! t a Çocuklarda kulak iltihabı k k Di yüz felcine neden olabilir O Melis Bostan, Doç. Dr. Çağlar Çallı ve ekibi tarafından gerçekleşen cerrahi müdahale sonucunda sağlına kavuştu. rta kulak iltihabı sonucu, yüz felci meydana gelen küçük Melis Bostan Ekol KBB Hastanesi’nde Doç. Dr. Çağlar Çallı ve ekibi tarafından gerçekleşen cerrahi müdahale ve akabinde medikal tedavi sonucunda sağlığına kavuştu. Kulak ağrısı ve sonrasında bir iki gün içinde hızlı bir şekilde gelişen yüz felci nedeniyle daha önce çeşitli sağlık merkezlerine başvuran Melis Bostan ve ailesi son olarak Ekol KBB Hastanesi’ne başvurdu. Küçük Melis’in anne ve babası Hatice - Mehmet Bostan “kulak ağrısı sebebiyle birkaç sağlık merkezine başvurduk ancak net bir tedavi alamadık. Birkaç gün içinde yüz felci oluştu. Bunun üzerine Ekol KBB Hastanesi’ne geldik. Doç. Dr. Çağlar Çallı kızımızı ameliyata aldı ve daha sonrasında ilaç tedavisi uyguladı. Şu anda kızımız gayet sağlıklı. Ekol KBB Hastanesi’ne, Doç. Dr. Çağlar Çallı’ya ve ekibine teşekkür ediyoruz” dedi. Doç. Dr. Çağlar Çallı ise anne ve babalara seslenerek “Çocuklardaki kulak iltihapları işitme ve dengeyle ilgili problemlere neden olabilir. Hatta nadir de olsa yüz felcine yol açabilir. Böyle bir durumda gerek medikal olarak gerekse cerrahi anlam da acil tedavi yapılmalıdır. Anne ve babalar çocuklarında gördükleri kulak ağrısı, kulak akıntısı ve iltihap gibi durumlarda vakit kaybetmeden çocuklarını bir KBB uzmanına götürmelidirler” dedi. 1 Haziran 2015, Pazartesi Doç. Dr. Çağlar Çallı Liposuction ile erkekte meme büyüklüğü tedavisi www.ekolkbb.com KULAK BURUN BOĞAZ - GÖZ - ESTETİK CERRAHİ - GENEL CERRAHİ Göz içi merceklerle uzak, yakın ve astigmat gözlüklerden kurtulmak mümkün! E kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi Göz Kliniği’nden Opr. Dr. Murat Fece uzak, yakın ve astigmat gibi birden fazla göz bozukluğu olan ve birden fazla gözlük kullanan hastaların multifokal göz içi lenslerle gözlüklerinden kurtulabileceğini söyledi. göz içi lensleri 1990’lı yıllardan beri uygulanan ancak son yıllarda gelişerek yüzde 98’lere varan başarı sağlayan bir yöntem. Bazı hastalarda uzak yakın görme sorunu ile beraber astigmat problemi de ortaya çıkıyor. Hastalar da lazer yapılmadan astigmatın düzeltilemeyeceğini düşünüyor. Bu problem için de torik göz içi lensleri de var. Bu toriklerin multifokal olanları da var. Hastanın uzağını yakınını astigmatını aynı anda multifokal göz içi lenslerle düzeltebiliyoruz. Birçok hasta ömrünün sonuna kadar gözlüklere bağlı olarak yaşayacağını düşünüyor. Eğer doğru has- ta seçilir ve iyi bir multifokal lens hazırlanırsa büyük başarılar elde edilebiliyor. Hastanın uzağı da yakını da görmediği, 2 gözlük kullandığı, bir gözlüğünde astigmatlı camı olduğu ancak araba kullanırken astigmatlı camda zorlandığından dolayı ayrıca astigmatsız bir gözlükte taşıdığı birçok hasta var. Bu insanların tüm problemlerini bu ameliyatla çözebiliyoruz. Bu hastalar 1 hafta sonra günlük yaşamlarına dönüyor ve bir ay sonra ilaç prospektüslerini gözlüksüz okuyabiliyorlar. Yaşın ilerlemesi, astigmatınızın ve yakın görme bozukluğunuzun olması bir son de- ğildir. Günümüz tıp teknolojisinde bu rahatsızlıkları yenecek birçok teknoloji var. Özel Lensler üretilebiliyor Bazı hastalarda korneanın yapısından kaynaklı çeşitli problemlerin oluştuğunu belirten Opr. Dr. Murat Fece “Bazen 10-12 derecelere varan astigmatlar görebiliyoruz. Bu hastalarda özel olarak dizayn edilip imal edilen lensler hazırlanabiliyor. Özel yapımlarda 3-5 gün içinde ameliyat olamıyor. Parametreler hesaplanıp 40-45 gün içinde lens hazırlanıyor ve ameliyat yapılabiliyor.” Obezite Cerrahisinde iki yöntem: Opr. Dr. Murat Fece Multifocal Göz İçi Lensler Hekimlere başvuran hastaların 40 yaşını geçtiği ve yakın görme bozukluklarının başladığı zaman göz problemlerinin çözülemeyeceğini düşündüklerini belirten Opr. Dr. Murat Fece, “Bu hastalar genellikle gözlük takmak ya da yanlarında 2-3 gözlük taşımak istemiyorlar. Güneşi bol olan bir bölge olduğumuz için 40’lı yaşlara geldiğimizde hepimizde az da olsa göz kuruluğu oluyor. Bu hastaların göz kuruluğu ile beraber kontakt lens kullanmaları ileride daha büyük göz sorunlarını meydana getirebiliyor. Bazı hastalar Excimer Lazere ya da Prespymax ameliyatlarına da uygun olmayabiliyor. Bu durumda hastalara multifokal göz içi lensleri önererek göz problemlerini tedavi edebiliyoruz” dedi. Çoğu hasta bu teknolojiyi bilmiyor Birçok hastanın bu teknolojiyi bilmediklerini söyleyen Opr. Dr. Fece “Multifokal Tüp mide ve balon uygulaması Dr. Cemal Kara, Türkiye’de ve Dünyada görülmesi gittikçe artan obezite ve tedavisi hakkında bilgiler Opr. verdi. Obezite cerrahisinde yaygın olarak kullanılan tüp mide ameliyatı ve mide balonu tekniklerini anlattı. E rkekte meme bölgesinin kadın tipinde büyümesi durumu olarak adlandırılan Jinekomasti’nin bazı ilaçların etkisiyle ya da hormonal dengesizlik sonucu ortaya çıkabildiğini belirten Ekol Kulak Burun Boğaz Hastanesi’nden Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Fatih Uygur, jinekomasti tedavisi hakkında bilgiler verdi. Memede oluşan kitle sadece yağ dokusundan oluşuyorsa, vakum yardımlı yağ alma işleminin (liposuction) uygulanabildiğini belirten Doç. Dr. Uygur, “Kitlenin aşırı büyüme yaptığı ve memede sarkmaya neden olduğu durumlarda ise kitle ile birlikte deri fazlalığının da çıkarılması gerekebilir” dedi. Hastanın daha önceden geçirdiği önemli bir hastalık, ameliyat veya düzenli olarak kullandığı bir ilaç varsa bunu operasyondan önce doktoruyla paylaşmasının önemli olduğunu kaydeden Doç. Dr. Uygur, “Aspirin gibi kan sulandırıcı ilaçlar kullanıyorsanız bu konuyu doktorunuzla konuşup ameliyattan önce ilaç kullanımı sonlandırılması sağlanmalıdır. Operasyona karar verip randevu aldığınız zaman operasyon yapılacak bölgeye göre size ödem (şişlik) ve morluk olmaması için ilaçlar başlanacaktır” dedi. Jinekomasti Ameliyatı Operasyonun genel anestezi altında yapıldığını belirten Doç. Dr. Fatih Uygur, “Normal operasyon süresi ortalama 1-2 saattir. Lazer lipoliz veya liposuction yöntemleri kullanılır. Meme küçültme işleminden sonra hasta çok fazla ağrı hissetmez. Bu operasyondan sonra hasta bir gece hastanede kalır ve ertesi gün taburcu edilir. Cerrahi işleminden sonra ikinci gün pansuman yapılır. Pansumandan sonra banyo yapılmasında bir sakınca yoktur. Kontrolleriniz ikinci, beşinci ve on beşinci gün ve ayda bir olarak düzenlenir.” Lazer Lipoliz veya Liposuction yöntemleri kullanılır M T üp mide ameliyatında midenin laparoskopik (kapalı) yöntemle yapılan operasyonda yaklaşık yüzde 75’inin çıkarıldığını belirten Opr. Dr. Cemal Kara, “Ameliyat bu hastalara erken bir tokluk hissi sağlıyor. Hastalar kendilerini aç hissetmekten ziyade çabuk doyuyorlar. Ayrıca midenin çıkarılan kısmında açlık hissi uyandıran hormonlarda çıkarıldığı için kişi açlıkta hissetmiyor. Bunun yanında ameliyattan sonra hastanın metabolizması değişiyor. Örneğin 2 obez hastayı karşılaştırdığımızda tüp mide ameliyatı olan hasta, olmayan Tüp Mide hastaya göre daha hızlı zayıflıyor.” Doç. Dr. Fatih Uygur Opr. Dr. Cemal Kara ide balonu yöntemi ameliyat olamayacak hastalarda bir cankurtaran simitidir. Örnek verecek olursak hastanın dizleri ile ilgili sıkıntısı var. Diz protezi yapılacak. Fakat kilosu nedeniyle ameliyat edilemiyor. Bu hastayı biz de ameliyat edemiyoruz. Fakat hastanın zayıflaması gerekiyor. Bu hastalarda balon çok iyi bir yöntem. Hastaya endoskopi ile balon yerleştiriliyor. Ve bu balon midede yer kaplayarak hastanın az yemek ye- Mide Balonu mesini sağlıyor ve tokluk hissi veriyor. Bu sayede hasta kilo veriyor. Ortalama 1 yıl kadar kalıyor. SAYFA 3’TE Operasyon Sonrası İyileşme Operasyondan sonra hastaya özel elastik korse verildiğini kaydeden Doç. Dr. Fatih Uygur, “İyileşme sürecinizin hızlanması için korsenin düzenli olarak takılması gerekmektedir. Operasyon sonrası birkaç gün fiziksel faaliyetlerinizi gerçekleştiremeyebilirsiniz. Küçük sızlamalar ve şişlikler olası durumlardır ve birkaç hafta devam edebilir. Şişliklerin ve morlukların az seviyede olması için bandaj ve pansuman uygulanacaktır. Bu süre zarfında iyileşmenin hızlanması için elastik korse giymek yararlı olacaktır. 2-3 gün içerisinde işe dönülebilir. 1 hafta içinde normal aktivitelere, 1 ay içinde daha yorucu aktivitelere geri dönülebilir.” Kulak Ameliyatlarında Endoskopi Konforu Koklear Implant (Bionik Kulak) Güzellik kadar burun fonksiyonu da önemli E kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi KBB Uzmanı Op. Dr. Fatih Kemal Soy, Ekol KBB Hastanesi’nde timpan membran perforasyonu (kulak zarı yırtığı), kronik otite (orta kulak iltihabı) bağlı gelişen işitme kayıplarına, otoskleroz (üzengi tabanı kireçlenmesi) ve orta kulakta oluşan effüzyonlu otit (kulak zarı arkasında sıvı birikmesi) hastalarına endoskopik yöntemle müdahale edilerek tedavilerinin gerçekleştirildiğini, bu yöntemin daha konforlu ve modern olduğunu söyledi. SAYFA 3’TE E İ Opr. Dr. Fatih Kemal Soy şitme kaybına bağlı olarak gelişen sorunların çözümü, bireyin toplumsal yaşama güçlü bir şekilde katılımını sağladığını ve yaşam kalitesini arttırdığını belirten Ekol Kulak Burun Boğaz Hastanesi Doktorlarından Prof. Dr. Ali Vefa Yücetürk, günümüzde bu seçenekler arasında dikkat çekici uygulamalardan biri de koklear implant (Bionik Kulak) ile işitmenin sağlanabilmesidir” dedi. SAYFA 4’TE Prof. Dr. Ali Vefa Yücetürk kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi’nden KBB Uzmanı Op. Dr. Yahya Demirdelen, burun estetiği (Rinoplasti) ameliyatlarının; burun estetiği güzelliği kadar, burun fonksiyonlarının da önemli olduğunu söyledi. “Vücudumuzda en dikkat çekici alan yüzümüz ve en çarpıcı organımızda burnumuzdur” diyen Op. Dr. Demirdelen “burnumuzun görünümü bizi mutlu etmiyorsa rinoplasti ameliyatı ile bunu değiştirebiliriz” dedi. SAYFA 4’TE Opr. Dr. Yahya Demirdelen 18 K.B.B - GÖZ - ESTETİK CERRAHİ - GENEL CERRAHİ PAZARTESİ, 1 HAZİRAN 2015 Retina Dekolmanı RETİNA YIRTIĞI E kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi Göz Kliniği Doktorlarından Prof. Dr. Tansu Erakgün “Retina Dekolmanı retina yırtığı” hakkında bilgiler verdi, kısa bir süre içinde retina dekolmanı (retina yırtığı) tedavi edilmediği takdirde görme kaybı ile sonuçlanabileceğini söyledi. Göz küresinin içi, adına “vitreus” denen saydam bir jel - sıvı ile doludur. Sıklıkla, yaşın ilerlemesi ile birlikte, vitreus sıvısı jel kıvamını kaybeder ve büzüşür. Bu büzüşmeyle birlikte vitreus, gözün arka duvarından ayrılır. Bu ayrılma olayına “arka vitreus dekolmanı” adı verilir. Arka vitreus dekolmanı, ilerleyen yaşın yanı sıra, göze alınan darbeler, yüksek derecede miyopi, birtakım ailesel kalıtımsal hastalıklar, geçirilmiş göz ameliyatları sonrasında da daha erken olarak ortaya çıkabilir. Arka Vitreus Dekolmanının Belirtileri Nelerdir? Arka vitreus dekolmanı, aşağıdaki belirtileri verebilir: - Özellikle beyaz, parlak zeminlere bakarken fark edilen uçuşan noktalar, cisimcikler, örümcek ağları, - Işık çakmaları (göz açık ya da kapalıyken görülebilir.) Arka vitreus dekolmanı, gözde yırtık oluşması ile oluşan ve tedavi gerektiren retina dekolmanı ile aynı şey değildir. Bununla birlikte, arka vitreus dekolmanı oluşumu sırasında ve oluştuktan sonra özellikle ilk 12 ay içinde, yırtık oluşma ve retina dekolmanı gelişme riski bir miktar artar. Bu nedenle, arka vitreus dekolmanı belirtileri oluşan bir hasta, mutlaka bir retina muayenesinden geçmelidir. Eğer retina dekolmanı oluşmuşsa, kısa bir süre içinde tedavi edilmediği takdirde bu durum görme kaybı ile sonuçlanabilir. Bu yüzden retina dekolmanının belirtilerini de bilmek önem taşır. Bu belirtiler şunlardır: - Göz açık ya da kapalı iken hissedilen ışık çakmaları (arka vitreus dekolmanında olduğu gibi) - Daha fazla sayıda uçan cisimlerin ani olarak ortaya çıkması, - Görme alanı içinde herhangi bir yönden gelişen gri-siyah perde, - Göz kırpma ile geçmeyen görme bulanıklığı ya da kaybı. Eğer yukarıdaki belirtilerden bir ya da birkaçı mevcut ise, vakit kaybetmeden bir retina muayenesinden geçilmelidir. Gözküresinin içini dolduran vitreus sıvısının büzüşmesi sonucu, jel kıvamındaki bu sıvı gözküresinin arka duvarından ayrılır. Bu duruma arka vitreus dekolmanı adı verilir. Arka vitreus dekolmanı oluşumu sırasında bazı durumlarda retina denilen sinir tabakasında yırtık oluşabilir. Retina yırtığının belirtileri, bir önceki bölümde bahsedilen arka vitreus dekolmanı ile hemen hemen aynıdır. Retina yırtığı oluştuktan sonra, göz içi sıvısı bu yırtıktan retina ile altındaki duvar arasına geçer ve “retina dekolmanı” denilen hastalığa sebep olur. Retina Dekolmanı Belirteleri Nelerdir? Retina dekolmanı, görme kaybı ile sonuçlanabilen ve aciliyet gösteren bir hastalıktır. Bu yüzden belirtileri önem taşır. Bu belirtiler şunlardır: - Göz açık ya da kapalı iken hissedilen ışık çakmaları (arka vitreus dekolmanında olduğu gibi), - Daha fazla sayıda uçan cisimlerin ani olarak ortaya çıkması, - Görme alanı içinde herhangi bir yönden gelişen gri-siyah perde, - Göz kırpma ile geçmeyen görme bulanıklığı ya da kaybı. Eğer yukarıdaki belirtilerden bir ya da birkaçı mevcut ise, vakit kaybetmeden bir retina muayenesinden geçilmelidir. Retina Yırtığının Tedavisi Nedir? Retina yırtığının erken saptanması ve retina dekolmanı gelişmeden tespit edilip tedavi edilmesi son derece önemlidir. Retina yırtığının belirtileri ışık çakmaları ve uçuşan cisimlerdir. Bu belirtiler olduğu takdirde, mümkün olduğu kadar çabuk bir retina muayenesinden geçilmelidir. Eğer muayene sırasında bir retina yırtığı saptandı ise ve bu yırtığın retina dekolmanına sebep olabileceğinden şüphe ediliyorsa tedavi edilmesi gereklidir. Tedavide yırtık lazer ile kapatılmaktadır. Retina Dekolmanı Tedavisi Nedir? Retina dekolmanı geliştiyse, cerrahi müdahele yani ameliyat gereklidir. Ameliyat yöntemi, retina dekolmanına sebep olan retina yırtığının sayısına, büyüklüğüne, yerine, şekline ve retina dekolmanının süresine göre değişebilmektedir. Dıştan çökertme yöntemi (skleral çökertme yöntemi). Dekolman cerahisinde kullanılan en eski yöntemdir. Retina yırtığı bölgesine denk gelecek şekilde, göz küresinin dış duvarına sert silikondan bir parça konarak çökertme uygulanır ve dıştan bu uygulama ile retina yırtığı kapatılır. Retina yırtığı dıştan yapılan bu müdahele ile kapandığı takdirde, retina dekolmanı sıvısı (retina altında biriken sıvı) göz tarafından kısa bir süre içinde emilir ve iyileşme tamamlanır. Vitrektomi Eğer retina dekolmanına sebep olan yırtıklar çok sayıda ise, büyükse, yerleşimleri alışılandan farklı ise, yırtık saptanamıyor ise, eşlik eden başka hastalıklar varsa (göz içi kanaması gibi) ya da üzerinden zaman geçmiş ise vitrektomi ameliyatı uygulamak gerekebilir. Vitrektomi ameliyatında retina dekolmanına gözün içinden müdahele edilir. Bunun için göz küresine küçük delikler açılarak, birtakım kesici ve aspire edici çubuklar (prob) ve ışık kaynakları yardımıyla vitreus sıvısı temizlenir, retina altında biriken sıvı aspire edilir, yırtıklar kapatılır, laser tedavi- si uygulanır. Ameliyatın sonunda, uygulanan laser tedavisinin yırtık bölgesini yapıştırması ve bu etkinin devam etmesi için göz içine bir tampon maddesi vermek gerekir. Duruma göre bu tampon maddesi hava ve benzeri gazlar, ya da silikon yağı olabilir. Ameliyat sonrası hastanın bir süre koruyucu göz damlası kullanması ve belirli bir baş pozisyonunda yatması gereklidir. Kimler Retina Muayenesi Olmalıdır? Gözünde ışık çakması ve ani uçuşan cisimler beliren kişiler mutlaka retina yırtığı açısından muayene olmalıdır. Özellikle yüksek miyopisi olanlar, gözüne darbe almış kişiler, önceden katarakt ameliyatı gibi göz ameliyatı geçirmiş olanlar, ailesinde retina yırtığı sebebiyle lazer tedavisi ya da retina ameliyatı öyküsü olanlar, diğer gözünde retina yırtığı sebebiyle lazer tedavisi ya da retina ameliyatı öyküsü olanlar bu tip ışık çakması ve uçuşma şikayetlerini ciddiye almalı ve mutlaka en kısa zamanda retina muayenesinden geçmelidir. Prof. Dr. Tansu Erakgün kimdir? Prof. Dr. Tansu Erakgün, orta öğrenimini Saint Joseph Koleji’nde tamamladıktan sonra 1986 yılında girdiği Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1992 yılında mezun oldu. Aynı yıl Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda asistanlık eğitimine başladı. 1997 yılında uzman olduktan sonra aynı yıl uzman doktor olarak aynı klinikte Retina Hastalıkları ve Vitreoretinal Cerrahi alanında uzmanlaşmak üzere görevine devam etti. Bu konudaki eğitimini, çeşitli dönemlerde Antwerp-Belçika (Dr.Zivanovic Kliniği), Frankfurt-Almanya (Dr.Eckardt Kliniği), Duisburg-Almanya’da gerçekleştirdi. 2004 yılında Doçentlik, 2010 yılında Profesörlük ünvanını aldı. Vitrektomi ameliyatlarında kullanılmak üzere kendisi tarafından tasarlanan “Erakgun spatula knife” ve “Erakgun snare” adlı cihazlar bu konudaki literatüre geçmiş ve dünyanın dört bir yanında kullanılmaktadır. Halen Türk Oftalmoloji Derneği Vitreoretinal Cerrahi Birimi Aktif Üyesi, Türk Oftalmoloji Derneği Tıbbi Retina Birimi Aktif Üyesi, Türk Oftalmoloji Derneği Oküler Travmatoloji Birimi Aktif Üyesi, European Vitreoretinal Society ve American Academy of Ophtalmology üyesidir. Yurtiçi ve yurtdışı bilimsel dergilerde birçok makalesi yayınlanmıştır. Diyabetin göz komplikasyonları, retina dekolmanları, göz travmaları ve göz içi yabancı cisimler, makula dejenerasansı, makula deliği, epiretinal membran, katarakt cerrahisi ve katarakt cerrahisinin komplikasyonları konularında uzmanlaşmış olup, toplam 5000’in üzerinde cerrahi müdahale gerçekleşmiştir. Fransızca ve İngilizce bilen Prof. Dr. Tansu Erakgün, evli ve iki çocuk babasıdır. Tükürük Bezi Hastalıkları E kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi Doktorlarından Prof. Dr. Gökhan Erpek “Tükürük bezi gösterirken, kötü huylu tümörlerde ağrı, ciltte renk değişikliği, yüz felci ve tümörün kısa zamanda büyümesi görülür. Ultrason, bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans ile kitlenin yeri, büyüklüğü gösterilirken ince iğne biyopsisi ile tümörün yapısı hakkında bilgi sahibi olunur. Tükürük bezi tümörlerinin çoğunda cerrahi tedavi uygulanır. İyi huylu tümörlerde cerrahi sonrası ek tedavi gerekmez. Kötü huylu tümörlerde ise radyoterapi ve kemoterapi de tedaviye eklenebilir. Kulakönü bezi tümörlerinin cerrahi tedavisinde en önemli risk, bu tükürük bezinin içinden geçen yüz sinirinin fonksiyonunun bozulması, yani yüz felci gelişmesidir. Sinir bütünlüğünün bozulmadığı ameliyatlarda görülen yüz felçlerinin hemen hemen tamamı geçicidir ve en geç 6 ay içinde düzelir. Kalıcı yüz felci çok düşük bir yüzde ile görülür. Çene altı (submandibüler) tükürük bezi ameliyatlarında da en önemli risk yüz sinirinin dudak köşesine giden dalının fonksiyonunun bozulması, yani kısmi bir yüz felcidir. Tümör büyüklüğü arttıkça ameliyat riskleri de artar. hastalıkları” hakkında önemli bilgiler verdi: Tükürük üreten bezler başlıca 3 çifttir. Bunlar: - Parotis (kulak önü), - Submandibuler (çenealtı) ve - Sublingual (dilaltı) bezlerdir. Bunlardan başka sayıları 600-1000 adet olmak üzere minör (küçük) tükürük bezleri de ağız, yanak, damak ve dudak iç kısımlarında yerleşmişlerdir. Tükürük salgısı ağzı nemlendirme, yiyeceklerin parçalara ayrılmasına yardımcı olma, yiyeceklerin tad ve lezzetinin alınmasında görevlidir. Tükürük Bezi Taşları (Siyalolitiyazis) Tükürük salgısının akışında azalma, tükürük kanalında hasar veya kireç tuzlarında çökme gibi nedenlerle tükürük taşları gelişebilir. Kalsiyumdan zengin içerikli taşlar, bez içinde veya bezin salgı yaptığı kanal içinde bulunabilir. Bu durumda yemek sırasında salgı arttığı için bezde büyüme olur. Taşın büyüklüğüne bağlı olarak bez hızlı büyürse ağrılı olabilir. Çoğunlukla yavaş büyüdüğü için ağrı olmaz. Ancak sık sık büyüyüp küçülme ve taşın çevresinde gelişen iltihaplar nedeniyle ağrı gelişebilir. Ayrıca tükü- rük bezi bir süre sonra artık iltihaplandığı için küçülmez ve kitle olarak kalabilir. Tükürük bezi taşlarının yüzde 85'i çene altı bezinde, yüzde 15'i de kulak önü bezinde gelişir. Bu yüzden daha çok çenealtında, bazen de kulak önünde şişlik ve ağrı ile kendini gösterir. Bu hastalara ultrason ve bilgisayarlı tomografi ile tanı konur. Küçük taşlar tıbbi tedavi ile düşebilir ve iyileşebilirken büyük taşların tedavisi cerrahidir. Bazen kanal içinden taş alınırken bazen tükürük bezinin alınması gerekebilir. Prof. Dr. Gökhan Erpek kimdir? Tükürük Bezi İltihapları (Siyaladenit) Viral, bakteriyel, ya da taş gibi nedenlerle tükürük bezleri iltihaplanabilir. Böyle durumların en tipik örneği kabakulaktır. Kulakönü bezleri ve bazen çenealtı bezlerini de aynı anda tutan viral bir enfeksiyondur. Ateş ve ağrı ile birlikte bezler şişer. Diğer nedenlerle olan tükürük bezi enfeksiyonlarında da bez ağrılı ve şiştir. Tıbbi tedavi ile enfeksiyon düzeltilir. Kistler (Mukosel) Tükürük bezlerinde bazen kistler (mukosel) gelişebilir. Ağız içinde, çene altında yumuşak şişlikler şeklinde kendini gösteren kistlerin tanısı kolay konur. Bazı küçük olanları ise dudak iç yüzlerinde yer alır. Tedavileri ise çoğunlukla ağız içinden bazen de boyundan yapılan cerrahi girişimler ile yapılır. Tükürük Bezi Tümörleri Tükürük bezi tümörlerinin çoğu parotis (kulakönü) bezinde, diğerleri sırasıyla çene altı, dilaltı ve küçük tükürük bezlerinde görülür. Kulak önü bezindeki tümörlerin yüzde 80'i; çenealtı bezindekilerin yüzde 50'si ve dilaltı bezindekilerin yüzde 30-40'ı iyi huylu tümörlerdir. İyi huylu tümörler genellikle ağrısız şişlik olarak kendini Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. 1993 yılında doçent, 1999 yılında profesör oldu. ABD Kaliforniya Üniversitesi San Francisco ve San Diego Tıp Fakülteleri’nde kulak burun boğaz ve baş boyun cerrahisi üzerine gözlemci öğretim üyesi olarak bulunmuştur. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde başhekimlik ve dekan yardımcılığı yapmış, Kulak Burun Boğaz Kliniğini kurmuştur. İngilizce bilen Prof. Dr. M. Gökhan ERPEK’in özel ilgi alanları kulak burun boğaz ve baş boyun tümörleri, tükürük bezi, ağız, dil, gırtlak kanserleri, ses teli cerrahisi, maksillofasiyal travma (yüz ve çene kırıkları)dır. K.B.B - GÖZ - ESTETİK CERRAHİ - GENEL CERRAHİ PAZARTESİ, 1 HAZİRAN 2015 Obezite Cerrahisinde iki yöntem: 19 Tüp mide ve balon uygulaması E kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Cemal Kara Türkiye’de ve Dünyada görülmesi gittikçe artan obezite ve tedavisi hakkında bilgiler verdi. Opr. Dr. Cemal Kara obezite cerrahisinde yaygın olarak kullanılan tüp mide ameliyatı ve mide balonu tekniklerini anlattı. Opr. Dr. Kara “Şu anda dünya nüfusunun üçte biri fazla kilolu olarak kabul ediliyor. Obez ve şişmanlık aynı şey değildir. Obezite tanısı için vücut kitle indeksine bakıyoruz. Dr. Cemal Kara “Şu anda dünya nüfusunun üçte biri fazla Opr. kilolu olarak kabul ediliyor. Vücut kitle indeksi 25-30 arası fazla kilolu, 35 ve yukarısı ise morbid obez olarak kabul ediliyor. Kişi morbid obez olduğu zaman ek hastalıklar karşımıza çıkıyor ve bu hastalarda obezitenin mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir.” yüzde 75’inin çıkarıldığını belirten Op. Dr. Cemal Kara, “ameliyat bu hastalara erken bir tokluk hissi sağlıyor. Hastalar kendilerini aç hissetmekten ziyade çabuk doOpr. Dr. Cemal Kara’nın yaptığı yuyorlar. Ayrıca midenin çıkatüp mide ameliyatı ile yeniden doğdu rılan kısmında açlık hissi uyandıran hormonlarda çıkarıldığı için kişi açlıkta hissetmiyor. Bunun yanında ameliyattan sonra hastanın metabolizması değişiyor. Örneğin 2 obez hastayı karşılaştırdığımızda tüp mide ameliyatı olan hasta, olmayan hastaya göre daha hızlı zayıflıyor.” Ezgi Ardıç Ezgi Ardıç Vücut kitle indeksi 25-30 arası fazla kilolu, 35 ve yukarısı ise morbid obez olarak kabul ediliyor. Kişi morbid obez olduğu zaman ek hastalıklar karşımıza çıkıyor ve bu hastalarda obezitenin mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir” dedi. Obezite tedavisi için dünya üzerinde ilaç tedavisi ile ilgili çeşitli çalışmaların yürütüldüğünü belirten Opr. Dr. Kara, “Ancak günümüzde obezite tedavisi için uygulanan herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Obezite tedavisi için günümüzde etkili tedavi cerrahi işlemlerdir. Obez hastalarda cerrahi dışında diyet ve spor gibi tedavilerin başarı oranı çok düşük. Bu yüzden obez hastalara cerrahi işlemleri öneriyoruz. Cerrahi tedavide ise kullanılan farklı yöntem ve teknikler var. Bunlar tüp mide, mide by-passı, mide balonu gibi yöntemlerdir. 5 yıl önce mide by-passı etkin bir yöntemken bugün dünya üzerinde genel olarak tüp mide ameliyatı kullanılmaktadır.” Tüp Mide Ameliyatı Tüp mide ameliyatında midenin laparoskopik (kapalı) yöntemle yapılan operasyonda yaklaşık Mide Balonu Daha çok ameliyat olamayacak hastalara uygulanan mide balonu hakkında bilgiler veren Op. Dr. Cemal Kara şunları söyledi. Mide balonu yöntemi ameliyat olamayacak hastalarda bir cankurtaran simitidir. Örnek verecek olursak hastanın dizleri ile ilgili sıkıntısı var. Diz protezi yapılacak. Fakat kilosu nedeniyle ameliyat edilemiyor. Bu hastayı biz de ameliyat edemiyoruz. Fakat hastanın zayıflaması gerekiyor. Bu hastalarda balon çok iyi bir yöntem. Hastaya endoskopi ile balon yerleştiriliyor. Ve bu balon midede yer kaplayarak hastanın az yemek yemesini sağlıyor ve tokluk hissi veriyor. Bu sayede hasta kilo veriyor. Ortalama 1 yıl kadar kalıyor. Bazen tüp mide ameliyatlarından önce de mide balonunda faydalanabiliyor. Hasta obezdir fakat çok kiloludur. Vücüt Kitle İndeksi (VKİ) arttıkça obezite ameliyatlarında riskte artıyor. VKİ ne kadar düşük olursa ameliyat komplikasyonu azalıyor. Bu tip hastalarda da ameliyattan önce mide balonu takılıp kilo aşağı çekilip tüp mide ameliyatı yapılabiliyor. Mide balonu sanıldığı kadar korkulacak bir yöntem değildir. Balon patlarsa ne olur diye soruyor hastalar. Temelde hiç bir şey olmaz. Komplikasyon görülme oranı çok nadirdir. Ehil ellerde uygulandığında komplikasyon oranı çok Opr. Dr. Cemal Kara kimdir? Tüp Mide 1974 Vakfıkebir Trabzon doğumludur. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde Tıp eğitimi almıştır. 2008 yılında Genel Cerrahi Uzmanı oldu. 2008 2015 Yılları arasında Karşıyaka Devlet Hastanesi’nde Genel Cerrahi Uzmanı olarak hizmet vermiştir. Bu sırada Karşıyaka Devlet Hastanesi’nde yemek borusu kanseri, obezite ve laparoskopik kolon ameliyatları gibi yeni ve ileri düzey ameliyatlar ilk kez kendisi tarafından yapılmıştır. Kendi alanında 19 uluslararası, 17 ulusal bilimsel çalışması yayınlanmıştır. Uluslararası ve ulusal düzeyde pek çok bilimsel yarışma da ödül kazanmış olup, ayrıca ödül kazandığı kendi buluşu olan laparoskopik bir cerrahi aletin de patentini almıştır. 2008 yılında Türk Cerrahi Derneği tarafından düzenlenen sınavda başarılı olarak Cerrahi Yeterlik Belgesi almıştır. 2010 Yılında Endoskopi eğitimi alarak endoskopi yapmaya da başlamıştır. Türk Cerrahi Derneği, Türk Kolon ve Rektum Cerrahisi Derneği, Ege Bölgesi Cerrahi Derneği, İzmir Tabip Odası üyesidir. İleri laparoskopik cerrahi, obezite cerrahisi ve onkolojik (kanser) cerrahisi özel ilgi alanlarıdır. Opr. Dr. Cemal Kara evli ve iki çocuk babasıdır. azdır. Temel amacı ameliyat edilemeyen hastalarda hızlı kilo verme yöntemidir. Genel anestezi altında yapılıyor. Anestezi etkisi geçtikten sonra hasta ayağa kalkabiliyor. Balon mideye alışana kadar ortalama üç gün sıvı gıda alıyor ve sonrasında normal hayatına dönebiliyor. Burada önemli olan balon alındıktan sonra da hastanın değişen yaşam koşullarına ve beslenme alışkanlığına devam etmesidir. Kulak ameliyatlarında ENDOSKOPİ KONFORU E kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi KBB Uzmanı Op. Dr. Fatih Kemal Soy Ekol KBB Hastanesi’nde timpan membran perforasyonu (kulak zarı yırtığı), kronik otite (orta kulak iltihabı) bağlı gelişen işitme kayıplarına, otoskleroz (üzengi tabanı kireçlenmesi) ve orta kulakta oluşan effüzyonlu otit (kulak zarı arkasında sıvı birikmesi) hastalarına endoskopik yöntemle müdahale edilerek tedavilerinin gerçekleştirildiğini, bu yöntemin daha konforlu ve modern olduğunu söyledi. Opr. Dr. Fatih Kemal Soy, “Endoskopik yöntemle yapılan kulak ameliyatlarında, ameliyat sonrası iz gözle görülemeyecek kadar küçük ve ağrı hissi ise hissedilmeyecek kadar azdır” Opr. Dr. Fatih Kemal Soy kimdir? ÇOCUKLARDA KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARINA DİKKAT! E kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi’nden KBB Uzmanı Op. Dr. Can Ercan, çocuklarda karşılaşılan KBB hastalıkları ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi. Çocukların bağışıklık sistemi farklıdır Çocukların bağışıklık sistemi erişkinlere göre daha zayıf ve anatomik yapılarının da daha farklı olduğunu belirten Op. Dr. Ercan, “Bu nedenle çocuklar; mikroplar ve dış etkenler karşısında korumasızdırlar. Ayrıca, çocuklar kış aylarında kapalı ortam nedeni ile daha sık üst solunum yolu hastalıklarına yakalanırlar. Bunun sonucu olarak bademcik iltihabı, sinüzit, otit ve geniz eti çocuk hekimlerinin sık rastladığı çocukluk çağı hastalıklarıdır. Birçoğu ergenlik çağında gerileyen bu hastalıklar, zamanında doğru tedavi edilmezse, çocukların sadece yaşam kalitesi bozulmakla kalmaz, büyüme ve gelişme geriliği, okul başarısının düşüklüğü, çene yapısının bozulması gibi birçok sorunun öncülüğünü yapar” dedi. Burun Burun içi hava yolu, yenidoğan ve çocukta erişkine göre oldukça dardır. Bu yüzden burada oluşan küçük bir sorun çocukta ciddi problemlere neden olacaktır. Çünkü burun alt solunum yollarını korumakla görevlidir. Bu görevini akciğerlere giden havayı nemlendirilerek yapar. Burun içindeki sümük burundan solunan havanın nemlenmesini, yabancı cisimlerin tutulmasını, burun içini döşeyen örtünün korunmasını sağlar. Ancak burun tıkalı olduğu hallerde yapısı ve işlevi bozulur. Ağızda kuruluk hissi, kötü koku, horlama, burunun gerisinde akıntı, uyku bozukluğu, sık uyanma, beslenme bozukluğu, gelişme geriliği, konsantrasyon bozukluğu oluşur. Bu nedelerle burun bakımı ve hijyeni çok önemlidir. Çocukluk çağında burunu tıkayan önemli nedenler enfeksiyonlar, enfeksiyonların yol açtığı geniz eti ve bademcik büyümeleri ve alerjik sorunlardır. Sinüzit Aslında yaygın olarak bilinmeyen fakat sık karşılaştığımız bir sorundur. Sadece tanı ve tedavideki güçlükler nedeniyle değil göz ve kafa içi yayılmalarına yol açma riski nedeniyle erişkin sinüzitlerinden farklılık gösterirler. Sıklıkla soğuk algınlığı sonrası oluşmaktadır. Bulgular soğuk algınlığı ile hemen hemen aynıdır. Bu nedenle 10 günden uzun süren soğuk algınlıklarında sinüzit akla gelmelidir. Ateş, sarı yeşil burun akıntısı, inatçı öksürük, baş ağrısı, yüzde ağrı veya basınç hissi, burun tıkanıklığı, göz etrafında şişlik, hapşırma atakları rinosinüzitlerin belirtileri arasındadır. Tanı klinik olarak konur. Düz sinüs grafilerinin tanısal bir değeri yoktur. İlaç tedavisi uzun sürelidir. Ancak İlaç tedavisiyle düzelmeyen veya sık tekrar eden sinüzitlerde altta yatan bir neden aranmalıdır. Bademcik ve Genizeti Kulak zarı yırtıklarına müdahalede geleceğin yöntemi Kulak zarı yırtıklarına dünya genelinde çeşitli müdahaleler yapıldığını belirten Opr. Dr. Fatih Kemal Soy ''Zarda delik olan kulağın sudan korunmasına ve sinüs bölgesinde enfeksiyon odağı olmamasına rağmen tekrarlayan kulak akıntıları izlenmesi halinde hem hayat kalitesini artırmak hem de işitme kaybının ilerlemesini ve iltihaba bağlı komplikasyonların oluşmasını önlemek amacı ile zardaki deliğin kapatılması tıbbi bir gerekliliktir. Ameliyat sırasında orta kulak ve kulak arkası kemikte, mikroskop altında birbirinden çok farklı cerrahi teknikler uygulanmasına karşın hasta ve yakınlarının ameliyata dair görebildikleri ciltteki kesi ile sınırlı olduğundan sıklıkla bu konuda sorular sorulmaktadır. Endoskopik yöntemle yapılan kulak ameliyatlarında ameliyat sonrası iz gözle görülemeyecek kadar küçük ve ağrı hissi ise Mide Balonu hissedilmeyecek kadar azdır. Endoskopik kulak ameliyatları mikroskop ile yapılan ameliyatlara alternatif olarak değil, görülmesi zor olan bölgelerin detaylı incelenmesi ile nükslerin engellenmesi için yardımcı yöntemler olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bilgi, beceri ve deneyimin artOpr. Dr. Fatih Kemal Soy 1981 Isparta doğumludur. 1998’de Afyon Fen Lisesini bitirdi. 2006’da Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2012 yılında Katip Çelebi Üniversitesi İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi’nde ihtisasını tamamladı. TKBB Derneği, Türk Rinoloji Derneği ve Fasial Plastik Derneği üyesidir. Yurtdışında değişik ülkelerdeki toplantılarda sözel sunumları, yerli ve yabancı dergilerde 25'in üzerinde makalesi yayınlanmıştır. Bademcik ve geniz eti ameli- ması sonucunda giderek tamamen endoskopik yöntemle yapılan ameliyatlar yaygınlaşmaktadır. Hastalar genellikle endoskopik kulak ameliyatı sonrası aynı gün pansumanları yapılarak hastaneden taburcu olabilmektedirler'' dedi. yatı, burun eti ve burun kemiği ameliyatı, Rinoplasti (estetik burun ameliyatı), Otoplasti (kepçe kulak ameliyatı), Endoskopik kulak zarı cerrahisi, Endoskopik orta kulak cerrahisi, Endoskopik sinüs cerrahisi, Endoskopik DSR (göz yaşı kesesi ameliyatı), Yumuşak damak ve Horlama cerrahisi, Ses teli ameliyatı, Gırtlak kanser ameliyatı, Tiroid Cerrahisi ilgi alanlarıdır. Evli olan Opr. Dr. Fatih Kemal Soy iyi derecede İngilizce bilmektedir. Bademcik ve geniz eti dediğimiz yapılar vücudumuzun savunma sisteminin önemli öğeleridir. Bu yapıların bağışıklık sistemin çalışması için gerekli salgıların (özellikle immunoglobulinlerin) ve hücrelerin yapımında rolleri vardır. Özellikle üst solunum yollarından giren mikropları tanıyarak vücudumuzu savunmaya hazırlar. Bu nedenle bademcikler özellikle çocukluk döneminde vücudun hastalıklara karşı ilk savunma bölgesini oluştururlar. Bunun yanı sıra genizde yerleşmiş olan bademcik dokusu yapısındaki adoneidler (genizeti) de aynı görevi görmektedirler. Küçük bebeklik döneminde anneden geçen bağışıklık salgılarının tükenir ve çocuğun kendi bağışıklık sistemi çalışmaya başlar. Çocuğun bakteri, virüs gibi mikroplarla, allerjenlerle, kimyasal ve diğer yabancı maddelerle tanışması bağışıklık sisteminin daha çok çalışmasına yol açar. Geniz eti ve bademcikler büyüdüğünde çocuğun burnundan soluması zorlaşır. Bu çocuklarda işitme kayıpları, horlama, ağızdan soluma, gece öksürükleri, burun akıntıları sıkça gözlenmektedir. Ayrıca kronik geniz eti iltihapları veya büyümeleri ortodontik bozukluklara, yüz gelişiminde bozukluklara ve konuşma bozukluğuna da yol açabilmektedir. Bademcik ve geniz eti büyümeleri üst solunum yolunu daraltacak boyuta ulaştığında horlama ve apne dediğimiz uykuda nefessiz kalma gibi ciddi sorunlar başlatır. Bu tür şikayetlere yol açan ve yılda 4 kezden fazla enfekte olan bademciklerin alınması uygundur. Opr. Dr. Can Ercan kimdir? 1979 doğumludur. Eskişehir Tıp Fakültesi Mezunudur. İhtisasını İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tamamladı. Estetik burun ameliyatları, endoskopik sinüs cerrahisi, radyofrekans ile geniz eti ve bademcik operasyonları, ses teli ve gırtlak operasyonlarında deneyimlidir. İngilizce bilen Opr. Dr. Can Ercan evli ve bir çocuk babasıdır. 20 K.B.B - GÖZ - ESTETİK CERRAHİ - GENEL CERRAHİ PAZARTESİ, 1HAZİRAN 2015 Akut sinüzit gözlere zarar verebilir Sağ gözünü saran sinüs enfeksiyonu sonucu EKOL KBB Hastanesi’ne başvuran Ertuğrul Selçuk, KBB Uzmanı Doç. Dr. Çağlar Çallı tarafından acil tedavi ve operasyon ile gece geç saatlerde ameliyata alındı ve yaklaşık 4 saat süren başarılı bir operasyon sonucunda hem gözüne hem sağlığına kavuştu. EKOL KBB Hastanesi’nde 4 saat süren ameliyat ile sağlığına kavuşan Ertuğrul Selçuk, Doç. Dr. Çağlar Çallı’ya teşekkür etti. M uğla’da yaşayan Ertuğrul Selçuk 10 yıl önce geçirdiği trafik kazası sonucu sol gözünü kaybetmiş ve sadece sağ gözü ile hayata devam ediyordu. Ertuğrul Selçuk’ta ani başlayan ve sağ gözünü saran sinüs enfeksiyonu sonucu oluşan şişlik sebebiyle sağ gözünü de kaybetmek üzereydi. Ertuğrul Selçuk, Ekol KBB Hastanesi’nde Doç. Dr. Çallı’nın yaptığı operasyon sonucu sağlığına yeniden kavuştu. Ani başlayan ve sağ gözünü saran sinüs enfeksiyonu sonucu oluşan şişlik sebebi ile Ekol KBB Hastanesi’ne başvurdu. KBB Uzmanı Doç. Dr. Çağlar Çallı tarafından acil tedavi ve operasyon önerilen hasta gece geç saatlerde ameliyata alındı ve yaklaşık 4 saat süren başarılı bir operasyon sonucunda hem gözüne hem sağlığına kavuştu. Ekol KBB Hastanesi’ne ve Doç. Dr. Çağlar Çallı’ya teşekkür eden Ertuğrul Selçuk, “Acil ameliyat önerildiği için başta çok endişelendim. Diğer gözümü de kaybetme korkum vardı. Ancak Doç. Dr. Çağlar Çallı hocam bana büyük bir güven verdi. Hızlı ve başarılı bir sonuç karşısında memnun ve mutlu bir şekilde evimize dönebiliyoruz” dedi. Doç. Dr. Çağlar Çallı “Hastamız bize geldiğinde sağ gözünü saran sinüs enfeksiyonu vardı. Bir gün daha geç kalsa sağ gözünü de kaybedebilirdi. Hastamızın ameliyatı gerçekten çok riskli bir ameliyattı. Ancak hastanemizin tam donanımlı olması ve daha öncelerden edindiğimiz tecrübeler sayesinde hastamızın gözünde oluşan sinüs enfeksiyonunu temizledik ve sağlıklı bir şekilde taburcu ediyoruz” dedi. Doç. Dr. Çağlar Çallı kimdir? Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. 2009 yılında Türk Kulak Burun Boğaz Derneğinin tiroid cerrahisi ve hastalıkları bursunu kazanarak Amerikada Ohio State Üniversitesinde Baş-Boyun tümörleri ve tiroid cerrahisi ile ilgili olarak çalışmalarda bulunmuştur. 2011 yılında Türk Kulak Burun Boğaz Vakfının bursunu kazanarak yine Amerikada New York'ta St.Lukes-Roosevelt Hastanesine Fasial Plastik Cerrahi, Horlama Cerrahisi ve Endoskopik Sinüs Cerrahisi ile ilgili çalışmıştır. 2012 yılında ise Doçent olmuştur. Yurt dışında değişik ülkelerdeki toplantılarda sözel sunumları, yerli ve yabancı dergilerde 80'nin üzerinde makalesi ve çeşitli kitaplarda yazılmış bölümleri olan Doçent Doktor Çağlar Çallı'nın cerrahi İlgi alanları arasında bademcik ve geniz eti ameliyatları, Baş-Boyun tümörleri, Guatr ve tiroid cerrahisi, estetik burun ameliyatları ve Endoskopik sinüs cerrahisi, kulak mikrocerrahisi ve otoskleroz ameliyatları bulunmaktadır. Koklear Implant İ şitme kaybına bağlı olarak gelişen sorunların çözümü, bireyin toplumsal yaşama güçlü bir şekilde katılımını sağladığını ve yaşam kalitesini arttırdığını belirten Ekol Kulak Boğaz Hastanesi Doktorlarından Prof. Dr. Ali Vefa Yücetürk günümüzde, bu seçenekler arasında dikkat çekici uygulamalardan biri de koklear implant (Bionik Kulak) ile işitmenin sağlanabilmesidir” dedi. Koklear Implant Sistemi Koklear İmplantın ile işitme cihazlarından az veya hiç yarar sağlayamayan ileri ve çok ileri derecede sensörinöral (sinirsel) işitme kaybı olanlara yardımcı olmak için tasarlanmış elektronik bir aygıt olduğunu kaydeden Prof. Dr. Yücetürk “ Bir Koklear İmplant sistemi iki kısımdan meydana gelir. Bunlar; ameliyat ile yerleştirilen implant parçasının oluşturduğu iç kısım ile konuşma işlemcisi, kontrol ünitesi (mikrofon, hassasiyet ve ses ayar kontrolü), pil yuvası ve aktarıcı mıknatısı içeren dış kısımdır (kulak arkasına takılır). Koklear İmplantın çalışma şekline baktığımızda; sesler, dış parçadaki mikrofon tarafından alınır ve elektriksel sinyallere dönüştürülür. Dış seslerin oluşturduğu sinyaller konuşma işlemcisine ulaşır ve burada kodlanır (özel biçimde şifrelenmiş elektriksel uyarımlar). Uyarımlar aktarıcıya yollanır ve buradan radyo dalgaları vasıtasıyla deriden geçip implant'a ulaşır. İmplantın, koklea'da bulunan elektrotlarına bir dizi elektriksel uyarım kurgusu yollanır. Elektriksel olarak direkt uyarılan işitme siniri uyarımları alır ve beyindeki üst merkezlere yollar. Beyin bu sinyalleri ses olarak algılar.” Prof. Dr. Yücetürk “Koklear İmplant için uygun adayın belirlenmesi ile implant’tan nasıl yarar sağlanacağını anlattı: 1- Günlük sesleri işitme: Neredeyse tüm kullanıcılar, çevresel sesleri duyma yeteneğine sahip olurlar ki, bu şekilde trafik, alarm veya siren gibi sesleri duyacaklarından daha güvenli olacaklardır. BİONİK KULAK EKOL KBB Hastanesi Doktorlarından Prof. Dr. Ali Vefa Yücetürk, “Koklear İmplantın ile işitme cihazlarından az veya hiç yarar sağlayamayan ileri ve çok ileri derecede sensörinöral (sinirsel) işitme kaybı olanlara yardımcı olmak için tasarlanmış elektronik bir aygıttır” dedi. 2- Konuşmayı anlama: özellikle çocuklarda bu algılama zaman almaktadır. Bu şekilde bireyin günlük iletişimi kolaylaşmakta ve dudak okumaya gereksinim azalmakta hatta bazılarında ortadan kalkmaktadır. 3- Konuşma becerisi: Kullanıcı kendi konuşmalarını ve başkalarının konuşmalarını işiterek kendi konuşmasını düzeltebilir. Bu şekilde müzik faaliyetlerini de içerebilen sosyal ve eğitsel faaliyetlerde başarı şansını yakalayabilirler. 4- Telefon kullanımı: Dudak okuma olmaksızın konuşmayı anlamaya başlayan kullanıcılar telefonla konuşma yeteneğini de kazanabilirler. Prof. Dr. Ali Vefa Yücetürk kimdir? Riski diğer kulak operasyonları ile aynıdır Her açıdan ameliyata hazır olan aday için Koklear İmplant operasyonu genel anestezi altında yaklaşık 2-4 saat sürdüğünü belirten Prof. Dr. Ali Vefa Yücetürk “Koklear İmplant operasyonu riski diğer kulak operasyonları ile aynıdır” dedi. 3-6 hafta sonra konuşma işlemcisi takılır Konuşma işlemcisi operasyondan 3-6 hafta sonra takıldığını belirten Prof. Dr. Ali Vefa Yücetürk “Bu işlem odyolog tarafından yapılır. Her kullanıcı için özel olarak ayarlanır. Konuşma işlemcisinin programı sesin tınısı, gürlüğü ve zamanlama ayarlarını içermektedir. Bu ayarlama sırasında konuşma işlemcisi bilgisayara bağlanır. Bilgisayar, kontrol edilmiş seviyelerde sinyaller üretir. Kullanıcı için duyabileceği en az ses seviyesi (eşik seviyesi) ve en yüksek fakat rahatsız etmeyen ses seviyesi (en rahat seviyesi) belirlenir Kokleanın içindeki tüm elektrotlar için bu iki seviye ayrı ayrı saptanır. 1963 yılında Aydın'da doğan Ali Vefa Yücetürk 1986 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdi. Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ihtisası yaptı. 1994-2013 yılları arasında Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Öğretim Üyesi olarak çalıştı. 1999 yılında doçent, 2005 yılında profesör oldu. Yurt içi ve dışında yayınlanmış 100'e yakın bilimsel çalışması mevcuttur. Ayrıca 20 yıl boyunca üniversite korosu şefliği ve ses eğitmenliği yaptı. 1996 yılında İtalya Ferrara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde gırtlak kanserleri ve ses teli hastalıkları ile ilgili çalışmalar yaptı. Yurt içi ve yurt dışında yüzden fazla kongre ve kursa katıldı. Ege Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı'nda ses eğitimi konusunda çalışmalar yaptı. Özel ilgi alanları kulak mikrocerrahisi- koklear implant (bionik kulak), bademcik ve geniz eti ameliyatları, ses hastalıkları, gırtlak ve baş boyun tümörleri cerrahisi, estetik burun ameliyatları, horlama ve uyku apnesi tedavisidir. Bionik Kulak Nasıl Çalışır? Koklear İmplant sistemi iki kısımdan meydana gelir. Bunlar; ameliyat ile yerleştirilen implant parçasının oluşturduğu iç kısım ile konuşma işlemcisi, kontrol ünitesi (mikrofon, hassasiyet ve ses ayar kontrolü), pil yuvası ve aktarıcı mıknatısı içeren dış kısımdır (kulak arkasına takılır). Koklear İmplantın çalışma şekline baktığımızda; sesler, dış parçadaki mikrofon tarafından alınır ve elektriksel sinyallere dönüştürülür. Dış seslerin oluşturduğu sinyaller konuşma işlemcisine ulaşır ve burada kodlanır (özel biçimde şifrelenmiş elektriksel uyarımlar). Uyarımlar aktarıcıya yollanır ve buradan radyo dalgaları vasıtasıyla deriden geçip implant'a ulaşır. İmplantın, koklea'da bulunan elektrotlarına bir dizi elektriksel uyarım kurgusu yollanır. Elektriksel olarak direkt uyarılan işitme siniri uyarımları alır ve beyindeki üst merkezlere yollar. Beyin bu sinyalleri ses olarak algılar.” Burun estetiğinde güzellik kadar burun fonksiyonu da çok önemli! E kol Kulak Burun Boğaz Hastanesi’nden KBB Uzmanı Op. Dr. Yahya Demirdelen, burun estetiği (Rinoplasti) ameliyatlarının; burun estetiği güzelliği kadar, burun fonksiyonlarının da önemli olduğunu söyledi. “Vücudumuzda en dikkat çekici alan yüzümüz ve en çarpıcı organımız burnumuzdur” diyen Opr. Dr. Demirdelen “burnumuzun görünümü bizi mutlu etmiyorsa rinoplasti ameliyatı ile bunu değiştirebiliriz. Günümüzde estetik burun ameliyatları ile amaçlanan kişinin yüzünde çok doğal görünen ve nefes alan bir burun oluşturmaktır. Böyle bir sonuca ulaşmada cerrahın tecrübesi çok önemlidir. Önemli olan küçük bir burun yapmak değil, hastanın yüz hatları ile uyumlu fonksiyonları bozulmamış veya korunmuş bir burun oluşturmaktır. Bunu yapmaksa bilgi, beceri ve tecrübe gerektirir. Ameliyat öncesi detaylı bir endoskopik muayeneyi de içeren bir muayene yapılmalı, kemik kıkırdak ve cilt yapıları değerlen- dirilmeli ve estetik yönden beklentiler doğru konmalıdır. Böylece istenilen buruna tek ameliyatla ulaşılabilir. Sık yapılan burun estetiği ameliyatı süreci hastalar için oldukça rahat geçmektedir.” Opr. Dr. Yahya Demirdelen Ameliyat sonrasındaki süreç Hastanın ameliyattan sonra aynı gün taburcu edildiğini ya da bir gece hastanede kalındığını söyleyen Op. Dr. Yahya Demirdelen “Operasyon sonrası göz çevresine buz uygulanır. Bu uygulama ve uygulanan teknikle birlikte yüzde ağrı, ödem ve morluk daha az olur. Yaklaşık bir hafta yatarken başınızın yüksekte tutulması şişliklerin hızla inmesi için önerilir. Eğer delikli silikon splint kullanılmışsa 1 hafta sonra alınır. Ameliyattan 1-2 gün sonra kısa süreli ılık bir duş plastik ateli ıslatmadan alınabilir. İkinci gün şişlik yüksek seviyeye gelebilir (uygulanan tekniğe ve yapılacak işleme bağlı değişir) ve sonrasında hızla azalır. Yedinci gün burun üze- rindeki plastik atel alınır. Gerekirse özel ten rengi band burnunuzun üzerine, bir hafta daha kalacak şekilde ödeminizin tama yakın çözülmesi için konulur.” Sağlıklı ve güzel bir burun Ameliyat sonrası burun içindeki şişlik ve kabuklara bağlı bazen hafif burun tıkanıklığı olabilir, bu durum yaklaşık 2 ay içinde azalarak geçeceğini kaydeden Op. Dr. Yahya Demirdelen, “Bu ameliyat çok ağrı hissedeceğiniz bir ameliyat değildir, sağlıklı ve güzel görünen bir buruna sahip olmak doğru şekilde yapılan bir ameliyatla mümkündür.” Bu bir editöryel çalışmadır.