G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt II, Sayı 2, Sayfa 245 - 262, 1985 S A B İ T BÖLÜMLÜ P R T E Z L E R D E E S T E T İ K A. DOĞAN* Her diş hekimi, kaybedilen dokuları protezlerle restore ederken, yüz sanatında ideale varmayı amaçlar. Bir restoras­ yonda fonksiyon ve rahat gereksinimlerinin yanısıra estetik de­ ğerinde son derece önemli olduğu gerçeği küçümsenemez. Es­ tetik faktörler, psikolojik olarak kişiler üzerinde değişik reak­ siyonlar oluştururlar. Doğal dişlerinin ya da protezlerinin görü­ nümünden dolayı sosyal temaslardan kaçman çoğu kişi, ağız rehabilitasyonundan sonra normal sosyal ve iş ilişkilerine döne­ bilirler ( 4 ) . İnsan görme sistemi, insan dişlerindeki çok ufak, sınırlı renk değişikliklerine karşı fazla duyarlı değildir, daha çok dış hatlar ve yüzey yapısını farkeder. Ancak, bu durum, doğru renk seçim ve uyumlamasına ilişkin çabaları azaltmamalıdır. Diş for­ mu ile ilgili uyumlama faktörü, restoratif çabanın görsel algı­ lamasını artırmak için uygun diş konturlaması ve pozisyonlandırmasının önemini vurgular ( 1 ) . Görsel algılama, geçmiş deneyimlere karşı gözün cevabı­ dır. Işık, hareket, dış hat formu, yüzey yapısı ve şekli ile renk, yeni bir stimulusla beynin geçmiş bir tecrübeyi oluşturmada baş vurduğu kriterlerdir ( 1 , 4 ) . Işık, güneş ısısından çıkan enerjidir ve ışık şuaları gece gün­ düz mevcuttur. Bir objeyi ayırmayı olanaksızlaştıran ışık şua­ larının bütünüyle yokluğu söz konusu olmadığı sürece karan­ lık tam olamaz. Işık şuaları ya da kaynaklarını sınıflandırmada güneş ışığı doğal ışık sayılır, diğer kaynaklardan gelenler ise yapay ışık olarak düşünülür (3). (*) A.Ü.D.H.F. Protetik Diş Ted. Ana Bilim Dalı, Arş. Görv., Dr. 245 SABİT B Ö L Ü M L Ü P R O T E Z L E R D E ESTETİK Görsel algılamayı etkileyen faktörler arasında göz en çok ışığa karşı duyarlıdır, ancak sürekli bir uyaranla çok çabuk yo­ rulur. Bu nedenle diş renginin seçimi ve konturlarının değer­ lendirilmesi, uzun bir çalışmadan ziyade beş kısa aralıkla tek­ rarlanan kısa bakışlarla daha iyi sağlanır (1, 4 ) . Hareket: Bir objenin hareketine karşı görüş duyarlılığı önemlidir, ancak bu konuda tartışılmayacaktır ( 1 , 4 ) . Dış Hat Formu : Göz objelerin dış hat formlarına karşı son derece duyarlıdır. Her bir diş farklı dış hatlara sahiptir. İnsan dişleri nisbeten beyaz renkli olup, incisal olarak koyu karanlık oral kavite ile, interproksimal olarak koyu ya da lekeli inter­ proksimal kontaktlarla, gingival olarak dişeti dokusuyla çevre­ lenmiştir ( 1 , 4 ) . Bir dişin incisal kenarının oral kavitenin koyu gölgesine karşı oldukça çarpıcı görüntüde olması, incisal embrasürlerin diş pozisyon ve dış hat özelliğini diğer görünümlerden daha çok etkilemesine sebep teşkil eder ( 1 ) . Dişlerin yükseklik ve genişliklerinin nisbeti de görünümü etkileyen faktörlerden­ dir ( 5 ) . Restorasyonların dış hatları, hastanın mizaç, sex ve yüz ya­ pısı ile uyumlu olmalıdır. Genelde kabul edilen protetik sınıf­ landırmalar: kare, üçgen, oval ve bunların modifikasyonları­ dır (Resim 1 ) . Esasta, üçgenleşen dış hat formu sabit protez­ lerde genellikle kullanılmaz, çünkü, estetik olmayan geniş, açık gingival interproksimal emrasürlere neden olur. Güçlülük ve yumuşaklık ifadeleri, maksillar ön dişlerin kesici kenarlarında kare veya ovoid formlarla kolayca ifade edilebilir (Resim 2, 3, 4 ) . Dişlerin nasıl göründüğü veya görünmesi ilimsellikten zi­ yade sanattır ( 1 ) . Yüzey Şekli ve Yapısı: Bir dişin yüzey şekli, hastanın yüz görünümü muayene edilerek dış hatları gibi sınıflandırılabilir. Dişin gingivo-incisal profili düz, konveks ya da hafifçe konkav olabilir (Resim 5 ) . Meziyo-distal profil zigomatik arkların çı­ kıntısına bağlı olarak düz, konveks veya konkav olabilir (Re­ sim 6 ) . Ön restorasyonlarda gingivo-incisal yüzey formu estetik özelliğe sahiptir ve bu incisal dörtlünün belirgin konveksitesi, 246 A. DOĞAN 247 SABİT B Ö L Ü M L Ü P R O T E Z L E R D E E S T E T İ K Resim 4 — Güçlü erkek diş formu (Santral kesicilerin büyüklük ve şekil­ lendirmelerinde hafif düzensizlikler dikkat çekicidir). 248 A. DOĞAN Resim 5 249 SABİT B Ö L Ü M L Ü P R O T E Z L E R D E ESTETİK ışığın fazla yansımasını azaltır, böylece incisal kenarın protrusive görünümü önlenir (1). Yuvarlatılmış yumuşak labial konturlar, kavisli ya da sivrileşen ark şekli ile ışığı yaygın olarak yansıtırlar. Tersine dişler, yassı labial yüzeyler, çıkıntılı distal marjinal kretler ve yassı ark şekli ile planlanırsa görüntü daha belirginleşir ( 5 ) . Herhangi bir objenin yüzey yapısı da obje görünümünde önemlidir. Şayet obje düzgün yüzeye sahipse, ışık, yansıma açı­ sına göre dar bir konda yansır. Pürüzlü bir yüzeyse ışığı farklı açılarda yaygın olarak yansıtır ki bu kuron rengini de etkiler. Yüzeyin kruvatüre ve parlaklığı da ışık yansımasını değiştirir. Yüzey yapısında oluşturulan yatay ve dikey çizgiler dişe uzun ya da geniş görüntü verir ( 1 , 2 ) . R e n k : Diş hekimliğinde rengin önemi, restorasyonlar için kullanılan materyaller arttıkça daha da artmıştır (5). Dişlerin ve dokuların rengi, komşu dokularla ilişkilerinde onları daha belirgin ya da silik yapmak üzere değiştirilebilir. Renk kavra­ mının anlaşılması, doğal görünümlü restorasyon oluşturmada hekimin yeteneğini büyük ölçüde artırır (2, 5 ) . Renk üç boyutludur: Hue (Renk tonu) : Bir rengi diğerinden ayıran özelliktir. Örneğin güller kırmızı, yapraklar yeşildir. Normal algılamaya sahip kişiler renkleri ayırmada zorlanmazlar. Diş hekimliğin­ de rengin bu özelliğini ayırma diğer faktörler kadar kritik de­ ğildir. Dişler esas olarak çok hafif değişikliklerle sarı ve sarı kırmızı renktedirler. Dental renk rehberleri tümüyle bu renk­ lerden hazırlanır (3, 5 ) . Chroma (Renk berraklığı) : Pigmente doymuşluk derece­ sidir. Renk şiddetini gösterir. Örneğin, bir gül beyazdan (ki çok az kırmızı pigment içerir) pembeye (biraz daha kırmızı pig­ mentli) tamamen parlak kırmızıya (çokfazla kırmızı pigmentli) değişebilir. Mukabil olarak dişler esas olarak mine altındaki dentinden dolayı değişik sarı tonlardadır. Bu sarı renk ince diş­ lerin kesici kenarları yanında chromada düşük olabilir. Hue ve chroma tayini ışık kaynağı gerektirir (3, 5 ) . 250 A. DOĞAN Value (Renk açıklık ya da koyuluğu) : Renkteki grilik de recesidir. Bu özellikle aynı hueve chromada koyu renk açık renkten ayrılır. Örneğin pembe yüksek value (daha az gri), oy­ sa kırmızı düşük value (gri etkisi fazla) gösterir. Uygun value seçimi, rengin üç boyutu içinde son derece önemlidir. Zira dişin diğerlerine göre farkedilebilirlik ölçüsünü ve parlaklığını etki­ ler. Dişteki value, en iyi azaltılmış ışıkta tayin edilir (3,5). Renk algılamayı etkileyen faktörlerden birisi, yüzey yapı­ sıdır. Çünkü, ışığın yüzeyde yayılma etkisi vardır. Düzgün yas­ sı yüzeyler, ışığı yaygın olarak yansıttıklarından rengi yumu­ şatma etkisine sahiptirler. Dolayısıyla bu durum, yüzeyi daha az farkedilir yapar (5). Translusensi de yüzeyden yansıyan ışıktaki tarzda rengi etkiler. Materyal translusen ise, derin görüntü verir (5). Keza ışık kaynağının özelliği de önemlidir. Yüksek derece­ de ısı ile akkorlaşmış ışıklar (incandescent) renk spektrumunun sarı ranjına, floresans ışıklar mavi ranja cevabı vurgular. Bu durum, içerisinde sarı ve mavi komponentlere sahip bir di­ şin rengini seçmeye çalışan hekim için sorun yaratabilir. Ak­ korlaşmış ışıkta dişin sarısını, floresan ışıkta kesici kısmın ma­ visi belirlenebilir. Kullanılan ışık kaynağına rağmen, diş hekimince diş rengi ayırımı yine de öznel bir karardır. Raporlar, yalnızca diş hekimleri arasında değil diş hekiminin kendisinde bile zaman zaman algılama yeteneğinin değiştiğini göstermiş­ tir (3). Restorasyonun rengi, ışık huzmesini etkileyen refraksiyon, refleksiyon, absorbsiyon, transmission ve dağılma gibi farklı fiziksel fenomenlere göre de değişir. Obje, ışığı absorbe etmi­ yorsa beyaz görünür, şayet ışık materyalden değişmeden ge­ çerse, restorasyon tarnsparan görünüşe sahip olacaktır. Işık farklı materyallerden geçerken ışık hızında oluşan değişiklik­ le yön değiştirir. Refraksiyon olarak adlandırılan bu olay, ışık dalga boyuna bağlıdır. Kısa boylu ışıklar daha çok eğilirler. Bu durum diş minesi üzerindeki tükrükle ışık şuaları temas etti­ ğinde cluşur, emilir ve gözlemciye tekrar farklı açıda tükrüğü geçerek ulaşır. Bu olay ağızda renklerin neden farklı yoğunluk­ ta olduğunun bir izahı olabilir (2, 3). 251 SABİT B Ö L Ü M L Ü P R O T E Z L E R D E ESTETİK Şayet tüm objelerin yapı ve bileşimi, objeden göze yansı­ yan ışık şuaları tümüyle benzer olsaydı herşey beyaz olurdu. Böyle olmadığı için değişik objeler hem yapı hem de bileşim olarak belli ışınları absorbe edip, diğerlerini yansıtacak dere­ cede farklıdır. Eğer bir obje mavi dışında tüm renkleri emer­ se, o mavi obje ve mavi etkisine sahiptir. Bir objeden diğer ob­ je açıkça görülebiliyorsa, bunlar transparant, görünmüyorsa opak olarak adlandırılır. Şayet obje, bazı ışıkları geçiriyor an­ cak görüş için yeterli değilse tranlusenttir. Işık huzmesi yolun­ da uzanan düzgün bir kütleye çarparsa, bu ışığın geniş bir kıs­ mı refleksiyonla diğer yönlere gönderilir. Eğer obje yüzeyi pürüzlüyse, üzerine düşen ışık farklı yönlerde dağılır ve yaygın refleksiyon verir ( 4 ) . Örneğin diş minesinin yüzeyi pürüzlü ya da düzensiz olduğunda, tükrük filmiyle de düzgünleştirilmediğinde ışık rasgele yansır ve yüzey mat görünür ( 3 ) . Renk algılamadaki en büyük güçlük, rengi çevreleyen kı­ sımların olaya karışmasıdır. Bu etkiyi azaltmak için bir parça nötral gri kağıt diğer dişler üzerine yerleştirilmelidir ( 4 ) . Sabit protezlerde hastanın kozmetik gereksinimlerini kar­ şılamak önemlidir. Şanslı olarak insan görme sistemi, yalnızca stimiluslara karşı değil, çizgi, açı ve kruvatür hilelerine karşı da duyarlıdır. Dikey çizgilerin yüksekliği, yatay çizgilerin ge­ nişliği vurguladığı, gölgelerin derinlik oluşturdukları ve açı­ ların çarpıcılık kazandırdığı hatırlanmalıdır. Keskin açıların tersine kavisli yüzeyler ifadeye yumuşaklık verir ve objenin dış hatlarını daha silik yapar. Koyu renklerin daha küçük, açık renklerin ise daha geniş gösterdiği unutulmamalıdır ( 1 , 4 ) . Resim 7'de esasta boyutları eşit iki yapı mevcuttur. Ancak biri daha geniş görünmekte, çünkü, küçük obje karşısındadır, oysa geniş obje kendisine yakın olan yapıyı küçültmektedir. Bu örnek şayet lateral kesicilerin boyutu nisbeten küçültülürse, küçük santrallerin daha geniş görülebileceğini ifade eder (1). Resim 8'deki şapkanın yüksekliğine eşit eni vardır. Ancak yükseklik dikey çizgilerle vurgulanmış, eni ise uçlar koyu ol­ duğundan daralmış görünür. İlave boyamalar veya meziyo distal oluklarla dişe dar görüntü kazandırılabilir ( 1 , 4 ) . 252 SABİT B Ö L Ü M L Ü P R O T E Z L E R D E ESTETİK Resim 9'daki aynı uzunlukta iki çizgiden birisi daha uzun görünmektedir. Aynı durum sabit protezler için düşünüldüğün­ de, lateral kesiciler ve kanin dişlerin distai yüzeyleri çan şek­ linde yayıldığında daha geniş görüntü oluşur. Maksimum ge­ nişlik etkisi için kanin diş açık renkte olmalıdır. Tersine daha Resim 9 dar bir ifade, lateral kesici ve kanin dişlerin distal yüzeylerin­ de küçültme, kanin ve premolar dişlerin düşük renk value ve artırılmış renk chromasında seçilmesi ile sağlanır. Bu prensip­ lerin uygulama yetersizliğinde dikey çizgiler yüzey yapısına ilave edilir. Labial yüzeyde vertikal konkavite uzunluğu artmış görüntü verecektir (Resim 10). Dişeti çekilmesi veya dişsiz kretlerin rezorbsiyonu, aşırı kuron ya da gövde uzunluğuna neden olan bir problem oluş­ turur. Mine sement birleşim bölgesinin belirgin şekilde konturlanması, uzun kuron görüntüsünü azaltabilir. Kuran ya da gövdenin kök kısmı, hastanın doğal dentisyonunda açığa çık­ mış kök yüzeylerinin rengine uygun ve anatomik kuron uzun­ luğunu daha da küçültür görünüm verecek şekilde renklendirilmelidir (Resim 11). Aşırı dişeti çekilmelerinin hoş olmayan gö- 254 A. DOĞAN Resim 10 — Her iki kesici eşit boyutta. Diş, boyun kısmına gingival pem­ belik eklendiğinde kısa, gingivaya doğru yüksek gövde porseleni konduğunda uzun görünür. Resim 11 value sahip SABİT B Ö L Ü M L Ü P R O T E Z L E R D E ESTETİK rüntü verdiği vakalarda dişeti renginde porselen ilavesi, kök kısmında daha doğal görünüm kazandırabilir (Resim 1 2 ) . Resim 12 Diastemalar, titiz bir interproksimal konturlama ve diş po­ zisyonu değiştirilerek, görünür diş boyutunu fazla değiştirmeksizin kapatılabilir. Ön dişler, incisal görünüşten kruvatürleri değiştirilerek yerleştirilirler (Resim 1 3 ) . Kruvatüre arttıkça in­ terproksimal seperasyon veya diastemalar genişler. Bu vaka­ ların tedavisinde, dişler ortodontik olarak lingual yöndeki po­ zisyonları için incelenmelidir. Minör dereceye kadar, ön dişle­ rin ileri alınmasıyla belirlenen kruvatür diş preparasyonu sı­ rasında maksimum facial sonuç için küçültülebilir. Amaç, ilave kontur ayarlamalarında mümkün olduğunca dış hat formu ka­ zanmaktadır. Bu ayarlamalarda proksimal kontaktlar geniş fa­ cial emrasür konturlamasına izin veren ve dişin yüzey açısını artıran oranda linguale yerleştirilir ( 1 ) . 256 A. DOĞAN Eesim 13 — Diastemaları kapatmak için dişler lingual yöne yerleştirilmeli ve aksiyel hatlar birleşmeli. Ön bölgede oldukça geniş boşluk problemlerinde ilave bir dişin genellikle maksillar lateral kesici dişin kullanımı en uy­ gun çözümdür. Resim 14'teki hastada aşırı geniş boşluk ilave dişle tamamlanabilir, ancak ortaya çıkan oldukça küçük görü­ nümden dolayı kontrendikedir. Aynı vaka güçlü erkek diş for­ mu etkisi için ilave interproksimal konturlamalarla hastanın doğal güçlü yüz görünümünü bozmayacak ölçüde geniş şekil­ de sabit bölümlü protezlerle restore edilebilir (Resim 15) ( 1 ) . Daha geniş diş görüntüsü kazanmak için diş pozisyonu da­ ha facial olmalıdır. Proksimal hat açıları çıkıntılı yapılmalı ve facial emrasürler minimal olmalıdır (Resim 1 6 ) . Dişin yüzey şekli çıkıntılı yatay hatlara sahip yapısı ile nisbeten yassı ol­ malıdır (Resim 1 7 ) . Resim 18'deki hasta, güçlü yüz görünümü için gerekli sant­ ral kesicilerine yetersiz boşluk ve çıkıntılı bir premaksillaya sahip. Bu durumda iki çözüm olabilir: Gövdeler, çarpıcı olarak yerleştirildiğinde dişler daha geniş görünecektir. Fakat premaksilla çıkıntılı olduğundan bu vakada kontrendikedir. En iyi çö­ züm lateral kesicilerin hafifçe ileri alınmasıyla gövdeyi linguale yerleştirmektir. Bu laterallerin nisbeten küçük görünmesi­ ni ve santral kesicilerin boyutunun çarpıcı olmasını sağlar ( 1 ) . 257 SABİT B Ö L Ü M L Ü 258 PROTEZLERDE Resim 15 ESTETİK A. DOĞAN Resim 16 — Santral kesiciler eşit boyutta, ama eşit görünümde değil. Dişler yatay ila­ ve çizgiler, yassı yüzey şekilleri, çıkıntılı proksimal hat açılan ile geniş görüntü proksirüntü kazanabilir, mal oluklarla dar gö- 17 — Yetersiz boşluğa sahip bir hasta ağzı diş çekilmeksizin restora edilebi­ lir. Diş genişliğini vurgula­ yan prensipler uygulanır. 259 SABİT B Ö L Ü M L Ü P R O T E Z L E R D E ESTETİK Resim 18 — Çıkıntılı premaksilla, yetersiz boşluk (İki santral kesicinin yerleştirimi için iki seçenek). Diş pozisyonundaki değişiklikle sınırlı bir bölge görsel ola­ rak genişleyebilir. Bu lateral dişlerin distal yüzeylerini döndü­ rerek ve kaninleri dışa (labiale) alarak yapılır. Eğer kaninler ve premolarlar kesiciler kadar açık renkte yapılırsa daha ge­ niş ifade kazanılır. Resim 19'daki hasta iki santral diş ve çıkın- Resim 19 — Lateral ve kanin dişleri eksik hasta. Santral kesiciler çok çı­ kıntılıdır. Geniş ifade etkisi için diş pozisyonlandırmaları ve renkleri uygulanır. 260 A. DOĞAN tılı premaksillaya sahiptir. Kaybedilen lateral ve kaninler göv­ de şeklinde yerleştirilir. Diş pozisyonu ve renk etkisi ile hasta­ ya daha geniş bir ifade kazandırabilir. Kanin ve premolarlar için nisbeten koyu renk tonu kullanılarak ve lateral ve kaninlerin meziyal açıları belirginleştirilerek dişlek ifade azaltılabi­ lir ( 1 ) . ÖZET Sabit bölümlü protezlerde özellikle ön restorasyonlarda es­ tetik görünüm oldukça önemlidir. Işık, renk, dış hat formu, yü­ zey yapısı ve şekli değiştirilerek, gerektiğinde dişlere daha uzun, kısa veya geniş görünümler kazandırılabilir. SUMMARY COSMETİC ASPECTS OF FÎXED PARTIAL DENTURES Esthetic considerations are very important in fixed partial dentures. By changing the factors of light, color, outliııo form, surface form and texture which affect visual percepiion, propor tooth length, vvidth appearance can be gained. In this article these factors have been explained and some solutions for cases with problem have been proposed. 261 SABİT B Ö L Ü M L Ü P R O T E Z L E R D E ESTETİK LİTERATÜR 1. Eissmann, H.F., Rudd, K.D. and Morrow, R.M. : Dental Laboratory Proccdures. Fixed Partial Dentures. Volume Two., The C.V. Mosby Company, St. Louis, 1980. 2. Obregon, A., Goodkind, R.J. and Schwabacher, W.B. : Effects of Opaquc and Porcelain Surface Texture on the Color of Ceramometal Restorations. J. Prosthet. Dent., 46 (3) : 330-340, 1981. 3. Sipple, C.H. : Light Rays and Their Influence on Color in Dentistry. Quintessence of Dental Technology, 4 (3) : 65-69, 1980. 4. Tylman, S.D., Malone, W.F.P. : Tylman's Theory and Practice of Fixed Prosthodontics, 7 th ed., The C.V. Mosby Co., St. Louis, 1978. 5. Zarb, A.G., Bergman, B., Clayton, J.A. and MacKay, H.F. : Prosthodontic T r e a t m e n t for Partially Edentulous Patients, The C.V. Mosby Co., St. Louis, 1978. 262