramı, tarımsal risk ve tarımsal fiyat
riskinden bahsettikten sonra, şimdi de tarımsal fiyat riski yönetimi
stratejilerinin ortaya konabilmesi için öncelikle genel olarak risk yönetimi
kavramından ve risk yönetimi stratejilerinden bahsedilecektir. Genel olarak
risk yönetim stratejilerinden bahsedildikten sonra, tarımsal risk yönetimi
stratejileri açıklanacak, daha sonra da, vadeli işlem sözleşmeleri kullanmak
suretiyle tarımsal fiyat riski yönetiminin temellendirebilmesi amacıyla,
tarımsal fiyat riskinin yönetilebilmesi sürecinde kullanılan türev araçların bu
süreçteki rolleri ortaya konmaya çalışılacak ve çalışmanın birinci bölümü
sonlandırılacaktır.
27
Julie Dana, Christopher L. Gilbert, a.g.e., s.10.
19
1.2.RİSK YÖNETİMİ
Risk yönetimi, kişi veya kurumların karşı karşıya oldukları riskleri
bilimsel yöntemlerle ölçme ve idari tercihler doğrultusunda gerekli seviyeye
getirme olarak tanımlanabilir. Geniş anlamda risk yönetimi ekonomik varlık ve
nakit akışlarının beklenen değerden sapma miktarının en düşük seviyeye
indirilmesidir. Modern risk yönetimi, riskin ölçülmesi ve uygun maliyetlerle
ortadan kaldırılmasını hedeflemektedir. Risk yönetimi fonksiyonu farklı
yöntemler kullanılarak yürütebilmekte ise de yardımcı araçlar olarak sigorta
ve türev ürünler önemli görevler yerine getirmektedir. Diğer taraftan, modern
finans literatüründeki risk yönetimi kavramı 1950’lerde tartışılmaya başlanmış
olmakla beraber, insanlık tarihi boyunca risk yönetimi yapılmıştır. İlk
insanların kendilerini vahşi hayvanlardan korumak üzere ateş yakmaları, ilk
kreditörlerin alacak portföylerinin genel riskini düşürmek için beher borçluya
verilen krediyi sınırlı tutmaları, kişilerin yaşadıkları binaları yangına dirençli
hale getirmeleri veya 1667’de günümüzdeki anlamında ilk yangın sigortasının
yapılması ile mülklerini sigorta ettirmeleri çağlar boyunca uygulanan bazı risk
yönetim yöntemlerine örnektir28.
Risk yönetimi şirketler için gelecekte meydana gelmesi beklenen
istenmeyen (olumsuz) durumların ortadan kaldırılması veya etkisinin daha
aza indirilmesi için alınacak önlemleri kapsamına alır29.
Şirketlerde risk yönetiminin örgütsel olarak uygulanması, geçtiğimiz
yirmi yılda yaygınlaşmıştır. Risk yönetim stratejileri, şirket organizasyonu
içerisinde bir birim tarafından yürütülebileceği gibi, şirket dışındaki kurumlara
da tevdi edilebilmektedir30.
Şirketler, önceki bölümlerde açıkladığımız risk türlerini yönetebilmek
için çeşitli stratejiler geliştirmektedirler. Örneğin, dış ticaretle uğraşan bir
şirket, kur riskini ortadan kaldırabilmek veya azaltabilmek için türev
piyasalarda işlemler yapabilir, tarımsal bir işletme, ürettiği ürünlerin doğal
28
Halil Cem Karakaş, Finansal Olmayan Şirketlerde Risk Ölçümü ve Yönetimi, Đstanbul
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Finans Anabilim Dalı Doktora Tezi, Đstanbul 2006, s.13.
29
Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.17.
30
Halil Cem Karakaş, a.g.e., s.15.
20
nedenlerden dolayı zarara uğraması ve dolayısıyla da işletmeyi zarara
uğratması durumunu engellemek için ürünlerini sigortalattırabilir, bankalar
faaliyet alanları nedeniyle doğal olarak en çok maruz kaldıkları risk türü olan
kredi riskini en aza indirebilecek çeşitli önlemler alabilirler.
Çoğunluğun, risk yönetiminin kurucuları olarak kabul ettiği öne
sürülen, Mehr ve Hedges, 1963 yılında yayınladıkları eserlerinde risk
yönetiminin aşamalarını şu şekilde ifade etmektedirler31:
1. Hasara maruz alanları tespit etmek
2. Hasara maruz alanların potansiyel değerlerini ölçmek
3. Riski yönetmek için seçenekleri değerlendirmek
a. Riski üstlenmek
b. Riski devretmek
c. Riski azaltmak
4. Yöntemi seçmek
5. Sonuçları değerlendirmek
Şimdi en bilinen ve yaygın risk yönetimi metodu olan sigorta faaliyetleri
ile ardından, çalışmanın ileriki aşamalarında, özel bir türü ele alınacak olan
türev araçlarla risk yönetim faaliyetleri açıklanacak olup, sigorta ile risk
yönetim
stratejilerine
burada
değinilmesindeki
sebep,
tarımsal
risk
yönetiminde alternatif metod olarak kullanılan sigortalama faaliyetleri
hakkında temel bir bilgi sunmaktır.
1.2.1.Sigorta ile Risk Yönetimi
Risk yönetiminin bilinen en yaygın yöntemi sigorta hizmeti almaktır.
Sigortanın yaygınlığı nedeniyle sigortacılık önemli bir endüstri haline gelmiş
31
Stephen P. D'Arcy, “Enterprise Risk Management”, Forthcoming in the Journal of Risk
Management of Korea, Volume 12, Number 1, 30 Mayıs 2001, s.6.
21
ve kamu yönetimleri de sigortacılık faaliyetlerini düzenleme altına almıştır.
Sigorta, rizikolara karsı kişinin güvenlik gereksinimi duymasının bir sonucu
olup, kişi var olduğu sürece kendini tehdit eden rizikolara karsı koruma
zorunluluğu hissedecektir. Sigorta, aynı rizikonun tehdidi altında bulunan bir
topluluğun bir araya gelerek, doğabilecek hasara birlikte karşı koymasıdır.
Sigortanın amacı hasara engel olmak değil, bu hasarı grup üyeleri arasında
dağıtmak, böylece hasar yükünü grubun her üyesi için taşınabilir hale
getirmektir. Bir diğer deyişle, şansı az olanların karşılaştığı zararı, aynı
rizikoyla karşı karşıya olmalarına rağmen tesadüfen kurtulan kişiler arasında
paylaştırmaktır. Bu birliktelik, doğacak hasarın şiddet derecesini her bir kişi
bakımından azaltarak, belirsizliği belirli hale getirecektir. Sigorta, sigortalıyı
güvence altına almak amacıyla verilmiş, bir söz veya hizmet olarak kabul
edilebilir. Sigortanın, sigortalıyı güvence altına almasındaki amaç, onu
parasal ya da finansal kayıptan korumaktır32.
Sigorta, riskin gerçekleşmesinden doğacak ekonomik zararın olumsuz
etkisinden sigorta dayanışmasına katılanları korumak amacıyla riskin
yönetimi olup daha geniş anlamda sigorta, belirli bir prim karşılığında olan,
kişi hayatının ya da organlarının veya kişi ve kuruluşların para ile ölçülebilir
kıymetlerinin, sigorta kural ve mevzuatınca belirlenmş tesadüfi rizikoların
gerçekleşmesinden doğacak maddi hasarlarını, aynı rizikonun tehdidi altında
bulunan kişileri ya da kuruluşları bir araya getirerek, ölçülen değerler
üzerinden ve gerçekleşen hasar oranında karşılayarak, sosyo-ekonomik
çöküntüleri dağıtan ve önleyen, yatırımlara aktarılan fonları ve ikrazları ile
ekonomiye kaynak yaratan işlemler bütünü olarak tanımlanmaktadır33.
İşletme biliminde “ölçemediğinizi yönetemezsiniz” ifadesi kullanılmakta
olup, bu ifade, risk yönetimi söz konusu olduğunda özellikle önem
kazanmaktadır. Çünkü sigorta organizasyonunun çalışma esası, yüzdesel
olarak ölçülebilen risklerin belli hesaplamalar ışığında çokluğa dağıtılması
32
Hakan Turgut, Türk Sigorta Sektöründe Kişisel Risk Yönetimi, Marmara Üniversitesi,
Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü, Sigortacılık Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, , Đstanbul, 2009,
s.7.
33
Hakan Turgut, a.g.e., s.8.
22
olup, dolayısıyla, risk yönetimi olarak sigortanın tanımı “Aynı tür tesadüfi
risklere maruz çok sayıda üniteleri bir portföyde toplayarak risklerin daha
belirli hale getirilmesinin ve bu risklerden doğacak hasarları karşılamak için
küçük, periyodik katkılardan bir fon olusturarak hasarların telafisinin
sağlanması esasına dayanan bir organizasyondur” olarak yapılmaktadır34.
Şimdi de, çalışmanın ana eksenini oluşturması nedeniyle, türev araçlar
ile risk yönetim sürecini ayrıntılandıralım.
1.2.2.Türev Araçlarla Risk Yönetimi
Türev araçlar, değeri başka bir finansal varlığın veya malın değerine
doğrudan bağlı olan ve o varlıktan türetilen finansal araçlardır. Bu piyasalar
spot piyasalarda olduğu gibi, belli miktardaki mal veya kıymetin ve bunların
karşılığı olan yükümlülüklerin (paranın) alım satım işlemine müteakip el
değiştirdiği piyasalar olmayıp, aksine, anlaşmanın bugünden yapıldığı ve
yükümlülüklerin gelecek bir vadede yerine getirilmesini öngören piyasalardır.
Türev araçların işlem gördüğü piyasaların, risk yönetimini kolaylaştırmak,
gelecekteki fiyatları öngörülebilir hale getirmek, firmaların işletme sermayesi
temin ve muhafaza etmelerini sağlamak ve geleceğe yönelik karar
alınmasına yardımcı olmak gibi işlevleri vardır. 35
Türev piyasalar, gelişmekte olan piyasalarda varlığı daha çok
hissedilen sistematik riskin yönetilmesi için, özellikle 80'lerden sonra, yaygın
olarak kullanılmakta olup,
modern portföy teorisi kapsamında yukarıda
bahsetmiş olduğumuz ve salt hisse senedi çeşitlendirmesiyle ortadan
kaldırılamayan bu risk türünün ortadan kaldırılması sürecinde önemli bir role
sahiptir36.
Risk
yönetiminde
kullanılan
çeşitli
türev
finansal
araçlar
bulunmaktadır. Bu araçlar, yatırımcıların farklı türdeki gereksinimlerini
karşılamak
34
üzere
geliştirilmiş
olup,
bunları,
forward,
vadeli
işlem
Hakan Turgut, a.g.e., s.9.
Sönmez Karaca, a.g.e., s.5-6.
36
Yücel Ayrıçay, “Türev Piyasaların Gelişmekte Olan Piyasalara Olası Etkileri”, Kocaeli
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (5) 2003/1, s.12.
35
23
sözleşmeleri, opsiyon, swap ve diğerleri olarak özetlemek mümkündür. Bu
araçlarla, döviz kuru, faiz oranı, fiyat riski gibi riskler yönetilebilmekte olup,
söz konusu araçlar sadece risk yönetimi amacıyla değil spekülatif gelir elde
etme amacıyla da kullanılmaktadırlar.
Finansal türev araçların kullanılmasına dayalı ana risk yönetim
stratejisi hedging yöntemi olup, bu yöntemde, yatırımcı, eşit miktarlarda
olmak üzere aynı anda iki farklı pozisyon alır. Birincisi, yatırım yapılan piyasa
yani yatırımcının elinde bulunan yatırım aracının olduğu piyasa olup, ikinci
pozisyon ise yatırım aracının türevinin işlem gördüğü piyasalardır. Bu risk
yönetim stretjiisi, normal koşullar altında, şu mantık üzerinden çalışır: Bir
varlığın fiyatı ve aynı varlığın türevinin fiyatı kabaca aynı yönde ve genel
olarak da aynı miktarlada gerçekleşir. Dolayısıyla, söz konusu varlığın
piyasasında kaybedilen miktar kadar, aynı varlığın türevinin piyasasında ters
pozisyonlu işlem yapılarak kazanç sağlanabilir.
kaynaklı
risklerin
birleştirilmesi
suretiyle,
Böylelikle, fiyat değişimi
kayıplar
önlenebilir
veya
37
azaltılabilir.
Sıklıkla kullanılmakta olan türev araçları olan, forward, vadeli işlem,
opsiyon ve swap sözleşmeleri aşağıda kısaca tanıtılmış olup, çalışmanın
uygulama aşamasına konu olan vadeli işlem sözleşmeleri daha ileriki
bölümlerde ayrıntılı olarak incelenecektir.
1.2.2.1.Forward Sözleşmeleri
İngilizce kökenli olan ve Türkiye’de değişikliğe tabi tutulmadan
İngilizcedeki şekliyle kullanılan forward, “belirli bir miktar ve kalitedeki para,
döviz, altın, mali gereç, mal ve diğer türev ürünlerin önceden belirlenen
fiyatla, gelecekteki bir tarihte, borsa şeklinde organize olmayan bir piyasada
alım satımını kapsamına alan teslim amaçlı bir vadeli işlemdir. Temel amacı
37
Lishang JĐANG, Mathematical Modeling and Methods of Option Pricing, World Scientific
Publishing Co. Pte. Ltd., Singapore, 2005, s.2.
24
fiyat değişimlerinden kaynaklanan riski emniyet altına almaktır. Buradaki fiyat
değişimleri, ticari mal, mamul mal, ilk madde ve malzeme, menkul kıymet,
menkul kıymet endeksi fiyatları ile döviz kuru ve faiz oranı değişimleri gibi
unsurları kapsamına almaktadır38.
Bu sözleşmelerde genelde serbestlik hakim olup, özel bir yasal
düzenlemeleri söz konusu değildir. Forward sözleşmesine konu ürünün
fiyatınının belirlenmesinde gizlilik söz konusudur. Bunun nedenini, forwarda
konu ürünün alım satım işleminin halka açık bir piyasada yapılmaması
oluşturmaktadır. Forward konusu ürünün alıcı ve satıcısı genellikle birbirlerini
tanırlar. İşlemin yapılması için borsa şeklinde organize bir piyasanın varlığı
aranmaz. Alıcının ve satıcının haklarını teminat altına alan bir takas
uygulaması söz konusu değildir. Forward kontratları nama yazılı olup, ters
işlem yapılarak riskin devri söz konusu değildir. Forwarda konu malın teslim
yeri, teslim zamanı, teslim miktarı ve kalitesi gibi konularda standartlaşma
aranmamaktadır39.
1.2.2.2.Vadeli İşlem Sözleşmeleri
Vadeli işlem sözleşmeleri, standart kalite ve miktardaki para, döviz,
altın, mali araç, mal ve diğer türev ürünlerin önceden belirlenen bir fiyatla
gelecekteki bir tarihte, borsa şeklinde organize olan bir piyasada alım
satımını kapsamına alan cayılamaz bir vadeli işlem olarak tanımlanabilir.
Temel amacı, forward gibi riski devretmek olup, spekülatif amaçlı işlemlerde
kar elde etme amacı da vadeli işlem sözleşmelerinin diğer bir amacını
oluşturur40.
Vadeli işlem sözleşmelerinde, genel olarak vade sonunda fiziki
teslimat yoktur. Ürünün değil, ürünün fiyatının alım satımı söz konusu olup,
tarafların cayma hakkı yoktur. Ancak, ters bir işlemle piyasadan çekilmeleri
ve sözleşmenin etkisini ortadan kaldırmaları mümkündür.
38
Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.39.
Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.39-40.
40
Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.169.
39
Genel olarak
25
vadeli işlem sözleşmelerinin ancak %3’ü için fiili teslim söz konusu olmakta,
tarafların %97’si ters işlemle piyasadan çekilmektedirler41.
Vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin diğer genel bazı hususlar ise
aşağıda maddeler halinde özetlenmiştir42;
Vadeli işlem sözleşmeleri özel yasalarla düzenlenmişlerdir.
Serbestlik ve genel yasalara göre işlem yapabilme özelliği söz
konusu değildir.
Vadeli işlem sözleşmeleri halka açık bir piyasada yapılır,
forwarddaki gibi gizlilik yerine alenilik geçerlidir. Yine bu işlemler
gerçekleştirilirken aracı kurum kullanılması zorunludur.
İşlem yapan tarafların birbirlerini tanıması söz konusu olmayıp,
muhatap taraf takas odalarıdır. Yani alıcı ve satıcı için karşı
taraf takas odalarıdır.
Vadeli işlem sözleşmeleri, organize borsalarda yapılmakta, ve
borsa kurallarına göre teminat veya marjin sistemi uygulaması
söz konusu olmaktadır.
Çalışmanın
uygulama
bölümünde,
söz
konusu
sözleşmelerin
özelleşmiş bir türü olan buğday vadeli işlem sözleşmelerinin Türkiye’de un
sanayicileri
tarafından
kullanım
etkinliği
ve
farkındalığı
üzerinde
durulacağından, vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin daha ayrıntılı bilgiler
çalışmanın ikinci bölümünde verilmiş olup, bu bölümde ise vadeli işlem
sözleşmelerinin diğer türev ürünlerle birlikte sadece kısa bir tanıtımı
yapılmıştır.
1.2.2.3.Opsiyon
Forward ve vadeli işlem sözleşmeleri gibi opsiyon sözleşmeleri de risk
yönetiminde ve riski devretmede kullanılan bir vadeli işlemdir. Opsiyon,
kısaca, belirli veya standart miktar ve kalitedeki para, döviz, altın, mali araç,
41
42
Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.169.
Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s. 169-170.
26
mal ve diğer türev ürünlerin önceden belirlenen bir fiyatla gelecekteki bir
tarihte, borsa şeklinde organize olan veya olmayan bir piyasada alım satımını
kapsamına
alan,
alıcı
açısından
cayılabilir
bir
vadeli
işlem olarak
tanımlanabilir43.
Vadeli işlem sözleşmeleri ile ilgili olarak yapılan açıklamalar ve vadeli
işlem sözleşmelerinin özellikleri, genelde borsa opsiyonu için de geçerlidir.
Satıcının fiyat garantisinde bulunması, alıcının bu garanti için prim ödemesi,
borsa dışı bir piyasada da işlem görebilmesi ve alıcının cayma hakkınının
bulunması vadeli işlem sözleşmeleri ile opsiyon sözleşmelerini birbirinden
ayıran temel özelliklerdir44.
Foward ve vadeli işlem sözleşmelerinde olduğu gibi, opsiyonda da
satıcı yükümlülüğününü yerine getirmek zorundadır. Satıcının yükümlülüğünü
yerine getirmeme veya cayma hakkı yoktur. Durum alıcı açısından
incelendiğinde ise, opsiyon sözleşmesine uymak alıcı için bir yükümlülük
değil, satıcıya ödediği prim karşılığında elde etmiş olduğu bir haktır. Alıcı
yararına olacaksa sözleşme hükümlerini yerine getirir, zararına olacaksa
cayma hakkını kullanır ve sözleşme hükümlerini yerine getirmez45.
Vadeli işlem sözleşmeleri ve opsiyon sözleşmeleri genellikle standart
sözleşmeler olup, borsa dışı opsiyon sözleşmelerinde serbesti söz konusu
olabilmektedir.
Burdan
anlaşıldığı
üzere,
opsiyon
sözleşmelerinin
yapılabilmesi için organize borsaların varlığı gerekmez. Borsa dışında
yapılan opsiyonlara tezgah üstü veya banka opsiyonları denir ve bu
opsiyonların işleyişi daha çok forward piyasalardaki gibidir. Yani, bu tür
opsiyonlarda, borsa, takas odası, hamiline yazılı olma, ters işlemle piyasadan
çıkma gibi uygulamalar söz konusu olmaz46.
43
Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.245.
Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.245.
45
Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.245-246.
46
Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.250-251.
44
27
1.2.2.4. SWAP
Swap da barter gibi, trampa, değiş tokuş, takas, değiştirme anlamına
gelen ingilizce kökenli bir kelimedir ve Türkçede herhangi bir değişikliğe
uğratılmadan kullanılmakta olup, kısaca, belirli bir miktar ve nitelikteli para,
döviz, altın, mali araç, alacak, mal gibi varlıklarla; yükümlülüklerin, önceden
belirlenen fiyat ve koşullara göre, gelecekteki bir tarihte ve banka şeklinde
organize olan bir piyasada değiş tokuşunu kapsamına alan bir vadeli işlem
olarak tanımlanabilir47.
Kelime anlamı ve yukarıdaki tanımlama esas alındığında, borsa
şeklinde olmasa bile, bankaların organize ettiği bir piyasanın oluşturulması
koşuluyla, belirli bir miktar ve nitelikteki varlıklarla, borça ve faiz yüklerini
kapsamına alan yükümlülükler, barterdaki gibi, swapa tabi tutulabilmkete
olup, basit trampa koşullarının oluşturulmasındaki güçlük, her çeşit mali
olayla ilgili kurumsal bir organizasyonun oluşturulmasındaki zorluk, arz ve
talebin yetersizliği gibi nedenlerden dolayı, günümüzde en çok kullanılan
swap türünü para swapı ile faiz oranı swapı oluşturmaktadır48.
Forward, vadeli işlem sözleşmeleri ve opsiyonlarda olduğu gibi swapın
da temel amacı, faiz oranı, döviz kuru ve diğer fiyat değişimlerinden
kaynaklanan risklere karşı güvence sağlamak olup, kaynak maliyetini
azaltmak, varlık getirisini artırmak, arbitrajdan ve mukayeseli üstünlüklerden
yararlanmak, gereksinime duyulan paraya ulaşmak, kambiyo kontrol ve
kısıtlamalarından kurtulmak, bürokrasiyi azaltmak, nakit akışlarını düzene
sokmak ve kar elde etmek de, swapın diğer amaçlarındandır49.
Günümüzde en çok kullanılan swap türleri olan para ve faiz swapını
kısaca açıklarsak50;
o Para swapı: Diğer bir deyişle döviz kuru swapı, döviz swapı adı
verilen swap türü olan para swapı, gereksinme duyulan paraya
47
Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.311.
Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.311.
49
Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.311-312.
50
Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.312.
48
28
ulaşmak ve riski devretmek amacıyla belirli bir para cinsinden
ve belirli bir miktarda para mevcudu ile alacak ve borcun, diğer
bir para cinsinden eşdeğer miktardaki para, alacak ve borçla
değiş tokuşunu kapsamına alan gelecekle ilgili bir sözleşmenin,
banka aracılığı ile yapılması ve bu sözleşme gereklerinin vade
sonunda
taraflarca
sözleşme
hükümlerine
göre
yerine
getirilmesidir.
Tipik bir para mevcudu swapı, ana paraların takası, faizlerin
karşılıklı olarak ödenmesi, ana paraların karşılıklı olarak iade
edilmesi olmak üzere üç aşamada gerçekleştirilir.
o Faiz oranı swapı : Aynı para türünde ve aynı tutardaki bir ana
paraya (daha çok borca) farklı faiz oranlarına göre hesaplanan
faiz yüklerinin değiş tokuşu şeklinde tanımlamak mümkündür.
Faiz swapında ana para ne başlangıçta ne de vade sonunda
değiştirilmez. Genelde, gelecekteki sabit faiz ödemelerinin
değişken
faiz
ödemeleriyle
değiştirilmesi
şeklinde
uygulanmaktadır. Sabit faizle sabit faizin, değişken faizle de
değişken faizin değiştirilmesi mümkündür.
Genel olarak çeşitli risk yönetim stratejileri ve risk yönetimi sürecinde
kullanılan ve çalışmanın konusunu oluşturan vadeli işlem sözleşmelerinin risk
yönetimindeki rölünün ortaya konması amacıyla, vadeli işlem sözleşmeleri de
dahil olmak üzere en çok kullanılan türev araçlara ilişkin olarak yukarıda
yapılan kısa tanıtımdan sonra, çalışmanın uygulama aşamasında Türkiye un
sanayicileri tarafından kullanım etkinliği ve farkındalık düzeyi araştırılacak
olan buğday vadeli işlem sözleşmelerinin, tarımsal risk yönetimindeki rolünün
ortaya konabilmesi için aşağıda genelden özele doğru öncelikle genel olarak
tarımsal risk yönetim stratejileri açıklanacak daha sonra ise, vadeli işlem
sözleşmeleri de dahil olmak yukarıda genel olarak bahsedilmiş bulunan türev
araçlar araçlarla tarımsal fiyat riskinin yönetimi ve bu araçların tarımsal fiyat
riski yönetimindeki rolleri üzerinde durulacaktır.
29
1.2.3.Tarımsal Risk Yönetimi
Tarımsal üretimde risk yaratan faktörleri kısmen de olsa ortadan
kaldırmak veya etkisini azaltmak için uygulanan yöntemler tarımsal risk
yönetimi stratejileridir. Tarımsal risk yönetimi, çeşitli sigortalama yöntemleri,
ürün çeşitlendirmesi, sözleşmeli üretim, girdi sözleşmesi ve yukarıda genel
olarak
bahsedilmiş
bulunan
türev
araçların
kullanılması
suretiyle
gerçekleştirilmektedir. Ayrıca tarım işletmelerinin işletme dışı iş veya yatırım
yapmaları suretiyle de gelir risklerini yönettikleri görülmektedir.
Ürün sigortalama yöntemi ile üreticiler risklerini diğer sigorta yaptıran
kişilere aktarmakta, fiyat riskini önleme metodu olan sözleşmeli üretim ile ise
üreticiler ve alıcılar fiyatlar üzerinde ekim öncesi yaptıkları kontratlarla
ektikleri ürünün fiyatını ekim yapmadan önce belirleme ve garanti altına alma
imkanına kavuşmaktadırlar. Türkiye’de şeker pancarı üretimi sözleşmeli
tarıma en güzel örneklerden birisi olup, bu durum yasa ile de korunma altına
alınmıştır. Şeker pancarı üreticileri ekim yapmadan önce yaptıkları üretim
sözleşmeleri ile ektikleri pancarın fiyatını bilir ve buna göre planlamasını
yapar.
Tarımsal fiyat risk yönetimi araçlarından bir diğeri ise, vadeli işlem
piyasalarının kullanılması suretiyle risk yönetimidir. Bu piyasalarda işlem
yapmak suretiyle risk yönetiminde, örneğin, buğday üretimi yapan bir çiftçi
vadeli işlem borsalarında yaptığı işlemle, dilediği vadede ürünün fiyatını
belirlemiş ve bu fiyata göre üretimini planlama imkanına kavuşabilmektedir.
Ürün çeşitlendirmesi yöntemi ile tarımsal risk yönetimi ise, çiftçilerin
tarlalarına aynı ürünü ekmek yerine, birden fazla ürün ekerek, fiyatlarda
meydana gelebilecek artış ve azalışlara karşı kendilerini korumaları sürecini
kapsar. Hisse senedi çeşitlendirmesi yapılarak riskin dağıtılması suretiyle risk
yönetiminde olduğu gibi, bu yöntem ile, ürünlerin dayanıklılıklarının ve
cinslerinin farklı olması, doğal koşulların etkilerine karşı riski dağıtmakta ve
bu
suretle,
meydana
gelebilecek
doğal
olaylardan
kaynaklı
olarak
karşılaşılacak ürün kayıpları riskine karşı çiftçi kendini korumuş olmaktadır.
30
Avrupa Birliği’nde yapılan bir araştırmada
51
, çiftçilerin uyguladıkları
risk yönetim stratejileri ikiye ayrılmış olup birincisi tarla ile ilgili alınan
önlemleri, diğeri ise riskin başkalarıyla paylaşımı olarak sınıflandırılmıştır.
Hangi stratejinin seçileceği, beklenen getiri ve söz konusu riski düşürmenin
maliyetinin tespit edilmesini gerektirmektedir. Seçilen strateji, karşılaşılan
farklı riskler arasındaki ilişki, farklı enstrümanların maliyetleri, çiftçinin gelir
düzeyi ve ayrıca risk algısına bağlı olarak değişecektir. Tarla ile ilgili risk
yönetim stratejileri, düşük riskli (örneğin kamu müdahalesinin yüksek olduğu
ürünler), kısa ürün döngüsüne sahip, tarımsal ürünlerin ekiminin yapılması
gibi risk yönetim stratejileridir. Riskin paylaşılması stratejileri ise, satış
kontratlarının yapılması, vadeli işlem piyasalarında hedge işlemleri, yatırım
fonları ve sigortalatma gibi stratejilerdir.
Çiftçilerin tarımsal risk yönetim stratejilerini aşağıda maddeler halinde
özetlersek52;
Farklılaştırma: Farklılaştırma stratejisi aynı tarımsal ürün yerine farklı
ürünlerin ekiminin yapılarak bir tarımsal ürüne bağlı olan riskin birden
fazla ürüne dağıtılmasıdır. Bu strateji, finans teorisindeki portföy
çeşitlendirmesi yoluyla riskin azaltılması stratejisi ile özde aynı
mantıktadır. Böylelikle, bir tarımsal ürün için iyi bir rekolte alınması ile,
kötü rekolteye sahip ürünlerin ortaya çıkardığı kaybın önüne geçilmiş
olur.
Ancak bu stratejide, uzmanlaşma ve ölçek ekonomilerininin
faydaları (farklı ürünler için farklı ekipmanların kullanılmas neticesinde)
ortadan kalkar. Bunlar yöntemin dezavantajlarıdır.
Satış sözleşmeleri: Satış sözleşmesi ile, çiftçi ile alıcı taraf, hasadı
gerçekleştirmeden önce ve hatta bazen ekim yapmadan önce satış
miktarını ve fiyatını belirler. Böylelikle her iki taraf da, hasattan önce
tarımsal ürünün fiyatını sabitleyerek, fiyattan kaynaklı risklerini ortadan
kaldırmış olmaktadırlar. Ancak, bu durumda da çiftçi, hasat döneminde
söz konusu tarımsal ürünün fiyatının sözleşme üzerindeki fiyatın
51
52
European Commission, a.g.e., s.16.
European Commission, a.g.e., s.16-28.
31
üzerine çıkması neticesinde, piyasaya satılamayan ve sözleşmedeki
alıcıya sözleşme üzerindeki fiyattan satılma mecburiyeti olan tarımsal
ürünün piyasa fiyatı ile sözleşme üzerindeki fiyat farkı kadar zarar
eder. Üretim sözleşmeleri ise, satış sözleşmeleri gibi bir mantıkla
düzenlenmekte olup, temelde bazı farklılıklar içermektedir. Söz
konusu sözleşmede, üretim sürecinde kullanılacak girdilerin çeşidi,
kalitesi, miktarı, satın alınacak ürünün miktarı ve fiyatı gibi daha geniş
unsurlar yer alır. Bu tip bir sözleşme, alıcı tarafa, çiftçinin üretim
sürecini kontrol etme yetkisi verir.
Vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile hedging yöntemi: Vadeli
işlem ve opsiyon sözleşmeleri kurulumu, yukarıda bahsedilen satış ve
üretim sözleşmeleri ile fiyatların sabitlenmesi metodunu içermesi
bakımından aynı amacı gütmektedir. Ancak bu sözleşmeler,
o
Standart maddeler içerir ve böylelikle kolayca alınıp satılabilir,
o
Organize
piyasalarda
ve
belli
kurallar
altında
işlemleri
gerçekleştirilebilir,
o
Genellikle fiziksel teslim zorunluluğu içermezler.
Vadeli işlem sözleşmeleri ile, ürettiği ürünün fiyatını sabitlemek isteyen
taraf, riskini, kar elde etmek veya karşı pozisyonda riske sahip olup da
riskini ortadan kaldırma isteyen taraf ile sözleşme yapar. Hasat
dönemi öncesinde satacağı ürünün fiyatını sabitlemek isteyen üretici,
vadeli işlem sözleşmesi satarak, ürününü, vade tarihinde belli bir
fiyattan karşı tarafa satma hakkını elde eder.
Opsiyon sözleşmeleri ise, opsiyon sahibi tarımsal işletmeye, gelecekte
belli bir fiyattan ürünleri satma hakkı verir. Bu sözleşmelerde, vadeli
işlem sözleşmelerinde olduğu gibi, vade tarihinde, sözleşmeye konu
tarımsal ürünün satılma zorunluluğu bulunmamaktadır. Eğer piyasa
fiyatları opsiyon sözleşmesi üzerinde yazılı fiyatın üzerindeyse, çiftçi,
satım opsiyonunu kullanmayacaktır. Burada çiftçinin katlanacağı zarar,
opsiyon sözleşmesi satın alımı ile katlandığı maliyet kadar olacaktır.
32
Sigortalama yöntemi : Sigortalamadaki ana mantık, riskin bir
havuzda toplanmasıdır. Riske maruz taraflar, yatırdıkları primler
aracılığıyla, riskin gerçekleşmesi durumundaki kayıpların, riske maruz
taraflara aktarılmasını sağlarlar.
Tarımsal risk yönetim stratejisi olarak sigortalama yönteminin
kullanılması ise, rekolte sigortalaması, fiyat sigortalaması ve gelir
sigortalaması yollarıyla olabilmektedir. Rekolte sigortalaması dolu
yağması gibi felaketler sonucunda tarımsal ürün rekoltesinin düşmesi
gibi durumlara karşı yapılabilmektedir. Doğal olaylar sonucunda, belli
bir seviyenin altına düşen hasat miktarı, normalde olması gereken
hasat miktarının altınde gerçekleşmekte olup, sigorta, olması gereken
rekolte ile, gerçekleşen rekolte arasındaki farkı tazmin etmektedir.
Fiyat ve gelir sigortlama metodu ise, benzer bir şekilde, fiyatın veya
çiftçinin gelirinin belli bir seviyenin altına düşmesi durumunda, sigorta
şirketinin, çiftçinin maruz kaldığı zararı karşılaması üzerine kurulu bir
sistemdir.
Bir doğal afet yaşanması durumunda, aynı bölgede sigorta yaptıran
bütün işletmelerin bu durumdan etkilenmesi ve bunun sigorta şirketi
tarafından karşılanmasının çok zor olması nedeniyle, söz konusu
sigorta şirketleri de risklerini reasürör şirketlere veya bu şirketlerin
ortak kurdukları sigorta havuzlarına aktarabilmektedirler.
Sigortalama yöntemine benzer bir şekilde, tarımsal faaliyeterde
bulunan çiftçilerin bir fon kurarak, riskin gerçekleşmesi durumundaki
zararlarını bu fondan karşılaması da mümkündür.
Tarımsal risk yönetimi araçları, devletler, çiftçiler, aracılar, tüketiciler
ve ihracatçılar, stokçular ve bankalar tarafından birinci kısımda türleri kısaca
açıklanan tarımsal riskleri (insan veya çalışanlardan kaynaklı riskler, varlıkları
ilgilendiren riskler, üretim veya rekolte riskleri, fiyat riski, kurumsal riskler,
finansal riskler gibi) yönetmek amacıyla yukarıda belirtilen araçların
kullanılması suretiyle yapılabilmektedir.
33
Genel olarak tarımsal risk yönetimi stratejilerinden bahsettikten sonra,
çalışmanın uygulama aşamasında buğday fiyatları riskinin bir türev araç
çeşidi olan vadeli işlem sözleşmeleri yardımıyla yönetimi ele alınacağından,
şimdi
de
türev
araçlarla
tarımsal
fiyat
riski
yönetimi
faaliyetlerini
ayrıntılandıralım.
Tarımsal ürün fiyat riskinin türev araçların kullanılması suretiyle
yönetilmesi, yukarıda, özelliklerinden genel olarak bahsedilen forward, vadeli
işlem, opsiyon ve swap sözleşmeleri ile yapılabilmekte olup, bu araçların,
tarımsal fiyat riski yönetimi sürecindeki rolleri aşağıda açıklanmıştır.
Çalışmanın
temel
noktasını
oluşturması
nedeniyle,
vadeli
işlem
sözleşmeleriyle tarımsal fiyat riski yönetimi daha ayrıntılı olarak ele alınmış
ve örneklendirilmiştir. Diğer yöntemlerle tarımsal fiyat riski yönetimi ise özet
bir şekilde sunulmaya çalışılmıştır.
1.2.3.1.Forward Sözleşmelerinin Kullanılması Suretiyle Tarımsal Fiyat Riski
Yönetimi
Forward sözleşmeleri ile tarımsal fiyat riski yönetimi, bir üretici veya
tüccarın, olumsuz fiyat dalgalanmalarından korunabilmek amacıyla elinde
bulundurduğu veya hasat edeceği ürünü ileriki bir tarihte belli bir fiyattan
satabilmesine olanak sağlayan forward sözleşmesi kurulumu ile gerçekleşir.
Çiftçiler hasat edeceği ürün üzerinden forward satış sözleşmesi yaparak,
hasat döneminde oluşabilecek fiyat düşüşlerinden kendisini korumaktadır.
Tarımsal emtia alım satımı yapan bir aracı da, benzer şekilde, elinde
bulundurduğu stoku fiyat dalgalanmalarına karşı koruyabilmek için forward
sözleşmesinin
satış
yapan
tarafında
bulunarak
kendi
fiyat
riskini
yönetebilmektedir. Bu yöntemde, sözleşmenin satıcı tarafı, belirtilen vadede
ve yine sözleşmede belirtilen kalite koşullarına uygun olmak suretiyle, malını
karşı tarafa satacaktır. Satıcı taraf eğer bir çiftçi ise, teslim yükümlülüğünü
yerine getirememesine sebebiyet veren bir rekolte düşüklüğü problemi,
çiftçinin sözleşme koşullarını yerine getirememesine ve yine sözleşmede
34
belirtilen tazmin yöntemlerinden birisi ile karşı karşıya kalabilmesine
sebebiyet vermektedir53.
1.2.3.2.Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Kullanılması Suretiyle Tarımsal Fiyat
Riski Yönetimi
Vadeli işlem sözleşmeleri, tarımsal fiyat riski yönetiminde kullanılan
önemli bir araç konumunda olup, bu sözleşmelerin kullanılması suretiyle,
tarımsal fiyat riski yönetimi sürecine ilişkin hususlar aşağıda ele alınmıştır.
Vadeli fiyatlar ile spot fiyatlar genellikle aynı yönde hareket ederler.
Bu piyasaların herhangi birinde alınan pozisyona karşı olarak, diğer piyasada
ters pozisyon alan çiftçi (örneğin 6 ay sonra hasat edeceği bir ürün için, bir
çiftçi, şimdi 6 ay vadeli bir vadeli işlem sözleşmesi satar ve 6 ay sonra bu
sözleşmeyi kapatır) riskten korunmakta, bir piyasadaki zarar (kar) diğer
piyasadaki kar (zarar) ile dengelemektedir. Burada vurgulanması gereken
nokta, vadeli işlem piyasasında işlem yapmak ile işleme konu emtia satım
veya alım işlemi gerçekleştirilmemekte, sadece fiyat riskine karşı bir korunma
sağlanmaktadır54.
Vadeli işlem sözleşmelerinin, risk yönetimi aracı olarak kullanılabilme
faydası dışında bazı dolaylı faydaları da bulunmaktadır. Bunlar55:
Fiyat keşfi: Vadeli işlem piyasalarının, beklenen spot fiyat bilgisini
ortaya çıkarmak gibi bir önemli fonksiyonu bulunmaktadır. Vadeli işlem
piyasalarında oluşan fiyatlar, genellikle, üzerine sözleşmesi yazılan
emtianın gelecekteki referans fiyatı olarak kabul edilir ve kullanılır.
Söz konusu sözleşmelerin fiyatları, bu piyasalardaki en iyi bilgiye
sahip
53
oyuncuların,
spot
piyasaları
dikkate
alarak
gelecekte
Myong Goo Kang, Nayana Mahajan, An Introduction To Market-Based Instruments For
Agricultural Price Risk Management, Agricultural Management, Marketing and Finance Working
Document, No:12, Agricultural Management, Marketing and Finance Service (AGSF), Agricultural
Support Systems Division, Food And Agriculture Organizatıon Of The United Nations (FAO), Rome,
2006, s.6.
54
Myong Goo Kang, Nayana Mahajan, a.g.e., s.11.
55
Myong Goo Kang, Nayana Mahajan, a.g.e., s.15.
35
oluşabilecek
fiyatlar
konusundaki
tahminleri
doğrultusunda
oluşmaktadır.
Tarımsal altyapı: Vadeli işlem piyasaları, tarımsal piyasalardaki
rekabetin gelişmesinde de önemli bir rol oynayabilmektedir. Depolama
için getirilen standartlar ve bilimsel depolama sistemleri, sıkı teslim
standartları, kalite kontrol sistemleri gibi unsurlar tarımsal yapının
modernizasyonunda rol oynayabilmektedir.
Şimdi tarımsal ürün satıcısı ve alıcısı konumundaki taraflar için vadeli
işlem sözleşmesi kullanarak fiyat riski yönetim süreçlerini inceleyelim56 :
Tarımsal ürün satıcısının vadeli işlem sözleşmesi kullanması
suretiyle tarımsal fiyat riski yönetimi: Çiftçiler ve tacirler,
gelecekte gerçekleşecek bir fiyat düşüş riskinden korunabilmek
amacıyla vadeli işlem piyasalarında kısa pozisyon* alarak satış
işlemi gerçekleştirebilirler. Sözleşmeye konu tarımsal emtia spot
piyasada fiili olarak satıldığında, vadeli işlem piyasasındaki
başlangıçta alınan pozisyon, vadeli işlem borsasında ters işlem
yapılmak suretiyle kapatılmaktadır. Vadeli ve spot fiyatlar genellikle
aynı yönde hareket ettiklerinden, fiziksel piyasadaki bir zarar (kar),
vadeli işlem piyasasındaki bir kar (zarar) ile dengelenecektir.
Şimdi bu işlemin nasıl yapıldığını bir örnekle açıklayalım. Örneğin,
Nisan ayında mısır ekim işlemini gerçekleştiren bir çiftçi, hasat
döneminde 20.000 bushel mısır hasat etmeyi beklemektedir. Nisan
ayında, 6 ay vadeli (Ekim kontratı) mısır vadeli işlem sözleşmesinin
2,5 $/bushel’den alım satımı yapılmakta olup, çiftçi, hasat
döneminde elde edeceği bütün rekoltesinin fiyatını riskten koruma
*
Vadeli işlem piyasalarında, kısa pozisyon, vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin işlemlerde sözleşmeye
konu teşkil eden dayanak varlığın sözleşmenin vadesinde teslim edilmesini içeren pozisyon olup, uzun
pozisyon ise tam tersi, vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin işlemlerde sözleşmeye konu teşkil eden
dayanak varlığın sözleşmenin vadesinde teslim alınmasını içeren pozisyondur.
56
Myong Goo Kang, Nayana Mahajan, a.g.e., s.11-13.
36
amacıyla, her biri 5000 bushel olan, 4 adet Ekim vadeli mısır
kontratını 2,5$/bushel fiyatla satıyor olsun.
Hasat dönemi olan Ekim ayında, vadeli işlem sözleşmesi
fiyatlarının 2$/bushel’e ve spot fiyatların da 1,88$/bushel’e düşmüş
olduğunu varsayalım. Çiftçi, vadeli işlem piyasasında, 4 adet mısır
vadeli işlem sözleşmesini geri satın alarak, 0,5 cent/bushel kar ile
vadeli işlem piyasasındaki pozisyonunu kapatır. Hasat ettiği mısırı
ise, fiziksel piyasadaki spot fiyattan satacaktır. Çiftçinin bu
durumdaki efektif satış fiyatı, işlem maliyetleri göz ardı edildiğinde,
2,38$/bushel olmaktadır. (1,88 + 0,5 $/bushel)
Vadeli işlem sözleşmesi fiyatlarının 3,5 $/bushel, spot fiyatların ise
3,38$/bushel’e çıktığı durumu incelersek, bu durumda çiftçi vadeli
işlem piyasasında bushel başına 1$ zarar etmiştir. Yine çiftçi, spot
piyasada, hasat ettiği mısırı, 3,38$/bushel’e satacak olup, işlem
maliyetleri ihmal edildiğinde, çiftçinin efektif satış fiyatı net
2,38$/bushel olarak gerçekleşmiş olacaktır.
Her iki durumda da, çiftçinin net geliri (47.600 $) değişmemektedir.
Örnekte de görülebileceği üzere, vadeli işlem sözleşmeleri ile
çiftçiler fiyat değişimleri neticesinde oluşacak bir gelir değişimine
karşı kendilerini koruyabilmektedirler.
Tarımsal ürün alıcısının vadeli işlem sözleşmesi kullanması
suretiyle tarımsal fiyat riski yönetimi: Tarımsal ürünleri satın
alan taraf (ihracatçı, imalatçı, tüccar vs) gelecekte meydana
gelebilecek
bir
artışla
maliyetlerinin
artmasını
engellemek
amacıyla, vadeli işlem piyasalarında uzun pozisyon alarak bir
başka deyişle, vadeli işlem sözleşmesi satın alarak, fiyat artış
riskine karşı kendini koruyabilmektedir. Tarımsal ürün alıcısı taraf,
söz konusu ürünü spot piyasada satın aldığı anda, vadeli işlem
piyasasındaki uzun pozisyonunu ters işlemle kapatır. Spot fiyatlar
ile vadeli fiyatlar genellikle aynı yönde hareket ettiklerinden, bir
37
piyasadaki zarar (kar), diğer piyasadaki kar (zarar) ile rasyonize
edilebilmektedir.
Şimdi bu işlemin nasıl yapıldığını bir örnekle açıklayalım. Örneğin,
bir hükümet, Mayıs ayında, Ağustos ayında gerçekleştireceği
buğday ithalatının maliyetini sabitlemek istesin. Hükümet, şu anki
140$/ton olan vadeli işlem sözleşmesi fiyatının üzerinde bir
maliyete katlanmamak için, vadeli işlem piyasasından 140$/ton’a
Ağustos vadeli buğday vadeli işlem sözleşmesi satın almış olsun.
Ağustos ayı geldiğinde, söz konusu vadeli işlem sözleşmesinin
fiyatı 155$/ton’a
çıkmış
olsun.
Bu
durumda,
vadeli işlem
pozisyonunu kapatan hükümet, ton başına 15 $ kar edecektir.
Vadeli
işlem
ve
spot
piyasa
fiyatlarının
aynı
doğrultuda
gerçekleştiği varsayımı altında, spot fiyatların da 155 $ /ton’a
yükseldiğini varsayalım. Bu durumda hükümet, spot piyasadan
155$/ton’a buğday satın alacak olup, spot piyasadaki 155 $/ton’luk
fiyat ve vadeli işlem piyasasından elde edilen 15 $/ton’luk kar ile,
hükümetin bu alım neticesinde karşılaştığı net alım maliyeti 140
$/Ton olacaktır.
Şimdi Ağustos ayı vadeli sözleşmenin fiyatının, vade tarihinde 130
$/ton’a gerilediğini varsayalım. Bu durumda, hükümet, vadeli işlem
piyasasındaki pozisyonunu kapatırken ton başına 10 dolarlık zarar
edecektir. Diğer taraftan, spot piyasadaki buğday fiyatının ise 128
$/ton’a gerilediğini varsayalım. Bu durumda hükümet, ton başına
128 dolarlık bir fiyattan buğday temin edecektir. Neticede, 128
$/ton ve vadeli işlem piyasasındaki 10 dolarlık zarar ile birlikte bir
ton buğday hükümete 138/ton’a mal olacaktır. Bu durumda, Mayıs
ayında, 140 $/ton fiyata sabitlenmek istenen buğday fiyatı, Ağustos
ayında daha düşük bir fiyata mal edilmiştir.
Yukarıdaki örnekte de görüldüğü üzere, bu risk yönetim stratejisinde,
vadeli işlem piyasasındaki bir zarar (kar), fiziksel piyasadaki bir işlemle
38
tamamen telafi edilememektedir. Bu risk, baz riski (basis risk) olarak
adlandırılmaktadır. Baz, spot ve vadeli işlem sözleşmesi arasındaki fiyat farkı
olup, söz konusu fark birkaç nedenden dolayı oluşmaktadır. Bunlar57;
•
Vadeli işlem sözleşmesi dayanak varlığın fiyatının spot ve vadeli
işlem piyasasındaki fiyat gidişatında meydana gelen farklılıklar
(Örneğin, ürünün ihraç edileceği piyasa ile vadeli işlem sözleşmesi
piyasasının farklı yerlede bulunması ve bu durumun, her iki
piyasada oluşan fiyatların farklı olmasına sebebiyet vermesi),
•
Hedge edilecek ürün miktarının, vadeli işlem sözleşmesinin üzerine
yazılan miktar ile farklılıklar içerebilmesi,
•
Spot
ve
vadeli
işlem
piyasalarındaki
fiyatların,
piyasa
manüpilasyonu veya arz sıkıntısının oluşması neticesinde teknik
olarak baskılanmasıdır.
1.2.3.3.Opsiyon Sözleşmelerinin Kullanılması Suretiyle Tarımsal Fiyat Riski
Yönetimi
Bir emtianın satıcısı konumunda olan tarımsal piyasa oyuncusu,
fiyatların düşüş riskine karşı kendisini koruma amacıyla, vade tarihinde(veya
öncesinde), sözleşme üzerindeki malı satma hakkı veren (zorunluluk değil)
bir sözleşme satın alabilir. Bu sözleşme, satıcıya, minimum satış fiyatı
garantisi verir. Diğer taraftan, eğer piyasa fiyatları, sözleşme üzerinde yazılı
fiyattan yüksek olarak gerçekleşirse, bu durumda, opsiyon satın alan taraf,
satmama opsiyonunu kullanarak, opsiyon sözleşmesi üzerinde yazan fiyat
üzerinden elinde bulundurduğu malı satmayabilecektir (fiziki teslimatlı
opsiyon sözleşmesi varsayımı altında). Bu durumda, opsiyon sözleşmesini
elinde bulunduran taraf, bu sözleşmeyi kurmak için başlangıçta ödediği
opsiyon primi kadar zarar edecektir.
Diğer taraftan, tarımsal emtianın alıcısı konumundaki taraf (aracı,
stokçu,
57
ithalatçı,
tüketici)
gelecekte
Myong Goo Kang, Nayana Mahajan, a.g.e., s.13.
meydana
gelebilecek
fiyat
39
yükselişlerinden kendisini koruyabilmek için, vade tarihinde (veya öncesinde),
opsiyon sözleşmesi üzerinde yazılan fiyat üzerinden satın alma hakkı veren
bir opsiyon sözleşmesi satın alabilir. Piyasa fiyatının, sözleşme üzerindeki
fiyattan yüksek olarak gerçekleşmesi durumunda, opsiyonu satın alan taraf,
söz konusu opsiyonu kullanarak, sözleşme üzerinde yazılan miktarda
tarımsal emtiayı, sözleşme üzerinde yazılan fiyata satın alacaktır. Piyasa
fiyatının, opsiyon sözleşmesi üzerindeki fiyattan düşük olarak gerçekleşmesi
durumunda ise, satın alım opsiyonu kullanılmayacak ve opsiyon primi kadar
zarar edilerek söz konusu piyadan çıkılacaktır.
1.2.3.4.SWAP Kullanılması Suretiyle Tarımsal Fiyat Riski Yönetimi
Sabit - dalgalanan fiyat swapları, herhangi bir emtia veya finansal
piyasada kullanılan en yaygın swap çeşitleridir. Bu swap sözleşmesi, belli bir
zaman aralığında, belli miktarda tarımsal emtia için, dalgalanan fiyatın, sabit
fiyat ile değiştirilmesi (veya tam tersi) zorunluluğunu hüküm altına almaktadır.
Buradaki sabit fiyat banka tarafından belirlenmekte olup, referans alınan fiyat,
üzerinde
önceden
anlaşılmış
bir
vadeli
işlem
sözleşmesine
dayandırılabilmektedir.
SWAP sözleşmeleri, genellikle bir finansal kuruluş ile müşteri arasında
ve vadeli işlem sözleşmelerinin aksine müşteri ihtiyaçlarına göre (standardize
değil) yapılmaktadır58.
58
Australia and New Zealand Banking, Agricultural Commodity Swaps Product Disclosure
Statement,
(7
Şubat
2008),
(Erişim)
https://anz.com.au/resources/e/1/e1ace2804e4a399ba3b7ab93c5571dd1/CO-Agricultural-CommoditySwaps-Product-Disclosure-Statement.pdf?CACHEID=146e85804e472c0b979bb76672659df2,
20.09.2010, s.5.
İKİNCİ BÖLÜM
VADELİ İŞLEM PİYASALARI VE VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMELERİ
Çalışmanın bu bölümünde, çalışmanın uygulama aşamasında Türkiye
un sanayicileri tarafından kullanım etkinliği araştırılacak olan buğday vadeli
işlem sözleşmelerinin tanıtılabilmesi ve vadeli işlem sözleşmeleriyle ilgili
teorik
altyapının
oluşturulabimesi
amacıyla
öncelikle
vadeli
işlem
sözleşmelerinin dünden bu güne nasıl bir gelişim izlediği, bu sözleşmelerin
özellikleri ve sözleşme ile ilgili temel kavramlar, alım satım süreci ve
sözleşmenin fiyatlandırılması konuları anlatılacak, daha sonra, Türkiye’de
vadeli işlem sözleşmelerinin durumu, tarihsel gelişimi, Türkiye’nin tek vadeli
işlem ve opsiyon borsası niteliğindeki İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası
ve bu borsada işlem gören vadeli işlem sözleşmeleri tanıtılacak ve son olarak
da VOB’da işlem gören ve çalışmanın uygulama bölümünde un sanayicileri
tarafından kullanım etkinliği araştırılacak olan VOB Kırmızı Buğday Vadeli
İşlem Sözleşmesinin işlem hacmini etkileyen unsurlar ele alınacaktır.
2.1.VADELİ İŞLEM PİYASALARI VE TARİHSEL GELİŞİMİ
Risk yönetimi ihtiyacının bir zorunluluğu olarak ortaya çıkan vadeli
işlemler dünyada 1600’lü yıllardan beri gerçekleştirilmektedir. Bugünkü
anlamda, organize borsalarda işlem gören vadeli işlem sözleşmelerine
benzer ilk uygulama, 1697’de Japonya’da ortaya çıkmıştır. Japon feodal
yönetiminde, toprak sahipleri, ürettikleri pirinçleri teminat göstererek,
ekonomide para olarak kabul edilen alındı sertifikalarını çıkartmışlar ancak
daha sonra pirinç fiyatlarındaki oynamalara göre bu kağıtların değerlerinin
değiştiği gözlenince, spekülatörlerle birlikte ilk vadeli işlem piyasasını
kurmuşlardır (Dojima Pirinç Piyasası). Ancak bu sertifikaların pirincin fiziki
teslimatına olanak vermemesi neticesinde, zamanla pirinç spot fiyatları ile
vadeli piyasadaki fiyatların ilişkisi kopmuş ve bu piyasa aşırı spekülatif hale
gelmiştir. Bunun neticesinde de 18. Yüzyılda Japon Hükümeti, vadeli
işlemleri yasaklamış fakat daha sonra günümüzdeki uygulamalara benzeyen
41
daha sıkı uygulamaları içerir ve fiziki teslimata izin verilen bir sistemin
getirilmesi suretiyle tekrar başlatılmıştır59.
Diğer taraftan Amerika kıtasında ise, vadeli işlem piyasaları 1800’lü
yıllarda ortaya çıkmış, Chicago şehrinin bu piyasaların ortaya çıkma
sürecinde ve tarihinde büyük rol oynadığı görülmüştür. Chicago şehri,
Michigan gölü kıyısında olması ve Amerika’daki diğer büyük göllere ve orta
batıya ulaşım imkanına sahip olması nedeniyle 1800’lü yıllarda stratejik bir
öneme sahipti ve bu özellikler bu şehrin hızla gelişerek bir ticaret merkezi
haline gelmesini sağlamıştı. Chicago çevresinde yetiştirilen tarımsal ürünler
bu bölgeye taşınıyor, depolanarak ticareti yapılıyordu. Diğer taraftan, tarımsal
ürünlerin arz ve talebindeki dalgalanmalar neticesinde fiyatlar, yılın belli
dönemlerinde çok yüksek, belli dönemlerinde ise çok düşük olarak
gerçekleşiyordu. Ayrıca yeterli miktarda deponun bulunmaması ve ulaşımda
meydana gelen zorluklar, bu piyasalardaki karışıklığın daha da artmasına
sebep oluyordu. Bu durum karşısında, üretici ve tüccarlar çözüm olarak
aralarında
geleceğe
yönelik
ticari
sözleşmeler
(forward)
yapmaya
başlamışlardır. İlk kayıtlı geleceğe yönelik sözleşme 13 Mart 1851 yılında
3000 bushel üzerine ve Haziran ayı Chicago teslimi olarak yapılmıştır.
Karşılıklı güvene dayalı bu sözleşmelerde edimlerin yerine getirilememesi
(fiyat
değişimleri
aleyhine
olan
taraflar
için)
riskiyle
(kredi
riski)
karşılaşılıyordu ve bu durum, tüccar ve üreticileri başka bir risk yönetimi aracı
bulmaya zorlamıştır. Bunun neticesinde, 1848 yılında 82 tüccar bir araya
gelerek tarımsal ürünlerin alıcı ve satıcılarının merkezi bir yerde işlem
yapabilmelerine olanak sağlayacak Chicago Board of Trade’i (CBOT)
kurmuşlardır. İlk yıllarda forward sözleşmeleri bu borsada işlem görürken,
tarafların yükümlülüklerini yerine getirememeleri sonucunda, sözleşmelerin
standart hale getirilmesi ve borsanın garantör olması kararlaştırılmıştır. Borsa
bu garantiyi, alıcı karşısında satıcı, satıcı karşısında ise alıcı konumuna
59
Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB), Türev Araçlar, Vadeli Đşlem Ve
Opsiyon Piyasalarının Đşleyişi, Türev Araçlarla Arbitraj ve Korunma, Sermaye Piyasası
Faaliyetleri Türev Araçlar Lisansı Eğitimi, 2002, s.5.
42
geçerek ve işlem yapan taraflardan bir teminat alarak vermeye başlamıştır.
Forward sözleşmelerde taraflar sözleşmeye konu emtianın kalitesi, miktarı,
fiyatı, teslim yeri ve vade unsurlarını serbestçe belirlerken, yeni sözleşmelerle
(vadeli işlem sözleşmeleri), alım satıma konu ürünün kalitesi, miktarı, vadesi
ve teslim yeri standart hale getirilmiştir. Bu sözleşmelerde tek değişken,
sözleşmenin fiyatı olup, o da alım satım esnasında belirlenmekteydi. 1970’li
yıllara kadar Amerika’da sadece tarımsal ürünler üzerine vadeli işlem
sözleşmeleri işlem görürken, 1972 yılında Bretton Woods sisteminin terk
edilmesi neticesinde, döviz kurları ve faiz oranlarındaki değişim, piyasa
katılımcıları açısından bir risk unsuru oluşturmaya başladı. Bu risklerin
yönetilebilmeleri amacıyla, tarımsal ürünlerde uygulanan vadeli işlem
sözleşmeleri, finansal araçlara da uygulanmaya başlamıştır. 1973 yılında ilk
kez döviz vadeli işlem sözleşmeleri uygulanmaya başlanmış olup, bunu faiz
vadeli işlem sözleşmeleri izlemiştir. 1970’lerin ikinci yarısından itibaren
Avrupa’da da vadeli işlem borsaları kurulmaya başlamış ve günümüze kadar
büyük bir gelişme göstermiştir. 60
Dünyada uluslararası ticaretin serbestleşmesi neticesinde, döviz
kurları, faiz oranları ve çeşitli malların fiyatlarındaki dalgalanmalar karşısında
ortaya çıkan risklere karşı korunma ihtiyacı giderek artmıştır. Bu bağlamda
vadeli işlem borsalarının işlem hacimlerinin de yıllar itibariyle büyük artışlar
göstermişlerdir. Vadeli işlem sözleşmeleri ile riske karşı etkin bir korunma
sağlanmasına ve finansal piyasalarda devrim niteliğinde yeni bir uygulama
olmasına rağmen piyasa katılımcılarının arayışları devam etmiş ve 1980’li
yılların başında teknolojik gelişmelerin de katkısı ile standart opsiyon
sözleşmeleri geliştirilmiştir. Günümüzde, üzerine vadeli işlem ve opsiyon
sözleşmesi düzenlenen dayanak varlıklar çok çeşitlenmiştir. Bunlar arasında,
hava durumu, enerji ve hatta canlı hayvanlar dahi yer almaktadır.61
60
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., Türev Araçlar Lisanslama Rehberi, Mart 2006, (Erişim)
http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/EduDocs/Turev%20Araclar%20Lisanslama%20K%C4%B1lavu
zu-Mart_2006.pdf, 5 Şubat 2010, s.14,15.
61
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.15-16.
43
Vadeli işlemlerin tarihsel gelişimi kısaca, önce mala dayalı forward
türünde vadeli işlemlerin ortaya çıkması, daha sonra organize borsalarda
mala dayalı vadeli işlem sözleşmelerinin başlaması, akabinde finansal
araçlara dayalı vadeli işlemlere geçilmesi ve nihayetinde opsiyon, swap gibi
yeni türlerin piyasalarda işlem görmeye başlaması şeklindedir62.
Yukarıda ilk vadeli işlem borsası örneğinde görüldüğü üzere, bir vadeli
işlem piyasasının varolması için temel koşul, piyasada konu olan mal
fiyatlarının bir risk transferi gerektirecek kadar değişken olmasıdır.63 Yukarıda
saydığımız ürünler bu özelliğe sahip ürünler olup, zamanla risk transferi
ihtiyacının bulunması ile ortaya çıkmışlardır. Tarımsal mallar bu özelliğe
sahip ürünler olup, vadeli işlem sözleşmelerinin ilk dayanak varlıkları
olmuşlardır. Zamanla diğer mal grupları da yukarıdaki temel koşulu yerine
getirdiği zaman vadeli işlemlere konu olmuşlardır. Örneğin döviz piyalarında
sabit kur sisteminin var olduğu 1971 yılı öncesine kadar böyle bir piyasaya
gerek duyulmazken, daha sonra altın-dolar sabit paritesine bağlı sabit kur
sisteminin çöküşü ve esnek kur sisteminin doğuşu neticesinde, döviz
fiyatlarında meydana gelen dalgalanmalar, dövizle ilgili risk transferi talebi
yaratmıştır.
Günümüzde
sürekli
olarak
yaygınlaşan
bu
piyasaların,
riskin,
üstlenmek istemeyenden üstlenmek isteyene ekonomik olarak transferi,
şirketlerin
gelecek
fiyatları
tahmin
etmesini
kolaylaştırma,
sermaye
oluşumunu kolaylaştırma, fiyat oluşumu sürecini kolaylaştırıma, karar vermek
için bilgi kaynağı sağlaması gibi birçok ekonomik işlevi yerine getirdiği
söylenebilir64.
62
Ekrem Tufan, Futures Đşlemlerin Piyasa Etkinliğine Olan Etkisinin Test Edilmesi : Đstanbul
Altın Borsası Uygulaması, Anadolu Üniversitesi Yayınları, No1283, Eskişehir, 2001, s.8.
63
Ümit Erol, Vadeli Đşlem Piyasaları, Teori ve Pratik, ĐMKB Yayınları, Birinci Baskı, Đstanbul,
Mayıs 1999, s.2.
64
Yakup Ergincan, Endekse Dayalı Vadeli Đşlem Sözleşmeleri Portföy Yönetiminde Kullanımı ve
Türkiye’de Uygulanabilirliği, Sermaye Piyasası Kurulu Yayınları, Yayın No:33, 1996, Ankara, s.5.
44
2.2.VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMELERİ
Vadeli işlem sözleşmeleri, belirli bir vadede, önceden belirlenen fiyat,
miktar ve nitelikte ekonomik veya finansal göstergeyi, sermaye piyasası
aracını, malı, kıymetli madeni ve dövizi alma veya satma yükümlülüğü veren
veren sözleşmelerdir.65
Vadeli islem sözlesmesinde alım satıma konu mal ve finansal aracın
niteligi, miktarı, süresi ve teslim yeri standart olarak tanımlanmıstır. Vadeli
işlem sözleşmelerinde tek değişken alım satım sırasında olusan fiyattır.
Vadeli işlem sözleşmeleri borsalarda işlem görür ve borsa ve takas
kurumunun garantisi altındadır. Sözleşme bazında belirlenen teminatlar
potansiyel günlük kar zarar riskini karşılayacak şekilde Borsa tarafından
belirlenir.66
Bu
sözleşmeler
hamiline
yazılı
olup,
üçüncü
şahıslara
devredilmesi mümkündür. Sözleşme tarafları diledikleri zaman sözleşmelerini
likit hale getirebiliriler.
Vadeli işlem sözleşmelerinin amacı, sözleşmeye konu olan malların
gelecekteki fiyatlarının alınıp satılması olup, mal teslimi (fiziki teslim) çok az
görülmektedir.
Örneğin,
İngiltere’de
pamuk
üretilmemesine
rağmen,
dünyanın en büyük pamuk vadeli işlemler piyasası (Liverpool Pamuk
Borsası)
burada yer almaktadır. Bu durum, vadeli işlem sözleşmeleri
piyasasında mal tesliminin çok önemli olmadığının bir göstergesidir67.
Vadeli işlem piyasalarında şu amaçlarla işlem yapılmaktadır:
•
Korunma Amaçlı İşlemler: Spot piyasada pozisyonu olup fiyat
riskinden korunmak isteyen yatırımcılar gelecekteki fiyatı sabitlemek
amacıyla vadeli işlem piyasasında işlem yaparlar.
65
Devlet Bakanlığı, “Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında
Yönetmelik”, Resmi Gazete, 23 Şubat 2001 Tarih, Sayı: 24327,
66
Şamil Demirkan, a.g.e., s.37.
67
Gülistan Erdal, “Türkiye'de Vadeli Đşlemler Piyasası ve Bazı Tarımsal Ürünler Üzerinde
Uygulanabilirliği”, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarım Ekonomisi
Anabilim Dalı, , Doktora Tezi, Tokat-2005, s.49-50.
45
•
Spekülasyon Amaçlı İşlemler: Spekülasyon amaçlı işlem yapan
yatırımcılar fiyat hareketlerinden kazanç sağlamak üzere risk alırlar.
•
Arbitraj
Amaçlı
İşlemler:
Aynı
anda,
aynı
vadeli
işlem
sözleşmelerinin işlem gördüğü piyasalar arasındaki fiyat farklarından
veya spot piyasa ile vadeli piyasa arasındaki fiyat farklılıklarından
faydalanarak kar elde etmek amacıyla yapılan işlemlerdir. Aynı anda
bir piyasada alım, diğer piyasada da satım yapıldığı için açık pozisyon
taşınmamakta, yani herhangi bir risk alınmamaktadır.
2.2.1.Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Türleri
Vadeli işlem sözleşmelerini, emtialara ve finansal ürünlere dayalı
olmak üzere iki ana gruba ayırmak mümkündür.
2.2.1.1.Emtialara Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmeleri
Yukarıda da bahsedildiği üzere, emtia üzerine kurulan vadeli işlem
sözleşmeleri ilk vadeli işlem sözleşmeleri örnekleri olup ilk olarak vadeli işlem
sözleşemlerine konu olan emtialar da hububatlar olmuştur.
İlk vadeli işlemlerin tarımsal ürünler üzerine yapılmasının nedeni, tahıl
çiftçilerinin ve tüccarlarının tahıl tarımındaki hasatın belirsizlikleri neticesinde
ortaya
çıkan
spot
piyasalardaki
fiyat
dalgalanmaları,
depolamadaki
yetersizlikler, taşıma maliyetleri, teslim edilen ürünlerin kalite ve miktarlarının
saptanmasına yönelik pratik yöntemlerin eksikliğidir68. Tahıl piyasalarındaki
bu belirsizlik ve düzensizlikler neticesinde, yukarıda bahsetmiş olduğumuz
CBOT borsası 1848 yılında kurulmuştur. Uzun bir süre sadece tarımsal
ürünler üzerine yazılan vadeli işlem sözleşmeleri bu borsada işlem
görmüştür. 1968 yılına kadar soya fasulyesi, buğday ve mısır gibi tarımsal
ürünler işlem görürken, daha sonraları altın, petrol gibi doğal kaynaklar
üzerine de vadeli işlem sözleşemeleri yazılmaya başlanmıştır.
68
Gülistan Erdal, a.g.e., s.49-50.
46
2.2.1.2.Finansal Ürünlere Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmeleri
Finansal ürünlere dayalı vadeli işlem sözleşmeleri; dövize, faize ve
endekse dayalı vadeli işlem sözleşmeleri olarak üç ana grupta incelenebilir.
Bu sözleşmelere ilişkin bilgiler aşağıda sırasıyla verilmiştir.69:
1- Dövize dayalı vadeli işlem sözleşmeleri, belli bir dövizin belirlenmiş
sabit bir miktarının başka bir döviz karşılığında, kuru şimdiden
belirlenen, ancak dövizlerin tesliminin belirlenmiş ileri bir tarihte
gerçekleşeceği anlaşmalardır. Bu tip sözleşmeler 1972 yılında CBOT
borsasında işlem görmeye başlamıştır. Sydney Vadeli İşlem Borsası,
ABD dışında döviz üzerine işlem yapılan ilk borsa niteliğine sahiptir.
Döviz kurlarında meydana gelebilecek herhangi bir değişimden
kaynaklanacak riskten korunma veya bu değişimden yararlanma
amaçları, bu sözleşmelerin düzenlenmesinin temel nedenidir.
2- Finansal vadeli işlem sözleşmelerinin ikinci ana grubu ise faize dayalı
vadeli işlem sözleşmeleri olup, bu sözleşmeler sabit getirili menkul
kıymetlere dayalı vadeli anlaşmalardır. Sabit getirili menkul kıymetler,
vade boyunca sabit tutarda faiz geliri ve vade sonunda anapara
ödemesi sağlayan finansal araçlardır. Faiz taşıyan menkul kıymetlerin
alım satımında temelde iki tür riskle karşılaşmak olasıdır. Birincisi,
kredi riski, diğeri ise faiz riskidir. Kredi riski borçlu tarafın
yükümlülüklerini yerine getirememesidir. Faiz riski ise, sabit getirili bir
menkul kıymetin faiz oranının değişme riskidir. Sabit getirili menkul
kıymetlerin fiyatı, yatırımcıların bekledikleri getiri ya da faiz oranı ile
ilgilidir. Bu da enflasyon, para arzı, büyüme oranı ve diğer yatırım
araçlarının getiri oranı gibi makroekonomik etkilere bağlıdır. Bu
etkenlerdeki olumlu ya da olumsuz değişim, menkul kıymetlerin
fiyatının da değişmesine neden olur. Faize dayalı vadeli işlem
sözleşmelerinin temelinde ödünç alınabilir ve verilebilir fonların faiz
oranlarında meydana gelebilecek değişimlerinden korunma veya bu
69
Ekrem Tufan, a.g.e., s.14-17.
47
durumdan yararlanma amacı vardır. Örneğin 6 ay sonra elimize
geçecek yatırılabilir bir fonun mevduat faizlerindeki olası bir düşüş
sonucunda daha az bir faizle yatırılması riskine, ya da 6 ay sonra bir
finansman bonosu ihraç ederek borçlanma düşünülüyorsa, piyasa faiz
oranının yükselmesi riskine maruz kalındığı durumlarda, faiz vadeli
işlem sözleşmeleri aracılığıyla bu riskleri azaltmak veya tamamen
ortadan kaldırmak mümkün olabilmektedir.
3- Finansal vadeli işlem sözleşmelerinin üçüncü ana grubu ise endekse
dayalı vadeli işlem sözleşmeleri olup, bu sözleşmeler, bir hisse
senedi endeksi ile taklit edilen iyi çeşitlendirilmiş bir portföyü, belirli
fiyat ve vadede alım ya da satım hakkı tanıyan sözleşmeler olarak
tanımlanabilirler. Bu tip sözleşmelerden yararlanarak portföyün
sistematik riskini yok etmek olasıdır. Bu sözleşmelerde, borsada işlem
gören belirli sayıda sayıda hisse senedinden bir portföy oluşturulmakta
ve bu portföyde yer alan hisse senetlerinin ağırlıklı ortalama değerleri
hesaplanarak bir endeks değeri bulunmaktadır.
Bu endeks değeri
vade başında ve vade sonunda önceden belilenen bir katsayı ile
çarpılmakta
ve
aradaki
fark
nakit
olarak
sözleşme
sahibine
ödenmektedir. Dünyada bu tip sözleşmelerin işlemleri ilk olarak 1982
yılında Kansas Ticaret Odası tarafından Value Line Endeksi (1.700
adet hisse senedinden oluşan) üzerine düzenlenen vadeli işlem
sözleşmesi ile başlatılmış ve daha sonra giderek yaygınlaşmıştır.
2.2.2. Vadeli İşlem Sözleşmelerine İlişkin Kavramlar
Yukarıda, genel olarak vadeli işlem sözleşmeleri tarihçesi ve
çeşitlerinden bahsettikten sonra şimdi de, söz konusu sözleşmelerin daha iyi
anlaşılabilmesini teminen, bu sözleşmelerle ilgili bazı önemli kavramları ve
yine bu sözleşmelerin alım satım sürecine ilişkin bazı unsurları açıklamakta
fayda vardır.
48
2.2.2.1.Standardizasyon
Vadeli
işlem
sözleşmeleri,
üzerine
sözleşme
yazılan
varlığın
kalitesinin, vade tarihinin ve teslim miktarlarının standart olmasıyla forward
sözleşmelerden ayrılırlar. Sözleşmeye konu olan varlık detayları asağıda
belirtilen temel özelliklerine göre standartlaştırılır:70
• Sözleşme büyüklüğü
• Baz kalite
• Teslim tarihi (vade ayları)
• Fiyat gösterimi (kotasyonu)
• Günlük alt-üst fiyat limitleri
• Minimum fiyat adımı
• Teslim şekli ve yeri
Vadeli işlem sözleşmelerinin standart özelliklere sahip olması,
görünüşte sınırlayıcı bir unsur gibi görünse de bu piyasalarda likidetinin
sağlanabilmesi amacıyla gerekli bir özelliktir. Vadeli işlep sözleşmeleri
piyasalarının likiditesine katkıda bulunan bir diğer unsur da tarafların karşılıklı
olarak edimlerini yerine getirmeme riskini ortadan kaldıran takas odası ve
teminat sistemi uygulamasıdır71.
Vadeli işlem piyasalarının bir başka özelliği, fiyat artırım ve
eksiltmelerine getirilen standartlardır. Piyasalarda likiditeyi artırmak amacıyla
işlemlerin
tamamlanmasını
geciktirecek
gereksiz
küçüklükteki
fiyat
hareketlerine izin verilememekte, her bir sözleşmenin fiyatı ancak tick adı
verilen belirlemiş miktarlarda artırılıp azaltılabilmektedir.72
70
Şamil Demirkan, a.g.e., s.40.
Sönmez Karaca, a.g.e., s.62.
72
Ekrem Tufan, a.g.e., s.19.
71
49
2.2.2.2. Organize Borsalarda İşlem Görme ve Alım Satım Sistemi
Vadeli işlem sözleşmesi ürünleri, organize borsalarda ve resmi olarak
belirlenmiş saatler içerisinde işlem görmektedirler. Bu borsalar, üye firmalar
ve borsada alım satım yapma hakkı satın almış olan bireyler tarafından
oluşturulurlar.
Üyelikler
aktif
bir
piyasada
diğer
araçlar
gibi
alınıp
satılabilmekte ve üyeler borsa yönetiminde de söz sahibi olabilmektedirler73.
Dünyada vadeli işlem borsalarındaki işlemlerin iki farklı sistemde
yapıldığı görülmektedir. Bunlardan birincisi, vadeli işlem borsalarının
kuruluşundan beri uygulanan sesli müzayede sistemi, diğeri ise teknolojik
gelişmeler neticesinde uygulamaya konulmuş bulunan elektronik alım satım
sistemidir. Müzayade sisteminde korbey veya pit olarak adlandırılan fiziki bir
mekanda alım satım işlemleri yüz yüze gerçekleştirilir. Bu sistemde, her bir
sözleşme için ayrı bir korbey mevcut olup, belirlenen işlem saatlerinde bir
araya gelen borsa üyeleri, müşterilereden gelen emirleri, korbey içerisinde bir
görevli işlemciye iletir.
İşlemciler de aldıkları emirleri, sözlü veya işaretle
açıklayarak veya almak veya satmak isteyen diğer üyelerin emirlerini kabul
ederek işlemi gerçekleştirir. Gerçekleştirilen işlemler, operasyon merkezince
sisteme girilerek kayıt altına alınır. Teknolojik gelişmeler ve borsalar arası
rekabet neticesinde, birçok borsa sesli müzayede sisteminden elektronik
sisteme geçmektedir. Elekronik sistemde, işlem maliyetleri daha düşük,
işlemler daha hızlı bir şekilde gerçekleşmekte olup, bu sistemde emirler
bilgisayarlar vasıtası ile sisteme girilmekte, fiyat ve zaman önceliği kuralına*
göre eşleştirilmektedir. Bütün bu işlemler on-line sistemler aracılığıyla
yapılmakta, piyasaya ilişkin fiyat, işlem hacmi, derinlik bilgileri anında
kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır. Bu sistemde uzaktan erişim de
mümkün olup, aracı üyeler ofislerinden emirleri sisteme girebilmektedirler.
Piyasa katılımcıları ise dünyanın neresinde olursa olsun bilgisayarlardan
internet aracılığı ile aracı kurumlara emirlerini iletebilmektedirler.74
73
74
H. Ayşe Eyüboğlu Aksel, a.g.e., s.46-47.
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.45-46.
50
Vadeli işlem sözleşmesi borsalarında faaliyet gösteren tarafları, borsa,
takas merkezi, aracı kurumlar (üyeler), piyasa katılımcıları ve denetleyici
kurumlar olmak üzere beş ana grupta inceleyebiliriz. Bunlar, aşağıda
başlıklar altında incelenecek olup, piyasa oyuncuları, kısaca, vadeli işlem
borsalarında işlem yapan taraflar olup ayrıca ele alınmasına gerek
duyulmamıştır.
2.2.2.2.1.Borsalar
Borsaların temel fonksiyonu vadeli işlemler piyasasında işlemlerin
güven ve rekabet ortamı içerisinde yapılmasını sağlamaktır. Borsalar
piyasanın sağlıklı işleyişine yönelik olarak aşağıdaki fonksiyonları icra
ederler75:
Piyasada oluşan fiyat bilgileri ve işlemlere ilişkin verileri güncel olarak
yayınlamak.
Borsada işlem görecek sözleşmeleri dizayn etmek.
Borsada faaliyet gösterecek aracı üyeleri belirlemek.
Fiyat hareketlerine uygun olarak sözleşmelere ilişkin başlangıç ve
sürdürme teminat oran veya tutarlarını belirlemek.
Piyasanın işleyişine ilişkin kanun ve genel yönetmeliklere uygun olarak
düzenlemeler yapmak,
Borsanın sağlıklı işleyişine yönelik her türlü tedbiri almak ve bu amaçla
gerekli yaptırımları uygulamak.
Vadeli işlem borsaları hakkında yukarıda genel olarak bazı bilgiler
verilmiş olup, bu borsalar ve bu borsalarda işlem gören sözleşmelerin
dünyadaki durumunu incelemek amacıyla aşağıda bazı istatistiki bilgiler
derlenerek tablolar halinde sunulmuştur. Tablolardan bazıları sadece vadeli
işlem sözleşmelerine ilişkin verileri içermekte olup, bazı tablolarda ise genel
olarak türev piyasalarına ve bu piyasalarda işlem gören tüm türev
75
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.48.
51
sözleşmelere ilişkin veriler yer almaktadır. Diğer türev sözleşmelere ilişkin
istatistiki verilerin burada verilmesindeki amaç, vadeli işlem sözleşmelerinin
işlem hacmi bakımından diğer türev sözleşmeler içindeki yeri hakkında fikir
edinilebilmesidir.
Aşağıdaki tabloda (Tablo 1), dünyadaki bazı vadeli işlem borsaları ve
bulundukları ülkeler verilmiştir.
Tablo 1. Ülkeler Bazında Vadeli İşlem Sözleşmelerinin İşlem Gördüğü Borsalar
Ülkeler
Kanada
ABD
Karayipler
Pan-Avrupa
Avusturya
Belçika
Çek Cumhuriyeti
Almanya
Yunanistan
Macaristan
İtalya
Polonya
Portekiz
Romanya
Rusya
Borsalar
Montreal Exchange
Winnipeg Commodity Exchange
Chicago Board Options Exchange (CBOE)
Chicago Mercantile Exchange (CME)
Chicago Board of Trade (CBOT)
International Monetary Market (IMM)
New York Mercantile Exchange (NYMEX)
Chicago Climate Exchange
Intercontinental Exchange (ICE)
New York Board of Trade (NYBOT)
Kansas City Board of Trade (KCBT)
Minneapolis Grain Exchange (MGEX)
U.S. Futures Exchange (USFE)
HedgeStreet
Mexican Derivatives Exchange (MexDer)
Caribbean Exchange Network (CXN)
Pan-European
Eurex
Euronext.liffe
European Climate Exchange
OMX
Österreichische Termin-und Optionenbörse (ÖTOB)
BELFOX (Belgian Futures & Options Exchange)
PSE (Prague Stock Exchange)
Risk Management Exchange (RMX)
ADEX (Athens Derivatives Exchange)
Budapest Stock Exchange (BSE)
IDEM (Italian Derivatives Equity Market)
WGT (Warsaw Commodity Exchange)
GPW (Warsaw Stock Exchange)
BDP (Porto Derivatives Exchange)
Bursa de Valori Bucureşti (BVB) (Bucharest Stock
Exchange)
Bursa Romana de Marfuri (BRM)
Sibiu Monetary Financial and Commodities Exchange
(BMFMS)
Moscow Interbank Currency Exchange (MICEX)
Futures & Options RTS (Russian Trading System)
(FORTS)
52
İspanya
İsviçre
Türkiye
Birleşik Krallık
Nepal
Çin
Hong Kong
Hindistan
Endonezya
İran
Japonya
Kore
Malezya
Pakistan
Singapur
Tayvan
Birleşik Arap Emirlikleri
Arjantin
Brezilya
Avusturalya
Yeni Zelanda
Mercado Oficial Español de Futuros y Opciones
(MEFF)
SOFFEX (Swiss Options & Financial Futures
Exchange)
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası
Intercontinental Exchange (ICE Futures)
London International Financial Futures and Options
Exchange (LIFFE)
London Metal Exchange (LME)
NYMEX Europe
Mercantile Exchange Nepal Limited (MEX)
Dalian Commodity Exchange (DCE)
Shanghai Futures Exchange (SHFE)
Zhengzhou Commodity Exchange (ZCE)
China Financial Futures Exchange (CFFEX)
Hong Kong Exchanges and Clearing (HKEx)
Hong Kong Futures Exchange (HKFE)
Hong Kong Stock Exchange (HKSE)
National Stock Exchange of India (NSE)
Bombay Stock Exchange (BSE)
Multi Commodity Exchange of India (MCX)
National Multi Commodity Exchange of India (NMCE)
National Commodity and Derivatives Exchange
(NCDEX)
Jakarta Futures Exchange (JFX)
International Oil Bourse
Central Japan Commodity Exchange (C-COM)
Kansai Commodities Exchange (KEX)
Osaka Securities Exchange (OSE)
Tokyo Commodity Exchange (TOCOM)
Tokyo Stock Exchange (TSE)
Tokyo Grain Exchange (TGE)
Yokohama Commodity Exchange (Y-COM)
Tokyo Financial Exchange (TFX)
Korea Exchange (KRX)
KSE: Korea Stock Exchange: Stock Market Division
KOFEX: Korea Options & Futures Exchange –
Derivatives Division
KOSDAQ: Technology Stocks – Growth Stocks Market
Division
Bursa Malaysia
Karachi Stock Exchange (KSE)
National Commodity Exchange Limited (NCEL)
Singapore Commodity Exchange (SICOM)
Singapore Exchange (SGX)
Taiwan Futures Exchange (TAIFEX) ***
Dubai International Financial Exchange (DIFX)
Dubai Gold & Commodities Exchange
Dubai Mercantile Exchange (DME)
MATba Mercado a Termino de Buenos Aires
ROFEX (Rosario Futures Exchange)
Brazilian Mercantile and Futures Exchange (BM&F)
Maringá Mercantile and Futures Exchange
Australian Securities Exchange
New Zealand Exchange
53
New Zealand Futures & Options Exchange
Güney Afrika
South African Futures Exchange (SAFEX)
Kaynak: Halifax Investment Services Limited, “List of Futures Exchange”, 15/12/2008,
(Erişim)
http://www.halifax.com.au/downloads/Halifax-List-of-Futures-Exchanges.pdf
(21/06/2010)
Aşağıdaki tabloda (Tablo 2), dünya genelinde toplam 70 borsada işlem
gören vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin 2009 yılına ait işlem hacmi
verileri yer almaktadır.
Tablo 2. 2009 Yılında Dünya Türev Piyasalarında İşlem Gören Vadeli İşlem ve
Opsiyon Sözleşmeleri İşlem Hacmi
Sözleşme Türü
İşlem Hacmi
(Adet Sözleşme)
Vadeli İşlem Sözleşmesi
8.179.106.145
Opsiyonlar
9.520.925.954
Toplam Hacim
17.700.032.099
Kaynak: Galen Burghardth – Will Acworth, “Volume Trends : Decline in the West Surge in
the East”, The Magazine of The Futures Industry Volume Issue, March 2010, (Erişim)
http://www.futuresindustry-digital.com, 05/05/2010, s.21.
Aşağıdaki tabloda (Tablo 3) ise, dünya genelinde toplam 69 borsada
işlem gören vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin 2009 yılına ait işlem
hacmi verileri sözleşme türüne göre sıralanmıştır. Tabloda görüldüğü üzere
2009 yılında, işlem hacmi en yüksek olan sözleşmeler, endekse dayalı türev
sözleşmeleridir.
Tablo 3. 2009 Yılı Sözleşme Türlerine Göre Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri
İşlem Hacimleri
Türü
İşlem Hacmi
(Adet Sözleşme)
Endeks sözleşmesi
6.381.989.182
Hisse senedi
5.554.015.554
Faiz oranı
2.467.763.942
Yabancı para
984.484.525
Tarımsal
927.609.111
Enerji
655.931.442
Değersiz metaller
462.541.406
Değerli metaller
151.260.666
Diğerleri
114.436.271
Toplam
17.700.032.099
Kaynak: Galen Burghardth – Will Acworth, “Volume Trends : Decline in the West Surge in
the East”, The Magazine of The Futures Industry Volume Issue, March 2010, (Erişim)
http://www.futuresindustry-digital.com, 05/05/2010, s.21.
54
Aşağıdaki tabloda (Tablo 4) ise dünya genelinde işlem gören vadeli
işlem ve opsiyon sözleşmelerinin 2009 yılına ait işlem hacmi verileri bölgeler
itibariyle gösterilmiş olup, Asya Pasifik bölgesi borsaları, Dünyanın en büyük
vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri işlem hacmine sahip borsaları olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Tablo 4. 2009 Yılı Bölgeler Bazında Dünya Türev Araçları İşlem Hacmi
Bölge
İşlem Hacmi
(Adet Sözleşme)
Asya Pasifik
6.206.052.917
Avrupa
3.802.208.645
Kuzey Amerika
6.353.455.998
Latin Amerika
1.020.822.690
Diğerleri*
317.491.849
Dünya Toplamı
17.700.032.099
*Diğerleri, Güney Afrika, Türkiye, İsrail ve Dubai borsalarıdır.
Kaynak: Galen Burghardth – Will Acworth, “Volume Trends : Decline in the West Surge in
the East”, The Magazine of The Futures Industry Volume Issue, March 2010, (Erişim)
http://www.futuresindustry-digital.com, 05/05/2010, s.21.
Aşağıdaki tabloda (Tablo 5) 2009 yılında işlem hacmine göre (adet
sözleşme) dünya türev borsaları sıralanmıştır. Tabloda görüldüğü üzere,
Türkiye’nin tek Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası olan VOB A.Ş. işlem hacmi
sıralamasında dünyada 24 üncü sırada yer almaktadır.
Tablo 5. 2009 Yılı İşlem Hacimlerine Göre Dünya Türev Borsaları Sıralaması
Sıra
Borsa
1
2
3
Korea Exchange
Eurex (ISE dahil)
CME Group (CBOT ve NYMEX dahil)
NYSE Euronext (bütün AB ve ABD pazarları
dahil
Chicago Board Options Exchange (CFE
dahil)
BM&FBovespa
National Stock Exchange of India
Nasdaq OMX Group (bütün AB ve ABD
pazarları dahil
Russian Trading Systems Stock Exchange
Shanghai Futures Exchange
Dalian Commodity Exchange
Multi Commodity Exchange of India (MCXSX dahil)
4
5
6
7
8
9
10
11
12
İşlem Hacmi
(Adet Sözleşme)
3,102,891,777
2,647,406,849
2,589,551,487
1,729,965,293
1,135,920,178
920,377,678
918,507,122
814,639,771
474,440,043
434,864,068
416,782,261
384,730,330
55
21
22
23
IntercontinentalExchange (bütün ABD,
Birleşik Krallık ve Kanada pazarları dahil)
Zhengzhou Commodity Exchange
JSE South Africa
Osaka Securities Exchange
Boston Options Exchange
Taiwan Futures Exchange
London Metal Exchange
Hong Kong Exchanges & Clearing
Mercado Español de Opciones y Futuros
Financieros
Tokyo Financial Exchange
Australian Securities Exchange (SFE dahil)
24
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası
13
14
15
16
17
18
19
20
257,118,644
227,112,521
166,592,373
166,085,409
137,784,626
135,125,695
111,930,828
98,538,258
93,057,252
83,678,044
82,200,578
79,431,343
25
26
27
28
29
30
Tel-Aviv Stock Exchange
70,914,245
Singapore Exchange
53,111,183
Mercado a Termino de Rosario
51,483,429
Mexican Derivatives Exchange
48,780,699
Italian Derivatives Exchange
42,582,725
Bourse de Montreal
34,753,081
National Commodity & Derivatives
31
Exchange
29,965,383
32
Tokyo Commodity Exchange
28,881,948
33
Tokyo Stock Exchange
26,201,383
34
Moscow Interbank Currency Exchange
19,308,241
35
Warsaw Stock Exchange
13,820,801
36
Oslo Stock Exchange
13,511,246
37
Budapest Stock Exchange
11,795,006
38
Athens Derivatives Exchange
7,859,952
39
Bursa Malaysia
6,137,827
40
European Climate Exchange
5,091,661
41
ELX
5,003,983
42
Tokyo Grain Exchange
4,829,183
43
Kansas City Board of Trade
3,768,660
44
Thailand Futures Exchange
3,072,397
45
OneChicago
2,983,148
46
Central Japan Commodity Exchange
1,773,603
47
New Zealand Futures Exchange
1,494,047
48
Chicago Climate Exchange
1,372,579
49
Minneapolis Grain Exchange
1,231,961
50
Wiener Boerse
766,628
51
Dubai Mercantile Exchange
553,888
52
Mercado a Termino de Buenos Aires
180,884
53
Kansai Commodities Exchange
69,9
Kaynak: Galen Burghardth – Will Acworth, “Volume Trends : Decline in the West Surge in
the East”, The Magazine of The Futures Industry Volume Issue, March 2010, (Erişim)
http://www.futuresindustry-digital.com, 05/05/2010, s.22-23.
2.2.2.2.2.Takas Merkezi
Vadeli işlem sözleşmeleri işlemleri sisteminin güvencesi takas
merkezleri tarafından sağlanmaktadır. Vadeli işlem sözleşmeleri piyasaları,
56
birbirlerini tanımayan alıcı ve satıcıların, aracılar vasıtasıyla karşılıklı olarak
vadeli mal teslim edilmesi ve alınması taahhütlerine girmeleri nedeniyle, bu
tarafların biri aleyhine fiyat değişikliği olması halinde söz konusu tarafın
anlaşmayı yerine getirememe riskini doğal olarak taşımaktadır. Bu durum,
piyasada
kapatılmamış
olan
her
kontratın
değerinin,
günlük
fiyat
değişimlerinin bir sonucu olarak sürekli değişmesi neticesinde, kontratını
vade sonuna kadar taşıyan bir satıcının, fiyatların sürekli yükselmesi
sonucunda baştan anlaşmış olduğu düşük fiyat üzerinden vadeli işlem
sözleşmesine konu ürün teslim edemeyebilmesinden kaynaklanmaktadır.
Böyle durumlarda, tek bir tarafın akdini yerine getirmemesi, tüm vadeli işlem
piyasasının güvenirliğini sarsacak ve işleyişini engelleyecektir. Bu soruna
çözüm olarak vadeli işlem sözleşmeleri borsalarında, hem alıcı hem de
satıcının riskini üstlenmek üzere birer takas merkezi kurulmuştur. Takas
merkezi, her iki tarafa da anlaşmadan doğan yükümlülüklerin yerine
getirileceğini garanti etmektedir. 76
2.2.2.2.3.Aracı Kurumlar
Vadeli işlem borsalarında gerek korunma gerekse yatırım amacıyla
işlem yapmak isteyenlere hizmet veren, borsa oyuncularının, nezdinde hesap
açtırmak zorunda oldukları ve borsanın üyesi konumunda bulunan aracı
kuruluşlar faaliyet göstermektedir. Diğer bütün borsalarda olduğu gibi, vadeli
işlem
borsalarında
da
aracı
kurulumlar
aracılığıyla
işlemlerin
gerçekleştirilmesi zorunludur. Vadeli işlem borsalarında üyeler öncelikle
takas üyeleri ve takas üyesi olmayan üyeler olmak üzere iki gruba ayrılırlar.
Takas üyeleri borsada gerçekleştirdikleri işlemlerin takasını yapabilirken,
takas üyesi olmayan üyeler ise, takas üyesi bir üye ile anlaşmak
zorundadırlar. Takas üyeleri, sözleşme bazında takas kurumunca talep
edilen teminatları toplar ve takas kurumuna yatırırlar. Takas üyeleri kendi
nam ve hesaplarına, müşteri nam ve hesabına, kendi namına ve müşteri
hesabına işlemlere aracılık yapabilirler. Takas üyesi olmayan üyelerin
76
H. Ayşe Eyüboğlu Aksel, a.g.e., s.48-49.
57
işlemlerine ait teminatların yatırılması ve takas kurumuna karşı garanti
edilmesi anlaşmış oldukları takas üyelerince yapılır.77
2.2.2.2.4.Denetleyici Kurumlar
Vadeli işlem borsalarında piyasaların sağlıklı işleyebilmesi amacıyla,
borsalar ve borsalarda faaliyet gösteren aracı kurumlar ile piyasalarda
yapılan işlemler denetime tabiidir. Her ülkede belirli mevzuatlar çerçevesinde
bu denetimler gerçekleştirilmekte olup, Türkiye’de bu görevi Sermaye Piysası
Kurulu yerine getirmektedir. Bu kurumların temel amacı, yatırımcıların
korunması ve yapay fiyat oluşumlarının önlenmesi olup, denetleyici kuruluşlar
bu amaçla işlem görecek sözleşmelere izin verilmesi, aracı kurumlara aracılık
yetki belgesi verilmesi, vadeli işlem ve opsiyon borsalarının alacağı belli
kararların onaylanması gibi yetkilere sahiptir78.
Türkiye’de SPK'nın vadeli işlem ve opsiyon borsalarının denetimi,
23/2/2001 tarih ve 24327 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Vadeli İşlem
ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik"
in 49. Maddesinde yer alan “Borsa ve takas merkezi ile borsa üyelerinin her
türlü işlem, hesap, kayıt ve defterleri SPK'nın gözetim ve denetimine tabidir.
Borsa ve takas merkezi ile borsa üyelerinin yetkilileri defter, belge ve
kayıtlarını yetkili ve görevli denetim elemanlarına ibraz etmek ve istenen
bilgileri vermek zorundadırlar.” hükmüne istinaden gerçekleştirilmektedir.
2.2.2.3.Marjin ve Günlük Marjin Mutabakatı
Takas merkezi, kredi riskini üstlenme işlemini marjin adı verilen bir
güvence sistemine dayanarak gerçekleştirmektedir.
Herhangi bir kişi bir
vadeli işlem sözleşmesi satın almak istediğinde, kendi aracı kuruluşuna,
aracı kuruluş da takas merkezine her kontrat başına bir güvence parası
yatırmak zorundadır. Söz konusu güvence parasına marjin adı verilmektedir.
Marjin sisteminde elinde alım veya satım kontratı bulunan her kişinin, bu
77
78
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.50-51.
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.52.
58
kontratları alış veya satış fiyatları (yani piyasaya giriş fiyatları) ile kapanış
(settlement) fiyatları her gün sonunda karşılaştırarak, günlük kar ve zarar
miktarı bulunur. Bu işleme günlük marjin mutabakatı (marking to market) adı
verilir. Eğer kontratın giriş fiyatı ile gün sonu kapanış fiyatı arasındaki fark
zarara tekabül ediyorsa, bu zarar miktarı marjin hesabından belirli bir alt
seviyeye gelene kadar otomatik olarak düşülür. Ancak, günlük zararların
toplamının, marjin hesabında izin verilen bu alt seviyeye inilmesine yol açtığı
anda, marjin hesabının yeniden üst başlangıç seviyesine tamamlanması
gerekmektedir. Alım satım yapabilmek için her kontrat başına yatırılması
gereken ilk güvence tutarına “başlangıç marjini” (initial margin), düştüğü anda
başlangıç marjini seviyesine tamamlanması gereken alt seviyeye ise
“tamamlama marjini” adı verilir. Alt seviye tamamlanması doğrultusunda
alınan talimata marjin tamamlama talebi (margin call) adı verilmektedir.
Marjin hesaplarına yatırılan fonlara genel olarak faiz verilmediğinden,
başlangıç marjinini faiz getiren kağıtları hatta akreditifleri teminat olarak
bırakmak suretiyle açtırmak söz konusu olabilmektedir. Ancak tamamlama
marjininin mutlaka nakit olarak yatırılması gerekmektedir. 79
Türkiye’de faaliyet gösteren Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nda nakit
dışı olarak yatırılabilen başlangıç teminatları aşağıda sıralanmıştır.80
Nakit Dışı Teminatlar
79
1.
Döviz (DVZ)
-
ABD Doları (USD)
-
Avrupa Para Birimi (EUR)
2.
Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS)
-
Devlet Tahvili (DT)
-
Hazine Bonosu (HB)
H. Ayşe Eyuboğlu Aksel, a.g.e., s.49-50.
Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Teminatlandırma ve Diğer Risk Yönetimi
Esasları”, 26/01/2005 tarih ve 2005/6 No’lu Genelge.
80
59
-
Dövize Endeksli Devlet Tahvili (DTE)
-
Döviz Ödemeli Devlet Tahvili (DTY)
3.
Hisse Senedi (HS)
-
İMKB 30 endeksine dahil hisse senetleri
-
Borsa Yatırım Fonları Katılma Belgeleri (BYF)
4.
Yatırım Fonu Katılma Belgeleri
-
Kaydileştirilmiş yatırım fonu katılma belgeleri
Şimdi Türkiye’de işlem gören ve çalışmanın uygulama aşamasına
konu olması bakımından önem taşıyan ve Türkiye un sanayicileri tarafından
kullanım etkinliği ve farkındalık düzeyi araştırılacak olan "VOB-Anadolu
Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesine ilişkin olarak hazırlanan günlük
marjin mutabakatı ve teminat sisteminin işleyişine bir örnek verelim81.
Bir A işletmesi, 1 Ağustos 2010’da ithal edeceği 100 ton buğday için,
fiyat dalgalanmalarından korunma amaçlı olarak, 1 Mayıs 2010’da, Temmuz
2010 sonu vadeli 20 adet "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem
Sözleşmesi satın almıştır. Bu sözleşmenin 1 adedinin büyüklüğü 5.000
Kg’dır. (20 adet x 5.000 Kg = 100.000 Kg). 1 Mayıs tarihindeki sözleşme
fiyatı 0,5540 Kg/TL olup, bu durumda satın alınan sözleşmenin büyüklüğü
55.400 TL’dir.
Uygulamanın başlangıç teminatı, sözleşme başına 240 TL, sürdürme
teminatı ise başlangıç teminatının %75’i yani 180 TL’dir, minimum fiyat adımı
(1 tik) 2,5 TL’dir.
Diğer taraftan, sözleşmenin satıcı tarafının da (kısa pozisyon alan
taraf) B işletmesi olduğunu ve sözleşmenin fiyat değişimlerinin aşağıdaki gibi
gerçekleştiğini varsayalım.
•
81
1 Mayıs 2010’da sözleşmenin fiyatı 1 tik artmıştır.
Remzi Örten, Đpek Örten, a.g.e., s.173-177.
60
•
2 Mayıs 2010’da sözleşmenin fiyatı 30 tik azalmıştır.
•
3 Mayıs 2010’da sözleşmenin fiyatı 5 tik artmıştır.
Yukarıdaki bilgiler ışığında, vadeli işlem sözleşmesi satın alan taraf
(uzun pozisyon) A işletmesi ve karşısında bulunan B işletmesinin günlük
hesaplaşma (mutabakat) ve teminat açısından durumlarını inceleyelim.
Kontrat alım satımının yapılabilmesi için A ve B işletmelerinin,
başlangıç teminatı olan, 4.800 TL’yi, işlemlerini, aracılığıyla gerçekleştirdikleri
aracı kurumlar nezdindeki hesaplara yatırmaları gerekmektedir. 1 Mayıs
2010 tarihinde kontratın değeri, bir tikin karşılığı olan 2,5 TL’lik artış
göstermiştir. Bu durumda, satıcı B işletmesinin başlangıç teminatının yer
aldığı hesaptan 2,5 TL x 20 adet sözleşme = 50 TL düşülerek, A işletmesinin
başlangıç teminatı hesabına geçilecektir. Bu durumda, A işletmesinin
başlangıç teminatı hesabı 4.850 TL, B işletmesinin teminat hesabı ise 4.750
TL olmuştur. Dikkat edilirse, B işletmesinin sözleşmenin değerinin artması
neticesinde oluşan zararı, başlangıç teminatını, sürdürme teminat miktarı
olan, 3.600 TL’nin altına düşürmemiştir. Bu nedenle, B müşterisinin aracı
kurumu, herhangi bir teminat tamamlama çağrısında bulunmayacaktır.
2 Mayıs tarihinde, söz konusu kontratın değeri, olağanüstü bir
durumun olduğu varsayımı altında 30 tik kadar azalmıştır. Bu durum, örneğin,
dünya buğday üretiminin büyük bir bölümünü gerçekleştiren bir ülkenin,
geleceğe dönük olarak rekolte tahminlerinin normalin üzerinde olmasından
kaynaklanabilir. Kontratın değerinin 30 tik azalması neticesinde, yapılan her
sözleşmenin değeri 30 tik x 2,5 TL = 75 TL azalmıştır. Bu durumda, A
işletmesi, 75 TL/adet zarar x 20 adet kontrat = 1.500 TL zarar, B işletmesi ise
aynı miktarda kar etmiştir. Zararı ifade eden bu tutar, A işletmesinin 4.850
TL’lik başlangıç teminatı ve bir gün önceki kar tutarından düşülecek (karın
gün sonunda çekilmediği varsayımı altında), ve neticede A işletmesinin
teminat hesabında 3.350 TL kalacaktır. Aynı tutardaki kar ise, B işletmesinin
teminat hesabına aktarılacaktır.
61
Dikkat edilirse, 2 Mayıs 2010 tarihi gün sonunda, A işletmesinin
teminat hesabı, sürdürme teminat tutarı olan 3.600 TL’nin altına düşmüştür.
Bu durumda, A işletmesi, başlangıç teminatı olan 4.800 TL ile 3.350 TL
arasındaki fark olan 1.450 TL’lik değişim teminatını aracı kurumu nezdindeki
hesabına yatırmak zorunda kalacak, aksi takdirde, kontratın geçerliliği, A
işletmecisi için sona erecektir. Örneğimizde, işlem yapan tarafların günlük
karlarını çekmediği varsayımı yapılmış olup, bunun aksi de mümkün
olabilecek, taraflar dilerlerse, günlük karlarını nakit olarak çekebileceklerdir.
Yukarıdaki örnekte görüldüğü üzere, tarafların gün içerisinde ettiği
karlar, başlangıç teminatını artırıcı etkide bulunurken, zararlar ise başlangıç
teminatını azaltıcı etkide bulunmaktadır.
2.2.2.4.Pozisyon Kapatma
Vadeli
işlem
sözleşmesini
sona
erdiren
pozisyon
kapatma,
sözleşmenin vadesinden önce olabileceği gibi, vadesinden sonra da
olabilmektedir. Vadeli işlem sözleşmesinin vadesinden önce sona ermesi
durumunda,
sözleşme
gerçekleşmemektedir.
sona
Burada
ermesi
bir
çeşit
tam
anlamıyla
pozisyon
fiili
sıfırlama
olarak
metodu
uygulanmakta olup, aynı malın alıcısı satıcısı konumuna, satıcısı da alıcısı
konumuna geçerek, pozisyonunu sıfırlar ve taraflar hak ve yükümlülüklerini
bir başkasına devremiş olurlar. Sözleşme ancak satıcının sattığı sözleşmeyi
geri almasıyla sona ermiş olacaktır. Bu işleme bir örnekle açıklık getirirsek;
örneğin satıcısı A ve alıcısı B olan bir sözleşme, alıcı B nin sözleşmeyi C ye
satması durumunda sözleşme sona ermeyecek, ancak B pozisyonunu
sıfırladığı için borsadan çıkmış olacaktır. Bu durumda eğer satıcı A, bu
sözleşmeyi C’den satın alırsa sözleşme bütün yönleriyle sona ermiş
olacaktır. Takas kurumu da bu aşamada söz konusu işlemleri denkleştirerek
sözleşmeyi sona erdirecektir. Bu şekilde bir sözleşmenin sona ermesi
durumu ender rastlanan durum olup, tarafların ellerindeki sözleşmeyi,
borsada ters işlem yapmak suretiyle kapatarak hak ve yükümlülüklerini
62
devretmeleri durumu ise çok sık rastlanan ve adeta kurallaşan bir durum
olarak görülmektedir82.
Bir vadeli işlem sözleşmesinin vade tarihinde sona erdirilmesi, malın
teslimi,
nakdi
mutabakat
veya
mübadele
yollarından
birisiyle
olur.
Sözleşmenin vade tarihinde malın teslimi şeklinde sona erdirilmesi
durumunda tarafların muhatabı doğrudan doğruya takas kurumu olup,
karşılıklı edimleri takas kurumu yerine getirecektir.
2.2.2.5.Vadeli İşlem Piyasalarında Teminatların Kaldıraç Etkisi
Vadeli işlem piyasalarında, spot piyasalardaki işlemlerin (hisse senedi
alım satımı gibi) aksine, alım satıma konu varlığın bedelinin tamamı yerine
başlangıç teminatı adı verilen ve sözleşmenin bedelinin belli bir yüzdesini
oluşturan bedelin yatırılması gerekmektedir. Örneğin, spot piyasada 1 milyon
dolar satın almak için, cari kura göre 1 milyon doların TL karşlığına sahip
olmamız gerekirken, vadeli işlem piyasalarında, teminat oranının %10
olduğunu varsayarsak, sadece 100 bin dolar karşılığı TL’ye sahip olmamız
yeterlidir. Vadeli işlem piyasalarının bu özelliği nedeniyle bu piyasalarda
küçük bir miktar teminat karşılığında büyük pozisyon alınabilmekte olup, bu
piyasaların bu özelliği teminatların kaldıraç etkisi olarak adlandırılmaktadır.
Yukarıdaki örnekte, kaldıraç oranı 10 olup, bu oran, pozisyon değerinin,
yatırılan teminat tutarına bölünmesi suretiyle bulunmuştur. Başlangıç
teminatları her bir sözleşme için borsa tarafından belirlenmekte olup, borsa,
piyasa
koşulları
çerçevesinde
oluşan
riske
göre
teminatları
artırıp
azaltabilir83.
Vadeli işlem sözleşmeleri piyasasının böyle bir özelliğe sahip olması,
bu piyasaya yatırım yapmaya teşvik etmekteyken, unutulmamalıdır ki,
kaldıraç oranı sadece olumlu yönde çalışmamakta, fiyatların öngörülenin
82
83
Gülistan Erdal, a.g.e., s.61-63.
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., Türev Araçlar Lisanslama Rehberi, s.55.
63
dışında hareket etmesi durumunda, kaldıraç büyük kayıpların verilmesine yol
açmaktadır84.
2.2.2.6.Vadeli İşlem Sözleşmelerinde Yayılma (Spread)
Teknik bir deyim olarak spread, aynı mal ya da yakından ilişkili mal
cinsleri için bir vadeli işlem sözleşmesi satın alırken, aynı anda, bir vadeli
işlem sözleşmesinin satımıdır. Örneğin, bir yatırımcı, Haziran ayı buğday
vadeli işlem sözleşmesi satın alırken, aynı anda Aralık buğrday vadeli işlem
sözleşmesi satarsa bir spread kurmuş olur. Bu tip bir spread zaman spread’i
olarak adlandırılır. Spread’in bir diğer şekli, fiyatları yakından ilişkili iki değişik
mal kullanarak spread kurmaktır. Örneğin buğday ve mısır, her ikisi de tarım
ürünü olduğu için, fiyatları birbirleriyle yakından ilişkilidir. Yüksek fiyat
korelasyonu dikkate alınarak bir Haziran buğday sözleşmesi satın alınırken,
diğer tarafta aynı anda Haziran mısır sözleşmesi satma işlemi, mal spread’i
olarak adlandırılır. Spread kurmak hedge kurma sürecinden farklıdır. Hedge
kuran yatırımcı, spot piyasada bir pozisyonu bulunan, yani gelecek tarihte
spot piyasada mal alma veya mal teslim etme durumunda olan ve spot
piyasadaki fiyat riskini vadeli işlem piyasasında ters pozisyon alarak
önlemeye çalışan kişidir. Öte yandan, spread kuran yatırımcının genellikle
spot
piyasada
bir
pozisyonu
bulunmamaktadır.
Spread,
daha
çok
spekülatörler tarafından vadeli işlem piyasasında spekülasyon riskini
azaltmak için kurulur85.
Spread işlemlerinde yatırımcının zarar riski pozisyon bazında daha
düşük olacağı için takas kurumunca talep edilecek teminat miktarı da
azaltılmaktadır. Takas kurumu istenecek teminat miktarını, iki ayrı sözleşme
için gerekli olan teminat miktarından daha düşük belirleyebilir. Örneğin
YTL/USD sözleşmesinin Temmuz vadeli olanının alınması, Eylül vadeli
olanının satılması halinde bu işlem vadeler arası yayılma işlemi olmakta ve
gerekli teminat miktarı bir uzun ve bir kısa pozisyon için gerekli olan teminatın
84
85
Sönmez Karaca, a.g.e., s.72.
Ümit Erol, a.g.e, s.49.
64
çok altında belirlenebilmektedir. Çünkü dolar fiyatları yükselse de düşse de
yatırımcının kar veya zarar riski, almış olduğu pozisyon gereği düşük
olacaktır. Fiyatların artması veya düşmesi halinde bir vadedeki kazancı bir
diğer vadedeki zararı ile dengelenecektir. Bu nedenle takas kurumları
yayılma işlemlerinde daha düşük teminat miktarları talep etmektedir. 86
Yayılma işlemlerinde yatırımcının asıl beklentisi fiyatların düşeceği
veya yükseleceği yönünde değil, vadeler arası veya ürünler arası fiyat
farkının açılacağı veya azalacağı yönündedir.
Çalışmanın uygulama bölümlünün konusunu oluşturması nedeniyle,
yayılma işlemine buğday vadeli işlem sözleşmelerinden zaman spread’i
kurularak yapılmış bir işlemi örnek verelim.
1 Mayıs 2010 tarihinde, VOB’da 31 Mayıs 2010 vadeli "VOB-Anadolu
Kırmızı Buğday" vadeli işlem sözleşmesine satın alınmış, aynı tarihte, aynı
sözleşmenin 31 Temmuz 2010 vadeli olanı da satılmış olsun. Bir
sözleşmenin 5.000 kg değerinde olduğunu ve 1 tik değerinin 2,5 TL (Kg
başına ise 0,0005 TL) olduğunu ve yine 1 Mayıs 2010 tarihinde, Mayıs sonu
vadeli kontratın 0,5540 TL/Kg’ye, Temmuz sonu vadeli kontratın ise 0,5580
TL/Kg’den işlem gördüğünü varsayalım. 2 Mayıs tarihinde, Mayıs sonu vadeli
kontratının değerinin 0,5590 TL/Kg’ye yükselirken (10 tik artış), Temmuz
sonu vadeli kontratının değerinin ise 0,5500’e düşmüş olduğu (16 tik azalış)
varsayımı altında, 2 Mayıs 2010 tarihi itibariyle, yayılma işlemi gerçekleştiren
yatırımcı, Mayıs kontratında 10 tik x 2,5 TL = 25 TL kar etmiş, diğer taraftan,
ters pozisyon aldığı Temmuz kontratında ise, 16 tik x 2,5 TL = 40 TL kar
etmiştir. 2 Mayıs 2010 tarihinde, gerçekleşen fiyatlar, tam olarak yayılma
işlemi yatırımcısının beklentilerini karşılar şekilde gerçekleşmiş ve aynı
ürünün farklı vadeleri arasındaki fiyat farkı açılmış olup, neticede,
yatırımcının her iki sözleşmeden elde ettiği kar toplamda 25 TL + 40 TL = 65
TL olarak gerçekleşmiştir.
86
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.57-58.
65
2.2.2.7.Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Fiyatlandırılması
Vadeli işlem piyasalarının işleyişini algılamak için spot fiyatlar ile vadeli
fiyatlar arasındaki ilişkinin iyi anlaşılması önemlidir. Vadeli fiyatların
hesaplanmasında iki farklı model kullanılmaktadır. Bunlardan biri Taşıma
Maliyeti Modeli, diğeri ise vadeli fiyatların beklentilere göre belirlenmesi
modelidir.87
2.2.2.7.1.Taşıma Maliyeti Modeline Göre Fiyatlandırma
Taşıma maliyeti modeline göre, vadeli fiyatlar, sözleşmeye dayanak
varlığın spot fiyatına taşıma maliyetlerinin eklenmesi suretiyle bulunur. Vadeli
sözleşmenin el değiştirdiği günün nakit piyasa fiyatları, faiz oranları, vb.
veriler bilindiğinde teorik olarak her vadeli sözleşmenin işlem görmesi
gereken fiyat bellidir. Bu fiyat "taşıma maliyeti modeline" göre hesaplanan
(sentezlenen) vadeli fiyattır. Bu fiyattan sapılacak olursa, devreye arbitrajcılar
girecek ve fiyatları olması gereken yere getireceklerdir. Vadeli fiyatlar,
arbitraja olanak vermeyecek kadar, bugünkü fiyatlardan mal edinip vade
sonuna kadar taşımanın maliyetine yakın olmalıdır88.
Bu maliyetin unsurları şunlardır:
•
Mala bağlanan para sonucu feragat edilen faiz geliri
•
Malı tutarak kazanılan temettü veya faiz geliri
•
Enflasyon
•
Malı saklamanın
o Depolama
o Sigorta gibi maliyetleri
Taşıma maliyeti modeline göre vadeli fiyatlar, teorik olarak hesaplanan
vadeli fiyatlardan sapma gösterdiğinde, arbitrajcılar devreye girip, fiyatları
olması gereken düzeye getirmektedirler.
87
88
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.33.
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.34-35.
66
Çalışmamızın uygulama aşamasına konu olması nedeniyle, buğday
için taşıma maliyeti yöntemiyle, vadeli fiyatın hesaplanmasını bir örnek
üzerinde gösterelim:
Buğdayın (standart) spot piyasadaki fiyatı 2,000.-TL/Kg iken, satıcının
30 gün vadeli satış fiyatını şu şekilde formüle edebiliriz:
Vadeli Fiyat = Spot Fiyat + Taşıma Maliyeti
Taşıma Maliyeti = Finans Maliyeti + Depo + Sigorta Gideri
Cari piyasada faiz oranlarının bir ay vadede %40 olduğu kabul
edersek finans maliyetini;
(2,000 X 30 X 0,40) / 365 = 7 KR (0,0658 TL)
7 KR (0,0658 TL) olarak buluruz.
TM = 7KR(0,0658TL) + 1KR( 0,0060TL) = 8KR(0,0718TL)
Depolama ve sigorta giderlerini eklediğimizde taşıma maliyetini 8 KR buluruz.
(Burada depolama ve sigorta maliyetleri piyasa fiyatlarına göre Kg başına 1
Kr alınmıştır.)
Bu verilere göre vadeli fiyat 2,0800 TL/Kg olarak hesaplanmıştır.
Vadeli Fiyat = 2,000 TL + 0,0800 TL = 2,0800 TL / kg
Tarımsal ürünlerde fiyatı etkileyen mevsimsel faktörler yukarıdaki
hesaplamalara yansıtılmamıştır. Vadeli fiyatın oluşumunda o anki spot kur ve
taşıma maliyetini etkileyen unsurlar dikkate alınmaktadır.
2.2.2.7.2.Beklentiler Modeline Göre Fiyatlandırma
Bu modelde, vadeli fiyatlar, alım satıma konu dayanak varlığın spot
fiyatının vadeli işlem sözleşmesindeki teslimat gününe göre ne kadar
değişeceğine ilişkin beklentilere bağlıdır. Örneğin; Amerikan ham petrol
kapanışı spot piyasada 7 Mart 2005’te 53,89 $ iken, Mart 2007’de
sözleşmenin uzlaşma fiyatı 47,89 $ olduğunu varsayalım. Taşıma maliyeti
modeline göre petrol fiyatları 2 yıl sonra daha pahalı olması gerekirken, bu
67
modelde, beklentinin bu yönde olması nedeniyle vadeli fiyat, spot fiyattan
daha aşağı olarak belirlenmiştir89.
Piyasa gözlemcileri teorik olarak asgari vadeli fiyatların cari nakit fiyat
+ taşıma maliyetinden küçük veya eşit olması gerektiğine inanırlar. Yine aynı
şekilde vadeli işlem sözleşmesinde bir vadedeki fiyat ile diğer vadedeki fiyat
arasındaki farkın taşıma maliyeti kadar olması gerekir. Ancak gerçekte bu
durumu etkileyen farklı etkenler devreye girmektedir. Üretimin mevsimselliği,
tüketimin mevsimselliği, açığa satış kolaylığı, uzun süreli depolanabilirlik gibi
faktörler teorik olarak hesaplanan fiyatlardan sapmalara yol açabilir. Bu
duruma örnek olarak domatesi verebiliriz. Bilindiği gibi domates bir yaz
sebzesidir. Ancak seralarda yapılan üretim nedeniyle yıl boyunca piyasada
domates bulmak mümkündür. Kış aylarında domates fiyatları yüksek, yaz
aylarında ise tarla domatesinin yetiştirilmesi nedeniyle fiyatlar daha düşüktür.
Ocak- Şubat döneminde Temmuz vadeli domates fiyatlarının spot fiyatlardan
daha düşük, Eylül-Ekim aylarında ise Ocak- Mart vadeli domates fiyatlarının
ise daha yüksek olması beklenir90.
Vadeli işlem piyasaları ve sözleşmeleri hakkında yukarıda verilen
teorik bilgilerin ardından şimdi de bu piyasalarda nasıl işlem yapıldığını
açıklayalım.
2.2.3.Vadeli İşlem Piyalarında Sözleşme Alım Satım Süreci
Vadeli işlem sözleşmeleri yukarıda da belirtildiği üzere aracı kuruluşlar
aracılığıyla alınıp satılmaktadırlar. Aracı kurumlar müşterileri adına alımsatım emirlerini yerine getirirler. Aracı kurumlar ayrıca marjin depozitlerini
tahsil ederek yönetir, yatırımcılara işlem ve muhasebe kayıtlarını iletir, piyasa
bilgilerini
sağlayıp
hedging
stratejileri
hakkında
danışmanlık
hizmeti
gerçekleştirirler.
89
Đstanbul Ticaret Odası, Vadeli Đşlemler ve Opsiyon Borsaları, Đstanbul Ticaret Odası Yayınları,
Yayın No:2006-19, s.32
90
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.33-34.
68
Bir vadeli işlem sözleşmesi alım satım emri verebilmek için öncelikle
bir aracı kurum nezdinde hesap açtırılması gerekmektedir. Hesap açtırma
esnasında aracı kuruluşlar, yatırımcının söz konusu vadeli işlem sözleşmesi
alım satımını gerçekleştirebilecek yeterli mali gücünün bulunup bulunmadığı
tespit etmek ve yatırımcının vadeli işlem sözleşmelerinin riskli işlemler
olduğunu
bilerek
kabul
ettiğine
dair
imzalı
teyit
alma
amacıyla
müşterilerinden bazı belgeler talep ederler. Bu sözleşme esas olarak her iki
tarafın
da
sorumluluk
ve
yükümlülüklerini
belirleyen
bir
sözleşme
niteliğindedir. Bu sözleşme imzalandıktan sonra vadeli işlemi yapmak isteyen
müşteri, işlem yapmak istediği vadeli işlem sözleşmesi hacmine göre
değişecek tutarda bir teminatı bu hesaba yatıracaktır.
Hesabı açtırılması ve daha sonra yapılacak işleme göre değişkenlik
gösterebilecek başlangıç teminatının bu hesaba yatırılmasından sonra
müşteri, nezdinde hesap açtırdığı aracı kuruma, istediği sözleşmede uzun
veya kısa pozisyon alınması için emir verir. Söz konusu emirler değişik
şekillerde yapılabilmektedir. Piyasa fiyatı ile emir (market order) tipinde emir
verilmesi durumunda, aracı kurum piyasada oluşabilecek en iyi fiyattan alım
veya satma için emir verir. Limitli emir tipinde (Limit orders), alıcının satın
almaya razı olduğu en düşük fiyattan, satıcının ise satmaya razı olduğu en
yüksek fiyat belirtilir. Stop orders tipi, borsada işlemler başladıktan soma,
işlemlerin alım-satımının devam ettiği süre içinde herhangi bir zamanda
uygun fiyatın bulunması halinde alım-satım için verilen emirlerdir. Müşteri
emrinde, sözleşmenin alış ya da satış olduğu, alınacak sözleşme sayısı,
sözleşmeye konu olan mal veya menkul kıymetin belirlenmesi, vade tarihi,
alım ya da satım fiyatı gibi hususlar belirtilir. Müşteri emrini alan aracı kurum,
alınan emri borsa alım-satım salonunda bulunan görevlisine iletir. Görevli
emri,
haberci vasıtasıyla borsa
korbeyinde
bulunan
aracı
kurumun
temsilcisine (floor broker) iletir. Müşteri emrine uygun fiyat bulunduğunda,
floor broker alım satımı gerçekleştirir. İşlemin gerçekleştiği de yine aynı silsile
içerisinde müşteriye iletilir. İşlemler, borsa yönetim kurulu tarafından
belirlenen saatler arasında gerçekleştirilir. Korbey saatinin bitiminde oluşan
69
fiyatlar günün "rayiç fiyatı" olur. Bu aşamadan sonra sonra borsa üyelerinin
birbirleri
ile
ilişkisi
kesilmekte,
sadece
takas
kurumu
ile
muhatap
olmaktadırlar. Takas kurumu bu aşamada, hem alıcı hem de satıcı taraf için
karşı taraf olarak devreye girmekte ve garanti sağlamaktadır91.
2.2.4.Tarımsal Vadeli İşlem Sözleşmeleri
Vadeli işlem piyasalarını ve sözleşmelerinin tanıtıldığı çalışmanın bu
bölümünde şimdi, çalışmanın dördüncü bölümünde Türkiye un sanayicileri
tarafından kullanım etkinliği ve farkındalık düzeyi araştırılacak olan buğday
vadeli işlem sözleşmelerinin daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla, öncelikle
genel olarak tarımsal vadeli işlem sözleşmelerinin özellikleri, alım satım
işlemleri ve söz konusu sözleşmelerde teslimat hususlarından bahsedilecek
ve daha sonra da buğday vadeli işlem sözleşmeleri hakkında bazı bilgiler
verilecektir.
Tarımsal vadeli işlem sözleşmeleri üzerinde durmadan önce ve
tarımsal ürün fiyatlarına etki eden unsurların ortaya konabilmesi amacıyla, bu
piyasaların dayanak varlıkları olan tarımsal ürün piyasalarının genel
özelliklerine ve genel olarak bu sektördeki devlet müdahalelerine kısaca
değinmekte fayda vardır. Zira, çalışmanın üçüncü bölümünde, tarımsal ürün
piyasaları daha ayrıntılı olarak anlatılacak olup, burada, tarımsal vadeli işlem
sözleşmeleri açıklanmadan önce okuyucunun bu piyasalar hakkında ön bilgi
sahibi olması amaçlanmıştır.
2.2.4.1.Tarım Ürünlerinin Özellikleri
Tarım
ürünlerinde
ürün
arzı
ve
kalitesi
iklim
şartlarından
etkilenmektedir. Örneğin bol yağışlı bir yılda buğday üretimi daha fazla
olurken, kurak geçen bir yılda rekolte daha düşük olarak gerçekleşmektedir.
Ayrıca çiftçilerin ürün tercihleri de tarımsal ürün arzını etkileyen bir diğer
önemli faktördür. Bir sene tarlasına şeker pancarı eken bir çiftçi, ertesi yıl
91
Gülistan Erdal, a.g.e., s.57-62.
70
çeşitli sebeplerden dolayı buğday ekmeye karar verebilir. Bu durum bir
tarımsal ürün piyasası arzını daraltırken, bir başka tarımsal ürün piyasası
arzını genişletecektir. Tarımsal ürün piyasalarında dikkat edilmesi gereken bir
başka nokta ise, üretimin mevsimsellik göstermesidir.92 Her tarımsal ürünün
kendine özgü hasat dönemi mevcut olup, bu dönemlerde bu ürünlerin arzı
artmakta, depolanamayan bir ürün niteliğinde bir ürün ise de hasat dönemi
sonrasında bu ürünlerin piyasaya arzı giderek azalmaktadır. Bu özellikler
tarım ürünleri piyasalarının genel olarak ayırt edici özellikleri olup, tarımsal
ürünlerin de kendi içlerinde piyasa yapıları farklılık göstermektedir.
Bu piyasaların diğer bir özelliği de piyasalardaki fiyat oluşumunun
farklı bir yapı arz etmesi olup, bu piyasalar, büyük dalgalanmalar gösteren bir
ekonomik faaliyet alanıdır. Tarımsal ürünler varsayımsal rekabet piyasasının
koşullarına en yakın piyasalarda satılır. Bu piyasalarda fiyatlar; her yıl, her
ay, her saat değişebilir93.
Tarımsal ürünlerin, arz ve talep esneklikleri düşük olup, bu durum, bu
piyasadaki ürünlerin fiyatlarının değişken olmasına sebebiyet vermekte, bu
da tarımsal gelirin düzensizlik arz etmesine yol açmaktadır. İşte bu durumda
hükümet müdahaleleri devreye girmekte ve bu yapı tarımsal ürün fiyat
oluşumuna başka bir değişken daha katmaktadır. 94
Devletler
tarafından
gerçekleştirilen
tarımsal
ürün
destekleme
politikaları, bu ürünlerin fiyatları ve ticareti üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.
Tarımsal destekleme politikalarının amacı, bu ürünlerin fiyatlarınki istikrarı
sağlamak, diğer ülkelerle rakebet edebilir hale gelmek, tüketicilere uygun
fiyattan, istenilen miktarda ve zamanda ürün temin etmek ve üretici
gelirlerinde artış sağlayarak adil bir gelir dağılımının sağlanmasıdır. Bu
politikaların bu amaçları sağlayıp sağlamadığı her zaman tartışma konusu
olmuş, desteklemenin miktarı ve ne şekilde yapılacağı ülkeden ülkeye ve
92
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.81-82.
Gülistan Erdal, a.g.e., s.84.
94
Lale Tomruk, “An Evaluation Of The Potential Of Agricultural Commodity Futures Market
In Turkey”, Bilkent Üniversitesi, Đşletme Enstitüsü, MBA Thesis, Ankara, June 1994, s.9-10.
93
71
zaman
itibariyle
değişiklikler
göstermiştir.
Ayrıca
yüksek
orandaki
desteklemelerle birlikte teknolojik gelişmeler neticesinde özellikle ABD ve
Avrupa Birliği’nde tarımsal ürün üretimi hızla artmış ve bu durum, bu
ürünlerin pazarlanması sorununu beraberinde getirmiştir. Ortaya çıkan ticari
sorunların çözümü kapsamında, GATT (Gümrük Tarife ve Ticaret Genel
Anlaşması) müzakere turları, tarife indirimleri üzerine yoğunlaşmıştır. 19861990 arasında düzenlenen Uruguay Turlarının hedefi tarım ürünleri
ticaretinde serbestleşmenin ve tarımda korumacılığın ve desteklemelerin
azaltılmasını sağlamak olmuştur. Daha sonra adı Dünya Ticaret Örügütü
olarak değişen GATT’ın Uruguay Turu hedeflerinin sağlanması süreci, Kasım
2001’de Katar’da yapılan Doha Turu ile hızlanmıştır.95
2001 yılında Doha’da gerçekleştirilen Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) IV.
Bakanlar Konferansı’nda alınan kararla başlatılan Doha Kalkınma Gündemi
Müzakereleri, 2006 yılında askıya alınmış, ve 2007 yılı başında tekrar ivme
kazanmıştır.
Bu
amaçla,
21-29
Temmuz
2008
tarihleri
arasında
müzakerelerin kilit konuları olan tarım ve sanayi ürünlerinde pazara giriş
alanlarının ele alındığı bir Mini Bakanlar Konferansı düzenlenmiş ancak söz
konusu Konferans, gelişmiş ülkeler (GÜ) ve gelişmekte olan ülkeler (GYÜ)
arasında belirli konulardaki görüş ayrılıkları nedeniyle herhangi bir uzlaşıya
varılmaksızın dağılmıştır. Nitekim, tarım ürünlerinde yerli üretimin korunması
amacıyla ithalat vergilerinin artırılabilmesine yönelik Özel Korunma Önlemleri
Mekanizması ve sanayi ürünlerinde formül yoluyla yapılması planlanan tarife
indirimlerine ilave olarak sektörler bazında yapılacak indirimler noktalarında
GÜ ve GYÜ’ler arasındaki yaklaşım farkları Konferans sonrası yapılan
değerlendirmelerde başarısızlığın en önemli nedeni olarak ön plana
çıkmıştır.96
95
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.83.
Dış Ticaret Müsteşarlığı, “Doha Kalkınma Gündemi Müzakerelerinde Son Durum”, Son
güncellenme
tarihi
:17.04.2009
(Çevrimiçi)
http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/index.cfm?action=detay&yayinID=285&icerikID=385&dil=TR
30.05.2010 , 30 Mayıs 2010, s.1.
96
72
DTÖ kapsamındaki başlıca tarım müzakerelerinin “pazara giriş” başlığı
altında yürütülen müzakere konuları; gümrük vergilerinin düşürülmesi
amacıyla yürütülen “tarife indirimi”, gelişme yolundaki ülkelere tarife indirimi
konusunda belirli muafiyetler veya daha az bir indirime tabii tutabilme imkanı
sağlayacak olan “özel ürünler”, GYÜ’lerin tarım ürünleri ithalatında ortaya
çıkabilecek ani miktar artışları ve fiyat düşüşleri karşısında yerli üretimin
korunmasının amaçlandığı
“özel korunma önlemleri mekanizması”, tarım
müzakereleri kapsamında sadece GYÜ’lerin değil AB gibi tarım sektöründe
hassasiyetleri bilinen diğer bazı GÜ’lerin de yararlanabileceği ve tarife satır
sayısının belirli bir yüzdesi oranında belirlenecek ürüne, belirli koşullarla
genel tarife indirim oranından daha düşük oranda indirim olanağı sağlayan
“hassas ürün” esnekliği, tropik ürün ihracatçısı ülkelerin pazara giriş
imkanlarının artırılmasının amaçlandığı “tropik ürünler”e ilişkin müzakere
konularıdır. Tarım müzakerelerinin ikinci başlığı olan “iç destekler” başlığı
kapsamında, toplam ticareti bozucu iç desteklerde indirim müzakereleri
gerçekleştirilmekte olup, Uruguay Turu kapsamındaki tarım anlaşması
çerçevesinde ticareti bozucu olduğu gerekçesiyle indirime tabii kılınan
desteklerde
de
ek
bazı
indirimlere
gidilmesi
amaçlanmıştır.
Tarım
müzakerelerinin son başlığı olan “ihracat rekabeti” başlığında ise, ihracat
sübvansiyonlarının sıfırlanması amacıyla yürütülen “ihracat sübvansiyonları”,
ihracat kredi geri ödeme sürelerinin indirimine ilişkin olarak yürütülen “ihracat
kredileri” konuları yer almaktadır97.
Devletler tarafından tarım sektörüne yönelik yapılan yardımlar, gümrük
korumaları ve ihracat sübvansiyonları, bu piyasaların işleyişini ve fiyat
oluşum mekanizmasını ve dolayısıyla da tarımsal ürün vadeli işlem
sözleşmeleri
piyasalarını
etkilemektedir.
Tarımsal
ürün
piyasalarına
devletlerin müdaheleleri ve tarım politikaları ile Türkiye tarım politikalarına ve
daha ayrıntılı olarak da Türkiye buğday politikalarına izleyen bölümde yer
verilecektir.
97
Dış Ticaret Müsteşarlığı, a.g.e., s.2-6.
73
2.2.4.2. Tarımsal Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Özellikleri
Herhangi bir tarımsal ürün üzerine sözleşme yazılabilmesi için asgari
olarak;
– Üretim ve tüketiminin sürekli olması,
– Belirli bir ekonomik değere sahip olması,
– Fiyatının rekabet şartlarında serbestçe belirleniyor
olması,
– Fiyat hareketleri nedeniyle bir risk oluşturması,
– Ve standardize edilebilmesi
gerekir. 98
TarImsal ürün piyasalarInIn da kendine has bir terminolojisi ve alIm
satIm teamülleri vardIr. Fiyatlamalar, bazI ürünlerde kg bazInda, bazIlarInda
ton bazInda veya libre pound bazInda yapIlabilmektedir. Sözleşmeye konu
olan tarımsal ürünlerin kaliteleri farklı olabilmekte, aynı kalitedeki ürünlerin de
farklı dereceleri bulunmakta olup, bu durumun birçok tarımsal ürün için
geçerliliği bulunmaktadır. Bu piyasalarda işlem yapacak birisi olarak, pamuk
denildiğinde yüzlerce farklI kalite ve derecenin varlIğInI bilmemiz, hatta aynI
kalite ve derecedeki pamuğun, yetiştirildiği bölgeye göre farklI özellikler ve
değer taşIyabileceğini dikkate almamIz gerekir99.
TarImsal ürünlerin spot piyasalarInda hisse senetleri veya döviz
piyasasInda yaptIğImIz gibi kIsa süreli kar amacIyla alIm satIm yapmamIz
kolay değildir. TarIm ürünlerinin spot piyasasInda, döviz, hisse senedi veya
tahvil-bonoda olduğu gibi alIm satIm işlemleri kaydi olarak yapIlmayIp, ilgili
ürünün fiziki olarak da el değiştirmesi gerekmektedir. Bunun yapIlabilmesi için
de ilgili ürünü nakletmek, uygun şartlarda depolamak veya işleyebilmek için
98
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Tarımsal Ürünlere Dayalı Vadeli Đşlem Sözleşmeleri”, Üye
Temsilcisi Eğitimi, Đstanbul, (Erişim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/EduDocs/Tarimsal.pdf,
10 Temmuz 2010, s.31.
99
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Tarımsal Ürünlere Dayalı Vadeli Đşlem
Sözleşmelerinin Alım Satımı”, VOBJEKTĐF, Sayı 2, Temmuz-Ağustos 2004, (çevrimiçi)
http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/vobjektif02.pdf, 5 Mart 2010, s.7.
74
gerekli alt yapIya sahip olunmasI gerekir. Asli işi tarIm ürünleri ticareti yapmak
olmayan yatIrImcIlarIn spot piyasada alIm satIm yapmasI yukarIda sayIlan
nedenlerle kolay olmamaktadır. Bu nedenle spot tarImsal ürün piyasalarInda
piyasa katIlImcIlarI sInIrlI sayIda kalmaktadIr. TarImsal ürünlere dayalI vadeli
işlem sözleşmeleriyle yatIrIm amaçlI işlem yapacaklar için ise yukarIda
belirtilen fiziki alt yapI ve tecrübeye sahip olma zorunluluğu göreceli olarak
ortadan kalkmaktadIr. Çünkü ilgili ürünün hangi baz kalitesi sözleşmeye
dayanak olarak alInmIş ise oluşan fiyatlar bu kaliteyi temsil edecektir. AlIm
satIm sIrasInda ortada elle tutulur fiziki bir ürün yerine özellikleri tanImlanmIş
baz kaliteyi temsil edecek sözleşme olacağI için yatIrImcI fiyat bilgilerinden
hareketle alIm satIm yapabilecektir. Vadeli işlem sözleşmesinin vadesine
kadar alIm satIm yapIlmasI halinde bir teslimat zorunluluğu yoktur. AyrIca ilgili
sözleşmenin vade sonunda uzlaşma yöntemi nakdi uzlaşma olarak
belirlenebilir100.
Tarımsal ürünlere dayalı vadeli işlem sözleşmelerinin çoğunda fiziki
teslimat öngörülmüş olmasına rağmen fiziki teslimat ile sonuçlanan
pozisyonların toplam içerisindeki payı azami %3'ü geçmemektedir101.
Vadeli işlem borsalarının temel fonksiyonu risk transferi ve geleceğe
yönelik fiyat keşfidir. Tüm dünyada vadeli işlem borsalarında korunma
amaçlı işlem yapanların amacı fiyatı sabitlemektir. Fiziki teslimat öngörülen
sözleşmelerde ise teslimat yeri ve teslim edilebilir derecenin belirlenmesi
satıcının inisiyatifindedir. Örneğin, pamuk vadeli işlem sözleşmesinde baz
kalite olarak Ege Standart 1 belirlenmiş olmasına rağmen eğer teslimat
öngörülmüş olsaydı teslim edilebilir dereceler, teslimat yerleri ve teslim
edilebilir dereceler arasında uygulanacak prim-iskonto oranlarının da
belirlenmesi gerekecekti. Çünkü baz kalitedeki ürünün yetişmesi ve arzı
sınırlı olup doğa koşullarına bağlıdır. Bu nedenle baz kalitenin dışındaki diğer
kalitelerin de teslimat için belirlenmesi gerekir. Alıcı taraftaki pozisyon
sahibinin, talep edeceği kalitenin dışında bir teslimat ile karşılaşması
100
101
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., Sayfa 7
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., Sayfa 8
75
durumunda, teslim edilen ürünü spot piyasada satarak yerine ihtiyaç duyduğu
ürünü yeniden almak isteyecek, bu ise rasyonel bir yöntem olmayacaktır102.
Alıcı ve satıcı vadeli işlem borsasında almış oldukları pozisyonlarla fiyatı
sabitledikten sonra vade gününde, alıcı ihtiyaç duyduğu ürünü kendisine en
yakın spot piyasadan karşılayabilir, satıcı ise ürününü en yakın spot piyasada
satarak isteğini gerçekleştirebilir. Sonuç olarak vadeli piyasalarda asıl amaç
teslimat olmayıp fiyatı sabitlemektir. Yatırım amaçlı işlem yapanların ise tek
hedefi kar elde etmektir. Dolayısıyla bu kişiler vade öncesinde pozisyonlarını
kapatacak ve teslimat aşamasıyla ilgileri olmayacaktır103.
Çalışmanın vadeli işlem piyasaları tarihi ve emtia vadeli işlem
piyasalarını açıkladığımız kısımlarında da belirttiğimiz üzere, tarımsal
ürünlerin fiyatlarındaki aşırı dalgalanmalar, bu ürünlerin vadeli işlem
piyasalarının oluşmasına sebebiyet vermiş ve bu sözleşmelerin ortaya
çıkışından neredeyse 100 sene boyunca da sadece tarımsal ürünler üzerine
vadeli işlem sözleşmeleri yazılmıştır. Pamuk, Buğday, Canlı Hayvan, Arpa,
Soya fasulyesi, Mısır, Şeker, Kahve, Kakao, Portakal Suyu, Kereste vb. gibi
tarımsal ürünler, üzerine vadeli işlem sözleşmesi yazılan tarımsal ürünlere
örnek olarak verilebilir.
Aşağıdaki tabloda (Tablo 6), dünya genelinde işlem gören tarımsal
vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin 2009 yılına ait işlem hacmi verileri
sözleşme türüne göre sıralanmıştır (ilk 20). Tablodan da görüldüğü üzere,
Çin’de yer alan DCE borsasında işlem gören, soya fasulyesi sözleşmesi,
2009 yılında, dünyada en fazla işlem gören taımsal vadeli işlem sözleşmesi
olmuştur.
102
103
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., Sayfa 8
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., Sayfa 8
76
Tablo 6. 2009 Yılı Dünya İşlem Hacmi Bazında İlk 20 Tarımsal Opsiyon ve Vadeli
İşlem Sözleşmesi Sıralaması
Sıra
Sözleşme
İşlem Hacmi
(Adet Sözleşme)
1
Soy Meal Futures, DCE
155.404.029
2
White Sugar Futures, ZCE
146.063.344
3
Soy Oil Futures, DCE
94.836.881
4
Rubber Futures, SHFE
89.035.959
5
Corn Futures, CME
50.948.804
6
Palm Oil Futures, DCE
44.426.498
7
No. 1 Soybeans Futures, DCE
42.507.076
8
Soybean Futures, CME
35.758.855
9
Sugar #11 Futures, ICE Futures U.S.
27.300.259
10
Wheat Futures, CME
17.677.547
11
Soybean Oil Futures, CME
17.132.082
12
Corn Futures, DCE
16.744.088
13
Corn Options on Futures, CME
14.435.687
14
Strong Gluten Wheat Futures, ZCE
13.735.956
15
Soybean Meal Futures, CME
12.880.767
16
Rapeseed Oil Futures, ZCE
10.956.863
17
Soybean Options on Futures, CME
9.555.840
18
Guar Seeds Futures, NCDEX
9.029.772
19
Live Cattle Futures, CME
8.797.033
20
Cotton No. 1 Futures, ZCE
8.534.688
Kaynak: Galen Burghardth – Will Acworth, “Volume Trends : Decline in the West Surge in
the East”, The Magazine of The Futures Industry Volume Issue, March 2010, (Erişim)
http://www.futuresindustry-digital.com, 05/05/2010, s.25.
İşlem hacmi ve ürün çeşitliliği açısından Şikago Vadeli İşlemler
Borsası (CME), en kapsamlı borsalar arasında yer almaktadır. ABD'deki
Minneapolis, Kansas gibi diğer borsalarda çoğunlukla buğday işlem
gördüğünden, bunlar Şikago borsası kadar geniş bir ürün yelpazesine sahip
değillerdir. Bu nedenle, borsada işlem gören ürünler ve tarımsal emtiaların bu
işlemler içindeki payını temsili olarak görmemiz açısından Şikago Borsası'na
ilişkin olarak derlenen veriler aşağıdaki tabloda (Tablo 7) yer almaktadır.
Tablo 7’de Şikago Borsası'nda işlem gören ürünlerin toplam kontrat sayısı,
bu kontratların içinde ne kadarının tarımsal emtiaya ve çalışmanın konusunu
oluşturan buğdaya ait olduğu rakamsal olarak gösterilmektedir. Tablo
incelendiğinde toplam işlem hacmi içinde tarımsal emtianın payının
dönemine göre yaklaşık % 6-10 arasında değiştiği gözlemlenmektedir.
Özellikle kriz zamanlarında tarımsal ürünlerin işlem hacmi rakamları artmakta
ve spekülatif alımlar başlamaktadır. 2008 yılı Haziran ayında, krizin etkilerinin
77
yoğun olarak gözlemlendiği dönemde tarımsal emtianın kontrat sayısı
yaklaşık 23 milyona ulaşmıştır. Aralık 2009 sonu itibariyle bu rakam 13
milyon civarında seyretmiştir. Şikago Borsası'nda işlem gören tarımsal
ürünler içinde buğdayın payı % 8-17 arasında değişmektedir. Mısırın payı
buğdaya göre daha yüksek seyretmekle birlikte Nisan 2007'de % 44 iken
Aralık 2009 itibariyle % 28'e gerilemiştir. Soyanın payı ise giderek önem
kazanmaktadır. Nisan 2007'de soyanın payı % 18 civarında iken Aralık ayı
sonu itibariyle % 31'e yükselmiştir. Çeltiğin tarımsal ürünler içindeki payı ise
genelde % 1-2,5 arasında seyretmekte olup Aralık 2009 itibariyle % 5'e
yükselmiştir. Bunun nedeni, Filipinlerin yaptığı alımlar ve Hindistan'ın uzun
zamandır ilk kez ithalatçı olarak piyasaya girmiş olmasıdır104.
Tablo 7. Şikago Borsası İşlem Hacimleri İçinde Tarımsal Emtia ve Buğdayın Payları
Aylar
Sözleşme Miktarı (Adet)
Şikago
Borsası İşlem
Hacmi
Tarımsal
Emtia
İşlem
Hacmi
Buğday
İşlem
Hacmi
Paylar (%)
Toplam İşlem
Hacmi İçinde
Tarımsal
Emtianın Payı
Tarımsal Emtia
İşlem Hacmi
İçinde Buğdayın
Payı
Nis.07
166.560.174
16.838.746
2.424.199
10,1
14,4
May.07
228.809.770
13.484.231
1.455.942
5,9
10,8
Haz.07
271.509.937
19.166.426
2.713.649
7,1
14,2
Tem.07
237.929.897
15.277.128
1.759.192
6,4
11,5
Ağu.07
345.055.947
14.725.672
2.509.739
4,3
17
Eyl.07
222.407.259
12.667.185
1.735.933
5,7
13,7
Eki.07
223.187.785
14.977.570
2.108.592
6,7
14,1
Kas.07
274.822.459
16.090.233
2.552.581
5,9
15,9
Ara.07
185.953.540
13.380.673
1.542.535
7,2
11,5
Oca.08
301.412.020
17.949.332
2.232.030
6
12,4
Şub.08
265.438.447
19.834.183
3.034.117
7,5
15,3
Mar.08
271.917.918
16.966.292
1.772.006
6,2
10,4
Nis.08
226.941.994
19.870.087
1.913.040
8,8
9,6
May.08
225.197.624
15.118.295
1.408.250
6,7
9,3
Haz.08
260.443.829
22.666.988
2.585.141
8,7
11,4
Tem.08
247.594.779
18.561.321
1.589.328
7,5
8,6
Ağu.08
196.256.345
17.243.021
2.459.322
8,8
14,3
Eyl.08
289.906.446
15.203.885
1.556.516
5,2
10,2
104
TMO 2009 Hububat Raporu, sayfa 185
78
Eki.08
250.266.872
17.674.162
1.545.525
7,1
8,7
Kas.08
168.495.529
13.711.118
1.835.306
8,1
13,4
Ara.08
150.307.971
12.620.737
1.142.196
8,4
9,1
Oca.09
153.793.752
13.046.536
1.277.693
8,5
9,8
Şub.09
169.090.010
14.925.875
1.785.819
8,8
12
Mar.09
201.245.000
13.602.577
1.526.570
6,8
11,2
Nis.09
160.250.499
16.780.823
2.089.524
10,5
12,5
May.09
180.404.813
14.566.114
1.627.000
8,1
11,2
Haz.09
181.215.644
16.228.257
2.331.050
9
14,4
Tem.09
177.573.489
16.392.554
1.568.981
9,2
9,6
Ağu.09
179.582.881
15.357.922
2.215.282
8,6
14,4
Eyl.09
184.457.609
13.326.417
1.301.197
7,2
9,8
Eki.09
194.533.368
17.160.376
1.810.590
8,8
10,6
Kas.09
178.506.542
17.168.944
2.265.560
9,6
13,2
Ara.09
164.661.600 13.391.135
Kaynak : TMO 2009 Hububat Raporu
1.049.626
8,1
7,8
Aşağıdaki tabloda ise (Tablo 8), Şikago, Kansas ve Mineapolis
borsalarında işlem gören buğday vadeli işlem sözleşmelerinin yıllık işlem
hacimleri ve ortalama fiyatları yer almaktadır.
Tablo 8. Borsalara Göre Buğdayda Yıllık İşlem Hacimleri
Şikago Borsası
Yıllar
2007
2008
2009
2007-2008 % Değişim
2008-2009 % Değişim
İşlem
(Milyon
Ton)
İşlem
(Kontrat)
23.476.060
23.072.777
20.848.892
-2
-10
3.193
3.138
2.835
-2
-10
İşlem
(Milyon $)
Ort. Fiyat
($/Ton)
747.347
962.920
550.580
29
-43
231
297
194
29
-35
İşlem
(Milyon $)
Ort. Fiyat
($/Ton)
Kansas Borsası
Yıllar
İşlem
(Milyon
Ton)
İşlem
(Kontrat)
2007
2008
2009
2007-2008 % Değişim
4.670.955
3.965.924
3.768.660
-15
635
539
513
-15
148.290
173.259
105.502
17
235
313
206
33
2008-2009 % Değişim
-5
-5
-39
-34
79
Mineapolis Borsası
Yıllar
İşlem
(Kontrat)
İşlem
(Milyon
Ton)
İşlem
(Milyon $)
Ort. Fiyat
($/Ton)
2007
2008
2009
2007-2008 % Değişim
1.826.807
1.409.002
1.231.961
-23
248
192
168
-23
62.713
77.490
36.914
24
247
385
221
56
2008-2009 % Değişim
-13
-13
-52
-43
Kaynak : TMO 2009 Hububat Raporu
2.2.4.3.Tarımsal Ürünlere Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmeleri Alım Satım
İşlemleri
Tarımsal ürünlerin diğer piyasa araçlarından farklı nitelikleri olması
nedeniyle, bu piyasada bir işlem yapılırken, ilgili ürünün ekim, yetişme,
gelişme ve hasat dönemlerinin bilinmesi ve iklim koşullarının bu piyasalara
olan etkilerinin takip edilmesi gerekmektedir. Ekim alanlarının tespitinin
yapılması ve buna göre bir rekolte tahmininde bulunulması, söz konusu
ürünün arzı hakkında fikir verebilecektir. Diğer taraftan, ekimden sonra
gerçekleşen iklim koşulları, piyasaya kaliteli ürün arzını etkileyecektir. Bu
nedenlerden dolayı, tarımsal ürünler üzerine alım satım yapılırken, ilgili ürüne
ait hasat dönemlerinin takip edilmesi, doğru yatırım kararlarının verilmesine
olanak sağlayacaktır. Diğer taraftan, tarımsal ürünlerin tüketiminin artması
veya alternatif ikame ürünlerin varlığı, tarım ürünlerinin fiyatları üzerinde
önemli bir etkide bulunmaktadır. Örneğin, soya fasulyesinin besin değerinin
sağlık açısından önemli olduğunun bilimsel olarak tespiti ve bunun
duyurulması, bu ürüne olan talebi büyük oranda artırmıştır.105
Kısacası, tarımsal ürünler üzerine yazılan vadeli işlem piyasalarında
işlem yaparken, bu ürünlerin fiyatını etkileyecek unsurların yakından takip
edilmesi gerekmektedir. Öte yandan, tarımsal ürünlerde uygulanan dış ticaret
rejimleri ve bu rejimlerde yapılacak değişiklikler, geçmiş yıllardaki üretim,
tüketim ve stok değerlerinin takip edilmesi, söz konusu tarımsal ürün
105
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., Türev Araçlar Lisanslama Rehberi, s.85.
80
fiyatlarının
gidişatı
hakkında
tahmin
imkânı
sağladıklarından,
değerlendirmeye alınması gereken diğer değişkenler olarak karşımıza
çıkarlar106.
Örneğin,
bir
tarımsal
ürün
olan
şeker
kamışı
üreticilerinden
Hindistan’da 2009 yılında yaşanan kötü iklim koşulları, bu ülkenin üretim
düzeyinin düşmesi ve sonuçta Hindistan’ın arz açığını tamamlayabilmek
amacıyla giriştiği şeker ithalat uygulamaları, dünya şeker fiyatlarının iki
katından daha yüksek seviyelere ulaşmasına neden olmuştur. Bu örnekte,
tarımsal
ürünlerin
fiyat
oluşumuna
etki
eden
iklim ve
dış
ticaret
politikalarındaki değişimin, bu ürünlerin fiyat oluşumuna ne denli önemli
etkilerde bulunduğu görülmektedir. Devlet politikalarının tarımsal ürünlerin
fiyat oluşumuna etkisi anlamında bir örnek verecek olursak; şeker
piyasasındaki bir diğer tarım ürünü olan şeker pancarında, 2008 yılında
Avrupa Birliği’nde gerçekleştirilen bir reform ile şeker pancarı minimum fiyat
düzeyinin ve ayrıca şeker referans fiyatlarının, çok aşağılara çekilmesi
neticesinde, Birlik içerisinde şeker fiyatları düşmüş ve ayrıca üretimin
düşmesi neticesinde de Birliğin net ihracatçı konumundan net ithalatçı
konumuna geçmesi neticesinde dünya şeker fiyatları yükselme göstermiştir.
2.2.4.4.Tarımsal Ürünlere Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmelerinde Teslimat
Vadeli işlem sözleşmelerinde taraflar, kalitesi, miktarı, teslim yeri ve
vadesi standart bir malı veya finansal aracı gelecekte teslim alma veya teslim
etme yükümlülüğü altına girerler. Bu yükümlülük, vade ayının son işlem
gününe kadar sözleşmenin ters işlem yapılmak suretiyle kapatılmaması
durumunda ortaya çıkmakta olup, yatırımcılar son işlem gününe kadar ters
pozisyonla kapatmadıkları sözleşmelerin yükümlülüğünü yerine getirmek
zorundadır. Sözleşmelerin vade sonunda nasıl işleme tabi tutulacağı ise
baştan borsa tarafından belirlenir ve ilan edilir. Borsalar bazı vadeli işlem
106
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.86.
81
sözleşmelerinin vade sonu geldiğinde, teslimle, bazılarının ise, nakdi
mutabakat metoduyla kapatılmasını öngörmüşlerdir107.
Fiziki teslim ön gören sözleşmelerde, vade sonuna kadar elde
bulundurulan sözleşmelerde taraflar, dayanak varlığı teslim etmek ve teslim
almakla yükümlüdürler. Örneğin fiziki teslimat ön gören bir buğday vadeli
işlem sözleşmesi tarafları, eğer vade sonuna kadar ters işlem yaparak
pozisyonlarını kapatmamışlarsa, vade sonunda sözleşmede ön görülen
miktarda, kalitede ve fiyatta buğdayı teslim etmek ve teslim almakla
yükümlüdürler.
Ancak vadeli işlem sözleşmelerinin asıl amacı teslimat
yapmak veya teslim almak olmak olmayıp, bu piyasalarda işlem yapmanın
esas amacı gelecekteki fiyatları sabitlemektir. Fiziki teslimat gerektiren
sözleşmelerin dünyada işlem hacmi de bunu doğrular nitelikte olup, bu
sözleşmelerin sadece %3’ü fiziki teslimat ile sonuçlanmaktadır. Diğer
taraftan, esas olan ve yaygın olarak kullanılan nakdi mutabakat yöntemine
göre tanımlanan sözleşmeler, vade ayının son işlem günü, açık olan
pozisyonların
uzlaşma
fiyatından
kapatılması
suretiyle
sona
ererler.
Böylelikle taraflar fiziki teslimat yerine, fiyat farklılığını karşı tarafa ödeyerek
yükümlülüklerini sona erdirir. Genellikle finansal araçlara dayalı vadeli işlem
sözleşmelerinin büyük çoğunluğunda bu yöntem benimsenmiştir108.
Diğer taraftan tarım ürünlerine dayalı sözleşmelerin işlem gördüğü
borsalarda geleneksel olarak fiziki teslimat prensibi uygulanır. Ancak son
yıllarda borsalarda fiziki teslimat yerine nakdi mutabakat yönteminin
benimsenmeye başlandığı görülmektedir. Örneğin CBOT’de canlı sığır
üzerine yazılan vadeli işlem sözleşmeleri önceleri fiziki teslimatı ön görürken,
daha sonra nakdi mutabakata geçilmiştir. Mineapolis Tahıl Borsası buğday
vadeli işlem sözleşmeleri için de böyle bir durum söz konusudur. Fiziki
teslimat ön görülen vadeli işlem sözleşmelerinde vade ayı son işlem günü
sonunda açık kısa pozisyona sahip taraflar, işlem yaptıkaları borsanın takas
kurumuna, aracı kurumları vasıtasıyla, teslimatın yapılacağı yer, kalite, ağırlık
107
108
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.95.
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.95.
82
ve laboratuar sonuçlarını içeren bilgileri içeren bir teslimat bildiriminde
bulunmak zorundadır. Takas kurumu da açık pozisyonları eşleştirerek, gelen
teslimat bildirimlerine uygun olarak sözleşmenin karşı tarafına aracı kurum
üzerinden bildirim gönderir. İki tarafın da yapılan bildirimler çerçevesinde
kurallara uygun olarak teslimatı gerçekleştirdiklerine dair bildirimlerinin borsa
takas kurumuna iletimesi neticesinde, teminatlar serbest bırakılır ve
pozisyonlar kapatılır. Söz konusu fiziki teslimat şekli, üç şekilde yapılmakta
olup bunlar, lisanslı depolar vasıtasıyla, satıcının deposunda veya alıcının
deposunda olabilmektedir. Yaygın olarak uygulanan yöntem, teslimatın
lisanslı depolarda yapılması olup, bu yöntemde satıcı malını lisanslı bir
depoya teslim ederek aldığı makbuzu, vadeli işlem sözleşmesinin karşı
tarafına vererek söz konusu emtianın mülkiyetini karşı tarafa geçirir ve
teslimat gerçeklemiş olur. Alıcı veya satıcının deposunda teslimatın
gerçekleştirilmesi durumunda ise, sözleşmeye konu ürün, nakil vasıtalarıyla
bir yerden bir yere nakledilerek teslimat yükümlülüğü yerine getirilir. Borsalar
malın teslim edileceği bölgeleri belirlemekte olup, teslimat, borsaların
belirlediği kurallar çerçesinde yapılır. Herhangi bir ihtilaf çıkması durumunda
ise, anlaşmazlık konusu durum, borsa tarafından tanımlanan kurallar
çerçevesinde bir hakem heyeti vasıtasıyla çözümlenir109.
2.2.4.5. Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri
Çalışmanın
uygulama
aşamasında
Türkiye’deki
un
sanayicileri
tarafından kullanım etkinliği ortaya çıkarılmaya çalışılacak olan, buğday
vadeli işlem sözleşmeleri aracılığıyla, buğday üreticileri henüz ekim
dönemindeyken ileride hasadı yapılacak olan buğdayın hangi fiyattan
satılacağını bilebilmekte ve yine vadeli işlem piyasalarının temel işlevi olan
risk yönetimi kapsamında fiyatların düşmesi halinde, maruz kalacakları
zararlara karşı kendilerini bu sözleşmeler aracılığıyla koruyabilmektedirler.
Diğer taraftan, buğdayı hammadde olarak kullanan un sanayicileri gibi üretici
kesimi ise, hammadde alımı yapacakları tarihte buğdayın fiyatının yükselme
109
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.96-97.
83
olma olasılığına karşı, vadeli işlem piyasalarında işlem yapıp buğdayın
gelecekteki fiyatını sabitleyerek karşı karşıya oldukları riskten korunma
olanağına sahip bulunmaktadırlar. Ayrıca buğdayın yüksek fiyat hareketliliği
sonucu, buğdaya dayalı vadeli işlem sözleşmeleri, mali kaynaklarını
değerlendirmek isteyen yatırımcılara yüksek getiri olanağı sunan bir yatırım
aracı olarak da hizmet etmektedir110.
Buğday üzerine yazılacak bir vadeli işlem sözleşmesinin öncelikle
sözleşme özelliklerinin net olarak tanımlanması gerekmekte olup, bu durum
birçok tarım ürünü için de geçerlidir. Buğdayın birçok çeşidi bulunduğundan,
vadeli işlem sözleşmelerinin
standart
sözleşmeler olması
nedeniyle,
sözleşme üzerinde buğdayın hangi çeşidi üzerinde anlaşıldığı net olarak
belirtilmelidir. Ayrıca, üzerine sözleşme dizayn edilen buğday vadeli işlem
sözleşmesine konu olan buğday türünün baz kalitesi ile diğer kaliteler
arasında fiyat uyumunun yüksek olması, piyasa katılımcılarının diğer
kalitelerin değerlerini prim ve iskonto uygulayarak belirleyebilmelerine imkan
tanır. Bu şekilde üreticilerin ve diğer kullanıcıların riske karşı korunmaları
mümkün hale gelir. Sözleşmenin vade aylarının belirlenmesinde ise, ekim,
yetiştirme ve hasat dönemi gibi dönemlerin, ülkenin içinde bulunduğu iklim
kuşağı dikkate alınmalıdır111.
Buğday vadeli işlem sözleşmeleri, diğer vadeli işlem sözleşmelerinde
olduğu gibi, korunma veya spekülatif amaçlı yapılmaktır. Gelecekte, fiyatların
düşmesi, üreticiler açısından bir risk oluştururken, fiyat yükselişleri, tüketiciler
açısından bir risk oluşturmaktadır. Bu riskten korunmak amacıyla, üreticiler
satım yönünde, tüketiciler ise alım yönünde işlem yaparak, buğday
fiyatlarında meydana gelebilecek olası dalgalanmalara karşı kendilerini
koruyabilmektedirler. Diğer taraftan spekülatörler için fiyatların beklentileri
doğrultusunda gerçekleşmesi önem taşımakta olup, herhangi bir riskten
korunma durumu söz konusu değildir. Spekülatörler için elde edilecek kar
110
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli Đşlem
Sözleşmesi, (çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/DesktopDefault.aspx?tabid=263, 30
Mayıs 2010
111
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., Türev Araçlar Lisanslama Rehberi, s.89.
84
önemlidir. Piyasada nasıl pozisyon alacakları da bu aşamada spekülatörler
için önem taşımaktadır112.
Riskten korunma amacıyla yapılan bir buğday vadeli vadeli işlem
sözleşmesi alımına örnek verecek olursak; Temmuz 2009’da yeni ürün
hasadının arzı neticesinde buğday fiyatları 400 TL/Ton olarak gerçeklemiş,
ancak bir un fabrikası, 2010 Mart ayında yeni hasadın bitmesi ve stokların
erimesi neticesinde, buğday fiyatlarının yükseleceğini düşünmektedir. Söz
konusu un fabrikası, fiyatlardaki yükselişin, maliyetlerini etkilememesi ve
piyasadaki rekabet üstünlüğü elde etme arzusu ile Mart 2010’da işleyeceği
buğday miktarı kadar vadeli işlem sözleşmesi satın alarak, gelecekteki fiyat
dalgalanmalarına karşı korunma amacıyla, her biri 5 tonluk, 1000 adet
sözleşmeyi 410 TL/Ton’dan satın alarak gelecekte işleyeceğini ön gördüğü 5
bin ton buğdayın kendisine maliyetini 2.050.000 TL olarak sabitlemiştir. Vade
tarihi geldiğinde, spot piyasada buğday fiyatlarının 420 TL/ton olduğu
varsayımı altında, gerçekten de un üreticinin beklentileri gerçekleşmiş ve
buğday fiyatları artmış ancak, üretici buğday fiyatını sabitlediğinden bu fiyat
artışından etkilenmemiştir. Üretici, vadeli işlem piyasasında elde etmiş
olduğu ton başına 10 TL’lik karı, spot piyasada 420 TL’ye buğday satın
alırken kullanacak ve böylelikle, spot piyasadaki buğday fiyat artışı, vadeli
işlem sözleşmesi kullanılarak elde edilen kar ile dengelenecek ve
nihayetinde, un üreticisi, planladığı gibi, 1.000 ton buğdayı kendisine net
olarak 2.050.000 TL’ye mal etmiş olacaktır.
Buğday
vadeli
işlem
sözleşmesinin,
spekülatif
amaçlı
olarak
yapılmasına bir örnek verecek olursak; buğday fiyatlarının düşmesi beklentisi
içerisinde olan bir spekülatör, 5 ton değerinde 2 adet buğday vadeli işlem
sözleşmesini 400 TL/Ton’dan satmış olsun. Vade tarihi geldiğinde, buğday
fiyatları gerçekten de düşerek 350 liraya gerilemiş olduğu varsayımı altında,
spekülatör, gerçekleştirdiği bu işlem sayesinde sözleşme başına 250 lira
toplamda ise 500 lira kar elde edecektir. Burada dikkat edilmesi gereken
diğer bir nokta ise, vadeli işlem sözleşmelerinin kaldıraç etkisi sayesinde,
112
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., a.g.e., s.91.
85
spekülatörün bu karı, düşük bir miktarda teminat yatırarak elde etmiş olması
gerçeğidir. Ayrıca buğday spekülatörü, bu sözleşmenin nakit uzlaşma
prensibi sayesinde de satım işlemini, buğdaya fiziki olarak sahip olmadan ve
bu miktarda buğdayı depolamasına gerek kalmadan, adeta bir sermaye
piyasası aracı gibi satım işlemini gerçekleştirmiştir.
2.3.TÜRKİYE’DE VADELİ İŞLEM PİYASALARI
Vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin olarak yukarıda yaptığımız
açıklamalardan
piyasalarının
sonra,
şimdi
gelişmesinin
de
neden
öncelikle
bu
kadar
Türkiye’de
geç
vadeli
olduğu
işlem
konusuna
değinildikten sonra, Türkiye’de vadeli işlem sözleşmelerinin geçirmiş olduğu
evreler açıklanıp, Türkiye’nin tek vadeli işlemler borsası olan Vadeli İşlem ve
Opsiyon Borsası A.Ş.’ye (VOB) ilişkin bazı bilgiler sunulacak ve daha sonra
da VOB’da işlem gören ve çalışmanın uygulama bölümünde Türkiye un
sanayicileri tarafından kullanım etkinliği araştırılacak olan "VOB-Anadolu
Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesi’ne ilişkin bazı bilgi ve istatistiki
veriler sunulacaktır.
2.3.1.Türkiye’de Vadeli İşlem Piyasaların Gelişememe Nedenleri
Türkiye’de 1980 yılından sonra türev piyasaların hızlı bir şekilde
gelişmeye başlamış olmasına rağmen, Dünya’daki duruma bakıldığında,
Türkiye türev piyasalarının oldukça geç işlemeye başladığı söylenebilir.
Yapılan bir çalışmada113, türev piyasaların Türkiye’de uzun süre neden
işlemediğini araştırmış ve bu araştırma neticesinde, kronik enflasyon ve
kamu borcunun söz konusu piyasaların Türkiye’de gelişememesinin en
büyük nedenleri olduğu ortaya konmuştur. Aşağıda, bu konuya kısaca
değinilecek ve daha sonra da hangi tetikleyicilerin bu piyasaların gelişmesine
olanak sağladığından bahsedilecektir.
113
Rinaldo Antonio Mosele, “Türkiye'de Vadeli Đşlemler Piyasası ve VOBAŞ ile CBOT'un
Karşılaştırılması”, Marmara Üniversitesi, Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü, Sermaye Piyasası ve
Borsa Anabilim Dalı,Yüksek Lisans Bitirme Tezi, Đstanbul, 2006.
86
Türkiye ekonomisinin uzun yıllar boyunca yaşadığı kronik enflasyon ve
bunun yarattığı belirsizlik ortamı, türev piyasaların önündeki en önemli etmen
olarak karşımıza çıkmaktadır. Yüksek enflasyon ekonomide bir çok tahribatta
bulunmuş ve bunun neticesinde, sermaye ve para piyasaları gelişememiş,
uzun vadeli finansman kaynakları kısıtlı kalmış, gelişmiş ülkelerin semaye
piyasalarında önemli bir yer tutan konut finansmanına imkan sağlayacak
piyasalar oluşmamıştır.
Kronik enflasyon, döviz kuru ve faiz oranlarında,
büyüme ve istihdam gibi ekonomik göstergelerde oynaklığa sebebiyet
vermiş, böylelikle bir belirsizlik ortamı oluşmuş, bu belirsizliğin krizlere yol
açması neticesinde de kısır döngüye giren ekonomi, risk yönetiminin
yapılmasını hemen hemen imkansız bir hale getirmiştir. Çalışmanın ilk
bölümünde ortaya koyduğumuz risk ve belirsizlik kavramları arasındaki fark
burada önem kazanmaktadır.
görülememesi,
hangi
alanda
edilememesi,
herhangi
bir
Belirsizlik ölçülemediği için sonuçlarının ön
ne
kadar
olasılık
etkisinin
olacağının
atfedilememesi,
tahmin
belirsizlikten
kaçınılamaması ve sonuçlarının yönetilememesi nedenleriyle belirsizlikten
korunmak için piyasalar da mevcut değildir. Risk ise olayların etkilerinin
geleceğe ilişkin ölçülebilen kısmını ifade eder. Risk hesaplanabilir; risklerin
sonuçlarına belirli olasılıklar ile değer atfedilebilir. Bu kapsamda risk
öngörülebilir ve etkileri yönetilebilir, riskin yönetilmesi için de piyasalar
oluşturulabilmektedir. Türkiye de yıllar boyunda süre gelen kronik enflasyon
belirsizliğin en büyük kaynağı olmuş, belirsizlik ile risk kavramı birbirlerinden
ayırt edilemez hale gelmiş ve bu belirsizliğin yol açtığı kaygan zemin
üzerinde risk yönetimi yapmak, risk yönetiminin kurumlarını oluşturmak
mümkün olmamıştır. Türev piyasalarda fiyatların oynaklığı fiyatlandırılmakta
ancak, Türkiye’de yıllar boyunca süren belirsizlik ortamında bu oynaklık çok
uç seviyelerde olmuş ve fiyatlandırma da bu aşamada imkansız hale
gelmiştir. Türev piyasaların gelişmesine engel olan ikinci unsur ise, kamu
maliyesinin kırılgan hale gelmesine sebebiyet veren yüksek kamu açıklarıdır.
Türkiye’de uzun yıllar boyunca sermaye birikiminin kamu kaynaklarına
dayanılarak sürdürülmesi ve bunun neticesinde de oluşan kamu açıklarının
özel sektörün borç vermesi şeklinde finanse edilmesi, kamu borcunun
87
giderek artmasına yol açmıştır. Artan kamu borçları neticesinde verilen
yüksek reel faizler sebebiyle de Devlet, ekonomideki kaynakların hemen
hemen tamamını kullanan tek ve önemli bir piyasa haline gelmiştir ve kamu
maliyesi baskınlığının
olduğu
böylesine bir
ortamda,
özel
sektörün
finansmanının sağlayacak yeni finansal araçların ortaya çıkması, derin mali
piyasaların oluşması mümkün olmamış, risk yönetiminin en basit unsuru olan
portföy çeşitlendirmesi yapma imkanı bile bulunamamıştır. Bu süreçte, gerek
mali piyasanın yapısı gerekse uygulanan diğer politikalar neticesinde, kur,
faiz, fiyat ve ödememe riskinin kamu tarafından üstlenilmiş olup, bunun
neticesinde de özel sektör, mevcut risklerini yönetmek için herhangi bir
gereklilik duymamıştır. Diğer bir ifade ile bireyler ve kurumlar ekonomik
risklerin yönetimini devlete bırakmışlar ve bu süreç kısır bir döngü içinde
gelişmiştir114.
Yukarıda, söz konusu piyasaların Türkiye’de neden bu denli geç
işlemeye başladığı konusu üzerinde durulmuş olup, şimdi de, öncelikle, bu
piyasaların oluşmasına olanak sağlayan 1980 yılı 24 Ocak kararları
neticesindeki ekonomik serbestleşme sürecinden itibaren söz konusu
piyasaların oluşum aşamaları anlatılmış, daha sonra ise, Türkiye’de bu
piyasaların örnekleri sunulmuş ve bu örneklerin sonuncu olan ve şu anda
Türkiye’nin tek vadeli işlem piyasası olan VOB A.Ş. hakkında bilgiler
verilmiştir.
2.3.2.Türkiye’de Vadeli İşlemler Piyasası Tarihi
Türkiye'de vadeli işlem piyasaları ve sözleşmeleri ile ilgili 1980 yılına
kadar herhangi bir düzenlemeye rastlamak mümkün değildir. Zira, 1980 yılına
kadar Türkiye ekonomisi dışa kapalı bir yapıda idi. Ancak, 1980 sonrası dışa
açılım başlamış döviz ve faiz kurları serbest bırakılmıştır. Türkiye’de türev
ürünlerle ilgili ilk yasal düzenleme, vadeli döviz alım satımı, forward, üzerine
yapılmış ve nihayetinde, vadeli işlem ve opsiyon uygulaması konusunda ilk
yasal düzenleme 1992 yılında 3794 sayılı kanunla 2499 sayılı Sermaye
114
Rinaldo Antonio Mosele, a.g.e., s.70-72.
88
Piyasası
Kanunu
(SerPK)'unda
gerçekleşmiştir. Bu değişiklik ile,
bazı
değişiklikler
yapan
Kanun
ile
Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK)
"finansal göstergeler, sermaye piyasası araçlarına dayalı vadeli işlem
sözleşmeleri ile bu sözleşmelerin işlem göreceği borsalarda çalışacak
kurumların, kuruluş, faaliyet, ilke ve esasları ile yükümlülüklerini düzenlemek,
izlemek ve denetlemek" ile yetkili kılınmıştır. Ancak yasada vadeli işlemler
piyasaları oluşturulması konusunda ayrıntılı bir düzenleme yer almamıştır. Bu
yasadan sonra İzmir'de bir vadeli pamuk borsasının kurulma çalışmalarına
başlanmıştır. Kanun’daki değişikliğin ardından, 23.07.1995 tarih ve 22352
sayılı Resmi Gazete'de "Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve
Çalışma Esasları Hakkında Genel Yönetmelik" yayımlanmıştır.115
Bu
yönetmelik
ile
SPK,
Türkiye'de
vadeli
işlem borsalarının
kurulmasına karar vermiş ve bununla ilgili hazırlıklara başlanmıştır. Bunun
ardından, SPK tarafından 07.09.1995 tarihli ve 22397 sayılı Resmi Gazete ile
yayımlanan İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği (İzVİOBY) ve
18.10.1996 tarihli ve 22791 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İstanbul Altın
Borsası Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği ve bu yönetmeliklere
bağlı olarak 29.01.1997 tarihli ve 22892 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Borsası Takas Merkezi
Üyeliği ve İşlemlerine ilişkin Yönetmelik (İMKB-VİPTMÜY-1) ile aynı tarih ve
sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli
İşlemler Piyasası İşlem ve Üyeliğine İlişkin Yönetmelik (İMKB-VİPÜY-1)
çıkarılmıştır. Ancak bu yönetmelikler Anayasa Mahkemesinin 13.11.1995
tarih ve 1995/45 Esas,1995/58 Karar sayılı kararı ile 558 sayılı KHK'yı iptal
etmesiyle bir anlamda sonuçsuz kalmıştır. 558 sayılı KHK esastan iptal
edilmemiş, iptale gerekçe olarak, 4113 sayılı Yetki Kanunu'nun 558 sayılı
KHK'nin
dayanağını
oluşturan
bölümünün
Anayasa
Mahkemesi'nin
19.09.1995 tarih ve 1995/44 Esas, 1995/44 Karar sayılı kararı ile iptal
edilmesi gösterilmiştir. Uygulamada, bu yönetmeliklere göre faaliyet gösteren
115
Buket Doğan, “Genel Olarak Türev Araç Sözleşmeleri Ve Vadeli Đşlem Sözleşmesine Hukuki
Bir Bakış”, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli, 2008, s.37.
89
sınırlı sayıdaki vadeli işlem piyasalarında işlem yapılmasına devam olunmuş
ve Türkiye'de vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile ilgili teşkilatlanmış ilk
piyasalar olan İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası (İABVİOP) ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlem Piyasası (İMKBVİP)'nda
yürütülen
işlemler
bu
yönetmeliklerin
hükümlerine
dayandırılmıştır.116
SPK'nın yukarıda anılan ve bir anlamda başarısızlıkla sonuçlanan
mevzuat çalışmaları yanında, aynı tarihlerde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
vadeli işlem ve opsiyon piyasaları ile yakından ilgilenmiştir. Bu amaçla 5590
sayılı Kanun'da değişiklik yapılmış, 03.04.1997 tarih ve 4233 sayılı Kanun ile
5590 sayılı Kanun'a "Ek Madde 11" eklenmiştir. Ek madde 11/I'e göre,
"Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca, bir veya birden çok maddenin alım
satımının yapılabileceği il, bölge veya ülke düzeyinde faaliyet göstermek
üzere ihtisas borsaları da kurulabilir. Bunların kuruluşunda ve çalışma
alanlarının genişletilip daraltılmasında Birliğin görüşü alınır". 5590 sayılı
Kanun'un bu hükmü dayanak alınarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca
06.08.1997 tarih ve 23072 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Ticaret
Borsaları Vadeli İşlemler Piyasası Genel Yönetmeliği" çıkarılmıştır.117
Yukarıda anlatılanlardan anlaşılacağı üzere, vadeli işlemler ve opsiyon
borsalarıyla hem SPK, hem de Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ilgilenmektedir.
18.12.1999 tarihinde 23910 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4487 sayılı
Kanun yürürlüğe konularak SPK ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı arasındaki
yetki
çatışması
giderilmeye
çalışılmıştır.
4487
sayılı
Kanun
ile
SerPK.md.22/j'de değişiklik yapılmış, "Ekonomik ve finansal göstergelere,
sermaye piyasası araçlarına, mala, kıymetli madenlere ve dövize dayalı
vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri dahil her türlü türev araçların
niteliklerini, alım ve satım esaslarını, bu araçların işlem göreceği borsalar ve
piyasalarda
çalışacakların
denetim,
faaliyet
ilke
ve
esasları
ile
yükümlülüklerini, teminatlar, takas ve saklama sistemi konularındaki esas ve
116
117
Buket Doğan,a.g.e., s.38
Buket Doğan,a.g.e., s.38-39.
90
usulleri düzenlemek" SPK'nın görev ve yetkilerine dahil edilmiştir. Aynı
kanunla SerPK.md.30/c'de değişiklik yapılmış, "Ekonomik ve finansal
göstergelere, sermaye piyasası araçlarına, mala, kıymetli madenlere ve
dövize dayalı vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri dahil her türlü türev
araçların alım satımının yapılmasına aracılık" sermaye piyasası faaliyetleri
arasında sayılmıştır. Ayrıca, SerPK. Md.40'da da değişiklik yapılmış, vadeli
işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile her türlü türev araçlardan oluşan sermaye
piyasası araçlarının işlem göreceği piyasaların kuruluş, teşkilat, faaaliyet,
denetim, üyelik ilke ve esaslarına ilişkin düzenlemeler getirilmiştir. Maddede,
türev araçların işlem göreceği piyasaların, SPK'nın teklifi ve ilgili Bakanın
önerisi üzerine Bakanlar Kurulu'nun onayı ile kurulacağı; bu borsalara ilişkin
düzenlemeler yapmak hususunda SPK'nın yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
Yine bu kanunla, 5590 sayılı Kanunun Ek 11. Madde' de değişiklik yapılmış,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığının sadece ticaret borsalarında işlem gören
forward sözleşmelere ilişkin düzenleme yapma yetkisi bulunduğu, SerPK
uyarınca düzenlenen vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin Ek 11. madde
hükmüne dahil olmadığı belirtilmiştir. Böylece Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile
SPK arasındaki yetki çatışması ortadan kaldırılmıştır. Bundan sonra SPK
tarafından yeni yönetmelik ve tebliğler yayımlanmıştır. Bunlardan ilki
23.02.2001 tarih ve 24327 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Vadeli İşlem
ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma esasları Hakkında Yönetmelik
olmuştur. Bu yönetmeliğin 56. maddesi ile vadeli işlem ve opsiyon borsaları
hakkında daha önceden çıkarılmış olan 23.07.1995 tarih ve 22352 sayılı
yönetmelik, İzVİOBY, İAB-VİOBY, İMKB-VİPÜY-1 ve İMKB-VİPTMÜY-1
yürürlükten
kaldırılmıştır.
verilmemesi
amacıyla,
Bu
Mevcut
durumda
yönetmeliğin
karmaşıklığa
Geçici
1.
sebebiyet
maddesinde
"Bu
yönetmeliğe göre kurulacak borsa faaliyete geçinceye kadar İstanbul Altın
Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası bünyesinde yapılmakta olan
işlemlere 18.10.1996 tarihli ve 22791 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
91
İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği
hükümlerine göre devam edilir" hükmüne yer verilmiştir. 118
Bu yönetmelikten sonra SPK tarafından, İMKB-VİP'a ilişkin olarak
çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Bu bağlamda, İMKB-VİPÜY-2, İMKBVİPTMÜY-2, Seri V No:51 sayılı Tebliğ ve Seri XI No:19 sayılı Tebliğ
yürürlüğe konmuştur. Son olarak, vadeli işlem ve opsiyon borsalarının işlem
göreceği tek piyasa olması amacıyla kurulan Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsası A.Ş.'nin (VOB) SPK'dan faaliyet izni almasının ardından yayımlanan
27.03.2004 tarih, 25415 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Vadeli İşlem ve
Opsiyon Borsası yönetmeliği ile VOB'un işlem, üyelik, takas ve faaliyet
esasları düzenlenmiştir.119
2.3.3. İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası (İABVİOP)
İAB-VİOP'nın hukuki altyapısını, İAB-VİOBY oluşturmaktadır. Her ne
kadar bu yönetmelik, 23.02.2001 tarihli, 24327 sayılı Resmi Gazete de
yayımlanan Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma
Esasları Hakkında Yönetmelik'in 56. Maddesi ile mülga kılmışsa da aynı
yönetmeliğin geçici 1. Maddesinde, "bu yönetmeliğe göre kurulacak borsa
faaliyete geçinceye kadar İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon
Piyasası bünyesinde yapılmakta olan işlemlere 18.10.1996 tarih ve 22791
sayılı Resmi Gazete' de yayımlanan İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlemler ve
Opsiyon Piyasası Yönetmeliği hükümlerine göre devam edileceği" hüküm
altına alınmıştır. İAB-VİOP, 15.08.1997 tarihinde faaliyetine başlamış olup,
kurulduğu ilk yıl büyük ilgi görmesine karşın, izleyen dönemlerde bu ilgisini
kaybetmiş ve bu piyasada son olarak vadesi 2001/Eylül olan altını konu alan
vadeli işlem sözleşmeleri işlem görmüş olup, bu tarihten sonra herhangi bir
işlem gerçekleştirilmemiştir120.
118
Buket Doğan,a.g.e., s.39-40.
Buket Doğan,a.g.e., s.40-41.
120
Buket Doğan,a.g.e., s.41.
119
92
23 Şubat 2001 tarih ve 24327 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan,
“Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında
Yönetmelik” in yukarıda bahsedilen 56. Maddesindeki “23/7/1995 tarihli ve
22352 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan "Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Genel Yönetmelik",
7/9/1995 tarihli ve 22397 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "İzmir Vadeli
İşlem ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği", 18/10/1996 tarihli ve 22791 sayılı
Resmi Gazetede yayımlanan "İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlemler ve
Opsiyon Piyasası Yönetmeliği", 29/1/1997 tarihli ve 22892 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan "İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler
Piyasası İşlem ve Üyeliğine İlişkin Yönetmelik" ve 29/1/1997 tarihli ve 22892
sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
Vadeli İşlemler Piyasası Takas Merkezi Üyeliği ve İşlemlerine İlişkin
Yönetmelik" yürürlükten kaldırılmıştır.” hükmü ile bu piyasa kapatılmış ve
yerini ileriki bir tarihte kurulacak olan İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsası’na bırakmıştır.
2.3.4. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlem Piyasası (İMKBVİP)
İMKB-VİP, para ve sermaye piyasalarında işlem yapan yatırımcılara
ve portföy yöneticilerine hem riskten korunma imkanı sağlamak, hem de etkin
bir portföy yönetimi imkanı sunmak amacıyla 03.05.1994 tarihinde kurulmuş
olup, 2001 yılı Şubat ayında dalgalı kur sistemine geçilmesiyle birlikte döviz
kurlarının
gelecekte
alacakları
değerlere
ilişkin
belirsizliğin
artması
sonucunda hızlandırılan dövizi konu alan vadeli işlem sözleşmelerinin işlem
göreceği piyasanın açılması çalışmaları neticesinde, bu piyasalarda ilk işlem,
15.08.2001 tarihinde gerçekleşmiştir. İşlem gören, ilk vadeli işlem sözleşmesi
ise ABD Doları (USD)/TL vadeli işlem sözleşmesidir.
İMKB-VİP'nın alt hukuki alt yapısını 19.07.2001 tarih ve 24467 sayılı
resmi Gazetede yayımlanan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli
İşlemler Piyasası İşlem ve Üyeliğine İlişkin Yönetmelik (İMKB-VİPÜY-2) ile
93
aynı tarihli İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Piyasası Takas
Üyeliği ve İşlemlerine İlişkin Yönetmelik (İMKB-VİPTMÜY-2) oluşturmakta
olup,
ayrıca, piyasanın işlem, takas, teminat ve üyelik esaslarına ilişkin
düzenlemeler, İMKB Yönetim Kurulu tarafından çıkarılan 07.08.2001 tarihli
genelgeler ile yapılmıştır. Öte yandan, İMKB-VİP'nın açılışını takip eden ilk
15 gün içinde 20 adet işlem gerçekleşmiş sonraki dönemlerde gerçekleşen
işlemler
çok
az
olmuştur.
03.01.2002
tarihinden
sonra
hiç
işlem
gerçekleşmemiş, halen de gerçekleşmemektedir. İMKB-VİP bünyesinde
sadece nakdi TL uzlaşma esasına dayalı, USD/TL döviz kuru üzerine
düzenlenmiş vadeli işlem sözleşmeleri işlem görmüştür121.
23/02/2001 tarihli ve 24327 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren
“Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve
Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik” uyarınca kurulan Borsa (VOB)
faaliyete geçtiği tarihte bu piyasada gerçekleştirilen işlemler, kurulacak olan
borsaya devredilmiş olup, bu piyasa kapatılmıştır.
2.3.5. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB)
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş. , Sermaye Piyasası Kurulu’nun
17/8/2001 tarihli ve 9/1101 sayılı Kararına dayanan, Devlet Bakanlığı’nın
3/9/2001 tarihli ve 2381 sayılı yazısı üzerine, 2499 Sayılı Sermaye Piyasası
Kanununun 40’ıncı maddesine göre, 19/10/2001 tarih, 24558 Sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan 2001/3025 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulan
Türkiye’deki ilk özel borsa kuruluşudur. Borsa, 04/07/2002 tarihinde Ticaret
Siciline tescil edilmiş olup, bu tescil 09/07/2002 tarihli Ticaret Sicili
Gazetesinde yayımlanmıştır. Borsanın ortakları; Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği, İzmir Ticaret Borsası, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, İş Yatırım
Menkul Değerler A.Ş, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., Vakıf Yatırım Menkul
Değerler A.Ş., Türkiye Garanti Bankası A.Ş, Akbank T.A.Ş, Türkiye Sınai ve
121
Buket Doğan,a.g.e., s. 41-42.
94
Kalkınma Bankası A.Ş, İMKB Takasbank A.Ş ve Türkiye Sermaye Piyasası
Aracı Kuruluşlar Birliği’dir122.
Borsanın kurulmasıyla ilgili hukuki düzenleme ve faaliyetlere tarih
sırasına göre aşağıda yer verilmiştir123.
15 Aralık 1999
2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 22 ve 40'ıncı maddesinde
yapılan değişiklikle Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsalarının Türkiye'de
kurulmasıyla ilgili düzenleme yapılmıştır.
23 Şubat 2001
24327 sayılı Resmi Gazete'de "Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının
Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik" yayımlanmıştır.
19 Ekim 2001
Bakanlar Kurulu Kararı ile VOB'un kurulmasına izin verilmiştir.
4 Temmuz 2002
VOB kurulmuştur.
5 Mart 2004
SPK'dan faaliyet izni alınmıştır.
27 Mart 2004
VOB Borsa Yönetmeliği Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
30 Kasım 2004
VOB'da işlem gören sözleşmeler SPK tarafından onaylanmıştır.
30 Kasım 2004
VOB üyelerine ilişkin hususlar SPK tarafından onaylanmıştır.
122
Vadeli
Đşlem
ve
Opsiyon
Borsası
A.Ş.,
"Giriş"
(Çevrimiçi)
http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/DesktopDefault.aspx?tabid=100, 24 Mayıs 2010.
123
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Yatırımcı Rehberi”, Şubat 2010, (Çevrimiçi)
http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/yatirimci_rehberi.pdf , s.4.
95
26 Ocak 2005
VOB üyelik ve işlem esasları ile vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin
genelgeler yürürlüğe girmiştir.
4 Şubat 2005
VOB 34 üyesiyle işlemlerine başlamıştır.
20 Mart 2006
Takas'ta T+1 uygulamasına geçilmiştir.
30 Nisan 2007
İşlem hacmi 1 milyar TL'yi geçmiştir.
23 Temmuz 2007
Açık pozisyon değeri 1 milyar TL'yi aşmıştır.
Haziran 2009
VOB, 2009 senesinin ilk yarısında dünyada en hızlı büyüyen üçüncü
vadeli işlem borsası olmuş ve işlem hacmi sıralamasında ilk 40 Borsa
arasında 22. sıraya yerleşmiştir.
7 Ağustos 2009
VOB
Altın
Vadeli
İşlem
Sözleşmeleri'nde
Piyasa
Yapıcılığı
Uygulaması başlamıştır.
6 Ekim 2009
İşlem saatleri 09:15 - 17:35 olarak değişmiştir.
30 Ekim 2009
Borsanın toplam günlük işlem hacmi 3.129.450.987 TL'ye ulaşmış ve
yeni bir rekor gerçekleşmiştir.
Ekim 2009
VOB vadeli işlem piyasalarının en önemli ve saygın derneklerinden
olan Futures Industry Association'a (FIA) üye olmuştur.
96
7 Aralık 2009
Bu tarihten, itibaren vade sonunda fiziki (hesaben) teslimatla sonlanan
VOB-TLDolar
ve
VOB-TLEuro
sözleşmeleri
işlem
görmeye
başlamıştır.
12 Ocak 2010
"Özel Şartlara Tabi Pozisyon Transferi" Uygulaması (Give-up)
başlamıştır.
Aşağıdaki tabloda ise
oranlarına yer almaktadır.
(Tablo 9) VOB’un Hissedarları ve pay
Tablo 9. VOB’un Hissedarları ve Payları
Payı
Hissedarın Adı
(%)
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)
25
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)
18
İzmir Ticaret Borsası ( İTB)
17
Yapı ve Kredi Bankası A. Ş
6
Akbank T.A.Ş
6
Vakıf Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
6
Türkiye Garanti Bankası A.Ş
6
İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş
6
Türkiye Sermaye Piyasaları Aracı Kuruluşlar Birliği
6
İMKB Takas ve Saklama Bankası A.Ş.
3
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş.
1
Kaynak: Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., Hissedarlar, (Çevrimiçi)
http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/DesktopDefault.aspx?tabid=50, 28/05/2010.
2010 Mayıs ayı itibariyle, Borsa’nın, Sermaye Piyasası Kurulundan
türev araçların alım satımına aracılık yetki belgesini almış ve VOB' un üyelik
şartlarına haiz 92 aracı kurum, kuruluş ve banka bulunmaktadır.124
Borsada çoğunlukla yerli yatırımcılar işlem yapmakta olup, yıllar
itibariyle yerli yabancı yatırımcı dağılımı aşağıdaki tabloda (Tablo 10)
verilmiştir.
124
Vadeli
Đşlem
ve
Opsiyon
Borsası
A.Ş.,
"Üyelerimiz"
http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/DesktopDefault.aspx?tabid=64, 24 Mayıs 2010.
(çevrimiçi)
97
Tablo 10 .VOB’da Yerli Yabancı Yatırımcı Dağılımı*
Yıllar
Yerli
Yabancı
(%)
(%)
2005
86,95
13,05
2006
88,69
11,31
2007
74,95
25,05
2008
77,23
22,77
2009 (Ocak-Nisan)
91,57
8,43
*Hesaplamalarda İMKB Takas ve Saklama Bankası A.Ş.’deki kimlik bilgilerine göre, TC
vatandaşı olmayan gerçek kişiler ve yurtdışı merkezli tüzel kişiler “yabancı yatırımcı”,
bunların dışında kalanlar da “yerli yatırımcı” olarak kabul edilmektedir.
Kaynak : Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., İşlem Hacmi Yerli/Yabancı Dağılımı,
(Çevrimiçi)
http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/DesktopDefault.aspx?tabid=446,
27/05/2010.
VOB’da dört ayrı piyasa mevcut olup bunlar:
1. Hisse Senedi
2. Döviz
3. Faiz
4. Emtia
Hisse senedi piyasasında; hisse senedi endekslerine ve hisse
senetlerine dayalı, Döviz piyasasında; yabancı paralara dayalı, Faiz
piyasasında; hazine bonosu, devlet tahvili veya diğer kısa veya uzun vadeli
faiz oranlarına dayalı, Emtia piyasasında ise sayılanların dışında kalan emtia
ve diğer dayanak varlıklara dayalı vadeli işlem sözleşmelerinde işlem
yapılabilmektedir.
VOB’da işlem gören vadeli işlem sözleşmeleri ise şunlardır;
1. VOB-İMKB 100 VİS
2. VOB-İMKB 30 VİS
3. VOB-TL Dolar VİS
4. VOB-TL Euro VİS
5. VOB-Fiziki Teslimatlı TL Dolar VİS
6. VOB-Fiziki Teslimatlı TL Euro VİS
98
7. VOB-G-DİBS VİS
8. VOB-Egepamuk VİS
9. VOB-Anadolu Kırmızı Buğday VİS
10. VOB-Altın VİS
VOB hakkında yukarıda genel bir bilgi verdikten sonra şimdi de daha
ayrıntılı olarak Borsanın üyelik, işlem, takas, temerrüt, garanti fonu ve
teminatlandırmaya
esaslarına
ilişkin
bilgiler
ilgili
oldukları
Borsa
Genelgeleri’nden derlenerek aşağıda sunulmuştur.
2.3.5.1. VOB’da Üyelik
VOB’da üyelik işlemlerine ilişkin hususlar, 2005/3 sayılı Borsa
Genelgesi ile düzenlenmiş olup, genelgede yer alan ve belirtilmesinde fayda
görülen hususlar aşağıda maddeler halinde sunulmuştur125:
1. Borsaya üyelik için;
a. Borsa Yönetmeliğinde belirtilen üyelik şartlarının sağlanmış
olması,
b. Seri:V, No:34 sayılı "Aracı Kurumların Sermayelerine ve
Sermaye Yeterliliğine İlişkin Esaslar Tebliği"ndeki şartların
sağlanmış olması (bankalar için uygulanmaz),
c. "Üyelik
Taahhütnamesi"
ve
"Uzaktan
Erişim
Kullanım
Taahhütnamesi"nin Borsaya verilmiş olması,
d. İstenecek diğer bilgi ve belgelerin tevdi edilmiş olması
gerekmektedir.
2. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Takas Üyeliği türleri, Borsa
Yönetmeliğinde, “Genel Takas Üyeleri” ve “Doğrudan Takas Üyeleri”
olarak belirlenmiştir. Doğrudan takas üyeleri; sadece kendilerinin veya
müşterilerinin işlemlerinin takasını gerçekleştirmeye yetkili olup, bu
125
Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Üyelik Esasları”, 26/01/2005 tarih ve 2005/3 No’lu
Genelge. (Erişim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/ProcedureTree/2005-3.pdf , 30 Mayıs 2010
99
üyeler, başka bir Borsa üyesinin takasını garanti edemez. Genel takas
üyeleri ise, doğrudan takas üyelerinin yetkisine ilave olarak diğer
Borsa üyelerinin işlemlerinin takasını garanti etmeye yetkilidir. Genel
takas üyeleri tarafından, pazar bazında takas garantisi verilebilir.
Takas garantisi Takasbank'a karşı verilir. Her tür takas üyesinini de
borsaya üye olması zorunlu olup, TCMB, Takas üyeliği için aranan
şartlara ve mali yükümlülüklere tabi değildir. Takas üyeleri, takas
ücretleri ve takas ile ilgili hususlarda Takasbank ile muhatap olurlar.
Doğrudan takas üyeliği şartları aşağıda yer almakta olup, genel takas
üyeliği şartları ayrıca belirlenmektedir.
a. Sermaye Piyasası Kurulu'ndan türev araçlarının alım satımına
aracılık yetki belgesinin alınmış olması,
b. Borsa Üyeliğinin Kesinleşmesi,
c. Takas üyeliği için gerekli olan teknik alt yapı ve donanıma sahip
olunması,
d. "Vadeli
İşlem
ve
Opsiyon
Borsası
Takas
Üyeliği
Taahhütnamesi" nin Takas Üyesi tarafından imzalanması,
e. Takas Üyeliği için gerekli olan garanti fonu katkı payının
yatırılmış olması,
f. Müşterilere ve diğer üçüncü şahıslara karşı doğabilecek mali ve
hukuki sorumluluğun teminat altına alındığı genel ve özel
mahiyette ve Takas Merkezi tarafından öngörülebilecek sigorta
ve diğer düzenlemelere uyulması,
g. Takas Merkezi tarafından Borsa Yönetmeliği çerçevesinde
talep edilecek diğer bilgi ve belgelerin ibraz edilmiş olması
gerekir.
3. Borsa Yönetmeliği uyarınca, Borsa üyeleri bir defaya mahsus olmak
üzere giriş aidatı öderler. Üyelik için Borsaya başvuran ve Seri V,
No:46 "Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar
100
Tebliği"nin 61/E maddesi uyarınca Kurul tarafından kuruluşuna izin
verilen aracı kurumlardan, aynı Tebliğ'in 61/A maddesi uyarınca yerine
kuruldukları aracı kurumlardan en az birinin Borsa üyesi olması veya
61/B maddesi uyarınca yerine kuruldukları aracı kurumun Borsa üyesi
olması şartı ile üyelik aidatı alınmaz. Söz konusu muafiyet piyasa
işlem yetkisi aidatları bazında da geçerlidir.
4. Borsa Yönetmeliği uyarınca üyeler tarafından gerçekleştirilen alım
satım işlemleri üzerinden hesaplanan bir ücret Borsa tarafından
"Borsa payı" olarak tahsil edilir. Aşağıdaki tabloda (Tablo 11) yer alan
tarifeye göre aylık işlem hacmi üzerinden hesaplanan tutar üyenin o ay
ödemesi gereken Borsa payı olarak belirlenir. 2008/71 sayılı "Piyasa
Yapıcılığı Esasları" Genelgesi’ndeki Borsa payına ilişkin hükümler
saklıdır.
Bir
sözleşmenin
vade
sonunda
Borsa
tarafından
sonlandırılması da ayrı bir işlem olarak dikkate alınır.
Tablo 11. VOB’da Borsa Payları
Sözleşme Adı
VOB-Egepamuk
VOB-Anadolu Kırmızı Buğday
VOB-TLDolar
VOB-TLEuro
Fiziki Teslimatlı (Hesaben) VOB-TLDolar
Fiziki Teslimatlı (Hesaben) VOB-TLEuro
VOB-İMKB 30
VOB-İMKB 100
VOB-Altın
VOB-G-DİBS
Borsa Payı
(TL)
Yüzbinde bir
Yüzbinde bir
Yüzbinde dört
Yüzbinde dört
Yüzbinde üç
Yüzbinde üç
Yüzbinde dört
Yüzbinde bir
Yüzbinde bir
Yüzbinde bir
5. Üyeler, Genel Yönetmelik uyarınca Borsada yapacakları işlemler
nedeniyle müşterilerine uygulayacakları kurtaj oranını % 1'den fazla
olmamak koşuluyla serbestçe belirleyebilir.
6. Borsa Yönetmeliği uyarınca üyeler, Borsa işlemleri dolayısıyla
müşterilerine, diğer Borsa üyelerine, Borsaya ve Takasbank'a
verebilecekleri zararlara karşılık olmak üzere Borsa tüzel kişiliği adına
101
üyelik teminatı yatırmak zorundadır. Üyelik teminatı 10.000 TL olarak
belirlenmiştir. Teminata kabul edilecek kıymetler şunlardır;
a. Nakit (TL),
b. Takasbank tarafından belirlenen, Hazine tarafından ihraç
edilmiş borçlanma senetleri (İMKB Tahvil ve Bono Piyasası piyasa
fiyatlarına göre hesaplanan cari değer üzerinden) ya da,
c. TL cinsinden vadesiz, kesin ve kayıtsız şartsız ödeme
taahhüdünü içeren banka teminat mektubu.
Üyelik teminatı nakit olarak veya kamu menkul kıymeti olarak verilecekse
VOB adına Takasbank'a yatırılır. Teminat mektupları ise elden veya
posta yolu ile Borsaya gönderilir. Borsa tarafından gerekli uygunluk ve
şekil kontrolleri yapıldıktan sonra Takasbank'a saklanması için teslim
edilir.
7. Borsa Yönetmeliğinde düzenlenen yıllık üyelik aidatı ile ilgili aşağıdaki
hususlar belirlenmiştir.
a. Yıllık üyelik aidatı 9.000 TL'dir.
b. Yıllık üyelik aidatı üyeliğe giriş yılında alınmaz.
c. Yıllık üyelik aidatı her yıl Ocak ayında 2005/9 sayılı "Mali İşlere
İlişkin Esaslar" Genelgesi’nde belirlenen usul ve sürelere göre
Borsaya ödenir.
2.3.5.2. VOB’da İşlem Esasları
VOB’da işlem esalarına ilişkin hususlar, 26/01/2010 tarih ve 2005/4
sayılı Borsa Genelgesi ile düzenlenmiş olup, genelgede yer alan ve
belirtilmesinde
fayda
görülen
hususlar
aşağıda
maddeler
halinde
126
sunulmuştur
126
Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Đşlem Esasları”, 26/01/2005 tarih ve 2005/4 No’lu
Genelge. (Erişim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/ProcedureTree/2005-4.pdf, 30 Mayıs 2010.
102
1. Borsa’da sözleşmelere ilişkin alım, satım ve diğer işlemler VOBİS adı
verilen bilgisayarlı işlem sistemi üzerinde gerçekleşmekte olup, burada
gerçekleşen tüm işlemler, işlemleri gerçekleştiren üyeleri ve üyeler
vasıtasıyla Borsaya emir ileten üye müşterilerini bağlamaktadır.
VOBİS'in temel özellikleri şunlardır:
a. VOBİS'e Borsa tarafından belirlenen yöntemlerle uzaktan
erişim yoluyla ya da VOB işlem salonu kullanılarak emir
iletilebilir. Üyeler uzaktan erişim yöntemiyle emir girerken
VOBKE'yi kullanır.
b. İşlemler, iletilen emirlerin fiyat önceliği ve zaman önceliği
esaslarına
dayanan
bir
algoritmayla
elektronik
ortamda
eşleştirilmesi sonucunda gerçekleştirilir.
c. Emirler hesap bazında girilir. Emirlerin hesap bazında girilmesi,
üyelerin müşterilerinin işlemlerinden ve açık pozisyonlarından
sorumlu olması esasını değiştirmez. Borsa VOBKE aracılığıyla
teminatlar ve pozisyonların üye bazında ve/veya hesap bazında
da takip edilmesine imkan tanır. Borsa, piyasada gerçekleşen
işlemlere ilişkin gerek gördüğü bilgileri VOBKE aracılığıyla
üyelerine duyurabilir.
d. VOBİS, işlem anında yeterli teminatın varlığını TVİS ile çevrimiçi olarak bağlanmak suretiyle kontrol eder. Bu kontrol, emirlerin
girişi esnasında yapılmaz. Pozisyon için gerekli teminatın
olmaması durumunda emir sisteme girilebilir ancak, işlemin
gerçekleşmesine
müsade
edilmez.
Emirlerin
eşleşmesi
esnasında yeterli teminatı olmayan emir iptal edilir.
e. Üyeler sadece yetkili oldukları piyasalarda emir girebilirler ve
işlem gerçekleştirebilirler.
f. Emirler, işlemler, teminatlar ve pozisyonlar gün içinde VOBKE
aracılığıyla izlenebilir. Ayrıca gün sonunda üyelere elektronik
ortamda "işlem defterleri" ve "Borsa Bülteni" gönderilebilir.
103
g. VOBİS, Borsada işlem gören sözleşmelere ilişkin VOBKE'de
yer alan bilgilerin bir kısmının Borsanın belirleyeceği veri
yayıncılarına veya diğer medyaya çevrim-içi veya gecikmeli
olarak verilmesine imkan tanır.
2. Borsada işlemler üç farklı pazarda gerçekleştirilebilir. Bunlar Ana
Pazar, Özel Emirler Pazarı ve Özel Emir İlan Pazarıdır. "Ana Pazar",
normal seans ya da fiyat sabitleme seansları sırasında emirlerin
eşleştirildiği esas pazardır. Özel emirler, Ana Pazarda oluşan fiyatları
etkileyebilecek büyüklükte olan yüksek miktarlı emirlerdir. Fiziki
teslimatlı döviz vadeli işlem sözleşmelerinde bir defada girilen 500
adet sözleşme ve daha yüksek miktardaki emirler, diğer sözleşmeler
için ise bir defada girilen 2.000 adet sözleşme ve daha yüksek
miktardaki emirler özel emir olarak kabul edilir. Her iki tarafı da belirli
olan özel emirlerin "Özel Emirler Pazarı"nda işlem görebilmesi için
Borsanın onayı gerekir. "Özel Emir İlan Pazarında" ise sadece bir
tarafı belirli olan özel emirler girilebilir. Girilen emrin eşleşmesi
durumunda, işlem Borsanın onayı alınmak kaydıyla yine "Özel Emirler
Pazarında" gerçekleşir. Bu pazarlarda emirlerin kısmen karşılanması
mümkün
limitlerinin
değildir.
Bu
pazarlardaki
hesaplanması
gibi
risk
teminat
yönetimi
kontrolü,
pozisyon
uygulamaları
da
"Teminatlandırma ve Diğer Risk Yönetimi Esasları" Genelgesi’ndeki
hükümlere tabidir. Şu kadar ki özel emir ilan pazarına girilen emirlerin
yeterli teminatlarının olup olmadığı Borsa tarafından en kısa sürede
kontrol edilir ve yeterli teminatın olmadığı durumlarda emirler iptal
edilir. Özel Emir İlan Pazarında fiyat ve zaman önceliklerinin
uygulanması aşağıda belirlenen koşullara tabidir:
a. Aynı miktarlı birden fazla özel emir ilanının bulunması
durumunda fiyat ve zaman önceliği kuralı geçerlidir.
b. Miktarı farklı olan birden fazla özel emir ilanının olması
durumunda, fiyat ve zaman önceliği geçerli değildir ve bu
104
şartlardaki
özel
emir
ilanlarının
miktar
öncelikli
olarak
karşılanması esastır.
Özel emirlerde otomatik eşleşme uygulanmaz. Özel emirlerden dolayı
işlem gerçekleşmesi için Borsanın onay vermesi zorunludur. Borsanın
onaylamadığı durumlarda, işlem gerçekleşmez ve ilgili özel emirler
iptal edilir.
3. VOBİS, aksi Borsa tarafından belirtilmedikçe tüm Borsa Günlerinde
saat 08:45vte açılır ve saat 18:05'te kapatılır. Normal günlük iş akışı
aşağıdaki gibidir:
a. Saat 08:45-09:15 arası "işlem yapılmayan dönem" olarak
adlandırılır. İşlem yapılmayan dönemde, sistem açık olmakla
birlikte emir girişi ya da işlem gerçekleşmesi mümkün değildir.
Bu dönemde temsilciler tarafından; sisteme bağlanılabilir,
sorgulama yapılabilir, önceki günlerden kalan "iptale kadar
geçerli" ya da "tarihli" emirler iptal edilebilir, önceki günlerden
kalan "iptale kadar geçerli" ya da "tarihli" emirlerin miktarı
azaltılabilir ve/veya fiyatları daha kötü (alışta daha düşük,
satışta daha yüksek) fiyatlarla değiştirilebilir, normal seans
başladıktan sonra sisteme gönderilmek üzere, toplu emir
dosyası oluşturulabilir.
b. Saat 09:15-17:35 arasında "normal seans" adı verilen tek bir
seans düzenlenir. Normal seans fiyat ve zaman önceliğine
dayanılarak
sürekli
müzayede
esasıyla
işlemlerin
gerçekleştirildiği seanstır. Normal seans süresince temsilciler
sözleşme bazında derinlik bilgilerine ulaşabilirler. Normal
seansın son 10 dakikası "kapanış aralığı" olarak adlandırılır.
Normal
seans
bittikten
sonra
uzlaşma
fiyatlarının
ilan
edilmesiyle birlikte kapanış fiyatından emirler de sistem
tarafından eşleştirilir. Normal seans bittikten sonra eşleştirilen
bu emirler normal seans işlemlerine dahil edilir.
105
c. Saat 17:45'te işlem gününe ait uzlaşma fiyatları ilan edilir.
Uzlaşma fiyatlarının ilan edilmesini takiben teminat tamamlama
çağrıları ilgili üyenin TVİS terminallerinde yayınlanır.
d. Takas süresi saat 17:45'te başlar ve T+1 günü saat 14:30'a
kadar devam eder. Saat 17:45'ten VOBİS kapatılıncaya kadar
geçen sürede temsilciler tarafından sorgulama yapılabilir.
VOBİS'in kapatılması ile birlikte sisteme erişim imkanı ortadan
kalkar, ancak VOBİS'in kapatılması TVİS'te yapılacak takas vb.
işlemlere devam edilmesini engellemez.
e. Borsa tarafından gerekli görülmesi durumunda normal seanstan
önce, sonra ya da normal seans içinde bir ya da birden fazla
sözleşmede, sözleşme tipinde, "fiyat sabitleme seansları"
düzenlenebilir.
başlamadan
Günlük
önce
akış
içerisinde
"açılış-öncesi
seansı",
normal
normal
seans
seans
sırasında "tek fiyat belirleme seansı" ve normal seans bittikten
sonra
"kapanış
seanslarının
seansı"
düzenlenmesi
adları
altında
mümkündür.
fiyat
sabitleme
Fiyat
sabitleme
seanslarının düzenlenmesi halinde bunların saatleri ve süreleri
Borsa
tarafından
duyurulur.
Fiyat
sabitleme
seansları
süresince, ilgili sözleşmede (sözleşmelerde) fiyat ve derinlik
bilgilerine ulaşmak mümkün değildir. Bu seanslarda girilen
emirler gerçekleşmezse, seansın bitimiyle birlikte sistem
tarafından otomatik olarak iptal edilir. Normal seansta girilmiş
olan emirler fiyat sabitleme seanslarında geçerli değildir. Fiyat
sabitleme seanslarında tek fiyat yöntemi uygulanır. Fiyat
sabitleme seansları düzenlendiği zaman bakımından, üçe
ayrılmaktadır:
i. Normal seanstan önce düzenlenen fiyat sabitleme
seansına "açılış-öncesi seansı" adı verilir. Açılış-öncesi
seansında
belirlenen
denge
fiyatı,
normal
seans
106
açılırken baz fiyat olarak kullanılabilir, dolayısıyla günlük
fiyat hareket limitleri bu fiyat üzerinden tespit edilebilir.
ii. Fiyat sabitleme seansları normal seans sırasında da
düzenlenebilir.
Bu
durumda
düzenlenen
seansın
bitiminde, normal seansa kalınan yerden devam edilir.
Normal seans sırasında düzenlenen fiyat sabitleme
seansında belirlenen denge fiyatı baz fiyatta herhangi bir
değişiklik yapmaz.
iii.
Normal seansın bitiminden sonra düzenlenen fiyat
sabitleme seansına "kapanış seansı" adı verilir. Kapanış
seansında belirlenen denge fiyatı, o günün uzlaşma
fiyatı olarak kullanılabilir.
4. VOBİS'te "sürekli müzayede" ve "tek fiyat" olarak adlandırılan iki farklı
işlem yöntemi uygulanabilir. “Sürekli Müzayede Yöntemi”, "normal
seans"ta kullanılır. Bu yöntemde, VOBİS'e iletilen emirlerin Borsa
Yönetmeliğinde belirtilen şekilde fiyat önceliği ve zaman önceliği
esaslarına uygun
olarak
eşleşmesi
sonucunda oluşan fiyatlar
üzerinden işlemler gerçekleştirilir. “Tek Fiyat Yöntemi” ise fiyat
sabitleme seanslarında kullanılır. Tek fiyat yönteminde VOBİS'e
iletilen emirler ilan edilen süre boyunca toplanır ve bu sürenin
bitiminde en yüksek miktarın gerçekleşmesine imkan verecek olan
"denge fiyatı" üzerinden yine fiyat ve zaman önceliklerine uygun olarak
işlemler gerçekleştirilir. Bu yöntemde alış ve satış emirleri verilen fiyat
üzerinden veya daha iyi olan fiyat üzerinden gerçekleşir.
5. Borsada işlemler, Genel Müdürün kararıyla; herhangi bir işlem
gününde bir ya da birden fazla sözleşmede veya tüm sözleşmelerde
durdurulabilir. Aynı şekilde işlemlerin tekrar başlatılması için de Genel
Müdürün kararı gereklidir.
6. Sisteme gönderilen emirler normal seansta fiyat ve zaman
önceliğine göre eşleşirler. “Fiyat Önceliği Kuralı” na göre düşük
107
fiyatlı satım emirleri, daha yüksek fiyatlı satım emirlerinden; daha
yüksek fiyatlı alım emirleri, daha düşük fiyatlı alım emirlerinden
önce karşılanır. “Zaman Önceliği Kuralı” na göre ise fiyat eşitliği
halinde, zaman açısından daha önce gelen
emirler önce
karşılanır. Emirlerin eşleşebilmesi için her iki emir için de yeterli
teminatın bulunması şarttır. Eşleşme anında yeterli teminatı
bulunmayan emir iptal edilir ve işlem gerçekleşmez.
7. VOBİS'e girilebilecek olan emirlerde aşağıdaki belirtilen üç fiyat
belirleme yönteminden birinin seçilmesi zorunludur. Limit (LMT)
yönteminde,
belirlenen
gerçekleştirmek
için
limit
fiyat
kullanılan
seviyesine
emir
yöntemidir.
kadar
Bu
işlem
yöntem
kullanıldığında fiyat girilmesi zorunludur. Piyasa (PYS) yönteminde,
emrin girildiği anda ilgili sözleşmede piyasada bulunan en iyi fiyatlı
emirden başlayarak emrin karşılanması amacıyla kullanılan emir
yöntemidir. Piyasa yöntemi seçildiğinde ekranda oluşan "En İyi Fiyat"
seçeneğinin işaretlenmesi durumunda ise emir sadece piyasada o
anda bekleyen en iyi fiyat seviyesindeki emirlerle eşleşir. Kapanış
Fiyatından (KAP) yönteminde, gün sonunda hesaplanan uzlaşma fiyatı
üzerinden işlem gerçekleştirmek amacıyla kullanılan emir yöntemidir.
Uzlaşma fiyatı hesaplandıktan sonra "kapanış fiyatından" emirler karşı
tarafta bekleyen "kapanış fiyatından" emirlerle eşleşir. Alış ve satış
tarafında bekleyen "kapanış fiyatından" emirler eşleştikten sonra kalan
"kapanış fiyatından" emirler uzlaşma fiyatını karşılayan normal seans
emirleri ile eşleşir. Kapanış Fiyatından emirler sadece "kalanı pasife
yaz"
emir
türü
ve
"seans"
emir
süresi
kullanılarak
sisteme
gönderilebilir.
8. Emir yöntemlerinden bir tanesi seçildikten sonra aşağıda açıklanan 4
emir türünden birinin seçilmesi gerekmektedir: Kalanı Pasife Yaz
(KPY) yöntemi, emrin girildiği anda tamamının gerçekleşmesi esas
olmakla birlikte, tamamının gerçekleşmemesi durumunda kalan
miktarın maksimum emir miktarına kadarlık kısmının, emrin yöntemine
108
göre limit fiyatından ya da gerçekleştiği son fiyat üzerinden pasife limit
emir olarak yazılması için kullanılan emir türüdür. Gerçekleşmezse
İptal Et (GİE) yöntemi, girildiği anda, pasifte karşı tarafta bekleyen
emirlerin durumuna göre emrin tamamının gerçekleşmesi, aksi
takdirde tamamının iptal edilmesi için kullanılan emir türüdür. Kalanı
İptal Et (KİE) yöntemi, girildiği anda, pasifte karşı tarafta bekleyen
emirlerin durumuna göre emrin tamamının gerçekleşmesi, aksi
takdirde gerçekleşmeyen kısmının iptal edilmesi için kullanılan emir
türüdür. Şarta Bağlı (SAR) yöntemi, emri giren tarafından ilgili
sözleşme için belirlenen fiyattan (aktivasyon fiyatı) ya da alış emirleri
için daha yüksek ve satış emirleri için daha düşük fiyatlardan Borsada
işlem olması durumunda, emrin sistemde aktif hale gelmesi amacıyla
kullanılır. Şarta bağlı emir türünün kullanılması durumunda, emrin fiyat
giriş yönteminin
yanı
sıra
aktivasyon
fiyatının
belirtilmesi
de
zorunludur.
9. Emir girişinde emrin sistemde geçerli olacağı süreye ilişkin aşağıda
yer alan dört seçenekten bir tanesinin seçilmesi gerekmektedir. Seans
Emri (SNS) seçeneğinde, emir sadece girildiği seansta geçerlidir.
Seans sonuna kadar eşleşemezse sistem tarafından otomatik olarak
iptal edilir. Günlük Emir (GUN) seçeneğinde, emir girildiği günde
geçerlidir. Gün sonuna kadar eşleşemezse sistem tarafından otomatik
olarak iptal edilir. İptale Kadar Geçerli Emir (İKG) seçenğinde, emir
girildiği seanstan itibaren iptal edilene kadar geçerlidir. Bu emir süresi
seçildiğinde, emrin iptal edilmediği ve eşleşmediği durumda, emir
sözleşmenin vade sonuna kadar geçerli olur ve vade sonunda sistem
tarafından otomatik olarak iptal edilir. Tarihli Emir (TAR) seçeneğinde,
emir, sisteme girilen tarihe kadar geçerlidir. Belirtilen tarihe kadar
eşleşmezse ya da iptal edilmezse, bu tarihte gün sonunda sistem
tarafından otomatik olarak iptal edilir. Sistemde, sözleşmenin vade
sonundan daha ileri bir tarih girilmesine izin verilmez. "İptale kadar
109
geçerli" ve "tarihli" sürelerinin seçilmesi durumunda, günlük fiyat
hareket limitlerinin dışında emir girilebilir.
10. Emir girişinde VOBİS tarafından fiyat ve miktar kontrolü yapılır. İlgili
seans
özelliklerine
uygun
olmayan
emirler
sisteme
girilemez.
Maksimum emir miktarı sadece pasife girilen emirler için kontrol edilir.
Normal seansta girilebilecek maksimum pasif emir miktarı döviz vadeli
işlem sözleşmelerinde 5.000 adet, fiziki teslimatlı döviz vadeli işlem
sözleşmelerinde 500 adet, diğer sözleşmelerde ise 2.000 adet
sözleşmeyi içerir. Emir girişinde "iptale kadar geçerli" ve "tarihli"
emirler dışındaki süreler için girilen emirler günlük fiyat hareket
sınırları içinde olmak zorundadır. Riskli hesaplar "ana pazar"da pasif
ve aktif emir girişi yaparak pozisyon kapatıcı işlem gerçekleştirebilirler.
11. VOBİS'te, açık olan emirler ya da kısmi olarak gerçekleşmiş olan
emirlerin gerçekleşmemiş olarak bekleyen kısımları emrin sahibi üye
tarafından iş akışında belirtilen süreler içerisinde iptal edilebilir. Normal
temsilciler kendi emirlerini, yönetici temsilciler kendi üyelerine ait tüm
emirleri, yetkili Borsa personeli ise sistemdeki tüm emirleri iptal
edebilir.
12. Borsada işlem yapmaya yetkili üye temsilcileri için yönetici, normal,
sorgulamacı ve piyasa yapıcı olmak üzere dört çeşit temsilci tipi
bulunmaktadır. Her üyenin en az bir adet yönetici temsilcisi olmak
zorundadır. Üye isterse bütün temsilcilerine de yönetici temsilci yetkisi
verebilir. Piyasa yapıcılık yetkisi olan üyeler ise en az bir temsilcilerine
piyasa yapıcı temsilci yetkisini vermek zorundadırlar. Yönetici temsilci,
üyeye ait tüm hesaplar için sisteme emir girme, işlem yapma ve bu
hesapların pozisyon ve teminatlarını takip etme yetkisine sahiptir.
Bunlara ek olarak, bağlı olduğu üyenin diğer temsilcileri tarafından
girilen emirleri onaylama, izleme, iptal etme ve düzeltme yetkilerine de
sahiptir. VOBAPI aracılığıyla VOBİS'te gerçekleştirilen emir girme,
düzeltme ve iptali de dahil olmak üzere her türlü işlem ilgili yönetici
temsilci tarafından yapılmış kabul edilir. Üye nezdindeki hesapların
110
normal temsilcilere tahsisi, yönetici temsilci tarafından yapılır. Yönetici
temsilciler özel emir girişi yapabilir. Normal temsilci bağlı bulunduğu
üyenin yönetici temsilcisinin kendisine tahsis ettiği hesaplar için
VOBİS'e emir gönderebilir ve bu hesaplara ilişkin teminat ve pozisyon
bilgilerine ulaşabilir. Normal temsilci özel emir girişi yapamaz. Normal
temsilciler sadece kendi girdikleri emirleri düzeltme ve iptal etme
yetkisine sahiptir. Sorgulamacı temsilci ise bağlı bulunduğu üyenin
yönetici temsilcilerinin ve normal temsilcilerinin sisteme gönderdiği
emirleri
izleyebilir,
sorgulama
yapabilir
ancak
sisteme
emir
gönderemez. Piyasa Yapıcı temsilci bağlı bulunduğu üyenin piyasa
yapıcı hesabını kullanarak işlem gerçekleştirir. Aksi, üye tarafından
belirtilmediği sürece bütün temsilciler "yönetici temsilci" olarak
tanımlanır.
13. Borsa işlem salonuna sadece; yetkili üye temsilcileri ve temsilci
yardımcıları, yetkili Borsa personeli ve Yönetim Kurulunun veya Genel
Müdürlüğün izin verdiği kişiler girebilir.
14. Borsa, Borsa Yönetmeliğinde öngörülen bilgileri duyurmak amacıyla
Borsa Bülteni çıkarır. Borsa Bülteni esas itibariyle elektronik ortamda
üyelerin kullanımına sunulur. Borsanın Borsa Bültenini internet
ortamında üyelerin kullanımına hazır hale getirmesiyle birlikte,
başkaca bir işleme gerek olmadan ilgili üyenin Bülteni tebellüğ ettiği
varsayılır. Borsa Bülteni ayrıca elektronik posta olarak Üyelik Esasları
Genelgesinde belirtilen şekilde üyelere gönderilebilir.
2.3.5.3. VOB’da Takas Esasları
VOB’da takas esaslarına ilişkin hususlar, 26.01.2005 tarih ve 2005/5
sayılı Borsa Genelgesi ile düzenlenmiş olup, genelgede yer alan ve
111
belirtilmesinde
fayda
görülen
hususlar
aşağıda
maddeler
halinde
127
sunulmuştur
.
1. VOB'da işlem gören sözleşmelerin takası, Genel Yönetmelik, Borsa
Yönetmeliği ve ilgili mevzuat ve Takas ve Temerrüt Esasları Genelgesi
hükümleri çerçevesinde SPK'nın 10.12.2004 tarih ve 48/1602 sayılı
toplantısında alınan kararı ile Takas Merkezi olarak belirlenen
Takasbank tarafından yapılır. Takasbank, Borsa Yönetmeliği (Vadeli
İşlem ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği) ve Genel Yönetmelikte (Vadeli
İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında
Yönetmeliği)
öngörülen
şekilde,
merkezi
muhatap
olarak
sözleşmelerin alıcısına karşı satıcı ve satıcısına karşı alıcı rolünü
üstlenir. Takasbank'ın mali sorumluluğu, . Takas ve Temerrüt Esasları
Genelgesi’nde
öngörülen
kaynaklarla
sınırlı
olmak
üzere
sözleşmelerin takası sırasında taraflardan her biri için karşı tarafın
yerini almasından kaynaklanan tutar kadardır. Takas Merkezi
garantisi, sadece Takas Merkezinde açılan hesaplar ve bu hesaplarda
izlenen
sözleşmelerle
sınırlıdır.
Takas
işleminde
aksi
kararlaştırılmadıkça açık pozisyon için yatırılması ve bulundurulması
zorunlu teminatlar ve Garanti Fonu kullanılır. Takas işlemlerinde
uygulanacak genel esaslar aşağıda sıralanmaktadır:
a. Borsada
gerçekleştirilen
işlemlerin
takası
hususunda,
Takasbank sadece takas üyeleri ile doğrudan ilişki içindedir.
Takasbank, takas üyesi olmayan Borsa üyelerinin takas
üyelerine karşı yükümlülüklerinden, Borsa ve takas üyelerinin
müşterilerinin
diğer
Borsa
ve
takas
üyelerine
karşı
yükümlülüklerinden, herhangi bir takas üyesinin kendisine
aracılık
hizmeti
veren
bir
diğer
takas
üyesine
karşı
yükümlülüklerinden ve takas veya Borsa üyesinin müşterilerine
karşı yükümlülüklerinden sorumlu tutulamaz.
127
Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Takas ve Temerrüt Esasları”, 26/01/2005 tarih ve
2005/5 No’lu Genelge. (Erişim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/ProcedureTree/2005-5.pdf , 31
Mayıs 2010.
112
b. Takas üyelerinin sahip olacağı açık pozisyonlar ve bunlar için
yatırılacak nakit ve nakit dışı teminatları izlemek üzere
Takasbank nezdinde gerekli hesaplar açılır.
c. Takasbank nezdindeki hesaplardaki açık pozisyonlar Takas ve
Temerrüt Esasları Genelgesi’nin 6 ncı maddesinde belirtildiği
şekilde
günlük
bazda
Takasbank
tarafından
re'sen
güncelleştirilir.
d. Takas üyeleri, teminat tamamlama yükümlülüklerini T+1 Günü
en geç saat 14:30'a kadar yerine getirmek zorundadırlar.
e. Teminat
tamamlama
çağrısına
muhatap
olan
üyenin
hesaplarında, hesapların güncelleştirilmesi neticesinde oluşan
kar alacaklarına teminat tamamlama çağrısı tutarlarının toplamı
kadar bloke konur. Takas üyelerinin teminat tamamlama
çağrısından kaynaklanan borçları kapandıkça, kar alacaklarına
konulan bloke, kapatılan borç tutarı kadar çözülür
f. Takas üyesi, yükümlülüğünü takas süresinin bitimine kadar tam
olarak yerine getirmediği takdirde herhangi bir ihbara gerek
kalmaksızın temerrüde düşmüş sayılır.
2. Fiziki teslimata konu sözleşmelerin takas ve teslimat işlemleri Takas
Merkezi tarafından gerçekleştirilir. Fiziki teslimata konu sözleşmelerin
son işlem gününe kadar (son işlem günü dahil) olan takas işlemleri,
genel takas esasları çerçevesinde gerçekleştirilir.
3. Fiziki teslimata ilişkin takas yükümlülükleri, üye bazında ilgili
sözleşmelerin ait olduğu para birimleri esas alınarak son işlem günü
seans sonu itibariyle sözleşme bazında yapılan netleştirme sonucunda
belirlenir. Farklı vadelerdeki sözleşmeler için netleştirme yapılmaz.
Üye bazında netleştirilmiş takas yükümlülükleri Takasbank tarafından
üyelere bildirilir. Fiziki teslimata konu döviz sözleşmelerinin takas
işlemleri Takasbank tarafından hesaben gerçekleştirilir. İlgili döviz
cinslerinden efektif kabulü veya ödemesi yapılmaz. TL cinsinden takas
113
yükümlülükleri, sözleşmenin son işlem günü TCMB tarafından saat
15:30'da ilan edilen döviz satış kuru ile hesaplanır. T+2 günü uzun
pozisyon sahibi takas üyesi, TL cinsinden hesaplanan takas
yükümlülüğünü, en geç saat 16:30'a kadar Takasbank nezdindeki TL
cari hesabına yatırarak yerine getirir. Belirlenen takas saatine kadar
takas yükümlülüğünü tamamen yerine getirmeyen üyeler için temerrüt
hükümleri uygulanır. Kısa pozisyon sahibi üye, fiziki teslimat
yükümlülüğü
olan
döviz
tutarını
T+2
günü
muhabir
bankası
aracılığıyla, Takasbank tarafından üyelere bildirilen ve ilgili döviz
cinsine göre belirlenmiş muhabir banka hesabına en geç 16:30'a
kadar
transfer
eder.
Belirlenen
takas
saatine
kadar
takas
yükümlülüğünü tamamen yerine getirmeyen üyeler için temerrüt
hükümleri uygulanır. T+2 günü saat 16:30'dan başlayarak teslimat
tutarı olan döviz miktarı, uzun pozisyon sahibi üyenin Takasbank
nezdindeki döviz hesabına, TL karşılığı olan tutar ise kısa pozisyon
sahibi üyenin Takasbank nezdindeki TL cari hesabına aynı gün
valörüyle aktarılır. T+2 günü yurt dışı piyasaların tatil olması (ödeme
sisteminin
açık
olmaması)
durumunda,
ilgili
sözleşmelerden
kaynaklanan fiziki teslimat yükümlülükleri yurt dışı piyasaların açık
olduğu ilk Borsa günü saat 16:30'a kadar yerine getirilir. Belirlenen
takas saatine kadar takas yükümlülüğünü tamamen yerine getirmeyen
üyeler için temerrüt hükümleri uygulanır.
4. Seansın bitimi ve teminat tamamlama çağrılarının yapılması ile birlikte
takas süreci başlar. VOB'da işlem görecek sözleşmelerin işlem ve
takas saatleri aşağıdaki (Tablo 12) gibi düzenlenmiştir:
Tablo 12. VOB’da İşlem ve Takas Saatleri
Seans Tanımı
Normal Seans
Teminat Tamamlama Çağrıları
Takas süresi
Süre
09:15-17:35 arasında
17:45'ten itibaren
(T Günü) 17:45-(T+1 Günü) 14:30 arasında
114
5. Fiziki teslimata konu döviz vadeli işlem sözleşmelerinin işlem ve takas
saatleri aşağıdaki (Tablo 13) gibi düzenlenmiştir:
Tablo 13. VOB’da Fiziki Teslimata Konu Döviz Vadeli İşlem Sözleşmelerinin İşlem ve
Takas Saatleri
Seans Tanımı
Süre
Normal Seans
Teminat Tamamlama Çağrıları
Takas Süreleri Nakit Uzlaşma
Fiziki Teslimat
09:15-17:35 arasında
17:45'ten itibaren
T Günü 17:45 -T+1 Günü 14:30 arasında
T Günü (Son İşlem Günü) 17:45 -T+2 Günü 16:30
arasında
6. Borsa üyesi, adına işlem yapmak istediği her müşterisi ve kendi
portföyü için Takasbank nezdinde hesap açmak zorundadır. Üye
tarafından, bir müşterinin yaptığı işlemlerin tamamının aynı hesap
altında toplanması gerekmektedir. Esas olarak bir müşteriye bir üye
nezdinde birden fazla hesap açılamaz, ancak aynı kurumsal kimlik
altında farklı enstrümanlardaki pozisyonların, farklı stratejilerin ve/veya
farklı birimlerin izlenebilmesi veya benzeri amaçlarla kurumsal
yatırımcılar için birden fazla hesap açılması mümkündür. Borsada
işlem yapacak hesap sahiplerine ilişkin kimlik bilgileri ve diğer bilgiler
Takasbank sisteminde tanımlanır. Takasbank nezdinde "Müşteri",
"Portföy", "Piyasa Yapıcı" ve "Global" olmak üzere dört tip hesap
açılabilir. "Müşteri" ve "Global" hesap tipleri üyenin müşteri hesapları,
"Portföy" ve "Piyasa Yapıcı" hesap tipleri ise üyenin portföy hesapları
olarak kabul edilir. Hesap tiplerinin özellikleri aşağıda yer almaktadır:
a. Müşteri Hesap Tipi: Üyenin müşterileri için açılan hesaplardır.
b. Portföy Hesap Tipi: Üyenin kendi portföyü için yaptığı işlemlerin
izlendiği hesaptır.
c. Piyasa Yapıcı Hesap Tipi: Sadece piyasa yapıcıların yaptığı
işlemlerin izlendiği hesaplardır.
d. Global Hesap Tipi: Birden çok sayıda müşterinin tek bir hesabı
kullanarak
işlem
yaptığı
hesaplardır.
Global
hesapların
açılmasına ilişkin esaslar Takasbank tarafından düzenlenir.
115
7. Teminat
yatırma/çekme
işlemleri
üye
ofislerinden
Takasbank
sistemine bağlanılarak, elektronik ortamda gerçekleştirilir. Teminata
kabul edilecek varlıklar teminat hesaplarına fiziki olarak doğrudan
yatırılamaz. Teminat yatırma ve çekme işlemleri ilgili üye serbest
hesaplarından veya serbest hesaplarına elektronik virman suretiyle
gerçekleştirilir. Teminat çekme talepleri seans süresi içinde Takasbank
ve Borsa onayı ile, seans dışında ise Takasbank'ın onayı ile
gerçekleştirilir. Alınan pozisyonlar dolayısıyla tutulması zorunlu (bloke
edilmiş) olan teminatlar çekilemez. Ayrıca, teminat tamamlama
yükümlülüğü olan hesaplardan teminat çekilmesine izin verilmez.
Normal seansın son 15 dakikasından uzlaşma fiyatının açıklanmasına
kadar geçen süre zarfında üyenin teminat yatırmasına izin verilmez.
Teminat çekme işlemlerinde, belirlenen teminat kompozisyonunu
bozan teminat çekme talepleri reddedilir. Teminat yatırma/çekme
işlemlerine ve bloke hesabına nakit yatırma ve çekme işlemlerine
ilişkin uygulama esasları ve süreleri Takasbank tarafından belirlenir.
8. Seans bitiminden sonra gün sonu uzlaşma fiyatları kullanılarak tüm
hesaplar güncellenir. Güncelleştirme işlemlerinde, öncelikle zarar
eden hesapların nakit teminatlarından zarar tutarları kesilir. Zarar
tutarlarının kesilmesi neticesinde teminat açığı oluşan hesaplar için
ilgili üyelere "teminat tamamlama çağrısı" yapılır. Üyelerin teminat
tamamlama çağrısı nedeniyle oluşan yükümlülüklerini en geç T+1
Günü saat 14:30'a kadar yerine getirmeleri zorunludur. T+1 Günü
VOBİS'in
açılmasıyla
birlikte
Takas
ve
Temerrüt
Esasları
Genelgesi’nde ve Takasbank düzenlemelerinde belirlenen kurallar
çerçevesinde
karlar
hesaplara
aktarılmaya
başlanır.
Karların
hesaplara aktarılmasında aşağıda belirlenen esaslara uyulur.
a. Üye
nezdindeki
hesaplarda
yerine
getirilmeyen
teminat
tamamlama yükümlülüğünün bulunması halinde; bu üye
nezdindeki hesaplara aktarılması gereken, yerine getirilmeyen
116
teminat tamamlama çağrısı tutarı kadar kar toplamına en büyük
alacaklı hesaptan başlanarak blokaj konur.
b. Üye nezdindeki hesaplara aktarılması gereken kar toplamının,
yerine getirilmeyen teminat tamamlama çağrısı tutarından
yüksek olması durumunda, aradaki fark kadar kar alacağı en
düşük
kar
alacaklı
hesaptan
başlanarak
ilgili
müşteri
hesaplarına dağıtılır.
c. Teminat yükümlülükleri tamamlandıkça, kar tutarının üzerindeki
blokaj, tamamlanan kısım kadar kaldırılır ve alacaklı müşteri
hesaplarına en düşük kar alacağından başlanarak aktarılır.
d. Yukarıdaki durumlarda üyenin portföy hesabının kar alacağı
varsa, büyüklüğüne bakılmaksızın blokaj konulmasına söz
konusu alacaktan başlanır ve portföy hesabına kar aktarımı en
son yapılır.
e. Üye blokeli kar tutarının çözülmesini sağlamak için bloke
hesabına nakit yatırabilir. Bloke hesabına nakit yatırıldıkça kar
tutarının üzerindeki blokaj, bloke hesabındaki bakiye kadar
kaldırılır ve bloke konulmuş olan kar alacakları ilgili hesaplara
aktarılır.
f. Takas
süresinin
sonunda,
teminat
tamamlama
yükümlülüklerinin yerine getirilememesi neticesinde, sistemde
zararların nakit teminatlar toplamı ile karşılanamaması, yani
nakit teminatın eksiye düşmesi durumunda, alacaklı hesaplara
karın aktarılmasında aşağıdaki esaslara uyulur:
i. Portföy ve müşteri hesaplarında teminat tamamlama
yükümlülüğü hiç bulunmayan veya teminat tamamlama
yükümlüğünü
mütemerrit
takas
olmayan
süresi
üyenin
içinde
yerine
portföy
ve
getirmiş,
müşteri
hesaplarına Garanti Fonu kullanılmak suretiyle kar
alacakları aktarılır.
117
ii. Teminat tamamlama yükümlülüğünü yerine getirmeyen
üyenin portföy ve müşteri hesaplarına kar alacaklarının
aktarılmasında:
1. Üyenin müşteri ve portföy hesaplarındaki yerine
getirilmeyen teminat tamamlama tutarının, kar
alacaklarına eşit veya bundan daha fazla olması
durumunda,
bu
üyenin
müşteri
ve
portföy
hesaplarındaki kar alacaklarının aktarılmasında
Garanti Fonu kullanılamaz.
2. Üyenin müşteri ve portföy hesaplarındaki yerine
getirilmeyen teminat tutarının, kar alacaklarından
daha az olması durumunda, tamamlanmayan
teminat tutarına denk düşen kadar kar alacağı için
Garanti Fonu kullanılamaz, ancak bu tutarı aşan
kar alacağının hesaplara aktarımı için Garanti
Fonu kullanılabilir.
2.3.5.4. Temerrüt Esasları
VOB’da temerrüt esaslarına ilişkin hususlar, 26.01.2005 tarih ve
2005/5 sayılı Borsa Genelgesi ile düzenlenmiş olup, genelgede yer alan ve
belirtilmesinde
fayda
görülen
hususlar
aşağıda
maddeler
halinde
sunulmuştur128.
1. Temerrüt, Borsada gerçekleşen işlemler ve açık pozisyonlar nedeniyle
Takasbank'a yatırılması gereken tutarlar ile diğer yükümlülüklerin
süresi içinde yatırılmaması veya yerine getirilmemesi halidir. Fiziki
teslimata ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, teminat tamamlama
yükümlülüğünü zamanında yerine getirmeyenler herhangi bir ihbara
gerek kalmaksızın temerrüde düşmüş sayılır. Hesaplarda bulunması
128
Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Takas ve Temerrüt Esasları”, 26/01/2005 tarih ve
2005/5 No’lu Genelge. (erişim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/ProcedureTree/2005-5.pdf , 31
Mayıs 2010.
118
gereken teminat tutarları Borsa tarafından günlük olarak hesaplanır.
Teminatın sürdürme teminatı seviyesine veya bu seviyenin altına
düşmesi durumunda başlangıç teminatı seviyesine kadar nakit olarak
tamamlanması ve/veya var olan açık pozisyonların bir kısmının veya
tamamının kapatılması ve/veya fark pozisyonu alınması suretiyle
gerekli
başlangıç
teminatının
teminat
tamamlama
çağrısını
karşılayacak tutarda azaltılması zorunludur. Hesaptaki toplam teminat,
sürdürme teminatının üzerinde olmasına rağmen nakit teminatın "0"ın
altına düşmesi halinde ise üyeden nakit teminatının negatif (eksi)
bakiyesini kapatması (nakit teminatını "0"a tamamlaması) teminat
tamamlama çağrısı yapılmak suretiyle istenir.
2. Temerrüt işlemlerinde uygulanacak genel esaslar aşağıdadır:
a. Takas yükümlülüklerinin T+1 Günü saat 14:30'a kadar yerine
getirilmesi esastır. Belirlenen süre içinde yükümlülüklerini
yerine getirmeyenler temerrüde düşmüş sayılır.
b. Teminat tamamlama yükümlülüğünün T+1 Günü saat 14:30'dan
EFT Kapanış Saatine kadar olan süre zarfında yerine
getirilmesi durumunda birinci temerrüde düşülmüş olur. Üyeye,
İMKB Repo-Ters Repo Pazarında veya TCMB Bankalararası
Para Piyasasında oluşan bir gecelik ağırlıklı ortalama faiz
oranlarından en yüksek olanının bir katı nispetinde temerrüt
faizi uygulanır.
c. Temerrüdün T+1 günü EFT kapanışından sonra karşılanması
ya da daha sonraki günlere kalması durumunda ise ikinci
temerrüde düşülmüş olur. İkinci temerrüdün oluşması halinde,
İMKB Repo-Ters Repo Pazarında veya TCMB Bankalararası
Para Piyasasında oluşan bir gecelik ağırlıklı ortalama faiz
oranlarından en yüksek olanının üç katı nispetinde temerrüt
faizi uygulanır. Temerrüt faizi hesaplamasında temerrütte
119
kalınan süre içinde her gün için o gün geçerli olan faiz oranı
kullanılır.
d. Tutar olarak 10 TL'nin altında hesaplanan temerrüt faizleri 10
TL olarak tahsil edilir. 100 TL ve daha az olan temerrüt
tutarlarında temerrüt faizi uygulanmaz.
e. Temerrüde düşen üyenin itirazı için verilen süre üç iş günüdür.
Temerrüde itiraz sözkonusu olduğunda üye Takasbank'a
başvurur.
f. Temerrüt faizi tahakkuk tarihinden itibaren en geç üç iş günü
içinde ödenir. Bu süre içerisinde temerrüt faizi ödenmemiş ise,
sözkonusu tutar üyenin Takasbank nezdindeki serbest cari
hesabından re'sen alınır. Bu hesapta yeterli miktarda nakit
bulunmadığı takdirde takas üyesinin portföy hesabına ilişkin
işlem teminatlarına, VOB nezdindeki teminatlara ve/veya
Garanti Fonu katkı payı olarak yatırılan teminatlara başvurulur.
g. Üyenin temerrüde düşmesi durumunda, teminat tamamlama
yükümlülüğü temerrütlü olarak yerine getirildiğinin ertesi işgünü
Takasbank üyeye elektronik ortamda temerrüt faizini bildirir.
h. Takasbank üyenin temerrüde düşme sayısını ve tutarlarını
temerrüt durumu oluştukça Borsa'ya bildirir.
i. Üyeden temerrüt faizi dolayısıyla tahsil edilecek tutar Borsa
adına Garanti Fonuna, bu tutarın günlük neması Borsa
hesabına aktarılır. Alacaklı üyeye yapılacak ödemede meydana
gelen gecikme nedeniyle tahakkuk eden mağduriyet ödemesi
bu tutardan indirilir.
j.
Takasbank, tüm yükümlülüklerini yerine getiren üyelerin takas
alacaklarını gerektiğinde "Garanti Fonu Kuruluş ve İşleyiş
Esasları" Genelgesinde belirlenen hükümlere uygun olarak
Garanti Fonundaki nakit varlıkları da kullanmak suretiyle T+1
Günü öder. Alacaklı olan taraflara yapılması gereken ödemeler
120
hususunda, Borsa, Takasbank ve/veya TCMB'den kaynaklanan
teknik sebepler ve nakit dışı teminatların nakde çevrilmesinin
gerekli olduğu haller hariç ödemenin T+1 Günü EFT kapanış
saatine kadar yapılamaması durumunda alacaklı olan üyeye,
gecikme süresince her gün itibariyle İMKB Repo-Ters Repo
Pazarı'nda veya TCMB Bankalararası Para Piyasası'nda oluşan
gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranlarından en yüksek olanının
% 50 fazlası kadar tutar, temerrüde düşen üyeden alınan
temerrüt faizinden karşılanmak suretiyle mağduriyet ödemesi
olarak ödenir. Sözkonusu ödemeden vergi ve diğer yasal
kesintiler düşülür.
k. Temerrüdün izleyen güne sarkması durumunda, teminat
tamamlama
çağrısına karşılık gelen miktar Takasbank'a
yatırılana kadar temerrüde düşmüş üyenin ilgili hesaplarında
veya tüm hesaplarında üye tarafından işlem yapılması Borsa
tarafından kısıtlanabilir.
l. Yükümlülüklerin
T+1
günü
saat
14:30'a
kadar
yerine
getirilmemesi durumunda aşağıdaki önlemler alınabilir:
i. Üyenin bloke hesabındaki bakiye portföy veya müşteri
hesaplarının temerrüt yükümlülüğünün kapatılmasında
re'sen kullanılır.
ii. Varsa hesaba ait değerleme dışı nakit-dışı teminatlar
nakde çevrilir.
iii. Nakit-dışı teminat olmaması halinde, temerrüde düşen
ilgili hesaba ait açık pozisyonlar en az temerrüde
düşülen tutarı karşılayacak teminat açığa çıkana kadar,
seans içinde ilgili üye veya Borsa tarafından likide
edilebilir ve açığa çıkan nakit-dışı teminatlar Takasbank
tarafından
gerektiğinde
aynı
gün
valörle
nakde çevrilebilir. Temerrüdün kapatılması amacıyla
121
nakit dışı varlıkların satışı veya pozisyonların likidasyonu
seçeneklerinden hangisinin kullanılacağı ve kullanım
sırası likidite ve karşılanmamış yükümlülük tutarı dikkate
alınarak Takasbank ve/veya Borsa tarafından serbestçe
belirlenir.
hesaba
İlgili
teminatların
nakde
ait
pozisyonların
dönüştürülmesinden
kapatılıp
sonra
da
temerrüdün kapatılamaması durumunda, takas üyesinin
açığı derhal tamamlaması istenebilir. İlgili açığın takas
üyesi
tarafından
üyesinin
portföy
tamamlanmaması
halinde
takas
hesabının
olarak
işleme
geçici
kapatılması, açık pozisyonlarının likide edilmesi, açığa
çıkan teminatların nakde dönüştürülmesi, temerrüde
düşen üyenin Garanti Fonu içindeki nakit/nakit dışı
teminatlarına başvurulması yöntemlerinden biri veya
birkaçı uygulanabilir. Yükümlülüğün hala kapanmaması
halinde
Takasbank,
takas
üyesinin
Takasbank
nezdindeki kendisine ait olduğu belirlenen diğer hak
ve alacaklarına bu yükümlülüklerin tasfiyesi amacıyla
başvurabilir. İlgili Mevzuat'da yer alan yükümlülüklerin
tasfiyesine ilişkin hükümler saklıdır.
m. Temerrüt nedeniyle teminatlara başvurulması durumunda,
hangi varlıkların önce kullanılacağını Takasbank belirler.
Teminatların likidasyonu için teminatın ilgili olduğu spot
piyasada
temerrüt
satışında
uygulanan
yöntem
de
uygulanabilir.
n. Garanti Fonundan yapılacak ödemelerde, "Garanti Fonu
Kuruluş ve İşleyiş Esasları" Genelgesinde yer alan esaslara
uyulur. Temerrüde düşen üyenin likidasyon işlemlerinin sürdüğü
sırada temerrüde yol açan nakit yükümlülüğün Takasbank'a
yatırılmak suretiyle yerine getirilmesi durumunda likidasyon
işlemleri durdurulur.
122
o. Temerrüt süresince, takas üyesinin pozisyonlarının likide
edilmesi aşamasına gelindiği durumda, takas üyesindeki diğer
müşterilerin hesapları, takas üyesinin onayı olmaksızın, başka
bir takas üyesine transfer edilebilir.
3. Aşağıdaki tabloda (Tablo 14) temerrüt sürecine ilişkin bilgiler yer
almaktadır:
Tablo 14. VOB’da Temerrüt Süreci
Temerrüt Zamanı
T+1 Günü 14:30 –
EFT kapanış
T+1 Günü EFT
kapanış - sonraki
günler
T+1 Günü
14:30'dan itibaren
Temerrüt Süreci
Uygulanacak Müeyyideler
Birinci Temerrüt
İMKB Repo - Ters Repo Pazarında veya
TCMB Bankalararası Para Piyasasında
oluşan bir gecelik ağırlıklı ortalama faiz
oranlarından en yüksek olanının 1 katı
oranında temerrüt faizi. Tutar olarak 10
TL'nin altında hesaplanan temerrüt faizleri
10 TL olarak tahsil edilir. 100 TL ve daha az
olan temerrüt tutarlarında temerrüt faizi
uygulanmaz.
İkinci Temerrüt
İMKB Repo-Ters Repo Pazarında veya
TCMB Bankalararası Para Piyasasında
oluşan bir gecelik ağırlıklı ortalama faiz
oranlarından en yüksek olanının 3 katı
oranında temerrüt faizi. Tutar olarak 10
TL'nin altında hesaplanan temerrüt faizleri
10 TL olarak tahsil edilir. 100 TL ve daha az
olan temerrüt tutarlarında temerrüt faizi
uygulanmaz.
Pozisyon Likidasyonu
T+1 günü 14:30'dan itibaren üyenin
pozisyonları likide edilebilir. T+1 gününde
14:30'dan seans bitimine kadar temerrüdün
kapatılamaması
durumunda
pozisyon
likidasyonuna temerrüt kapatılıncaya kadar
izleyen
4. Fiziki teslimata ilişkin temerrüt işlemlerinde uygulanacak genel esaslar
aşağıdadır;
a. Takas yükümlülüklerinin T+2 günü saat 16:30'a kadar yerine
getirilmesi esastır. T+2 günü yurt dışı piyasaların tatil olması
123
(ödeme
sisteminin
açık
olmaması)
durumunda,
ilgili
sözleşmelerden kaynaklanan fiziki teslimat yükümlülükleri yurt
dışı piyasaların açık olduğu ilk Borsa günü saat 16:30'a kadar
yerine
getirilir.
Belirlenen
takas
son
saatine
kadar
yükümlülüklerini yerine getirmeyen üyeler temerrüde düşmüş
sayılır. Temerrüt tutarı son işlem günü saat 15:30'daki
TCMB'nin gösterge niteliğindeki döviz satış kuru üzerinden
hesaplanır.
b. Temerrüt durumunda yükümlülüğün yerine getirilmesine kadar
olan süre zarfında Takasbank tarafından temerrüde düşen
üyenin
ilgili
hesaplarındaki
teminatlarını
çekmesine
izin
verilmez. Temerrüdün giderilmesi amacıyla ilgili hesaplardaki
tüm
teminatlar
Temerrüde
Takas
düşen
Merkezi
üyenin
ilgili
tarafından
kullanılabilir.
hesaplarında
veya
tüm
hesaplarında üye tarafından işlem yapılması Borsa tarafından
kısıtlanabilir.
c. Mütemerrit
üye
temerrüt
durumunun
hangi
hesaplardan
kaynaklandığını ve söz konusu hesaplara ait bilgileri, aynı gün
saat 16:45'e kadar Takasbank'a yazılı olarak bildirmekle
yükümlüdür. Üye tarafından söz konusu bildirim yapılmazsa,
üyenin temerrüt yükümlülüklerinin yerine getirilmesini sağlamak
için portföy hesabına başvurulabilir.
d. Temerrüt
nedeniyle
durumunda
ödenemeyen
yükümlülüğün
takas
yerine
alacaklarının
getirilmemesi
ilgili
üyelere
ödenebilmesi amacıyla; "teslim karşılığı ödeme prensibine"
göre üyenin blokeli takas alacakları likide edilir. Şöyle ki;
i. Döviz alacağının ödenmesi amacıyla mütemerrit üyenin
TL takas alacakları Takasbank tarafından, takas alacağı
tutarı kadar döviz temin edilebilmesi amacıyla kullanılır.
124
Temin edilen döviz tutarı, takastan döviz alacağı olan
üyenin ilgili hesabına yatırılır.
ii. TL alacağının ödenmesi amacıyla mütemerrit üyenin
döviz takas alacakları Takasbank tarafından, takas
alacağı tutarı kadar TL temin edilebilmesi amacıyla
kullanılır. Temin edilen TL tutarı, takastan TL alacağı
olan üyenin ilgili hesabına yatırılır.
iii. Aleyhte oluşan kur farkları ilgili hesaplara yansıtılır.
Aleyhte oluşan kur farklarının karşılanabilmesi amacıyla
temerrüt durumda olan müşteri hesabındaki, söz konusu
müşteri
hesabının
üye
tarafından
bildirilmediği
durumlarda ise üyenin portföy hesabındaki nakit ve/veya
nakit dışı teminatlar veya mütemerrit üyenin Garanti
Fonu'ndaki katkı payı kullanılabilir.
iv. Lehte oluşan kur farkları Borsa adına Garanti Fonuna ve
bu tutarın günlük neması Borsa hesabına aktarılır.
e. Fiziki teslimata ilişkin temerrüt işlemlerinde bu Genelgede "7.1
Genel Temerrüt Esasları" başlığı altında 12. maddede belirtilen
hükümler geçerlidir. Borsa temerrüt durumunda izlenecek
prosedür ve alınacak önlemler hususunda ek düzenlemeler
yapabilir.
f. T+3 günü temerrüt durumunun devam etmesi halinde üyenin
Garanti Fonu'ndaki katkı payına başvurulabilir. Garanti Fonu'na
başvurulması durumunda "Garanti Fonu Kuruluş ve İşleyiş
Esasları" genelgesinde yer alan hükümler uygulanır. Takas
Merkezi gerek görmesi halinde üyenin Garanti Fonu'ndaki katkı
payına daha önce de başvurabilir.
g. Mütemerrit üyenin, portföy hesabındaki ve/veya temerrüde
düşen müşteri hesaplarındaki açık pozisyonların/teminatların
likidasyon işlemlerinin gerçekleştirilmesi aşamasında takas
125
yükümlülüğünün
yerine
getirilmesi
durumunda
likidasyon
işlemleri durdurulur.
h. Borsa, Takasbank ve/veya TCMB'den kaynaklanan teknik
sebepler ve nakit dışı teminatların nakde çevrilmesinin gerekli
olduğu haller hariç, ödemenin T+2 Günü EFT kapanış saatine
kadar yapılamaması durumunda takas alacağı olan üyeye,
gecikme süresince her gün itibariyle İMKB Repo-Ters Repo
Pazarı'nda veya TCMB Bankalararası Para Piyasası'nda oluşan
gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranlarından en yüksek olanının
% 50 fazlası kadar tutar, temerrüde düşen üyeden alınan
temerrüt faizinden karşılanmak suretiyle mağduriyet ödemesi
olarak ödenir. Söz konusu ödemeden vergi ve diğer yasal
kesintiler düşülür.
i.
Fiziki teslimata konu döviz vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin
temerrüt esasları çerçevesinde yer almayan hususlar için genel
temerrüt esasları uygulanır.
5. Takas yükümlülüğünün T+2 günü saat 16:30'dan EFT kapanış saatine
kadar olan süre zarfında yerine getirilmesi durumunda birinci temerrüt
hükümleri uygulanır. Birinci temerrüt faizi, İMKB Repo-Ters Repo
Pazarında veya TCMB Bankalararası Para Piyasasında oluşan bir
gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranlarından en yüksek olanının bir katı
nispetinde uygulanır. Takas yükümlülüğünün T+2 günü EFT kapanış
saatinden
sonra
yerine
getirilmesi
durumunda
ikinci
temerrüt
hükümleri uygulanır. İkinci temerrüt faizi, İMKB Repo-Ters Repo
Pazarında veya TCMB Bankalararası Para Piyasasında oluşan bir
gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranlarından en yüksek olanının üç katı
nispetinde uygulanır. Fiziki teslimatla ilgili temerrüt esaslarına ilişkin
tablo aşağıda (Tablo 15) yer almaktadır:
126
Tablo 15. VOB’da Fiziki Teslimata İlişkin Temerrüt Süreci
Temerrüt Zamanı
Temerrüt Süreci
Uygulanacak Müeyyideler
İMKB Repo - Ters Repo Pazarında veya
TCMB Bankalararası Para Piyasasında
oluşan bir gecelik ağırlıklı ortalama faiz
oranlarından en yüksek olanının 1 katı
T+2 Günü 16:30 - EFT
Birinci Temerrüt oranında temerrüt faizi uygulanır. Tutar olarak
Kapanış Saati
10 TL'nin altında hesaplanan temerrüt faizleri
10 TL olarak tahsil edilir. 100 TL ve daha az
olan temerrüt tutarlarında temerrüt faizi
uygulanmaz.
İMKB Repo-Ters Repo Pazarında veya TCMB
Bankalararası Para Piyasasında oluşan bir
gecelik ağırlıklı ortalama faiz oranlarından en
T+2 EFT Kapanış
yüksek olanının 3 katı oranında temerrüt faizi
İkinci Temerrüt
Saati Sonrası
uygulanır. Tutar olarak 10 TL'nin altında
hesaplanan temerrüt faizleri 10 TL olarak
tahsil edilir. 100 TL ve daha az olan temerrüt
tutarlarında temerrüt faizi uygulanmaz.
Takas Alacaklarına Teslim karşılığı ödeme prensibine göre takas
Bloke Konulması işlemleri nedeniyle uzun pozisyon sahiplerinin
ve Yükümlülüklerin bloke konan döviz alacakları ve kısa pozisyon
Yerine
sahiplerinin bloke konan TL alacakları likide
Getirilmesinde
edilerek takas alacakları ödenir.
Kullanılması
Teslimat yükümlülüklerinin karşılanmasında
T+2 16:45'den itibaren Nakit Teminatların yükümlülüğünü yerine getirmeyen hesaptaki
Kullanılması
ve/veya üyenin portföy hesaplarındaki nakit
teminatlar kullanılır.
Temerrüde
düşen
üyenin
portföy
hesaplarının/temerrüde
düşen
müşteri
Pozisyon
hesaplarının tüm pozisyonları likide edilebilir.
Likidasyonu
Pozisyon
likidasyonuna
temerrüt
kapatılıncaya kadar devam edilebilir.
T+3 gününden itibaren üyenin portföy
hesaplarının /temerrüde düşen müşteri
Nakit-dışı
hesaplarının nakit-dışı teminatları likide
T+3 Gününden itibaren
Teminatların
edilebilir. Temerrüt kapatılıncaya kadar tüm
Satılması
nakit dışı teminatların satılmasına devam
edilebilir.
6. Temerrüde düşme sıklığı ve büyüklüğü esas alınarak mütemerrit üye
hakkında Borsa Yönetmeliğindeki disiplin hükümleri uygulanır.
7. Takasbank'a yatırılması gereken tutarlarda üyenin temerrüde düşmesi
durumunda, Takasbank ilgili takas ve/veya borsa üyesi hakkında
kanuni takip yapmaya yetkilidir. Temerrüdün takası garanti edilen
üyeden kaynaklanan kısmı için, takası garanti eden üye tarafından
yükümlülüğün karşılanmaması halinde, Takasbank takası garanti eden
127
üye ile birlikte takası garanti edilen üye için de kanuni takip
başlatabilir.
2.3.5.5. Garanti Fonu’nun Kuruluş ve İşleyişine İlişkin Esaslar
VOB’da garanti fonunun kuruluş ve işleyişine esaslarına ilişkin hususlar,
26.01.2005 tarih ve 2005/7 sayılı Borsa Genelgesi ile düzenlenmiş olup,
genelgede yer alan ve belirtilmesinde fayda görülen hususlar aşağıda
maddeler halinde sunulmuştur129.
1. Vadeli İslem ve Opsiyon BorsasıYönetmeliği hükümleri çerçevesinde
Borsa tarafından, temerrüt durumunda takas yükümlülüklerinin yerine
getirilmesinde işlem teminatlarının yanı sıra kullanılmak amacıyla,
“Garanti Fonunun Kuruluş ve İşleyişine İlişkin Esaslar Genelgesi”nde,
belirlenen esaslara göre işleyecek bir Garanti Fonu oluşturulmuştur.
2. Garanti Fonuna ilişkin hükümler, katkıda bulunan üyelerin temerrüdün
oluştuğu piyasa veya sözleşmede açık pozisyonunun mevcut olup
olmadığına veya işlem yapma yetkisine sahip olup olmadığına, katkı
payını ödemeye başlama tarihlerine bakılmaksızın tüm üyelere
uygulanır ve Garanti Fonunda oluşan fonlar Borsada açılan tüm
piyasalarda ve işlem gören tüm sözleşmelerde oluşan temerrütler için
burada ve İlgili Mevzuatta yer alan esaslara uygun olarak kullanılır.
TCMB'ye ilişkin istisnalar saklıdır.
3. Tüm takas üyelerinin Garanti Fonuna katkıda bulunmaları zorunludur.
Doğal takas üyesi olan TCMB, Garanti Fonuna katılmaz. Ayrıca
TCMB, Garanti Fonunun kullanılması nedeniyle diğer takas üyelerinin
tabi olabileceği diğer yükümlülüklere de tabi değildir.
4. Bulundurulması zorunlu olan katkı payı toplamının % 20'lik kısmı nakit
olmak zorundadır.
5. Garanti Fonu katkı payları asgari ve değişken olmak üzere ikiye ayrılır:
129
Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Garanti Fonunun Kuruluş ve Đşleyişine Đlişkin
Esasları”,
26/01/2005
tarih
ve
2005/7
No’lu
Genelge.
(erişim)
http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/ProcedureTree/2005-7.pdf, 01/06/2010.
128
a. Asgari Katkı Payı: Bir üyenin Garanti Fonundaki katkı payı,
asgari katkı payı tutarından az olamaz. Takas üyelerinin
Garanti Fonunda bulundurması zorunlu asgari katkı payları
200.000 TL olarak belirlenmiştir. Asgari katkı payı tutarı Borsa
Yönetmeliğinde öngörülen şekilde değiştirilebilir.
b. Değişken Katkı Payı: Açık pozisyonların piyasa değerleri, Borsa
tarafından belirlenen hesaplama aralıklarına denk düşen
üyelerden, asgari katkı payına ek olarak değişken katkı payı
alınır.
6. Aşağıdaki tabloda (Tablo 16) Garanti Fonu katkı payı yükümlülüğünün
hesaplanma yöntemi ve değişken katkı payının hesabında esas
alınacak hesaplama aralıkları gösterilmektedir. 20 Milyon TL'den
sonraki her bir aralık 10 Milyon TL olarak artmaktadır. Üst sınırlar
içinde bulundukları aralığa dahildir.
Tablo 16. Garanti Fonu Katkı Payı Yükümlülüğü Hesaplama Yöntemi ve Değişken
Katkı Payının Hesabında Esas Alınacak Hesaplama Aralıkları
Hesaplama
Aralığı
Açık Pozisyon Cari
Değeri
Minimum Nakit Katkı
Payı
(TL)
(TL)
Toplam Katkı Payı
(TL)
1. aralık
2. aralık
3. aralık
4. aralık
N. aralık
0-20 Milyon
40 Bin
200 Bin
20-30 Milyon
40 Bin + (2-1) * 20 Bin 200 Bin + (2-1) * 100 Bin
30-40 Milyon
40 Bin + (3-1) * 20 Bin 200 Bin + (3-1) * 100 Bin
40-50 Milyon
40 Bin + (4-1) * 20 Bin 200 Bin + (4-1) * 100 Bin
Önceki aralık + 10
40 Bin + (N-1) * 20 Bin 200 Bin + (N-1) * 100 Bin
Milyon
N: Açık Pozisyon Cari Değerinin tekabül ettiği aralık
7. Her günün sonunda, takas üyesinin piyasadaki açık pozisyon sayısı
sözleşme bazında bulunur ve ilgili sözleşme büyüklükleri o gün
itibarıyla ilan edilen uzlaşma fiyatları ile çarpılarak "açık pozisyon cari
değeri" hesaplanır.
ୱ
෍ Açık Pozisyon Sayısı i ∗ Sözleşme Büyüklüğü i ∗ Uzlaşma Fiyatı i
୧ୀଵ
S : Açık Posizyon Bulunan Sözleşmelerin Sayısı
129
8. Açık pozisyon cari değeri hesaplandıktan sonra, bu değerin hangi
aralıkta bulunduğu tespit edilir.
9. Garanti Fonu katkı payı yükümlülükleri her gün sonu itibariyle
güncellenir. Bir üst aralığa geçen takas üyeleri belirlenir ve bu üyelerin
Garanti Fonundaki katkı payları kontrol edilerek, gerekli durumlarda
Takasbank tarafından elektronik ortamda Garanti Fonu tamamlama
çağrısı yapılır.
10. Genel Takas Üyelerinin Garanti Fonu katkı payları hesaplanırken,
takasını garanti ettikleri Borsa üyelerinin durumu da dikkate alınır.
Asgari katkı payı tutarı hesaplanırken, takası garanti edilen diğer
üyelerin sayısına, takas üyesinin kendi takas garantisi de dikkate
alınarak 1 (bir) eklenir ve bulunan rakam ile asgari katkı payı tutarı
çarpılır. Değişken katkı payı hesaplanırken, takası garanti edilen
üyelerin açık pozisyonları ile takas üyesinin açık pozisyonları toplamı
dikkate alınır.
11. Garanti Fonu katkı payı olarak kabul edilecek kıymetler aşağıdaki
tabloda (Tablo 17) yer almaktadır:
Tablo 17. Garanti Fonu Katkı Payı Olarak Kabul Edilecek Kıymetler
Nakit/Nakit-dışı
Nakit
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Katkı Payı Çeşidi
TL
Döviz (USD veya EUR)
Hazine Bonosu
Devlet Tahvili
Dövize Endeksli Devlet Tahvili
Döviz Ödemeli Devlet Tahvili
Yatırım Fonu Katılma Belgesi
Yatırım Fonu Katılma Belgesi
Teminat Mektubu (TL)
Teminat Mektubu (DVZ)
Katkı Payı
Grubu
Değerleme
Katsayısı
TL
DVZ
HB
DT
DTE
DTY
YF-Likit
YF-B Tipi
TM-TL
TM-Döviz
1.00
0.95
0.90
0.80
0.80
0.80
0.90
0.80
1.00
0.95
12. Garanti Fonu katkı payları sadece üyelerin takas yükümlülüklerinin
tasfiyesi amacıyla kullanılabilir. Bu fonda tutulan katkı payları üyelerin
takas dışındaki diğer yükümlülüklerinin karşılanması için her ne
surette
olursa
olsun
kullanılamaz.
Bu
fonun
kuruluş
amacı
130
çerçevesinde kullanımına kısıtlama getirilemez. Ancak mütemerrit
üyenin portföy ve müşteri hesaplarına kar alacaklarının aktarılmasında
üyenin müşteri ve portföy hesaplarındaki yerine getirilmeyen teminat
tamamlama tutarının, kar alacaklarına eşit veya bundan daha fazla
olması durumunda, bu üyenin müşteri ve portföy hesaplarındaki kar
alacaklarının aktarılmasında Garanti Fonu kullanılamaz. Mütemerrit
üyenin müşteri ve portföy hesaplarındaki yerine getirilmeyen teminat
tutarının,
kar
alacaklarından
daha
az
olması
durumunda,
tamamlanmayan teminat tutarına denk düşen kadar kar alacağı için
Garanti Fonu kullanılamaz, ancak bu tutarı aşan kar alacağının
hesaplara aktarımı için Garanti Fonu kullanılabilir.
13. Garanti Fonundan yapılacak ödemelerde, zaman önceliği esas alınır.
Daha önce gerçekleşmiş temerrütler tamamen tasfiye edilmedikçe, bir
sonraki günün temerrütleri için ödeme yapılmaz. Bir gün içindeki
temerrüt tutarının Garanti Fonunun tutarını aşması durumunda
ödemeler oransal olarak yapılır.
14. Takas üyesinin Garanti Fonu katkı paylarının;
a. Nakit-dışı
katkı
paylarının
piyasa
fiyatlarındaki
değişim
nedeniyle değer kaybetmesi,
b. Garanti Fonu katkı payının kullanılması,
c. Bulundurulması gereken katkı payı seviyesinin yükselmesi (açık
pozisyon cari değerine göre üst aralığa geçiş)
veya diğer nedenlerle sürdürme seviyesine (%90) veya daha altına
düşmesi durumunda Takasbank tarafından derhal ilgili takas üyesinin
katkı payını bulunması gereken düzeye kadar tamamlaması için
elektronik ortamda katkı payı tamamlama çağrısı yapılır. Takas üyesi
katkı payı eksiğini Takasbank'ın bildirimini takip eden üç işgünü içinde
tamamlar. Temerrüde düşen takas üyesi için bu süre bir işgünüdür.
131
15. Yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, TCMB Bankalararası Para
Piyasası veya İMKB Repo-Ters Repo Pazarında oluşan gecelik
ortalama faiz oranlarından yüksek olanının 2 katı oranında temerrüt
cezası uygulanır. Garanti Fonunun kullanılmasına sebep olan üye için
ise, bu oran üç kat şeklinde uygulanır.
16. Belirlenen sürenin sonunda Garanti Fonu temerrüdünün devamı
ve/veya temerrüt cezasının ödenmemesi halinde, üye Borsaya
bildirilir. Gerekli görülürse, Borsa işlemleri durdurulabilir veya takas
üyeliği dondurulabilir. Temerrüt cezasının süresinde ödenmemesi
halinde üyenin Garanti Fonundaki nakit dışı katkı payları likide
edilebilir veya sözkonusu tutar ilgili üyenin Takasbank nezdindeki
serbest nakit hesabından re'sen tahsil edilebilir.
17. Garanti Fonundan temerrüde düşen üyenin yükümlülüğünün ifası için
ödeme yapılması halinde, Garanti Fonu alacaklandırılır. Takasbank,
Takas Üyelik Taahhütnamesi, ilgili Yönetmelik ve diğer mevzuat
çerçevesinde, alacağın tahsil edilmesi konusunda kanuni takibi ve
gerekli diğer işlemleri başlatır. Bu çerçevede uygulanacak hukuki
prosedür Takasbank tarafından belirlenir.
18. Garanti Fonu uygulama esasları Takasbank tarafından belirlenir.
2.3.5.6. Teminatlandırmaya İlişkin Esaslar
VOB’da üyelerin teminatlandırmaya ilişkin hususlar, 26.01.2005 tarih
ve 2005/6 sayılı Borsa Genelgesi ile düzenlenmiş olup, genelgede yer alan
ve belirtilmesinde fayda görülen hususlar aşağıda maddeler halinde
sunulmuştur130.
1. Borsada alınmak istenen (ya da alınmış olan) açık pozisyonlar için
Takasbank'ta bulundurulan (ya da bulundurulması gereken) teminat
tutarına işlem teminatı denir. Borsanın doğal üyesi olarak kabul edilen
130
Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Teminatlandırma ve Diğer Risk Yönetimi
Esasları”,
26/01/2005
tarih
ve
2005/6
No’lu
Genelge.
(erişim)
http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/ProcedureTree/2005-6.pdf, 01/06/2010.
132
TCMB'nin
açık
pozisyonları
dolayısıyla
teminat
bulundurma
zorunluluğu bulunmamaktadır.
2. İşlem teminatları üç gruba ayrılır:
a. Başlangıç teminatı;
i. Borsada pozisyon almak için gerekli olan teminat
tutarına başlangıç teminatı denir. Her bir sözleşme ya da
sözleşme tipi için gerekli olan başlangıç teminatı ilgili
sözleşmelerde belirtilir. Başlangıç teminatı tutarları Borsa
tarafından piyasalardaki gelişmelere göre değiştirilebilir.
ii. Aynı dayanak varlık üzerine düzenlenen, başta sözleşme
büyüklüğü olmak üzere tüm asli unsurları aynı olan farklı
vadelerdeki
sözleşmelerin
birinde
uzun
pozisyon,
diğerinde ise kısa pozisyon alınması durumunda yayılma
pozisyonu (fark pozisyonu) oluşturulmuş olur. Yayılma
pozisyonları için düz pozisyonlara göre daha düşük bir
teminat belirlenebilir.
b. Sürdürme teminatı; Borsada oluşan zararlar ya da nakit-dışı
teminatların
değerlerinin
düşmesi
sonucunda
başlangıç
teminatının inebileceği en düşük seviyeye sürdürme teminatı
denir. İşlem teminatı tutarının sürdürme teminatı seviyesi veya
bu seviyenin altına inmesi durumunda Takasbank tarafından
teminat tamamlama çağrısı yapılır. Sürdürme teminatı seviyesi
ilgili sözleşmelerde belirtilir.
c. Olağanüstü durum teminatı; Borsa Yönetmeliğinde belirlenen
esaslar çerçevesinde Borsa tarafından başlangıç teminatına ek
olarak olağanüstü durum teminatı da talep edilebilir.
3. İşlem teminatı olarak kabul edilebilecek kıymetler nakit ve nakit-dışı
varlıklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nakit teminat olarak TVİS'e Türk
Lirası (TL) kabul edilir. Nakit dışı teminatlar ise çeşitlendirilmiştir.
133
4. Aşağıda işlem teminatı olarak kabul edilecek nakit ve nakit-dışı
teminatların çeşitleri gösterilmektedir:
a. Nakit Teminatlar
i. Türk Lirası (TL)
b. Nakit Dışı Teminatlar
i. Döviz (DVZ)
1. ABD Doları (USD)
2. Avrupa Para Birimi (EUR)
ii. Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS)
1. Devlet Tahvili (DT)
2. Hazine Bonosu (HB)
3. Dövize Endeksli Devlet Tahvili (DTE)
4. Döviz Ödemeli Devlet Tahvili (DTY)
iii. Hisse Senedi (HS)
1. İMKB 30 endeksine dahil hisse senetleri
2. Borsa Yatırım Fonları Katılma Belgeleri (BYF)
iv. Yatırım Fonu Katılma Belgeleri
1. Kaydileştirilmiş yatırım fonu katılma belgeleri
5. İtfasına beş işgünü kalan DİBS'ler teminata kabul edilmez.
6. Anapara ve kuponlarına ayrıştırılmış DİBS'lerin teminata kabulü için,
menkul kıymetin tamamını temsil eden anapara ve kuponlarının
birlikte teminata yatırılması gerekmektedir. Aksi takdirde ayrıştırılmış
DİBS'ler teminata kabul edilmez.
7. Hisse senedi cinsinden teminatlarda sermaye artırımı ve/veya temettü
ödemesi karşılığı alacaklar üyenin Takasbank nezdindeki serbest
hesabına aktarıldığı ve İMKB'de hisse senedi bölündüğü gün ve/veya
134
temettü başlangıç tarihinden itibaren VOB teminat hesabı sürdürme
seviyesinin altına düşebileceği dikkate alınarak, teminat seviyesinin
korunması üyenin sorumluluğu altındadır.
8. İMKB 30 endeksinden çıkarılan hisse senetleri çıkarıldığı tarihten
itibaren üç iş günü içerisinde geçerli diğer bir teminatla değiştirilir.
9. Takasbank nezdinde bulundurulması gereken işlem teminatının en az
%30'unun nakit teminattan oluşması gerekmektedir. Dolayısıyla
toplam işlem teminatı içinde nakit dışı teminatların oranı en fazla %70
olabilir. Hesap güncelleştirme sırasında zarar eden hesaplardan zarar
tutarının kesilmesi durumunda söz konusu oranın tutturulma şartı
aranmaz. Nakit dışı teminat içindeki hisse senedi, A tipi yatırım fonu
ve borsa yatırım fonu teminatlarının toplam payı ise toplam nakit dışı
teminatın %50'sini geçemez. Bu %50 oranının içerisinde de her bir
hisse senedinin/A tipi yatırım fonu katılma belgesinin/borsa yatırım
fonunun oranı ise %20'yi (toplam nakit dışı teminatların %10'unu)
geçemez. Dolayısıyla, nakit-dışı teminatlar oluşturulurken, hisse
senedi, A tipi yatırım fonu ve borsa yatırım fonlarının maksimum
düzeyde kullanılması durumunda, en az beş çeşit hisse senedi/A tipi
yatırım fonu katılma belgesi/borsa yatırım fonu gerekmektedir.
Takasbank tarafından önerilen ve Borsa tarafından onaylanan borsa
yatırım fonları teminata kabul edilebilir.
10. Aşağıdaki tabloda (Tablo 18) nakit ve nakit-dışı teminat çeşitlerinin
toplam teminat içinde alabilecekleri minimum ve maksimum paylar
gösterilmektedir:
135
Tablo 18. Nakit ve Nakit-Dışı Teminat Çeşitlerinin Toplam Teminat İçinde
Alabilecekleri Minimum ve Maksimum Paylar
Nakit/Nakit-dışı
Nakit
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Teminat
Grubu
Teminat Çeşidi
TL
Döviz
Hazine Bonosu
Devlet Tahvili
Dövize Endeksli Devlet Tahvili
Döviz Ödemeli Devlet Tahvili
Hisse Senedi (IMKB 30'a dahil HS)
Borsa Yatırım Fonları
Yatırım Fonu KB. (Kaydi) A Tipi
Yatırım Fonu KB. (Kaydi) B Tipi
Yatırım Fonu KB. (Kaydi) Likit
TL
DVZ
HB
DT
DTE
DTY
İMKB-30
BYF
YF-A Tipi
YF-B Tipi
YF-Likit
Min.
0.30
0.00
0.00
0.00
0.00
0.00
0.00
0.00
0.00
0.00
0.00
Maks.
1.00
0.70
0.70
0.70
0.70
0.70
0.35
0.35
0.35
0.70
0.70
11. İşlem teminatı olarak kabul edilebilecek nakit-dışı kıymetler belirli
değerleme katsayıları ile çarpılarak dikkate alınır. Bu değerleme
katsayıları aşağıdaki şekilde (Tablo 19) tanımlanmıştır:
Tablo 19. İşlem Teminatı Olarak Kabul Edilebilecek Nakit-Dışı Kıymetler Belirli
Değerleme Katsayıları
Nakit/Nakit-dışı
Nakit
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
Nakit Dışı
12.
Teminat Çeşidi
TL
Döviz
Hazine Bonosu
Devlet Tahvili
Dövize Endeksli Devlet Tahvili
Döviz Ödemeli Devlet Tahvili
Hisse Senedi
Borsa Yatırım Fonları
Yatırım Fonu Katılım Belgesi - A Tipi
Yatırım Fonu Katılım Belgesi - B Tipi
Yatırım Fonu Katılım Belgesi - Likit
Teminat
Grubu
TL
DVZ
HB
DT
DTE
DTY
İMKB-30
BYF
YF-A tipi
YF-B Tipi
YF-Likit
Değerleme
Katsayıları
1.00
0.95
0.90
0.80
0.80
0.80
0.70
0.70
0.70
0.80
0.90
İşlem teminatı olarak kabul edilen nakit dışı varlıklar aşağıda
belirlenen fiyatlar (Tablo 20) üzerinden her işlem gününün sonunda
Takasbank tarafından değerlemeye tabi tutulur.
136
Tablo 20. İşlem Teminatı Olarak Kabul Edilen Nakit Dışı Varlıkların Değerleme
Kriterleri
Teminat Çeşidi
Değerleme Kriteri
Döviz
TCMB Döviz Alış Kuru
Hazine Bonosu
İMKB'de hesaplanan
fiyat
İMKB'de hesaplanan
fiyat
İMKB 2. seans ağırlıklı
ortalama fiyatı
İMKB 2. seans ağırlıklı
ortalama fiyatı
Fonun birim pay fiyatı
Devlet Tahvili
Hisse Senedi
Borsa Yatırım Fonları
Yatırım Fonu
Açıklama
15:30'da açıklanan ertesi gün valörlü
fiyat
TR-Cari
TR-Cari
İşlem yoksa önceki fiyat dikkate alınır.
İşlem yoksa önceki fiyat dikkate alınır.
Kurucu tarafından ilan edilen fiyat
13. Takasbank'ta bulunan işlem teminatları, gerekirse gün-içinde de
değerlemeye tabi tutulabilir. Herhangi bir teminatın fiyatı değiştirilerek
sadece o teminat için değerleme yapılması, örneğin, hisse senedi
teminatlarının 1. seans ağırlıklı ortalama fiyatları ile gün-içinde
değerlenmesi de mümkündür.
14. Seans süresince elde edilen kar/zarar rakamları, her 10 dakikada bir
geçici uzlaşma fiyatları dikkate alınarak VOBİS'te güncellenir. Her gün
sonunda, belirlenen uzlaşma fiyatları, kar/zararların hesaplanmasında
kullanılır. Gün sonunda belirlenen uzlaşma fiyatına göre hesaplardaki
kar/zarar miktarları teminatlara eklenir ya da teminatlardan düşülür.
15. "Başlangıç teminatının", "mevcut teminat ± kar/zarar" tutarına oranı
%100 veya daha büyük ise ilgili hesap riskli duruma düşer. Riskli
durumdaki hesaplar pasif ve aktif emir girişi yaparak pozisyon kapatıcı
işlem gerçekleştirebilirler. Diğer taraftan, daha önce riskli konuma
geçmiş hesaplar için başlangıç teminatının "mevcut teminat ±
kar/zarar" tutarına oranı %90 veya daha düşük duruma gelirse hesap,
"riskli hesap" durumundan çıkarılır.
16. Teminat tamamlama çağrıları seansın bitiminden sonra uzlaşma
fiyatlarının açıklanmasıyla birlikte ilgili üyenin Takasbank ekranından
elektronik ortamda yapılır, bu bilgiler aynı zamanda VOBKE'den de
137
takip edilebilir. Takasbank tarafından bu şekilde çağrı yapılması veya
VOBKE'de teminat tamamlama çağrılarının gösterilmesi durumunda
başkaca bir ihbar ve bildirime gerek kalmaksızın üyenin çağrıyı aldığı
kabul edilir.
17. Herhangi bir sözleşmede alım ya da satım yönünde alınabilecek
azami sözleşme sayısı veya oranına pozisyon limiti denir. Aynı sicil
numarasına bağlı hesaplar veya aynı kurum adına farklı sicil
numaraları
ile
açılmış
olan
hesaplar
pozisyon
limitlerinin
uygulamasında tek bir hesap olarak değerlendirilir.
18. Borsada iki çeşit pozisyon limiti bulunmaktadır:
a. Mutlak pozisyon limiti, bir hesabın ilgili sözleşmenin toplam açık
pozisyon miktarından bağımsız olarak alabileceği açık pozisyon
sayısını ifade eder.
b. Oransal pozisyon limiti ise bir hesabın mutlak pozisyon limiti
aşıldıktan sonra ilgili sözleşmenin toplam açık pozisyon
miktarının
belli
bir
oranı
kadar
açık
pozisyona
sahip
olabileceğini gösterir.
19. Mutlak pozisyon sayısına ulaşılmadığı sürece ilgili hesap için oransal
pozisyon
limiti
kontrolü
yapılmaz.
Mutlak
pozisyon
sayısına
ulaşıldığında oransal pozisyon limiti kontrolü sistem tarafından
uygulanır. Pozisyon limitleri üye, hesap ve sözleşme tipi bazında
farklılaştırılabilir.
20. Pozisyon limitleri Borsa tarafından ilgili sözleşmelerde belirlenir.
21. Pozisyon limitleri hesaplanırken, açık pozisyonların düz pozisyon ya
da yayılma pozisyonu olmasına bakılmaksızın tüm açık pozisyonlar
dikkate alınır.
22. Üyeler pozisyon limitlerinin aşılıp aşılmadığını kontrol etmek ve
pozisyon limitlerinin aşılması durumunda ilgili hesap adına sadece
pozisyon kapatmaya yönelik emir girmekle yükümlüdürler. Pozisyon
138
limitini aşan hesapların limit aşımını gidermeleri yönünde üyeler
tarafından bildirimde bulunulur. Pozisyon limit aşımının üye tarafından
müşteriye bildirimini izleyen ilk Borsa gününde aşımın giderilmemesi
halinde bu durum, mesai bitiminden önce üye tarafından Borsaya
bildirilir. Borsa, müşteriye bildirim yapılsın ya da yapılmasın, bir Borsa
gününden daha uzun süre limitleri aşan pozisyonları re'sen kapatabilir.
2.3.6. VOB’a İlişkin İstatistiki Veriler
VOB’un piyasa büyüklüğünün ve gelişme hızının ortaya konabilmesi
amacıyla, söz konusu borsaya ait bazı istatistiki verilerin incelenmesinde
fayda vardır.
VOB’un, kurulduğu yıldan 2009 yılının sonuna kadar, yıllar itibariyle
işlem gören sözleşme sayısı ve bu sözleşmelerin TL bazında işlem hacmi
aşağıdaki tabloda (Tablo 21) verilmiştir.
Tablo 21. Yıllar İtibariyle VOB'da Toplam İşlem Hacmi ve İşlem Gören Toplam
Sözleşme Sayısı, Yıllar İtibariyle Değişim Yüzdesi
Yıllar
Miktar
(Adet)
Bir
önceki
2005'e
yıla göre göre %
%
değişim
değişim
Hacim
(TL)
2005
1.771.308
2.919.478.931
2006
6.628.503
274,2% 274,2% 17.386.155.189
2007
24.867.033
275,2% 1303,9% 118.035.442.771
2008
54.472.835
119,1% 2975,3% 207.962.600.500
2009
79.431.343
45,8% 4384,3% 334.172.858.081
Kaynak: VOB yıllık bültenlerinden derlenmiştir.
Bir
önceki
2005'e
yıla göre
göre
%
% değişim
değişim
495,5%
578,9%
76,2%
60,7%
495,5%
3943,0%
7023,3%
11346,3%
Yukarıdaki tablodan da görülebileceği üzere, VOB, işlem hacmi ve
işlem gören sözleşme bazında, işleme başladığı yıldan itibaren her yıl sürekli
olarak büyüme kaydetmiştir. İşlem hacmi, 2009 yılının sonuna gelindiğinde,
2005 yılına göre neredeyse 113 kat, işlem gören sözleşme sayısı ise 43 kat
artış göstermiştir.
VOB’da 2009 yılında işlem gören sözleşmelerin, işlem hacmine göre
dağılımı
aşağıdaki
tabloda
(Tablo
22)
gösterilmiştir.
Tablodan
da
görülebileceği üzere, VOB’da işlem hacmi hem TL bazında hem de işlem
139
gören sözleşme sayısı bakımından en büyük olan sözleşme türü, hisse
senedi endeks sözleşmeleridir. Bu durum, dünyada da aynı olup, en büyük
işlem hacmine sahip vadeli işlem sözleşmeleri, dünyada da, endeks vadeli
işlem sözleşmeleridir.
Tablo 22. VOB'da 2009 Yılında İşlem Gören Sözleşmelerin İşlem Hacmine Göre
Dağılımı
Sözleşme
Hisse Senedi Endeks Sözleşmeleri
Faiz Sözleşmeleri
Döviz Sözleşmeleri
Emtia Sözleşmeleri
Kaynak: VOB Yıllık Bülten 2009
Dünya’daki
diğer
türev
Miktar
Hacim
(Adet)
(TL)
65.399.748
564
13.912.680
118.351
borsaları
ile
işlem
310.940.738.030
4.805.099
22.633.451.061
593.863.892
hacmi
bazında
karşılaştırıldığında, VOB, 2009 yılında 24. sırada ye almıştır.
Diğer taraftan, VOB ile CBOT arasında karşılaştırma yapan bir
çalışmada131, Vadeli İşlem Piyasası ve Opsiyon Borsası A.Ş.’nin, mevzuat ve
alt yapı bakımından Chicago Board of Trade ile benzer yönleri bulunduğu ve
her iki borsanın işlem esasları, teminat, takas ve temerrüt esasları
bakımından benzer bir hukuki alt yapıya sahip olmakla birlikte, Vadeli
İşlemler Piyasası ve Opsiyon A.Ş.’nin çok yeni bir borsa olmasından dolayı
yapılan sözleşme adedi bakımından kuruluşu 19. yüzyıla dayanan Chicago
Board of Trade' e göre çok az seviyede olduğu belirtilmiştir. Aynı çalışmada,
her ne kadar Chicago Board of Trade ile kıyaslandığında sözleşme adedi,
çeşidi ve hacmi çok düşük kalsa da yeterli derecede tanıtım yapılması, çeşitli
yatırım avantajları sağlanması ile ekonominin istikrarlı bir şekilde büyüyerek
gelişmesinin devam etmesi durumunda Vadeli İşlemler Borsası'nın ileride
herkes tarafından tercih edilen işlem hacmi yüksek bir borsa haline
gelmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir.
Yukarıda, VOB ve işleyişi hakkında bilgilerin sunulmasından sonra,
şimdi de, söz konusu borsada işlem gören ve çalışmanın uygulama
aşamasında Türkiye un sanayicileri tarafından kullanım etkinliği ve farkındalık
131
Rinaldo Antonio Mosele, a.ge. s.98.
140
düzeyi araştırılacak olan "Vob-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem
Sözleşmesi hakkında bazı bilgiler verilecektir.
2.3.7. "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesi
Türkiye’nin tek vadeli işlem ve opsiyon borsası olan VOB’da işlem
gören tarımsal emtia vadeli işlem sözleşmelerinden birisi olan “VOB-Anadolu
Kırmızı Buğday” vadeli işlem sözleşmesinin dayanak varlığı ve ekmeğin
hammaddesi olan buğday, insan beslenmesinde temel gıda maddesidir. Un
haline getirilerek ekmek ve diğer unlu mamullerin yapımında kullanılabildiği
gibi,
bulgur
olarak
tüketilebilmekte
ayrıca
hayvan
yemi
olarak
da
kullanılmaktadır. Temel besin maddesi olan buğdayın ilk olarak ne zaman ve
kimler tarafından kültüre alındığı bilinmemektedir. Ancak eldeki deliller,
buğdayın ana vatanının Anadolu toprakları olduğunu göstermektedir.
Buğdayın ekmek olarak tüketilmesi gelişmiş ülkelerde az olmasına karşın,
Türkiye’de ve kişi başına gelir düzeyininin düşük olduğu ülkelerde oldukça
fazladır. Buğdaylar botanik yapıya göre, ekmeklik, makarnalık ve topbaş veya
bisküvilik buğday olarak üçe ayrılmaktadır. Sertlik, dane rengi ve ekiliş
durumuna göre de sınıflandırılmaktadırlar. Bu sınıflar;
•
Dane sertliğine göre, sert, yarı sert ve yumuşak buğday,
•
Dane rengine göre kırmızı ve beyaz,
•
Ekilişine göre yazlık ve kışlık buğday
şeklindedir.
İnsan gıdası olarak kullanılan un, buğdayın endosperminden elde
edilirken, kabuk kısmında ise kepek yer alır. Rüşeym kısmı genelde kepekte
kalmakla birlikte bazen de ayrılır. Kepek başta yem sektöründe kullanılmakta,
rüşeym ise gıda olarak veya buğday yağı elde edilmesinde kullanılır.132
132
Toprak Mahsulleri Ofisi, 2008 Yılı Hububat Raporu, TMO Yayınları, s.15.
141
2.3.7.1. Buğdayın Vadeli İşlem Sözleşmesi Dayanak Varlığı Olarak
Seçilmesinin Nedenleri
Yapılan bir çalışmada133, vadeli işlem borsasında işlem görecek
emtiaların belirlenmesindeki kriterler şu şekilde sıralanmıştır.
•
Rekabetçi piyasa: Vadeli işleme konu olacak emtianın yeterli
düzeyde alıcı ve satıcısının bulunması, vadeli işlem piyasasında bu
malın ticaretinin yapılabilmesinde bir gereklilik unsurudur.
•
Borsa geleneğinin bulunması: Vadeli işleme konu olacak emtianın
iyi işleyen bir borsasının bulunması, söz konusu emtianın ticaretine
katılımın sağlanması ve yine o emtia pazarında kollektif olarak
fiyatların belirlenmesi kapsamında ve halihazırda bir bilgi altyapısının
olması anlamında önemli bir unsurdur. Böyle bir deneyimin, emtianın
vadeli işlem piyasasının işleyişini kolaylaştıracağı açıktır.
•
Etkin spot piyasa: Söz konusu emtianın etkin bir spot piyasasının
olması vadeli işlem piyasasının oluşabilmesi için belki de en önemli
gerekliliktir. Etkin bir spot piyasada, borsa daha iyi çalışır ve fiyatlar
kollektif olarak belirlenir. Dolayısıyla fiyat manüpilasyonu olması
mümkün değildir. Fiyatları etkileyebilecek ölçüde büyük alıcı ve
satıcıların piyasada bulunması piyasanın etkinliği azaltmakta ve üretici
ve
tüketicilerin
gelecek
fiyat
tahmini
yapabilme
olanaklarını
kısıtlamaktadır.
•
Müşterilerin özelliği : Vadeli işleme konu olacak emtianın bu işleme
konu olması gerekliliğinin bulunması gerekmektedir. Bu ihtiyaç fiyat
riskinin ortaya çıkması ve
mevcut piyasada işlem yapmanın
maliyetinin vadeli işlem piyasasında işlem yapmanın maliyetinden
yüksek olması neticesinde ortaya çıkar. Başka bir deyişle işleme konu
olacak emtianın fiyat riskinin hedge edilmesi ihtiyacının bulunması
gerekir.
133
Güven Sak, Sevdil Çolakoğlu, “Futures Piyasalarına Konu Olabilecek Mal Gruplarının ve
Đlgili Borsanın Belirlenmesi Üzerine Öneriler”, SPK Workingpaper, Rapor No:AGD/8918, 1989
142
Türkiye’de vadeli işlem borsasında tarımsal ürünlerden pamuk ve
buğdayın ilk aşamada uygulamaya alınmasında, bu ürünlerin depolanabilir
nitelikte olmaları, çok sayıda alıcı ve satıcıyı ilgilendirmesi, yıl boyunca alım
ve satımının yapılması, piyasa koşullarında işlem görmesi ve bu ürünler için
borsa geleneğinin bulunmasıdır. 134
2.3.7.2. "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesi Özellikleri
VOB’da işlem gören "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" sözleşmesinin
özellikleri aşağıdaki tabloda (Tablo 23) özet halinde verilmiştir.
Tablo 23. "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesinin Özellikleri
Dayanak Varlık
Sözleşme Büyüklüğü
Kotasyon Şekli
Günlük Fiyat Hareket
Sınırı
Minimum Fiyat Adımı
Vade Ayları
Sözleşmenin Vadesi
Son İşlem Günü
Uzlaşma Şekli
Anadolu kırmızı sert baz kalite buğday (Bezostaja-1, Doğu-88,
Gün-91, Haymana-79, İkizce-96, Karasu-90, Lancer, Odeskaya51, Şahin)
5.000 kg (5 ton)
1 kg buğdayın TL cinsinden değeri virgülden sonra dört
basamak halinde kote edilir. (örn. 0,3865 TL veya 0,3870 TL)
Baz fiyatın %+10'udur.
0,0005 (Minimum fiyat adımı değeri = 2,5 TL)
Aynı anda Mart, Mayıs, Temmuz, Eylül ve Aralık aylarından en
yakın iki vade ayına ait sözleşmeler işlem görür.
Her vade ayının son iş günü
Her vade ayının son iş günü
Nakdi uzlaşma
Sözleşmenin vade sonu ve gün sonu uzlaşma fiyatının hesaplama
metodu aşağıda iki madde halinde verilmiştir;
1. VADE SONU UZLAŞMA FİYATI
HESAPLAMASI : Sözleşmenin
vade sonu uzlaşma fiyatının hesaplamasında aşağıdaki maddelerde
belirtilen fiyatlar baz alınır. Vade Sonu Uzlaşma Fiyatı aşağıda
açıklanan tüm fiyatların (en fazla 18 fiyat verisi) aritmetik ortalaması
bulunur. Bu fiyat vade sonu uzlaşma fiyatı olarak kabul edilir.
a. Son işlem günü ve öncesindeki bir iş gününde Konya ve Polatlı
Ticaret Borsası’nda Anadolu kırmızı sert buğdayının birinci,
ikinci, üçüncü ve dördüncü derece baz kalitesi için gün sonu
134
Đstanbul Ticaret Borsası, “Vadeli Đşlemler ve Opsiyon Borsaları”, Đstanbul Ticaret Borsası
Yayınları, Yayın No:2006-19, s.37-38.
143
itibariyle oluşmuş fiyatların miktar ağırlıklı ortalaması her gün
için ayrı ayrı hesaplanır. (Bu şekilde en fazla dört fiyat verisi
elde edilir.)
b. Edirne, Eskişehir, Gaziantep, Karaman, Çorum, Uzunköprü ve
Yozgat Ticaret Borsalarında Anadolu kırmızı sert buğdayı için
son işlem gününde ve önceki bir iş gününde oluşmuş fiyatlar
elde edilir. (Bu şekilde en fazla on dört fiyat verisi elde edilir.)
i. Konya ve Polatlı Ticaret Borsası’nda birinci, ikinci,
üçüncü veya dördüncü derecedeki Anadolu kırmızı sert
buğdayların herhangi biri için borsada fiyat oluşmaması
durumunda,
miktar
ağırlıklı
ortalama
fiyat
hesaplamasında fiyat oluşmuş olan dereceler için oluşan
fiyat ve miktar bilgileri dikkate alınır.
ii. Konya ve/veya Polatlı Ticaret Borsası’nda birinci, ikinci,
üçüncü ve dördüncü derecedeki Anadolu kırmızı sert
buğdaylarının hiçbirinde fiyat oluşmaması durumunda o
gün için Polatlı Ticaret Borsası’ndan ya da Konya Ticaret
Borsası’ndan fiyat verisi alınamadığı kabul edilir.
iii. Polatlı
ve
borsalardan
Konya
son
Ticaret
Borsalarının
işlem gününde
dışındaki
veya son
işlem
gününden önceki bir iş gününde, Anadolu Kırmızı Sert
buğdayı için fiyat oluşmaması durumunda, o gün için bu
borsalardan fiyat alınamadığı kabul edilir. Bu durumda,
bu borsaların fiyat bilgileri (2. maddede bahsedilen)
aritmetik ortalamaya dahil edilmez.
Spot borsaların fiyat verisinin son işlem gününü takip eden
işgünlerinde
açıklanması
durumunda,
Uzlaşma
Fiyatı
Komitesi
uzlaşma fiyatını son işlem gününü takip eden günde açıklayabilir veya
spot borsaların son işlem günü fiyat verilerini dikkate almadan son
işlem gününde açıklayabilir.
144
Borsa, uygun koşulların sağlanması halinde, Vade Sonu Uzlaşma
Fiyatı hesaplanmasında fiyat verisi alınan borsaların sayısını artırabilir
veya azaltabilir.
Uzlaşma Fiyatı Komitesi, piyasa koşullarına göre Vade Sonu Uzlaşma
Fiyatının hesaplanmasında spot piyasadan fiyat verisi alınan gün
sayısını artırabilir veya azaltabilir.
Uzlaşma Fiyatı Komitesi, Borsanın seans saatlerini ve takas sürecini
dikkate alarak uzlaşma fiyatının hesaplanmasında spot borsalardaki
seansın bir kısmında oluşan fiyat verilerini dikkate alabilir.
2. GÜN SONU UZLAŞMA FİYATI HESAPLAMASI : Günlük uzlaşma
fiyatı ise, ilgili sözleşmede açık pozisyonların yeniden değerlemesinde
esas alınan fiyattır. Seans sonunda günlük uzlaşma fiyatı şu şekilde
hesaplanır:
Seans sona ermeden önceki son 10 dakika içerisinde gerçekleştirilen
tüm işlemlerin miktarlarına göre ağırlıklı fiyatlarının ortalaması günlük
uzlaşma fiyatı olarak belirlenir.
Eğer son 10 dakika içerisinde 10’dan az işlem yapıldıysa, seans
içerisinde geriye dönük olarak bulunan son 10 işlemin ağırlıklı
fiyatlarının ortalaması alınır.
Seans sonunda yukarıda belirtilen yöntemlere göre günlük uzlaşma
fiyatının hesaplanamaması veya bu şekilde hesaplanan uzlaşma
fiyatının piyasayı yansıtmadığına Uzlaşma Fiyatı Komitesi tarafından
kanaat getirilmesi durumunda, aşağıda belirtilen yöntemler tek başına
ya da birlikte kullanılarak günlük uzlaşma fiyatı tespit edilebilir.
Seans içerisinde gerçekleştirilen tüm işlemlerin ağırlıklı fiyatlarının
ortalaması,
Bir önceki günün uzlaşma fiyatı,
Seans sonundaki en iyi alış ve satış kotasyonlarının ortalaması
145
Sözleşmenin vadesine kadar olan süre için geçerli olan ve Borsa
tarafından belirlenen faiz oranı, dayanak varlığın spot fiyatı veya
sözleşmenin diğer vade ayları için geçerli olan günlük uzlaşma fiyatı
kullanılarak hesaplanacak “teorik” vadeli fiyatlar.
2.3.7.3."VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesine İlişkin
Tarihi Borsa Verileri
"VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" Vadeli İşlem Sözleşmesi’ne ait 20052009 tarihleri arasındaki, sözleşme bazında uzlaşma fiyatları ve işlem
hacmini gösterir tablo (Tablo 24), aşağıda verilmiştir.
Tablo 24. VOB-Anadolu Kırmızı Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi Yıllara Göre Fiyat
ve İşlem Hacmi İstatistikleri
2006
2005
Yıllar
Sözleşme
Kodu
411F_CMW
HT0305
411F_CMW
HT0505
411F_CMW
HT0705
411F_CMW
HT0905
411F_CMW
HT1205
411F_CMW
HT0306
411F_CMW
HT0506
411F_CMW
HT0706
411F_CMW
HT0906
411F_CMW
HT1206
411F_CMW
HT0306
411F_CMW
HT0506
411F_CMW
HT0706
411F_CMW
HT0906
411F_CMW
HT1206
411F_CMW
HT0307
Vade
Ayı
Mart 05*
Uzlaşma
Fiyatı 1
Önceki
Uzlaşma
Fiyatı 2
Fiyat
Değişim
Fiyat
Değişim
(%)
(TL)
Miktar
Hacim
(Adet)
(TL)
0,3435
0,382
-10,08
-0,0385
13 24.578
0,3445
0,4
-13,88
-0,0555
6 11.913
0,313
0,4185
-25,21
-0,1055
2
Eylül 05*
0,3465
0,439
-21,07
-0,0925
Aralık
05*
0,3515
0,4705
-25,29
-0,119
0
0
0,324
0,4502
-28,03
-0,1262
3
5.040
0,4135
0,4435
-6,76
-0,03
0
0
0,413
0,413
0
0
0
0
Eylül 06
0,4365
0,4365
0
0
0
0
Aralık 06
0,443
0,443
0
0
0
0
Mart 06*
0,3565
0,324
10,03
0,0325
0
0
0,3875
0,4135
-6,29
-0,026
0
0
0,367
0,413
-11,14
-0,046
0
0
0,39
0,4365
-10,65
-0,0465
0
0
0,418
0,443
-5,64
-0,025
0
0
0,4845
0,4845
0
0
0
0
Mayıs
05*
Temmuz
05*
Mart 06
Mayıs
06
Temmuz
06
Mayıs
06*
Temmuz
06*
Eylül 06*
Aralık
06*
Mart 07
4.000
20 44.000
2009
2008
2007
146
411F_CMW
HT0507
411F_CMW
HT0707
411F_CMW
HT0907
411F_CMW
HT0307
411F_CMW
HT0507
411F_CMW
HT0707
411F_CMW
HT0907
411F_CMW
HT1207
411F_CMW
HT0308
411F_CMW
HT0508
411F_CMW
HT0708
411F_CMW
HT0908
411F_CMW
HT0308
411F_CMW
HT0508
411F_CMW
HT0708
411F_CMW
HN0908
411F_CMW
HT0908
411F_CMW
HT1208
411F_CMW
HN1208
411F_CMW
HN0309
411F_CMW
HT0309
411F_CMW
HN0309
411F_CMW
HN0509
411F_CMW
HN0709
411F_CMW
HN0909
411F_CMW
HN1209
411F_CMW
HN0310
Mayıs
07
Temmuz
07
0,494
0,494
0
0
0
0
0,4915
0,4915
0
0
0
0
0,51
0,51
0
0
0
0
0,4395
0,4845
-9,29
-0,045
0
0
0,4505
0,494
-8,81
-0,0435
0
0
0,4495
0,4915
-8,55
-0,042
0
0
0,489
0,51
-4,12
-0,021
0
0
0,5095
0,541
-5,82
-0,0315
0
0
0,573
0,573
0
0
0
0
0,5785
0,5785
0
0
0
0
0,5805
0,5805
0
0
0
0
0,613
0,613
0
0
0
0
0,6105
0,573
6,54
0,0375
0
0
0,5905
0,5785
2,07
0,012
0
0
0,5455
0,5805
-6,03
-0,035
5.501
14.357
.850
0,5315
0,6395
-16,89
-0,108
1
3.500
Eylül 08
0,613
0,613
0
0
0
0
Aralık 08
0,634
0,634
0
0
0
0
Aralık 08
0,5585
0,5885
-5,1
-0,03
1
2.750
Mart 09
0,6
0,545
10,09
0,055
0
0
Mart 09
0,773
0,773
0
0
0
0
0,5335
0,6
-11,08
-0,0665
0
0
0,51
0,62
-17,74
-0,11
0,4605
0,5675
-18,85
-0,107
0
0
0,5205
0,5655
-7,96
-0,045
0
0
0,569
0,4845
17,44
0,0845
0
0
0,587
0,55
6,73
0,037
0
0
Eylül 07
Mart
2007*
Mayıs
2007*
Temmuz
2007*
Eylül
2007*
Aralık
2007*
Mart 08
Mayıs
08
Temmuz
08
Eylül 08
Mart
2008*
Mayıs
2008*
Temmuz
2008*
Eylül
2008*
Mart
2009*
Mayıs
2009*
Temmuz
2009*
Eylül
2009*
Aralık
2009*
Mart 10
4 11.148
* Yıl içerisinde kapanan sözleşmeler.
1
Kapanan sözleşmeler için vade sonu uzlaşma fiyatını, işleme açık sözleşmeler için yıl
sonu Borsa tarafından hesaplanan gün sonu uzlaşma fiyatını gösterir.
2
Sözleşmeleri işleme açarken taşıma maliyeti modeliyle hesaplanan baz fiyatı gösterir.
Kaynak : VOB yıllık borsa bültenlerinden derlenmiştir.
147
Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere, VOB-Anadolu Kırmızı Buğday
sözleşmesi, Borsa’nın açıldığı tarihten 2009 yılının sonuna kadar neredeyse
hiç işlem görmemiş, hatta birçok ay boyunca, işlem hacmi 0 olarak
gerçekleşmiştir.
Çalışmanın
uygulama
bölümü,
esas
olarak
yukarıda
tespitini
yaptığımız durumun, un sanayicileri açısından nedenleri tespit edilmeye
çalışılacaktır. Bu sözleşmelerin potansiyel en büyük kullanıcısı durumundaki
Türkiye un sanayicilerinin, söz konusu sözleşmelere neden bu denli az ilgi
gösterdiklerinin ortaya çıkarılması, bu piyasaların etkinleştirilmesi sürecinde
açığa çıkartılması gereken önemli bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır.
2.3.7.4. Buğdayda İşlem Hacmini Etkileyen Hususlar
Bir önceki bölümde görüldüğü üzere, VOB’un kurulduğu günden bu
güne kadar, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin işlem hacmi nerdeyse 0
denilebilecek bir düzeyde gerçekleşmiştir. Söz konusu ürünlerin işlem
hacimlerinin bu denli düşük olarak gerçekleşmesinin ana nedenleri;
Devletin buğday’da alım fiyatı açıklaması,
Dünya buğday fiyatları ile Türkiye buğday fiyatları arasındaki ciddi
farklılık,
Lisanslı depoculuk,
Aracı kurum ve yatırımcıların emtia piyasalarına yabancı olması,
şeklinde sıralanmıştır.135
Çalışmanın uygulama aşamasından önceki son bölümü olan üçüncü
bölümünde, Türkiye’de buğday vadeli işlem sözleşmeleri piyasasının neden
gelişmediği sorusuna yanıt aranırken, yukarıda bahsedilen ilk üç neden
üzerinde durulacaktır. Çalışmanın son bölümü olan uygulama bölümünde ise
un sanayicilerinin bu piyasalara neden ilgi göstermedikleri ve yeterli düzeyde
işlem gerçekleştirmedikleri sorusunun cevabı, yapılacak bir anket ve bu
135
Hamdi Bağcı, “Türev Araçlar Keşif Tamam…”, Türev Araçlar ve Risk Yönetimi Konferansı,
23/09/2010, (erişim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/EduDocs/Hamdi_BAGCI.pdf, s.15.
148
anketten elde edilecek sonuçların analizi, bazı hipotezlerin kurulması ve test
edilmesi ile ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. Yapılacak bu uygulama ile,
buğday vadeli işlem sözleşmeleri piyasasının “Aracı kurum ve yatırımcıların
emtia piyasalarına yabancı olması” nedeniyle gelişmemesi durumunun test
edilmesi amaçlanmaktadır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TARIM PİYASALARI, TÜRKİYE TARIM POLİTİKALARI VE TÜRKİYE
BUĞDAY POLİTİKALARI VE BUNLARIN TARIMSAL VADELİ İŞLEM
SÖZLEŞMESİ GELİŞİMİNE OLAN ETKİLERİ
Çalışmanın uygulama aşamasından önceki son bölümü olan 3.
bölümünde, genel olarak piyasa yapıları hakkında bilgi verildikten sonra,
tarımsal piyasaların ve tarımsal ürün fiyatlarının özellikleri ile bu piyasalardaki
devlet müdahaleleri incelenmiştir. Daha sonra, Dünya’da bazı ülkelerin
buğday piyasaları örneklendirilmiş ve akabinde Türkiye buğday piyasası ve
politikaları ele alınmıştır. Bu bölümde son olarak, vadeli işlem piyasalarının
etkinliğini artıracağı yönünde çeşitli görüşler bulunan ülkemiz lisanslı
depoculuk faaliyetlerinden ve ülkemizde bu faaliyetlerin neden gelişmediği
üzerinde durulmuştur.
3.1. GENEL OLARAK PİYASA YAPILARI
Piyasa yapısı, piyasada faaliyet gösteren alıcı ve satıcıların sayısı ve
dağılımı, ürün farklılaşmasının derecesi ve piyasaya giriş ve çıkışın serbesti
derecesi gibi kriterlere bağlı olarak değişir. Ürün fiyatının belirlenmesinde
piyasa yapısı rol oynar. Yapılarına göre piyasalar genel olarak 4’e
ayrılmaktadır. Bunlar, tam rekabet piyasaları, monopol, oligopol ve
monopson piyasalar olup bu piyasaların genel özellikleri aşağıda maddeler
halinde açıklanmıştır136.
Tam rekabet piyasaları: Bu piyasalarda çok sayıda alıcı ve satıcı
mevcut olup bunun sonucunda ürün fiyatı piyasa arz ve talebi
neticesinde belirlenir. Bu piyasaların diğer bir özelliği, piyasada alım
satıma konu olan malların homojen olmasıdır. Piyasaya giriş ve çıkış
serbest, karar birimleri tam bilgiye sahiptir ayrıca üretim faktörlerinin
136
Esin Nacar, “Türkiye Buğday Piyasasının Đşleyişi ve Regülasyonu” , Uzmanlık Tezi, DPTUzmanlık Tezleri, Yıllık Programlar ve Konjonktör Değerlendirme Genel Müdürlüğü, DPT
Yayınları, Yayın No:2797, Temmuz 2009, s.8-10.
150
sektörler arası ve yerler arası akışkanlıkları da tamdır. Bu piyasalarda
fiyatlar üzerinde bir devlet müdahalesi veya iki veya daha fazla şirketin
kollektif davranışları neticesinden kaynaklanan bir kısıt ya da baskı
söz konusu değildir.
Monopol Piyasalar: Bu piyasalar tek bir firmanın yakın ikamesi
olmayan bir mal ürettiği ve diğer firmaların piyasaya girişlerinin
mümkün olmadığı bir piyasadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler,
çeşitli
tarımsal
kuruluşlar
aracılığıyla
bazı
ürünler
için
tarım
piyasalarının monopolleşmesine izin vermektedirler. Söz konusu
kuruluşların ayırt edici özellikleri üretici haklarını korumaları ve arzı
kontrol edebilmeleridir.
Oligopol Piyasalar: Aralarında karşılıklı bağımlılığın olduğu az sayıda
firmanın yer aldığı ve yüksek giriş engellerinin bulunduğu piyasalardır.
Oligopol piyasalar genelde tarım ürünlerinden ziyade, bu ürünlerin
işlenmesini sağlayan piyasalarda ve dağıtım ve pazarlama alanlarında
oluşmaktadır.
Monopson Piyasalar: Tek büyük alıcının olduğu piyasa yapısına
denilir. Tek alıcı demek aynı zamanda birden fazla alıcının bir araya
gelerek birlikte hareket etmeleri de demektir. Tarımsal piyasalarda
monopson yapıya sıkça rastlanmakta ve monopsonist, tek alıcı
konumunda olarak piyasa fiyatını belirlemektedir.
Tarımsal ürünü
hammadde olarak kullanan tek sanayicinin bulunduğu, bir kamu
kuruluşunun bir tarım ürününü satın almada ve dağıtımında tek yetkili
olduğu ya da lokal bir alanda büyük bir arazi sahibinin tek işveren
olduğu durumlar bu piyasaya örnek teşkil eder.
3.2.TARIMSAL ÜRÜN PİYASALARI
Tarımsal ürün piyasalarında, hiçbir çiftçi fiyatlar üzerinde kişisel olarak
etkide bulunamadıklarından, bu piyasalar tam rekabet piyasaları olarak
nitelendirilmekte olup, ancak tam rekabet piyasalarının bütün özelliklerini
içerisinde barındırmaz. Bu yaklaşım üreticiler için doğru olmakla birlikte,
151
tarımsal üreticilerin son tüketici olmamaları sebebiyle, monopolcü güçlerin
piyasaya girmesi, bu piyasaların tam rekabet yapısının bozulması ile
sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla, bu piyasalar için, aynı nitelikte bir ürünün çok
sayıda kimseler tarafından üretildiği, iyi organize edilmiş bir piyasada
müzayede yoluyla satılabileceği varsayımı gerçeğe uymamaktadır. Diğer
taraftan, tam rekabet piyasa ürünlerinin, özelliklerinden birisi olan homojenlik
özelliği tarımsal piyasalar için mevcut olmakla birlikte, tüketiciye ürünün arz
edildiği
piyasalarda
homojenlik ilkesi
bazı
biçimlerde
bozulmaktadır.
İşlendikten sonra ambalajlama, reklam vb. etkenlerle, bu ürünlerin homojenlik
özellikleri kaybolmakta ve ürün farklı hale gelmektedir. Uzun dönemde, bu
piyasalarda fiyatın ortalama maliyet eğrisine eşitlenmesi eğilimi olmakla
birlikte,
arz
ve
talep
fonksiyonundaki
kaymalar
nedeniyle
dengeye
ulaşılamamaktadır. Ayrıca, doğal koşulların etkisi ile üretimin gecikmeli olarak
piyasa fiyatına uyması sonucunda söz konusu piyasalara giriş çıkış
serbestliği tam olarak gerçekleşememektedir. Tarım işletmelerinde, üretime
girişi
sınırlayıcı
marka,
patent,
sermaye
büyüklüğü
gibi
etkenler
bulunmamakta, ancak, toprak varlığı ve bunun niteliklerinin koyduğu doğal bir
takım sınırlar mevcuttur. Serbest rekabet koşullarının bir başkası ise piyasa
hakkında tam bilgi gerekliliğidir. Oysa tarım kesimi belirsizliklerle doludur.
Tarımsal ürün piyasalarının işleyişine dair en belirgin özellikler olan
gelir ve fiyat istikrarsızlığının nedenlerini ortaya koymak, bu piyasaların
işleyişini anlamak bağlamında önemlidir. Bu nedenler;
•
Tarımsal üretim, iklim koşullarına ve ayrıca, sel, kuraklık, gibi doğal
afetler ile bitki örtüsü ve hayvan hastalıkları gibi dışsal faktörlere bağlı
olduğundan, üretim miktarı ve verim yıllar itibariyle değişkenlik
göstermekte, bu durum da tarımsal ürün fiyatlarının diğer piyasalarda
oluşan fiyatlara göre daha volatil olmasına neden olmaktadır.
•
Ürünün yıllık verim değişmeleri ne kadar şiddetli ise veya bu verim
değişmelerinin şiddetli olması veri iken talebin esnekliği düşük ise,
ürünün yıllık fiyat değişmeleri aynı oranda sert olmaktadır.
152
•
Tarımsal ürünlerin yılda birkaç ay hasat edilebilmesi ancak bu ürünlere
olan talebin yılın hemen hemen her döneminde olması nedeniyle,
mevsimlik
arz
ve
talep
dengesinin
bozulmasına
ve
fiyat
istikrarsızlığına yol açmaktadır. Ancak fiyat istikrarı söz konusu ürünün
depolanabilme özelliğine göre farklılık göstermektedir. Uzun süre
muhafaza
edilemeyen
ürünlerin
fiyatları,
turfanda
dönemde
yükselirken, stoklanabilen ürünlerin fiyatları ise zaman geçtikçe stok
giderlerinin artması neticesinde yükselmektedir.137
Tarımsal ürünlerin piyasa yapılarını anlamamızda, tarımsal ürün
üretim arz yapısına kısaca değinilmesinde fayda vardır. Tarımsal ürün arzı,
elastik olmayan bir nitelik taşımakta, geçimlik ürünler olan buğday, arpa gibi
bitkisel ürünlerin arzının fiyatlar karşısındaki duyarlılığı zayıftır. Öte yandan,
yarı ticari nitelikteki mısır ve fasulyede duyarlılık fazla, pamuk ve tütün gibi
ürünlerde ise çok fazladır. Kısa ve uzun vade bakımından tarımsal ürün
arzının ve talebinin esnekliği farklılık göstermekte olup, uzun vadede esnek
olan tarımsal ürünlerin arzı, kısa ve orta dönemde esnek değildir. Bu,
tarımsal ürünlerin üretim hacminin bu ürünlerin fiyatlarındaki değişimlere göre
hemen artırılıp azaltılamamasından ileri gelmektedir138 .
Tarım sektöründe, arzın esnek olmaması, talepteki küçük değişimlerin
fiyatları büyük miktarda etkilemesine sebebiyet vermektedir. Diğer taraftan,
Tarımsal ürün talebinin esnek olmaması ise, kısa dönemde toplam talep
hacminin sınırlı olması ile ilişkilidir. Tarım ürünlerinin büyük bir bölümü gıda
ve yem maddesi olup, insan ve hayvanların gıda ve yem ihtiyaçlarının
nispeten sınırlı olması nedeniyle, söz konusu talep de inelastik bir nitelik
göstermektedir. Tarımsal ürün talebinin inelastik olması nedeniyle de, söz
konusu ürünün arzındaki herhangi bir düşüş veya artış, fiyatın dengesiz bir
şekilde artıp-azalmasına yol açmaktadır139 .
137
Esin Nacar, a.g.e., s.3-5.
Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.8-10.
139
Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.11-12.
138
153
3.3.TARIMSAL ÜRÜN FİYATLARI
Tarımsal kesimlerde üretim, üretim faktörlerine ve iklim koşullarına
bağlı olup, üretim tekniği değişmediği sürece tarımda verimlilik, toprağın
niteliği ve iklim şartlarına bağlıdır. Tarımda üretim, kısa dönemde,
değişebilen üretim faktörlerinin kullanılması suretiyle belli bir düzeye kadar
arttırılabilmekte olup, söz konusu artış toprak miktarının sınırlı olması
sebebiyle belli bir düzeyin üzerine çıkartılamaz. Bu bakımdan arz esnekliği
kısa dönemde çok azdır. Çok kısa dönemde ise, kullanılan üretim faktörleri
herhangi bir etki göstermediğinden arz esnekliği sıfıra eşittir. Diğer yandan,
aynı dönemde tarım ürünlerinin talep esnekliği de tarım ürünleri talebinin
insan ihtiyaçları ile sınırlı olması nedeniyle düşüktür. Tek tek tarım ürünleri
ele alındığında ise talep esnekliği değişiklik gösterebilmektedir. Tarımda sabit
masrafların fazla olması ve ayrıca azalan verimler kanunun diğer sektörlere
göre daha erken ortaya çıkması, arz esnekliğinin düşük olmasına sebebiyet
vermektedir. Diğer taraftan, uzun dönemde, teknolojideki değişimler, tarım
ürün arzını etkileyebilmekte, aynı üretim faktörleriyle daha fazla ürün elde
edilebilmektedir140 .
Tarım ürünlerinde o yılın fiyatı, tarım ürünü elde edildikten sonra,
piyasaya arz edilen ürün miktarı ve söz konusu ürünün talebi tarafından
belirlenir. Tarımsal ürün fiyatları; üreticilerin gelirlerini, tüketicilerin refahlarını
ve birçok ülkede ihracat gelirlerini geniş ölçüde etkilediği için, ekonomik,
sosyal ve politik açıdan büyük öneme haizdir. Diğer taraftan, tarımsal üretim,
iklim ve doğa koşullarına bağlı olduğundan, tarımsal üretim beraberinde riski
de getirmekte, buna bağlı olarak da üretici, üretimini çoğu zaman kendisi
kontrol edememektedir. Söz konusu etki, teknolojik gelişmelerle dahi
tamamen giderilememiş bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer
taraftan, doğa koşulları, tarımsal ürünlerin büyüme dönemleri üzerinde etkili
olmakta, bu durum ise, tarımsal üretimin fiyat değişimlerine anında ve sürekli
bir uyum sağlamasını olanaksız kılmaktadır. Piyasada yüksek bir fiyat
oluştuğunu gören ve daha fazla kar elde etmek isteyen ve üretim tercihini bu
140
Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.11-12.
154
yönde kullanmak isteyen üretici, bu isteğini genellikle bir yıl sonra
geliştirebilmektedir. Başka bir deyişle, arz, talebe ancak bir dönemlik
gelişmeyle uyabilmektedir. Öte yandan, tarımsal üretim, mevsimlere bağlı
olup, üretim, yıl boyunca belli bir dönemde gerçekleşmekte bu da, bir yılın
üretiminin bir sonraki yılın üretimine kadar stok niteliğinde olmasına
sebebiyet vermektedir. Tüketim devam ettiği sürece, piyasanın ihtiyacı, bu
stoktan karşılanmakta ve piyasada söz konusu ürünün fiyatı da stokun
durumuna göre değişmektedir141 .
Kısa dönemde, tarım ürünleri fiyatı bir piyasa fiyatı olup, maliyet fiyat
niteliği taşımamaktadır. Talep eğrisi, fertlerin ihtiyaçlarına ve gelirlerine göre
belirlenmekte, arz eğrisi ise üreticinin iradesinden çok iklime bağlı olmaktadır.
Ürün bol olduğu zaman maliyetler düşmekte, satış fiyatları maliyetlerin dahi
altında olabilmektedir. Bu durumda kar eden firma sayısı sınırlı olmaktadır.
Ürünün azaldığı dönemlerde ise, maliyetler yükselir, kar eden firmalar artar.
Uzun dönemde ise fiyatlar üzerine daha çok maliyetler etki etmektedir. Bu
dönemin belirleyici özelliği, zaman döneminin işletme tesis ve kapasitesinin
değiştirilebilmesine imkan verecek kadar uzun olması, diğer bir deyişle
firmaların tüm faktörlerinin değişir hale dönüştüğü süreyi kapsamasıdır142.
Fiyat hareketliliği, ekonominin her kesiminde rastlanan bir durum
olmakla birlikte, ekonominin hiçbir kesiminde, tarım sektöründe olduğu kadar
şiddetli olmamaktadır. Bu dalgalanmalar, sadece ulusal değil, uluslararası
piyasalarda da gerçekleşmekte olup, dalgalanmaların ekonomik kaynakların
etkin dağılımına hizmet etmeyenleri, genel olarak ekonominin sağlıklı bir
biçimde işlemesine engel olmaktadır. Tarım ürünleri fiyatlarının istikrarsızlığı,
tarım kesimi üreticileri için gelir istikrarsızlığını doğurmakta olup bunun
dışındaki olumsuzluklar aşağıda sıralanmıştır143.
Toplam parasal tarım gelirinde bir yıldan diğerine kaydedilecek büyük
iniş ve çıkışlar, tarım ürünlerini girdi olarak kullanan tarıma dayalı
141
Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.13-14.
Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s. 20-21.
143
Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.21-24.
142
155
sanayi gelirlerini ve dolayısıyla bu sanayilerdeki yatırım ve istihdam
politikalarını olumsuz yönde etkileyecektir.
Tarım kesimine girdi veren sanayilerin, örneğin, tarımsal makine, alet,
gübre, ilaç, v.s. gelirlerinde yaşanabilecek ani değişmeler, bu
endüstrideki
müteşebbislerin
yatırım
kararlarına
ve
istihdam
politikasına olumsuz yönde etki yapabilecektir.
Tarım ürünleri talebinin esneklikten yoksun olması, tarımsal toplam arz
miktarına göre, tüketicilerin bu ürünlerin tüketimine tahsis edecekleri
fonları etkileyebileceğinden, tarım dışı kesimlerce üretilen mal ve
hizmetlerin
tüketimine
tahsis
edilebilecek
fonlar
da
bundan
etkilenecektir.
Tarım ürünlerindeki şiddetli fiyat dalgalanmaları, bu üreticileri ve bu
ürünleri girdi olarak kullanan ekonomik faaliyet dalları bakımından,
rizikonun ötesinde bir belirsizlik doğurmaktadır. Öte yandan aşırı
belirsizlik, tarımsal işletme ölçeğinin küçük kalmasına yol açmakta ya
da büyümesini engellemektedir.
Tarımsal fiyatlardaki dalgalanmanın bu olumsuz etkilerinden başka, bir
de döviz gelirleri üzerinde yarattığı bir belirsizlik vardır.
3.3.1.Tarımsal Ürün Fiyatlarına Müdahale
Tarımsal emtiaların arz ve talep esnekliklerinin az olması fiyatların
volatil olmasına ve bu da tarımsal gelirin düzensiz olmasına yol açmaktadır.
Ancak,
stoklanabilen
emtialar
için
bu
sorun
bir
dereceye
kadar
çözümlenebilirken, diğer ürünler için hala ciddi bir sorun olmaktadır. Bu
durumda hükümet müdahaleleri devreye girmektedir. Bu malların fiyatlarının
dalgalanması, çiftçilerin gelirlerini ve yurtiçi tüketim ve tüketici refahını
etkilemektedir. Hükümet, arzın yüksek olduğu zamanlarda stoklamak için
satın almakta, arzın düşük olduğu zamanlarda bu stoklarını satmaktadır.
156
Böylece,
üreticilerin
mallarının,
hükümet
tarafından
seviyesinin altında satılması engellenmiş olmaktadır
belirlenen
fiyat
.144
Hükümet desteklemeleri tarımsal üretimin artırılmasında ve üretici
gelirlerinin artırılmasında önemli bir araç olmasına karşın birçok dezavantajı
da bulunmaktadır. Örneğin Türkiye’de söz konusu desteklemeler hükümetleri
oldukça yüksek finansal yükler altında bırakmaktadır. Kısıtlı kaynaklarla
yapılmaya çalışılan desteklemeler, enflasyonu artırmakta ayrıca bütçe açığını
da fazlalaştırmaktadır. Üreticiler için fiyatlar yüksek tutulmakta ancak diğer
taraftan bu durum tarımsal sektöre bağımlı diğer sektörlerin maliyetini
artırmaktadır. Bu sektörlerin de sübvanse edilmesi neticesinde bütçe
üzerinde ikinci bir yük daha oluşmaktır. Diğer bir dezavantaj, hükümetlerin bu
faaliyetleri tek başına gerçekleştirememesi neticesinde belirli kurumlar
vasıtasıyla yürütmesi belli bazı ek maliyetlere yol açmakta ve üreticilerin, söz
konusu desteklerden tam olarak faydalanabilme olanaklarını kısıtlamaktadır.
Başka bir dezavantaj, fiyatların devlet tarafından belirlenmesi nedeniyle
tarımsal ticaretin etkin olarak yapılamamasıdır145.
Tarım sektörü, büyük fiyat dalgalanmalarının yaşandığı bir sektördür.
Tarım ürünleri, rekabet şartlarının geçerli olduğu piyasalarda satılmakta olup,
bu piyasalarda fiyatlar her yıl, her gün, her saat hatta her dakika
değişebilmektedir. Piyasadaki koşullar iyi olduğu zaman üreticinin gelirinde
büyük artışlar, koşulların kötü olduğu zaman ise, üretici gelirlerinde büyük
azalmalar görülebilmektedir. Fiyatlarda oluşan şiddetli dalgalanmalar üreticiyi
önemli bir belirsizlikle karşı karşıya bırakmakta,
belirsizliğin etkisiyle,
üreticinin kendisini korumak amacıyla aldığı önlemler, tarımın ekonomik
gelişmeye yaptığı ürün, piyasa ve üretici faktörleri gibi katkıları olumsuz
yönde etkilemektedir. Devlet bu durumda tarımsal üretimdeki risk ve
belirsizliği azaltmak yoluyla, karlılığı ve gelirleri arttırmaya çalışarak tarımsal
üretimi teşvik etmek amacıyla fiyatları kontrol etmektedir. Tarımsal üretimin
yapısını kalite, üretim hacmi ve bileşimini istenilen düzeye getirmek amacıyla
144
145
Lale Tomruk, a.g.e., s.9-10.
Lale Tomruk, a.g.e., s.27-28.
157
da fiyatlara müdahale edilebilir. Burada amaç, ülke ihtiyaçlarına, toprak ve
iklim koşullarına en uygun bir üretim ekseninin oluşturulmasıdır. Böylece
tarımsal üretimi arttırarak ekonomik gelişmeye yardımcı olmak mümkündür.
Tarım sektörünün devlet tarafından desteklenmesinin nedenlerinden birisi de
tüketicinin korunması olup, böylelikle, gelir dağılımındaki eşitsizlikleri sosyal
adalet ilkesine göre iyileştirmek amaçlanmaktadır. Devletin belirli bir üretici
veya tüketici grubuna destekleyici nitelikte önlemler alması, ekonomik ve
siyasi nedenlerle de olabilmektedir. Diğer taraftan devlet, tarımsal ürünlere
dünya pazarlarında rekabet olanağı sağlamak, ihraç potansiyeli olan tarımsal
ürünlerin
üretimlerini
teşvik
etmek
amacıyla
da
müdahalede
bulunabilmektedir. Bunların yanı sıra tarımsal ürünlerin depolanması,
işlenmesi ve dağılım fonksiyonları rasyonel bir biçimde yapılamadığından
tüketici ürünleri pahalı satın almaktadır. Bu durumu önlemek ve aracıların
haksız kazanç sağlamalarını önlemek amacıyla da müdahaleler yapılmakta
olup, ayrıca, hazineye gelir sağlama ve toplumun sağlığı açısından da
fiyatlara müdahale edebilmektedir146 .
Tarımsal
ürün
fiyatlarına
müdahale
genellikle
iki
biçimde
yapılmaktadır. Devlet fiyatlarla doğrudan ilgilenmeden piyasa şartları ve
rekabet şekilleri üzerinde etkili olacak önlem ve kararlar alıyorsa bu durumda,
"Dolaylı Müdahale" söz konusudur. Ancak devlet fiyatlara özellikle kendisi
müdahale ederek kar oranlarını belirleme, üretici ve tüketici yönünden en
yüksek ve en düşük narhların konulması, belirli bir fiyattan alıcı ve satıcı
duruma geçmesi biçiminde müdahalede bulunursa da bu tip fiyat müdahalesi
de "Dolaysız Müdahale" olarak adlandırılmaktadır147 .
Devletin fiyatlara dolaysız müdahale etmek için alacağı önlemlerden
birincisi, üretim masraflarını belli bir formüle göre belirlemek ve her üretim
sektöründe üretilen malların kar oranlarını belirlemektir. Kar oranlarını
belirleme yöntemlerine, genellikle enflasyon devrelerinde veya üretici ve
tüketici arasına normalden fazla aracının girmesi halinde başvurulur. Bu
146
147
Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.30-32.
Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.32.
158
yöntemde maliyetlerin iyi belirlenmesi enflasyon hızının yavaşlaması veya
durması ile kontrol mekanizmalarının rasyonel işlemesi gibi bazı koşulların
gerçekleşmesi gerekmektedir. Devlet fiyatlara daha fazla müdahale etmek
isterse, bu durumda narh yöntemini uygular. Narh, fiyatın devlet veya kamu
otoritesi tarafından belirlenmesidir. Devletin tarımsal ürün fiyatlarına dolaysız
müdahalesi, Tavan fiyatı, (Azami Narh) ve Taban fiyatı (Asgari Narh)
belirlenmesinin yanı sıra fiyat sübvansiyonu (Mali Yardım) uygulaması
biçimlerinde gerçekleşmekte olup, söz konusu müdahale çeşitlerine ilişkin
açıklamalar aşağıda verilmiştir 148 :
Tavan Fiyatın (Azami Narh) Belirlenmesi: Tavan fiyatı; kamu
otoritesince mal ve hizmetler için belirlenen en yüksek satış tutarıdır.
Tavan fiyat politikası, enflasyonist talep fazlasının ve üretim
yetersizliğinin fiyatlar genel düzeyine yansımasını önlemek amacıyla
yapılan
müdahalelerde
kullanılmaktadır.
Tavan
fiyatı
genellikle
tüketiciyi korumaya yöneliktir. Bu yöntem uygulanarak arz ve talep
koşullarına
göre
çok
yüksek
olan
piyasa
fiyatını
düşürmek
amaçlanmaktadır. Piyasa fiyatının altında ve maliyet fiyatının biraz
üzerinde olmak üzere belirlenecek bir fiyat, tavan fiyatı olarak saptanır
ve saptanan bu fiyatın üzerinde alışveriş yasaklanır.
Taban Fiyatın (Asgari Narh) Belirlenmesi: Taban fiyatı; kamu
otoritesince mal ve hizmetler için belirlenen en düşük satış tutarıdır.
Taban fiyat politikasının amacı, üreticinin korunması olup, belirlenen
fiyatın altında satış yapılamaz, çünkü devlet bu fiyattan bütün ürünlerin
alımını garanti etmiştir. Piyasa fiyatının, belirlenen taban fiyatın altında
düşmesini önlemek için, devletin veya devlete bağlı kuruluşların
piyasaya alıcı olarak girmesi gerekmektedir. Bu uygulamada, taban
fiyat normal piyasa fiyatının biraz üzerinde belirlenmekte olup, eğer
belirlenen fiyat, piyasa fiyatının çok üzerinde ise, bu durumda üretim
faktörlerinin, fiyatı yüksek olan ürünün üretimine yönelme olasılığı
bulunmaktadır. Bu uygulamada, piyasada bir arz fazlası oluşmakta
148
Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.32-37.
159
olup, devletçe belirlenen bu fiyatta üreticiler ürettikleri bütün ürünlere
alıcı bulamamaktadırlar. Bu nedenle, üreticilerin karşılaştıkları pazarı
kaybetme olasılığını gidermek için; devletin taban fiyatını belirledikten
sonra "destekleme alımlarına" başlaması gerekmektedir.
Fiyat Sübvansiyonu (Mali Yardım): Devletin üreticiyi korumak
amacıyla fiyat sübvansiyonu uygulamasında, uygulama kapsamındaki
tarımsal ürünler için belirli bir fiyat garantisi bulunmaktadır. Burada,
alışveriş, piyasada oluşan fiyata göre yapılmakta olup, ancak piyasa
fiyatı garanti edilen fiyatın altına düştüğünde, aradaki fark üreticiye
geri ödenmektedir. Fiyat sübvansiyonu uygulamasında tüketiciler
alımlarını garanti fiyatın altında oluşan piyasa fiyatına göre yaptıkları
için, diğer politikalara oranla daha avantajlı bir duruma sahip
bulunmakta olup, ancak bu politikada finansman yükünün yıldan yıla
artması, uygulamanın sürekliliğini etkilemektedir.
Devletin fiyatlara dolaylı müdahalesi, arz etkileme ve talebi etkileme
olarak iki biçimde olup, söz konusu müdahale çeşitlerine ilişkin açıklamalar
aşağıda verilmiştir 149 :
Arzı etkileme: Bu yöntem, maliyetleri oluşturan girdiler üzerine etki,
stoklar ve üretim hacmi üzerine etki olarak iki biçimde yapılmaktadır.
Stoklar ve üretim hacmini arttırıcı önlemler ve maliyetleri oluşturan
girdilere verilecek teşvikler sonucunda arzın artması ve buna bağlı
olarak da fiyatların düşmesi sağlanmaktadır. Kısıtlayıcı önlemler ise,
arzın
azalmasına
bağlı
olarak
fiyatları
yükseltici
yönde
etki
yapmaktadır. Devlet, bolluk dönemlerinde, arzı azaltmak amacıyla
aşağıdaki politikaları izleyebilir:
o Fazla ürünleri satın alarak stok politikası uygular. Stokların yurt
içinde maliyetine, yurt dışında farkı bütçeden ödenerek
maliyetinin altında satılarak tüketilmesiyle arz düşürülür.
Böylece fiyatların daha çok düşmesi önlenebilir.
149
Hayrünnisa Balgalmış Kunt, a.g.e., s.37-39.
160
o Dış piyasalara ihracatı arttırmak amacıyla üreticilere ihracat
primleri verir ve ihraç edilen ürünlerden vergi almaz veya vergi
iadesi yoluna gidebilir.
o Talep
fazlası
ürünlerin
kullanım
ve
sürüm
alanlarını
değiştirerek, başka bir amaçla kullanılması için gerekli önlemleri
alabilir.
o Üretim sınırlandırılması gibi tedbirlere başvurur.
Devlet kıtlık dönemlerinde, arzı artırmak amacıyla ise aşağıdaki
politikalara başvurabilir:
o Stoklar eritilmeye çalışılır.
o İthalat arttırılır, ihracat yasakları konulabilir. Böylece iç piyasada
ihtiyaç duyulan ürünlerin arzı arttırılırken, dış piyasaya ürün
satılmaz.
o Gümrük vergileri indirilir.
o Faiz politikası ile üretim miktarı üzerinde etkide bulunulur.
o Kredi politikası ile bazı üretim alanları uyarılır. Kredi olanakları
daralttırılarak, spekülatif amaçlı stoklar eritilmeye çalışılır.
o Mali politika ile vergiler üzerinde etkide bulunulur.
Talebi Etkileme: Devlet bolluk dönemlerinde, tüketimi arttırmak
amacıyla talebi yükseltmeye çalışır. Talebin yükseltilmesi için,
tüketicilerin satın alma güçlerinin arttırılması gereklidir. Bunun yanı
sıra devlet, gelir dağılımını adil bir şekilde sağlamak zorundadır.
Üretilen malların ihracat olanaklarının arttırılması da, bu dönemde
talep üzerinde etkili olmaktadır. Kıtlık dönemlerinde ise, devlet tüketimi
kısmak için;
ekonomideki para miktarının azaltılması, tüketim mallarına karşı olan
talebin düşürülmesi, zorunlu tasarrufa gidilmesi, ürünlerin karne ve
vesikaya bağlanması gibi önlemlere başvurulabilir. Belirli dönemlerde
161
bazı ürünlerin satışı yasaklanabilir, bazı ürünlere narhlar konularak
fiyat artışları önlenebilir. Arzın yetersiz olduğu durumlarda genel
olarak, spekülasyonu önlemek ve fakirlere satın alma gücü verme
amacı güdülmektedir.
Türkiye’de devlet müdahalelerine örnek olarak çalışmaya konu
Buğday piyasası örnek verilebilir. Üreticiye tatmin edici bir gelir düzeyinin
sağlanması,
tüketiciye de dünya fiyatlarına yakın bir düzeyde tüketim
imkanının verilmesi, her iki kesimi de tatmin edici bir fiyat düzeyinin
bulunması,
fiyat
istikararının
sağlanması
ve
piyasadaki
arz
talep
dengesizliğinin ortadan kaldırılarak üretim fazlasının kamuya maliyetinin
azaltılması gibi nedenlerden dolayı Türkiye buğday piyasası da müdahaleler
yoluyla regüle edilmek durumunda olan bir piyasadır.150
3.3.2.Tarımsal Destekleme Politikalarının Buğday Piyasasına Etkileri
Tarım ürünlerine ilişkin arz ve talep esnekliğinin düşük olması, tarımın
dışsal faktörlere bağımlı olması nedeniyle risk ve belirsizliğin fazla olması,
tarımsal üretim dönemlerinin diğer sektörlerle karşılaştırıldığında daha uzun
olması ve belirli zamanlarda yoğunlaşması, tarımsal ürünlerin korunmaları ve
depolanmalarının ancak belirli şartlarda ve zaman içinde yapılabilmesi,
üreticilerin tarımsal faaliyetlerden sağladıkları gelirlerin diğer sektörlere göre
daha düşük olması gibi nedenlerden dolayı tarım sektörü devlet tarafından
desteklenmektedir. Bu nedenlerle devlet, piyasa mekanizmasının işleyişine,
çoğu zaman müdahale etmekte olup, bu müdahaleler, hükümetin malın
piyasada işlem göreceği en yüksek veya en düşük fiyatı tespit etmesi
biçiminde olabileceği gibi (doğrudan), vergiler veya kotalar yoluyla malın
piyasada işlem göreceği fiyatı etkilemesi biçiminde de olabilmektedir.
Hükümetlerin,
doğrudan
müdahale
ettiği
durumlarda,
tarım
ürünleri
piyasalarında genellikle piyasa denge fiyatının üzerinde bir taban fiyat
belirlenmekte ve bu fiyattan kendisine getirilen ürün, destekleme alımı
kapsamında satın alınmaktadır. Taban fiyat uygulaması, piyasa döneminin
150
Esin Nacar, a.g.e., s.1.
162
uzunluğuna göre farklı etkiler yaratmakta olup, örneğin, ürünün hasadının
başlayıp, bir sonraki hasat mevsimine kadar süren çok kısa piyasa
döneminde fiyat artışına bağlı olarak yeni üretim yapılamayacağından, arzın
taban fiyata bir tepkisi söz konusu olmamakta, bu durumda, bu dönem
içerisinde üretici gelirlerinde önemli artışlar meydana gelmektedir. Diğer
taraftan taban fiyatın piyasa fiyatını yükseltmesi nedeniyle de tüketiciler
büyük ölçüde gelir kaybına uğramaktadırlar151.
Taban fiyatın ürünün ekiminden sonra belirlenmesi durumunda,
üreticiler, ürünün hasadına kadar girdi kullanımı gibi verimliliği dolayısıyla da
arzı belirli ölçüde artıracak önlemler almakta, bu önlemleri aldıkları dönem ise
kısa piyasa dönemi olarak adlandırılmaktadır. Kısa dönemde uygulanan
taban fiyatı uygulamasıyla devletin satın alacağı ürün miktarı artmaktadır.
Taban fiyatı uygulamasının her yıl uygulanması halinde ise, üreticilerin
üretimi artırma imkanları neticesinde, uzun dönemde piyasada arz fazlası
artmaktadır. Buğday piyasasında, taban fiyat belirlenerek yapılan destekleme
alımları ile, üretici gelirlerindeki artış maliyetine tüketiciler katlanmakta, arz
fazlası ürünün ihracat yoluyla piyasa dışına çıkarılmasının maliyetine ise
ihracattan doğan zararın bütçeden karşılanması nedeniyle vergi mükellefleri
katlanmaktadır. Taban fiyatı uygulaması çok kısa dönemde üretici gelirlerini
artırırken, kısa ve uzun dönemde piyasadaki arz fazlasını artırmaktadır. Hem
piyasanın arz talep dengesini bozması hem de devletin ve tüketicilerin
katlandığı
toplam
maliyeti
artırması,
bu
politikanın
uzun
yıllar
uygulanabilmesini güçleştirmektedir152.
Devletlerin buğday piyasalarına bir diğer doğrudan müdahale aracı
fark ödeme sistemi olup, bu durumda, devlet, destekleme fiyatı olarak bir
hedef fiyat belirlemekte ve piyasa fiyatının hedef fiyatın altına indiği
durumlarda, devlet, üreticiye, birim miktar başına hedef fiyat ile piyasa fiyatı
arasındaki fark kadar ödemeyi çiftçilere yapmaktadır. Bu sistemin maliyetine,
tüketiciler yerine vergi mükellefleri katlanmakta olup ayrıca, piyasada oluşan
151
152
Esin Nacar, a.g.e., s.13-14.
Esin Nacar, a.g.e., s.14.
163
fiyata
müdahale
edilmiyor
olması,
piyasadaki
buğday
üretimini
değiştirmemekte, dolayısıyla da arz fazlasına neden olunmamaktadır. Bu
sistemde, devlet, piyasadaki fiyat ve miktar üzerinde bir değişime neden
olmamakta, üretici fiyatında bir değişiklik olmayacağından üretici refahında
da
herhangi
bir
değişiklik
meydana
gelmemektedir.
Taban
fiyatı
uygulamasında tüketicilerin ödediği fiyat, taban fiyatı seviyesinde oluşmakta
ve dolayısıyla tüketicilerin daha az buğday talep etmelerine ve refah kaybına
sebebiyet vermekte iken, fark ödeme sisteminde, tüketici talebindeki artışa
bağlı olarak ithalat artmakta ve tüketici refahında artış meydana gelmektedir.
Net toplumsal kayıp açısından bakıldığında ise, destekleme alımlarında, fark
ödeme sistemine göre daha fazla bir kayıp mevcuttur153.
Devletin buğday üreticilerine tarımsal destekleme aracı olarak söz
konusu iki sistem yerine, üreticiye buğday üretimi yaptığı kayıtlı arazisi
üzerinden dekar başına ödemenin yapıldığı doğrudan gelir desteği
uygulamasında ise, piyasa fiyatına müdahale edilmediği için piyasadaki ürün
arz ve talebinde bir değişiklik olmayacağından üretimde ve tüketimde net
toplumsal kayıp söz konusu olmamaktadır. Bu sistemde, üretici refahında
artış
olurken,
tüketici
refahında
doğrudan
herhangi
bir
değişiklik
yaşanmamaktadır.
Başta dış ticaret mekanizmaları aracılığıyla uygulanan politikalar
olmak üzere, bazı tarımsal destekleme politikaları ise buğday piyasasını
dolaylı olarak etkilemekte olup, yurtiçi fiyatların dünya piyasa fiyatları
üzerinde olduğu durumlarda, üreticinin korunabilmesi amacıyla, buğday
gümrük vergileri artırılmaktadır. Böylece, buğday ithalat talebi azalmakta ve
tüketim, yurt içi arzdan karşılanmaktadır. Ayrıca üreticiye verilen kotalar, ithal
mallara çeşitli sağlık standartları ve diğer bazı standartlar getirmek suretiyle
uygulanan (kontrol belgesi uygulamaları) tarife dışı engeller yoluyla buğday
ithalatı sınırlandırılabilmekte, bu durumda, yurtiçi piyasadaki fiyatlar artmakta,
tüketicinin buğday talebi ise azalmaktadır.
153
Esin Nacar, a.g.e., s.15.
164
Arz fazlasının oluştuğu durumlarda ise, devlet dünya piyasalarının
üzerinde bir ihraç fiyatı belirleyerek üreticiyi fiyat farkı kadar desteklemekte,
ihracat desteğine bağlı olarak buğday üretimi de artmaktadır. Bu durumda,
eğer herhangi bir miktar kısıtlamasına gidilmemesi durumunda, yurtiçine arz
edilen buğday miktarı ve dolayısıyla da iç tüketim azalmakta olup, üreticilerin
yurtiçi fiyatların artışından sağladıkları gelir farkı tüketiciler, ihracattan elde
ettikleri gelir farkı ise vergi mükellefleri tarafından finanse edilmektedir154.
3.4. DÜNYA BUĞDAY PİYASASI ÇEŞİTLİ ÜLKE ÖRNEKLERİ
Dünya buğday ticaretinde önde gelen ABD, AB, Kanada ve
Avusturalya gibi gelişmiş ülke ve ülke grupları, uyguladıkları düzenleyici ve
destekleyici fiyat, alım ve dış ticaret politikalarına paralel olarak verimin,
kalitenin ve rekabet gücünün artmasını sağlayıcı yapısal politikaları
uygulayarak, hem dış piyasalarda söz sahibi olmayı, hem de iç piyasalarda
istikrarlı bir işleyişi sağlamışlardır. Piyasaların oldukça gelişmiş olduğu, ABD
ve AB’de, piyasanın etkin işleyişine yönelik bir fiyat sistemine ve tarımsal
destekleme ödemelerine ek olarak ABD’de lisanslı depoculuk ve borsa
sisteminin,
AB’de
ise
kooperatifçiliğin
gelişmiş
olması
piyasaların
regülasyonunu kolaylaştırmaktadır155.
Türkiye
buğday
piyasasının,
karşılaştırılabilmesini teminen,
diğer
ülke
piyasalarıyla
şimdi de, buğday üretiminde öncü bazı
ülkelerin buğday piyasalarına ilişkin bilgileri sunalım.
3.4.1. Avrupa Birliği’nde Buğday Piyasası
AB'de tarım politikalarında rol alan başlıca kurum ve kuruluşlar; AB
Konseyi, AB Komisyonu ve Tarım Komitesidir.
AB ülkelerinde uygulanan ortak tarım politikaları ana hatları ile şu
şekilde özetlenebilir156:
154
Esin Nacar, a.g.e., s.16.
Esin Nacar, a.g.e., s.25-46.
156
Toprak Mahsulleri Ofisi, “2008 Yılı Hububat Raporu”, TMO Yayınları, s.57-60.
155
165
AB'de başlangıçta yüksek müdahale fiyatları, topluluk içinde yüksek
miktarlarda ihtiyaç fazlası stok oluşmasına ve fazla stokların
sübvansiyon yolu ile dünya pazarlarına ihraç edilmesine yol açmış bu
da, AB'yi tarım reformuna zorlamıştır. 1992 Reformu (MacSharry
Reformu) ile 180 €/Ton seviyesinde tek bir hububat müdahale fiyatı
tespit edilmiş ve aşamalı olarak 10 yıllık bir dönem içerisinde 2001
yılında 101,31 €/Ton seviyesine indirilmiştir.
"Gündem 2000" doğrultusunda, buğday alım fiyatlarının 2006 yılına
kadar % 5 kadar daha düşürülmesi öngörülmesine rağmen özellikle
Fransa'nın muhalefeti karşısında 101,31 €/Ton olan müdahale
fiyatının sabit olarak devam etmesi kararlaştırılmıştır.
1992 reformu ile fiyat indiriminden dolayı üreticilerin mağduriyetlerini
telafi etmek üzere aynı zamanda telafi edici doğrudan gelir desteği
uygulaması başlatılmıştır. Hububat için hali hazırda telafi edici
doğrudan gelir desteği 63 €/ Ton'dur.
Müdahale kapsamında makarnalık buğday, ekmeklik buğday, arpa,
mısır, sorgum ve çeltik yer almaktadır.
Müdahale kurumlarınca, alımlarda; ekmeklik buğday, arpa, mısır ve
sorgum için 80 ton, makarnalık buğday için 10 ton ve çeltik için de 20
ton asgari alım sınırı uygulanmaktadır.
Müdahale kurumları hububat müdahale alımlarını Akdeniz ülkelerinde
(Fransa hariç) 1 Ağustos - 30 Nisan, İsveç'te 1 Aralık - 30 Haziran,
diğer üye ülkelerde ise 1 Kasım - 31 Mayıs tarihleri arasında
yapmaktadır. 2009/10 döneminden itibaren makarnalık buğdayda,
2010/11 döneminden itibaren ise diğer hububatta (ekmeklik buğday,
arpa, mısır ve sorgumda) müdahale kurumları hububat müdahale
alımlarını tüm üye ülkelerde 1 Kasım ile 31 Mayıs tarihleri arasında
yapacaktır.
Müdahale alım fiyatı hububatta 101,31 €/Ton olarak uygulanmaktadır.
Hububat müdahale alım fiyatına 1 Kasım - 31 Mayıs tarihleri arasında
166
0,46 €/Ton aylık fiyat artışı uygulanmaktadır. Aylık fiyat artışı
uygulamasına 2009/10 döneminden itibaren makarnalık buğdayda,
2010/11 döneminden itibaren ise ekmeklik buğdayda son verilecektir.
Ortak Tarım Politikası'nda değişiklik yapılmasına ilişkin 19 Ocak 2009
tarih, 72/2009 sayılı Konsey Tüzüğü kapsamında; ekmeklik buğday
için, müdahale dönemi boyunca 3 milyon tona kadar 101,31 €/Ton
müdahale fiyatı uygulanmak suretiyle müdahale alımı yapılabilecektir.
3 milyon tonun üzerindeki müdahale alımları ihale yöntemiyle
gerçekleştirilecektir. İhale yöntemi ile belirlenen fiyat hiçbir zaman
müdahale fiyatının üzerinde olmayacaktır.
Ödemeler hububatta alımı takip eden 30-35 gün sonra yapılmaktadır.
AB tarım politikasının yürütülmesinde anahtar rolü, ödeme kurumları
oynamaktadır. Bu kurumlar, AB ortak piyasa düzeni çerçevesinde
müdahale alımı, depolama, iç ve dış satışlar gibi tüm faaliyetlerin
yerine getirilmesinden sorumludurlar. Toplulukta, çok yaygın ve
gelişmiş
bir
özel
sektör
depoculuğu
olduğundan,
müdahale
alımlarından sorumlu ödeme kurumlarının kendilerine ait depoları
olmayıp
stoklamayı
sözleşmeli
özel
depolar
aracılığıyla
yapmaktadırlar. Bu depolar, ödeme kurumunca sürekli olarak
denetlenmektedir.
Üye devletlerin müdahale alımlarının finansmanı EAGF (Avrupa
Tarımsal Garanti Fonu) tarafından karşılanmaktadır. Müdahale
alımlarından sorumlu ödeme kurumlarının ürün satın alımında
uygulayacakları minimum miktar ve kalite unsurları, fiyat baremleri,
müdahale
alım
dönemleri
gibi
unsurlar,
topluluk
tüzüklerince
belirlenmiştir.
EAGF tarafından karşılanan ödemelerin (doğrudan gelir desteği,
ihracat geri ödemeleri, müdahale alımları) uygulamasından ödeme
kurumları sorumludurlar. AB'de toplam 91 adet akredite ödeme
kurumu bulunmaktadır.
167
AB'de hububat üreticisinin eline geçen miktar; 101,31 €/Ton müdahale
fiyatı + 63 €/Ton telafi edici ödeme olmak üzere toplam 164,31
€/Ton'dur.
AB'de buğday için, AB-OTP'de fiyatlar ve doğrudan yardımlar aşağıda
(Tablo 25) verilmiştir.
Tablo 25. Buğday İçin Ortak Tarım Politikasında Fiyatlar ve Doğrudan Yardımlar
1999
2000
2001-2002
2003-2004
2005-2008
2009
Müdahale fiyatı (€/ton)
120
110,3
101,31
101,31
101,31 101,31
Aylık artış (€/ton)
1.00
0,92
0,46
0,46
0,46 0,46 (*)
Doğrudan
yardım
54,3
58,67
63
63
63
63
(€/ton)
(*) 2009/10 döneminden itibaren makarnalık buğdayda, 2010/11 döneminden itibaren ise
ekmeklik buğdayda aylık fiyat artışı uygulamasına son verilecektir.
Kaynak : TMO 2008 Yılı Hububat Raporu
3.4.2. Amerika Birleşik Devletleri Buğday Piyasası
ABD'de tarım politikaları her beş yılda bir çıkartılan Tarım Kanunu
çerçevesinde yürütülmektedir. Bu kanunla beş yıl geçerli olmak üzere;
krediye esas birim fiyat, hedef fiyat, sabit ve ilave doğrudan gelir desteği
tutarları belirlenmektedir. 2008 - 2012 tarım kanunu çerçevesinde belirlenmiş
olan fiyatlar aşağıdaki tabloda (Tablo 26) verilmiştir. Krediye esas birim fiyat;
ürününü ABD Tarım Bakanlığı'nın anlaşmalı depolarına getirip rehin ettiren
üreticiler için Ürün Kredi Kurumu (CCC) tarafından açılacak rehin kredisine
esas olarak belirlenmiş birim fiyattır. Hedef fiyat; üreticinin üretimi
sürdürebilmesi ve gerekli refahı sağlaması için sabit doğrudan gelir desteği
de dikkate alınarak üreticinin eline geçmesi arzu edilen fiyattır. Sabit
doğrudan gelir desteği; ürünlere bağlı olarak değişen ve üreticinin ürettiği
ürün kadar her yıl ödenen bir fiyat desteğidir. 2008-12 döneminde buğday
için bu meblağ 19$/Ton olarak belirlenmiştir. İlave doğrudan gelir desteği;
piyasa fiyatı ve doğrudan gelir desteği toplamı ile hedef fiyat arasındaki fark
üretici aleyhine olduğu zaman ödenen ilave miktardır157.
157
Toprak Mahsulleri Ofisi, “2008 Yılı Hububat Raporu”, TMO Yayınları, s.60-61.
168
Tablo 26. ABD'de Uygulanan Kredi Birim Fiyatı ve Hedef Fiyat (USD$/TON)
Ürünler
Kredi Birim Fiyat
2008-2009
Buğday
101
Mısır
77
Sorgum
77
Arpa
85
Yulaf
92
Soya
184
Diğer Yağlı Tohumlar
205
Pamuk
1146
Çeltik
143
Yerfıstığı
355
Kaynak : TMO 2008 Yılı Hububat Raporu
Hedef Fiyat
2010-2012
108
77
77
90
96
184
222
1146
143
355
2008-2009
144
104
101
103
99
213
223
1571
231
495
2010-2012
153
104
104
121
123
220
280
1571
231
495
ABD buğday piyasasında kooperatifçilik, lisanslı depoculuk ve borsalar
çok etkin olup, piyasa regülasyonu özellikle bu mekanizmalar aracılığıyla
sağlanmaktadır. Ayrıca piyasada kamu stokları dahil tüm tarım ürünleri
lisanslı depolarda depolanmaktadır. 2002 yılı itibarıyla ülke çapında 7.800'e
yakın lisanslı depo bulunmaktadır. Bunların 6.633 adedi hububat ve çeltik
depolama lisansına sahiptir.
Üreticilerin sahip olduğu işletmelerin büyük ölçekli olduğu piyasada,
üreticiler kooperatifler halinde örgütlenmişlerdir. Üretici, hasatı müteakip
ürününü bir lisanslı depoya teslim etmekte ve karşılığında tartı, analiz ve
sınıflandırma işlemi yapılarak ürün için bir makbuz senedi düzenlenmekte ve
bu senet üreticiye verilmektedir. Ürün Kredi Kurumu, makbuz senedi ile
başvuran üreticiye, senedin üzerinde yazılı ürünün miktar ve kalitesini
belirleyerek ürünün değerinin belirli bir oranında kredi vermekledir. İlk etapta
sahip olduğu kredi ile acil ihtiyaçlarını karşılayan ve makbuz senedi ile
ürünün mülkiyeti hala kendisinde olan üretici, piyasa gelişmelerini izlemekte,
piyasa fiyatları üreticiyi tatmin edecek düzeye ulaştığında Ürün Kredi
Kurumundan ürününü alıp makbuz senedini piyasada pazarlayarak fiyat
yükselmesinden yararlanmakladır. Buna karşılık da piyasa faiz oranlarının
daha altında bir oran üzerinden Kredi Kurumuna faiz ödemektedir. Bazı
durumlarda ise piyasada fiyatlar düştüğü takdirde üretici ürününü Kuruma
169
satmakta ve böylece başlangıçta aldığı kredi, ürün bedeli yerine geçmektedir.
Bu şekilde, Kurum ile üretici arasında mahsuplaşma yapılmış olmaktadır158.
3.4.3. Avusturalya Buğday Piyasası
Yıllık 25 milyon ton buğday üretiminin gerçekleştiği Avustralya'da, 25
bini buğday; 45 bini hububat üretiminde bulunan toplam 121 bin tarım
işletmesi yer almaktadır. Ülke nüfusunun az olması nedeniyle üretilen buğday
ve arpanın yaklaşık yüzde 80'i ihraç edilmektedir. Üreticiler, devlet desteğine
ihtiyaç duymamakta; ekili alan için doğrudan gelir desteği verilmesi gibi
uygulamalar sadece aşırı kuraklık gibi olağanüstü durumlarda söz konusu
olmaktadır. Avustralya'da, buğday depolama ve muhafaza işi büyük oranda 5
hububat
alım-muhafaza
şirketince
(Bulk
Handling
Company-BHC)
yürütülmektedir. Bu BHC'lerden birisi de 2003 yılında özelleştirilen Avustralya
Buğday Ofisi'dir (Australian Wheat Board). AWB, buğday ihracatında tek
yetkili kurumdur ve tek masa sistemi (single-desk) ile faaliyet göstermektedir.
Buğday piyasasının başlıca aktörleri BHC'Ier olup bunlar genellikle kooperatif
yapısında, hisseleri borsaya kote, halka açık şirketlerdir. Dolayısıyla,
piyasada alıcı ile satıcı aynıdır. Alım şartları; BHC'Ier, üretici grupları ve ilgili
sanayi kuruluşlarının mutabakatı ile her yıl hasat sezonun başında
belirlenmektedir. Fiyatlar ise, üretici grupları ile yapılan pazarlıklar sonucu
netleştirilmektedir159.
3.5.TÜRKİYE BUĞDAY PİYASASI
Türkiye buğday piyasasının yapısını açıklamadan önce, bu piyasanın
kısa bir tanıtımının yapılabilmesi amacıyla, söz konusu piyasaya ilişkin bazı
istatistiki bilgiler dünya piyasası verileriyle birlikte aşağıda sunulmuştur.
Dünya buğday piyasası verilerinin burada verilmesindeki amaç, Türkiye
buğday piyasasının dünyadaki yerinin görülebilmesidir.
158
159
Esin Nacar, a.g.e., s.43.
Esin Nacar, a.g.e., s.45-46.
170
Aşağıdaki tabloda (Tablo 27), dünya buğday üretim, ticaret, tüketim ve
stok verileri görülmektedir.
Tablo 27.
Ton)
Yıllar İtibariyle Dünya Buğday Üretim, Ticaret, Tüketim ve Stok (Milyon
2003
2004
2005
2006
Üretim
556
628
621
Ticaret
102
110
110
Tüketim
594
616
625
Stok
128
138
136
Kaynak: TMO 2009 Hububat Sektör Raporu
(*) ŞUBAT 2010 Tahmin
2007
598
101
610
123
2008
609
110
614
118
2009*
686
136
639
165
675
120
643
197
Aşağdaki tabloda (Tablo 28), dünyada buğday üretiminde öncü
ülkelerin buğday üretim verileri, üretim yılları itibariyle verilmiş olup, dikkat
edileceği üzere, Türkiye buğday üretimi, Avrupa Birliği, Çin, Hindistan gibi
buğday üretiminde öncü ülkelerden sonra 8 inci sırada yer almaktadır.
Tablo 28. Dünya Buğday Üretimi ve Önemli Üretici Ülkeler (Milyon Ton)
Ülkeler
2003/04
2004/05
2005/06
2006/07
2007/08
2008/09
AB (27)
110,6
146,9
122,7
Çin
86,5
91,9
97,5
Hindistan
65,1
72,1
68,6
ABD
63,8
58,7
57,2
Rusya
34,1
45,4
47,7
Kanada
23,5
25,9
26,8
Pakistan
19,2
19,5
21,7
Türkiye
16,8
18,5
18
Arjantin
14,5
16
12,6
Kazakistan
11
10
11
Avustralya
26,1
22
25,4
Diğer
83,7
101,1
111,7
Dünya
554,9
628
620,9
Kaynak: TMO 2009 Hububat Sektör Raporu
(*) ŞUBAT 2010 Tahmin
125,1
108,5
69,4
49,2
44,9
25,3
21,7
17,5
14,5
12,5
10,8
98,1
597,5
119,7
109,3
75,8
55,8
49,4
20,1
23,3
15,5
16,4
16,5
13,6
93,8
609,2
151,2
112,5
78,6
68
63,8
28,6
21,5
17
8,4
13
20,9
102,2
685,7
2009/2010*
138,7
114
80,6
60,3
61,7
26,5
24
18
8
16
21,7
105,7
675,2
Türkiye topraklarının yaklaşık % 32'si (25 Milyon Hektar) tarım
yapılabilir özelliktedir. Tarım alanlarımızın %68'i (17 milyon hektar) tarla
ziraatına ayrılmıştır. Bu alanın da % 73'ünde (11,2 milyon hektar) hububat
ekilmektedir. Hububat ekim alanı içerisinde yaklaşık % 65'lik pay ile ilk sırada
buğday, % 28'lik payla ikinci sırada arpa ve % 4,5'lik payla mısır üçüncü
sırada yer almaktadır. Bu ürünleri sırayla çavdar, yulaf ve çeltik izlemektedir.
Buğday üretimi, Türkiye’nin her bölgesinde yapılmakta olup, tarla ürünleri
171
içerisinde ekiliş alanı ve üretim miktarı bakımından ilk sırayı almaktadır. Son
20 yılda buğday ekim alanlarının 8,1 - 9,5 milyon hektar arasında, üretimin
ise 17,6 - 21,5 milyon ton arasında değiştiği görülmektedir160.
Türkiye’nin yıllar itibariyle buğday ekim, üretim ve verimine ilişkin
veriler aşağıdaki tabloda (Tablo 29) yer almaktadır.
Tablo 29. Yıllar İtibariyle Türkiye Buğday Ekim Alanı, Üretim ve Verim
Yıllar
Ekim Alanı
Üretim
Verim
(Ha)
(Ton)
(Kg/Ha)
1930
2.809.300
2.586.377
1940
4.381.420
4.067.950
1950
4.477.191
3.871.926
1960
7.700.000
8.450.000
1970
8.600.000 10.000.000
1980
9.020.000 16.500.000
1990
9.450.000 20.000.000
1995
9.400.000 18.000.000
1996
9.350.000 18.500.000
1997
9.340.000 18.650.000
1998
9.400.000 21.000.000
Kaynak: Polatlı Ticaret Borsası
921
928
865
1.097
1.163
1.829
2.116
1.915
1.978
1.997
2.234
Yıllar
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
Ekim Alanı
Üretim
Verim
(Ha)
(Ton)
(Kg/Ha)
9.380.000
9.400.000
9.350.000
9.300.000
9.100.000
9.300.000
9.250.000
8.490.000
8.097.000
8.010.000
18.000.000
21.000.000
19.000.000
19.500.000
19.000.000
21.000.000
21.500.000
20.010.000
17.234.000
17.782.000
20.600.000
1.919
2.234
2.032
2.097
2.099
2.258
2.324
2.360
2.130
2.219
Şimdi de Türkiye buğday verimi hakkında bazı bilgileri dünya ülkeleri
ile karşılaştırmalı olarak verelim. Bu kapsamda, dünya buğday verimi bilgileri
tablosu (Tablo 30) aşağıda yer almakta olup, Avrupa Birliği, buğday üretim
verimi 5,4 ton/hektar ile birinci sırada yer almaktadır. Türkiye buğday verimi
ise 2,48 Ton/Hektar’dır.
Tablo 30. Önemli Buğday Üreticisi Ülkelerde Buğday Verimi (Ton/Ha)
Ülkeler
2003/04
2004/05
2005/06
AB (27)
4,55
5,65
5,12
Kanada
2,26
2,64
2,74
ABD
2,97
2,9
2,82
Rusya
1,54
1,88
1,88
Çin
3,93
4,25
4,28
Avustralya
2,01
1,63
2,02
Türkiye
2,02
2,15
2,09
Dünya
2,64
2,88
2,83
(*) ŞUBAT 2010 Tahmin
Kaynak: TMO 2009 Hububat Sektör Raporu
160
2006/07
2007/08
2008/09
5,1
2,61
2,6
1,89
4,59
0,92
2,09
2,8
4,84
2,32
2,7
2,02
4,61
1,06
1,8
2,8
5,62
2,85
3,02
2,36
4,71
1,54
2,20
3,05
2009/2010*
5,4
2,69
2,89
2,12
4,73
1,71
2,48
2,98
Polatlı Ticaret Borsası, (erişim) http://www.polatliborsa.org.tr/tr/hubrpr/Bugday_Uretimi_1.htm, 6
Haziran 2010.
172
Türkiye piyasasının dünya içindeki durumunun genel olarak ortaya
konabilmesi amacıyla verdiğimiz Dünya ve Türkiye buğday piyasasına ait
istatistiki bilgilerin ardından, şimdi de Türkiye buğday piyasasının yapısını
inceleyelim.
Türkiye buğday piyasasının bir önceki bölümdeki piyasa çeşitlerinden
birisine tam olarak benzediği söylemek güçtür. Türkiye buğday piyasasının,
piyasa fiyatını etkilemeyecek sayıda çok sayıda alıcı ve satıcının ve alıcı ve
satıcıyı buluşturan yeterli sayıda mal borsasının bulunması ve dış ticarette
kısıtlayıcı önlemlerin azaltılmış olması nedeniyle tam rekabet piyasasına
yakın piyasa özelliklerini taşıdığı söylenebilir. Ancak, buğday fiyatının piyasa
arz ve talebi tarafından belirlenmemekte olması, bu piyasanın tam rekabet
piyasası
olarak
değerlendirilmesini
engellemektedir.
Diğer
taraftan,
Türkiye’de buğdayın talep esnekliğinin az olması, arzının fiyat esnekliğinin
ise yüksek olması, üretiminin hava koşullarına bağımlılığı, çok sayıda
üreticinin gelirini ilgilendirmesi, temel gıda maddesi olması gibi özelliklerinden
dolayı buğdayın fiyat oluşumunda birçok faktör rol oynamaktadır161.
Türkiye’de
uzun
yıllar
boyunca
buğday,
destekleme
alımları
kapsamında desteklenmiş ve söz konusu alım fiyatları 2002 yılına kadar
Bakanlar Kurulu tarafından, 2002 yılından sonra ise TMO tarafından ilan
edilmiş ve söz konusu alımların ana uygulayıcısı TMO olmuştur. Aşağıdaki
tabloda (Tablo 31) 2000 yılından itibaren, Makarnalık Buğday ve Anadolu
Kırmızı Sert Ekmeklik Buğday’ın TMO alım fiyatları ve Dünya fiyatları
verilmiştir. Tablodan da görülebileceği üzere, TMO alım fiyatları, 2000
yılından itibaren her yıl dünya fiyatlarının üzerinde gerçekleşmiştir. Yine aynı
tabloda, ayrıca, alım fiyatlarının artış oranları verilmiş olup, bu oranlar, bazı
yıllar
ÜFE
artış
oranlarının
gerçekleşmiştir.
161
Esin Nacar, a.g.e, s.10-11.
altında
kalırken,
bazı
yıllar
üzerinde
173
Tablo 31. Makarnalık ve Anadolu Kırmızı Sert Ekmeklik Buğday’ın Yıllar İtibariyle TMO
Alım Fiyatları, ÜFE Artış Oranları ve Dünya Buğday Fiyatları
Makarnalık
Buğday
Yıl
(TL/Kg)
Artış
(%)
Anadolu Kır.Sert
Ekm.
Buğday
Alım Fiyatı
Artış
(%)
Üfe
Artış
Oranı
(%)
(TL/Kg)
Alım
Fiyatının
Dolar
Karşılığı
Dünya
Buğdayfiyatı
(Fob- $/Ton)
($/Ton)
2000
117.300 27,5
102.000 27,5 59,16
167
115
2001
183.600 60,8
164.000 60,8 57,71
145
135
2002
259.900 37,8
230.000 40,2
49,3
167
123
2003
367.000 41,2
325.000 41,3 33,69
218
154
2004
392.000
6,8
370.500
14 16,62
247
167
2005
360.000+30.000
-0,5 350.000+30.000 2,6
5,59
255
152
2006
385.000+35.000
7,7 375.000+35.000 7,9
7,66
264
206
2007
440.000+45.000 15,1 425.000+45.000 14,6
7,14
317
202
2008(*)
500.000+45.000 13,6 500.000+45.000 17,6 16,53
400
362
2009
0,525-+0,05
5,5
0,5-0,05 0,9 -2,46
321
267
Not: ÜFE Mayıs ayına göre yıllık % değişim oranlarıdır. Dünya buğday fiyatı ve dolar kuru
her yıl için Mayıs ayı ortalaması alınmıştır,
*2008 yılına ait fiyatlar emanet alım fiyatı olup, müdahale alım fiyatı açıklanmamıştır.
Kaynak : 2009 TMO Hububat Sektör Raporu
Aşağıdaki tabloda (Tablo 32), Türkiye toplam buğday üretimi ile
TMO’nun alım miktarı verilmiş, tablonun son sütununda ise TMO alımının,
toplam üretime oranı hesaplanmıştır. Tablodaki veriler incelendiğinde,
TMO’nun alım miktarı yıllar itibariyle büyük dalgalanmalar göstermekte olup,
bazı yıllar neredeyse hiç alım yapmayan TMO, bazı yıllar ise piyasadaki
buğdayın %20’sini satın almıştır.
Tablo 32. Türkiye Buğday Üretim, TMO Alımı ve Alımın Üretime Oranı
Yıllar
Üretim
TMO Alımı
(Ton)
(Ton)
Alımın
Üretime
Oranı
(%)
2000
21.000.000
2001
19.000.000
2002
19.500.000
2003
19.000.000
2004
21.000.000
2005
21.500.000
2006
20.010.000
2007
17.340.000
2008
17.782.000
2009*
20.600.000
*TUİK 2009 Yılı 2.Tahmin
Kaynak : 2009 TMO Hububat Sektör Raporu
2.959.105
1.459.434
332.811
544.508
2.023.401
4.171.303
1.456.571
121.920
9.716
3.769.788
14
8
2
3
10
19
7
0,7
0,05
18
174
Aşağıdaki tabloda (Tablo 33) TMO’nun 2007, 2008 ve 2009’da aylık
olarak iç piyasaya sattığı Anadolu kırmızı sert ve makarnalık buğdayın
fiyatları yer almaktadır.
Tablo 33. 2007-08-09 Yıllarında Aylık TMO İç Satış Fiyatları (TL/Ton)
2008
2007
Oca Şub
AKS Buğday
Makarnalık Buğ
AKS Buğday
415 415
425 425
480 490
490
-
Mar
Nis May Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara
415 415
425 425
505 505
510 690
690
AKS Buğday
560
560 560
Makarnalık Buğ
640
640 640
Kaynak : 2009 TMO Hububat Sektör Raporu
2009
Makarnalık Buğ
415
425
505
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
560
640
-
-
-
-
560 560
640 640
475 480 480
-
-
575 585
600 610
Aşağıdaki tabloda ise (Tablo 34), 2007, 2008 ve 2009 yılları itibariyle,
Eskişehir, Konya ve Polatlı borsalarında gerçekleşen aylık ortalama Anadolu
kırmızı sert ve makarnalık buğday fiyatları yer almaktadır.
Tablo 34. Borsalarda 2007-08-09 Yılları Buğday Fiyatları (TL/Ton)
Yıllar
Ürün
Oca Şub Mar Nis May Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara
AKS
450 459 442 434
Buğday
2007
Makarnalık 400 431 425 424
Buğ.
AKS
537 575 631 615
Buğday
2008
Makarnalık 678 694 783 751
Buğ.
AKS
559 560 549 518
Buğday
2009
Makarnalık 611 605 589 527
Buğ.
Kaynak : TMO 2009 Yılı Hububat Raporu
445 463
458
449 479 506
512 512
434 443
450
447 485 567
619 651
595 565
548
552 553 559
550 546
731 703
733
698 696 650
570 562
521 528
472
481 519 543
555 564
531 498
416
435 448 425
410 430
Önceki yıllarda da çok daha az oranda alım yapıp 2004 yılı itibariyle
ise ülkede üretilen buğdayın yaklaşık %10’unu alan ve sadece %2’sini
yurtiçine satan TMO’nun, piyasa fiyatlarını etkilemedeki gücü, piyasadaki
fiyat oluşumunda halen devlet müdahalesi olduğunu göstermektedir. Bu
175
durum, Türkiye buğday piyasasının tam rekabet piyasa koşullarına göre
işlemesini engellemektedir162.
Tek bir firmanın yakın ikamesi olmayan bir mal ürettiği piyasa türü olan
monopol piyasaların özellikleri çerçevesinde değerlendirildiğinde, Türkiye
buğday piyasasının monopol piyasa özelliklerini taşımadığı görülmektedir.
Nitekim çiftçi kayıt sistemine kayıtlı 2 milyona yakın işletme buğday üretimini
yapmakta olup, gerek yurtiçi satış gerekse ihracat bağlamında monopol güce
sahip bir kurum bulunmamaktadır. Buğday ihracatının tamamına yakını TMO
tarafından yapılıyor olsa da, bu durum, TMO’ya kanunen verilmiş bir yetki
olmayıp, yürtiçi fiyatların yurtdışı fiyatlarından yüksek olması nedeniyle
ihracatın karlı olmamasından ve kalite düşüklüğü nedeniyle buğday
ihracatının zor olmasından kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan, buğday
üretiminin geniş bir coğrafi alana yayılması ve buğdayın bir tarım ürünü
olması nedeniyle piyasaya yüksek giriş engelleri bulunmamakta olup, bu
durum Türkiye buğday piyasasının oligopol özelliklere de haiz olmadığını
göstermektedir. Tek büyük alıcının mevcut olduğu monopson piyasa yapısı
açısından değerlendirildiğinde ise Türkiye’de alım yüzdesi düşük olmasına
karşın fiyat ve yönlendirme çerçevesinde piyasayı etkileme gücüne sahip tek
alıcının TMO’nun olması, Türkiye buğday piyasasının tam olarak aynı
özellikleri taşımasa da monopson bir yapıya daha yakın olduğunu
göstermektedir 163.
3.5.1.Türkiye’de Uygulanan Buğday Politikaları
Günümüzde uygulanan Türkiye buğday politikalarından bahsetmeden
önce, geçmiş buğday politikalarına göz atmak, bugün ve geçmiş politikaların
karşılaştırılması ve Türkiye buğday piyasasının gelişiminin ortaya konması
anlamında önem taşımaktadır.
2000 ve 2001 yıllarında yaşanan ekonomik krizlerin ardından buğday
politikalarında bir kırılma noktasının yaşandığı söylenebilir. Bu kırılma noktası
162
163
Esin Nacar, a.g.e., s .11
Esin Nacar, a.g.e., s.12.
176
göz önünde bulundurularak, bu başlık altındaki Türkiye buğday politikaları
2002 öncesi ve sonrası olarak ele alınmış,
öncelikle, Cumhuriyet’in
kurulduğu yıllardan 2002 yılına kadar geçen süreç içerisinde, Türkiye buğday
politikalarından, daha sonra ise, 2002’den sonra uygulanan buğday
politikaları ortaya konmaya çalışılmıştır.
Son olarak buğday vadeli işlem
sözleşmeleri piyasası etkinliğinin Türkiye buğday politikaları çerçevesinde
değerlendirilmesi yapılarak bölüm sonlandırılmıştır.
3.5.1.1.Cumhuriyet
Döneminden
2002
Yılına
Kadar
Türkiye
Buğday
Politikaları
Türkiye buğday politikalarının Cumhuriyet döneminden 2002 yılına
kadar olan kesiti, yaşanan gelişmeler, politika değişiklikleri, kurumsal
düzenlemeler gibi eksenler etrafında, kronolojik olarak maddeler halinde
aşağıda sunulmaya çalışılmıştır.164.
Türkiye’de Osmanlı döneminden beri önemini muhafaza eden buğday
üretimi, Cumhuriyetin ilk yıllarında, Dünya ekonomisinde yaşanan kriz
neticesinde bir takım önlemlerle korunmuştur. Fiyatların düşüşü
üzerine 1932 yılında çıkarılan Buğday Koruma Yasası ile buğday
fiyatlarının korunması amaçlanmıştır.
Tahıl pazarını korumak amacıyla 1933’de çıkarılan bir yasa ile Ziraat
Bankası’na silo ve diğer depo yerlerini kurmak ve tahıl depolama
görevi verilmiştir.
Buğday Koruma Yasası 1936 yılına kadar Ziraat Bankası’ndaki
Buğday Masası Şefliği Tarafından yürütülmüş ancak daha sonra
buğday üretiminin artması sonucunda 1938 yılında kanunla kurulan
TMO tarafından bu görev yürütülmeye başlanmıştır. Bu Kanunla,
önceden belirlenmiş fiyatlarla alım yaparak piyasayı korumak ve stok
bulundurmak üzere ticareti serbest olan hububat ürünlerinde fiyat
istikararının sağlanması görevi TMO’ya verilmiştir. TMO 1980 yılına
164
Esin Nacar, a.g.e., s .56-68.
177
kadar üretim bölgelerinde kurulan alım merkezleri aracılığıyla
yurtiçinde ürün alım satımı veya ithalat yaparak Türkiye’deki tahıl
arzına hakim olmuştur.
1960’lı yıllara gelindiğinde TMO, silo ve depolama faaliyetlerine
öncelik vererek depolama kapasitesini 2 milyon tona çıkarmıştır. TMO
dışında alım satım yapan özel kuruluşlar olmasına rağmen fiyatlar,
TMO’nun teklifi ve Bakanlar Kurulu tarafından kabul ve ilan edilmesiyle
belirlenmiştir. 60 ve 70’li yıllarda TMO tahıl fiyatlarını; dünya fiyatları,
stoklar, üretim miktarı, ürün kalitesi ve ürün maliyetlerini göz önünde
bulundurarak belirlemiştir.
1980-1984 yılları arasında TMO’nun hububat alımlarında kendi ilan
ettiği ve 1 yıl boyunca geçerli olan tavan (baş) fiyatı uygulamasına
geçilmiştir. Alımlarda tavan fiyat baz alınarak hububatın kalitesine göre
fiyatlar düşürülerek çiftçilere ödemeleri yapılmıştır.
1984 yılında çıkarılan bir kanun hükmünde kararname ile TMO tekrar
yapılandırılmıştır. Bu kararname ile TMO faaliyetlerinde özerk ve tüzel
kişiliğe sahip ve sermayesinin tamamı devlete ait olan bir kuruluş
haline gelmiştir. Bu kararname ile ayrıca, Tarım Bakanlığı’nın teklifi ve
Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararla fiyat farkı ile satın alma görevi
verilmiş ve TMO’nun buğday alım fiyatlarının, hükümetçe ilan edilmesi
düzenlenmiştir. Ayrıca hububat dış ticaretinde TMO yetkili kılınmış,
özel sektör tarafından gerçekleştirilecek ithalat ve ihracatın ise
TMO’nun izni dahilinde gerçekleşmesi sağlanmıştır.
1984 yılından itibaren, devlet tarafından alım ve destekleme yapan
kuruluşlara devlet kredisi verilmesi uygulaması sona ermiş ve TMO
serbest piyasadan kredi temin etmek zorunda kalmış ancak Merkez
Bankası’ndan sağlanan reeskont kredisi ise belirli ölçülerde devam
etmiştir.
1985 yılında avans fiyat uygulamasına geçilmiş, öncelikle avans fiyat
ödemeleri ve buğdayın kalitesine göre fark ödemeleri yapılmıştır.
178
1986-87 döneminde makarnalık ve ekmeklik çeşitlerine göre MayısEylül dönemi için tavan fiyat uygulamasına gidilmiş ve aylara göre
kademeli fiyat uygulaması başlatılmıştır. 87-88 alım sezonunda ise
kademeli fiyatlama ortadan kaldırılıp tek bir fiyat ilan edilmiştir.
88-89 alım sezonundan itibaren buğdayda ilk kez destekleme alım
fiyatları ilan edilmiştir. Bu dönemde TMO’ya asgari fiyat tespit etme ve
satış fiyatlarını belirleme yetkisi verilmiştir. Bu döneme kadar peşin
ödeme yapan TMO, bu dönemde alımlarda ürün bedelinin yarısını
peşin, diğer yarısını ise 2 ay sonra ödenecek şekilde ödemelerini
gerçekleştirmiştir.
89-90’da TMO tekrar değişen kademeli alım fiyatlarını ve ayrıca satış
fiyatlarını tespit etmede yetkili kılınmıştır.
90-91 döneminde alım sezonunda TMO’ya hükümet tarafından aylık
olarak fiyat ayarlama imkanı tanınırken, Temmuz ve Ağustos aylarında
ise 4 TL’ye kadar haftalık ilave artış imkanı tanınmıştır.
91-92’de ilk kez her cins buğday ürünü için destekleme temel fiyatı ve
üretici destekleme primi ayrı ayrı ilan edilmiştir. Ayrıca üreticilerden
alınacak buğday için kişi başına 50 ton üst alım limiti uygulanmıştır.
Bu döneme kadar tüm üreticilerden alım yapan TMO, 1991’de alımları
sadece kendisine kayıtlı üreticilerden alım yapmış, daha sonra bu
uygulama ziraat odalarından üretici belgesi alan ve ziraat odalarının
bulunmadığı yerlerde ise tarım il ve ilçe müdürlüklerinden belge alan
üreticilerden alım yapılması suretiyle gerçekleştirilmiştir. Bu uygulama
Çiftçi Kayıt Sistemi’nin bir provası niteliğindedir.
1992’de özel kesim için ticari ortamın geliştirilmesi ve piyasalardaki
belirsizliklerin giderilmesi amacıyla; TMO satış ve alım fiyatlarını eş
zamanlı olarak belirlemiştir.
92-93 döneminde hububat satış fiyatının alış fiyatından %15 fazla
olması uygulaması benimsenmiş, kademeli fiyatlandırma ve peşin
ödeme uygulamalarına devam edilmiştir.
179
93-94’de destekleme alım fiyatları ve kademeli fiyatlar Bakanlar Kurulu
Kararı’yla ilan edilmiştir. Bu Karar’da TMO’nun satış fiyatının alış
fiyatının asgari %15 fazlası olacağı, geçici alım yerlerine ürün teslim
eden üreticiden ilave 40 TL/kg ücret alınacağı ve TMO’nun Umumi
Mağazacılık faaliyetlerinde bulunacağı belirtilmiştir. Bu faaliyetle,
tarımsal ürünlerin ticareti kolaylaşmış, makbuz senedi ile umumi
mağazaya bırakılan mal, piyasa koşullarına göre istenilen anda
satılabilir, böylece senet hamilinin zaman içinde daha fazla gelir
etmesi mümkün kılınmıştır. Böylece, yoğun satışların yaşandığı ve
fiyatların düştüğü hasat dönemlerinde üreticiler, ürünlerini satmak
zorunda kalmamakta, fiyatların artması ile ürünlerini daha yüksek
fiyattan satabilme imkanına kavuşmaktadır. Bu senetler, ürün
borsalarına tescil edilmelerinin zorunlu olmaları sebebiyle ürün
borsalarının gelişmesine de katkıda bulunmuştur.
1995-2001 döneminde iç satış fiyatlarının, iç alım fiyatlarının altında
olmamak üzere belirlenmesi yetkisi TMO’ya verilmiştir. Değişiklikle
birlikte
buğday
fiyatları
düşmüş
olup,
bu
durum,
üreticilerin
buğdaylarını düşük fiyattan satmalarına yol açmıştır. Ancak daha
sonraki 2000-01 ve 2001-02 sezonlarında, iç satış fiyatları, alım
fiyatlarıyla birlikte tekrar BKK ile belirlenmiştir.
Yukarıdaki kronolojide de görüldüğü üzere, 2000 yılı öncesinde,
Türkiye’deki temel tarımsal destekleme politikası fiyat destekleri ve girdi
sübvansiyonları üzerinde yoğunlaşmış ve buğday üreticileri bu politika
araçları ile desteklenmiştir. Fiyat desteklerine dayalı tarımsal destekleme
politikası, ürün taban fiyatlarının belirlenmesi ve belirli ürün grupları için
devletin alım yapması şeklinde olup, bu politika aracı, ürün alımlarında
herhangi bir sınırlamaya gidilmeksizin arzın büyük bir kısmının devlet
tarafından alınıp stoklanması ve gerektiğinde maliyetinin altına satışa
çıkarılması suretiyle kullanılmıştır. Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen ürün
bazındaki taban fiyatlar her yıl ülke şartları göz önünde bulundurularak
belirlenmiştir. Öte yandan, buğdayın, büyük bir üretici kesimini ilgilendirmesi,
180
üretim hacmi ve değerinin ülke ekonomisinde önemli bir paya sahip olması,
doğrudan
sanayi
ürünlerinin
hammaddesi
olması,
dönemsel
fiyat
değişikliğine uğrayabilmesi ve fiyat spekülasyonlarına elverişli bir ürün olması
sebebiyle uzun yıllar destekleme alımları kapsamında yer almıştır165.
Yine bu dönemde uygulamaya konulan uygulamalardan bir tanesi de
TMO’ya 1993 yılından itibaren 2699 sayılı Umumi Mağazacılık Kanunu
hükümlerine ve Ana Statüsündeki ilgili hükümlere dayanarak makbuz senedi
karşılığı emanet alım yapma izninin verilmesidir. T. Ticaret Yasasının m.744
ve 2699 sayılı Umumi Mağazalar Yasasının m.1 hükümlerine göre umumi
mağazalar, makbuz senedi ve rehin senedi verme karşılığında serbest,
gümrüklenmemiş veya tekel altında bulunan malları vedia (emanet) olarak
kabul etmek ve mudilerine de bu senetlerle tevdi olunan malları satabilmek
veya rehin edebilmek imkanını vermek üzere faaliyette bulunan kuruluşlar
olup, Umumi Mağazalar tarafından çıkarılan makbuz senedi ve rehin senedi
ise T. Ticaret Yasasına göre emtiayı (malı) temsil eden ve kıymetli evrak
niteliğinde olan belgelerdir. Makbuz senedi aracılığıyla bu senedin temsil
ettiği malların elden ele devri çok kolaylaşmaktadır. Böylece, makbuz senedi
aracılığıyla mallar fiilen yer değiştirmeden bir kimsenin mülkiyetinden çıkıp bir
diğerinin mülkiyetine girebilmektedir. Malların devri, sadece onları temsil
eden senedin verilmesi ile sağlandığından taşıma, boşaltma, stoklama vb.
giderlerin her el değiştirmede tekrarlanmasına gerek kalmamaktadır166.
Ürününü satmak üzere TMO'ya getiren üretici, ürününü TMO'nun o
günkü alış fiyatı üzerinden TMO'ya satabilmekte, TMO'ca satın alınan bu
ürünlerin bedelleri üzerinden yürürlükteki mevzuat dahilinde yasal kesintiler
yapılmakta (gelir vergisi stopajı, Bağ-Kur prim tevkifatı vb.) ve bu alım satım
işlemi ticaret borsasında tescil ettirilmektedir. Ayrıca,
ürününü TMO'ya
getiren ancak TMO'nun o günkü alım fiyatından satmak istemeyen kişiler,
ürününü TMO'ya emanet (vedia) olarak bırakabilmekte ve karşılığında bu
165
Esin Nacar, a.g.e., s.63.
Toprak Mahsulleri Ofisi, “Makbuz Senedi Đle Tarım Ürünlerinin Alım Satımının Genel
Esasları”, (Erişim) http://www.tmo.gov.tr/Upload/Document/maliisler/makbuzsenediesaslari.pdf , 9
Haziran 2010.
166
181
ürünün mülkiyetini temsil eden makbuz senedini alabilmektir. Yine bu senet
ile de ürününü TMO'dan geri alabilmekte, kendine uygun bir anda (uygun bir
fiyat bulduğunda, nakde ihtiyacı olduğu anda vb. durumlarda) senedini ciro
ve teslim suretiyle senedin temsil ettiği ürünü TMO'ya veya üçüncü şahıslara
(ticaret
borsalarında)
satabilmekte
ya
da
bankalardan
kredi
kullanabilmektedir167.
TMO, bu faaliyeti yürüterek hububat üretimi, işlenmesi ve ticareti ile
uğraşan tüm kesimlere düşük masraflı, uygun koşullu, güvenilir bir depolama
imkanı sunmakta ve ürünlerini TMO'ya satabilme ya da mümkün olduğunca
teslim edilen kalitede geri alma olanakları sağlamaktadır. Bu faaliyetin temel
amacı ise, destekleme alımlarını zamana yayarak alım miktarını ve böylelikle
de finansman yükünü azaltmaktır. Bu uygulamada makbuz senedi hamili
açısından esas olarak üç seçenek yer almaktadır. Seçeneklerden birisi senet
hamilinin, ürününü teslimden sonraki bir tarihte TMO'ya satmasıdır. İkinci
seçenek, makbuz senedi hamilinin, ürününü TMO'dan geri almasıdır. Bu iki
seçenek dışındaki bir diğer seçenek ise, senet hamilinin elinde bulundurduğu
makbuz senedini üçüncü şahıslara ciro ile teslim etmesi ve borsada tescil
ettirmek
suretiyle
ürününü
satabilmesidir.
Makbuz
senedinin
alınıp
satılmasında borsaya tescil zorunluluğu bulunması, hububat sektöründe
yaygın olan kayıt dışı ticari faaliyetin önüne geçilmesine, bu suretle vergi
kaybının asgari düzeye indirilmesine ve ürün borsalarının gelişmesine
katkıda bulunmaktadır168.
Makbuz senetlerinin ürün borsalarının gelişmesine katkıda bulunması,
bu piyasalarda fiyatlamaların da düzgün bir şekilde oluşmasına katkı
sağlamakta olup, bu husus, vadeli işlem ve opsiyon borsalarında işlem gören
buğday
vadeli
işlem
sözleşmeleri
piyasalarının
derinleştirilmesi
ve
etkinleştirilmesi anlamında önem taşımaktadır.
167
Toprak Mahsulleri Ofisi, “Makbuz Senedi Đle Tarım Ürünlerinin Alım Satımının Genel
Esasları”, (Erişim) http://www.tmo.gov.tr/Upload/Document/maliisler/makbuzsenediesaslari.pdf , 9
Haziran 2010.
168
Esin Nacar, a.g.e., s.63-64.
182
Uygulamanın gidişatını görmek anlamında, emanet alımlarının, toplam
TMO alımları içerisindeki payını ortaya koymakta fayda vardır. Aşağıdaki
tabloda (Tablo 35) bu uygulamanın başladığı tarihten, 2008 yılı sonuna kadar
TMO’nun peşin ve emanet alım miktarları gösterilmiştir.
Tablo 35. Yıllar İtibariyle TMO Peşin ve Emanet Alım Miktarı (*) (Ton)
Yıllar
Peşin Alım
Emanet
Alım
Yıllar
1993
3.786.935
105282
2001
1994
2.484.193
258.740
2002
1995
117.137
96.433
2003
1996
1.281.854
102.485
2004
1997
5.347.614
62.630
2005
1998
7.264.365
18.691
2006
1999
5.113.680
2.522
2007
2000
3.489.829
70.012
2008
(*) Buğday, arpa, çavdar, yulaf, mısır, çeltik toplamı
Kaynak: TMO 2008 Yılı Hububat Raporu
Peşin Alım
Emanet Alım
2.425.262
734.279
578.186
1.877.059
4.983.093
2.276.744
158.144
842.489
62.503
119.477
120.628
108.000
115.553
291.800
652.085
688.169
Yukarıdaki tablodaki veriler yardımıyla elde edilen, emanet alımların,
toplam TMO alımları içerisindeki %'si ise aşağıdaki tabloda (Tablo 36
gösterilmiştir.
Tablo 36. Yıllar İtibariyle Emanet Alımların Toplam TMO Alımları İçerisindeki %'si
Yıllar
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
Emanet Alım/Toplam Alım
(%)
2,70
9,43
45,15
7,40
1,16
0,26
0,05
1,97
2,51
13,99
17,26
5,44
2,27
11,36
80,48
44,96
Yukarıdaki tablodaki (Tablo 36) veriler incelendiğinde, uygulamanın
başladığı tarihten bu güne kadar, toplam alımlar içerisindeki emanet
183
alımlarının yüzdesinin yıl yıl dalgalanmalar gösterdiği gözlemlenmektedir.
2007 yılında bu yüzdenin %80’lere kadar yükseldiği görülmekle birlikte, 2008
yılında bu oran yaklaşık olarak yarı yarıya bir düşüş göstermiş ve %44
olmuştur.
2002 yılı öncesindeki buğday dış ticaret politikalarına baktığımızda ise,
1984 yılında ithalat ve ihracat vergilerinin ve ihracat teşviklerinin uygulamaya
konulmasına kadar, TMO’nun, hububat ithalat ve ihracatındaki tekel gücünün
devam ettiği görülmektedir. 1996 yılına kadar gümrük vergileri ve Toplu
Konut Fonu (TKF) Kesintileri, dış ticaret araçları olarak kullanılmıştır. Gümrük
vergisi
ve
TKF’ye
ek
olarak,
1984
yılından
itibaren,
Dış
Ticaret
Müsteşarlığı’ndan ithalat izni zorunluluğu getirilmiş olsa da, 1996 yılında bu
uygulamaya son verilmiştir. TMO’nun ithalat sırasında, gümrük vergisi ve
TKF ödemelerinden muaf tutulması ise, diğer ithalatçılara göre kuruluşa bir
avantaj sağlamıştır. 1996 yılından itibaren, TKF kesintileri uygulaması da son
bulmuştur169. 1996 yılından 2001 yılına kadar ekmeklik buğday ve makarnalık
buğday için uygulanan gümrük vergileri oranları aşağıda (Tablo 37)
sunulmuştur.
Tablo 37. Buğday İthalatında Uygulanan Gümrük Vergisi (1996-2001)
Yıllar
Ekmeklik Buğday
Makarnalık Buğday
(%)
(%)
1996 (1)
3
3
1996 (II)-1997 (I)
15
15
1997 (II)
35
30
1997 (III)- 1998 (II)
45
40
1998 (III) - 2001 (I)
55
50
2001 (II) - 2001 (IV)
45
40
2001 (V)
10
5
Kaynak: Esin Nacar, “Türkiye Buğday Piyasasının İşleyişi ve Regülasyonu” , Uzmanlık
Tezi, DPT-Uzmanlık Tezleri, Yıllık Programlar ve Konjonktör Değerlendirme Genel
Müdürlüğü, DPT Yayınları, Yayın No:2797, Temmuz 2009, s.67.
Buğday ihracatı, dünya fiyatları ve yurtiçi fiyatları karşılaştırılarak ve
arz miktarı da göz önünde bulundurularak, zaman zaman vergilendirilmiş,
zaman zaman da sübvanse edilmiştir. 1980-1985 yılları arasında, dünya
fiyatları, yurtiçi fiyatlardan daha yüksek iken, yurtiçi arzın regüle edilebilmesi
169
Esin Nacar, a.g.e., s.66-67.
184
amacıyla buğday ihracatları vergilendirilmiş, 1989 yılında, kuraklık nedeniyle
buğdayda arz açığı tekrar vergilendirmeyi başlatmış ancak, 1990 yılından
itibaren, buğdayda vergilendirme uygulaması son bulmuştur. 1994’ten
itibaren ise, TMO’ya dahilde işleme rejimi kapsamında satış yapma imkanı
verilmiştir170.
Yıllar itibarıyla farklılık göstermekle birlikte 2002 yılı öncesindeki 20
yıllık dönemde buğday politikaları bir İktisadi Devlet Teşekkülü olarak
yapılandırılan TMO eliyle yürütülmüştür. Bu dönemde uygulanan buğday
politikalarının temelini Bakanlar Kurulu Kararlarıyla açıklanan destekleme
alım fiyatları oluşturmuştur171.
2000 ve 2001 yıllarında yaşanan ekonomik krizlerin ardından ise
buğday politikalarında bir kırılma noktasının yaşandığı söylenebilir.
Uluslararası kuruluşların ve kısıtların da etkisiyle buğday piyasasının
serbestleşmesine yönelik politikalar uygulanmaya başlamıştır. Bu politikalar,
TMO ile piyasadaki diğer aktör ve mekanizmaların, piyasanın daha etkin
işleyişi ve uluslararası piyasalara entegrasyona yönelik faaliyet göstermesi
amacıyla uygulamaya konulmuştur172.
3.5.1.2. 2002 Yılından Sonra Piyasanın İşleyişine Yönelik Politikalar
Buğday piyasasında, 2002 yılı öncesinde olduğu gibi sonrasında da
hububat kararnameleri ve bu kararnamelerin ana uygulayıcısı olan TMO etkili
olmakta ancak 1980-2001 döneminde Bakanlar Kurulu tarafından açıklanan
hububat alım fiyatları, 2002 yılından itibaren TMO
tarafından ilan
edilmektedir. 2002 yılından sonra piyasanın işleyişine ilişkin olarak uygulanan
politikalar aşağıda kronolojik olarak maddeler halinde verilmiştir173.
2002/2003 alım sezonunda kademeli fiyat uygulamasına, umumi
mağazacılık faaliyetlerine ve ödemelerin yüzde 50'sinin peşin,
170
Esin Nacar, a.g.e., s.67-68.
Esin Nacar, a.g.e., s.68.
172
Esin Nacar, a.g.e., s.68.
173
Esin Nacar, a.g.e., 68-70
171
185
kalanının en geç 30 gün sonra ödenmesi politikalarına devam
edilmiştir. Ayrıca, söz konusu dönemde, hububat alım ve satımını
düzenleyen Bakanlar Kurulu Kararıyla, ürün fiyatlarının ve alım-satım
esaslarının
TMO
tarafından
belirlenmesi
sağlanmıştır.
Aynı
Kararname ile, TMO'ya satış fiyatlarını belirlerken, Aralık 2002
döneminde, Haziran 2002 dönemi alım fiyatlarının asgari yüzde 40
fazlası olacak şekilde belirleme yetkisi verilmiştir. Bu politikayla
tüccarın piyasaya daha fazla miktarda alım yapmak için girmesi ve
ürününü piyasada daha yüksek fiyattan satan üreticinin TMO'ya daha
az mal getirmesi sağlanmıştır.
Önceki dönemdeki uygulamaların sürdüğü 2003/2004 döneminde,
enflasyondaki düşüş dikkate alınarak TMO'nun satış fiyatlarını, Aralık
2003 döneminde, Haziran 2003 dönemi alım fiyatlarının asgari yüzde
30 fazlasına gelecek şekilde belirlemesi sağlanmıştır. Bu oran yine
enflasyon oranlarındaki gerilemeye bağlı olarak 2004/2005 sezonunda
yüzde 20 olarak belirlenmiştir.
2004/2005
döneminde
TMO,
önceki
yıllarda
uygulanan
diğer
politikaların yanı sıra; Haziranda açıklanan ekmeklik ve makarnalık
buğday alım fiyatlarına, Temmuz ve Ağustos aylarında 5 YKr/Kg'lık
fiyat artışları yaparak kademeli fiyat uygulamasına devam etmiştir.
Ayrıca ürününü TMO dışında, kooperatif, sanayici, tüccar ve borsalara
satan üreticilere kg başına 5 Kr tohumluk desteği verilerek piyasanın
TMO'nun alımlarına asgari gereksinim duyacak şekilde işlemesi
amaçlanmıştır. Ayrıca, ilk kez bu dönemde kooperatif ve birliklere de,
emanet alım kapsamında, TMO'ya ürün satabilme imkanı verilmiştir.
2005 Yılı Programı Usul ve Esasları Genelgesinde TMO için özel
tasarruf tedbirleri belirlenerek buğday alım miktarının bir milyon tonu
aşmaması, DİR kapsamındaki satışların haricinde iç piyasaya 500 bin
ton buğday satışının yapılması hedeflenmiştir. Ancak 2005 yılı buğday
alımı uzun yıllar sonra rekor seviyelere ulaşarak 4,3 milyon ton olarak
gerçekleşmiş ve iç piyasaya satış miktarı 165 bin tonda kalmıştır.
186
TMO'nun yüksek miktarda alım yapmasına rağmen, satış fiyatlarının
piyasa şartlarından yüksek olması neticesinde satışlar düşmüştür.
Bunun sonucunda oluşacak aşırı stok artışı ise DİR kapsamındaki
satışların "ihracat öncesine" de yaygınlaştırılması suretiyle kısmen
önlenmiştir.
2005/2006 Dönemi Hububat Kararnamelerinde de önceki dönem
uygulamalarına devam edildiği görülmektedir. Bu dönemde ilk kez
alım yapılan üreticilerin ÇKS'ye kayıtlı olması şartı aranmıştır.
Ödemelerin ilk 10 ton için peşin verilmesi, kalan tutarın 30 gün içinde
ödenmesi ve 1 Aralık sonrası alımlarda ödeme süresinin TMO
tarafından belirlenmesi uygulamasına geçilmiştir. TMO’nun alımlarında
miktar sınırı konmuş ve kişi başına 50 tonluk kota uygulaması
başlatılmış, ancak 1 Eylülden itibaren bu uygulama kaldırılmıştır.
2002 yılından sonra da emanet alım uygulaması devam etmiş, ayrıca
TMO, yeni bir uygulama ile, umumi mağazacılık kapsamında düzenlediği
makbuz senedi karşılığında, kredi kullanabilme imkanı getirmiştir174.
2005 yılında buğday üreticilerine bütçeden, ürettikleri ton başına 30 TL
destekleme primi ödemesi uygulaması başlatılmıştır. Ayrıca Bakanlar Kurulu
Kararıyla buğday üreticilerine dekar başına 8 litre mazot desteği ödemesi
yapılmıştır. 2005 yılında olduğu gibi 2006 yılında da prim uygulamasına
devam edilmiş, TMO ve TMO dışında piyasaya satanlara buğday için 35
TL/Ton prim ödemesi öngörülmüştür. Önceki dönemden farklı olarak 2006
yılı fiyat politikası, alım fiyatları ile satış fiyatlarının birlikte ilan edilmesi
şeklinde olmuştur175.
Emanet alımlarda da ilk defa ÇKS'ye kayıtlı olma şartı getirilmiştir.
Yine bu dönemde, emanet alım politikasındaki amacı, ürünün mümkün
olduğunca piyasada işlem görmesi olan TMO, ürünlerin kendisine satılmasını
mümkün
174
175
olduğunca
Esin Nacar, a.g.e., s.70.
Esin Nacar, a.g.e., s.70-71.
engellemek
için,
ürünün
kendisine
satılması
187
durumundaki gün başına depolama maliyetini diğer duruma göre 3 kat daha
fazla tutmuştur176.
2002 dönemi sonrası hububat kararnameleri incelendiğinde; önceki
dönemden farklı olarak; TMO'nun 2002 yılından itibaren resmi olarak
destekleme alımı yapmadığı; piyasa regülasyonuna yönelik olarak, alım
miktar ve fiyatları ile piyasalarda aşırı dalgalanmaları önleyecek satış fiyat ve
politikalarını belirleme yetkisinin, Bakanlar Kurulu Kararları ile verilen yetki
çerçevesinde,
TMO'ya
verilmesiyle,
buğday
piyasasının
daha
fazla
serbestleşme eğiliminde olduğu gözlemlenmektedir. Piyasanın durumuna
göre, TMO, belirli ölçülerde düzenleyici politikalar belirleyebilmekte, buğdayın
mümkün olduğunca öncelikle üretici, tüccar ve sanayici kesimlerince el
değiştirmesini sağlamaya
çalışmaktadır. Özellikle umumi
mağazacılık
kapsamında kurulan mekanizma ile, gerek üretici gerekse sanayici-tüccar
açısından, TMO'nun sadece alım yapan bir kurumdan ziyade; depolarından
faydalanılan ve ürünlerin emaneten de bırakılabildiği bir kurum haline
dönüştürülmeye çalışıldığı düşünülmektedir177.
2002’den sonra buğday dış ticaret politikalarına baktığımızda, 2002 yılı
sonrasında da gümrük vergileri yoluyla yurtiçi buğday fiyatlarının yüksek
tutulması politikası sürdürülmüş olup, yurtiçi buğday fiyatlarının dünya
fiyatlarına yaklaştığı 2001 yılında çok düşük düzeylere gerileyen gümrük
vergileri 2002 yılından itibaren ekmeklik ve makarnalık buğdayda yüzde 40
ve yüzde 30 olarak belirlenmiştir. Tablo 38’den da görüldüğü gibi, 2002’den
sonraki dönemde ekmeklik buğday ithalatından yüzde 40 ila yüzde 130
arasında değişen oranlarda gümrük vergisi alınırken, makarnalık buğday için
gümrük vergisi yüzde 30 ila yüzde 100 arasında değişen oranlarda
uygulanmış olup, serbest bölgelerdeki gıda sanayii firmaları, gümrük vergisi
ödemeden buğday ithalatını, buğdaydan ürettiği ürünü ihraç etmek şartıyla,
dahilde işleme rejimi kapsamında yapabilmektedirler. Buğday dış ticaret
uygulamalarının bir istisnası olarak Türkiye ile AB'ye üye ülkeler arasında
176
177
Esin Nacar, a.g.e., s.71
Esin Nacar, a.g.e., s.71-72.
188
diğer bazı tarım ürünlerinde olduğu gibi buğday için de tercihli ticaret
antlaşması bulunmakta olup, bu kapsamda belirli miktarda yapılacak ticaret
için daha düşük gümrük vergisi uygulaması mevcuttur178.
Tablo 38. 2002 Yılından İtibaren Ekmeklik ve Makarnalık Buğday Gümrük Vergisi
Oranları
Yılı
Ekmeklik Buğday
2002
2002
2003
2004
2005
2005
2006
2007
2008
2008
2008
2009
Kaynak : TMO 2008 Yılı Hububat Raporu
Makarnalık Buğday
10
40
40
40
85
130
130
8
8
0
50
130
5
30
30
30
60
100
100
5
5
0
50
130
3.5.2. Lisanslı Depoculuk Faaliyetleri
Vadeli işlem sözleşmeleriyle ilişkili olması ve bu piyasaların etkinliğini
sağlayan önemli bir unsur olması nedeniyle, Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe
giren “Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu” ile getirilen Lisanslı
Depoculuk uygulamalarına ilişkin açıklamalar aşağıda sunulmuştur.
5300 sayılı Lisanslı Depoculuk Kanunu'nun amacı; tarım ürünleri
ticaretini kolaylaştırmak, depolanması için yaygın bir sistem oluşturmak, ürün
sahiplerinin mallarının emniyetini sağlamak ve kalitesini korumak, ürünlerin
sınıf
ve
derecelerinin
yetkili
sınıflandırıcılar
tarafından
saptanmasını
sağlamak, tarım ürünleri lisanslı depo işleticilerinin kişiler arasında ayrım
yapmaksızın tarım ürünlerini kabul etmelerini temin etmek, ürünlerin
mülkiyetini temsil eden ve finansmanını, satışını ve teslimini sağlayan ürün
senedi çıkartmak ve standartları belirlenmiş tarım ürünlerinin ticaretini
geliştirmek üzere, tarım ürünleri lisanslı depoculuk sisteminin kuruluş, işleyiş
ve denetimine ilişkin usûl ve esasları düzenlemektir.
178
Esin Nacar, a.g.e., s.81-82.
189
Tarım ürünleri lisanslı depo işletmeleri, ekonomik ihtiyaç ve etkinlik
şartları göz önünde bulundurularak Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca verilecek
izinle anonim şirket şeklinde kurulur. Şirketin kuruluşunda, depolama
kapasitesine göre Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca belirlenen tutarda ödenmiş
sermayeye sahip olunması ile ilgili yönetmelikte gösterilen belgelerin ibraz
edilmesi koşulları da aranır. Bu şirketlerin anasözleşmeleri ve kuruluş
işlemleri, “Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu”na ve ilgili diğer
mevzuata uygun şekilde yapılmak zorundadır. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı,
bu tür şirketlerin anasözleşmelerini matbu olarak da düzenleyebilir. Şirketin
pay senetleri nama yazılı olarak düzenlenir. Şirket anasözleşmesinin,
ortaklarının ve ortaklık paylarının değişikliği Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
iznine tâbidir. Kuruluş izni alan şirkete ancak “Tarım Ürünleri Lisanslı
Depoculuk Kanunu” nun öngördüğü şartları taşıdığının tespiti halinde faaliyet
izni verilir. Şirket faaliyet izni almadan ürün kabul edemez, ürün senedi
düzenleyemez. Bu şekilde faaliyette bulunacak şirketlerin unvanlarında
"Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk" ibaresinin bulunması zorunludur. Tarım
ürünleri lisanslı depo işletmesinin şube açması ve lisans kapsamını
değiştirmesi de Sanayi ve Ticaret Bakanlığının iznine tâbidir.
“Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu” na göre, lisanslı depo
işletmek üzere lisans almak için müracaat edenler, depo kapasitesinin ürün
rayiç bedelinin %15’inden az olmamak üzere Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca
belirlenen tutarda lisanslı depo teminatı vermek zorundadır.
Lisanslı depo işleticileri, lisans koşulu olarak işletme tesisleri ve lisanslı
depoculuk faaliyeti kapsamında depoladığı ürünler için muhtemel rizikolara
karşı sigorta yaptırmak zorundadır. Depolanan ürün için düzenlenen sigorta
poliçesinde, poliçe lehdarı, hasarın meydana geldiği tarihteki mudîdir.
Lisanslı depoculuk ile ilgili diğer hususlar ise şöyle sıralanbilir179;
•
Bir lisanslı depo işletmesinde iki ya da daha fazla çeşit ürünün
depolanması için bir lisans düzenlenebilir.
179
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Lisanslı Depoculuk”, VOBJEKTĐF, Sayı 13, Ekim 2009,
(çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/vobjektif13.pdf, 5 Mart 2010, s.18-19.
190
•
Depoculuk lisansı devredilemez ve lisanslı depo işletmesinin tüm
şubeleri aynı lisans kapsamında çalışır.
•
Lisanslı depo işletmecisi aynı zamanda ürünün kalite standartlarını
belirlemek üzere Yetkili Sınıflandırıcı olabilir.
•
Verilen lisanslar iki yıllık süre için geçerli olup Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca yenilenmektedir.
•
Lisans bedelleri her yıl 1 Ocak tarihinden geçerli olmak üzere Sanayi
ve Ticaret Bakanlığınca belirlenmektedir. Lisans bedellerinin tespitinde
depo kapasitesi dikkate alınır.
•
Lisanslı depolara teslim edilen ürünlere ilişkin ürün senedi düzenlenir.
•
Lisanslı Depoların verecekleri hizmetlere ilişkin ücret tarifesi Sanayi ve
Ticaret Bakanlığınca onaylandıktan sonra Türkiye Ticaret Sicil
Gazetesinde yayımlanarak yürürlüğe girmektedir.
Depolanmaya uygun nitelikteki hububat, bakliyat, pamuk, tütün, fındık,
yağlı tohumlar, bitkisel yağlar, şeker gibi standardize edilebilen temel ve
işlenmiş tarım ürünleri lisanslı depoculuğun kapsamına girmektedir.
5300 sayılı Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı tarafından tüm yasal düzenlemeler yapılmış ve aşağıda belirtilen
yönetmelikler Resmi Gazete'de yayımlanmıştır,
Hububat, Baklagiller ve Yağlı Tohumlar Lisanslı Depo Yönetmeliği
(8.10.2005/25960)
Yetkili Sınıflandırıcıların Lisans Alma, Faaliyet ve Denetimi Hakkında
Yönetmelik (8.10.2005/25960),
Elektronik Ürün Senedi Yönetmeliği (8.10.2005/25960),
Pamuk Lisanslı Depo Yönetmeliği (8.10.2005/25960),
Fındık Lisanslı Depo Yönetmeliği (2.08.2006/26247),
Lisanslı Depoculuk Tazmin Fonu Yönetmeliği (21.12.2005/26030) ve
191
Ürün ihtisas Borsalarının Kuruluş, işleyiş ve Denetim Usul ve Esasları
Hakkında Genel Yönetmelik (9.3.2005/25750) yayımlanmıştır.
Lisanslı depoculuk sistemiyle ilgili tüm yasal düzenlemelerin yapılmış
olmasına rağmen dört yıllık süre içerisinde sektör temsilcileri tarafından
lisanslı
depo
kurulmasına
yönelik
talep
beklendiği
gibi
olmadığı
görülmüştür180.
Lisanslı depoculuğu teşvik amaçlı olarak, 03.07.2009 tarih 27277
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 5904 sayılı " Gelir Vergisi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" ile 3065 sayılı Katma
Değer Vergisi Kanununda bazı değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişikliklerle
Lisanslı Depolar için bazı teşvikler ve vergi istisnaları getirilmiştir. Bunlar181;
5904 Sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu'na geçici 77'nci Madde
eklenmiştir. Bu madde ile Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu
kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin elden çıkarılmasından
doğan kazançlar, 31 Aralık 2014 tarihine kadar gelir ve kurumlar
vergisinden istisna edilmiştir.
İstisna edilen bu kazançlar üzerinden Gelir Vergisi Kanunu'nun 94.
Maddesi
kazançlar
kapsamında
için
gelir
tevkifat
vergisi
yapılmayacaktır.
mükelleflerince
Münhasıran
yıllık
bu
beyanname
verilmesine gerek olmayacak, bu kazançlar verilecek beyannamelere
de dahil edilmeyecektir.
Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün
senetlerinin alım satımında KDV istisnası getirilmiş ve senedin temsil
ettiği ürünün depodan çekilmesi KDV kapsamına alınmıştır. Tarım
Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre düzenlenen ürün
senetlerinin Ürün İhtisas Borsaları ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığından
180
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Lisanslı Depoculuk”, VOBJEKTĐF, Sayı 13, Ekim 2009,
(çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/vobjektif13.pdf, 5 Mart 2010, s.19.
181
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Lisanslı Depoculuk”, VOBJEKTĐF, Sayı 13, Ekim 2009,
(çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/vobjektif13.pdf, 5 Mart 2010, s.19-20.
192
ürün senedi alım satımı konusunda izin alan Ticaret Borsaları aracılığı
ile teslimi tam istisna kapsamına alınmıştır.
Mudi ile lisanslı depo işletmesi arasında yapılan sözleşmeler ve ürün
senedi için Damga Vergisi muafiyeti getirilmiştir.
Lisanslı depoculuk sisteminin işleyişine baktığımızda, üretici, ürününü
lisanslı depoya teslim etmekte, lisanslı depoya teslim edilen ürünler analiz ve
tasnif edilerek saklanmakta, lisanslı depo tarafından üreticiye ürün senedi
düzenlenmekte ve böylelikle ürün menkulleştirilmiş olmaktadır.
Lisanslı depoculuk sisteminin sağlayacağı faydaları şu şekilde
sıralanmaktadır182;
Üreticilerin ürünlerini depoya teslim etmeleriyle ürünlerinin teminat
değerliliği kazanmaktadır.
Ürünlerin mülkiyeti, aynı depoda iken yer değiştirmeksizin istenildiği
kadar alınıp satılabilmektedir.
Kayıt dışılığın önlenmesine katkı sağlamaktadır.
Alıcı ve satıcı arasında ürünün kalitesi ve teslimi konusunda güvence
sağlamaktadır.
Düzenlenen ürün senetleriyle emtiaların yatırım aracına dönüşebilmesi
imkânı sağlanmaktadır.
Bankalar açısından teminat değeri kazanmış tarım ürünleri için kredi
verebilme imkânı sağlanmaktadır.
Lisanslı depoculuk sisteminin ürün ihtisas borsası ve/veya VOB ile
entegrasyonu ile ilgili ürünün spot ve vadeli piyasalarının gelişimi
sağlanmaktadır.
Lisanslı depoculuk sistemiyle ilgili tüm yasal düzenlemelerin hazır
olmasına rağmen hayata geçirilememesinde aşağıda belirtilen hususların
etkili olduğu değerlendirilmektedir183:
182
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Lisanslı Depoculuk”, VOBJEKTĐF, Sayı 13, Ekim 2009,
(çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/vobjektif13.pdf, 5 Mart 2010, s.21.
193
•
Lisanslı Depoculuk ve Ürün İhtisas Borsası konularında birbirinden
bağımsız cılız girişimlerin olması,
•
Lisanslı depoculuk sisteminin başarılı olması için gerekli oluşumların
(Ürün İhtisas Borsası, Yetkili Laboratuarlar, Merkezi Takas sistemi)
birlikte koordine edilmemesi,
•
Lisanslı
depoculuğa
konu
olabilecek
bazı
ürünlerde
kalite
standartlarının uluslararası yapıya uygun olarak tanımlanmaması,
•
Mevcut depo kapasitelerinin kamu öncülüğünde lisanslı depolara
dönüştürülememesi (TMO ve FİSKOBİRLİK mevcut depoları),
•
Tarım ürünleri için uygun şartlara haiz depo ve laboratuar sistemlerinin
kurulmasının yüksek miktarda yatırım gerektirmesi,
•
Yapılacak yatırımların yanında Lisanslı Depo işletmecisi için getirilen
ilave yükümlüklerin caydırıcı olması,
•
Üreticiler açısından ürünlerinin lisanslı depolara teslim edilmesinde
ortaya çıkan ilave maliyetlerin lisanslı depolara ilgiyi azaltması,
•
Ürün senetlerinin ticaretinin yapılacağı likit bir piyasanın olmayışı,
•
Bazı
tarım
ürünlerinde
fiyatların
serbest
piyasa
koşullarında
oluşmasını engelleyici unsurların varlığı,
•
Yasal düzenlemelerin yapılmasına rağmen vergisel düzenlemelerin
geç yapılmış olması, (3.7.2009 tarihli 5904 sayılı kanunla bu eksiklik
giderilmiştir.)
Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde etkin ve yaygın bir Lisanslı
Depoculuk
(Warehouse
Receipt
System)
ile
ürün
ticareti
sistemi
bulunmaktadır. Polonya, Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Ukrayna gibi
eski doğu bloku ülkelerinde bile lisanslı depoculuk sistemi kurulmuş ve etkin
olarak işlemektedir. ABD'de federal düzeyde 863, eyalet düzeyinde 6937
lisanslı depo faaliyet göstermektedir. Türkiye bu sistemi halen kurmaya
183
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Lisanslı Depoculuk”, VOBJEKTĐF, Sayı 13, Ekim 2009,
(çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/vobjektif13.pdf, 5 Mart 2010, s.21-22.
194
çalışan Zambiya, Etiyopya gibi Afrika ülkeleri arasında sayılmaktadır. Çok
büyük ABD, Fransız ve İsviçre firmaları lisanslı depoculuk sistemiyle
uluslararası tarım ürünleri ticaretinde etkin rol oynamaktadır. Örneğin Cargill
gibi şirketler dünya çapında yatırımlar yapıp lisanslı depo ağı oluşturmakta,
ürün
ticaret
ve
pazarlamasında
hâkim
rol
oynamaktadırlar.
Dünya
borsalarında pamuk, kahve, mısır, portakal suyu, soya fasulyesi, buğday ve
diğer birçok ürün kontratı alınıp satılmaktadır. Söz konusu borsalar, lisanslı
depolarla entegre çalışmakta, teslim şartlı vadeli kontratlarda ürün teslimi
lisanslı depolardan yapılmaktadır184.
3.5.3. Türkiye Buğday Politikalarındaki Dönüm Noktaları ve Gelinen Son
Durum
Buğday piyasasında, 1980 yılından itibaren, yıllar itibarıyla uygulanan
politikalara baktığımızda, fiyat politikası çerçevesinde, iki önemli dönüm
noktasının olduğu görülmekte olup bu dönemler, ilk kez destekleme (taban)
alım fiyatlarının ilan edilmeye başlandığı 1988 yılı ile alım ve satış fiyatlarının
Kararnameler yerine TMO tarafından ilan edilmeye başlandığı 2002 yılıdır.
Yıllar itibarıyle, ödemelerin ne zaman yapılacağı ile fiyat artışlarının hangi
zaman dilimlerinde olacağı gibi fiyat politikasının tali unsurları farklılaşmış
olsa da; 2002 yılından itibaren, destekleme alım politikasından vazgeçilmesi
ve piyasanın düzenlenmesinde kullanılan araçların çeşitlenmesi, uluslararası
taahhütlerimiz
çerçevesinde
de
atılan
adımlar
olarak
karşımıza
çıkmaktadır185.
Uygulamada taban fiyatı uygulamasının kaldırılması istenilen düzeyde
etki oluşturamamış, TMO'nun hasat döneminin başında alım fiyatlarını ilan
ederek buğday alımı yapmaya devam etmesi dolayısıyla,
sadece fiyatın
belirlendiği mercinin değişmesi sağlanmış ve dolayısıyla da mevcut durumda
da, destekleme alım politikasının özü korunarak, başka bir isim altında
sürdürülmüştür. Piyasada fiyatların oluşmasını beklemeden açıklanan
184
Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., “Lisanslı Depoculuk”, VOBJEKTĐF, Sayı 13, Ekim 2009,
(çevrimiçi) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/vobjektif13.pdf, 5 Mart 2010, s.22.
185
Esin Nacar, a.g.e., s.86-87.
195
fiyatlar, hem TMO'nun alım garantisi olduğu sinyalini vermiş, hem de hasat
başında açıklanan fiyatların üreticiyi, dolayısıyla buğday arzını yönlendirici
etkisi olmamıştır186.
Ayrıca, son yıllarda piyasayı serbestleştirme eğilimi çerçevesinde
uygulanan lisanslı depoculuk, ürün borsaları ve vadeli işlemler borsalarının
piyasanın düzenlenmesine beklenilen düzeyde katkı sağlayamadıkları
görülmüştür.
Alıcı
ve
satıcıların
sürekli
olduğu
ancak
yoğun
fiyat
hareketliliğinin yaşandığı buğday piyasasında, hem üretici hem de tüketiciler
açısından fiyat istikrarını sağlamak açısından son derece önemli olan söz
konusu araçlar, yeterli altyapıların oluşturulamaması ve önemleri ile
gereklilikleri konusunda üreticilerin yeteri kadar bilgilendirilmemelerinin
etkisiyle istenilen düzeyde kullanılamamaktadırlar. Sonuç olarak, Türkiye
buğday piyasasının düzenlenmesi açısından hala en etkili kuruluşun TMO
olduğu, serbest piyasa koşulları çerçevesinde diğer oyuncuların ve araçların
uluslararası taahhütlerimiz çerçevesinde yeteri kadar etkin olmadığı,
dolayısıyla son yıllarda şekli değişiklikler gerçekleşse de yapısal dönüşüme
yönelik politikaların henüz hayata geçirilemediği görülmektedir187.
Türkiye dünyanın büyük hububat üreticilerinden biri olmasına karşın,
belirli kuralları olan ve düzenli işleyen bir hububat piyasasına sahip değildir.
Tarımsal yapıda da önemli sorunlar bulunması; yetersiz depolar nedeniyle
ürünün açıkta saklanmasına, üretim maliyetlerinin yükselmesine, verimin
düşmesine, görev zararlarına, dünya piyasasından yüksek ödemelere karşın
üreticinin hoşnutsuzluğuna neden olmaktadır. Sorunların başında, tarım
işletmelerinin yetersiz büyüklüğü gelmektedir. Örneğin buğday ekim alanları
bakımından ortalama büyüklük AB ülkelerinde 17,4 ha iken Türkiye'de 6,1
hektardır. Büyük hububat üreticisi ülkelerde, kooperatifler ürünün büyük bir
kısmını
almakta
ayrıca
çiftçinin
tohumluk,
depolama
gibi
çeşitli
gereksinimlerini karşılamaktadır. Hububat piyasalarının işleyişinde borsaların
da önemli işlevleri bulunmaktadır. Borsalarda, alıcı ve satıcılar bir araya
186
187
Esin Nacar, a.g.e., s.87.
Esin Nacar, a.g.e., s.81-87.
196
gelmekte, üreticiler ürünlerini uygun fiyatlarla satma imkanına sahip
olmaktadır. Türkiye’de 113 ticaret borsasından çok azında hububat işlemleri
yapılmaktadır. Hububat piyasalarının işleyişinde önemli rolü olan bir kurum
da ödeme kuruluşlarıdır. Türkiye’de Toprak Mahsulleri Ofisi bu görevi kısmen
üstlenmiş olup, AB'deki ödeme kurumlarının işlevlerini yerine getirebilmesi
için yeniden yapılanması gerekmekte olup, bu amaçla, TMO'nun Tarım
Ürünleri Piyasa Düzenleme ve Ödeme Kurumu (TPÖK) adı altında yeniden
yapılanması ve ayrıca bir Ödeme Ajansı daha kurulması öngörülmektedir188.
3.5.4. Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri Piyasası Etkinliğinin Türkiye
Buğday Politikaları Çerçevesinde Değerlendirilmesi
Türkiye buğday piyasasına yapılmakta olan devlet müdahalelerinin,
vadeli işlem piyasalarının serbest piyasa koşullarını gerektirmesinden dolayı
bu piyasa üzerinde olumsuz etkilere yol açtığı bilinmektedir. Diğer taraftan,
dünyada hemen
hemen
bütün
ülkelerde
tarımsal
piyasalara devlet
müdahaleleri mevcut olmakla birlikte, bunun bazı avantaj ve dezavantajları
bulunmaktadır. Üreticilerin gelirlerinin belli bir seviyenin altına düşmesinin
engellenmesi,
gıda güvenliğinin sağlanması ve yine tüketicilerin tarımsal
ürün fiyat dalgalanmalarından etkilenmesinin en aza indirilmesi, devlet
müdahalelerinin olumlu yanlarını oluşturmakla birlikte, bu müdahaleler ile,
serbest piyasanın fiyat mekanizması yoluyla kaynakların etkin dağılımını
sağlaması yönündeki avantajlardan vazgeçilmektedir.
Konu ile ilgili olarak yapılan bir çalışmada, serbest piyasa koşullarını
gerektiren vadeli işlem piyasaları ile devlet destek programlarının sağladıkları
karşılaştırılmış olup, bu karşılaştırmadaki bulgular şu şekilde sıralanmıştır189;
•
Devlet yardımları üreticiler için belli bir gelir düzeyinin oluşmasını
sağlar ve yüksek risklere maruz kalınmasını engeller. Üreticiler belli bir
fiyattan ürettikleri malların satışını gerçekleştirirler. Ancak, iyi işleyen
188
T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, “Toprak Mahsuleri Ofisi (TMO) Genel
Müdürlüğü’nün 2002, 2003, 2004 Yılları Eylem ve Đşlemlerinin Araştırılıp Denetlenmesine
Đlişkin Rapor Özeti”, Sayı: 2006/3, Tarih:22/03/2006, s.9.
189
Lale Tomruk, a.g.e, s.47.
197
bir vadeli işlem piyasasında karar vericilerin risk alma hakları
bulunmakta veya istedikleri düzeye kadar kendilerini garanti altına
almaktadırlar. Üreticiler, kendileri, ileride vadeli işlem piyasasında
satılmak üzere ne kadar mal üreteceklerine karar verirler ve yine
kendileri gelirlerinin dalgalanma sorununu pazardan aldıkları doğru
bilgiler sayesinde çözmektedirler. Bu, üreticilerin, fiyatlar tarafından
oluşturulan bilgilerin daha yakından ve hassas bir şekilde izlenmesini
gerektirmektedir. Sonuçta, bu pazarlar, üreticilerin fiyat belirleme
mekanizmasında daha aktif rol almalarının önünü açmaktadır.
•
Destekleme politikalarının olduğu pazarlar, bu politikaların sabit fiyat
ve
gelir
düzeylerini
amaçlaması
sebebiyle
elastikiyetini
kaybedebilmektedir. Bununla birlikte, üreticiler sürekli olarak garantili
bir şekilde desteklendiklerinden, ürettikleri malın miktar ve kalitesini
değiştirmek konusunda isteksizlerdir. Ancak, vadeli işlem pazarlarında
emtiaların pazar koşullarına göre elastikiyeti artmaktadır.
•
Vadeli işlem piyasaları bütün oyuncuların bilgi ve beklentilerini
yansıtacak şekilde, küçük maliyetlerle bilgi akışını sağlamaktadır.
Böylelikle, üreticiler, tüketiciler ve aracılar daha kesin tahmin yapma
yeteneğine haiz olmakta ve daha iyi kararlar vermektedirler.
•
Vadeli
işlem
piyasaları,
sosyal
maliyetler
göz
önünde
bulundurulduğunda, emtiaların değiş tokuşunun yapılmadığı ve fakat
bir bilgi sistemi kuran bir piyasa olması nedeniyle tercih edilmektedir.
Bununla birlikte, destek politikaları, bütün üretimi sigortalayan ve fiyat
ve gelirde sabitliği sağlayan bürokratik bir mekanizmadır.
Yine tarımsal bir ürün olması bakımından burada belirtilmekte
gerekirse, İzmir’de vadeli işlem borsasının ekonomik yapılabilirliği üzerine
yapılan bir araştırmada190 pamuk vadeli işlem borsasının, pamuk ticaretine
müdahaleden arındırılmış bir ticari serbestiyi gerektirdiği vurgulanmış, bunun
için de pamuk politikasında ihracat ve ithalattaki serbestinin devam
190
Hasan Olalı, “Đzmir’de Pamuk Vadeli Đşlem Borsası’nın Ekonomik Yapılabilirliği”, Đzmir
Ticaret Borsası Yayınları, Yayın No:47, Đzmir, Mart 2003, s.28-39.
198
ettirilmesinin iç ve dış fiyat dengelerinin oluşturulması bakımından önemli
olduğu dile getirilmiştir. Aynı çalışmada, pamukta destekleme politikasının
fiyat yoluyla ve girdi sübvansiyonu yoluyla olduğu belirtilmiş, söz konusu
desteklemelerin zaman zaman devlete çok büyük maliyetler yüklediği ve bu
desteklemelerin ekonomik kararlardan ziyade siyasi kararlar neticesinde
oluştuğu vurgulanmıştır. Raporda, desteklemeden tamamen arındırılmış bir
piyasanın zaten var olmadığı ancak, söz konusu desteklemelerin üreticinin
malının gerçek değeriyle alınıp satılmasını sağlayacak politikalar olması
gerektiği dile getirilmiştir. Bunun da üretim döneminde kısa vadede yüksek
miktarlı arz ile düşük fiyatların oluşmasının engellenerek, bunun yerine
üreticilere döviz bazında vadeli işlem sözleşmeleri yapma olanağının
verilmesi suretiyle gerçekleştirilebileceği savunulmuştur. Döviz bazında
sözleşmelerin, enflasyon ve döviz kurlarındaki değişikliklere uyumun
sağlanması bakımından önemli olduğu dile getirilmiştir. Ayrıca oluşturulacak
borsanın başarısının daha büyük hacimde pamuk üretimine, verimliliğin
artırılmasına ve ürünün ticari sirkülasyona girmesine bağlı olduğu, bunun da
pamuğun
üretim
aşamasında
fiyat
dışı
destekleme
araçlarıyla
desteklenmesine ve fiyat destek aracının işlerliğinin sona erdirilmesine bağlı
olduğu vurgulanmıştır. Rapora göre, destekleme politikaları, üreticiye gelir
transferini sağlamak amacıyla pamuk fiyatlarını denge fiyatların üzerinde
tutmayı amaçlamamalıdır.
Tarım ürünlerine dayalı vadeli işlemler piyasası, her şeyden önce ilgili
ürünlerde
devlet
müdahalelerinden
ve
destekleme
politikalarından
arındırılmış bir serbest piyasa düzeni gerektirmektedir. Ancak; hem gelişmiş
hem de gelişmekte olan ülkelerde, tarım ürünlerini ve üreticisini koruyacak
politikaları kaldırmak mümkün olmamaktadır191. Türkiye’de de, söz konusu
müdahaleler yoğun bir şekilde ve yıllara göre farklılık arz edecek şekilde
yapılmaktadır. Her ne kadar fiyatlara doğrudan müdahale yöntemleri ile
devlet müdahaleleri azaltılmaya ve doğrudan gelir desteği uygulamaları
191
Gülistan Erdal, a.g.e., s.100-101.
199
ortaya konmaya çalışılsa da, hali hazırda, TMO’nun piyasadaki fiyat
belirleyici rolü ortadan kalkmamıştır.
Vadeli işlemlerin herhangi bir mala ya da kıymete uygulanabilmesi için
öngörülen kriterlerden birisi de söz konusu ürünlerin belirli bir standardının
olmasıdır. Vadeli işlemler piyasasına konu olan finansal varlıklar belirli bir
standart içerisinde işlem görmektedir. Örneğin hisse senetleri piyasalarında,
ilgili hisse senedinin fiyatı belirtilir. İşlem aşamasında asgari bir lot ve katları
şeklinde alım-satım yapılır. Bir lot 1000 adet hisseden oluşmaktadır. Bu
durum borsada işlem gören tüm hisse senetleri için geçerlidir. Diğer taraftan,
tahvil ve bonoların nominal birim değeri 100 000 TL'dir. Bu değer üzerinden
iskonto yapılarak bulunan değer alım-satıma konu olur. Tahvil ve bonolar ilgili
vade ayı bazında tanımlanırlar. Finansal varlıklar için oluşturulan bu
standardizasyon durumu birçok tarımsal ürün için de geçerlidir. Örneğin,
yüzlerce farklı kalite ve derecenin varlığını hatta aynı kalite ve derecedeki
pamuğun, yetiştirildiği bölgeye göre farklı özellikler ve değer taşıyabileceği
dikkate alınmalıdır. Öte yandan, Türkiye'de pamuk ve buğdayda arzu edilen
kalite standardı sağlanamamıştır192.
Diğer taraftan, buğdaya dayalı vadeli işlem piyasalarının Türkiye’de ne
kadar uygulanabilir olduğunun saptanması amacıyla yapılan bir çalışmada
buğday vadeli işlem sözleşmelerinin kullanım etkinliğinin artırılabilmesi
konusunda, aşağıda maddeler halinde yer alan bazı tespit ve öneriler
sunulmuştur193.
1. Üreticinin ürününü borsaya getirmesi ve birçok alıcı ve satıcının bir
arada olduğu piyasanın oluşturulabilmesi amacıyla, Toprak Mahsulleri
Ofisi'nin işlevi minimum düzeyde tutulması,
2. Doğrudan Gelir Desteği uygulamasının doğru olarak uygulanabilmesi
için çiftçi envanteri çıkarılması gerekmektedir. Türkiye’de şehirde
192
Gülistan Erdal, a.g.e., s.111-113.
Özge Büyükcebeci, “Vadeli Đşlem Piyasaları ve Türkiye'de Buğdaya Dayalı Vadeli Đşlemlerin
Uygulanabilirliği”, Atılım Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Đşletme Anabilim Dalı, Yüksek
Lisans Tezi, Ankara, 2006, s.68-71.
193
200
yaşayan ve başka işlerle uğraşan kimselerin kırsal bölgelerde
kendilerine miras yolu ile intikal etmiş tarlaları bulunmaktadır. Bu
tarlalar tarla sahibinin ölümünden sonra akrabaları arasında pay
edilmektedir. Ancak veraset ve intikal vergisinden dolayı bu tarlaların
gerçek sahiplerinin kimler olduğu beyan edilmemektedir. Bununla
beraber kırsal alanda "ondalıkçı" denen bir sistem mevcuttur. Bu
sistemde tarlanın esas sahibi kentte başka bir işle uğraşırken tarlasını
kırsal alanda o bölgede yaşayan bir başka kimse işletmektedir ve
DGD tarlanın işletmesi ile uğraşan kimseye değil tarlanın esas
sahibine verilmektedir. DGD uygulanırken ondalıkçı sistemin de göz
önünde bulundurulması,
3. Mevcut borsaların altyapılarının geliştirilmesi,
4. Üretimde kaliteyi teşvik edecek politikalar özellikle de "sertifikalı
tohumculuk" sisteminin yaygınlaştırılması,
5. Belli standarttaki ürünlerin yetiştirilmesi bu standartlardaki ürünlerin
depolanması için ön şarttır. Lisanslı depoculuk sistemi ile üretici
ürününü hasat sonrası hemen piyasaya sürmek yerine depolanan
ürün karşılığında kredi kullanma imkânına sahip olmakta ve üreticinin
acil nakit ihtiyacı karşılanmaktadır. Ürettiği ürünü yeterli deposu
olmadığı için saklama imkanı bulamayan üreticiler hasat zamanında
ürünlerinin tamamını düşük fiyattan satmak zorunda kalmaktadırlar.
Lisanslı depoculuk uygulaması ile üreticilerin emanet olarak getirdikleri
ürünler, kalite ve sınıflandırma için laboratuar analizinden geçtikten
sonra
çelik
silolarda
depolanarak
muhafaza
edilmektedir.
Bu
nedenlerden dolayı, lisanslı depoculuk sisteminin yaygınlaştırılması,
6. Üretim tahmininin daha gerçekçi verilere dayanarak yapılması,
7. Küçük parçalara ayrılan üretimin toparlanması ve verimin arttırılması,
8. Buğdaydaki altyapı ve teknik sorunların aşılması,
9. Eğitimli eleman yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi,
201
10. Vadeli işlem piyasalarının toplumsal tabana yayılması,
11. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası'nın yazılı ve görsel basında tanıtım
faaliyetlerinin arttırılması,
12. Depoculuk sisteminin borsa ile entegrasyon halinde olması,
13. Gelişmiş ülkelerin piyasalarının incelenmesi,
14. Piyasalarda derinliğin sağlanması, yatırım anlayışının uzun vadeli
olmasının sağlanması ve güven ortamının oluşturulması,
15. Piyasalarda
oluşabilecek
sorunların
öngörülebilmesi
ve
olabilmesi
için
yatırımcı
ve
yatırımcıların
gerekli
tedbirlerin alınması,
16. Sisteme
erişimin
kolay
maliyetlerinin
azaltılması,
17. Vergi
eşitsizliğinin
düzenlenmesi
risklerini
azaltabilecekleri ve istikrarı temin edici vadeli işlem piyasalarının etkin
olarak işlevlerini yerine getirebilmeleri için teşvik mekanizmalarının
geliştirilmesi,
18. Yatırımcıların çeşitli seminer ve eğitimler ile bilinçlendirilmesi,
gerekmektedir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
TÜRKİYE UN SANAYİCİLERİNİN BUĞDAY VADELİ İŞLEM
SÖZLEŞMELERİNE İLİŞKİN BİLGİ, KULLANIM VE TUTUMLARININ
ÖLÇÜLMESİ
Çalışmanın son bölümünü oluşturan uygulama bölümünde, çalışmanın
2. Bölümünde; hakkında, borsaları, işlem hacimleri ve Türkiye’deki durumu
ile ilgili teorik ve istatistiki bilgiler verilen, çalışmanın 3. bölümünde ise;
üzerine sözleşme yazılan buğdayın piyasa yapısının, Türkiye ve diğer bazı
ülkeler ile karşılaştırmalı olarak sunulmaya çalışıldığı, buğday vadeli işlem
sözleşmelerinin Türkiye’de bir risk yönetim aracı olarak un sanayicileri
tarafından kullanım durumları, söz konusu sanayicilerin bu sözleşmelere olan
tutumları ve bilgi düzeylerinin araştırılabilmesi amacıyla, ülkenin çeşitli
bölgelerinde yer alan un sanayicilerine uygulanan anket ve sonuçları
değerlendirilmiştir.
4.1.UYGULAMANIN KONUSU VE AMACI
Türkiye un sanayicileri, üretimlerinin ana hammaddesi olan buğdayın
fiyat dalgalanmalarından korunma amacıyla, VOB’da işlem gören buğday
vadeli
işlem
sözleşmesinin
potansiyel
olarak
büyük
bir
kullanıcısı
durumundadırlar.
Çalışmanın bundan önceki bölümlerinde belirtildiği üzere, VOB’da
işlem gören buğday vadeli işlem sözleşmesi işlem hacmi, söz konusu
sözleşmenin işleme alınmaya başladığı tarihten bu yana, neredeyse her sene
sıfır olarak gerçekleşmiştir.
Potansiyel
kullanıcılardan
birisi
konumunda
olan
Türkiye
un
sanayicilerinin, söz konusu sözleşmeyi neden kullanmadıklarını araştırmak
ve bunun nedenlerini ortaya koymak, bu sözleşmelerin işlem hacminin bu
denli düşük düzeylerde gerçekleşme nedenlerinin ortaya konması anlamında
önem taşımaktadır.
203
Çalışmanın bundan önceki bölümlerinde, Türkiye vadeli işlem
piyasasının gelişmekte olan bir piyasa olduğunu belirtmiş ve yıllar itibariyle
sürekli olarak bir büyüme içerisinde olduğunu göstermiştik. Ancak, bu
büyüme, tarımsal buğday ve diğer tarımsal ürün olan pamuk vadeli işlem
sözleşmeleri açısından değil, daha çok finansal vadeli işlem sözleşmelerinin
işlem hacimlerinin artması ile gerçekleşmiştir. Yine, çalışmanın önceki
bölümlerinde,
bu
sözleşmelerin neden gelişmedikleri, bu piyasaların
oluşabilmesi için gerekli koşulların neler olduğu ve Türkiye piyasasında bu
koşullardan hangilerinin olmadığı hususları belirtilmiştir. Bu nedenler ortaya
konarken, Türkiye’de bu piyasaların neden düzgün işlemediğine ilişkin diğer
bazı görüşler de ortaya konmuştur.
Bu görüşler ve tespitler ışığında, çalışmanın amacı, Türkiye’de buğday
vadeli işlem sözleşmelerinin, risk yönetimi sürecinde en büyük potansiyel
kullanıcılardan birisi olması beklenen Türkiye un sanayicileri tarafından
neden kullanmadığının ve Türkiye un sanayicilerine göre bu piyasanın neden
etkin bir şekilde işlemediğinin, un sanayicilerine yapılacak bir anket çalışması
ile ortaya konmasıdır.
4.2.UYGULAMANIN KAPSAMI, YÖNTEMİ VE ÖRNEKLEM ÇERÇEVESİ
VOB’da, VOB’un kurulduğu günden bu yana, işlem hacmi neredeyse
sıfır olan buğday vadeli işlem sözleşmelerinin, risk yönetimi sürecindeki
potansiyel kullanıcıları, buğday üreticileri, buğday tüccarları ve buğdayı
hammadde olarak kullanan sanayicilerdir. Çalışmanın ilk aşamasında,
tarımsal
risk
kavramı
üzerinde
durulurken,
söz
konusu
potansiyel
kullanıcıların bu sözleşmeleri ne amaçlarla ve nasıl kullanabilecekleri
hususları açıklanmıştı.
Risk yönetimi sürecinde söz konusu sözleşmelerin potansiyel kullanıcı
taraflarından birisi konumunda olan un sanayicileri, buğdayı hammadde
olarak kullanan sanayici kesimi içerisinde büyük bir payı temsil etmektedir.
Aşağıdaki tablodan da görüldüğü üzere (Tablo 39) Türkiye’de, 2009 yılı
itibariyle faal olarak çalışan 922 adet un fabrikasının, kurulu kapasitesi
204
70.985.327 Ton/Yıl, fiili kapasitesi ise 26.093.486 Ton/Yıl olup, kapasite
kullanım oranı %37 civarındadır. Aynı tabloda görüldüğü üzere, buğdayı
hammadde olarak kullanan diğer sanayiciler ile kıyasladığında Türkiye un
sanayicilerinin, hem fiili hem de kurulu kapasitelerinin, buğdayı hammadde
olarak kullanan diğer sanayicilerden yüksek olduğu görülmektedir.
Tablo 39.
Durumu*
Türkiye'deki Buğdayı Hammadde Olarak Kullanan Sanayicilerin Son
Kapasite
Yıllık Kapasite
Fabrika
Kullanım
(Ton/Yıl)
Sayısı
Oranı
Fabrikalar
(Faal)
Kurulu Kapasite
Fiili Kapasite
(%)
Buğday Unu
922
70.985.327
26.093.486
37
Yem
66
17.780.000
13.414.000
71
Makarna
38
1.170.274
787.956
67
Erişte
169
17.013
7.160
42
Kuskus
19
1.537
1
Bulgur
242
385.261
218.846
57
Bisküvi
45
7.354.783
512.325
7
İrmik
81
328.976
151.329
46
*Veriler “Gıda Sanayi Envanteri” bilgilerine göre hazırlanmıştır. Paketleme yapan fabrikalar
da üretim yapıyor gibi değerlendirilmiştir. Örneğin buğday ununu kendisi üretmeyen ama
unu alıp paketleyen fabrika buğday unu fabrikalarına dahil edilmiştir. Bir fabrika hem
makarna, hem irmik hem de erişte üretimi yapıyorsa aynı fabrika makarna, irmik ve erişte
fabrika sayılarına ayrı ayrı dahil edilmiştir.
Kaynak : TMO 2009 Hububat Sektör Raporu
Buğday vadeli işlem sözleşmelerinin bir risk yönetim aracı olarak
kullanım etkinliğinin ortaya konması ve etkinsizliğinin nedenlerinin ortaya
çıkarılması sürecinde, buğday kullanıcıları arasında en büyük paya sahip un
sanayicilerinin söz konusu sözleşmeler ve piyasalar hakkındaki bilgi
düzeylerinin ve tutumlarının araştırılmasının önemli olması nedeniyle
araştırma un sanayicileri üzerinde gerçekleştirilmiştir.
Araştırma, un sanayicilerinin, genel olarak türev piyasaları, VOB ve
özel olarak da buğday vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin tutumları ve bilgi
düzeylerini, Türkiye un fabrikaları arasından seçilen bir örnkeleme uygulanan
anket (Ek 1) ile ortaya koymayı amaçlamıştır. Bunu yaparken ayrıca ankette
kullanılan belirli parametreler arasındaki ilişkilerin varlığı da ortaya konmaya
çalışılmıştır.
205
Anket uygulamasına başlamadan önce, Türkiye’nin hemen hemen her
ilinde faaliyet gösteren un fabrikalarından, sektörü güvenilir bir şekilde temsil
etmesi amacıyla, öncelikle aşağıda belirtilen metod ile minimum örneklem
sayısı tespiti yapılmıştır.
Türkiye’de un sanayicileri dernekleri ve bunların bağlı olduğu bir
federasayon bulunmakta olup, bunlardan 325 adedi bu derneklere üyedir194.
Söz konusu üyeler Türkiye un üretim kapasitesinin %95’ine sahip olup, geri
kalan %5 ise, çok küçük çaplı ve mevsimsel olarak çalışan fabrikalardan
oluşmaktadır. Fiili kapasitenin büyük bir kısmını temsil etmesi ve anketlerin
ulaştırılabilmesinin daha kolay olması nedeniyle, anketin uygulanacağı ana
kütle sayısı 325 olarak belirlenmiş ve bu sayı baz alınarak örneklem sayısı
tespit edilmiştir.
Kabul edilebilir hata payı oranı %10 alınarak, %10 güven aralığında,
325 fabrikalık bir ana kütleden, %50 varyans varsayımı ile (bu sayı, ankete
verilebilecek cevapların %50 oranında farklılık gösterdiği varsayımını
içermekte olup, bu orandaki bir varsayım altında hesaplanan örneklem sayısı
da maksimum olmaktadır) aşağıda yer alan formül aracılığıyla hesaplanan
minimum örneklem sayısı 49 olmaktadır195.
X : c güven düzeyinde kritik değer,
n : Örneklem sayısı,
N : Ana kütle sayısı,
E : Hata payı,
x = Z(c/100)2
n =
/((N-1)E2 + x)
Nx
E = Sqrt[(N - n)x/n(N-1)]
194
Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu.
Ravasoft, Sample Size Calculator, (Erişim) http://www.raosoft.com/samplesize.html, 17 Haziran
2010.
195
206
Bu durum, söz konusu ana kütlenin tamamına yapılacak bir ankete
verilecek cevaplar ile, ana kütleden seçilen 49 fabrikaya uygulanacak anket
çalışmasında verilecek cevapların %90 olasılıkla ve %10 marjin aralığında,
aynı olacağı anlamına gelmektedir.
325 adet dernek/federasyon üyesi un sanayicisinden, yukarıda
minimum örneklem sayısı hesaplanan 49 adet un sanayicisine anket
uygulanabilmesi amacıyla, öncelikle, anketlerin, derneklerin sahip olduğu iç
yazışma portalı aracılığıyla bütün derneklere ve dernekler aracılığıyla da
üyelere
dağıtımının
yapılması
sağlanmıştır.
Anket
çalışması,
un
sanayicilerinin bağlı bulundukları ve çeşitli illerde faaliyet gösteren
Güneydoğu Un Sanayicileri Derneği,
Ege Bölgesi Un Sanayicileri Derneği,
Anadolu Un Sanayicileri Derneği,
Marmara Un Sanayicileri Derneği,
Orta Anadolu Un Sanayicileri Derneği,
Karadeniz Un Sanayicileri Derneği,
Doğu Anadolu Un Sanayicileri Derneği
ve derneklerin bağlı olduğu Un Sanayicileri Federasyonu aracılığıyla
dağıtılmıştır. Yine bazı dernekler, yönetim kurulu toplantıları esnasında, söz
konusu anketin dağıtımını gerçekleştirmişlerdir. Bu şekilde cevap alınan
anket sayısı 14 olmuştur.
Dernekler ve federasyondan alınan cevapların beklenenden az olduğu
görülmüş ve bunun üzerine, dernekler ve federasyon aracılığıyla dağıtılan
anketler dışında, özellikle katılımın az veya hiç olmadığı derneklerin
üyelerine, minimum örneklem sayısının tamamlanabilmesi ve bölgeler
arasında homojen bir dağılımın sağlanabilmesi amacıyla her dernekten
seçilen bazı üyelerle öncelikle telefonda anketi tanıtıcı görüşmeler yapılmış
ve anketi yapmayı kabul eden sanayicilere söz konusu anket, faks, e-posta
ve kargo gibi araçlarla ulaştırılmıştır. Bu şekilde ulaşılabilen un sanayicisi
207
sayısı yaklaşık olarak 100 olup, bu görüşmelere istidan ankete cevap veren
sanayici sayısı 30 olmuştur.
Diğer taraftan, ulaşımın kolay olması nedeniyle, Ankara ve çevresinde
yer alan un sanayicileri ile yüz yüze görüşmeler sağlanmış ve anketler
uygulanmıştır. Bu şekilde cevap alınan anket sayısı 10 olmuştur.
Yapılan anket çalışmaları neticesinde, dernekler ve federasyon
aracılığyla ve yüzyüze ve telefonda yapılan görüşmeler neticesinde alınan
cevap sayısı toplamda 54 olarak gerçekleşmiştir. Anketlerin incelenmesi
neticesinde, çapraz bazı soruların farklı olarak yanıtlandığının görüldüğü
veya bazı sorulara cevapların verilmediğinin tespit edildiği 3 adet anket
uygulama dışında bırakılmış ve toplamda 51 adet anket analiz edilerek
değerlendirilmiştir.
Burada
belirtilmesi
gereken
bir
önemli
nokta
da,
anketin
uygulamasından önce, yapılan görüşmeler esnasında, söz konusu anketin,
risk yönetimi, türev piyasalar ve buğday vadeli işlem sözleşmeleri hakkında
daha önce bilgi sahibi olma olasılığı en yüksek birimler arasında olan
muhasebe, finansman, buğday satın alma gibi birimlerin birer yetkilisine veya
genel müdür ve yönetim kurulu üyeleri veya başkanları tarafından
doldurulabileceği bilgisinin verilmiş olduğudur.
4.3.ANKET KAĞIDININ HAZIRLANMASI VE ÖLÇÜM
Un sanayicilerine uygulanan anket çalışması (Ek-1) 5 bölümden
oluşmaktadır. Anketin 1’inci bölümünde, diğer bölümlerde yer alan sorulara
verilen cevaplarla ilişkilerinin kurulabilmesi amacıyla, ankete katılan un
sanayicisi yetkilisinin yaşı, eğitim durumu ve mesleki deneyimine ilişkin
sorular sorulmuştur.
Anketin 2’nci bölümünde, katılımcının çalıştığı işletmeye ilişkin olarak,
3, 4 ve 5’inci bölümlerde sorulan sorulara verilen yanıtlarla ilişkilendirilmesi
ve bazı hipotezlerin kurulabilmesini teminen, işletmenin hangi coğrafi bölgede
faaliyet gösterdiği, işletmenin ne kadar zamandır un üretiminde bulunduğu,
208
işletmenin günlük un üretim kapasitesinin ne olduğu, işletmenin bir aile
işletmesi olup olmadığı ve ortaklık yapısının yerli yabancı dağılım durumu
sorulmuştur.
Anketin 3’üncü bölümünde, katılımcıya, temsil ettiği işletmenin buğday
temin ettiği yer, temin şekli ve buğday depolama sürelerine ilişkin olarak bazı
sorular sorulmuş ve katılımcının bu sorulara verdiği cevaplar ile, anketin diğer
bölümlerinde yer alan sorulara verilen yanıtlar arasındaki ilişki, çeşitli
hipotezlerin kurulması suretiyle anketin analiz bölümünde ortaya çıkarılmaya
çalışılmıştır.
Bu bölümün 1’inci sorusunda, katılımcıların, temsil ettiği
işletmelerin buğday alım şekillerine ilişkin olarak verilen ifadelerin yanında
yer alan ve 5’li likert ölçeğine göre hazırlanmış ifadelerden kendilerine en
uygun olanını işaretlenmesi istenmiştir. Örnek olarak “buğday alımlarımızı
direkt olarak buğday tüccarlarından gerçekleştirmekteyiz” ifadesi ile ilgili
olarak katılımcının, “hiçbir zaman”, “nadiren”, “orta düzeyde”, “sıklıkla” ve
““her zaman” yanıtlarından kendilerine en uygun olanı belirtmeleri istenmiş ve
katılımcının çalıştığı işletmenin buğday teminini tüccarlardan gerçekleştirme
durumunun sıklığı ortaya konmaya çalışılmıştır. Anketin analiz aşamasında
ise, katılımcının bu soruya vermiş olduğu cevaplar ile, diğer bölümlerde
sorulan sorulara verilen cevaplar arasındaki bağıntı ortaya konmaya
çalışılmıştır.
Anketin 4’üncü bölümünde, katılımcının genel olarak türev araçlara
ilişkin bilgi ve tutumu, katılımcının işletmesinin türev piyasalarda işlem
gerçekleştirip gerçekleştirmedikleri, gerçekleştiriyorlarsa ne tür işlemler
gerçekleştirdikleri ve bu işlemleri kullanım periyotlarına ilişkin sorular
sorulmştur. Katılımcıdan yanıtlanması istenen sorular ile, anketin diğer
bölümlerinde sorulan sorular arasındaki ilişkiler anketin analiz aşamasında
ortaya konmaya çalışılmıştır.
Anketin sonuncu bölümü olan 5’inci bölümünde ise ankete katılan
katılımcının buğday vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin bilgi düzeylerini
araştıran sorular sorulmuştur. Bu sorularda, katılımcının, söz konusu vadeli
işlem sözleşmelerinin kullanım alanları hakkındaki bilgilerini, daha önce bu
209
sözleşmeleri kullanıp kullanmadıkları, kullanıyorlarsa ne sıklıkla kullandıkları
ortaya çıkarılmış ve ayrıca bu bölümde, geleneksel risk yönetim araçları olan,
buğday forward sözleşmeleri, alım öncesi çiftçi ve tüccarlarla bir anlaşma
yapıp yapmadıkları gibi hususlara ilişkin olarak sorular da yöneltilmiş ve
işletmenin geleneksel risk yönetim araçlarını kullanıp kullanmadıkları ortaya
konmaya çalışılmıştır.
Bu bölümün 7’nci sorusunda katılımcıya yöneltilen
sorular ile, katılımcının Türkiye’deki risk yönetim araçlarının ve buğday vadeli
işlem sözleşmelerinin kullanışlı olup olmadığına ilişkin katılımcının görüşleri
ortaya konmaya çalışılmış, bölümün 8’inci sorusu ile ise, Türkiye’de vadeli
işlem piyasalarını geliştirilebilmesi amacıyla yapılması gerekenlere ilişkin
olarak verilen ifadelere katılmcının katılım düzeyi araştırılmaya çalışılmıştır.
Yine, katılmcının bu bölümde vermiş olduğu cevaplar ile anketin diğer
bölümlerinde verilen cevaplar arasındaki ilişki, çalışmanın analiz bölümünde,
bazı hipotezlerin kurulması suretiyle ortaya konmaya çalışılmıştır.
4.4. İSTATİSTİKİ VERİLER
Çalışmadan elde edilen verilerin analizinden önce, anketten elde
edilen verilere ilişkin istatistiki bilgiler aşağıda sunulmuştur.
4.4.1.Tanımsal İstatistikler
Yapılan anket çalışması neticesinde elde edilen, katılımcıların
demografik özelliklerine ve katılımcının çalıştığı işletmeye ait istatistiki veriler
aşağıda sunulmuştur.
4.4.1.1.Demografik İstatistikler
Ankete katılan toplam 51 kişiden, 2’si (%3,9’u) 21-25 yaş aralığında,
19’u (%37,3’ü) 26-35 yaş aralığında, 18’i (%35,3’ü) 36-45 yaş aralığında
olup, 12’si ise (%23,5’i) 46 yaş ve üzeridir.
Ankete katılan toplam 51 kişiden, 19’u (%37,3’ü) lise ve dengi, 29’u
(%56,9’u) üniversite, 3’ü ise (%5,9’u) lisansüstü eğitime sahip olup, ankete
katılanların hiç birisi ilköğretim düzeyinde eğitime sahip değildir.
210
Ankete katılan toplam 51 kişiden, 2’si (%3,9’u) 2 ila 5 yıl arasında bir
mesleki deneyime,
16’sı (%31,4’ü) 6 ila 10 yıl arasında bir mesleki
deneyime, 33’ü (64,7’si) ise 11 yıl ve üzerinde bir mesleki deneyime sahiptir.
4.4.1.2.İşletmelere İlişkin İstatistikler
Ankete katılan katılımcıların temsil etttiği işletmelerin coğrafi dağılımı
aşağıdaki tabloda (Tablo 40) yer almaktadır.
Tablo 40. Ankete Katılan Katılımcılarım Temsil Ettiği İşletmelerin Coğrafi Dağılımı
Coğrafi Bölge
Katılımcı Sayısı
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
(%)
Karadeniz
Marmara
Ege
Akdeniz
İç Anadolu
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
Toplam
6
4
3
8
21
6
3
51
11,8
7,8
5,9
15,7
41,2
11,8
5,9
100,0
Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere, ankete en yoğun katılım İç
Anadolu Bölgesi’nden gerçekleşmiş olup, bu durum, anketlerin bu bölgede
yüzyüze yapılabilmesi nedeniyle anketlerin cevaplanma yüzdesinin daha
yüksek olmasından kaynaklanmaktadır.
İşletmelerin ne kadar zamandır un üretimi yaptığına ilişkin tablo (Tablo
41) ise aşağıda yer almaktadır. Tablodan da görüldüğü üzere, ankete katılan
katılımcıların çalıştığı işletmelerin neredeyse yarısına yakını 21 yıl ve
üzerinde un üretim faaliyeti göstermekte olan işletmelerdir.
211
Tablo 41. Ankete Katılan Katılımcılarım Temsil Ettiği İşletmelerin Un Üretim Süresi
Un Üretim Süresi
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Sayı
(%)
1 yıldan az
1-5 yıl
6-10 yıl
11-15 yıl
16-20 yıl
21 ve üzeri
Toplam
0
3
6
10
8
24
51
0
5,9
11,8
19,6
15,7
47,1
100,0
İşletmelerin günlük un üretim kapasitelerini gösterir tablo ise aşağıda
(Tablo 42)
yer almaktadır. Söz konusu kapasiteler, işletmelerin teorik
kapasiteleri olup, tablodan da görüldüğü üzere, ankete katılan katılımcıların
çalıştığı işletmelerin kapasite dağılımı günlük 101-300 ton aralığında
yoğunlaşmıştır.
Tablo 42 . Ankete Katılan Katılımcıların Temsil Ettiği İşletmelerin Günlük Un Üretim
Kapasitesi (Ton) Dağılımı
Kapasite (Ton)
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Sayı
(%)
100 tonun altında
101-300 ton
301-500 ton
501 ton ve üzeri
Toplam
9
32
3
7
51
17,6
62,7
5,9
13,7
100,0
Ankete katılan işletmelerin 46’sı (%90,2’si) aile işletmesi 5’i (%9,8’i) ise
aile işletmesi değildir ve tamamı %100 yerli sermayeye sahiptir.
4.4.1.3. İşletmelerin Buğday Teminine İlişkin İstatistikler
Ankete katılan katılımcıların temsil ettiği işletmelerin buğday teminine
ilişkin olarak sorulan sorulara verilen cevaplara ilişkin istatistiki veriler ise
aşağıdaki tablolarda yer almaktadır.
Katılımcıların temsil ettiği işletmelerin buğday teminini vadeli olarak
gerçekleştirme
almaktadır.
sıklığının dağılımı
aşağıdaki tabloda (Tablo
43)
yer
212
Tablo 43. İşletmelerin Buğday Teminini Vadeli Olarak Yapma Sıklığı
Sıklık
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Sayı
(%)
Hiçbir zaman
Nadiren
Orta düzeyde
Sıklıkla
Her zaman
Toplam
15
24
9
3
0
51
29,4
47,1
17,6
5,9
0,0
100,0
Katılımcıların temsil ettiği işletmelerin buğday teminini TMO’dan
gerçekleştirme
sıklığının dağılımı
aşağıdaki tabloda (Tablo
44)
yer
almaktadır.
Tablo 44. İşletmelerin Buğday Teminini TMO’dan Gerçekleştirme Sıklığı
Sıklık
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Sayı
(%)
Hiçbir zaman
Nadiren
Orta düzeyde
Sıklıkla
Her zaman
Toplam
0
18
23
10
0
51
0
35,29
45,1
19,61
0,0
100,0
Katılımcıların temsil ettiği işletmelerin buğday teminini tüccarlardan
gerçekleştirme
sıklığının dağılımı
aşağıdaki tabloda (Tablo
45)
yer
almaktadır.
Tablo 45. İşletmelerin Buğday Teminini Tüccarlardan Gerçekleştirme Sıklığı
Sıklık
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Sayı
(%)
Hiçbir zaman
Nadiren
Orta düzeyde
Sıklıkla
Her zaman
Toplam
0
6
8
20
17
51
0
11,8
15,7
39,2
33,3
100,0
213
Katılımcıların temsil ettiği işletmelerin buğday teminini çiftçilerden
gerçekleştirme
sıklığının dağılımı
aşağıdaki tabloda (Tablo
46)
yer
almaktadır.
Tablo 46. İşletmelerin Buğday Teminini Direkt Olarak Çiftçilerden Gerçekleştirme
Sıklığı
Sıklık
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
(%)
Sayı
Hiçbir zaman
Nadiren
Orta düzeyde
Sıklıkla
Her zaman
Toplam
6
10
12
16
7
51
11,8
19,6
23,5
31,4
13,7
100,0
Katılımcıların temsil ettiği işletmelerin çiftçilerden temin ettiği buğday
için üretim sözleşmesi yapma sıklığını ve bunun örneklem içerisindeki
dağılımını gösterir tablo (Tablo 47) aşağıda yer almaktadır.
Tablo 47. Direkt Olarak Çiftçilerden Temin Edilen Buğday İçin Üretim Sözleşmesi
Yapma Sıklığı
Sıklık
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Sayı
(%)
Hiçbir zaman
Nadiren
Orta düzeyde
Sıklıkla
Her zaman
Toplam
47
4
0
0
0
51
92,2
7,8
0,0
0,0
0,0
100,0
4.4.2.Türev Araçlar (Vadeli İşlem, Opsiyon, Swap Sözleşmeleri) ve
Piyasaları Hakkındaki Bilgi ve Tutuma İlişkin İstatistikler
Ankete katılan katılımcıların genel olarak bütün türev araçlar hakkında
bilgi düzeylerine, ulusal ve uluslararası vadeli işlem borsalarında işlem yapıp
yapmama, yapıyorlarsa yapma sıklıkları, hangi türev araçlarını hangi sıklıkla
alıp sattıklarına ilişkin olarak ankette kendilerine yöneltilen sorulara verdikleri
cevaplara ilişkin istatistiki bilgiler aşağıda yer almaktadır.
214
Aşağıdaki tabloda, ankete katılan katılımcıların, türev araçlara ilişkin
bilgi düzeyinin iyi olmasına ilişkin olarak verilen ifadeye katılım düzeyine
ilişkin olarak verdikleri cevaplara ilişkin istatistiki bilgiler yer almaktadır (Tablo
48).
Tablo 48. Katılımcının Türev Araçlara İlişkin Bilgi Düzeyinin İyi Olduğu İfadesine
Katılım Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı
Katılım Düzeyi
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Frekansı
(%)
Kesinlikle katılıyorum
Katılıyorum
Ne katılıyorum ne de katılmıyorum
Katılmıyorum
Kesinlikle katılmıyorum
Toplam
6
18
9
7
11
51
11,8
35,3
17,6
13,7
21,6
100,0
Aşağıda, ankete katılan katılımcıların, İzmir’de bir vadeli işlem borsası
olduğunu bilip bilmediklerine ilişkin sorulan soruya verdiği cevaplara ilişkin
istatistiki dağılımı gösterir tablo (Tablo 49) yer almaktadır.
Tablo 49.
Dağılımı
Katılımcının VOB'u Bilip Bilmediğine İlişkinSoruya Verilen Cevapların
Cevap
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Frekansı
(%)
Evet
Hayır
Toplam
24
27
51
47,1
52,9
100,0
Yukarıdaki tablodadan da görülebileceği üzere, ankete katılan
katılımcıların yarısından fazlası, Türkiye’de bir vadeli işlem ve opsiyon
borsası olduğunu bilmediğini belirtmiştir.
Aşağıda, ankete katılan katılımcılara yöneltilen, herhangi bir türev
aracı (vadeli işlem, forward, opsiyon ve swap sözleşmesi) yurt içinde veya
yurt
dışında
herhangi
bir
vadeli
işlem
borsasında
alım
satımını
gerçekleştiriyor musunuz sorusuna verilen cevapların dağılımını gösterir
tablo (Tablo 50)
yer almaktadır. Tablodaki veriler incelendiğinde, ankete
katılan katılımcıların neredeyse tamamına yakını, ulusal veya uluslararası
215
herhangi
bir
borsada
söz
konusu
sözleşmelerin
alım
satımını
gerçekleştirmemektedir.
Tablo 50. Katılımcının Herhangi Bir Türev Aracı Kullanıp Kullanmadığına İlişkin
Soruya Verilen Cevapların Dağılımı
Cevap
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Frekansı
(%)
Evet
Hayır
Toplam
1
50
51
Aşağıdaki tabloda (Tablo 51)
2
98
100
ise, ankete katılan katılımcıların,
herhangi bir türev aracı uluslararası piyasalarda kullanım sıklığına ilişkin
olarak sorulan soruya ilişkin olarak verdikleri cevapların dağılımı yer
almaktadır. Tablodaki veriler incelendiğinde, bu soruya verilen cevaplar,
katılımcıların bir önceki soruya verdikleri cevaplarla uyumluluk göstermiş
olup, ankete katılan katılımcıların yine tamamına yakınının, herhangi bir türev
aracı, uluslararası piyasada kullanmadığı görülmüştür.
Tablo 51. Katılımcının Herhangi Bir Türev Aracı Uluslararası Piyasalarda Kullanım
Sıklığında İlişkinSoruya Verilen Cevapların Dağılımı
Cevap
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Frekansı
(%)
Hiçbir zaman
Nadiren
Orta düzeyde
Sıklıkla
Her zaman
Toplam
49
1
1
0
0
51
96,1
2
2
0
0
100
Aşağıdaki tabloda ise (Tablo 52), ankete katılan katılımcıların,
herhangi bir türev aracı VOB’da kullanım sıklığına ilişkin olarak sorulan
soruya ilişkin olarak verdikleri cevapların dağılımı yer almaktadır. Söz konusu
tablo incelendiğinde, ankete katılan katılımcıların yine tamamına yakınının,
herhangi bir türev aracının alım satımını VOB’da gerçekleştirmedikleri
görülmüştür.
216
Tablo 52. Katılımcının Herhangi Bir Türev Aracı VOB'da Kullanım Sıklığına İlişkin
Soruya Verilen Cevapların Dağılımı
Cevap
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Frekansı
(%)
Hiçbir zaman
Nadiren
Orta düzeyde
Sıklıkla
Her zaman
Toplam
50
0
1
0
0
51
98
0
2
0
0
100
Aşağıdaki tabloda (Tablo 53) ise, ankete katılan katılımcının türev
araçlar bazında, bu araçları uluslararası vadeli işlem borsaları ve VOB'da
kullanım sıklığına ilişkin soruya verdikleri cevapların dağılımı (frekansları) yer
almaktadır.
Tablo 53. Katılımcının Türev Araçları Uluslararası Vadeli İşlem Borsaları ve VOB'da
Kullanım Sıklığına İlişkin Sorulan Soruya Verdikleri Cevapların Dağılımı (Frekansları)
49
1
1
0
0
51
50
1
0
0
0
51
Emtia vadeli
işlem
sözleşmeleri
49
1
1
0
0
51
Emtia opsiyon
sözleşmeleri
49
1
1
0
0
51
Döviz vadeli işlem
sözleşmeleri
49
1
1
0
0
51
Döviz opsiyon
sözleşmeleri
50
0
0
1
0
51
Faiz opsiyon
sözleşmeleri
Borsa endeks
opsiyon
sözleşmeleri
50
0
0
0
1
51
Faiz vadeli işlem
sözleşmeleri
Borsa endeks
vadeli işlem
sözleşmeleri
Hiçbir zaman
Nadiren
Orta düzeyde
Sıklıkla
Her zaman
Toplam
49
2
0
0
0
51
Aşağıdaki tabloda (Tablo 54) ise, bir önceki tabloda frekansları verilen
cevapların, örneklem içerisindeki yüzdesinin dağılımı verilmiştir.
217
Tablo 54. Katılımcının Türev Araçları Uluslararası Vadeli İşlem Borsaları ve VOB'da
Kullanım Sıklığına İlişkin Olarak Sorulan Soruya Verdikleri Cevapların Dağılımı
(Örneklem İçerisindeki Yüzdesi)
Borsa endeks vadeli
işlem sözleşmeleri
Borsa endeks opsiyon
sözleşmeleri
Faiz vadeli işlem
sözleşmeleri
Faiz opsiyon
sözleşmeleri
Döviz opsiyon
sözleşmeleri
Döviz vadeli işlem
sözleşmeleri
Emtia opsiyon
sözleşmeleri
Emtia vadeli işlem
sözleşmeleri
Hiçbir zaman
Nadiren
Orta düzeyde
Sıklıkla
Her zaman
Toplam
98,0
0,0
0,0
0,0
2,0
100,0
98,0
0,0
0,0
2,0
0,0
100,0
96,1
2,0
2,0
0,0
0,0
100,0
96,1
2,0
2,0
0,0
0,0
100,0
96,1
2,0
2,0
0,0
0,0
100,0
96,1
2,0
2,0
0,0
0,0
100,0
98,0
2,0
0,0
0,0
0,0
100,0
96,1
3,9
0,0
0,0
0,0
100,0
4.4.3.Buğday Vadeli İşlem Sözleşmelerine İlişkin Bilgi ve Tutuma İlişkin
İstatistikler
Ankete katılan katılımcıların buğday vadeli işlem sözleşmelerine ilişkin
bilgi ve tutumlarını ölçen sorulara ilişkin verdikleri cevaplara ilişkin frekansları
ve bu frekansların örneklem içerisindeki yüzdesini gösterir tablolar aşağıda
gösterilmiştir.
Aşağıdaki tabloda (Tablo 55) katılımcıların buğday vadeli işlem
sözleşmelerine ilişkin bilgi düzeyinin iyi olduğu ifadesine katılım sorusuna
verdikleri cevapların dağılımı yer almaktadır.
Tablo 55. Katılımcının Buğday Vadeli İşlem Sözleşmelerine İlişkin Bilgi Düzeyinin İyi
Olduğu İfadesine Katılım Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı
Katılım Düzeyi
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Frekansı
(%)
Kesinlikle katılıyorum
Katılıyorum
Ne katılıyorum ne de katılmıyorum
Katılmıyorum
Kesinlikle katılmıyorum
Toplam
5
17
10
7
12
51
9,8
33,3
19,6
13,7
23,5
100,0
218
Aşağıdaki tabloda (Tablo 56) görüldüğü üzere, katılımcıların %62,7’si,
VOB’da işlem gören VOB-Anadolu Kırmızı Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi
alım satımının yapıldığını bilmemektedir.
Tablo 56. VOB'da "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" VİS'in Alınıp Satıldığını Biliyor
Musunuz Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı
Cevap
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Frekansı
(%)
Evet
Hayır
Toplam
19
32
51
37,3
62,7
100,0
Aşağıdaki tabloda (Tablo 57) ise, VOB'da "VOB-Anadolu Kırmızı
Buğday" VİS'i kullanım sıklığına ilişkin soruya verilen cevapların dağılımı
gösterilmiştir. Tablodan da görüldüğü üzere, Türkiye un sanayicilerinin %98’i
söz konusu sözleşmeyi hiçbir zaman kullanmamıştır.
Tablo 57. VOB'da "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" VİS'i Kullanım Sıklığına İlişkin
Soruya Verilen Cevapların Dağılımı
Sıklık
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Frekans
(%)
Hiçbir zaman
Nadiren
Orta düzeyde
Sıklıkla
Her zaman
Toplam
50
0
1
0
0
51
98,0
0,0
2,0
0,0
0,0
100,0
Aşağıdaki tabloda (Tablo 58), ankete katılan katılımcıların, yurt dışı
vadeli işlem borsalarında buğday vadeli işlem sözleşmesi alım satımı
gerçekleştirdiniz mi sorusuna verdikleri cevapların dağılımı gösterilmiştir.
Tablodan da görülebileceği üzere, ankete katılan 51 kişiden 6’sı daha önce
yurt dışındaki vadeli işlem borsalarında buğday vadeli işlem sözleşmesi alıp
sattığını 39’u ise herhangi bir işlem yapmadığını belirtmiştir.
219
Tablo 58. "Yurtdışı Vadeli İşlem Borsalarında Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi Alım
Satımı Gerçekleştirdiniz Mi?"Sorusuna Verilen Cevapların Dağılımı
Cevap
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Frekansı
(%)
Evet
Hayır
Toplam
6
45
51
11,8
85,8
100,0
Aşağıdaki tabloda ise (Tablo 59), yurtdışı vadeli işlem borsalarında
buğday vadeli işlem sözleşmesi alım satımı kullanım sıklığına ilişkin soruya
verilen cevapların dağılımı gösterilmiştir.
Tablo 59. Yurtdışı Vadeli İşlem Borsalarında Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi Alım
Satımı Kullanım Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı
Sıklık
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Frekans
(%)
Hiçbir zaman
Nadiren
Orta düzeyde
Sıklıkla
Her zaman
Toplam
44
5
1
0
0
51
86,3
9,8
2
0
0
100
Aşağıda yer alan tablolarda (Tablo 60, 61)
katılımcıların
buğday
fiyat
değişimlerinden
ise, ankete katılan
korunabilmek
amacıyla,
geleneksel risk yönetim araçları kullanım sıklığına ilişkin olarak verdikleri
cevapların frekans dağılımları ve söz konusu frekansların örneklem
içerisindeki yüzdeleri gösterilmiştir.
Tablo 60. Buğday Forward Sözleşmesi Kullanım Sıklığına İlişkin Soruya Verilen
Cevapların Dağılımı
Sıklık
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Frekans
(%)
Hiçbir zaman
Nadiren
Orta düzeyde
Sıklıkla
Her zaman
Toplam
48
3
0
0
0
51
94,1
5,9
0,0
0,0
0,0
100,0
220
Tablo 61. Buğday Tüccarları İle Buğday Fiyatı Konusunda Önceden Anlaşma Yapma
Sıklığına İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı
Sıklık
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Frekans
(%)
Hiçbir zaman
Nadiren
Orta düzeyde
Sıklıkla
Her zaman
Toplam
21
14
11
4
1
51
41,2
27,5
21,6
7,8
2,0
100,0
Buğday fiyat dalgalanmalarından korunma amaçlı olarak çiftçiler ile
buğday fiyatları konusunda önceden anlaşma yapma sıklığını ortaya koyan
soruya, katılımcıların verdikleri cevapların frekans dağılımı ve bu cevapların
frekanslarının toplam örneklem içerisindeki yüzdesi aşağıdaki tabloda (Tablo
62) gösterilmiştir.
Tablo 62. Çiftçiler İle Buğday Fiyatı Konusunda Önceden Anlaşma Yapma Sıklığına
İlişkin Soruya Verilen Cevapların Dağılımı
Sıklık
Örneklem İçerisindeki
Yüzdesi
Frekans
(%)
Hiçbir zaman
Nadiren
Orta düzeyde
Sıklıkla
Her zaman
Toplam
31
13
3
4
0
51
60,8
25,5
5,9
7,8
0,0
100,0
Aşağıdaki tabloda (Tablo 63) ise, Türkiye'de buğday vadeli işlem
sözleşmeleri kullanım yaygınlığının artırılabilmesine ilişkin olarak verilen
ifadelere katılmcıların katılım düzeylerinin frekansları verilmiştir.
221
Tablo 63. Türkiye'de Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri Kullanım Yaygınlığının
Artırılabilmesine İlişkin Olarak Verilen İfadelere Katılmcının Katılım Düzeylerinin
Frekansları
Kesinlikle katılmıyorum
Katılmıyorum
Ne katılıyorum ne de
katılmıyorum
Katılıyorum
Kesinlikle katılıyorum
Türkiye'de bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem
sözleşmelerinin
yaygınlaştırılabilmesi
için
eğitim
çalışmalarının yapılması gerekiyor
Türkiye'de bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem
sözleşmelerinin yaygınlaştırılabilmesi için sözleşmelerin
tanıtım çalışmalarının yapılması gerekiyor
Lisanslı depoculuk sisteminin , VOB ile entegre olarak fiziki
teslimata olanak verecek şekilde yaygınlaştırılması, buğday
vadeli işlem sözleşmelerinin kullanımını artıracaktır
Buğday alımlarında devletin yoğun bir rol üstlenmesi, bir risk
yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmelerinin
alım/satımının istenilen düzeyde gerçeklemesine engel
olmaktadır
Buğday
vadeli
işlem
sözleşmelerinin
kullanımının
artırılabilmesi için TMO'nun buğday piyasasındaki alım satım
rolünün azaltılması gerekir
Buğday fiyatlarının belirli düzeylerde gerçekleşmesi, buğday
vadeli işlemlerinin istenilen düzeyde gerçekleşmesine engel
olmaktadır
Türkiye'de un sanayicilerinin buğday vadeli işlem
sözleşmeleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmadıklarını
düşünüyorum.
Türkiye'de buğday fiyatlarındaki dalgalanmaların önemli
düzeylerde gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum
Buğday dış ticaretinin özel sektör tarafından da yapılabilir
kılınması buğday vadeli işlem sözleşmeleri alım satımını
artıracaktır
20 20
4
1
6
21 21
2
1
6
17 18
6
3
7
5
11
13
9
12 14
13
6
6
3 15
11
13
9
12 22
5
5
7
7 13
12
10
9
10 18
11
4
8
3
Aşağıdaki tabloda (Tablo 64) ise, Türkiye Un Sanayicileri’nin, buğday
vadeli işlem sözleşmeleri kullanım yaygınlığının artırılabilmesine ilişkin olarak
verilen ifadelere katılım düzeylerinin frekanslarının örneklem içerisindeki
dağılım yüzdeleri verilmiştir.
222
Tablo 64. Türkiye'de Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri Kullanım Yaygınlığının
Artırılabilmesine İlişkin Olarak Verilen İfadelere Katılmcının Katılım Düzeylerinin
Frekanslarının Örneklem İçerisindeki Dağılımı (%)
7,8
2,0
11,
8
41,2
41,2
3,9
2,0
11,
8
33,3
35,3
11,8
5,9
13,
7
23,5
27,5
25,5
11,8
11,
8
5,9
29,4
21,6
25,5
17,
6
5,9
29,4
21,6
25,5
17,
6
23,5
43,1
9.8
9,8
13,
7
13,7
25,5
23,5
19,6
17,
6
19,6
35,3
21,6
7,8
15,
7
Kesinlikle
katılmıyorum
39,2
Katılmıyorum
Katılıyorum
39,2
Ne katılıyorum ne de
katılmıyorum
Kesinlikle katılıyorum
Türkiye'de bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli
işlem sözleşmelerinin yaygınlaştırılabilmesi için eğitim
çalışmalarının yapılması gerekiyor
Türkiye'de bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli
işlem sözleşmelerinin yaygınlaştırılabilmesi için
sözleşmelerin tanıtım çalışmalarının yapılması gerekiyor
Lisanslı depoculuk sisteminin , VOB ile entegre olarak
fiziki teslimata olanak verecek şekilde yaygınlaştırılması,
buğday vadeli işlem sözleşmelerinin kullanımını
artıracaktır
Buğday alımlarında devletin yoğun bir rol üstlenmesi, bir
risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem
sözleşmelerinin alım/satımının istenilen düzeyde
gerçeklemesine engel olmaktadır
Buğday vadeli işlem sözleşmelerinin kullanımının
artırılabilmesi için TMO'nun buğday piyasasındaki alım
satım rolünün azaltılması gerekir
Buğday fiyatlarının belirli düzeylerde gerçekleşmesi,
buğday vadeli işlemlerinin istenilen düzeyde
gerçekleşmesine engel olmaktadır
Türkiye'de un sanayicilerinin buğday vadeli işlem
sözleşmeleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmadıklarını
düşünüyorum.
Türkiye'de buğday fiyatlarındaki dalgalanmaların önemli
düzeylerde gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum
Buğday dış ticaretinin özel sektör tarafından da yapılabilir
kılınması buğday vadeli işlem sözleşmeleri alım satımını
artıracaktır
Yukarıdaki tablodan da görüldüğü üzere, katılımcıların buğday vadeli
işlem sözleşmelerinin yaygınlaştırılabilmesi amacıyla eğitim ve tanıtım
çalışmalarının yapılması gerekir ifadelerine ve lisanslı depoculuk sisteminin
VOB ile entegre bir şekilde fiziki teslimata olanak verecek şekilde
yaygınlaştırılmasının buğday vadeli işlem sözleşmesi kullanımını artıracaktır
ifadesine katılım düzeyinin oldukça yüksek olduğu görülmektedir.
223
Yine
yukarıdaki
tabloda
görüldüğü
üzere,
ankete
katılan
un
sanayicileri, diğer un sanayicilerinin, buğday vadeli işlem sözleşmeleri
hakkında yeterli bilgi sahibi olmadıklarını düşünmektedir.
4.5. VERİLERİN ANALİZİ
Verilerin analizi aşamasında, ankette sorulan sorulardan elde edilen
cevaplar arasındaki istatistiki ilişkilerin saptanabilmesi amacıyla bazı
hipotezler ortaya konmuş ve bu hipotezlerin anlamlı olup olmadıkları belirli
güvenirlilik düzeylerinde yapılan analizler çerçevesinde ortaya konmaya
çalışılmıştır.
Değerlendirmeye uygun 51 adet anketten elde edilen veriler, SPSS
14.0 For Windows programı ile analiz edilmiştir.
Analizlere başlamadan önce, öncelikle, bu çalışmada veri kolayda
örneklem yoluyla toplandığı için verinin bazı testlere tabi tutulması
gerekmektedir. Bunlardan birisi normallik testidir. Bu çerçevede KolmogorovSmirnov ve Shapiro-Wilk normallik testlerinin sonucunda katılımcıların
Ankette ilgili sorulara verdikleri yanıtların istatistiki olarak anlamlı bir şekilde
normal dağılım gösterdiği sonucuna varılmıştır.
Ortaya konan, hipotezlerden bazıları, iki farklı değişken arasındaki
belirli bir güvenirlilik düzeyinde kabul edilebilir bir ilişkinin olup olmadığını
tespit etmek amacıyla test edilmiştir. Bu testler “Pearson Ki-Kare Bağımsızlık
Testi” yapılmak suretiyle gerçekleştirilmiştir.
Yine hipotezlerden birisi ise, bir değişkendeki farklılığın başka bir
değişkene göre anlamlı bir şekilde farklılılık gösterip göstermediklerini tespit
etmek amacıyla tek yönlü varyans analizi ile test edilmiştir.
Söz konusu hipotezler, öncelikle %99 güvenirlilik düzeyinde, bu
koşulun sağlanmadığı durumlarda ise %95 güvenirlilik düzeyinde test
edilmiştir.
Testlerde,
reddedilmiştir.
%95’in
altında
güvenirliliğe
sahip
hipotezler
224
4.5.1.Hipotezler ve Testleri
H1: İşletmelerin ne kadar zamandır un üretimi gerçekleştirdiği ile
İzmir’de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilmeleri arasında bir
ilişki vardir.
Aşağıdaki tabloda (Tablo 65), H1’in test edilmesi kapsamında, iki
değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde
edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu
katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır.
Tablo 65. İşletmelerin Un Üretimi Süreleri İle İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsası Olduğunu Bilmeleri Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi
VOB Bilgi
VOB Bilgi
Üretim Süresi
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
1
51
,022
,880
51
Üretim Süresi
,022
,880
51
1
51
Yukarıdaki tabloda (Tablo 65) görüldüğü üzere, anlamlılık düzeyi bu
hipotez için 0,880 olup, kabul edilebilir düzeyde değildir. Bu durum,
katılımcıların çalıştığı/sahip olduğu işletmenin un üretimi gerçekleştirdiği süre
ile İzmir’de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilmeleri arasında
anlamlı bir ilişkinin olmadığını ortaya koymaktadır.
H2: Türkiye un sanayicilerinin un üretim kapasiteleri ile İzmir’de bir
vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilmek arasında bir ilişki vardır.
Aşağıdaki tabloda (Tablo 66), H2’nin test edilmesi kapsamında, iki
değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde
edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu
katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır.
225
Tablo 66. İşletmelerin Un Üretim Kapasiteleri İle İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve
Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmeleri Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi
Un Üretim
Kapasitesi
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
Un Üretim
Kapasitesi
VOB Bilgi
VOB Bilgi
1
,170
,234
51
1
51
,170
,234
51
51
Yukarıdaki hipotezin anlamlılık düzeyinin 0,234 olarak bulunması
neticesinde söz konusu hipotez reddedilmiş olup, bu durum, ankete katılan
katılmcının temsil ettiği işletmenin günlük un üretim kapasitesinin büyüklüğü
veya küçüklüğü ile işletmeyi temsilen ankete katılan katılımcının VOB’u bilip
bilmemesi arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığını ortaya koymaktadır.
H3 : Eğitim düzeyi ile, İzmir’de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası
olduğunu bilmek arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Aşağıdaki tabloda (Tablo 67), H3’ün test edilmesi kapsamında, iki
değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde
edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu
katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır.
Tablo 67. Ankete Katılan Katılımcının Eğitim Düzeyi İle İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve
Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmek Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi
VOB Bilgi
(Evet/Hayır)
Eğitim
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
Eğitim Düzeyi
VOB Bilgi
(Evet/Hayır)
1
51
,376(**)
,006
51
,376(**)
,006
51
1
51
** Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).
Yukarıdaki hipotez, %99 anlamlılık düzeyinde kabul edilmiş olup, bu
durum, eğitim seviyesi ile un sanayicilerinin VOB’u bilmeleri arasında anlamlı
bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Bu hipotezin anlamlı bulunması, vadeli
işlem
borsaları
ve
sözleşmeleri
hakkında
gerçekleştirilecek
eğitim
226
çalışmalarının,
Türkiye’deki
un
sanayicilerinin
VOB’a
olan
ilgilerinin
artırılabilmesi açısından önemli bir olgu olduğunu düşündürtmektedir.
H4: Eğitim düzeyi ile, VOB’da buğday vadeli işlem sözleşmesinin işlem
gördüğünü bilmek arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Aşağıdaki tabloda (Tablo 68), H4’ün test edilmesi kapsamında, iki
değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde
edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu
katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır.
Tablo 68. Ankete Katılan Katılımcının Eğitim Düzeyi İle VOB’da Buğday Vadeli İşlem
Sözleşmelerinin İşlem Gördüğünü Bilmek Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının
Testi
Buğday
Vadeli İşlem
Sözleşmesi
Bilgi
(Evet/Hayır)
Eğitim
Eğitim Düzeyi
Buğday Vadeli İşlem
Sözleşmesi Bilgi
(Evet/Hayır)
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
1
51
,349(**)
,012
51
,349(**)
,012
51
1
51
** Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed).
Yukarıdaki hipotez, %95 anlamlılık düzeyinde kabul edilmiş olup, bu
durum, un sanayicilerinin eğitim seviyesi ile VOB’da işlem gören buğday
vadeli işlem sözleşmelerini bilmeleri arasında doğru orantılı ve anlamlı bir
ilişki olduğunu ortaya koymaktadır.
H5: Eğitim düzeyi ile uluslararası borsalarda işlem gören vadeli işlem
sözleşmelerinin kullanım sıklığı arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Aşağıdaki tabloda (Tablo 69), H5’in test edilmesi kapsamında, iki
değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde
edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu
katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır.
227
Tablo 69. Ankete Katılan Katılımcının Eğitim Düzeyi İle Uluslararası Borsalarda
İşlem Gören Vadeli İşlem Sözleşmelerini Kullanım Sıklığı Arasındaki Anlamlı
İlişkinin Varlığının Testi
Uluslararası
Kullanım Sıklığı
Eğitim
Eğitim Düzeyi
Uluslararası Kullanım
Sıklığı
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
1
,325(**)
,020
51
1
51
,325(**)
,020
51
51
** Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed).
Yukarıdaki hipotez, %95 anlamlılık düzeyinde kabul edilmiş olup, bu
durum, un sanayicilerinin eğitim seviyesi ile uluslararası vadeli işlem
borsalardaki işlem sıklıkları arasında doğru orantılı ve istatistiki olarak anlamlı
bir ilişkinin bulunduğunu göstermektedir. Bu analiz, eğitimin, söz konusu
sözleşmelerin sadece farkındalık düzeyini etkileyen bir unsur olmayıp, ayrıca,
kullanımını da etkileyen bir unsur olduğunu ortaya koymaktadır.
H6: İzmir’de bir vadeli islem ve opsiyon borsası olduğunu bilmek,
coğrafi bölgelere göre anlamlı bir farklılık göstermektedir.
Aşağıdaki tablo (Tablo 70), H6’nın test edilmesi kapsamında, bir
değişkendeki farklılığın başka bir değişkene göre anlamlı bir şekilde farklılılık
gösterip göstermediğinin tespit edilmesi amacıyla yapılan tek yönlü varyans
analizinin sonuçlarını göstermektedir.
Tablo 70. İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Olduğunu Bilmenin Coğrafi
Bölgelere Dağılımına Göre Tek Yönlü Varyans Analizinin Sonuçları
Kareler
Toplamı
Gruplar Arası
Gruplar İçi
Toplam
4,188
8,518
12,706
Ortalama
Kare
df
6
44
50
,698
,194
F
3,606
Sig.
,005
Yapılan ANOVA analizi neticesinde elde edilen sonuçta, yukarıdaki
hipotez anlamlı bulunmuş olup, bu durum, VOB’u bilmenin coğrafi bölgelere
göre anlamlı bir farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bu hipotez her ne
kadar, anlamlı bulunmuş olsa da, ankete katılan katılımcıların, temsil ettiği
fabrikaların coğrafi bölgelere göre homojen bir şekilde dağılmamış olması
göz önünde bulundurulmalıdır.
228
H7: İzmir’de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilmek ile
genel olarak türev araçlar hakkında bilgi düzeyi arasında bir ilişki vardır.
Aşağıdaki tabloda (Tablo 71), H7’nin test edilmesi kapsamında, iki
değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde
edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu
katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır.
Tablo 71. Ankete Katılan Katılımcının İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası
Olduğunu Bilmesi ile Genel Olarak Türev Araçlar Hakkındaki Bilgi Düzeyi
Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi
Türev Bilgi Düzeyi
Katılım
VOB Bilgi
VOB Bilgi
Türev Bilgi Düzeyi
Katılım
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
1
51
,306(*)
,029
51
,306(*)
,029
51
1
51
* Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed).
H7’nin test edilmesi neticesinde %95 güvenirlilik düzeyinde hipotezin
anlamlı olduğu görülmüş olup, bu durum, ankete katılan katılımcının İzmir’de
bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilmesi ile genel olarak türev
araçlar hakkındaki bilgi düzeyi arasında %95 güvenirlilik düzeyinde anlamlı
bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır.
Katılımcıların genel olarak türev piyasalar hakkındaki bilgi düzeyi ile,
VOB’u bilmeleri arasındaki doğru orantılı ilişkinin istatistiki olarak anlamlı
bulunmuş olması, bu piyasalar hakkında bilgi sahibi olan kişilerin, yurt içinde
de böyle bir piyasanın varlığını bildiklerini gösterir nitelikte bir bulgudur.
H8: Buğday alımlarının vadeli olarak yapılma sıklığı ile, VOB’u bilip
bilmemek arasında bir ilişki vardır.
Bu hipotez, buğday alımlarını sıklıkla vadeli olarak gerçekleştiren
işletmelerin, bir vadeli işlem piyasası olan VOB hakkındaki farkındalığının
daha yüksek olabileceği düşüncesiyle kurulmuştur.
Aşağıdaki tabloda (Tablo 72), H8’in test edilmesi kapsamında, iki
değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde
229
edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu
katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır.
Tablo 72. Ankete Katılan Katılımcının İzmir’de Bir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası
Olduğunu Bilmesi ile Buğday Alımlarını Vadeli Olarak Yapması Arasındaki Anlamlı
İlişkinin Varlığının Testi
Vadeli Alım
Sıklığı
VOB Bilgi
VOB Bilgi
Vadeli Alım
Sıklığı
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
1
51
,047
,745
51
,047
,745
51
1
51
Yukarıdaki tablodaki veriler incelendiğinde, hipotez, %95 anlamlılık
düzeyinde reddedilmiştir. Buna göre, katılımcının temsil ettiği işletmenin
buğday alımlarını vadeli olarak gerçekleştirme sıklığı ile katılımcının İzmir’de
bir vadeli işlem borsası olduğunu bilip bilmemesi arasında anlamlı bir ilişki
bulunmamaktadır.
H9: Buğday forward sözleşmesi yapma sıklığı ile eğitim düzeyi
arasında bir ilişki vardır.
H9 test edildiğinde, söz konusu hipotez %95 anlamlılık düzeyinde
anlamlı bulunmuştur (Tablo 74).
Tablo 73. Ankete Katılan Katılımcının Buğday Forward Sözleşmesi Yapma Sıklığı İle
Eğitim Düzeyi Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi
Buğday Forward
Yapma Sıklığı
Eğitim
Eğitim
Buğday Forward
Yapma Sıklığı
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
Pearson Correlation
Sig. (2-tailed)
N
1
51
,280(*)
,046
51
,280(*)
,046
51
1
51
* Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed).
H9 hipotezi, %95 güvenirlik düzeyinde kabul edilebilir bulunmuş olup,
bu durum, eğitim düzeyi ile buğday forward sözleşmesi yapma sıklığı
arasında pozitif bir korelasyon olduğunu göstermektedir. Her ne kadar
geleneksel bir risk yönetim aracı olsa da, böyle bir sözleşmenin yapılabilir
olduğunu bilmek, ancak bu konu hakkında eğitim almak ile olabilecektir.
230
Yukarıda kurulan hipotezin kabul edilebilir bulunması da bu gerçeği doğrular
niteliktedir.
H10: Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri hakkında un sanayicilerinin
yeterli bilgi düzeyine sahip olmadıkları ifadesine katılım düzeyi ile, bu
sözleşmelerin kullanımının artırılabilmesi için eğitim çalışmalarının yapılması
gerektiğine katılım düzeyi arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Aşağıdaki tabloda (Tablo 74), H10’un test edilmesi kapsamında, iki
değişken arasındaki anlamlı ilişkinin varlığının tespit edilmesi amacıyla elde
edilen, iki değişken arasındaki Pearson Correlation katsayısı ve bu
katsayının anlamlılık düzeyini gösterir matris yer almaktadır.
Tablo 74. Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri Hakkında Un Sanayicilerinin Yeterli
Bilgi Düzeyine Sahip Olmadıkları İfadesine Katılım Düzeyi İle Bu Sözleşmelerin
Kullanımının Artırılabilmesi İçin Eğitim Çalışmalarının Yapılması Gerektiğine Katılım
Düzeyi Arasındaki Anlamlı İlişkinin Varlığının Testi
Un Sanayicileri
Yeterli Bilgi
Düzeyine Sahip
Değiller Görüşüne
Katılım
Un Sanayicileri
Yeterli Bilgi Düzeyine
Sahip Değiller
Görüşüne Katılım
Eğitim Çalışmalarının
Yapılması Gerektiği
Görüşüne Katılım
Pearson
Correlation
Sig. (2-tailed)
N
Pearson
Correlation
Sig. (2-tailed)
N
Eğitim
Çalışmalarının
Yapılması
Gerektiği
Görüşüne Katılım
1
,671(**)
51
,000
51
,671(**)
1
,000
51
51
** Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).
Yukarıdaki tabloda (Tablo 74) yer alan veriler ışığında bu hipotez %99
güvenirlilik düzeyinde kabul edilmiştir.
Bu durum, buğday vadeli işlem sözleşmeleri hakkında yeterli bilgiye
sahip olmadığını düşünen Türkiye un sanayicilerinin, bu sözleşmelerin
kullanımının artırılabilmesi için, eğitim çalışmalarının da yapılması gerektiğini
düşündüklerini ortaya koymaktadır.
231
4.6. UYGULAMANIN SONUCU
Yukarıda, Türkiye un sanayicilerine yapılan anket iki aşamada analiz
edilmeye çalışımış, birinci aşamada öncelikle ankette sorulan sorulara verilen
cevapların istatistiki olarak dağılımı verilmiş, ikinci aşamada ise, ankette
sorulan bazı sorulara katılımcıların verdikleri cevaplar arasındaki ilişki
düzeylerinin ortaya konabilmesi amacıyla hipotezler kurulmuş ve test
edilmiştir.
Ankette
elde
edilen
istatistiklere
baktığımızda,
Türkiye
un
sanayicilerinin türev piyasalar hakkında bilgi düzeyinin orta düzeyde
olduğunu söylemek mümkündür.
Katılımcıların
verdiği
cevaplar
doğrultusunda,
Türkiye
un
sanayicilerinin İzmir’de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilenlerin
sayısının, ankete katılanların yaklaşık olarak %47,1’i olduğu görülmüştür.
Ankete katılan katılımcıların %37,3’ü VOB’da, VOB-Anadolu Kırmızı
Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi alım satımının yapıldığını bilmekte olup
katılımcıların %62,7’si ise bilmemektedir.
Yukarıdaki istatistiki veriler genel olarak değerlendirildiğinde, Türkiye
un sanayicilerinin neredeyse yarısı, türev piyasalar ve buğday vadeli işlem
sözleşmeleri hakkında herhangi bir bilgiye sahip değildir. Bu piyasalardaki
etkinliğin artırılabilmesi için, esas olarak bu bilgi büyük önem teşkil
etmektedir. Zira, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin Türkiye’de potansiyel
olarak en önemli kullanıcıları arasında yer alan un sanayicilerinin, bu
sözleşmeler hakkında bilgi sahibi olmamaları, bu piyasalarda yapılan işlem
hacmini ve piyasanın derinleşme sürecini etkilemektedir.
Anketin son bölümünde katılımcılara yöneltilen, Türkiye’de buğday
vadeli işlem sözleşmelerinin kullanım etkinliğinin artırılabilmesi amacıyla
verilen bazı görüşlere katılım düzeyleri sorulmuştur. Bu sorularda verilen
cevaplar, anketin önceki bölümlerinde, un sanayicilerinin bu sözleşmeler
hakkında bilgi düzeylerinin düşük olduğunu gerçeğini doğrular şekilde, bu
piyasaların etkinleştirilmesi amacıyla eğitim ve tanıtım çalışmalarının
232
yapılması gerektiği yönünde olmuştur. Bu esas olarak beklenen bir durum
olup, Türkiye’de söz konusu sözleşmelerin un sanayicileri arasında
farkındalık düzeyinin düşük olması durumu, bu sözleşmeler hakkında eğitim
ve tanıtım çalışmasının gerektiği gerçeğinin, un sanayicilerinin kendileri
tarafından da dile getirilmesi durumunu ortaya çıkarmıştır.
Verilerin analizi aşamasında, ankette sorulan sorulardan elde edilen
cevaplar arasındaki istatistiki ilişkilerin saptanabilmesi amacıyla bazı
hipotezler ortaya konmuş ve bu hipotezlerin anlamlı olup olmadıkları belirli
güvenirlilik düzeylerinde istatistiki testler ile ortaya konmaya çalışılmıştır.
Bu aşamada kurulan hipotezlerin test edilmesi neticesinde, kişilerin
eğitim düzeyi ile VOB ve buğday vadeli işlem sözleşmeleri farkındalığı ve
vadeli işlem piyasalarını kullanma düzeyi arasında doğru orantılı ve istatistiki
olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Bu sonuç, söz konusu piyasalara olan
farkındalık ve bu piyasaları kullanım düzeyinin, eğitim çalışmaları ile
artırılabileceği konusunda fikir vermektedir.
Yine analizlerden elde edilen bir başka bulgu da, bu piyasalar
hakkında un sanayicilerinin bilgi düzeyinin düşük olduğu ifadesine katılım
düzeyi ile bu piyasaların etkinliğinin arttırılabilmesi amacıyla eğitim
çalışmalarının yapılması gerektiği ifadesine katılım düzeyi arasında pozitif ve
güçlü bir ilişki olduğudur. Bu durum, buğday vadeli işlem sözleşmeleri
hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını düşünen Türkiye un sanayicilerinin,
bu sözleşmelerin kullanımının artırılabilmesi için, eğitim çalışmalarının da
yapılması gerektiğini düşündüklerini ortaya koymaktadır.
SONUÇ
"Emtia Vadeli İşlem Sözleşmeleri ve Un Sanayinde Risk Yönetim
Aracı Olarak Kullanımına İlişkin Bir Araştırma" başlıklı bu çalışma dört
bölümden oluşmakta olup, ilk üç bölümde teorik bir çerçeve oluşturulmuş son
bölümde ise bir uygulama gerçekleştirilmiştir.
Çalışmanın teorik bölümünde, genelden özele doğru bir yaklaşımla,
öncelikle risk, tarımsal risk, risk yönetimi, tarımsal risk yönetimi konuları ele
alınmış, daha sonra, bir risk yönetim aracı olan vadeli işlem sözleşmeleri ve
tarımsal vadeli işlem sözleşmeleri üzerinde durulmuş, daha sonra, ülkemiz
tarım politika ve piyasasının, buğday vadeli işlem sözleşmeleri üzerindeki
etkisinin ortaya konabilmesi amacıyla, tarımsal piyasalar ve özel olarak da
ülkemiz buğday piyasasının yapısı ve politikaları incelenmiştir.
Çalışmanın
uygulama
bölümünde
ise,
buğday
vadeli
işlem
sözleşmelerinin Türkiye’deki potansiyel en büyük kullanıcıları durumundaki
Türkiye un sanayicilerinin genel olarak bu piyasalara karşı tutumu ile bilgi
düzeyi araştırılmış ve Türkiye'de buğday vadeli işlem piyasanın etkinsizliğinin
nedenleri, Türkiye un sanayicileri açısından ele alınmıştır.
Yukarıdaki çerçeve kapsamında yürütülen çalışmadan elde edilen
çarpıcı bazı bulgu, sonuç ve öneriler aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır.
1. Ürün için uygun olan zamanda yağışın olmaması, ürün fiyatlarının
ürün satışından sonra artması, gerekli zamanda yeterli işgücü
bulunamaması, tarımsal araç gereçlerin beklenmeyen durumlarda
arızalanması, hükümet politikalarındaki değişkenlik vb. durumlar,
genel olarak tarımsal piyasalardaki riski ortaya çıkaran faktörlerdir.
Yine söz konusu piyasaların özel bir risk türü olan, tarımsal
ürünlerin fiyatlarının beklenen seviyelerin altında veya üzerinde
gerçekleşmesi neticesinde oluşan tarımsal ürün fiyat riski, bu
piyasa oyuncularının karşılaştıkları en önemli risklerden birisidir.
Tarımsal ürün fiyat riskinin yönetilmesi ise, söz konusu ürünü hem
arz eden hem de talep eden taraflar için çeşitli yöntemlerle
234
yapılabilmektedir. Geleneksel olarak, fiyatların önceden sözleşmeli
olarak tespit edilmesi ve sigortacılık gibi faaliyetlerle yapılabilmekte
olan tarımsal fiyat riski yönetimi, Türkiye’de çok yeni bir piyasa
konumunda olan türev piyasalarda işlem yapılması suretiyle de
gerçekleştirilebilmektedir.
2. Tarım sektörü, sahip olduğu özellikler nedeniyle, doğal, ekonomik
ve politik risklere açık bir sektör konumundadır. Üstü açık fabrika
olarak da tanımlanan tarımsal işletmelerin, bu özelliğinden dolayı
en çok etkilendiği risklerin başında doğal riskler gelmektedir. Yağış
düzeyinin yıllar itibariyle değişmesi ve iklimsel koşullar, tarımsal
üretim düzeyini doğal olarak etkileyen koşullardır. Zararlılar,
hastalıklar ve doğal afetler tarımsal üretim düzeyini etkileyen diğer
doğal
etmenlerdir.
Fiyat
düzeylerinin
farklılaşması,
üretim
maliyetlerinin ekonomik koşullara göre artıp azalabilmesi gibi riskler
de ekonomik risk olarak karşımıza çıkmaktadır. Devletlerin
uyguladıkları destekleme politikalarındaki değişimler ise politik
riske örnek gösterilebilir.
3. Tarımsal ürün fiyat riski ise, tarımsal ürünlerin fiyatlarının
değişmesinden kaynaklanan bir tarımsal risk türü olup, belirsizliği
oluşturan unsur, hükümet politikaları, doviz kurları, doğal afetler
veya politik istikrarsızlık unsurlarından hangisinden kaynaklanıyor
olursa olsun, söz konusu belirsizlik, tarımsal piyasaların en önemli
özelliklerinden birisidir.
4. Tarımsal üretimde risk yaratan faktörleri kısmen de olsa ortadan
kaldırmak veya etkisini azaltmak için uygulanan yöntemlere
tarımsal risk yönetimi stratejileri adı verilmektedir. Tarımsal risk
yönetimi, çeşitli sigortalama yöntemleri, ürün çeşitlendirmesi,
sözleşmeli üretim, girdi sözleşmesi ve yukarıda genel olarak
bahsedilmiş
bulunan
türev
araçların
kullanılması
suretiyle
gerçekleştirilmektedir. Ayrıca tarım işletmelerinin işletme dışı iş
veya yatırım yapmaları suretiyle de gelir risklerini yönettikleri
görülmektedir.
235
5. Dünyada uluslararası ticaretin serbestleşmesi neticesinde, döviz
kurları, faiz oranları ve çeşitli malların fiyatlarındaki dalgalanmalar
karşısında ortaya çıkan risklere karşı korunma ihtiyacı giderek
artmıştır. Bu bağlamda vadeli işlem borsalarının işlem hacimleri de
yıllar itibariyle büyük artışlar göstermişlerdir.
6. Herhangi bir tarımsal ürün üzerine sözleşme yazılabilmesi için
asgari olarak; üretim ve tüketiminin sürekli olması, belirli bir
ekonomik değere sahip olması, fiyatının rekabet şartlarında
serbestçe belirleniyor olması, fiyat hareketleri nedeniyle bir risk
oluşturması ve standardize edilebilmesi gerekir.
7. Tarımsal ürünlere dayalı vadeli işlem sözleşmelerinin çoğunda fiziki
teslimat öngörülmüş olmasına rağmen fiziki teslimat ile sonuçlanan
pozisyonların toplam içerisindeki payı azami %3'ü geçmemektedir.
8. Türkiye’de 1980 yılından sonra türev piyasaları hızlı bir şekilde
gelişmeye
başlamış
olmasına
rağmen,
Dünya’daki
duruma
bakıldığında, türev piyasalar oldukça geç işlemeye başlamıştır.
Kronik enflasyon ve kamu borcu söz konusu piyasaların Türkiye’de
gelişememesinin en büyük nedenleri olarak ortaya konmuştur.
Kronik enflasyon, döviz kuru ve faiz oranlarında, büyüme ve
istihdam gibi ekonomik göstergelerde oynaklığa sebebiyet vermiş,
böylelikle bir belirsizlik ortamı oluşmuş, bu belirsizliğin krizlere yol
açması neticesinde de kısır döngüye giren ekonomi, risk
yönetiminin yapılmasını hemen hemen imkansız bir hale getirmiştir.
Türev piyasaların gelişmesine engel olan ikinci unsur ise, kamu
maliyesinin kırılgan hale gelmesine sebebiyet veren yüksek kamu
açıklarıdır. Türkiye’de uzun yıllar boyunca sermaye birikiminin
kamu kaynaklarına dayanılarak sürdürülmesi ve bunun neticesinde
de oluşan kamu açıklarının özel sektörün borç vermesi şeklinde
finanse edilmesi, kamu borcunun giderek artmasına yol açmıştır.
Artan kamu borçları neticesinde verilen yüksek reel faizler
sebebiyle de Devlet, ekonomideki kaynakların hemen hemen
236
tamamını kullanan tek ve önemli bir piyasa haline gelmiştir ve
kamu maliyesi baskınlığının olduğu böylesine bir ortamda, özel
sektörün finansmanının sağlayacak yeni finansal araçların ortaya
çıkması, derin mali piyasaların oluşması mümkün olmamış, risk
yönetiminin en basit unsuru olan portföy çeşitlendirmesi yapma
imkanı bile bulunamamıştır. Kur riski, faiz riski, fiyat riski, ödememe
riski gibi pek çok riski büyük ölçüde kamunun üstlenmiş olması
nedeniyle özel sektör mevcut risklerini yönetmek için bir gereklilik
duymamıştır. Diğer bir ifade ile bireyler ve kurumlar ekonomik
risklerin yönetimini devlete bırakmışlar ve bu süreç kısır bir döngü
içinde gelişmiştir.
9. Türkiye'de vadeli işlem piyasaları ve sözleşmeleri ile ilgili 1980
yılına kadar herhangi bir düzenlemeye rastlamak mümkün değildir.
Zira, 1980 yılına kadar Türkiye ekonomisi dışa kapalı bir yapıda idi.
Ancak, 1980 sonrası dışa açılım başlamış döviz ve faiz kurları
serbest bırakılmıştır. Türkiye’de türev ürünlerle ilgili ilk yasal
düzenleme, vadeli döviz alım satımı, forward, üzerine yapılmış ve
nihayetinde, vadeli işlem ve opsiyon uygulaması konusunda ilk
yasal düzenleme 1992 yılında 3794 sayılı Kanunla 2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanun’unda bazı değişiklikler yapan Kanun ile
gerçekleşmiştir. Bu değişiklik ile,
Sermaye Piyasası Kurulu’nun
"finansal göstergeler, sermaye piyasası araçlarına dayalı vadeli
işlem sözleşmeleri ile bu sözleşmelerin işlem göreceği borsalarda
çalışacak kurumların, kuruluş, faaliyet, ilke ve esasları ile
yükümlülüklerini düzenlemek, izlemek ve denetlemek" ile yetkili
kılınmıştır.
10. Ülkemizde 1997-2001 yılları arasında faaliyet gösteren İstanbul
Altın Borsası Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası ve 2001-2002 yılları
arasında faaliyet gösteren İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
Vadeli İşlem Piyasası denemeleri neticesinde 4 Şubat 2005’te
Türkiye’nin ilk vadeli işlem borsası olan VOB kurulmuştur. VOB,
237
faaliyete geçtiği 2005 yılından bu yana, işlem hacmi ve işlem gören
sözleşme bazında, her yıl sürekli olarak büyüme kaydetmiş olup,
işlem hacmi, 2009 yılının sonuna gelindiğinde 2005 yılına göre TL
bazında 113 kat, işlem gören sözleşme sayısı bazında ise 43 kat
artış göstermiştir.
11. VOB ile CBOT arasında karşılaştırma yapan bir çalışmada, Vadeli
İşlem Piyasası ve Opsiyon Borsası A.Ş.’nin, mevzuat ve alt yapı
bakımından Chicago Board of Trade ile benzer yönleri bulunduğu
ve her iki borsanın işlem esasları, teminat, takas ve temerrüt
esasları bakımından benzer bir hukuki alt yapıya sahip olmakla
birlikte, Vadeli İşlemler Piyasası ve Opsiyon A.Ş.’nin çok yeni bir
borsa olmasından dolayı yapılan sözleşme adedi bakımından,
kuruluşu 19. yüzyıla dayanan Chicago Board of Trade' e göre çok
az seviyede olduğu belirtilmiştir. Aynı çalışmada, her ne kadar
Chicago Board of Trade ile kıyaslandığında sözleşme adedi, çeşidi
ve hacmi çok düşük kalsa da ileride yeterli derecede tanıtım
yapılması, çeşitli yatırım avantajları sağlanması ile ekonominin
istikrarlı
bir
şekilde
büyüyerek
gelişmesinin
devam etmesi
durumunda, VOB’un, ileride herkes tarafından tercih edilen ve
işlem hacmi yüksek bir borsa haline gelmesinin mümkün olduğu
belirtilmiştir.
12. VOB’da işlem gören, VOB-Anadolu Kırmızı Buğday sözleşmesi,
Borsa’nın açıldığı tarihten 2009 yılının sonuna kadar neredeyse hiç
işlem görmemiş, hatta birçok ay boyunca, işlem hacmi 0 olarak
gerçekleşmiştir. Söz konusu ürünlerin işlem hacimlerinin bu denli
düşük olarak gerçekleşmesinin ana nedenleri; Devletin buğday
fiyatlarına
arasındaki
müdahalesi,
ciddi
Dünya
farklılık,
ile
lisanslı
Türkiye
buğday
depoculuk
fiyatları
faaliyetlerinin
gelişmemiş olması, piyasa oyuncularının bu piyasalara yabancı
olması olarak sıralanmaktadır.
238
13. Tarımsal ürün piyasalarında, hiçbir çiftçi fiyatlar üzerinde kişisel
olarak etkide bulunamadıklarından, tam rekabet piyasaları olarak
nitelendirilmekte olup, ancak bu piyasaların bütün özelliklerini
içerisinde barındırmaz. Bu yaklaşım üreticiler için doğru olmakla
birlikte, tarımsal üreticilerin son tüketici olmamaları sebebiyle,
monopolcü güçlerin piyasaya girmesi, bu piyasaların tam rekabet
yapısının bozulması ile sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla, bu piyasalar
için, aynı nitelikte bir ürünün çok sayıda kimseler tarafından
üretildiği, iyi organize edilmiş bir piyasada müzayede yoluyla
satılabileceği varsayımı gerçeğe uymamaktadır. Diğer taraftan, tam
rekabet piyasa ürünlerinin, özelliklerinden birisi olan homojenlik
özelliği tarımsal piyasalar için mevcut olmakla birlikte, tüketiciye
ürünün arz edildiği piyasalarda homojenlik ilkesi bazı biçimlerde
bozulmaktadır.
İşlendikten
sonra
ambalajlama,
reklam
vb.
etkenlerle, bu ürünlerin homojenlik özellikleri kaybolmakta ve ürün
farklı hale gelmektedir. Uzun dönemde, bu piyasalarda fiyatın
ortalama maliyet eğrisine eşitlenmesi eğilimi olmakla birlikte, arz ve
talep
fonksiyonundaki
kaymalar
nedeniyle
dengeye
ulaşılamamaktadır. Ayrıca, doğal koşulların etkisi ile üretimin
gecikmeli olarak piyasa fiyatına uyması sonucunda söz konusu
piyasalara giriş çıkış serbestliği tam olarak gerçekleşememektedir.
Tarım işletmelerinde, üretime girişi sınırlayıcı marka, patent,
sermaye büyüklüğü gibi etkenler bulunmamakta, ancak, toprak
varlığı ve bunun niteliklerinin koyduğu doğal bir takım sınırlar
mevcuttur. Serbest rekabet koşullarının bir başkası ise piyasa
hakkında tam bilgi gerekliliğidir. Oysa tarım kesimi belirsizliklerle
doludur.
14. Tarım ürünlerine ilişkin arz ve talep esnekliğinin düşük olması;
tarımın dışsal faktörlere bağımlı olması nedeniyle risk ve
belirsizliğin fazla olması; tarımsal üretim dönemlerinin diğer
sektörlerle
karşılaştırıldığında
daha
uzun
olması
ve
belirli
239
zamanlarda yoğunlaşması, tarımsal ürünlerin korunmaları ve
depolanmalarının
yapılabilmesi,
ancak
üreticilerin
belirli
şartlarda
tarımsal
ve
zaman
faaliyetlerden
içinde
sağladıkları
gelirlerin diğer sektörlere göre daha düşük olması gibi nedenlerden
dolayı devlet tarım sektörüne çeşitli şekilde müdahalelerde
bulunmaktadır. Bu müdahaleler, hükümetin malın piyasada işlem
göreceği en yüksek veya en düşük fiyatı tespit etmesi biçiminde
olabileceği gibi (doğrudan), hükümetlerin vergiler veya kotalar
yoluyla malın piyasada işlem göreceği fiyatı etkilemesi biçiminde
de olabilmektedir.
15. Dünya buğday ticaretinde önde gelen ABD, AB, Kanada ve
Avusturalya gibi gelişmiş ülke ve ülke grupları, uyguladıkları
düzenleyici ve destekleyici fiyat, alım ve dış ticaret politikalarına
paralel olarak verimin, kalitenin ve rekabet gücünün artmasını
sağlayıcı yapısal politikaları uygulayarak, hem dış piyasalarda söz
sahibi olmayı, hem de iç piyasalarda istikrarlı bir işleyişi
sağlamışlardır. Piyasaların oldukça gelişmiş olduğu, ABD ve
AB’de, piyasanın etkin işleyişine yönelik bir fiyat sistemine ve
tarımsal destekleme ödemelerine ek olarak ABD’de lisanslı
depoculuk ve borsa sisteminin, AB’de ise kooperatifçiliğin gelişmiş
olması piyasaların regülasyonunu kolaylaştırmaktadır.
16. Türkiye buğday piyasasının, piyasa fiyatının etkilemeyecek sayıda
çok sayıda alıcı ve satıcının ve alıcı ve satıcıyı buluşturan yeterli
sayıda mal borsasının bulunması ve dış ticarette kısıtlayıcı
önlemlerin azaltılmış olması nedeniyle tam rekabet piyasasına
yakın piyasa özelliklerini taşıdığı söylenebilir. Ancak, buğday
fiyatının piyasa arz ve talebi tarafından belirlenmemekte olması, bu
piyasanın
tam
engellemektedir.
rekabet
Diğer
piyasası
taraftan,
olarak
Türkiye’de
değerlendirilmesini
buğdayın
talep
esnekliğinin az olması, arzının fiyat esnekliğinin ise yüksek olması,
üretiminin hava koşullarına bağımlılığı, çok sayıda üreticinin gelirini
240
ilgilendirmesi, temel gıda maddesi olması gibi özelliklerinden dolayı
buğdayın fiyat oluşumunda birçok faktör rol oynamaktadır.
17. Türkiye buğday piyasasında, 1980 yılından itibaren, yıllar itibarıyla
uygulanan politikalara baktığımızda, fiyat politikası çerçevesinde,
iki önemli dönüm noktasının olduğu görülmekte olup bu dönemler,
ilk kez destekleme (taban) alım fiyatlarının ilan edilmeye başlandığı
1988 yılı ile alım ve satış fiyatlarının Kararnameler yerine TMO
tarafından ilan edilmeye başlandığı 2002 yılıdır. Yıllar itibarıyla,
ödemelerin ne zaman yapılacağı ile fiyat artışlarının hangi zaman
dilimlerinde olacağı gibi fiyat politikasının tali unsurları farklılaşmış
olsa da; 2002 yılından itibaren, destekleme alım politikasından
vazgeçilmesi ve piyasanın düzenlenmesinde kullanılan araçların
çeşitlenmesi, uluslararası taahhütlerimiz çerçevesinde de atılan
adımlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Uygulamada taban fiyatı
uygulamasının kaldırılması istenilen düzeyde etki oluşturamamış,
TMO'nun hasat döneminin başında alım fiyatlarını ilan ederek
buğday alımı yapmaya devam etmesi dolayısıyla, sadece fiyatın
belirlendiği mercinin değişmesi sağlanmış ve dolayısıyla da mevcut
durumda da, destekleme alım politikasının özü korunarak, başka
bir isim altında sürdürülmüştür. Piyasada fiyatların oluşmasını
beklemeden açıklanan fiyatlar, hem TMO'nun alım garantisi olduğu
sinyalini vermiş, hem de hasat başında açıklanan fiyatların üreticiyi,
dolayısıyla buğday arzını yönlendirici etkisi olmamıştır. Ayrıca, son
yıllarda piyasayı serbestleştirme eğilimi çerçevesinde uygulanan
lisanslı depoculuk, ürün borsaları ve vadeli işlemler borsalarının,
piyasanın
düzenlenmesine
beklenilen
düzeyde
katkı
sağlayamadıkları görülmüştür. Alıcı ve satıcıların sürekli olduğu
ancak yoğun fiyat hareketliliğinin yaşandığı buğday piyasasında,
hem üretici hem de tüketiciler açısından fiyat istikrarını sağlamak
açısından son derece önemli olan söz konusu araçlar, yeterli
altyapıların
oluşturulamaması
ve
önemleri
ile
gereklilikleri
241
konusunda üreticilerin yeteri kadar bilgilendirilmemelerinin etkisiyle
istenilen düzeyde kullanılamamaktadırlar. Sonuç olarak, Türkiye
buğday piyasasının
düzenlenmesi
açısından
hala en etkili
kuruluşun TMO olduğu, serbest piyasa koşulları çerçevesinde diğer
oyuncuların ve araçların uluslararası taahhütlerimiz çerçevesinde
yeteri
kadar
etkin
olmadığı,
dolayısıyla son
yıllarda
şekli
değişiklikler gerçekleşse de yapısal dönüşüme yönelik politikaların
henüz hayata geçirilemediği görülmektedir.
18. Tarım ürünlerine dayalı vadeli işlemler piyasası, her şeyden önce
ilgili
ürünlerde
politikalarından
devlet
müdahalelerinden
arındırılmış
bir
serbest
ve
destekleme
piyasa
düzeni
gerektirmektedir. Ancak; hem gelişmiş hem de gelişmekte olan
ülkelerde, tarım ürünlerini ve üreticisini koruyacak politikaları
kaldırmak mümkün olmamaktadır. Türkiye’de de, söz konusu
müdahaleler yoğun bir şekilde ve yıllara göre farklılık arz edecek
şekilde yapılmaktadır. Her ne kadar fiyatlara doğrudan müdahale
yöntemleri ile devlet müdahaleleri azaltılmaya ve doğrudan gelir
desteği uygulamaları ortaya konmaya çalışılsa da, hali hazırda,
TMO’nun piyasadaki fiyat belirleyici rolü ortadan kalkmamıştır.
19. Yapılan bir çalışmada Türkiye’de buğday vadeli işlem sözleşmeleri
piyasasının geliştirilebilmesi için,
a. Üreticinin ürününü borsaya getirmesi ve birçok alıcı ve
satıcının bir arada olduğu piyasanın oluşturulabilmesi
amacıyla,
Toprak
Mahsulleri
Ofisi'nin
işlevi
minimum
düzeyde tutulması,
b. Hububat fiyatlarının arz ve talebe göre belirlenmesi,
c. Doğrudan
Gelir
uygulanabilmesi
Desteği
için
uygulamasının
çiftçi
envanteri
doğru
olarak
çıkarılması
gerekmektedir. Türkiye’de şehirde yaşayan ve başka işlerle
uğraşan kimselerin kırsal bölgelerde kendilerine miras yolu
242
ile intikal etmiş tarlaları bulunmaktadır. Bu tarlalar tarla
sahibinin
ölümünden
sonra
akrabaları
arasında
pay
edilmektedir. Ancak veraset ve intikal vergisinden dolayı bu
tarlaların
gerçek
sahiplerinin
kimler
olduğu
beyan
edilmemektedir. Bununla beraber kırsal alanda "ondalıkçı"
denen bir sistem mevcuttur. Bu sistemde tarlanın esas
sahibi kentte başka bir işle uğraşırken tarlasını kırsal alanda
o bölgede yaşayan bir başka kimse işletmektedir ve DGD
tarlanın işletmesi ile uğraşan kimseye değil tarlanın esas
sahibine verilmektedir. DGD uygulanırken ondalıkçı sistemin
de göz önünde bulundurulması,
d. Mevcut borsaların altyapılarının geliştirilmesi,
e. Üretimde kaliteyi teşvik edecek politikalar özellikle de
"sertifikalı tohumculuk" sisteminin yaygınlaştırılması,
f. Belli standarttaki ürünlerin yetiştirilmesi bu standartlardaki
ürünlerin depolanması için ön şarttır. Lisanslı depoculuk
sistemi ile üretici ürününü hasat sonrası hemen piyasaya
sürmek yerine depolanan ürün karşılığında kredi kullanma
imkânına sahip olmakta ve üreticinin acil nakit ihtiyacı
karşılanmaktadır. Ürettiği ürünü yeterli deposu olmadığı için
saklama imkanı bulamayan üreticiler hasat zamanında
ürünlerinin
tamamını
düşük
fiyattan
satmak
zorunda
kalmaktadırlar. Lisanslı depoculuk uygulaması ile üreticilerin
emanet olarak getirdikleri ürünler, kalite ve sınıflandırma için
laboratuar
analizinden
geçtikten
sonra
çelik
silolarda
depolanarak muhafaza edilmektedir. Bu nedenlerden dolayı,
lisanslı depoculuk sisteminin yaygınlaştırılması,
g. Küçük parçalara ayrılan üretimin toparlanması ve verimin
arttırılması,
h. Buğdaydaki altyapı ve teknik sorunların aşılması,
243
i. Eğitimli eleman yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi,
j.
Vadeli işlem piyasalarının toplumsal tabana yayılması,
k. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası'nın yazılı ve görsel basında
tanıtım faaliyetlerinin arttırılması,
l. Depoculuk sisteminin borsa ile entegrasyon halinde olması,
m. Gelişmiş ülkelerin piyasalarının incelenmesi,
n. Piyasalarda derinliğin sağlanması, yatırım anlayışının uzun
vadeli
olmasının
sağlanması
ve
güven
ortamının
oluşturulması,
o. Piyasalarda oluşabilecek sorunların öngörülebilmesi ve
gerekli tedbirlerin alınması,
p. Sisteme erişimin kolay olabilmesi için yatırımcı maliyetlerinin
azaltılması,
q. Vergi eşitsizliğinin düzenlenmesi ve yatırımcıların risklerini
azaltabilecekleri ve istikrarı temin
edici vadeli işlem
piyasalarının etkin olarak işlevlerini yerine getirebilmeleri için
teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi,
r. Yatırımcıların
çeşitli
seminer
ve
eğitimler
ile
bilinçlendirilmesi,
gerektiği hususlarında değerlendirmelerde bulunulmuştur.
19. Çalışmanın son bölümü olan uygulama bölümünde, “VOB-Anadolu
Kırmızı Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi”nin işlem hacminin neden bu
denli düşük düzeylerde gerçekleştiğinin ortaya konması amacıyla, bu
sözleşmenin bir risk yönetim aracı olarak potansiyel en büyük
kullanıcıları arasında yer alan ülkemiz un sanayicilerine uygulanan ve
un sanayicilerinin bu piyasalar hakkındaki bilgi ve farkındalık
düzeylerini ölçen bir anketin sonuçları sunulmuştur.
20. Anketten elde ettiğimiz bazı istatistiki verileri incelendiğinde;
244
a. Ankete katılan katılımcıların, İzmir’de bir vadeli işlem borsası
olduğunu bilip bilmediklerine ilişkin sorulan soruya verdiği
cevaplara göre; katılımcıların yaklaşık %53’ü, Türkiye’de bir
vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu bilmemektedir.
b. Katılımcıların, VOB’da buğday vadeli işlem sözleşmesinin alınıp
satıldığını bilip bilmediklerinin tespiti amacıyla sorulan soruya
verilen cevaplara göre, katılımcıların %62,7’si, VOB’da işlem
gören VOB-Anadolu Kırmızı Buğday Vadeli İşlem Sözleşmesi
alım satımının yapıldığını bilmemektedir.
c. Ayrıca, ankete katılan katılımcıların, herhangi bir türev aracı
VOB’da kullanım sıklığına ilişkin olarak sorulan soruya
verdikleri
cevaplara
göre,
ankete
katılan
katılımcıların
neredeyse tamamının, VOB’da herhangi bir türev aracının alım
satımını gerçekleştirmediği tespit edilmiştir. Uluslararası vadeli
işlem piyasalarında işlem yapma sıklıkları durumu da VOB’daki
durum ile hemen hemen aynıdır.
d. Anketin son bölümünde katılımcılara yöneltilen, Türkiye’de
buğday vadeli işlem sözleşmelerinin kullanım etkinliğinin
artırılabilmesi amacıyla verilen bazı görüşlere katılım düzeyleri
sorulmuş
olup,
sözleşmelerinin
katılımcıların
buğday
yaygınlaştırılabilmesi
vadeli
amacıyla
işlem
eğitim
ve
tanıtım çalışmalarının yapılması gerekir ifadelerine ve lisanslı
depoculuk sisteminin VOB ile entegre bir şekilde fiziki teslimata
olanak verecek şekilde yaygınlaştırılmasının buğday vadeli
işlem sözleşmesi kullanımını artıracaktır ifadesine katılım
düzeyinin oldukça yüksek olduğu görülmektedir.
21. Verilerin analizi aşamasında, ankette sorulan sorulardan elde edilen
cevaplar arasındaki istatistiki ilişkilerin saptanabilmesi amacıyla bazı
hipotezler ortaya konmuş ve bu hipotezlerin anlamlı olup olmadıkları
belirli güvenirlilik düzeylerinde yapılan istatistiki analizler ile ortaya
245
konmaya çalışılmıştır. Kurulan hipotezlerin test edilmesi neticesinde,
kişilerin eğitim düzeyi ile VOB ve buğday vadeli işlem sözleşmeleri
farkındalığı ve vadeli işlem piyasalarını kullanma düzeyi arasında
doğru orantılı ve istatistiki olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Bu
sonuç, söz konusu piyasalara olan farkındalık ve bu piyasaları
kullanım düzeyinin, eğitim ve tanıtım çalışmaları ile artırılabileceği
konusunda fikir vermektedir.
246
KAYNAKÇA
AKÇAÖZ, Handan, ÖZKAN, Burhan, KARADENİZ, C. Feyza, FERT, Cemal;
“Tarımsal Üretimde Risk Kaynakları ve Risk Stratejileri: Antalya İli
Örneği ”, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, Cilt: 19, Sayı:1: 2006.
S.89-97.
AYRIÇAY Yücel; Türev Piyasaların Gelişmekte Olan Piyasalara Olası
Etkileri, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (5) 2003/1,
s.1-19.
Australia and New Zealand Banking; Agricultural Commodity Swaps
Product
Disclosure
Statement,
(7
Şubat
2008),
(Erişim)
https://anz.com.au/resources/e/1/e1ace2804e4a399ba3b7ab93c5571dd1/CO
-Agricultural-Commodity-Swaps-Product-Disclosure
Statement.pdf?CACHEID=146e85804e472c0b979bb76672659df2,
20.09.2010.
BAĞCI, Hamdi; “Türev Araçlar Keşif Tamam…” Vadeli İşlem ve Opsiyon
Borsası A.Ş, Türev Araçlar ve Risk Yönetimi Konferansı, 23.09.2010.
BALGALMIŞ KUNT, Hayrünnisa; Türkiye'de Tarımsal Ürün Piyasalarında
Dönemsel Fiyat Dalgalanmaları : Cobweb Teoremi Üzerine Bir
Uygulama, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat
Anabilim Dalı, İktisat Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Tokat, 2009.
BARIŞ, Özlem; Türkiye’de ve Avrupa Birliği Ülkelerinde Risk Yönetimi
Ve Tarım Sigortalarının AB’ne Uyumu Açısından Değerlendirilmesi,
Yüksek Lisans Tezi, Tekirdağ, 2007.
BURGHARDTH, Galen, ACWORTH, Will; “Volume Trends : Decline in the
West Surge in the East”, The Magazine of The Futures Industry Volume
Issue,
March
05/05/2010.
2010,
(Erişim)
http://www.futuresindustry-digital.com,
247
BÜYÜKCEBECİ, Özge; Vadeli İşlem Piyasaları ve Türkiye'de Buğdaya
Dayalı Vadeli İşlemlerin Uygulanabilirliği, Atılım Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, , Ankara, 2006.
ÇATALCA, Hasan, AKTAN Borak, SOYDAN, Halit; Ticari Bankalarda
Piyasa Riski Yönetimi, Basel Sermaye Uzlaşısı Kapsamında Riske
Maruz Değer Yaklaşımı, Ankara, Siyasal Kitabevi, 2008 (baskı sayısı?)
DANA, Julie, GİLBERT, Christopher L. , Managing Agricultural Price Risk
in Developing Countries, Discussion Paper,, No. 19, 2008.
D'ARCY, Stephen P.; Enterprise Risk Management, Forthcoming in the
Journal of Risk Management of Korea, Volume 12, Number 1, 2001
DEMİRKAN, Şamil; Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasında İşlem Gören
Vadeli İslem Sözleşmeleriyle Piyasa Risklerinin Yönetilmesi, Ankara
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İsletme Anabilim Dalı,Yüksek Lisans
Tezi, Ankara, 2006.
DİNLER, Zeynel ; İktisada Giriş, BURSA, Ekin Kitabevi, 15. BASIM, 2009.
DOĞAN, Buket; Genel Olarak Türev Araç Sözleşmeleri ve Vadeli İşlem
Sözleşmesine Hukuki Bir Bakış, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli, 2008.
ERDAL, Gülistan; Türkiye'de Vadeli İşlemler Piyasası ve Bazı Tarımsal
Ürünler Üzerinde Uygulanabilirliği, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Tokat,
2005.
ERGİNCAN, Yakup; Endekse Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmeleri Portföy
Yönetiminde Kullanımı ve Türkiye’de Uygulanabilirliği, Sermaye Piyasası
Kurulu Yayınları, Yayın No:33, Ankara, 1996.
EROL, Ümit; Vadeli İşlem Piyasaları, Teori ve Pratik,
İMKB Yayınları,
Birinci Baskı, İstanbul,1999
EUROPEAN COMMISSION, AGRICULTURE DIRECTORATE-GENERAL,
Directorate A. Economic Analyses, Forward Studies, Evaluation;
Risk
248
Management Tools For EU Agriculture With A Special Focus On
Insurance,
Working
Document,
2001,
(http://ec.europa.eu/agriculture/publi/insurance/text_en.pdf) (Erişim tarihi :
09/07/2010).
EYUBOĞLU AKSEL, H. Ayşe; Risk Yönetim Aracı Olarak Futures
Piyasaları (Yapısı, İşleyiş Mekanizmaları ve Bazı Ülke Örnekleri),
Sermaye Piyasası Kurulu, Yayın No : 21, 1995.
İstanbul Ticaret Odası; Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsaları, İstanbul
Ticaret Odası Yayınları, Yayın No:2006-19,
KAVAL, Hasan; Bankalarda Risk Yönetimi, Ankara, Yaklaşım Yayınları,
2000.
JAİN, R C A, PARSHAD, M; Government of India Planning Commission,
Report Of The Working Group On Risk Management In Agriculture For
The
Eleventh
Five
Year
Plan
(2007-2012),
New
Delhi,
(http://planningcommission.nic.in/aboutus/committee/wrkgrp11/wg11_risk.pdf
) (Erişim tarihi : 09/07/2010).
JİANG, Lishang; Mathematical Modeling and Methods of Option Pricing,
World Scientific Publishing Co. Pte. Ltd., Singapore, 2005
KANG, Myong Goo, MAHAJAN, Nayana; An Introduction To Market-Based
Instruments For Agricultural Price Risk Management, Agricultural
Management, Marketing And Finance Working Document, No:12, Agricultural
Management, Marketing and Finance Service (AGSF), Agricultural Support
Systems Division, Food And Agriculture Organizatıon Of The United Nations
(FAO), Rome, 2006.
KARACA, Sönmez; Vadeli işlemler piyasası ve VOB [Futures market and
VOB],
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme
Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2006.
249
KARAKAŞ, Halil Cem; Finansal Olmayan Şirketlerde Risk Ölçümü ve
Yönetimi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Finans Anabilim
Dalı Doktora Tezi, , İstanbul, 2006.
Ercan, DOĞAN, Sibel; Rekabet Gücü
KESBİÇ, C. Yenal, BALDEMİR,
Ölçümü Ve Önemi: Türk Tarım Sektörü İçin Bir Analiz, Ulusal Ekonometri
ve İstatistik Sempozyumu, 26-27 Mayıs 2005.4.
MOSELE, Rinaldo Antonio; Türkiye'de Vadeli İşlemler Piyasası ve VOBAŞ
İle
CBOT'un Karşılaştırılması,
Marmara
Üniversitesi
Bankacılık
ve
Sigortacılık Enstitüsü, Sermaye Piyasası ve Borsa Anabilim Dalı, Yüksek
Lisans Bitirme Tezi, İstanbul, 2006.
NACAR, Esin, Türkiye Buğday Piyasasının İşleyişi ve Regülasyonu,
Uzmanlık Tezi, DPT-Uzmanlık Tezleri, Yayın No: Dpt:2797, Yıllık Programlar
ve Konjonktör Değerlendirme Genel Müdürlüğü, 2009.
OLALI, Hasan; İzmir’de Pamuk Vadeli İşlem Borsası’nın Ekonomik
Yapılabilirliği, İzmir Ticaret Borsası Yayınları, Yayın No:47, İzmir, 2003.
ÖRTEN, Remzi, ÖRTEN, İpek; Türev Finansal Araçlar ve Muhasebe
Uygulamaları, Ankara, Gazi Kitabevi, 2001.
SAK,
Güven,
ÇOLAKOĞLU,
Sevdil;.
Futures
Piyasalarına
Konu
Olabilecek Mal Gruplarının ve İlgili Borsanın Belirlenmesi Üzerine
Öneriler, SPK Workingpaper, Rapor No:AGD/8918, 1989
SAYILGAN, Güven; Soru ve Yanıtlarla İşletme Finansmanı, Ankara,
Turhan Kitabevi, 2. Bası, 2006.
Sermaye Piyasası Kurulu; Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri, Yatırımcı
Bilgilendirme Kitapçıkları-8, Ankara, 2007.
T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, Toprak Mahsulleri Ofisi
(TMO) Genel Müdürlüğü’nün 2002, 2003, 2004 Yılları Eylem Ve
İşlemlerinin Araştırılıp Denetlenmesine İlişkin Rapor Özeti, Sayı: 2006 /3,
Tarih: 22/03/2006.
250
Teminatlandırma ve Diğer Risk Yönetimi Esasları, 26/01/2005 tarih ve
2005/6 No’lu Genelge (Erişim tarihi : 26.01.2005).
TMO, 2008 Yılı Hububat Raporu, TMO Yayınları, 2008.
TMO; Hububat Sektör Raporu, 2009
TMO; Makbuz Senedi İle Tarım Ürünlerinin Alım Satımının Genel
Esasları, Erişim Tarihi : 09/06/2010.
TOMRUK, Lale; An Evaluation Of The Potential Of Agricultural
Commodity Futures Market In Turkey, Bilkent Üniversitesi, İşletme
Enstitüsü, MBA Thesis, Ankara, 1994.
TUFAN, Ekrem; Futures İşlemlerin Piyasa Etkinliğine Olan Etkisinin Test
Edilmesi : İstanbul Altın Borsası Uygulaması, Anadolu Üniversitesi
Yayınları, No:1283, Eskişehir, 2001.
TURGUT, Hakan; Türk Sigorta Sektöründe Kişisel Risk Yönetimi,
Marmara Üniversitesi, Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü, Sigortacılık
Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2009.
Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB); Türev Araçlar,
Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasalarının İşleyişi, Türev Araçlarla Arbitraj
ve Korunma , Sermaye Piyasası Faaliyetleri Türev Araçlar Lisansı Eğitimi,
2002.
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma
Esasları
Hakkında Yönetmelik ; 23 Şubat 2001 Tarih, 24327Sayılı Resmi Gazete.
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş. , Teminatlandırma ve Diğer Risk
Yönetimi Esasları , 26/01/2005 tarih ve 2005/6 No’lu Genelge (Erişim tarihi:
31.05.2010).
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; Garanti Fonunun Kuruluş ve
İşleyişine İlişkin Esaslar, 26/01/2005 tarih ve 2005/7 No’lu Genelge (Erişim
tarihi: 31.05.2010).
251
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; Garanti Fonunun Kuruluş ve İşleyiş
Esasları, 26/01/2005 tarih ve 2005/7 No’lu Genelge (Erişim tarihi :
01.06.2010).
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; İşlem Esasları, 26/01/2005 tarih ve
2005/4 No’lu Genelge (Erişim tarihi: 31.05.2010).
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; Takas ve Temerrüt Esasları,
26/01/2005 tarih ve 2005/5 No’lu Genelge (Erişim tarihi: 31.05.2010).
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; Tarımsal Ürünlere Dayalı Vadeli
İşlem
Sözleşmeleri,
Üye
Temsilcisi
Eğitimi
İstanbul,
http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/EduDocs/Tarimsal.pdf (Erişim tarihi :
10.07.2010)
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; Türev Araçlar Lisanslama Rehberi,
2006
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; Üyelik Esasları, 26/01/2005 tarih ve
2005/3 No’lu Genelge (Erişim tarihi: 31.05.2010).
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; VOBJEKTİF , Sayı 13, Ekim 2009.
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; VOBJEKTİF , Sayı 2, Temmuz &
Ağustos 2004.
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.; Yatırımcı Rehberi, Şubat 2010.
www.polatliborsa.org.tr
www.raosoft.com
www.usf.org.tr
www.vob.org.tr
www.futuresindustry-digital.com
www.halifax.com.au
www.dtm.gov.tr
www.tmo.gov.tr
252
EK
“EMTĐA VADELĐ ĐŞLEM SÖZLEŞMELERĐ VE UN SANAYĐĐNDE RĐSK
YÖNETĐM ARACI OLARAK KULLANIMINA ĐLĐŞKĐN BĐR ARAŞTIRMA”
KONULU TEZE ĐLĐŞKĐN ANKET ÇALIŞMASI
Sayın Yetkili,
Aşağıdaki anketten elde edilecek sonuçlar; Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'ne
sunulmak üzere hazırlanacak yüksek lisans tez çalışmasının veri kaynağı olarak kullanılacaktır.
Çalışmanın amacı; un sanayicilerinin girdi olarak kullandıkları Anadolu Kırmızı Ekmeklik
Buğday ile ilgili vadeli işlemlerin bir risk aracı olarak kullanılma durumunun analizidir.
Elde edilen bilgiler, araştırmacı tarafından topluca değerlendirilerek bilimsel tez çalışmasında
kullanılacaktır. Çalışmada bireysel ya da firma ile ilgili hiçbir bilgi verilmeyecek olup, işletmenizin
ismini de anket formu üzerinde belirtmeniz gerekmemektedir.
Yardımlarınız ve paylaştığınız bilgiler için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Yusuf Ozan ÜZGÜN
Telefon ve Adres Bilgileri:
Đş Tel: 0312 – 284 70 00 (Dahili 11 31),
Cep Tel: 05 45 942 92 26
T.C. Şeker Kurumu
Oğuzlar Mahallesi
Çetin Emeç Bulvarı – No:46
Balgat/ANKARA
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Mevlüt KARAKAYA
T.C. Gazi Üniversitesi
Đşletme Anabilim Dalı
Muhasebe-Finansman Bilim Dalı
253
A) Kişisel Bilgiler ( ilgili seçenek için X işareti koyunuz)
1. Yaşınız:
( ) 21-25
( ) 26-35
( ) 36-45
( ) 46 ve üzeri
2. Eğitim durumunuz:
( ) Đlköğretim
( ) Lise ve dengi
( ) Üniversite
( ) Lisansüstü
3. Mesleki deneyiminiz:
( ) 0-1 yıl
( ) 2-5 yıl
( ) 6-10 yıl
( ) 11 yıl ve üzeri
B) Đşletmeye Đlişkin Bilgiler ( ilgili seçenek için X işareti koyunuz)
1. Đşletmenizin hangi coğrafi bölgede faaliyet gösterdiğini belirtiniz?
(
(
(
(
(
(
(
) Karadeniz
) Marmara
) Ege
) Akdeniz
) Đç Anadolu
) Doğu Anadolu
) Güneydoğu Anadolu
2. Đşletmenizde ne kadar zamandır un üretilmektedir?
(
(
(
(
(
(
) 1 yıldan az
) 1-5 yıl
) 6-10 yıl
) 11-15 yıl
) 16-20 yıl
) 21 ve üzeri
3. Đşletmenizin günlük un üretim kapasitesini belirtiniz?
(
(
(
(
) 100 tonun altında
) 101-300 ton
) 301-500 ton
) 501 ton ve üzeri
4. Đşletmeniz bir aile işletmesi midir?
( ) Evet
( ) Hayır
5. Đşletmenizin ortaklık dağılımı nedir?
( ) %100 yerli
( ) %100 yabancı
( ) Yabancı-Yerli sermaye ortaklığı (bu seçeneği işaretlemeniz durumunda, işletmeninizin
yabancı ve yerli sermaye oranını % olarak belirtiniz (…….% Yabancı , …….% Yerli)
254
C) Buğday Teminine Đlişkin Bilgiler
Her zaman
Sıklıkla
Orta düzeyde
Nadiren
Hiçbir zaman
1. Aşağıdaki tabloda, işletmenizin buğday temin ettiği yer ve temin şekline ilişkin çeşitli
ifadeler yer almakta olup, işletmenize uygun ifadeyi ilgili kutucuğa X işareti koyarak belirtiniz.
Buğdayı alımlarımızı piyasadan spot olarak gerçekleştirmekteyiz
Buğday alımlarımızı vadeli olarak gerçekleştirmekteyiz
Buğday alımlarımızı TMO'dan gerçekleştirmekteyiz
Buğday alımlarımızı buğday tüccarlarından gerçekleştirmekteyiz
Buğday alımlarımızı çiftçilerden direkt olarak gerçekleştirmekteyiz
Direkt olarak çiftçilerden temin ettiğimiz buğday için önceden üretim
sözleşmeleri yapıyoruz
2. Son 3 yıl içerisinde, buğday temin ettiğiniz kaynakları, toplamı 100 olacak şekilde tahmini
olarak ifade ediniz. (örneğin, son üç yıl içerisinde tahmini olarak buğday alımlarınızın yarısını
TMO’dan, diğer yarısını da çiftçilerden direkt alım şeklinde gerçekleştirdiyseniz, “TMO’dan”
ibaresinin solunda yer alan boşluğa 50 ve “Çiftçilerden” ibaresinin solunda yer alan boşluğa 50
yazılmalıdır)
%.......................TMO’dan
%......................Tüccarlardan
%......................Çiftçilerden
3. Ortalama buğday depolama sürenizi belirtiniz?
(
(
(
(
(
(
) 0-1 ay
) 2-4 ay
) 5-7 ay
) 8-12 ay
) 13-24 ay
) 25 ay ve üzeri
D) Türev Araçlara Đlişkin Bilgi ve Tutum Ölçeği ( ilgili seçenek için X işareti koyunuz)
1. “Türev araçları (vadeli işlem, forward, opsiyon, swap sözleşmeleri vb) ile ilgili bilgi
düzeyimin iyi olduğunu düşünüyorum” ifadesine katılım düzeyinizi belirtiniz.
(
(
(
(
(
) Kesinlikle katılıyorum
) Katılıyorum
) Ne katılıyorum ne de katılmıyorum
) Katılmıyorum
) Kesinlikle katılmıyorum
255
2. Đzmir'de bir vadeli işlem ve opsiyon borsası olduğunu biliyor musunuz?
( ) Evet
( ) Hayır
3. Risk yönetim amaçlı olarak herhangi bir türev aracının (vadeli işlem, forward, opsiyon,
swap sözleşmeleri vb), yurtiçi “VOB (Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası)” veya yurt dışında
herhangi bir borsada alım satımını gerçekleştiriyor musunuz?
( ) Evet
( ) Hayır
Her zaman
Sıklıkla
Orta düzeyde
Nadiren
Hiçbir zaman
4. Đşletmenizin, bir risk yönetim aracı olarak türev araçlarını (vadeli işlem, forward,
opsiyon, swap sözleşmeleri vb) kullanım periyoduna ilişkin olarak aşağıda yer alan sorulara,
cevaplarınızı ilgili kutucuğa X işareti koyarak belirtiniz.
Uluslararası vadeli işlem ve opsiyon borsalarında işlem gören türev
araçlarını ne sıklıkla kullanıyorsunuz?
VOB’da işlem gören türev araçlarını ne sıklıkla kullanıyorsunuz?
Borsa endeks vadeli işlem sözleşmeleri
Borsa endeks opsiyon sözleşmeleri
Faiz vadeli işlem sözleşmeleri
Faiz opsiyon sözleşmeleri
Döviz opsiyon sözleşmeleri
Döviz vadeli işlem sözleşmeleri
Emtia opsiyon sözleşmeleri
Emtia vadeli işlem sözleşmeleri
Her zaman
Sıklıkla
Orta düzeyde
Nadiren
Hiçbir zaman
5. Yurtiçi (VOB) veya yurt dışı borsalarda işlem gören aşağıda belirtilen türev araçlarının,
işletmeniz tarafından bir risk yönetim aracı olarak ne sıklıkla kullanıldığını, ilgili kutucuğa X
işareti koyarak belirtiniz.
256
E) Buğday Vadeli Đşlem Sözleşmelerine Đlişkin Bilgi ve Tutum Ölçeği ( ilgili seçenek için X işareti
koyunuz)
1. “Buğday Vadeli Đşlem Sözleşmeleri ve kullanım alanları hakkında yeterli bilgiye sahibim”
ifadesine ilişkin katılım düzeyinizi belirtiniz.
(
(
(
(
(
) Kesinlikle katılıyorum
) Katılıyorum
) Ne katılıyorum ne de katılmıyorum
) Katılmıyorum
) Kesinlikle katılmıyorum
2. Đzmir Vadeli Đşlem ve Opsiyon Borsası'nda (VOB) "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday"
vadeli işlem sözleşmesinin alım/satımının yapıldığını biliyor musunuz?
( ) Evet
( ) Hayır
3. Risk yönetimi amacıyla "VOB-Anadolu Kırmızı Buğday" vadeli işlem sözleşmesini ne
sıklıkla kullandığınızı belirtiniz?
(
(
(
(
(
) Hiçbir zaman kullanmıyorum
) Nadiren kullanıyorum
) Kullanıyorum
) Sık sık kullanıyorum
) Sürekli kullanıyorum
4. Yurt dışı vadeli işlem borsalarında, bir risk yönetimi aracı olarak buğday vadeli işlem
sözleşmesi alım satımı gerçekleştirdiniz mi?
( ) Evet
( ) Hayır
5. Yurt dışı vadeli işlem borsalarında bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem
sözleşmelerini hangi sıklıkla kullanıyorsunuz?
(
(
(
(
(
) Hiçbir zaman kullanmıyoruz
) Nadiren kullanıyoruz
) Kullanıyoruz
) Sık sık kullanıyoruz
) Sürekli kullanıyoruz
257
Sürekli kullanıyorum
Sık sık kullanıyorum
Kullanıyorum
Nadiren kullanıyorum
Hiçbir zaman kullanmıyorum
6. Buğday fiyat değişimlerinden korunabilmek amacıyla aşağıda belirtilen geleneksel risk
yönetim araçlarını hangi sıklıkla kullandığınızı, ilgili kutucuğa X işareti koyarak belirtiniz.
Buğday forward sözleşmesi
Buğday tüccarları ile fiyat konusunda önceden anlaşma yapmak
Çiftçiler ile alım anlaşması yapmak
Türkiye'de risk yönetimi amacıyla un sanayicileri tarafından
kullanılabilecek türev araçlarının kullanışlı olduğunu düşünmüyorum
Türkiye'de risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmeleri
kullanımının gerekli olduğunu düşünmüyorum
Türkiye'de risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmelerinin
alım satımının sıklıkla yapıldığını düşünüyorum
Kesinlikle katılmıyorum
Katılmıyorum
Ne katılıyorum ne de katılmıyorum
Katılıyorum
Kesinlikle katılıyorum
7. Aşağıda, Türkiye’de buğday vadeli işlem sözleşmeleri kullanımına ilişkin bazı görüşler
yer almakta olup, bu görüşlere ilişkin katılım düzeyinizi ilgili kutucuğa X işareti koyarak belirtiniz.
258
Kesinlikle katılmıyorum
Katılmıyorum
Ne katılıyorum ne de katılmıyorum
Katılıyorum
Kesinlikle katılıyorum
8. Aşağıda, Türkiye’de buğday vadeli işlem sözleşmeleri kullanım yaygınlığının
artırılabilmesine ilişkin olarak çeşitli görüşler yer almakta olup, bu görüşlere ilişkin katılım
düzeyinizi ilgili kutucuğa X işareti koyarak belirtiniz.
Türkiye'de bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem
sözleşmelerinin yaygınlaştırılabilmesi için eğitim çalışmalarının yapılması
gerekiyor
Türkiye'de bir risk yönetim aracı olarak buğday vadeli işlem
sözleşmelerinin yaygınlaştırılabilmesi için sözleşmelerin tanıtım
çalışmalarının yapılması gerekiyor
Lisanslı depoculuk sisteminin , VOB ile entegre olarak fiziki teslimata
olanak verecek şekilde yaygınlaştırılması, buğday vadeli işlem
sözleşmelerinin kullanımını artıracaktır
Buğday alımlarında devletin yoğun bir rol üstlenmesi, bir risk yönetim
aracı olarak buğday vadeli işlem sözleşmelerinin alım/satımının istenilen
düzeyde gerçeklemesine engel olmaktadır
Buğday vadeli işlem sözleşmelerinin kullanımının artırılabilmesi için
TMO'nun buğday piyasasındaki alım satım rolünün azaltılması gerekir
Buğday fiyatlarının belirli düzeylerde gerçekleşmesi, buğday vadeli
işlemlerinin istenilen düzeyde gerçekleşmesine engel olmaktadır
Türkiye'de un sanayicilerinin buğday vadeli işlem sözleşmeleri hakkında
yeterli bilgi sahibi olmadıklarını düşünüyorum.
Türkiye'de buğday fiyatlarındaki dalgalanmaların önemli düzeylerde
gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum
Buğday dış ticaretinin özel sektör tarafından da yapılabilir kılınması
buğday vadeli işlem sözleşmeleri alım satımını artıracaktır
9. Buğday fiyat değişimlerinden korunmak için herhangi bir araç kullanıp kullanmadığınızı
belirtiniz.
( ) Evet kullanıyoruz
( ) Hayır kullanmıyoruz
259
ÖZET
ÜZGÜN, Yusuf Ozan, Emtia Vadeli İşlem Sözleşmeleri ve Un Sanayinde
Risk Yönetim Aracı Olarak Kullanımına İlişkin Bir Araştırma, Yüksek Lisans
Tezi, 2010
Risk ve risk yönetimi kavramları günümüzde sıkça karşımıza çıkan kavramlar
olup, neredeyse yaşamamızın birer parçası haline gelmişlerdir. Yaşamın her
alanında olduğu gibi, tarımsal piyasalarda da birçok risk unsuru bulunmakta
olup, bu risk unsurlarının tarımsal piyasa oyuncuları olan çiftçiler, aracılar,
ihracatçılar, tüketiciler ve hatta devletler nezdinde ortaya çıkartmış olduğu
risk
yönetimi
ihtiyacı,
çeşitli
araçlardan
faydalanılmak
suretiyle
giderilmektedir. Tarım sektörü de, yapısı itibariyle birçok risk içermekle
birlikte, bu çalışmada, tarımsal fiyat riski üzerinde durulmuş ve söz konusu
riskin yönetiminde, türev araçlardan birisi olan buğday vadeli işlem
sözleşmelerinin rolü vurgulanmıştır. Söz konusu vadeli işlem sözleşmesi
Türkiye’de, İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nda işlem görmekte olup,
Borsa’nın faaliyete başladığı 2005 yılından günümüze kadar neredeyse hiç
işlem görmemiştir. Çalışmanın temeli, söz konusu sözleşmenin Türkiye
piyasasında neden işlem hacminin bu denli düşük olduğunu araştırma
amacını taşımakta olup, bu amaç doğrultusunda, çalışmanın teorik
bölümünde Türkiye buğday piyasasının yapısı, devlet müdahaleleri ve
izlenen buğday politikaları çerçevesinde bu piyasanın etkinsizliğinin nedenleri
ortaya konmaya çalışılmış, çalışmanın uygulama bölümünde ise, buğday
vadeli işlem sözleşmelerinin Türkiye’deki en büyük potansiyel kullanıcıları
arasında yer alan Türkiye un sanayicilerine uygulanan bir anket ile bu
piyasanın etkinsizliğinin nedenleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Yoğun
devlet müdahaleleri, rekabet koşullarının oluşmaması, dünya ve yurt içi
fiyatların farklılaşmasına neden olan korunmacı gümrük vergileri, bu
sözleşmeler hakkındaki farkındalığın düşük olması ve söz konusu piyasaların
fiziki teslimat ayağını oluşturacak ve piyasanın daha etkin çalışmasına
yardımcı olacak lisanslı depo uygulamalarının Türkiye’de henüz gelişmemiş
olması, buğday vadeli işlem sözleşmelerinin, bir risk yönetim aracı olarak
260
kullanılmasını doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Teorik olarak elde
edilen söz konusu bilgiler dışında, çalışmanın uygulama bölümünden elde
edilen sonuçlara göre, Türkiye un sanayicilerinin, söz konusu sözleşme
hakkında ve genel olarak türev piyasalar hakkında yeterli bilgiye sahip
olmadıkları görülmüştür. Diğer taraftan, anketin analizi aşamasında kurulan
hipotezlerden elde edilen sonuçlara göre, eğitim düzeyi ile bu piyasalar
hakkındaki farkındalık düzeyi arasında doğru orantılı bir ilişki tespit edilmiştir.
Anahtar Sözcükler
1. Tarımsal risk yönetimi
2. Vadeli işlem sözleşmeleri
3. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş.
4. Buğday Vadeli İşlem Sözleşmeleri
5. Türkiye Un Sanayicileri
261
ABSTRACT
ÜZGÜN, Yusuf Ozan, Commodity Futures And A Research On Turkish Flour
Industry’s Usage of Commodity Futures As A Risk Management Tool, Master
Thesis, 2010
Nowadays, concepts of risk and risk management are frequently
encountered and have almost become a part of our life. There are many risk
factors in the agricultural markets as in every field of life. Risk management
needs of agricultural market players such as farmers, intermediaries,
exporters, consumers and even the governments revealed by those risk
factors are fullfiled by exercising various risk management tools. Although
agricultural sector inherently contains many risks in its structure, this study
focused on agricultural price risk management and moreover, the role of
wheat futures contracts, which is one of the derivative instrument, in
management of price risk has been emphasized. Nevertheless, those
contracts in question are traded in Turkish Derivatives Exchange since the
exchange started its operation in 2005, however there is almost zero trade
volume of that contracts in that Exchange up till now. The main basis of this
study aims to research on why the volume of trading of wheat contracts
traded in Exhange in question is too law. Towards that aim, firstly, within the
framework of Turkey’s wheat market structure, governement interventions
and policies followed, causes of this market inefficiencies are tried to be
revealed. Additionaly, in the last part of the study, for the same purpose
mentioned above, a survey was applied to the Turkish flour industry who are
Turkey’s most potential users of the wheat futures and causes of market
inefficiencies are tried to be revealed by means of that survey as well.
Intensive government interventions, imperfect competition, low awareness of
these contracts, custom duties causing domestic and world prices
differentiated and the undeveloped warehouse receipt system that is
constituting the physical delivery pillar of the market in question and helping
the market work more efficient has direct or indirect effects on the wheat
futures usage as a risk management tool in Turkey. Apart from the
262
theoretically obtained such informations, according to practice section of the
study results, Turkey's flour industrialists have not adequate knowledge
about the overall derivative markets and wheat futures contract. On the other
hand, the established hypotheses in the survey’s analysis part derived from
the surveys results show that there is a directly propotional relationship
between the level of education and awareness of those markets.
Key Words
1. Agricultural Risk Management
2. Futures
3. Turkish Derivatives Exchange
4. Wheat Futures
5. Turkish Flour Industry
Download