Paris· · Uzerine

advertisement
Marx, Engels, Lenin
Paris·
Kor11Uni.i
•
•
· Uzerine
D
YAYlNLARI
PARiS KOMÜNÜ ÜZERİNE
MARX, ENGELS, LENİN
BİRİNCİ
BASKI
PARİS KOMÜNÜ ÜZERİNE
K. MARX, F. ENGELS,
V.
ÇEV İ REN
KENAN SOMER
İ. LENİN
Maı·x, F.
yazı, mekttıp
ve V. İ. l.eııin'in Paris Koıııiinüne Jlişklıı int·t:l<'ııw,
n otl a rın d a n oluşan Sur la Commune ele Paı·is (Edltions tlıı
Progr�s. Mosecu 1971) adl ı d erlenıe>·i, Fı·ansızcasıııdan, KPnan Sonwı· ıli­
Jimize çevirmiş ve kitap, Paris Komünü Üzerine adı ile, Sol Yaymlan t� ­
rafından, Haziran 1 977 tarihinde, Ankara'da, İlkyaz Bnsıınevi'nctP rlizdlrillp bastırılmıştır.
K.
Engels
ve
İ Ç İ N DEK İ L E R
11
1ı
Paris Komünü
(1871).
Gal>riel Pioro
Komünün Nedenleri
18 Mart
IR Marttan
17
17
lll
Sonra
Koınün
Koıııliniin Yapıtı
Ta şradıı Komün, Komün ve Köyllller
Çıırpışmalar ve Kanlı Hafta
Bastırma
22
23
24
29
JO
Sonuç
BİRİNCİ KlSlM
l'ARİS KOMÜNÜ ÜZ ERİNE
KARL MARX VE FRİEDRİCH ENGELS
JJ
HIRİNC'I KI!:SİM
!<'Hı\ NSA'DA İÇ Sı\ Vı\:}
KAHI. MAHX
:ı.i
:11
K;ırl Marx'ııı
Fransa'da İç :-:iava�·ına
54
ıııuslararası
l�nırkı,;ilE'r
�av:ı�ı
5·1
61
ı;ı
'i2
n
ÜzC'I'İII<' Biı·iııci
�awışı
cla
De ı n ei:!
İl.:iııci Çağrısı
Genel
Kon8eyinin
f'ransız-Alman
EmE'kçil<"r
D!'rncği
Genel Komeyinin 187l'de Fran•a'-
k Savaş ÜzNine Çağnsı
Avrupa ve Birlcşil.:
II
l-15
Fransız-Alman
Avrupa ve Birleşik Devletler'deki Dernek Üyelerine
Uluslaı·arn"ı
I:JJ
ı:m
Konseyinin
Çağnşı
Eıncl«.;iler
ÜzPrine
Ekleı·
ı:ıı;
Giri�. l•'ı·iedrich Engels
GC'nel
Avrupa ve 11irlc:;ik Dcvl<'llcr'deki Dcı·nek ÜyelE-rine
!1luslararası
72
85
�15
llS
1:11
1 ;ıı
DC"rnC"ği
I
ll
III
Dcvlct!C"r'dekl
'l'liın DC"mek Üyelerine
IV
I
"I•'ran"a'cla Iç Sanış"ııı Birinı·i Yaznın
S;ıvunma llliklimeti
Dufaure
Den<"rnPsi
147
153
153
154
155
156
157
173
176
176
180
183
184
185
186
188
191
191
191
196
207
212
212
214
216
216
222
225
227
227
227
220
220
229
2�0
230
243
248
251
254
261
262
270
274
274
Lecomte ve Cl.;ınent Thomas
Ulusal Meclis
Chanzy, Paris Başpiskoposu, vb.
Thiers
Meclis ve Parti Devrimi
Thiers'nin Güzel Ordusu
Thiers
Kom ün
Paris
Taşra
Trochu, Jules Favre ve Thiers, Ta�ralılar
Komün
ı. İ şçi Sınıfı Yararına Önlemler
2. İşçi Sınıfı Yararına, Ama Özellikle Orta Sınıfiareian Yana Önlemler
3. Genel Ö nlemler
4. Halk Kurtuluş Ö nlemleri
5. Mali Önlcııılcı·
Komün
Koınün Ayııklaıınıası ve Merkez Komite
Komüııün Ayıncı Niteliği
Kiiylülilk
Union (Liguc) Repub!icainc
Koınün Devrimi, Toplumun Başkasının Sırtından Geçinmc­
yen Tüm Sınıfl:ınnı Temsil Ediyor
Cumhuriyet Ancak Açıkça Toplumsal Olduğu Zaınaıı Ol a ­
n aklıdıı·
İşçiler ve Comte
Komün (Toplumsal Ö nlemler)
"Köylülcr"in Merkezsizleştirnıesi ilc Romünün Merkez,;izleştirmesl
Comte'çu Görüşler
Parçalar
"Köylüler" Üzerine Konuşan Thiers
Savunma Hükümeti
Jandarmalar ve Polis Görevlileri
Cumhuriyetçi Paris Milletvekilleri
Vendôme Olayı, vb.
"Fransa'da İç Savaş"ın İ kinci Yazma Denemesi
1)
Savuııma Hükümeti. Troı-hu, Favre, Picard, Jo'crry, Paris
Mill C'\ vekilleri
2) Thi<•rs, Dııfaurc, Pouycı·-Querlil'r
J) KöyHcl Mcı:liH
4) İç Savaşın Başlangıcı. 10 Mart Dc\'l'inıi. Cieınent Tho­
mas. Lceoml.e. Vendômc Olayı
5) Clemcnt Thoına•. Lecomtc, vb.
Belle-Epine Olayı
6) Komün
7) Sonuç
Parçalar
Thiers'nin Bültenlerinin Yalanları
İKİNCİ KESİM
MAKALELER, KONUŞMALAR, BELGELER
2.09
2!JI
Karl M;ırx'ııı
294
Friedriclı Engels'in
2U7
299
301
304
Ulusal Savuııına
Paris'!Pld 18
Times Ba�_,. ızarına, I<aı·ı
Hükümeti Üzerindeki Koıııuşması
Mart Devrimi Üzerindeki Konuşması
Marx
Üzerine Konuşması
ı,·rieclrich Engels'in Paris Komünü
Karl Marx'ın Paris Komünü Üzerine Konuşması
Tolain'in
Uluslanırası
Emcl<çiler
Derneğinden
(UED)
Çıkarılması
Üzerine Genel Koıısey Karan, Fri<'clrich Engels
:loG
Fi·icclrich Engl'!s'in Paris Komünü Ü:�:erine Konuşması
300
Karl Marx'ııı Paris Komünü Üzerine Konuşması
:no
:112
314
Bu rj u va
Ba"ıııınııı
l<arn�·alıııalarına
EnlPrnasyonal
Kar�ı
Karl
Paris
ve
Marx'ın
Komünü
Gl'ıwl Koıısp�·'in Times Yazıkuı·uluııa Bildirgesi, Karı
(;C'ıı<'l
KonS<·>·in
Standard
Lnıırlı·a'daki
Karşısındaki
Yaptığı Konuşmanı n
Ga::-c.te.•i
Özeti
Mar.r
Başyazanna
Mek­
lubu, Krırı Mrıı·.ı·
3Hi
3111
:;21
:;23
G< • ı ıı·l Koıısc�·iıı. Holyoal<e'ııı
3i. Frierlriclı J<:n{ll'L•
GPnl'l Konseyiıı Spl'clcıloı· ,.,.
Mek1 uhıı, l•'ril'rlri<'lı ı,;ııyl'ls
Gcııı·l
KcıııH·yiıı
Jlolyoakı·
Bildirgesi, Fricdı·iclt
Jo'mıı.•n'r!n
İç
I·:ııflcl.,
Bir
Mcl<t ııbu
Kı·umill<'l'
vP
:120
Paris'tcl'i
Anıerikan
Elçisi
Bay
Başyazaria rına
MPk1upları
Konusundaki
Time.- Başyazarın:ı, Friedı·iclı
:140
İ�çi
:q�
Alınanya
Siyasal
Bir Konuşmasının Metni
Eııueıs
Lrı Vr'·ril.<; Bnşyazanna, Karl Mar:ı:
Elkiııliği
İngiltere'de
�iriyle
Wasl�rnc Karşısında Karl Marx
3�8
\l'
Bild irgc.
Sctı•rış Ü7.criııe Çağrı ve İngiliz Basını, Fried.riclı Engels
K Marx'm Tlte Wor!d Gazelc"i Muha
Sııııfınııı
(;azeleiL•ri
ı.ur-rarl'ııı
32ti
�3ti
Konusundaki
Üzerine Konuşma,
Uluslarara"ı
Eınel<�·iler
Friedrich
Engels
Derneğinin
Duru·
mu Üz<•riııc 1\onuşına. Kaı·ı Maı·.r
:143
Eıılcrııasyoııalin Yedi Yılı, Kaı·ı Mar:ı:
:145
Enlcnı asyon:ıldeki Söz<ll' Biilünnıelcr, Karı Marx ve Friedrich Engels
3·ln
ıR
M:ırt.
1871
tiııgde Alıırın
:I•IU
:Ns
:wı
:;50
Karar l a r ,
Karl Mnr.l:
H
III
Komünist Pari i Man if<'slosu lll72 Alnıanca Ba"kıya Önsöz, Karı Marx
"" Friedriclı
:l!i2
Komüııünöin 'iılclönümüniı Kullnınak İçin Yapılan Mi·
Engels
Paris Konıünüııün Yıldiiııünıünü Kullanıak İ�·in 21 Mart
1881
Günü
J.unclra'da Yapılan Slav Mitingi Daşk�nına, Krırl Mar.r ve Friedrich
Eııgels
354
357
359
Paris K u m li nü n ün
Yıldönümü Dol;ıyısıyla,
Ko m ü n ün ü n 21. Yıldönüm ü
Kutl.ıına Mesa jı, Friedrich Enaeıs
Paris
Paris
Ulusal
Koınününün
23.
Fricdriclı Enoeıs
Dolayısıyla
Yıld önü mü Dolayısıyla
K o nse yiıı e , Friedrich Engels
Fı·ansız
Enwkı;ileriıı"
Fransız ݧçi Partisi
ÜÇÜNC Ü KESİM
MEKTUPLAR
361
363
M.ırx'tan Paul Lafa rgue' a (Bordcaux'ya)
365
Marx' tan
Wilhelm Liebkneehl'e (Lcipzig'e)
366
Marx'tan
Ludwig
367
Marx'tan Ludwig
369
Marx'tan
371
M arx' ta n
Kugelmanıı'a (Haııover'l')
Kugelınann'a
<Haııov<•r'e)
Led Fı·ankcl'c (Parls'e)
Lco Fnınkel ve LouiH Eugi>ne Varliıı'e
372
Marx' tan
Eduard Spenscı· Bcesly' yc
374
En gels'l<'n Wilhelm LiehknPcht'c (LC'ipzig'eJ
374
Ma ı·x ' taıı
375
F.ngcls'tcn Elisc
376
(Parls'c)
(Londra)
Fricdrich Bolte'ye rNcw York'a)
F.ngC'Is'c (Barnıcn'C'J
Engels'ten Carlo Terzaghi'yc (Torino'ya)
377
Engel s' te n FriC'drich Aciaif
378
Marx'tan
378
Engels'ten Auguste BebE'!'e (Dresden'e)
Fe rd i nand
Sorge'ye (Hobokcn'eJ
Domela Nieuwenhuis'ye (La Haye'e)
İKİNCİ KISIM
PAR İS KOMÜNÜ
V. İ. LENİN
380
381
381
388
392
394
400
405
411
415
415
419
422
�22
Paris Komünü Üzerine KontıijllHl Planı
I. Komünüıı Anısın a
Komün Ü zerine Konferans Planı
"Paris Komünü \'e Demokratik Uii<LalörlüğUn Görevleri"
sinln Sonucu
Marx'tan K ug el nı::ı n n'a Mektupların Rus�·a Çevirisine Önsöz
Ko rnUn Dersleri
KamU nU n Anısına
Prol eter Devrimin A�ket'i Progı·amı
Uzaktan Mektuplar. Mektup 3
Prole ter Milis Üzerine
İktidar İkiliği Üzerine
Proletaryanın Devrimimizdeki Görevleri
Devrimimizin Yarattığı Yeni Devlet Tipi
Mal<ah.'-
427
427
427
432
437
444
447
450
450
453
457
461
467
4!i7
46!1
�77
480
4!13
4!15
4!1'/
·Hl7
511
51:1
515
560
507
Devh·t ve Devrim
Ü<;ilncü
neyi.
1.
2.
3.
Bölüm. - - Devh•t
Talılili
\"C
lkvrinı. Paris
Koıııüııii
ı lll'li
J
De-
Marx'ın
Komüneüleriıı
Girişimi
N••ılt•ıı Ölürii Kalıraıııaıwaılır'l
Ne ilc Dcğiştirmeli'l
Yıkılan Devlet Mal<incsini
Paı·lamentarizmin Ortaılan Kaldırılması
Ulus Birliğinin Örgütlcıııııesl
Asalak Dcvlclin Yıkılınası
Dördüncü Bölüm. · - Devam. J.:nı.:.,Js'iıı T:ııııanılayıcı 'Açıklaıııalan
ı.
"Konut Sorunu"
2. Anarşistl!'r ilc Polemik
3. Bebel'c Mektup
5. Marx'ın /ç Savaş'ına 1091 Önsözli
Altıncı Bölüm. - Marksizmin Oport.ünis! ı .. ,. Tarafından All,'al4.
5.
tılması
Plehanov'un Anar�lstlt:'l' ill' Po!Pnıiğl
Kaut.sky'nin Oportünist.lpı· ilc Polrııılğl
:ı.
Kautsky'niıı Pannckock ilc Po1cıııli":l
Holşcvikh•ı· lktldnn Koruyacaklar ını'!
Halk Krmıiscrlcrl Koııscyiııiıı Etkinliği Üz•·riıw ll !�·ll !k:ıl; 11!11!11
Günü Rusya Sovyet.l<'rl III. Kunı:ırc-sinc Sunulan Hapor
Progranun t:özdı·ıı (;p�·irilııw�l ve P;.ırl i Arluıııı Değişi irilıııı•si Üt.c­
riııc R Mııı·ı. C:iiııii !Ak�:ıııı Olıınııııul HI<P!BI Ol;•ğ:ıııiislü VIII.
Kongı·csiııı• Sunulan Hapoı·
l'roiE'Il'ı' Devrim v.- Diiıwl< Kaulsl<.v
Kmıtsky, Marx'ı Nasıl filr Lilll'ralt• D<ıııii�ltiriiyıır·•
AHupa V<' Aııwril<:ı İ�•;ih· ı i lll' Mo•klııp
Hurjuva Dl'ınol<ı'aHisi V<' l'ı-niPtaryıı l>ikl.ali\r](i)�il Ül.<'riııe. 4 M:ırl
191!1 Gilnii Komünist J.:nt.ı•ı·nasyoncıl I. Kongresine Sunulan Tezlt·r
\"1' Hııpoı·
1.
2.
A.;tk.loı. Jwt. NtJtlur
Acllaı· Dizini
Gök�·C'ycızıuscıl 1''' Söylerıcesel Kişiler Diziııi
PARiS KOMÜNÜ (ll:l71)*
PARİS'İ (18 Martt<ın 28 Mayıs 187l'e değin) 72 gün bo­
yunca yönetmiş bulunan Komün, Fransa tarihinin 19. yü�-­
yıldaki doruklarından biridir. Fransa'daki işçi hareketi
ile dünyadaki sosyalist hareketin gelişmesinin önemli bir
aşamasıdır Komün. Ekim 1917 Rus devrimine yolu o aç­
mıştır.
KOMÜNÜN NEDF.NLERİ
Bu nedenler, l. uzak ve de rin nedenler; li. dolaysız ne­
denler olmak üzere, ikiye ayrılırlar.
"'Gabric-1 Pioı·o,
(1871)
ı.;.wıuissc
d'HJH'
h.i�toirc·
rf<'
1a
Communc
rfe
1-'nr;.ı;
içindc, avcc la eollaboration de .ı<'nn llrairc, Jcan Brulıat. Maurice
Choury,
Emınaııucı
Fıt'ury,
Ecli1.ioııs
Social<·�. Paris 1071.
I. Birinci gruptaki ııedeıılcr, 2 !\ralık 11!51 hükümet
darbesinden doğmuş bulunan imparatorluk rejiminin içi­
ne yuvarlandığı ağır bunalıma bağlıdırlar.
a) Görevini yerine getirdikten, yani liberal kapita­
lizmin gelişmesini ve gitgide daha koruyucu ve daha anti­
ı;osyal bir siyaset uygulayan burjuvazinin iktisadi yükse­
lişini kolaylaştırdıktan sonra, imparatorluk rejimi, artık
kendisi ilc derinden derine özdeşlcştiği bu burjuvazinin
gereksinmelerine karşılık vermez olur.
Bu rejimin tuttuğu son dal, elinde kalır: İmparator­
luğu :üirdürme ereğiyle 19 1\'ınmuz 1870 günü Prusya'ya
açtığı savaş, 2 Eylül giinii Seelan bozguııu ve Napoleon
UI'iin tutsak düşmesi ile sonuçlanır.
b) Öte yandan köktencilik (burjuva cumhuriyetçi­
liği) de gelişir; lll6H seçimleri cumhuriyetçitere yasama
ıneclisiııde 30 koltuk ve biiyük kentlerde çok büyük bir
çoğunluk kazandırır.
c) Ensonu, ve i.izcllikle, 1H48 Haziranında devrimci
partisi olm;:ıdığı için yenilmiş bulunan Fransız proletar­
yası, imp;ınıtorluğun 1852'dcıı ı;onraki, 19. yiizyıl ortasın­
daki sm;ıi döııiişiiıne bağlı biiyük iktisadi gelişmesi sonu­
cu, bcliııi doğruliacaktır.
I3iiyiik saıwyiin biiyiinıesiııiıı. yoğunlaşmasıııın (con­
'
ccntral.ion), eski kiiçük üretim biçimlerini ortadan kal­
clırmamasına kar�ın; i�çi sınıfı, (ııiifus içindeki oranı aza­
lan küyliilc>r karşısında gene de) a1.ırılıkta ve tiirdeşlik­
ten uzak (işçilerin yanısıra çok sayıda zanaatçı) olması­
na karşııı, gene de kesin lıir önem kazanır. 1857, 1867 ik­
tisacii bunalımları, işçi sınıfının atılımını hızlandırır. Pro­
lctaryanm sömürülmesi, onda sınıf bilincini olgunlaştırır.
Devrimci hareket yükselir.
130'ların 17 Şubat 1864 günlü işçi bildirgesi. daha o
zamandan şöyle der: "Genel oy, bizi siyasal olarak ergin­
leştirdi; şimdi bize düşen, toplumsal olarak kurtulmaktır."
İşçi sınıfı, sayı
,
güç, örgüt. olarak büyür. Kırlar için
g e r çek bir kargaşalık o lan 1B47-50 tanıns:ıl buııalıınırıın
yolaçtığı kentlere doğru kırsal göç ile, büyümesi hızlan­
mıştır.
yıl ı nda
1866
Fraıısa'da,
37
,
m i lyon
Paris'lt- yaş a y an
4.7 00 000 işçi vardır.
.
nüfus
içinde,
1.fl50.000
ki�iuiıı
442.000'i işçidir.
Grevler,
1 86 2' d en soııra,
Özl'llikle
1869-1870'te çoğa­
lır (La Ricaınarie, Le Creusot Lyoıı, Paris). 25 Mayı s 1864
,
yasası "koalisyon"u ( bi rle� me
,
iirgiil kıınna hakkı) yasal­
l aştı rır.
Kavgayı daha etkin kılmak içiıı lwrıılan örgütler ço­
ğalır: dire n m e (La Mariaıııw, Basımevi Jşçileri Derıwğ·i).
kn·di, yan.lımlaşma, dayarıışma dl'l'ıtl'kleri; koopcralif lo­
kaııtaları
(La Marınite). S endikal kıınılıışlarııı sayısı :ır­
tar, bu n lar işçi birlikler i fedt>ral kıırulıışlan, biilgesel fe<k­
rasyonlar (Paris fed er asyonu 60 işı,;i birlij{iııi kapsar) ola­
rak biraraya gelirle r
.
30
Mart
1864 günü, seneli k al kuru­
luşların yasal olarak tanınınaları de ğilse de, hiç dl'ğilse
ho�göri·ı ile ka r ş ı lanac a klım resmen ilfın edilmiştir.
Birinci Enternasyonal ya da Uluslararası E nwkçiler
Demeğ·i,* 28 Eylül 1864 günü Lo nd ra da kurulmuştur ve
'
Fransız se_!( siyonu da 1865 başlarında örgi.itlenir. l867'de
Enternasyonal muhabiri olan ciltçi ustası Varlin, sendi­
kal kuru l uşlar ile daha dolaysız bir ilişki kurar. Hiikii­
met. Eııtemasyoııale karşı, üstüste iiç dava açar (Aralık­
Mart 1867, Mayıs 1868, Haziran-Temmuz 1870). Ama En­
tutuklanması ile başından vu­
nılmuş b u lu nmasın a karşın, 300.000 iiye ile, bu son tarih­
te doruk noktas ı n a va rı r.
Fr a n s ı z proJetaryası kadar çeşitlenmiş bir proletary: ı
ternas.vonal, yö n e ti cil erin
.
çeşitli ve bazan çelişik ideolojik a k ı ml a r m etkisi altıııda
kalır.
• Aı;ılış Ça�rısı Karl
Marx
tarafından yaııımıştır.
a) Blankiciler devrimci gelenek ve gizli dernekler
deneyinden (baböfçüllik) esinlenirler. "Onlar, görece kü­
çük bir sayıdaki kararlı ve iyi örgütlenmiş ::ı damın ( . .. )
sadece iktidarı ele geçirmeye değil, ama (... ) halk yığı­
nını devrim içine çekmeyi . . . başarmak için yeterince
uzun zaman iktidarda kalmaya da yetenekli olduğu fik­
rinden yola çıkıyorlardı."*
b) Prudoncular -çoğunlukla sınai yoğunlaşma ta­
rafından tehdit edilen küçük işletmelerin zanaatçı ve işçi­
leri-, kapitalizmin, özgür ve bağımsız devlet üretim koo­
peratiflerinin, bedava kredi (faizsiz ödünç) veren yardım­
laşma bankaları tarafından fiıumse l'dilen yardımlaşma ve
dayanışma derneklerinin gelişmesi ile ortadan kaldırıl­
ması yandaşlarıdırlar.
Proudhon, fabrikanın, grevlerin, kendi başına "yoz­
laşma ve bozulma nedeni" olarak görülen kadın çalışma­
smlll düşınanıdır.
<.:) Bilimsel sosyalizm, ve işçi sınıfının s i y a s al ör­
gütlenmesini ve bağımsız bir sınıf eylemi (devrimci sınıf
savaşımı) izlenınesini öğütleyen marksist etki, kendini
işçiler üzerinde ancak I. Enternasyonalin kuruluşundan
sonra duyurmaya başlar. Enternasyonalin ilk üç kongresi:
Cenevre (Eyliil 1R66), Lozan (Eylül 1867), Brüksel (Ey­
lül 1868), lwnliz. prudo n c u etkinin egemen olduğunu or­
taya koyar. Bilimsel sosyalizm, ancak 4. kongrede, Eylül
1869 Bale kongresinde, ilerleme gösterir.
Enternasyonal seksiyonlarının örgütlenmesi, grevler
ve sendikal kuruluşlardaki çalışma pratiği, 1 869 Mayısın­
da "tutucu" prudoncuları kötlileyen Varlin gibi birçok iş­
ç iyi, prudonculuktan koparır.
Öyleyse Komün rasgele bir ayaklanma olarak görül­
memelidir. İşçi hareketinin biiyük ölçüde yükselmesi so• }o�ng(•ls.
--.!':rf_]
"Fnnuw 'da
İ(,' Snııuş':l C:iı·hf'. ı rn�z:
bu
yapıtın 50. suyfa�;ı.
nucu, hatta savaşın ih'mından önce bile., proleter bir top­
lumsal devrim bekleniyordu.
*
ll. Ama Komiin, her ne kadar sadece Fransız-Alman
savaşından kaynaklanmadıysa da, bu sava� gene de olay­
ların akışı üzerinde etkili olmaktan geri kalmadı.
4 Eylii 1 1B70 devrimi, kendi kendine ulusal savunma
hükümeti adını veren, ama gerçeklikte ancak halk güç­
lerinin desteği ile kazanılabilecek bir savaştan çabucak
kurtulmak isteyen bir hükümet kurar. Bu hükümet, aslın­
da el altından baltala dığ·ı bir d irenmeyi, örgütlediğini
ileri sürer. Bazaiııe'in MPtz'de teslim olması, Bourget'nin
yilirilmesi ve Thiers tarafından açığa vurulnıı bırakışın a
niyetlerinin bildiri lmesi, Belediye Dairesine karşı 3 1
Ek i m ayaklanmasına yolaçar. Bu gerçek bir ulusal savun­
ma oluşturma giri ş i mi başarısızl ıı�·a ıığrar. ve yeniden bir
tersl ik ler dizisi başlar:
-- 28 Kasım 2 Aralık aras ı , Champigııy çıkışı başa­
rısızlığı.
-- 21 Aralık, Stains-Le Bourget çıkışı başansızl ığı .
---- 27 Ara l ı k, Paris'in ilk bombalanması (5 Ocak 1871
günü yeniden başlayan bombalamalar, durmadan yoğun­
laşacaklardır) .
-- 18-19 Ocak 187 1, Mon tretout , Buzenval, Saint­
Cloud ilerlemesinden sonra, gerileme; bu gerileme, Be­
lediye Dairesine karşı, 31 Ekim ayaklanması gibi başa­
rısızlığ·a uğTayan 22 Ocak ayaklanmasına yolaçar.
lR Ocak, Versailles'da Alman j mparatorluğunun
iHiııı.
28 Ocak, zorunlul uk olmaksızın, Paris'i n teslim
şartiaşması ile birleştirilmiş bulun:m bırakışmanın imza­
lanınası: Paris ordusunun ( 12.000 kişilik bir tümen dışın­
da) tesl imi ve 200 ınilyoıılıık bir snvaş zarar ödentisinin
15
iidenıııesi. Ama Ulusal Mııhafızın topları tüfekleri, Jules
l•';ıvre* gibi Bisınarck da, eğer alınaya kalkarlarsa tepki­
sinden korktuğu için, Ulusal Muhafızın elinde kalır.
- 8 Şubat, çoğunlukla kralcı (630 milletvekili üzerin­
de n 400 kralcı) bir Ulusal Meclis seçimi. Bu "köylüler"
[toprak ağalan - - ç.] Mt>disi, Parisi ilere karşı savaşa giri­
�ebilmek için Pnısyalılar ile ne pahasına olursa olsun ba­
rış yapmak ister. Önce Bordeaux 'da sonra Versailles'da
topla nı r bu meclis.
--- 24 Şubat, Eastille'de halk gösterisi.
-- 2(i Şubat,
Versailles'da yürütme gücü başkanı
Thiers ile Bismarck arasmda ha z ırlanmı!? bulunan barış
antıaşması hazırlıklannın imzalanınası. (Kesin barış ant­
Iaşması 10 Mayıs gi.inii Frankfurt'ta imzalanacak ve IH Ma­
yıs gli ııii de meclis tarafından onaylanacaktır.)
Proletarya ve kiiçiik-burjuvazide, kuşatma sefaletle­
ri, ;ıslu•ri ba�arısızlıklar, bırakışma, te slim şartlaşrnası, ba­
nş hazırlıkları tararından yolaçılan bir hoşnutsuzluk hii­
ki'ıın si.in•r.
Borclt'aux Meclisinin tutumu, cumhuriyet ve demok­
rasi bakımından korku uyaııdırır (31 Eki m 1870 ayaklan­
ması önderlerinin ll Mart [ 1871] günü ölüme mahkum
edilmesi, 6 cumhuriyetçi gazetenin yasaklanması, Poli s
Miidürliiğiiııiin v e Ulusal Muhafızın başına banapartçı­
ların atanmas ı).
Paris halkı, Fransa'nın bütün komiinlerinde olduğu
gibi seçilmiş bir Belediye Konseyi;
Cumhuriyetin törensel olumlanmasını;
Iliikiimei tarafından alınmış anti-sosyal önlemlerin
(kira ödemeleri ertelenmesinin durdurulması; gecikmi�
ve n isan vadeli kiralanıı ödenmesi; kuşatma sırasında
vadesi gelmi� bııluııaıı ticaret senetlerinin faizleri ile
• J ulı•,ı Fa\·ı·p, 4 Eylül hüi<L\ıııt>tirıln dışişleri bal<anı.
birlikte ::>denmesi; Ulusal Muhafızın "otuz metelik"lik ay­
lığının kesilmesi) kaldırılmasını ister.
1 8
M A R T
Thiers, 1 70'i Montmartre'da, 80'i de Belleville'de bu­
lunan 400 topunu elinden alarak Ulusal Muhafızdan "kur­
tulmak" ister. Top parkiarına ve örgütlenme merkezleri­
ne karşı 18 Mart sabahı giriştiği baskın, Paris halkının,
Montmartre'dan ve Montmartre Güvenlik Komitesinden
(Comite de Vigilance) başlayan yığınsal bir ayaklanma­
sına yolaçar (general Lecomte ile general Clement Tho­
mas'nın öldürülme olayı) .
Ordu, halk kalabalığı içinde boğulur. Genel bir kar­
deşleşmedir bu. Ulusal Muhafız seferber olur. Gün, Ulu­
sal Muhafız Cumhuriyetçi Federasyonu ("federeler") Mer­
kez Komitesinin (4 Martta seçilmiş bulunan komite) , yani
Enternasyonal Paris Federasyonunun 5 Eylül 1870 tarihli
bir kararına göre kurulmuş bulunan Güvenlik Komitele­
rinin oluşturdukları yirmi ilçe Cumhuriyetçi Merkez Ko­
mitesi (sosyalist bir işçi partinin ilk taslağı) tarafından
desteklenen bu komitenin, Belediye Dairesine yerleşmesi
ile tamamlanır.
18 Mart, "cumhuriyetin kurtuluşu" günüdür.
18 MARTTAN SONRA
Her iki komite de bir Komün (daha 7 Ocak 1871 gü­
nü Cumhuriyetçi Merkez Komite tarafından kendi "kızıl
afiş"inde istenmiş bulunan Komün) Genel Konseyi seçi­
mini ister ve hazırlarlar.
Seçim 26 Mart günü yapılır, ve sonuçlar Belediye
Dairesinde, "cumhuriyetin zaferi" günü olan 28 Martta
ilan edilir.
1.7
Ulusal Muhafız Merkez Komitesi, kiralara, ödeme va­
delerine, Emniyet Sandığı satışlarına ilişkin, alınması zo­
runlu ivedi önlemleri alır. Savaş konseylerini kaldırır, si­
yasal af çıkarır ve güney istihkamlarını (Bicetre, Ivry,
Montrouge, lssy ve Vanves) işgal ettirip, cephaneliğe el­
koydurtur ( 450.000 tüfek) .
Ama, biçimsel demokrasi saygısı yüzünden, işbaşın­
dan çok erken çekilir.
Oysa, Versailles hükümetinin düştüğünü ilfm etme­
si, Resmi Gazete'yi hemen egemenliği altına alması,
Thiers için değerli bir yardım oluşturan Fransa Bankası
ve Rothschild Bankası rezervlerine elkoyması gerekirdi.
"Komüncüler, devrim içindeki Paris'in ortasında, Fransa
Bankası'nın Versailles'ı ve Maliyeyi temsil etmesine göz­
yumdular"* (Jacques Duclos ) .
Merkez Komite, Mont-Valerien'i ele geçirmedi; Paris
kapılarını kapamadı, ve böylece, birliklerin büyük bölü­
münün Versailles'a gitmesine gözyumdu.
Hele, 18 Mart ertesi, bir daha bulunmayacak bir uy­
gun koşullar topluluğu içinde yapılabilecek olan Versail­
les'a karşı saldırıyı, Komün seçimine değin ertelememesi
gerekirdi. 19 Mart günü Versailles'a saldırsaydı, Paris'e
karşı savaşmak için gerekli güçlerin toplanıp örgütlen­
mesini engellemiş olurdu.
KO MÜN
1. Tanım: Komün, ortaçağ burjuvaları ve devrim
[1789 Büyük Fransız Devrimi -ç.] koroünleri örneğince
( 14 Temmuz 1789'dan sonra, Paris Komünü kendi belediye
• Darphane müdürü Z. Camelinat, gümüş külçeler, kap-kn<'ak ve
değerli imparatorluk eşyaları ile, 5 franklık sikkeler biçiminde 500.000
frank (altın-frank) bastınr. 24 Mayıs günü, geri kalnn sikkelerden 153.000
frangı, iki yük arabası, Komün merkezi olan XI. ilçe Belediye Dairesine
taşır. Bu paralar, son savaşçılann ücretlerinin ödenmesinde kullanıla­
caktır.
ıB
başkanını kendi seçer) , kendi kendini yöneten bir kent­
sel ortaklıktır.
2. Bileşim: Komün Genel Konseyinde, 90 üye içinde
25 işçi bulunur. Ü yelerinin toplumsal kökenierini yansı­
tan eğilimler, bu konseyde temsil edilmişlerdir.
Konsey, çoğunluk ve azınlık olarak bölünür.
Çoğunluk (küçük-burjuvalar, aydınlar) şu gruplardan
oluşur :
a) Demokrasinin gelişini devrimci yığın patlaması­
na bağlayan bir geleneğin kalıtçıları olan Jakobenler (De­
lescluze, Felix Pyat, Paschal, Grousset, Gambon) .
b) Demokratik ve toplumsal bir cumhuriyetten ya­
na olan 25-30 kadar bağımsız devrimci (Amauroux, Trin­
quet, Brunel, Bergeret) . Onların yanında, Komün ile:
Cumhuriyetin, Paris belediye haklarının tanınması,• dü­
zenin korunması görevinin salt Ulusal Muhafıza bırakıl­
ması platformu üzerinde aniaşan radikal orta burjuvaları
(avukat, hekim, tüccar) toplayan Cumhuriyetçi Paris Hak­
ları Derneği.
c) 12 blankici (Eudes, Ferre, Rigault, Vaillant, Char:­
don, Ranvier (ayrı kanışlı) , - Blanqui hapistedir) , oyla­
rını çoğunluk yönünde kullanırlar.
Uluslararası Emekçiler Derneği üyelerinden oluşan
azınlık, türdeşlikten yoksundur.
a) Azınlık, özellikle prudonculardan oluşmuştur.
Ama, imparatorluğa karşı işçi savaşımiarı ile çelikleşmiş
bulunan birçoğu, gerçekte prudonculuktan ayrılır.
Bunlar eylemde:
b) Karl Marx ve düşüncesi etkisi altında kalmış,
toplumsal reformlar ardında koşan konsey üyeleri (Fran• Ulusal Meclis, 17 Nisan 1871 günü, Paris ve öbür büyük kentler
belediye başkanlarının atanmasını hükümete bırakan anti-demokratik bir
belediye ya sası çıkarır. Paris'e ilişkin olarak, bu yasa hala uygulamada­
dır. [Paris'te, 187l'den sonra, yani 105 yıl sonra ilk belediı-·e başkanı se­
çimi, 13 ve 20 Mart 1977 tarihinde. Iki turda yapıldı. -ç.]
1. 9
kel, Benait Malon, Serraillier) ile birleşirler.
Enternasyonalin Fransa'daki seçkin kişisi, federal der­
nekler yöneticisi Eugene Varlin, Jourde, Theisz, Jules Val­
les, Vermorel -çoğunluktan bu yana geçenler-, Courbet
ve Arthur Arnould, azınlığın büyük adlarıdırlar.
3. i ktidarın doğası: Fransa halkına 19 Nisan bildir­
gesinde açıklanan -prudoncu- Komün programı, ailenin
toplumların embriyonu olması gibi, Komünün de her tür­
lü siyasal devletin temeli olduğunu kabul eder. Buna gö­
re Paris Komünü, ulusu bileştiren bütün öbür komünler
ile federasyon kurmalı, kırsal üreticileri her bölgenin bel­
libaşlı kentlerinin tinsel yönetimi altına koymalıdır.
Gerçekte, 18 Mart devrimi ve 26 Mart seçimleri ile,
başkent, burjuvazinin hükümetinden ve devlet aygıtın­
dan kurtulur.
Paris Komünü, proletaryanın yazgısı ile birlikte, ulu­
sun kendi yazgısını da ele alan ilk işçi hareketidir. Artık
despotik olmayan, ama toplum hizmetine konmuş bulu­
nan yeni tipte bir devlet kurulması yolunda bir girişim­
dir Paris Komünü.
Komün, "emekçilerin iktisadi kurtuluşunun gerçek­
leşebileceğ·i, ensonu bulunmuş siyasal biçimdir" (K.
Marx) .
İlk proleter devrim, ilk -kuşkusuz eksik ve dayanık­
sız- proletarya diktatörlük biçimi, ilk sosyalist hükü­
mettir bu.
Komün, görevden alınabilir üyelerinin işçi ücretleri
karşılığı çalıştıkları bir halk hükümetidir. Hükümet üye­
lerinin yıllık maaşlarının, ortalama bir işçinin ücreti ka­
dar, yani [en çok --ç.] 6.000 frank olacağını kararlaştır­
mıştır. Komün, yürütme ve yasama yetkilerini elinde top­
lar. 20 Mart bildirgesinde, iktidarı ele alarak proletarya­
nın zaferini sağladığını açıklar. Yurttaşların ;Komün iş­
lerine sürekli müdahalesini ister - işçi sınıfının siyasal
;zo
iktidara geçtiğinin ve yı�nların bu iktidara katılmasının
olumlanması.
Bu nedenle, Komün Genel Konseyinin yanısıra, ku­
lüpler, sendikalar, gazeteler ve nüfusun en etkin öğele­
rinden biri olan kadınlar da işler üzerinde etkili olurlar.
Kadınların önemli bir rol oynadıkları, Proleterler,
Devrim, Kara Top, vb. kulüpleri, siyasal tartışmalar ya­
par, Komüne öneri ve delegasyonlar gönderirler.
Sendikaların Komün komisyonlarında (özellikle Ça­
lışma ve Değişim Komisyonu) temsilcileri vardır.
Halk yığınları, mahalle komitelerinde, belediyeler, il­
çeler konseylerinde, Posta ya da Louvre Silah Atelyesi
Konseyi gibi bazı yönetim konseylerinde, kendi temsilci­
lerini görevlendirirler.
Gazeteler, Delescluze'ün Le Reveil ("Uyanış") , Fımx
Pyat'nın Le Vengeur ("Öcalan") , Valles'in Le Cri du
peuple ("Halkın Çığlığı") , Henri Rochefort'un La Mar­
seillais yerine çıkardığı Le Mot d'ordre ("Slogan") , Lis­
sagaray'nin Le Tribun du peuple ("Halkın Savunucusu") ,
J.-B. Milliere'in La Commune, Auguste Blanqui'nin La
Patrie en danger ("Yurt Tehlikede") , Vermorel'in L'Ami
du peuple ("Halkın Dostu") , Vermersch'in Le Pere Duc­
hesne gibi gazeteleri, sözü muhabirlere, okurlara verirler.
Louis Michel, Anna Jaclard, Paule Mink, Elisabeth
Dmitrieff, Nathalie Lemel, Sophie Poirier tarafından ör­
gütlenmiş bulunan kadınlar, dinsel vesayete karşı, kadı­
nın eğitim aracıyla kurtuluşu için savaşım verirler (12
Mayıs: Dupuytren sokağında ilk sınai sanat okulunun açı­
lışı ) .
8 Nisan günü, Paris'in savunması ve yaralıların bakı­
mı için Kadınlar Birliği kurulur.
10 Nisan günü, kadınların çalışma hakkını tanıyan
sosyalist önlem olarak, her ilçede kadınların çalışması
için bir atelye açılması tasarısının ilk uygulaması yapılır.
2:1
KOMÜNÜN YAPI TI
Komün, işçi sınıfının tarihsel rolünü henüz açıkça
ayırdedememiştir. Onda, bağımsız sınıf partisi olarak ör­
gütlenmiş bir proletarya partisi eksiktir.
Askeri çabaya yeterince önem vermemiş ve bekleyi­
ci bir tutum takınmıştır.
Aşırı ılımlılık göstermiştir: tutsak ulusal muhafızia­
rın Versaylılar tarafından sorgusuz sualsiz kurşuna dizil­
melerinden sonra, 5 Nisan günü rehineler üzerine yayın­
lanan buyrultu (kararname) , çok geç uygulandı. Kanlı
hafta içinde yapılan idamlar (24 Mayıs günü, aralarında
Paris başpiskoposu Mgr. Darboy da bulunan 6 rehinenin,
26 Mayıs günü, Haxo sokağında 48 başka rehinenin kur­
şuna dizilmesi) , siyasal yönden etkisiz kaldı.
Komün, özel fabrika ve işyerierini ulusallaştırmadı.
Eski işgünü süresini sürdürdü, eski vergileri korudu, gi­
riş vergilerini almakta devam etti.
Ama:
a) Önemli sosyalist önlemler aldı;
b) Demokratik önlemleri de önemli idi (Gambetta'­
nın, 1869 seçim kampanyası sırasında savunduğu Belleville
cumhuriyetçi programının uygulanması) .
a) Sosyalist önlemler.
Devlet gereçleri için işçi kooperatiflerine öncelik.
Çalışmayan fabrikaların sayımı, - kapatılmış bulunan atelyelerin, karşılığı ödenmesi koşulu ile, işçi birlik­
leri tarafından işletilmesine yolaçan önlem. Yüzüstü bı­
rakılmış fabrikaların işletilmesi üzerindeki buyrultu, yal­
nızca büyük sanayii ve hatta manüfaktürü, her fabrika­
daki emekçilerin birliği temeli üzerinde örgütlerneye de­
ğil, ama ayrıca bütün birlikleri büyük bir federasyon için­
ge birleştirmeye de yönelir. Marx'ın Fransa'da İç Savaş'­
ta söylediği gibi, "eninde sonunda komünizme varacak"
22
olan bir planın özetidir bu.
Fırın işçileri için gece çalışmasının kaldırılması.
Patronal ceza sisteminin kaldırılması.
Yaşamak için gerekli asgari ücret güvencesi.
Emniyet sandıklarının kaldırılması.
işbulma bürolarının yeniden-örgütlenmesi.
17 Mayıs günü yayınlanan iki buyrultu, meşru olan ve
olmayan çocuklar arasındaki ayrımı kaldırır ve ulusal mu­
hafızların nikahlı olan ve olmayan karılarına bir zarar
ödentisi verilmesini öngörürler.
b) Demokratik önlemler.
Kilise ile devletin ayrılması.
Dinsel öğretim kurumlarının layikleştirilmesi.
Zorunlu ve parasız layik okul.
Parasız adalet.
Seçilenlerin görevden geri alınabilmesi.
Yargıçlar ve yüksek görevlilerin seçimi.
Siyasal seçimlerin sıklığı.
Sürekli ordunun kaldırılıp yerine silahlı halkın geçi­
rilmesi.
Belediyesel özerklik.
TAŞRADA KOMÜN
KOMÜN VE K ÖY LÜLER
Komün, ulusal federasyon planında başarılı olamadı.
Büyük kentler proletaryasının desteğini kazanan Komün,
kırlar proletaryasının desteğini kazanamadı.
Paris, kuşatılmaya önem vermediği için, kuşatılma­
sının ta kendisi yüzünden tecrit oldu.
Taşra kentlerinde, radikal öğeler, 4 Eylülden sonra
iktidarı ·ellerine geçirmişlerdi. Yığınların, prudonculuk
ve anarşizm etkisi altındaki hareketini bu öğeler yönetip
yönlendirdiler. Temel toplumsal çatışma olan burjuvazi23
proletarya çatışmasını hesaba katmayan bu öğeler, yurt­
severliği, cumhuriyetçiliği, belediye özerkliği istemleri­
ni her şeyin üstünde tuttular.
Gerçek bir eşgüdümden yoksun 1871 Mart-Nisan kent­
sel ayaklanmaları: Lyon, Saint-Etienne, Le Creusot (bu­
rada 27 Mart günü ordu yedi aylık halkçı belediye özerk­
liğine son verdi) , Toulouse, Narbonne ayaklanmaları, ar­
dı ardına başarısızlığa uğradılar.
Taşra ayaklanmalarının en güçlüsü, 22 Mart günü
Gaston Cremieux'nün etkisi altında patlak vermiş bulu­
nan Marsilya ayaklanması oldu: Ama kent 4 Nisan günü
geri alındı ve Cremieux de 30 Kasım günü kurşuna dizil­
dL
Kır emekçilerine bir çağrı, ancak 28 ·Nisan günü ya­
yınlanır. Bu çağrı, artık ne çok zengin, ne de çok yoksul
köylü kalmaması gerektiğini bildirir. Emeği ağır yükler­
den, vergilerden, ödentilerden kurtarmak gerekir bu çağ­
rıya göre.
Köylüye toprak, işçiye alet, herkese iş. Akıllıca yazıl­
mış olmasına karşın, bu çağrının, İkinci i mparatorluk
tarafından alıklaştırılmış kırsal yığınlar üzerinde derin­
liğine bir etkisi olmadı.
Paris Komününün büyük kentlere 15 Mayıs tarihli
çağrısı, yankı uyandırmasına karşın, pratik bir etkiden
yoksun kaldı.
ÇARPlŞMALAR VE KANLI HAFTA
Nisandan başlayarak, barış koşullarına aykırı davra­
nan Bismarck, Versaylıların ordularını adamakıllı bü­
yütmelerine ızın verir: Versailles ordusu 40.000'den
140.000'e, sonra 170.000'e çıkarılmıştır (60.000 tutsağın ön­
celenmiş salı verilmesi) .
2 Nisan, Versaylılar Paris üzerine ateş açar.
3 Nisan, Versailles üzerine; sağda Neuilly, Courbevoie,
Rueil'den; merkezde Meudon'dan; solda Chatillon düzlü.
ğünden olmak üzere, üç koldan yapılan gecikmiş yürüyüş
başarısızlığa uğrar. (Flourens, Duval, öldürülmüşlerdir.)
1 Mayıstan, Versaylıların Paris'e girişlerine değin,
çatışmalar, Zafer Anıtı ve Neuilly köprüsü büyük bari­
katından güney istihkamlarına değin, komüncülerin ate­
şi altında tutulan bir kesimde sürecektir.
6 Nisan, Thiers tarafından açılan kardeş savaşına ya­
nıt olarak, Ulusal Muhafız Cumhuriyetçi Federasyon Mer­
kez Komitesinin çağrısı.
11-25 Nisan, Paris'in bombalanması.
Thiers'nin stratejik planı, Komün olayları üzerinde­
ki parlamenter soruşturma sırasında, kendi bildirimleri
tarafından açınlandı. Onun için, Saint-Ouen ve Neuilly
arasındaki harekatın, Parisiiierin Courbevoie üzerindeki
çıkağını engellemekten başka bir amacı yoktur. Gerçek
savaş, Vauban kurallarına göre, güney kalelerine ve 18401 844'te Thiers'nin kendisi tarafından yaptırılmış bulu­
nan istihkamlara karşı sürecektir (o daha 1848 Şubat dev­
rimi sırasında, Paris'e boyuneğdirmek için bu askeri üs­
lerden yararlanmayı düşünmüştü) . "Si per açmak, savun­
ma siperi kıyısına vanldığında saldırmak için ilerlemek
gerek. Aynı zamanda olağanüstü bir ateş topağını birara­
ya getirmek gerek." Thiers, bu ateş topağının koruması
altında, siper çalışmasının daha hızlı olacağına, ve tab­
yaları savunucuları için barınılmaz bir duruma getirerek,
istihkamların boşaltılacağına in anmıştır.
Bu plan, iki zamanda gerçekleştırilecek: Issy kalesi
ile onu destekleyen Vanves kalesi düşürülecek, sonra or­
dunun Paris'e girebileceği Point-du-Jour kapısı zorlana­
caktır.
Versaylılar karşısında Komünün askeri, tüfeği, topu,
ve Montmartre, Belleville ve Pantheon tarafından oluş25
turulan sağlam bir çevre örtüsü vardır. Değerli general­
leri (Ruslara karşı 1863 ayaklanma deneyinde pişmiş Po­
lonyalılar: Dombrowski ve Wroblewski) , La Cecilia, Bru­
nel, Razoua, Piazza gibi yiğitlik dolu askerleri, Lisbonne,
Guilletat, Spinoy gibi halktan çıkmış subayları vardır.
Ama stratejik planı yoktur, çünkü savunma ile yetinir.
1 Mayıs, Jakobenler, askeri işlemlere burnunu sok­
ması durumu karıştıran bir Halk Kurtuluş Komitesinin
(Felix Pyat) atanmasını sağlarlar.
9 Mayıs, Issy kalesinin düşmesi ve ikinci bir Halk
Kurtuluş Komitesinin (Eudes, Delescluze) atanması.
13-14 Mayıs Vanves kalesinin işgali.
15 Mayıs, Halk Kurtuluş Komitesinin diktatörlüğünü
protesto eden ve ilçelere çekilen azınlığın bildirgesi, 20
Mayıs günü Enternasyonal Federal Konseyi tarafından kı­
n anan davranış.
Kanlı Hafta. 21 Mayıs pazar, bir ihanet sonucu, Ver­
saylılar Point-clu-Jour ve Saint-Cloud kapılarından Pa­
ris'e girerler. Orduları, batıdan doğuya, Seine'in her iki
kıyısı üzerinde de ilerler.
Komünün, sur içinde, Concorde alanı, rue Royale,
rue Castiglione gibi yerlerde, ancak birkaç barikat, tabya
ve savunma siperi vardır. Montparnasse garında, Pant­
heon'da, Montmartre tepesinde hiç bir savunma yapıtı
yoktur. Trocadero istihkamı, daha yeni çatılmıştır.
"Eğer Montmartre ve Pantheon çapraz ateş açsalar­
dı, eğer ustaca hazırlanmış bir patlama ile karşılaşsaydı,
·
Versailles ordusu çabuk kaçardı. Ama yönetimden, sa­
vaş bilgisinden yoksun federeler, kendi mahallelerinden,
hatta kendi sokaklarından daha ötesini göremediler.
';Genel yanılgı, cepheden saldırıya uğranılacağına
inanmak oldu; oysa Versaylılar her yerde (baron Hauss­
mann'ın bayındırlık çalışmaları tarafından olanaklı kılı­
nan) çevirme hareketleri yapıyorlardı. İki bin insanın sa..
26
vunmaya yetmesi için, iki yüz iyi düşünülmüş, stratejik,
sağlam barikat yeterdi. Yüzlerce barikat vardı (21 Mart­
tan sonra 500 barikat kurulmuştu) , ama eşgüdümsüz ve
savunucu yerleştirmek olanaksız barikatıardı bunlar."*
Ayrıca, Almanlar, Paris'e Saint-Ouen kapısından gir­
melerine ve Neuilly'den Saint-Ouen'a değin kapıları ters
yönden almalarına izin vererek, Versaylıların işini büyük
ölçüde kolaylaştırdılar. İstihkamların yanından geçen stra­
tejik yoldan yararlanarak, Versailles birlikleri başkomu­
tanı Mac-Mahon, Mortmartre, - Buttes-Chaumont, Belle­
ville, Mimilmontan tepelerini ele geçirmek için bir çevir­
me hareketi yapar. General prens de Saxe, Thiers ile an­
laşarak, kuzey demiryolunu kestirir, Saint-Denis kanalı
kıyılarını işgal ettirir. 26 Mayıs günü, Almanlar, kuzeyden
ve doğudan Paris'i kuşatırlar. 5.000 er, Montreuil'de nö­
bet tutar, 5.000 er de Vincennes'ı işgal ederler.
22 Mayıs pazartesi, Versaylılar batı mahallelerine
saldırırlar. Onlar tarafından tutulan cephe, Asnieres kapı­
sından başlayıp, Saint-Lazare ve Montparnasse garların­
dan geçerek, Vanves kapısına değin gider.
Savaş bakanlığı (10 Mayıstan sonra) ve Halk Kur­
tuluş Komitesi sivil delegesi Delescluze'ün bildirgesi:
"Askerlerden bıktık! Her yerleri yaldızlı ve sırmalı
kurmaylar istemiyoruz! Meydan halkın, savaşçıların, çıp­
lak kolların ! Devrimci savaş zamanı geldi. Halk ince ma­
nevralardan hiç bir şey anlamaz. Ama elinde bir tüfek,
ayaklarının altında sokak olduğu zaman, kralcı okulun
tüm stratejistleri ona vız gelir."
23 Mayıs salı, Concorde-Tuileries-rue Royale barikat­
ları tarafından oluşturulan birleşme noktası, Vendôme
alanından çevrilmiştir, ve Halk Kurtuluş Komitesi, Bru­
nel'e, Belediye Dairesi üzerine çekilme buyruğunu ve­
rir.
• Lissagaray. Histoire
ıle l a
Comnıune ıle 187 L
Montmartre düşmüş, Dombrowski öldürülmüştür.
Savunma, XIX. ve XX. ilçelerde örgütlenir.
Versaylıların ilerlemesini geciktirmek için, rue Royale, Tuileries sarayı, Danıştay ve Sayıştayda büyük yan­
gınlar çıkarılmıştır.
24 Mayıs çarşamba, ateşe verilen Belediye Dairesi­
nin boşaltılması.
Pantheon düşmüştür.
Versaylılar önlerine geleni sorgusuz sualsiz kurşuna
dizt:'r, bu arada Komün savaşçısı Raoul Rigault da, Gay­
Lussac sokağında kurşuna dizilir. 26 Mayıs günü, millet­
vekili J.-B. Milliere Pantheon'un merdivenleri üzerinde,
ve ayın 27'sinde de Dr. Tony Moilin Luxembourg'da kur­
şuna dizilecektir.
XI. ilçede direnme, Eastille'de Versaylıları 24 saat
geciktiren sağlam savunma hazırlıkları.
25 Mayıs perşembe, Seine nehrinin bütün sol kıyısı
Versaylıların elindedir. Ivry kalesinin boşaltılması. Mont­
rouge ve Bicetre kalelerinin yitirilmesi.
Delescluze, Voltaire bulvarının girişindeki Chateau­
d'Eau alanında (Republique Alanı) bir barikat üzerinde
ölür.
Belediye Dairesinin boşaltılmasından sonra Komün
merkezi durumuna gelen XI. ilçe belediyesi de bırakıl­
mıştır.
Versailles saldırısı Eastille alanı, Chateau-d'Eau (Bru­
nel) , ve general Wroblewski'nin, adamlarını (bin kadar)
sağ kıyıya geçirerek düzenli bir biçimde boşalttığı, XIII.
ilçedeki Buttes-aux-Cailles üzerinde yoğunlaşır.
26 Mayıs cuma, Eastille düşmüştür.
Belleville, direnme merkezi durumuna gelir. Ranvier,
Koroünün son afişi olan bir afişte, XX. ilçeden, düşmanı
püskürtmesi için XIX. ilçeye yardım etmesini ister.
27 Mayıs cumartesi, Montreuil ve Bagnolet kapıları,
Charonne'a giren Versaylılar tarafından işgal edilmiştir.
Trône alanı (Nation alanı) düşer.
Buttes-Chaumont'un, place des Fetes'in boşaltılması.
Federelerin elinde, Ranvier, Ferre, Varlin, Arnaud,
Gambon ve başka birkaç yenilmezin hala toplandıkları
Belediye Dairesi ile XX. ilçenin bir parçası, ve XI. ilçe­
deki : Parmentier caddesi, Faubourg-du-Temple sokağı,
Belleville bulvarı, Trois-Bornes sokağı ve Trois-Couron­
nes sokağından oluşan bir dörtgenden başka bir şey kal­
mamıştır.
28 Mayıs pazar, Versaylılar XX. ilçe belediyesi ile la
Roquette hapisanesini işgal ederler.
200 federenin sığındığı, Le Pere-Lachaise mezarlığı,
mezarlığın büyük kapısının topa tutulmasından sonra
düşmüştür. "Duvar"ın dibinde yığınsal idamlar yapılır.
Son direnme: XI. ilçe dörtgeni.
Paris sokağı (bugün Belleville sokağı) barikatı, topu­
nu son kez ateşler.
Tourtille sokağı köşesindeki Ramponneau sokağı ba­
rikatı, son tüfek atışını yapar.
29 Mayıs pazartesi, silahsız Vincennes kalesi, ihanet
sonucu düşmüştür. Varlin, Chevalier-de-la-Barre sokağı
ile la Bonne sokağı (eskiden Rosiers sokağı) köşesinde,
Montmartre'da kurşuna dizilmiştir.
B A S T I R M A
Eastırma üç aşamada yapılır:
ı o Sorgusuz sualsiz i damlar;
2° Sıkıyönetim mahkemeleri ya da askeri malıke­
rnelerin baştan savma yargılamaları. Versailles askeri mah­
keme başkanı general Appert, ı 7.000 idam yapıldığını ka­
bul etmiştir (sosyalist tarihçi A. Zevaes, 35.000 olduğunu
yazar) .
3° Başlıca işçilere karşı olmak üzere, ı3.000 mahktı29
miyet kararı veren savaş konseyleri.
Birçok koroüncü (7.000'i aşkın) , Yeni-Kaledonya'ya
sürülmüştür. Ötekiler de, Belçika'ya, İngiltere'ye İsviçre'­
ye sığınırlar.
Kısmi bir af, ancak sekiz yıl sonra, 3 Mart 1879'da,
ve genel af ise, l l Temmuz 1880'de çıkarıldı.
Federeler Duvarındaki ilk gösteri, 23 Mayıs 1880 gü­
.
nü yapılmıştır.
S O N U Ç
Komün, bozguncu burjuvaziye karşı ulusal bir ha­
reket, yurtseverce bir tepki, yeni bir iktidar için proleter
ve toplum sal bir hareket idi.
Komün uluslararası bir hareket idi de. Belçikalı, Po­
lonyalı, Rus, İtalyan, Macar, birçok yabancı onun saf­
larında savaşmış ve proleter enternasyonalizmi ülküsün­
den esinlenmişlerdir.
"Dünyaya yeni bir ruh vermek istedi o" (Ulusal Mu­
hafız Merkez Komitesinin 5 Nisan tarihli Bildirgesi) . Bay­
rağı kızıl bayrak, dünya cumhuriyeti bayrağı oldu. Pa­
ris'te saklanmış bulunan komüncü Eugene Pottier tara­
fından 1871 Temmuzunda yazılan şarkı, "Enternasyonal",
ondan doğmuştur.
Komün kahramanca bir girişimdir ve, komüncüleri,
işçilerin yönetimi altında, halk yığınlarının 1848'den beri
düşledikleri toplumsal ve evrensel cumhuriyeti gerçek­
leştirmek için cennetin zaptma çıkan kişiler olarak yücel­
ten Marx'ın hayranlık konusudur.
Komün, tüm emekçi insanlığın, bütün ezilenler ve
acı çekenlerin kurtuluşu için savaşmıştır (Lenin) .
Komünün, halk iradesinin kendini göstermesinin sa­
yesindedir ki, 1870-1871 savaşından sonra, Fransa'da cum­
huriyet, krallığın yerine geçmiştir.
Komün, özgül olarak Fransız bir nitelik taşıyan eski
30
sosyalizmin mezarı, ama ( . . . ) aynı zamanda da, Fransa için
yeni olan uluslararası komünizmin beşiği olmuştur (En­
gels) .
Komün'ün kanı, sosyalizmi filizlendirmiştir (P. La­
fargue) . Onun sayesinde, işçi sınıfının anlayışında bir
dönüşüm olmuştur. O güne değin ütopyacılık, reformcu­
luk ve prudonculuk tarafından egemenlik altında tutulan
bir proletaryaya, bilimsel sosyalizm onun sayesinde sız­
mıştır.
Komün deneyi sosyalist düşünce için, Karl Marx için
yararlı olmuştur: Marx'ın yazdığı IDuslararası Emekçiler
Derneği Genel Konseyinin 30 Mayıs 1871 günlü çağrısı,
Fransa'da İç Savaş adı altında tanınır.
Marx, proletarya diktatörlüğünün zorunluluğu üze­
rindeki savını bu deneyden ve proletaryanın bağımsız bir
sınıf partisi olarak örgütlenme zorunluluğunu da Birinci
Enternasyonal deneyinden çıkarmıştır.
Çeşitli ulusal devletler temeli üzerinde işçi yığın par­
tilerinin kurulmasına, yolu, Komün açmıştır.
1917 Devrimi, komüncülerin düşlerini gerçeklik du­
rumuna dönüştürdü.
Lenin, Sovyetler iktidarında, Komün tarafından hazır­
lanmış bulunan devlet tipinin kopyasını görür.
"191 7 Devrimi, 1871'in kahraman öncüleri tarafından
hazırlanan yapıtı alıp sürdürdü. Yeryüzünün altıda-biri
üzerinde, muzaffer bir Komün kurdu."*
" İşçi Paris, Komünü ile birlikte, yeni bir toplumun
şanlı öncüsü olarak her zaman yüceltilecektir. Şehitleri,
işçi sınıfının büyük yüreğine gömülmüştür. Kıyıcılarına
gelince, tarih, onları daha şimdiden sonsuz bir teşhir di­
reğine çivilemiştir . "**
. .
GABR İEL P İORO
• Maurice Thorez, Ftıs du peupıe.
•• Karl Marx, Fransa'da lç Savaş.
] 1.
BİRİNCİ KlSlM
PARiS KOMÜNÜ ÜZERİNE
KARL MARX
VE
FRİEDRİCH ENGELS
BİRİN C İ KESİ M
FRANSA'DA İÇ SAVAŞ1
KARL MARX
lo'R İEDRİCH JmGELS
KARL MARX'IN
FRANSA'DA İÇ SA VA Ş 'lNA G İ RİŞ2
ENTERNASYONAL Genel Konseyinin Fransa'da lç
Savaş üzerindeki çağrısının yeni bir baskısını hazırlama­
ya ve buna bir giriş eklerneye ansızın çağrıldım. Bundan
ötürü, burada, en özsel noktalara tanıklık etmekten başka
bir şey yapamam.
Daha büyük olan bu çalışmadan önce, Genel Konseyin
Fransız-Alman savaşı üzerindeki daha kısa olan iki çağ­
r ısını veriyorum. ilkin, İç Savll§'ta, birincisi olmaksızın
kendi başına iyice anlaşılabilir olmayan ikinci çağrıya
ijetmede bulunulduğu için. Sonra, gene Marx tarafından
yazılmış bulunan bu iki çağrıda, tıpkı 1ç Savaş derece­
sinde, yazarın kanıtını ilk kez olarak Louis Bonaparte'ın
18 Brumaire'i'nde3 verdiği, ve büyük tarihsel olayların
nitelik, anlam ve zorunlu sonuçlarını, daha bu olaylar gö­
zümüzün önünde olup bittiği ya da daha yeni tamamlan­
dığı anda açıkça kavranmasını sağlayan şaşılası yeteneğin
üstün örnekleri oldukları için. Ve son olarak da, Alman­
ya'da bugün bile, bu olayların, Marx tarafından önceden
bildirilmiş bulunan sonuçlarına katıanma zorunda oldu­
ğumuz için.
Birinci çağrının önceden haber verdiği şeyin, yani
eğer Almanya'nın Louis Bonaparte'a karşı savunma sa­
vaşı, Fransız halkına karşı bir fetih savaşı biçiminde
yozlaşırsa, bağımsızlık savaşı4 denilen savaşlardan sonra
Almanya üzerine çökmüş bulunan tüm acıların yeni bir
yoğunlukla yeniden canlanacakları kehanetinin gerçek­
leştiği görülmedi mi? Demagoglara3 karşı kovuşturmala­
rın yerini almak üzere, aynı keyfe bağlı polis yönetimi
ile, yasanın tıpatıp aynı korkunç yorumlama biçimi ile,
olağanüstü yasa ve sosyalist avının6 geçtiği Bismarck ege­
menliği altında bir başka yirmi yıl daha yaşamadık mı?
Alsas-Loren'in ilhakının Fransa'yı Rusya'nın kolla­
rına atacağı, ve bu ilhaktan sonra, Almanya'nın, ya Rus­
ya'nın haraca bağlanmış uşağı durumuna geleceği, ya
da kısa bir soluk alma zamanından sonra, yeni bir savaş
için, ve doğrusunu söylemek gerekirse, "bir ırklar savaşı,
birleşmiş Latin ve Slav ırkiarına karşı bir savaş için"•
siİ ahlanma zorunda kalacağı yolundaki kehanet harfi
harfine gerçekleşmedi mi? Fransız illerinin ilhakı, Fran­
sa'yı Rusya'nın koliarına itme di mi? Küçük Prusya'nın,
"Avrupa'nın birinci gücü" olmadan önce, Kutsal-Rusya'­
nın ayaklarına serme alışkanlığında bulunduğu hizmetler­
den daha da aşağılık hizmetler sunacak kadar alçalan
Bismarck, tam yirmi yıl boyunca, çarın gözüne girmek
• Bkz: Bu yapıtın 68. sayfası. -Ed.
JB
ıçın boşuna çabalamadı mı'! Ve daha birinci günü, prens­
Ierin bütün ittifak antlaşmalarının toz olup gidecekleri
bir savaş tehdidinin, Demokles'in kılıcı gibi, her gün ka­
famızın üzerinde sallanıp durduğu görülmüyor mu? So­
nucunun mutlak belirsizliğinden başka hiç bir şeyi kesin
olmayan bir savaş, tüm Avrupa'yı onbeş-yirmi milyon si­
lahlı adamın kırıp geçirmesine teslim edecek bir ırklar
savaşı; ve eğer bu savaş henüz patlak vermiyorsa, bunun
tck nedeni büyük askeri devletlerden en güçlüsünün onun
sonal sonucunu önceden görme mutlak olanaksızlığı kar­
şısında korkuya kapılmış bulunmasıdır.
1870 uluslararası işçi siyasetinin bu parlak ve yarı
unutulmuş öngörü kanıtlarını yeniden Alman işçilerinin
gözü önüne sermek, şimdi her zamandan daha zorunludur.
Bu iki çağrı için doğru olan şey, Fransa'da lç Savaş
üzerindeki çağrı için de doğrudur. 28 Mayıs günü, Ko·
münün son savaşç ı l a rı , Belleville7 yamaçları üzerinde, ÜS·
tün düşman güçlerine yen ik düşüyor, ve iki gün sonra,
30 Mayıs gJ]nü, Marx, Genel Konsey önünde, Paris Ko.
müııünün tarihsel anlamının birkaç keskin, ama öylesine
kavrayışlı, ve özellikle bu konuda yazılmış son derece zen­
gin yazının tümünde eşi boşuna aranacak derecede doğru
çizgi içinde belirlenmiş bulunduğu bu çalışmayı okuyor­
du.
Fransa'nın 1 789'dan sonraki iktisadi ve siyasal geliş­
mesi sonucu, elli yıldan bu yana, Paris'te hiç bir devrim
proleter bir niteliğe bürünmeksizin patlak verememiştir;
öyle ki, zaferden sonra, onu kanı pahasına satınalmış bu­
lunan proletarya, kendi öz istemleri ile sahneye giriyordu.
Bu istemler, Paris işçileri tarafından erişiimiş bulunan ol­
gunluk derecesine göre, azçok bulanık, hatta karışık idi­
ler; ama, kısacası, hepsi de kapitalistler ile işçiler arasın­
daki karşıtlığın ortadan kaldırılmasını gözetiyorlardı. Bu
işin nasıl yapılacağı ise, doğrusunu söylemek gerekirse,
39
bilinmiyordu. Ama, henüz biçimi içinde ne kadar belirsiz
olursa olsun, isteğin kendisi, tek başına, kurulu toplumsal
düzen için bir tehlike içeriyordu; bu istemi ileri süren
işçiler henüz silahlı idiler; öyleyse iktidarda bulunan bur­
juvalar için, işçilerin silahsızlandırılması birinci görevdi.
Bundan ötürü, işçilerin kanı pahasına kazanılmış her dev­
rimden sonra, işçilerin yenilgisi ile sonuçlanan yeni bir
savaşım patlak verir.
Bu, ilk kez olarak 1848'de böyle oldu. Parlamenter mu­
halefetin liberal burjuvaları, kendi partilerinin egemen­
liğini sağlama bağlayacak seçim reformunun gerçekleş­
mesini istedikleri şölenler düzenlediler. Hükümete karşı
savaşımlarında, gitgide halka daha çok başvurma zorun­
da kaldıklarından, giderek burjuvazinin radikal ve cumhu­
riyetçi katmanıarına üstünlük tanımaları gerekiyordu.
Ama, onların arkasında da devrimci işçiler duruyordu, ve
bu işçiler, 1830'dan bu yana, burjuvaların ve hatta cum­
huriyetçilerin düşündüklerinden çok daha büyük bir si­
yasal bağımsızlık kazanmış bulunuyorlardı. Hükümet ile
muhalefet arasındaki bunalım patlak verince, işçiler so­
kak savaşıarına giriştiler. Louis-Philippe toz oldu, ve onun­
la birlikte seçim reformu da; onun yerine, zafer kazan­
mış işçilerin kendilerinin niteledikleri gibi, "toplumsal"
cumhuriyet kuruldu. Toplumsal cumhuriyetten ne anla­
şılması gerektiğini ise, kimse, hatta işçiler bile pek bil­
miyordu. Ama şimdi işçilerin silahları vardı ve devlet
içinde bir güç idiler. Bundan ötürü, iktidarda bulunan
cumhuriyetçi burjuvalar ayakları altındaki toprağın daha
sağlam bir duruma geldiğini sezer sezmez, ilk amaçları
işçileri silahsızlandırmak oldu. Bu iş şöyle yapıldı: veri­
len söz, bile bile çiğnenerek, proleterler açıkça horgörü­
lerek, işsizleri uzak bir ile sürmeye girişerek, işçiler 1848
Haziran ayaklanmasına8 götürüldüler. Hükümet sayıca üs­
tün güçler toplamaya dikkat etmişti. Beş günlük kahra-
manca bir savaşırndan sonra, işçiler ezildiler. O zaınaıı
savunmasız tutsaklar arasında, Roma Cumhuriyeti nin yı­
kılmasını hazırlayan iç savaşlar günlerinden bu yana bir
benzeri görülmemiş bulunan bir insan kırımına girişildL
Proletarya kendi öz çıkarları ve kendi öz istemleri ile ayrı
bir sınıf olarak onun karşısına çıkma cüretinde bulunur
bulunmaz, burjuvazi öcalmada hangi çılgınca yırtıcılığa ka­
dar yükselebileceğini ilk kez gösteriyordu. Vc gene de
1848, 1871 burjuvazisinin kudurganlığı karşısında henüz
bir çocuk oyunundan başka bir şey olmadı.
.
Ceza, kendini bekletmedi. Eğer proletarya henüz
Fransa'yı yönetemiyor idiyse, burjuvazi de artık yöncte­
miyordu. Hiç değilse burjuvazinin henüz çoğunlukla kral­
cı eğilimde olduğu, ve üç hanedancı" parti ile bir dördüncü
cumhuriyetçi parti biçiminde bölürıdüğü bu dönemde de­
mek istiyorum. Serüvenci Louis Bonaparte'm bütün kilit
noktalarını -ordu, pol is, yönetim mekanizması - ele ge­
çirmesini ve 2 Aralık 1851 giinii10 bmjuvazi nin son kalesi
olan Ulusal Meclisi havaya uçurmasın ı sağlayan �eyler de,
burj uvazinin bu iç çekişmelcridir. İ kinci imparatorluk,
ve onunla birlikte de Fransa'nın bir siyaset ve maliye se­
rüvencileri çetesi tarafından sömürülmesi başladı; ama
aynı zamanda, sanayi de, Louis-Philippe'in, büyük burju­
vazinin sadece küçük bir bölümünün başkalarını dıştala­
yıcı egemenliği ile birlikte soysuz ve pısırık sisteminin
ona hiç bir zaman veremeyeceği bir atılım kazandı. Louis
Bonaparte, burjuvaları işçilere karşı, ve sırası gelince iş­
çileri de ,burj uvalara karşı koruma bahanesi ile, kapitalist­
lerin elinden siyasal iktidarlarını aldı; ama, buna kar�ılık,
egemenliği, spekülasyon ve sınai etkinliği, uzun sözün kı­
sası, tüm burjuvazinin yükselme ve zenginleşmesini, gö­
rülmemiş derecede kolaylaştırdı. Bununla birlikte, impa­
rator sarayı çevresinde toplanan büyük çaplı rüşvet ve
soygun da çok daha yüksek bir derecede gelişip, bu zcn41
gi nleşme üzerinden büyük yüzdeler vurdular.
Ama İkinci imparatorluk demek, Fransız şovenizmine
bir çağrı, Birinci İmparatorluğun 18 14'tc yitirilen sınır­
larının, ya da en azından Birinci Cumhuriyet sınırlarının
yeniden kurulmasının istenmesi demekti. Eski krallık sı­
nırları içinde ne diyorum, 1815'in daha da budanmış
sınırları içinde bir Fransız İ mparatorluğu - bu durum
uzuıı zaman süremezdi. Devirli savaşlar ve toprak genişlet­
meleri zorunluluğu, işte buradan geliyordu. Ama Fransız
şovenlerinin imgeleme gücünü, Ren'in sol Alman kıyısı­
nın fethi kadar büyüleyen bir başka fetih yoktu. Ren üze­
rinde bir fcrsah karelik yer, Alplerde ya da başka her­
hangi bir yerdeki on fersah karelik bir yerden çok daha
çekici geliyordu onlara. İ kinci imparatorluk varlığını sür­
dürdükçe, Ren'in sol kıyısına bir kerede ya da parça par­
ça yenielen dönüş istemi, bir zaman sorunundan başka
bir şey değildi. 1866 Avusturya-Prusya savaşı11 ile bun un
zamanı geldi ; Bismarck'tan ve kendi aşırı-kurnaz karar­
sızlık siyasetinden umduğu "toprak ödünlemeleri"nden
düş kırıkl ığına uğradıktan sonra, Bonaparte'a artık 1 870'­
te patlak veren ve onu Serlan'da ve dolayısıyla Wilhelms­
hoehe'de şapa oturtan savaştan başka bir yol kalmıyor­
du.'"
Bunun zorunlu sonucu 4 Eylül 1870 Paris devrimi ol­
du. imparatorluk iskambilden bir şato gibi yıkıldı, cum­
huriyet yeniden ilan edildi. Ama düşman kapıdaydı: im­
paratorluk orduları, ya Metz'de iyice kuşatılmış, ya da
Almanya'da tutsak idiler. Bu umutsuz durum içinde, halk,
eski yasama meclisinin Paris milletvekillerine, "ulusal sa­
vunma hükümeti" olarak, örgütlenme yetkisini verdi. Sa­
vunmayı sağlamak için eli silah tutan bütün Parisliler
o sı rada Ulusal Muhafıza girmiş ve işçiler şimdi büyük ço­
ğunl uğu oluştu racak biçimde silahlanmış oldukları için,
halk bu yetkiyi seve seve vermişti. Ama hemen salt bur42
juvadan bileşen hükümet ilc silahlı proletarya arasında­
ki karşıtlık, patlak vermekte gecikmedi. 31 Ekim günü, iş­
çi taburları Belediye Dairesine (Hôtel de ville) saldırdı­
lar ve hükümet üyelerinin bir bölümünü tutsak ettiler;
ihanet, hükümet tarafından gerçek bir andını bozma, ve
bazı küçük-burjuva taburların işe karışması, onlara öz­
gürlüklerini kazandırdı ve, yabancı bir ordu tarafından
kuşatılmış bir kent içinde iç sava�a yolaçmamak için, ay­
nı hükümet iş başında bırakıldı .
Ensonu, 28 Ocak 187 1 gü nü aç kalmış Paris boyuııe­
ğiyordu. Ama savaş tarihinde o gü ne değin görülmemiş
bir onurla. Tabyalar bırakıld ı, tahkimatlar silahsızlandı nl­
dı. Savaş tutsakları sayılan ceplw ve gezici ınuhafız bir­
liklerinin silahları teslim edildi. Ama U l usal Muhafız, si­
lahlarını ve toplarını korudu ve yenen ler ile sadece bir
bırakışma durumuna geçti. Ve yenc n leı·in kendileri de
Paris'e bir zafer girişi yapınay ı göze a l a mad ıl a r . Aııcak
Paris'in küçük bir köşesini, onu da sadece bi rkaç gü n lü­
ğüne işgali göze alabildiler ! Ve bıı z a m a n boyunca, Paris'i
131 gündür kuşatmış bulunan o n l a r , hiç bir "Prusyal ı"­
nın yabancı saldırgana bırakılmış köşen in dar sınırları­
nı aşmamasını dikkatle gözeten silahlı Paris işçileri ta­
rafından kuşatıldılar. Parisli işçilerin, bütün imparatorluk
birliklerinin silahlarını kendisine teslim ettikleri ordu üze­
rinde uyandırdığı saygı öylesine büyüktü ; ve devrim oca­
ğından öcalmak için gelmiş · bulunan Prusyalı junkerler
( toprak ağaları) , bu aynı silahlı devrim karşısında saygı
ile durmak ve onu selamlamak zorunda k a l d ı l a r !
Savaş sırasında, Parisli işç i ler savaşın gözüpe k l i k l e
sürdürülmesini istemekle yetinmişlerdi. Ama Paris'in tes­
liminden sonra barışın13 yapılacağı şu sırada, yeni hükü­
met başkanı Thiers şunu anlamak zorundaydı: Parisli iş­
çiler silahl ı kalacakları sürece, varlıklı sınıfların · - büyiik
toprak sahipleri ve kapital istler- egemenliği sürekli ol a.
,
43
rak tehlike karşısında bulunacaktı. İ lk işi onları silahsız­
landırmaya girişrnek oldu. 18 Mart günü, Paris kuşatması
sırasında halktan toplanan paralarla yapılmış bulunan
Ulusal Muhafıza ait toplara elkoyma buyruğu ile, cephe
birliklerini gönderdi. Girişim ba�arısızlığa uğradı. Paris
kendini savunmak için tek bir adam gibi ayaklandı, ve
Paris ilc Versailles'da bulunan Fransız hükümeti arasın­
da savaş ilan edildi; 26 Mart günü, Komün seçilmişti; 28
Mart günü i la.n edildi; o güne kadar iktidarı kullanan
Ulusal Muhafız Merkez Komitesi, utanç verici Paris "ah­
lak polisi"ni bir buyrultu (kararname) ile kaldırdıktan
sonra, Komün yararına iktidarı bıraktı. 30 Mart günü, Ko­
miin, askerlik yoklamas ı n ı ve düzenli orduyu kaldırdı, ve
t.ü ın s a l{l a m yurttaş l a r ın katılacakları ill u sal Muhafızı tek
silahlı güç olarak ililn etti ; bütün 1870 Ekim kiralarını,
önceden ödenmi� bulunan ekim kiralarını gelecek kirala­
nn hesabına saymak üzere, nisana değin erteledi, ve be­
lediye emniyet sandığına yatırılmış her türlü eşya satışı­
m durdurdu. Aynı gün, Koroüne seçilmiş bulunan yaban­
eıların görevleri de onaylandı, çünkü "Komün bayrağı
dünya cumhuriyetinin bayrağıdır". - 1 Nisan günü, bir
Komün görevlisinin, öyleyse Komün üyelerinin de, en yük­
sek maa�ının, [yılda -ç.] 6.000 frangı (4.800 mark) ge­
çemeyeceği kararlaştırıldı. Ertesi gün, kilise ile devletin
ayrılması ve din işleri bütçesinin kaldırılması, bütün kili­
se mallarının ulusal mi.ilkiyet.e dönüştürülmesi kararlaştı­
rıldı ; sonuç olarak, 8 Nisan günü, bütün dinsel simge, im­
ge, dua ve dogmaların, kısacası "herkesin bireysel vicdanı
ilc ilgili her şeyin"- okullardan uzaklaştırılması buyruldu,
ve bu buyruk yavaş yava� gerçekleştirildi. - 5 Nisan gü­
nü, Versailles birliklerinin tutsak Komün savaşçılarını
her gün idam etmesi karşısında, rehinelerin tutuklanma­
:-; ı n ı öngören bir buynıltu yayımlandı, ama bu buyrultu
hiç bir zaman uygulanmadı. - 6 Nisan günü, ill usal Mu-
hafızın 137. ta buru gidip giyotini aldı ve halkın sevinç
gösterileri içinde herkesin önünde onu yaktı. - 12 Nisan
günü, Komün, N apoleon tarafından , 1809 savaş ından son­
ra düşmandan alınmış toplar ile döktürülmüş bulunan
Vendôme sütwıunu, şovenizm ve halkları anlaşmazlığa kış
kırtma simgesi olduğu gerekçesiyle, yıkmayı k a rarlaştır­
dı. Karar 16 Mayısta yerine getirildi . - 16 Nisan günü ,
Komün, sahipleri tarafından işletilmesi durdurulmuş fab­
rikaların bir saymunın yapılm asını ve bu işletmelerin yö­
netimini o güne değin bu işletmelerde çalışan ve koope­
ratİf birlikler içinde bira raya gelecek olan işçilere vermek
ve bu kooperatif birlikleri de bir tek büyük federasyon bi­
ç iminde örgütlernek için pl anl ar hazırlanmasını buyurdu.
20 Nisan günü, fırıncıların gece işini ve İ kinci i mpa­
ratorluktan bu yana polis tarafında n seçilen ve birinci sı­
nıf işçi sömürücüsü olan bireyler elinde tekelleştirilmiş
bulunan işbulma bürolarını kaldırd ı ; bu bürolar yirmi Pa­
ris ilçes i (arroncJissement) be l ed iyele r in e bağla nd ıl ar. 30 Nisan günü, Komün, işçilerin i.izel bir süınürüsi.inü oluş­
turan ve onların çalışma aletleri ve kredi hakkı ile çeliş­
ki dur umunda bulunan emniyet sandıklarının ortadan kal­
dırılmasını buyurdu. - 5 Mayıs günü, Louis XVI'nın ida­
mının telafisi için yapıl m ış bulunan kefaret kilisesinin yık­
t ınlmasını kararlaştırdı.
Böylece, 18 Marttan sonra, Paris hareketinin, o güne
değin yabancı istilaya karşı savaşımın geri-planına itilmiş
bulunan sınıf n iteliği, keskin ve arı bir biçimde ortaya
çıktı. Koroünde hemen hemen işçilerden ve işçilerin ünHi
temsilcilerinden başka kimse bulunmuyordu; bundan ötü­
rü Komün kar arları açıkça proleter bi r nitelik taşıyorlar­
dı.. Komün, ya dinin devlet karşısında özel bir sorundan
başka bir şey olmadığı yolundaki ilkenin gerçekleştiril­
mesi gibi, cumhuriyetçi burjuvazinin salt korkaklıktan
savsakladığı, ama işçi sınırının üzg li r eylemi için zorunlu
­
-�-
45
bir temel ol uşturan reformları buyuruyor; ya da doğru­
dan doğruya işçi sınıfı yararına alınmış, ve bir ölçüde eski
toplumsal düzende de derin çatlaklar açan kararları ilan
ediyordu. Ama tüm bunlar, kuşatılmış bir kentte, en çok
bir gerçekleştirme başlangıcından başka bir şey olamazdı.
Ve, daha mayısın ilk günlerinden başlamak üzere, Versail­
les hükümetinin durmadan daha kalabalık birliklerine
karşı savaşım, tüm güçleri kendisi ile uğraştırdı.
7 Nisan günii, Versayl ılar, Neuilly'de, Paris'in batı
cephesi i'ı :lerinde, Se i n e geçidini ele geçirmişlerdi; buna
kar�ılık, l l Nisan gü n ü , güney cephesinde, general Eudes'in
bir saldırısı üzerine, kanlı yitiklerle püskürtüldüler. Paris,
hem de bu kentin Pnısyalılar tarafından bombalanmasını
kutsal �eyiPI'l' karşı saygısızlık olarak damgalayan . aynı
kişilPr t arafıııdan, durup dinlenmeksizin bombalanmıştı. Bu
aynı kişiler, Sedan ve Metz1� tutsağı Fransız askerlerinin,
onlara Paris'i yeniden fethettirmek için, bir an önce yurda
gönderilmelerini, Prusya hükümetinden dilenircesine isti­
yorlardı. Bu birliklerin kerteli gelişi, mayıs başlarından
sonra, Versaylılara kesin bir üstünlük kazandırdı. Bu du­
rum, daha 23 Nisanda, Thiers, Komünün önerisi üzerine
başlayan ve tutsak olarak alıkonan Paris başpiskoposu• ve
başka bir sürü papazın, Komüne iki kez seçilen, ama Clair­
vaux'da tutsak bulunan bir tek Blanqui ile değiştirilme­
sini gö:leteıı görüşmeleri kestiği zaman ortaya çıktı. Ve
Thiers'nin dilindeki ton değişikliğinde kendini daha da
çok duyurdu; o güne kadar savsaklayıcı ve ikircil olan
Thiers, birdenbire saygısız, tehdit edici, kaba kesildi. Gü­
ney cephesinde Versaylılar, 3 Mayıs günü, Moulin-Saquet
tabyasını, 9 Mayıs günü top ateşiyle baştanbaşa yıkılmış
Issy kalesini, 14 Mayısta da Vanves kalesini aldılar. Batı
cephesinde, birçok köy ve istihkamlara bitişik yapıları ele
•
Darboy. -Ed.
geçirerek, yavaş yavaş surun kendisine doğTu i lerlediler.
Ayın 1 2'sinde, ihanet ve Ulusal Muhafız gözcü postasının
savsaklaması sonucu kente girmeyi başardılar. Kuzey ve
doğudaki kaleleri işgal eden Prusyalılar, Versaylıların, bı­
r:.ıkışma ile kendilerine yasaklanmış bul unan ken tin ku­
zeyindeki topraklarda n ilerlemeler ine gözy umdu lar, ve
böylece, Parislilerin sözleşme aracıyla korunduklarını san­
dıkları ve bu yüzden pek asker bulundurmadıkları geniş
bir cephe üzerinden saldırmalarını sağladılar. Bundan ötü­
rü, Paris'in batı yarısında, asıl lüks kentinde ancak az bir
direniş oldu. İstila birlikleri doğu yarıya, asıl işçi mahal­
lelerine yaklaştıkları ölçüde, direnç daha zorlu ve diren­
gen oldu. Komi.inün son savunucuları ancak sekiz günlük
bi r savaştan sonradır ki Belleville ve Menilmontant tepe­
leri üzerinde yenik düştüler, ve savunmasız erkek, kadın
ve çocukların, bütün hafta süren ve d urmadan artan yığın­
sal toplu kırımları, işte o zaman doruğuna vardı. Ti.ifek ar­
tık yeterince çabuk öldürmiiyordu, yenikierin yLi zlereesi
birarada makineli tiifekle üldüri.ildi.iler. Son yığınsal in­
san kırımının yapıldığı Pt\re-Lachaise mezarlığındaki Fe­
dereler Duvarı, proletarya kendi hakkı için ayaklanmaya
cüret eder etmez yönetici sınıfın yetenekli olduğu taşkın
öfkenin aynı zamanda hem dilsiz hem de uzdilli tanığı ola­
rak, bugü n hala ayaktadır. Sonra, bütün komüncüleriıı iil­
dürülmesinin olanaksızl ığı görülünce, sıra, yığ·ınsal tutuk­
l amalara, tutsaklar sıralarından gelişigüzel seçilmiş kur­
banların öldüri.ilmesine, ötekilerin de savaş divanları önü­
ne çıkarılmayı beklemek üzere büyük kamplara sürgün
cezasına geldi. Paris'in kuzey yarısı çevresinde ordugah
kurmuş bulunan Prusya birlikleri ne, hiç bir kaçağı geçir­
meme buyruğu veri lmişti; ama erler kendilerine verilen
buyruktan çok insanlığın sesini dinledikleri zaman, subay­
l ar çoğu kez gözlerini yumdular; ve çok insanca davranan
ve Komün savaşçısı oldukları besbelli birçok insanın geç47
mesine gözyuman Saksonya kolordusunu özellikle övmek
gt>rı>kir.
Eğer, bugün, yirmi yıl sonra, geriye doğru,
1871
Paris
Komü n ünün etkinlik ve tarihsel anlamı üzerine bir göza­
tarsak,
Fransa'da lç
Savaş'ın bu konuda vermiş bulunduğu
betimlemeye yapılacak bazı katmalar olduğu ortaya çı­
kar.
Komiin üyeleri, Ulusal Mulıafız Merkez Komitesinde
egemenl ik kurmuş bulunan bir blankiciler çoğunluğu ile,
çoğu prudoneu sosyalistlerden bile§en Uluslararası Emek­
çiler
Denıeği'J
ü yeleri nin oluşturduğu bir azınlık biçimin­
de böl i i n üyorlardı. Genel olarak, blankiciler o sıralarda
sadece devrimci içgüdü ile, proleter içgiidü ile sosyalist
i diler; aralarından sadece küçük bir bölümü, Alman bi­
l i msel sosyal izmini bilen Vaillant sayesinde daha büyük
b i r ilke açıklığına erişmiş bulunuyordu. İktisadi düzeyde,
bugünkü anlayışımıza göre Komünün yapmış olması ge­
reken birçok şeyin savsaklanmış bulunması da, böyle açık­
lanır. Kavranması en güç olan şey, kuşkusuz Fransız Ban­
kasının kapıları önünde durduran o kutsal saygıdır. Bu,
ayrıca ağır bir siyasal yanlışlık da oldu. Komünün elin­
deki banka, ımbin reh ineden daha değerliydi. Bu, Komün
ile barış yapması için, Versailles hükümeti üzerinde bas­
kı yapan tüm Fransız burjuvazisi demekti. Ama asıl şaşı­
lacak şey, blankici ve prudonculardan bileşmiş Komün ta­
rafından gene de yapılmış bulunan birçok doğru şeydir.
Komünün iktisadi buyrultularının sorumluluğunun, şanlı
ve daha az şanl ı yönleri ile, en başta prudonculara düş­
tüğü kendiliğinden anlaşılır - tıpkı siyasal eylem ve ek­
sikliklerin sorumluluğunun blankicilere düşmesi gibi. Ve
her i k i durumda da, tarih i n iranisi -doktrinerlerin ikti­
dara geçtikleri her zarnaıı olduğu gibi· --, her iki akım yan-
daşlarının, kendi okul öğretilerinin onlara buyurduğu şe­
yin tam tersini yapmalarını istedi.
Küçük köylülük ve zanaatçının sosyalisti olan Proud­
hon, ortaklıktan (association) kesin olarak hoşlanmıyordu.
Ortaklık konusunda, onun yarardan çok sakınca içerdiği­
ni, doğası gereği kısır, hatta emekçinin özgürlüğünü en­
gelleyebildiği için zararlı olduğunu; verimsiz ve engelle­
yici, bağsız koşulsuz bir dogma olarak, emekçinin özgür­
lüğü ile olduğu kadar, emek tasarrufu ile de çeliştiğin­
den, zararlarının yararlarından daha hızlı arttığını; onun
karşısında, rekabet, işbölümü ve özel mülkiyetin, iktisa­
di güçler olarak kalacaklarını söylüyordu. Emekçiler Or­
taklığı (Derneği) , örneğin demiryolları gibi, ancak büyük
sanayi ve büyük işletmelerin oluşturduğu istisnai durum­
lar -Proudhon bunları böyle adlandırır- için yersiz ol­
mayacaktır (bkz: idee generale de la revolution,'6 3. ir­
deleme) .
1871 yılında, hLıtta zanaatçılığın merkezi olan Paris'­
te bile, büyük sanayi bir ayrıklama olmaktan öylesine çık­
mıştı ki, Komünün uzaktan en önemli buyrultusu, sadece
Emekçiler Ortaklığına dayanmakla kalmayacak, ama bü­
tün bu dernekleri (ortaklıkları) büyük bir federasyon için­
de toplayacak bir büyük sanayi ve hatta manüfaktür ör­
gütü kuruyordu ; uzun. sözün kısası, Marx'ın İç Savaş'ta
çok haklı olarak söylediği gibi, sonunda komünizme, yani
Proudhon öğretisinin tam tersine varacak olan bir örgüt.
Ve Koroünün prudoncu sosyalizm okulunun mezarı olma­
sının nedeni de budur. Bu okul, bugün, Fransız işçi çevre­
lerinde yokoldu; şimdi bu çevrelerde, "marksist"ler arasın­
da olduğundan daha az olmamak üzere, "possibiliste"ler11
arasında da, Marx'ın teorisi sözgötürmez bir biçimde ege­
r.iendir. Prudoncular, hala ancak "radikal" burjuvazi için­
de bulunurlar.
işler blankiciler için de daha iyi gitmedi. Komploculuk
49
okulunda yetişmiş, kendine özgü sıkı bir disiplin ile bir­
birlerine bağlanmış bulunan blankiciler, görece küçük bir
sayıdaki kararlı ve iyi örgütlenmiş adamın, zamanı gel­
diğinde, sadece iktidarı ele geçirmeye değil, ama büyük
bir yılmazlık ve gözüpeklik göstererek, halk yığınını dev­
rim içine çekmeyi ve onu küçük yönetici birlik yöresinde
toplamayı başarmak için yeterince uzun bir zaman ikti­
darda kalmaya da yetenekli olduğu fikrinden yola çıkı­
yorlardı. Bunun için, her şeyden önce, tüm iktidarın yeni
devrimci hükümetin elleri arasında en sıkı diktatörce mer­
kezleşmesi gerekiyordu. Ve, çoğunlukla bu blankicilerden
bileşen Komün ne yaptı? Taşradaki Fransızlar için yayın­
ladığı bütün bildirgelerinde, Komün, onları, tüm Fransız
koroünlerinin Paris ile özgür bir federasyonuna, ilk kez
olarak gerçekten ulusun kendisi tarafından kurulacak ulu­
sal bir örgütlenmeye çağırıyordu. Önceki merkezi hükü­
metin bastırıcı gücüne, Napoleon tarafından 1 798'de ku­
rulmuş, ondan sonra da, gönül borcu ile, her yeni hükü­
met tarafından yeniden ele alınıp karşıtıarına karşı kulla­
nılmış bulunan ordu, siyasal polis ve bürokrasiye gelin­
ce, Paris'te alaşağı edilmiş bulunduğu gibi, her yerde ala­
şağı edilmesi gereken şey, işte bu gücün ta kendisi idi.
Komün, işçi sınıfının, bir kez iktidara geçtikten sonra,
eski devlet makinesi ile yönetmeye devam edemeyeceğini
hemen kabul etme zorunda kaldı; daha yeni elde etmiş bu­
lunduğu kendi öz egemenliğini yeniden :y-itirmemek için,
bu işçi sınıfı, bir yandan o zamana değin kendisine karşı
kullanılmış bulunan eski baskı makinesini ortadan kaldır­
malı, ama, öte yandan, kendi öz vekil ve memurlarını her
zaman ve ayrıklamasız görevden alınabilir (revocable)
ilan ederek, onlara karşı da güvenlik önlemleri almalıydı.
O güne değin, devletin ayıncı özelliği neye dayanıyordu?
Toplum, başlangıçta basit işbölümü aracıyla, kendi ortak
çıkarlarını gözetmek için kendi öz örgenliklerini kurmuşso
tu. Ama, zamanla, doruğunu devlet iktidarının oluşturdu­
ğu bu örgenlikler, kendi öz özel çıkarlarına hizmet ederek,
toplumun hizmetkarları olmaktan çıkıp onun efendileri
durumuna dönüşmüşlerdi. Bu, örneğin, sadece soydan geç­
me krallıkta değil, ama demokratik cumhuriyette de görü­
lebilir. "Politikacı"lar hiç bir yerde Kuzey Amerika'da ol­
duklarından daha yalıtık ve daha güçlü bir klan oluştur­
mazlar. Orada, iktidarda nöbet değiştiren iki büyük par­
tiden herbiri, siyaseti kendine iş edinen, eyaletlerin yasa­
ma meclislerinde olduğu gibi Birlik yasama meclislerin­
deki koltuklar üzerinde de spekülasyon yapan, ya da par­
tileri yararına ajitasyon aracıyla geçinen ve partisinin za­
feri üzerine çeşitli görevlerle ödüllendirilen kişiler tara­
fından yönetilir. Amerikalıların otuz yıldan beri taşınmaz
duruma gelmiş bulunan bu boyunduruktan kurtulmak için
ne kadar çaba gösterdikleri, ve her şeye karşın, bu çürü­
me bataklığına durmadan daha derin bir biçimde nasıl
battıkları yeterince bilinir. Devlet gücünün, başlangıçta
basit bir aletinden başka bir şey olmayacağı toplum kar­
şısında nasıl bağımsızlaştığını en iyi Amerika'da görebi­
liriz. Bu ülkede ne hanedan vardır, ne soyluluk, (Kızılde­
rililerin gözetimine atanmış bir avuç asker bir yana bıra­
kılırsa) ne sürekli ordu, ne de değişmez görevler ve emek­
lilik hakkı ile birlikte bürokrasi. Ve gene de, orada, dev­
let iktidarını ele geçirmek ve onu hem de en utanmaz erek­
ler için en bozulmuş araçlarla sömürmek üzere nöbet­
leşen iki büyük spekülatör politikacılar çetesi vardır; ve
ulus, sözümona onun hizmetinde olduklarını söyleyen, ama
gerçeklikte ona egemen olup onu soyan bu iki büyük po­
litikacılar karteli karşısında, güçsüzdür.
Başlangıçta toplumun hizmetkarları olan devlet ve
devlet organlarının, toplumun efendileri durumuna, ön­
ceki tüm rejimlerde kaçınılmaz olan bu dönüşümünü ön­
lemek için, Komün, iki şaşmaz araç kullandı. ilkin, yöne-
tim, adalet ve öğretim işlerindeki bütün görevleri, ilgili­
lerin genel oya dayanan seçim aracıyla istediğini seçmesi,
ve elbette, bu aynı ilgililer tarafından her an görevden alı­
nabilmesi ilkesine bağladı. Ve, ikinci olarak, en aşağısın­
dan en yükseğine, bütün hizmetlere, öbür işçilerin aldık­
ları ücretten başka bir karşılık ödemedi. Genel olarak öde­
diği en yüksek görevli maaşı 6.000 frank idi. Böylece, tem­
sil organlarına gönderilen delegelerin sınırlı yetkileri dı­
şında, mevki ve ikbal avcılığına karşı etkin bir engel kon­
muş oluyordu.
Şimdiye değinki biçimi ile devlet gücünün bu parça­
lanması ve gerçekten demokratik yeni bir iktidar ile değiş­
tirilmesi, İç Savaş'ın üçüncü bölümünde ayrıntılı bir bi­
çimde betimlenmiştir. Ama, bu konunun bazı yönleri üze­
rinde burada kısaca durmak zorunlu idi, çünkü, özellikle
Almanya'da, devlet boşinanı, felsefeden, burjuvazinin ve
hutta birçok işçinin ortak bilincine geçmiş bulunuyor. Fi­
lozofların kafasında devlet, "Fikir'in gerçekleşmesi" ya da
Tanrının dünya üzerindeki felsefi dile çevrilmiş saltana­
tı, sonsuz doğruluk ve adaletin gerçekleştiği ya da ger­
çekleşeceği alandır. Devlete ve devlete ilişkin her şeye
karşı duyulan, ve beşikten beri, tüm toplumun bütün işleri
ve bütün ortak çıkarlarının, şimdiye değin olduğundan, ya­
ni devlet ve onun gereğince yerleşmiş otoriteleri tarafın­
den çekilip çevrildiklerinden başka türlü çekilip çevrile­
meyeceklerini düşünmeye alışıldığı ölçüde kolay yerleşen o
haşinana dayalı saygı da işte buradan gelir. Ve soydan
geçme krallığa karşı duyulan güvenden kurtulup da, de­
mokratik cumhuriyet için güven beslerneye başlandığı za­
man, son derece gözüpek bir adım atılmış olduğu sanılır.
Ama, gerçeklikte, devlet bir sınıfın bir başkası tarafından
ezilmesi için bir makineden başka bir şey değildir, ve bu,
krallıkta ne kadar böyle ise, demokratik cumhuriyette de
o kadar böyledir; bu konuda söylenebilecek en hafif şey,
devletin, muzaffer proletaryanın sınıf egemenliği için sa­
vaşımda kalıt olarak aldığı, ve tıpkı Komün gibi, en za­
rarlı yönlerini hemen budamaktan kendini alamayacağı bir
kötülük olduğudur; yeni ve özgür toplumsal koşullar için­
de yetişmiş bir kuşak, bütün bu devlet hurdasını başından
savacak bir duruma gelinceye değin.
Sosyal-demokrat hamkafa (philistin) /8 son zaman­
larda proletarya diktatörlüğü sözünün söylendiğini duy­
makla yararlı bir ter öre kapılmıştır. Eh peki, baylar, bu
diktatörlüğün neye benzediğini bilmek ister misiniz? Pa­
ris Komününe bakınız. Paris Komünü, proletarya dikta­
törlüğü idi.
Londra, Paris KornUnünün 2 0 . yıldönümü için, 18 M a r t 1891.
Ncue Zeit.
Bd. 2, n° 28.
1890-1891 Içinde. ve
Marx'ın
Fransa'da İç Savaş. Berlin 1891.
yapıtı
içinde yayımlanmıştır
KARL MARX
ULUSLARARASI EMEKÇiLER DERNEGİ
GENEL KONSEYİNİN FRANSIZ-ALMAN SAVAŞI
ÜZERİNE BİRİNCİ ÇAGRISP9
AVRUPA VE B İRLEŞ İK DEVLETLER'DEKi
DERNEK ÜYELERiNE
Uluslararası Emekçiler Derneğinin açılış töreni çağrı­
sında, Kasım 1864'te, şöyle diyorduk:
"Eğer emekçi sınıfların kurtuluşu, onların birlik ve
kardeşçe yardımlaşmalarını gerektiriyorsa, canice niyet­
ler izleyen bir dış siyaset, birbirlerine karşı ulusal önyar­
gılar diktiği ve korsanlık savaşlarında halkın kanını ve
malını saçıp savurduğu sürece, bu büyük görevin üstesin­
den nasıl gelebilirler?"
Enternasyonalin benimsediği dış siyaseti de şu terim­
lerle tanımlıyorduk:
"Bireyler arasındaki ilişkileri yönetmesi gereken basit
ahlak ve adalet kuralları, kendilerini uluslar arasındaki
54
ilişkilerde de yüce yasalar olarak kabul ettirmelidirler."20
İktidarını Fransa'daki sınıflar savaşımını sömürerek
kapmış ve onu dışardaki süreli savaşlar aracıyla sürdür­
müş bulunan Louis Bonaparte'ın, daha baştan beri Enter­
nasyonale tehlikeli bir düşman olarak davranmasında şa­
şılacak hiç bir ş ey yok. Plebisit'in21 öngününde, Enternas­
yonalin kendisine karşı bir öldürme kamplosuna karışan
gizli bir dernek olduğu yolundaki, dörtbaşı bayındır saç­
malığı kısa zamanda kendi öz yargıçları tarafından ortaya
çıkarılmış bulunan bahane ile, Uluslararası Emekçiler
Derneği yönetim komitelerinin Paris, Lyon, Rouen, Marsil­
ya, Brest, vb., tüm Fransa'daki üyelerine karşı bir baskın
düzenledi. Enternasyonalin Fransız seksiyonlarının ger­
çek suçu ne idi? Onlar plebisiti oylamanın, içte despotizm
ve dışta da savaş için oy verme demek olduğunu söyle­
mişlerdi. Eğer Fransa'nın bütün büyük kentlerinde, bütün
sanayi merkezlerinde, işçi sınıfı, plebisiti yoksamak için
tek bir adam gibi ayağa kalkmışsa, bu gerçekten onların
başarısı olmuştur. Ne yazık ki, kırsal bölgelerin hantal
bilisizliği dengede ağır bastı. Borsalar, hükümetler, ege­
men sınıflar ve Avrupa basını, plebisiti Fransız impara­
torunun Fransız işçi sınıfı üzerindeki büyük bir zaferi
olarak kutladılar; gerçeklikte bu bir bireyin değil, ama
koca ulusların öldürülme işareti oldu.
1870 Temmuz savaş komplosu,22 1851 Aralık coup
d'Etat'sının* düzeltilmiş bir baskısından başka bir şey de­
ğildir. İlk bakışta, iş öylesine saçma göründü ki, Fransa
onu gerçekten ciddiye almak istemiyordu. O daha çok, ba­
kanların savaş üzerindeki sözlerini basit bir borsa spekü­
lasyonu manevrası olarak eleştiren miletvekiline** inanı­
yordu. Savaş, 15 Temmuzda, yasama topluluğuna ensonu
resmen huyurulduğu zaman, tüm muhalefet geçici savaş
•
••
Hükümet
Jules
darbesi. -Ed.
-Ed.
Favre.
55
ode�ıeklerine karşı oy verdi; hatta Thiers bile savaşı "iğ­
renç" olarak kınadı; Paris'in tüm bağımsız gazeteleri sa­
vaşa karşı çıktılar, ve, şaşılacak şey, taşra basını hemen
h<-· ;.nen oybirliği ile onlara katıldı.
Bununla birlikte, Enternasyonalin Parisli üyeleri ye­
niden işe koyulmuşlardı. 12 Temmuz günlü ReveiZ'de2'ı
["Uyanış"] , aşağıdaki parçaları aldığımız "Tüm Ü lkeler
Emekçilerine" başlıklı bildirgelerini yayımladılar:
"Bir kez daha, diyorlardı, Avrupa dengesi ve ulusal
onur bahanesi ile, siyasal niyetler dünya barışını tehdit
ediyor. Fransız, Alman, İspanyol emekçileri, seslerimiz sa­
vaşa karşı bir kınama çığlığı içinde birleşsin! . . . Bir üs­
tünlük ya da hanedan sorunu için savaş, emekçilerin gö­
zünde, canice bir saçmalıktan başka bir şey olamaz. Ken­
dilerini kan vergisinden bağışık tutan ya da halkların
başına gelen felaketlerde yeni bir spekülasyon kaynağı bu­
lan kimselerin savaş çığlıklarını, barış, iş ve özgürlük is­
teyen bizler protesto ederiz! . . . Almanya'daki kardeşler!
Bölünmemiz, Ren'in her iki kıyısında da, despotizmin dört­
başı bayındır bir zaferinden başka bir şey getirmez. Tüm
ülkelerin emekçileri ! Ortak çabalarımızın sonucu ne olur­
sa olsun, biz, Uluslararası Emekçiler Derneğinin ülke sı­
nırları tanımaz üyeleri, biz size, bozulmaz bir dayanışma
güvencesi olarak, Fransa emekçilerinin iyi dilek ve selam­
larını gönderiyoruz!"
Paris seksiyonumuzun bu bildirgesi, birçok benzer
Fransız çağrıları ile izlendi. Biz burada bu çağrılardan
sadece 22 Temmuz günkü Marseillaise'de23 yayımıanmış
bulunan Neuilly-sur-Seine bildirisinden bir parça alabili­
yoruz:
"Savaş adil midir? Savaş ulusal mıdır? Hayır! Savaş,
bir hanedan savaşıdır. İnsanlık, demokrasi ve Fransa'nın
gerçek çıkarları adına, Enternasyonalin savaşa karşı pro­
testosuna tamamen ve var gücümüzle katılıyoruz ! "
Bu protestolar, çok geçmeden belirtici (karakteristik)
bir olayın da gösterdiği gibi, Fransa işçilerinin gerçek duy­
gularını dile getiriyorlardı. ilkin Louis Bonaparte'ın baş­
kanlığı altında örgütlenmiş bulunan On Aralık Çetesi/4
savaş ateşi çırpınınalarmı göstermek üzere, "iş gömlek­
leri" giydirilerek Paris sokaklarına salıverildiği zaman,
dış malıailelerin gerçek işçileri barıştan yana öylesine ezi­
ci gösterilerle yanıt verdiler ki, polis müdürü Pil�tri, sadık
Paris halkının uzun zaman bastırılmış yurtseverliği ile
savaş için taşkın coşkusunu yeterince gösterdiğini öne sü­
rerek, bütün bu sokak siyasetine hemen son vermenin iyi
olacağını düşündü.
Louis Bonaparte'ın Prusya'ya karşı savaşının gidişi ne
olursa olsun, İkinci İmparatorluğun ölüm çanı, Paris'te
daha şimdiden çalmış bulunuyor. imparatorluk, başlamış
olduğu gibi, bir parodi ile bitecektir. Ama Louis Bona­
parte'a onsekiz yıl boyunca kandökücü onarılmış impara­
torluk kaba-güldürüsünü oynama iznini verenlerin Avrupa
hükümetleri ile egemen sınıfları olduğunu da unutmaya­
lım.
Alman yanından, savaş, bir savunma savaşıdır. Ama
Almanya'yı kendini savunma zorunluluğu içine kim koy­
du? Louis Bonaparte'ın onunla savaşmasını kim sağladı?
Prusya ! Bu aynı Louis Bonaparte ile, içerde halk muhale­
fetini ezmek ve Almanya'yı Hohenzollern harredanına bağ­
lamak için gizlice elbirliği eden, Bismarck'tır. Eğer Sa­
dowa savaşı25 kazanılacak yerde yitirilmiş olaydı, Fran­
sız taburları Prusya'nın müttefikleri olarak Almanya'yı
doldururlardı. Zaferinden sonra, Prusya, bir an için bile
olsa, köleleştirilmiş bir Fransa karşısına özgür bir Alman­
ya çıkarmayı düşündü mü? Tam tersine. Bir yandan kendi
öz sisteminin tüm doğuştan güzelliklerini özenle korur­
ken, onlara bir de İkinci İmparatorluğun tüm püf nokta­
larını, gerçek despotizmi ile düzmece demokratizmini, si57
yasal aldatmacaları ile mali dalaverelerini, tumturaklı
lafazanlığı ile aşağılık hokkabazlıklarını ekledi. O zama­
na değin Ren'in sadece bir kıyısında çiçek açan bonapart­
çılık, şimdi öbür kıyısında da benzerini buluyordu. Böy­
lesine bir durumdan, savaştan başka ne çıkabilirdi?
Eğer Alınarı işçi sınıfı bugünkü savaşın . sıkı sıkıya
savunucu niteliğini yitirip, Fransız halkına karşı bir savaş
biçiminde yozlaşmasına izin verirse, ister yengi ister ye­
nilgi, her ikisi de bir yıkım olacaktır. Bağımsızlık sava­
şı denilen savaşlardan sonra Almanya üzerine çökmüş b u­
lunan tüm acılar, yeni bir yoğunlukla yeniden canlanacak­
lardır.
Bununla birlikte, Enternasyonal ilkeleri, Alman işçi
sınıfı içinde böylesine yürek karartıcı bir sonuçtan korkma­
mızı gerektirmeyecek kadar yayılmış ve kökleşmiştir. Fran­
sız işçilerin sesleri Almanya'da bir yankı bulmuştur.
Brunswick'te, 16 Temmuzda yapılmış bir işçi yığın mitin­
gi, Paris bildirgesi ile tam bir birlik içinde bulunduğunu
açıklamış, Fransa'ya karşı her türlü ulusal uyuşmazlık fik­
rini yadsımış, ve şu sözcüklerle biten kararları oylamış­
tır:
"Biz bütün savaşların, ama her şeyin üstünde hane­
dan savaşlarının düşmanıyız . . . . Derin bir sıkıntı ve derin
bir acı ile, bir savunma savaşına kaçınılmaz bir kötülük
olarak katianma zorunda kaldık; ama biz aynı zamanda,
tüm Alman işçi sınıfını, savaş ya da barışa karar verme
yetkisini halkların kendileri için isteyerek, ve böylece
onları kendi öz yazgılarının efendileri durumuna getire­
rek, bu engin toplumsal mutsuzluğun geri dönmesini ola­
naksız kılmak için çalışmaya çağırıyoruz."
Chemnitz'de, 50.000 Saksonya işçisini temsil eden bir
delegeler mitingi, şu kararı oybirliği ile kabul etti:
"Alman demokrasisi, ve özellikle sosyal-demokrat par­
ti işçileri adına, bu savaşın salt hanedan savaşı olduğunu
ss
ilan ederiz . . . Fransa işçilerinin bize uzattıkları kardeşçe
eli sıkmakla mutluyuz. illu slararası Emekçiler Derneğinin:
Bütün ülkelerin proleterleri, birleşin! sloganına saygılı,
bütün ülkelerin işçilerinin dostlarımız ve bütün ülkelerin
despatlarının da düşmanlarımız olduklarını hiç bir zaman
unutmayacağız!"
Enternasyonalin Berlin seksiyonu da Paris bildirgesi­
ni yanıtlamıştır:
"Protestonuza büyük bir ciddilikle katılıyoruz . . . Ne
borazan sesinin, ne top gürlemesinin, ne yengi ne de yenil­
ginin, bizi bütün ülkeler işçilerinin birliği için ortak çalış­
madan döndüremeyeceklerine, büyük bir ciddilikle söz ve­
riyoruz."
Dileriz ki öyle olsun !
Bu intihar savaşının arka planında, Rusya'nın korkunç
yüzü fırsat kollamaktadır. Güncel savaş işaretinin, tam da
Rus hükümetinin kendi stratejik demiryollarını bitirip,
birliklerini Prut yönünde toplamış bulunduğu bir anda
verilmesi, kötü bir işarettir. Almanların bonapartçı sal­
dırıya karşı bir savunma savaşında haklı olarak kazandık­
ları sevgi ne kadar büyük olursa olsun, eğer Alman hükü­
metinin Kazağa başvurmasına ya da Kazak yardımı kabul
etmesine izin verirlerse, bu sevgiyi hemen yitireceklerdir.
Almanya'nın, Napoleon I'e karşı verdiği savunma savaşın­
dan4 sonra, onlarca yıl boyunca çarın ayaklarına kapanıp
kaldığını unutmasınlar.
İ ngiliz işçi sınıfı, Fransa ve Almanya emekçilerine
kardeşçe bir el uzatıyor. İngiliz işçi sınıfı, kendini duyuran
korkunç savaş nasıl bir gidiş alırsa alsın, bütün ülkeler
işçilerinin müttefikliğine sonunda savaşı yokedeceğine de­
rinden derine inan ıyor. Resmi Fransa ile resmi Almanya
kendilerini bir kardeş öldürme savaşımı içine atarlarken,
Fransa ve Almanya işçileri birbirlerine barış ve dostluk
mesajları gönderiyorlar. Geçmiş tarihte eşi görülmeyen
59
bu benzersiz olgu, yolu, daha aydınlık bir geleceğe açı­
yor. Bu olgu, iktisadi sefaleti ve siyasal taşkınlığı ile bir­
likte eski topluma karşıt olarak, her ulus içinde aynı ilke:
Emek ilkesi egemen olacağı için, uluslararası kuralının
Barış olacağı yeni bir toplwnun doğmakta olduğunu da
tanıtlıyor! Bu yeni toplumun öncüsü ise, IDushırarası
Emekçiler Derneğidir.
256,
High
Holborn,
London,
Marx tarafından 19-23
Westeı·n
Central,
Temmuz
1870'te yazılmıştır
Temmuz 1870'Le broşür
olarak İngiliz dilinde, ve
Ağustos-Eylül 1870'te de, broşüı·
olarak ve devirli basında, Alm anca,
Fransızca. Rusca dillerinde
yayımlanmıştır
6o
23
Temmuz
1870.
KARL MARX
ULUSLARARASI EMEKÇiLER DERNEÖİ
GENEL KONSEYİNİN FRANSIZ-ALMAN SAVAŞ!
ÜZERİNE İKİNCİ ÇAÖRISF6
AVRUPA VE Bİ RLEŞ İK DEVLETLER'DEK i
DERNEK ÜYELEHiNE
23 Temmuz günlü birinci çağrımızda şöyle diyorduk:
" İkinci İmparatorluğun ölüm çanı, Paris'te daha şim­
diden çalmış bulunuyor. imparatorluk, başlamış olduğu
gibi, bir parodi ile bitecektir. Ama Louis Bonaparte'a on­
sekiz yıl boyunca kandökücü onarılmış imparatorluk kaba­
güldürüsünü oynama iznini verenlerin Avrupa hükümet­
leri ile egemen sınıfları olduğunu da unutmayalım."*
Böylece, hatta savaş harekatı gerçekten başlamadan
önce bile, biz bonapartçı kuruntuyu geçmişe karışmış bir
şey olarak ele alıyorduk.
İkinci İmparatorluğun yaşayabilirliği üzerinde yanıl­
madığımız gibi, Alman savaşının "sıkı sıkıya savunucu ni­
teliğini yitirip, Fransız halkına karşı bir savaş biçiminde
yozlaşması"ndan korkmakta da haksız değildik. Savunma
savaşı, gerçekte Louis Bonaparte'ın teslim olması, Sedan
teslim şartlaşması12 ve Paris'te cumhuriyet ilanı ile ta­
mamlanmıştır. Ama bu olaylardan çok önce, daha impara­
torluk ordularının derin kokuşmuşluğu ortaya çıktığı sı­
rada, Prusya askeri kamarillası fetih yolunu seçmiş bulu­
nuyordu. Gerçi yolu üzerinde kötü bir engel vardı: Kral
Guillaume'un savaşın başındaki bildirgeleri. Kuzey Alman­
ya Diyetindeki hükümdarlık söylevinde, kral, Fransız hal­
kı ile değil, Fransızların imparatoru ile savaşacağını bü­
yük bir ciddilik içinde açıklamıştı. ll Ağustos günü Fran­
sız halkı için yayınladığı bir bildirgede şöyle diyordu: *
" İmparator Napoleon, Fransız halkı ile barış içinde ya­
şamak isteyen ve her zaman istemekte olan Alman ulusu­
na karşı, karadan ve denizden saldırıya geçti: bu saldırıyı
püskürtrnek için Alman ordularının komutasını elime al­
mış, ve askeri zorunluluklardan ötürü Fransa sınırlarını
aşma zorunda kalmış bulunuyorum."
Alman ordularının komutasını ancak "saldırıyı püs­
kürtrnek için" eline aldığını açıklayarak, savaşın "salt
savunucu niteliği"ni olumlamakla yetinmiyor, sadece
"askeri zorunluluklardan ötürü" Fransa sınırlarını aşma
zorunda kalmış bul unduğunu da ekliyordu kral. Savunu­
cu bir savaş, "askeri zorunluluklar" tarafından gerektiri­
len saldırıcı harekatı, elbette dıştalayamaz.
Böylece, bu çok dindar kral, Fransa ve dünya önün­
de sıkı sıkıya savunucu bir savaş yapacağına söz vermiş
riclc,
•
Marx
bu
tarafından
türnce ve ona
yazılan
ve
1870'te ayrı
eşlik eden bildirge
olarak
alıntısı
yayımlanan
çevi­
çıkarılmış, daha son­
raki metin de, "Profesörleri, kapitalistleri. .. " sözcükleri ile başlayan tüm­
ceyl' kadar kısaca verilmişti. -Ed.
bulunuyordu. Onu bu cafcaflı sözden nasıl kurtarmalıydı?
Sahneye koyucular, onu Alman ulusunun kesin buyruğu­
na istemeye istemeye boyuneğen bir kral olarak göster­
meliydiler. Profesörleri, kapitalistleri, belediye meclisi
üyeleri, ve yazar-çizerleri ile birlikte, Almanya liberal
burjuvazisine hemen yönergeyi verdiler. Siyasal özgürlük
için savaşımlarında, 1846'dan 1870'e değin, görülmemiş bir
kararsızlık, yeteneksizlik ve ödleklik örneği göstermiş bu­
lunan bu burjuvazi, Avrupa sahnesinde Alman yurtsever­
liğinin kükreyen asianı görünüşü altında çıkmaktan, el­
bette büyük bir sevinç duydu. Kendine siyasal bağımsız­
lık görünüşü verdi ve Prusya hükümetine . . . bilin bakalım
neyi zorla kabul ettirmeye çalıştı? Gene bu hükümetin
gizli planlarını ! Bağıra çağıra Fransız Cumhuriyetinin
parçalanmasını isteyerek, Louis Bonaparte'ın yanılmazlı­
ğına olan direngen ve yarı-dindar inancından ötürü hak­
sızlığını kabul etti. Biraz bu gözüpek yurtseverlerin ileri
sürdüklerini dinleyelim!
Alsas-Loren halkının, kendini Almanya'nın kollarına
atmak için yanıp tutuştuğunu ileri sürme cüretinde bulun­
mazlar; tam tersine, Fransız yurtseverliğinden ötürü ce­
zalandırılmak için, kentten bağımsız bir kale tarafından
korunan Strasbourg, kenti yakıp yıkan ve savunmasız
kent halkının büyük bir bölümünü öldüren patlayıcı "Al­
man" obüsleri ile, altı gün boyunca kesin olarak nedensiz
ve barbarca bir biçimde bombalandı! Gene de bu iller
toprağının eski Alman İmparatorluğunun bir parçasını
oluşturduğu bir zaman olmuştu.27 Bu nedenle, görünüşe gö­
re, toprak ve bu toprakta yetişmiş bulunan insanal var­
lıkların, zamanaşımına bağlı olmayan Alman milliyeti
olarak zoralırnma çarptırılmaları gerekiyor. Eğer Avrupa
haritası bu antikacı kafasına göre yeniden çizilecekse,
Brandebourg Seçici prensinin, Prusya'daki yurtlukları do­
layısıyla, Polonya Cumhuriyetinin bağımiısı (Vassal) ol-
duğunu aman unutmayalım.20
Bununla birlikte, en kötü niyetli yurtseverler, Fransız
saldırısına karşı "maddi bir güvence" olarak Almanca ko­
nuşan Alsas ve Loren'i isterler. Bu aşağılık kanıt birçok
kendi halinde kişiyi şaşırttığından, üzerinde daha uzunca
durma zorundayız.
Kuşku yok ki, Ren'in öbür kıyısının dış görünüşüne
oranla, Alsas'ın genel dış görünüşü ve Bale ile Germers­
heim arasında hemen hemen yarı yolda Strasbourg gibi
büyük bir müstahkem mevkiin varlığı, Güney Almanya'ya
karşı bir Fransız saldırısını çok kolaylaştırır, oysa Fran­
sa'ya Güney Almanya'dan gelen bir saldırı karşısına özel
güçlükler çıkartırlar. Ü stelik, Almanca konuşan Alsas ve
Loren'in ilhakının, bütün uzantısı boyunca Vosges dağları
doruğunun ve onun kuzey geçitlerini koruyan kalelerin
egemeni olacağı için, Güney Almanya'ya çok daha güçlü
bir sınır vereceğinden de hiç bir kuşku yok. Eğer Metz de
ilhak edilseydi, Fransa bir anda Almanya'ya karşı belli­
başlı iki harekat üssünden yoksun kalırdı; ama bu, onu
Nancy ya da Verdun'de yeni üsler kurmaktan alıkoyamaz­
dı. Almanya, Coblence, Mayence, Germersheim, Rastadt
ve Ulm gibi, Fransa'ya karşı her türlü, ve bu savaşta
adamakıllı kullanılmış bulunan harekat üssüne sahip ol­
duğu sürece, Strasbourg ile Metz'i, o kıyıda bulunan az­
buçuk önemli topu topu bu iki kaleyi Fransa'ya hangi yüz­
le çok görebilir?
Ü stelik, Strasbourg, Güney Almanya'yı, ancak o Ku­
zey Almanya'dan ayrı bir güç olduğu sürece tehdit eder.
Güney Almanya, 1792'den 1795'e değin, bu yönden hiç bir
zaman saldırıya uğramadı, çünkü Fransız Devrimine kar­
şı Prusya onun ortağı idi; ama Prusya 1 795'te ayrı bir ba­
rış yapar, ve Güneyi kendi başına bırakır bırakmaz, Stras­
bourg'un üs olarak kullanılması ile, Güney Almanya'ya
karşı saldırılar başladı ve 1809'a değin sürdü. Gerçekte,
birleşmiş Almanya, bugünkü savaşta olduğu gibi, bütün
askerlerini Sarrelouis ve Landau arasında toplayarak, ve
Mayence-Metz hattı üzerinde ilerleyerek ya da savaşma­
yı kabul ederek, Strasbourg'u ve Alsas'taki herhangi bir
Fransız ordusunu her zaman zararsız bir duruma getire­
bilir. Alman birliklerinin büyük bir bölümü orada bekle­
diği sürece, Strasbourg'dan Almanya'ya doğru ilerleyen
her Fransız ordusu geriden çevrilecek ve bağlantılarının
tehlikeye girdiğini görecektir. Eğer bugünkü kampanyanın
tanııladığı bir şey varsa, o da Almanya'dan Fransa'ya sai­
dırmanın ne kadar kolay olduğudur.
Ama, iyi niyetle söylemek gerekirse, askeri düşünce­
leri, ulusların sınırlarının kendisine göre saptanmaları ge­
reken ilke durumuna getirmek bir saçmalık ve bir çağ­
dışılık değil midir? Eğer bu kurala uymak gerekseydi,
Avusturya, Venedik ve Mincio hattı üzerinde, ve Fransa
da, kuzey-doğudan gelecek bir saldırıya, Berlin'in güney­
batıdan gelecek bir saldırıya olduğundan kesenkes daha
açık bulunan Paris'i korumak için, Ren hattı üzerinde ha­
la hak sahibi olurdu. Eğer sınırların askeri çıkariara göre
sapıanmaları gerekseydi, toprak isteklerinin sonu gelmez­
di, çünkü her askeri hat zorunlu olarak kusurludur, ve bi­
raz daha toprak ilhak edilerek düzeltilebilir; ve üstelik,
bu hat hiç bir zaman kesin ve denksever bir biçimde sap­
tanamaz, çünkü her zaman yenilene yenen tarafından zor­
la kabul ettirilmiştir, ve bunun sonucu daha o zamandan
yeni savaşların tohumunu kendinde taşır.
Tüm tarihin verdiği ders budur. Bu ders bireyler için
olduğu gibi, uluslar için de geçerlidir. Saldırı olanaklarını
ellerinden almak için, onları tüm savunma araçlarından
yoksun bırakmak gerekir. Onların sadece boğazına sarıl­
makla kalmamak, ama öldürmek gerekir. Eğer dünyada
bir yenen, bir ulusun güçlerini kırmak için "maddi güven­
celer'' aldıysa,_ bu, Tilsitt antlaşması,29 ve bu antlaşmayı
Prusya'ya ve Almanya'nın geri kalan bölümüne uygulama
biçimi ile, Napoleon I olmuştur. Gene de, birkaç yıl sonra,
devsel gücü, Alman halkı karşısında çürük bir kamış gibi
kırıldı. Napoleon !'in kendisinden koparmış bulunduğu
"maddi güvenceler" karşısında, Prusya'nın, en çılgınca
düşlerinde Fransa'ya dayatabileceği ya da dayatma cüre­
tinde bulunacağı "maddi güvenceler" nedir ki? Ama sonuç
bu kez gene de daha az yıkıcı olmayacaktır. Tarih, verece­
ği cezaları, Fransa'dan koparılmış bulunan kilometre ka­
relerin sayısı ile değil, ama fetih siyasetinin, 19. yüzyılın
ikinci yarısında, hortlatmaya cesaret ettiği suçun büyük­
lüğü ile ölçecektir.
Ama, diyorlar töton yurtseverliği sözcüleri,30 Alman­
lar ile Fransızları karıştırmamak gerekir. Bizim istediği­
miz şey, şan şeref değil, ama güvenliktir. Almanlar özsel
olarak barışçıl bir halktır. Onların bilgece koruyuculuğu
altında, fetih bile gelecek bir savaş nedeni olmaktan çıka­
rak, bir sonsuz barış güvencesi durumuna dönüşür. Kuş­
kusuz, 18. yüzyıl devrimini süngü ile yıkma yüce ama­
cıyla 1792 yılında Fransa'ya saldıranlar Almanlar değil­
dir. İtalya'yı boyunduruk altında tutarak, Macaristan'ı
ezerek, Polanya'yı parçalayarak ellerini lekelemiş olan
Almanya mıdır? Bütün sağlam erkek nüfusu, her ikisi
de tanrısal yetkilere sahip şefiere edilgin bir bağlılık için­
de tutulan -biri iş başında bir sürekli ordu, ve öbürü de
izinde bir sürekli ordu oluşturan- iki parçaya bölen Al­
manya'nın güncel askeri sistemi, böylesine bir askeri sis­
tem, barışı sürdürmek için "maddi bir güvence" ve üs­
tüne üstlük uygarlığın son ereğidir kuşkusuz! Başka her
yerde olduğu gibi Almanya'da da, günün güçlülerinin yağ­
cıları, yalancı övgüler tütsüsü ile halkın kafasını zehirle­
mektedirler.
Metz ve Strasbourg'daki Fransız kalelerini görünce
öfkelenmiş olduklarını ileri süren bu Alman yurtseverleri,
66
Varşova, Modlin ve İvangorod'daki geniş Moskof tahkimat
sisteminde hiç bir kötülük görmüyorlar. imparatorluk sal­
dırısının korkunçluğu karşısında öfkeden tir tir titrerken,
çarlık vesayetinin alçaklığı karşısında gözlerini yumuyor­
lar.
Tıpkı 1865'te Louis Bonaparte ile Bismarck arasında
sözler alınıp sözler verildiği gibi, 1870'te de Gorçakov ile
Bismarck arasında sözler alınıp sözler verildi.31 Tıpkı Louis
Bonaparte'ın, Avusturya ile Prusya'nın karşılıklı yıpran­
maları sonucu, 1866 savaşının kendisini Almanya'nın tek
buyurucusu durumuna getireceğini söyleyerek böbürlen­
diği gibi, Aleksandr da, Almanya ile Fransa'nın karşılıklı
yıpranması sonucu, 1870 savaşının kendisini Batı Avrupa'­
nın tek buyurucusu durumuna getireceğini söyleyerek bö­
bürleniyordu. Tıpkı İkinci İmparatorluğun Kuzey Alman­
ya Konfederasyonunu32 kendi varlığı ile bağdaşmaz saydı­
ğı gibi, otokratik Rusya da, Prusya yönetimi altındaki bir
Alman İmparatorluğu yüzünden kendini tehlikede görse
gerekir. Eski siyasal sistemin yasası budur. Bu sistemin
alanı içinde, birinin kazancı, öbürünün yitiğidir. Çarın
Avrupa üzerindeki ağır basan etkisi, kökünü Almanya üze­
rindeki geleneksel otoritesinden alır. Rusya'nın içinde vol­
kanik toplumsal güçlerin, otokrasinin en derin temelle­
rini güçten düşürmekle tehdit ettikleri bir sırada, çar,
Rusya'nın dışında böyle bir saygınlık yitimine katlana­
bilir mi? Daha şimdiden Moskova gazeteleri, bonapartçı
gazetelerin 1866 savaşından sonraki dilini kullanıyorlar.
Töton yurtseverleri, Fransa'yı Rusya'nın koliarına ata­
rak, Almanya'da barış ve özgürlüğün• güvence altına alı­
nacağına gerçekten inanıyorlar mı? Eğer silah üstünlüğü,
başarı büyüklenmesi ve hanedan entrikaları, Almanya'yı
Fransız topraklarının bir soygununa götürürlerse, o za• 1870
Almanca
" l.ıoğımsızlık" s özc üğü
baskıda, "barış
de vardı. -Ed.
ve
özgürlük"
sözcüklerinden
önce,
man onun ıçın alınabilecek iki karar kalacaktır. Ya, bü­
tün tehlikeyi göze alarak, Rus yayılmasının dolaysız ale­
ti olacak,* ya da, kısa bir soluklanmadan sonra, kendini
yeniden bir başka "savunucu" savaşa, o yeni icat "yerelleş­
tirilmiş" savaşlardan birine değil, ama bir ırklar savaşına,
birleşmiş Latin ve Slav ırkiarına karşı bir savaşa hazır­
lama zorunda kalacaktır.**
Alman işçi sınıfı, engelleyemeyeceği savaşı, Alman
bağımsızlığı ve Almanya ile Avrupa'nın İkinci İ mpara­
torluğun ezici karabasanından kurtuluşu için bir savaş
olarak, candan gönülden destekledi. Açlıktan yarı-ölmüş
ailelerini arkalarında bırakarak, kahraman orduların baş­
lıca gücünü sağlamış olanlar, kırsal emekçilerle birleş­
miş Alman işçileridir. Dışarda savaşlada kırılan bu iş­
çiler, ülkelerinde sefalet yüzünden bir kez daha kırılacak­
lardır.*** Sıraları gelince, şimdi ileri atılıyor ve "güvence­
ler" istiyorlar: engin özverilerinin boş yere yapılmadık­
ları güvencesi, özgürlüğü elde ettiklerinin güvencesi, bo­
napartçı ordular üzerinde kazanılan zaferin, 1815'te oldu­
ğu gibi, Alman halkının yenilgisi durumuna dönüşmeye­
ceğinin33 güvencesi; ve bu güveneelerin ilki olarak da,
Franscı için onurlu bir barış, ve Fransız Cumhuriyetinin
tanınmasını istiyorlar.
Alman Sosyal-Demokrat İşçi Partisi Merkez Komi­
tesi, 5 Eylül günü, bu güvenceler üzerinde direngenlikle
duran bir bildirge yayınladı:
• 1870 Almanca baskıda ş u ekleme var: ' ' k i b u d a zaten Hohenzollern­
lerln geleneği içindedir''. -Ed.
•• 1870 Almanca baskıda şu ek türnce de var: "Sağduyularını yitir­
miş bulunan burjuva yurtseverlerin, Almanya'ya 'garanti ettikleri' barış
perspektifi işte budur." -Ed.
••• 1870 Almanca baskıda bu tümceyi şu türnceler izler: "Bur.unla bir­
likte bizim yurtsever yaygaracılarımız onlara teselli makamında serma­
yenin yurdu olmadığını ve ücreti de uluslaTaTası yuTtsevmez arz ve ta­
lep yasasının belirlediğini söyleyeceklerdir. Bu koşullarda, Işçi sınıfının
kendi sözünü söyleme ve burjuva baylan kendi adına konuştuTmama za­
manı gelmemiş midir?" -Ed.
68
"Biz, diyor bildirge, Alsas ve Loren'in ilhakını protes­
to ediyoruz. Ve biz Alman işçi sınıfı adına konuşmanın
bilincine sahibiz. Fransa ve Almanya'nın ortak yararına,
barış ve özgürlük yararına, Doğu barbarlığına karşı Batı
uygarlığı adına, Alman işçileri Alsas ve Loren'in ilhakını
ses çıkarmadan hoşgörmeyeceklerdir. . . Biz, proletarya­
nın uluslararası ortak davası için, bütün ülkeler işçi arka­
daşlarımıza bağlı kalacağız."
Ne yazık ki, hemen bir başarı kazanmalarına bel bağ­
layamayız. Fransız işçileri barış içinde saldırganı durdu­
ramamışlarken, Alman işçileri silah şıkırtısı ortasında ye­
neni durdurabilirler mi? Alman işçilerinin bildirgesi, Lo­
uis Bonaparte'ın kamu hukuku suçlusu olarak Fransız
Cumhuriyetine teslim edilmesini istiyor. Yöneticileri ise,
tersine, Fransa'yı yıkınaya en uygun adam olarak onu
Tuileries sarayına yeniden oturtmak için daha şimdiden
ellerinden geleni yapıyorlar. Ne olursa olsun, tarih, Al­
ınan işçi sınıfının, Alınan burjuvazisi kadar uysal bir mad­
deden yapılmadığını gösterecektir. Alman işçi sınıfı, göre­
vini yerine getirecektir.
Onun gibi, Fransa'da cumhuriyetin kurulmasını biz
de selamlıyoruz; ama, temelsiz çıkmalarını dilediğimiz kay­
gılar da duymuyor değiliz. Bu cumhuriyet, tahtı devirme­
miş, ama sadece onun boş bırakılan yerini almıştır.• Bir
toplumsal fetih olarak değil, ama bir ulusal savunma ön­
lemi olarak ilan edilmiştir. Kısmen ünlü orleancılar,9 kıs­
men d e , 1848 Haziran ayaklanmasının8 bazıları üzerinde
silinmez bir yüzkarası bıraktığı burjuva cumhuriyetçiler­
den bileşik bir geçici hükümetin ellerindedir. Bu hükü­
met üyeleri arasındaki işbölümü hiç de iyiye yorumlana­
cak gibi değil. Orleancılar ordu ve polisin güçlü konum­
larını ele geçirmişler, oysa cumhuriyetçi bilineniere geve• 1870
Almanca
b:ıskıd:ı,
man siingillcri sayestnde
bu
türncenın
sonu:
"ama
sadece onun
boş bırakılan yerini almıştır" biçimindedir.
6g
Al­
-Ed.
zelikten başka bir şey yapılmayan bakanlıklar düşmüştür.
İlk davranışlarından bazıları, onlara imparatorluktan ka­
ht olarak sadece yıkıntiların değil, ama işçi sınıfı korku­
sunun da kaldığını yeterince açık bir biçimde gösteriyor.
Eğer cumhuriyet adına şimdi aşırı sözlerle olanaksız şeyler
vaadediliyorsa, bu sakın sonunda "olanaklı" bir hükümet
isternek için olmasın? Hükümette görev alan bazı burju­
valar gözünde, cumhuriyet sakın orleancı bir onarıma
geçiş hizmeti görecek bir şey olmasın?
Öyleyse Fransız işçi sınıfı, son derece güç koşullar
içine konmuş bulunuyor. Yeni hükümeti her yıkma giri­
şimi, düşman hemen hemen Paris kapılarına dayandığı
bir sırada, umutsuz bir çılgınlık olacaktır. Fransız işçileri
yurttaşlık görevlerini yerine getirmelidirler;• ama aynı
zamanda da, Fransız köylülerinin kendilerini Birinci İm­
paratorluğun ulusal anıları ile aldattıkları gibi, 1792'nin
ulusal anıları tarafından sürüklenmemelidirler. Onların gö­
revi geçmişi yeniden başlatmak değil, ama geleceği kur­
maktır. Kendi öz sınıf örgütlerini kurmaya yöntemli bir
biçimde girişrnek için, cumhuriyetçi özgürlükten serinkan­
Iılıkla ve korkusuzca yararlanmalıdırlar. Fransa'nın can­
lanması ve ortaklaşa görevimiz olan emeğin kurtuluşu için,
bu onları yeni bir güç ile, büyük bir güç ile donatacaktır.
Cumhuriyetin geleceği onların yılmazlık ve bilgeliğine
bağlıdır.
İngiliz işçileri, kendi hükümetlerinin Fransız Cumhu­
riyetini tanımakta gösterdiği isteksizliği yenmek için ge­
rekli önlemleri, dıştan gelen kurtarıcı bir baskı aracıyla,
daha şimdiden almış bulunuyorlar.34 Britanya hüküme­
tinin güncel savsaklamasının ereği, büyük bir olasılıkla,
Jakobenlere karşı 1792 savaşının, ve hükümet darbesinP0
onaylamakta vaktiyle gösterdiği uygunsuz ivediliğin gü• 1870
Almanca
baskıda, "yurttaşlık görevlerini", "y apmaktan
görevlerini" biçimindedir. -Ed.
k almayac akla rı yurttaşlık
geri
nahlarını bağışlatmaktır. İngiliz işçileri, kendi hükümet­
lerinden, İ ngiliz basınının bir bölümünün çığlık çığlığa
isteme küstahlığını gösterdiği Fransa'nın parçalanmasına
bütün gücü ile karşı çıkmasını da istiyorlar.* Yirmi yıl
boyunca Louis Bonaparte'ı Avrupa'nın koruyucusu ola­
rak göklere çıkarmış, ve Amerikalı zenci köle satıcıları­
nın ayaklanmasını35 çılgınca yüreklendirmiş olan da işte
bu basındır. O zaman olduğu gibi şimdi de, bu basın zen­
ci köle satıcıları için çalışıyor.
Uluslararası Emekçiler Derneğinin bütün ülkelerde­
ki seksiyonları, işçi sınıfını eyleme çağırsın . . . Eğer işçi­
ler görevlerini unutur, eğer hareketsiz kalırlarsa, bugün­
kü korkunç savaş daha da korkunç uluslararası çatışma­
ların hazırlayıcısından başka bir şey olmayacak ve her
ulusta kılıç, toprak ve Sermaye senyörlüğünün, işçiler
üzerindeki yenilenmiş bir zaferine yolaçacaktır.
Vive la. Rcpubliqw·! **
:!56.
Higlı
Marx
llnlhorıı.
J .onr!oıı. \\"!'slPrn
tarafından ı;-n
IR70'tc
C('nlral. !J t:yliil 1870.
�;yliil
yazılmıştır
1 1 , 1 2. 13 Eyl ül 1R7U"l" İngil i z
lıı-o�iir l>i �· i ınind<'.
E:vliii-Aralık 1 R70'le Almaııl'a
broşür biı; i m i ııdc ve devirli basında
Almanca V(' Fransızca olarak
yayımlanmıştır
elilinde
ve
• 1870 Almanca baskıda, tü rnc en i n İngiliz basını ile ilgili parçası şöy­
le: " . . . İngili7. basınının bir bölümün !in o Alınan yurtseverlerinden daha
az gürültü ilc istemediği . . . " -Ed.
•• Yaşasın Cumhuriyet! -Ed.
1.
KARL MARX
ULUSLARARASI EMEKÇiLER DERNEÖİ GENEL
KONSEYİNİN 187l'DE FRANSA'DA İÇ SAVAŞ
ÜZERİNE ÇAÖRISI1
AVRUPA VE B İ RLEŞİK DEVLETLER'DEKi
TÜM DERNEK ÜYELERiNE
I
4 Eylül 1870 günü,. Paris işçileri, hemen hemen bir
anda Fransa'nın bir ucundan öbür ucuna, bir tek uyum­
suz ses çıkmaksızın alkışianan cumhuriyeti ilan ettikleri
zaman, devlet adamı olarak Thiers ve general olarak
Trochu ile birlikte, mevki peşinde koşan bir entrikacı avu­
katlar topluluğu, Belediye Dairesini (Hôtel de ville) elle­
ri ne geçirdi. Bu adamlar, o sırada bütün tarihsel bunalım
dönemlerinde Fransa'yı temsil bakımından Paris'e düşen
göreve öylesine bağnaz bir inançla dolu idiler ki, Fran­
sa hükümetinden düzenle kaptıkları görev sanlarını hak­
lı göstermek için, günü geçmiş Paris temsilcisi vekaletle­
rinin kopyasını çıkarmayı yeterli gördüler. Son savaş üze-
rindeki ikinci çağrımızda, bu adamların baışa geçişlerinden
beş gün sonra, onların kim olduklarını size söylüyorduk.
Bununla birlikte, işçi sınıfının gerçek temsilcileri henüz
bonapartçı zindanlarda oldukları ve Prusyalılar da kent
üzerine yürümekte bulundukları için, hazırlıksız yakalanan
Paris, salt ulusal savunma erekleri bakımından kullanılma­
sı kesin koşuluna bağlı olarak, bu iktidar alınışına göz­
yumdu. Oysa, Paris işçi sınıfını silahlandırmadan, onu ger­
çek bir güç olarak örgütleyip saflarını savaşın ta kendisi
ile yetiştirmeden, Paris nasıl savunulabilirdi? Ama silah­
landırılmış Paris demek, silahlı devrim demekti. Paris'in
Prusyalı saldırgan üzerindeki bir zaferi, Fransız işçisinin
Fransız kapitalisti ve onun devlet asalakları üzerindeki bir
zaferi olurdu. Ulusal görev ile sınıf çıkarı arasındaki bu
çatışmada, ulusal savunma hükümeti bir an bile durak­
samadı: bir ulusal ihanet hükümeti durumuna dönüştü.
Aldığı ilk önlem, cumhuriyetin bir kral ile trampa
edilmesi karşılığında, aracılık dilemek üzere, Thiers'yi
tüm Avrupa saraylarını dolaşmaya göndermek oldu. Ku­
şatmanın başlamasından dört ay sonra, teslim sözcüğünü
ilk kez olarak söylemek için uygun zamanın geldiğine
inandıklarında, Trochu, Jules Favre ve meslektaşların­
dan birkaçının da huzurunda, toplanmış bulunan Paris be­
lediye başkanlarına şöyle bir söylev çekti :
"Daha 4 Eylül akşamı meslektaşlarıının bana yönelt­
tikleri ilk soru şu oldu: Paris, herhangi bir başarı şansı
ile, bir kuşatmaya dayanabilir ve Prusya ordusuna dire­
nebilir mi'? Olumsuz yanıtlamada duraksamadım. Beni
dinleyen meslektaşlarımdan bazıları, doğru söylediğime
ve kanımı değiştirmediğime tanıklık edebilirler. Onlara,
bu aynı terimlerle, işlerin güncel durumunda, Prusya or­
dusuna karşı bir kuşatmaya dayanmaya kalkışmanın bir
çılgınlık olacağını söyledim. Kuşkusuz, diye ekledim, bu
kahramanca bir çılgınlık olurdu, ama işte hepsi o kadar . . .
73
Olaylar (onun kendisinin yönettiği olaylar) öngörülerimi
yalanlamadı."
Trochu'nün bu gönül açıcı k ü çü k söylevi, sonradan
orada bulunan belediye başkanlarından biri olan Bay Cor­
bon tarafından yayımlandı.
Böylece, daha cumhuriyetin ilim edildiği akşam,
Trochu'ııün plan ı, meslektaşlarınlll bildiği gibi, Paris'in
teslimi idi. Eğer ulusal savunma, Thiers, Favre ve hem­
palarının kişisel hükümetleri için bir bahaneden daha çok
bir şey olmuş olaydı, 4 Eylül türedileri, 5 Eylülde hükü­
metten cl çeker, Paris halkını Trochu "plan"ından haber­
dar C'dcrlc ı·di; onu y;:ı hemen teslim olması, ya da kendi
yazgısıı ı ı kcı ıcli eline alması için zorlarlardı. Ama bunun
yerine, alçak sahtekarlar Parislilerin kahramanca çılgın1 ığını iyileştirmeyi kararlaştırdılar: bir açlık rejiminden
geçirilecek. kafaları şişirilecek ve bu arada gürültülü gös­
tcrilerlc aldatılacaklard ı : Trochu. "Paris valisi, hiç bir
zaman teslim olmayacak"; Jules FavrC', dışişleri bakanı,
"topraklarımızdan bir santim, kalelerimizden tek taş" ver­
meyecek ! Gambetta'ya yazdığı bir mektupta, bu aynı Ju­
les l<,avre, kendilerini kendisine karşı "savunduklan" şeyin
Prusya askerleri d eği l , ama Paris emekçileri olduğunu iti­
raf eder. Tüm kuşatma süresince, Trochu'nün Paris ordu­
sunun komutasını bilgece kcndil�rine verdiği bonapartçı
haydutlar, kendi aralarındaki yazışmalarında, bu savun­
ma güldürüsü üzerine karşılıklı gırgır geçtiler. (Ö rneğin,
Paris Savunma Ordusu topçu başkomutanı VP Lcgioıı
d'hoııııeur büyük-haç nişa n ı ııa sahip Alphonse Simon
Guiod'nun, topçu tümgenerali Suzane ile, Komün Resmi
Gazetesi�6 tarafından yayımianmış bulunan yazışmasına
bakınız.) Sahtekarlık maskesi ensonu 28 Ocak 1871 günü
d üşürüldü. Sonuna kadar alçalmakta gerçek bir kahra­
nıanlık gösteren ulusal savunma hükiimeti, Paris'in tesli­
mindc, Louis Bonaparte'ın bile Sedan'da tiksinti içinde
74
kabule yanaşmadığı kadar aşağılık bir rolde, Bismarck' ı ı ı
ruhsatı ile Fransa hükümeti olarak göründü. 1 8 Mart olay­
larından sonra, Versailles'a çılgın kaçışlarında, korkaklar
(capitulards) 31 ihanetlerinin yazılı kanıtlarını Paris'in el­
lerinde bıraktılar, ve, bu kanıtları yoketmek için, Ko­
münün iliere çağrısıııda dediği gibi, "bu adamlar Paris'i
bir kan denizi içinde bir yıkıntılar yığını durumuna getir­
mekte duraksamazlardı".
Ama bu ereğe erişme bakımından böylesine bir is­
tekle saldırmak için, savunma hükümeti yönetici üyelerin­
den bazılarının ayrıca kendilerine özgü nedenleri de var­
dı.
Bırakışınanın imzalanınasından az sonra, şimdi .Tu­
les Favre'ın verdiği kesin buyruk ü zerine kurşuna diziimiş
bulunan, Ulusal Meclisteki Paris temsilcilerinden biri
olan Bay Milliere, Cezayir'de oturan bir ayyaşın karısı
ilc nikahsız yaşayan .J ules Favre'ı n , birçok yılları kapsa­
yan en gözüpek sa h te he lge l e r i n ha., ı r l a nması saycsi nrlc,
nikahsız karısından olaıı çocukları adına, onu zengin biı·
adam durumuna getiren önemli bi r miras elde etmeyi ba­
şardığını ve, yasal m ira sç ı la r tarafından açılan bir dava­
da, ancak bonapartçı ya ı·gı kurullarının suç ortaklığı s a ­
yesinde bir skandaldan kurtulabildiğini tanıtlayan bir
gerçek hukuksal belgeler dizisi yayımlıyordu. Bu kuruluk
dolu hukuksal belgelerden, biiyük bir söz sanatı yardımı
ile de kurtulamayacağından, o zaman Paris halkını, aile­
ye, dine, düzen ve mülkiyete karr;ıı başkaldırma içinde bu­
lunan bir kürek kaçkınları çetesi olarak öfkeli hir biçimde
suçlamak için iç savaşın patl amasını sessiz sedasız bek­
leyen Jules Favre, yaşamında ilk kez olarak, dilini tuttu.
Bu aynı düzmeci, 4 Eylülden sonra, iktidara daha yeni
geçmişti ki, Etendard�9 kepazcliği ir;ıinde imparatorluk dö­
neminde bile düzmeeilikteıı içeri atılmış bulunau Pic ve•
Taillefer'i, duygudaşlık sonucu özgür bırakıyordu. Bu
75
adamlardan biri, Taillefer, Komün döneminde Paris'c dön­
meye cüret ettiğinden, hemen içeri atıldı; ve bunun üze­
rine, Jules Favre, Ulusal Meclis kürsüsünden, Paris'in tüm
kendi ipten kazıktan kurtulmuşlarını özgürlüğe kavuş­
turduğunu haykırmaya koyuldu.
i mparatorluk içişleri bakanı olmak için boş yere çalı­
\iıp çabaladıktan sonra, kendi kendini cumhuriyetin içiş­
leri bakanı atayan Ernest Picard, ulusal savunma hükü­
metinin bu Falstaff'ı, * Paris borsasından dolandırıcı ola­
rak kovulmuş ( 13 Temmuz 1867 tarihli polis müdürlüğü
raporuna bakınız) , ve 5, rue Palestro adresindeki So ciete
generale:'9 şubelerinden birinin müdürü olduğu sırada,
300.000 fr an k l ık bir hırsızlık yaptığı, kendi itirafı üzeri­
ne ortaya çıkmış bulunan ( l l Aralık 1868 tarihli polis mü­
dürlüğü raporuna bakınız) Arthur Picard adlı birinin kar­
deşidir. Bu Arthur Picard, Ernest Picard tarafından, ken­
di Eleetetır libre 4" gazetesinin müdürü yapıldı. Borsa sim­
sarlarının çoğu bakanın gazetesinin resmi yalanları ile
şaşırtılırken, Arthur, Fransız ordularının yıkımından çı­
kar sağlamak üzere içişleri ile borsa arasında mekik doku­
yoı·du. Bu iki saygıdeğer kardeşin tüm mali yazışmaları
Koruünün eline geçti.
4 Eyl ülden önce meteliksiz bir avukat olan Jules
Ferry, kuşatma sırasında Paris belediye başkanı olarak
dolandırıcılık yolu ile kıtlıktan bir servet çıkarmayı başar­
dı. Kötü yönetiminin hesabını vereceği gün, aynı zaman­
da mahkum edildiği gün de olacaktır.
Öyleyse bu adamlar, ticlcets-of-leave'lerini""" ancak
• Almanca
basl<Ida : Karl Voı:ıt. İ ngilizce baskıda: Joe Miller. -Ed.
•• Cezalarının büyük bir bölümünü çekmi ş olduklarından, mahküm­
ıa ra İngiltere'de bazan veı·iien ve onlar:ı özgür olarak, ama polls göze­
timi altında yaşama hakkı kazandıran oturma iznini bellrlcy<'n deyim.
Bu olurnıa izinleri tickets-of-lcavc ( koşullu sahvcl"ilıııc belgeleri) adını
taşır: ve bunlardan yararlananlara da tickcts-of-lcavc men (Içerden sa­
lıvcrllmişler) denir. (1871 Almanca baskı için not.)
Paris'in yıkıntıları içinde bulabilirlerdi, Bismarck'a gerek­
li olan adamların ta kendileri idiler. Birkaç düzenbazlık,
ve o güne değin hükümetin gizli danışmanı olan Thiers,
bakan olarak kendi tickets-of-leave men'leri (salıveril­
mişleri) ile birlikte, hop hükümetin başında göründü.
Thiers, bu biçimsiz bücür, yarım yüzyıla yakın bir
süreden beri Fransız burjuvazisini büyüledi, çünkü Fran­
sız burjuvazisinin kendi öz sınıf bozulmuşluğunun en ge­
lişmiş entelektüel dışavurwnudur o. Devlet adamı olma­
dan önce, tarihçi olarak, yalandaki ustalığının kanıtını ver­
miş bulunuyordu. Onun devlet yaşamının günlük olgu­
lar defteri, Fransa'nın mutsuzluklarının tarihidir. 1830'­
dan önce cumhuriyetçilerin mi.ittefiki olmasına karşın, ko­
ruyucusu Laffitte'e ihanet ederek, Louis-Philippe döne­
minde ustaca hükümete sokulur. Din adamlarına karşı,
Saint-Germain-1' Auxerrois kilisesi ile başpiskoposluğun
yağma edildikleri karışıklıkları kışkırtarak, ve düşes de
Berry'nin, önce espiyon-bakanı, sonra da ebe-gardiyanı
olarak, kralın gözüne girer.41 Cumhuriyetçilerin Trans­
nonain sokağındaki öldürülmeleri ve ondan sonra da ba­
sın ve dernek kurma hakkına karşı iğrenç eylül yasaları,
onun yapıtı oldu.42 Mart 1840'ta hükümet başkanı olarak
suyun üstüne yeniden çıktığı zaman, Paris istihkamları
planı ile Fransa'yı şaşırttı.43 Bu planı, Paris'in özgürlüğüne
karşı kalleşçe bir plan olarak eleştiren cumhuriyetçileri,
Milletvekilleri Meclisi kürsüsünde şöyle yanıtladı:
"Ne! İstihkamların özgürlüğü tehlikeye düşürebile­
ceğini düşünmek, ha ! Ve ilkin, hangisi olursa olsun, hükü­
metin bir gün başkenti bombalayarak kendini ayakta tut­
maya girişebUeceği varsayıldığı zaman, bir hükümete ka­
raçalınmış olunur . . . . Ama böyle bir hükümet, zaferinden
sonra yüz kez daha güçsüz olacaktır."
Kuşkusuz, bu kaleleri önceden Prusyalılara teslim et­
miş bulunan bu hükümetten başka hiç bir hükümet, kendi
77
kalPlerinin ateşini Par is'f' karşı çevirmeyi hiç bir zaman
giize alamazd ı.
Kral Bomba 1848 Ocağında Palermo'yu bombaladığı
44
;r.ama n ,
o sırada uzun süredir hükümet dışı bulunan
Thiers, Milletvekilleri Meclisinde yeniden ortaya çıkarak
�öyle demişti :
"Baylar, Palermo'da olup bitenleri biliyorsunuz; kırk­
sekiz saat boyunca büyük bir kentin bombalandığını öğ­
renince hepiniz (parlamenter olarak konuşmak gerekir­
se) dehşetten tiirediııiz. Kim tarafından? Savaş haklarını
kullanan y a ban c ı bir düşman tarafından mı? Hayır bay­
lar, kendi öz hükümetiniz tarafından. Peki neden? Çünkü
bu bahtsız kent kendi haklarını istiyordu. Evet, kendi hak­
la r ın ı istemiş olduğu i ç i n , Palermo kırksekiz saat bomba­
ln nd ı ! Bundan ötürü Avrupa kamuoyuna başvurmama izin
V('r i n Avrupa'n ın belki de en büyük kürsüsünden, bu tür­
l ü d avran ışl ara karşı tiksinti sözleri (gerçekten sadece
söz l er) yankılatmak, insanlığa bir hizmette bulunmaktır.
. . . Ülkesine hizmetlerde bulunmuş olan (Bay Thiers'nin
hiç yapmadığı şey) naip Espartero, Barselona'yı, ayaklan­
ınayı bastırmak için bombaladığını ileri sürdüğü zaman,
dünyanın her yanından bir öfke çığlığı yükselmişti."
Onsekiz ay sonra, Bay Thiers, Roma'nın bir Fransız
ordusu tarafından bombalanmasının en yaman savunu.;.
cuları arasında idi.4'' Gerçekte, kral Bomba'nın, bombala­
masını kırksf'kiz saatle sınırlamaktan başka bir suçu ol­
masa gerek.
Şubat devriminden birkaç gün önce, Guizot'nun onu
mahkum etmiş bulunduğu iktidardan ve onun nimetlerin­
den uzaktaki uzun sürgünden ötürü öfkelenmiş bulunan
ve havada yakın bir halk ayaklanmasının kokusunu alan
Thiers, ona Mirabeau-mouche* takma adını kazandıran o
.
•
Sinek-Mir:ılıe:ıu. -Ed.
sözde kahramanca üslup i le, Milletvekilleri Meclisinde
şöyle dedi:
"Ben s adece Fransa'da değil, ama Avrupa'da da dev­
rim pnrtisindenim. Dilerim ki devrim hükümeti ıl ımlıla­
rm e l ler i n d e kalsın ; a ma eğer hükiimet a t e� li ki mselerin,
hatta rad ikal ler in bile eline geçse, ben gene de davamı
bırakmayacağım. Her zaman devrim partisinden olaca­
ğ ı m. "
Şubat devrimi geldi çattı. Devrim, küçük adamın düş­
Iediği gibi, Guizot kabinesini bir Thiers kabinesi ile değişti­
recek yerde, Louis-Philippe'i cumhuriyet ile değiştirdi.
Halk zaferinin birinci günü, emekçilerin önemsememesi­
nin kendisini onların nefretinden koruduğunu unutan Thi­
ers, özene bezene saklandı. Gene de, dillere destan cesareti
ile, haziran insa n kınmları11 kamu alanını onun etkinlik tü­
rü i çin temizleyincPye değin, bu alandan kaçm akta devam
etti. O zaman, "düzen partisi"nin·ıG ve yönetici sınıfın Wm
düşman fesat komi telerinin, halkı ezmek için birlikte, ve
krallığı herbiri kendi gönlüne gö re yeniden kurmak için
de birbirlerine kar�ı komplolar düzenledikleri o a no n im
saltanat fasılası olaıı parlamenter cumhuriyetin yönet ici
beyni d urumuna geldi. Bugün olduğu gibi o zaman da,
Thiers, cumhuriyetçileri, cumhuriyetin güçlenmesine kar­
şı tek engel olarak eleştiriyordu; bugün olduğu gibi o za­
man da, cumhuriyet ile, cellatın Don Carlos ile konuş­
tuğu gibi konuşuyordu: . "Seni öldüreceğim, ama senin ken­
di iyiliğin için." O zaman olduğu gibi bugün de, zaferinin
ertesi günü şöyle haykırabilecektir : "L'Empire est fait !"•
Zorunlu özgürlükler ü zerindeki ikiyüzlü öğütlerine ve
onu a ldatmış ve parlamentarizm dışına fı rl a t ı p atmış bu­
lunan Louis Bonap u rte' a karşı ki�isel hıncına karşın -ve
parlamentarizmin yapay havası dışında, küçük adam, onun
•
imparatorluk kurul muştur! -ç.
79
çok iyi bildiği gibi, porsur ve hiçliğe döner-, Roma'nın
Fransız birliklerince işgalinden, Alman birliğine karşı, bu
birlik Prusya despotizmine aldatıcı bir görünüş hizmeti
göreceği için değil, ama Almanya'nın bölünmüşlüğü üze­
rindeki Fransa'nın geleneksel hakkına bir saldırı olacağı
için sert sövüp saymaları ile kışkırttığı Prusya savaşına
değin, İkinci İmparatorluğun bütün alçaklıklarına batrnış­
tı. Cüce kolları ile, tarihsel çizme boyacısı olduğu Napo­
leon I'in kılıcını Avrupa'nın karşısında sallamasını sev­
diğinden, dış siyaseti, 1840'taki Londra Antlaşrnasından47
1 87l'deki Paris'in teslimine ve Paris'e karşı, Bismarck'ın
yüksek izni ile Sedan12 ve Metz14 tutsaklarını ileri sürdü­
ğü bugünkü iç savaşa değin, her zaman Fransa'nın bütün­
sel alçalrnası ile, taçlandı. Yeteneğinin bükülgenliğine ve
izlediği erelderin değişkenliğine karşın, bu adam tüm ya­
şamı boyunca en geri kafalı göreneğe bağlı kalmıştı. Mo­
dern toplumdaki derin akımlarm ona her zaman saklı ka­
lacakları açıktır; ama hatta onun yüzeyindeki en gözle gö­
rülür değişiklikler bile, tüm diriliği dile sığınmış bulu­
nan bir kafayı tiksindiriyorlardı. Bundan ötürü, günü geç­
miş Fransız koruyuculuk sisteminden her sapınayı bir
saygısızlık olarak göstermekten hiç yorulmadı. Louis-Phi­
lippe'in bakanı iken, demiryollarını çılgınca bir kuruntu
olarak yerdi ; ve, daha sonra, Louis Bonaparte dönernin­
de muhalefette iken, çürümüş Fransız ordu sistemini her
düzeltme girişimini, kutsal şeylere karşı bir saygısızlık
olarak kmadı. Uzun siyasal yaşamında, ne kadar önem­
siz olursa olsun, kendini herhangi bir pratik yarar taşı­
yan bir tek önlemden bile suçlu kılmamıştır. Thiers sa­
dece zenginlik doymazlığında ve zenginlik üreten insan­
lara karşı beslediği düşmanlıkta tutarlı olmuştur. Louis­
Philippe dönemindeki ilk bakanlığına Eyüp peygamber
kadar yoksul girmiş, oradan milyoner olarak çıkmıştır.
Aynı kral dönemindeki son bakanlığı (1 Mart 1840 günBo
lü olanı) , onu Milletvekilleri Meclisinde zimmetine para
geçirme suçlamaları ile karşı karşıya bıraktı ve o bu suç­
lamalara, Jules Favre ya da herhangi bir başka timsah
kadar büyük bir kolaylıkla saçıp savurduğu bir şey olan
gözyaşları ile yanıt vermekle yetindi. Bordeaux'da,* Fran­
sa'yı yakın bir mali yıkımdan kurtarmak için aldığı ilk
önlem, 1869 yılında Paris'teki seçmenleri kendine çekmek
için sözünü etmiş bulunduğu "tutumlu cwnhuriyet"in ilk
ve son sözü olarak, kendi kendine yılda üç milyon gelir
sağlamak oldu. 1830 Milletvekilleri Meclisindeki eski mes­
lektaşlarından biri, kapitalist olmasına karşın gene de
Komünün canla başla bağlı bir üyesi olan Bay Beslay, son
günlerde Thiers'ye bir afişte şöyle çıkışıyordu:
"Emeğin sermayeye köle edilmesi, her zaman siya­
setinizin temeli olmuştur, ve emek cumhuriyetinin Bele­
diye Dairesine yerleştiğini gördüğünüz günden bu yana,
Fransa'ya: Bunlar kıyacılardır! diye haykırmaktan hiç bir
zaman geri kalmadınız."
Küçük siyasal itliklerde usta, yalan yere yemin ve
ihanette virtüöz, her türlü bayağı kurnazlıklara, sinsi yol­
lara ve partilerin parlamentodaki aşağılık savaşım kalleş­
liklerine eli yatkın, bir kez bakanlıktan kovulduktan son­
ra, düşünce yerine sınıf önyargıları, gözüpeklik yerine
kendini gösterme merakı ile, yeniden bakan olunca onu
kan içinde boğmak üzere, bir devrim ateşlerneye her za­
man hazır, kamusal yaşamının iğrençliği ölçüsünde aşa­
ğılık bir özel yaşam süren bu adam, bir Fransız Sulla'sı
rolünü oynadığı şu anda bile, davranışlarının tiksinçliğini,
farfaralıklarının gülünçlüğü ile daha da belirginleştirmek­
ten kendini alamıyor.
Paris'in teslim şartlaşması, Prusya'ya yalnız Paris'i
değil, ama tüm Fransa'yı teslim ederek, 4 Eylül kapkaç·• 1891 Almanca
baskı,
tarihi d e ekler: "187l'dc". -Ed.
B:ı
çılarının, Trochu'nün söylemiş bulunduğu gibi, daha o
akşam başlattıkları, düşman ile uzun bir entrikalar ve
ihanetler dizisini bir sonuca bağladı. Öte yandan, bu şart­
laşma, onların şimdi Prusya'nın yardımı ile cumhuriyetC'
ve Paris'e karşı girişecekleri iç savaşı da başlatıyordu.
Tuzak, teslim koşullarının ta içinde kurulmuş bulunuyor­
du. O sırada, toprakların üçte-birinden çoğu düşmanın
elindeydi, başkentin iller ile bağlantısı kesilmiş, bütün
ilişkiler koparılmıştı. Bu koşullar içinde Fransa'nın gerçek
bir temsilini (representation) seçmek, hazırlıklar için ge­
rekli zaman verilmedikçe, olana�sız idi. Teslim şartlaş­
masında ulusal bir meclisin sekiz gün içinde seçilmesi iş­
te bu nedenle yer aldı; öyle ki, Fransa'nın birçok bölge­
lerinde, yapılacak seçimlerin haberi ancak oylamanın ön­
günü geldi. Ayrıca bu meclis, teslim şartlaşmasının açık
bir maddesine göre, ancak savaş ya da barışı kararlaş­
tırmak, ve gerektiğinde bir barış antiaşması imzalamak
ereği ile seçilecekti. Halk, bırakışma koşullarının savaşın
devamını olanaksız kıldığını, ve Bismarck tarafından da­
yatılan barışı onaylamak için, Fransa'nın en kötü insan­
larının en iyi insanlar olduklarını sezmemezlik edemez­
di. Ama bütün bu önlemlerle yetinmeyen Thiers, hatta
bırakışmanın gizemi Paris'te açığa vurulmadan önce, bun­
dan böyle orleancıların yanında, artık hoşgörü ile kar­
şılanamayacak bonapartçıların9 yerini alacak olan leji­
timist partiyi güçlendirip canlandırmak için illerde bir
seçim turuna çıkmış bulunuyordu. Thiers onlardan kork­
muyordu. Gericilik aleti olarak, modern Fransa'yı yönet­
meleri olanaksız, ve dolayısıyla küçümsenecek rakipler
olan, Thiers'nin kendi sözlerine göre (Milletvekilleri Mec­
lisi, 5 Ocak 1833) , eylemi "her zaman yabancı istilası, iç
savaş ve anarşi ile sınırlı kalmış bulunan" bir partiden
daha iyisi olabilir miydi?
Bu lejitimistler, onca zamandır bekledikleri o geçmi82.
şe yönelik bin yılın geldiğine gerçekten inanıyorlardı.
Yabancı istilası çizmeleri altında bir Fransa vardı; bir
imparatorluğun yıkılışı ve bir Bonaparte'ın tutsaklığı var­
dı; ensonu, kendileri vardı. Tarihin tekerleği, 1816'nın
"bulunmaz meclis"•inde48 durmak üzere, gözle görülür­
cesine tersine dönmüştü. Cumhuriyet meclislerinde, 1848'­
den 185l'e değin, bu lejitimistler kendi bilgili ve yetiş­
miş parlamenter sözcüleri tarafından temsil edilmişler­
di; şimdi partinin basit askerleri: Fransa'nın bütün Pour­
ceaugnac'ları•• meclise üşüşüyorlardı.
Bu "köylüler" Meclisi49 Bordeaux'da toplanır toplan­
maz, Thiers ona barış hazırlıklarının, bir parlamenter
tartışmadan bile geçirilmeksizin, hemen kabul edilmesi
gerektiğini açıkça bildirdi ; Prusya onların cumhuriyete
ve onun kalesi olan Paris'e karşı savaş açınalarına ancak
bu koşulla izin veriyordu. Karşı-devrimin, gerçekte, yiti­
rilecek zamanı yoktu. İ kinci imparatorluk, ulusal borcu
iki katından çoğuna çıkarmış ve bütün büyük kentleri
ağır bir biçimde borçlandırmıştı. Savaş, vergileri korkunç
bir biçimde şişirmiş ve ulusal kaynakları acımaksızın kı­
rıp geçirmişti. Yıkımı tamamlamak üzere, Fransız top­
rağı üzerindeki askerlerinden bir yarım milyonun bakı­
mını, beş milyarlık ödencesini ve geciken taksitlerin % 5
faizini isteyen Prusyalı Shylock da orada idi. Hesap pu­
sulasını kim ödeyecekti? Zenginliği kendilerine mal eden­
ler, kendi başlattıkları bir savaşın giderlerini bu zengin­
lik üreticilerinin sırtına yüklemeyi, ancak cumhuriyeti
zorla devirerek umut edebilirlerdi. İşte toprak mülkiyeti
ve Sermayenin bu yurtsever temsilcilerini, saldırganın
gözleri ve yüksek koruyuculuğu altında, dış savaşa bir
• 1871
ve
1891
Almanca
baskılar
şöyle
belginleştirilirler:
.. (Land­
rat'lar ve junkerler Meclisi)''. -Ed.
•• Bu
türlü
adlar
Için,
Adlar
Dizininin
sonundakl
Söylencesel (Mitolojik) Klşl!l:'r biilümilne bakınız. -Ed.
BJ
Gökı;eyazınsal
ve
iç savaş, bir zenci köle satıcıları ayaklanması eklerneye
götüren şey, böylece Fransa'nın engin yıkımının ta ken�
disi idi.
Komplonun yolunu kapamak üzere, büyük bir engel
vardı: Paris. Paris'i silahsızlandırmak, başarının ilk ko' şulu idi. Bunun sonucu Paris, Thiers tarafından, silahla­
rını teslim etmesi için uyarıldı. Sonra Paris, "köylüler"
Meclisinin çılgınca karşı-cumhuriyetçi gösterileri ve Thi­
ers'nin cumhuriyetin yasal statüsü üzerindeki ikircil açık­
lamaları; Paris'in başını kesme ve lıaşkentsizleştirme (de­
capiter et de dıkapitaliser) tehdidi; orleancı elçilerin atan­
ması; Paris sanayi ve ticaretini yıkımla tehdit eden, ti­
cari vadeler ve kiralar üzerindeki Dufaure yasaları;50
Pouyer-Quertier vergisi, ne olursa olsun her türlü yayı­
nın her nüshası üzerinden alınan iki santim; Blanqui ve
Flourens'a karşı ölüm kararları; cumhuriyetçi gazetele­
rin kapatılması; Ulusal Meclisin Versailles'a taşınması;
Palikao tarafından ilan edilmiş ve 4 Eylül günü kaldırıl­
mış bulunan sıkıyönetimin yenilenmesi; aralıkçı51 Vinoy'­
nın Paris valisi, imparatorluk jandarması Valentin'in po­
lis müdürü, ensonu cizvit general d'Aurelle de Paladines'­
in Ulusal Muhafız başkomutanı olarak atanması gibi olay­
larla usandırıldı.
Ve şimdi, Bay Thiers'ye ve onun buyruğu altında ça�
lışan ulusal savunma görevlilerine sorulacak bir soru­
muz var. Bilindiği gibi, kendi maliye bakanı Bay Pouyer­
Quertier aracılığı ile, Thiers, hemen ödenmesi gereken
iki milyarlık bir borçlanma imzalamıştı. Peki,
1 o Bu işin Thiers, Jules Favre, Ernest Picard, Pou­
yer-Quertier ve Jules Simon'un ceplerine yüzlerce mil­
yonluk bir rüşvet girecek biçimde düzenlendiği ve,
2° Paris'in "yatıştırılma"sına değin hiç bir ödeme­
nin yapılmayacağı,52 doğru mudur, değil midir?
Her durumda, işin çok ivedi olması gerekir, çünkü
'l'hiers ile Jules Favre, Bordeaux Meclisi çoğunluğu adına,
utanmadan Paris'in Prusya birlikleri tarafından işgal edil­
mesini istediler. Ama, Almanya'ya dönüşünde kendisine
hayran hayran bakan Frankfurt hamkafalarına açıkça bir
bıyık altından gülerek söylediği gibi, Bismarck'ın oyunu­
na bu girmiyordu.
II
Karşı-devrimci komplonun yolu üzerindeki tek ciddi
engel, silahlanmış Paris idi. Öyleyse Paris'i silahsızlan­
dırmak gerekiyordu! Bu nokta üzerinde, Bordeaux Mec­
lisi içtenliğin ta kendisi idi. Eğer bu meclis köylülerinin
bağırıp çağırmaları bunu anlatmak için yeterli olma­
saydı, Paris'in Thiers tarafından triumviranın -aralik­
çı Vinoy, bonapartçı jandarma Valentin, ve cizvit gene­
ral d'Aurelle de Paladines - sevecen özenişine bırakıl­
ması bir kuşku gölgesi bile bırakmazdı. Paris'in silahsız­
landırılmasının gerçek ereğini saygısızca ilan etmelerine
karşın, komplocular yalanların en apaçığı, en yüzsüzü
olan bir bahane ilc ondan silahlarını teslim etmesini is­
tediler. Ulusal Muhafızın topları, diyordu Thiers, dev­
lete aittir ve devlete geri verilmelidir. Gerçek ise, şu:
daha Bismarck'ın tutsaklarının ona Fransa'yı teslim et­
tikleri, ama başkente boyuneğdirme kesin niyeti ile ken­
dilerine kalabalık bir muhafız birliği ayırdıkiarı teslim
şartıaşması günü, Paris tetikte idi. Ulusal Muhafız yeni­
den örgütlendi ve başkomutanlığı, eski bonapartçı kuru­
luşun bazı döküntüleri dışında, birliğin tümü tarafından
seçilmiş bir Merkez Korniteye verdi. Prusyalıların Pa­
ris'c girişlerinin öngünü, Merkez Komite, korkaklar ta­
rafından Prusyalıların işgal edecekleri mahalleler ve do­
laylarında kahpece yüzüstü bırerkılmış bulunan top ve
makineli tüfeklerin Montmartre, Belleville ve La Vii-
lette'e taşınmasını sağladı. Bu toplar, Ulusal Muhafızın
topladığı paralar ile alınmıştı. 28 Ocak teslim sözleşme­
sinde resmen Ulusal Muhafızın özel mülkiyeti olarak ta­
nınmış, ve bu nitelikle, hükümete ait silahların yenenin
ellerine genel tesliminden ayrık tutulmuştu. Ve Thiers,
Paris'e karşı savaş açmak için, ne denli hafif olursa olsun,
her türlü bahaneden öylesine yoksun bulunuyordu ki,
apaçık bir yalana başvurma zorunda kaldı: Ulusal Muha­
fızın topları devletin malı imiş.
Topların alınması elbette Paris'in ve dolayısıyla 4
Eylül devriminin genel silahsızlandırılmasına bir başlan­
gıçtan başka bir şey olmayacaktı. Ama bu devrim Fran­
sa'nın yasal rejimi durumuna gelmişti. Bu devrimin ya­
pıtı olan cumhuriyet, yenenler tarafından teslim şartlaş­
masında bile tanınmıştı. Teslim şartıaşmasından sonra,
cumhuriyet bütün yabancı devletler tarafından tanın­
mış ve Ulusal Meclis onun adına toplantıya çağrılmıştı.
Bordeaux'da toplanan Ulusal Meclisin, ve onun yürütme
gücünün tek yasal görev sanı, Paris emekçilerinin 4 Ey­
lül devrimi idi. 4 Eylül olmasaydı, Ulusal Meclis yerini
hemen, 1869'da bir Prusya rejimi altında değil, bir Fran­
sız rejimi altında genel oy aracıyla seçilmiş, ve devrim
tarafından zorla dağıtılmış bulunan yasama meclisine bı­
rakma zorunda kalırdı. Thiers ve "salıverilmiş" adamları,
Louis Bonaparte'tan onları bir Cayenne53 yolculuğundan
kurtaran izin belgeleri koparmak için, onun karşısında
boyuneğme zorunda kalırlardı. Ulusal Meclisin yetkileri,
Prusya ile barış koşullarını kararlaştırmakla yükümlü
bir noterin yetkilerinden başka bir şey değildi. O, ger­
çek bürünümü her zaman silahlanmış Paris, bu devri­
mi yapmış bulunan Paris, onun için dayanılmaz açlık acı­
ları ile beş aylık bir kuşatmaya katlanmış, ve Trochu pla­
nına karşın, direnmesini uzatarak, bu direnmeyi taşra­
da zorlu bir savunma savaşının temeli durumuna ge86
tirmiş bulunan Paris olan bu devrimde, bir ara-olaydan
başka bir şey değildi. Ve şimdi Paris ya Bordeaux'nun
başkaldırmış zenci köle satıcılarının onur kırıcı kesin
buyruğu üzerine silahlarını teslim edecek ve kendi 4 Ey­
lül devriminin, Louis Bonaparte'ın iktidarının onun kral­
cı rakiplerine basit bir aktarılmasından başka hiç bir an­
lama gelmediğini kabul edecek; ya da kendini, İkinci İm­
par:atorluğu doğurmuş, ve onun koruyucu vesayeti al­
tında tam bir çürümeye değin olgunlaşmış bulunan si­
yasal ve toplumsal koşullar devrimci bir biçimde altüst
edilmeksizin, kurtarmak ve canlandırmak olanağı bulun­
mayan Fransa'nın, ona canla başla bağlı savunucusu ola­
rak gösterecekti. Beş aylık bir açlık sonucu daha da güç­
süztenmiş bulunan Paris, bir an bile duraksamadı. Ken­
di kalelerinde, kendi üzerine çevrilmiş Prusya toplarının
tehdidine değin her şeye meydan okuyan Paris, kahra­
manca, Fransız komplocularına karşı bir direncin tüm
tehlikelerini göze alma kararına vardı. Gene de, Paris'in
sürükleneceği bir iç savaş korkusu içinde, Merkez Ko­
mite, meclisin kışkırtmalarına, yürütme gücünün zor­
balıkiarına ve birliklerin Paris ile dolaylarında tehdit
edici bir toplanmasına karşın, aynı salt savunucu tutu­
ınunu korudu.
Demek ki. Vinoy'yı bir polis memurları sürüsü ve
birkaç ordu alayının başında, m.usal Muhafızın toplarını
baskınla ele geçirmek üzere, Montmartre'a karşı bir ge­
ce seferine göndererek, iç savaşı Thiers başlattı. illusal
Muhafızın direnmesi ve ordunun halk ile kardeşleşmesi
karşısında bu girişimin nasıl başarısızlığa uğradığı bili­
nir. D'Aurelle de Paladines, kendi zafer bültenini önce­
den bastırmış ve Thiers kendi coup d'Etat• önlemlerini
açıklayan afişleri hazırlamış bulunuyorlardı. Bütün bun­
ların yerini, Thiers'nin illusal Muhafızı silahlarının sa­
hibi olarak bırakma yolundaki soylu kararını açıklayan
çağrılarının alması gerekti; Thiers, Ulusal Muhafızın bu
silahları, başkaldırıcılara karşı hükümet ile birleşrnek için
kullanacağına kesin gözüyle baktığını söylüyordu. Ken­
dilerine karşı küçük Thiers çevresinde bu birleşme çağ­
rısına, 300.000 Ulusal Muhafızdan, sadece 300'ü yanıt verdi.
Şanlı 18 Mart işçi devrimi, Paris üzerindeki sözgötürmez
egemenliğini kurdu. Merkez Komite, onun geçici hükü­
meti oldu. Avrupa bir an için, siyaset ve savaştaki yeni
ve heyecan uyandırıcı başarılarının bir gerçeklik gölge­
sine sahip bir şey mi, yoksa hanidir geçip gitmiş bir geç­
mişin düşleri mi olduklarını kendi kendine sorar gibi gö­
ründü.
18 Marttan, Versailles birliklerinin Paris'e girişine
değin, proleter devrim, devrimlerde ve hele "yüksek sı­
nıflar"ın karşı-devrimlerinde bol bol görülen zor eylem­
lerinden öylesine bağışık kaldı ki, düşmanları öfkelerini
kusmak için, general Lecomte ve general Clement Tho­
mas'nın öldürülmeleri ile Vendôme alanı olayından baş­
ka bir konu bulamadılar.
Montmartre'a karşı gece saldırısına katılan banapart­
çı subaylardan biri olan general Lecomte, Pigalle alanın­
da, 81. ordu alayına silahsız siviller üzerine dört kez ateş
etmesi buyruğunu vermiş, ve erlerinin buyruklara uyma­
ması üzerine, onlara sövüp saymıştı. Kadınları ve çocuk­
ları kurşunlayacak yerde, kendi erieri onu kurşunladılar.
Erler tarafından işçi sınıfı düşmanlarının okulunda ka­
zanılmış bulunulan kökleşmiş alışkanlıklar, bu erler işçi
sınıfından yana geçer geçmez elbette değişmeyecekler­
dir. Aynı erler Clement Thomas'yı da öldürdüler.
Eski bir kırgın assubay olan "general" Clement Tho­
mas, Louis-Philippe döneminin son zamanlarında, baş­
kalarının suçunu üzerine alan kimse (gerant responsab• Hükümet darbesi. -ç.
88
le*) ve bu çok kavgacı gazetenin görevli düellocusu iki­
li niteliği ile çalışmak üzere, cumhuriyetçi le National51
gazetesi yazıkuruluna girmişti. Şubat devriminden55 son­
ra, iktidara geçen National'ciler bu eski assubayı gene­
rale dönüştürdüler. Bu iş, onun da Jules Favre gibi kor­
kunç kışkırtıcılarından ve en alçak cellatlarından biri ol­
duğu haziran kıyımının" öngününde oldu. Sonra, general
sanı da kendisi de, 1 Kasım 1870 günü yeniden su yüzü­
ne çıkmak üzere, uzun bir süre boyunca ortadan yokol­
dular. Bir gün önce, Belediye Dairesinde tutsak edilen
savunma hükümeti, Blanqui, Flourens ve işçi sınıfının
öbür temsilcilerine, zorla ele geçirmiş bulunduğu iktida­
rı Paris'te özgürce seçilecek bir Komünün elinde bıraka­
cağına törenle söz vermişti.56 Sözünde duracak yerde, bu
hükümet Paris üzerine Trochu'nün, şimdi Bonaparle'ın
Korsikalılarının yerini tutan Brctonlarını sal ıverdi.57 Sa­
dece, böylesine bir andını bozma ile adını kirletmek iste­
meyen general Tamisier, Ulusal Muhafız başkomutanlı­
ğından istifa etti ve, onun yerine, Clement Thomas yeni ­
den general oldu. Bütün komutanlığı boyu nca, Prusyalılar
ilc değil, ama Paris Ulusal Muhafızı ile savaştı. Paris'in
genel silahlanınasım engelledi, burjuva taburlarını işçi
taburlarına karşı kışkırttı, Trochu "plan"ına karşıt su­
bayları uzaklaştırdı ve, lekeleyici korkaklık suçlaması al­
tında, kahramanlığı şimdi en amansız düşmanlarının bile
hayranlığını çeken proleter taburları terhis etti. Clement
Thomas, 1848 Haziranında Paris işçi sınıfının kişisel düş­
manı olarak kazandığı rütbe şeritlerini yeniden kazanmış
bulunmaktan büyük bir övünç duyuyordu. 18 Marttan
birkaç gün önce, "Paris ayaktakımı seçkin tabakasını n
işini bitirmek" için, savaş bakanı Le Flô'ya kendi kafa• Sorumlu
şu
açıklama
yönetici.
Uc
Izlenir:
Bu
parça.
''Başkası
ı u7 ı
yerine
tutulmuş a d a m . " ' -Ed.
Bg
ve
IR'll
h;ıpis
Alınaıwa
eczalarını
lıaskııarıııd;ı.
çekmek
Için
sından bir plan sunuyordu. Vinoy'nın bozguna uğrama­
sından sonra, savaşıma amatör espiyon niteliği i le giri�­
mekten kendini alamadı. Galles prensesi, Londra'ya gir­
diği gün kalabalıkta ezilen insanların yazgısından ne ka­
dar sorumlu ise, Merkez Komite ve Paris emekçileri de
Clement Thomas ile Lecomte'un öldürülmesinden tasta­
mam o kadar sorumlu oldular.
Silahsız yurttaşların Vendôme alanındaki sözde öl­
dürülmeleri, bu yalanı yaymak için salt Avrupa gazete­
ciliği uşak takımına güvenerek, Bay Thiers ile köylülerin
mecliste hiç sözünü etmedikleri bir mittir. "Düzenciler",
Paris gericileri, 18 Mart zaferinden tir tir titrediler. Bu
onlar i çin ensonu gelen halk cezasının işareti idi. 1848
Haziran günleri nden 22 Ocak 187158 gününe değin, buy­
rukları üzerine öldürülmüş bulunan kurbanların hayalet­
leri, karşılarında dikiliyorlardı. Terörleri, tek cezaları ol­
du. Hatta polisler bile (sergents de ville) , yapılması ge­
rektiği gibi silahsızlandırılacak ve kilit altına konacak­
ları yerde, Versailles'da güvenliğe kavuşmak üzere Pa­
ris kapılarını ardına kadar açık buldular. DüzeneHer sa­
dece itilip kakılmamakla kalmadılar, ama biraraya gel­
me ve Paris'in göbeğinde bile birçok güçlü konum işgal
etme yetkisine de sahip oldular. Merkez Komitenin bu
ho�görürlüğü, silahlı işçilerin "düzen partisi"nin alışkan­
lıkları ile öylesine bağdaşmaz bir durumda bulunan bu
yüce gönülliilüğü, "düzen partisi" tarafından haksız yere
bir güçsüzlük duyusunun belirtisi olarak yorumlandı. Vi­
noy'nın topları ve makineli tüfekleri* ilc başaramadığı
şeyi, onun silahsız bir gösteri örtüsü altında yapmaya gi­
rişme yolundaki budalaca planının nedeni budur. 22 Mart
günü, saflarında bütün petit crev e'ler ** ve başında da im-
lar.
• Metinde
Metinde
••
Fransızca. -ç.
kibarlığa özeilen
mitmi!!cuscs ol«rak,
petits
crcves,
-ç.
90
işsiz
güçsüz
ıld i k � n l ı ­
paratorluğun alışılmış ünlüleri, Heeckeren'ler Coetlogon'­
lar, Henry de Peme'ler vb. bulunan kışkırtıcı bir "kibar
tabaka" bayları alayı, kibar mahallelerden yola çıktı. Ba­
rışçıl bir gösteri ödlek bahanesi altında, ama gizlice öldürü­
cü silahlar taşıyan bir çete, yürüyüş kolu biçiminde düzen­
lendi, yolu üzerinde rasladığı Ulusal Muhafız nöbetçi ve
devriyelerini hırpalayıp silahsızlandırdı, ve: "Kahrolsun
Merkez Komite! Kahrolsun katiller! Yaşasın Ulusal Mec­
lis!" çığlıkları ile rue de la Paix'den (Barış sokağı) place
Vendôme'a (Vendôme alanı) çıkan çete, nöbet bekleyen mu­
hafız kollarını zorlamaya ve onların korudukları Ulusal Mu­
hafız karargahını baskınla almaya kalkıştı. Tabanca atı:ş­
larına karşılık olarak, gerekli uyarmalarda bulunuldu, ve
bu uyarmaların etkisiz kalması üzerine Ulusal Muhafız ge­
nerali* ateş komutu verdi. Bir tek salvo, "saygıdeğer top­
luluk"larının şöyle bir gösterilişinin, Paris devrimi üze­
rinde, Yeşu'nun borularının Eriha kenti surları üzerin­
de gösterdikleri etkinin tıpkısını göstereceğini uınan alık
delikanlıları, çılgınca bir kaçı� içinde darma duman etti.
Kaçaklar arkalarında iki ölü, dokuz ağır yaralı (arala­
rında bir de Merkez Komite üyesi**) Ulusal Muhafız ile,
"silahsız" gösterilerinin "barışçıl" niteliğini iyice tanıtla­
yan, marifetlerinin sağa sola saçılmış tabancalar, bıçak­
lar ve kılıçlı bastonlarla dolu tüm sahnesini bırakıyorlar­
dı. Paris Ulusal Muhafızı, 13 Haziran 1849 günü, Fran­
sız birlikleri tarafından Roma'ya yapılan saldırınm15 ha­
inliğine karşı protestoda bulunmak için gerçekten barış­
çıl bir gösteri düzenlediği zaman, o sırada düzen partisi
generali olan Changarnier, birliklerini her yandan, onl arı
vurmak ve kılıçtan geçirmek, ve atlarının ayakları altm­
da çiğnemek buyruğu ile, bu silahsız insanlar üzerine sür­
düğü için, Ulusal Meclis ve özellikle Bay Thiers tarafın• Bergeret. -Ed.
•• MaljournaL -Ed.
1
dan, toplumun kurtarıcısı olarak alkışlanmıştı . O zaman
Paris sıkıyönetim altına alınmış, Dufaure yeni baskı ya­
salarını ivedilikle meclisten geçirmişti. Yeni tutuklama­
lar olmuş, yeni yasaklamalar konmuş, yeni bir terör uy­
gulanmıştı. Ama "aşağı s ınıflar" bu işlerde başka türlü
davranırlar. 1871 Merkez Komitesi , "barışçıl gösteri" kah­
ramanlarını düpedüz bilmezlikten geldi öyle ki, sadeec
iki gün sonra, bunlar Versailles'a doğru ünlü kaçan ka­
çananın taçlandırdığı o silahlı gösteri için, amiral Sais­
set'in buyruğu altında toplanacak duruma geldiler. Thi­
ers tarafından Montmartre'a gece hırsızlığı girişimi ile
başlatılmış bulunan iç savaşı kabul etmekte gösterdiği
tiksinti yüzünden, Merkez Komite bu kez, o sıralarda
adamakıllı savunmasız bir durumda bulunan Versailles
üzerine hemen yürümemek, ve böylece Thiers ile köy­
l lileri n i n kumploların a bir son vermemekle kesin bir yan­
lışlık yaptı. Bunun üzerine, Koroünün seçim günü olan
26 Martta, düzen partisinin gücünü bir de seçim sandık­
larında denemesine izin verildi. O gün, Paris mairie'le­
r i ı ıdc• düzen partisi üyeleri, içlerinden onları uygun bir
zaman ve uygun bir yerde temizleme andını homurda�
narak, çok yüce gönüllü yenginleri ile tatlı barışma söz..
leri teati ettiler.
Şimdi madalyanın öbür · yüzüne bakın. Thiers nisan
başlarında Paris'e karşı ikinci kampanyasını açtı. Versa.
illes'a getirilen ilk Parisli tutsaklar kafilesi, Ernest Pi.
card, elleri ceplerinde, alay ederek onların çevresinde
aylak aylak dolaşır, ve Bayan Thiers ile Bayan Favre,
nedimelerinin ortasında, balkanlarından Versaylı güru­
huıı alçaklıklarını alkışlarlarken, insanı çileden çıkarıcı
canavarlıkların konusu oldu. Ele geçirilmiş bulunan sa­
vaşçılar umursamazlıkla öldürüldüler; yiğit dostumuz, de�
•
lll'l ediye haşkanlıkları. ·- ç .
92
mir döküm işçisi general Duval, sorg usu z sualsiz kur·şu­
na dizildi, i kinci İmparatorluğun içki alemlerindeki utan­
mazca davranışları ile öylesine ünlü karısının pezevengi
Galliffet, bir bildirgede, kendi avcıları tarafından bastı­
rılıp silahsızlandıı·ılan küçük bir Ulusal Muhafız birliği­
nin, yüzbaş ı ve teğmenleri ile birlikte öldürülmesini bu­
yurmuş olduğu için böbürlendi. Kaçak Vinoy, federeler
saflarında yakalanan her erin öldürülmesini huyuran gün­
lük buyruğu için, Thiers tarafından L{�gion d'honneur'­
ün büyük-haç nişanı ile ödüllendirildi. Jandarma Des­
marets, 31 Ekim 1870 günü savunma hiikümetinin başla­
r ı n ı kurtarmış bulunan şövalye ruhlu ve yüce gönüliii
Flourens'i,59 bir kasap gi bi , haince parçalamış olduğu için
m a dal ya aldı. Bu c inay etin "güçlendirici ayrıntıları", Thi­
ers tarafından Ulusal Mecliste hoşnutluklu açındırıldı.
Bir Timurlenk rolü aynaması kabul edilmiş parlamenter
bir Tom Pouce'un [Parmak 'l'om, Parmak Çocuk - ç. ]
kendini beğenmiş böbürlenmesi ile, küçükliiği.iııe karşı
ayakla nanl ara, ve hasta arabaları için yansızlık hakkına
değin, uygarlar arası hiç bir savaş g üven ces i tanımayı
kabul etmedi. Voltaire tarafından daha önce sezilmiş bu­
lunan,w' o kaplanca içgüdülerini başıboş bırakmasına bir
a n için izin veı·ilmiş maymundan daha korkunç bir şey
yoktur. (Bkz: Ekler, s. 35."')
Komünün, misillerneyi huyuran ve görevinin "Paris'i
Versailles haydutlarının yaruyarnca davranışiarına karşı
korumak ve göze göz, dişe diş istemek"01 olduğunu açıkla­
yan 7 Nisan günlü buyrultusundan sonra, Thiers tutsak­
lara barbarca davranılmasını gene de durdurmadı. Ü stelik,
onlara biiitenlerinde sövdü de: "Hiç bir zaman, diye yaz­
dı, namuslu insanların bakışlarını alçalmış bir demokra­
si n i n bundan daha bozulmuş çehreleri a cıl ara salrnam ı ş
-
-
• B k z : bu
yapıtın 132. sayfası. -Ed.
93
tır" - Thiers'nin kendisi ve "salıverilmiş" bakanları gibi
namuslu. Gene de, bir zaman süresince, tutsakların öl­
dürülmesi ertelendi. Ama Thiers ve aralıkçı51 generalleri,
Paris'te Ulusal Muhafız kılığında yakalanan kendi jandar­
ma espiyonlarının bile, üzerlerinde yangın bombaları ile
y akalan an Sergents de ville'lerin* bile bağışlandıklarını
öğrenir öğrenmez, Koroünün misilleme üzerindeki buy­
r nltusunun boş bir tehdit olduğnnu anlar anlamaz, tutsak­
ların yığınsal öldürülmeleri yeniden başladı ve sonuna de­
ğin ardı arası kesilmeden sürdürüldü. Ulusal Muhafızia­
rın sığındıkları evler jandarmalarca çevrildi, üzerlerine
(ilk kez olarak burada görünen) petrol döküldü ve yakıl­
dı; yarı-kömiirleşmiş cesetler, daha sonra Ternes'de kurul­
muş bulunan gezgin Basın hastanesi tarafından kaldıı·ıl­
dılar. 25 Nisan günü Belle-Epine'de atlı bir avcılar birliği­
ne teslim olan dört Ulusal Muhafız, daha sonra Galliffet'nin
yaraşır de ngi bir yüzbaşı tarafından birbiri ardına vurul­
d u . Yüzbaşının dört kurbanından, ölü diye bırakılmış bulu­
nan biri, Scheffer, yerde sürüne sürüne Paris ileri kara­
kollarına döndü ve bu olay üzerine bir Komün komisyo­
nu karşı sı nda tanıklık etti. Tolain bu komisyonun raporu
ü zer in e savaş bakan ı nda n açıklama istediği zaman, köylü­
ler onun ses i n i çığlıkları ile bastırdılar ve La Flô'nun ya­
nıt vermesi n i engellediler. Kahramanlıklarından sözetmek,
ş anl ı" ordularının onuruna bir saldırı olurdu. Thiers'nin
bültenlerinin, Moulin-Saquet'de uyurken basılan federele­
rin süngülendiklerini, ve Ciamart'taki yığınsal öldürülme­
leri haber verirken kullandığı saygısız ton, Londra'daki
gerçekten a şırı duyarl ı olmayan Times'ın62 bile sinirlerine
dokundu. Ama bugün Paris'i bombalamış ve yabancı fati­
hin koruması altında bir zenci köle satıcıları ayaklanması
kışkırtmış bul unan kimseler tarafından işlenen salt baş"
-
•
Polisıl'rin. -ç.
langıç niteliğindeki canavarlıkları saymaya girişrnek gü­
lünç olur. Bütün bu tüyler ürpertici şeyler ortasında, cüce
omuzları üzerine çöken korkunç sorumluluk üzerine bit­
mez tükenmez parlamenter yakınmalarını unutan Thiers,
meclisin rahatça çalıştığını söyleyerek böbürleniyor, ve
bazan aralıkçı generaller, bazan da Alman prensleri ile
yaptığı aralıksız içki alemleri aracıyla, sindiriminin, hatta
Lecomte ve Clement Thomas'nın hayaletleri ile bile, en
küçük bir bozukluğa uğramadığını tanıtlıyor.
nı
18 Mart sabahı, Paris şu gökgürültüsü ile uyandı:
Vive la Comune ! * Peki ama Komün, burjuva sağduy usunu
böylesine tedirgin eden bu sfenks nedir?
"Başkent proleterleri, diyordu 18 Mart günlü bildirge­
sinde Merkez Komitesi, yönetici sını fların güçsüzlük ve dö­
neklikleri ortasında, onlar için kamu işlerinin yönetimin i
ele alarak durumu kurtarma zamanının g·elmiş bulundu­
ğunu an lamışlardır."
Ama işçi sınıfı devlet makinesini olduğu gibi almak
ve onu kendi hesabına işletmekle yetinemez.
Sürekli ordu, polis, bürokrasi, din adamları ve yargıç­
lar gibi, sis temli ve aşamalı bir işbölümü planına göre bi­
çimlendirilmiş, her yerde varolan organları ile merkezileş­
miş devlet iktidarı, doğmakta olan burjuva topluma, feo­
dalizme karşı savaşırnlarında güçlü bir silah hizmeti gör­
düğü mutlak krallık çağına değin çıkar. Bununla birlikte,
her türlü ortaçağsal molozlar, senyörlerin ve soyluların
üstünlük hakları, yerel ayrıcalıklar, belediyesel ve loncasal
tekeller, taşrasal anayasalar yüzünden, gelişmesi engellen­
miş bulunuyordu. 18. yüzyıl Fransız Devriminin dev sü• Ynşusın KomUn! -('.
95
pi.irgesi bütün bu geçmiş zaman kalıntılarını silip süpür­
dü ve böylece toplumsal dayanağı (substrat) , modern dev­
let kuruluşu üstyapısı karşısına çıkan son engellerden de
kurtarmış oldu. Modern devlet, kendisi de yarı-feodal bir
nitelik taşıyan eski Avrupa'nın modern Fransa'ya karşı
birleşme savaşların ın ürünü olan Birinci imparatorluk
döneminde kuruldu. Daha sonraki rejimler sırasında par­
lamenter denetim altına, yani varlıklı sınıfların doğrudan
denetimi altına konmuş bulunan hükümet, sadece engin
ulusal borçların ve ezici vergilerin fideliği olmakla kalma­
dı; otorite, çıkar, mevki gibi dayanılmaz çekicilikleri ile,
bir yandan yönetici sınıfların rakip fesat komiteleri ve
serüvenc ileri arasında uyuşmazlık nedeni oldu, ve öte yan­
dan toplumun iktisadi değişiklikleri ile birlikte siyasal ni­
teliği de değişti. Modern sanayiin ilerlemesi geliştikçe,
sermaye ile emek arasındaki sınıf karşıtlığ·ı da genişliyor,
yoğunlaşıyor, devlet iktidarı gitgide sermayenin emek üze­
rindeki ulusal bir iktidar, toplumsal kölelik ereklerine göre
örgütlenmiş toplumsal bir güç, bir sınıf egemenliği aygıtı
niteliğini kazanıyordu.* Sınıflar savaşımında bir ilerleme
gösteren her devrimden sonra, devlet iktidarının salt bas­
tırıcı niteliği gitgide daha açık bir biçimde ortaya çıkıyor­
du. 1830 devrimi, hükümeti toprak sahiplerinden kapita­
listlere, işçilerin en uzak düşmanlarından en dolaysız düş­
maniarına geçirdi. Devlet iktidarını, Şubat Devrimi55 adı­
na ele geçiren cumhuriyetçi burjuvalar, işçi sınıfını "top­
lumsal" cumhuriyetin, onların toplumsal bağımsızlığını gü­
vence altına alan cumhuriyetten başka bir şey olmadığına
inandırmak, ve burjuvalar ile toprak sahiplerinin kralcı
yığın ına da, hükümetin mali kaygı ve üstünlüklerini tam
bir güvenlik içinde "cumhuriyetçi" burjuvalara bırakabi• 1871
sonunu . blrıız farklı bir yazı­
gitgidc Emeği €'Zmeyc yönelik bir kıt­
mu i k l iılrı l'l. biı· �ııııf ı>gernı>nliğl aygı t ı niteliği kazanı yordu . . . --Ed.
lış
lçindp
Alınııncıı
vPrlr:
baskı.
Devlet
..
bu
türncenin
Iktidarı
leceklerini tanıılamak ereğiyle, bu iktidarı haziran k ıyım­
larını kışkırırnak için kullandılar. Bununla birlikte, bi­
ricik kahramanca haziran başarılarından sonra, artık cum­
huriyetçi burjuvalara, kapkaççılar sınıfının bütün rakip
fraction et faction'ları* tarafından, üretici sınıflar ile şimdi
açıkça ortaya çıkmış bulunan karşıtlıklar içinde kurulmuş
bir koalisyon olan "düzen partisi"nin ilk saflarından artçı
birliğine geçmekten başka bir şey kalmıyordu. Hisse senet­
li [anonim -ç.] şirket biçimindeki hükümetlerinin upuy­
gun biçimi, başkan olarak Louis Bonaparte ile birlikte, "vile
multitude"e** kabul edilmiş sınıf terörizmi ve özgür hak­
sızlık rejimi olan Republique parlementaire*** oldu. Her
ne kadar parlamenter cumhuriyet, Bay Thiers'nin dediği
gibi, "onları (yönetici sınıfın çeşitli bölüntülerini) en az
bölen" cumhuriyet idiyse de, buna karşılık bu sınıf ile onun
seyrek safları dışında yaşayan tüm toplum arasında bir
uçurum yaratıyordu. Birlikleri, daha önceki hükümetler
döneminde, kendi öz uyuşmazlıklarının devlet iktidarı için
henüz koymuş bulundukları engelleri ortadan kaldırıyor­
du. Proletaryanın ayaklanma tehlikesi karşısında, birleşik
varlıklı sınıf, o zaman devlet iktidarını, kimsenin gözünün
yaşına bakmaksızın ve çalımla, sermayenin emeğe karşı
ulusal savaş silahı olarak kullandı. Ü reticiler yığınına kar­
şı sürekli savaşında, varlıklı sınıf, sadece yürütme gücünü
durmadan artan baskı güçleri ile donatma zorunda değil,
ama kendi öz parlamenter kalesini, Ulusal Meclisi, yürüt­
me gücüne karşı tüm savunma araçlarından yavaş yavaş
yoksun bırakma zorunda da kaldı. Yürütme gücü, Louis
Bonaparte'ın kişiliğinde, varlıklı sınıfın temsilcilerini kov­
du. "Düzen partisi" cumhuriyetinin doğal ürünü, İkinci
imparatorluk oldu.
• Bölüntü ve fesat kom1teler1. --ç.
•• A�ağılık yığın. --ç.
••• Parlamenter cumhuriyet. --ç.
97
imparatorluk, doğwn belgesi yerine hükümet darbesi/0
vize yerine genel oy hakkı ve krallık asası yerine de kı­
lıç ile, köylülüğe, sermaye ve emek savaşımına doğrudan
doğruya katılmamış bulunan o geniş üreticiler yığınına da­
yandığını ileri sürüyordu. Parlamentarizme, ve böylece hü­
kümetin varlıklı sınıfıara peçelenmemiş bağımsızlığına da
son vererek, işçi sınıfını kurtaracağını ileri sürüyordu. İşçi
sınıfı üzerindeki iktisadi üstünlüklerini koruyarak, varlık­
lı sınıfları kurtaracağını ileri sürüyordu; ve son olarak,
ulusal büyüklük yalancı düşünü herkes için yeniden can­
landırarak, bütün sınıfların birliğini kurmuş olmakla bö­
bürleniyordu. Gerçeklikte, burjuvazinin ulusu yönetme ye­
teneğini çoktan yitirmiş --ve işçi sınıfının henüz elde et­
memiş- bulunduğu bir dönemde, tek olanaklı hükümet
biçimi de buydu. Bu hükümet, bütün dünyada, toplumun
kurtarıcısı olarak alkışlandı. Onun egemenliği altında, tüm
siyasal kaygılardan kurtulmuş bulunan burjuva toplum,
kendisinin hiç bir zaman düşünmediği bir gelişmeye eriş­
ti. Sanayi ve ticareti, devsel oraniara eriştiler; mali dolan­
dırıcılık, kozmopolit içki alemlerini göklere çıkardı; yığın­
ların sefaleti tantanalı, yapmacık, rezilce bir lüksün utan­
maz sergileurnesi ile açık bir karşıtlık oluşturuy,ordu. Top­
lumun çok üstünde durur gibi görünen devlet iktidarı, ge­
ne de bu toplumun en büyük rezaleti ve aynı zamanda
onun tüm bozulmuşluklarının yuvası idi. Devletin kendi­
sinin ve kurtarmış bulunduğu toplumun çürümüşlüğü, bu
rejimin ağırlık merkezini Paris'ten Berlin'e taşımaya su­
samış bulunan Prusya'nın süngüleri tarafından açığa çıka­
rıldı. Emperyalizm, doğmakta olan burjuva toplumun, feo­
dalizmden kendi öz kurtuluş aleti olarak dünyaya getir­
diği, ve iyiden iyiye gelişmiş burjuva toplumun, sonunda
emeği, sermayeye bir köleleştirme aracı durumuna dönüş­
türmüş bulunduğu bu devlet iktidarının, aynı zamanda
hem en değerden düşmüş, hem de en son biçimidir.
İmparatorluğun doğrudan antitezi, Komün oldu. Şubat
Devriminin, Paris proletaryası tarafından kendisi ile ilan
edilmiş bulunduğu "toplumsal cumhuriyet" çığlığı, sadece
sınıf egemenliğinin kralcı biçimini değil, ama sınıf ege­
menliğinin kendisini kaldıracak bir cumhuriyet için duyu­
lan belirsiz bir özlemden başka bir şeyi dile getirmiyordu.
Komün, bu cumhuriyetin olumlu biçimi oldu.
Eski hükümet iktidarının merkezi, ve aynı zamanda
Fransız işçi sınıfının da toplumsal kalesi olan Paris, Thiers
ve köylüleri tarafından, imparatorluğun onlara bıraktığı
o eski hükümet iktidarını onarmak ve sürdürmek için kal­
kıştıkları girişime karşı silaha sarılmıştı. Paris, sadece,
kuşatma sonucu ordudan kurtulmuş, ve onun yerine ço­
ğunluğu işçiler tarafından oluşturulan bir Ulusal Muhafızı
geçirmiş bulunduğu için direnebiliyordu. Şimdi sürekli bir
kurum durumuna dönüştürülmesi sözkonusu olan şey, işte
bu durumdu. Bu yüzden, Komünün ilk buyrultusu (karar­
namesi) sürekli ordunun kaldırılması, ve silahlanmış halk
ile değiştirilmesi oldu.
Komün, kentin çeşitli ilçelerinden genel oy hakkı ile
seçilmiş belediye meclisi üyelerinden kurulmuştu. Bu üye­
ler sorumlu ve her an görevden geri alınabilir idiler. Ko­
mün üyelerinin çoğu doğal olarak işçilerden ya da işçi sı­
nıfının ünlü temsilcilerinden oluşuyordu. Komün parla­
menter bir örgenlik değil, ama aynı zamanda hem yürüt­
meci hem de yasamacı, hareketli bir gövde olacaktı. Mer­
kezi hükümetin aleti olmaya devam edecek yerde, polis si­
yasal özniteliklerinden hemen yoksunlaştırıldı ve Komü­
nün sorumlu ve her an görevden geri alınabilir bir aleti
durumuna dönüştürüldü. Yönetimin tüm öbür dallarında­
ki görevliler (memurlar) için de aynı şey oldu. Komün
üyelerinden aşama sırasının en alt düzeyine değin, kamu
görevi işçi ücretleri karşılığı görülecekti. Yüksek devlet
görevlilerinin kullanma hakları ve temsil ödenekleri, bu
99
yüksek görevlilerin kendileri ile birlikte ortadan kalktı­
lar. Kamu hizmetleri, merkezi hükümet tarafından koru­
nan kimselerin özel mülkiyeti olmaktan çıktı. Sadece be­
lediye yönetimi değil, ama o güne değin devlet tarafından
yürütülmüş bulunan tüm giri§kenlik, Komünün ellerine
verildi.
Eski hükümetin maddi iktidar aletleri olan sürekli or­
du ile polis bir kez kaldırıldıktan sonra, Komün manevi
baskı aletini, "rahiplerin iktidarı"nı kırma işine girişti;
varlıklı kurumlar oldukları ölçüde, tüm kiliselerin dağıtıl­
ması ve kamulaştırılması buyrultusunu çıkardı. Rahipler,
öncelleri olan havariler gibi, müminlerin sadakaları ile ya­
şamak üzere, özel yaşamın dünya işlerinden dingin elçek­
mişliğine gönderildiler. Öğretim kurumlarının tümü para­
sız olarak halka açıldı, ve aynı zamanda kilise ile devletin
her türlü karışmasından da kurtarıldı. Böylece, sadece öğ­
retimin herkes için erişilebilir kılınması ile kalınmamış,
ama bilimin kendisi de, sınıf önyargıları ve hükümet ikti­
darının onu vurmuş bulundukları zincirlerden kurtarıl­
mıştı.
Adalet görevlileri, daha sonra bozmak üzere, sırayla
bağlılık yemini etmiş bulundukları ardarda gelen bütün
hükümetlere aşağılık bağımlılıklarını gizlemekten başka
bir işe yaramayan o yapmacık bağımsızlıktan yoksunlaş­
tırıldılar. Öbür kamu görevlileri gibi, yüksek adalet gö­
revlileri ve yargıçlar da seçilir, sorumlu ve geri alınabilir
olacaklardı.
Paris Komünü, elbette, Fransa'nın bütün büyük sa­
nayi merkezlerine örnek hizmeti görecekti. Komün rejimi,
Paris ve ikincil merkezlerde bir kez kurulduktan sonra,
eski merkezi hükümet, taşra illerinde de, yerini üreticile­
rin kendi kendileri tarafından hükümetine bırakma zorun­
da kalacaktı. Komünün geliştirme zamanı bulamadığı kısa
bir ulusal örgütlenme taslağında, Komünün en küçük kır·
:1.00
sal yerleşme merkezlerinin bile siyasal biçimi olacağı ve
kırsal bölgelerde, sürekli ordunun, hizmet zamanı son
derece kısa bir halk milisi ile değiştirileceği, açıkça söy�
lenmiştir. Her ilin kırsal komünleri, ortak işlerini ilin yö�
netim merkezindeki bir delegeler meclisi aracıyla yönete�
cek, ve bu il meclisleri de Paris'teki ulusal yetkililer kuru�
!una milletvekilleri göndereceklerdi; delegeler her an gö�
revden geri alınabilir ve seçmenlerinin buyurucu yetki bel­
gesi ile bağlı olacaklardı. Bir merkezi hükümete gene de
kalan, az sayıda ama önemli görevler, gerçeğe aykırılığı
biline bilin� söylendiği gibi kaldırılmayacak, ama komün­
sel, başka bir deyişle sıkı sıkıya sorumlu görevliler tara­
fından yürütüleceklerdi. Ulusun birliği bozulmayacak, ama
tersine, komünsel kuruluş tarafından örgütlenecekti; bu
birlik, onun cisimleşmesi olduğunu ileri süren, ama, ulu­
sun asalak bir uru olduğu halde, ulusun kendisinden ba­
ğımsız, ve onun üzerinde olmak isteyen devlet iktidarının
yıkılınası ile bir gerçeklik durumuna gelecekti. Eski hükü­
met iktidarının salt bastırıcı organlarının kesilip atılması
önemli olduğu halde, bunların haklı görevleri, toplumun
üzerinde bir üstünlük savında bulunan bir otoriteden çe­
kilip alınacak, ve toplumun sorumlu hizmetkarlarına ve­
rileceklerdi. Genel oy hakkı, her üç ya da altı yılda bir
halkı parlamentoda yönetici sınıfın hangi üyesinin temsil
edeceği ve ayaklar altına alacağını kararlaştıracak yerde,
tıpkı kendi işi için işçi ve yönetim personeli arayan her­
hangi bir işverene hizmet eden bireysel seçim hakkı gibi,
koroünler biçiminde örgütlenmiş halka hizmet edecekti.
Ve bireyler gibi, toplulukların da, gerçek işler konusunda,
genel olarak herkesi kendi yerine koymasını, ve eğer bir
kez bir yanlışlık yaparlarsa, onu da hemen düzeltmesini
bildikleri, iyi bilinen bir olgudur. Öte yandan, Komün an­
layışına hiç bir şey, genel oy hakkı yerine hiyerarşik bir
görevlendirme geçirmekten daha yabancı olamaz.
lO:I.
Haksız yere, toplumsal yaşamın, kendileri ile belirli bir
benzerlik gösterdikleri daha eski, ve hatta sönmüş biçim­
lerinin yineleurnesi olarak görülmek, genel olarak, yepye­
ni tarihsel biçimlerin yazgısıdır. Böylece, modern devlet
iktidarını yıkan bu yeni Komünde, önce bu devlet iktida­
rına öngelen, sonra da onun temeli olan ortaçağ komünle­
rinin yaşama bir çağrılması görülmek istendi. - Komün­
sel kuruluş, haksız yere, başlangıçta zor aracıyla kurulmuş
bulunmasına karşın, şimdi güçlü bir toplumsal üretim et­
keni durumuna gelmiş olan o büyük uluslar birliğini, Mon­
tesquieu ve Jirondenlerin63 düşüne uygun olarak, bir kü­
çük devletler federasyonu biçiminde bir bozma girişimi
olarak görüldü. - Komün ve devlet iktidarı karşıtlığı, hak­
sız yere, aşırı merkezileşmeye karşı eski savaşımın aşırı
bir biçimi olarak görüldü. Özel tarihsel koşullar, öbür ül­
kelerde, burjuva hükümet biçiminin, Fransa'da olduğu bi­
çimdeki klasik gelişmesini engelleyebilir, ve İngiltere'de
olduğu gibi, büyük merkezi devlet örgenliklerinin, bozul­
muş kilise yönetim kurulları (vestries) , çıkarcı belediye
meclis üyeleri ve kentlerde ve köylerde yırtıcı yardım bü­
rosu yöneticileri ile, gerçekten soydan geçme sulh yargıç­
ları ile tamamlanmasına izin verebilirler. Komünsel kuru­
luş, o güne değin toplumun sırtından geçinen ve onun öz­
gür hareketini kötürümleştiren asalak devlet tarafından
emiimiş bulunan tüm güçleri topluma geri verecektir. Sa­
dece bununla bile, Fransa'nın canlanmasının çıkış noktası
olacaktır. - Fransız taşra kentleri burjuvazisi, Komünde,
bu sınıfın Louis-Philippe döneminde kır üzerinde uygu­
lamış bulunduğu, ve Louis Napoleon döneminde de yerini
kırın kentler üzerindeki sözde egemenliğine bırakan ege­
menliğin bir onarılına girişimini gördü. Gerçeklikte, ko­
münsel kuruluş, kırsal üreticileri il yönetim merkezleri­
nin entelektüel yönetimi altına koyacak ve onlara, kent
işçilerinin kişiliğinde, çıkarlarının doğal mutemetlerini
:1.02
sağlayacaktır. - Koroünün sadece varlığı bile, apaçık bir
şey olarak, belediyesel özgürlüğü içeriyordu; ama bu öz­
gürlük bundan böyle, artık kaldırılmış bulunan devlet
iktidarı için bir engel değildi. Paris Komününe, kentle­
rin yönetimi n i Prusya devleti polis makinesindeki basit
ikincil çarklardan başka bir şey olmama derecesine düşü­
ren, o 1791 eski Fransız belediye örgütünün karikatürü
Pru�ya belediye rejimi özlemleri yükleme düşüncesi, an­
cak ve ancak, eğer kendi kan ve demir entrikalarına gö­
mülmüş bulunmasaydı, kafasal çapına öylesine uyarlı olan
eski Kladderadatsch (Berlin Prunch'u) 84 yazarlığı mesleği­
ne seve seve dönecek olan bir Bismarck'ın usuna, ancak
ve ancak böylesine bir kafaya gelebilirdi.
Komü n, şu iki büyük gider kaynağını: sürekli ordu*
ile devlet memurculuğunu kaldırarak, tüm burjuva dev­
rimierin o ucuz hükümet sloganını gerçekleştirdi. Koroü­
nün varlığı bile, sınıf egemenliğinin, hiç değilse Avrupa'­
da, olağan yükü ve vazgeçilmez maskesi olan krallığın yok­
luğunu öngerektiriyordu. O, cumhuriyete gerçekten de­
mokratik kurumlar temelini sağlıyordu. Ama ne "ucuz hü­
kümet", ne de "gerçek cumhuriyet" onun son ereği idiler;
bunlar onun gerekli sonuçlarından başka bir şey değil­
diler.
Koroünün konusu olduğu yorumların, ve ona dayanan
çıkarların çeşitliliği, daha önceki bütün hükümet biçimle­
rinin özsel olarak bastırıcı bir nitelik taşımalarına karşın,
onun gelişmeye son derece yetenekli bir siyasal biçim ol­
duğunu gösterir. Koroünün gerçek gizemi şudur: o özsel
olarak bir işçi sınıfı hükümeti,** üreticiler sınıfının te­
mellükçi.iler sınıfına karşı savaşımının ürünü, emeğin ikti•
tur.
Bu
-Ed.
•• 1871
"sürekli ordu'' �özcüğü,
ve
1891
Almanca
1071
ve
bu�kılarda
lcı·i Ilalik dlzil mişt.lr. -Ed.
'l OJ
1891
"işı;l
Almanca
sınıfı
baskılarda
hükUmeti"
yolt­
sözcük­
sadi kurtuluşunun gerçekleşmesini sağlayan ensonu bu­
lunmuş siyasal biçim idi.
Bu son koşul olmasaydı, komünsel kuruluş bir olanak­
sızlık ve bir aldatmaca olurdu. Üreticinin siyasal egemen­
liğ·i, onun toplumsal köleliğinin sonsuzlaştırılması ile bir­
likte varolamaz. Demek ki, Komün, sınıfların varoluşunun,
öyleyse sınıf egemenliğinin üstüne dayandığı iktisadi te­
mellerin kökünü kazımak için bir kaldıraç hizmeti görme­
liydi. Emek bir kez kurtulduktan sonra, her insan bir emek­
çi durumuna gelir ve üretken çalışma bir sınıfın özniteliği
olmaktan çıkar.
Tuhaf şeydir. Emekçilerin kurtuluşu üzerindeki son
altmış yılın bütün cafcaflı söylevlerin� ve tüm engin ya­
zınına karşın, işçiler, nerede olursa olsun, kendi öz davala­
rını ele almaya görsünler; sanki kapitalist toplum, daha
tüm çelişkileri gelişmemiş, daha bütün yalanları ortaya
çıkmamış, daha pis gerçekliği gözler önüne serilmemiş de,
henüz bakir suçsuzluğunun en arı durumu içinde bulu­
nuyormuş gibi, sermaye ve ücretli kölelik gibi iki kutbu
(toprak sahibi artık kapitalistin komandit ortağından baş­
ka bir şey değildir) ile birlikteki güncel toplum sözcüle­
rinin tüm savunumlu lafazanlıklarının gürlediği hemen du­
yulur. Komün, diye haykırırlar, tüm uygarlığın temeli
olan mülkiyeti kaldırmak istiyor. Evet baylar, Komün, bü­
yük bir yığının emeğini birkaç kişinin zenginliği durumu­
na getiren bu sınıf mülkiyetini kaldırmak istiyordu. Mülk­
süzleştiricilerin mülksüzleştirilmesini amaçlıyordu. Üre­
tim araçlarını, bugün özsel olarak emeğin köleleştirme ve
sömürü araçları olan toprağı ve sermayeyi, özgür ve or­
taklaşa bir çalışmanın aletleri durumuna dönüştürerek, bi­
reysel mülkiyeti bir gerçeklik yapmak istiyordu. Ama ko­
münizmdir bu, o "olanaksız" komünizm! Ne yani, egemen
sınıfların güncel sistemi sonsuza değin sürdürmenin ola­
naksızlığını aniayacak kadar kavrayışlı olan üyeleri -ve
bunların sayısı kabarıktır-, kooperatif üretimin usandı­
rıcı ve gürültücü havarileri oldular. Ama eğer kooperatif
üretim bir aldatmaca ve bir tuzak olarak kalmayacaksa;
eğer o kapitalist sisternin yerini alacaksa ; eğer koope­
ratif toplulukların tümü, ulusal üretimi, onu kendi öz de­
netirnleri altına alan, ve kapitalist üretimin kaçınılmaz
yazgısı olan sürekli anarşi ve devirli sarsıntılara son ve­
ren ortaklaşa bir plana göre düzenleyecekse, baylar, eğer
bu komünizm değilse, o çok "olanaklı" komünizm değilse,
nedir peki?
İşçi sınıfı Koroünden mucizeler beklemiyordu. Onun
par decret du peuple* uygulanacak hazırlop ütopyaları yok­
tur. Kendi öz kurtuluşunu ve bu kurtuluşla birlikte, gün­
cel toplumun kendi öz iktisadi gelişmesi ile karşı konmaz
bir biçimde yöneldiği yaşarnın o daha yüksek biçimini ger­
çekleştirmek için, uzun savaşımlardan, koşulları ve insan­
ları baştan başa dönüştürecek tüm bir tarihsel süreçler
dizisinden geçme zorunda olduğunu bilir o. O bir ülkü­
yü gerçekleştirme zorunda değil, ama sadece yıkılmakta
olan eski burjuva toplumun babı-rında taşıdığı yeni toplu­
mun öğeleri önündeki engelleri kaldırma zorundadır. Ta­
rihsel görevinin tam bilinci içinde ve davranışında ona ya­
raşır olma kahramanca kararı içinde, işçi sınıfı, basın
uşaklarının kaba sövgüleri ile, biJisiz yavanlıkları ve sek­
terce fikirlerini bilimsel yanılmazlığın kesinliği üzerinden
döktüren kurulu düzen tutkunu burjuva doktrinerlerin ka­
sıntılı kayırınası karşısında gülümsemekle yetinebilir.
Paris Komünü devrimin yönetimini kendi ellerine al­
dığı zaman; basit işçiler, ilk kez olarak, "doğal üstlerinin"**
hükümet ayrıcalıklarına dokunma cüretini gösterip, eşi
görülmemiş bir güçlük koşulları içinde, yapacaklarını gös• Halk l.ıuyrul tusu He. - ç .
•• 1871 v e 1891 Alınanca baskııurdu,
minde bir ekleme var. -Ed.
1. 05
burada, "vnrltklı sınıflar" hiç i ­
t ı � r i :;;s i zce, bilinçlice ve etkilice yaptıkları zaman (ve bu­
yükseği, büyük bir bilimsel otoriteye* inanmak ge­
reki rse, Londra'nın herhangi bir okul sekreteri için gere­
ken en d üşük ücretin ancak beşte-birine erişen ücretl er
kcır!?ılığı yapılan) , eski dünya, Belediye Dairesi üzerinde
dalgalanan, emek cumhuriyetinin s i mgesi kızıl bayrak kar­
şısında öfke sarsıntıları içinde iki büklüm oldu.
Ve, bununla birlikte, bu devrim, işçi sınıfının, sadeec
ı e ngin kapitalistler ayrık olmak üzere, hatta Paris orta
sınıfının büyük bölümü -dükkfmcılar, satıcılar, tüccar­
lar- tarafından bile, toplumsal girişkenliğe hala yete­
nekli tek sınıf olarak açıkça tanınmış bulunduğu ilk dev­
rim idi. Komün, orta sınıfın kendi içinde sürekli anlaş­
ınazlıklar nedeni olan borç ve alacak sorununu bilgece çö­
zerek, onu kur tarmıştı .6� Orta sınıfın bu aynı bölümü, 1848
Haziranındaki işç i ayaklanmasının8 ezilmesine katılmış, ve
Kurucu Meclis tarafından alacaklılarına hemen saygısızca
k urban edilmişii.66 Ama onun bugün işçi sınıfı yanında
yer almak için tek nedeni bu değildi. Artık Komün, ya da,
yen iden hangi ad altında belirirse belirsin, imparatorl u k
dı!?ında bir seçenek olmadığını seziyordu. imparatorluk,
kamu zengi n l iğini saçıp savurması ile, özendirmiş bulun­
cluğu biiyük mali clolandırıcılık ile, Sermayenin yapay ola­
rak hızlandırılmış merkezileşmesine, ve bu sınıfın büyük
bir bölüm ün ii n bağlaşık mülksüzleştirilmesine sağlamış
olduğu destek ile onu [orta sınıfı -ç.] iktisadi bakımdan
yıkmıştı. imparatorluk, bu sınıfı, siyasal bakımdan incit­
miş, çocukların ın e ğitimini frere ignorantin'lere61 vererek
vol ierciliğine meydan okumuş, neden olduğu yıkımıara
ka rşılık imparatorluğun yokolmasından başka bir ödünle­
me bırakınayan bir savaşa başı eğik sokarak, onun Fransız
ul usal duygusunu ayaklandırmıştı. Gerçekte, tüm banaı ı u , eıı
• Alınanca
baskılar
bu Lıüyük bilimsel
le bel i r t i r : " (Profesör Huxlcy)".
-Ed.
1.06
otoritenin
kim
olduğunu
şöy­
partçı ve kapitalist yüksek bohenıe'in Paris dışına göçün­
den sonra, orta sınıfın gerçek düzen partisi, kendini Ko­
mün bayrağı altına giren ve Thiers'nin önceden tasarlan­
mış değiştirmelerine karşı onu savunan "Cumhuriyetçi
Birlik"88 biçimi altında gösterdi. Bu büyük orta sınıf yığı­
nının iyilik bilmesi, bugünkü sert smanmaya dayanacak
mı? Bunu ancak zaman gösterecek.
Komün, köylülere: "Bizim zaferimiz sizin tek umarı­
nızdır" derken, yerden göğe kadar haklı idi. Versailles'da
yumurtlanıp metelik etmez övüngen Avrupa gazetecilc­
ri tarafından yinelenen tüm yalanların en şaşılacakların­
dan biri, Ulusal Meclis köylülerinin Fransız köylülüğünü
temsil ettikleri yalanı oldu. Fransız köylüsünün, 1 81 5'ten
sonra, bir milyon zarar ödentbi ödeme zorunda kaldığı
adamlara karşı duyduğu sevgi biraz düşiinüh,ün.r.� Onun
gözünde, büyük bir toprak sahibinin varlığı bile, daha ken­
diliğinden onun 1789 kazanımları ü zerine bir el uzatmad ır.
Burjuvazi, 1848'de, frank haşıı ı a 4!J santimli k ek vergi
ilc onun toprak parçasını ağıt yükümler al f.ına sokm uştıı ;
ama o bunu devrim adına yapm ıştı; oysa ki �imdi, Pr ııs­
yalılaı·a ödenecek beş milyarlık zarar ödentisin i köylünün
omuzlarına yüklemek için, devrime karşı bir iç savaşı kış­
kırtıyordu. Komün , buna karşılık, ilk bildirgelerinden bi­
rinde, savaşın gerçek yaratıcılarının onun giderlerini de
ödeme zorunda olduklarını bildiriyordu. Komün, köylüyü
kan vergisinden kurtaracak, ona ucuz bir hükümet vere­
cek, bugünkü sülüklerini, noteri. avukatı, mübaşiri, ve
öbür adli vampirleri, onun tarafından seçilmiş ve ona kar­
şı sorumlu, ücretli Komii n görevlileri durumuna dönüşt.i.i­
recekti. Onu gardc-champpetrein,• jandarma ve valinin
zorbalığından kurtaracak, rahip tarafından alıklaştırılma­
nın yerine, öğretmen tarafından öğretimi geçirecekti. Ve
• Kır bekçisi. -ç .
10J
l•'ransı:l köylüsü, her şeyin üstünde, hesap adamıdır. Rahip
nylığının, tahsildar tarafından zorla alınması yerine, kili­
seye bağlı olanların dinsel içgüdülerinin kendiliğinden or­
taya çıkmasına bağlı olmasını son derece usa yatkın bula­
caktı. Komün hükümetinin -ve sadece onun- Fransız
köylüsüne umudunu getirdiği büyük dolaysız iyilikler işte
bunlardı. Öyleyse burada, köylünün toprak parçası üzeri­
ne bir karabasan gibi çöken ipotekli borç, her gün büyü­
yen proletariat foncie r (kırsal proletarya) , ve onun bu
toprak parçasından, modern tarımın gelişmesi ve kapita­
list işleme biçiminin rekabeti sonucu gitgide daha hızlı bir
gidişle gerçekleşen mülksüzleştirilmesi gibi, sadece Ko­
münün köylü yararına çözmeye yetenekli ve aynı zaman­
da da zorunlu olduğu daha karmaşık, ama dirimsel somut
sorunlar üzeri nde uzun uzadıya durmak büsbütün gerek­
sizdir.
Fransı:t. köyüisli Louis Bonaparte'ı cumhurbaşkanı seç­
ti, ama düzen partisi İkinci İmparatorluğu kurdu. Gerçek­
l iktc Fransız köylüsü neye gereksinme duyduğunu, ken­
di maireini* hükümetin valisine, kendi öğretmenini hü­
kümetin rahibine, ve kendi öz kişiliğini de hükümetin jan­
darmasına karşıt çıkararak, 1849 ve 1850'de göstermeye
başladı. Düzen partisi46 tarafından Ocak ve Şubat 1850'de
yapılmış bulunan tüm yasalar, köylülere karşı açık baskı
önlemleri oldular. Köylü bonapartçı idi; çünkü büyük Dev­
rim, ondan sağlamış bulunduğu bütün çıkarlar ile birlik­
te, onun gözlerinde Napoleon'da kişileşiyordu. İ kinci tın­
paratorluk döneminde hızla dağılan bu yanılsama (ve bu
yanılsama doğası gereği "köylüler"e düşmandı) , geçmişin
bu önyargısı, Koroünün köylülüğün canlı çıkarlarına ve
ivedi gereksinmelerine yönelttiği çağrıya nasıl direnebi­
l i rd i ?
•
Belediye başkanı.
-ç.
1 08
"Köylüler", Komün Paris'i ile taşra ilieri arasındak i
üç aylık özgür bir bağlantı süresinin, köylülerin genel bir
ayaklanmasına yolaçacağını biliyorlardı (onların başlıca
kaygıları, gerçekte buydu) ; Paris çevresinde, sanki sığır
vebasının yayılmasını önlemek içinmiş gibi, bir polis ablu­
kası kurmakta gösterd ikleri kaygılı çabukluğun nedeni de
budur.
Öyleyse Komün, Fransız toplumunun tüm sağlıklı öğe­
lerinin gerçek temsilcisi, ve dolayısıyla gerçek ulusal hü­
kümet olduğu kadar, aynı zamanda bir işçi hükümeti, ve
böylece, emeğin kurtuluşunun gözüpek bir savunucusu n i­
teliği ile, sözcüğün gerçek anlamında uluslararası bir hü­
kümet idi de. İ ki Fransız eyaJetin i Almanya'ya ilhak eden
Pr nsya ordusunun gözleri önünde, Komün, tiim dünya
emekçilerini Fransa'ya ilhak ediyordu.
İ kinci imparatorluk, kozmopolit dolandırıcılığın büyük
panayın olmuştu; tüm ülkelerin dolandırıcıları, içki fllem­
lerine ve Fransız halkını soyup savana çevirmesine katıl­
mak için, onun çağrısına koşuşup gelmişlerdi. Tam da o
anda, Thiers'nin sağ· kolu Romanyalı rezilce eğlence düş­
künü Ganesco, sol kolu da Rus çaşıtı Markovski'dir. Ko­
mün tüm yabancılara ölümsüz bir dava için ölme onuru­
nu verdi. Dönekliği yüzünden yitirilen dış savaş ve ya­
bancı saldırganla komplosu aracıyla kışkırtılan iç savaş
arasında, burjuvazi, Fransa'da oturan Almanlara karşı po­
l i s aviarı düzenleyerek, yurtsevediğini gösterme zamanı
bulmuştu. Komün bir Alman işçisini"' kendi çalışma baka­
nı yaptı. Thiers, burjuvazi, İkinci imparatorluk, gürültü­
lü yakınlık gösterileri ile Polanya'yı durmadan aldatmış­
lardı; oysa gerçeklikte, onu edepsizce hizmet ettikleri Rus­
ya'ya teslim ediyorlardı. Komün Polanya'nın kahrama n
oğullarına, • • onları Paris savunucularının başına geçirmf'
•
••
U•o Fr::ınkel. -Ed.
Dombrowski ve W. Wrobıewskl.
.r.
:ı og
-Ed.
onurunu verdi. Ve açtığının bilincinde olduğu yeni ta­
r ih çağın ı açıkça belirlemek için, bir yandan yenen Prus­
yalıların, öte yandan da bonapartçı generaller tarafından
yönetilen Bonaparte ordusunun gözleri önünde, savaş övün­
cesinin o devsel simgesini, Vendôme sütununu70 yıktı.
Komünü n büyük toplumsal önlemi, onun öz varoluşu ve
eylemi oldu. Özel önlemleri, halk tarafından bir halk hü­
kümeti eğiliminden başka bir şey gösteremezlerdi. Örne­
ğin, fırın işçileri için gece çalışmasının kaldırılması gibi;
işverenler arasında yürürlükte olan, çeşitli bahanelerle iş­
çilerinden cezalar keserek, ücretleri düşürmeye dayanan,
v e böylece işverenin yasamacı, yargıç ve yürütme gücü
rollerini kendine topladığı, üstelik parayı da cebine indir­
diği uygulamanın, ceza tehdidi altında yasaklanması gibi.
Bu nitelikte bir başka önlem de, kapitalistleri ister sıvışıp
gitmiş, ister işi durdurmayı yeğlemiş olsunlar, kapatılmış
bulunan bii tün atelye ve fabrikaların, karşılığı ödenmesi
koşulu ile, işçi birliklerine verilmesi oldu.
Komünün, öngörü ve ılımlılıkları ile dikkati çeken ma­
li önlemleri, kuşatılmış bir kentin durumu ile bağdaşır ön­
lemlerden başkası olamazlardı. Haussmann* rejimi altın­
da, büyük mali ortaklıklar ve bayındırlık işleri girişimci­
leri tarafından, Paris kenti zararına yapılan olağanüstü hır­
sızlıklar bakımından, Komün onların mallarını zoralırnma
uğratınakta, OrU'ans hanedanının mallarını zoralırnma uğ­
ratan Louis-Napoleon'dan çok daha haklı olurdu. Her ikisi
de mallarının büyük bir bölümünü kilisenin yağınalanına­
sından sağlamış bulunan Hohenzollernler ile İngiliz oli­
garkları, kilisenin layikleştirilmesinden sadece 8.000 frank
sağlayan Komün tarafından elbette çok alındılar.
• Bıı ron Ilaussmaıın. İkinci İmparııtorluk ıliincmindc Sclnc ilinin, ya ­
P:ıris kentının valisi. İşçi ayaklarıınalarına karşı s::ıvaşımı kolaylaştır­
mak ir.;irı, hir· d i z i lwrıtc;:ilik c;:::ılışmasr yaptrı·dı. (I.ı•nin tarafı ndan hazırla­
lilm 1905 R rr s(·rı hııskt ;�·in ıro f . ) ·--li:cl..
nı
:ı :ı o
Versailles hükümeti, biraz cesaret ve güç toplar topla­
muz, Komüne karşı en zorlu araçları kullamrken ; tüm
Fransa için, büyük kentler delegelerinin toplantılarının ya­
saklanmasına değin giden, düşüncenin özgürce söylenıne­
sini yokederken; Versailles ve Fransa'nın geri kalan bölü­
münü, İ kinci İmparatorluğunkini çok geçen bir çaşıtlık
ağı altına sokarken ; Paris'te basılmış tüm gazeteleri en­
kizisyoncuya dönüştürülmüş jandarmaları tarafından yak­
tırır ve P�ris'ten gelen ve Paris'e giden bütün mektupları
açtırırken; Ulusal Mecliste Paris'ten yana bir söz etme
yolunda en çekingen denemeler, hatta 1816 Bulunmaz Mec­
Zisinde4" bile görülmemiş bir biçimde, çığlıklar altında bo­
ğulurken ; Versaylılar tarafından Paris dışmda yüri'ıtüler:
kanlı savaş, ve Paris içinde de satınalma ve komplo giri­
şimleri siirdürülürken, Komün, sanki barış içindeymiş gibi,
liberalizmin bütün gerek ve görüşlerine uymaya çalışmak­
la, görevine utanılacak bir biçimde ihanet etmiş olmaz
mıydı? Komün hükü meti Bay Thiers hükümeti ile aynı ni­
telikte olmuş olsaydı, Paris'te düzen partisi gazetelerini
yasaklamak için, Versailles'da Komiin gazetelerini yasak­
lamaktan daha çok fırsat bulamazdı.
Tam da Fransa'yı kurtarma n ı n tek yolu olarak kilise­
ye dönmeyi ileri sürdükleri sırada, dinsiz imansız Komü­
nün Picpus manastırı ile Saint-Laurent kilisesinin oldukça
özgül gizemlerini ortaya çıkarması, "köylüler" için kuşku­
suz öfkelendirici bir şeydi.71 Ve Bay Thiers'ye karşı ne
yergi : O, savaşları yitirme, teslim şartlaşmaları imzalama
ve Wilhelmshoehe'de sigara sarmadaki becerikliliklerine
tanıklık olarak, bonapartçı generaller üzerine büyük-lıaç­
lar yağdırırken, Komün, görevlerini savsadıkları kuşkusu­
nu dağurdukları anda, generallerini görevden alıyor ve
tutukluyordu. Koroüne takma bir ad altında girmiş ve
Lyon'da yalın [yani hileli olmayan -ç.] iflastan altı gün­
lük bir hapis cezasına çarptırılmış bulunan bir üyesinin,*
:lll.
Komünün buyruğu üzerine Koroünden çıkartılıp tutuklan­
ması, halfı Fransa dışi§leri bakanı olan, hiHa Fransa'yı Bis­
marck'a satmakta bulunan ve hala o hükümet örneği Bel­
çika'ya buyruklarını dayatan kalpazan Jules Favre'ın yü­
züne karşı, bile isteye savrulmuş bir sövgü değil miydi?
Ama kuşkusuz, Komün, eski tipte bütün hükümetlerin ay­
rıklamasız yaptıkları gibi, yanılmazlık savında bulunmu­
yordu. Tüm davranış ve sözlerini yayımlıyor, halkı bütün
eksikliklerinden bilgili kılıyordu.
Her devrimde, onun gerçek temsilcilerinin yanına,
bambaşka bir nitelikte adamlar da karışır; bunlardan ba­
zıları, büyük bir saygı ile bağlı bulundukları geçmiş dev­
rimierin kalıntısıdırlar; güncel hareketi anlamayan bu
adamlar, bilinen dürüstlük ve cesaretleri, ya da salt gele­
nek giicü il e , halk üzerinde hala büyük bir etkiye sahip­
tirler; baz ı la r ı da, günün hükümetine karşı yıllardan beri
aynı basmakalıp tumturaklı tespih dualarını yineleye
yineleye, kendilerini eşi bulunmaz devrimciler olarak gös­
Ü'rmiş bulunan basit yaygaracılardır. Hatta 18 Marttan
sonra bile, bu türlü bazı adamların ortaya çıktığı görüldü
ve bazı d urumlarda, bunlar birinci planda roller oynama­
sını da başardılar. Güçleri ölçüsünde, bu adamlar işçi sı­
nıfının gerçek eylemini engellediler; tıpkı önceki her dev­
rimin tam gı:>lişmesini engellemiş bulundukları gibi. Bun­
lar kaçınılmaz bir kötülüktiirler; zamanla bunlardan kur­
tulu nur; ama işte Komüne bunw1 için zaman bırakılmadı.
Paris'te Komün tarafından yapılmış bulunan değişik­
lik, gerçekte ne olağanüstü bir değişiklik idi ! İkinci İm­
paratorluğun bozulmuş Paris'inin en küçük izi bile kalma­
mı§tı. Paris artık Britanyalı büyük toprak sahiplerinin,
absentl.>iste72 İrlandalıların, Amerikalı eski zenci köle sa­
tıcı lar ı ve harvurup harman savuranların, eski Rus toprak
,
• Blanchet. -Ec!.
1. 1. 2
kölesi sahipleri ve Romanya bayarlarının buluşma yeri de­
ğildi. Artık cesetler morga taşınmıyor, gece saldırıları,
hırsızlıklar olmuyordu; gerçekte, 1848 Şubat günlerinden
bu yana ilk kez olarak, Paris sokakları, hem de hiç bir
tür polis olmaksızın, güvenli idiler.
"Artık adam öldürme, hırsızlık, saldırı gibi şeylerden
sözedildiğini duymuyoruz, diyordu bir Komün üyesi ; san­
ki polis tüm tutucu müşterilerinin topunu, kendisi ile bir­
likte Versailles'a sürüklemiş!"
Aşifteler, koruyucularının -ailenin, dinin, ve her şe­
yin üstünde de mülkiyetİn koruyucuları olan kiriş-kıran­
ların (francs-fileurs) - ardından gitmişlerdi. Onların ye­
rine, ortaya, ilkçağ kadınları gibi, kahraman soylu ve öz­
verili gerçek Paris kadınları çıktı. Çalışan, düşünen, sa­
vaşan, kanayan, yeni bir toplum yaratmakla meşgul, ka­
pılarına dayanmış yamyamları neredeyse unutan, tarihsel
girişkenliğinin coşkusu içinde ışıldayan bir Paris!
Paris'teki bu yeni dünyanın karşısında, bir de Ver­
sailles'daki eski dünyaya, meclisteki varlıkları ile zenci
köle satıcıların ayaklanmasını onaylay� n, parlamenter
cumhuriyeti ayakta tutmak için hükümet başına yerleş­
miş bulunan yaşlı şarlatanın kendini beğenmişliğine gü­
venen, ve geçmişin hayaletleri gibi, Jeu de Paume'da*
toplanarak, 1789'u karikatürleştiren bir tufan öncesi cum­
huriyetçileri kuyruğu ile, ulusun kanına susamış, lejiti­
mist ve orleancı, tüm ölmüş rejimierin şu vampirler mec­
lisine bakın. Demek ki, Fransa'da ölmüş olan her şeyin
temsilcisi, sadece Louis Bonaparte generallerinin kılıçla­
rının desteğinin bir yaşam görünüşüne yönelttiği bu mec­
lis idi! Paris, tüm gerçek, Versailles, tüm yalan; ve Thiers'­
nin ağzından yayılmış bulunan yalan!
Thiers, bir Seine-et-Oise belediyeleri temsilciler kuru• Jeu de Paume, 1789 Ulusal Meclisinin ünlü bir kararı aldığı salon "
( 1871 Almanca baskı için Engels'in notu.)
:1 1. 3
luna şöyle diyor:
"Sözüme güvenebilirsiniz, onu hiç bir zaman tutmaz­
lık etmedim."
Meclisin kendisine, "Fransa'nın o güne değin gördüğü
en özgürce seçilmiş ve en liberal meclis" olduğunu söylü­
yor; onun başıbozuk asker takımına "dünyanın hayran ol­
duğu ve Fransa'nın o güne değin gördüğü en güzel ordu"
olduğunu söylüyor; taşra illerine, Paris'i bombalamadı­
ğını, bunun bir masal olduğunu söylüyor.
"Eğer birkaç top atıldıysa, bu Versailles ordusu tara­
fından değil, ama kendilerini göstermeye bile cesaret ede­
medikleri zaman, dövüştüklerine inandırmak için, bazı baş­
kaldırıcılar tarafından atılmıştır."
Taşra illerine, "Versailles topçusu Paris'i bombalamı­
yor, onu topa tutmaktan başka bir şey yapmıyor" da diyor.
Paris başpiskoposuna, Versailles birliklerine maledi­
len sözümona idamlar ve misillemelerin ( ! ) saçma sözler­
den başka bir şey olmadıklarını söylüyor. Paris'e, sade­
ce "onu ezen iğrenç zorbalardan kurtulmak" istediğini,
gerçekte "Paris Komününün bir avuç ip kaçkımndan baş­
ka bir şey olmadığını" söylüyor.
Bay Thiers'nin Paris'i, "aşağılık yığın"ın gerçek Pa­
ris'i değil, ama düşsel bir Paris, kiriş-kıranların74 Paris'i,
bulvarlarda gezmeyi seven erkek ve kadınların Paris'i,
uşakları, dolandırıcıları, yazınsal bohemi ve aşifteleri ile
şimdi Versailles, Saint-Denis, Rueil ve Saint-Germain'i
dolduran, iç savaşı hoş bir perde arası oyunundan başka
bir şey olarak görmeyen, yapılmakta olan savaşa cep dür­
bünü ile bakan, top seslerini sayan, ve gösterinin Porte­
Saint-Martin tiyatrosunda hiç görmediği kadar iyi sah­
nelendiğine kendi öz onuru ve fahişelerinin onuru üze­
rine yemin eden, zengin, kapitalist, yaldızlı, aylak Pa­
ris idi. Düşen adamlar gerçekten ölü idiler; yaralıların
çığlıkları gerçek çığlıklar idi; ve, görüyor musunuz. bü-
tün bunlar ne kadar da yoğun bir tarihsel nitelik taşı­
yordu!
Bay Thiers'nin Paris'i, işte bu; tıpkı Cablence göç­
menlerinin, Bay de Calanne'un Fransa'sı olması gibi.75
IV
Zenci köle satıcılarının Paris'i yıkmak ıçın ilk komp­
lo girişimleri, onu Prusyalılara işgal ettirme girişimleri
oldu; ama Bismarck'ın kabul etmemesi üzerine bu giri­
şim başarısızlığa uğradı. İkincisi, 18 Marttaki komplo gi­
rişimi, ordunun bozguna uğramasına ve tüm yönetimi
kendisini izlemeye zorlayan hükümetin Versailles'a kaç­
masına yolaçmıştı. Paris ile görüşmeler yapıyormuş gibi
görünerek, Thiers, o zaman, Paris'e karşı savaşa hazır­
lanmak için zaman kazandı. Ama bir orduyu nerde bul­
malıydı? Ordu alaylarının kalıntıları sayıca güçsüz ve pek
de güvenilir gibi değildiler. Thiers'nin taşra illerine yap­
tığı, ve onları ulusal muhafızları ve gönüllüleri ile Ver­
sailles'ın yardımına koşmaya çağıran ivedi çnğrılar, düpe­
düz bir iteleme ile karşılandı. Sadece Bretagne, ak bir
bayrak altında savaşan, herbiri göğsünde ak kumaştan
bir İ sa yüreği taşıyan, ve savaş çığlıkları da "Vive le roi!"*
olan bir avuç chouan76 gönderdi. Bunun üzerine Thiers
çarçabuk, gemicilerden, sömürge piyadelerinden, papaza
bağlı zuhaflardan,76 Pietri'nin sergents de ville ve Mou­
chardlarından** bileşik, alaca bulaca bir çete toplama
zorunda kaldı. Gene de, Bismarck'ın tastamam iç savaşın
sürdürülmesi ve Versailles hükümetinin Prusya'ya kölece
bağlı tutulması için kıtıkıtma yetecek sayıda salıverdiği
imparatorluk savaş tutsaklarının yurtlarına geri gönde­
rilmesi olmasaydı, bu ordu gülünç bir biçimde yete!"siz
• Yaşasın kral! � •• Polis ve hafiyelerinden.
-ç.
kalırdı. Savaş sırasında, jandarmaların en tehlikeli bütün
görevlere kendileri atılarak bu orduyu sürüklemeye ça­
lışmaları gerekirken bile, V ersailles polisi Versailles or­
dusunu gözetme zorunda kaldı. Düşen kaleler zaptedil­
mediler, ama satın alındılar. Federelerin yiğitliği, Paris'­
in direnişinin kendi öz stratejik dehası ve buyruğu altın­
da bulunan süngüler ile kırılamayacağına Thiers'yi inan­
dırdı.
Bu arada, taşra illeri ile ilişkileri gitgide güçleşiyor­
du. Thiers ve "köylüler"inin tasasım dağıtacak bir tek
onama bildirisi bile gelmiyordu. Tam tersine . . . Her yan­
dan, hiç de saygılı olmayan bir ton üzerinden, cumhuri­
yetin açıkça tanınması, kornünsel özgürlüklerin doğrulan­
ması ve görev süresi bitmiş bulunan Ulusal Meclisin da­
ğıtılması temeli üzerinde, Paris ile barışma isteyen el­
çilik kurulları ve çağrılar yağmur gibi yağıyordu. Bunlar
o kadar büyük bir sayıda geliyorlardı ki, Thiers'nin ada�
let bakanı Dufaure, savcılara yayınladığı 23 Nisan günlü
·
genelgesinde, "barışma sloganını" bir suç olarak izlerne­
lerini buyuruyordul Bununla birlikte, kampanyasının ba­
şarısından umutsuzluğa düşmeye başlayan Thiers, tak­
tik değiştirmeye karar verdi; bütün ülkede, Ulusal Mec­
lise kendi kabul ettirdiği yeni belediye yasası temeli üze­
rinde, 30 Nisan günü belediye seçimlerinin yapılması huy�
ruğunu verdi. Valilerinin entrikalarına olduğu kadar po
lis baskısına da güvenen Thiers, taşra illerinin yargısı�
nın Ulusal Meclise o güne değin hiç bir zaman sahip ol­
madığı o tinsel gücü vermesini, ve bu illerin de, Paris'in
fethi için gereksinme duyduğu maddi gücü ensonu kendi­
sine göndermelerini bekliyordu.
Paris'e karşı, kendi öz bültenlerinde göklere çıkar­
dığı kendi eşkiyalık savaşını, ve bakanlarının tüm Fran­
sa'da bir terör egemenliği kurma girişimlerini, Thiers,
daha başından beri, birden çok amaca hizmet edecek kü:1.1 6
çük bir barışma komedisinin eşliginde yürütmeye çalı­
şıyordu. Bu komedi taşra illerini aldatacak, Paris'in bur­
juva öğelerini kendine çekecek ve, her şeyin üstünde,
illu sal Meclisin düzmece cumhuriyetçilerine, Paris kar­
şısındaki ihanetlerini, Thiers'ye olan inançları arkasın­
da, gizleme fırsatını verecekti. 21 Mart günü, daha hiç bir
ordusu yokken, Thiers illusal Meclise şöyle demişti:
"Ne olursa olsun, Paris'e karşı ordu göndermeyece­
ğim."
27 Mart günü, gene kürsüye çıkıyordu:
"Ben cumhuriyeti bir oldubitti olarak buldum, ve
onu koruyup sürdürmekte adamakıllı kararlıyım."
Gerçeklikte, "köylüler"inin bögürmeleri Versailles'da
cumhuriyet adının bile anılmasını bastırırken, o, Lyon ve
MarsUya'daki devrimi,77 cumhuriyet adına bastırıyordu.
Bu başarıdan sonra, artık "varsayılı bir olgu"dan başka
bir şey olmayan "oldubitti"nin gücünü kırdı. Sakınırlık
gereği Bordeaux'dan kirişi kırdırtmış bulunduğu Orleans
prensleri , şimdi, yasanın açıkça çiğnenmesi ile, Dreux'de
her türlü entrika çevirme iznine sahip bulunuyorlardı.
Paris ve taşra ilieri delegeleri ile bitmez tükenmez görüş­
melerinde Thiers tarafından verilen ödünler, durmadan
ton ve renk değiştirmelerine karşın, eninde sonunda her
zaman şuna varıyordu: öcü, büyük bir olasılıkla, "Lecomte
ve Cl ement Thomas'nın öldürülmesine karışmış bulunan
bir avuç cani" ile sınırlanacaktı - elbette Paris ve Fran­
sa'nın, Bay Thiers'nin kişiligini, hiç bir sakıntı ileri sür­
meksizin, cumhuriyetierin en iyisi olarak tanımaları ko­
şuluyla; tıpkı onun 1830'da Louis-Philippe için yapmış
bulunduğu gibi. Bu ödünlere gelince, mecliste bakanlar
tarafından bu ödünler konusunda yapılan resmi yorum­
lar aracıyla onları yadsıtma zahmetine katıanınakla ye­
tinmiyordu. Onun iş görmek için kendi Dufaure'u vardı.
Dufaure, bu yaşlı orleancı avukat, şimdi 1 87 1'de, Thiers
1. 1.7
döneminde olduğu gibi, 1 830'da Louis-Philippe dönemin­
de, ve 1848'de Louis Bonaparte'ın başkanlığı döneminde
de, her zaman sıkıyönetim adalet bakanı olmuştu. Bakan
olmadığı sıralarda, Paris kapitalistlerini savunarak bir
servet yapmış, kendi yaptığı yasalara karşı dava açarak
siyasal bir sermaye durumuna gelmişti. Şimdi, Paris'in dü­
şüşünden sonra, cumhuriyetçi özgürlüğün son kalıntıları­
nın da kökünü kazıyacak temsil edici bir yasalar dizisini
Ulusal Meclisten çabucak çıkartınakla yetinmeyip,78 sı­
kıyönetim mahkemelerinin kendi gönlünce çok yavaş olan
yargılama yöntemini kısaltarak79 ve çok sert yeni bir sür­
gün yasası önererek, Paris'in yazgısını önceden sezdiriyor­
du. Siyasal alanda ölüm cezasını kaldıran 1848 Devrimi,
onun yerine sürgün cezasını geçirmişti. Louis Bonaparte,
hiç değilse teoride, giyotin rejimini yeniden kurmaya cü­
ret edememişti. Henüz Parislilerin başkaldırıcılar değil,
ama katiller olduklarını yavaş yavaş aşılama cesaretine
sahip olmayan "köylüler" Meclisi, Paris'e karşı öncelen­
miş öcünü Dufaure'un sürgün yasası ile sınırlandırma zo­
runda kaldı. Eğer bu komedi, Thiers'nin de yolaçmasını
istediği gibi, geviş getiren hayvan beyinleri ile, ne onun
oyununu, ne de ikiyüzlülük, kararsızlık ve oyalama zo­
runluluğunu anlayan "köylüler"in öfke çığlıklarına yo­
laçmasaydı, bütün bu koşullar karşısında, Thiers bile ken­
di barışma komedisini sürdüremezdi.
Yakında yapılacak olan 30 Nisan belediye seçimleri
ereğiyle, Thiers, 27 Nisan günü, büyük barışma sahne­
lerinden birini oynadı. Duygusal bir söz sanatı tufanı or­
tasında, meclis kürsüsünden şöyle haykırdı:
"Paris'in, bizi Fransız kanı dökmeye zorlayan komp­
losundan başka, cumhuriyete karşı hiç bir komplo yoktur.
Söyledim ve gene söylüyorum ki, bu dinsiz silahlar onla­
rı tutan ellerden düşer düşmez, ceza, sadece küçük bir
sayıdaki kamu hukuku suçlusunun dıştalanacağı bir ba1. 1. 8
ğışlama kararı ile, hemen durdurulacaktır."
Ve "köylüler"in zorla sözünü kesmesi üzerine şöyle
dedi:
"Baylar, söyleyin bana, yalvarırım size, haksız mıyım?
Suçluların ancak bir avuç oldukları gerçeğini söylemem­
den, gerçekten pişmanlık mı duyuyorsunuz? Mutsuzluk­
larımız ortasında, Clement Thomas ve general Lecomte'un
kanını dökmeye yetenekli kişilerin ender ayrıklamalardan
başka bir şey olmamaları, mutlu bir şey değil mi?"
Gene de Fransa, Thiers'nin parlamenter bir siren şar­
kısı olması ile sevine sevine övündüğü bu konuşmayı duy­
mamazlıktan geldi. Hala Fransa'ya kalan 35.000 Komün
tarafından seçilmiş bulunan 700.000 belediye meclisi üye­
si içinde, lejitimistler, orleancılar ve bonapartçılar9 bira­
rada 8.000'i bile bulmuyorlardı. Bunu izleyen ek seçim­
ler daha da düşmanca sonuçlar verdi. Böylece, taşra il­
lerinden öylesine gereksinme duyduğu maddi gücü sağ­
layacak yerde, Ulusal Meclis, son tinsel güç iddiasını, ül­
ke genel oyunun dışavurumu olma iddiasını da yitirdi.
Bozgunu tamamlamak üzere, Fransa'nın tüm kentlerinde
yeni seçilmiş bulunan belediye meclisleri de, bir Bor- ·
deaux karşı-meclisi ile, kapkaççı Versailles Meclisine açık­
ça gözdağı verdiler.
Bismarck tarafından uzun zamandır beklenmiş bulu­
nan kesin eylem sırası, ensonu gelmişti. Thiers'yi, barı­
şın kesinlikle düzenlenmesi bakımından, Frankfurt'a tam
yetkili temsilciler göndermesi için uyardı. Efendisinin
çağrısı karşısında alçakgönüllü bir saygı ile, Thiers, Pou­
yer-Quertier ile desteklenmiş bulunan kendi bağlı Jules
Favre'ını göndermekte ivecenlik etti. Rouen'li "ünlü"
iplik fabrikatörü, İkinci İmparatorluğun ateşli ve hatta
kölece bağlı yandaşı olan Pouyer-Quertier, İkinci impa­
ratorlukta, İngiltere ile, kendi öz dükkan çıkarları bakı­
mından zararlı ticaret antlaşmasından80 başka hiç bir
1. 1. 9
kusur görmüyordu. Thiers'nin maliye bakanı olarak Bor­
deaux'ya yerleşir yerleşmez, bu "dinsiz" antlaşmayı kını­
yor, yakında kaldırılacağını sezdiriyor, ve hatta, daha ön­
ceki hiç bir uluslararası antlaşmanın bu işe karşı çıkma­
dığını söylediği Alsas'a karşı, eski koruyucu gümrük ta­
rifelerini hemen yürürlüğe sokmaya kalkışma saygısızlı­
ğını bile, ama boş yere (Bismarck'ı hesaba katmaksızın) ,
gösteriyordu. Karşı-devrimi Rouen'de ücretleri düşürme
aracı, ve Fransız taşra illerinin bırakılınasını da Fran­
sa'da kendi mallarının fiyatını yükseltme aracı olarak gö­
ren bu adam, Jules Favre için, tüm mesleğinin doruğu
olan son ihanetinde, yaraşır dalavere arkadaşı olarak tam
da biçilmiş kaftan değil miydi?
Bu yetkin tam yetkili temsilciler çifti Frankfurt'a va­
rır varmaz, kaba Bismarck onları hemen şu buyurucu se­
çenek ile karşıladı: "Ya imparatorluğun yeniden kurulma­
sı, ya da benim barış koşullarıının koşulsuz kabulü!" Bu
koşullar, savaş zarar ödentilerinin ödenmesi vadelerinin
bir kısaltılmasını, ve Bismarck kendini Fransa'da işlerin
gidişinden hoşnut sayıncaya değin, Paris istihkamlarının
Prusya birlikleri tarafından sürekli işgalini içeriyorlardı;
böylece Prusya, Fransa'nın i ç işlerinde yüce hakem ola­
rak tanınmış bulunuyordu! Buna karşılık, Paris'in yoke­
dilmesi için, tutsak bonapartçı orduyu özgür bırakınayı
ve imparator Guillaume'un ordularının doğrudan yar­
dımını öneriyordu. Zarar ödentisinin ilk taksiclinin öden­
mesini Paris'in "yatıştırılması"na bağlayarak, iyi niyeti­
nin güvencesini de veriyordu. Thiers ve tam yetkili tem­
silcileri, böyle bir yemi elbette açgözlülük ile yuttular.
Barış antlaşmasını 10 Mayıs günü imzaladılar, ve 18 Ma­
yıs günü antlaşmayı Versailles Meclisine onaylattılar.
Barışın imzalanması ile bonapartçı tutsakların gel­
mesi arasındaki sürede, cumhuriyetçi yardakçıları Paris'in
kanının dökülmesi hazırlıklarına gözlerini yummak için
:120
bir bahane bulma acıklı gereksinmesini duyduklarından,
Thiers kendini, kendi barışma komedisine yeniden baş­
lama zorunda gördü. Daha 8 Mayıs günü bile, bir orta
sınıf uzlaştırıcılar kurulunu şöyle yanıtlıyordu:
"Başkaldırıcılar boyuneğmeye karar verdikleri za­
man, Paris kapıları, general Clement Thomas ile genc­
ral Lecomte'un katilleri dışında herkese, bir hafta boyun­
ca açık kalacaktır."
Birkaç gün sonra, "köylüler" tarafından bu sözler ko­
nusunda sert bir biçimde sorguya çekilince, açıklamalarda
bulunmayı kabul etmedi, ama onlara şu aniatımlı bilgiyi
vermekten de geri kalmadı:
"Aramızda sabırsızlar, çok ivecen adamlar var diyo­
rum. Sekiz gün daha beklemeleri gerek; bu sekiz gün
sonunda artık tehlike kalmayacak ve o zaman görev on­
ların cesaret ve yetenekleri düzeyinde olacaktır."
Mac-Mahon ona az zaman sonra Paris'e girebileceği­
ni söyleyecek duruma gelir gelmez, Thiers meclise "Pa­
ris'e elde yasa gireceğini ve askerlerimizin canına kıyan
ve kamusal anıtlarımızı yıkan ip kaçkınlarından tam bir
kefaret isteyeceği"ni açıkladı.
Karar zamanı yaklaşınca, meclise: "Acımasız olaca­
ğım" dedi ; Paris'e, yargılanmış olduğunu, ve kendi bona­
partçı haydutlarına da, Paris'ten istedikleri kadar öcal'
mak için açık karta sahip bulunduklarını söyledi. Ensonu, ihanet 21 Mayıs günü general Douay'ye Paris kapı­
.
larını açınca, Thiers, 22 Mayıs günü, "köylüler"e, kendi
barışma komedisinin, anlamamakta öylesine ayak dire­
dikleri "erek"ini açıkladı.
"Birkaç gün önce, size ereğimize yaklaştığımızı söy­
lC'miştim, bugün size şunu söylemeye geldim: Ereğe eriş­
tik. Düzen, adalet, uygarlık, en sonunda zaferi kazandı­
lar!"
Gerçekten öyleydi. Burjuva düzeninin uygarlık ve
1 2 1.
adaleti, bu düzenin köleleri ne zaman efendilerine karşı
başkaldırsalar, kendilerini kendi korkunç ışıkları altın­
da gösterirler. O zaman, bu uygarlık ve bu adalet, maske­
siz yabanıllık ve yasasız öcalma olarak ereklerini açığa
vururlar. Temellükçü ve üretici arasındaki sınıf savaşı�
ınındaki her yeni bunalım, bu gerçeği daha açık bir bi­
çimde ortaya çıkarır. 187l'in sözle anlatılmaz alçaklığı
karşısında, burjuvaların 1848 Haziran canavarlıkları bile
hiç kalır. Asker bozuntularının iblisçe savaş başarıları,
paralı askerleri ve savunucuları oldukları bu uygarlığın
doğuştan ruhunu ne kadar yansıtırlarsa, Paris halkının
-erkek, kadın ve çocuk- Versaylıların girişinden son­
ra sekiz gün boyunca dövüşürken gösterdiği kahramanca
esirgemezlik ruhu da, onun davasının büyüklüğünü o ka­
dar yansıtır. En büyük sorunu, savaş bir kez bittikten son­
ra, kendi doğurduğu ceset yığınlarından nasıl kurtulaca­
ğını bilmek olan, gerçekten övünçlü uygarlık!
Thiers ile köpeklerinin davranışının bir benzer ini
bulmak için, Sylla ile iki Roma triumvirasının zamanla­
rına çıkmamız gerekir.31 Soğukkanlılıkla uygulanmış ay­
nı yığınsal insan kırımı; toplu öldürmede aynı yaş ve cin­
siyet kaygısızlığı; tutsaklara aynı işkence sistemi; aynı
sert davranışlar, ama bu kez bütün bir sınıfa karşı; bir
tekinin kaçabileceği korkusuyla, saklanan önderlerin ay�
nı yabanıl avı, siyasal ve özel düşmanların aynı ihbarı;
savaşıma adamakıllı yabancı kişilerin öldürülmesi karşı­
sında aynı kayıtsızlık. Sadece şu fark var: Romalıların
sürgünleri toptan halletmek için henüz nıakineli tüfek­
leri yoktu, ve onların ne "elde yasa"ları, ne de ağızların­
da "uygarlık" sloganı vardı.
Ve, bu korkunç şeylerden sonra, kendi öz basını ta­
rafından betimlenmiş bulunduğu biçimiyle, bu burj uva
uygarlığın daha da iğrenç olan öteki yüzüne bakın!
"Dağınık ateş sesleri, diye yazıyor biT Londra toTy
1""
gazetesinin Paris muhabiri, uzakta hala yankı uyandırır.
yüzüstü bırakılmış zavallı yaralılar Pere-Lachaise'in· me­
zar taşları arasmda ölür, paniğe kapılmış 6.000 başkaldı­
ncı umutsuzluk cançekişmesi içinde yeraltı mezarlığı la­
birentlerinde dolaşır, makineli tüfekle yirmişer yirmişer
öldürülmek üzere zavallılar sokaklardan itile kakıla geçi­
rilirken, cafe 'lerin absent, bilardo ve domino tutkunları
ile dolup taştığını görmek, yitik kızların bulvarlarda ge­
zindiklerini görmek ve sefihlerin gözde lokantaların cabi­
net particu lier ' lerinden * gelen gürültülerinin gecenin ses­
sizliğini bozduğunu işitmek, isyan ettirici bir şey."
Bay Edouard Herve, Komün tarafından yasaklanmış
bulunan Versaycı bir gazete olan Journal de Paris'deRz
şöyle yazıyor:
"Paris halkının ( ! ) hoşnutluğunu dünkü gösterme bi­
çimi, hafifmeşrep olmaktan da öte bir şeydi, ve bunun za­
manla daha da kötüleşeceğinden korkarız. Şimdi Paris'­
te iyiden iyiye yersiz bir bayram havası var, ve bize Pa­
risiens de la dıkadence** denmesini istemiyorsak, bu du­
ruma bir son vermek gerekir."
Sonra Tacite'in şu parçasını aktarıyor:
"Bununla birlikte, b u korkunç savaşımın ertesi gü­
nü, hatta savaşım büsbütün bitmeden önce, alçalmış ve
bozulmuş Roma, vücudunu tüketmiş ve ruhunu kirlet­
miş bulunduğu şehvet bataklığında yeniden yüzmeye baş­
ladı: alibi proelia et vulnera, alibi balnea popinoeque (bu­
rada savaşlar ve yaralar, orada hamamlar ve meyhane­
ler) ."
Yalnız Bay Herve, sözünü ettiği "Paris halkı"nın, Bay
Thiers'nin Paris halkından, Versailles, Saint-Denis, Rueil
ve Saint-Germain'den yığın yığın geri dönen kiriş-kırıcı­
lard a n , "çöküş" Paris'inden başka bir şey olmadığını söy•
••
Özel odaıarından. -ç.
Çöküş dönemi Parisllleri.
-ç.
1. 2 3
lerneyi unutuyor.
Yeni ve daha iyi bir toplumun esirgemezlik dolu sa­
vunucuları üzerindeki bütün kanlı zaferlerinde, emeğin
köleleştirilmesi üzerine kurulu bu kıyıcı toplum, kurban­
larının i niltilerini, yankısı bütün dünyada yansıyan bir
karaçalma yuhalaması altında boğar. Komünün dingin iş­
çi Paris'i, "düzen" köpekleri tarafından hemen bir rezalet­
hane durumuna dönüştürüldü. Ve bu korkunç dönüşüm
bütün ülkeler burjuva anlayışına neyi tanıtlar? Elbette,
Komünün, uygarlığa karşı komplo kurduğunu! Paris hal­
kı, Komün uğruna kendini coşku içinde öldürtüyor. Ölü­
lerinin sayısı, tarihte bilinen bütün öbür savaşlardaki ölü­
lerin sayısını geçiyor. Bu neyi tanıtlar? Elbette, Komü­
nün, halkın hükümeti değil, ama bir avuç caninin zorba­
lıkla ele geçirdikleri bir şey olduğunu! Paris kadınları
barikatlar üzerinde ve idam mangaları karşısında canla­
rını seve seve veriyorlar. Bu neyi tanıtlar? Elbette, Ko­
mün ibiisinin onları cadılar ve cadalozlar* durumuna dö­
nüştürdüğünü! Komünün iki aylık sözgötürmez bir ege­
menlik boyunca gösterdiği ölçülülüğün eşi, ancak savun­
masının kahramanlığında görülebilir. Bu neyi tanıtlar?
Elbette, Komünün, ancak cançekişme sırasında koyvere­
ceği şeytanca içgüdülerinin kana susamışlığını, bir ölçü­
lülük ve insanlık maskesi altında, aylar boyunca özenle
sakladığı nı !
İşçi Paris, kendi kendini kahramanca yakarken, yapı­
ları ve anıtları ateşlerle sarmaladı. Proletaryanın canlı
gövdesini paramparça ederken, efendileri artık konutla­
rının eldeğınemiş mimarlığına tantanayla geri dönecek­
lerini düşünmemeliydiler. Versailles hükümeti : "Kundak­
çılar! " diye haykırıyor ve en uzak köylere değin tüm ajan• En Mıigeres et en Hecates. Yunan rnltologyasının bu kötülük ve
tanrıçalarını böyle çevirdim. Adlar Dizini sonundaki G ökçeyazınsal
Söylencesel Kişiler bölümüne bakınız. -ç.
büyü
va
Jarına, profesyonel kundakçı olma kuşkusu altında, düş­
manlarını her yerde kovalama yönergesini veriyor. Sa­
vaştan sonraki yığınsal insan kırımına gönül boşluğu ile
bakan tüm dünya burjuvazisi, tuğla ve harcın değerinin
bilinmemesi karşısında tiksinti ile irkilmiş bulunuyor!
Hükümetler donanınalarma "öldürme, yakma ve yık­
ma" yetkisini verdikleri zaman, bu bir kundakçılık yetkisi
midir? Britanya birlikleri Washington'daki Capitole'ü ve
Çin imparatorunun yazlık sarayını bile bile ateşe verdik­
leri zaman,83 bu bir kundakçılık eylemi mi idi? Prusyalı­
lar, askeri nedenlerden ötürü değil, ama salt öcalma hır­
sı ile, Chateaudun gibi kentleri ve sayısız köyleri petrol
dökerek yaktıkları zaman, bu bir kundakçılık davranışı
mı idi? Thiers, altı hafta boyunca, sadece içinde insan
bulunan evleri ateşe verme bahanesi ile Paris'i bombala­
dığı zaman, bu bir kundakçı işi miydi? Savaşta, ateş, her­
hangi bir başka silah kadar törel bir silahtır. Düşman ta­
rafından tutulmuş bulunan yapılar, ateşe verilmek için
bombalanırlar. Eğer bu yapıların savunucuları geri çekil­
me zorunda kalırlarsa, saldırganların kullanmasını engel­
lemek için bu yapıları kendileri ateşe verirler. Yakıl­
mak, dünyanın bütün düzenli ordularının savaş cephesi
üzerinde bulunan bütün yapıların her zaman kaçınılmaz
yazgısı olmuştur. Ama tarihteki tek haklı savaş olan, kö­
lelerin baskıcılarına karşı savaşımında, bu hiç de böyle de­
ğildir! Komün, ateşi sadece bir savunma aracı olarak kul­
landı. O, onu, Haussmann'ın kesiri olarak topçu ateşi için
açmış bulunduğu dosdoğru uzun caddeleri, Versailles bir­
liklerine kapatmak için kullandı; o, onu, tam da Versay­
J ıların, ilerlemelerinde, en az Komün ateşi kadar yapı
yıkan öbür toplarını kullandıkları biçimde, geri çekil­
mesini örtrnek için kullandı. Hangi yapıların savunma
ve hangi yapıların saldırı nedeni ile yıkıldığı, bugün bile
tartışılıyor. Ve savunma, Versaylı birlikler tutsakların
1. 2 5
yığınsal öldürüsüne başlamadan önce ateşe başvurmadı.
Ö te yandan Komün, eğer uroarsız bir duruma düşerse,
kendi kendini Paris'in yıkıntıları altına gömeceğini ve Pa­
ris'i, ulusal savunma hükümetinin, ama sadece ihanetini
gizlemek için söz vermiş olduğu gibi, ikinci bir Moskova84
durumuna getireceğini, çok zaman önce açıkça bildirmiş
bulunuyordu. Trochu, gerekli petrolü işte bu amaçla ge­
tirtmişti. Komün, düşmanlarının Paris halkının yaşamı
için hiç bir kaygı duymadıklarını, ama kendi yapıları için
çok büyük bir kaygı duyduklarını biliyordu. Ve Thiers,
kendi payına öcünde yatışmaz olacağını onlara bildir­
mişti. Bir yanda kendi hazırlanmış ordusu, ve öte yanda
da çıkış yollarını kapatan Prusyalılar elinin altında olur
olmaz, şu açıklamayı yaptı: "Acımasız olacağım! Kefa­
ret tam, ve adalet taş yürekli olacak." Eğer Paris işçile­
rinin yaptıkları vandalizm* idiyse, bu, hıristiyanların hı. ristiyan olmayan ilkçağın gerçekten paha biçilmez baş­
yapıtları üzerinde yaptıkları gibi zafer vandalizmi değil,
umutsuz savunma vandalizmi idi ; ve hatta bu vanda­
lizm, yükselen bir yeni toplum ile yıkılan bir eskisi ara­
sındaki devsel savaşın kaçınılmaz ve görece önemsiz so­
nucu olarak da, tarih tarafından doğrulanmış bulunmak­
tadır. Ayrıca bu vandalizm, turist Paris'ine yer açmak
için tarihsel Paris'i yerle bir eden Haussmann vandaliz­
minden çok daha az bir vandalizm idi.
Ama, başta Paris başpiskoposu, altmışdört rehinenin
Paris Komünü tarafından öldürülmesi ! Burjuvazi ve or­
dusu, 1848 Haziranında, savaş uygulamasında uzun sü­
reden bu yana ortadan kalkmış bulunan bir alışkı, silah­
sız savaş tutsaklarının öldürülmesi alışkısım kurmuşlar­
dı. Bu kaba alışkı, o günden bu yana, Avrupa ve Hindis­
tan'daki bütün halk ayaklanmalarının bastırılması sıra•
Vandnlisme,
güzel şeyleri
yakıp
yıkma eğilimi. vandallılt.
1. 26
-Ç.
sında izlenmişti; bu da onun gerçek bir "uygarlık ilerle­
mesi" oluşturduğunu tanıtlar! Öte yandan, Prusyalılar,
Fransa'da, başkalarının davranışlarının hesabını yaşam­
ları pahasına verecek suçsuz insanlar olan rehine alma
alışkısmı yeniden canlandırmışlardı. Thiers, görmüş bu­
lunduğumuz gibi, daha çatışmanın başlarında, tutsak
komüncüleri öldürme insanal uygulamasını yeniden can­
landırdığı zaman, Komün de, onların yaşamını korumak
için, Prusyalıların rehine alma uygulamasına başvurma
zorunluluğu içinde kalmıştı. Rehineler, Versailles tara­
fından uygulanan tutsakların sürekli öldürülmesi yüzün­
den, ölümü bin kez hak etmiş bulunuyorlardı. Mac-Ma­
hon pretorienlerinin85 Paris'e girişlerini kutlamak için yap­
tıkları insan kırımından sonra, bunların yaşamları daha
uzun süre nasıl esirgenebilirdi? Burjuva hükümetlerin
amansız kandökücülüğüne karşı son güvence de -rehi­
ne alınması- boş bir cakaya mı çevrilmeliydi? Başpis­
kopos Darboy'nın gerçek öldürücüsü, Thiers'nin ta ken­
disidir. Komün, başpiskopos ile üstelik bir sürü papazı,
o sıralarda Thiers'nin elinde bulunan bir tek Blanqui'ye
karşı, birçok kez değiştirme önerisinde bulunmuştu. Thi­
ers bu önerileri dikkafalılıkla geri çevirdi. O, Blanqui
ile, Komüne bir baş vereceğini, oysa başpiskoposun, ce­
set biçimi altında, amaçlarına çok daha iyi yarayacağını
biliyordu. Thiers, Cavaignac örneğini izliyordu. Cavaig­
nac ile onun düzen adamları, başkaldıranları başpiskopos
Affre'ın öldürücüleri olarak lekelemek için, 1848 Hazira­
nında az dehşet çığlıkları atmamışlardı! Ve gene de, baş­
piskoposun düzen askerleri tarafından öldürüldüğünü çok
iyi biliyorlardı. Olay yerinde bulunan başpiskopos naibi
Jacquemet, onlara olup biteni hemen anlatmıştı.
Düzen partisinin, kendi kan alemlerinde, kurbania­
rına çalmaktan hiç bir zaman geri kalmadığı bütün bu
karaçalma konseri, sadece günümüz burjuvasının, ken-
dini, plebe karşı kendi elindeki her türlü silahı haklı gö­
ren, oysa plebin elindeki en küçük silahın bile, kendil�­
ğinden bir suç oluşturduğunu düşünen eski zamanlar ba­
ronunun törel kalıtçısı olarak gördüğünü tanıtlar.
Egemen sınıfın, devrimci, yabancı saldırganın koru­
ması altında yürütülen bir iç savaş aracıyla yıkmak için
düzenlediği, ve bizim ta 4 Eylülden Mac-Mahon pretorien­
lerinin Sanit-Claud kapısından girişine değin izlemiş bu­
lunduğumuz komplo, doruk noktasına Paris insan kırı­
mı ile erişti. Bismarck, henüz 1 849 Prusya Chambre in­
trouvable'ında66 basit bir köylü iken dilediği o büyük kent­
lerin genel yıkılışının belki de ilk taksidini gördüğü Pa­
ris yıkıntılarını hoşnutluk içinde seyrediyor. Paris pro­
letaryasının cesetlerini hoşnutluk içinde seyrediyor. Onun
için bu, sadece devrimin kökünün kazınması değil, ama
şimdi kafası, hem de Fransız hükümetinin ta kendisi ta­
rafından kesilmiş bulunan Fransa'nın, yavaş yavaş sön­
mesidir de. Tüm mutlu devlet adamlarına özgü o kavra­
yış kıtlığı ile, Bismarck, bu olağanüstü tarihsel olayın yü­
zeyinden başkasını görmüyor. Zaferini, kendini sadece
yenilen hükümetin jandarması değil, ama aylıklı haydu­
du durumuna da getirerek taçlandıran bir yeniciyi, tarih
bundan önce ne zaman göstermiştir? Prusya ile Paris
Komünü arasında bir savaş yoktu. Tersine, Komün ba­
rış hazırlıklarını kabul etmiş, ve Prusya da yansızlığını
açıklamıştı. Demek ki, Prusya savaşan bir yan değildi.
O bir haydut gibi davrandı; kendi üstüne hiç bir risk
almadığı için, korkak bir haydut gibi; kan bedelinin,
kendi 500 milyonunun ödenmesini, önceden Paris'in dü­
şüşüne bağlamış bulunduğu için, aylıklı bir haydut gibi.
Ve böylece, tanrıtanımaz ve sefih Fransa'nın, dindar ve
ahlaklı Almanya'nın eli ile cezalandırılması olarak Tanrı
tarafından buyrulmuş bulunan bu savaşın gerçek nite­
liği de ortaya çıkıyordu! Hatta ilkçağ hukukçularının
:1.28
anladıkları anlamda bile, uluslararası hukukun bu eşi gö­
rülmemiş çiğnenişi, "uygar" Avrupa hükümetlerini, Saint­
Petersburg hükümetinin basit bir aleti olan hain Prusya
hükümetini ulusların gözünden düşürmeye yöneltecek
yerde, sadece Paris çevresinde kurulmuş çifte kordondan
kaçan bazı kurbanların da Versailles cellatlarına teslim
edilip edilmemesi gerektiğini düşünmeye götürüyor!
Modern zamanların en korkunç savaşından sonra,
yenilen ve yenenin proletaryayı ortaklaşa öldürmelet için
kardeşle�eleri, bu görülmemiş olay, Bismarck'ın düşün­
düğü gibi, yükselen bir yeni toplumun kesin ezilmesini
değil, ama eski burjuva toplumunun tam bir dağılışını
tanıtlar. Eski toplumun hala yetenekli olduğu en yüksek
kahramanlık çabası, ulusal bir savaştır; ve şimdi ulusal
savaşın, hükümetlerin, sınıflar savaşımını geciktirmeye
yönelik, ve bu sınıf savaşımı iç savaş biçiminde patlak ve­
rir vermez bir yana atılan, katıksız bir aldatmaca olduğu
da tanıtlanmıştır. Sınıf egemenliği, kendini artık ulusal
bir üniforma altında gizleyemez; ulusal hükümetler, pro­
letaryaya karşı ancak bir bütün oluştururlar!
1 871 Yortusundan sonra, artık Fransız işçileri ile on­
ların emek ürünlerini temellük eden kimseler arasında
ne barış, ne de kabul edilebilir bir bırakışma olabilir.
Paralı bir asker bozuntusunun demir eli, her iki sınıfı
da bir zaman ortak bir baskı altında tutabilir. Ama sa­
vaşım, durmadan büyüyen bir genişlik ile, hep yeniden
başlayacaktır; ve sona! yeniciye gelince, bu konuda hiç
bir kuşku yoktur: ya kapkaççılar azınlığı, ya da büyük
emekçi çoğunluk. Ve Fransız işçi sınıfı, modern proletar­
yanın öncüsünden başka bir şey değildir.
Avrupa hükümetleri, böylece Paris karşısında sınıf
egemenliğinin uluslararası niteliğine tanıklık ederlerken,
onlara göre bütün bu mutsuzlukların kaynağı olan, eme­
ğin, sermayenin kozmopolit kamplosuna karşıt uluslara:1 29
rası karşı-örgütü, Uluslararası Emekçiler Derneğini yuha­
lıyorlar. Thiers bu derneği, ·Emeğin, kendini onun kurta­
rıcısı gibi gösteren zorbası olarak kötülüyordu. Picard,
Fransız enternasyonalcileri ile yabancı ülkelerdeki enter­
nasyonalciler arasındaki bağlantıların kesilmesi buyru­
ğunu veriyordu; kont Jaubert, Thiers'nin daha 1835'te
suç ortağı olan o yaşlı mumya, tüm uygar hükümetler
için en büyük sorunun Enternasyonalin kökünü kazımak
olduğunu ilan ediyor. Ulusal Meclisin "köylüler"i, En­
ternasyonale karşı böğürüyorlar ve tüm Avrupa basını
da koroya katılıyor. Birliğimize adamakıllı yabancı, say­
gıdeğer bir Fransız yazarı,* düşüncesini şu sözlerle dile
getiriyor:
"Komün üyelerinin çok büyük bir bölümünün oldu­
ğu kadar, Ulusal Muhafız Merkez Komitesi üyeleri de,
Uluslararası Emekçiler Derneğinin en etkin, en akıllı ve
en gözüpek kişileri . . . aşırı derecede dürüst, içten, akıllı,
canla başla bağlı, temiz ve sözcüğün iyi anlamında bağ­
naz insanlardırlar."
Polis kafası iliklerine işlemiş burjuva anlayışı, Ulus­
lararası Emekçiler Derneğini, doğal olarak, merkez oto­
ritesinin zaman zaman çeşitli ülkelerde patlamalar bu­
yurduğu bir tür gizli fesat komitesi olarak tasarlıyor.
Gerçekte bizim Derneğimiz, uygar dünyanın çeşitli ül­
kelerinin en ileri işçilerini birleştiren uluslararası bağ­
dan başka bir şey değildir. Nerede olursa olsun, sınıf
savaşımı hangi biçim altında ve hangi koşullar içinde
gerçeklik kazanırsa kazansın, Derneğimiz üyelerinin ilk
safta bulunmaları çok doğaldır. Onun üzerinde bittiği
toprak, modern toplumun ta kendisidir. Büyük kanlar
dökülmesi pahasına da olsa, o oradan sökülüp atılamaz.
Onu oradan söküp' atmak için, hükümetlerin, kendi öz
• Büyük
bir olasılıkla Roblnet.
-Ed.
1.. 30
asalak varoluşlarının başlıca koşulu olan, Sermayenin
Emek üzerindeki despotluğunun kökünü kazımaları . ge­
rekir.
İşçi Paris, Komünü ile birlikte, yeni bir toplumun
şanlı öncüsü olarak her zaman yüceltilecektir. Şehitle­
rinin anısı, işçi sınıfının büyük yüreğinde sevgi ve say­
gı ile korunmuştur. Kıyıcılarına gelince, tarih onları da­
ha şimdiden sonsuz bir teşhir direğine çivilemiştir, ve
·
rahiplerinin tüm duaları onların günahlarını bağışlata­
mayacaktır.
256, High Holborn, London. Westeı-n Central,
30
Mayıs
1871.
E K L E R
I
"Tutsaklar kafilesi Ulrich caddesinde durdu ve kal­
dırım üzerinde, yola karşı, dört-beş sıra biçiminde dizil­
di. General Marki de Galliffet ve kurmayı atlarından in­
diler ve sıranın solundan bir yoklamaya başladılar. Sıra­
ların önünden yavaş yavaş yürüyen ve göz ucuyla bakan
general, şurada burada duruyor, bir adamın omuzuna
vuruyor ve onu sıradan çıkarttırıyordu. Çoğu durumda,
daha geniş bir konuşma olmaksızın, bu biçimde seçilen
kişi, böylece az zamanda küçük bir ek kafilenin oluşmuş
bulunduğu yolun ortasına itiliyordu . . . . Yanlışlık için bol­
ca yer vardı. Atlı bir subay, general Galliffet'ye, özel bir
saldırı nedeniyle bir erkek ile bir kadını gösterdi. Sıra­
lardan fırlayan kadın, diz çöktü, ve kollarını açarak,
ateşli sözlerle suçsuz olduğunu söyledi. Ve o zaman, acı·
ya aldırmaz bir çehre ve heyecansız bir duruşla, general
ona şöyle dedi: 'Bayan, ben Paris'in bütün tiyatrolarında
bulundum. oyununuzun benim ü zerimde hiç bir etkisi
:I.J1.
olmayacak. Komedi oynama zahmetine değmez . . . ' O gün,
yanında bulunanlardan göze görünecek derecede daha
uzun boylu, daha pis, daha çirkin olmak, iyi bir durum
değildi. Özellikle bir kişi dikkatimi çekti, çünkü o bu dün­
yanın acılarından tez kurtuluşunu kırık burnuna borçluy­
du . . . Böylece yüz kadar kişinin seçilmesinden sonra, bir
idam mangası onları teslim aldı ve ölüm mahkumlarını
arkada bırakan kafile, yürüyüşüne yeniden başladı. Bir­
kaç dakika sonra, ardımızda bir yaylım ateş başladı ve
bir çeyrek saatten çok sürdü. Bu, böylesine hızlı bir bi­
çimde ölüme yargılanan bu mutsuzların idamı idi."
(Daily N e w s'un87 Paris muhabiri, 8 Haziran.)
"İkinci imparatorluğun içki alemlerindeki utanmaz­
ca davranışları ile öylesine ünlü karısının pezevengi" olan
bu Galliffet, bir Fransız "Teğmen Piştov" ["Enseigne Pis­
tolet"] şöhretine hak kazandı.
" ihtiyatlı bir gazete olan ve heyecan uyandırma düş­
künü olmayan Le Temps,88 iyice öldürülmemiş ve adama­
kıllı ölmeden önce gömülmüş bulunan insanların tüyler
ürpertici bir öyküsünü anlatıyor. Öldürülen insanlardan
çoğu, aralarından bazıları yarım yamalak olmak üzere,
Saint-Jacques-la-Boucherie arkasındaki alana gömüldü.
Gündüz, işlek sokakların gürültüsü herhangi bir şeyin
farkedilmesini engelliyordu, ama gecenin sessizliği için­
de, çevredeki evlerde oturanlar, uzaktan gelen iniltiler
tarafından uyandırıldılar, ve sabah büzülmüş bir elin top­
raktan çıktığı görüldü. Sonuç olarak, cesetlerin çıkarıl­
masına girişme buyruğu verildi. . . Birçok yaralının canl ı
canlı gömüldüğünden en küçük bir kuşku yok. Brunel,
geçen 24 Mayıs günü, metresi ile birlikte, Vendôme ala­
nındaki bir evin avlusunda öldürüldüğü zaman, cesetler
27 Mayıs öğleden sonraya değin orada kaldı. Mezarcılar
cesetleri almaya geldikleri zaman, kadını henüz yaşar bul­
dular ve onu ambulansa taşıdılar; dört kurşun yemiş ol:1J2
masına karşın, kadın şimdi tehlike dışındadır." (Evening
Standard'ın°9 Paris muhabiri, 8 Haziran.)
II
Aı:ıağıdaki mektup, Londra'da çıkan Times82 gazetesi­
nin 13 Haziran günlü sayısında yayımlandı:90
TİMES YAYlMClLARINA
Bayım,
6 Haziran 1871 günü, Bay Jules Favre, bütün Avru­
pa devletlerine bir bildirge göndererek, muslararası
Emekçiler Derneğine15 karşı bir ölüm avı açmak için on­
lara başvurdu. Birkaç gözlem bu belgeyi karakterize et­
meye yetecek.
Tüzüğümüzün girişinde, Enternasyonalin "28 Eylül
1864 günü, Londra, Longrace, St. Martin's Hall'de düzen­
lenen herkese açık bir toplantıda" kurulmuş bulunduğu
açıklanmıştır. Kişisel nedenlerinden ötürü, Jules Favre
kuruluş tarihini 1862'den öneeye atıyor.
İlkelerimizi açıklama ereğiyle, Enternasyonalin "25
Mart 1869 günlü gazetesi"ni aktardığını bildiriyor. Ve
neyi aktarıyor? Enternasyonal olmayan bir derneğin ga­
zetesini. O bu türlü bir manevraya, henüz görece genç
bir avukat iken, Cabet tarafından alçaltıcı yazı yayınla­
ma nedeni ile dava edilen le National54 gazetesini savun­
ma zorunda kaldığı zaman da başvurmuştu. O zaman da,
kendi kafasından kattıklarını okuyarak, Cabet'nin yergi
yazılarından parçalar okuduğunu ileri sürmüş, mahke­
menin aynı oturumunda meydana çıkan ve, Cabet'nin hoş­
gorusu olmasaydı, Jules Favre'ın Paris barosundan atıl­
masına yolaçacak olan bu manevrayı çevirmişti. Onun
1.33
tarafından Enternasyonal belgeleri olarak aktarılan bel­
gelerden hiç biri Enternasyonale ilişkin değildir. Örne­
ğin, şöyle diyor:
"İttifak tanrıtanımaz olduğunu Ha.n eder, der 1869
Temmuzunda Londra'da kurulmuş bulunan Genel Kon­
sey."
Genel Konsey hiç bir zaman böyle bir belge yayım­
lamamıştır. Tersine, o, İttifakın, Jules Favre tarafın­
dan anılan Cenevre Sosyalist Demokrasi ittifakı'nın
(Alliance de la democratie socialiste)' kuruluş tüzüğünü
aşağılayan bir belge yayımlamıştır.91
Jules Favre, kısmen imparatorluğa karşı yöneltilmiş
olduğunu da ileri sürdüğü genelgesinin bir ucundan öbü­
rüne, imparatorluk savcılarının Enternasyonal üzerine
uydurdukları, ve hatta bu imparatorluk mahkemeleri
karşısında bile sefilce yıkılmış bulunan polis uydurmala­
rını yinelemekten başka bir şey yapmıyor.
Son savaş üzerindeki (geçen temmuz ve eylüldeki)
her iki çağrısında da, Enternasyonal Genel Konseyinin,
Fransa'ya karşı Prusya fetih planını kınamış olduğu bili­
nir. Savaş başladıktan az sonra, Jules Favre'ın özel sek­
reteri olan Bay Reitlingen, Konsey aracılığı ile, ulusal
savunma hükümeti yararına, Bismarck'a karşı bir göste­
ri düzenlenmesi için bazı Genel Konsey üyelerine, elbet­
te boş yere, başvurmuştur; bu üyelerden cumhuriyet adı­
nın anılmaması özellikle istenmişti. Genel Konseyin, 9
Eylül günlü çağrısında, Paris işçileri Jules Favre ve mes­
lektaşlarına karşı kesin olarak uyarılmış bulunmalarına
karşın, Jules Favre'ın Londra'ya beklenen gelişi onuru­
na, kuşkusuz en iyi niyetlerle, gösteri hazırlıkları yapıl­
mıştı.
Eğer Enternasyonal de, Jules Favre konusunda, bü­
tün Avrupa hükümetlerine, onların müteveffa Bay Mil­
liere tarafından Paris'te yayınlanmış bulunan belgeler
üzerine özel dikkatini çeken bir genelge gönderseydi, Ju.
les Favre ne derdi?
Saygılı hizmetkarınızım, bayım.
JOHN HALES
Uluslararası Emekçiler Derneği
Genel Kurul sekreteri
256,
High Holborn, London, Western Central,
12
Haziran.
"Uluslararası Dernek ve erekleri" üzerindeki bir ma­
kalede, Londra'da yayımlanan (24 Haziran günlü) Spec­
tator,92 sofu haberci olarak, benzer başka marifetler ara­
sında, ve Jules Favre'ın yapmış bulunduğundan daha da
eksiksiz bir biçimde, "İttifak"ın yukarda sozu geçen
belgesini, Enternasyonalin yapıtı olarak aktarıyor, ve
bu iş yukardaki yanıtın Times'da yayımlanmasından on­
bir gün sonra yapılmış bulunuyor. Bu bizi şaşırtmadı.
Çok zaman önce, Büyi.ik-Frederic, tüm cizvitler içinde,
protestan cizvitlerin en kötüleri olduklarını söylemekten
hoşlanıyordu.
Marx tarafından Nisan-Mayıs
187l'de ynıo:ılmıştır
Haziran ortnsındn, Londra'da ve,
yılları içinde de, çeşitli
Avrupa ülkeleri ve Birleşik Devletler' de
ayrı bir bro�ür biçiminde
yayımlanmıştır
1871
1 8 7 1 - 1 872
KARL MARX
"FRANSA'DA İÇ SAVAŞ"IN B İR İ NCİ YAZMA
DENEMESİ93
SAVUNMA HÜ KÜ METi
Savaşın başlamasından dört ay sonra, savunma hü­
kümeti, Buzenval'de savaş yeteneklerini göstermesini
sağlayarak,94 Paris Ulusal Muhafızı önüne kemirilecek
bir kemik attığı zaman, Paris'i teslim şartlaşmasına ha­
zırlamak için uygun zamanın geldiğini düşündü. Teslim
şartiaşması ereğiyle toplanmış bulunan Paris belediye
başkanları topluluğu karşısında, Trochu, Jules Favre ve
birçok öbür meslektaşı önünde, ve onların onaması ile,
ensonu kendi "plan"ını açıkladı. Sözcüğü sözcüğüne şöy­
le dedi:
"Yeni meslektaşlarımın, daha 4 Eylül akşamı, bana
sormakta ivedilik gösterdikleri ilk soru, Paris'in Prusya
1.]6
ordusuna karşı kendini başarı şansı ile savunabilecek du­
rumda olup olmadığını bilmek sorusu oldu. Olumsuz ya­
nıt vermekte duraksamadım. Meslektaşiarımdan bazıları
burada : sözlerimin doğruluğu ve kanımın değişmezliğine
tanıklık edebilirler. Onlara sözcüğü sözcüğüne, Paris'te
Prusya ordusuna karşı bir kuşatma savunmasına girişme­
nin bir çılgınlık olacağını söyledim. Kuşkusuz, diye de­
vam ettim, bu kahramanca bir çılgınlık olur, ama işte o
kadar . . Olaylar tahminimi yalanlamadı."
Trochu planı, daha cumhuriyetin ilan edildiği gün,
Paris'in ve Fransa'nın teslimi idi. Gerçekte, Prusyalıla­
rın b�komutanı idi o. Gambetta'ya yazdığı bir mektupta,
Jules Favre'ın kendisi, gebertİlecek düşmanın Prusya
askerleri değil, ama Paris "demagog"ları (devrimciler)
olduğunu itiraf edecek kadar ileri gitti. Savunma hükü­
meti tarafından halka verilmiş bulunan gürültülü sözler,
demek ki, bile bile söylenmiş yalanlardan başka bir şey
değildi. Paris'in savunmasını bonapartçı generaliere bı­
rakarak, Ulusal Muhafızı dağıtarak ve Jules Favre'ın da­
lavere rejimi altında açlığı örgütleyerek, bu "plan"ı sis­
temli olarak uyguladılar. Parisli emekçilerin, bu hainlerin
yerine Komünü geçirmek için, 5 Ekim, 31 Ekim vb. giri­
şimleri, Prusyalılar ile birlikte düzenlenen komplo gi­
rişimleri olarak bastırıldılar!95 Teslim şartıaşmasından
sonra, maske atıldı (çıkarıldı) . Capitulard'lar,* Bismarck
sayesinde bir hükümet durumuna geldiler.37 Onun tut­
sakları oldukları için, onunla, koşulları Fransa'yı silahsız­
ıandıran ve gelecekteki her türlü direnmeyi olanaksız
kılan bir genel bırakışma imzaladılar. Bordeaux'da cum­
huriyet hükümeti olarak durumunu sağlamlaştırdıktan
sonra, bu aynı capitulard'lar, eski elçileri Thiers, ve dışiş­
leri bakanları Jules Favre aracılığı ile, sözümona IDu.
•
Korkakıar.
-ç.
1 37
sal Meclis çoğunluğu adına, ve Paris ayaklanmasından
çok önce, Fransa'dan Berlin'e dönerken, Bismarck'ın Frank­
furt'ta hayranıarına bıyık altından gülerek söylediği gi­
bi, ondan yana yakıla, Paris'i silahsızlandırmasını, işgal
etmesini, "sa canaille"* boyuneğdirmesini istediler. Paris'­
in Prusyalılar tarafından işgali - savunma hükümeti
''plan"ının son sözü, işte buydu. Versailles'a yerleştikten
sonra, aynı adamların, aşağılık dalkavukluklarla, Prusya'­
nın silahlı müdahalesini istederken gösterdikleri köpeksi
(cynique) yüzsüzlük, Avrupa'nın satılık basınını bile
şaşkınlığa uğrattı. Paris Ulusal Muhafızının, artık ca­
pitul ard'ların buyruğu altında değil, ama onlara karşı
dövüşürken gösterdiği kahramanlıklar, en kuşkucuları
bile Trochu'leri, Jules Favre'ları ve hempalarını "hain­
ler" adı ile damgalama zorunda bıraktı. Komün tarafından
ele geçirilen belgeler, ensonu onların yurt ihanetlerinin
hukuksal kanıtlarını da sağladı. Bu belgeler arasında,
Trochu "plan"ının uygulanmasının kendilerine bırakıl­
mış bulunduğu bonapartçı sabreur'lerin** mektupları
da bulunuyor; bu mektuplaşmada, bu alçak sefiller,
kendi "Paris savunma"ları ile alay ediyor ve açık­
ça gırgır geçiyorlar (örneğin, Paris savunma ordusu top­
çu başkomutanı ve Legion d'honneur'ün büyük-haç ni­
şan ı sahibi Alphouse Simon Guiod'nun, topçu tümgene­
ral Suzane'a yazdığı, ve Komün Resmi Gazete 'si tarafın­
dan yayımianmış bulunan mektuba bakınız) .
Demek ki, şimdi Versailles hükümetini oluşturan ki­
şilerin, gerçek hainler için yazılan yazgıdan, ancak Prus­
ya süngülerinin korunması altındaki bir iç savaş, cumhu­
riyetin ölümü ve kralcı bir restorasyon aracıyla kaçabi­
lecekleri açıktır.
Ama -ve bu imparatorluk yandaşları ile ancak bu
•
••
Ayaktakınıma. ---ç.
Asker bozuntuıan. -ç.
1.]8
rejim alanı üzerinde ve bu rejim havası içinde kendile­
rini halkın savunucuları olarak göstermeye girişebilen
kimselerin adamakıllı belirtici bir özelliğidir- muzaffer
cumhuriyet, onların ihanetlerini kınarnakla yetinemez;
onları aşağılık ip kaçkınları olarak adalete teslim etme­
si gerekir. Thiers'nin oyuncakları, savunma hükümetinin
büyük adamları, Jules Favre, Ernest Picard ve Jules
Ferry'ye bir bakmak yeter.
Yirmi kadar yıl üzerine yayılan, ve Ulusal Meclis
temsilcilerinden Bay Milliere tarafından yayırolanmış bu­
lunan bir gerçek hukuksal belgeler dizisi, Cezayir'de otu­
ran bir ayyaşın karısı ile nikahsız karı koca olarak yaşa­
yan Jules Favre'ın, son derece karmaşık gözüpek bir sah­
tekarlık zincirlernesi aracıyla, piçleri adına, onu zengin
bir ad&m durumuna getiren büyük bir mirası eline ge·
çirmeyi başardığını, ve yasal mirasçılar tarafından açılan
bir davada, onu sadece, bonapartçı yargıçların suçortak­
lığının bir rezaletten kurtardığını tanıtlıyor. Jules Favre,
ailenin, dinin, mülkiyet ve düzen in bu dokunaklılık do­
lu sözcüsü, demek ki uzun süreden beri Code penal* içi­
ne düşmüş bulunuyor. Yazgısı, her dürüst hükümet yö­
netiminde, kaçınılmaz bir biçimde ömür boyu hapis olur­
du.
Şu anda Versailles hükümetinin içişleri bakanı olan,
Louis Bonaparte tarafından atanınayı boş yere denedik­
ten sonra, 4 Eylül günü kendi kendini savunma hüküme­
tinin içişleri bakanı** atayan Ernest Picard, Arthur Pi­
card adında birinin kardeşidir. Jules Favre ve hempa­
ları ile birlikte, değimli kardeşinin Seine-et-Oise yasama
meclisine adaylığını önerme küstahlığında bulunduğu za­
man, i mparatorluk hükümeti iki belge yayımladı: Bu
•
••
Ceza yasası. --ç.
Fransa'da İç Savaş'ın kesin metninde. Marx, Ernest Picard ' ın, ul u ·
sal savunma hükümetinin maliye
bakımı
1. 39
olduğunu
be! iı·tir.
-Ed.
Arthur Picard'ın borsadan " escroc"• olarak kovulmuş
bulunduğunu saptayan bir polis müdürlüğü raporu (13
Haziran 1 867) ile, Arthur Picard'ın, rue Palestro, n° 5'­
teki Societe generale39 şubelerinden birinin müdürü ol­
duğu sırada 300.000 frank çalmış bulunduğunu kabul et­
tiği l l Aralık 1868 günlü bir başka belge. Ernest, değimli
Arthur'ünü, sadece imparatorluk döneminde kurulmuş
ve bugün de yayınlanmaya devam eden, içinde cumhu­
riyetçilerin her gün "çapulcu, haydut ve partageux"**
olarak kınandıkları, kendisine bağlı bir gazetenin, Elec­
teur Libre'in�0 başyazarı yapmakla kalmadı, ama, bir kez
"savunma" içişleri bakanı olduktan sonra, Ernest, Art­
hur'den, kendisine teslim edilmiş bulunan devlet gizem­
lerini paraya çevirmek için, içişleri bakanlığı ile borsa
arasında bir de aracı olarak yararlandı.
Ernest ile Arthur arasındaki tüm "mali" yazışma,
Komünün eline geçti. Göz yaşartıcı Jules Favre gibi, Er­
nest Picard, Versailles hükümetinin bu Joe Miller'i de,
yeri ceza yasası ve zindan olan bir adamdır.
Bu üçlüyü tamamlamak üzere, 4 Eylülden önce aç
gezen yoksul avukat Jules Ferry, Paris'te açlığı örgütle­
mekle yetinmeyerek, bu açlık aracıyla servet yapacak bi­
çimde davrandı. Paris kuşatması sırasındaki aşırtılarının
hesabını vereceği gün, malıkurniyet günü olacaktır.
Eğer zindandan ancak Prusya süngüleri tarafından
korunan bir krallık altında kurtulmayı umabilecek, ko­
şullu salıverilme belgelerini (meşruten tahliye tezkere­
lerini) ancak bir iç savaş karışıklığında elde edebilecek
bu adamlar, eğer bu serüvenciler, Thiers tarafından he­
men seçilmiş, ve "köylüler" tarafından karşı-devrimin
en güvenilir aletleri olarak beğenilmişlerse, · bunda şa­
şılacak hiç bir şey yoktur.
•
Dolandırıcı.
--ç.
•• Paylaştırmacı.
--ç.
Nisan başlarında, tutsak düşmüş ulusal muhafızlar,
Versailles'da Pietri'nin "tatlı kuzular"ı ile Versailles ayak­
takımının canavarca saldırılarına uğradıkları zaman, "va­
lilik balkonunda Bayan Thiers, Bayan Jules Favre ve
sağlık ve keyiften pırıl pırıl parlayan öbür büyük dame'­
lardan* bir sürü", bu iğrenç görünüşün zevkini çıkarırlar­
ken, eğer Bay Ernest Picard, "eller ceplerde, alay ede ede,
gruptan gruba geziniyor" idiyse, bunda şaşılacak hiç bir
şey yoktur. Öyleyse Fransa'nın bir bölümü yenenierin
çizmesi altında çırpınırken, Fransa'nın yüreği ve kafası
olan Paris, kendini içerdeki hainlere karşı savunmak için
her gün en değerli kanından· seller akıtırken . . . eğer Thi­
ers'ler, Favre'lar ve hempaları, Louis XIV'ün sarayında,
örneğin Thiers tarafından Jules Favre onuruna (Prusya­
lılar ile birlikte komplo kurmak ve onlara dalkavukluk
etmek için gönderildiği) Rouen'den dönüşünde verilmiş
bulunan büyük fete•• gibi içki alemlerinde yuvarlanıp
gidiyorlarsa, bunda da şaşılacak hiç bir şey yoktur.
Eğer savunma hükümeti üyeleri Thiers'yi ilkin, bü­
tün Avrupa saraylarında dilenciliğe çıkmak ve Prusya'ya
karşı müdahalelerine karşılık Fransa'da bir kralın res­
torasyonunu görüşmekle yükümlü yabancı ülkeler elçile­
ri yaptılarsa, eğer, sonradan, chateau'larla komplo kur­
mak ve, teslim şartiaşması ile aynı zamanda, Fransa'yı
hazırlıksız yakalayacak olan genel seçimleri gizlice ha­
zırlamak üzere bütün Fransa taşra illerinde dolaşmaya
gönderdilerse, Thiers de, buna karşılık, onları kendi ba­
kanları ve yüksek görevlileri yaptı. Bunlar, güvenilir
adamlardı.
Thiers'nin davranış biçiminde oldukça gizemli bir
• Hanımefendiler.
•• Eğlence. --<;; .
--<;; .
şey var : Paris devrimini atakça hızıandırma biçimi. "Köy­
lüler"inin karşı-cumhuriyetçi gösterileri ile, (Dufaure'­
un -Thiers'nin adalet bakanı- Paris ticareti üzerine if­
H'ısı çökerten ticaret senetlerinin echeance'ları* üzerindeki
10 Mart yasası aracıyla) Paris'in başını kesmek ve başkent­
sizleştirrnek tehdidi ile Paris'i kışkırımakla yetinmedi. Or­
leancı elçiler atadı, meclisi Versailles'a taşıdı, gazeteler
üzerine yeni bir vergi koydu, cumhuriyetçi Paris gaze­
telerini yasakladı; Palikao tarafından ilan edilmiş, ve 4
Eylül günü, imparatorluk hükümetinin yıkılışı üzerine kal­
dırılmış bulunan sıkıyönetimi geri getirdi. Decembriseur51
ve eski senatör Vinoy'yı, Paris valisi; imparatorluk jan­
darması Valentin'i, polis müdürü; ve cizvit general d'Au­
relle de Paladines'i de Ulusal Muhafız başkomutanı ola­
rak atadı. Bütün bunlarla da yetinmeyen Thiers, Vinoy'­
yı Montmartre tepelerine saldırtarak, en başta ulusal
muhafızıarın malı olan ve, Paris bırakışma antlaşmasına
göre, onların mülkiyeti oldukları basit nedeni ile onlara
bırakılmış bulunan topları onların elinden almayı dene­
yerek, ve böylece Paris'i silahsızlandırmaya çalışarak, güç­
süz araçlarla iç savaşa önayak oldu.
Bu ateşli en finir** ivediliği nerden geliyordu? Paris'i
silahsızlandırıp boyuneğdirmek, elbette, kralcı bir karşı­
devrimin ilk koşulu idi; ama Thiers kadar kurnaz bir ent­
rikacı, gerekli hazırlıklar olmadan ve gülünç derecede
yetersiz araçlarla ileri atılarak, bu güç girişimi tehlikeye
atmayı, ancak son derece buyurucu bir zorunluluğun bas­
kısı altında göze alabilirdi. Onu harekete geçiren şey, şu­
dur: Kendi maliye bakanı Pouyer-Quertier aracılığı ile,
Thiers, 2 milyarı hemen, ve öbür birkaç milyarı da belirli
ödeme vadelerine göre ödenecek bir borçlanma imzala­
mıştı. Bu borçlanma görüşmelerinde, bu büyük yurttaş• Ödeme vadesi.
-ç.
•• Kesin bir durum alma.
-ç.
lara -Thiers, Jules Favre, Ernest Picard, Jules Simon,
Pouyer-Quertier, vb.- gerçekten kral bir pot-de-vin* ay­
rılmıştı. Ama işlernde aksayan bir şey vardı. Antlaşmayı
kesin olarak sonuçlandırmadan önce, antlaşanlar bir gü­
vence istiyorlardı: Paris'in yatıştırılması. Thiers'nin atıl­
ganca davranışının nedeni, bu. Bu güzel işe engel olmak
için yeterince dikkafalı ve ahlaksız olan Paris emekçileri­
ne karşı bu yabanıl hıncın nedeni, bu.
Jules Favre'lara, Picard'lara vb. gelince, onların bu
türlü oyunların yaraşık suçortakları olduklarını göster­
mek için yeterince şey söyledik. Thiers'nin kendisine ge­
lince, Louis-Philippe döneminde, iki bakanlığı sırasında
2 milyon zenginleşmesi, ve, başbakan olduğu zaman (Mart
1840) , Milletvekilleri Meclisi kürsüsünde borsada aşırtı
ile suçlanması herkesçe bilinen bir olgudur; o bu suçlama­
ya, Jules Favre ve ünlü komedi oyuncusu Frederick Le­
maitre kadar bol harcadığı bir şey olan gözyaşlarını dö­
kerek yanıt vermişti. Bay Thiers'nin Fransa'yı savaş ta­
rafından yolaçılan mali yıkımdan kurtarmak için aldığı
ilk önlemin. . . kendi kendini yıllık 3 milyon franklık bir
ödenekle donatmak olduğu da daha az bilinen bir gerçek
değildir. Bu tutar, Louis Bonaparte'ın, genel oy hakkının
kaldırılmasına karşılık, yasama meclisinde 1850'de, Bay
Thiers ve grubundan elde ettiği para tutarının ta kendi­
sidir.96 Bay Thiers yararına bu 3 milyonluk ödenek, onun
1869'da Parisli seçmenlerine, onları kendine çekmek için
gösterdiği "ucuz cumhuriyet"in ilk sözü oldu. Pouyer­
Quertier'ye gelince, o Rouen'li bir pamuk ipliği fabrika­
törüdür. 1869'da, tekstil patronlarının, İngiliz pazarını
"fethetmek" için genel bir ücret indiriminin zorunlu ol­
duğunu ilan eden o törensel kongresine başkanlık ediyor­
du - o zaman Enternasyonal tarafından bozulan oyun.87
,
•
Rüşvet.
-ç.
1.43
Her bakımdan imparatorluğun ateşli ve hatta körü körü�
ne bağlı bir yandaşı olan Pouyer�Quertier, onda, hiç bir
zaman, kendi öz dükkanı çıkarları için zararlı bir nitelik
taşıyan İngiltere ticaret antiaşmasından başka bir kusur
bulmadı.80 Bay Thiers'nin maliye bakanı olarak ilk önlemi,
o "tiksinç antlaşma"yı kötülemek ve kendi öz dükkanı ya�
rarına eski koruyucu tarifeleri yürürlüğe yeniden sok�
ma zorunluluğunu açıklamak oldu. İkinci önlemi, bu du­
rumda, bunların yeniden yürürlüğe konmasını hiç bir
uluslararası antlaşmanın engelleyemediği bahanesi ile,
Alsas'ı eski koruyucu tarifelerin yürürlüğe konması ile
vurma yolundaki yurtsever girişimi oldu. Bu ustaca iş
aracıyla, Rouen'daki kendi öz dükkanı, Mulhouse'un rakip
dükkanıarının tehlikeli rekabetinden kurtulacaktı. Son
önlemi de, damadı Bay Roche-Lambert'e, yönetici burju­
vaziye düşen o zengin ganimetierden biri olan Loiret ge­
nel gelirini vermek oldu. Pouyer-Quertier, kendi öz oğlu­
nu bu okkalı arpalıkla donattığı zaman, imparatorluk dö­
nemindeki öneeli Bay Magne'ı acı acı eleştirmişti. Demek
ki, bu Pouyer-Quertier yukarda sözü edilen işi işlernek
için gerekli olan adamın ta kendisi idi.
30 Mart. Rappel.98 Jules Ferry, eski Paris belediye baş�
kanı, 28 Mart günlü bir genelge ile, vergi şubesi memur­
larının Paris kenti için her türlü perception'a* devam et�
melerini yasakladı.
Küçük siyasal ipsizlikler, karakter küçüklüğü . . . bula�
nık vicdan . . . sonsuz parlamenter entrikalar kışkırtıcısı . . .
soysuz çareler ve bayağı kurnazlıklar . . . "libertes necessai�
res"** üzerine cansıkıcı liberalizm öğütlerini ısıtıp ısıtıp
ileri süren . . . çılgınca bağlı. . . başarısızlık tehlikelerinin
• Vergi toplaması.
••
ç.
-
Zorunlu özgürlükler. -ç.
üstesinden gelmek için güçlü nedenlere . . . denge sağlayan
güçlü kanıtlar . . . alçaklık düşkünlüğü . . . parlamenter kur­
nazlıklarının başarısı . . .
Bay E . Picard, tüm kuşatma boyunca borsada nos
armees'nin• yenilgisi üzerine dalavere çeviren bir eşkiya­
dır.
Massacre, trahison, incendie, assasinat, calomnie, men­
songe.••
"Clement Thomas ile Lecomte'un katilleri"nin "ve
haklı olarak ortaklaşa entrika ya da yardım yoluyla bu
cinayetierin suçortağı sayılabilecek kişiler, yani çok kü­
çük sayıda bireyler"in"'"'* bir avuç cani olduğunu, belediye
başkanları, vb. topluluğu karşısındaki söylevinde (25 Ni­
san) Thiers'nin kendisi söylüyor.
Dufaure
Dufaure, Paris'e, taşradaki basın davaları ile boyuneğ­
dirmek istiyor. Gazeteleri, "barışma" öğütledikleri için,
bir jüri önüne çağırmak korkunç bir şey.
Dufaure, Thiers'nin entrikalarında büyük bir rol oy­
nuyor. 10 Mart yasası ile, Paris'in bütün borçlu tüccar­
larını ayağa kaldırdı. Paris'teki kira ödeme zamanları üze• Ordularıınızın. �·
•• İnsan kırıını, Ihanet, karg:ışalık, tııs:ırılı öldürme,
Inn. �.
••• Alıntı metinde Fransı zc a . -Ed.
1. 45
karaçalma,
ya­
rindeki yasası ile, tüm Paris'i tehdit etti. Her iki yasa da,
Fransa'nın onurunu kurtardığı ve Bismarck'a teslimi altı
ay geciktirdiği için Paris'i cezalandırma ereğini ta§ıyor­
du. Dufaure, orleancı ve, sözcüğün parlamenter anlamı
ile, "liberal"dir. Bundan ötürü, o hep bastırma ve �ıkı­
yönetim bakanı oldu.
İlk bakanlık görevini, cumhuriyetçi partinin derniere
prise d'armes'ının* bozguna uğramasından sonra,99 13 Ma­
yıs 1839 günü aldı, ve bunun sonucu o dönemdeki temmuz
hükümeti tarafından uygulanan acımasız bastırmanın ba­
kanı oldu.
28 Ekimde (1848) sıkıyönetimi kaldırma zorunda ka­
lan Cavaignac, 2 Haziran 1849 günü Louis-Philippe'in iki
bakanını kendi hükümetine çağırdı (Dufaure, içişleri için,
ve Vivien1 00) . Cavaignac onları, güvenceler isteyen rue
[de] Poitiers'nin (Thiers) 10 1 isteği üzerine atadı. O, böyle­
ce, yakında yapılacak başkanlık seçimi için "hanedancı"­
ların desteğini sağlayacağını umuyordu. Dufaure, Cavaig­
nac'ın adaylığını desteklemek için, en yasadışı araçları
kullandı. Yıldırma ve seçim yolsuzluğu, hiç bir zaman bu
kadar büyük bir ölçüde uygulanmadı. Dufaure, Fransa'yı,
öteki adaylara, ve özellikle Louis Bonaparte'a karşı kara­
çalıcı yayınlara boğdu; ama bu onun daha sonra Louis
Bonaparte'ın bakanı olmasını engellemedi. Dufaure, yeni
ba§tan, 13 Haziran 1849 sıkıyönetim bakanı oldu (Roma'nın,
vb., Fransız ordusu tarafından bombalanmasına yanıt ola­
rak yapılan Ulusal Muhafız gösterisine karşı) . O §imdi ge­
ne, Versailles'da (Seine-et-Oise ili için) ilan edilmi§ bulu­
nan sıkıyönetim bakanı. Thiers'ye istediği ilde sıkıyöne­
tim ilan etme yetkisi verilmiş bulunuyor. Dufaure, 1839'da
olduğu gibi, yeni bastırıcı yasalar, yeni basın yasaları,
"sava§ konseyi yargılama yöntemini kısaltmak" için biı•
•
Son silaha sarııma. -ç.
yasa istiyor. Savcılara yayınladığı bir genelgede, "barış­
ma" sloganını sert bir biçimde izlenecek bir basın suçu
olarak belirtiyor. Fransız hukukçuları içinde bir tek sav­
cının (Mayenne savcısının) * Dufaure'a istifasını vermiş
olması karakteristik . . .
"Bana, iç savaş döneminde, partizan kavgalarda yan
tutmam ve, barışma sözcüğünü ağızlarından kaçırdıkları
için, vicdanıının suçsuz saydığı yurttaşları kovuşturmamı
huyuran bir yönetime hiımet edemem."
0,** Guizot'ya karşı komplo kuran 1847 Liberal Bir­
liği içinde olduğu gibi, Louis Bonaparte'a karşı komplo
kuran 1869 Liberal Birliğinin de içindeydU02
10 Mart yasası ile kira ödeme zamanları üzerindeki
yasa konusunda, Dufaure ile Picard'ın (her ikisi de avu­
kat) en iyi müşterilerinin, Paris kuşatması yüzünden en
küçük bir şey yitirmekten tiksinen taşınmaz mülkler sa­
hipleri ile grosses bourses'lar*** olduğunu belirtmek de
uygun olur.
Bugün, 1848 Şubat Devriminden sonra olduğu gibi, bu
adamlar cumhuriyete, cellatın Don Carlos'a söylediğini
söylüyorlar: "Je vais t'assassiner, mais c'est pour ton
bien. "****
Lecomte ve Clement Thomas
Vinoy'nın Montmartre tepelerini ele geçirme gırışı­
minden sonra (18 Mart günü, saat 4'te, Chateau-Rouge
bahçelerinde kurşuna diziidiler) , general Lecom te ve ge• L. Vacheron. -Ed.
•• Dufaure. -Ed.
••• Zenginler. ---ç .
•••• "Senl öldüreceğim, ama
senin iyiliğin için." ---ç .
neral Clement Thomas, tutsak edildiler ve çileden çıkmış
81. piyade alayı erlerinin ta kendileri tarafından kurşuna
dizildiler. Bu, usulsüz, bazı Merkez Komite üyelerinin yal­
varıp yakarınasına karşın yapılan bir idam oldu. Apoletl i
kabadayı Lecomte, Pigalle alanında, kadın ve çocuklardan
bileşik bir topluluk üzerine ateş etmeleri için, ı>rlerine
dört kez buyruk vermişti. Halk üzerine ateş edecek yerde,
erler, onun üzerine ateş ettiler. Eski bir assubay iken,
Haziran ( 1848) insan kırımı8 öngününde, gerant'ı* olduğu
NationaZS4 grubu tarafından birdenbire "general" yapılı­
vermiş olan Clement Thomas, kılıcını hiç bir zaman Pa­
ris işçi sınıfından başka hiç bir düşmanın kanına sokma­
mıştı. O, haziran ayaklanmasını tasariayarak kışkırtan
uğursuz komploculardan ve en canavar cellatlarından biri
oldu. Paris proleter ulusal muhafızları, 31 Ekim 1870 gü­
nü, "savunma hükümeti' üyelerini Belediye Dairesinde
bastırıp tutsak ettikleri zaman, onlardan biri olan Picard'­
ın, onları yakın zamanlarda adlandırdığı gibi, kendi kendi­
lerini gens de parole** olarak atamış bulunan bu adam­
lar, yerlerini Komüne bırakacakları üzerine namus sözü
(parole d'honneur) verdiler. Böylece sağ esen kurtulabii­
dikten sonra da, Thomas'nın Bretonlarını,57 kendilerine ça­
bucak güvenen yenicileri üzerine saldılar. Bununla birlik­
te onlardan biri, Bay Tamisier, Ulusal Muhafız başkomu�
tanlığı görevinden istifa etti. Verdiği namus sözünden dön­
meyi kabul etmedi. O zaman, Clement Thomas için gün
doğmuştu. Tamisier'nin yerine, Ulusal Muhafız başkomu�
tanı atandı. Bu adam, Trochu "plan"ının uygulanması için
gerekli olan adamdı. "O hiç bir zaman Prusyalılara karşı
savaşmadı", Trochu "plan"ına karşıt bütün subayları kay­
dırarak, ulusal muhafıziarın bir zümresini öbürü karşısı­
na dikerek, onları, kendilerini gülünç edecek biçimde he• Yönetim müdürü. -ç.
•• Sözüne güvenilir kişiler.
-ç.
�aplanmış "sor tie "lerde * harcayarak, bozduğu, dağıttığı,
karaçaldığı Ulusal Muhafıza karşı savaştı. Kendi haziran
kurbanlarının düşleri kafasından bir türlü gitmediği için,
hiç bir resmi görevi olmayan bu adam, Paris halkının yeni
bir kırımının kokusunu aldığı 18 Mart harekat alanı üze­
rinde elbette belirecekti. Halk öfkesinin ilk anında, usul­
süz bir idama kurban gitti. Cumhuriyeti öldürmek ve
Pouyer-Quertier sözleşmesi maddelerinde öngörülen pots­
dc - v inleri** cebe indirmek için Paris'i decembriseur***
Vinoy'nın sevecen özenişine teslim etmiş bulunan adam­
lar, "katil var" diye haykırmaya koyuldular! Çığlıklar,
"proleter" kanı döküldüğünü görmek için öylesine sabır­
sızianan Avrupa basını tarafından yankılandı. Köylüler
Meclisinde isterik "duygululuk" komedyası oynandı, ve,
geçmişte daha önce yapmış bulundukları gibi, bu adamlar,
dostlarının ce�etlerini düşmaniarına karşı silah olarak kul­
lanmaktan büyük sevinç duydular. Paris ve Merkez Ko­
mite, otoritelerinden bağımsız bir olgudan sorumlu tutul­
d ular. 1848 Haziran günleri sırasında, "düzen adamları"­
ııı n . P ar i s başpiskoposunun öldürülmesini fırsat sayarak,
ayaklananlara kar�ı öfkeli gürültüleri ile Avrupa'yı nasıl
sarsmış bulundukları bilinir. Oysa, daha o sırada bile, Pa­
ris başpiskoposuna barikatlar üzerinde eşlik eden başpis­
kopos naibi Bay Jacquemet'nin tanıklığına göre, onlar
papazın "Cavaignac" birlikleri tarafından -yoksa ayak­
lananlar tarafından değil- vurulmuş olduğunu pekala bi­
liyorlardı, ama onun cesedinden yararlandılar. Bugünkü
Paris başpiskoposu, Komün tarafından Versailles hükü­
metinin yabanıl canavarlıklarına karşı savunma önlemi
olarak tutuklanmış tutaklardan biri olan Bay Darboy, bu­
n unla birlikte, Thiers'ye yazdığı mektuptan anlaşıldığı
• Çıkışlardıı. ---<; .
•• Rüşvctlcri. ---<; .
••• Aralıkçı. ---<; .
:149
gibi, Papa Transnonain[in ] ,42 cesedi üzerinde hava oyunu
oynamak, ve onu kutsal bir öfke konusu durumuna getir­
mek için ivedilik göstereceğinin tuhaf kaygısını duyuyora
benzer. Zaten Versailles gazetelerinin idamını haber
vermedikleri bir gün de geçmedi: ve yinelenen canavar­
lıklar ile savaş yasalarının "düzen" partisi tarafından dur­
madan çiğnenmesi, Komün hükümeti dışında başka her
hükümete bu idamı zorla yaptırırdı. Versailles hükümeti
bir ilk askeri başarıyı daha yeni kazanmıştı ki, yüzbaşı
Desmarets, jandarmalarının başında, yiğit Flourens'ı öl­
dürdüğü için, Thiers'den madalya almıştı. Flourens, 31
Ekim günü, "savunmacılar"ın yaşamını kurtarmıştı:59 Ka­
çak (alçak) Vinoy, yiğit arkadaşımız Duval'i, tutsak aldık�
tan sonra, tabyalar içinde kurşuna dizdirmiş, ve bu iç sa�
vaşa "aralık yöntemleri"�03 ile girişmiş bulunduğu için,
Legion d'honneur büyük-haç nişanını aldı. General Gal­
liffet, satırı bir metelik eden bir Londralı kötü yazarın
ineelikle yazdığı gibi, "maskeli balo giysileri imparator­
lukta hayranlık uyandıran, o gönül çekici markizin ko­
cası", Rueil yakınlarında Ulusal Muhafızdan bir yüzbaşı,
bir teğmen ve bir de er "bastırdı", onları orada kurşuna
dizdirdi ve bu davranıştan ötürü kendini yüceltmek için
hemen bir bildirge yayınladı. Versailles hükümetinin res­
men anlattığı ve kendisine bir şeref payı çıkardığı cina­
yetlerden birkaçı, işte bunlar. 75. alay tarafından "asi"
olarak kurşuna diziimiş bulunan 80. piyade alayının 25
eri.
"Düzenli ordu üniforması taşıyan ve Komün yandaş­
ları saflarında tutsak edilmiş bulunan herkes, en küçük
bir acıma duyulmaksızın hemen kurşuna dizilmişti. Hü­
kümet birlikleri kesin olarak kandökücü idiler."
"Bay Thiers, Flourens'ın ölümünün güç verici ayrın­
tılarını meclise aktardı."
Versailles, 4 Nisan: Thiers, o biçimsiz bücür, (bildir1. 5 0
gesinde) Versailles'a götürülen tutsaklar konusunda şöyle
diyor:
"Aşağılık demagoji, dürüst insanların (Pü�tri'nin
adamları! ) kederli bakışiarına hiç bir zaman bundan daha
iğrenç çehreler sunmadı."
" Vinoy, ayaklanmış subay ya da erler karşısındaki her
iii7·lü acımaya karşı çıkıyor."
6 Nisan günü, Komünün misiZlemeler (ve rehineler)
üzerine buyrultusu.
"Versay hükümetinin insanlık ve savaş haklarını açık­
ça ayaklar altında çiğnediğini; Fransız toprağına saldı­
ranların bile kendilerini lekelemedikleri korkunç şeyleri
yapma suçunu işlediğini. . . gözönünde tutan [Komün] . . .
buyurur ki. . . vb.. " (Arkadan maddeler gelir.)
5 Nisan. Komün Bildirgesi:
"Her gün, Versailles haydutları, tutsaklarım.ızı boğaz­
lıyor ya da kurşuna diziyor, ve bize bu cinayetlerden bi­
rinin haberini getirmeden bir saat geçmiyor . . . Halk, öf­
kesi içinde bile, iç savaştan da tiksindiği gibi, kandan tik­
siniyor, ama düşmanları nın yabanıl suikastiarına karşı
kendini koruma onun görevi, ve ona neye malolursa ol­
sun, göze göz, dişe diş isteyecek."
"Paris'e karşı dövüşen polisler günde 10 frank alı­
yorlar."*
Versailles, 1 1 Nisan: Asker kaçaklarının değil, ama
tutsakların :mğukkanlılıkla öldürülmesi üzerine, general­
ler ve öbür görgü tanıkları tarafından açık bir zevkle an­
latılmış son derece korkunç ayrıntılar.
Thiers'ye yazdığı mektupta, Darboy, ''kardeş öldür­
mc savaşımlanınızın korkunçluğuna eklenen tüyler ürper­
ti ci aşırılıklara karşı" protestoda bulunuyor.
Aynı biçimde, Deguerry (cııre de la Madeleine) ••
•
••
Metinde Fransızca. --Ed.
Madeleiııc p::ıpazı. --ç.
:ı :ı
şöyle yazıyor:
"Bu idamlar Paris'te büyük öfkeler uyandırıyor, ve
orada korkunç misillerneler olabilir."• "Böylece, her ye­
ni idama karşılık, elde bulunan çok sayıda rehineden iki­
sinin idamına buyruk verilmesi kararlaştırıldı. Sizden
rahip olarak istediğim şeyin, ne derecede kesin ve mutlak
bir zorunluluk olduğunu siz düşünün."•
Bu korkunç şeyler ortasında, Thiers valilere şöyle ya­
zıyor:
"Meclis, çalışmalarına dinginlikle devam ediyor."
(Elle aussi a le caıur leger.••)
Thiers ve onun "köylüler"i tarafından seçilmiş bulu­
nan commission des quinze/04 "Versailles birliklerine yük­
lenen sözde usulsüz idam ve misillemeleri", "resmen ya­
lanlama" serinkanlı saygısızlığını gösterdiler. Ama Papa
Transnonain, Paris'in bombalanması üzerine 16 Nisan
günlü genelgesinde şöyle yazar:
"Eğer birkaç top sesi duyuluyorsa, bu Versailles ordu­
sunun değil, kendilerini göstermeye ancak cesaret ettikle­
ri zaman, dövüştüklerine inandırmak isteyen bazı başkal­
dırıcıların işidir."
Thiers, kahramanı olan Napoleon I'i hiç değilse bir
şeyde -aldatıcı bültenlerde- geçtiğini tanıtladı. (Kuşku­
suz, Bay Thiers'ye karaçalma hakkını kazanmak için, Pa­
ris'i bombalayan, Paris'in kendisidir! )
Bonapartçı dolandırıcıların b u canavarca kışkırtma­
ları karşısında, Komün, rehineler almak ve misillerneler
yapmak tehdidi ile yetindi; ama tehditleri boş sözler ola­
rak kaldı! Ü zerinde patlayıcı bombalar ele geçirilmiş, su­
bay kılığına girmiş jandarmalar, sergents de ville'ler•••
• Bu türnceler metinde Fransızca. ·-Ed.
[meclis de] tasasız" anlamına gelen bu tümce, özgün mc­
Unde Fransızca yazılmış. Marx, Prusya ilc savaşa girişin öngününde, ı;atış­
manın sorumluluğunu tasasız bir biçimde (d'un emur leger) sırtladığını
aı;ıklayan bakanlar kurulu başkanı Olivler'nln bu sözüyle aısy ediyor. -Ed.
•• "O da
:1.52
bile, tutsak edildikten :;onra, askeri mahkemeler önü ne çı­
karılmadılar! Komün bu köpeklerin kanı ile ellerini kir­
letmek istemedi!
18 Marttan birkaç gün önce, Clemeııt Thomas, savaş
bakanı Le Flô'ya, Ulusal Muhafızın dörtte-üçünün silah­
sızlandırılması üzerine bir plan sunuyordu.
"Ayaktakımının en seçme bölümü, diyordu, Manı­
martre çevresinde toplanmış ve Belleville ile anlaşıyor."
Ulusal Meclis
Versailles'da hükümet eden adamların, Paris'i savun­
masız bırakarak, tüm istihkamları ellerine verdikleri düş­
manın baskısı altında 8 Şubat günü seçilmiş meclisin, Ver­
sailles Meclisinin tek ve 28 Ocak günü Versailles'da im­
zalanan antlaşma ile de açıkça belirlenmiş bir ereği vardı
- savaşa devam edilebilip edilemeyeceğini kararlaştırmak
ya da barış yapmak; ve, bu durumdn, bu barışın koşulları­
nı saptamak ve Fransız toprağmın olanaklı olan en kısa
sürede boşaltılmasını sağlamak.
Chanzy, Paris Başpiskoposu, vb.
Chanzy'nin özgür bırakıhşı, Saiı;set'nin geri çekilişi
ile hemen hemen aynı zamanda oldu. Kralcı gai':eteler ge­
neralin ölümünü ilan etmekte birlik idiler. Bu sevimli işi
kızıliara yaptırmak istiyorlardı. Onu üç kez ölüme mah­
kum etmişlerdi, ve şimdi gerçekten kurşuna dizilecekti.
Vendômc [alanı] olayından sonra, Versailles'da bü­
yük üzüntü oldu. Versailles üzerine 23 Mart günü bir sal­
dırı bekleniyordu, çünkü Komün hareketi yöneticileri,
eğer meclis herhangi bir düşmanlık davranışına girişirse,
••• Polisler.
-ç.
1.5]
Versailles üıı;erine yürüyeceklerini bildirmişl e rdi . Med is
herhangi bir düşmanlık davranışına girişrnekten sakındı.
Tersine, ivedilikle, Paris'te Komün seçimlerini örgütle­
rnek ereğiyle bir yasa önerisini oyladı, vb .. Bu ödünler
ara c ıyla , meclis, güçsüzlüğünil itiraf etmiş oldu. Aynı ?.a­
manda, Versailles'da kralcı entrikalar. Bonapartçı gene­
raller ve d ük d'Aumale.105 Favre, Bismarck'tan, eğer 26
Mart günü düzen yeniden kurulmazsa, Paris'in Alman bir­
likleri tarafından işgal edileceğini bildiren bir mektup
almış bulunduğunu itiraf etti: Kızıllar bu küçük düzenin
içyüzünü anladılar. (21 Mart?) günü, onu hiçlikten çekip
çıkaran bu halka sövmek ve ilieri Paris'e karşı ayaklan­
dırmak için Versailles Meclisi kürsüsüne çıkan düzenbaz
!.ara fından, o alçak cizvit J. Favre tarafından kışkırtılmış
bulunan Vendômc olayı.•
30 Mart. Komiin Bildirgesi:
" Bugün , sizin arkalarından gitmek bile istemediğiniz
caniler, kentin kapılarında kralcı bir fesat yuvası örgüt­
lemek için sizin yüce gönüllülüğünüzü kötüye kullanıyor­
l a r. İç savaşa başvuruyor, bütün kötülükleri kullanıyor,
bütün suç ortaklıklarını kabul ediyor, dış destek dilenme­
ye bile cüret etmiş bulunuyorlar. "
Thiers
25 N i s an gu nu, Seine dolaylarındaki komünlerin be­
lediye başkanlan, başkan yardımcıları ve belediye mecli s
üyelerini kabul eden Thiers, onlara şöyle dedi:
"Cumhuriyet varlığını sürdürüyor. Yürütme gücü
ba.�kanı basit bir yurttaşf.an başka bir şey değildir."**
Fransa'da 1830'dan 1 871'e değin ilerleme, Bay Thiers'­
ye göre işte buna dayanıyor. 187l'de, Louis-Philippe salta• Hu tünıce ıncü ıulc Fraıısızc;ıdır.
•• Mdinde ],'ı·aıısızea. -Ed.
-Ed.
natının o fosil hükümet üyesi, küçük Thiers'nin ta ken­
disi, cumhuriyetçilerin en iyisid ir .
Bay Thiers kendi regime'i ne bir kapkaççılıkla başladı.
Ulusal Meclis onu meclis hükümeti başkanı atamıştı; o
kendi ken d i n i Fransa y ür ütme gücünün başkanı atadı.
Meclis ve Paris Devrimi
Yabancı saldırganın buy ruğu üzerine toplanmaya çağ­
rılmış bulunan meclis, 28 Ocak gi.i nlü Versailles an tl aş­
masının açıkça gösterdiği gibi, sadece bir tek erekle se­
çilmişti:. savaşa devam edi l ip edilmeyeceğini kararlaştır­
mak ya da barış koşullarını saptamak. Fransız halkını se­
çim sandıklarına çağırırken, Paris capilulard'larının ken­
dileri meclisin bu özgül görevini açıkça belirlediler, ve bu,
onun bileşimini de büyük ölçü d e açıklar. Savaşın sürdü­
rülmesi, capitulard' l a r tarafından alçakgönüllülükle ka­
bul edilmiş bul unan bırakışmanın maddeleri ile olanaksız
bir duruma geldiğinden, gerçekte mecli sC' u tanç verici bir
barışı onaylamaktan b aşk a bir şe,y kalmıynrdu, ve, bu öz­
gül iş i çi n , Fransa'n ı n en kötü ad am l a r ı , en iyi a damlar i d i ­
ler.
Cumhuriyet, savunma hükümeti adı altında Belediye
Dairesinde yerleşmiş bulunan mızıkçılar tarafından d eğ i l ,
ama Paris halkı ta rafın dan , 4 Eylül günü ilan edildi. B i r
tek uyumsuz ses olmaksızın, tüm Fransa'da alkışlandı. Va­
roluş hakkı nı, özsel olgusu Paris'in uzun direnişi olan beş
aylık bir savaş pahasına kazandı. Cumhuriyet tarafından
ve cumhuriyet adına yönetil m i ş bu savaş olmasaydı, Se­
d an teslim şartıaşmasınd a n sonra imparatorluk Bismarck
tarafından yeniden kurulurd u; mızıkçılar, ve başları nda
Bay Thiers, Paris'i kurtarmak için değil, ama Cayenne'a
gitmeme kişisel güvencesini koparmak için teslim olur­
lardı, ve "köylüler" Meclisinden sözedildiği de hiç duyııl1. 55
mazdı. Ancak Paris'te doğmuş bulunan cumhuriyetçi dev­
rim sayesinde toplanıldı. Meclis, -Bay Thiers'nin kendi­
sinin bıktırıncaya kadar yinelediği gibi- kurucu bir mec­
l is olmadığından, eğer cumhuriyetçi devrimi geriye baka­
rak onaylamak için değilse, Bonaparte hanedanının iktidar­
dan düştüğünü ilan etme hakkına bile sahip olamazlardı.
Fransa'daki tek meşru iktidar, demek ki yuvası Paris olan
Devrimin ta kendisidir. Bu devrim Ki.içük-Napolcon'a kar­
�� deği l, ama İkinci İmparatorluğu doğuran toplumsal ve
siyasal koşullara karşı yapılmıştı. Bu koşullar kesin bi­
çimlerini bu rejim altında almışlardı, ve, Prusya ile sa­
vaşın göz kamaştırıcı bir biçimde açın ladığı gibi, eğer
Fransız işçi sınıfı tarafından gerçekleştirilen devrimin can­
landırıcı güçleri eliyle devrilmeseydiler, Fransa'dan, ge­
riye bir cesetten başka bir şey bırakmazlardı. Köylüler
Meclisi , devrimden, bir noter iktidarından, yabancı sal­
dırgana karşı, kendi güncel "yürütme gücü" tarafından al­
tına girilmiş yıkıcı yükümlülüğü imzalama iktidarından
başka bir şeyi elde bulundurmuyordu. Kendi öz korkak
(capitulard) ruhunu devrime yükleme iddiası, bundan
ötü rü korkunç bir kapkaççılıktır. Paris'e karşı savaşı,
Prusya süngülerinin koruması altında alçak bir şuanlık­
tan (clıouannerie) 106 başka bir şey değildir. Bu savaş,
Fransay ı , ancak gerçekten toplumsal bir devrimin güçlü
eli tarafmdan kurtanlabileceği bir uçuruma sürüklemiş
bulunan yozla�mış, tükenmiş ve çürümüş sınıfların ayrı­
calıklarını, tekellerini ve lüksünü kurtarmak ereğiyle,
Fransa'yı öldürmek için bir komplodan başka bir şey de­
ğildir.
Thicrs'nin Güzel Ordusu
Hatta "devlet adamı" olmadan önce, Bay Thiers, ta­
rihçi olarak, yalandaki ustalığının kanıtını daha önce gös-
termişti. Ama bücürlerde öylesine belirtici olan kendini
beğenmişlik, onu bu kez güliinçliiğün son perdesine de­
ğin götürdiL Kendi düzen ordusunu, hepsi de, artık yitiri­
lecek hiç bir onurları kalmamış apoletli mouchard'Iarın*
denetimi ve aralıkçı ve kaçak mareşallerin kamutası al­
tında bulunan, Bismarck sayesinde Prusya zindanların­
dan daha yeni gönderilmiş o bonapartçı asker bozuntu­
su sürüsünü, papalık zuhaflarını, Charrette'in Chouan'l:.ı­
rını,76 Cathelineau'nun Vendeelilerini,106 Valentin'in "in­
zibatlarını",107 Pietri'nin ex-sergents de villeleri** ile Va­
lentin'in, L. Bonaparte döneminde ordu çaşıtlarından baş­
ka bir şey olmayan, ama -Bay Thiers döneminde onun en
seçme savaşçılarını oluşturan Karsikah jandarmalarını, bu alacalı-bulacalı, iğrendirici ve darağacı kaçkım güru­
hu, Bay Thiers "Fransa'nın bugüne değin sahip bulun­
duğu en güzel ordu" olarak vaftiz ediyor ! Eğer Prusyalı­
ların Saint-Denis'de hala konaklamalarma izin veriyorsa,
bu yalnızca Versailles "güzel ordu"sunun görünüşü ile on­
ları korkutmak içindir.
Thiers
Küçük siyasal ipsizlikler. Usanmaz parlamenter ent­
rikalar kışkıı·tıcısı Bay Thiers, hiç bir zaman "yetenekli"
bir gazeteci ve usta bir söz "yarışçı"sından, bir parlamen­
ter ipsizlik ustasından, bir andını bozma virtüozundan,
parlamenter manevranın bir küçük kurnazlıklar, aşağılık
kaHeşlikler ve ince hileler zanaatçısından başka bir şey
olmadı. Bu kötücül cüce, kendi sınıfsal bozulqşunun en
gerçek entelektüel dışavurumu olduğu için, bir ya,rım
yüzyıldan beri Fransız burjuvazisini büyülemiş bulunu­
yor. Muhalefet saflarında olduğu zaman, iktidara geçtiğin• Haflyeleı1n. -ç.
•• Eski polisleri. -ç.
1.57
de onları yoketmek için, libertes necessaires• üzerindeki
yinelenmiş öğütlerini sakız gibi çiğnemekten vazgeçmedi.
Artık iktidarda olmadığı zaman, Avrupa'yı Fransa'nın gü­
cü ile tehdit ediyordu. Peki gerçeklikte diplomatik başa­
rıları ne oldu? 184l'de, Londra antlaşmasının küçük dü­
şiirücülüğü karşısında kaldı;109 Alman birliğine karşı tum­
turaklı atıp tutmaları yüzünden Prusya ile savaşı hızlan­
dırdı; 1870'te, bütün Avrupa saraylarındaki dilencilik tur­
nesi ile, Fransa'yı küçük düşürdü ; 1871'de, "ne pahasına
olursa olsun barış"ı kabul ederek ve Prusya'dan tek bir
ödün: kendi ezilmiş ülkesinde bir iç savaş çıkarma izni ve
araçları ödününü dileyerek, Paris teslim şartlaşmasını13
imzalaclı. Doğal olarak, modern toplumun derin akımları
bu türlü bir adama her zaman yabancı kaldı; ve hatta
kendilerini yüzeyde gösteren değişiklikler bile, onun an­
layışına sığmadı. Örneğin, eski Fransız koruyucu siste­
mine veri len her zararı, kutsal şeylere karşı bir saygısız­
lık olarak teşhir etti, ve, Louis-Philippe'in bakanı olduğu
zaman, çılgınca bir düş sayarak, demiryolları yapımı ko­
nusundaki horgörmesini belirtmekten geri kalmadı, ve,
hatta Louis Bonaparte döneminde, Fransız ordusunun çü­
rümüş örgütlenmesindeki her türlü reforma sert bir bi­
çimde karşı çıktı. Fikirsiz, inançsız ve yüreksiz bir adam.
Profesyonel "devrimci", şu anlamda ki, gösteriş yap­
mak, iktidarı kullanmak ve ellerini ulusun hazinesi içine
sokmak gereksinmesi içinde, bir kez muhalefet sıralarına
itildikten sonra, bir rakibin ayaklarını kaydırmak için halk
tutkularını kışkıı·tmak ve bir yıkıma yolaçmakta hiç bir
zaman duraksamamıştır; aynı zamanda tamamen yüzey­
sel bir görenek adamıdır, vb.. Ona "aşağılık kalabalık"
diye davranarak, işçi sını fına sövüp saymıştır. Yasama
meclisierindeki eski arkadaşlarından, eski meslektaşların• Zoru n l u üzgii rlüklr-r. -ç.
:ı. ss
dan biri, kapitalist ama gene de Paris Komünü üyesi olan
Bay Beslay, açık bir bildirgede ona şöyle çıkı�ır:
"Emeğin sermayeye köleliği, sizin siyasetinizin te­
meli işte bu; ve emek cumhuriyetinin Belediye Darresi­
ne yerleştiğini gördüğünüz gün, Fransa'ya: 'Bunlar cnni­
lerdir ! ' diye bağırmaktan geri kalmadınız."
Eğer Bay Thiers, kendi içişleri bakanı Ernest Picard
aracılığı ile, Uluslararası Derneğin Paris ile haberleşmesi­
ni engelleme buyruğunu vermiş ise (Meclis oturumu, 28
Mart) , bunda şaşılacak hiç bir şey yoktur. Circulaire de
Thiers aux prefets et sous-prfıfets.*
"Kötülere oranla sayıları o kadar çok olan iyi işçi­
lerin, eğer ekmek ağızlarından uzaklaşıyorsa, bunun ne­
deninin, kurtarıcısı olduklarını ileri sürdükleri emeğin
zorbaları olan Enternasyonal üyelerinin olduklarını bil­
meleri gerekir."
Enternasyonal olmasa . . . *"'
(Şimdi para öyküleri. ) (Fa vre ve o, paralarını Lond­
ra'ya kaçırdılar.) Atasözü der ki: namussuzlarııı çatış­
masından gerçek fışkırır. Öyleyse Thiers'nin portresine
bir bitirme çizgisi çekmek için, Londra'da çıkan Moni­
teur ün , Versailles generallerinin patronu üzerine söyle­
diklerini aktarmaktan daha iyi bir şey yapamayız. La
Situation,1"9 28 Mart günlü sayısında şöyle diyor:
"Bay Thiers, ana baba katili, anasıyla yatıp kalkan,
aşırtıcı, aşırmacı, hain, iktidarsız Bay Thiers, askerleri
halkın kırılmasına götürmeksizin hiç bir zaman bakan
olmad ı."
Hileli kurnazlıklar ve dolambaçlı yollar uzmanı.
'
Temmuz devriminden önce cumhuriyetçilerio miit• Thler8'nln vali ve kayınnknınlam genelgt>sl.
•• Tıtmce elynzmasında eksik kalmış. -Ed.
1. 59
·-('.
tefiki iken, Louis-Philippe devrinde, eski koruyucusu Laf­
fitte'i kovarak, i lk bakanlığına ustaca sokuldu. İlk işi,
eski işbirlikçisi Arınan Carrel'i kodese atmak oldu. Ça­
şıt, ve düşes de Berry'nin gardiyan-ebesi olarak, Louis­
Philippe'in gözüne girdi, ama özsel etkinliği, Paris, rue
Trammonain'deki ayaklanmış cumhuriyetçilerin öldürül­
mesi, ve basma karşı, daha sonra bu aletler körelince bir
yana attığı Eylül yasalad2 oldu. Çevirdiği entrikalar ile,
1840'ta iktidara yeniden geçtikten sonra, Paris'in özgür­
lüğüne karşı bir suikast olduğu için, National'in burjuva
cumhuriyetçileri dışında tüm demokratik partinin karşı
çıktığı Paris istihkumları planını tasarladı. Uyanan hoş­
nutsuzluk karşısında, Bay Thiers, Milletvekilleri Meclisi
kürsüsünden şu yanıtı verdi:
''Ne? Bazı istihkam işlerinin özgürlüğe zararlı ola­
bileceğin � düşünmek ha . . . Bu, her türlü gerçekliğin dışın­
da yer almaktır. Ve ilkin, bir gün başkenti bombalayurak
ayakta kalabileceğini varsaymak, hangisi olursa olsun, bir
hükü mete k ara çalmaktır. Neymiş? Bombaları ile İnvali­
des ya da Pantheon'un kubbesini yıktıktan sonra, aileleri­
nizin konutunu ateşleri ile kapladıktan sonra, sizden varo­
luşunun doğrulanmasını isternek için, sizin karşınıza mı
çıkacakmış'? Mais il serait cent fois plus impossible apres
la victoire qu'auparavant."•
Gerçekte, ne Louis-Philippe hükümeti, ne de bona­
partçı hükümet, Paris'ten çekilme ve onu bombalama cü­
retini gösterdi. İstihkamlnrdan bu yararlanma biçimi,
bunun ilk kışkırtıcısı olan Bay Thiers'ye kısmet oldu.
Napoli kralı kral Bomba,•• Ocak 1848'de Palermo'yu
bombaladığı zaman,4� Bay Thiers Milletvekilleri Meclisin­
de yeniden konuştu:
•
Ama
Lıu
RI?. oluı·ıJu. -ç.
••
1�
znferdeıı
"onra,
iin('I'Sitıe
�'eı·dinaııd Il. -·Eel.
1.60
oranla
yUz
kpz
daha
olanak­
"Baylar, Palermo'da ne olup bittiğini biliyorsunuz:
kırksekiz saat boyunca, büyük bir kentin bombalandığı­
nı öğrenerek, hepiniz dehşetten irkilmiş bulunuyorsunuz.
Kim tarafından? Savaş haklarını kullanan yabancı bir
düşman tarafından mı? Hayır, baylar, kendi öz hükümeti
tarafından. Ve neden? Çünkü bu talihsiz kent, haklarını
istiyordu. Ne ala! haklarını istediği için al sana kırkse­
kiz saat bombalanma. Avrupa kamuoyuna başvurmama
izin verin. Avrupa'nın belki de en büyük kürsüsü üstün­
den, bu türlü davranışlara karşı bazı ho§nutsuzluk söz­
leri yankılatmak, insanlığa yapılacak bir hizmettir. Bay­
lar, bundan elli yıl önce, savaş haklarını kullanan Avus­
turyalılar, kendilerini bir kuşatmanın uzun işlerinden
kurtarmak için, Lille'i bombalamak istedikleri zaman, da­
ha sonra gene savaş haklarını kullanan İngilizler, Kopen­
hag'ı bom baladıkları zaman, ve daha son zamanlarda,
ülkesine onca hizmette bulunmuş olan naip Espartero, bir
ayaklanmayı bastırmak için, Barselona'yı bomtalamak
istediği zaman; dünyanın her yanında genel bir hoşnut­
suzluk çığlığı koptu."•
Daha bir yıl bile geçmeden, Thiers, Roma'nın Fran­
sız Cumhuriyeti birlikleri tarafından bombalanmasının45
en ateşli savunucusu olarak göründü ve Fransız anayasa­
sının bu çiğnenmesine karşı protestoda bulunan ulusal
muhafızları kılıçtan geçirdiği için, dostu general Chan­
garnier'yi göklere çıkardı.
1848 Şubat Devriminden birkaç gün önce, Guizot'nun
onu mahkum ettiği iktidardan uzaktaki uzun sürgünden
ötürü kendi kendini yiyen, yığınların büyüyen çalkantı­
sının kokusunu alan, onların hareketinin düşmanın aya­
ğını kaydırtmasını ve kendini Louis-Philippe'e zorla ka­
bul ettirmesini sağlayacağını uman Thiers, Milletvekil• Gerçek terimlerı Ue düzeltilmiş bulunan tüm alıntı, metinde Fran­
sızcndır. -Ed.
:ı.6:ı.
leri Meclisinde şöyle haykırdı :
"Ben, Fransa'da olduğu kadar Avrupa'da d a devrim
partisindenim. Dilerim ki devrim hükümeti ılıınlı adam­
ların elinde kalsın . . . Ama bu hükümet, radikaller de olsa,
ateşli adamların eline bile geçse, ben bu yüzden dava­
mı elden bırakmayacağım. Hep devrim partisinden ola­
cağım."*
Cumhuriyetin ilan edildiği günden coup d Etatya••
değin, Şubat Devrimini yıkmak tek uğraşı oldu.
Şubat patlamasını izleyen ilk günler, korku içinde
saklandı; ama Paris işçileri, onu hınç duymayacak dere­
cede horgörüyorlardı. Bununla birlikte, "bir gün Ren
kıyılarında ölmeye gitmek"le böbürlendiği bir sırada,
Arınand Carrel'in: "Sen bir lağımda öleceksin" yanıtma
yolaçan o bilinen ödlekliği ile, halk güçleri haziran baş­
kaldırıcılarının toptan öldürülmesi ile kırılmadan önce si­
yasal sahnede rol oynamaya cesaret edemedi. Sahne, her­
kesin içine çıkabilmesi için yeterince temizleninceye de­
ğin, ilkin, imparatorluğun yeniden kurulmasına yolaçan
Poitiers sokağı birliği komplosunu gizlice yönetmekle ye­
tindi.
'
Paris kuşatması sırasında, Paris'in boyuneğmek üze­
re olup olmadığını bilme sorusuna, Jules Favre, teslim
sözcüğünü söylemek için, bir Paris bombalamasının ge­
rekeceği yanıtını verdi! Bu, Prusya bombalamasına kar­
şı melodramatik protestolarını açıklar. Bu protestolar,
Prusya bombalamasının gülrnek için bir bombalama, oy­
sa Thiers'nin bombalamasının katı bir gerçeklik olduğunu
tanıtlar.
• Gerçek terimleri lle düzeltllmlş bulunan tüm alıntı, metinde Fran­
sızcadır. -Ed.
•• Hükümet darbesi. -ç.
:z 62
Parlamenter şaklaban.
Kırk yıldan bu yana sahne üzerinde. Hiç bir siyaset
ya da yaşam kesiminde hiç bir zaman bir tek yararlı ön­
leme girişmedi. Kurumlu, kuşkucu, safa pezevengi. Her­
hangi bir şey gerçekleştirmek için, hiç bir zaman ne yaz­
dı, ne de konuştu. Gözlerinde şeylerin kendileri, yazılı
ya da sözlü gösterişler için basit bahanelerdir. Onda, ik­
tidar, kazanç, ve gösteriş düşkünlüğünden başka, gerçek
hiç bir şey yoktur, hatta şovenizmi bile.
Bayağı profesyonel bir gazeteci dili ile, bazan Versa­
illes'daki tutsaklarının ekşi suratları ile açıkça alay eder,
bazan köylülerin "d leur aise"* olduklarını bildirir, bazan
da, 300 tutsak alındığı "Moulin-Saquet"nin zaptı üzerin­
deki bülteni ile (4 Mayıs) , kendini gülünç duruma düşü­
rür.
"Ayaklananların geri kalanı, savaş alanında 150 ölü
ve yaralı bırakarak, bacaklarının tüm gücü ile kaçtı",**
ve hırçın bir ton ile ekler: "Komünün yarın bültenlerin­
de kutlayabileceği zafer, işte bu."** "Paris çok geçmeden
kendisini ezen zorbalardan kurtarılacak."**
Paris, ona karşı savaşan o Parisli halk yığınının Pa­
ris'i "Paris" değildir. "Paris -yani zenginler, kapitalist­
ler, aylaklar" (neden kozmopolit kerhane olmasın?) . Bay
Thiers'nin Paris'i, bu. Gerçek Paris, çalışan, düşünen Pa­
ris, halkın Paris'i, Komün Paris'i, "aşağılık bir kalabalık"­
tır. Bay Thiers için, sadece Paris'e ilişkin olarak değil,
ama Fransa'ya da ilişkin olarak bütün iş, işte bu. Cesa­
retini "barışçıl gösteri" ve Saisset'nin karşısında göster­
miş bulunan, şimdi, yapılan savaşa tiyatro dürbünü ile
1
bakmaktan hoşlanan, kendisi için "iç savaş hoş bir eğlenceden başka bir şey" olmayan "din, aile, düzen ve mülki•
••
RahaUarının y eri nde. -ç.
Gerçek
sızcadır.
-Ed.
terimleri
ile
düzeltilmiş
:I. 6J
bulunan alıntılar. metinde
Fran­
yet adamı"na tebelleş olan cocotte'lar tarafından izlene­
rek, Versailles'da, Rueil'de, Saint-Denis'de, Saint-German­
en-Laye'de kalabalıklaşan Paris (gerçekten "tehlikeli"
kişilerin, sömürücü ve aylak sınıfların, ''les francs-fi­
Zeurs"lerin74 Paris'i) , Bay Thiers'nin Paris'i işte bu (Cob­
lence göçmenliğinin75, Bay de Calanne'un Fransa'sı ol­
ması gibi) . Bayağı gazeteci dilini kullanarak, yapmacık
bir ağırbaşlılık göstermesini bile bilmez, ama. "yasallık"
etiketi kurallarına karşı gelmernek için, kadınları, genç
kızları, Neuilly yıkıntıları altında bulunmuş olan o ço­
cukları, tasariayarak öldürür. Fransa'da yapılmasım is­
tediği belediye seçimlerini, Clamart'ın, petrol bombaları
ile yakılmış bulunan köz ateşleri aracıyla aydınlatması
gerekir. Roma tarihçileri, Neron'un kişiliğini, bize bu ca­
navarın bir ozan taslağı ve bir komedyacı olmakla övün­
düğünü anlatarak tamamlarlar. Ama basit bir profesyonel
gazeteci ve bir parlamenter şaklabam iktidara yükseltin,
onun Neron'u geçtiğini göreceksiniz.
Bonapartçı, "general"lerin Paris'ten öcalmalarına
izin verdiği zaman, kendi kör sınıf çıkarları aleti rolü­
nü oynamakla yetinir; ama kurum, adilik ve en kötü
gazeteci beğenisinin sergilehdiği bülten, söylev ve bildir­
gelerin küçük köşe konuşmalarında, kendi kişisel rolünü
oynar.
O kendini Lincoln, ve Parislileri de Güneyin baş­
kaldırmış zenci köle satıcıları35 ile karşılaştırır. Güneyli­
ler emeği köleleştirmek ve kendilerini toprak bakımm­
dan Birleşik Devletler'den ayırmak için dövüşüyorlardı.
Paris [ise --ç.] emeği kurtarmak ve kendini Thiers'nin
siyasal asalaklarımn, Fransa'yı kölelik altında tutmak is­
teyen kimselerin iktidarından ayırmak için dövüşüyoı:.
[Thiers -ç.] belediye başkanlarına söylevinde [şöyle
diyor -ç.] :
"Benim hiç bir zaman bozmadığım sözüme güvenile­
bilir!"
"Meclis, Fransa'nın seçtiği en liberal meclislerden bi­
ridir."
O, cumhuriyeti kurtaracaktır, "yeter ki düzen ve
emek, cwnhuriyetin kurtuluşunun özel koruyucuları ol­
duklarını ileri süren kimseler tarafından durmadan tehli­
keye sokulmasın".
Meclisin: 27 Nisan günlü oturum.wıda, şöyle diyor:
"Meclis, benden bile daha liberaldir!"
Konuşma kozu her zaman Viyana antlaşmalarının
kötülenmesi olan o, Paris antlaşmasını13 imzalar; yal­
nızca Fransa'nın bir bölümünün parçalanmasını (yalnızca
topraklarının neredeyse yarısının işgalini) kabul etmekle
kalmaz, ama Bismarck'tan savaş giderlerinin belirtilip doğ­
rulanmasını bile istemeksizin, milyarlarca zarar ödenti-'
sini de kabul eder! Bordeaux Meclisinin, kendi teslim
şartlaşmasının maddelerini tartışmasına bile izin ver­
mez!
Yaşamı boyunca Bourbon'ları yabancı orduların yük
arabaları içinde dönmelerinden ve barış antiaşmasından
sonra Fransa'yı işgal eden müttefikler karşısındaki yakı•
şıksız davranışlarından ötürü kınayan o,110 antlaşmada
Bismarck'tan yalnızca tek ödün istiyor: Paris'e boyuneğ­
dirmek için (Bismarck'ın Diyet Meclisinde açıklamış bu­
lunduğu gibi) 40.000 er. Tüm kendi iç ve yabancı saldı­
rıya karşı savunma gereksinmeleri için, Paris kendi si­
lahl ı IDusal Muhafızı tarafından tamamen korunmuştu;
ama Thiers, Paris'in yabancı karşısındaki teslim şartlaş­
masına, onun kendisi ve güruhu karşısında bir teslim
şartıaşması ek niteliğini de hemen kazandırdı. Bu koşul,
bir iç savaş koşulu idi. Bu savaşa da, sadece Prusya'nın
sessiz izni ile değil, ama onun sağladığı kolaylıklar ve Al­
man zindanlarından ona yüce gönüllülükle gönderdiği
Fransız tutsakları ile de girişiyor! Bültenlerinde, konuşma­
larında, Favre'ın meclisteki konuşmalarında da olduğu gi­
bi, Prusya'nın önünde yerlere kapanıyor, ve Paris'i, her
sekiz günde bir, Bismarck'ın kendisinin açıkladığı gibi,
bu müdahaleyi elde etmek için boş yere çalıştıktan sonra,
Prusya müdahalesi ile tehdit ediyor. Bourbon'lar, bu şak­
laban karşısında, bu büyük şovenlik havarisi karşısında,
özsaygının (dignite) ta kendisi idiler!
Prusya'nın çöküşünden sonra ( 1807 Tilsitt barışı) ,29
hükümet kendini ve ülkeyi ancak büyük bir toplumsal
canlanma (devrim) aracıyla kurtarabileceğini sezdi. Fran­
sız Devrimi kazanımlarını, küçük ölçüde, feodal bir kral­
lık çerçevesinde, Prusya'da yerleştirdi. Köylüleri özgür­
leştirdi, vb 111
Kırım savaşından sonra, her ne kadar Rusya Sivas­
topal savunması ile onurunu kurtarmış ve Paris'teki dip­
lomatik başarıları ile yabancıların gözünü kamaştırmış
ise de, yenilgi, gözünde toplumsal ve yönetsel sisteminin
çürümüşlüğünü açınladı, ve Rus hükümeti serflere özgür­
lük vermek ve yönetsel ve adli sistemini reformdan ge�
çirmek zorunda kaldı.112 Her iki ülkede de, gözüpek nite­
likteki toplumsal reformlar, halk tarafından kazanılına­
yıp (kazanılacak yerde) taht tarafından ihsan edildikleri
için, kısıtlı ve sınırlı bir nitelikte kaldılar. Gene de ege­
men sınıfların en tiksinç ayrıcalıklarının kökünü kazı­
yan ve eski toplumun iktisadi temelini değiştiren büyük
..
:ı66
toplumsal değişiklikler oldu. Bu sınıflar, ağır hastalığın
ancak kahramanca ilaçlarla iyileştirilebileceğini sezdi­
ler. Yeneniere ancak toplumsal reformlar yaparak, ancak
halk canlanmasının diri güçlerine başvurarak yanıt ve­
rebileceklerini sezdiler. 1870 Fransız yıkımı, modern dün­
ya tarihinde benzersizdir ! Bu yıkım, resmi Fransa'nın,
Louis Bonaparte Fransa'sının, egemen sınıflar ve onla­
rın devlet asalakları Fransa'sının çürüyen bir cesetten
başka bir şey olmadığını gösterdi. Ve halkın gözünü bo­
yayarak onun hükümetini ele geçiren, ve orada yabancı
saldırgan ile birlikte komplo kurarak duran o alçak herif­
lerin ilk girişkenliği, onların ilk girişkenlikleri nedir?
Onlar, Prusyalıların koruması altında, halk canlanması­
nın Paris'te girişilen şanlı yapıtını, L. Bonaparte'ın as­
ker bozuntusu ile Pietri'nin polisine ezdirdiler. Onlar,
Temmuz Devrimi tarafından kovulmuş bütün eski leji­
timist9 hayaletleri, Louis-Philippe'in Şubat Devrimi ta­
rafından kovulmuş fosil dolandırıcılarını dirilttiler, ve
kendilerini karşı-devrimci bir vur patlasın çal aynasına
verdiler! Böylesine bir alçaklık düşkünlüğü tarih kitap­
larında görülmemiş bir şeydir! Ama, çok belirtici bir ol­
gu, resmi Avrupa ile resmi Amerika tarafından genel
bir hoşnutsuzluk çığlığı kopartacak yerde, bu alçaklık,
bir duygudaşlık akımına ve Paris'in yırtıcı bir mahkıi­
miyctine yolaçıyor ! Bu, tarihsel geleneğine canla başla
bağlı Paris'in, Fransız halkını eski toplumun yenileştiril­
mesinin savunucusu durumuna getirerek, insanlığın top­
lumsal canlanışını Fransa'nın ulusal sorunu durumuna ge­
tirerek, Fransız halkını canlandırmaya çalıştığını tanıt­
lar! Kendini sömürücüler sınıfından, onların paralı hiz­
metkarlarından, devlet asalaklarından, "les valets du
diable sont pires que le diable"* Fransız atasözünün ger• Şcytanın uşakları şeytandan
cia
kötüdür.
--ç.
çekliğini doğrulayan kimselerden kurtarmak isteyen üre­
tici sınıftır bu!
18 Mart: Hükümet "niteliği ne olursa olsun her türlü
devirli yayının her nüshası üzerine 2 santimlik bir pul"*
yapıştınlmasını zorunlu kıldı. "Sıkıyönetim kalkana ka­
dar yeni gazete çıkarma yasağı."*
Fransız burjuvazisinin çeşitli bölüntüleri, Restoras­
yon döneminde büyük toprak sahipleri (eski Bourbon'­
lar) , parlamenter temmuz monarşisi (Louis-Philippe) dö­
neminde kapitalistler, ardarda egemenlik sürdüler, oysa
bonapartçı ve cumhuriyetçi öğeleri geri planda beklemek­
ten sıkılıyorlardı. Partizanca dalaşma ve entrikaları, el..
bette kamu yararı bahanesi altında sürdürmüşlerdi, ve
halk devrimleri bu krallıkları silip süpürdükten sonra,
sahneye yeni öğeler girdiler. Cumhuriyet (Şubat Cum­
huriyeti) ile birlikte, bütün bunlar değişti. Burjuvazinin
bütün bölüntüleri, düzen partisi, yani emekçilerin ikti­
sadi köleliği ile onun aleti olan bastırıcı devlet aygıtının
korunup sürdürülmesi için biraraya gelmiş bulunan mülk
sahipleri ve kapitalistler partisi içinde sağlanan bir bü­
tün oluşturdular. Adı bile burjuvazinin bir bölüntüsünün
öbürü üzerindeki üstünlüğü, bir yandan bir zafer ve öte
yandan bir yenilgi (bir partinin zaferi ve öbürünün ye­
nilgisi) anlamına gelen bir krallık yerine, cumhuriyet,
burjuva bölüntüler blokunun hisse senetli anonim ortak­
lığı, halkın tüm exploiteur'lerinin** koalisyonu idi, ve ger­
çekte, lejitimistler, bonapartçılar, orleancılar, burjuva
cumhuriyetçiler, cizvitler, ve volterciler birbirleri ile sar­
maş dolaş oldular. Kendilerini artık tahtın gölgesinde giz­
lemiyor; kendi partizanca dalaşınalarını halk yararına gi­
rişilmiş savaşırnlar gibi göstererek halkı artık bu dalaş­
malada ilgilendiremiyor; artık birbirlerini egemenlik al• Metinde Fransızca. -Ed.
••
Sömürücülerlnln. --ç.
1.68
tma alamıyorlardı. Bu artık bundan böyle, ü retici yığın­
ların kurtuluş isteği karşısında, kendi sınıf egemenlikle­
rinin dolaysız ve açık karşıtlığı idi. Düzen, kendi sınıf
egemenlikleri ve emeğin köleleştirilmesi için zorunlu ik­
,tisadi ve siyasal koşullara verdikleri addır. Burjuva re­
jimin bu anonim ya da cumhuriyetçi biçimi, bu burju­
va cumhuriyeti, bu düzen partisi cumhuriyeti, bütün si­
yasal rejimierin en tiksincidir. Dolaysız görevi, tek raison
d'ıUre'i,• h::ilkın ezilmesidir. Sınıf egemenliği terroris­
me'idir bu. İşte işlerin nasıl olup bittiği: Halk, dövüştük­
ten ve devrimi yaptıktan sonra, cumhuriyet ilan etti ve
yerini bir Ulusal Meclise bıraktı. Çok iyi bilinen cumhu­
riyetçi inanç bildirileri, kendi biçimlerinde bir cumhu­
riyetin güvencelerini oluşturan burjuvalar, cumhuriyetin
açık ve yenilmiş düşmanlarından bileşik meclis çoğunluğu
tarafından sahnenin önüne itildiler. Cumhuriyetçiler, hal­
kı demir ve ateşle ezmek için, onu bir ayaklanma tuza­
ğına itme görevinin kendilerine verildiğini gördül er. Bu
rol, Şubat Devriminden son ra , Cavaignac tarafından yö­
netilen National partisi tarafından oymınmıştı (haziran
ayaklanması) . Yığınlara karşı işledikleri suç sonucu, bu
cumhuriyetçiler, o zaman iktidarı yitirdiler. Görevleri­
ni tamamladılar ve, her ne kadar onlara proJetaryaya kar­
şı genel savaşımda düzen p ar tisini48 halfı destekleme izni
veriliyorsa da, aynı zamanda son sıraya dönme zorunda
kalarak, hükümetten kaydırılmış bulunuyorlar, ve an­
cak "hoşgörü gereği" kabul ediliyorlar. O zaman burju­
va kralcı bloku cumhuriyetin babası durumuna geliyor;
"düzen partisi"nin gerçek egemenliği kuruluyor. Halkın
maddi güçleri şimdilik kırılmış bulunduğundan, gerici­
liğin işi -dört devrim boyunca kazanılmış bulunan bütün
ödünlerin yok edilmesi- parça parça başlıyor. Halk yal• Varlık nedeni.
-�·.
:ı6o
ııızca düzen partisi nin davranışları tarafından değil, ama
kendisine yenik olarak davranılırken gösterilen, bu al­
çak çetenin kendi öz adıyla, cumhuriyet adına egemen
olarak yönetirken gösterdiği köpeksi yüzsüzlük tarafın­
dan da çileden çıkarılmıştır. Sın ıf zorbalığının adsızlık
(anonymat) içindeki bu kasınınalı biçimi elbette uzun
zaman süremez; geçici bir evreden başka bir şey olamaz.
Bu biçim devrimci bir yanardağ üstüne konmuştur - ve
bunu da iyi bilir. Ö te yandan düzen partisi -düzen par­
tisi olarak- işçi sınıfına karşı savaşması içinde kuşkusuz
birleşmiştir; ama herbiri eski toplumsal düzendeki özel
çıkarını üste çıkarmak, herbiri kendi öz egemenliğinin
yeniden kurulması ve kişisel tutkularının karşılanması
için birbirinin kar::: ı sına dikilen çeşitli bölüntüleri arasın­
daki entrikala r oy unu
devrimin maddi güçlerinin kı­
nlıp geçirilmesi aracıyla düzen partisinin egemenliği sağ­
lama bağlanmışa (güvenlik altına alınmışa) benzer ben­
zemez, bu entrikalar oyunu yeniden başlar. Halka karşı bu
ortaklaşa savaşım, cumhuriyete karşı bu ortaklaşa komp­
lo - yöneticilerinin iç uyuşmazlıkianna ve entrikalar
oyununa bağlı bir savaşım ve komplo-, toplumu kötü­
rümleştirir, orta sınıflar yığınlarını bıktırır ve şaşırtır,
ve süreğen bir kararsızlık durumu içinde tutarak, işleri
"durgunlaştırır". Zorbalığın, dinginliksiz bir zorbalığın,
başında parlamenter anarşi bulunan bir zorbalığın tüm
koşulları, bu rejim altmda işte böylece yaratılmış (oluş­
turulmuş) bulunurlar. O zaman bir coup d'Et.at* saati çal­
mıştır, ve yeteneksizler sürüsü, yerini, sınıf egemenliği­
nin adsız biçimine son veren herhangi bir başarılı ege­
menlik isteklisine bırakacaktır. Louis Bonaparte, dört
varol uş yılından sonra, burjuva cumhuriyete işte böyle
son verdi.111 Bütün bu zaman boyunca, Thiers, cumhuri-�-
• Ilüküınct
darbesi. -ç.
1.70
yet adına cumhuriyete karşı savaşan, halka karşı bir sınıf
savaşı açan, ve gerçeklikte imparatorluğu kuran düzen
partisinin "l'ame damnce"si* idi. Thiers, bugün de, o za­
man oynadığı rolün tastamam tıpkısını oynuyor; eskiden
bu oyunu parlamenter entrikacı olarak oynuyordu; şim­
di yürütme başkanı olarak oynuyor. Eğer devrim tarafın­
dan yenilmezse, o zaman olduğu gibi şimdi de, tefe konu­
lan bir alet olacaktır. Tahtaravalli oyunu ile kurulacak
olan hükümet hangisi olursa olsun, ilk işi, Fransa'yı Prus­
ya'ya teslim eden ve Paris'i bombalayan adamı iş başın­
dan uzaklaştırmak olacaktır.
Thiers'nin Louis Bonaparte'a karşı birçok yakınması
vardı. Louis Bonaparte onu aleti durumuna getirmiş ve
durmadan aldatmıştı. Coup d'Etat:dan sonra tutuklaya­
rak onu aşırı derecede korkutmuşttı (siııirlerini bozmuş­
tu) . Thiers gibi katıksız bir devlet asalağının, arı bir ge­
vezenin siyasal rol oynayabileceği tek rejim olan parla­
menter rejimi yıkarak, onu yoketmişti. Son, ama önemsiz
olmayan bir şey de, Napoleoıı'un tarihsel çizme boyacısı
olan Thiers, onun yapıp ettikler i n i. o kadar mmn zamaıı
betimlemişti ki, onları kendisinin yapmış bulunduğuna
inanıyordu. Napoleon I'in meşru karikatürü onun gözün­
de hiç bir zaman Küçük-Napalean değil, ama küçük Thi­
ers idi. Ayrıca, Louis Bonapa rte tarafından yapılmış bu­
lunan bütün alçaklıklar içinde, Roma'nın Fransız birlik­
lerince işgalinden Prusya'ya karşı savaşa değin, Thiers'­
nin desteklemediği bir tek alçaklık yoktu.
Başında Thiers bulunan, yarı-lejitimist-y�m -orlcancı
bir IDusal Meclisi olan, bonapartçı komuta altında bir or­
duya sahip bir cumhuriyetin, eğer kazanırsa, onu başın­
dan atmayacağı nı, bir an ancak onuııkİ kadar yüzeysel bir
zeka düşünebilir. Gülünçlükte, Timurlenk'leri oynama• Körü körüne bağlı kişisi. (i) üzen
1.71
pa ri i�iııc
l<örü körüne bağlı.)
-ç.
ya özenen (Timurlenk rolünü oynayan) bir Tom Pouce'­
dan [Parmak Çocuk -ç.] daha iğrenç bir şey yoktur. On­
da, kandökücülük davranışları sadece bir iş sorunu de­
ğil, ama fantastik bir kendini beğenmişliğin teatral bir
kendini gösterme konusudur da (sahne etkisi) . "Kendi"
bültenlerini kaleme almak, "kendi" sertliğini göstermek,
"kendi" birliklerine, "kendi" stratejisine, "kendi" bomba­
lamaları na, "kendi" petrol bombalarına sahip olmak, ara­
lıkçı yankesicilere Paris'ten öçlerini almaya izin verir­
ken gösterdiği soğukkanlılık altında "kendi" alçaklığını
saklamak! Ne alçaklık düşkünlüğü ! Oynadığı önemli
adam rolünün ve dünyada yaptığı gürültünün tadını çıka­
rıyor! Büyiik bir adam olduğuna adamakıllı inanıyor; ve
o bücür ve parlamenter geveze, dünyanın gözüne kim bi­
lir ne devsel (ne titanesk) görünüyor! Bu savaşın kor­
kunç sahneleri ortasında, insan, Thiers'nin, bu Hiçliğin
gülünç taklalarına gülrnekten kendini alamıyor! Bay Thi­
crs imgeleme yetisi güçlü bir adam, damarlarında bir sa­
natçı kanı akıyor, ve onu kendi öz yalaniarına inandırma­
ya, kendi öz büyüklüğün e inandırmaya yetenekli bir sa­
natçı kendini beğenmişliğine sahip.
Thien;'nin bütün söylevlerinin, bültenlerinin, vb. ara­
sından, kendinden hoşnut bir kendini gösterme düşkün­
lüğü damarı geçer.
Cet affreux Triboulet. •
Mont Valerien'da gerçekleştirilmiş bulunan (petrol
bombaları ile) göz kamaştırıcı bombalama, Ternes'de su­
nın içindeki evierden bir bölümünü büyük bir yangın
•
Şu korkunç Triboulct ( Palyaço) . -ç.
ve bütün Paris'i sarsan korkunç bir top gürlemesi ile bir­
likte yıktı. Ternes ve Champs-Elysees mahallelerine, bile
isteye atılmış bulunan bombalar.
Patlayıcı bombalar, petrol bombaları.
Komün
Satın bir meteliklik seçkin Britanya yazar taslağı,
hiç de bizim halkın halk tarafından hükümeti denince an­
lama alışkanlığında olduğumuz şeyin sözkonusu olma­
dığı göz kamaştırıcı keşfinde bulunuyor. Elbette sözko­
nusu olan bu değil. Sözkonusu olan, kentlerin kaplumba­
ğa çorbası tiryakisi belediye yargıçları tarafından, düzen­
baz ruhani meclisler tarafından ve acımasız "work-ha­
uses" yöneticileri tarafından özerk yönetimi değil. Söz­
konusu olan, kontlukların dolu keseli ve boş kafalı büyük
toprak sahipleri tarafından özerk yönetimi değil. Söz­
konusu olan, "Great Unpaid"lerin113 adli tiksinçliği değil.
Sözkonusu olan, ülkenin oligarşik bir kulüp aracılığı ile
ve Times gazetesinin yayılması sayesinde özerk hükü­
meti değil. Sözkonusu olan, kendi.si için ve kendi başına
hareket eden halk.
Bu yamyamlar savaşında Pn iğrenç olan şey, hükü­
metin başına tünemiş bulunan bu çirkin cücenin "gökçe­
yazınsal" çığlıklarıdır.
Versaylılar tarafından tutsaklara gösterilen kıyıcı
davranış bir an bile yumuşamadı, ve Versailles'ın usu,
Komünün misilleme buyrultusunu uygulamaya koyma­
yacak kadar insanal olduğuna yatar yatmaz, tutsakların
serinkanlılıkla öldürülmesi yeniden başladı!
Versailles'da yayımlanan Journal de Paris ("Paris
Gazetesi") , Ciamart garında tutsak edilen 13 piyade eri-
nin hemen kurşuna dizildiklerini, ve Versailles'a gelen
ordu üniforması taşıyan bütün tutsakların, kimliklerine
ilişkin kuşkular aydınlanır aydınlanmaz, kurşuna dizile­
ceklerini söylüyor!
Bay Alexandre Dumas fils, general görevi gören bir
gencin, her ne kadar bu sanı taşımıyorduysa da, bir yol
boyunca (sıkı güvenlik önlemleri altında) birkaç yüz
metre gittikten sonra kurşuna dizildiğini anlatıyor.
5 Mayıs, Mot d'ordre: Versailles'da yayımlanan La
Liber te'ye m göre, "Clamart'da ayaklananlar arasında bu­
lunan bütün düzenli ordu erieri hemen kurşuna dizilmiş­
lerdir"* (Lincoln Thiers tarafından! ) (Lincoln savaşan­
ların haklarını tanıyordu) . "Fransa'nın bütün komünleri­
nin duvarlarında Parislileri katiller olarak kınayan adam­
lar işte bunlardır!" Haydutlar!
Desmarets.
Ulusal Muhafız 1 85. piyade taburunun dört Ulusal
Muhafızı üzerine bir soruşturma yapmak için Bicetre'e
giden (27 Nisan) ve orada (ağır yaralı olarak) hayatta
kalan Scheffer'i ziyaret eden Komün soruşturma kuru­
lu.
"Hasta, 25 Nisan günü, Villejuif yakınlarındaki Belle­
Epine'de, arkadaşlarından üçü ile birlikte, onlara teslim
olmalarını söyleyen atlı avcılar tarafından baskına uğ­
ramış bulunduğunu bildirdi. Kendilerini kuşatan güç­
lere karşı yararlı bir direnmede bulunmaları olanaksız
olduğundan, silahlarını yere atıp teslim olmuşlar. Erler
onları çevirmişler, onlara karşı hiç bir zor kullanınayıp
hiç bir tehditte bulunmaksızın, tutsak etmişler. Tutsak
edilmeleri üzerinden daha kısa bir süre geçmiş ki, atlı
bir avcı yüzbaşısı gelmiş ve elde tabanca, onların üzerine
atılmış. Tek söz söylemeden onlardan birine ateş etmi�
• Tüm tümel'. metinde Frn nsızcadır. -Ed.
ve onu birdenbire yere sermiş, sonra göğsi.iniin ortasına
bir kurşun yiyen ve arkadaşlarını n yanına düşen muhafız
Scheffer'e de aynı şeyi yapmış. Bu alçakça saldırı karşı­
sında öbür iki muhafız ürkerek geri çekilmişler, ama yır­
tıcı yüzbaşı iki tutsak üzerine atılmış ve iki kurşun ile
onları da öldürmüş. Avcılar, canavarlık ve kandökücü
alçaklık davranışlarından sonra, kurbanlarını toprak üze­
rine serilmiş bir durumda bırakarak, komutanları ile bir­
likte geri çekilmişler."*
New-York Tribune,115 Londra gazetelerini geride bı­
rakıyor.
Bay Thiers'nin "Fransa'da bugüne değin varolan en
liberal ve en özgür bir biçimde seçilmiş bulunan Ulusal
Mecli.s"i, onun "Fransa'nın bugüne değin sahip olduğu
en güzel ordusu" ile ayırdedilemeyecek derecede benze­
şiyor. Düzmece bir bahane altında seçilmiş bulunan bu
chambre introuvable s eni le ** hemen sadece lejitimistleı'
ile orleancılardanıı oluşuyor. Thiers'nin kendisinin dene­
timi altında, 30 Nisan günü yapılmış bulunan belediye
seçimleri, bunların Fransız halkını ne ölçüde temsil ettik­
lerini gösteriyor! Kolu kanadı kırılmış Fransada kalan
35.000 Komün tarafınd:ın seçilmiş bulunan (yuvarlak ra­
kam) 700.000 belediye meclisi üyesinin, 200'ü lejitimist,
600'ü orleancı, 7.000'i açıkça bonapartçı, ve bütün geri ka­
lanlar da, cumhuriyetçi ya da komünist*** (Versailles,
"Daily News"87 muhabiri, 5 Mayıs) . Bu meclisin, başında
o orleancı mumya Thiers ile birlikte, kapkaççı bir azınlı­
ğı temsil ettiğini göstermek için bir başka kanıta gerek­
sinme var mı?
,
•
Tüm pnrngrnf metinde Fransı?.�ı:ıclır. -Eel.
bulunmaz meclis. -ç.
Yanı Romlin ynndaşı. -Eıl.
•• Yaşlı
•••
-:1 75
Paris
Bay Thiers, Komünü, bir avuç "kürek mahkılınu" ve
"hapisane kaçkını"nın aleti olarak, Paris'in ayaktakımı
olarak göstermekten hiç vazgeçmedi. Ve bu bir avuç se­
rüvenci, yenilmez Muc-Mahon tarafından komuta edilen
ve Thiers'nin ta kendisinin dehası tarafından esinlenmiş
bulunan "Fransa'nın bugüne değin sahip olduğu en güzel
ordu"yu, altı haftadan çok bir zamandan beri, sıkıntıya
sokuyor!
Parisiiierin askeri başarıları, onu bir yalanlamadan
çok daha iyi bir cezaya çarptırdı. Paris'in tüm öğeleri,
.
duygu ve dü�üncelerini anlatmış bulunuyor.
"Paris hareketini, onun fırsatı ve çıkış noktasından
başka bir şey olmayan Montmartre baskını ile hiç mi hiç
karıştırmamak gerek; bu hareket genel, ve kökleri Pa­
ris'in bilincinde bulunan bir harekettir; hatta şu ya da bu
nedenle bu hareketin dışında kalan kimselerin büyük ço­
ğunluğu bile, bundan ötürü onwı toplumsal meşruiye­
tini yadsımıyor."*
Kim diyor bunu? Sendikal delegues des chambres,**
7.000-8.000 tüccar ve sanayici adına konuşan adamlar. On­
lar Versailles'a bunu söylemeye gittiler . . La Ligue de la
reunion ?'epublicaine . . . masonların gösterisi,l18 vb..
.
Taşra
Le s provinciaux espiegles. •••
Eğer Thiers taşranın Paris hareketine gerçekten düş­
man olduğuna bir an bile inanmış olsaydı, taşra illerinin
bu hareket ve onun "korkunçluk"ları üzerine bilgi sahibi
• Tllm alıntı metinde Fl'ansızcadır. -Ed.
•• Sendikal meslek otlnlan delegeleri. --ç .
•••
Kurnaz taşralılar.
-ç.
olmalarını sağlamak için elinden gelen bütün kolaylıkları
gösterirdi. Taşrabların bu hareketi kendi çıplak gerçek­
liği içinde görmelerini, bu hareketin doğasına, kendi göz­
lerini ve kendi kulaklarının tanıklıkları ile inanmalarını
isterdi. Ama hiç de böyle yapma d ı ! "Savunmacılar"ı ve o,
taşrayı, onun Paris yararına genel ayaklanmasını engel­
lemek için, bir yalan duvarı aracıyla bağımlılık altında
tutmaya çalıştılar; tıpkı Prusya kuşatması sırasında taş­
ra haberlerinin Paris'e girmesini engelledikleri gibi. Taş­
ranın Paris'e, ancak Versailles'ın came1·a obscura'sı (çar­
pıtıcı gözlük camı) arasından bakmasına izin verildi. (Taş­
ra illerine sadece Versailles gazetelerinin yalan ve kara­
çalmaları geliyor, ve oralarda sadece bunlar hüküm sü­
rüyor.*) 20.000 "hapisane kaçkını"nın yağma ve cina­
yetleri, başkentin namusunu lekeliyor.
"La ligue** işleri açıklığa kavuşturmayı ve taşra ile
Paris arasında normal ilişkiler kurmayı kendine ilk gö­
rev bilir."***
Paris'te kuşatıldıkları zaman nasıl davrandılarsa, şim­
di Paris'i kuşatırken de öyle davranıyorlar.
"Yalan, geçmişte oldUfJU gibi, onla1·ın gözde silahıdır.
Başkent gazetelerini yasaklıyor, onlara elkoyuyor, haber­
leşmeleri engelliyor, mektupları sansürden geçiriyorlar;
öyle ki, taşra, dediklerinin doğruluğunu denetlernek ola­
naklı olmaksızın, Jules Favre, Picard ve hempalarının ona
vermekten hoşlandıkları haberlerden başkasını alamaz du­
ruma gelmiştir."***
Thiers'nin bültenleri, Picard'ın, Dufaure'un genelge­
leri . . . Koroünlerdeki afişler. Versailles'ın ve Almanların
ip kaçkım basını. Küçük Öğütçü (Moniteur) .117 Bir kentten
• Tüm türnce me ti nd e Fransızeadır. -Ed.
•• La Ligue repub!icaine des droits
ları Derneği) .
• • • Tüm
de Paris
-Ed.
alıntı metinde Fransızcad n·. -Ed.
(Cumhuı·iyetçi
Paris Hak­
öbürüne gitmek için pasaportların yürürlüğe konması.
Dörtbir yana yayılmış bir hafiyeler ordusu. Tutuklamalar
(Rouen'da, vb., Prusya otoritesi altında) , vb.. Paris dolay­
larında yayılmış binlerce polis komiseri, jandarma-va] i
Valentin'den, hangi görüşte olursa olsun, ayaklanmış kent­
te basılan bütün gazetelere elkoyma, ve Kutsal Enkizisyo­
nun en iyi zamanlarında olduğu gibi, onları herkesin gö­
zü önünde yakma buyruğunu aldı.
Thiers hükümeti, • ulusal muhafızlar taburları kur­
maları ve Paris'e karşı onları Versailles'a yollamaları için,
ilkin taşraya başvurdu.
"Taşra, Le Journal de Limoges'un116 dediği gibi, Thiers
ve "köylüler'inin ondan istedikleri gönüllüler taburları­
nı [kurup göndermeyi -ç.] kabul etmeyerek hoşnutsuzlu­
ğunu gösterdi."
Ak bayrak altında dövüşen, herbiri göğsünde ak ku­
maştan bir İsa yüreği taşıyan ve " Vive le roi! "** diye ba­
ğıran bazı alık Bretonlar, Thiers çevresinde toplanmış
tek "taşralı" orduyu oluşturuyorlar.
Seçimler, Vengeur,1 19 6 Mayıs.
Bay Dufaure'un basın yasası (8 Nisan) . Açıkça taşra
basınının "aşırılık"larına karşı yöneltilmiş.
Sonra taşrada birçok tutuklamalar. Taşra, kuşkulular
yasası120 rejimi altına alınmış.
Blocus intellectuel et policier de la province.***
23 Nisan. Le Havre: Belediye konseyi, cumhuriyetin
korunması ve bütün Fransa'ya belediyesel bağışıklıklar
verilmesi temeli üzerinde, iç savaşa bir son verilmesi ba­
kımından bir aracılık sunma görevi ile, üyelerinden üçü­
nü Paris ve Versailles'a gönderdi . . . 23 Nisan günü, Lyon
•
ya
Elyazmasında,
bu sözcüklerin üzerinde,
•• Yaşasın kral! -ç.
••• Taşranın entelektüel ve
polissel
ablukası. �-
1.78
var: "K�ygı­
önce." --Eı:l.
şu tümc ec lkler
kapılan... Blsmarck'tan tutsaklar ordusu gelmeden
delegeleri Picard tarafından kabul edildiler, ve Thiers
onlara, "guerre d tout prix"* yanıtını verdi.
Lyon delegelerinin, 24 Nisan günü, Greppo tarafın­
dan meclise sunulan çağrısı:121
Taşra kentlerinin belediyeleri, Paris'in istediği şeyi
vermesini sağlamak için, Versailles'a delegasyonlarını gön­
derme büyük saygısızlığında bulundular; Fransa'nın bir
tek Komünü bile, Thiers ve "köylüler"in davranışlarını
onaylayan bir çağrı göndermedi ; tıpkı bu belediye meclis­
leri gibi, taşra gazeteleri de öyle, ve Dufaure, barışmaya
karşı savcıZara gönderilen genelgesinde, bundan, "genel
oydan çıkmış meclis ile sözde Paris Komününü aynı çiz­
gi üzerine koyuyor, meclisi, Paris'e kendi belediye hak­
larını vermemiş olmakla eleştiriyorlar, vb."** diye yakını­
yor, ve, daha da kötüsü, bu belediye meclisleri, örneğin
Auch belediye meclisi, "ondan oybirliği içinde, Paris ile
hemen bir bırakışma önermesini** ve ayrıca 8 Şubat günü
seçilmiş bulunan meclisin görev süresi bittiği için dağı­
tılınasını istiyorlar" (Dufaure, [a] l'Assemblee de Versail­
les, *** 26 Nisan) .
30 Nisan günü seçilmiş bulunan belediye meclislerinin
değil, eski belediye meclislerinin122 sözkonusu edildiğini
anımsamak gerekir. Delegasyonları o kadar kalabalıktır
ki, Thiers artık onları kendisi kabul etmeyerek, bir ba­
kanlık görevlisine göndermeyi kararlaştırdı.
Ensonu 30 Nisan seçimleri, meclisin, seçimlerin bek­
lenmeyen sonuçları tarafından açınlanan kesin mahkumi­
yeti. Öyleyse, eğer taşra şimdiye değin, Paris'ten yana
ayaklanmaksızın, Versailles'a ancak edilgin (pasif) bir
direnç gösterdiyse, bu, eski otoritelerin orada hala, tuttuk­
ları güçlü konumlar ile, imparatorluğun taşrayı içine at•
••
•••
"Ne pahasına olursa olsun sav:ış." -ç.
Tüm alıntı metinde Fransızcadıı·.
Dufaure,
Vcrsalllcs
Ed .
-
Mcclisi [ne ] . --ç.
1.79
tığı ve savaşın da içinde tuttuğu aşırı uyuşukluk i le açık­
lanabilir. Paris ile taşra arasında, sadece Versailles'ın,
Versailles ordusunun, Versailles hükümetinin, ve Versail­
les yalanlarının Çin seddinin dikildikleri açık. Eğer bu
duvar yıkılırsa, taşra Paris ile birle�ecektir.
1850 Mayısında, cumhuriyet döneminde onlara henüz
oyunlar oynayabilen genel oy hakkını parlamenter bir
komplo aracıyla kaldırmış bulunan bu aynı adamların
(Thiers ve hempaları, gerçi Bonaparte onlara bu işte yar­
dımcı oldu, ama bu onları kendi elinde tutmak ve hükü­
met darbesinden sonra da, düzen partisi ile onun meclisi­
ne karşı, kendisini genel oy hakkının onarıcısı olarak ili'm
etmek için bir tuzaktı) , Bonaparte bu hakkı, artık yürüt­
me elinde basit bir oyuncaktan, yürütme yararına bir
oyun, bir aldatmaca, bir tahrif aletinden başka bir şey
olmayacak bir biçimde örgütlendikten sonra, bu aynı
adamların bugün kendilerini onun bağnaz yandaşları ola­
rak göstermeleri, Paris'e karşı "meşru" bir san olarak
onunla övünmeleri, karakteristiktir. (Congres de la Ligue
des villes.*) (Rappel, 6 Mayıs.) 123
Trochu, Jules Favre ve Thiers, Taşralılar
Thiers, Favre, Dufaure, Garnier-Pages denli yıpran­
mış parlamenter şaklabanların, parlamenter entrikacıla­
rın; her zaman devrimi sömüren ve ona ihanet eden, onu
yapmış bulunan halkı kurşuna dizen ve daha önceki (ken­
dilerinin de karşı çıktıkları) hükümetten koparılmış bazı
liberal ödünleri geri alan bu adamların, sadece aynı tür­
den birkaç alçağın desteği ile, her devrimden sonra yü­
zeyde görünmeye ve yürütme gücünü kapıp kaçmaya
nasıl devam ettikleri sorulabilir.
•
Kentler
Birliği
Kongı·esl.
-ç.
1 80
Sorun çok yalındır. İlkiıı, eğer Thiers'nin Şubat Dev­
riminden sonra oldu ğ u gibi, halkın hiç hoşlanmadığı
adamiarsa bunlar, halkın yüce gönüllülüğü onları korur.
Halkın her muzaffer ayaklanmasından sonra, halkın aman­
sız . düşmanlannın ortaya attıkları barışma sloganını, ken­
di öz zaferi n in ona esiniediği ilk esrime uğraklarında, hal­
kın kendisi ele alır. Bu ilk u ğrak geçtikten sonra, Thiers
ve Dufaure gibi adamlar, halk iktidarı maddi olarak elde
tuttuğu sürece, kendilerini gizler ve gölgede çalışırlar.
Halk silahsızlanır, ve burjuvazi tarafından kendi chefs de
file 'leri* olarak alkışlanır alkışlanmaz da, ortaya çıkarlar.
Ya da, (daha genç ve aynı türden başkaları arasında)
Favre, G a rn ier-P a geıı, Jules Simon . . . ve Thiers'nin ken­
disi gi bi , 4 Eylü l de n sonra, bunl a r Louis-Philippe döne­
ıninin "saygıdeğer" cumhuriyetçi muhalefetini, sonra
Louis Bo n a p a rte döneminin parlamenter muhalefetini oluş­
turm u � bul u n u rlar. Bunların kendi k u r d ukları gerici re­
j i mler, devrim bu n1 a n iktidara yücelttikten sonra, gerçek
devrimciler sürülü r, öldliriilür, yurtdışına kaçarlarken,
bunların muhalif rolünü tam bir güvenlik içinde oynama­
larını sağlar. Halk bunların geçmişini unutur, orta sınıf
bunlan kendi adamları olarak görür, lekeli geçmişleri
unutulınuştur, ve b öyl ece onlar da ihanetlerine ve uta­
nılacak i şleri n e ye n i den başlamak ü zere, ortaya çıkar­
lar.
1-2 Mayıs gecesi: Clanıart köyü ordunun, gar da (bu
gar Issy kalesine egemendir) ayaklananların elinde idi.
Baskın ile (çünkü patrouille'ları** bir nöbetçi tarafından
içeri sok u l muş , parola onlara verilmiş bulunuyordu) , 22.
a vcı l ar taburu, büyük bölümü yatmı ş bulunan garnizona
•
Sıra başları.
-ç.
• • Devriye birlikleri.
-·Ç.
1.81
girdi, onu hazırlıksız yakaladı, sadece 60 tutsak aldı, 300
ayaklanıcıyı süngüledi. Ü stelik, ordu erieri de hemen kur­
şuna dizildL Thiers, valiler ile sivil ve asker otoriteZere
2 Mayıs günlü genelgesinde, şöyle demek saygısızlı�ında
bulunuyor:
"O (Komün) , generallerini (Cluseret! ) ancak onları
kurşuna dizrnek için durduruyor ve kesin olarak değim­
siz bir Halk Kurtuluş Komitesi kuruyor."
General Lacretelle tarafından komuta edilen birlik­
ler, Issy kalesi ile Montrouge arasında bulunan Moulin­
Saquet tabyasını, par un coup de main* ele geçirdiler. Gar­
nizon, parolayı Versailles birliklerine satmış bulunan bin­
başı Gallien'in ihaneti sonucu baskına uğramıştı. 150 fe­
dere süngülenerek öldürüldü ve 300'den çok da tutsak alın­
dı. Bay Thiers, der Times62 muhabiri, sert olması gerek­
tiği zaman güçsüz (bu alçak, kendisi için korkulacak bir
tehlike oldukça, hep güçsüzdür) , ve her şeyin birkaç ödün­
le kazanılabileceği zaman da sert oldu. (Bu alçak, maddi
güç kullanılması Fransa'yı kana buladığı zaman hep sert­
tir, kendini ancak, kişisel olarak korkacak hiç bir şey
olmadığı zaman büyük gösterir. Onun tüm ustalığı işte
budur. Antoine ['ın dediği] gibi, Thiers bir "namuslu
adam" dır.**)
Thiers'nin Moulin-Saquet konusundaki bülteni (4
Mayıs) :
"Paris'in, onu ezen zorbalardan kurtarılması"***
("Versaylılar Ulusal Muhafız kılığına girmişlerdi"***)
("federelerin büyük bir çoğunluğu uyuyordu ve uykuları
içinde vuruldu ya da ele geçirildiler"***) .
• Bir baskın ilc. -ç.
Shakespeare: Jules Cesar, perde III, sahne
üzerine söyledikleri ) . -Ed.
••• Alıntılar metinde Fr::ınsızcadır. -Ed.
••
1. 82
2
(Antoine'ın Brütüs
Picard: "Topçumuz bombalamıyor: topa tutuyor, evet."
(Moniteur des Communes, 117 Picard'ın gazetesi.)
"Bir zindana gömülmüş, ölen Blanqui, jandarmalar
tarafından parçalanmış bulunan Flourens, Vinoy tarafın­
dan kurşuna dizilen Duval, 31 Ekim günü onları ellerine
geçirmiş ve onlara hiç bir şey yapmamışlardı."*
KOMÜ N
1.
İŞÇ i SINIF! YARARINA ÖNLEMLER
Fırın işçilerinin gece çalışmasının kaldırılması (20
Nisan) .
Çatışmalarda aynı zamanda hem yargıç, hem cellat,
hem kazanan, hem de taraf olan fabrika senyörleri vb.
(sanayiciler) (büyük ve küçük patronlar) tarafından zor­
la ele geçirilmiş bulunan o özel yargılama yetkisi, onların
emekçilerin ücretlerini, yaptırım olarak uyguladıkları ce­
zalar, kesintiler vb. aracıyla çalışmalarını sağlayan bir
kendilerine özgü ceza yasasına sahip bulunma hakkı, ka­
musal ve özel atelyelerde kaldırıldı; eğer bu yasaya karşı
gelirlerse, patranlar cezalandırılacaklar; 18 Marttan son­
ra alınan ceza ve kesintiler, işçilere geri verilecek (27 Ni­
san) . Emniyet sandığına bırakılmış bulunan nesnelerin
satışı durduruldu (29 Mart) .
Paris'te çok sayıda atelye ve yapımevi, kaçan sa­
hipleri [nin bırakması] nedeniyle, kapandı. Sanki işin var­
lık nedeni huymuş gibi, sadece işten kar sağlamakta de­
ğil, ama muzaffer bir devrimin kendi "sistem"lerinin "dü­
zen " ini tehlikeye düşürdüğü her seferinde, onu büsbütün
durdurmak ve işçileri sokağa atmakta da, "ekonomi poli• Tü ın paragraf
metinde Fı·aıısızcadır.
:ı BJ
- -Ed.
tik yasalarının kendiliğinden etkisi ile", kendini haklı gö­
ren kapitalist sanayicilerin eski yöntemidir bu. Komün,
çeşitli meslek kurulları tarafından seçilmiş delegeler ile
işbirliği içinde, yüzüstü bırakılmış atelye ve yapımevle­
rinin, kaçak kapitalisılere verilecek zarar ödentisi ile bir­
likte, işçi kooperatiflerine aktarılması biçimini irdeleye­
cek bir Komün Komisyonu oluşturdu ( 16 Nisan) ; (bu ko­
misyon) , yüzüstü bırakılan atelyelerin bir istatistiğin i de
çıkaracak) .
Komün, 75 santimlik zarar ödentisi ile ilgili olarak,
belediyelere, ulusal muhafızıarın meşru olmayan deni­
len femme'ları,* anneleri ve dulları arasında hiç bir ay­
rım yapınama buyruğunu verdi.
Şimdiye değin, Paris'in "düzen adamları"nın kendi­
lerine ayırdıkları, ama "güvenlik"leri için, polisin keyfi
otoritesi altında, kişisel olarak köleleştirilmiş bir biçim­
de tuttukları fahişeler, Komün tarafından bu alçaltıcı kö­
lelikten kurtarıldılar. Ama Komün, üzerinde fuhşun çi­
çek açtığı alan ile, onu çiçeklendiren adamları da silip
süpürdü. Yüksek düzeydeki fahişelere, cocotte'lara gelin­
ce, düzenin egemenliği altında, onlar polisin ve yönetici­
lerin köleleri değil, ama efendileri idiler.
Halk öğrenimini (eğitimini) yeniden örgütleme za­
manı elbette olmadı ; ama dinsel ve papazsal öğeyi bir ya­
na atarak, Komün, halkın entelektüel kurtuluşuna da gi­
rişti. ( İlkel (ilk) ve mesleksel) eğitimin örgütlenmesi içiıı
bir Komisyon atadı. Kitap, harita, kağıt vb. gibi bütün
okul çalışma aletlerinin, bunları bağlı bulundukları bele­
diyelerden alan öğretmenler tarafından parasız olarak ve­
rilmelerini buyurdu. Hiç bir öğretmene, hiç bir bahane
altında, öğrencilerinden bu okul çalışma aletlerinin pa­
rasını isteme izni verilmedi (28 Nisan) .
• Karıları. -ç.
Emniyet sandıkları: 20 frangııı a l tındaki giysi, ev e:ş­
yası, çamaşır, kitap, yatak takımı ve iş aletleri ile ilgi l i ,
25 Nisa n 1871'den önceki her çeşit emniyet sandığı rehin
makbuzu, 12 Mayıstan başlayarak, parasız olarak rehin­
den k urtarılacaktır (7 Mayıs) .
2.
İŞÇİ SINH'l Y ARARlNA, AMA Ö ZELL i KLE
ORTA SINIFLARDAN YANA ÖNLEMLER
Nisana değin son üç k i ra ödeme süresi kirasının bü­
tünsel ertelenmesi: Bu üç kira ödeme süresinden birini
ödemiş bulunan herkesin, bu tutarı gelecekteki ödemele­
re sayma hakkı olacak. Aynı yasa, mobilyalı kiralaı·a da
uygulanıyor. Mülk sahipleri tarafından verilen hiç bir
çıkma buyruğu, gelecek üç ay için geçerli değil (29 Mart) .
Echeance.� • (ödeme vadesi gel mil? ticaret senetlerinin
ödenmesi ) ( ticaı·et seııC'tlerinin sil re hitimi) : ertelenmi!;i
ödeme vadeleri i ç i n hiç bir 1\0VU!;ilurma y a p ı lm ;ı y a c ak
( 12 Nisan) .
Bu türlü tüm ticaret scııetlc r i . gelecek 1 5 Temmuzdan
sonra, bu borçlar için fa i 7. hesapla n maks ı w ı . i k i yıl içinde
ödenecek (iki yıl üzerine y ay ı l m ı ş ödeme) . Borçl a r ı n top­
lam tutarı, sekiz co upures egales, payables par trimesL­
re** biçiminde bölünmüştür (birinci trimestre 15 Tem­
muzdan başlamak ü zere) . Bu parçasal ödemeler ü:wriıı­
deki adli kovuşturmalar, a ncak bu ödemelerin vadeleri
geldikleri zaman yapılabilecekti r ( 16 Nisan) . Kiralar ve
ticaret senetleri üzerindeki Dufaure yasaları, Paris'in say­
gıdeğer tacirlerinden çoğunun iflasına yolaçtı.
Şimdiye değin görevlerinden bir servet sağlayan no­
terler, huissier'ler,••* artırma nıemurları. tutanak yaz• Ödeme vadeıcri. -ç.
Üç a y d a bir ödcncccl<. sekiz
••• Mübaşirıcr. -ç.
••
eşit taksi ! . -ç.
1. 85
ına n ları ve öbür adli görevliler, Komünün, öbür emek­
çiler gibi ondan belli bir ücret alan görevlileri durumuna
dönüştürülmüş bulunuyorlar.
Tıp okulu profesörleri kaçtıklarından, Komün artık
devlet asalakları olmayan özgür üniversiteler kurma erc­
ğiyle, bir komisyon atadı ; sınavlarını vermiş bulunan öğ­
rencilere, doktor sanından bağımsız olarak doktorluk yap­
ma araçlarını sağladı (san, fakülte tarafından verilecek) .
Öbür yargıçlar gibi, herhangi bir sınıf hükümeti al­
t ında çalışmaya her zaman hazır bulunan Seine Hukuk
Mahkemesi yargıçları da kirişi kırdıklarından, Komün,
malıkernelerin genel oy temeli üzerinde yeniden örgüt­
lenmesine değin en ivedi işleri görmek üzere bir avukatı
atadı (26 Nisan) .
::ı.
GENEL ÖNLEMLER
Askere yazma yoklaması kaldırıldı. Bu savaşta, her
sağlam erkek (Ulusal Muhafız) askerlik yapacak. Paris'te
saklanan bütün hain ve bütün alçaklardan kurtulmak için,
iyinin iyisi önlem (29 Mart) .
Tali h oyunları yasaklandı (2 _Nisan) .
Kilise ile devletin ayrılması; din işleri bütçesinin
kaldırılması ; tüm kilise malları ulusal mülk ilan edildi
(3 Nisan) .
Özel bir soruşturma yapan Koıniiıı, eski giyotinden
başka, "düzen hükü m e ti "nin, parasını önceden ödediği
(daha çabuk ve daha kolay taşınır) yeni bir giyotin yapıl­
masını buyurduğunu öğrendi. Komün, eski ve yeni, her
iki giyotinin de, 6 Nisan günü herkesin gözü önünde ya­
kılmalarını buyurdu. Versailles gazeteleri ve, onlardan
sonra, düzen basını, tüm dünyada, Koruünün kandökücü
alışkanlıklarına karşı gösteride bulunmak üzere Paris hal­
kının bu giyotinleri yaktığı öyküsünü anlattılar! (6 Ni1.86
san.) 18 Mart devriminden hemen sonra bütün siyasal
tutuklular özgür bırakıldı. Ama Komün, L. Bonaparte ve
onun yaraşır ardılı olan savunma hükümeti rejimi altın­
da, birçok insanın, hiç bir suçlama nedeni olmaksızın, sa­
dece siyasal kuşkulular olarak hapsedilın i� bulundukla­
rını da biliyordu. Bu nedenle, üyelerinden birini - Pro­
tot- bir soruşturma yapmakla görevlendirdi. Protot, altı
aydan beri tutuklanmış olmalarına karşın, henüz hiç 'bir
adli sorgulamadan geçmemiş 150 kişiyi özgür bıraktı; ara­
larından, daha Bonaparte döneminde tutuklanmış bulu­
nan birçoğu, ne suçlama nedeni ne de adli sorgulama ol­
maksızın, bir yıldan beri hapisteydiler (9 Nisan) . Savun­
ma hükümeti üyelerinin kişiliğini öylesine güzel göste­
ren bu olgu, onları çileden çıkard ı. Koroünün tüm cani' leri özgür bıraktığını ileri sürdüler. Ama suçlulukları ke­
sin kimseleri kim özgür bıraktı? Sahteci Jules Favrc.
Daha iktidara geçer geçmez, L'Etendard�" davasında hır­
sızlık ve sahtecilikten ötürü hüküm giymiş bulunan Pic
ve Taillefer'i özgü r bırakmakta ivedilik gösteriyordu. Bu
adamlardan biri, 'l'aillefer, Paris'c dönme eli reti gösterdi­
ğinden, yeniden hak ettiği eski yerine konmuştu. Ama hep­
si bu kadar değil . Versailles hükümeti, Bay Thiers'ıı in or­
dusuna girmeleri koşulu ile, hırsızlıktan hüküm giymiş
herifleri, bütün Fransa'da, Maison centrale'lerden* çı­
karttı.
"Barbarlık anıtı, kaba güç ve düzmece şan simgesi. as­
kercilliğin (militarisme) olumlanması, uluslararası huku­
kun yadsınması" olan Vendôme alanı sütununun yıkılma­
sı üzerine buyrultu (12 Nisan) .
Frankel'in (Enternasyonal in Alman üyesi) : "Komün
bayrağının dünya cumhuriyetinin bayrağ·ı olduğunu ve ya­
bancıların orada yer alabileceğini gözönünde tutan" (4 Ni•
Devlet
hapisaneler i . -ç.
1 87
) Kanı üne seçilmesinin onanınası ; Frankcl, sonradan,
Komün Yürütme Komitesine üye seçildi (21 Nisan) .
Resmi Gazete,J6 Komün oturumları kararlarını yayın­
lamaya başladı ( 15 Nisan) .
Yabancıları zoralımlara karşı korumayı gözeten Pascal
Grousset buyrultusu. Paris'teki hiç bir hükümet yaban­
cılara karşı hiç bir zaman bu kadar nazik olmadı (27 Ni­
san) .
Komün, siyasal ve mesleki yeminleri kaldırdı ( 4
san
Mayıs) .
Dcstruct.ioıı du moııument d i t "Chapellc cxpiatoirc
de Louis XVI" rue d'Anjou -- Saint-Honore (1816 Bulun­
maz Meclisinin yapıtı ) 40 (7 mai) .*
4.
HALK KURTULUŞ Ö NLEMLERİ
"Hcjinıc bağl ı" ulusal muhafı;darın silahsızlandırıl­
m a �;ı
(30 Mar t ) .
Komün kendi saflarındaki bir yer ile Versailles'daki
bir yer arasındaki bağdaşmazlığı açıklıyor (29 Mart) .
Misillemeler üzerine buyrultu. Hiç bir zaman uygu­
la nınadı. Paris başpiskoposu ilc Madeleine papazım, tü m
cizvitler kolej i pcrsonelini, bütün büyük kiliselerin bölge
papazları n ı tutuklamakla yetinildi; bu adamlardan bazı­
l a r ı , kimi leri Versailles ilc birlikte komplo kurmuş, öbür­
leri ki lise mal l a rını Komünün pençesinden kurtarmaya ça­
l ışmı� bulundukla rı için, rehine olarak tutuklanın ı�lardı
(6 Nisan) .
"Kralcılar bir yabanıllar savaşı yapıyorlar; tutsakla­
n kurşuna di ziyor, yaralıları boğazlıyor, hasta arabaları
üze r i n e kurşun sı kıyorlar; birlikler teslim oluyor, ve son­
ra da kalıpeec a teş ccliyorlar." (Komiin Bildirgesi. )
scsi"
•
Hue
d'Anjou
denilen
ımıtın
-
Satnt.-Honorc'deki,
yıkıınwsı
(7 mayıs) .
1 88
-ç.
" Louis
XVI'nın
kcfa rct.
k Ul ­
Misillerneler üzerindeki bu buyrultul:ıra ili�kin ola­
rak, şunları da belirtmek gerekir:
i lkin, -kapitalistlerin, aylakların ve asalakların gö­
çünden sonra- Paris toplumunun tüm katmanlarından
insanlar, Pm·is kilise adamla·rı sınıfı dışında, iç savaşı
durdurmak için, Versailles'a aracı l ıkta bulundular . Baş­
piskopos ile Madeleine papazı, ancak rehine olarak "kendi
öz kanlarının dökülmesini" istemedikleri için, Thiers'ye
mektup yazdılar.
İ kincisi : Komün tarafından misilleıneler, rehine alma
vb. üzerine buyrultu yayınlanmasından sonra, VersailiPs'da
Pietri'nin "tatlı kuzu"ları ve Valentin'in jandarmaları ta­
rafından tutsaklara gösterilen canavarca davranış kesil­
medi; ama, Versailles hükümetinin usu, Koruünün kendi 6
Nisan günlü buyrultusunu uygulanmaya koymayacuk ka­
dar insanal olduğunu ya ta r yatmaz, Parisli askerler ve
ulusal muhafıziarın öldürülmesi, yeni bir azgınlık ile ye­
niden başlamak üzere, durdu. O zaman, öldürmeler yığın­
sal olarak yeniden başladı. Komün bir tek rehineyi, bir
tek tutsağı, hatta Ulusal Muhafız kılığı altında Paris'e ça­
şıt ol arak girmiş ve yalnızca t u tuklanmış bulunan baz ı
jandarma subaylarmı
bile öldü rmedi.
'il
Clamart ta byası baskını (2 Mayıs) . Gar Parisliterin
elinde, süngü ile insan kırımı, 22. avcılar taburu (Gallif­
fet?) ordu askerlerini, sorgu su al etmeksizin hemen kur­
şuna diziyar (2 Mayıs) . Issy kalesi ile Mon trouge arasm­
da bulunan Moulin-Saquet tabyası, parolayı Versailles
birliklerine satmış bulunan binbaşı Gallien'in ihaneti so­
nucu, geceleyin baskına uğruyor. Uykularında basılan, bii­
yük bölümü öldürülen federeler (4 Mayıs'?) .
25 Mayıs. 4 Ulusal Muhafız (bu iş, Villejuif yakınla­
rında, Belle-Epine'de, 4 adamdan hayatta kalan tek ada­
mın bulunduğu Bicetre'e gönderilmiş bulunan komiserlei·
tarafından saptanmıştır. Yaşayan tek adamın adı Schef-
fer'dir) . Atlı avcılar tarafından çevrilmiş ve bu atlıların
kesin buyruğu üzerine, direnme olanakları bulunmayan
bu adamlar teslim olup silahsızlandırıldılar; askerler on­
lara hiç bir şey yapmadı. Ama o zaman, onları ta�anca
ateşi ile birbiri ardına yere deviren avcı yüzbaşısı gelir.
Düştükleri yerde bırakılırlar. Ağır yaralı Scheffer ölmedi.
Ciamart garında tutsak edilen onüç ordu askeri, he­
men kurşuna dizildi, ve ordu üniforması taşıyan ve Ver­
sailles'a gelen tüm tutsaklar, kimliklerine ilişkin kuşku­
lar aydınlanır aydınlanmaz, kurşuna dizileceklerdir.
(Versailles'da yayımlanan Li berte.1u) Şu anda Versailles'­
da bulunan Alexandre Dumas fils, general rütbesi taşımak­
sı;ı;ın general görevi gören bir gencin, bonapartçı bir ge­
neralin buyruğu üzerine, sıkı bir koruma altında, bir
yol boyunca birkaç yüz metre yi.irütüldükten sonra, kur­
şuna dizildiğini anlatıyor. Evler içinde, yapıyı petrole bu­
layan, sonra da ateşe veren jandarmalar tarafından kuşa­
tılmış Parisl i askerler ve ulusal muhafızlar. Ulusal muha­
fıziarın (calcines"') cesetleri, Ternes'de kurulmuş bulunan
gezgin basın hastanesi tarafından taşındı (Mot d'ordre, 114
20 Nisan) . "Onların gezgin hastaneler kurma hakları
yok."
Thiers. Blanqui. Başpiskopos. General Chanzy. (Thi­
ers kendi bonapartçılarının onu kurşuna dizdirmeyi yeğ
tutacaklarını söyledi.)
Mahkeme kararı ile araştırmalar, vb . 4 Eylül dikta­
törlerinin davranışları üzerine bir commission d'enquete'e*"'
başkan atanmış bulunan Casimir Bouis (14 Nisan) . Özel
konutların mahkeme kararı ile aranması ve elkonmuş bel­
geler, ama hiç bir taşınır mal ne götürüldü, ne de haraç
ınezat satıldı. ( 4 Eylülcülerin, Thiers vb., ve bonapartçı
pol islerin belgeleri.) Örneğin, hapisaneler genel denet.
• Yanmış. -ç.
•• Soruşturma ıwmlsyonu.
-ç.
meni* Lafant un köşkünün aranması ( 1 1 Nisan) . Thiers
ve öbür hainlerin evlerinin (mülklerinin) k öşe bucak
aranması, ama sadece belgelere elkonması.
Birbirlerini karşılıklı olarak tutukluyorlar: bu, büyük
bir siyasal putlar ve "büyük adamlar" gereksinmesi olan
burjuvayı çok şaşırtıyor.
"Bununla birlikte ("Daily News", 6 Mayıs, Paris mu­
habiri) , Komünün sahip bulunduğu otorite ne olursa ol­
sun, durmadan el değiştirmesi, ve yarın iktidara kimin
sahip olacağını bugün bilmememiz, utanç ve yılgınlık ve­
rici bir şey . Bu sonsuz değişiklikler içinde, komuta eden
bir elin yokluğu her zamandan çok görülüyor. Komün,
herbiri öbürünü kıskanan, ve hiç biri öbürleri üzerinde
egemenlik sahibi olmayan bir eşdeğer atomlar topl ul uğu­
dur."
' Gazetelerin yasaklanması!
'
.
5.
MALİ ÖNLEMLER
(Bkz: Daily News,87 6 Mayıs.)
Bellibaşlı savaş giderleri !
Zoralımlar -tamamen kilise adamlarından
şeyler- sadece 8.928 frank geti l·di. vb ..
Vengeu.r,119 6 Mayıs.
al ı n mı�
KOMÜN
KOMÜN AYAKLANM J)SI VE MERKEZ KOM İTE
Komün, Sedan'dan sonra Lyon'da, sonra Marsilya'da,
Toulouse'da vb., ilfm edilmişti. Onu bastırmak için, Gam­
bett::ı elinden geleni yaptı.124
• Metinde
Fr:ınsız�a.
İngiliZP<'
ve
Alınan<'a olaı·a k
yazıırruş.
-Eıl.
Ekim lı��ı ndaki çeşitl i Paris hareketleri, ya ba nc ı i s­
ti laya ka n� ı bir s a v uıım a önlemi olarak, 4 Eylül ayaklan­
masının pratik bir gerçekleşmesi olarak, Komünün kurul­
masını amaçlıyorlardı . Komün, 31 Ekim hareketi sırasın­
da k ıını lam a d ı ; <;iinkii Blanqui, Flourens v e hareketin
öbür yöneti dleri, isti fa edecekleri, ve yer ler i n i Paris'in
bütün ilçeleri tara fından özgü rce seçilmiş bir Koroüne
bırakacakları yolunda paro l e d'honneur'lerini* vermiş bu­
lunan gens de paro l e 'l ara* * güveniyorlardı. Komün başa­
rısızl ığa u ğrad ı ; çünkü bu y öne ti c iler , kurtarıcılarını öl­
d ü rme kte öylesine i stek l i olan o adamla r ı n yaşamını kur­
tard ıl ar . Trochu ve Ferry'nin kaçmasına gözyumarak,
Trochu'nün Bretonlan tarafından baskına uğramalarının
koş u l l ar ı nı yarattılar. Ken di kendini zorla kabul ettirmiş
bulunan "savunma hükü meti"nin, ancak hoşgörü sonucu
v a rolduğunu annnsamak yerinde olur. Bu hükümet henüz
ken d i n i bir plebisit güldürüstine bile vermemiş bulunu­
yordu.125 Bu koşullar içinde, Trochu'nün Bretaniarını pe­
kiştirmek -Korsikalı spadissin'ler"'** L. Bonaparte i çi n ne
i d iysel er, bu Bretonlar da savunma hükümeti için o idi­
lPr- ve Clement Thomas'yı Ulusal Muhafız başkomutanı
atamak i ç i n , hareketin niteliğini değiştirmek, onu Prus­
yalılar i l e birlikte tezgahıanmış bir komplo olarak gös­
termek, ve sözün de n dönmek istemeyen o bir tek ada­
mın"'*"'* istifasından yararlanmaktan daha k ol ay hiç bir şey
yoktu. nu eski korku kışkı rtıcıları için, girişkenliği ele
almış bulunan işçi tabur ları karşısında orta sınıfların öd­
lek yılgısına başvurmaktan ; kapıp kaçırılmış iktidarlarını
her zaman sayesinde sürdürebildikleri o körü körüne ge­
ricilik ve yıkıcı anlaşmazlıklar günlerinden bi ri nin k oşu l • Şc·ref sözü.
-;; .
• • Sözüne güvenilir
"'•• Kahadnyılar. - ç .
,.. • • • Tanıisier.
-Eel.
:ıd:ıınıar.
-ç.
larını yaratma bakımından, bir yurtseverlik çağrısı ile
işçi taburlarının kendileri arasına güvensizlik ve uyuş­
mazlık tohwnları ekmekten daha kolay hiç bir şey yok­
tu. Tıpkı 4 Eylül günü iktidara herkesi şaşırtarak ustaca
sokulmuş bulundukları gibi, şimdi de bu iktidara, gerici
bir yılgı havası içinde, tam bonapartçı üslupta bir ple­
bisit aracıyla, hileli bir doğrulama verecek durumda bu­
lunuyorlardı.
Paris'te Komünün Kasım 1870 başlarındaki (o sırada
[ülke] nin büyük kentlerinde, bir tüm Fransa'ya yayılma
kesin perspektifi ile girişiimiş bulunan) muzaffer kurulu­
şu, sadece savunmayı hainlerin ellerinden söküp almak, ve
Paris'in bugün yürüttügü kahramanca savaşın tanıtladığı
gibi, ona coşku esiniernekle kalmadı, ama savaşın niteligi­
ni de büsbütün degiştirdi. Bu savaş, 19. yüzyıl toplum­
sal 'Clevrim bayragını, fetih ve karşı-devrim ruhunun bay­
raktarı Prusya'ya karşı yükselten cumhuriyetçi Fransa'­
nın savaşı durumuna gelirdi. Eski yıpranmış entrikacıyı
tüm Avrupa saraylarında dilenıneye gönderecek yerde,
eski ve yeni dünyanın üreticiler yıgını coşturulurdu. 3 1
Ekim günü Komüniin escamotage'ı"' ile, Jules Favre ve
hempaları, Fransa'nın Prusya karşısında boyunegmesini
sağlayıp, güncel iç savaşa yolaçtılar.
Ama gene de bir şey tanıtlanmış olarak kalır: 4 Eylül
devrimi. Serlan'daki yenilgisi sonucu kıwkaççının yeri boş
kaldığından, 1 2 sadece cumhuriyetin kurulması olmakla,
gene de düşmanlarının koroutası altında dövüşen Paris'in
uzun direnmesi sayesinde, sadece bu cumhuriyeti yaban­
cı saldırgandan fethetmekle kalmadı, ama kendine, işçi
sınıfının yüreğine degin bir yol da açtı. Cumhuriyet, geç­
miş bir şeyin adı olmaktan çıktı. Yeni bir dünyaya gebey­
di o. Cumhuriyetin, bir entrikacı avukatlar ve söz yarış• Elçabukluğuyla
ele
geçlrllmesl.
-ç.
çıları sürüsünün aldatma, yalan ve bayağılaştırmaları so­
nucu herkesin gözünden saklanmış bulunan gerçek eğili­
mi, sloganı her zaman aynı, her zaman Komün olan Paris
(ve Fransa'nın güneyi) işçi sınıfının istemsiz ve ansızın
(spasmodiques) hareketleri boyunca su yüzüne çıkmak­
tan geri kalmadı!
ilkin Fransa'nın güney kentlerinde girişilmiş, Paris
kuşatması sırasında istemsiz ve ansızın (spasmodiques)
hareketler boyunca durmadan ilan edilip, savunma hükü­
metinin hokkabazlığı ve "teslim planı" kahramanı Trochu'­
nün Bretonları tarafından durmadan escamotee* bulunan
Komün -imparatorluğu ve onun varoluş koşullarına kar­
şı devrimin olumlu biçimi-, ensonu 26 Mart günü muzaf­
fer bir biçimde kuruldu, ama o gün birdenbire doğmamış­
tı. İşçi devrimlerinin değişmez gereği olmuştu o. Paris'in
teslimi, Bordeaux'da cumhuriyete karşı açıkça tezgahla­
nan komplo, Montmartre üzerine gece saldırısı ile girişi­
len hükümet darbesi, Paris'in tüm sağlıklı öğelerini Ko­
mün çevresinde topladı. Artık onu, Paris işçi sınıfının en
bilinçli devrimci bölüntülerinin birkaç yalıtık çabasına
indirgemek, "savunmacılar" için olanaklı değildi.
Savunma hükümeti, ancak ilk şaşkınlıktan bir pis­
aller** olarak, bir savaş zorunluluğu olarak hoşgörü ile
karşılanmıştı. Paris halkının İkinci İmparatorluğa, ya­
lanlar imparatorluğuna gerçek yanıtı, Komün oldu.
Öyleyse, savunma hükümetine karşı -bonapartçılı­
ğın ve onun resmi muhalefetinin dayanakları olan büyük
kapitalistler, mali vurguncular, dolandırıcılar, aylaklar,
eski devlet asalakları dışında- tüm sağlıklı Paris'in ayak­
lanışı, komploya karşı ilk zaferini o gün kazanmış da olsa,
18 Mart tarihini taşımaz; teslim gününün ta kendisi olan
28 Ocak tarihini taşır.
• Elçabukluğuna
getırllmlş. -ç.
•• Ehveni şer. KötünUn Iyisi.
--ç.
:1.94
Ulusal Muhafız -yani silahlanmış tüm Parisliler-,
Bismarck'ın lütfu ile kurulmuş capitulard'ların37 kapkaç­
çı hükümetinden bağımsız olarak, işte bu günden sonra
örgütlendi ve Paris'i gerçekten yönetti. Kendi malı olan,
ve kendi malı olduğu için teslim şartiaşmasında ona bı­
rakılmış bulunan silah ve toplarını teslim etmeyi kabul
etmedi. Bu silahları Bismarck'ın ellerinden kurtarmış bu­
lunan şey, Jules Favre'ın yüce gönüllülüğü değildir; silah­
lı Paris'in onlar için Jules Favre ve Bismarck'a karşı sa­
vaşımdaki kavrayış çabukluğudur. Yabancı saldırgan kar­
şısında, barış görüşmeleri nedeniyle, Paris, durumu karış­
tırmak istemiyordu. İç savaştan korkuyordu. Kendi edim­
sel hükümeti ile yetinerek, salt savunucu bir tutum takı­
nıyordu. Ama direnme için de dinginlik ve kesinlikle ör­
gütleniyordu. (Hatta teslim şartlaşmasında, capitulard'­
lar, P� usya'ya teslimlerini, kendilerinin aynı zamanda Pa­
ris üzerindeki egemenliklerini kurmalarını da sağlayacak
bir araç durumuna getirme yolundaki çok açık niyetleri­
ni göstermişlerdi. Prusya'dan dirençle istedikleri tek ödün
-eğer bir ödün olarak istemeselerdi, Bismarck'ın onlara
verecek olduğu bir ödün-, Paris'i boyuneğdirmek için
kendilerine 40.000 askerin geri gönderilmesi oldu. Paris'i
her türlü yabancı düşman saldırısına karşı güvence altı­
na almak ve iç düzenini korumak için bol bol yeten 300.000
Ulusal Muhafız karşısında, bu 40.000 eri elde etmek için
ileri sürülen bu isteğin başka bir ereği olamazdı - bu­
nun böyle olduğu da zaten itiraf edilmiş bulunuyor.) As­
keri örgütlenmesinin varolan temeli üzerinde, Paris, çok
basit bir plana göre, siyasal bir federasyon kurdu. Bu fe­
derasyon, tüm Ulusal Muhafızın, bütün parçaları bölük
delegeleri aracıyla birleşmiş bir birliğine dayanıyordu;
bölük delegeleri tabur delegelerini, tabur delegeleri de,
herbiri bir ilçeyi temsil edecek, ve öbür ilçe delegeleri ile
elbirliği yapacak olan alay generallerini, general delege1.95
leri seçiyorlardı. Ulusal Muhafız taburları tarafından ço­
gunlukla seçilen bu 20 delege, 18 Mart günü, yüzyılımızın
en büyük devriminin girişkenligini üzerine alan ve bu­
gün de, şanlı Paris savaşımında, hala görevinde kalan
Merkez Komiteyi oluşturuyorlardı. Seçimler, hiç bir za­
man, bundan daha kılı kırka yarareasma yapılmamış, de­
legeler, hiç bir zaman, içinden çıktıkları yığınları bundan
daha eksiksiz bir biçimde temsil etmemişlerdir. Dışardaki
kimseler tarafından tanınmamış kişiler oldukları yolun­
da ileri sürülen itiı·aza -yani onlar sadece çalışan sınıf­
lar tarafından tanınmış kişilerdi, ve hiç bir zaman eski
oyuncular, geçmişlerinin alçaklığı ile, çıkar ve ikbal av­
cılıkları ile ünlü kişiler değildiler-, yürek pekliğiyle şu
yanıtı verdiler: "Oniki havari de tanınmamış kişilerdi",
ve bu itirazı davranışları ile yanıtladılar.
KOMÜNÜN AYIRICI NİTELİGİ
Varlıklarını her yerde duyuran ve karmaşık askeri,
bürokratik, dinsel ve adli örgenlikleri ile, sıkıştırıcı bir
boa yılanı gibi, uygar toplumun canlı gövdesini sarıp sı­
kan (sarmalayan) merkezi devlet aygıtı, doğmakta olan
modern toplumun kendini feodalizmden kurtarma savaşı­
mındaki silahı olarak, ilkin mutlak krallık zamanlarında
dövüldü. Senyörlerin, kentlerin ve din adamlarının, orta­
çağ dönemindeki feodal ayrıcalıkları, birleşik bir devlet
iktidarının öznitelikleri durumuna dönüştürüldüler. Bir­
leşik devlet, iktidarı, feodal yüksek görevlileri, ücretli dev­
let memurları ile değiştirdi; toprak senyörleri ve kentsel
lancaların ortaçağsal hizmetkarlarının silahlarını, sürekli
bir orduya vermek üzere, onların elinden çekip aldı; ça­
tışma içindeki ortaçağsal güçlerin alacalı (uyumsuz) anar­
şisi yerine, sistemli ve hiyerarşik bir işbölümü ile birlik­
te, düzenli bir devlet yapısını geçirdi. Görevi ulusal bir-
liği kurmak (bir ulus yaratmak) olan birinci Fransız Dev­
rimi , tüm yerel, bölgesel, kentsel, taşrasal özerklikleri
ortadan kaldırma zorunda kaldı. Mutlak krallık tarafın­
dan girişiimiş bulunan işi sürdüren devrim, demek ki
devlet iktidarının merkezileşmesi ve örgütlenmesini ge­
liştirmek, onun çevre ve özniteliklerini büyültmek, alet­
lerinin sayısını artırmak, ve gerçek toplum üzerindeki ba­
ğımsızlık ve doğaüstü gücünü -gerçekte, azizleri ile bir­
likte, ortaçağın doğaüstü cenneti yerine geçen güç- ço­
ğaltmak zorunda kaldı. Toplumsal grupların ilişkileri tara­
fından yaratılmış her türiii küçük ve yal ıtık çıkar, toplu­
mun kendisinden ayrılmış, belirlenmiş, toplumdan ba­
ğımsızlaştırılmış ve, inceden ineeye sınırlanmış hiyerar­
şik işlevlere sahip devlet iktidarı sahiplerinin savunduk­
ları d,E"vlet yararı adına, toplumla karşıtlık içine konmuş­
tur.
Uygar topl um ü zerine eklenmiş, ve onun ideal karşı­
l ığı olduğunu ileri sü ren bu asalak [ur] , en yüksek geliş­
ınesine Bonapartc I egemenliği altında erişti. Restorasyon
ve 'l'emmuz Monarşisi. ona daha büyük bir işbölümü ekle­
mekten başka bir şey yapmadılar: uygar toplumdaki iş­
böl ümü, yeni çıkar grupları ve, dolayısıyla, devlet müda­
halesi için yeni bahaneler yarattığı ölçüde, bu asalak
[ur] da büyüyordu. 1848 Devrimine karşı savaşımıarı için­
de. Fransa parlamenter cumhuriyeti ve' tüm Kıta Avrupa
hükümetleri, halk hareketine karşı kendi bastırma önlem­
leri anıcıyla, bu hükümet iktidarının eylem araçlarını ve
merkczi lcşmesini pekiştirme zorunda kaldılar. Demek ki,
bütün devrimierin biricik sonucu, bu bo�cu karabasanı
kaldırıp atacak yerde, devlet aygıtını yetkinleştirmek ol­
d u . Egemen sınıfların, sıra ile üstünlük kavgası veren bö­
lünti.i ve partileri, bu engin hükümet aygıtının sahiplik
(erklik) (elde etme) ve yönetimini, yenenin başlıca ganime­
ti olarak görmüşlerdir. Bu aygıtın esas işlevi, büyük sürek1 97
li ordular, bir devlet haşeratı kaynaşması, ve büyük kamu
borçları yaratmak idi. Mutlak krallık çağında, modern
toplumun, feodalizme karşı, Fransız Devrimi ile taçlanmış
bulunan savaşımının bir aleti idi bu aygıt; birinci Bona­
parte döneminde, sadece devrimi boyunduruk altına alma­
ya ve tüm halk özgürlüklerini yoketmeye yararnakla kal­
madı, ama Fransız Devriminin, dışarda cezalandırma, kı­
ta üzerinde, feodal krallıklar yerine, Fransa yararına, az­
çok Fransa'nın kopyasına göre oluşturulmuş devletler ya­
ratma aleti de oldu. Restorasyon ve Temmuz Monarşisi
dönemlerinde, sadece burjuvazinin zor aracıyla bir sınıf
egemenliği aleti durumuna gelmekle kalmadı, ama devlet
düzeni n in bütün zengin arpalıklarını burjuva ailelere ve­
rerek, halkın dolaysız iktisadi sömürüsüne bir ikinci sö­
mürü ekleme aracı durumuna da geldi. Ensonu, 1848 dev­
rimci savaşımı döneminde, bu devrimi ve halk yığınla­
rının bütün kurtuluş özlemlerini yoketmek için bir alet
hi zmeti gördü. Ama asalak devlet, sanal gelişmesine an­
cak İkinci imparatorluk döneminde erişti. Hükümet ikti­
darı, sürekli ordusu, gücü her şeye yeten bürokrasisi, alık­
laştırıcı din adamları ve bağımlı mahkemeler hiyerarşisi
ile, toplumun kendisinden öylesine bağımsız bir duruma
gelmiş bulunuyordu ki, gülünç bir bayağılıktaki bir serü­
venci, açgözlü bir serüvenciler çetesinin başında, onu kul­
lanmaya yetiyordu. Bu iktidar, varoluşunu, artık 1789 Dev­
rimi tarafından kurulmuş bulunan modern dünyaya kar­
şı eski Avrupa'nın silahlı birleşmesi ile doğrulama gerek­
sinmesini duymuyordu. Artık, parlamenter bakanlar ku­
ruluna ya da yasama meclisine bağımlı kılınmış bir sınıf
egemenliği aleti olarak görünmüyordu. Parlamenter gös­
terişini, onun tarafından seçilmiş yasama meclisleri ve
onun tarafından ödenmiş senatolar ile değiştirdiği egemen
sınıfların çıkarlarına değin her şeyi kendi otoritesi altın­
da aşağılatıyordu. Kendi mutlak otoritesinin onayını ge-
1 98
nci oydan almıştı. "Düzen"in korunması, yani toprak sa·
hibi ile kapitalistin ü retim üzerindeki egemenli�nin ko­
runması için, bu iktidarın zorunlu olduğu söyleniyordu.
Geçmişin bir kılık değiştirmesinin yırtık pırtık giysileri
altında, şimdiki zamanın yozlaşmış içki alemlerini ve en
asalak bölüntünün zaferini, dolandırıcı maliyecilerin za.
ferini gizliyordu. Geçmişin bütün gerici etkilerinin bir
aşırılığını özgür bırakıyordu. Alçaklıklar rezalethanesi
olan bu devlet iktidarı, son ve en yüksek dışavurumunu
İ kinci İmpar�torlukta kazanmıştı. Kendisine, bu hükümet
iktidarının toplum üzerindeki sonal zaferi olma görüşü·
nü veriyordu, ama gerçekte, bu toplumun tüm yozlaşmış
öğelerinin içki alemi idi. Pek bilgili olmayan bir seyirci
gözünde, bu iktidar yürütmenin yasama üzerindeki zafe­
ri, kendi kendini yöneten toplum olduğunu ileri süren
sınıf egemenliği biçiminin, bu egemenliğin toplumun üzerine yerleşmiş bir iktidar olduğunu ileri süren biçimi ta­
rafından uğratılmış bulunduğu sonal yenilgi olmaktan
başka bir şeye benzemiyordu. Ama gerçekte, egemen sını­
fın zincirler içinde tuttuğu işçi sınıfı için olduğu kadar,
kendisi için de alçaltıcı olan bu sınıf egemenliğinin, son,
solgun, ve tek ol anaklı biçiminden başka bir şey değil di.
4 Eylül, sadece, cumhuriyeti öldürmüş bulunan gü­
lünç serüvenciye karşı, cumhuriyete geri dönüş istemi ol­
du. İmparatorluğun kendisinin -yani devlet iktidarının,
İ kinci İmparatorluğun kesin formülünden başka bir şey
olmadığı merkezileştirilmiş yürütmenin- gerçek antitezi
ise, Komün oldu. Bu devlet iktidarı, gerçekte, burjuvazi­
nin yapıtıdır; bu iktidar, ilkin feodalizmi ortadan kal­
dıı·maya, sonra da üreticilerin, işçi sınıfının kendi kurtu­
luşları için besledikleri özlemi yoketmeye yarayan bir
alet oldu. Bütün karşı-devrimler ve bütün devrimler, bu
örgütlenmiş iktidarı - -emeği kölelik içinde tutmak için
örgütlenmiş bu gücü- bir elden bir başkasına, egemen
,, ..
l 99
sınıfların bir bölüntüsünden bir öbürüne geçirmekten baış·
ka bir şeye yaramamışlardır. Bu iktidar, egemen sınıf­
lar için bir köleleştirme ve kazanç aracı olmuştur. Bu
iktidar, her yeni değişiklikten yeni güçler elde etmiştir.
Bu iktidar, her halk ayaklanışını yoketmek, savaştıktan
ve bu iktidarın baskıcılarının bir grubundan bir başka
grubuna geçirilmesini sağlama buyruğunu aldıktan son­
ra, çalışan sınıfları ezmek için, alet hizmeti görmüştür.
Öyleyse bu devrim, devlet iktidarının, lejitimist, anaya­
sa!, cumhuriyetçi ya da imparatorluk, şu ya da bu bi­
çimine karşı bir devrim olmadı. Bu devrim, devletin ken­
disine, toplumun bu doğaüstü düşüğüne karşı bir devrim
oldu; kendi öz toplumsal yaşamının, halk için ve halk ta­
rafından geri alınması oldu. Bu devrim, bu iktidarı ege­
men sınıfların bir bölüntüsünden bir başkasına geçirmek
için yapılmış bir devrim değil, ama bu korkunç sınıf ege­
menliği aygıtının kendisini yoketmek için bir devrimi
oldu. Bu devrim, sınıf egemenliğinin yürütmeci biçimi
ile parlamenter biçimi arasındaki o soysuz savaşırnlardan
biri değil, ama parlamenter biçim, yürütmenin aldatıcı
bir ekinden başka bir şey olmadığından, birbiri ile kay­
naşan bu iki biçime de karşı bir başkaldırma oldu. İkin­
ci imparatorluk, bu devlet kapkaççılığının en yüksek bi­
çimi idi. Komün onun açık yadsınması, ve dolayısıyla da,
19. yüzyıl toplumsal devriminin başlangıcı oldu. Öyleyse
Paris'teki yazgısı ne olursa olsun, o le tour du monde•
yapacaktır. Komün, büyülü kurtuluş sözü olarak, Avru­
pa ve Birleşik Devletler işçi sınıfı tarafından hemen al­
kışlandı. Prusyalı fatihin Nuh nebiden kalma övünce ve
davranışları, devrilip gitmiş bir geçmişin karabasanların­
dan başka bir şey olarak görünmüyorlardı.
Bu Komün sözcüğü ile, ancak işçi sınıfı bu yeni özle• Dünya turu. -ç.
200
mi formüle edebilir, ve Paris Komünü sonucu, ancak işçi
sı nıfı bu özlernin gerçekleştirilmesine girişebilirdi. Hatta
bu devlet iktidarının son dışavurumu bile, İ kinci impara­
torluk biçimi altı nda, egemen sınıfların guı·uru için alçal­
tıcı olmasına ve onların parlamenter kendi kendin i yönPt­
me a tı p tutınal_?.rını rüzgara savu rmasına karşın, onların
sınıf egemenliğinin son olanak)ı biçim i n i oluşturmaktan·
başka bir şey yapmıyordu. Onları siyasal bakımdan yok­
suniaştırmasına karşın, bu son biçim, rejimlerinin tüm
iktisadi ve toplumsal alçakl ıkl arı nın , iç i ıı d e özgürlük ka­
zand ı kla rı içki alemi oldu. Orta burjuvazi ile kü çük bur
j uvazi, iktisadi yaşam koşullan bakımından, yeni bir dev­
rimin girişkcnliğini ele alma ol a na ksı ıl ı ğı içinde idiler
ve, ya egemen s ı n ı fa ayak u yd u r ma k , ya da i!?çi sınıfını
izlemek durumunda kalmışlardı. Köylüler, İkinci İ mpa­
ratorluğun , toplumd<ın ay r ı v e ondan bağımsız bir dev ­
letin bu son zafe r i n i n e di l gin (passive) iktisadi tabanı
i diler. Yalnı zca , bütün s ın ı fları ve s ı n ı f egeme n l iğini l{al­
dırma yolu nda, tünı topl u m i ç i n yerine getirme zo r u nda
bulunduklan yen i to p l u m sa l görev ilc a l ev a l ev y a n an
işçilerdir ki, bu sı n ı f egcıncııliğinin alE' li ol a n devleti parça­
layabilecek, kapkaççı l ık so ı ı ucu, toplum un h izmetk�ırı ola­
cak yerde, onun efendisi olan bu merkezi ve örgütlü hü­
kümet iktidarını yokedebilecek adamlar idiler. Devletin,
bu ortaçağ k i l ises i ardılı n ı n , ayn ı zamanda en y ü ksek do­
ruğu ve en derin alçalması o l a n İ kinci im pa ratorluk, işte
onlara karşı, köylülüğün eelilgin ka bul ü ilc, egemen smıf­
lar tarafından yü rütülen etkin savaşım i çinde kurulmuş­
tu. İk i n ci i mpar a torl uk işte on l a r a karşı doğm uş tu . İ kin­
ci imparatorluk, (merkezi) hükümet iktidarı n ın falanca
özel biçimi olduğu için değil, ama toplum ilc hiç bir ba­
ğı yokmuş g'ibi görünmesine karşın. onun en güçlü ger­
çekliği olduğu, ve ayrıca. onun içerde mutlak yoılaşma
ve dışarda m utlak güçsüzl ü k üzerine dayal ı , tepeden tır-
,
201.
­
nağa alçakltk kaplı, en de alçalmış gerçekliği olduğu için,
işte onlar tarafından ortadan kaldırıldı.
Ama sınıf egemenliğinin bu biçimi, sadece hükümct­
sel devlet aygıtı olan yürütmenin, devrim saldırılarının
esas ve tek konusu durumuna getirilmesi için yıkılmıştı.
Parlamentarizm, Fransa'da sonuna varmıştı. Son dö­
nemi, sonuna değin açılıp serpilmesi, Mayıs 1848'den
coup d Etat ya, parlamenter cumhuriyet oldu. Onu öldü­
ren imparatorluk, onun kendi öz yapıtı idi. imparatorluk
döneminde, yasama meclisi ve senatosu ile birlikte -par­
lamentarizm, Prusya ve Avusturya askeri krallıkları ta­
rafından bu biçim altında yinelenmişti--, en kaba biçi­
mi altındaki zorbalığın basit bir komedyası, basit bir ek­
lentisi olmuştu o. Parlamentarizm o zaman Fransa'da
ölmüştü ve işçi devrimi elbette ona yeniden yaşam kazan­
dı rmayacaktı.
Komün, topl umu egemenlik ve boyunduruk altına
alat:ak yerde, onun canlı gücü durumuna gelen devlet
iktidarının, toplum tarafından ele alınmasıdır. Kendi öz
güçlerini, onları ezmek için örgütlenmiş gücün yerine ge­
çi ren halk yığınlarının kendileri tarafından ele alınma­
sı ; Komün, onların toplumsal kurtuluşunun, onları ezmek
için düşmanlarının hizmetine konmuş (baskıcıları tara­
fından temellük edilmiş) (onlara karşı çıkan ve onlara
kar:şı örgütlenen) yapay toplum gücünün yerine geçen
siyasal biçimidir. nu biçim, bütün büyük şeyler gibi,
basit idi. Tarihsel gelişmeler için zoruul.u zaman, geç­
mişin bütün devrimlerinde, halk, onların kendisine karşı
çevrilmesine gözyumarak, muzaffer silahlarını teslim et­
tiği her kez, daha halk zaferi günlerinde, her zaman yiti­
rilmişti. Daha önceki devrimierin bu alışkanlığına karşı
çıkan Komiin , ordunun yerine Ulusal Muhafızı geçirdi.
"4 Eylülden bu yana ilk kez olarak, cumhuriyet, düş­
manlarının hükümetinden kurtulmuş bulunuyor . . . cum'
'
.202
huriyet, kente, yurttaşiara karşı hükümeti savurum bir
sürekli ordu yerine, iktidara (hükümete) karşı yurttaşla­
rı savunan bir ulusal milis veriyor." (Merkez Komitenin
22 Mart günlü Bildirgesi.)
(Sürekli ordularla ilişkisin i kesrnek için, halkın
bu milisi ulusal ölçüde örgütlernesi yeterliydi ; bütün top­
lumsal ileriemelerin birinci sine qua non* iktisadi koşulu
idi bu; bu koşul o vergiler ve devlet borçları kaynağını, ve
-ister sınıf egemenliğinin olağan biçimi , ister bütün sı­
nıfları kurtaracağını söyleyen bir serüvenci sözkonusu
olsun- - sınıf egemenliği tarafından o sürekli hükümet
kapkaççılığı tehlikesini de hemen ortadan kaldırıyordu.)
Bu, ayn ı zamanda yabancı saldırıya karşı en güvenilir
güvence idi, ve, gerçekte, bütün öbür devletlerdeki paha­
lı askeri aygıtı olanaksız kılıyordu. Bu kaldırma [düzen­
li ordunun kaldırılması - ç.] köylüleri kan vergisinden
kurtarıyordu; köylüler, tüm devlet vergileri ve tüm dev­
let borçlan için en karlı gelir kaynağı olmaktan da çıkı­
yorlardı. Komün, daha şimdiden köyliiniin talihi, onun
kurtuluşunun ilk sözcüğü durumuna ne ile geldi? "Ba­
ğımsı7. polis"in kaldırılması ve o naınussuzların yerine
Komün hizme tkarların ı n geçirilmesi ile. Şimdiye değin,
ya pek kutsal devlet iktidarı n ın parlamenter onaylanma­
sı olarak, ya da yönetici sınıfların ellerindeki, ve halkın
ancak a zçok uzun aralarla parlamenter sınıf egemenliğini
onaylamcık (sınıf egemenliği aletlerini seçmek) için kul­
lana bildiği oyuncak olarak kötüye kullanılmış bulunan
genel oy, koroünler tarafından kendi öz yönetim ve ya­
sama görevlilerinin seçtirilmesi olan kendi gerçek ereğine
uyarlandı. Yanılsama, yönetim ve siyasal hükümetin, an­
cak ve ancak, yüksek görevlere yerleşmiş, yığınların ak­
lını çelen ve hiyerarşin i n aşağı düzeylerinde onları birbi• Olmazsa olmaz. -ç.
20]
rine d üş ü r e n yetişmiş bir devlet a�alakları kastının, okkalı
paralar alan karaçalıcılar ile arpalık kuşlarının ellerine
verilebilecek gi zeml er, yüce görevler oldukları idi. Ko­
müıı k e ndin i siyasal h iyerarşiden bü sbü tü n ku rtarıyor
ve halkın te p e den bakan e fendi le r i n i n yerine, her zaman
gör e vde n a l ı n a bilir h izm e tkar l a r geçiriyo r, bu vekiller
[ görevl i l er -ç.] s ü rekl i olarak halk deneti m i altında iş
görd ükleri n e göre, düşsel bir sorum luluk y erine, gerçek
bir sorumluluk geçiriyor. Bu görevlilere, nitelikli i şçi ler
gibi ha ftad a 12 lira [sterl i n �.] ü cret veril iyor ; en yük­
sek ü cre t yıld a 240 l irayı geçm iyo r ki, bu ücret, y ük sek
biı· bilimsel otoriteye, p rofesör Huxley 'e göre, Londra­
da bir halk Eğitim Ko nseyi memuruna ödenmesi gere­
ken ii cre ti n beşte-birinden bira;ı; yüksektir. Bütün dev­
let gizem ve y ii k se kte n atmaları güldüı·üsü, özellikle ba­
sit işçilerden bi leş i k, Paris savunmasını örgü tl eyen , Bo­
naparte pretorları ile savaşan, bu engin kentin azıklan­
dırılmasın ı sağlayan, o güne değin hükümet, polis ve va­
l i lik arasında böl üşü lm üş tüm görevl er i yer i n e ge tire n ,
i � i n i açıktan açığa, basi t bir b iç imd e, e n gü ç v e e n karı­
�ık ko� u l la r içinde, ve Mi l ton 'un Yitik Cennet'ini yaptı­
ğı gibi, birkaç lira karşılığında yapan, y anılm azlı k tasla­
madan, k ı rtasiy cc i bir bürokrasi arkasına saklanmadan
herkesin gözü önünde iş gören, yanılgılarmı düzelterek
onları kabul etmekten utanmayan bir Komün tarafından
ortadan kaldırıldı. Askeri, yön e ti msel , siyasal, tüm kamu
görev l er i n i n yapılmasını , bu işleri yetişmiş bir kastın giz­
li öznitelikleri olmaktan çıkarıp. gerç�kten ışçi görevleri
durumuna getirerek, birlikte yürüttü; ( iç savaş ve dev­
r i m karışıklıkları ortasında düzeni koruyarak ) ( genel
caıı lan ma önlemleri alarak) . Komünün önlemlerinden her­
bi r i n i n değeri ne olursa olsun, en önemli önlemi, bir ka­
pıda ya banc ı düşman , ve öbür kapıda sınıf düşma nı bek­
lerken g i r iş i l e n kendi öz örgü tl e nm es i oldu. O, diril iği n i
,
204
varolu�u ile tanıtladı, ve teorisini eylemi ile doğruladı.
Ortaya çıkması, Fransa'yı yenenler �izerinde [kaza nı l ­
mış --ç.] bir zafer oldu. Tutsak Paris, kaba güce daya­
narak değil, ama toplumsal hareketin başını çekerek, bü­
tün ülkeler için sınıfının özlemlerine gerçeklik kazandıra­
rak, gözüpek bir atılı�la, Avrupa'nın yöneti mini eline
aldı.
Eğer bütün büyük kentler Paris örneğine göre ko­
münler biçiminde örgütlenselerdi, hiç bir hükümet, hare­
keti ansızın gelen bir tepki şaşırtmacası ile bastıramazdı.
Ve bu hazırlayıcı önlemler, hareketin inancalı kuluçka
dönem ine zaman bırakırdı. Düzenli ordunun yerine halk
milisi geçmiş, devlet asalakları ordusu ortadan kald ırıl­
mış, kilise hiyerarşisi öğretmen ile değiştirilmiş, devlet
yargıcı Komün örgenliğine dönüşmüş olarak, tüm Fran­
sa kendi kendilerini yöneten [idare ve hükümet edenl
komünler biçiminde örgi.itlenird i ; ulusal temsil seçimi,
artık gücü her şeye yetf'n bir hükümet için bir hakkabaz­
lık bahanesi değil , ama örgütlenmiş kumiinierin kesin
kararlı dışavurum u olurdu; devlet görevleri genel ve ulu­
sal erekleri yanıtlayan birkaç işieve indirgenirdi.
Komün, işte budur -- emekçilerin kendileri tara­
fından yaratılan ya da doğanın bir bağışını olu�turan ça­
lışma aletlerini tekellerine alan kişilerin kapkaççılıkları
(köleleştirmesi) karşısında emeğin kurtuluşunun, toplum­
sal kurtuluşun siyasal biçimi. Tıpkı devlet aygıtı ve par­
lamentarizmin, egemen sınıfların gerçek yaşamını oluş­
turmamaları, ama egemenliklerinin genel örgenliklerinden,
eski düzenin siyasal gü vencelikleri, biçim ve dışavurum­
larından başka bir şey olmamaları gibi, Komün de, aynı
biçimde, işçi sınıfının toplumsal hareketi, ve dolayısıyla,
tüm insanlığın canlandırıcı hareketi değil, ama sadece
onu n örgensel eylem aracıdır. Komüıı, işçi sınıfının, tüm
sınıfları. ve dolayısıyla, tüm sınıf [egemenliğini] kendi205
si :.ıracıyla kaldırınaya çalıştığı sınıf savaşırnlarını yoket­
mez (işçi sın ı fı tüm sınıfları ve sınıf egemenliğini kaldır­
maya çalışır, çünkü özel bir çıkarı temsil etmez; o
"emek"in, yani tüm bireysel ve toplumsal yaşamın, azın­
lığın çoğunl uğun elinden zorla al ınmasını sadece kapkaç­
çılık, oy un ve h ilekar kurnazlığın sağladıkları temel v e
doğal koşulunun kurtuluşunu temsil eder) , ama bu sınıf­
lar savaşımının, içinde çeşitli evrelerinden en ussal ve
en insanal biçimde geçebilecekleri ussal ortamı yaratır.
O, emeğin kurtuluşuna -büyük ereğine-, devlet asalak­
larının üretken olmayan ve zararlı çalışmasını silip sü­
pürerek başlar; bir yandan, ulusal gelirin çok büyük bir
bölümünü devlet ucubesinin beslenmesine teslim eden kö­
tülüğün köklerini kazır, ve öte yandan da, gerçek yerel ve
ulusal yönetim işini işçi ücretleri karşılığı yerine getirir.
Demek ki o, işe engin bir tasarruf ile, siyasal bir dönüşüm
i l e olduğu kadar, iktisadi bir reform ile de başlar.
Komünsel örgütlenme bir kez ulusal ölçüde sağlam­
ca yerleştikten sonra, belki gene de karşılaşacağı yıkım­
lar; olsa olsa kölecilerin, yer yer, barışçıl ilerleme çalış­
ması nı zaman zaman kesintiye uğratsalar da, toplumsal
devrimin kolunu silahlandırarak, hareketi hızlandırmak­
tan başka bir sonuç vermeyecek olan ayaklanmaları ola­
bilir.
İşçi sınıfı , sın ı flar savaşımının çeşitli evrelerinden ge­
çeceğini bilir. O bilir ki, emeğin köleleştirilmesinin ikti­
sadi koşullarının özgür ve birleşmiş emek koşulları ile
değiştirilmesi, ancak zamanla yapılabilir. -Gerçekleştir­
mesi gereken iktisadi dönüşüm, sadece bir bölüşüm dönü­
şümü değil, ama ayrıca üretimin yeni bir örgütlenmesi,
ya da daha doğrusu, onları kölelik bağlarından, güncel sı­
nıf niteliklerinden ayırarak, güncel emek örgütlenmesin­
de varoldukları biçimleriyle (modern sanayi tarafından
ol ıışturulmuş bulunan) toplumsal üretim biçimlerinin kur-
206
tuluşudur da; ve ensonu bu biçimlerin ulusal ve ulus­
lararası düzeyde uyumlu eşgüdümünü gerçekleştirmesi
gerekir. O, bu yenileştirme işinin, geleneksel çıkarlar ve
sınıf bencilliklerinin direnmesi tarafından durmadan ya­
vaşlatılıp engelleneceğini bilir. Güncel "sermaye ve top­
rak mülkiyeti doğal yasalarının kendiliğinden etkisi"nin,
tıpkı "köleli k iktisadi yasalarının kendiliğinden etkisi"
ve "servaj iktisadi yasalarının kendisinden etkisi"nin de­
ğiştirilmiş oldukları gibi, "özgür ve birleşmiş emek top­
lumsal iktisadi yasalarının etkisi" ile, ancak yeni koşul­
ların uzun bir gelişme süreci sonucu değiştirilebileceğini
bilir.
Ama o aynı zamanda komünsel siyasal örgütlenme
biçimi sayesinde, büyük adımların hemen atılabilecekle­
rini, ve hem kendisi hem de insanlık için, bu harekete
başlama zamanının . gelmiş bulunduğunu da bilir.
KÖYLÜLÜK
(Savaş zarar ödentis i .) Daha Komi.inün kurulmasın­
dan önce, Merkez Komite kendi Resmi Gazete'sinde şöy­
le açıklamıştı: "Savaş zarar ödentilerinin büyük bölümü ,
savaş sorumluları tarafından ödenmelidir."126 İşte "dü­
zen adamları"nın her şeyden çok korktukları "uygarlığa
karşı büyük komplo". İşte en somut sorun. Eğer Komün
kazanırsa, savaş zarar ödentisini savaş sorumluları öde­
yecek ; eğer Versailles kazanırsa, kanları, yıkımları, ve
kişisel katkıları ile daha önce ödemiş bulunan üreticiler
yığını, bir kez daha ödeyecek, ve hatta, parababaları, an�
laşmadan kar sağlamaya hazırlanacaklar. Savaş giderle­
rinin hesap tasfiyesi, iç savaş aracıyla yapılacak. Komün,
bu dirimsel sorunda, yalnız işçi sınıfının çıkarlarını değil,
ama küçük-burjuvazinin çıkarlarını da, ve gerçeklikte,
burjuvazi (zengin kapitalistler) ( zengin toprak sahiple207
ri ve onların devlet asalakları) dı�ında kalan tüm orta
sınıfı n çıkarla rını da temsil ediyor. Her şeyin üstünde,
Fransız köyl.ülüğünün çıkarlarını temsil ediyor. Eğer Thi­
ers ve onun "köylüler"i kazanırlarsa, savaş vergilerinin
büyük bölümü ondan [Fransız köylülüğünden -ç.] top­
lanacak. Ve "köyl üler"in sloganını, onların -büyük top­
rak sahiplerinin- -, ruhunun bönlüğü içinde, ona daha ön­
ce bir milyonluk zarar ödentisi: Devrim zarar ödentisi60
ödetmiş bulunan bu iyi '"toprak sahipleri" yerine, milyon­
larca savaş zarar ödentisi ödemek için elbette son dere­
ce sabırsızlanarı "köylüyü temsil ettikleri" yolundaki slo­
ganını yineleyecek kadar alık kimseler de var.
Bu aym adamlar, köylüye yüklenmiş 45 santimlik
ek vergi ile Şubat Devriminin yazgısını bile bile tehli­
keye düş ürınüşlerd i , 1"'' ama bu i şi devrim adına, devrim
tarafından kurulan "geçici hükümet" adına yapmışlardı.
Şimdi ise, s a v a ş zarar ödentisi ııi kendi omuzları ndan köy­
lünün omuzlarına aktarmak için, koınünsel cumhuriyete
karş ı kendi adiarına iç savaş yapıyorlar! Köylü bundan,
kuşkusuz, çok hoşlanacak!
Komün, askere yazma yoklamasını kaldırmak; düzen
partisi ise köylliye kan vergisi yüklemek istiyor. Düzen
partisi, asalak ve pahal ı bir devlet aygıtını ona ödetmek
için, ona karşı vergi alıcısını salıvermek; Komün ise ona
ucuz bir hükümet vermek istiyor. Düzen partisi, kent
tefecisi tarafından onu soyup sovana çevirtmeye devam
etmek; K om ü ı ı ise, onu toprak parçacığı üzerine çök81J.
ipotekler karabasanından kurtarmak istiyor. Komün,
onun gelirini açıkça yutan asalak adli kişiler topluluğu
-noter, l'huissier,* vb.- yerine, köylünün sırtından zen­
ginleşecek yerde, işlerini işçi ücretleri karşılığı gören Ko­
mün gön>vli leri geçirmek i s t i y or O, Fransız köyHisünü
.
•
Mllba�i r·.
-ç.
208
saran ve onun kanını emen, adli ve belediyesel, burjuva
örümcekleri barındıran bütün bu adli örümcek ağlarını
silip süpürrnek istiyor ! Düzen partisi onu jandarma hü­
kümeti altında tutmak, Komün onu bağımsız bir siyasal
ve toplumsal yaşama götürmek istiyor. Komün, öğretmen
hükümeti tarafından onu aydınlatmak istiyor; düzen par­
tisi, ona, papaz hükümeti tarafından alıklaştırılmayı da­
yatıyor! Ama Fransız köylüsü, her şeyden önce hesap
adamıdır ! Din adamlarının geçim giderlerinin, vergi alı­
cısı tarafından ondan zorla alınmaması, ama kendi din­
sel içgüdüsünün "kendiliğinden etki"sine bırakılınasını
son derece usa yatkın bulacaktır!
Fransız köylüsü Louis Bonaparte'ı cumhurbaşkanı seç­
mişti, ama düzen partisi46 (kurucu ve yasama rm;!clisleri
ile birlikte, anonim cumhuriyet rejimi altında) impara­
torluğun yaratıcısı oldu ! Fransız köylüsü gerçekten ne
istediğini, kendi belediye başkanını hükümetin valisine,
kendi öğretmenini hükümetin papazına, ve kendi öz kişi­
liğini de hükümetin jandarmasına karşıt çıkararak, 1849
ve 1850'de göstermeye başladı ! Düzen partisinin 1849'da
-ve özellikle Ocak ve Şubat 1850'de- çıkardığı gerici
yasaların en önemli yönü, özgül olarak Fransız köylülüğü­
ne karşı yöneltilmişti ! Fransız köylüsü Louis Bonaparte'ı
cumhurbaşkanı yapmıştı, çünkü, geleneğinde, birinci dev­
rimden sağladığı bütün kazançlar, kuruntusal bir biçim­
de birinci Napoleon'a maledilmiş bulunuyordu. Ama köy­
lülerin birçok Fransız ilindeki silahlı ayaklanmaları ve
jandarmaların coup d'Etat'dan sonra onlara karşı giriş­
tiği av, bu yanılsamanın hızla dağıldığını tanıtladı! im­
paratorluk, yapay olarak sürdürüle sürdürüle güçlü du­
ruma gelmiş yanılsamalar ve geleneksel önyargılar üze­
rine kurulmuştu; Komün, köylünün dirimsel çıkarları
v � gerçek gereksinmelerine dayanacak.
Fransız köylüsünün nefreti, "köylüler", şato adamla209
rı, milyarlık zarar ödentisi adamları üzerinde, ve toprak
sahibi kılığına girmiş, başkasının malına zorla el uzat­
maları hiç bir zaman İkinci imparatorlukta olduğu kadar
hızlı olmamış kent kapitalisti üzerinde yoğunlaşır: Baş­
kasının malına bu zorla el uzatmalar, bir yandan devletin
yapay müdahalesi ile kolaylaştırılmış, ve öte yandan, mo­
dern tarımın kendi gelişmesi tarafından da, doğal ola­
rak ortaya çıkmışlardı. "Köylüler", Fransa'da üç aylık bir
cumhuriyetçi Komün yönetiminin, köylülük ve tarımsal
proletaryanın onlara karşı ayaklanma işareti olacağını
biliyorlar. Zorlu Komün nefretlerinin nedeni bu ! Onla­
rın kent proletaryasının kurtuluşundan da çok ürktükleri
şey, köylülerin kurtuluşudur! Köylü, kentler proletarya­
sını, yol göstericisi ve ağabeyi olarak alkışlamakta gecik­
meyecek. Kıta ülkelerinin çoğunda olduğu gibi, elbette
Fransa'da da, kentsel ve kırsal üreticiler arasında, sanayi
proletaryası ile köylülük arasında derin bir karşıtlık var.
Proletaryanın özlemleri, hareketinin maddi temeli, büyük
bir ölçek üzerinde örgütlenmiş emektir; bugün, emek des­
potik bir biçimde örgütlenmiştir, ve üretim aletleri, her
ne kadar merkezileşmişlerse de, sadece üretim aletleri
olarak değil, ama producteur'ün* sömürü ve köleleştirme
aletleri olarak da, tekelcilerin ellerinde merkezileşmişler­
dir. Bu emek örgütlenmesi ve çalışma aletlerinin bu mer­
kezileşmesinin güncel kapitalist niteliğini dönüştürmek, bu
sınıf egemenliği ve sınıf sömürüsü aletlerini, özgür ve bir­
leşik emek biçimleri ve toplumsal üretim aletleri duru­
muna getirmek, proletaryanın görevidir. Öte yandan, köy­
lünün çalışması yalıtık, ve üretim araçları da parça par­
ça, dağınıktırlar. Siyasal ve toplumsal bakımdan ayrı tüm
bir görüşler bütünü üstyapısı, bu iktisadi ayrılıklar üzerine
dayanır. Ama bu köylü mülkiyeti, kendi normal aşaması•
OreUcinin. --ç.
.2.:10
nı, yani toplumun iktisadi gereksinmelerine karşılık dü�
şen ve kırsal üreticilerin kendilerini normal yaşama ko­
şulları içinde yaşatan bir gerçeklik, bir üretim biçimi ve
bir mülkiyet biçimi olduğu aşamayı uzun zamandan be­
ri geride bırakmıştır. Çöküş dönemine girmiştir. Bir yan�
dan, ondan, çıkarları kentsel ücretiiierin çıkarlarına öz­
deş olan geniş bir prolatariat foncier* (kırsal proletarya)
çıkmıştır. Üretim biçiminin kendisi, modern agronomideki
ilerlemeler sonucu, eskimiştir. Ensonu, köylü mülkiyeti­
nin kendisi, adı var kendi yok bir duruma gelmiştir; bu
mülkiyet, köylüye mülkiyet yanılsamasını bırakır, oysa
köylü, kendi öz emek ürününden mülksüzleştirilmiştir.
Büyük tarımsal üreticilerin rekabeti, kan vergisi, devlet
harçları, kent ipotekli alacaklılarının tefeciliği ve adli ay�
gıtın sayısız aşırmaları, onu bir Hint fakiri düzeyine dü­
şürmüştür; oysa mülksüzleşme, ve hatta saymaca (nomi­
nale) mülksüzleşmesi, kırsal proleter durumuna dönüşü­
mü, günlük bir gerçekliktir. Köylüyü proleterden ayıran
şey, demek ki artık gerçek çıkarları değildir, aldatıcı ön­
yargılardır. Komün, göstermiş bulunduğumuz gibi, için­
de bulunduğu iktisadi koşullara karşın, ona hemen büyük
ödünçler verebilecek tek iktidardır; köylünün iktisadi
koşullarının dönüşümünü sağlayabilecek, onu bir yandan
toprak sahibi tarafından mülksüzleştirilmekten, öte yan­
dan da, mülk sahibi olduğu bahanesi altında acı çektiği
baskı, güçlük ve sefaletten kurtarabilecek tek hükümet
biçimidir; köylünün saymaca (nominale) toprak mülkiye­
tini, emeğinin ürünü gerçek mülkiyet durumuna dönüş­
türebilecek, toplumsal gereksinmeler tarafından zorlan­
mış bulunan, ama düşmanca etkisi kendini ona her gün
biraz daha çok duyuran modern agronominin üstünlükle�
rinden onu yararlandırabilecek tek hükümet biçimi; ve
•
Toprak proletaryası. -ç.
2 1. 1.
bütün bunları, Komün onun gerçekten bağımsız üretici
durumunu ortadan kaldırmaksızın yapabilir. Komünsel
cumhuriyetin dolaysız yararlarını sınayan köylü, ona gü­
venmekte gecikmeyecektir.
UNION (LIGUE) REPUBLICAINE*
Yönetimi İkinci imparatorluk yozlaşması döneminde
doruğuna varmış bulunan düzensizlik partisi, takım takla­
vatı, müşterileri, uşakları, kendi devlet parazitleri, mou­
chard'ları, cocotte'ları, ve bu nitelikli boheme'in** tüm­
leyicisini oluşturan tüm aşağılık boheme çetesi (bayağı
caniler) ardında, Paris'ten ayrıldı (Paris'ten göç) . Ama
işçi devrimi ile kendi düzmece temsilcilerinden kurtulan
orta sınıfların gerçek sağlıklı öğeleri, Fransız devrimler
tarihinde ilk kez olarak, onlardan ayrılmış ve kendi ger­
çek renkleri altında ortaya çıkmış bulunuyorlar. Paris
ile taşra arasında aracılıkta bulunan, Versailles'ı kınayan
ve Komün bayrağı altında yürüyen "Cumhuriyetçi Ö z­
gürlük Birliği"dir128 bu.
KOMÜN DEVRİMİ, TOPLUMUN, BAŞKASININ
SIRTINDAN GEÇiNMEYEN TÜ M SINIFLARINI
TEMSİL EDİYOR
Proleterler Paris'inin Fransız köylüsü yararına, ve
Versailles'ın ona karşı dövüştüklerini, "köylüler"in en
korktukları şeyin, Paris'in kendini köylülere anlatabil­
mesi ve artık abluka ile onlardan ayrılmaması olduğunu
gördük; "köylüler"in Paris'e karşı savaşlarının derin ne­
deni, köylülüğü toprak köleliği altında tutma ve ona, es•
Cumhuriyetçi Birlik (Liga) . �-
.. Mouchard
=
haflye;
cocotte
=
kımı. �-
2 :1 2
aşlfte;
boheme
=
derbederler ta­
k iden oldu�u gibi, taillable a merci et misericorde* konu­
su olarak davranma çabalarıdır.
Tarihte ilk kez olarak, küçük ve moyenne•• burju­
vazi işçi devrimine açıkça katıldı ve bu devrimin kendi
kurtuluşu ile Fransa'nın kurtuluşunun tek aleti oldu�u­
nu ilan etti ! O, işçilerin yanında, Ulusal Muhafız yı�ını­
nı oluşturuyor, Koroünde onların yanında yer alıyor, ve
onun cumhuriyetçi birliği, işçiler yararına bir aracı rolü
oynuyor!
Koroünün başlıca önlemleri, orta sınıf yararına alın­
dı - alacaklılar sınıfına karşı ayaklanmış, Paris'in borç­
lular sınıfı! Orta sınıf, Haziran ( 1848) ayaklanması sı­
rasında, proJetaryaya karşı, kapitalist sınıfın, onun gene­
ralleri ve devlet asalaklarının bayrakları altında toplan­
mıştı. Bundan ötürü de, 19 Eylül 1848 günü, concordats
a l amiab le l arın ın66 kabul edilmemesi ile hemen cezalan­
dırıldı. Haziran ayaklanması üzerinde kazanılan zaferin,
aynı zamanda alacaklının, zengin kapitalistin, bu borçlu
orta sınıf üzerindeki zaferi de oldu�u hemen anlaşıldı.
Alacaklı, yarım kilo insan eti alaca�ını••• acımadan iste­
di. 13 Haziran 1849 günü, bu orta sınıfların Ulusal Mu­
hafızı, burjuvazinin ordusu tarafından silahsızlandırılıp
kılıçtan geçirildi! imparatorluk döneminde, zengin kapi­
talistin semirdi�i devlet kaynaklarının saçılıp savrul­
ması [sonucu] , bu orta sınıflar, borsa oyuncularmın, de­
miryolu krallarının, Credit mobilier38 dolandırıcı şirket­
lerinin vb. ya�masına bırakıldı ve kapitalist birlik (hisse
senetli şirketler) tarafından mülksüzleştirildiler. Her ne
kadar siyasal bakımdan de�erleri düşmüş, iktisadi çıkar­
larında saldırıya uğramış bulunuyor idiyseler de, manevi
'
'
• Zavallı haraçıı ve acıma. -ç.
•• Orta. --ç.
••• Alacağının ödenmesi için "yarım kilo Insan eti" isteyen, Shakes­
peare"i n tefeci Shyıock'una anıştırma. (Vened!k Tacirf, perde IV, sah­
ne 1.) -Ed .
2 :1 .3
bakımdan bu reJımın içki alemleri tarafından ayaklan­
dırılmışlardı. Savaş alçaklıkları büsbütün kaniarına do­
kundu ve Fransızlık duygularını uyandırdı. Bu savaş ta­
rafından Fransa üzerine yığılmış bulunan felaketler kar­
şısında, Fransa'nın ulusal çöküş ve mali yıkılışı karşısın­
da, bu orta sınıflar, kurtuluşu getirebilecek olan şeyin,
Fransa'nın zenci köle satıcıları olmak isteyen kimselerin
yozlaşmış sınıfı değil, ama işçi sınıfının yiğit özlemleri
ve Herkül gücü olduğunu sezdiler !
Onları rahiplerin zorbalığından sadece işçi sınıfı­
nın kurtarabileceğini, bilimi sadece işçi sınıfının, artık
bir sınıf egemenliği aleti değil, ama bir halk gücü duru­
muna getirebileceğini, bilginierin kendilerini bundan böy­
le sınıf önyargıları pezevenkleri, iyi yerler kollayan dev­
let asalakları ve sermaye müttefikleri değil, ama özgür
düşünce görevlileri durumuna ancak işçi sınıfının getire­
bileceğini sezdiler. Bilim kendi gerçek rolünü ancak Emek
Cumhuriyetinde oynayabilir!
CUMHURİYET ANCAK AÇlKÇA TOPLUMSAL
OLDUG U ZAMAN OLANAKLIDIR
İmparatorluğun jandarma ve papaz elinde bozulmuş
bir "genel oy" yanılsamasını yıktığı gibi, bu iç savaş da
"cumhuriyet" üzerindeki son yanılsamaları yıktı. Fran­
sa'daki tüm sağlıklı öğeler, bu ülkede ve Avrupa'da tek
olanaklı cumhuriyetin bir "toplumsal cumhuriyet", yani
devlet aygıtını kapitalistler ve büyük toprak sahipleri sı­
nıfının elinden alan ve bu aygıt yerine Komünü geçiren,
"toplumsal kurtuluş"u cumhuriyetin özsel ereği sayan ve
böylece komünal örgütlenme ile bu toplumsal dönüşümü
güvence altına alan bir cumhuriyet olduğunu kabul edi­
yorlar. Öbür cumhuriyet, bütün kralcı bölüntülerin, leji­
timistler, orleancılar ve bonapartçılar blokunun anonim
terörizminden başka bir şey olamaz, ve varacağı son nok­
ta da quelconque* bir imparatorluktur. Pis işini yaptık­
tan sonra, sonunda her zaman imparatorluk biçimi altın­
da görünecek bir sınıf egemenliğinin anonim teröründen
başka bir şey olamaz!
Köylüler Meclisinin profesyonel cumhuriyetçileri,
1848-1851 deneylerine karşın,129 Paris'e karşı iç savaşa
karşın, sınıf zorbalığının cumhuriyetçi biçiminin olanak­
lı ve sürekli bir biçim olduğuna gerçekten inanan adam­
lardır. Düzen partisi, tersine, cumhuriyeti, yalnızca cum­
huriyet onun için cumhuriyete karşı savaşmaya ve ona
sınıf zorbalığını sağlamaya yetenekli gibi görünen tek
iktidar biçimini, [yani -ç.] krallık ya da daha iyisi im­
paratorluğu yeniden kurmaya yarayan bir komplo biçi­
mi olduğu için istiyor. 1848'de, cumhuriyetçiler, bu gö­
nüllü aldanıklar, onlar sayesinde, Fransa'nın zenci köle
satıcıları olmak isteyen kimselerin bütün bölüntülerin
anonim egemenliğine yolu açan haziran ayaklanmasının
hastınlmasına değin, sahnenin önüne itildiler. 187l'de,
Versailles'da, bu adamlar, baştan beri arka plana itil­
miş bulunuyorlar; onlar orada Thiers rejiminin cumhu­
riyetçi figüranlarıdırlar ve Paris'e karşı bonapartçı gene­
rallerinin savaşını varlıkları ile onaylamaktadırlar! 1789'­
daki öncellerine oranla ne derecede yozlaşmış bulunduk­
larını göstermek için, her türlü ince alay duygusundan
yoksun bu sefiller, partilerinin toplantılarını Salle du
Jeu de paume'da yapıyorlarP3 Schoelcher'lerinin vb. ara­
cılığı ile, Paris'i, silahları Thiers'ye teslime özendirmeye,
ve Saisset tarafından komuta edilen "Düzen" Ulusal Mu­
hafızı eliyle silahsızlanmayı kabul etmesi için onu zorla­
maya çalıştılar! Louis Blanc gibi Paris'in sözde sosyalist
milletvekillerinden sözetmiyoruz. Bu adamlar bir Du,
• Herhangi.
-ç.
2 1. 5
faure'un ve "köylüler"in sataşmalarına dinginlikle kat·
lanıyor, Thiers'nin "yasallık"ına katılarak, ve, haydutların
huzurunda ağlar gibi yaparak, alçaklıktan korunuyorlar!
Işçiler ve Comte
Eğer işçiler tarikat (secte) sosyalizmi aşamasını ge·
ride bırakmış bulunuyorlarsa, onların hiç bir zaman
comte'çuluk tarafından yönetilmediklerini de unutma­
mak iyi olur. Bu tarikat, Enternasyonale hiç bir zaman,
programı Genel Konsey tarafından yadsınan yarım dü­
zine dolaylarında bir seksiyondan başka bir şey verme­
di.130 Comte, Paris işçileri tarafından, imparatorluk (kişi­
sel diktatörlük) rejiminin, ekonomi politikte kapitalist
egemenliğin, insanal etkinliğin bütün kesimlerinde, hatta
bilim kesiminde bile hiyerarşinin peygamberi, ve eskile­
ri yerine yeni bir papa ve yeni azizlerle birlikte yeni bir
ilmihalin de yazarı olarak tanınmıştır.
Eğer comte'çuluğun İngiliz yandaşları, Fransız yan­
daşlarından halkça daha tutulur bir rol oynuyorlarsa,
bu, tarikat öğretilerinin vaızından ötürü değil, ama ken­
di kişisel değerlerinden, ve örneğin, İngiltere'deki, Pa­
risli dindaşları tarafından mezhep sapkınlığı olarak kı­
nanmış bulunan sendikalar ve grevler gibi, işçi sınıfının,
kendi dışlarında yaratılmış savaşım biçimlerini benimse­
rnelerinden ötürüdür.
KOMÜ N (TOPLUMSAL ÖNLEMLER)
Paris işçilerinin güncel devrimin girişkenliğini ele
almaları ve bu savaşın sarsıntısına kahramanca bir esir­
gemezlik ruhu ile katianmaları olgusunda hiç bir yenilik
yok. Tüm Fransız devrimlerinin göze çarpan olgusudur
216
bu! Geçmişin bir yinelenmesinden başka bir şey değil­
dir bu! Devrimin halk yığınları, yani üretici yığınlar adı­
na ve onların açıklanmış yararına yapılmış olması olgu­
su, bu devrimin kendinden önceki bütün devrimler ile
ortaklaşa sahip bulunduğu bir özelliktir. Yeni olan özel­
lik şudur ki, halk, ilk ayaklanmadan sonra, kendisini si­
lahsızlandırmamış ve iktidarını yönetici sınıfların cum­
huriyetçi şaklabanlıklarının eline bırakmamıştır; yeni olan
özellik şudur ki, Komünün kurulması ile, halk kendi dev­
riminin gerçek yönetimini kendi eline almış ve aynı za­
manda, egemen sınıfların hükümet aygıtı, devlet aygıtı
yerine kendi hükümet aygıtını geçirerek, başarı duru­
munda, bu yönetimi halkın kendi elinde tutma aracını
da bulmuştur. Sözle anlatılamaz suçu da, işte budur!
10.000 ayrıcalıklının hükümet haklarına el uzatan, ve top­
lumun örgütlü devlet iktidarını kendi öz erekleri için kul­
lanan bu sınıf zorbalığının iktisadi temelini ortadan
kaldırma yolundaki iradelerini açıkça bildiren işçiler ! Av­
rupa ve Birleşik Devletler'in saygıdeğer sınıflarını öfke
nöbetleri içine atan şey, nefret çığlıklarını, kutsal şeyle­
re saygısı zlık ihbarlarını, halkın öldürülmesi için yaman
çağrılarını, ayaktakımı sövgüleri ve parlamento kürsü­
lerinin tepesinden ve gazete batakhanelerinin dibinden
saçılmış karaçalmaları açıklayan şey, işte bu!
Komün tarafından alınmış bulunan en büyük önlem,
onun kendi öz varoluşudur. O görülmemiş bir güçlükteki
koşullar içinde çalışıp eyliyor. Paris Komünü tarafından
yükseltilmiş bulunan kızıl bayrak, Paris işçi hükümeti­
nin üzerinden başka yerde dalgalanmıyor. O, ereğinin
emeğin kurtuluşu ve toplumun dönüşümü olduğunu açık­
ça, bile bile ilan etti! Ama bu cumhuriyetin gerçek "top­
lumsal" niteliği, sadece Paris Komününü yönetenlerin iş­
çiler oldukları olgusuna dayanır! Önlemlerine gelince, iş­
lerin gidişi gereği, bunlar esas olarak Paris'in askeri sa21. 7
vunması ve azıklandırılması ile sınırlanacaklardır !
İşçi sınıfının, eğilimleri dışında sosyalist hiç bir şey
olmamasına karşın, "sosyalist" olarak gördükleri birkaç
önlem için bile duydukları tiksintiyi güç bela saklayan
kibirli dostları, her şeyden sonra işçilerin akıllı uslu in­
sanlar oldukları ve, iktidarı ellerine geçirdikleri her kez,
sosyalist girişimiere her zaman kesinlikle sırt çevirdikle­
ri büyük keşfini yaparak, hoşnutluklarını dile getiriyor
ve Paris Komününe "üstün" sevgiler kazandırmaya ça­
balıyorlar! İşçiler gerçeklikte Paris'te ne bir falanster ne
de bir ikarya kurmaya çalışıyorlar.131 Hey gidi kuşakları­
nın bilgeleri ! İşçi sınıfının, onun gerçek özlemleri ve ger­
çek devrimi üzerine hiç bir şey bilmeyen bu iyilikçi ko­
ruyucuları, yalnızca bir şeyi unutuyorlar. Bütün sosya­
list tarikatlar kurucuları, işçi sınıfının kendisinin, dün­
ya sahnesi üzerine tarihsel bir giriş yapmak için, kapi­
talist toplumun gelişmesi tarafından yeterince yetiştiril­
miş ve örgütlenmiş olmadığı bir döneme, öte yandan, işçi
sınıfının kurtuluşunun maddi koşullarının, eski dünya­
n ı n kendisi içinde yeterince olgunlaşmış bulunmadıkları
bir döneme ilişkindirler. İşçi sınıfının sefaleti [o zaman
da -ç. ] vardı, ama kendi öz hareketinin koşulları henüz
yoktu. Ütopyacı tarikatların kurucuları, kendi zamanların­
daki toplum üzerindeki eleştirileri ile, toplumsal hareketin
ereğini, ücretlilik ve onun bütün iktisadi sınıf egemenli­
ği koşullarının kaldırılmasını haber vermelerine karşın,
ne toplumun kendinde dönüşümünün maddi koşullarını,
ne de işçi sınıfında hareketin örgütlü ve bilinçli gücünü
görüyorlardı. Hareketin toplumsal koşullarının eksikliği­
ni, yeni bir toplumun düşsel tablo ve planları ile örtme­
ye çalışıyorlardı ; bu yeni toplum fikrini yaymak, onlara
gerçek kurtuluş yolu olarak görünüyordu. İşçi sınıfı ha­
reketi bir gerçeklik durumuna geldikten sonra, ütopyacı
kuruntular, işçi sınıfı bu ütopyacılar tarafından belirti!218
miş bulunan ereği yüzüstü bırakmış olduğu için değil,
ama bu ereği bir gerçeklik durumuna getirmenin gerçek
araçlarını bulmuş olduğu için, uçup gittiler. Bu ütopya­
lar yerine, ortaya hareketin tarihsel koşullarının gerçek
bir algılanması ve işçi sınıfının gitgide daha güçlü bir as­
keri örgütlenmesi çıkıyordu. Ama hareketin, ütopyacı­
ların ilan etmiş bulundukları son iki ereği, Paris devrimi
ve Enternasyonalin ilan ettikleri ereklerdir. Sadece araç­
lar değişiyor, ve hareketin gerçek koşulları artık ütopya­
cı masalların bulutları içinde kendilerini yitirmiyorlar.
Proletaryanın o kurumlu dostları, bu devrim tarafından
açıkça ilan edilmiş bulunan sosyalist eğilimleri üzerinde
gevezelik ederken, demek ki kendi öz bilgisizliklerinin
aldanıklarıdırlar. Eğer bu adamlar için, işçi hareketi pey­
gamberlerinin ütopyacı yapıtları hala "toplumsal dev­
rim"i temsil ediyorlarsa, başka bir deyişle, eğer toplum­
sal devrim onlar için her zaman "ütopya" ise, bu, Paris
proletaryasının suçu değildir.
Merkez Komite Resmi Gazetesi. 20 Mart:
"Başkent proleterleri, yönetici (egemen) sınıfların
defaillances* ve ihanetleri ortasında, onlar için, kamu
işlerinin (devlet işlerinin) yönetimini ele alarak durumu
kurtarma zamanının gelmiş bulunduğunu anladılar."
Onlar, "Fransa'nın uğradığı yıkımlar"ın kaynağı ola­
rak, "burjuvazinin siyasal yeteneksizliği ve manevi düş­
künlüğü"nü gösteriyorlar.
"Her şeyi üreten ve hiç bir şeyden yararlanmayan,
emek ve alınterlerinin meyvesi, birikmiş ürünleri orta­
sında sefaletten kıvranan emekçiler . . . onların kendi kur­
tuluşları için çalışmalarına hiç izin ve1·ilmeyecek mi? . . .
• Güçsüzlükleri. �ç.
2 1.9
Proletarya, hakları üzerine çöken sürekli tehlike, tüm
meşru özlemlerinin mutlak yadsınması, yurdun ve tüm
umutlarının yıkılınası karşısında, (en s'emparant du pou­
voir*) kendi [öz] yazgısını ele almanın ve onun zaferini
sağlamanın buyurucu görevi ve mutlak hakkı olduğunu
anladı."
Fransa'yı yönetici sınıfların ona zorla kabul ettirdik­
leri yıkım ve yozlaşmadan kurtarmak için, en başta, işçi
sınıfı hükümetinin zorunlu olduğu, bu sınıfların (Fran­
sa'yı yönetme yeteneğini yitirmiş bulunan bu sınıfların)
iktidardan atılmasının bir ulusal kurtuluş zorunluluğu
olduğu, burada açıkça saptanmıştır.
Ama, işçi sınıfının kurtuluş koşulları, aynı zamanda
Fransa'nın canlandırılına koşulları da olduğundan, işçi sı­
nıfı hükümetinin, ancak kendi öz kurtuluşu için çalışırsa
Fransa'yı kurtarahileceği ve ulusal bir görevi yerine ge­
tirebileceği de daha az açık bir biçimde saptanmamış­
tır.
Bu savaş, kendisini, emeğin, üretim araçlarını tekel­
lerine alan kimselere karşı, sermayeye karşı savaşı ola­
rak ilan ediyor.
Burjuvazinin şovenizmi, onun bütün kendi yüksek­
ten atmalarma ulusal bir kılık giydiren bir kendini gös­
terme merakından başka bir şey değildir. Burjuva onu,
sürekli ordular aracıyla, uluslararası savaşımıarı sonsuz­
laştırmak, onları öbür ülkelerdeki kardeşlerine karşı di­
kerek, her ülkedeki üreticileri köleleştirmek için kulla­
nır; çalışan sınıfların, kurtuluşlarının birinci koşulu olan
uluslararası elbirliğini bir engelleme aracıdır bu. Uzun
zamandan beri sadece boş bir söz durumuna gelmiş bu­
lunan bu şovenizmin gerçek ayırıcı niteliği, Sedan'dan
sonra, şoven burjuvazi tarafından her yerde kötürümleş·
• iktidarı zaptederek. -ç.
220
tirilen savunma savaşı sırasında ortaya çıktı; Fransa'nın
tesliminde ve Bismarck'ın izni ile şovenizmin büyük-ra­
lıibi olan Thiers'nin yönetimi altında ortaya çıktı ! Al­
man-düşmanı Birlik'in soysuz polis dolaplarında, teslim­
den sonra Paris'te yapılan yabancı avında ortaya çıktı.
Paris halkının (ve onunla birlikte Fransa halkının) ulu­
sal düşmanlıklar içinde çileden çıkacak derecede alıkla­
şacağı ve, yabancılar karşısındaki yapay kışkırımalar so­
nucu, kendi gerçek özlemlerini ve içerdeki hainlerini unu­
tacağı umuluyordu !
Bu yapay hareket, Paris devriminin soluğu karşısın­
da nasıl da yokoldu (dağıldı) ! Enternasyonalist özlemle­
rini -çünkü milliyeti ne olursa olun (ulusal giysisi ne
olursa olsun) , üreticinin amacı her yerde bir ve düşma­
nı da her yerde aynıdır- açıkça ilan eden Paris, Komü­
ne yabancıların alınması ilkesini açıkladı, hatta (Enter­
nasyonal üyesi) yabancı bir işçiyi* kendi yürütmesine
seçti, Fransız şovenizminin simgesi olan Vendôme sütu­
nunun [yıkılmasını] buyurdu!
Bourgeois chauvin'leri"'"' Fransa'yı parçalar ve ya­
bancı istila diktatörlüğü altında iş görürken, Paris işçileri,
yumruklarını kendi öz egemen sınıfına indirerek, yaban­
cı düşmana karşı savaştılar; tüm uluslar emekçileri ara­
sında öncü bir konum sağlayan işçiler, şoven burjuvala­
rın ayırma hesaplarını bozdular !
Burjuvazinin mali, ticari ve sınai girişimlerini belir­
leyen kozmopolit nitelik sonucu, onun -çeşitli "ulusal"
mülkierin gerçek proleterlerinde öylesine doğal olan­
gerçek yurtseverliği, artık tam bir güldürüden başka bir
şey değil. Benzer koşullar içinde, bu sucuk zarı, Fransa'­
da patladığı gibi, bütün ülkelerde patlardı.
• Lee Frankel. -Ed.
•• Şoven burjuvaıan. -ç.
22:1
"KÖYLÜ LER" İN MERKEZSİ ZLEŞTİRMESİ İ LE
KOMÜNÜ N MERKEZSİZLEŞTİRMESİ
Paris'in, ve onunla birlikte Fransa'nın öbür kentle­
rinin, köylülerin egemenliği altında ezilmiş olduğu, ve
Paris'in güncel savaşımının, onun köylülük egemenliğin­
den kurtuluşu ereğini taşıdığı söylendi ! Bundan daha alık­
ça bir yalan hiç bir zaman söylenmemiştir!
Paris, merkezi hükümet aygıtının yönetim merkezi ve
kalesi olduğu zaman, köylülüğü jandarmanın, vergi alıcı­
sının, valinin, kasaba papazı ve kırsal parababalarının ege­
menliği, yani düşmanlarının zorbalığı altına koyuyor, ve
onu her türlü yaşamdan yoksunlaştırıyordu (elinden her
türlü yaşamı alıyordu) . Kırsal kantonlardaki tüm bağım­
sız yaşam örgenliklerine karşı, kendi baskısını uygulu­
yordu. Öte yandan, taşra üzerindeki tüm etki Paris'teki
merkezi devlet aygıtı tarafından böylece ellerine veril­
miş bulunan hükümet, kırsal parababası, j andarma ve
kasaba papazı, bu etkiyi, hükümet Paris'ine karşı, asalak­
lara, kapitalistlere, aylaklara ve tüm kozmopolit çirkefe
karşı değil, ama emekçi ve düşünür Paris'ine karşı, hü­
kumetin ve bu hükümetin çıkmış bulunduğu sınıfların
hizmetine veriyorlardı. Böylece, Paris üzerinde eksenle­
şen hükümet merkezleşmesi sayesinde, köylüler hükümet
ve kapitalistler Paris'i tarafından, ve emekçiler Paris'i de
köylülerin düşmanlarının ellerine verilmiş taşra iktidarı
tarafından ezilmiş bulunuyorlardı.
Le Moniteur de Versailles17 (29 Mart) şöyle diyor:
"Paris özgür bir kent olamaz, çünkü başkenttir."
Doğrudur bu. Paris, egemen sınıfların ve onların hükümetinin başkenti, bir "özgür kent" olamaz; ve taşra da
"özgür" olamaz, çünkü başkent işte bu Paris'tir. Taşra an­
cak Paris'teki Komün ile özgür olabilir. Düzen partisi, Pa­
ris'e karşı, sadece kendi öz kurtuluşunu ilan ederek, ken222
dini bu partiden ve onun hükümetinden kurtarmış bulun­
duğu için değil, ama, böyle yaparken, köylülerin ve taş­
ranın kurtuluşu tehlike çanını çalmış bulunduğu için de
öfkelidir.
Komün Resmi Gazetesi, 1 Nisan:
"18 Mart devriminin tek amacı, Paris'e seçilmiş, ama
iyiden iyiye merkezileşmiş ulusal bir iktidarın zorbaca
vesayetine bağlı komünsel bir temsil sağlamak değildir.
Fransa'nın bütün komünlerine, ve genel çıkarları için ara­
larında gerçekten ulusal bir antlaşma ile bağlanmış, eya­
let ya da il, bütün daha yüksek gruplara tam bir bağım­
sızlık kazandırmak ve sağlamak, cumhuriyeti güvence
altına almak ve sonsuzlaştırmak içindir . . . ki, Paris, ger­
çekte iktidardan düşmesine özdeş olan görünür mutlak
egemenliğinden vazgeçti, Fransa'da ve Avrupa'da propa­
gandasına birçok kez zafer kazandırmış bulunan o mane­
. vi iktidardan, o entelektüel etkiden vazgeçmedi."
"Paris bu kez de, savaşları ve esirgemezlikleri ile, en­
telektüel, manevi, yönetsel ve iktisadi yenileşmesini, şan
ve gönencini hazırladığı tüm Fransa için çalışıp acı çe­
kiyor." (Dışarıya balon aracıyla gönderilmiş bulunan Pa­
ris Komünü Programı.) 132
Bay Thiers, taşra illerindeki turnesi boyunca, seçim­
leri, ve özellikle kendi öz seçimlerini yönetti. Ama bir güç­
lük vardı. Taşra bonapartçıları, şimdilik çekilmez duruma
gelmiş bulunuyorlardı. (Zaten, onların ondan bir şey bek­
lemedikleri gibi, o da onlardan bir şey beklemedi.) Çok sa­
yıda eski orleancı siyaset oyuncusu, bonapartçı güruh için­
de erimişti. Öyleyse siyasetten adamakıllı uzak tutulmuş
ve tam da aldatılacak adamlar olan, kırlarında bir köşe­
ye çekilmiş lejitimist toprak sahiplerine başvurmak zo­
runlu idi. Versailles Meclisine Louis XVIII tarzı Chambre
introuvable• niteliğini, "köylü" niteliğini verenler, işte
onlardır. Boşlukları içinde, bonapartçı İkinci İmparator2. 2 3
luğun yıkılışı ile, yabancı istilasının koruması altında,
ensonu, 1814 ve 1815'te olduğu gibi,133 kendi zamanlarının
geldiğine inanıyorlardı. Bununla birlikte, aldanıklardan
başka bir şey değildirler bu adamlar. İş gördükleri öl­
çüde, 1848-1851'deki gibi, "anonim" terörizmi ile, ancak
"düzen partisi" öğeleri olarak iş görebilirler. Kendi öz
partizan iç dökmeleri, bu ittifaka gülünç bir nitelik ver­
mekten başka bir şey yapmaz. Öyleyse, savunma hükü­
metinin, düşes de Berry'nin gardiyan-ebesi başkanı, ve
sözde cumhuriyetçi bakanları gibi, katianma zorundalar.
Hizmetlerini görür görmez defedileceklerdir. Ama -tari­
hin ince alayı- koşulların bu tuhaf elbirliği ile, la Repub­
lique une et indivisible'e** karşı başkaldırdığı için Paris'e
saidırma zorundalar (Louis Blanc durumu böyle gösteri­
yor; Thiers ise, Fransa'nın birliğinden sözediyor) , oysa
kendi ilk marifetleri, Paris'in "başını kesme ve başkent­
sizleştirilme"sinden yana çıkarak, meclisin bir taşra ken­
tinde toplanmasını isteyerek, birliğe karşı başkaldırmak
olmuştu. Onların gerçekten istedikleri şey, merkezi dev­
let aygıtına öngelen şeye dönmek, bu aygıtın vali ve ba­
kanlarından azçok bağımsız olmak, ve bu aygıtın yerine,
şatoların taşra ilieri ve köyler üzerindeki senyörce otori­
tesini geçirmektir. Onlar Fransa'nın gerici bir merkez­
sizleştirilmesini (decentralisation) istiyorlar. Paris'in is­
tediği, feodaliteye karşı işe yaradıktan, ama, jandarmala­
ra ve kızıl ya da kara uşak üniformalı ordulara dayanarak,
yapay bir gövdenin birliği durumuna geldikten sonra,
gerçek toplum yaşamını ezen, onun üzerine bir karabasan
gibi çöken ve Paris'i kendi içine kapatıp taşradan yalıta­
rak ona bir "görünür mutlak egemenlik" veren bu mer­
keziyetçiliği kaldırmaktır. Paris'in istediği, Fransa'nın,
Fransız toplumu dışında varolan bu biçimsel birliği ye• Bulunma?. Meclis. -ç.
•• Bir ve bölünmez cumhuriyet.
-ç.
22 4
rine, Fransız toplumunun ta kendisinin komünsel örgüt­
lenmeden doğan siyasal birliğini geçirmektir.
Öyleyse Fransız birliğinin bozulmasının gerçek yan­
daşları, kendi öz yerel önemlerine (senyörlük hakları) el
uzattığı ölçüde, feodalizme karşı çıktığı ölçüde, devlet ay­
gıtının birleştirilmesine karşı çıkan "köylüler"dir (ru­
raux) .
Paris'in istediği, Fransa'nın gerçek yaşayan birliğine
karşı çıktığı ölçüde, ve bir sınıf egemenliği aletinden baş­
ka bir şey olmadığı ölçüde, bu yapay birlik sistemini or­
tadan kaldırmaktır.
COMTE'ÇU GÖRÜ ŞLER
Yürürlükteki iktisadi sistem üzerine hiç bir şey bil­
meyen kimseler, bu sistemin işçiler tarafından yadsınma­
sını anlamakta elbette daha az yeteneklidirler. Onlar, işçi
sınıfının ereği olan toplumsal dönüşümün, zorunlu, tarih­
sel, kaçınılmaz doğuşunu, güncel sistemin kendisinden al­
dığını elbette anlayamıyorlar. "Mülkiyet"i kaldırma teh­
didine karşı bir uyarma tonu üzerinden konuşuyorlar,
çünkü onların gözünde sınıf mülkiyetinin güncel biçimi
-geçici tarihsel biçim- mülkiyetin ta kendisidir, ve do­
layısıyla da bu biçimin kaldırılması mülkiyetin kaldı­
rılması olacaktır. Şimdi sermaye egemenliği ve ücretlilik
sisteminin "iyiliği"ni savundukları gibi, eğer feodal ya da
kölelik çağında yaşamış olsalardı, bu sistemlerin şeylerin
doğası üzerine kurulu, doğanın kendisinden doğmuş sis­
temler olduklarını söyleyerek, feodal ve köleci sistemi de
savunurlardı. Bu sistemlerin "kötüye kullanma"larına kar­
şı sert bir biçimde atıp tutarlar, ama aynı zamanda, bun­
ların "ahlaki baskılar" (kısıtlamalar) üzerine kurulu "iyi­
lik"lerini de ileri sürerek, bu sistemlerin kalkacağı keha225
netinde bulunanlara, bilisizliklerinin yüksekliğinden ya­
nıt verirlerdi.
Bay Bismarck, Komünün istediği şeyin Prusya bele­
diye rejimi olduğunu söylerken ne kadar haklı ise, bun­
lar da Paris işçi sınıfının ereklerini değerlendirirken o ka­
dar haklıdır. Zavallı adamlar! Mülkiyetİn her toplumsal
biçiminin kendine özgü bir "ahlak"a sahip olduğunu, ve
mülkiyeti emeğin özniteliği durumuna getiren toplumsal
mülkiyetin, bireysel "ahlaki baskılar" yaratmak şöyle dur­
sun, bireyin "ahlak"ını kendi sınıf baskılarından kurta­
racağını bile bilmiyorlar.
Halk devriminin soluğu Paris'i nasıl da değiştirdi !
Şubat Devrimi, ahlaki horgörme devrimi olarak adlan­
dırılmıştı. Bu devrim halk tarafından : "A bas les grands
voleurs, a bas les assassins!"* çığlıkları ile ilan edilmişti.
Halkın duygusu bu idi. Ama kendi payına, burjuvazi, ken­
di yozlaşmışlığını uygulamak için daha geniş bir iktidar
istiyordu! Bunu da Louis Bonaparte (Küçük-Napoleon) re­
jimi altında elde etti. Paris, devsel kent, tarihsel girişken­
likler kenti, dünyanın tüm aylak ve tüm dolandırıcılarının
maison doree'si** durumuna, kozmopolit bir kerhane duru­
muna dönüşmüştü. "Seçkin"in göçünden sonra, kahraman,
esirgemezlik dolu, herkülsel görevinin duygusu içinde sar­
hoş, işçi sınıfı Paris'i ortaya yeniden çıktı! Artık ne morg­
da cesetler, ne de sokaklarda güvensizlik. Paris hiç bir za­
man bu kadar dingin olmadı. Cocotte'lar yerine, kahraman
Paris kadınları! Savaşan, çalışan, düşünen, erkek, ağır­
başlı bir Paris! Yüce gönüllü bir Paris! Düşmanlarının yam­
yamlığı karşısında, o tutsaklarını zararsız duruma getir­
mekle yetiniyor! .. Paris'in artık acısını çekmeyeceği şey,
cocotte'ların ve cocodes'lerin*** varoluşudur. Kovmaya ya
• "Kahrolsun büyük hırsızlar, kahrolsun katiller ! "
•• Yaldızlı konak. --ç.
••• Aşifte ve hamamoğlanlan. -ç.
226
---<; .
da dönüştürmeye karar verdiği şey, babasının çiftliği gibi
kullanmak üzere devsel kenti eline geçirmiş bulunan o
yararsız, kuşkucu ve bencil insandır. Bundan böyle impa"
ratorluğun hiç bir ünlü kişisinin: "Paris kibar mahalle,
lerinde çok hoş, ama öbür mahallelerde çok yoksul var."
deme hakkı olmayacak.
(V erite/34 23 Nisan.)
"Paris'te suç oranı olağanüstü azaldı. Artık sokaklar­
da ne hırsızlar, ne cocotte'lar, ne canakıyma ne de saldırı­
lar var: tüm tutucular Versailles'a sıvıştı ! "
"Hatta e n uzak v e e n ıssız mahallelerde bile, yurttaş­
lar kendi kendilerinin polisliğini yaptıklarından bu yana,
bir tek gece saldırısı haber verilmedi."
PARÇALAR
"Köylüler" ıJ zerine Konuşan Thiers
Bu parti "sadece üç araç kullanmasını bilir: yabancı
istilası, iç savaş ve anarşi . . . böyle bir hükümet hiç bir
zaman Fransa hükümeti olmayacaktır" (Milletvekilleri
Meclisi, 5 Ocak 1833) .
Savunma Hükümeti
Ve bu aynı Trochu kendi ünlü programında: "Paris
valisi hiç bir zaman teslim olmayacak", ve Jules Favre da
genelgesinde, tıpkı: "Paris'e ancak ya ölü, ya da muzaffer
döneceğim" diyen Ducrot gibi: "Kalelerimizden tek taş,
topraklarımızdan tek santim verilmeyecek" diyorlar. Duc­
rot sonradan Bordeaux'da, "Paris asileri"ne boyuneğdir­
mek için, yaşamının zorunlu olduğunu keşfetti. (Bu sefil­
ler, Versailles'a kaçışlarında, suçlarının kanıtlarını arka227
larında bıraktıklarını biliyorlar, ve bu kanıtları yoketmek
için, Paris'i bir kan denizinde yüzen bir yıkıntı dağına
çevirmekte duraksamayacaklar.) (Manifeste a la provin­
ce,• balon aracıyla.)
"Bugüne değin imparatorluk, krallık ve parlamenta­
rizm tarafından bize zorla kabul ettirilmiş bulunduğu bi­
çimi ile birlik, despotik, akılsız, keyfe bağlı ve masraflı
merkeziyetçilikten başka bir şey değil. Paris' in istediği bi­
çimi ile siyasal birlik ise, tüm yerel girişkenliklerin gö­
nüllü birliği" . . . federe komünlerin merkezi bir delegas­
yonudur. "Proletaryanın köleliğini, yurdun da mutsuzluk
ve yıkımlarını borçlu bulundukları, eski hükümet ve ki­
lise dünyasının, askercilliğin, memurculuğun, sömürünün,
borsa oyunculuğunun, tekeller ve ayrıcalıkların sonu."
(Komün Bildirgesi, 19 Nisan.)
Jandarmalar ve Polis Görevlileri
20.000 jandarma (tüm Fransa'dan Versailles'a getiril­
miş, imparatorluk döneminde hepsi hepsi 30.000) ve 12.000
Paris polis görevlisi - Fransa'nın o güne değin görmüş
bulunduğu en güzel ordunun temeli.
Cumhuriyetçi Paris Milletvekilleri
"Cumhuriyetçi Paris milletvekilleri ne Paris'in bom­
balanmasını ve tutsakların sorgusuz sualsiz öldürülmesi­
ni, ne de Paris halkına karşı ileri sürülen karaçalmaları
protesto ettiler. Tersine, meclisteki varlıkları ve mutisme'­
leri** ile, bütün bu davranışlara, cumhuriyetçi partinin bu
• Taşraya Blldirge. -ç.
•• Dllsizlik. �·
228
adamlara vermiş bulunduğu ün aracıyla desteklenen bir
onay kazandırdılar. Kralcı partinin müttefikleri ve bilinç­
li suçortakları durumuna geldiler. Görevlerine ve cumhu­
riyete ihanet ettiler." (Association generale des defenseurs
de la Republique.) 135 (9 Mayıs.)
"Merkeziyetçilik Paris'te beyin inmesine ve başka
her yerde yaşam yokluğuna yolaçtı." (Lamennais.)
"Bugün her şey bir merkeze bağlı, ve bu merkez de,
hemen hemen, devletin ta kendisidir"* (Montesquieu) .
Vendôme Olayı, v b..
Alay başına bir delege seçilmesi ile oluşturulmuş bu­
lunan Ulusal Muhafız Merkez Komitesi, Prusyalılar Pa­
ris'e girdiklerinde, ulusal muhafıziarın kendi topladıkla­
rı paralar ile alınmış, ve ulusal savunma hükümeti tara­
fından Prusyalılar tarafından işgal edilecek mahallelerde
yüzüstü bırakılmış top ve mitrailleuse'leri,** Montmartre,
Belleville ve La Villette'e taşıdı.
18 Mart sabahı, hükümet Ulusal Muhafıza ivedi bir
çağrıda bulundu, ama 400.000 Ulusal Muhafız üzerinden,
sadece 300'ü yanıt yerdi.
18 Mart, sabah saat 3'te, topların muhafıziarını baskı­
na uğratmak ve topları ellerinden zorla almak üzere, polis
görevlileri ve bazı ordu �aburları Montmartre, Belleville
ve La Villette'te idiler.
Ulusal Muhafız direndi, ordu askerleri, aynı gün,
Clement Thomas ile aynı zamanda, kendi askerleri tara­
fından kurşuna dizilen general Lecomte'un tehdit ve buy­
ruklarına karşın, leverent la crosse en l'air.***
("Ordu birlikleri buyrulan hedef üzerine ateş etme• Türnce metinde Fransızcadır. -Ed.
•• Makineli tüfekler. -ç.
••• Teslim oldular. -ç.
229
diler ve başkaldıranlar ile kardeşleştiler.")
D'Aurelle de Paladines'in zafer bülteni daha yeni ba­
sılmıştı ki, Paris'in aralıklaştırılması* üzerine belgeler de
bulundu.
19 Mart günü, Merkez Komite Paris'te sıkıyönetimin
kaldırıldığını buyurdu; 20'sinde, Picard Seine-et-Oise ilin­
de sıkıyönetim ilan etti.
18 Mart (sabah, henüz zaferine inanan) Thiers'nin
duvarlar üzerine yapıştırılmış bildirgesi:
"Hükümet harekete geçmekte kararlıdır. Kendi başla­
rına bir hükümet kurduklarını ileri süren suçlular ada­
lete teslim edilecek, ve çalınmış toplar da cephaneliklere
geri verileceklerdir."
Öğleden sonra geç vakit, gece baskınının başarısızlığa
uğraması üzerine, ulusal muhafızı ara çağrıda bulunuyor:
"Hükümet, coup d'Etat** hazırlamaz. Cumhuriyet hü­
kümetinin, cumhuriyetin kurtuluşundan başka bir ereği
yoktur ve olamaz."
O sadece "üyelerinin . . . hemen hepsi halkın tanıma­
dığı kişiler olan bir ayaklanma komitesinin hakkından gel­
mek" ister.
Akşam geç vakit, Ulusal Muhafıza, Picard ve d'Aurelle
tarafından imzalanmış üçüncü bildirge:
"Yolunu şaşırmışlar . . . Ulusal Muhafıza ve orduya
zorla karşı koyuyorlar . Hükümet sizin silahlannızın si­
ze bırakılmaZarını istedi. Yasalar rejimini kurmak ve cum­
huriyeti anarşiden kurtarmak için onları gözpekliği ile
kavrayın."
(17 Mart günü, Schoelcher onları silahsızlandırmaya
razı etmeye çalışıyor.)
Merkez Komitenin 19 Mart günlü bildirgesi:
. .
• Yani 2 Aralık 1851 hükümet da rbesi
hükümet darbesi yapılması. -Ed.
•• Hükümet darbesi. � -
2]0
örneğine göre Paris"te
bir
"Sıkıyönetim kalkmıştır. Paris halkı Komün seçim­
leri ni yapmaya çağrılmıştır."
Ulusal nıuhafızlara:
"Siz bizi Paris'in savunmasını örgütlernek için ve ken­
di yetkileriniz ile görevlendirmiş idiniz . . . . Şu anda, göre­
vimiz sona erdi ; onu size geri veriyor, halk soluğunun de­
virmiş bulunduğu kimselerin yerini alma isteğinde bu­
lunmuyoruz."*
Hükümet üyelerinin rahat rahat Versailles'a çekil­
mesine izin verdiler (hatta, Ferry gibi, elleri arasında
bulundurduklarına bile) .
22 Mart için öngörülmüş bulunan Komün seçimleri,
düzen partisinin gösterisi nedeni ile, 26 Marta ertelendi.
21 Mart. "Yurttaşlara ve Orduya (Askerlere) " başlıklı
bir bildirgenin sonundaki: "Yaşasın Cumhuriyet" terim­
lerine karşı meclisin çılgınca kınama gürültüleri. Thiers:
"Bu tamamen meşru bir öneri olabilir, vb " (Köylülerin
kınaması.) Jules Favre. cumhuriyetin genel oy üzerinde ol­
duğunu olurolayan öğretiye karşı bir söylev çekti; köylü
çoğunluğu pohpohladı; Parislileri Prusya müdahaleleri ile
tehdit etti, ve. . . düzen partisinin gösterisini kışkırtıyor.
Thiers: "ne olursa olsun Paris'e saldırmak için silahlı güç
göndermeyecek". (Daha bu işi yapacak birlikleri yoktu.)
Merkez Komite zaferinden öylesine az güvenliydi ki,
belediye başkanları ile Paris milletvekillerinin aracılığı­
nı ivecenlikle kabul etti . . . Thiers'nin dikkafalılığı onun
(Komitenin) iki-üç gün yaşamasına izin verdi: gücünün bi­
lincine o zaman vardı. Devrimcilerin sayısız eksiklikleri.
Polisler zararsız duruma getirilecek yerde, kapılar onla­
ra açıldı; onlar da kurtarıcılar gibi karşılandıkları Ver­
sailles'a gittiler; 43. alayın gitmesine gözyumuldu; halk
ile kardeşleşmiş tüm askerler kendi yuvalarına gönderil..
•
Ttinı alıntı metinde Fransızcadır. -Ed.
231.
di; gericiliğin Paris'in göbeğinde bile örgütlenmesine izin
verildi; Versailles rahat bırakıldı. Tridon, Jaclard, Varlin,
Vaillant, kralcıların hemen kovulmalarını istiyorlardı. . .
Favre ve Thiers. . . Paris ayaklanma hareketini bastırmak
için, yardımlarını sağlama ereğiyle Prusya otoriteleri ka­
tında ivedi girişimlerde bulunuyorlardı.*
Trochu ve Clement Thomas'nın, Ulusal Muhafızı tüm
silahiandırma ve örgütleme girişimlerini sürekli engelle­
me uğraşı. Versailles üzerine yürüyüş, Komünün haberi
olmadan; ve hatta Komünün açıkça bildirilmiş iradesine
doğrudan doğruya karşıt olarak Merkez Komite tarafın­
dan kararlaştırıldı, hazırlandı ve girişildL . . "'
Bergeret . . . Valerien tepesi ve Courbevoie'ya yerleş­
tirilmiş bataryalar nedeniyle federelerin koruyamayacak­
ları Neuilly köprüsünü havaya uçuracak yerde, kralcıla­
rın orayı ele geçirmelerine, orada güçlü bir biçimde mev­
zilenmelerine ve böylece Paris ile bir bağlantı yolu kur­
malarına gözyumdu . . . *
Bay Littre'nin bir mektupta dediği gibi (Daily News,81
20 Nisan) :
"Paris silahsızlandırıldıktan, Paris, Vinoy'lar, Valen­
tin'ler, Paladine'ler tarafından zincire vurulduktan son­
ra, cumhuriyet hapı yutmuştu. Parisliler bunu anlıyor­
lardı. Dövüşmeden yitirmek ile sonu belirsiz korkunç bir
savaşa girişrnek arasında bir seçme yapmaları gerekince,
dövüşmeyi seçtiler; ve ben bundan ötürü onları kutlamak­
tan başka bir şey yapamam."
Roma seferi, Cavaignac, Jules Favre ve Thiers'nin ma­
rifeti.
"Cumhuriyetçi hükümetin bütün iç üstünlükleri ile
kralcı hükümetin dış gücüne sahip bir hükümet. Federa­
tif cum huriyetten sözediyorum . . . Gücü, birleşmiş bulunan
•
Tüm paragraf metinde Fransızcadır. -Ed.
2 .2
kimselerin güvenliğine yetinceye değin, çok sayıda ortaklar
ile büyüyebilen yeni bir topluluk oluşturan bir topluluk­
lar topluluğu. Bu türlü cumhuriyet. . . içi bozulmaksızın,
kendini kendi büyüklüğü içinde koruyup sürdürebilir. Bu
topluluk biçimi bütün sakıncaları önler." (Montesquieu,
Esprit des lois, 1, IX, bölüm I.) •
1 793 Anayasası:136
§ 78. Cumhuriyetin her Komününde bir belediye ida­
resi vardır. Her ilçede, aracı bir yönetim, her ilde, bir
merkez yönetim. § 79. Belediye görevlileri, Komün mec­
lisleri tarafından seçilirler. § 80. Yöneticiler il ve ilçe se­
çim kurulları tarafından atanırlar. § 81. Belediye ve yöne­
tim görevlileri kurullarının yarısı, her yıl yenilen ir. •
Yürütme kurulu. § 62. 24 üyeden kurulu. § 63. Her ilin
seçim kurulu bir aday seçer. Yasama kurulu, konsey üye­
lerini genel liste üzerinden seçer. § 64. Konsey her görev
yılında, toplantı döneminin son ayında, yarı yarıya yeni­
lenir. § 65. Konsey, genel idarenin yönetim ve gözetimi ile
yükümlüdür. § 66. Konsey kendi dışından, cumhuriyet ge­
nel yönetiminin başı olarak görevliler atar. § 68. Bu gö­
revliler hiç bir zaman bir kurul oluşturmazlar; araların­
da hiç bir dolaysız ilişki olmaksızın, ayrı ayrı çalışırlar,
hiç bir kişisel otoriteleri yoktur. § 73. Konsey atadığı gö­
revlileri gereğinde görevden geri alır ve değiştirir.•
Bir yandan, Jules Favre tarafından mecliste yapılmış
bulunan iç savaş çağrısı ile canlanmış -eğer Parisliler he­
men boyuneğınezlerse, diyordu Jules Favre, Prusyalılar
müdahale tehdidinde bulunuyorlar-, halkın gösterdiği
sabır ve Merkez Komitenin kendi karşısında takındığı edil­
gin tutumdan da yüreklenmiş bulunan "düzen partisi",
Paris'te, 22 Mart günü . . . devrimci hükümete karşı, bir
barışçıl yürüyüş, gürültüsüz gösteri adı altında yapılan
• Tüm
paragraf metinde Fransızcadır.• -Ed.
2 33
bir coup de main"' kararlaştırdı. Ve bu çok özel nitelikte
bir barışçıl gösteri oldu.
"Tüm hareket bir baskın olarak göründü. Ve bu bas­
kını karşılamak için hiç bir hazırlık yapılmadı."
İlk sırasında imparatorluğun alışılmış kişileri, Heec­
keren'ler, Coetlogon'lar, H. de Pene'ler vb.'lerinin bulun­
dukları "kışkırtıcı bir kibar adamlar yığını", arkadaşların­
dan uzaklaşmış bulunan bir illusal Muhafız devriye bir­
liğine karşı kötü davranışlarda bulunarak onları silah­
sızlandırdılar ; devriyeler Vendôme alanına kaçar; orda bu­
lunan ulusal muhafızlar da hemen Neuve-des-Petits­
Champs sokağı üzerine yürürler. Kargaşacılar ile karşı­
laştıklarında, ateş etmeme buyruğu alırlar. Ama kargaşa­
cılar: "Kahrolsun katiller! Kahrolsun Komite ! " çığlıkları
ile ilerlerler, muhafıziara söverler, filintalarını almak is­
terler, tabanca ile yurttaş Maljournal'i vururlar (garnizon
kurmay ikinci başkanı) ** (Merkez Komite üyesi) .""" Gene­
ral Bergeret geri çekilmeleri ( dağılmaları) uyarısında bu­
lunur. Beş dakika kadar, trampet çalınır ve uyarılarda bu­
lunulur (sokak toplantıları karşısında yasa okuma yolun­
daki İngiliz töresinin benzeri) . Sövgücü çığlıklada yanıt
verirler. İki illusal Muhafız ağırca yaralanır. Bu zaman
i çinde, arkadaşları duraksar ve havaya ateş ederler.
Kargaşacılar, safları zorlamaya ve onları silahsızlandırma­
ya kalkışırlar. Bergeret ateş açılmasını buyurur, ve kor­
kaklar kaçarlar. Emeute*** hemen dağılır ve ateş kesilir.
Ulusal muhafızlar üzerine evierden ateş edilmiştir. Ara­
larından ikisi, Wahlin ve François, öldürülmüşlerdir; se­
kiz de yaralı vardır. "Barışçıl adamlar"ın dağıldıkları so�
kaklar, "tabancalar ve kılıçlı hastonlar ile kaplanmıştır"
(rue de Paix'de toplanmış birçok silah) . Arkadan. (kendi
• Baskın.
-ç.
•• Metinde Fransızca. -Ed.
• • • Kargaşalık.
-ç.
23 4
arkadaşları tarafından) öldürülmüş olan vikont de Mali­
net'nin üzerinde, bir zincirle bağlanmış bir hançer bu­
lundu.
Gerekli şeyler toplandı. "Silahsız" gösterinin yapılmış
olduğu sokaklarda büyük bir sayıda kılıçlı baston, taban­
ca ve hançer bulunuyordu. Federeler yığın üzerine ateş
etme buyruğunu almadan önce, tabancalar atılmıştı. Gös­
tericiler (her şeyi bir pencereden görmüş bulunan general
Sheridan'ın tanıklık ettiği gibi) , saldırgan idiler.
Öyleyse tabancalar, kılıçlı hastonlar ve hançerlerle
silahlanmış Paris gericilerinin; sergents de ville'leri* as­
kerleri, topları ve mitrailleuse'leri** ile, Vinoy'nın yapa­
madığını yapma girişimi idi bu. Paris'in "aşağı sınıfları",
Paris'in "kibar insanları" tarafından silahsızlandırılma­
larına bile izin vermesinler, işte bu gerçekten çok fazla
idi !
13 Haziran 1849 gü nü, bir cinayeti, Roma'nın Fransız
birlikleri tarafından saldırıya uğramasını protesto etmek
için, Paris ulusal muhafızları gerçekten "silahsız" ve "ba­
rışçıl" bir yürüyüş yaptıkları zaman, onları kılıçtan ve
kurşundan geçirdiği için general Changarnier, sıkı fıkı
dostu Thiers tarafından kutlanmıştı. Sıkıyönetim ilan edil­
miş, yeni baskı yasaları, yeni sürgünler, yeni bir terör
egemenliği olmuştu! Bütün bunlar yerine, Merkez Komite
ve Paris işçileri, çatışma sırasında bile, kendilerini sıkı
sıkıya savunma konumları üzerinde tuttular; saldırgan­
ların (hançer şövalyeleri) rahat rahat evlerine dönmeleri­
ne izin verdiler, ve, hoşgörüleri ile, onlara bu gözüpek gi­
rişimin hesabını sormayarak, iki gün sonra, Versailles'­
dan gönderilmiş bulunan amiral Saisset'nin kamutası al­
tında, yeniden toplanacak ve iç savaşı zorlayacak derece­
de, onları yüreklendirdiler.
• Polisleri. -ç.
•• Makineli tüfekleri.
--ç .
235
Bu Vendôme [alanı] olayı Versailles'da dile getiril­
diği zaman, "silahsız yurttaşların öldürülmesi" çığlıkları
atıldı, ve bu çığlık bütün dünyada yankılandı. Aynı Thiers'­
nin, iki generalin öldürülmesinden durmadan sözetmesine
karşın, bu "silahsız yurttaşların öldürülmesi"ni dünyaya
bir kez bile anımsatmayı göze alamadığını da belirtelim.
Şövalyenin halktan bir kimseye karşı canının istediği
silahı kullanabildiği, ama berikinin kendini savunmayı
bile göze alamayacağı ortaçağda olduğu gibi.
(27 Mart. Versailles. Thiers:
"Beni kralcı bir çözüme yolaçınakla suçlayan kim­
seleri kesinlikle yalanlıyorum. Ben cumhuriyeti bir ol­
dubitti olarak buldum. Tanrının ve insanların karşısında,
ona ihanet etmeyeceğimi bildiriyorum.")
Düzen partisinin ikinci ayaklanmasından sonra, Pa­
ris halkı hiç bir çeşit misillerneye girişmedi. Hatta Merkez
Komite, en gözüpek üyelerinin öğütlerine karşın, amiral
Saisset'nin kaçışı ve düzen Ulusal Muhafızının gülünç çö­
küşünden sonra, henüz örgütlü direnme güçleri olmadığı
için, iç yıkılışın doruğunda bulunan Versailles üzerine he­
men yürümeme ağır yanılgısını bile işledi.
Komün seçiminden sonra, düzen partisi, gücünü san­
dıklarda yeniden denedi, ve, yeniden yenildi, Paris'ten
göçünü gerçekleştirdi. Seçimler sırasında, burjuvalar, baş­
kaldırmış ulusal muhafızlar ile, (belediye dairelerinin av­
lularında) el sıkışıp kardeşleşirler; oysa kendi araların­
da decimation en masse'dan,• mitraille'dan,•• "onları Ca­
yenne'a kızarınaya göndermek"ten, "yığınsal kurşuna diz­
meler"den başka bir şeyd�n sözetmezler.
"Dünkü kaçaklar, bugün, Belediye Dairesindeki adam­
ları pohpohlayarak, Versailles'da toplanan "köylüler" ile
bonapartçı generaller onlar üzerine ateş edecek duruma
•
••
Yığın içinde her on kişiden birinin idam edilmesi.
Yaylım ateş. -ç.
2J 6
ç.
-
gelinceye değin, onları dingin tutmayı düşünüyorlar."
Thiers, 2 Nisan olayında, Ulusal Muhafıza karşı, ikin­
ci kez olarak saldırıya girişti. Paris kapılarında, Cour be­
voie ve Neuilly arasında çatışmalar. Ulusal muhafızlar ye­
nildi, Neuilly köprüsü Thiers'nin askerleri tarafından ele
geçirildi. Paris'ten çıkmış ve Courbevoie, Puteaux ve
Neıiilly köprüsünü işgal etmiş olan binlerce Ulusal Mu­
hafız, bozguna uğratıldı. Çok sayıda tutsak. Asi olarak
hemen kurşuna diziimiş çok sayıda başkaldırıcı. Ateş açan�
lar, Versailles birlikleridir.
Komün:
"Versailles hükümeti bize saldırdı. Orduya güvenme�
diğinden, Neuilly'yi bombalamak için; Charette papalık
zuhaflarını,76 Trochu'nün Bretonlarını57 ve Valentin'in jan�
darmalarını gönderdi."
2 Nisan günü, Versailles hükümeti, esas olarak jan­
darmalar, bahriye silahendazları, orman korucuları ve po­
lis görevlilerinden birleşik bir tümeni saldırtmıştı. Vinoy,
iki piyade tugayı ile, ve Galliffet, bir süvari tugayı ve bir
topçu bataryası başında, Courbevoie üzerine yönelmiş­
lerdi.
Paris, 4 Nisan. Milliere (bildirge) :
"Hükümet, imparatorluğun muhafız erleri biçiminde
örgütlenmiş eski-askerlerini, eski-senatörlerin koroutası al­
tında ona saldırttığı zaman
Paris halkınin hiç bir sal­
dırgan tasarısı yoktu."
237
"FRANSA'DA İÇ SAV AŞ"IN İKİNCİ
YAZMA DENEMESİ
1) SAVUNMA HÜKÜMETi. TROCHU, FAVRE,
PİCARD, FERRY, PARiS MiLLETVEKiLLERi
Paris işçileri tarafından 4 Eylül günü Htm edilen cum­
huriyet, bir tek uyumsuz ses olmaksızın tüm Fransa'da al­
kışlandı. Cumhuriyet yaşam hakkını, Paris direnmesine
dayanan (üzerinde eksenleşen) beş aylık bir savunma sa­
vaşı ile kazandı. Cumhuriyet adına yapılan bu savaş ol­
masaydı, fatih Guillaume, "kaynı" Louis Bonaparte'ın im­
paratorluğunu yeniden kurardı. Paris işçi sı!nfının ger­
çek yöneticileri henüz bonapartçı zindanlarda hapsedil­
mişler, ve Prusya ordusu da daha Paris üzerine yürümek­
te iken, devlet adamı olarak Thiers ve general olarak da
Trochu ile birlikte, entrikacı bir avukatlar takımı, el ça­
bukluğu ile Belediye Dairesine yerleşti. Thiers'ler, Jules
Favre'lar, Picard'lar, o zaman Paris'in Fransa'yı yönetme
tarihsel hakkına öylesine inanıyorlardı ki, ulusal savun­
ma hükümeti olma iddialarını, 1869'da yasama kuruluna
seçilmiş oldukları gerçeği üzerine dayandırdılar.
Son savaş üzerindeki ikinci çağrımızda, bu adamların
ortaya çıkışlarından beş gün sonra, bunların ne oldukları­
nı söylemiştik.* Eğer onlar hükümeti Paris'e danışmaksı­
zın ele geçirmişlerse, Paris de cumhuriyeti onların diren­
cine karşın ilan etmişti. Ve bu adamların ilk girişimi, eğer
olabilirse, bir krala karşı cumhuriyetin trampası aracıy­
la, yabancı bir aracılık elde etmek için, Thiers'yi bütün
Avrupa saraylarında bir dilencilik turnesine göndermek
oldu. Bu iktidarı sadece ulusal savunmayı sağlama ere­
ğiyle kullanacakları yolundaki isteklerini gürültü patırtı
ile ilan ettikleri için, Paris, rejimlerine (iktidarı almala­
rına) gözyumdu. Bununla birlikte, işçi sınıfını silahlan­
dırmadan, Ulusal Muhafız biçiminde örgütlemeden, onu
savaşın ta kendisi ile eğitmeden, Paris ciddi olarak savu­
nulamazdı (savunulmamalıydı) . Ama silahlı Paris demek,
silahlı toplumsal devrim demekti. Paris'in Prusyalılar ü ze­
rindeki zaferi, cumhuriyetin Fransa'da sınıf egemenliği
üzerindeki z,aferi olurdu. ill usal ödev ile sınıf çıkarı ara­
sındaki bu çatışmada, ulusal savunma hükümeti bir an
bile duraksamadı: bir ulusal bozgun hükümeti durumuna
geldi. Jules Favre, Gambetta'ya yazdığı bir mektupta,
Trochu'nün kendisini Prusya askerine karşı değil, ama Pa­
ris işçisine karşı savunduğunu itiraf etti. Kuşatmanın baş­
lamasından dört ay sonra, teslim sözcüğünün ilk kez ola­
rak ağızdan kaçırılması için uygun zamanın geldiğine inan­
dıklarında, Trochu, Jules Favre ile meslektaşlarından bir­
kaçının da karşısında, biraraya gelmiş Paris belediye baş­
kanlarına şöyle bir söylev çekti:
·
• Bkz: Bu kitabın 69-70. sayfası. -Ed.
239
"Daha 4 Eylül akşamı meslektaşlarıının bana yönelt­
mekte ivecenlik gösterdikleri ilk soru, Paris'in, Prusya
ordusuna karşı bir kuşatmaya, başarı şansı ile karşı koya­
bilecek bir durumda olup olmadığını bilme sorusu oldu.
Olumsuz olarak yanıtlamakta duraksamadım. Meslektaş­
ıarımdan bazıları burada: sözlerimin doğruluğuna ve ka­
nımın sürekliliğine tanıklık edebilirler. Onlara, işlerin gün­
cel durumunda, Prusya ordusuna karşı bir kuşatmaya kar­
şı koymaya girişmenin, bir çılgınlık olacağını açıkça söy­
ledim. Kuşkusuz, diye sürdürdüm sözümü, kahramanca
bir çılgınlık, ama işte o kadar . . Olaylar (o bu olayları
kendi yönetmişti) sezişimi yalanlamadı."
(Trochu'nün bu küçük söylevi, bırakışmadan sonra,
toplantıda bulunan belediye başkanlarından biri olan Bay
Corbon tarafından yayımlandı.) Demek ki, daha cumhu­
riyetin ilan edildiği akşam bile, Trochu'nün, meslektaşla­
rınca bilinen "plan"ı, Paris'in ve Fransa'nın tesliminden
başka bir şey değildi. Paris'i kendi "kahramanca çılgın­
lık"ından sağaltmak için, bir kırım ve açlık tedavisi uygu­
landı,
4 Eylül kapkaççılarını, aralıkçıların öcünden ko­
rumak için gerektiğince bir kırım ve açlık tedavisi. Eğer
"ulusal savunma", "hükümet" için düzmece bir bahaneden
daha çok bir şey olsaydı, kendi kendileri tarafından atan­
mış bulunan hükümet üyeleri, 5 Eylül günü hükümetten
ayrılırlardı; Trochu "plan"ını açıkça ortaya koyar, ve Pa­
ris halkına, ya düşmana hemen teslim olması, ya da savun­
ma işini ele alması kesin buyruğunu verirlerdi. Bunun ye­
rine, düzenbazlar, "vali" Trochu'nün "hiç bir zaman bo­
yuneğmeyeceği", ve dışişleri bakanı Jules Favre'ın "ne
kalelerimizden tek taş, ne de topraklarımızdan tek santim
vereceği" yolunda gürültülü bildirgeler yayınladılar. Tüm
kuşatma süresi boyunca, Trochu planı sistematik olarak
uygulandı. Gerçekte, Paris'in askeri yönetiminin kendile­
rine bırakıldığı aşağılık bonapartçı haydutlar, özel yazış.
-
malarında bu savunma güldürüsü ile gırgır geçiyorlardı.
(Örneğin, Paris savunma ordusu topçu başkomutanı ve
Legion d'honneur büyük-haç nişanı taşıyan Alphonse-Si­
mon Guiod'nun topçu tümgeneral Suzane ile, Komün
Resmi Gazetesi36 tarafından yayırolanmış bulunan mektup­
luşmasına bakınız.) Paris'in teslimi sırasında düzenbaz­
lık maskesi atıldı. "Ulusal savunma hükümeti", "Fransa'­
nın, Bismarck'ın tutsakları tarafından hükümeti" olarak
.
maskesini çıkardı (ortaya çıktı) - Louis Bonaparte'ın
kendisinin, Sedan'da, kendi türünden bir adam için bile
çok alçakça bulduğu bir rol. Versailles'a çılgınca kaçışla­
rında, 18 Mart olaylarından sonra, capitulard'lar37 Paris'in
elinde ihanetlerinin yazılı kanıtlarını bıraktılar, ve, onları
yoketmek için, Koroünün Ta§raya Bildirg e sinde dediği
gibi, "Paris'i bir kan denizi içinde yüzen bir yıkıntılar
tepesi durumuna getirmekte duraksamazlar".
Savunma hükümetinin en etkili üyelerinden bazıları­
nın, ayrıca böyle bir sonucu tutku ile aramak için zor­
layıcı kişisel nedenleri de vardı. Jules Favre'a, Ernest Pi­
card'a ve Jules Ferry'ye bir bakın!
Bırakışmanın imzalanmasından az sonra, Ulusal Mec­
listeki Paris temsilcilerinden biri olan Bay Milliere, Ceza­
yir'de oturan bir ayyaşın karısı ile nikahsız yaşayan Jules
Favre'ın, birçok yıllar üzerine sıralanmış en gözüpek düz­
mecilikler sayesinde, bu kadından olmuş çocukları adına,
onu zengin bir adam durumuna getiren okkalı bir mirası
elde etme başarısını gösterdiğini, ve, meşru kalıtçılar ta­
rafından açılan bir duruşmada, rezaletten ancak banapart­
çı yargıçların suç ortaklığı sayesinde kurtulduğunu tanıt­
layan bir gerçek hukuksal belgeler dizisi yayımlıyordu.
Bu kuruluk dolu hukuksal belgelerden, hatta büyük mik­
tarda söz sanatı yardımı ile de kurtulunamayacağından, al­
çaklık düşkünlüğünde kendi kendine eşit olan Jules Fav­
re, iç savaş karışıklıkları, Versailles Meclisinde, aileye, di,
'
ne, düzen ve mülkiyete karşi tam bir başkaldırma içinde,
bir "zindan kaçkınları" çetesinden başka bir şey olma­
dığını söylediği Paris halkını lekelemesine izin verinceye
değin, ilk kez olarak dilini tuttu!
(Pic olayı) . Bu düzenbaz, iktidara daha yeni geçmiş�
ti ki, duygudaşlık sonucu, hatta imparatorluk döneminde
bile, hırsızlık ve düzenbazlık yüzünden kürek cezasına
çarptırılmış bulunan iki öbür düzen bazı, Pic ile Taillefer'i
özgür bırakmakta ivecenlik gösterdi. Bu adamlardan biri,
Taillefer, Koroünün kurulmasından sonra Paris'e dönme
cüreti gösterdiğinden, kendine uygun düşen konuta hemen
yeniden yerleştirildi; ve, bunun üzerine, Jules Favre tüm
Avrupa'ya, Paris'in bütün canilerini hapislerinden çıkar­
dığını bildiriyor!
Louis Bonaparte'ın içişleri bakanı olmak için boş yere
çalışıp çabaladıktan sonra, 4 Eylül günü kendi kendini
Fransız Cumhuriyeti içişleri bakanı atamış bulunan Ernest
Picard, Paris borsasından dolandırıcı olarak kovulmuş
(Polis müdürlüğünün 3 1 Temmuz 1867 günlü raporu) ve,
kendi öz itirafı üzerine, Societe generale39 şubelerinden
birinin müdürü iken yapılan 300.000 franklık bir hırsız­
lığın suçlusu olduğu anlaşılmış Arthur Picard adlı biri­
nin kardeşidir. (Polis müdürlüğünün l l Aralık 1868 günlü
raporuna bakınız.) Bu iki rapor da, daha imparatorluk dö­
neminde yayımlanmıştır. Bu Arthur Picard, Ernest Picard
tarafından, kendi Electeur Libre'inin40 başyazarı yapıldı,
ve ona, tüm kuşatma süresince, mali aracı hizmeti gördü :
Borsa simsarlarının çoğu, içişleri bakanının* organı olan
l'Electeur libre gazetesinde yayımianmış bulunan düzme­
ce haberler ve resmi yalanlarla şaşırtılırken, o, Ernest'e
verilen devlet gizemlerini borsada paraya çeviriyar ve
• Marx, kesin metinde, Ernest Picard'ın, ulusııl savunma hüküme­
ti maliye bakanı, ve Electeur Ltbre'in de, bakanlığının yayın organı ol­
duğunu belirtmiştir. Bkz: bu kitabın 76. sayfası. -Ed.
tam bir güvenlik içinde Fransız ordusunun yıkımları üze­
rine hava oyunu oynuyordu. Bu iki saygıdeğer kardeşler
çiftinin bütün mali yazışmaları Komünün eline geçti. Tut­
sak edilmiş ve Pietri'nin tatlı kuzularının canavarlıkla­
rına bırakılmış ilk Parisli ulusal muhafızlar topluluğu­
nun gelişinde, eğer Ernest Picard, Versailles hüküme­
tinin bu Joe Miller'i, "eller cepte, alay ede ede gruptan
gruba dolaşıyor" idiyse, bunda şaşılacak hiç bir şey yok.
4 Eylülden önce meteliksiz bir avukat olan Jules
Ferry, Paris belediye başkanı olarak, büyük ölçüde ken­
di kötü yönetiminin sonucu olan açlıktan, dolandırıcı­
l ık yoluyla bir servet yapma başarısını gösterdi. Yazılı
kanıtlar Komünün elindedir. Kötü yönetiminin hesabı­
nı vereceği gün, malıkurniyet günü olacaktır.
Demek ki bu adamlar, sadece egemen sınıf asalak­
ları oldukları için değil, sadece kuşatma sırasında Pa­
ris'e ihanet ettikleri için değil, ama özellikle koşullu sa­
lıverilme tezkerelerini ancak Paris'in, Fransız devrimi­
nin bu kalesinin yıkıntıları içinde bulacaklarını umabilen
bayağı suçlular oJdukları için de, işçiler Paris'inin ölüm­
cül düşmanlarıdırlar.
2)
THIERS, DUFAURE, POUYER-QUERTIER
"Parlamenter anlam"da, şeyler, düşmana karşı do­
lap, halka karşı tuzak, ya da konuşmacının kendisi için
tiyatrosal gösteriş nedeni hizmetini gören sözlere bahane
olmaktan başka bir şeye yaramazlar.
Efendileri, Bay Thiers, bu kötücül bücür, kendi öz
sınıf bozulmuşluğunun en eksiksiz entelektüel dışavuru­
mu olduğu için, neredeyse bir yarım yüzyıldan bu yana,
Fransız burjuvazisini büyülemiş bulunuyor. O, devlet
adamı olmadan önce bile, tarihçi olarak, yalandaki usta­
lığını göstermiş bulunuyordu. Bütün cüceler gibi kendini
243
gösterıneyi seven, iktidar ve kazanç dü�künü, kı::;ır bir
zeka, ama canlı bir imgeleme gücü ile bezenik, zevk ve
eğlence düşkünü, kuşkucu, şeylere yüzeysel olarak ege­
men olmak (öğrenmek) ve onları basit gevezelik bahane­
lerine dönüştürmek yolunda ansiklopedik bir yeteneğc
sahip, konuşmada dikkate değer söz oyuncusu, derinlik­
siz kavrayıcılıkta bir yazar olan Thiers, küçük siyasal
ipsizlikte ustalaşmıştır; bütün aşağılık kurnazlıklara, sin­
si yollara ve parlamentodaki partiler savaşımının aşağı­
lık alçaklıklarına yatkın bir yalancılık ustasıdır. Bir ra­
kibin ayağını kaydırmak ve devrimi boğmak için halk
üzerine ateş etmek sözkonusu olduğu zaman, onda ulu­
sal ve sınıfsal önyargılar fikirlerin yerini, kendini be­
ğenmişlik de vicdanın yerini tutar. Muhalefette kötücül,
iktidarda tiksinç, devrimler kışkırtmakta hiç bir zaman
hiç bir iç tedirginliği duymayan bu adamın devlet yaşa­
mının tarihi, ülkesinin mutsuzluklarının tarihidir. Tarihsel
çizme boyayıcısı durumuna geldiği birinci Napoleon'un
kılıcını, Avrupa'nın karşısında, cüce kolları ile sallama­
yı sevdiğinden, dış siyasetinin sonucu, 184l'de Londra
antlaşmasından/08 1871'de Paris'in teslimine ve Prusya is­
tilasının koruyuculuğu altında giriştiği güncel iç savaşa
değin, her zaman Fransa'nın tam bir küçük düşürülmesi
olmuştur. Böyle bir adam için, modern toplumun derin
akımlarının anlaşılmaz olarak kaldıklarını, ve modern top­
lum yüzeyindeki en belirli değişikliklerin bile, tüm diri­
liği dile sığınmış bulunan bir zekayı tiksindirdiklerini söy­
lemeye gerek yok. Örneğin, eski Fransız koruyuculuk sis­
teminde yapılan her değişikliği, kutsal şeylere karşı bir
saygısızlık olarak kötülemekten hiç yorulmadı; Louis-Phi­
lippe'in bakanı olduğu zaman, çılgınca bir düş oldukları­
nı söyleyerek, demiryolları ile alay etti, ve Louis Bona­
parte döneminde, çürümüş Fransız ordu sistemindeki her
reformu, bir değer bilmeme olarak lekeledi. Yeteneğinin
·
2 44
tüm bükülgenliğine ve izlediği tasarıların değişkenliğine
karşın, her zaman fosilleşmiş bir göreneğin geleneklerine
zincirlenmişti, ve uzun resmi yaşamı boyunca, ne kadar
önemsiz olursa olsun, pratik bir yararlılık taşıyan bir tek
önlemle, kendini hiç bir zaman suçlu kılmadı. Çatısında
Küçük-Napoleon ile küçük Thiers gibi iki adam bulundur­
makla, ancak es�i dünya yapısı övünebilir. Sözde kültür
nitelikleri, kendilerini böyle bir adamda ancak ahlaksız­
lık inceliği ve bencillik . . . * olarak gösterebilirler.
Restorasyon döneminde cumhuriyetçiler ile ittifak ku­
ran Thiers, çaşıt ve düşes de Berry'nin gardiyan-ebesi ola­
rak Louis-Philippe'in gözüne girmesini becerdi, ama bir
bakanlığa ustaca sokulduğu zaman ( 1 834-35) , etkinliği
Transnonain sokağının ayaklanmış cumhuriyetçilerinin
toptan öldürülmesi ve basma karşı kötülükçü eylül yasa­
l a rı n ı n 1� h a z ı rl anması üzerinde yoğunlaştı.
Rakan l :ı r k u r ul u b a ş k a n ı olarak ortaya çıktığı za­
ına ı ı . Ma r t 1 B40'ta, Pa ris istihkaml arı komplosunun yara­
t ı c ı s t oldu. Cumhuriyetçi parti, Paris'in özgürlüklerine
bu korkunç su i kaste kar�ı protestoda bulununca, şu ya­
n ı tı verdi:
" N e ! h e r h a ng i bir istihk(ı m işinin özgürlüğe zarar ve­
rebileceğini tasarlamak! Ve ilkin, başkenti bombalayarak
bi r gü n ayakta kal abileceğini varsaymak, hangisi olursa
olsun. bi1· hükümete karaçalmaktır . . . Ama bu, zaferden
sonra, daha öncekinden yüz kez daha olanaksız olur."
Gerçekte, "salıvcrilmiş" bakanları ve köysel geviş
getiren hayvanları ile birlikte, Bay Thiers'nin kendi hü­
kümeti d ışında, hangisi olursa olsun, hiç bir Fransız hü­
kümeti, böyle bir işi göze alamazdı! Ve bu iş de, bu istih­
kamların bir bölümü Prusyalı yenici ve koruyucularının
elinde olduğundan, en klasik biçimi içinde yapılıyor.
•
Eıyazmasındıı
bir eksiklik
vıır.
-Ed.
2 45
Kral Bomba,• Ocak 1848'de, Palermo'yu bombaladığı
zaman, Thiers, Milletvekilleri Meclisinde ayağa kalktı:
"Baylar, Palermo'da ne olup bittiğini biliyorsunuz:
büyük bir kentin kırksekiz saat boyunca bombalandığını
öğrenmekle hepiniz ["parlamenter" anlamda] tiksintiden
titrediniz. Kim tarafından? Savaş haklarını kullanan bir
yabancı düşman tarafından mı? Hayır, baylar, kendi öz
hükümeti tarafından."
(Eğer bu iş kendi öz hükümeti tarafından, ama yaban­
cı düşmanın gözleri önünde ve hoşgörüsü ile yapılmış
olsaydı, her şey, elbette, çok iyi olurdu.)
"Ve neden? Bu zavallı kent, kendi haklarını istediği
için. Ne iyi ! haklarını istediği için, kırksekiz saat bom­
balandı."
(Eğer bombalama dört hafta ve daha çok sürmüş ol­
saydı, her şey çok iyi olurdu.)
"Bu nedenle Avrupa kamuoyuna başvurmama izin
verin. Avrupa'nın belki de en büyük kürsüsü üzerinden,
bu türlü eylemiere karşı hoşnutsuzluk sözleri [gerçekten
sadece sözler] yankılatmak, insanlığa yapılacak bir hiz­
mettir. . . Ü lkesine büyük hizmetlerde bulunmuş olan
[Bay Thiers'nin hiç yapmadığı şey] naip Espartero, bir
ayaklanmayı bastırmak için, Barselona"yı bombalamak is­
tediği zaman, dünyanın her yanında genel bir hoşnutsuz­
luk çığlığı yükseldi."
Eh, iyi ! Bir yıl kadar sonra, bu yüce gönüllü adam, le­
jitimist Oudinot komutası altında, Fransız Cumhuriyeti
birlikleri tarafından Roma'nın bombalanmasının korkunç
esinleyicisi ve en ateşli savunucusu (savunumcusu) duru­
muna geldi.45
Guizot'nun onu mahkum etmiş bulunduğu, iktidardan
uzaktaki uzun sürgünden ötürü öfkeli, havada karışıklık• Ferdinand
II. -Ed.
ların yaklaştığı kokusunu alan Thiers, Şubat Devriminden
birkaç gün önce, Milletvekilleri Meclisinde yeniden hay�
kırdı:
"Ben, sadece Fransa'da değil, ama Avrupa'da da dev�
rim partisindenim. Dilerim ki, devrim hükümeti ılımlı
adamların elinde kalsın. Ama, bu hükümet ateşli adamla�
rın eline de geçse, bunlar radikaller de olsa, ben bunun
için davamdan vazgeçmeyeceğim. Ben hep devrim parti�
sinden olacağım."
Şubat Devrimi çıkageldi. Devrim, küçük adamın düş­
lediği gibi, Guizot kabinesinin yerine Thiers kabinesini
geçirecek yerde, Louis-Phi lippe'in yerine cumhuriyeti ge­
çirdi. Bu devrimi bastı rmak, cumhuriyetin ibinından coup
d Etat'ya değin, Bay Thiers'nin baş işi oldu. Halk zaferi�
nin ilk gününde, halk küçümsemesinin onu halk nefretin�
den koruduğunu unutan Thiers, korkarak saklandı. Ge�
ne de, destam;; ı cesareti ile, Paris proletaryasının maddi
güçlerinin, cumhuriyetçi burjuva Cavaignac tarafından
kanlı bir biçimde dağıtılınasına değin, kamusal alandan
kaçmakta devam etti. Alan o zaman onun etkinlik türü
için açılmış bulunuyordu. Saati yeniden çalmıştı. "Düzen
partisi" ve onun "parlamenter cumhuriyet"inin, yönetici
sınıfların bütün hasım bölüntülerinin işçi sınıfını ezmek
için birlikte, ve herbiri kendi öz krallığını yeniden kurmak
için birbirine karşı komplo çevirdikleri o anonim rejimin,
yönetici beyni durumuna geldi.
(Restorasyon, soylu toprak sahiplerinin egemenliği,
Temmuz Monarşisi, kapitalistlerin egemenliği, Cavaignac
cumhuriyeti, burjuvazinin "cumhuriyetçi" bölüntüsünün
egemenliği olmuştu, ve, bütün bu egemenlikler altında,
bonapartçı partiyi oluşturan açgözlü serüvenciler çetesi,
kendini Fransa'nın, onları "düzen, mülkiyet, aile ve din"
kurtarıcıları olarak niteleyecek o soygununa verebilmeyi
boş yere bekliyordu.
'
2 47
Bu cumhuriyet, ek olarak burjuva cumhuriyetçiler i l e
birlikte, lejitimistler, orleancılar ve bonapartçılar koalis­
yonunun anonim egemenliği idi.)
3)
KÖYSEL MECLiS
Eğer bu hükümeti yapan, Bordeaux'da toplanan köy­
sel meclis ise, daha önce bu meclisi yapmak için büyük
özen gösteren de "savunmacılar hükümeti"dir. Bu amaçla,
olayların gidişini önceden çizmesi ve genel seçimler sürp­
rizini hazırlaması için Thiers'yi taşrada bir turne yapma­
ya o hükümet göndermişti. Thiers'ni n aşması gereken bir
güçlük vardı. Fransız halkının onlardan nefret etmesi ol�
gu3undan bağımsız olarak, bonapartçılar, eğer kalabalık
bir biçimde seçilirlerse, hemen imparatorluğu yeniden ku�
rar ve Bay Thiers ile hempalarını Cayenne'a yolculuğa
gönderirlerdi. Orlencılar, kendi öz yerleri ile bonapartçı�
lar tarafından boş bırakılan yerleri yeniden doldurmak
için çok güçsüzdüler. Öyleyse lejitimist partiyi9 destek­
lemek kaçınılmaz bir duruma gelmişti. Thiers görevinden
korkmuyordu. Modern Fransa'nı n hükümeti olması ola�
naksız, ve bunun sonucu, postların ve kazançların payla�
şılması bakımından küçümsenebilecek bir rakip olan, et­
kinliği, Thiers'nin sözlerine göre (Thiers'nin 5 Ocak 1833
günü Milletvekilleri Meclisinde yaptığı konuşma) , her za­
man "yabancı istila, iç savaş ve anarşi" kaynaklarına bağlı
kalmış bulunan bu partiden, karşı-devrime körü körüne
kim daha iyi hizmet edebilirdi'? 1789 Devrimi tarafından
mülksüzleştirilmiş bulunan seçme bir lejitimistler çevresi,
Napoleon I'in hizmetçiliğine yazılarak maliarına yeniden
kavuşmuş, büyük lejitimistler yığını da Restorasyondan
milyarlık zarar ödentisi ve özel bağışlar koparmıştı. Louis­
Philippe ve Küçük-Napoleon'un ardarda gelen egemenlik­
leri altında, etkin siyasal yaşam dışında bırakılınaları ol-
g wm, toprak sahipleri olarak serve tl e r i n e yen i den kavuşm a ­
larını kolaylaştırdı . Saray giderlerinden ve Paris'te tem­
silcilik görevinden kurtulduktan sonra, taşranın en uzak
köşelerine değin, modern sanayi ağacından chateau'ları
içine düşen altın elmaları toplamak onlara yet iy ordu ;
çünkü demiryolları topraklar ı n fiyatını y üksel ti yor , kapi­
talist çiftlik kiracılan tar afında n bu topr a klara uy g ulan a n
tarımbilim üretimi artırıyor, ve bu üretim için pazar­
ların gelişmesini de, durmadan büyüyen bir kentsel nü­
fusun tükenmez talebi sağl ıyordu. Maddi zenginliklerinin
y e n ide n kazamlmasını sağlayan ve onları yeniden modern
zenci köle satıcılarının hisse senetli şirketinde önemli or­
taklar durumuna getiren bu aynı toplumsal etkenler, on ­
ları modern düşüncelerin bulaşmasından koruyor ve, ma­
sum köysel y aşantıl ar ı içinde, hi ç bir şey unutmamalarını
ve h iç bir şey öğrenmemelerini s ağl ı y or lardı Thiers gibi
bir adamın kullanacağı salt edilgin hammaddeyi, işte bu
adamlar veriyorlardı. Bir yandan savunma hükümeti n in
kendisine vermiş bulund u ğu görevi yeri n e getirirken,
bu kötücül bücür, bir yandan cla gö r ev in i n ötesine geçe­
rek, sayesinde savunmacıların korkunç r a kipler olm a ktan
ç ık arak açık hizmetkarlar durumuna dönüşecekleri b u
se çiml er çokluğunu, kendi çıkarına kullandı .
Bu seçim tuzakları bir kez kurulduktan sonra, Fran­
sız halkı, Paris capitulard'ları37 tarafından birdenbire,
Bismarck tarafından dayatılmış bulunan 28 Ocak an tiaş­
ması gereğince. tek görevi savaş ya da b a rış konusunda
bir karara varmak olan bir Ulusal Meclisi sekiz gün için­
de seçmeye çağrıldı. Bu seçimler olağanüstü koşullar için­
de yapıldı : hiç bir düşünce zamanı bırakılmadı, Fransa'­
nın bir yarı s ı Prusya süngülerinin e gem e nliği altı nda id i
öteki yarısı ise hükümet entrikaları i l e gi zl i gizli işlenmi�­
ti, Paris taşradan a yrılmı ş bulunuyordu. Bu olgulardan
bağımsız olarak, Fransız halkı, capitulard'Iar tarafından ka.
,
,
2 49
bul edilmiş bulunan bırakışma koşullarının, a outrance•
bir barıştan başka bir yol (seçenek) bırakmadıklarını, ve
bu barışı onaylamak için de, Fransa'nın en kötü adam�
larının en iyi adamlar olduklarını, içgüdüsel bir biçimde
anladı. Bordeaux köysel Meclisi işte böyle doğdu.
Gene de eski rejimin içki alemleri ile "köylüler"in
gerçek tarihsel rolü arasında bir ayrım yapmamız gerek.
Kendileri, orleancılar, bir burjuva cumhuriyetçiler kon�
tenjanı ve bir avuç da bonapartçı tarafından bileştirilmiş
engin bir çoğunluğun en güçlü bölüntüsünü oluşturdukla�
rını görmekten şaşkınlığa düşen "köylüler", uzun zaman�
dan beri beklenen geriye dönük bin yıllık egemenliklerinin
gelip çattığına gerçekten (düşüncesizce) inandılar. Fransa
yabancı istila çizmeleri altında idi, bir imparatorluk yıkıl­
mıştı, bir Bonaparte tutsak düşmüştü, ve onlar, onlar işte
orada idiler. Tarih çarkı, sadece 1816 Chambre introuvable'­
ında48 durmak üzere dönmüştü açıkça: devrimci tufan ve
onun kötülüklerine karşı aynı karamsar ve tutkulu bed­
dualar, "Paris'in başının kesilmesi ve başkentsizleştirilme­
si", şatoların yerel etkisini diriltmek için devlet iktidarı�
nın halkalarını koparan "merkezsizleştirme", çalışmaktan
iki büklüm olmuş yığınlara karşı aynı dinsel öğütler, ay�
m Nuh nchiden kalma siyasal dogmalar, aynı toprak ağası
büyüklenmesi, aynı havailik, aynı derebeyce hırçınlık, ceil
de boeuf'den* * görülmüş aynı dünya görüşü. Bununla bir�
likte, onlardan istenen tek şey, gerçeklikte, kendi "düzen
partisi" hisscdarları, üretim araçlarının tekekileri rolle­
rini oynamaları idi. Onlardan istenmiş bulunan tek şey,
1848'den 1851'e değin, parlamenter cumhuriyetin iktidar
• Aşınca
a n l a mına
gelen
bu
sözcük,
ağır
koşull a ra
ba rış ı anlatmak üzere, metinde Fransızca yazı l mı ş. -ç.
dayanan
bir
•• Vcr"aillcs şat.osunun, yuvarlak bir pcnccr<' ( rcil -<lc-lıocuf) ilc ay­
d ı nlatılan. sa ray adamla n n ı n antişanıtr ya pt ıkl a rı bir sa l onun adı. -Ed.
[CEil-dc-lıocuf,
sözcüğü
sözcüğünc,
öküz
gözü
anlaının;ı
buradu. aynı zamaııda bir sö zc ük oyunu da yapıyor. -ç. 1
:ıso
da
gelir.
Marx
aralığı sırasında, "parlamenter cumhuriyet''in bir bölün­
tüsünü oluşturmak idi. Ayrım şu idi ki, o zaman onlar
Berryer'ler, Falloux'lar, Larochejacquelein'ler, bilgil i ve
yetişmiş parlamenter şampiyonlar tarafından temsil edil­
mişlerdi, oysa şimdi, kendi adamlarını kendi kırsal ordu­
larının basit askerleri arasında arayacaklardı ; bu da, bur­
j uva gerçekliğini feodal renkler altında saklayarak, mec­
l ise ayrı bir ton ve ayrı bir üslup veriyordu. Kaba abart­
maları (yalanları) , kendi haydutlar hükümetlerinin libe­
ralizmine değer kazandırmaktan başka bir şeye ya­
ramıyor. Seçim vekaletlerini aşan yetkileri kullanmaya
kalleşçe sürüklendikten sonra, varlıklarını ancak kendi
kendilerine başlarına geçirdikleri efendilerin hoşgörüsü
ile sürdürüyorlar. 1814-1 8 15 yabancı istilası, 133 sonradan
görme burjuvaların onlara karşı salladığı öldürücü silah
olmuştu, ve, alıkça körlükleri içinde, Fransa'nın yabancı­
lara bu görülmem i� tesliminin sorumluluğunu burjuva
düşmanları n ın kendi üzerlerine atınalarma seyirci kal­
mışlardı. Uzun süreden beri dünyadan el ayak çektiklerini
sandığı tüm soylu Pourceaugnac'ların geri dönüşü ile şaş­
kınlığa uğramış ve onuru kırılmış bulunan Fransa halkı,
eğer 1 9. yüzyıl devrimini yapacaksa, ayrıca, yararsız iş­
kembeleri tüm kırsal hayvanların son aşamasında - mez­
bahaya götürerek, 1789 Devrimini de tamamlaması ge­
rektiğini anladı.
4) İÇ SAVAŞIN BAŞLANG ICI
18 MART DEVRİMİ. CLE MENT THOMAS.
LECOMTE. VENDÖ ME OLAYI
Karşı-devrimci komplonun kayıtsız şartsız zorunlulu­
ğu olan Paris'in silahsızlandmlmasına daha sakıntılı ve
daha savsaklayıcı bir biçimde girişilebilirdi, ama, dayanıl­
maz çekicilikteki buyurucu mali anlaşmanın özel bir ko-
şulu olduğu için, hiç bir vadeyc izin vermiyordu. Öyleyse
Thiers'ni n bir coup d'Etat ile işe elkoyması gerekiyord u.
Bunun üzerine, bir sergents d e ville* sürüsü ve birkaç or­
du alayı başında aralıkçı51 Vinoy'yı Montmartre tepe­
sine karşı gece seferine göndererek, iç savaşı başlattı. Ca­
n ice girişimi, ulusal muhafızıarın direnci ve askerler ile
kardeşleşmeleri karşısında başansızl ığa uğradı. Ertesi gün,
Paris duvarlarına yapıştırılan bir bildiride, Thiers, ulu­
sal muhafızlara, silahlarını onlara bırakma yolundaki yü­
ce gönüllü kararını bildirdi; bu silahları asil er e karşı
hükümet i l c birleşrnek için kullanmakta ivecenlik göste­
recekler i n i kesin sayıyordu. 300.000 Ulusal Muhafız üzerin­
den, sadece 300'ü çağnsına yanıt verdi. Şanlı 18 Mart işçi
devrimi Paris'i sözgötürmez bir biçimde eli ne geçirmişti
(egemenliği altına almıştı) .
Moııtmartrc savunmasını yönetmiş ve lU Mart sa­
bahı ortaya devrimin ön deri olarak çıkmış bulunan Mer­
kez Komite, ne koşullardan doğmuş bir rasiantı (improvi­
sation) , n e de gizli bir komplo ürünü idi. Daha ulusal sa­
vunma hükümetinin, kendisi aracıyla Fransa'yı silahsız­
landırmış, ama Paris'e boyuneğdirme ereği ile kendisine
40.000 kişilik bir muhafız birliği ayırmış bulunduğu tes­
l i m şartiaşması günü. Paris tetikteydi. Ulusal Muhafız
örgütlenmesini reformdan geçirdi ve başkomutanlığını,
alay delegelerinden oluşturulmuş bir merkez korniteye
verdi: bu dekgelerin çoğu, esas giicü işçi varoşlarında
yatan. ama çok geç m e den . eski bonapartçı birl ikleri dışın­
da, tüm Ulusal Muhafız tarafından kabul edi lmiş bulu­
nan işçilerdi. Prusyalıların Paris'e girişlerinin öngünü,
Merkez Komite, Prusyalıların i şgal edecekleri mahalle­
l er de capitulard'lar tarafından kahpece yüzüstü bırakıl­
m ı ş top ve mitraillcııse'lerin Moııtmartre, Belleville ve La
"
• l'ulis.
--ç.
"
Villette'e taşınmasını sağladı. Böylt-cc Ul usal Muhafızın
topladığı paralada alınmış olan topl arm k urtulu�unu sağ­
lamış oldu. Bu toplar, 28 Ocak antiaşması tarafından res­
men Ulusal Muhafızın özel mülkiyeti olarak tanınmış,
ve, bu n itclikle, silahların genel teslimi nden ayrı k tutul­
mu�tu. Bordeaux'da Ulusal Meclisi n topl a n ması ile 1 8
Mart arasında uzanan bütün dönem boyunca, Merkez Ko­
m ite, başkentin halk hükümeti olmuştu, ve meclisin kış­
kırtmaları, yürütmenin zorlu önlemleri ve birliklerin teh­
dit edici toplanınalarma karşın, savunma tutu munu sar­
sılmazlıkla sü rdürecek kadar da güçlii. idi.
(4 Eylül devrimi, cumhuriyeti yeniden kurmuştu. Pa­
ris'in kuşatma sırasındaki, taşrada savunma sava�ına te­
mel hizmeti gören direngen direnişi, yabancı di.i�man­
dan cumhuriyetin tanınmasını söküp almıştı. Cumhuri­
'Yetİn gerçek anlamı ve gerçek ereği ancak 1 8 Mart dev­
rimi tarafından açınlandı, ve bu açınlama da, bir devrim
idi. Bu cumhuriyet, eski dünya sisteminin üzerlerine da­
yandığı, İkinci İmparatorluğu doğurmu� ve onun koru­
yuculuğu altında çüri.i yünceye değin olgunla�mış bulunan
siyasal ve toplumsal sınıf egemenliği koşullarını kaldı,
racaktı. Avrupa bir elektrik şokuna uğramı�çasına titre­
di. Bir an, kendi kendine, siyasal ve askeri alandaki he,
yccan verici son başarılarında en küçük bir gerç.eklik bu­
lunup bulunmadığını, ve bunların çoktan uçup gitmiş bir
geçmişin arı karabasanları olup olm adıklarını sorar gibi
göründü.)
Vinoy'nın Ulusal Muhaf�z tarafından uğratıldığı boz­
gun, yönetici sınıflar tarafından tezgahianan kar�ı-dev­
rimin bir ba�arısızlığından başka bir �ey değildi, ama Pa­
ris halkı bu savunma refleksini hemen bir toplumsal dev­
rimin birinci perdesine dönüştürdi.i. 4 Eyl ül devrimi, kap­
kaççının tahtı boşaldıktan sonra, cumhuriyeti yeniden
kurmu�iu. Paris'in kuşatma sırasındaki, taşrada savun2 53
ma savaşına temel hizmeti gören direngen direnişi, ya­
bancı düşmandan bu cumhuriyetin tanınmasını söküp al­
mıştı, ama gerçek anlamı ve gerçek ereği ancak 18 Mart
günü açınlandı. Bu cumhuriyet, eski dünya sisteminin
üzerlerine dayandığı, İkinci İmparatorluğu doğurmuş ve
onun koruyuculuğu altında çürüyünceye değin olgunlaş­
mış bulunan siyasal ve toplumsal sınıf egemenliği koşulla­
rını kaldıracaktı. Avrupa bir elektrik şokuna uğramış­
çasına titredi. Bir an kendi kendine siyasal ve askeri alan­
daki heyecan verici son başarılarının en küçük bir ger­
çekliğe sahip olup olmadıklarını ve, uzun sözün kısası,
çoktan uçup gitmiş bir geçmişin kanlı düşleri olup olma­
dıklarını sorar gibi göründü. Yüzünde uzun açlığının iz­
lerini taşıyan Paris işçi sınıfı, hem de Prusya süngüle­
rinin tehdidi altında, bir sıçrayışta ilerlemenin önüne
atıldı, vb..
Tarihsel girişiminin yüce sarhoşluğu içinde, Paris iş­
çi devrimi, proleterlerin kendi ellerini, devrimlerde, ve
hele kendi doğal üstlerinin ("egemen sınıflar") karşı-dev­
rimlerinde bol bol görülen suçlardan temiz tutmalarını
gözetmeyi kendine bir onur sorunu yaptı.
5)
CLEMENT THOMAS. LECOMTE, VB..
Ya bu devrimi kirletmiş bulunan o korkunç "canavar­
lıklar"'!
Düşmanlarının ona yükledikleri bu canavarlıklar, Ver­
sailles'ın uydurduğu karaçalmalar ya da satırı bir mete­
liklik yazar bozuntularının kafasından doğmuş dışkılar
olmadıkları ölçüde, sadece iki olaya ilişkindirler - birkaç
söz içinde ele alacağımız general Lecomte ve general
Clement Thomas·nın öldürülmesi ile, Vendôme [alanı]
olayı.
25
Montmartre'a karşı gece coup de main'inin* uygulan­
ması (canice iş) için seçilmiş ücretli haydutlardan biri
olan general Lecomte, Pigalle meydanında, kendi 81. Alay
askerlerine, silahsız bir topluluğa ateş etmeleri için dört
kez üstüste buyruk vermiş, ve, askerlerin bunu kabul et­
memeleri üzerine, onlara çok ağır bir biçimde sövmüştü.
Kadın ve çocukları kurşuna dizecek yerde, 18 Mart öğle­
den sonra, tutsak düştüğü zaman, Chateau-Rouge bahçe­
lerinde, kendi öz adamlarından bazıları onu kurşuna diz­
diler. İşçi sınıfı düşmanlarının okulunda Fransız askeri
tarafından kazanılan kökleşmiş alışkanlıklar, kuşkusuz,
bu askerler işçi sınıfının yanına geçer geçmez değişme­
yeceklerdir. Aynı askerler, Clement Thomas'yı da idam
ettiler.
Eski bir muhalif assubay olan "general" Clement Tho­
mas, Louis-Philippe saltanatının son günlerinde, başka­
sının suçunu kendi üstüne alan (sorumlu gerant) ** ve baş­
kası hesabına suç işleyen adam ikili niteliği ile kullanıl­
mak üzere, "cumhuriyetçi" Le National54 gazetesi tara­
fından silah altına alınmıştı. NationaZ'ciler, iktidara us­
taca sokulmak için Şubat Devriminden yaradandıktan
sonra, eski assubaylarını "general" durumuna dönüştür­
düler. Bu iş, Jules Favre gibi, onun da en uğursuz kış­
kırtıcılarından ve en acımasız cellatlarından biri oldu­
ğu haziran kasaplığı öngününde oldu. Sonra generallik
görevleri birdenbire son buldu. ı Kasım 1870 günü gene
suyun üzerine çıkmak üzere, ortadan yokoldu. Bir gün
önce, Belediye Dairesinde tutsak edilen savunma hükü­
meti, Blanqui, Flourens ve işçi sınıfının öteki temsilcile­
rine, düzenle ele geçirmiş bulunduğu iktidarı, Paris'te öz­
gürce seçilecek bir Koroünün eline bırakacağı konusunda,
törensel bir biçimde onur sözü vermişti. Ama, onuruna
•
Baskın. --ç.
•• Yönetmen. -ç.
2
inanma suçunu işleyen halklll iizerine, Louis Bonaparte'­
ın Korsikalılarınuı yeri ni almış bulunan Trochu'nün Bre­
tonlarını saldırtmak için, onur sözünü çiğnemekten el­
bette geri kalmadı. Sadece, böylesine bir döneklikle adını
lekelemek istemeyen Bay Tamisier, Ulusal Muhafız baş­
komutanlığından hemen istifasını verdi, ve "general" Cli·­
ment Thomas da onun yerine oturtuldu. Tüm komutan­
lığı süresince, Paris Ulusal Muhafızının genel silahlan­
masını engellemek için durmadan yeni bahaneler, ve bur­
juva öğeleri i�çi öğelere karşı dikmek için, Trochu
"Plan"ına karşıt subayları bir yana atmak için, ve kahra­
manlığı şimdi en koyu düşmanlarını şaşkınlık içinde bı­
rakan o aynı proleter taburları, alçaltıcı korkaklık suçla­
ması altında terhis e tm ek için durmadan yeni çürütme
yöntemleri bularak, Prusyalılar ile değil, ama Paris Ulu­
sal Muhafızı ile savaştı. Clement Thomas, Paris işçi sını­
fının kişisel düşmam olarak, haziran rütbe şeritlerini ye­
niden kazanmaktan büyük bir gurur duyuyordu. Daha
18 Marttan birkaç gün önce, savaş bakanı Le Flô'ya,
"la fine fleur de la canaille par isienne " in * işini bitirmek
üzere, kendi kafasından doğan bir plan sunuyordu. San­
ki haziran hayaletleri yakasım bırakmıyorlarmış gibi,
Vinoy'nın yenilgisinden sonra, amateur eleelektif niteliği
ile, savaşıma girişrnekten kendini alamadı!
Merkez Komite, bu i ki caniyi, Lecomte ile Clement
Thomas'yı, askerlerin şıpın işi ve öfkeli adaletinden kur­
tarmak için boşuna çabaladı. Prenses Alexandra, Londra'­
ya giriş günü kalabalık tarafından ezilen insanların yaz­
gısından ne kadar suçlu idiyse, Komite ve Paris işçileri
de bu idamdan tastamam o kadar suçlu idiler. Jules Favre,
düzmece heyecanından geçilmez bir biçimde, Paris'e kar­
şı, katiliere karşı kargışlarını yağdırdı. Köysel Meclis is•
" ' Paris ayalı t a k ı mının l'n s<'�· k l n böllimü"nUn. -ç.
terik "sensiblerie"* n öbetlerine tutuldu. Bu adamlar ne
zaman timsah gözyaşları dökseler, bu, halkın kanını dök­
mek için bir bahaneden başka bir şey değildir. Ö nemli ki­
şilerin cesetlerinin iç sava!? silahı olarak sömürülmesi, dü­
zen partisinin her zaman gözde manevralarından biri ol­
muştur. Avrupa, 1848'de, Paris başpiskoposunun haziran
başkaldırıcıları tarafından öldürülmesinden sonra, baş­
piskoposun Cavaignac'ın kendi öz askerleri tarafından kur­
şuna dizildiğini, bir görgü tanığının, başpiskopos naibi
Bay Jacquemet'nin tanıklığı aracıyla adamakıllı bildiği
halde, az mı dehşet çığlığı ile gürlemişti ! Paris'in, bir şe­
hit yeteneğine pek de sahip olmayan bugünkü başpisko­
posu, .. Thiers'ye yazdığı mektuplarda, Versaylı dostla­
rının, eğer idam edilirse, kendilerini bu sevimli işi Ko­
müne yükleme güçlü istekleri içinde avunduracak adam­
ların ta kendileri olduklarınd:m, büyük bir kavrayışla kuş­
kulanıyor! Bununla birlikte, "katiller"e karşı öfke ereğine
erişince, Thiers, illusal Meclis kürsüsünden bu "cinayet"­
in "birkaç" karanlık kişinin kişisel işi olduğunu söyleye­
rek, bu öfkeyi soğuk bir biçimde küçümsedi.
Halkın zaferinde titreye titreye ceza işareti gören
"düzen adamları", Paris gericileri, bir halk yenilgisini
kendi geleneksel kutlama biçimleri ile garip bir uygun­
suzluk içinde bulunan yöntemler karşısında apışıp kal­
dılar. "Düzen adamları", sadece incitilmemekle kalma­
yıp, Paris'in göbeğinde rahat rahat toplanma ve güçlü ko­
numlar tutma olanağından yararlanırlarken, sergents de
ville*** bile, silahsızlandırılıp hapse atılacakları yerde, Ver­
sailles'da güvenliğe kavuşturmaya gitmek üzere, Paris
kapılarını ardına değin açık buldular. Bunlar, kuşkusuz,
Merkez Komitenin hoşgörüsü ve silahlanmış işçilerin yü• Yabancı duygululuk.
•• Darboy. -Ed.
••• Polisler. -ç .
-ç.
ce gönüllülüğünü, bir güçsüzlük duygusunun belirtileri ola­
rak yorumladılar. Dört gün önce, Vinoy'nın topları ve
mitrailleuse'leri ile başaramadığı şeyi, "silahsız" bir gös­
teri örtüsü altında yapmaya kalkmalarının nedeni budur.
Kibar mahallelerden yola çıkan, "Kahrolsun katiller! Kah­
rolsun Merkez Komite! Yaşasın Ulusal Meclis!"* çığlık­
ları ile, yolu üstünde rasladığı Ulusal Muhafız devriyele­
rine saldıran ve onları silahsızlandıran, saflarında tüm
petits creves** ve, başında imparatorluk ünlüleri, Heec­
keren'ler, Coetlogon'lar, H. de P€me'ler vb. bulunan, kış­
kırtıcı bir "kibar insanlar" alayı oluştu. Bu insanlar en­
sonu Vendôme alanına çıktıkları zaman, kaba saha kü­
fürler ederek, ulusal muhafızları genel karargahıarından
atmak, ve savunma saflarını zorlamak istediler. Attıkları
tabanca kurşunlarına yanıt olarak, kural gereği yapılma­
sı gereken sommations*** yapıldı ( İngiltere'de topluluklar
yasasının okunmasının, Fransa'daki karşılığıdır bu) , ama
bu uyarıların, saldırganları durdurmakta etkisiz kaldık­
ları görüldü. Ulusal Muhafız generali,**** o zaman ateş buy­
ruğu verdi, ve bu kargaşacılar da çılgınca bir kaçış için­
de dağıldılar. İki ölü, sekiz ağır yaralı Ulusal Muhafız ile,
göstericilerin dağıldıkları, tabancalar, hançerler ve kılıç­
lı bastonlarla kaplı sokaklar, bu adamların "silahsız" gös­
terilerinin "barışçıl" niteliğini açıkça kanıtladılar. 13 Ha­
ziran 1849 günü, Paris ulusal muhafızları, Fransız birlik­
leri tarafından Roma'ya yapılan canice saldırıya45 karşı
protestoda bulunmak için gerçekten "silahsız" bir göste­
ri yaptıkları zaman, "düzen partisi" generali Changarnier
onları kılıçtan geçirtti, süvariye ezdirtti ve kurşuna diz­
dirtti. Hemen sıkıyönetim ilan edildi; yeni tutuklamalar,
• Metinde Fransızcadır. -Ed.
•• Kibarlığa özenen işsiz güçsüz dclikanlılar.
••• Uyarınalar. -ç.
•••• Bergeret. -Ed.
-ç.
yeni sürgünler, yeni bir terör egemenliği başladı. Ama
"aşağı sınıflar", bu işlerde başka türlü davrandılar. Ka­
çışlarında ne izlenmiş, ne de bırpalanmış olan, ve sonra­
dan hiç bir juge d'instruction'un* kendilerinden hesap sor­
madığı 22 Mart kaçakları, iki gün sonra, "silahlı" bir gös­
teri için amiral Saisset'nin buyrukları altmda toplanabil­
diler. Bu ikinci ayaklanmadaki gülünç yenilgilerinden son­
ra bile, bütün öbür Parisli yurttaşıara olduğu gibi, Ko­
mün seçimi için onlara da güçlerini seçim sandıklarmda
deneme izni verildi. Bu kansız savaşta yenik düşünce,
cocotte'ları, ayaktakımını (lazzaroni) ve başkentin öbür
tehlikeli katmanlarm ı · da kendileri ile birlikte sürükleye­
rek, ensonu incitilmeksizin Paris'i kendi varlıklarından
arındırdılar. 22 Martta "silahsız yurttaşlar"m öldürülmesi,
Thiers ve "köylüler"inin bile, bu iş için sadece Avrupa
gazeteciliğinin uşak takımına güvenerek, üzerinde durma
cesaretini hiç bir zaman gösteremedikleri bir masaldır.
Eğer Merkez Komite ve Paris işçilerinin, bu "düzen
adamları" karşısındaki, 18 Marttan göç ettikleri zamana
değin süregelen davranışmda ayıplanacak bir şey buluna­
bilirse, o da güçsüzlüğe yaklaşan aşırı bir ılımlılığı kafa­
larına kakmak için bulunabilir.
Şimdi madalyonun öteki yüzüne bakın!
Montmartre gece baskınının başarısızlığa uğramasın­
dan sonra, düzen partisi nisan başlarında Paris'e karşı dü­
zenli askeri harekata girişti. Aralık yöntemleri ile iç savaşı
başlattığı, tutsak edilen ordu askerlerini soğukkanlılıkla
öldürttüğü ve yiğit dostumuz Duval'ı alçakça öldürdüğü
için, kaçak Vinoy'ya Thiers tarafından Legion d'honneur
büyük-haç nişanı verildi! İkinci imparatorluk içki alem­
lerindeki edepsiz davranışlarından ötürü öylesine ünlü
• Sorgu yargıcı. �.
259
karısının pezevengi Galliffet, resmi bir bildiride, üsteğ­
menleri ve yüzbaşıları ile birlikte, Paris ulusal muhafız­
larını, şaşırtmaca ve ihanet aracıyla, alçakça öldürmüş
olmaktan ötürü böbürleniyor. Desmarets, yiğit ve mert
Flourens'ı, bir kasap gibi parça parça ettiği için madal­
ya aldı, ve Flourens'ın ölümünün "güçlendirici ayrıntı­
ları", Thiers tarafından meclise muzaffer bir biçimde ile­
tildi. Bir Timurlenk rolü oynamak isteyen bir Parmak
Çocuğun gülünç ve korkunç sevinci ile, Thiers, küçüklü­
ğüne karşı "başkaldıranlar"a, hiç bir uygarlararası sa­
vaş hak ve töresini, hatta "gezici hastaneler" hakkını bile
tanımıyor.
Komün, 7 Nisan günü, Versailles haydutlarının yarn­
yarnca savaş başaniarına karşı kendini koruma ve göz için
göz, diş için diş istemenin görevi olduğunu açıklayarak,
misillerneler üzerindeki buyrultuyu yayınlayınea, Thi­
ers'nin bültenlerinden birinde, "namuslu insanların ba­
kışlarını hiç bir zaman alçalmış bir demokrasinin bun­
dan daha alçalmış yüzleri rahatsız etmemiştir" dediği
Versailles'a getirilen tutsaklara canavarca davranmaktan
hiç vazgeçilmedi; bununla birlikte tutsakların kurşuna
dizilmesi durdu. Ama Thiers ve aralıkçı generali, Komün
buyrultusunun boş bir tehditten başka bir şey olmadığı­
nı, Paris'te Ulusal Muhafız kılığı altında yakalanan jan­
darma çaşıtlarının bile, üzerlerinde patlayıcı bombalarlu
birlikte yakalanan sergents de ville'lerinin bile esirgen­
diklerini anlar anlamaz, eski yöntemler hemen geniş öl­
çüde yeniden uygulanmaya başlandı ve bugüne değin de
uygularnada kaldı. Belle-Epine'de, sayıca kendilerinden
kalabalık bir avcılar birliğine teslim olan ulusal rnuha­
fızlar, atının üstündeki peloton* yüzbaşısı tarafından bir­
biri ardına vuruldu; Parisli askerler ile ulusal muhafız­
Iarın sığınrnış bulundukları evler, j andarmalar tarafın• Manga. �.
260
dan çevrildi, petrole bulandı, sonra ateşe verildi, ve kö­
mürleşmiş cesetler daha sonra bir Paris arnbulansı ile
kaldırıldı; Moulin-Saquet tabyasında uykularında kahpe­
ce basılan ulusal muhafıziarın (uykularında basılan fe­
dereler) süngü ile toptan öldürülmesi, Ciamart kırımı
(kurşuna dizmesi) , ordu üniforması taşıyan tutsakların
sorgusuz sualsiz öldürülmesi, Thiers'nin bültenlerinde uta­
nıp sıkılmadan anlattığı bütün bu savaş başarıları, bu
zenci köle satıcıları ayaklanmasının bazı günlük olayların­
dan başka bir şey değiller ! Ama, Fransa'nın yıkıntılari
arasında, sınıf çıkarlarının en aşağılık güdülerine boyune­
ğen Versailles komplocuları tarafından kışkırtılan bu iC:
savaş karşısında; Paris'in, Bismarck'ın koruması altında
ve askerlerinin gözü önünde bombalanması karşısında, tek
tek canavarlık eylemlerinin sözünü etmek gülünç olur!
Thiers'nin bu il?leri bültenlerinde anlatırken kullandığı
saygısız ton, Tirnes'ın, pek öyle aşırı duyar olmayan sinir..
lerine bile dokundu. Gene de bütün bunlar, İspanyolları n
dedikleri gibi, "kitaba uygun". Egemen sınıfların, ayrı­
calıklarını tehdit eden üreticiler sınıfına karşı savaşını­
ları, hiç biri ezilenlere karşı böylesine bir insanlık dozu
açınlamamak ve bu değin alçaltıcı bir yön göstermemek­
le birlikte, aynı tiksinçliklerle doludurlar . . . Thiers her
zaman, gczginci şövalyeliğin, halktan kimselere karşı kul­
lanıldıkları zaman bütün silahların iyi oldukları yolun­
daki eski ilkesini uygulamıştır.
"L'Assernblee siege paisiblement",* diye yazıyor Thi­
e rs valilere.
Belle-Epine Olayı
le.
Villejuif yakınlarındaki Belle-Epine'de olan olay şöy­
Nisan günü dört lnusal Muhafız, onlara teslim ol-
�5
•
Ml'clis dinginlik içinde r,; n l ı şıyor. -ç.
malarını ve silahlarını bırakmalarını huyuran bir atlı
avcılar birliği tarafından sarılmıştır. Direnme olanaksız­
lığı karşısında, boyuneğiyorlar ve avcılar tarafından kötü
bir davranışa uğramıyorlar. Biraz sonra, yüzbaşıları, Gal­
liffet'nin tam kendine yaraşır subayı, dörtnala geliyor ve
tutsakları, birbiri ardına, tabaneası ile vuruyor, sonra
da birliği ile uzaklaşıyor. Muhafızıardan üçü ölmüştür;
adı Scheffer olan, ağır yaralı dördüncüsü, ölmemiş ve,
daha sonra, Bicetre hastanesine götürülmüştür. Komün,
ölmekte olan adamın tanıklığını elde etmek için, oraya
bir komisyon gönderdi; komisyon, bu tanıklığı raporun­
da yayınladı. Paris milletvekillerinden biri mecliste sa­
vaş bakanından bu rapor üzerine açıklama istediği za­
man, köylüler onun sesini bastırdılar ve bakanın yanıt
vermesini önlediler. Bu, -bir suç işlernek değil, ama o
suçtan sözetmek- onların "şanlı" ordusunun onuruna
bir sataşma olurdu.
Bu meclisin kendini iç savaşın tiksinçliklerine uydu­
rurken gösterdiği ruh dinginliği, Thiers'nin valilerine
yazdığı bültenlerinden birinde şöyle dile geliyor: "L'As­
semblee siege paisiblement"* (Ollivier gibi le cceur leger
sahibi) ,** ve yürütme, "salıverilmiş"leri ile birlikte, Thi­
ers'nin evinde ve Alman prenslerinin sofrasında, mide­
sel başarıları aracıyla, sindiriminin Lecomte ve Clement
Thomas'nın hayalleriyle bile bozulmamış olduğunu gös­
teriyor.
6)
KOMÜN
Sedan'dan sonra, Komün, Lyon, Marsilya ve Toulouse
işçileri tarafından ilan edilmişti.124 Gambetta, onu yıkmak
için elinden geleni yaptı. Paris kuşatması sırasında, Louis
• Meclis dinginlik Içinde çalışıyor.
• • Hafif yürek sahibi, yüreği rahat.
-ç.
-ç.
Bonaparte'ın Korsikalılarının yerini tutan Trochu'nün
Bretonları tarafından durmadan kalleşçe bahaneler ile
ezilen sürekli işçi ayaklanmaları, düzen bazların hükümeti
yerine Komünü geçirme girişimleri idiler. O sırada göl­
gede oluşmakta bulunan Komün, 4 Eylül devriminin ger­
çek gizi idi. Bu nedenle, daha 18 Mart şafağında, karşı­
·
devrimin bozguna uğramasından sonra, uyku ile uyanık­
lık arasındaki Avrupa, Paris'in gök gürlemesi çığlığı ile
düşlerinden sıçrayarak uyandı: "Vive la Commune !"*
Komün, burjuva sağduyusunu öylesine tedirgin eden
bu sfenks, nedir?
Kısaca, işçi sınıfının, siyasal iktidarı, toplumsal müs­
tahkem mevkilerinde, Paris ve öbür sanayi merkezlerin­
de, kendisi al tın da ele geçirdiği biçim.
"Başkent proleterleri, diyordu Merkez Komite 20
Mart günlü bildirgesinde, yönetici sınıfların güçsüzlük
ve ihanetleri ortasında, onlar için, devlet işlerinin yöne­
timini ele alarak durumu kurtarma zamanının gelmiş
bulunduğunu anlamışlardır. . . Siyasal iktidarı (devlet
iktidarını) ele geçirerek kendi yazgılarını kendi ellerine
almanın buyurucu ve mutlak görevleri olduğunu anla­
mışlardır."
Ama proletarya, zaferlerinin ardarda gelen dönemle­
rinde, egemen sınıfların ve onların çeşitli hasım bölün­
tülerinin yapmış bulundukları gibi, varolan devlet aygı­
tını almak ve bu aleti olduğu gibi kendi hesabına çalış­
tırınakla yetinemez. Siyasal iktidarı korumanın ilk ko­
şulu, varolan aygıtı dönüştürmek ve bu sınıf egemenliği
aygıtını ortadan kaldırmaktır. Sürekli bir ordunun, aşa­
malandırılmış bir bürokrasinin, uysal bir polis, uysal bir
din adamları takımı ve bağımlı bir yargıçlar sınıfının ev­
rensel halkaları içinde gerçek toplumsal gövdeyi sıkıştı• Yaşasın Komün!
-ç.
rıcı bir boa yılanı gibi sarmalayan bu engin hükümet ay­
gıtı, feodalizme karşı kurtuluş savaşımında doğmakta bu­
lunan burjuva toplumun silahı olarak mutlak krallık dö­
neminde dövüldü. Görevi modern burjuva toplumun ge­
lişmesine özgürlük sağlamak olan birinci Fransız Devri­
mi, feodalizmin bütün yerel, eyaletsel, kentsel ve bölge­
sel müstahkem mevkilerini süpürme, ve sistematik ve hi­
yerarşik bir işbölümü planına göre dallanıp hudaklanan
her yerde hazır örgenlerle donatılmış merkezi bir dev­
let üstyapısı için alanı toplumsal olarak hazırlama zo­
runda kaldı.
Ama işçi sınıfı, devlet makinesini olduğu gibi almak
ve onu kendi hesabına işletmekle yetinemez. Köleleştiril­
mesinin siyasal aleti, kurtuluşunun siyasal aleti hizmetini
göremez.
Modern burjuva devlet, iki büyük örgenlikte, parla­
mento ve hükümet içinde ete kemiğe bürünür. Parla­
mentonun her şeye yeten gücü, düzen partisi cumhuri­
yeti döneminde, 1848'den 1851'e değin, kendi öz yadsın­
masını, İkinci İmparatorluğu doğurmuştu. imparatorluk
rejimi, öneirisiz parlamentosu ile birlikte, şimdi kıtanın
askeri devletlerinin çoğunda çiçeklenen rejimidir. İlk ba­
kışta, hükümet kurulunun toplumun kendisi üzerinde zor­
la ele geçirilmiş diktatörlüğü, aynı zamanda bütün sınıf­
ları egemenlik altına alır ve aşağılar gibi görünür. Ama
gerçeklikte, hiç değilse Avrupa kıtası üzerinde, bu dik­
tatörlük, temellükçüler sınıfının üreticiler sınıfını kendi
boyunduruğu altında tutmaya devam edebildiği tek ola­
naklı devlet biçimi durumuna gelmiştir. Bütün müte­
veffa Fransız parlamentolarının Versailles'a hala tebelleş
olan hayaletleri meclisi, İkinci imparatorluk tarafından
yapılmış bulunduğu biçimi ile, hükümet aygıtı dışında hiç
bir gerçek iktidar sahibi değildir.
Bürokrasisinin, polisinin, sürekli ordusunun, din ve
hukuk adamlarının evrensel halkaları içinde toplumsal
gövdeyi sıkıcı bir boa gibi sarmalayan büyük hükümet
asalağı, mutlak krallık çağında başlar. Merkezi devlet
iktidarı, bu dönemde, fcodal izme karşı kurtuluş sava�ı­
mında, doğmakta olan bir burjuva topluma güçlü bir si­
lah hizmeti görecekti. Görevi, senyörel, yerel, kentsel ve
bölgesel ortaçağsal ayrıcalıklar saçmalığını süpürüp at­
mak olan 18. yüzyıl Fransız Devrimi, sistematik ve hi­
yerarşik bir işbölümü planına göre yapılmış her yerde
hazır örgenlerle donatılmış merkezi bir devlet iktidarı­
nın sonuna değin gelişmesini engelleyen son engellerden
alanı toplumsal olarak temizlemekten başka bir şey ya­
pamazdı. Bu iktidar, modern Fransa'ya karşı eski yarı­
feodal Avrupa'nın koalisyon savaşları ürününün ta kendi­
si olan Birinci imparatorluk döneminde, işte böyle doğ­
du. Bunu izleyen parlamenter rejimler, Restorasyon, Tem­
muz Monarşisi, düzen partisi cumhuriyeti dönemlerinde,
dayanılmaz çekicil ik, otori te, kazanç ve !ianlarla dona tıl­
mış bu devlet aygıtının yüce yönetimi, yalnız egemen sı­
nıfın hasım bölüntüleri arasında bir çatışma konusu du­
rumuna gelmekle kalmadı, ama, modern toplumun ikti­
sadi ilerlemesi işçi sını fının saflarını büyüttüğü, serale­
tin i artırdığı, direncini örgütlediği ve kurtuluş eğilimle­
rin i geliştirdiği ölçüde, kısacası, modern sın ıf s a v aşı m ı ,
emek ile sermaye arasındaki savaşını biçimlendiği ölçü­
de devlet iktidarının fizyonomi ve niteliği de çarpıcı bir
değişikliğe uğradı . Bu iktidarın ereği her zaman düzen in,
yani varolan toplumsal düzenin korunması, ve bun un so­
nucu, üreticiler sınıfının bağımlılaştırılması ve temellük­
çüler sınıfı tarafından sörnürülmesi olmuştu. Ama, bu
düzen tartışılmaz ve sözgötürmez bir zorunluluk olarak
kabul edildiği sürece, devlet iktidarı kendine bir yansızlık
görünüşü verebiliyordu. Yığınların, eşyanın değiştirile­
meyen düzeni olan bağı m l ı l ı ğını sürdürüyordu o: yığın-
lar tarafından karşı çıkılınaksızın katlanılan ve onların
"doğal üstleri" tarafından kaygısızca yararlanılan toplum­
sal bir gerçeklik idi bu. Toplumun kendisi sınıflar sava­
şımının yeni bir evresine girdiği zaman, onun örgütlen­
miş kamusal gücünün, devlet iktidarının niteliği de değiş­
meden kalamazdı (belirli bir değişikliğe uğramaktan geri
kalamazdı) . Sınıf zorbalığı aleti, zenginlik üreticilerinin
kendi temellükçülerine toplumsal bağımlılığını zorla sür­
dürmekle yükümlü siyasal makine, sermayenin emek üze­
rindeki iktisadi egemenlik aleti niteliğini, gitgide geliş­
tirmeliydi. Sonucu devlet aygıtının yönetimini egemen
sınıfların bir kategorisinden bir başkasına aktarmak olan
her yeni halk devriminden sonra, devlet iktidarının bas­
tırıcı niteliği gcli:?mekten ve kendini daha acımasız bir
biçimde göstermekten geri kalmadı; çünkü, devrim tara­
fından yapılan, ve onun tarafından güvence altına alı­
nır görünen vaatler, ancak zor kullanma aracı ile bozu­
labilirlerdi. Ayrıca, ardarda gelen devrimler tarafından
yapılan değişiklikler. toplumsal bir gerçekliğin, sermaye­
nin büyüyen iktidarının siyasal onaylanmasından başka
bir şey de değildiler. Bundan ötürü, bu değişiklikler, dev­
let iktidannın kendisinin, gitgide daha çok, işçi sınıfının
dolaysız düşmanlarının ellerine verilmesine yöneldi. Böy­
lece, Temmuz Devrimi , iktidarı, toprak sahiplerinin el­
lerinden büyük sanayicilerin (büyük kapitalistlerin) el­
lerine, ve Şubat Devrimi de, yönetici sınıfın, işçi sınıfı�
na karşıtlıkları içinde birleşmiş, "düzen partisi", kendi öz
sınıf egemenlikleri düzeni içinde birleşmiş bölüntüler
topluluğunun ellerine aktardı. Parlamenter cumhuriyet
döneminde, devlet iktidarı, ensonu, üreticiler yığınına
karşı temellükçüler sınıfı tarafından kullanılan, açık bir
savaş aleti durumuna geldi. Ama, açık iç savaş aleti ola­
rak, bu devlet iktidarı ancak iç savaş döneminde kulla­
ııılabilirdi, ve parlamenter cumhuriyetin varoluş koşulu
266
da, öyleyse açıkça ilan edilmiş bir iç savaşın sürdürülme­
si, iç savaşın kendi adına yapıldığı o "düzen"in ta ken­
disinin yadsınması idi. Bu ancak kasınınalı (spasmodique)
ve olağanüstü bir durum olabilirdi. Bu iktidar, toplumun
normal siyasal biçimi olarak kabul edileme;r. bir şey, orta
sınıflar yığını için bile katlanılamaz bir şey idi. Demek
ki, tüm halk direniş öğeleri yerle bir edilince, parlamenter cumhuriyet İkinci imparatorluk karşısında yok ola­
caktı (yerini İkinci İmparatorluğa bırakacaktı) .
imparatorluk, ulusun üreticiler çoğunluğuna, serma­
ye ile emek arasındaki sınıflar savaşımının dışında (çatı­
şan bu iki toplumsal güce kayıtsız ve karşı) gibi görünen
köylülere dayandığını i leri sürüyordu. Devlet i ktidarını,
sanki yönetilen sınıfların olduğu gibi, yönetici sınıfların
da üstünde bulunan bir güçmüı? gibi uyguluyordu. Biri­
lerine de öbürlerine de, (sınıflar savaşımının siyasal, ve
dolayısıyla devrimci biçimini ortadan kaldırarak) bir bı­
rakışma dayatıyordu. Temellükçüler sınıfınlll parlamen­
ter, ve dolayısıyla doğrudan doğruya siyasal gücünü en­
gelleyerek, devlet iktidarıııı dolaysız sııııf zorbalığı bi­
çiminden yoksunlaştırıyordu. imparatorluk, eski toplum­
sal düzene bir soluk alacak zamanı sağlamaya yetenekli
tek devlet biçimi idi. Böyle olduğu için tüm dünyada
"düzenin kurtarıcısı" olarak alkışlandı, ve yirmi yıl bo­
yunca tüm dünya zenci köle satıcıları için bir hayranlık
konusu oldu. Kaliforniya, Avustralya137 ve Birleşik Dev­
letler'in olağanüstü gelişmesi aı·acıyla dünya pazarının
durumunda görülen değişiklikler ile düştirndeş ol an ege­
menliği altında, eşi hala görülmemiş bir sınai etkinlik
dönemi başladı. Bu bir borsa oyunu, mali dolandırıcılık­
lar, serüvenci hisse senetli şirketler içki alemi oldu. Bun­
dan, orta sınıfların mülksüzleştirilmesi aracıyla, hızlı bir
sermaye yoğunlaşması sonucu çıktı , ve kapi talist sınıf ilc
işçi sınıfı arasındaki uçurum genişledi. Doğal eğilimleri
·
özgürlük kazanan kapitalist reJımın tüm alçaklığı, zin­
cirlerinden boşandı. Bu aynı zamanda yukarı sınıfların
bir lüks ve aşağılık tutkular içki alemi de oldu. Hükü­
met iktidarının bu son biçimi onun aynı zamanda en bo­
zulmuş biçimi idi de. Bir serüvenciler çetesi tarafından
devlet kaynaklarının utanmaz bir yağmalanması oldu,
fuhşun, her şeyin sahte çalımlar içinde olduğu yapmacık
bir yaşamın doruğu oldu bu. Tepeden tırnağa düzmece
parlaklık dol u hükümet iktidarı, çamura batıyordu. Dev­
let aygıtının kendisinin ilerlemiş çürümüşlüğü ve onun
gölgesinde açılıp serpilen tüm toplumsal gövdenin dağıl­
ması, gözü bu altın, kan ve çamur rejiminin Avrupa ağır­
lık merkezini Paris'ten Berlin'e aktarma yapmakta olan
Prusya süngüleri tarafından gözler önüne serildi.
Son ve en bozulmuş biçimi altındaki, yüce ve aşağılık
gerçekliği içindeki devlet iktidarı, Paris işçi sınıfının de­
vireceği, ve sadece bu sınıfın toplumdan kökünü sökebi­
leceği o devlet iktidarı, işte bu idi. Parlamentarizme ge­
lince, o kendi öz kuzucukları ve imparatorluk tarafından
öldürülmüştü. İşçi sınıfının yapması gereken tek şey, onu
diriltınemek idi.
İşçilerin ortadan kaldıracağı şey, eski toplum hükü­
met iktidarının azçok yetkinlikten uzak bir biçimi değil,
ama yüce ve kesin biçimi, imparatorluk biçimi altındaki
bu iktidarın ta kendisi idi. Imparatorluğun dolaysız anti­
tezi, Komün idi.
Kısacası, Komün , esld hükümet aygıtının, kendi mer­
kezlerinde, Paris'te ve Fra n sa n ı n öbür büyük kentlerin­
de başlangıç niteliğindeki yıkılışı, ve işçi sınıfının müs­
tahkem mevkileri olan Paris'te ve büyük kentlerde, işçi
sınıfının hükümeti olan gerçek bir özerk hükümet ile
değiştirilmesi anlamına geliyordu. Kuşatmadan yararla­
narak, Paris kendini bir musal Muhafız ilc değiştirilmiş
bulunan ordudan kurtarmıştı. 1 8 Mart ayaklanması, an'
268
�ak bu durum sayesinde olanaklı duruma gelmişti. Bu
edimsel durum bir kurum biçimine gelmeli, ve büyük
kentler Ulusal Muhafızı, hükümet kapkaççılığına karşı
silahlan mış halk, hükümeti halka karşı savunan sürekli
urdunun yerine geçmeliydi. Komi.i n, çeşitli ilçelerin (Pa­
ris bu işin başlatıcısı ve örneği olduğundan, başvuraca­
ğımız kaynak o olacaktır) , tüm yurttaşların oyu ile se­
çilmiş, sorumlu ve her an görevden geri alınabil ir bele­
diye meclisi üyelerinden bileşecekti. Bu topluluğun ço­
ğunluğu, doğal olarak işçilerden ya da işçi sınıfının ta­
nınmış temsilcilerinden oluşacaktı. Hareketli ve parla­
m�nter olmayan, aynı zamanda hem yürütmeci hem de
yasamacı bir gövde olacaktı o. Polis görevlileri, merkezi
bir hükümet görevlileri olacak yerde, Koroünün h izmet­
karları olacak, ve yönetimin tüm öbür kesimlerinin me­
murları gibi, her zaman Komün tarafından görevden ge­
ri alınabilir kalarak, onun tarafından atanacaklardı. Bü­
tü n memurlar, Koroünün kendi üyeleri gibi, görevlerini
işçi ücretleri karşılığı yerine getireceklerdi. Yargıçlar da
seçilir, geri alınabilir ve sorumlu olacaklardı. Girişkenlik,
bütün toplumsal sorunlarda, Komünün yetkisine giriyor­
du. Kısacası, tüm kamusal görevler, hatta merkezi bir
hükümete bağlı olacak ender görevler bile, Komün me­
murları olan, ve dolayısıyla, Komün denetimi altına kon­
muş görevliler tarafından yi.iklen ileceklerdi. Merkez gö­
revlerin, halk üzerindeki otorite görevlerinin değil, ama
Ulkenin genel ve günlük gereksinmeleri tarafından ge­
rektirilen görevlerin, bundan böyle sağ·Ianamayacakları­
nı söylemek, öbür şeyler arasında, bir saçmalıktır. Bu
görev ler varolacaklardı, ama görevlilerin kendileri, eski
hükümet aygıtında olduğu gibi, artık gerçek toplum üze­
rine yükselemiyorlardı; çünkü görevler, Komün memur­
ları olan, ve dolayısıyla, gerçek bir denetim altına kon­
muş bulunan görevliler tarafından yüklenileceklerdi . Ka-
mu görevi, merkezi bir hükümet tarafından kendi aletle­
rine verilmiş, kişisel bir özgülük olmaktan çıkacaktı.
Sürekli ordu ve hükümet polisi ile birlikte, maddi hastır­
ma gücü kırılacaktı. Tüm kiliselerin, mülk sahibi kurum­
lar oluşturdukları ölçüde mülksüzleştirilmesi aracıyla, tüm
devlet okullarında (parasız eğitim ile aynı zamanda) din­
sel eğitimin yasaklanması aracıyla, iman sahiplerinin sa­
dakaları ile yaşamak üzere, rahiplerin özel yaşamın
dünyadan dingin el-ayak çekmişliğine gönderilmesi ara­
cıyla, tüm eğitim kurumlarının hükümet denetim ve zor­
balığından kurtarılması aracıyla, tinsel baskı gücü orta­
dan kaldırılacaktı. Bilim sadece herkesin harcı olmakla
kalmayacak, ama hükümet baskısı ve sınıf önyargıları en­
gellerinden de kurtarılacaktı. Belediye vergileri Komün
tarafından konulup Komün tarafından alınacak; kamu
yararı vergileri komünsel görevliler tarafından alına­
cak ve genel çıkar gözetilerek Komün tarafından kulla­
nılacaklardı r (genel çıkar yönünde kullanılmaları da Ko­
münün kendisi tarafından denetlenecektir) .
Hükümetin toplum üzerindeki bastırma ve otorite
gücü, demek ki salt bastırıcı örgenlikleri içinde ortadan
kaldırılacak, ve hükümet gücünün yerine getirilmesi ge­
reken meşru görevlerine gelince, bu görevler toplum üze­
rine konmuş bir örgenlik tarafından değil, ama toplu­
mun kendisi nin sorumlu görevlileri tarafından görülecek­
lerdi.
7)
SONUÇ
Savaşan, çalışan, düşünen, tarihsel girişkenliğinin sar­
hoşluğu ile coşmuş, kahraman gerçeklik dolu Paris, do­
ğum ağrıları içindeki yeni toplumdur, ve o, karşısında­
ki Versailles'da, eski toplumu, o zamanı geçmiş hileler
ve o birikmiş yalanlar dünyasını görmektedir. O dünya-
nın gerçek temsili, Fransa'da sınıf egemenliğ·inin ardarda
ete kemiğe bürünmüş bulunduğu tüm o müteveffa re­
j imlerin ne dediği anlaşılınayan vampirleri ile dolu şu
kırsal meclistir. Başında parlamentarizmin yaşlı bir şak­
labanı bulunur, ve kılıcı da, Paris'i Prusyalı yenicinin
gözleri önünde bombalayan bonapartçı capitulard'ların31
ellerindedir.
İki nci İmparatorluğun, yıkılışı içinde, Fransa üzerine
yığmış bulunduğu engin yıkıntılar, onlar için daha önce­
ki yıkıntıların, lejitimizm ya da orleancılığın molozları­
nı topraktan çıkarma ve yüzeye atma fırsatından başka
bir şey değildirler.
Yaşam alevi, tüm geçmiş göçlerin mezar kokusu ha­
vası içinde yanmalıdır. (Soludukları hava bile, tüm geç­
m i ş göçlerin mezar kokusudur.)
Onlarda, yaşama karşı ortak komploları, sınıf çıkar­
J aı·ı ı ı ın hencill i�i, Fransı z toplum gövdesinden beslenme
istl'klel'i, ortnk zen ei köle satıcıları çıkarları, şimdiki
zuı nu ı ı ıw frt'tl(•ri vt• Paris'e ka rş ı savaşları dışında, gerçek
h i ç bi r �ey yoktur.
Lou is-Phil ippe saltanatın ı n o yaşlı fosilinden, Louis
XIV'ün sarayında, Ul usal ME'cliste: "Biz devletiz" ("Dev­
l et, b i z i z ) ı :ıK diye haykıran kont Jaubert'den, 1 789'daki
öncellerine oranla ne derecede yozlaşmış bulundukları­
lll göstermek için toplantılarını Jeu de paume'da yapan
Thiers'nin cumhuriyetçi dalkavuklarına değin, onlarda
her şey karikatürdür.
Thiers başta, çoğunluğun büyük yığını, lejitimistler
ve orleancılar grupları, ve, ek olarak da, "eski usul"
cumhuriyetçiler arasında bölünmüş bulunuyor. Bu bölün­
tülerden herbiri kendi restorasyonu, ve cumhuriyetçiler
de parlamenter cumhuriyetin restorasyonu için dolaplar
çeviriyor. Cumhuriyetçiler umutlarını Thiers'nin yaşlı ken­
dini beğenmişliğine bağlıyor, onun egemenliğinin cum"
huriyetçi dekorunu oluşturuyor ve, Paris'i Thiers'nin kol­
Iarına atmaya ve Saisset ile birlikte silahsızlandırmaya
giriştikten sonra, Paris'e karşı bonapartçı generallerin
savaşını kendi varlıkları ile onaylıyorlar ! Bu üzgün yüzlü
şövalyelerin, bile isteye kabul ettikleri aşağılanmalar, sı­
nıf egemenliğinin özel biçimi olarak cumhuriyetçiliğin
nereye değin düşmüş bulunduğunu gösterir. Thiers, onla­
rı düşünerektir ki, Seine-et-Oise belediye başkanları top­
luluğuna, onların en çok isteyebilecekleri şeyi soruyordu.
"0, basit yurttaş, devletin başında değil miydi?" 1830'dan
1870'e değin tüm ilerleme, işte şu: Louis-Philippe o zaman
cumhuriyetierin en iyisi idi, ve şimdi cumhuriyetierin en
iyisi olan, Louis-Philippe'in bakanı, küçük Thiers'nin ta
kendisi.
Gerçek görevlerini -Paris'e karşı savaş- imparator­
luk askerleri, jandarma ve polis aracıyla, emekli bona­
partçı generallerin kamutası altında yerine getirme zo­
runda, 1848-1851 rej imleri dönemindeki gibi, imparator­
luğun ikinci bir restorasyonunun aleti olmaktan başka bir
şey yapmadıklarından kuşkulanarak, çizmeleri içinde tir
tir titriyorlar. Papalık zuhafları, Cathelineau'nun Yen­
deelileri ve Charette'in Bretonları, gerçeklikte onların
"parlamenter" ordularıdırlar, ve imparatorluk gerçek­
liğine oranlandıkları zaman, bunlar bir ordu hayaletin­
den başka bir şey değildirler. Cumhuriyetin kendisi adı­
na öfkeden tepeleri attığı sırada, Bismarck'ın dayattığı
buyrukları bu cumhuriyet adına kabul ediyor, Fransa'nın
zenginliğinden arta kalan şeyleri iç savaşta onun adına
saçıp savuruyor, Paris'i onun adına ele veriyor, başkal­
dırıcılara karşı olası sürgün yasalarını onun adına ha­
zırlıyor, Fransa üzerindeki diktatörlüklerini onun adına
kuruyorlar.
1815'ten 1848'e değin kendi öz rejimleri altında her
zaman karşı çıktıkları, cumhuriyet tarafından onlara
karşı yürürlüğe konduktan sonra, Mayıs 1850'de yurur­
lükten kaldırdıkları, ve şimdi de, onunla birlikte kabul
ettikleri şeyin plebisitler imparatorluğu olduğunu unu­
tarak, imparatorluğun ona vermiş bulunduğu bozulmuş
biçim altında kabul ettikleri genel oy hakkını tanık diye
ileri sürüyorlar! Kendileri, hatta genel oy ile de olsa, ka­
bul edilmez kimselerdir!
Paris'i, ulusal birliğe karşı başkaldırınakla kınıyor­
lar, ve ilk sözleri, Paris'in başkentsizleştirilmesi aracıyla bu
birliğin başını kesmek oldu. Paris, onların ister gibi gö­
ründükleri şeyi gerçekleştirdi; nedir ki, o, bu işi onla­
rın diledikleri gibi, geçmişin gerici bir kuruntusu olarak
değil, ama geleceğin devrimci bir savunusu olarak yaptı.
Şoven Thiers, Paris'i 18 Marttan bu yana "Prusya müda­
halesi" ile tehdit ediyor, Bordeaux'da "Prusya müdaha­
lesi" y a nd aşı olduğunu ilan etti, gerçeklikte Paris'e kar­
şı, sadece Prusya'nın ona vermiş bulunduğu araçlar sa­
yesinde hareket ediyor. Bu şovenizm şaklabanına oranla,
Bourbon'lar iizsaygının ta kendisi idiler.
Restorasyonlannın -eğer zafer kazanırlarsa- adı ne
olursa olsun, başına geçirdikleri mutlu taht isteklisi kim
olursa olsun, bu restorasyonun gerçekliği, kendi çürü­
müş sınıflarının yüce ve zorunlu siyasal egemenlik biçi­
mi olan imparatorluktan başka bir şey olamaz. Eğer onu
yeniden kurma başarısını gösteriderse -ve başarı kaza­
nan restorasyon planı hangisi olursa olsun, onu yeniden
kurma zorundadırlar-, temsil ettikleri eski toplumun çü­
rümesini ve savaştıkları yeni toplumun olgunlaşmasını
hızlandırmaktan başka bir şey sağlayamayacaklardır. Bu­
lanık bakışları müteveffa rejimierin siyasal dış görünüşle­
rinden başka bir şeyi seçmiyor, ve başlarına bir Henri V
ya da Paris kontunu g�çirerek onları diriltıneyi düşlü­
yorlar. Bu siyasal üstyapıları taşımış bulunan toplumsal
gövdelerin yıkılınaya yüz tuttuklarını, bu rejimierin an2 73
cak Fransız toplumunun şimdi aşılmış bulunan koşulları
içinde ve geçip gitmiş evrelerinde olanaklı olduklarını, ve
Fransız toplumunun ancak ve ancak çürüme durumundaki
imparatorluk rejimi ile yenilik taşıyıcısı emek cumhuriye­
ti arasında bir seçim yapabileceğini hiç mi hiç görmüyor­
lar. Siyasal biçimler çevrimlerinin, toplumun geçirdiği
gerçek değişikliklerin siyasal dışavurumundan başka bir
şey ol�adıklarını görmüyorlar.
Savaş zaferlerinin kaba sevinci içinde, Fransız toplu­
munun acılarını seyreden ve bir Shylock'un pinti hesap­
ları ve Krautjunker'in* saygısız kabahğı ile onları sömü­
ren Prusyalılar, imparatorluğu Alman toprağına aktarmak­
la kendi kendilerini çoktan cezalandırmış bulunuyorlar.
Kendi kendilerini, Fransa'da, eski düzen ile birlikte onları
da silip süpürecek olan yeraltı akımları özgürleştirme­
ye mahkum etmiş bulunuyorlar. Belki Paris Komünü ye­
nilecek, ama girişmiş bulunduğu toplumsal devrim mu­
zaffer olacak. Her yer, onun doğum yeridir.
PARÇALAR
Thiers'nin Bültenlerinin Yalanları
Şu engin Versailles aldatmacası, onun yalancı nite­
liği, Thiers'den, "şeylerin gerçekliği" kendisi için ancak
"parlamenter anlam"da, yani yalan biçimi altında varo­
lan bu profesyonel yalancıdan başka hiç kimsede bu kadar
iyi ete kemiğe bürünüp, yoğunlaşamazdı.
Başpiskoposun mektubuna yanıt verirken, "Versailles
birliklerine maledilen sözde idam ve misiZlemeleri ( ! ) " se­
rinkanlılıkla yadsıyor, ve bu saygısız yalanı da kendi
• Katı
toprak ağası.
-ç.
27
"köylüler"i tarafından tam da bu erekle seçilmiş bir ko­
misyona doğrulatıyor. Bu marifetlerin, bonapartçı gene­
rallerin kendileri tarafından muzafferane ilan edildikle­
rini adamakıllı biliyor. Ama terimin "parlamenter an­
lam"ında, bu marifetler hiç olmamış.
Paris'in bombalanması üzerine 16 Nisan günlü genel­
gesinde:
"Eğer birkaç top sesi duyuluyorsa, bu Versailles ordu­
sunun işi değil, kendilerini göstermeye cesaret edebildik­
leri zaman, savaştıklarına inandırmak isteyen bazı asile­
rin işidir."
Herkesi dövüştüğüne inandırmak için kendi kendini
bombalayan elbette Paris!
Daha sonra: "Bizim topçumuz bombalamıyor: topa
tutuyor, evet."
Thiers'nin Moulin-Saquet üzerine bülteni (4 Mayıs) :
"Paris'in onu ezen korkunç zorbalardan kurtarılması" (Pa­
ris ulusal muhafızıarını uykuları içinde öldürerek) .
Çekirdeğini Valentin'in jandarmaları ile Pietri'nin
sergents de vi zı e inin * oluşturduğu, papalık zuhafları, Cha­
rette'in Cheuan'ları ve Cathelineau'nun Vendee'lileri ile
pekiştirilmiş, tutsaklıktan Bismarck'ın lütfu ile kurtul­
muş bonapartçı başıbozuk asker tortusu, hepsi de kaçak
ve aralıkçı teslimden yana generaller tarafından yöneti­
len bu alacalı bulacalı orduyu, o "Fransa'nın şimdiye de­
ğin sahip olduğu en güzel ordu" olarak vaftiz etti. Elbet­
te, eğer Prusyahlar hala Saint-Denis'de konaklıyorlarsa,
bu, Thiers onları bu "güzeller güzeli ordu"nun görü­
nüşü ile korkutmak istediği içindir.
Bu güzel ordu gibi, "Fransa'da bugüne değin varolan
en liberal ve en özgürce seçilmiş meclis" de Versailles'ın
çağdışılığıdır. Thiers, belediye başkanlarına vb., "sözünü
'
•
Polislerinin.
-ç.
275
hiç bir zaman bozmamış bir adam" olduğunu anlatarak,
elbette parlamenter anlamda, tuhaftıklarını taçlandırı­
yor.
O, cumhuriyetçilerin en içtenidir ve (27 Nisan oturu­
mu) : "Meclis ondan bile daha liberaldir."
Belediye başkanlarına: "Bugüne değin hiç bozmamış
bulunduğum", parlamenter anlamda, yani bugüne değin
hiç tutmamış bulunduğum "sözüme güvenilebilir". "Mec­
lis, Fransa'nın seçmiş bulunduğu en liberal meclislerden
biridir."
Kendisini Lincoln'e ve Parislileri de Güneyin başkal­
dıran zenci köle satıcılarına benzetiyor. Güneyliler, emek
köleliğini koruyup sürdürmek için, topraksal bir ayrılma,
Birleşik Devletler'den ayrılmak istiyorlardı. Paris, eme­
ğin kurtuluşunu sağlamak için, Bay Thiers'nin kendinden
ve onun temsil ettiği çıkarlardan ayrılma, onu iktidardan
ayırmak istiyor.
Bonapartçı generallerin, jandarma ve Chouan'ların
Paris'ten aldıkları öç, emeğe karşı sınıf savaşının bir zo­
runluluğudur, ama, bültenlerinin küçük tiradında, Thiers
bunu, gözdesi Napoleon I'e karikatür olarak öykünmek
için bahane olarak alıyor, ve Fransız ordusunun, Parisii­
lere karşı savaşı ile, Prusyalılara karşı savaşta yitirmiş
bulunduğu şanlılığı yeniden kazandığını ileri sürdüğü za­
man, tüm Avrupa'nın alay konusu durumuna geliyor.
Böylece tüm savaş, gizli bir biçimde onun kendi başko­
mutanlığı altına verilmiş, onun kendi ordusu tarafından
girişilen, onun kendi savaşlarını betimleyecek olmaktan
çok mutlu bir bücürün çocukça kendini beğenmişliğine
· özgürlük kazandırmaya yönelik, katıksız bir çocuk oyunu
olarak görünüyor.
Ve Paris ve taşra karşısında, yalanları doruğuna varı­
yor.
Prusyalıların gizli yardımına karşın, gerçeklikte,
"Fransa'nın bugüne değin sahip olduğu en güzel ordu"yu
iki aydan bu yana köstekleyen Paris, aslında sadece bir
tek şeyden kaygı duyuyor: kendi "korkunç zorbalar"ın­
dan Thiers tarafından kurtarılmak, ve bu nedenle Paris,
bir avuç caniden başka bir şey olmamakla birlikte, ona
karşı dövüşüyor.
O [Thiers -ç.] , Komünü, bir avuç kürek mahkumu,
bir avuç "salıverilmiş" olarak, ayaktakımı olarak göster­
mekten yorulmuyor. Paris "kendisini ezen affreux• zorba­
lar"dan onun tarafından kurtarılmayı istediği için ona kar­
şı dövüşüyor. Ve bu "bir avuç" serüvenci, yenilmez Mac­
Mahon tarafından yönetilen ve Thiers'nin kendisinin Na­
poleon dehası tarafından esinlendirilen "Fransa'nın bu­
gü n e d e ği n sahip olduğu en güzel ordu"yu iki aydan bu
yana köstekliyor !
Paris'in direnişi bir gerçekJik değil, ama Paris üze­
rine Thicrs'n i n yalanları bir gerçeklik.
Paris'in tüm sağlıklı öğeleri, onu savaş başarıları ile
yalanlamakla yetinmeyerek, yalan dünyasından çıkarmak
için ona boşuna başvurmuşlardır.
"Paris hareketini, onun nedeni ve hareket noktasın­
dan başka bir şey olmamış olan Montmartre baskını ile
hiç mi hiç karıştırmamak gerek; bu hareket Paris'in vic­
danına kök salmıştır; şu ya da bu nedenle, kendini bu ha­
reketten uzak (dışında) tutmuş bulunanların çok büyük
bir bölümü bile, bundan ötürü gene de onun toplumsal
meşruiyetini yadsımıyor."
Bunu söyleyen kim? 7.000-8.000 tüccar ve sanayici adı­
na konuşan sendikal chambres** delegeleri. Onlar bunu
Thiers'nin kendisine söylemek için Versailles'a gittiler.
Cumhuriyetçi Birlik Derneği, 1 16 Mason Locaları, delegas­
yanları ve gösterileri aracıyla, aynı şeyi söylüyorlar. Ama
• Korkunç. -ç.
•• Odalar. Sendikal odalar, meslek odaları.
277
-ç.
o, bu işten vazgeçmek istemiyor.
Moulin-Saquet konusundaki bülteninde ( 4 Mayıs) :
"300 tutsak . . . başkaldırıcılar birliğinin geri kalanı,
savaş alanında 150 ölü ve yaralı bırakarak, dörtnala sı­
vıştı. . . . İşte Komünün kendi bültenlerinde göklere çıka­
rabileceği zafer. Paris az zaman sonra onu ezen korkunç
zorbalardan kurtarılacak."*
Ama savaşan Paris, gerçek Paris, onun Paris'i değil.
Onun kendi Paris'i sadece parlamenter bir yalan. "Zen­
gin Paris, aylak Paris, kapitalist Paris", kozmopolit ker­
hane, onun kendi Paris'i işte budur. İşte kendine dönmek
isteyen Paris; gerçek Paris, "aşağılık kalabalık" Paris'i.
Cesaretini "barışçıl yürüyüş" ve Saisset'nin kaçışında gös­
termiş bulunan, "aile, din, düzen" ve özellikle "mülkiyet
adamı"na takılan cocottes** tarafından izlenerek, şimdi
Versailles, Rueil, Saint-Denis ve Saint-Germain-en-Laye'­
ye üşüşen Paris, aylak sınıfların Paris'i, yapılmakta olan
savaşlara tiyatro dürbünü ile bakarak oyalanan, iç savaşı
hoş bir eğlence sayan francs-fileurs'ün74 Paris'i, işte Bay
Thiers'nin Paris'i bu; Cablence göçünün,75 Bay de Calon­
ne'un Fransa'sı olması gibi, Versailles göçü de Bay Thiers'­
nin Fransa'sı.
Eğer Komünden Thiers, onun "köylüler"i, onun de­
cembriseurs*** ve jandarmaları tarafından kurtarılmak is­
teyen Paris bir yalansa, Paris'ten Thiers ve "köylüler"i
tarafından kurtarılmak isteyen taşra da bir o kadar ya­
landır.
Frankfurt'ta barış antlaşmasının imzalanmasından ön­
ce,139 Paris'e karşı dövüşrnek üzere, Ulusal Muhafız ve gö­
nüllü taburlarını Versailles'a göndermeye çağırmak için,
Thiers taşraya başvurdu. Taşra, bu isteği kesin olarak ge• Tüm alıntı metinde Fransızcadır. -Ed.
Kokotlar, hafifmeşrep kadınlar. -ç.
• • • Aralıkçıları. --<;.
••
ri çevirdi. Sadece Bretagne, "ak bayrak altında dövüşen,
herbiri göğsünde ak kumaştan bir İsa yüreği taşıyan ve:
Vive le roi ! * diye haykıran" bir avuç Chouan gönderdi.
Taşra onun çağrısını işte böyle dinledi; öyle ki, Thiers,
Bismarck tarafından salıverilen Fransız tutsaklarını gön­
derme, papalık zuhaflarını (kendi taşrasının tek gerçek si­
lahlı temsilcileri) alma, ve 20.000 jandarma ile 12.000 ser­
gents de ville'i** ordusunun çekirdeği durumuna getirme
zorunda kaldı.
Paris'i taşradan yalıtınaya (ayırmaya) çalıştığı yalan
duvarına, manevi abluka ve polis ablukasına karşın, taş­
ra, Paris'e karşı savaşmak üzere taburlar gönderecek yer­
de, onu Paris ile barış isteyen öylesine bir delegasyon yağ­
muruna uğrattı ki, sonunda onları kişisel olarak kabul
etmekten vazgeçti. Taşra tarafından gönderilen, ve çoğu
Paris ile hemen bir bırakışma yapılmasını, "görev süresi­
nin bi ttiği i ç i n " meclisin dağılmasını, ve Paris'in istediği
belediye hakları nın verilmesini isteyen çağrıların tonu
öylesine yaralayıcı idi ki, Dufaure, "barışmaya karşı genel­
ge"sinde bu çağnlara karşı valileri uyarıyor. Buna kar­
şılık, köysel Meclis ve Thiers, taşradan bir tek onama çağ­
rısı almadılar.
Ama, taşranın, taşra üzerindeki "yalan"ları konu­
sunda, Thiers'ye yönelttiği grand defi,*** onun yönetimi al­
tında, onun meclisi tarafından oylanmış bulunan bir yasa
temeli üzerinde yapılan 30 Nisan belediye seçimleri ol­
du. Ötesi herisi budanmış Fransa'ya hala kalan 35.000 Ko­
mün tarafından seçilmiş (yuvarlak rakam) 700.000 bele­
diye meclisi üyesi üzerinden, lejitimist, orleancı ve bona­
partçılar birarada 8.000'i bile bulmuyorlardı! Ara seçim­
ler daha da kötü oldu. Şaşırtmaca ile ve düzmece bahane• Yaşasın Kral! --ç.
•• Polis. -ç.
••• Büyük meydan okuma.
-ç.
2'19
ler altında seçilmiş bulunan Ulusal Meclisin, Fransa'yı,
Fransız taşrasını, Paris eksi Fransa'yı ne ölçüde temsil
ettiğini de bu durum açıkça gösterir!
Ama, Thiers'nin kendi 1834 yasasına ve 1855 tarihli bir
imparatorluk yasasına dayanarak karşı çıkmış bulunduğu,
taşradaki büyük kentler belediye delegelerinin Bordeaux'­
daki bir toplanma tasarısı, 140 onu, tıpkı "kendi" Paris'inin
bir yalan olduğu gibi, kendi "taşra"sının da bir yalandan
başka bir şey olmadığını itiraf etme zorunda bıraktı. Taş­
rayı, "yapma" Paris'e benzemek, "komünizmin ve başkal­
dırmanın temellerini atmak" ihemekle suçluyor. Son gün­
lerde, ona, Paris ile barış isteyen Nantes, Vienne, Cham­
bery, Limoux, Carcassone, Agers, Carpentras, Montpel­
lier, Privas, Grenoble, vb. belediye meclisleri tarafından
bir başka yanıt verildi.
"Cumhuriyetin kesin doğrulamasını, komünsel hak­
ların tanınmasını", Vienne belediye meclisinin dediği gibi,
"8 Şubatta seçilenler, aday oldukları sırada, genelgelerinde
vaadetmiş bulunuyorlardı. Dış savaşı durdurmak ıçın, o
(Ulusal Meclis) iki eyaleti bıraktı ve Prusya'ya 5 milyar
vaadetti. İç savaşa son vermek için ne yapmaz?"*
(Tam tersine. İki eyalet onun "özel" mülkiyeti değil,
ve ödenecek 5 milyara gelince, o da onun tarafından değil,
Fransa halkı tarafından ödenecektir.)
Öyleyse Paris her ne kadar, taşranın, tüm devlet güç­
lerine karşı ona yardım etmeksizin, barışçıl gösterilerle
yetindiğinden haklı olarak yakınabilirse de . . . , taşra, bu­
'
nunla birlikte, Thiers'nin ve meclisin kendisini temsil et­
me hakkını, ikircil olmayan terimlerle yadsımıştır; tüm
varoluşları gibi, onların kendi taşralarının da bir yalan
olduğunu, bir aldatmaca ve bir dolap olduğunu ilan etmiş­
tir.
• Tüm alıntı metinde Fransızcadır. -Ed.
280
Genel Konsey, Paris Enternasyonal seksiyonlarının
şanlı Paris devriminde üzerlerine almış bulundukları yük­
sek rolden ötürü gurur duyar. Alıkların düşündükleri gibi,
ne Paris seksiyonu, ne de Enternasyonalin herhangi bir
başka kolu, bir merkezden un mot d'ordre* almış olduğu
için değil. Ama tüm ülkeler işçi sınıfının, Enternasyonale
katılan ve onun fikirlerini benimseyen en iyi bölümü, her
yerde, kesenkes, işçi sınıfı hareketlerinin yönetimini eli­
ne aldığı için.
Daha Bismarck'ın tutsaklarının ona Fransa'yı teslim
ama buna karşılık, Paris'e boyuneğdirme açık
<.'r·eğ i y l e , ellerinde bir muhafız gücü bulundurma izni al­
d ı k l a r ı tl's l i m şartıaşması günü, Paris** tetik üzerinde idi.
Ulusa l M u ha fı:r. yeniden örgütlendi ve komutasını, bazı es­
ki boııapartçı b i r l iklerin kal ı n t ıs ı dışında, başkentin bölük,
tabur ve bata ry a l :ı n n tümü tarafından seçilmiş bir merkez
korniteye verd i . P nısya l ı l ar ı n Pa ri s c girmesinden bir gün
önce, Prusyalı l ar ı n işga l edecekleri mahallelerde capitu­
lard' l a r tarafından kahpece yüzüstü bırakılmış bulunan
top ve mitrailleuse'lerin, Montmartre, Belleville ve La Vil­
lette'e taşınmasını, Merkez Komite sağladı.
(•tt. i k l eri,
'
Silahlı Paris, karşı-devrimci komplonun yolu üzerin­
deki tek ciddi engel idi. Öyleyse Paris'i silahsızlandırmak
gerekiyordu. Bu konu üzerinde, Bordeaux Meclisi içtenli­
ğin ta kendisi idi. Eğer "köylüler"in yüz kızartıcı uğultusu
kendini anlatmaya yetmiyor idiyse, Paris'in Thiers tara• Bir slogan. -ç.
•• Bundan sonra, eıyazmasının sayfa numarası verilmemiş üç say­
fası üzerine yazılmış bir metin geliyor: ikinci paragrafta "s. 9" notu
var. -Ed.
281
fırıdan triumviranın -decembriseur• Vinoy, bonapartçı
j andarma Valentin ve cizvit general Aurelle de Paladi­
nes- sevecen özenine teslimi, Paris'in silahsızlandırılma­
sının sona! ereğine ilişkin son kuşkuyu da dağıtabilirdi.
Ama, ereklerini her ne kadar içtenlikle itiraf ettilerse de,
bu canavar canilerin iç sav:ış açma bahaneleri, yalanların
en utanmazı, en yüzsüzü (apaçığı) oldu. Paris Ulusal Mu­
hafız topçu birlikleri, diyordu Thiers, devlete aittir, ve
devletin olmalıdır. Gerçek ise, şu: Daha Bismarck'ın tut­
saklarının ona Fransa'yı teslim ettikleri, ama Paris'e bo­
yuneğdirme açık ereği ile kalabalık bir muhafızı kendi­
leri için korudukları teslim şartıaşması günü, Paris tetik
üzerinde idi. Ulusal Muhafız yeniden örgütlendi ve kendi
komutasını da, bazı eski bonapartçı birliklerin kalıntı­
ları dışında, birliklerin tümü tarafından seçilmiş bir mer­
kez korniteye verdi. Prusyalıların Paris'e girmesinden bir
gün önce, Prqsyalıların işgal edecekleri mahallelerde ca­
pitulard'lar tarafından kahpece yüzüstü bırakılmış bulu­
nan top ve mitrailleuse'lerin Montmartre, Belleville ve La
Villette'e taşınmasını, onun Merkez Komitesi sağladı. Bu
toplar, Ulusal Muhafızın paraları ile alınmıştı. 28 Ocak
antlaşmasında, resmen onun özel mülkiyeti olarak tanın­
mıştı ve, bu nitelikle, hükümete . ait silahların, yeneniere
genel tesliminin dışında bırakılmıştı. Ve Thiers, Ulusal
Muhafız top birliklerinin devlet mülkiyeti olduğu yolun­
daki düzmece bahane ile iç savaşa girişme cüretinde bu­
lundu!
Bu toplara elkonması, Paris Ulusal Muhafızının, ve
dolayısıyla, 4 Eylül devriminin genel silahsızlandırılması
için hazırlayıcı önlem olmaktan başka bir işe elbette ya­
ramayacaktı. Ama bu devrim Fransa'nın yasal rejimi
durumuna gelmişti. Bu devrimin cumhuriyeti, yenen ta•
Aralıkçı.
---ç .
rafından, teslim şartıaşması maddelerinde bile tanınmıştı.
Teslim şartıaşmasından sonra, yabancı devletlerce de
tanınmış, ve Ulusal Meclis onun adına toplanmaya çağrıl­
mıştı. Paris emekçileri tarafından yapılmış bulunan 4 Ey­
lül devrimi, Bordeaux'da toplanan Ulusal Meclisinin ve
onun yürütmesinin tek yasal sanı idi. 4 Eylül olmasaydı,
Ulusal Meclis yerini hemen genel oy ile seçilmiş ve dev­
rimin kolu tarafından dağıtılmış bulunan Corps legisla­
tif'e* bırakırdı. Thiers ve "salıverilmiş"leri, gezi izin bel­
geleri ve Cayenne'a bir yolculuk yapınama inancası rica
ederek, boyuneğerlerdi. Yetkileri Prusya ile barış koşul­
larını kararlaştırmakla görevli bir noterin yetkilerinden
başka bir şey olmayan Ulusal Meclis, bu devrimde önem­
siz bir olaydan başka bir şey değildi. Bu devrimin gerçek
bürünümü, devrimi yapmış, devrim için açlıği n korkunç­
lukları ile birlikte beş aylık bir kuşatmaya katlanmış ve,
Trochu "plan"ına kaqın, direncini sürdürerek, bu dev­
rimi taşrada korkunç bir savunma savaşı temeli durumu­
na getirmiş bulunan silahlı Paris idi. Ve şimdi, Bordeaux'­
nun ayaklanmış zenci köle satıcıları, kaba sövgülerle bir­
likte, Paris'e silahları bırakmasını, ve 4 Eylül halk dev­
riminin, Louis Bonaparte ve gözdelerinin ellerinden, onun
kralcı rakiplerinin ellerine basit bir iktidar aktarmasından
başka bir ereği olmadığını kabul etmesini buyuruyorlardı.
Yoksa, Paris, Fransa'nın, ona canla başla bağlı savunucu­
su olarak ortaya çıkmalıydı; ve Fransa, yıkımdan ancak
İkinci İmparatorluğu doğurmuş ve, onun koruyucu vasi­
liği altında, tam bir çürümüşlüğe değin olgunlaşmış bu­
lunan siyasal ve toplumsal koşulların devrimci altüst edil­
mesi ile kurtarılıp canlandırılabilirdi. Beş aylık bir açlık
sonucu güçten daha da düşmüş bulunan Paris, bir an du­
raksamadı. Kapıları önünde konaklamış Prusya ordusu• Yasama Meclisi.
-ç .
nun bakışları altında, Fransız komplocularına bir direncin
tüm tehlikelerini göze alma kahramanca kararına vardı.
Ama, iç savaştan aşırı tiksinmesi içinde, Paris halk hükü­
meti, lflusal Muhafız Merkez Komitesi, meclisin kışkırt,
malarına, yürütmenin kapkaççılıklarına ve ordu birlikle­
rinin Paris ve dolaylarındaki tehdit edici bir toplanma­
sına karşın, salt savunucu tutumunda direndi.
18 Mart sabahı gün ağarırken, Paris şu gök gürültüsü
çığlığı ile uyandı: "Vive la Commune !"* Peki Komün, bur­
j uva sağduyusunu öylesine tedirgin eden bu sfenks, nedir?
"Başkent proleterleri, diyordu Merkez Komite 18 Mart
bildirgesinde, yönetici sınıfların güçsüzlük ve ihanetleri
ortasında, onlar için, devlet işlerinin yönetimini ele ala­
rak durumu kurtarma zamanının gelmiş bulunduğunu an­
ladılar . . . . Siyasal iktidarı fethederek, yazgılarını ele al­
manın buyurucu görevleri ve mutlak hakları olduğunu
anladılar."
Ama işçi sınıfı, temellükçüler sınıfının rakip fesat ko­
mitelerinin kendi zafer zamanlarında yapmış bulunduk­
Iarı gibi, · devlet makinesini olduğu gibi ele geçirmek ve
onu kendi hesabına işletmekle yetinemez.
Merkezi devlet iktidarı, sistemli ve hiyerarşik bir iş­
bölümü planına göre biçimlenmiş, sürekli ordu, polis,
bürokrasi, din adamları ve yüksek görevliler gibi her yer­
de varolan örgenlikleri ile birlikte, doğmakta olan bur­
juva topluma, feodalizme karşı kurtuluş savaşımında güç­
lü bir silah hizmeti gördüğü mutlak krallık çağında orta­
ya çıkar. 18. yüzyıl Fransız Devrimi, senyörel, yerel, kent­
sel ve bölgesel ayrıcalıklar saçmalığını silip süpürmüş,
ve böylece toplumsal dayanağı, kesin devlet üstyapısına
karşı koyan son ortaçağsal engellerden kurtarmıştır. Dev­
let kesin biçimini, modern Fransa'ya karşı eski yarı-feo•
Yaşasın Komün! -ç.
dal Avrupa'nın koalisyon savaşları ürünü olan Birinci im­
paratorluk döneminde kazandı. Bunu izleyen parlamen­
ter rejimler altında, hükümet iktidarının elde edilmesi,
dayanılmaz çekicilik, otorite, kazanç :ve tantanaları ile
birlikte, bir yandan, yönetici sınıfların rakip fesat komi­
teleri arasında anlaşmazlık nedeni durumuna geldi. Öte
yandan, toplumun iktisadi değişikliklerinin gerçekleşmesi
ile aynı zamanda, siyasal niteliği değişti. Sanayideki iler­
leme geliştikçe, sermaye ile emek arasındaki sınıf kar­
şıtlığı da genişliyor, yoğunlaşıyor, hükümet iktidarı git­
gide sermayenin emek üzerindeki ulusal bir egemenliği,
toplumsal bağımlılığı sağlamak için örgütlenmiş bii" siya­
sal güç, basit bir sınıf zorbalığı aygıtı niteliği kazanıyor­
d u. Sı n ı f l ar savaşımının gidişinde (gelişmesinde) (akışın­
d a ) yeni b i r ilerleyici evre gösteren her halk devriminden
lwrneıı ımrıra, devlet iktidarının bastırıcı gücü daha acıma­
s ı z ve her türiii k ı l ı k değiştirmeden daha uzak görünü­
yordu . Tt•mmuz Dev ı·imi, devlet aygıtının yönetimini, top­
rak sahibinden kapi taliste, işçilerin uzak düşmanından ya­
k ın düşmanına geçirdi. Du nedenle devlet iktidarı, işçi sı­
nıfı karşısında, daha açık bir biçimde belirlenmiş bir düş­
manlık ve bastırıcılık tutumu takındı. Şubat Devrimi,
"toplumsal cumhuriyet" bayrağını yükseltir. Daha kendi­
ni gösterir göstermez, devlet iktidarının gerçek anlamı­
nın aydınlandığının kanıtını verir. Devletin, kamu yara­
rının silahlı gücü olduğu, toplumun genel çıkarlarının bü­
rünümü olduğu, çatışan özel çıkarları, onları kendi yerle­
rinde tutarak, egemenlik altına aldığı yolundaki yüksek,
ten atmasının içyüzünü ortaya koyar. Devlet iktidarının
gizemini: sınıf zorbalığı aleti olarak kullanılmasını açığa
çıkartır. Cumhuriyetin, artık sadece eski sınıf egemen­
liği sisteminin siyasal bir değişikliği değil, ama sınıf ege­
menliğinin kendisini ortadan kaldırmanın devrimci aracı
olduğunu gösterir. "Toplumsal cumhuriyet"in tehditleri
karşısında, egemen sınıf, parlamenter cumhuriyet anonim
rejiminin, kendi rakip fesat komitelerinin katıldıkları his­
se senetli bir şirket durumuna dönüşebildiğini, oysa geç­
mişin krallıklarının, tersine, adları ile bile, bir fesat ko­
mitesinin yengisi ve öbürünün yenilgisi, bu sınıfın bir
bölüntüsünün çıkarlarının, bir başka bölüntüsünün çıkar­
ları üzerindeki, toprak mülkiyetinin sermaye, ya da ser­
mayenin toprak mülkiyeti üzerindeki zaferi anlamına gel­
diklerini içgüdüsel bir biçimde sezer. İşçi sınıfı karşısın­
da, şimdiye değin egemen olan sınıfın, yığınların emeğini
hangi özgül biçim altında temellük ederse etsin, ar.cak bir
tek ve aynı iktisadi çıkarı vardır: o, ister doğrudan doğ­
ruya toprak sahipleri sınıfı ya da kapitalist sınıf olarak,
ister dalaylı yoldan toprak sahibi ve kapitalist devlet asa­
lakları aracıyla, emeğin bağımlılığını koruyarak sürdür­
mek ve bunun meyvesini devşirmek ister; üreticiler yığı­
nını, üstleri için basit bir zenginlik ve egemenlik kayna­
ğından başka bir şey oluşturmayan bir "aşağılık kalaba­
lık" durumuna getiren bu "düzen"i sağlama bağlamak is­
ter. İşe mülkiyeti y�ğma etmekle başlayarak, onun savu­
nucuları rolüne hazırlanmakta ivecenlik gösteren lejiti­
mistler, orleancılar, burjuva cumhuriyetçiler ve banapart­
çı serüvenciler, işte bu nedenle "düzen partisi" içinde birle­
şir ve kaynaşırlar. Proletarya tarafından : "toplumsal cum­
huriyet ! " coşkun çığlıkları ile yapılmış bulunan bu devri­
min pratik sonucudur bu. Düzen partisinin parlamenter
cumhuriyeti, sadece egemen sınıfın terörcü yönetimi değil­
dir. Devlet iktidarı onun ellerinde, üreticinin devrimci öz­
lemlerine karşı, kapitalistin, toprak sahibinin ve onların
devlet asalaklarının ellerindeki iç savaş aleti durumuna
gelir.
Kralcı rejimler altında, günün hükümetinin bastırıcı
önlemleri ve benimsenmiş ilkeleri, egemen sınıfların ik­
tidarda olmayan bölüntüleri tarafından halk karşısında
kötülenirler. Muhalefet öğeleri, egemen sınıf içinde, hal­
kın öz çıkarına başvurarak, halkın çıkarını koruyan tu­
tumlar takınarak, halk özgürlüklerini savunarak, halkı
kendi partizan çekişmeleri ile ilgilendirirler. Ama ano­
nim cumhuriyet yönetimi altında, (geçmişin tüm rejim­
lerinin cephaneliklerinden bastırma silahlarını çekip ala­
rak) geçmişin eski rejimlerinin bastırma araçlarını bira­
raya getirerek ve onları acımasızca kullanarak, egemen sı­
nıfın çeşitli bölüntüleri kendilerini bir yadsımalar ahlak. sızlığına verirler. Köpeksi bir yüzsüzlük ile, daha önceki
fikir ve inanç açıklamalarını yadsır, sözde ilkelerini ayak­
lar altında çiğner, bu ilkeler adına kışkırtmış bulunduk­
ları devrimleri, hem de, halka karşı ortak bir haçlılar
biçiminde biraraya gelmelerini sağlamak için, sadece ano­
nim cumhuriyet yönetiminin yeterince geniş olmasına
karşın, cumhuriyet adına değin lanetlerler.
Sınıf egemenliğinin bu özel olarak yırtıcı biçimi, öy­
leyse onun en tiksinç ve en başkaldırııcı biçimidir de. Dev­
let, iktidarını sadece iç savaş aleti olarak kullandığından,
onu ancak iç savaşı sonsuzlaştırarak koruyabilir. Doruk­
ta, parlamenter anarşi, "düzen" partisi bölüntülerinden
herbirinin, kendi gözde rejiminin yeniden kurulması için
ardı arası kesilmez entrikaları; kendi dar çevresinin dı­
şındaki tüm toplumsal gövdeye karşı açık savaş içinde
olduğu için, düzen partisinin egemenliği en hoşgörülmez
düzensizlik durumuna geliyor. Halk yığınına karşı sava­
şımı içinde, onun tüm direnme araçlarını ortadan kaldır­
dıktan sonra, onu savunmasız bir biçimde yürütmenin kı­
lıcına teslim ettikten sonra, düzen partisinin kendisi ve
onun parlamenter rejimi de, yürütme kılıcı tarafından
sahneden uzaklaştırılmışlardır. Öyleyse düzen partisinin
bu parlamenter cumhuriyeti, bir erk aralığından başka
bir şey olamaz. Doğal meyvesi, imparatorluğun taşıdığı
numara kaç olursa olsun, imparatorluk rejimidir. İmpa.28
ratorluk biçimi altında, devlet iktidarı, krallık asası yerine
kılıç ile, köylülüğe, emek ile sermaye arasındaki sınıf sa­
vaşımının uzağında gibi görünen o geniş üreticiler yığını­
na dayandığını ileri sürer. Parlamentarizme, ve böylece,
devlet iktidarının egemen sınıfıara dolaysız bağımlılığına
son vererek, işçi sınıfını kurtardığını ileri sürer. İşçi sı­
nıfına, ona haksızlık etmeksizin boyuneğdirerek, egemen
sınıfların kendilerini kurtardığını ileri sürer. Kamu yara­
rını değilse de, hiç olmazsa ulusal onuru sağladığını ileri
sürer. Bunun sonucu, onu "düzenin kurtarıcısı" ilan
ederler. Egemen sınıf ile onun devlet asalaklarının
siyasal övüngenliği için ne kadar öfkelendirici olur­
sa olsun, bu rejim, sanayiinin tüm taşkınlıklarına, hava
oyunlarının tüm alçaklıklarına, yaşamının tüm sefih par­
laklıklarına özgür akış vererek, burjuva "düzen"e ger­
çekten en uygun düşen rejimdir. Uygar toplumım üstü­
ne yükselmiş gibi görünen devlet, aynı zamanda bu top­
lumun tüm bozukluklarının sıcak limonluğunun ta ken­
disi durumuna gelir. Eksiksiz çürümüşlüğü ve kurtaraca­
ğı toplumun çürümüşlüğü, Prusya süngüleri tarafından
ortaya kondu, ama bu imparatorluk rejimi "düzen"in, bur­
juva toplum düzeninin öylesine kaçınılmaz siyasal biçimi­
dir ki, Prusya bile, onun Paris'teki yönetim merkezini, an­
cak Berlin'e taşımak üzere ortadan kaldırmış görünüyor.
i mparatorluk, öncelleri meşru krallık, anayasal kral­
lık, ve parlamenter cumhuriyet gibi, sadece burjuva top­
lumun siyasal biçimlerinden biri değildir; o aynı zaman­
da onun en alçalmış, en gelişmiş, ve son biçimidir de. Hiç
olmazsa Avrupa kıtası üzerinde, modern çağdaki sınıf
egemenliğinin devlet iktidarıdır bu.
K. Marx tarafından Nisan-Mayıs
187l'de yazılmıştır
"Mn rx-Engels Arşivleri", c. III (VIII) ,
1934 içinde, ilk kez İ ngilizce ve Rusça
tam metin olarak yayımlanmıştır
288
İKİNCİ KES iM
MAKALELER, KONUŞMALAR, BELGELER
KAHL MARX'IN ULUSAL SAVUNMA HÜKÜMETi
ÜZERİNDEK İ KONUŞMASI141
GENEL KONSEYİN 17 OCAK 1871 GÜNLÜ OTURUM
TUTANAKLARıNDAN Bİ R PARÇA
Y URTTAŞ Marx, birçok İngiliz üyenin varlığı gazo­
n ü ne alınırsa, yapacak çok önemli bir bildirisi olduğunu
söylüyor. St. James's Hall'deki son mitingde, Odger, Fran­
: n � hükiimeti konusunda gerçeğe aykırı bir şey söyledi.
1 k i nci çağrımızda, geçici hükümet üyelerinden bazılarının,
1 114R Devriminden bu yana alçaklık lekeleri ile belirlen­
miş bulunduklarını söylemiştik. Odger, onların yüzüne
vurulacak hiç bir şey olmadığını bildirdi. Favre, cumhuri­
y(• tin temsilcisi olarak düşünülebilir, ama lekesiz yurtse­
wr Jules Favre olarak düşünülemez. Şimdi Favre üzeri�
ne konuşmanın biçimi, onu ön plana koyma, cumhuriyeti .
sahneden hemen hemen silme sonucunu veriyor. İşte Fav2 1.
re'ın davranışlarından bir örnek: 1 848 Devriminden son­
ra, Favre, içişleri sekreteri oldu. Flocon hasta olduğun­
dan, Ledru-Rollin, Favre'ı seçti. Yaptığı ilk işlerden biri,
orduyu Paris'e geri getirmek oldu; bu da, sonradan, bur­
juvazinin işçileri kurşunlamasını sağladı. Daha sonra,
halk, meclisin burj uva temsilcileri nden oluşmuş bulundu­
ğunu anlayınca, Polanya'dan yana gösteri yaptı ve mec­
lise girdi.142 Başkan, onları yatıştırmak için, Louis Blanc'­
tan göstericilere bir konuşma yapmasını rica etti, o da bu
konuşmayı yaptı. Rusya ile bir savaş, cumhuriyeti kurta­
rırdı. Jules Favre'ın birkaç gün sonra yaptığı ilk iş, gös­
tericiler ile gizli anlaşma · yaptığı gerekçesiyle Louis
Blanc'ı kovuşturma yetkisi isteınek oldu. Meclis, Favre'ın
bu işi yapmak için hükümet tarafından görevlendirildiği­
ni sandı, ama hükümetin bütün öbür üyeleri [önlemin]
Favre'ın özel işi olduğunu söylediler. Geçici hükümet, ha­
ziran ayaklanmasını8 kışkırtmak için komplo kurdu. Halk
üzerine ateş ettikten sonra, Favre Yürütme Komisyonu­
nun143 kaldırılmasını önerdi. Ayın 27'sinde, yargılanma­
dan tutuklanmış bulunan kişilerin sürülmesini bildiren
buyrultuyu hazırladı; 15.000 kişi sürüldü. Kasımda, mec­
lis, henüz sürülmemiş bulunan mahkfunların bir bölü­
münün durumunu yeniden inceleme zorunda kaldı. Sa­
dece Brest'te, aralarından l.OOO'i özgür bırakıldı. En teh­
likeliler arasında, askeri bir komisyon tarafından yargı­
lanmış bulunanlardan birçoğu da, öbürleri ancak hafif
hapis cezalarına mahkum edilirlerken, özgür bırakıldı.
Sonradan, bağışlama önergeleri verildi, Favre bunlara
hep karşı çıktı. O, şubat olayları dışında, devrimin tümü
üzerine bir soruşturma komisyonu kurulmasını isteyen­
lerden oldu. Basın üzerindeki yasaların, o güne değin gö­
rülmemiş, ve Napoleon'un kullanmasını bildiği en alçak­
çasını kabul ettirmeye katkıda bulundu.144 Favre, Temmu:t
Monarşisi bonapartçıları ile ilişkilerini sürdürüyordu ve
Napoleon'u Ulusal Meclise sokmak için tüm etkisini kul­
landı. İmparatorluğun kurulmasına doğru ilk adım olan
Roma seferinin45 yapılmasını sağlamak için özenle çalıştı.
günlü The Eastcnı Posı
gazetesi n• 121 ' de imzasız olaralt
yayımıanmış konuşma özeti
21 Ocak 1871
İ ngilizce yazılmıştır
FRİ EDRİCH ENGELS' İN PARi S'TEKi 1 8 MART
DEVRi Mi ÜZERİNDEK İ KONUŞMASim
GENEL KONSEYİN 21 MART 1871 G ÜNLÜ OTURUM
TUTANAKLARlNDAN B İR PARÇA
YURTTAŞ Engels, daha sonra Paris'teki durumu an­
latıyor. Paris'ten hafta içinde alınan ve Serraillier'nin da­
ha önce sözünü ettiği mektupların, o zamana kadar anla­
şılmaz kalan şeyleri aydınlatt.ığını söylüyor. Bir avuç ada­
mın, bir miktar topu ansızııı ellerine geçirip onları elle­
rinde tuttukları izlenimi edinilmişti. Tüm basın, tüm mu­
habirler, bu adamları yoketmenin gerektiğini yazmışlar­
dı, ama Fransız hükümeti uygun zamanı bekleyerek oya­
lıyordu. Paris komitemizden alınan haber, ulusal muhafız­
Iarın bu topları almak için para ödediklerini ve onları el­
lerinde tutmak istediklerini bildiriyordu. Oylamarlan son­
ra, cumhuriyetin, seçilmiş bulunan meclis ile hiç de gü2
venl i k içinde bul unın ad ı gı n ı anlamışlardı.146 Prusyalılar,
Paris'e girince, toplar, onların m enzili d ışına konmuş ol­
mak i çin, kentin bir başka bölümüne taşınmışlardı. Hü­
kümet işte o zaman iddialarını ileri sürdü ve onları ulu­
sal muhafıziardan a lmaya girişti. Auı·elle de Paladines
ulusal muhafıziarın başkom utanı ve polis müdürü olarak
a t a n dı . * Napoleon döneminde, bu adam jandarma başko­
ınutanı, ve papazların kötülük ortağı idi. Orlcans piskopo­
su Dupanloup'nun buyruğu üzerine, ordusu Almanlar ile
bi r ça t ı ş m ad a yenildiği sırada, o, kilisede b eş saatlik bir
günah ç ı k arm a ayini yapıyordu. Bu durum, hükümetin
ı ı i y c tleri ko nus u n da hiç bir kuşku bırakmıyordu.
Ul usal muhafızlar o zaman direnmek için hazırlandı­
l a r. 260 t a b u r i.izeriııden, 21 5'i, askerler ve subaylar bir­
l i ld.P, b i r Merkez Komite örgütlcdiler. Her bölükten se­
ç i l ı • ı ı l ı i r c iL•I ı•gp i l e. Merk ez Komiteyi seçen yerel ilçe ko­
ı n i t.l' l c • r i o l u � t.ı ı n ı l d u .
beşi d eleg e seçme d i. Mec­
hiiki.imet, Pa r i s'i devrimciler­
den LPın izleıneye ve topları n ı a l m a y a girişti. Paris'e g ir­
ı ı ı i !-:i b u h ı ıı a ıı bi rl i k l e r , 1 85 1 coup d'Etat'sı** s ı r a s ı nda as­
ker l e r i b u l va rlardaki hal k ı k urş un la m ı ş olan Vinoy ' nın
kam u tası al tınd a eyleme ge çeceklerdi . Sabahın erken saat­
le r i nde , kısmi bir başar ı kazandılar, ama ulusal muhafız­
I a r ne olup bit tiğini aıılar anlamaz, askerler halk ile kar­
deşlcşi rlerkeıı , toplan n ı a l m ak için harekete ge ç tiler .
Ken t halkın elindedir; ateş etmeyen birlikler Marsilya'­
ya gönderilmişlerdir, ve meclis bunları ne yapacağını bil­
miyordu. Merkez Komite üyelerinden hiç biri ünlü kişi­
ı c ı· arasında d e ğ i l -orada ne Felix Pyat ne de bu soydan
Y i r ı ı ı i i l çl' i 'ı zc r i ı ı d l' ı ı , s ; ı rlccc
l i s.
VPrsa i l lcs'a
t.a� ı ı ı ı ı ı ea,
• Bir
sonra k i oturumda, :m Mart 1 8 7 1 güııü, Engels 21 Mart tuta­
ııağımıa bir yanlışlık bulunduğunu lıil<.l ird i : "General Aurclle <.Ic Pala­
diııcs ilc ı:C" ne ral Valentin bir tC"I> ve aynı ı<i�i durumuna gelmlşler. Po­
lls müdürü olarak atanan, bu sonuncusudur."
•• 1 85 1 hükümet darbesi. -ç.
(Valc n t l n
-ç.)
-Ed.
kişiler var-, ama hepsi de işçi sınıfı içinde iyi bilinen
kişiler. Komitede dört Enternasyonal üyesi var.
Komün ertesi gün seçilecekti. Basın özgürlüğüne say­
gı gösterileceği ilan edildi, ama çürümüş bonapartçı ba�
sına değil. Kabul edilen kararların en önemlisi, barış ha­
zırlıklarını gözönünde tutma gerektiği kararıdır. Prus­
yalılar henüz çok yakında ve eğer onları çatışma dışında
tutma başarısı gösterilebilirse, başarı şansları da bir o
kadar artar.
25 Ma rt 1871
günlü The Eastern Post
gazetesi no 130"da lmzası z
olarak
yayıınianmış konuşma özeti
İngilizce
yazılınıştır
KARL MARX
TİMES BAŞYAZARINAI47
Bayım,
Geniş ölçüde yazılmış uydurmaları yalanlamak içi n
sü lunlarınızdan yeııiden yararlanınama izin verir misi­
niz?
30 Mart tarihli bir Paris telgrafı, Gaulois'nın, 148 "Paris
Devrimi Londra'dan Örgütlenmiş" heyecan uyandırıcı
başlığı altında, geçen cumartesinin Londra gazetelerini
süslemiş bulunan bir parça içeriyor. Paris petite presse'­
ini* bütün dünyada alay konusu durumuna getiren ayak­
ta uyutma öyküleri imalatında, le Figaro 148 ve Paris-Jour•
Küçük basın.
-ı;.
297
nal 11� ilc :mn savaş sırasında tanı bir başarıyla yarışın1ş
bulunan Gaulois, haber bekleyen okurun hep: "Credo quia
a bsurdum est"* kuralı ile yetineceğine her zamandan çok
inanmış gibi görünüyor. Baron Münchausen'in kendisi,
Bay Thiers henüz hiç bir resmi görev taşımadığı sırada,
"18 Mart günü Paris'te patlak veren komplo"yu, aynı Bay
'l'hiers'nin Paris Ulusal Muhaf1w11 silahsızlandıı·ma giri­
şimi ile ortaya çıkan komployu, "geçen şubatın son gün­
leri" Londra'da örgütlerneye girişir miydi? Bay Assi ile
Bay Blanqui'yi, benimle birlikte gizli bir toplantıda komp­
lo kurmak için Londra'ya düşsel bir gezi yapmaya gön­
dermekle yetinmeyen Gaulois, bu toplantıya iki düşsel
kişi ekliyor: " İtalya genel görevlisi, Bentini" adında biri
ile, " İngiltere genel görevlisi, Dermott" adında biri. Bana
Paris-Journal tarafından verilmiş bulunan "Enternasyo­
nal yi.ice önderi" makamında, beni aynı yüce gönüllülük
ile doğruluyor. Korkarım ki bu iki ünlü gazeteyc önem
vermeyerek, Uluslararası Emekçiler Derneği'5 Genel Kon­
seyi, yolunu ne bir "önder" ne de bir "başkan" ilc tıkama­
yarak, işine devam edecek.
Size saygılarımı sunmakla onur duyarım, Bay1ın.
Londra, :J
ı.:az!'tcsi
Karl Mcıı·.ı:
Ni:.;;ın
İngilizce
n " 27028'dc
V<' 6 Nisan 1 871 ı.: ü n l ü . Tlte
Nl'ıııs gazct<'f;i n " 77!IO'de
yazılınış i ı r
/Jrı i l y
yayııı1lannıı�t ı r
• "Sacına olduğu i ç i n in;.ın ınıyoruın", 2 .
hıristiyan yazar Tcrtullicn'c nwlcd ilen
bulunan
ve
3.
�
üzy ı l lanla
söz. -Ed.
yaşa m ı ş
;
Iı,RİEDRİCH ENGELS'İN PARiS KOMÜNÜ ÜZERİNE
KONUŞMASI
GENEL KONSEYİN l l N İ S A N l ll'li G ÜN t . Ü UTlJ H UM
TUTANAKLARlNDAN B İ H PAHÇA
YURTTAŞ Engels, a n l a tacak bir ba�ka ş ey i olduğunu
s öylüy or . Şu son zamanlardn, basm, Dernek'" tarafından
gerçekleştiri l ıniş harikalar üwrine öykü lerl e taşıyor. Ta­
rih bakımından sonuncusu, Marx'ın 1857'de Bismarck'ın
özel sekreteri olduğunu bildiren bir Paris gazetesi tara­
fından a nl atılıy or .
Enge ls daha sonra, Paris olayları , bu nlar üzerine hiç
bir şey söylemeksizin, kend i yol ların ı i7.lemeye bırakıla­
maz d i y o r Ulusal muhafızlar Merkcr. Komitesi işi yönet­
t iği sürece her �ey i y i gi tmişti, ama scçimlerden150 sonra
bol bol s öyl ev var, hiç bir iş yok. Versailles güçsüz olduğu
sırada ona karşı harekete geçmek gerekirdi , ama uygun
.
2
ı:aman kaçırıldı ve şimdi Versailles üstünlüğü kazanmış
gibi görünüyor ve Parislileri hırpalıyor. İnsanlar yenil­
giye zorlanmaya uzun zaman katlanmayacaklardır. Top­
rak yitiriyor, cephanelerini hemen hemen boş yere saçıp
savuruyor ve azıklarını yiyorlar. Paris'in bir yanı açık
kaldıkça, onlar açlıkla boyuneğmeye zorlanamazlar. Favre
Prusya yardımını geri çevirdi.ısı 1 848 Haziranında,11 ça­
tışmalar dört günde bitti, ama emekçilerin topları yoktu.
Bu kez bu iş o kadar çabuk bitmeyecek. Louis Napoleoıı ,
i!jçileri top ateşine tutmak için geniş sokaklar yaptı. Ama
şimdi bu, işçilerin yararına çalışıyor: karşı taraf üzerine
sokaklarda top ateşi açacak olanlar onlardır. Emekçiler
-200.000 kişi-- tüm öbür ayaklanmalara göre çok daha iyi
örgütlenmiş [bulunuyorlar] . Durum güç, şansları iki haf­
ta önceki kadar iyi değil . . .
İli< kez 18 Mart 1 Y32
günü
l'ravda n° 77"dc Rusça
olarak yayımlanmıştır
İngilizce yazılmıştır
KARL MARX'IN PARİS KOMÜNÜ ÜZERİNE
KONUŞMA St
GENEL KONSEYİN 25 N İSAN 1871 G ÜNL Ü OTURUM
TUTANAKLARıNDAN Bİ R PARÇA
[Murx] . . . ya da gazeteler."' Komün ile Londra ara­
sındaki ticari ilişkiler, aynı zamanda bizim bağlantımızı
sağlamayı da yüklenecek bir gezginci görevli tarafından
kurulacağına göre, iş daha sonra diizelecektir.
17. ilçenin boş yerlerini doldurmak üzere, Serraillier
ile Dupont seçilmişlerdir.1';2 Serraillier, Dupont'un kesen­
kes seçileceğini yazdı, ama oylamadan sonra artık hiç bir
şey yazmadı ; gene de Manchester'e yazmış olabilir. Gel­
miş olandan çok daha fazla mektup yazılmış olduğu an­
laşılıyor.
• Tutanaklann
Lıir snyfıısı yltlktıı·. -Eel.
01.
li'elix Py a t ile V{'sinier, Paris'te Serraillier ve Du­
pont ü zeriııe k a r a ça lın a l a r y ay ıyorlar, ama Serr a ill i er on­
ları bir dava ile tehdit ettiği zaman, olayı y ads ım ışlar dı r.
Paris'e hemen yazmak ve Py at' y ı Serraillier ile Dupont'a
karaçalmaya gö tü r e n nedenleri açıklamak gerek, ve y ur t­
taş Mottershewl ' ı ı ı iinerisi iizerine, yazma işi yurt ta�
Marx'a verildi.1'':ı
[Marx] : Mektu@l a r savunma çizgisi geri sinden La­
fa rgu e t a rafınd an post a la nm ış ; demiryo l u i l e geliş sırasın­
da gceikınişler: Fra n sı :.: ve Prusya h üküm etler i n i n ikisi de
onları denetimden geçi r mi şl er . Mektuplarda bulunan b i l­
gileri n büyük bölümü eski, ama gazetelerde ati anmış bu­
l un an b a zı o l a yl ard a n sözediliyor. Taşranın, Paris'te ol up
bitenler üzerine, ku ş a tm a sırasındaki kadar az şey bildiği
söy l en iyor. Dövüşiilen yerler dışında, böyle bir dingin­
l i k hiç b i r zaman egemen o lm a mı ş . Orta sınıfın biiyük bir
bölümü, Belleville ul usal muhafıziarına ka tıl m ı ş . Büyük
kapitalistl e r kaçmışlar, küçük tüccar ve zan a a tç ı lar işçi
sı nıfı ile birl ikteler. Halkın ve ulusal muhafıziarın coş­
kusunu k i mse tasarlayamaz; Ve rsaylıl ar l'ğer Pa ri s 'e gire­
b i l ('c e kl e r i n e i nanıyurlarsa, a d a mak ı l l ı del idirler. Paris
taşrada b i r a yakl an m ay a inanmıyor ve kendisine karşı
üstün güç le r topl andığını b i l i yor, ama bu konuda korkusu
yok; korktuğu şey Prusya müdahalesi ve yiyecek kıtlığı­
d ır. Kiralar ve t i caret senetleri üzerindeki buyrultul ar
ustaca i k i iştir: o n l a r olm as a yd ı , tü e c a r ve zanaatç ı lar ın
3j4'ü iflas e derd i . Duval ile Flourens'ın öl d ürü lmes i bir
iiç i s teği u yand ı r dı . Flomens ailesi ve Komün, ölü ml er i­
nin nedenlerini ayd ınl atma k için bir y asa adamını yet­
k i le n di rd i ler, ama boşuna. Flourens bir evde öl dürii l mü� .
Tel yazıları imalfıtı ü zeri ne bazı bilgiler aldık. Brut­
to* ul ıısal sav u n m a h iikiimet.i11in hesaplarını gözden ge• Aslı nda Prolot. -Ed.
3 02
çirdiği zaman , geliştirilmiş taşınabil ir bir giyotin yapılma­
sı için para ödenmiş ol d uğu n u görd ü . K o ın i i n ü n buyruğıı
üzerine bu giyotin bulundu ve herkesin gözü önünde ya­
kıldı. Gaz şirketi belediyeye bir milyon franktan çok borç­
lu idi, ama zoralırnma değin hiç bir ödeme isteği göster­
med i . O zaman borcu tutarında bir bordro l•'raıısa Banka­
sına verilmişti. Tel yazılan ve muhabirler bütü n bunlar
üzerine çeşitli versiyonlar veriyorlar. Özellikle Koroünün
bu kadar ucuz yönetmesini görmekle kı:;ı;ılıyor. Sadece en
yüksek görevl iler yılda 6.000 fra nk gibi bir şey alıyorlar,
tiiın öbürleri bir işçi ücretinden başka bir şey almıyor.
Çağrı* gelecek oturum için hazır olacak.
1871 güniii Tlıe Ea ste r n Po•t
gazetesi n° 135'te lmzasız olarak
29 Nisan
yııyımlıınmış konuşma
Bu versiyon
Çağınıla
İngillzee yazılmışt ı r
özeti
Ilk kE'z: Pari.q Komiiııil
I. Enteı-ııasyonal ( 194 1 ) b::ı�lıidı
kitapta Rusça olarak yayıınlnnnuştıı·
• Frn rısıı'dn İr.: Soıınş sözkomı.u
!'diliyor. -Ed.
o
FRİEDRİCH ENGELS
TOLAIN' İ N ULUSLARARASI EMEKÇ iLER
DERNEGİNDEN (UED) ÇIKARILMASI
ÜZERİNE GENEL KONSEY
KARARJI51
ULUSLARARASI Emekçiler Derneği Genel Konseyi,
işçi sınıfı temsilcisi niteliği ile Ulusal Meclise seçildikten
sonra, yurttaş Tolain'in davasına en yüz kızartıcı bir bi­
çimde ihanet etmesi olgusu konusunda, Paris Seksiyon­
ları Federal Konseyinin bu yurttaşın Dernekten çıkarıl­
ması üzerine, Genel Konseyin onaylamaya çağrıldığı ka­
rarı gözönünde tutarak, her UED Fransız üyesinin yeri­
nin, kapkaççı ve karşı-devrimci Versailles Meclisinde de­
ğil, sözgötürmez bir biçimde Paris Komünü saflarında
bulunduğunu gözönünde tutarak,
.
Paris Federal Konseyi kararını onaylar ve yurttaş To­
lain'in UED'den çıkarıldığ·ını bildirir.
o
Genel Konsey, Paris Federal Konseyinin sözkonusu
karar metnini ancak 25 Nisan günü ele geçirdiği için, bu
konuda daha önce herhangi bir karar alma olanaksızlığı
içinde bulunuyordu.
25 Nisan 1871 günü yazılmıştır
29 Nisan 1871 günlü The Eastern Post
gazetesi n° 1 35'te, 14 Mayıs
1871 günlü L'Internationaı n° 122'de
ve 24 Mayıs 1871 günlü Der Vo!ksstaat
gazetesi n° 42'de yayımlannuştır
İ ngilizce yazılmıştır
FRİEDRİCH ENGELS' İN PARi S KOMÜNÜ ÜZER İNE
KONUŞMASI
GENEL KONSEYİN 19 MAYIS 1871 G Ü NL Ü OTURUM
TUTANAKLARıNDAN Bİ R PARÇA
. . . Yurttaş Engels daha sonra çağrının"' henüz hazır
olmadığını bildirdi. Yurttaş Marx'ın ciddi bir :rahatsızlığı
vardı ve çağrı üzerindeki çalışma sağlığını bozmuştu. Bu­
nunla birlikte, çağrı cumartesi hazır olacak ve alt-komi­
te155 akşam üzeri saat beşten sonra ne zaman isterse Marx'­
ın evinde toplanabilecek.
Buradan bir Komün habercisi geçti, haberler iyidir.
İzin belgesi olmayanların girişini önlemek için sert ön­
lemler alınması gerekmiş. Versailles çaşıtlarının istedik­
leri gibi gezip dolaştıkları anlaşılmış. Büyük saldırı ba•
Fransa'da lı; Savaş. -Ed.
şarısızlığa uğramış. Versailles ordusu, ulusal muhafızlar
ve surlar arasından geçmeye kalkışmış, ama şimdi ancak
bir yerden, daha önce ona bir başarısızlığa malolan yerden
saldırıya geçebilir. Savunma güçleniyor. Komün Ciamart'­
da biraz toprak yitirdi [ama] geri aldı. Ordu surları ele
geçirme başarısını gösterse bile, sonra o güne değin hiç
görülmemiş bir kavgaya yolaçacak barikatlar var. İ lk
kez olarak barikatlar, top, savaş tüfeği ve kurallara göre
örgütlenmiş güçler aracıyla savunulacak. Versailles taş­
radan asker toplayamamış, hatta kentlerde düzeni sağla­
mak için askerlerin bir bölümünü göndermek bile gerek­
miş. 'l'hiers, belediye meclisleri üyelerinin, siyasal sorun­
l a rı incelemek için Bordeaux'da toplanınalarma bile izin
veı·emiyor; bunu engellemek için, Napoleon döneminde
oylaııın ış bir yasaya başvurma zorunda kalmış.
l l l< lu•1., Prıris Kom ünü Döneminde
/. lt:ııı..rııa•uotıcıl ( 1!14 1 ) adlı kitapin
RuNçıı olnı·rık yny ı ınlonrnışlır
İngilizce yazılmıştır
KARL MARX'IN PARİ S KOMÜNÜ ÜZERİNE
KONUŞMASI156
GENEL KONSEY İN 23 MAYIS 1871 G ÜNL Ü OTURUM
TUTANAKLARlNDAN BİR PARÇA
YURTTAŞ Marx hasta olduğunu ve söz verdiği çağrı­
yı• bitiremediğini, ama gelecek salıya hazır olacağını um­
duğunu söyledi. Paris çatışmalarından sözeden Marx,
korkularını bildirdi : işin sonu yaklaşmışa benzer, dedi,
ama Komün ezilse bile, savaşım sadece ertelenecek. Ko­
mün ilkeleri ölümsüzdürler ve yok edilemezler ; bu ilke­
ler, işçi sınıfı kurtuluşunu elde edeceği güne değin ken­
dilerini zorla kabul ettirmekten geri kalmayacaklar.
Thiers'nin jandarmaları işini gören Prusyalıların yardımı
ile Paris Komününü yenmekteler. Komünün yıkılmasını
•
Fransa'da İç Savaş. -Ed.
oB
öngören komplo, Bismarck, Thiers ve Favre tarafından
tezgahlandı; Bismarck, Frankfurt'ta, Thiers ile Favre'ın
kendisinden müdahale etmesini istediklerini doğruladı.
Sonuçlar, onlara yardım etmek için, Bismarck'ın, Alman
askerlerinin yaşamını tehlikeye atmaksızın -elde edile­
cek bir çıkar olduğu zaman insan yaşamlarını koruma kay­
gısı taşıdığı için değil, ama, Fransa'ya daha da ağır bir he­
sap sunabilmek bakımından, onu elden gelen en büyük
yıkım içine atmak istediği için- her şeyi yapmaya hazır
olduğunu gösteriyor. Thiers'nin, sözleşmede öngörülen­
den daha çok askere sahip olmasına, ama Paris'e ancak kı­
sıtlı yiyecek maddesi gitmesine izin verdi. Tüm bunlar,
eski öyküler. İktidardaki sınıflar işçi sınıfına boyuneğdir­
mek için her zaman birleşmişlerdir. Daha l l. yüzyılda,
Fransız ve Norman şövalyeleri birbirleri ile savaştıkları
sırada köylüler ayaklanmışlardı. Şövalyeler, köylü hare­
ketini ezmek için, hemen anlaşmazlıklarını unutup bir­
leştiler. Prusyalıların kendi polis görevlerini nasıl yerine
getirdiklerini göstermek için, işgal ettikleri Rouen'da, En­
ternasyonal üyesi oldukları bahanesi ile 500 kişiyi tutuk­
ladıkları anımsatılabilir. Enternasyonal korku salıyor. Bir
gün Fransız Meclisinde, kont Jaubert -kurumuş bir mum­
ya, 1834'te bakan, basma karşı yöneltilmiş bulunan önlem­
leri desteklemesi ile ünlü-, düzenin yeniden kurulma­
sından sonra, hükümetin ilk ödevinin, Enternasyonalin
etkinliği üzerine bir soruşturma yapmak ve onu ortadan
kaldırmak olacağını söylediği bir söylev çekti.
·
27
Mayıs
The
n°
İngilizce yazılmıştır
1871 günlü
Eastern Post gazetesi
139'da
yayımlanmıştır
3 09
BURJUVA BASlNlN ENTERNASYONAL VE PARiS
KOMÜNÜ KARŞISINDAKi KARAÇALMALARINA
KARŞI KARL MARX'IN YAPTIÖI
KONUŞMANIN Ö ZETi
GENEL KONSEYİN 6 HAZİRAN 1 87 1 GÜNLÜ OTURUMU
ÜZERİNE BİR BASIN BÜLTENİNDEN BİR PARÇA
YURTTAŞ Marx, Konseyin dikkatini, İ ngiliz basını­
nın Paris Komünü konusunda yazdığı yüz kızartıcı ya­
lanlar üzerine çeker. Bu yalancı uydurmalar, gerçeğin
bilinmesi korkusu ile Fransız ve Prusya polisleri tara­
fından imal edilmişlerdir. Millit�re'in, Koroünün en inatçı
üyelerinden biri olduğu ileri sürülmüş bulunuyor. Gerçek­
te o hiç bir zaman Komün üyesi olma dı, ama Paris mil­
letvekili olduğuna göre, onu kurşuna dizrnek için bir ne­
den bulmak gerekiyordu. Polis ve onun hafiyeleri rolüne
çıkan İngiliz basını, Thiers'ye yardımcı oldu. Thiers'nin
kandökücü siyasetini doğrulamak için, Komüne ve En­
ternasyonale karaçalınakla uğraşıldı. Basın, Enternasyo1. 0
nalin birçok erek ve ilkelerini yeterince bilir. Enternas­
yonalin, imparatorluk zamanında Paris'te konusu olduğu
kovuşturmalarla ilgilenmişti. Basın temsilcileri Derneğin
çeşitli kongrelerinde bulunmuş, ve basın, Dernek çalış­
maları üzerine haberler yayımlamıştı. Ve gene de, Fe­
nianların, Carbonarilerin, Marianne Derneği157 ve öbür
başka gizli derneklerin Dernek üyesi oldukları yolundaki
haber tüm gazetelerde verildi. Basında, albay Handerson'­
ın, bazı söylentilere göre Londra'da bulunan Genel Kon­
seyin toplandığı yeri bilip bilmediği soruşturuldu. Bütün
bunlar, sadece Enternasyonale karşı alınabilecek her tür­
lü önlemi doğrulamak için düşünüldü. "Yüksek sınıflar",
Enternasyonal ilkeleri tarafından ürkütülmüşlerdir.
Marx, Contemporary Rewiew 158 tarafından yayımian­
mış bulunan bir makalede, Mazzini'nin Paris Komününü
kınadığı olgusu üzerine de dikkati çekmek ister. Mazzini'­
nin işçi hareketi ile her zaman savaşmış bulunduğu ger­
çeği, gerektiği kadar geniş bir biçimde bilinmez. Mazzini
Haziran 1848'de başkaldırıeriara göz açtırmamıştır. Bu da
ona, o zaman bugünkünden daha yürekli olan Louis Blanc
tarafından bir yanıt verilmesine yolaçmıştır.
Kalabalık bir aile babası olan Pierre Leroux, Londra'­
da iş bulduğu zaman, onu yüzüstü bırakan Mazzini'dir.
Olgular, eski moda cumhuriyetçiliği ile, Mazzini'nin hiç
bir şey anlamadığım ve hiç bir şey yapmadığını gösterir.
Milliyetçilik özendirmeleri ile, o, İtalya'yı askeri zorba­
lığa götürdü. Kendi imgeleme gücünde yarattığı devlet
onun için her şey, gerçek toplum ise hiç bir şeydir. Halk
kendini bu türlü insanlardan ne kadar çabuk kurtarırsa,
o kadar iyi olacaktır.
ıo Haziran
1871
İngilizce yazılmıştır
günlü
The Eastern Post gazetesi
n• 14l'de yayımlanmıştır
31.1.
KARL MARX
GENEL KONSEYİ N TIMES YAZlKURULUNA
B İLDİRGESİ 159
TIMES YAZIKURULUNA
Derneğimizin Genel Konseyi, Enternasyonal üzerin­
deki 19 Haziran 1871 günlü başyazımza yanıt olarak, size
şunları bildirmemi benden istedi:
Paris-JournaP�9 ve benzer gazeteler tarafından yayım­
lanan, bütün ayrıntıları Versailles polisi tarafından uydu­
rulmuş düşsel Paris bildirgelerini, bizim Fransa'da iç sa­
vaş üzerindeki çağrı mız ile aynı sınıfa koyuyorsunuz.
Şöyle diyorsunuz:
"Profesör Beesly tarafından yayımlanan ve geçen gün
bu sütunlarda sözü edilen Siyasal Notlar, onun tam ona­
ması ile, Konsey çağrısı içinde de yeralmıştır; bu da bizi,
eski-imparatora toplumun kurtarıcısı sanını vermenin ne
'
312
ölçüde doğru olduğunu kavrayabilecek bir duruma ge­
tirir."
Oysa Konsey, kendi çağrısında, Siyasal Notlar'dan ün­
lü ve saygın bir Fransız bilgini olan bir yazarın, son Pa­
ris devrimine karışmış Enternasyonal üyelerinin kişisel
nitelikleri üzerindeki tanıklığından başka hiç bir şey ak­
tarmaz. Bunun "eski-imparator" ve onun kurtardığı top­
lum ile ne ilişkisi var? Dernek "program"ı, sizin dediği­
niz gibi, "bundan yedi yıl önce" Bay Tolain ve Bay Odger
tarafından "hazırlan"mamıştır. 28 Eylül 1864 günü, Long
Acre, St. Martin's Hall'deki genel kurulda seçilen geçici
Konsey tarafından hazırlanmıştır. Bay Tolain hiç bir za­
man bu Konsey üyesi olmadı ve bu program kaleme alın­
dığı sırada da Londra'da değildi.
Siz, "Milliere"in "Komünün en inatçı üyelerinden bi­
ri" olduğunu söylüyorsunuz. Oysa, Milliere hiç bir zaman
Komün üyesi olmadı.
"Şu son zamanlara kadar, diyorsunuz daha ilerde, Der­
nek başkanı olan Assi'nin de sözünü etmeliyiz", vb ..
Assi hiç bir zaman En ternasyonal üyesi olmadı, ve
"Dernek başkanı" görevine gelince, bu görev, bundan
çok zaman önce, 1868'de kaldırıldı.ıoo
20 Haziran 1871 dolaylarında
Karl Marx tarafından yazılmıştır
İ lk kez K. Marx
ve
F.
Engels,
Yapıtlar, ı. baskı, c. XIII,
II. böltim ( 1940) içinde Rusça
olarak
yayımlanmıştır
1
İngilizce yazılmıştır
KARL MARX
GENEL KONSEYi N, LONDRA'DAKi STANDARD
GAZETESi BAŞYAZARINA MEKTUBU
STANDARD BAŞYAZARINA'"'
Enternasyonal üzerindeki (19 Haziran tarihli) başya­
zınızda, şöyle yazıyorsunuz :
"Komünden yana son zamanlarda ortaya atılmış bu­
lunan iki programdan (Londra programı ile Paris prog­
ramı) , Paris programı daha dürüst ve daha açık olma
değimine sahip."
Talihsizlik sonucu, "Paris" bildirgesi bizim Paris ör­
gütümüz tarafından değil, ama "Versailles poiisi" tara­
fından ortaya atılmıştır.
Şöyle diyorsunuz:
"Londra enternasyonalistleri, 'eski toplumun yıkılına­
sı gerektiği ve zorunlu olarak yıkılacağı'nı ilfm etmede,
1
Parisli meslektaşlarından daha az ateşlilik göstermiyor�
lar. Kamusal yapıların ateşe verilmesi ve rehinelerin öl­
dürülmesinden, 'toplumu yıkma yolunda devsel bir çaba',
hatta eğer bu kez başarı kazanmasa bile, başarı kazanana
değin sürdürülecek bir çaba olarak sözediyorlar."
Dernek Genel Konseyi, çağrımızın, sizin bize yükle­
diğiniz sözlerin hangi sayfanın hangi satırlarında bulun�
duğunu göstermenizi diler!
20 Haziran 1871 günlerinde
K. Marx tarafından yazılmıştır
İlk kez K. Marx ve F. Engels,
Yapıtlar, ı. baskı. c. XIII,
II. bölüm (1940) Içinde, Rusça
olarak yayımlanmıştır
İngil izce yazı lmışt ı r
FRİEDRİCH ENGELS
GENEL KONSEYİN, HOLYOAKE'IN B İR MEKTUBU
KONUSUNDAKi B İLDİRGESİ 162
DAILY NEWS8' BAŞYAZARINA
Bayım,
Uluslararası Emekçiler Derneği Genel Konseyi, Bay
George Jacop Holyoake'ın salı günkü Daily News tara­
fından yayımianmış bulunan mektubuna yanıt olarak,
benden aşağıdaki bildiride bulunmarnı istiyor:
1. Konsey tarafından yayımlanan çağrının, "Versail­
les'da bir ölüm ya da sürgün nedeni olabileceği" yolun­
daki anıştırmaya ilişkin olarak, Konsey, Paris'teki dost­
larının Bay Holyoake'den daha iyi yargıçlar olduklarını
düşün ür.
2. Bizim Konseyde bütün resmi belgelerimizin altı­
na, varolan ya da olmayan bütün üyelerinin adlarını yaz16
mak gibi bir kuralımız vardır.*
3. Bu çağrının, "bir Sakson ya da Kelt kalemi tara­
fından açıkça gözden geçirilmiş bulunmasına karşın, bir
İngiliz ürünü olamayacağı" savıyla ilgili olarak, Konsey,
bir uluslararası örgüt metinlerinin, kolayca anlaşılabile­
ceği gibi, özgül ulusal nitelik taşıyamayacaklarının gözö­
nünde tutulmasını diler. Ne olursa olsun, Konseyin, bu
durumda saklayacak hiç bir şeyi yoktur. Çağrı, Konseyin
daha önceki birçok yayını gibi, Almanya muhabir sekre­
terimiz doktor Karl Marx tarafından yazılmıştı. Oybirliği
ile onaylanmıştı ve kimse de onu değiştirmemişti.
4. Geçen yıl, George Jacob Holyoake Konsey üyeli­
ğine adaylığını koymuş, ama kabul edilmemişti.
Ü stün saygılarımı lütfen kabul edin, Bayım.
256, High Holborn, London,
W�stern Central,
21 Haziran 187 1
JOHN HALES
Uluslararası Emekçiler Derneği
Genel Konsey Sekreteri
20 Haziran 1871 günü F. Engels
tarafından yazılmıştır
İngilizce yazılmıştır
23 Haziran 1871 günlü The Daily News
gazetesinde ve 24 Haziran 1871 günlü
The Eastern Post gazetesi n° 143'tc
yayımlanmıştır
• Engels'in özgül metninde şöyle devam eder: "Ama sözkonusu du­
rumda, ve ayrıklayıcı olarak, varolmayan üyelerin kesin düşünce uy­
gunluğunu da istedik." -Ed.
FRİEDRİCH ENGELS
GENEL KONSEY İN SPECTA TOR92 VE EXAMINER
GAZETELERİ BAŞYAZARLARINA MEKTUBU163
SPECTATOR (VE EXAMINER) BAŞYAZARINA
Bayım,
Bugün İngiliz basınını sarmış bulunan (ve hepsi de
ilk kez olarak ünlü Paris-Journal ı 49 tarafından yayınlanan)
Enternasyonalin Paris'teki sözde bildirge ve öbür yayınla­
rının, istisnasız hepsinin saf Versailles polisi imalatı ol�
duklarını okurlarınızın bilgisine sunarsanız, Uluslararası
Emekçiler Derneği Genel Konseyini çok minnettar kılar­
sınız.
En derin, vb..
2 1 Ha ziran 1071 dolaylarında
F. Engels tarafından yazılmıştır
İngilizce yazılmıştn·
İl k kez K. Marx ve F. Engels,
Yapıtlaı', ı. baskı, c. XIII, Il. bölüm
( 1940) içinde, Rusça olarak yayımlanmıştır
18
KARL MARX
DAILY NEWS BAŞYAZARINA164
Bayım,
Otuzdan çok üyeden oluşmuş bir Konsey, kendi bel­
gelerini elbette kendisi yazamaz. O bu işi, geri çevirme
ya da değiştirme hakkını saklı tutarak, üyelerinden biri­
ne ya da öbürüne verme zorundadır. Benim kaleme al­
dığım Fransa'da 1ç Savaş üzerindeki çağrı, Enternasyo­
nal Genel Konseyi tarafından oybirliği ile kabul edil­
mişti ve dolayısıyla, görüşlerinin resmi dışavurumunu
temsil eder. Jules Favre ve hempalarına karşı yöneltilen
kişisel suçlamalara gelince, durum farklıdır. Bu konuda
Konseyin büyük çoğunluğu, benim dürüstlüğüme güven­
me zorunda kalmıştır. Konseyin bir başka üyesinin,* Bay
John Hales'in, Bay Holyoake'a yanıtında, beni çağrının
yazarı olarak göstermesini öngören öner-g esini destekle­
me nedenim de budur. Kendimi bu suçlamaların tek so­
rumlusu sayarak, bu mektupla Jules Favre ve hempala­
rına, beni karaçalmadan ötürü adalete vermeleri için
meydan okuyorum. Bay Llewelyn Davies, mektubunda
şöyle yazıyor:
"Fransızların birbirlerine öylesine eli açıklıkla dağıt­
tıkları kişisel alçaklık suçlamalarını okumak acı verici."
Bu yargı, William Cobbet'nin İngilizlerde sık sık alay
konusu yaptığı o ikiyüzlü kendini beğenmişlik kokusunu·
yaymıyor mu? Bay Llewelyn Davies'e, öldürülmüş, tut­
sak ya da kaçak komüncülere karşı, polis hizmetinde, en
lekeleyici karaçalmaları hazırlayan Fransız petite presse'i
ile, sözkonusu küçük basın için açıkça dile getirdiği kü­
çümsemeye karşın bugün bu karaçalmaları yinelemeye
devam eden İngiliz basınından hangisinin daha kötü ol­
duğunu sormakta bir sakınca görmeyeceğim. Zaten Bay
David Urquhart gibi bir adam tarafından müteveffa lord
Palmerston'a karşı tam çeyrek yüzyıl boyunca yöneltil­
miş suçlamalar kadar ağır suçlamaların Fransa'da değil
de, örneğin İngiltere'de örtbas edilebildiğini saptamak
da, Fransızlar için sıkıntı verici bir şey değildir.ı65
1. Modena-Villas, Maitland pa re,
Haverstok-Hill, 26 Haziran
İ ngilizce yazılınıştır
1 Temmuz 1871 günlü
The Eastern Post gazetesi n° 144"te
ve 27 Haziı·an 1871 günlü
The Dai!y News gazetesinde
(kesintiler ile birliktel yayımlanmıştır
•
KARL MARX
F. Engels. -Ed.
3 20
FR İEDR İ CH ENGELS
GENEL KONSEYİN HOLYOAKE VE LUCRAFT'IN
MEKTUPLAR! KONUSUNDAKi BİLDİRGESİ168
DAILY NEWS YAZlKURULUNA
Bayım,
Uluslararası Emekçiler Derneği Genel Konseyi, ben­
den, Bay G. J. Holyoake ve Bay B. Lucraft'ın, pazartesi
sayınızda yayımıanmış bulunan mektuplarını yanıtlama­
mı istedi. Konsey tutanaklarına bakınca, bunun için ken­
disine gereğince izin verilen Bay Holyoake'ın, 16 Kasım
1869 günlü oturuma katıldığını, bu oturumda, sözü geçen
Konsey üyesi olmak ve Enternasyonalin, 1870'te Paris'te
toplanacak gelecek genel kongresine katılmak istediğini
dile getirdiğini saptadım. Ayrılmasından sonra, Bay John
Weston onun Konseye adaylığını koydu, ama bu öneri
öyle bir kabul gördü ki, Bay Weston, daha çok direnme­
den, bu öneriyi kendisi geri aldı. Bay Lucraft'ın, çağrı­
nın onaylandığı oturumda bulunmadığı yolundaki bildirge3 2 1.
sine gelince, Bay Lucraft'ın, Fransa'da iç Savaş üzerin­
deki çağrı metninin 30 Mayıstaki gelecek oturumda oku­
nup tartışılacağının resmen açıklandığı Konseyin 23 Ma­
yıs 1871 günlü oturumunda hazır bulunduğunu söylemek
zorundayım. Yani Bay Lucraft'ın bu elverişli durumda
bulunup bulunmayacağını karariaştırma vakti vardı. O
sadece, resmi belgelerinin altına, bulunsun bulunmasın,
tüm üyelerinin adını yazmanın bir Konsey kuralı oldu­
ğunu bilmekle kalmıyordu, ama ayrıca bu kuralın ateşli
bir yandaşı da olmuş ve 23 Mayıs günü, başkaları ara­
sında, kendini bağışık tutmak için yapılmış girişimiere
birçok kez karşı da çıkmıştı; sonra, kendi öz girişkenliği
ile, Konseyi "Paris Komünü için duyduğu biiyük yakın­
lık"tan bilgili kılmıştı. Koııseyin 20 Haziran salı akşamı
oturumunda, Bay Lucraft, o anda bile çağrıyı henüz oku­
madığını, ve onu sadece basındaki tepkilere göre yargı­
ladığını kabul etme zorunda kaldı. Bay Odger'in yalan­
lamasının bende uyandırdığı tüm saygı ile, söyleyebile­
ceğim tek şey, onun kişisel olarak hazır bulunduğu ve
Konseyin hemen bir çağrı yayınlama tasarısından bilgi­
li olduğu, metnin altında adının bulunmasına söyleye­
cek herhangi bir şeyinin olup olmadığının sorulduğu, onun
da bunu bir hayır ile yanıtladığıdır. Herkes kendi sonu­
cunu kendi çıkarsın. Bay Lucraft ile Bay Odger'ln isti­
falarının, Konsey tarafından oybirliği ile kabul edildiği­
ni de ekleyebilirim.
Ü stün saygılarımı lütfen kabul edin, Bayım.
256, High Holborn, London,
Western Central
JOHN HALES
Uluslararası Emekçiler Derneği
Genel Konsey Sekreteri
F. Engels tarafından 27 Haziran
1871 günü yazılnuştır
29 Haziran 1871
gün lü
The Dal!y News gazetesinde'
ve 1 Temmuz 1871
günlü
The Eastern Post gazetesi
no 144'te
yayımlanmıştır
İngilizce yazılmıştır
FRİEDR İ CH ENGELS
FRANSA'DA İÇ SAVAŞ ÜZERİ NE ÇAÖRI VE
İ NG İLİ Z BASINI107
(PARÇA)
Londra, 30 Haziran.
Londra, Londra olalı, hiç bir basılı metin, Enternas<
yoncil Genel Konseyinin çağrısı kadar güçlü bir etki uyan­
dırmamıştır. Başlangıçta, büyük basın gene kendi gözde
yöntemine, [bu işten -ç.] hiç sözetmeme yöntemine baş­
vurmayı denemiş, ama bu yöntemin bu kez sökmeyece­
ğini anlaması için birkaç gün yetmiştir. Telegraph, 168
Standard/61 Spectator,02 Pall M all - Gazette/00 Times,62 baş­
yazılarını birbiri arkasına bu "ilginç belge"ye ayırma zo­
runda kalmışlardır. Sonra gazetelerde dikkati çağrının
çe�itli noktaları üzerine çeken okur mektupları yayım­
landı. Daha sonra yeni başyazılar ve hafta sonunda da,
haftalık dergilerdeki öbür yankılar geldi. Tüm basın, bir­
lik içinde, Enternasyonalin, hesaba katılması gereken ve
varlığı susarak ortadan kaldırılamayacak büyük bir Av­
rupa gücü olduğunu kabul etme zorunda kaldı. Hepsi de
çağrının yazınsal üslup değerini teslim etti ; Spectator'a
bakılırsa, dili William Cobbett'in dili kadar güçhi . Bu rj u ­
va basının, proleter görüş açısını böy lesine gözüpek bir
biçimde savunan ve böylesine büyük bir kararlılıkla Pa­
ris Komününden yana çıkan bir belgeyi hemen hemen
ağız birliği ile yuhalamasını beklemek gerekirdi. Paris
polisi hizmetindeki gazeteler tarafından imal edilen "Sti­
eberliklerm7o ile, Enternasyonal Genel Konseyi tarafın­
dan yapılan resmi yalanlamaya karşın, Jules Favre'ın
sorumluluğunu Enternasyonalin sırtına yıkmak istediğ·i,
bambaşka bir örgütten (bakuninci sosyalist demokrasi
ittifakı) 91 gelen belgelerin, Enternasyonale yüklenmeleri
de şaşırtıcı değil. Ama sonunda tüm bu kargaşalık, ham­
kafanın kendisini de yordu. Gerçek bir doğruluk ile dav­
ranan tek gazete olan Examiner,103 ayrıntılı bir makale­
de kesin olarak Enternasyonalden yana çıkarken, Daily
News gerileme borusunu çaldı. Basının döktürdiiğü tez­
gahtar dilinin etkisi altında, Genel Konseyin -- biri (Ocl­
ger) uzun zamandan beri burjuvazi ile .düşüp kalkan,
öbürü de (Lucraft) , Londra okulları Konseyine seçildik­
ten bu yana, görünüşe göre, "saygıdeğer" kimselerin ka­
nısına daha çok kulak kabartan- iki Eritanyalı üyesi,
Genel Konseyden ayrıldıklarını açıkladılar; istifaları oy­
birliği ile kabul edilmişti. Yerlerine başka iki İ ngiliz iş­
çisi* çoktan geçirilmiş bulunuyordu, ve onlar, kesin so­
nuca götüren bir anda proJetaryaya ihanet etmenin ne
demek olduğunu çok çabuk anlayacaklar.
Bir İ ngiliz protestan papazı, Llewelyn Davies, Daily
•
J. Roach ve A. Taylor.
-Ed.
News'a, Jules Favre ve hempaları üzerine çağrıda yera­
lan kabalıklardan yakındı; Genel Konseye karşı Fransız
hükümetinin adalete başvurması yolu ile de olsa, bu suç­
lamaların doğruluk ya da yalancı niteliğinin ortaya çıka­
rılması dileğinde bulundu. Ertesi gün, Karl Marx, aynı
gazetede, çağrının yazarı niteliği ile, sözü geçen suçlama­
ların kişisel sorumluluğunu yiiklendiğini açıkladı; bunun­
la birlikte, Fransız elçiliği, karaçalıcı sözleri nedeniyle
ona karşı dava açma emrini almamış gibi görünüyor. En­
sonu, Pall Malı Gazette, ne olursa olsun, bu işin yarar­
s ı z olduğunu, bir devlet adamının kişiliğinin, devlet ada­
mı olarak, her zaman dokunulmazlığı bulunduğunu, ve
sadece kamusal davranışlarının saldırı konusu olabilece­
ğini yazdı. Kuşkusuz, eğer Britanya devlet adamlarının
kişiliğine bağlı her şey ortaya serilseydi, bu iş oligarşi ve
lıurjıwazi dünyası için kıyamet gününün kopması olurdu.
F. Engels lara rından 30 Haziran
1 87 1 giinü yazılmıştır
5 'l'cınmuz 1871 günü Dcr Volkss t a n ı
gazetesi ft0 54't.p yayımlan m ıştı r
Almanca yazılmıştır
KARL MARX'IN THE WORLD GAZETESi MUHAB i Ri
İ LE BİR KONUŞMASININ METNİ'71
(PARÇA)
Londra,
3 Temmuz
. . . Düpedüz konuya girdim. Herkes, dedim, Enternasyo­
nal konusunda oldukça kötü şeyler düşünüyor; kimse onun
ne ile uğraştığını kesinlikle söyleyemeden, herkes ona karşı
bir nefret duyuyor. G izi ba§knlarından daha iyi çözdüğünü dü­
şünen bazı kimseler, onun bir yüzüne işçinin doğruluk ve tatlı
gülümsemesini, öteki yüzüne komplocunun alaylı sırıtmasını
bayrak gibi çeken bir tür Janus olduğunu söylüyorlar. Marx'­
tan, bu türlü teorilerin aydınlatmakta güçsüz kaldıkları bir
gizem üzerine aydınlık getirmesini diledim. Ö yle sanıyorum
ki, inandığımız §ey ona çok gülünç geldiğinden, bilgin, katıla­
sıya güldü.
- Bu işte hiç bir giz yok, aziz bayım, diye başladı
Hans Breitmann lehçesinin172 çok özentili biçimi içinde,
Derneğimizin15 açıkça çalıştığını, ve ayrıntılı çalışma tu-
tanaklannın, bu konuda bilgi edinmek isteyenler için ya­
yınladıklarını dikkafalılıkla bilmezden gelen kimselerin
alıklığından başka bu işte hiç bir giz yok. Tüzüğümüzü
bir peni karşılığında satınalabilir, ve bir şilin karşılığın­
da, bizim üzerimize size hemen hemen bizim kadar uzun
bilgi veren broşürler edinebilirsiniz.
R. L.: "Hemen hemen", uıı pekala olanaklı; ama en önem­
l isi benim öğrenmeyeceğim ŞPyde bul unmayacak mı? Size kar­
şı büsbütün açık olmak ve sor u y u alelade gözlemcinin düşün­
dü ğü gibi sormak gerekirse, diyeb i l irim ki, konusu bulundu­
ğunuz genel kınama, yığının bilgisiz kötülüğünden kuşkusuz
daha çok bir şey anlamına gelir. Ve bana şimdi söylemiş bu­
lunduğunuz şeyden sonra, Enternasyonalin gerçekte ne oldu­
ğunu sormama izin verir misiniz?
Dr. Marx:
nız
Onu oluşturan kimselere: işçilere bakına­
yeter.
R. L . : Evet, ama a ske r her zaman ona buyruk veren hü­
kümeti temsil etmez. Üyeleri n izden birkaçını tanırım ve
komplocularlll dokundukları kumaştan dokunmamış oldukları­
na i n an mak isterim. Üstelik milyonlarca k i şi tarafından pay­
laşılan bir giz, artık bir giz değildir. ' Peki ya onlar gözüpek
ve, umarım ki eklersem beni lıağışlarsınız, pek de dürüst ol­
m ayan bir çetenin aletlerinden ba şka b ir şey değilseler ?
Dr. Marx:
Bunu gösteren hiç
bir
şey yok.
R. L . : Ya son Paris ayaklanması?
Dr. Mar.ı:: Bana ilkin komplo olduğunun, bütün olup
bitenlerin, zamanın koşullarının haklı sonucu olmadığı­
nın kanıtı verilsin ; ya da, eğer komplo varsa, Uluslararası
Derneğin bu komploya katılmış bulunduğunun kanıtları
verils i n .
R. L.: O kadar çok Dernek üyesinin Kornündeki
varlığı.
Bu durumda, bireysel katılımları savsak­
olmaktan uzak bulunduğuna göre, bu bir ma­
sonlar komplosudur da. Gerçekte, ·eğer papa her ayaklanDr. Marx:
l a nabilir
mayı onların hesabına yazsaydı, şaşırmazdım. Ama da­
ha iyisi bir başka açıklamaya bakın. Paris ayaklanması
Paris işçilerinin işi idi. En yetenekli işçiler ister istemez
onun önder ve yürütücüleri olacaklardı ; oysa, en yetenek­
li işçile-r çoğ'u zaman Uluslararası Derneğin üyeleridirler
de. Gene de, Dernek, dernek olarak, onların davranış­
larından sorumlu tutulamaz.
R. L.: Dünya bunu bir başka gözle görecek. Herkes Lond­
ra'dan gelen gizli buyruklardan ve hatta mali destekten sözedi­
yor. Dernek etkinliklerinin açık niteliğinin, her türlü gizli
ilişkiler olanağını dıştaladığı söylenebilir mi?
Dr. Marx: Dünyada varolan hangi örgüt, kendi ışını
resmi ve resmi-olmayan ilişki araçlarına başvurmaksızın
yerine getirmiştir? Ama, din ve ahlak sorunları üzerine
belli bir papasal egemenlik ve entrika merkezinden ya­
yılmış buyrultular gibi, Londra'dan gönderilmiş gizli buy­
ruklardan sözetmek, Enternasyonalin içyüzü üzeri nde
adamakıllı yanılmak anlamına gelir . .
.
18 Temmuz 1871 günlü The World
gazetesinde ve 12 Ağustos 1871 günlü
haftalık Woodhu!! and C!af!in's Week!y
dergisi n° 1 3/85'te yayımlanmıştır
j28
İ ngilizce yazılmıştır
PARİS'TEKİ AMERİKAN ELÇİSİ BAY WASHBURNE
KARŞlSlNDA KARL MARX173
ULUS LARARASI EMEKÇiLER U ��RNI<:GİN I N AMERİKA
BİRLESİK DEVLETLERİ'NDEKi s�:KS!YONLARl
NEW YORK MERKEZ KOMITESINE
Yur ttaşlar,
Dernek Genel Konseyi, Ame r ikan elçisi Bay Wash­
burne'un Fra nsa' d aki iç savaş sırasında takınınış bulun­
duğu tutum ü zerine size açıkça bi lgi vermeyi görevi sa­
yar.
I
Aşağı daki bildi rim, Paris'te onyedi yıl yaşayan ve iç
savaş sırası nda Londra'da çıkan Dnily Tclegrap1ı1�R ve
New York Herald114 gazetelerinin ınuhabirliğini yapan bir
İskoçyal ı olan Bay Robert Reid tarafından yazılmıştır.
Bu arada, Bay Reid'in ona çektiği kısa tel yazıların ı bile,
2
Daily Telegraph'ın Versailles hükümeti yararına tahrif
ettiğini belirtelim.
Şimdi İngi ltere'de bulunan Bay Rei d , bildirim i n i ye­
minli bildirge ile doğrulamaya hazırdır.
"Top gürlernelerine karışan genel tehlike çanları bü­
tün gece sürdü. Uyumak olanaksız. Peki, diye soruyor­
dum kendi kendime, Avrupa ve Amerika temsilcileri ner­
deler? Bu suçsuz kanı dökülmesi ortasında, bir arabul­
ma çabasına girişmiş bulunmamaları olanaklı mı? Bu
fikre daha çok dayanamadım ve Bay Washburne'un kent­
te olduğunu bildiğimden, hemen onu görmeyi kararlaştır­
dım. Sanırım 17 Nisan güniiydi.i ; her ne olursa olsun, ger­
çek tarih, lord Lyons'a ayn ı gün yazmış bulunduğum
mektubum aı·ac ıyl a saptanabilir. Wushburne'un konutu­
nun yolu üzerindeki Champs-Elysces'den geçerken, yara­
l ı l u r ve cançekişenlerle dolu bir ambulanslar yığınına
rusladım. Zafer Anı t ı yöresinde havan topu merrnileri
patlıyor, ve birçok suçsuz, Thiers'nin kurbanları nın uzun
listesine ekleniyorlardı.
"Chaillot sokağı, no 95'e gelince, kapıcıya Birleşik
Devletler elçisini nasıl bulabileceğimi sordum, o da beni
birinei kata gönderdi. Paris'te, oturduğunuz kanat ya da
kat, servet ve konumunuzun en güvenilir göstergesidir
-- bir çeşit toplumsal baromctre. Burada, evin sokağa ba­
kan yüzü ile zemin katta bir markiyi, ve avluya bakun
pencereler ile dördüncü katta alçakgönüllü bir makinisti
bulursunuz; onları ayıran merdiven, aralarında kazılan
toplumsal uç ur um u belirler. Mcrdiveni tırmam rken, kı­
zıl külot ve ipek çoraplı gürbüz uşaklada karşılaşmadı­
ğımdan, şöyle di.işündüm: 'Evet! Amerikalılar paraları ile
ne yapacaklarını biliyorlar; bizler ise, bizler parayı so­
kağa atıyoruz.'
"Sekreterin odasına girerken, Bay Washburııe'u sor­
dunı. 'Onun kendisini mi görmek istiyorsunuz?' 'Evet.'
o
Geldiğim bildirildikten :sonra, yanıııa bı rakıldnn. Halıatça
bir koltuğa oturmuş, gazetesini oku y ord u Ayağa kalk­
masını bekledim, ama o, hep önündeki gazetesi ile birlik­
te, insanların genellikle çok nazik old ukl arı bir ülkede
görülmemiş kabalıktaki bir davraıı ı�l a, isti f i n i hiç boz­
madı.
"Bay Washburne'a, bir arabuluculuğa girişmemen in
bizim için insanlık dıi?ı bir şey olacağını söyledim. Başarı
üzerinde önyargıya varmaksızın , ne ol u rsa olsun bunu
denemek bizim görevimizdi; ü stelik Prusyalılar Versail­
les'ı kesin bir çözüme ulaşmak için sıkıştırdıklarına göre,
zaman da özellikle uygun gibi görünüyordu. Amerika ile
İngiltere'ni n ortak etkisi, teraziyi barıştan yana eğeb i l i r­
di.
" 'Parisliler başkaldırmış kişilerdir, diye yanıtladı
Bay Washburne, silahlarını teslim etmeleri gerekir.' Bu­
na karşılık, ulusal ınuhafı:ı:ların silah ta�ıma yasal hak­
kına sahip bulunduklarını, ama sorunun burada olmadı­
ğını söyledim. İnsancılık ayaklar altında çiğ n e ı ı d i ğ i za­
man, uygar dünyanın işe karışına hakk ı vardır ve siz­
den bunun için lord Lyons ile birlikte çalışınanızı isti­
yorum. Bay Washburnc: 'Şu Versaylılar hiç bir şey an­
lamak istemiyorlar.' - 'Eğer kabul etmezlerse, ınanevi
sorumluluk onların olacaktır.' Bay Washburne: 'Saı ımı­
yorum. Ben bu konuda hiç bir şey yapamam. Sizin lord
Lyons'u kendinizin görmesi daha iyi olur.'
"Görüşmemiz böyle bitti. Bay Washburne'dan de­
rin bir düşkıi'ıklığı içinde ayrıldım. Kaba ve kmumlu,
demokratik bir cumhuriyet temsilcisinde bulunması bek­
lenebilecek kardeşlik duygularından büsbütün yoksun bir
adam bulmuştum. Lord Cowley ile, Fransa'da temsilcimiz
olduğu zaman, iki kez bir görüşme yapma onuruna er­
elim. Açık yürekli ve çelebi davranışı, Amerikan elçisi­
n i n soğuk kendini beğenmiş ve d ü zmece aristokratik dav.
? 1.
ranışı ile şaşırtıcı bir karşıtlık oluşturuyor.
"Britanya hükümetinin, her insanemın kargışları ı ı ı
üzerine çekmeksizin, Neuilly canavarlıklarının yanısıra,
Ciamart ve Moulin-Saquet toplu insan kırımları gibi ca­
navarlıklara ilgisiz bir gözle bak a mayac ağı na inanmış ol­
duğumdan, lord Lyons'u da, İ ııgil tcre'nin, barıştırmaya
götürmek için, insanlık adına her şeyi yapma görevine sa­
hip bulunduğuna inandırmaya çalıştım. Lord Lyons, sek­
reteri Bay Edward Malct aracıyla, bana sözlü olarak,
mektubumu hükümete göndermiş bulunduğu ve bu ko­
nuda verebileceğim başka her türlü bilgiyi seve seve gön­
dereceği yanıtını verdirtti. Bir anda, koşullar bir barış­
tırma için son derece uygun oldu ve eğer hükümetimi�
ağırlığını teraziye koy sayd ı , dünya, Paris kasaplığmdaıı
kurtarılırdı. Ne olursa olsun. eğe r Brintaııya hükümeti
ödevini yerine getiremediyse, bu Lord Lyons'un kusuru
değildir.
"Ama Bay Washburne'a dönelim. 24 Mayıs ça rşamba
sabahı, Capucines bulvanndan geçiyordum. Ad ım la çag­
rı ldığımı iş�terek, başımı çevirdim ve, kalaba l ı k b i r Ame­
rikalılar topluluğu ortasında, açık bir Jandon araba içiıı­
de oturmuş bulunan Bay Washburne ile birli kte Dr. Hos­
sart'ı gördüm. Selam sabahtan sonra, Dr. Hossart'a takıl­
dıın. Çok geçmeden, konuşma, çevrede olup biten deh­
şet sahneleri üzerine gelerek, genel bir nitelik aldı ; o ;,a­
man Bay Washburne. sözlerinin doğruluğuna güvenen bir
adam havasıyla sözü bana yönelterck, şöyk ded i : 'Ko­
müne katılanların hepsi, ona yakınlık duyaııların hepsi,
kurşuna dizilecek.' Heyhat, yakınlık duyma suçu ilc y a ş­
lıla rı ve gençleri öldürrlüklerini biliyordum, ama Bay
Washburne'un ağzıııdan bunu yarı-resmi bir biçimde duy­
mayı bcklcmiyordum ; bununla birlikte, u bu kanlı tiinı­
ceyi yinelediği sırada, henüz başpiskoposu kurtarma nııı
zamanı idi.''175
33 2
II
"24 Mayıs günü, Bay Washburne'un sekreteri, XI. il­
çe belediyesi nde toplanmış bulunan Komüne, Prusyalılar
tarafından , Versaylılar ile federeler arasında aşağıdaki
koşu l l ar i l e bi r hakemlik önerisinde bulunma . zorunda
kald ı .
"Çatışma ların durdurulması.
"Bir yandan Komünün, ve öte yandan da Ulusal Mec­
l isin ye n i d en seçilmesi.
''Versailles birlikleri Paris'ten ayrılsın vc- istihkam­
ve çevredeki kendi ordugahlarına çekilsin.
"Ulusal Muhafız Paris'i korumaya devam etsin.
"Federeler ordusunda hizmet eden ve etmiş bulu­
nan kimselere hiç bir ceza verilmesin .
. ''Olağanüstü oturumda, Komün, yalnızca Fransa'ya
Kurucu Meclis genel seçimlerini hazırlamak için iki
aylık bir süre verilmesi koşulu ile, bu önerileri kabul
lurdaki
etti.
"Amerikan elçilik s ekr et er i ile ikinci bir görüşme
old u . 2!i Mayıs s a ba h oturumunda, Komün, tam yetkili
Plçi nitel iği ile, i çl er in de Vermorel, Delescluze ve Arnold'­
un da bulunduklan beş yurttaşı, Bay Washburne'un sek­
r e ter i ni n bildirdiğine göre, bir Prusya delegesinin bulu­
nacağı Vincennes'a delege olarak göndermeyi kararlaş­
tırdı. Ama bu elçiler kurulu, Vincennes kapısında nöbet­
te ola n ulusal muhafızlar tarafından engellendi. Aynı
Am e r ik an sekreteri ile yeni ve son bir görüşme üzerine,
kendisine bir gezi izin belgesi verilmiş bulunan yurttaş
Arnold, 26 Mayıs günü Saint-Denis'ye geldi ve . . . orada
P r usyal ı l a r tarafından ka bul edilmedi.
"Pr usyal ıların yansızlık ve savaşanlar arasına ara­
bulucu olarak girme isteklerinin yeniden doğduğunu gör­
me u m ud u n u uyandıran bu Amerikan müdahalesinin so333
nucu, en kritik zamanda, savunmanın iki gün ıçın kötü­
rümleşmesi oldu. Göriişmelerin gizlilik içinde yapılması
için alınmış bulunan önlemlere karşın, ulusal muhafızlar
çok geçmeden her şeyi duydular, ve Prusya'nın yansızlı­
ğma inanarak, tutsak edilmek üzere Prusya hatlarına
değin koşuştular. Prusyalıların bu güvenden nasıl yarar­
landıkları bilinir: kaçakların bir bölümü devriyeler ta­
rafından vuruldu ve teslim olanlar da Versailles hükü­
metine teslim edildi.
"Tüm iç savaş süresince, Bay Washburne, sekreteri
aracılığı ile, Komüne, sadece diplomat durumunun onu
açıkça göstermekten ahkoyduğ·u ateşli sevgi, ve Versail­
les hükümetine karşı beslediği zorlu nefret konusunda
giivence vermekten hiç bir zaman geri kalmadı."
Bu ikinci bildirim, tıpkı Bay Heid gibi, gerekirse bil­
dirimini yeminli bildirge ile doğrulamaya hazır bir Pa­
ris Komünü üyesi"' tarafından yapılmıştır.
Bay Washburne'un davranışını tastamam yargılamak
için, Bay Reid ve bu Paris Komünü üyesinin tanıklıkla­
rını, bir tek ve aynı sözün iki görünüşü olarak, birbirine
bağlamak gerekir. Bay Reid'a, komüncülerin başlarına
gelecekleri hak eden "başkaldırıcılar" olduklarını söyler­
ken, Bay Washburne Komüne de, onun davası için bes­
l ediğ· i sevgi v e Versai l iPs hükümetine karşı duyduğu nef­
tet konusunda gü vence veriyor. Aynı 24 Mayıs günü için­
de, Dr. Hossart ve birçok Amerikalı önünde, Bay Reid'a,
sadece komüncü lerin değil, ama Komüne yakınlık duyan­
ların da elbettC' ölümü hak ettiklerini söylerken, Kornline
·de, sekreterinin ağzı ile, Komün üyeleri ile federeler or­
d ıısu erlerinin yaşayacakların ı bildiriyor.
Sevgili yurttaşlar, şimdi sizden bu olguları Birleşik
DevlC'tler işçi sını fına b i ldirmenizi, ve ondan, Bay Wash•
A. Serrn lJlier. -Eel.
334
burne'un kişiliğinin, bir Amerikan Cumhuriyet temsilci­
sinin kişiliğine uyup uymadığını sormanızı istiyoruz.
256, High Holborn, London,
Western Centrııl, l l Temmuz 1 87 1
Karl Marx tarafından y:ızılmıştır
13
1871 dol:ıylıın ncl:ı broşür ol:ıı·ak
1871'de çeşitl i Ent<'r­
n:ısyonal org:ı nl:ırındıı yayımlanmıştır
Temmuz
ve Temmuz-Eyi lli
l nı:lllzc·l' y:ızılm ıştıı·
FRİEDRİCII E NG ELS
TIMES BAŞYAZARINA178
Bayım,
Versailles'da tutsak bulunan komüncülerin duruşma­
sındaki yeni savsaklama konusunda Times'ın gözle mler i ,
kuşkusuz Fransız halkının duygularının tam üstüne bas­
mış ve onları dışavurmuştur. Journal OfficieZ'in bu göz­
lemlere yanıt veren öfkeli notu, bu n u bir kez daha tanıt­
lar. Times'ın makalesi üzerine, Paris basını, güncel koşul­
lar içinde hiç bir yayımianma olanakları olmayan birçok
protesto yazısı aldı. Önümde, resmi komıınu sözünü et­
tiğ·i olgulardan bilgi sahibi ol masını sağlayan, ve bu ne­
denle bu açıklanması gü ç savsaklamanın nedenleri üze­
rindeki tanıklığı belli bir değer taşıyabilecek olan bir
6
Fransızın mektubu var. İşte mektubundan birkaç parça:
"Şimdiye değin, 3. savaş konseyinin duruşmalara ne
zaman başıayacağını kimse bilmiyor. Bunun nedeni, Com­
missaire ele la Repııblique* yüzbaşı Grimal'in yerine, da­
ha gü venilir bir kişinin geçirilmiş bulunması gibi görü­
nüyor. Son dakikada, mahkeme önünde okunacak suçla­
ma belgesi (ithamname) incelenince, onun biraz cumhu­
riyetçi olabileceği, Faidherbe'in vb. kamutası altında, Ku­
zey ordusunda hizmet gördüğü vb. anlaşıldı. Bunun üze­
rine bir başka subay birdenbire odasına girdi ve ona şöy­
le dedi: İşte görev belgem, sizin ardılınızım ben. Zavallı
yüzbaşı öylesine şaşırdı ki, başını bile çeviremedi. . .
"Bay Thiers her şeyi kendi yapma iddiasında. Bu
hastalık öyle ileriye gidiyor ki, tüm yansızlık kurallarına
karşıt olarak, sadece bütün juges d'instruction'ları•• ken­
di odasına çağırınakla kalmadı, ama salona alınacak din­
leyicileri de seçmeye kalkıyor. Giriş belgelerini, Bay B.
de Saint-Hilaire aracılığı ile, kendisi dağıtıyor . . .
"Bu zaman içinde, Satory tutsakları, sinekler gibi öli.i­
yorlar; acımasız ölüm, kendi işini bu devlet adamcıkları­
nın adaletinden daha çabuk görüyor . . . Versailles hücre­
lerinde Fransızca tek sözcük konuşmayan iri yarı bir yi­
ğit var, iriandalı olduğu sanılıyor. Bu işe nasıl karıştığı­
nı kimse bilmiyor. Tutsaklar arasında . . . adında çok dü­
rüst bir adam da var. . . İki ay oluyor ki hücresinde, ve
henüz durumu incelenmedi. Utanılacak şey."
Londra,
7 Ağustos 1871
F. Engels
kez K.
İlk
ı.
baskı, c.
tarafından
Marx ve
yazılmıştır
F. Engels, Yapıtlar,
XIII, II. bölüm (1940)
yayımlanmıştır
Husça olarak
•
••
Cumhuriyet Komlserl.
Sorgu
yargıçlarını.
Saygılı hizmetkarınız
Justitia
-ç.
--ç.
Içinde
İngilizce yazılmıştır
KARL MARX
LA VERİTE134 BAŞYAZARINA
International Working Mı'll ' s
Associatlon, 256, High Holborıı,
London, W!'stern Centnıl
30 Ağustos 1871
Sayın başyazar,
Bugünkü Daily Ne ws 'da,01 Bay Renaut'nun, Fransız
köylülerini bütün olanaklı şatoları yakmaya vb. çağıran
bir bildirgeyi Enternasyonale yüklediğini okuyan Ulus­
lararası Emekçiler Derneği Genel Konsey genel sekrete­
ri Bay John Hales, Assy'nin avukatı Bay L. Bigot'ya he­
men şu telgrafı gönderdi:
"Enternasyonale yüklenen kundakçı bildirge bir kal­
pazanlıktır. Bu konuda bir İngiliz yargıcı karşısında ye­
minli bildirimde bulunmaya hazırız."
Şimdi, Fransız halkına, saygıdeğer gazeteniz aracılı­
ğıyla hemen bildirmek isterim ki, Fransız hükümet bi1·-
likleri Paris'e girdikten sonra, Enternasyonal adına Pa­
ris'te basılmış bulunan bütün bildirgeler, istisnasız bütün
bu bildirgeler, düzmece bildirgelerdir.
Size bu bildirimi sadece namusum hakkı için yapmak­
la kalmıyorum, ama bir İngiliz yargıç karşısında yemin­
li bildirimde ("the affidavit") bulun maya da hazırım.
Bu rezil uydurmaların, kaynağını doğrudan doğruya
polisten bile değil, ama Standard'ın161 (tory gazetesi) son
sayılarından birinde "kibar fahişeler çevresi organları"
olarak adlandırdığı o Paris gazetelerinden birine bağlı
bir adam olan B. adlı birinden aldığına inanmakta haklı­
yım.
Üstün saygıını kabul edin, Bayım.
KARL MARX
3 Eylül 1871 günlü Le Solr,
n° 862 lle öbüı· burjuva
gazetelerde, ve 10 Eylül 1871
günlll Internationaıe n° 139
ile 13 Eylül 1871 günlü DPT Volksstaat
n° 74'te yaylmlanmıljtır
Fransızca yazılmıştır
FHİEDRİCH ENG ELS
İŞÇi SINIFININ SİYASAL ETKİNLi G İ ÜZERİNE
KONUŞMA
21 EYLÜL
1871 GÜNÜ ENTERNASYONALİN LONDRA
KONFERASINDA"' Y A PI LMIŞTIR
(PARÇA)
SİYASAL alanda mutlak çekimserlik olanaksızdır;
bundan ötürü bütün çekimser gazeteler siyaset yaparlar.
Sadece siyasetin nasıl yapıldığı, ve hangi siyasetin yapıl­
dığı sözkonusudur. Ayrıca, bizim için çekimserlik olanak­
sızdır. İşçi partisi, ülkelerin çoğunda daha şimdiden siya­
sal parti olarak vardır. Çekimserlik öğütleyerek onu yık­
mak bizim işimiz değildir. Güncel yaşantı, varolan hü­
kümetler tarafından, ister siyasal, ister toplumsal erek­
lerle, onlara dayatılmış bulunan siyasal baskı, işçileri, is­
tesinler istemesinler, siyaset ile uğraşmaya zorluyor. On­
lara çekimserlik öğütlemek, onları burjuva siyasetin kol­
Iarına itmek demektir. Hele, proletaryanın siyasal etkino
liğini gündeme koymuş bulunan Paris Komünü ertesin­
de, çekimserlik büsbütün olanaksızdır.
ı,;ksiksiz bit· b i ç i mde lik kez olarak
Iııtcrııatioııale conwıuııistc riC'rgisi ndP.
yayınılannıışlır,
n° 2!J,
1934
Fransızca
yazılmıştır
KARL MARX
ALMANYA VE İNGİLTERE'DE ULUSLARARASI
EMEKÇiLER DERNEOİNİN DURUMU
ÜZERİNE KONUŞMA178
ENTERNASYONALİ N LONDRA KONFERANSININ 22 EYLÜL 1871
GÜNLÜ OTURUM TUTANAKLARıNDAN PARÇALAR
KOMÜN sırasında, Alman işçileri, mitingler ve ken­
dilerine ait olan gazeteler aracıyla, Paris devrimcileri ile
dayanışmalarını olumlamaktan geri kalmadılar. Ve Ko­
mün yenildikten sonra da, Breslau'da, Prusya polisinin
boş yere engellemeye çalıştığı bir miting yaptılar; bu mi­
tingde, ve Almanya'nın çeşitli kentlerindeki öbür miting­
lerde, Paris Komününü alk1şladılar. Ensonu, imparator
Guillaume ile ordusunu n Berlin'e muzaffer girişleri sı­
rasında, bu zafer kazanmışlar, halk tarafından : "Yaşa­
sın Komün !" çığlığı ile karşılandılar.*
Fransızca yazılmıştır
• Özgün tutanaklarda bundan sonra şu türnce geliyor: "İ şçiler, sos­
yalist özlemleri dışavuracak tek Alman partisini temsil ettiklerini ta­
nıtladılar." �Ed.
2
KARL MARX
ERTERNASYONALİN YED i YILI
25 EYLÜL 1871 GÜNLÜ LONDRA'DAKi YlLDÖNÜMÜ TOPLANTISINDA
Y APlLAN KONU$MANIN BASlN ÖZETİ I7D
(PARÇA)
SON hareket Komün oldu, şimdiye değin bütün ol­
muş olanları n en önemlisi -ve bu konuda iki düşünce
olamaz-, çünkü Komün, siyasal iktidarın işçi sınıfı ta­
rafından fethini temsil ediyordu. Komün üzerine çok ya­
nılmalar oldu. O yeni bir sınıf hükümeti biçimini bula­
madı . Tüm çalışma araçlarının üreticiye verilmesi ile
varolan baskı koşullarını yok ederek, ve böylece çalış­
ınaya yetenekli herkesi yaşamasına yardımda bulunmak
için çalışmaya zorlayarak, sınıf egemenlik ve baskısının
tek temelini ortadan kaldırıyoruz. Ama böyle bir değişik­
liğin gerçekleştirilebilmesinden önce, ilk koşulu proleter
bir ordu olan proletarya diktatörlüğü zoru nlu bir duru-
ma gelir. İşçi sınıfı kurtuluş hakkın ı savaş alan ında ka­
zanmalıdır. Enternasyonalin görevi, gelecekteki savaşım
için, emek güçlerini örgütlernek ve birleştirmektir.
Ekim 1 8 7 1 günlü The World
gazetesinde yayımlanmıştır
15
İngilizce yazılmıştır
K ARL
MAHX VE FH.Ü:I..m İ CI I ENGELS
ENTERNASYONALDEKi SÖZDE BÖLÜNMELER180
( P ı\ T! Ç ı\ 1
PARiS
yıkılınasından sonra, Genel Kon ­
sC'yin ilk işi, k en d i n i Komü n ü n , tam da şu sırada, Avrupa
burj uvazisi , bas ı n ı ve hükümetlerinin, Paris yenilmişle­
r i n i en alçakça karaçalmalar altında bunaltınalarma ya­
rayan tüm davranışları ile dayanışık k ı ldı ğı , Fransa'da
iç savaş üzeri ndeki B i l d i rgcsiı ı i y a y ın l aın a k oldu. İşçi sı­
n ı fı n ın b i l e hi r böl ü ın i i , heıı i i z k l'ndi ba y r a ğ ı m n başa­
rı s ı zl ı ğa uğramış b u l u n d u ğ u n u aıılamaı n ıştı. Konsey, üye­
leri nden i ki s i n i n , yurttaş Odgcr ile yurttaş Luc ra ft' ın ,
bi ldirge i l c tüm dayaıı ı şına y ı yadsıyan istifaları aracıyla,
bunun, ba�kal arı arasmda . bir k ; ı ı ı ı t ın ı elde etti. İş ç i sı­
ı ı ı r ı n ın Pa ris ol ayları üzerindeki görüş birliğinin, bu BilKomi.i n ü nü n
d i rgc ı ı i ı ı
tüm
uygar
ülkelerde yayımlanması
ilc
başla­
d ığı söylenebi l i r.
Bir başka yandan, Enternasyonal, 15 bu Bildirge ııe­
deniyle, Genel Konsey'in k arşı -y an ı tl ar ı ile desteklenen
bir poJemik i çi ne girme zorunda kalan burjuva basında
ve özel l i kle İ ngil iz büyük b ns ı nı nd a , en g üçlü leri n d en
bir propaganda aracı buld u .
Birçok Komün mültecisin i n Londra'ya gelmesi, Ge­
nel Konseyi
B aydan çok
biçiminde örgütlenme ve,
süre, kendi sürekli i şl eri n i n adamakıllı
d ı şında bulunan bu işi görme zorunda b ı r ak t ı . 181 Komün
yenilmişleri ve s ü rg ü nl er i n i n , burj uvaziden bekleyecek
hiç bir şeyleri ol madığı kendiliğinde n a n l aşılır. İ şç i sını­
fına gelince, y ard ı m istekleri güç b i r anda geliyordu.
İsviçre ile Belçika yardım edecekleri ya da Londra'ya
gidi ş l er i ni kolaylaştı racaklan mü lteci kon te n j anl a rı nı da­
yardı m komitesi
bir
ha önce kabul etmiş bulun uyorlard ı . Almanya , Avustur­
ve İspanya'da toplanan paralar İ sviçr e 'y e gönderilmiş­
ya
ti.
İ ngiltere'de,
kesin kavgaya Newcastle'da g i r işi imiş bu­
işgünü için büyük s avaşım, 1"2 hem işçile­
r i n bi reysel katkılarmı, hem de trade-unionları n, ti.i züğe
göre, ancak mesleksel savaşıma ayrı labilecek örgütlü
fonlarını tüke tmişti. Bununla birlikte, ardı arası kesil­
mez girişimler ve yazışmalar aracıyla, Konsey, her
hafta dağıttığı parayı, küçük küçük tu t ar la r olarak top­
layabil dL Amerikan işçileri, Konseyin ça ğr ısın ı en geniş
biçimde y a n ı tladılar. Ya bir de Kon sey , burj tıv<ı zinin ürk­
l unan 9 saatlik
müş
i mgeleme
gücünün
la u luslararası kasaya
d ı· ı.
büyük
bir
eliaçıklık­
topl aya bi lsey-
Komün m ül tec il e ri , sa­
tı k o rada temsil edilemeyen Fransı:l öğe­
n i n yerine geçmek üzere Konseyc ç ağr ı ld ı la r. Bu biçim­
de katılan üyeler aras ı nda , eski cn ternasy ona lc i lcr ve
vaş
1 B71
öylesine
yatırdığı milyonları
Mayısında n so n r a , ba:lı
soı ı ucu,
ar
6
devrimci gözüpeklikleri ile tan ııımı� kişi lerden olu!?an, ve
seçimleri Paris Komünü için gösterilmiş bir saygı olan
bir azınlık vardı .
Mart 1872
Marx ve F. Engels
Ocak sonu ilc 5
a ı·asın da K.
tarafında n
1872'dc
yazıln ı ı şlır
Cenevre'de lıroşür
olarak yayımlanmıştır
fo'ransızl'a
yazılmıştır
KARL MARX
18 MART 1871 KOMÜNÜNÜN YILDÖNÜMÜNÜ
KUTLAMAK İÇİN YAPILAN MİTİNGDE
ALINAN KARARLAR183
18 Mart l87l'in yı ldönümünü k utlaınak için y cı p ılaıı
m i t.ing. aşağıdaki kararları almıştır:
I
Miting, 18 Mar t günü başlayan şan l ı hareketi, i n san­
lıgı sınıflar rej iminden her z a m a ı ı için kurtaracak ola ı ı
büyük toplumsal devrimin şafağı ol arak görür.
II
Mi ting, tüm Avrupa'ua, emekçilere kar�ı duydukları
8
nefret içinde birleşmiş bu l una n burjuva sınıfların ah­
maklık ve ci nayetlerinin, kralcı ya da cumhuriyetçi, hü­
kümet biçimleri ne ol ursa olsun, eski toplumu ölüme
mahk um ettiklerini ilan eder.
III
Miti ng, bütün hükümetleri n Enternasyonale k arşı aç­
tıkları haçlılar seferi ve Versai l ll•s kat i l ler i ni n yıldırıla­
rımn, P r u sya l ı y e ni c i lerin in y ıldı rı l arı gibi, başarıları.run
boşluğuna tanıklık ettiklerini ve Thiers ile Guillaume'­
un birleşmiş güçleri tarafından ez i lmiş kahraman öncü­
sünün arkasında evrensel proletaryanın tehdit edici or­
dus unun varlığını olumladıklarını bildirir.
Fransızca yazılmıştır
13-18 Mart 1872 günlertnde
tarafından yazılmıştır
Marx
M.ıı rt 1872 gUnlU La Libertı!,
30 Mart 1872 günlti
Tlıe International Herald, no 3,
gazetelerinde yayımlannuştır
24
tı0 12, ve
349
KARL MARX
VE
FRİEDRİCH ENGELS
KOMÜN i ST PARTi MAN i FESTOSU 1 872 ALMANCA
BASK lYA ÖNSÖ Z184
(PARÇA)
KOŞULLARIN son yirmibeş yıl içinde çok değişmesine
karşın, bu Manifestoda sergilenen genel ilkeler, anaçizgi­
leri içinde, Him doğruluklarını bugün de korumaktadır­
lar. Olsa olsa, şurada burada, bazı ayrıntıları gözden ge­
çirmek gerekir. Manifesto, ilkelerin uygulamasının, her
yerde ve her zaman verilmiş tarihsel koşullara bağlı bu­
lunacağını , ve dolayısıyla, II. bölümün sonunda sayılmış
bulunan devrimci önlemlere çok önem verilmemesi ge­
rektiğini k e n di s i açıkl a l'. llıı parça, birçok bakımdan, bu­
gün bambaşka bir b içimde yazılabilirdi. Büyük sanayiin
son yirmibeş yıl içindeki engin ilerlemeleri ve işçi sınıfı­
nııı, Parti olarak örgütlenmesinde gerçekleştirmiş bulun-
d uğu k oşut ilerlemeler dolayısıyla, öncf' Şubat De vr i m i
n i n , sonra ve özellikle, iki ay boy unca, s iy asa l i ktidarı
ilk kez olarak proletaryanın ellerine veren Paris Komü­
nünün deneyleri dolayısıyla bu program bugün bazı nok­
talarda e sk i ın i şt ir Komün, özell iklf', " i şı;i s ı n ı fı n ı n , devlet
m a k i n es i n i old uğu g i b i a l m a k ve on ı ı kendi hesa bına iş­
letmekle yetinemeyet:eğini" taıı ıtlamıştır ( bkz: P.ransa'­
­
.
da İç Savaş, Uluslararası Emekçiler Derne!]i Genel Kon­
seyi Çağrısı, Al m an c a baskı, bu fikri n uzun u zun açındı­
rıldığı s . 19) .*
KAH.L MARX, FRİEDRİCH ENGF.LS
Londra, 24 Haziran 1 87 2
Das
Kommıınistisclıe
b:ışhğı
nitında
Mani/esı
broştiı· biçtmlnde
yayımlanmıştır. Neue Ausgabe
, eiıwnı Vorwort
Le i pzig ı H72
d N·
Verfasser,
mit
• Bkz : Bu k i labm 72-135. snyfalnı·ı. -Ed.
351
KAHL MARX VF. FRİEDRİCII ENG ELS
PARİS KOMÜNÜNÜN YILDÖNÜMÜNÜ KUTLAMAK
İÇİN 21 MART 1881 GÜNÜ LONDRA'DA YAPILAN
SLAV MİTİNGİ BAŞKANINA
Yurt ta ş
Mitinginiw katılal'ak d urumda ol madığımızı size bi l­
dirmekle büyük üzü ntü d uy uyoruz.
Paris Komünü "düzen" savunucuları tarafından i�­
lenen tüyler iirpertici i nsan kırımı a l tında ezildiği zaman,
y enen ler on yıldan az bir zaman sonra, u zak Peü•rsburg'­
da, bt>lki de uzun ve zorlu çatışmalar sonueu, sonunda
ve kesinlikle bir Rus Komünü kurulmasına yol açacak
bir ol ay ın 185 ortaya çıkacağın ı di.işü nmüyorlardı bile.
Paris'i ku�atarak ve böylece egemen burj uvaziyi hal­
kı silahiandırma zorunda b ı r aka r a k Komünü hazırlamış
bulunan P r u sy a kralı: on yıl sonra kendi öz başkentinde
,
,
2
sosyalistler tarafından kuşatılmış bulunan bu aynı Prus­
ya kralı, kendi tahtını ancak kendi başkenti Berlin'de sı­
kıyönetim iltm ederek kurtarabilecek durumda.106
Öte yandan, Komünün yıkılışından sonra, kavuştur­
maları ile, Uluslararası Emekçiler Derneğini biçimsel dış
örgütünden vazgeçme zorunda bırakan kıta hükümetleri
(büyük uluslararası işçi hareketini buyrultular ve ayrıkla­
ma yasaları ile ortadan kaldırabileceklerini sanan hükümet­
ler) , on yıl sonra bu aynı uluslararası işçi hareketinin, her
zamandan daha güçlü, sadece Avrupa işçi sınıfını değil, ama
Amerika işçi sınıfını da kazanacağını, ve ortak çıkarlar
için ve ortak bir düşmana karşı ortak savaşımın, onları
kendiliğinden, daha geniş, ve her türlü dış örgütlenme bi­
çimlerini durmadan daha çok aşan yeni bir Enternasyo­
nal içinde birleştireceğini akıllarından bile geçirmiyorlar­
dı.
Demek ki, eski dünya güçlerinin kökünün kazındığını
sandıkları Komün, her zamandan daha güçlü olarak yaşı­
yor, ve biz de sizinle birlikte haykırabiliriz: Yaşasın
Komün!
2 1 Mart 1881 günü
K. Marx ve F. Engels
İngilizce yazılmıştır
tarafından yazılmıştır
• Gulllaume
I. -Ed.
3 53
FRİEDRİCH ENGELS
PARiS KOMÜNÜNÜN YILDÖNÜMÜ DOLAYISIYLAm
BU akşam, sizinle aynı zamanda ve sizinle birlikte,
İki Dünya işçileri de, proleter evrimin en şanlı ve en
trajik evresini kutluyorlar. Bir tarihi olduktan sonra ilk
kez olarak, işçi sınıfı, 187l'de, biiyük bir başkentte, si­
yasal iktidarı eline geçiriyordu. Bu, heyhat ! bir düşten
başka bir şey olmadı. Bir yandan eski Fransız impara­
torluğunun paralı askerleri ve öte yandan Prusyalılar
arasında kalan Komün, eşi görülmemiş ve hiç unutulma­
yacak bir insan kırımı içinde çabuk bastırıldı. Zaferi ka­
zandıktan sonra, gericilik artık sınır tanımadı; sosyalizm
kan içinde boğulmuş ve proletarya her zaman için köle­
liğe perçinlenmiş gibi göründü.
Bu yenilgiden sonra onbeş yıl geçti, Bu zaman boyun­
ca, bütün ülkelerde, toprak ve sermaye sahiplerinin hiz­
metinde bulunan iktidar, işçi başkaldırmasının son geçi­
ci isteklerine de son vermek için hiç bir şey karşısında
gerilemedi.
Çevrenize bakın. Her zamandan daha canlı olan dev­
rimci işçi sosyalizmi, bugün karşısında her yerdeki yö­
neticilerin: Bismarck kadar Fransız radikallerinin de,
bütün Rusya'ların çarı gibi Amerika'nın borsa krall arının
da tir tir titredikleri bir güçtür.
Hepsi bu kadar değil.
Bütün düşmanlarımızın, ne yaparlarsa yapsınlar, ken­
dilerine karşın, bizim için çalıştıkları bir noktaya gelmiş
bulunuyoruz.
Onlar Enternasyonali15 öldürdüklerini sanıyorlar. Ve
bugün, proleterlerin uluslararası birliği, çeşitli ülkelerin
devrimci işçileri arasındaki kardeşlik, Komün öncesinde
olduğundan bin kez daha güçlü, bin kez daha yaygın.
Enternasyonalin artık gerçek anlamda bir örgüte gerek­
sinmesi yok; o, Avrupa ve Amerika emekçilerinin ken­
diliğinden ve ateşl i elbirliği ile yaşayıp büyüyor.
Almanya'da, işçi hareketini ezmek için, Bismarck, en
alçakça olanlara değin, tüm araçları kullanıp tüketti. So­
nuç: Koroünden önce karşısında dört sosyalist milletve­
kili vardı. Kıyıcılıkları, bugün yirmibeş sosyalist millet­
vekili seçtirtti. Ve Alman proleterleri, eğer bu iş için pa­
ra alsaydı bundan daha iyi devrimci propaganda yapama­
yacak olan büyük şansölye ile gırgır geçiyor lar.
Fransa' da, liste biçiminde oylama, 180 salt avukatların,
gazetecilerin ve sermaye sözcüsü öbür siyasal serüvenci­
lerin seçimini sağlama bağlamak için özellikle bulunmuş
Pn iyi burjuva oylaması, size zorla kabul ettirildi. Ve bu
zenginler oylaması, burjuvazi için ne yaptı? Fransız par­
lamentosu içinde, sadece sahne üzerinde görünmesi bile
355
bütün burjuva partiler saflarında şaşkınl ık yaratan dev­
rimci bir sosyalist işçi partisi oluşturdu.
İşte şimdi bu noktadayız. Bütün olaylar bizim yara­
rımıza çalışıyor. Proletaryanın ilerlemelerini önlemek
için en iyi hesaplanmış önlemler, onun muzaffer yürü·
yüşünü daha da hızlandırmaktan başka bir son uç vermi·
yor. Düşman savaşsa bile, bizim için savaşmaya mahkum.
Ve o bizim için öylesine ve o kadar iyi savaşıyor ki, bu­
gün, 18 Mart 1886, Kaliforniya ve Aveyron'un proleter
madencisinden, Sibirya'nın kürek malıkumu marleneisi­
ne değin, binlerce işçi göğsünden aynı çığlık kopuyor:
"Yaşasın Komün! Yaşasın emekçilerin uluslararası
Birliği!"
15 Mart 1866 günü
27 Mart 1886
Le Soc!aliste,
ynzılınış l ı ı·
Frn nsızca
günlü
no 3l'de
yayımlanmıştır
6
yazılmıştır
F'RİF:DRİCH I<:NGELS
PARiS KOMÜNÜNÜN 2 1 . YlLDÖNÜMÜ DOLAYISIYLA
FRANSIZ EMEKÇiLERiNE KUTLAMA MESAJI
Londra, 1 7 Mart 1 892
Kadın ve erkek yurttaşlar,
Paris halkının. ayn ı zamanda hem Versailles'da dal­
ga la ı ı an üç re n kl i F'ransız bayrağına, hem de Prusyalılar
tarafından işgal edilen isti hkamlar üzerinde dalgal a nan
üç renkli Alman ba yrağ ı n a meydan okuyarak, kızıl bay­
rağı çekeli bugün 2 1 yıl oluyor.
Kızıl bayrak, yenenierin de, yenBenierin de görün­
mez o l du kla rı bir düzeye yükselen Pa ris proJetaryası idi.
Koroünün tarihsel büyüklüğü nü yapan şey, onun son
derece yüksek ul uslararası niteliğidir. Her türlü burju­
va şoven duygusuna ka rş ı , o gözüpekçc meydan okuma­
dır. Tüm ülkeler proJetaryası bu işte ya n ı lmadı Var s ı n
.
burjuvalar kendi 14 Temmuzlarını, kendi 22 Eylüller i n i
kutlasınlar.189 Proletaryanı n bayramı, her yerde v e her
zaman, 18 Mart olacaktır.
İğrenç burjuvazinin, Koroünün mezarı üze r ine yıg-·
dığı iğrenç karaçalmaların nedeni budur. Ama daha ilk
günden Paris başkaldırıcılarının, ve son güne değin ve
sonra da yenik proleterlerin düşüncelerini iyice kavramak­
ta tek sakınca görmeyen Uluslararası Emekçiler Derneği­
nin nedeni de budur. Aslında Komünün öldüğü yerde, Eıı­
ternasyonaP5 de yaşayamadı: ''Komünci.ilerc ölüm" çığlığı
üzerine, Enternasyonal, Avrupa'nın bir ucundan öbürü­
ne, ezildi.
Pekala! Montmartre tepesi nde topların geri alınma­
sından bu yana yirmibir yıl geçti. 1871'de doğan çocuk­
lar bugün erginleştiler, ve yönetici sınıfların alıklığı sa­
yesinde, silah kullanmasını, elde silah örgütlenip kendini
savunma sanatını öğrenen askerler oldular. Öldüğü söy­
lenen Komün, her zaman için yokolduğu sanılan Enter­
nasyonal, canlı ve 187l'dekinden yirmi kez daha güçlü
olarak, işte aranızdalar. Yüzler, çağrımıza yanıt veren
binler, ve binler de milyonlar durumuna geldiler. Dünya
proletaryasının, Birinci Enternasyoııalin önceden görüp
hazırlayabildiği birliği, bugün bir gerçekliktir. Ve üs tü­
ne üstlük, 187l'de Komün Parisi'nin çevresindeki istih­
kamları işgal eden Prusya askerlerinin oğulları, işçi sını­
fının bütünsel ve sonal kurtuluşu için, Paris Koroüncüle­
rinin oğulları ile yan yana, bugün milyonlarla ve birinci
safta savaşıyorlar.
Yaşasın Komün!
Yaşasın uluslararası toplumsal Devı·im!
FRİED. ENGELS
26 Mart 1892 günlü
Le Socia!iste, n• 79'da
yayımlanmıştır
},'ransızen yazılın ı�! ır
fo'HİBDRİCH ENG ELS
PARiS KOMÜNÜNÜN 23. YlLDÖNÜMÜ DOLAYlSlYLA
FRANSIZ işçi PARTİSİ ULUSAL KONSEYİNE100
Londra, 18 Mart 1 894
Proletaryanın zaferini sağlayarak, sınıf karşıtlıkla­
u] us lar arasındaki savaşırnlara son verecek ve uy­
gar ül kelerde barış ve mutluluğu gerçekleştirecek ulus­
la rarası bi r 1 8 Martın yakın gelişine sizinle birlikte kadeh
kald1 nyorıı m .
rı i le
ENGELS
2 5 Mart 1094 günlü
Sociaıistc, n" 103'te
Le
y a y ı mlanmıştır
Fra nsızca
ya�ılnııştır
ÜÇ ÜNCÜ K I•:S i M
MEKTUPLAR
MAHX'TAN PAUL LAFARGUE'A
( BOHDEAUX'Y A )
Londra, 2 3 Mart 1 8 7 1
Sev g i l i Paul,
İlişikte, Serraillier'n i n 18 Ma rt 1871 günlü Courric r rle
l'Europc'da (bu F r a n s ı z gazetesi Londra'da yayımlaıuyor) ,
14 Mart günlü Paris-Joıınıal'in, daha önce kuşkusuz bil­
gil i olduğunuz saygısız yutturmacası konusundaki bi ldi­
rimini bulacaksınız.181
Aşağıdaki bildirim, 22 Mart 1871 günlü Times tarafın­
d a ı ı , Uluslararası Derıı elc15 ba ş lı ğ ı a l t ı n da ya y ıml a n d ı :
' 'Bay Karl Marx, biz d e n 16 Mart g ii n ü - -- Paris mu lıa­
birimizclcn- yayıınladığıınız mektupta bulunan: 'Karl
Marx . . . Parisli Dernek üyelerinden b i r i n e yazdığı lı ir
mektupta, bu ken tteki dernek üyelerinin tutumundan hoş,
nut olmadığını, kendilerin i siyasal cntrikalar i çine a ta­
rak dernek tüzüğünü çiğnediklerini, işçi leri örgütteyecek
yerde, onların örgü tler i n i bozduklarını, vb. bildirmiştir'
yol undaki savı yal anlamamızı i stiyor."
"Bay Karl Marx, bize, bu bildirimin, 'hiç kuşkusuz',
:-;öz:de mek tubun in extenso yay ı ınlımacağı nın da vaade­
d ildiği 14 Mart gün l ü Paris-Journal'dan alındığı n ı , ve 19
Mart gü nlü Paris-Journal'm,11' Lo nd ra , 28 Şubat 1871 ta­
rihli, kendisi tara fından imzalanınış varsayılı, Bay Mar;t:'­
ın, b aş t a n b a ş a küstahça bir düzmece olduğunu açıkladığı
bir mek tup içerdiğin i bild i ri yor."
Şu ger ici pis Paris basın lll l ll ikinci dalavcresi ne ge­
çiyorum. A lman "Enternasyonalciler" i n Paris "Enternas­
yona lcile r i tarafın dan sözde dışialanın alarmı öğren i r öğ­
renmez, biz:e tüm hıı öykünün bulvar basın ı n ın bir uy­
durmasından başka bir şey olmadığı ya nıtını veren Pa­
risl i "kardeş ve dostlar"ımıza y a zd ık. Bu zaman boyun­
ca, Enternasyonalin dağ ıl ması ve Paris işçilerinin düzel. ınez bozulmasın ı göstererek, bu eğlenceli öykü üzerine
uz:un başyazı l ar ayı ran tüm Londra bas ın ınd a clii7.mecc
haberler bir yangın gibi yayılıyor.
Bugünkü (23 Mart 1871) Times, Genel Konseyiıı şu
bildirimini yayımlıyor:
"
,
"Pa ris o nti-cer nıanik birliği
"Times gaze tb si direktörii�e
-
"Bay ıın,
''İngiliz basınında do laşan bir haber, Ul uslararası
Emekçiler Derneğin i n Parisl i üyelerin i n , bütün Alman­
l arın Derneğimizden çıkarılmaları gerektiği n i bil d i rec e k
derecede, "anti�cerma nik" denilen Birl i k ile birleştikleri­
n i ileri sürüyor.
"Bu haber, gerçeklerin tam tersidir. Derneği mi­
zin Paris'teki Federal Konseyi de, bu Konsey tarafından
temsil edilen Paris seksiyonları n ın herhangi biri de, hiç
bir zaman böyle bir karar a lmayı cl ii:?iinmemi�lerdir.
Anti-cermanik denilen birlik -böyle bir birlik olduğu
kadarıyla- salt b urj uvazi ve soyluluğun i şi dir ; bu birlik
.Jockey Clııb'"� tarafından kurulmuş, ve Akademinin, bor­
sanm, ba:.:ı banka ve yapı mevleri n i ı ı vb. katılmaları sa­
yesinde varlığını sü rdürebilmiştir. Emekçi s ı n ı fların bu
birlik i le hiç bir ilgisi yoktur.
"Bu karaçalmanın amacı açıktır. Son savaşın patla­
masından az za ma n önce, Enternasyonal daha sonraki
bütün olay l a rm soruml u l uğunun kendine yüklendiğini gör­
dü. Şimdi de aynı şey yineleniyor. İsviçre ve Prusya ba­
sın ı, Enternasyonali Almanların Zürih'te uğradıkları son
ha karetierin kökeninde olmakla suçlarken, 1!'3 le CourrieT
ele Lyon, Le Courrier de la Gironde,194 La Liberte" ·' vb.
gibi Fransız gazeteleri, Enternasyonaliıı, Prusya elçisin i n
başkanlığında, Cenevre v e Berne'de, Prusyalılar v e En­
ternasyonalciler b i r a rada Lyon'u fetlletmek ve yağma
edip kılıçtan geçirmek ereğiyle bir planın hazırlandığı
sözde gizli toplantı larından sözediyorlar.
"Uluslararası Emekı;i ler Derneği Genel KonsPyinin
dileği üzerine.
,
"
Lon dra, 22 Mart
J. G. ECCAR İUS
Genel Sekreter"
İngilizce yazıınu�tır
MARX'TAN WiLHELM LİEBKNECHT'E
( LEIPZIG'E)
[Londra ] . 6 Nisan 1871
. . . Parisliler yeniliyor, bu açık, ve kendi kusurları
ile, ama bu, ensonu, aşırı bir dürüstlükten doğan bir ku­
sur. Merkez Komite, ve daha sonra da Komün, o p i s
6
Thiers cücesine düşman güçleri toplama zamanını bırak­
tılar: 1) Çünkii, sanki Thiers, Paris'i zorla silahsızlandır­
maya çalışarak, iç savaşı daha önce başlatmamış, sanki
Prusyalılar ile barış ya da savaşı kararlaştırmaya çağrı­
lan Ulusal Meclis, hemen cumhuriyete savaş ilan etme­
miş gibi, budalalıkları yüzünden, iç savaşı başlatmak iste­
mediler ! 2) i ktidarı zorla ele geçirmiş olmakla suçlan­
mamak için, gericiliğin Paris'teki yenilgisinden (Vendô­
me alanı) hemen sonra Versailles üzerine yürüyecek yer­
de, örgütlenmesi vb. daha da zaman isteyen Komünü seç­
mekle, değerli bir zaman yitirdiler.
Paris'teki iç olaylar üzerine gazetelerin yazdıklarının
tek sözüne i nanma. Yalan ve düzmecilikten başka hiç bir
şey yok o yazılanlarda. Burjuva gazeteciliğinin pis okun­
mazlığ'ı, kendini hiç bir zaman böylesine bir parlaklıkla
göstermedi.
Birleşik Almanya imparatorunun, birleşik imparator­
luk ve Berlin birleşik parlamentosunun dış dünya için
yokmuş gibi görünmeleri çok karakteristik. Paris'ten ge­
len en küçük bir esinti daha çok ilgi uyandırıyor.
Aımancn ynzıımıştır
MARX'TAN LUDWİG KUGELMANN'A
(HANOVER'E)
Londı·a, 1 2 Nisan 1871
.. . 18 Brumaire'imin3 son bölümünde, eğer yeniden
okursan göreceğİn gibi, Fransa'daki gelecek devrim giri­
şiminin, şimdiye değin old uğu gibi, artık bürokratik \'e
askeri makineyi başka ellere geçirtmeye değil, ama onu
yıkmaya dayanacağını belirtiyorum. Kıta üzerindeki ger­
çekten halkçı her devrimin ilk koşuludur bu. Kahraman
Parisl i arkadaşl arımızın girişmiş bulunduklan şey de, ı�­
te bud ur. Ne esne kl i k , ı ı e ta rihsel girişkenlik, ne iizvNi
yeteneği ile bezenik şu Parisliler! D üşm a ndan daha çok
i ç ihanet tarafından altı ay boyunca aç kalıp yıkıma uğ­
ra dık ta n sonra, sanki Fransa ile Al m anya arasında hiç
s ava ş o lm am ı ş , sanki ya bancı hep Paris kapılarında değil­
miş gibi, Prnsya s ü ngü le r i altında başkaldırıyorlar! Ta­
rih daha böylesine büyük bir örnek görmedi ! Eğe r yeni­
l irl er se, bunun nedeni yalnızca "ruh iyi l i k " leri olacak.
i lk i n Vinoy, ve sonra da Ulusal Muha fı zın ger ici öğeleri
alan ı boş bıraktıktan sonra, hemen Versailles üzerirıe
yü rümek gerek ird i . Vicdan titizliği yüzünden, uygun za­
man ka.ç ırı l d ı . Sanki şu kölü Thiers ucubesi, Paris'i si lah ­
sı ziandırmaya kalkışarak, daha önce başlatmamış gibi,
iç savaşı başlatmak istemedi. İ kinci yanlış: Merkez Komi ­
te, y �rin i K oro ü ne bırakmak üzere, görevlerini çok ça­
buk bıraktı. Gene çok büyü k bir "onur" titizliği yüzün­
de n ! Ne olursa olsun, Paris ayaklanması, hatta eski topl u ­
mun kurtları, domuzları ve köpekleri tarafından boyuneğ­
dirilecek olsa bile, pa r ti miz i n Paris haziran ayaklanma­
sından so nraki e n ş anl ı savaş başarısı d ı r. Cennetin fethi­
ne çıkan Paris titanları karşısında, öli.im şe nlikleri ve kış­
la ve ki l i s e , feo d alite ve hele h a m kafa l ı l ar kokuları i l e ,
Prusya-Aimanya Kutsal Roma İmparatorluğu köleleri ne­
dir ki . . .
Alnıanca yazılmıştır
MARX'TAN LUDWlG KUGELMANN'A
( I I /\NOVF.R'E )
[Londra ], 1 7 Nisan 1 8 7 1
. . . 1.3
linzirarı 1 8491�" vb. küçiik-burjuva gösterileri ni,
Paris'teki güncel savaşımla karşılaştırmanı hiç anlaya­
mıyorum.
Eğer savaşıma ancak son derece elverişli şanslarla gi­
rilmesi gerekseydi, tarihi yapmak elbette çok kolay olurdu.
Öte yandan, eğer "raslantı"lar tarihte hiç bir rol oynama­
salardı, tarih çok gizemsel bir nitelik taşırdı. Bu beklen­
medik olaylar evrimin genel gidişi içine elbette girer ve
başka beklenmedik olaylar tarafından denkleştirilmiş bu­
lunurlar. Ama hareketin hızlanma ya da yavaşlaması, ara­
larında hareketi yönetmeye i lk çağrılan önderlerin nite­
l iğinin de bulunduğu bu türlü "raslantı"lara çok bağl ı­
dır.
Bu kez için, mutsuz ve kararlaştırıcı "raslantı"yı
Fransız toplumunun genel koşullarında değil, ama Prns­
yalıların Fransa'daki varl ıklan ve Paris'in burnu dibin­
deki konumlarında aramak gerekir. Parisliler bunu çok
iyi biliyorlard ı. Versailles bmjuva itleri de bunu iyi bili­
yorlardı. İşte tastamam bu nedenle Parislileri ya vuruş­
mayı kabul etme, ya da savaşmadan yenik düşme seçeneği
karşısında bıraktılar. Son durumda, işçi sınıfının moral
bozukluğu, belli bir sayıdaki "önder"lerin yitiminden çok
daha büyük bir mutsuzluk olurdu. Paris tarafından veri­
len kavga sayesinde, işçi sınıfının kapitalist sınıf ve ka­
pitalist devlete karşı savaşımı yeni bir evreye girmiştir.
Bu kavganın sonucu ne olursa olsun, evrensel bir tarih­
sel önem taşıyan yeni bir ç ıkış noktası elde etmiş bulunu­
yoruz.
Almanca yazılınıştır
]68
MARX'TAN LEO FRANKEL'E198
( PARİS'E)
[Londra, 26 Nisan 1871 dalayları 1
[Karalama]
Sevgili yurttaş,
Genel Konsey tarafından, onun adına, yurttaş F. Pyat
tarafından Serraillier'ye• karşı yayılmış bulunan alçakça
karaçalmaları en kesin bir biçimde yalanlamakla görev­
lendirilmiş bulunuyorum. Bu adamın tüm hıncı tek bir
kaynaktan fışkırıyor: Enternasyonale karşı duyduğu nef­
ret. İçine hafiyelerin, eski imparatorluk muhafızlarının ve
Haymarket kadın simsurlarının sızmış bulunduğu, Ge­
nel Konsey tarafından dıştalanmış, sözde Londra Fransız
kolu aracıyla, Pyat kendini herkese karşı, üyesi olmadığı
Derneğimizin gizli başkanı olarak göstermeye, ve bizi
Londra'daki gülünç gösterileri ile, yurttaş Tridon'un,
Brüksel'deki eğleşmesi sırasında, hakkından ayrıca gel­
miş bulunduğu, Paris'teki tehlikeli patavatsızlıklarının
sorumlusu durumuna getirmeye çalıştı. Bunun üzerine
Genel Konsey bu alçak entrikacıyı açıkça kınama zorun­
da kaldı. •• Dupont ve Serraillier'ye karşı bu öfkenin ne­
deni, bu. Serraillier, Pyat'nın sözde Fransız kolundaki aşa­
ğılık aletlerini, Pyat'nın şimdi Paris'te yaydığı karaçalma­
ların hesabını verrnek üzere bir İngiliz mahkemesi önü­
ne götürmekle tehdit ettiği zaman, Fransız kolunun ken­
disi bile bunları karaçalıcı söylentiler olarak kınayıp darn­
galamıştı.
Serraillier'nin siyasal yaşarnı karaçalmaya elverişli
olmadığından,••• özel yaşamına saldırıldı. Eğer Pyat'nı n
• Elyazmalurındııki
•• K.
Ma rx:
"Konsey
delegesi"
sözeilkleri
çizilmiştir.
-Ed.
F. Pyat'nın Konuşması Üzerine Genel Konseyin Kara­
rı. -Ed.
••• Ely::ızmasında
lere
destan olun
şöyle
devam
ediyor:
"Hatta
Bay
Pyat, cesareti dil­
bu 'yi ğ it' adam Için bile,". Bu tilmceclk, çizilmiştir.
J69
-Ed.
özel yaşamı, Serraillier'nin yaşamı kadar temiz olsayd ı ,
o burada, Londra'da, bazı sert hakaretlere uğramazdı . . . "'
Genel Konsey, bu günlerde Komün üzerine bir çağrı
yayınlayacaktır.""" Şimdiye değin, Genel Konsey bu bil­
dirgeyi erteliyordu, çünkü Paris kolundan her gün doğru
haberler bekliyordu. Boşuna! Tek söz bile gelmedi ! Kon­
sey artık daha çok bekleyemezdi, çünkü tasalı İngiliz iş­
çileri ondan açıklamalar bekliyor.
Bu arada, z aman yitirilmem işti . Çeşi tli sekreterler ta­
rafından Kıtadaki ve Birleşik Devletler'deki koliara gön­
derilmiş bulunan mektuplar aracıyla, işçiler her yerde
bu yüce Paris Devriminin gerçek niteliği iizerinde aydın­
l atı l mıştı.
Yurttaşın mektubunu aldım ve bildiğiniz şeyin gön­
derilmesine il işkin ziyaretini kabul ettim. Paris'te yapılan
yanlışlık, işlemleri kolaylaştırmak bakımından gerekli*"'*
belgelerin verilmemesi idi. Şimdi el ini zde, özgürce alı­
nıp satılan ve satış i şlemler i n in yapılabileceği, yüzde
3'lükl er den bulunmalı. Yurttaş size bütün öbür gerekli
açıklamaları verecek.
Senet ona tam bir güvenlik içinde ve ril ebi lir .
Fransızca
• Eıyazmasında
Işçisi
tarafından,
mazd ı ] .
Özet
direnmedlr
. . ."
şuıılaı·
Londra'da
olarale
dn
vard ı :
uğ!'adığı
Serrailllcı>nin
Bunların
hepsi
"bnzılnrı
[sert]
suçu,
çizilmiştir.
ve
tararındaıı,
açık
niyetleri
Sonra
yazılınıştıı·
biı·
bozmakla
bir
boşluk
••• Elyazmasında, "gerekli"den önce (üstU çlzilmi�
ciro işleri Için" sözcükleri bulunuyordu. --- Ed .
olnı·akl
uğra­
gösterd iği
gt•lir.
• • Fransa'da İç Savaş. -Eel.
o
Fı·aıı"z
[hakaretlere
- Eel.
"satış
\"l'
MARX'TAN LEO FRANKEL VE LOUİS
EUGENE VARLIN'E
( PAR İS'E)
[Londra ], 1 3 Mayıs 187 1
[Karala ma]
Sevgili yurttaşlar Frankel ve Varlin!
Belgeleri getirenle"' görüşmelerde bulundum.
Versailles itleri için tehlikeli belgeleri güvenli bir yere koymak uygun olmaz mı? Böyle bir önlem hiç bir za­
man zararlı olmaz.
Bana Bordeaux'dan, son belediye seçimlerinde dört
enternasyonalcinin seçildiğini yazdılar.197 Taşra ilieri kay­
namaya başlıyor. Ne yazık ki eylemleri yerel ve "barış­
çıl". Dünyanın, kollarımızın bulunduğu bütün köşelerine,
sizi ·destekleyen yüzlerce mektup yazdım. Ayrıca işçi sını­
fı, başından beri Komünden yana idi.
İngiltere'nin burjuva gazeteleri bile, ilk canavarlık­
larına döndüler. Zaman zaman bu gazetelere elverişli pa­
ragraflar sokuşturabildim.
Komün, kişisel çekişme ve tartışmalarla çok zaman
yitirmişe benziyor. İşçilerin etkilerinden başka etkilerin
de olduğu görülüyor. Eğer sizin yitirilen zamanı kazana­
cak zamanınız olsaydı, bütün bunların hiç bir önemi ol­
mazdı.
Sizin Paris dışında, İngiltere y� da başka yerlerde
yapmak istediğiniz her şeyi çabuk yapmak iyiden iyiye
zorunlu. Prusyalılar istihkamları Versaylıların ellerine
vermeyecek, ama, barışın kesinlikle yapılmasından son­
ra 13n (26 Mayıs) ,"'"' hükümetin Paris'i jandarmaları ile ku­
�atmasına izin vereceklerdir. Thiers ve hempaları, bildiği-
Işi
Eila-u. -Ed.
(üstü çizilmiş olarak)
bırııkneaklnrdır." -Eel.
• Anıaşıldığına
•• Elyazınasında
'l'hiers'ye
göre
· 1.
şöyle devam
ediyordu:
"bu
niz gibi, Pouyer-Quertier tarafından imznlanmış bulunan
antlaşmalarında büyük bir rüşvet koşulu koyduklarından,
Alman bankacılarının Bismarck tarafından sunulan yar­
dımlarını kabul etmediler. Yoksa ri.işveti yiti rirlerdi. Ken­
di antlaşmalarının gerçekleşmesinin önkoşulu Paris'in fet­
hi olduğundan, Bismarck'tan ilk taksidin Paris'in işgaline
değin ertelenmesini rica ettiler. Bismarek bu koşulu ka­
bul etti. Prusya'nın bu paraya çok iveeen bir gereksinme­
si olduğundan, demek ki Paris'in işgal ini çubuklaştırmak
için Versaylılara elden gelen tüm kolaylıkları gösterecek­
tir. Öyleyse dikkat edi n !
Fransızca yazılmışlıı·
MARX'TAN EDUARD SPENSER BEESLY'YE
( LONDRA ) ·
Londra, 12 Haziran 1 8 7 1
1 , Maitland Park Road, N. W.
. . . Bir dostum üç-dört güne kadar Paris'e hareket
ediyor. Paris'te hfıH\. saklanan birkaç Komün üyesi için
ona kurala uygun pasaportlar sağlayacağım. Eğer sizin
ya da dostlarınızdan birinin orada yapılacak işleri varsa,
lütfen bana bildirin.
Beni avutan şey, makalelerim ve Komün ile ilişkile­
rim konusunda "petite presse"de* her gün yayımlanan,
ve yayımıandıkça Paris'ten bana gönderilen deliliklerdir.
Bunlar, Versailles polisinin elinde gerçek belgeler bulun�
marlığını gösteriyor. Benim Komün ile ilişkilerim, bütün
yıl Paris ile Londra arasında dolaşan bir Alman ticaret
adamı tarafından sağlanmıştı. Her şey sözlü olarak ileti.
• Küçük basında. � -
37 2
l iyordu; iki olay dışında:
Birincisi, hep bu aracı yoluyla, benden bazı senetle­
ri Londra borsasında nasıl satabileceklerini sordukları
mektuplarına yanıt olarak Komün üyelerine bir mektup
gönderdim.•
İkincisi, l l Mayıs günü, yıkımdan on gün önce, onlara
ayn ı yoldan Bismarck ile. Favre arasındaki gizli Frank­
furt antlaşmasınınm ayrıntılarını ilettim.
Bu bilgiyi, Bismarck'ın snğkolu,•• eskiden (1848-1853
a rası) başkanı bulunduğum gizli bir dernek üyesi olan
bir adamdan aldım. Bu adam, bana, Almanya'dan, ve Al�
manya üzerine gönderdiği bütün raporları sakladığıını bi­
lir. Bundan ötürü benim ağız sıkılığıma bağlıdır. İyi ni­
yetlerini bana tanıtlama çabasının nedeni budur. Size söy­
l emiş olduğum gibi . eğer Kugelmann'ı görmek için bu yıl
HaT)over'e dönersem, Bismarck'ın beni tutuklama kara­
rını verdiğini bana bildiren, işte bu adamdır.
Ah, eğer Komün uyarılarımı bir dinleseydi! Komün
üyelerine Mon tmartrr ' "!pelerinin kuzey yanını, Prusya­
l ı l ar yanını pekiştirmelerini öğütlüyordum, ve bunu ya­
pacak zamanları da vard ı ; böyle yapınaziarsa bir tuzağa
düşeceklerini onlara önceden söylüyordum; onlara Pyat,
Grousset ve Vesinier'nin gerçek yüzlerini gösterdim ; Ko­
mün düşmanlarının öfkesini biraz yatıştırmak için, onlar­
dan ulusal savunma üyelerini lekeleyen tüm belgeleri
hemen Londra'ya göndermelerini istiyordum: bu, Versay­
I ıl arın planını kısmen boza bilirdi.
Eğer Versaylılar bu belgeleri bulmuş olsalardı, düz­
mece belgeler yayınlamazlardı.
Enternasyonalin çağrısı, çarşambadan önce yayımlan­
ınayacak, yayımlanır yayımlanmaz size bir nüsha göndetu l ıa
•
••
D;ılıa önce
Leo
Fra ı ıkPI'e
26
Nisnn
bııkınız. -Eri.
J ohannes Mlquc-1. --Eıl .
373
1871 dolaylnrında yazılan
nıclt·
receğim. Üç-dört forma için öngörülen bir metin, iki for­
ma üzerine basılmıştı. Bu, birçok düzeltmc, gözden ge­
çirme ve dizgi yanlışlıklarına yolaçtı. Gecikmenin nede­
ni, bu.
KARL MARX
Almanca yazılmıştır
ENGELS'TEN WILHELM LİEBKNECHT'E
(LEIPZIG'E)
Londra, 22 Haziran 187 1
. . . Bu so.n ciddi bunalımda, Alman işçileri, bütün
öbür işçilerin davranışından çok daha yüksek, dikkate
değer bir davranış gösterdiler. Bebel de, onları çok güzel
bir biçimde temsil etti, Komün üzerindeki konuşması,
tüm İngiliz basınını yanıtladı ve burada büyük bir etki
uyandırdı.198
Almanca yazılmışt ı r
MARX'TAN FRIEDRICH BOLTE'YE
(NEW YORK'A )
Brighton, 25 Ağustos l ! l 7 ı
Gelecek hafta, Genel Konseyin, sürgün edilmiş ko­
müncülere yardım üzerine bir çağrısını alacaksınız.190 Bu
adamların çoğu (80-90 kişi) Londra'da bulunuyor. Genel
Konsey onları şimdiye değin ölümden kurtardı, ama son
iki hafta içinde, gelenlerin sayısı her gün artarken, para­
sal kaynaklarımız öylesine kötü bir biçimde eridi ki, bu
adamlar çok acıklı bir durum içinde bulunuyorlar. New
York'ta elden gelen her �eyin yapılacağını umarım. Al­
manya'da partinin bütün parası oradaki polis kavuştur­
maları kurhaniarına yapılan yardım tarafından yutuldu;
Avusturya, İspanya ve İtalya'da da aynı şey oldu.200 İsviç­
re'de, göçmenlerin her ne · kadar ancak küçük bir bölü­
mü de sözkonusu olsa, sadece · onların gereksinmelerini
karşılama zorunda değil, ama Saint-Gal lokavtı nedeniy­
le, Enternasyonal üyelerine de yardım etme zorundayız.�0 1
Belçika'da da, ensonu, az sayıda da olsa göçmen var, ama
buna, Belçikalıları n, Londra yolculuğu yapacak olanların
yard ımına koşma zorunda bulunmaları ekleniyor.
Bu koşullar sonucu, Londra'daki göçmenlerin büyük
bölümüne ayrılan bütün para, sadece İngiltere'de toplan­
mıştı. Şimdi Genel Konseyde, Komün üyelerinden: Ser­
raillier, Vaillant, Theisz, Longuet, Frankel, ve Komün gö­
re'l{lilerirıde n : Delahaye, Rochat, Bas[tolica] , Ch[alain]
yer alıyorlar.
ı\lmanc:ı yazılmışt.ır
ENGELS'TEN ELİSE ENGELS'E
(BARMEN'E)
Londra, 2 1 Ekim 1871
Sevgili anne,
Eğer sana bu kadar zamandır yazmadıysam, bu, siya­
sal etkinliğime ilişkin son düşüncelerine, seni kırmayacak
bir biçim içinde yanıt vermeyi istememdendir. Ama
Köln[ische] Zeitung'daki202 şu alçakça yalanlarla, hele o
yü rek karartıcı Wachenhusen'in bayağılıkları ile üst üs­
te karşılaştığım zaman, savaş sırasında tüm Fransız bası­
nında geniş bir yalandan başka bir şey görmeyen aynı
375
__
adamların, en küçük polis uydurmacasını, satılmış bir
Paris gazetesinin Komün üzerindeki en küçük karaçalıcı
müdahalesini, şimdi bütün Almanya'da nasıl bir İncil sö­
zü olarak ilan ettiklerini okuduğum zaman, kendimi bu
iş için hiç de uygun olmayan bir durum içinde buluyo­
rum. Prusyalılar biçiminde kurşuna diziimiş bir avuç
rehine konusunda, Prusyalılar gibi ateşe verilmiş iki-üç
saray konusunda (çünkü tüm geri kalanı yalandır) çığlık­
lar atılıyor, ama Versaylıların hile ile silahsızlandırdık­
tan sonra toptan öldürdükleri 40.000 erkek, kadın ve ço­
cuğa gelince, bir kişi bile bundan sözetmiyor !
Almanca yazıınuştır
ENGELS'TEN CARLO TERZAGHI'YE
(TORİNO'YA)
[2. VARYANT]
Londra, 14- [ 1 5 ] Ocak 1872
256, High Holborn
[Karalama]
Paris Komününün yaşamına malolan şey, merkeziyet­
çilik ve otorite eksikliği oldu. Zaferden sonra, otoriteyi
vb. ne isterseniz yapın, ama savaşım için, tüm güçlerimi­
zi biraraya getirmeli ve onları aynı saldırı noktası üze­
rinde toplamalıyız. Ve bana otorite ve merkeziyetçilikten
tüm koşullar içinde kötütenecek iki şey olarak sözedildiği
zaman, bana öyle geliyor ki, bunu söyleyenler ya bir dev­
rimin ne oldu�unu bilmiyorlar, ya da sözde devrimciler­
den başka bir şey de�iller.
Almanca ve İlaıyuııca yazılnıış t ı ı·
ENGELS'TEN FHI.Jt� DRICH ADOLF S ORGE ' YE
(HOBOKEN'E)
Lo n d n ı , 1 2- [ 1 •i) Eylül 1 R74
Senin gidişin i le,2"" eski En lernasyonal varolmaktan
büsbütün çıktı . Ve bu da iyi bir şey. O, tüm Avrupa' da
egemen olan baskının, daha yeni yeni uyanan işçi hareke­
tine birlik ve her türlü iç po lem ikte n çekinme buyurdu­
ğu İkinci imparatorl uk d önemine ilişkiııdi. Proletaryanın
ortak kozmopol it çıkarların ın birinci plana gelebildikleri
zaman d ı bu; Almanya, İspanya, İtalya, D animar ka, hare­
kete ya daha yeni girmiş, ya da o sırada girmekte bulu­
nuyorlard ı . 1 864'te, hareketin teorik n i teliği , gerçeklil<tc
lüm Avru pa ' d a , y a n i yığın lar içi n de demek istiyoru m,
henüz çok bel irsiz idi. Alman komün izmi henüz işçi par­
tisi .b içimi a ltında yoktu, prudonculuk kendi özel saplan­
tıları na gösteriş yaptıı·abilmek için çok güçsi.i zdü. Ba­
k u n in'in yeni aşl ığı hen ü z ke n d i kafasında varolmamış­
lı ; hatta İngil i z t reu/e-unionl a r başka nları b i le, harekete
tüzü k gerekçelerinde formüle e d i l m i ş bulunan program
temel i üzeri nde girebilecekler i n i san ıyorlardı.
İlk büyük başar ı , tüm böl ü n tülerin bu doğal birliği­
ni bozacaktı . Ba:şarı , her ne kadar Enternasyonal onu
ol uşturmak için pa rmağı nı bile kımıldatmadıysa da, söz­
götü rmez bir biçi mde oıı un çocuğu olan, ve En ternasyo­
nali ıı ele. bu ölçüde itiraza yer kalmayacak bir biçimde,
ondan sorumlu tutulduğu, Kom ü n oldu. Enternasyonal,
Koroünden ötürü, Avrupa'da manevi bir güç durumuna
gel ince, uyuşmazlı k hemen başladı. Her eğil im, başarıyı
ken di çıkarı na sömü rmek istiyordu. Son u nda, kaçınıl­
maz olan dağı l ımı, geldi çattı .
Almanca
377
yazılnuştıı·
MARX'TAN FERDINAND DOMELA N IEUWEN.HUIS'YE
(Li\ HAYE'E)
Londra, 22 Şubat 188 l
Maitland Park Road, N. W .
..ı ı ,
. . . Karşuna kuşkusuz Paris Komünü olayını çıkar­
tacaksınız; ama bunun olağanüstü koşullar içinde bir t ck
kentin ayaklanması olduğu bir yana bırakılsa bile, Ko­
ınün çoğunluğu hiç bir zaman sosyalist değildi ve ola­
mazdı da. En küçük bir sağduyu sonucu, o gene de Ver­
sailles i lc, tüm halk yığını için yararlı olacak bir uzlaş­
ma sağlay abilirdi: o zaman yapılacak tck şey buydu.
Fransa Bankasına elkonınası, Vcrsaillcs palavracılarının
gözünü korkutmaya yeterdi, vb., vb..
Al ınnnea yazııını�t.ır
ENGELS'TEN AUG USTE 13EBEL'E
(DRESDEN'E)
Londra, 29 ]<_: k i ııı 1 1!8'1
I<'ransa'da, partim iz:den yeni bir yükselme bek liyo­
İnsanlar, orada, Kumünün sonuçlanlll henüz yer l i
yerine koymuş değiller. Onun l<-.ransız proJetaryası için
yolaçtığı gerileme, güç bakımından ancak Avrupa üzerin­
de yaratılan etki ile karşılaştırılabilir. Üç ay boyunca ik­
tida rı elde tu t.ınak --hem de Paris'te-- ve dünyayı yol u n­
dan çevirmiş bulunmamak, ama kendi öz yeteneks i zl iği
nedeniyle yokolmak (bugün olup bitenler işle bu güdük­
leştirilmiş biçimde gösterilİyor) , bu, partinin yaşayabilir
olmadığını tanıtlar. Bunlar, Komünün aynı zamanda hem
ör-gül olarak Fransız bir n itelik taşıyan eski sosyal izmin
mezarı, ve hem de Fransa için yeni u l uslararası komü­
nizmin beşiği olduğunu görmeyen kimselcrin, alışılmış
söylevleridir.
rum.
Alnıanea yazı l ıııı�tır
8
İKİNCİ
K l SlM
PARiS KOMÜNÜ
V. İ . LEN İ N
PARiS KOMÜNÜ ÜZERİNE KONUŞMA PLANFM
I
KOMÜNÜN ANISINA
1 9. y üzy ı l ı n en bü y ü k işçi ayaklanması n ın kutlan­
ması. Tarihsel anımsatma.
1. Napoleon III döneminde Fransa.
(s. 45) - VI.48'in205 kurtulmalığı.
Emperyalizm.
Napolcon III.
- bir haydutlar çetesi tarafın­
dan soyulmuş bulunan Fransa.
tX
Bonapartç ı l ı k
f
1
İşçiler henüz yönetemez burjuvazi artık yönetemez206
j) H ı z l ı sınai yükselme. Plutokrasinin içki aleml�ri .
Spekii lasyonun
i y i günleri. Satılmışlık.
81.
�
j
), -:-İ ş ç i
I. A.
A.207
h a r e k e t i­
� prudoncul uk
� blankicilik
1862 Londra sergisi208
ruluş
s.
-
1864 ku­
10
2. Hanedan savaşı. Ş o v e n i z m, bir serüvenciler
çetesinden209 kurtuluş.
Ren'in sol kıyısı. Berlin'de (özellikle 1866'dan sonra21")
19.VII.70 savaş ilanı
Alman bildirgeleri (Guillaume
I) : Verteidigungskrieg.* (s. 20 taht
söylevinde: Napoll·on III'e savaş.
Fransız halkına değil; ll.VIII.70'te,
sı nırın geçilmesi sırasında, Fransızb­
ra bildirgede de aynı şey.)
3. İşçilerin protestosu
Enternasyonal
G�nel Konseyi­
nin 1. çağrısı.
( -1 2.VII.70 günlü Fransız bildirgesi
(s. 16) (ve 22.VII.70 günlü taşra
kararları) (s. 16-1 7) Enternasyona­
lin Paris üyelerinin 12.VII. günlü
bildirgesi.
� - -Alınan protestosu (Chemnitz top
ı
lantısı) (s. 18) 1 6.VII.70 günlü
Brunswick toplantısı (s. 18) , En-ı
ternasyonalin Berlin seksiyonu.
i -Enternasyonal G e n e l K o n s c­
y i çağrısı 1) 23.Vll.70 savaşa
l karşı.
­
i
!
•
Savunına savnşl. -{'.
4. Savaşın sonucu.
Sedan 2.IX.70 Na pol eon III tutsak, La dcHJacle•211,
Satılmış rejimin yıkılışı.
4.IX.70 günü Paris'te i �çiler tarafından cumhuriyetin
ilan ı .
Namussuz
mulı t erislC'r :
Louis-Philippe'in pol is baka­
nı Thiers, general 'l'rochıı,
Jules Favre, Jules Ferry,
Ernest Picard tarafından
düzenle ele 'geçirilmiş i k t i ­
dar.
1
İktidar yasama Mec
lisinde i Pari� dele­
geterme geçıyor
-
�
ı
"U l u s a l s a v u n m a h ü k ü m e t i" . . .
Ul usal savunma = i şçiler i n silahlanması
devrim. musal ihanet hükümeti.
Kendini. . Paris işçilerine karşı savunuyor.
=
.
5. Ent ernasyonal Konseyleri .
Genel
Konseyi n
2. çağrısı
(9.IX.70)
(s. 25)
Savunma savaşından saldırı sa­
vaşına geçiş. Alman Sosyal-Demok­
rat İşçi Partisi Merkez Komitesi Al­
sas-Loren'in ilhakına karşı çıktı . 212
(Bracke ve öbiil'lerinin tutuklanma­
sı.)
1 792'nin ulusal anıları ile kör­
leşmemek. "Sınıfının örgütlenmesi
için dinginlik ve yöntem ile çalış­
mak", siyasal özgürlükten yararlaıı­
mak."1:ı
• Çör.Uiınc. -ç.
8
6. Paris
Kuşatması.
Trochu (hiç bir zama n ! )
ve Jules Favre (toprakları­
mızdan bir santim yok ! )
komedisi.2 1 4
Paris'in teslimi. 28.1. 7 1
günü.
7. Bordeau:r
Ulusal
Meclisi.
- Köylüler
Meclisi.
Gericiler.
- Paris ile barış ko­
meclisi. Pa ris 'i silahsızlan­
dıTma istenci (' 'devrimin
silahsızlandırılması"
4.IX.
70)
Paris'e karşı Alman
ordusu ile bağlaşma.
i
Sanki
Ulusal
Muhafı-
1
1 zın topları devlete aitmiş gibi! Yalan! s. 36-37.
i
!__- --· -·--
8. T o p l a r ı
ger
i
Savunma Koınedisi : Gui­
od, Susane'a korunukların­
dan biri konusunda, onun
topa atılır gibi yapılan
Mont Valerien'a gitmesini
yazıyordu.m
Teslim şartiaşması koşul­
larına göre (28.1.7 1) (s. 34) ,
Ulusal Meclis 8 gün içinde
toplantıya çağnlacaktı ( ! ) .
Thiers'nin gerici bir mec­
l is içiıı kampanyası, lejiti­
mistler, vb. (750 milletveki­
li üzerinden 450 kralcı) .
Paris'e karşı komplo: Thi­
ers'nin önlemleri (s. 35) .
1) Ulusal Mecl isin karşı ­
cumhuriyetçi gösterisi
2) Thiers'nin ikircil bil­
dirgesi
3) Paris'e karşı tehditler
(decapiter decapitaliser ) •
4) Cumhuriyetçi gazete­
lerin yasaklanması
5) Blanqui'nin ölüme yar­
gılanması216
6) Vinoy 'n ı n Paris valisi,
Valentin'iıı polis müdü r ü,
Aurelle d e Paladines'in de
ulusal muhafız komutanı
atanması.
18.111. Bildirgesi, s. 43. 18.
alma
71.
( ulusal
muha­
fıza) .
gir işimi
ı
18.111.
Vinoy
Başarısızlık
III. 71 Ulusal Muhafız Mer­
kez Komitesi 26.III.71. Ko­
mün.
ı
Din adamları, bona­
partçılar, jandarmalar
Komün
18.III. Hükümetin Ver­
sailles'a kaçışı.
Bonapartçı subaylar o­
lan Lecomte ve Clement
Thomas'nın öldürülme­
si Koruünün değil, ama
sabrı tükenmiş askerlerin işi.
- -
Nisandan başlayarak, Pa­
ris ile Versailles arasında
savaş.
Kendisinden
birliklerin
(tutsakların) geri verilmesi
dilenen Bismarck (s. 57-58) .
'
- ----
9. Komünü n davmnışı. G ü ç s ü z n o k t a l a r ı :
- Siyasal bilinç eksikliği (prudoncular, blanki­
ciler)
bankayı almadılar, Ver--örgütlenme
eksikli­
sailles
üzerine yürüme­
ği- milliyetçi
ve
diler
devrimci lafazanlık
10. Güçlü noktaları:
A) Siyasal reformlar
cx. Kilise ile devletin ayrılması
(2.IV.71) .
Kilise mallarının kamulaştı­
rılması. Din işleri bütçesinin kaldı­
rılması.
Parasız halk eğitimi (s. 46) .
�- Sürekli ordunun kaldırılması.
İşçi sınıfı hü­
(30.Ill. 71) (s. 46) .
kümeti
ı
ı
y. Memurculuğun
kaldırılması
İşçiler hükümeti (s. 49) . Regierung­
sfiihig.*
( 1 ) bütün görevlilerin seçilebi­
lirlik ve geri alınabilirliği (s. 46) .
l . IV.71
(2) yüksek olmayan iicretler, en
çok 6.000 frank (s. 46) .
görevliler toplam sayısının % 'ü
ile çalışıyorlardı : Lissagaray s.
o. Yabancıların tam eşitliği (30.
III.7 1 ) bir Alman Komün bakanı217
(s.
53)
Polonyalıların kat ılması
(Dombrowski, Wroblewski) .
Komün bayrağı dünya devri­
minin bayrağıdır
e:. Yerel
özerkliği.
toplulukların
yönetsel
l l. - B) İktisadi reformlar.
Aylak ve zevk
düşkünü Paris'in,
işçi bir Paris du­
rumuna dönüşümü (s. 55-56) .
• Yönetme yeteneği.
-Fırıncıların gece çalışmasının ya­
saklanması (20.IV) (s. 53) .
-Para cezalarının yasaklanması (s.
53) .
-Komün, Napoleon III tarafından
yıkıma uğratılmış bir Paris küçük­
burjuvalar yığınının desteğini sağ­
ladı (geliştirilecek) (Ödeme vade­
lerinin uzatılması) (s. 51 ) . Komün
-ç.
3 86
köylüZere yöneliyor (s. 51) .
-Yüzüstü bırakılmış fabrikaların
16.IV. günü işçi birliklerine veril­
mesi (s. 54) ; fabrika sayımı.
12. Son kavga.
-Federelerin kahramanlığı (Ulusal
Meclise karşı 30.IV. belediye se­
çimleri. Thiers, Bismarck'a boyune­
ğiyor: lO.V. günü Frankfurt'ta ba­
rış antlaşmasının imzalanması. Ulu­
sal Meclis tarafından 21 .V. günü
onaylanma) .
-21/28.V.7 1 kanlı haftası. (s. 62) .
Tüfekler makineiiiere yetmiyor.
-Bilanço: 35.000-20.000 ölü
15.000 sürgün, vb.
\ M a h k e � e ı e r için yıllar- l
.
ış
ı ca surecek
j
Karaçalmalar konseri (s. 64-66) .
.
13. Ders.
Burjuvazinin öcü. "Ulusal Sa­
vaş"ın kendisi siyasal bir dolandırı­
cılık durumuna gelmiştir (s. 67)
Onlar yurda ihanet ettiler (Al­
manlar ile ittifak: s. 66) .
Burjuva demokrasisinin karar­
sızlığı: Proletarya diktatörlüğü.
Bismarck 1 871. Confer 1904.
n
(22)
Mart 1904'ten önce
ynzılmıştır
İlk
kez
1934'te
Lenin Derlernesi XXVI içinde
ynyımlanmıştır
J87
KOMÜN Ü ZER İ NE KONFERANS PLANF18
1. Komünün tarihsel özeti.
Napoleon III dönemi Fransa'sı. Emperyalizmin [im­
paratorlukçuluğun -ç.] temelleri : burjuvazi artık yönete­
miyor, proletarya henüz yönetemiyor . . . 2 1 9
Napoleon lll'ün serüvenler siyaseti. Dış parlaklık, sa­
vaşlar zorunluluğu.
2. Proletaryanın Haziran 1848 sonrası gelişmesi. 1864'­
te Internationale Arbeiter Association. Napoleon III onu
kovuşturtuyor.
Savaşa karşı Fransız işçileri ( 12 Temmuz, Enternas­
yonalin Paris seksiyonu, s. 16) ile Alman işçilerinin pro­
testoları (16 Temmuz günü, Chemnitz'deki Braunschweig'88
de işçi toplantısı, Enternasyonalin Berlin seksiyonu, s.
18) .220
3. Sedan: 2 Eylül 1 87022 1 ve cumhuriyetin ilanı, 4 Eylül 1 870. Serüvenci liberaller iktidarı alıyorlar.
Liberal avukatlar ve kralcı kalleşler:
Thiers.
4. Ulusal savunma hükümeti halka ihanet hükü­
meti. Trochu: Paris'i savunma "plan"ı. Savunma komedi­
si. Paris işçilerinin kahramanlığı. 28 Ocak 1871 k a p i t. ü­
l cı s y o n u (teslim şartıaşması ) .
5. Bismarck tarafından dayatılan koşullar: savaş ve
barış sorununu düzenlemek için, Ulusal Meclisin 8 gün
içi11de toplantıya çağrılması (s. 34) . Thiers'nin kralcılar
arasındaki cntrikaları.
Toprak ağaları (ruraux) * meclisi. Bordeaux Ulusal
Meçlisi, 630 milletvekili. 30 bonapartçı + 200 cumhuriyet­
çi ( 1 00 ılımlı ve 1 00 radikal) + 400 kralcı (200 orleancı
+ 200 lejitimist) .222
Thiers'nin Falloux ilc konuşması .
6. Paris kışkırtması : kralcı elçiler atanması ; Ulusal
Muhafı� erierinden "30 metelik" kesilmesi; Paris'te, polis
müdürü Valentin, Ulusal Muhafız başkomutanı d'Aurel­
lc de Paladines ve öbürleri (Trepov, Vasilçikov! ! ) ;223 Ulu­
sal Meclisin Versailles'a taşınması ; cumhuriyetçi gazete­
lerin kovuşturulması, vb.. Savaş giderlerinin yoksulların
ii zerine yüklenmesine çalışılıyor (s. 35) . Paris işçilerinin
si lahlanması ve kralcı meclis. Çatışma kaçınılmazdır.
7. Marx'ın uyarısı :** Enternasyonal Genel Konseyi­
n i n iki nci bild irisi , 9 Eylül 1 870: "Kendini 1792 ulusal ge­
leneklerine kaptırmamak", ''kendi sınıfını örgütlemek",
erek olarak hükümetin yıkılmasını almamak ("korkunç
=
•
••
'"
Köyliilcr. --ç.
"Yurt . lchl i k cdc"yi kurmuş bulunan R!nncıııi'yc karşı.
1870'te
'"'"" ·)
8
(No·
budalalık") : s. 25. Enternasyonal (Genel Konsey) sekre­
teri Eugime Dupont, Fransa için aynı şeyi söylüyordu, 7
Eylül 1870 (Weill, 134) .
8. Son kışkırtma davranışı. Ulusal Muhafızdan alı­
nan toplar, 18 Mart 1871. Thiers'nin yalancı kanıtları. Sui­
kast başarısızlığa uğradı. Ulusal Muhafız Merkez Komite­
si Komünü ilan ediyor. Paris Komünü ile Versailles hü­
kümeti arasında iç savaş başlamıştır.
9. Kornündeki eğilimler: (a) blankiciler. Blanqui, Ka­
sım 1880'de bile, Ne Tanrı Ne Efendi'de, sınıflar savaşı teo­
risini ve proletaryanın çıkarları ile ulusun çıkarları ara­
sındaki ayrımı kınıyor. (Weill, 229) (işçileri devrimci bur­
juvaziden ayırmıyor) . (b) prudoncular (karşılıklı yardım­
laşmacılar) "değişim ve kr€dinin örgütlenmesi".
İşçi sınıfının devrimci içgüdüsii, yanlış teorilere kaT­
şın kendini gösteriyor.
10. Komünün siyasal önlemleri:
( 1) Sürekli ordunun kaldırılması.
(2) Bürokrasinin kaldırılması: a) tüm görevli­
ler seçilmiştir; b) ücretler 6.000 frankı geç��
mez.
: � �sgari :/
(3) Kilise ile devletin ayrılması program '
.
(4) Parasız halk eğitimi
Komün ve köylüler. 3 ayda her şey başka olurdu. (s.
49-50.) *
Komün ve Enternasyonal. Frankel, Polonyalılar (dün­
ya cumhuriyetinin bayrağı ) .
l l. Komünün iktisadi önlemleri:
( 1) Fırıncıların gece işinin yasaklanması.
(2) Para cezalarının yasaklanması.
(3) Yüzüstü bırakılmış fabrikaların yazılması,
bu fabrikaların işçi birliklerine verilmesi,
·
•
"Gizem"Ierin
kalleşlikıerl,
yalansızıaştı rı! ması
manastırıardaki düzen
(s.
390
(dı!mystification) :
54) .
·
·.
Trochu'nün
Gerıc ele çok az yapıl d ı !
ücret tutarı hakem komisyonları tarafın­
dan saptanacak (s. 54) .
N.B.
l
Bankaya elkoymadı. 8 saatlik işgünü kabul edilme- l
di Weill, 142
İpoteklerin satışı durduruldu. Kira ödeme
süreleri ertelendi.
12. Başarısızlık. Örgütlenmede yetersizl ik. Sıkıyöne­
tim. Thiers-Bismarck pazarlığı { Bismarck'ın rolü = paralı
katil} . 21-28 Mayıs 1871 kanlı haftası.
Korkunçlukları, sürgün, vb . . . Karaçalmalar (s. 65-66) .
Çocuklar ve kadınlar . . .
S. 487: yollarda 20.000 ölü, hapislerde 3.000 ölü, vb . . .
Askeri mahkemeler : 1 Ocak 1875'te, 13.700 (80 kadın, 60
çociık) sürgün, hapse mahkum vardı.
13. Dersler: burjuvazi her şeye hazırdır. Bugün: li­
beraller, cumhuriyetçi radikaller; yarın: ihanet, kurşuna
dizmeler.
Proletaryanın bağımsız örgütlenmesi ; sınıflar savaşı­
mı - iç savaş.
Biz güncel harekette hepimiz Komüne dayanıyoruz.
(4)
Şubal·Mart
1905'tc yazılınıştır
İlk kez 1931\lc
Lenin Derle rnesi
XVI !<;Inde yayımlanmıştır
"PARİS KOMÜNÜ VE DEMOKRATiK
DİKTATÖRLÜGÜN GÖREVLERi"
MAKALESİNİN SONUCU224
BU açıklama bize ilkin, sosyalist proletarya temsilci­
lerinin küçük-burjuvazi yanında devrimci hükümete giri­
şinin, ilkeler planında pekala kabul edilebilir ve, belirli
koşullar içinde, düpedüz zorunlu olduğunu öğretiyor. Bu
açıklama bize daha sonra Komünün üstesinden gelme
zorunda kaldığı gerçek görevin, her şeyden önce sosya­
list değil, ama demokratik diktatörlük, bizim "asgari
program"ımızın uygulanması olduğunu gösteriyor. Ensonu
bu açıklama bize, Paris Komününden ders alarak, onun
yanlışl�klarını değil (komüncüler Fransa Bankasına elkoy­
madılar, Versailles'a karşı saldırıya geçmediler, açık prog­
ramları yoktu, vb. ) , ama bize izlenecek yolu gösten'n , o
3 92
baıjarılarla taçlanmış p ratik davranışları öylüiıımem iz ge­
rektiğini anımsatıyor. Biz büyük 1871 savaşçılarından "Ko­
mün" sözcüğünü almamalı, onların sloganlarından herbi­
rini körü körüne yinelememeli, ama Rusya'nın güncel du­
rumuna yanıt veren ve proletarya ile köylünün devrimci
demokratik diktatörliiğü olarak özetlenebilecek program
ve davranış sloganlarını açıkça uygulamalıyız.
Pı·o!ctari n ° 11.
17 (4) Tenıımız HIU5
GazPI<'ılcki nıelı\c
uygundur
MARX'TAN KUGELMANN'A MEKTUPLARlN
RUSÇA ÇEViRiSiNE ÖNSÖZ
(PARÇA)
MARX'IN Komün üzerine verdiği yargı, Kuge l m anı ı
ile m ektuplaşma sın ın doruğudur. Ve bu yargı, sağ-kanat
Rus sosyal-demokratlarının davranışları ile karşılaştırıl­
dığı zaman, özellikle değerlidir. 1905 Aralığından sonra,22:;
ödlekçesine: "Silaha sarılınmamalıydı" diye haykıran Ple­
hanov, daha sonra kendisini Marx'a benzetme alçakgönül­
lülüğünü gösterdi. Ona göre, Marx da 1870 devrimini fren­
lcmişti.
Evet, Marx da devrimi frenledi. Ama, Plehanov'un
kendisi tarafından yapılan bu karşılaştırmanın, Plehanov
ile Marx arasında nasıl bir uçurum açtığına bakın.
Pl ehano v, 1905 Kasımında, birinci Rus devrimci atı3 94
lımının doruğuna varmasından bir ay önce, proletaryayı
gözüpekçe uyarmak şöyle dursun, tersine ona silah kullan­
masını öğrenme ve silahlarıma zorunluluğundan sözediyor­
du. Bir ay sonra, savaşma başlayınca, Plehanov, onun öne­
mini, olayların genel gidişi içindeki rolünü, daha önceki
savaşım biçimleri ilc il işkisini çözümlernek için en küçük
bir çaba göstermeksizin, pişman olan aydın rolü oynamak­
ta ivecenlik gösterdi : "Silaha sarılınmamalıydı."
Marx, 1870 Eylü.lünde, Komiinden altı ay önce, Fran­
sız işçilerini doğrudan doğruya uyarmıştı : Enternasyona­
lin ünlü çağrısında,226 ayaklanma bir çılgınlık olur, diye
ilan etti. 1 792 anlayışı içindeki bir hareketin olanağı ko­
nusundaki milliyetçi yanılsamaları önceden teşhir etti. O,
iş işten geçtikten sonra değil, uzun aylar öncesinden: "Si­
l aha sarılınmamalı:-,�d ı ! " demesini biliyordu .
. Ve, eylüldeki kendi öz bildirimine göre, bu umutsuz
girişim, Mart 187 1'de uygulamaya konduğu zaman nasıl
davrandı? Marx fırsattan sadece (aralık olayları sırasın­
daki Plehanov gibi ) , Komünü yöneten lıasımların ı, pru­
cloncu ve blankicileri "kıst.ırmak" için mi yararlandı'? Bir
yatılı okul gözetmeni gi bi: "Size demiştim, size önceden
bildirmiştim, işte romantizminizin, işte devrimci düşlerini­
zin sonucu" diye hornurdanmaya mı koyuldu? "Silaha sa­
rılınmamalıydı" diye, Plehanov'un aralık savaşçılarına ver­
diği gibi, koınüncülere kendi kendinden hoşnut hamkafa
dersleri mi verdi?
Hayır. 12 Nisan 1871 günü, Marx, Kugelmann'a, es r i­
me dolu bir mektup, okuma bilen her Rus sosyal-demokra­
tının, her Rus işçisinin duvarına üsmakla mutluluk duya­
cağımız bir mektup yazdı.
Marx, 1870 Eylülünde ayaklanmanın bir çılgınlık ola­
cağını söylüyordu; 187 1 Nisanında, yığınsal bir halk ha­
reketi gördüğü zaman, onu tarihsel dünya devrimci ha­
reketinde bir ilerleme gösteren büyük ol:ıylara katılan
395
bi r adamın son derece b ü yü k d ikkati ilc i zled i .
Bürokratik ve askeri makineyi sadece başka ellere ge­
çirme gi r iş i mi değil, ama onu bir yoketme girişimidir bu,
dcr. Ve prudoncular ile blankiciler tarafından yönetilen
"kahraman" Paris işçilerine gerçek bir sevinç tü rkü s ü ya­
kar. "Ne esneklik, diye yazar, ne tarihsel girişkenl ik, ne
özveri yeteneği ile bezenik şu Parisliler ! " (s. 88) . . . "Ta­
rih daha böy l es i n e büyük bir örnek görmedi."
Marx. her şeyin üstünde, y ı ğın l ar m tarihsel girişke n­
liğini değerlendiri r. Ah ! bir de bizim Rus sosyal-demok­
ratlarımız Marx'tan Rus işçi ve köylülerinin 1905 Ekim ve
Aralığındaki tarihsel girişkenliğini değerlend irmeyi öğ­
renebilselerd i !
Bir yanda, başa rısı �lığı altı a y öııcl'dcn gören bir b ü ­
yük düşünür ! a r a f ı nd an yığın ları n t arihsel girişkenliği
karşısında d u y u l a n saygı ; öte y a n d a , yaşamsız, ruhsuz bir
tutum, bir ukala bildirim i : "Silaha sarılınınamalıydı ! "
Gündüz v e gece [kadar karşıt i ki davranış - ç. ] değil m i '?
Ve kendine özgü tüm coşk u n luk ve tutku i l e yaşa m ı ş
b u l un d u ğ u yığm savaşımın a katılan biri ol arak, Marx
Lo n d ra ' da sürgünde, "çılgınca gözüpek", " cenn e t in zapt t­
na çıkınaya hazır" Parisiiierin kendiliğinden eylemlerini
eleştirir.
Ah ! 1 906- 1907 Husya'sıncla devrimci ronıaıı ti�ıııi tc­
peley c n bugünkü "gcrçekçi"lerimiz, marksizm bilgeleri­
miz, o zaman Marx ile n a s ıl da gı rg ı r geçerlerdi ! Bir ce n­
netin zaptına çıkma "girişim"ine hay ra nl ık duyan mater­
yalist, iktisatçı ve ü topy ala r d ü şmanı ile nasıl da eğlenir­
J ercli ! Bu k a rga şac ı eği li m l er , bu ü topyac ı l ı k vb., göğe doğ­
ru atılan bir hareket üzerindeki bu yargı k arş ı s ın d a , bu
kendini sıkıntıya sokmayan devrimciler amma da alçak­
gön ü llü gözyaşları ya da kahkahalar saçarlardı! ·
Oysa, Marx'ta, bu evcimenlerin, devrimci s a vaş ım ı n
eıı yi.iksck biçimlerinin t,dcniği i.izeri ı ıd e tartışmaktan kor-
kan bıı adamların o yüksek bilgeliği yok tu . O tam da ayak­
s orunların ı
tartışır. Savıı nucu m u , sal­
dırıc ı mı? der, sanki askeri harekat Londra yakınlan ı ıda
oluyormuş gibi . Ve kararını verir: kesenkes saldırıcı : "He­
l anmanııı teknik
men Versailles iizerine yiiriinmeliydi" . . .
Bu, 1 87 1 Nisanıncla, yüce kanl ı mayıs ay ı nd an bi rkaç
hafta önce yazılmı�tır.
"Hemen Versail les üzerine yii rünmeliydi", d<.'r o, 1870
Eylülünde cen n eti n zaptma çıkm a ''çı l g ı rılık"ı ı ı ı gösterıni�
bulunan başkaldırıcılara.
1 905 Aralığında, daha yeni kazanılmış ve elimizden
alınmaya çalışılan özgürlükleri zora başvurarak savunmak
için , "sil aha sarılınmamalıydı ! " .
Hayır, Plehanov kendini Marx'a benzetmekle h a k s ı z
l ık etmedi!
. "İkinci yanlışlık, diye devam eder Marx, teknik eleş­
tirisi nde: Merkez Komite (yani Komiin ordusu komutan­
l ı{]ı, dikkat edin, Ul usal Muha fız Mer ke z Konı i ü:•si sözko­
nusu) görevlerini çok çabuk bıraktı."
Marx, zamansız bir ayaklanmaya karşı yöneticileri
uyarmaya yetenekli idi. Ama o cennete sald ı r an proletar­
yanın pratik danışmanı olarak, Blanqui ve Proudhon'ıın
yanlış teorileri ve yanıimalarına karşın, tüm ha re k e ti yü k­
sek bir dereceye yükselten yığı ıılann savaşımına katılan
adam olarak konuşuyordu.
"Ne olursa olsun, diye yazar, Paris ayaklanması, hat­
ta eski toplumun kurtları, domuzla rı ve köpekleri tarıı­
f ından boyuneğdirilecek olsa bile, pa r timi z i n Paris hazi­
ran ayaklanmasından sonraki en şanlı savaş başarısıdır
Komünün yanlışlıklarından bir tekini bile proletar­
yadan saklamaksJzın, Marx bu başarı için. şimdiye cle{]in
"cennet" uğruna savaşımda eli mizde bulunan en iyi yol
gösterici ve liberal ve radikal "domuzlar" için en kork u n ç
korkutmalık ol an bir yap ı t yazd ı.2?.7
. .
­
."
Plehanov ise aralık için, hemen hemen kadetlerin":•o
ineili durumuna gelen bir "yapıt" yazdı.
Evet, Plehanov kendini Marx'a benzetmekle haksız­
lık etmedi !
Kugelmann, Marx'a, işin umutsuz olduğunu belirte­
rek, romantizmin kar�ısına çıkarılması gereken gerçeklik­
ten sözederek, anlaşılan, bir kuşku havası içinde yanıt
verdi, herhalde, bir ayaklanma olan Komünü, Paris'teki
13 Haziran 1849 barışçıl gösterisine bem:etti.
Marx, hemen (17 Nisan 187 1 ) sert bir paylama gön­
derir Kugelmann'a:
"Eğer savaşıma ancak 1wn derece elverişli şanslarla
girilmesi gerekseydi, tarihi yapmak elbette çok Tea lay
olurdu."
Marx, 1870 Eylülünde, ayaklanma bir çılgınlık olur
diyordu. Ama yığınlar ayaklanınca, Marx bürokratik ders­
ler vermek değil, savaşım i çinde, onlarla birlikte yürii­
mek, onlarla aynı zamanda öğrenmek istedi. S::ıvaşım
şanslarını önceden her tam bir kesinlikle hesaplama giri­
şiminin, şarlatanlık ya da bağışlanmaz bir bilgiçlik ola­
cağını anlar o. İşçi sınıfın ın, kahramanca, büyük bir öz­
veri ile, girişkenlik ruhu ile, dünya tarihini hazırlama ol­
gusuna, her şeyden çok değer verir. Marx, tarihi, başarı
şanslarını önceden kesinlikle hesaplayamadan onu yar a ­
tan kimselerin bakış açısından görüyor, ama ona : "Ön­
ceden görmek kolaydı . . . sarılınmamalıydı . . . " diye ahkam
kesen küçük-bmj uva aydını _olarak bakmıyordu.
Marx, tarihin bazı anlarında, yığınlann zorlu bir sa­
vaşımının, hatta umutsuz bir dava için de olsa, bu yığın­
ların gelecekteki eğitimi için, onları gelecek savaşıma ha­
zırlamak için, zorunlu olduğunu görmesini de biliyordu.
Sorunu bu koyuş b iç im i, saat başı Marx'ı anmakian
hoşlanan, ondan sadece geçmiş üzerindeki yargılan alan,
ama geleceği hazırlamak i ç i n ders çıkarmaya çnl ı�mayan
bizim bugünkü sözde marksistlerimiz için özünde anlaşıl­
maz, hatta yabancı bir şeydir. Plehanov, Aralık .1 905'teı ı
sonra, "frenleme"ye koyulduğu zaman, bunu diişi.inmedi
bile . . .
Ama Marx, 1870 Eylülünde bir ayaklanmanın çılgın­
lık olacağını kabul etm iş bul unduğunu unutmaksızın. işte
bu sorunu koyar.
"Versailles burjuva itleri, Parislileri ya vuruşmayı ka­
bul etme, ya da savaşmadan yenik düşme seçeneği karşı­
sında bıraktılar. Son durumda, işçi .ı;ınıfının moral bozuk­
luğu, belli bir sayıdaki önderlerin yitiminden çok daha
biiyü k bir mutsuzluk olurdu."22u
Marx'ın Kugelmann'a mektuplarında bize verdiği si­
yaset derslerinin, proJetaryaya yaraşır bir siyaset dersle­
rinin bu kısa özetini, burada keseceğiz.
,''Novaya Duma" yayınlan tarafından
Petersburg'da çıkarılan bir bi'Oşilr
tçtnde 1907'de yayımlanmıştır
KOMÜN DERSLERİ2"0
1848 Devrimine son veren hükümet darbesinden son­
ra, Fransa, onsekiz yıl için napolyoncu rejimin boyundu­
ruğu altına girdi. Bu rejim, ülkeyi, ulusal aşağılanmaya ol­
duğu kadar iktisadi y ık ı m a da götürdiL Eski rejime karşı
ayaklanan proletarya, biri ulusal, öbürü toplumsal iki gö­
rev birden yüklendi: Fransa'ııııı Alman istilasından kur­
tarılması ile, işçilerin kapitalizm boyunduruğundan sos­
yalist kurtuluşu. Bu iki görevin biraraya gelmesi , Komü­
nün en özgün özelliğini oluşturur.
Burjuvazi o zaman, proletaryanın ulusun bağımsız­
lığı için yönetimi altında savaşacağı bir "ulusal savunma
hükü meti" oluştunıyordu. Gerçeklikte, bu hükümet, gö�
00
revini Paris proletaryasına karşı savaşımda gören bir
"halka ihanet" hükUmeti idi. Ama yurtseverce yanılsa­
maları ile körleşen proletarya bunu anlamıyordu. Yurt­
severlik fikri 18. yüzyılın büyük Devrimine kadar çıkar;
bu fikir Komün sosyalistlerinin kafasını egemenliği altı­
na aldı, ve örneğin, sözgötürmez devrimci ve sosyalizmin
ateşli yandaşı Blanqui, gazetesi için şu Yurt tehlilcede
burjuva çığlığından daha uygun bir başlık bulamadı !
Bu iki çelişik amacın -yurtseverlik ve sosyalizm­
biraraya gelmesi, Fransız sosyalistlerinin ölümcül yanıl­
gısını oluşturdu. Enternasyonalin 1870 Eylül bildirgesin­
de, Marx, Fransız proletaryasını, kendini yalancı ulusal
görüşe kapıırmasına karşı uyarmış bulunuyordu:231 bü­
yük Devrimden bu yana derin değişiklikler olmuştur, sı­
nıf karşıtlıkları keskinleşmiştir, ve eğer tüm Avrupa geri­
ciliğine karşı savaşım o zaman devrimci ulusun tümünü
bi rleştiriyor idiyse, bugün, tersine, proletarya kendi çı­
karlarını artık öbür sınıfların, kendisine düşman sınıf­
ların çıkarları ile birleştiremez. Ulusal aşağılanmanın so­
rumluluğunu burjuvazi taşısın ! Proletaryanın işi, sosya­
lizm aracıyla emeği burjuvazi boyunduruğundan kurtar­
mak için savaşım vermektir.
Ve gerçekten, burj uva "yurtseverlik"inin gerçek yü­
zü ortaya çıkmakta gecikmedi. Prusyalılar ile yüzkızar­
tıcı bir barış imzaladıktan sonra, Versailles hükümeti ken­
di ivedi görevine yanaştı, kendisini korkutan silahları Pa­
ris proletaryasının elinden almak için bir saldırıya giriş­
tL İşçiler bunu Komün ilanı ve iç savaş ile yanıtladılar.
Sosyalist proletaryanın birçok tarikata bölünmüş bu­
lunmasına karşın, Komün, burjuvazinin önermekten baş­
ka bir şey bilmediği demokratik görevleri, kendisi ile ye­
r i n e getirmesini bildiği oybirliğinin parlak bir örneği ola­
rak göründü. Özel ve karmaşık yasalar çıkarmaksızın, sa­
dece eylemler aı·acıyla, iktidardaki proletarya toplumsal
rejimi demokratlaştırdı, bürokrasiye son 'verdi, görevlileri
halk tarafından seçtirdi.
Ama parlak bir zaferin meyvelerini iki yanılgı yok et­
ti. Proletarya yarı yolda durdu: "mülksüzleştiricileri mülk­
süzleştirme"ye girişecek yerde, ülkede, ortak bir ulusal
görev ile birleşmiş yüce bir adaletin kurulması üzerine
düşlere kapıldı; örneğin bankalar gibi kurumlara hiç do­
kunulmadı, prudoncu "adaletli değişim" vb. teorisi, he­
nüz sosyalistler arasında egemen bulunuyordu. İkinci ya­
nılgı, proletaryanın çok büyük yüce gönüllülüğü oldu; düş­
manlarını ortadan kaldıracak yerde, proletarya onlar üze­
rinde manevi bir etkide bulunmaya çalıştı, iç savaştaki
salt askeri eylemlerin önemini savsadı ve, Paris'teki zafe­
rini Versailles üzerine gözüpek bir saldırı ile taçlandıra­
cak yerde, oyalandı ve Versailles hükümetine karanlık
güçleri toplama ve kendini mayıstaki kanlı haftaya hazır­
lama zamanını kazandırdı.
Ama tüm yanılgılarına karşın, Komün, 19. yüzyılın en
yuce proleter hareketinin en ulu örneğidir. Marx, Komü­
nün tarihsel anlamı ve önemine çok büyük bir değer ve­
riyordu: eğer Versaylılar güruhu Paris proletaryasının si­
lahlarını kalleşçe elde etmeye giriştiği sırada, işçiler onları
savaşmadan bırakmış olsalardı, bu güçsüzlüğün proleter
hareket içinde yolaçacağı göz yılgınlığının zararı, silahları­
nı savunurken işçi sınıfı tarafından kavgada uğranılmış
bulunan yitimlerden çok daha büyük olurdu. Komünün
esirgemezlikleri ne kadar ağır olmuş olursa olsunlar, onun
genel proletarya savaşımı bakımından taşıdığı önem ara­
cıyla ödünlenmişlerdir: Komün Avrupa'daki sosyalist ha­
reketi derinden derine harekete getirmiş, iç savaşın gücü­
nü ortaya çıkarmıştır; yurtseverce yanılsamaları dağıtmış
ve burjuvazinin ulusal özlemlerine duyulan bönce inan­
cı yoketmiştir. Komün, Avrupa proletaryasına, sosyalist
devrim sorunlarını somut olarak koymasını öğretmiştir.
02
Proletaryanın aldığı ders, unutulmayacak. İşçi sınıfı,
aralık ayaklanması sırasında Rusya'da yararianmış bu­
lunduğu gibi, ondan yararlanacak.
Rus devrimine öngelen ve onu hazırlayan dönem, Fran­
sa'daki napolyoncu boyunduruk dönemi ile bir benzerlik
gösterir. Rusya'da da, mutlakiyetçi güruh, ülkeyi iktisadi
yıkım ve ulusal aşağılanmaya götürmüştü. Ama uzun za­
man, toplumsal ilerleme yığınların bir hareketine elveriş­
li koşulları yaratmadığı sürece, devrim patlak vereme­
di ve, bütün kahramanlıklarına karşın, devrim-öncesi dö­
nemde hükümete karşı yalıtık saldırılar, halk yığınları�
nın ilgisizliği karşısında kırılıp gittiler. Sadece sosyal­
demokrasi, direngen ve yöntemli bir çalışma ile, yığınla­
ra yüksek savaşım biçimlerini öğretmesini bildi: yığınsal
eylemler ve silahlı iç savaş.
Şosyal-demokrasi genç bir proJetaryada "ulusal" ve
"yurtseverce" sapınçları yok etmesini bildi, ve onun do­
laysız müdahalesi ile, çardan 17 Ekim bildirgesini232 çekip
alma başarısı gösterildiği zaman, proletarya, devrimin bir
sonraki ve kaçınılmaz aşamasını var gücüyle hazırlama�
ya koyuldu: silahlı ayaklanma. "Ulusal" yanılsamalardan
kurtulduktan sonra, proletarya kendi sınıf güçlerini, ken­
di yığın örgütleri: İşçi ve Asker Vekilieri Sovyetleri vb.
içinde topladı. Ve Rus devriminin erekleri ve görevleri
ile 1871 Fransız devriminin erekleri ve görevleri arasm­
daki bütün ayrılıklara karşın, Rus proletaryası, Paris Ko­
mününün başlatmış bulunduğu savaşım aracına, iç savaşa
başvurma zorunda kaldı. Komün derslerini amınsayan
Rus proletaryası, proletaryanın barışçıl savaşım araçlarını
bir yana bırakamayacağını -bu araçlar onun günlük çı­
karlarına hizmet ederler ve devrimin hazırlık döneminde
zorunludurlar-, ama, bazı koşullar içinde, sınıf savaşı­
mının silahlı savaşım ve iç savaş durumuna dönüşeceğini
de hiç bir zaman unutamayacağını biliyordu; proletaryao
nın Çıkarlarının, düşmanlarının kökünün açık boğuşmalar
içinde kazınmasını gerektirdiği zamanlar da vardır. Fran­
sız proletaryası, Komün sırasında bunu ilk olarak göster­
di, ve Rus proletaryası da aralık ayaklanması sırasında
parlak bir biçimde doğruladı.
İşçi sınıfının bu iki ulu ayaklanması bastırıldı. Var­
sm olsun. Bundan ötürü yeni bir ayaklanma, proletarya
düşmanı güçlerin, karşısında güçsüz kalacakları, ve sos­
yalist proletaryanın tam bir zafer kazanacağı bir ayaklan­
ma, patlak vermekten geri kalmayacak.
Zagraniçnaya Gazeta,
n• 2, 23 Mart 1908
KOMÜNÜN ANISINA
PARiS Komününün ilfın edilmesinden bu yana kırk yıl
geçti. Töreye göre, Fransız proletaryası 18 Mart 1871 dev­
rimi militanlarının anısını mitingler ve gösteriler ile kut­
ladı; mayıs sonunda, mayısın korkunç "kanlı hafta" kur­
banlarının, kurşuna diziimiş komüncülerin mezarı üzerine
yeniden çelenkler koymaya, ve onların fikirlerinin tam
zaferine değin , onların kendisine bırakmış bulundukları
davan ın tam zaferine değin ara vermeden savaşmaya bir
kez daha andiçmeye gidecek.
Fransız proletaryası ile birlikte, neden bütün dünya
proletaryası Paris koroüncülerinde kendi öncellerini kut­
l uyor? Ve Koroünün mirası nedir?
Komün kendiliğinden doğdu; kimse onu bilinçli ve
yöntemli bir biçimde hazırlamadı. Almanya ile mutsuz
bir savaş; kuşatılma acıları; proletaryanın işsizliği ve kü­
çük-burjuvazinin yıkıma uğraması; yığınların, tam bir ye­
teneksizlik göstermiş bulunan yüksek sınıflara ve otori­
telere karşı duyduğu öfke; durumundan hoşnut olmayan
ve başka bir toplumsal örgütleurneyi özleyen işçi sınıfı
içinde belirsiz bir kaynaşma; Ulusal Meclisin cumhuriyet
bakımından korku uyandıran gerici bileşimi, tüm bu et­
kenler ve başka birçokları, Paris halkını, iktidarı birden­
bire Ulusal Muhafızın ellerine, işçi sınıfının ve onun yanın­
da saf tutmuş bulunan küçük-burjuvazinin ellerine geçi­
ren 18 Mart devrimine götürdüler.
Bu, tarihte eşi görülmemiş bir olay oldu. O zamana
değin iktidar her zaman büyük toprak sahipleri ile kapi­
talistlerin, yani onların hükümet adı verilen şeyi oluştu­
ran güvenilir adamlarının ellerinde bulunuyordu. Ama 18
Mart devriminden sonra, Bay Thiers hükümeti, askeri
birlikleri, polisi ve memurları ile birlikte Paris'ten kaçın­
ca, halk durumun egemeni durumuna geldi ve iktidar pro­
letaryaya geçti. Ama güncel toplumda, iktisadi bakımdan
sermaye tarafından köleleştirilmiş bulunan proletarya,
ancak onu sermayeye perçinleyen zincirleri kırıp atarsa,
siyasal bakımdan egemen duruma gelebilir. Ve Komün
hareketi, işte bu nedenle kaçınılmaz bir biçimde sosyalist.
bir renge bürünecek, yani burjuvazi egemenliğini, ser­
maye egemenliğini yıkmaya, ve güncel toplumsal rejimin
temellerini ortadan kaldırmaya çalışacaktı.
Başlangıçta, bu hareket son derece karışık ve belir­
siz oldu. Komünün Almanlara karşı savaşı yeniden baş­
latıp iyi bir sonuca vardıracağını uman yurtseverler, bu
harekete katılıyorlardı. Senetierin ve kiraların ödenmesi
ertelenmezse (bunu hükümet kabul etmemiş, ama Komün
etmişti) , yıkım tehlikesi ile karşı karşıya bulunan küçük
4 06
tüccarlar tarafından destekleniyordu bu hareket. Son ola­
rak, başlangıçta, bu hareket, gerici Ulusal Meclisin ("köy­
lüler", yabanıl toprak ağaları) krallığı yeniden kurmasın­
dan korkan burjuva cumhuriyetçilerin bile sevgisini kıs­
men kazanmıştı. Ama bu harekette, baş rol, elbette İkin­
ci İmparatorluğun son yıllarında aralarında etkin bir sos­
yalist propaganda yürütülmüş olan ve hatta çoğu Enter­
nasyonal üyesi bulunan işçiler tarafından (özellikle Paris
zanaatçıları tarafından) oynandı.
Sadece işçiler, Komüne sonuna değin bağlı kaldılar.
Burjuva cumhuriyetçiler ile küçük-burjuvalar çok geçme­
den ondan ayrıldılar: birileri hareketin sosyalist ve dev­
rimci, proleter niteliği tarafından ürkütüldükleri için;
öbürleri ise onu kesin bir yenilgiye mahkum gördükleri
zaman. Hükümetlerini, sadece Fransız proleterleri, kork­
madan ve yorulmadan destekledi; sadece onlar onun için,
yani işçi sınıfının kurtuluşu için, tüm emekçilerin daha
iyi bir geleceği için çarpıştılar ve öldüler.
Dünkü müttefikleri tarafından yüzüstü bırakılmış ve
her türlü destekten yoksun kalmış Lulunan Komün, ka­
çınılmaz bir yenilgiye uğrayacaktı. Fransa'nın tüm bur­
juvazisi, bütün büyük toprak sahipleri, tüm borsa, bütün
fabrikacılar, büyük-küçük bütün hırsızlar, tüm sömürü­
cüler ona karşı birleştiler. Paris'e boyuneğdirmek için
100.000 Fransız tutsağını özgür bırakan Bismarck tarafın­
dan desteklenen bu koalisyon, bilgisiz köylüler ile taşra
küçük-burj uvazisini Paris proletaryasının karşısına çıkar­
mayı ve (öbür yarısı Alman ordusu tarafından kuşatılmış
bulunan) Paris'in yarısını demir bir çember içine kapa­
mayı başardı. Fransa'nın bazı büyük kentlerinde (Marsil­
ya, Lyon, Saint-Etienne, Dijon vb . ) , işçiler aynı biçim­
de iktidarı ele geçirmeye, Komün ilan etmeye ve Paris'in
yardımına koşmaya giriştiler, ama bu girişimler hızla ba­
şarısızlığa uğradı. Ve proleter bayrağını ilk kaldıran Paa
ris, sadece kendi güçlerine indirgenmiş ve kesin bir yenil­
giye adanmış olarak kaldı.
Bir toplumsal devrimin kazanabilmesi için, en azın­
dan iki koşul zorunludur: yüksek derecede gelişmiş üret­
ken güçler ve iyi hazırlanmış bir proletarya. Ama 1871'­
de bu iki koşul da eksikti. Fransız kapitalizmi henüz az
gelişmiş ve Fransa da özellikle bir küçük-burjuvazi (za­
naatçılar, köylüler, dükkancılar, vb.) ülkesiydi. Öte yan­
dan, işçi partisi yoktu; işçi sınıfının ne hazırlığı ne de
uzun alışkanlığı vardı, ve yığın olarak görevleri ve bun­
ları gerçekleştirme araçları üzerinde çok açık bir fikri bi­
le yoktu. Proletaryanın ne ciddi siyasal örgütlenmesi var­
dı, ne de yığın sendikaları ya da kooperatif birlikleri. . .
Ama Komünde asıl eksik ola n :şey, zamandır, progra­
mının gerçekleşmesine yönelme ve yanaşma olanağıdır.
Tüm burjuvazi tarafından desteklenen Versailles hükü­
meti, o dahu i�e koyulma zamanı bulamadan, Paris'e karşı
çatışmaları b�l a t ıyordu. Komün, her şeyden önce, ken­
dini savunımıyı dü�ii n me zorunda kaldı. Ve 21-28 Mayıs
günleriı1de gel i p <:<'ıtm!ş bulunan sona değin de, başka şe­
yi ciddi ciddi dü�ü necek zam c-ı n ı olmadı. Bununla birlik­
te, böylesine elverişsiz koşullara kar� ı n . varoluşunun kı­
salığına karşın, Komün, kend i gerçek anlamını ve erekle­
rini yeterince belirten bazı önleml er alm< � ını da başar­
dı. Komün, egemen sınıfların gözü bağ l ı aleti ol;m sürekli
ordu yerine halkın genel silahianmasını geçirdi ; k ilise ile
devletin ayrılığını ilan etti, din işleri bütçesin i (ya n i p;ı­
pazların devlet tarafından beslenmesini) kaldırdı, lı:ıl k
eğitimine büsbütün layik bir nitelik verdi v e böylece pa­
paz cüppeli jandarmalara ağır bir darbe indirdi. Salt top­
lumsal alanda, çok şeyler yapma zamanı olmadı; ama yap­
tığı az bir şey de, onun işçi hükümeti, halk hükümeti ni­
teliğini yeterli bir açıklıkla gösterir: fırınlardaki gece işi
yasaklandı; para cezaları sistemi, işçileri n bu yasallaştırıl-
m ış soyul ması , kaldı rı l d ı ; ensonu, Koınüıı, s a h i pler i tara­
fından y ü züs tü bırakı l mış ya da çalışması durdurulm uş
bütün fabrika, işyeri ve a tely el er i n , kendisi gereğince onu
yeniden ça l ı ş tı nı c ak işçi birl i k lerine verildikleri ünlü buy­
rultuyu ç ıkardı. Ve gerçekten demokratik ve proleter ni­
teliğin i belirtmek içinmiş gibi, Komün bütün yönetim ve
hükümet memurları n ı n görevl i ücretinin normal bir işçi
ücretini geçmeyeceğin i ve hiç bir dmumda y ı lda 6.000
frankın ( a yda 200 r u hiede n az) iistiiııe yü ksel emeyeceğini
kararlaştırdı.
Bütün bu ön l emler, Komünün, kölelik ve sömürü ü ze­
rine kuru l u eski d ü n y a içi n öldürücü bir tehlike olarak
göründüğü nü yeterli bir açıklıkla gösteriyordu, Bıındaıı
ötürü , burjuva toplum, _Paris B eledi ye Dairesi ü zerinde
proletaryanın kızıl bay r ağ ı dalgalandığı sürece, rahat uyu­
yam::ıdı. Ve ensonu. örgütlü hükümet güçleri, kötü örgüt­
l enmiş devrim güçleri n i yenıneyi ba ş ard ı kl a r ı zam a n , Al ­
ınanlar tarafı ııdan .v en ilmiş ve ke nrl i yen i k .v ıırttaşla rına
karşı yürekli bonap a r tç ı generaller, hıı Fı:ansız Renııcıı­
kamp ve Meller-Zakomelf;J<i'leri, Pa ris'in o güne değin
görmediği bir insan kır ı mı yaptılar. 30.000 kadar Parisli,
zincirlerinden boşanmış asker t asl ağ ı tarafından öldii rii l­
cl ii , sonradan birçoğu idam edilecek 45.000 kadarı tutuk­
land ı ; binlereesi zindana atıldı ya da sii rgi.i n e gönderildi.
Top lam olarak, Paris, çocuklarından 100.000 kadarın ı , ve
bunlar arasında her meslekten en iyi i şçileri yitirdi.
Burjuvazi, hoşnuttu. Paris proletaryasına, general l e ri
ile birlikte sunmuş bulunduğu kan banyosundan sonra,
burjuvazinin önderi, kanl ı cüce Thiers: "Şimdi sosy a liz­
m i n işi tamam, hem de uzun zaman içi n ! " diyordu. Ama
bu burjuva kargalar boş y ere gak gak ötüyorlardı. Koruü­
nün ezilmesinden altı yıl kadar sonra, savaşçılarının çoğu
henüz zindanda çli rür ya da sürgünde murn gibi erirler­
ken, işçi ha r e k et i Fransa'da yen id e n doğmuş bulunuyoro
du. Büyüklerinin deneyi ile zenginleşmiş ve yenilgileri
ile hiç bir zaman gözü yılmamış bulunan yeni sosyalist
kuşak, Komün savaşçılarının ellerinden düşmüş olan bay­
rağı kaldırdı ve "Yaşasın toplumsal devrim ! Yaşasın Ko­
ınün!" çığlıkları ile, güven ve gözüpeklik içinde, onu ile­
riye götürdü. Ve birkaç yıl daha sonra, yeni işçi partisi
ve onun ülkede başlatmış bulunduğu çalkanma, egemen
sınıfları, hükümetin elinde kalmış komüncüleri özgür bı­
rakmaya zorluyordu.
Komün savaşçılarının anısı, sadece Fransız işçileri
için değil, ama tüm dünya proJetaryası için kutludur.
Çünkü Komün yerel ve sıkısıkıya ulusal bir amaç için
değil, ama tüm emekçi insanlığın, bütün aşağılanmışların,
bütün küçük düşüri.ilmüşlerin kurtuluşu için savaştı. Top­
lumsal devrimin Ön<.:Ü savaşçısı olan Komün, proletarya­
nm acı çektiği ve savaştığı her yerde sevgiler kazandı. Ya­
şam ve ölüm tablosu, dünya başkentini eline geçiren ve
iki aydan çok elinde tutan işçi hükümeti imgesi, proletar­
yanm kahramanca savaşımının ve yenilgiden �onraki a<.:ı­
larının görünüşü, tüm bunlar milyonlarca işçinin ruhu­
nu tutuşturdu, sosyalizme olan umutlarmı canlandırdı ve
sevgilerini kazandırdı. Paris toplarının gürlemesi, prole­
taryanın en geri katmanlarını derin uykularından uyan­
dırdı ve sosyalist devrimci propagandaya her yerde yeni
bir atılım verdi. Bu nedenle Komünün yapıtı ölü değil;
şimdiye değin herbirimizde yaşadı o. Komünün davası,
toplumsal devrim davasıdır, emekçilerin bütünsel siyasal
ve iktisadi kurtuluş davasıdır, dünya proletaryasının da­
vasıdır. Ve bu anlamda ölümsi.izdür o.
Rcıboçaya Gazcta,
15 (28) Nisan ı 9 1 1
n° 4-5
4 10
PROLETER DEVRiMiN ASKERi PROGRAMI
(PARÇA)
. . . Burj uvazinin proletaryaya karşı silahlanınası, mo­
dern kapitalist toplumun en önemli, en temel, en özsel
olgularından biridir. Ve bu böyle iken, devrimci sosyal­
demokratlara, "silahsızlanma" "istemek" öneriliyor ! Bu,
sınıf savaşımı görüş açısını tümü ile yadsımak ve tüm
devrim düşüncesinden vazgeçmek olur. Bizim sloganımız:
burjuvaziyi yenebilmesi, mülksüzleştirebilmesi ve silah­
sızlandırabilmesi içi n, proletaryanın silahlanması olma­
lıdır. Tüm kapitalist askercilliğin (militarisnıe) nesnel
evriminden sonuçlanan ve bu evrim tarafından huyurulan
bir taktik, devrimci bir sınıf için tek olanaklı taktiktir.
Proletarya ancak burjuvaziyi silahsızlandırdıktan sonm·
ılır ki, kendi e vren sel tar i hs el gör e vin e i hanet etmeksi­
zi n, genel olarak bütün silahları hurdaya atabile cek, ve
ancak o zaman, ve daha önce hiç bir biçimde, bu i � i yap­
maktan ge ri k al mayacak t ı r .
Eğer güncel savaş , geri ci hı r is tiyan sosyal istlerde ve
sızianan küçük-burjuvalarda sadece korku ve dehşet, her
türlü silah kullanılması i ç i n, kan, ölüm , vb. için iğr enme
uya ıı dı r ıyorsa , bi;ı;im de: kapi ta l is t toplumun her ;ı;aınan
aral ıksız bir sonsuz dehşet olduğunu ve öyle kaldığııı ı söy­
leme görevimiz vardır. Ve eğe r şimdi, bütün sava�ların en
ge r icis i olan gün c el savaş bu topluma dehşet dolu bir son
hazırl ıyoı:sa, um u tsu zluğa dii�mek için hiç bir nedenimi z
yoktur. Oysa, nes n el olarak konuşmak gerekirse, burjuva­
:dııin kendisinin, herkesin gözü öııünde, gerçekten meşru
ve devrimci tck savaşı, yani emperyal is t burjuvaziye kar­
şı iç savaşı hazırladığı bir çağda silahsızlanma isternek --ya
da, daha doğrusu, silahsızlanma düşl emek- kendini umut­
s u z luğa kapıırmanın ta kendisidir.
Bunun yaşa mdan kopuk bi r teo r i olduğ u nu söyleye­
cek ola n lara , bir yandan tröstler i n ve kadınların fabri­
kalarda çalışmasının rolü ; öte yandan 1871 Komünü ve
Rusya'da 1905 Aralık ayaklanması olmak üzere, dii nya ça­
p ı nda iki büyük tarihsel olguyu anımsatacağız.
Tröstleri gel iştirmek, çocuklan ve kadınları fabri ka­
Jara doğru sü r mek , onlara a c ı çek t i r mek, ahlakların ı bo;ı;­
mak, en kötü durum içi n e düşürmek , burjuvazinin işidir.
Biz bu tür gelişmeyi " is te"meyi z, oıı u "destekle"meyiz,
ona karşı savaşı rız. Ama nasıl sava�ırız? B i li r i z ki, tr öst­
l c r ve kadınların fabrikalarda çalışması , bir ilerleme be­
lirtisidirler. Biz, geriye , ;ı; anaatçılığa , tekelcilik-öncesi ka­
pi tal i zme, kadınların evde çalışmasına dönmek istemeyiz.
[Bi zim sloganımı z ş udur : -- ç.] Tröstler vb. arasından, ve
cl ; ı ha öteye, sosyalizme doğru, ileri !
Du us yürütme gerekli deği şi kli k leri y a pa r ak , hal kı n
12
güncel askerleştirilmesine de uygulanabilir. Bugün, em­
peryalist burj uvazi, yalnız tüm halkı değil, ama genı;l i­
ği bile askerleştiriyor. Yarın, belki kadınları da askerleş­
tirmeye girişecek. Bundan ötürü şöyle demeliyiz: aman
ne iyi ! Çabuk olsunlar! Bu iş ne kadar çabuk olursa, kapi­
talizme karşı silahlı ayaklanma da o kadar yaklaşacaktır.
Sosyal-demokratlar, eğer Komün örneğini unutmazlarsa,
gençliğin vb. askerleştirilmesi ile nasıl korkuya kapıla­
bilirler? Burada "yaşamdan kopmuş bir teori", bir düş
değil, ama bir olgu sözkonusu. Vc eğer sosyal-demokrat­
lar, bütün iktisadi ve siyasal olgulara karşın, emperya­
list çağ ve emperyalist savaşların zorunlu olarak bflnzer
olguların yinelenmesine yolaçacakl:mndan kuşkuya d ii�P­
cck kadar i leri giderlerse, w·rçek le bu, olacakların l' l l
kötüsü olur .
. Komünün bir burjuva gözleıncisi, 1871 Mayısında,
bir İ ngiliz gazetesinde şöyle yazıyordu: "Eğer Fransız ulu­
su sadece kadınlardan oluşsaydı, bu ne korkunç bir ulus
olurdu!" Kadınlar ve 13 yaşından büyük çocukl ar, Ko­
mün sırasında, erkeklerin yanısıra savaştıl ar. Burjuvazi­
nin alaşağı edilmesi için gelecekteki savaşmalarda da,
bu, başka türlü olamaz. Proleterlerin kadınları, iyi silah­
lanmış burjuvazinin, kötü silahlanmış ya da silahtan büs­
bütün yoksun işçiler üzerine ateş etmesine bel bel bak­
mayacaklardır. Onlar, 187 l'deki gibi, tiifeğe sarılacaklar­
dır, ve bugünün yıldırılmış uluslarından -ya da daha
doğrusu: hükümetlerden çok oportiinistler tarafından bo­
zulmuş bugünkü işçi hareketinden-, ortaya er-geç, ama
herhalde hiç kuşkusuz, devriınci proletarya "korkunç
uluslar" ının uluslararası bir ittifakı çıkacaktır.
Askerleştirme bugün tüm toplumsal yaşamı bürüyor.
Emperyalizm, dünyanın paylaşımı ve yeniden paylaşım ı
için, büyük güçlerin zorlu bir savaşımıdır: öyleyse o, as­
kerleştirmeyi, kaçınılmaz olarak, yansız ülkeler ve kü413
ı;ük uluslar dahil, bütün ülkelere yayacaktır. Proleter­
terin kadınları nasıl davranacaklar? Tüm savaşları ve as­
keri olan her şeyi lanetlemekle, silahsızlanma istemekle
mi yetinecekler? Gerçekten devrimci bir ezilen sınıfın ka­
dınları, böylesine yüzkızartıcı bir rolü hiç bir zaman ka­
bullenmeyeceklerdir. Onlar oğullarına şöyle diyecek: "Ya­
kında büyüyeceksin. Sana bir tüfek verecekler. Onu al
ve silah kullanma sanatını gerektiği gibi öğren. Proleter­
ler için çok gerekli bir bilgidir bu; bugünkü savaşta ol­
duğu ve sosyalizme ihanet edenlerin sana öğütledikleri
gibi kardeşlerin üzerine, öbür ülkeler işçileri üzerine ateş
etmek için değil, ama kendi öz ülkenin burjuvazisine kar­
şı savaşmak için; sömürüye, sefalete ve savaşlara, dindar­
ca dileklerle değil, ama burjuvaziyi yenip onu silahsızlan­
dırarak son vermek için."
Eğer güncel savaşla ilgili olarak bu propagandayı, ve
bu propagandanın ta kendisini yapmayı kabul etmezsek,
uluslararası devrimci sosyal-demokrasi üzerine, sosyalist
devrim üzerine, savaşa karşı savaş üzerine büyük sözler­
den vazgeçmek daha iyi olur . . .
1016 Eylülünde Almanca
yazılmıştır
İlk kez EylUl ve Ekim
1917'de, Jugend -Internationale
gazetesi n ° 9 ve lO'da
yayımlanmı�tır
1
UZAKTAN MEKTUPLAR
MEKTUP 3
PROLETER M İLİS ÜZERİNE
(PARÇA)
. . . İşçiler, sınıf içgüdüleri sayesinde, devrim dönemin­
de, onlara olağan bir örgütten başka, apayrı bir örgüt ge­
rektiğini anladılar; bizim 1905 devrimimiz ve 1871 Paris
Komünü deneyi tarafından gösterilen yola haklı olarak
girdiler; İşçi Vekilleri So vye t i ni kurdular, aske1· vekilieri
ile, hiç kuşkusuz, ücretli tarım işçileri vekillerini, ve son­
ra (şu ya da bu başka biçim altında) tüm yoksul köy­
lüleri de buna katarak, onu geliştirmeye, genişletmeye,
pekiştirmeye koyuldular.
Rusya'nın istisnasız bütün yerleşim yerlerinde, pro­
leter ve yarı-proleter nüfusun, istisnasız bütün meslekle­
ri ve bütün katmanları için, yani, iktisadi bakımdan daha
'
belirsiz ama daha popUler bir deyim kullanmak istenir­
se, bütün emekçiler ve biitün sömürülenler için bu türlü
örgütlerin kurulması,
en önemli ve en ivedi görev işte
Ö
budur. nceden belirtiyorum ki, partimiz (onun yeni tip
proleter örgütler içindeki özel rol ünü gelecek mektupla­
rımdan birinde açıklayabileceğimi umuyorum) tüm köylü
yığınına, ücretli işçiler, ve sonra da, buğdaylarını satma­
yan küçük tarımcıların, zengin köylülerinkinden ayrı sov­
yetlerini kurmalarını hemen öitütlemelidir; yoksa, genel
bir biçimde"' gerçekten proleter bir siyaset uygulamak ve
büyük bir önem taşıyan pratik bir soruna, milyonlarca
insan için bir hayat-memat sorunu olan: buğdayın ussal
bir biçimde dağıtılması, üretiminin artırılması vb. sorunu­
na doğru olarak, yaııa�ınak olanaksız olur.
Ama, diye sorulacak, İ şçi Vekilleri Sovyetleri ne ya­
pacaklar? Onlar "ayaklanma organları olarak, devrimci
iktidar organları olarak düşünülmelidirler" diye yazıyar­
eluk 13 Ekim 1 9 15 tarihli Cenevre Sosyal-Demokrat'mınm
47. sayısında.**
1871 Komün ve 1905 Rus devrimi deneyinden çıka­
rılmış bulunan bu teorik ilke, Rusya'daki güncel dev­
rimin güncel evresi tarafından sağlanan pratik göster­
gelere dayanarak açıklanmalı ve somutlaştırılmalıdır.
Devrimci bir 'iktidara gereksinmemiz var, (belli bir
geçiş dönemi için) bir de1Jlete gereksinmemiz var. Bizi
anarşistlerden ayıran da bu. Devrimci marksistler ile
anarşistler arasındaki ayrım, sadece birincilerin büyük
merkezi komünist üretimden, ve ikincilerin ise paı·çalan-
•
1('1'
K ırl a r,
bir
için
köylülerin
zorunda
yoksul
bundan
des teğ i
bıı·akınaya
ltüçük
böyle,
alanı
savaşını
ile,
ve
küçük
oı·ta
çalışae:ıklardır.
küylülere dayn nar::ı k ,
köylüler
olacaklardır.
onhıı·ı
ve
çiftç i lel'i
Bizim
l<eıı ll<·ı·
P.kz: V. J .<'' n i ıw,
(Jo:u ı •rPs.
41. 6
C'.
de
kiiy! U zengin
tarım
ııı·olctaryn,;ı
Parls-Mo,;coıı,
oı·t:ı
sahipleri,
burjuvaziye
görevimi?.,
hirlii:e doi:ı·u yöm•l tıııckti ı'.
••
kısmen
Büyük toprak
21,
lle
" B i l'lwç
boyuııeğın<>
Işçileri
çok
sıkı
Sav".
ve
l ı i ı·
-E:rl.
mış küçük üretimden yana olmalarma dayanmaz. Hayır,
ayrım açıkça iktidar, devlet sorunu üzerine dayanır: biz,
sosyalizm için savaş1mda, devrimci devlet biçimlerinin
devrimci kullanılmasından yanayız, anarşistler buna
karşı.
Bizim bir devlete gereksinmemiz var. Ama burjuva­
zinin, anayasal krallıklardan en demokratik cumhuriyet­
lere değin, her yanda yaratmış bulunduğu biçimdeki dev­
lete değil. Ve bizi, Paris Komünü derslerini ve Marx ile
Engels'in bu konuda yaptıkları tahlili* değiştirmiş ya da
unutmuş bulunan, kokuşma yolundaki eski sosyalist par­
tilerin oportünistlerinden ve kautskicilerinden de, işte bu
ayırır.
Bizim bir devlete gereksinmemiz var, ama burjuvazi
için gerekli olan ve içinde polis, ordu ve bürokrasi (me­
murlar topluluğu) gibi iktidar organlarının halktan ayrı,
halka karşı oldukları devlete değil. Bütün burjuva dev­
rimler, bu devlet makinesini yetkinleştirmekten ve onu
bir partinin elinden bir başka partinin eline geçirmekten
başka bir şey yapmadı.
Proletarya, o, eğer bu devrimin kazanımlarını koru­
mak ve ileriye doğru gitmek, barışı, ekmeği ve özgürlü­
ğü fethetmek istiyorsa, bu "hazırlop" devlet makinesini,
Marx'ın deyimini kullanmamız gerekirse, "yıkmak" ve,
polisi, orduyu ve memurlar topluluğunu silahlı hal!cın
bütünü ile kaynaştırarak, onun yerine başka bir devleti
geçirmek zorundadır. 1871 Paris Komünü ve 1 905 Rus dev­
rimi deneyi tarafından gösterilmiş bulunan yolu izleye• Gelecek mektuplarımdan birinde ya da ayrı bir makalede, özel­
likle Marx'ın Fransa'da lç Savaş'ında E ngel s ' i n bu ya pı tın üçüncü bas­
kısı için yazdığı önsözde, Marx'ın 12 Nisan 1871 gü nl ü ve Engels'in 18
ve 20 Mart 1875 günlü me ktu p l arın d a verilmiş bulunan bu t a hlil ile,
Kautsky'nin, "devletin yıkılınası" d en i l en sorunda 1912"de Pannckoek'e
karşı yürüttüğü polemikte, marksizmi dipten doruğa tahrif etmiş bu ­
lunduğu olgusu üzerinde, ayrıntılı bir biçimde duracağım.'"
rek, proletarya, devlet iktidar organlarını doğrudan doğ­
ruya kendilerinin almaları ve bu iktidar kurumlarını ken­
dilerinin oluşturmaları için, nüfusun bütün yoksul ve sö­
mürülen öğelerini örgütlemelidir.
Oysa, Rusya işçileri, daha birinci devrimin ilk evre­
sinde, Şubat-M�rt 191 7'de bu yola girmişlerdir. Önemli
olan, şimdi bu yeni yolun ne olduğunu iyi anlamak ve onu
gözpekliği, sarsılmazlık ve direngenlik ile izlemeye de­
vam etmektedir . . .
1 1 (24) Mart 1917 günü yazılmıştır
İlk kez 1924'te
Komünist Enternasyonal
dergisi n• 34'te
yayımlanmıştır
İKTİDAR İKİLiG i ÜZERİNE
(PARÇA)
HER devrimin temel sorunu, iktidar sorunudur. Bu
sorun aydınlatılmadıkça devrimde kendi rolünü bilinçli
bir biçimde oynamak, ve hele devrimi yönetmek sözko­
nusu olamaz.
Devrimimizin bir iktidar ikiliği yaratmış bulunmak
gibi büyük bir özgünlüğü var. Öneminin her şeyden önce
kavranması gereken bir olgu bu: onu anlamadan ileri git­
mek olanaksız. Eski "formül"leri, örneğin bolşevizmin es­
ki formüllerini tamamlayıp düzeltmesini bilmek gerek;
çünkü onlar her ne kadar genellikle doğru çıkınışiarsa da,
somut uygulamaları farklı olmuştur. Bir iktidar ikiliğini
eskiden kimse ne düşünür, ne de düşünebilirdi.
İktidar ikiliği neye dayanıyor? Geçici hükümetin,
burjuvazi hükümetinin yanında, henüz güçsüz, tohum
durumunda, ama gene de gerçek, sözgötürmez, ve büyü­
yen bir varoluşu olan bir başka hükümetin: İşçi ve Asker
Vekilieri Sovyetlerinin kurulmuş bulunmasına.
Bu ikinci hükümetin sınıf bileşimi nedir? Proletarya
ile (asker üniforması altındaki) köylülük. Siyasal niteliği
nedir? Devrimci bir diktatörlük, yani merkezi bir devlet
iktidarı tarafından yayınlanan bir yasaya değil, ama doğ­
rudan doğruya devrimci bir zorlamaya, halk yığınları­
nın aşağıdan gelen dolaysız girişkenliğine dayanan bir ik­
tidar. Bu iktidar, alışılmış tipteki parlamenter burjuva
demokratik bir cumhuriyette genellikle varolan ve ileri
Avrupa ve Amerika ülkelerinde şimdiye değin üstün ge­
len iktidardan bambaşkadır. İşin özü burada olmakla bir­
likte, çoğu kez unutulan, yeterince düşünülmeyen bir şey­
dir bu. Bu iktidar, 1871 Paris Komünü ile aynı tipte bir
iktidardır ve başlıca belirtici özellikleri de şunlardır; 1 )
İktidar kaynağı, bir parlamento tarafından daha önce tar­
tışılmış ve onaylanmış bir yasa değil, ama halk yığınla­
rının dolaysız, yerel, aşağıdan gelen girişkenliği, yaygın
bir deyimi kullanmak gerekirse, dolaysız bir "zorlama"­
dır; 2) Halktan ayrı ve halka karşı kurumlar olan polis
ve ordunun yerine, tüm halkın doğrudan silahlanması
geçmiştir; bu iktidar altında, kamu düzeninin korunma­
sını silahlı işçiler ve köylüler, silahlı halk, kendileri gö­
zetirler; 3) Memurlar topluluğu da, bürokrasi de, halkın
dolaysız iktidarı ile değiştirilmiş, ya da hiç değilse özel
bir denetim altında konmuştur; sadece görevler seçimle
gelinen görevler olmakla kalmaz, ama basit vekiller (man­
dataires) durumuna getirilmiş asiller (titulaires) de, hal­
kın ilk isteği üzerine görevden alınabilir (revocable) du­
rumdadırlar; bunlar, yüksek aylıklı "arpalıklar"dan yarar­
lanan ayrıcalıklı, burjuva bir topluluk olmaktan çıkıp,
aylıkları iyi bir işçinin alışılmış ücretini geçmeyen "özel
bir sınıf" işçi durumuna gelirler.
Özel bir devlet tipi olarak Paris Komününün özü işte
burada, ve sadece buradadır. Plehanov'lar (marksizme iha­
net etmiş bulunan mahut şovenler) , Kautsky'ler ("mer­
kez"ciler, yani şovenizm ile marksizm arasında hocala­
yan kişiler) , ve genel olarak bugün egemen olan bütün
sosyal-demokratlar, sosyalist-devrimciler ve benzerleri, iş­
te bu özü unutmuşlardır.
Bunlar işin içinden boş sözlerle çıkar, susku içine ka­
panır, sıvışır, devrim nedeniyle birbirlerini bin kez kut­
larlar, ama İşçi ve Asker Vekilieri Sovyetlerinin ne ol­
duklarını düşünmek istemezler. Bu sovyetlerin varolduk­
ları kadarıyla, onların iktidar oldukları kadarıyla, Rusya'­
da Paris Komünü tipinde bir devletin varolduğu apaçık
gerçeğini görmek istemezler.
"Kadarıyla" dedim. Çünkü bu tohum durumunda bir
iktidardan başka bir şey değil: burjuva geçici hükümet
ile doğrudan bir uzlaşma aracıyla, ve çeşitli edimsel ödün­
ler aracıyla, bu iktidar kendi konumlarını burjuvaziye
kendisi teslim etti ve buna devam ediyor . . .
Prallda n ° 28, 9 Nisan 1 9 1 7
İmza: N. Lenin
4 21
PROLETARYANlN DEVRİMİMİZDEKİ GÖREVLERİ
( PARÇA)
DEVRİMİMİZ iN YARATTI G I YENİ DEVLET T İ Pİ
l l. İşçi, Asker, Köylü, vb. Vekilieri Sovyetleri, ço­
ğunun sınıfsal anlamı üzerine, sovyetlerin Rus devrimi
içindeki rolü üzerine açık bir fikir edinınediği anlamında,
anlaşılmamış kalıyorlar. Ama, onların yeni bir devlet
biçimi, ya da daha doğrusu yeni bir devlet tipi temsil et­
tikleri de anlaşılmıyor.
En yetkin, en gelişmiş burjuva devlet tipi, parlamen­
ter demokratilc cumhuriyettir: iktidar bu devlet tipinde
parlamentoya aittir; devlet makinesi, yönetim aygıt ve or­
ganı, her zamankilerdir: sürekli ordu; polis; pratik olarak
görevden geri alınamaz, ayrıcalıklı, halkın üstüne konmu�
memurlar topluluğu.
422
Ama 19. yüzyıl sonlarından bu yana, devrimci dönem­
ler, demokratik devletin üstün bir tipini, Engels'in de­
yimine göre, daha şimdiden birçok bakımdan bir devlet
olmaktan çıkan, "artık terimin gerçek anlamında bir dev­
let olmayan"235 bir devleti sunuyorlar. Bu devlet, halktan
ayrı ordunun ve polisin yerine, halkın kendisinin doğru­
dan ve dolaysız silahlanmasını geçiren Paris Komünü ti­
pi bir devlettir. Burjuva yazarlar tarafından kötülenen
ve karaçalınan, ve başka şeyler arasında, haksız yere bir­
denbire sosyalizmi "sokma" niyeti yüklenen Koroünün
özü, işte budur.
Rus devriminin 1905'te ve 1917'de kurmaya başladığı
devlet. işte bu tipte bir devlettir. Rusya halkı temsilcile­
rinin Kurucu Meclis olarak, ya da Sovyetler Konseyi vb.
olarak biraraya geldiği, bir İşçi, Asker, Köylü, vb. Vekil­
Ieri Sovyetleri Cumhuriyeti, - kadet profesör efendilerin
bir burjuva parlamenter cumhuriyet için kendi yasa ta­
sarılarını kaleme almalarını, ya da Bay Plehanov ve
Kautsky gibi küçük-burjuva "sosyal-demokrat" bilgiç ve
görenekçilerin, marksist devlet teorisini tahrif etmekten
vazgeçmelerini beklemeden, kendi tarzlannda bir demok­
rasiyi k�ndiliğinden yaratan halk yığınlarının girişkenliği
üzerine, şu anda ülkemizde doğmakta bulunan şey, işte bu.
Marksizm, anarşizmden, genel olarak devrimci dö­
nem, ve özel olarak da kapitalizmden sosyalizme geçiş
dönemi boyunca devletin ve bir devlet iktidarının zorun�
luluğunu kabul etmesi ile ayrılır.
Marksizm, Bay Plehanov, Bay Kautsky ve hempala­
rının küçük-burjuva, oportünist "sosyal-demokratizm"­
lerinden, bu aynı dönemler için, olağan bir burjuva parla­
menter cumhuriyeti olmayan, ama Paris Komününün oldu­
ğu gibi bir devletin zorunluluğunu tanıması ile ayrılır.
Bu devlet tipini eskisinden ayıran başlıca özellikler
şunlardır:
42 3
Burjuva parlamenter cumhuriyetten krallığa dönüş
çok kolaydır (tarih bunu gösterdi) , çünkü tüm baskı ay­
gıtı: ordu, polis, bürokrasi, olduğu gibi kalır. Komün ve,
İşçi, Asker, Köylü, vb. Vekilieri Soyvetleri, bu aygıtı par­
çalar ve kaldırır.
Burjuva parlamenter cumhuriyet, yığınların kendi öz
siyasal yaşamını, dipten doruğa tüm devlet yaşamının
demokratik örgütlenmesine doğrudan doğruya katılma­
larını engeller, boğar. İşçi, Asker, Köylü, vb. Vekilieri
Sovyetleri ise, bunun tam tersini yapar.
Bu Sovyetler, Paris Komünü tarafından hazırlanan ve
Marx'ın "emekçilerin iktisadi kurtuluşunun kendisi ara­
cıyla gerçekleşebileceği ensonu bulunmuş siyasal biçim"236
olarak adlandırdığı devlet biçimini yeniden ortaya koyar­
.
l ar.
Genellikle Komünün "kabul"ü için Rus halkının he­
nüz olgun olmadığı ileri sürülür. Köylülerin özgürlük için
olgun olmadıklarını ileri süren feodallerin kanıtıdır bu.
Komün, yani İşçi ve Köylü Vekilieri Sovyetleri, herhangi
bir reform, iktisadi gerçeklikte olduğu kadar engin halk
çoğunluğunun bilincinde de adamakıllı olgulaşmadan ön­
ce, hiç bir reformu "gerçekleş"tirmez, hiç bir reformu ger­
çekleştirmemelidir. Savaş tarafından yolaçılan iktisadi
yıkım ve bunalım ne kadar ağırlaşırsa, savaş tarafından
insanlıkta açılan korkunç yaraların iyileşmesini kolaylaş­
tırmaya özgü, olabildiğince yetkin bir siyasal biçim zorun­
luluğu kendini o kadar çok dayatır. Rus halkının örgüt­
lenme alanında ne kadar az deneyi varsa, sadece burjuva
siyasetçileri ve "arpalık"larla donatılmış memurlar değil,
ama halkın kendisi, örgütlenmeye o kadar gözüpek bir bi­
çimde girişmelidir.
Sözde marksizmin, Bay Plehanov, Bay Kautsky ve
hempaları tarafından bozulan marksizmin eski önyargı­
larından ne kadar erken kurtulursak, İşçi ve Köylü Vekil-
ıeri Sovyetlerini şimdiden ve her yerde kurmaları ve,
onlar aracılığı ile, ulusun tüm yaşamını ellerine almaları
için, halka yardımda ne kadar çaba gösterirsek, Bay Lvov
ve hempaları Kurucu Meclisin çağrılmasını ne kadar ge­
ciktirirlerse, halkın bir İşçi ve Köylü Vekilieri Sovyetleri
Cumhuriyeti yararına (Kurucu Meclis ile, ya da, eğer
Lvov onu çağırmakta gecikirse, onsuz) seçimini yapması,
o kadar kolay olacaktır. Halk yeni yaşamı kendisi örgüt­
lerneye girişince, yanılgılar başlangıçta kaçınılmaz şeyler­
dir; ama bazı yanlışlıklar yapmak ve ilerlemek, Bay Lvov
tarafından biraraya getirilmiş bilgin hukukçuların, Ku­
rucu Meclisi toplantıya çağırmak ve burjuva parlamen­
ter cumhuriyeti sürdürüp götürmek için, İşçi ve Köylü
Vekilieri Sovyetlerini bağmak için yasalar kaleme alma­
larını beklemekten çok daha iyidir.
Eğer örgütlenir ve propagandamızı akıllıca yürütür­
sek, prol e terler, ama köylülüğün onda-dokuzu da, poli­
sin yeniden kurulmasına, görevden alınamaz ve ayrıcalık­
lı memurlar topluluğuna, halktan ayrı orduya karşı ola­
caklardır. Yeni tip devlet de, işte sadece buna dayanır.
12. Polisin yerine bir halk meclisinin geçirilmesi,
devrimin tüm gidişi tarafından zorla dayatılan ve Rus­
ya'nın çoğu bölgelerinde gerçekleşme yolunda bulunan
bir reformdur. Olağan tipteki burjuva devrimierin çoğun·
da bu reformun gelip geçici olduğunu, ve burjuvazinin .
hatta en demokratik ve en cumhuriyetçisinin bile, eski
tipte, çarcı, halktan ayrı, burjuvalar tarafından yöneti­
len ve halkı bin türlü ezmeye yetenekli polisi, her zaman
yeniden kurmuş bulunduğunu, yığınlara açıklamalıyız.
Polisin yeniden kurulmasını engellemek için, sadece
bir yol var: ordu (sürekli ordu yerine geçen halkın genel
silahlandırılması) ile bir bütün oluşturan bir halk milisi
kurmak. Yaşları 1 5-65 arasında olan erkek-kadın tüm
yurttaşlar, istisnasız, bu milise katılacaklardır. Bu yak-
laşık yaş sınırları, sadece yeniyetmeler ile yaşlıların ka­
tılmalarını göstermek içindir. Kapitalistler, milisteki yurt­
taşlık görevine ayrılmış günler için, ücretli işçilere, hiz­
metkarlara vb., ücretlerini ödeyeceklerdir. Kadınlar sa­
dece genel siyasal yaşama doğrudan doğruya katılmaya
değil, ama sürekli ve genel bir yurttaşlık ödevini yapma­
ya da çağrılmadıkları sürece, ne sosyalizm, hatta ne de tam
ve sürekli bir demokrasi sözkonusu olabilir. Oysa, hasta­
lara ve yüzüstü bırakılmış çocuklara yardım, yiyecekle­
rin denetimi vb. gibi "polis" ' görevleri, kadınlar eşitliği sa­
dece kağıt üzerinde değil, ama gerçekte de elde etmedik­
leri sürece, doyurucu bir biçimde sağlanamazlar.
Polisin yeniden kurulmasını engellemek; tüm halkın
hizmet göreceği bir milis kurmak için halkın örgütleyici
dehasına başvurmak ; devrimi kurtarmak, pekiştirrnek ve
geliştirmek için, proletaryanın yığınlar içind � yayması
gereken amaçlar, işte bunlardır.
10 (23) Nisan 1917 günü
yazılmıştır
İlk kez 1917 Eylülünde
"Prlboy" Yayınları tarafından
broşür olarak yayımlanmıştır
İ m z a : N . Lenin
4 26
DEVLET VE DEVRİM
(PARCALAR)
ÜÇ Ü NC Ü B Ö LÜM
DEVLET VE DEVRİM. PARİS KOMÜ NÜ ( 1871)
DENEYİ . MARX'IN TAHLİLİ
1.
KOMÜNCÜLERİN GİRİŞİMİ NEDEN ÖTÜRÜ
KAHRAMANCADIR?
Koroünden birkaç ay önce, 1870 güzü içinde, Marx'ın,
Paris işçilerine, hükümeti herhangi bir devirme girişimi­
nin, umutsuzluk tarafından esinlenen bir budalalık olaca­
ğını göstermeye çalışan bir uyarıda bulunduğu bilinir.m
Ama, 1871 Martında, kesin savaş işçilere dayatılıp, işçiler
de bunu kabul ettikten sonra, ayaklanma bir olgu duru­
muna geldiği zaman, Marx, uygun olmayan koşullara kar­
şın, proleter devrimi büyük bir coşkuyla selamladı.
1905 Kasımında yazdıkları işçileri ve köylüleri savaşıma
bir özendirme oluşturan, ama 1905 Aralığından sonra, li­
beraller ile birlikte: "Silaha sarılınmamal ıydı" diye hay-
kıran, marksizmin acıklı bir üne sahip Rus döneği Pleha­
nov'un yaptığı gibi, "sırasız" bir hareketi bilgiçlik ile
mahkum etmekte hiç diretmedi.
Marx, ayrıca, kendi deyimine göre "cennetin zaptma
çıkanııı38 komüncülerin kahramanlığına hayranlıkla da
yetinmedi. Yığınların devrimci hareketinde, bu hareketin
ereğine erişmemiş bulunmasına karşın, Marx engin bir
anlam taşıyan tarihsel bir deney, proleter dünya devri­
minde ileriye doğru kesin bir adım, yüzlerce program ve
usavurmadan çok daha önemli gerçek bir ilerleme görü­
yordu. Bu deneyi çözümlemek, ondan taktik dersler çıkar­
mak, teorisini sıkı bir eleştiriden geçirmek için ondan ya­
rarlanmak: Marx'ın kendisine saptadığı görev, işte budur.
Marx, Komünist Manifesto'da yapmayı zorunlu gör­
düğü tek "düzeltme"yi, Paris komüncülerinin devrimci
deneyinden esinlenerek yapmıştı.
Komünist Manifesto'nun yeni bir Almanca baskısı
için, yapıtın iki yazarı tarafından imzalanmış bulunan son
önsöz, 24 Haziran 1872 tarihini taşır. Karl Marx ve
Friedrich Engels, bu önsözde, Komünist Manifesto prog­
ramının "bugün bazı noktalarda eskimiş" olduğunu bil­
dirirler.
"Komün, diye devam ederler, özellikle, 'işçi sınıfı­
nın devlet makinesini olduğu gibi almak, ve onu kendi
hesabına işletıneki e yetinemeyeceği ni'239 tanıtlarnıştır. . . . "
Bu alıntının tırnak içine alınmış son sözleri, yazarları
tarafından Marx'ın Fransa'da Iç Savaş yapıtından alın­
mıştır.
Öyleyse, Marx ve Engels, Paris Komününün bellibaş­
lı, temel derslerinden birine o kadar büyük bir önem ve­
riyorlardı ki, onu özsel bir düzeltme olarak Komünist Ma­
nifesto içine sokmuşlardır.
Son derece karakteristik şey: oportünistler tarafından
işte tam da bu özsel düzeltme bozulmuştur, ve Komünist
Manifesto okurlarının, eğer yüzde-doksandokuzu değilse,
onda-dokuzu, kuşkusuz bunun anlamını bilmez. Biraz da­
ha ilerde, özel olarak tahrifiere ayrılmış bir bölümde, bu
tahriften ayrıntılı olarak sözedeceğiz. Şimdilik, Marx'ın
tarafımızdan aktarılan ünlü formülünün alışılmış, bayağı
"yorum"unun, bu formülün sözde iktidarı ele geçirme­
ye, vb. karşıt olarak, yavaş bir evrim fikrini vurguladığı
yolunda olduğunu belirtmek bize yetsin.
Gerçeklikte, Marx'ın fikri bunun tam karşıtıdır.
Marx'ın fikri, işçi sınıfının "hazırlop devlet makinesi"ni
parçalamak, yıkmak, ve onu ele geçirmekle yetinmemek
zorunda olduğu yolundadır.
12 Nisan 1871 günü, yani tam da Komün sırasında,
Marx, Kugelmann'a şöyle yazıyordu:
"18 Brumaire'imin son bölümünde, e�er yeniden okur­
sar;ı göreceğin gibi, Fransa'da gelecek Devrim girişiminin,
şimdiye değin olduğu gibi, artık bürokratik ve askeri ma­
kineyi başka ellere geçirtmeye değil, ama onu yıkmaya
[altı Marx tarafından çizilmiş; özgün metinde, sözcük
zerbrechen'dir] dayanacağını belirtiyorum. Kıta üzerin­
deki gerçekten halkçı her devrimin ilk koşuludur bu.
Kahraman Parisli arkadaşlarımızın giriştikleri şey de, işte
budur." (Neue Zeit, XX, 1, 1901-1902,m s. 709.) (Marx'tan
Kugelmann'a Mektuplar'ın, biri benim tarafıından yapıl­
mış ve önsözlendirilmiş,• en az iki Rusça baskısı yapıl­
mıştır.)
"Bürokratik ve askeri makineyi parçalamak": Mark­
sizmin, devrim sırasında proletaryanın devlet karşısında­
ki görevleri üzerindeki başlıca dersi bu birkaç sözcükte
kısaca dile getirilmiş bulunuyor. Ve marksizmin Kautsky'­
ye borçlu bulunduğumuz egemen yorumu ile sadece büs­
bütün unutulmuş olmakla kalmayan, ama açıkça bozul• Bkz: V.
Unine, CEuvres, Paris-Moscou, c.
42 9
12,
s. 101-109. -Ed.
muş olan şey de, işte bu derstir !
Marx'ın, 18 Brumaire'in iletmede bulunduğu parçası­
na gelince, onu yukarda tümü ile aktarmış bulunuyoruz.
Marx'ın bu parçasında üzerinde özellikle durulacak
iki nokta var. ilkin, sonucunu kıta ile sınırlandırıyor. İn­
giltere henüz salt kapitalist, ama hem militarizmi, hem
de geniş ölçüde bürokrasisi olmayan bir ülke örneği iken,
1 87l'de anlaşılır bir şeydi bu. Bundan ötürü, Marx, dev­
rimin ve hatta halk devriminin olanaklı göründüğü, ve
gerçekte "hazırlop devlet makinesi" önceden yıkılınak­
sızın bunun böyle olduğu İngiltere için bir istisna yapı­
yordu.
Bugün, 1 917'de, birinci büyük emperyalist savaş ça­
ğında, Marx'ın bu sınırlaması artık geçerli değil. Ameri­
ka gibi İ ngiltere de, tüm dünyadaki angio-sakson özgür�
lüğünün (militarizm ve bürokratizm yokluğu) bu en bü­
yük ve son temsilcileri de, her şeyi kendilerine bağımlı­
laştıran ve her şeyi kendi ağırlıkları altında ezen askeri
ve bürokratik kurumların, aşağılık ve kanlı Avrupasal ba­
taklığına kayıverdiler. Şimdi, Amerika'da olduğu gibi İn­
giltere'de de, "her gerçek halk devriminin ilk koşulu", (bu
ülkelerde, 1914'ten 1917'ye değin, bundan böyle bütün em­
peryalist devletlerde ortak, "Avrupasal" bir yetkinliğe
eriştirilmiş bulunan) "hazırlop devlet makinesi"nin par­
çalanması, yıkılmasıdır.
İkincisi, özel bir dikkate değer olan şey, Marx'ın, as­
keri ve bürokratik devlet makinesinin yıkılmasının, "her
gerçek halk devriminin ilk koşulu" olduğu yolundaki o
çok derin düşüncesidir. Bu "halk" devrimi kavramı, Marx'­
ın ağzında şaşırtıcı gibi görünür; ve Rusya'da, Plehanov'­
un çömezleri ile menşevikler,241 Struve'nin şu marksist ge­
çinmek isteyen çırakları, onun bu deyimini bir "dil sürç­
mesi" olarak nitelendirebilirler. Onlar marksizmi öylesi­
ne yavanca liberal bir öğretiye indirgemişlerdir ki, onlar
43 0
ıçın: burjuva devrim ve proleter devrim antitezi dışında
hiç bir şey yoktur; üstelik bu antitezi de en skolastik bir
biçimde anlarlar.
Eğer, örnek olarak, 20� yüzyıl devrimleri alınırsa, Por­
tekiz ve Türk devrimlerinF42 burjuva devrimler olarak
kabul etmek, besbelli kaçınılmaz bir şey olacaktır. Ama
bu devrimierin her ikisi de "halk" devrimi değildir; çün­
kü halk yığını, engin halk çoğunluğu, kendine özgü ikti­
sadi ve siyasal istemlerle, görülür, etkin, özerk bir bi­
çimde, bu devrimiere katılmazlar. Buna karşılık, 19051907 Rus burjuva devrimi, Portekiz ve Türk devrimleri­
nin zaman zaman kazandıkları kadar "parlak" başarılar
kazanmış olmaksızın, sözgötürmez bir "gerçek halk" dev­
rimi oldu. Çünkü halk yığını, halk çoğunluğu, halkın bas­
kı ve sömürü altında bunalmış en derin "aşağı" katman­
ları, kendiliklerinden ayaklanmış ve devrimin tüm gidişi
üzerinde, kendi isteklerinin, yıkılmakta olan eski toplum
yerine gönüllerince bir toplum kurma yolundaki kendi
girişimlerinin izini bırakmışlardır.
187l'de, proletarya, Avrupa kıtası ülkelerinden hiç
birinde halk çoğuuluğunu oluşturmuyordu. Devrim, an­
cak, proletarya ve köylülüğü kapsayarak, "halk" devrimi
olabilir, ve çoğunluğu, hareketin içine gerçekten sürükle­
yebilirdi. "Halk" işte bu iki sınıftan oluşuyordu. Bu iki
sınıf "bürokratik ve askeri makine" onları ezdiği, alçalt­
tığı, sömürdüğü için birleşmiş bulunuyordu. "Halk"ın,
halk çoğunluğunun, işçilerin ve köylü çoğunluğunun ger­
çek çıkarı, bu makineyi parçalamak, onu yıkmaktır; yok­
sul köylüler ile proleterlerin özgür ittifakının "ilk koşul"u
budur; ve bu ittifak yoksa, sağlam demokrasi yoktur, ola­
naklı sosyalist dönüşüm yoktur. ,
Paris Komünü, bilindiği gibi, yolu bu ittifaka açıyor­
du. Çeşitli iç ve dış nedenlerden ötürü, ereğine ulaşama­
dı.
43 1
Demek ki, Marx, bir "gerçek halk devrimi"nden söze­
derken, ve (çok ve sık sık sözünü ettiği) küçük-burju­
vazinin özelliklerini hiç unutmaksızın, 1 871'de Avrupa
kıta devletlerinin çoğundaki gerçek sınıf ilişkilerini en
büyük bir kesinlikle hesaba katıyordu. Öte yandan, dev­
let makinesinin "yıkılma"sının, işçi ve köylülerin çıkar­
ları tarafından dayatıldığını, bu işin onları birleştirdiğini
ve onlara oriak bir görev: bu "asalak"ın ortadan kaldırıl­
ması ve yeni bir şey ile değiştirilmesi görevini verdiğini
de saptıyordu.
Peki ama ne ile?
2. YlKILAN DEVLET MAK i NESİNİ NE İLE
DEGİŞTİRMEL İ ?
Marx bu soruya, 1847'de, Komünist Manifesto'da he­
nüz adamakıllı soyut bir yanıt, ya da daha çok sorunları
belirten, ama çözüm yollarını göstermeyen bir yanıt ve­
yordu. Devlet makinesini "proletaryanın egemen sınıf ola­
rak örgütlenmesi" ile, "demokrasinin fethi" ile değiştir­
mek, - Komünist Manifesto'nun yanıtı işte buydu.243
Proletaryanın bu egemen sınıf olarak örgütlenmesi­
nin hangi somut biçimleri alabileceğini, bu örgütlenmenin,
"demokrasinin" en tam, en tutarlı "fethi" ile hangi bel­
gin biçimde uyuşabileceğini bilme sorusuna yanıtı, Marx,
ütopyaya düşmeksizin, yığın hareketi deneyinden bekli­
yordu.
Komün deneyi ne kadar sınırlı olursa olsun, Marx
bu deneyi Fransa'da lç Savaş'ında çok dikkatli bir tah­
lilden geçirir. Bu yazıdan bellibaşlı parçaları aktaralım:
19. yüzyılda, "sürekli ordu, polis, bürokrasi, din ve
yüksek yönetim adamları gibi her yerde hazır olan ör­
genlikleri ile birlikte", ortaçağ tarafından iletilen "mer­
kezi devlet iktidarı" gelişmişti. Sermaye ile emek ara43 2
sındaki sınıf karşıtlığının gelişmesi nedeniyle, "devlet ik­
tidarı gitgide toplumsal köleleştirme ereğiyle örgütlenmiş
bir kamu gücü, bir sınıf egemenliği aygıtı niteliğini ka­
zanıyordu. Sınıflar savaşımında bir ilerlemeyi göstereı ı
her devrimden sonra, devlet iktidarının salt bQstırıcı ni­
teliği gitgide daha açık bir biçimde ortaya çıkıyordu."
1848-1849 devriminden sonra, devlet iktidarı "Sermayenin
emeğe karşı ulusal savaş silahı" durumuna gelir. İkinci
imparatorluk, bu silahı daha da güçlendirmekten başka
bir şey yapmaz.
" İmparatorluğun dolaysız antitezi, Komün oldu." Ko­
mün, "sınıf egemenliğinin sadece kralcı biçimini değil,
ama sınıf egemenliğinin kendisini ortadan kaldıracak bir
cumhuriyetin" "olumlu biçimi idi. . . . "
Proleter sosyalist cumhuriyetin bu "olumlu" biçimi
açıkça neye dayanıyordu? Kurmaya başladığı devlet nasıl
bir 'şeydi?
" . . . Koroünün ilk buyrultusu . . . sürekli ordunun kal­
dırılması ve onun yerine silahlı halkın geçirilmesi oldu . . . "
Bu istem, şimdi sosyalist olduğunu söyleyen bütün
partilerin programında yer alıyor. Ama programlarının
kaç para ettiğini, en iyi, tam da 27 Şubat devriminden244
sonra, bu isteme uymayı kabul etmemiş bulunan bizim
sosyalist-devrimcilerimiz245 ile menşeviklerimizin tutumu
gösterir !
" . . . Komün, kentin çeşitli ilçelerinden genel oy ile
seçilmiş belediye meclisi üyelerinden oluşmuştu. Bu üye­
ler sorumlu ve her an görevden geri alınabilir idiler. Ü ye­
lerinin çoğu doğal olarak ya işçiler ya da işçi sınıfın ! n
ünlü temsilcileri idiler . . . "
" . . . Merkezi hükümetin aleti olmaya devam edecek
yerde, polis, siyasal özniteliklerinden hemen yoksunlaş­
tırıldı ve Komünün 'sorumlu ve her an görevden geri
alınabilir' bir aleti durumuna dönüştürüldü. . . . Yöneti433
min bütün öteki kollarındaki memurlar için de aynı şey
oldu. . . . Komün üyelerinden, en aşağı hasarnağa değin,
kamu görevi işçi ücretleri karşılığı görülecekti. Yüksek
devlet görevlilerinin geleneksel rüşvetleri ve temsil öde­
nekleri, bu yüksek görevlilerin kendileri il e birlikte yok
oldular. . . . Eski hükümet iktidarının maddi aletleri olan
sürekli ordu ile polis bir kez ortadan kaldırıldıktan sonra,
Komün manevi baskı aracını, papazların iktidarını yık­
ma işine girişti. . . . Adalet görevlileri yalancı bağımsız­
lıklarından yoksunlaştırıldılar . . . seçilir, sorumlu ve geri
alınabilir olacaklardı. . . m46
Böylece, Komün, sürekli ordunun kaldırılması, istis­
nasız bütün memurların seçilirlik ve geri alınabilirliği
ile, "yalnızca" daha tam bir demokrasi kurarak, parça­
lanmış devlet makinesini değiştirmişe benziyordu. Oysa,
gerçeklikte, bu "yalnızca" devsel bir yapıt oluşturur: ku­
rumların, adamakıllı farklı başka kurumlar ile değiştiril­
mesi. Bir "niceliğin niteliğe dönüşmesi" durumunun ta
kendisidir bu: böylece, tasadanması olanaklı en tam ve
en yöntemli biçimde gerçekleşen demokrasi, burjuva de­
mokrasisi olmaktan çıkar, proleter demokrasi durumuna
gelir; devlet ( = belirli bir sınıfa boyuneğdirmeye yöne­
lik özel iktidar) olmaktan çıkar, artık gerçek anlamda bir
devlet olmayan bir şey durumuna dönüşür.
Ama burjuvaziye boyuneğdirmek ve onun direncini
kırmak gene de bir zorunluluk olmaktan geri kalmaz. Bu
zorunluluk kendini Komüne özellikle dayatıyordu, ve Ko­
münün yenilgi nedenlerinden biri de, onun bu işi yeterin­
ce gözüpeklik ile yapmamış bulunmasıdır. Ne var ki artık
burada, bastırma örgenliği, kölelik, serflik ve ücretli kö­
lelik çağlarında her zaman olmuş olduğu gibi nüfusun
azınlığı değil, ama çoğunluğudur. Oysa,- baskıcıianna bo­
yuneğdiren halk çoğunluğunun kendisi olduğu anda, "özel"
bir bastırma "gücü"ne de artık gereksinme yoktur ! Dev,
434
let, işte bu anlamda sönmeye başlar. Ayrıcalıklı bir azın­
l ığın (ayrıcalıklı memurlar, sürekli ordu şefleri) özel ku­
rumları yerine, bu görevleri doğrudan doğruya çoğunlu­
ğun kendisi yerine getirebilir; ve devlet iktidarı görevleri
halkın tümü tarafından ne ölçüde yerine getirilirse, bı.ı
iktidar o kadar az zorunlu bir duruma gelir.
Bu bakımdan, Komün tarafından alınan, ve Marx'ın
özellikle belirttiği önlemlerden biri, son derece ilginçtir:
bütün temsil ödeneklerinin, memurlar topluluğuna yöne­
lik bütün parasal ayrıcalıkların kaldırılması, bütün me­
mur aylıklarının "işçi ücretleri" düzeyine indirilmesi. Bur­
juva demokrasisinden proleter demokrasiye, ezenlerin de­
mokrasisinden ezilen sınıfların demokrasisine, belirli bir
sınıfa boyuneğdirmeye yönelik "özel güç" olarak devlet­
ten, halk çoğunluğunun, işçilerin ve köylülerin genel ikti­
darı tarafından baskıcılar üzerine uygulanan bastırma­
ya dönüş, en belirgin biçimde, işte burada görünür. Ve
işte bu özellikle çarpıcı ve devlet sorununa ilişkin belki de
en önemli nokta üzerindedir ki, Marx'ın öğrettikleri en
çok unutulan şeyler olmuştur! Basitleştirici yorumlar
�sayısızdır bunlar- bundan sözetmez. Dinleri bir kez
devlet dini durumuna geldikten sonra, devrimci demok­
ratik ruhu ile birlikte, ilkel hıristiyanlığın "saflık"larını
da unutmuş bulunan hıristiyanlar biçiminde, bunu, günü
geçmiş bir "saflık" gibi gizlemek "usul"dendir.
Yüksek devlet memurları aylığının indirimi, "sadece"
saf, ilkel bir demokratizm istemiymiş gibi görünür. Mo­
dern oportünizmin "kurucu"larından biri, eski sosyal-de­
mokrat Ed. Bernstein, kendini "ilkel" demokratizme kar­
şı yavan burjuva alaylarını yinelemeye iyice alıştırmış"
t ı . Bütün oportünistler gibi, günümüzün bütün kautskicile­
ri gibi, ilkin, "ilkel" demokratizme belli bir "dönüş" ol­
maksızın, kapitalizmden sosyalizme geçişin olanaksız ol­
duğunu (çünkü ensonu devlet görevleri çoğunluk tarafın.
dan, halkın tümü tarafından başka nasıl görülebilir?) , ve
ikinci olarak, kapitalizm ve kapitalist kültüre dayanan
"ilkel demokratizm"in, eski ya da kapitalist-öncesi çağ­
ların ilkel demokratizmi olmadığını, o da hiç anlamamış­
tır. Kapitalist kültür, büyük üretimi, fabrikaları, demir­
yollarını, postayı, telefonu vb. yaratmıştır. Ve, bu temel
üzerinde, eski "devlet iktidarı" görevlerinin engin ço­
ğunluğu öylesine basitleştirilmişlerdir, ve öylesine basit
kayıt-kuyut, denetim işlemlerine indirgenebilirler ki, bir
ilköğretimden geçmiş herkesin pekala yapabileceği bir
nitelikte olacaklar, basit bir "işçi ücreti" aracıyla pekala
yapılabileceklerdir; öyleyse bu görevlerden her türlü ay­
rıcalıklı, "hiyerarşik" nitelik kaldırılabilir (ve kaldırıl­
malıdır da) .
İ stisnasız bütün memurların her işe seçimle gelip
her an görevden geri alınabilmeleri, maaşlarının normal
bir "işçi ücreti" düzeyine indirilmesi, işçiler ile köylüler
çoğunluğu çıkarlarını son derece dayanışık kılan bu ba­
sit ve "anlaşılması kolay" demokratik önlemler, aynı za­
manda kapitalizmden sosyalizme götüren köprü işini de
görürler. Bu önlemler devletin yeniden-örgütlenmesine,
toplumun salt siyasal yeniden-örgütlenmesine ilişkindir­
ler, ama tüm anlam ve tüm değerlerini, elbette ancak
''mülksüzleştiricilerin mülksüzleştirilmesi"nin gerçekleş­
mesi ya da hazırlanmasına bağlandıkları zaman, yani üre­
tim araçlarının kapitalist özel mülkiyetinin toplumsal
mülkiyet durumuna dönüşmesi ile kazanırlar.
"Komün, diye yazıyordu Marx, iki büyük gider kay­
nağını : sürekli ordu ile memurculuğu ortadan kaldıra­
rak, bütün burjuva devrimierin o ucuz hükümet sloganı­
nı gerçekleştirdi."
Köylülük ile öbür küçük-burjuvazi katmanlarının an­
cak çok küçük bir azınlığı, sözcüğün burjuva anlamı ile
"yükselir", "başarı kazanır", yani yalnızca bazı bireyler,
43 6
ya ense kulak yerinde ki§iler, burjuvalar, ya da güven­
celi ve ayrıcalıklı memurlar durumuna gelirler. Bir köy­
lülüğün varolduğu bütün kapitalist ülkelerde (ve bu ül­
keler çoğunluktadır) , köylülerin büyük çoğunluğu, hükü­
met tarafından ezilir ve onu ala§ağı etme özlemini ta§ır­
lar; "ucuz" bir hükümet özlemi ta§ırlar. Bu görevin üs­
tesinden yalnız proletarya gelebilir ve, bu i§i yaparken,
proletarya aynı zamanda devletin sosyalist yeniden-örgüt­
lenmesine doğru da bir adım atmış olur.
3.
PARLAMENTAR İZMİ N ORTADAN KALDIRILMASI
"Komün, diye yazıyordu Marx, parlamenter bir ör­
genlik değil, ama aynı zamanda hem yürü tmeci hem de
yasamacı, hareketli bir gövde olmalıydı."
ı• . . . Her üç ya da altı yılda bir, halkı parlamentoda
yönetici sınıfın hangi üyesinin 'temsil' edeceğini ve ayak­
lar altında çiğneyeceğini (ver-und zertreten) kararlaştıra­
cak yerde, genel oy hakkı, koroünler biçiminde örgütle­
nen halkın -bireysel seçimin herhangi bir işverene ol­
duğu gibi- bu işletmeler için işçiler, gözetimciler, muha­
sebeciler bulmasına yaramalıydı."
Parlamentarizmin, 187l'de formüle edilmi§ bulunan
bu ilginç eleştirisi de, bugün, sosyal-şovenizm ve apor­
tünizmin egemenliği sonucu, marksizmin "unutulmu§ söz­
leri" arasında bulunur. Profesyonel bakan ve parlamenter­
ler, proletarya hainleri ve "pratik" sosyalistler, parlamen­
tarizmi ele§tirme işini artık büsbütün anarşisılere bırak­
mı§ bulunuyorlar: ve, bu şaşırtıcı mantık nedeniyle de,
her parlamentarizm eleştirisini "anarşizm" olarak nite­
lendiriyorlar. Scheidemann, David, Legien, Sembat, Re­
naudel, Henderson, Vandervelde, Stauning, Branting,
Bissolati ve hempaları gibi "sosyalistler" karşısında mi­
desi bulanmış bulunan "ileri" parlamenter ülkeler prole437
taryasının, oportünizmin ikiz kardeşi olmasına karşın,
anarko-sendikalizme gitgide daha büyük bir yakınlık gös­
termesine şaşılamaz.
Ama, Marx için, devrimci diyalektik hiç bir zaman
bu yeni moda lafazanlık, Plehanov, Kautsky ve başkala­
rının onu dönüştürdükleri bu bebe oyuncağı olmadı. Marx,
özellikle durum açıkça devrimci olmadığı zaman, burju­
va parlamentarizmi "ahır"ından bile yararlanmaktaki
yetersizliği yüzünden, anarşizm ile acımasızca bozuşmayı
bilmişti ; ama o aynı zamanda, parlamentarizmin gerçek­
ten proleter ve devrimci bir eleştirisini vermeyi de bil­
mişti.
Dönem dönem, belli bir sayıdaki yıllar için, parla­
mentoda halkı yönetici sınıfın hangi üyesinin ayaklar al­
tına alacağına, ezeceğine karar vermek - sadece anaya­
sa!, parlamenter krallıklarda değil, ama en demokratik
cumhuriyetlerde de, burjuva parlamentarizminin gerçek
özü, işte budur.
Ama eğer devlet sorunu konur, eğer parlamentarizm
onun kuruml!irından biri olarak görülürse, proletaryanın
bu alandaki görevleri açısından, parlamentarizmden kur­
tulmanın yolu nedir? Ondan nasıl vazgeçilebilir? Şunu
durmadan söylemek zorundayız: Marx'ın, Komünün irde­
lenmesine dayanan dersleri öylesine unutulmuşlardır ki,
güncel "sosyal-demokrat" (güncel sosyalizm haini oku­
yunuz) , parlamentarizmin anarşist ya da gerici eleştiri­
sinden başka bir eleştirisini tasarlamakta düpedüz yete­
neksizdir.
Gerçi parlamentarizmden kurtulmanın yolu, temsili
örgenlikleri ve seçim ilkesini yıkmaya değil, ama söz değir­
menleri olan temsili örgenlikleri "hareketli" meclisler du­
rumuna dönüştürmeye dayanır. "Komün parlamenter bir
örgenlik değil, ama aynı zamanda hem yürütmeci hem de
yasamacı, hareketli bir gövde olmalıydı."
43 8
"Parlamenter olmayan, ama hareketli" bir örgenlik,
işte tam da modern parlamenterler ile sosyal-demokrasi­
nin parlamenter "kuçu kuçu"larının anlayacağı bir söz!
Amerika'dan İsviçre'ye değin, Fransa'dan İngiltere'ye,
Norveç'e, vb. değin, herhangi bir parlamenter ülkeyi dü­
şünün, gerçek "devlet" işi kuliste görülür: bu iş devlet
daireleri, bakanlıklar, kurmay kurulları tarafından uygu­
lanır. Parlamentolarda, yalnızca "saf halk"ı aldatma ere­
ğiyle, gevezelikten başka bir şey yapılmaz. Bu öylesine
doğrudur ki, burjuva demokratik cumhuriyet olan Rus
cumhuriyetinde bile, hatta gerçek bir parlamento kura­
cak zamanı bulmadan önce, parlamentarizmin bütün bu
kötülükleri hemen ortaya çıkmış bulunuyorlar. Çürümüş
hamkafalılık kahramanları -Skobelev'ler ve Çereteli'ler,
Çernov'lar ve Avksentiyev'ler- burjuva parlamentariz­
mi ri. i n mide bulandırıcı örneği üzerine kısır söz değirmen­
leri durumuna getirdikleri Sovyetleri bile kötürümleş­
tirmeyi başardılar. Sovyetlerde, "sosyalist" bakan baylar,
lafazanlıkları ve kararları ile saf köylüleri aldatıyorlar.
Hükümet içinde, bir yandan, "yağ tabağı"nın, kazançlı ve
saygın arpalıkların çevresine, sırayla, olabildiğince çok
sosyalist-devrimci ve menşevik oturtmak, öte yandan hal­
kın "dikkatini dağıtmak" için, sürekli bir oyun oynanıyor.
Bu arada da, bakanlıklarda, kurmay kurullarında, "devlet
işi" görülüyor !
Yönetici parti olan "sosyalist-devrimciler"in organı
Dyelo Naroda,241 son zamanlarda bir başyazıda, "herkes"­
in kendini siyasal fuhşa kaptırdığı "kibar" kişilerin o eş­
siz içtenliği ile, "sosyalistler"e (sözcüğü bağışlayın ! ) iliş­
kin bakanlıklarda, hatta oralarda bile, tüm eski bürokra­
tik aygıtın kabaca olduğu gibi kaldığını, geçmişte olduğu
gibi işlediğini ve devrimci önlemleri tam bir "özgürlük"
içinde baltaladığını itiraf ediyordu. Ama bu itiraf olmak­
sızın bile, sosyalist-devrimciler ile menşeviklerin hükü439
mete katılma öyküsü, bunun böyle olduğunun somut ka­
nıtını vermiyor mu? Bu durumda karakteristik olan şey,
hükümette kadetlerle birlikte yer alan Çernov, Rusanov,
Zenzinov efendiler ile öbür Dyelo Naroda yazarlarının,
yüzsüzlüğü, "onlarda", onların bakanlıklarında, her şeyin
geçmişte olduğu gibi gittiğini, önemsiz bir şey gibi, açık­
ça ve kızarmaksızın anlatacak kadar ileri götürmeleri­
dir ! ! Saf köylüyü aldatmak için devrimci demokratik la­
fazanlık, kapitalistleri "zevkten dörtköşe etmek" için bü­
rokratik ve kırtasiyeci hinoğlu hinlikler: işte "namuslu"
koalisyonun özü.
Burjuva toplumun, iliklerine değin çürümüş, satılık
parlamentarizmi yerine, Komün, parlamenterler kendileri
çalışmak, yasalarını kendileri uygulamak, bu yasaların et­
kilerini kendileri denetlemek, bunlar üzerine seçmenler
karşısında kendileri yanı t vermek zorunda oldukları için,
düşünce ve tartışma özgürlüğünün aldatmaca biçiminde
yozlaşmadığı örgenlikler geçirir. Temsilci örgenlikler ka­
lırlar, ama özel sistem olarak, yasamacı ve yürütmeci işbö­
lümü olarak, milletvekilleri için ayrıcalıklı durum olarak
parlamentarizm, artık yoktur. Temsilci örgenlikler ol­
maksızın bir demokrasi, hatta proleter bir demokrasi dü­
şünemeyiz; ama eğer burjuva toplumun eleştirisi bizim
için boş bir söz değilse, eğer burjuva egemenliğini alaşağı
etme isteği, menşevikler ve sosyalist-devrimcilerde oldu­
ğu gibi, Scheidemann ve Legien'lerde, Sembat ve Vander­
velde'lerde olduğu gibi, işçilerin oylarını aviarnaya yöne­
lik "seçimlik" bir söz değil de, ciddi ve içten bir irade
ise, onu [demokrasiyi -ç.] parlamentarizm olmadan dü­
şünebiliriz ve düşünmeliyiz de.
Proleter demokrasiye olduğu gibi Komüne de gerek­
li olan bu yönetsel personelden sözederken, Marx'ın karşı­
laştırma terimi olarak "herhangi bir işverenin" persone­
lini, yani "işçileri, gözetimcileri ve muhasebecileri" ile
440
birlikte olağan bir kapitalist işletmeyi alması, son dere­
ce anlamlıdır.
Marx'ta ütopyacıltğın zerresi yoktur; o tepeden tırna­
ğa "yeni" bir toplum türetmez, tepeden tırnağa "yeni"
bir toplum tasarlamaz. Hayır, o yeni toplumun eski top­
lumdan başlayan doğuşunu, eski toplumdan yeni topluma
geçiş biçimlerini, doğal bir tarih süreci olarak irdeler. So­
mut proleter yığın hareket deneyini ele alır ve ondan
pratik dersler çıkarmaya çalışır. Tıpkı bütün büyük dev­
rimci düşünürlerin, (Plehanov'un: "silaha sarılınmama­
lıydı", ya da Çereteli'nin: "Bir sınıf kendi özlemlerini ken. disi sınırlandırmasını bilmelidir" dediği gibi) hiç bir za­
man onlara bilgiççe bir "ahlak" açısından yanaşmaksızın,
büyük ezilen sınıf hareketleri okulundan ders almakta
duraksamadıkları gibi, o da Komün "okulundan ders al­
maya koyulur."
Memurculuğu birdenbire, her yerde ve büsbütün orta­
dan kaldırmak sözkonusu edilemez. Bu bir ütopyadır.
Ama tüm memurculuğun kerte kerte ortadan kalkması­
nı sağlayan yeni bir yönetim makinesinin kurulmasına
vakit geçirmeden başlamak için eski yönetim makinesini
birdenbire parçalamuk bir ü topya değil, Komün deneyinin
ta kendisi, devrimci proletaryanın geciktirilmez, ivedi gö­
revinin ta kendisidir.
Kapitalizm yönetsel "devlet" görevlerini basitleştirir ;
"tepeden huyurma yöntemleri"nin yadsınmasını ve her
şeyin, tüm toplum adına, "işçilere, gözetimcilere, muha­
sebecilere" işveren bir proleterler (egemen sınıf) örgütü­
ne bağlanmasını sağlar.
Biz ütopyacı değiliz. Tüm yönetimden, tüm bağımlı­
lıktan bir anda vazgeçmeyi "düş"lemiyoruz; proletarya
diktatörlüğüne düşen görevlerin anlaşılmamasına dayanan
bu anarşistçe düşler, marksizme adamakıllı yabancıdırlar
ve gerçeklikte sosyalist devrimi insanların değişecekleri
44 I
güne değin ertelemekten başka bir şeye de yaramazlar.
Bize gelince, biz, bugün oldukları gibi, ve bağımlılıktan,
denetimden, "gözetimci ve muhasebecilerden" vazgeçme­
yecek olan insanlar ile birlikte, sosyalist devrim istiyo­
ruz.
Ama, tüm sömürülenlerin ve tüm emekçilerin silahlı
öncüsü olan proletaryaya bağımlı olmak gerekir. Devlet
memurlarına özgü "tepeden huyurma yöntemleri"nin, da­
ha bugünden kentiiierin çoğunluğunun yeteneği içinde
olan, ve onların "işçi ücretleri" karşılığı pekala yapabile­
cekleri çok basit görevlerle, basit bir "gözetim ve muha­
sebe" uygulaması ile değiştirilmesine, daha şimdiden, bu­
. günden yarına başlanabilir ve başlanmalıdır da.
Kapitalizm tarafından daha önce yaratılmış bulunan
şeyi çıkış noktası alarak, kendi işçi deneyimize dayana­
rak, sıkı bir disiplin, silahlı işçilerin devlet iktidarı tara­
fından korunup sürdürülen demirden bir disiplin kurarak,
büyük üretimi biz kendimiz, biz işçiler örgütleyeceğiz; dev­
let memurlarını (elbette her cins, her tür ve her düzeyde­
ki uzmanları yerli yerinde tutarak) , yönergelerimizin ba­
sit uygulayıcı görevlileri rolüne, sorumlu, geri alınabilir
ve alçakgönüllüce bir para alan "gözetimciler ve muha­
sebeciler" rolüne biz kendimiz, biz işçiler indirgeyeceğiz:
bizim proleterce görevimiz, işte budur; proleter devrimi
yaparken kendisinden başlanabilecek ve kendisinden baş­
lanması gereken şey, işte budur. Büyük üretim temeline
dayanan bu ilk önlemler, her türlü memurculuğun kerte
kerte "sönme"sine, gitgide basitleşen gözetim ve muha­
sebe görevlerinin, daha sonra bir alışkanlık durumuna gel­
mek ve ensonu özel bir bireyler kategorisinin özel görev­
leri olarak ortadan kalkmak üzere, herkes tarafından sı­
rayla yapılacakları bir düzenin -tırnak içinde olmayan
ve ücretli köleliğe hiç benzemeyen bir düzenin- kerte
kerte kurulmasına kendiliklerinden götürürler.
4 42
70 yıllarının nükteci bir Alman sosyal-demokratı,
posta üzerine, onun örnek bir sosyalist işletme olduğunu
söylemişti. Bundan daha doğru bir şey yoktur. Posta bu­
gün kapitalist devlet tekeli örneğine göre örgütlenmiş bir
işletmedir. Emperyalizm, bütün tröstleri, gitgide bu tip
örgütler durumuna dönüştürüyor. işten bunalmış ve aç
"basit" emekçiler, bu işletmelerde aynı burjuva bürok­
rasisi pençesinde kıvranırlar. Ama toplumsal yönetim me­
kanizması bu işletmelerde daha şimdiden hazır durum­
dadır. Bir kez kapitalistler alaşağı edildikten, bu sömürü­
cülerin direnci silahlı işçilerin demirden pençesiyle kırıl­
dıktan, güncel bürokratik devlet makinesi parçalandıktan
sonra, karşıınııda teknik bakımdan hayran olunacak bi­
çimde araçlanmış, "asalaklık"tan kurtulmuş, ve birleşmiş
işçilerin, teknisyenler, gözetimciler, muhasebeciler çalış­
tırarak, herkesin emeğini, bütün memurların emeği gibi,
bir işçi ücreti ile ödeyerek. kendi başlarına pekala çalış­
tırabilecekleri bir mekanizma buluruz. Bütün tröstler ko­
nusunda hemen gerçekleştirilebilir, ve Komün tarafından
(özellikle devletin örgütlenmesi alanında) pratik olarak
daha önce başlatılmış bulunan deney gözönünde tutulursa,
emekçileri sömürüden kurtaran somut, pratik görev, işte
budur.
Tüm ulusal ekonominin, posta gibi, teknisyenlerin,
gözetimcilerin, muhasebecilerin, bütün memurlar gibi
"işçi ücretleri"ni geçmeyen bir maaş alacakları biçimde,
silahlı proletaryanın denetim ve yönetimi altında örgüt­
lenmesi: ivedi ereğimiz, işte budur. Gereksindiğimiz dev­
let ve onun iktisadi temeli, işte bu. Parlamentarizmin kal­
dırılması ile temsilci örgenliklerin korunup sürdürülmesi­
nin verecekleri şey, - çalışan sınıfları bu örgenliklerin
burjuvazi tarafından bozulmasından kurtaracak olan şey,
işte bu.
443
..ı .
ULUS BİRLİGİNİN ÖRGÜTLENMES İ
Koroünün geliştirme zamanı bulamadığı kısa bir
ulusal örgütlenme taslağında, Koroünün en küçük köyün
bile siyasal örgütlenme biçimi olacağı açıkça söylenmiş­
tir . . . " Paris "ulusal delegasyonu"nu seçecek olanlar da
komünlerdir.
" . . . Merkezi bir hükümete hala kalan, sayıca az, ama
önemli görevler, yanlışlığı biline biline söylendiği gibi,
kaldırılmayacak, ama komünsel, yani sıkı sıkıya sorumlu
memurlara verilecekti. . . "
" . . . Komünsel kuruluş ile ulus birliği parçalanmaya­
cak, ama tersine, örgütlenecekti; ulus birliği, bu birliğin
cisimleşmcsi olduğunu ileri süren, ama onun asal ak bir
urundan başka bir şey olmadığı halde, ulusta:ı bağımsız
ve ondan üstün olmak isteyen devlet iktidarının yıkılına­
sı sayesinde bir gerçeklik durumuna gelecekti. . . . Önemli
olan, eski hükümet iktidarının salt bastırıcı örgenlikleri­
nin budanmasıydı, bu iktidarın meşru görevleri, toplu­
mun üzerinde yer aldığını ileri süren bir otoriteden sö­
külüp alınacak, ve toplumun sorumlu hizmetkarlarına ve­
rileceklerdi . "
Marx'ın bu düşüncelerini çağdaş sosyal-demokrasi
oportünistlerinin ne derece anlamadıklarını -anlamak
istemediklerini demek belki daha doğru olurdu- en iyi
gösteren şey, dönek Bernstein'ın Erostrate biçiminde bir
ün kazanmış bulunduğu: Sosyalizmin Oncülleri ve Sosyal­
Demokrasinin Görevleri adlı kitaptır. Tam da Marx'ın yu­
karda aktarmış bulunduğumuz parçası konusunda, Berns­
tein bu programın, "siyasal içeriği bakımından, bütün
esas çizgilerinde, Proudhon'un federalizmi ile çarpıcı bir
benzerlik göster"diğini yazıyordu. " . . . Öte yandan, Marx
ile 'küçük-burjuva' Proudhon arasında [Bernstein, alay
ol sun diye, "küçük-burjuva"yı tırnak içinde yazar] varo-
lan bütün ayrılıklara karşın, bu noktalar üzerindeki gö­
rüş biçimleri birbirine son derece benzemektedir." Kuş­
kusuz, diye devam eder Bernstein, belediyelerin önemi
büyüyor, ama "demokrasinin ilk görevinin, Marx ve En­
gels'in tasarladıkları gibi, modern devletlerin bu kalkışı
[Auflösung, harfi harfine: gerçek ve mecaz anlamda da­
ğılma] ve örgütlenmelerindeki bu tam değişiklik [Um­
wandlung, değişim] , yani bütün o eski ulusal temsil bi­
çimlerinin büsbütün yokolacakları biçimde, kendileri de
koroünler delegelerinden oluşacak iller ya da bölgeler
meclisleri delegelerinden bir ulusal meclis kurulması ol­
duğu, bana kuşkulu görünüyor" (Bernstein, a. g. y., s. 134
ve 136, Almanca 1899 baskısı) .
İşte düpedüz şaşılacak bir şey: Marx'ın "asalak devlet
iktidarının yıkılması" üzerindeki görüşlerini, Proudhon'un
fed�ralizmi ile karıştırmak! Ama, bu bir rasıantı sonu­
cu değil; çünkü Marx'ın burada, federalizmi merkeziyet­
çiliğe karşıt olarak ele almak şöyle dursun, bütün bur­
j uva ülkelerde varolan eski burjuva devletten sözettiği,
oportünistin aklına bile gelmez.
Oportünistin aklına, kendi küçük-burjuva hamkafalı­
lığı ve "reformist" durgunluk ortamında, çevresinde gör­
düğü şeyden, yani yalnızca "belediyeler"den başka bir şey
gelmez! Proletarya devrimine gelince, oportünist, onu
düşünmeyi bil e unutmuştur.
Bu, gülünçtür. Ama bu nokta üzerinde Bernstein ile
tartışılmamış olması da ilginçtir. Birçoğu, özellikle Rus
yazarları arasında Plehanov, ve batı Avrupa yazarları ara­
sında da Kautsky, onu çürütmüşlerdir; bununla birlikte,
Marx'ın Bernstein tarafından bu bozulması üzerine, her
ikisi de hiç bir şey söylememi�tir.
Oportünist, devrimci olarak düşünmeyi ve devrimi dü­
şünmeyi öylesine unutmuştur ki, anarşizmin kurucusu
Proudhon ile böylesine karıştırdığı Marx'ta "federalizm"
44 5
görür. Ve ortodoks marksistler olduklarını ve devrimci
marksizm öğretisini savunmak istediklerini ileri süren
Kautsky de, Plehanov da, bu konuda susarlar. Burada,
marksizm ve anarşizm arasındaki ayrım üzerinde, opor­
tünistler için olduğu kadar kautskiciler için de karakte­
ristik olan ve üzerinde gene konuşacağımız o aşırı görüş
yoksulluğunun köklerinden biri göze çarpar.
Komün deneyi üzerine Marx'ın aktarılmış bulunan
düşüncelerinde, federalizmin izi bile yoktur. Marx, Proud­
hon ile, açıkça, oportünist Bernstein'ın ayrımsamadığı bir
nokta üzerinde uzlaşır. Bernstein'ın onları uzlaşmış gör­
düğü yerlerde ise, Marx, Proudhon ile tam bir uzlaşmazlık
içindedir.
Marx, Proudhon ile şu anlamda uzlaşır ki, her ikisi
de güncel devlet makinesinin "yıkılma"sından yanadırlar.
Marksizmin anarşizm ile (Bakunin ile olduğu gibi Proud­
hon ile de) bu benzeşmesini, ne oportünistler görmek is­
terler, ne de kautskiciler; çünkü onlar, bu nokta üzerinde,
marksizmden uzaklaşmışlardır.
Marx tam da federalizm konusunda (proletarya dik­
tatörlüğünden ayrı olarak) hem Proudhon ve hem de
Bakunin ile uzlaşmazlık içindedir. Federalizm ilkeleri,
anarşizmin küçük-burjuva görüşlerinden kaynaklanır.
Marx, merkeziyetçidir. Ve, ondan aktarılan parçalarda,
merkeziyetçiliğe en küçük bir aykırılık yoktur. Yalnızca
devlet karşısında küçük-burjuva bir "boşinan" ile dolu
kimseler, burjuva devlet makinesinin yıkılmasını, merke­
ziyetçiliğin yıkılınası olarak anlayabilirler!
Ama eğer proletarya ve yoksul köylülük devlet ik­
tidarını ele alır, koroünler içinde tam bir özgürlük ile ör­
güilenir ve sermayeyi cezalandırmak, kapitalistlerin di­
rencini ezmek, demiryollannm, fabrikaların, toprağın vb.
özel mülkiyetini tüm ulusa, tüm topluma vermek için bü­
tün komünlerin eylemini birleştiTirler ise, bu, merkeziyet6
çilik olmayacak mıdır? Bu, en tutarlı demokratik mer­
keziyetçilik ve, üstelik, proleter bir merkeziyetçilik ol­
mayacak mıdır?
Bernstein, özgür onaya dayanan bir merkeziyetçilik
olanağını, komünlerin ulus olarak özgürce bir birleşme
olanağını, burjuva egemenliğini ve burjuva devlet maki­
nesini yıkma ereğiyle proleter komünlerin gönüllü bir
kaynaşma olanağını tasarlamakta, düpedüz yeteneksiz.
Her hamkafa gibi, Bernstein da merkeziyetçiliği ancak
tepeden, bürokrasi ve militarizm tarafından dayatılıp sür­
dürülebilecek bir şey olarak düşünüyor.
Ama . . . işitmek istemeyen kişiden kötü sağır yoktur.
Ve çağdaş sosyal-demokrasi oportünistleri de, devlet ikti·
darının yıkılmasından, bu asalağın kesilip atılmasından
sözedildiğini işitmek istemiyorlar.
5.
ASALAK DEVLETiN YlKILMASI
Daha önce Marx'ın bu konu üzerindeki parçalarını
aktarmıştık; şimdi onları tamamlayacağız.
"Haksız yere, diye yazıyordu Marx, toplumsal yaşa­
mın, kendileri ile belli bir benzerlik gösterdiKleri daha
eski, ve hatta sönmüş biçimlerinin yinelenmesi olarak
alınmak, genellikle yepyeni tarihsel kuruluşların yazgı­
:ndır. Böylece, modern devlet iktidarını parçalayan ( briclıt)
bu yeni Komünde, ortaçağsal komünlerin bir yaşama çağ­
rısı . . . Montesquieu ile Jirondenlerin248 düşlerine uygun
bir küçük devletler federasyonu . . . merkeziyetçiliğin aşı­
rılığına karşı eski savaşımın abartılmış bir biçimi görül­
mek istendi . . .
" . . . Komünsel kuruluş, o zamana değin toplumun sır­
tından geçinen ve onun özgür hareketini kötürümleştiren
asalak ur olan devlet tarafından emilen bütün güçleri top­
lumsal gövdeye geri verecekti. Sadece bu olgu ile, Frı:ın"
447
sa'nın canlanmasının hareket noktası olabilirdi o . . .
"Komünsel kuruluş, kırsal üreticileri il yönetim mer­
kezlerinin entelektüel yönetimi altına koyacak ve onlara,
kent işçilerinde, çıkarlarının doğ'al koruyucularını bul­
ma güvencesini getirecekti. Komünün varoluşu bile, apa­
çık bir şey olarak, belediye özgürlüğ'ünü içeriyordu; ama
bu özgürlük, artık bundan böyle ortadan kaldırılmış bu­
lunan devlet iktidarına bir engel değildi."
"Devlet iktidarının", bu "asalak urun yıkılması"; bu
iktidarın "budanması", "yıkılması" ; "bundan böyle orta­
dan kaldırılmış bulunan devlet iktidarı" - Komün dene­
yini değ'erlendiren ve tahlil eden Marx, devletten, işte bu
terimler ile sözeder.
Tüm bunlar bir yarım yüzyıldan az bir süre önce ya­
zıldı, ve bugün arılığı bozulmamış bir marksizmi yeniden
bulmak ve geniş yığınların bilincine yerleştirmek için ger­
çek kazılara girişrnek gerekiyor. Marx tarafından, yaşa­
mış olduğu son büyük devrim üzerindeki gözlemlerinden
çıkarılmış bulunan sonuçlar, tam da proletaryanın yeni
bir büyük devrimler çağı başladığı anda, unutulmuş bulu­
nuyorlar.
" . . . Komünü n konusu olduğ'u yorumların ve ondan ya­
na olduğunu söyleyen çıkarların çokluğ'u, bütün öbür hü­
kümet biçimlerinin o zamana değ'in vurguyu bastırma üze­
rine koymuş bulunmalarına karşın, onun yayılmaya çok
elverişli bir siyasal biçim olduğunu gösterir. Onun gerçek
gizi, şudur: esas olarak bir işçi sınıfı hükümeti, üreticile­
rin temelli.ikçi.iler sınıfına karşı sınıf savaşımının sonucu,
emeğ'in iktisadi kurtuluşunun gerçekleşmesini sağ'layan
ensonu bulunmuş siyasal biçimdi o . . . "
"Bu son koşul olmaksızın, komi.insel kuruluş bir ola­
naksızlık ve bir aldatmaca olurdu . . . "
Ü topyacılar, toplumun sosyalist yeniden-örgütlenme­
sinin içinde oluşacağ'ı siyasal biçimleri "bulmak" için bü"
yük çabalar göstermişlerdi. Anarşistler, siyasal biçimler
sorununu toptan bir yana atmışlardı. Çağdaş sosyal-de­
mokrasi oportünistleri ise, parlamenter demokratik cum­
huriyetin burjuva siyasal biçimlerini, aşılamayacak bir
sınır olarak kabul etmiş ve, bu biçimleri her parçalama
girişimine anarşizm adını vererek, bu "örnek" önünde
secdeye varmak için cepheyi parçalamışlardır.
Tüm sosyalizm ve siyasal savaşım tarihinden, Marx,
devletin ortadan kalkacağı ve ortadan kalkışmın geçiş
biçiminin de (devletten devlet-olmayana geçiş) "egemen
smıf olarak örgütlenmiş proletarya" olacağı sonucunu çı­
karmıştır. Bu geleceğin siyasal biçimlerine gelince, Marx,
onları bulmak için kendini yormadı. Yalnızca Fransa ta­
rihini gözlemlemek, onu tahlil etmek, ve 1851 yılının onu
kendisine götürdüğü: "olaylar, burjuva devlet makinesi­
nin yıkılmasına doğru yöneliyor", sonucunu çıkarınakla
yetindi.
Ve proletaryanın devrimci yığın hareketi patlak ve­
rince, bu hareketin başarısızlığına karşın, kısa ömrüne
ve apaçık güçsüzlüğüne karşın, Marx, onun açınlamış bu­
lunduğu biçimleri irdelemeye koyulur.
Komün, proleter devrim tarafından, emeğin iktisadi
kurtuluşunun gerçekleşmesini sağlayan, "ensonu bulun­
muş" biçimdir.
Komün, burjuva devlet makinesini parçalamak içi n
proleter devrim tarafından girişiimiş ilk girişimdir; par­
çalanmış bulunan şeyin yerine geçebilecek ve geçmesi de
gereken "ensonu bulunmuş" siyasal biçimdir o.
Daha ileride, 1905 ve 1917 Rus devrimlerinin, ayrı bir
çerçeve içinde, başka koşullar içinde, Koroünün yapıtmı
sürdürdüklerini ve Marx'ın dalıice tarihsel çözümünü doğ­
ruladıklarını göreceğiz.
449
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
DEVAM. ENGELS' İN TAMAMLAYICI AÇIKLAMALAR!
Komün deneyinin anlam ve önemi üzerine söylene­
ceklerin özünü Marx söylemiştir. Engels de birçok kez bu
konu üzerine gelmiş, Marx'ın tahlil ve vargılarını açıkla­
mış ve bazan sorunun başka yönlerini öylesine bir güç ve
öylesine bir parlaklık ile aydmlatmıştır ki, bu açıklama­
lar üzerinde özel olarak durmamız gere}dr.
1.
"KONUT SORUNU"
Konut sorununu inceleyen yapıtmda (1872) , Engels,
devrimin devlet karşısındaki görevleri üzerinde her duru­
şunda, Komün deneyini daha o zamandan hesaba katar.
Bu somut konu üzerinde, bir yandan prolet�r devlet ile
güncel devlet arasındaki -her iki durumda da devletten
sözedilmesini sağlayan- benzerlik çizgilerinin ve, öte yan­
dan, onları birbirinden ayırdeden ve devletin ortadan
kalkmasına doğru geçişin belirdiği çizgilerin nasıl açıkça
ortaya çıktığını görmek ilginçtir.
" Öyleyse konut sorununu nasıl çözmeli? Bizim güncel
toplumumuzda, tüm öbür toplumsal sorunlar gibi: arz ve
falep arasında, kerte kerte iktisadi bir denge kurarak; so­
runun kendini durmadan yeni baştan koymasını engelle­
meyen bu çözüm, aslında bir çözüm değildir. Toplumsal
bir devrimin sorunu çözme biçimine gelince, bu yalnız­
ca devrimin içinde olacağı koşullara değil, ama en önem­
lilerinden biri kent ile kır arasındaki karşıtlığın ortadan
kalkması olan çok daha geniş sorunlara da bağlıdır. Ge­
lecekteki toplumun örgütlenmesi için ütopyacı sistemler
kurmayacağımıza göre, bu konu üzerinde uzun uzun dur­
mamız, yararsızdan da öte bir şey olur. Kesin olan şudur
ki, ussal kullanımları ile, her gerçek "konut bunalımı"nı
450
hemen önlemek için yeterli konut, büyük kentlerde daha
şimdiden vardır. Bu iş elbette ancak güncel mülk sahip­
lerinin mülksüzleştirilmesi ile, konutlarının evsiz-bark­
sız ya da evlerinde balık istifi gibi yaşayan emekçiler ta­
rafından işgal edilmesi ile olabilir; ve proletarya siyasal
iktidarı eline geçirir geçirmez, kamu yararının gerektir­
diği bu önlernin gerçekleşmesi, bugün konutların devlet
tarafından kamulaştırılması ve savaş salması olarak alın­
ması kadar kolay olacaktır" ( 1887 Almanca baskı, s. 22249) .
Burada devlet iktidarının bir biçim değişikliği değil,
ama yalnızca etkinliğinin içeriği düşünülüyor. Güncel dev­
let de, konutların kamulaştırılmalarını ve savaş salması
içine alınmalarını buyurur. Biçimsel bakımdan, proleter
devlet de konutların savaş salması içine alınmalarını ve
binaların kamulaştırılmalarını "buyuracaktır". Ama eski
yürütme aygıtının, burjuvaziye bağlı bürokrasinin, prole­
ter d evletin eğilimlerini uygulamakta düpedüz elverişsiz
olduğu da açıktır.
" . . . Bütün iş aletlerinin, tüm sanayiin, çalışan nüfus
tarafından 'gerçek eldecilik'inin, prudoncu 'satınalma'nın
tam tersi olduğunu saptamak gerek. Bu son [prudoncu
-ç.] çözüme göre, her işçi evinin, tarlasının, iş aletleri­
nin sahibi durumuna gelir. İ lk çözüme göre, 'çalışan nü­
fus', evlerin, fabrikaların ve iş aletlerinin kolektif eldecisi
kalır, ve hiç olmazsa bir geçiş dönemi boyunca, giderleri
ödenmeksizin bunların kullanımını bireylere ya da özel
topluluklara güçlükle bırakacaktır. Tıpkı toprak mülki­
yetinin kaldırılmasının, toprak rantının kaldırılması de­
ğil, ama değişik bir biçim altında da olsa, topluma akta­
rılması demek olması gibi. Öyleyse bütün iş aletlerinin
çalışan nüfus tarafından gerçek eldeciliği, kiralama ve ki­
raya vermenin korunup sürdürülmesini hiç bir biçimde
dıştalamaz." (s. 68.)
Burada şöyle bir değinilen sorunu, devletin sönmesi451.
nin iktisadi temelleri sorununu, bundan sonraki bölüm­
de inceleyeceğiz. Engels, proleter devletin, "hiç olmazsa
bir geçiş dönemi boyunca", konutları kira ödenmeksizin
"güçlükle" dağıtabileceğini söyleyerek, düşüncesini büyük
bir ihtiyatla dile getirir. Tüm halkın mülkü olan konut­
ların bir kira karşılığı şu ya da bu aileye kiralanması, bel­
l i bir denetim ve belli bir konut dağıtım kuralları kon­
masını olduğu gibi, bu kiranın alınmasını da öngerektirir.
Bütün bunlar belirli bir devlet biçimini gerektirir, ama,
ayrıcalıklı bir durumdan yararlanan memurlar ile birlik­
te, özel bir askeri ve bürokratik aygıtı hiç mi hiç gerek­
tirmez. Oysa konutların parasız sağlanabilecekleri bir du­
ruma geçiş, devletin bütünsel "sönmesi"ne bağlıdır.
Komünden sonra ve Komün deneyinin etkisi altın­
da kalarak, marksizmin ilkesel konumunu benimseyen
blankicilerden sözeden Engels, söz arasında bu konumu
şöyle tanımlar.
" . . . Sınıfların ve, sınıflarla birlikte, devletin ortadan
kalkmasına geçiş olarak, proletaryanın siyasal eylem ve
diktatörlüğü zorunluluğu." (s. 55.)
Sözcükler üzerinde eleştiri heveslileri ya da "mark­
sizmin yıkıcısı" burjuvalar, "devletin kaldırılması"nın bu
kabulü ile, anarşist olarak görülen bu formülün, yukarda
Anti-Dühring'den yapılan alıntıdaki yadsınması arasın­
da, belki bir çelişki görecekler. Oportünistlerin Engels'i
de "anarşistler" arasında saydıklarını görmekte şaşılacak
bir şey yok; enternasyonalistleri anarşizm ile suçlamak,
günümüzde, sosyal-şovenler arasında gitgide yayılan bir
alışkanlıktır.
Sınıfların ortadan kalkması ile devletin or-tadan kalk­
ması da gerçekleşecektir, - marksizmin her zaman öğ­
rettiği şey budur. Anti-Dühring'in "devletin sönmesi" üze­
rindeki ünlü parçası, anarşistleri, devletin kaldırılmasın­
dan yana olduklarından çok, devleti kaldırmanın "bugün45 2
den yarına" olanaklı olduğunu öğütledikleri için suçlar.
Bugün egemen olan "sosyal-demokrat" öğreti, devle­
tin ortadan kalkması sorununda marksizmin anarşizm kar­
şısındaki tutumunu, olduğundan adamakıllı başka türlü
gösterdiği için, Marx ve Engels'in anarşistler ile bir pole­
miğini amınsatmak son derece yararlı olacak.
2.
ANARŞiSTLER İLE POLEMİK
Bu polemik 1873'e değin çıkar. Marx ve Engels, sos­
yalist bir İtalyan derlemesinde, "özerkçi" ("autonomis­
te") ve "karşı-otoriteci" ("antiautoritaire") prudoncu­
lara karşı makaleler yayımlamışlardı; ve bu makaleleri n
Almanca çevirileri Neue Zeit'ta ancak 1913'te yayım­
landı.250
'1
Eğer işçi sınıfının siyasal savaşımı, diye yazıyordu
anarşistler ile ve onların siyaseti yoksamaları ile alay eden
Marx, devrimci biçimlere bürünürse; eğer burjuvazi dik­
tatörlüğü yerine, işçiler kendi devrimci diktatörlüklerini
kurarlarsa, ilkelere karşı korkunç bir suç işlerler; çünkü,
günlük sefil ve kaba gereksinmelerini karşılamak için, bur­
j uvazinin direncini kırmak için, silahları bırakacak ve dev­
leti ortadan kaldıracak yerde, devlete devrimci ve geçici
bir biçim verirler " (Neue Zeit, 1913-1914, 32. yıl, c. I,
s. 40.) 231
Marx, anarşistleri çürütürken, yalnızca devletin işte
"bu biçim kaldırılması"na karşı çıkıyordu! Devletin sınıf­
lar ile birlikte yok olacağı ya da onların ortadan kalkması
ile ortadan kalkacağı fikrine karşı değil, ama işçiler adı­
na, silah kullanmanın, örgütlenmiş zordan, yani "burju­
vazinin direncini kırma"ya yarayacak devlet'ten yararlan­
manın olası bir yadsınmasına karşı çıkıyordu.
Marx -anarşizme karşı savaşımının gerçek anlamı­
nın olduğundan başka türlü gösterilmemesi için- prole. . .
. . .
453
taryaya gerekli devletin "devrimci ve geçici biçimi''ni ke­
sin olarak belirtir. Proletaryanın devlete ancak bir zaman
için gereksinmesi vardır. Erek olarak devletin ortadan
kalkması konusunda anarşistler ile en küçük bir uzlaş­
mazlık içinde değiliz. Biz, bu ereğe erişmek için, sömürü­
cülere karşı devlet iktidarı alet, araç ve yöntemlerinden
geçici olarak yararlanmanın zorunlu olduğunu söylüyo­
ruz; tıpkı, sınıflar� ortadan kaldırmak için, ezilen sını­
fın geçici diktatörlüğünü kurmanın zorunlu olması gibi .
Marx, sorunu anarşistlere karşı koymanın e n kesin, en
açık biçimini seçer: kapitalistlerin boyunduruğundan kur­
tulurken, işçilerin "silahları bırakmaları" mı gerekir, yok­
sa kapitalistlerin dirençlerini kırmak için bu silahlardan
onlara karşı yararlanmaları mı? Oysa, eğer bir sınıf bir
başka sınıfa karşı sistemli olarak silahlarını kullanırsa,
bu, devletin bir "geçici biçim"i değildir de nedir?
Her sosyal-demokrat kendi kendine sorsun: Anarşist­
ler ile polemikte, kendisi devlet sorununu böyle mi koyu­
yordu? II. Enternasyonaldeki resmi sosyalist partilerin
ezici çoğunluğu, bu sorunu böyle mi koyuyordu?
Engels aynı fikirleri çok daha ayrıntılı ve daha da
popüler bir biçimde açıklar. ilkin, kendi kendilerine "kar­
şı-otoriteciler" adını veren, yani her tür otoriteyi, her tür
bağımlılığı, her tür iktidarı yadsıyan prudonculardaki fi­
kir karışıklığını alaya alır. Bir fabrika, bir demiryolu, açıl-.
denizde bir gemi alın, der Engels; belirli bir bağımlılık,
yani belirli bir otorite ya da belirli bir iktidar olmaksı­
zın, makinelerin kullanılmasına ve birçok insanın yöntem­
li işbirliğine dayanan bu karmaşık teknik yapılardan bi­
rini bile işletmenin olanaksız olduğu açık değil mi?
" . . . Eğer en aşırı karşı-otoritecilere karşı bu kanıila­
rı ileri sürsem, diye yazar Engels, şu tek yanı tın ardına
sığınırlar: 'Ah! doğru; ama burada bizim delegelerimizc
verdiğimiz bir otorite sözkonusu değil, biz onları sadece
454
belli bir iş ile görevlendiriyoruz . . .' Bu adamlar, bir şeyin
adını değiştirerek, o şeyin kendisini de değiştirebilecek­
lerini sanıyorlar . "252
Otorite ve özerkliğin göreli kavramlar olduklarını;
bu kavramların uygulama alanının, toplumsal evrimin
çeşitli evrelerine göre değ· iştiğini ; onları mutlak şeyler
olarak almanın saçma olduğunu böylece gösterdikten son­
ra; makinelerin kullanım alanı ile büyük sanayi alanının
gitgide genişlediğini de ekledikten sonra, Engels, otorite
üzerindeki genel düşüncelerden, devlet sorununa geçer.
" . . . Eğer özerkçiler, diye yazar, geleceğin toplumsal
örgütlenmesinin, otoriteyi ancak üretim koşullarının ta
kendileri tarafından kaçınılmaz olarak çizilmiş bulunan
sınırlar içinde hoşgöreceğini söylemekle yetinselerdi, on­
larla anlaşabilirdik; ama onlar otoriteyi zorunlu kılan bü­
tüh olgulara gözlerini yumuyar ve sözcüğe karşı çılgınca
!lavaşıyorlar.
"Karşı-otoriteciler neden siyasal otoriteyi, devleti kı­
namakla yetinmezler? Gelecekteki toplumsal devrimden
sonra, devletin ve, onunla birlikte, siyasal otoritenin orta­
dan kalkacağını; yani kamu görevlerinin siyasal nitelik­
lerini yitireceklerini ve toplum çıkarlarını gözeten basit
yönetsel görevler durumuna dönüşeceklerini kabul et­
mek için bütün sosyalistler birleşirler. Ama karşı-otorite­
ciler, siyasal devletin, hatta kendisini yaratmış bulunan
toplumsal koşullar ortadan kalkmadan önce, hemen or­
tadan kalkmasını isterler. Toplumsal devrimin ilk işinin,
otoritenin kaldırılması olmasını isterler.
"Bu baylar bir devrim görmüş müdürler hiç? Bir
devrim, kuşkusuz olabilecek en otoriter şeydir. Nüfusun
bir bölümünün, tüfek, süngü ve top gibi, söz uygun dü­
şerse otoriter araçları bolca kullanarak, kendi iradesini
nüfusun öbür bölümüne zorla dayattığı bir eylemdir bu.
Yenen parti, egemenliğini, silahlarının gericilerde uyan. . .
455
dırdığı korkuya dayanarak sürdürme zorundadır. Paris
Komünü, eğer burjuvaziye karşı silahlanmış bir halkın
otoritesini kullanmasaydı, bir günden çok tutunabilir
miydi? Tersine, onu bu otoriteyi çok az kullanmış olmak­
la kınayamaz mıyız? Öyleyse, iki şeyden biri: ya karşı­
otoriteciler, ne dediklerini kendileri de bilmiyorlar, ve bu
durumda karışıklık yaratmaktan başka bir şey yapmıyor­
lar. Ya da biliyorlar; ve bu durumda proletarya davası­
na ihanet ediyorlar. Her iki durumda da, yalnızca gerici­
liğe hizmet ediyorlar." (s. 39.) 253
Bu parçada, devletin sönmesi sırasında siyaset ve iktisat
arasındaki ilişkiler sorunu ile birlikte incelenmesi gereken
sorunlara yanaşılmış bulunuluyor (bu konu, bundan son­
raki bölümde incelenecektir) . Kamu görevlerinin, siyasal
görevler durumundan, basit yönetsel görevler durumuna
dönüşme sorunu gibi; "siyasal devlet" sorunu gibi. Yanlış
anlaşılınaya çok elverişli bulunan bu son deyim, aslında
devletin sönme sürecine bir anıştırmadır: sönme yolunda­
ki devletin, siyasal olmayan bir devlet olarak adlandırı­
labileceği bir an gelir.
Engels'in bu parçasında bulunan en ilginç şey, onun
sorunu anarşisılere karşı koyuş biçimidir. Engels'in öğ­
retilisi olmak isteyen sosyal-demokratlar, 1873'ten bu ya­
na anarşistler ile milyonlarca kez polerİı ik yapmışlardır;
ama gerçek şudur ki, bu işi marksistlerin yapabileceği ve
yapmaları gerektiği gibi yapmamışlardır. Devleti n kaldı­
rılması fikri, anarşistlerde karışık ve devrimci olmayan
bir nitelik taşır; Engels sorunu işte böyle koyuyordu.
Anarşistlerin görmek istemedikleri şey, devrimin ta ken­
disidir, onun doğuşu ve gelişmesi, zora, otoriteye, iktida­
ra ve devlete ilişkin özgül görevlerdir.
Anarşizmin eleştirisi, güncel sosyal-demokratlar için,
en çoğu şu katıksız küçük-burjuva bayağılığına indirge­
nir: "Biz devleti kabul ediyoruz, anarşistler etmiyor ! "
Doğal olarak, böylesine bir bayağılık, ne kadar kıt düşün­
celi, ne kadar az devrimci olursa olsun, işçilerde bir tik­
sinti uyandırmaktan geri kalamaz. Engels başka şey söy­
ler: o, bütün sosyalistlerin, devletin yok oluşunu sosya­
l ist devrimin bir sonucu olarak kabul ettiklerini belirtir.
Sonra da, söz uygun düşerse "irdeleme" işini yalnızca
anarşistlere bırakan sosyal-demokratların, oportünizm ge­
reği çoğunlukla bir yana attıkları sorunu, somut devrim
sorununu koyar. Ve, bu sorunu koyarak, Engels, boğayı
boynuzlarından yakalar: Komün, devletin devrimci ikti­
darından, yani egemen sınıf olarak örgütlenmiş silahlı
proletaryadan, daha çok yararlanmamalı mıydı ?
Her işte önayak olan resmi sosyal-demokrasi, ya yal­
nızca bir hamkafa sarakası, ya da, en iyi durumda, şu:
"Sonra görürüz" biçimindeki kaçarnaklı safsata ile, prole­
taryanın devrimdeki somut görevleri sorununu genellikle
başından savıyordu. Ve anarşistler bu sosyal-demokrasi
üzerine, onun, işçileri devrimci eğitimden geçirme göre­
vinde başarısızlığa uğradığını söylemekte, yerden göğe
değin haklı idiler. Proletaryanın hem bankalar ve hem de
devletle ilgili olarak ne yapması ve nasıl davranması ge­
rektiğini en somut bir biçimde irdelemek için, Engels,
son proleter devrim deneyinden yararlanır.
3.
BEBEL'E MEKTUP
Marx ve Engels'in yapıtlarında bulduğumuz devlete
i lişkin, eğer en dikkate değeri değilse, en dikkate değer
düşüncelerden biri, Engels'ten Bebel'e yazılan, 1 7-28
Mart 1875 tarihli mektubun aşağıdaki parçasıdır. Bu mek­
tup, ayraç içinde belirtelim, ilk kez olarak, bizim bildi­
ğimize göre, Bebel'in Anılarının (Yaşamımdan Anılar) ,
1 9 1 l'de yayımlanan II. cildinde yer almıştı; yani yazılıp
gönderilmesinden otuzaltı yıl sonra yayımlandı.
Engels, Bebel'e, (Bracke'ye ünlü mektubunda Marx'ın
457
da eleştirdiği) 254 Gotha program taslağını eleştirrnek için
yazıyordu. Ö zellikle devlet sorunundan sözeden Engels,
şöyle diyordu:
" . . . Özgür halk devleti, özgür bir devlet olmuş. Bu
terimierin dilbilimsel anlamına göre, özgür bir devlet.
kendi yurttaşları karşısında özgür olan bir devlet, yani
despotik hükümetli bir devlettir. Devlet üzerindeki bü­
tün bu gevezelikleri, özellikle, artık gerçek anlamda bir
devlet olmayan Koroünden sonra bir yana bırakmak ye­
rinde olurdu. Daha önce Marx'ın Proudhon'a karşı kita­
bının,255 sonra da Komünist Manifesto'nun, sosyalist top­
lumsal rejimin kurulması ile, devletin kendiliğinden da­
ğılıp (sich auflöst) ortadan kalkacağını açıkça söyleme­
lerine karşın, anarşistler "halk devleti"ni kafa mıza yete­
rince kaktılar. Devlet, düşmaniarına karşı zor aracıyla
bastırmayı örgütlernek için, savaşımda, devrimde kul­
lanmak zorunda bulunulan geçici bir kurumdan başka bir
şey olmadığından, özgür bir halk devletinden sözetmek
adamakıllı saçmadır; proletarya, devlete gene de gerek­
sinme duyacaksa, bu hiç de özgürlük yararına değil, ama
düşmanlarını bastırmak içindir. Ve özgürlükten sözetme
olanaklı duruma geldiği gün, devlet, devlet olarak varol­
mcıktan çıkar. Bundan ötürü, devlet sözcüğü yerine, her
yerde, . Fransızca "commune" sözcüğünü çok iyi karşıla­
yan o nefis eski Almanca sözcüğü, "ortaklık" (Gemein­
wesen ) sözcüğünün konmasını önerirdik." (Almanca aslı­
nın 321-322. sayfaları.) 256
Bu mektubun, Marx tarafından bundan ancak birkaç
hafta önce yazılan bir mektupta (Marx'ın mektubu 5 Ma­
yıs 1875 tarihlidir) eleştirilen parti programını konu edin­
diği, ve o sırada Engels'in Londra'da Marx ile birlikte ya­
şadığı gözden yitirilmemelidir. Bundan ötürü, son tüm­
cede biz diyerek, Engels, Alman işçi partisi başkanına,
programdaki "devlet" sözcüğünü çıkarmayı ve onun ye-
rine "ortaklık" sözcüğünü koymayı, hiç kuşkusuz hem
kendi adına, hem de Marx adına önerir.
Eğer kendilerine programda benzer bir değişiklik önc­
rilseydi, oportünistlerin beğenisine uydurulmuş bulunan
modern "marksizm" önderlerinin, "anarşizm"e kcı.rşı na­
sıi hırladıklarını duyardık!
Varsın hırlasınlar. Burjuvazi bundan ötürü onlara
övgü yağdıracak.
Bize gelince, biz işimizi sürdüreceğiz. Doğruya daha
yakın olmak, marksizmi her türlü bozulmadan arındıra­
rak yeniden kurmak, kurtarıcı savaşımı içinde işçi sını­
fını daha iyi yönetmek için, partimizin programını göz­
den geçirirken, Engels'in ve Marx'ın öğüdünün, bolşevik­
ler arasında hasım bulmayacağı kesindir. Yalnızca kulla­
nılacak terim bakımından güçlükle karşılaşılacağını sanı­
yor'uz. Alınaneada "ortaklık" anlamına gelen iki sözcük
var ve Engels ayrı, kendi başına bir ortaklığı değil, ama
hir bütünü, bir ortakhklar sistemini belirten sözcüğü seç­
mi�. Bu sözcük Rusçada yok, ve belki de, bazı özürlerine
karşın, Fransızca "komün" sözcüğünü seçmek gerekecek.
"Komün, artık gerçek anlamda bir devlet değildi", Engels'in, teorik bakımdan çok önemli olan olumlaması,
işte bu. Kendisine öngelen açıklamadan sonra, bu olum­
lama çok iyi anlaşılır. Komün, artık nüfusun çoğunluğunu
değil, ama bir azınlığı (sömürücüleri) bastırması gerek­
tiği ölçüde, bir devlet olmaktan çıkıyordu; burjuva dev­
let makinesini parçalamıştı; özel bir bastırma gücü ye­
rine, sahneye halkın kendisi giriyordu. Sözcüğün gerçek
anlamındaki devlete aykırı bir sürü şey. Ve eğer Komün
güçlenseydi, onda varlıklarını sürdüren devlet kalıntila­
n kendiliklerinden "söner"lerdi; Komün onların kurum­
larını "kaldırma" gereksinmesini duymazdı: bu kurumlar,
artık yapacak hiç bir şeyleri kalmadıkça, işlemez olur­
lardı.
459
"Anarşistler 'halk devleti'ni kafamıza kakıyorlar." Bu­
nu söyleyen Engels, özellikle Bakunin'i ve onun Alman
sosyal-demokratlarına karşı saldırılarını düşünür. Engels,
"halk devleti"nin, tıpkı "özgür halk devleti" gibi, bir an­
lamsızlık, sosyalizme bir aykırılık olması ölçüsünde, bu
saldırıların haklı olduklarını kabul eder. Alman sosyal­
demokratlarının anarşistlere karşı savaşırnlarını düzelt­
meye, bu savaşımı özünde doğru bir savaşım durumuna
getirmeye, onu "devlet" konusundaki oportünist önyargı­
lardan kurtarmaya çalışır. Heyhat! Engels'in mektubu
otuzaltı yıl boyunca bir çekmece içinde saklı kalmıştır.
Hatta bu mektubun yayınlanmasından sonra bile, En­
gels'in o zamanki uyarısının nedeni olan yanılgıları, ger­
çekte Kautsky'nin yinelemekte direndiğini daha ilerde gö­
receğiz.
Bebel, Engels'e, 21 Eylül 1875 günü, içinde başka şey­
ler arasında, program taslağı üzerindeki görüşünü "oldu­
ğu gibi paylaştığı"nı, ve çok uzlaşıcı davrandığı için
Liebknecht'i kınamış bulunduğunu bildirdiği bir mektup
ile yanıt verir (Bebel'in Anılan, Almanca baskı, c. II. s.
334) . Ama, eğer Bebel'in Ereklerimiz adlı broşürünü alır­
sak, orada devlet üzerine kesinlikle yanlış düşünceler bu­
luruz :
"Bir sınıfın egemenliği üzerine kurulmuş bulunan
devlet, halk devleti durumuna dönüştürülmelidir." (Un­
sere Ziele, Almanca baskı, 1856, s. 14.)
İşte Bebel'in broşürünün dokuzuncu (dokuzuncu! )
baskısında basılmış bulunan şey ! Engels'in devrimci açık­
lamaları bir çekmece içinde saklandıklarına ve yaşamın
kendisi uzun zaman için devrim "alışkısını kırdığı"na gö­
re, Alman sosyal-demokrasisinin, devlet konusunda öyle­
sine direngenlikle yinelenen bu oportünist görüşlerin et­
kisinde kalmış olmasında şaşılacak hiç bir şey yok.
!i .
MARX"IN
İ('
S A VA Ş " I N A 1 8 9 1
ÖNSÖZÜ
Fransa'da İç Savaş ın üçüncü baskısına önsözünde
-18 Mart 1891 tarihini taşıyan ve ilk kez olarak Neue
Zeit'ta basılmış bulunan önsöz-, Engels, devlet karşısın­
daki tutum üzerine araya karışan çok yararlı düşünceler
yanında, Komün derslerini dikkate değer bir belirginlik­
le özetler.257 Yazarını Koroünden ayıran yirmi yıllık döne­
min tüm deneyi ile zenginleşmiş bulunan bu özet, özel­
likle Almanya'da çok yaygın olan "devlete duyulan boşi­
nan"a karşı yöneltilmiştir, ve haklı olarak marksizmin
bu sorun üzerindeki son sözü gibi kabul edilebilir.
Fransa'da, her devrimden sonra, diye belirtir Engels,
işçiler silahlanmış bulunuyorlardı ; "öyleyse iktidarda bu­
lunan burjuvalar için, işçilerin silahsızlandırılması birin­
ci görevdi. Bundan ötürü, işçilerin kanı pahasına kazanıl­
mıŞ her devrimden sonra, işçilerin yenilgisi ile sonuçlanan
yeni bir savaşım patlak verir" . . .
Burjuva devrimler deneyinin bilançosu, özlü olduğu
kadar anlamlıdır da. Sorunun temeli -devlet sorunun­
da da olduğu gibi (ezilen sınıfın elinde silah var mı?) ­
hayranlığa değer bir biçimde kavranmıştır. Burjuva ideo­
lojisi ile etkilenmiş bulunan profesörler ve küçük-burju­
va demokratlar, çoğu kez işte bu temeli susarak geçişti­
rirler. 1917 Rus devriminde, burjuva devrimierin bu gize­
mini arada bir açıklama övüncesi, (bir Cavaignac övün­
cesi) , "kendisi de marksist" olan "menşevik" Çereteli'ye
düştü. Çereteli, l l Haziran günlü "tarihsel" söylevinde,
burjuvazinin Petrograd işçilerini silahsızlandırmakta ka­
rarlı olduğunu bildirme ihtiyatsızlığında bulundu; onun
açık açık kendi kararı olarak da, ve daha genel bir biçim­
de. bir "devlet" zorunluluğu olarak sunduğu karar !
Çereteli tarafından l l Haziran günü verilen tarihsel
söylev, 1917 devriminin her tarihçisi için, Çereteli efendi
'
tarafından yönetilen sosyalist-devrimciler ve menşevikler
blokunun, devrimci proJetaryaya karşı, burjuvazi davası­
na nasıl sarıldığını gösteren en iyi örneklerden biri ola­
caktır kuşkusuz.
Engels'in, gene devlet sorununa bağlı, araya karışan
bir başka düşüncesi de, dine ilişkin. Alman sosyal-demok­
rasisinin, kangren yayılıp gitgide daha çok oportünistleş­
tikçe, kendini ünlü: "Din özel bir sorundur" formülünün
yanlış ve hamkafa bir yorumuna gitgide daha çok kap­
tırdığı bilinir. Şöyle ki: bu formül, sanki, din, devrimci
proletarya partisi için de özel bir sorunmuş gibi yorum­
lanmış bulunuyordu ! ! 189l'de, partisi içinde ancak çok
güçsüz oportünizm tohumlarını gözlemleyebildiğinden, dü­
şüncesini aşırı bir ihtiyatla dile getiren Engels, işte pro­
letaryanın devrimci programına bu kesin ihanete karşı
ayaklan dı :
"Komünde hemen hemen işçilerden ve işçilerin ünlü
temsilcilerinden başka kimse bulunmuyordu; bundan ötü­
rü Komün kararları açıkça proleter bir nitelik taşıyor­
lardı. Komün, ya dinin devlet karşısında özel bir sorun­
dan başka bir şey olmadığı yolundaki ilkenin gerçekleş­
tirilmesi gibi, cumhuriyetçi burjuvazinin salt korkaklık­
tan savsakladığı, ama işçi sınıfının özgür eylemi için zo­
runlu bir temel oluşturan reformlar buyuruyor; ya da
doğrudan doğruya işçi sınıfı yararına alınmış, ve bir öl­
çüde, eski toplumsal düzende derin çatlaklar açan karar­
ları ilan ediyordu . . . "
Engels, '"devlet karşısında" si;izcüklerinin altını özel­
likle çizmiştir; böyle yapmakla, dinin partiye oranla özel
sorun olduğunu bildiren ve böylece devrimci proletarya­
nın partisini, hiç bir din olmamasını kabul etmek isteyen,
ama partinin: halkı alıklaştıran din afyonu ile savaşma gö­
revinden elçeken en bayağı küçük-burjuva "özgür düşü­
nür"ü düzeyine düşüren Alman oportünizmine doğrudan
bir yumruk indiriyordu.
B u partinin 1914'teki utanç verici iflasının nedenle­
rini araştıran Alman sosyal-demokrasisinin gelecekteki
tarihçisi, bu sorun üzerine, bu partinin ideolojik önderi
Kautsky'nin makalelerindeki, oportünizme kapıyı ardına
kadar açan kaçarnaklı bildirimlerinden, partinin 1913'te
Los-von-Kirche-Bewegung (kiliseden ayrılma hareketi) 250
karşısındaki tutumuna değin, çok sayıda ve ilginç belge­
ler bulacaktır.
Ama şimdi, Koroünden yirmi yıl sonra, onun savaşım
içindeki proletaryaya sağladığı dersleri, Engels'in nasıl
özetlediğini görelim.
İşte ilk plana koydukları:
" . . . Önceki merkezi hükümetin bastırıcı gucune, Na­
·
poleon tarafından 1 798'de kurulmuş, ondan sonra da, gö­
nül borcu ile, her yeni hükümet tarafından yeniden ele
alınıp karşıtı arına karşı kullanılmış bulunan ordu, siyasal
polis ve bürokrasiye gelince, Paris'te alaşağı edilmiş bu­
lunduğu gibi, her yerde alaşağı edilmesi gereken şey, iş­
te bu gücün ta kendisi idi.
"Komün, işçi sınıfının, bir kez iktidara geçtikten son­
ra, eski devlet makinesi ile yönetmeye devam edemeye­
ceğini hemen kabul etme zorunda kaldı; daha yeni elde
etmiş bulunduğu kendi öz egemenliğini yeniden yitirme­
mek için, bu işçi sınıfı, bir yandan o zamana değin ken­
disine karşı kullanılmış bulunan eski baskı makinesini or­
tadan kaldırmalı, ama, öte yandan, kendi öz vekil ve me­
murlarını her zaman ve istisnasız görevden alınabilir ilfın
ederek onlara karşı da güvenlik önlemleri almalıydı . . .
Engels, yalnızca krallık rejiminde değil, ama demok­
ratik cumhw·iyette de, devletin devlet kaldığını, yani "top­
lumun hizmetkarları" olan memurları ve kendi örgenlikleri­
ni, toplumun efendileri durumuna dönüştürmek olan başlı­
ca ayırıc niteliğini koruduğunu, gene ve her zaman belirtir.
"
"
Başlangıçta toplumun hizmetkarları olan devlet
ve devlet örgenliklerinin, toplumun efendileri durumu­
na, önceki tüm rejimlerde kaçınılmaz olan bu dönüşümü­
nü önlemek için, Komün iki şaşmaz araç kullandı. İlkin,
yönetim, adalet ve eğitim işlerindeki bütün görevlileri, il­
gililerin genel oya dayanan seçim aracıyla istediğini seç­
mesi, ve elbette, bu aynı ilgililer tar afından her an geri
alınabilmesi ilkesine bağladı. Ve, ikinci olarak, en aşağı­
sından en yükseğine bütün hizmetlere, öbür işçilerin al­
dıkları ücretten başka bir şey ödemcdi. Ödediği en yük­
sek maaş 6.000 frank idi.* Böylece, üstelik temsilci ku­
rullar delegelerin emredici vekaletleri** sayılmaksızın,
makam ve ikbal avcılığına son veriliyordu . . . "
Engels burada tutarlı demokrasinin, bir yandan sos­
yalizme dönüştüğü, ve öte yandan sosyalizmi gerektirdiği
o ilginç sınıra varıyor. Gerçekten, devleti kaldırmak için,
devlet hizmetleri görevlerinin, nüfusun engin çoğunluğu,
sonra da tümü tarafından yapılabilecek kadar basit dene­
tim ve kayıt-kuyut işlemlerine dönüşmeleri zorunludur.
Ve, ikbal avcılığını büsbütün kaldırmak için de, devlet
hizmetindeki, kazançlı olmayan "onursal" görevlerin, bü­
tün kapitalist ülkelerde, hatta en özgürlerinde bile sık sık
olduğu gibi, banka ve anonim şirketlerdeki yüksek ka­
zançlı görevlere erişmek için bir sıçrama tahtası hizmeti
görememeleri gerekir.
Ama Engels, bazı marksistlerin, örneğin ulusların ka­
derlerini tayin hakkı konusunda düştükleri yanılgıya düş­
mez: Kapitalist rejimde, der bazı marksistler, bu, gerçek•
Bu,
nominal
kur
üzerinden
2.400
rublc
ve
güncel
kur
üzerinden
ise 6.000 rublc kadar bir şey tutar. Devletin tümü. !çin en çok 6.000 ruh­
le
-yeterli
maaşlar
••
s i ne
para-
öneren
Emredici
veltiilet
önerme
bolşevikler,
veklilet:
veren
yerine,
örneği n
bağışlanmaz
Seçilen
se ç me n i e r i n
kişinin,
bir
yanlışlıkta
kendisini
yönergcsi
oy kullandığı siyasal temsil sistemi. -ç.
belediyl'lcı·de
yönündo:>
se çen.
9.000
rublel i !t
bulunuyorlar."'
böylece
davranc;ığı,
o
kendi­
yönde
leşmesi olanaksız bir haktır; sosyalist rejimde, gereksiz
duruma gelir. Sözümona nükteli, ama gerçekte yanlış olan
bu usavurma, her demokratik kuruma, ve memurların al­
çakgönüllü maaşma da uygulanabilir; çünkü sıkı sıkıya
tutarlı bir demokratizm, kapitalist rejimde gerçekleşmesi
olanaksız bir şeydir, ve sosyalist rejimde ise, tüm demok­
rasi, sonunda sönecektir.
Bu safsata, şu eski şakaya benzer: Saçından bir kıl
dökülürse, insan dazlak olur mu?
Demokrasiyi sonuna değin geliştirmek, hu gelişme­
nin biçimlerini araştırmak, onları pratiğin deneyinden ge­
çirmek, vb., - toplumsal devrim savaşımının esas görev­
lerinden biri de budur. Tek başına alınınca, hangisi olur­
sa olsun, hiç bir demokratizm sosyalizmi vermeyecektir;
ama yaşamda demokratizm hiç bir zaman "tek başına"
deği,!, ama "bütün içinde" alınacaktır; demokratizm, dö­
nüşümünü uyardığı ekonomi üzerinde de bir etkide bu­
lunacak, iktisadi gelişmenin etkisi altında da kalacaktır,
vb .. Yaşayan tarihin diyalektiği böyledir.
Engels devam eder:
" . . . Şimdiye değinki biçimi ile devlet gucunun bu
parçalanması (Sprengung) ve gerçekten demokratik ye­
ni bir iktidar ile değiştitilmesi, lç Savaş'ın üçüncü bölü­
münde ayrıntılı bir biçimde betimlenmiştir. Ama, bu ko­
nunun bazı yönleri üzerinde burada kısaca durmak zorun­
lu idi, çünkü, özellikle Almanya'da, devlet boşinanı, fel­
sefeden, burjuvazinin ve hatta birçok işçinin ortak bilin­
cine geçmiş bulunuyor. Filozofların kafasında devlet, "Fi­
kir'in gerçekleşmesi" ya da Tanrının dünya üzerindeki
felsefi dile çevrilmiş saltanatı, sonsuz doğruluk ve adale­
tin gerçekleştiği ya da gerçekleşeceği alandır. Devlete ve
devlete ilişkin her şeye karşı duyulan, ve beşikten beri,
tüm toplumun bütün işleri ve bütün ortak çıkarlarının,
şimdiye değin olduğundan, yani devlet ve onun gereğin-
ce yerleşmiş otoriteleri tarafından çekilip çevrildiklerin­
den başka türlü çekilip çevrilemeyeceklerini düşünmeye
alışıldığı ölçüde kolay yerleşen o haşinana dayalı saygı
da işte buradan gelir. Ve soydan geçme krallığa karşı du­
yulan güvenden kurtulup da, demokratik cumhuriyet
için güven besleurneye başlandığı zaman, son derece gö­
züpek bir adım at"ılmış olduğu sanılır. Ama, gerçeklikte,
devlet bir sınıfın bir başkası tarafından ezilmesi için bir
makineden başka bir şey değildir, ve bu, krallıkta ne ka­
dar böyle ise, demokratik cumhuriyette de o kadar böy­
ledir; bu konuda söylenebilecek en hafif şey, devletin, mu­
zaffer proletaryanın sınıf egemenliği için savaşımda mi­
ras olarak aldığı, ve tıpkı Komün gibi, yeni ve özgür top­
lumsal koşullar içinde yetişmiş bir kuşak, bütün bu dev­
let hurdasını başından savacak bir duruma gelinceye de­
ğin, en zararlı yönlerini hemen budamaktan kendini ala­
mayacağı bir kötülük olduğudur."
Engels, krallığın yerine cumhuriyetin geçirileceği sı­
rada, genel olarak devlet sorununda sosyalizmin ilkeleri­
ni unutmamaları için Almanları uyarır. Uyarıları bugün,
koalisyon uygulamalarında boş devlet inanlarını, devlete
karşı haşinana dayanan saygılarını açığa vurmuş bulu­
nan Çereteli ve Çernov efendilere doğrudan doğruya yö­
nelmiş bir ders gibi görünür.
İki gözlem daha: 1. Engels, devletin, bir krallıkta ol­
duğu kadar, demokratik bir cumhuriyette de "bir sınıfın
bir başka sınıf tarafından ezilmesine yarayan bir maki­
ne"den başka bir bir şey olmadığını söylerken, böyle de­
mekle hiç bir zaman, bazı anarşistlerin "öğrettikleri" gi­
bi, baskı biçiminin şöyle ya da böyle olmasının proletar­
ya bakımından önem taşımayacağını söylemek istemez.
Sınıf savaşımı ve sınıf baskısının daha geniş, daha öz­
gür, daha açık bir biçimi, proletaryanın genel olarak sı­
nıfları kaldırma savaşımını büyük ölçüde kolaylaştırır.
2. Neden bütün bu devlet hurdasından yalnız yeni
bir kuşak kendini büsbütün kurtarabilecektir? Bu sorun,
şimdi sözünü edeceğimiz. demokrasinin aşılması sorunu­
na bağlanır.
ALTINCI BÖLÜM
MAR:{(SİZMİN OPORTÜNİSTLER TARAFINDAN
ALÇALTILMASI
Devletin toplumsal devrim ve toplumsal devrimin
de devlet karşısındaki tutumu sorunu, ayrıca genel ola­
rak devrim sorunu gibi, IL Enternasyonalin ( 1889-1914)
en gözde teorisyen ve gazete yazarlarını çok az ilgilen­
dirmiştir. Ama, 1914'te II. Enternasyonalin batınasına yo­
laçan oportünizmin kerteli gelişmesinde en karakteristik
olan şey, bu sorun kendini açıkça ortaya koyduğu zaman
bile, çevresinden dolaşmaya çalışılması ya da büsbütün
bilmezden gelinmesiydi. Genel olarak, proleter devrimin
devlet karşısındaki tutumu sorununun baştiın savulması
eğiliminin, beslediği oportünizm için elverişli olan bu eği­
limin, marksizmin değiştirilmesi ve bütünsel alçaltılması­
na götürdüğü söylenebilir.
Bu acıklı süreci, kısaca da olsa karakterize etmek
için, marksizmin en gözde teorisyenlerini: Plehanov ile
Kautsky'yi ele alalım.
1.
PLEHANOV'UN ANARŞiSTLER İLE POLEMİ G İ
Plehanov, anarşizmin sosyalizm karşısındaki tutumu­
na, 1894'te Almanca yayımlanan özel bir broşür ayırmış­
tır: Anarşizm ve Sosyalizm .
Plehanov bu konuyu, anarşizme karşı savaşımda en
güncel, en ivedi ve siyasal bakımdan en özsel sorunu, ya-
ni: devrimin devlet karşısındaki tutumu, ve genel olarak
devlet sorununu büsbütün bir yana bırakarak inceleme
canbazlığını göstermiştir! Broşürü iki bölüm kapsar: bi­
ri, Stirner'in, Proudhon'un, vb. fikirlerinin evrimi üzeri­
ne değerli bir belgelerne bulunan tarihsel-yazınsal bir bö­
lüm, öteki, bir anarşisti bir hayduttan ayırdetmen in ola­
naksızlığı üzerine, kötünün kötüsü usavurmaların bulun­
duğu hepten hamkafa bir bölüm.
Konuların bu bağdaşımı, Plehanov'un Rusya'da dev­
rim-öncesi ve devrimci dönem sırasındaki tüm etkinliği­
nin en eğlenceli ve en karakteristik yanıdır. Plehanov, 1905'­
ten 191 7'ye değin, işte böyle göründü: siyasette burjuva­
zinin ardında sürüklenen yarı-doktriner, yarı-hamkafa.
Anarşistlerle polemik yapan Marx ve Engels'in, dev­
rimin devlet karşısındaki tutumu üzerindeki görüşlerini,
çok büyük bir özenle, özellikle belirtmiş bulunduklarını
gördük. 189l'de Marx'ın Gotha Programının Eleştirisi'ni
yayımladığı zaman, Engels şöyle yazmıştı: "O sırada biz
[yani Engels ve Marx] , Enternasyonalin260 [Birinci En­
ternasyonal] La Haye kongresinden ancak iki yıl sonra,
Bakunin ve anarşistler ile kavganın tam ortasında idik."*
Anarşistler Paris Komününü, kendi öğretilerini doğ­
rulayan, deyim yerindeyse, "kendilerine özgü" bir şey ola­
rak göstermeye çalıştılar. Ama Komünün derslerinden
de, Marx'ın bu konuda yaptığı tahlilden de hiç bir şey
anlamadılar. Eski devlet makinesini parçalamak gerekli
midir? ve onu ne ile değiştirmeli? somut siyasal sorun­
ları üzerine, anarşistler, yaklaşık biçimde de olsa, doğ­
ruyu yansıtan hiç bir şey söylemediler.
Ama "anarşizm ve sosyalizm" konusunu, marksizmin
Komünden önceki ve sonraki tüm gelişmesini dikkate al­
maksızın, devlet sorununu tamamen bir yana bırakarak
risi,
• Bkz: K. Mıırx, F. Engels, Gotha "e
Sol Yayınları, Ankara 1 976, s. 18. -Ed.
Erturt
Programlarının
Eleşti­
işlemek, kaçınılma� bir biçimde oportünizme düşmektir.
Çünkü oportünizm için özellikle gerekli olan şey, belirt­
miş bulunduğumuz iki sorunun hiç konrtıamış olmasının
ta kendisidir. Oportünizm için, şimdiden bir zaferdir bu.
2.
KAUTSKY'NİN OPORTÜNİSTLER İLE POLEMİGİ
Kautsky'nin yapıtları Rusçaya, başka hiç bir dile ol­
madığı kadar çok çevrilmiştir. Bazı Alman sosyal-demok­
ratlarının, şaka yollu, Kautsky'nin Rusya'da Almanya'da
olduğundan daha çok okunduğunu söylemeleri, boşuna
değildir. (Ayraç içinde, bu şakada, bu şakayı yapanların
aklına bile gelmeyen derin bir tarihsel gerçek bulundu­
ğwm söyleyelim, şöyle ki: 1905'te dünyanın en iyi sos­
yal-demokrat yazınının en iyi yapıtlarını, o güne değin
eşi görülmemiş derecede yüksek bir miktarda ısmarlamış,
ve öbür ülkelerden bu yapıtların çeviri ve yayınlarını alı­
şılmamış bir miktarda elde etmiş bulunan Rus işçileri,
daha ileri bir komşu ülkenin hatırı sayılır deneyimini, de­
yim yerindeyse, hızlandırılmış bir di.izün ile bizim prole­
ter hareketimizin genç toprağı üzerine aktardılar.)
Kautsky, bizde popüler marksizm açıklaması ile, ve
özellikle, başta Bernstein olmak ü zere, oportünistlere kar­
şı polemiği dolayısıyla tanınır. Bununla birlikte, hemen
hemen bilinmeyen, ama 1914-1915 büyük bunalımı sıra­
sında Kautsky'nin o son derece utanç verici kafa karışık­
lığına ve sosyal-şovenizmin savunusuna nasıl kayabildiği­
ni çözümleme işine girişilirse, susarak geçiştirilemeyecek
bir olgu var. Bu olgu da, oportünizmin Fransa (Mille­
rand ve Jauı·es) ve Almanya'daki (Bernstein) en gözde
temsilcilerine karşı sesini yükseltmeden önce, Kautsky'­
nin çok büyük kararsızlıklar göstermiş bulunmasıdır.
190 l'den 1902'ye değin Stuttgart'ta yayınlanan ve devrim­
ci proleter fikirleri savunan marksist Zarya261 gazetesi,
Kautsky ile polemiğe girmek, ve onun oportünistlere karşı
1900'deki Paris sosyalist Enternasyonal kongresine�"2 öner­
diği melez, kaçarnaklı ve uzlaştırıcı karar tasarısını "las­
tikli karar" olarak adlandırmak zorunda kalmıştı. Kaut­
sky'nin, Bernstein'a karşı kampanyaya girişinden önce da­
ha az olmayan kararsızlıklarını gösteren mektupları Al­
manya'da yayımianmış bulunuyor.
Çok daha önemli bir şey daha: Oportünistler ile po­
lemiğine değin, sorunu koyma ve işleme biçiminde, şimdi,
Kautsky'nin marksizme karşı son ihanetinin tarihini ir­
delerken, tam da devlet sorununda, oportünizme doğru
sürekli bir sapma saptıyoruz.
Kautsky'nin oportünizme karşı ilk önemli yapıtını,
Bernstein ve Sosyal-Demokrat Program adlı kitabını ala­
lım. Kautsky, Bernstein'ı inceden ineeye çürütür. Am a,
karakteristik olan şudur:
Onu Erostrat biçiminde ünlü kılan Sosyalizmin Ön­
cül leri 'nde, Bernstein, marksizmi "blankicilik" ile suçlar
(o zamandan bu yana, devrimci marksizmin temsilcile­
rine, bolşeviklere karşı, Rusya'daki oportünistler ve libe­
ral burjuvalar tarafından bin kez ileri sürülen suçlama) .
Burada, Bernstein, Marx'ın Fransa'da İç Savaş'ı üzerinde
özellikle durur; görüş açısını Proudhon'un görüş açısı ilc
boş yere birleştirmeye çalışır. Bernstein'ın dikkatini özel­
likle çeken şey, Komünist Manifesto'nun 1872 önsözünde
Marx'ın altını çizmiş bulunduğu sonuçtur. Marx bu so­
nuçta şöyle der: "İşçi sınıfı devlet makinesini olduğu gibi
ele geçirmek ve onu kendi hesabına işletmekle yetine­
n1ez."
Bu formül Bernstein'ı öylesine "hoşlandırır" ki, onu
büsbütün değiştirilmiş, oportünist bir anlamda yorumla­
yarak, kitabında en az üç kez yineler.
Görüldüğü gibi, Marx, işçi sınıfının tüm devlet ma­
kinesini parçalamak, yıkmak, havaya uçurmak (Spren-
gung, pa tlama, deyim Engels'indir) zorunda olduğunu söy­
lemek ister. Oysa, Bernstein'a bakılırsa, Marx bu sözcük­
lerle, iktidarın alınması sırasında çok devrimci bir etkin­
liğe karşı, işçi sınıfını sözümona uyarmış oluyordu.
Marx'ın düşüncesinin bundan daha kaba, daha utanç
verici bir değiştirilmesi düşünülemezdi.
Ve Kautsky, bu "bernştayncılık"ı263 o inceden ineeye
çürütmesinde nasıl davranmıştır?
Oportünistler tarafından marksizmin bu noktası üze­
rinde yapılan tahrifi bütün derinliği içinde tahlil etmek­
ten adamakıllı kaçınmıştır. Marx'a göre, işçi sınıfının
devlet makinesini olduğu gibi almakla yetinemeyeceğini,
ama genel olarak onun üzerinde egemenlik kurabileceğini
ileri sürerek, Marx'ın lç Sav aş ına Engels'in yazdığı ön­
sözden yukarda sözü geçen parçayı aktarmış, ve başka
hiç l;ıir şey söylememiştir. Bernstein istediği kadar Marx'a
kendi gerçek düşüncesinin tam tersini yüklesin, Marx
1 852'den bu yana proleter devrime istediği kadar devlet
makinesini "parçalama" görevini versin264 - bütün bun­
lar üzerine Kautsky tek söz söylemez.
Bundan, proleter devrimin görevleri sorununda mark­
sizmi oportünizmden temelden ayıran şeyin, Kautsky ta­
rafından elçabukluğu ile yokedilmiş bulundugu sonucu
çıkar!
"Proletarya diktatörlüğü sorununun çözümü işini, di­
ye yazar Kautsky, Bernstein'a "karşı", tam bir dinginlik
içinde geleceğe bırakabiliriz." (Almanca baskı, s. 172.)
Bu, Bernstein'a karşı bir polemik değil, aslında, ona
verilmiş bir ödün, oportünizm karşısında bir boyuneğme­
dir; çünkü, şimdilik, oportünistler proleter devrimin gö­
revlerine ilişkin en önemli sorunların, "büyük bir dingin­
l ik içinde geleceğe bırakılması"ndan başka bir şey iste­
miyorlar.
1852'den 1891'e değin, kırk yıl boyunca, Marx ve En'
47 1.
gels, proletaryaya, devlet makinesini parçalama zorunda
olduğunu öğrettiler. Ve Kautsky, 1899'da, oportünistlerin
bu konuda marksizme bütünsel ihanetleri karşısında, bu
makineyi parçalamanın gerekli olup olmadığı sorunu ye­
rine, bu parçalanmanın somut biçimleri sorununu geçi­
rerek, sorunu elçabukluğuna getirir; bu somut biçimleri
önceden bilemeyeceğimiz yolundaki o "sözgötürmez" (ve
kısır) hamkafaca doğru arkasına sığınır!
Proleter partinin, işçi sınıfını devrime hazırlama gö­
revi karşısındaki tutumlarında, Marx ile Kautsky'yi de­
rin bir uçurum ayırır.
Kautsky'nin, gene büyük ölçüde oportünizmin yanıl­
gılarının çürütülmesine ayrılmış bir sonraki, daha olgun
yapıtını alalım. Toplumsal Devrim üzerindeki broşürü­
dür bu. Yazar bu broşürde özellikle "proleter devrim"
ve "proleter rejim" sorunlarını konu olarak almıştır. Çok
değerli birçok fikir getirir, ama tam da devlet sorununu
unutur. Bu broşürde, her yerde devlet iktidarının fethi
sözkonusu edilir, ama işte o kadar; yani yazar, devlet
makinesi yıkılmaksızın iktidarın fethini kabul ettiğine gö­
re, oportünistlere bir ödün olan bir formülü seçmiştir.
1872'de Marx'ın Komünist Manifesto programında "eski­
miş" olarak ilan ettiği şeyin ta kendisini,265 Kautsky 1902'­
de diriltir.
Broşür, "toplumsal devrimin biçimleri ve silahları"­
na özel bir bölüm ayırır. Bu bölümde hem siyasal yığın
grevi, hem iç savaş, hem de "büyük bir modern devle­
tin, bürokrasi ve ordu gibi egemenlik aletleri" incelenir;
ama Koroünün işçilere sağlamış bulunduğu dersler üze­
rine tek söz edilmez. "Boşinana dayalı" devlet saygısına
karşı, Engels'in herkesten çok Alman sosyalistlerini uyar­
ması, kuşkusuz bir rasıantı değildir.
Kautsky sorunu şöyle sunar: muzaffer proletarya "de­
mokratik programı gerçekleştirecek"; sonra bu program
47 2
maddelerinin açıklanması gelir. 1!:171'in, burjuva demok­
rasisi yerine proleter demokrasinin geçmesine ilişkin, ye­
ni olarak getirmiş bulunduğu şeye gelince, tek söz edil­
mez. Kautsky, aşağıdaki gibi, "ciddi" görünüşlü bayağı­
Iıkiara sığmır:
"İktidara güncel rejim · koşulları içinde geçmeyece­
ğimiz kendiliğinden anlaşılır. Devrimin kendisi, güncel
siyasal ve toplumsal yapımızı değiştirme zamanı olacak
uzun soluklu, büyük bir derinlikteki savaşımiarı öngerek­
tiri r."
Bu, elbette "kendiliğinden a n laş ı l ı r " ; tıpkı atların y u­
laf yemelerinin ve Volga'nın Hazer denizine dökülme­
sinin de doğru olması gibi. Ne var ki "büyük bir derin­
likteki" savaşım üzerine boş ve tumturaklı bir türnce
yardımıyla, devrimci proletarya için dirimsel bir soru­
nun; daha önceki, proleter olmayan devrimlerden farklı
olarak, kendi devriminin devlet ve demokrasi karşısın­
daki "derinlik"inin neye dayandlğmı bilme s o r u nun u n
baştan savulması da cansıkıcı bir şeydir.
Bu sorunu başından savaral<, Ka u ts ky , ger�:eklikte
bu çok önemli nokta üzerinde oportüni zme bir ödün ver i r ;
ona sözde korkunç bir savaş açar, "devrim fikri"nin öne­
mini belirtir (ama somut devrim derslerin i işçiler arasın­
da yaymaktan korkulduğu zaman, bu "fikir" kaç para
eder?) , ya: "Her şeyden önce devrimci ülkücüiii k" der,
ya da bugün İngili7. işçilerinin "artık küçük-burjuvalar­
dan pek de başka bir şey" olınadıklarım bildirir.
"Sosyalist toplumda, diye yazar Kautsky, bürokratik
[?'! ] , trade-unioncu, kooperatİf, bireysel . . . çok çeşitli
işletme biçimleri . . . birarada bulunabilirler. Örneğin, de­
miryolları gibi, bürokratik ['?'! ] bir örgütten vazgeçetne­
yecek işletmeler vardır. Burada, demokratik örgütlenme,
şu görünüme bürünebilir: işçiler, çalışma rejimini di.i7.enlemek ve bürokratik aygıtın işleyişini denetlemekle
473
görevli bir tür parlamento oluşturacak delegeleri seçebi­
lirler. Bazı işletmeler işçi sendikalarına verilebilirler; baş­
ka bazıları da kooperatif ilkesine dayandırılabilirler."
(Cenevre'de 1903'te yayırolanmış Rusça çeviri, s. 148 ve
1 15.)
Bu görüş biçimi yanlıştır; Marx ve Engels'in, Kom ü n
derslerinden esinlenerek, 1870 ve 1880 arasında yaptık­
ları açıklamalara oranla bir gerilerneyi gösterir.
Sözümona "bürokratik" bir örgütlenme zorunluluğu
bakımından, demiryolları ile genel olarak bütün büyük
mekanize sanayi işletmeleri arasında, herhangi bir fabri­
ka, herhangi bir büyük mağaza, herhangi bir büyük ka­
pitalist tarım işletmesi arasında hiç bir ayrım yoktur.
Bütün bu işletmelerde, teknik, tüm işletmenin durması
ya da makinelerin, üretilen ürünün bozulması tehd idi al­
tında, çok sıkı bir disiplin, herkesin kendisine verilmiş
bulunan işi zamanında yapmasında çok büyük titizlik is­
ter. Bütün bu işletmelerde, elbette, işÇiler "bir tü1· parla­
mento oluşturacak olan delegeleri seçeceklerdir".
Ama burada asıl önemli olan, bu "parlamento türü"­
nün, burjuva parlamenter kurumlar anlamında bir par­
lamento olmayacağıdır. Burada asıl önemli olan, bu "par­
lamento türü"nün, düşüncesi burjuva parlamentarizmi
çerçevesini aşmayan Kautsky'nin tasarladığı gibi, "çalış­
ma rejimini düzenlemek ve bürokratik aygıtın işleyişini
denetlemek" ile yetinmeyeceğidir. Sosyalist toplumda iş­
çi temsilcilerinden kurulu bir "parlamento türü"nün "ça­
lışma rejimini düzenleyeceği ve 'aygıt'ın işleyişini de­
netleyeceği"nden kuşku yok, ama bu aygıt "bürokratik"
olmayacaktır. İşçiler, siyasal iktidarı ele geçirdikten son­
ra, eski bürokratik aygıtı parçalayacak, temellerine de­
ğin yıkacak, onda taş üstünde taş bırakmayacak ve onun
yerine, bu aynı işçi ve görevlileri kapsayan yeni bir ay­
gıt geçireceklerdir. Bu görevlilerin bürokrat d urumuna
474
gelmelerini engellemek için, Marx ve Engels tarafından
inceden ineeye irdelenmiş bulunan önlemler temel alına­
caktır: ı o Her işe seçimle gelme, ama her an da görevden
geri alınabilme; 2° İşçi ücretinden yüksek olmayacak bir
ücret; 3° Herkesin denetim ve gözetim işlerini yapabil­
mesi, herkesin bir zaman için "bürokrat" durumuna gel­
mesi ve bunun sonucu kimsenin "bürokrat" olamaması
için gerekli önlemlerin hemen alınması.
Kautsky, Marx'ın şu sözlerinin anlamını hiç düşün­
memiştir: "Komün, parlamenter bir örgenlik değil, ama
aynı zamanda hem yürütmed hem de yasamacı, hareket­
li bir gövde idi."266
Kautsky, - (halk için olmayan) demokrasiyi (halka
karşı olan) bürokrasiye bağlayan- burjuva parlamenta­
rizmi ile, bürokratizmi kökünden kazıyacak önlemleri he­
meq alacak ve bu önlemleri sonuna değin, bürokratizmin
adamakıllı yıkılmasına değin. halk için bir demokrasinin
adamakıllı kurulmasına değin uygulayabilecek olan pro­
leter demokratizmi arasındaki ayrımı hiç mi hiç anlama­
mıştır.
Kautsky, burada, başka birçokları gibi, devlete karşı
"boşinana dayanan bir saygı"nın; "boşinana dayalı" bir
bürokratizm "saygı"sının kanıtını vermiştir.
Kautsky'nin oportünistlere karşı son ve en yetkin ya­
pıtına, İktidar Yolu broşürüne geçelim (galiba bu broşi.i­
rün Rusçası yayımlanmadı, çünkü Rusya'da gericiliğin en
koyu zamanında, 1909'da çıktı) . Bu broşür büyük bir iler­
lemeyi gösterir, çünkü ne Bernstein'a karşı yöneltilen
1 899 broşürü gibi genel olarak devrimci programı, ne de
1 902'deki Toplumsal Devrim broşürü gibi, gerçekleşme
çağından bağımsız olarak toplumsal devrimin görevlerini
değil, ama bizi "devrimler çağı"nın başladığını kabul et­
meye zorlayan somut koşulları inceler.
Yazar açıkça, genel olarak sınıf çelişkilerinin yeğin475
lcşınesinden ve bu bakımdan özellikle önemli bir rol oy­
nayan emperyalizmden sözeder. Batı Avrupa için " 1 7891871 devrimci dönemi''nden sonra, 1905 yılı Doğu i çin ben­
zer bir dönemi başlatır. Dünya savaşı korkunç bir hızla
yaklaşır. "Proletarya için, artık zamansız bir devrim söz­
konusu olamaz." "Devrimci dönem içine girmiş bulunu­
yoruz." "Devrimci çağ başlıyor."
Son derece açık bildirimler. Kautsky'nin bu broşürü ,
Al man sosyal-demokrasisinin emperyalist savaştan önce
olmayı söz verdiği şey i le, savaş patladıktan sonra (Kaut­
sky ile birlikte) nereye değ in düştüğünün karşılaştırılma­
sını sağlar. "Güncel durum, diye yazıyordu Kautsky tah­
lil edilen broşürde, bir tehlike içeriyor: bizi [biz, Alman
sosyal-demokrat l arı] kolayca gerçekte olduğumuzdan da­
ha ıl ı ml ı olarak alabilmeleri tehlikesi." Alınan Sosyal-De­
mokrat Partisinin göründüğünden çok daha ılımlı ve çok
daha oportli ııist olduğu . ortaya çıktı!
Devrimler çağının başladığını öylesine kesinlikle açık­
ladıktan sonra, kendisinin de dediği gibi, özellikle "siyasal
devrim" sorununun tahliline ayrılmış bulunan bir broşür­
de bile Kautsky'nin devlet sorununu yeniden büsbütün
bir yana bırakması, çok karakteristiktir.
Bütün bu sorunu saptırma girişimlerinin, bütün bu
susma ve duraksamaların kaçınılmaz sonucu, o birazdan
üzerinde duracağımız oportünizme tam katılma ol muş­
tur.
Alman sosyal-demokrasisi, Kautsky'ııin ağzından san­
ki şöyle diyordu: devrimci görüşlerimi koruyorum ( 1 899) ;
proletaryanın toplumsal devriminin kaçınılmaz olduğu­
mı özellikle kabul ediyorum (1902) ; yeni bir toplumsal
devrimler çağının başladığını kabul ediyorum ( 1909) .
Ama proleter devrimin devlet karşısındaki görevle­
ri sorunu kendini koyar koymaz, Marx'ın daha 1852'de
söylediği şeylere oranla, bir gerileme yapıyorum ( 1 912) .
Kautsky'nin Pannekoek ile polemiği sırasında, sorun
işte böyle açıkça ortaya konmuı?tu.
:ı.
KAUTSKY'NİN PANNEKOEK İLE POLEMİGİ
Kautsky 'nin hasını olan Pannekoek, s a fl a r ı n da Rosa
Luxemburg, Karl Radek ve daha başkalarını toplayan
"sol radikal" akımın temsilcilerinden biri idi. Devrimci
taktik öneren sol radikaller, Kautsky'nin ilkeden yoksun
"merkezci" bir konumu benimsediğini, ve marksizm ile
oportünizm arasında sallandığını kabul etmekte birleşi­
yorlardı. Bu değerlendirmenin doğruluğu, (haksız yere
marksist adı verilen) "merkezci" ya da "kautskici" deni­
len eğilim tüm çirkin yoksulluğu içinde ortaya çıkınca,
savaş tarafından iyice tanıtlandı.
, Başka şeyler arasında, devlet sorununu da inceleyen
"Yığın Eylemi ve Devrim" makalesinde (Neue Zeit, 1 9 1 2,
XXX, 2) Pannekoek, Kautsky'nin konumunu "edilgin bir
radikalizm" olarak, "hareketsiz bir bekleme teorisi" ola­
rak tanımlıyordu. "Kautsky devrim sürecini görmek is­
temiyor" (s. 616) . Sorunu bu biçimde koy ara k , Panne­
koek bizi ilgi len diren konuya yanaştı : proleter devri min
devlet karşısındaki görevleri .
"Proletaryanın savaşımı, diye yazıyordu, yalnızca buf­
juvaziye karşı devlet iktidarı için bir savaşım değildir;
devlet iktidar ın a karşı bir sa vaşı rnd ır da . . . . Proleter dev­
rim, p role tar ya gücü al etl er i ile, devlet gücü aletlerini
yıkmaya ve onları ortadan kaldırmaya (Auflösııng, harfi
harfine: dağıtmak) dayanır. . . . Savaşı m, ancak son al so­
nuca erişildiği anda, ancak devlet örgütü tamamen yıkıl­
dığı anda durur. Çoğunluk örgütü , egemen azınlık örgü­
tünü yokederek, üstünlüğünü tanıtlar." (s. 548. )
Pannekoek'in düşüncesini büründürdi.iğü formül çok
büyük ya nl ışl ıklar taşır. Gene de fikir açıktır, ve Kaut477
sky'nin bu fikri nasıl çürütmeye çalıştığını görmek de il­
ginçtir.
"Şimdiye değin, diye yazar Kautsky, sosyal-demok­
ratlar ile anarşistler arasındaki karşıtlık, birincilerin dev­
let iktidarını ele geçirmek, ikincilerin de onu yıkmak is­
temelerine dayanıyordu. Pannekoek ikisini birden isti­
yor." (s. 724.)
Pannekoek'in açıklaması, açıklık ve belginlikten yok­
sun (makalesinin, incelenen konu ile ilgili olmayan öbür
yanlışlıklarını bir yana bırakıyoruz) ; ama Kautsky, Pan­
nekoek tarafından ortaya konmuş bulunan ilke sorunu­
nu ele almıştır ve, bu çok önemli ilke sorununda, oportü­
nizme adamakıllı geçmek üzere, marksizm konumlarını
büsbütün yüzüstü bırakır. Sosyal-demokratlar ile anar­
şistler arasında kurduğu ayrım hepten yanlıştır; mark­
sizm kesin olarak bozulmuş ve alçaltılmıştır.
Marksistleri anarşistlerden ayırdeden şeyler, şunlar­
dır: 1 o Birinciler, devleti büsbütün kaldırmak istemekle
birlikte, bunun ancak sosyalist devrim tarafından sınıf­
ların kaldırılmasından sonra, devletin yokoluşuna yolaça­
cak sosyalizmin kuruluşu sonucu olarak gerçekleşebilir
bir şey olduğuna inanırlar; ikinciler, bunu olanaklı duru­
ma getiren koşulları anlamaksızın, devletin bugünden ya­
rına, büsbütün kaldırılmasını isterler. 2° Birinciler, prole­
tarya için siyasal iktidarı ele geçirdikten sonra, eski dev­
let makinesini tamamen yıkma ve onun yerine, silahlı
işçilerin Komün örneğine göre örgütlenmesine dayanan
yeni bir devlet makinesi geçirme zorunluluğunu açıklar­
lar; ikinciler, devlet makinesinin yıkılmasından yana ol­
makla birlikte, proletaryanın onu ne ile değiştireceğin i
ve devrimci iktidarı nasıl kullanacağını ancak çok belir­
siz bir biçimde düşünürler; anarşistler devlet iktidarının
devrimci proletarya tarafından kullanılmasını itelemeye
değin, devrimci diktatörlüğü itelemeye değin giderler. 3°
B irinciler, proletaryanın, modern devletten yararlanarak,
devrime hazırlanmasını isterler; anarşistler bu davranı�
biçimine karşıdırlar.
Bu tartışmada, Kautsky'ye karşı marksizmi temsil
eden Pannekoek'tir; çünkü Marx, açıkça, proletaryanın
devlet iktidarını ele geçirmekle yetinemeyeceğini (eski
devlet aygıtının yalnızca başka ellere geçmekle kalmama­
sı anlamında) , ama bu aygıtı parçalamak, yıkmak ve onu
yeni bir aygıt ile değiştirmek zorunda olduğunu öğret­
miştir.
Kautsky oportünizm yararına marksizmden vazge­
çer, çünkü oportünistler için kabulü kesin olarak olanak­
sız bir şey olan o devlet makinesinin yıkılmasının ta ken­
disini iyice elçabukluğuna getirir, ve böylece oportünist­
lere, devletin "ele geçirilme"sini basit bir çoğunluk ka­
zanrp.a olarak yorumlama olanağı veren bir kurtuluş yo­
lu bırakır.
Marksizmin bu tahrifini gözlerden saklamak için,
Kautsky iyi bir açımlayıcı olarak davranır: Marx'ın ken­
disinin bir "alıntı"sından yola çıkar. Marx, 1850'de, "dev­
letin elleri arasında gözüpek bir güç merkezleşmesi"267
zorunluluğunu ileri sürüyordu. Ve Kautsky bayram eder:
Pannekoek "merkeziyetçilik"i yıkmak istemiyor muy­
du?
Marksizm ile prudonculuğu, merkeziyetçilikten yeğ
olarak kabul edilen federasyon üzerindeki görüşlerinde
özdeşleştiren Bernstein'ın hakkabazlığını anımsatan ha­
sit bir hokka bazlık.
Kautsky'nin "alıntı"sı çorba üzerindeki saça benzer.
Merkeziyetçilik, eski devlet makinesi ile olduğu gibi, ye­
ni devlet makinesi ile de olanaklıdır. Eğer işçiler kendi
silahlı güçlerini özgürce birleştirirlerse, bu, merkeziyet­
çilik olacak, ama bu merkeziyetçilik, merkeziyetçi devlet
aygıtının, sürekli ordunun, polisin, bürokrasinin "eksik479
siz yıkılması"nn dayanacaktır. Kautsky, sorun ile hiç bir
ilgisi olmayan bir ahntıyı bulup çıkarmak için, Marx ve
Engels'i n Komün üzerine iyi bilinen düşüncelerini bir ya­
na bırakarak, hiç de dürüst olmayan bir biçimde davra�
nır.
" . . . Yoksa Pannekoek memurların kamu görevlerini
mi kaldırmak isterdi? diye devam eder Kautsky. Ama
devlet daireleri şöyle dursun, biz ne parti örgütünde me­
murlardan vazgeçeriz, ne de sendikalar örgütünde. Prog­
ramımız devlet memurlarının kaldırılmasını değil, ama
halk tarafından seçilmelerini ister . . . . Şimdi bizde, 'gele­
ceğin devleti'ndeki yönetim aygıtın ın hangi biçime bürü­
neceğini bilmek değil, ama bizim siyasal savaşımımızın
devlet iktidarını, lıiz bu iktidan ele geçirmeden önce
[altı Kautsky tarafından çizilmiş] yıkıp yıkmayacağını
(auflöst, harfi harfine: dağıtıp dağıtmayacağını) bilmek
sözkonusudur. Memurlar ile birlikte ortadan kaldırılahi­
lecek bakanlık hangisidir?" Kautsky eğitim, adalet, mali­
ye, savaş bakanlıklarını sayar. "Hayır, güncel bakanlıkla­
rın hiç biri, bizim hükümete karşı siyasal savaşımımız
tarafından kaldırılmayacaktır. . . . Yanlış anlamalardan ka­
çınmak için, yineliyorum: muzaffer sosyal-demokrasinin,
'gelecekteki devlet'e hangi biçimi vereceğini bilmek söz­
konusu değildir, muhalefetimizin güncel devleti nasıl dö. nüştüreceğ·ini bilmek sözkonusudur." (s. 725.)
İşte bu gerçek bir elçabukluğudur. Pannekoek bel­
gin devrim sorununu koyuyordu. Makalesinin başlığı ve
aktarılan parçalar bunu açıkça gösterir. "Muhalefet" so­
rununa sıçrayarak, Kautsky, devrimci bakış açısı yerine
oportünist bakış açısını geçirmekten başka bir şey yap­
maz. Usavurması şuna indirgenir: şimdi, muhalefet; ik­
tidarın ele geçirilmesinden sonra, ne yapılacağı düşünü­
lecek Devrim yokolııyor ! Oportiinistlerin istediği şeyin
ta kendisidir bu.
Sözkonusu olan, genel olarak ne muhalefet, ne de
siyasal savaşımdır; sözkonusu olan, devrimin ta kendisi­
dir. Devrim şuna dayanır: proletarya, silahlı işçiler tara­
fından oluşturulmuş bulunan bir yenisi ile değiştirmek
üzere, "yönetim aygıtı"nı ve tüm devlet aygıtını yıkar .
. Kautsky "bakanlıklar" için "boşinana dayalı bir saygı"
gösterir; ama, diyelim, egemen bir gücü her şeye yeten
İşçi ve Asker Vekilleri Sovyetlerine bağlı uzmanlar ko­
misyonları, neden bu bakanlıkların yerine geçemesinler?
Asıl önemli olan, "bakanlıklar"ın kalıp kalmayacakla­
rını, ya da "uzmanlar komisyonları" veya başka örgen­
likler ile değiştirHip değiştirilmeyeceklerini bilmek değil­
dir: bunun kesenkes hiç bir önemi yoktur. Asıl önemli
olan, (binlerce bağ ile burjuvaziye bağlı ve görenek ile
tutuculuk iliklerine işlemiş bulunan) eski devlet makine­
sinin korunup korunmayacağını, ya da yıkılıp yerine bir
yenisinin geçirilip geçirilmeyeceğini bilmektir. Devrim,
yeni sınıfın eski devlet makinesi yardımıyla huyurup yö­
netmesine değil, ama, eski devlet makinesini parçaladık­
tan sonra, yeni bir makine yardımıyla huyurup yönetme­
sine yolaçmalıdır: Kautsky'nin elçabukluğuna getirdiği
ya da hiç anlamadığı şey de, işte marksizmin bu temel
düşüncesidir.
Memurlara ilişkin sorusu açıkça gösterir ki, o ne Ko­
mün derslerini anlamıştır, ne de Marx'ın öğretisini. " . . .
Biz ne parti örgütünde memurlardan vazgeçeriz, n e de
sendikalar örgütünde."
Biz kapitalist rejimde, burjuvazinin egemenliği altın­
da, memurlardan vazgeçmeyiz. Kapitalizm tarafından pro­
letarya ezilmiş, emekçi yığınlar köleleştirilmişlerdir. Ka­
pitalist rejimde demokrasi, ücretli köleliğin, yoksulluk ve
sefaletin yarattıkları bu çevre içinde daralmış, sıkışmış,
budanmış ve sakatlanmıştır. İşte bu nedenle, ama yalnız�
ca bu nedenledir ki, siyasal ve sendikal örgütlerimizdeki
memurlar kapitalist çevre tarafından bozulmuşlardır (ya
da daha doğrusu bozulmaya eğilimlidirler) ve bürokratlar
durumuna, yani ayrıcalıklı, yığınlardan kopuk ve onlar
üzerinde yer alan kimseler durumuna dönüşmeye doğru
bir eğilim gösterirler.
Bürokratizmin özü buradadır. Kapitalistler mülksüz­
leştirilmedikçe, burjuvazi alaşağı edilmedikçe, proletarya
memurlarının bile belli bir "bürokratlaşma"sı kaçınılmaz
bir şeydir.
Kautsky, kısacası şöyle der: seçilmiş kamu görevlileri
olacağına göre, memurlar ve bir bürokrasi sosyalist re­
jimde de olacaktır! İşte yanlış olan da budur. Marx, ka­
mu görevlilerinin, sosyalist rejimde, seçimle işbaşma gel­
meleri bir yana, ayrıca her an görevden geri alınabilme­
leri kabul edildiği, ayrıca maaşları ortalama bir işçi ücreti
düzeyine indirildiği, ve üstelik parlamenter örgenlikler
yerine, "aynı zamanda hem yürütmeci hem de yasama­
cını59 "hareketli" topluluklar geçirildiği ölçüde, "bürok­
rat" olmaktan, "memur" olmaktan çıktıklarını, Komün
örneğinin ta kendisi ile göstermiştir.
Gerçekte, Kautsky'nin Pannekoek'e karşı tüm kanıt­
laması, ve hele parti örgütlerinde olsun, sendikal örgüt­
lerde olsun, memurlardan vazgeçmeyeceğimiz yolundaki
o hayran olunası kanıtı, Kautsky'nin genel olarak marksiz­
me karşı Bernstein'ın "kanıtlar"ını benimsediğini göste. rir. Sosyalizmin Öncüıleri adlı döneklik kitabında, Berns­
tein, "ilkel" demokrasi fikrine karşı, "doktriner demok­
ratizm" dediği: buyurucu vekilliklere, ücretsiz memurluk­
lara, yetkiden yoksun merkezi temsile vb. karşı savaşa
girişir. Bu "ilkel" demokrasinin başarısızlığını tanıtlamak
için, Bernstein İngiliz trade-unionlarının, karı-koca Webb'­
ler tarafından yorumlanmış bulunan deneyinden yardım
umar.269 Sözümona "tam bir özgürlük içinde" (Almanca
baskı, s. 137) gelişmiş bulunan trade-unionlar, gelişme-
lerinin yetmiş yılı içinde, ilkel demokrasinin etkisizliğine
inanmışlarmış da onun yerine bürokratizme bağlı bil­
diğimiz parlamentarizmi geçirmişlermiş.
Gerçekte trade-unionlar "tam bir özgürlük içinde"
değil, ama, egemen kötülüğe, zora, yalana, yoksulların
"yüksek" yönetimden elenmesine verilen ödünlerden, el­
bette "kaçınılamayacak" tam bir kapitalist kölelik içinele
gelişmişlerdir. Sosyalist rejimde "ilkel" demokrasinin bir­
çok yönleri zorunlu olarak yeniden canlanacaklardır, çün­
kü, uygar toplumlar tarihinde ilk kez olarak, halk yığını,
yalnızca oylamalara ve seçimlere değil, ama günlük yöne­
time de, bir özerk katılma düzeyine yükselecektir. Sos­
yalist rejimde herkes sırayla yönetecek, ve kimsenin yö­
netmeınesine çabucak alışacaktır.
Dalıice tahlil ve eleştiri zekası ile, Marx, Komünün
pratik önlemlerinde, oportünistlerin alçaklıkları yüzün­
den ve burjuvazi ile kesin olarak bozuşmayı kabul etme­
dikleri için öylesine korkup bilmek istemedikleri, anar­
şisılerin ise, ya aşırı ivecenlikleri, ya da büyük toplumsal
dönüşümlerin içlerinde oluştukları koşulları genel ola­
rak anlamadıkları için görmek istemedikleri o dönüm nok­
tasını görmüştür. Hamkafalık iliklerine işlemiş ve, aslın­
da devrime ve onun yaratıcı gücüne inanmak şöyle dur­
sun, devrimden ödü patlayan (bizim menşevikler ile sos­
yalist-devrimcilerin de ödlerinin patladığı gibi) oportü­
nist: "Eski devlet makinesini yıkmayı düşünmemeli bile:
bakanlardan ve memurlardan nasıl vazgeçebiliriz?" diye
akıl yürütür.
Anarşist ise: "Yalnızca eski devlet makinesini yık­
mayı düşünmeli; daha önceki proleter devrimierin somut
derslerini derinleştirmek, ve yıkılanın yerine neyin ve
nasıl kanacağını tahlil etmek yararsız" diye akıl yürütür
(anarşistlerin en iyisi elbette, yoksa Kropotkin ve hempa­
larını izleyerek, burjuvazinin ardında sürükleneni değil) ;
bu nedenle anarşist, somut, gözüpek, sert, ama aynı za­
manda yığın hareketinin pratik koşullarını da gözönünde
tutan devrimci bir etkinliğe değil, umutsuzluk taktiğine
varır.
Marx bize bu iki yanılgıdan da kaçınmayı: bir yandan
eski devlet makinesinin bütünsel yıkılınasında en büyük
gözüpekliği göstermeyi, öte yandan sorunu somut bir bi­
çimde koymayı öğretir: Komün, daha büyük bir demok­
rasi sağlamaya ve bürokratizmin kökünü kazımaya yö­
nelen şu şu önlemleri alarak, birkaç hafta içinde, yeni,
proleter, şu ve şu biçimde davranan bir devlet makinesi
kurmaya başlayabildi. Öyleyse koroüncülerden devrimci
gözüpekliği öğrenelim, onların pratik önlemlerinde, pra­
tik bakımdan ivedi ve hem(:>n gerçekleştirilmesi olanaklı
bir önlemler taslağı görmeye çalışalım; bürokratizmi büs­
bütün yıkmaya, ancak böyle, bu yolu izleyerek l'rişebili­
riz.
Sosyalizm, işgününü kısaltarak, yığınları yeni bir ya­
şama yükselterek, nüfusun büyük bölümünü istisnasız her­
kese "kamu görevleri" yapmasını sağlayan koşullar içine
koyacaktır - bu yıkım olanağını güvence altına alan şey,
işte budur. Ve genel olarak her türlü devletin l>üsbütün
sönmesine yolaçacak olan şey de, işte budur.
" . . . Yığın grevinin rolü, diye devam eder Kautsky,
hiç bir zaman devlet iktidarını yıkmak değil, ama yalnız­
ca hükümeti belli bir sorun üzerinde ödünlere hazırlamak
ya da proletaryaya düşman bir hükümet yerine, prole­
taryanın gereksinmelerini karşılamaya çalışan (entgegen­
kommende) bir hükümet geçirmek olabilir . . . Ama bu"
(yani proletaryanın kendine düşman hükümet üzerindeki
zaferi) "hiç bir zaman ve hiç bir durumda devlet iktida­
rının yıkılmasına götüremez; bundan, devlet iktidan içi n ­
de güçler dengesinin belli bir yer değiştirmesinden başka
bir sonuç çıkamaz. . . . Öyleyse bizim siyasal savaşımımı-
zın ereği, gene geçmişte olduğu gibi, parlamentoda çoğun­
luğun kazanılması ile devlet iktidarının ele geçirilmesi
ve parlamentonun hükümetin efendisi durumuna dönüş­
türülmesi olarak kalır." (s. 726, 727, 732.)
İşte en arı ve en yavan oportünizm; sözde devrimci
kalarak, gerçekte devrimden vazgeçmenin ta kendisi.
Kautsky'nin düşüncesi, "proletaryanın gereksinmelerini
karşılamaya çalışan bir hükümet"ten öteye gitmez, Ko­
münist Manifes t o nun "proletaryanın egemen sınıf olarak
örgütlenmesi"nF70 ilan · ettiği 1847'ye oranla, hamkafalığa
doğru atılmış geri bir adımdır bu.
Böylece Kautsky, hepsi de "proletaryanın gereksin­
melerini karşılamaya çalışan" bir hükümet için savaşım­
da oybirlikli olan Scheidemann'lar, Plehanov'lar, Vander­
velde'ler ile çok sevdiği "birlik"i gerçekleştirme düzeyi­
ne düşecektir.
Bize gelince, biz bu sosyalizm dönekieri ile selamı-sa­
bahı kesecek ve, silahlı proletaryanın kendisinin hükü­
met durumuna gelmesi ereğiyle, tüm eski devlet makine­
sinin yıkılınası için savaşacağız. " İ ki büyük ayrım"dır bu.
Kautsky, hepsi de oportünistler tarafından kabul edi­
lebilecek, hiç biri parlamenter burjuva cumhuriyet çer­
çevesi dışına çıkmayan çok soylu erekler olan, "devlet ik­
tidarı içinde güçler dengesinin bir yer değiştirmesi" için,
"Parlamentoda çoğunluğun kazanılması ve parlamento­
nun hükümetin dediği dedik efendisi durumuna dönüştü­
rülmesi" için savaşmaktan daha iyi bir şey istemeyen Le­
gien ve David'lerin, Plehanov, Potresov, Çereteli ve Çer­
nov'ların o hoş arkadaş topluluğu içinde kalacaktır.
Bize gelince, biz oportünistlerle selamı-sabahı kese­
ceği7.; ve bilinçli proletarya, "güçler dengesinde bir yer
değiştirme" için değil, ama burjuvazinin alaşağı edilmesi
için, burjuva parlamentarizminin yıkılması için, Komün
tipi bir demokratik cumhuriyet ya da bir İşçi ve Asker
'
Vekilleri Sovyetleri cumhuriyeti için, proletaryanın dev­
rimci diktatörlüğü için, savaşımda tümüyle bizimle birlik­
te olacaktır.
*
Uluslararası sosyalizm, Kautsky akımından daha da
sağda bulunan akımlar içeriyor: Almanya'da Aylık Sos­
yalist Defterler271 (Legien, David, Kolbe ve, İskandinav­
yalı Staunning ile Branting dahil, daha birçokları) ; Fran­
sa'da ve Belçika'da joreciler ve Vandervelde; Turati, Tre­
ves ve İtalyan partisi sağ kanadının öteki temsilcileri,272
İngiltere'de Fabianlar273 ve "bağımsızlar" (gerçekte her
zaman liberallerin bağımlılığı altında olan "Independent
Labour Party") ,274 vb . . . Parlamenter etkinlikte ve parti
yayınlarında önemli ve çoğu kez ağır basan bir rol oyna­
yan bütün bu baylar, proletarya diktatörlüğünü açıkça yad­
sır ve kılık değiştirmemiş bir oportünizm uygularlar. Bu
baylara göre, proletarya "diktatörlüğü" demokrasi ile
"çelişir" ! ! Gerçekte, onları küçük-gurjuva demokratlar­
dan, ciddi hiç bir şey ayırmaz.
Bundan dolayı, II. Enternasyonalin, resmi temsilci­
lerinin büyük çoğunluğu içinde, boydan boya oportüniz­
me battığı sonucunu çıkarmakta haklıyız. Komün dene­
yi yalnızca unutulmamış, ama bozulmuştur da. İşçi yığın­
larına, harekete geçmeleri ve eski devlet makinesi yerine
bir yenisini koyarak ve böylece kendi siyasal egemenlik­
lerini toplumun sosyalist dönüşümünün temeli durumuna
getirerek, eski devlet makinesini kırmaları gerekecek za­
manın yaklaştığı inancını aşılamak şöyle dursun, onlara
bunun tam tersi telkin ediliyor, ve "iktidarın ele geçiril­
mesi", oportünizme binlerce gedik açık kalacak biçimde
sunulmuş bulunuyordu.
Proleter devrimin devlet karşısındaki tutumu soru-
nunun çarpıtılması ve bu sorun yöresindeki susku komp­
losu, emperyalist yarışma sonucu pekiştirilmiş bir askeri
aygıtla donatılmış bulunan devletlerin, İngiltere ya da
Almanya'dan, İngiliz mali sermayesi ya da Alman mali
sermayesinden hangisinin yeryüzünde egemen olacağını
kararlaştırmak için, milyonlarca insanı yokeden savaşçı
canavarlar durumuna gelmiş bulundukları bir sırada, bü­
yük bir rol oynamaktan geri kalamazdı.
Ağustos-Eylül 1917'de yazılmıştır
1918'de, "Jizn i Znanie"
Yayınları tarafından, broşür
olarak yayımlanmıştır
BOLŞEViKLER İKTİ DAR! KORUYACAKLAR MI?
(PARÇA)
•
. . . Ü çüncü kanıt: proletarya "devlet aygıtı tekniğini
özümleyemeyecek". Bu belki de en alışılmış, en çok kul­
lanılan kanıt. Böyle olduğu için, ama muzaffer proletar­
yanın karşı'sına çıkacak en ciddi en çetin sorunlardan bi­
rini dile getirdiği için de, en büyük dikkatle ele alınma­
ya değer. Kuşku yok ki bu sorunlar çok çetin, ama k�n­
dimize sosyalist diyen biz, eğer bu sorunu yalnızca bu gö­
revleri yerine getirmekten sıvışmak için belirtseydik, bi­
zi burjuvazi uşaklarından ayıran fark gerçekte sıfıra i ner­
di. Proleter devrim karşısına çıkan sorunların güçlüğü,
proletarya yandaşlarını bu sorunları çözme yollarını da­
ha büyük bir dikkatle ve en somut bir biçimde irdeleme-
ye özendirmeli.
Devlet aygıtı deyince, her şeyden önce sürekli ordu,
polis ve memurlar topluluğu anlaşılır. Proletaryanın bu
aygıt tekniğini özümleyemeyeceğini söylerken, Novaya
Jizn yazarları, aşırı bilisizliklerini, ve gerçek olguları, bol­
şevikierin yazılarında uzun 1mmandan beri açıklanmış bu­
lunan düşünceleri hesaba katmaktaki tiksintilerini göste­
riyorlar.
Novaya Jizn275 yazarlarının hepsi de, kendilerini, eğer
marksist değilse, en azından marksizmi bilen kültürlü
sosyalistler sayarlar. Oysa Marx, Paris Komünü deneyine
dayanarak, proletaryanın yalnızca devlet makinesini ol­
duğu gibi eline almakla ve ereklerine erişmek için onu
kullanınakla yetinemeyeceğini, ama bu makineyi parça­
lamak ve onu bir yenisi ile değiştirmek zorunda olduğu­
nu öğretir (bu sorunu, birinci bölümü bitmiş bulunan ve
çok yakında: Devlet ve Devrim. Marksizmin Devlet ve
Proletaryanın Devrimdeki Garevleri Üzerindeki Öfjretisi
başlığı altında yayımlanacak olan bir broşürde daha ay­
rıntılı bir biçimde incel iyorum) . Bu yeni devlet makine­
si Paris Komünü tarafından kurulmuştu ve Rusya'da İşçi,
Asker ve Köylü Vekilieri Sovyetleri de aynı türdc bir
"devlet aygıtı" oluşturur. Ben bunu, 4 Nisan 191 7'den bu
yana, birçok kez yineledim; hem bolşevik konferans ka­
rarlarında, hem de bolşeviklerin yazılarında bu sorun söz­
konusu edilir. Novaya Jizn, Marx ile ve bolşevikler ile tam
bir uyuşmazlık içinde bulunduğun u elbette açıklayabilir­
di, ama sorunu büsbütün baştan savmak, bu, güç sorun­
ları incelerken gösterdikleri sözde hafiflik yüzünden bol­
şevikiere öylesine sık ve öylesine yüksekten ders veren
bir gazete için, kendi ken d i n e bir yetersi zl ik belgesi ver­
mek demekti ı·.
Proletarya "devlet aygıtı"nı "ele geçirmek" ve "onu
işletmek" ile yetinemez. Ama eski devlet aygıtında has-
kıcı, görenekçi, iflah olmazeasma burjuva olarak ne var­
sa parçalayabilir ve onu yeni bir aygıt ile, kendisininki
ile değiştirebilir. Bu aygıt, İşçi, Asker ve Köylü Vekilieri
Sovyetleridir.
Novaya Jizn'in bu "devlet aygıtı"nı büsbütün unut­
muş •bulunması olgusunu çok şaşılacak bir şey olarak ni­
teleme zorundayız. Teorik usavurmalarında böyle davra­
narak, Novaya Jizn'ciler, gerçeklikte kadetlerin siyasal
pratikte yaptıklarını siyasal teoride yapmış oluyorlar. Çün­
kü, eğer proletarya ve devrim ci demokrasinin yeni bir
devlet aygıtına gerçekten hiç bir gereksinmeleri yoksa,
o zaman Sovyetler raison d'etrelerini* ve varolma hakkı­
nı yitirirler ; o zaman kornilovcu kadetler, Sovyetleri yo­
ketmek için gösterdikleri bütün çabalarında haklı olurlar!
Novaya Jizn' in bu şaşılacak teorik yanılgı ve bu si­
yasal körlüğü öylesine şaşırtıcıdır ki, hatta (Novaya Jizn'­
in son Petrograd belediye Duması seçimlerinde kendileri
ile güçbirliği yaptığı) enternasyonalist-menşevikler276 bile
bu nokta üzerinde bolşevikler ile belli bir yakınlaşma gös­
termişlerdir. Böylece, Martav arkadaşın Demokratik Kon­
feransta277 okuduğu Sovyetler çoğunluk bildirgesinde, şu­
nu okuyoruz:
" . . . Devrimin ilk günlerinde gerçek halk güçlerinin
güçlü atılımı ile kurulmuş bulunan İşçi, Asker ve Köylü
Vekilieri Sovyetleri, devrimci devletin, eski rejim "devle­
tinin eskimiş atkısı (tmme) yerine geçen yeni atkısını
oluşturmuştur . . . "
Bunlar biraz süslü terimlerle söylenmiş: söylenişte
gösterilen özen, siyasal düşüncedeki açıklık eksikliğini ör­
tüyor. Sovyetler eski "atkı" yerine henüz geçmedi, ve bu
eski atkı eski rej imin devleti değil, ama çarlığın olduğu
kadar burjuva cumhuriyetin de devletidir. Ama, ne olur• Varlık nedeni.
-ç.
490
sa olsun, Martov burada Novaya Jizn'cilerin yüz arşın
üstündedir.
Sovyetler, ilkin, işçiler ve köylülerin, eski sürekli or­
du gücü gibi halktan kopmuş olmayan, ama ona sıkı sı­
kıya bağlı silahlı gücünü oluştururlar; askeri bakımdan,
bu güç eskisinden son derece daha güçlüdür; devrimci
bakımdan, eşi bulunmaz bir şeydir. İkinci olarak, bu ay­
gıt, yığınlar ile, halk çoğunluğu ile öylesine sıkı, öylesine
kopmaz, öylesine kolaylıkla denetlenip yenilebilir bir iliş­
ki kurmuştur ki, eski devlet aygıtında bunun hiç bir ben­
zeri görülmemiştir. Ü çüncü olarak, bu aygıt, seçime bağlı
niteliği ve bileşimini, hiç bir bürokratik formalite olmak­
sızın, halkın isteğine göre değiştirme olanağı nedeniyle.
daha öncekilerden çok daha demokratiktir. Dördüncü ola­
rak, bu aygıt, en çeşitli meslekler ile sağlam bir bağ ku­
rulmasını sağlar ve böylece, bürokrasiyi işe karıştırmak­
sızın, en çeşitli ve en derin reformların yapılabilmesini
kolaylaştırır. Beşinci olarak, bu aygıt, öncünün, yani
köylüler ve işçiler, ezilen sınıfların en bilinçli, en gözüpek,
en ileri kesiminin bir örgü tlenme biçimini sağlar; öyleyse
bu aygıt, ezilen sınıflar öncüsi.i nün, şimdiye değin olduğu
gibi siyasal yaşam dışında, tarih dışında kalmış bulunan
bu sınıflar tüm engin yığınını, kendisi aı·acıyla yetiştirebi­
leceği, eğitebileceği, okutabiieceği ve ardından sürükle­
yebileceği bir aygıttır. Altıncı olarak, bu aygıt, parlamen­
tarizmin yararları ile aracısız ve dolaysız demokrasinin
yararlarının birleştirilmesini, yani halkın seçilmiş temsil­
cilerinin kişiliğinde hem yasama görevinin ve hem de ya­
saların uygulanmasının birleştirilmesini sağlar. Burjuva
parlamentarizmine oranla, demokrasinin gelişmesinde, ev­
rensel bir önem taşıyan ileri bir adımdır bu.
1905'te, ancak birkaç hafta sürdükleri için, Sovyet­
lerimiz, deyim yerindeyse, ancak tohumsal bir varoluş
gösterdi. O zamanki koşullar içinde, uyumlu ve eksiksiz
491
bir gelişmenin sözkonusu olamayacağı açıktır. Ve 1 9 1 7
devriminde de, birkaç haftalık bi r süre son derece kı­
sa olduğu, ve özellikle: sosyalist-devrimci ve menşevik
yöneticiler, Sovyetleri alçalttıkları, onları yöneticiler ara­
sı bir uyuşma siyaseti nin gevezelik yeri durumuna, uzan­
tısı durumuna düşürdükleri için, böyle bir gelişme henüz
sözkonusu edilemez. Liber'lerin, Dan'ların, Çeretcli'lerin,
Çernov'ların yönetimi altında yaşayan Sovyetler, bozul­
muş ve kokuşmuşlardır. Sovyetler ancak tüm devlet ikti­
darını ellerine alırlarsa gerçekten gelişebilir, görevlerini
tam olarak yerine getirebilir ve olanaklarını sonuna değin
geliştirebilirler; yoksa yapacakları hiç bir şey yoktur, yok­
sa tohum (ve uzun zaman bir tohum kalmak olanaksızdır)
ya da oyuncaktan başka bir şey değildirler. " İ ktidar iki­
liği", Sovyetlerin inme hastalığıdır.
Eğer devrimci sınıfların yaratıcı dehası Sovyetleri
oluşturmasaydı, proleter devrim, Rusya'da umutsuz olur­
du; çünkü, eski devlet aygıtı ile, proletarya, hiç kuşkusuz,
iktidarı koruyamazdı, ve yeni bir aygıt da bir anda ya­
ratılamaz. Sovyetlerin Çereteli ve Çernov tarafından al­
çaltılmasının acıktı öyküsü, "koalisyon" öyküsü, aynı ?.a­
manda Soyvctlerin küçük-burjuva yanılsamalardan kur­
tuluşları, hangisi olursa olsun, bütün burjuva koalisyon­
ların yolaçtıkları tüm alçaklık ve pislikler üzerine yap­
mış bulundukları pratik irdeleme "araf"ından geçişleri
öyküsüdür de. Bu "araf"ın Sovyetleri güçten düşürmedik­
lerini, ama çelikleştirdiklerini umalım . . .
Eylül sonları
1 917 arasında
�;kim
1 (14) Ekim
ya7.ılmıştır
-
l!l 1 7'de Pl'Osı>eşçe nl)c
dc•rgisl
n"
1 -2'dc
y:ıyımhınmı�tır
49 2
HALK KOMİSERLERİ KONSEYİNİN ETKİNLiG İ
ÜZERİNE l l ( 24) OCAK [ 1919] GÜNÜ RUSYA
SOVYETLERİ III. KONGRESiNE
SUNULAN RAPOR
(PARÇA)
ARKADAŞLAR, Halk Komiserleri Konseyi adına, si­
ze bu Konseyin, Sovyetler iktidarı ve Rusya Sovyetleri
hükümetinin kurulmasından bu yana geçmiş bulunan 2
ay 1 5 gün içindeki etkinliği üzerine bir rapor sunacağım.
2 ay ve 15 gün, - işçilerin, tüm bir ülke ya da sö­
mürücüler ve kapitalistler üzerinde bundan önceki ikti­
darının: 1871 Paris Komünü dönemindeki Parisli işçiler
iktidarının varoluş süresinden topu topu beş gün çoktıı r
bu.
Geriye doğru bir gözatarak ve onu 25 Ekimde kurul­
muş bulunan Sovyetler iktidarı ile karşılaştırarak, her
şeyden önce düşün memiz gereken şey de, i!?te işçilerin bıı
4 93
iktidarıdır. O zamanki proletarya diktatörlüğü ile bu­
günkü proletarya diktatörlüğü arasındaki bu karşılaştır­
ma, uluslararası işçi hareketi tarafından atılmış bulunan
dev adımı ve, savaş ve iktisadi yıkım tarafından yaratı­
lan karmakarışık koşullara karşın, Rusya'daki Sovyetler
iktidarının içinde bulunduğu son derece daha elverişli
durumu, bize hemen gösterir.
2 ay ve 10 gün ayakta kaldıktan sonra, Komünü, bu
Sovyetler iktidarı embriyonunu ilk kez olarak kurmuş
bulunan Paris işçileri, Kaledin'in suç ortakları kadetlerin,
menşeviklerin ve sağ sosyalist-devrimcilerin Fransız eşde­
ğerleri tarafından kurşunlanarak, yıkıldılar.
Fransız köylülerinin çok büyük bir çoğunluğunun ne
anlamını ne de amacını anladığı bir işçi hükümetinin ilk
deneyini, Fransız işçileri görülmemiş esirgemezlikler pa­
hasına yaptılar.
Biz, çok daha elverişli koşullar içinde bulunuyoruz;
çünkü Rus asker, işçi ve köylüleri, savaşım biçimlerini
tüm dünyaya tanıtan bir aygıtı, sovyetik hükümeti kur­
masını bildiler. Bir yanda Rus işçi ve köylülerinin duru­
mu ile, öte yanda Paris proleterlerinin iktidarı arasındaki
ayrım, işte her şeyden önce buna dayanır. Paris proleter­
lerinin aygıtı yoktu ve ülke onları anlamamıştı; oysa biz, biz
baştan beri Sovyetler iktidarına dayandık ve, bu neden­
le de, Sovyetler iktidarının yığınların engin çoğunluğunun
en ateşli, en canla başla bağlı sevgi ve desteğine dayandı­
ğından ve, bunun sonucu, yenilmez olduğundan hiç bir
zaman kuşku duymadık . . .
1 2 ve 1 3 Ocak 1919 günü Merkez
Yürütme Komitesi İzvestia'sında
yayımlanmıştır.
494
PROGRAMIN G Ö ZDEN GEÇ İR İLMESİ VE PARTi
ADININ DEG İŞTİR i LMESi Ü ZERİNE 8 MART
G ÜN Ü (AKŞAM OTURUMU) RKP (B)
OLAG AN ÜSTÜ VIII. KONGRESi NE
SUNULAN RAPOR
(PARÇA)
. . . Daha sonra görevimiz sovyetik devlet tipini karak­
terize etmektir. Ben bu konu üzerindeki görüşlerimi Dev­
let ve Devrim'de* açıklamaya çalıştım. Bana öyle geli­
yor ki, marksist devlet anlayışı, Batı Avrupa'da egemen
olan resmi sosyalizm tarafından adamakıllı tahrif edilmiş­
ti, ve bu da Rusya'da sovyetik devrim ve Sovyetlerin
kuruluşu ile doğrulanmış bulunmaktadır. Sovyetlerimiz
henüz birçok bakımdan çok silik, çok eksiktir; çalışma­
larını gözlemlemiş herhangi biri için bunda kuşku yok;
ama önemli olan, tarihsel bir değer taşıyan, dünya sosya• Bkz:
V. Lenine, CEııvres,
Paris-Moscou,
495
c.
25,
s.
4 1 2-531.
-Eel.
lizminin gelişmesinde ileriye dflğru bir adım oluşturan şey
şudur ki, bu konuda yen i bir devlet tipi yaratılmıştır.
Paris Komününde, bu iş ancak, tek bir kentte ve yapı­
lan şeyin bilincine varılmaksızın, birkaç hafta sürmüştü.
Hatta onu yaratan kimseler bile Koroünün özünü anlamı­
yorlardı; harekete geçmiş bulunan yığınların sezgisel de­
hası ile davranmışlardı, ama Fransız sosyalizmi bölün­
tülerinden hiç biri yaptığı işin bilincinde değildi. Biz
başka koşullar içindeyiz, çünkü Paris Komününün omuz­
larına tırmanmış ve Alman sosyal-demokrasisinin uzun
gelişmesinden yararianmış olduğumuz için, Sovyetler ik­
tidarını kurarken ne yapmış bulunduğumuzu açıkça göre­
biliyoruz. Sovyetlerin bütün eksiklik ve disiplinsizliğine
karşın ---bunlar ülkemizin küçük-burj uva niteliğinin ka­
lıntılarıdır-'- halk yığınlarımız yeni bir devlet tipi yarat­
mıştır. Bu yeni tip devlet, bir tek kentte değ·il birçok mil­
liyetin yaşadığı engin bir ülkede, haftalardan bu yana de­
ğil aylardan bu yana, işliyor. Bu sovyetik iktidar tipi,
Sovyetlerin olmadığı, ama iktidarın gene yeni, proleter
bir tipte- olduğu Finlandiya gibi her bakımdan başka bir
ülkeyi de kazandığına göre,m kendini ka bul ettirmiş bu­
lunmaktadır. Sovyetlerin, burjuva demokrasisinin yerini
emekçi yığınlar öncüsünü birinci plana çıkaran yeni bir
demokrasiye bırakan, bu yığınları yasamacı ve yürütme­
ci iktidar durumuna getiren, askeri savunmayı onlara bı­
rakan, ve yığınları yeniden eğitmeye yetenekli bir ay­
gıt yaratan, bürokrasisiz, polissiz, sürekli ordusuz yeni
bir devlet tipi olduğunun kanıtı, teorik açıdan sözgötür­
mez bir doğruluktaki kanıtı da, işte budur . . . .
İ l k k�z olaı·a k : Rıı.•yıı Komii rüst
Partisi VII. Kongresı adlı kitapta
tanı olarak
( k üçük paı·�· a b ı· biı,-iıniıul<')
yayımlanmıştıı·. Slenog r :ı f i k tuta n a k .
0 - 8 M a r t 191H
PROLETER DEVRİM VE
DÖNEK KAUTSKY
(PARÇA)
KAUTSKY, MARX'! NASIL BA YAGI BİR L İ BERALE
DÖNÜŞTÜR ÜYOR?
Kautsky'nin broşüründe incelediği temel sorun, pro­
leter devrimin temel içeriği sorunudur, yani: proletarya
diktatörlüğü. Bütün ülkeler için, özellikle ileri ülkeler
için, hele savaşan ülkeler için, hele şu anda, çok büyük
önem taşıyan bir sorun. Abartmaya düşmeden, tüm pro­
leter sınıf savaşımının baş sorununun bu olduğu söylene­
bilir.
Kautsky, sorunu, "iki sosyalist akım arasındaki kar­
şıtlığın" (yani bolşevikler ile bolşevik-olmayanlar arasın­
daki karşıtlığın) "demokratik yöntem ile diktatörce yön­
tem gibi temelden ayrı iki yöntem arasındaki karşıtlık"
olduğu biçiminde koyar (s. 3) .
4 97
Bu arada, Rusya'daki bolşevik-olmayanlara, yani
menşevikler ile sosyalist-devrimcilere sosyalist diyerek,
Kautsky'nin burjuvaziye karşı proletaryanın savaşımın­
da bunların gerçekten tuttukları yere değil, ama adları­
na, yani bir sözcüğe önem verdiğini belirtelim. Marksiz­
mi aniayıp uygulamanın bundan iyisi, can sağl ığı ! Ama
bu konuya gene döneceğiz.
Şimdilik işin özüne, Kautsky'nin "demokratik ve dik­
tatörce yöntemler"in "temel karşıtlığı" üzerindeki büyük
bulgusuna bakalım. Sorunun düğümü burada. Kautsky'­
nin broşürünün gizemi burada. Ve teorik planda öylesine
şaşılası bir karışıklık, marksizmin öylesine bütünsel bir
yadsınmadır ki bu, Kautsky, itiraf edelim, Bernstein'ı
fersah fersah geride bırakmıştır.
Proletarya diktatörlüğü sorunu, burjuva devlet kar­
şısında proleter devletin, burjuva demokrasisi karşısın­
da proleter demokrasinin tutumu sorunudur. Bu, gün gibi
açık, değil mi? Oysa Kautsky, tarih elkiiaplarının yine­
lenmesinde kalıplaşmış bir öğretmen gibi, 20. yüzyıla sır­
tını dönmekte direnir ve, 18. yüzyıla dönerek, tiim bir
paragraflar dizisi içinde, mutlakiyet ve feodalite karşı­
sında burjuva demokrasisinin tutumu üzerindeki köhne
düşünceleri, yüzüncü kez olarak, usanç verici bir biçim­
de geveler durur!
Tıpkı uykuda hep aynı şeyleri sayıkiayan biri gibi.
İşierin içyüzünden hiç bir şey anlamamanın ta ken­
disidir bu. Kautsky'nin, "demokrasiyi horgörme"yi (s.
ll) vb. öğütleyen kişiler bulunduğunu tanıtlama çaba­
larına gülrnekten başka bir şey yapılamaz. Bu türlü boş
sözlerle, Kautsky, sorunu karanlıklaştırmaya, karmakarı­
şık etmeye sürüklenir; çünkü sorunu, demokrasiyi burju­
va demokrasisi olarak değil, ama genel olarak ele alan
bir liberal olarak koyar. Hatta bu belgin sınıf kavramın­
dan sakınır, ve "önsosyalist" ("presocialiste") demokrasi-
den sözetmeye çalışır. Söz değirmenimiz, 63 sayfa üzerin­
den 20 sayfayı, broşürün aşağı yukarı üçte-birini, burjuva
demokrasisini allayıp pullamaya ve proleter devrim soru­
nu üzerine bir örtü örtmeye yaradığına göre, burjuvazi­
nin kulağına çok hoş gelecek bir gevezelik ile doldurmuş­
tur.
Kautsky'nin broşürünün adı, gene de Proletarya Dik­
tatörlüğü olmaktan geri kalmaz. Marx'ın öğretisinin temel
düşüncesinin bu olduğu herkesçe bilinir. Ve Kautsky, ko­
nu yöresindeki bütün bu gevezelikten sonra, Marx'ın pro­
letarya diktatörlüğü üzerindeki sözlerini anma zorunda
kalır.
"Marksist" Kautsky bu işi nasıl yapar, işte işin en
matrak yanı! Dinleyin daha iyi:
"Bu görüş biçimi [Kautsky'nin, demokrasinin hor­
görülmesi olduğunu söylediği görüş biçimi] Karl Marx'ın
bir tek sözüne dayanır." 20. sayfada okunan şey, tasta­
mam bu. Ve Kautsky, 60. sayfada bunu gene yineler ve
"Marx'ın, proletarya diktatörlüğü üzerine, 1875'te bir mek­
tupta bir kez kullanmış bulunduğu küçük sözü [harfi har­
fine! ! des Wortchens] [bolşeviklerin] tam zamanında anım­
sadıklarını" söylemeye değin gider.
İşte Marx'ın o "küçük söz"ü:
"Kapitalist toplum ile komünist toplum arasında, ka­
pitalist toplumun komünist topluma devrimci dönüşüm
dönemi yer alır. Bu döneme, devletin proletaryanın dev­
rimci diktatörlüğünden başka bir şey olamayacağı bir
siyasal geçiş dönemi karşılık düşer."279
ilkin, Marx'ın tüm devrimci öğretisini özetleyen bu
ünlü açındırmasını "bir tek söz" ve hatta "küçük bir söz"
diye adlandırmak, marksizmi umursamamak, onu büsbü­
tün yadsımak demektir. Kautsky'nin Marx'ı hemen he­
men ezbere bildiğini; bütün yazdıklarına bakarak bir yar­
gıya varmak gerekirse, masasının üzerinde ya da kafa499
sının içinde, alıntıları kolayca kullanabilmek için, Marx'ın
bütün y azd ıklarını özenle yerleştirdiği bir bölmeler dizi­
sine sahip bul unduğwıu unutmamalıyız. Kautsky, Marx
ve Engels'in, mektuplarında olduğu kadar basılı yapıtla­
rında da, Komünden önce ve hele Komünden sonra, pro­
letarya diktatörlüğünden birçok kez sözetmiş bulunduk­
larını bilmiyor olamaz. Kautsky, "prol etarya diktatörlü­
ğü" formülünün, proletaryanın burjuva devlet makine­
sini "parçalama" görevinin, Marx ve Engels'in, 1848 dev­
rimleri deneyini ve daha da çok 1871 deneyini gözönünde
tutarak, 1852'den 189l'e değin, yani kırk yıl boyunca sö­
zünü etmiş bulundukları bu göre v i n , tarihsel bakımdan da­
ha somut ve bilimsel bakımdan riaha doğru bir :mlatımın­
dan başka bir şey olmadığını bilmiyor olamaz.
Marksizmin, marksizm yorumlayıcısı Kautsky tarafın­
dan bu korkunç tahrifini nasıl açıklamalı? Eğer bu olayın
felsefi temeli dikkate alınırsa, sorun diyal ektik yerine ek­
lektizm ve sofistiğin geçirilmesine indirgenir. Kautsky, bu
yerine geçirme işinde ustalığa yükselmiştir. Siyasa l ve
pratik bakımdan, sorun oportü n istler önünde, yani enin­
de sonunda burjuvazi önünde yaltaklanmaya indirgenir.
Savaşın başlamasından sonra durmadan dah a hızlı ile r­
leyen Kautsky, burjuvazi uşağı olarak da v ran ırk e n , mark­
sist olarak konuşma sanatında bir vi rtüöz olmuştur.
Marx'ın proletarya diktatörlüğü üzeri ndeki "küçük
söz"ünü, Kautsky'nin nasıl "yorum"ladığı incelenince, bu­
na daha çok inanılır. Dinleyin:
"Marx bu diktatörlüğü nasıl düşündüğ·ünü daha ay­
rıntılı bir biçimde belirtmekten ne yazık k i geri kalmış­
tır. . . " (Döneğin kesinlikle yalan tümcesi, çünkü Marx ve
Engels, Kautsky'nin, bu marksizm yorumlayıcı sın ı n, bile
isteye bir yana bıraktığı bir dizi çok ayrıntılı bilgiler v e r­
mişlerdir) . . . "Harfi lıarfine, diktatörlük sözcüğü, demok­
rasinin kaldırılması anlamına gelir. Ama, harfi harfi ne
soo
alınırsa, bu sözcüğün; hiç bir yasa ile bağlı olmayan bir
tek bireyin kişisel iktidarı anlamına da geldiği kendiliğin­
den anlaşılır. Despotizmden, sürekli bir devlet kurumu
olarak değil, ama aşırı bir geçiş önlemi olarak anlaşılma­
sı ile ayrılan kişisel iktidar.
" 'Proletarya diktatörlüğü' deyimi, dolayısıyla hiç de
bir tek bireyin değil, ama bir tek sınıfın diktatörlüğü,
Marx'ın burada sözcüğün harfi harfine anlamı ile dikta­
törlüğü düşünmediğini tanıtlar.
"0, burada, bir hükümet biçiminden değil, ama pro­
·
letaryanın siyasal iktidarı eline geçirdiği her yerde zorun­
lu olarak meydana gelecek bir durumdan sözetler. Marx'­
ın, İngiltere ve Amerika'da geçişin barışçıl yoldan, yani
demokratik yoldan olabileceğini düşünmesi de, onun bu­
rada bir hükümet biçimi düşünmediğini tanıtlar." (s. 20.)
Okurun, "teorisyen" Kautsky tarafından kullanılan
yöntemleri açıkça anlayabilmesi için, bu usavurmayı kas­
ten tam olarak veriyoruz.
Kautsky soruna diktatörlük "sözcük"ünün bir tam­
mı ile yanaşmak istemiş.
Çok iyi. Soruna istediği gibi yanaşmak herkesin kut­
sal hakkıdır. Yalnızca ciddi ve dürüst yaklaşım biçimini,
dürüst olmayan yaklaşım biçiminden ayırdetmek gerekir.
Sorıma bu biçimde yanaşarak onu ciddi ciddi incelemek
isteyen kişi, bu "sözcük" üzerindeki kendi öz tanımını ver­
melidir. O zaman, sorun açıkça ve besbelli bir biçimde
konmuş olur. Kautsky hiç de böyle yapmaz. "Harfi har­
fine, diye yazar, diktatörlük sözcüğü, demokrasinin kal­
dırılması anlamına gelir."
İ lkin. bu bir tanımlama değildir. Eğer Kautsky dik­
tatörlük kavramının tanımından kaçınmak istiyorsa, so­
runu bu biçimde incelerneyi seçmek neden?
İkincisi, bu, açıkça yanlış. Bir liberalin genel olarak
"demokrasi"den sözetmesi doğaldır. Bir marksist · ise sorsoı.
maktan hiç bir zaman geri kalmayacaktır : "Hangi sınıf
için?" Örneğin herkes bilir -ve "tarihçi" Kautsky de bi­
lir- ki, ilkçağ kölelerinin ayaklanmaları, ve hatta büyük
kaynaşmaları, ilkçağ devletinin özünü, yani köleciler dik­
tatörlüğünü hemen açığa vuruyorlardı. Bu diktatörlük,
köle sahipleri arasındaki, onlar için demokrasiyi kaldırı­
yor muydu? Herkes bilir ki, hayır.
"Marksist" Kautsky, sınıflar savaşımını "unuttuğu"
için, şaşılacak bir saçmalık ve gerçeğe aykırı bir şey ileri
sürmüştür.
Kautsky'nin liberal ve yanlış olumlamasının, mark­
sist ve doğruya uygun bir duruma gelmesi için, şöyle de­
mek gerekir: diktatörlük, zorunlu olarak, bu diktatörlüğü
öbür sınıflar üzerinde uygulayan sınıf için demokrasinin
kaldırılması anlamına gelmez, ama zorunlu olarak, dik­
tatörlüğün kendisi üzerinde ya da kendisine karşı uygu­
landığı sınıf için demokrasinin kaldırılması (ya da esas
olarak sınırlandırılması, bu da kaldırma biçimlerinden
biridir) demektir.
Ama bu olumlama ne kadar doğru olursa olsun, dik­
tatörlüğü tanımlamaz.
Kautsky'nin bundan sonraki türncesini inceleyelim:
" . . . Ama, harfi harfine alınırsa, bu sözcüğün, hiç bir
yasa ile bağlı olmayan bir tek bireyin kişisel iktidarı an­
lamına da geldiği kendiliğinden anlaşılır . . . "
Rasgele burnunu şuraya buraya sokan kör bir köpek
yavrusu gibi, Kautsky burada, bile bile yapmadan, doğ­
ru bir düşüncenin üstüne basmıştır (yani diktatörlüğün
hiç bir yasa ile bağlı olmayan bir iktidar olduğu) ; bunun­
la birlikte bir diktatörlük tanımı vermemiş, ve ayrıca dik­
tatörlüğün bir tek bireyin iktidarı olduğu yolundaki o
açık tarihsel gerçeğe-aykırılığı ileri sürmüştür. Diktatör­
lük bir kişiler topluluğu, bir oligarşi, bir sınıf vb. tara­
fından da uygulanabilcliğine göre, bu, etimalajik bakım5 02
•
dan* bile doğru değildir.
Kautsky daha sonra diktatörlük ile despotizm ara­
sındaki ayrımı belirtir; ama, savı açıkça yanlış olsa da,
bizi ilgilendiren sorun ile hiç bir ilgisi olmadığı için, üzerinde durmayacağız. Kautsky'nin 18. yüzyıla bakmak için
20. yüzyıla, ilkçağa bakmak için 18. yüzyıla sırt çevirme
eğinimi bilinir; ve bir kez diktatörlüğe eriştikten sonra,
Alman proletaryasının bunu gözönünde tutacağım, ve
Kautsky'yi, örneğin bir liseye ilkçağ tarihi öğretmeni ola­
rak atayacağını umarız. Despotizm üzerine ince eleyip
sık dakuyarak proletarya diktatörlüğü tanımlamasının
içinden çıkmak, aşırı bir budalalık ya da çok beceriksiz
bir düzenbazlık kanıtı vermek demektir.
Sonuç: Dik tatörlükten sözetmeye girişen Kautsky, hiç
bir tanımlama vermeksizin, herkesçe bilinen birçok ger­
çeğe-aykırılık ileri sürmüştür ! Eğer entelektüel yetenek­
lerine güvenecek yerde, belleğine başvursaydı, Marx'ın
diktatörlükten sözettiği bütün örnekleri "bölme"lerinden
çıkartabilirdi. O zaman, kuşkusuz ya aşağıdaki tanımı, ya
da öz bakımdan eşdeğer bir tanımı elde etmiş olurdu:
Diktatörlük, doğrudan doğruya zora dayanan ve hiç
bir yasa i le baği ı olmayan bir iktidardır.
Proletaryanın devrimci diktatörlüğü, proletaryanın
burjuvazi üzerinde uyguladığı, zor aracıyla kazamhp sür­
dürülen, hiç bir yasa ile bağlı olmayan bir iktidardır. Ve
bilginler bi l gini Bay Kautsky'den "zorla fethetme" zo­
runda olduğumuz şey, işte bu hasitin basiti, (kapitalistler
tarafından satınalınmış o küçük-burj uva ayaktakımının
yukarı katmanları olan bütün ülkeler sosyal-emperyalist­
lerini değil, ama yığını temsil eden) her bilinçli işçi için
gün gibi açık gerçek, kurtuluşları için savaşan sömürü­
l enlerin her temsilcisi için ortada, ve her marksist için
•
Sözetik kaynak b i l i mi bakımı ndan.
5 03
--c;.
sözgötürmez bir şey olan bu gerçektir! Bunu nasıl açıkla­
malı? Burjuvazinin hizmetinde aşağılık karaçalıcılar du­
rumuna gelmiş bulunan II. Enternasyonal önderlerinin
iliklerine işlemiş kölelik ruhu ile.
Kautsky ilkin, diktatörlük sözcüğünün harfi harfine
anlamının bir tek bireyin diktatörlüğü olduğu yolunda­
ki o açık saçmalığı olurolayarak yutturmaca yapar; son­
ra -bu tahriften yola çıkarak!- "buna göre", sınıf dik­
tatörlüğü deyiminin, Marx'ta harfi harfine anlamını ta­
şımadığını (ama diktatörlüğün, devrimci zor değil, dik­
kat edin, burjuva demokrasisi altında çoğunluğun "ba­
rışçıl" fethi anlamına geldiğini) açıklar.
Önemli olan, görüyor musunuz, "durum" ile "hükü­
met biçimi" arasında bir ayrım yapmaktır. Çok derin bir
ayrım, tıpkı kafasızca düşünen bir adamın budalalık "du­
rum"u ile, budalalıklarının "biçim"i arasında bir "ayrım"
yapıyormuşuz gibi !
Kautsky, diktatörlüğü bir "egemenlik durumu" ola­
rak sunma gereksinmesini duyar (bir sonraki sayfada,
s. 21, kullandığı deyim tıpatıp bu) , çünkü o zaman dev­
rimci zor, zorlu devrim yokolur. "Egemenlik durumu",
herhangi bir çoğunluğun . . . "demokrasi" altında varolu­
şunu içeren bir durumdur ! Bu hileli hakkabazlık sayesin­
de, devrim düpedüz yokolur.
Ama oyun çok kabadır, ve Kautsky'ye hiç bir yararı
dokunmayacaktır. Diktatörlüğün, bir sınıfın bir başka sı­
nıfa karşı -dönekler için öylesine tatsız- bir devrimci
zor "durumu"nu içerdiği ve böyle bir durum anlamına
geldiği, "göze batacak kadar açık" bir gerçektir. "Durum"
ile "hükümet biçimi" arasındaki ayrımın saçmalığı, ken­
dini bütün açıklığı ile gösterir. Burada hükümet biçimin­
den sözetmek alıklığın daniskasıdır, çünkü her yumurcak,
krallık ile cumhuriyetin iki ayrı hükümet biçimi olduk­
larını bilir. Bu iki hükümet biçiminin hgr ikisinin de, ka-
pitalist rejimdeki bütün öbü r geçici "hükümet biçimleri"
gibi, burjuva deuletin, yani burjuvazi diktatörlüğünün
çeşitlerinden başka bir şey olmadıklarını Bay Kautsky'ye
tanı tlamak gerek.
Ensonu, hükümet biçimlerin den sözetmek, burada
açık açık hükümet biçiminden değil, ama devlet biçimi
ya da tipinden sözeden Marx'ı budalaca, ama çok da ka­
ba bir biçimde tahrif etmek demektir.
Burjuva devlet makinesini zorla yıkmarlan ve oııuıı
yerine, Engels'e göre, "artık sözcüğün gerçek anlamında
bir devlet olmayan"200 bir yenisini geçirmeden, proleter
devrim olanaksızdır.
Kautsky bütün bunları elçabukluğuna getirme, soy­
suzlaştırma gereksinmesini duyar: dönek konumu bunu
böyle gerektirir.
Bakın ne sefil kaçarnaklara başvurur.
Birinci kaçamak . . . "Marx'ın, İ ngiltere ve Amerika'da
geçişin barışçıl yoldan. yani demokratik yoldan olabil ece­
ğini düşünmesi de, onun burada bir hi.ikiimet biçimi di.i­
şi.inmediğini tanı tl ar . . .
Hükümet biçimi n i n burada hiç bir yeri yok, çünkü
burjuva devlet için karakteristik olmayan, örneğin mili­
tarizmin yokluğu ilc ayırdedilen krallıklar, ve onun bütün
ayıncı niteliklerin i, örneğin militarizm ve bürokrasiy� ,
taşıyan cumhuriyetler de vardır. Herkesçe bilinen tarih­
sel ve siyasal bir olgudur bu, ve Kautsky bunu tahrif
etme başarısını gösteremeyecektir.
Eğer Kautsky ciddi ve dürüst bir biçi mde düşünce
yü rütmek isteseydi, kendi kendine şöyle sorardı: Devri­
me ilişkin ve istisna nedir bilmeyen tarihsel yasalar var
mıdır? Ve yanıtı da şu olurdu: Hayır, yoktur. Bu. yasa­
lar ancak tipik olan, Marx'ın bir gün ortalama, normal,
tipik kapitalizm a nl amında, "ideal" olarak nitelendirmiş
bulunduğu şeyi gözönünde tutarlar.
"
s os
Sonra, 70 yıllarında İngiliere ve Amerika'yı konumuz
bakımından bir istisna durumuna getiren bir şey var mıy­
dı? Bilimin tarihsel sorunlar düzeyindeki isterlerinden
azbuçuk bilgili herkes için, bu sorunun sorulması gerekti­
ği açıktır. Bundan sakınmak, bilimi tahrif etmek, safsa­
talarla oynamak demektir. Bu soru bir kez sorulduktan
sonra, yanıttan kuşkuya düşülemez: Proletaryanın dev­
rimci diktatörlüğü, burjuvaziyc karşı uygulanan zordur;
ve bu zor özellikle, Marx ve Engels'in (özellikle Fransa'­
da İç Savaş ta ve bu yapıtın önsözünde) birçok kez ve en
belirgin bir biçimde açıkladıkları gibi, militarizm ve bü ­
rokrasinin varoluşu ile zorunlu kılınmıştır. Oysa, Marx'­
ın gözlemini yaptığı çağ olan 19. yüzyılın tam da 70 yıl­
larında, tastamam İngiltere'de ve Amerika'da, işte bu ku­
rumların ta kendileridir ki, yok idiler. (Şimdi hem İngil­
tcrc'de, hem de Amerika'da, varlar. )
Dönekliğinin üstünü örtrnek için, Kauisky her adım­
da, sözcüğün tam anlamı ile gözboyacılık yapma zo runda!
Ve, bile isteye yapmaksızın, asıl niyetini nasıl açığa
vurduğuna dikkat edin ; şöyle yar.mış : "barışçıl yoldan ,
yani demokra.tik yoldan" ! !
Diktatörlüği.i tanımlarken, Kautsky bütün gücü ile,
bu kavramın egemen özelliğini, yani devrimci zoru okur­
dan gizlerneye çalışmıştır. Ve şimdi gerçek ortaya çıkar:
sözkonusu olan, barışçıl devrim ile zorlu devrim arasın­
daki karşıtlıkiır.
Tavşan işte burada yatar. Kaçaımıklar, sa fsatalar, tah­
rifler; zorlu devrimi savuşturmak, dönekliğini, liberal iş­
çi siyasetinden yana, yani burjuvaziden yana geçişini giz­
lcmek için, Kautsky, bütün bunlara gereksinme duyar.
Tavşan işte burada yatar.
"Tarihçi" Kautsky tarihi öylesine bir utanmazlıkla
bozar ki, esas olanı "unutur": doruk noktası tam da 1870
ile 1880 arasında bulunan öntekelci (premonopoliste) ka'
o6
pitalizm, İ ngiltere ve Amerika'da özellikle belirtili olan
temel iktisadi nitelikleri nedeniyle, kendini -tüm ölçü­
ler saklı- en yüksek barışçıllık ve liberalizm ile gösteri­
yordu. Emperyalizme gelince, o, yani ancak 20. yüzyılda
olgunlaşan tekelci kapitalizm, temel iktisadi nitelikleri
nedeniyle, kendini en düşük barışçıllık ve liberalizm ile,
militarizmin en yüksek ve en genelleşmiş gelişmesi ile
gösterir. Barışçıl ya da zorlu devrimin hangi noktaya de­
ğin tipik ya da olası olduğu incelenirken bunu "gözden
kaçırmak", burjuvazinin en bayağı uşağı düzeyine düş­
mek demektir.
İkinci kaçamak: Paris Komünü, proletarya diktatör­
lüğü idi; oysa, o genel oy ile, yani burjuvazi seçim hak­
larından yoksun bırakılmaksızın, yani "demokratik ola­
rak" seçilmişti. Ve Kautsky bayram eder: " . . . Marx için
[ya ·da Marx'a göre] proletarya diktatörlüğü, proletarya­
nın çoğunluğu oluşturduğu, arı demokrasiden zorunlu
olarak çıkan bir durum idi" ( bci ü berwiegendem Prole­
tariat, s. 21) .
Kautsky'nin bu kanıtı öylesine eğl endirici ki, gerçek­
ten, itirazların seçiminde gerçek bir embarras de riches�
ses* duyuluyor. İ lkin, burjuvazinin en seçme katmanının,
kurmayının, kaynağının, Paris'ten Versailles'a kaçmış ol­
duğu bilinir. "Sosyalist" Louis Blanc Versailles'da bulu­
nuyordu, bu da Kautsky'nin, sosyalizmin "bütün akım­
ları"nın Komüne katıldıkları yolundaki sözlerinin yan­
lışlığını gösterir. Paris halkının, biri militan ve siyasal
olara� etkin tüm burjuvaziyi biraraya getiren iki savaş­
çı kamp biçiminde bölünmesini, "genel oy" ile birlikte,
"arı demokrasi" olarak göstermek gülünç değil mi?
İkincisi, Komün, Versailles'a karşı, Fransa işçi hükü­
meti olarak burjuva hükümete karşı savaşıyordu. Fran• Zengi n l i k Hıkınt ı s ı . -ç.
o
sa'n ı n yaz.gısını kararlaştıran Paris olduğuna göre, "arı
demokrasi" ile "genel oy"un burada ne işi var? Marx
tüm ülkenin malı olan Fransa Bankasına elkoyınamakla
Komiinün bir yanlışlık yaptığıııı düşünürken,2"1 "arı de­
mokrasi" ilkeleri ve uygulamasından mı esinleniyordu '?
Hiç kuşkusuz, görülüyor ki Kautsky polisin, insanla­
rın "hep birlikte" gülmesini yasakladığı bir ülkede yazı­
yor, yoksa bu gülme onu öldürürdii.
Üçüncü olarak, Engels'in Komiin üzerine, o . . . "arı de­
mokrasi" açısından verdiği şu aşağıd aki yargıyı, Marx ve
Engels'i ezbere bilen Bay Kautsky'ye büyük bir saygı ile
anımsatmakta kendimi özgür göreceğim :
"Bu baylar" (karşı-otoriteciler) "bir devrim görmüş
müdürler hiç'? Bir devrim, kuşkusuz olabilecek en otori­
ter şeydir. Nü fusun bir bölümü nün. tiifek, süngü ve top
gibi, söz uygun düşerse otoriter a r açlar ı bolca kullana­
rak, kendi iradesini nüfusun öbür bölümüne zorla d ayat­
tığı bir eylemdir bu. Yenen parti, egemenliğini, silahları­
nın
gericilerde uyandırdığı korkuya d ay anarak sürdü r ­
me zoru n d ad ı r . Paris Komünü, eğer burjuvaziye karşı si­
lahlanmış bir halkın otoritesini k ull a nm as aydı , bir gün­
den çok tutunabilir miydi? Tersine, onu bu otoriteyi çok
az kullanmış olmakla k ın ay aın a z mıyız?mnı
Alın size "arı demokrasi" ! Sımflara bölünmüş bir
toplumda, genel olarak "arı demokrasi"den sözetmeye kal­
kışan tatsı z tuzsuz ham kafayı, yani ( 40 y ı l ları n ı n Fran­
sız ya da 19 14-1918'in Avrupalı anlamındaki) "sosyal-de­
mokrat"ı, Engels kimbilir nasıl makaraya alırdı !
Ama bu kadarı yeter. K au tsky tarafından ileri sürü­
len bütün saçmalıkları bir bir saymak olanaksız iş, çün.
kü tümeelerinin herbiri bir döneklik uçurumu.
Marx ve Engels, Paris Komünü üzerine derin bir tah­
lil yapmışlar, onun d eği min i n "varolan devlet makinesi".
ni parçalamaya, yıkmaya girişrnek oldu�unu gösterınişler-
508
dir. Bu noktanın onların gözünde öylesine büyük bir öne.
mi vardı ki, 1872'de Komünist Manifes to ' ıı un ( y er yer)
"eskimiş" programında yaptıkları tek düzeltmeyi bu oluş.
turur.2s:ı Marx ve Engels, Komünün ordu ve börokrasiyi
kaldırdığın ı , parlamentarizmi kaldırdığını, "o asalak uı•
olan devlet"i yıktığım, vb. göstermişlerdir. Oysa, bilgeleı•
bilgesi Kautsky, gece takkesi başında, liberal profesörlerin
bin kez anlattıkl arı şeyi yine!t•r durur: "arı demokrasi"
üzerine masallar.
Rosa Luxembourg, 4 Ağustos 1914 günü, Alman sos­
yal-demokrasisinin bundan böyle kokmuş bir ceset ol du­
ğunu söylemekte çok haklı idi.
Ü çü ncü kaçamak: "Her ne kadar diktatörlükten b i r
hükümet biçimi olarak sözediyorsak da, bir sınıf diktatör­
lüğünden sözedemeyiz. Çünkü bir sınıf, daha önce belirt­
miş· bul unduğumuz gibi, ancak egemen olabilir, ama hü­
kümet edemez . . . " Hiiki.i me>t edenler "örgüt"ler ya da
" parti"lerdir.
Her şeyi karmakanşık Pdiyursunuz, her �eyi tiksiııç
bir biçimde karmakarışık ediyorsunuz bay "Halt-karış­
tırıcı danı şman" ! Diktatörlük bir "hükümet biçimi" değil­
dir - bir· gü lü ııçlükti i r bu ! Ayrıca Marx "hükümet biçi­
mi"nden değil, ama deıılet bi ç i m ya da tipinden süzeder.
Bu ikisi aynı �ey değil, ama kesinlikle değil. Aynı biçim­
de, bir sın ıfı n h ükümet ederneyeceği de kesinlikle yanlış;
böylesine bir budalalık, ancak burjuva parlamento dışın...
da hiç bir şey görmeyen ve "yönetici partiler" dışında hiç
bir şeye önem v er m eyen bir "parlamenter salak"tan gp.
lebi lir. Av r u p a ' ıı ı n herhangi bir lilkesi, Kautsky'ye ege­
men bir sınıf tarafından hükümet örnekleri verecektir;
ortaçağdaki toprak beylerinin durumu, yetersiz örgii tlen­
melerine karşın , böy! e ol m uş t ur.
Özetleyelim. Kaııtsky, Marx'ı bayağı bir liberal d u­
r umuna getirerek, prol ı>tarya d i ktatörlü ğ i i fikrini en gö509
rülmemiş biçimde bozmuş, yani kendisi, "arı demokrasi"
üzerine yavan sö1.ler döktürerek, burjuva demokrasisinin
sınıf içeriğini gizleyip gölgelendiren, her şeyden çok ezi­
len sınıfın devrimci zorundan korkan bir liberal düzeyine
düşmüştür. "Proletaryanın devrimci diktatörlüğü" fikri­
ni, ezilen sınıfın eziciler üzerinde devrimci zor kullan­
masını ortadan kaldıracak biçimde "yorum"layarak, Ka­
utsky, Marx'ın liberal bÔzulması dünya rekorunu kırmış­
tır. Dönek Bernstein, artık dönek Kautsky yanında an­
cak bir fino köpeği olarak görünüyor.
Ekim 1 9 1 8'd<'. en gee
10
K:ısım 1 9 1 8'de yazılmı�tıı·
''Konıilnlst"
Y:ıyınlan t:ırafındnn,
1918'de Moskov:ı 'd:ı bmşiir olar:ık
yayınılanmıştır
AVRUPA VE AMERiKA İŞÇİLERİNE MEKTUP
(PARÇA)
. . . Tarihsel ve evrensel planda, "Sovyetler iktidarı".
proletarya diktatörlüğünün gelişmesinin ikinci adımı, ya
da ikinci evresidir. Paris Komünü, onun ilk adımı idi. Ko­
münün içerik ve önemi üzerine Marx tarafından Fran­
sa'da Iç Sa v aş'ında verilmiş bulunan dalıice tahlil, Komü­
nün yeni tip bir devleti, proleter devleti yarattığını gös­
termiştir. Her devlet, en demokratik cumhuriyet dahil,
bir sınıfın bir başka sınıf tarafından baskı altında tutul­
masına yönelik bir makineden başka bir şey değildir. Pro­
leter devlet, burjuvazinin proletarya tarafından bastırıl­
ması için bir makinedir; ve bu bastırma, büyük toprak
sahipleri ve kapitali stlerin, tüm burjuvazi ve onun bütün
51.1.
kuyruklarının, bütün sömürücülerin, alaşağı edilmeleri
başladığı zaman, mülksiizleştiricilerin ınülksüzleştirilme­
si başladığı zaman, gösterdikleri zorlu, amansız, hiç bir
şey önünde durmayan direnç nedeni ile. zorunludur . . .
2 1 Ocak
1919 günü yazılınıştıı·
24 Ocak 1919 gi.lnü Pnıvda n• lG'cla
ve Merkez Y-ürütme Komitesi
lzvestla'Rı n• 16'da yayımlarımıştır
BURJUVA DEMOKRASİSİ VE PROLETARYA
DİKTATÖRLÜÖÜ ÜZERİNE, 4 MART 1919
GÜNÜ KOMÜNİST ENTERNASYONAL
I. KONGRESiNE SUNULAN
TEZLER VE RAPOR
(PARÇA)
5. İşçi y ığınların ın ona karşı içten ve sıcak bir sevgi
beslediklerini bildikleri i ç in kendini sosyalist göstermek is­
teyen herkes tarafından sözlerle göklere çıkarılan Paris Ko­
münü, burjuva parlamentarizmi ve burjuva demokrasisi­
nin, ortaçağa oranla son derece ileri, ama proleter devrim
çağında tepeden tırnağa zorunlu olarak yeniden düzeltil­
meleri gereken bu kurumların, tarihsel olarak saymaca
(conventionnel) niteliği ile sınırlı d eğerin i çok çarpıcı bir
biçimde göstermiştir. Koroün ü n tarihsel anlam ve öne­
mini herkesten daha iyi değerlendirmiş ve tahlilinde,
ezilen sınıflara, varlıklı sınıfl arın halkı parlamentoda
"temsil edecek ve bastıracak" (ver-und zertreten) vekil,
,
lerini birkaç yılda bir kez seçme hakkının verildiği bur­
juva demokrasisi ve burjuva parlamentarizminin sömü­
rücü niteliğini göstermiş bulunan, Marx'ın ta kendisi­
dir.264 Sosyalizm dönekleri , "genel olarak demokrasi" üze­
rindeki eski burjuva yavelerini dillerine dolayarak, Pa­
ris Komünü deneyi ile onun somut derslerini, tam da bü­
tün dünyayı kucaklayan sovyetik hareket, herkesin gözleri
önünde Komünün başladığı işi sürdürdüğü şu sırada, unu­
tuyorlar. Komün hiç bir zaman parlamenter bir kuruluş
olmadı.
6. Sonra, Komünün önemini oluşturan şey, burju­
va devletin bürokratik, adli, askeri, polissel aygıtını tepe­
den tırnağa parçalamaya, yıkmaya, ve onun yerine işçi
yığınlarının, yasama ve yürütme güçlerinin ayrılığını ta­
nımayan özerk bir örgütünü geçirmeye girişmiş bulun­
masıdır. Güncel bütün burjuva demokratik cumhuriyet­
ler, sosyalizm döneklerinin gerçeği tefe koyarak proleter
olarak nitelendirdikleri Alman cumhuriyeti dahil, bu dev­
let aygıtını korurlar. Bundan ötürü, "genel olarak demok­
rasi"den yana çığlıkların, burjuvazinin ve onun sömürü­
cü ayrıcalıklarının savunmasından başka bir şey olmadık­
ları, bir kez daha göze çarpar.
19. Eski aygıtı, yani kapitalizm altında, hatta en de­
mokratik cumhuriyetlerde bile, kaçınılmaz olarak varlı­
ğını sürdürmüş ve sürdürecek olan, ve gerçekte işçiler ve
emekçilerden yana demokrasinin kurulması karşısında en
büyük engeli oluşturan bürokratik ve adli burjuva aygı­
tı bir seferde parçalama ve yıkmaya yalnız sovyetik dev­
let örgütü gerçekten yeteneklidir. Paris Komünü bu yol
üzerinde ilk adımı, tarihsel ve evrensel bir anlam ve önem
taşıyan ilk adımı attı, ve Sovyetler iktidarı da ikincisini.
6 Mart 1 9 1 9 g ü n ü Pravda no 5 1
ile Merkez Yürütme Komitesi
lzvestia'sı n° 51'de yayımlanmıştır
AÇlKLAYlCI NOTLAR
' Uluslararası Emekçiler Derneği [Birinci Enternasyonal
-ç.] Genel Konseyinin Fransa'da iç savaş üzerindeki çağrısı,
bilimsel komünizmin önem!i yapıtlarından biridir. Marksist
ötretinin sınıflar savaşımı, devlet, devrim ve proletarya dik­
tatörlüğü üzfil'indeki savları, bu yapıtta, Komünün öğrettiği
şeyler temeli üzerinde, yeni bir açındırma bulurlar.
Paris Komününün ilanından hemen sonra, Marx bu ko­
nudaki Alman, İngiliz ve Fransız gazete makaleleri, Paris'ten
gelen mektuplardaki bilgiler vb. gibi bütün verileri toplar ve
titizlikle irdeler. Genel Konseyin 18 Nisan 1871 günlü oturu­
munda, tüm Ent&nasyonal üyeleri için, "savaşımın Fransa'da­
ki genel eğilimi" üzerine bir çağrı (Adresse) yayınianmasını
önerdi; bu çağrıyı yazmakla görevlendirildi. Marx bundan son­
ra hemen işe koyuldu ve bütün mayıs ayı boyunca çalışma-
sını sürdürdü; Fransa'da İç Savaş'ın birinci ve ikinci taslakla­
rını yazdı ve daha sonra kesin metnin düzenlenmesine giri§ti.
30 Mayıs 1871 günü, Paris'teki son barikatın da dü§mesinden
iki gün sonra, Genel Konsey, Marx'ın okumuŞ bulunduğu
Fransa'da İç Sava§ metnini oybirliği ile onayladı.
Fransa'da İç Savaş, 13 Haziran 1871 günü, Londra'da İn­
gilizce olarak yayımlandı. Birinci baskı çabucak tükendiğin­
den, az sonra i§çiler arasmda indirimli fiyatla satılan ikinci
bir İngilizce baskı yayımlandı. Marx bu baskıda, ilk baskıda
bulunan dizgi yanlı§lıklarını düzeltti; "Ekler"e ikinci bir belge
eklendi. Genel Konseyin çağrıyı imzalayan üyeler listesinde
bazı değişiklikler oldu: burjuva basında çağrı ile uyuşmaz­
lıklarını dışavurmuş ve Genel Konseyden ayrılmış bulunan
trade-unioncu Lucraft ve Odger'in :ıdları silindi ve Genel Kon­
seyİn yeni üyelerinin adları eklendi. Ağustos 187 1 'de, Fransa'­
da İç Savaş ın, Marx'ın daha önceki baskılarda bulunan bazı
yanlışlıkları düzelttiği üçüncü bir baskısı yayımlandı.
1871 ve 1872 yıllarında, Fransa'da İç Savaş, Fransızca,
Almanca, Rusça, İtalyanca, ispanyolca ve Hollandacaya çev­
rildi, çeşitli Avrupa ülkeleri ve ABD'de devirli basında ve ay­
rıbasımlar biçiminde yayımlandı.
Engels tarafından yapılan Almanca çeviri, Almanya Sos­
yal-Demokrat Partisi ( ayzenahçılar) merkez organı Der Volk­
sstaat gazetesinde Haziran-Temmuz 1871'de, ve kısmen Enter­
nasyonalin İsviçre'deki Alman seksiyonları organı Der Vor­
bote dergisinde (Ağustos-Ekim 1871 sayısında) , sonra da Le­
ipzig'de broşür biçiminde yayımlandı. Metni çevirirken, En­
gels onda bazı küçük değişiklikler yaptı. 1 876'da, Paris Koroü­
nünün beşinci yıldönümü nedeniyle, İç Savaş'ın, metne bazı
belginlikler getirilmiş bulunan yeni bir Almanca baskısı ya­
yımlandı.
1891'de, Fransa'da İç Savaş'ın, Paris Komününün yirmin­
ci yıldönümü için yeni bir baskısını hazırlarken, Engels met­
ni bir kez daha gözden geçirdi ve yeni bir giriş yazdı. Engels
bu baskıda, Uluslararası Emekçiler Derneği Genel Konseyini,
Fransız-Alman savaşı üzerine, daha sonraki baskılarda Fran­
sa'da İç Savaş ile birlikte yayımlanması adet olan Marx tara­
fından yazılmış birinci ve ikinci çağrısına da yer verdi.
Fransa'da İç Savaş, Fransızcada ilk kez olarak Brüksel'­
de, Enternasyonalin Belçika seksiyonlar organı Internationale
gazetesinde, Temmuz-Eylül 187 1'de yayımlandı. 1872'de, Brük'
6
scl'dc, kendisine ulaştırılan provalarda birçok düzeltmeler ya­
pan ve birçok parçaları yeniden çeviren Marx tarafından göz­
den geçirilmiş bir çeviride, Fransızca bir ayrıbasım yayım­
Iaııdı.
Fransa'da İç Savaş'm ilk Rusça çevirisi 187l'de Zürih'te
yayımlandı; bu metin sonradan birçok kez yeniden basıldı ya
d a teksir edi l d i . 1905'te, Fransa'da İç Savaş, 1871 Almanca bas­
kısından çevril erek , V. Lenin i n yönetimi altında Ru sça ola­
rak yayımiandı ( "Brevestnik" Yayınları, Odesa ) . - 35, 72.
3 Bu giri ş, Marx'ın yapıtının, 189l'de, Almanya Sosyal-De­
mokrat Partisi ta rafı ndan Paris Komününün 20. yıldönümü
nedeniyle yayımianmış bulunan Almanca üçüncü baskısı için
Engels tarafından yazılmıştır. Engels, Paris Komünü deneyi
ilc onun Fransa'da İç Savaş t a Marx tarafından yazılan teorik
genelleştirilmesin i n tarihsel anlam ve önemini belirttikten son­
ra, özellikle Komün üy esi blankiciler ile prudoncuların etkin­
liği üzerinde durarak, Paris Komünü tarihi i le ilgili bazı kat­
malarda bulunuyordu. - 37.
3 Louis Bonaparte'ın 1 8 Brumaire'i Aralık 1851-Mart 1852
arasın d a yazıldı. Fransa'daki 1848-1851 devrim olaylarının tah­
liline dayanan M ar x bu ya pıt ta tarihsel materyalizmin, sınıf­
lar sava�ımı ve prolei.Pr devrimin, prol eta rya diktatörlüğünün
başlıca sa vlarm ı açındırı r. Muzaffer p rol et a ry a için burjuva
d evl et makinesini kırma zorunluluğu ü zer i ndek i , Fransa'da Iç
Savaş ta açındırılmış bulunan ter., ilk kez olarak bu yapıtta
formüle ed i l mi ş bulunur. Bkz: Ka rl Marx, Louis Bonaparte'ın
18 Brumairc'i, Sol Yay ı n l arı. A nk ar a 1976. - 38, 366.
• Sözkonusu ol a n
Alman halkının, N apoleon egemenli!lne
k <ınıı ulusal kurtuluş sava şı d ı r ( 1 8 13-1814) . - 38, 59.
8 Alın a n
gerici çevreleri, napolyoncu Fransa'ya karşi sa­
vaşl arı izlcyPn dönemde, Alman devletlerindeki gerici rejime
karşı (,'ıkan ve Almanya'nın birl eşti r il mesi n i isteyerek siyasal
gösterilPr düzenleyen muhalefet hareketi ü yelerine demagog
a d ı n ı VC'riyorlardı. Bu hareket esas olarak aydınları ve ö�ren­
cileri, iizellikle j im nasti k derneklerini ilgilendird i . Kamu
gUçlel'i "demagog"ları kovuşturdular.
38.
• SosyalistZere karşı olağanüstü yasa, Alma n y a d a 21 Ek i m
1 878'de kabul edildi. Tüm sosyal-demokrat örgütler, i şçi yığın
iirgütleı·i, i şçi basını y asakl a n dı sosyalist yayınlara elkondu,
sosyal-demokratlar baskı altına alındı. İşçi hareketinin baskı­
sı al tın d a 1 Eki m 1 890 giinii bu yasa kald ı rıl d ı . - 38.
'
.
'
,
'
,
-
'
,
,
ı
7 Belleviıle, aynı addaki bir tepe üzerinde. Komünün son
savunma yeri olan Paris işçi mahallesi. Mayıs ı87 l'de bu ma­
hallede sokak savaşları verildi. - 39.
• Paris proletaryasının,
Fransız burjuvazisi tarafından ca­
navarca bastırılan, 23-26 Haziran arasındaki kahramanca ayak­
lanması. Bu ayaklanma, proletarya ile burjuvazi arasındaki
büyük iç savaş tarihinde ilk ayaklanmadır. Haziran ayaklan­
masİnın yenilgisi, Avrupa'da karşı-devrimin bir saldırı işare­
ti oldu. - 40, 69, 79, 89, 1 06, 148, 292, 300.
• Orleancılar, Temmuz 1 830 devriminden sonra iktidara ge­
len ve 1848'de devrilen, Bourbon'lar hanedanının küçük kolu
olan Orleans ailesi yandaşları; bunlar mali aristokrasİ ile bü­
yük burjuvazinin çıkarlarını temsil ediyorlardı.
Lejitimistler, ı 792'de devrilen Bourbon'ların yandaşları,
büyük toprpk soyluluğu ile yüksek din adamları katmanının
çıkarlarını temsil ediyorlardı ; parti, ı830'da, bu hanedanın
.ikinci dirili şinden sonra oluştu. İkinci i mparatorluk boyunca
( 1 852-1870 ) , halk desteğinden yararlanmayan lejitimistler, siyasal yergiler yayımlamakla yetindiler; yeniden etkinliğe
1 87 1 'de, karşı-devrimci güçlerin Paris Komününe karşı genel
seferberliği sırasında geçtiler.
Bonapartçılar, Birinci ( 1804-18ı4) ve İkinci İmparator­
luğun yıkılmasından sonra, Fransa'da Banapartlar hanedanının
yeniden · kurulması yandaşları. - 4 1 , 69, 82, 1 19, ı67, ı 75, 248.
10
Burda, ı o Aralık 1 848'den sonra Fransız cumhurbaşkan­
lığı görevinde bulunan Louis Bonaparte tarafından gerçekleş­
tirilen 2 Aralık 1851 hükümet darbesi sözkonusu ediliyor. Ül­
kenin yasama meclisi ve Danıştay gibi başlıca örgenlikleri o
gün dağıtıldılar. Birçok milletvekili tutuklandı, otuziki ilde
sıkıyönetim ilan edildi, sosyalist ve cumhuriyetçi l iderler Fran­
sa dışına atıldılar. 14 Ocak günü, iktidarı başkanın ellerinde
toplayan yeni bir anayasa oylandı ; 2 Aralık 1852 günü de,
Louis Bonaparte, Napolcon III adı altında, Fransızların impa­
ratoru ilan edildi. - 41, 70, 98, ı 70.
11
1866 Avusturya-Prusya Savaşı, Prnsya'nın zaferi ile, bu
iki ülke arasındaki uzun bir yarışmaya son verdi ve Prnsya'­
nın desteği altında Almanya'nın birleşmesini önceden belirle·
di. Prusya, İtalya ile ittifak kurduğundan, birçok Alman dev·
leti Avusturya'nın yanındaydı. Prag Barış Antiaşması uya­
rınca,
Avusturya
Schleswig-Holstein
dükalığı
üzerindeki
haklarını Prnsya'ya devrediyor, ona önemsiz bir ödenti ödü-
sı. B
yor v e Venedik'i de İtalya'ya bırakıyordu. Viyana kongresi ta­
rafından 1 8 1 5'te kurulan ve otuzdan çok Alman devletini bi­
raraya getiren Cermen Konfederasyonu dağılıyor, ve onun ye­
rine, Avusturya olmaksızın, ve Prusya'nın desteği altında, Ku­
zey Almanya Konfederasyonu kurulmuş bulunuyordu. Prus­
ya, Hanover krallığım, Hessen-Kassel seçici prensliğini, Nas­
sau Büyük-Dükalığını ve Main-üzeri-Frankfurt özgür kentini
kendine katıyordu. - 42.
12
1 ve 2 Aralık 1 870'te, Sedan'da, Fransız-Alman savaşı­
nın, Fransız birliklerinin çözülmesi ile sonuçlanan kesin ça­
tışmalarından biri oldu. Fransız komutanlığı tarafından 2 Ey­
lül 1870 günü imzalanan teslim şartıaşması gereğince, 5 Ey­
lül 1870'ten 19 Mart 187 l'e değin, Prusya krallarının şatosu
olan Wilhelmshoehe'de enterne edilen Napoleon III başta ol­
mak üzere, 80.000'den çok Fransız er ve subayı kayıtsız şart­
sız teslim oldular. Scdan bozgunu İkinci İmparatorluğun yıkı­
lışını çabuklaştırdı ve 4 Eylül 1870 günü Fransa'da cumhu­
riyet ilan edilmesi s o nu cu n u verdi. - 42, 62, 80, 1 93.
13 Burda sözkonusu
olan şey, Versailles'da 26 Şubat 187 1
günü bir yanda Thicrs ve .Jules Favre, ve öte yanda da Bis­
marck olmak üzere imzalanmış bulunan Fransa ve Almanya
arasındaki barışın luızırlıklarıdır. Fransa, Almanya'ya Alsas
ile Loren'in doğusunu bı rakıyordu ve !i milyar franklık bir
savaş ödentisi ödeyecekti ; para ödenenc değin, ülkenin bir bö­
lümü Alman işgali altında k a l a c ak t ı. Kesin barış antıaşması
10 Mayıs 1 87 1 günü M a i n - ü zeri -Frankfurt'ta imzalandı. - 43,
1 58, 165.
" Mareşal Bazu i n e b i rl i k l eri Ekim l 870'te, kenti kuşatan
Alınan bi rlikleri k arşıs ında, Metz'de teslim oldular. Daha son­
ra, Metz'de (ve Serlan'da) tutsak olan Fransız askerleri, Pa­
ris KomününUn kanl a r içinde bastırılması için kullanıldılar.
- 46, RO.
15 Uluslararası
Rmc/cçilcr Derneği (Birinci E nternasyonal ) ,
Marx ve Engels tarafından yönetilen bu dernek ( 1 864-1876 ) ,
proletaryanın i l k büyük örgütü oldu. Enternasyonal, başlıca
kapitalist ülkelerin öncü işçilerine bilimsel sosyalizm düşün­
celerini tanıttı ve "emekçilerin sermayeye karşı devrimci sal­
dırısını hazırlamak için dünya emekçiler örgütünün temelleri­
n i " attı (V. Lcnine, CEıwres, Paris-Moscou, s. 29, s. 309 ) . 48, 1 33, 298, 299, 326, :H6, 3!15, 358, 363.
İdee gcneralc de la r�volution au XIX. siecle
18 Proudhon,
,
519
( 1 9. yüzyılda genel devrim düşüncesi) , Paris 1851. Marx'tan
Engels'e 8 Ağustos 1851 tarihli bir mektupta ve Engels'in
Proudhon'un "19. Yüzyılda Genel Devrim Düşüncesi" Kitabı­
nın Eleştirel Tahlili yapıtında (Marx-Engels Arşivleri, c. X,
s. 5-34) yazarın düşüncelerinin bir eleştirisi bulunur.
49.
17 Possi bilistes
(olanakçılar ) ,
Fransız sosyalist hareketi
içinde, 1882'de Fransa Sosyalist Partisinin bölünmesine yolaçan
Brousse ve Malon tarafından yönetilen oportünist akım. Bu
akımın liderleri, sadece elde edilmesi olanaklı olan şeyi elde
etme yolundaki reformist ilkeyi benimsemişlerdi; takma ad­
ları da burdan gelir.
49.
18 Engels'in Giriş'inin, Alman sosyal-demokrasisinin teorik
dergisi olan Neue Zeit'taki ilk yayımlanışı sırasında, yazıku�
rulu, metinde bir değişiklik yapmakta sakınca görmedi: elyaz..ı
masının son paragrafında kullanılan "sosyal-demokrat ham­
kafa" ( "le p h ilist i n social-democrate") deyimi yerine "Alman
hamkafa" ( phi li st i n allemand") deyimi kondu. Engels bu
keyfi değişiklijti onayiamaclığını bildirdi, ama büyük bir ola­
sılıkla bu yapıtın aynı zamandaki yayımlarında ayrılık gör­
mek istemediitinden, ayrıbasımda değiştirilen sözcüklere do­
kunmadı. Bu baskıda asıl ınıüne uyulmuştur.
53.
19 muslararası Emekçiler Derneı:tinin
Fransız-Alman Sava­
şı "Ozerine Birinci Çağrısı, Marx tarafından 1 9-23 Temmuz
l870'te yazıldı. 19 Temmuz 1870 günü, çatışmalann başlama­
sından sonra, Genel Konsey, Genel Konsey Sürekli Komite­
sinin 23 Temmuzda kabul etti;:!i ve Genel Konseyin de 26 Tem­
muz 1 870 günü oybirli ği ile onayladı!ı çalrının yazılması işi­
ni Marx'a verdi. Çai!rı ilk kez Pall Mall Gazette'de (n° 1 702,
28 Temmuz 1 870) ve birkaç gün sonra da broşür olarak ( 1 .000
nüsha) İngilizce yayımlandı. Ça!rı, İngiliz taşra gazeteleri ta­
rafından tamamen ya da kısmen yeniden yayımlandı.
İlk yayın v e ayrıbasım çabucak tükendi!inden, Genel
Konsey 2 Ağustos
1 870 gii n li ek bir baskı yayımlamayı ka­
rarlaştırdı. Çağrı, ilk yayındaki yanlışlıkların düzeltilmesin­
den sonra, Genel Konseyin Fransız-Alman savaşı üzerine ikin­
ci çağrısı ile aynı zamanda, Eylül 1 870'te İngilizce olarak ye­
niden yayımlandı.
Genel Konsey, 9 Ağustos günü, birinci ça�ıyı Almanca
ve Fransızcaya çevirmek ve yaymakla görevli bir komisyon
atadı. Çağrı, Leipzig'de, 7 Ağustos 1 8 70 günlü Der Volksstaat
gazetesinde, ilk kez olarak Almanca yayımıandı (W. Liebk-
-
"
-
2
necht çevirisi ) . Çcviriyi gördüğ ü zaman, Marx onu düzeltti ve
metnin yarısından çoğunu yeniden çevirdi. Çağrı Ağustos
1870'te Cenevre'de Der Vorbotc dergisinde Almanca olarak ya­
yımlandı ve broşür olarak da çıkarıl d ı . 1 89 1 yılında, Paris Ko­
mününün 20. yıldönümü ned e n i yl e , Engels, Fransa'da Iç Sa1Jaş'ın, Berlin'dc, sosyal-demokrat Vorwiirts gazetesi yayınla­
rı tarafından yayımlanan Almanca baskısında, Genel Konse"'­
yin birinci ve ikinci çağrılarını da yayımladı. Birinci ve ikin­
ci çağrıların ç evi r isi . o zaman Engels tarafından gözden ge­
çirilmişti.
Çağrı, Ağustos 1 R 70'te, En ter n asyonali n , İsviçre'nin l<'ran ·­
sızca konuşulan bölgesinin organı olan Egalite gazetesinde, ve
Derneğin Belçika orgnnları olan Tnternationale ve le Mirabeau
gazetelerinde Fransı z c a nl arak yayımlandı . Çağrı, aynı za­
manda, Genci Konsey i ı ı hir komisyonu tarafından yapılmı�
biı· çeviridc. Fransızca h i ı· l ıro�ür h i çiminrlc de yayımlanmıştı.
Birinci ç a ğrı ı ı ı n Rusça ç ev i r i s i , Cenevrc'de, En t erna syo ­
nalin Rus seksiyonu organı olan Narodnoyc Dyelo gazetesin­
de, A ğustos-Eylül 1 R70't<' yayıınlan cl ı . 1905'te, birinci ve ikin ­
d çağr ı lar . V. İ. Ll'ni n'in yön el i m i nilı nda ya y ı mı a m ı n vc 1 87 1
Aimanca ba skıs ın a görr �·cvrilcn Frmı.ç a'da fr: ,c;n ı•aş il<' bir­
l i ktc yayımi and ılar (not l 'e bak ı n ı z ) . Fransız-Alınan savaşı
üzerine birinci ve ikinci �·ağrılar. sonradan Franıın'da İ<� Sa1ıaş
ile birlikte Rusçada birçok hz yayımlandılar.
54.
20 Ulu slarara s ı Emekçiler Derneği açılış töreni çağrısı ( not
1 5'e bakıııız) Marx t a ra r ı ı ı rl a ı ı Ek i m 1 R64'te, Dernek'in kurul­
masından a z s o n ra yazılmı�. v e onun ilk belge-programı ol­
muştu r . Bu çağrı , p r ol e taryan ı n kapitalist toplumdaki durumu
Uzerine kısa bir ö z e t vcriyor ve savaşımını n görev ve amaç­
l a rı nı (uluslararası ilişki lı·ı· alanındakiler dahil ) kolay anla­
şılır biı· lı i d m alt ı n d a b<?l irtiyordu. Çağrı. 1 Kasım 1864'te, En­
ternasyonaliıı ilk yö ııctim org a nı olan G eçici Komite tarafın­
dan oybirliği il c oııayl unınıştır. --- �ifi .
21
Mayıs 1 R 70't e. Napnil-on Til lıiikümcti, nüfusun ı.:eıı i ş k a l.­
manl a rı n d a rlerin hoşnutsuzluk uyandıran İkinci İmparator­
luğun sallanan rej im i n i peki�tirmek düşüncesi ile, bir plebisit
düzenledi. Sorulan sorular öylesine kaleme ahnmıştı ki. tüm
d emokrati k reformlara karşı çıkmaksızın, kimse İkinci İmpa­
rut'o rlutıun s i y a se ti kar�ısı ıı daki k ı ıı ;:ı m asıııı d i l e gctiremiyor­
du. Bn d ı• ııı ago ji k nıancvı·:.ı ya k a r� ı n . plchisit.. rejime k a r::ıı t
güçlerin artışını gösterdi.
·--
Plebisiti hazırlarken, hü kümet, işçi hareketine karşı ge­
ni� bir baskı kampanyası düzenledi, i şçi örgütlerine karşı diz­
ginsiz bir karaçalma işine gi rişti : işçi örgütlerinin crekleri, ol­
duğundan başka türlü gösterildi ve "kızıl tehlike" bayrağı
sallanarak orta katmanların korkutulmasına çalışıldı .
Enternasyonalin Paris l•'ederasyonu ile Paris işçi sendi­
kaları birlikleri Federal Odası, 24 Nisan 1870 günü, Paris'te,
bonapartçı plebisit manevrasının içyüzünü açıklayan ve işçi ­
lere plebisite katılmamalarını öğütleyen b i ı· bildirge yayınla­
dılar. Plebisitin öngiinü, Paris J<'ederasyonu üyeleri, polis ta­
rafından düzenlenen, Napoleon III'ü öldürme ereğiyle komplo
hazırlama suçlaması ile tutuklandıla_r ; bu, Fransa'nın birçok
kentindeki Enternasyonal üyelerine karşı hemen baskı ön­
lcmlerine girişen hükümet için lıir bahane oldu. Paris Fede­
rasyonu üyelerinin duruşması ( 22 Haziran-5 Temmuz 1870)
suçlamanın yalancı niteliğini ortaya koydu; gene de birçok
Enternasyonal üyPsi, salt Enternasyonal üyesi oldukları için
hapis cezasına �·arptırıldılar. Enternasyonalin Fransa'daki ko­
vuştunılması, işçi sınıfında sert protestolara yolaçtı. - 55.
" J<'ransız-Alman savaşı 1 9 Temmuz 1 870'te başladı. - 55.
("Uyanış" ) , sol cumhuriyctçilerin organı (ilkin
"' Revcil
haftalık, sonra 1 869 Mayısından başlayarak günlük) . Paris'teı
1 868 Temmuzundan 1870 Ocağına kadar yayımlandı. Ekim
1 870'te, ulusal savunma hükümetine karşı konum aldı.
Marsemaise ("Marsilyalı " ) , sol cumhuri yetçilerin organı;
Ekim 1 869'dan Eylül 1870'e değin Paris'te günlük olarak çık­
l ı . Enlernasyonalin etkinliği ve i şçi hareketi üzerine bilgiler
yayımladı . - 56.
21
On Aralık Derneği (koruyucusu Louis Bonaparte'ın, 10
Aralık 1 848 günü cumhurbaşkanlığına seçilmesini amınsatmak
için böyle adlandırılmı ş ) , 1 849 yılında kurulan ve her şeyden
önce toplumdaki yerini yitirmiş siyasal serüvenci askercil (mi­
litarisl) çevrelerin temsilcileri . vb. gibi öğelerden bileşik giz­
li bonaparlçı dernek sözkonusu edil iyor. Kasım 1 850'dc biçim­
sel olarak dağıtıldıktan sonra da, dernek, etkinliğini sürdür­
dü : üyelerinden bazıları bonapartçı bir propaganda yürüttü ve
2 Aralık 1 8 5 1 hükümet darbesine katıldı. Marx, Louis Bona­
parte'ın 18 Brumaire'i adlı yapıtındu On Aralık Derneği üze­
r i ne ayrıntılı bir betimleıne yapar.
Louis Napoleon Bonaparte'ın sNiivenci planlarını des­
leklemek ü zere, polisi n elbirliği ile, 15 Temmuz 1 870 günü
5 22
şovence bi r gösteri düzenlenmişti. - 57.
2' (Königgratz, bugün Hradec Kralove adı i lc de tanınan)
Sadowa savaşı, bir yanda A vus t ur y a ve Saks o nya birlikleri
ile, öte yanda da Prusya birlikleri arasında, 3 Temmuz 1866'­
da Bohemya'da oldu, ve Avusturya-Prusya savaşının sonucu­
nu belirledi ( not l l 'c b akın ız ) - 57.
2 8 Uluslararası Emekçiler Derneği
Genel Konseyinin Fran­
sız-Alman Savaşı Üzerine İkinci Çağrısı, Marx tarafından 6-9
Eylül 1 870'te yazılmıştır.
6 Eylül 1 870 günü, Enternasyonal Genel Konseyi, İkinci
İmparatorluğun yıkılınası ve sava�ın yeni bir evresinin baş­
laması üzerine oluşan durumu inceledi, ve Fransız-Alman sa­
vaşı üzerine ikinci bir çağrı yayınlamayı kararlaştırdı; Marx'ı
da kapsay a n bir k omi sy o n bu erekle özel olarak atandı. Çağ­
rıyı yazmak i ç i n , Marx, Engels tarafından gönderilen ve Prus­
ya m i li ta ri s t , toprak a ğa l a rı ve burjuvalarının, Fransız top­
raklarını ilhak etme is teği n i stratejik düşüncelerle doğrulama­
ya çalışma girişimlerinin içyüzünü açıklayan gereçlerden ya­
rarlandı. Çağrı metni , Genel Konseyin olağanüstü bir oturu­
munda O J Eylül 1870) oybi rl iği i l c onaylandı ve sözünii et­
memekte hemen hemen oybirliği gösteren Londra'nın bütün
burjuva gazetelerine gönderildi . Çcığrı, 1 ı ve ı:ı Eylül gün­
leri, broşür biçimi a ltın d a İngilizce yayıml andı ; eylül sonun­
da, birinci baskıda sa p l cı n aıı baskı yanlışlıkları düzeltildikten
sonra ve redaksiyon düzeltmeleri ile, b i rinci ve ikinci çağrı­
lar birarada yayımlcındılar.
Karl Marx, Alman iş�· i ler i ı ı c y ö neli k birkaç lii m cc cldc­
yerek, am a ba�ka bazı parçaları da çıkararak, ikinci çağrıyı
Alman c ay a çevirdi. Çe vi r i , 21 Eylül 1 870 günü Der Volksstaat
gazetesinde ve Ekim-Kasım 1 870'te de Der Vorbote dergisin­
d e yayıınland ı ; Cenevre'de d e broşür biçiminde çıkarıldı. En­
gels, 1891 'dc, i k i n c i çağrıyı Frcınsa'da İç Savaş'ın Almanca
baskısında y ay ın l at tı ; bu b a sk ı i çin çeviri Engels tarafından
gözden geçirildi.
İkinci çağrı Ekim 1 8 70'te International ve Egalite gaze­
telerinde Fransızca olarak yayımiandı (parçalar) . Rusça ilk
kez olarak, V. İ. Lenin'in yönetimi altında Almanca baskıya
göre çevrilmiş bulunan Fransa'da İç Savaş m etni ile birlikte,
1905'te yayımlandı. - 6 1 .
27 Almanya, 1806 Ağustosuna d e ğ i n, 1 O . yüzyılda kurul m w�
ve imparatorun yüce iktidarını tanıyan feodal prenslikler ile
.
5 -.)
., .,
özgür kentlerden oluşan Kutsal Roma-Cermcn İmparatorlu­
ğu'nun bir parçası idi. - 63.
21 Brandebourg Seçici
Prensl i ğ i , lfi ! El y ı l ı n d a , 16. yüzyılda
tötonik ve Polanya krallığına b a j:! ı m lı topraklar ile ku rulmuş
bulunan Prusya dükalıi!ı (Do!tu Prusya) ile birleşti. · Prusya
dükası olan Brandebourg Seçici Prensi, 1657'ye değin Palon­
ya bağırolısı kaldı; o tarihte, Prusya yurtluklan üzerindeki
egemenlik haklarınııı tanınması n ı sağlamak için, Polanya'nın
İsveç'e karşı savaşteıki ,güçlüklerinrlcn yararlandı . - 64.
•• Tilsitt Antlaşması,
napolyoncıı Fransa ilc, savaşı yitiren
Fransız düşmanı dördüncü koalisyon üyeleri olan Rusya ve
Prusya arasında, 7-9 Temmuz 1807'dc i mzalandı . Barış koşul­
ları, topraklarının büyiik bir höliimünün hudandığını gören
Pru sya için son dcreec rı,l!ı rrl ı . Rusya hi�· hir toprak y i t. i mine
ı ığramıyor,
:ınıa
Fraııs:ı'nın
Avrupa'daki
konumlarının
güç­
lenınesini kabul f'f me \'P İn,giltl're'nin k ı t;ı ablu kası n a katıl ­
ına zorundıı kalıyonh ı . Napolf.on T t ar a f ın d a n dayatılan ya ğ ­
ma barışı Al m a n hal k ı arası nda biiyük hir hoşnutsuzlu�a yo­
l açtı ve napolyoncıı egemenliğe k ar ıı ı 1 R 1 3'tc başlayan kurtu­
l u� h a r f' k c ti ki ıı ortamı h a z ırla d ı . - - Cı !i, 1 66 .
•• 7'iitonla r, kuşkusuz cerma n i k k1ikenli <'ski halldar: adla­
r ı bazan g pn el olarak Almanları adl andırmak için kul l a n ı l ır.
Marx bur ad a bu sözcüğün Alman m illiyetçileri tarafından kul­
l anılmasına alaylı bir anıştırmada bulunuyor. -- 66.
'1 Ekim
1 865'te, Biarritz'deki bir görüşme sırasında, Bis­
ınarck, NapoU•on TII'ten, Prusya ili' İtalya arasında bir i ttifak
\'l' Pnısya i l c Avıısturyıı arasında rlıı b i r savaş i çin Fransa'nın
onay ı n ı sağlarl ı . Napoıt•on TIT. Prıısya'nın hir b ozgu n a uğra­
m ası d u rum ı ın d ıı , çatışmaya l<('ndi yararına k a t.ılahilmeyi hl'­
saplıyordu.
Frans;ı iii' P rusy a arası ndaki 1870- 1 8 7 1 s av aş ının h a � ı n ­
da, Rusya Dışişleri Bakanı Gorçakov, RC'rlin'de Bismarck ilc
l<cnrl i si arasında ya p ı la n ,göriişmel('r sırasınd:ı. ülk esi n i n , s n ­
va� d u ru m u n d a , Prnsya k a r�ısındıı iyi dilekli hir yansı zl ık iz­
lcyeceği ni. ve Avusturya iizerinrle rliplomatik hir baskı ı ı y ­
,gulayacağını açıklad ı ; Prusya hiikümeti de, kendi payına, Rus­
ya'nı n Doğu siyasetin i engellemeyeceğine söz verdi. - 6 7 .
3' Kuzey
Almanyıı Konfede rasyonu, Avıısturya-Prusya sa­
\';ı �ındaki Prıısya'ı ı ı r ı zaferinden sonra ( ııof: l l 'e b ak ı n ız) , Prus­
ya'ıı ı ıı konıyueıılıığıı al t ı ı ı ıl a , l R67'rle k ıı rul d ı ı . Tlıı Konfl'deras­
yona, 19 Alman devlet i i l c b içi m s el bakımdan egemen tu nın-
2
mış üç özgür kent gird i . K uz ey Alınanya Konfedt•rasyonuııun
kuruluşu, Prnsya'nın egemen konumunu güvence altına alı­
yord u : Prusya kralı, Konfederasyon ba�kanı ve federal birlik­
ler b aşkomutan ı ilan edildi. Dış siyaset onun elindeydi. Geneı
oy ile seçilen Reichtag'ın yasama yetkileri çok sınırlı idi: ka­
bul ettiği y n salar ancak bileşimi bakımından geçi ci olan Kon­
federal Konsey ve başkanın o naması i l e yürürlüğe giriyorlar­
dı. 1 870'te Konfederasyon, Bavyera, Bade, Wurtemberg ve
Hesse-Darınstadt'ın katılması ile, daha da büyüdü. Alman İm­
paratorluğu'mın kurulmasından sonra, 1 8 7 1 Ocağındıı varlığı­
nı yit i rdi. - G7.
" Marx, Napoli•on e g emenliği nin yılolmasından sonra, Al­
manya'da gericili ğ i n kazandığı zafere anıştırmada bulunuyor.
Napolcon l'e karşı, birçok Avrupa ülkesi halkları ile birliktt•
Alman halkının geni ş kalınanlarının katıldıkları kurtuluş sa­
va�ı sonuçlarından yararlanan l ar, Avrupa'nın, gerici soyluluk­
çu desteklenen mutlakiyetçi dev le t ba�kanları oldular. Avrupa
ül kelerin i n yazgıları, başında Avustw·ya, Prusya ve Rusya bu­
luı;ıan Kutsal İtti fak üyesi hükümdarların ellerine verildi. Al­
manya'da feodal parçalanma varlığını sürdürdü, feodal mut­
lakiyetçi rejim güç kazandı, soyluluğun Him ayrıcalıkları ko­
rundu, köylül er in sömlirii ve bağım l ılı ğı daha da pekişti .
68.
"' Marx, İngil i z i ��·ilerinin, Fransız Cumhuriyetinin tanı n
ması içi n 4 Eylül 1 8 70'te ilan ed i len hareketini gözönünde tu­
tuyor. !i Eyl ii lden başlayarak, Londra, Birmingham, Newcastıc
ve başka bazı kentlerde, katılanların Fransı z halkına sempatile ­
r i ni dışavurdu k la rı ö nergel e r ve dilekçel er aracıyla İngiliz
hükUmetinin Fransız Cu m huriyetin i hemen tanıma sını istedik­
leri miti ng V<' gösteriler diizenlt•nrli. Entf'rnasyonal Genel Kon ­
seyi, Fransa'du cumhuriyetin tan ı nması hı:ıreketinin örgütlt•ıı­
mesine doğrudan doğruya katıldı. -- 70.
• • Kuzeyin sanayici eyaJ etl eri i le Güneyin köleci eyaletle­
ri ar asın d aki Amerikn Rirleşik Devletleri Ayrıl ık Savaşı ( 18 6 1 1865 ) . İ ng i liz yönetici sını fları köle sahibi çi ftçilc.>ri d es tekliyo r
ve savaşa katılmaya hıızırlanıyorlardı. Bununla birli kte İn ­
g iltere işçi sın ı fı burjuvazinin siyasetine karşı çıktı v e bu as­
keri müdahaleyi önledi . - 7 1 , 1 64 .
:ıo Resmi Gazete, 20 Marttan 2 4 Mayıs 1 87 l 'e değin, · Paris
Komünü res m i o rg an ı o l ar ak yayımianmış bulunan Fransız
Cumhuriyeti Resmi Gcızı>t!'si'ıı i n kısaltılmış adı. Gazete, Pa­
ı·is'tt> !i Eylül 1 870'1 Pıı so nr:ı yayınlanan· Fransız Cumhuriyeti
-
-
­
,
,
Resmi Gazetesi adını değiştirmedi ( Paris Komünü dönemin­
de, Thiers hükümetinin organı aynı başlık altinda Versailles'�
da yayımlandı) . Gazetenin 30 Mart sayısı Paris Komünü Resmi
Gazetesi başlığı altında yayımlandı. - 74, 241 .
., 28 Ocak 1 8 7 1 günü Bismarck ile ulusal savunma hüküme­
ti temsilcisi Jules Favre "Bırakışma ve Paris'in teslimi üzerine
bir sözleşme" imzaladılar. Bu utanılacak teslim olma, Fransa"­
nın ulusal çıkarlarına bir ihanet idi. Favre, Prusyalılar tara­
fından ileri sürülen alçaltıcı isteklere boyuneğiyordu: onbeş
günlük bir süre içinde 200 milyon franklı k bir savaş ödenti­
sinin ödenmesi, Paris kalelerinden çoğunun teslimi, Paris or­
dusu salıra topları ile cephanesinin Prusyalılara verilmesi.
"Korkaklar" ( "capitulards" ) , 1870-1871 kuşatması sıra­
sında Paris'in teslim edilmesinden yana olanlara verilmiş bu­
lunan horgörücü takma :ıd. - 75, 137, 1 95, 24 1 , 249, 27 1 .
"' L'Etentard ( "Sancak" ) , bonapartçı eğilimli gazete; 186618611 arasında Paris'te yayımlandı. Gazetenin finansınanına
kaynak hizmeti gören hileli işlemlerin açığa çıkması üzerine,
kapandı. - 75, 187.
'" Fransa'da 1 852 yılında anonim şirket olarak kurulmuş
bulunan büyük banka, Societe generale du Credit Mobilier.
Bu bankanın gelirlerinin başlıca kaynağını senetler üzerinde
spekülasyon oluşturuyordu. Crı'•dit Mobilier, İkinci i mparator­
luk yönetici çevreleri ile sıkı bir bağlılık içinde idi. Şirket,
1867'de i flas etti ve 1 8 7 l 'de kesin olarak tasfiye edildi. Marx
New York Daily Tribune gazetesinde yayımlanan birçok ma­
kalede Credit Mobilier'nin içyüzünü ortaya koydu. - 76, 1 40,
2 1 3, 242.
•• L'Electeur
Li bre ("Özgür Seçmen") , Paris'te 1868- 1 11 7 1
arasında yayımlanan sağ cumhuriyetçilerin organı haftalık
(sonra, Fransız-Alman savaşının başlaması üzerine günlük)
gazete; 1870- 1 8 7 l 'de, ulusal savunma hükümeti maliye bakan­
lığına bağlandı. - 76, 140, 242.
" 14 ve 15 Şubat 1 83 1 günleri, Paris'te, dük de Berry'nin
anısına yapılan dinsel bir törenin yolaçtığı lejitimist (not 9'a
bakınız) gösteriye karşı protesto olarak, kalabalık bir yığın
Saint-Germain-1'Auxerrois kilisesi ile başpiskopos Monsenyör
Quelen'ın sarayını yağma etti . Kilise ve Başpiskoposluğun
yağma edilmesinde hazır bulunan Thiers, Ulusal Muhafızın yı­
ğına engel olmamasını öğütledi.
1832'de, o zaman içi�leri bakanı olan Thiers'nin buyru-
ğu Uzerine, Fransa tahtı nda hak ileri süren lejitimist dük de
Chambord 'u n annesi düşes de Berry tutuklandı ve gi zl i evl i ­
l iğini kulaktan kulağa yaymak v e siyasal bakımdan onu b öy ­
lece lekelemek ereği ile, alçaltıcı bir tıbbi muayeneden geçi­
rildi. - 77.
" Marx, ( o zama n içişleri bakanı olan ) Th i ers' nin, Paris
halkının, 1 3 - 1 4 Nisun 18:J4 günleri, Temmuz monarşisine kar­
şı, (gizli İ nsan Hakları Derneği tarafından yönetilen) ayak­
lanmasın ı n bastırılmasındaki aşağılık rolüne anıştırmada bu­
lunuyor. Bu bastırmaya, Transnonuin sok ağın dak i bir evde
oturanları i.ildüren ordu tarafından gösterilen kandökücülük
de eşlik etti .
Eylül yasaları. Fransız hükümeti tarafından Eylül 1 835'tc
yayımlanan gerici yasala r . Bu yasal ar , sendika ve başka toplu­
lukların kurul ma haklarını kısıtlıyor v e basma karşı sert ö n ­
lemler getir i yorlardı. Bu nradu devirli basın için mali temi nat
akçalarını n artı r ılmasın ı , ve özel mülkiyet ile yü rürlükte k i re­
j ime karşı her türlü karşıçıkış için de hapis ve ağır para c e ­
zalarını öngörüyorlardı. - 77, 150, 1 GO, 245.
43 1'84 1 Ocağında, Thiers, M il le tve k i l l eri Meclisine, Paris yö­
r esi nd e bir pekişti rm e kuşağın ın kurulması yolun d a bir tasa­
rı sundu. Devrimci d l' mok rat ik ı;evrPll:'r, bu tasarıyı halk ha­
reketlerini ezmeye yönelik b i r h az ı rl ı k önlemi olarak gördü­
ler. Thiers tasarısın ı n, i şçi mahalleleri yukınında son dere c e
güçlü istihkamlar kurul ması n ı öngördüğü bel i r tiliyordu . - 77.
" 1 848 Oc ağında, Napol i k ralı Fer di n and I I'nin (sonradan
aynı yıl ın güzü nd e Mt>ssina'nın bombalanması nedeniyle "k r al
Bomba" udı takılan Fenl i nand Il'ni n ) birlikleri, İ t al ya n dev­
Ietlerinde 1 848 -1849 burj uva devriminin b aşlama işareti hiz­
metini görecek olan halk ayaklanmasını bastırmak için Paler­
mo'ya karşı topçu ateşi açmışlardı. - 78, 1 60.
4 5 Nisan
1 84!l'da, A vustur y a ve N apoli'nin müttefiki olan
Fransa, Roma Cumhuriyetini ezmek ve orada papanın cisma­
ni i ktidarını yeniden kuı·mak için, Roma Cumhuriyetine kar­
şı bir müdahale örgütledi . R o m a kuşatıldı ve Fransız topçu­
sunun zorlu bir bombardımanına uğradı; kahramanca bir di­
rence karşın, Roma Cumhuriyeti yıkıldı ve ölümsüz kent
Fransız b i r l ikl er i tarafından işgal edildi. - 78, !l l , 1 6 1 , 246,
258, 2!!3.
•• Le Parti de
l 'orclre (Düzen Partisi ) 1848'de bir tutucu
büyük burjuvazi pa rtisi olaı·ak kumldu. Bu, Fransa'nın iki
kralcı bölüntüsünün, lejitlmistler ile orlcancıların (not 9'a ba­
bir koalisyonu oldu; 1 849'dan sonra ve 2 Aralık 1851
hükümet darbesine değin, Düzen Partisi İkinci Cumhuriyet
yasama meclisinde en güçlü parti olma durumunu korudu. Bu
partinin halk düşmanı siyaseti bozguna uğrad ı , bundan da,
İkinci imparatorluk rej imini kurmak için, Louis Bonaparte kli
ği yararlandı. - 79, 1 69, 209.
" 1 5 Temmuz 1 840 günü, İngiltere, Rusya, Prusya, Avus­
turya ve Osmanh İ mparatorluğu, Londra'da, Fransa'mn ka­
tılması olmaksızın, !<,ransa tarafından desteklenen Mısır hidi�
vi Mehmet Ali'ye karşı Osmanlı sultanına bir yardım veril­
mesi konusunda bir antlaşma imzaladılar. Fransa ile Avrupa
devletleri arasında nered e ise bir savaş patlayacaktı, ama kral
Louis-Philippe bir çatışmaya girmemeyi yeğ tuttu ve Mehmet
Ali'yi desteklemekten vazgeçti . - 80, 1 08.
• • La Chambre introıwable,
1 8 1 !i- 1 8 1 6'da, Fransa'mn, aşırı­
gericilerden hileşmiş Milletvek i l l eri M ecli s i . - 83, l l l , 1 88,
250.
•• L'Assemblf�e de "ruraux", kırsal seçim bölgelerinden se­
çilmiş taşralı toprak sahipleri, memurlar, rantlye ve tüccarlar
gibi, çoğunlukla gerici kralcılardan oluşmuş 1 8 7 1 U l us al Mec­
l isine verilen aşağılayıcı t:ıkma ad. - 8:i, :l64.
•• 10 Mart 1871 günü, Ulusal Meclis, 13 Ağusto!ı i le 12 Ka­
sım 1 87 0 ara sı nda imzalanmış alacaklarm ödenmesinin erte­
lenmesi üzerine bir yasa kabul etti (yedi aylık b i r süre ) , 1 2
Kasımdan sonra imzalanan alacak lar için erteleme yoktu. Bu�
na göre yasa, işçileri ve nü rusun varlıklı olmayan katmanla­
rını sert bir biçimde cezalandırıyordu ve büyük bir sayıdak i
küçük sanayici ve tiiccarın ifliis etmesine de yolaçtı.
84.
" Decembriseurs ( Ar al ık ç ılar) , 2 Aralık 1851 hükümet dar�
besi ile bu darbe yönünde giden eylemlerin yandaşları. Vinoy,
hükümet darbesine doğrudan doğruya katıldı ve illerden bi­
rinden cumhuriyetçi ayaklanma girişimlerini bastırmak için
asker gönderdi.
84, !)4, 142, 2!i2.
" Gazetelere göre, Thiers ve öbür bakanlar, çıkarmaya ka
rar verdikleri iç borçlanma ( istikraz) üzerinden "komisyon"
olarak 300 milyon franktan çok para alacaklardı. Thiers son­
radan kendileri ile görüşmelere gi r i şilen mali çevrelerin Pa­
ris'tek i devrimin hızla bastırılmasını istediklerini kabul cde­
cı>ktir. B ol ç l a nm a yasası, 20 Haziran 1 87 1 günü, Paris Kom ü
nünUn y ı k ı lmasıııd::ın so n r a kahul ed ildi .
84.
kınız)
,
­
-
--
­
'
­
- ·
5 28
"' Cuyenne, siyasal ve kamu hukuku sürgünlerinin eski ce­
za sömürgesi Fransız Guyane'ı (Güney Amerika) kenti. - 86.
' ' Le National, Paris'te 1830- 1851 arasında yayımlanan, ılım­
lı burjuva cumhuriyetçilerinin organı günlük gazete. - 89, 133,
148.
"' Paris'te, Louis-Philippe'i deviren ve İkinci Cumhuriyeti
başlatan 22-24 Ş u bat 1848 günlerindeki ayaklanma. - 89, 96, 255.
'" 3 1 Ekim 1870 günü, Metz teslim şartlaşması, Bourges
bozgunu ve Prusyalılar ile Thiers tarafından girişiimiş bulu­
nan görüşmeler haber alınınca, ulusal savunma hükümetinin
isteği üzerine, Paris işçileri ile Ulusal Mııhafızın devrimci öğe­
leri ayaklandılar, Belediye Dairesini ele geçirdiler ve Blanqui
tarafından yönetilen devrimci bir iktidar organı -Halk Kur­
tuluş Komitesi- kurdular. İşçilerin baskısı altında, ulusal sa­
vunma hükümeti işbaşından çekilme ve Komün seçimlerini 1
Kasımda yapma yolunda söz verme zorunda kaldı. Bununla
birlikte, Paris güçlerinin örgütlenme eksikliğinden ve ayak­
lanmayı yöneten blankiciler ve küçük-burjuva j akoben de­
mo � ratlar arasındaki ayrılıklardan yararlanan hükümet, Ulu­
sal Muhafızın kendisine bağlı kalmış taburlarını eyleme sok­
tu, Belediye Dairesini ele geçirdi ve iktidarını yeniden kur­
du.
89.
" Breıon'lar, B reta gn e' d an toplanan ve Trochu'nün Paris'­
tPki devrimci hareketi bastırmak için j andarma gücü olarak
kullandığı gezici muhafız.
Korsikalılar, İkinci imparatorluk döneminde, jandarma­
l arın çoğu Korsika'dan toplanmıştı. - 89, 148, 237.
"' 22 O c ak 187 1 günü, Blanqui'nin girişimi üzerine, Paris
proletaryası ile Ulusal Muhafızın, ulusal savunma hükümeti­
ni n çekilmesini ve Komünün kurulmasını isteyen devrimci bir
gösterisi oldu : lıu göst eri, Belediye Dairesi önünde nöbet tu­
t a n Breton'ların ateşi altında dağıtıldı. Hükümet, birçok gös­
tericiyi tutuklattı, Paris'teki tüm kulüplerin kapatılmasını bu­
yurdu, halk topluluklarını yasakladı ve birçok gazetenin ya­
yınlanmasını durdurdu. Devrimci hareketi terör aracıyla bas­
tıran hükümet, Paris'in teslimi hazırlıklarına girişti. - 90.
'" 3 1 Ekim ol a yl a r ı ( not 56'ya bakınız) sırasında ulusal sa­
nınma hükümeti üyeleri, Belediye Dairesinde tutuklu kaldı­
lar. Flourens, onların, ayaklananlardan birinin önermiş bu­
lunduğu gibi, kurşuna dizilmelerini engelledi. - 93, 1 50.
•• Voltaire, Candide, bölüm 22. - 93.
--
61 Rehineler üzerine
buyrultu, Komün tarafından 5 Nisan
1871 günü kabul edildi. (Marx, buyrultu tarihi olarak, buy­
rultunun İngiliz basınında yayımlandığı günü veriyor.) Bu
buyrultu uyarınca, Versailles ile gizli anlaşma durumunda ol ­
makla suçlanan herkes, suçları tanıUandığı takdirde, rehine
sayılacaktı. Bu önlem aracıyla, Komün, rederelerin Versaylı ­
lar tarafından idam edilmesini önlemek istiyordu. - 93.
• • The
Times, Londra'da 1 785'ten beri yayımlanan büyük
tutucu günlük gazete. - 94, 13:�. :i23.
63 Girondins
(Jirondenler ) , 1 789 Devrimi sırasında olu�an
büyük sanayi, ticaret ve toprak burjuvazisinin partisi; adını,
bu partinin birçok yöneticisinin Yasama Meclisi ve Konvansi­
yanda temsil ettikleri G i i'Onde ilinden almıştır. .Jirondenler,
illerin özerklik ve federasyon haklarının savunulması örtüsü
altında, j akobenlere ve onları destekleyen devrimci yığınlara
karşı çıkıyorlardı. -- 1 02.
•• Kladderadatsch,
Berlin'de 1841:!'den sonra yayımlanan,
haftalık resimli güldürü dergisi.
Punch, 1 84 l 'den sonra Londra'da y ayımlanan l i beral bur­
j uva eğilimli Punch or t he London Charivari İngiliz haftalık
güldürü dergisi. - 103.
•• Burda, Paris Komününün, bütün alacakların ödenmesi­
nin üç yıl ertelenmesi ve bu alacaklardan doğan faizlerin kal­
dırılması üzerindeki 16 Nisan 1 8 7 1 günlü buyrultusu sözko­
nusu ediliyor. - 1 06.
•• Marx, devrim yüzünden ;�ıerdeki durgunluk sonucu if­
las etmiş bulunduğunu tanıtlayan borçlular için ödemelerin
ertelenmesini öngören "dostça konkordatolar" üzerindeki bir
yasa tasarısının 22 Ağustos 1 848 günü, Kurucu Meclis tarafın ­
d a n geri çevrilmesini anıştırıyor. -- 106, 2 1 3.
"' Freres ignorantins, kendini yoksulların eğitimine ada­
mak üzere 1680'de Reims'de kurulınu� bulunan dinsel bir ta­
rikatın keşişleri tarafından alınan ad. Tarikat okullarında öğ­
renciler her şeyden önce dinsel bir eğitim ve çok belirsiz ge­
nel bilgiler ahyorlardı. Marx burda, burjuva Fransa'da sağ­
lanan ilköğretimin düşük düzeyi ve papazca niteliğine anış­
tırmada bulunuyor. - 1 06.
68
Union republicaine des depa-rtements ( İllerin Cumhuri­
yetçi Birliği) , Fransa'nın çeşitli bölgelerinden çıkan, ama Pa­
ris'te oturan küçük-burjuva katmanlar temsilcilerinden bile­
şik siyasal örgüt; bu örgüt Komüne yandaştı, Versailles hü-
53 0
kümctine ve kralcı ulusal meclise karşı savaşıma, Paris Ko­
, mi.inünü bütün illerde desteklemeye çağrıyordu.
107.
'" Marx, Charles X hükümeti tarafından toprakları devrim
sırasında zoralıma uğramış bulunan eski göçmenlerin zarar­
larının ödenmesi üzerine, 27 Nisan 1825 günü kabul edilmiş
olan gerici bir yasayı anıştırıyor.
1 07, 208.
'" N apoleon I'in zaferlerini anmak için Paris'teki Vendôme
alanı üzerine 1 806- 1 8 1 0 yılları arasında dikilen sütun. 16 Mayıs
1 87 1 günü, Vendôme sütunu, Paris Komününün buyrultusu
üzerine yerlebir edildi.
1 10.
" Picpus manastırında yapılan aramalar sonucu, uzun yıl­
lar boyunca hücrelerinde hapsedilmiş kadınlar bulundu. Aynı
zamanda işkence aletleri de bulundu. Saint-Laurent kilisesi
yanında bulunan gizli bir mezarlık, cinayetler işlendiğinin ka­
nıtı oldu. Bu olgular, 5 Mayıs 187 1 günlü Mot d'ordre gazete­
sinde ve Dinsel Toplulukların Cinayetleri broşüründe açık­
landılar.
l ll.
72 A bsenteistes,
toprak kahyalarının yönetimine bırakılmış,
ya , da, sonradan ezici koşullarla küçük çiftlik kiracılarına par­
ça parça yeniden kiralayan spekülatör aracılara kiralanmış
bulunan topraklarından uzakta yaşama alışkanlığını edinmiş
bulunan büyük toprak sahipleri. - 1 1 2.
" 20 Haziran 1789 günü, Louis XVI hükümetinin, kendini
Ulusal Meclis ilan etmiş bulunan Etats ge neraux y u dağıtma
yolundaki bir girişimine yanıt olarak, Versailles'daki Jeu de
Paume salonunda toplanmış olnn Tiers etat (burjuvazi) mil­
letvekilleri, Fransa'ya bir annyasa vermeden dağılınama an­
dını içtiler. J eu de Paume salonu andı, 1 789 Devrimine baş­
langıç hizmeti gören olaylardan biri oldu. - 1 1 3, 215.
" Francs-fileurs, kuşatma sırasında kentten kaçmış bulu­
nan Paris burjuvalarına takılan alaylı ad. Francs-tireurs (ba­
şıbozuk savaşçı) ile sözcük oyunu . -- 1 14, 1 64, 278.
75 Cablence,
1789 Devrimi sırasında, kralcı soyluluğun bir
göç merkezi olan, ve devrimci Fransa'ya karşı müdahalenin
hazırlandığı Almanya kenti; kent, feodal mutlakiyetçi devlet­
ler tarafından desteklenen ve başında Louis XVI'nın eski ba­
kanı, aşırı gerici dük de Calanne'un bulunduğu bir göçmen­
ler hükümetinin merkezi oldu. - 1 1 5, 164, 278.
'" Chouans, komüncüler tarafından, Versailles ordusuna
Bretagne'dan katılan bir birliğe, 1 789 Devrimi sırasında bu
bölgenin başkaldıran karşı-devrimcileri ile andırışma yolu ile
-
---
-
-
'
53 1.
verilmiş bulunan takma ad.
Zouaves
lular
pontificaux
(papaya
arasından toplanan ve
genç
soy­
Fransız zuhafları örneğine
göre
yetiştirilen muhafız birliği. Eylül
bağlı
1870'te
zuhaflar ) ,
papanın cismani ik­
tidarının kaldırılmasından sonra, papaya bağlı zuhaflar Fran­
sa'ya aktarılmış ve Fransız-Alman savaşına katılmışlardır. Sa­
vaştan sonra, alay Paris Komününün bastırılmasına katıldı. -
237.
1 1 5,
77
Paris'te, Paris Komününün kurulmasına yolaçan 18 Mart
proleter devriminin etkisi altında, Lyon, Marsilya ve Fransa'­
nın
bazı
başka kentlerinde,
devrimci
günü Lyon ulusal muhafızları
sini
26
ele geçirdiler.
Mart
eylemler
22
oldu.
Mart
ve · emekçileri, Belediye Daire�
günü,
Paris'ten bir delegasyonun
gelmesinden sonra, Lyon'da Komün ilan edildi ve Komün se­
çimlerini
de
hazırlamak
için
geçici
halk yığınlarından ve
bir
Ulusal
komisyon
Muhafızdan
kuruldu;
kopmuş,
elin­
küçük
askeri güçlerden başka bir şey bulunmayan Komün, yetkile­
rinden vazgeçti. Lyon'da 30 Nisan günü emekçiler tarafından
girişilen
yeni
bir
eylem,
askerler
ve
polis
tarafından
bastı­
rıldı.
Marsilya'da,
ayaklanan
halk
Belediye
Sarayını
ele
ge­
çirdi ve valiyi tutukhıdı. Bir il komisyonu kuruldu ve 5 Nisan
günü
Komün
Nisan
günü,
seçimll·ri n in
kenti
yapılması
bombalayan
ayaklanma bastırıldı.
-
kararlaştırıldı,
hükümet
birlikleri
ama
4
taı·afından
1 17.
78 Basın üzerindeki gl•rici yasaların ( 1 819 v e 1 849 yasaları)
önlemlerini yeniden yürürlüğe koyan ve iktidara muhalif ba­
sın organlarının yasaklanmasına dt>ğin giden sert cezalar ön­
gören
basın
suçlarının
İmparatorluğun
eski
görevlerine
ratılmış
mış
izlenmesi
görevlerinden
dönmeleri;
KornUn
malların geri verilmesi
bulunan
bütün
üzerine
alınmış
zoralımları
bir
yasa
bulunan
tarafından
üzerine
kamu
ve
İkinci
memurlarının
zoralıma
özel bir yasa,
hukuku
suçu
uğ­
yapıl­
sayıyor­
du. - 1 1 8 .
70
keri
Dufaure tarafından Ulusal Meclise sunulan
malıkernelerin
yargılama yöntemini,
1867
bir yasa, as­
askeri
yasayu
göre daha
d a kısaltıyordu. Yasa, ordu komutanlığı
ve
bakanının,
daha önce soruşturma yapılmaksızın, zorunlu gör­
savaş
dükleri önlemleri alma hakkını doğruluyordu; duruşma (yargı ­
tay yargılaması dahil ) kapalı olacak, karar kırksekiz saat için­
de verilip uygulanacaktı.
-
1 18 .
SJ:l
•• İngiltere ilc
Fransa arasında 23 Ocak 1860 gunu ımza­
lanmış bulunan ticaret antlaşması. Fransa gümrük alanında ko­
ruyuculuktan vazgeçiyor ve gümrük vergileri yerine emti a
fiyatlarının % 30'unu geçmeyecek olan vergiler koyuyordu. Bu
antlaşma, İngiliz mallarının üşüşmesi sonucu, iç pazar üzerin­
deki rekabeti yoğunlaştırdı, ve bu da Fransız sanayicilerinin
hoşuna gitmedi. - 1 19, 144.
"1 Eski Roma'nın, MÖ ı. yüzyılda Roma Cumhuriyeti bu­
nahmının çeşitli aşamalarında yaşadığı kanlı terör v e baskı­
lar sözkonusu ediliyor.
Sylla diktatörlüğü (MÖ 82-7!.1 ) .
Sırası ile Pompce, Sezar v e Crassus, sonra d a Octave,
Antoine ve Lepide tarafından kurulmuş bulunan birinci 1ıe
ikinci Triumviralar (MÖ 60-53 ve 43-36) . - 122.
83 Journal de Paris ( "Paris Gazetesi" ) , 1867'den sonra ya­
yımlanan, orlcancı eğilimde haftalık bir gazete. - 1 23.
as
1 8 14 Ağustosunda, İngiltere ile Birleşik Devletler arasın­
daki savaş sırasında, İngiliz birlikleri, Washington'u işgal et�
tikten sonra, Capitol'ü (Kongre) , Beyaz Sarayı ve başkentin
öteki kamu yapılarını ateşe verdiler.
1860 Ekiminde, İngiltere ile Fransa'nın Çin'e karşı sö�
mürgeci fetih savaşı sırasında, İngiliz-Fransız birlikleri, Çin
sımatının çok zengin haş-yapıt koleksiyonu olan, Pek i n yakın­
larındaki Yazlık Sarayı ateşe verdiler. - 1 25.
"4 1 8 1 2 güzünde, Moskova halkı, düşman askerlerinin ra­
hat kışlık maha11cleri almasını ve yiyecek stoklarına elkoy�
masını eng<'11emck için, Napoleon ordusu tarafından işgal edil�
m i ş bulu n a n kentin büyük hir bölümünü yakmıştı.
126.
" Roma'da prctori.cnlcr (ya d a muhafız erleri) , bir ordu
haı?komutanı ya da imparatorun kişiliğini korumakla görev­
li kimseler idiler; Roma İmparatorluğu'nda pretorienler yasa­
dıı?ı hükümet değişikliklerine sürekli olarak katılmış ve çoğu
kez kendi adamlarını tahta çıkarmışlardır. Bundan ötürü, "prc­
t orien" sözcüğü, paralı asker anlayışını, askercil kliklcrin :>:u­
liim ve kural-dışı yönetimin i anlatmak için kullanılır. - 127.
10 Marx,
Prusya Meclisi ne, Fransız Meclisi ilc benzeterek,
"Chambrc intronvablc" (bulunmaz meclis) adını veriyor (48
no'lu nota bakınız ) . Ocak-Şubat 1849'da seçilmiş bulunan mec­
lis. soylu, ayrıcalıklı bir "senyörler meclisi" ilc, sadece "ba­
ğımsız Prusyalılar" tarafından seçilen ikinci h i r meclisten bi­
lcşiyor, bu da ona bir sağ çoğunluk sağlıyordu. İkinci mecli-
se seçilmiş bulunan Bismarck, oradaki aşırı-sağ topluluk li der­
lerinden biri idi. - 1 28.
8 7 The Daily
News, 1846-1930 arasinda Londra'da yayım­
lanan sanayici burjuvazinin organı, İngiliz liberal gazetesi. 132, 175, 232, 316, 338.
08 Le temps ( "Zaman") , 186 1 - 1 943 arasında Paris'te yayım­
lanan, büyük burjuvazinin organı, tutucu günlük gazete. 132.
89 The Evening Standard, Standard gazetesinin akşam bas­
kısı; 1857- 1905 arasında Londra'da yayımlandı. ---' 1 33.
90 Enternasyonal Genel Konseyinin Jules Favre'ın 6 Hazi- ·
ran 1871 günlü genelgesi konusunda Marx ve Engels tarafın­
dan hazırlanan bildirgesi, Fransa'da İç Savaş'ın ikinci ve üçün­
cü baskıları ile 1871, 1876 ve 1891 Almanca baskılarda yer al­
dı. Bildirge bazı gazetelerde ayrıca yayımlandı. - 133.
9 1 Marx tarafından yazılan "Uluslararası Emekçiler Derneği
ve Sosyalist Demokrasi ittifakı" başlıklı genelge-mektup söz­
konusu ediliyor.
Sosyalist Demokrasi ittifakı, Bakunin tarafından 1868 yı­
lında Cenevre'de kurulmuş bulunan örgüt. İttifak üyeleri, ken­
di programlarında, sınıfların eşitleştirilmesini ve devletin or­
tadan kaldırılmasını ilan ediyorlardı. İşçi sınıfı için siyasal sa­
vaşım zorunluluğunu yadsıyorlardı. İttifakın küçük-burjuva
anarşist programı, İtalya, İsviçre, İspanya ve öbür ülkelerin
sanayi bakımından az gelişmiş bölgelerinde destek buldu.
l 869'da, İttifak, Genel Konseye, Enternasyonale bir kabul is­
teğinde bulundu. Genel Konsey, İttifakın bağımsız örgüt ola­
rak varlığına son vermesi koşuluyla, İttifak seksiyonlarının
Enternasyonale katılmasını kabul etti. Ama Enternasyonale
katıldıktan sonra, İttifak üyeleri, Emekçiler Derneği içinde
kendi gizli örgütlerini korudular ve, Bakunin başta olmak
üzere, Genel Konseye karşı savaşıma giriştiler. Paris Komünü­
nün ezilmesinden sonra, Bakunin ve yandaşları, özel bir seri­
likle, proletarya diktatörlüğü ve işçi sınıfının demokratik
merkeziyetçilik ilkeleri üzerine kurulu siyasal bir partisinin
güçlenmesi fikrine karşı çıktıkları zaman, İttifakın Enternas­
yonale karşı savaşımı daha da keskinleşti. I. Enternasyonalin
1872 Eylülündeki La Haye kongresi, İttifak liderleri Bakunin
ve Guillaume'un Enternasyonalden çıkarılmasını çoğunlukla
kararlaştırdı. - 134, 324.
n The Spectator,
1828'den sonra Londra'da yayımlanan li-
beral l'ği limli İngiliz haftalıgı . - - 135, 318, 323.
"3 "Fransa'da. İ ç Savaş"ın yazma denemeleri, yapıtın Marx
tarafından Nisan-Mayıs 1 87l'de yazılmış bulunan ilk varyant­
larıdır.
Denemeler, Marx ve Bngels'in sağlıklarında, ve marksiz­
min kurucularının ölümlerinden sonra da uzun zaman, yayım­
lanmadı. Birinci ve ikinci denemelerin tam met n i , ilk kez ola­
rak SSCB'de, SBKP'nin MK'ne bağlı Marksizm-Leninizm Ens­
titüsü tarafından yayımlanan "Marx-Engels Arşivleri", c. III
(VIII) içinde İngil izce (özgün metin) ve Rusça çeviri olarak,
l !.J34'te yayıınlandı . -- 1 36.
"' Buzcnval savaşı (Montretout ya da mont Valerien sava­
::il da denilir) , Paris'in kuşatılma başlangıcından dört ay son­
ra, 19 Ocak 187l'de oldu. Bu savaş, kuşatılmış bulunan Pa­
ris'ten, Trochu tarafından Ulusal Muhafızın güçlerini kesin ola­
rak yıkmak, on u n moralini bozmak ve böylece halkı ve birlik­
leri savunmaya devam etmenin olanaksızlığına inandırmak
ereğiyh• örgütlenen son çıkış oldu. Gerekli hazırlıklar yapıl­
madan iirgütlenıniş bulunan çıkış sırasında, saldıran birlikle­
rin eylemleri a ra s ın da ki eşgildüm gerçekleştirilmedi, yedek­
likler yokluğu kendini acı :ıcı duyurdu . Fransız askerlerinin
yürekliliğine ka rşın ç ıkı� hiltiin noktalarda püskürtüldü.
1 36.
"' 5 Ekim 1!170 günü, Paris Belediye Dairesi önünde, Flou­
rens'ııı yöneti m i altında, Ulusa l Muhafız i şçi taburlarının bir
gösterisi old u . İşçile r savunma hükümetinden Komün seçim­
lerinin yayılmasını, cumhuriyeti pekiştirrnek için önlemler
alınm:.ısı nı ve ülkeye saldıran düşmana karşı kararlı bir sa­
vaşıma gil'İşilmesini istediler. Hükümet bu istemleri geri çe­
vird i \'P Ulusal Muhafızın kesin buyruk almadıkça her türlü
top\antısmı ve silahlı gösterileri ynsakladı. - 1 37.
"" Fransız Cumhuriyeti Yasama Meclisi tarafından kabu1
edilmiş b u l una n 31 Mayıs 1 850 yasası uyarınca yürürlüğe ko­
nulan yeni seçi m hakkı koşulları (cens electoraux) sözkonu­
su ediliyoı·. Kent ve k ı r i şçilerine vc yoksul köylülere karşı
:vönelt i l m i � bulunan yeni yasa, üç yıllık bir oturma süresi bu­
yuruyordu; seçimlere aneak kişisel bir vergi ödeyen yurttaş­
lar katılabili:vorl ard ı ; seçmen sayısı böylece üç milyon kadar
,
-
,
,
nzaltıldı.
ıw
1 850 seçim yasasının kabulünden az sonra, meclis, h azi
Lou i s Bonaparte'a verilen öde-
tara fında n rtımhurbaşk a nı
­
neği 600.000 franktan 3 milyon franga çıkardı. - 143.
97 Normandİyalı fabrikatörlerin, İngiliz girişimcileri ile re­
kabeti iyileştirmek için tekstil işçilerinin ücretlerini düşürme
girişimleri, 1868 sonları ile 1869 başlarında, Sottevil-les-Rouen'­
da büyük bir greve yolaçtı. İşçilerin destek isteklerine karşı­
lık olarak, Enternasyonal Genel Konseyi, Londra trade-union­
ları ve Fransız sendikaları aracılığı ile, grevciler yararına bir
bağış kampanyası örgütledi. Bozguna uğramasına karşın, grev
Normandiya'daki tekstil işçilerinin örgütlenip birleşmelerine
katkıda bulundu ve Rouen, Elbeuf, Darnetal vb. yerlerde sen­
dikalar kurulmasına yolaçtı. İngiliz ve Fransız işçileri arasın­
daki kardeşçe birliği pekiştirdi . - 143.
98 Le Rappel
("Çağrı") , V. Hugo ve H. Rochefort tarafın­
dan kurulan sol cumhuriyetçi günlük gazete; 1 869'dan l !J28'e
değin yayımlandı, İkinci İmparatorluğu sert bir biçimde eleş­
tirdi. Paris Komünü sırasında, Koroünden yana çıktı. - 144.
119 Blanqui ve Barbes tarafından yönetilen gizli Mevsimler
Derneğinin 12 Mayıs 1 839 günü giriştiği bir devrimci eylem
sözkonusu ediliyor. Halk yığınlarından kopuk olduğu için, bu
eylem bir komplonun bütün özelliklerini taşıdı ve askerler ve
tnusal Muhafız tarafından bastırıldı. - 146.
100
Marx'ın bir yanılgısı: Cavaignac hükümetinde, Dufaure,
13 Ekim 1 848 günü içişleri, ve Vivien de bayındırlık bakanı
oldular. 2 Haziran 1 849 günü, Dufaure, Odilon Barrot kabi­
nesinde bakan oldu. - 146.
101
Düzen partisinin (46 no'lu nota bakınız) yönetici örgen­
liği olan, Poitiers Sokağı Komitesine anıştırma. Bu komitcde,
Thiers tarafından yönetilen orleancılar egemen durumda bu­
lunuyorlardı. - 1 46.
102
Marx, 1847 Liberal Birliği demekle, milletvekilleri mec­
lisinin, 1846 seçimleri sonucu kurulmuş bulunan "ilerici tu­
tucular" grubundan sözetmek istiyor. Bu grubun elebaşıları,
Girardin, Tocqueville, Dufaure vb. gibi orleaneılar oldu. "ile­
rici tutucular", Guizot hükümetinden, büyük sanayi burjuva­
zisi yararına iktisadi reformlar ile, seçim hakkında Temmuz
monarşisini pekiştirmeye yönelik belli bir genişleme istiyor­
lardı. Guizot'ya karşıt çıkarak, hiikümet liyelerinin etkinlik­
lerindeki bazı yolsuz yönleri açıklıyorlardı.
Liberal Birlik, burjuva cumhuriyetçileri ve orleancılar
ile, lejitimistlerin bir bölümünün, 1 863 Yasama Meclisi seçim­
l eri sırasında İkinci imparatorluk karşısındaki ortak bir mu-
53 6
temeli üzeri nde kurulmuş bir koalisyonudur. 1 865 se­
çi m kampanyası sı rasında li b er al federasyon kurma girişi m i ,
1 863'te koal i syo n a girmiş b ul u n an p a rtil er ar ası n da ki an l a ş ­
ınazlıklar sonucu b a şa r ı kazanmadı. Ilımlı burjuva cumhuri­
h a lefet
yetçiler (Jules Favre, Jules Simon gibi ) , 1869'da, kralcılar ile
i ı i r it t if ak t a n yana ç ık ıyo rl a r ve o rle a n c ı Dufaure'un adaylığı­
nı destekliyorlard ı ; Dufatırc gene de seçilmed i . - 147.
103
Yani 2 A ral ı k 1 fl 5 1 bonapartçı hükümet darbesi anlayışı
i ç i n dek i yöntemler ile. -- 1 50.
104 La Commission des quinzc (Onbcşler Komisyon u ) , dev­
rimci Paris'e karşı sav a şı m ı nd a Thiers hükümetini destekleme
ereğiyle 20 Mart 1871 günii Ul u s al Meclis tarafından atanmış­
tı. Bıı komisyoııa, özellikle kralcılar ilc Thiers'yi destekleyen
burjuva eumhuriyet�·ilcr kal.ılmışlardı. Komisyon taşra il ler in i ,
b o ş yere, Koın i i n e karşı savaşmak üzere gönüllü b i rl i kl er kur­
maya çağırd ı . K om ü n y e n i i rl i kten sonra, Komisyonun va rl ı ğı
da son buldu. Köylüler meclisi - bkz: not 49. -- 1 52.
105
Marx, k u şku s uz , Fransa'da İç Savaş'ta, kraleıların Ver-'
samcs Ulusal Mecl i s i n deki m a n e vra l a rı n ı karakterize eden ör-'
n ekl e ı· vermek istiyordu. Bu tl ö n e ın gazetelerinin Marx tara ..
fından y a pılmış biı· gö z d l• n geçirilmesinde, orleaneı h a n ed an
üyeler i n i n, diik d'A u mal e ve kardeşi p re n s de> .Jo i n vi l le' i n , Ver�
sailles'daki entrikaları üzerine, Bourhon'lar ile Orleans'Iarın
b i r birleşmesi konusunda y ayı l a n söylentiler üzerine, ve dük
d' Aumale'i Fransn taht ı n ; ı n t ı ı rtmn t a sarılnrı iizer i n e h ilg i l e r
hıılunıır.
. 1 54 .
IOfl
Lrı dıou.aıı rı ı•riı•. C h o u a ı ı'ları n a y akl mı ııı a s ı (7fı n o ' l ı ı ııot ıi
bakınız) . Vr•mlr;eıı.� , Chounn'ların ö h ü r a d ı . - - 1 56, 1 5 7 .
107 " M
u ıı icipmı.ı:" v a da kent muhafızı ( l ll7l'den sonra cuın­
h u r i yet�·i muhafı z ) , Temmuz monarşisi tarafından devrimci ha­
reketı· k ar�ı sav a şm n k ii zPI'C' 1 R 30'da kurulmuş, Paris a s keri
pol i s l i ğ i i l l' gön•\'l i y a y a VC' atlı muha fız --askc>d inzibat-;
1 R7 1 'dl'. V ersa i l l ı•s k a r ş ı -devrimei ord u n u n \' tırncıı giicilnii
olu �turdu. - - l !l7 .
••• 1 B4 1 'd l'. R u sy a , İııgilterC'. A vusturya, P r n sy a v e Türkiye
t araf ı n d a n . Türkiye> sultanına M ı sı r paşası Mehmet Ali'ye kar­
�� l ı i r yarcl ı nı üzeri ndeki Lon d ra Antlaşmasının y a p ılmas ı so­
nucu (·1 7 no'lıı ııota lıak m ı z ) , MPhnıet Ali'yi d es t ekley e n Fran ­
sa t c k lıa:-jına ve A v nı p<ı rlevh•tlcri ıı i n Fra n s a ' y a karşı birle�­
ınesi t ehl i k e si karşı:-:ında kaldı. M eh me t Ali'yi desteklemekten
v azgeçc>rek , ki bu Yakın-Doğu'daki Fr a n s ız siyasetinin yara·
537
layıcı
biı·
Fransa'nın,
yenilgisi
anlamına
Karadeniz
savaş gemilerine
geliyordu,
boğazlarının
kapanması
Fransız
banş
üzerindeki
hükümeti,
zamanında
yabancı
Londra
Antlaş­
1841
katılmasını sağladı. Sözleşmt', bir yanda Rusya, İ ngil­
tere, Fransa, Avusturya ve Prusya, ve iitc yanda da Türkiye
t emsilcileri tarafından, I 3 Temmuz ı fl4 1 günü i mzalandı .
Fransa'da İ ç Savaş'ın İ ngilizce üçüncü baskısında, Marx
ması n a
bunun,
Fransa'nı n
d i plomotik
yenilgisi
örneği
olarak sözünü
eder ve Londra Antlaşmalarından biri ncisine ( 1840 Antlaşma­
sın a ) �ını ştırmııda bulunur.
1 58, 244.
-
'"" La Situatioıı ( "Durum" ) , Londra'da, 1 870 Eylülünden 2
A ğ u s tos 1 8 7 1 gününe değin. Fransızca olarak yayımianmış bu­
lunan bonapartçı eğil imli günlü k gazete. Ulusal savunma h ü ­
kümeti ne ve Thiers hükümetin e karşı çıktı. - 159.
110
Marx
burda,
Napoleon
savaşlarından
Napoli•nıı
da,
savaşhırı na
Viyana kon gresi
sonra
Avru pa'nın
hclgelerdl'ıı sözediyor.
dunımunu d i i zcnleyeıı d i plomatik
katılmı!j bul u n a n devletler arasııı­
( 1 8 14 - ı 8 1 5 )
�·a lı�maları sonunda, Mayıs­
Viyana Antlaşmaları, ulusal kur­
tuluş ve halkların bağımsızlığı çıkal'larına karşı meşru kral­
l ıkların yeniden kurulması ereğiyle Avrupa haritasını yen i de n
Haziran
1 8 1 fi'tc
i mzah ınan
çizdiler.
l 8 14'1.l•
te
tahttım
i n ıparatol'luğun devı-ilmesi
i kinci
i ndirili şinden,
V«'
1 8 l !i'­
Napolôon'un
Yüz-Gün'den
sonrıı,
Fransa,
al tıncı ve yedinci Fransız-dii şınanı koalisyona katılan İ ngilte­
antlaşınıısı i m ­
re, Avusturya, Prusya ve Rusya ilc i k i barış
zalaına zorunda kaldı.
:ıo
Mayıs lBı4 Paris barış aııt.lıışınıısı uyarınca, Fransa,
i m paratorluk sırasında rethedilıniş bulunan
ve
Cumhuri yl:'l.
\'C
hemen Hi m topraklan y i tiriyor,
Kuzey, Doğu ve Güney-Do­
ğ u sınırı boyunca önemsiz bazı topraklıır dışında, 1 Ocak 1 792'­
den önceki sınırlarına dönüyordu.
20
Kuzey,
Kasım
Doğu
1815
ve
Paris
barış
Güney-Doğu
antiaşması
sın ı rları
uyarınca,
iizl'rinde
a n tıaşması sıı·ıısında korıımu� bulunduğu iincmli
t aları
ıı m
yiti riyordu.
Reslorasyonu
Kuzey-Doğusundaki
sınır
111
edildi.
Marx,
-
Paris
stratejik nok­
pck i şli rnw
Preğiylc,
istihkamları,
oralarda
nuna değin kalan 1 50.000 k i şi l i k müttefik b i r ordu
i �gal
!<'ransa,
1814
Frıınsa'­
so ­
tarafından
18HI
16fi.
na polyoncıı
Fransa
ka rşısm d aki
savaşta,
Prusya
rcod<ıl devletinin toplumsal ve siyasal rejiminin çiiriimüşliiğii-
_ı;;B
ııü gösteren 1806 y e n il gisinden soma, P ru sy a'da 1 807- 1 8 Ü ara­
sı n d a gerçekleştirilen soy su zlaştı rı l m ış burjuva reformlarına
ıı n ı ştırmada bulunuyor. Bu re for mlar sonucu, köylülerin kişi ­
ba ğ ı m lılığı
sel
rundu
kaldırıldı,
ama
feodal
tii m
ancak top r ak sahi bi n i n
ve
onayı
bağımlılıklar
ko­
ilc satınalınab i l i r bir
duruma getiri ldi ; sın ırlı bir yerel özerk y ö ne ti m k u ruldu, or­
du ve merkez y ö ıwti ın ör ge n l i kleri yeniden ö rg ü tle ndi . --- 166.
112 Sivast ap al'un k a hra m an ca sa vunulm as ı , Kars kalesinin
Ruslar tarafından alınması ve müttefiklerin Baltık denizindeki
askeı-i başarısızlıkhırı. Rus dipl om asi sin i n Paris barış kongresi
sırasında (Şubat-Mart 1 8 56 ) , Kırım savaşı n a son veren ba­
rı ş a n tiaş m ası k oşullarını yumuşatmak için, İngiltere, Avus­
turya, ve Fra nsa arasındaki ayrılıklardan yararlanmasın ı ola­
naklı kıldı : T ü rk i ye'ye verilen toprak ödünleri adamakıllı azal­
tıld ı ; Rusya, Kafkasya'daki topraklarını elde tu tuyor ve A z ov
denizinde b i r filo ve k al el c ı· bulundurma hakkını koruyordu.
Kongre, Avusturya'nın Moldavya ve Romanya'daki i şgal i ne sun
ver m es i n i kararl aştırdı; bu kara ı·, Avusturya'nın Balkanlar­
dak-i genişlemesini çok güçleşt i rd i .
Rusya'nın Kırım savaşın daki yenil gisi n den sonra çar hü­
Re for m l a rı
kümeti ni n
derk e n,
Marx,
t oprak köleliğini kaldı­
1 8 6 1 refor m u ile yerel yönetim<· ilişkin reformları ( 1 864
ze m stv ol a r reformu V<' 1 870 lwlPd iyc yiinl't imi reformu ) , 1 864'­
ran
te ye n i bir yargılama
mu
düşünüyor.
Bu
kurulması n ı
u y g ul a n ması ,
yöntem i n i n
reformların
ve mal i refor­
Rusya'nın
bur­
j uva bir krallık durııımına dönüşmesi nde i l eriye doğru a t ı l m ı ş
bir adım oldu. - - 1 66.
1 1 3 T lı e
" G reu ı
Unpaid"
(öden m e m i ş
büyükler) .
l n g illere'­
dc, hiç b i r ını rasal karşılık olmaksızın sulh yargıcı görevl er i n i
üstlenen kişih!ı· i ç i n kullanılan alayl ı d ey i m . - ın.
' " Moı
da,
3
d'ordre ("Slogan" ) , H.
Roehcfort'un yönetimi
a l tı n ­
Şubat 1 8 7 1 'den sonra, Paris'te yayımlanan sol cumhuri­
:vetçi
günlük
Mart
günü
ınaya
gazete.
başlıı<lı
ve
hükümeli
adamakıllı
karşı
P a ri s
val isin i n
b u yruğu
ile,
ll
Komün diiıwmi nde yeniden yayıml a n ­
20 M a y ı s
Versai!Jes
olmadı
Yayımı,
yasa klandı.
ilc
ç ı k ıyordu,
ve karşı-devrimci
1 !17 1 'c
Ulusal
ama
d eğ i n
Meclisin
yayıml andı.
kralcı
GazE-te,
çol{unluğuna
b üsbütün Kom ü n ün yanında
ö ğel eri n bastırılmasına karşı yönel­
tilen önlemlere karşı çıktı.
La Libcrıe ( "Ö zgürlük " ) , b ü y i i k b u rj uvazi n i n organı, Lıı­
tııcu
eğil i m i i
gii n l i i k
a)<şaın gazetesi ;
1 R !i 5 - l !J44 arasında Pa -
r i s'te yayımlandı. - 174, 1 90, 365.
' " The New York Daily Tribunc, A m e r i kan günlük gazete;
l fl 4 l - l!J24 arası yayımlandı. 50 yılları ortalarına değin, Whig'­
lerin sol kanat organı, sonra cumhuriyetçi parti organı oldu.
Marx, Ağustos 1851 -Mart 1862 arasında bu gazeteye yazı ver­
d i ; Marx'ın isteği üzerine, Engels de b ir ço k makale yazdı. Av­
rupa'da ger icil i k dönemi boyunca Marx ve Engels, kapitalist
toplumun kusurlarıııı somut gereçler yardımı ile ele�tirmek
için, o sıralarda çok okunan bu gazeteden ve ilerici bir açıdan
yararlandılar. Ayrılık savaşı sırasında ( not a5'e bakınız ) , Marx,
bu gazeteye yazmaktan vazgeçti. Marx'ın New York Daily
Tribunc ilc bozuşmasının en önemli nedenleri arasında, köle
sah i pl eri ile b i r tı zl aşm a yandaşların ı n yazıkurulu içinde alır
basmasını ve ile ri c i tutumunun gazete tarafından bırakılması n ı
görmek gerek i r Gazete gi t.gidc s ağı n bir sözcüsü d u r umuna
geldi. - 1 75.
118
Liguc de /rı rennion reJJUblieainc des droits de Paris
( Pa ri s' i n Hakları Cumhuriyetçi Topluluk Derneği ) , Nisan 1871
başlarında Paris'le kurulmuş bulunan burjuva örgüt. Versailles
i l e Paris m·asında, cumh uri yet i n ve Paris belediye özgürlük­
Ir-rinin t a n ının as ı tenır-li iiıo:r-rindl' varılacak bir uzla�manın,
Kom iinü n barışçı yoldan kaldırılmasına yolaçacağını unıan
Ligue (Dernek) , i ç savaşı durdurmaya çalışıyordu.
Masonların fJÖStcrisi. 2!J Nisan 1 8 7 1 günü, Paris maso n ­
ları, Versailles'dan, ça t ışmala r ın kesilmesini sağlama düşünce­
si i l e, isli hkamlara değin y ü rü d iile r . 26 w 2n Nisan g ünle r i
Komü ıı. ınasonlLıı · ın siyasal kanılarını d i l e getirdilderi cu m ­
huriyetçi I\ Üçük v e ort a burjuvazinin yakınlığını kazanmak
i çi n , B ele d i y e Dairesinde masonlar ile bir buluşma düzenlen­
mişti. B ı rakışma önerileri Thiers taraf ınd a n geri çevrilmiş bu­
lunan masoıılaı·. orada K o ınii nii desteklediklerini il an ettiler.
29 N i sa n buluşmasından sonra, h i r Komün dC'lcgıısyonıınun
d a kat ı lması ilc, sö zkon u s u gösteri oldu.
1 76, 277.
"' Monitcur des Com.mıın c s (Konıiinleri n Öğütçüsü ) . Paris
Ko mü n ü sırasıııda. Versaillcs'da, 'l'hiers hükümeti Resmi Ga­
zct c'sinin ak�am b a skısı olarak yayımlanan hükümet ga7.ete­
.
,
-
si .
--
177, 222.
"" Limogı.>s'da 1 117 1 'de y ay ı m lan a n La D cfcn .� c rcpublic-aine
( C u mhuriyı.>tçi fiavunma) a d l ı cum h n l'i yetçi Fransız gaıo:etcsi
sözkonusu e di l i y o r. - -- 1 78 .
110
Le Vengeur ("Öç Alan" ) , sol cu mh uriye tçi gü nlü k gazete :
_q o
3 Şubat J tı71'deıı so n r a Paris'te y ay ını.l a ndı . Paris valisi ta ra­
fından l l Mart günü yasaklandı, Komün döneminde yeniden
yayımlanmaya bajjladı ve 24 Mayıs 187l'e değin yayımlandı.
Gazete Komünü tutuyor, resmi belge ve oturumlarının tuta­
naklarını yayımlıyordu. - 178, 1 9 1 .
"" Yasama Meclisi tarafından l !J Şubat 1!158 g ü n ü kabul edi­
len kujjkulular yasası sözkonusu ediliyor. Yasa. hükümet ve
imparatora, İkinci i mparatorluk rejimine karşı düşınanlık
beslediğinden kuşku duyulan herkesi, belli bir yerde arasız
oturmaya çağırma, Cezayir'e sürme ya da Fransa'dEI,ll. atma
yetkisini veriyordu. - 1 78.
"' Lyon b eled iy e konseyinin ulusal m ec l i se ın.illetvekili
Greppo tarafından sunulan çağrısı, iç savaşı durdurma ve Ver­
sailles ile Paris'i barıı;ıtırma isteğini içeriyordu. Ayrıca mecli­
sin görevleri ile Paris Komünü arasında çok açık bir ayrım
yapılmasını ve Komünün etki n l i ğ i n i n belediye sorunları ilı>
sınırlandırılmasını da öneriyordu. - 1 7!:1.
"' imparatorluk döneminde, otoı·itelerin güçlü bir baskısı
sayesindı>, 1 865'te seçilmiş bulunan belediye meclisleri. - 1 7\J.
, ;, Kentler Birliği (tam adı: Cumhuriyetçi Kentler Yurtse­
ver Birliği) , burjuva cumhuriyetçi lerin, Paris Komününün ye­
ııilgisinden sonra krallığın yeniden kurulması korkusu ile, N i ­
san-Mayıs 187l'de kurmaya giriştikleri örgüt. Geçi c i Birlik
Ko m i tt>si, Paris Haklarının C u m h uri yet çi Topluluğu Derneği­
n i n ( n o t J 1 6'ya bakınız) etkin bir katılması sayesinde, i ç sa­
vaşın durdurulmasına ve cumhuriyetin pekiştirilmesine k atkı­
da bulunma t>reğiyl e ve B i rl i ğ i kesin olarak kurmak üzen•,
!J Mayıs 1 R7 1 günü i çi n, Bordeaux'da bir belediye temsilcileri
kongresini topl ı.ıntıya çağırd ı. Versailles hükümeti Birlik K on g ­
resini yusakladı ve Birlik Geçiei Kom i te si de çok geçmeden
etkinliğini duı·durdu. 6 Mayıs 1 8 7 1 günlü Rappel, kentler bir­
liğinin öngörülmüş bulunan. Kongre Programını yayımlı.ımış­
tı. - H IO.
"" SPdan yt>nilgisi ve Pı.ıris'te 4 Eylül 1870 devrimi haberi,
J.o'ransı.ı' n ı n b i rçok kentinde i :,ç i göstl'rill'ri ne yolaçtı. Lyon'da,
Marsilya'da, Toulouse'da, halk i ktidan organları ya da ko­
miinler kuruldu, ama ulusal savunma hükümeti tarafından bu
kornUnler amansızcasına bastırıldı. Taşra komünleri, gelip ge­
çici olmalarına karşın, özelli kle Lyon Kom ü n ü , önemli dev­
rimci önlemler a l m a s ın ı hileli ler ( pol is ve yöneti m aygıtının
dt>ğiştirilmesi, s i ya sa l t ut u k l ul a r ı n sıı l ı \'Prilmesi, emniyet saıı-
dıklarına rehin olarak bırakılmı� nesnelerin parasız geri ve­
rilmesi, vb. ) .
1 9 1 , 262.
"" :i Kasım 1 870 günü, :ıı Ekim 1 870 devrimci olaylarının
kararsızlığını göstermiş bulundukları konumunu pekiştirrnek
isteyen ulusal savunma hükümeti, Paris'te hükümete güven
üzerine bir plebisit düzenledi. Paris halkı nın hükümet siya­
setine karşı y ığ ı nsal olarak oy kullanmasına karşın, hükümet,
sıkıyönetim, halk üzerine uygulanan baskı ve demagojik bir
propaganda say(•sinde, kendine lıir çoğunluk sağlayabildi .
- ·
----
1 92.
" G Marx, l<'·r ansız Cumhuriyeti Resmi Gazetesi nde ki bir mu­
kalenin, Ulusal Muhafız Merkez Komitesinin bir vergi sorunu
konusundaki tutumunu gösteren özsel fikı·ini, bu türnce ara­
cıyla özetliyor.
207.
127
İkinci Cumhuriyet geçici hükümeti tarafından, 16 Mart
1 848 g ün i i herlıir franklık dolaysız \'ergi başma, 45 sant i m­
lik bir ek vergi konmuştu. Ö zellikle köylüye zarar veren bu
vergi, kırlarda, büyük toprak sahipleri ile katolik din adam­
larının, Paris demokrat ve i�çilerine karşı bir propaganda yü­
riitmek w köy l ülüğü bir karşı-devrim yedekliği durumuna
getirmek için yararlandıkları geniş bir hoşnutsuzluğa yolaç­
tı.
2 0 8.
"" İ ller C um huri yet ç i Biı-liği sözkonusu olsa gerek (bkz: not
'
-
,
---
68 ) . - 2 1 2.
"" F'ransa'da, 2 Anılık 1 8 5 1 hükümet darbesi (bkz: not 1 0 )
v e b i r yıl sonra da Louis Bonaparte'ın i mparator ilan edilme­
sine yol açan İ kinci Cumhuriyet dönemi sözkonusu ediliyoı·.
-- 2 1 5.
ı :ıo Programına Auguste C om te un burjuva felsefesi anlayı­
şında çeşitli ilkeler sok muş bulunan Paris pozitivist proleter­
ler Derneği sözkonusu ediliyor. 1 870 başlarında, Genel Konsey,
Derneğin işçi hi leşi mini gözönünde tu tarak, onu seksiyon ni­
teliği ile Erı tern as y o nale k abul t>tl i ; a ynı zamanda Derm•ğin
programı da sıkı bir t'leştiriden geçiri l di.
2 1 6.
' " Palansterler, Fourier sistemine göre, i deal sosyalist top­
lum emekçilerinin i çlerinde ortaklık durumunda yaşayacakla­
n geni!; üretim ve tüketim birlikleri.
lkarya, ütopyacı komünizm temsilcisi Cabet'nin, le Vo­
yage en lcarie ( "İkarya'yn Yolculuk") adlı toplumsal ve ft>lsefl
romanında tasarlanan f antast ik komünist ülke. ---- 2 1 8 .
'" Paris Komiinüniiıı, Fransız Cumhuriyeti Resmi Gazete'
-
,
5 2
si'ni n 20 Nisan 1 11 7 1 günlü l l l . sayısında yayımianmış bulu­
n a n, HJ Nisan 1117 1 tarihli "Fransız Halkına" başlıklı bildir­
gesi sözkonusu ediliyor. -- 223
"'" Napoleon I imparatorluğunu yıkma ve Bourbon'ların meş­
ru krallığını yeniden kurma ereğiyle, başlarında İ ngiltere,
Avusturya, Prusya ve Rusya bulunan 6. ve 7. Fransız-düşma­
nı koalisyonlar birlikleri tarafından Fransa'nın 1 8 1 4 - 1 11 1 5'teki
istilası sözkonusu edil i yo r
224, 251.
'" La Veri l e ( "Hakikat" ) , köktenci lnuj uva cumhuriyet�·i
gazete; Ekim 1 870'ten 3 Eylül 1 117 1 'e değin Paris'te yayımlan­
dı. İlkin Komünü destekledi, ama sonradan toplumsal önlt>m­
lerine karşı çıktı. - 227, 3311.
'"' L'Assosia.tion des defenseurs de la Republique (Cwnhıı­
riyetin Savunucuları Birliği) , cumhuriyet için savaşım verme
ereğiyle Şubat 1 11 7 l 'de Paris'te kurulmuş bulunan burjuva de­
mokratik örgüt. Koroünden yanu çıkıyor ve Versailles siyasl'­
tini suçluyordu.
229.
'"" Jakobenlerin devrimci diktatörlüğü sırasında kabul edil­
mi ş bulunan 1 793 Anayasası, 1 8 . ve 1 9. yüzyıllar burjuva ana­
ya �alarının en demokratik olanıdır. -- 23:t
1 37 Kaliforniyu
ve Avustralya'da 1 !l. yüzyıl ortalarında bu­
lunan yeni altın madenleri n in, uluslararası ticaretin gelişme­
si üzerindeki etkisi sözkonusu !:'diliyor. - 267.
'"' Marx, mutlakiyetçiliğin sloganı olan ve Louis XIV'e ma­
letlilen ünlü "Devlet Lwnim" formülüne anıştırmuda bulunıı­
yor. - 27 1 .
"" 1 0 Ağustos 1 8 7 1 günü Frankfurt'ta imzalanan bıırış ant ­
laşması, Fransa i l e Almanya arasmdaki barışın kesi n koşulla­
nnı belirledi ve Alsas ile Loren'in doğusunun, 26 Şubat 1 8 7 1
hazırlık görüşmelerinde öngörüldüğü gibi ( not 1 :J'e bakınız) ,
Almanya'ya bırakılınasını onayladı. B u barış antlaşmasına gö­
re, Fransa tarafından bir savaş ödentisi ödeme koşulları daha
da serth•şti ve Fransa'nın Alman birlikleri tarafından işgali
uzatıldı; Komünü bastırmak için Bismarck tarafından Versa­
illes'a yapılan yardımın fiyatı bu oldu. Frankfurt barışı, ge­
lecekte Fransa ile Almanya arasında askeri bir çatışmayı ka­
çınılmaz kıldı. -- 278, 37 1 , 37:3.
"" Belediye haklarını gözle göriiliircesine budayan 1 83 1 bt:'�
leeliye örgiitlt>nmesi yasası ile, bt'lediyl' meclisleri nin birbirle­
ri ile ilişki kurması n ı yasaklayan 1 855 belt>diye örgütlenmesi
sözkonusu ediliyor laı:;kusıız.
.
.
-
--
Belediye temsilci leri kongresi n i n BordL•aux'da toplantıya
çağı·ılma tasarısı i çi n not 1 2:re bakııuz. - 280.
141
Karl Marx tarafından 17 Ocak 1 8 7 1 günü Genel Konsey
oturumunda yapılmış bulunan Ulusal Savunma hükümeti üze­
rine konuşma, 10 Ocak günü, Londra'da, Saint-James Hall mi­
linginde, bu hükümet ve onun dışi!}leri bakanı Jules Favre
üzerine Odger tarafından yapılmış bulunan övgüyc karşı yii­
neltilmişti. Karadenizin yansızlaştırılması üzerindeki 1 856 Pa­
ris Antlaşmasının bazı koııullarını gözd en geçirecek uluslarara­
sı bir konferans nedeniyle Jules Favre'ın Londra'ya gelmesi
bekleniyordu. Odger, ulusal savu nma hükümetini üven, ve
li'ransız-Alman savaşı üzerine GPnel K o n seyin ikinci çağrısı n ­
d a verilmiş bulunan bu hükü m eti n sını fsal değerlendirmesi ile
çelişki durumunda olan bir önerge önermişt i . Odger'in konuş­
masının Marx tarafından yapılan eleştirisi nedeniyle, Genel
Konsey, Enternasyonal üyeleri i çin, miting ve toplantılarda
ilkesel biı· tutum takınma zorunluluğunu tartıştı. - 2 9 1 .
1 5 Mayıs 1 848 günü devrimci ku!üpler tarafın­
142 Paris'te
dan örgü tl e nen ve özel l i kle İıiÇİ o l ma k üzere 1 5 0.000 kişi top­
layan bir göstPri sözkonusu e d i l iyor. Göstericiler, o gün Po­
lanya sorununu i nceleyecek olan Kurucu Meclise doğru yön el ­
diler. Meclise girdiler ve bağımsızlığı içi n savaşını veren Po­
lonya'ya askeri bir yardım, V<' i şsizli k ve sefalete karşı sa ­
vaşmak üzere sert önlemler alııımasını islediler. Bu istemler
geri çevrilince, göstericiler meclisin dağıldığmı ve devrimci b i r
hükümetin kurulduğunu ilan ettiler. Gösteri, askerler v e Ulu­
sal Muhafızın burjuva birlikleri tarafından dağıtıldı.
292.
143 ist i fa eden geçici h ii küml't yt-rine 1 0 Mayıs 1848 günü
Kurucu Meclis tarafınd<ın kul'lilan ( Fransız cumhuriyeti hü­
kümeti yürütme gü c ü ) Komisyonu sözkonusu ed i l iyor. Ko­
misyon, Cavai gnac'm kendi di ktatürl iiğünü kurduğu tarih
olan 24 Haziran 1 848'c değ i n varlığını sürdürdü. - - 292.
'" Basın ü zeri ne, Kurucu Meclis taraf ı n dan 9 ve l l Ağus­
tos 1 848 günleri kabul edi l m i :ı bulunan gerici yasalar sözko­
'
nusu ediliyor. Bu yasalar, i lerici ve i :ıı;i dergi ve g a zetele r ini
kapanmaya mahkiım eden yüksek lıir p aras a l inanca (tem i ­
nat akçesi l koşulu getiriyorlardı; hü kümete ve özel mülki­
yete karşı her türlü davmııışa karşı sert yaptırımlar (hapis
ve para cezaları) öngörülmüş i d i .
292.
"' Engl:'ls'i n bu konuşması, Genel Konsey karşısıııda, Pa­
ris'teki IH Mart I R 7 1 proldcı· devr i m i , komünciilerin kahra- -
--·
-
54 4
manca savaşımı ve Paris Komününün etkinliği üzerine, Marx
ve Engels tarafından düzenli olarak yapılan ilk konuşmalar­
dan biridir. Engels'i n konuşmasının yer aldığı oturwnların tu­
tanağı, yanlışlıkla 14 Mart olarak tarihlenmişti; denetimden
sonra, Marx, düzelterek 21 Mart olarak yazdı.
294.
"" 8 Şubat günü seçilmiş ve 1 2 Şubat 1 8 7 1 günü Bordeaux'­
d a açılmı ş olduğu ilfın edilmiş bulunan gerici Ulusal Meclis
sözkonusu ediliyor ( not 49'a bakınız) . - 295.
"' Marx, Daily News'a da ( not 87'ye bakınız) benzer bir
mektup yolladı; gazete bu mektubu 6 Nisan 1871 günü yayım­
ladı. - 297.
''" Le Gaulois, büyük burjuvazi i le soyluluğun organı, kral­
cı günlük gazete; Paris'te
1 1l67- 1 92B arasında yayıınlandı. Le
Figaro, Paris'te 1 826'dan bu yana yayımlanan tutucu gazete;
i kinci i mparatorluk hükümt-tine bağlandı. - 297.
"" Paris-Journal, polise bağlı gerici günlük gazete; Paris'­
t e 1868-1874 arasında yayımlandı. İkinci imparatorluk siya­
setini, ulusal savunma hükümetini ve Thiers hükümetini des­
tddt•di ; Enternasyonal ve Paris Komi.inüne karşı iğrenç bir
ka �açalmaya girişti, komünci.ilere karşı savaşım verdi.
298,
-
:H z, :n s .
--
"'� 26 Mart 1 8 7 1 günü yapılan Komün seçimleri sözkonusu
ediliyor. Paris ayaklanmasının zaferinden sonra, Ulusal Muha­
l'ız Merkez Komitesi, 1 8-28 Mart 1 8 7 1 arası iktidarı üzerine
aldı ve sonra Koroüne devretti. - 2U!).
'"' Engels, Favre'ın, Versailles hükümetini, Paris Komününü
bastırmak ereğiyle Bismarck ile bir anlaşma yapmış bulun­
duğu yolundaki suçlamadan temizlemek için, 1 0 Nisan 1871
günü Ulusal Mecl iste yaptığı, ve ikiyüzlülükle, hükümetin Bis­
m::ırck tarafından önerilen yardımı kabul etmediğini açıkla­
dığı
konuşmasına
anıştırmada
bulunuyor.
Karşı-devrimci
Fransız burjuvazisinin, işçi hareketini bastırmak için düşman
ile gizli anlaşması , Marx ve Engels tarafından, çeşitli konuş­
ma ve makalelerde, ve en başta da Fransa'da İç Savaş ta or­
taya kondu. - 300.
"' Serraill ier, Komüne, 16 Nisan 1871 günü düzenlenen ara
SL•çimler sonucu, 2. ilçeden seçildi; Genel Konsey üyesi Eugeme
Dupont'un adaylığı da önerilmişti; ama bundan vazgeçmek ge­
rekti, çünkü İ ngiltere'den Paris'e gitme olanaksızlığı içinde idi ;
Anthime J. M. Dupont ı 7. ilçeden seçildi. -- 3 0 1 .
"' Iylarx, [ 2 5 Nisan günü, -ç. ] Genel Konsey tarafından,
'
Paris'teki L. Frankel'e biı· mektup yazmakla görevlendirildi
(bu kitabın 369-370. sayfalarına bakın ız ) . Marx bu mek­
tubu 26 Nisan günü yazdı ve Serraillier üzerine radikal F.
Pyat tarafından yazılan karaçalınayı teşhir etti. - 302.
'"' Paris işçilerinin temsilcisi olarak, Şubat 187 1 'd e Ulusal
Meclise seçilen Tolai n, Komünün ilanından sonra, etkinliği
Paris devrimini bastırmayı gözeten mecliste kaldı ve işçi mil­
letvekilierine bu gerici meclisten ayrılmalarını kesinlikle bu­
yuran Komünün isteğini yerine getirmeyi kabul etmedi. To­
lain'in ihaneti, sağ prudoncuların karşı-devrim saflarına ge­
çişini gösteriyordu. Enternasyonal Paris seksiyonları Federal
Konseyi, o zaman Tolain'i işçi davasına ihanet eden biri ola­
rak Uluslararası Emekçiler Derneğinden çıkarmayı kararlaş­
tırdı ve 16 Nisan 187 1 günü bu kararı Enternasyonal Paris
seksiyonlarının birinin organı olan la Revolution politique et
sociale'de ("Siyasal ve Toplumsal Devrim" ) yayımladı.
Paris seksiyonları Federul Konseyirtin karar metni eline
geçmeden önce, Genel Konsey, Tolain'in burjuvazi saflarına
geçişi konusunda Londra'ya gelen haberler üzerine, Tolain'in
ihanet sorununu inceledi ve onu açıkça kınadı. 25 Nisan gü­
nü, karar metnini aldıktan sonra, Genel Konsey, Tolain soru­
nunu konuşma konusu yaptı ve Enternasyonalden çıkarılması
üzerindeki kararı onayladı. - 304.
155 Daha
Uluslararası Emekçiler Derneğinin etkinliğinin
başlarında, 1864'te, program ve tüzüğünü hazırlamak için oluş..,
turulmuş bulunan komisyonun devamı olan, Enternasyonal
Genel Konseyi sürekli Komite ya da alt-komitesi sözkonusu
ediliyor. Sürekli Komite, çeşitli ülkeler sekreterleri, Genel
Konsey Genel Sekreteri ve Veznedarı kapsıyordu. Tüzük ta­
rafından öngörülmüş bulunan sürekli Komite, yürütme orga­
nı olarak çalışıyordu; Marx'ın yönetimi altında, Enternasyo�
nalin günlük işlerine ilişkin �·eşitli yönetim görevlerini görü­
yor, daha sonra Gene.! Konseyin incelemesine sunulan belgeleri hazırlıyordu. - 306.
'"' Marx'ın 23 Mayıs 1871 günlü Genel Konsey oturumun­
daki konuşması, Versailles hükümetini teşhir etme ve Thiers'­
nin hazırladığı canice bastırmalara karşı bir protesto yükselt­
me zorunluluğu tarafından ortaya çıkarılan sorunların tartı­
şılmasını başlattı. Engels sorun üzerindeki konuşmasında ( tu­
tanak, bu konuşmadan sadece kısa bir hot içeriyor) , Komün
üyelerine karşı sert davranmayacağı yolunda yalancı vaatler_
6
de bulunan Thiers'nin kalleşliğini belirtti. Bu ayru oturumda,
Genel Kurul, Versailles hükümetinin barbarca davranışiarına
son verdirrnek için, İ ngiltere'de ne gibi önlemler alınabilece­
ğini aydınlatmakla görevli bir komisyon kurulmasını kar�r­
laştırdı. - 308.
'" Fenianlar Derneği, 1850 yılları sonunda Amerika'daki İr­
landa göçmenleri arasında, sonra da İrlanda'nın kendinde ku­
rulmuş devrimci İrlanda derneği. Üyeleri, İrlanda'nın bağım­
sızlığı ve cumhuriyetin ilan edilmesi için savaştılar. İ rlanda
köylülüğü çıkarlarının sözcüsü olan Fenianların çoğu, kent
küçük-burjuvazisi ve soylu olmayan aydın çevrelerden geli­
yorlardı. Marx ve Engels, İngiliz işçi sınıfının eylemleri ile
birleşmiş yığın eylemleri yoluna sokmak için çalıştıkları bu
hareketin yüksek derecede devrimci niteliğini vurgulamakla
birlikte, Fenianlar hareketinin güçsüz yönlerini de birçok kez
eleştirip, komplocu taktikleri, sekter ve milliyetçi yanlışlıkla­
rı için onları yerdiler.
Carbonari, İtalya'da 1 9 . yüzyılın ilk otuz yılında ve Fran­
sa'da :w yıllarında varolan gizli bir dernek üyeleri.
Marianne, Fransa'da 1 850'de kurulmuş gizli bir cumhu­
riyetçi derneğin adı; İkinci imparatorluk döneminde, kendine
erek olarak Napoleon III'e karşı savaşmayı saptadı. - 3 1 1.
"'" The Contemporary Rcwiew, 1866'dan sonra Londra'da
yayımlanan liberal burjuva eğilimli aylık dergi. Mazzini'nin
Marx tarafından sözkonusu edilen makalesi, derginin Haziran
1 8 7 1 sayısında yayımlandı. - 3 1 1 .
"" Genel Konseyin Times yazıkuruluna bildirgesi, 1 9 Hazi­
ran günü bu gazetede Paris Komünü ve Enternasyonale ka­
raçalan bir başyazı yayımlanması üzerine, Marx tarafından
yazılmıştı; makale yazarı, Louis Bonaparte'ın, devrimci hare­
ketin bastırılmasındaki "değim"lerini övüyordu.
Times yazıkurulu, bildirgeyi gazeteye koymayı kabul et­
medi. Engels, Marx'ın taslağı üzerinde, ayrıntı niteliğinde ba­
zı değişiklikler yapmıştır. - 312.
1011
U.E.D. Genel Konsey sürekli başkanlığı görevi, Konse­
yi n :!4 Eylül 1 867 tarihli bir kararı gereği kaldırılmıştı. - 313.
101
Marx'ın, Standard'ın yayımlamamış bulunduğu mektup
taslağının son paragrafını Engels gözden geçirip değiştirmişti.
The Standard, Londra'da 1 827'de kurulmuş, tutucu İn­
giliz gazetesi. - 3 14, 323, 339.
••• Genel Konsey bildirgesi, Fransa'da İç Savaş ın anlam ve
'
önemini bozmak ve İngiltere i ;-lçileri üzerindeki etkisini hafif­
letmek için, yapıtın yazarlarınlll İngiliz i:;ıçi hareketinden kop­
mu:;ı bulunduklarını ileri süren İngiliz reformcusu G. J. Hol­
yoake'ın bir mektu bunun, 20 Haziran 1 8 7 1 günü Daily News
tarafından yayımlanması üzerine, Engels tarafından yazılmış­
tı.
İ ng il i z trade-ımioncu yöneticileri -Odger ve Lucraft':.ı
a nıştırm a da
bulunu y ordu- öven Holyoakc, o nl arın imzahın ­
nın çağrının altında yer almaması gerektiği ni söylüyordu; bu
da onları, çağrıyı onaylamamaya çağırma anlamına geliyor­
du. Marx'ın istemiş olduğu gibi, bu bildirgede, Genel Konsey
adı n a, Fransa'da İç Savaş y a zarını n Marx ol d uğ u be li rti l mi :;ıti .
B ildi rge, 20 Haziran 1 87 1 gü n ü , Genel Konsey tarafından onay­
l mımışt ı . -- 3 1 6 .
w ' B u mektup, Enternasyonal i n ( bütün ayrıntıları i l e Fransız
polisi tarafından düzenlenmiş) sözde gösterileri üzeri ne geri c i
l''ransız basını resmi b i ld i r i l e r i n i n , gazeteler tarafından yayım­
l a n ması ü zer i n e , Marx'ın ö n er i s i ile, Engels tarafından yazıl­
mıştı. Marx ' ı n bir y a l an l :.ı m a d a bulunma önerisi , 20 Haziran
1 8 7 1 g ü n l ü u t u nı ın u n da, G en e l Konsey tarafından ona yl an m ı ş­
tı. Bununla b i rl ik te , i l g ili heı· i k i gazete n i n y a z ı k u rulları da,
mektubu yayımlamad ılar.
The Examiner, b urj uv a l iberal eğilimli İngiliz haftalık der­
g i s i ; 1 8 08 - 1 8 tı 1 arası Londra'da yayımlandı . - 3 1 8 , 324.
m ek t u b u , 26 H a z i r an 1 8 7 1 güıi.l ü Daily News
adamı ol :.ın L. D av ies, t rade-unioncu B.
Lucraft ve G . J. Holyoake tarafından i mzalanmış b u l u n an ınek­
ttıplar ı n yayımlanması nedeniyle yazıldı; G. J. Holyoake, G e­
nel K o nsey i n 21 Haz i ra n günlü b i l d i rgesinden bilgi sahibi ol­
duktan sonra, ken d i n i Fransa'da İç SaDaş ü zer i n e yeni karaçal­
malara vermişti. Lucraft, mek t u bu nd a yapıtın savlarına açıkç:ı
k a rşı çık ıyor, ve Genel KonsE-yden uy rı l dı ğ ın ı l.ıildiriyordu. Ga­
zete yazıkurulu, Marx'ın mek tub u n u n , İngi l i z burjuv:ı bası n ı n ı
teşhir e d e n ikinci. yarısını y a y ıml a ma y ı kabul etmediğinden
mek t up , Eastern Post'a gö n d er i l mi şt i ; 1 Temmuz 1 8 7 1 gürı i i ,
Ma r x ' ı ıı Daily N e w s ga ze te s ini n mektubunu n e kadar başıboş
biçimdl: b udadığ ı n ı belirttiği 27 Haziran 1 8 7 1 günlü Genel Kon­
SC'y oturumu özeti i l e b irl i kte , o gazetede yayımlandı. Mektu­
bun bir parçası d a , 27 H a zi r an 1 87 1 günlü P a l l M a l l Gaze t t e'de
'" Marx'ın hu
gazetesinde,
b i r kilise
y:ıyımla n m ı ştı. - :3 1 9 .
105 İ
n g i l i z gazeteci v e tutucu siy:ısetçisi
rafından
1830
ve
1 810
yılları
içinde
. 8
David Urquhart ta­
b u lu n a n ve
y a yı mian m ı ş
Palmerston'un d ı � s i y a s e ti n i teşhir eden makale ve !Jelgell•r
sö z k o n usu edi l i yor. Bu belgeler, The Portfolio d i plom atik bel­
geler derlernesi ve öbür çeşitli basın organları içinde yayım­
l a nd ılar. Yöneti c i sı nı f l a rı n diplomasisini ara v e r med e n teş­
h i r eden Marx, 1 853'te "Lord Palmerston" ba�lığı altında top­
ladığı bir m a k ale l er d i zisi yazmak i�· i n , özellikle Urquhart ta­
ı·afından yayımlanan belgelerden yararlandı. Ayn ı vesile ile,
Urquhart"ın ge r i c i görü�lerini de ele�ti rdi . --- 3 20 .
'"" Genel Konseyi n, Holyoake ve Lucraft'ın 2G Haziran l ll 7 1
günlü Daily Ne w s' d a yayımlanan mektupları konusunda En­
gels tarafındau kaleme alınan bildirgesi, 2 7 Haziran 1871 gün­
l ü oturumda onaylandı. Genel Konsey, bu oturumda, Genel
Ko n sey i n Fransa"da İç Savaş üzerindeki çağrısını nnuyl ama­
nı ış bul u n a n ıradr-ıınioncu Lucraft i le Odger'i n i hanetini t e ş -­
h\r etti ve onların Genel K uru l da n ayrılma kararlan üzerine,
gerçekte onl arı Enternasyonal d ışın a atan bir önergeyi kabul
ett i . - 32 1 .
167 En ge l s" i r ı notu,
Der Volkssıaaı g a z e tes i nd e başlı ksız ya­
y ı mlanmışt ı . Cilincel b a şl ı k , SBKPMK'ne b a ğl ı Marksi zm-Lc­
n i n i zın Enst i t üsü tara f ı n d a n vPrilmiştir. -- :ız:J.
1118
The Dcıity Tclcgraph, i l k i n l i b eral sonra ( 1 880'den son­
ra ) tutucu Londra gcızete::;i ; 1 885'ten HJ :JTye değin bu cıd al­
t ı n d a çıktı. 1 !13i'den b u yaııa, Morning Post i le b i r leşmes i n ­
den sonra, The Daily Telegraplı and Morning Post adı a l t ı n ­
da yayımland ı . -- 32:i, :i2!J.
";" Tlıe Pcıll Mali Gaze t t e, L o n d r a ' d a, l865'ten l fJ20'ye değin
y a y ı ın i a n a n günlük gazete; 60-70 y ı l larında tutucu b i r eğil im
taşıdı. 1870-l 8 7 1 y ı ll arı n d a , gazete Marx ve Engels'i n y a zıl a ­
rını
y a y ı m la dı , ama 1 8 7 1 sonlarında, burjuva basının Enter­
n asyo n a l ve Paris Komiinüne kar!Şı k a m p a nya sın a katıldı; bu­
n ı ı n üzerine Marx ve Engels, gcızete ile i l i şkilerini kesme yo­
l u n u tuttul aı·. - :12:t
no Paris Koın ü nünü Vl' Enternasyoncı\i sayg ı ıılıktan d üşü r mek
i çi n , Komü nistler Birliği m i litaniarına karşı Köln duruş m a s ı ­
n ı n ( 1!152) b a ş l ı ca düzenleyicilerinden biri olan Stieber tara ­
f ı ndan yönetilPn Pmsya polisinin y a r a rian m ı ş bulunduğu diiz­
mece lıelgel€'r gibi, poli s hizmetindeki Paris basını tarafı n d a n
ya y ıml a na n makaleler ve u y du nı la n diizmece belgeler sözko­
n ı ısu edil i yor. --- 324.
'" Marx'ın bu k o n uşm u s ı New Yo r k ' t a �·ı k a n Tlıe ıvoı·lcl
gazetesi m u h a b iri R. Landor tarafından not edilmiş ve 1 8 Tem-
549
muz 1 8 7 1 günü bu gazete, sonra da 1 2 Ağustos 1 8 7 1 gunu
Woodhuıı and Claflins Weekly haftalık dergisi tarafından ya­
yımlanmıştı. Landor, makalesinin sonunda, konuşmayı belle­
ğinde kaldığı gibi not ettiğini belirtiyordu. - 326.
1 72 Hans Breitman Baladları'nı yazmak için, Amerikan gül ­
dürü yazarı Charles Godfrey Lelland ( 1824- 1 903) tarafından
kullanılan bir tüı· İngiliz-Alman lehçesi sözkonusu ediliyor.
- 326.
1 73 Genel Konseyin, New York Uluslararası Emekçiler Der­
neği seksiyonları Merkez Komitesine çağrısı olan· Paris'teki
Amerikan Elçisi B. Washburne içinde, Marx, Daily Telegraph'­
ın Paris muhabiri Robert Reid'in bir mektubu ( 1 . bölüm) ile,
Paris Komünü ve Genel Konsey üyesi Auguste Serraillier'nin
bir bildiriminden (2. bölüm) yararlandı. Londra'ya dönüşün­
de, Reid, Paris'teki eğleşmesi sırasında büyük yakınlık duy­
duğu Komün yararındaki eylemlerine katılmak için, Marx ve
Genel Konsey ile ilişki kurdu . 7 Temmuz günü, Enternasyonal
Genel Konseyi sürekli Komitesi, Washburne'ın Komün karşı­
sındaki yıkıcı etkinliği sorununu i nceledi ve Marx tarafından
sunulan çağrı ınetnini kabul etti. Çağrı l l Temmuz giiııü Ge­
nel Konsey tarafından onaylandı ve Londra'da broşür b içimi
altında yayımlandı. Enternasyonali n New York seksiyonları
büyük tirajlı b ir burjuva gazetesinde ( The Sun) yayıniatmak
için anlaştı. Çağrının önüne, Komünün gerçek anlamını açık­
layan bir giriş makalesi eklendi. Washburne bu makalede top­
lumun sırtından yaşayan büyük asalaklar ailesinin temsilcisi
olarak nitelendi. New York Komi tes i, işçileri, işçi sımfı düş­
manları tarafından satın alınmış gazetelerde yayınlanan ha­
berlere inanmamaya çağırıyordu.
1 8 7 1 yaz ve güzü boyunca, Paris'teki Amerikan Elçisi B.
Washburne çağrısı, çeşitli Avrupa ve Birleşik Devletler işçi
gazetelerinde bi rçok kez yuyıml a n d ı . Washburne'un maskesi­
ni düşürtmemek için, Thiers hükünı.eti, ajanları sayesinde, Ge­
nel Konsey çağrısının Fransa'da yayımıanmasını engelledi . 329.
174 The New York Herald, Cumhuriyetçi Parti n in,
1 835'ten
l924'e değin yayımlanan günlük organı. - 329.
175 Paris Komününün, federelerin öldürülmesi üzerine rehi ­
ne olarak tutuklanmış bulunan başpiskopos Darboy'nın, Ver­
sailles tarafından zindana atılmış bulunan Blanqui ile değiş­
tirilmesi konusundaki önerisini kabul ettirmek için, Thiers
o
hükümeti üzerinde herhangi bir girişimde bulunmayı pratik
olarak geri çevirmiş olan Washburne'ın tutumuna anıştırma.
-- 332.
"" Bildirimin başında, Karl Marx'ın burada bulunmayan
biı· de mektubu vardı. Her iki belge de Times tarafından ya­
yımlanmadı. - 336.
m I . Enternasyonalin Londra konferansı, 1 7-23 Eylül 1 8 7 1
günlerinde toplandı . Paris Komününün yenilgisinden sonra
Uluslararası Emekçiler Derneği üyeleri üzerine canavarca bas­
kıların çöktüğü bir sırada toplanan konferans, görece dar tu­
tuldu ve gizli oturum biçiminde yapıldı. Konferans, proleter
bir parti kurulması yolunda, Marx ve Engels'in yürüttüğü sa­
vaşımda bir aşama oluşturdu. " İ şçi sınıfının siyasal etkinliği
üzerine", bağımsız bir proleter partinin kurulmasından, ulus­
lararası işçi hareketinin temel ilkelerinden biri olarak sözedil­
diği b i r karar kabul etti . Proleter parti taktik ve örgütlenme
ilkelerini içeren birçok karar alındı ve sektarizm ve reformiz­
me karşı çıkıldı. Londra konferansı, Marx ve Engels ile yan­
daşların ı n b<ıkuninciliğe kar!iı <ımansız savaşımlarının etkisi
altında geçti ve proleter ilke anlayı!iının anarşist oportünizm
üzerindeki w rerini büyiik iilçüde k olaylaştırdı. -- 340.
"" Bu · konuşma, Marx'ın, Genel Konsey Almanya ınuhabir
sekreteri olarak kaleme aldığı kıs<ı bir raporu temsil ediyor­
du. -:-- 342.
"" Enternasyonalin yedinci yıl dönümünü kutlamak için dü­
zenlenen özel bir topl<ıntıda Karl Marx tarafından yapılmış
bulunan konuşma. Bu toplantıda, Genel Konsey üyeleri, Paris
Komüniine k <ıtılanlar, Marx ve Engels'in s ilah arkadaşları bu­
lunuyorlardı. -- :J43.
••• "Enternasyonaldeki sözde bölünmeler", Uluslararası Emek­
ç iler Derneği Genel Konseyinin, 1872 Ocağının ikinci yarısı ile
Mart başları arm;ında Marx ve Engels tarafından kaleme alın­
mış bulunan gizli genelgesi. Bu lıelge, Enternasyonali bölmek
ve yönetimini ele almak isteyen bakunincilere karşı Marx ve
Engels'in savaşımlarının bir evresini kapsar. Bu belge tüm ül­
k eler proletaryasına anarşisUcrio gerçek amaçlarını, onların
i şçi sınıfına yabancı öğeler ilc ilişkilerini gösteriyor, ve Ba­
kun i ıı tarafından yönetilen Sosy<ılist Demokrasi İttifakının et­
kinliğini, i şçi sınıfına diişm<ın olarak le!ihir ediyordu. ( not 9 l 'e
bakınız ) . - 345.
'"' Haziran 1 8 7 l 'den som·<ı, kendilerini Versailles hükümetiı
nin kovuşturmalarından kurtarabilen komünciiler Londra'ya
gelmeye başladıkları zaman, Genel Konsey göçmenlerin yer­
leşmesine yardımcı olmak için para topladı. Karl Marx bu et­
kinliğin ekseni oldu. Temmuz içinde, Genel Konsey, başkala­
rı arasında Marx ve Engels'in de katıldıkları bir göçmenlere
yardım komitesi kurdu. - 346.
182
1860'larda, dokuz saatlik işgünü İ ngiliz işçilerinin başh­
ca istemlerinden biri idi. 1 8 7 1 Mayısında Newcastic gemi ve
makine işçileri, Dokuz Saatlik İ şgünü İçin Savaşım Derneği­
n i n yönetimi altında büyük bir grev ilfm etmişlerdi. Grev sert
bir görünüm kazandı, çünkü Dernek, sendikalı olmayan işçi­
leri de greve katmasını bilmiş ve Enternasyonal Genel Kon­
seyinden grev kırıcıların İ ngiltere'ye girişine engel olmasını
istemişti. Konsey, işçilere Newcastle savaşımının önemini açık­
lamak için üyelerinden ikisini delege olarak kıta üzerine gön­
derdi. Enternasyonalin gözüpek çalı şmaları sayesinde, grev
kırıcıların girişi engellendi, ve Ekim 1R7 1'de de Newcastle iş­
çileri haklarını kazandılar.
346.
183
20 Şubat 1 872 günü, Enternasyonal Genel Konseyi, Pa ­
ris Komününün birinci yıldönümünü, Londra'da büyü k biı·
miting ile kutlamayı kararlaştırdı. Bir komisyon kuruldu ve
Karl Marx başlıca konuşmacılardan biri olarak seçildi. Ka­
rarlaştırılan salon sahibi salonunu kiralamayı kabul etmedi­
ğinden, açık miting olmadı. Gene de, 18 Mart giinü, Enternas­
yonal üyeleri eski komüncüler, törensel bir toplantıda, ilk pro­
leter devrimin y ıldönümünü kutladılar. Komün üyeleri · Theisz
ve Camelirrat ile Genel Konsey üyesi Milner'in önerileri üze­
rine, bu toplantıda üç karar kabul edildi; bu kararlar basında
yayımlanmış, ve bize değin gelen elyazması metni, Marx'ın
kızı Jenny tarafından kopya edilmiş ve yazar tarafından d;ı
görülmüştür. -- 348.
'"' Komünist Parti Manifesto:;u'nun Marx ve Engels tarafın­
dan bir önsöz yazılarak ve metinde ayrıntı niteliğinde bazı
düzeltmeler yapılarak gerçekleştirilen Almanca baskısı, Alman
Sosyal-Demokrat İ şçi Partisi Merkez Komitesinin girişkenliği
üzerine, Voıksstaat gazetesinde yayımlandı. 1872 baskısı, tıpkı
1 883 ve 1890 Almanca baskıların da olduğu gibi, Komünist Ma­
nifesto adı ile yayımlandı. - 350.
185
1 Mart 1 8 8 1 günü imparator Alexandr II, gizli devrimci
örgüt "Narodnaya Volya" (Halkın iradesi ) Yürütme Komitesi
kararı ile öldürüldü. - 352.
·-
- ·
552
"" 1 8 78'dl• y iiı"iirlüğe k o n u l a n sosyalistlere-karşı
konusu ediliyor; bu yasa, 1 880 i l ky a z ı n d a beş yı l
:l:):J.
yasa
söz­
uzatıld ı .
-
tarafından, Paris K om ü n ü nün 15. yıl­
d olayı s ıy la , ondan kendileri i le dayanışmasın ı açıkça
l ı i l d i rmesini dileyen Fransız sosyalistlerinin isteğine yanıt ola­
rak y az ıl mı � t ır. - :lfi4.
"'" Fransa'da 1 88fi'e değin yürü düktc bulunan seçim sistemi
"dar b ö l geler " sistemi i d i : milletveki lleri meclisine her seçim
b ö l gesi n d en b i r tek temsilci seçi lirdi. Haziran 1885'te, ılıml ı
cumhuriyetçilt>ri n gi rişkenliği ii wri ne, il ça p ı n da listeler sis ­
t e m i k a b ul ed i l d i . I BBH'a d eğ i n yü rürlükte kalan bu sisteme
giire, k ii�·ük seçim bölgel P r i bir il ça pında b i raraya geti r i lın i ş­
lerdi . Seçmen. oyunu, çeşitli partilerden adayları içeren bir
l i st eye göre kullanıyordu. il de, 70.000 k i şi başına bir millet­
\·ckili düşecek biçimde seçilebilecek adayların toplam sayısı
i c.�i n oy verecekti . Bir m i llet vek i li , eğer oyl a rı n mutlak çoğun­
luğıı n u k a za n ın ışs a, biri nci turda seçiliyord u ; i k i nci turda se­
c; i l nwk i çi n , görece çoğunluk y e t i yord ı ı . - - :Jfi5.
'"'' 1 4 Tc•ınmuz I ili!/, P a r is halkı ! a rafından Eastille'in düşü ­
riild iiğii gii n , devrim i n b a şla n gı c ın ı bel i rler.
22 Eylül 1 792, 21 Eyl ü l 1 7 9 2 g i i n ii i lan ed i l m i ş lnıhın an
Fra nsız Cumhuriyet inin biri nci günü . Bıı g ü n, 1 793'le k abı ıl
c d i l P n c! P vr i mci takvi m i n i l k gii'nü oldu. - 358.
''" Fransız İ:?çi Partisi. b a şın d a Jules Guesde ve Paul La­
fargue i l e . 1 879'da kurulan Fr a n sa' nı n ilk marksist parti si.
Marx ve f�ngels, 80 yılları ilc 90 y ı l l arı nı n başlarında, parti
et k i nli ği üzeri nelt-ki etkilerini sürekli olarak gösterdileı·; 1 880'­
cle Marx bir p a r ti programı girişi yazdı.
h c;-i Part i s i , olaııak ç ı l a rdaıı ( n ot 17'ye b ak ı n ı z ) k<'rıdini
ay ırar;ık, Fransız proletaryası ü zeri ndeki etkisini pek iştird i ;
s a n a y i bölgel eri . parti n i n d ayanağını olu�turdular. İşçi P a rti ­
si sistemli bir marksizm propagandası yaptı, reformizmi, uz­
laşma eğil i m i n i teşhir etti ve u lusl a r ar ası i şçi hareketinin b i r ­
l i ğ i n i destek lPdi, Fı·ansı:>: burj uvazisinin sömiirgc s i y a seti ile
·
savaştı. Bu n u n l a l ı i rli ktc, HHJO yıllarında. sckt<>r ve dog m a t i k
n i te l i ktc ya n l ı şl ı k l a r i şl ed i . H l!JO'd a , İ���i Par t i s i , öbür dPvrim­
ci toplul t ı k l a r ilc b i rlikte, sonradan Fransız Sosyalist Partisini
rl.oğuracak o l a n devri mci sosyal i st B i rl i ği kurdu .- · 359.
191 1 4 Mart 1871 günü, gerici Paris-Journal ga z etesi , elinde
Marx'tan S e r r a il li c r' ye yazılmış, E n t (•rnasyon alin Fransız ve
"" Bu
mektup, Engels
dön ümü
553
Alınan
üyeleri
mektu p
günü
arasında
bulunduj'!unu
yay ı m l a nd ı .
rafından
da
varolan
i leri
anlaşmazlıkları
sürdü.
Kaı·açalma,
Düzınece
Times
dahil
İngi l i z
Pcıris-Journal'in,
benimsen d i .
gösteren
mektup,
bir
Mıırt
l!J
basını
tıı­
Enternasyon alin
Frıınsız ve Alman üyeleri arasınd<ı ayrılık çıkarmayı aınaçla ­
yıın tutumu, Marx tarafı ndan 2 1 Mart
sey
oturumunda,
ve
onun
isteği
Times'a yazılan bir mektupta teşhir
teği
üzerine Serra i l l i e r de, kendi
187 1 günlü Genel Kon­
üzerine
Engels
tarafından
Gene Marx ' ı n is­
edildi.
Paris-Journal' i n y a ­
( 16 M a r t 1 8 7 1 gü­
metn i n i içeren le Cour­
payına,
I a nl arın ı teşhir eden bir mektup gönderdi
nü yayımianmış
ricr de l'Europe
bulunan b u mektup
gazetesi n i n bir kesi ntisi Marx tarafından La­
fargue'a göndeı·ilcn mcktııba ekh• n m i şti ) .
G Prici
rı
I>'ra nsız
b as ı n ın ı n, Alman m illiyelinden olan kişi­
I•'ra n sı z s e k si yonları ndan çıkarı] acakla­
I<: n ter n asyon al i n
leri ıı,
yol u n d a k i
Mart
1871
lan,
b i r başka
i ps i z sapsız yal a n ı , Genel Konseyin 2 1
günlü olunımıında teşh i r edil d i . Marx b u mektup­
Enternasyonal i n
P ar i sl i üyeleri n i n yararına sunulacakla­
ı·ı rl i i �i i ncl•si ilc Lafargııc'u i l et ın i şt i .
Le
Coıırricr de l'Europc
f<'ransı;:
rlı.
--
gazetesi ;
l ll40'tan
( " Avrupa
18!J!J'a
Hahl•rci si " ) ,
değin
Londra'da
nrleancı
yayımlan­
363.
'"' Burad a
1871 ' i n
b i !'İ nci
yarısı n d a
Paris'te
kurulmuş
bu­
l u n a n Prusya düşmanı birlik sözkonusu ediliyor.
Jockey Club, P a ri s' t e
I B33'te kurulmuş bulunan
soylular
demeği. - 365.
Mart ı ııda,
"' 1 87 1
l e,
Zürih'te,
rensel
olarak
bir
l•'ransa'ya
varl ıklı
toplanınaya
temc edi l m i ş bir
Fransız
sıııda bir çatışma �· ı k t ı .
k ı rtıcı b i ı· kampanyayı
çuıı ı ı
Entcrnasypnulc
viçı·e seksiyon u,
mayı,
özel
kaları.
karşı
çağnl d ı .
zafer
toplantısı,
tö­
Toplantıda,
İsviçre'de
en­
ü l k eler i şçi leri
Alınanlar
k ı ş­
körükleyen gerici b a s ı n , b u olayın su­
y ü klellll'YC
bir b i ld i rgede
teşhir
üyeleri n i n
'" Le Courrier de Lyon
burjuva
;ıra­
arası ndaki
k ıı l k ı ştı .
taraf ı n dan
etti.
Enternasynnal i n
yürütülen
Kentin bazı
Zürih
olayi arına
r ı n ı yalanlumak ic;in b i r b i l d i rge yayınladılar. · ··- 365.
huı·iyctc;i
nedeniy­
Almanlar
subayları grubu ile
Ç e şi tl i
burjuva · basın
Enternasyonal
kazanılan
s ı n ı flardan
hafta l ı k
( "Lyon
gazetesi ;
Habercisi" ) ,
1834'ten
İı::­
karac;al­
i şçi
send i ­
katıldıkla­
Fransız cum­
1!J39'a
değin
ya­
y ımlandı.
Le Courricr de la Cironde
( " G ironde Haberci si" ) ,
1 7 92'-
den soı ı ı·;ı Borde;ı u x'da
:i6:'i.
yayımlanan ger i c i Fransız gazetes i .
-­
' �'· Ho ma C umhuriye tine J<" ransız l ı i r l i k l eı · i tara fından g i r i ­
şilen b i r saldırıya karşı protesto olarak Fransız Ulusal Muha­
fızın ı n
b i r gösterisi
sözkonusu
ediliyor
( not 45'e bakını z ) .
-
a67.
mcktııp k aralaması, Marx, Genel Konseyin 25 Nisan
g ü n lü oturum u nda, Pyat ve Vesigni eı· tarafından, Paris
Komününe seçilmi ş bulunan Genel Konsey üyeleri Serrailli e ı·
ve Dupont'a karşı ortaya atılan karaçalmalara yanıt vermekle
görevlendirildi kt.en sonra yazıl m ıştı . Pyat, özellikle, 1 8 7 1 N i ­
san ara seçimleri sırasında, Komün üyesi seçi lmiş v e Frankel
tarafından yön etilen Çal ışma n• Deği ş i m Komisyon u n a g i r ­
lll İ li bulunan Paris'teki Genel Kon sey temsilci s i Serraillier'ye
""' Bu
1871
karaçalmaya
y ı kmaya
kalk ışmışt ı .
çalışan
l e k e düşüren
Kom i syonu,
nı
o ld u ğu
Pyat,
Serrai llier'n i n
Serrailli er'nirı
Kornündeki
siyasal
asılsız söylentiler yaymıştı.
i şi n
i ncelenmesinden
sonra,
etk i si n i
ve · ahlaki
ününe
Çalışm a ve Deği şim
Serraillier' n i n
kurba­
karaçalıcı söylenti l ere karşı kesi n bir yalanlam ada
lıulundıı.
:ili!!.
N i san 1 R7 1'dl', zaferi demokrat i k gii�·lere
107 Bordemıx'da,
k azand ı ran belediye seçimleri sırasında, Enternasyonal seks i ­
yon u n u n
dört
delegesi
seçi l m i şti ;
Komünü programı n ı n benzeri i d i .
-
sundukları
:n ı .
program,
Paris
""' Bebel ' i n 2 5 Mayıs lll7 1 günü Heichtag'da yaptığı konuıj­
sözkonusu edi l i yor. Bcbel, konuşmasında sağcı m i l l et ­
Yl'k illeri n i ıı karaçalıcı sal d ırılarına karşı ateşli b i r b i çi mde k o ­
mü ncüleri savunmuş ve sonuç olarak ş u n u söylem i şt i : "Fran­
sız proletaryas ı n ı n : 'Şatolara savaş! Kulübelere barış! SefaJet
ma
ve
aylakl ığa
ölüm ! '
savaş
ç ı ğlıkları,
tiim
s ı n ı n sava� çığlığı olacaktır."
374.
'"" Du çağrı Marx tarafından yazılm ı ş
rilınişti, metni elim i zde bulu nmuyor.
374.
Avrupa
proletarya­
---
'"" Gerici
1\. vrupa
ve
Sorge'ye göııde­
- -
hükümetleri
tarafından
Enternasyonalc
karşı girişi i m i ş bulunan, ve Paris Komününün yenilgisinden
sonra daha d a pekiştiri len davran ışlar sözkonusu ediliyor.
5 Eylül I R70 günii, Pnısya'nın Fransa'ya karşı sava�taki
gcrçl'k erekler i n i teşhir eden lıi r bildiri yayınlamış oldukları
i ç i n , !J Eylül 1 870 günü, Alma nya'da Alman Sosyal-Demokrat
İşçi
Partisi Komite üyeleri Brackc, Bonhorst, Spier, Kühn ve
Gr al e ilc, basımevi i şçisi Sievers tutuklandılar. Kasım 1 8 7 1 'de,
;ıy l a r
t u tu k l u lu k t an
siircıı
IJu
� onr a,
a d a m i m·
devJeL
ğ i n e zarar verme düzmcce suçlam ası i lc y arg ı l anıp
klınl
gii\'L' ı ı l i ­
hapse mah­
edildiler.
1 87 0'te, yurt ihaneti i l c s u çl an a n
Tem muz
yal-demokratları O be rwi n d er, Most, A.
ları, dev r i m c i etk i n l i kleri neden i y l e a ğ ı r
Scheu
hap i s
Avustu rya sos­
ve bazı b a şk a­
cezalarına çarp­
t ı l' l l d ılar.
20
Ağustos
1871
i l kyaz
giin ii,
1871
pol is,
s i y o n u n u n a l l ı rı ı üstüne geti rd i .
\'l'
ve
E n ternasyonal
yazı nda,
Jo:ııtcrnasyonal
İspmıyol
hü kümeti,
karşı,
seksiyon l a r ı n a
b ask ı
Napoli
İ Ş(,'İ
/.o ,
L i zbon'a göçmc
'"' H a z i r a n
d e rece
giiç
zorıınrla
- :n :ı .
k a l d ı l a r.
örgütleri
önlemleri
lacl ı . İ s p a n yo l federal Konsey üyeleri Mora. Morago
sek­
uy gu ­
ve Loren ­
1 87 1 'de, S a i n t - G a l l l l'ks t i l i �ç i l t>ri m• s a g l a ıı a n son
çal ı�ına
ko�ul ları ,
a prc
i şç i l eri
i le
i �verenlcr
a ra ­
sında patl a k veren lıir ç cı t ı şm a ıı ı n ıwdcıı i o l d u . İşçi ler i şgünün­
de
lıir
kısalma
ve
bi r
iicrct.ll'rde
artış
i st.iyol'l a r d ı .
İşvere n ­
I L'!' l ı i ı· i �çi dclegasy o n ı ı i lc k ı ı n u :-ı m a y ı k a h ı ı l c t nw d i l er
I Pr ı ı asyonal üyesi
n al i n
İsvi�' l'('
1 8 7 l 'c d eğ i n
ya
mü dahale
rin
istemleı·i
d ck i
nl a ı ı
i :-;ç i i L•ri
d aya n ı ş ın a s ı
proleter
"'" I<ölnisclıe
ganı,
En­
ö r g i i t h·ı·i nce de s l. ek l e n d i , bu d a i �ç i l er i n Ey l ii l
dayanmalarını sa ğl a d ı . Kamu o t or i t eler i çatı�ma­
etti ve gr e v b i r uzlaşma i l e tam a ml a n d ı . İ�ç i ! t•­
lam olarak k arş ı l a n m a d ı , ama grev S a i n t - G a ı ı · ­
ve
E n t e rn a sy on a l etk i s i n i n
-- 37:i.
ııwsi hak ı ınııırlan b ii y ü k b i r a n l a m ta�ıdı.
lıüyiik
ve
i �tPn a tt ı l ar. G rt'\', T<;ntemasyo­
Z e i t.nnu,
Renanya
1 802'den sonra Kölı ı'dL• yayıııılaııaıı,
v e u l u s a l l i beral part i n i n or­
b urju vazisi n i n
günlük
Alınan
gazetesi ;
"'" Ağustos
1 874'tc,
La
sözciisii o l d ı ı . ----- 37fi.
pck i �­
1 8 70
y ı l l a ı·ı
i ı; i nde
Bi smmck'ın
ı ı e,
Sorı!l•.
1 !l 7 2'cle N e w
I ra ye Kongres i n i n lıir k a rarı ii zpı· i ­
Yıırk'a tmjınmış l ı ı ı l u n a n Enternasy o ­
nal
G e nd
Konseyi nden
ayı· ı l d ı .
açı k l a n d ı . -- - :�7 7 .
'o.t
Len i n ' i n
Yap ı tlar' ı n lll
ii zl•ı· i n e yapmak
M ;ı r t
41.
İstifası,
c i ld i ,
i stediği ü ç kon uşma
Eylül
�en i n ' i n
pl a n ı n ı
1 H 7 1 ' tc
Pa r is
içerir.
resmen
Koıniinii
LPn i n ,
22
Hl04 gii ı ı ii , Ccıwvre'd,(•, bir sosyal-demokratlar to p l a n t ı sı
söz al d ı . B u ra d a sıı nıı l a n meti n , b i r i n c i pl a n ı n m e t ­
rıi d i ı·. -- 38 1 .
'"' Not 8'e b a k ın ı z . -- - :{8 1 .
'"" Bu ki t ab ı n 40-4 1 . sayfalarına [Engels' i n G i ri şi ne -- ç . l
sırasıııda
b ak ı n ı z . - - 382.
556
'"' " I . A. A . " Int ernational A Tb e i t e·r A ssociat i u n
sı �:mekı;iler Demeğ i ) ( not 1 5'e b ak ı nı z ) .
'"" Londra
Fransız
Bir
SeTgisi.
işçil e ri
İngi l i z
işçil eri
delegasy onu
382.
-
::ıu
N ot l l 'e ba k ı nı z. --- :ı u2.
' 1 ' La
Debıi.cle,
:. u
Zo l a ' n ı n
Enıile
--
F'nınsız-Almnn sava� ı nı
:383.
Gfl. sayfas ı na
"' Bu kitab ı n
·:l:ı
bakınız.
-
B u k i tabı n 70. sayfas ı n a bakınız.
-
B u k i t ab ın 74. sayfa s ın a b ak ı n ı z.
'1' Paris
ordusu
tümgeneral
nıığunu
ıçsi'n i n
-
komutanı
h i ı;
lı i r
şey
günü
sa y ıs ı n da
1 1 5.
s avu nma
S imon
atılır g i b i
b i ldi riyordu.
bulunan bu
:ISli.
h ü küm e ti ,
dt·vr i mcisi
M acar
Üze-r ine
:·1" Koınün
Lou is-Auguste
Lı'•o
Blanqui'y i,
"11'
'
lı i r konfera nsin özt>t i d i r .
4 1 . s ay fası n a bakı ı ı ı z . -- :188.
ve daha aşağ ı d a Len i n , Karl
Bu k i ta b ı n
' '" Burada
- 3 84 .
--
ti caret b a k a n ı ,
Pl unı, Len i n' i n Paris Komi'ı ­
C enev re d e Rus si y asal gö�·­
Konferans
k a r� ıs ı n da verd i ğ i
ve
u l ıı ­
yapt ı ­
Fr a n kcl siizkonıısıı ed i l i yor . -
n ü üzer i ne 5 ( l :J ) Mart l !J05 g i.i n ii
nwnlcri n i n
tara­
mektup,
savunur g i bi
PLt r i s K o m ü n ü iiyesi ve c;-al ı şma, sanayi
gii�·ın e n
kor u ­
yapılan
Komüıı
iimiir boyu h apse �·C' v r i l m i ş ölüm cezas ı n a mahkum ett i .
' 1.,
G u i od ,
Fransız Cumhuriyeti Resmi Gaze­
ya ln ı z'ea Pa r i s ' i
ğ ı n ı gö steri y o rd u . - - :l84.
w: Ulusal
:HH.
ve top
yay ı mi n n m ı ş
savu nma hü kümet i n i n
3U:ı.
yapmamaktan s ı k ı la n
gö nder e lıi l eceği n i
1871
ko-
38:3.
Alphonse
kurmaydan çı karabileceği n i
25 N i san
fından
topr;ıı
Suzane'a,
V al eri len ' a
Moııt
-
-
:IH B .
Marx'ın
Vru ıısa'dcı
b i r i nci
Rus dev­
Savıış hroşiiri.i n i i n 1 89 l 'de Berl i n'de y ayımianm ı ş b i r Almı.ı ı ı ­
ca bask ı s ı n a göndL•rmP yapıyor.
"' Not 1 2'ye b a k ı n ı z .
"' Not f)'a bak ı nız.
2"
Len i n
Par i s
-
-
:l8!J.
----
3 8 fl .
38!J.
Komiinii
ccllatlarını,
l' i ın i ı ı i ıı cellfıtl an i le kıırşıl:. ı � t ı rıyor.
:··< "Par i s
ri"
l.ı i r
N a pol(•oıı Bon:ıparte ve y a nch ışlan sözkon ıı.sıı ed i l i -
n u alan rom a n ı ( 1 8fl 2 ) .
h
ile
yapıldığı
:i82.
yor.
sal
( U luslararu ­
:m2.
delegasyonu arasında bir görüşmenin
1 862 Dü nya Sanayi Sergisi.
"'"' Louis
-
Komü n ü
makalesi
P1'0letari
ve
--
Demokra t i k
gazetesinde
1 905
:lii ! J.
Diktatörliiğiin
yayımiandı
(no
Göı·t•\' I P ­
B,
17
(4 )
Tem m u z 1905 ) ; y a z a r ı n ın k i m olduğu _ saptanamadı. Len i n m a ­
kaleyi
giizden
gcçi ı·d i , ona başka b i r başl ı k vt>rdi ve, son ııe ı ı -
557
nu yazdığı metinde ba z ı d eğ i � i k l i kler yaptı.
n; M oskova
masızca
i � �� i l e r i n i ıı
bastırıhın
394.
392.
-
ot ok r a s i ye karşı Aral ı k
ay a k l a nm a sı
silahlı
1 905 ' te,
acı­
e dili y or .
sözk o nus u
--
"" Uluslararası Emekçiler Derneği Genel Konseyinin Fran­
savaşı i i zeri n e Karl M a r x tara f ınd a n yazılan ik inci
sız-Alman
çağrısı sözkonusu ed i l iyor. ( bk z : s . 6 1 - 7 1 . )
"' Karl
Marx'ın
Fransa'da
(bkz: s. 35-288 ) . - 39 7 .
'
:l95.
--
söz kon u s u
Savaıj'ı
HJ0 5 E k i m i nd e
R usy a d a
"" Kadetler,
İç.
edil iyor
kurulmuş bulunan,
li­
b era l k ml c ı burjuvazi n i n başl ı c a partisi olan . anayasal-demok­
parti üyeleri. hçi
rat
kadet l e r,
yasal
krallık
daha
y ı ğ ı n ların ı
istemleri
ötesi n e
iyi
ad ın ı
özgürlüğü ımrtisi"
"ha l k ı n
a l da t ab i l m e k
için,
aldılar,
ana­
geçml•diler. Şubat
ama
1917
burju­
va
dl"mokratik devriminden sonra, kadetler, Geçici Hükümet
i ç inde, a n t i - demokra t i k V l' ka r şı - d P v r i m c i bir s i y a set oluştur­
mak için y;ınırlan d ı k l a r ı ay r ı ca l ı k l ı bir k o n u m tuttular. E k i m
Devr i m i n i n zaferinden sııııra, kadl'tiPr, Sovyt>tler i k ti da rı n ın
amansız dü�manlan
b ü t ü n askeri
kin
o la r
olarak
gi ri şiml er i
ortay a
çıktılar
ve
ve k a r şı - devri m c i
müdahalecileri n
kampanyaianna et­
a k k;ıt ıldılar. - :HJB.
''" Bu k itab ı n 36!1. sayfas ı n a b;ıkınız. - :199.
"" "Komiirı
tutnnak
Mar t
"18
ma k a l e si ,
Dersleri"
m et n i d i ı·.
(�azete,
C e n ev re' d e
günü
lararası bir m i ting y a p ıl d ı :
Len i n' i n
makalPden
üç
lı i r
p ro l e t t• r
notu dü!jmÜş:
y ı l dö n ü m ü için ul u s ­
Marx ' ı n ölüm ü n ü n
1 848 Mart d e v r i m i n i n 60. yıldönümü ve P a r i s
--ç.]
cisi
yıl dö n üm i i .
Rusya
konuşması nı n
ij ı ı
iince,
Sosyal-Demokrat
25. yıldönümü,
KomününUn [ :i?.
İşçi
Partisi
temsi l ­
L en i n tk, lm miti ngelP söz a l d ı ; k o n u şması n d a , Paris Ko­
m ü n ii n ün
t ii m aıılum ve öıwın i n i belirtti." -
'"' Karl
M a rx ,
Ulu.�l cı-rarııst
seyinin Fransız-Alman
·
Samışı
Emekçi/.er
Üzeri n d e k i
k i tabın 69-70. say f a l arın a bakın ı z ) .
"' Dev r i m c i
rın,
içi nde
"
h aı·eket i n
s i y a sa l
--
İkinci
Genel
Kon­
Çağrısı
(bu
kupılan
ça­
40 1 .
yükselmesi nden
özgürlükler"
v a a detm iş b u l un d u ğ u I 7 Ekim
400.
Derneği
i l t>
bir
korkuy a
"y a sa m a "
Du ma s ı n ı
1 905 b i l d i rgesi sözkonusu e d i l i ­
y o r . Bildi rge, ereği, vak it k a z a n m u k i ç i n , devrimci giiçleri böl ­
mek,
grevi
başarısızlığa
u ğr a t ına k
ve
devrimi
mutla k i yetçiliğin siyasal b i r m an e vrası i d i . - 403.
"' Sosycıl.-Dcmokra t ,
me rk ez
orga n ı ,
R usy a
y :ısa-cl ı�ı
Sosyul-Demokrat
gazete ;
8
1 90R Şu batından
.ezmek
İşçi
1917
ol a n
Par ti s i
Oca ğ ı -
n a değin yayımlandı. İ l k sayı Rusya'da çıktı, sonra yayma y a ­
ülkelerdP d e v a m e d i l d i ; 2-:l2.
bancı
lık
1 913)
Paris'te,
33-58. sayılar
say ılar
(Şubat
1 90!:.1 -Ara­
(Kasım 1 9 1 4 - 0cak
1917)
Ce­
nevre'de yayımlandı; toplam olarak 58 sayı çıktı. Aralık 1 9 1 1 ' ­
Sosyal-Demokraı'ı
d e n sonra
Lenin yönetti. Gazete Len in ta­
ı·afındmı yazılmış 80'dcn çok makale ve not yayımla d ı . - - 4 1 6.
Devlet ve Devrim
"' Len i n ' i n
,,.; Bkz:
K. Marx,
si,
adlı yapıtma lıakıııız.
4 1 7.
1". Engels, "A. Bebel'e Mektup ( 1 8-28 M a r t 1 875) ",
Gotha ve (:rfurt Programlarının Eleştiri­
F. Engels,
Sol Yayınları, Ankara 1 9 76, s. 49-58. - 423.
""' Bk z :
ler
K.
Derneği
bakınız ) .
·-
Fransa'da İç Sııvaş,
Marx,
G t•nı•l
Komwy
Çağrısı
( bu
Uluslararası Emekçi ­
kitabın
1 05 .
sayfasıııa
424 .
"' Uluslararası Emekçiler Derneği Genel Konseyinin, A v ­
TUpa v e Birleşik-Devletler'deki Dernek Üyelerine, Fransız-Al­
man Savaşı Üzerine İ leinci Çağrısı sözkonusu ediliyor. Bu �·ağ­
rı, 6-9 Eylül
mıştır. -- 4 2 7 .
1 870 tarihinde Londra'chı Marx tarafından yazıl­
'"': Marx'tan
bakınız
(bu
Kugelmanıı'a
kitabın
366-367.
Nisan
12
1871
günlü
mektuha
sayfalarına bakını z ) . - 428.
,. Bu kitabın 3 5 1 . sayfasına b a k ı nı z . - 428.
"'" Die
Neue Zeit ,
dı·ı·gisi ;
rik
Alman
1 88:rtpn
Sosyal-Demokrat
1 !J23'e
deği n
teo­
yayımlıındı.
vı• Io�ngels'in bazı yapıtları, ortaya Nette Zeit'ta çıktılar.
Marx
l!:ngels,
dergi n i n
marksizmden
yazıkuruluna
sapmalarından
1 895'ten sonra, Engels'in
öğütleri
ötürü
ölümü
revizyonist makaleler yayımladı.
da,
Partisinin
Stuttgm·t'ta
deq�i.
ile
yardımcı
bazan
üzerine,
Birinci
dergiyi
oldu
ve
eleştirdi.
dergi sistemli
olarak
dünya savaşı sıı·asın­
meı·kezci lıir konum aldı ve gerçek te sosyal-şoven­
-·
leri destekledi.
"' Menşevikler,
429.
Rus sosyal-demokrasisinin
RSD İ P'nin
l !JO:l'te,
II.
Kongresinde,
oportli nist akımı.
merkez
örgenlikle­
rin seçimleri sırasında, başlarında Lenin'in bulunduğu devrim­
ci
sosy al-demokratlar
da
çoğunlukçular adı buradan gel i r ) , oportüııistlcr de mcııııe­
çoğunluğu
sağladılar
( "bol:ıevikler"
ya
vikler ( azınlıkı;ılar) a d ı n ı aldılar.
1 905- 1 907 devrimi sırasında, menşevikler devrimele işçi sı­
nıfının
karşı
sahibi
min
yönetici
çıktılar
olan
rolüne,
ve,
liberal
yenilgisini
i şçi
sınıfı
ile
k öylülüğün
kendilerine göre devrim i n
burjuvazi
ile b i r uyuşma
izleyen gericilik sırasında,
ittifakına
yönetim i n i n
istediler.
asıl
Devri­
menşeviklerirı çoğu
"l i k i d atör"
durumunu
gt>ld i :
b unlıır, işçi sınıfın ı n gizli parti­
sinin ortadmı k aldı rılmasın ı i s tediler. Hl l 7 Şubat burj uva de­
mokrati k
devrimi n i n
zafe r i n de n
sonra,
menşevikler
burj uva
Geçici Hükümete katıldılar, onun emperyalist siyasetini des­
teklediler ve hazırlanan sosyalist devrime karşı savaşım ver­
d i l er.
Ekim
Devrim i nden
sonra, menşevi kler a�'ı kça karşı-dE-v­
rimci bir parti durumuna geldiler, Sovyetler i k t i darı n ı yıkm a ­
yı amaçlayan komplo ve ayaklanmalara katıld ılar. -- 430.
"" Kralı deviren ve cumhuriyet ili'ın eden 1 9 1 0 Portekiz Dev­
rimi
i le,
yasal
bir
[Osmanlı İmparatorluğu'nu n
Türkiye' n i n
krall ı k
d urumuna
geld iği
1 908 - 1 909
ç. ]
-
Türk
ana­
Devrimi
sözkonusu eılil iyor.
4:l 1 .
" '" Bkz : Ka l"l Marx \·e Fı·iı>dr i ch E n gels, Komünist M anifes­
---
ı o,
"Komünist
ı !:.176. - .ı:ı2.
'" Rusya'daki
Manifl'st o"nmı
Doğuşu,
Sol Yayınları, An kara
1 !:.1 1 7 Şubat burjuva demokratik devr i m i söz­
konusu e d i l i yor. --- 4 :ı:t
""' Sosyali., t -De llTimci l er
1 ! 102 ha�ları ı ı d a
Hl 1 7
(s.-r. ) ,
l{lısya'da
l !J O l
sonları
ile
kurulmuş bulunun k üçi"ı k-burj uva part i .
Şubat
Devri m i n i n
zaferi nden
sonra,
sosy al ist-dev­
r i mciler ve meıışevi kler, kadetler ile b i rl i kte, burj uva ve top­
rak
sahipler i n i n
dayanağı
k:ırş ı - devri mci
oldular.
Parti
G eçici
lidl•l"lerine
Hükümetinin
(KPrenski,
Lıaşlıcu
Avksentiyev,
Çern ov ) gPli nce, onluı· rüı sözkonusu h ü k ümete katıld ılar·. Sos­
y a l i st - devrimci part i , toprak mülk iyeti n i n ortadan kaldı rılma�
sını isteyt>n köylüleri destPkll'ıht•y i kabul etmedi ve feodal
mülkiyetin koru n mas ı n d a n yana �·ı k t ı . Geçici Hükümeti n sos­
yalist-devrimci Lıakanları, toprak sahipleri n i n toprakların a el­
koymuş bulunan kiiylülere kar!-jı cezal a n d ı rm a Lı i rlikleri f�Ö n ­
d erdiler.
1 9 1 7 Ek i m i ndeki si lahlı ayaklanma öngi.ini.inde, sos­
y:.ılist-cl(' \Tiıncill'ı'
saflarına
koptu .
ge�·ti,
p:ı rt i s i
:ı�·ık�·a
karşı- d('vriınci
kapitalist
rejimi
savundıı,
Yabancı askeri
sosyalist-devrimciler
burjuvazi n i n
halk yığınlarından
ve iç savaş yılları boyunca,
karşı-dPvrimci
komplolara
katıl dılar,
m üdahale
Sovyeti k Hük ümet ve Komü n i st Parti s i i l eri gelenler i n e karşı,
teröreli l e r aracıyla eyll,mll•r d iizenlediler. --- -133.
246
Karl Marx, Fransa'da İç Savaş, bu k i tabın !)9- 100. sayfa­
l a rına bak ı n ı z . Daha aşağıda, 243, 437, 444-453. sayfal arda d:ı,
Len i n , Marx'ın bu yapıtın dan alıntılar ver i r .
6o
-
434.
241
D y elo
Naroda
Davası" ) , sosy alis t d evrimciler
1 9 1 7 Martından 1918 Temmuzuna
değin Petrograd'da yayımlandı.
439.
248 Not 63'e bakınız. - 447.
"" Bkz: F. Engels, Konut Sorunu. - 451.
250 Almanacco Repubıicano per l'anno 1874 adlı İtalyan der­
lemesinde 1873 Aralığında ve Almanca çeviri olarak Die Neue
Zeit dergisinde yayımlanan Marx'ın "Siyasal Aldırmazlık"
ba�lıklı makalesi ile Engels'i n "Otorite Üzerine" ba�lıklı ma­
kalesi sözkonusu ediliyor. - 453.
"' K. Marx, "Siyasal Aldırmazlık". - 453.
'" F. Engels, "Otorite Üstüne". - 455.
m F. Engels, "Otorite Üzerine". - 456.
254 Bkz: K. Marx, Gotha Programının Eleştirisi; K. Marx, F.
E ngels, Gotha ve Erturt Programlarının Eleştirisi, Sol Yayın­
ları, Ankara 1976, .s. 1 7-46. - 458.
"' Karl Marx'ın, Felsefenin Sefaleti adlı yapıtı sözkunusu
ediliyor. Bkz: Karl Marx, Felsefenin Sefaleti, Sol Yayınları,
Ankara 1 975. - 458.
""' F. Engels, "A. Bebel'e Mektup, 18-28 Mart 1875", K. Marx,
F. Engels, Gotha ve Erturt Programlarının Eleştirisi, s. 49-58.
- 458.
251
K. Marx'ın Fransa'da İç Savaş yapıtına, F. Engels'in yaz­
dığı giri� sözkonusu ediliyor. - 46 1 .
( Kiliseden Ayrılma Hareketi ) ,
258 Los-von-Kirche-Bewegung
Birinci Dünya Savaşı öngününde Almanya'da bir yığın hare­
keti niteliği kazandı. Ocak 1914'te, Die Neue Zeit dergisi, re­
vizyonist Paul Göre'nin "Kirchenaustrittsbewegung und Sozi­
aldemokratie" (Kiliseden Ayrılma Hareketi ve Sosyal-Demok­
rasi ) adlı bir makalesi ile, Almanya sosyal-demokratlarının
bu hareket karşısındaki tutumu üzerine bir tartışma açtı. Bu
tartı�ma sırasında, ünlü sosyal-demokrat militanlar, parti ni n
b u hareket karşısında yansız kalması ve üyelerini parti adına
dine ya da kiliseye karşı bir propaganda yapmaktan yasak­
laması gerektiğini ileri süren Göre'ye herhangi bir karşı-ya­
nıt vermediler.
463.
"' Lenin tarafından verilen ücret rakamları, 1917'n i n ikinci
yarısının kağıt parası üzerinden verilmişlerdir.
Kağıt-ruble, Birinci Dünya Savaşı içinde değerini büyük
ölçüde yitirmişti. - 464.
280 I.
Enternasyonalin La Haye Kon(lresi, 15 ulusal örgütü
partisinin
günlük
("Halkın
-
gazetesi;
-
·
-
temsil eden 65 delege ile 2-7 Eylül 1872'de toplandı. Kongre
hazırlıkları sırasında, Marx ve Engels, proleter devrimci güç­
leri biraraya getirmek için büyük bir çaba gösterdiler. Kongre
gündeminde i k i büyük sorun vardı: 1 ) Genel Konseyi n yetki­
leri ve 2) proletaryanın siyasal etkinliği.
Kongre, Gent'l KonsPy in yetkilerini geni:;ıleten bir karaı·
aldı.
İkinci soruna ilişkin olarak; "Siyasal iktidarın fethi, pro­
letaryanın büyük ödevi durumuna geldiği", ve "toplumsal dev­
rimin ve onun; sınıfların kaldırılması yol u ndaki yüce ereği­
nin zaferini sağlamak için", proleter bir siyasal parti örgütü­
nün kendini zorla kabul ettirdiği kararlaştırıldı (bkz: Karl
Marx ve Friedrich Engels, üç ciltl i k Seçme Yapıtlar, Editions
du Progres, Moscou, 1 970, c. II, s. 306) .
Marx, Engels ve yanda!jlarının her türlü burjuva sekta­
rizmine karşı yürütmi.i� bulundukları uzun savaşım, bu kong­
rede sonucunu verdi. Anurşistlerin Bakunin, Guillaume, vb.
gibi önderleri, Enternasyonalden çıkarıldılar. - 468.
261
Zarya, Stuttgart'ta 1 9 0 1 - 1 902'de iskra yazıkurulu tara­
fından yasal olarak yayımianmış bulunan marksist bilimsel ve
siyasal dergi ; sadece dört sayı çıktı. Dergi, Rus ve uluslararası
revizyonizmi eleştiriyor, marksizmin teorik temellerini kanıt­
landırıyordu. Dergide Lenin'in birçok yazısı yayımlandı. - 469.
262
Paris'te 23-27 Eylül 1 9 1 0 günlerinde toplanan II. Enter­
nasyonalin V. kongresi sözkonusu ediliyor. A. Millerand'ın,
Waldek Rousseau karşı-devrimci hükümetine giı·miş bulunma­
sı olayına bağlı olan: "siyasal iktidarın fethi ve burjuva parti­
ler ile ittifaklar" ana sorunu konusunda, kongre oyçokluğu ile
Kautsky tarafından önerilen kararı onayladı. Bu kararda özet­
le, bir sosyalistin bir burjuva hükümete girmesinin, siyasal ik­
tidarın fethinin normal bir başlangıcı olarak değil, ama güç
koşullar içindeki savaşım zorunlulukları tarafından dayanıl­
mış geçici ve olağanüstü bir yolu olarak düşünülebileceği söy­
lenmiş bulunuyordu. Sonradan, burjuvazi ile işb i rliklerini hak­
lı göstermek için, oportünistler kararın bu noktasına sık sık
başvurdular. - 470.
26
sosyal-demokrasi içinde, marksizme kar­
3 Bernsteiniade,
şıt oportünist akım. Almanya'da 1 9 . yüzyıl sonlarında doğdu,
adını ünlü revizyonisıt Edouard Bernstein'dan aldı. - 4 7 1 .
264
Bkz: Karl Marx, Louis Bonaparte'ın 1 8 Brumaire'i, Sol
Yayınları, Ankara 1 976. - 4 7 1 .
62
'"' Bkz: K. Marx ve F. Engels, "Komünist Parti Manifesto­
su 1872 Almanca Baskısına Ö nsöz", "Komünist Manifesto"nun
Doğuşu, Sol Yayınları, Ankara 1976, s. 1 6 1 -163. -- 472.
266 Bkz : K. Marx, Fransa'da İç Savaş.
475.
'"' Bkz: K. Marx ve F. Engels, Merkez Komitenin Komü­
nistler Birliğine Çağrısı. - 479.
''"" Bkz: K. Marx, Fransa'da İç Savaş.
482.
"" S. ve B. Webb'lerin, İngiliz Sendikacılığının Teori ve Pra­
l i�}i adlı kitabı sözkonusu ediliyor. -- 482.
"" Bkz: K. Marx ve F. Engels, Komünist Manifesto.
485.
( "Aylık Sosyalist Defterler")
271 Sozialistische Monatshefte,
Alman oportünistlerin başlıca organı ve uluslararası revizyo­
nizmin bellibaşlı organlarından biri olan dergi; 1897'den 1933'e
değin Berlin'de yayımlandı . Birinci dünya savaşı sırasında
sosyal-şoven konumlar üzerinde saf tuttu. - 486.
272
Daha İtalyan Sosyalist Partisi kurulur kurulmaz ( 1892 ) ,
sert b i r ideoloji k savaşım, partinin siyasal v e taktik sorunları
üzerinde birbirleri ilt> anlaşamayan, biri devrimci öbürü opor­
tünist, iki eğilimi birbirine düşürdü. 1 9 12'de, Reggio d'Emilie
Kongı·esinde, solların baskısı altında, savaştan ve hükümet ve
burjuvazi ile işbirliğinden yana tanınmış reformİstler (Bono­
mi, Bissolatti) , partiden çıkarıldılar. Çatışmaların başında ve
İ talya dünya savaşına girineeye değin, İ talyan Sosyalist Par­
tisi: "Savaşa karşı, yansızlıktan yana" sloganı ile, savaşa kar­
şı çıktı. Aralık 19 14'te, aralarında Mussolini'nin de bulunduğu,
burjuvazinin milliyetçi siyasetini savunan ve savaştan yana
çıkan dönekler, partiden çıkarıldılar. İtalyan sosyalistleri, İs­
viçre sosyalistleri ile Lugano'da bir toplantı yaptılar ( 1914) ve
Z immerwald ( 19 1 5 ) ve Kienthal ( 1 9 1 6 ) uluslararası sosyalist
toplantılarına etkin olarak katıldılar. Bununla birlikte, temel
sorunlar bakımından, İtalyan Sosyalist Partisi merkezci bir
tutumu lıenimsemişti. Mayıs 191 5'te, İtalya, Antant devletleri
yanında savaşa girince, İtalyan Sosyalist Partisi, emperyalist
savaşa karşı savaşım fikrini kabul etmedi ve gerçekte savaşı
destekleme anlamına gelen: "Savaşıma katılmama, ama onu
baltalamama ! " sloganını benimsedi. - 486.
'" Fabianlar, 1884'te kurulmuş İ ngiliz reformist örgütü Fa­
bian Derneği üyeleri . Bunlar proletaryanın sınıf savaşımı zo­
runluluğunu, sosyalist devrimi yadsıyan ve küçük reformlar,
toplumun kerteli dönüşümleri aracıyla kapitalizmden sosya­
l izme geçişin olanaklı olduğunu ileri süren çoğunlukla bilgin,
-
-
-
edebiyatçı, siyaset adamı, burjuva aydınlaı· i ı.liler ( S . ve B .
Webb, B. Shaw, R. Mac-Donald v e başkaları gibi ) . Fabian
Derneği, 1 900'de İşçi Partisine katıldı. Birinci Dünya Savaşı
sırasında, Fabianlar soıoyal-şoven konumlarda yer aldılar.
4 86 .
'" Independent Labour Party ( ingi l tere Bağımsız İ:jçi P:ır­
tisi ) , grevci sa v aşım ın ve İngiliz işçi sınıfının burjuva part iler
karşısınd aki bağımsızlığından yana h areketin canlarıdığı bir
sırada, 1893'te "yeni trade-ımionlar" yöneticileri tarafından
kurulmuş bulunan reformisı bir örgüt i d i . · Independent Labo­
ur Party, "yeni tra d e un i o n la r
üyeleri ııi n, birçok eski sen­
dikaların, Fabianların düşünceleri tarafından etkilenen aydın
ve ki.içük-burjuv:ıların partiye katılmasını kabul etti. Başında
.James Keir Hardie ve R. Mac-Donald bulunan parti, daha ku­
ruluşunda burjuva reformist bir tutum benimsedi. Asıl önemi,
parlamenter savaşıma ve liberal parti .il e parlamenter uzlaş�
malara verdi . Lenin bu partiyi, "her zaman burjuvaziye ba­
ğımlı kalmı� ııportünist parti" olarak nitelemiştir. (CEuııres,
Paris-Moscou, c. 29, s. 499 . )
Birinci Dünya Savaşı başında I ndependent Labour Party
savaşa karşı çıktı, ama çok geçmeden sosyal-�oven bir tutu­
mu benimsedi .
486.
"' Novaya Jizn, 18 N isan ( I Mayıs) 1 9 1 7'den 1 9 1 8 Te mm u
zuna değin Petrograd'da her gün yayımlandı. Gazete bir en­
ternasyonalist menşevikler ve y:ızarlar topluluğunun girişim i
üzerine kuruldu. Sosyalist E k i m Devrimi ile Sovyetler iktidu­
rının kuruluşunu dü!;imanca kar!ijıladı. 1 Haziran 1 9 1 8'den baş­
layarak, gazete, biri Petrograd'da ve öbürü Moskova'da ya­
yımlanan iki baskı yaptı; her i k isi de 1 9 1 8 Temmuzundu k a ­
patıldı. - 489.
2 70 Enternasyonalist-menşevikler,
menşevik partinin, Birinci
Dünya Savaşı sırasında tutarsız bir enternasyonalist tutum be­
nimseyen sayıca küçük b i r kanadıdır. En gözde temsilciler, L .
Martov, Y. Larin, A. M artinov oldu. Nisıın-Haziran 1 9 1 7'de,
enternasyonalist menşevikler Enternasyonal adlı bir haftalık
dergi yayımladıl :ır.
Enternasyonalist menşevikler, m erkez ci bi. r konu m d a bu­
lunuyorlard ı. Sosyal-şovenleri ele�ti riyor, ama örgüt düzeyin­
d e onlardan ayrılmaktan korkuyor ve bolşevik partinin savaş,
barış ve devrim üzerindeki taktiğinin esas tezleri ne karşı çı ­
kıyorlardı.
-- -
-
"
-
­
Bolşevikler, snsyal-şovPnlere kar�ı ortak eylemlerde bu­
lunmak ereğiyle, enternasyonalistleri toplamak için birkaç
girişimde bulundular. Ama enternasyonalist menşeviklcr, sos­
yal-şovenlerden kesinlikle kopma tehlikesini gözlerine alama­
dılar. RSDİP'nin Petrograd-kent konferansı i le VII. konferan­
sında (Nisan Konferansı ) ve VI. parti Kongresinde, enternas­
yonalistleri n pcırti ilc birleşmesi sorunu ortaya kondu. Amıı
kabulü olanaksız koşullar süren enternasyonalist menşevikler
yüzünden, birleşme olamadı.
Ekim Devriminin zaferinden sonra, ertcrnasyonalist men­
şevikierin bir bölümü Sovyetlerin amansız düşqıanları kampı­
na geçtiler v e göçettiler. Öbürleri Sovyetler iktidarını tanıdı
\'e sovyetik örgenlikler içindP çalıştılar. Bu grubun bazı tem­
sil ci leri bolşevik partiye katıldılar.
- 490.
277
Rusya Demokratik Konferansı, iktidar sorununu çözmek
için, menşeviklcr ve sosyalist-devrimciler Merl<e•7. Yürütme
Komitesi tarafıııdan toplanmayu çuğrılmıştı . Gerçekte konfe­
ransı dü?.enleyenlerin amacı, halk yığı nlarının dikkatini yük­
selen devrimden saptırm:1k i d i . İlki n 12 (25) Eyliilde başla­
masi öngiirii l m iiş hul umm k on ferans Prlelendi ve 14-22 Eylül
(27 Eylül-5 Ekim) 1 9 1 7'de Petrograci'da toplandı. - 490.
278 Finlandiya Devrimci Hükümeti ya da Halk Temsilcileri
Konseyi, Svinhufvud burjuva hükümetinin devrilmesinden
sonra, 28 Ocak 1 9 1 8 günii kuruld u . Yiiksek ikti dar organı olan
genC'l i şçi örgütleri konseyi de o ?.aman kuruldu. Ülkedeki
devlet iktidarııı ı n tC'melini, i şçi örgütleri d iyetleri oluşturdu.
- 496.
271
Bkz: K. Marx, F'. Engels, Gotha v e Erfurt Programları�
nın Eleştirisi, s. 4 1 . - 499.
28° F . Engels'ten A. Bebel'e mektuba bakınız ( 1 8-28 Mart
I R7 5 ) , Got h a vf' l':=rfıırt, Program larının Eleştirisi, s. 49-58. - 505.
201
Bu düşünce>, K. Marx'ın Fransa'da İç Savaş yapılına yaz­
dığı G i riş te Engels tarafından dile getirilmiş bulunuyordu.
-
508.
'
,
-
203
Lenin, l!:ııgels'iıı "Otorite ÜzNine" başlıklı makalesinden
aktarıyor.
50A .
2"'
K. Marx ve F. Engels'in, Komünist Parti Manifestosu'nun
A lmanca baskısına 1 fl72'de yazdıkları ön söz sözkonusu edi l i ­
:vnr. Bkz : "Komiini.�t Manifesto"nun Doğuşu, s. 1 6 1 -163.
509.
284 Bkz: K . Marx, Fransıı'da İç Sava.� .
514.
· --
-
-
ADLAR DİZİNİ
ru. - 67.
Arno!d, Georges
A
Affre, Denis-Auguste
( 1793-1848 ) . -
1840-1848 arasında Paris başpis­
koposu, başkaldıran işçileri si­
lahlarını bıraktırmaya çalıştığı
sırada, 1848 Haziran ayaklanma­
sında hükümet ordusu askerleri
tarafından ölecek derecede ya­
ralandı. - 127, 149, 257.
Aıexandra ( 1844-1925) . - Danimar­
ka kralı Christian IX'un kızı;
1863 yılında, Edouard VII adı
ile l901'de Büyük Britanya kra­
lı olan Galles prensi ile evlen ­
di. - 90, 256.
Aleksandr II (1818-1881). - 18551881 arasında Rusya İ mparato-
(doğumu 1 840) . -­
Ulusal Muhafız ve Paris Komü­
nü Merkez Komite üy e si, lo'ran­
sız mimarı; Komünün yenilgi­
sinden sonra Yeni-Knlf'donya ' ­
y a sürüldü. - 333.
Assi, Ado!pfıe Alphoııse ( 1840 - 18H!i ) .
- Tesviye işçisi , Fransız işçi ha­
reketi
militanı ;
Ulusal
Muhafıı
ve Paris Komünü Merkez Komi­
te üyesi oldu; Koınünün yeni l ­
gisinden sonra Yeı ı i -Kaledonya'­
ya sürgün eczasına çarpt.ıı·ıl d ı .
- 298, 3 1 3, 338.
Auı·eııe
de
Baptise
sız
Paladincs,
d'
Louis
generali,
papaz
Jean­
Fran­
egemenliği
( 1804-1877) . -
yanlısı ; fo' ransız-Aiman savaşına
1871
Martında,
Pa ris
katıldı;
Ulusal Muhafır: komutanı; 1871
Ulusal Meclisinde milletvekili. 84. 85, 87, 230, 232, 282. 205, 384,
389.
Auıııale,
Henri-Eugcne-Piı.ilippe-Lo­
d'Orlcans duc d' (1822-1897) .
- �· ı·ansa kralı Louis-Philippe'­
in oğlu; 1848 Şubat Devrimin­
den sonra, İngiltere'ye göçtü,
1871 Ulusal Meclisinde milletve­
kili. - 154.
ııis
A v kseııtiuev,
Nikulau
D nıitriyeiJiç
( 1 878-1913). - Sosyalist-devrim­
ci
parti
önderlerinden
biri.
parti Merkez Komite üyesi. 1917
Şubat Devriminden sonra, bur­
juva Geçid Hükümette içişleri
bakanı. Sosyalist Ekim Devri­
mlnden
sonra,
karşı-devriınci
karışıklık düzenleyicilerinden bi­
ri oldu, 5onra yurtlan göı;etti.
!..._ 43ll.
B
A l e ksaııdroviç
Mi lıa i l
Bakıwiıı,
( 1 914- 1 876. - Rus devrimci ve
gazele yazarı ; Almanya'da 1848·
1849 Devı·iminc katıldı ; narod nik.
anarşizmin ideologlarından biri :
I. Enternasyonal üyesi. oı·ada
kendini marksizmin amansız bir
düşınıını olarak gösterd i ; h ölü­
di etkinliği nedeniyle, La Haye
kongresinde ( 1872) Enternasyo·
nalden r;ı karıldı. - 377, 44!i. 460,
460.
lJrırtlıelcınu -Saiıı t - Jl ilai rc ,
.lu! es
( 1805-18!!5 ) . - �·raıısız filozof ve
siyaselçiHi. ılıml ı burjuva cum­
huriyetçi ;
1871
Ulusal Meclis
187 l - 1873'te
Thiers'nin
üye5i :
başmühürda n ;
1 880-1881'dc dı•
şişleı·i bakanı. - 337.
Bastelicıı
Andrc
0845-1884 ) .
fo'ransa v e İ spanya'da işçi hare­
keti nıililanı, tipograf; I . Enter­
nasyonal üyesi. Bakunin yanda­
�· ; Ekim-Kasım 1870'te, Marsil-
ya devrimci hareketine katıld ı ;
Enternasyonal
Genel
Konsey
üyesi ( 1871 ) . - 375.
Bebcl, August ( 1840- 1913) . - Ulus­
lararası ve Alman işçi hareke­
tinin en gözde militanı; tornacı;
1867'den başlayarak Alman İ şçi
Dernekleri Birliğini yönett i ; I.
Enternasyonal üyo::s i,
( 1 867'den
sonra) Reichstng'da milletvekili ;
parti
Alınan
sosyal-demokrat
kurucu V<! önderlerinden biri ;
Jas:ılcılara karşı savaştı. Fran­
sız-Alman savaşı sırasında, en­
ternasyonalist konumları benim­
sedi. Paris Komününün destek­
lenmesinden yana çıktı ; Marx
ve Engels'in dost ve silah arka­
daşı. İ kinci Enternasyonalele ça­
lıştı ; XIX. yüzyıl sonları ile
XX. yüzyıl
başlarında refor­
mizm ve revizyonizme karşı sa·
vaştı, ama etkinliğinin son yıl­
larında, merkezci nileliktc yan·
Jışlıklar yaptı. - 374, 378, 457,
460.
Bccsly, Edwıırd Spctıcer ( 1 831 - 1915) .
- İ ngiliz tarihçi ve siyasetçisi,
pozitivist,
radikal
burjuva,
Londra Ün iversitesinde profe­
sör; İ ngiliz basınında Paris Ko­
312,
mününün 'avunueusu.
372.
Beı·gcret, Jules Victo r ( 1639-1905 ) .
- Ulusal Muhafız v e Paris Ko­
münü Merkez
Komite
üyesi,
Ulusal Muhafız generali; KoJ
munun yenilgisinden sonra t n­
giltere'ye
sonra
da
ABD'ne
göçetti.
19, lll, 232, 234, 258.
Bernstein,
Eduard
( 1850- 1932) .
Alman
sosyal-demokrasisi
ve
II. Enternasyonal oportünist ka·
nat önderi, revizyonizm ve re­
formizm teorisyeni. - 435, 444,
445, 446, 447, 469, 470, 471. 479,
482, 498, 510.
/Jerru, Marie-Carolinc-Ferdinande­
Luuisc, duslıessc de ( 1 798-1870) .
- Fransız tahtının lejitimist hak
sahibi olan kont Chambord'un
annesi; 1832'de, Louis-Philippe'e
karşı Vcndee'yi ayaklandırmaya
glriştl. - 77, 160, 224, 243.
( 1 790Pierre-A nto!ne
Berryer,
1668) . - Fransız avukat ve si­
yasetçisi, lejitimist. - 251.
( 1 795-1878) .
Beslay,
Charles
Fransız girişimci, edcbiyatçı ve
siyasetçisi, Birinci Enternasyo­
nal üyesi, prudoncu, Paris Ko­
münü ve Maliye komisyonu üye­
si, Fransız Bankasında delege;
bu bankanın ulusallnştırılmaaı­
na karşı ve içişlerine karışılma­
masından yana çıktı; K omünün
yenilgisinden
sonra. İ sviçre'ye
göçettl. - 81 , 159.
Bigot-Leon (1826-1872) . - Fra nsız
avukat ve gazete yazarı, sol
cumhuriyetçi ; Paris KomününUn
yenilgisinden
sonra,
Versallles
ınahkemesind<' komüncüleri sa­
vundu. - 33R.
Bismarck, Ot to, Koııt
( 1815-1898) .
-Alman devlet ada mı, Prusya­
lı topl"ak ağa ları nın temsilcisi;
Pe tersbuı·g ( 1859- 1862) ve Paris
(1862) elçisi; Prusya bakan-baş­
kanı (1862-187 1 ) , Alman İ mpara·
torluğu başbakanı
(1871-1890) ;
Almanya'nın birliğini zor yoluy.
la gerçekleştirdi; işçi hareketi
d i.i�manı, sosyalistlere karşı ay­
rım yasalannın yaratıcısı.
16, 38, 42, 57, 67, 75, 77, 80, 85,
112, 115, 119, 120, 128, 129, 134, 137,
138, 146, 154, 155, 157, 165, 178, 195,
22 1, 249, 281, 272, 275, 281, 282.
299. 309, 355, 372, 373, 385, 387,
389, 391, 407.
Bissolati,
Leonida
0057-1920) .
İ talyan Sosyalist Parlist kuı·u­
cularından biri, partinin aşırı
sağ reformcu kanadının başına
geçti. - 437.
Bınnc, Louts ( 1 81 1 - 1882 ) . - Fran­
sız küçük-burjuva sosyalisti, ta­
rihçi ; 1848'de, Geçici Hükümet
üyesi ve Luxemburg Komisyo­
nu başkanı ; burjuvazi lle bir uz­
laşma taktığinden çoğunu iste-
1871
Ulusal
Meclisinde
med i ;
milletvekili olarak, Paris Romü­
nüne karşı çıktı. - 215. 224, 292,
3 l l , 507.
Blanqui, Louis-Auguste ( 1805-1881 ) .
- Fransız devrimcisl, ütopyacı
komünizm temsilcisi; gizil der­
nekler ve komplolaı· örgtitleyi.
c isi ; 1830 ve 1848 devrimlerinin
etkin katılımcısı, Fransa'da dev­
rimci hareketin büyük önderi;
Paris'teki 30 Ekim 1870 ayak­
lanmasının yönetiellerinden biri.
Paris Komünü boyunca hapiste
kaldı. - l!J, 21, 46, 84, 89, 127,
183, 190, 192. 255, 298, 384, 389.
390, 397. 401.
Blanclıet, Stanis!as (Pourille deni­
len) (doğumu 1833). - Eski ke­
şiş, tacir ve polis muhabiri ; Pa­
ris kuşatması boyunca ınusal
Mulıafızda hizmet gördü; Paris
Komünü üyesi; 1871 Mayısında
foyası ortaya çıktı ve tutuklan­
d ı ; Paris KomününUn yenllgi­
�inden �onra İsviçre'ye göçetti.
- 112.
Bo!te, Friedrich. - Alman kökenli
Amerikan işçi hareketi milita·
nı ; sigara fabrikası Işçisi, I. En·
Kuzey-Amerikan
t crnasyonal
Federal
Konsey
"eksiyonları
( 1872) ;
Arl>eiter-Zei­
sekreteri
l.u.ng yazıkurulu üyesi, La Haye
seçilmiş
kongresı
tarafından
Genel Konsey üyesi (1872-1874) ;
1874'te, Arbeiter-Zeitung tara­
fından izlenen yanlış çizgi yü­
zünden Enternasyonalden çıl>a·
nlclı. - 373.
Bonaparte. - bkz: Napoleon I.
�
Bonaparte, Lou.ls. - bkz; Napale­
on III.
Bracke, Wilhelm (1842-1880) . - Al­
man sosyalist!; 1870 Eylülüncle,
Parti Merkez Komitesi tarafın·
dan yayımlanan savaşa karşı
Bildirge y U ztinden üç ay hapse­
dildi; 1871 Martında özgür bıra­
kıldı. Parti yazınının yayınlayı­
cı ve yayıcılarındaıı biri.
s6B
cu
457.
383,
B ranting, /{arı lljalmar t i RG0- 1 !125) .
İsveç
l i de ri,
·-
parti
sosyal -demokrat
II.
Entern a sy on al
beni msed i .
sosyalist
koa l i sy on
Eden
ITlC'tine girdi. Bı·uncı,
1 9 17'de,
-
Fransız
hilkii­
4R6.
437,
(doğumu
subayı,
blan­
Pa ri s
Komünü Merk e z Komite üyesi ;
Mayıs 187l'de Vrr�a illes a s kerl e ­
l<tei,
ri
Ulusal
:ı ğır
tarafından
Paris
ve
Muhafız
Komününün
yaraland ı ;
yenilgisinden
�onra. İngiltrrc'yc göçet t.i.
26, 1 32.
Bı·utto.
Kuınüııcü,
vuııma
Huuis,
Ca.ziıni r
Muha fı z
Sa·
hesn 1>larını
( 1 843- 1016) .
blanklci,
Paris
ve
Ulu­
Komünü
1\leı·I,!' Z Komite üyesi, U l usa l
vunma
HI,
-- 302.
Fı·ansız gaz<'le e i s i ,
sa)
·-
Ulusal
Hükümetinin
d<'nctlcdi.
Hükünıet.inin
üzerlnd<•
soruşt urma
Sa­
e t kinliğ i
yapın akla
görevli
Ko m is y onu n
başkanı ;
Paris Koınii"nünün ye n i lgi sind e n
sonra,
Yen i - K a h•donya'ya
dü. -
HJO.
Bourboıı'ltıı·.
nedanı
�·ransa
·-
! 1 58!1 - 1 792,
sürül­
krallık
lıa­
1 0 1 4 - 1 8 1 5.
1.81 5 - 1 830 1 . - 1 6 5 , 1 66,
ve
273.
zarı.
yazarı,
ütopyacı
ko­
Yolculuk y a ­
- 1 32.
< 1 734 - 1 802) .
1-'ra nsız
adamı,
gcnrl
mal i y e
( 1 783-17R7) ;
s ı nd a ,
biri
llbl"ra l ;
burjuva
Natiuııaı
k ra lc ı ;
Par is
ve
birliğine
ko­
157, 272, 275.
! 1 802-
Louis-Eııoene
ge­
burjuva cumhuri ­
1857) . - 1-'ransız slyasetçi ve
n era l i ,
ılıınlı
1 R 30- 1 840' ta,
yet ç i ;
t.iliısına
katıldı;
1840'd(',
c a n ıı v ;ı rc a
Cezayir'in
is­
Mayıs -Hazira n
bakanı; Pari s
savaş
ç i lc r i n i ıı
haziran
lş­
ayaklan masını
yürü t me
bastırdı;
başka nı
<Haziı·an-Aralık
sucu
1848) . -- 127, 146, 149, 16!), 232,
247, 257, 46 1 .
Clııılalıı.
Loıtis-IJcııis
(doğ umu
1845 1 . - Fransız Işçi hareketi
ınilitan ı . lornacı, Paris Komünü
üyesi, Genel G üve nli k , Çalışma
ve
Değişim
İngil tere'ye
göı;tü,
/lc11ri
ıle
( 1 820- 18113) .
suıı
leııısilclsl,
runu,
s onra ,
sonradan
ltatı l rl ı .
iUl<U'ŞiSlll'r<'
Clwıııburıl,
üyesi;
Komisyonlan
yenilgisinden
Koıııliııün
375.
--·
c a m i <?
Clıarl.cs,
Burlıonlarııı
Chari('S
Temmuz
1 1130
X"un
to­
Devriıniniıı
zaferinden sonra y u rd u nd;.ı n gö­
V
Henri
ilc
adı
1-'ransa
üzerindt' h u k güdiicüsü.
Clıaııoarnier,
lP.
-
ml
Vl'
cı,
1848
burjuva
sonrıı,
Ulu sa l
oldu .
-
1 1 5,
( 1800 - 1 836 ) .
g azet e
ga:wl!!sl
yazarı,
kuru-
k ra l ­
slyasetçisi,
Pa ris
Muhafızınıı
1 3 Haziran
sıra­
- Fı·ansız �cne­
Ha zi ran
ğıtılıııasına
göçnw n l i k
Nic•ılas - A ıııı ••-TI�<iodu­
( 1 793-1877 1 .
ayaklanınasın•
garnizonu
komuta
1 849 göstl•risinin
l< a lı ldı ;
2
Aralık
ve
etti ;
da ­
1851
hükümet d a r b esi nden sonra. tu­
tu k l anıp sürtildü ;
savaşına
katıldı;
Meclisinde
Armaıut
Fransız
C:a vaignac,
devlet
164, 278.
Carre!,
-
etti.
d enctç i s i
D evr im i
1 70!1
kaqı -d<•vrimcl
önderlerinden
g önü ll ül er
hir
muta
dan
de
Clıarles-A ıexandre
Caıoııne,
savaşı
273.
İ karya'ya
münist,
( 1013- 1891 ) .
Bretagnc ve Vendee' dcn ge­
t;ıhtı
C:rıiJct. EUen ııe ( l "i88-1856 J . - Fra n ­
gazele
160.
hastınlması sı ra sın ­
KomününUn
da,
ete
generali,
:f'ransız-Ainıan
çl'tt i ;
c
sız
Fra n•ız
len
Antoinc-Magluirc
1830 ) .
libera l ­
ll <"nri
C:rı tlıe!iııcıııt,
önder­
lerinden biri ; oportünist konum­
Jarı
ve yaza rl .. nndan btri. -
162.
1 6 1 , 235,
Fransız-Alınan
1871
Ulusal
milletvekili.
91,
258.
Anf.oinc-A!freıl-EU!iCPte
Clııınzy,
( 1 033-1 0113) . - l•'ransız general i ,
Fransız-Alman savaşına katıld ı ;
1 8 7 1 Ulu�al Meclisinde ınilletvc­
k il i. - 153, 190.
Clıarcttc
de
la
Coııt.ric,
( 1 832-191 1 ı .
de
cııı.scret.,
Gııstavc
l'auı
c
A t lıaııasc,
F'ransız
generali, krale ı ; Jo'ra nsız-Alınan
savaşı �ırıısında. papalık zuhafla•
rına komuta etti. - 237, 272, 275.
baroıı
WcllesleıJ. - Koııt. İngiliz d iplo­
ıııatı, Paris elçisi. - 331 .
-
Çcretcli,
-
CoCHo!Jon,
d,
�·ra nsız
boııapartçı,
llll'nturu.
Paı·is'teki 22 Mart 1871 karşıdevriınci ay:ıklaııımıııııı diizcıılc­
�·ic-ilcrlnd('n biri. - !ll, 234, 258.
C: o ı ı ı l <'.
A u austc
( 1790-1857) .
1-'ransız buı;juva filozof ve SU!'­
yoluı:u. poz i l i vizıııin babası.
2 ((;, 22.�.
0808C!aıulc-A ntlıi rııc
<.:orboıı.
Fransız
siyasctçisi.
l ll!J I ) .
cumhuriyetçi ; İki nd İıııpaı·ator­
l uğun çöküşünden sonra. Paris
il ı;C'!criııdcıı birinde helediye baş­
kanı old u ; Ulusal Mecliste ıııil­
lelvckili ( 187 1 ) . - 74, 24 0.
C:rıusiıı-Moııtaubaıı,
Comtc
!le
( 1 7!16-1 878 ) .
<.:uwley.
Ilcııry
Rlc lıur!L
Milırıyloııiç
( 1876-
D
Van
( G urcıJiç)
( 1871 - 1947) . -
1-'cdor
İvaııuııiç
Menşev il< lidcrkr­
den
biri.
1017
Şubat
Devri­
ıniııdcn sonra, huı·juva Gcçid
Hükümeti destekledi. Ekim Dev­
riminden sonra, sovy<'llcr ikti­
darına karşı �avaşt.1. - - 4U2.
Clıarlcs-Guillrı-
Palikao
--
440, 46(i, 485, 492.
umc-Maric-Apollinairc-Aııtoinc,
·­
honapa r t ı;ı ;
i"ransı�
generali.
I RiiO't a Çin'<' göııdcrilcıı İngiliz­
Fra ıısı� birliklerine komuta etti ;
savaş ba kaııı ve hükü met. baş­
kıını oldu· (ı\ğustos-Jo:ylül 1R70l .
· - 04.
1 4 2.
V i lc l or
Sosyalist-devrımcilerin
l idcı· ve tcoı·isyenlerindcn biri ;
Mayıs- Ağustos
1917'de burjuva
( ;eçici Hükümelle larını bakanı,
toprak sa hiplcrlııin topraklarına
cikoyan
köylülcı·e
ka rşı
ca•
navarca bir nılsillcınc siyaseti
uyguladı.
Jo:kim
Devriminden
sonra, aııti -sovyclik karışık l ı k ­
lar düzcnlcyicisi; l!l20'dc, aııt.i­
sovyctik etkinliğini sürdürlüğü
yabancı ü lkelere kaçtı. - 43!1,
1 !152 ) .
( 10 1 4 - 1 886) .
ele
( 1 882-
4 6 ı . 466, 485, 492.
Çcrııuıı,
Loııis-Citarr.es-Euıuıanu­
comtc
Georoiyeuiç
Menşev iz m liderlertn­
den biri. Birinci Dünya Sava�ı
sırasında, merkezci. 1 9 1 7 Şubat
devriminden
sonra,
Petrograd
Sovyet! Yürütme Komitesi üye­
si; Mayıs 191 7'de, burjuva Gecl ­
l'i Hükümele girdi. Ek im Dev­
rimi ertesinde, Çcrctcll menşe­
viiderin
Gürcistan'daki
karşı­
d<•vrimci
hükümet
şcflcrindeıi
biri oldu. Gürcistaıı'da sovyctik
kurulnıasındaıı sonra
i ktidarın
yurtdışına göçellL - 439, 4 4 1 ,
( I H2:l-1900) .
ı-· ransız siyasetçisi, I. Enter­
nasyonal üyesi ; bakunincilcr ilc
birleşti; Lyon ve Mar�ilya dev­
rimci
ayaklanrnalarına
katıld ı
( 1870) ; Paris Komünü üyesi, ııs­
l<eı·i delege (Nisan 1871 ) ; Kanıü­
nün yenilgisinden soııı·:ı. BC'I�·I­
ka':va göçellL - 182.
C:ohhc!, Wi!.! ia nı ( 1 762-1835 ) .
İngiliz siy:ısctı;i ve gazete yazarı .
rarllkal izmlnlıı
l<üçük-buı·juva
gözdc• tt'nısileis i ; ülk esindeki sl­
�·,ıs:ıl sist cıııln demok r:ı tlaştırı l ­
ınası i�· i n savaşt ı . - - :120. 321.
İ rrıkli
J n5!l l .
Drırbo!l.
C:lıaı·ıes
57 0
Gcoryes
( I R 1 3 - IR7 1 J .
l•'nınsız t.anı·ıbilimci, 1 8fi3'te Pa ­
ris ba�p iskoposu; Mayıs 187l'de
kumüncüler
tararından
rchine
olarak kurşuna dizildL - 22. 127,
149, 1 5 1 , 153. 257.
Dıwies,
-
.lohıı
Llewelyıı
( 1026-I!Jl!i J .
İngiliz ralıip v e lnnrıbiliıncl­
si, liberal. - 320, 324.
David, Eduard ( 1 863-1930) . - Al­
ınan sosyal-demokrasisi sağ ka­
nat liderlerinden biri, revizyo­
nist. . Birinci Dünya Savaşı sıra ­
sıııda, sosyal-şoven : 1 9 1 9' da , A l ­
ınıın cumhuriyeti hirim·i koalls­
.v oıı hükümetine katıld ı ; 191!J­
I !J20'dc, içişleri bakanı. - 437,
485, 466.
Degucrry,
Gaspard
( 1 797-1871 ) .
tü ; Paris Komüııünün celladı,
V<'rsa ilks 4. kolordusuna komu­
ta etti. - 1 2 1 .
D ııcı·ot, Aııgııstc-Aiexandrc
t 181718021 . - !o'rıınsız Generali, !o'ran­
sı z-Alınan savaşına katıldı; Pa­
ris Konıünliniin bastırılnıa�1 �ı­
Versaillcs
ordusunun
rasıııda,
kurulmasıııa
katkıda
huluııdu ;
1871 Ulusal Meclisi ınillctvekili,
orleancı. -
D ııfaıırc,
0 798- 1 08 1 ) . - Fransız a vukat ve
devlet adaıııı.
orleaııcı, Paris
Koıııününiin eelhidı ; bayındırlık
hakanı ( 1 839-1840) . içişleri halHı ­
nı ( 1 848 ve 1849) , adal e t bakanı
- ­
Jo' ı·ansız rahibi. Pa ris La Madc­
lcinc kilisesi papazı, Koınün yö­
netiminde, 1 87 1 Mayısında rehi­
nc olaral' kurşuna dizildL -- 1 5 1 ,
1116.
( 18 7 1 -1873;
TJclnwaye,
(doğumu
1 820) . - Fransız makine iş�· isi,
1864'lcıı başlayarak I. Enternas­
yonal üyesi, l<omüncü; Pari� K o ­
lllUnunün
yC'ııilg i:-;indC'n
sonra .
.in,:ıil lNe'ye göçetti ; I. Enterııas­
yoııal Geııd Konsey üyesi ( 1 87 1 1 872J .
--
l'icrrc-Louis
375.
Loui�
Clıurlcs ( l 80DJo'nııısız siyasel�i ve ı;a­
:r.ctec isi, kiiçük-hurjuva de v r i ın ­
ei : 10�0 ve 1 848 DPvrimlcrinP k a ­
tıldı : 1 0 7 1 Ulusul Me<"lisinde ıni l ­
letvl'kil i , Paı·is Komünü üyı"i·
Paris Komünü askPri dcleı,:t·�i :
1871 Mayısında Paris barikal l a ­
n ii7.Prinde öldü. - 1 !1, 26 . 27,
28. 333.
lJı•sm.urc ls .
Jo'ra ıısız j a ı ıda rııı:ı
suba yı, G. �· ıoureııs'ın . ka li l i . - ·
!)3, 1 50 , 17·1, 260.
Dclesclıı:l',
1871 ı.
1 R77- 1879) . -- 84, 92,
1877- 1879) ,
1 16,
1 42.
1 45,
1 4H.
1 47,
180,
181.
1 85,
21 5-2 1ti,
1 77.
( 1 876,
1 1 7, 1 1 8,
17R,
243,
1 7!1,
27!).
Vıı ıııas,
A l c.ı:andrc
(oğu[)
( 1 824- Fransız y<ızar ve dra­
nıa t u rgu. - 1 74 , I!JO.
1 095) .
I>ııpaıılııu.ıı,
.fo'clix
( ! 802-1871l l .
!o'ransız tanrıbilimci v e siyaselr,;i.
Katolik parti lidcrleriııcll'n biri,
Oı·J(·aııs piskoposu (!841l'clan soıı­
ı·a ) , IH71 Ulu"ı l Mı•cl isi ıııillelvc­
kili. - 2!!5.
D ııpoııt,
ı,;ugcııc
08� 1 - 1881 1 .
Uluslararası
Işçi
lı a r e ltc t i n iıı
önemli ki şi l e ri nde n , !o'ransız i�;çi­
si, müzik aletlcı·i ııznı a ı ı ı ; Paris
1848 Haziran ayaklanmasına ka­
tıldı : l 862'dcn soıı ı·a Lond ı·ıı 'da
�·aşa d ı : 1 . Enternasyonal Genel
Konsey üyesi < Kası m 1 8M - 1 R72l ;
nıarltsist.. - 301, 302, 36D, 3!JO.
Domhrouı.. k i.
1860
y ı l l a rında Polonya ulusal
kurtuluş hareketine katıldı; Pa­
, . ; � Komünü g<'ncra l i : 1 8 7 1 Ma­
'·ıs h�şlarıııdan başlayarak, tüm
·
Koıııün silahlı kuvvetlerinin haş­
baril,al.lnr
üzerinde
koınula n ı :
öldü . - 26, 211. 10!1, :ıoı;.
IJoııay. Fı'lix ( 1 11 1 6 - 1 87!1 ) . - Fransız
genera l i : Fı·a ıısız-Aiıııaıı savaşı­
na kutıldı. :::ie dan'da f utsuk düş-
1875-1876,
Hakanlar Kurulu başkaııı
--
.Tcınıs111 w
08:Jı;- 1871 J .
- Polonyalı devri ınci dcmokı·a t ,
227.
Jules-Arma ııd-Staııisla•
D u ı•a!,
571.
Emi!c-Vict.or
( 1 114 1 - 1 871 ) .
-­
Fmıısız işçi hareketi ınililanı,
dökiiııı iş�· ısı : I. Entcmnsyonal
üyPsi. IJiusal M ulıafız ve Pari�
l<oıııünü ME'rkez Komite üye­
si; 4 Nlı;an 187l'de tutsak düştii
ve Versaillcs askerleri tarafın ·
dan kurşuna d i zildi. - 25. 92,
1 50, 183, 259, 302 .
F
E
Eccarius,
J o lıaıın
-
1889 ) .
ha n, kcti n i n
işçi
terzi ;
işçi-yazar,
ç<'tti ;
j ı t.iınlst
ve
( 1864-1872 ) ;
Konsey
sekre­
trade-unionlannın
-
Alman
İngi­
Komünü
Marx
sıııda
aracılık
m i l itanları
yaptı,
belı.:e
mektup taşıdı . - 371.
Engels,
E!isabetlı
1873) . - io'ı·iı'<lri<'h
nesl. - 375.
l!:ııı/f'IS,
:ı1. 2:14, 295,
ve
( 1797-
dinişleri ba­
1840
Paris
-
251 .
ılımlı bm·­
l iderl erden
ruınhuriyt>lçi
1840'de,
ve
vuııın:ı
dı•
sonra
Thlers
dı şişleri
Ulusal
yardımcısı ;
dışişlrrl
bakaıılı ı h
Içişleri
sekreteri,
(1870-1871 ) ;
hak:ıııı
Alnıanya i l l' Paris'in tes l i m şart­
- :ı:ı,
:mn. :ıo6. 3 1 7. 3 1 8 . 321 .
l :ı ş n ı a � ı
banş üz eri n de k i gö­
yürUt tii ; Paris Konıii­
ve
rüşıneleı·l
---
Hi .
358,
35!1,
374.
375,
376,
377,
ııiinün
417,
423.
4211,
445,
450.
452,
76, 8 1 . 114, '15, 89, 92, 1 1 2.
el'lladı.
453,
454,
455.
456,
457,
�58,
459,
1 33,
134,
135,
1 36.
461 ,
462,
41i3,
464.
465,
466,
140,
141.
1 43,
154,
1 59 ,
4!i8,
471 ,
474,
475,
500,
505,
506.
1 77,
1 nn.
1HI,
1 87,
232,
233,
238,
ölümsüz
kıl­
255,
256.
2ııı .
mis
tapınağını
ytı k a n
kralı
ı:;,part c ro, Ha !doınero ( 1 793-1 87!Jl . - ­
İ spanyol general v e devlet a d a ­
ını, ilericiler p a r t i � ! lideri, İ spa n ­
ya
naibl
1 184 1 - 1843 ! .
1880 ) .
Fransız
hlankici,
Ulusal
j uva
( 1843-
Lıirl,
ti
genc­
rali ve Pari s Komünü üyesi, Ko­
ınünüıı
sonra.
yeni lgisinden
sonra
da
İııgilterl''Y"
ı;öçctt.i ;
Fransa'ya
dönüşllndl'
lcr
affından
Dev ri mci
sonra l ,
blankici­
Merkez
Komitesi
ürgiJUeyicilerinden
b i ri
oldu.
23!),
240.
24 1 ,
242.
292,
:ımı.
31n.
:ızo.
ol a ra k
( !832 - 1 8!!3) .
Ulusal
Savunma
Paris
( 18110- 1881.
2!!,
1 3!!,
572
bur­
başkanı
Ulusııl Mec l i s i n ­
m il k l vek i l i ,
lıaşkanı
Dak;ı ı ı l a r
140,
Kuru­
!Rn:ı - 1 085) .
144.
1 92.
2:ı2.
( IUOU- IUG6) .
ga u·t e ya ­
küçük-burjuva
denıoi<ral,
lo'er<linaıı<l
Fransız
z a rı ,
1 9 . 2U. 46.
Fra nsız
Hüküme­
belediye
lu
F!ocon,
--
--
l iderlerden
c u mhuriyetçi
230. 24 ı . 243, 383.
-
kral
sonra
v e ::-iyasc tçisi, ı l 1 1ı 1 l ı
üyesi,
l!l,
Napoli
Mcsina
adl :ındırıldı .
1871
--
-
1848
( 1 780 - 1 87 J l ,
de
İs­
viçre'ye.
( 1800
231 .
(1 R l 0 - 1 85!1l .
.Tıı l rs
avukat
devrime isi,
Mu ha fız
ltl6,
1 !15.
160, 241i.
l•'crry .
1 3!1,
1 !13,
lıombardımanıııd;:ın
lıüküm<'t
1 :ıtı,
lli2,
( 1 830-1859) .
"Bomba"
Lıaşkanı ( 1 85 4 - 1 1156) . - 74, 1 6 1 , 246.
Eııdes. Eınile-Desire-François
II
l<'crdinoııd
Yunanlı
I MÖ 356) . - 444, 470.
75,
1 1 !1, 1 20,
137.
324, 325, 373, 383. 384.
m a k istediiii için, Eft's'teki Artc ­
74,
73.
460,
Krnd i n i
Sıı­
hükümetleı· i n ­
357,
---
389.
-- Fı·a ıısız
( 1809 - 1 880) .
3711,
508. 5U!J.
Ha ­
ezilmesl
juva
Lıakanlığı
:ı2:ı. 336. 340, 345. :ıso. 35 1 , 352. 354,
Erııst.ra t.
1<'­
H vukat vı• s i yasc tç i s i ,
hiı·i,
��ııgels' l n ıın­
( 1820-180:;) .
Frlcılriclı
ile
ı::e nel
I<'raııziskıı
ve
ba�latıcısı.
işinin
f'avr<', .Tıt!es
ara­
yaza n ,
<'ııeıııen l i ğ i ı ı ­
ayaklanmasının
ziran
reformisi
tücea r ı ;
Paris
ve
papaz
( 1 848-1849) ;
l<a ı ı ı
liderlerine katı l d ı . - 365.
Eila.ıı.
katıldı.
( 1 8 1 1 - 1 886) .
clt•n yana, eğitim
mu­
( 1 870-1872) ;
habi r-sekı·eteri
l iz
ge n el
A m eri ka
Alfred
tiycsi
Genel Ko n sey
( 1867- 107 1 ) ,
Jo'nlloıı. .r,
s ly a s c lı; i
t e rnasyonal
teri
savaşına
3�7.
ı·· ı·aıısız
I. En­
tiye�i.
( ( 8 lG-
l•'ransız geneı- n l i , Jo'nı n ­
H ı z - Ainıan
gö­
soıını
Birliği.
Loııis-Lcoıı-C c..ar
-
1 889) .
m i l i lanı,
Londra'ya
Bi rli ğ i
Faidherbe,
uluslararası
gözde
Doğrular
J{omtinl9tlcr
( 18 18 -
Gcoı·pc
Alman ve
siyasetçi
ve
La
Rıl/orme
ııwl i\yesi oldu .
,..Luıırens,
·-·
Gustave
d evrimc i
Fransız
2 92 .
ratorluk
( 1 838-187 1 ) .
sonı·a
blankici, 3 1 Ekim 1870 ve 22 Ocak
1871
l.ıiri ;
üyesi ;
Nisanında
l:ıı·
1871
-
rüldü.
25. H!l,
L�o
Franlcel,
ve
r.özclı• m l l lt ıııı ı, ıni\cevht>ı·d;
ı·is Koınl\nü l\�·t'SJ, Çal ı ş ı na
Komisyonunun
Ueğişiııı
gt· �· ti ;
üyl'sl
1 118,
1 87,
•
390.
-
Frarıçois.
t•ı·i,
221,
-
:11 1 ,
369,
19, 109,
Frederic II, Büyiilc
kralı
Prusya
-
sosyalist,
Paris
135.
Gı·imal.
-
muş
-
Ale'<an­
bla:
dı·a.
ra bildirdi.
1\1/arcıııis
ıle
savaşına
komün­
Için
kurul­
tut­
Sroan'd:ı
katıldı,
ne
ka ı·şı
ııUıı
132,
komuta
ı so.
Ganescu,
189,
b i ı·i,
-
ı•tti.
237,
Grego·ri
93,
zso.
( 1 8�0
devlf't
ve
Ulusal
blanklct ;
Muhafız
Kornilnil Mt'rkf'z Kom i ­
Dış
başkanı,
Komis­
İllşkllf'ı·
sllrüldtlğll
lar ilzerlne geçti.
Yeni­
-
1 9,
1118, 373.
- Prusya
Al nıa ny a lın­
( 1 8G l - 11188) ,
krulı
ı>:ıı·atoı·u ( 1 87 1 - 1888 ) . - li2, 1 20,
Guiıtaume l.
0797-1888) .
238, 349, 353, 382.
VPı·sai l ·
!J4,
( 1 844 - 1 909).
yazarı
ı·adan burjuvaziyf' ya tk ın konuın­
Uzı·rı>
l.ı l r sUvnri tuııa y ı .
saveısı.
birinin
Kaledonya'dan IH74'te kaçtı; son­
Koırılin!l­
Paı·is
··ı•l ldtlıu·ından
1 <· • onlusuııuıı
na
katılmak
savaşa
bırakıldı;
savaş
Vt>rsaillPs
Pascal
gazete
ü>·csi,
yonu
Fı·ansız-Aiınaıı
sak düştU, sonı·a Paris KornUnU­
özg ü r
t o>
( 1 630- 1 90!1 ) .
gerwral i ,
Fransız
179.
Fransız subayı,
Vt' Paris
182, 1 89.
G<ıslon -.·\ l ..xandre-AıırJııS ­
G<ıllif]'et,
te,
-
adamı,
Vt"rs:ıylıla­
porolasını
gaı·nizonu
-
337.
Fransız
Moulln-Saquf't
subayı;
Muhafız
IH70Ulusal
1871
ınlllt>tvekllt.
bulunan
G roıısset,
Ulusal
Komünü
Pari�
-
Gallien.
-
Lyon
1 834
katıldı :
llçf'l<•ri ııd€'n birinin
konseylerinden
<le Galles, p ı·enst's.
vf'
1831
yargılamak
dllf'ıi
�
küçük-burj u ­
başkanı,
lıt'lf'dlye
Meclisi n d e
-
( 1740-1780 ! .
( 1810-1868) .
ayaldanmalarırıa
1H71'de
dı�l�­
- U7.
( 1856-1882) .
slyasPtl,'i,
Fı·aıı�ız
234.
�
Diı)lonı:ıl
Rusya
adamı,
Jean-Loııls
Greppo,
a yak l a n ma
( 1 71 2 - 1 78G) .
( I U70-
Mllıautııı•iı:.
Alı>ksa ndr
( 1 798-1883) .
h:ıl<anı
leı·i
va
karşı-devrime!
H il k ü met ı !l>•esl
dc-vl€'t
ve
komUncU, Paris'teki 22 Mart
1871
( 1 803Ulusnl
ı·umhurJyetçi,
lıurjuva
pr€'ns
Fransız Ulusal Muhafız
sırasında öldU.rllld U .
( 1881 - 1882 ) . - 22, 74.
Fransız siyasetçlsi, ı l ı m­
Gor�·akoıı,
37S,
373,
Vf' dışlş­
187 1 J . -- 180, 1 8 1 .
M a r x V I! E n ­
silah arkadaşı.
gels'ln
-
Savunma
ku­
Partisinin
b i ı·i ;
nıculanndan
lı
·yp
Ba ­
( I U'/ıl- IH71 ! :
239, 262.
1878 ) .
Pa­
Genel
Hyt•si
Garııler-Pagcls, Louis-Antolne
Mıı<' a ­
( 1 871 - 1 872! ,
İşçi
Gt'nel
ristan
ı !10,
ba�ın:ı
Entt'rnıısyoııal
I.
Konsey
Savunma
Ulusal
ndamı,
IPrl ba ka nı
hart>ketl n ln
işçi
( 1 8:!8-1082) .
kanlaı· Kurulu başkanı
öldü­
- Macar
( 1844-18!16) .
ul usla raras ı
Lı'on
H l\k ü ııw tl
150. i83, 1!12, 255,
260, 302.
109.
yast't
Vı·ı·saylı­
canava re:ı
t a ı·afından
yanda�ı.
lıliküııwtl
Thleı·s
Impa­
l.ıon:ıpa r l � ı .
Fransız burjuva cumhuriyf'll,'i s l ­
Komünü
Paris
ti<"ilı·ı·lndeıı
uöııı>rni n<lı•
Gambetta,
yöne­
ayaklanmaları
Par i.<
-
doğablllmcisi,
doğumlu
İkinci
gazf'tt"l'isi ;
F'ransız
Hükü­
Geçici
Romanya
1 877) .
yazarlarırı­
ırazetesi
1 848'dı>
lı l r i ;
clıııı
Guiuıl,
lJI,
1805) .
Alplıorı se-S·i mon
-
262.
sız-Alınan
dolayl:ı r ı -
IH71
57.3
(doğumu
Fran.ız general i , Fran­
Paris
savaşına
katıldı,
kuşatması
1870-
sırasınd:ı
başkomutan ı .
topçu
-
74,
r.anda
1 38 ,
c; ııizot,
tarihçi
dan
ne
Françııi.� -Pif'TTe-Guitıaıı n i('
( 1 787-1874 ) .
1-'ransız
-
ve
devlet
Şuba t
1848
burjuva
adamı;
ııin
1840'­
coıı
devrimine değin
bilyük
mali
t;ıknı·lnrıııı
du.
78.
-
79,
147,
246,
giliz
ıwl
Konsı•y
sonra
Marx
ti;
ve
şı savıı �t ı
ve
timini
lu·alları
danı.
-
kar­
mlst:
1 8!1 1 ) .
yandıı�ları
ih'gütl<'ri nln
yöne­
soııı·a
get;irnıeye
ça l ışt ı .
Georfws-Eugerıco
Fransız
-
bonapartçı;
met
2
Am lık
darb<>sine
valisi
siyaset
1851
katıldı;
p,azete
-
:1 16,
Owen
katıldı,
hareket militn­
317,
320,
Tlıomas Henry
321.
( 1 825-1895 ) .
Darwin'­
felsefede tutarsız mat('ryalist.
hükü­
ili
�
101i, 204.
Paris'in bayın­
( 1 853-1 870) ,
.T
126.
es,
harem
Fransız
bay,
ada nu ,
Rus
Aleksandı·
1 848 'd en
.lnckarcl,
( 1812-1895 ) .
de
siyaset
1834-1837'de
k ra lcı :
oı·dusundn
Puşk i n ' i n
-
ayaklanmasının
!J kz :
katili;
lldC'rlerindt•ıı
so nra ,
üyes i :
Paris
Ulusul
Savaşı
1917
biri.
yandaşı;
Merkez
Komite
sırasında
Muhafız alayıııa
Ko­
sonra,
-
sonra,
İsvi�· rı•'ye,
göçettl.
-
Fransız rahlbi;
Paris
232.
1848'­
başpiskoposu
rıaibi. - 127, 149, 257.
Jıı uberı.
de
llippolyı.e-F·rançois,
( 1 798-1874 ) .
comıe
- Fransız siyaset
sos ­
adamı, kraleı, Thil'rs hükümetin­
Devı·imln-
d(' bayındırlık bakanı ( 1 840) , 1 871
C'mpı•ı·yal ist
sürdürülmesinden
I. Enter­
Marx
Paris Komiinünün ye­
Rusya'ya
Jacquemet.
Ririıı­
sırasırıda
Şubat
ha­
( 1 843-1903) .
sonra
Komünü
ııilgisindeıı
den
çi Pnı·tisl ve İngiliz sendikal
Dünya
Muhafız
sonra
Charles.
y:ıl-şovC'ıı.
Ulusal
bir
düzenl<'y icllerin­
Chambord, Henri­
üyesi :
mu t a ı•t t i :
llenderson, Artlmr ( 1 863-1935 ) . - İş­
reket
y ı l laı·ından
nasyonal
den biri. - 9 1 , 234, 258.
11enri V. -
Clıarles-Victor
Fransııo: gazete yazarı, blankki ;
1870
su­
sonra bonupartçı, İ k i n ­
el I mpa ra to rl u k sı>natörü, 22
Mart 1U71
Paris karşı-devrimci
den
refoı·­
yıllarında
kooperıı tif
oldu.
( 1 8 17 - 1 900) .
in c;ömezi ve öğretisinin yayıcısı.
1/peckeren, Georoe.� -Charii'B ri'Arı l h ·
ci
hane·
yazarı,
V(' çartistlere
dırlık ç a l ı şmal a rı nı yiinetti. - 26,
1 1 0,
Prusya
Almanya
- İngiliz doğ'abiliıııd,
( 1 80!1-
adamı,
Seine
ve
( 1 871 - 1 9 1 8 )
1830-1840
1/ ııxley,
123.
5 7 , 6 8 , 1 10.
-
Ingiliz
nı
burjuva,
yıkıh�ın­
( 1 4 1 5 - 1 70 1 ) ,
Holyorıke, Georoe Jacob
g<>ç·­
- 135, 3 1 7, 320, 322, 338.
1/ausmann,
""
Bı·andebourg
( 1 701 - 1 9 18)
I. En­
İngllterı•'deki
eliıw
l iberal
İmpn ra to rl n n
konst'y
başıııa
yandıışianna
t<'rnasyorıal
biı·i,
İ mparatorlu ğun
sonra, o rleaıw ı . -
el<"ktüı·leri
Gt' ­
sı•krett•ri
fedt' ral
kanadının
şefi
( 1835-189�) .
flohenzollernler
başlanndan
1872
Britanya
reformist
İn­
rnilitanı,
V<'
üyt•
su ba ­
pollı;
Paris gazetesi kurucu ve yazarla­
247.
-
I. Enternasyonal
( 1 868-1872 ) ;
F.douarcl
dıın
ırade-unionları
d ok u ma e ı ,
İngiliz
-
Fransız gazete yazan, Jurnal
nndan
1839).
437.
-
İkinci
(doğumu
John
girdi.
( 1821 - 1896 ) .
llc•rııe,
H
llales,
kez
( 1 869- 1886) . - 3 1 1 .
ediyor­
161,
Rusyn'y:ı
hükümeti ­
Büyük-Bı·itanya
yı,
buı·juvazi ­
temsil
birçok
için
burjuva
İngiliz
llencterson, Edmund Newmans Wol­
�·ransa ic,: ve dış siyas<'tini fiilen
yönt•tti,
yapmak
geldi;
241 , 384.
yana
savaşırı
propn-
Uluı;al
Meclisinde milletvek i l i .
130, 271 . 309.
574
-
.Taurı'.• ( 1 859 - 1 9 1 4 ) . - Tarihçi, Fran­
sız
ve ulwılıırarası soRyallst ha ­
ı·eketın
sız
--
H I2 1 l .
kişileı·indE"n: Fran­
parlak
- 4tW.
yni -şoven.
Kropofkln, Pi!}ofr A I P ksiye,.;ç ( I R42-
Sosyalist Partisinin reformist
ve
Anarşizmiıı
Leorlsycn i ;
güzdl'
ki�i
Dünya
Biı·incl
sağ kanat önderi. Jaures, 1904'te,
Sa va şı sırasında sosynl-şovf'n.
Fransız Sosyalist Partisinin mcr­
483.
kez organı
:t.elt>sinl
nuna
olan
kurrlu
c.lcğin
L'Humanit,S ga ­
bu
gazr•IPııin
olan
hazırlanınakla
kaı·şı
savaştı.
rlstler
baş­
Temmuz
bir
1 914'te
tarafınılan
F.ntl'rnasyonal
ı·lm
milita­
iizeı·inc
Marx
-
öldürUiıiU.
değin,
1H74'f'
blçlmclr•
ilE'
A l nı:ıııya'clakl
I.
katıld ı ;
1862'dl•ıı
üyesi.
Almııııyıı'dakl
dev­
bilgi
Karl
Vl'rdiğl
ınektuplaştı :
Engf'ls'ln
469.
( 1 8:10-190!!) .
Devı·inıiııe
1848-1849
r·ınpE"ryaliMt
ctkin
Lıulwio
hf'kiın,
Alınan
ınililarlzme VE'
yazarlığını y::ıptı :
savaşa
Kuuı•lmamı,
ve yaşanıının so ­
-
dostu.
Marx
360.
367.
VI'
373,
394, 395, 398, :199, 42fl.
l'üçiik-Ncıpolılon.
K
Il.
Ferdinand
Kral Bomba. - Hkz:
Nnpoll'orı
-- Bkz:
III.
( 186 1 -
Kaledin, Alek.•aıJ Mak.•imovic
-
1918) .
Çar
orılusu
kazakları
Doıı
Devı·inıinden
sonra,
Don
Ekim
bölgf'­
sinc.leki
k a rşı-devrim
yöm•tldle­
rln�f'n
biri,
muhafızlar
"Gönüllü
beyaz
Ordu"sunun
mesine katıldı,
karşı
nna
masının
Kaut.• ku.
man
blr
geçti.
-
ve
marksizme
katıldı,
<"iliğln
dönf'ği
türü
tt'hlikeli
geldi.
Al­
rıı·ı
Ultra-emperyallzm
ve sovyf'tik
list dl•vrlme
karşı
çıktı.
- 4 1 7,
421 ,
Işçi
milltnnı,
marksizmin
deki
Dilnya
Partısı
Marx
ve
katıld ı :
Lcı[i ıtP,
Ja<"qu<>s
io' ı·ansız
devlf'l<'
setçisi,
büyük
467.
469,
470,
471,
472,
473,
474,
475,
orlean<"ı,
haplsa nl'll'ı' genPI
191.
502,
509,
Ko! b,
498,
499,
soo.
�01,
5o:ı.
504,
505,
506.
507.
508.
5 1 0.
Willıı:>lm
( 1 870- 1 !! 1 11 ) .
man sosyal -demokrat,
ve
aşırı
revizyonist.
l i st ıH\nya
sııvaşı
-
LamPnnais,
Fı·ansız
hıristlynrı
Al­
oportünlsl
Empcrya­
sırasında,
-
bıı ı·j uvazi
df'ğiıı
1831'1'
77, 1 60.
l.cıfont. - Fı·ansız memuru: 1871'de,
485,
497,
mali
1830'ctan
47fi, 477, 478, 479. 480, 481, 482, 484,
486,
vc
363.
( 1 767 - 1 844 ) .
hükümet başkanı.
463,
302,
bankal·ı v e siya­
LPmsill'isi,
460,
1�­
biri:
çöınez
- 31,
424,
446,
Fransız
Engels'in
arkada�ı.
423,
445,
I.
Fı·a ıısa
kuruculanndan
silah
sosya­
438,
yuyıcısı,
SE'ksiyonlurınııı
( 11171 - 1872)
�·i
429,
Ulus­
gözdl'
( 1 8G9-1870), İspaPya V<' Poı·teki•.' ­
ideoloğu
teorisi­
·-
ha rl'kf'tinin
Enternasyonal'in
sı,
kuı·ulmasına
Rusy a 'd a k i
( 1 842 - 1 9 1 1 ) .
l a rarası
mt>rk••z­
Birinci
V<"ı·sa illı•s
Enternasyonal Gcnel Konsl'y üye­
II.
savaşı sırasında sosyal-şoven, ge­
n i n ya ı·atıeısı.
<'l'lladı ,
Lafargue. Paul
oportünizmin
olan
( 1 1122-
Frnn­
biı·Jiklerlnl yönt'tli. - I U2.
olduğu
(kautskic i l i k )
durumuna
KomününUn
l ldf'ı·l('rindl'n bir! :
biı·
Nicolas
sız-Alırıun savaşına katıldı, Pari�
494.
-
( 1 854 - 1 930) .
sonradan
en
ayaklan­
Kazak
Charles
- Fransız gpneral l,
1119 1 ) .
örgütlE'n­
sosyal-dcmokra s l s i
Enternasyonal
LaC"retelle,
Sovyr•tl('r lktlda­
başına
Karl
L
genera l i ,
atamanı,
Fı:lici f ı'
rahibl,
denl'tmcni.
0782 - 1854 ) .
gazetE'
sosyalizm
yazarı.
lciPolo�la ­
nndan b i ri. - 229.
La
sos-
575
Roc lıejaqııele1ı,
Georoes,
Marcı u·is
Henri-Auguste­
de ( 1805- 18G7) .
-
Fı·nnsız
lPjitımisl
biri; İ k l n ­
siynsE'lçlsi,
parti yönE"tlc ilerinden
<' i
lınpnraturlııi<
natür.
ıiünı·ınindP
Fransız
generali,
sa va şı na
la nlll
(1817-187 1 ) .
dönemindeki
egemenliğini
katıldı,
18
Mart
l'ii'!:E!Çlrnwk içi n Thit·ı·s hll­
tarafından
girlşilı•n
başarısızlığa
girişimin
lılr·
u ğ raması
90,
148,
95,
229,
1 1 7,
251,
I.ed ru-Rollln,
254,
-
burjuv:i
145,
147,
255, 262, 385.
Aıı f1 ıı st.ı•
Fr:ınsız g:ızt>le y:ı ­
siyasPt
ve
121,
Alf'xandrı•
( 1 907-1874 ) .
zarı
1 1 9,
1 7,
:ı daı ı ı ı ,
l<liı,; ü k ­
üııdl'rlt•­
dt-mokı·atların
r l nd en biri, R<'fonrı gazetesi baş­
y azarı ;
llükümN
Geçici
11148'dP,
sosyalist.
tiyan
küçük-lıurjuvıı
T.i lıı•r
İngiltere'ye
gö�· t• ttl ;
1871
Almanya
antlaşmasım
protPsto
bu
ba rı ş
lle
E"tmek
( 1 �:10- 1 937) .
koniis­
tuttu ;
Ekim
D('vı·iııılne karşı dUş rnıı ncu d a v ­
randı.
492.
-
l.iebkneclıt,
Willwlm
( 1 826-1900) .
-­
Al man vr u luslararas ı işçi harE!­
st'çkln
Ulrlii:l
i\yPsi,
ına n
1848-1849
kişisi;
k a t ıl d ı ; KomünistlPr
vt• Birinci En tl'r n nsyo n a l
lasnkıl:ıda sava�l ı
l ı aı·•• k et l
işçi
nasyonal
ve A l ­
i ç i n d e Entt>r­
Ilkderinin
yerleşmesi
için s:ıvaşım verd i ; 1867'tle, Relch­
d e rler i nd e n biri, Volksstaat ga­
zet<"sl başy aza ı· ı ( 1 869-t87G) , bn?.ı
so ı· un l a ı·d:ı uzlaştırıcı koııu nıl n rı
etti.
-
Fr:ınsız
-
I:E'llf'l'al.
k ral<.- ı ;
d ip lomat ı ,
V<'
Sa v u n ma
Hllkümeli
ve
( 1 870-1871 ) ,
1871
Ul u sal Mecli­
mllletvek l l l ;
Paris
ve
val:ırının
karşı
1871 -1879 ) .
- 89, U4, 153, 25G.
Karı
-
Alman
sosyal-demokrat, Alman SE'n­
ba�k a n l n n ndan
biri, rev lz ­
Birinci D üny a Savaşı s ı ­
yorıist.
rasında,
sOSl'Rl-şoven;
Weimar
Meclis
1 9 1 9 - ı 920'
C u mlıur l.)l f' t l
rimci
harekt>tlnP lcar�ı
.
- 437. 440, 485, 486.
l.i'ma i t r.'
Fredı'ri<-
Fransız
Ulusal
üy esi, prolet:ıryanın dev­
(Antolne-Louis
d en llt• n )
:ıktör
v,•
sa v a şl ı .
d r:un
dost
Prospeı·,
-
y a zn rı ,
sırasında
VP
Paris
Marx
sll:ıtı
ta sa rıl arı n a
Komünü sa­
ve
Engel s'In
arkadaşı.
3G5,
--
374, 460.
l-incoln,
A IJ!'alıam
0809- 1 00 5 ) .
BUyük
Aınrrlkıın devlrt adamı,
C u mh url y Ptçi Parti kurucuların­
dnn biri, 1861- 1965 yıllarında Bir­
IPşik- DL•vletlE'r başkanı :
sırasında,
si
( 1800-1876 ) .
Komünü
ilhııkı;:ı
�ıktı ;
v u n ucusu ;
( 1 80 1 - 1 920 ) .
so�­
Prusya topmk uğuları ve buı·ju.
s i n d e mlllrtvekili, Petrr�burg bü­
( 1848- 1849.
Alman
Fı·ansız-Alınan savaşı
benimsedi ;
yü k el çi�!
de,
1917 Şu­
soı ı ru .
Adnlp lıe-Emmaıınei-Charlf'•
Istifa
Thll'rs Hükümt'tinde sava ş baka­
dik:ı
311.
l'a i -demokrasisinin kurum ve ön­
Ulusal
snğ
Me nşPvik.
D(•vr i n ı i nden
yon
hUkilnıetlnl
bal.
-
lsakovir
stag
siyasetçi
l.egit' n ,
·-
sürdü.
M i hall
292.
( 1 004-11187) .
nı
yaşamı
CGoldman ) ,
l�in
mecllst<"n
Flô,
Mt>clislndE'
Ulusal
ınll l('tVPkl l i ,
hıris­
temsllcllerlndl'n
1 ngllt€'re'de
1 85 1 - 1852'de,
kPtl n i n
y:ışadıiıı
guzı•te
sosyall�ml
dt'Vrimine
d eiıl n
143.
ütopyac·ı
ği
ıııı
-
Fransız
(iypsJ, MontagnP paı·tlslnl yö n e t t ı ­
Kurm·u \'<' Yasa ma Meelislıı­
<lt• ınlliE'h'<'l, i l i : 1 3 Hu>.iran 184!1
glistpı·isindı•ıı sonra, 1 870 başl ıı r ı ­
Robert
ünl ü .
i)('
y a za r ı ,
biri;
-
aristokrasi
taşla ya n
( 1797-187 1 ) .
göçmımll k
dizild L
mali
Ilanı
nıonarşlsi
PieTT<'
l.p·roııx,
üzı•rine, ba ş ka ldıra n askerler ta­
kurşuna
Yamaçlar
Temmuz
tipi
MnPalrE'
rafından
88,
I.c
oyn:-ırtıi;ı
Fronsız-A.l­
1871 �·ün!i, Ulus::ıl Muhafızııı top ­
k ü metı
Pus u ;
k omed isi n i n ,
L e eo mt e , Claude-Maı·tin
man
sP­
25 1 .
-
l lyat ı·oıl::ı ilerki rom:ıııt i z m l('m­
sllclsi ve eleştirel gerçekçilik ön­
hnlk
altı nd ıı,
devrimci
mına
Iç
y ıiıı n ların ı n
savaş
savaş
l'tkl­
yönrUminden
y ön tem.le ı·e g<·t.'lş anla­
bUyük bm·juva-de­
gE'Ien
ınokrntik değ işi k li k l er yaptı; 1865
Nisanında k öl ee l ie ri n bir adamı
tarafından öldürQidll. - 164, 174,
276.
Llttr�. E m i l e ( 1801 -1881) . - Fı·:ınsız
burjuva filozof, filolog ve sly:ı­
setçisl. - 232.
(1839-1903 ) .
Lonnuet, Charles
hareketi militanı,
I şç i
F'raıı�ız
ııazetel' i, prudoneu, I. Enternas­
yonal Genel Konsey üyesi ( 18661867, 1871-1872) ; Paris Savunm::ısı­
rıa katıldı ( 1870-1871) , Paris Ko­
münü üyesi ; Koroünün yenilgi­
sinden sonr:ı, İ ngiltere'ye göç et­
ti, sonradan Fransız Işçi p n r ti ­
(ola­
slndekl o p or tün l st akıma
nakçılaral katıldı. - 375.
Louis XIV (1638-1715) . - Fransa
kralı (1643-1715) . - - 141, 271.
Louis XVI ( 1754-1793) . - Fransa
kralı (1774-1792) , DE'vrlm sırasın­
dn kafası glyotln ile kesildi. �
45.
Louis XV lll (1755-1824) . - Fran­
'
sa k ra lı (1814-1815 ve 1815-1824 ) .
-- 223.
Louis Bonaparte. - bkz: Nnpoleon
Lııcraft, Ben:lamin (1809-1897) . -­
İnglllz trade-unionlarının refor­
mist liderlerinden biri, maran­
goz; Birinci Enternasyonal Ge­
nel Konsey üyesi (1864-187 1 ) ;
1871'de Paris Komünü ve Genel
Konscyin "Fransa ' da İı; Savaş"
�·ağrısına karşı çıktı; davranışı·
nı k ına ya n Genel Konseyden ay­
rıldı. - 321, 322, 324, 345.
LuxemboU.Tf1, Rosa ( 1871-1919) . Uluslararası işçi hareketinin seç­
kin kişisi, İkinci Enternasyonal
sol kanat liderlerinden biri. 1919
Ocağında karşı-devrimciler tara­
fından öldürüldü. - 477, 509.
Lyons,
··-
b kz:
M
Napoleon
gerici siyaset adamı, mareşal, bo­
Fransız-Alman savaşına
katıldı, Paris Komünü'nün cella­
dı, Venailles ordusu başkomuta­
nı; Üçüncü Cumhuriyet başkanı
(1873- 1879) . - 27, 121, 127, 128,
176, 277.
Ma11ne, Alfred. - Fransız memuru,
Loire ilinde vergiler genel top­
layıcısı, P. Magne' ın oğlu. - 144.
Magne, Pierre ( 1806-1879) . - Fran­
sız devlet adamı, bonapartçı,
maliye bakanı ( 1855-1860, 18671869, 1870, 1873-1874 ) . - 144.
Malet, EdwaTd Baldwln (1837-1908) .
- İ ngiliz dlplomat, Paris elçiilk
sekreteri (1867-1871) . - 332.
1843) .
(doğumu
Maljournal
Ulusal Muhafız subayı, Birinci
Enternasyonal üyesi, Ulusal Mu­
hafız Merkez Komite üyesi, ko­
müncü. - 91, 234.
Çar hükümetinin
Markovski.
Fransa'daki ajanı ; 187l'de, Thl·
nnpartçı;
III.
( 1773-1850) . - Or­
leans dükü, 1830'dnn 1848'e değin
Fransa kralı. - 40, 41, 77, 79,
102, 1 17. 1 18, 143, 146,
HO, 88,
154, 158, 180, 161, 167, 168. 181, 244,
245, 247, 248, 255, 271, 272, 383.
d'Or­
duc
Louls-Philippe-Aibert,
ıeans. - Paı-is kontu (1838-1894 ) ,
Louis-Phil ippe'In tarunu ve Fran­
sa tacı üzerinde hak güdücllsü.
- 273.
Evgeniyeviç (186 1 Georgi
I.voı>,
1925) . - Prens, büyük toprak sa­
1917 Şubat Devriminden
hibi:
sonra, burjuva Geçici Hükümet­
lt• Bakanlar Kurulu başkanı ve
<Mart-Temmuz
bakanı
iç·lşlerl
1917). Ekim Devriminden sonra,
beyaz göçmen, SovyeUer Birliği'­
ne karşı askeri mildahalenin ör­
gütlenmesine katıldı. - 425.
J.ou is-P/ıilippe
Bickerton Pemell,
Marie-Edme-Patrice­
Mac-Mahon,
Mauric e (1808-1893) . - Fransız
III.
I�ou.is-Napoto!on.
Riclıard,
lord (1817-1887). - İngiliz diplo­
mat, Washington tam yetkili bü·
İstanbul
( 1858-1865) ,
yükelçisi
( 1865-1867) ve Paris (1867-1887)
büyükelçisi. - 330, 331, 332.
577
işbirlikçilerinden h i r i . -,
109.
Martov, L. ( Zederb a um , Yuli Osipo­
viç) (187:l-1923) . - Men şe vi zm
liderlerinden biri, 1917 Şubat Dev ­
riminden sonra, enternasyonalist­
men şe v ik leı·
grubunun
başı na
geçti. Sosyalist Ekim Devrimin­
den sonra , Sovy<'tlcr iktidarının
düşmanı. 1920'dP, Alman�·a'ya gii�'
Ptti. - 490, 491.
Marx, Karl (1810-1883) . 19, 20.
31 ' 33, 37, 38, 39, 49, 54, 61, 72.
136, 152, 250, 288, 291 , 297, 298, 299.
301, 302, 306, 308, 310, 311, 312,
314, 317, 319, 320, 325, 326, 327,
328, 329, 338, 339, 342, 343, 345,
348, 350, 351, 352, 363, 3fi4, 365,
367, 369, 371, 372, 374, :l7R. 38f!,
394, 395, 396, 397, 398, 39!!, 40 1 . 402,
417, 424, 427, 428, 429. 430, 4:12.
435, 436, 437, 438. 440, 441 .
444, 445, 446, 447. 44H, 449, 450,
453, 454, 457, 458, 459, 461, 468,
470, 471, 472, 474, 475. 476. 479,
480, 481, 482, 483, 484, 489, 497,
499, 500, 501, 503, 504. 505, 506,
507, 508, 509, 5 10, 51 1 , 514.
Mazztnt, Guiseppe. - İtal ya n dev­
rımci bu rj uva demokrat, İtalya'­
ers'nin
dak l ulusal kurtuluş hareketi ön­
d e rlerind en
Cumhuriyeti
başkanı ;
Avrupa
m i tesi
biri; 1849'da, Ro ma
G eçici
Hükümet
1850'de,
Londra'daki
Demokrasisi Merkez Ko­
örgütçUlerinden
biri ;
1864'te, Birinci Enternasyonalin
kuruluşu sırasında, bu örgütü Pt­
klsi a ltı n a almaya kalkıştı ; 187 1 ' ­
d e , Pari s Komünü v e Genel Kon­
�eye karşı çıktı. - 311.
Mlller, J o e ( 1684-1738) . - İngiliz komedi aktörü.
76, 140, 243.
Meller-Zakome!ski, A!eksandr Niko­
laye?Jiç (doğ umu 1844) . - Çar or­
d usu
aşırı gerici. 1906'­
da, gene ral Rennenkampf lle b i r ­
likte, Sibirya'daki devrimci ha­
reketı bastırmakla gö revl i ceza
seferını y önet tl. - 409.
Mtııerand, A!exandre-Etienne (1859gPnerall,
1 943) . - Fı·ansız siyasetçisi ;
yı l l a rı n d a "osyalistleı·
lle
!JO
birleş­
ı i , Fmnsız sosyalist hareketindt•­
opo rtü n i "t akımı n ba şın a geı:­
1899'da, P::ıris Komünü cellfıdı
geneı·al Gal iffet ile birlikte çalışki
ti.
tığı
Waldeck-Rousseau
burjuva
gerki
k a t ı ld ı .
hükümetine
1 9 1 4'te sosyalist parti<lt·ıı �·ı k n r ı l ­
rna�ından
M il l cı·u nd
sonra,
sosyalistl<•ı·
(Brlıınd,
il e
sosya l i stl e r"
"lmğımsız
birlikte
PSiü
Vivlani)
kurdu. 1909-1910, 191219 13, 1 9 1 4 - 1915 yı l larında. çPşilli
ba k a n l ıl< görevlerinde b ul u nd u .
partisini
--- 4!1!J.
.l<'cııı-Baptiste
Milli<'!'<'.
-
( 1 1117- 1 87 1 ) .
sol p rud on­
ı nusal M ec l is i nd e m i l b u mec l i s t e Thiers hü­
<•lc�tlrdi Vf' Paris Ko­
savundu:
1871 Mayı ­
JCı·a nsız
1871
eu.
1 l't.vek l l l :
küınl'l.l n i
ıııününil
sı ndıı
gnzeteci,
Vers::ı y l ı l : ı r
lwı·şuna d i zl l d i .
tarafından
-- 2 1 . 28. 75, 1 3!),
237, 241 . 310. 3 1 3.
Milt o n , .Jolın ( WU8-W74 ) . - Büyük
İ ngiliz ozanı ve r:azctc yazarı.
yüzyıl
İnglliz
burjııvn
XVII.
devrimine
MiquPI,
!<atıldı.
J o lıannes
(
-
204.
1 828- l!lot ) .
s l yasl' tç l
v e ınallyecls l ;
1 840 yıllannda. Korr.iinistll'r B i r.
Alın::ın
liği
i.lye�i;
bera l ,
ulıısal-11-
sonradan,
Relschstag
m l l l<'t\·ı• k i l i .
�
373.
Miralwan.
1 789
se�· k i n
nin
vnzi
( 1 749-
llonoı-P-Gabril'!
1 79] ) .
ve
Fransız
kişisi;
Devriıni­
bii y U k burju.
burjuvataşmış
soyluluk
sözc ü s ü . - 78.
Moliere,
Jean Baptisl.e
(Poquclin
denilen)
(1622-1673 ) . - Büyük
Fransız oy un yaz::ırı. - 83, 251.
� ı karlarıııııı
Mulinet, vicomte
de
- Fransız soylusu,
Pa ı·is
ınası
(ölümü 1871 ) .
22 Mart 1071
ayakinn ­
karşı-devrimei
s ı ras ınd a öldürüldü. - 2:ı:ı.
Moııtesquieu,
Clıcı?'l<'s
Aydınlıklar
toplıımb i l l m c l ,
( 1689-1755) .
yüzyılı
lktisa l�·ı
Fransız
ve
ya-
zn rı ,
a nayasal krallık teorlsyeni .
ı-uluııuıı ünce üye ( 1864-1871)
başkan ı ( 1864-1867) ; İ ngil ­
tere'de seçim reformu kampan­
yasında, burjuvazi ile anlaştı;
107l'de, Paris Komünü ile Ge­
İç
"Fransa'da
Konseyln
nel
Savnş" çağrısına karşı çıktı, dö­
Genel
onaylamayan
ııeldiğini
sonradan,
ayrıldı ;
Konseyden
ve
yöneticileri
Enternasyonal
Paris Komünü m i lita n i arına kar­
şı karaçalma kampanyasını sUr­
dU rd U . - 291, 3 1 3, 322, 324, 345.
102, 229, 233, 447.
sonra
-- İngiliz do­
kuma işçisi, Birinci Enternasyo­
nal Genel Konsey üyesi ( 18691872) ; reformist konumları be­
ni msedi, Genel Konsey ve Bri­
tnnya Ff'deral Konseyinde, Marx
tizgisiııc kar�ı çıktı. - 302.
·-
Mot.tershead, Thomas.
N
Napo!eon
I. B onapart e
(1769-182 1 ) .
- Fransızların Imparatoru ( 1 8041814
59,
197,
ve
66,
1815) .
80,
204,
83,
209,
-
36,
242,
42,
45,
50,
152,
171,
180,
244,
248,
276,
ııo.
292, 293, 295, 307.
Napaltlan
111 (Louis Napoleon Bo­
n a parte)
(1808-1873) .
-
Napale­
on l'in yeğen i , İkinci Cumhuri­
ye ! b aş k a nı ( 1848-185 1 ) , lo'ran­
,
sızların
I mparatoru
Olivier,
250, 295.
Ouc!inot,
74, 79, 80, 86, 87, 97,
108, 1 18,
143,
146,
147,
156,
157,
158,
167,
170,
171,
187,
192,
209,
226,
230,
241,
242,
244,
245,
248,
256,
p
2112-263, 283, 381, 382, 383, 386, 388.
Napoleon, prens.
-
bkz: Bonapaı-­
te, Joseph-Charles-Paul.
N�ron (37-68) , - Roma I mparato­
ru (54-68 ) . - 164.
Domela
Ferdinand
Nfeuwenhuis,
( 1846-1919) . - Hollanda Işçi ha­
rl'ketl mllitanı, ülkesinin sosyal­
dPınokrat partisinin kuruculann­
rtan biri; 1888'den sonra parla­
mentodn milletvek i li oldu; XIX.
y üzy ılın 90 yıllar ında , anarşlz­
ıne kaydı. - 378.
o
Odoeı·.
George (1820-1877) . - İ ng i­
liz t?-ade-unionlarının reformisı
l iderlerinden biri, kundUracı; Bi ­
rine! F. nterna syo nal GE'nel Ku-
Victor
-
Fransız general!,
1049'da, Roma Cum­
orleancı;
huriyetine karşı gönderilen bir­
Iikiere komuta etti. - 246.
-- 12, :18, 41, 55, 61, 62, 63, 67, 69,
71,
Nicolas-Charıes,
( 1791-1863).
( 1852-1870) .
139,
( 1825-1913) .
Emile
Fı·ansız siyasetçisl, ılımlı burju­
va cumhuriyetçi, 1870 dol a yla ­
rında bonapartçı, hükümet baş ­
kanı ( 1 870 Ocağından Ağustosu­
na d eğ in ) . - 152, 262.
Orlcans'lar. - Fransız krall ık ha175,
69,
nedanı ( 1830-1848) .
Paladines.
--
bkz:
Aurelle de Pa­
l:ıdines.
Palikao. - bkz:
Palmers t on,
Cousin-Montauban.
Henry
John
Temple,
lord (1784-1865) . - İ ngiliz dev­
let adamı, tOTlJ, 1 830' dan sonra,
whiglerin liderlerinden b i ri , bu
pa rtinin sağ öğelerine dayandı;
dışişleri bakanı (1830-1834, 18361841 ve 1846-1851) , içişl eri baka­
nı ( 1852-1855) ve b aşbakan (18551858 ve 1859-1865 ) . - 320.
(1873-1960) . Pannekoek, Antani
Hallandalı sosyal-demokrat. 1907'­
Sosyal-Demokrat
<le, Hollanda
Parti sol ka nat organı De Tri­
kuruculann ­
gazetesinin
bune
dan biri oldu. Birinci Dünya
Savaşı sırasında, enternasyona-
579
burjuva Geçici Hük!lmı;tı onay­
ladı, Sosyalist Ekim Dt•vrlmlnl
tut rnadı, ama sovyetler
iktida­
rına karşı h i ç lıir eyl e m i' katrl­
madı. - 394, 395, 397, 398, 39fJ,
421 . 423, 424, 428, 430, 438, 44 ı .
list: 1918-1921 arasında Hollan­
da Komünist Parti UyPsl oldu
ve Komintern çalışmalarına ka­
tıldı; sekter b i r aşırı-sol konu­
mu bE'nlmsedl. 1921'de, parti saf­
inrındun ayrıldı. -- 417, 477, 480,
482.
de
Paris,
kent
l ip pe- Al bert .
Pene,
Henrl
-
lıkz:
I .ouis- P h i ­
445, 446, 467, 468, 485.
Potresoı•,
de
(doğ umu
slyast•t vt• lşn ­
damı, ılımlı burjuva cumhur·ı­
yetçi, Elecıeur libre gn z Ptrsl
başyazarı, Ernest Picnrd'ın kar­
de şi . - 76, 1 39, 140, 147, 242.
Picard, Ernest ( 1 82 1 - 1877) . - Fran­
sız avukat ve slyasetçisl, ılımlı
burjuva
cumhuriyetçi,
Ulusal
Savunma HüktimE'tlnde maliye
bakanı ( 1 870·1871 ) , ThiNs hükü­
metinde Içişleri bakanı, Paris
KornUnünün cellAtlarından bl­
r i . - 76, 84, 92, 139, 140, 1 4 1 .
143,
fabrika türü
Eu.gene-Artlıur
147,
159,
241 ,
242,
243,
84,
( 1 620-1902) .
ııs.
141,
ısı.
157,
ıs7.
Plehanoı.ı,
144,
149,
243,
Pı·oudlıo11, Pierre-Josep/ı ( 1809-1865) .
- Fransız gazete yazarı, Ikti­
satçı ve toplumbillmclsl, küçük­
burjuvazi
Ideoloğ u, un a rştzml n
babalaı·ından biri. - 13, 14, 49,
189,
397.
Valantfnovlç
( 1 856-1918) . -
Rus ve uluslarara­
sı sosyalist hareketin seçkin ki­
şisi, Rusya'da ilk marksizm pro­
pagnndacısı. 1883 yılında, Ce­
nevre'de Ilk marksist "Emeğin
Kurtuluşu" grubunu örgütledl.
k ongre st nden
RSDİ P'nln
Il.
( 1903)
sonra, rnenşevtk. Birinci
Dünyn Savaşı sırasında, sosya l ­
şoven bir konumu benimsedi.
1 9 1 7 Şubat Devriminden sonrn,
j80
444,
445,
446,
458,
( 1810-1889 ) .
468,
470.
Fransı�
gazE'tPcl, oyun yazarı ve siyaset
adamı,
k üç ük -burj u va demok­
rat : 1848 De v ı· iml nP katıldı; ba­
ğımYız Işçi hareketı düşmanı,
yıllar boyune:ı Marx ve I. En,
ternasyonale karşı bir karacal­
ma kampanyası yürüttü; 1871
Ulusal
Meclisinde millet ve k l l l ,
Paris Komünü !iyesi, KonılinUn
yenilmesinden sonra, İngiltere·�···
gÖÇPt ti . - 19, 2 1 , 26, 295, 302.
l'yat,
Georg!
143,
( 1 839-1921 ) . - Fran­
sız avukat, hl'kim ve gazeteclsl,
>'nğ
bla n k lt' l .
Pu rl�
KomünU
!lyesi, Adalet Komisyonu dell' ­
ges l ; Pari� KomününUn yenligi­
sinden so nra İsvlı;rl''yl', daha
sonra dn İngll t P rl " ye göçetti :
sonrrı Enternnsyon:ıl v e ın:ırk­
slstlt•ı·e karşı çıktı. - 187.
Fransız
siyaset ndamı, bona­
partçı, Paris polis müdürü. s7,
142,
Proıot, Eugohıe
-­
243, 275.
1 1 9,
ve
372.
383.
Pifltrf, Joseph-Marie
A-ugusti1ı-Tho11uıs
Fra ns ı z büyük
siyaset�· Isi, hi ­
rnay P<' i ,
maliye
bakanı
( 1 87 1 1872) : Almanya ili', M ai n - üzeri­
Frankfuı·t'ta yapılan barış ı:ü­
rUşmelerine kntıldı
( 1 87 1 l .
( 1 820- 1891 ı.
- Fransız
145,
-
Pou.yer-Quertler,
- 75, 187, 242.
1825) .
Ni kolayeı•i('
Menşf'vi>.m lider­
il'rlnden lıir·i ; B ir i n c i Dünya Sa·
sosyal-şoven.
vaşı
sırasında ,
Ekim Dl'vrimlnden sonra, beyaz
göçmen. ··- 485.
( 1 830-1888) .
Fransız gazeteci, kralcı, 22 Mart
1871 Paris karşı-devrimci ayak·
düzenleyicllerlndPn
Innmasının
b i ri . - 91, 234, 258.
Pic, Jules. - Fransız gazeteci, bo­
napartçı, Etendard'ın yayın... ısı.
Picard,
AIPksandr
( 1869- 1 964 1 .
3!i9,
F.S!ix
373.
-
R
Karl.
Ro bi net,
1939) . - I !JOO'de, Galiçya, Poton­
ei
trotsklst
sonra
1 923'tcn
XV.
SSC B K ! B I P
de
- Fransız Işçi ha­
I.
Enternasyonal
ko­
Paris Federal Konsey üyesi,
muhale­
I.
ınüncü,
Kongresin­
GenE'I
Enternasyonal
Konsey üyesi. - 375.
1930'da
çıkarıldı,
partiden
C:ltar!es.
rC'keti militanı,
fet. militanı, bunun Hoııucu, 1927'­
dc
yandaşı.
1 30.
Hoclıat,
komünist";
"Hol
sırasıııda.
·-
barış
arasmda
Komün
Brest­
yapıtnı.ı­
ant laşıııasının
Litovsk
sı
Hak­
Paris
lan Derneği üyesi; Versallles ilc
1917'de
gird i :
1870Paris
Cumhuriyetçi
kanı ;
yanlış
benimsedi :
Parliye
Bolşevik
katıldı;
sırasında
Devrimine
kuşalması
ve
hekim
cumhuriyetçi ;
pozitivist,
ilçelerinden birinin belediye baş­
doğru
kaderlerini
sorununda
hakkı
konum
biı·
1871
ulusların
sallandı,
tayin
1848
sırasında,
merkezeiliğc
ama
leşti,
en­
konumlaı· ile bir­
Savaşı
Dünya
ternasyonalist
tarihçi,
Birin­
katıldı.
harekete
mokrat
J ean-François-Eug�ne
( 1 825-1099) . - Fransız
sosya l-de­
Almanya'da
ve
ya
k a rarlarına
ka ı·şı ç ı k t ı . - 324.
( 1 885-
Berııuardoviç
Kongresi
Haye
La
Ro(!ek,
I . Enternasyonal
lıabir-sekreteri,
�·ransız
memu­
Pouyer-Quertier'nln
dama­
-
Hocltc-Lambeı·t.
partiye yeniden alındı, a ına kar­
ru,
şı-part i
dı;
1871'de Loire lll vergiler ge­
nel
toplayıcısı
etkinliği
çıka­
yeniden
paı·tlden
1936'da
yüzünden,
qtdı. ... 177.
Rohert..
Reid,
187l'de İngiliz
,.c
�";ıvrc'ııı dostu V<'
- .T.
M'krctE'ri. - 134.
Pierrc
Hc ııaud<'!,
tc
ya
Hnı rı u t .
-
\irrsailiC's
ıi;ı,
için
Rasto­
-
1918) .
1!106
�:ıııua
Rus
llrıııclı,
ba ­
ı· e�;ılandırnıa
seferi n i n
bulundu:
1914-I!JI6'da
Komutanı.
Ordusu
Jolııı.
l<ı•ti
( ;enel
-
ınilitaıı ı ,
Kurul
reformist
Hritaııya
İngiliz
I.
i'}ı,;i
ı.
üyesi
Fransız
lıarc­
Sc lıeiderııaım,
katıldığı
ınıı-
sBı
Ulusal
koınüncü.
1 75, 189 - 1 90.
4011.
( 1871 - 1 1172 1 ,
Koııseyin
--
askeri,
fız
ama,
Ulusal
1871
-
153,
2 1 5, 235, 236, 259, 272.
Sclıeffer.
Enternasyonal
kanadına
l•'cderal
-
163,
biı·i;
erll;i tlanndan
Paris'te
çalıştı
ınillctvekili.
Mecliuindc
devrimci
generali,
Çar
Jı:ıı·ckC't i n
güçh'ı·ini
getirmeye
18
ezmek
dC'vriminl
kazanamadı;
ba'}arı
Cleııncııkaınpf, Pave ı Karıoviç (1854-
komutanı
günleri) :
1871
ı;ıorici l i k
bira ra;�-·a
savuııucusu. - 338.
Pa­
katıldı;
Muhafız
proleter
Mart
karşısın­
üyesi
Komünü
l';ıı·is
ul'un
savaşına
Mart.
(20-25
Fransız avukat, 187 l.'dc,
nıa hkcınesi
siyasetı;i, kralcı; Fran­
Ulusal
ris
437.
·-
ve
sız-Alman
sosyal-şo­
sırasında
Sa vaşı
ven.
amirat
Dün­
Birinci
J ul<'s.
( 1810-1879) . - Fransız
Saisset, Jean
biri, Humani ­
yazarlarından.
Barthelcıny­
bkz:
-
Saint-Hilalre,
refor­
Partısı
ınist liderlerinden
s
Saint-lli!aire.
( 1 87 1 - 1 935 ) .
Sosyalist
Fransız
sosya­
sonra
l i �t-dcvrimci. - 440.
Paris
Komünü sempaliza n ı . - 329, 334.
Hcittin.gcr.
(do­
gazete-ya­
Rus
halkçı,
önce
zarı :
Sergeyeviç
-
1895 ) .
ğumu
ba­
Amerikan
muhabiri.
�"r�nsa
�ıııınııı
gazetec i,
İngiliz
atandı. - 144.
Nikolay
Rusanoı•,
Plıi!ipp
-
Muha­
94,
174,
( 1865-1939 ) .
·-
Alınan sosyal-demokrasisi aşı­
rı
sağ oportünist
rinden
vaşı
biri.
kanat liderle­
Birinci
sırasınıia,
aşın
Dünya
Sa­
sosyal-şo-
ven. Alrnanya'dalti 1918 Kası m
Devrimi sırasında , halk delege­
leri Konseyine girdi. Spartakist­
lere karşı toplu kıyı m kışk ırt­
masının esinleyicisi oldu; Şu­
1919'da,
bat-Haziran
Weimar
Cumhuriyeti koalisyon hüküme­
tinin bnşına geçti; 1918-1921'deki
Alman işçi hareketinin kanlı
hastınlma örgütleyicilerinden bi­
ri old u . Daha sonra, siyasal et­
kinlikten vazgeçtl. - 437, 440,
485.
Sclıoelcher, Victor (1804-1893).
Fransız siy a setçi ve gazete ya­
� a r ı , sol cumhuriyetçi; Fransız­
Alımın savaşı ve Paris Komünü
sırasında, Paris Ulusal Muhafı..:
topçu alayına komuta etti; 1071
Ulusal Meclisinde milletvekili;
Thiers hük ü meti karşısı nda b o ­
y un eğmc gereğine, KomünU boş
y ere inandı rınııya çalıştı. - 215,
230.
Sembat,
Ma ree l
(1862-1922 ) .
Fransız So8yalist Partisinin re­
formist Ilcterierinden biri. Bi­
rinci Dünya Savaşı sırasında,
sosyal-şoven. 1914 Ağustosundan
1917 Eylülüne değin, emperya­
list "Ulusal Sa vunma " hükümc­
tinde bayındırlık bak a n lığı yap­
lı. - 437, 440.
Serrail!ier, Augustc (doğumu 1840) .
- Fransız ve uluslarara sı işçi
hareketi militanı, Birinci Enter ­
nasyonal Genel Konse y üyesi
( 1 869-1072) ; 1870 Eylülündc, İ kin­
<' i İ mpa ratorluğun yıkılmasın - ·
clan sonra, Genel Konsey vekili
olarak Paris'e gönderildi ; Paris
Komünü üyesi, Marx'ın si y aseti ­
ni d estekledi . - 20, 294, 301, 302,
334, 363, 369, 370, 375.
Shakespeare,
William
(1564-1616 ) .
- Ünlü İngiliz o yun yazarı. 182, 213.
Simon-Jules
(1814-1896). - Fra n ­
sı z devlet ada mı , Idealist filozo f ,
ılı mlı
burjuva
cu mhuriyetç i,
Ulusal Savunma Hükümeti üye­
si, Ulusal Savunma ve Thicrs
hükümetlerinde eğitim ba k an ı
(1870-1873) ; 1871 Ulusal Meclisin­
de milletvekili, Paris Komünü­
ne k arşı savaşırnın elebaşlann­
dan biri, Bakanlar Kurulu baş­
kanı (1876-1877) . - 84, 143, 181.
Skobelev, Matvey İvanoviç ( 18851939) .
1903'ten başlayarak ,
sosyal-demokrat harekete gird i,
katıldı.
Birinci
rnenş evi klere
Dünya Sava şı sırasında, sosyal­
şoven. 1917 Şubat Devriminden
sonra, burjuva Geçici Hükümel­
le
çalışma
bakanı.
Sosy alist
Ekinı Devri minden sonra, ıııen­
şcvlı<rnden uzaklaştı. Dış ticaret
hall< komiserliğinde çalıştı.
439.
Same, Friedrlclı-Adol/ (1828-1906 ) .
.. _
A merik a n v e uluslararası iş­
ı,:i ve sosyalist harel<elin seçk in
kişis i ; Almanya'da 184R Devri ­
ınine katıldı; 185U'de Bil'leşik­
Dcvletlcı·e göçetti; Birinci En­
ternasyonal Am erikan seksiyon­
lannın örgütleyicisi, etkin mark­
siz m propagandacısı; Marx ve
J<:ngels'ln çörnez ve silah :ı rka­
daşı. - 377.
Stnuning, T horva ı cL ( 1873- I!H2l . · Danimarka devlet adamı, Dani­
ve
sosyal-demokrasisi
ınarka
İ kinci Enternasyonal sağ lider­
lerinden biri, gazete yazarı. Bi, rincl Dünya Savaşı sırasında,
sosyal-şoven, 1916-1920'de, Dani­
burjuva
ınarka
hük ü metinde
devlet bakanı. - 437, 486.
Stirner, Max (1806- 1856). - Alınaıı
filozofu, burjuva bireycilik ve
a narşizm ideologlarından biri;
görüşlerini 1844 yılında D e r Ein­
zigc und Sein Eigentunı ("Diri­
ei!< ve Özgülüğü") adlı kitapta
sergilcdl. K. Marx ve F. Engels,
Slirner'in görüşlerini bir çok
kez eleştirdiler. - 468.
Strııvc, Piyotı· Bernaardoviç ( 1 870-
1!144 ) .
liderlerinden
da.
de
di
lı ade tl P r
ve
K.
k a l k ı şt ı .
ve
'"ı:özdcn
biri.
F.k i m
:;ovy eti k
Loıüs
a mn n ­
430.
- I<'ran­
savaş
höliiı nü
lop�·u
oı·dusu
D cvriminden
i k tidann
general i ,
s ı t.
Empcr­
( 1 8 1 0- 1 876) .
-·
ha­
ideologl a ­
Rusya'daki
�ı<. ıliişıııa o ı .
Sıızaııe.
işçi
çıkarları­
c; a l ış1 ı .
uyarlamaya
nndan
··tamam­
hurjuva ?.inin
yalizın i n
göz­
iktisa­
gcçirmc"yc
Marköizıı ı . ve
rel� c t i n i ,
�on nı ,
en
Marx'ın
öğı·et i si n i
fcls!' f i
lama"'
1890 yı ll a rın ­
biri.
temsilcisi;
vc
partisi
marl<sjzın"in
"yasal
na
i k ti sa tç ı
Burjuva
yaza rı ;
�azete
bakanlıi:ı
lıaşkanı.
iizcrine
l''ı-ansız
y at.ıl mış
bi ı·çok
yapıt s ahi bi . - 74. 1 38, 24 1 , 384.
Syııa.
(MÖ
(l.uciuö Corncl iu s Sulla)
1 38-78 ) . - Roma l ı
dPvl<'l '"lanıı. lmnsül
d i kta 1 öı· ( M Ü 82-7Dl .
ve
gc n eral
( MÖ
-
011)
81,
ve
122.
T
'1'11 c ite.
<Pulıliuıı C,orncliuö
!55- 1 22
doln ylarınrl a ) .
Ccrnıanya
laı·ilıçi,
ve
TaC'itus)
-
Latin
Yıllıklar
yaza n . - 123.
Tai!!c>/ı·r.
Bonııparl.çı
ga zcle
E l c rırlarıt
rem lc ti ıı c
karıştı.
75, 76, 1 86. 242.
TaıııisieT,
lwııse
Vrançois-Laureıı t - A l p -
( 1 80! 1 - 1 800) .
- Jo'ransız g e ­
ı l < ' r a l ve siyasctçisi, c u mh u riye t ­
�- ; ;
Ul u sa l Muhafı>: kamu­
n�:vlül-F.kim 1 870) . JU71 U l u ­
" ' ' M ı•l"l isiı ıd<' ı ı ı i l l,tvcl<ili. - ım,
1 40. 1 !12, 256.
Pa ris
lanı
TtıiJ!or,
--
A lfred.
Ent.-rnasyonal
İngiliz
Genel
iş�·isi,
I.
Kons<'y
üyPsi ( 1 871-1872 ) . - 324.
Tcı-tııllie11,
< Q u i ıı tus Septimius F lo­
( 1 50-222 do­
laıırıhi­
l i nıci , b i l i ı ı ı düşına ı ıı .· - - 298.
'l"er�aglıi, Carı o (doğumu 1 81 S do­
la ylarııu.la ) . - İtal yan avukat,
ı·pııs
Tcrlulliaııus)
l a y l a ı·ı ) .
--
Torino'dııki
Hırisl i yan
"Proletaryanın
Kur-
işçi
demeği
sekrcle ı·i ;
1872'de polis ajaıu old u. - 376.
Tlıcisz, Alb e r t ( 1 839-1880) . - Fran­
sız işçi haı·eketi mili tanı , metal
yontucusu; prudonc u, Paris Ko ­
münü üyesi, Komünün yenilgi­
s ind en sonra İng il tere' ye göçett i ,
I. Enternasyonal Gen el Konsey
üyesi. - 20, 375.
( 1797-1877) .
l'hiers,
A d olp he
Fra n s ı z burj u va tarihçi ve dev­
let adamı, orl eanc ı, içişleri ba­
kanı (1832-1834), başbakan (183618401 . yürü tme gucu b aşkanı
(bakanlar kurulu başkanı) (1871)
c umhurbaşka nı
( 1871 - 1 073) ,
Pa­
ris Komününün c el lad ı . - ıs. 16.
1 7, I R, 2S, 27, 43, 46. S6, 72, 74,
77, 78, 79, 80, nı. 82, 83, 84, 8S.
86, 87. 80, !lO, !ll , 92, 93. 94, 9S.
!17, ııv. ıu7. 1oıı, 1 1 1 . 1 1 3. 1 1s.
1 16, 117, 1 1 8 , 119, 120, 121 . 122.
1 23. 12S, 126, 1 27, 1 30, 137. 140,
1 4 1 . 142, 143, 14S. 146, 149, ıso.
1 � 1 . 1 52. 1 54, 1S5, 156, 1S7, 1S9.
l<iO, I li ! . 162, lfi3, 164, 1 65, 1 66.
170. 1 7 1 , 1 72. 1 74, 17S, 176. 177.
1 7R, J7!), 1 80, 181, 182. 187, 189,
1 90, 191 , 208, 2 1 S, 216, 221. 223.
224. 227. 230, 23 1 , 232, 235. 236,
237. 238. 239, 243. 244. 245, 246.
247. 248, 249. 252, 2S7. 2S9, 260.
26 1 . 262. 271. 272, 273. 274, 27S,
276, 277, 270, 279, 280, 281, 282.
283, 298, 307, 309, 310. 330, 337,
34D. :166, 367. 371, 383, 384, 387,
389, 390, 391 . 406, 409.
Tlıonıa.•.
( 1 809-1871) .
Clernent
Fransız
siyaselçi ve generali,
ı l ı nılı burjuva devrimci ; Paris'­
t ek i 1848 Haziran ayaklanması­
nın ezilmesine katıldı; Paris tnu­
sııl Muhafız komutanı (Kasım
1870-Şubat 1 87 0 , kentin savun­
ması n ı . baltaladı; 18 Mart 1 871
�ünü, ba şkaldıran askerler ta­
rafından kurşuna dizildL - 1 7,
88, 89, 90, 9S, 1 1 7, 119, 121, 14S,
147, 1 48. 153, 192, 229, 232, 251,
254, 25S, 2S6, 262, 385.
ı.uluşu"
(Tamerlan)
(1336-1405) .
- Moğol komutanı ve fatih!.
93, 171, 172, 260.
Tolain, Henri Louis (1626-1897) .
Fransız sağ prudoncu gravür iş­
çi si, 1. Enternasyonal Paris sek­
yöneticilerinden
siyonu
biri;
1871 Ulusal Meclisinde milletve­
kili; Paris Komünü sırasında,
Versaylılar safına geçti ve En­
ternasyonalden çıkarıldı. - 93,
304, 313.
Trepov, Dimitri Fedoroviç
(18551906) . - 1896-1905 arasında, Mos­
kova polis şefi, sonra içişleri ba­
kanı
yardımcısı.
Kara-Yüzler
kıyımlarının esinleyicisi. - 389.
(1881-1056 ) .
'l'reves,
Claudio
İ talyan Sosyalist Parti refor­
misı liderlerinden biri. Birinci
Dünya Savaşı sırasında, merkez­
ci. Ekim Devrimini onaylamadı.
- 486.
Tridon, Edme-Marie-Gııstave (18411871 ) . - Fransız siyasctc;isl ve
gazete yazarı, blaııkiı:l, Birinci
Enternasyonal üy<'si, 1871 Ulu­
sal Meclisinde milletvek ili; Isti­
fa etti, Paris Komünü üyesi, Ko­
münün yenilgisinden sonra, Bel­
çika'ya göçetti. - 232, 369.
Trochu, Louis-Jules (1815-1896) . bonapartc;ı
Fransız
generali,
Ulusal Savunma Hükümeti baş­
kanı (Eylül 1870-Şubat 1871) ve
1871'de Paris genel valisi; Pa­
ris KomününUn cellatlarından
biri. 1872'de istifa etti ve her
türlü siyasal etkinlikten vazgeç­
tL - 73; 74, 82, 86, 89, 126, 136,
138, 148, 180, 192, 194, 227, 232,
237. 238, 239, 240, 256, 263, 283,
383, 384, 389, 390.
Turati, Filippo (1857-1932). - İtal·
yan işçi hareketi militanı, İ tal­
yan Sosyalist Parti örgütleyici­
lerinden biri, partinin rcfo rnıi st
sağ kanat lideri. Birinci Dünya
Savaşı sırasında, merkezci. Ekim
Devrimini onaylamadı. - 486.
u
Timurlenk
(1805-1877) . - İn­
giliz gerici diplonıat, gazete ya­
zarı ve siyasetçisi; Palmerston
ve whlı;ılerin dış ,;iyaset! üzeri­
ne açıklamalarda bulundu.
320.
Urqulıart, David
V
Vac heron, Louis. - Fransız hukuk­
c;usu; 1871'dc,
savcı. - 147.
Maycnııe
ilinde
Edoı•ard
(1840-1915).
••raıısız sosyalisti, blankici, Pa ­
ris Komünü üyesi, Birinci En­
ternasyonal Genel Kons<'y üye­
si (1871-1872) , Fransız Sosyalist
Parti kurucularından biri, son­
radan reformist. - 19, 48, 232,
375.
�· raıısız
Valantlıı, LoıLis-Ernest.
generali, bonapartçı, J R Mart
1871 ayaklanması öngüııü v<'ka­
leten Paris polis müdürü. ·- 85,
142, 157, 189, 232, 237, 275. 282.
295, 384, 389.
Vaillant,
Vandervelde,
Emile
(1866-193n l .
Belçika İşçi Partisi Jideı·i, İkin­
ci
Enternasyonal
uluslararası
sosyalist Büro başkanı.
aşırı
oportünist bir konumu h"ninı­
scd i. Birinci Dünya Savaşı "ıra ­
burjuva
so"yal-şovcn:
"ında,
hükümete katıldı.
1917 Şubat
Devriminden sonra, emperyalist
savaşın sürdürülmesinden yana
propaganda yapmak için Rusya'­
ya geldi ; �kim Devrimine düş­
ınanlık gösterd i, sevyelik Rus­
ya'ya karşı askeri mUdahaleye
katkıda bulundu.
437, 440,
485, 48fi.
Var!in, Louis-Euaene ( 1838 -1871 ı .
�·ransız işçi hareketinin "eçkin
kişisi, ciit�· i; sol prudoncu, Bi­
rinci E nte rna syoııali n Fra ıısn "da­
ki seksiyon larının yöııcticilcrin­
dcn biri ; Ulusal Muhafız ve Pa-
ris Koınüııü Mrrkez Komite üye­
s i ; 28 Mayıs 1871 günü Versay­
lıl a r tarafından Inı rşuna dizil­
dL - 13, 1 4 , 20, 2!!, 232, 371 .
Vasil�·ikov, Scrgcy· İvaııoviç (doğu­
ımı 184!!) . -- Genera l ; I!J02-1 90H
;ı rasında Muhafız Birliği koınu­
taııı, 9 Ocak 1 !!05 günü, Petcrs­
hurg işçi kırımının örgütleyici­
Icriııdcn biri oldu. - 389.
Vcrmorcı, Augustc ( 1 84 1 - 187 0 . �-ı·a nsız gazele yazarı. prudoıır:u,
Paı·is Komünü ü y es i ; 1 871 Mayı­
sıııd:ıki Paris sokak çatışmaları
sı rasında
ağırca
yaral;mdı
VL'
tutsaklıkta öldü. - 20. 2 1 . 333.
Plc rre
0826- 1902) .
V<;sinicr,
�·ra nsız
l<üçük -burjuva
ı;azcte
yazan, Paris Komünü üyesi, Ko­
ınüniin �·cn il ıııcsindeıı sonra İıı ­
giltcre'ye ı;iiçetli ; Marx ve B i ­
rinı·l Enternasyonal Genrl Kon­
seylııc karşı çıktı. - 302. 37:1.
Vitıi""· ll!c.ra n d ı·c Fnııı\·ois
( 1 799 ·
11154 ) . -·· f'ransız avukat ve s i ­
yaset\·isi. orlcaıw ı ; IR40'da adall-l
hal<:ıııı oldu; 1 848'dt•, Cava igmw
l ı i i k ü ın('liııiıı b ay ııı dı rl ı k bal<anı.
- - 146.
0800- 1880) . -- Fra n ­
s ı z genera l i , bonapartı;; ı , 2 Anı­
l ı k 1 85 1 hükümet da rh('siııe ka­
tıldı;
Fransız-Alman
sava�ına
katıld ı ; 22 Ocak 1871 'deıı son m ,
Paris valisi ; Paris I<oınününüıı
ecllatları ndan biri, V('r�ailles yc­
dPk
ordusuna komuta elli. ·84, 85, 117. rın. 93, 1 42. 147, t 4!l, ıso.
1 5 1 . 183, 232. 235, 237, 252, 253,
256. 258, 259, 282. 295, 367, 384,
385.
Viııou. Jos.,plt
Karı
( ! R I 7 - 18!15l . -- Alınan
doğabilimct. kaha
ınateı·yaliznı
yandaşı, küçiil<-l>urjııva demok­
ra t : 1 848- \ 84!J'da, •·ra nkfu ı·t. tll u ­
"'1 Meclisinde sol kanat millet­
vekil i ; Haziran 18411'de, beş i m ­
paratorluk naibind('n h i ri oldu;
1 849'da, yurtdışına güçetti ; 50r;o yılarıııda. Louis-llonapart lıc-
Vnr� ı .
sabıııa ı;iz(; ajanlıl< yapt ı ; pı·n­
lct.cr devrimellere karşı karaçal­
ma k:ımpanyasın ııı etkin yürü­
tücüsü. - 76.
Vo!taire,
f'rançois-Maric
(llroucO
( 1 694- 1 778) - Yaı·adaneı �·ransız
filo1.ofu, Aydınlıklar yüzyılının
yı·rgicl yaza n , tarihçi. mutlaki­
yel ve katolikl iğe karşı savaş­
l ı . - 20, 93.
w
Jlans ( 1 823-1 8!18) .
Alınan burjuva gazeteci vı· �·a ­
z aı ·ı. --· 375.
Wa.lı!iıı. - Ulusal Mulıafıt. asl<eri,
komüneü, 22 Mart 1871 ı:: ü ııü Pa ­
ris'lrki karşı-dl'vri nıri ayıı ki a n ­
ımı s ırasmda iild ürülrlii. - 2H.
Waı·llf! ıı lıu�c n ,
Wuslıbu rııc,
1 11117) .
---
�;wııı
Bcıı}anıiıı
l l ll l li -
Amerikan siyasdçl ve
ıliplnnı,ı l ı .
cumhuriyetçi
part i
üyesi, tanı yell<ili Paris hüyük('l­
':i�i
( 1 86!1 - 1 8771 ;
Paris
I<omü­
ııüııe ka rşı yıkıeı ve kışkırtıcı
hir siyaset i1.kd i .
:ı�:ı.
:ı:ıo.
:ı:ı ı . :ı:ı:ı. 331.
Wchlı. Beall'i•·r ! lll:i8 - l !l4."ll n· Siıl ­
ııcıı
.lam<'-'
! 1 859- 1947 ) , İ ııgi l l <' ·
rc'dcki işçi ha r<"keliniıı t a r i h H"
t.corisi üzerindeki kitapla rın �·a ­
zarları İngil iz karı -koca. Uirin ­
ei Dünya Sava:ıı �u·astnda. ik isi
de �o:;yal -ıjO\"r'll. Eldnı Ucvr i n ı i n ­
rJ r. n sonnı. h;a n - koea
\Vrhh'lr·ı·.
Sovyetler Birlist lı;lıı derin hiı·
sevgi göstcrdlleı·. - 482.
Wcston . ./olm. - İngiliz işı;i ha ­
reketi
nıil ilanı ,
dülı;cr,
soıım
giı·işiıııc i ; Robert Ow<"n yaııda­
�: ı . Birinci Eııternasynııal r.cııcl
ı..:omc�· üy<"si ( 1 8ı;4 - IG7:l l . -- :12 1 .
IVI'OIJ!cwski,
Va!cry ( 1 836- I!IURl . --·
Pnlonya l ı
dcvriınd
deınulu·a ı ,
I O!iJ- 1864 Polanya kurtuluş ayıık­
la nması
yöııclidlerinden
biri;
P a r i s Komünü geııcrııl i , B ir i m· i
ı•:nt.crııasyonal
Kons<"y
Genel
iiycsi "" Polonya nıuhabir-:;ek-
rell'ri
( 1 07 1 - IH'/2) .
Kongre� i
delpgesi
ııiıwilcrc
ka rşı
biı· rol oynadı.
La
(1872 ) ,
e i l pr
partisi
B i rinci
etkin
26, 28, 109, 386.
savaşımda
-
Ha�·<'
bal<u­
ündı·riPri ndl'n
biri:
Dünya
Savaşı
Aırasıncla,
sonuna
değin
"savaş
yandaşı .
1917'dc,
Pctrograd
Sovyeti
Yü­
rütme Komitesi üyesi, burjuva6i
z
Z<· tızi.nov, Vlaclitrıi r Mi./ıayloııiç ( d o ­
ğumu 1881 ) . - Sosyal ist-devrim-
i l c birleşmeden yana. Elöm Dcv­
ı·iıninden
sonra,
sovy<•tik
i k li d a ı·
düşmanı,
beyaz
göçmen.
-
440.
GÖKÇEY AZINSAL VE SÖYLENCESEL KİŞİLER
DiZİNİ
A ntoine (Ma ı·c .1 rıtoirıe) . - Sha ­
k espea r e ' i n .Iii! Sezar trajedi s i ­
n l n başlıca k i ş il e r ind en b i r i . 112.
Cıı r!.us,
rlorı.
l i p pe
ı;ol<
lize
İ"panya
- -
II'nirı 0 545- 1 568)
gökr;cyazınsal
kralı
Phi­
oğlu, b i ı·­
yapıtta
idea­
ba ba sı ilc ka rş ı tlı k
Için zulme uğradı
k al ebentl i kt e öldü. - 79, 1 47.
(Job ) . - Kutsal Kitap'ta, her
edild l ;
Içinde old uğ u
ve
Eyüp
t.i.i r l ü
acıya
l<atl a n a n ,
ve boy un cğmcsi
tarafından
adam
iidüllcnd irilcn
temsilcisi
b e r -ç. ] . -
l•'aıstaff.
sor'uıı
-
dindarlığı
nedeniyle Tanrı
LEyüp
doğru
peyga m ­
80.
Shakespeare'in
Şen Dullan
ve
Wiıııl­
Henı·i
IV
a d l ı yapıtlarının,
düzC'nba7.,
Iwr­
k a k , övüngen ve ayyaş l<işi s i . --7G.
/lecates.
Yunan
Cehennem
ni
(çoğu kez
giivdc
ile
n ı i t olojisirıd.,,
zcba n i l c r i n i n
üç
baş
Pd i lc n )
lPrıısil
ay ·io.tannçası,
r; i nı l l
pgcrnc­
da
üç
U�·
h i­
ccherınerıısel
1 24.
b ü y ü tanrıçası. Yunan
Mı'ui-re.
ya
nıitolojisiudc,
nefret ve kıslmnçlılt s i r ııgcsi üç
iifkc tanrıçasından b ir i ; g ü n l ü k
d i ld<'.
·-
M esih
124.
şirrel,
eli
baynıl<lı
l<ad r r ı .
ıla İsa-Mesilı. - Söyleu­
göre · h ı ristiyanlığın l<Uru­
- !ll, 170.
yrı
c l' ye
cusu.
Müııc lw u sC'n.
-
Alınan
edebi y a t ı -
ı ıı ı ı
farfanırılığı
masal
l'istoıct
k i şi � i .
- 2!J8.
( Piştov) .
-
il"
t.n n ı n nıış
Trı c i 1"i
t.cr<'<' i y i
Hlııı kc�ııca re'­
IV ve Henri V ılr;ını­
Windsor'un Şen Dıı!laı·ı
koıncc.lisiıı i n , hllcei, düzcııhaz ve
fnrfaı·aı·ı kişisi. -- 132.
l'oıırccaııoııac. - Moliere' iıı, M o ı ı ­
s i e u r de Poıırccrıu1Jnac a d l ı ko­
in
lan
elik
-
TrilJoıLle t.
ilc,
Km!
ıncd i - h n l csiııiıı,
ii' n s ı .
adanı
.S/ı.y!uck.
darkafalı
olan
--
tnşı·alı
ve
haş k işisi.
topı·aka­
b i l i s i ı.
-
S lıakesıı<•are' i ı ı ,
bir
03, 25 1 .
Vcııc-
,·a
s;ıl
Palyaço,
Eğ lcniuor
-
k i şi s i .
k i ş i l c r i ndC'ıı
(.Tosuı; l .
-
V.
lluı:o' ııuıı
dramının
biri.
-
h:ı şl ı ­
1 72.
N u n ' un oğlu. Kuı.­
K i laba görC', duvarları ı·a h i p ­
�csleri ve savaş�· ı ­
ile y ı k ı l a n E r i ­
l<cıılini kuşatan !<i­
leriniıı
boru
larının
çığlıkları
ha
Rctnıasıt.
baş
8 3 , 2 1 3. 274.
Henri
Yı·�ıı
kon1ed i s i n i n ,
raıılaııdırnıı
(Jcrikol
şi. - 91.
SOL
VA YINLARI. Sorumlu Yönetmen: Muzaffer Erdost. Yönetım Yeri: Zafer
Çarşı�ı.
26,
Yt'nl,ehlr,
Ankara.
Download