çocuklarda rotavirüse bağlı ishallerde oral çinko tedavisinin

advertisement
T.C.
SAĞLIK BAKANLIĞI
OKMEYDANI EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ
ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KLİNİĞİ
ÇOCUKLARDA ROTAVİRÜSE BAĞLI İSHALLERDE ORAL
ÇİNKO TEDAVİSİNİN HASTALIĞIN SEYRİ ÜZERİNE
OLAN ETKİSİ
UZMANLIK TEZİ
Dr. Sibel Kozaklı Mercan
İSTANBUL
2009
T.C.
SAĞLIK BAKANLIĞI
OKMEYDANI EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ
ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KLİNİĞİ
ÇOCUKLARDA ROTAVİRÜSE BAĞLI İSHALLERDE ORAL
ÇİNKO TEDAVİSİNİN HASTALIĞIN SEYRİ ÜZERİNE
OLAN ETKİSİ
UZMANLIK TEZİ
Dr. Sibel Kozaklı Mercan
Klinik Şefi :
Prof. Dr. Asiye NUHOĞLU
Tez Danışmanı :
Uz. Dr. Yeşim ACAR
İSTANBUL
2009
ÖNSÖZ
Hastanemiz başhekimi Sayın Dr.Adem Akçakaya’ya,
Uzmanlık eğitimim boyunca her türlü kolaylığı ve anlayışı gösteren, eğitimimiz
konusunda fikirlerimize değer veren Klinik Şefimiz Sayın Prof. Dr. Asiye Nuhoğlu’na,
Bilgisinden ve tecrübesinden çok fazla yararlandığım, zor durumlarımda yanımda
olan, bana hayata olumlu bakmayı öğreten Klinik Şef Yardımcımız Sayın Uz. Dr. Fügen
Pekün’e ,Başasistanımız Sayın Uz. Dr. Emine Türkkan’a,
Gerek hayatta, gerek çalışma ortamında benden hiçbir zaman desteğini esirgemeyen,
her türlü sorunumu dinleyen, önerileri, fikirleri ile bana yol gösteren ve örnek olan, tez
danışmanım Sayın Uz. Dr. Yeşim Acar’a,
Zor asistanlık yıllarımda bilgilerini, düşüncelerini benimle paylaşan ve bana her zaman
destek olan, tezimin her aşamasında yardımlarını benden esirgemeyen Dr.Cansaran Tanıdır’a
Eğitimim boyunca teorik ve pratik anlamda, bir çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı
olarak yetişmemi sağlayan kliniğimizde halen çalışmakta olan veya ayrılmış olan bütün
değerli uzmanlarımıza,
İyi ve kötü anları, geceli gündüzlü birlikte geçirdiğim, beş yıl boyunca birçok anıyı
paylaştığım ve beraber çalışmaktan büyük keyif aldığım tüm asistan arkadaşlarıma,
Yoğun poliklinik ve servis şartlarında iş birliği içinde çalıştığımız bütün hemşireler ve
personelimize,
Rotasyonum sırasında bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım Bakırköy Yenimahalle
Kadındoğum ve Çocuk Hastalıkları E.A.H. ve Zeynep Kamil E.A.H. doktor ve hemşirelerine,
Eğitimim boyunca mesleğimde yetişmeme katkıda bulunan bütün çocuklara ve
çalışmama katılan çocuklar ve ailelerine,
Yaşamım boyunca bana destek olan , bugünlere gelmemi sağlayan aileme ve her zaman
yanımda olan hayatımın ve tezimin her aşamasında bana yardımcı olan eşim Dr.Hasan
Mercan’a
EN İÇTEN TEŞEKKÜRLERİMİ SUNARIM …
Dr.Sibel Kozaklı Mercan
I
2009
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
I
İÇİNDEKİLER
II
TABLOLAR DİZİNİ
III
ŞEKİLLER DİZİNİ
IV
KISALTMALAR
V
ÖZET TÜRKÇE
VI
ÖZET İNGİLİZCE
VII
1. GİRİŞ ve AMAÇ
1
2. GENEL BİLGİLER
2
2.1.
AKUT GASTROENTERİTLER
2
2.2.
ROTAVİRÜS EPİDEMİYOLOJİSİ
9
2.3.
ROTAVİRÜS ÖZELLİKLERİ
16
2.4.
PATOGENEZ
18
2.5.
KLİNİK
20
2.6.
TANI
22
2.7.
TEDAVİ
23
2.8.
KORUNMA
27
2.9.
ÇİNKO
33
3. GEREÇ VE YÖNTEM
43
4. BULGULAR
45
5. TARTIŞMA
52
6. SONUÇ
57
7. KAYNAKLAR
58
8. EKLER
8.1. HASTA TAKİP FORMU
68
8.2. GÖNÜLLÜ OLUR FORMU
70
8.3. ETİK KURUL ONAYI
71
II
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo 1:
Tablo.1: Enfeksiyoz ishallerde etkenler ve fizyopatolojik mekanizmalar
6
Tablo 2:
Türkiye’de yapılan rotavirus çalışmaları
15
Tablo 3:
Akut gastroenteritli çocukta dehidratasyon şiddetinin değerlendirilmesi
23
Tablo 4:
İntravenöz rehidratasyon endikasyonu olan durumlar
24
Tablo 5:
Akut gastroenteritli çocukta hastaneye yatış endikasyonları
24
Tablo 6:
Oral rehidratasyon sıvılarının içeriği
25
Tablo 7:
Gelişmekte olan ülkelerde yaşayan akut gastroenteritli çocuklar için
27
DSÖ’nün önerdiği temel tedavi prensipleri
Tablo 8:
Monovalan ve pentavalan rotavirus aşılarının karşılaştırılması
28
Tablo 9:
Doku Ve Sıvılardaki Çinko Konsantrasyonu
35
Tablo 10:
Hastaların çinko verilen grupla verilmeyen grup ortalaması
46
Tablo 11:
Yatan ve ayaktan takip edilen hasta ortalaması
46
Tablo 12:
Term ve preterm hasta oranları
47
Tablo 13:
Anne sütü alan almayan hasta oranı
47
Tablo 14:
Hastaların yaş ortalaması
47
Tablo 15:
Hastaların çinko verilen grupta ve verilmeyen grupta yaş ortalaması
47
Tablo 16:
Çinko düzeyi ortalaması ve doğum ağırlığı ortalaması kızlarda ve
48
erkeklerde kıyaslanması
Tablo 17:
Term ve preterm doğan hastaların yaş ortalaması, İshalli gün ortalaması, 48
Çinko düzeyi ortalaması
Tablo 18:
Çinko verilen grup ile verilmeyen hasta grubunun anne sütü alma
48
oranları
Tablo 19:
Çinko verilen grupla verilmeyen grup arasında yatan ve ayaktan takip
49
edilen hasta oranı
Tablo 20:
Hastaların 1.2.ve 3. gün ishal sıklığı ortalaması
49
Tablo 21:
Çinko verilen grupla verilmeyen grup arasında 1.gün ishal ortalaması
49
Tablo 22:
50
Tablo 23:
Çinko verilen grup ve verilmeyen grupta 4 günden az,4-7 gün.7 günden
fazla süren hasta sayıları
Çinko verilen grup ve verilmeyen grupta ortala ishal gün süresi
Tablo 24:
Ayaktan tedavi gören hastalarda çinko verilen grup ile verilmeyen grup
51
arasında 2. gün ve 3. gün ishal düşme oranları kıyaslanması
III
50
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 1:
Dünyada Rotavirüs Gastroenteriti prevalansı
8
Şekil 2:
5 Yaş altı çocuklarda Rotavirus hastalığının tahmini global prevalansı
10
Şekil 3:
Şekil 4:
Endemik/ epidemik gastroenteriti ve infantile kusma ve daireye neden olan 11
patojenlerin dağılımı
Rotavirusun elektron mikroskobik görünümü
16
Şekil 5:
Hastaların cinsiyetlerine göre dağılımı
45
Şekil 6:
Hastaların Yaş Aralıklarına Göre Dağılımı
45
Şekil 7:
Hastaların Başvuru Şikâyetlerine Göre Dağılımı
46
IV
KISALTMALAR
RV
AGE
DSÖ
ORS
CDC
CRP
ELISA
ESPGHAN
HRV
PRV
Rotavirus
Akut gastroenterit
Dünya Sağlık Örgütü
Oral rehidratasyon sıvısı
Centers for Disease Control And Prevention
C-Reaktif Protein
Enzim immunoassay
Europen Society for pediatrik gastroenterology,Hepatoloji and Nutrition.
Human (monovalan) rotavirus aşısı
Pentavalan rotavirus aşısı
V
ÖZET
Giriş ve Amaç:
Rotavirus ishali, dünyanın hemen her ülkesinde olduğu gibi ülkemiz için de sık rastlanan,
hastane yatışlarına ve morbiditeye neden olan önemli bir sağlık sorunudur. Rotavirus ishaline
bağlı morbiditenin ve mortalitenin önlenmesinde koruyucu yaklaşımların yanı sıra ataklar
sırasında tedavinin gecikilmeden ve doğru olarak uygulanmasına bağlıdır. Akut gastroenteritlerin
tedavisinde Dünya Sağlık örgütünün de önerdiği gibi tedaviye çinko eklenmesi akut ishalin
süresini ve miktarını azaltmaktadır. Çocukluk yaş grubunda tıbbi yazında değişik etyolojiye bağlı
olarak akut ve kronik gastroenteritlerinde oral çinko tedavisinin etkinliği araştırılmıştır.Biz
çalışmamızda akut gastroenteritlerin en sık etkeni olan rotavirus gastroenteritlerin de oral çinko
tedavisinin ishalin seyri üzerine etkisinin olup olmadığını saptamak için bu çalışmayı yaptık.
Yöntem:
Çalışmamıza kasım 2008 ile şubat 2009 tarihleri arasında Okmeydanı Eğitim Araştırma
Hastanesi Çocuk Acil Polikliniği ve Çocuk Polikliniğine ishal nedeniyle başvurup gaitada
Rotavirus Ag’i pozitif saptanmış 79 hasta alındı.Yaşları 1-60 ay arasında değişen hastalar akut
ishalli olup, kronik bir hastalığı olmayanlar ve saptanan kan çinko düzeyi normal aralıkta
saptananlar
çalışmaya dahil edildi.Hastalar yatan ve ayaktan olarak
rastgele
bölünerek
hastaların yarısına oral çinko desteği başlandı. Diğer yarısı kontrol grubu olarak kabul
edildi.Hastalara ilk gelişinde geliş yakınmaları (ateş, kusma, ishal, halsizlik), doğum tartısı,
gestasyonel yaş, anne sütü alıp almadığı sorgulandı.Hastalara 2 hafta boyunca hasta takip
formunda yer alan kriterleri ( ishal sayısı, ishal miktarı, kıvamı, şekli ve kusma sayısı) geri
dönüşümlü olarak sorgulandı.
Çalışmanın istatistiklerinde SPSS paket programı ile Student T Test, Mann-Whitney U Test
ve ki-kare testleri kullanılmıştır
Bulgular:
Çalışmaya katılan 79 hastadan 39 una oral çinko verildi 40 ına verilmedi.Hastalarımızın 47
‘si hastaneye yatırılarak 32’si ayaktan takip edildi. Ayaktan tedavi gören hastalarda çinko
verilen grup ile verilmeyen grup arasında 2. gün ve 3. günlerde, günlük ishal sayısının düşme
oranları açısından istatiksel olarak anlamlı bir farklılık bulundu.(p < 0,05).
Sonuç:
Rotavirus gastroenteritli hastalara verilen oral çinko tedavisinin günlük ishal sayısını azaltarak
hastalığın seyri üzerine olumlu etkileri olduğu görüldü.
VI
SUMMARY
Background and Aim:
Rotavirus diarrhea, is one of the leading causes of childhood mortality and significant
morbidity in the world. The most important point in disease management is to begin appropriate
treatment immediately. Oral zinc supplementation used for the treatment of diarrhoea as
recommended by The World Health Organization, decreases duration and amount of diarrhea.
The impact of the zinc supplements in miscellaneous causes of acute and persistent diarrhea
during childhood is a common research object. Our aim was to evaluate the effect of daily zinc
supplementation on rotavirus diarrhoea duration, severity, and morbidity in children.
Method:
We carried out a home-hospital based, prospective, randomised, open label, non-placebo
controlled trial in 79 Rotavirus antigen positive children, aged 1–60 months from November
2008 to February 2009 in Okmeydanı Reasearch and Training Hospital. Children with chronic
diarrhea, chronic diseases and low serum zinc levels were excluded. Children were randomly
assigned to zinc and control groups and received elemental zinc daily. During 2 weeks
participants’ complains about diarrhoea volume, frequency, duration, severity and vomiting was
noted.
Statistical analaysis were performed by SPSS 16,0 and Student T Test, Mann-Whitney U Test,
Ki-kare or Fisher’s exact test was used to compare means.
Results:
Among 79 patients 39 (49.4%) had oral zinc supplementation and 40 (50.6%) had not.
Fourtyseven patients (59.5%) were hospitalized, 32 (40.5 %) were outpatients. A significant
correlation was found about the diarrhea frequency in the zinc supplement group on the 2nd and
the 3rd day of the illness in the outpatient group (p<0.05).
Conclusion:
Our data indicate that elemental zinc suplementation in children with acute rotavirus
diarrhea improved the clinical course of diarrhoea by decreasing diarrhea frequency.
VII
1.GİRİŞ ve AMAÇ
Akut gastroenterit (AGE) özellikle gelişmekte olan ülkelerde önemli bir halk sağlığı
problemidir.
Tüm
dünyada
çocularda
mortalite
ve
morbiditenin
alt
solunum
yolu
enfeksiyonundan sonra 2.en sık nedenidir(1). Yapılan çalışmalarda 5 yaş altı çocuklarda
ölümlerin % 21’ine sabep olmakta olup, dünyada yıllık ortalama 1,5 milyar akut ishal atağı
görülmektedir (2). AGE aynı yaş grubunda 2,5 milyon ölüm vakasından sorumlu bulunmaktadır.
Amerika Birleşik Devletlerinde yıllık ortalama 3.5 milyon viral gastroenterit olgusu
bildirilmekte ve bunların % 35.inin hastaneye yatırılarak tedavisi gerekmektedir. Gelişmekte olan
ülkelerde bu oran daha da yüksektir (125 milyonolgu/yıl). Bu olguların 18 milyonu şiddetli
dehidratasyonla seyretmektedir. Dünyada yılda 4.6 milyonu bulan ishale bağlı bebek ölümlerinin
% 20-40.ından Rotavirüs sorumludur (3,4)
Türkiye’de son 15 yılda yürütülen ishalli hastalıklarla mücadele programı ve ağızdan sıvı
tedavisinin yaygınlaşması ile ishal ölümleri önemli derecede azalmıştır. Beş yaş altı çocuk ölüm
nedenleri arasında ikinci sıradan yedinci sıraya gerilemiştir (5). Ancak, günümüzde bile hala
ishale bağlı veya ishal sonucu oluşan komplikasyonlardan bebek ölümleri olabilmektedir.
Rotavirus ölümlerinin gösterildiği bir haritaya göre, ülkemizde yılda yaklaşık 3000 rotavirus
ölümü görülmektedir(6).
Akut gastroenterite bağlı morbiditenin ve mortalitenin önlenmesinde koruyucu
yaklaşımların yanı sıra ataklar sırasında tedavinin gecikilmeden ve doğru olarak uygulanmasına
bağlıdır. AGE in tedavisi dehidratasyon, nutrisyonel ve farmakolojik tedavi olarak
sınıflandırılmaktadır ve
Dünya Sağlık örgütünün önerdiği
Oral Rehidratasyon Sıvısı
solüsyonlarına çinko eklenmesi akut ishalin süresini ve miktarını azalttığı ortaya konmuştur.(7)
Gelişmekte olan ülkelerde, çocuklar çinko eksikliği yönünden yüksek risk altındadırlar.
Oral çinko tedavisinin terapötik yararları yapılan birçok çalışmada gösterilmiştir.
Çocukluk yaş grubunda tıbbi yazında değişik etyolojiye bağlı olarak akut ve kronik
gastroenteritlerinde oral çinko tedavisinin etkinliği araştırılmıştır.Biz çalışmamızda akut
gastroenteritlerin en sık etkeni olan rotavirus gastroenteritlerin de oral çinko tedavisinin ishalin
seyri üzerine etkisinin olup olmadığını saptamak için bu çalışmayı yaptık.
1
2. GENEL BİLGİLER
2.1 AKUT GASTROENTERİTLER:
İshalin tanımı güçtür; genellikle barsak alışkanlığındaki değişikliği ifade eder. Dünya
sağlık örgütü (WHO) ishali 24 saatte üçten fazla sulu dışkılama veya sadece anne sütü ile
beslenen bebeklerde ise her zamankinden daha sık ve sulu dışkılama olarak tanımlamaktadır. Pek
çok farklı sınıflama yapılmasına karşın WHO ishalli hastalıkları klinik olarak ayrılabilen ve farklı
tedavi yaklaşımları gerektiren üç gruba ayırmaktadır: akut ishal, dizanteri ve persistan ishal.(8).
Akut başlayan ve 14 günden kısa süren (çoğunlukla 7 gün içinde sonlanan) ishal akut ishal
olarak tanımlanmaktadır. Dışkıda kan yoktur ve bu vakalarda ölüm dehitratasyondan
kaynaklanmaktadır. En sık etken mikroorganizmalar ise; rotavirüs, enterotoksijenik E. coli,
shigella, campylobacter jejuni ve Cryptosporodiumdur. Bazı yörelerde Vibrio cholerae 01,
salmonella ve enteropatojenik E. coli de sık rastlanan etkenlerdir. Bir aydan uzun süren ishal ise
kronik ishal olarak tanımlanmaktadır. Bu vakalarda çoğunlukla altta yatan bir hastalık
bulunmaktadır(8-9).
Dizanteri kanlı dışkılama olarak tanımlanmaktadır. Barsakta mukozal hasar ve bakterial
invazyon vardır. En sık etken shigella’dır. Ayrıca Campylobacter jejuni, daha nadir olarak da
enteroinvazif E. coli veya salmonella etkendir. Entamobea histoiytica da dizanteriye yol
açabilir(8.9)
Akut başlayan ve ondört günden uzun süren ishal persistan ishal olarak tanımlanmaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerde beş yaş altı çocuklarda ishallerin %3-20’ si persistan ishal olarak
seyretmektedir. En sık etken mikroorganizmalar; Enteroadherent E. coli, cryptosporodium,
shigella, aeromanas, giardia ve salmonella’dır(9.10).
Patogenez:
İshal özellikle gelişmekte olan ülkelerde çocuk hastalıklarının ve ölümlerinin önde gelen
nedenlerindendir. Her yıl dünya genelinde, %80’ni süt çocuğu olmak üzere beş milyondan fazla
kişi akut gastroenterit nedeniyle hayatını kaybetmektedir.
2
Manevi sosyal ve ekonomik kayıplara neden olan ishalin önlenebilmesi ve tedavi edilebilmesi
için nedenleri ve patofizyolojisinin bilinmesi gerekir(8.9)
Sindirim sistemindeki, su ve tuz dengesinin bozulmasıyla klinik tablosu gelişen ishal;
gaita sayısının, sıklığının veya şekilli özelliğinin kaybolarak sıvı içeriğinin artması olarak
tanımlanmaktadır. Bu tanım ile ishalin, gastrointestinal sistemin sindirim, emilim ve sekretuar
özelliklerinin ortak etkisiyle ortaya çıktığı ifade edilmeye çalışılmıştır (10-11)
Gastrointestinal sistemin farklı bölümlerinin kontrol edebilecekleri sıvı miktarları
farklıdır. İnce barsak yaklaşık olarak 8-9 litre sıvı absorbsiyonunu gerçekleştirirken, kalın barsak
ince barsaktan kalan 1-2 litre sıvının emilimini yapar, ince barsak hastalıklarından dolayı kalın
barsağa geçen sıvı miktarının 2-3 kat artışını, kalın barsak sıvı emilimini artırarak kompanse
edebilir, ama miktarın daha fazla artması veya kalın barsak hastalıkları nedeniyle kalın barsak
sıvı emiliminin azalması ishal olarak klinik tablo oluşturur. İnce barsağın daha büyük miktarlarda
sıvı kontrolü yapması nedeniyle özellikle süt çocukları ince barsağın etkilendiği hastalıklarda
daha hızlı ve sık olarak dehidratasyon geliştirir. Süt çocuklarının gaitada sıvı kaybetmeleri
halinde, günlük sıvı dönüşümünün ekstrasellüler sıvı kompenentine oranı yetişkinlerin yaklaşık
iki katı olduğundan dehitratasyon riskleri de daha yüksektir. Ayrıca süt çocuklarının
gastrointestinal sistem epitel hücreleri su ve elektrolitlere daha geçirgendir(10.11.12).
İshal Mekanizmaları
İshal 5 farklı mekanizma ile oluşabilir (11.13)
a) Ozmotik ishaller
b) Sekretuar ishaller
c) İnflamatuvar ishaller
d) Motilite bozukluğuna bağlı ishaller
e) Emilim yüzeyinin azalmasına bağlı ishaller
a) Ozmotik ishaller: Barsak lümeninde emilmemiş maddelerin varlığı sonucu oluşan
hipertonik ortam özellikle duodenum ve jejunumdan su çekilmesine neden olur. Kolonun normal
ve kompansatuvar emme kapasitesi lümendeki artmış suyu emmek için
3
yetersiz kalınca ishal ortaya çıkar. Enfeksiyoz ajanlar arasında Giardia, Cryptosporidium gibi
protozoonlar barsak epitel hücrelerinin fırçamsı kenarlarını harap ederek malabsorbsiyon
tablosuna ve sonuçta ozmotik iahale neden olabilirler (14)
b) Sekretuvar ishaller: Barsak sıvı sekresyonu iki iyonun, klor ve bikarbonatın aktif
sekresyonu ile düzenlenir. En yalın şekli ile klor sekresyonu, enterositlerin vasküler yüzeyinde
bulunan Na-K ATP’az aracılığıyla Na’u hücre dışına atarak, K’u hücre içine alması, bu şekilde
oluşan Na farkı nedeniyle lümen ve vasküler yüzeyden Na ve Cl’ un hücre içine girmesi ve hücre
içi artmış Cl’ un Ca bağımlı kanal aracılığıyla lümen içine salınımı ile olur. Bikarbonat
sekresyonu, jejunumda benzer şekilde sağlanan Na farkı ile Na hücre içine girerken, hidrojen
salınımı sağlanır. İleum ve kolonda ise klor bikarbonat değişimi ile alkalizasyon gerçekleşir. Bu
salgılardaki değişiklikler ishal nedeni olabilir. Sekretuvar ishal nedenleri arasında V. cholera, E.
coli, S. aureus, C. perfingens, B. cereus gibi bakterilerin toksinleri sayılabilir(11.13).
c) İnflamatuvar ishaller: İnflamasyon sonucu barsak mukoza hasarı ve mukozal hücre
kaybı nedeniyle ortaya çıkar. Mikroorganizmaların inisyal kolonizasyonu, hücreye yapışma veya
epitelyal invazyonundan sonra epitelyumdan ve subepitelyal miyofibroblastlardan interlökin 8
(İL-8) gibi değişik sitokinler salgılanmaya başlar. İL-8 sakin fagositleri aktive ederek fagositlerin
toplanmasına sebep olur. İL-8 veya lümenal mikroorganizmalardan salgılanan kemotaktik
peptidler barsak lümeninde yeterli konsantrasyona ulaştıklarında, nötrofiller epitelyumu geçerek
kript apseleri oluştururlar. Fagositlerden salınan prostoglandinler, lökotrienler, platelet aktive
edici faktörler ve hidrojen peroksit gibi mediatörler enterositler üzerine etki ederek ve enterik
sinirleri uyararak intestinal segresyonu indüklerler. İnfeksiyon olduğunda immünglobulin E ve
immünglobulin G antikorlar reseptörleri ile etkileşirler ve sonuçta histamin, adenozin,
prostaglandinler ve lökotrienler gibi mast hücre inflamatuvar mediatörlerinin patlayıcı tarzda
salınımı gerçekleşir. Villüslerdeki atrofik değişiklikleri kompanse edebilmek için kriptalarda
hiperplazi gelişir. Tam olgunlaşmamış hücreler villüs hücrelerinin yerini aldığı için emilim
bozukluğu ortaya çıkar. Malabsorbsiyon sonucu ozmotik ishal ve sekretuvar ishalle birlikte
protein kaybı ve eksudasyonun da katkıda bulunduğu bir tablo ortaya çıkar (11.13.14)
d) Barsak motilitesindeki bozukluklara bağlı ishaller: Barsak motilitesinin artması
besin maddelerinin barsak lümeninde kalış süresini, dolayısıyla emilim süresini
4
kısalttığı için malabsorbsiyon ve ishale neden olur. Bu mekanizmanın etkili olduğu
durumlar vagotomi, kolesistektomi, gastrektomi, hipertroidi ve diyabetik nöropatilerdir.(14)
e) Anatomik veya fonksiyonel yüzey alanının azalmasına bağlı ishaller: Barsak
rezeksiyonları, fistüller ve mukozal hastalıklar emilim yüzeyinin azalmasına ve barsaktan geçiş
süresinin kısalmasına bağlı olarak malabsorbsiyon ve ishale yol açarlar
Enfeksiyöz Gastroenteritlerin Patogenezinde Rol Oynayan Mekanizmalar
Enfeksiyöz gastroenteritlerin patogenizinde rol oynayan mekanizmalar Tablo 1’de
özetlenmiştir.
Virüsler, ensık ajan olarak görülen rotavirüs, ince barsağın vilüs epitelinin uç noktalarında
replike olarak epitel üzerinde minimal zedelenme yaratır ve vilüslerin kısalmasına neden olur.
Rotavirüs ince bağırsağın proksimal kısmını enfekte ettikten yaklaşık 48 saat sonra tüm ince
barsağı etkiler. Normal şartlarda absorbsiyonun gerçekleştiği vilüs epitelinin kaybı uygun
olmayan şekilde su ve elektrolit sekresyonuna neden olur. Ayrıca vilüs hasarı disakkaridaz
enzimlerinin de eksilmesine neden olarak geçici disakkaridaz özellikle laktaz eksikliğine neden
olabilir (15.16).
Bakteriler, lümen içerisinde besin maddeleri ile birlikte atılmamak için mukozaya
tutunmak zorundadır. Tutunma genellikle yüzeylerinde bulunan pili veya fimbria olarak
adlandırılan antijenik yapıların barsak epiteli üzerinde resöpterlere bağlanmasıyla gerçekleşir.
Örneğin enterotoksijenik E. coli ve V. cholerae bu şekilde tutunurlar. Bazı durumlarda barasak
epiteline tutunan mikroorganizmalar mukoza üzerinde değişikliklere neden olarak emilim için
gerekli yüzey alanında azalmaya veya fonksiyon kaybına neden olarak ishale yol açarlar (11)
Shigella, C. jejuni, enteroinvazif E. coli ve salmonella barsak mukozal epitelinde invazyon
ve hasara yol açarak kanlı ishale neden olabilir. Shigella iki ayrı mekanizma ile barsak hasarı
oluşturur; birincisi kolonik mukozanın invazyonu ve ikincisi ise enterotoksin oluşumudur.
Campylobacter jejuni genellikle jejunum ve ileumu etkiler,
5
yaygın ülserasyonlarla ilerleyen intestinal hasara neden olabilir. Salmonella intestinal epiteli
invaze eder, ancak yaygın hasara neden olmaz (17.18) Protozoalar da bakterilere benzer bir
şekilde mukozal tutunma invazyon ile klinik tablonun gelişimine neden olurlar. Giardia lamblia
ve Cryptosporidium ince barsak epiteline tutunarak, mukozal hasara ve vilüslerin kısalmasına
neden olur. Entemoeba histolytica kolon ve nadiren ileum epitelinde invazyon ve hasara neden
olarak ishal gelişimine yol açar (11)
Patogenezin bilinmesi klinik tablo ile korelasyon kurularak tedavinin planlanmasında yol
gösterici olacaktır. Ayrıca gereksiz antibiyotik kullanımının önlenmesini ve hayat kurtarıcı
olacaktır. (13)
Tablo.1: Enfeksiyoz ishallerde etkenler ve fizyopatolojik mekanizmalar:
Fizyopatolojik mekanizma
Toksin üretimi
Önceden üretilmiş toksin
mikroorganizma
Bacillus cereus
Staphylococcus aureus
Clostridium perfinges
Enterotoksin
Enterotoksijenik E.Coli
Vibrio Cholerae
Sitotoksin
E.Coli O157:H7
Bağırsak hücrelerine yapışanlar
Criptosporidium
EAEC ve EPEC
Giardia
Helmintler
Mukozal invazyon
Minimal
Değişken
Şiddetli
6
Rotavirus
Norwalk
Diğer (adenovirus, astrovirus, calicivirus)
Campylobakter spp
Salmonella spp
Vibrio parahemolyticus
Entemoeba Histolytica
Enteroinvaziv E.coli
Shigella spp.
Etiyolojik Ajanlar
İshal etkeni olabilen mikroorganizmalar virüsler, bakteriler, protozoonlardan oluşan
geniş bir yelpaze oluştururlar.
Virüsler
İshal özellikle gelişmekte olan ülkelerde en önemli sağlık problemleri arasında yer
almaktadır. İlk beş yaştaki her çocuğun yılda ortalama iki kez ishale yakalandığı düşünülürse,
hastalığın ne kadar sık olduğu anlaşılabilir. Her yıl dünya üzerinde ortalama 5-10 milyon
çocuk ishal nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Bu ölümlerin önemli bir kısmı da viral
nedenlere bağlıdır (16.17)
Yaklaşık 25-30 yıl öncesine kadar ishalin bilinen etkenleri bakteriler ve parazitlerdi.
Vakaların büyük kısmında ise etken izole etmek mümkün değildi. Elektron mikroskopinin
fekal örneklerde kullanılması sonucu, ishale neden olan spesifik virüsler tanımlanmaya
başlamıştır. İlk olarak 1972’de Norwalk ajanı, 1978’de de rotavirüs ishalli vakaların gaita
örneklerinde tanımlandı. Daha sonraları bir çok virüs gastroenteritle ilişkili bulunmuştur.
İshalde rolü olduğu kesin olarak belirlenmiş ajanlar rotavirüs, calicivirüs, astrovirüs ve
enterik adenovirüslerdir (16.17).
7
Şekil 1:Dünyada Rotavirüs Gastroenteriti prevalansı
8
Rotavirus
2.2 Rotavirus Epidemiyolojisi:
Rotavirüs tüm dünyada ishal ile ilşkili morbidite ve mortalitenin en önemli
nedenlerinden biridir ve çocukların çoğu yaşamlarının ilk 2-3 yılı boyunca bu virusa karşı
antikor oluştururlar.(19) Rotavirusa bağlı ağr gastroenteritler sıklıkla 6ay-2 yaş arası
çocukları etkilerken, yaşam koşulları daha kötü olan topluluklarda enfeksiyon daha erken
yaşta başlayabilir.(20)Tüm dünyada çocukların %95’i 3-5 yaşına varmadan enfekte
olur.(19). A.B.D de ve diğer ılıman ülkelerde hastalık, en çok kış aylarında ve 2 yaşın
altındaki çocuklarda görülür.Ne kadar erken yaşta enfeksiyon geçirilirse, klinik o kadar ağır
seyreder ve hospitalizasyon ve ölüm riski de o kadar artar. Doğal geçirilmiş enfeksiyonun,
bir sonraki atak insidansını ve atağın ciddiyetini azalttığı bilinmektedir.
Rotavirus gastroenteritlerini önemli kılan özlliklerden biride;enterit nedenli hastaneye yatış
oranının fazlalığıdır.Bu anlamda getirdiği ekonomik yük,aile ve ülke için maliyetli olarak
görülmektedir.Hem gelişmiş hemde gelişmekte olan ülkelerde süt çocuğu ve daha büyük
çocuklarında, ishale bağlı ağır dehidratasyonla hastaneye yatışın en sık nedeni
rotaviruslardır.(21) Yayınlanan çalışmaların analiz sonucuna göre rotavirus; yılda yaklaşık
139 milyon gastroenterit vakasına, 25 milyon klinik vizite, 2 milyon hospitolizasyona ve 440
bin çocuğun ölümüne neden olmaktadır.(22) (şekil 1)
9
Şekil 2: 5 Yaş altı çocuklarda Rotavirus hastalığının tahmini global prevalansı (22)
10
Şekil 3:Endemik/ epidemik gastroenteriti ve infantile kusma ve daireye neden olan
patojenlerin dağılımı (25)
Gelişmiş ülkeler
Gelişmekte olan ülkeler
Astrovirus
Calicivirus
E.Coli
Rotavirus
Parazit
Bakteri
Adenovirus
11
Diğer ?
Aynı oranda görülmesine karşın fakir uluslarda mortalite daha yüksektir. Gelişmik
ülkelerde vakaların %65’i 9-15 ay arası iken, gelişmekte olan ülkelerde vakaların %80’i 6-9
aylık çocuklardan oluşmaktadır.Serotip açısından değerlendirildiğinde ise, gelişmekte olan
ülkelerde daha çok patojen serotiplerin hakim olduğu göze çarpmaktadır. Gelişmekte olan
ülkelerde koenfeksiyon ve komorbidite daha sıktır. (23-24).Bunun nedeni malnutrisyon,
tedavi açısından hastaların daha az değerlendirilmesi, diğer intestinal patojen veya intestinal
florayla olan sinerjidir.Dikkati çeken diğer bir faktörde oral rehidratasyon tedavisinin
getirdiği faydalardır.
2.2.1 Dünyada rotavirus Epidemiyolojisi:
Avrupa Ülkeleri
Pediatric Rotavirus European Committee (PROTECT) verilerine göre, Avrupa’da tahmini
toplum kökenli rotavirus gastroenteriti yatışı yıllık 72.000-77.000 olarak görünmekte ve yıllık
hospitalizasyon
insidans
hızı
0.3-11.9/1000
(median
3/1000)
çocuk
olarak
hesaplanmaktadır.(26)
İngiltere ve Gallerde 1993-1994 yılları arası kayıtlar değerlendirilmiş ve 5 yaş altı
çocuklarda rotavirusa bağlı yatış oranı %43 olarak tespit edilmiştir..Böylece yıllık rotavirus
ilişkili hospitalizasyon 17.810 (5.2/1000 çocuk/yıl ) olarak saptanmıştır.(27) En fazla sayıda
rapor edilen gaita örneği 6-12 aylık çocuklarda tespit edilmiştir.
Finlandiya’da 1985-1995
yılları arasında hastane verileri tarandığında, 5 yaş atında
rotavirusa bağlı hastane yatışı oranının %54 olduğu görülmüştür.(28)
Hollanda’da 1996-1998 yılları arasında hastaneye yatışların %32-58 oranında rotavirus
gastroenteritine bağlı olduğu atfedilmektedir. (29)
Macaristan’da üç farklı bölgenin hastane kabul verileri ve laboratuar verileri (1993-1996)
değerlendirildiğinde, hospitalizasyon oranı %21,2, yıllık rotavirusla ilgili hospitalizasyon
8.4/rapor edilen gaita örneği pozitifliği 6-12 aylık 1000 çocuk/yıl bulunmuştur.Polonya ‘da
üç farklı hastanenin 1994-1996 arası hastane ve laboratuar verileri sonuçlarına göre 5 yaş altı
gastroenterit yatışlarının %46 sı rotavirus ile ilşkili bulunmuştur.1996 da 2 yaş altında
rotavirus gastroenteriti
yıldır.(30)
12
insidansı 5.2/1000 çocuk/yıl ve 5 yaş altı çocuklarda 3.1/1000
Asya Ülkeleri
Çin, Hindistan, Meksika, Myanmar ve Pakistan’ın 5 büyük hastanesinde 0-35 ay arası
çocukların iki yıl boyunca değerlendirildiği bir çalışmada, en yüksek rotavirus gastroenteriti
oranı 6-11 ay arası çocuklarda tesbit edilmiştir. Benzer olarak 5 yaş altının dahil edildiği
poliklinik ve yataklı servislerde toplam rotavirus gastroenteriti oranı % 4-31 bulunmuştur
(32).
Avusturalya
Avusturalya’da hastane başvuru kayıtları incelenmiş ve gastroenterit yatışlarının % 50’si
rotavirusa bağlanmıştır. Rotavirus ilişkili gastroenterit insidansı 7.5/1000 çocuk/yıl
(11.6/1000 çocuk/yıl 2 yaş altı çocuklarda) bulunmuştur (33). Yeni Zelanda’da yapılan
çalışmada , 1994-1996 yılları arası 0-4 yaş arası çocukların rotavirusa bağlı hastane yatışları
kayıtlarına göre, toplam 4436 hastane yatışı kaydedilmiş ve bunların % 34-35’i rotavirusa
bağlanmıştır.
Amerika Birleşik Devletleri
A.B.D.’nde, rotavirus akut gastroenteritin major nedenidir ve ağır dehidratasyona neden
olan enfeksiyonlar 3-35 aylık çocuklar arasında daha fazla görülmektedir. Aynı ülkede ilk 5
yaşta her 5 çocuktan 4’ünün enfeksiyon geçirdiği bilinmektedir. Gastroenterit nedeniyle
hastane yatışlarının % 30-50’sini ve gastroenterit nedenli poliklinik vizitlerinin % 20-25’ini
rotavirus oluşturmaktadır. A.B.D.’de yıllık epidemi geç sonbahar ve erken ilkbaharda
görülmektedir.
1993-1995 yılları arası ulusal hospitalizasyon dataları analiz edildiğinde, 5 yaş altı
çocuklar arasında rotavirusa atfedilen yatış oranı % 16,5 olarak bulunmuştur. Bu da yılda
yaklaşık
26.798
rotavirus
ilişkili
hospitalizasyona
denk
gelmektedir
(1,37
hospitalizasyon/1000 çocuk/ yıl). Veriler analize edildiğinde rotavirus ilişkili hastaneye yatış
0,59/1000 çocuk/yıl olarak bulunmuştur. 1979-1992 yılları arası ulusal hastaneye yatış
dataları ve 1968-1991 arası ölüm ve ek olarak laboratuar dataları kullanılarak yapılan
surveyansta rotavirus hospitalizasyon hızı tahmini 55.000/yıldır (34, 35, 36).
Afrika Ülkeleri
Afrika’da yapılmış poliklinik ve klinikte izlenen 5 yaş altı çocuklarda gastroenteritin %
13-49’unun etkeni rotavirus olarak bulunmuştur. Sırasıyla bu oranlar Mısır’da % 34,
Kenya’da % 40, Nijerya’da % 20, Tanzanya’da % 31, Zambia’da % 24’tür. Farklı klinik
hastalarının izlendiği çalışmalarda ise, % 13-49 oranında gastroenteritlerden Rotavirus
sorumlu tutulmuştur (37).
13
2.2.2.Türkiyede Rotavirus Epidemiyolojisi:
Türkiye’ de ishal ölümleri, 1986 yılından beri ülke genelinde yürütülen ‘İshalli
Hastalıkların Kontrolü Programı’ uygulaması ile önemli ölçüde azalmıştır. Çocuk ölümleri
içerisinde ikinci sıradan yedinci sıraya gerilemiştir. (DİE 1999 Ölüm İstatistikleri)(38). Ancak
günümüzde hala ishale bağlı veya ishal sonucu oluşan komplikasyonlardan bebek ölümleri
olabilmektedir. Rotavirus ölümlerinin gösterildiği bir haritaya gore, ülkemizde yılda yaklaşık
3000 rotavirus ölümü olmaktadır.(39)
İshal mortalitesindeki önemli derecedeki azalmaya karşın , ülkemizde ishal insidansında
gerileme olmamıştır . ishalli hastalıklar önceki yıllara benzer sıklıkta görülmeye devam
etmektedir. Turkiye’de rotavirus gastroenteriti epidemiyolojisini araştıran çeşitli çalışmalar
yapılmıştır. (40-45). Bu çalışmaların
sonuçları
incelendiğinde, ülkemizde 5 yaş altı
çocuklarda görülen ishallerin %20-50’sinden rotavirusların sorumlu olduğu görülür ( Tablo
2). İzmir’de ishal nedeniyle hastaneye başvuran 920 çocukta yapılan bir çalışmada
,rotavirusların 5 yaş altı çocuklarda görülen ishalin, özellikle de hastane yatışlarına sebep
olan ağır ishalin en sık nedeni olduğu (vakaların %39.8’inde, hastaneye yatanların %53’ünde
izole edildi)gosterildi (43). 2005-2006 yıllarında yapılan, Hacettepe, İstanbul, Ege ve
Çukurova Universiteleri
ve 4 büyük ildeki bazı hastanelerin katıldığı
çok merkezli
çalışmada,
hastaneye yatırılan ishalli cocukların yarısından fazlasında (%57) rotavirus saptandı. Bu
konuda yapılacak geniş
seroepidemiyolojik çalışmalara ve aşı
etkinlik ve yan etki
calışmalarına gereksinim olduğu bir gercektir. Ancak, şimdiye kadar yapılan çalışmalara
dayanarak şu sonuclara varabiliriz:
1.Rotavirus ishali, dunyanın hemen her ulkesinde olduğu gibi ülkemiz için de sık
rastlanan, hastane yatışlarına ve morbiditeye neden olan onemli bir sağlık sorunudur.
2 Ilıman iklim kuşağındaki diğer ülkelerde olduğu gibi kış aylarında pik yapar.
3. Olguların önemli bir kısmı, 2 yaş altındaki çocuklardır.Çocukların hemen tümü 3
yaşına kadar rotavirus ile enfekteolmaktadır.
4. Rotavirus ishalleri, rotavirus dışı ishallere gore daha ağır seyreder, daha çok hastane
yatışına neden olur. Uzamış ishale neden olarak malnutrisyona yol acabilir (43).
14
15
2.3 Rotavirus un Özellikleri:
İlk kez 1973 yılında, Avustralya Melbourne Royal Children’s Hospital’da Ruth
Bishop adlı mikrobiyolojist tarafından non bakteriyel gastroenteriti olan bir çocuğun duodenal
aspiratında elektron mikroskopisi ile gösterilmiştir.
Elektron mikroskopisindeki tipik börünümünden Latince at arabası tekerleği
anlamına gelen rota’dan esinlenerek rotavirus adı verilmiştir.(46)
Şekil.4: Rotavirusun elektron mikroskobik görünümü
Rotavirus, oldukça geniş bir aile olan Reoviridae ailesinin bir üyesidir. Bu ailenin
genel özelliği olarak çıplak(zarfsız, ikozahedral yapıda, protein kapsitlidirler. Rotavirus
genetik materyal olarak, segmente çift sarmallı RNA’lı ve daha küçükleri tanımlanmış
olmasına rağmen yarıçapı 65-75 nm’dir.Rotavirus 3 yapısal katmandan oluşur; merkezde yer
alan protein ve genetik materyali çevreleyen iki kılıf katmanı ve merkezdeki genetik materyal
11 parçalı yapıdan oluşmaktadır. Çekirdekte bulunan 11 segmentli RNA genomu alt yapısal
proteini viral proteini (VP)1-4. VP6, VP7 ve altı yapısal olmayan proteini (nonstrüktüel
proteini NSP1-6 ) kodlar.(47-48 )
16
Rotavirusun dış kapsidi VP4-VP7 proteinlerini içerir iç kapsidde VP6 proteini
bulunmaktadır.Çekirdekte ise VP1, VP2 ve VP3 yer almaktadır.Rotaviruslarda grup tayini
VP6 ya göre yapılmaktadır.Buna göre A dan G e kadar 7 serogruba ayrılmıştır.Sadece A, B, C
serogrupları insanları enfekte eder.Dış kapsid proteinlerinden VP7 glikoprotein G proteini
yapısında iken VP4 proteazlarca (P proteini) parçalanır. VP4 ve VP7 proteinleri doğal
enfeksiyon sırasında nötralizan antikor yanıtını uyarırlar ve virus serotipini belirler. En az
14 G serotipi ve 20 P serotipi mevcuttur. Rotavirusun reassortman (iki virusun bir hücreyi
aynı anda enfekte etmesi sırasında bir gen segmentinin diğerine geçmesi) özelliğinden dolayı
teorik olarak 110’dan fazla farklı P ve G kombinasyonu olabilmesine rağmen klinik olarak
yaygın görülen sadece birkaç PG serotipi vardır (47-48)
Serotip dağılımı bölgesel farklılık göstermeklebirlikte tüm dünyadaki rotavirus ishallerinin
%96’sından P[8]G1, P[4]G2, P[8]G3, P[8]G4 ve P[8]G9 serotipleri sorumludur (49).
Ülkemizde ise serotip tayininin yapıldığı bir çalışmada rotavirus ishallerinin %91.1’inde G1-4
serotipi saptanmış ve G1 serotipi %75.1 ile en sık izole edilen serotip olmuştur (43).
Türkiye’de yapılan bir diğer çalışmada ise %30 G2, %28 G1, %10 G4 ve %3 G9 serotipi
saptanırken hastaların %30’unda serotip belirlenememiştir (50)
17
2.4. Patogenez:
Rotavirus insandan insana fekal-oral yolla bulaşır ve çok az miktarda virus (<100 virus
partikülü) bile enfeksiyona neden olabilir. Virus ishalden günlerce önce dışkı ile atılmaya
başlar ve ishalden sonra 10 gün daha atılımı devam eder. Virus miktarı hastalığın ilk
günlerinde en yüksektir. Virus vücut dışında uzun süre yaşayabilir ve çokbulaşıcıdır. Dış
ortamda günlerce, oda ısısında gaitada aylarca yaşayabilir. Temizlik kurallarına uyulan, temiz
su ve gıdanın bulunduğu endüstrileşmiş ülkelerde bile ishale bağlı hastaneye yatışların
çoğunluğu rotavirus enfeksiyonlarına aittir (47-48).
Rotavirus oral yol ile alındıktan sonra mide asidi ile nötralize edilemez ve ince
bağırsak mukozasına tutunur. 18-36 saatlik kuluçka dönemini takiben virus epitel hücrelerine
girer. Rotavirus farklı mekanizmalar ile ishal yapabilir. Olası mekanizmalar enterosit yıkımı
sonucu malabsorpsiyon, viral enterotoksin salgılanması (NSP4), barsak sinir sisteminin
uyarılması ve villus iskemisidir (51).
Rotavirus enfeksiyonu ince barsağın proksimal kısmında başlar ve distale yayılır.
Genellikle en belirgin değişiklikler proksimal incebarsakta gözlenir. Rotavirus olgun
enterositlerin villus uçlarında çoğalır (52). Enfeksiyon sonucu gelişen hücre ölümü villus
epitelinin dökülmesine ve buna yanıt olarak sekretuvar kript hücrelerinin proliferasyonuna
yol açar (47,51,52). Lümen içine sıvı ve elektrolit kaybı artarken barsağın emilim kapasitesi
düşer. Enterosit kaybı sonucu sindirim enzimlerinin salgılanımı azalır; sonuçta karbonhidrat
malabsorpsiyonu ve ozmotik ishal gelişir. Bunlara ek olarak, yapısal olmayan viral protein 4
(NSP4), hücresel iletişim ve kalsiyum mobilizasyonunu etkileyerek sekretuvar ishale yol açar.
Ayrıca NSP4, bazı sitokinler ve prostaglandinlerin etkisi ile barsak sinir sisteminin uyarıldığı
ve sıvı sekresyonunun arttığı da gösterilmiştir. (47,51). Rotavirus ishallerinin ardından biyopsi
ile gösterilen kesin düzelme 4 haftayı bulmaktadır (52).
Rotavirusun ilk olarak ishalli çocuklarda belirlenmesinden dolayı virus tropizminin ince
barsak ile sınırlı olduğu düşünülmüştür. Bununla birlikte rotavirus enfeksiyonunun solunum
yolu hastalıkları ve nörolojik sendromlar gibi birçok sistemik hastalık ile ilişkisi
gösterilmiştir. Rotavirus enfeksiyonu sırasında çocuklarda pnömoni, ekzantem, dissemine
18
damar
içi
konvülziyon
koagülopatisi,
hemofagositik
sendrom,
ensefalit/ensefalopati,
serebellit,
gibi komplikasyonlar görülebilmektedir. Rotavirus RNA’sı ve proteinleri
enfekte çocukların kanlarında ve karaciğer, kalp, akciğer ve santral sinir sistemi gibi barsak
dışı dokularda gösterilmiştir. Bu nedenle vireminin rotavirus enfeksiyonunun doğal seyrinin
bir parçası olduğu, rotavirusun barsak dokusu ile sınırlı kalmadığı, barsaklardan sistemik
dolaşıma oradan da dokulara yayıldığı düşünülmektedir (47,53).
Rotavirus enfeksiyonları sonucu oluşan bağışıklık yanıtı tam olarak anlaşılamamakla birlikte
hem serum hem de mukozadaki antikorların önemli rol oynadıkları kesindir. Dış kapsid
antijenleri VP7 ve VP4’e karşı gelişen nötralizan antikorlar ile NSP4 ve iç kapsid antijeni
VP6’ya karşı gelişen IgG veya IgA antikorlarının koruyucu immünite ile ilişkili olduğu
gösterilmiştir (47).
Rotavirus ile ilk enfeksiyon, enfekte eden virus serotipine karşı serum antikor cevabını
uyarır. Daha sonraki enfeksiyonlar ise daha geniş, çapraz reaktif cevap oluşturur. Bu ilk
enfeksiyon sırasında kazanılan bağışıklık farklı serotip temasında şiddetli hastalığa karşı
korunma sağlayabilir (51,54).
Rotavirus enfeksiyonları daha çok çocuklarda gelişmekle birlikte erişkinlerde de görülebilir.
Erken sütçocukluğunda rotavirus sıklığının artması ve daha sonraki yaşlarda rotavirus
hastalığının şiddetindeki azalma maternal antikorlardaki düşüş, anne sütünden kesilme ve
enterosit üzerindeki virus spesifik reseptörlerin kaybı gibi barsaktaki muhtemel yaşa bağlı
değişiklikler gibi sebeplere bağlı olabilir (47)
Gelişmekte olan ülkelerdeki çocuklar ağır rotavirus ishallerine, gelişmiş ülkelerdekilerden
daha fazla duyarlıdırlar. Bu duyarlılık yetersiz sağlık hizmetlerine, kötü beslenmeye ve diğer
virus ve bakterilerle eşzamanlı enfeksiyonlara bağlı olabilir . Malnütrisyonlu çocuklarda
rotavirus ishalinin şiddeti artmakta, ince barsak iyileşmesini gecikmekte ve ince barsak
inflamatuvar yanıtı etkilenmektedir (52).
Rotavirus ishallerinin aile içinde yayılımı da sıktır. Enfekte çocukların temas ettiği
erişkinlerin %30-50’si enfekte olur; ancak bu vakaların büyük kısmı asemptomatiktir (55).
19
2.5. Klinik:
Rotavirus enfeksiyonu vırusa maruz kaldıktan 12 saat ara ile 4 gün arasında
başlamakta ve yaklaşık 4-8 gün sürmektedir.Çoğunlukla 1-3 günlük kuluçka süresini takiben
aniden kusma
ile başlar.Vakaların yaklaşık yarısında yüksek ateş tabloya eşlik
etmektedir.Özellikle inatçı kusma ve sık dışkılama ile karakterizedir.Diğer viral patojenler
gibi hafif, orta, ağır klinik tabloya neden olabilir.Ancak diğer viral patojenlerden daha sık
ağır dehidratasyona neden olmaktadır.Günde yaklaşık 20 kez dışkılama ve kusma görülmesi,
doktara başvuran ebeveynlerin sıklıkla bildirdiği şikayetlerdir.(56)
Hastalık genellikle hafif seyretmesine rağmen, şiddetli hastalık uygun şekilde tedavi
edilmezse hızla ilerleyerek yaşamı tehdit eden dehidratasyon ile sonuçlanabilir. Aşırı sulu
ishale bağlı sıvı ve elektrolit kaybı 2-7 gün sürebilmektedir ve ağır ya da ölümle
sonuçlanabilen
dehidratasyon,
metabolik
asidoz
ve
elektrolit
dengesizliğine
yol
açabilmektedir (47). Sütçocukluğunda rotavirus enfeksiyonlarının yaklaşık %50’sinin
asemptomatik
olduğu
gösterilmiştir.
Birinci
enfeksiyon
genellikle
takip
eden
enfeksiyonlardan daha şiddetlidir. Semptomatik enfeksiyonlarda çocukların %62’sinde hafif,
%35’inde orta, %3’ünde ağır, %7’sinde hastaneye yatış gerektiren hastalık gözlenmektedir
(57).
Kusma ve ishal sonucu gelişen ağır dehidratasyon özellikle ufak sütçocuklarında viral
gastroenteritlerin en önemli komplikasyonudur. Rotavirusa bağlı ölümler dehidratasyon ve
elektrolit bozukluğundan olmaktadır (47).
Rotavirus gastroenteritini diğer viral ve bakteriyel ishal etkenlerinden klinik olarak ayırt
etmek zordur. Mevsim, hastanın yaşı gibi epidemiyolojik faktörler ve klinik bulgular yardımcı
olabilir. Örneğin, ağır dehidratasyon varlığı rotavirus enfeksiyonunu düşündürmelidir. Klinik
tanıyı doğrulamak için laboratuar desteği gerekmektedir
Hangi hastada ağır klinik tablonun gelişebileceğini belirten risk faktörlerini tanımlamak
için yapılan çalışmalarda farklı sonuçlar bildirilmektedir.Kurugöl ve ark tarafından İzmir de
yapılan bir çalışmada akut gastroenterit tablosu ile 3 büyük hastaneye başvuran 5 yaş altı
çocuklar inceleniş ve bazı risk faktörleri araştırılmış (43). Bu çalışmada prematürite, evde
çeşme suyu içilmesi ailenin ekonomik yapısı gibi faktörlerde istatistiksel olarak anlamlı fark
20
bulunmazken, sadece ilk altı aylık dönemde ağırlıkla anne sütü ile beslenmemenin rotavirus
enfeksiyonuna yakalanmak için risk faktörü olduğu bildirilmektedir.(p<0,05).Bu bulgular
rotavirus enfeksiyonunun farklı sosyoekonomik parametrelere sahip olan toplumlarda
Benzer sıklıkla görüldüğü bilgisini desteklemektedir.
Velaquez ve ark. Rotavirus enfeksiyonlarının en sık 6-14 aylık çocuklarda görüldüğünü ve 2
yaşından sonra giderek azaldığını göstermişlerdir.(58)Ayrıca rotavirusun farklı serotipleri
insanda enfeksiyona yol açabildiği için tekrarlayan enfeksiyonlarında
sık görüldüğü
vurgulanmıştır.Ancak tekrarlayan enfeksiyonlar ilk atak kadar ağır olmamakta ve çoğu kez
doktora başvurmayı gerektirmemektedir.(54)Bu sebepten ötürü rotavirus infeksiyonuna bağlı
ağır gastroenterit tablosu ilk atakta ve küçük yaşlarda olmaktadır.Alında ota veya ağır
gastroenterit tablosu hayatın ilk 8 ayında %85, sonraki 9 ve 17. Aylar arasında %15 olarak
bildirilmekte ve 18.aydan sonra giderek azalmaktadır.(54)
Hastalığın ciddi klinik bulgularının gelişmesi için malnutrisyon önemli bir risk
faktörüdür.Özellikle bu tip hastalarda protein ve karbonhidrat intoleransı daha sık görülmekte
ve önemli morbiditeye yol açmaktadır.Süt çocukluğu döneminde rotavirus infeksiyonunun
geçici organik asidüri ve methemahlubinemiye yol açtığı ve hatta ani bebek ölümü
sendromuna sebep olduğu bilinmektedir.(59)Rotavirus gastroenteriti nedeniyle yatırılan
hastaların yaklaşık 2/3 ünde karaciğer enzimlerinde, özellikle ALT seviyesinde 2 katı kadar
artış görülmektedir.(60) Klinik olarak önemi olmayan bu enzim artışı, hastalığın düzelmesiyle
bereber kendiliğinden normale dönmektedir.
Komplikasyonlar ve ölümler ise çoğunlukla dehidratasyon, elektrolit uygunsuzluğu ve asidoz
sebebiyledir.Ancak rotavirus bazı durumlarda diğer organ sistemlerinide etkileyecek kadar
invaziv bir klinik tablo oluşturmaktadır.Özellikle bağışıklık sisteminin zayıf olduğu
durumlarda (AIDS, Ağır kombine imun yetersizlik, Di George sendromu) rotavirusun
karaciğer ve böbreklerde çoğaldığı gösterilmiştir.(61)Bu tip vakalarda rotavirus enfeksiyonu
sadece gastroenterite değil, aynı zamanda solunum ve sistemini de etkileyerek, daha ağır bir
klinik tabloya yol açmaktadır.
Santosham M ve ark yaptıkları bir çalışmada bronkopnomoni tanısı ile hastaneye
yatırılan çocukların solunum yolu sekresyonlarında ratavirus izole edilmiştir.(62)
Rotavirus nadir olmakla birlikte santral sinir sistemi tutulumuna sebep olarak ensefalopati
ve meningoensefalit gibi ağır klinik tablolara yol açtığı görülmektedir.(63,64)
Nadir olmakla birlikte leratürde mortalite ve morbiditesi yüksek olan Reye Sendromuna
sebep olduğu bildirilmektedir.(65)
21
2.6. Tanı:
Tanı, öykü, fizik muayene ve laboratuar bulguları ile konulur.
a-)Genel laboratuar bulguları:
Rotavirus ishallerinde genellikle sulu veya yumuşak dışkılama görülmekte ve
çoğunlukla makroskopik olarak kan veya mukus bulunmamaktadır.Mikroskopik olarak
incelendiğinde ise fekal lökosit görülmemekte veya bazı vakalarda her alanda 1-2 lökosit
tespit edilebilmektedir.Benzer şekilde bazı vakalarda mikroskopik olarak az sayıda eritrosit
hücresi tespit edilirken, dışkıda gizli kan testi pozitif bulunabilmektedir.
Hastalığın
ilk
gününde,
dışkı
bulunmaktadır.İlerleyen
günlerde
ishalin
örneklerinde
şiddeti
10
azalırken
virus
virus
partikül/gr
miktarıda
azalmaktadır.Dışkı yoluyla virus atılımı yaklaşık 10 gün veya bulguların düzelmesinden
sonra 2-3 gün devam eder.İshal başlamadan önceki 2-3 gün içerisinde de dışkıda genellikle
rotavirus tespit edilmektedir.Bu yüzden bulaştırıcılık en az 1 hafta devam etmektedir.
b-)Etken viruse yönelik testler:
Dışkıda virüsün saptanması için kullanılabilecek yöntemler arasında elektron mikroskopisi,
enzim immunoassay ya da lateks aglutinasyonuyla antijenin tespiti ya da kültürle dışkıda
virüsün varlığının ortaya konulması sayılabilir (66,67,68). Elektron mikroskopisi gaitadaki
rotavirüsü tanımada çok yararlı olan hızlı bir yöntemdir ancak pratik kullanım alanına sahip
değildir (69). Enzim immunoassay (ELISA) ve lateks aglutinasyon (immunokromatografi),
dışkı örneğindeki A grubu rotavirüs antijenini tanımada kullanılan temel tanı yöntemleridir ve
sık
kullanılmaktadır.
Duyarlılığı
%95,
özgünlüğü
%99
olan
ELISA
ile
immunokromatografiye göre daha yüksek oranda pozitiflik elde edilebildiği bildirilmektedir
(69). Son yıllarda kullanımı giderek yaygınlaşan immunokromatografik yöntemle elde edilen
sonuçların ELISA ile uyumlu olması, 5-10 dakika gibi kısa sürede sonuçlanması, az
miktardaki dışkı örneğiyle kolaylıkla çalışılabilmesi ve duyarlılığının yüksek (%93-100)
olması nedeniyle immunokromatografik yöntem tercih edilmektedir (41-70).
22
2.7.Tedavi:
Akut gastroenteritlerde tedavisinde uygulanan yaklaşım 3 başlıkta toplanabilir:
1-Dehidratasyon tedavisi
2-Nutrisyonel tedavi
3-Farmakolojik tedavi
1-Dehidratasyon tedavisi
AGE li çocuklarda yaşam kurtaracak en önemli yaklaşım dehidratasyon
tedavisidir.Dehidratasyon tedavisinin doğru, etkin ve güvenli olarak uygulnabilmesi için
dehidratasyon derecesi iyi bilinmelidir.Bunun için günümüzde en geçerli olan değerlendirme
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) önerdiği sınıflandırmadır.(Tablo 3 )
HAFİF
Mental durum
Susama hissi
İyi,uyanık
ORTA
AĞIR
Normal,bitkin,ya da
Apatik,letarjik,bilinç
huzursuz
kapalı
Normal,sıvı almayı
Artmış,sıvı almaya
Su içecek gücü
reddedebilir
istekli
yok,ağızdan sıvı
alamıyor
Kalp hızı
normal
Normal yada artmış
Taşikardi yada ağır
olgularda bradikardi
Nabızlar
normal
Normal yada azalmış Zayıf, filiform ya da
palpe edilemiyor
Solunum
normal
Normal,hızlı
Derin
Gözler
normal
Hafif çökük
Belirgin çökük
Gözyaşı
var
azalmış
Yok
Ağız mukozası ve
nemli
Kuru
Parşömen gibi
normal
Azalmış ancak 2’sn
Çok azalmış normale
den kısa sürede
dönmesi 2 sn’den uzun
normale dönüyor
sürüyor.
dil
Turgor
Kapiller doluş
normal
uzamış
Uzamış ve azalmış
Ekstremiteler
sıcak
ılık
Soğuk,benekli,siyanotik
İdrar çıkışı
Normal yada
azalmış
Minimal
azalmış
Tablo.3:Akut gastroenteritli çocukta dehidratasyon şiddetinin değerlendirilmesi (71)
23
Dehidratasyon tedavisinin birinci fazında rehidratasyon.ikinci fazında ise idame ve
süreiden kayıpların karşılanması ile dehidratasyonun önlenmesi esas alınır.Hafif ve orta
dehidratasyon saptanan çocuklarda rehidratasyon fazından itibaren sıvı tedavisinin oral
rehidratasyon(ORS) ile gerçekleştirilmesi önerilirken, ağır dehidrate çocuklarda intravenöz
sıvı tedavisi ile rehidratasyonun sağlanması gerekir.Hafif orta dehidratasyonu olan çocuğun
rehidratasyonunda 4 saat içerisinde 50-100 ml/kgORS oral yolla ya da bu başarılamıyorsa
nazogastrik sonda ile verilir.Ağır dehidrate çocuklar ise yeterli periferik perfüzyon
sağlanana kadar dengeli bir intravenöz sıvı 20ml/kg/doz olacak şekilde birkaç kez verilerek
rehidrate edilir.İdame ve süren kayıpların karşılanması için oral tolerans sağlanır sağlanmaz
tüm çocuklara her sulu dışkılama sonrası 10ml/kg, her kusma sonrası 2 ml%kg ORS
içirilmelidir.Diğer bir yaklaşım ise her sulu dışkılama ya da kusma sonrası 10 kg altındaki
çocuklara 60-120 ml, 10 kg üstündeki çocuklara ise 120-140 ml ORS içirilmesi şeklindedir.
AGE li çocukların tedavisinde, mortalite ve morbiditeyi önemli ölçüde azaltmasıyla
yüzyılın en önemli buluşlarından biri olan ORS’nin kullanılamadığı durumlar çok
sınırlıdır.(71-72)(Tablo4.).Bu çocukların %95 in de yalnızca ORS tedavisi ve çoğu kez
ayaktan tedavi yeterli olmaktadır.Ancak seçilmiş olguların hastaneye yatırılması
gerekebilir.(71-73)(tablo 5.)
Tablo 4: İntravenöz rehidratasyon endikasyonu olan durumlar
• Hemodinamik şok (hava yolu reflekslerinin yokluğu)
• Abdominal ileus (barsak seslerinin yokluğu)
• Glukoz malabsorbsiyonu bulunan olgular (ORS ile ağırlaşan ishal)
• Göreceli endikasyon: dışkılama hızı >10 ml/kg/saat
• Uygun hızda ORS başlandıktan sonra şiddetli kusma (>3 kez/ 3 saat)
Tablo 5.Akut gastroenteritli çocukta hastaneye yatış endikasyonları
• Ağır dehidratasyon
• Ailesinin evde ORS tedavisini doğru olarak uygulayamayacağı düşünülen
çocuklar
• ORS tedavisini tolere edemeyenler
• ORStedavisi altında bulguları ağırlaşanlar
• Kanlı ya da persistan ishali olan ağır malnutrisyonlu çocuklar
• 2 aylıktan küçük bebekler
• Diğer şüpheli durumlar:tanıda kuşku,cerrahi olasılığı,riskli çocuk
24
ORS sıvıları, akut gastroenteritler sırasında sıvı ve elektrolit dengesinin düzeltilmesi
amacıyla, mukozal hasardan bağımsız olarak işlevi korunan Na-glikoz kotransporteri gibi
sodyum transport mekanizmalarından yararlanılması esasına dayanır.İlk geliştirilen ORS
yüksek miktarda sodyum ve glukoz içermekte iken hem ozmolaritesinin yüksek olması
hemde özellikle tedavinin ikinci yarısında hipernatremi yaratması nedeniyle Dünya Sağlık
Örgütü günümüzde, ozmolaritesi azaltılarak daha etkili ve daha güvenli hale getirildiği
düşünülen ORS solüsyonlarının kullanımını önermektedir.(71,72,74,75) tablo (6)
Tablo 6:Oral rehidratasyon sıvılarının içeriği
Standart WHO
Hipotonik WHO
ESPHGAN ORS
Pirinç ORS
Sodyum mmol/L
90
75
60
90
Glikoz(mmol/L
111
75
74-111
-
Pirinç unu
-
-
-
30,50,80
Potasyum(mmol/L
20
20
20
20
Osmolarite(mOsm/L)
311
245
225-260
240-260
Avrupa Pediatrik Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Nutrisyon Derneği (ESPGHAN) ise
Avrupada yaşayan ve altta yatan malnutrisyonu bulunmayan çocuklarda kullanılacak
ORSsolusyonlarının sodyum içeriğinin daha da düşürülmesini önermiştir.(75)
ORS tedavisini daha etkin hale getirmek için sodyum transportunu sağlamak
amacıyla glikoz dışı aminoasit,pirinç..vb tahıllar ve amilaza dirençli nişasta gibi taşıyıcı
organik solütlerin eklenmesinin etkinliğini değerlendiren çalışmalarda yapılmıştır.Ancak
DSÖ’nün önerdiği ORS solüsyonlarına üstünlüğü gösterilememiştir.(73). Benzer şekilde
ORS solusyonlarına çinko eklenmesinin de üstünlüğü saptanmamış, ancak ORS ile rehidrate
edilen akut ishalli çocuklara çinko verilmesinin ishal süresini ve miktarını azalttığı ortaya
konmuştur.(76)
Bu bilgiler ışığında DSÖ ‘nün 2004 te UNİCEF le birlikte yayınladığı ortak
bildirgede akut ishal epizotları sırasında 6 aydan küçük bebeklere günde 10mg, daha
büyüklere ise 20 mg olacak şekilde 10-14 gün süreyle ağızdan çinko desteği uygulanması
önerilmektedir.(77)
Ülkemizde akut ishalli türk çocuklarında yürütülen iki çalışmada ise oral yolla
uygulanan çinkonun özellikle bazalde çinko eksikliği olan çocuklarda ishal süresini
kısalttığı, öte yandan kusmayı artırabildiği saptanmıştır.(78,79)
25
Nutrisyonel tedavi
AGE li çocuklarda tedavinin önemli basamaklarından biride doğru nutrisyonel
yaklaşımdır.ORS ile 3-4 saatlik rehidratasyon tedavisini izleyerek geciktirilmeden yaşa
uygun normal diyet başlanmalıdır.
Probiyotiklerin çocuklarda AGE tedavisinde ve korunmada etkinliği bir çok
çalışmada araştırılmıştır. Bu çalışmalarda probiyotik kullanımının noninvaziv ishali olan
çocuklarda üç günden uzun süren ishal riskini ve parenteral sıvı tedavisinin süresini azalttığı
görülmüştür.(80,81)
Farmakolojik tedavi
AGE li çocuklarda birçok farmakolojik tedavi yaklaşımı akla gelse de aslında çoğu
çocukt uygun dehidratasyon tedavisi ve nutrisyonel yaklaşım yeterli olmakta, farmakolojik
tedaviye gerek kalmamaktadır.Çoğu kez Güverliliği tam olarak kanıtlanmamış ya da
gereksiz farmakolojik tedavilerin uygulanması istenmeyen sonuçlar doğurmakta, bundan
dolayı farmakolojik tedaviler DSÖ’nün önerileri arasında yer almamaktadır.(Tablo 7)
Tablo 7.Gelişmekte olan ülkelerde yaşayan akut gastroenteritli çocuklar için DSÖ’nün
önerdiği temel tedavi prensipleri
1.Dehidratasyon tedavisi
• Hafif-Orta
dehidratasyonu olan çocuklar, oral yolla ya da nazogastrik sonda
yardımıyla 50-100ml/kg/ 4 saat hızında ORS verilerek rehidrate edilmeli.
• Ağır dehidrate çocuklarda rehidratasyonun intravenöz yolla yapılması gerekebilir.
• Uygun ve etkin rehidratasyon sonrası yeniden dehidratasyon gelişimini önlemek
amacıyla devam eden kayıpların sağlanması için her sulu dışkılama sonrası
10ml/kg,her kusma sonrası 2ml/kg ORS içirilmeli.
2.Çinko desteği
• 6 aylıktan küçüklere 10mg/gün, 6 aylıktan büyüklere 20 mg/gün elementer
çinko,10-14 gün boyunca oral verilmeli.
3.Doğru beslenme
• İlk 4 saatlik rehidratasyon sonrası yaşa uygun normal beslenmeye devam edilmeli.
26
2.8. Korunma:
Korunmada ise uygun hijyen ve sık el yıkama bu ajanların fekal-oral yayılımını önler. Oral
rehidratasyon tedavisi, hijyen ve güvenilir su kaynakları sağlanması ile ishalli hastalıklarda
mortalite hızı azaltılmış; ancak rotavirusa bağlı ölüm sıklığında azalma olmamıştır.
(6)Rotavirusa bağlı morbidite ve mortalitenin azaltılması için güvenilir bir aşı gerektiği
konusunda uzmanlar uzun süredir görüş birliğine varmışlardır. Bu nedenle Dünya Sağlık
Örgütü (DSÖ) rotavirus aşı gelişimi ve uygulanması çalışmalarına öncelik vermektedir (82).
İmmunizasyon
Rotavirus aşı geliştirme çalışmaları 1970’li yıllarda başlamıştır. Gastrointestinal sistemde
doğal enfeksiyonlardan korunmada lokal mukozal immünite önemli olduğundan ağız yoluyla
uygulanan, canlı atenüe rotavirus aşıları geliştirilmesine yönelik çalışmalar yürütülmüştür.
Geliştirilecek olan
rotavirus aşısından beklenen doğal rotavirus enfeksiyonuna benzer
bağışıklık oluşturarak orta/ağır enfeksiyona karşı koruması, hastaneye yatış oranlarını ve
mortaliteyi önlemesi, hastalanma oranlarını ve buna bağlı ekonomik kayıpları azaltmasıdır
(58).
Rotavirusların üretimi zor olduğundan ve virus genomunu değiştirerek virulansını azaltan
ters genetik sistem henüz icat edilmediğinden, ilk aşı çalışmalarında “jennerian” yaklaşım
kullanılmıştır. Bu amaçla hayvan kökenli rotaviruslar doğal yollardan atenüe edilerek ağız
yoluyla verilmiş ve doğal enfeksiyona karşı gelişen immün yanıtın taklit edilmesi
amaçlanmıştır. Bu yöntemle geliştirilen ve insanlarda denenen ilk rotavirus aşısı 1983
yılında Vesikari ve ark.’ları tarafından geliştirilen canlı sığır türü RIT4237 (P[1]G6)’dir (83).
Aşının şiddetli rotavirus ishaline karşı etkili olduğu ve hayvan rotavirus türleri ile geliştirilen
aşının insan rotavirus türlerine karşı da koruyucu olabileceği gösterilmiştir. Ancak daha sonra
Afrika’da yapılan çalışmalarda koruyuculuğun çok az veya hiç olmadığının gösterilmesi
üzerine RIT4237 ile ilgili araştırmalar sonlandırılmıştır. Benzer sonuçlar (P[5]G6) içeren sığır
türü WC3 aşısı ve rhesus maymun türü RRV (P[3]G3) serotipi içeren aşılar ile de elde
edilmiştir (84,85).
Tek suşlu (monovalan) hayvan kökenli bu aşılarla yaşanan başarısız deneyimler sonrası
daha geniş ve daha kalıcı immünite oluşturulması için çalışmalar yürütülmüş ve reassortan
aşılar geliştirilmiştir. Reassortan aşılarda hayvan rotavirus (maymun, sığır, kuzu gibi) suşları
insan suşları ile aynı doku kültürüne alınır. Bu ortamda, insan rotavirus dış kapsid
proteinlerini (VP4/VP7) kodlayan genler hayvan rotavirus genomuna eklenmektedir (86).
27
Bu yöntemle geliştirilen ilk canlı oral reassortan aşı 1998’de lisans alan “Rotashield™”
aşısıdır (Wyeth-Lederle). Bu aşı tetravalan olup P[3]G3 RRV ile üç bağımsız maymun-insan
reassortanı (G1, G2, G4) içermekte idi (87).
Randomize klinik çalışmalarda aşının ciddi hastalıktan koruyuculuğu %75-100
bulunmuştur. Hastaneye yatışı da %48-66 oranında önleyen bu aşı A.B.D.’nde 6-26 haftalık
sütçocuklarına dört hafta ara ile 3 dozluk şema halinde (2, 4 ve 6.aylarda) rutine konmuştur.
1999 Kasım ayına dek 1 milyon doz aşı uygulanmış 15 invajinasyon olgusunun saptanması
üzerine piyasadan çekilmiştir (88,89). İlk lisanslı rotavirus aşısının bu yan etkisi daha sonra
geliştirilecek aşıların risk-yarar değerlendirilmelerinde
en
önemli
kriter olmuştur.
Rotashield™ aşısı ve invajinasyon ilişkisi daha sonra ayrıntılı olarak incelendiğinde bu yan
etkinin sağlıklı sütçocuklarında görüldüğü saptanmıştır. İnvajinasyon riskinde artış aşıyı
izleyen ilk 2 hafta içindedir. Aşı dozlarını önerildiği gibi 2, 4 ve 6. aylarda alan çocuklarda
invajinasyon riski 1/11,000- 16,000’dir. İnvajinasyon riski üç aydan büyük sütçocuklarında 1
ve 2. aşılamadan sonraki 3-7. günler arasında en yüksektir. Bu nedenle daha sonra geliştirilen
rotavirus aşılarında aşılamanın ilk 3 ayda yapılmasına çalışılmıştır (90).
Daha sonraki yıllarda aşı çalışmaları gelişen teknolojinin yardımı ile devam etmiş ve 2006
yılında lisans alan iki rotavirus aşısı kullanıma girmiştir. Her iki aşı hakkında genel bilgiler
tabloda verilmiştir.
Tablo.8:Monovalan ve pentavalan rotavirus aşılarının karşılaştırılması.
Monovalan
Pentavalan
Özellikleri
Atenüe, insan rotavirus aşısı
Canlı, pentavalan, sığır-insan
Reassortan rotavirus aşısı
Ticari adı
Üretici Firma
İçerik
Formülasyon
Uygulama
Rotarix™
GlaxoSmithKline
G1P[8]
Liyofilize, kuru toz
RotaTeq™
Merck
G1, G2, G3, G4, P[8]
Tamponlu sıvı
Doz sayısı
Uygulama yaşı
2
İlk doz: 6-14 hafta
İkinci doz: >4 hafta ara
ile, 14-24 haftalarda
28
3
İlk doz:6-12 hafta
Müteakip dozlar: 4-10 hafta
aralarla, bütün dozlar 32 hafta
içinde
Monovalan İnsan Rotavirus Aşısı (HRV, RIX4414 suşu, Rotarix™)
İnsanlarda en sık görülen serotip olan P[8]G1’in özelliklerine sahip olan rotavirus
suşunun zayıflatılması ile elde edilmiştir (Rotarix™, GlaxoSmithKline, Rixensart, Belçika).
Cincinnati’de bir hastadan elde edilen virulan rotavirus P[8]G1 serotipinin hücre kültüründe
43 defa pasajlanması, klonlanması ve vero hücrelerinde tekrar pasajlanması sonucu elde
edilmiştir ve RIX 4414 adını almıştır (91). Aşı suşu barsakta iyi çoğalmakta ve gaitada
saçılmaktadır. Liyofilize toz halinde üretilen aşı sitrat bikarbonat tampon ile sulandırıldıktan
sonra ağız yoluyla uygulanır. Aşının altı haftalıktan itibaren en az dört hafta arayla iki doz
olarak uygulanması önerilmektedir (Tablo 1).
Aşı, 2-8 ºC’de 2-3 yıl raf ömrüne sahiptir. Buzdolabından çıkarıldıktan sonra hemen
uygulanması gerekmektedir. HRV aşısı, oral polio aşısı ile birlikte uygulandığında immün
yanıt açısından etkileşimi kesin olarak bilinmemekle birlikte rutin aşılama şemasındaki diğer
aşılarla birlikte güvenle uygulanabilmektedir. İmmün yetersizlik durumlarında kullanılması
önerilmemektedir (92).
HRV aşısı ile ilgili çalışmalarda aşının, gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerde yapılan
çalışmalarda herhangi bir rotavirus ishaline karşı %70-85, ağır ishale karşı %85-100
koruyuculuk sağladığı gösterilmiştir. Ayrıca herhangi bir etken bağlı ishalden hastaneye yatışı
%41 oranında azaltmıştır (92,95). Üç aydan küçük bebeklerde yapılan geniş kapsamlı
güvenlik çalışmalarında aşının ateş, kusma, ishal ya da enterik enfeksiyonlarda artışa yol
açmadığı görülmüştür. Aşı suşu olan G1’in yanı sıra benzer VP4 ve VP7 antijenleri içeren
G3, G4 ve G9 serotiplerine karşı da nötralizan antikor yanıtı oluşturmaktadır (91).
HRV, insan kökenli bir aşı suşu içerdiğinden daha fazla ve daha uzun süre dışkı ile atılması
beklenmektedir. Aşılananların %50’sinde birinci dozdan sonra virus atılımı görülmektedir
(93).
On iki Latin Amerika ülkesi ve Finlandiya’da plasebo kontrollü güvenilirlik
çalışmasında HRV aşısının invajinasyon yan etki riski değerlendirilmiştir. Toplam 63,225
sütçocuğuna 2 ve 4 aylıkken 2 doz HRV aşısı veya plasebo uygulanmış ve vakalar 31 gün
invajinasyon açısından izlenmişlerdir. Aşı grubundan altı, plasebo grubundan ise 7 çocukta
invajinasyon gelişmiştir. Hastalar bir yaşına ulaştıklarında yapılan değerlendirmede aşı
grubunda plasebo grubundan anlamlı oranda düşük invajinasyon geliştiği belirlenmiştir (93).
HRV aşısı başta Latin Amerika, Asya ve Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere 35’ten
fazla ülkede lisans almıştır. Ülkemizde de 2006 yılından beri kullanımdadır. Aynı zamanda
DSÖ desteği ile Bangladeş ve Güney Afrika’da HIV’le enfekte bebeklerde OPV ile beraber
uygulanmasının güvenliği ve immünojenitesi faz II çalışma ile incelenmektedir.
29
Pentavalan İnsan-Sığır Reassortan Rotavirus Aşısı (PRV, RotaTeq™, Merck)
Monovalan reassortan aşı başarısızlıklarından sonra ikinci kuşak reassortan aşılar
birçok rotavirus suşu içerecek şekilde geliştirilmiştir. Bu aşılardan en başarılısı WC3 sığır
rotavirusu ile insan rotaviruslarından geliştirilen pentavalan aşıdır (RotaTeq, Merck, USA).
Pensilvanya’da bir buzağıdan izole edilen WC3 rotavirusu atenüe edilip aşının etkinliğini
arttırmak için sık rastlanan insan serotipleri ile reassortman yapılmıştır (94). Bu aşı da beş
canlı reassortan virus bulunmaktadır. Dört reassortan rotavirus sık rastlanan dört insan
rotavirus serotipinden birini (G1, G2, G3 veya G4) ve sığır rotavirus suşunun P7[5] proteinini
içermektedir. Beşinci reassortan rotavirus ise insan rotavirus P1A[8] proteinini ve sığır
rotavirusu G6 serotipinden oluşmaktadır (95).
Aşı sitrat fosfordan oluşan kendi tamponu içinde kullanıma hazır olarak
bulunmaktadır. İlk doz altıncı haftada olmak üzere en az bir ay ara ile 3 doz olarak uygulanır
(Tablo 1). Üçüncü son dozun 32 haftadan büyük çocuklara yapılması önerilmemektedir.
Pentavalan aşı gastrointestinal sistemde çok az çoğaldığından yüksek dozda verilmektedir. Bu
dozlarda bile çocukların ancak %10’unun dışkısında saptanmaktadır (21). A.B.D., Finlandiya
başta olmak üzere Orta ve Güney Amerika, Avrupa ve Asya ülkelerinden 70,000’den
fazla çocuğu içeren saha çalışmasında pentavalan aşının etkin ve güvenilir olduğu ve iyi tolere
edildiği belirlenmiştir (96). Bu vakalar herhangi bir aşı dozundan sonra 42 gün süreyle
invajinasyon açısından gözlenmiş ve aşı grubunda altı, plasebo grubunda beş vakada
invajinasyon saptanmıştır.Aşının iyi tolere edildiği ve invajinasyon ile ilişkisi olmadığı
görülmüştür (96,97).
Lanzhou kuzu aşısı
Çin’de üretilen ve yine Çin’de lisanslı bir üründür. Kuzudan elde edilen bu monovalan
(P[12]G10) canlı atenüe oral aşı 2001 yılından beri Çin’de uygulanmaktadır. Aşılananlarda
nötralizan antikor yanıtı %60’dır. Ancak etkinliği bilinmemektedir ve güvenilirlik çalışmaları
yapılmamıştır (98).
30
Rotavirus Aşısı İçin Amerikan Pediatri Akademisi Önerileri
1. Aşının ilk dozu 6 haftalıktan sonra verilir; 12 haftanın üzerinde ise güvenlik açısından
yeterli veri olmadığı için verilmez. Aşının (RotaTeq), yine yeterli veri olmadığı için 32
haftadan büyük bebeklere uygulanmaması önerilir.
2. Eğer bebek yanlışlıkla 13 hafta veya daha büyükken aşılanmışsa tüm aşı serisi yine de
tamamlanır.
3. Rotavirus gastroenteriti geçiren bebeğe de aşı başlanmalıdır. Doğal enfeksiyonun kısmi
immünite sağlandığı bilinmektedir.
4. Anne sütü aşının etkinliğini azaltmamaktadır.
5. Diğer aşılarda olduğu gibi, aşı hafif hastalıkta ve yüksek olmayan ateş durumunda
uygulanabilir.
6. Rotavirus aşısı DBT, DaBT, Hib, hepatit B, IPV ve konjuge pnömokok aşısı ile beraber
uygulanabilir.
7. Çocuk aşıyı tükürür ya da kusarsa aşı tekrar verilmez. Bu konuda yeterli çalışma yoktur. Bu
öneriler yeni bilgiler ışığında tekrar değerlendirilebilir. Bebek tavsiye edilen diğer dozları
uygun zamanda alır.
8. Rotavirus aşısı aşının herhangi bir kısmına aşırı duyarlı olan veya daha evvel bu tip
reaksiyon geçiren bebeklere aşı uygulanamaz.
9. Rotavirus aşısının immünyetmezlikli çocuğa uygulanmasına yarar ve zarar analizi yapılarak
karar verilmelidir. Konjenital immünyetmezlik hastalarında ve kemik iliği transplantasyonu
veya solid organ transplantasyonu olanlarda ciddi, uzamış, hatta fatal rotavirus gastroenteriti
görülebilir. Bu grup hastalarda etkinlik ve güvenirlik çalışması yapılmamıştır. Aynı uyarılar
immünsüpresif tedavi alanlar, lösemi, lenfoma ve HIV (+) olgular içinde geçerlidir.
10. Kan veya kan ürünleri transfüzyonu yapılan, immünglobülin preparatı verilmiş bebeklere
aşı 42 gün sonra yapılır. Eğer çocuk bu süre zarfında 13 haftalıktan büyük olacaksa bu süre
kısa tutulabilir
11. Orta ve ağır ishalli çocuklara rotavirus aşısı uygulanamaz, bu olgulara iyileşince aşı
uygulanır. Hafif ishal olgularında, özellikle bebek ilk aşı için 12 haftayı geçecekse aşı
uygulanabilir.
12. Orta ve ağır hastalık geçiren çocuklara iyileşir iyileşmez
aşı uygulanır. Bu öneri
hastalığın bulgularının aşısının istenmeyen etkileri sanılmasını önler.
13. Altta kronik gastrointestinal hastalığı (konjenital
malabsorpsiyon sendromları,
Hirschprung hastalığı, kısa barsak sendromu veya nedeni bilinmeyen kusma gibi durumlar)
31
olan bebeklerde aşının olası risk ve yararları göz önünde tutulur. Daha önceden varolan
gastrointestinal hastalık için immünsüpresif tedavi gören olgular dışında bu çocukların aşıdan
yarar görebileceği düşünülmektedir. Bu konuda çalışma henüz yoktur.
14. Daha evvel invajinasyon geçirmiş olan olgulara, bu
invajinasyon ile bir
aşıların çok geniş serilerde
ilişkisi olmadığı gösterildiği halde, çalışmalar invajinasyon riskinin
arttığını gösterdiği için verilmez.
15. Özel durumlarda aşılama:
a) Preterm Bebekler (37 haftadan önce doğanlar)
Preterm bebeklerinin hayatlarının ilk yılında viral gastroenterit sebebi ile hastaneye
yatmasının göreceli olarak daha fazla olabileceği kısıtlı sayıda çalışmalar ile gösterilmiştir.
Şimdiye dek az sayıda bebekle çalışma yapılmasına karşın çalışmalar preterm bebeğin aşıya
yanıtının term bebekle aynı olduğunu göstermiştir. (123)
Çok düşük doğum tartılı bebekte maternal antikor konsantrasyonu düşük olacağından bu
bebeklerde aşıya karşı reaksiyon beklenebilir. Amerika Pediatri Akedemisi’nin önerileri
şunlardır:
- Preterm bebek en az 6 haftalık olmalı,
- Klinik olarak stabil olmalı,
- İlk doz hastaneden çıkış anında veya çıkıştan sonra verilmeli.
Preterm bebeklerin aşılanmalarının yararı teorik risklerden fazla olduğu için aşılanmalıdır.
b) İmmün yetmezlikli bireylerin aşılı bebeklerle teması
İmmünyetmezliği veya şüphesi olan ya da bağışıklık bozukluğu olan bireylerle yaşayan
bebeklere rotavirüs aşısı yapılabilir. Çoğu uzmanlar ufak çocukların aşılanmasının evde
immünyetmezliği olan bireyi korumasına etkilerinin, o kişiye aşı virusunun çok az miktarda
bulaşması ve teorik olarak istenmeyen etki görülmesinden daha fazla olduğu ileri sürmektedir.
Virus bulaşını önlemek için ilk doz aşıdan bir hafta sonrasına kadar dikkatli el yıkamanın
yararlı olabileceği öne sürülmektedir.
c) Gebelerin Aşılanmış Çocuklarla Teması
Gebe kadınla aynı evde yaşayan bebek aşılanabilir. Doğurganlık yaşında olan kadınların
çoğunda rotavirusa karşı oluşmuş bir immunite vardır. Olası temasta bu sebepten dolayı
hastalık riski çok düşüktür.
d) Aşıdan Sonra Hastaneye Yatış
Yakında aşılanmış bir çocuk herhangi bir sebeple hastaneye yatarsa aşı virusunun yayılımını
önlemek için standart önlemler dışında herhangi bir özel önlem alınmaz .
32
2.9. Çinko:
Çinkonun Tarihçesi
Yaşayan organizmada çinkonun önemi ilk olarak 1869’da Raulin’in Aspergillus Niger
adlı siyah ekmek mantarında çinkonun, büyüme için gerekli bir element olduğunu
göstermesiyle anlaşılmıştır.
1940 yılında Keilin ve Mann tarafından karbonik anhidrazın % 0,3 çinko içeren bir
çinko metalloenzimi olduğu gösterilerek ilk spesifik biolojik fonksiyonu tanımlanmıştır. 1961
yılındaki ilk vaka sunumuna kadar insanlarda çinko eksikliğinin olamayacağına inanılıyordu.
Prasad bu vakayla 1958 yılında gördüğü cücelik, hipogonadizm, hepatosplenomegali, kuru
cilt, jeofaji ve demir eksikliği anemisi ile gelen 21 yaşında İran’lı bir hastada çinko eksikliğini
tanımlamıştır(99).
1973’de Barnes ve Moynahan akrodermatitis enteropatikanın çinko suplementasyonu
ile düzeldiğini bildirmişlerdir(100).
1974’de Amerika’daki Ulusal Bilimsel Akademi’nin Beslenme Bölümü’nce çinkonun
esansiyel bir besin maddesi olduğu açıklandı ve daha sonrada total parenteral nutrisyon
sıvılarına katılması zorunlu kılındı(99).
Bugün artık çinkonun 300’den fazla enzimatik reaksiyonda ve gen ekspresyonunda
rolü olan 2000’den fazla proteinin yapısında bulunduğu bilinmektedir(99).
Biokimyasal Özellikleri
Çinko doğada elementer olarak bulunmaz. ZnO, ZnCO2 ve ZnSiO4 gibi bileşimler
halindedir. Atom numarası 30 ve atom ağırlığı ise 65,37’dir.
Yapısında çinko bulunduran bazı metalloenzimler ve yer aldıkları reaksiyonlar şöyle
özetlenebilir;
Karbonik anhidraz…………………..CO2 ve HCO3 metabolizması
Timidin kinaz………………………..nükleik asit ve protein sentezi
DNA polimeraz……………………...nükleik asit ve protein sentezi
RNA polimeraz…………………….. nükleik asit ve protein sentezi
Delta amino levunilikasit dehidrataz...porfirin sentezi
Glutamat dehidrogenaz……………...amino asit deaminasyonu ve üre siklusu
Ornitin transkarbomilaz…………….. amino asit deaminasyonu ve üre siklusu
Gliseraldehit-3-fosfat dehidrogenaz…glikoliz ve glukoneogenez
33
Laktat dehidrogenaz…………………glikoliz
Alkol ve retinol dehidrogenaz……….alkol-retinaldehit dönüşümü
Karboksipeptidaz…………………….protein sindirimi, folat absorbsiyonu
Aminopeptidaz……………………… protein sindirimi, folat absorbsiyonu
Superoksit dismutaz………………….superoksitlerin O2 ve H2O2’e dönüşümü.
Çinko Homeostazı
Çinko vücutta depolanmaz ve homeostazı hakkında çok az bilgi vardır.Diyetle alınan
çinko intraluminal ileti ile enterositi geçerek plazmaya verilir. Plazmadaki ana taşıyıcısı
albumin olmakla beraber, çinko taşıyıcısı 1, 2, 3, 4 ve divalan katyon taşıyıcısı-1 (DCT-1)
Nramp 2 isimli proteinler de çinkonun hücrelere taşınmasında rol alan diğer proteinlerdir.
Diyetle alınan çinkonun % 20-40’nın emildiği varsayılmaktadır. Gastrointestinal sistem (GIS)
çinko homeostazındaki ana organdır. Çinkonun % 60’ı duodenumdan, % 30’u ileumdan, %
10’u da jejunumdan emilir. Çinko alımı az olduğu zaman, pankreastan salınan bir ligandın
jejunal çinko emilimini arttırdığı iddia edilmektedir.
Çinko dengesini korumada en önemli basamak GİS’den atılımıdır. Alım azaldığı
zaman fekal çinko atılımı da azalır(101). Ciddi çinko eksikliğinde dokulardaki kayıp aynı
değildir; saç, deri, kalp ve iskelet kasında aynı kalırken, plasma, karaciğer, kemik ve testiste
çinko düzeyi azalır.
Plazmadaki çinko konsantrasyonu 15 mikromol/L’dir ve bunun % 84’ü albumine, %
15’i α2-makroglobuline ve % 1’i de amino asitlere bağlıdır. Plazma çinko düzeyi diyetle alım,
hormonal
durum
(glukokortikoidler,
glukagon,
epinefrin),
stres
ve
enflamatuar
hastalıklardan(metallotionin sentezi etkilendiğinden) etkilenmektedir(28). Kandaki çinkonun
% 80’i eritrositlerdeki karbonik anhidraz enzimi içerisinde, % 3’ü lökositlerde ve az miktarda
da trombosit içerisindedir(102).
Gastrointestinal sistemden atılım 2,5-5,5 mg/gün olarak hesaplanmıştır ve hücre
deskuamasyonu, transmukozal akış veya sindirim salgıları aracılığıyla olmaktadır. Böbrekten
kayıp ise tubuler sekresyon ile sabit miktarda olup 300-700 microgr/gün’dür. Yenidoğanda
renal atılım erişkindekinden 5 kat daha fazladır. Böbrekten kayıp insulin ile inhibe olup,
glukagon ile artmaktadır(101).
Çinko emilimini fitat, lifli besinler, fosfat, kalsiyum,oksalat, bakır, kadmiyum, inorganik
demir, kalay, toprak ve kil azaltır. Protein, kazein, laktoz, şarap, D vitamini, Dpenisilamin ise
arttırır(103).
Doku ve sıvılardaki çinko konsantrasyonu Tablo 1’de gösterilmiştir. Günlük çinko
gereksinimi yaş ve hormonal durumla ilgili olarak değişmektedir.
34
Buna göre günlük çinko gereksinimi;
İlk 6 ay → 3 mg
6-12 ay → 5 mg
1-10 yaş → 10 mg
Erişkinde → 15 mg
Hamilelerde → 20 mg
Emziren annede → 25 mg’dır(103).
Besinlerdeki Çinko
Proteine bağlı ve insan sütündeki çinko en kolay absorbe edilen ve biyolojik yararlılığı en iyi
olan formlardır. Kolostrumda 20 mikrogr/ml, emzirmenin 3. ayında ise anne sütünde 2
mikrogr/ml çinko vardır. Hayvansal kaynaklı çinko bitkisel kaynaklıya göre daha kolay
absorbe olur(102). Besinlerde en yüksek çinko konsantrasyonu istiridyededir, daha sonra
koyun, sığır, dana ve balık etleri gelir(103). Temel gıdaların çinko içerikleri Tablo 9’da
gösterilmiştir.
Doku/Sıvı Çinko düzeyi Doku/Sıvı Çinko düzeyi
Saç 175 mg/gr.
Dalak : 17 mg/gr.
Tırnak 150 mg/gr.
Testis : 15 mg/gr
Semen 125 mg/gr.
Akciğer : 14 mg/gr.
Prostat 102 mg/gr.
Adrenal : 14 mg/gr.
Kemik 101 mg/gr.
Beyin : 12 mg/gr.
Karaciğer 55 mg/gr.
Eritrosit : 0,90 mg/gr.
Böbrek 54 mg/gr.
Kan plazması : 0,3 mg/gr.
Kas 33 mg/gr.
İdrar : 0,05 mg/gr.
Kalp 29 mg/gr.
Tükürük : 0 mg/gr.
Pankreas 21 mg/gr.
Tablo 9:Doku Ve Sıvılardaki Çinko Konsantrasyonu(102)
35
Çinko Eksikliğinin Nedenleri ve Semptomları
Çinko eksikliğine neden olan ve sistemik yetmezliğine katkıda bulunan mekanizmalar
aşağıdaki ana başlıklar altında incelenebilir:
1- Diyetle alımın azlığı veya biyoyararlığının az olması: Vejeteryan diyet, sentetik ve
terapötik diyetler, protein enerji malnutrisyonu.
2- Malabsorpsiyon ve sindirim bozukluğu: Enteropatiler, akrodermatitis enteropatika,
inflamatuar bağırsak hastalığı, pankreas yetersizliği, bağırsak rezeksiyonu, aklorhidri, biliyer
obstruksiyon.
3- Vücuttan kaybın artması: Açlık, yanık, diabetes mellitus, diüretik tedavi, hepatitler, siroz,
hemolitik anemiler, renal yetmezlik, kronik kan kaybı, eksfoliyatif dermatozlar.
4- Artmış çinko gereksinimi: Hızlı doku sentezi, gebelik, laktasyon, neoplastik hastalıklar,
kemoterapi, radyoterapi, iyileşmekte olan anemi.
Çinko birçok enzimin yapısında ve birçok vücut fonksiyonunda yer alan bir element
olduğundan, çinko eksikliği çoğunlukla nonspesifik semptomlarla karşımıza çıkar. Diğer
patolojilerle kolaylıkla karıştırılabilir ya da diğer patolojilerin seyrini olumsuz etkileyen bir
faktör olduğu halde fark edilmeyebilir. Çinko eksikliği iştahsızlık, büyüme geriliği, kilo kaybı
gibi nonspesifik bulguların yanı sıra hafif, orta ve ağır eksiklik bulguları ile kendini gösterir.
H afif eksiklik bulguları : Tanısı zordur ve en sık görülen şeklidir. Vücut kitlesinde azalma,
oligospermi, hiperamonyemi, anerji, duygusal ve nörolojik değişiklikler, serum timulin ve IL2 aktivitesinde azalma, okul öncesi çocuklarda gelişmede duraklama görülür. Hafif eksiklik
bulguları daha sıklıkla okul öncesi çocuklar, hamileler ve yaşlılarda görülür.
Orta eksiklik bulguları: Hipogonadizm, kaba deri, iştahta azalma, karanlığa adaptasyon
bozukluğu, tat duyusunda azalma, yara iyileşmesinde gecikme ile kendisini gösterir.Yetersiz
çinko alımı, GİS hastalıkları, karaciğer hastalıkları, kronik böbrek hastalıkları ve orak hücre
anemisinde bildirilmiştir.
Ağır eksiklik bulguları: Büllöz püstüler dermatit, alopesi, emosyonel bozukluklar,
tekrarlayan enfeksiyonlar, hipogonadizm, mental bozukluklar, yara iyileşmesinde bozukluk
ortaya çıkar. Ayrıca akrodermatitis enteropatika, total parenteral nütrisyon, aşırı alkol alımı ve
penisilamin tedavisi sonrası çinko kaybının derecesine göre ağır eksiklik bulguları
görülebilir(104).
36
Çinko Eksikliğinin Tanısı
Çinko düzeyini gösteren genel olarak kabul edilmiş sensitif ve spesifik bir marker
bulunmamaktadır(105). Çinko eksikliği tanısı koyabilmek için aşağıda anlatılan değişik
tetkikler denenmiş fakat tanı koymada hiçbiri tek başına yeterli bulunmamıştır.
1-Plazma yada serum çinko düzeyi: Serum, plazmaya kıyasla % 16 daha fazla çinko içerir.
İkinci Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması raporunda çinkonun serum ortalama değeri
95±14 mikrogr/100 ml. olarak belirtilmiştir(106).
Serum yada plazmadaki değer her koşulda o anki vücut çinko düzeyini göstermemektedir.
Hipoalbuminemide ve akut enfeksiyonlarda çinko düzeyi düşük bulunabilmektedir (102).
2-Eritrosit çinko düzeyi: Eritrositlerin ortalama yaşam süreleri 120 gün kabul edilirse uzun
süreli çinko durumunu göstermede faydalı olabilir.
3-Saç çinko düzeyi: Saç ve serum çinko düzeyleri birbirleriyle ilişkili değildir. Saç analizinde
kirlilik, saç boyaları, şampuanlar, alındığı bölge, saçın uzama hızı gibi faktörler yanıltıcı
sonuç verebilir. Ancak saç numunelerinden bakılan çinko değerlerinin kısa süreli
değişimlerden etkilenmemesi, çabuk, kolay ve acısız toplanabilmesi nedeniyle daha avantajlı
görülmektedir.
4-Trombosit çinko düzeyi: Yaşam süreleri eritrositlere göre daha kısa olduğundan akut
değişiklikler için kullanılabilir. Ancak deneysel çinko eksikliğinde trombosit çinkosunun
değişmediği gösterilmiştir.
5-Lökosit çinko düzeyi: Nötrofillerin yarı ömrü 6-7 saat iken monositlerin 1-3 gündür ve
çinko içerikleri polimorfonükleer lökositlere göre daha yüksektir. Saf hücre popülasyonunda
ölçümler daha güvenilir sonuç verir ancak metod çok komplike olduğundan hata riski
yüksektir ve sık kullanılmaz.
6-İdrar çinko düzeyi: Yirmi dört saatlik idrarda atılan miktar tanıda yardımcı olabilir ama
siroz, orak hücreli anemi, kronik böbrek hastalarında hiperzinküri mevcuttur.
7-Çinko bağımlı enzim aktivitesi: Alkali fosfataz, karboksipeptidaz, timidin kinaz gibi
enzimler çinko eksikliğinden etkilenmektedir. Çinko suplementasyonu sırasında alkali
fosfataz ile serum çinko düzeyi arasında doğru orantı mevcuttur.
8-Serum timulin aktivitesi: İnsanda deneysel çinko eksikliğinde serum timulin aktivitesi
düşmüş, çinko suplementasyonu sonrasında normal seviyesine yükselmiştir.
9-Plazma metallotionin durumu: Düşük molekül ağırlıklı, çinko bağlayan bir protein olan
metallotioninin doku konsantrasyonu, çinko düzeyi ile orantılı değişiklik göstermektedir.
37
Klinik bulgularından şüphe edildiğinde plazma çinko düzeyi 65 mikrogr/dl veya saç çinko
miktarı 70 mikrogr/dl bulunması ile çinko eksikliği tanısı konulabilir. Bugün için çinko
eksikliğini değerlendirmenin en iyi yolu hastanın klinik bulgularının iyi yorumlanması ve
tedavi sonrasında tedaviye verilen klinik, fonksiyonel, biyokimyasal yanıtların takip
edilmesidir.
Tedavi ve Toksisite:
Çinko eksikliğinin tedavisinde oral yoldan 0,2-3 mg/kg/gün çinko sülfat kullanılmaktadır.
Çoğu durumda 1 mg/kg/gün yeterli olmaktadır(102).
Akut çinko zehirlenmesi galvanize konteynerlerde saklanan içecek ve suların
içilmesinden veya bu gibi sularla renal diyaliz yapıldıktan sonra görülebilir. Anoreksi, kusma,
bulantı, diyare, letarji, ateş, baş dönmesi, gastrik erozyona bağlı kanama gibi semptomlar
görülür. Erişkinde 2 gr veya daha fazla alındığında bu tür toksisite bulguları görülür. Uzun
süre yüksek doz (75-300 mg ) kullanılması mikrositik anemi ve nötropeni yaparken, kısa
süreli günde 50 mg çinko alınması demir ve bakır metabolizmasını etkiler (104).
38
Çinko ve immun sistem:
Son çalışmalar açıkça göstermiştir ki, lenfosit transformasyonu için çinko gereklidir. Çinko
dominant olarak T lenfositleri üzerine etkilidir. Eksperimental olarak çinko eksikliği
oluşturulan hayvanlarda, lenfoid dokularda, timusta atrofi olmakta ve lenfopeni gelişmektedir.
Çinkoya bağımlı bir enzim olan Nükleosid fosforilaz enziminin aktivesi, çinko eksikliğinde
azalmakta, bu da T hücre disfonksiyonuna neden olmaktadır. Çinkonun ayrıca nötrofil
kemotaksisini arttırıcı etkisi de vardır. Çinko eksikliğinde antijene antikor cevabı azalmakta,
fithemaglutinin, PPD, kandida ve trikofitona T hücre cevabı baskılanmaktadır (108).
Fraker ve arkadaşları 1997’de (109), Dardanne ve arkadaşları 1999’da (110) yaptıkları
çalışmada, çinko eksiklğinde timulin yapımının azaldığını göstermişlerdir. Makrofaj ve T
lenfositlerden salınan interlökinlerden (özellikle IL I ve II) sentez ve aktivasyon için çinkoya
gereksinim duydukları düşünülmektedir ve bunu destekleyen çok sayıda çalışma vardır (110).
Çinkonun invitro olarak lenfositler için mitojenik bir etki gösterdiği çeşitli çalışmalar ile
gösterilmiştir. Lenfositlerin çinko ile muamelesinden 2-3 gün sonra RNA ve DNA sentezinde
artma ve yeni hücrelerin devamlı olarak S fazına girdiği saptanmıştır.
Phillips ve arkadaşları, çinkonun lenfositlere etkisi ile ilgili çalışmalarında, serumdan
yoksun ve PHA ile uyarılmış insan lenfosit kültüründe lenfosit blastik transformasyon
cevabının çinko-transferin ilavesi ile arttığı saptanmıştır (111). Golden ve arkadaşları
proteinkalori malnütrisyonlu hastalarda timik atrofi ve çinko eksikliğinin beraber olduğunu
çinko verilmesi ile timus hacminin arttığını göstermişlerdir (112).
Çinko eksikliğinin kompleman sistemi üzerine olumsuz etkileri gösterilmemiş olup, fizyolojik
sınırın üzerindeki çinko konsantrasyonlarının kompleman sisteminde inhibisyon oluşturduğu,
bu noktadan yola çıkarak da, kronik enfeksiyonlarda azalan serum çinko düzeylerinin immun
sistemin kompleman kolu üzerinde olumsuz bir etki oluşturmayacağı ileri sürülmüştür (113).
39
Çinko ve İshal
Dünyada her yıl binlerce çocuk ishal nedeniyle kaybedilmektedir. Bu sayıdan daha
fazlasında da tekrarlayan ishaller nedeni ile gelişme geriliği meydana gelmektedir.
Bilindiği gibi son 30 yıldan beri hangi etyolojiye bağlı olursa olsun dehidratasyona
yol açan akut diyare olgularında standart oral hidrasyon tuz solüsyonları (ORS)
kullanılmaktadır. Standart ORS solüsyonları feçes volümünü, sıklığını ve süresini azaltmaz.
Bu durum ise pratik açıdan önemlidir. Çünkü annelerin en çok dikkat ettikleri husus, ishalin
sıklığı ve volümüdür. Şüphesiz standart oral hidrasyon solüsyonları sayesinde ishalden ölüm
oranları azalmıştır. Ayrıca oral hidrasyon pahalı olmayan, kolayca uygulanabilen bir tedavi
şeklidir. Gelişmiş ülkelerde de oral rehidrasyon solüsyonlarının kullanılışının artmasına
karşın, ishale bağlı çocuk ölümleri devam etmektedir.
Diyare epizotlarının 14 günden fazla devam etmesi durumunda persistent diyareden
söz edilir. Persistent diyare ve malnütrisyon bir arada ise ölüm riski artar. Bu çocukların
enfeksiyonlara yakalanma olasılıkları daha yüksektir. Nedeni ise immün kapasitelerinin
azalmasıdır.
Bazı
diyare
epizotlarının
persistent
hale
gelmesinin
nedeni
tam
olarak
anlaşılamamıştır. Risk faktörleri olarak, yaşın küçük olması, anne sütü alıp almadığı,
nütrisyonel durum, diyare başlamadan önce geçirdiği hastalıklar, sellüler immün
fonksiyonların durumu gibi hastaya ait özellikler spesifik etyolojik ajandan daha çok
diyarenin persistent olmasından sorumludur.
Çinko, birçok sellüler fonksiyonlar için esansiyeldir. Hasardan sonra intestinal
mukozanın tamir edilmesinde de çinko görev alır.
Dutta ve ark. (114) Akut diyare gösteren malnütrisyonlu 80 çocuğu iki gruba ayırmış,
44 çocuğa günde toplam 40 mg elemental çinko 3 fraksiyone doz şeklinde verilmiştir. Geriye
kalan 36 çocuk ise plasebo olarak alınmıştır. Çinko suplementasyonu yapılan çocukların %
100’ü, plasebo grubunun ise % 89’u 5 gün içinde iyileşmiştir. Çinko alan grupta diyare süresi
anlamlı bir şekilde kısalmış, daha az sulu diyareye dönüşmüş, oral rehidrasyona gereksinim
azalmıştır. Bu araştırmanın sonucuna göre çinko tedavisi, ORS solüsyonuna yardımcı bir
tedavi olarak önerilmektedir.
Çinko eksikliği sonucunda anormal immün fonksiyon ve infeksiyon hastalıklarının
oranı artmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde çocuklara çinko süplementasyonu yapılmış,
kontrollü ve randomize yapılan bu çalışmalarda infeksiyöz hastalıkların morbidite ve
40
mortalitesi incelenmiştir. Çinko tedavisi yapılan çocuklarda diyare, pnömoni ve malaryaya
yakalanma, çinko verilmeyenlere göre daha az oranda görülmüştür (115).
Gelişmekte olan ülkelerde akut ishaller ve gelişme gerilikleri ölüm nedenleri arasında
ilk sırayı almaktadır. İshal epizotları genellikle sağlıklı çocuklarda birkaç gün içinde
düzelirken, malnütrisyonlu ve immün sistemleri bozulmuş olanlarda uzun süre devam eder.
3-36 ay arasında akut daire ve dehidratasyonu olan ve hospitalize edilen çocuklarda
çinko desteği yapılmış ORS verilmiş ve ishal sıklığının kontrol grubuna göre azaldığı
saptanmıştır(116)
Bhatnagar ve ark tarafından yapılan bir çalışmada çinko tedavisi uygulanan grupla
uygulanmayan akut ishalli çocuklarda %28 dışkılama oranının azaldığı görülmüştür.(116)
1999 da 9 randomize kontrollü çalışmada çinko desteği hastalarda daire sıklığının %18
azaldığı görülmüştür.(117)
Ağır çinko eksikliği gösteren çocuklarda ishal sık görülen bir belirtidir. Ve çinko
süplementasyonuna hızlı cevap verir. İshaller ayrıca çinkonun daha fazla kaybına neden
olarak, çinko eksikliğini arttırır. Böylece bir kısır döngü oluşur. Hindistan’da bir grup
araştırıcı, randomize çift kör ve kontrollü yaptıkları bir çalışmada 6-35 aylık 937 ishalli
çocuğa 20 mg elemental çinko ile süplementasyon yapmış, ayrıca oral hidrasyon ve vitamin
takviyesi de uygulamışlardır. Çinko alan çocuklarda ishalin devamında % 23 oranında
kısalma olmuştur. Çinko süplementasyonu diyarenin ilk 3 günü içinde yapılırsa bu oranın %
39’a kadar yükseldiği görülmüştür. Gelişmesi geri kalmış çocuklarda ishalin şiddeti ve
süresindeki azalma daha belirgin olmuştur. Araştırıcıların görüşlerine göre çinko
süplementasyonu süt çocuğu ve küçük çocuklarda diyarenin şiddeti ve süresi üzerine klinik
olarak önemli derecede olumlu etki yapmıştır. Çocuklarda çinko tedavisinin bu olumlu
etkisinde olası mekanizma tam anlaşılamakla birlikte;
1) barsaklardan su ve elektrolitlerin absorbsiyonunda düzelme,
2) Bağırsak epitelinin hızlı yapımı(119)
3) enterositlerin fırçamsı kenar enzimlerinin düzeylerinde artış,
4) immünolojik mekanizmanın güçlenmesi, sellüler immünite ve sekretuar antikorların
artışı (120) şeklinde açıklanabilir.
Bir çalışmaya göre Lima’da 2 yaş altı çocuklarda plazma çinko konsantrasyonu 60
mikrogram/dl’nin altında olanların oranı % 80’dir. Bu popülasyonda aynı zamanda diyare ve
gelişme geriliği de yüksek orandadır (118).
41
Yapılan metaanalizlerin sonucu olarak çinko desteği akut ishallerde Child Healt
Program tarafından desteklenmektedir.Çinkonun akut dönemde hem koruyucu hemde tedavi
edici etkisi vardır.(121)
Sonuç olarak oral rehidrasyon tedavisi ile çinko süplementasyonunun birlikte
kullanılması özellikle gelişmekte olan ülkelerde çocuklardaki çinko eksikliğini düzeltmekte
ve diyare süresini kısaltmaktadır.
42
3.GEREÇ VE YÖNTEM
Çalışmamıza kasım 2008 ile şubat 2009 tarihleri arasında Okmeydanı Eğitim Araştırma
Hastanesi Çocuk Acil Polikliniği ve Çocuk Polikliniğine ishal nedeniyle başvurup gaitada
lateks agglutinasyon testi ile Rotavirus Ag’i pozitif saptanmış 79 hasta alındı.Yaşları 1-60 ay
arasında değişen hastalar akut ishalli olup, kronik bir hastalığı olmayanlar ve saptanan kan
çinko düzeyi normal aralıkta saptananlar çalışmaya dahil edildi.
Hastalar yatan ve ayaktan olarak
rastgele
bölünerek hastaların yarısına Dünya Sağlık
Örgütünün ishalli çocuklarda önerdiği dozdan ( 6 aydan küçük hastalara 10mg/kg/ gün 6-60
ay arası olanlara 20mg/kg/gün ) oral çinko desteği başlandı.Diğer yarısına çinko verilmedi ve
kontrol grubu olarak kabul edildi.Hastalara ilk gelişinde geliş yakınmaları (ateş,
kusma,ishal,halsizlik),
doğum
tartısı,gestasyonel
yaş,
anne
sütü
alıp
almadığı
sorgulandı.Hastalara 2 hafta boyunca hasta takip formunda yer alan kriterleri ( ishal sayısı,
ishal miktarı, kıvamı, şekli , rengi ve kusma sayısı) geri dönüşümlü olarak sorgulandı.
Tüm hastaların ve sağlıklı çocukların ailelerinden bilgilendirilmiş onam alındı, çalışma projesi
etik kurul tarafından onaylandı.
KANLARIN TOPLANMASI:
Çalışmaya alınan hastaların kliniğe yatışlarında rutin tetkikleri yanında ve sağlam
çocuklardan çalışma için 2ml sitratlı kan alındıktan sonra en kısa zamanda plazması
ayrıştırılarak -70 C’de çalışma yapılana kadar cam tüplerde saklandı. Örnekler haftada bir
soğuk zincir korunarak çalışılacak merkeze götürüldü. Çalışılacak merkezde ise -70 C’de
saklanarak tüm numuneler tamamlandıktan sonra çalışma için önceden temin edilen Zn
kitleriyle çalışıldı.
Çalışmaya alınan hastalardan alınan kanlardan Hemogram ve Biyokimya kan ölçümleri
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Biyokimya Laboratuarında, kan Çinko tayini ise
GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesinde Biyokimya Laboratuarında çalışıldı.
43
DIŞKIDA ROTAVİRUS ANTİJENİN SAPTANMASI:
İshal nedeniyle başvuran çocukların taze dışkı örnekleri lateks agglutinasyon yöntemi
(Rida Quick®Rotavirus) ile Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Mikrobiyoloji
Laboratuarında çalışıldı.
KANDA ÇİNKO DÜZEYİNİN ARAŞTIRILMASI:
Kanda çinko tayini Perkin-Elmer marka A-Analist 800 cihazında atomik absorbsiyon
spektrofotometresinde serumlar 1/1000 lik priton.x.100 solusyonu ile 5 kez dilue edildikten
sonra çalışıldı.
LABORATUAR ANALİZİ:
Çalışmadan elde edilen veriler SPSS 11.0 istatistik programında çalışıldı. Verilerin
karşılaştırılmasında Student T Test, Mann-Whitney U Test ve ki-kare testleri kullanılmıştır.
İstatiksel değerlendirmede p değeri <0.05 ise anlamlı kabul edildi.
44
4. BULGULAR
Araştırmaya toplam 79 hasta katılmıştır. Hastaların 46 (% 58,2)’sı erkek, 33 (%
41,8)’ü kız çocuğudur.
Hastaların cinsiyetlerine göre dağılımı
erkek
kız
42%
58%
Şekil.5: Hastaların cinsiyetlerine göre dağılımı
8 (% 10,1) hastanın yaşı 6 aydan küçük, 54 (% 68,4) hastanın yaş aralığı 6-24 ay arası, 17 (%
21,5) hastanın ise yaşı 24 aydan büyüktür.
Hastaların yaş aralıklarına göre dağılımı
6 aydan küçük
6‐24 ay
24 aydan büyük
0%
22%
10%
68%
Şekil.6: Hastaların Yaş Aralıklarına Göre Dağılımı
45
Ateşi olanların sayısı 35 (% 44,3), olmayanların sayısı ise 44 (% 55,7)’tür. İshali olanların
sayısı 75 (% 94,9), olmayanların sayısı ise 4 (% 5,1)’tür. Kusması olanların sayısı 67 (%
84,8), olmayanların sayısı ise 12 (% 15,2)’dir. Halsizliği olanların sayısı 14 (% 17,7),
olmayanların sayısı ise 65 (% 82,3)’tir.
Şekil.7: Hastaların Başvuru Şikayetlerine Göre Dağılımı
Bu hastaların 39 (% 49,4)’una tedavileri sırasında çinko verilmiş, 40 (% 50,6) hastaya ise
çinko verilmemiştir. Ayaktan tedavi görenlerin sayısı 32 (% 40,5), yatan hastaların sayısı ise
47 ( % 59,5)’dir. Preterm doğanların sayısı 16 (% 20,3), term doğanların sayısı ise 63 (%
79,7)’tür. Anne sütü alanların sayısı 64 (%81,0), almayanların sayısı ise 15 (% 19,0)’tir.
Tablo.10: Hastaların çinko verilen grupla verilmeyen grup ortalaması
Çinko verilmiş
Evet
Hayır
n
39
40
Tablo.11:Yatan ve ayaktan takip edilen hasta ortalaması
Yatan hasta
n
Evet
47
Hayır
32
46
%
49,4
50,6
%
59,5
40,5
Tablo 12: term ve preterm hasta oranları:
Preterm/term
Term
Preterm
n
63
16
%
79,7
20,3
Tablo:13 Anne sütü alan almayan hasta oranı
Anne sütü almış
n
Evet
64
Hayır
15
%
81,0
19,0
Çalışmaya alınan hastaların yaş ortalaması 17,99 ± 13,81 ay; doğum ağırlığı ortalaması
3138,99 ± 611,31 gram; ishalli gün ortalaması 4,54 ± 1,62 gün; çinko düzeyi ortalaması
126,11 ± 35,12’dir.
Tablo.14: Hastaların yaş ortalaması
Yaş (ay)
İshalli gün
Doğum ağırlığı
Çinko düzeyi
ortalama
17,99
4,54
3138,99
126,11
standart sapma
13,81
1,62
611,31
35,12
Çinko verilen grupta yaş ortalaması 19,41 ± 15,15 ay, çinko verilmeyen grupta ise 16,60 ±
12,41 aydır. Çinko verilen grupta ishalli gün ortalaması 4,69 ± 1,54; çinko verilmeyen grupta
ise 4,40 ± 1,71’dir. Çinko verilen grupta çinko düzeyi ortalaması 130,23 ± 35,99; çinko
verilmeyen grupta ise 122,10 ± 34,22’dir. Çinko verilen grupta doğum ağırlığı ortalaması
3126,92 ± 624,43 gram; çinko verilmeyen grupta ise 3150,75 ± 605,97 gramdır.
Tablo.15:Hastaların çinko verilen grupta ve verilmeyen grupta yaş ortalaması
Çinko verilmemiş
Çinko verilmiş
ORT
SS
ORT
SS
p
16,60
12,41
19,41
15,15
0,369
Yaş (ay)
4,40
1,71
4,69
1,54
0,427
İshalli gün
122,10
34,22
130,23
35,99
0,307
Çinko düzeyi
3150,75
605,97
3126,92
624,43
0,864
Doğum
ağırlığı
47
Çinko düzeyi ortalaması erkeklerde 127,22 ± 32,98; kızlarda ise 124,58 ± 38,37’dir.
Erkeklerde doğum ağırlığı ortalaması 3183,26 ± 630,99 g; kızlarda ise 3077,27 ± 586,73
gramdır.
Tablo 16: Çinko düzeyi ortalaması ve doğum ağırlığı ortalaması kızlarda ve erkeklerde
kıyaslanması
Erkek
Kız
ORT
SS
ORT
SS
p
16,98
12,98
19,39
14,98
0,447
Yaş (ay)
4,67
1,59
4,36
1,67
0,406
İshalli gün
127,22
32,98
124,58
38,37
0,744
Çinko düzeyi
3183,26
630,99
3077,27
586,73
0,451
Doğum
ağırlığı
Term doğanların yaş ortalaması 18,87 ± 14,89 ay; preterm doğanların ise 14,50 ± 7,67 aydır.
İshalli gün ortalaması term doğanlarda 4,65 ± 1,69; preterm doğanlarda ise 4,13 ± 1,31’dir.
Çinko düzeyi ortalaması term doğanlarda 127,44 ± 32,74; preterm doğanlarda ise 120,88 ±
44,10’dır.
Tablo 17: Term ve preterm doğan hastaların yaş ortalaması, İshalli gün ortalaması, Çinko
düzeyi ortalaması
Term
Preterm
ORT
SS
ORT
SS
p
18,87
14,89
14,50
7,67
0,110
Yaş (ay)
4,65
1,69
4,13
1,31
0,250
İshalli gün
127,44
32,74
120,88
44,10
0,508
Çinko düzeyi
Çinko verilmeyen grupta anne sütü almış olanların sayısı 34 (% 85), almamışların sayısı 6 (%
15); çinko verilen grupta ise anne sütü almış olanları sayısı 30 (% 76,9), almamışların sayısı 9
(% 23,1)’dur.
Tablo.18: Çinko verilen grup ile verilmeyen hasta grubunun anne sütü alma oranları
Anne sütü
çinko
verilmemiş
verilmiş
48
almış
n
34
30
%
85,0
53,1
76,9
46,9
almamış
n
6
9
%
15,0
40,0
23,1
60,0
Ki-kare
0,837
p
0,360
Çinko verilen gruptakilerin 17 (%43,6)’si ayaktan, 22 (%56,4)’si ise yatarak tedavi gören
hastalardır. Çinko verilmeyen gruptakilerin ise 15 (%37,5)’i ayaktan, 25 (%62,5)’i yatarak
tedavi görenlerdir. Ayaktan tedavi edilenlerden 17 ( % 53,1) hastaya çinko verilmiş; yatan
hastalardan ise 22 (% 46,8) hastaya çinko verilmiştir.
Tablo.19: Çinko verilen grupla verilmeyen grup arasında yatan ve ayaktan takip edilen hasta
oranı
Tedavi şekli
çinko
verilmiş
n
17
verilmemiş
15
ayaktan
%
53,1
43,6
yatarak
46,9
37,5
n
22
%
46,8
56,4
25
53,2
62,5
Ki-kare
p
0,304
0,581
Tablo.20:1.2.ve 3. gün ishal sıklığı ortalaması
1.gün ishal ortalaması 6.08 ± 3,18; 2.gün ishal ortalaması 5.42 ± 3,44; 3.gün ishal ortalaması
ise 4.01 ± 2,93’tür.
ishal
1.gün
2.gün
3.gün
ortalama
6.08
5.42
4.01
standart sapma
3,18
3,44
2,93
Çinko verilen grup ile verilmeyen grup arasında 1.gün ishal ortalaması açısından istatiksel
olarak anlamlı bir farklılık vardır (p < 0,05).
Tablo 21:çinko verilen grupla verilmeyen grup arasında 1.gün ishal ortalaması
ishal
1.gün
2.gün
3.gün
49
Çinko verilmemiş
ORT
SS
5.35
2,38
5,38
3,10
3,78
2,36
Çinko verilmiş
ORT
SS
6,82
3,72
5,46
3,80
4,26
3,44
p
0,041*
0,912
0,469
26 (% 32,9) hastada ishal 4 günden az sürmüş, 42 (% 53,2) hastada 4-7 gün sürmüş, 11 (%
13,9) hastada ise 7 günden fazla sürmüştür.
Tablo 22:çinko verilen grup ve verilmeyen grupta 4 günden az,4-7 gün.7 günden fazla süren
hasta sayıları
İshal gün
4 günden az
4-7 gün
7 günden fazla
İshal gün
çinko
verilmiş
verilmemiş
n
26
42
11
4 günden az
n
%
10
25,6
38,5
16
40,0
61,5
4 günden az
İshal gün
n
%
Tedavi şekli
ayaktan
14
43,8
53,8
yatarak
12
25,5
46,2
4-7 gün
n
24
18
%
61,5
57,1
45,0
42,9
4-7 gün
n
15
27
%
46,9
35,7
57,4
64,3
%
32,9
53,2
13,9
7 günden fazla
n
%
5
12,8
45,5
6
15,0
54,5
7 günden fazla
n
%
3
9,4
27,3
8
17,0
72,7
Ki-kare
2,320
Ki-kare
3,120
Tablo 23:Çinko verilen grup ve verilmeyen grupta ortalama ishal gün süresi
İshal gün
Ayaktan hasta
Yatan hasta
İshal düşme
oranı
2.gün
3. gün
50
Çinko verilmemiş
ORT
SS
3,93
1,58
4,68
1,75
Çinko verilmiş
ORT
SS
4,35
1,45
4,95
1,59
p
0,440
0,578
Çinko verilmemiş
ORT
SS
Çinko verilmiş
ORT
SS
p
-15,90
24,01
11,76
26,45
111,21
62,71
81,34
99,46
0,215
0,899
p
0,313
p
0,210
Ayaktan tedavi gören hastalarda çinko verilen grup ile verilmeyen grup arasında 2. gün ishal
düşme oranı ve 3. gün ishal düşme oranları açısından istatiksel olarak anlamlı bir farklılık
vardır (p < 0,05 ve p < 0,05).
Tablo 24: Ayaktan tedavi gören hastalarda çinko verilen grup ile verilmeyen grup arasında 2.
gün ve 3. gün ishal düşme oranları kıyaslanması
Ayaktan hasta
2.gün ishal
sayısı düşme
oranı
3. gün ishal
sayısı düşme
oranı
Yatan hasta
2.gün ishal
düşme oranı
3. gün ishal
düşme oranı
Çinko verilmemiş
ORT
SS
5,90
44,24
Çinko verilmiş
ORT
SS
39,99
21,43
p
0,013*
34,08
58,16
0,010*
28,04
19,13
Çinko verilmemiş
ORT
SS
-28,98
135,94
Çinko verilmiş
ORT
SS
-12,23
104,07
p
0,642
17,96
-0,50
0,577
76,35
129,51
Çalışmanın istatistiklerinde SPSS paket programı ile Student T Test, Mann-Whitney U Test
ve ki-kare testleri kullanılmıştır.
51
5.TARTIŞMA:
Akut gastroenteritler çocuklarda en sık görülen enfeksiyon hastalıklarından biri olup
dünya genelinde akut solunum yolu enfeksiyonlarından sonra morbidite nedeni olarak ikinci
sırayı almaktadır. İshal dünyanın gelişmekte olan bölgelerinde önemli bir bebek ölüm
sebebidir.(1)
Dünyadaki yaygınlığı AGE sosyo-ekonomik durum ile yakından ilişkilidir. Gelişmiş
ve gelişmekte olan ülkelerde çocukluk çağı ishallerinin büyük kısmından virüsler, az gelişmiş
ülkelerde ise bakteriler sorumludur.Etyolojik ajanlar göz önüne alındığında viral patojenlerin
% 30-40.lara varan
oranlarla ilk sırayı aldıkları bilinmektedir. Sıklık sırasına
Rotavirüsler
Enterik aenovirüsler
(RV),
(Ead),
Norwalk
ve
göre;
Norwalk-like virüsler,
norovirüs ve Calisivirüsler iyi tanımlanmıştır ve klinik önem taşıyan virüslerdir.
Yapılan çalışmalarda 5 yaş altı çocuklarda ölümlerin % 21’ine sabep olmakta olup,
dünyada yıllık ortalama 1,5 milyar akut ishal atağı görülmektedir. AGE aynı yaş grubunda 2,5
milyon ölüm vakasından sorumlu bulunmaktadır.
5 yaş altı gastroenteritlerde en sık saptanan patojen rotavirustür.Hastalık kontrol ve
önleme komitesinin 2003 raporuna göre tüm dünyada her yıl rotavirus 111 milyon ishal
atağına, 25 milyon hastane başvurusuna, 2 milyon hastane yatışına ve 500000 ölüme neden
olmaktadır.(22-41).Bir başka deyişle rotavirus ishali nedeniyle dünya genelinde her 1
dakikada 1 çocuk ölmektedir.
Amerika Birleşik Devletlerinde yıllık ortalama 3.5 milyon viral gastroenterit olgusu
bildirilmekte ve bunların % 35.inin hastaneye yatırılarak tedavisi gerekmektedir. Gelişmekte
olan ülkelerde bu oran daha da yüksektir (125 milyonolgu/yıl). Bu olguların 18 milyonu
şiddetli dehidratasyonla seyretmektedir. Dünyada yılda 4.6 milyonu bulan ishale bağlı bebek
ölümlerinin % 20-40.ından Rotavirüs sorumludur (3,4)
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de rotavirus gastroenteriti epidemiyolojisini
araştıran çeşitli çalışmalar yapılmıştır. (40-45). Bu çalışmaların sonuçları incelendiğinde,
ülkemizde 5 yaş altı çocuklarda görülen ishallerin %20-50’sinden rotavirusların sorumlu
olduğu görülmektedir. Bu ağır hastalık yükü nedeniyle rotavirüs önemli bir etkendir
Türkiye’de son 15 yılda yürütülen ishalli hastalıklarla mücadele programı ve ağızdan
sıvı tedavisinin yaygınlaşması ile ishal ölümleri önemli derecede azalmıştır. Beş yaş altı
çocuk ölüm nedenleri arasında ikinci sıradan yedinci sıraya gerilemiştir (5). Ancak,
52
günümüzde bile hala ishale bağlı veya ishal sonucu oluşan komplikasyonlardan bebek
ölümleri olabilmektedir. Rotavirus ölümlerinin gösterildiği haritaya göre, ülkemizde yılda
yaklaşık 3000 rotavirus ölümü görülmektedir(6).
Rotavirus den korunma da uygun hijyen ve sık el yıkama bu ajanların fekal-oral
yayılımını önler. Oral rehidratasyon tedavisi, hijyen ve güvenilir su kaynakları sağlanması ile
ishalli hastalıklarda mortalite hızı azaltılmış; ancak rotavirusa bağlı ölüm sıklığında azalma
olmamıştır. (6)Rotavirusa bağlı morbidite ve mortalitenin azaltılması için güvenilir bir aşı
gerektiği konusunda uzmanlar uzun süredir görüş birliğine varmışlardır. Bu nedenle Dünya
Sağlık Örgütü (DSÖ) rotavirus aşı gelişimi ve uygulanması çalışmalarına öncelik vermektedir
(82).
Rotavirus aşılar ile ilgili yapılmış olan çalışmalarda aşının, gelişmiş ve az gelişmiş
ülkelerde yapılan çalışmalarda herhangi bir rotavirus ishaline karşı %70-85, ağır ishale karşı
%85-100 koruyuculuk sağladığı gösterilmiştir. Ayrıca herhangi bir etkene bağlı ishalden
hastaneye yatışı %41 oranında azaltmıştır (92,95).Bizim yaptığımız çalışmamızda hastalara
rotavirus aşısı sorgulandığında hiç birinde aşı uygulaması yapılmamıştı.
Rotavirusa bağlı gastroenteritler sıklıkla 6 ay-2 yaş arası çocukları etkilerken, yaşam
koşulları daha kötü olan topluluklarda enfeksiyon daha erken yaşta başlayabilir.(20) .
Yaş gruplarına göre rotavirüs pozitifliği dağılımı incelendiğinde; Gül ve ark. en yüksek oranı
1-2 yaş arasında bulmuşlar (% 44.7); 0-1 yıl arası % 26.3 ve2-3 yaş arasında % 13.2
oranında pozitiflik bildirmişlerdir (66). Bizim çalışmamızda ortalama yaş 18 ay olarak tespit
edilmiştir.
Yapılan tıbbi yazında anne sütü ile beslenmenin ishallerin insidansını azalttığı
bilinmektedir. İlk üç ayçocukların anne sütü ile beslendikleri dönem olması nedeniyle,
rotavirus
ishallerinin
bu
aylarda
az
görülmesinde
anne
sütünün
rolü
olduğunu
düşündürmektedir.(122).Bizim çalışmamızda anne sütü alan hasta oranı %81 olarak
saptanmıştır.
Prematüre bebekler, tranplasental antikor geçişi olmadığı için, normal yeni doğanlara
göre daha fazla rotavirus enfeksiyon riski taşırlar. Prematürelerin hayatlarının ilk yılında viral
gastroenterit sebebi ile hastaneye yatmasının göreceli olarak daha fazla olabileceği çalışmalar
ile gösterilmiştir. Şimdiye dek az sayıda bebekle çalışma yapılmasına karşın, sonuçlar
prematüre bebeğin aşıya yanıtının term bebekle aynı olduğunu göstermektedir.(123).Bizim
çalışmamızda term doğanların oranı % 79.7, preterm doğan ların oranı ise %20.3
saptanmıştır.
53
olarak
Çalışmamızda hastaların en sık yakınmalarının ishal, kusma, ateş ve halsizlik
olduğu görüldü.(sırası ile %94,9. %84,8. %44,3. %17,7) Yapılan çalışmalardada rotavirus
yakınmalarının sıklığının benzer olduğu gözlendi.(56,124)
Çinko eksikliği sonucunda anormal immün fonksiyon ve infeksiyon hastalıklarının
oranı artmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde çocuklara çinko süplementasyonu yapılmış,
kontrollü ve randomize yapılan bu çalışmalarda infeksiyöz hastalıkların morbidite ve
mortalitesi incelenmiştir. Çinko tedavisi yapılan çocuklarda diyare, pnömoni ve malaryaya
yakalanma, çinko verilmeyenlere göre daha az oranda görülmüştür (115).
Boran ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada tedavi verilen grupta ortalama çinko düzeyi
109.6± 22.6 mikrogr/dl , kontrol grubunda ise 102.9 ± 32.3 mikrogr/dl bulunmuştur. Bizim
yaptığımız çalışmamızda ise çinko düzeyi çinko verilen grupta ortalama 130,23 ± 35,99
mikrogr/dl , çinko verilmeyen grupta ise 122,10 ± 34,22 mikrogr/dl olarak saptanmıştır.
Gelişmesi geri kalmış çocuklarda ishalin şiddeti ve süresindeki azalma daha belirgin
olmuştur. Araştırıcıların görüşlerine göre çinko süplementasyonu süt çocuğu ve küçük
çocuklarda diyarenin şiddeti ve süresi üzerine klinik olarak önemli derecede olumlu etki
yapmıştır. Çocuklarda çinko tedavisinin bu olumlu etkisinde olası mekanizma tam
anlaşılamamakla birlikte;
1) barsaklardan su ve elektrolitlerin absorbsiyonunda düzelme,
2) Bağırsak epitelinin hızlı yapımı(119)
3) enterositlerin fırçamsı kenar enzimlerinin düzeylerinde artış,
4) immünolojik mekanizmanın güçlenmesi, sellüler immünite ve sekretuar antikorların
artışı (120) şeklinde açıklanabilir.
Akut ve kronik gastroenteritler de çinko desteği ile pek çok çalışma yapılmıştır.
İshal için çinko etkisini değerlendiren deneyler çinko takviyesi yapılmış çocuklarda daha kısa
süreli ve daha az sayıda ve hacimde dışkı, daha az tedavi başarısızlığı veya ölüm
göstermiştir.(128,129)
54
Akut
gastroenteritlerin
klinik
gidişatı
üzerine
çinko
desteğinin
etkisi
de
araştırılmıştır. Tıbbi yazaında 16 akut gastroenterit li çocuklarda çinko tedavisini uygulayan
çalışmadan 5 inde ishalin seyri üzerinde anlamlı farklılık saptanmamış olmakla birlikte 11 de
anlamlı farklılık bulunmuştur.(125)
Dutta ve ark. (114) Akut diyare gösteren malnütrisyonlu 80 çocuğu iki gruba ayırmış,
44 çocuğa günde toplam 40 mg elemental çinko 3 fraksiyone doz şeklinde verilmiştir. Geriye
kalan 36 çocuk ise plasebo olarak alınmıştır. Çinko suplementasyonu yapılan çocukların %
100’ü, plasebo grubunun ise % 89’u 5 gün içinde iyileşmiştir. Çinko alan grupta diyare süresi
anlamlı bir şekilde kısalmış, daha az sulu diyareye dönüşmüş, oral rehidrasyona gereksinim
azalmıştır. Bu araştırmanın sonucuna göre çinko tedavisi, ORS solüsyonuna yardımcı bir
tedavi olarak önerilmektedir.
3-36 ay arasında akut daire ve dehidratasyonu olan ve hospitalize edilen çocuklarda
çinko desteği yapılmış ORS verilmiş ve ishal sıklığının kontrol grubuna göre azaldığı
saptanmıştır.(116)
Bhatnagar ve ark tarafından yapılan bir çalışmada çinko tedavisi uygulanan grupla
uygulanmayan akut ishalli çocuklarda %28 dışkılama oranının azaldığı görülmüştür.(116)
1999 da 9 randomize kontrollü çalışmada çinko desteği hastalarda diare sıklığının
%18 azaldığı görülmüştür.(117)
Baqui AH, Sachdev
ve arkadaşlarının yaptıkları
akut ishalli çocuklarda çinko
destekli çalışmalarında ishal süresinin kısaldığı saptanmıştır.(127,128)
Polat ve ark tarafından yayınlanan yeni bir çalışmada beslenme yetmezliği çeken
fakat gelişmekte olan ülkelerdeki gibi çinko eksikliği riski bulunan bir grup çocukta çinko
takviyesinin ardından ishalin süresi ve derecesinde azalma bulmuştur.(78)
55
Çalışmamızda ortalama ishal süresi çinko verilen grupta ishalli gün ortalaması 4,69 ±
1,54; çinko verilmeyen grupta ise 4,40 ± 1,71’dir. İki grup arasında anlamlı bir farklılık
bulunamamıştır. Fakat dikkate alınmalıdır ki çalışmamız yetersiz beslenmeyen ve kronik
problemi olmayan ve serum çinko düzeyi normal olan sağlıklı çocuklarda yapılmıştır. Önceki
çalışmalar ciddi ishal olan, az gelişmiş ülkelerde yaşayan (subklinik çinko eksikliği %80 olan)
yetersiz beslenen çocuklarda gerçekleştirilmiştir.
Sazawal ve arkadaşlarının yaptıkları akut ishali olan çocuklarda çinko desteğinden
sonra çinko tedavisinin ilk üç gününde ishalin devam etmesi riskinde istatistiksel olarak
anlamlı olmayan bir bir düşüş görülmüştür . Fakat 3 gün sonrasındaki hastalığın devam
etmesi riskinde ise istatiksel olarak anlamlı %38 ’lik bir düşüş olmuştur.(129)
Bizim çalışmamızda ayaktan çinko tedavisi alan grup ile almayan grup arasında
ishal sıklığının düşüş hızı anlamlı bulunmuştur.
Ayaktan tedavi gören hastalarda çinko verilen grup ile verilmeyen grup arasında 2.
gün ishal düşme oranı ve 3. gün ishal düşme oranları açısından istatiksel olarak anlamlı bir
farklılık vardır (p < 0,05 ve p < 0,05).
Ayaktan hasta
2.gün ishal
sayısı düşme
oranı
3. gün ishal
sayısı düşme
oranı
56
Çinko verilmemiş
ORT
SS
5,90
44,24
Çinko verilmiş
ORT
SS
39,99
21,43
p
0,013*
34,08
58,16
0,010*
28,04
19,13
6.SONUÇ:
Rotavirus gastroenteriti, dünyanın hemen her ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de sık
rastlanan, hastane yatışlarına ve morbiditeye neden olan önemli bir sağlık sorunudur.
Rotavirus gastroenteritinee bağlı morbiditenin ve mortalitenin önlenmesinde
koruyucu yaklaşımların yanı sıra ataklar sırasında tedavinin gecikilmeden ve doğru olarak
uygulanması büyük önem taşımaktadır. Akut gastroenteritin tedavisi dehidratasyonana ek
olarak, nutrisyonel ve farmakolojik tedaviyi de içermektedir. ve Dünya Sağlık örgütünün
önerdiği gibi tedaviye oral çinko eklenmesi hastalığın klinik seyrini olumlu yönde
etkilemektedir.
Bizim çalışmamızda, akut rotavirus ishali olan hastalarda çinko verilen grup ile
verilmeyen grup arasında ishalin ortalama süresinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark
bulunmamasına rağmen günlük ishal sayısının çinko verilmeyen gruba göre anlamlı bir
şekilde azaldığı görüldü.
Sonuç olarak, rotavirus gastroenteritinin tedavisinde oral çinko kullanılmasının günlük
ishal sayısını azaltmak yoluyla hastalığın klinik seyrini hafifletebileceğini söyleyebiliriz.
57
7. KAYNAKLAR
1- Borkowsky W, Krugman S.Akut gastroenteritis. In: Gershon AA, Hotez PJ, Katz SL,
editors. Krugman's Infectious Disease of Children. 11 ed. Philadelphia, Pennsylvania: Mosby,
Inc.; 2004. s. 220-224
2-Bulut Y, İleri L, Agel E, Durmaz B: Akut gastroenterit ön tanılı çocuklarda rotavirüs
pozitifliği. İnönü Üniv Tıp Bült 2003;10(3):143-5.
3- Beyazova U. Viral gastroenteritler. Editors: Topçu AW, Söyletir G, Doğanay M.
İnfeksiyon Hastalıkları. 1.baskı, Istanbul: Nobel Týp Kitabevi. 1996:602-4.
4- Mandell GL, Bennett JE, Dolin R. Principles and Practice Of Infectious Disease. 4th ed.
New York:Churchill-Livingstone, 1995; 1448-55, 965-73, 1382-7.
5- Devlet İstatistik Enstitüsü, Ölüm İstatistikleri, 1996.
6- Parashar UD, Hummelman EG, Bresee JS, Miller MA, Glass RI. Global illness and deaths
caused by rotavirus disease in children. Emerg Infect Dis 2003; 9: 565-72.
7- Bahl R, Bhandari N, Saksena M, Strand T, Kumar GT, Bhan MK, Sommerfelt H.
Efficacy of zinc-fortified oral rehydration solution in 6- to 35-month-old children with acute
diarrhea. J Pediatr. 2002 Nov;141(5):677-82.
8 - Bishop WP, Ulshen M. Bacterial Gastroenteritis. Pediatric Gastroenterology. Pediatr Clin
North Am 1988;35:69-87.
9 -Uysal G, Doğru U, Aysev D, Karabiber N. Campylobacter jejuni gastroenteritis in Turkish
children. İnfection 1997;25:159-62.
10- Roy CC, Silverman A, Alagille D. Diarrheal disorders. In Roy CC, Silverman A, Alagille
th
D (eds) Pediatric Clinical Gastroenterology 4 ed St Louis Mosby 1995; pp216-227.
11 - Pickering LK, Cleary TG. Approach to patients with gastrointestinal tract infections and
food poisoning. In: Feigin RD, Cherry JD (eds). Textbook of Pediatric Infectious
th
Diseases (4 ed) vol 1, W.B. Saunders Co.1998:567-601.
58
12 -Jamieson FB, Wang EE, Bain C. Human torovirüs: A new nosocomial gastrointestinal
pathogen. J Infect Dis 1998;178:1263-9.
13- Ceyhan M, Kanra G, Yeniay I, Ciliv G, Vesikari T. Rota viruses in infants with diarrhoea
studied by viral RNA electrophoresis in Ankara, Turkey. Turk J Pediatr 1987;29:145-9.
14- Medici MC, Martinelli M, Arcangeletti MC, Pinardi F, De Conto F, Dodi I, Virdis R,
Abelli LA, Aloisi A, Zerbini L, Valcavi P, Calderaro A, Bernasconi S, Izzi GC, Dettori G,
Chezzi C. Epidemiological aspects of human rotavirus infection in children hospitalized with
acute gastroenteritis in an area of northern Italy. Acta Biomed Ateneo Parmense. 2004
Aug;75(2):100-6.
15-Treanor I, Dolin R. Norwalk virus and other caliciviruses. In: Mandell GL, Bennett JE,
Dolin R, eds. Mandell, Douglas and Bennetts!s Principles and Practice of Infectıous Diseases,
Fifth Ed, Phliadelphia: Churchill Livingstone; 2000:1949.
16-Gomez HF, Cleary TG. Shigella. In: Behrman RE, Kliegman RM, Arvin AM (eds).
th
Nelson Textbook of Pediatrics (15 ed) Philadelphia: WB Saunders Co. 2004:791-792.
17-Otkun-Tatman M, Özkan E, Öztürk D, Dündar V, Tuğrul M: 1995-1997 yıllarında
dışkıdan izole edilen salmonella.1996:798-800.
18-Zarakolu P, Aktepe OC, Güvener E: Çocukluk çağı ishallerinde etken olarak
Campylobacter monella serotiplerinin dağılımı ve antibiyotik duyarlılıkları, İnfeksiyon Derg
12:181 (1998).
19-Velázquez FR, Matson DO, Calva JJ, Guerrero L, Morrow AL, Carter-Campbell S,Glass
RI, Estes MK, Pickering LK, Ruiz-Palacios GM. Rotavirus infections ininfants as protection
against subsequent infections. N Engl J Med. 1996 Oct 3;335(14):1022-8.
20-Kapikian AZ,Hoshino Y,Chanock RM.Rotaviruses.In: Knipe DM, Howley PM, Griffin
DE et aleds.Field’s Virology. Philadelphia: Lipincott Williams and Wilkins ;2001:1787-1833
21- APA Commitee on infectious Diseases prevention of Rotavirus disease: Guidelines of
Rotavirus Vaccine.Pediatrics 2007;119;171-182
22- Parashar UD, Hummelman EG, Bresee JS, Miller MA, Glass RI. Global illness and
deaths caused by rotavirus disease in children. Emerg Infect Dis. 2003 May;9(5):565-72.
23- Linhares AC, Bresee JS. Rotavirus vaccines and vaccination in Latin America. Rev
Panam Salud Publica. 2000 Nov;8(5):305-31. Review.
59
24- Tucker AW, Haddix AC, Bresee JS, Holman RC, Parashar UD, Glass RI. Costeffectiveness analysis of a rotavirus immunization program for the United States. JAMA.
1998 May 6;279(17):1371-6.
25-
Kapikian
AZ.Chaock
RM.
Rotaviruses.
İn:
Fields
Virology
ed.
Philadelphia,PA:Lippincott-Raven 1996:1659
26- The pediatric burden of rotavirus disease in Europe.Epidemiol infect 2006;134 (5):908916
27- Ryan MJ, Ramsay M, Brown D, Gay NJ, Farrington CP, Wall PG. Hospitaladmissions
attributable to rotavirus infection in England and Wales. J Infect Dis. 1996 Sep;174 Suppl
1:S12-8.
28- Vesikari T, Rautanen T, Von Bonsdorff CH. Rotavirus gastroenteritis in Finland: burden
of disease and epidemiological features. Acta Paediatr Suppl. 1999 Jan;88(426):24-30.
29- de Wit MA, Koopmans MP, van der Blij JF, van Duynhoven YT. Hospital admissions for
rotavirus infection in the Netherlands. Clin Infect Dis. 2000 Sep;31(3):698-704. Epub 2000
Oct 4.
30- Mrukowicz JZ, Krobicka B, Duplaga M, Kowalska-Duplaga K, Domañski J, SzajewskaH,
Kantecki M, Iwañczak F, Pytrus T. Epidemiology and impact of rotavirus diarrhoea in
Poland. Acta Paediatr Suppl. 1999 Jan;88(426):53-60.
31- Visser LE, Cano Portero R, Gay NJ, Martínez Navarro JF. Impact of rotavirus disease in
Spain: an estimate of hospital admissions due to rotavirus. Acta Paediatr Suppl. 1999
Jan;88(426):72-6.
32-Huilan S, Zhen JG, Mathan MM et al.Etiology of acute diarrhoea among children in
developing countries:a multicentre study in five countries. Bull World Health Organ .
1991;69(5):549-555.
33-Carlin JB,Chondros P,Masendcyz P,et al.Rotavirus infection and rates of hospitalisation
for acute gastroenteritis in young children in Australia,1993-1996.Med J Aust 1998;169:252256
34-Parashar UD,Hollman RC,Clarke MJ et al.Hospitalizations assosiated with rotavirus
diarrhea in unitad states,1993 through 1995:suveillance based on the new ICD-9-CM
rotavirus spesifec diagnostic code .J İnfect Dis 1998;177:13-17
35- Chang HG,Glass RI,Smith PF,et al.Disease burden and risk factors for hospitalizasions
assosiated with rotavirus infection among children in New York State,1989 through
2000.Pediatr Infect Dis J2003;22:804-814
60
36-Glass RI,Kilgore PE,Holman RC,et al.The Epidemiology of Rotavirus diarrhea in
theUnitad states:Surveillance and estimates. of disease burden. I infect Dis.1996;174:s5-11
37-Cunliffe NA,Kilgore PE, Bresee JS,et al Epidemiyolgy of rotavirus diarrhea in Africa :a
rewiev to assess the need for otavirus immunization.Bull World Healt Organ 1998;76 (5):525537.
38-Devlet istatistik Enstitusu, Olum istatistikleri, 1999.
39-Glass RI,Bresee JS,Parashar UD,Miller MA,Gentsch JR.Rotavirus vaccines at the three
shold Nat Med 1997;3:1011
40- Ceyhan M, Kanra G, Yeniay I, Ciliv G, Vesikari T. Rotaviruses in infants with diarrhea
studied by viral RNA electrophoresis in Ankara, Turkey. Turk J Pediatr 1987; 29: 145-9.
41-Karada. A, Ac›kgoz ZC, Avc› Z, et al. Childhood diarrhoea in Ankara, Turkey:
epidemiological and clinical features of rotavirus-positive versus rotavirus-negative cases.
Scand J Infect Dis 2005; 37: 269-75.
42- Altındiş M, Yavru S, şimşek A, Ozkul A, Ceri A, Koc H. Rotavirus infection in children
with acute diarrhea as detected by latex agglutination, ELISA and polyacrylamide gel
electrophoresis. Indian Pediatr 2004; 41: 590-4.
43- Kurugol Z, Geylani S, Karaca Y, et al. Rotavirus gastroenteritis among children under
five years of age in ‹zmir, Turkey. T J Ped 2003; 45: 290-4.
44- Cataloluk O, Itturiza M, Gray J. Molecular characterization of rotaviruses circulating in
the population in Turkey. Epidemiol Infect 2005;140: 673-8.
45- Cicek C, Karatafl T, Altu.lu I, Koturo.lu G, Kurugol Z, Bilgic A. Comparison of elisa
w›th shell vial cell culture method for the detection of human rotavirus in fecal specimens
detection of human rotavirus. Microbiology (bask›da).
46- Image courtesy of Centers for Disease Control and Prevention and Dr. Erskine Palmer
47-Bernstein DI.Ward RL.Rotaviruses In.Feigin RD,Cherry JD.Demmler GJKaplan
SL.eds.Tekstbook pediatricİnfectious Diseases 5 ed.Philadelphia:Saunders 2004:2110-33
48-Matson DO. Rotaviruses. In: Long SS, Pickering LK, Prober CG, eds. Principles and
Practices of Pediatric Infectious Diseases, 2nd ed. New York: Churchill Livingstone, 2003:
1105-109.
49-Santos N, Hoshino Y. Global distribution of rotavirus serotypes/genotypes and
its
implication for the development and implementation of an effective rotavirus vaccine. Rev
Med Virol. 2005 Jan-Feb;15(1):29-56.
61
50-. Dömbekçi E. A grubu rotaviruslarda genotip tayini. İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp
Fakültesi, Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Uzmanlık Tezi. İstanbul,
2001.
51- Lundgren O, Swenson L. Pathogenesis of rotavirus diarrhea. Microbes Infect 2001; 3:
1145-56.
52-. Ramig RF. Pathogenesis of intestinal and systemic rotavirus infection. J Virol 2004; 78:
10213-220.
53- Blutt SE, Kirkwood CD, Parreno V, et al. Rotavirus antigenemia and viraemia: a common
event? Lancet 2003; 362: 1445-49.
54- Velázquez FR, Matson DO, Calva JJ, Guerrero L, Morrow AL, Carter-Campbell S, Glass
RI, Estes MK, Pickering LK, Ruiz-Palacios GM. Rotavirus infections ininfants as protection
against subsequent infections. N Engl J Med. 1996 Oct 3;335(14):1022-8.
55-. Hrdy HB. Epidemiology of rotaviral infection in adults. Rev Infect Dis 1987; 9: 461-69.
56-Staat MA, Azimi PH, Berke T, Roberts N, Bernstein DI, Ward RL, Pickering LK, Matson
DO. Clinical presentations of rotavirus infection among hospitalized children. Pediatr Infect
Dis J. 2002 Mar;21(3):221-7.
57-. Velazquez FR, Calva JJ, Ruiz-Palacios GM, et al. Cohort study of rotavirus serotype
patterns in symptomatic and asymptomatic infections in Mexican children. Pediatr Infect Dis
J 1993; 12: 54-61.
58-Velázquez FR, Matson DO, Guerrero ML, Shults J, Calva JJ, Morrow AL, Glass RI,
Pickering LK, Ruiz-Palacios GM. Serum antibody as a marker of protection against natural
rotavirus infection and disease. J Infect Dis. 2000 Dec;182(6):1602-9. Epub 2000 Oct 23.
59-Kay MA, O'Brien W, Kessler B, McVie R, Ursin S, Dietrich K, McCabe ER. Transient
organic aciduria and methemoglobinemia with acute gastroenteritis. Pediatrics. 1990
Apr;85(4):589-92.
60- Kovacs A, Chan L, Hotrakitya C, Overturf G, Portnoy B. Serum transaminase elevations
in infants with rotavirus gastroenteritis. J Pediatr Gastroenterol Nutr. 1986 Nov-Dec;5(6):873
7.
61- Gilger MA, Matson DO, Conner ME, Rosenblatt HM, Finegold MJ, Estes MK.
Extraintestinal rotavirus infections in children with immunodeficiency. J Pediatr. 1992
Jun;120(6):912-7.
62- Santosham M, Yolken RH, Quiroz E, Dillman L, Oro G, Reeves WC, Sack RB. Detection
of rotavirus in respiratory secretions of children with pneumonia. J Pediatr. 1983
Oct;103(4):583-5.
62
63- Minami K, Tamura A, Komori Y, Yanagawa T, Izumi G, Kioka N, Yoshikawa N. Acute
encephalopathy and rhabdomyolysis following rotavirus gastroenteritis. J Paediatr Child
Health. 2007 Jan-Feb;43(1-2):90-1.
64-Keidan I, Shif I, Keren G, Passwell JH. Rotavirus encephalopathy: evidence of central
nervous system involvement during rotavirus infection. Pediatr Infect Dis J. 1992
Sep;11(9):773-5.
65-Ioi H, Kawashima H, Nishimata S, Watanabe Y, Yamanaka G, Kashiwagi Y, Yamada N,
Tsuyuki K, Takekuma K, Hoshika A, Kage M. A case of Reye syndrome with rotavirus
infection accompanied with high cytokines. J Infect. 2006 Apr;52(4):e124-8. Epub 2005 Oct
14.
66-. Gül M, Garipardıç M, Çıragil P, Aral M, Karabiber H, Güler. 0-5 Yaş Arası
Gastroenteritli Çocuklarda Rotavirüs ve Adenovirüs Tip 40/41 Araştırlması. ANKEM Derg
2005; 19: 64-7.
67- American Academy of Pediatrics: Summaries of infectious diseases. Rotavirus infections,
“Pickering, LK (ed): Red Book: 2003 Report of the Committee on Infectious Diseases. 26th
edition. Elk Grove Village, IL: American Academy of Pediatrics; 2003. p.53468-Boyce TG. Viral gastroenteritis. In: Beers MH, Berkow R (eds). The Merck Manual of
Diagnosis and Therapy (çeviri). 17th edition. İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri; 2002. p.289-90.
69-Dennehy PH. Acute diarrheal disease in children. Epidemiology, Prevention, and
Treatment. Infect Dis Clin North Am 2005: 19: 585-602.
70-. Nazik H, lktaç M, Öngen B. Çocukluk Yaş Grubu Gastroenteritlerinde Rotavirüs
Sıklığının araştırılması. ANKEM Derg 2006; 20: 233-5.
71- King CK, Glass R, Bresee JS, Duggan C; Centers for Disease Control and Prevention.
Managing acute gastroenteritis among children: oral rehydration, maintenance, and nutritional
therapy. MMWR Recomm Rep. 2003 Nov 21;52(RR-16):1-16.
72-Hirschhorn N, Cash RA, Woodward WE, Spivey GH. Oral fluid therapy of Apache
children with acute infectious diarrhoea. Lancet. 1972 Jul 1;2(7766):15-8.
73-Szajewska H.Mrukowicz JZ.Approach to the child with acut diarrhea.In Guandalini S
ed.Textbook of Pediatric Gastroenterology and Nutrition.London:Taylor&Francis 2004:655674.
74-CHOICE Study Group.Multicenter Randomized Double-Blind Clinical Trial to Evaluate
the Efficiacy and Safety of Reduced Osmolarity Oral Rehidratation Salt Solution in Children
With Acute Watery Diarrhea, Pediatrics 2001;107:613-618
63
75- Sandhu BK; European Society of Pediatric Gastroenterology, Hepatology and Nutrition
Working Group on Acute Diarrhoea. Practical guidelines for the management of
gastroenteritis in children. J Pediatr Gastroenterol Nutr. 2001 Oct;33 Suppl 2:S36-9.
76- Kurugöl Z, Geylani S, Karaca Y, et al. Rotavirus gastroenteritis among children under
five years of age in İzmir, Turkey. T J Ped 2003; 45: 290-4.
77-WHO/UNICEF Joint Statement: Clinical Management of Acute Diarrhea, May 2004
78- Polat TB, Uysalol M, Cetinkaya F. Efficacy of zinc supplementation on the severity and
duration of diarrhea in malnourished Turkish children. Pediatr Int. 2003 Oct;45(5):555-9.
79- Boran P, Tokuc G, Vagas E, Oktem S, Gokduman MK. Impact of zinc supplementation in
children with acute diarrhoea in Turkey. Arch Dis Child. 2006 Apr;91(4):296-9. Epub 2005
Dec 14.
80- Szajewska H, Mrukowicz JZ. Probiotics in the treatment and prevention of acute
infectious diarrhea in infants and children: a systematic review of published randomized,
double-blind, placebo-controlled trials. J Pediatr Gastroenterol Nutr. 2001 Oct;33 Suppl
2:S17-25. Review.
81-Szymański H, Pejcz J, Jawień M, Chmielarczyk A, Strus M, Heczko PB. Treatment of
acute infectious diarrhoea in infants and children with a mixture of three Lactobacillus
rhamnosus strains--a randomized, double-blind, placebo-controlled trial. Aliment Pharmacol
Ther. 2006 Jan 15;23(2):247-53.
82- de Zoysa I, Feachem RG. Interventions for the control of diarrhoeal diseases among
young children: chemoprophylaxis. Bull World Health Organ. 1985;63(2):295-315. Review.
83- Vesikari T, Isolauri E, Delem A, D'Hondt E, André FE, Zissis G. Immunogenicity and
safety of live oral attenuated bovine rotavirus vaccine strain RIT 4237 in adults and young
children. Lancet. 1983 Oct 8;2(8354):807-11
84- Senturia YD, Peckham CS, Cordery M, et al. Live attenuated oral rotavirus vaccine.
Lancet 1987; 2: 1091-92.
85-. Bernstein DI, Smith VE, Sander DS, et al. Evaluation of WC3 rotavirus vaccine and
correlates of protection in healthy infants. J Infect Dis 1990; 162: 1055-62.
86- Lopez S, Arias CF. Multistep entry of rotavirus into cells: a Versaillesque dance. Trends
Microbiol 2004; 12: 271-8.
87- Rennels MB, Glass RI, Dennehy PH, et al. Safety and efficacy of high-dose rhesus-human
reassortant rotavirus vaccines –report of the National Multicenter Trial. Pediatrics 1996; 97:
7-13.
64
88-Centers for Disease Control and Prevention. Intussusception among recipients of rotavirus
vaccine, United-States, 1998-1999. MMWR 1999; 47: 57781.
89-. Centers for Disease Control and Prevention. Withdrawal of rotavirus vaccine
recommendation. MMWR 1999; 48: 1007.
90- Simonsen L, Viboud C, Elixhauser A, Taylor RJ, Kapikian AZ. More on RotaShield and
intussusception: the role of age at the time of vaccination. J Infect Dis 2005; 192 (Suppl 1):
S36-43.
91- Bernstein DI, Sack DA, Rothstein E, et al. Efficacy of live, attenuated, human rotavirus
vaccine 89-12 in infants: a randomised placebo-controlled trial. Lancet 1999; 354: 287-90.
92- Vesikari T, Karvonen A, Puustinen L, et al. Efficacy of RIX4414 live attenuated human
rotavirus vaccine in Finnish infants. Pediatr Infect Dis J 2004; 23: 937-43
93- Ruiz-Palacios GM, Perez-Shael I, Velazquez FR, et al. Safety and efficacy of an
attenuated vaccine against severe rotavirus gastroenteritis. N Eng J Med 2006; 354: 11-22.
94- Clark HF, Offit PA, Ellis RW, et al. The development of multivalent bovine rotavirus
(strain WC3) reassortant vaccine for infants. J Infect Dis 1996; 174 (Suppl 1): S73-80.
95- Heaton PM, Goveia MG, Miller JM, Offit P, Clark HF. Development of a pentavalent
rotavirus vaccine against prevalent serotypes of rotavirus gastroenteritis. J Infect Dis 2005;
192 (Suppl 1): S17-21.
96- . Vesikari T, Matson DO, Dennehy P, et al. Safety and efficacy of a pentavalent humanbovine (WC3) reassortant rotavirus vaccine. N Eng J Med 2006; 354: 23-33.
97- Clark HF, Bernstein DI, Dennehy PH, et al. Safety, efficacy, and immunogenicity of a
live, quadrivalent human-bovine reassortant rotavirus vaccine in healthy infants. J Pediatr
2004; 144: 184-90.
98- WHO. Report of the meeting on future directions for rotavirus vaccine research in
developing countries. Geneva: World Health Organization, 2000: 1-56.
99- Prasad AS. Zinc deficiency. BMJ 2003;326:409-410.
100- Barnes PM, Moynahan EJ. Zinc deficiency in acrodermatitis enteropathica:multiple
dietary intolerance treated with synthetic zinc. Proc R Soc Med 1973;66:327-329.
101- Tapiero H, Tew KD. Trace elements in human physiology and pathology: zinc and
metallothioneins. Biomed Pharmacother 2003;57:399-411.
102- Hambidge KM, Walravens PA. Trace elements in nutrition. In: Brennemann’s Practice
of Pediatrics, Vincent C. Kelley(ed), Harper and Row, Publishers. Philadelphia, 1981, Vol 1,
pp1-15.
65
103- Saner S. Beslenme ve beslenme bozuklukları; besin gereksinimleri. In: Neyzi O,
Ertuğrul T, eds. Pediatri-Cilt 1. 3rd ed. İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, 2002:167-182.
104- Arcasoy A. Çinko ve Çinko Eksikliği. 2. baskı. İstanbul: Öğütler ofset matbaacılık
2002:s 70.
105- Brown KH, Peerson JM, Rivera J, Allen LH. Effect of suplemental zinc on the growth
andserum zinc concentrations of prepubertal children: a meta-analysis of randomized
controlled trials. Am J Clin Nutr 2002;75:1062-71.
106- Smith JC, Holbrock JT, Danford DE. Analysis and evaluation of zinc and copper in
human plasma and serum. J Am Coll Nutr 1985;4:627-38.
107- Prasad AS. Zinc Deficiency. In Trace Element in Human Disease. 1995; 573 -58
108- Prasad AS, Brewer GJ, Shoomaker EB, Rabbani P. Hypocupremia induced by Zinc
Therapy in Adults. JAMA. 1998; 240 (20): 2166 -2168.
109- Gibson S.R. , Dewolfe S.M.: Changes in serum zinc concentrations of some Canadian
fullterm and low birthweight infants from birth to six months: Acta Pediatr. Scand. 1994; 70:
491-500
110- Mills CF, Xuarterman J, et al. Metabolic role of zinc. Am. J. Clin. Nutr. 1999; 22: 1240
1249.
111- Widdowson, E.M.: Trace elements in human development mineral metabolism in
pediatrics. Edited by Donald Baltrop W.L., Burland blackwell scientific pub.Oxford, 1991,85.
112- Coble, Y.D., Bardın, C.W., Rass, G.T., Darby, W.T.: Studies of endocrin function in
boyswith retarded growth delayed sexuel maturation and zinc deficiency. J.clinic. Endoc.
med. 1998, 32: 361.
113- Oberleas D, Prasad AS. Factors affecting Zinc homeostasis. In Prasad AS (ed): Trace
Elements in Human Health and Disease, (New York Academic Pres.) 1996; Vol 1: 155 -161.
114- Impact of zinc supplementation in malnourished children with acute watery diarrhoea
Dutta et al. J Trop Pediatr.2000; 46: 259-263
115- Black RE, Sazawal S. Zinc and childhood infectious disease morbidity and mortality.
Br J Nutr. 2001 May;85 Suppl 2:S125-9.
116- Bhatnagar S, Bahl R, Sharma PK, Kumar GT, Saxena SK, Bhan MK. Zinc with oral
rehydration therapy reduces stool output and duration of diarrhea in hospitalized
children: a randomized controlled trial. J Pediatr Gastroenterol Nutr. 2004 Jan;38(1):34-40.
117- The Zincs’ Investigators’ Collaborative Group. Prevention of diarrhea and pneumonia by
zinc supplementation in children in developing countries: pooled analysis of randomized
control trials. Zinc Investigators’ Collaborative Group. J Pediatr 1999;135:
66
118- Penny ME, Peerson JM, Marin RM, Duran A, Lanata CF, Lönnerdal B, Black RE,
Brown KH. Randomized, community-based trial of the effect of zinc supplementation, with
and without other micronutrients, on the duration of persistent childhood diarrhea in Lima,
Peru. J Pediatr. 1999 Aug;135(2 Pt 1):208-17.
119- Indian Pediat 2003;40:463–476. Bettger WJ, O’Dell BL. A critical physiological role of
zinc on the structure and function of biomembranes. Life Sci 1981;28: 1425–1438.
120-- Gebhard RL, Karouani R, Prigge WF, McClain CJ. Effect of severe zinc deficiency on
activity of intestinal disaccharidases and 3-hydroxy- 3-methy-glutaryl coenzyme A reductase
in the rat. J Nutr 1983;113:855–859.
121-689–697. Bhan MK. Current concepts in management of acute diarrhea
122- Aşçı Z, Seyrek A, Kizirgil A, Özen A, Yılmaz M. 0-6 yaş grubu çocuk ishallerinde
rotavirüs sıklığının ELISA ve Lateks Aglütinasyon yöntemleriyle araştırılması. İnfeksiyon
Derg 1996;10(3): 263-265.
123- AAP. Prevention of Rotavirus Disease: Guidelines for Use of Rotavirus Vaccine.
Committee on Infectious Diseases. Pediatrics 2007; 119: 171-82.
124- Coffin SE, Elser J, Marchant C, Sawyer M, Pollara B, Fayorsey R, Nelson L, Lawley D,
Goveia M, Stek J, Hille D, DiNubile MJ. Impact of acute rotavirus gastroenteritis on pediatric
outpatient practices in the United States. Pediatr Infect Dis J. 2006 Jul;25(7):584-9.
125- Marek Lukacik, Ronald L. Thomas and Jacob V. Aranda A Meta-analysis of the Effects
of Oral Zinc in the Treatment of Acute and Persistent Diarrhea Pediatrics 2008;121;326-336
126- Patel AB, Dhande LA, Rawat MS. Economic evaluation of zinc and copper use in
treating acute diarrhea in children: A randomized controlled trial. Cost Eff
Resour Alloc. 2003 Aug 29;1(1):7.
127-Baqui AH, Black RE, El Arifeen S, et al. Effect of zinc supplementation started during
diarrhoea on morbidity and mortality in Bangladeshi children: community randomised trial.
BMJ. 2002;325(7372):1059
128- Sachdev HP, Mittal NK, Mittal SK, Yadav HS. A controlled trial on utility of oral zinc
supplementation in acute dehydratingdiarrhea in infants. J Pediatr Gastroenterol Nutr.
1988;7(6): 877–881
129- Roy SK, Tomkins AM, Akramuzzaman SM, et al. Randomised controlled trial of zinc
supplementation in malnourished Bangladeshi children with acute diarrhoea. Arch Dis Child.
1997; 77(3):196–200
130- Sazawal S, Black RE, Bhan MK, Bhandari N, Sinha A, Jalla S.Zinc supplementation in
young children with acute diarrhea in India. N Engl J Med. 1995;333(13):839–844
67
EK - 1
HASTA TAKİP FORMU
Ad-Soyad:
Hasta No:
Telefon:
Doğum tarihi:
Başvuru tarihi:
Şikayetlerin Başlama tarihi:
Yakınma:
ateş
ishal
halsizlik
Koyu renkli idrar
kusma
boğaz ağrısı
Diğer:……………………………………
Doğum tartısı:
Gestasyonel yaş:
Anne sütü ile beslenme :
Rota virüs aşısı
var
yok
SEMPTOM SORGULAMASI:
Kusma:
var
yok
Gaita rengi:
sarı
yeşil
Gaita sayısı:
kez/ gün
gün aşırı
Gaita miktarı:
bezinden taşıyormu kez/gün
Gaita kıvamı:
pütür yok
Ailede başka vaka:
var
beyaz-müküslü
taşmıyor
pütür var
yok
FİZİK MUAYENE:
Genel durum:
iyi
Turgor Tonus
normal
bozuk
Dehidratasyon
hafif
orta
Ateş:
68
orta
halsiz
ağır
diğer…………
Gün
1. Gün
2. Gün
3. Gün
4. Gün
5. Gün
6. Gün
7. Gün
8. Gün
9. Gün
10. Gün
11. Gün
12. Gün
13. Gün
14. Gün
15. Gün
69
Kusma
Gaita sayısı
Bezden taşan
Bezden
taşmayan
GÖNÜLLÜ OLUR FORMU
“Rota Virüse bağlı oluşan ishallerde oral çinko tedavisinin hastalığın seyri
üzerine etkisi” isimli çalışma acil servise veya polikliniğe başvuran ve Akut Rotavirüs
Gastroenteriti tanısı konulan hastalarda yapılmaktadır. Rotavirüs Gastroenteriti saptanan
çocuklarda oral çinko desteğinin hastalığının seyri üzerinde etkili olup olmadığı araştırılmak
istenmektedir. Rotavirüs Gastroenteriti saptanan hastalardan kan tetkikleri alınırken bu
tetkiklere ek olarak yaklaşık 2 cc. kadar kan örneği alınarak kan çinko düzeyinin ölçülecektir.
Kan çinko düzeyi yaşa göre normal aralıkta saptanan ve çalışmaya katılmayı kabul eden
hastalar rastgele 2 gruba ayrılacaktır. Kontrol grubuna ek bir tedavi verilmeden takip
edilirken, çalışma grubundaki hastalara yaşa göre değişmek üzere 10-20 mg/gün oral çinko
desteği yapılacaktır.
Hastalar iki hafta süreyle ishal sayısı, miktarı, kıvamı, şekli, rengi ve kusma
sayısı açısından takip edilecektir. Çalışmaya 60 Akut Rotavirüs Gastroenteriti geçiren, 1 ay
– 60 ay arası çocuk dahil edilmesi planlandı.
Sayın Dr Sibel Kozaklı Mercan tarafından Okmeydanı E.A.H. Çocuk Kliniği’nde tıbbi
bir araştırma yapılacağı belirtilerek bu araştırma ile ilgili yukarıdaki bilgiler bana aktarıldı.
Bu bilgilerden sonra böyle bir araştırmaya “katılımcı” olarak davet edildim.
Eğer bu araştırmaya katılırsam hekim ile aramda kalması gereken bana ait bilgilerin
gizliliğine bu araştırma sırasında da büyük özen ve saygı ile yaklaşılacağına inanıyorum.
Araştırma sonuçlarının eğitim ve bilimsel amaçlarla kullanımı sırasında kişisel bilgilerimin
ihtimamla korunacağı konusunda bana yeterli güven verildi.
Projenin yürütülmesi sırasında herhangi bir sebep göstermeden araştırmadan
çekilebilirim. (Ancak araştırmacıları zor durumda bırakmamak için araştırmadan çekileceğimi
önceden bildirmemim uygun olacağının bilincindeyim) Ayrıca tıbbi durumuma herhangi bir
zarar verilmemesi koşuluyla araştırmacı tarafından araştırma dışı da tutulabilirim.
Araştırma için yapılacak harcamalarla ilgili herhangi bir parasal sorumluluk altına
girmiyorum. Bana da bir ödeme yapılmayacaktır.
İster doğrudan, ister dolaylı olsun araştırma uygulamasından kaynaklanan nedenlerle
meydana gelebilecek herhangi bir sağlık sorunumun ortaya çıkması halinde, her türlü tıbbi
müdahalenin sağlanacağı konusunda gerekli güvence verildi. (Bu tıbbi müdahalelerle ilgili
olarak da parasal bir yük altına girmeyeceğim).
Araştırma sırasında bir sağlık sorunu ile karşılaştığımda; herhangi bir saatte, Dr. Sibel
Kozaklı Mercan’ı, 0505 259 27 23 numaralı telefon ve Okmeydanı E.A.H. Çocuk
Kliniği’nden arayabileceğimi biliyorum.
Bu araştırmaya katılmak zorunda değilim ve katılmayabilirim. Araştırmaya katılmam
konusunda zorlayıcı bir davranışla karşılaşmış değilim. Eğer katılmayı reddedersem, bu
durumun tıbbi bakımıma ve hekim ile olan ilişkime herhangi bir zarar getirmeyeceğini de
biliyorum.
Bana yapılan tüm açıklamaları ayrıntılarıyla anlamış bulunmaktayım. Kendi başıma
belli bir düşünme süresi sonunda adı geçen bu araştırma projesinde “katılımcı” (denek) olarak
yer alma kararını aldım. Bu konuda yapılan daveti büyük bir memnuniyet ve gönüllülük
içerisinde kabul ediyorum.
İmzalı bu form kağıdının bir kopyası bana verilecektir.
70
GÖNÜLLÜ ONAY FORMU
Yukarıda gönüllüye araştırmadan önce verilmesi gereken bilgileri gösteren metni okudum.
Bunlar hakkında bana yazılı ve sözlü açıklamalar yapıldı. Bu koşullarla söz konusu klinik
araştırmaya kendi rızamla hiçbir baskı ve zorlama olmaksızın katılmayı kabul ediyorum.
Açıklamaları yapan
araştırmacının
Adı-soyadı,
İmzası
veli veya vasinin
Adı-soyadı,
İmzası,
Adresi
varsa telefon:
Rıza alma işlemine başından sonuna
kadar tanıklık eden kuruluş
görevlisinin
Adı-soyadı,
İmzası,
Görevi
71
Download