Marx, Engels, Lenin Paris· Kor11Uni.i • • · Uzerine D YAYlNLARI PARiS KOMÜNÜ ÜZERİNE MARX, ENGELS, LENİN BİRİNCİ BASKI PARİS KOMÜNÜ ÜZERİNE K. MARX, F. ENGELS, V. ÇEV İ REN KENAN SOMER İ. LENİN Maı·x, F. yazı, mekttıp ve V. İ. l.eııin'in Paris Koıııiinüne Jlişklıı int·t:l<'ııw, n otl a rın d a n oluşan Sur la Commune ele Paı·is (Edltions tlıı Progr�s. Mosecu 1971) adl ı d erlenıe>·i, Fı·ansızcasıııdan, KPnan Sonwı· ıli­ Jimize çevirmiş ve kitap, Paris Komünü Üzerine adı ile, Sol Yaymlan t� ­ rafından, Haziran 1 977 tarihinde, Ankara'da, İlkyaz Bnsıınevi'nctP rlizdlrillp bastırılmıştır. K. Engels ve İ Ç İ N DEK İ L E R 11 1ı Paris Komünü (1871). Gal>riel Pioro Komünün Nedenleri 18 Mart IR Marttan 17 17 lll Sonra Koınün Koıııliniin Yapıtı Ta şradıı Komün, Komün ve Köyllller Çıırpışmalar ve Kanlı Hafta Bastırma 22 23 24 29 JO Sonuç BİRİNCİ KlSlM l'ARİS KOMÜNÜ ÜZ ERİNE KARL MARX VE FRİEDRİCH ENGELS JJ HIRİNC'I KI!:SİM !<'Hı\ NSA'DA İÇ Sı\ Vı\:} KAHI. MAHX :ı.i :11 K;ırl Marx'ııı Fransa'da İç :-:iava�·ına 54 ıııuslararası l�nırkı,;ilE'r �av:ı�ı 5·1 61 ı;ı 'i2 n ÜzC'I'İII<' Biı·iııci �awışı cla De ı n ei:! İl.:iııci Çağrısı Genel Kon8eyinin f'ransız-Alman EmE'kçil<"r D!'rncği Genel Komeyinin 187l'de Fran•a'- k Savaş ÜzNine Çağnsı Avrupa ve Birlcşil.: II l-15 Fransız-Alman Avrupa ve Birleşik Devletler'deki Dernek Üyelerine Uluslaı·arn"ı I:JJ ı:m Konseyinin Çağnşı Eıncl«.;iler ÜzPrine Ekleı· ı:ıı; Giri�. l•'ı·iedrich Engels GC'nel Avrupa ve 11irlc:;ik Dcvl<'llcr'deki Dcı·nek ÜyelE-rine !1luslararası 72 85 �15 llS 1:11 1 ;ıı DC"rnC"ği I ll III Dcvlct!C"r'dekl 'l'liın DC"mek Üyelerine IV I "I•'ran"a'cla Iç Sanış"ııı Birinı·i Yaznın S;ıvunma llliklimeti Dufaure Den<"rnPsi 147 153 153 154 155 156 157 173 176 176 180 183 184 185 186 188 191 191 191 196 207 212 212 214 216 216 222 225 227 227 227 220 220 229 2�0 230 243 248 251 254 261 262 270 274 274 Lecomte ve Cl.;ınent Thomas Ulusal Meclis Chanzy, Paris Başpiskoposu, vb. Thiers Meclis ve Parti Devrimi Thiers'nin Güzel Ordusu Thiers Kom ün Paris Taşra Trochu, Jules Favre ve Thiers, Ta�ralılar Komün ı. İ şçi Sınıfı Yararına Önlemler 2. İşçi Sınıfı Yararına, Ama Özellikle Orta Sınıfiareian Yana Önlemler 3. Genel Ö nlemler 4. Halk Kurtuluş Ö nlemleri 5. Mali Önlcııılcı· Komün Koınün Ayııklaıınıası ve Merkez Komite Komüııün Ayıncı Niteliği Kiiylülilk Union (Liguc) Repub!icainc Koınün Devrimi, Toplumun Başkasının Sırtından Geçinmc­ yen Tüm Sınıfl:ınnı Temsil Ediyor Cumhuriyet Ancak Açıkça Toplumsal Olduğu Zaınaıı Ol a ­ n aklıdıı· İşçiler ve Comte Komün (Toplumsal Ö nlemler) "Köylülcr"in Merkezsizleştirnıesi ilc Romünün Merkez,;izleştirmesl Comte'çu Görüşler Parçalar "Köylüler" Üzerine Konuşan Thiers Savunma Hükümeti Jandarmalar ve Polis Görevlileri Cumhuriyetçi Paris Milletvekilleri Vendôme Olayı, vb. "Fransa'da İç Savaş"ın İ kinci Yazma Denemesi 1) Savuııma Hükümeti. Troı-hu, Favre, Picard, Jo'crry, Paris Mill C'\ vekilleri 2) Thi<•rs, Dııfaurc, Pouycı·-Querlil'r J) KöyHcl Mcı:liH 4) İç Savaşın Başlangıcı. 10 Mart Dc\'l'inıi. Cieınent Tho­ mas. Lceoml.e. Vendômc Olayı 5) Clemcnt Thoına•. Lecomtc, vb. Belle-Epine Olayı 6) Komün 7) Sonuç Parçalar Thiers'nin Bültenlerinin Yalanları İKİNCİ KESİM MAKALELER, KONUŞMALAR, BELGELER 2.09 2!JI Karl M;ırx'ııı 294 Friedriclı Engels'in 2U7 299 301 304 Ulusal Savuııına Paris'!Pld 18 Times Ba�_,. ızarına, I<aı·ı Hükümeti Üzerindeki Koıııuşması Mart Devrimi Üzerindeki Konuşması Marx Üzerine Konuşması ı,·rieclrich Engels'in Paris Komünü Karl Marx'ın Paris Komünü Üzerine Konuşması Tolain'in Uluslanırası Emcl<çiler Derneğinden (UED) Çıkarılması Üzerine Genel Koıısey Karan, Fri<'clrich Engels :loG Fi·icclrich Engl'!s'in Paris Komünü Ü:�:erine Konuşması 300 Karl Marx'ııı Paris Komünü Üzerine Konuşması :no :112 314 Bu rj u va Ba"ıııınııı l<arn�·alıııalarına EnlPrnasyonal Kar�ı Karl Paris ve Marx'ın Komünü Gl'ıwl Koıısp�·'in Times Yazıkuı·uluııa Bildirgesi, Karı (;C'ıı<'l KonS<·>·in Standard Lnıırlı·a'daki Karşısındaki Yaptığı Konuşmanı n Ga::-c.te.•i Özeti Mar.r Başyazanna Mek­ lubu, Krırı Mrıı·.ı· 3Hi 3111 :;21 :;23 G< • ı ıı·l Koıısc�·iıı. Holyoal<e'ııı 3i. Frierlriclı J<:n{ll'L• GPnl'l Konseyiıı Spl'clcıloı· ,.,. Mek1 uhıı, l•'ril'rlri<'lı ı,;ııyl'ls Gcııı·l KcıııH·yiıı Jlolyoakı· Bildirgesi, Fricdı·iclt Jo'mıı.•n'r!n İç I·:ııflcl., Bir Mcl<t ııbu Kı·umill<'l' vP :120 Paris'tcl'i Anıerikan Elçisi Bay Başyazaria rına MPk1upları Konusundaki Time.- Başyazarın:ı, Friedı·iclı :140 İ�çi :q� Alınanya Siyasal Bir Konuşmasının Metni Eııueıs Lrı Vr'·ril.<; Bnşyazanna, Karl Mar:ı: Elkiııliği İngiltere'de �iriyle Wasl�rnc Karşısında Karl Marx 3�8 \l' Bild irgc. Sctı•rış Ü7.criııe Çağrı ve İngiliz Basını, Fried.riclı Engels K Marx'm Tlte Wor!d Gazelc"i Muha Sııııfınııı (;azeleiL•ri ı.ur-rarl'ııı 32ti �3ti Konusundaki Üzerine Konuşma, Uluslarara"ı Eınel<�·iler Friedrich Engels Derneğinin Duru· mu Üz<•riııc 1\onuşına. Kaı·ı Maı·.r :143 Eıılcrııasyoııalin Yedi Yılı, Kaı·ı Mar:ı: :145 Enlcnı asyon:ıldeki Söz<ll' Biilünnıelcr, Karı Marx ve Friedrich Engels 3·ln ıR M:ırt. 1871 tiııgde Alıırın :I•IU :Ns :wı :;50 Karar l a r , Karl Mnr.l: H III Komünist Pari i Man if<'slosu lll72 Alnıanca Ba"kıya Önsöz, Karı Marx "" Friedriclı :l!i2 Komüııünöin 'iılclönümüniı Kullnınak İçin Yapılan Mi· Engels Paris Konıünüııün Yıldiiııünıünü Kullanıak İ�·in 21 Mart 1881 Günü J.unclra'da Yapılan Slav Mitingi Daşk�nına, Krırl Mar.r ve Friedrich Eııgels 354 357 359 Paris K u m li nü n ün Yıldönümü Dol;ıyısıyla, Ko m ü n ün ü n 21. Yıldönüm ü Kutl.ıına Mesa jı, Friedrich Enaeıs Paris Paris Ulusal Koınününün 23. Fricdriclı Enoeıs Dolayısıyla Yıld önü mü Dolayısıyla K o nse yiıı e , Friedrich Engels Fı·ansız Enwkı;ileriıı" Fransız ݧçi Partisi ÜÇÜNC Ü KESİM MEKTUPLAR 361 363 M.ırx'tan Paul Lafa rgue' a (Bordcaux'ya) 365 Marx' tan Wilhelm Liebkneehl'e (Lcipzig'e) 366 Marx'tan Ludwig 367 Marx'tan Ludwig 369 Marx'tan 371 M arx' ta n Kugelmanıı'a (Haııover'l') Kugelınann'a <Haııov<•r'e) Led Fı·ankcl'c (Parls'e) Lco Fnınkel ve LouiH Eugi>ne Varliıı'e 372 Marx' tan Eduard Spenscı· Bcesly' yc 374 En gels'l<'n Wilhelm LiehknPcht'c (LC'ipzig'eJ 374 Ma ı·x ' taıı 375 F.ngcls'tcn Elisc 376 (Parls'c) (Londra) Fricdrich Bolte'ye rNcw York'a) F.ngC'Is'c (Barnıcn'C'J Engels'ten Carlo Terzaghi'yc (Torino'ya) 377 Engel s' te n FriC'drich Aciaif 378 Marx'tan 378 Engels'ten Auguste BebE'!'e (Dresden'e) Fe rd i nand Sorge'ye (Hobokcn'eJ Domela Nieuwenhuis'ye (La Haye'e) İKİNCİ KISIM PAR İS KOMÜNÜ V. İ. LENİN 380 381 381 388 392 394 400 405 411 415 415 419 422 �22 Paris Komünü Üzerine KontıijllHl Planı I. Komünüıı Anısın a Komün Ü zerine Konferans Planı "Paris Komünü \'e Demokratik Uii<LalörlüğUn Görevleri" sinln Sonucu Marx'tan K ug el nı::ı n n'a Mektupların Rus�·a Çevirisine Önsöz Ko rnUn Dersleri KamU nU n Anısına Prol eter Devrimin A�ket'i Progı·amı Uzaktan Mektuplar. Mektup 3 Prole ter Milis Üzerine İktidar İkiliği Üzerine Proletaryanın Devrimimizdeki Görevleri Devrimimizin Yarattığı Yeni Devlet Tipi Mal<ah.'- 427 427 427 432 437 444 447 450 450 453 457 461 467 4!i7 46!1 �77 480 4!13 4!15 4!1'/ ·Hl7 511 51:1 515 560 507 Devh·t ve Devrim Ü<;ilncü neyi. 1. 2. 3. Bölüm. - - Devh•t Talılili \"C lkvrinı. Paris Koıııüııii ı lll'li J De- Marx'ın Komüneüleriıı Girişimi N••ılt•ıı Ölürii Kalıraıııaıwaılır'l Ne ilc Dcğiştirmeli'l Yıkılan Devlet Mal<incsini Paı·lamentarizmin Ortaılan Kaldırılması Ulus Birliğinin Örgütlcıııııesl Asalak Dcvlclin Yıkılınası Dördüncü Bölüm. · - Devam. J.:nı.:.,Js'iıı T:ııııanılayıcı 'Açıklaıııalan ı. "Konut Sorunu" 2. Anarşistl!'r ilc Polemik 3. Bebel'c Mektup 5. Marx'ın /ç Savaş'ına 1091 Önsözli Altıncı Bölüm. - Marksizmin Oport.ünis! ı .. ,. Tarafından All,'al4. 5. tılması Plehanov'un Anar�lstlt:'l' ill' Po!Pnıiğl Kaut.sky'nin Oportünist.lpı· ilc Polrııılğl :ı. Kautsky'niıı Pannckock ilc Po1cıııli":l Holşcvikh•ı· lktldnn Koruyacaklar ını'! Halk Krmıiscrlcrl Koııscyiııiıı Etkinliği Üz•·riıw ll !�·ll !k:ıl; 11!11!11 Günü Rusya Sovyet.l<'rl III. Kunı:ırc-sinc Sunulan Hapor Progranun t:özdı·ıı (;p�·irilııw�l ve P;.ırl i Arluıııı Değişi irilıııı•si Üt.c­ riııc R Mııı·ı. C:iiııii !Ak�:ıııı Olıınııııul HI<P!BI Ol;•ğ:ıııiislü VIII. Kongı·csiııı• Sunulan Hapoı· l'roiE'Il'ı' Devrim v.- Diiıwl< Kaulsl<.v Kmıtsky, Marx'ı Nasıl filr Lilll'ralt• D<ıııii�ltiriiyıır·• AHupa V<' Aııwril<:ı İ�•;ih· ı i lll' Mo•klııp Hurjuva Dl'ınol<ı'aHisi V<' l'ı-niPtaryıı l>ikl.ali\r](i)�il Ül.<'riııe. 4 M:ırl 191!1 Gilnii Komünist J.:nt.ı•ı·nasyoncıl I. Kongresine Sunulan Tezlt·r \"1' Hııpoı· 1. 2. A.;tk.loı. Jwt. NtJtlur Acllaı· Dizini Gök�·C'ycızıuscıl 1''' Söylerıcesel Kişiler Diziııi PARiS KOMÜNÜ (ll:l71)* PARİS'İ (18 Martt<ın 28 Mayıs 187l'e değin) 72 gün bo­ yunca yönetmiş bulunan Komün, Fransa tarihinin 19. yü�-­ yıldaki doruklarından biridir. Fransa'daki işçi hareketi ile dünyadaki sosyalist hareketin gelişmesinin önemli bir aşamasıdır Komün. Ekim 1917 Rus devrimine yolu o aç­ mıştır. KOMÜNÜN NEDF.NLERİ Bu nedenler, l. uzak ve de rin nedenler; li. dolaysız ne­ denler olmak üzere, ikiye ayrılırlar. "'Gabric-1 Pioı·o, (1871) ı.;.wıuissc d'HJH' h.i�toirc· rf<' 1a Communc rfe 1-'nr;.ı; içindc, avcc la eollaboration de .ı<'nn llrairc, Jcan Brulıat. Maurice Choury, Emınaııucı Fıt'ury, Ecli1.ioııs Social<·�. Paris 1071. I. Birinci gruptaki ııedeıılcr, 2 !\ralık 11!51 hükümet darbesinden doğmuş bulunan imparatorluk rejiminin içi­ ne yuvarlandığı ağır bunalıma bağlıdırlar. a) Görevini yerine getirdikten, yani liberal kapita­ lizmin gelişmesini ve gitgide daha koruyucu ve daha anti­ ı;osyal bir siyaset uygulayan burjuvazinin iktisadi yükse­ lişini kolaylaştırdıktan sonra, imparatorluk rejimi, artık kendisi ilc derinden derine özdeşlcştiği bu burjuvazinin gereksinmelerine karşılık vermez olur. Bu rejimin tuttuğu son dal, elinde kalır: İmparator­ luğu :üirdürme ereğiyle 19 1\'ınmuz 1870 günü Prusya'ya açtığı savaş, 2 Eylül giinii Seelan bozguııu ve Napoleon UI'iin tutsak düşmesi ile sonuçlanır. b) Öte yandan köktencilik (burjuva cumhuriyetçi­ liği) de gelişir; lll6H seçimleri cumhuriyetçitere yasama ıneclisiııde 30 koltuk ve biiyük kentlerde çok büyük bir çoğunluk kazandırır. c) Ensonu, ve i.izcllikle, 1H48 Haziranında devrimci partisi olm;:ıdığı için yenilmiş bulunan Fransız proletar­ yası, imp;ınıtorluğun 1852'dcıı ı;onraki, 19. yiizyıl ortasın­ daki sm;ıi döııiişiiıne bağlı biiyük iktisadi gelişmesi sonu­ cu, bcliııi doğruliacaktır. I3iiyiik saıwyiin biiyiinıesiııiıı. yoğunlaşmasıııın (con­ ' ccntral.ion), eski kiiçük üretim biçimlerini ortadan kal­ clırmamasına kar�ın; i�çi sınıfı, (ııiifus içindeki oranı aza­ lan küyliilc>r karşısında gene de) a1.ırılıkta ve tiirdeşlik­ ten uzak (işçilerin yanısıra çok sayıda zanaatçı) olması­ na karşııı, gene de kesin lıir önem kazanır. 1857, 1867 ik­ tisacii bunalımları, işçi sınıfının atılımını hızlandırır. Pro­ lctaryanm sömürülmesi, onda sınıf bilincini olgunlaştırır. Devrimci hareket yükselir. 130'ların 17 Şubat 1864 günlü işçi bildirgesi. daha o zamandan şöyle der: "Genel oy, bizi siyasal olarak ergin­ leştirdi; şimdi bize düşen, toplumsal olarak kurtulmaktır." İşçi sınıfı, sayı , güç, örgüt. olarak büyür. Kırlar için g e r çek bir kargaşalık o lan 1B47-50 tanıns:ıl buııalıınırıın yolaçtığı kentlere doğru kırsal göç ile, büyümesi hızlan­ mıştır. yıl ı nda 1866 Fraıısa'da, 37 , m i lyon Paris'lt- yaş a y an 4.7 00 000 işçi vardır. . nüfus içinde, 1.fl50.000 ki�iuiıı 442.000'i işçidir. Grevler, 1 86 2' d en soııra, Özl'llikle 1869-1870'te çoğa­ lır (La Ricaınarie, Le Creusot Lyoıı, Paris). 25 Mayı s 1864 , yasası "koalisyon"u ( bi rle� me , iirgiil kıınna hakkı) yasal­ l aştı rır. Kavgayı daha etkin kılmak içiıı lwrıılan örgütler ço­ ğalır: dire n m e (La Mariaıııw, Basımevi Jşçileri Derıwğ·i). kn·di, yan.lımlaşma, dayarıışma dl'l'ıtl'kleri; koopcralif lo­ kaııtaları (La Marınite). S endikal kıınılıışlarııı sayısı :ır­ tar, bu n lar işçi birlikler i fedt>ral kıırulıışlan, biilgesel fe<k­ rasyonlar (Paris fed er asyonu 60 işı,;i birlij{iııi kapsar) ola­ rak biraraya gelirle r . 30 Mart 1864 günü, seneli k al kuru­ luşların yasal olarak tanınınaları de ğilse de, hiç dl'ğilse ho�göri·ı ile ka r ş ı lanac a klım resmen ilfın edilmiştir. Birinci Enternasyonal ya da Uluslararası E nwkçiler Demeğ·i,* 28 Eylül 1864 günü Lo nd ra da kurulmuştur ve ' Fransız se_!( siyonu da 1865 başlarında örgi.itlenir. l867'de Enternasyonal muhabiri olan ciltçi ustası Varlin, sendi­ kal kuru l uşlar ile daha dolaysız bir ilişki kurar. Hiikii­ met. Eııtemasyoııale karşı, üstüste iiç dava açar (Aralık­ Mart 1867, Mayıs 1868, Haziran-Temmuz 1870). Ama En­ tutuklanması ile başından vu­ nılmuş b u lu nmasın a karşın, 300.000 iiye ile, bu son tarih­ te doruk noktas ı n a va rı r. Fr a n s ı z proJetaryası kadar çeşitlenmiş bir proletary: ı ternas.vonal, yö n e ti cil erin . çeşitli ve bazan çelişik ideolojik a k ı ml a r m etkisi altıııda kalır. • Aı;ılış Ça�rısı Karl Marx tarafından yaııımıştır. a) Blankiciler devrimci gelenek ve gizli dernekler deneyinden (baböfçüllik) esinlenirler. "Onlar, görece kü­ çük bir sayıdaki kararlı ve iyi örgütlenmiş ::ı damın ( . .. ) sadece iktidarı ele geçirmeye değil, ama (... ) halk yığı­ nını devrim içine çekmeyi . . . başarmak için yeterince uzun zaman iktidarda kalmaya da yetenekli olduğu fik­ rinden yola çıkıyorlardı."* b) Prudoncular -çoğunlukla sınai yoğunlaşma ta­ rafından tehdit edilen küçük işletmelerin zanaatçı ve işçi­ leri-, kapitalizmin, özgür ve bağımsız devlet üretim koo­ peratiflerinin, bedava kredi (faizsiz ödünç) veren yardım­ laşma bankaları tarafından fiıumse l'dilen yardımlaşma ve dayanışma derneklerinin gelişmesi ile ortadan kaldırıl­ ması yandaşlarıdırlar. Proudhon, fabrikanın, grevlerin, kendi başına "yoz­ laşma ve bozulma nedeni" olarak görülen kadın çalışma­ smlll düşınanıdır. <.:) Bilimsel sosyalizm, ve işçi sınıfının s i y a s al ör­ gütlenmesini ve bağımsız bir sınıf eylemi (devrimci sınıf savaşımı) izlenınesini öğütleyen marksist etki, kendini işçiler üzerinde ancak I. Enternasyonalin kuruluşundan sonra duyurmaya başlar. Enternasyonalin ilk üç kongresi: Cenevre (Eyliil 1R66), Lozan (Eylül 1867), Brüksel (Ey­ lül 1868), lwnliz. prudo n c u etkinin egemen olduğunu or­ taya koyar. Bilimsel sosyalizm, ancak 4. kongrede, Eylül 1869 Bale kongresinde, ilerleme gösterir. Enternasyonal seksiyonlarının örgütlenmesi, grevler ve sendikal kuruluşlardaki çalışma pratiği, 1 869 Mayısın­ da "tutucu" prudoncuları kötlileyen Varlin gibi birçok iş­ ç iyi, prudonculuktan koparır. Öyleyse Komün rasgele bir ayaklanma olarak görül­ memelidir. İşçi hareketinin biiyük ölçüde yükselmesi so• }o�ng(•ls. --.!':rf_] "Fnnuw 'da İ(,' Snııuş':l C:iı·hf'. ı rn�z: bu yapıtın 50. suyfa�;ı. nucu, hatta savaşın ih'mından önce bile., proleter bir top­ lumsal devrim bekleniyordu. * ll. Ama Komiin, her ne kadar sadece Fransız-Alman savaşından kaynaklanmadıysa da, bu sava� gene de olay­ ların akışı üzerinde etkili olmaktan geri kalmadı. 4 Eylii 1 1B70 devrimi, kendi kendine ulusal savunma hükümeti adını veren, ama gerçeklikte ancak halk güç­ lerinin desteği ile kazanılabilecek bir savaştan çabucak kurtulmak isteyen bir hükümet kurar. Bu hükümet, aslın­ da el altından baltala dığ·ı bir d irenmeyi, örgütlediğini ileri sürer. Bazaiııe'in MPtz'de teslim olması, Bourget'nin yilirilmesi ve Thiers tarafından açığa vurulnıı bırakışın a niyetlerinin bildiri lmesi, Belediye Dairesine karşı 3 1 Ek i m ayaklanmasına yolaçar. Bu gerçek bir ulusal savun­ ma oluşturma giri ş i mi başarısızl ıı�·a ıığrar. ve yeniden bir tersl ik ler dizisi başlar: -- 28 Kasım 2 Aralık aras ı , Champigııy çıkışı başa­ rısızlığı. -- 21 Aralık, Stains-Le Bourget çıkışı başansızl ığı . ---- 27 Ara l ı k, Paris'in ilk bombalanması (5 Ocak 1871 günü yeniden başlayan bombalamalar, durmadan yoğun­ laşacaklardır) . -- 18-19 Ocak 187 1, Mon tretout , Buzenval, Saint­ Cloud ilerlemesinden sonra, gerileme; bu gerileme, Be­ lediye Dairesine karşı, 31 Ekim ayaklanması gibi başa­ rısızlığ·a uğTayan 22 Ocak ayaklanmasına yolaçar. lR Ocak, Versailles'da Alman j mparatorluğunun iHiııı. 28 Ocak, zorunlul uk olmaksızın, Paris'i n teslim şartiaşması ile birleştirilmiş bulun:m bırakışmanın imza­ lanınası: Paris ordusunun ( 12.000 kişilik bir tümen dışın­ da) tesl imi ve 200 ınilyoıılıık bir snvaş zarar ödentisinin 15 iidenıııesi. Ama Ulusal Mııhafızın topları tüfekleri, Jules l•';ıvre* gibi Bisınarck da, eğer alınaya kalkarlarsa tepki­ sinden korktuğu için, Ulusal Muhafızın elinde kalır. - 8 Şubat, çoğunlukla kralcı (630 milletvekili üzerin­ de n 400 kralcı) bir Ulusal Meclis seçimi. Bu "köylüler" [toprak ağalan - - ç.] Mt>disi, Parisi ilere karşı savaşa giri­ �ebilmek için Pnısyalılar ile ne pahasına olursa olsun ba­ rış yapmak ister. Önce Bordeaux 'da sonra Versailles'da topla nı r bu meclis. --- 24 Şubat, Eastille'de halk gösterisi. -- 2(i Şubat, Versailles'da yürütme gücü başkanı Thiers ile Bismarck arasmda ha z ırlanmı!? bulunan barış antıaşması hazırlıklannın imzalanınası. (Kesin barış ant­ Iaşması 10 Mayıs gi.inii Frankfurt'ta imzalanacak ve IH Ma­ yıs gli ııii de meclis tarafından onaylanacaktır.) Proletarya ve kiiçiik-burjuvazide, kuşatma sefaletle­ ri, ;ıslu•ri ba�arısızlıklar, bırakışma, te slim şartlaşrnası, ba­ nş hazırlıkları tararından yolaçılan bir hoşnutsuzluk hii­ ki'ıın si.in•r. Borclt'aux Meclisinin tutumu, cumhuriyet ve demok­ rasi bakımından korku uyaııdırır (31 Eki m 1870 ayaklan­ ması önderlerinin ll Mart [ 1871] günü ölüme mahkum edilmesi, 6 cumhuriyetçi gazetenin yasaklanması, Poli s Miidürliiğiiııiin v e Ulusal Muhafızın başına banapartçı­ ların atanmas ı). Paris halkı, Fransa'nın bütün komiinlerinde olduğu gibi seçilmiş bir Belediye Konseyi; Cumhuriyetin törensel olumlanmasını; Iliikiimei tarafından alınmış anti-sosyal önlemlerin (kira ödemeleri ertelenmesinin durdurulması; gecikmi� ve n isan vadeli kiralanıı ödenmesi; kuşatma sırasında vadesi gelmi� bııluııaıı ticaret senetlerinin faizleri ile • J ulı•,ı Fa\·ı·p, 4 Eylül hüi<L\ıııt>tirıln dışişleri bal<anı. birlikte ::>denmesi; Ulusal Muhafızın "otuz metelik"lik ay­ lığının kesilmesi) kaldırılmasını ister. 1 8 M A R T Thiers, 1 70'i Montmartre'da, 80'i de Belleville'de bu­ lunan 400 topunu elinden alarak Ulusal Muhafızdan "kur­ tulmak" ister. Top parkiarına ve örgütlenme merkezleri­ ne karşı 18 Mart sabahı giriştiği baskın, Paris halkının, Montmartre'dan ve Montmartre Güvenlik Komitesinden (Comite de Vigilance) başlayan yığınsal bir ayaklanma­ sına yolaçar (general Lecomte ile general Clement Tho­ mas'nın öldürülme olayı) . Ordu, halk kalabalığı içinde boğulur. Genel bir kar­ deşleşmedir bu. Ulusal Muhafız seferber olur. Gün, Ulu­ sal Muhafız Cumhuriyetçi Federasyonu ("federeler") Mer­ kez Komitesinin (4 Martta seçilmiş bulunan komite) , yani Enternasyonal Paris Federasyonunun 5 Eylül 1870 tarihli bir kararına göre kurulmuş bulunan Güvenlik Komitele­ rinin oluşturdukları yirmi ilçe Cumhuriyetçi Merkez Ko­ mitesi (sosyalist bir işçi partinin ilk taslağı) tarafından desteklenen bu komitenin, Belediye Dairesine yerleşmesi ile tamamlanır. 18 Mart, "cumhuriyetin kurtuluşu" günüdür. 18 MARTTAN SONRA Her iki komite de bir Komün (daha 7 Ocak 1871 gü­ nü Cumhuriyetçi Merkez Komite tarafından kendi "kızıl afiş"inde istenmiş bulunan Komün) Genel Konseyi seçi­ mini ister ve hazırlarlar. Seçim 26 Mart günü yapılır, ve sonuçlar Belediye Dairesinde, "cumhuriyetin zaferi" günü olan 28 Martta ilan edilir. 1.7 Ulusal Muhafız Merkez Komitesi, kiralara, ödeme va­ delerine, Emniyet Sandığı satışlarına ilişkin, alınması zo­ runlu ivedi önlemleri alır. Savaş konseylerini kaldırır, si­ yasal af çıkarır ve güney istihkamlarını (Bicetre, Ivry, Montrouge, lssy ve Vanves) işgal ettirip, cephaneliğe el­ koydurtur ( 450.000 tüfek) . Ama, biçimsel demokrasi saygısı yüzünden, işbaşın­ dan çok erken çekilir. Oysa, Versailles hükümetinin düştüğünü ilfm etme­ si, Resmi Gazete'yi hemen egemenliği altına alması, Thiers için değerli bir yardım oluşturan Fransa Bankası ve Rothschild Bankası rezervlerine elkoyması gerekirdi. "Komüncüler, devrim içindeki Paris'in ortasında, Fransa Bankası'nın Versailles'ı ve Maliyeyi temsil etmesine göz­ yumdular"* (Jacques Duclos ) . Merkez Komite, Mont-Valerien'i ele geçirmedi; Paris kapılarını kapamadı, ve böylece, birliklerin büyük bölü­ münün Versailles'a gitmesine gözyumdu. Hele, 18 Mart ertesi, bir daha bulunmayacak bir uy­ gun koşullar topluluğu içinde yapılabilecek olan Versail­ les'a karşı saldırıyı, Komün seçimine değin ertelememesi gerekirdi. 19 Mart günü Versailles'a saldırsaydı, Paris'e karşı savaşmak için gerekli güçlerin toplanıp örgütlen­ mesini engellemiş olurdu. KO MÜN 1. Tanım: Komün, ortaçağ burjuvaları ve devrim [1789 Büyük Fransız Devrimi -ç.] koroünleri örneğince ( 14 Temmuz 1789'dan sonra, Paris Komünü kendi belediye • Darphane müdürü Z. Camelinat, gümüş külçeler, kap-kn<'ak ve değerli imparatorluk eşyaları ile, 5 franklık sikkeler biçiminde 500.000 frank (altın-frank) bastınr. 24 Mayıs günü, geri kalnn sikkelerden 153.000 frangı, iki yük arabası, Komün merkezi olan XI. ilçe Belediye Dairesine taşır. Bu paralar, son savaşçılann ücretlerinin ödenmesinde kullanıla­ caktır. ıB başkanını kendi seçer) , kendi kendini yöneten bir kent­ sel ortaklıktır. 2. Bileşim: Komün Genel Konseyinde, 90 üye içinde 25 işçi bulunur. Ü yelerinin toplumsal kökenierini yansı­ tan eğilimler, bu konseyde temsil edilmişlerdir. Konsey, çoğunluk ve azınlık olarak bölünür. Çoğunluk (küçük-burjuvalar, aydınlar) şu gruplardan oluşur : a) Demokrasinin gelişini devrimci yığın patlaması­ na bağlayan bir geleneğin kalıtçıları olan Jakobenler (De­ lescluze, Felix Pyat, Paschal, Grousset, Gambon) . b) Demokratik ve toplumsal bir cumhuriyetten ya­ na olan 25-30 kadar bağımsız devrimci (Amauroux, Trin­ quet, Brunel, Bergeret) . Onların yanında, Komün ile: Cumhuriyetin, Paris belediye haklarının tanınması,• dü­ zenin korunması görevinin salt Ulusal Muhafıza bırakıl­ ması platformu üzerinde aniaşan radikal orta burjuvaları (avukat, hekim, tüccar) toplayan Cumhuriyetçi Paris Hak­ ları Derneği. c) 12 blankici (Eudes, Ferre, Rigault, Vaillant, Char:­ don, Ranvier (ayrı kanışlı) , - Blanqui hapistedir) , oyla­ rını çoğunluk yönünde kullanırlar. Uluslararası Emekçiler Derneği üyelerinden oluşan azınlık, türdeşlikten yoksundur. a) Azınlık, özellikle prudonculardan oluşmuştur. Ama, imparatorluğa karşı işçi savaşımiarı ile çelikleşmiş bulunan birçoğu, gerçekte prudonculuktan ayrılır. Bunlar eylemde: b) Karl Marx ve düşüncesi etkisi altında kalmış, toplumsal reformlar ardında koşan konsey üyeleri (Fran• Ulusal Meclis, 17 Nisan 1871 günü, Paris ve öbür büyük kentler belediye başkanlarının atanmasını hükümete bırakan anti-demokratik bir belediye ya sası çıkarır. Paris'e ilişkin olarak, bu yasa hala uygulamada­ dır. [Paris'te, 187l'den sonra, yani 105 yıl sonra ilk belediı-·e başkanı se­ çimi, 13 ve 20 Mart 1977 tarihinde. Iki turda yapıldı. -ç.] 1. 9 kel, Benait Malon, Serraillier) ile birleşirler. Enternasyonalin Fransa'daki seçkin kişisi, federal der­ nekler yöneticisi Eugene Varlin, Jourde, Theisz, Jules Val­ les, Vermorel -çoğunluktan bu yana geçenler-, Courbet ve Arthur Arnould, azınlığın büyük adlarıdırlar. 3. i ktidarın doğası: Fransa halkına 19 Nisan bildir­ gesinde açıklanan -prudoncu- Komün programı, ailenin toplumların embriyonu olması gibi, Komünün de her tür­ lü siyasal devletin temeli olduğunu kabul eder. Buna gö­ re Paris Komünü, ulusu bileştiren bütün öbür komünler ile federasyon kurmalı, kırsal üreticileri her bölgenin bel­ libaşlı kentlerinin tinsel yönetimi altına koymalıdır. Gerçekte, 18 Mart devrimi ve 26 Mart seçimleri ile, başkent, burjuvazinin hükümetinden ve devlet aygıtın­ dan kurtulur. Paris Komünü, proletaryanın yazgısı ile birlikte, ulu­ sun kendi yazgısını da ele alan ilk işçi hareketidir. Artık despotik olmayan, ama toplum hizmetine konmuş bulu­ nan yeni tipte bir devlet kurulması yolunda bir girişim­ dir Paris Komünü. Komün, "emekçilerin iktisadi kurtuluşunun gerçek­ leşebileceğ·i, ensonu bulunmuş siyasal biçimdir" (K. Marx) . İlk proleter devrim, ilk -kuşkusuz eksik ve dayanık­ sız- proletarya diktatörlük biçimi, ilk sosyalist hükü­ mettir bu. Komün, görevden alınabilir üyelerinin işçi ücretleri karşılığı çalıştıkları bir halk hükümetidir. Hükümet üye­ lerinin yıllık maaşlarının, ortalama bir işçinin ücreti ka­ dar, yani [en çok --ç.] 6.000 frank olacağını kararlaştır­ mıştır. Komün, yürütme ve yasama yetkilerini elinde top­ lar. 20 Mart bildirgesinde, iktidarı ele alarak proletarya­ nın zaferini sağladığını açıklar. Yurttaşların ;Komün iş­ lerine sürekli müdahalesini ister - işçi sınıfının siyasal ;zo iktidara geçtiğinin ve yı�nların bu iktidara katılmasının olumlanması. Bu nedenle, Komün Genel Konseyinin yanısıra, ku­ lüpler, sendikalar, gazeteler ve nüfusun en etkin öğele­ rinden biri olan kadınlar da işler üzerinde etkili olurlar. Kadınların önemli bir rol oynadıkları, Proleterler, Devrim, Kara Top, vb. kulüpleri, siyasal tartışmalar ya­ par, Komüne öneri ve delegasyonlar gönderirler. Sendikaların Komün komisyonlarında (özellikle Ça­ lışma ve Değişim Komisyonu) temsilcileri vardır. Halk yığınları, mahalle komitelerinde, belediyeler, il­ çeler konseylerinde, Posta ya da Louvre Silah Atelyesi Konseyi gibi bazı yönetim konseylerinde, kendi temsilci­ lerini görevlendirirler. Gazeteler, Delescluze'ün Le Reveil ("Uyanış") , Fımx Pyat'nın Le Vengeur ("Öcalan") , Valles'in Le Cri du peuple ("Halkın Çığlığı") , Henri Rochefort'un La Mar­ seillais yerine çıkardığı Le Mot d'ordre ("Slogan") , Lis­ sagaray'nin Le Tribun du peuple ("Halkın Savunucusu") , J.-B. Milliere'in La Commune, Auguste Blanqui'nin La Patrie en danger ("Yurt Tehlikede") , Vermorel'in L'Ami du peuple ("Halkın Dostu") , Vermersch'in Le Pere Duc­ hesne gibi gazeteleri, sözü muhabirlere, okurlara verirler. Louis Michel, Anna Jaclard, Paule Mink, Elisabeth Dmitrieff, Nathalie Lemel, Sophie Poirier tarafından ör­ gütlenmiş bulunan kadınlar, dinsel vesayete karşı, kadı­ nın eğitim aracıyla kurtuluşu için savaşım verirler (12 Mayıs: Dupuytren sokağında ilk sınai sanat okulunun açı­ lışı ) . 8 Nisan günü, Paris'in savunması ve yaralıların bakı­ mı için Kadınlar Birliği kurulur. 10 Nisan günü, kadınların çalışma hakkını tanıyan sosyalist önlem olarak, her ilçede kadınların çalışması için bir atelye açılması tasarısının ilk uygulaması yapılır. 2:1 KOMÜNÜN YAPI TI Komün, işçi sınıfının tarihsel rolünü henüz açıkça ayırdedememiştir. Onda, bağımsız sınıf partisi olarak ör­ gütlenmiş bir proletarya partisi eksiktir. Askeri çabaya yeterince önem vermemiş ve bekleyi­ ci bir tutum takınmıştır. Aşırı ılımlılık göstermiştir: tutsak ulusal muhafızia­ rın Versaylılar tarafından sorgusuz sualsiz kurşuna dizil­ melerinden sonra, 5 Nisan günü rehineler üzerine yayın­ lanan buyrultu (kararname) , çok geç uygulandı. Kanlı hafta içinde yapılan idamlar (24 Mayıs günü, aralarında Paris başpiskoposu Mgr. Darboy da bulunan 6 rehinenin, 26 Mayıs günü, Haxo sokağında 48 başka rehinenin kur­ şuna dizilmesi) , siyasal yönden etkisiz kaldı. Komün, özel fabrika ve işyerierini ulusallaştırmadı. Eski işgünü süresini sürdürdü, eski vergileri korudu, gi­ riş vergilerini almakta devam etti. Ama: a) Önemli sosyalist önlemler aldı; b) Demokratik önlemleri de önemli idi (Gambetta'­ nın, 1869 seçim kampanyası sırasında savunduğu Belleville cumhuriyetçi programının uygulanması) . a) Sosyalist önlemler. Devlet gereçleri için işçi kooperatiflerine öncelik. Çalışmayan fabrikaların sayımı, - kapatılmış bulunan atelyelerin, karşılığı ödenmesi koşulu ile, işçi birlik­ leri tarafından işletilmesine yolaçan önlem. Yüzüstü bı­ rakılmış fabrikaların işletilmesi üzerindeki buyrultu, yal­ nızca büyük sanayii ve hatta manüfaktürü, her fabrika­ daki emekçilerin birliği temeli üzerinde örgütlerneye de­ ğil, ama ayrıca bütün birlikleri büyük bir federasyon için­ ge birleştirmeye de yönelir. Marx'ın Fransa'da İç Savaş'­ ta söylediği gibi, "eninde sonunda komünizme varacak" 22 olan bir planın özetidir bu. Fırın işçileri için gece çalışmasının kaldırılması. Patronal ceza sisteminin kaldırılması. Yaşamak için gerekli asgari ücret güvencesi. Emniyet sandıklarının kaldırılması. işbulma bürolarının yeniden-örgütlenmesi. 17 Mayıs günü yayınlanan iki buyrultu, meşru olan ve olmayan çocuklar arasındaki ayrımı kaldırır ve ulusal mu­ hafızların nikahlı olan ve olmayan karılarına bir zarar ödentisi verilmesini öngörürler. b) Demokratik önlemler. Kilise ile devletin ayrılması. Dinsel öğretim kurumlarının layikleştirilmesi. Zorunlu ve parasız layik okul. Parasız adalet. Seçilenlerin görevden geri alınabilmesi. Yargıçlar ve yüksek görevlilerin seçimi. Siyasal seçimlerin sıklığı. Sürekli ordunun kaldırılıp yerine silahlı halkın geçi­ rilmesi. Belediyesel özerklik. TAŞRADA KOMÜN KOMÜN VE K ÖY LÜLER Komün, ulusal federasyon planında başarılı olamadı. Büyük kentler proletaryasının desteğini kazanan Komün, kırlar proletaryasının desteğini kazanamadı. Paris, kuşatılmaya önem vermediği için, kuşatılma­ sının ta kendisi yüzünden tecrit oldu. Taşra kentlerinde, radikal öğeler, 4 Eylülden sonra iktidarı ·ellerine geçirmişlerdi. Yığınların, prudonculuk ve anarşizm etkisi altındaki hareketini bu öğeler yönetip yönlendirdiler. Temel toplumsal çatışma olan burjuvazi23 proletarya çatışmasını hesaba katmayan bu öğeler, yurt­ severliği, cumhuriyetçiliği, belediye özerkliği istemleri­ ni her şeyin üstünde tuttular. Gerçek bir eşgüdümden yoksun 1871 Mart-Nisan kent­ sel ayaklanmaları: Lyon, Saint-Etienne, Le Creusot (bu­ rada 27 Mart günü ordu yedi aylık halkçı belediye özerk­ liğine son verdi) , Toulouse, Narbonne ayaklanmaları, ar­ dı ardına başarısızlığa uğradılar. Taşra ayaklanmalarının en güçlüsü, 22 Mart günü Gaston Cremieux'nün etkisi altında patlak vermiş bulu­ nan Marsilya ayaklanması oldu: Ama kent 4 Nisan günü geri alındı ve Cremieux de 30 Kasım günü kurşuna dizil­ dL Kır emekçilerine bir çağrı, ancak 28 ·Nisan günü ya­ yınlanır. Bu çağrı, artık ne çok zengin, ne de çok yoksul köylü kalmaması gerektiğini bildirir. Emeği ağır yükler­ den, vergilerden, ödentilerden kurtarmak gerekir bu çağ­ rıya göre. Köylüye toprak, işçiye alet, herkese iş. Akıllıca yazıl­ mış olmasına karşın, bu çağrının, İkinci i mparatorluk tarafından alıklaştırılmış kırsal yığınlar üzerinde derin­ liğine bir etkisi olmadı. Paris Komününün büyük kentlere 15 Mayıs tarihli çağrısı, yankı uyandırmasına karşın, pratik bir etkiden yoksun kaldı. ÇARPlŞMALAR VE KANLI HAFTA Nisandan başlayarak, barış koşullarına aykırı davra­ nan Bismarck, Versaylıların ordularını adamakıllı bü­ yütmelerine ızın verir: Versailles ordusu 40.000'den 140.000'e, sonra 170.000'e çıkarılmıştır (60.000 tutsağın ön­ celenmiş salı verilmesi) . 2 Nisan, Versaylılar Paris üzerine ateş açar. 3 Nisan, Versailles üzerine; sağda Neuilly, Courbevoie, Rueil'den; merkezde Meudon'dan; solda Chatillon düzlü. ğünden olmak üzere, üç koldan yapılan gecikmiş yürüyüş başarısızlığa uğrar. (Flourens, Duval, öldürülmüşlerdir.) 1 Mayıstan, Versaylıların Paris'e girişlerine değin, çatışmalar, Zafer Anıtı ve Neuilly köprüsü büyük bari­ katından güney istihkamlarına değin, komüncülerin ate­ şi altında tutulan bir kesimde sürecektir. 6 Nisan, Thiers tarafından açılan kardeş savaşına ya­ nıt olarak, Ulusal Muhafız Cumhuriyetçi Federasyon Mer­ kez Komitesinin çağrısı. 11-25 Nisan, Paris'in bombalanması. Thiers'nin stratejik planı, Komün olayları üzerinde­ ki parlamenter soruşturma sırasında, kendi bildirimleri tarafından açınlandı. Onun için, Saint-Ouen ve Neuilly arasındaki harekatın, Parisiiierin Courbevoie üzerindeki çıkağını engellemekten başka bir amacı yoktur. Gerçek savaş, Vauban kurallarına göre, güney kalelerine ve 18401 844'te Thiers'nin kendisi tarafından yaptırılmış bulu­ nan istihkamlara karşı sürecektir (o daha 1848 Şubat dev­ rimi sırasında, Paris'e boyuneğdirmek için bu askeri üs­ lerden yararlanmayı düşünmüştü) . "Si per açmak, savun­ ma siperi kıyısına vanldığında saldırmak için ilerlemek gerek. Aynı zamanda olağanüstü bir ateş topağını birara­ ya getirmek gerek." Thiers, bu ateş topağının koruması altında, siper çalışmasının daha hızlı olacağına, ve tab­ yaları savunucuları için barınılmaz bir duruma getirerek, istihkamların boşaltılacağına in anmıştır. Bu plan, iki zamanda gerçekleştırilecek: Issy kalesi ile onu destekleyen Vanves kalesi düşürülecek, sonra or­ dunun Paris'e girebileceği Point-du-Jour kapısı zorlana­ caktır. Versaylılar karşısında Komünün askeri, tüfeği, topu, ve Montmartre, Belleville ve Pantheon tarafından oluş25 turulan sağlam bir çevre örtüsü vardır. Değerli general­ leri (Ruslara karşı 1863 ayaklanma deneyinde pişmiş Po­ lonyalılar: Dombrowski ve Wroblewski) , La Cecilia, Bru­ nel, Razoua, Piazza gibi yiğitlik dolu askerleri, Lisbonne, Guilletat, Spinoy gibi halktan çıkmış subayları vardır. Ama stratejik planı yoktur, çünkü savunma ile yetinir. 1 Mayıs, Jakobenler, askeri işlemlere burnunu sok­ ması durumu karıştıran bir Halk Kurtuluş Komitesinin (Felix Pyat) atanmasını sağlarlar. 9 Mayıs, Issy kalesinin düşmesi ve ikinci bir Halk Kurtuluş Komitesinin (Eudes, Delescluze) atanması. 13-14 Mayıs Vanves kalesinin işgali. 15 Mayıs, Halk Kurtuluş Komitesinin diktatörlüğünü protesto eden ve ilçelere çekilen azınlığın bildirgesi, 20 Mayıs günü Enternasyonal Federal Konseyi tarafından kı­ n anan davranış. Kanlı Hafta. 21 Mayıs pazar, bir ihanet sonucu, Ver­ saylılar Point-clu-Jour ve Saint-Cloud kapılarından Pa­ ris'e girerler. Orduları, batıdan doğuya, Seine'in her iki kıyısı üzerinde de ilerler. Komünün, sur içinde, Concorde alanı, rue Royale, rue Castiglione gibi yerlerde, ancak birkaç barikat, tabya ve savunma siperi vardır. Montparnasse garında, Pant­ heon'da, Montmartre tepesinde hiç bir savunma yapıtı yoktur. Trocadero istihkamı, daha yeni çatılmıştır. "Eğer Montmartre ve Pantheon çapraz ateş açsalar­ dı, eğer ustaca hazırlanmış bir patlama ile karşılaşsaydı, · Versailles ordusu çabuk kaçardı. Ama yönetimden, sa­ vaş bilgisinden yoksun federeler, kendi mahallelerinden, hatta kendi sokaklarından daha ötesini göremediler. ';Genel yanılgı, cepheden saldırıya uğranılacağına inanmak oldu; oysa Versaylılar her yerde (baron Hauss­ mann'ın bayındırlık çalışmaları tarafından olanaklı kılı­ nan) çevirme hareketleri yapıyorlardı. İki bin insanın sa.. 26 vunmaya yetmesi için, iki yüz iyi düşünülmüş, stratejik, sağlam barikat yeterdi. Yüzlerce barikat vardı (21 Mart­ tan sonra 500 barikat kurulmuştu) , ama eşgüdümsüz ve savunucu yerleştirmek olanaksız barikatıardı bunlar."* Ayrıca, Almanlar, Paris'e Saint-Ouen kapısından gir­ melerine ve Neuilly'den Saint-Ouen'a değin kapıları ters yönden almalarına izin vererek, Versaylıların işini büyük ölçüde kolaylaştırdılar. İstihkamların yanından geçen stra­ tejik yoldan yararlanarak, Versailles birlikleri başkomu­ tanı Mac-Mahon, Mortmartre, - Buttes-Chaumont, Belle­ ville, Mimilmontan tepelerini ele geçirmek için bir çevir­ me hareketi yapar. General prens de Saxe, Thiers ile an­ laşarak, kuzey demiryolunu kestirir, Saint-Denis kanalı kıyılarını işgal ettirir. 26 Mayıs günü, Almanlar, kuzeyden ve doğudan Paris'i kuşatırlar. 5.000 er, Montreuil'de nö­ bet tutar, 5.000 er de Vincennes'ı işgal ederler. 22 Mayıs pazartesi, Versaylılar batı mahallelerine saldırırlar. Onlar tarafından tutulan cephe, Asnieres kapı­ sından başlayıp, Saint-Lazare ve Montparnasse garların­ dan geçerek, Vanves kapısına değin gider. Savaş bakanlığı (10 Mayıstan sonra) ve Halk Kur­ tuluş Komitesi sivil delegesi Delescluze'ün bildirgesi: "Askerlerden bıktık! Her yerleri yaldızlı ve sırmalı kurmaylar istemiyoruz! Meydan halkın, savaşçıların, çıp­ lak kolların ! Devrimci savaş zamanı geldi. Halk ince ma­ nevralardan hiç bir şey anlamaz. Ama elinde bir tüfek, ayaklarının altında sokak olduğu zaman, kralcı okulun tüm stratejistleri ona vız gelir." 23 Mayıs salı, Concorde-Tuileries-rue Royale barikat­ ları tarafından oluşturulan birleşme noktası, Vendôme alanından çevrilmiştir, ve Halk Kurtuluş Komitesi, Bru­ nel'e, Belediye Dairesi üzerine çekilme buyruğunu ve­ rir. • Lissagaray. Histoire ıle l a Comnıune ıle 187 L Montmartre düşmüş, Dombrowski öldürülmüştür. Savunma, XIX. ve XX. ilçelerde örgütlenir. Versaylıların ilerlemesini geciktirmek için, rue Royale, Tuileries sarayı, Danıştay ve Sayıştayda büyük yan­ gınlar çıkarılmıştır. 24 Mayıs çarşamba, ateşe verilen Belediye Dairesi­ nin boşaltılması. Pantheon düşmüştür. Versaylılar önlerine geleni sorgusuz sualsiz kurşuna dizt:'r, bu arada Komün savaşçısı Raoul Rigault da, Gay­ Lussac sokağında kurşuna dizilir. 26 Mayıs günü, millet­ vekili J.-B. Milliere Pantheon'un merdivenleri üzerinde, ve ayın 27'sinde de Dr. Tony Moilin Luxembourg'da kur­ şuna dizilecektir. XI. ilçede direnme, Eastille'de Versaylıları 24 saat geciktiren sağlam savunma hazırlıkları. 25 Mayıs perşembe, Seine nehrinin bütün sol kıyısı Versaylıların elindedir. Ivry kalesinin boşaltılması. Mont­ rouge ve Bicetre kalelerinin yitirilmesi. Delescluze, Voltaire bulvarının girişindeki Chateau­ d'Eau alanında (Republique Alanı) bir barikat üzerinde ölür. Belediye Dairesinin boşaltılmasından sonra Komün merkezi durumuna gelen XI. ilçe belediyesi de bırakıl­ mıştır. Versailles saldırısı Eastille alanı, Chateau-d'Eau (Bru­ nel) , ve general Wroblewski'nin, adamlarını (bin kadar) sağ kıyıya geçirerek düzenli bir biçimde boşalttığı, XIII. ilçedeki Buttes-aux-Cailles üzerinde yoğunlaşır. 26 Mayıs cuma, Eastille düşmüştür. Belleville, direnme merkezi durumuna gelir. Ranvier, Koroünün son afişi olan bir afişte, XX. ilçeden, düşmanı püskürtmesi için XIX. ilçeye yardım etmesini ister. 27 Mayıs cumartesi, Montreuil ve Bagnolet kapıları, Charonne'a giren Versaylılar tarafından işgal edilmiştir. Trône alanı (Nation alanı) düşer. Buttes-Chaumont'un, place des Fetes'in boşaltılması. Federelerin elinde, Ranvier, Ferre, Varlin, Arnaud, Gambon ve başka birkaç yenilmezin hala toplandıkları Belediye Dairesi ile XX. ilçenin bir parçası, ve XI. ilçe­ deki : Parmentier caddesi, Faubourg-du-Temple sokağı, Belleville bulvarı, Trois-Bornes sokağı ve Trois-Couron­ nes sokağından oluşan bir dörtgenden başka bir şey kal­ mamıştır. 28 Mayıs pazar, Versaylılar XX. ilçe belediyesi ile la Roquette hapisanesini işgal ederler. 200 federenin sığındığı, Le Pere-Lachaise mezarlığı, mezarlığın büyük kapısının topa tutulmasından sonra düşmüştür. "Duvar"ın dibinde yığınsal idamlar yapılır. Son direnme: XI. ilçe dörtgeni. Paris sokağı (bugün Belleville sokağı) barikatı, topu­ nu son kez ateşler. Tourtille sokağı köşesindeki Ramponneau sokağı ba­ rikatı, son tüfek atışını yapar. 29 Mayıs pazartesi, silahsız Vincennes kalesi, ihanet sonucu düşmüştür. Varlin, Chevalier-de-la-Barre sokağı ile la Bonne sokağı (eskiden Rosiers sokağı) köşesinde, Montmartre'da kurşuna dizilmiştir. B A S T I R M A Eastırma üç aşamada yapılır: ı o Sorgusuz sualsiz i damlar; 2° Sıkıyönetim mahkemeleri ya da askeri malıke­ rnelerin baştan savma yargılamaları. Versailles askeri mah­ keme başkanı general Appert, ı 7.000 idam yapıldığını ka­ bul etmiştir (sosyalist tarihçi A. Zevaes, 35.000 olduğunu yazar) . 3° Başlıca işçilere karşı olmak üzere, ı3.000 mahktı29 miyet kararı veren savaş konseyleri. Birçok koroüncü (7.000'i aşkın) , Yeni-Kaledonya'ya sürülmüştür. Ötekiler de, Belçika'ya, İngiltere'ye İsviçre'­ ye sığınırlar. Kısmi bir af, ancak sekiz yıl sonra, 3 Mart 1879'da, ve genel af ise, l l Temmuz 1880'de çıkarıldı. Federeler Duvarındaki ilk gösteri, 23 Mayıs 1880 gü­ . nü yapılmıştır. S O N U Ç Komün, bozguncu burjuvaziye karşı ulusal bir ha­ reket, yurtseverce bir tepki, yeni bir iktidar için proleter ve toplum sal bir hareket idi. Komün uluslararası bir hareket idi de. Belçikalı, Po­ lonyalı, Rus, İtalyan, Macar, birçok yabancı onun saf­ larında savaşmış ve proleter enternasyonalizmi ülküsün­ den esinlenmişlerdir. "Dünyaya yeni bir ruh vermek istedi o" (Ulusal Mu­ hafız Merkez Komitesinin 5 Nisan tarihli Bildirgesi) . Bay­ rağı kızıl bayrak, dünya cumhuriyeti bayrağı oldu. Pa­ ris'te saklanmış bulunan komüncü Eugene Pottier tara­ fından 1871 Temmuzunda yazılan şarkı, "Enternasyonal", ondan doğmuştur. Komün kahramanca bir girişimdir ve, komüncüleri, işçilerin yönetimi altında, halk yığınlarının 1848'den beri düşledikleri toplumsal ve evrensel cumhuriyeti gerçek­ leştirmek için cennetin zaptma çıkan kişiler olarak yücel­ ten Marx'ın hayranlık konusudur. Komün, tüm emekçi insanlığın, bütün ezilenler ve acı çekenlerin kurtuluşu için savaşmıştır (Lenin) . Komünün, halk iradesinin kendini göstermesinin sa­ yesindedir ki, 1870-1871 savaşından sonra, Fransa'da cum­ huriyet, krallığın yerine geçmiştir. Komün, özgül olarak Fransız bir nitelik taşıyan eski 30 sosyalizmin mezarı, ama ( . . . ) aynı zamanda da, Fransa için yeni olan uluslararası komünizmin beşiği olmuştur (En­ gels) . Komün'ün kanı, sosyalizmi filizlendirmiştir (P. La­ fargue) . Onun sayesinde, işçi sınıfının anlayışında bir dönüşüm olmuştur. O güne değin ütopyacılık, reformcu­ luk ve prudonculuk tarafından egemenlik altında tutulan bir proletaryaya, bilimsel sosyalizm onun sayesinde sız­ mıştır. Komün deneyi sosyalist düşünce için, Karl Marx için yararlı olmuştur: Marx'ın yazdığı IDuslararası Emekçiler Derneği Genel Konseyinin 30 Mayıs 1871 günlü çağrısı, Fransa'da İç Savaş adı altında tanınır. Marx, proletarya diktatörlüğünün zorunluluğu üze­ rindeki savını bu deneyden ve proletaryanın bağımsız bir sınıf partisi olarak örgütlenme zorunluluğunu da Birinci Enternasyonal deneyinden çıkarmıştır. Çeşitli ulusal devletler temeli üzerinde işçi yığın par­ tilerinin kurulmasına, yolu, Komün açmıştır. 1917 Devrimi, komüncülerin düşlerini gerçeklik du­ rumuna dönüştürdü. Lenin, Sovyetler iktidarında, Komün tarafından hazır­ lanmış bulunan devlet tipinin kopyasını görür. "191 7 Devrimi, 1871'in kahraman öncüleri tarafından hazırlanan yapıtı alıp sürdürdü. Yeryüzünün altıda-biri üzerinde, muzaffer bir Komün kurdu."* " İşçi Paris, Komünü ile birlikte, yeni bir toplumun şanlı öncüsü olarak her zaman yüceltilecektir. Şehitleri, işçi sınıfının büyük yüreğine gömülmüştür. Kıyıcılarına gelince, tarih, onları daha şimdiden sonsuz bir teşhir di­ reğine çivilemiştir . "** . . GABR İEL P İORO • Maurice Thorez, Ftıs du peupıe. •• Karl Marx, Fransa'da lç Savaş. ] 1. BİRİNCİ KlSlM PARiS KOMÜNÜ ÜZERİNE KARL MARX VE FRİEDRİCH ENGELS BİRİN C İ KESİ M FRANSA'DA İÇ SAVAŞ1 KARL MARX lo'R İEDRİCH JmGELS KARL MARX'IN FRANSA'DA İÇ SA VA Ş 'lNA G İ RİŞ2 ENTERNASYONAL Genel Konseyinin Fransa'da lç Savaş üzerindeki çağrısının yeni bir baskısını hazırlama­ ya ve buna bir giriş eklerneye ansızın çağrıldım. Bundan ötürü, burada, en özsel noktalara tanıklık etmekten başka bir şey yapamam. Daha büyük olan bu çalışmadan önce, Genel Konseyin Fransız-Alman savaşı üzerindeki daha kısa olan iki çağ­ r ısını veriyorum. ilkin, İç Savll§'ta, birincisi olmaksızın kendi başına iyice anlaşılabilir olmayan ikinci çağrıya ijetmede bulunulduğu için. Sonra, gene Marx tarafından yazılmış bulunan bu iki çağrıda, tıpkı 1ç Savaş derece­ sinde, yazarın kanıtını ilk kez olarak Louis Bonaparte'ın 18 Brumaire'i'nde3 verdiği, ve büyük tarihsel olayların nitelik, anlam ve zorunlu sonuçlarını, daha bu olaylar gö­ zümüzün önünde olup bittiği ya da daha yeni tamamlan­ dığı anda açıkça kavranmasını sağlayan şaşılası yeteneğin üstün örnekleri oldukları için. Ve son olarak da, Alman­ ya'da bugün bile, bu olayların, Marx tarafından önceden bildirilmiş bulunan sonuçlarına katıanma zorunda oldu­ ğumuz için. Birinci çağrının önceden haber verdiği şeyin, yani eğer Almanya'nın Louis Bonaparte'a karşı savunma sa­ vaşı, Fransız halkına karşı bir fetih savaşı biçiminde yozlaşırsa, bağımsızlık savaşı4 denilen savaşlardan sonra Almanya üzerine çökmüş bulunan tüm acıların yeni bir yoğunlukla yeniden canlanacakları kehanetinin gerçek­ leştiği görülmedi mi? Demagoglara3 karşı kovuşturmala­ rın yerini almak üzere, aynı keyfe bağlı polis yönetimi ile, yasanın tıpatıp aynı korkunç yorumlama biçimi ile, olağanüstü yasa ve sosyalist avının6 geçtiği Bismarck ege­ menliği altında bir başka yirmi yıl daha yaşamadık mı? Alsas-Loren'in ilhakının Fransa'yı Rusya'nın kolla­ rına atacağı, ve bu ilhaktan sonra, Almanya'nın, ya Rus­ ya'nın haraca bağlanmış uşağı durumuna geleceği, ya da kısa bir soluk alma zamanından sonra, yeni bir savaş için, ve doğrusunu söylemek gerekirse, "bir ırklar savaşı, birleşmiş Latin ve Slav ırkiarına karşı bir savaş için"• siİ ahlanma zorunda kalacağı yolundaki kehanet harfi harfine gerçekleşmedi mi? Fransız illerinin ilhakı, Fran­ sa'yı Rusya'nın koliarına itme di mi? Küçük Prusya'nın, "Avrupa'nın birinci gücü" olmadan önce, Kutsal-Rusya'­ nın ayaklarına serme alışkanlığında bulunduğu hizmetler­ den daha da aşağılık hizmetler sunacak kadar alçalan Bismarck, tam yirmi yıl boyunca, çarın gözüne girmek • Bkz: Bu yapıtın 68. sayfası. -Ed. JB ıçın boşuna çabalamadı mı'! Ve daha birinci günü, prens­ Ierin bütün ittifak antlaşmalarının toz olup gidecekleri bir savaş tehdidinin, Demokles'in kılıcı gibi, her gün ka­ famızın üzerinde sallanıp durduğu görülmüyor mu? So­ nucunun mutlak belirsizliğinden başka hiç bir şeyi kesin olmayan bir savaş, tüm Avrupa'yı onbeş-yirmi milyon si­ lahlı adamın kırıp geçirmesine teslim edecek bir ırklar savaşı; ve eğer bu savaş henüz patlak vermiyorsa, bunun tck nedeni büyük askeri devletlerden en güçlüsünün onun sonal sonucunu önceden görme mutlak olanaksızlığı kar­ şısında korkuya kapılmış bulunmasıdır. 1870 uluslararası işçi siyasetinin bu parlak ve yarı unutulmuş öngörü kanıtlarını yeniden Alman işçilerinin gözü önüne sermek, şimdi her zamandan daha zorunludur. Bu iki çağrı için doğru olan şey, Fransa'da lç Savaş üzerindeki çağrı için de doğrudur. 28 Mayıs günü, Ko· münün son savaşç ı l a rı , Belleville7 yamaçları üzerinde, ÜS· tün düşman güçlerine yen ik düşüyor, ve iki gün sonra, 30 Mayıs gJ]nü, Marx, Genel Konsey önünde, Paris Ko. müııünün tarihsel anlamının birkaç keskin, ama öylesine kavrayışlı, ve özellikle bu konuda yazılmış son derece zen­ gin yazının tümünde eşi boşuna aranacak derecede doğru çizgi içinde belirlenmiş bulunduğu bu çalışmayı okuyor­ du. Fransa'nın 1 789'dan sonraki iktisadi ve siyasal geliş­ mesi sonucu, elli yıldan bu yana, Paris'te hiç bir devrim proleter bir niteliğe bürünmeksizin patlak verememiştir; öyle ki, zaferden sonra, onu kanı pahasına satınalmış bu­ lunan proletarya, kendi öz istemleri ile sahneye giriyordu. Bu istemler, Paris işçileri tarafından erişiimiş bulunan ol­ gunluk derecesine göre, azçok bulanık, hatta karışık idi­ ler; ama, kısacası, hepsi de kapitalistler ile işçiler arasın­ daki karşıtlığın ortadan kaldırılmasını gözetiyorlardı. Bu işin nasıl yapılacağı ise, doğrusunu söylemek gerekirse, 39 bilinmiyordu. Ama, henüz biçimi içinde ne kadar belirsiz olursa olsun, isteğin kendisi, tek başına, kurulu toplumsal düzen için bir tehlike içeriyordu; bu istemi ileri süren işçiler henüz silahlı idiler; öyleyse iktidarda bulunan bur­ juvalar için, işçilerin silahsızlandırılması birinci görevdi. Bundan ötürü, işçilerin kanı pahasına kazanılmış her dev­ rimden sonra, işçilerin yenilgisi ile sonuçlanan yeni bir savaşım patlak verir. Bu, ilk kez olarak 1848'de böyle oldu. Parlamenter mu­ halefetin liberal burjuvaları, kendi partilerinin egemen­ liğini sağlama bağlayacak seçim reformunun gerçekleş­ mesini istedikleri şölenler düzenlediler. Hükümete karşı savaşımlarında, gitgide halka daha çok başvurma zorun­ da kaldıklarından, giderek burjuvazinin radikal ve cumhu­ riyetçi katmanıarına üstünlük tanımaları gerekiyordu. Ama, onların arkasında da devrimci işçiler duruyordu, ve bu işçiler, 1830'dan bu yana, burjuvaların ve hatta cum­ huriyetçilerin düşündüklerinden çok daha büyük bir si­ yasal bağımsızlık kazanmış bulunuyorlardı. Hükümet ile muhalefet arasındaki bunalım patlak verince, işçiler so­ kak savaşıarına giriştiler. Louis-Philippe toz oldu, ve onun­ la birlikte seçim reformu da; onun yerine, zafer kazan­ mış işçilerin kendilerinin niteledikleri gibi, "toplumsal" cumhuriyet kuruldu. Toplumsal cumhuriyetten ne anla­ şılması gerektiğini ise, kimse, hatta işçiler bile pek bil­ miyordu. Ama şimdi işçilerin silahları vardı ve devlet içinde bir güç idiler. Bundan ötürü, iktidarda bulunan cumhuriyetçi burjuvalar ayakları altındaki toprağın daha sağlam bir duruma geldiğini sezer sezmez, ilk amaçları işçileri silahsızlandırmak oldu. Bu iş şöyle yapıldı: veri­ len söz, bile bile çiğnenerek, proleterler açıkça horgörü­ lerek, işsizleri uzak bir ile sürmeye girişerek, işçiler 1848 Haziran ayaklanmasına8 götürüldüler. Hükümet sayıca üs­ tün güçler toplamaya dikkat etmişti. Beş günlük kahra- manca bir savaşırndan sonra, işçiler ezildiler. O zaınaıı savunmasız tutsaklar arasında, Roma Cumhuriyeti nin yı­ kılmasını hazırlayan iç savaşlar günlerinden bu yana bir benzeri görülmemiş bulunan bir insan kırımına girişildL Proletarya kendi öz çıkarları ve kendi öz istemleri ile ayrı bir sınıf olarak onun karşısına çıkma cüretinde bulunur bulunmaz, burjuvazi öcalmada hangi çılgınca yırtıcılığa ka­ dar yükselebileceğini ilk kez gösteriyordu. Vc gene de 1848, 1871 burjuvazisinin kudurganlığı karşısında henüz bir çocuk oyunundan başka bir şey olmadı. . Ceza, kendini bekletmedi. Eğer proletarya henüz Fransa'yı yönetemiyor idiyse, burjuvazi de artık yöncte­ miyordu. Hiç değilse burjuvazinin henüz çoğunlukla kral­ cı eğilimde olduğu, ve üç hanedancı" parti ile bir dördüncü cumhuriyetçi parti biçiminde bölürıdüğü bu dönemde de­ mek istiyorum. Serüvenci Louis Bonaparte'm bütün kilit noktalarını -ordu, pol is, yönetim mekanizması - ele ge­ çirmesini ve 2 Aralık 1851 giinii10 bmjuvazi nin son kalesi olan Ulusal Meclisi havaya uçurmasın ı sağlayan �eyler de, burj uvazinin bu iç çekişmelcridir. İ kinci imparatorluk, ve onunla birlikte de Fransa'nın bir siyaset ve maliye se­ rüvencileri çetesi tarafından sömürülmesi başladı; ama aynı zamanda, sanayi de, Louis-Philippe'in, büyük burju­ vazinin sadece küçük bir bölümünün başkalarını dıştala­ yıcı egemenliği ile birlikte soysuz ve pısırık sisteminin ona hiç bir zaman veremeyeceği bir atılım kazandı. Louis Bonaparte, burjuvaları işçilere karşı, ve sırası gelince iş­ çileri de ,burj uvalara karşı koruma bahanesi ile, kapitalist­ lerin elinden siyasal iktidarlarını aldı; ama, buna kar�ılık, egemenliği, spekülasyon ve sınai etkinliği, uzun sözün kı­ sası, tüm burjuvazinin yükselme ve zenginleşmesini, gö­ rülmemiş derecede kolaylaştırdı. Bununla birlikte, impa­ rator sarayı çevresinde toplanan büyük çaplı rüşvet ve soygun da çok daha yüksek bir derecede gelişip, bu zcn41 gi nleşme üzerinden büyük yüzdeler vurdular. Ama İkinci imparatorluk demek, Fransız şovenizmine bir çağrı, Birinci İmparatorluğun 18 14'tc yitirilen sınır­ larının, ya da en azından Birinci Cumhuriyet sınırlarının yeniden kurulmasının istenmesi demekti. Eski krallık sı­ nırları içinde ne diyorum, 1815'in daha da budanmış sınırları içinde bir Fransız İ mparatorluğu - bu durum uzuıı zaman süremezdi. Devirli savaşlar ve toprak genişlet­ meleri zorunluluğu, işte buradan geliyordu. Ama Fransız şovenlerinin imgeleme gücünü, Ren'in sol Alman kıyısı­ nın fethi kadar büyüleyen bir başka fetih yoktu. Ren üze­ rinde bir fcrsah karelik yer, Alplerde ya da başka her­ hangi bir yerdeki on fersah karelik bir yerden çok daha çekici geliyordu onlara. İ kinci imparatorluk varlığını sür­ dürdükçe, Ren'in sol kıyısına bir kerede ya da parça par­ ça yenielen dönüş istemi, bir zaman sorunundan başka bir şey değildi. 1866 Avusturya-Prusya savaşı11 ile bun un zamanı geldi ; Bismarck'tan ve kendi aşırı-kurnaz karar­ sızlık siyasetinden umduğu "toprak ödünlemeleri"nden düş kırıkl ığına uğradıktan sonra, Bonaparte'a artık 1 870'­ te patlak veren ve onu Serlan'da ve dolayısıyla Wilhelms­ hoehe'de şapa oturtan savaştan başka bir yol kalmıyor­ du.'" Bunun zorunlu sonucu 4 Eylül 1870 Paris devrimi ol­ du. imparatorluk iskambilden bir şato gibi yıkıldı, cum­ huriyet yeniden ilan edildi. Ama düşman kapıdaydı: im­ paratorluk orduları, ya Metz'de iyice kuşatılmış, ya da Almanya'da tutsak idiler. Bu umutsuz durum içinde, halk, eski yasama meclisinin Paris milletvekillerine, "ulusal sa­ vunma hükümeti" olarak, örgütlenme yetkisini verdi. Sa­ vunmayı sağlamak için eli silah tutan bütün Parisliler o sı rada Ulusal Muhafıza girmiş ve işçiler şimdi büyük ço­ ğunl uğu oluştu racak biçimde silahlanmış oldukları için, halk bu yetkiyi seve seve vermişti. Ama hemen salt bur42 juvadan bileşen hükümet ilc silahlı proletarya arasında­ ki karşıtlık, patlak vermekte gecikmedi. 31 Ekim günü, iş­ çi taburları Belediye Dairesine (Hôtel de ville) saldırdı­ lar ve hükümet üyelerinin bir bölümünü tutsak ettiler; ihanet, hükümet tarafından gerçek bir andını bozma, ve bazı küçük-burjuva taburların işe karışması, onlara öz­ gürlüklerini kazandırdı ve, yabancı bir ordu tarafından kuşatılmış bir kent içinde iç sava�a yolaçmamak için, ay­ nı hükümet iş başında bırakıldı . Ensonu, 28 Ocak 187 1 gü nü aç kalmış Paris boyuııe­ ğiyordu. Ama savaş tarihinde o gü ne değin görülmemiş bir onurla. Tabyalar bırakıld ı, tahkimatlar silahsızlandı nl­ dı. Savaş tutsakları sayılan ceplw ve gezici ınuhafız bir­ liklerinin silahları teslim edildi. Ama U l usal Muhafız, si­ lahlarını ve toplarını korudu ve yenen ler ile sadece bir bırakışma durumuna geçti. Ve yenc n leı·in kendileri de Paris'e bir zafer girişi yapınay ı göze a l a mad ıl a r . Aııcak Paris'in küçük bir köşesini, onu da sadece bi rkaç gü n lü­ ğüne işgali göze alabildiler ! Ve bıı z a m a n boyunca, Paris'i 131 gündür kuşatmış bulunan o n l a r , hiç bir "Prusyal ı"­ nın yabancı saldırgana bırakılmış köşen in dar sınırları­ nı aşmamasını dikkatle gözeten silahlı Paris işçileri ta­ rafından kuşatıldılar. Parisli işçilerin, bütün imparatorluk birliklerinin silahlarını kendisine teslim ettikleri ordu üze­ rinde uyandırdığı saygı öylesine büyüktü ; ve devrim oca­ ğından öcalmak için gelmiş · bulunan Prusyalı junkerler ( toprak ağaları) , bu aynı silahlı devrim karşısında saygı ile durmak ve onu selamlamak zorunda k a l d ı l a r ! Savaş sırasında, Parisli işç i ler savaşın gözüpe k l i k l e sürdürülmesini istemekle yetinmişlerdi. Ama Paris'in tes­ liminden sonra barışın13 yapılacağı şu sırada, yeni hükü­ met başkanı Thiers şunu anlamak zorundaydı: Parisli iş­ çiler silahl ı kalacakları sürece, varlıklı sınıfların · - büyiik toprak sahipleri ve kapital istler- egemenliği sürekli ol a. , 43 rak tehlike karşısında bulunacaktı. İ lk işi onları silahsız­ landırmaya girişrnek oldu. 18 Mart günü, Paris kuşatması sırasında halktan toplanan paralarla yapılmış bulunan Ulusal Muhafıza ait toplara elkoyma buyruğu ile, cephe birliklerini gönderdi. Girişim ba�arısızlığa uğradı. Paris kendini savunmak için tek bir adam gibi ayaklandı, ve Paris ilc Versailles'da bulunan Fransız hükümeti arasın­ da savaş ilan edildi; 26 Mart günü, Komün seçilmişti; 28 Mart günü i la.n edildi; o güne kadar iktidarı kullanan Ulusal Muhafız Merkez Komitesi, utanç verici Paris "ah­ lak polisi"ni bir buyrultu (kararname) ile kaldırdıktan sonra, Komün yararına iktidarı bıraktı. 30 Mart günü, Ko­ miin, askerlik yoklamas ı n ı ve düzenli orduyu kaldırdı, ve t.ü ın s a l{l a m yurttaş l a r ın katılacakları ill u sal Muhafızı tek silahlı güç olarak ililn etti ; bütün 1870 Ekim kiralarını, önceden ödenmi� bulunan ekim kiralarını gelecek kirala­ nn hesabına saymak üzere, nisana değin erteledi, ve be­ lediye emniyet sandığına yatırılmış her türlü eşya satışı­ m durdurdu. Aynı gün, Koroüne seçilmiş bulunan yaban­ eıların görevleri de onaylandı, çünkü "Komün bayrağı dünya cumhuriyetinin bayrağıdır". - 1 Nisan günü, bir Komün görevlisinin, öyleyse Komün üyelerinin de, en yük­ sek maa�ının, [yılda -ç.] 6.000 frangı (4.800 mark) ge­ çemeyeceği kararlaştırıldı. Ertesi gün, kilise ile devletin ayrılması ve din işleri bütçesinin kaldırılması, bütün kili­ se mallarının ulusal mi.ilkiyet.e dönüştürülmesi kararlaştı­ rıldı ; sonuç olarak, 8 Nisan günü, bütün dinsel simge, im­ ge, dua ve dogmaların, kısacası "herkesin bireysel vicdanı ilc ilgili her şeyin"- okullardan uzaklaştırılması buyruldu, ve bu buyruk yavaş yava� gerçekleştirildi. - 5 Nisan gü­ nü, Versailles birliklerinin tutsak Komün savaşçılarını her gün idam etmesi karşısında, rehinelerin tutuklanma­ :-; ı n ı öngören bir buynıltu yayımlandı, ama bu buyrultu hiç bir zaman uygulanmadı. - 6 Nisan günü, ill usal Mu- hafızın 137. ta buru gidip giyotini aldı ve halkın sevinç gösterileri içinde herkesin önünde onu yaktı. - 12 Nisan günü, Komün, N apoleon tarafından , 1809 savaş ından son­ ra düşmandan alınmış toplar ile döktürülmüş bulunan Vendôme sütwıunu, şovenizm ve halkları anlaşmazlığa kış kırtma simgesi olduğu gerekçesiyle, yıkmayı k a rarlaştır­ dı. Karar 16 Mayısta yerine getirildi . - 16 Nisan günü , Komün, sahipleri tarafından işletilmesi durdurulmuş fab­ rikaların bir saymunın yapılm asını ve bu işletmelerin yö­ netimini o güne değin bu işletmelerde çalışan ve koope­ ratİf birlikler içinde bira raya gelecek olan işçilere vermek ve bu kooperatif birlikleri de bir tek büyük federasyon bi­ ç iminde örgütlernek için pl anl ar hazırlanmasını buyurdu. 20 Nisan günü, fırıncıların gece işini ve İ kinci i mpa­ ratorluktan bu yana polis tarafında n seçilen ve birinci sı­ nıf işçi sömürücüsü olan bireyler elinde tekelleştirilmiş bulunan işbulma bürolarını kaldırd ı ; bu bürolar yirmi Pa­ ris ilçes i (arroncJissement) be l ed iyele r in e bağla nd ıl ar. 30 Nisan günü, Komün, işçilerin i.izel bir süınürüsi.inü oluş­ turan ve onların çalışma aletleri ve kredi hakkı ile çeliş­ ki dur umunda bulunan emniyet sandıklarının ortadan kal­ dırılmasını buyurdu. - 5 Mayıs günü, Louis XVI'nın ida­ mının telafisi için yapıl m ış bulunan kefaret kilisesinin yık­ t ınlmasını kararlaştırdı. Böylece, 18 Marttan sonra, Paris hareketinin, o güne değin yabancı istilaya karşı savaşımın geri-planına itilmiş bulunan sınıf n iteliği, keskin ve arı bir biçimde ortaya çıktı. Koroünde hemen hemen işçilerden ve işçilerin ünHi temsilcilerinden başka kimse bulunmuyordu; bundan ötü­ rü Komün kar arları açıkça proleter bi r nitelik taşıyorlar­ dı.. Komün, ya dinin devlet karşısında özel bir sorundan başka bir şey olmadığı yolundaki ilkenin gerçekleştiril­ mesi gibi, cumhuriyetçi burjuvazinin salt korkaklıktan savsakladığı, ama işçi sınırının üzg li r eylemi için zorunlu ­ -�- 45 bir temel ol uşturan reformları buyuruyor; ya da doğru­ dan doğruya işçi sınıfı yararına alınmış, ve bir ölçüde eski toplumsal düzende de derin çatlaklar açan kararları ilan ediyordu. Ama tüm bunlar, kuşatılmış bir kentte, en çok bir gerçekleştirme başlangıcından başka bir şey olamazdı. Ve, daha mayısın ilk günlerinden başlamak üzere, Versail­ les hükümetinin durmadan daha kalabalık birliklerine karşı savaşım, tüm güçleri kendisi ile uğraştırdı. 7 Nisan günii, Versayl ılar, Neuilly'de, Paris'in batı cephesi i'ı :lerinde, Se i n e geçidini ele geçirmişlerdi; buna kar�ılık, l l Nisan gü n ü , güney cephesinde, general Eudes'in bir saldırısı üzerine, kanlı yitiklerle püskürtüldüler. Paris, hem de bu kentin Pnısyalılar tarafından bombalanmasını kutsal �eyiPI'l' karşı saygısızlık olarak damgalayan . aynı kişilPr t arafıııdan, durup dinlenmeksizin bombalanmıştı. Bu aynı kişiler, Sedan ve Metz1� tutsağı Fransız askerlerinin, onlara Paris'i yeniden fethettirmek için, bir an önce yurda gönderilmelerini, Prusya hükümetinden dilenircesine isti­ yorlardı. Bu birliklerin kerteli gelişi, mayıs başlarından sonra, Versaylılara kesin bir üstünlük kazandırdı. Bu du­ rum, daha 23 Nisanda, Thiers, Komünün önerisi üzerine başlayan ve tutsak olarak alıkonan Paris başpiskoposu• ve başka bir sürü papazın, Komüne iki kez seçilen, ama Clair­ vaux'da tutsak bulunan bir tek Blanqui ile değiştirilme­ sini gö:leteıı görüşmeleri kestiği zaman ortaya çıktı. Ve Thiers'nin dilindeki ton değişikliğinde kendini daha da çok duyurdu; o güne kadar savsaklayıcı ve ikircil olan Thiers, birdenbire saygısız, tehdit edici, kaba kesildi. Gü­ ney cephesinde Versaylılar, 3 Mayıs günü, Moulin-Saquet tabyasını, 9 Mayıs günü top ateşiyle baştanbaşa yıkılmış Issy kalesini, 14 Mayısta da Vanves kalesini aldılar. Batı cephesinde, birçok köy ve istihkamlara bitişik yapıları ele • Darboy. -Ed. geçirerek, yavaş yavaş surun kendisine doğTu i lerlediler. Ayın 1 2'sinde, ihanet ve Ulusal Muhafız gözcü postasının savsaklaması sonucu kente girmeyi başardılar. Kuzey ve doğudaki kaleleri işgal eden Prusyalılar, Versaylıların, bı­ r:.ıkışma ile kendilerine yasaklanmış bul unan ken tin ku­ zeyindeki topraklarda n ilerlemeler ine gözy umdu lar, ve böylece, Parislilerin sözleşme aracıyla korunduklarını san­ dıkları ve bu yüzden pek asker bulundurmadıkları geniş bir cephe üzerinden saldırmalarını sağladılar. Bundan ötü­ rü, Paris'in batı yarısında, asıl lüks kentinde ancak az bir direniş oldu. İstila birlikleri doğu yarıya, asıl işçi mahal­ lelerine yaklaştıkları ölçüde, direnç daha zorlu ve diren­ gen oldu. Komi.inün son savunucuları ancak sekiz günlük bi r savaştan sonradır ki Belleville ve Menilmontant tepe­ leri üzerinde yenik düştüler, ve savunmasız erkek, kadın ve çocukların, bütün hafta süren ve d urmadan artan yığın­ sal toplu kırımları, işte o zaman doruğuna vardı. Ti.ifek ar­ tık yeterince çabuk öldürmiiyordu, yenikierin yLi zlereesi birarada makineli tiifekle üldüri.ildi.iler. Son yığınsal in­ san kırımının yapıldığı Pt\re-Lachaise mezarlığındaki Fe­ dereler Duvarı, proletarya kendi hakkı için ayaklanmaya cüret eder etmez yönetici sınıfın yetenekli olduğu taşkın öfkenin aynı zamanda hem dilsiz hem de uzdilli tanığı ola­ rak, bugü n hala ayaktadır. Sonra, bütün komüncüleriıı iil­ dürülmesinin olanaksızl ığı görülünce, sıra, yığ·ınsal tutuk­ l amalara, tutsaklar sıralarından gelişigüzel seçilmiş kur­ banların öldüri.ilmesine, ötekilerin de savaş divanları önü­ ne çıkarılmayı beklemek üzere büyük kamplara sürgün cezasına geldi. Paris'in kuzey yarısı çevresinde ordugah kurmuş bulunan Prusya birlikleri ne, hiç bir kaçağı geçir­ meme buyruğu veri lmişti; ama erler kendilerine verilen buyruktan çok insanlığın sesini dinledikleri zaman, subay­ l ar çoğu kez gözlerini yumdular; ve çok insanca davranan ve Komün savaşçısı oldukları besbelli birçok insanın geç47 mesine gözyuman Saksonya kolordusunu özellikle övmek gt>rı>kir. Eğer, bugün, yirmi yıl sonra, geriye doğru, 1871 Paris Komü n ünün etkinlik ve tarihsel anlamı üzerine bir göza­ tarsak, Fransa'da lç Savaş'ın bu konuda vermiş bulunduğu betimlemeye yapılacak bazı katmalar olduğu ortaya çı­ kar. Komiin üyeleri, Ulusal Mulıafız Merkez Komitesinde egemenl ik kurmuş bulunan bir blankiciler çoğunluğu ile, çoğu prudoneu sosyalistlerden bile§en Uluslararası Emek­ çiler Denıeği'J ü yeleri nin oluşturduğu bir azınlık biçimin­ de böl i i n üyorlardı. Genel olarak, blankiciler o sıralarda sadece devrimci içgüdü ile, proleter içgiidü ile sosyalist i diler; aralarından sadece küçük bir bölümü, Alman bi­ l i msel sosyal izmini bilen Vaillant sayesinde daha büyük b i r ilke açıklığına erişmiş bulunuyordu. İktisadi düzeyde, bugünkü anlayışımıza göre Komünün yapmış olması ge­ reken birçok şeyin savsaklanmış bulunması da, böyle açık­ lanır. Kavranması en güç olan şey, kuşkusuz Fransız Ban­ kasının kapıları önünde durduran o kutsal saygıdır. Bu, ayrıca ağır bir siyasal yanlışlık da oldu. Komünün elin­ deki banka, ımbin reh ineden daha değerliydi. Bu, Komün ile barış yapması için, Versailles hükümeti üzerinde bas­ kı yapan tüm Fransız burjuvazisi demekti. Ama asıl şaşı­ lacak şey, blankici ve prudonculardan bileşmiş Komün ta­ rafından gene de yapılmış bulunan birçok doğru şeydir. Komünün iktisadi buyrultularının sorumluluğunun, şanlı ve daha az şanl ı yönleri ile, en başta prudonculara düş­ tüğü kendiliğinden anlaşılır - tıpkı siyasal eylem ve ek­ sikliklerin sorumluluğunun blankicilere düşmesi gibi. Ve her i k i durumda da, tarih i n iranisi -doktrinerlerin ikti­ dara geçtikleri her zarnaıı olduğu gibi· --, her iki akım yan- daşlarının, kendi okul öğretilerinin onlara buyurduğu şe­ yin tam tersini yapmalarını istedi. Küçük köylülük ve zanaatçının sosyalisti olan Proud­ hon, ortaklıktan (association) kesin olarak hoşlanmıyordu. Ortaklık konusunda, onun yarardan çok sakınca içerdiği­ ni, doğası gereği kısır, hatta emekçinin özgürlüğünü en­ gelleyebildiği için zararlı olduğunu; verimsiz ve engelle­ yici, bağsız koşulsuz bir dogma olarak, emekçinin özgür­ lüğü ile olduğu kadar, emek tasarrufu ile de çeliştiğin­ den, zararlarının yararlarından daha hızlı arttığını; onun karşısında, rekabet, işbölümü ve özel mülkiyetin, iktisa­ di güçler olarak kalacaklarını söylüyordu. Emekçiler Or­ taklığı (Derneği) , örneğin demiryolları gibi, ancak büyük sanayi ve büyük işletmelerin oluşturduğu istisnai durum­ lar -Proudhon bunları böyle adlandırır- için yersiz ol­ mayacaktır (bkz: idee generale de la revolution,'6 3. ir­ deleme) . 1871 yılında, hLıtta zanaatçılığın merkezi olan Paris'­ te bile, büyük sanayi bir ayrıklama olmaktan öylesine çık­ mıştı ki, Komünün uzaktan en önemli buyrultusu, sadece Emekçiler Ortaklığına dayanmakla kalmayacak, ama bü­ tün bu dernekleri (ortaklıkları) büyük bir federasyon için­ de toplayacak bir büyük sanayi ve hatta manüfaktür ör­ gütü kuruyordu ; uzun. sözün kısası, Marx'ın İç Savaş'ta çok haklı olarak söylediği gibi, sonunda komünizme, yani Proudhon öğretisinin tam tersine varacak olan bir örgüt. Ve Koroünün prudoncu sosyalizm okulunun mezarı olma­ sının nedeni de budur. Bu okul, bugün, Fransız işçi çevre­ lerinde yokoldu; şimdi bu çevrelerde, "marksist"ler arasın­ da olduğundan daha az olmamak üzere, "possibiliste"ler11 arasında da, Marx'ın teorisi sözgötürmez bir biçimde ege­ r.iendir. Prudoncular, hala ancak "radikal" burjuvazi için­ de bulunurlar. işler blankiciler için de daha iyi gitmedi. Komploculuk 49 okulunda yetişmiş, kendine özgü sıkı bir disiplin ile bir­ birlerine bağlanmış bulunan blankiciler, görece küçük bir sayıdaki kararlı ve iyi örgütlenmiş adamın, zamanı gel­ diğinde, sadece iktidarı ele geçirmeye değil, ama büyük bir yılmazlık ve gözüpeklik göstererek, halk yığınını dev­ rim içine çekmeyi ve onu küçük yönetici birlik yöresinde toplamayı başarmak için yeterince uzun bir zaman ikti­ darda kalmaya da yetenekli olduğu fikrinden yola çıkı­ yorlardı. Bunun için, her şeyden önce, tüm iktidarın yeni devrimci hükümetin elleri arasında en sıkı diktatörce mer­ kezleşmesi gerekiyordu. Ve, çoğunlukla bu blankicilerden bileşen Komün ne yaptı? Taşradaki Fransızlar için yayın­ ladığı bütün bildirgelerinde, Komün, onları, tüm Fransız koroünlerinin Paris ile özgür bir federasyonuna, ilk kez olarak gerçekten ulusun kendisi tarafından kurulacak ulu­ sal bir örgütlenmeye çağırıyordu. Önceki merkezi hükü­ metin bastırıcı gücüne, Napoleon tarafından 1 798'de ku­ rulmuş, ondan sonra da, gönül borcu ile, her yeni hükü­ met tarafından yeniden ele alınıp karşıtıarına karşı kulla­ nılmış bulunan ordu, siyasal polis ve bürokrasiye gelin­ ce, Paris'te alaşağı edilmiş bulunduğu gibi, her yerde ala­ şağı edilmesi gereken şey, işte bu gücün ta kendisi idi. Komün, işçi sınıfının, bir kez iktidara geçtikten sonra, eski devlet makinesi ile yönetmeye devam edemeyeceğini hemen kabul etme zorunda kaldı; daha yeni elde etmiş bu­ lunduğu kendi öz egemenliğini yeniden :y-itirmemek için, bu işçi sınıfı, bir yandan o zamana değin kendisine karşı kullanılmış bulunan eski baskı makinesini ortadan kaldır­ malı, ama, öte yandan, kendi öz vekil ve memurlarını her zaman ve ayrıklamasız görevden alınabilir (revocable) ilan ederek, onlara karşı da güvenlik önlemleri almalıydı. O güne değin, devletin ayıncı özelliği neye dayanıyordu? Toplum, başlangıçta basit işbölümü aracıyla, kendi ortak çıkarlarını gözetmek için kendi öz örgenliklerini kurmuşso tu. Ama, zamanla, doruğunu devlet iktidarının oluşturdu­ ğu bu örgenlikler, kendi öz özel çıkarlarına hizmet ederek, toplumun hizmetkarları olmaktan çıkıp onun efendileri durumuna dönüşmüşlerdi. Bu, örneğin, sadece soydan geç­ me krallıkta değil, ama demokratik cumhuriyette de görü­ lebilir. "Politikacı"lar hiç bir yerde Kuzey Amerika'da ol­ duklarından daha yalıtık ve daha güçlü bir klan oluştur­ mazlar. Orada, iktidarda nöbet değiştiren iki büyük par­ tiden herbiri, siyaseti kendine iş edinen, eyaletlerin yasa­ ma meclislerinde olduğu gibi Birlik yasama meclislerin­ deki koltuklar üzerinde de spekülasyon yapan, ya da par­ tileri yararına ajitasyon aracıyla geçinen ve partisinin za­ feri üzerine çeşitli görevlerle ödüllendirilen kişiler tara­ fından yönetilir. Amerikalıların otuz yıldan beri taşınmaz duruma gelmiş bulunan bu boyunduruktan kurtulmak için ne kadar çaba gösterdikleri, ve her şeye karşın, bu çürü­ me bataklığına durmadan daha derin bir biçimde nasıl battıkları yeterince bilinir. Devlet gücünün, başlangıçta basit bir aletinden başka bir şey olmayacağı toplum kar­ şısında nasıl bağımsızlaştığını en iyi Amerika'da görebi­ liriz. Bu ülkede ne hanedan vardır, ne soyluluk, (Kızılde­ rililerin gözetimine atanmış bir avuç asker bir yana bıra­ kılırsa) ne sürekli ordu, ne de değişmez görevler ve emek­ lilik hakkı ile birlikte bürokrasi. Ve gene de, orada, dev­ let iktidarını ele geçirmek ve onu hem de en utanmaz erek­ ler için en bozulmuş araçlarla sömürmek üzere nöbet­ leşen iki büyük spekülatör politikacılar çetesi vardır; ve ulus, sözümona onun hizmetinde olduklarını söyleyen, ama gerçeklikte ona egemen olup onu soyan bu iki büyük po­ litikacılar karteli karşısında, güçsüzdür. Başlangıçta toplumun hizmetkarları olan devlet ve devlet organlarının, toplumun efendileri durumuna, ön­ ceki tüm rejimlerde kaçınılmaz olan bu dönüşümünü ön­ lemek için, Komün, iki şaşmaz araç kullandı. ilkin, yöne- tim, adalet ve öğretim işlerindeki bütün görevleri, ilgili­ lerin genel oya dayanan seçim aracıyla istediğini seçmesi, ve elbette, bu aynı ilgililer tarafından her an görevden alı­ nabilmesi ilkesine bağladı. Ve, ikinci olarak, en aşağısın­ dan en yükseğine, bütün hizmetlere, öbür işçilerin aldık­ ları ücretten başka bir karşılık ödemedi. Genel olarak öde­ diği en yüksek görevli maaşı 6.000 frank idi. Böylece, tem­ sil organlarına gönderilen delegelerin sınırlı yetkileri dı­ şında, mevki ve ikbal avcılığına karşı etkin bir engel kon­ muş oluyordu. Şimdiye değinki biçimi ile devlet gücünün bu parça­ lanması ve gerçekten demokratik yeni bir iktidar ile değiş­ tirilmesi, İç Savaş'ın üçüncü bölümünde ayrıntılı bir bi­ çimde betimlenmiştir. Ama, bu konunun bazı yönleri üze­ rinde burada kısaca durmak zorunlu idi, çünkü, özellikle Almanya'da, devlet boşinanı, felsefeden, burjuvazinin ve hutta birçok işçinin ortak bilincine geçmiş bulunuyor. Fi­ lozofların kafasında devlet, "Fikir'in gerçekleşmesi" ya da Tanrının dünya üzerindeki felsefi dile çevrilmiş saltana­ tı, sonsuz doğruluk ve adaletin gerçekleştiği ya da ger­ çekleşeceği alandır. Devlete ve devlete ilişkin her şeye karşı duyulan, ve beşikten beri, tüm toplumun bütün işleri ve bütün ortak çıkarlarının, şimdiye değin olduğundan, ya­ ni devlet ve onun gereğince yerleşmiş otoriteleri tarafın­ den çekilip çevrildiklerinden başka türlü çekilip çevrile­ meyeceklerini düşünmeye alışıldığı ölçüde kolay yerleşen o haşinana dayalı saygı da işte buradan gelir. Ve soydan geçme krallığa karşı duyulan güvenden kurtulup da, de­ mokratik cumhuriyet için güven beslerneye başlandığı za­ man, son derece gözüpek bir adım atılmış olduğu sanılır. Ama, gerçeklikte, devlet bir sınıfın bir başkası tarafından ezilmesi için bir makineden başka bir şey değildir, ve bu, krallıkta ne kadar böyle ise, demokratik cumhuriyette de o kadar böyledir; bu konuda söylenebilecek en hafif şey, devletin, muzaffer proletaryanın sınıf egemenliği için sa­ vaşımda kalıt olarak aldığı, ve tıpkı Komün gibi, en za­ rarlı yönlerini hemen budamaktan kendini alamayacağı bir kötülük olduğudur; yeni ve özgür toplumsal koşullar için­ de yetişmiş bir kuşak, bütün bu devlet hurdasını başından savacak bir duruma gelinceye değin. Sosyal-demokrat hamkafa (philistin) /8 son zaman­ larda proletarya diktatörlüğü sözünün söylendiğini duy­ makla yararlı bir ter öre kapılmıştır. Eh peki, baylar, bu diktatörlüğün neye benzediğini bilmek ister misiniz? Pa­ ris Komününe bakınız. Paris Komünü, proletarya dikta­ törlüğü idi. Londra, Paris KornUnünün 2 0 . yıldönümü için, 18 M a r t 1891. Ncue Zeit. Bd. 2, n° 28. 1890-1891 Içinde. ve Marx'ın Fransa'da İç Savaş. Berlin 1891. yapıtı içinde yayımlanmıştır KARL MARX ULUSLARARASI EMEKÇiLER DERNEGİ GENEL KONSEYİNİN FRANSIZ-ALMAN SAVAŞI ÜZERİNE BİRİNCİ ÇAGRISP9 AVRUPA VE B İRLEŞ İK DEVLETLER'DEKi DERNEK ÜYELERiNE Uluslararası Emekçiler Derneğinin açılış töreni çağrı­ sında, Kasım 1864'te, şöyle diyorduk: "Eğer emekçi sınıfların kurtuluşu, onların birlik ve kardeşçe yardımlaşmalarını gerektiriyorsa, canice niyet­ ler izleyen bir dış siyaset, birbirlerine karşı ulusal önyar­ gılar diktiği ve korsanlık savaşlarında halkın kanını ve malını saçıp savurduğu sürece, bu büyük görevin üstesin­ den nasıl gelebilirler?" Enternasyonalin benimsediği dış siyaseti de şu terim­ lerle tanımlıyorduk: "Bireyler arasındaki ilişkileri yönetmesi gereken basit ahlak ve adalet kuralları, kendilerini uluslar arasındaki 54 ilişkilerde de yüce yasalar olarak kabul ettirmelidirler."20 İktidarını Fransa'daki sınıflar savaşımını sömürerek kapmış ve onu dışardaki süreli savaşlar aracıyla sürdür­ müş bulunan Louis Bonaparte'ın, daha baştan beri Enter­ nasyonale tehlikeli bir düşman olarak davranmasında şa­ şılacak hiç bir ş ey yok. Plebisit'in21 öngününde, Enternas­ yonalin kendisine karşı bir öldürme kamplosuna karışan gizli bir dernek olduğu yolundaki, dörtbaşı bayındır saç­ malığı kısa zamanda kendi öz yargıçları tarafından ortaya çıkarılmış bulunan bahane ile, Uluslararası Emekçiler Derneği yönetim komitelerinin Paris, Lyon, Rouen, Marsil­ ya, Brest, vb., tüm Fransa'daki üyelerine karşı bir baskın düzenledi. Enternasyonalin Fransız seksiyonlarının ger­ çek suçu ne idi? Onlar plebisiti oylamanın, içte despotizm ve dışta da savaş için oy verme demek olduğunu söyle­ mişlerdi. Eğer Fransa'nın bütün büyük kentlerinde, bütün sanayi merkezlerinde, işçi sınıfı, plebisiti yoksamak için tek bir adam gibi ayağa kalkmışsa, bu gerçekten onların başarısı olmuştur. Ne yazık ki, kırsal bölgelerin hantal bilisizliği dengede ağır bastı. Borsalar, hükümetler, ege­ men sınıflar ve Avrupa basını, plebisiti Fransız impara­ torunun Fransız işçi sınıfı üzerindeki büyük bir zaferi olarak kutladılar; gerçeklikte bu bir bireyin değil, ama koca ulusların öldürülme işareti oldu. 1870 Temmuz savaş komplosu,22 1851 Aralık coup d'Etat'sının* düzeltilmiş bir baskısından başka bir şey de­ ğildir. İlk bakışta, iş öylesine saçma göründü ki, Fransa onu gerçekten ciddiye almak istemiyordu. O daha çok, ba­ kanların savaş üzerindeki sözlerini basit bir borsa spekü­ lasyonu manevrası olarak eleştiren miletvekiline** inanı­ yordu. Savaş, 15 Temmuzda, yasama topluluğuna ensonu resmen huyurulduğu zaman, tüm muhalefet geçici savaş • •• Hükümet Jules darbesi. -Ed. -Ed. Favre. 55 ode�ıeklerine karşı oy verdi; hatta Thiers bile savaşı "iğ­ renç" olarak kınadı; Paris'in tüm bağımsız gazeteleri sa­ vaşa karşı çıktılar, ve, şaşılacak şey, taşra basını hemen h<-· ;.nen oybirliği ile onlara katıldı. Bununla birlikte, Enternasyonalin Parisli üyeleri ye­ niden işe koyulmuşlardı. 12 Temmuz günlü ReveiZ'de2'ı ["Uyanış"] , aşağıdaki parçaları aldığımız "Tüm Ü lkeler Emekçilerine" başlıklı bildirgelerini yayımladılar: "Bir kez daha, diyorlardı, Avrupa dengesi ve ulusal onur bahanesi ile, siyasal niyetler dünya barışını tehdit ediyor. Fransız, Alman, İspanyol emekçileri, seslerimiz sa­ vaşa karşı bir kınama çığlığı içinde birleşsin! . . . Bir üs­ tünlük ya da hanedan sorunu için savaş, emekçilerin gö­ zünde, canice bir saçmalıktan başka bir şey olamaz. Ken­ dilerini kan vergisinden bağışık tutan ya da halkların başına gelen felaketlerde yeni bir spekülasyon kaynağı bu­ lan kimselerin savaş çığlıklarını, barış, iş ve özgürlük is­ teyen bizler protesto ederiz! . . . Almanya'daki kardeşler! Bölünmemiz, Ren'in her iki kıyısında da, despotizmin dört­ başı bayındır bir zaferinden başka bir şey getirmez. Tüm ülkelerin emekçileri ! Ortak çabalarımızın sonucu ne olur­ sa olsun, biz, Uluslararası Emekçiler Derneğinin ülke sı­ nırları tanımaz üyeleri, biz size, bozulmaz bir dayanışma güvencesi olarak, Fransa emekçilerinin iyi dilek ve selam­ larını gönderiyoruz!" Paris seksiyonumuzun bu bildirgesi, birçok benzer Fransız çağrıları ile izlendi. Biz burada bu çağrılardan sadece 22 Temmuz günkü Marseillaise'de23 yayımıanmış bulunan Neuilly-sur-Seine bildirisinden bir parça alabili­ yoruz: "Savaş adil midir? Savaş ulusal mıdır? Hayır! Savaş, bir hanedan savaşıdır. İnsanlık, demokrasi ve Fransa'nın gerçek çıkarları adına, Enternasyonalin savaşa karşı pro­ testosuna tamamen ve var gücümüzle katılıyoruz ! " Bu protestolar, çok geçmeden belirtici (karakteristik) bir olayın da gösterdiği gibi, Fransa işçilerinin gerçek duy­ gularını dile getiriyorlardı. ilkin Louis Bonaparte'ın baş­ kanlığı altında örgütlenmiş bulunan On Aralık Çetesi/4 savaş ateşi çırpınınalarmı göstermek üzere, "iş gömlek­ leri" giydirilerek Paris sokaklarına salıverildiği zaman, dış malıailelerin gerçek işçileri barıştan yana öylesine ezi­ ci gösterilerle yanıt verdiler ki, polis müdürü Pil�tri, sadık Paris halkının uzun zaman bastırılmış yurtseverliği ile savaş için taşkın coşkusunu yeterince gösterdiğini öne sü­ rerek, bütün bu sokak siyasetine hemen son vermenin iyi olacağını düşündü. Louis Bonaparte'ın Prusya'ya karşı savaşının gidişi ne olursa olsun, İkinci İmparatorluğun ölüm çanı, Paris'te daha şimdiden çalmış bulunuyor. imparatorluk, başlamış olduğu gibi, bir parodi ile bitecektir. Ama Louis Bona­ parte'a onsekiz yıl boyunca kandökücü onarılmış impara­ torluk kaba-güldürüsünü oynama iznini verenlerin Avrupa hükümetleri ile egemen sınıfları olduğunu da unutmaya­ lım. Alman yanından, savaş, bir savunma savaşıdır. Ama Almanya'yı kendini savunma zorunluluğu içine kim koy­ du? Louis Bonaparte'ın onunla savaşmasını kim sağladı? Prusya ! Bu aynı Louis Bonaparte ile, içerde halk muhale­ fetini ezmek ve Almanya'yı Hohenzollern harredanına bağ­ lamak için gizlice elbirliği eden, Bismarck'tır. Eğer Sa­ dowa savaşı25 kazanılacak yerde yitirilmiş olaydı, Fran­ sız taburları Prusya'nın müttefikleri olarak Almanya'yı doldururlardı. Zaferinden sonra, Prusya, bir an için bile olsa, köleleştirilmiş bir Fransa karşısına özgür bir Alman­ ya çıkarmayı düşündü mü? Tam tersine. Bir yandan kendi öz sisteminin tüm doğuştan güzelliklerini özenle korur­ ken, onlara bir de İkinci İmparatorluğun tüm püf nokta­ larını, gerçek despotizmi ile düzmece demokratizmini, si57 yasal aldatmacaları ile mali dalaverelerini, tumturaklı lafazanlığı ile aşağılık hokkabazlıklarını ekledi. O zama­ na değin Ren'in sadece bir kıyısında çiçek açan bonapart­ çılık, şimdi öbür kıyısında da benzerini buluyordu. Böy­ lesine bir durumdan, savaştan başka ne çıkabilirdi? Eğer Alınarı işçi sınıfı bugünkü savaşın . sıkı sıkıya savunucu niteliğini yitirip, Fransız halkına karşı bir savaş biçiminde yozlaşmasına izin verirse, ister yengi ister ye­ nilgi, her ikisi de bir yıkım olacaktır. Bağımsızlık sava­ şı denilen savaşlardan sonra Almanya üzerine çökmüş b u­ lunan tüm acılar, yeni bir yoğunlukla yeniden canlanacak­ lardır. Bununla birlikte, Enternasyonal ilkeleri, Alman işçi sınıfı içinde böylesine yürek karartıcı bir sonuçtan korkma­ mızı gerektirmeyecek kadar yayılmış ve kökleşmiştir. Fran­ sız işçilerin sesleri Almanya'da bir yankı bulmuştur. Brunswick'te, 16 Temmuzda yapılmış bir işçi yığın mitin­ gi, Paris bildirgesi ile tam bir birlik içinde bulunduğunu açıklamış, Fransa'ya karşı her türlü ulusal uyuşmazlık fik­ rini yadsımış, ve şu sözcüklerle biten kararları oylamış­ tır: "Biz bütün savaşların, ama her şeyin üstünde hane­ dan savaşlarının düşmanıyız . . . . Derin bir sıkıntı ve derin bir acı ile, bir savunma savaşına kaçınılmaz bir kötülük olarak katianma zorunda kaldık; ama biz aynı zamanda, tüm Alman işçi sınıfını, savaş ya da barışa karar verme yetkisini halkların kendileri için isteyerek, ve böylece onları kendi öz yazgılarının efendileri durumuna getire­ rek, bu engin toplumsal mutsuzluğun geri dönmesini ola­ naksız kılmak için çalışmaya çağırıyoruz." Chemnitz'de, 50.000 Saksonya işçisini temsil eden bir delegeler mitingi, şu kararı oybirliği ile kabul etti: "Alman demokrasisi, ve özellikle sosyal-demokrat par­ ti işçileri adına, bu savaşın salt hanedan savaşı olduğunu ss ilan ederiz . . . Fransa işçilerinin bize uzattıkları kardeşçe eli sıkmakla mutluyuz. illu slararası Emekçiler Derneğinin: Bütün ülkelerin proleterleri, birleşin! sloganına saygılı, bütün ülkelerin işçilerinin dostlarımız ve bütün ülkelerin despatlarının da düşmanlarımız olduklarını hiç bir zaman unutmayacağız!" Enternasyonalin Berlin seksiyonu da Paris bildirgesi­ ni yanıtlamıştır: "Protestonuza büyük bir ciddilikle katılıyoruz . . . Ne borazan sesinin, ne top gürlemesinin, ne yengi ne de yenil­ ginin, bizi bütün ülkeler işçilerinin birliği için ortak çalış­ madan döndüremeyeceklerine, büyük bir ciddilikle söz ve­ riyoruz." Dileriz ki öyle olsun ! Bu intihar savaşının arka planında, Rusya'nın korkunç yüzü fırsat kollamaktadır. Güncel savaş işaretinin, tam da Rus hükümetinin kendi stratejik demiryollarını bitirip, birliklerini Prut yönünde toplamış bulunduğu bir anda verilmesi, kötü bir işarettir. Almanların bonapartçı sal­ dırıya karşı bir savunma savaşında haklı olarak kazandık­ ları sevgi ne kadar büyük olursa olsun, eğer Alman hükü­ metinin Kazağa başvurmasına ya da Kazak yardımı kabul etmesine izin verirlerse, bu sevgiyi hemen yitireceklerdir. Almanya'nın, Napoleon I'e karşı verdiği savunma savaşın­ dan4 sonra, onlarca yıl boyunca çarın ayaklarına kapanıp kaldığını unutmasınlar. İ ngiliz işçi sınıfı, Fransa ve Almanya emekçilerine kardeşçe bir el uzatıyor. İngiliz işçi sınıfı, kendini duyuran korkunç savaş nasıl bir gidiş alırsa alsın, bütün ülkeler işçilerinin müttefikliğine sonunda savaşı yokedeceğine de­ rinden derine inan ıyor. Resmi Fransa ile resmi Almanya kendilerini bir kardeş öldürme savaşımı içine atarlarken, Fransa ve Almanya işçileri birbirlerine barış ve dostluk mesajları gönderiyorlar. Geçmiş tarihte eşi görülmeyen 59 bu benzersiz olgu, yolu, daha aydınlık bir geleceğe açı­ yor. Bu olgu, iktisadi sefaleti ve siyasal taşkınlığı ile bir­ likte eski topluma karşıt olarak, her ulus içinde aynı ilke: Emek ilkesi egemen olacağı için, uluslararası kuralının Barış olacağı yeni bir toplwnun doğmakta olduğunu da tanıtlıyor! Bu yeni toplumun öncüsü ise, IDushırarası Emekçiler Derneğidir. 256, High Holborn, London, Marx tarafından 19-23 Westeı·n Central, Temmuz 1870'te yazılmıştır Temmuz 1870'Le broşür olarak İngiliz dilinde, ve Ağustos-Eylül 1870'te de, broşüı· olarak ve devirli basında, Alm anca, Fransızca. Rusca dillerinde yayımlanmıştır 6o 23 Temmuz 1870. KARL MARX ULUSLARARASI EMEKÇiLER DERNEÖİ GENEL KONSEYİNİN FRANSIZ-ALMAN SAVAŞ! ÜZERİNE İKİNCİ ÇAÖRISF6 AVRUPA VE Bİ RLEŞ İK DEVLETLER'DEK i DERNEK ÜYELEHiNE 23 Temmuz günlü birinci çağrımızda şöyle diyorduk: " İkinci İmparatorluğun ölüm çanı, Paris'te daha şim­ diden çalmış bulunuyor. imparatorluk, başlamış olduğu gibi, bir parodi ile bitecektir. Ama Louis Bonaparte'a on­ sekiz yıl boyunca kandökücü onarılmış imparatorluk kaba­ güldürüsünü oynama iznini verenlerin Avrupa hükümet­ leri ile egemen sınıfları olduğunu da unutmayalım."* Böylece, hatta savaş harekatı gerçekten başlamadan önce bile, biz bonapartçı kuruntuyu geçmişe karışmış bir şey olarak ele alıyorduk. İkinci İmparatorluğun yaşayabilirliği üzerinde yanıl­ madığımız gibi, Alman savaşının "sıkı sıkıya savunucu ni­ teliğini yitirip, Fransız halkına karşı bir savaş biçiminde yozlaşması"ndan korkmakta da haksız değildik. Savunma savaşı, gerçekte Louis Bonaparte'ın teslim olması, Sedan teslim şartlaşması12 ve Paris'te cumhuriyet ilanı ile ta­ mamlanmıştır. Ama bu olaylardan çok önce, daha impara­ torluk ordularının derin kokuşmuşluğu ortaya çıktığı sı­ rada, Prusya askeri kamarillası fetih yolunu seçmiş bulu­ nuyordu. Gerçi yolu üzerinde kötü bir engel vardı: Kral Guillaume'un savaşın başındaki bildirgeleri. Kuzey Alman­ ya Diyetindeki hükümdarlık söylevinde, kral, Fransız hal­ kı ile değil, Fransızların imparatoru ile savaşacağını bü­ yük bir ciddilik içinde açıklamıştı. ll Ağustos günü Fran­ sız halkı için yayınladığı bir bildirgede şöyle diyordu: * " İmparator Napoleon, Fransız halkı ile barış içinde ya­ şamak isteyen ve her zaman istemekte olan Alman ulusu­ na karşı, karadan ve denizden saldırıya geçti: bu saldırıyı püskürtrnek için Alman ordularının komutasını elime al­ mış, ve askeri zorunluluklardan ötürü Fransa sınırlarını aşma zorunda kalmış bulunuyorum." Alman ordularının komutasını ancak "saldırıyı püs­ kürtrnek için" eline aldığını açıklayarak, savaşın "salt savunucu niteliği"ni olumlamakla yetinmiyor, sadece "askeri zorunluluklardan ötürü" Fransa sınırlarını aşma zorunda kalmış bul unduğunu da ekliyordu kral. Savunu­ cu bir savaş, "askeri zorunluluklar" tarafından gerektiri­ len saldırıcı harekatı, elbette dıştalayamaz. Böylece, bu çok dindar kral, Fransa ve dünya önün­ de sıkı sıkıya savunucu bir savaş yapacağına söz vermiş riclc, • Marx bu tarafından türnce ve ona yazılan ve 1870'te ayrı eşlik eden bildirge olarak alıntısı yayımlanan çevi­ çıkarılmış, daha son­ raki metin de, "Profesörleri, kapitalistleri. .. " sözcükleri ile başlayan tüm­ ceyl' kadar kısaca verilmişti. -Ed. bulunuyordu. Onu bu cafcaflı sözden nasıl kurtarmalıydı? Sahneye koyucular, onu Alman ulusunun kesin buyruğu­ na istemeye istemeye boyuneğen bir kral olarak göster­ meliydiler. Profesörleri, kapitalistleri, belediye meclisi üyeleri, ve yazar-çizerleri ile birlikte, Almanya liberal burjuvazisine hemen yönergeyi verdiler. Siyasal özgürlük için savaşımlarında, 1846'dan 1870'e değin, görülmemiş bir kararsızlık, yeteneksizlik ve ödleklik örneği göstermiş bu­ lunan bu burjuvazi, Avrupa sahnesinde Alman yurtsever­ liğinin kükreyen asianı görünüşü altında çıkmaktan, el­ bette büyük bir sevinç duydu. Kendine siyasal bağımsız­ lık görünüşü verdi ve Prusya hükümetine . . . bilin bakalım neyi zorla kabul ettirmeye çalıştı? Gene bu hükümetin gizli planlarını ! Bağıra çağıra Fransız Cumhuriyetinin parçalanmasını isteyerek, Louis Bonaparte'ın yanılmazlı­ ğına olan direngen ve yarı-dindar inancından ötürü hak­ sızlığını kabul etti. Biraz bu gözüpek yurtseverlerin ileri sürdüklerini dinleyelim! Alsas-Loren halkının, kendini Almanya'nın kollarına atmak için yanıp tutuştuğunu ileri sürme cüretinde bulun­ mazlar; tam tersine, Fransız yurtseverliğinden ötürü ce­ zalandırılmak için, kentten bağımsız bir kale tarafından korunan Strasbourg, kenti yakıp yıkan ve savunmasız kent halkının büyük bir bölümünü öldüren patlayıcı "Al­ man" obüsleri ile, altı gün boyunca kesin olarak nedensiz ve barbarca bir biçimde bombalandı! Gene de bu iller toprağının eski Alman İmparatorluğunun bir parçasını oluşturduğu bir zaman olmuştu.27 Bu nedenle, görünüşe gö­ re, toprak ve bu toprakta yetişmiş bulunan insanal var­ lıkların, zamanaşımına bağlı olmayan Alman milliyeti olarak zoralırnma çarptırılmaları gerekiyor. Eğer Avrupa haritası bu antikacı kafasına göre yeniden çizilecekse, Brandebourg Seçici prensinin, Prusya'daki yurtlukları do­ layısıyla, Polonya Cumhuriyetinin bağımiısı (Vassal) ol- duğunu aman unutmayalım.20 Bununla birlikte, en kötü niyetli yurtseverler, Fransız saldırısına karşı "maddi bir güvence" olarak Almanca ko­ nuşan Alsas ve Loren'i isterler. Bu aşağılık kanıt birçok kendi halinde kişiyi şaşırttığından, üzerinde daha uzunca durma zorundayız. Kuşku yok ki, Ren'in öbür kıyısının dış görünüşüne oranla, Alsas'ın genel dış görünüşü ve Bale ile Germers­ heim arasında hemen hemen yarı yolda Strasbourg gibi büyük bir müstahkem mevkiin varlığı, Güney Almanya'ya karşı bir Fransız saldırısını çok kolaylaştırır, oysa Fran­ sa'ya Güney Almanya'dan gelen bir saldırı karşısına özel güçlükler çıkartırlar. Ü stelik, Almanca konuşan Alsas ve Loren'in ilhakının, bütün uzantısı boyunca Vosges dağları doruğunun ve onun kuzey geçitlerini koruyan kalelerin egemeni olacağı için, Güney Almanya'ya çok daha güçlü bir sınır vereceğinden de hiç bir kuşku yok. Eğer Metz de ilhak edilseydi, Fransa bir anda Almanya'ya karşı belli­ başlı iki harekat üssünden yoksun kalırdı; ama bu, onu Nancy ya da Verdun'de yeni üsler kurmaktan alıkoyamaz­ dı. Almanya, Coblence, Mayence, Germersheim, Rastadt ve Ulm gibi, Fransa'ya karşı her türlü, ve bu savaşta adamakıllı kullanılmış bulunan harekat üssüne sahip ol­ duğu sürece, Strasbourg ile Metz'i, o kıyıda bulunan az­ buçuk önemli topu topu bu iki kaleyi Fransa'ya hangi yüz­ le çok görebilir? Ü stelik, Strasbourg, Güney Almanya'yı, ancak o Ku­ zey Almanya'dan ayrı bir güç olduğu sürece tehdit eder. Güney Almanya, 1792'den 1795'e değin, bu yönden hiç bir zaman saldırıya uğramadı, çünkü Fransız Devrimine kar­ şı Prusya onun ortağı idi; ama Prusya 1 795'te ayrı bir ba­ rış yapar, ve Güneyi kendi başına bırakır bırakmaz, Stras­ bourg'un üs olarak kullanılması ile, Güney Almanya'ya karşı saldırılar başladı ve 1809'a değin sürdü. Gerçekte, birleşmiş Almanya, bugünkü savaşta olduğu gibi, bütün askerlerini Sarrelouis ve Landau arasında toplayarak, ve Mayence-Metz hattı üzerinde ilerleyerek ya da savaşma­ yı kabul ederek, Strasbourg'u ve Alsas'taki herhangi bir Fransız ordusunu her zaman zararsız bir duruma getire­ bilir. Alman birliklerinin büyük bir bölümü orada bekle­ diği sürece, Strasbourg'dan Almanya'ya doğru ilerleyen her Fransız ordusu geriden çevrilecek ve bağlantılarının tehlikeye girdiğini görecektir. Eğer bugünkü kampanyanın tanııladığı bir şey varsa, o da Almanya'dan Fransa'ya sai­ dırmanın ne kadar kolay olduğudur. Ama, iyi niyetle söylemek gerekirse, askeri düşünce­ leri, ulusların sınırlarının kendisine göre saptanmaları ge­ reken ilke durumuna getirmek bir saçmalık ve bir çağ­ dışılık değil midir? Eğer bu kurala uymak gerekseydi, Avusturya, Venedik ve Mincio hattı üzerinde, ve Fransa da, kuzey-doğudan gelecek bir saldırıya, Berlin'in güney­ batıdan gelecek bir saldırıya olduğundan kesenkes daha açık bulunan Paris'i korumak için, Ren hattı üzerinde ha­ la hak sahibi olurdu. Eğer sınırların askeri çıkariara göre sapıanmaları gerekseydi, toprak isteklerinin sonu gelmez­ di, çünkü her askeri hat zorunlu olarak kusurludur, ve bi­ raz daha toprak ilhak edilerek düzeltilebilir; ve üstelik, bu hat hiç bir zaman kesin ve denksever bir biçimde sap­ tanamaz, çünkü her zaman yenilene yenen tarafından zor­ la kabul ettirilmiştir, ve bunun sonucu daha o zamandan yeni savaşların tohumunu kendinde taşır. Tüm tarihin verdiği ders budur. Bu ders bireyler için olduğu gibi, uluslar için de geçerlidir. Saldırı olanaklarını ellerinden almak için, onları tüm savunma araçlarından yoksun bırakmak gerekir. Onların sadece boğazına sarıl­ makla kalmamak, ama öldürmek gerekir. Eğer dünyada bir yenen, bir ulusun güçlerini kırmak için "maddi güven­ celer'' aldıysa,_ bu, Tilsitt antlaşması,29 ve bu antlaşmayı Prusya'ya ve Almanya'nın geri kalan bölümüne uygulama biçimi ile, Napoleon I olmuştur. Gene de, birkaç yıl sonra, devsel gücü, Alman halkı karşısında çürük bir kamış gibi kırıldı. Napoleon !'in kendisinden koparmış bulunduğu "maddi güvenceler" karşısında, Prusya'nın, en çılgınca düşlerinde Fransa'ya dayatabileceği ya da dayatma cüre­ tinde bulunacağı "maddi güvenceler" nedir ki? Ama sonuç bu kez gene de daha az yıkıcı olmayacaktır. Tarih, verece­ ği cezaları, Fransa'dan koparılmış bulunan kilometre ka­ relerin sayısı ile değil, ama fetih siyasetinin, 19. yüzyılın ikinci yarısında, hortlatmaya cesaret ettiği suçun büyük­ lüğü ile ölçecektir. Ama, diyorlar töton yurtseverliği sözcüleri,30 Alman­ lar ile Fransızları karıştırmamak gerekir. Bizim istediği­ miz şey, şan şeref değil, ama güvenliktir. Almanlar özsel olarak barışçıl bir halktır. Onların bilgece koruyuculuğu altında, fetih bile gelecek bir savaş nedeni olmaktan çıka­ rak, bir sonsuz barış güvencesi durumuna dönüşür. Kuş­ kusuz, 18. yüzyıl devrimini süngü ile yıkma yüce ama­ cıyla 1792 yılında Fransa'ya saldıranlar Almanlar değil­ dir. İtalya'yı boyunduruk altında tutarak, Macaristan'ı ezerek, Polanya'yı parçalayarak ellerini lekelemiş olan Almanya mıdır? Bütün sağlam erkek nüfusu, her ikisi de tanrısal yetkilere sahip şefiere edilgin bir bağlılık için­ de tutulan -biri iş başında bir sürekli ordu, ve öbürü de izinde bir sürekli ordu oluşturan- iki parçaya bölen Al­ manya'nın güncel askeri sistemi, böylesine bir askeri sis­ tem, barışı sürdürmek için "maddi bir güvence" ve üs­ tüne üstlük uygarlığın son ereğidir kuşkusuz! Başka her yerde olduğu gibi Almanya'da da, günün güçlülerinin yağ­ cıları, yalancı övgüler tütsüsü ile halkın kafasını zehirle­ mektedirler. Metz ve Strasbourg'daki Fransız kalelerini görünce öfkelenmiş olduklarını ileri süren bu Alman yurtseverleri, 66 Varşova, Modlin ve İvangorod'daki geniş Moskof tahkimat sisteminde hiç bir kötülük görmüyorlar. imparatorluk sal­ dırısının korkunçluğu karşısında öfkeden tir tir titrerken, çarlık vesayetinin alçaklığı karşısında gözlerini yumuyor­ lar. Tıpkı 1865'te Louis Bonaparte ile Bismarck arasında sözler alınıp sözler verildiği gibi, 1870'te de Gorçakov ile Bismarck arasında sözler alınıp sözler verildi.31 Tıpkı Louis Bonaparte'ın, Avusturya ile Prusya'nın karşılıklı yıpran­ maları sonucu, 1866 savaşının kendisini Almanya'nın tek buyurucusu durumuna getireceğini söyleyerek böbürlen­ diği gibi, Aleksandr da, Almanya ile Fransa'nın karşılıklı yıpranması sonucu, 1870 savaşının kendisini Batı Avrupa'­ nın tek buyurucusu durumuna getireceğini söyleyerek bö­ bürleniyordu. Tıpkı İkinci İmparatorluğun Kuzey Alman­ ya Konfederasyonunu32 kendi varlığı ile bağdaşmaz saydı­ ğı gibi, otokratik Rusya da, Prusya yönetimi altındaki bir Alman İmparatorluğu yüzünden kendini tehlikede görse gerekir. Eski siyasal sistemin yasası budur. Bu sistemin alanı içinde, birinin kazancı, öbürünün yitiğidir. Çarın Avrupa üzerindeki ağır basan etkisi, kökünü Almanya üze­ rindeki geleneksel otoritesinden alır. Rusya'nın içinde vol­ kanik toplumsal güçlerin, otokrasinin en derin temelle­ rini güçten düşürmekle tehdit ettikleri bir sırada, çar, Rusya'nın dışında böyle bir saygınlık yitimine katlana­ bilir mi? Daha şimdiden Moskova gazeteleri, bonapartçı gazetelerin 1866 savaşından sonraki dilini kullanıyorlar. Töton yurtseverleri, Fransa'yı Rusya'nın koliarına ata­ rak, Almanya'da barış ve özgürlüğün• güvence altına alı­ nacağına gerçekten inanıyorlar mı? Eğer silah üstünlüğü, başarı büyüklenmesi ve hanedan entrikaları, Almanya'yı Fransız topraklarının bir soygununa götürürlerse, o za• 1870 Almanca " l.ıoğımsızlık" s özc üğü baskıda, "barış de vardı. -Ed. ve özgürlük" sözcüklerinden önce, man onun ıçın alınabilecek iki karar kalacaktır. Ya, bü­ tün tehlikeyi göze alarak, Rus yayılmasının dolaysız ale­ ti olacak,* ya da, kısa bir soluklanmadan sonra, kendini yeniden bir başka "savunucu" savaşa, o yeni icat "yerelleş­ tirilmiş" savaşlardan birine değil, ama bir ırklar savaşına, birleşmiş Latin ve Slav ırkiarına karşı bir savaşa hazır­ lama zorunda kalacaktır.** Alman işçi sınıfı, engelleyemeyeceği savaşı, Alman bağımsızlığı ve Almanya ile Avrupa'nın İkinci İ mpara­ torluğun ezici karabasanından kurtuluşu için bir savaş olarak, candan gönülden destekledi. Açlıktan yarı-ölmüş ailelerini arkalarında bırakarak, kahraman orduların baş­ lıca gücünü sağlamış olanlar, kırsal emekçilerle birleş­ miş Alman işçileridir. Dışarda savaşlada kırılan bu iş­ çiler, ülkelerinde sefalet yüzünden bir kez daha kırılacak­ lardır.*** Sıraları gelince, şimdi ileri atılıyor ve "güvence­ ler" istiyorlar: engin özverilerinin boş yere yapılmadık­ ları güvencesi, özgürlüğü elde ettiklerinin güvencesi, bo­ napartçı ordular üzerinde kazanılan zaferin, 1815'te oldu­ ğu gibi, Alman halkının yenilgisi durumuna dönüşmeye­ ceğinin33 güvencesi; ve bu güveneelerin ilki olarak da, Franscı için onurlu bir barış, ve Fransız Cumhuriyetinin tanınmasını istiyorlar. Alman Sosyal-Demokrat İşçi Partisi Merkez Komi­ tesi, 5 Eylül günü, bu güvenceler üzerinde direngenlikle duran bir bildirge yayınladı: • 1870 Almanca baskıda ş u ekleme var: ' ' k i b u d a zaten Hohenzollern­ lerln geleneği içindedir''. -Ed. •• 1870 Almanca baskıda şu ek türnce de var: "Sağduyularını yitir­ miş bulunan burjuva yurtseverlerin, Almanya'ya 'garanti ettikleri' barış perspektifi işte budur." -Ed. ••• 1870 Almanca baskıda bu tümceyi şu türnceler izler: "Bur.unla bir­ likte bizim yurtsever yaygaracılarımız onlara teselli makamında serma­ yenin yurdu olmadığını ve ücreti de uluslaTaTası yuTtsevmez arz ve ta­ lep yasasının belirlediğini söyleyeceklerdir. Bu koşullarda, Işçi sınıfının kendi sözünü söyleme ve burjuva baylan kendi adına konuştuTmama za­ manı gelmemiş midir?" -Ed. 68 "Biz, diyor bildirge, Alsas ve Loren'in ilhakını protes­ to ediyoruz. Ve biz Alman işçi sınıfı adına konuşmanın bilincine sahibiz. Fransa ve Almanya'nın ortak yararına, barış ve özgürlük yararına, Doğu barbarlığına karşı Batı uygarlığı adına, Alman işçileri Alsas ve Loren'in ilhakını ses çıkarmadan hoşgörmeyeceklerdir. . . Biz, proletarya­ nın uluslararası ortak davası için, bütün ülkeler işçi arka­ daşlarımıza bağlı kalacağız." Ne yazık ki, hemen bir başarı kazanmalarına bel bağ­ layamayız. Fransız işçileri barış içinde saldırganı durdu­ ramamışlarken, Alman işçileri silah şıkırtısı ortasında ye­ neni durdurabilirler mi? Alman işçilerinin bildirgesi, Lo­ uis Bonaparte'ın kamu hukuku suçlusu olarak Fransız Cumhuriyetine teslim edilmesini istiyor. Yöneticileri ise, tersine, Fransa'yı yıkınaya en uygun adam olarak onu Tuileries sarayına yeniden oturtmak için daha şimdiden ellerinden geleni yapıyorlar. Ne olursa olsun, tarih, Al­ ınan işçi sınıfının, Alınan burjuvazisi kadar uysal bir mad­ deden yapılmadığını gösterecektir. Alman işçi sınıfı, göre­ vini yerine getirecektir. Onun gibi, Fransa'da cumhuriyetin kurulmasını biz de selamlıyoruz; ama, temelsiz çıkmalarını dilediğimiz kay­ gılar da duymuyor değiliz. Bu cumhuriyet, tahtı devirme­ miş, ama sadece onun boş bırakılan yerini almıştır.• Bir toplumsal fetih olarak değil, ama bir ulusal savunma ön­ lemi olarak ilan edilmiştir. Kısmen ünlü orleancılar,9 kıs­ men d e , 1848 Haziran ayaklanmasının8 bazıları üzerinde silinmez bir yüzkarası bıraktığı burjuva cumhuriyetçiler­ den bileşik bir geçici hükümetin ellerindedir. Bu hükü­ met üyeleri arasındaki işbölümü hiç de iyiye yorumlana­ cak gibi değil. Orleancılar ordu ve polisin güçlü konum­ larını ele geçirmişler, oysa cumhuriyetçi bilineniere geve• 1870 Almanca b:ıskıd:ı, man siingillcri sayestnde bu türncenın sonu: "ama sadece onun boş bırakılan yerini almıştır" biçimindedir. 6g Al­ -Ed. zelikten başka bir şey yapılmayan bakanlıklar düşmüştür. İlk davranışlarından bazıları, onlara imparatorluktan ka­ ht olarak sadece yıkıntiların değil, ama işçi sınıfı korku­ sunun da kaldığını yeterince açık bir biçimde gösteriyor. Eğer cumhuriyet adına şimdi aşırı sözlerle olanaksız şeyler vaadediliyorsa, bu sakın sonunda "olanaklı" bir hükümet isternek için olmasın? Hükümette görev alan bazı burju­ valar gözünde, cumhuriyet sakın orleancı bir onarıma geçiş hizmeti görecek bir şey olmasın? Öyleyse Fransız işçi sınıfı, son derece güç koşullar içine konmuş bulunuyor. Yeni hükümeti her yıkma giri­ şimi, düşman hemen hemen Paris kapılarına dayandığı bir sırada, umutsuz bir çılgınlık olacaktır. Fransız işçileri yurttaşlık görevlerini yerine getirmelidirler;• ama aynı zamanda da, Fransız köylülerinin kendilerini Birinci İm­ paratorluğun ulusal anıları ile aldattıkları gibi, 1792'nin ulusal anıları tarafından sürüklenmemelidirler. Onların gö­ revi geçmişi yeniden başlatmak değil, ama geleceği kur­ maktır. Kendi öz sınıf örgütlerini kurmaya yöntemli bir biçimde girişrnek için, cumhuriyetçi özgürlükten serinkan­ Iılıkla ve korkusuzca yararlanmalıdırlar. Fransa'nın can­ lanması ve ortaklaşa görevimiz olan emeğin kurtuluşu için, bu onları yeni bir güç ile, büyük bir güç ile donatacaktır. Cumhuriyetin geleceği onların yılmazlık ve bilgeliğine bağlıdır. İngiliz işçileri, kendi hükümetlerinin Fransız Cumhu­ riyetini tanımakta gösterdiği isteksizliği yenmek için ge­ rekli önlemleri, dıştan gelen kurtarıcı bir baskı aracıyla, daha şimdiden almış bulunuyorlar.34 Britanya hüküme­ tinin güncel savsaklamasının ereği, büyük bir olasılıkla, Jakobenlere karşı 1792 savaşının, ve hükümet darbesinP0 onaylamakta vaktiyle gösterdiği uygunsuz ivediliğin gü• 1870 Almanca baskıda, "yurttaşlık görevlerini", "y apmaktan görevlerini" biçimindedir. -Ed. k almayac akla rı yurttaşlık geri nahlarını bağışlatmaktır. İngiliz işçileri, kendi hükümet­ lerinden, İ ngiliz basınının bir bölümünün çığlık çığlığa isteme küstahlığını gösterdiği Fransa'nın parçalanmasına bütün gücü ile karşı çıkmasını da istiyorlar.* Yirmi yıl boyunca Louis Bonaparte'ı Avrupa'nın koruyucusu ola­ rak göklere çıkarmış, ve Amerikalı zenci köle satıcıları­ nın ayaklanmasını35 çılgınca yüreklendirmiş olan da işte bu basındır. O zaman olduğu gibi şimdi de, bu basın zen­ ci köle satıcıları için çalışıyor. Uluslararası Emekçiler Derneğinin bütün ülkelerde­ ki seksiyonları, işçi sınıfını eyleme çağırsın . . . Eğer işçi­ ler görevlerini unutur, eğer hareketsiz kalırlarsa, bugün­ kü korkunç savaş daha da korkunç uluslararası çatışma­ ların hazırlayıcısından başka bir şey olmayacak ve her ulusta kılıç, toprak ve Sermaye senyörlüğünün, işçiler üzerindeki yenilenmiş bir zaferine yolaçacaktır. Vive la. Rcpubliqw·! ** :!56. Higlı Marx llnlhorıı. J .onr!oıı. \\"!'slPrn tarafından ı;-n IR70'tc C('nlral. !J t:yliil 1870. �;yliil yazılmıştır 1 1 , 1 2. 13 Eyl ül 1R7U"l" İngil i z lıı-o�iir l>i �· i ınind<'. E:vliii-Aralık 1 R70'le Almaııl'a broşür biı; i m i ııdc ve devirli basında Almanca V(' Fransızca olarak yayımlanmıştır elilinde ve • 1870 Almanca baskıda, tü rnc en i n İngiliz basını ile ilgili parçası şöy­ le: " . . . İngili7. basınının bir bölümün !in o Alınan yurtseverlerinden daha az gürültü ilc istemediği . . . " -Ed. •• Yaşasın Cumhuriyet! -Ed. 1. KARL MARX ULUSLARARASI EMEKÇiLER DERNEÖİ GENEL KONSEYİNİN 187l'DE FRANSA'DA İÇ SAVAŞ ÜZERİNE ÇAÖRISI1 AVRUPA VE B İ RLEŞİK DEVLETLER'DEKi TÜM DERNEK ÜYELERiNE I 4 Eylül 1870 günü,. Paris işçileri, hemen hemen bir anda Fransa'nın bir ucundan öbür ucuna, bir tek uyum­ suz ses çıkmaksızın alkışianan cumhuriyeti ilan ettikleri zaman, devlet adamı olarak Thiers ve general olarak Trochu ile birlikte, mevki peşinde koşan bir entrikacı avu­ katlar topluluğu, Belediye Dairesini (Hôtel de ville) elle­ ri ne geçirdi. Bu adamlar, o sırada bütün tarihsel bunalım dönemlerinde Fransa'yı temsil bakımından Paris'e düşen göreve öylesine bağnaz bir inançla dolu idiler ki, Fran­ sa hükümetinden düzenle kaptıkları görev sanlarını hak­ lı göstermek için, günü geçmiş Paris temsilcisi vekaletle­ rinin kopyasını çıkarmayı yeterli gördüler. Son savaş üze- rindeki ikinci çağrımızda, bu adamların baışa geçişlerinden beş gün sonra, onların kim olduklarını size söylüyorduk. Bununla birlikte, işçi sınıfının gerçek temsilcileri henüz bonapartçı zindanlarda oldukları ve Prusyalılar da kent üzerine yürümekte bulundukları için, hazırlıksız yakalanan Paris, salt ulusal savunma erekleri bakımından kullanılma­ sı kesin koşuluna bağlı olarak, bu iktidar alınışına göz­ yumdu. Oysa, Paris işçi sınıfını silahlandırmadan, onu ger­ çek bir güç olarak örgütleyip saflarını savaşın ta kendisi ile yetiştirmeden, Paris nasıl savunulabilirdi? Ama silah­ landırılmış Paris demek, silahlı devrim demekti. Paris'in Prusyalı saldırgan üzerindeki bir zaferi, Fransız işçisinin Fransız kapitalisti ve onun devlet asalakları üzerindeki bir zaferi olurdu. Ulusal görev ile sınıf çıkarı arasındaki bu çatışmada, ulusal savunma hükümeti bir an bile durak­ samadı: bir ulusal ihanet hükümeti durumuna dönüştü. Aldığı ilk önlem, cumhuriyetin bir kral ile trampa edilmesi karşılığında, aracılık dilemek üzere, Thiers'yi tüm Avrupa saraylarını dolaşmaya göndermek oldu. Ku­ şatmanın başlamasından dört ay sonra, teslim sözcüğünü ilk kez olarak söylemek için uygun zamanın geldiğine inandıklarında, Trochu, Jules Favre ve meslektaşların­ dan birkaçının da huzurunda, toplanmış bulunan Paris be­ lediye başkanlarına şöyle bir söylev çekti : "Daha 4 Eylül akşamı meslektaşlarıının bana yönelt­ tikleri ilk soru şu oldu: Paris, herhangi bir başarı şansı ile, bir kuşatmaya dayanabilir ve Prusya ordusuna dire­ nebilir mi'? Olumsuz yanıtlamada duraksamadım. Beni dinleyen meslektaşlarımdan bazıları, doğru söylediğime ve kanımı değiştirmediğime tanıklık edebilirler. Onlara, bu aynı terimlerle, işlerin güncel durumunda, Prusya or­ dusuna karşı bir kuşatmaya dayanmaya kalkışmanın bir çılgınlık olacağını söyledim. Kuşkusuz, diye ekledim, bu kahramanca bir çılgınlık olurdu, ama işte hepsi o kadar . . . 73 Olaylar (onun kendisinin yönettiği olaylar) öngörülerimi yalanlamadı." Trochu'nün bu gönül açıcı k ü çü k söylevi, sonradan orada bulunan belediye başkanlarından biri olan Bay Cor­ bon tarafından yayımlandı. Böylece, daha cumhuriyetin ilim edildiği akşam, Trochu'ııün plan ı, meslektaşlarınlll bildiği gibi, Paris'in teslimi idi. Eğer ulusal savunma, Thiers, Favre ve hem­ palarının kişisel hükümetleri için bir bahaneden daha çok bir şey olmuş olaydı, 4 Eylül türedileri, 5 Eylülde hükü­ metten cl çeker, Paris halkını Trochu "plan"ından haber­ dar C'dcrlc ı·di; onu y;:ı hemen teslim olması, ya da kendi yazgısıı ı ı kcı ıcli eline alması için zorlarlardı. Ama bunun yerine, alçak sahtekarlar Parislilerin kahramanca çılgın1 ığını iyileştirmeyi kararlaştırdılar: bir açlık rejiminden geçirilecek. kafaları şişirilecek ve bu arada gürültülü gös­ tcrilerlc aldatılacaklard ı : Trochu. "Paris valisi, hiç bir zaman teslim olmayacak"; Jules FavrC', dışişleri bakanı, "topraklarımızdan bir santim, kalelerimizden tek taş" ver­ meyecek ! Gambetta'ya yazdığı bir mektupta, bu aynı Ju­ les l<,avre, kendilerini kendisine karşı "savunduklan" şeyin Prusya askerleri d eği l , ama Paris emekçileri olduğunu iti­ raf eder. Tüm kuşatma süresince, Trochu'nün Paris ordu­ sunun komutasını bilgece kcndil�rine verdiği bonapartçı haydutlar, kendi aralarındaki yazışmalarında, bu savun­ ma güldürüsü üzerine karşılıklı gırgır geçtiler. (Ö rneğin, Paris Savunma Ordusu topçu başkomutanı VP Lcgioıı d'hoııııeur büyük-haç nişa n ı ııa sahip Alphonse Simon Guiod'nun, topçu tümgenerali Suzane ile, Komün Resmi Gazetesi�6 tarafından yayımianmış bulunan yazışmasına bakınız.) Sahtekarlık maskesi ensonu 28 Ocak 1871 günü d üşürüldü. Sonuna kadar alçalmakta gerçek bir kahra­ nıanlık gösteren ulusal savunma hükiimeti, Paris'in tesli­ mindc, Louis Bonaparte'ın bile Sedan'da tiksinti içinde 74 kabule yanaşmadığı kadar aşağılık bir rolde, Bismarck' ı ı ı ruhsatı ile Fransa hükümeti olarak göründü. 1 8 Mart olay­ larından sonra, Versailles'a çılgın kaçışlarında, korkaklar (capitulards) 31 ihanetlerinin yazılı kanıtlarını Paris'in el­ lerinde bıraktılar, ve, bu kanıtları yoketmek için, Ko­ münün iliere çağrısıııda dediği gibi, "bu adamlar Paris'i bir kan denizi içinde bir yıkıntılar yığını durumuna getir­ mekte duraksamazlardı". Ama bu ereğe erişme bakımından böylesine bir is­ tekle saldırmak için, savunma hükümeti yönetici üyelerin­ den bazılarının ayrıca kendilerine özgü nedenleri de var­ dı. Bırakışınanın imzalanınasından az sonra, şimdi .Tu­ les Favre'ın verdiği kesin buyruk ü zerine kurşuna diziimiş bulunan, Ulusal Meclisteki Paris temsilcilerinden biri olan Bay Milliere, Cezayir'de oturan bir ayyaşın karısı ilc nikahsız yaşayan .J ules Favre'ı n , birçok yılları kapsa­ yan en gözüpek sa h te he lge l e r i n ha., ı r l a nması saycsi nrlc, nikahsız karısından olaıı çocukları adına, onu zengin biı· adam durumuna getiren önemli bi r miras elde etmeyi ba­ şardığını ve, yasal m ira sç ı la r tarafından açılan bir dava­ da, ancak bonapartçı ya ı·gı kurullarının suç ortaklığı s a ­ yesinde bir skandaldan kurtulabildiğini tanıtlayan bir gerçek hukuksal belgeler dizisi yayımlıyordu. Bu kuruluk dolu hukuksal belgelerden, biiyük bir söz sanatı yardımı ile de kurtulamayacağından, o zaman Paris halkını, aile­ ye, dine, düzen ve mülkiyete karr;ıı başkaldırma içinde bu­ lunan bir kürek kaçkınları çetesi olarak öfkeli hir biçimde suçlamak için iç savaşın patl amasını sessiz sedasız bek­ leyen Jules Favre, yaşamında ilk kez olarak, dilini tuttu. Bu aynı düzmeci, 4 Eylülden sonra, iktidara daha yeni geçmişti ki, Etendard�9 kepazcliği ir;ıinde imparatorluk dö­ neminde bile düzmeeilikteıı içeri atılmış bulunau Pic ve• Taillefer'i, duygudaşlık sonucu özgür bırakıyordu. Bu 75 adamlardan biri, Taillefer, Komün döneminde Paris'c dön­ meye cüret ettiğinden, hemen içeri atıldı; ve bunun üze­ rine, Jules Favre, Ulusal Meclis kürsüsünden, Paris'in tüm kendi ipten kazıktan kurtulmuşlarını özgürlüğe kavuş­ turduğunu haykırmaya koyuldu. i mparatorluk içişleri bakanı olmak için boş yere çalı­ \iıp çabaladıktan sonra, kendi kendini cumhuriyetin içiş­ leri bakanı atayan Ernest Picard, ulusal savunma hükü­ metinin bu Falstaff'ı, * Paris borsasından dolandırıcı ola­ rak kovulmuş ( 13 Temmuz 1867 tarihli polis müdürlüğü raporuna bakınız) , ve 5, rue Palestro adresindeki So ciete generale:'9 şubelerinden birinin müdürü olduğu sırada, 300.000 fr an k l ık bir hırsızlık yaptığı, kendi itirafı üzeri­ ne ortaya çıkmış bulunan ( l l Aralık 1868 tarihli polis mü­ dürlüğü raporuna bakınız) Arthur Picard adlı birinin kar­ deşidir. Bu Arthur Picard, Ernest Picard tarafından, ken­ di Eleetetır libre 4" gazetesinin müdürü yapıldı. Borsa sim­ sarlarının çoğu bakanın gazetesinin resmi yalanları ile şaşırtılırken, Arthur, Fransız ordularının yıkımından çı­ kar sağlamak üzere içişleri ile borsa arasında mekik doku­ yoı·du. Bu iki saygıdeğer kardeşin tüm mali yazışmaları Koruünün eline geçti. 4 Eyl ülden önce meteliksiz bir avukat olan Jules Ferry, kuşatma sırasında Paris belediye başkanı olarak dolandırıcılık yolu ile kıtlıktan bir servet çıkarmayı başar­ dı. Kötü yönetiminin hesabını vereceği gün, aynı zaman­ da mahkum edildiği gün de olacaktır. Öyleyse bu adamlar, ticlcets-of-leave'lerini""" ancak • Almanca basl<Ida : Karl Voı:ıt. İ ngilizce baskıda: Joe Miller. -Ed. •• Cezalarının büyük bir bölümünü çekmi ş olduklarından, mahküm­ ıa ra İngiltere'de bazan veı·iien ve onlar:ı özgür olarak, ama polls göze­ timi altında yaşama hakkı kazandıran oturma iznini bellrlcy<'n deyim. Bu olurnıa izinleri tickets-of-lcavc ( koşullu sahvcl"ilıııc belgeleri) adını taşır: ve bunlardan yararlananlara da tickcts-of-lcavc men (Içerden sa­ lıvcrllmişler) denir. (1871 Almanca baskı için not.) Paris'in yıkıntıları içinde bulabilirlerdi, Bismarck'a gerek­ li olan adamların ta kendileri idiler. Birkaç düzenbazlık, ve o güne değin hükümetin gizli danışmanı olan Thiers, bakan olarak kendi tickets-of-leave men'leri (salıveril­ mişleri) ile birlikte, hop hükümetin başında göründü. Thiers, bu biçimsiz bücür, yarım yüzyıla yakın bir süreden beri Fransız burjuvazisini büyüledi, çünkü Fran­ sız burjuvazisinin kendi öz sınıf bozulmuşluğunun en ge­ lişmiş entelektüel dışavurwnudur o. Devlet adamı olma­ dan önce, tarihçi olarak, yalandaki ustalığının kanıtını ver­ miş bulunuyordu. Onun devlet yaşamının günlük olgu­ lar defteri, Fransa'nın mutsuzluklarının tarihidir. 1830'­ dan önce cumhuriyetçilerin mi.ittefiki olmasına karşın, ko­ ruyucusu Laffitte'e ihanet ederek, Louis-Philippe döne­ minde ustaca hükümete sokulur. Din adamlarına karşı, Saint-Germain-1' Auxerrois kilisesi ile başpiskoposluğun yağma edildikleri karışıklıkları kışkırtarak, ve düşes de Berry'nin, önce espiyon-bakanı, sonra da ebe-gardiyanı olarak, kralın gözüne girer.41 Cumhuriyetçilerin Trans­ nonain sokağındaki öldürülmeleri ve ondan sonra da ba­ sın ve dernek kurma hakkına karşı iğrenç eylül yasaları, onun yapıtı oldu.42 Mart 1840'ta hükümet başkanı olarak suyun üstüne yeniden çıktığı zaman, Paris istihkamları planı ile Fransa'yı şaşırttı.43 Bu planı, Paris'in özgürlüğüne karşı kalleşçe bir plan olarak eleştiren cumhuriyetçileri, Milletvekilleri Meclisi kürsüsünde şöyle yanıtladı: "Ne! İstihkamların özgürlüğü tehlikeye düşürebile­ ceğini düşünmek, ha ! Ve ilkin, hangisi olursa olsun, hükü­ metin bir gün başkenti bombalayarak kendini ayakta tut­ maya girişebUeceği varsayıldığı zaman, bir hükümete ka­ raçalınmış olunur . . . . Ama böyle bir hükümet, zaferinden sonra yüz kez daha güçsüz olacaktır." Kuşkusuz, bu kaleleri önceden Prusyalılara teslim et­ miş bulunan bu hükümetten başka hiç bir hükümet, kendi 77 kalPlerinin ateşini Par is'f' karşı çevirmeyi hiç bir zaman giize alamazd ı. Kral Bomba 1848 Ocağında Palermo'yu bombaladığı 44 ;r.ama n , o sırada uzun süredir hükümet dışı bulunan Thiers, Milletvekilleri Meclisinde yeniden ortaya çıkarak �öyle demişti : "Baylar, Palermo'da olup bitenleri biliyorsunuz; kırk­ sekiz saat boyunca büyük bir kentin bombalandığını öğ­ renince hepiniz (parlamenter olarak konuşmak gerekir­ se) dehşetten tiirediııiz. Kim tarafından? Savaş haklarını kullanan y a ban c ı bir düşman tarafından mı? Hayır bay­ lar, kendi öz hükümetiniz tarafından. Peki neden? Çünkü bu bahtsız kent kendi haklarını istiyordu. Evet, kendi hak­ la r ın ı istemiş olduğu i ç i n , Palermo kırksekiz saat bomba­ ln nd ı ! Bundan ötürü Avrupa kamuoyuna başvurmama izin V('r i n Avrupa'n ın belki de en büyük kürsüsünden, bu tür­ l ü d avran ışl ara karşı tiksinti sözleri (gerçekten sadece söz l er) yankılatmak, insanlığa bir hizmette bulunmaktır. . . . Ülkesine hizmetlerde bulunmuş olan (Bay Thiers'nin hiç yapmadığı şey) naip Espartero, Barselona'yı, ayaklan­ ınayı bastırmak için bombaladığını ileri sürdüğü zaman, dünyanın her yanından bir öfke çığlığı yükselmişti." Onsekiz ay sonra, Bay Thiers, Roma'nın bir Fransız ordusu tarafından bombalanmasının en yaman savunu.;. cuları arasında idi.4'' Gerçekte, kral Bomba'nın, bombala­ masını kırksf'kiz saatle sınırlamaktan başka bir suçu ol­ masa gerek. Şubat devriminden birkaç gün önce, Guizot'nun onu mahkum etmiş bulunduğu iktidardan ve onun nimetlerin­ den uzaktaki uzun sürgünden ötürü öfkelenmiş bulunan ve havada yakın bir halk ayaklanmasının kokusunu alan Thiers, ona Mirabeau-mouche* takma adını kazandıran o . • Sinek-Mir:ılıe:ıu. -Ed. sözde kahramanca üslup i le, Milletvekilleri Meclisinde şöyle dedi: "Ben s adece Fransa'da değil, ama Avrupa'da da dev­ rim pnrtisindenim. Dilerim ki devrim hükümeti ıl ımlıla­ rm e l ler i n d e kalsın ; a ma eğer hükiimet a t e� li ki mselerin, hatta rad ikal ler in bile eline geçse, ben gene de davamı bırakmayacağım. Her zaman devrim partisinden olaca­ ğ ı m. " Şubat devrimi geldi çattı. Devrim, küçük adamın düş­ Iediği gibi, Guizot kabinesini bir Thiers kabinesi ile değişti­ recek yerde, Louis-Philippe'i cumhuriyet ile değiştirdi. Halk zaferinin birinci günü, emekçilerin önemsememesi­ nin kendisini onların nefretinden koruduğunu unutan Thi­ ers, özene bezene saklandı. Gene de, dillere destan cesareti ile, haziran insa n kınmları11 kamu alanını onun etkinlik tü­ rü i çin temizleyincPye değin, bu alandan kaçm akta devam etti. O zaman, "düzen partisi"nin·ıG ve yönetici sınıfın Wm düşman fesat komi telerinin, halkı ezmek için birlikte, ve krallığı herbiri kendi gönlüne gö re yeniden kurmak için de birbirlerine kar�ı komplolar düzenledikleri o a no n im saltanat fasılası olaıı parlamenter cumhuriyetin yönet ici beyni d urumuna geldi. Bugün olduğu gibi o zaman da, Thiers, cumhuriyetçileri, cumhuriyetin güçlenmesine kar­ şı tek engel olarak eleştiriyordu; bugün olduğu gibi o za­ man da, cumhuriyet ile, cellatın Don Carlos ile konuş­ tuğu gibi konuşuyordu: . "Seni öldüreceğim, ama senin ken­ di iyiliğin için." O zaman olduğu gibi bugün de, zaferinin ertesi günü şöyle haykırabilecektir : "L'Empire est fait !"• Zorunlu özgürlükler ü zerindeki ikiyüzlü öğütlerine ve onu a ldatmış ve parlamentarizm dışına fı rl a t ı p atmış bu­ lunan Louis Bonap u rte' a karşı ki�isel hıncına karşın -ve parlamentarizmin yapay havası dışında, küçük adam, onun • imparatorluk kurul muştur! -ç. 79 çok iyi bildiği gibi, porsur ve hiçliğe döner-, Roma'nın Fransız birliklerince işgalinden, Alman birliğine karşı, bu birlik Prusya despotizmine aldatıcı bir görünüş hizmeti göreceği için değil, ama Almanya'nın bölünmüşlüğü üze­ rindeki Fransa'nın geleneksel hakkına bir saldırı olacağı için sert sövüp saymaları ile kışkırttığı Prusya savaşına değin, İkinci İmparatorluğun bütün alçaklıklarına batrnış­ tı. Cüce kolları ile, tarihsel çizme boyacısı olduğu Napo­ leon I'in kılıcını Avrupa'nın karşısında sallamasını sev­ diğinden, dış siyaseti, 1840'taki Londra Antlaşrnasından47 1 87l'deki Paris'in teslimine ve Paris'e karşı, Bismarck'ın yüksek izni ile Sedan12 ve Metz14 tutsaklarını ileri sürdü­ ğü bugünkü iç savaşa değin, her zaman Fransa'nın bütün­ sel alçalrnası ile, taçlandı. Yeteneğinin bükülgenliğine ve izlediği erelderin değişkenliğine karşın, bu adam tüm ya­ şamı boyunca en geri kafalı göreneğe bağlı kalmıştı. Mo­ dern toplumdaki derin akımlarm ona her zaman saklı ka­ lacakları açıktır; ama hatta onun yüzeyindeki en gözle gö­ rülür değişiklikler bile, tüm diriliği dile sığınmış bulu­ nan bir kafayı tiksindiriyorlardı. Bundan ötürü, günü geç­ miş Fransız koruyuculuk sisteminden her sapınayı bir saygısızlık olarak göstermekten hiç yorulmadı. Louis-Phi­ lippe'in bakanı iken, demiryollarını çılgınca bir kuruntu olarak yerdi ; ve, daha sonra, Louis Bonaparte dönernin­ de muhalefette iken, çürümüş Fransız ordu sistemini her düzeltme girişimini, kutsal şeylere karşı bir saygısızlık olarak kmadı. Uzun siyasal yaşamında, ne kadar önem­ siz olursa olsun, kendini herhangi bir pratik yarar taşı­ yan bir tek önlemden bile suçlu kılmamıştır. Thiers sa­ dece zenginlik doymazlığında ve zenginlik üreten insan­ lara karşı beslediği düşmanlıkta tutarlı olmuştur. Louis­ Philippe dönemindeki ilk bakanlığına Eyüp peygamber kadar yoksul girmiş, oradan milyoner olarak çıkmıştır. Aynı kral dönemindeki son bakanlığı (1 Mart 1840 günBo lü olanı) , onu Milletvekilleri Meclisinde zimmetine para geçirme suçlamaları ile karşı karşıya bıraktı ve o bu suç­ lamalara, Jules Favre ya da herhangi bir başka timsah kadar büyük bir kolaylıkla saçıp savurduğu bir şey olan gözyaşları ile yanıt vermekle yetindi. Bordeaux'da,* Fran­ sa'yı yakın bir mali yıkımdan kurtarmak için aldığı ilk önlem, 1869 yılında Paris'teki seçmenleri kendine çekmek için sözünü etmiş bulunduğu "tutumlu cwnhuriyet"in ilk ve son sözü olarak, kendi kendine yılda üç milyon gelir sağlamak oldu. 1830 Milletvekilleri Meclisindeki eski mes­ lektaşlarından biri, kapitalist olmasına karşın gene de Komünün canla başla bağlı bir üyesi olan Bay Beslay, son günlerde Thiers'ye bir afişte şöyle çıkışıyordu: "Emeğin sermayeye köle edilmesi, her zaman siya­ setinizin temeli olmuştur, ve emek cumhuriyetinin Bele­ diye Dairesine yerleştiğini gördüğünüz günden bu yana, Fransa'ya: Bunlar kıyacılardır! diye haykırmaktan hiç bir zaman geri kalmadınız." Küçük siyasal itliklerde usta, yalan yere yemin ve ihanette virtüöz, her türlü bayağı kurnazlıklara, sinsi yol­ lara ve partilerin parlamentodaki aşağılık savaşım kalleş­ liklerine eli yatkın, bir kez bakanlıktan kovulduktan son­ ra, düşünce yerine sınıf önyargıları, gözüpeklik yerine kendini gösterme merakı ile, yeniden bakan olunca onu kan içinde boğmak üzere, bir devrim ateşlerneye her za­ man hazır, kamusal yaşamının iğrençliği ölçüsünde aşa­ ğılık bir özel yaşam süren bu adam, bir Fransız Sulla'sı rolünü oynadığı şu anda bile, davranışlarının tiksinçliğini, farfaralıklarının gülünçlüğü ile daha da belirginleştirmek­ ten kendini alamıyor. Paris'in teslim şartlaşması, Prusya'ya yalnız Paris'i değil, ama tüm Fransa'yı teslim ederek, 4 Eylül kapkaç·• 1891 Almanca baskı, tarihi d e ekler: "187l'dc". -Ed. B:ı çılarının, Trochu'nün söylemiş bulunduğu gibi, daha o akşam başlattıkları, düşman ile uzun bir entrikalar ve ihanetler dizisini bir sonuca bağladı. Öte yandan, bu şart­ laşma, onların şimdi Prusya'nın yardımı ile cumhuriyetC' ve Paris'e karşı girişecekleri iç savaşı da başlatıyordu. Tuzak, teslim koşullarının ta içinde kurulmuş bulunuyor­ du. O sırada, toprakların üçte-birinden çoğu düşmanın elindeydi, başkentin iller ile bağlantısı kesilmiş, bütün ilişkiler koparılmıştı. Bu koşullar içinde Fransa'nın gerçek bir temsilini (representation) seçmek, hazırlıklar için ge­ rekli zaman verilmedikçe, olana�sız idi. Teslim şartlaş­ masında ulusal bir meclisin sekiz gün içinde seçilmesi iş­ te bu nedenle yer aldı; öyle ki, Fransa'nın birçok bölge­ lerinde, yapılacak seçimlerin haberi ancak oylamanın ön­ günü geldi. Ayrıca bu meclis, teslim şartlaşmasının açık bir maddesine göre, ancak savaş ya da barışı kararlaş­ tırmak, ve gerektiğinde bir barış antiaşması imzalamak ereği ile seçilecekti. Halk, bırakışma koşullarının savaşın devamını olanaksız kıldığını, ve Bismarck tarafından da­ yatılan barışı onaylamak için, Fransa'nın en kötü insan­ larının en iyi insanlar olduklarını sezmemezlik edemez­ di. Ama bütün bu önlemlerle yetinmeyen Thiers, hatta bırakışmanın gizemi Paris'te açığa vurulmadan önce, bun­ dan böyle orleancıların yanında, artık hoşgörü ile kar­ şılanamayacak bonapartçıların9 yerini alacak olan leji­ timist partiyi güçlendirip canlandırmak için illerde bir seçim turuna çıkmış bulunuyordu. Thiers onlardan kork­ muyordu. Gericilik aleti olarak, modern Fransa'yı yönet­ meleri olanaksız, ve dolayısıyla küçümsenecek rakipler olan, Thiers'nin kendi sözlerine göre (Milletvekilleri Mec­ lisi, 5 Ocak 1833) , eylemi "her zaman yabancı istilası, iç savaş ve anarşi ile sınırlı kalmış bulunan" bir partiden daha iyisi olabilir miydi? Bu lejitimistler, onca zamandır bekledikleri o geçmi82. şe yönelik bin yılın geldiğine gerçekten inanıyorlardı. Yabancı istilası çizmeleri altında bir Fransa vardı; bir imparatorluğun yıkılışı ve bir Bonaparte'ın tutsaklığı var­ dı; ensonu, kendileri vardı. Tarihin tekerleği, 1816'nın "bulunmaz meclis"•inde48 durmak üzere, gözle görülür­ cesine tersine dönmüştü. Cumhuriyet meclislerinde, 1848'­ den 185l'e değin, bu lejitimistler kendi bilgili ve yetiş­ miş parlamenter sözcüleri tarafından temsil edilmişler­ di; şimdi partinin basit askerleri: Fransa'nın bütün Pour­ ceaugnac'ları•• meclise üşüşüyorlardı. Bu "köylüler" Meclisi49 Bordeaux'da toplanır toplan­ maz, Thiers ona barış hazırlıklarının, bir parlamenter tartışmadan bile geçirilmeksizin, hemen kabul edilmesi gerektiğini açıkça bildirdi ; Prusya onların cumhuriyete ve onun kalesi olan Paris'e karşı savaş açınalarına ancak bu koşulla izin veriyordu. Karşı-devrimin, gerçekte, yiti­ rilecek zamanı yoktu. İ kinci imparatorluk, ulusal borcu iki katından çoğuna çıkarmış ve bütün büyük kentleri ağır bir biçimde borçlandırmıştı. Savaş, vergileri korkunç bir biçimde şişirmiş ve ulusal kaynakları acımaksızın kı­ rıp geçirmişti. Yıkımı tamamlamak üzere, Fransız top­ rağı üzerindeki askerlerinden bir yarım milyonun bakı­ mını, beş milyarlık ödencesini ve geciken taksitlerin % 5 faizini isteyen Prusyalı Shylock da orada idi. Hesap pu­ sulasını kim ödeyecekti? Zenginliği kendilerine mal eden­ ler, kendi başlattıkları bir savaşın giderlerini bu zengin­ lik üreticilerinin sırtına yüklemeyi, ancak cumhuriyeti zorla devirerek umut edebilirlerdi. İşte toprak mülkiyeti ve Sermayenin bu yurtsever temsilcilerini, saldırganın gözleri ve yüksek koruyuculuğu altında, dış savaşa bir • 1871 ve 1891 Almanca baskılar şöyle belginleştirilirler: .. (Land­ rat'lar ve junkerler Meclisi)''. -Ed. •• Bu türlü adlar Için, Adlar Dizininin sonundakl Söylencesel (Mitolojik) Klşl!l:'r biilümilne bakınız. -Ed. BJ Gökı;eyazınsal ve iç savaş, bir zenci köle satıcıları ayaklanması eklerneye götüren şey, böylece Fransa'nın engin yıkımının ta ken� disi idi. Komplonun yolunu kapamak üzere, büyük bir engel vardı: Paris. Paris'i silahsızlandırmak, başarının ilk ko' şulu idi. Bunun sonucu Paris, Thiers tarafından, silahla­ rını teslim etmesi için uyarıldı. Sonra Paris, "köylüler" Meclisinin çılgınca karşı-cumhuriyetçi gösterileri ve Thi­ ers'nin cumhuriyetin yasal statüsü üzerindeki ikircil açık­ lamaları; Paris'in başını kesme ve lıaşkentsizleştirme (de­ capiter et de dıkapitaliser) tehdidi; orleancı elçilerin atan­ ması; Paris sanayi ve ticaretini yıkımla tehdit eden, ti­ cari vadeler ve kiralar üzerindeki Dufaure yasaları;50 Pouyer-Quertier vergisi, ne olursa olsun her türlü yayı­ nın her nüshası üzerinden alınan iki santim; Blanqui ve Flourens'a karşı ölüm kararları; cumhuriyetçi gazetele­ rin kapatılması; Ulusal Meclisin Versailles'a taşınması; Palikao tarafından ilan edilmiş ve 4 Eylül günü kaldırıl­ mış bulunan sıkıyönetimin yenilenmesi; aralıkçı51 Vinoy'­ nın Paris valisi, imparatorluk jandarması Valentin'in po­ lis müdürü, ensonu cizvit general d'Aurelle de Paladines'­ in Ulusal Muhafız başkomutanı olarak atanması gibi olay­ larla usandırıldı. Ve şimdi, Bay Thiers'ye ve onun buyruğu altında ça� lışan ulusal savunma görevlilerine sorulacak bir soru­ muz var. Bilindiği gibi, kendi maliye bakanı Bay Pouyer­ Quertier aracılığı ile, Thiers, hemen ödenmesi gereken iki milyarlık bir borçlanma imzalamıştı. Peki, 1 o Bu işin Thiers, Jules Favre, Ernest Picard, Pou­ yer-Quertier ve Jules Simon'un ceplerine yüzlerce mil­ yonluk bir rüşvet girecek biçimde düzenlendiği ve, 2° Paris'in "yatıştırılma"sına değin hiç bir ödeme­ nin yapılmayacağı,52 doğru mudur, değil midir? Her durumda, işin çok ivedi olması gerekir, çünkü 'l'hiers ile Jules Favre, Bordeaux Meclisi çoğunluğu adına, utanmadan Paris'in Prusya birlikleri tarafından işgal edil­ mesini istediler. Ama, Almanya'ya dönüşünde kendisine hayran hayran bakan Frankfurt hamkafalarına açıkça bir bıyık altından gülerek söylediği gibi, Bismarck'ın oyunu­ na bu girmiyordu. II Karşı-devrimci komplonun yolu üzerindeki tek ciddi engel, silahlanmış Paris idi. Öyleyse Paris'i silahsızlan­ dırmak gerekiyordu! Bu nokta üzerinde, Bordeaux Mec­ lisi içtenliğin ta kendisi idi. Eğer bu meclis köylülerinin bağırıp çağırmaları bunu anlatmak için yeterli olma­ saydı, Paris'in Thiers tarafından triumviranın -aralik­ çı Vinoy, bonapartçı jandarma Valentin, ve cizvit gene­ ral d'Aurelle de Paladines - sevecen özenişine bırakıl­ ması bir kuşku gölgesi bile bırakmazdı. Paris'in silahsız­ landırılmasının gerçek ereğini saygısızca ilan etmelerine karşın, komplocular yalanların en apaçığı, en yüzsüzü olan bir bahane ilc ondan silahlarını teslim etmesini is­ tediler. Ulusal Muhafızın topları, diyordu Thiers, dev­ lete aittir ve devlete geri verilmelidir. Gerçek ise, şu: daha Bismarck'ın tutsaklarının ona Fransa'yı teslim et­ tikleri, ama başkente boyuneğdirme kesin niyeti ile ken­ dilerine kalabalık bir muhafız birliği ayırdıkiarı teslim şartıaşması günü, Paris tetikte idi. Ulusal Muhafız yeni­ den örgütlendi ve başkomutanlığı, eski bonapartçı kuru­ luşun bazı döküntüleri dışında, birliğin tümü tarafından seçilmiş bir Merkez Korniteye verdi. Prusyalıların Pa­ ris'c girişlerinin öngünü, Merkez Komite, korkaklar ta­ rafından Prusyalıların işgal edecekleri mahalleler ve do­ laylarında kahpece yüzüstü bırerkılmış bulunan top ve makineli tüfeklerin Montmartre, Belleville ve La Vii- lette'e taşınmasını sağladı. Bu toplar, Ulusal Muhafızın topladığı paralar ile alınmıştı. 28 Ocak teslim sözleşme­ sinde resmen Ulusal Muhafızın özel mülkiyeti olarak ta­ nınmış, ve bu nitelikle, hükümete ait silahların yenenin ellerine genel tesliminden ayrık tutulmuştu. Ve Thiers, Paris'e karşı savaş açmak için, ne denli hafif olursa olsun, her türlü bahaneden öylesine yoksun bulunuyordu ki, apaçık bir yalana başvurma zorunda kaldı: Ulusal Muha­ fızın topları devletin malı imiş. Topların alınması elbette Paris'in ve dolayısıyla 4 Eylül devriminin genel silahsızlandırılmasına bir başlan­ gıçtan başka bir şey olmayacaktı. Ama bu devrim Fran­ sa'nın yasal rejimi durumuna gelmişti. Bu devrimin ya­ pıtı olan cumhuriyet, yenenler tarafından teslim şartlaş­ masında bile tanınmıştı. Teslim şartıaşmasından sonra, cumhuriyet bütün yabancı devletler tarafından tanın­ mış ve Ulusal Meclis onun adına toplantıya çağrılmıştı. Bordeaux'da toplanan Ulusal Meclisin, ve onun yürütme gücünün tek yasal görev sanı, Paris emekçilerinin 4 Ey­ lül devrimi idi. 4 Eylül olmasaydı, Ulusal Meclis yerini hemen, 1869'da bir Prusya rejimi altında değil, bir Fran­ sız rejimi altında genel oy aracıyla seçilmiş, ve devrim tarafından zorla dağıtılmış bulunan yasama meclisine bı­ rakma zorunda kalırdı. Thiers ve "salıverilmiş" adamları, Louis Bonaparte'tan onları bir Cayenne53 yolculuğundan kurtaran izin belgeleri koparmak için, onun karşısında boyuneğme zorunda kalırlardı. Ulusal Meclisin yetkileri, Prusya ile barış koşullarını kararlaştırmakla yükümlü bir noterin yetkilerinden başka bir şey değildi. O, ger­ çek bürünümü her zaman silahlanmış Paris, bu devri­ mi yapmış bulunan Paris, onun için dayanılmaz açlık acı­ ları ile beş aylık bir kuşatmaya katlanmış, ve Trochu pla­ nına karşın, direnmesini uzatarak, bu direnmeyi taşra­ da zorlu bir savunma savaşının temeli durumuna ge86 tirmiş bulunan Paris olan bu devrimde, bir ara-olaydan başka bir şey değildi. Ve şimdi Paris ya Bordeaux'nun başkaldırmış zenci köle satıcılarının onur kırıcı kesin buyruğu üzerine silahlarını teslim edecek ve kendi 4 Ey­ lül devriminin, Louis Bonaparte'ın iktidarının onun kral­ cı rakiplerine basit bir aktarılmasından başka hiç bir an­ lama gelmediğini kabul edecek; ya da kendini, İkinci İm­ par:atorluğu doğurmuş, ve onun koruyucu vesayeti al­ tında tam bir çürümeye değin olgunlaşmış bulunan si­ yasal ve toplumsal koşullar devrimci bir biçimde altüst edilmeksizin, kurtarmak ve canlandırmak olanağı bulun­ mayan Fransa'nın, ona canla başla bağlı savunucusu ola­ rak gösterecekti. Beş aylık bir açlık sonucu daha da güç­ süztenmiş bulunan Paris, bir an bile duraksamadı. Ken­ di kalelerinde, kendi üzerine çevrilmiş Prusya toplarının tehdidine değin her şeye meydan okuyan Paris, kahra­ manca, Fransız komplocularına karşı bir direncin tüm tehlikelerini göze alma kararına vardı. Gene de, Paris'in sürükleneceği bir iç savaş korkusu içinde, Merkez Ko­ mite, meclisin kışkırtmalarına, yürütme gücünün zor­ balıkiarına ve birliklerin Paris ile dolaylarında tehdit edici bir toplanmasına karşın, aynı salt savunucu tutu­ ınunu korudu. Demek ki. Vinoy'yı bir polis memurları sürüsü ve birkaç ordu alayının başında, m.usal Muhafızın toplarını baskınla ele geçirmek üzere, Montmartre'a karşı bir ge­ ce seferine göndererek, iç savaşı Thiers başlattı. illusal Muhafızın direnmesi ve ordunun halk ile kardeşleşmesi karşısında bu girişimin nasıl başarısızlığa uğradığı bili­ nir. D'Aurelle de Paladines, kendi zafer bültenini önce­ den bastırmış ve Thiers kendi coup d'Etat• önlemlerini açıklayan afişleri hazırlamış bulunuyorlardı. Bütün bun­ ların yerini, Thiers'nin illusal Muhafızı silahlarının sa­ hibi olarak bırakma yolundaki soylu kararını açıklayan çağrılarının alması gerekti; Thiers, Ulusal Muhafızın bu silahları, başkaldırıcılara karşı hükümet ile birleşrnek için kullanacağına kesin gözüyle baktığını söylüyordu. Ken­ dilerine karşı küçük Thiers çevresinde bu birleşme çağ­ rısına, 300.000 Ulusal Muhafızdan, sadece 300'ü yanıt verdi. Şanlı 18 Mart işçi devrimi, Paris üzerindeki sözgötürmez egemenliğini kurdu. Merkez Komite, onun geçici hükü­ meti oldu. Avrupa bir an için, siyaset ve savaştaki yeni ve heyecan uyandırıcı başarılarının bir gerçeklik gölge­ sine sahip bir şey mi, yoksa hanidir geçip gitmiş bir geç­ mişin düşleri mi olduklarını kendi kendine sorar gibi gö­ ründü. 18 Marttan, Versailles birliklerinin Paris'e girişine değin, proleter devrim, devrimlerde ve hele "yüksek sı­ nıflar"ın karşı-devrimlerinde bol bol görülen zor eylem­ lerinden öylesine bağışık kaldı ki, düşmanları öfkelerini kusmak için, general Lecomte ve general Clement Tho­ mas'nın öldürülmeleri ile Vendôme alanı olayından baş­ ka bir konu bulamadılar. Montmartre'a karşı gece saldırısına katılan banapart­ çı subaylardan biri olan general Lecomte, Pigalle alanın­ da, 81. ordu alayına silahsız siviller üzerine dört kez ateş etmesi buyruğunu vermiş, ve erlerinin buyruklara uyma­ ması üzerine, onlara sövüp saymıştı. Kadınları ve çocuk­ ları kurşunlayacak yerde, kendi erieri onu kurşunladılar. Erler tarafından işçi sınıfı düşmanlarının okulunda ka­ zanılmış bulunulan kökleşmiş alışkanlıklar, bu erler işçi sınıfından yana geçer geçmez elbette değişmeyecekler­ dir. Aynı erler Clement Thomas'yı da öldürdüler. Eski bir kırgın assubay olan "general" Clement Tho­ mas, Louis-Philippe döneminin son zamanlarında, baş­ kalarının suçunu üzerine alan kimse (gerant responsab• Hükümet darbesi. -ç. 88 le*) ve bu çok kavgacı gazetenin görevli düellocusu iki­ li niteliği ile çalışmak üzere, cumhuriyetçi le National51 gazetesi yazıkuruluna girmişti. Şubat devriminden55 son­ ra, iktidara geçen National'ciler bu eski assubayı gene­ rale dönüştürdüler. Bu iş, onun da Jules Favre gibi kor­ kunç kışkırtıcılarından ve en alçak cellatlarından biri ol­ duğu haziran kıyımının" öngününde oldu. Sonra, general sanı da kendisi de, 1 Kasım 1870 günü yeniden su yüzü­ ne çıkmak üzere, uzun bir süre boyunca ortadan yokol­ dular. Bir gün önce, Belediye Dairesinde tutsak edilen savunma hükümeti, Blanqui, Flourens ve işçi sınıfının öbür temsilcilerine, zorla ele geçirmiş bulunduğu iktida­ rı Paris'te özgürce seçilecek bir Komünün elinde bıraka­ cağına törenle söz vermişti.56 Sözünde duracak yerde, bu hükümet Paris üzerine Trochu'nün, şimdi Bonaparle'ın Korsikalılarının yerini tutan Brctonlarını sal ıverdi.57 Sa­ dece, böylesine bir andını bozma ile adını kirletmek iste­ meyen general Tamisier, Ulusal Muhafız başkomutanlı­ ğından istifa etti ve, onun yerine, Clement Thomas yeni ­ den general oldu. Bütün komutanlığı boyu nca, Prusyalılar ilc değil, ama Paris Ulusal Muhafızı ile savaştı. Paris'in genel silahlanınasım engelledi, burjuva taburlarını işçi taburlarına karşı kışkırttı, Trochu "plan"ına karşıt su­ bayları uzaklaştırdı ve, lekeleyici korkaklık suçlaması al­ tında, kahramanlığı şimdi en amansız düşmanlarının bile hayranlığını çeken proleter taburları terhis etti. Clement Thomas, 1848 Haziranında Paris işçi sınıfının kişisel düş­ manı olarak kazandığı rütbe şeritlerini yeniden kazanmış bulunmaktan büyük bir övünç duyuyordu. 18 Marttan birkaç gün önce, "Paris ayaktakımı seçkin tabakasını n işini bitirmek" için, savaş bakanı Le Flô'ya kendi kafa• Sorumlu şu açıklama yönetici. Uc Izlenir: Bu parça. ''Başkası ı u7 ı yerine tutulmuş a d a m . " ' -Ed. Bg ve IR'll h;ıpis Alınaıwa eczalarını lıaskııarıııd;ı. çekmek Için sından bir plan sunuyordu. Vinoy'nın bozguna uğrama­ sından sonra, savaşıma amatör espiyon niteliği i le giri�­ mekten kendini alamadı. Galles prensesi, Londra'ya gir­ diği gün kalabalıkta ezilen insanların yazgısından ne ka­ dar sorumlu ise, Merkez Komite ve Paris emekçileri de Clement Thomas ile Lecomte'un öldürülmesinden tasta­ mam o kadar sorumlu oldular. Silahsız yurttaşların Vendôme alanındaki sözde öl­ dürülmeleri, bu yalanı yaymak için salt Avrupa gazete­ ciliği uşak takımına güvenerek, Bay Thiers ile köylülerin mecliste hiç sözünü etmedikleri bir mittir. "Düzenciler", Paris gericileri, 18 Mart zaferinden tir tir titrediler. Bu onlar i çin ensonu gelen halk cezasının işareti idi. 1848 Haziran günleri nden 22 Ocak 187158 gününe değin, buy­ rukları üzerine öldürülmüş bulunan kurbanların hayalet­ leri, karşılarında dikiliyorlardı. Terörleri, tek cezaları ol­ du. Hatta polisler bile (sergents de ville) , yapılması ge­ rektiği gibi silahsızlandırılacak ve kilit altına konacak­ ları yerde, Versailles'da güvenliğe kavuşmak üzere Pa­ ris kapılarını ardına kadar açık buldular. DüzeneHer sa­ dece itilip kakılmamakla kalmadılar, ama biraraya gel­ me ve Paris'in göbeğinde bile birçok güçlü konum işgal etme yetkisine de sahip oldular. Merkez Komitenin bu ho�görürlüğü, silahlı işçilerin "düzen partisi"nin alışkan­ lıkları ile öylesine bağdaşmaz bir durumda bulunan bu yüce gönülliilüğü, "düzen partisi" tarafından haksız yere bir güçsüzlük duyusunun belirtisi olarak yorumlandı. Vi­ noy'nın topları ve makineli tüfekleri* ilc başaramadığı şeyi, onun silahsız bir gösteri örtüsü altında yapmaya gi­ rişme yolundaki budalaca planının nedeni budur. 22 Mart günü, saflarında bütün petit crev e'ler ** ve başında da im- lar. • Metinde Metinde •• Fransızca. -ç. kibarlığa özeilen mitmi!!cuscs ol«rak, petits crcves, -ç. 90 işsiz güçsüz ıld i k � n l ı ­ paratorluğun alışılmış ünlüleri, Heeckeren'ler Coetlogon'­ lar, Henry de Peme'ler vb. bulunan kışkırtıcı bir "kibar tabaka" bayları alayı, kibar mahallelerden yola çıktı. Ba­ rışçıl bir gösteri ödlek bahanesi altında, ama gizlice öldürü­ cü silahlar taşıyan bir çete, yürüyüş kolu biçiminde düzen­ lendi, yolu üzerinde rasladığı Ulusal Muhafız nöbetçi ve devriyelerini hırpalayıp silahsızlandırdı, ve: "Kahrolsun Merkez Komite! Kahrolsun katiller! Yaşasın Ulusal Mec­ lis!" çığlıkları ile rue de la Paix'den (Barış sokağı) place Vendôme'a (Vendôme alanı) çıkan çete, nöbet bekleyen mu­ hafız kollarını zorlamaya ve onların korudukları Ulusal Mu­ hafız karargahını baskınla almaya kalkıştı. Tabanca atı:ş­ larına karşılık olarak, gerekli uyarmalarda bulunuldu, ve bu uyarmaların etkisiz kalması üzerine Ulusal Muhafız ge­ nerali* ateş komutu verdi. Bir tek salvo, "saygıdeğer top­ luluk"larının şöyle bir gösterilişinin, Paris devrimi üze­ rinde, Yeşu'nun borularının Eriha kenti surları üzerin­ de gösterdikleri etkinin tıpkısını göstereceğini uınan alık delikanlıları, çılgınca bir kaçı� içinde darma duman etti. Kaçaklar arkalarında iki ölü, dokuz ağır yaralı (arala­ rında bir de Merkez Komite üyesi**) Ulusal Muhafız ile, "silahsız" gösterilerinin "barışçıl" niteliğini iyice tanıtla­ yan, marifetlerinin sağa sola saçılmış tabancalar, bıçak­ lar ve kılıçlı bastonlarla dolu tüm sahnesini bırakıyorlar­ dı. Paris Ulusal Muhafızı, 13 Haziran 1849 günü, Fran­ sız birlikleri tarafından Roma'ya yapılan saldırınm15 ha­ inliğine karşı protestoda bulunmak için gerçekten barış­ çıl bir gösteri düzenlediği zaman, o sırada düzen partisi generali olan Changarnier, birliklerini her yandan, onl arı vurmak ve kılıçtan geçirmek, ve atlarının ayakları altm­ da çiğnemek buyruğu ile, bu silahsız insanlar üzerine sür­ düğü için, Ulusal Meclis ve özellikle Bay Thiers tarafın• Bergeret. -Ed. •• MaljournaL -Ed. 1 dan, toplumun kurtarıcısı olarak alkışlanmıştı . O zaman Paris sıkıyönetim altına alınmış, Dufaure yeni baskı ya­ salarını ivedilikle meclisten geçirmişti. Yeni tutuklama­ lar olmuş, yeni yasaklamalar konmuş, yeni bir terör uy­ gulanmıştı. Ama "aşağı s ınıflar" bu işlerde başka türlü davranırlar. 1871 Merkez Komitesi , "barışçıl gösteri" kah­ ramanlarını düpedüz bilmezlikten geldi öyle ki, sadeec iki gün sonra, bunlar Versailles'a doğru ünlü kaçan ka­ çananın taçlandırdığı o silahlı gösteri için, amiral Sais­ set'in buyruğu altında toplanacak duruma geldiler. Thi­ ers tarafından Montmartre'a gece hırsızlığı girişimi ile başlatılmış bulunan iç savaşı kabul etmekte gösterdiği tiksinti yüzünden, Merkez Komite bu kez, o sıralarda adamakıllı savunmasız bir durumda bulunan Versailles üzerine hemen yürümemek, ve böylece Thiers ile köy­ l lileri n i n kumploların a bir son vermemekle kesin bir yan­ lışlık yaptı. Bunun üzerine, Koroünün seçim günü olan 26 Martta, düzen partisinin gücünü bir de seçim sandık­ larında denemesine izin verildi. O gün, Paris mairie'le­ r i ı ıdc• düzen partisi üyeleri, içlerinden onları uygun bir zaman ve uygun bir yerde temizleme andını homurda� narak, çok yüce gönüllü yenginleri ile tatlı barışma söz.. leri teati ettiler. Şimdi madalyanın öbür · yüzüne bakın. Thiers nisan başlarında Paris'e karşı ikinci kampanyasını açtı. Versa. illes'a getirilen ilk Parisli tutsaklar kafilesi, Ernest Pi. card, elleri ceplerinde, alay ederek onların çevresinde aylak aylak dolaşır, ve Bayan Thiers ile Bayan Favre, nedimelerinin ortasında, balkanlarından Versaylı güru­ huıı alçaklıklarını alkışlarlarken, insanı çileden çıkarıcı canavarlıkların konusu oldu. Ele geçirilmiş bulunan sa­ vaşçılar umursamazlıkla öldürüldüler; yiğit dostumuz, de� • lll'l ediye haşkanlıkları. ·- ç . 92 mir döküm işçisi general Duval, sorg usu z sualsiz kur·şu­ na dizildi, i kinci İmparatorluğun içki alemlerindeki utan­ mazca davranışları ile öylesine ünlü karısının pezevengi Galliffet, bir bildirgede, kendi avcıları tarafından bastı­ rılıp silahsızlandıı·ılan küçük bir Ulusal Muhafız birliği­ nin, yüzbaş ı ve teğmenleri ile birlikte öldürülmesini bu­ yurmuş olduğu için böbürlendi. Kaçak Vinoy, federeler saflarında yakalanan her erin öldürülmesini huyuran gün­ lük buyruğu için, Thiers tarafından L{�gion d'honneur'­ ün büyük-haç nişanı ile ödüllendirildi. Jandarma Des­ marets, 31 Ekim 1870 günü savunma hiikümetinin başla­ r ı n ı kurtarmış bulunan şövalye ruhlu ve yüce gönüliii Flourens'i,59 bir kasap gi bi , haince parçalamış olduğu için m a dal ya aldı. Bu c inay etin "güçlendirici ayrıntıları", Thi­ ers tarafından Ulusal Mecliste hoşnutluklu açındırıldı. Bir Timurlenk rolü aynaması kabul edilmiş parlamenter bir Tom Pouce'un [Parmak 'l'om, Parmak Çocuk - ç. ] kendini beğenmiş böbürlenmesi ile, küçükliiği.iııe karşı ayakla nanl ara, ve hasta arabaları için yansızlık hakkına değin, uygarlar arası hiç bir savaş g üven ces i tanımayı kabul etmedi. Voltaire tarafından daha önce sezilmiş bu­ lunan,w' o kaplanca içgüdülerini başıboş bırakmasına bir a n için izin veı·ilmiş maymundan daha korkunç bir şey yoktur. (Bkz: Ekler, s. 35."') Komünün, misillerneyi huyuran ve görevinin "Paris'i Versailles haydutlarının yaruyarnca davranışiarına karşı korumak ve göze göz, dişe diş istemek"01 olduğunu açıkla­ yan 7 Nisan günlü buyrultusundan sonra, Thiers tutsak­ lara barbarca davranılmasını gene de durdurmadı. Ü stelik, onlara biiitenlerinde sövdü de: "Hiç bir zaman, diye yaz­ dı, namuslu insanların bakışlarını alçalmış bir demokra­ si n i n bundan daha bozulmuş çehreleri a cıl ara salrnam ı ş - - • B k z : bu yapıtın 132. sayfası. -Ed. 93 tır" - Thiers'nin kendisi ve "salıverilmiş" bakanları gibi namuslu. Gene de, bir zaman süresince, tutsakların öl­ dürülmesi ertelendi. Ama Thiers ve aralıkçı51 generalleri, Paris'te Ulusal Muhafız kılığında yakalanan kendi jandar­ ma espiyonlarının bile, üzerlerinde yangın bombaları ile y akalan an Sergents de ville'lerin* bile bağışlandıklarını öğrenir öğrenmez, Koroünün misilleme üzerindeki buy­ r nltusunun boş bir tehdit olduğnnu anlar anlamaz, tutsak­ ların yığınsal öldürülmeleri yeniden başladı ve sonuna de­ ğin ardı arası kesilmeden sürdürüldü. Ulusal Muhafızia­ rın sığındıkları evler jandarmalarca çevrildi, üzerlerine (ilk kez olarak burada görünen) petrol döküldü ve yakıl­ dı; yarı-kömiirleşmiş cesetler, daha sonra Ternes'de kurul­ muş bulunan gezgin Basın hastanesi tarafından kaldıı·ıl­ dılar. 25 Nisan günü Belle-Epine'de atlı bir avcılar birliği­ ne teslim olan dört Ulusal Muhafız, daha sonra Galliffet'nin yaraşır de ngi bir yüzbaşı tarafından birbiri ardına vurul­ d u . Yüzbaşının dört kurbanından, ölü diye bırakılmış bulu­ nan biri, Scheffer, yerde sürüne sürüne Paris ileri kara­ kollarına döndü ve bu olay üzerine bir Komün komisyo­ nu karşı sı nda tanıklık etti. Tolain bu komisyonun raporu ü zer in e savaş bakan ı nda n açıklama istediği zaman, köylü­ ler onun ses i n i çığlıkları ile bastırdılar ve La Flô'nun ya­ nıt vermesi n i engellediler. Kahramanlıklarından sözetmek, ş anl ı" ordularının onuruna bir saldırı olurdu. Thiers'nin bültenlerinin, Moulin-Saquet'de uyurken basılan federele­ rin süngülendiklerini, ve Ciamart'taki yığınsal öldürülme­ leri haber verirken kullandığı saygısız ton, Londra'daki gerçekten a şırı duyarl ı olmayan Times'ın62 bile sinirlerine dokundu. Ama bugün Paris'i bombalamış ve yabancı fati­ hin koruması altında bir zenci köle satıcıları ayaklanması kışkırtmış bul unan kimseler tarafından işlenen salt baş" - • Polisıl'rin. -ç. langıç niteliğindeki canavarlıkları saymaya girişrnek gü­ lünç olur. Bütün bu tüyler ürpertici şeyler ortasında, cüce omuzları üzerine çöken korkunç sorumluluk üzerine bit­ mez tükenmez parlamenter yakınmalarını unutan Thiers, meclisin rahatça çalıştığını söyleyerek böbürleniyor, ve bazan aralıkçı generaller, bazan da Alman prensleri ile yaptığı aralıksız içki alemleri aracıyla, sindiriminin, hatta Lecomte ve Clement Thomas'nın hayaletleri ile bile, en küçük bir bozukluğa uğramadığını tanıtlıyor. nı 18 Mart sabahı, Paris şu gökgürültüsü ile uyandı: Vive la Comune ! * Peki ama Komün, burjuva sağduy usunu böylesine tedirgin eden bu sfenks nedir? "Başkent proleterleri, diyordu 18 Mart günlü bildirge­ sinde Merkez Komitesi, yönetici sını fların güçsüzlük ve dö­ neklikleri ortasında, onlar için kamu işlerinin yönetimin i ele alarak durumu kurtarma zamanının g·elmiş bulundu­ ğunu an lamışlardır." Ama işçi sınıfı devlet makinesini olduğu gibi almak ve onu kendi hesabına işletmekle yetinemez. Sürekli ordu, polis, bürokrasi, din adamları ve yargıç­ lar gibi, sis temli ve aşamalı bir işbölümü planına göre bi­ çimlendirilmiş, her yerde varolan organları ile merkezileş­ miş devlet iktidarı, doğmakta olan burjuva topluma, feo­ dalizme karşı savaşırnlarında güçlü bir silah hizmeti gör­ düğü mutlak krallık çağına değin çıkar. Bununla birlikte, her türlü ortaçağsal molozlar, senyörlerin ve soyluların üstünlük hakları, yerel ayrıcalıklar, belediyesel ve loncasal tekeller, taşrasal anayasalar yüzünden, gelişmesi engellen­ miş bulunuyordu. 18. yüzyıl Fransız Devriminin dev sü• Ynşusın KomUn! -('. 95 pi.irgesi bütün bu geçmiş zaman kalıntılarını silip süpür­ dü ve böylece toplumsal dayanağı (substrat) , modern dev­ let kuruluşu üstyapısı karşısına çıkan son engellerden de kurtarmış oldu. Modern devlet, kendisi de yarı-feodal bir nitelik taşıyan eski Avrupa'nın modern Fransa'ya karşı birleşme savaşların ın ürünü olan Birinci imparatorluk döneminde kuruldu. Daha sonraki rejimler sırasında par­ lamenter denetim altına, yani varlıklı sınıfların doğrudan denetimi altına konmuş bulunan hükümet, sadece engin ulusal borçların ve ezici vergilerin fideliği olmakla kalma­ dı; otorite, çıkar, mevki gibi dayanılmaz çekicilikleri ile, bir yandan yönetici sınıfların rakip fesat komiteleri ve serüvenc ileri arasında uyuşmazlık nedeni oldu, ve öte yan­ dan toplumun iktisadi değişiklikleri ile birlikte siyasal ni­ teliği de değişti. Modern sanayiin ilerlemesi geliştikçe, sermaye ile emek arasındaki sınıf karşıtlığ·ı da genişliyor, yoğunlaşıyor, devlet iktidarı gitgide sermayenin emek üze­ rindeki ulusal bir iktidar, toplumsal kölelik ereklerine göre örgütlenmiş toplumsal bir güç, bir sınıf egemenliği aygıtı niteliğini kazanıyordu.* Sınıflar savaşımında bir ilerleme gösteren her devrimden sonra, devlet iktidarının salt bas­ tırıcı niteliği gitgide daha açık bir biçimde ortaya çıkıyor­ du. 1830 devrimi, hükümeti toprak sahiplerinden kapita­ listlere, işçilerin en uzak düşmanlarından en dolaysız düş­ maniarına geçirdi. Devlet iktidarını, Şubat Devrimi55 adı­ na ele geçiren cumhuriyetçi burjuvalar, işçi sınıfını "top­ lumsal" cumhuriyetin, onların toplumsal bağımsızlığını gü­ vence altına alan cumhuriyetten başka bir şey olmadığına inandırmak, ve burjuvalar ile toprak sahiplerinin kralcı yığın ına da, hükümetin mali kaygı ve üstünlüklerini tam bir güvenlik içinde "cumhuriyetçi" burjuvalara bırakabi• 1871 sonunu . blrıız farklı bir yazı­ gitgidc Emeği €'Zmeyc yönelik bir kıt­ mu i k l iılrı l'l. biı· �ııııf ı>gernı>nliğl aygı t ı niteliği kazanı yordu . . . --Ed. lış lçindp Alınııncıı vPrlr: baskı. Devlet .. bu türncenin Iktidarı leceklerini tanıılamak ereğiyle, bu iktidarı haziran k ıyım­ larını kışkırırnak için kullandılar. Bununla birlikte, bi­ ricik kahramanca haziran başarılarından sonra, artık cum­ huriyetçi burjuvalara, kapkaççılar sınıfının bütün rakip fraction et faction'ları* tarafından, üretici sınıflar ile şimdi açıkça ortaya çıkmış bulunan karşıtlıklar içinde kurulmuş bir koalisyon olan "düzen partisi"nin ilk saflarından artçı birliğine geçmekten başka bir şey kalmıyordu. Hisse senet­ li [anonim -ç.] şirket biçimindeki hükümetlerinin upuy­ gun biçimi, başkan olarak Louis Bonaparte ile birlikte, "vile multitude"e** kabul edilmiş sınıf terörizmi ve özgür hak­ sızlık rejimi olan Republique parlementaire*** oldu. Her ne kadar parlamenter cumhuriyet, Bay Thiers'nin dediği gibi, "onları (yönetici sınıfın çeşitli bölüntülerini) en az bölen" cumhuriyet idiyse de, buna karşılık bu sınıf ile onun seyrek safları dışında yaşayan tüm toplum arasında bir uçurum yaratıyordu. Birlikleri, daha önceki hükümetler döneminde, kendi öz uyuşmazlıklarının devlet iktidarı için henüz koymuş bulundukları engelleri ortadan kaldırıyor­ du. Proletaryanın ayaklanma tehlikesi karşısında, birleşik varlıklı sınıf, o zaman devlet iktidarını, kimsenin gözünün yaşına bakmaksızın ve çalımla, sermayenin emeğe karşı ulusal savaş silahı olarak kullandı. Ü reticiler yığınına kar­ şı sürekli savaşında, varlıklı sınıf, sadece yürütme gücünü durmadan artan baskı güçleri ile donatma zorunda değil, ama kendi öz parlamenter kalesini, Ulusal Meclisi, yürüt­ me gücüne karşı tüm savunma araçlarından yavaş yavaş yoksun bırakma zorunda da kaldı. Yürütme gücü, Louis Bonaparte'ın kişiliğinde, varlıklı sınıfın temsilcilerini kov­ du. "Düzen partisi" cumhuriyetinin doğal ürünü, İkinci imparatorluk oldu. • Bölüntü ve fesat kom1teler1. --ç. •• A�ağılık yığın. --ç. ••• Parlamenter cumhuriyet. --ç. 97 imparatorluk, doğwn belgesi yerine hükümet darbesi/0 vize yerine genel oy hakkı ve krallık asası yerine de kı­ lıç ile, köylülüğe, sermaye ve emek savaşımına doğrudan doğruya katılmamış bulunan o geniş üreticiler yığınına da­ yandığını ileri sürüyordu. Parlamentarizme, ve böylece hü­ kümetin varlıklı sınıfıara peçelenmemiş bağımsızlığına da son vererek, işçi sınıfını kurtaracağını ileri sürüyordu. İşçi sınıfı üzerindeki iktisadi üstünlüklerini koruyarak, varlık­ lı sınıfları kurtaracağını ileri sürüyordu; ve son olarak, ulusal büyüklük yalancı düşünü herkes için yeniden can­ landırarak, bütün sınıfların birliğini kurmuş olmakla bö­ bürleniyordu. Gerçeklikte, burjuvazinin ulusu yönetme ye­ teneğini çoktan yitirmiş --ve işçi sınıfının henüz elde et­ memiş- bulunduğu bir dönemde, tek olanaklı hükümet biçimi de buydu. Bu hükümet, bütün dünyada, toplumun kurtarıcısı olarak alkışlandı. Onun egemenliği altında, tüm siyasal kaygılardan kurtulmuş bulunan burjuva toplum, kendisinin hiç bir zaman düşünmediği bir gelişmeye eriş­ ti. Sanayi ve ticareti, devsel oraniara eriştiler; mali dolan­ dırıcılık, kozmopolit içki alemlerini göklere çıkardı; yığın­ ların sefaleti tantanalı, yapmacık, rezilce bir lüksün utan­ maz sergileurnesi ile açık bir karşıtlık oluşturuy,ordu. Top­ lumun çok üstünde durur gibi görünen devlet iktidarı, ge­ ne de bu toplumun en büyük rezaleti ve aynı zamanda onun tüm bozulmuşluklarının yuvası idi. Devletin kendi­ sinin ve kurtarmış bulunduğu toplumun çürümüşlüğü, bu rejimin ağırlık merkezini Paris'ten Berlin'e taşımaya su­ samış bulunan Prusya'nın süngüleri tarafından açığa çıka­ rıldı. Emperyalizm, doğmakta olan burjuva toplumun, feo­ dalizmden kendi öz kurtuluş aleti olarak dünyaya getir­ diği, ve iyiden iyiye gelişmiş burjuva toplumun, sonunda emeği, sermayeye bir köleleştirme aracı durumuna dönüş­ türmüş bulunduğu bu devlet iktidarının, aynı zamanda hem en değerden düşmüş, hem de en son biçimidir. İmparatorluğun doğrudan antitezi, Komün oldu. Şubat Devriminin, Paris proletaryası tarafından kendisi ile ilan edilmiş bulunduğu "toplumsal cumhuriyet" çığlığı, sadece sınıf egemenliğinin kralcı biçimini değil, ama sınıf ege­ menliğinin kendisini kaldıracak bir cumhuriyet için duyu­ lan belirsiz bir özlemden başka bir şeyi dile getirmiyordu. Komün, bu cumhuriyetin olumlu biçimi oldu. Eski hükümet iktidarının merkezi, ve aynı zamanda Fransız işçi sınıfının da toplumsal kalesi olan Paris, Thiers ve köylüleri tarafından, imparatorluğun onlara bıraktığı o eski hükümet iktidarını onarmak ve sürdürmek için kal­ kıştıkları girişime karşı silaha sarılmıştı. Paris, sadece, kuşatma sonucu ordudan kurtulmuş, ve onun yerine ço­ ğunluğu işçiler tarafından oluşturulan bir Ulusal Muhafızı geçirmiş bulunduğu için direnebiliyordu. Şimdi sürekli bir kurum durumuna dönüştürülmesi sözkonusu olan şey, işte bu durumdu. Bu yüzden, Komünün ilk buyrultusu (karar­ namesi) sürekli ordunun kaldırılması, ve silahlanmış halk ile değiştirilmesi oldu. Komün, kentin çeşitli ilçelerinden genel oy hakkı ile seçilmiş belediye meclisi üyelerinden kurulmuştu. Bu üye­ ler sorumlu ve her an görevden geri alınabilir idiler. Ko­ mün üyelerinin çoğu doğal olarak işçilerden ya da işçi sı­ nıfının ünlü temsilcilerinden oluşuyordu. Komün parla­ menter bir örgenlik değil, ama aynı zamanda hem yürüt­ meci hem de yasamacı, hareketli bir gövde olacaktı. Mer­ kezi hükümetin aleti olmaya devam edecek yerde, polis si­ yasal özniteliklerinden hemen yoksunlaştırıldı ve Komü­ nün sorumlu ve her an görevden geri alınabilir bir aleti durumuna dönüştürüldü. Yönetimin tüm öbür dallarında­ ki görevliler (memurlar) için de aynı şey oldu. Komün üyelerinden aşama sırasının en alt düzeyine değin, kamu görevi işçi ücretleri karşılığı görülecekti. Yüksek devlet görevlilerinin kullanma hakları ve temsil ödenekleri, bu 99 yüksek görevlilerin kendileri ile birlikte ortadan kalktı­ lar. Kamu hizmetleri, merkezi hükümet tarafından koru­ nan kimselerin özel mülkiyeti olmaktan çıktı. Sadece be­ lediye yönetimi değil, ama o güne değin devlet tarafından yürütülmüş bulunan tüm giri§kenlik, Komünün ellerine verildi. Eski hükümetin maddi iktidar aletleri olan sürekli or­ du ile polis bir kez kaldırıldıktan sonra, Komün manevi baskı aletini, "rahiplerin iktidarı"nı kırma işine girişti; varlıklı kurumlar oldukları ölçüde, tüm kiliselerin dağıtıl­ ması ve kamulaştırılması buyrultusunu çıkardı. Rahipler, öncelleri olan havariler gibi, müminlerin sadakaları ile ya­ şamak üzere, özel yaşamın dünya işlerinden dingin elçek­ mişliğine gönderildiler. Öğretim kurumlarının tümü para­ sız olarak halka açıldı, ve aynı zamanda kilise ile devletin her türlü karışmasından da kurtarıldı. Böylece, sadece öğ­ retimin herkes için erişilebilir kılınması ile kalınmamış, ama bilimin kendisi de, sınıf önyargıları ve hükümet ikti­ darının onu vurmuş bulundukları zincirlerden kurtarıl­ mıştı. Adalet görevlileri, daha sonra bozmak üzere, sırayla bağlılık yemini etmiş bulundukları ardarda gelen bütün hükümetlere aşağılık bağımlılıklarını gizlemekten başka bir işe yaramayan o yapmacık bağımsızlıktan yoksunlaş­ tırıldılar. Öbür kamu görevlileri gibi, yüksek adalet gö­ revlileri ve yargıçlar da seçilir, sorumlu ve geri alınabilir olacaklardı. Paris Komünü, elbette, Fransa'nın bütün büyük sa­ nayi merkezlerine örnek hizmeti görecekti. Komün rejimi, Paris ve ikincil merkezlerde bir kez kurulduktan sonra, eski merkezi hükümet, taşra illerinde de, yerini üreticile­ rin kendi kendileri tarafından hükümetine bırakma zorun­ da kalacaktı. Komünün geliştirme zamanı bulamadığı kısa bir ulusal örgütlenme taslağında, Komünün en küçük kır· :1.00 sal yerleşme merkezlerinin bile siyasal biçimi olacağı ve kırsal bölgelerde, sürekli ordunun, hizmet zamanı son derece kısa bir halk milisi ile değiştirileceği, açıkça söy� lenmiştir. Her ilin kırsal komünleri, ortak işlerini ilin yö� netim merkezindeki bir delegeler meclisi aracıyla yönete� cek, ve bu il meclisleri de Paris'teki ulusal yetkililer kuru� !una milletvekilleri göndereceklerdi; delegeler her an gö� revden geri alınabilir ve seçmenlerinin buyurucu yetki bel­ gesi ile bağlı olacaklardı. Bir merkezi hükümete gene de kalan, az sayıda ama önemli görevler, gerçeğe aykırılığı biline bilin� söylendiği gibi kaldırılmayacak, ama komün­ sel, başka bir deyişle sıkı sıkıya sorumlu görevliler tara­ fından yürütüleceklerdi. Ulusun birliği bozulmayacak, ama tersine, komünsel kuruluş tarafından örgütlenecekti; bu birlik, onun cisimleşmesi olduğunu ileri süren, ama, ulu­ sun asalak bir uru olduğu halde, ulusun kendisinden ba­ ğımsız, ve onun üzerinde olmak isteyen devlet iktidarının yıkılınası ile bir gerçeklik durumuna gelecekti. Eski hükü­ met iktidarının salt bastırıcı organlarının kesilip atılması önemli olduğu halde, bunların haklı görevleri, toplumun üzerinde bir üstünlük savında bulunan bir otoriteden çe­ kilip alınacak, ve toplumun sorumlu hizmetkarlarına ve­ rileceklerdi. Genel oy hakkı, her üç ya da altı yılda bir halkı parlamentoda yönetici sınıfın hangi üyesinin temsil edeceği ve ayaklar altına alacağını kararlaştıracak yerde, tıpkı kendi işi için işçi ve yönetim personeli arayan her­ hangi bir işverene hizmet eden bireysel seçim hakkı gibi, koroünler biçiminde örgütlenmiş halka hizmet edecekti. Ve bireyler gibi, toplulukların da, gerçek işler konusunda, genel olarak herkesi kendi yerine koymasını, ve eğer bir kez bir yanlışlık yaparlarsa, onu da hemen düzeltmesini bildikleri, iyi bilinen bir olgudur. Öte yandan, Komün an­ layışına hiç bir şey, genel oy hakkı yerine hiyerarşik bir görevlendirme geçirmekten daha yabancı olamaz. lO:I. Haksız yere, toplumsal yaşamın, kendileri ile belirli bir benzerlik gösterdikleri daha eski, ve hatta sönmüş biçim­ lerinin yineleurnesi olarak görülmek, genel olarak, yepye­ ni tarihsel biçimlerin yazgısıdır. Böylece, modern devlet iktidarını yıkan bu yeni Komünde, önce bu devlet iktida­ rına öngelen, sonra da onun temeli olan ortaçağ komünle­ rinin yaşama bir çağrılması görülmek istendi. - Komün­ sel kuruluş, haksız yere, başlangıçta zor aracıyla kurulmuş bulunmasına karşın, şimdi güçlü bir toplumsal üretim et­ keni durumuna gelmiş olan o büyük uluslar birliğini, Mon­ tesquieu ve Jirondenlerin63 düşüne uygun olarak, bir kü­ çük devletler federasyonu biçiminde bir bozma girişimi olarak görüldü. - Komün ve devlet iktidarı karşıtlığı, hak­ sız yere, aşırı merkezileşmeye karşı eski savaşımın aşırı bir biçimi olarak görüldü. Özel tarihsel koşullar, öbür ül­ kelerde, burjuva hükümet biçiminin, Fransa'da olduğu bi­ çimdeki klasik gelişmesini engelleyebilir, ve İngiltere'de olduğu gibi, büyük merkezi devlet örgenliklerinin, bozul­ muş kilise yönetim kurulları (vestries) , çıkarcı belediye meclis üyeleri ve kentlerde ve köylerde yırtıcı yardım bü­ rosu yöneticileri ile, gerçekten soydan geçme sulh yargıç­ ları ile tamamlanmasına izin verebilirler. Komünsel kuru­ luş, o güne değin toplumun sırtından geçinen ve onun öz­ gür hareketini kötürümleştiren asalak devlet tarafından emiimiş bulunan tüm güçleri topluma geri verecektir. Sa­ dece bununla bile, Fransa'nın canlanmasının çıkış noktası olacaktır. - Fransız taşra kentleri burjuvazisi, Komünde, bu sınıfın Louis-Philippe döneminde kır üzerinde uygu­ lamış bulunduğu, ve Louis Napoleon döneminde de yerini kırın kentler üzerindeki sözde egemenliğine bırakan ege­ menliğin bir onarılına girişimini gördü. Gerçeklikte, ko­ münsel kuruluş, kırsal üreticileri il yönetim merkezleri­ nin entelektüel yönetimi altına koyacak ve onlara, kent işçilerinin kişiliğinde, çıkarlarının doğal mutemetlerini :1.02 sağlayacaktır. - Koroünün sadece varlığı bile, apaçık bir şey olarak, belediyesel özgürlüğü içeriyordu; ama bu öz­ gürlük bundan böyle, artık kaldırılmış bulunan devlet iktidarı için bir engel değildi. Paris Komününe, kentle­ rin yönetimi n i Prusya devleti polis makinesindeki basit ikincil çarklardan başka bir şey olmama derecesine düşü­ ren, o 1791 eski Fransız belediye örgütünün karikatürü Pru�ya belediye rejimi özlemleri yükleme düşüncesi, an­ cak ve ancak, eğer kendi kan ve demir entrikalarına gö­ mülmüş bulunmasaydı, kafasal çapına öylesine uyarlı olan eski Kladderadatsch (Berlin Prunch'u) 84 yazarlığı mesleği­ ne seve seve dönecek olan bir Bismarck'ın usuna, ancak ve ancak böylesine bir kafaya gelebilirdi. Komü n, şu iki büyük gider kaynağını: sürekli ordu* ile devlet memurculuğunu kaldırarak, tüm burjuva dev­ rimierin o ucuz hükümet sloganını gerçekleştirdi. Koroü­ nün varlığı bile, sınıf egemenliğinin, hiç değilse Avrupa'­ da, olağan yükü ve vazgeçilmez maskesi olan krallığın yok­ luğunu öngerektiriyordu. O, cumhuriyete gerçekten de­ mokratik kurumlar temelini sağlıyordu. Ama ne "ucuz hü­ kümet", ne de "gerçek cumhuriyet" onun son ereği idiler; bunlar onun gerekli sonuçlarından başka bir şey değil­ diler. Koroünün konusu olduğu yorumların, ve ona dayanan çıkarların çeşitliliği, daha önceki bütün hükümet biçimle­ rinin özsel olarak bastırıcı bir nitelik taşımalarına karşın, onun gelişmeye son derece yetenekli bir siyasal biçim ol­ duğunu gösterir. Koroünün gerçek gizemi şudur: o özsel olarak bir işçi sınıfı hükümeti,** üreticiler sınıfının te­ mellükçi.iler sınıfına karşı savaşımının ürünü, emeğin ikti• tur. Bu -Ed. •• 1871 "sürekli ordu'' �özcüğü, ve 1891 Almanca 1071 ve bu�kılarda lcı·i Ilalik dlzil mişt.lr. -Ed. 'l OJ 1891 "işı;l Almanca sınıfı baskılarda hükUmeti" yolt­ sözcük­ sadi kurtuluşunun gerçekleşmesini sağlayan ensonu bu­ lunmuş siyasal biçim idi. Bu son koşul olmasaydı, komünsel kuruluş bir olanak­ sızlık ve bir aldatmaca olurdu. Üreticinin siyasal egemen­ liğ·i, onun toplumsal köleliğinin sonsuzlaştırılması ile bir­ likte varolamaz. Demek ki, Komün, sınıfların varoluşunun, öyleyse sınıf egemenliğinin üstüne dayandığı iktisadi te­ mellerin kökünü kazımak için bir kaldıraç hizmeti görme­ liydi. Emek bir kez kurtulduktan sonra, her insan bir emek­ çi durumuna gelir ve üretken çalışma bir sınıfın özniteliği olmaktan çıkar. Tuhaf şeydir. Emekçilerin kurtuluşu üzerindeki son altmış yılın bütün cafcaflı söylevlerin� ve tüm engin ya­ zınına karşın, işçiler, nerede olursa olsun, kendi öz davala­ rını ele almaya görsünler; sanki kapitalist toplum, daha tüm çelişkileri gelişmemiş, daha bütün yalanları ortaya çıkmamış, daha pis gerçekliği gözler önüne serilmemiş de, henüz bakir suçsuzluğunun en arı durumu içinde bulu­ nuyormuş gibi, sermaye ve ücretli kölelik gibi iki kutbu (toprak sahibi artık kapitalistin komandit ortağından baş­ ka bir şey değildir) ile birlikteki güncel toplum sözcüle­ rinin tüm savunumlu lafazanlıklarının gürlediği hemen du­ yulur. Komün, diye haykırırlar, tüm uygarlığın temeli olan mülkiyeti kaldırmak istiyor. Evet baylar, Komün, bü­ yük bir yığının emeğini birkaç kişinin zenginliği durumu­ na getiren bu sınıf mülkiyetini kaldırmak istiyordu. Mülk­ süzleştiricilerin mülksüzleştirilmesini amaçlıyordu. Üre­ tim araçlarını, bugün özsel olarak emeğin köleleştirme ve sömürü araçları olan toprağı ve sermayeyi, özgür ve or­ taklaşa bir çalışmanın aletleri durumuna dönüştürerek, bi­ reysel mülkiyeti bir gerçeklik yapmak istiyordu. Ama ko­ münizmdir bu, o "olanaksız" komünizm! Ne yani, egemen sınıfların güncel sistemi sonsuza değin sürdürmenin ola­ naksızlığını aniayacak kadar kavrayışlı olan üyeleri -ve bunların sayısı kabarıktır-, kooperatif üretimin usandı­ rıcı ve gürültücü havarileri oldular. Ama eğer kooperatif üretim bir aldatmaca ve bir tuzak olarak kalmayacaksa; eğer o kapitalist sisternin yerini alacaksa ; eğer koope­ ratif toplulukların tümü, ulusal üretimi, onu kendi öz de­ netirnleri altına alan, ve kapitalist üretimin kaçınılmaz yazgısı olan sürekli anarşi ve devirli sarsıntılara son ve­ ren ortaklaşa bir plana göre düzenleyecekse, baylar, eğer bu komünizm değilse, o çok "olanaklı" komünizm değilse, nedir peki? İşçi sınıfı Koroünden mucizeler beklemiyordu. Onun par decret du peuple* uygulanacak hazırlop ütopyaları yok­ tur. Kendi öz kurtuluşunu ve bu kurtuluşla birlikte, gün­ cel toplumun kendi öz iktisadi gelişmesi ile karşı konmaz bir biçimde yöneldiği yaşarnın o daha yüksek biçimini ger­ çekleştirmek için, uzun savaşımlardan, koşulları ve insan­ ları baştan başa dönüştürecek tüm bir tarihsel süreçler dizisinden geçme zorunda olduğunu bilir o. O bir ülkü­ yü gerçekleştirme zorunda değil, ama sadece yıkılmakta olan eski burjuva toplumun babı-rında taşıdığı yeni toplu­ mun öğeleri önündeki engelleri kaldırma zorundadır. Ta­ rihsel görevinin tam bilinci içinde ve davranışında ona ya­ raşır olma kahramanca kararı içinde, işçi sınıfı, basın uşaklarının kaba sövgüleri ile, biJisiz yavanlıkları ve sek­ terce fikirlerini bilimsel yanılmazlığın kesinliği üzerinden döktüren kurulu düzen tutkunu burjuva doktrinerlerin ka­ sıntılı kayırınası karşısında gülümsemekle yetinebilir. Paris Komünü devrimin yönetimini kendi ellerine al­ dığı zaman; basit işçiler, ilk kez olarak, "doğal üstlerinin"** hükümet ayrıcalıklarına dokunma cüretini gösterip, eşi görülmemiş bir güçlük koşulları içinde, yapacaklarını gös• Halk l.ıuyrul tusu He. - ç . •• 1871 v e 1891 Alınanca baskııurdu, minde bir ekleme var. -Ed. 1. 05 burada, "vnrltklı sınıflar" hiç i ­ t ı � r i :;;s i zce, bilinçlice ve etkilice yaptıkları zaman (ve bu­ yükseği, büyük bir bilimsel otoriteye* inanmak ge­ reki rse, Londra'nın herhangi bir okul sekreteri için gere­ ken en d üşük ücretin ancak beşte-birine erişen ücretl er kcır!?ılığı yapılan) , eski dünya, Belediye Dairesi üzerinde dalgalanan, emek cumhuriyetinin s i mgesi kızıl bayrak kar­ şısında öfke sarsıntıları içinde iki büklüm oldu. Ve, bununla birlikte, bu devrim, işçi sınıfının, sadeec ı e ngin kapitalistler ayrık olmak üzere, hatta Paris orta sınıfının büyük bölümü -dükkfmcılar, satıcılar, tüccar­ lar- tarafından bile, toplumsal girişkenliğe hala yete­ nekli tek sınıf olarak açıkça tanınmış bulunduğu ilk dev­ rim idi. Komün, orta sınıfın kendi içinde sürekli anlaş­ ınazlıklar nedeni olan borç ve alacak sorununu bilgece çö­ zerek, onu kur tarmıştı .6� Orta sınıfın bu aynı bölümü, 1848 Haziranındaki işç i ayaklanmasının8 ezilmesine katılmış, ve Kurucu Meclis tarafından alacaklılarına hemen saygısızca k urban edilmişii.66 Ama onun bugün işçi sınıfı yanında yer almak için tek nedeni bu değildi. Artık Komün, ya da, yen iden hangi ad altında belirirse belirsin, imparatorl u k dı!?ında bir seçenek olmadığını seziyordu. imparatorluk, kamu zengi n l iğini saçıp savurması ile, özendirmiş bulun­ cluğu biiyük mali clolandırıcılık ile, Sermayenin yapay ola­ rak hızlandırılmış merkezileşmesine, ve bu sınıfın büyük bir bölüm ün ii n bağlaşık mülksüzleştirilmesine sağlamış olduğu destek ile onu [orta sınıfı -ç.] iktisadi bakımdan yıkmıştı. imparatorluk, bu sınıfı, siyasal bakımdan incit­ miş, çocukların ın e ğitimini frere ignorantin'lere61 vererek vol ierciliğine meydan okumuş, neden olduğu yıkımıara ka rşılık imparatorluğun yokolmasından başka bir ödünle­ me bırakınayan bir savaşa başı eğik sokarak, onun Fransız ul usal duygusunu ayaklandırmıştı. Gerçekte, tüm banaı ı u , eıı • Alınanca baskılar bu Lıüyük bilimsel le bel i r t i r : " (Profesör Huxlcy)". -Ed. 1.06 otoritenin kim olduğunu şöy­ partçı ve kapitalist yüksek bohenıe'in Paris dışına göçün­ den sonra, orta sınıfın gerçek düzen partisi, kendini Ko­ mün bayrağı altına giren ve Thiers'nin önceden tasarlan­ mış değiştirmelerine karşı onu savunan "Cumhuriyetçi Birlik"88 biçimi altında gösterdi. Bu büyük orta sınıf yığı­ nının iyilik bilmesi, bugünkü sert smanmaya dayanacak mı? Bunu ancak zaman gösterecek. Komün, köylülere: "Bizim zaferimiz sizin tek umarı­ nızdır" derken, yerden göğe kadar haklı idi. Versailles'da yumurtlanıp metelik etmez övüngen Avrupa gazetecilc­ ri tarafından yinelenen tüm yalanların en şaşılacakların­ dan biri, Ulusal Meclis köylülerinin Fransız köylülüğünü temsil ettikleri yalanı oldu. Fransız köylüsünün, 1 81 5'ten sonra, bir milyon zarar ödentbi ödeme zorunda kaldığı adamlara karşı duyduğu sevgi biraz düşiinüh,ün.r.� Onun gözünde, büyük bir toprak sahibinin varlığı bile, daha ken­ diliğinden onun 1789 kazanımları ü zerine bir el uzatmad ır. Burjuvazi, 1848'de, frank haşıı ı a 4!J santimli k ek vergi ilc onun toprak parçasını ağıt yükümler al f.ına sokm uştıı ; ama o bunu devrim adına yapm ıştı; oysa ki �imdi, Pr ııs­ yalılaı·a ödenecek beş milyarlık zarar ödentisin i köylünün omuzlarına yüklemek için, devrime karşı bir iç savaşı kış­ kırtıyordu. Komün , buna karşılık, ilk bildirgelerinden bi­ rinde, savaşın gerçek yaratıcılarının onun giderlerini de ödeme zorunda olduklarını bildiriyordu. Komün, köylüyü kan vergisinden kurtaracak, ona ucuz bir hükümet vere­ cek, bugünkü sülüklerini, noteri. avukatı, mübaşiri, ve öbür adli vampirleri, onun tarafından seçilmiş ve ona kar­ şı sorumlu, ücretli Komii n görevlileri durumuna dönüşt.i.i­ recekti. Onu gardc-champpetrein,• jandarma ve valinin zorbalığından kurtaracak, rahip tarafından alıklaştırılma­ nın yerine, öğretmen tarafından öğretimi geçirecekti. Ve • Kır bekçisi. -ç . 10J l•'ransı:l köylüsü, her şeyin üstünde, hesap adamıdır. Rahip nylığının, tahsildar tarafından zorla alınması yerine, kili­ seye bağlı olanların dinsel içgüdülerinin kendiliğinden or­ taya çıkmasına bağlı olmasını son derece usa yatkın bula­ caktı. Komün hükümetinin -ve sadece onun- Fransız köylüsüne umudunu getirdiği büyük dolaysız iyilikler işte bunlardı. Öyleyse burada, köylünün toprak parçası üzeri­ ne bir karabasan gibi çöken ipotekli borç, her gün büyü­ yen proletariat foncie r (kırsal proletarya) , ve onun bu toprak parçasından, modern tarımın gelişmesi ve kapita­ list işleme biçiminin rekabeti sonucu gitgide daha hızlı bir gidişle gerçekleşen mülksüzleştirilmesi gibi, sadece Ko­ münün köylü yararına çözmeye yetenekli ve aynı zaman­ da da zorunlu olduğu daha karmaşık, ama dirimsel somut sorunlar üzeri nde uzun uzadıya durmak büsbütün gerek­ sizdir. Fransı:t. köyüisli Louis Bonaparte'ı cumhurbaşkanı seç­ ti, ama düzen partisi İkinci İmparatorluğu kurdu. Gerçek­ l iktc Fransız köylüsü neye gereksinme duyduğunu, ken­ di maireini* hükümetin valisine, kendi öğretmenini hü­ kümetin rahibine, ve kendi öz kişiliğini de hükümetin jan­ darmasına karşıt çıkararak, 1849 ve 1850'de göstermeye başladı. Düzen partisi46 tarafından Ocak ve Şubat 1850'de yapılmış bulunan tüm yasalar, köylülere karşı açık baskı önlemleri oldular. Köylü bonapartçı idi; çünkü büyük Dev­ rim, ondan sağlamış bulunduğu bütün çıkarlar ile birlik­ te, onun gözlerinde Napoleon'da kişileşiyordu. İ kinci tın­ paratorluk döneminde hızla dağılan bu yanılsama (ve bu yanılsama doğası gereği "köylüler"e düşmandı) , geçmişin bu önyargısı, Koroünün köylülüğün canlı çıkarlarına ve ivedi gereksinmelerine yönelttiği çağrıya nasıl direnebi­ l i rd i ? • Belediye başkanı. -ç. 1 08 "Köylüler", Komün Paris'i ile taşra ilieri arasındak i üç aylık özgür bir bağlantı süresinin, köylülerin genel bir ayaklanmasına yolaçacağını biliyorlardı (onların başlıca kaygıları, gerçekte buydu) ; Paris çevresinde, sanki sığır vebasının yayılmasını önlemek içinmiş gibi, bir polis ablu­ kası kurmakta gösterd ikleri kaygılı çabukluğun nedeni de budur. Öyleyse Komün, Fransız toplumunun tüm sağlıklı öğe­ lerinin gerçek temsilcisi, ve dolayısıyla gerçek ulusal hü­ kümet olduğu kadar, aynı zamanda bir işçi hükümeti, ve böylece, emeğin kurtuluşunun gözüpek bir savunucusu n i­ teliği ile, sözcüğün gerçek anlamında uluslararası bir hü­ kümet idi de. İ ki Fransız eyaJetin i Almanya'ya ilhak eden Pr nsya ordusunun gözleri önünde, Komün, tiim dünya emekçilerini Fransa'ya ilhak ediyordu. İ kinci imparatorluk, kozmopolit dolandırıcılığın büyük panayın olmuştu; tüm ülkelerin dolandırıcıları, içki fllem­ lerine ve Fransız halkını soyup savana çevirmesine katıl­ mak için, onun çağrısına koşuşup gelmişlerdi. Tam da o anda, Thiers'nin sağ· kolu Romanyalı rezilce eğlence düş­ künü Ganesco, sol kolu da Rus çaşıtı Markovski'dir. Ko­ mün tüm yabancılara ölümsüz bir dava için ölme onuru­ nu verdi. Dönekliği yüzünden yitirilen dış savaş ve ya­ bancı saldırganla komplosu aracıyla kışkırtılan iç savaş arasında, burjuvazi, Fransa'da oturan Almanlara karşı po­ l i s aviarı düzenleyerek, yurtsevediğini gösterme zamanı bulmuştu. Komün bir Alman işçisini"' kendi çalışma baka­ nı yaptı. Thiers, burjuvazi, İkinci imparatorluk, gürültü­ lü yakınlık gösterileri ile Polanya'yı durmadan aldatmış­ lardı; oysa gerçeklikte, onu edepsizce hizmet ettikleri Rus­ ya'ya teslim ediyorlardı. Komün Polanya'nın kahrama n oğullarına, • • onları Paris savunucularının başına geçirmf' • •• U•o Fr::ınkel. -Ed. Dombrowski ve W. Wrobıewskl. .r. :ı og -Ed. onurunu verdi. Ve açtığının bilincinde olduğu yeni ta­ r ih çağın ı açıkça belirlemek için, bir yandan yenen Prus­ yalıların, öte yandan da bonapartçı generaller tarafından yönetilen Bonaparte ordusunun gözleri önünde, savaş övün­ cesinin o devsel simgesini, Vendôme sütununu70 yıktı. Komünü n büyük toplumsal önlemi, onun öz varoluşu ve eylemi oldu. Özel önlemleri, halk tarafından bir halk hü­ kümeti eğiliminden başka bir şey gösteremezlerdi. Örne­ ğin, fırın işçileri için gece çalışmasının kaldırılması gibi; işverenler arasında yürürlükte olan, çeşitli bahanelerle iş­ çilerinden cezalar keserek, ücretleri düşürmeye dayanan, v e böylece işverenin yasamacı, yargıç ve yürütme gücü rollerini kendine topladığı, üstelik parayı da cebine indir­ diği uygulamanın, ceza tehdidi altında yasaklanması gibi. Bu nitelikte bir başka önlem de, kapitalistleri ister sıvışıp gitmiş, ister işi durdurmayı yeğlemiş olsunlar, kapatılmış bulunan bii tün atelye ve fabrikaların, karşılığı ödenmesi koşulu ile, işçi birliklerine verilmesi oldu. Komünün, öngörü ve ılımlılıkları ile dikkati çeken ma­ li önlemleri, kuşatılmış bir kentin durumu ile bağdaşır ön­ lemlerden başkası olamazlardı. Haussmann* rejimi altın­ da, büyük mali ortaklıklar ve bayındırlık işleri girişimci­ leri tarafından, Paris kenti zararına yapılan olağanüstü hır­ sızlıklar bakımından, Komün onların mallarını zoralırnma uğratınakta, OrU'ans hanedanının mallarını zoralırnma uğ­ ratan Louis-Napoleon'dan çok daha haklı olurdu. Her ikisi de mallarının büyük bir bölümünü kilisenin yağınalanına­ sından sağlamış bulunan Hohenzollernler ile İngiliz oli­ garkları, kilisenin layikleştirilmesinden sadece 8.000 frank sağlayan Komün tarafından elbette çok alındılar. • Bıı ron Ilaussmaıın. İkinci İmparııtorluk ıliincmindc Sclnc ilinin, ya ­ P:ıris kentının valisi. İşçi ayaklarıınalarına karşı s::ıvaşımı kolaylaştır­ mak ir.;irı, hir· d i z i lwrıtc;:ilik c;:::ılışmasr yaptrı·dı. (I.ı•nin tarafı ndan hazırla­ lilm 1905 R rr s(·rı hııskt ;�·in ıro f . ) ·--li:cl.. nı :ı :ı o Versailles hükümeti, biraz cesaret ve güç toplar topla­ muz, Komüne karşı en zorlu araçları kullamrken ; tüm Fransa için, büyük kentler delegelerinin toplantılarının ya­ saklanmasına değin giden, düşüncenin özgürce söylenıne­ sini yokederken; Versailles ve Fransa'nın geri kalan bölü­ münü, İ kinci İmparatorluğunkini çok geçen bir çaşıtlık ağı altına sokarken ; Paris'te basılmış tüm gazeteleri en­ kizisyoncuya dönüştürülmüş jandarmaları tarafından yak­ tırır ve P�ris'ten gelen ve Paris'e giden bütün mektupları açtırırken; Ulusal Mecliste Paris'ten yana bir söz etme yolunda en çekingen denemeler, hatta 1816 Bulunmaz Mec­ Zisinde4" bile görülmemiş bir biçimde, çığlıklar altında bo­ ğulurken ; Versaylılar tarafından Paris dışmda yüri'ıtüler: kanlı savaş, ve Paris içinde de satınalma ve komplo giri­ şimleri siirdürülürken, Komün, sanki barış içindeymiş gibi, liberalizmin bütün gerek ve görüşlerine uymaya çalışmak­ la, görevine utanılacak bir biçimde ihanet etmiş olmaz mıydı? Komün hükü meti Bay Thiers hükümeti ile aynı ni­ telikte olmuş olsaydı, Paris'te düzen partisi gazetelerini yasaklamak için, Versailles'da Komiin gazetelerini yasak­ lamaktan daha çok fırsat bulamazdı. Tam da Fransa'yı kurtarma n ı n tek yolu olarak kilise­ ye dönmeyi ileri sürdükleri sırada, dinsiz imansız Komü­ nün Picpus manastırı ile Saint-Laurent kilisesinin oldukça özgül gizemlerini ortaya çıkarması, "köylüler" için kuşku­ suz öfkelendirici bir şeydi.71 Ve Bay Thiers'ye karşı ne yergi : O, savaşları yitirme, teslim şartlaşmaları imzalama ve Wilhelmshoehe'de sigara sarmadaki becerikliliklerine tanıklık olarak, bonapartçı generaller üzerine büyük-lıaç­ lar yağdırırken, Komün, görevlerini savsadıkları kuşkusu­ nu dağurdukları anda, generallerini görevden alıyor ve tutukluyordu. Koroüne takma bir ad altında girmiş ve Lyon'da yalın [yani hileli olmayan -ç.] iflastan altı gün­ lük bir hapis cezasına çarptırılmış bulunan bir üyesinin,* :lll. Komünün buyruğu üzerine Koroünden çıkartılıp tutuklan­ ması, halfı Fransa dışi§leri bakanı olan, hiHa Fransa'yı Bis­ marck'a satmakta bulunan ve hala o hükümet örneği Bel­ çika'ya buyruklarını dayatan kalpazan Jules Favre'ın yü­ züne karşı, bile isteye savrulmuş bir sövgü değil miydi? Ama kuşkusuz, Komün, eski tipte bütün hükümetlerin ay­ rıklamasız yaptıkları gibi, yanılmazlık savında bulunmu­ yordu. Tüm davranış ve sözlerini yayımlıyor, halkı bütün eksikliklerinden bilgili kılıyordu. Her devrimde, onun gerçek temsilcilerinin yanına, bambaşka bir nitelikte adamlar da karışır; bunlardan ba­ zıları, büyük bir saygı ile bağlı bulundukları geçmiş dev­ rimierin kalıntısıdırlar; güncel hareketi anlamayan bu adamlar, bilinen dürüstlük ve cesaretleri, ya da salt gele­ nek giicü il e , halk üzerinde hala büyük bir etkiye sahip­ tirler; baz ı la r ı da, günün hükümetine karşı yıllardan beri aynı basmakalıp tumturaklı tespih dualarını yineleye yineleye, kendilerini eşi bulunmaz devrimciler olarak gös­ Ü'rmiş bulunan basit yaygaracılardır. Hatta 18 Marttan sonra bile, bu türlü bazı adamların ortaya çıktığı görüldü ve bazı d urumlarda, bunlar birinci planda roller oynama­ sını da başardılar. Güçleri ölçüsünde, bu adamlar işçi sı­ nıfının gerçek eylemini engellediler; tıpkı önceki her dev­ rimin tam gı:>lişmesini engellemiş bulundukları gibi. Bun­ lar kaçınılmaz bir kötülüktiirler; zamanla bunlardan kur­ tulu nur; ama işte Komüne bunw1 için zaman bırakılmadı. Paris'te Komün tarafından yapılmış bulunan değişik­ lik, gerçekte ne olağanüstü bir değişiklik idi ! İkinci İm­ paratorluğun bozulmuş Paris'inin en küçük izi bile kalma­ mı§tı. Paris artık Britanyalı büyük toprak sahiplerinin, absentl.>iste72 İrlandalıların, Amerikalı eski zenci köle sa­ tıcı lar ı ve harvurup harman savuranların, eski Rus toprak , • Blanchet. -Ec!. 1. 1. 2 kölesi sahipleri ve Romanya bayarlarının buluşma yeri de­ ğildi. Artık cesetler morga taşınmıyor, gece saldırıları, hırsızlıklar olmuyordu; gerçekte, 1848 Şubat günlerinden bu yana ilk kez olarak, Paris sokakları, hem de hiç bir tür polis olmaksızın, güvenli idiler. "Artık adam öldürme, hırsızlık, saldırı gibi şeylerden sözedildiğini duymuyoruz, diyordu bir Komün üyesi ; san­ ki polis tüm tutucu müşterilerinin topunu, kendisi ile bir­ likte Versailles'a sürüklemiş!" Aşifteler, koruyucularının -ailenin, dinin, ve her şe­ yin üstünde de mülkiyetİn koruyucuları olan kiriş-kıran­ ların (francs-fileurs) - ardından gitmişlerdi. Onların ye­ rine, ortaya, ilkçağ kadınları gibi, kahraman soylu ve öz­ verili gerçek Paris kadınları çıktı. Çalışan, düşünen, sa­ vaşan, kanayan, yeni bir toplum yaratmakla meşgul, ka­ pılarına dayanmış yamyamları neredeyse unutan, tarihsel girişkenliğinin coşkusu içinde ışıldayan bir Paris! Paris'teki bu yeni dünyanın karşısında, bir de Ver­ sailles'daki eski dünyaya, meclisteki varlıkları ile zenci köle satıcıların ayaklanmasını onaylay� n, parlamenter cumhuriyeti ayakta tutmak için hükümet başına yerleş­ miş bulunan yaşlı şarlatanın kendini beğenmişliğine gü­ venen, ve geçmişin hayaletleri gibi, Jeu de Paume'da* toplanarak, 1789'u karikatürleştiren bir tufan öncesi cum­ huriyetçileri kuyruğu ile, ulusun kanına susamış, lejiti­ mist ve orleancı, tüm ölmüş rejimierin şu vampirler mec­ lisine bakın. Demek ki, Fransa'da ölmüş olan her şeyin temsilcisi, sadece Louis Bonaparte generallerinin kılıçla­ rının desteğinin bir yaşam görünüşüne yönelttiği bu mec­ lis idi! Paris, tüm gerçek, Versailles, tüm yalan; ve Thiers'­ nin ağzından yayılmış bulunan yalan! Thiers, bir Seine-et-Oise belediyeleri temsilciler kuru• Jeu de Paume, 1789 Ulusal Meclisinin ünlü bir kararı aldığı salon " ( 1871 Almanca baskı için Engels'in notu.) :1 1. 3 luna şöyle diyor: "Sözüme güvenebilirsiniz, onu hiç bir zaman tutmaz­ lık etmedim." Meclisin kendisine, "Fransa'nın o güne değin gördüğü en özgürce seçilmiş ve en liberal meclis" olduğunu söylü­ yor; onun başıbozuk asker takımına "dünyanın hayran ol­ duğu ve Fransa'nın o güne değin gördüğü en güzel ordu" olduğunu söylüyor; taşra illerine, Paris'i bombalamadı­ ğını, bunun bir masal olduğunu söylüyor. "Eğer birkaç top atıldıysa, bu Versailles ordusu tara­ fından değil, ama kendilerini göstermeye bile cesaret ede­ medikleri zaman, dövüştüklerine inandırmak için, bazı baş­ kaldırıcılar tarafından atılmıştır." Taşra illerine, "Versailles topçusu Paris'i bombalamı­ yor, onu topa tutmaktan başka bir şey yapmıyor" da diyor. Paris başpiskoposuna, Versailles birliklerine maledi­ len sözümona idamlar ve misillemelerin ( ! ) saçma sözler­ den başka bir şey olmadıklarını söylüyor. Paris'e, sade­ ce "onu ezen iğrenç zorbalardan kurtulmak" istediğini, gerçekte "Paris Komününün bir avuç ip kaçkımndan baş­ ka bir şey olmadığını" söylüyor. Bay Thiers'nin Paris'i, "aşağılık yığın"ın gerçek Pa­ ris'i değil, ama düşsel bir Paris, kiriş-kıranların74 Paris'i, bulvarlarda gezmeyi seven erkek ve kadınların Paris'i, uşakları, dolandırıcıları, yazınsal bohemi ve aşifteleri ile şimdi Versailles, Saint-Denis, Rueil ve Saint-Germain'i dolduran, iç savaşı hoş bir perde arası oyunundan başka bir şey olarak görmeyen, yapılmakta olan savaşa cep dür­ bünü ile bakan, top seslerini sayan, ve gösterinin Porte­ Saint-Martin tiyatrosunda hiç görmediği kadar iyi sah­ nelendiğine kendi öz onuru ve fahişelerinin onuru üze­ rine yemin eden, zengin, kapitalist, yaldızlı, aylak Pa­ ris idi. Düşen adamlar gerçekten ölü idiler; yaralıların çığlıkları gerçek çığlıklar idi; ve, görüyor musunuz. bü- tün bunlar ne kadar da yoğun bir tarihsel nitelik taşı­ yordu! Bay Thiers'nin Paris'i, işte bu; tıpkı Cablence göç­ menlerinin, Bay de Calanne'un Fransa'sı olması gibi.75 IV Zenci köle satıcılarının Paris'i yıkmak ıçın ilk komp­ lo girişimleri, onu Prusyalılara işgal ettirme girişimleri oldu; ama Bismarck'ın kabul etmemesi üzerine bu giri­ şim başarısızlığa uğradı. İkincisi, 18 Marttaki komplo gi­ rişimi, ordunun bozguna uğramasına ve tüm yönetimi kendisini izlemeye zorlayan hükümetin Versailles'a kaç­ masına yolaçmıştı. Paris ile görüşmeler yapıyormuş gibi görünerek, Thiers, o zaman, Paris'e karşı savaşa hazır­ lanmak için zaman kazandı. Ama bir orduyu nerde bul­ malıydı? Ordu alaylarının kalıntıları sayıca güçsüz ve pek de güvenilir gibi değildiler. Thiers'nin taşra illerine yap­ tığı, ve onları ulusal muhafızları ve gönüllüleri ile Ver­ sailles'ın yardımına koşmaya çağıran ivedi çnğrılar, düpe­ düz bir iteleme ile karşılandı. Sadece Bretagne, ak bir bayrak altında savaşan, herbiri göğsünde ak kumaştan bir İ sa yüreği taşıyan, ve savaş çığlıkları da "Vive le roi!"* olan bir avuç chouan76 gönderdi. Bunun üzerine Thiers çarçabuk, gemicilerden, sömürge piyadelerinden, papaza bağlı zuhaflardan,76 Pietri'nin sergents de ville ve Mou­ chardlarından** bileşik, alaca bulaca bir çete toplama zorunda kaldı. Gene de, Bismarck'ın tastamam iç savaşın sürdürülmesi ve Versailles hükümetinin Prusya'ya kölece bağlı tutulması için kıtıkıtma yetecek sayıda salıverdiği imparatorluk savaş tutsaklarının yurtlarına geri gönde­ rilmesi olmasaydı, bu ordu gülünç bir biçimde yete!"siz • Yaşasın kral! � •• Polis ve hafiyelerinden. -ç. kalırdı. Savaş sırasında, jandarmaların en tehlikeli bütün görevlere kendileri atılarak bu orduyu sürüklemeye ça­ lışmaları gerekirken bile, V ersailles polisi Versailles or­ dusunu gözetme zorunda kaldı. Düşen kaleler zaptedil­ mediler, ama satın alındılar. Federelerin yiğitliği, Paris'­ in direnişinin kendi öz stratejik dehası ve buyruğu altın­ da bulunan süngüler ile kırılamayacağına Thiers'yi inan­ dırdı. Bu arada, taşra illeri ile ilişkileri gitgide güçleşiyor­ du. Thiers ve "köylüler"inin tasasım dağıtacak bir tek onama bildirisi bile gelmiyordu. Tam tersine . . . Her yan­ dan, hiç de saygılı olmayan bir ton üzerinden, cumhuri­ yetin açıkça tanınması, kornünsel özgürlüklerin doğrulan­ ması ve görev süresi bitmiş bulunan Ulusal Meclisin da­ ğıtılması temeli üzerinde, Paris ile barışma isteyen el­ çilik kurulları ve çağrılar yağmur gibi yağıyordu. Bunlar o kadar büyük bir sayıda geliyorlardı ki, Thiers'nin ada� let bakanı Dufaure, savcılara yayınladığı 23 Nisan günlü · genelgesinde, "barışma sloganını" bir suç olarak izlerne­ lerini buyuruyordul Bununla birlikte, kampanyasının ba­ şarısından umutsuzluğa düşmeye başlayan Thiers, tak­ tik değiştirmeye karar verdi; bütün ülkede, Ulusal Mec­ lise kendi kabul ettirdiği yeni belediye yasası temeli üze­ rinde, 30 Nisan günü belediye seçimlerinin yapılması huy� ruğunu verdi. Valilerinin entrikalarına olduğu kadar po lis baskısına da güvenen Thiers, taşra illerinin yargısı� nın Ulusal Meclise o güne değin hiç bir zaman sahip ol­ madığı o tinsel gücü vermesini, ve bu illerin de, Paris'in fethi için gereksinme duyduğu maddi gücü ensonu kendi­ sine göndermelerini bekliyordu. Paris'e karşı, kendi öz bültenlerinde göklere çıkar­ dığı kendi eşkiyalık savaşını, ve bakanlarının tüm Fran­ sa'da bir terör egemenliği kurma girişimlerini, Thiers, daha başından beri, birden çok amaca hizmet edecek kü:1.1 6 çük bir barışma komedisinin eşliginde yürütmeye çalı­ şıyordu. Bu komedi taşra illerini aldatacak, Paris'in bur­ juva öğelerini kendine çekecek ve, her şeyin üstünde, illu sal Meclisin düzmece cumhuriyetçilerine, Paris kar­ şısındaki ihanetlerini, Thiers'ye olan inançları arkasın­ da, gizleme fırsatını verecekti. 21 Mart günü, daha hiç bir ordusu yokken, Thiers illusal Meclise şöyle demişti: "Ne olursa olsun, Paris'e karşı ordu göndermeyece­ ğim." 27 Mart günü, gene kürsüye çıkıyordu: "Ben cumhuriyeti bir oldubitti olarak buldum, ve onu koruyup sürdürmekte adamakıllı kararlıyım." Gerçeklikte, "köylüler"inin bögürmeleri Versailles'da cumhuriyet adının bile anılmasını bastırırken, o, Lyon ve MarsUya'daki devrimi,77 cumhuriyet adına bastırıyordu. Bu başarıdan sonra, artık "varsayılı bir olgu"dan başka bir şey olmayan "oldubitti"nin gücünü kırdı. Sakınırlık gereği Bordeaux'dan kirişi kırdırtmış bulunduğu Orleans prensleri , şimdi, yasanın açıkça çiğnenmesi ile, Dreux'de her türlü entrika çevirme iznine sahip bulunuyorlardı. Paris ve taşra ilieri delegeleri ile bitmez tükenmez görüş­ melerinde Thiers tarafından verilen ödünler, durmadan ton ve renk değiştirmelerine karşın, eninde sonunda her zaman şuna varıyordu: öcü, büyük bir olasılıkla, "Lecomte ve Cl ement Thomas'nın öldürülmesine karışmış bulunan bir avuç cani" ile sınırlanacaktı - elbette Paris ve Fran­ sa'nın, Bay Thiers'nin kişiligini, hiç bir sakıntı ileri sür­ meksizin, cumhuriyetierin en iyisi olarak tanımaları ko­ şuluyla; tıpkı onun 1830'da Louis-Philippe için yapmış bulunduğu gibi. Bu ödünlere gelince, mecliste bakanlar tarafından bu ödünler konusunda yapılan resmi yorum­ lar aracıyla onları yadsıtma zahmetine katıanınakla ye­ tinmiyordu. Onun iş görmek için kendi Dufaure'u vardı. Dufaure, bu yaşlı orleancı avukat, şimdi 1 87 1'de, Thiers 1. 1.7 döneminde olduğu gibi, 1 830'da Louis-Philippe dönemin­ de, ve 1848'de Louis Bonaparte'ın başkanlığı döneminde de, her zaman sıkıyönetim adalet bakanı olmuştu. Bakan olmadığı sıralarda, Paris kapitalistlerini savunarak bir servet yapmış, kendi yaptığı yasalara karşı dava açarak siyasal bir sermaye durumuna gelmişti. Şimdi, Paris'in dü­ şüşünden sonra, cumhuriyetçi özgürlüğün son kalıntıları­ nın da kökünü kazıyacak temsil edici bir yasalar dizisini Ulusal Meclisten çabucak çıkartınakla yetinmeyip,78 sı­ kıyönetim mahkemelerinin kendi gönlünce çok yavaş olan yargılama yöntemini kısaltarak79 ve çok sert yeni bir sür­ gün yasası önererek, Paris'in yazgısını önceden sezdiriyor­ du. Siyasal alanda ölüm cezasını kaldıran 1848 Devrimi, onun yerine sürgün cezasını geçirmişti. Louis Bonaparte, hiç değilse teoride, giyotin rejimini yeniden kurmaya cü­ ret edememişti. Henüz Parislilerin başkaldırıcılar değil, ama katiller olduklarını yavaş yavaş aşılama cesaretine sahip olmayan "köylüler" Meclisi, Paris'e karşı öncelen­ miş öcünü Dufaure'un sürgün yasası ile sınırlandırma zo­ runda kaldı. Eğer bu komedi, Thiers'nin de yolaçmasını istediği gibi, geviş getiren hayvan beyinleri ile, ne onun oyununu, ne de ikiyüzlülük, kararsızlık ve oyalama zo­ runluluğunu anlayan "köylüler"in öfke çığlıklarına yo­ laçmasaydı, bütün bu koşullar karşısında, Thiers bile ken­ di barışma komedisini sürdüremezdi. Yakında yapılacak olan 30 Nisan belediye seçimleri ereğiyle, Thiers, 27 Nisan günü, büyük barışma sahne­ lerinden birini oynadı. Duygusal bir söz sanatı tufanı or­ tasında, meclis kürsüsünden şöyle haykırdı: "Paris'in, bizi Fransız kanı dökmeye zorlayan komp­ losundan başka, cumhuriyete karşı hiç bir komplo yoktur. Söyledim ve gene söylüyorum ki, bu dinsiz silahlar onla­ rı tutan ellerden düşer düşmez, ceza, sadece küçük bir sayıdaki kamu hukuku suçlusunun dıştalanacağı bir ba1. 1. 8 ğışlama kararı ile, hemen durdurulacaktır." Ve "köylüler"in zorla sözünü kesmesi üzerine şöyle dedi: "Baylar, söyleyin bana, yalvarırım size, haksız mıyım? Suçluların ancak bir avuç oldukları gerçeğini söylemem­ den, gerçekten pişmanlık mı duyuyorsunuz? Mutsuzluk­ larımız ortasında, Clement Thomas ve general Lecomte'un kanını dökmeye yetenekli kişilerin ender ayrıklamalardan başka bir şey olmamaları, mutlu bir şey değil mi?" Gene de Fransa, Thiers'nin parlamenter bir siren şar­ kısı olması ile sevine sevine övündüğü bu konuşmayı duy­ mamazlıktan geldi. Hala Fransa'ya kalan 35.000 Komün tarafından seçilmiş bulunan 700.000 belediye meclisi üye­ si içinde, lejitimistler, orleancılar ve bonapartçılar9 bira­ rada 8.000'i bile bulmuyorlardı. Bunu izleyen ek seçim­ ler daha da düşmanca sonuçlar verdi. Böylece, taşra il­ lerinden öylesine gereksinme duyduğu maddi gücü sağ­ layacak yerde, Ulusal Meclis, son tinsel güç iddiasını, ül­ ke genel oyunun dışavurumu olma iddiasını da yitirdi. Bozgunu tamamlamak üzere, Fransa'nın tüm kentlerinde yeni seçilmiş bulunan belediye meclisleri de, bir Bor- · deaux karşı-meclisi ile, kapkaççı Versailles Meclisine açık­ ça gözdağı verdiler. Bismarck tarafından uzun zamandır beklenmiş bulu­ nan kesin eylem sırası, ensonu gelmişti. Thiers'yi, barı­ şın kesinlikle düzenlenmesi bakımından, Frankfurt'a tam yetkili temsilciler göndermesi için uyardı. Efendisinin çağrısı karşısında alçakgönüllü bir saygı ile, Thiers, Pou­ yer-Quertier ile desteklenmiş bulunan kendi bağlı Jules Favre'ını göndermekte ivecenlik etti. Rouen'li "ünlü" iplik fabrikatörü, İkinci İmparatorluğun ateşli ve hatta kölece bağlı yandaşı olan Pouyer-Quertier, İkinci impa­ ratorlukta, İngiltere ile, kendi öz dükkan çıkarları bakı­ mından zararlı ticaret antlaşmasından80 başka hiç bir 1. 1. 9 kusur görmüyordu. Thiers'nin maliye bakanı olarak Bor­ deaux'ya yerleşir yerleşmez, bu "dinsiz" antlaşmayı kını­ yor, yakında kaldırılacağını sezdiriyor, ve hatta, daha ön­ ceki hiç bir uluslararası antlaşmanın bu işe karşı çıkma­ dığını söylediği Alsas'a karşı, eski koruyucu gümrük ta­ rifelerini hemen yürürlüğe sokmaya kalkışma saygısızlı­ ğını bile, ama boş yere (Bismarck'ı hesaba katmaksızın) , gösteriyordu. Karşı-devrimi Rouen'de ücretleri düşürme aracı, ve Fransız taşra illerinin bırakılınasını da Fran­ sa'da kendi mallarının fiyatını yükseltme aracı olarak gö­ ren bu adam, Jules Favre için, tüm mesleğinin doruğu olan son ihanetinde, yaraşır dalavere arkadaşı olarak tam da biçilmiş kaftan değil miydi? Bu yetkin tam yetkili temsilciler çifti Frankfurt'a va­ rır varmaz, kaba Bismarck onları hemen şu buyurucu se­ çenek ile karşıladı: "Ya imparatorluğun yeniden kurulma­ sı, ya da benim barış koşullarıının koşulsuz kabulü!" Bu koşullar, savaş zarar ödentilerinin ödenmesi vadelerinin bir kısaltılmasını, ve Bismarck kendini Fransa'da işlerin gidişinden hoşnut sayıncaya değin, Paris istihkamlarının Prusya birlikleri tarafından sürekli işgalini içeriyorlardı; böylece Prusya, Fransa'nın i ç işlerinde yüce hakem ola­ rak tanınmış bulunuyordu! Buna karşılık, Paris'in yoke­ dilmesi için, tutsak bonapartçı orduyu özgür bırakınayı ve imparator Guillaume'un ordularının doğrudan yar­ dımını öneriyordu. Zarar ödentisinin ilk taksiclinin öden­ mesini Paris'in "yatıştırılması"na bağlayarak, iyi niyeti­ nin güvencesini de veriyordu. Thiers ve tam yetkili tem­ silcileri, böyle bir yemi elbette açgözlülük ile yuttular. Barış antlaşmasını 10 Mayıs günü imzaladılar, ve 18 Ma­ yıs günü antlaşmayı Versailles Meclisine onaylattılar. Barışın imzalanması ile bonapartçı tutsakların gel­ mesi arasındaki sürede, cumhuriyetçi yardakçıları Paris'in kanının dökülmesi hazırlıklarına gözlerini yummak için :120 bir bahane bulma acıklı gereksinmesini duyduklarından, Thiers kendini, kendi barışma komedisine yeniden baş­ lama zorunda gördü. Daha 8 Mayıs günü bile, bir orta sınıf uzlaştırıcılar kurulunu şöyle yanıtlıyordu: "Başkaldırıcılar boyuneğmeye karar verdikleri za­ man, Paris kapıları, general Clement Thomas ile genc­ ral Lecomte'un katilleri dışında herkese, bir hafta boyun­ ca açık kalacaktır." Birkaç gün sonra, "köylüler" tarafından bu sözler ko­ nusunda sert bir biçimde sorguya çekilince, açıklamalarda bulunmayı kabul etmedi, ama onlara şu aniatımlı bilgiyi vermekten de geri kalmadı: "Aramızda sabırsızlar, çok ivecen adamlar var diyo­ rum. Sekiz gün daha beklemeleri gerek; bu sekiz gün sonunda artık tehlike kalmayacak ve o zaman görev on­ ların cesaret ve yetenekleri düzeyinde olacaktır." Mac-Mahon ona az zaman sonra Paris'e girebileceği­ ni söyleyecek duruma gelir gelmez, Thiers meclise "Pa­ ris'e elde yasa gireceğini ve askerlerimizin canına kıyan ve kamusal anıtlarımızı yıkan ip kaçkınlarından tam bir kefaret isteyeceği"ni açıkladı. Karar zamanı yaklaşınca, meclise: "Acımasız olaca­ ğım" dedi ; Paris'e, yargılanmış olduğunu, ve kendi bona­ partçı haydutlarına da, Paris'ten istedikleri kadar öcal' mak için açık karta sahip bulunduklarını söyledi. Ensonu, ihanet 21 Mayıs günü general Douay'ye Paris kapı­ . larını açınca, Thiers, 22 Mayıs günü, "köylüler"e, kendi barışma komedisinin, anlamamakta öylesine ayak dire­ dikleri "erek"ini açıkladı. "Birkaç gün önce, size ereğimize yaklaştığımızı söy­ lC'miştim, bugün size şunu söylemeye geldim: Ereğe eriş­ tik. Düzen, adalet, uygarlık, en sonunda zaferi kazandı­ lar!" Gerçekten öyleydi. Burjuva düzeninin uygarlık ve 1 2 1. adaleti, bu düzenin köleleri ne zaman efendilerine karşı başkaldırsalar, kendilerini kendi korkunç ışıkları altın­ da gösterirler. O zaman, bu uygarlık ve bu adalet, maske­ siz yabanıllık ve yasasız öcalma olarak ereklerini açığa vururlar. Temellükçü ve üretici arasındaki sınıf savaşı� ınındaki her yeni bunalım, bu gerçeği daha açık bir bi­ çimde ortaya çıkarır. 187l'in sözle anlatılmaz alçaklığı karşısında, burjuvaların 1848 Haziran canavarlıkları bile hiç kalır. Asker bozuntularının iblisçe savaş başarıları, paralı askerleri ve savunucuları oldukları bu uygarlığın doğuştan ruhunu ne kadar yansıtırlarsa, Paris halkının -erkek, kadın ve çocuk- Versaylıların girişinden son­ ra sekiz gün boyunca dövüşürken gösterdiği kahramanca esirgemezlik ruhu da, onun davasının büyüklüğünü o ka­ dar yansıtır. En büyük sorunu, savaş bir kez bittikten son­ ra, kendi doğurduğu ceset yığınlarından nasıl kurtulaca­ ğını bilmek olan, gerçekten övünçlü uygarlık! Thiers ile köpeklerinin davranışının bir benzer ini bulmak için, Sylla ile iki Roma triumvirasının zamanla­ rına çıkmamız gerekir.31 Soğukkanlılıkla uygulanmış ay­ nı yığınsal insan kırımı; toplu öldürmede aynı yaş ve cin­ siyet kaygısızlığı; tutsaklara aynı işkence sistemi; aynı sert davranışlar, ama bu kez bütün bir sınıfa karşı; bir tekinin kaçabileceği korkusuyla, saklanan önderlerin ay� nı yabanıl avı, siyasal ve özel düşmanların aynı ihbarı; savaşıma adamakıllı yabancı kişilerin öldürülmesi karşı­ sında aynı kayıtsızlık. Sadece şu fark var: Romalıların sürgünleri toptan halletmek için henüz nıakineli tüfek­ leri yoktu, ve onların ne "elde yasa"ları, ne de ağızların­ da "uygarlık" sloganı vardı. Ve, bu korkunç şeylerden sonra, kendi öz basını ta­ rafından betimlenmiş bulunduğu biçimiyle, bu burj uva uygarlığın daha da iğrenç olan öteki yüzüne bakın! "Dağınık ateş sesleri, diye yazıyor biT Londra toTy 1"" gazetesinin Paris muhabiri, uzakta hala yankı uyandırır. yüzüstü bırakılmış zavallı yaralılar Pere-Lachaise'in· me­ zar taşları arasmda ölür, paniğe kapılmış 6.000 başkaldı­ ncı umutsuzluk cançekişmesi içinde yeraltı mezarlığı la­ birentlerinde dolaşır, makineli tüfekle yirmişer yirmişer öldürülmek üzere zavallılar sokaklardan itile kakıla geçi­ rilirken, cafe 'lerin absent, bilardo ve domino tutkunları ile dolup taştığını görmek, yitik kızların bulvarlarda ge­ zindiklerini görmek ve sefihlerin gözde lokantaların cabi­ net particu lier ' lerinden * gelen gürültülerinin gecenin ses­ sizliğini bozduğunu işitmek, isyan ettirici bir şey." Bay Edouard Herve, Komün tarafından yasaklanmış bulunan Versaycı bir gazete olan Journal de Paris'deRz şöyle yazıyor: "Paris halkının ( ! ) hoşnutluğunu dünkü gösterme bi­ çimi, hafifmeşrep olmaktan da öte bir şeydi, ve bunun za­ manla daha da kötüleşeceğinden korkarız. Şimdi Paris'­ te iyiden iyiye yersiz bir bayram havası var, ve bize Pa­ risiens de la dıkadence** denmesini istemiyorsak, bu du­ ruma bir son vermek gerekir." Sonra Tacite'in şu parçasını aktarıyor: "Bununla birlikte, b u korkunç savaşımın ertesi gü­ nü, hatta savaşım büsbütün bitmeden önce, alçalmış ve bozulmuş Roma, vücudunu tüketmiş ve ruhunu kirlet­ miş bulunduğu şehvet bataklığında yeniden yüzmeye baş­ ladı: alibi proelia et vulnera, alibi balnea popinoeque (bu­ rada savaşlar ve yaralar, orada hamamlar ve meyhane­ ler) ." Yalnız Bay Herve, sözünü ettiği "Paris halkı"nın, Bay Thiers'nin Paris halkından, Versailles, Saint-Denis, Rueil ve Saint-Germain'den yığın yığın geri dönen kiriş-kırıcı­ lard a n , "çöküş" Paris'inden başka bir şey olmadığını söy• •• Özel odaıarından. -ç. Çöküş dönemi Parisllleri. -ç. 1. 2 3 lerneyi unutuyor. Yeni ve daha iyi bir toplumun esirgemezlik dolu sa­ vunucuları üzerindeki bütün kanlı zaferlerinde, emeğin köleleştirilmesi üzerine kurulu bu kıyıcı toplum, kurban­ larının i niltilerini, yankısı bütün dünyada yansıyan bir karaçalma yuhalaması altında boğar. Komünün dingin iş­ çi Paris'i, "düzen" köpekleri tarafından hemen bir rezalet­ hane durumuna dönüştürüldü. Ve bu korkunç dönüşüm bütün ülkeler burjuva anlayışına neyi tanıtlar? Elbette, Komünün, uygarlığa karşı komplo kurduğunu! Paris hal­ kı, Komün uğruna kendini coşku içinde öldürtüyor. Ölü­ lerinin sayısı, tarihte bilinen bütün öbür savaşlardaki ölü­ lerin sayısını geçiyor. Bu neyi tanıtlar? Elbette, Komü­ nün, halkın hükümeti değil, ama bir avuç caninin zorba­ lıkla ele geçirdikleri bir şey olduğunu! Paris kadınları barikatlar üzerinde ve idam mangaları karşısında canla­ rını seve seve veriyorlar. Bu neyi tanıtlar? Elbette, Ko­ mün ibiisinin onları cadılar ve cadalozlar* durumuna dö­ nüştürdüğünü! Komünün iki aylık sözgötürmez bir ege­ menlik boyunca gösterdiği ölçülülüğün eşi, ancak savun­ masının kahramanlığında görülebilir. Bu neyi tanıtlar? Elbette, Komünün, ancak cançekişme sırasında koyvere­ ceği şeytanca içgüdülerinin kana susamışlığını, bir ölçü­ lülük ve insanlık maskesi altında, aylar boyunca özenle sakladığı nı ! İşçi Paris, kendi kendini kahramanca yakarken, yapı­ ları ve anıtları ateşlerle sarmaladı. Proletaryanın canlı gövdesini paramparça ederken, efendileri artık konutla­ rının eldeğınemiş mimarlığına tantanayla geri dönecek­ lerini düşünmemeliydiler. Versailles hükümeti : "Kundak­ çılar! " diye haykırıyor ve en uzak köylere değin tüm ajan• En Mıigeres et en Hecates. Yunan rnltologyasının bu kötülük ve tanrıçalarını böyle çevirdim. Adlar Dizini sonundaki G ökçeyazınsal Söylencesel Kişiler bölümüne bakınız. -ç. büyü va Jarına, profesyonel kundakçı olma kuşkusu altında, düş­ manlarını her yerde kovalama yönergesini veriyor. Sa­ vaştan sonraki yığınsal insan kırımına gönül boşluğu ile bakan tüm dünya burjuvazisi, tuğla ve harcın değerinin bilinmemesi karşısında tiksinti ile irkilmiş bulunuyor! Hükümetler donanınalarma "öldürme, yakma ve yık­ ma" yetkisini verdikleri zaman, bu bir kundakçılık yetkisi midir? Britanya birlikleri Washington'daki Capitole'ü ve Çin imparatorunun yazlık sarayını bile bile ateşe verdik­ leri zaman,83 bu bir kundakçılık eylemi mi idi? Prusyalı­ lar, askeri nedenlerden ötürü değil, ama salt öcalma hır­ sı ile, Chateaudun gibi kentleri ve sayısız köyleri petrol dökerek yaktıkları zaman, bu bir kundakçılık davranışı mı idi? Thiers, altı hafta boyunca, sadece içinde insan bulunan evleri ateşe verme bahanesi ile Paris'i bombala­ dığı zaman, bu bir kundakçı işi miydi? Savaşta, ateş, her­ hangi bir başka silah kadar törel bir silahtır. Düşman ta­ rafından tutulmuş bulunan yapılar, ateşe verilmek için bombalanırlar. Eğer bu yapıların savunucuları geri çekil­ me zorunda kalırlarsa, saldırganların kullanmasını engel­ lemek için bu yapıları kendileri ateşe verirler. Yakıl­ mak, dünyanın bütün düzenli ordularının savaş cephesi üzerinde bulunan bütün yapıların her zaman kaçınılmaz yazgısı olmuştur. Ama tarihteki tek haklı savaş olan, kö­ lelerin baskıcılarına karşı savaşımında, bu hiç de böyle de­ ğildir! Komün, ateşi sadece bir savunma aracı olarak kul­ landı. O, onu, Haussmann'ın kesiri olarak topçu ateşi için açmış bulunduğu dosdoğru uzun caddeleri, Versailles bir­ liklerine kapatmak için kullandı; o, onu, tam da Versay­ J ıların, ilerlemelerinde, en az Komün ateşi kadar yapı yıkan öbür toplarını kullandıkları biçimde, geri çekil­ mesini örtrnek için kullandı. Hangi yapıların savunma ve hangi yapıların saldırı nedeni ile yıkıldığı, bugün bile tartışılıyor. Ve savunma, Versaylı birlikler tutsakların 1. 2 5 yığınsal öldürüsüne başlamadan önce ateşe başvurmadı. Ö te yandan Komün, eğer uroarsız bir duruma düşerse, kendi kendini Paris'in yıkıntıları altına gömeceğini ve Pa­ ris'i, ulusal savunma hükümetinin, ama sadece ihanetini gizlemek için söz vermiş olduğu gibi, ikinci bir Moskova84 durumuna getireceğini, çok zaman önce açıkça bildirmiş bulunuyordu. Trochu, gerekli petrolü işte bu amaçla ge­ tirtmişti. Komün, düşmanlarının Paris halkının yaşamı için hiç bir kaygı duymadıklarını, ama kendi yapıları için çok büyük bir kaygı duyduklarını biliyordu. Ve Thiers, kendi payına öcünde yatışmaz olacağını onlara bildir­ mişti. Bir yanda kendi hazırlanmış ordusu, ve öte yanda da çıkış yollarını kapatan Prusyalılar elinin altında olur olmaz, şu açıklamayı yaptı: "Acımasız olacağım! Kefa­ ret tam, ve adalet taş yürekli olacak." Eğer Paris işçile­ rinin yaptıkları vandalizm* idiyse, bu, hıristiyanların hı. ristiyan olmayan ilkçağın gerçekten paha biçilmez baş­ yapıtları üzerinde yaptıkları gibi zafer vandalizmi değil, umutsuz savunma vandalizmi idi ; ve hatta bu vanda­ lizm, yükselen bir yeni toplum ile yıkılan bir eskisi ara­ sındaki devsel savaşın kaçınılmaz ve görece önemsiz so­ nucu olarak da, tarih tarafından doğrulanmış bulunmak­ tadır. Ayrıca bu vandalizm, turist Paris'ine yer açmak için tarihsel Paris'i yerle bir eden Haussmann vandaliz­ minden çok daha az bir vandalizm idi. Ama, başta Paris başpiskoposu, altmışdört rehinenin Paris Komünü tarafından öldürülmesi ! Burjuvazi ve or­ dusu, 1848 Haziranında, savaş uygulamasında uzun sü­ reden bu yana ortadan kalkmış bulunan bir alışkı, silah­ sız savaş tutsaklarının öldürülmesi alışkısım kurmuşlar­ dı. Bu kaba alışkı, o günden bu yana, Avrupa ve Hindis­ tan'daki bütün halk ayaklanmalarının bastırılması sıra• Vandnlisme, güzel şeyleri yakıp yıkma eğilimi. vandallılt. 1. 26 -Ç. sında izlenmişti; bu da onun gerçek bir "uygarlık ilerle­ mesi" oluşturduğunu tanıtlar! Öte yandan, Prusyalılar, Fransa'da, başkalarının davranışlarının hesabını yaşam­ ları pahasına verecek suçsuz insanlar olan rehine alma alışkısmı yeniden canlandırmışlardı. Thiers, görmüş bu­ lunduğumuz gibi, daha çatışmanın başlarında, tutsak komüncüleri öldürme insanal uygulamasını yeniden can­ landırdığı zaman, Komün de, onların yaşamını korumak için, Prusyalıların rehine alma uygulamasına başvurma zorunluluğu içinde kalmıştı. Rehineler, Versailles tara­ fından uygulanan tutsakların sürekli öldürülmesi yüzün­ den, ölümü bin kez hak etmiş bulunuyorlardı. Mac-Ma­ hon pretorienlerinin85 Paris'e girişlerini kutlamak için yap­ tıkları insan kırımından sonra, bunların yaşamları daha uzun süre nasıl esirgenebilirdi? Burjuva hükümetlerin amansız kandökücülüğüne karşı son güvence de -rehi­ ne alınması- boş bir cakaya mı çevrilmeliydi? Başpis­ kopos Darboy'nın gerçek öldürücüsü, Thiers'nin ta ken­ disidir. Komün, başpiskopos ile üstelik bir sürü papazı, o sıralarda Thiers'nin elinde bulunan bir tek Blanqui'ye karşı, birçok kez değiştirme önerisinde bulunmuştu. Thi­ ers bu önerileri dikkafalılıkla geri çevirdi. O, Blanqui ile, Komüne bir baş vereceğini, oysa başpiskoposun, ce­ set biçimi altında, amaçlarına çok daha iyi yarayacağını biliyordu. Thiers, Cavaignac örneğini izliyordu. Cavaig­ nac ile onun düzen adamları, başkaldıranları başpiskopos Affre'ın öldürücüleri olarak lekelemek için, 1848 Hazira­ nında az dehşet çığlıkları atmamışlardı! Ve gene de, baş­ piskoposun düzen askerleri tarafından öldürüldüğünü çok iyi biliyorlardı. Olay yerinde bulunan başpiskopos naibi Jacquemet, onlara olup biteni hemen anlatmıştı. Düzen partisinin, kendi kan alemlerinde, kurbania­ rına çalmaktan hiç bir zaman geri kalmadığı bütün bu karaçalma konseri, sadece günümüz burjuvasının, ken- dini, plebe karşı kendi elindeki her türlü silahı haklı gö­ ren, oysa plebin elindeki en küçük silahın bile, kendil�­ ğinden bir suç oluşturduğunu düşünen eski zamanlar ba­ ronunun törel kalıtçısı olarak gördüğünü tanıtlar. Egemen sınıfın, devrimci, yabancı saldırganın koru­ ması altında yürütülen bir iç savaş aracıyla yıkmak için düzenlediği, ve bizim ta 4 Eylülden Mac-Mahon pretorien­ lerinin Sanit-Claud kapısından girişine değin izlemiş bu­ lunduğumuz komplo, doruk noktasına Paris insan kırı­ mı ile erişti. Bismarck, henüz 1 849 Prusya Chambre in­ trouvable'ında66 basit bir köylü iken dilediği o büyük kent­ lerin genel yıkılışının belki de ilk taksidini gördüğü Pa­ ris yıkıntılarını hoşnutluk içinde seyrediyor. Paris pro­ letaryasının cesetlerini hoşnutluk içinde seyrediyor. Onun için bu, sadece devrimin kökünün kazınması değil, ama şimdi kafası, hem de Fransız hükümetinin ta kendisi ta­ rafından kesilmiş bulunan Fransa'nın, yavaş yavaş sön­ mesidir de. Tüm mutlu devlet adamlarına özgü o kavra­ yış kıtlığı ile, Bismarck, bu olağanüstü tarihsel olayın yü­ zeyinden başkasını görmüyor. Zaferini, kendini sadece yenilen hükümetin jandarması değil, ama aylıklı haydu­ du durumuna da getirerek taçlandıran bir yeniciyi, tarih bundan önce ne zaman göstermiştir? Prusya ile Paris Komünü arasında bir savaş yoktu. Tersine, Komün ba­ rış hazırlıklarını kabul etmiş, ve Prusya da yansızlığını açıklamıştı. Demek ki, Prusya savaşan bir yan değildi. O bir haydut gibi davrandı; kendi üstüne hiç bir risk almadığı için, korkak bir haydut gibi; kan bedelinin, kendi 500 milyonunun ödenmesini, önceden Paris'in dü­ şüşüne bağlamış bulunduğu için, aylıklı bir haydut gibi. Ve böylece, tanrıtanımaz ve sefih Fransa'nın, dindar ve ahlaklı Almanya'nın eli ile cezalandırılması olarak Tanrı tarafından buyrulmuş bulunan bu savaşın gerçek nite­ liği de ortaya çıkıyordu! Hatta ilkçağ hukukçularının :1.28 anladıkları anlamda bile, uluslararası hukukun bu eşi gö­ rülmemiş çiğnenişi, "uygar" Avrupa hükümetlerini, Saint­ Petersburg hükümetinin basit bir aleti olan hain Prusya hükümetini ulusların gözünden düşürmeye yöneltecek yerde, sadece Paris çevresinde kurulmuş çifte kordondan kaçan bazı kurbanların da Versailles cellatlarına teslim edilip edilmemesi gerektiğini düşünmeye götürüyor! Modern zamanların en korkunç savaşından sonra, yenilen ve yenenin proletaryayı ortaklaşa öldürmelet için kardeşle�eleri, bu görülmemiş olay, Bismarck'ın düşün­ düğü gibi, yükselen bir yeni toplumun kesin ezilmesini değil, ama eski burjuva toplumunun tam bir dağılışını tanıtlar. Eski toplumun hala yetenekli olduğu en yüksek kahramanlık çabası, ulusal bir savaştır; ve şimdi ulusal savaşın, hükümetlerin, sınıflar savaşımını geciktirmeye yönelik, ve bu sınıf savaşımı iç savaş biçiminde patlak ve­ rir vermez bir yana atılan, katıksız bir aldatmaca olduğu da tanıtlanmıştır. Sınıf egemenliği, kendini artık ulusal bir üniforma altında gizleyemez; ulusal hükümetler, pro­ letaryaya karşı ancak bir bütün oluştururlar! 1 871 Yortusundan sonra, artık Fransız işçileri ile on­ ların emek ürünlerini temellük eden kimseler arasında ne barış, ne de kabul edilebilir bir bırakışma olabilir. Paralı bir asker bozuntusunun demir eli, her iki sınıfı da bir zaman ortak bir baskı altında tutabilir. Ama sa­ vaşım, durmadan büyüyen bir genişlik ile, hep yeniden başlayacaktır; ve sona! yeniciye gelince, bu konuda hiç bir kuşku yoktur: ya kapkaççılar azınlığı, ya da büyük emekçi çoğunluk. Ve Fransız işçi sınıfı, modern proletar­ yanın öncüsünden başka bir şey değildir. Avrupa hükümetleri, böylece Paris karşısında sınıf egemenliğinin uluslararası niteliğine tanıklık ederlerken, onlara göre bütün bu mutsuzlukların kaynağı olan, eme­ ğin, sermayenin kozmopolit kamplosuna karşıt uluslara:1 29 rası karşı-örgütü, Uluslararası Emekçiler Derneğini yuha­ lıyorlar. Thiers bu derneği, ·Emeğin, kendini onun kurta­ rıcısı gibi gösteren zorbası olarak kötülüyordu. Picard, Fransız enternasyonalcileri ile yabancı ülkelerdeki enter­ nasyonalciler arasındaki bağlantıların kesilmesi buyru­ ğunu veriyordu; kont Jaubert, Thiers'nin daha 1835'te suç ortağı olan o yaşlı mumya, tüm uygar hükümetler için en büyük sorunun Enternasyonalin kökünü kazımak olduğunu ilan ediyor. Ulusal Meclisin "köylüler"i, En­ ternasyonale karşı böğürüyorlar ve tüm Avrupa basını da koroya katılıyor. Birliğimize adamakıllı yabancı, say­ gıdeğer bir Fransız yazarı,* düşüncesini şu sözlerle dile getiriyor: "Komün üyelerinin çok büyük bir bölümünün oldu­ ğu kadar, Ulusal Muhafız Merkez Komitesi üyeleri de, Uluslararası Emekçiler Derneğinin en etkin, en akıllı ve en gözüpek kişileri . . . aşırı derecede dürüst, içten, akıllı, canla başla bağlı, temiz ve sözcüğün iyi anlamında bağ­ naz insanlardırlar." Polis kafası iliklerine işlemiş burjuva anlayışı, Ulus­ lararası Emekçiler Derneğini, doğal olarak, merkez oto­ ritesinin zaman zaman çeşitli ülkelerde patlamalar bu­ yurduğu bir tür gizli fesat komitesi olarak tasarlıyor. Gerçekte bizim Derneğimiz, uygar dünyanın çeşitli ül­ kelerinin en ileri işçilerini birleştiren uluslararası bağ­ dan başka bir şey değildir. Nerede olursa olsun, sınıf savaşımı hangi biçim altında ve hangi koşullar içinde gerçeklik kazanırsa kazansın, Derneğimiz üyelerinin ilk safta bulunmaları çok doğaldır. Onun üzerinde bittiği toprak, modern toplumun ta kendisidir. Büyük kanlar dökülmesi pahasına da olsa, o oradan sökülüp atılamaz. Onu oradan söküp' atmak için, hükümetlerin, kendi öz • Büyük bir olasılıkla Roblnet. -Ed. 1.. 30 asalak varoluşlarının başlıca koşulu olan, Sermayenin Emek üzerindeki despotluğunun kökünü kazımaları . ge­ rekir. İşçi Paris, Komünü ile birlikte, yeni bir toplumun şanlı öncüsü olarak her zaman yüceltilecektir. Şehitle­ rinin anısı, işçi sınıfının büyük yüreğinde sevgi ve say­ gı ile korunmuştur. Kıyıcılarına gelince, tarih onları da­ ha şimdiden sonsuz bir teşhir direğine çivilemiştir, ve · rahiplerinin tüm duaları onların günahlarını bağışlata­ mayacaktır. 256, High Holborn, London. Westeı-n Central, 30 Mayıs 1871. E K L E R I "Tutsaklar kafilesi Ulrich caddesinde durdu ve kal­ dırım üzerinde, yola karşı, dört-beş sıra biçiminde dizil­ di. General Marki de Galliffet ve kurmayı atlarından in­ diler ve sıranın solundan bir yoklamaya başladılar. Sıra­ ların önünden yavaş yavaş yürüyen ve göz ucuyla bakan general, şurada burada duruyor, bir adamın omuzuna vuruyor ve onu sıradan çıkarttırıyordu. Çoğu durumda, daha geniş bir konuşma olmaksızın, bu biçimde seçilen kişi, böylece az zamanda küçük bir ek kafilenin oluşmuş bulunduğu yolun ortasına itiliyordu . . . . Yanlışlık için bol­ ca yer vardı. Atlı bir subay, general Galliffet'ye, özel bir saldırı nedeniyle bir erkek ile bir kadını gösterdi. Sıra­ lardan fırlayan kadın, diz çöktü, ve kollarını açarak, ateşli sözlerle suçsuz olduğunu söyledi. Ve o zaman, acı· ya aldırmaz bir çehre ve heyecansız bir duruşla, general ona şöyle dedi: 'Bayan, ben Paris'in bütün tiyatrolarında bulundum. oyununuzun benim ü zerimde hiç bir etkisi :I.J1. olmayacak. Komedi oynama zahmetine değmez . . . ' O gün, yanında bulunanlardan göze görünecek derecede daha uzun boylu, daha pis, daha çirkin olmak, iyi bir durum değildi. Özellikle bir kişi dikkatimi çekti, çünkü o bu dün­ yanın acılarından tez kurtuluşunu kırık burnuna borçluy­ du . . . Böylece yüz kadar kişinin seçilmesinden sonra, bir idam mangası onları teslim aldı ve ölüm mahkumlarını arkada bırakan kafile, yürüyüşüne yeniden başladı. Bir­ kaç dakika sonra, ardımızda bir yaylım ateş başladı ve bir çeyrek saatten çok sürdü. Bu, böylesine hızlı bir bi­ çimde ölüme yargılanan bu mutsuzların idamı idi." (Daily N e w s'un87 Paris muhabiri, 8 Haziran.) "İkinci imparatorluğun içki alemlerindeki utanmaz­ ca davranışları ile öylesine ünlü karısının pezevengi" olan bu Galliffet, bir Fransız "Teğmen Piştov" ["Enseigne Pis­ tolet"] şöhretine hak kazandı. " ihtiyatlı bir gazete olan ve heyecan uyandırma düş­ künü olmayan Le Temps,88 iyice öldürülmemiş ve adama­ kıllı ölmeden önce gömülmüş bulunan insanların tüyler ürpertici bir öyküsünü anlatıyor. Öldürülen insanlardan çoğu, aralarından bazıları yarım yamalak olmak üzere, Saint-Jacques-la-Boucherie arkasındaki alana gömüldü. Gündüz, işlek sokakların gürültüsü herhangi bir şeyin farkedilmesini engelliyordu, ama gecenin sessizliği için­ de, çevredeki evlerde oturanlar, uzaktan gelen iniltiler tarafından uyandırıldılar, ve sabah büzülmüş bir elin top­ raktan çıktığı görüldü. Sonuç olarak, cesetlerin çıkarıl­ masına girişme buyruğu verildi. . . Birçok yaralının canl ı canlı gömüldüğünden en küçük bir kuşku yok. Brunel, geçen 24 Mayıs günü, metresi ile birlikte, Vendôme ala­ nındaki bir evin avlusunda öldürüldüğü zaman, cesetler 27 Mayıs öğleden sonraya değin orada kaldı. Mezarcılar cesetleri almaya geldikleri zaman, kadını henüz yaşar bul­ dular ve onu ambulansa taşıdılar; dört kurşun yemiş ol:1J2 masına karşın, kadın şimdi tehlike dışındadır." (Evening Standard'ın°9 Paris muhabiri, 8 Haziran.) II Aı:ıağıdaki mektup, Londra'da çıkan Times82 gazetesi­ nin 13 Haziran günlü sayısında yayımlandı:90 TİMES YAYlMClLARINA Bayım, 6 Haziran 1871 günü, Bay Jules Favre, bütün Avru­ pa devletlerine bir bildirge göndererek, muslararası Emekçiler Derneğine15 karşı bir ölüm avı açmak için on­ lara başvurdu. Birkaç gözlem bu belgeyi karakterize et­ meye yetecek. Tüzüğümüzün girişinde, Enternasyonalin "28 Eylül 1864 günü, Londra, Longrace, St. Martin's Hall'de düzen­ lenen herkese açık bir toplantıda" kurulmuş bulunduğu açıklanmıştır. Kişisel nedenlerinden ötürü, Jules Favre kuruluş tarihini 1862'den öneeye atıyor. İlkelerimizi açıklama ereğiyle, Enternasyonalin "25 Mart 1869 günlü gazetesi"ni aktardığını bildiriyor. Ve neyi aktarıyor? Enternasyonal olmayan bir derneğin ga­ zetesini. O bu türlü bir manevraya, henüz görece genç bir avukat iken, Cabet tarafından alçaltıcı yazı yayınla­ ma nedeni ile dava edilen le National54 gazetesini savun­ ma zorunda kaldığı zaman da başvurmuştu. O zaman da, kendi kafasından kattıklarını okuyarak, Cabet'nin yergi yazılarından parçalar okuduğunu ileri sürmüş, mahke­ menin aynı oturumunda meydana çıkan ve, Cabet'nin hoş­ gorusu olmasaydı, Jules Favre'ın Paris barosundan atıl­ masına yolaçacak olan bu manevrayı çevirmişti. Onun 1.33 tarafından Enternasyonal belgeleri olarak aktarılan bel­ gelerden hiç biri Enternasyonale ilişkin değildir. Örne­ ğin, şöyle diyor: "İttifak tanrıtanımaz olduğunu Ha.n eder, der 1869 Temmuzunda Londra'da kurulmuş bulunan Genel Kon­ sey." Genel Konsey hiç bir zaman böyle bir belge yayım­ lamamıştır. Tersine, o, İttifakın, Jules Favre tarafın­ dan anılan Cenevre Sosyalist Demokrasi ittifakı'nın (Alliance de la democratie socialiste)' kuruluş tüzüğünü aşağılayan bir belge yayımlamıştır.91 Jules Favre, kısmen imparatorluğa karşı yöneltilmiş olduğunu da ileri sürdüğü genelgesinin bir ucundan öbü­ rüne, imparatorluk savcılarının Enternasyonal üzerine uydurdukları, ve hatta bu imparatorluk mahkemeleri karşısında bile sefilce yıkılmış bulunan polis uydurmala­ rını yinelemekten başka bir şey yapmıyor. Son savaş üzerindeki (geçen temmuz ve eylüldeki) her iki çağrısında da, Enternasyonal Genel Konseyinin, Fransa'ya karşı Prusya fetih planını kınamış olduğu bili­ nir. Savaş başladıktan az sonra, Jules Favre'ın özel sek­ reteri olan Bay Reitlingen, Konsey aracılığı ile, ulusal savunma hükümeti yararına, Bismarck'a karşı bir göste­ ri düzenlenmesi için bazı Genel Konsey üyelerine, elbet­ te boş yere, başvurmuştur; bu üyelerden cumhuriyet adı­ nın anılmaması özellikle istenmişti. Genel Konseyin, 9 Eylül günlü çağrısında, Paris işçileri Jules Favre ve mes­ lektaşlarına karşı kesin olarak uyarılmış bulunmalarına karşın, Jules Favre'ın Londra'ya beklenen gelişi onuru­ na, kuşkusuz en iyi niyetlerle, gösteri hazırlıkları yapıl­ mıştı. Eğer Enternasyonal de, Jules Favre konusunda, bü­ tün Avrupa hükümetlerine, onların müteveffa Bay Mil­ liere tarafından Paris'te yayınlanmış bulunan belgeler üzerine özel dikkatini çeken bir genelge gönderseydi, Ju. les Favre ne derdi? Saygılı hizmetkarınızım, bayım. JOHN HALES Uluslararası Emekçiler Derneği Genel Kurul sekreteri 256, High Holborn, London, Western Central, 12 Haziran. "Uluslararası Dernek ve erekleri" üzerindeki bir ma­ kalede, Londra'da yayımlanan (24 Haziran günlü) Spec­ tator,92 sofu haberci olarak, benzer başka marifetler ara­ sında, ve Jules Favre'ın yapmış bulunduğundan daha da eksiksiz bir biçimde, "İttifak"ın yukarda sozu geçen belgesini, Enternasyonalin yapıtı olarak aktarıyor, ve bu iş yukardaki yanıtın Times'da yayımlanmasından on­ bir gün sonra yapılmış bulunuyor. Bu bizi şaşırtmadı. Çok zaman önce, Büyi.ik-Frederic, tüm cizvitler içinde, protestan cizvitlerin en kötüleri olduklarını söylemekten hoşlanıyordu. Marx tarafından Nisan-Mayıs 187l'de ynıo:ılmıştır Haziran ortnsındn, Londra'da ve, yılları içinde de, çeşitli Avrupa ülkeleri ve Birleşik Devletler' de ayrı bir bro�ür biçiminde yayımlanmıştır 1871 1 8 7 1 - 1 872 KARL MARX "FRANSA'DA İÇ SAVAŞ"IN B İR İ NCİ YAZMA DENEMESİ93 SAVUNMA HÜ KÜ METi Savaşın başlamasından dört ay sonra, savunma hü­ kümeti, Buzenval'de savaş yeteneklerini göstermesini sağlayarak,94 Paris Ulusal Muhafızı önüne kemirilecek bir kemik attığı zaman, Paris'i teslim şartlaşmasına ha­ zırlamak için uygun zamanın geldiğini düşündü. Teslim şartiaşması ereğiyle toplanmış bulunan Paris belediye başkanları topluluğu karşısında, Trochu, Jules Favre ve birçok öbür meslektaşı önünde, ve onların onaması ile, ensonu kendi "plan"ını açıkladı. Sözcüğü sözcüğüne şöy­ le dedi: "Yeni meslektaşlarımın, daha 4 Eylül akşamı, bana sormakta ivedilik gösterdikleri ilk soru, Paris'in Prusya 1.]6 ordusuna karşı kendini başarı şansı ile savunabilecek du­ rumda olup olmadığını bilmek sorusu oldu. Olumsuz ya­ nıt vermekte duraksamadım. Meslektaşiarımdan bazıları burada : sözlerimin doğruluğu ve kanımın değişmezliğine tanıklık edebilirler. Onlara sözcüğü sözcüğüne, Paris'te Prusya ordusuna karşı bir kuşatma savunmasına girişme­ nin bir çılgınlık olacağını söyledim. Kuşkusuz, diye de­ vam ettim, bu kahramanca bir çılgınlık olur, ama işte o kadar . . Olaylar tahminimi yalanlamadı." Trochu planı, daha cumhuriyetin ilan edildiği gün, Paris'in ve Fransa'nın teslimi idi. Gerçekte, Prusyalıla­ rın b�komutanı idi o. Gambetta'ya yazdığı bir mektupta, Jules Favre'ın kendisi, gebertİlecek düşmanın Prusya askerleri değil, ama Paris "demagog"ları (devrimciler) olduğunu itiraf edecek kadar ileri gitti. Savunma hükü­ meti tarafından halka verilmiş bulunan gürültülü sözler, demek ki, bile bile söylenmiş yalanlardan başka bir şey değildi. Paris'in savunmasını bonapartçı generaliere bı­ rakarak, Ulusal Muhafızı dağıtarak ve Jules Favre'ın da­ lavere rejimi altında açlığı örgütleyerek, bu "plan"ı sis­ temli olarak uyguladılar. Parisli emekçilerin, bu hainlerin yerine Komünü geçirmek için, 5 Ekim, 31 Ekim vb. giri­ şimleri, Prusyalılar ile birlikte düzenlenen komplo gi­ rişimleri olarak bastırıldılar!95 Teslim şartıaşmasından sonra, maske atıldı (çıkarıldı) . Capitulard'lar,* Bismarck sayesinde bir hükümet durumuna geldiler.37 Onun tut­ sakları oldukları için, onunla, koşulları Fransa'yı silahsız­ ıandıran ve gelecekteki her türlü direnmeyi olanaksız kılan bir genel bırakışma imzaladılar. Bordeaux'da cum­ huriyet hükümeti olarak durumunu sağlamlaştırdıktan sonra, bu aynı capitulard'lar, eski elçileri Thiers, ve dışiş­ leri bakanları Jules Favre aracılığı ile, sözümona IDu. • Korkakıar. -ç. 1 37 sal Meclis çoğunluğu adına, ve Paris ayaklanmasından çok önce, Fransa'dan Berlin'e dönerken, Bismarck'ın Frank­ furt'ta hayranıarına bıyık altından gülerek söylediği gi­ bi, ondan yana yakıla, Paris'i silahsızlandırmasını, işgal etmesini, "sa canaille"* boyuneğdirmesini istediler. Paris'­ in Prusyalılar tarafından işgali - savunma hükümeti ''plan"ının son sözü, işte buydu. Versailles'a yerleştikten sonra, aynı adamların, aşağılık dalkavukluklarla, Prusya'­ nın silahlı müdahalesini istederken gösterdikleri köpeksi (cynique) yüzsüzlük, Avrupa'nın satılık basınını bile şaşkınlığa uğrattı. Paris Ulusal Muhafızının, artık ca­ pitul ard'ların buyruğu altında değil, ama onlara karşı dövüşürken gösterdiği kahramanlıklar, en kuşkucuları bile Trochu'leri, Jules Favre'ları ve hempalarını "hain­ ler" adı ile damgalama zorunda bıraktı. Komün tarafından ele geçirilen belgeler, ensonu onların yurt ihanetlerinin hukuksal kanıtlarını da sağladı. Bu belgeler arasında, Trochu "plan"ının uygulanmasının kendilerine bırakıl­ mış bulunduğu bonapartçı sabreur'lerin** mektupları da bulunuyor; bu mektuplaşmada, bu alçak sefiller, kendi "Paris savunma"ları ile alay ediyor ve açık­ ça gırgır geçiyorlar (örneğin, Paris savunma ordusu top­ çu başkomutanı ve Legion d'honneur'ün büyük-haç ni­ şan ı sahibi Alphouse Simon Guiod'nun, topçu tümgene­ ral Suzane'a yazdığı, ve Komün Resmi Gazete 'si tarafın­ dan yayımianmış bulunan mektuba bakınız) . Demek ki, şimdi Versailles hükümetini oluşturan ki­ şilerin, gerçek hainler için yazılan yazgıdan, ancak Prus­ ya süngülerinin korunması altındaki bir iç savaş, cumhu­ riyetin ölümü ve kralcı bir restorasyon aracıyla kaçabi­ lecekleri açıktır. Ama -ve bu imparatorluk yandaşları ile ancak bu • •• Ayaktakınıma. ---ç. Asker bozuntuıan. -ç. 1.]8 rejim alanı üzerinde ve bu rejim havası içinde kendile­ rini halkın savunucuları olarak göstermeye girişebilen kimselerin adamakıllı belirtici bir özelliğidir- muzaffer cumhuriyet, onların ihanetlerini kınarnakla yetinemez; onları aşağılık ip kaçkınları olarak adalete teslim etme­ si gerekir. Thiers'nin oyuncakları, savunma hükümetinin büyük adamları, Jules Favre, Ernest Picard ve Jules Ferry'ye bir bakmak yeter. Yirmi kadar yıl üzerine yayılan, ve Ulusal Meclis temsilcilerinden Bay Milliere tarafından yayırolanmış bu­ lunan bir gerçek hukuksal belgeler dizisi, Cezayir'de otu­ ran bir ayyaşın karısı ile nikahsız karı koca olarak yaşa­ yan Jules Favre'ın, son derece karmaşık gözüpek bir sah­ tekarlık zincirlernesi aracıyla, piçleri adına, onu zengin bir ad&m durumuna getiren büyük bir mirası eline ge· çirmeyi başardığını, ve yasal mirasçılar tarafından açılan bir davada, onu sadece, bonapartçı yargıçların suçortak­ lığının bir rezaletten kurtardığını tanıtlıyor. Jules Favre, ailenin, dinin, mülkiyet ve düzen in bu dokunaklılık do­ lu sözcüsü, demek ki uzun süreden beri Code penal* içi­ ne düşmüş bulunuyor. Yazgısı, her dürüst hükümet yö­ netiminde, kaçınılmaz bir biçimde ömür boyu hapis olur­ du. Şu anda Versailles hükümetinin içişleri bakanı olan, Louis Bonaparte tarafından atanınayı boş yere denedik­ ten sonra, 4 Eylül günü kendi kendini savunma hüküme­ tinin içişleri bakanı** atayan Ernest Picard, Arthur Pi­ card adında birinin kardeşidir. Jules Favre ve hempa­ ları ile birlikte, değimli kardeşinin Seine-et-Oise yasama meclisine adaylığını önerme küstahlığında bulunduğu za­ man, i mparatorluk hükümeti iki belge yayımladı: Bu • •• Ceza yasası. --ç. Fransa'da İç Savaş'ın kesin metninde. Marx, Ernest Picard ' ın, ul u · sal savunma hükümetinin maliye bakımı 1. 39 olduğunu be! iı·tir. -Ed. Arthur Picard'ın borsadan " escroc"• olarak kovulmuş bulunduğunu saptayan bir polis müdürlüğü raporu (13 Haziran 1 867) ile, Arthur Picard'ın, rue Palestro, n° 5'­ teki Societe generale39 şubelerinden birinin müdürü ol­ duğu sırada 300.000 frank çalmış bulunduğunu kabul et­ tiği l l Aralık 1868 günlü bir başka belge. Ernest, değimli Arthur'ünü, sadece imparatorluk döneminde kurulmuş ve bugün de yayınlanmaya devam eden, içinde cumhu­ riyetçilerin her gün "çapulcu, haydut ve partageux"** olarak kınandıkları, kendisine bağlı bir gazetenin, Elec­ teur Libre'in�0 başyazarı yapmakla kalmadı, ama, bir kez "savunma" içişleri bakanı olduktan sonra, Ernest, Art­ hur'den, kendisine teslim edilmiş bulunan devlet gizem­ lerini paraya çevirmek için, içişleri bakanlığı ile borsa arasında bir de aracı olarak yararlandı. Ernest ile Arthur arasındaki tüm "mali" yazışma, Komünün eline geçti. Göz yaşartıcı Jules Favre gibi, Er­ nest Picard, Versailles hükümetinin bu Joe Miller'i de, yeri ceza yasası ve zindan olan bir adamdır. Bu üçlüyü tamamlamak üzere, 4 Eylülden önce aç gezen yoksul avukat Jules Ferry, Paris'te açlığı örgütle­ mekle yetinmeyerek, bu açlık aracıyla servet yapacak bi­ çimde davrandı. Paris kuşatması sırasındaki aşırtılarının hesabını vereceği gün, malıkurniyet günü olacaktır. Eğer zindandan ancak Prusya süngüleri tarafından korunan bir krallık altında kurtulmayı umabilecek, ko­ şullu salıverilme belgelerini (meşruten tahliye tezkere­ lerini) ancak bir iç savaş karışıklığında elde edebilecek bu adamlar, eğer bu serüvenciler, Thiers tarafından he­ men seçilmiş, ve "köylüler" tarafından karşı-devrimin en güvenilir aletleri olarak beğenilmişlerse, · bunda şa­ şılacak hiç bir şey yoktur. • Dolandırıcı. --ç. •• Paylaştırmacı. --ç. Nisan başlarında, tutsak düşmüş ulusal muhafızlar, Versailles'da Pietri'nin "tatlı kuzular"ı ile Versailles ayak­ takımının canavarca saldırılarına uğradıkları zaman, "va­ lilik balkonunda Bayan Thiers, Bayan Jules Favre ve sağlık ve keyiften pırıl pırıl parlayan öbür büyük dame'­ lardan* bir sürü", bu iğrenç görünüşün zevkini çıkarırlar­ ken, eğer Bay Ernest Picard, "eller ceplerde, alay ede ede, gruptan gruba geziniyor" idiyse, bunda şaşılacak hiç bir şey yoktur. Öyleyse Fransa'nın bir bölümü yenenierin çizmesi altında çırpınırken, Fransa'nın yüreği ve kafası olan Paris, kendini içerdeki hainlere karşı savunmak için her gün en değerli kanından· seller akıtırken . . . eğer Thi­ ers'ler, Favre'lar ve hempaları, Louis XIV'ün sarayında, örneğin Thiers tarafından Jules Favre onuruna (Prusya­ lılar ile birlikte komplo kurmak ve onlara dalkavukluk etmek için gönderildiği) Rouen'den dönüşünde verilmiş bulunan büyük fete•• gibi içki alemlerinde yuvarlanıp gidiyorlarsa, bunda da şaşılacak hiç bir şey yoktur. Eğer savunma hükümeti üyeleri Thiers'yi ilkin, bü­ tün Avrupa saraylarında dilenciliğe çıkmak ve Prusya'ya karşı müdahalelerine karşılık Fransa'da bir kralın res­ torasyonunu görüşmekle yükümlü yabancı ülkeler elçile­ ri yaptılarsa, eğer, sonradan, chateau'larla komplo kur­ mak ve, teslim şartiaşması ile aynı zamanda, Fransa'yı hazırlıksız yakalayacak olan genel seçimleri gizlice ha­ zırlamak üzere bütün Fransa taşra illerinde dolaşmaya gönderdilerse, Thiers de, buna karşılık, onları kendi ba­ kanları ve yüksek görevlileri yaptı. Bunlar, güvenilir adamlardı. Thiers'nin davranış biçiminde oldukça gizemli bir • Hanımefendiler. •• Eğlence. --<;; . --<;; . şey var : Paris devrimini atakça hızıandırma biçimi. "Köy­ lüler"inin karşı-cumhuriyetçi gösterileri ile, (Dufaure'­ un -Thiers'nin adalet bakanı- Paris ticareti üzerine if­ H'ısı çökerten ticaret senetlerinin echeance'ları* üzerindeki 10 Mart yasası aracıyla) Paris'in başını kesmek ve başkent­ sizleştirrnek tehdidi ile Paris'i kışkırımakla yetinmedi. Or­ leancı elçiler atadı, meclisi Versailles'a taşıdı, gazeteler üzerine yeni bir vergi koydu, cumhuriyetçi Paris gaze­ telerini yasakladı; Palikao tarafından ilan edilmiş, ve 4 Eylül günü, imparatorluk hükümetinin yıkılışı üzerine kal­ dırılmış bulunan sıkıyönetimi geri getirdi. Decembriseur51 ve eski senatör Vinoy'yı, Paris valisi; imparatorluk jan­ darması Valentin'i, polis müdürü; ve cizvit general d'Au­ relle de Paladines'i de Ulusal Muhafız başkomutanı ola­ rak atadı. Bütün bunlarla da yetinmeyen Thiers, Vinoy'­ yı Montmartre tepelerine saldırtarak, en başta ulusal muhafızıarın malı olan ve, Paris bırakışma antlaşmasına göre, onların mülkiyeti oldukları basit nedeni ile onlara bırakılmış bulunan topları onların elinden almayı dene­ yerek, ve böylece Paris'i silahsızlandırmaya çalışarak, güç­ süz araçlarla iç savaşa önayak oldu. Bu ateşli en finir** ivediliği nerden geliyordu? Paris'i silahsızlandırıp boyuneğdirmek, elbette, kralcı bir karşı­ devrimin ilk koşulu idi; ama Thiers kadar kurnaz bir ent­ rikacı, gerekli hazırlıklar olmadan ve gülünç derecede yetersiz araçlarla ileri atılarak, bu güç girişimi tehlikeye atmayı, ancak son derece buyurucu bir zorunluluğun bas­ kısı altında göze alabilirdi. Onu harekete geçiren şey, şu­ dur: Kendi maliye bakanı Pouyer-Quertier aracılığı ile, Thiers, 2 milyarı hemen, ve öbür birkaç milyarı da belirli ödeme vadelerine göre ödenecek bir borçlanma imzala­ mıştı. Bu borçlanma görüşmelerinde, bu büyük yurttaş• Ödeme vadesi. -ç. •• Kesin bir durum alma. -ç. lara -Thiers, Jules Favre, Ernest Picard, Jules Simon, Pouyer-Quertier, vb.- gerçekten kral bir pot-de-vin* ay­ rılmıştı. Ama işlernde aksayan bir şey vardı. Antlaşmayı kesin olarak sonuçlandırmadan önce, antlaşanlar bir gü­ vence istiyorlardı: Paris'in yatıştırılması. Thiers'nin atıl­ ganca davranışının nedeni, bu. Bu güzel işe engel olmak için yeterince dikkafalı ve ahlaksız olan Paris emekçileri­ ne karşı bu yabanıl hıncın nedeni, bu. Jules Favre'lara, Picard'lara vb. gelince, onların bu türlü oyunların yaraşık suçortakları olduklarını göster­ mek için yeterince şey söyledik. Thiers'nin kendisine ge­ lince, Louis-Philippe döneminde, iki bakanlığı sırasında 2 milyon zenginleşmesi, ve, başbakan olduğu zaman (Mart 1840) , Milletvekilleri Meclisi kürsüsünde borsada aşırtı ile suçlanması herkesçe bilinen bir olgudur; o bu suçlama­ ya, Jules Favre ve ünlü komedi oyuncusu Frederick Le­ maitre kadar bol harcadığı bir şey olan gözyaşlarını dö­ kerek yanıt vermişti. Bay Thiers'nin Fransa'yı savaş ta­ rafından yolaçılan mali yıkımdan kurtarmak için aldığı ilk önlemin. . . kendi kendini yıllık 3 milyon franklık bir ödenekle donatmak olduğu da daha az bilinen bir gerçek değildir. Bu tutar, Louis Bonaparte'ın, genel oy hakkının kaldırılmasına karşılık, yasama meclisinde 1850'de, Bay Thiers ve grubundan elde ettiği para tutarının ta kendi­ sidir.96 Bay Thiers yararına bu 3 milyonluk ödenek, onun 1869'da Parisli seçmenlerine, onları kendine çekmek için gösterdiği "ucuz cumhuriyet"in ilk sözü oldu. Pouyer­ Quertier'ye gelince, o Rouen'li bir pamuk ipliği fabrika­ törüdür. 1869'da, tekstil patronlarının, İngiliz pazarını "fethetmek" için genel bir ücret indiriminin zorunlu ol­ duğunu ilan eden o törensel kongresine başkanlık ediyor­ du - o zaman Enternasyonal tarafından bozulan oyun.87 , • Rüşvet. -ç. 1.43 Her bakımdan imparatorluğun ateşli ve hatta körü körü� ne bağlı bir yandaşı olan Pouyer�Quertier, onda, hiç bir zaman, kendi öz dükkanı çıkarları için zararlı bir nitelik taşıyan İngiltere ticaret antiaşmasından başka bir kusur bulmadı.80 Bay Thiers'nin maliye bakanı olarak ilk önlemi, o "tiksinç antlaşma"yı kötülemek ve kendi öz dükkanı ya� rarına eski koruyucu tarifeleri yürürlüğe yeniden sok� ma zorunluluğunu açıklamak oldu. İkinci önlemi, bu du­ rumda, bunların yeniden yürürlüğe konmasını hiç bir uluslararası antlaşmanın engelleyemediği bahanesi ile, Alsas'ı eski koruyucu tarifelerin yürürlüğe konması ile vurma yolundaki yurtsever girişimi oldu. Bu ustaca iş aracıyla, Rouen'daki kendi öz dükkanı, Mulhouse'un rakip dükkanıarının tehlikeli rekabetinden kurtulacaktı. Son önlemi de, damadı Bay Roche-Lambert'e, yönetici burju­ vaziye düşen o zengin ganimetierden biri olan Loiret ge­ nel gelirini vermek oldu. Pouyer-Quertier, kendi öz oğlu­ nu bu okkalı arpalıkla donattığı zaman, imparatorluk dö­ nemindeki öneeli Bay Magne'ı acı acı eleştirmişti. Demek ki, bu Pouyer-Quertier yukarda sözü edilen işi işlernek için gerekli olan adamın ta kendisi idi. 30 Mart. Rappel.98 Jules Ferry, eski Paris belediye baş� kanı, 28 Mart günlü bir genelge ile, vergi şubesi memur­ larının Paris kenti için her türlü perception'a* devam et� melerini yasakladı. Küçük siyasal ipsizlikler, karakter küçüklüğü . . . bula� nık vicdan . . . sonsuz parlamenter entrikalar kışkırtıcısı . . . soysuz çareler ve bayağı kurnazlıklar . . . "libertes necessai� res"** üzerine cansıkıcı liberalizm öğütlerini ısıtıp ısıtıp ileri süren . . . çılgınca bağlı. . . başarısızlık tehlikelerinin • Vergi toplaması. •• ç. - Zorunlu özgürlükler. -ç. üstesinden gelmek için güçlü nedenlere . . . denge sağlayan güçlü kanıtlar . . . alçaklık düşkünlüğü . . . parlamenter kur­ nazlıklarının başarısı . . . Bay E . Picard, tüm kuşatma boyunca borsada nos armees'nin• yenilgisi üzerine dalavere çeviren bir eşkiya­ dır. Massacre, trahison, incendie, assasinat, calomnie, men­ songe.•• "Clement Thomas ile Lecomte'un katilleri"nin "ve haklı olarak ortaklaşa entrika ya da yardım yoluyla bu cinayetierin suçortağı sayılabilecek kişiler, yani çok kü­ çük sayıda bireyler"in"'"'* bir avuç cani olduğunu, belediye başkanları, vb. topluluğu karşısındaki söylevinde (25 Ni­ san) Thiers'nin kendisi söylüyor. Dufaure Dufaure, Paris'e, taşradaki basın davaları ile boyuneğ­ dirmek istiyor. Gazeteleri, "barışma" öğütledikleri için, bir jüri önüne çağırmak korkunç bir şey. Dufaure, Thiers'nin entrikalarında büyük bir rol oy­ nuyor. 10 Mart yasası ile, Paris'in bütün borçlu tüccar­ larını ayağa kaldırdı. Paris'teki kira ödeme zamanları üze• Ordularıınızın. �· •• İnsan kırıını, Ihanet, karg:ışalık, tııs:ırılı öldürme, Inn. �. ••• Alıntı metinde Fransı zc a . -Ed. 1. 45 karaçalma, ya­ rindeki yasası ile, tüm Paris'i tehdit etti. Her iki yasa da, Fransa'nın onurunu kurtardığı ve Bismarck'a teslimi altı ay geciktirdiği için Paris'i cezalandırma ereğini ta§ıyor­ du. Dufaure, orleancı ve, sözcüğün parlamenter anlamı ile, "liberal"dir. Bundan ötürü, o hep bastırma ve �ıkı­ yönetim bakanı oldu. İlk bakanlık görevini, cumhuriyetçi partinin derniere prise d'armes'ının* bozguna uğramasından sonra,99 13 Ma­ yıs 1839 günü aldı, ve bunun sonucu o dönemdeki temmuz hükümeti tarafından uygulanan acımasız bastırmanın ba­ kanı oldu. 28 Ekimde (1848) sıkıyönetimi kaldırma zorunda ka­ lan Cavaignac, 2 Haziran 1849 günü Louis-Philippe'in iki bakanını kendi hükümetine çağırdı (Dufaure, içişleri için, ve Vivien1 00) . Cavaignac onları, güvenceler isteyen rue [de] Poitiers'nin (Thiers) 10 1 isteği üzerine atadı. O, böyle­ ce, yakında yapılacak başkanlık seçimi için "hanedancı"­ ların desteğini sağlayacağını umuyordu. Dufaure, Cavaig­ nac'ın adaylığını desteklemek için, en yasadışı araçları kullandı. Yıldırma ve seçim yolsuzluğu, hiç bir zaman bu kadar büyük bir ölçüde uygulanmadı. Dufaure, Fransa'yı, öteki adaylara, ve özellikle Louis Bonaparte'a karşı kara­ çalıcı yayınlara boğdu; ama bu onun daha sonra Louis Bonaparte'ın bakanı olmasını engellemedi. Dufaure, yeni ba§tan, 13 Haziran 1849 sıkıyönetim bakanı oldu (Roma'nın, vb., Fransız ordusu tarafından bombalanmasına yanıt ola­ rak yapılan Ulusal Muhafız gösterisine karşı) . O §imdi ge­ ne, Versailles'da (Seine-et-Oise ili için) ilan edilmi§ bulu­ nan sıkıyönetim bakanı. Thiers'ye istediği ilde sıkıyöne­ tim ilan etme yetkisi verilmiş bulunuyor. Dufaure, 1839'da olduğu gibi, yeni bastırıcı yasalar, yeni basın yasaları, "sava§ konseyi yargılama yöntemini kısaltmak" için biı• • Son silaha sarııma. -ç. yasa istiyor. Savcılara yayınladığı bir genelgede, "barış­ ma" sloganını sert bir biçimde izlenecek bir basın suçu olarak belirtiyor. Fransız hukukçuları içinde bir tek sav­ cının (Mayenne savcısının) * Dufaure'a istifasını vermiş olması karakteristik . . . "Bana, iç savaş döneminde, partizan kavgalarda yan tutmam ve, barışma sözcüğünü ağızlarından kaçırdıkları için, vicdanıının suçsuz saydığı yurttaşları kovuşturmamı huyuran bir yönetime hiımet edemem." 0,** Guizot'ya karşı komplo kuran 1847 Liberal Bir­ liği içinde olduğu gibi, Louis Bonaparte'a karşı komplo kuran 1869 Liberal Birliğinin de içindeydU02 10 Mart yasası ile kira ödeme zamanları üzerindeki yasa konusunda, Dufaure ile Picard'ın (her ikisi de avu­ kat) en iyi müşterilerinin, Paris kuşatması yüzünden en küçük bir şey yitirmekten tiksinen taşınmaz mülkler sa­ hipleri ile grosses bourses'lar*** olduğunu belirtmek de uygun olur. Bugün, 1848 Şubat Devriminden sonra olduğu gibi, bu adamlar cumhuriyete, cellatın Don Carlos'a söylediğini söylüyorlar: "Je vais t'assassiner, mais c'est pour ton bien. "**** Lecomte ve Clement Thomas Vinoy'nın Montmartre tepelerini ele geçirme gırışı­ minden sonra (18 Mart günü, saat 4'te, Chateau-Rouge bahçelerinde kurşuna diziidiler) , general Lecom te ve ge• L. Vacheron. -Ed. •• Dufaure. -Ed. ••• Zenginler. ---ç . •••• "Senl öldüreceğim, ama senin iyiliğin için." ---ç . neral Clement Thomas, tutsak edildiler ve çileden çıkmış 81. piyade alayı erlerinin ta kendileri tarafından kurşuna dizildiler. Bu, usulsüz, bazı Merkez Komite üyelerinin yal­ varıp yakarınasına karşın yapılan bir idam oldu. Apoletl i kabadayı Lecomte, Pigalle alanında, kadın ve çocuklardan bileşik bir topluluk üzerine ateş etmeleri için, ı>rlerine dört kez buyruk vermişti. Halk üzerine ateş edecek yerde, erler, onun üzerine ateş ettiler. Eski bir assubay iken, Haziran ( 1848) insan kırımı8 öngününde, gerant'ı* olduğu NationaZS4 grubu tarafından birdenbire "general" yapılı­ vermiş olan Clement Thomas, kılıcını hiç bir zaman Pa­ ris işçi sınıfından başka hiç bir düşmanın kanına sokma­ mıştı. O, haziran ayaklanmasını tasariayarak kışkırtan uğursuz komploculardan ve en canavar cellatlarından biri oldu. Paris proleter ulusal muhafızları, 31 Ekim 1870 gü­ nü, "savunma hükümeti' üyelerini Belediye Dairesinde bastırıp tutsak ettikleri zaman, onlardan biri olan Picard'­ ın, onları yakın zamanlarda adlandırdığı gibi, kendi kendi­ lerini gens de parole** olarak atamış bulunan bu adam­ lar, yerlerini Komüne bırakacakları üzerine namus sözü (parole d'honneur) verdiler. Böylece sağ esen kurtulabii­ dikten sonra da, Thomas'nın Bretonlarını,57 kendilerine ça­ bucak güvenen yenicileri üzerine saldılar. Bununla birlik­ te onlardan biri, Bay Tamisier, Ulusal Muhafız başkomu� tanlığı görevinden istifa etti. Verdiği namus sözünden dön­ meyi kabul etmedi. O zaman, Clement Thomas için gün doğmuştu. Tamisier'nin yerine, Ulusal Muhafız başkomu� tanı atandı. Bu adam, Trochu "plan"ının uygulanması için gerekli olan adamdı. "O hiç bir zaman Prusyalılara karşı savaşmadı", Trochu "plan"ına karşıt bütün subayları kay­ dırarak, ulusal muhafıziarın bir zümresini öbürü karşısı­ na dikerek, onları, kendilerini gülünç edecek biçimde he• Yönetim müdürü. -ç. •• Sözüne güvenilir kişiler. -ç. �aplanmış "sor tie "lerde * harcayarak, bozduğu, dağıttığı, karaçaldığı Ulusal Muhafıza karşı savaştı. Kendi haziran kurbanlarının düşleri kafasından bir türlü gitmediği için, hiç bir resmi görevi olmayan bu adam, Paris halkının yeni bir kırımının kokusunu aldığı 18 Mart harekat alanı üze­ rinde elbette belirecekti. Halk öfkesinin ilk anında, usul­ süz bir idama kurban gitti. Cumhuriyeti öldürmek ve Pouyer-Quertier sözleşmesi maddelerinde öngörülen pots­ dc - v inleri** cebe indirmek için Paris'i decembriseur*** Vinoy'nın sevecen özenişine teslim etmiş bulunan adam­ lar, "katil var" diye haykırmaya koyuldular! Çığlıklar, "proleter" kanı döküldüğünü görmek için öylesine sabır­ sızianan Avrupa basını tarafından yankılandı. Köylüler Meclisinde isterik "duygululuk" komedyası oynandı, ve, geçmişte daha önce yapmış bulundukları gibi, bu adamlar, dostlarının ce�etlerini düşmaniarına karşı silah olarak kul­ lanmaktan büyük sevinç duydular. Paris ve Merkez Ko­ mite, otoritelerinden bağımsız bir olgudan sorumlu tutul­ d ular. 1848 Haziran günleri sırasında, "düzen adamları"­ ııı n . P ar i s başpiskoposunun öldürülmesini fırsat sayarak, ayaklananlara kar�ı öfkeli gürültüleri ile Avrupa'yı nasıl sarsmış bulundukları bilinir. Oysa, daha o sırada bile, Pa­ ris başpiskoposuna barikatlar üzerinde eşlik eden başpis­ kopos naibi Bay Jacquemet'nin tanıklığına göre, onlar papazın "Cavaignac" birlikleri tarafından -yoksa ayak­ lananlar tarafından değil- vurulmuş olduğunu pekala bi­ liyorlardı, ama onun cesedinden yararlandılar. Bugünkü Paris başpiskoposu, Komün tarafından Versailles hükü­ metinin yabanıl canavarlıklarına karşı savunma önlemi olarak tutuklanmış tutaklardan biri olan Bay Darboy, bu­ n unla birlikte, Thiers'ye yazdığı mektuptan anlaşıldığı • Çıkışlardıı. ---<; . •• Rüşvctlcri. ---<; . ••• Aralıkçı. ---<; . :149 gibi, Papa Transnonain[in ] ,42 cesedi üzerinde hava oyunu oynamak, ve onu kutsal bir öfke konusu durumuna getir­ mek için ivedilik göstereceğinin tuhaf kaygısını duyuyora benzer. Zaten Versailles gazetelerinin idamını haber vermedikleri bir gün de geçmedi: ve yinelenen canavar­ lıklar ile savaş yasalarının "düzen" partisi tarafından dur­ madan çiğnenmesi, Komün hükümeti dışında başka her hükümete bu idamı zorla yaptırırdı. Versailles hükümeti bir ilk askeri başarıyı daha yeni kazanmıştı ki, yüzbaşı Desmarets, jandarmalarının başında, yiğit Flourens'ı öl­ dürdüğü için, Thiers'den madalya almıştı. Flourens, 31 Ekim günü, "savunmacılar"ın yaşamını kurtarmıştı:59 Ka­ çak (alçak) Vinoy, yiğit arkadaşımız Duval'i, tutsak aldık� tan sonra, tabyalar içinde kurşuna dizdirmiş, ve bu iç sa� vaşa "aralık yöntemleri"�03 ile girişmiş bulunduğu için, Legion d'honneur büyük-haç nişanını aldı. General Gal­ liffet, satırı bir metelik eden bir Londralı kötü yazarın ineelikle yazdığı gibi, "maskeli balo giysileri imparator­ lukta hayranlık uyandıran, o gönül çekici markizin ko­ cası", Rueil yakınlarında Ulusal Muhafızdan bir yüzbaşı, bir teğmen ve bir de er "bastırdı", onları orada kurşuna dizdirdi ve bu davranıştan ötürü kendini yüceltmek için hemen bir bildirge yayınladı. Versailles hükümetinin res­ men anlattığı ve kendisine bir şeref payı çıkardığı cina­ yetlerden birkaçı, işte bunlar. 75. alay tarafından "asi" olarak kurşuna diziimiş bulunan 80. piyade alayının 25 eri. "Düzenli ordu üniforması taşıyan ve Komün yandaş­ ları saflarında tutsak edilmiş bulunan herkes, en küçük bir acıma duyulmaksızın hemen kurşuna dizilmişti. Hü­ kümet birlikleri kesin olarak kandökücü idiler." "Bay Thiers, Flourens'ın ölümünün güç verici ayrın­ tılarını meclise aktardı." Versailles, 4 Nisan: Thiers, o biçimsiz bücür, (bildir1. 5 0 gesinde) Versailles'a götürülen tutsaklar konusunda şöyle diyor: "Aşağılık demagoji, dürüst insanların (Pü�tri'nin adamları! ) kederli bakışiarına hiç bir zaman bundan daha iğrenç çehreler sunmadı." " Vinoy, ayaklanmış subay ya da erler karşısındaki her iii7·lü acımaya karşı çıkıyor." 6 Nisan günü, Komünün misiZlemeler (ve rehineler) üzerine buyrultusu. "Versay hükümetinin insanlık ve savaş haklarını açık­ ça ayaklar altında çiğnediğini; Fransız toprağına saldı­ ranların bile kendilerini lekelemedikleri korkunç şeyleri yapma suçunu işlediğini. . . gözönünde tutan [Komün] . . . buyurur ki. . . vb.. " (Arkadan maddeler gelir.) 5 Nisan. Komün Bildirgesi: "Her gün, Versailles haydutları, tutsaklarım.ızı boğaz­ lıyor ya da kurşuna diziyor, ve bize bu cinayetlerden bi­ rinin haberini getirmeden bir saat geçmiyor . . . Halk, öf­ kesi içinde bile, iç savaştan da tiksindiği gibi, kandan tik­ siniyor, ama düşmanları nın yabanıl suikastiarına karşı kendini koruma onun görevi, ve ona neye malolursa ol­ sun, göze göz, dişe diş isteyecek." "Paris'e karşı dövüşen polisler günde 10 frank alı­ yorlar."* Versailles, 1 1 Nisan: Asker kaçaklarının değil, ama tutsakların :mğukkanlılıkla öldürülmesi üzerine, general­ ler ve öbür görgü tanıkları tarafından açık bir zevkle an­ latılmış son derece korkunç ayrıntılar. Thiers'ye yazdığı mektupta, Darboy, ''kardeş öldür­ mc savaşımlanınızın korkunçluğuna eklenen tüyler ürper­ ti ci aşırılıklara karşı" protestoda bulunuyor. Aynı biçimde, Deguerry (cııre de la Madeleine) •• • •• Metinde Fransızca. --Ed. Madeleiııc p::ıpazı. --ç. :ı :ı şöyle yazıyor: "Bu idamlar Paris'te büyük öfkeler uyandırıyor, ve orada korkunç misillerneler olabilir."• "Böylece, her ye­ ni idama karşılık, elde bulunan çok sayıda rehineden iki­ sinin idamına buyruk verilmesi kararlaştırıldı. Sizden rahip olarak istediğim şeyin, ne derecede kesin ve mutlak bir zorunluluk olduğunu siz düşünün."• Bu korkunç şeyler ortasında, Thiers valilere şöyle ya­ zıyor: "Meclis, çalışmalarına dinginlikle devam ediyor." (Elle aussi a le caıur leger.••) Thiers ve onun "köylüler"i tarafından seçilmiş bulu­ nan commission des quinze/04 "Versailles birliklerine yük­ lenen sözde usulsüz idam ve misillemeleri", "resmen ya­ lanlama" serinkanlı saygısızlığını gösterdiler. Ama Papa Transnonain, Paris'in bombalanması üzerine 16 Nisan günlü genelgesinde şöyle yazar: "Eğer birkaç top sesi duyuluyorsa, bu Versailles ordu­ sunun değil, kendilerini göstermeye ancak cesaret ettikle­ ri zaman, dövüştüklerine inandırmak isteyen bazı başkal­ dırıcıların işidir." Thiers, kahramanı olan Napoleon I'i hiç değilse bir şeyde -aldatıcı bültenlerde- geçtiğini tanıtladı. (Kuşku­ suz, Bay Thiers'ye karaçalma hakkını kazanmak için, Pa­ ris'i bombalayan, Paris'in kendisidir! ) Bonapartçı dolandırıcıların b u canavarca kışkırtma­ ları karşısında, Komün, rehineler almak ve misillerneler yapmak tehdidi ile yetindi; ama tehditleri boş sözler ola­ rak kaldı! Ü zerinde patlayıcı bombalar ele geçirilmiş, su­ bay kılığına girmiş jandarmalar, sergents de ville'ler••• • Bu türnceler metinde Fransızca. ·-Ed. [meclis de] tasasız" anlamına gelen bu tümce, özgün mc­ Unde Fransızca yazılmış. Marx, Prusya ilc savaşa girişin öngününde, ı;atış­ manın sorumluluğunu tasasız bir biçimde (d'un emur leger) sırtladığını aı;ıklayan bakanlar kurulu başkanı Olivler'nln bu sözüyle aısy ediyor. -Ed. •• "O da :1.52 bile, tutsak edildikten :;onra, askeri mahkemeler önü ne çı­ karılmadılar! Komün bu köpeklerin kanı ile ellerini kir­ letmek istemedi! 18 Marttan birkaç gün önce, Clemeııt Thomas, savaş bakanı Le Flô'ya, Ulusal Muhafızın dörtte-üçünün silah­ sızlandırılması üzerine bir plan sunuyordu. "Ayaktakımının en seçme bölümü, diyordu, Manı­ martre çevresinde toplanmış ve Belleville ile anlaşıyor." Ulusal Meclis Versailles'da hükümet eden adamların, Paris'i savun­ masız bırakarak, tüm istihkamları ellerine verdikleri düş­ manın baskısı altında 8 Şubat günü seçilmiş meclisin, Ver­ sailles Meclisinin tek ve 28 Ocak günü Versailles'da im­ zalanan antlaşma ile de açıkça belirlenmiş bir ereği vardı - savaşa devam edilebilip edilemeyeceğini kararlaştırmak ya da barış yapmak; ve, bu durumdn, bu barışın koşulları­ nı saptamak ve Fransız toprağmın olanaklı olan en kısa sürede boşaltılmasını sağlamak. Chanzy, Paris Başpiskoposu, vb. Chanzy'nin özgür bırakıhşı, Saiı;set'nin geri çekilişi ile hemen hemen aynı zamanda oldu. Kralcı gai':eteler ge­ neralin ölümünü ilan etmekte birlik idiler. Bu sevimli işi kızıliara yaptırmak istiyorlardı. Onu üç kez ölüme mah­ kum etmişlerdi, ve şimdi gerçekten kurşuna dizilecekti. Vendômc [alanı] olayından sonra, Versailles'da bü­ yük üzüntü oldu. Versailles üzerine 23 Mart günü bir sal­ dırı bekleniyordu, çünkü Komün hareketi yöneticileri, eğer meclis herhangi bir düşmanlık davranışına girişirse, ••• Polisler. -ç. 1.5] Versailles üıı;erine yürüyeceklerini bildirmişl e rdi . Med is herhangi bir düşmanlık davranışına girişrnekten sakındı. Tersine, ivedilikle, Paris'te Komün seçimlerini örgütle­ rnek ereğiyle bir yasa önerisini oyladı, vb .. Bu ödünler ara c ıyla , meclis, güçsüzlüğünil itiraf etmiş oldu. Aynı ?.a­ manda, Versailles'da kralcı entrikalar. Bonapartçı gene­ raller ve d ük d'Aumale.105 Favre, Bismarck'tan, eğer 26 Mart günü düzen yeniden kurulmazsa, Paris'in Alman bir­ likleri tarafından işgal edileceğini bildiren bir mektup almış bulunduğunu itiraf etti: Kızıllar bu küçük düzenin içyüzünü anladılar. (21 Mart?) günü, onu hiçlikten çekip çıkaran bu halka sövmek ve ilieri Paris'e karşı ayaklan­ dırmak için Versailles Meclisi kürsüsüne çıkan düzenbaz !.ara fından, o alçak cizvit J. Favre tarafından kışkırtılmış bulunan Vendômc olayı.• 30 Mart. Komiin Bildirgesi: " Bugün , sizin arkalarından gitmek bile istemediğiniz caniler, kentin kapılarında kralcı bir fesat yuvası örgüt­ lemek için sizin yüce gönüllülüğünüzü kötüye kullanıyor­ l a r. İç savaşa başvuruyor, bütün kötülükleri kullanıyor, bütün suç ortaklıklarını kabul ediyor, dış destek dilenme­ ye bile cüret etmiş bulunuyorlar. " Thiers 25 N i s an gu nu, Seine dolaylarındaki komünlerin be­ lediye başkanlan, başkan yardımcıları ve belediye mecli s üyelerini kabul eden Thiers, onlara şöyle dedi: "Cumhuriyet varlığını sürdürüyor. Yürütme gücü ba.�kanı basit bir yurttaşf.an başka bir şey değildir."** Fransa'da 1830'dan 1 871'e değin ilerleme, Bay Thiers'­ ye göre işte buna dayanıyor. 187l'de, Louis-Philippe salta• Hu tünıce ıncü ıulc Fraıısızc;ıdır. •• Mdinde ],'ı·aıısızea. -Ed. -Ed. natının o fosil hükümet üyesi, küçük Thiers'nin ta ken­ disi, cumhuriyetçilerin en iyisid ir . Bay Thiers kendi regime'i ne bir kapkaççılıkla başladı. Ulusal Meclis onu meclis hükümeti başkanı atamıştı; o kendi ken d i n i Fransa y ür ütme gücünün başkanı atadı. Meclis ve Paris Devrimi Yabancı saldırganın buy ruğu üzerine toplanmaya çağ­ rılmış bulunan meclis, 28 Ocak gi.i nlü Versailles an tl aş­ masının açıkça gösterdiği gibi, sadece bir tek erekle se­ çilmişti:. savaşa devam edi l ip edilmeyeceğini kararlaştır­ mak ya da barış koşullarını saptamak. Fransız halkını se­ çim sandıklarına çağırırken, Paris capilulard'larının ken­ dileri meclisin bu özgül görevini açıkça belirlediler, ve bu, onun bileşimini de büyük ölçü d e açıklar. Savaşın sürdü­ rülmesi, capitulard' l a r tarafından alçakgönüllülükle ka­ bul edilmiş bul unan bırakışmanın maddeleri ile olanaksız bir duruma geldiğinden, gerçekte mecli sC' u tanç verici bir barışı onaylamaktan b aşk a bir şe,y kalmıynrdu, ve, bu öz­ gül iş i çi n , Fransa'n ı n en kötü ad am l a r ı , en iyi a damlar i d i ­ ler. Cumhuriyet, savunma hükümeti adı altında Belediye Dairesinde yerleşmiş bulunan mızıkçılar tarafından d eğ i l , ama Paris halkı ta rafın dan , 4 Eylül günü ilan edildi. B i r tek uyumsuz ses olmaksızın, tüm Fransa'da alkışlandı. Va­ roluş hakkı nı, özsel olgusu Paris'in uzun direnişi olan beş aylık bir savaş pahasına kazandı. Cumhuriyet tarafından ve cumhuriyet adına yönetil m i ş bu savaş olmasaydı, Se­ d an teslim şartıaşmasınd a n sonra imparatorluk Bismarck tarafından yeniden kurulurd u; mızıkçılar, ve başları nda Bay Thiers, Paris'i kurtarmak için değil, ama Cayenne'a gitmeme kişisel güvencesini koparmak için teslim olur­ lardı, ve "köylüler" Meclisinden sözedildiği de hiç duyııl1. 55 mazdı. Ancak Paris'te doğmuş bulunan cumhuriyetçi dev­ rim sayesinde toplanıldı. Meclis, -Bay Thiers'nin kendi­ sinin bıktırıncaya kadar yinelediği gibi- kurucu bir mec­ l is olmadığından, eğer cumhuriyetçi devrimi geriye baka­ rak onaylamak için değilse, Bonaparte hanedanının iktidar­ dan düştüğünü ilan etme hakkına bile sahip olamazlardı. Fransa'daki tek meşru iktidar, demek ki yuvası Paris olan Devrimin ta kendisidir. Bu devrim Ki.içük-Napolcon'a kar­ �� deği l, ama İkinci İmparatorluğu doğuran toplumsal ve siyasal koşullara karşı yapılmıştı. Bu koşullar kesin bi­ çimlerini bu rejim altında almışlardı, ve, Prusya ile sa­ vaşın göz kamaştırıcı bir biçimde açın ladığı gibi, eğer Fransız işçi sınıfı tarafından gerçekleştirilen devrimin can­ landırıcı güçleri eliyle devrilmeseydiler, Fransa'dan, ge­ riye bir cesetten başka bir şey bırakmazlardı. Köylüler Meclisi , devrimden, bir noter iktidarından, yabancı sal­ dırgana karşı, kendi güncel "yürütme gücü" tarafından al­ tına girilmiş yıkıcı yükümlülüğü imzalama iktidarından başka bir şeyi elde bulundurmuyordu. Kendi öz korkak (capitulard) ruhunu devrime yükleme iddiası, bundan ötü rü korkunç bir kapkaççılıktır. Paris'e karşı savaşı, Prusya süngülerinin koruması altında alçak bir şuanlık­ tan (clıouannerie) 106 başka bir şey değildir. Bu savaş, Fransay ı , ancak gerçekten toplumsal bir devrimin güçlü eli tarafmdan kurtanlabileceği bir uçuruma sürüklemiş bulunan yozla�mış, tükenmiş ve çürümüş sınıfların ayrı­ calıklarını, tekellerini ve lüksünü kurtarmak ereğiyle, Fransa'yı öldürmek için bir komplodan başka bir şey de­ ğildir. Thicrs'nin Güzel Ordusu Hatta "devlet adamı" olmadan önce, Bay Thiers, ta­ rihçi olarak, yalandaki ustalığının kanıtını daha önce gös- termişti. Ama bücürlerde öylesine belirtici olan kendini beğenmişlik, onu bu kez güliinçliiğün son perdesine de­ ğin götürdiL Kendi düzen ordusunu, hepsi de, artık yitiri­ lecek hiç bir onurları kalmamış apoletli mouchard'Iarın* denetimi ve aralıkçı ve kaçak mareşallerin kamutası al­ tında bulunan, Bismarck sayesinde Prusya zindanların­ dan daha yeni gönderilmiş o bonapartçı asker bozuntu­ su sürüsünü, papalık zuhaflarını, Charrette'in Chouan'l:.ı­ rını,76 Cathelineau'nun Vendeelilerini,106 Valentin'in "in­ zibatlarını",107 Pietri'nin ex-sergents de villeleri** ile Va­ lentin'in, L. Bonaparte döneminde ordu çaşıtlarından baş­ ka bir şey olmayan, ama -Bay Thiers döneminde onun en seçme savaşçılarını oluşturan Karsikah jandarmalarını, bu alacalı-bulacalı, iğrendirici ve darağacı kaçkım güru­ hu, Bay Thiers "Fransa'nın bugüne değin sahip bulun­ duğu en güzel ordu" olarak vaftiz ediyor ! Eğer Prusyalı­ ların Saint-Denis'de hala konaklamalarma izin veriyorsa, bu yalnızca Versailles "güzel ordu"sunun görünüşü ile on­ ları korkutmak içindir. Thiers Küçük siyasal ipsizlikler. Usanmaz parlamenter ent­ rikalar kışkıı·tıcısı Bay Thiers, hiç bir zaman "yetenekli" bir gazeteci ve usta bir söz "yarışçı"sından, bir parlamen­ ter ipsizlik ustasından, bir andını bozma virtüozundan, parlamenter manevranın bir küçük kurnazlıklar, aşağılık kaHeşlikler ve ince hileler zanaatçısından başka bir şey olmadı. Bu kötücül cüce, kendi sınıfsal bozulqşunun en gerçek entelektüel dışavurumu olduğu için, bir ya,rım yüzyıldan beri Fransız burjuvazisini büyülemiş bulunu­ yor. Muhalefet saflarında olduğu zaman, iktidara geçtiğin• Haflyeleı1n. -ç. •• Eski polisleri. -ç. 1.57 de onları yoketmek için, libertes necessaires• üzerindeki yinelenmiş öğütlerini sakız gibi çiğnemekten vazgeçmedi. Artık iktidarda olmadığı zaman, Avrupa'yı Fransa'nın gü­ cü ile tehdit ediyordu. Peki gerçeklikte diplomatik başa­ rıları ne oldu? 184l'de, Londra antlaşmasının küçük dü­ şiirücülüğü karşısında kaldı;109 Alman birliğine karşı tum­ turaklı atıp tutmaları yüzünden Prusya ile savaşı hızlan­ dırdı; 1870'te, bütün Avrupa saraylarındaki dilencilik tur­ nesi ile, Fransa'yı küçük düşürdü ; 1871'de, "ne pahasına olursa olsun barış"ı kabul ederek ve Prusya'dan tek bir ödün: kendi ezilmiş ülkesinde bir iç savaş çıkarma izni ve araçları ödününü dileyerek, Paris teslim şartlaşmasını13 imzalaclı. Doğal olarak, modern toplumun derin akımları bu türlü bir adama her zaman yabancı kaldı; ve hatta kendilerini yüzeyde gösteren değişiklikler bile, onun an­ layışına sığmadı. Örneğin, eski Fransız koruyucu siste­ mine veri len her zararı, kutsal şeylere karşı bir saygısız­ lık olarak teşhir etti, ve, Louis-Philippe'in bakanı olduğu zaman, çılgınca bir düş sayarak, demiryolları yapımı ko­ nusundaki horgörmesini belirtmekten geri kalmadı, ve, hatta Louis Bonaparte döneminde, Fransız ordusunun çü­ rümüş örgütlenmesindeki her türlü reforma sert bir bi­ çimde karşı çıktı. Fikirsiz, inançsız ve yüreksiz bir adam. Profesyonel "devrimci", şu anlamda ki, gösteriş yap­ mak, iktidarı kullanmak ve ellerini ulusun hazinesi içine sokmak gereksinmesi içinde, bir kez muhalefet sıralarına itildikten sonra, bir rakibin ayaklarını kaydırmak için halk tutkularını kışkıı·tmak ve bir yıkıma yolaçmakta hiç bir zaman duraksamamıştır; aynı zamanda tamamen yüzey­ sel bir görenek adamıdır, vb.. Ona "aşağılık kalabalık" diye davranarak, işçi sını fına sövüp saymıştır. Yasama meclisierindeki eski arkadaşlarından, eski meslektaşların• Zoru n l u üzgii rlüklr-r. -ç. :ı. ss dan biri, kapitalist ama gene de Paris Komünü üyesi olan Bay Beslay, açık bir bildirgede ona şöyle çıkı�ır: "Emeğin sermayeye köleliği, sizin siyasetinizin te­ meli işte bu; ve emek cumhuriyetinin Belediye Darresi­ ne yerleştiğini gördüğünüz gün, Fransa'ya: 'Bunlar cnni­ lerdir ! ' diye bağırmaktan geri kalmadınız." Eğer Bay Thiers, kendi içişleri bakanı Ernest Picard aracılığı ile, Uluslararası Derneğin Paris ile haberleşmesi­ ni engelleme buyruğunu vermiş ise (Meclis oturumu, 28 Mart) , bunda şaşılacak hiç bir şey yoktur. Circulaire de Thiers aux prefets et sous-prfıfets.* "Kötülere oranla sayıları o kadar çok olan iyi işçi­ lerin, eğer ekmek ağızlarından uzaklaşıyorsa, bunun ne­ deninin, kurtarıcısı olduklarını ileri sürdükleri emeğin zorbaları olan Enternasyonal üyelerinin olduklarını bil­ meleri gerekir." Enternasyonal olmasa . . . *"' (Şimdi para öyküleri. ) (Fa vre ve o, paralarını Lond­ ra'ya kaçırdılar.) Atasözü der ki: namussuzlarııı çatış­ masından gerçek fışkırır. Öyleyse Thiers'nin portresine bir bitirme çizgisi çekmek için, Londra'da çıkan Moni­ teur ün , Versailles generallerinin patronu üzerine söyle­ diklerini aktarmaktan daha iyi bir şey yapamayız. La Situation,1"9 28 Mart günlü sayısında şöyle diyor: "Bay Thiers, ana baba katili, anasıyla yatıp kalkan, aşırtıcı, aşırmacı, hain, iktidarsız Bay Thiers, askerleri halkın kırılmasına götürmeksizin hiç bir zaman bakan olmad ı." Hileli kurnazlıklar ve dolambaçlı yollar uzmanı. ' Temmuz devriminden önce cumhuriyetçilerio miit• Thler8'nln vali ve kayınnknınlam genelgt>sl. •• Tıtmce elynzmasında eksik kalmış. -Ed. 1. 59 ·-('. tefiki iken, Louis-Philippe devrinde, eski koruyucusu Laf­ fitte'i kovarak, i lk bakanlığına ustaca sokuldu. İlk işi, eski işbirlikçisi Arınan Carrel'i kodese atmak oldu. Ça­ şıt, ve düşes de Berry'nin gardiyan-ebesi olarak, Louis­ Philippe'in gözüne girdi, ama özsel etkinliği, Paris, rue Trammonain'deki ayaklanmış cumhuriyetçilerin öldürül­ mesi, ve basma karşı, daha sonra bu aletler körelince bir yana attığı Eylül yasalad2 oldu. Çevirdiği entrikalar ile, 1840'ta iktidara yeniden geçtikten sonra, Paris'in özgür­ lüğüne karşı bir suikast olduğu için, National'in burjuva cumhuriyetçileri dışında tüm demokratik partinin karşı çıktığı Paris istihkumları planını tasarladı. Uyanan hoş­ nutsuzluk karşısında, Bay Thiers, Milletvekilleri Meclisi kürsüsünden şu yanıtı verdi: ''Ne? Bazı istihkam işlerinin özgürlüğe zararlı ola­ bileceğin � düşünmek ha . . . Bu, her türlü gerçekliğin dışın­ da yer almaktır. Ve ilkin, bir gün başkenti bombalayurak ayakta kalabileceğini varsaymak, hangisi olursa olsun, bir hükü mete k ara çalmaktır. Neymiş? Bombaları ile İnvali­ des ya da Pantheon'un kubbesini yıktıktan sonra, aileleri­ nizin konutunu ateşleri ile kapladıktan sonra, sizden varo­ luşunun doğrulanmasını isternek için, sizin karşınıza mı çıkacakmış'? Mais il serait cent fois plus impossible apres la victoire qu'auparavant."• Gerçekte, ne Louis-Philippe hükümeti, ne de bona­ partçı hükümet, Paris'ten çekilme ve onu bombalama cü­ retini gösterdi. İstihkamlnrdan bu yararlanma biçimi, bunun ilk kışkırtıcısı olan Bay Thiers'ye kısmet oldu. Napoli kralı kral Bomba,•• Ocak 1848'de Palermo'yu bombaladığı zaman,4� Bay Thiers Milletvekilleri Meclisin­ de yeniden konuştu: • Ama Lıu RI?. oluı·ıJu. -ç. •• 1� znferdeıı "onra, iin('I'Sitıe �'eı·dinaııd Il. -·Eel. 1.60 oranla yUz kpz daha olanak­ "Baylar, Palermo'da ne olup bittiğini biliyorsunuz: kırksekiz saat boyunca, büyük bir kentin bombalandığı­ nı öğrenerek, hepiniz dehşetten irkilmiş bulunuyorsunuz. Kim tarafından? Savaş haklarını kullanan yabancı bir düşman tarafından mı? Hayır, baylar, kendi öz hükümeti tarafından. Ve neden? Çünkü bu talihsiz kent, haklarını istiyordu. Ne ala! haklarını istediği için al sana kırkse­ kiz saat bombalanma. Avrupa kamuoyuna başvurmama izin verin. Avrupa'nın belki de en büyük kürsüsü üstün­ den, bu türlü davranışlara karşı bazı ho§nutsuzluk söz­ leri yankılatmak, insanlığa yapılacak bir hizmettir. Bay­ lar, bundan elli yıl önce, savaş haklarını kullanan Avus­ turyalılar, kendilerini bir kuşatmanın uzun işlerinden kurtarmak için, Lille'i bombalamak istedikleri zaman, da­ ha sonra gene savaş haklarını kullanan İngilizler, Kopen­ hag'ı bom baladıkları zaman, ve daha son zamanlarda, ülkesine onca hizmette bulunmuş olan naip Espartero, bir ayaklanmayı bastırmak için, Barselona'yı bomtalamak istediği zaman; dünyanın her yanında genel bir hoşnut­ suzluk çığlığı koptu."• Daha bir yıl bile geçmeden, Thiers, Roma'nın Fran­ sız Cumhuriyeti birlikleri tarafından bombalanmasının45 en ateşli savunucusu olarak göründü ve Fransız anayasa­ sının bu çiğnenmesine karşı protestoda bulunan ulusal muhafızları kılıçtan geçirdiği için, dostu general Chan­ garnier'yi göklere çıkardı. 1848 Şubat Devriminden birkaç gün önce, Guizot'nun onu mahkum ettiği iktidardan uzaktaki uzun sürgünden ötürü kendi kendini yiyen, yığınların büyüyen çalkantı­ sının kokusunu alan, onların hareketinin düşmanın aya­ ğını kaydırtmasını ve kendini Louis-Philippe'e zorla ka­ bul ettirmesini sağlayacağını uman Thiers, Milletvekil• Gerçek terimlerı Ue düzeltilmiş bulunan tüm alıntı, metinde Fran­ sızcndır. -Ed. :ı.6:ı. leri Meclisinde şöyle haykırdı : "Ben, Fransa'da olduğu kadar Avrupa'da d a devrim partisindenim. Dilerim ki devrim hükümeti ılıınlı adam­ ların elinde kalsın . . . Ama bu hükümet, radikaller de olsa, ateşli adamların eline bile geçse, ben bu yüzden dava­ mı elden bırakmayacağım. Hep devrim partisinden ola­ cağım."* Cumhuriyetin ilan edildiği günden coup d Etatya•• değin, Şubat Devrimini yıkmak tek uğraşı oldu. Şubat patlamasını izleyen ilk günler, korku içinde saklandı; ama Paris işçileri, onu hınç duymayacak dere­ cede horgörüyorlardı. Bununla birlikte, "bir gün Ren kıyılarında ölmeye gitmek"le böbürlendiği bir sırada, Arınand Carrel'in: "Sen bir lağımda öleceksin" yanıtma yolaçan o bilinen ödlekliği ile, halk güçleri haziran baş­ kaldırıcılarının toptan öldürülmesi ile kırılmadan önce si­ yasal sahnede rol oynamaya cesaret edemedi. Sahne, her­ kesin içine çıkabilmesi için yeterince temizleninceye de­ ğin, ilkin, imparatorluğun yeniden kurulmasına yolaçan Poitiers sokağı birliği komplosunu gizlice yönetmekle ye­ tindi. ' Paris kuşatması sırasında, Paris'in boyuneğmek üze­ re olup olmadığını bilme sorusuna, Jules Favre, teslim sözcüğünü söylemek için, bir Paris bombalamasının ge­ rekeceği yanıtını verdi! Bu, Prusya bombalamasına kar­ şı melodramatik protestolarını açıklar. Bu protestolar, Prusya bombalamasının gülrnek için bir bombalama, oy­ sa Thiers'nin bombalamasının katı bir gerçeklik olduğunu tanıtlar. • Gerçek terimleri lle düzeltllmlş bulunan tüm alıntı, metinde Fran­ sızcadır. -Ed. •• Hükümet darbesi. -ç. :z 62 Parlamenter şaklaban. Kırk yıldan bu yana sahne üzerinde. Hiç bir siyaset ya da yaşam kesiminde hiç bir zaman bir tek yararlı ön­ leme girişmedi. Kurumlu, kuşkucu, safa pezevengi. Her­ hangi bir şey gerçekleştirmek için, hiç bir zaman ne yaz­ dı, ne de konuştu. Gözlerinde şeylerin kendileri, yazılı ya da sözlü gösterişler için basit bahanelerdir. Onda, ik­ tidar, kazanç, ve gösteriş düşkünlüğünden başka, gerçek hiç bir şey yoktur, hatta şovenizmi bile. Bayağı profesyonel bir gazeteci dili ile, bazan Versa­ illes'daki tutsaklarının ekşi suratları ile açıkça alay eder, bazan köylülerin "d leur aise"* olduklarını bildirir, bazan da, 300 tutsak alındığı "Moulin-Saquet"nin zaptı üzerin­ deki bülteni ile (4 Mayıs) , kendini gülünç duruma düşü­ rür. "Ayaklananların geri kalanı, savaş alanında 150 ölü ve yaralı bırakarak, bacaklarının tüm gücü ile kaçtı",** ve hırçın bir ton ile ekler: "Komünün yarın bültenlerin­ de kutlayabileceği zafer, işte bu."** "Paris çok geçmeden kendisini ezen zorbalardan kurtarılacak."** Paris, ona karşı savaşan o Parisli halk yığınının Pa­ ris'i "Paris" değildir. "Paris -yani zenginler, kapitalist­ ler, aylaklar" (neden kozmopolit kerhane olmasın?) . Bay Thiers'nin Paris'i, bu. Gerçek Paris, çalışan, düşünen Pa­ ris, halkın Paris'i, Komün Paris'i, "aşağılık bir kalabalık"­ tır. Bay Thiers için, sadece Paris'e ilişkin olarak değil, ama Fransa'ya da ilişkin olarak bütün iş, işte bu. Cesa­ retini "barışçıl gösteri" ve Saisset'nin karşısında göster­ miş bulunan, şimdi, yapılan savaşa tiyatro dürbünü ile 1 bakmaktan hoşlanan, kendisi için "iç savaş hoş bir eğlenceden başka bir şey" olmayan "din, aile, düzen ve mülki• •• RahaUarının y eri nde. -ç. Gerçek sızcadır. -Ed. terimleri ile düzeltilmiş :I. 6J bulunan alıntılar. metinde Fran­ yet adamı"na tebelleş olan cocotte'lar tarafından izlene­ rek, Versailles'da, Rueil'de, Saint-Denis'de, Saint-German­ en-Laye'de kalabalıklaşan Paris (gerçekten "tehlikeli" kişilerin, sömürücü ve aylak sınıfların, ''les francs-fi­ Zeurs"lerin74 Paris'i) , Bay Thiers'nin Paris'i işte bu (Cob­ lence göçmenliğinin75, Bay de Calanne'un Fransa'sı ol­ ması gibi) . Bayağı gazeteci dilini kullanarak, yapmacık bir ağırbaşlılık göstermesini bile bilmez, ama. "yasallık" etiketi kurallarına karşı gelmernek için, kadınları, genç kızları, Neuilly yıkıntıları altında bulunmuş olan o ço­ cukları, tasariayarak öldürür. Fransa'da yapılmasım is­ tediği belediye seçimlerini, Clamart'ın, petrol bombaları ile yakılmış bulunan köz ateşleri aracıyla aydınlatması gerekir. Roma tarihçileri, Neron'un kişiliğini, bize bu ca­ navarın bir ozan taslağı ve bir komedyacı olmakla övün­ düğünü anlatarak tamamlarlar. Ama basit bir profesyonel gazeteci ve bir parlamenter şaklabam iktidara yükseltin, onun Neron'u geçtiğini göreceksiniz. Bonapartçı, "general"lerin Paris'ten öcalmalarına izin verdiği zaman, kendi kör sınıf çıkarları aleti rolü­ nü oynamakla yetinir; ama kurum, adilik ve en kötü gazeteci beğenisinin sergilehdiği bülten, söylev ve bildir­ gelerin küçük köşe konuşmalarında, kendi kişisel rolünü oynar. O kendini Lincoln, ve Parislileri de Güneyin baş­ kaldırmış zenci köle satıcıları35 ile karşılaştırır. Güneyli­ ler emeği köleleştirmek ve kendilerini toprak bakımm­ dan Birleşik Devletler'den ayırmak için dövüşüyorlardı. Paris [ise --ç.] emeği kurtarmak ve kendini Thiers'nin siyasal asalaklarımn, Fransa'yı kölelik altında tutmak is­ teyen kimselerin iktidarından ayırmak için dövüşüyoı:. [Thiers -ç.] belediye başkanlarına söylevinde [şöyle diyor -ç.] : "Benim hiç bir zaman bozmadığım sözüme güvenile­ bilir!" "Meclis, Fransa'nın seçtiği en liberal meclislerden bi­ ridir." O, cumhuriyeti kurtaracaktır, "yeter ki düzen ve emek, cwnhuriyetin kurtuluşunun özel koruyucuları ol­ duklarını ileri süren kimseler tarafından durmadan tehli­ keye sokulmasın". Meclisin: 27 Nisan günlü oturum.wıda, şöyle diyor: "Meclis, benden bile daha liberaldir!" Konuşma kozu her zaman Viyana antlaşmalarının kötülenmesi olan o, Paris antlaşmasını13 imzalar; yal­ nızca Fransa'nın bir bölümünün parçalanmasını (yalnızca topraklarının neredeyse yarısının işgalini) kabul etmekle kalmaz, ama Bismarck'tan savaş giderlerinin belirtilip doğ­ rulanmasını bile istemeksizin, milyarlarca zarar ödenti-' sini de kabul eder! Bordeaux Meclisinin, kendi teslim şartlaşmasının maddelerini tartışmasına bile izin ver­ mez! Yaşamı boyunca Bourbon'ları yabancı orduların yük arabaları içinde dönmelerinden ve barış antiaşmasından sonra Fransa'yı işgal eden müttefikler karşısındaki yakı• şıksız davranışlarından ötürü kınayan o,110 antlaşmada Bismarck'tan yalnızca tek ödün istiyor: Paris'e boyuneğ­ dirmek için (Bismarck'ın Diyet Meclisinde açıklamış bu­ lunduğu gibi) 40.000 er. Tüm kendi iç ve yabancı saldı­ rıya karşı savunma gereksinmeleri için, Paris kendi si­ lahl ı IDusal Muhafızı tarafından tamamen korunmuştu; ama Thiers, Paris'in yabancı karşısındaki teslim şartlaş­ masına, onun kendisi ve güruhu karşısında bir teslim şartıaşması ek niteliğini de hemen kazandırdı. Bu koşul, bir iç savaş koşulu idi. Bu savaşa da, sadece Prusya'nın sessiz izni ile değil, ama onun sağladığı kolaylıklar ve Al­ man zindanlarından ona yüce gönüllülükle gönderdiği Fransız tutsakları ile de girişiyor! Bültenlerinde, konuşma­ larında, Favre'ın meclisteki konuşmalarında da olduğu gi­ bi, Prusya'nın önünde yerlere kapanıyor, ve Paris'i, her sekiz günde bir, Bismarck'ın kendisinin açıkladığı gibi, bu müdahaleyi elde etmek için boş yere çalıştıktan sonra, Prusya müdahalesi ile tehdit ediyor. Bourbon'lar, bu şak­ laban karşısında, bu büyük şovenlik havarisi karşısında, özsaygının (dignite) ta kendisi idiler! Prusya'nın çöküşünden sonra ( 1807 Tilsitt barışı) ,29 hükümet kendini ve ülkeyi ancak büyük bir toplumsal canlanma (devrim) aracıyla kurtarabileceğini sezdi. Fran­ sız Devrimi kazanımlarını, küçük ölçüde, feodal bir kral­ lık çerçevesinde, Prusya'da yerleştirdi. Köylüleri özgür­ leştirdi, vb 111 Kırım savaşından sonra, her ne kadar Rusya Sivas­ topal savunması ile onurunu kurtarmış ve Paris'teki dip­ lomatik başarıları ile yabancıların gözünü kamaştırmış ise de, yenilgi, gözünde toplumsal ve yönetsel sisteminin çürümüşlüğünü açınladı, ve Rus hükümeti serflere özgür­ lük vermek ve yönetsel ve adli sistemini reformdan ge� çirmek zorunda kaldı.112 Her iki ülkede de, gözüpek nite­ likteki toplumsal reformlar, halk tarafından kazanılına­ yıp (kazanılacak yerde) taht tarafından ihsan edildikleri için, kısıtlı ve sınırlı bir nitelikte kaldılar. Gene de ege­ men sınıfların en tiksinç ayrıcalıklarının kökünü kazı­ yan ve eski toplumun iktisadi temelini değiştiren büyük .. :ı66 toplumsal değişiklikler oldu. Bu sınıflar, ağır hastalığın ancak kahramanca ilaçlarla iyileştirilebileceğini sezdi­ ler. Yeneniere ancak toplumsal reformlar yaparak, ancak halk canlanmasının diri güçlerine başvurarak yanıt ve­ rebileceklerini sezdiler. 1870 Fransız yıkımı, modern dün­ ya tarihinde benzersizdir ! Bu yıkım, resmi Fransa'nın, Louis Bonaparte Fransa'sının, egemen sınıflar ve onla­ rın devlet asalakları Fransa'sının çürüyen bir cesetten başka bir şey olmadığını gösterdi. Ve halkın gözünü bo­ yayarak onun hükümetini ele geçiren, ve orada yabancı saldırgan ile birlikte komplo kurarak duran o alçak herif­ lerin ilk girişkenliği, onların ilk girişkenlikleri nedir? Onlar, Prusyalıların koruması altında, halk canlanması­ nın Paris'te girişilen şanlı yapıtını, L. Bonaparte'ın as­ ker bozuntusu ile Pietri'nin polisine ezdirdiler. Onlar, Temmuz Devrimi tarafından kovulmuş bütün eski leji­ timist9 hayaletleri, Louis-Philippe'in Şubat Devrimi ta­ rafından kovulmuş fosil dolandırıcılarını dirilttiler, ve kendilerini karşı-devrimci bir vur patlasın çal aynasına verdiler! Böylesine bir alçaklık düşkünlüğü tarih kitap­ larında görülmemiş bir şeydir! Ama, çok belirtici bir ol­ gu, resmi Avrupa ile resmi Amerika tarafından genel bir hoşnutsuzluk çığlığı kopartacak yerde, bu alçaklık, bir duygudaşlık akımına ve Paris'in yırtıcı bir mahkıi­ miyctine yolaçıyor ! Bu, tarihsel geleneğine canla başla bağlı Paris'in, Fransız halkını eski toplumun yenileştiril­ mesinin savunucusu durumuna getirerek, insanlığın top­ lumsal canlanışını Fransa'nın ulusal sorunu durumuna ge­ tirerek, Fransız halkını canlandırmaya çalıştığını tanıt­ lar! Kendini sömürücüler sınıfından, onların paralı hiz­ metkarlarından, devlet asalaklarından, "les valets du diable sont pires que le diable"* Fransız atasözünün ger• Şcytanın uşakları şeytandan cia kötüdür. --ç. çekliğini doğrulayan kimselerden kurtarmak isteyen üre­ tici sınıftır bu! 18 Mart: Hükümet "niteliği ne olursa olsun her türlü devirli yayının her nüshası üzerine 2 santimlik bir pul"* yapıştınlmasını zorunlu kıldı. "Sıkıyönetim kalkana ka­ dar yeni gazete çıkarma yasağı."* Fransız burjuvazisinin çeşitli bölüntüleri, Restoras­ yon döneminde büyük toprak sahipleri (eski Bourbon'­ lar) , parlamenter temmuz monarşisi (Louis-Philippe) dö­ neminde kapitalistler, ardarda egemenlik sürdüler, oysa bonapartçı ve cumhuriyetçi öğeleri geri planda beklemek­ ten sıkılıyorlardı. Partizanca dalaşma ve entrikaları, el.. bette kamu yararı bahanesi altında sürdürmüşlerdi, ve halk devrimleri bu krallıkları silip süpürdükten sonra, sahneye yeni öğeler girdiler. Cumhuriyet (Şubat Cum­ huriyeti) ile birlikte, bütün bunlar değişti. Burjuvazinin bütün bölüntüleri, düzen partisi, yani emekçilerin ikti­ sadi köleliği ile onun aleti olan bastırıcı devlet aygıtının korunup sürdürülmesi için biraraya gelmiş bulunan mülk sahipleri ve kapitalistler partisi içinde sağlanan bir bü­ tün oluşturdular. Adı bile burjuvazinin bir bölüntüsünün öbürü üzerindeki üstünlüğü, bir yandan bir zafer ve öte yandan bir yenilgi (bir partinin zaferi ve öbürünün ye­ nilgisi) anlamına gelen bir krallık yerine, cumhuriyet, burjuva bölüntüler blokunun hisse senetli anonim ortak­ lığı, halkın tüm exploiteur'lerinin** koalisyonu idi, ve ger­ çekte, lejitimistler, bonapartçılar, orleancılar, burjuva cumhuriyetçiler, cizvitler, ve volterciler birbirleri ile sar­ maş dolaş oldular. Kendilerini artık tahtın gölgesinde giz­ lemiyor; kendi partizanca dalaşınalarını halk yararına gi­ rişilmiş savaşırnlar gibi göstererek halkı artık bu dalaş­ malada ilgilendiremiyor; artık birbirlerini egemenlik al• Metinde Fransızca. -Ed. •• Sömürücülerlnln. --ç. 1.68 tma alamıyorlardı. Bu artık bundan böyle, ü retici yığın­ ların kurtuluş isteği karşısında, kendi sınıf egemenlikle­ rinin dolaysız ve açık karşıtlığı idi. Düzen, kendi sınıf egemenlikleri ve emeğin köleleştirilmesi için zorunlu ik­ ,tisadi ve siyasal koşullara verdikleri addır. Burjuva re­ jimin bu anonim ya da cumhuriyetçi biçimi, bu burju­ va cumhuriyeti, bu düzen partisi cumhuriyeti, bütün si­ yasal rejimierin en tiksincidir. Dolaysız görevi, tek raison d'ıUre'i,• h::ilkın ezilmesidir. Sınıf egemenliği terroris­ me'idir bu. İşte işlerin nasıl olup bittiği: Halk, dövüştük­ ten ve devrimi yaptıktan sonra, cumhuriyet ilan etti ve yerini bir Ulusal Meclise bıraktı. Çok iyi bilinen cumhu­ riyetçi inanç bildirileri, kendi biçimlerinde bir cumhu­ riyetin güvencelerini oluşturan burjuvalar, cumhuriyetin açık ve yenilmiş düşmanlarından bileşik meclis çoğunluğu tarafından sahnenin önüne itildiler. Cumhuriyetçiler, hal­ kı demir ve ateşle ezmek için, onu bir ayaklanma tuza­ ğına itme görevinin kendilerine verildiğini gördül er. Bu rol, Şubat Devriminden son ra , Cavaignac tarafından yö­ netilen National partisi tarafından oymınmıştı (haziran ayaklanması) . Yığınlara karşı işledikleri suç sonucu, bu cumhuriyetçiler, o zaman iktidarı yitirdiler. Görevleri­ ni tamamladılar ve, her ne kadar onlara proJetaryaya kar­ şı genel savaşımda düzen p ar tisini48 halfı destekleme izni veriliyorsa da, aynı zamanda son sıraya dönme zorunda kalarak, hükümetten kaydırılmış bulunuyorlar, ve an­ cak "hoşgörü gereği" kabul ediliyorlar. O zaman burju­ va kralcı bloku cumhuriyetin babası durumuna geliyor; "düzen partisi"nin gerçek egemenliği kuruluyor. Halkın maddi güçleri şimdilik kırılmış bulunduğundan, gerici­ liğin işi -dört devrim boyunca kazanılmış bulunan bütün ödünlerin yok edilmesi- parça parça başlıyor. Halk yal• Varlık nedeni. -�·. :ı6o ııızca düzen partisi nin davranışları tarafından değil, ama kendisine yenik olarak davranılırken gösterilen, bu al­ çak çetenin kendi öz adıyla, cumhuriyet adına egemen olarak yönetirken gösterdiği köpeksi yüzsüzlük tarafın­ dan da çileden çıkarılmıştır. Sın ıf zorbalığının adsızlık (anonymat) içindeki bu kasınınalı biçimi elbette uzun zaman süremez; geçici bir evreden başka bir şey olamaz. Bu biçim devrimci bir yanardağ üstüne konmuştur - ve bunu da iyi bilir. Ö te yandan düzen partisi -düzen par­ tisi olarak- işçi sınıfına karşı savaşması içinde kuşkusuz birleşmiştir; ama herbiri eski toplumsal düzendeki özel çıkarını üste çıkarmak, herbiri kendi öz egemenliğinin yeniden kurulması ve kişisel tutkularının karşılanması için birbirinin kar::: ı sına dikilen çeşitli bölüntüleri arasın­ daki entrikala r oy unu devrimin maddi güçlerinin kı­ nlıp geçirilmesi aracıyla düzen partisinin egemenliği sağ­ lama bağlanmışa (güvenlik altına alınmışa) benzer ben­ zemez, bu entrikalar oyunu yeniden başlar. Halka karşı bu ortaklaşa savaşım, cumhuriyete karşı bu ortaklaşa komp­ lo - yöneticilerinin iç uyuşmazlıkianna ve entrikalar oyununa bağlı bir savaşım ve komplo-, toplumu kötü­ rümleştirir, orta sınıflar yığınlarını bıktırır ve şaşırtır, ve süreğen bir kararsızlık durumu içinde tutarak, işleri "durgunlaştırır". Zorbalığın, dinginliksiz bir zorbalığın, başında parlamenter anarşi bulunan bir zorbalığın tüm koşulları, bu rejim altmda işte böylece yaratılmış (oluş­ turulmuş) bulunurlar. O zaman bir coup d'Et.at* saati çal­ mıştır, ve yeteneksizler sürüsü, yerini, sınıf egemenliği­ nin adsız biçimine son veren herhangi bir başarılı ege­ menlik isteklisine bırakacaktır. Louis Bonaparte, dört varol uş yılından sonra, burjuva cumhuriyete işte böyle son verdi.111 Bütün bu zaman boyunca, Thiers, cumhuri-�- • Ilüküınct darbesi. -ç. 1.70 yet adına cumhuriyete karşı savaşan, halka karşı bir sınıf savaşı açan, ve gerçeklikte imparatorluğu kuran düzen partisinin "l'ame damnce"si* idi. Thiers, bugün de, o za­ man oynadığı rolün tastamam tıpkısını oynuyor; eskiden bu oyunu parlamenter entrikacı olarak oynuyordu; şim­ di yürütme başkanı olarak oynuyor. Eğer devrim tarafın­ dan yenilmezse, o zaman olduğu gibi şimdi de, tefe konu­ lan bir alet olacaktır. Tahtaravalli oyunu ile kurulacak olan hükümet hangisi olursa olsun, ilk işi, Fransa'yı Prus­ ya'ya teslim eden ve Paris'i bombalayan adamı iş başın­ dan uzaklaştırmak olacaktır. Thiers'nin Louis Bonaparte'a karşı birçok yakınması vardı. Louis Bonaparte onu aleti durumuna getirmiş ve durmadan aldatmıştı. Coup d'Etat:dan sonra tutuklaya­ rak onu aşırı derecede korkutmuşttı (siııirlerini bozmuş­ tu) . Thiers gibi katıksız bir devlet asalağının, arı bir ge­ vezenin siyasal rol oynayabileceği tek rejim olan parla­ menter rejimi yıkarak, onu yoketmişti. Son, ama önemsiz olmayan bir şey de, Napoleoıı'un tarihsel çizme boyacısı olan Thiers, onun yapıp ettikler i n i. o kadar mmn zamaıı betimlemişti ki, onları kendisinin yapmış bulunduğuna inanıyordu. Napoleon I'in meşru karikatürü onun gözün­ de hiç bir zaman Küçük-Napalean değil, ama küçük Thi­ ers idi. Ayrıca, Louis Bonapa rte tarafından yapılmış bu­ lunan bütün alçaklıklar içinde, Roma'nın Fransız birlik­ lerince işgalinden Prusya'ya karşı savaşa değin, Thiers'­ nin desteklemediği bir tek alçaklık yoktu. Başında Thiers bulunan, yarı-lejitimist-y�m -orlcancı bir IDusal Meclisi olan, bonapartçı komuta altında bir or­ duya sahip bir cumhuriyetin, eğer kazanırsa, onu başın­ dan atmayacağı nı, bir an ancak onuııkİ kadar yüzeysel bir zeka düşünebilir. Gülünçlükte, Timurlenk'leri oynama• Körü körüne bağlı kişisi. (i) üzen 1.71 pa ri i�iııc l<örü körüne bağlı.) -ç. ya özenen (Timurlenk rolünü oynayan) bir Tom Pouce'­ dan [Parmak Çocuk -ç.] daha iğrenç bir şey yoktur. On­ da, kandökücülük davranışları sadece bir iş sorunu de­ ğil, ama fantastik bir kendini beğenmişliğin teatral bir kendini gösterme konusudur da (sahne etkisi) . "Kendi" bültenlerini kaleme almak, "kendi" sertliğini göstermek, "kendi" birliklerine, "kendi" stratejisine, "kendi" bomba­ lamaları na, "kendi" petrol bombalarına sahip olmak, ara­ lıkçı yankesicilere Paris'ten öçlerini almaya izin verir­ ken gösterdiği soğukkanlılık altında "kendi" alçaklığını saklamak! Ne alçaklık düşkünlüğü ! Oynadığı önemli adam rolünün ve dünyada yaptığı gürültünün tadını çıka­ rıyor! Büyiik bir adam olduğuna adamakıllı inanıyor; ve o bücür ve parlamenter geveze, dünyanın gözüne kim bi­ lir ne devsel (ne titanesk) görünüyor! Bu savaşın kor­ kunç sahneleri ortasında, insan, Thiers'nin, bu Hiçliğin gülünç taklalarına gülrnekten kendini alamıyor! Bay Thi­ crs imgeleme yetisi güçlü bir adam, damarlarında bir sa­ natçı kanı akıyor, ve onu kendi öz yalaniarına inandırma­ ya, kendi öz büyüklüğün e inandırmaya yetenekli bir sa­ natçı kendini beğenmişliğine sahip. Thien;'nin bütün söylevlerinin, bültenlerinin, vb. ara­ sından, kendinden hoşnut bir kendini gösterme düşkün­ lüğü damarı geçer. Cet affreux Triboulet. • Mont Valerien'da gerçekleştirilmiş bulunan (petrol bombaları ile) göz kamaştırıcı bombalama, Ternes'de su­ nın içindeki evierden bir bölümünü büyük bir yangın • Şu korkunç Triboulct ( Palyaço) . -ç. ve bütün Paris'i sarsan korkunç bir top gürlemesi ile bir­ likte yıktı. Ternes ve Champs-Elysees mahallelerine, bile isteye atılmış bulunan bombalar. Patlayıcı bombalar, petrol bombaları. Komün Satın bir meteliklik seçkin Britanya yazar taslağı, hiç de bizim halkın halk tarafından hükümeti denince an­ lama alışkanlığında olduğumuz şeyin sözkonusu olma­ dığı göz kamaştırıcı keşfinde bulunuyor. Elbette sözko­ nusu olan bu değil. Sözkonusu olan, kentlerin kaplumba­ ğa çorbası tiryakisi belediye yargıçları tarafından, düzen­ baz ruhani meclisler tarafından ve acımasız "work-ha­ uses" yöneticileri tarafından özerk yönetimi değil. Söz­ konusu olan, kontlukların dolu keseli ve boş kafalı büyük toprak sahipleri tarafından özerk yönetimi değil. Söz­ konusu olan, "Great Unpaid"lerin113 adli tiksinçliği değil. Sözkonusu olan, ülkenin oligarşik bir kulüp aracılığı ile ve Times gazetesinin yayılması sayesinde özerk hükü­ meti değil. Sözkonusu olan, kendi.si için ve kendi başına hareket eden halk. Bu yamyamlar savaşında Pn iğrenç olan şey, hükü­ metin başına tünemiş bulunan bu çirkin cücenin "gökçe­ yazınsal" çığlıklarıdır. Versaylılar tarafından tutsaklara gösterilen kıyıcı davranış bir an bile yumuşamadı, ve Versailles'ın usu, Komünün misilleme buyrultusunu uygulamaya koyma­ yacak kadar insanal olduğuna yatar yatmaz, tutsakların serinkanlılıkla öldürülmesi yeniden başladı! Versailles'da yayımlanan Journal de Paris ("Paris Gazetesi") , Ciamart garında tutsak edilen 13 piyade eri- nin hemen kurşuna dizildiklerini, ve Versailles'a gelen ordu üniforması taşıyan bütün tutsakların, kimliklerine ilişkin kuşkular aydınlanır aydınlanmaz, kurşuna dizile­ ceklerini söylüyor! Bay Alexandre Dumas fils, general görevi gören bir gencin, her ne kadar bu sanı taşımıyorduysa da, bir yol boyunca (sıkı güvenlik önlemleri altında) birkaç yüz metre gittikten sonra kurşuna dizildiğini anlatıyor. 5 Mayıs, Mot d'ordre: Versailles'da yayımlanan La Liber te'ye m göre, "Clamart'da ayaklananlar arasında bu­ lunan bütün düzenli ordu erieri hemen kurşuna dizilmiş­ lerdir"* (Lincoln Thiers tarafından! ) (Lincoln savaşan­ ların haklarını tanıyordu) . "Fransa'nın bütün komünleri­ nin duvarlarında Parislileri katiller olarak kınayan adam­ lar işte bunlardır!" Haydutlar! Desmarets. Ulusal Muhafız 1 85. piyade taburunun dört Ulusal Muhafızı üzerine bir soruşturma yapmak için Bicetre'e giden (27 Nisan) ve orada (ağır yaralı olarak) hayatta kalan Scheffer'i ziyaret eden Komün soruşturma kuru­ lu. "Hasta, 25 Nisan günü, Villejuif yakınlarındaki Belle­ Epine'de, arkadaşlarından üçü ile birlikte, onlara teslim olmalarını söyleyen atlı avcılar tarafından baskına uğ­ ramış bulunduğunu bildirdi. Kendilerini kuşatan güç­ lere karşı yararlı bir direnmede bulunmaları olanaksız olduğundan, silahlarını yere atıp teslim olmuşlar. Erler onları çevirmişler, onlara karşı hiç bir zor kullanınayıp hiç bir tehditte bulunmaksızın, tutsak etmişler. Tutsak edilmeleri üzerinden daha kısa bir süre geçmiş ki, atlı bir avcı yüzbaşısı gelmiş ve elde tabanca, onların üzerine atılmış. Tek söz söylemeden onlardan birine ateş etmi� • Tüm tümel'. metinde Frn nsızcadır. -Ed. ve onu birdenbire yere sermiş, sonra göğsi.iniin ortasına bir kurşun yiyen ve arkadaşlarını n yanına düşen muhafız Scheffer'e de aynı şeyi yapmış. Bu alçakça saldırı karşı­ sında öbür iki muhafız ürkerek geri çekilmişler, ama yır­ tıcı yüzbaşı iki tutsak üzerine atılmış ve iki kurşun ile onları da öldürmüş. Avcılar, canavarlık ve kandökücü alçaklık davranışlarından sonra, kurbanlarını toprak üze­ rine serilmiş bir durumda bırakarak, komutanları ile bir­ likte geri çekilmişler."* New-York Tribune,115 Londra gazetelerini geride bı­ rakıyor. Bay Thiers'nin "Fransa'da bugüne değin varolan en liberal ve en özgür bir biçimde seçilmiş bulunan Ulusal Mecli.s"i, onun "Fransa'nın bugüne değin sahip olduğu en güzel ordusu" ile ayırdedilemeyecek derecede benze­ şiyor. Düzmece bir bahane altında seçilmiş bulunan bu chambre introuvable s eni le ** hemen sadece lejitimistleı' ile orleancılardanıı oluşuyor. Thiers'nin kendisinin dene­ timi altında, 30 Nisan günü yapılmış bulunan belediye seçimleri, bunların Fransız halkını ne ölçüde temsil ettik­ lerini gösteriyor! Kolu kanadı kırılmış Fransada kalan 35.000 Komün tarafınd:ın seçilmiş bulunan (yuvarlak ra­ kam) 700.000 belediye meclisi üyesinin, 200'ü lejitimist, 600'ü orleancı, 7.000'i açıkça bonapartçı, ve bütün geri ka­ lanlar da, cumhuriyetçi ya da komünist*** (Versailles, "Daily News"87 muhabiri, 5 Mayıs) . Bu meclisin, başında o orleancı mumya Thiers ile birlikte, kapkaççı bir azınlı­ ğı temsil ettiğini göstermek için bir başka kanıta gerek­ sinme var mı? , • Tüm pnrngrnf metinde Fransı?.�ı:ıclır. -Eel. bulunmaz meclis. -ç. Yanı Romlin ynndaşı. -Eıl. •• Yaşlı ••• -:1 75 Paris Bay Thiers, Komünü, bir avuç "kürek mahkılınu" ve "hapisane kaçkını"nın aleti olarak, Paris'in ayaktakımı olarak göstermekten hiç vazgeçmedi. Ve bu bir avuç se­ rüvenci, yenilmez Muc-Mahon tarafından komuta edilen ve Thiers'nin ta kendisinin dehası tarafından esinlenmiş bulunan "Fransa'nın bugüne değin sahip olduğu en güzel ordu"yu, altı haftadan çok bir zamandan beri, sıkıntıya sokuyor! Parisiiierin askeri başarıları, onu bir yalanlamadan çok daha iyi bir cezaya çarptırdı. Paris'in tüm öğeleri, . duygu ve dü�üncelerini anlatmış bulunuyor. "Paris hareketini, onun fırsatı ve çıkış noktasından başka bir şey olmayan Montmartre baskını ile hiç mi hiç karıştırmamak gerek; bu hareket genel, ve kökleri Pa­ ris'in bilincinde bulunan bir harekettir; hatta şu ya da bu nedenle bu hareketin dışında kalan kimselerin büyük ço­ ğunluğu bile, bundan ötürü onwı toplumsal meşruiye­ tini yadsımıyor."* Kim diyor bunu? Sendikal delegues des chambres,** 7.000-8.000 tüccar ve sanayici adına konuşan adamlar. On­ lar Versailles'a bunu söylemeye gittiler . . La Ligue de la reunion ?'epublicaine . . . masonların gösterisi,l18 vb.. . Taşra Le s provinciaux espiegles. ••• Eğer Thiers taşranın Paris hareketine gerçekten düş­ man olduğuna bir an bile inanmış olsaydı, taşra illerinin bu hareket ve onun "korkunçluk"ları üzerine bilgi sahibi • Tllm alıntı metinde Fl'ansızcadır. -Ed. •• Sendikal meslek otlnlan delegeleri. --ç . ••• Kurnaz taşralılar. -ç. olmalarını sağlamak için elinden gelen bütün kolaylıkları gösterirdi. Taşrabların bu hareketi kendi çıplak gerçek­ liği içinde görmelerini, bu hareketin doğasına, kendi göz­ lerini ve kendi kulaklarının tanıklıkları ile inanmalarını isterdi. Ama hiç de böyle yapma d ı ! "Savunmacılar"ı ve o, taşrayı, onun Paris yararına genel ayaklanmasını engel­ lemek için, bir yalan duvarı aracıyla bağımlılık altında tutmaya çalıştılar; tıpkı Prusya kuşatması sırasında taş­ ra haberlerinin Paris'e girmesini engelledikleri gibi. Taş­ ranın Paris'e, ancak Versailles'ın came1·a obscura'sı (çar­ pıtıcı gözlük camı) arasından bakmasına izin verildi. (Taş­ ra illerine sadece Versailles gazetelerinin yalan ve kara­ çalmaları geliyor, ve oralarda sadece bunlar hüküm sü­ rüyor.*) 20.000 "hapisane kaçkını"nın yağma ve cina­ yetleri, başkentin namusunu lekeliyor. "La ligue** işleri açıklığa kavuşturmayı ve taşra ile Paris arasında normal ilişkiler kurmayı kendine ilk gö­ rev bilir."*** Paris'te kuşatıldıkları zaman nasıl davrandılarsa, şim­ di Paris'i kuşatırken de öyle davranıyorlar. "Yalan, geçmişte oldUfJU gibi, onla1·ın gözde silahıdır. Başkent gazetelerini yasaklıyor, onlara elkoyuyor, haber­ leşmeleri engelliyor, mektupları sansürden geçiriyorlar; öyle ki, taşra, dediklerinin doğruluğunu denetlernek ola­ naklı olmaksızın, Jules Favre, Picard ve hempalarının ona vermekten hoşlandıkları haberlerden başkasını alamaz du­ ruma gelmiştir."*** Thiers'nin bültenleri, Picard'ın, Dufaure'un genelge­ leri . . . Koroünlerdeki afişler. Versailles'ın ve Almanların ip kaçkım basını. Küçük Öğütçü (Moniteur) .117 Bir kentten • Tüm türnce me ti nd e Fransızeadır. -Ed. •• La Ligue repub!icaine des droits ları Derneği) . • • • Tüm de Paris -Ed. alıntı metinde Fransızcad n·. -Ed. (Cumhuı·iyetçi Paris Hak­ öbürüne gitmek için pasaportların yürürlüğe konması. Dörtbir yana yayılmış bir hafiyeler ordusu. Tutuklamalar (Rouen'da, vb., Prusya otoritesi altında) , vb.. Paris dolay­ larında yayılmış binlerce polis komiseri, jandarma-va] i Valentin'den, hangi görüşte olursa olsun, ayaklanmış kent­ te basılan bütün gazetelere elkoyma, ve Kutsal Enkizisyo­ nun en iyi zamanlarında olduğu gibi, onları herkesin gö­ zü önünde yakma buyruğunu aldı. Thiers hükümeti, • ulusal muhafızlar taburları kur­ maları ve Paris'e karşı onları Versailles'a yollamaları için, ilkin taşraya başvurdu. "Taşra, Le Journal de Limoges'un116 dediği gibi, Thiers ve "köylüler'inin ondan istedikleri gönüllüler taburları­ nı [kurup göndermeyi -ç.] kabul etmeyerek hoşnutsuzlu­ ğunu gösterdi." Ak bayrak altında dövüşen, herbiri göğsünde ak ku­ maştan bir İsa yüreği taşıyan ve " Vive le roi! "** diye ba­ ğıran bazı alık Bretonlar, Thiers çevresinde toplanmış tek "taşralı" orduyu oluşturuyorlar. Seçimler, Vengeur,1 19 6 Mayıs. Bay Dufaure'un basın yasası (8 Nisan) . Açıkça taşra basınının "aşırılık"larına karşı yöneltilmiş. Sonra taşrada birçok tutuklamalar. Taşra, kuşkulular yasası120 rejimi altına alınmış. Blocus intellectuel et policier de la province.*** 23 Nisan. Le Havre: Belediye konseyi, cumhuriyetin korunması ve bütün Fransa'ya belediyesel bağışıklıklar verilmesi temeli üzerinde, iç savaşa bir son verilmesi ba­ kımından bir aracılık sunma görevi ile, üyelerinden üçü­ nü Paris ve Versailles'a gönderdi . . . 23 Nisan günü, Lyon • ya Elyazmasında, bu sözcüklerin üzerinde, •• Yaşasın kral! -ç. ••• Taşranın entelektüel ve polissel ablukası. �- 1.78 var: "K�ygı­ önce." --Eı:l. şu tümc ec lkler kapılan... Blsmarck'tan tutsaklar ordusu gelmeden delegeleri Picard tarafından kabul edildiler, ve Thiers onlara, "guerre d tout prix"* yanıtını verdi. Lyon delegelerinin, 24 Nisan günü, Greppo tarafın­ dan meclise sunulan çağrısı:121 Taşra kentlerinin belediyeleri, Paris'in istediği şeyi vermesini sağlamak için, Versailles'a delegasyonlarını gön­ derme büyük saygısızlığında bulundular; Fransa'nın bir tek Komünü bile, Thiers ve "köylüler"in davranışlarını onaylayan bir çağrı göndermedi ; tıpkı bu belediye meclis­ leri gibi, taşra gazeteleri de öyle, ve Dufaure, barışmaya karşı savcıZara gönderilen genelgesinde, bundan, "genel oydan çıkmış meclis ile sözde Paris Komününü aynı çiz­ gi üzerine koyuyor, meclisi, Paris'e kendi belediye hak­ larını vermemiş olmakla eleştiriyorlar, vb."** diye yakını­ yor, ve, daha da kötüsü, bu belediye meclisleri, örneğin Auch belediye meclisi, "ondan oybirliği içinde, Paris ile hemen bir bırakışma önermesini** ve ayrıca 8 Şubat günü seçilmiş bulunan meclisin görev süresi bittiği için dağı­ tılınasını istiyorlar" (Dufaure, [a] l'Assemblee de Versail­ les, *** 26 Nisan) . 30 Nisan günü seçilmiş bulunan belediye meclislerinin değil, eski belediye meclislerinin122 sözkonusu edildiğini anımsamak gerekir. Delegasyonları o kadar kalabalıktır ki, Thiers artık onları kendisi kabul etmeyerek, bir ba­ kanlık görevlisine göndermeyi kararlaştırdı. Ensonu 30 Nisan seçimleri, meclisin, seçimlerin bek­ lenmeyen sonuçları tarafından açınlanan kesin mahkumi­ yeti. Öyleyse, eğer taşra şimdiye değin, Paris'ten yana ayaklanmaksızın, Versailles'a ancak edilgin (pasif) bir direnç gösterdiyse, bu, eski otoritelerin orada hala, tuttuk­ ları güçlü konumlar ile, imparatorluğun taşrayı içine at• •• ••• "Ne pahasına olursa olsun sav:ış." -ç. Tüm alıntı metinde Fransızcadıı·. Dufaure, Vcrsalllcs Ed . - Mcclisi [ne ] . --ç. 1.79 tığı ve savaşın da içinde tuttuğu aşırı uyuşukluk i le açık­ lanabilir. Paris ile taşra arasında, sadece Versailles'ın, Versailles ordusunun, Versailles hükümetinin, ve Versail­ les yalanlarının Çin seddinin dikildikleri açık. Eğer bu duvar yıkılırsa, taşra Paris ile birle�ecektir. 1850 Mayısında, cumhuriyet döneminde onlara henüz oyunlar oynayabilen genel oy hakkını parlamenter bir komplo aracıyla kaldırmış bulunan bu aynı adamların (Thiers ve hempaları, gerçi Bonaparte onlara bu işte yar­ dımcı oldu, ama bu onları kendi elinde tutmak ve hükü­ met darbesinden sonra da, düzen partisi ile onun meclisi­ ne karşı, kendisini genel oy hakkının onarıcısı olarak ili'm etmek için bir tuzaktı) , Bonaparte bu hakkı, artık yürüt­ me elinde basit bir oyuncaktan, yürütme yararına bir oyun, bir aldatmaca, bir tahrif aletinden başka bir şey olmayacak bir biçimde örgütlendikten sonra, bu aynı adamların bugün kendilerini onun bağnaz yandaşları ola­ rak göstermeleri, Paris'e karşı "meşru" bir san olarak onunla övünmeleri, karakteristiktir. (Congres de la Ligue des villes.*) (Rappel, 6 Mayıs.) 123 Trochu, Jules Favre ve Thiers, Taşralılar Thiers, Favre, Dufaure, Garnier-Pages denli yıpran­ mış parlamenter şaklabanların, parlamenter entrikacıla­ rın; her zaman devrimi sömüren ve ona ihanet eden, onu yapmış bulunan halkı kurşuna dizen ve daha önceki (ken­ dilerinin de karşı çıktıkları) hükümetten koparılmış bazı liberal ödünleri geri alan bu adamların, sadece aynı tür­ den birkaç alçağın desteği ile, her devrimden sonra yü­ zeyde görünmeye ve yürütme gücünü kapıp kaçmaya nasıl devam ettikleri sorulabilir. • Kentler Birliği Kongı·esl. -ç. 1 80 Sorun çok yalındır. İlkiıı, eğer Thiers'nin Şubat Dev­ riminden sonra oldu ğ u gibi, halkın hiç hoşlanmadığı adamiarsa bunlar, halkın yüce gönüllülüğü onları korur. Halkın her muzaffer ayaklanmasından sonra, halkın aman­ sız . düşmanlannın ortaya attıkları barışma sloganını, ken­ di öz zaferi n in ona esiniediği ilk esrime uğraklarında, hal­ kın kendisi ele alır. Bu ilk u ğrak geçtikten sonra, Thiers ve Dufaure gibi adamlar, halk iktidarı maddi olarak elde tuttuğu sürece, kendilerini gizler ve gölgede çalışırlar. Halk silahsızlanır, ve burjuvazi tarafından kendi chefs de file 'leri* olarak alkışlanır alkışlanmaz da, ortaya çıkarlar. Ya da, (daha genç ve aynı türden başkaları arasında) Favre, G a rn ier-P a geıı, Jules Simon . . . ve Thiers'nin ken­ disi gi bi , 4 Eylü l de n sonra, bunl a r Louis-Philippe döne­ ıninin "saygıdeğer" cumhuriyetçi muhalefetini, sonra Louis Bo n a p a rte döneminin parlamenter muhalefetini oluş­ turm u � bul u n u rlar. Bunların kendi k u r d ukları gerici re­ j i mler, devrim bu n1 a n iktidara yücelttikten sonra, gerçek devrimciler sürülü r, öldliriilür, yurtdışına kaçarlarken, bunların muhalif rolünü tam bir güvenlik içinde oynama­ larını sağlar. Halk bunların geçmişini unutur, orta sınıf bunlan kendi adamları olarak görür, lekeli geçmişleri unutulınuştur, ve b öyl ece onlar da ihanetlerine ve uta­ nılacak i şleri n e ye n i den başlamak ü zere, ortaya çıkar­ lar. 1-2 Mayıs gecesi: Clanıart köyü ordunun, gar da (bu gar Issy kalesine egemendir) ayaklananların elinde idi. Baskın ile (çünkü patrouille'ları** bir nöbetçi tarafından içeri sok u l muş , parola onlara verilmiş bulunuyordu) , 22. a vcı l ar taburu, büyük bölümü yatmı ş bulunan garnizona • Sıra başları. -ç. • • Devriye birlikleri. -·Ç. 1.81 girdi, onu hazırlıksız yakaladı, sadece 60 tutsak aldı, 300 ayaklanıcıyı süngüledi. Ü stelik, ordu erieri de hemen kur­ şuna dizildL Thiers, valiler ile sivil ve asker otoriteZere 2 Mayıs günlü genelgesinde, şöyle demek saygısızlı�ında bulunuyor: "O (Komün) , generallerini (Cluseret! ) ancak onları kurşuna dizrnek için durduruyor ve kesin olarak değim­ siz bir Halk Kurtuluş Komitesi kuruyor." General Lacretelle tarafından komuta edilen birlik­ ler, Issy kalesi ile Montrouge arasında bulunan Moulin­ Saquet tabyasını, par un coup de main* ele geçirdiler. Gar­ nizon, parolayı Versailles birliklerine satmış bulunan bin­ başı Gallien'in ihaneti sonucu baskına uğramıştı. 150 fe­ dere süngülenerek öldürüldü ve 300'den çok da tutsak alın­ dı. Bay Thiers, der Times62 muhabiri, sert olması gerek­ tiği zaman güçsüz (bu alçak, kendisi için korkulacak bir tehlike oldukça, hep güçsüzdür) , ve her şeyin birkaç ödün­ le kazanılabileceği zaman da sert oldu. (Bu alçak, maddi güç kullanılması Fransa'yı kana buladığı zaman hep sert­ tir, kendini ancak, kişisel olarak korkacak hiç bir şey olmadığı zaman büyük gösterir. Onun tüm ustalığı işte budur. Antoine ['ın dediği] gibi, Thiers bir "namuslu adam" dır.**) Thiers'nin Moulin-Saquet konusundaki bülteni (4 Mayıs) : "Paris'in, onu ezen zorbalardan kurtarılması"*** ("Versaylılar Ulusal Muhafız kılığına girmişlerdi"***) ("federelerin büyük bir çoğunluğu uyuyordu ve uykuları içinde vuruldu ya da ele geçirildiler"***) . • Bir baskın ilc. -ç. Shakespeare: Jules Cesar, perde III, sahne üzerine söyledikleri ) . -Ed. ••• Alıntılar metinde Fr::ınsızcadır. -Ed. •• 1. 82 2 (Antoine'ın Brütüs Picard: "Topçumuz bombalamıyor: topa tutuyor, evet." (Moniteur des Communes, 117 Picard'ın gazetesi.) "Bir zindana gömülmüş, ölen Blanqui, jandarmalar tarafından parçalanmış bulunan Flourens, Vinoy tarafın­ dan kurşuna dizilen Duval, 31 Ekim günü onları ellerine geçirmiş ve onlara hiç bir şey yapmamışlardı."* KOMÜ N 1. İŞÇ i SINIF! YARARINA ÖNLEMLER Fırın işçilerinin gece çalışmasının kaldırılması (20 Nisan) . Çatışmalarda aynı zamanda hem yargıç, hem cellat, hem kazanan, hem de taraf olan fabrika senyörleri vb. (sanayiciler) (büyük ve küçük patronlar) tarafından zor­ la ele geçirilmiş bulunan o özel yargılama yetkisi, onların emekçilerin ücretlerini, yaptırım olarak uyguladıkları ce­ zalar, kesintiler vb. aracıyla çalışmalarını sağlayan bir kendilerine özgü ceza yasasına sahip bulunma hakkı, ka­ musal ve özel atelyelerde kaldırıldı; eğer bu yasaya karşı gelirlerse, patranlar cezalandırılacaklar; 18 Marttan son­ ra alınan ceza ve kesintiler, işçilere geri verilecek (27 Ni­ san) . Emniyet sandığına bırakılmış bulunan nesnelerin satışı durduruldu (29 Mart) . Paris'te çok sayıda atelye ve yapımevi, kaçan sa­ hipleri [nin bırakması] nedeniyle, kapandı. Sanki işin var­ lık nedeni huymuş gibi, sadece işten kar sağlamakta de­ ğil, ama muzaffer bir devrimin kendi "sistem"lerinin "dü­ zen " ini tehlikeye düşürdüğü her seferinde, onu büsbütün durdurmak ve işçileri sokağa atmakta da, "ekonomi poli• Tü ın paragraf metinde Fı·aıısızcadır. :ı BJ - -Ed. tik yasalarının kendiliğinden etkisi ile", kendini haklı gö­ ren kapitalist sanayicilerin eski yöntemidir bu. Komün, çeşitli meslek kurulları tarafından seçilmiş delegeler ile işbirliği içinde, yüzüstü bırakılmış atelye ve yapımevle­ rinin, kaçak kapitalisılere verilecek zarar ödentisi ile bir­ likte, işçi kooperatiflerine aktarılması biçimini irdeleye­ cek bir Komün Komisyonu oluşturdu ( 16 Nisan) ; (bu ko­ misyon) , yüzüstü bırakılan atelyelerin bir istatistiğin i de çıkaracak) . Komün, 75 santimlik zarar ödentisi ile ilgili olarak, belediyelere, ulusal muhafızıarın meşru olmayan deni­ len femme'ları,* anneleri ve dulları arasında hiç bir ay­ rım yapınama buyruğunu verdi. Şimdiye değin, Paris'in "düzen adamları"nın kendi­ lerine ayırdıkları, ama "güvenlik"leri için, polisin keyfi otoritesi altında, kişisel olarak köleleştirilmiş bir biçim­ de tuttukları fahişeler, Komün tarafından bu alçaltıcı kö­ lelikten kurtarıldılar. Ama Komün, üzerinde fuhşun çi­ çek açtığı alan ile, onu çiçeklendiren adamları da silip süpürdü. Yüksek düzeydeki fahişelere, cocotte'lara gelin­ ce, düzenin egemenliği altında, onlar polisin ve yönetici­ lerin köleleri değil, ama efendileri idiler. Halk öğrenimini (eğitimini) yeniden örgütleme za­ manı elbette olmadı ; ama dinsel ve papazsal öğeyi bir ya­ na atarak, Komün, halkın entelektüel kurtuluşuna da gi­ rişti. ( İlkel (ilk) ve mesleksel) eğitimin örgütlenmesi içiıı bir Komisyon atadı. Kitap, harita, kağıt vb. gibi bütün okul çalışma aletlerinin, bunları bağlı bulundukları bele­ diyelerden alan öğretmenler tarafından parasız olarak ve­ rilmelerini buyurdu. Hiç bir öğretmene, hiç bir bahane altında, öğrencilerinden bu okul çalışma aletlerinin pa­ rasını isteme izni verilmedi (28 Nisan) . • Karıları. -ç. Emniyet sandıkları: 20 frangııı a l tındaki giysi, ev e:ş­ yası, çamaşır, kitap, yatak takımı ve iş aletleri ile ilgi l i , 25 Nisa n 1871'den önceki her çeşit emniyet sandığı rehin makbuzu, 12 Mayıstan başlayarak, parasız olarak rehin­ den k urtarılacaktır (7 Mayıs) . 2. İŞÇİ SINH'l Y ARARlNA, AMA Ö ZELL i KLE ORTA SINIFLARDAN YANA ÖNLEMLER Nisana değin son üç k i ra ödeme süresi kirasının bü­ tünsel ertelenmesi: Bu üç kira ödeme süresinden birini ödemiş bulunan herkesin, bu tutarı gelecekteki ödemele­ re sayma hakkı olacak. Aynı yasa, mobilyalı kiralaı·a da uygulanıyor. Mülk sahipleri tarafından verilen hiç bir çıkma buyruğu, gelecek üç ay için geçerli değil (29 Mart) . Echeance.� • (ödeme vadesi gel mil? ticaret senetlerinin ödenmesi ) ( ticaı·et seııC'tlerinin sil re hitimi) : ertelenmi!;i ödeme vadeleri i ç i n hiç bir 1\0VU!;ilurma y a p ı lm ;ı y a c ak ( 12 Nisan) . Bu türlü tüm ticaret scııetlc r i . gelecek 1 5 Temmuzdan sonra, bu borçlar için fa i 7. hesapla n maks ı w ı . i k i yıl içinde ödenecek (iki yıl üzerine y ay ı l m ı ş ödeme) . Borçl a r ı n top­ lam tutarı, sekiz co upures egales, payables par trimesL­ re** biçiminde bölünmüştür (birinci trimestre 15 Tem­ muzdan başlamak ü zere) . Bu parçasal ödemeler ü:wriıı­ deki adli kovuşturmalar, a ncak bu ödemelerin vadeleri geldikleri zaman yapılabilecekti r ( 16 Nisan) . Kiralar ve ticaret senetleri üzerindeki Dufaure yasaları, Paris'in say­ gıdeğer tacirlerinden çoğunun iflasına yolaçtı. Şimdiye değin görevlerinden bir servet sağlayan no­ terler, huissier'ler,••* artırma nıemurları. tutanak yaz• Ödeme vadeıcri. -ç. Üç a y d a bir ödcncccl<. sekiz ••• Mübaşirıcr. -ç. •• eşit taksi ! . -ç. 1. 85 ına n ları ve öbür adli görevliler, Komünün, öbür emek­ çiler gibi ondan belli bir ücret alan görevlileri durumuna dönüştürülmüş bulunuyorlar. Tıp okulu profesörleri kaçtıklarından, Komün artık devlet asalakları olmayan özgür üniversiteler kurma erc­ ğiyle, bir komisyon atadı ; sınavlarını vermiş bulunan öğ­ rencilere, doktor sanından bağımsız olarak doktorluk yap­ ma araçlarını sağladı (san, fakülte tarafından verilecek) . Öbür yargıçlar gibi, herhangi bir sınıf hükümeti al­ t ında çalışmaya her zaman hazır bulunan Seine Hukuk Mahkemesi yargıçları da kirişi kırdıklarından, Komün, malıkernelerin genel oy temeli üzerinde yeniden örgüt­ lenmesine değin en ivedi işleri görmek üzere bir avukatı atadı (26 Nisan) . ::ı. GENEL ÖNLEMLER Askere yazma yoklaması kaldırıldı. Bu savaşta, her sağlam erkek (Ulusal Muhafız) askerlik yapacak. Paris'te saklanan bütün hain ve bütün alçaklardan kurtulmak için, iyinin iyisi önlem (29 Mart) . Tali h oyunları yasaklandı (2 _Nisan) . Kilise ile devletin ayrılması; din işleri bütçesinin kaldırılması ; tüm kilise malları ulusal mülk ilan edildi (3 Nisan) . Özel bir soruşturma yapan Koıniiıı, eski giyotinden başka, "düzen hükü m e ti "nin, parasını önceden ödediği (daha çabuk ve daha kolay taşınır) yeni bir giyotin yapıl­ masını buyurduğunu öğrendi. Komün, eski ve yeni, her iki giyotinin de, 6 Nisan günü herkesin gözü önünde ya­ kılmalarını buyurdu. Versailles gazeteleri ve, onlardan sonra, düzen basını, tüm dünyada, Koruünün kandökücü alışkanlıklarına karşı gösteride bulunmak üzere Paris hal­ kının bu giyotinleri yaktığı öyküsünü anlattılar! (6 Ni1.86 san.) 18 Mart devriminden hemen sonra bütün siyasal tutuklular özgür bırakıldı. Ama Komün, L. Bonaparte ve onun yaraşır ardılı olan savunma hükümeti rejimi altın­ da, birçok insanın, hiç bir suçlama nedeni olmaksızın, sa­ dece siyasal kuşkulular olarak hapsedilın i� bulundukla­ rını da biliyordu. Bu nedenle, üyelerinden birini - Pro­ tot- bir soruşturma yapmakla görevlendirdi. Protot, altı aydan beri tutuklanmış olmalarına karşın, henüz hiç 'bir adli sorgulamadan geçmemiş 150 kişiyi özgür bıraktı; ara­ larından, daha Bonaparte döneminde tutuklanmış bulu­ nan birçoğu, ne suçlama nedeni ne de adli sorgulama ol­ maksızın, bir yıldan beri hapisteydiler (9 Nisan) . Savun­ ma hükümeti üyelerinin kişiliğini öylesine güzel göste­ ren bu olgu, onları çileden çıkard ı. Koroünün tüm cani' leri özgür bıraktığını ileri sürdüler. Ama suçlulukları ke­ sin kimseleri kim özgür bıraktı? Sahteci Jules Favrc. Daha iktidara geçer geçmez, L'Etendard�" davasında hır­ sızlık ve sahtecilikten ötürü hüküm giymiş bulunan Pic ve Taillefer'i özgü r bırakmakta ivedilik gösteriyordu. Bu adamlardan biri, 'l'aillefer, Paris'c dönme eli reti gösterdi­ ğinden, yeniden hak ettiği eski yerine konmuştu. Ama hep­ si bu kadar değil . Versailles hükümeti, Bay Thiers'ıı in or­ dusuna girmeleri koşulu ile, hırsızlıktan hüküm giymiş herifleri, bütün Fransa'da, Maison centrale'lerden* çı­ karttı. "Barbarlık anıtı, kaba güç ve düzmece şan simgesi. as­ kercilliğin (militarisme) olumlanması, uluslararası huku­ kun yadsınması" olan Vendôme alanı sütununun yıkılma­ sı üzerine buyrultu (12 Nisan) . Frankel'in (Enternasyonal in Alman üyesi) : "Komün bayrağının dünya cumhuriyetinin bayrağ·ı olduğunu ve ya­ bancıların orada yer alabileceğini gözönünde tutan" (4 Ni• Devlet hapisaneler i . -ç. 1 87 ) Kanı üne seçilmesinin onanınası ; Frankcl, sonradan, Komün Yürütme Komitesine üye seçildi (21 Nisan) . Resmi Gazete,J6 Komün oturumları kararlarını yayın­ lamaya başladı ( 15 Nisan) . Yabancıları zoralımlara karşı korumayı gözeten Pascal Grousset buyrultusu. Paris'teki hiç bir hükümet yaban­ cılara karşı hiç bir zaman bu kadar nazik olmadı (27 Ni­ san) . Komün, siyasal ve mesleki yeminleri kaldırdı ( 4 san Mayıs) . Dcstruct.ioıı du moııument d i t "Chapellc cxpiatoirc de Louis XVI" rue d'Anjou -- Saint-Honore (1816 Bulun­ maz Meclisinin yapıtı ) 40 (7 mai) .* 4. HALK KURTULUŞ Ö NLEMLERİ "Hcjinıc bağl ı" ulusal muhafı;darın silahsızlandırıl­ m a �;ı (30 Mar t ) . Komün kendi saflarındaki bir yer ile Versailles'daki bir yer arasındaki bağdaşmazlığı açıklıyor (29 Mart) . Misillemeler üzerine buyrultu. Hiç bir zaman uygu­ la nınadı. Paris başpiskoposu ilc Madeleine papazım, tü m cizvitler kolej i pcrsonelini, bütün büyük kiliselerin bölge papazları n ı tutuklamakla yetinildi; bu adamlardan bazı­ l a r ı , kimi leri Versailles ilc birlikte komplo kurmuş, öbür­ leri ki lise mal l a rını Komünün pençesinden kurtarmaya ça­ l ışmı� bulundukla rı için, rehine olarak tutuklanın ı�lardı (6 Nisan) . "Kralcılar bir yabanıllar savaşı yapıyorlar; tutsakla­ n kurşuna di ziyor, yaralıları boğazlıyor, hasta arabaları üze r i n e kurşun sı kıyorlar; birlikler teslim oluyor, ve son­ ra da kalıpeec a teş ccliyorlar." (Komiin Bildirgesi. ) scsi" • Hue d'Anjou denilen ımıtın - Satnt.-Honorc'deki, yıkıınwsı (7 mayıs) . 1 88 -ç. " Louis XVI'nın kcfa rct. k Ul ­ Misillerneler üzerindeki bu buyrultul:ıra ili�kin ola­ rak, şunları da belirtmek gerekir: i lkin, -kapitalistlerin, aylakların ve asalakların gö­ çünden sonra- Paris toplumunun tüm katmanlarından insanlar, Pm·is kilise adamla·rı sınıfı dışında, iç savaşı durdurmak için, Versailles'a aracı l ıkta bulundular . Baş­ piskopos ile Madeleine papazı, ancak rehine olarak "kendi öz kanlarının dökülmesini" istemedikleri için, Thiers'ye mektup yazdılar. İ kincisi : Komün tarafından misilleıneler, rehine alma vb. üzerine buyrultu yayınlanmasından sonra, VersailiPs'da Pietri'nin "tatlı kuzu"ları ve Valentin'in jandarmaları ta­ rafından tutsaklara gösterilen canavarca davranış kesil­ medi; ama, Versailles hükümetinin usu, Koruünün kendi 6 Nisan günlü buyrultusunu uygulanmaya koymayacuk ka­ dar insanal olduğunu ya ta r yatmaz, Parisli askerler ve ulusal muhafıziarın öldürülmesi, yeni bir azgınlık ile ye­ niden başlamak üzere, durdu. O zaman, öldürmeler yığın­ sal olarak yeniden başladı. Komün bir tek rehineyi, bir tek tutsağı, hatta Ulusal Muhafız kılığı altında Paris'e ça­ şıt ol arak girmiş ve yalnızca t u tuklanmış bulunan baz ı jandarma subaylarmı bile öldü rmedi. 'il Clamart ta byası baskını (2 Mayıs) . Gar Parisliterin elinde, süngü ile insan kırımı, 22. avcılar taburu (Gallif­ fet?) ordu askerlerini, sorgu su al etmeksizin hemen kur­ şuna diziyar (2 Mayıs) . Issy kalesi ile Mon trouge arasm­ da bulunan Moulin-Saquet tabyası, parolayı Versailles birliklerine satmış bulunan binbaşı Gallien'in ihaneti so­ nucu, geceleyin baskına uğruyor. Uykularında basılan, bii­ yük bölümü öldürülen federeler (4 Mayıs'?) . 25 Mayıs. 4 Ulusal Muhafız (bu iş, Villejuif yakınla­ rında, Belle-Epine'de, 4 adamdan hayatta kalan tek ada­ mın bulunduğu Bicetre'e gönderilmiş bulunan komiserlei· tarafından saptanmıştır. Yaşayan tek adamın adı Schef- fer'dir) . Atlı avcılar tarafından çevrilmiş ve bu atlıların kesin buyruğu üzerine, direnme olanakları bulunmayan bu adamlar teslim olup silahsızlandırıldılar; askerler on­ lara hiç bir şey yapmadı. Ama o zaman, onları ta�anca ateşi ile birbiri ardına yere deviren avcı yüzbaşısı gelir. Düştükleri yerde bırakılırlar. Ağır yaralı Scheffer ölmedi. Ciamart garında tutsak edilen onüç ordu askeri, he­ men kurşuna dizildi, ve ordu üniforması taşıyan ve Ver­ sailles'a gelen tüm tutsaklar, kimliklerine ilişkin kuşku­ lar aydınlanır aydınlanmaz, kurşuna dizileceklerdir. (Versailles'da yayımlanan Li berte.1u) Şu anda Versailles'­ da bulunan Alexandre Dumas fils, general rütbesi taşımak­ sı;ı;ın general görevi gören bir gencin, bonapartçı bir ge­ neralin buyruğu üzerine, sıkı bir koruma altında, bir yol boyunca birkaç yüz metre yi.irütüldükten sonra, kur­ şuna dizildiğini anlatıyor. Evler içinde, yapıyı petrole bu­ layan, sonra da ateşe veren jandarmalar tarafından kuşa­ tılmış Parisl i askerler ve ulusal muhafızlar. Ulusal muha­ fıziarın (calcines"') cesetleri, Ternes'de kurulmuş bulunan gezgin basın hastanesi tarafından taşındı (Mot d'ordre, 114 20 Nisan) . "Onların gezgin hastaneler kurma hakları yok." Thiers. Blanqui. Başpiskopos. General Chanzy. (Thi­ ers kendi bonapartçılarının onu kurşuna dizdirmeyi yeğ tutacaklarını söyledi.) Mahkeme kararı ile araştırmalar, vb . 4 Eylül dikta­ törlerinin davranışları üzerine bir commission d'enquete'e*"' başkan atanmış bulunan Casimir Bouis (14 Nisan) . Özel konutların mahkeme kararı ile aranması ve elkonmuş bel­ geler, ama hiç bir taşınır mal ne götürüldü, ne de haraç ınezat satıldı. ( 4 Eylülcülerin, Thiers vb., ve bonapartçı pol islerin belgeleri.) Örneğin, hapisaneler genel denet. • Yanmış. -ç. •• Soruşturma ıwmlsyonu. -ç. meni* Lafant un köşkünün aranması ( 1 1 Nisan) . Thiers ve öbür hainlerin evlerinin (mülklerinin) k öşe bucak aranması, ama sadece belgelere elkonması. Birbirlerini karşılıklı olarak tutukluyorlar: bu, büyük bir siyasal putlar ve "büyük adamlar" gereksinmesi olan burjuvayı çok şaşırtıyor. "Bununla birlikte ("Daily News", 6 Mayıs, Paris mu­ habiri) , Komünün sahip bulunduğu otorite ne olursa ol­ sun, durmadan el değiştirmesi, ve yarın iktidara kimin sahip olacağını bugün bilmememiz, utanç ve yılgınlık ve­ rici bir şey . Bu sonsuz değişiklikler içinde, komuta eden bir elin yokluğu her zamandan çok görülüyor. Komün, herbiri öbürünü kıskanan, ve hiç biri öbürleri üzerinde egemenlik sahibi olmayan bir eşdeğer atomlar topl ul uğu­ dur." ' Gazetelerin yasaklanması! ' . 5. MALİ ÖNLEMLER (Bkz: Daily News,87 6 Mayıs.) Bellibaşlı savaş giderleri ! Zoralımlar -tamamen kilise adamlarından şeyler- sadece 8.928 frank geti l·di. vb .. Vengeu.r,119 6 Mayıs. al ı n mı� KOMÜN KOMÜN AYAKLANM J)SI VE MERKEZ KOM İTE Komün, Sedan'dan sonra Lyon'da, sonra Marsilya'da, Toulouse'da vb., ilfm edilmişti. Onu bastırmak için, Gam­ bett::ı elinden geleni yaptı.124 • Metinde Fr:ınsız�a. İngiliZP<' ve Alınan<'a olaı·a k yazıırruş. -Eıl. Ekim lı��ı ndaki çeşitl i Paris hareketleri, ya ba nc ı i s­ ti laya ka n� ı bir s a v uıım a önlemi olarak, 4 Eylül ayaklan­ masının pratik bir gerçekleşmesi olarak, Komünün kurul­ masını amaçlıyorlardı . Komün, 31 Ekim hareketi sırasın­ da k ıını lam a d ı ; <;iinkii Blanqui, Flourens v e hareketin öbür yöneti dleri, isti fa edecekleri, ve yer ler i n i Paris'in bütün ilçeleri tara fından özgü rce seçilmiş bir Koroüne bırakacakları yolunda paro l e d'honneur'lerini* vermiş bu­ lunan gens de paro l e 'l ara* * güveniyorlardı. Komün başa­ rısızl ığa u ğrad ı ; çünkü bu y öne ti c iler , kurtarıcılarını öl­ d ü rme kte öylesine i stek l i olan o adamla r ı n yaşamını kur­ tard ıl ar . Trochu ve Ferry'nin kaçmasına gözyumarak, Trochu'nün Bretonlan tarafından baskına uğramalarının koş u l l ar ı nı yarattılar. Ken di kendini zorla kabul ettirmiş bulunan "savunma hükü meti"nin, ancak hoşgörü sonucu v a rolduğunu annnsamak yerinde olur. Bu hükümet henüz ken d i n i bir plebisit güldürüstine bile vermemiş bulunu­ yordu.125 Bu koşullar içinde, Trochu'nün Bretaniarını pe­ kiştirmek -Korsikalı spadissin'ler"'** L. Bonaparte i çi n ne i d iysel er, bu Bretonlar da savunma hükümeti için o idi­ lPr- ve Clement Thomas'yı Ulusal Muhafız başkomutanı atamak i ç i n , hareketin niteliğini değiştirmek, onu Prus­ yalılar i l e birlikte tezgahıanmış bir komplo olarak gös­ termek, ve sözün de n dönmek istemeyen o bir tek ada­ mın"'*"'* istifasından yararlanmaktan daha k ol ay hiç bir şey yoktu. nu eski korku kışkı rtıcıları için, girişkenliği ele almış bulunan işçi tabur ları karşısında orta sınıfların öd­ lek yılgısına başvurmaktan ; kapıp kaçırılmış iktidarlarını her zaman sayesinde sürdürebildikleri o körü körüne ge­ ricilik ve yıkıcı anlaşmazlıklar günlerinden bi ri nin k oşu l • Şc·ref sözü. -;; . • • Sözüne güvenilir "'•• Kahadnyılar. - ç . ,.. • • • Tanıisier. -Eel. :ıd:ıınıar. -ç. larını yaratma bakımından, bir yurtseverlik çağrısı ile işçi taburlarının kendileri arasına güvensizlik ve uyuş­ mazlık tohwnları ekmekten daha kolay hiç bir şey yok­ tu. Tıpkı 4 Eylül günü iktidara herkesi şaşırtarak ustaca sokulmuş bulundukları gibi, şimdi de bu iktidara, gerici bir yılgı havası içinde, tam bonapartçı üslupta bir ple­ bisit aracıyla, hileli bir doğrulama verecek durumda bu­ lunuyorlardı. Paris'te Komünün Kasım 1870 başlarındaki (o sırada [ülke] nin büyük kentlerinde, bir tüm Fransa'ya yayılma kesin perspektifi ile girişiimiş bulunan) muzaffer kurulu­ şu, sadece savunmayı hainlerin ellerinden söküp almak, ve Paris'in bugün yürüttügü kahramanca savaşın tanıtladığı gibi, ona coşku esiniernekle kalmadı, ama savaşın niteligi­ ni de büsbütün degiştirdi. Bu savaş, 19. yüzyıl toplum­ sal 'Clevrim bayragını, fetih ve karşı-devrim ruhunun bay­ raktarı Prusya'ya karşı yükselten cumhuriyetçi Fransa'­ nın savaşı durumuna gelirdi. Eski yıpranmış entrikacıyı tüm Avrupa saraylarında dilenıneye gönderecek yerde, eski ve yeni dünyanın üreticiler yıgını coşturulurdu. 3 1 Ekim günü Komüniin escamotage'ı"' ile, Jules Favre ve hempaları, Fransa'nın Prusya karşısında boyunegmesini sağlayıp, güncel iç savaşa yolaçtılar. Ama gene de bir şey tanıtlanmış olarak kalır: 4 Eylül devrimi. Serlan'daki yenilgisi sonucu kıwkaççının yeri boş kaldığından, 1 2 sadece cumhuriyetin kurulması olmakla, gene de düşmanlarının koroutası altında dövüşen Paris'in uzun direnmesi sayesinde, sadece bu cumhuriyeti yaban­ cı saldırgandan fethetmekle kalmadı, ama kendine, işçi sınıfının yüreğine degin bir yol da açtı. Cumhuriyet, geç­ miş bir şeyin adı olmaktan çıktı. Yeni bir dünyaya gebey­ di o. Cumhuriyetin, bir entrikacı avukatlar ve söz yarış• Elçabukluğuyla ele geçlrllmesl. -ç. çıları sürüsünün aldatma, yalan ve bayağılaştırmaları so­ nucu herkesin gözünden saklanmış bulunan gerçek eğili­ mi, sloganı her zaman aynı, her zaman Komün olan Paris (ve Fransa'nın güneyi) işçi sınıfının istemsiz ve ansızın (spasmodiques) hareketleri boyunca su yüzüne çıkmak­ tan geri kalmadı! ilkin Fransa'nın güney kentlerinde girişilmiş, Paris kuşatması sırasında istemsiz ve ansızın (spasmodiques) hareketler boyunca durmadan ilan edilip, savunma hükü­ metinin hokkabazlığı ve "teslim planı" kahramanı Trochu'­ nün Bretonları tarafından durmadan escamotee* bulunan Komün -imparatorluğu ve onun varoluş koşullarına kar­ şı devrimin olumlu biçimi-, ensonu 26 Mart günü muzaf­ fer bir biçimde kuruldu, ama o gün birdenbire doğmamış­ tı. İşçi devrimlerinin değişmez gereği olmuştu o. Paris'in teslimi, Bordeaux'da cumhuriyete karşı açıkça tezgahla­ nan komplo, Montmartre üzerine gece saldırısı ile girişi­ len hükümet darbesi, Paris'in tüm sağlıklı öğelerini Ko­ mün çevresinde topladı. Artık onu, Paris işçi sınıfının en bilinçli devrimci bölüntülerinin birkaç yalıtık çabasına indirgemek, "savunmacılar" için olanaklı değildi. Savunma hükümeti, ancak ilk şaşkınlıktan bir pis­ aller** olarak, bir savaş zorunluluğu olarak hoşgörü ile karşılanmıştı. Paris halkının İkinci İmparatorluğa, ya­ lanlar imparatorluğuna gerçek yanıtı, Komün oldu. Öyleyse, savunma hükümetine karşı -bonapartçılı­ ğın ve onun resmi muhalefetinin dayanakları olan büyük kapitalistler, mali vurguncular, dolandırıcılar, aylaklar, eski devlet asalakları dışında- tüm sağlıklı Paris'in ayak­ lanışı, komploya karşı ilk zaferini o gün kazanmış da olsa, 18 Mart tarihini taşımaz; teslim gününün ta kendisi olan 28 Ocak tarihini taşır. • Elçabukluğuna getırllmlş. -ç. •• Ehveni şer. KötünUn Iyisi. --ç. :1.94 Ulusal Muhafız -yani silahlanmış tüm Parisliler-, Bismarck'ın lütfu ile kurulmuş capitulard'ların37 kapkaç­ çı hükümetinden bağımsız olarak, işte bu günden sonra örgütlendi ve Paris'i gerçekten yönetti. Kendi malı olan, ve kendi malı olduğu için teslim şartiaşmasında ona bı­ rakılmış bulunan silah ve toplarını teslim etmeyi kabul etmedi. Bu silahları Bismarck'ın ellerinden kurtarmış bu­ lunan şey, Jules Favre'ın yüce gönüllülüğü değildir; silah­ lı Paris'in onlar için Jules Favre ve Bismarck'a karşı sa­ vaşımdaki kavrayış çabukluğudur. Yabancı saldırgan kar­ şısında, barış görüşmeleri nedeniyle, Paris, durumu karış­ tırmak istemiyordu. İç savaştan korkuyordu. Kendi edim­ sel hükümeti ile yetinerek, salt savunucu bir tutum takı­ nıyordu. Ama direnme için de dinginlik ve kesinlikle ör­ gütleniyordu. (Hatta teslim şartlaşmasında, capitulard'­ lar, P� usya'ya teslimlerini, kendilerinin aynı zamanda Pa­ ris üzerindeki egemenliklerini kurmalarını da sağlayacak bir araç durumuna getirme yolundaki çok açık niyetleri­ ni göstermişlerdi. Prusya'dan dirençle istedikleri tek ödün -eğer bir ödün olarak istemeselerdi, Bismarck'ın onlara verecek olduğu bir ödün-, Paris'i boyuneğdirmek için kendilerine 40.000 askerin geri gönderilmesi oldu. Paris'i her türlü yabancı düşman saldırısına karşı güvence altı­ na almak ve iç düzenini korumak için bol bol yeten 300.000 Ulusal Muhafız karşısında, bu 40.000 eri elde etmek için ileri sürülen bu isteğin başka bir ereği olamazdı - bu­ nun böyle olduğu da zaten itiraf edilmiş bulunuyor.) As­ keri örgütlenmesinin varolan temeli üzerinde, Paris, çok basit bir plana göre, siyasal bir federasyon kurdu. Bu fe­ derasyon, tüm Ulusal Muhafızın, bütün parçaları bölük delegeleri aracıyla birleşmiş bir birliğine dayanıyordu; bölük delegeleri tabur delegelerini, tabur delegeleri de, herbiri bir ilçeyi temsil edecek, ve öbür ilçe delegeleri ile elbirliği yapacak olan alay generallerini, general delege1.95 leri seçiyorlardı. Ulusal Muhafız taburları tarafından ço­ gunlukla seçilen bu 20 delege, 18 Mart günü, yüzyılımızın en büyük devriminin girişkenligini üzerine alan ve bu­ gün de, şanlı Paris savaşımında, hala görevinde kalan Merkez Komiteyi oluşturuyorlardı. Seçimler, hiç bir za­ man, bundan daha kılı kırka yarareasma yapılmamış, de­ legeler, hiç bir zaman, içinden çıktıkları yığınları bundan daha eksiksiz bir biçimde temsil etmemişlerdir. Dışardaki kimseler tarafından tanınmamış kişiler oldukları yolun­ da ileri sürülen itiı·aza -yani onlar sadece çalışan sınıf­ lar tarafından tanınmış kişilerdi, ve hiç bir zaman eski oyuncular, geçmişlerinin alçaklığı ile, çıkar ve ikbal av­ cılıkları ile ünlü kişiler değildiler-, yürek pekliğiyle şu yanıtı verdiler: "Oniki havari de tanınmamış kişilerdi", ve bu itirazı davranışları ile yanıtladılar. KOMÜNÜN AYIRICI NİTELİGİ Varlıklarını her yerde duyuran ve karmaşık askeri, bürokratik, dinsel ve adli örgenlikleri ile, sıkıştırıcı bir boa yılanı gibi, uygar toplumun canlı gövdesini sarıp sı­ kan (sarmalayan) merkezi devlet aygıtı, doğmakta olan modern toplumun kendini feodalizmden kurtarma savaşı­ mındaki silahı olarak, ilkin mutlak krallık zamanlarında dövüldü. Senyörlerin, kentlerin ve din adamlarının, orta­ çağ dönemindeki feodal ayrıcalıkları, birleşik bir devlet iktidarının öznitelikleri durumuna dönüştürüldüler. Bir­ leşik devlet, iktidarı, feodal yüksek görevlileri, ücretli dev­ let memurları ile değiştirdi; toprak senyörleri ve kentsel lancaların ortaçağsal hizmetkarlarının silahlarını, sürekli bir orduya vermek üzere, onların elinden çekip aldı; ça­ tışma içindeki ortaçağsal güçlerin alacalı (uyumsuz) anar­ şisi yerine, sistemli ve hiyerarşik bir işbölümü ile birlik­ te, düzenli bir devlet yapısını geçirdi. Görevi ulusal bir- liği kurmak (bir ulus yaratmak) olan birinci Fransız Dev­ rimi , tüm yerel, bölgesel, kentsel, taşrasal özerklikleri ortadan kaldırma zorunda kaldı. Mutlak krallık tarafın­ dan girişiimiş bulunan işi sürdüren devrim, demek ki devlet iktidarının merkezileşmesi ve örgütlenmesini ge­ liştirmek, onun çevre ve özniteliklerini büyültmek, alet­ lerinin sayısını artırmak, ve gerçek toplum üzerindeki ba­ ğımsızlık ve doğaüstü gücünü -gerçekte, azizleri ile bir­ likte, ortaçağın doğaüstü cenneti yerine geçen güç- ço­ ğaltmak zorunda kaldı. Toplumsal grupların ilişkileri tara­ fından yaratılmış her türiii küçük ve yal ıtık çıkar, toplu­ mun kendisinden ayrılmış, belirlenmiş, toplumdan ba­ ğımsızlaştırılmış ve, inceden ineeye sınırlanmış hiyerar­ şik işlevlere sahip devlet iktidarı sahiplerinin savunduk­ ları d,E"vlet yararı adına, toplumla karşıtlık içine konmuş­ tur. Uygar topl um ü zerine eklenmiş, ve onun ideal karşı­ l ığı olduğunu ileri sü ren bu asalak [ur] , en yüksek geliş­ ınesine Bonapartc I egemenliği altında erişti. Restorasyon ve 'l'emmuz Monarşisi. ona daha büyük bir işbölümü ekle­ mekten başka bir şey yapmadılar: uygar toplumdaki iş­ böl ümü, yeni çıkar grupları ve, dolayısıyla, devlet müda­ halesi için yeni bahaneler yarattığı ölçüde, bu asalak [ur] da büyüyordu. 1848 Devrimine karşı savaşımıarı için­ de. Fransa parlamenter cumhuriyeti ve' tüm Kıta Avrupa hükümetleri, halk hareketine karşı kendi bastırma önlem­ leri anıcıyla, bu hükümet iktidarının eylem araçlarını ve merkczi lcşmesini pekiştirme zorunda kaldılar. Demek ki, bütün devrimierin biricik sonucu, bu bo�cu karabasanı kaldırıp atacak yerde, devlet aygıtını yetkinleştirmek ol­ d u . Egemen sınıfların, sıra ile üstünlük kavgası veren bö­ lünti.i ve partileri, bu engin hükümet aygıtının sahiplik (erklik) (elde etme) ve yönetimini, yenenin başlıca ganime­ ti olarak görmüşlerdir. Bu aygıtın esas işlevi, büyük sürek1 97 li ordular, bir devlet haşeratı kaynaşması, ve büyük kamu borçları yaratmak idi. Mutlak krallık çağında, modern toplumun, feodalizme karşı, Fransız Devrimi ile taçlanmış bulunan savaşımının bir aleti idi bu aygıt; birinci Bona­ parte döneminde, sadece devrimi boyunduruk altına alma­ ya ve tüm halk özgürlüklerini yoketmeye yararnakla kal­ madı, ama Fransız Devriminin, dışarda cezalandırma, kı­ ta üzerinde, feodal krallıklar yerine, Fransa yararına, az­ çok Fransa'nın kopyasına göre oluşturulmuş devletler ya­ ratma aleti de oldu. Restorasyon ve Temmuz Monarşisi dönemlerinde, sadece burjuvazinin zor aracıyla bir sınıf egemenliği aleti durumuna gelmekle kalmadı, ama devlet düzeni n in bütün zengin arpalıklarını burjuva ailelere ve­ rerek, halkın dolaysız iktisadi sömürüsüne bir ikinci sö­ mürü ekleme aracı durumuna da geldi. Ensonu, 1848 dev­ rimci savaşımı döneminde, bu devrimi ve halk yığınla­ rının bütün kurtuluş özlemlerini yoketmek için bir alet hi zmeti gördü. Ama asalak devlet, sanal gelişmesine an­ cak İkinci imparatorluk döneminde erişti. Hükümet ikti­ darı, sürekli ordusu, gücü her şeye yeten bürokrasisi, alık­ laştırıcı din adamları ve bağımlı mahkemeler hiyerarşisi ile, toplumun kendisinden öylesine bağımsız bir duruma gelmiş bulunuyordu ki, gülünç bir bayağılıktaki bir serü­ venci, açgözlü bir serüvenciler çetesinin başında, onu kul­ lanmaya yetiyordu. Bu iktidar, varoluşunu, artık 1789 Dev­ rimi tarafından kurulmuş bulunan modern dünyaya kar­ şı eski Avrupa'nın silahlı birleşmesi ile doğrulama gerek­ sinmesini duymuyordu. Artık, parlamenter bakanlar ku­ ruluna ya da yasama meclisine bağımlı kılınmış bir sınıf egemenliği aleti olarak görünmüyordu. Parlamenter gös­ terişini, onun tarafından seçilmiş yasama meclisleri ve onun tarafından ödenmiş senatolar ile değiştirdiği egemen sınıfların çıkarlarına değin her şeyi kendi otoritesi altın­ da aşağılatıyordu. Kendi mutlak otoritesinin onayını ge- 1 98 nci oydan almıştı. "Düzen"in korunması, yani toprak sa· hibi ile kapitalistin ü retim üzerindeki egemenli�nin ko­ runması için, bu iktidarın zorunlu olduğu söyleniyordu. Geçmişin bir kılık değiştirmesinin yırtık pırtık giysileri altında, şimdiki zamanın yozlaşmış içki alemlerini ve en asalak bölüntünün zaferini, dolandırıcı maliyecilerin za. ferini gizliyordu. Geçmişin bütün gerici etkilerinin bir aşırılığını özgür bırakıyordu. Alçaklıklar rezalethanesi olan bu devlet iktidarı, son ve en yüksek dışavurumunu İ kinci İmpar�torlukta kazanmıştı. Kendisine, bu hükümet iktidarının toplum üzerindeki sonal zaferi olma görüşü· nü veriyordu, ama gerçekte, bu toplumun tüm yozlaşmış öğelerinin içki alemi idi. Pek bilgili olmayan bir seyirci gözünde, bu iktidar yürütmenin yasama üzerindeki zafe­ ri, kendi kendini yöneten toplum olduğunu ileri süren sınıf egemenliği biçiminin, bu egemenliğin toplumun üzerine yerleşmiş bir iktidar olduğunu ileri süren biçimi ta­ rafından uğratılmış bulunduğu sonal yenilgi olmaktan başka bir şeye benzemiyordu. Ama gerçekte, egemen sını­ fın zincirler içinde tuttuğu işçi sınıfı için olduğu kadar, kendisi için de alçaltıcı olan bu sınıf egemenliğinin, son, solgun, ve tek ol anaklı biçiminden başka bir şey değil di. 4 Eylül, sadece, cumhuriyeti öldürmüş bulunan gü­ lünç serüvenciye karşı, cumhuriyete geri dönüş istemi ol­ du. İmparatorluğun kendisinin -yani devlet iktidarının, İ kinci İmparatorluğun kesin formülünden başka bir şey olmadığı merkezileştirilmiş yürütmenin- gerçek antitezi ise, Komün oldu. Bu devlet iktidarı, gerçekte, burjuvazi­ nin yapıtıdır; bu iktidar, ilkin feodalizmi ortadan kal­ dıı·maya, sonra da üreticilerin, işçi sınıfının kendi kurtu­ luşları için besledikleri özlemi yoketmeye yarayan bir alet oldu. Bütün karşı-devrimler ve bütün devrimler, bu örgütlenmiş iktidarı - -emeği kölelik içinde tutmak için örgütlenmiş bu gücü- bir elden bir başkasına, egemen ,, .. l 99 sınıfların bir bölüntüsünden bir öbürüne geçirmekten baış· ka bir şeye yaramamışlardır. Bu iktidar, egemen sınıf­ lar için bir köleleştirme ve kazanç aracı olmuştur. Bu iktidar, her yeni değişiklikten yeni güçler elde etmiştir. Bu iktidar, her halk ayaklanışını yoketmek, savaştıktan ve bu iktidarın baskıcılarının bir grubundan bir başka grubuna geçirilmesini sağlama buyruğunu aldıktan son­ ra, çalışan sınıfları ezmek için, alet hizmeti görmüştür. Öyleyse bu devrim, devlet iktidarının, lejitimist, anaya­ sa!, cumhuriyetçi ya da imparatorluk, şu ya da bu bi­ çimine karşı bir devrim olmadı. Bu devrim, devletin ken­ disine, toplumun bu doğaüstü düşüğüne karşı bir devrim oldu; kendi öz toplumsal yaşamının, halk için ve halk ta­ rafından geri alınması oldu. Bu devrim, bu iktidarı ege­ men sınıfların bir bölüntüsünden bir başkasına geçirmek için yapılmış bir devrim değil, ama bu korkunç sınıf ege­ menliği aygıtının kendisini yoketmek için bir devrimi oldu. Bu devrim, sınıf egemenliğinin yürütmeci biçimi ile parlamenter biçimi arasındaki o soysuz savaşırnlardan biri değil, ama parlamenter biçim, yürütmenin aldatıcı bir ekinden başka bir şey olmadığından, birbiri ile kay­ naşan bu iki biçime de karşı bir başkaldırma oldu. İkin­ ci imparatorluk, bu devlet kapkaççılığının en yüksek bi­ çimi idi. Komün onun açık yadsınması, ve dolayısıyla da, 19. yüzyıl toplumsal devriminin başlangıcı oldu. Öyleyse Paris'teki yazgısı ne olursa olsun, o le tour du monde• yapacaktır. Komün, büyülü kurtuluş sözü olarak, Avru­ pa ve Birleşik Devletler işçi sınıfı tarafından hemen al­ kışlandı. Prusyalı fatihin Nuh nebiden kalma övünce ve davranışları, devrilip gitmiş bir geçmişin karabasanların­ dan başka bir şey olarak görünmüyorlardı. Bu Komün sözcüğü ile, ancak işçi sınıfı bu yeni özle• Dünya turu. -ç. 200 mi formüle edebilir, ve Paris Komünü sonucu, ancak işçi sı nıfı bu özlernin gerçekleştirilmesine girişebilirdi. Hatta bu devlet iktidarının son dışavurumu bile, İ kinci impara­ torluk biçimi altı nda, egemen sınıfların guı·uru için alçal­ tıcı olmasına ve onların parlamenter kendi kendin i yönPt­ me a tı p tutınal_?.rını rüzgara savu rmasına karşın, onların sınıf egemenliğinin son olanak)ı biçim i n i oluşturmaktan· başka bir şey yapmıyordu. Onları siyasal bakımdan yok­ suniaştırmasına karşın, bu son biçim, rejimlerinin tüm iktisadi ve toplumsal alçakl ıkl arı nın , iç i ıı d e özgürlük ka­ zand ı kla rı içki alemi oldu. Orta burjuvazi ile kü çük bur j uvazi, iktisadi yaşam koşullan bakımından, yeni bir dev­ rimin girişkcnliğini ele alma ol a na ksı ıl ı ğı içinde idiler ve, ya egemen s ı n ı fa ayak u yd u r ma k , ya da i!?çi sınıfını izlemek durumunda kalmışlardı. Köylüler, İkinci İ mpa­ ratorluğun , toplumd<ın ay r ı v e ondan bağımsız bir dev ­ letin bu son zafe r i n i n e di l gin (passive) iktisadi tabanı i diler. Yalnı zca , bütün s ın ı fları ve s ı n ı f egeme n l iğini l{al­ dırma yolu nda, tünı topl u m i ç i n yerine getirme zo r u nda bulunduklan yen i to p l u m sa l görev ilc a l ev a l ev y a n an işçilerdir ki, bu sı n ı f egcıncııliğinin alE' li ol a n devleti parça­ layabilecek, kapkaççı l ık so ı ı ucu, toplum un h izmetk�ırı ola­ cak yerde, onun efendisi olan bu merkezi ve örgütlü hü­ kümet iktidarını yokedebilecek adamlar idiler. Devletin, bu ortaçağ k i l ises i ardılı n ı n , ayn ı zamanda en y ü ksek do­ ruğu ve en derin alçalması o l a n İ kinci im pa ratorluk, işte onlara karşı, köylülüğün eelilgin ka bul ü ilc, egemen smıf­ lar tarafından yü rütülen etkin savaşım i çinde kurulmuş­ tu. İk i n ci i mpar a torl uk işte on l a r a karşı doğm uş tu . İ kin­ ci imparatorluk, (merkezi) hükümet iktidarı n ın falanca özel biçimi olduğu için değil, ama toplum ilc hiç bir ba­ ğı yokmuş g'ibi görünmesine karşın. onun en güçlü ger­ çekliği olduğu, ve ayrıca. onun içerde mutlak yoılaşma ve dışarda m utlak güçsüzl ü k üzerine dayal ı , tepeden tır- , 201. ­ nağa alçakltk kaplı, en de alçalmış gerçekliği olduğu için, işte onlar tarafından ortadan kaldırıldı. Ama sınıf egemenliğinin bu biçimi, sadece hükümct­ sel devlet aygıtı olan yürütmenin, devrim saldırılarının esas ve tek konusu durumuna getirilmesi için yıkılmıştı. Parlamentarizm, Fransa'da sonuna varmıştı. Son dö­ nemi, sonuna değin açılıp serpilmesi, Mayıs 1848'den coup d Etat ya, parlamenter cumhuriyet oldu. Onu öldü­ ren imparatorluk, onun kendi öz yapıtı idi. imparatorluk döneminde, yasama meclisi ve senatosu ile birlikte -par­ lamentarizm, Prusya ve Avusturya askeri krallıkları ta­ rafından bu biçim altında yinelenmişti--, en kaba biçi­ mi altındaki zorbalığın basit bir komedyası, basit bir ek­ lentisi olmuştu o. Parlamentarizm o zaman Fransa'da ölmüştü ve işçi devrimi elbette ona yeniden yaşam kazan­ dı rmayacaktı. Komün, topl umu egemenlik ve boyunduruk altına alat:ak yerde, onun canlı gücü durumuna gelen devlet iktidarının, toplum tarafından ele alınmasıdır. Kendi öz güçlerini, onları ezmek için örgütlenmiş gücün yerine ge­ çi ren halk yığınlarının kendileri tarafından ele alınma­ sı ; Komün, onların toplumsal kurtuluşunun, onları ezmek için düşmanlarının hizmetine konmuş (baskıcıları tara­ fından temellük edilmiş) (onlara karşı çıkan ve onlara kar:şı örgütlenen) yapay toplum gücünün yerine geçen siyasal biçimidir. nu biçim, bütün büyük şeyler gibi, basit idi. Tarihsel gelişmeler için zoruul.u zaman, geç­ mişin bütün devrimlerinde, halk, onların kendisine karşı çevrilmesine gözyumarak, muzaffer silahlarını teslim et­ tiği her kez, daha halk zaferi günlerinde, her zaman yiti­ rilmişti. Daha önceki devrimierin bu alışkanlığına karşı çıkan Komiin , ordunun yerine Ulusal Muhafızı geçirdi. "4 Eylülden bu yana ilk kez olarak, cumhuriyet, düş­ manlarının hükümetinden kurtulmuş bulunuyor . . . cum' ' .202 huriyet, kente, yurttaşiara karşı hükümeti savurum bir sürekli ordu yerine, iktidara (hükümete) karşı yurttaşla­ rı savunan bir ulusal milis veriyor." (Merkez Komitenin 22 Mart günlü Bildirgesi.) (Sürekli ordularla ilişkisin i kesrnek için, halkın bu milisi ulusal ölçüde örgütlernesi yeterliydi ; bütün top­ lumsal ileriemelerin birinci sine qua non* iktisadi koşulu idi bu; bu koşul o vergiler ve devlet borçları kaynağını, ve -ister sınıf egemenliğinin olağan biçimi , ister bütün sı­ nıfları kurtaracağını söyleyen bir serüvenci sözkonusu olsun- - sınıf egemenliği tarafından o sürekli hükümet kapkaççılığı tehlikesini de hemen ortadan kaldırıyordu.) Bu, ayn ı zamanda yabancı saldırıya karşı en güvenilir güvence idi, ve, gerçekte, bütün öbür devletlerdeki paha­ lı askeri aygıtı olanaksız kılıyordu. Bu kaldırma [düzen­ li ordunun kaldırılması - ç.] köylüleri kan vergisinden kurtarıyordu; köylüler, tüm devlet vergileri ve tüm dev­ let borçlan için en karlı gelir kaynağı olmaktan da çıkı­ yorlardı. Komün, daha şimdiden köyliiniin talihi, onun kurtuluşunun ilk sözcüğü durumuna ne ile geldi? "Ba­ ğımsı7. polis"in kaldırılması ve o naınussuzların yerine Komün hizme tkarların ı n geçirilmesi ile. Şimdiye değin, ya pek kutsal devlet iktidarı n ın parlamenter onaylanma­ sı olarak, ya da yönetici sınıfların ellerindeki, ve halkın ancak a zçok uzun aralarla parlamenter sınıf egemenliğini onaylamcık (sınıf egemenliği aletlerini seçmek) için kul­ lana bildiği oyuncak olarak kötüye kullanılmış bulunan genel oy, koroünler tarafından kendi öz yönetim ve ya­ sama görevlilerinin seçtirilmesi olan kendi gerçek ereğine uyarlandı. Yanılsama, yönetim ve siyasal hükümetin, an­ cak ve ancak, yüksek görevlere yerleşmiş, yığınların ak­ lını çelen ve hiyerarşin i n aşağı düzeylerinde onları birbi• Olmazsa olmaz. -ç. 20] rine d üş ü r e n yetişmiş bir devlet a�alakları kastının, okkalı paralar alan karaçalıcılar ile arpalık kuşlarının ellerine verilebilecek gi zeml er, yüce görevler oldukları idi. Ko­ müıı k e ndin i siyasal h iyerarşiden bü sbü tü n ku rtarıyor ve halkın te p e den bakan e fendi le r i n i n yerine, her zaman gör e vde n a l ı n a bilir h izm e tkar l a r geçiriyo r, bu vekiller [ görevl i l er -ç.] s ü rekl i olarak halk deneti m i altında iş görd ükleri n e göre, düşsel bir sorum luluk y erine, gerçek bir sorumluluk geçiriyor. Bu görevlilere, nitelikli i şçi ler gibi ha ftad a 12 lira [sterl i n �.] ü cret veril iyor ; en yük­ sek ü cre t yıld a 240 l irayı geçm iyo r ki, bu ücret, y ük sek biı· bilimsel otoriteye, p rofesör Huxley 'e göre, Londra­ da bir halk Eğitim Ko nseyi memuruna ödenmesi gere­ ken ii cre ti n beşte-birinden bira;ı; yüksektir. Bütün dev­ let gizem ve y ii k se kte n atmaları güldüı·üsü, özellikle ba­ sit işçilerden bi leş i k, Paris savunmasını örgü tl eyen , Bo­ naparte pretorları ile savaşan, bu engin kentin azıklan­ dırılmasın ı sağlayan, o güne değin hükümet, polis ve va­ l i lik arasında böl üşü lm üş tüm görevl er i yer i n e ge tire n , i � i n i açıktan açığa, basi t bir b iç imd e, e n gü ç v e e n karı­ �ık ko� u l la r içinde, ve Mi l ton 'un Yitik Cennet'ini yaptı­ ğı gibi, birkaç lira karşılığında yapan, y anılm azlı k tasla­ madan, k ı rtasiy cc i bir bürokrasi arkasına saklanmadan herkesin gözü önünde iş gören, yanılgılarmı düzelterek onları kabul etmekten utanmayan bir Komün tarafından ortadan kaldırıldı. Askeri, yön e ti msel , siyasal, tüm kamu görev l er i n i n yapılmasını , bu işleri yetişmiş bir kastın giz­ li öznitelikleri olmaktan çıkarıp. gerç�kten ışçi görevleri durumuna getirerek, birlikte yürüttü; ( iç savaş ve dev­ r i m karışıklıkları ortasında düzeni koruyarak ) ( genel caıı lan ma önlemleri alarak) . Komünün önlemlerinden her­ bi r i n i n değeri ne olursa olsun, en önemli önlemi, bir ka­ pıda ya banc ı düşman , ve öbür kapıda sınıf düşma nı bek­ lerken g i r iş i l e n kendi öz örgü tl e nm es i oldu. O, diril iği n i , 204 varolu�u ile tanıtladı, ve teorisini eylemi ile doğruladı. Ortaya çıkması, Fransa'yı yenenler �izerinde [kaza nı l ­ mış --ç.] bir zafer oldu. Tutsak Paris, kaba güce daya­ narak değil, ama toplumsal hareketin başını çekerek, bü­ tün ülkeler için sınıfının özlemlerine gerçeklik kazandıra­ rak, gözüpek bir atılı�la, Avrupa'nın yöneti mini eline aldı. Eğer bütün büyük kentler Paris örneğine göre ko­ münler biçiminde örgütlenselerdi, hiç bir hükümet, hare­ keti ansızın gelen bir tepki şaşırtmacası ile bastıramazdı. Ve bu hazırlayıcı önlemler, hareketin inancalı kuluçka dönem ine zaman bırakırdı. Düzenli ordunun yerine halk milisi geçmiş, devlet asalakları ordusu ortadan kald ırıl­ mış, kilise hiyerarşisi öğretmen ile değiştirilmiş, devlet yargıcı Komün örgenliğine dönüşmüş olarak, tüm Fran­ sa kendi kendilerini yöneten [idare ve hükümet edenl komünler biçiminde örgi.itlenird i ; ulusal temsil seçimi, artık gücü her şeye yetf'n bir hükümet için bir hakkabaz­ lık bahanesi değil , ama örgütlenmiş kumiinierin kesin kararlı dışavurum u olurdu; devlet görevleri genel ve ulu­ sal erekleri yanıtlayan birkaç işieve indirgenirdi. Komün, işte budur -- emekçilerin kendileri tara­ fından yaratılan ya da doğanın bir bağışını olu�turan ça­ lışma aletlerini tekellerine alan kişilerin kapkaççılıkları (köleleştirmesi) karşısında emeğin kurtuluşunun, toplum­ sal kurtuluşun siyasal biçimi. Tıpkı devlet aygıtı ve par­ lamentarizmin, egemen sınıfların gerçek yaşamını oluş­ turmamaları, ama egemenliklerinin genel örgenliklerinden, eski düzenin siyasal gü vencelikleri, biçim ve dışavurum­ larından başka bir şey olmamaları gibi, Komün de, aynı biçimde, işçi sınıfının toplumsal hareketi, ve dolayısıyla, tüm insanlığın canlandırıcı hareketi değil, ama sadece onu n örgensel eylem aracıdır. Komüıı, işçi sınıfının, tüm sınıfları. ve dolayısıyla, tüm sınıf [egemenliğini] kendi205 si :.ıracıyla kaldırınaya çalıştığı sınıf savaşırnlarını yoket­ mez (işçi sın ı fı tüm sınıfları ve sınıf egemenliğini kaldır­ maya çalışır, çünkü özel bir çıkarı temsil etmez; o "emek"in, yani tüm bireysel ve toplumsal yaşamın, azın­ lığın çoğunl uğun elinden zorla al ınmasını sadece kapkaç­ çılık, oy un ve h ilekar kurnazlığın sağladıkları temel v e doğal koşulunun kurtuluşunu temsil eder) , ama bu sınıf­ lar savaşımının, içinde çeşitli evrelerinden en ussal ve en insanal biçimde geçebilecekleri ussal ortamı yaratır. O, emeğin kurtuluşuna -büyük ereğine-, devlet asalak­ larının üretken olmayan ve zararlı çalışmasını silip sü­ pürerek başlar; bir yandan, ulusal gelirin çok büyük bir bölümünü devlet ucubesinin beslenmesine teslim eden kö­ tülüğün köklerini kazır, ve öte yandan da, gerçek yerel ve ulusal yönetim işini işçi ücretleri karşılığı yerine getirir. Demek ki o, işe engin bir tasarruf ile, siyasal bir dönüşüm i l e olduğu kadar, iktisadi bir reform ile de başlar. Komünsel örgütlenme bir kez ulusal ölçüde sağlam­ ca yerleştikten sonra, belki gene de karşılaşacağı yıkım­ lar; olsa olsa kölecilerin, yer yer, barışçıl ilerleme çalış­ ması nı zaman zaman kesintiye uğratsalar da, toplumsal devrimin kolunu silahlandırarak, hareketi hızlandırmak­ tan başka bir sonuç vermeyecek olan ayaklanmaları ola­ bilir. İşçi sınıfı , sın ı flar savaşımının çeşitli evrelerinden ge­ çeceğini bilir. O bilir ki, emeğin köleleştirilmesinin ikti­ sadi koşullarının özgür ve birleşmiş emek koşulları ile değiştirilmesi, ancak zamanla yapılabilir. -Gerçekleştir­ mesi gereken iktisadi dönüşüm, sadece bir bölüşüm dönü­ şümü değil, ama ayrıca üretimin yeni bir örgütlenmesi, ya da daha doğrusu, onları kölelik bağlarından, güncel sı­ nıf niteliklerinden ayırarak, güncel emek örgütlenmesin­ de varoldukları biçimleriyle (modern sanayi tarafından ol ıışturulmuş bulunan) toplumsal üretim biçimlerinin kur- 206 tuluşudur da; ve ensonu bu biçimlerin ulusal ve ulus­ lararası düzeyde uyumlu eşgüdümünü gerçekleştirmesi gerekir. O, bu yenileştirme işinin, geleneksel çıkarlar ve sınıf bencilliklerinin direnmesi tarafından durmadan ya­ vaşlatılıp engelleneceğini bilir. Güncel "sermaye ve top­ rak mülkiyeti doğal yasalarının kendiliğinden etkisi"nin, tıpkı "köleli k iktisadi yasalarının kendiliğinden etkisi" ve "servaj iktisadi yasalarının kendisinden etkisi"nin de­ ğiştirilmiş oldukları gibi, "özgür ve birleşmiş emek top­ lumsal iktisadi yasalarının etkisi" ile, ancak yeni koşul­ ların uzun bir gelişme süreci sonucu değiştirilebileceğini bilir. Ama o aynı zamanda komünsel siyasal örgütlenme biçimi sayesinde, büyük adımların hemen atılabilecekle­ rini, ve hem kendisi hem de insanlık için, bu harekete başlama zamanının . gelmiş bulunduğunu da bilir. KÖYLÜLÜK (Savaş zarar ödentis i .) Daha Komi.inün kurulmasın­ dan önce, Merkez Komite kendi Resmi Gazete'sinde şöy­ le açıklamıştı: "Savaş zarar ödentilerinin büyük bölümü , savaş sorumluları tarafından ödenmelidir."126 İşte "dü­ zen adamları"nın her şeyden çok korktukları "uygarlığa karşı büyük komplo". İşte en somut sorun. Eğer Komün kazanırsa, savaş zarar ödentisini savaş sorumluları öde­ yecek ; eğer Versailles kazanırsa, kanları, yıkımları, ve kişisel katkıları ile daha önce ödemiş bulunan üreticiler yığını, bir kez daha ödeyecek, ve hatta, parababaları, an� laşmadan kar sağlamaya hazırlanacaklar. Savaş giderle­ rinin hesap tasfiyesi, iç savaş aracıyla yapılacak. Komün, bu dirimsel sorunda, yalnız işçi sınıfının çıkarlarını değil, ama küçük-burjuvazinin çıkarlarını da, ve gerçeklikte, burjuvazi (zengin kapitalistler) ( zengin toprak sahiple207 ri ve onların devlet asalakları) dı�ında kalan tüm orta sınıfı n çıkarla rını da temsil ediyor. Her şeyin üstünde, Fransız köyl.ülüğünün çıkarlarını temsil ediyor. Eğer Thi­ ers ve onun "köylüler"i kazanırlarsa, savaş vergilerinin büyük bölümü ondan [Fransız köylülüğünden -ç.] top­ lanacak. Ve "köyl üler"in sloganını, onların -büyük top­ rak sahiplerinin- -, ruhunun bönlüğü içinde, ona daha ön­ ce bir milyonluk zarar ödentisi: Devrim zarar ödentisi60 ödetmiş bulunan bu iyi '"toprak sahipleri" yerine, milyon­ larca savaş zarar ödentisi ödemek için elbette son dere­ ce sabırsızlanarı "köylüyü temsil ettikleri" yolundaki slo­ ganını yineleyecek kadar alık kimseler de var. Bu aym adamlar, köylüye yüklenmiş 45 santimlik ek vergi ile Şubat Devriminin yazgısını bile bile tehli­ keye düş ürınüşlerd i , 1"'' ama bu i şi devrim adına, devrim tarafından kurulan "geçici hükümet" adına yapmışlardı. Şimdi ise, s a v a ş zarar ödentisi ııi kendi omuzları ndan köy­ lünün omuzlarına aktarmak için, koınünsel cumhuriyete karş ı kendi adiarına iç savaş yapıyorlar! Köylü bundan, kuşkusuz, çok hoşlanacak! Komün, askere yazma yoklamasını kaldırmak; düzen partisi ise köylliye kan vergisi yüklemek istiyor. Düzen partisi, asalak ve pahal ı bir devlet aygıtını ona ödetmek için, ona karşı vergi alıcısını salıvermek; Komün ise ona ucuz bir hükümet vermek istiyor. Düzen partisi, kent tefecisi tarafından onu soyup sovana çevirtmeye devam etmek; K om ü ı ı ise, onu toprak parçacığı üzerine çök81J. ipotekler karabasanından kurtarmak istiyor. Komün, onun gelirini açıkça yutan asalak adli kişiler topluluğu -noter, l'huissier,* vb.- yerine, köylünün sırtından zen­ ginleşecek yerde, işlerini işçi ücretleri karşılığı gören Ko­ mün gön>vli leri geçirmek i s t i y or O, Fransız köyHisünü . • Mllba�i r·. -ç. 208 saran ve onun kanını emen, adli ve belediyesel, burjuva örümcekleri barındıran bütün bu adli örümcek ağlarını silip süpürrnek istiyor ! Düzen partisi onu jandarma hü­ kümeti altında tutmak, Komün onu bağımsız bir siyasal ve toplumsal yaşama götürmek istiyor. Komün, öğretmen hükümeti tarafından onu aydınlatmak istiyor; düzen par­ tisi, ona, papaz hükümeti tarafından alıklaştırılmayı da­ yatıyor! Ama Fransız köylüsü, her şeyden önce hesap adamıdır ! Din adamlarının geçim giderlerinin, vergi alı­ cısı tarafından ondan zorla alınmaması, ama kendi din­ sel içgüdüsünün "kendiliğinden etki"sine bırakılınasını son derece usa yatkın bulacaktır! Fransız köylüsü Louis Bonaparte'ı cumhurbaşkanı seç­ mişti, ama düzen partisi46 (kurucu ve yasama rm;!clisleri ile birlikte, anonim cumhuriyet rejimi altında) impara­ torluğun yaratıcısı oldu ! Fransız köylüsü gerçekten ne istediğini, kendi belediye başkanını hükümetin valisine, kendi öğretmenini hükümetin papazına, ve kendi öz kişi­ liğini de hükümetin jandarmasına karşıt çıkararak, 1849 ve 1850'de göstermeye başladı ! Düzen partisinin 1849'da -ve özellikle Ocak ve Şubat 1850'de- çıkardığı gerici yasaların en önemli yönü, özgül olarak Fransız köylülüğü­ ne karşı yöneltilmişti ! Fransız köylüsü Louis Bonaparte'ı cumhurbaşkanı yapmıştı, çünkü, geleneğinde, birinci dev­ rimden sağladığı bütün kazançlar, kuruntusal bir biçim­ de birinci Napoleon'a maledilmiş bulunuyordu. Ama köy­ lülerin birçok Fransız ilindeki silahlı ayaklanmaları ve jandarmaların coup d'Etat'dan sonra onlara karşı giriş­ tiği av, bu yanılsamanın hızla dağıldığını tanıtladı! im­ paratorluk, yapay olarak sürdürüle sürdürüle güçlü du­ ruma gelmiş yanılsamalar ve geleneksel önyargılar üze­ rine kurulmuştu; Komün, köylünün dirimsel çıkarları v � gerçek gereksinmelerine dayanacak. Fransız köylüsünün nefreti, "köylüler", şato adamla209 rı, milyarlık zarar ödentisi adamları üzerinde, ve toprak sahibi kılığına girmiş, başkasının malına zorla el uzat­ maları hiç bir zaman İkinci imparatorlukta olduğu kadar hızlı olmamış kent kapitalisti üzerinde yoğunlaşır: Baş­ kasının malına bu zorla el uzatmalar, bir yandan devletin yapay müdahalesi ile kolaylaştırılmış, ve öte yandan, mo­ dern tarımın kendi gelişmesi tarafından da, doğal ola­ rak ortaya çıkmışlardı. "Köylüler", Fransa'da üç aylık bir cumhuriyetçi Komün yönetiminin, köylülük ve tarımsal proletaryanın onlara karşı ayaklanma işareti olacağını biliyorlar. Zorlu Komün nefretlerinin nedeni bu ! Onla­ rın kent proletaryasının kurtuluşundan da çok ürktükleri şey, köylülerin kurtuluşudur! Köylü, kentler proletarya­ sını, yol göstericisi ve ağabeyi olarak alkışlamakta gecik­ meyecek. Kıta ülkelerinin çoğunda olduğu gibi, elbette Fransa'da da, kentsel ve kırsal üreticiler arasında, sanayi proletaryası ile köylülük arasında derin bir karşıtlık var. Proletaryanın özlemleri, hareketinin maddi temeli, büyük bir ölçek üzerinde örgütlenmiş emektir; bugün, emek des­ potik bir biçimde örgütlenmiştir, ve üretim aletleri, her ne kadar merkezileşmişlerse de, sadece üretim aletleri olarak değil, ama producteur'ün* sömürü ve köleleştirme aletleri olarak da, tekelcilerin ellerinde merkezileşmişler­ dir. Bu emek örgütlenmesi ve çalışma aletlerinin bu mer­ kezileşmesinin güncel kapitalist niteliğini dönüştürmek, bu sınıf egemenliği ve sınıf sömürüsü aletlerini, özgür ve bir­ leşik emek biçimleri ve toplumsal üretim aletleri duru­ muna getirmek, proletaryanın görevidir. Öte yandan, köy­ lünün çalışması yalıtık, ve üretim araçları da parça par­ ça, dağınıktırlar. Siyasal ve toplumsal bakımdan ayrı tüm bir görüşler bütünü üstyapısı, bu iktisadi ayrılıklar üzerine dayanır. Ama bu köylü mülkiyeti, kendi normal aşaması• OreUcinin. --ç. .2.:10 nı, yani toplumun iktisadi gereksinmelerine karşılık dü� şen ve kırsal üreticilerin kendilerini normal yaşama ko­ şulları içinde yaşatan bir gerçeklik, bir üretim biçimi ve bir mülkiyet biçimi olduğu aşamayı uzun zamandan be­ ri geride bırakmıştır. Çöküş dönemine girmiştir. Bir yan� dan, ondan, çıkarları kentsel ücretiiierin çıkarlarına öz­ deş olan geniş bir prolatariat foncier* (kırsal proletarya) çıkmıştır. Üretim biçiminin kendisi, modern agronomideki ilerlemeler sonucu, eskimiştir. Ensonu, köylü mülkiyeti­ nin kendisi, adı var kendi yok bir duruma gelmiştir; bu mülkiyet, köylüye mülkiyet yanılsamasını bırakır, oysa köylü, kendi öz emek ürününden mülksüzleştirilmiştir. Büyük tarımsal üreticilerin rekabeti, kan vergisi, devlet harçları, kent ipotekli alacaklılarının tefeciliği ve adli ay� gıtın sayısız aşırmaları, onu bir Hint fakiri düzeyine dü­ şürmüştür; oysa mülksüzleşme, ve hatta saymaca (nomi­ nale) mülksüzleşmesi, kırsal proleter durumuna dönüşü­ mü, günlük bir gerçekliktir. Köylüyü proleterden ayıran şey, demek ki artık gerçek çıkarları değildir, aldatıcı ön­ yargılardır. Komün, göstermiş bulunduğumuz gibi, için­ de bulunduğu iktisadi koşullara karşın, ona hemen büyük ödünçler verebilecek tek iktidardır; köylünün iktisadi koşullarının dönüşümünü sağlayabilecek, onu bir yandan toprak sahibi tarafından mülksüzleştirilmekten, öte yan­ dan da, mülk sahibi olduğu bahanesi altında acı çektiği baskı, güçlük ve sefaletten kurtarabilecek tek hükümet biçimidir; köylünün saymaca (nominale) toprak mülkiye­ tini, emeğinin ürünü gerçek mülkiyet durumuna dönüş­ türebilecek, toplumsal gereksinmeler tarafından zorlan­ mış bulunan, ama düşmanca etkisi kendini ona her gün biraz daha çok duyuran modern agronominin üstünlükle� rinden onu yararlandırabilecek tek hükümet biçimi; ve • Toprak proletaryası. -ç. 2 1. 1. bütün bunları, Komün onun gerçekten bağımsız üretici durumunu ortadan kaldırmaksızın yapabilir. Komünsel cumhuriyetin dolaysız yararlarını sınayan köylü, ona gü­ venmekte gecikmeyecektir. UNION (LIGUE) REPUBLICAINE* Yönetimi İkinci imparatorluk yozlaşması döneminde doruğuna varmış bulunan düzensizlik partisi, takım takla­ vatı, müşterileri, uşakları, kendi devlet parazitleri, mou­ chard'ları, cocotte'ları, ve bu nitelikli boheme'in** tüm­ leyicisini oluşturan tüm aşağılık boheme çetesi (bayağı caniler) ardında, Paris'ten ayrıldı (Paris'ten göç) . Ama işçi devrimi ile kendi düzmece temsilcilerinden kurtulan orta sınıfların gerçek sağlıklı öğeleri, Fransız devrimler tarihinde ilk kez olarak, onlardan ayrılmış ve kendi ger­ çek renkleri altında ortaya çıkmış bulunuyorlar. Paris ile taşra arasında aracılıkta bulunan, Versailles'ı kınayan ve Komün bayrağı altında yürüyen "Cumhuriyetçi Ö z­ gürlük Birliği"dir128 bu. KOMÜN DEVRİMİ, TOPLUMUN, BAŞKASININ SIRTINDAN GEÇiNMEYEN TÜ M SINIFLARINI TEMSİL EDİYOR Proleterler Paris'inin Fransız köylüsü yararına, ve Versailles'ın ona karşı dövüştüklerini, "köylüler"in en korktukları şeyin, Paris'in kendini köylülere anlatabil­ mesi ve artık abluka ile onlardan ayrılmaması olduğunu gördük; "köylüler"in Paris'e karşı savaşlarının derin ne­ deni, köylülüğü toprak köleliği altında tutma ve ona, es• Cumhuriyetçi Birlik (Liga) . �- .. Mouchard = haflye; cocotte = kımı. �- 2 :1 2 aşlfte; boheme = derbederler ta­ k iden oldu�u gibi, taillable a merci et misericorde* konu­ su olarak davranma çabalarıdır. Tarihte ilk kez olarak, küçük ve moyenne•• burju­ vazi işçi devrimine açıkça katıldı ve bu devrimin kendi kurtuluşu ile Fransa'nın kurtuluşunun tek aleti oldu�u­ nu ilan etti ! O, işçilerin yanında, Ulusal Muhafız yı�ını­ nı oluşturuyor, Koroünde onların yanında yer alıyor, ve onun cumhuriyetçi birliği, işçiler yararına bir aracı rolü oynuyor! Koroünün başlıca önlemleri, orta sınıf yararına alın­ dı - alacaklılar sınıfına karşı ayaklanmış, Paris'in borç­ lular sınıfı! Orta sınıf, Haziran ( 1848) ayaklanması sı­ rasında, proJetaryaya karşı, kapitalist sınıfın, onun gene­ ralleri ve devlet asalaklarının bayrakları altında toplan­ mıştı. Bundan ötürü de, 19 Eylül 1848 günü, concordats a l amiab le l arın ın66 kabul edilmemesi ile hemen cezalan­ dırıldı. Haziran ayaklanması üzerinde kazanılan zaferin, aynı zamanda alacaklının, zengin kapitalistin, bu borçlu orta sınıf üzerindeki zaferi de oldu�u hemen anlaşıldı. Alacaklı, yarım kilo insan eti alaca�ını••• acımadan iste­ di. 13 Haziran 1849 günü, bu orta sınıfların Ulusal Mu­ hafızı, burjuvazinin ordusu tarafından silahsızlandırılıp kılıçtan geçirildi! imparatorluk döneminde, zengin kapi­ talistin semirdi�i devlet kaynaklarının saçılıp savrul­ ması [sonucu] , bu orta sınıflar, borsa oyuncularmın, de­ miryolu krallarının, Credit mobilier38 dolandırıcı şirket­ lerinin vb. ya�masına bırakıldı ve kapitalist birlik (hisse senetli şirketler) tarafından mülksüzleştirildiler. Her ne kadar siyasal bakımdan de�erleri düşmüş, iktisadi çıkar­ larında saldırıya uğramış bulunuyor idiyseler de, manevi ' ' • Zavallı haraçıı ve acıma. -ç. •• Orta. --ç. ••• Alacağının ödenmesi için "yarım kilo Insan eti" isteyen, Shakes­ peare"i n tefeci Shyıock'una anıştırma. (Vened!k Tacirf, perde IV, sah­ ne 1.) -Ed . 2 :1 .3 bakımdan bu reJımın içki alemleri tarafından ayaklan­ dırılmışlardı. Savaş alçaklıkları büsbütün kaniarına do­ kundu ve Fransızlık duygularını uyandırdı. Bu savaş ta­ rafından Fransa üzerine yığılmış bulunan felaketler kar­ şısında, Fransa'nın ulusal çöküş ve mali yıkılışı karşısın­ da, bu orta sınıflar, kurtuluşu getirebilecek olan şeyin, Fransa'nın zenci köle satıcıları olmak isteyen kimselerin yozlaşmış sınıfı değil, ama işçi sınıfının yiğit özlemleri ve Herkül gücü olduğunu sezdiler ! Onları rahiplerin zorbalığından sadece işçi sınıfı­ nın kurtarabileceğini, bilimi sadece işçi sınıfının, artık bir sınıf egemenliği aleti değil, ama bir halk gücü duru­ muna getirebileceğini, bilginierin kendilerini bundan böy­ le sınıf önyargıları pezevenkleri, iyi yerler kollayan dev­ let asalakları ve sermaye müttefikleri değil, ama özgür düşünce görevlileri durumuna ancak işçi sınıfının getire­ bileceğini sezdiler. Bilim kendi gerçek rolünü ancak Emek Cumhuriyetinde oynayabilir! CUMHURİYET ANCAK AÇlKÇA TOPLUMSAL OLDUG U ZAMAN OLANAKLIDIR İmparatorluğun jandarma ve papaz elinde bozulmuş bir "genel oy" yanılsamasını yıktığı gibi, bu iç savaş da "cumhuriyet" üzerindeki son yanılsamaları yıktı. Fran­ sa'daki tüm sağlıklı öğeler, bu ülkede ve Avrupa'da tek olanaklı cumhuriyetin bir "toplumsal cumhuriyet", yani devlet aygıtını kapitalistler ve büyük toprak sahipleri sı­ nıfının elinden alan ve bu aygıt yerine Komünü geçiren, "toplumsal kurtuluş"u cumhuriyetin özsel ereği sayan ve böylece komünal örgütlenme ile bu toplumsal dönüşümü güvence altına alan bir cumhuriyet olduğunu kabul edi­ yorlar. Öbür cumhuriyet, bütün kralcı bölüntülerin, leji­ timistler, orleancılar ve bonapartçılar blokunun anonim terörizminden başka bir şey olamaz, ve varacağı son nok­ ta da quelconque* bir imparatorluktur. Pis işini yaptık­ tan sonra, sonunda her zaman imparatorluk biçimi altın­ da görünecek bir sınıf egemenliğinin anonim teröründen başka bir şey olamaz! Köylüler Meclisinin profesyonel cumhuriyetçileri, 1848-1851 deneylerine karşın,129 Paris'e karşı iç savaşa karşın, sınıf zorbalığının cumhuriyetçi biçiminin olanak­ lı ve sürekli bir biçim olduğuna gerçekten inanan adam­ lardır. Düzen partisi, tersine, cumhuriyeti, yalnızca cum­ huriyet onun için cumhuriyete karşı savaşmaya ve ona sınıf zorbalığını sağlamaya yetenekli gibi görünen tek iktidar biçimini, [yani -ç.] krallık ya da daha iyisi im­ paratorluğu yeniden kurmaya yarayan bir komplo biçi­ mi olduğu için istiyor. 1848'de, cumhuriyetçiler, bu gö­ nüllü aldanıklar, onlar sayesinde, Fransa'nın zenci köle satıcıları olmak isteyen kimselerin bütün bölüntülerin anonim egemenliğine yolu açan haziran ayaklanmasının hastınlmasına değin, sahnenin önüne itildiler. 187l'de, Versailles'da, bu adamlar, baştan beri arka plana itil­ miş bulunuyorlar; onlar orada Thiers rejiminin cumhu­ riyetçi figüranlarıdırlar ve Paris'e karşı bonapartçı gene­ rallerinin savaşını varlıkları ile onaylamaktadırlar! 1789'­ daki öncellerine oranla ne derecede yozlaşmış bulunduk­ larını göstermek için, her türlü ince alay duygusundan yoksun bu sefiller, partilerinin toplantılarını Salle du Jeu de paume'da yapıyorlarP3 Schoelcher'lerinin vb. ara­ cılığı ile, Paris'i, silahları Thiers'ye teslime özendirmeye, ve Saisset tarafından komuta edilen "Düzen" Ulusal Mu­ hafızı eliyle silahsızlanmayı kabul etmesi için onu zorla­ maya çalıştılar! Louis Blanc gibi Paris'in sözde sosyalist milletvekillerinden sözetmiyoruz. Bu adamlar bir Du, • Herhangi. -ç. 2 1. 5 faure'un ve "köylüler"in sataşmalarına dinginlikle kat· lanıyor, Thiers'nin "yasallık"ına katılarak, ve, haydutların huzurunda ağlar gibi yaparak, alçaklıktan korunuyorlar! Işçiler ve Comte Eğer işçiler tarikat (secte) sosyalizmi aşamasını ge· ride bırakmış bulunuyorlarsa, onların hiç bir zaman comte'çuluk tarafından yönetilmediklerini de unutma­ mak iyi olur. Bu tarikat, Enternasyonale hiç bir zaman, programı Genel Konsey tarafından yadsınan yarım dü­ zine dolaylarında bir seksiyondan başka bir şey verme­ di.130 Comte, Paris işçileri tarafından, imparatorluk (kişi­ sel diktatörlük) rejiminin, ekonomi politikte kapitalist egemenliğin, insanal etkinliğin bütün kesimlerinde, hatta bilim kesiminde bile hiyerarşinin peygamberi, ve eskile­ ri yerine yeni bir papa ve yeni azizlerle birlikte yeni bir ilmihalin de yazarı olarak tanınmıştır. Eğer comte'çuluğun İngiliz yandaşları, Fransız yan­ daşlarından halkça daha tutulur bir rol oynuyorlarsa, bu, tarikat öğretilerinin vaızından ötürü değil, ama ken­ di kişisel değerlerinden, ve örneğin, İngiltere'deki, Pa­ risli dindaşları tarafından mezhep sapkınlığı olarak kı­ nanmış bulunan sendikalar ve grevler gibi, işçi sınıfının, kendi dışlarında yaratılmış savaşım biçimlerini benimse­ rnelerinden ötürüdür. KOMÜ N (TOPLUMSAL ÖNLEMLER) Paris işçilerinin güncel devrimin girişkenliğini ele almaları ve bu savaşın sarsıntısına kahramanca bir esir­ gemezlik ruhu ile katianmaları olgusunda hiç bir yenilik yok. Tüm Fransız devrimlerinin göze çarpan olgusudur 216 bu! Geçmişin bir yinelenmesinden başka bir şey değil­ dir bu! Devrimin halk yığınları, yani üretici yığınlar adı­ na ve onların açıklanmış yararına yapılmış olması olgu­ su, bu devrimin kendinden önceki bütün devrimler ile ortaklaşa sahip bulunduğu bir özelliktir. Yeni olan özel­ lik şudur ki, halk, ilk ayaklanmadan sonra, kendisini si­ lahsızlandırmamış ve iktidarını yönetici sınıfların cum­ huriyetçi şaklabanlıklarının eline bırakmamıştır; yeni olan özellik şudur ki, Komünün kurulması ile, halk kendi dev­ riminin gerçek yönetimini kendi eline almış ve aynı za­ manda, egemen sınıfların hükümet aygıtı, devlet aygıtı yerine kendi hükümet aygıtını geçirerek, başarı duru­ munda, bu yönetimi halkın kendi elinde tutma aracını da bulmuştur. Sözle anlatılamaz suçu da, işte budur! 10.000 ayrıcalıklının hükümet haklarına el uzatan, ve top­ lumun örgütlü devlet iktidarını kendi öz erekleri için kul­ lanan bu sınıf zorbalığının iktisadi temelini ortadan kaldırma yolundaki iradelerini açıkça bildiren işçiler ! Av­ rupa ve Birleşik Devletler'in saygıdeğer sınıflarını öfke nöbetleri içine atan şey, nefret çığlıklarını, kutsal şeyle­ re saygısı zlık ihbarlarını, halkın öldürülmesi için yaman çağrılarını, ayaktakımı sövgüleri ve parlamento kürsü­ lerinin tepesinden ve gazete batakhanelerinin dibinden saçılmış karaçalmaları açıklayan şey, işte bu! Komün tarafından alınmış bulunan en büyük önlem, onun kendi öz varoluşudur. O görülmemiş bir güçlükteki koşullar içinde çalışıp eyliyor. Paris Komünü tarafından yükseltilmiş bulunan kızıl bayrak, Paris işçi hükümeti­ nin üzerinden başka yerde dalgalanmıyor. O, ereğinin emeğin kurtuluşu ve toplumun dönüşümü olduğunu açık­ ça, bile bile ilan etti! Ama bu cumhuriyetin gerçek "top­ lumsal" niteliği, sadece Paris Komününü yönetenlerin iş­ çiler oldukları olgusuna dayanır! Önlemlerine gelince, iş­ lerin gidişi gereği, bunlar esas olarak Paris'in askeri sa21. 7 vunması ve azıklandırılması ile sınırlanacaklardır ! İşçi sınıfının, eğilimleri dışında sosyalist hiç bir şey olmamasına karşın, "sosyalist" olarak gördükleri birkaç önlem için bile duydukları tiksintiyi güç bela saklayan kibirli dostları, her şeyden sonra işçilerin akıllı uslu in­ sanlar oldukları ve, iktidarı ellerine geçirdikleri her kez, sosyalist girişimiere her zaman kesinlikle sırt çevirdikle­ ri büyük keşfini yaparak, hoşnutluklarını dile getiriyor ve Paris Komününe "üstün" sevgiler kazandırmaya ça­ balıyorlar! İşçiler gerçeklikte Paris'te ne bir falanster ne de bir ikarya kurmaya çalışıyorlar.131 Hey gidi kuşakları­ nın bilgeleri ! İşçi sınıfının, onun gerçek özlemleri ve ger­ çek devrimi üzerine hiç bir şey bilmeyen bu iyilikçi ko­ ruyucuları, yalnızca bir şeyi unutuyorlar. Bütün sosya­ list tarikatlar kurucuları, işçi sınıfının kendisinin, dün­ ya sahnesi üzerine tarihsel bir giriş yapmak için, kapi­ talist toplumun gelişmesi tarafından yeterince yetiştiril­ miş ve örgütlenmiş olmadığı bir döneme, öte yandan, işçi sınıfının kurtuluşunun maddi koşullarının, eski dünya­ n ı n kendisi içinde yeterince olgunlaşmış bulunmadıkları bir döneme ilişkindirler. İşçi sınıfının sefaleti [o zaman da -ç. ] vardı, ama kendi öz hareketinin koşulları henüz yoktu. Ütopyacı tarikatların kurucuları, kendi zamanların­ daki toplum üzerindeki eleştirileri ile, toplumsal hareketin ereğini, ücretlilik ve onun bütün iktisadi sınıf egemenli­ ği koşullarının kaldırılmasını haber vermelerine karşın, ne toplumun kendinde dönüşümünün maddi koşullarını, ne de işçi sınıfında hareketin örgütlü ve bilinçli gücünü görüyorlardı. Hareketin toplumsal koşullarının eksikliği­ ni, yeni bir toplumun düşsel tablo ve planları ile örtme­ ye çalışıyorlardı ; bu yeni toplum fikrini yaymak, onlara gerçek kurtuluş yolu olarak görünüyordu. İşçi sınıfı ha­ reketi bir gerçeklik durumuna geldikten sonra, ütopyacı kuruntular, işçi sınıfı bu ütopyacılar tarafından belirti!218 miş bulunan ereği yüzüstü bırakmış olduğu için değil, ama bu ereği bir gerçeklik durumuna getirmenin gerçek araçlarını bulmuş olduğu için, uçup gittiler. Bu ütopya­ lar yerine, ortaya hareketin tarihsel koşullarının gerçek bir algılanması ve işçi sınıfının gitgide daha güçlü bir as­ keri örgütlenmesi çıkıyordu. Ama hareketin, ütopyacı­ ların ilan etmiş bulundukları son iki ereği, Paris devrimi ve Enternasyonalin ilan ettikleri ereklerdir. Sadece araç­ lar değişiyor, ve hareketin gerçek koşulları artık ütopya­ cı masalların bulutları içinde kendilerini yitirmiyorlar. Proletaryanın o kurumlu dostları, bu devrim tarafından açıkça ilan edilmiş bulunan sosyalist eğilimleri üzerinde gevezelik ederken, demek ki kendi öz bilgisizliklerinin aldanıklarıdırlar. Eğer bu adamlar için, işçi hareketi pey­ gamberlerinin ütopyacı yapıtları hala "toplumsal dev­ rim"i temsil ediyorlarsa, başka bir deyişle, eğer toplum­ sal devrim onlar için her zaman "ütopya" ise, bu, Paris proletaryasının suçu değildir. Merkez Komite Resmi Gazetesi. 20 Mart: "Başkent proleterleri, yönetici (egemen) sınıfların defaillances* ve ihanetleri ortasında, onlar için, kamu işlerinin (devlet işlerinin) yönetimini ele alarak durumu kurtarma zamanının gelmiş bulunduğunu anladılar." Onlar, "Fransa'nın uğradığı yıkımlar"ın kaynağı ola­ rak, "burjuvazinin siyasal yeteneksizliği ve manevi düş­ künlüğü"nü gösteriyorlar. "Her şeyi üreten ve hiç bir şeyden yararlanmayan, emek ve alınterlerinin meyvesi, birikmiş ürünleri orta­ sında sefaletten kıvranan emekçiler . . . onların kendi kur­ tuluşları için çalışmalarına hiç izin ve1·ilmeyecek mi? . . . • Güçsüzlükleri. �ç. 2 1.9 Proletarya, hakları üzerine çöken sürekli tehlike, tüm meşru özlemlerinin mutlak yadsınması, yurdun ve tüm umutlarının yıkılınası karşısında, (en s'emparant du pou­ voir*) kendi [öz] yazgısını ele almanın ve onun zaferini sağlamanın buyurucu görevi ve mutlak hakkı olduğunu anladı." Fransa'yı yönetici sınıfların ona zorla kabul ettirdik­ leri yıkım ve yozlaşmadan kurtarmak için, en başta, işçi sınıfı hükümetinin zorunlu olduğu, bu sınıfların (Fran­ sa'yı yönetme yeteneğini yitirmiş bulunan bu sınıfların) iktidardan atılmasının bir ulusal kurtuluş zorunluluğu olduğu, burada açıkça saptanmıştır. Ama, işçi sınıfının kurtuluş koşulları, aynı zamanda Fransa'nın canlandırılına koşulları da olduğundan, işçi sı­ nıfı hükümetinin, ancak kendi öz kurtuluşu için çalışırsa Fransa'yı kurtarahileceği ve ulusal bir görevi yerine ge­ tirebileceği de daha az açık bir biçimde saptanmamış­ tır. Bu savaş, kendisini, emeğin, üretim araçlarını tekel­ lerine alan kimselere karşı, sermayeye karşı savaşı ola­ rak ilan ediyor. Burjuvazinin şovenizmi, onun bütün kendi yüksek­ ten atmalarma ulusal bir kılık giydiren bir kendini gös­ terme merakından başka bir şey değildir. Burjuva onu, sürekli ordular aracıyla, uluslararası savaşımıarı sonsuz­ laştırmak, onları öbür ülkelerdeki kardeşlerine karşı di­ kerek, her ülkedeki üreticileri köleleştirmek için kulla­ nır; çalışan sınıfların, kurtuluşlarının birinci koşulu olan uluslararası elbirliğini bir engelleme aracıdır bu. Uzun zamandan beri sadece boş bir söz durumuna gelmiş bu­ lunan bu şovenizmin gerçek ayırıcı niteliği, Sedan'dan sonra, şoven burjuvazi tarafından her yerde kötürümleş· • iktidarı zaptederek. -ç. 220 tirilen savunma savaşı sırasında ortaya çıktı; Fransa'nın tesliminde ve Bismarck'ın izni ile şovenizmin büyük-ra­ lıibi olan Thiers'nin yönetimi altında ortaya çıktı ! Al­ man-düşmanı Birlik'in soysuz polis dolaplarında, teslim­ den sonra Paris'te yapılan yabancı avında ortaya çıktı. Paris halkının (ve onunla birlikte Fransa halkının) ulu­ sal düşmanlıklar içinde çileden çıkacak derecede alıkla­ şacağı ve, yabancılar karşısındaki yapay kışkırımalar so­ nucu, kendi gerçek özlemlerini ve içerdeki hainlerini unu­ tacağı umuluyordu ! Bu yapay hareket, Paris devriminin soluğu karşısın­ da nasıl da yokoldu (dağıldı) ! Enternasyonalist özlemle­ rini -çünkü milliyeti ne olursa olun (ulusal giysisi ne olursa olsun) , üreticinin amacı her yerde bir ve düşma­ nı da her yerde aynıdır- açıkça ilan eden Paris, Komü­ ne yabancıların alınması ilkesini açıkladı, hatta (Enter­ nasyonal üyesi) yabancı bir işçiyi* kendi yürütmesine seçti, Fransız şovenizminin simgesi olan Vendôme sütu­ nunun [yıkılmasını] buyurdu! Bourgeois chauvin'leri"'"' Fransa'yı parçalar ve ya­ bancı istila diktatörlüğü altında iş görürken, Paris işçileri, yumruklarını kendi öz egemen sınıfına indirerek, yaban­ cı düşmana karşı savaştılar; tüm uluslar emekçileri ara­ sında öncü bir konum sağlayan işçiler, şoven burjuvala­ rın ayırma hesaplarını bozdular ! Burjuvazinin mali, ticari ve sınai girişimlerini belir­ leyen kozmopolit nitelik sonucu, onun -çeşitli "ulusal" mülkierin gerçek proleterlerinde öylesine doğal olan­ gerçek yurtseverliği, artık tam bir güldürüden başka bir şey değil. Benzer koşullar içinde, bu sucuk zarı, Fransa'­ da patladığı gibi, bütün ülkelerde patlardı. • Lee Frankel. -Ed. •• Şoven burjuvaıan. -ç. 22:1 "KÖYLÜ LER" İN MERKEZSİ ZLEŞTİRMESİ İ LE KOMÜNÜ N MERKEZSİZLEŞTİRMESİ Paris'in, ve onunla birlikte Fransa'nın öbür kentle­ rinin, köylülerin egemenliği altında ezilmiş olduğu, ve Paris'in güncel savaşımının, onun köylülük egemenliğin­ den kurtuluşu ereğini taşıdığı söylendi ! Bundan daha alık­ ça bir yalan hiç bir zaman söylenmemiştir! Paris, merkezi hükümet aygıtının yönetim merkezi ve kalesi olduğu zaman, köylülüğü jandarmanın, vergi alıcı­ sının, valinin, kasaba papazı ve kırsal parababalarının ege­ menliği, yani düşmanlarının zorbalığı altına koyuyor, ve onu her türlü yaşamdan yoksunlaştırıyordu (elinden her türlü yaşamı alıyordu) . Kırsal kantonlardaki tüm bağım­ sız yaşam örgenliklerine karşı, kendi baskısını uygulu­ yordu. Öte yandan, taşra üzerindeki tüm etki Paris'teki merkezi devlet aygıtı tarafından böylece ellerine veril­ miş bulunan hükümet, kırsal parababası, j andarma ve kasaba papazı, bu etkiyi, hükümet Paris'ine karşı, asalak­ lara, kapitalistlere, aylaklara ve tüm kozmopolit çirkefe karşı değil, ama emekçi ve düşünür Paris'ine karşı, hü­ kumetin ve bu hükümetin çıkmış bulunduğu sınıfların hizmetine veriyorlardı. Böylece, Paris üzerinde eksenle­ şen hükümet merkezleşmesi sayesinde, köylüler hükümet ve kapitalistler Paris'i tarafından, ve emekçiler Paris'i de köylülerin düşmanlarının ellerine verilmiş taşra iktidarı tarafından ezilmiş bulunuyorlardı. Le Moniteur de Versailles17 (29 Mart) şöyle diyor: "Paris özgür bir kent olamaz, çünkü başkenttir." Doğrudur bu. Paris, egemen sınıfların ve onların hükümetinin başkenti, bir "özgür kent" olamaz; ve taşra da "özgür" olamaz, çünkü başkent işte bu Paris'tir. Taşra an­ cak Paris'teki Komün ile özgür olabilir. Düzen partisi, Pa­ ris'e karşı, sadece kendi öz kurtuluşunu ilan ederek, ken222 dini bu partiden ve onun hükümetinden kurtarmış bulun­ duğu için değil, ama, böyle yaparken, köylülerin ve taş­ ranın kurtuluşu tehlike çanını çalmış bulunduğu için de öfkelidir. Komün Resmi Gazetesi, 1 Nisan: "18 Mart devriminin tek amacı, Paris'e seçilmiş, ama iyiden iyiye merkezileşmiş ulusal bir iktidarın zorbaca vesayetine bağlı komünsel bir temsil sağlamak değildir. Fransa'nın bütün komünlerine, ve genel çıkarları için ara­ larında gerçekten ulusal bir antlaşma ile bağlanmış, eya­ let ya da il, bütün daha yüksek gruplara tam bir bağım­ sızlık kazandırmak ve sağlamak, cumhuriyeti güvence altına almak ve sonsuzlaştırmak içindir . . . ki, Paris, ger­ çekte iktidardan düşmesine özdeş olan görünür mutlak egemenliğinden vazgeçti, Fransa'da ve Avrupa'da propa­ gandasına birçok kez zafer kazandırmış bulunan o mane­ . vi iktidardan, o entelektüel etkiden vazgeçmedi." "Paris bu kez de, savaşları ve esirgemezlikleri ile, en­ telektüel, manevi, yönetsel ve iktisadi yenileşmesini, şan ve gönencini hazırladığı tüm Fransa için çalışıp acı çe­ kiyor." (Dışarıya balon aracıyla gönderilmiş bulunan Pa­ ris Komünü Programı.) 132 Bay Thiers, taşra illerindeki turnesi boyunca, seçim­ leri, ve özellikle kendi öz seçimlerini yönetti. Ama bir güç­ lük vardı. Taşra bonapartçıları, şimdilik çekilmez duruma gelmiş bulunuyorlardı. (Zaten, onların ondan bir şey bek­ lemedikleri gibi, o da onlardan bir şey beklemedi.) Çok sa­ yıda eski orleancı siyaset oyuncusu, bonapartçı güruh için­ de erimişti. Öyleyse siyasetten adamakıllı uzak tutulmuş ve tam da aldatılacak adamlar olan, kırlarında bir köşe­ ye çekilmiş lejitimist toprak sahiplerine başvurmak zo­ runlu idi. Versailles Meclisine Louis XVIII tarzı Chambre introuvable• niteliğini, "köylü" niteliğini verenler, işte onlardır. Boşlukları içinde, bonapartçı İkinci İmparator2. 2 3 luğun yıkılışı ile, yabancı istilasının koruması altında, ensonu, 1814 ve 1815'te olduğu gibi,133 kendi zamanlarının geldiğine inanıyorlardı. Bununla birlikte, aldanıklardan başka bir şey değildirler bu adamlar. İş gördükleri öl­ çüde, 1848-1851'deki gibi, "anonim" terörizmi ile, ancak "düzen partisi" öğeleri olarak iş görebilirler. Kendi öz partizan iç dökmeleri, bu ittifaka gülünç bir nitelik ver­ mekten başka bir şey yapmaz. Öyleyse, savunma hükü­ metinin, düşes de Berry'nin gardiyan-ebesi başkanı, ve sözde cumhuriyetçi bakanları gibi, katianma zorundalar. Hizmetlerini görür görmez defedileceklerdir. Ama -tari­ hin ince alayı- koşulların bu tuhaf elbirliği ile, la Repub­ lique une et indivisible'e** karşı başkaldırdığı için Paris'e saidırma zorundalar (Louis Blanc durumu böyle gösteri­ yor; Thiers ise, Fransa'nın birliğinden sözediyor) , oysa kendi ilk marifetleri, Paris'in "başını kesme ve başkent­ sizleştirilme"sinden yana çıkarak, meclisin bir taşra ken­ tinde toplanmasını isteyerek, birliğe karşı başkaldırmak olmuştu. Onların gerçekten istedikleri şey, merkezi dev­ let aygıtına öngelen şeye dönmek, bu aygıtın vali ve ba­ kanlarından azçok bağımsız olmak, ve bu aygıtın yerine, şatoların taşra ilieri ve köyler üzerindeki senyörce otori­ tesini geçirmektir. Onlar Fransa'nın gerici bir merkez­ sizleştirilmesini (decentralisation) istiyorlar. Paris'in is­ tediği, feodaliteye karşı işe yaradıktan, ama, jandarmala­ ra ve kızıl ya da kara uşak üniformalı ordulara dayanarak, yapay bir gövdenin birliği durumuna geldikten sonra, gerçek toplum yaşamını ezen, onun üzerine bir karabasan gibi çöken ve Paris'i kendi içine kapatıp taşradan yalıta­ rak ona bir "görünür mutlak egemenlik" veren bu mer­ keziyetçiliği kaldırmaktır. Paris'in istediği, Fransa'nın, Fransız toplumu dışında varolan bu biçimsel birliği ye• Bulunma?. Meclis. -ç. •• Bir ve bölünmez cumhuriyet. -ç. 22 4 rine, Fransız toplumunun ta kendisinin komünsel örgüt­ lenmeden doğan siyasal birliğini geçirmektir. Öyleyse Fransız birliğinin bozulmasının gerçek yan­ daşları, kendi öz yerel önemlerine (senyörlük hakları) el uzattığı ölçüde, feodalizme karşı çıktığı ölçüde, devlet ay­ gıtının birleştirilmesine karşı çıkan "köylüler"dir (ru­ raux) . Paris'in istediği, Fransa'nın gerçek yaşayan birliğine karşı çıktığı ölçüde, ve bir sınıf egemenliği aletinden baş­ ka bir şey olmadığı ölçüde, bu yapay birlik sistemini or­ tadan kaldırmaktır. COMTE'ÇU GÖRÜ ŞLER Yürürlükteki iktisadi sistem üzerine hiç bir şey bil­ meyen kimseler, bu sistemin işçiler tarafından yadsınma­ sını anlamakta elbette daha az yeteneklidirler. Onlar, işçi sınıfının ereği olan toplumsal dönüşümün, zorunlu, tarih­ sel, kaçınılmaz doğuşunu, güncel sistemin kendisinden al­ dığını elbette anlayamıyorlar. "Mülkiyet"i kaldırma teh­ didine karşı bir uyarma tonu üzerinden konuşuyorlar, çünkü onların gözünde sınıf mülkiyetinin güncel biçimi -geçici tarihsel biçim- mülkiyetin ta kendisidir, ve do­ layısıyla da bu biçimin kaldırılması mülkiyetin kaldı­ rılması olacaktır. Şimdi sermaye egemenliği ve ücretlilik sisteminin "iyiliği"ni savundukları gibi, eğer feodal ya da kölelik çağında yaşamış olsalardı, bu sistemlerin şeylerin doğası üzerine kurulu, doğanın kendisinden doğmuş sis­ temler olduklarını söyleyerek, feodal ve köleci sistemi de savunurlardı. Bu sistemlerin "kötüye kullanma"larına kar­ şı sert bir biçimde atıp tutarlar, ama aynı zamanda, bun­ ların "ahlaki baskılar" (kısıtlamalar) üzerine kurulu "iyi­ lik"lerini de ileri sürerek, bu sistemlerin kalkacağı keha225 netinde bulunanlara, bilisizliklerinin yüksekliğinden ya­ nıt verirlerdi. Bay Bismarck, Komünün istediği şeyin Prusya bele­ diye rejimi olduğunu söylerken ne kadar haklı ise, bun­ lar da Paris işçi sınıfının ereklerini değerlendirirken o ka­ dar haklıdır. Zavallı adamlar! Mülkiyetİn her toplumsal biçiminin kendine özgü bir "ahlak"a sahip olduğunu, ve mülkiyeti emeğin özniteliği durumuna getiren toplumsal mülkiyetin, bireysel "ahlaki baskılar" yaratmak şöyle dur­ sun, bireyin "ahlak"ını kendi sınıf baskılarından kurta­ racağını bile bilmiyorlar. Halk devriminin soluğu Paris'i nasıl da değiştirdi ! Şubat Devrimi, ahlaki horgörme devrimi olarak adlan­ dırılmıştı. Bu devrim halk tarafından : "A bas les grands voleurs, a bas les assassins!"* çığlıkları ile ilan edilmişti. Halkın duygusu bu idi. Ama kendi payına, burjuvazi, ken­ di yozlaşmışlığını uygulamak için daha geniş bir iktidar istiyordu! Bunu da Louis Bonaparte (Küçük-Napoleon) re­ jimi altında elde etti. Paris, devsel kent, tarihsel girişken­ likler kenti, dünyanın tüm aylak ve tüm dolandırıcılarının maison doree'si** durumuna, kozmopolit bir kerhane duru­ muna dönüşmüştü. "Seçkin"in göçünden sonra, kahraman, esirgemezlik dolu, herkülsel görevinin duygusu içinde sar­ hoş, işçi sınıfı Paris'i ortaya yeniden çıktı! Artık ne morg­ da cesetler, ne de sokaklarda güvensizlik. Paris hiç bir za­ man bu kadar dingin olmadı. Cocotte'lar yerine, kahraman Paris kadınları! Savaşan, çalışan, düşünen, erkek, ağır­ başlı bir Paris! Yüce gönüllü bir Paris! Düşmanlarının yam­ yamlığı karşısında, o tutsaklarını zararsız duruma getir­ mekle yetiniyor! .. Paris'in artık acısını çekmeyeceği şey, cocotte'ların ve cocodes'lerin*** varoluşudur. Kovmaya ya • "Kahrolsun büyük hırsızlar, kahrolsun katiller ! " •• Yaldızlı konak. --ç. ••• Aşifte ve hamamoğlanlan. -ç. 226 ---<; . da dönüştürmeye karar verdiği şey, babasının çiftliği gibi kullanmak üzere devsel kenti eline geçirmiş bulunan o yararsız, kuşkucu ve bencil insandır. Bundan böyle impa" ratorluğun hiç bir ünlü kişisinin: "Paris kibar mahalle, lerinde çok hoş, ama öbür mahallelerde çok yoksul var." deme hakkı olmayacak. (V erite/34 23 Nisan.) "Paris'te suç oranı olağanüstü azaldı. Artık sokaklar­ da ne hırsızlar, ne cocotte'lar, ne canakıyma ne de saldırı­ lar var: tüm tutucular Versailles'a sıvıştı ! " "Hatta e n uzak v e e n ıssız mahallelerde bile, yurttaş­ lar kendi kendilerinin polisliğini yaptıklarından bu yana, bir tek gece saldırısı haber verilmedi." PARÇALAR "Köylüler" ıJ zerine Konuşan Thiers Bu parti "sadece üç araç kullanmasını bilir: yabancı istilası, iç savaş ve anarşi . . . böyle bir hükümet hiç bir zaman Fransa hükümeti olmayacaktır" (Milletvekilleri Meclisi, 5 Ocak 1833) . Savunma Hükümeti Ve bu aynı Trochu kendi ünlü programında: "Paris valisi hiç bir zaman teslim olmayacak", ve Jules Favre da genelgesinde, tıpkı: "Paris'e ancak ya ölü, ya da muzaffer döneceğim" diyen Ducrot gibi: "Kalelerimizden tek taş, topraklarımızdan tek santim verilmeyecek" diyorlar. Duc­ rot sonradan Bordeaux'da, "Paris asileri"ne boyuneğdir­ mek için, yaşamının zorunlu olduğunu keşfetti. (Bu sefil­ ler, Versailles'a kaçışlarında, suçlarının kanıtlarını arka227 larında bıraktıklarını biliyorlar, ve bu kanıtları yoketmek için, Paris'i bir kan denizinde yüzen bir yıkıntı dağına çevirmekte duraksamayacaklar.) (Manifeste a la provin­ ce,• balon aracıyla.) "Bugüne değin imparatorluk, krallık ve parlamenta­ rizm tarafından bize zorla kabul ettirilmiş bulunduğu bi­ çimi ile birlik, despotik, akılsız, keyfe bağlı ve masraflı merkeziyetçilikten başka bir şey değil. Paris' in istediği bi­ çimi ile siyasal birlik ise, tüm yerel girişkenliklerin gö­ nüllü birliği" . . . federe komünlerin merkezi bir delegas­ yonudur. "Proletaryanın köleliğini, yurdun da mutsuzluk ve yıkımlarını borçlu bulundukları, eski hükümet ve ki­ lise dünyasının, askercilliğin, memurculuğun, sömürünün, borsa oyunculuğunun, tekeller ve ayrıcalıkların sonu." (Komün Bildirgesi, 19 Nisan.) Jandarmalar ve Polis Görevlileri 20.000 jandarma (tüm Fransa'dan Versailles'a getiril­ miş, imparatorluk döneminde hepsi hepsi 30.000) ve 12.000 Paris polis görevlisi - Fransa'nın o güne değin görmüş bulunduğu en güzel ordunun temeli. Cumhuriyetçi Paris Milletvekilleri "Cumhuriyetçi Paris milletvekilleri ne Paris'in bom­ balanmasını ve tutsakların sorgusuz sualsiz öldürülmesi­ ni, ne de Paris halkına karşı ileri sürülen karaçalmaları protesto ettiler. Tersine, meclisteki varlıkları ve mutisme'­ leri** ile, bütün bu davranışlara, cumhuriyetçi partinin bu • Taşraya Blldirge. -ç. •• Dllsizlik. �· 228 adamlara vermiş bulunduğu ün aracıyla desteklenen bir onay kazandırdılar. Kralcı partinin müttefikleri ve bilinç­ li suçortakları durumuna geldiler. Görevlerine ve cumhu­ riyete ihanet ettiler." (Association generale des defenseurs de la Republique.) 135 (9 Mayıs.) "Merkeziyetçilik Paris'te beyin inmesine ve başka her yerde yaşam yokluğuna yolaçtı." (Lamennais.) "Bugün her şey bir merkeze bağlı, ve bu merkez de, hemen hemen, devletin ta kendisidir"* (Montesquieu) . Vendôme Olayı, v b.. Alay başına bir delege seçilmesi ile oluşturulmuş bu­ lunan Ulusal Muhafız Merkez Komitesi, Prusyalılar Pa­ ris'e girdiklerinde, ulusal muhafıziarın kendi topladıkla­ rı paralar ile alınmış, ve ulusal savunma hükümeti tara­ fından Prusyalılar tarafından işgal edilecek mahallelerde yüzüstü bırakılmış top ve mitrailleuse'leri,** Montmartre, Belleville ve La Villette'e taşıdı. 18 Mart sabahı, hükümet Ulusal Muhafıza ivedi bir çağrıda bulundu, ama 400.000 Ulusal Muhafız üzerinden, sadece 300'ü yanıt yerdi. 18 Mart, sabah saat 3'te, topların muhafıziarını baskı­ na uğratmak ve topları ellerinden zorla almak üzere, polis görevlileri ve bazı ordu �aburları Montmartre, Belleville ve La Villette'te idiler. Ulusal Muhafız direndi, ordu askerleri, aynı gün, Clement Thomas ile aynı zamanda, kendi askerleri tara­ fından kurşuna dizilen general Lecomte'un tehdit ve buy­ ruklarına karşın, leverent la crosse en l'air.*** ("Ordu birlikleri buyrulan hedef üzerine ateş etme• Türnce metinde Fransızcadır. -Ed. •• Makineli tüfekler. -ç. ••• Teslim oldular. -ç. 229 diler ve başkaldıranlar ile kardeşleştiler.") D'Aurelle de Paladines'in zafer bülteni daha yeni ba­ sılmıştı ki, Paris'in aralıklaştırılması* üzerine belgeler de bulundu. 19 Mart günü, Merkez Komite Paris'te sıkıyönetimin kaldırıldığını buyurdu; 20'sinde, Picard Seine-et-Oise ilin­ de sıkıyönetim ilan etti. 18 Mart (sabah, henüz zaferine inanan) Thiers'nin duvarlar üzerine yapıştırılmış bildirgesi: "Hükümet harekete geçmekte kararlıdır. Kendi başla­ rına bir hükümet kurduklarını ileri süren suçlular ada­ lete teslim edilecek, ve çalınmış toplar da cephaneliklere geri verileceklerdir." Öğleden sonra geç vakit, gece baskınının başarısızlığa uğraması üzerine, ulusal muhafızı ara çağrıda bulunuyor: "Hükümet, coup d'Etat** hazırlamaz. Cumhuriyet hü­ kümetinin, cumhuriyetin kurtuluşundan başka bir ereği yoktur ve olamaz." O sadece "üyelerinin . . . hemen hepsi halkın tanıma­ dığı kişiler olan bir ayaklanma komitesinin hakkından gel­ mek" ister. Akşam geç vakit, Ulusal Muhafıza, Picard ve d'Aurelle tarafından imzalanmış üçüncü bildirge: "Yolunu şaşırmışlar . . . Ulusal Muhafıza ve orduya zorla karşı koyuyorlar . Hükümet sizin silahlannızın si­ ze bırakılmaZarını istedi. Yasalar rejimini kurmak ve cum­ huriyeti anarşiden kurtarmak için onları gözpekliği ile kavrayın." (17 Mart günü, Schoelcher onları silahsızlandırmaya razı etmeye çalışıyor.) Merkez Komitenin 19 Mart günlü bildirgesi: . . • Yani 2 Aralık 1851 hükümet da rbesi hükümet darbesi yapılması. -Ed. •• Hükümet darbesi. � - 2]0 örneğine göre Paris"te bir "Sıkıyönetim kalkmıştır. Paris halkı Komün seçim­ leri ni yapmaya çağrılmıştır." Ulusal nıuhafızlara: "Siz bizi Paris'in savunmasını örgütlernek için ve ken­ di yetkileriniz ile görevlendirmiş idiniz . . . . Şu anda, göre­ vimiz sona erdi ; onu size geri veriyor, halk soluğunun de­ virmiş bulunduğu kimselerin yerini alma isteğinde bu­ lunmuyoruz."* Hükümet üyelerinin rahat rahat Versailles'a çekil­ mesine izin verdiler (hatta, Ferry gibi, elleri arasında bulundurduklarına bile) . 22 Mart için öngörülmüş bulunan Komün seçimleri, düzen partisinin gösterisi nedeni ile, 26 Marta ertelendi. 21 Mart. "Yurttaşlara ve Orduya (Askerlere) " başlıklı bir bildirgenin sonundaki: "Yaşasın Cumhuriyet" terim­ lerine karşı meclisin çılgınca kınama gürültüleri. Thiers: "Bu tamamen meşru bir öneri olabilir, vb " (Köylülerin kınaması.) Jules Favre. cumhuriyetin genel oy üzerinde ol­ duğunu olurolayan öğretiye karşı bir söylev çekti; köylü çoğunluğu pohpohladı; Parislileri Prusya müdahaleleri ile tehdit etti, ve. . . düzen partisinin gösterisini kışkırtıyor. Thiers: "ne olursa olsun Paris'e saldırmak için silahlı güç göndermeyecek". (Daha bu işi yapacak birlikleri yoktu.) Merkez Komite zaferinden öylesine az güvenliydi ki, belediye başkanları ile Paris milletvekillerinin aracılığı­ nı ivecenlikle kabul etti . . . Thiers'nin dikkafalılığı onun (Komitenin) iki-üç gün yaşamasına izin verdi: gücünün bi­ lincine o zaman vardı. Devrimcilerin sayısız eksiklikleri. Polisler zararsız duruma getirilecek yerde, kapılar onla­ ra açıldı; onlar da kurtarıcılar gibi karşılandıkları Ver­ sailles'a gittiler; 43. alayın gitmesine gözyumuldu; halk ile kardeşleşmiş tüm askerler kendi yuvalarına gönderil.. • Ttinı alıntı metinde Fransızcadır. -Ed. 231. di; gericiliğin Paris'in göbeğinde bile örgütlenmesine izin verildi; Versailles rahat bırakıldı. Tridon, Jaclard, Varlin, Vaillant, kralcıların hemen kovulmalarını istiyorlardı. . . Favre ve Thiers. . . Paris ayaklanma hareketini bastırmak için, yardımlarını sağlama ereğiyle Prusya otoriteleri ka­ tında ivedi girişimlerde bulunuyorlardı.* Trochu ve Clement Thomas'nın, Ulusal Muhafızı tüm silahiandırma ve örgütleme girişimlerini sürekli engelle­ me uğraşı. Versailles üzerine yürüyüş, Komünün haberi olmadan; ve hatta Komünün açıkça bildirilmiş iradesine doğrudan doğruya karşıt olarak Merkez Komite tarafın­ dan kararlaştırıldı, hazırlandı ve girişildL . . "' Bergeret . . . Valerien tepesi ve Courbevoie'ya yerleş­ tirilmiş bataryalar nedeniyle federelerin koruyamayacak­ ları Neuilly köprüsünü havaya uçuracak yerde, kralcıla­ rın orayı ele geçirmelerine, orada güçlü bir biçimde mev­ zilenmelerine ve böylece Paris ile bir bağlantı yolu kur­ malarına gözyumdu . . . * Bay Littre'nin bir mektupta dediği gibi (Daily News,81 20 Nisan) : "Paris silahsızlandırıldıktan, Paris, Vinoy'lar, Valen­ tin'ler, Paladine'ler tarafından zincire vurulduktan son­ ra, cumhuriyet hapı yutmuştu. Parisliler bunu anlıyor­ lardı. Dövüşmeden yitirmek ile sonu belirsiz korkunç bir savaşa girişrnek arasında bir seçme yapmaları gerekince, dövüşmeyi seçtiler; ve ben bundan ötürü onları kutlamak­ tan başka bir şey yapamam." Roma seferi, Cavaignac, Jules Favre ve Thiers'nin ma­ rifeti. "Cumhuriyetçi hükümetin bütün iç üstünlükleri ile kralcı hükümetin dış gücüne sahip bir hükümet. Federa­ tif cum huriyetten sözediyorum . . . Gücü, birleşmiş bulunan • Tüm paragraf metinde Fransızcadır. -Ed. 2 .2 kimselerin güvenliğine yetinceye değin, çok sayıda ortaklar ile büyüyebilen yeni bir topluluk oluşturan bir topluluk­ lar topluluğu. Bu türlü cumhuriyet. . . içi bozulmaksızın, kendini kendi büyüklüğü içinde koruyup sürdürebilir. Bu topluluk biçimi bütün sakıncaları önler." (Montesquieu, Esprit des lois, 1, IX, bölüm I.) • 1 793 Anayasası:136 § 78. Cumhuriyetin her Komününde bir belediye ida­ resi vardır. Her ilçede, aracı bir yönetim, her ilde, bir merkez yönetim. § 79. Belediye görevlileri, Komün mec­ lisleri tarafından seçilirler. § 80. Yöneticiler il ve ilçe se­ çim kurulları tarafından atanırlar. § 81. Belediye ve yöne­ tim görevlileri kurullarının yarısı, her yıl yenilen ir. • Yürütme kurulu. § 62. 24 üyeden kurulu. § 63. Her ilin seçim kurulu bir aday seçer. Yasama kurulu, konsey üye­ lerini genel liste üzerinden seçer. § 64. Konsey her görev yılında, toplantı döneminin son ayında, yarı yarıya yeni­ lenir. § 65. Konsey, genel idarenin yönetim ve gözetimi ile yükümlüdür. § 66. Konsey kendi dışından, cumhuriyet ge­ nel yönetiminin başı olarak görevliler atar. § 68. Bu gö­ revliler hiç bir zaman bir kurul oluşturmazlar; araların­ da hiç bir dolaysız ilişki olmaksızın, ayrı ayrı çalışırlar, hiç bir kişisel otoriteleri yoktur. § 73. Konsey atadığı gö­ revlileri gereğinde görevden geri alır ve değiştirir.• Bir yandan, Jules Favre tarafından mecliste yapılmış bulunan iç savaş çağrısı ile canlanmış -eğer Parisliler he­ men boyuneğınezlerse, diyordu Jules Favre, Prusyalılar müdahale tehdidinde bulunuyorlar-, halkın gösterdiği sabır ve Merkez Komitenin kendi karşısında takındığı edil­ gin tutumdan da yüreklenmiş bulunan "düzen partisi", Paris'te, 22 Mart günü . . . devrimci hükümete karşı, bir barışçıl yürüyüş, gürültüsüz gösteri adı altında yapılan • Tüm paragraf metinde Fransızcadır.• -Ed. 2 33 bir coup de main"' kararlaştırdı. Ve bu çok özel nitelikte bir barışçıl gösteri oldu. "Tüm hareket bir baskın olarak göründü. Ve bu bas­ kını karşılamak için hiç bir hazırlık yapılmadı." İlk sırasında imparatorluğun alışılmış kişileri, Heec­ keren'ler, Coetlogon'lar, H. de Pene'ler vb.'lerinin bulun­ dukları "kışkırtıcı bir kibar adamlar yığını", arkadaşların­ dan uzaklaşmış bulunan bir illusal Muhafız devriye bir­ liğine karşı kötü davranışlarda bulunarak onları silah­ sızlandırdılar ; devriyeler Vendôme alanına kaçar; orda bu­ lunan ulusal muhafızlar da hemen Neuve-des-Petits­ Champs sokağı üzerine yürürler. Kargaşacılar ile karşı­ laştıklarında, ateş etmeme buyruğu alırlar. Ama kargaşa­ cılar: "Kahrolsun katiller! Kahrolsun Komite ! " çığlıkları ile ilerlerler, muhafıziara söverler, filintalarını almak is­ terler, tabanca ile yurttaş Maljournal'i vururlar (garnizon kurmay ikinci başkanı) ** (Merkez Komite üyesi) .""" Gene­ ral Bergeret geri çekilmeleri ( dağılmaları) uyarısında bu­ lunur. Beş dakika kadar, trampet çalınır ve uyarılarda bu­ lunulur (sokak toplantıları karşısında yasa okuma yolun­ daki İngiliz töresinin benzeri) . Sövgücü çığlıklada yanıt verirler. İki illusal Muhafız ağırca yaralanır. Bu zaman i çinde, arkadaşları duraksar ve havaya ateş ederler. Kargaşacılar, safları zorlamaya ve onları silahsızlandırma­ ya kalkışırlar. Bergeret ateş açılmasını buyurur, ve kor­ kaklar kaçarlar. Emeute*** hemen dağılır ve ateş kesilir. Ulusal muhafızlar üzerine evierden ateş edilmiştir. Ara­ larından ikisi, Wahlin ve François, öldürülmüşlerdir; se­ kiz de yaralı vardır. "Barışçıl adamlar"ın dağıldıkları so� kaklar, "tabancalar ve kılıçlı hastonlar ile kaplanmıştır" (rue de Paix'de toplanmış birçok silah) . Arkadan. (kendi • Baskın. -ç. •• Metinde Fransızca. -Ed. • • • Kargaşalık. -ç. 23 4 arkadaşları tarafından) öldürülmüş olan vikont de Mali­ net'nin üzerinde, bir zincirle bağlanmış bir hançer bu­ lundu. Gerekli şeyler toplandı. "Silahsız" gösterinin yapılmış olduğu sokaklarda büyük bir sayıda kılıçlı baston, taban­ ca ve hançer bulunuyordu. Federeler yığın üzerine ateş etme buyruğunu almadan önce, tabancalar atılmıştı. Gös­ tericiler (her şeyi bir pencereden görmüş bulunan general Sheridan'ın tanıklık ettiği gibi) , saldırgan idiler. Öyleyse tabancalar, kılıçlı hastonlar ve hançerlerle silahlanmış Paris gericilerinin; sergents de ville'leri* as­ kerleri, topları ve mitrailleuse'leri** ile, Vinoy'nın yapa­ madığını yapma girişimi idi bu. Paris'in "aşağı sınıfları", Paris'in "kibar insanları" tarafından silahsızlandırılma­ larına bile izin vermesinler, işte bu gerçekten çok fazla idi ! 13 Haziran 1849 gü nü, bir cinayeti, Roma'nın Fransız birlikleri tarafından saldırıya uğramasını protesto etmek için, Paris ulusal muhafızları gerçekten "silahsız" ve "ba­ rışçıl" bir yürüyüş yaptıkları zaman, onları kılıçtan ve kurşundan geçirdiği için general Changarnier, sıkı fıkı dostu Thiers tarafından kutlanmıştı. Sıkıyönetim ilan edil­ miş, yeni baskı yasaları, yeni sürgünler, yeni bir terör egemenliği olmuştu! Bütün bunlar yerine, Merkez Komite ve Paris işçileri, çatışma sırasında bile, kendilerini sıkı sıkıya savunma konumları üzerinde tuttular; saldırgan­ ların (hançer şövalyeleri) rahat rahat evlerine dönmeleri­ ne izin verdiler, ve, hoşgörüleri ile, onlara bu gözüpek gi­ rişimin hesabını sormayarak, iki gün sonra, Versailles'­ dan gönderilmiş bulunan amiral Saisset'nin kamutası al­ tında, yeniden toplanacak ve iç savaşı zorlayacak derece­ de, onları yüreklendirdiler. • Polisleri. -ç. •• Makineli tüfekleri. --ç . 235 Bu Vendôme [alanı] olayı Versailles'da dile getiril­ diği zaman, "silahsız yurttaşların öldürülmesi" çığlıkları atıldı, ve bu çığlık bütün dünyada yankılandı. Aynı Thiers'­ nin, iki generalin öldürülmesinden durmadan sözetmesine karşın, bu "silahsız yurttaşların öldürülmesi"ni dünyaya bir kez bile anımsatmayı göze alamadığını da belirtelim. Şövalyenin halktan bir kimseye karşı canının istediği silahı kullanabildiği, ama berikinin kendini savunmayı bile göze alamayacağı ortaçağda olduğu gibi. (27 Mart. Versailles. Thiers: "Beni kralcı bir çözüme yolaçınakla suçlayan kim­ seleri kesinlikle yalanlıyorum. Ben cumhuriyeti bir ol­ dubitti olarak buldum. Tanrının ve insanların karşısında, ona ihanet etmeyeceğimi bildiriyorum.") Düzen partisinin ikinci ayaklanmasından sonra, Pa­ ris halkı hiç bir çeşit misillerneye girişmedi. Hatta Merkez Komite, en gözüpek üyelerinin öğütlerine karşın, amiral Saisset'nin kaçışı ve düzen Ulusal Muhafızının gülünç çö­ küşünden sonra, henüz örgütlü direnme güçleri olmadığı için, iç yıkılışın doruğunda bulunan Versailles üzerine he­ men yürümeme ağır yanılgısını bile işledi. Komün seçiminden sonra, düzen partisi, gücünü san­ dıklarda yeniden denedi, ve, yeniden yenildi, Paris'ten göçünü gerçekleştirdi. Seçimler sırasında, burjuvalar, baş­ kaldırmış ulusal muhafızlar ile, (belediye dairelerinin av­ lularında) el sıkışıp kardeşleşirler; oysa kendi araların­ da decimation en masse'dan,• mitraille'dan,•• "onları Ca­ yenne'a kızarınaya göndermek"ten, "yığınsal kurşuna diz­ meler"den başka bir şeyd�n sözetmezler. "Dünkü kaçaklar, bugün, Belediye Dairesindeki adam­ ları pohpohlayarak, Versailles'da toplanan "köylüler" ile bonapartçı generaller onlar üzerine ateş edecek duruma • •• Yığın içinde her on kişiden birinin idam edilmesi. Yaylım ateş. -ç. 2J 6 ç. - gelinceye değin, onları dingin tutmayı düşünüyorlar." Thiers, 2 Nisan olayında, Ulusal Muhafıza karşı, ikin­ ci kez olarak saldırıya girişti. Paris kapılarında, Cour be­ voie ve Neuilly arasında çatışmalar. Ulusal muhafızlar ye­ nildi, Neuilly köprüsü Thiers'nin askerleri tarafından ele geçirildi. Paris'ten çıkmış ve Courbevoie, Puteaux ve Neıiilly köprüsünü işgal etmiş olan binlerce Ulusal Mu­ hafız, bozguna uğratıldı. Çok sayıda tutsak. Asi olarak hemen kurşuna diziimiş çok sayıda başkaldırıcı. Ateş açan� lar, Versailles birlikleridir. Komün: "Versailles hükümeti bize saldırdı. Orduya güvenme� diğinden, Neuilly'yi bombalamak için; Charette papalık zuhaflarını,76 Trochu'nün Bretonlarını57 ve Valentin'in jan� darmalarını gönderdi." 2 Nisan günü, Versailles hükümeti, esas olarak jan­ darmalar, bahriye silahendazları, orman korucuları ve po­ lis görevlilerinden birleşik bir tümeni saldırtmıştı. Vinoy, iki piyade tugayı ile, ve Galliffet, bir süvari tugayı ve bir topçu bataryası başında, Courbevoie üzerine yönelmiş­ lerdi. Paris, 4 Nisan. Milliere (bildirge) : "Hükümet, imparatorluğun muhafız erleri biçiminde örgütlenmiş eski-askerlerini, eski-senatörlerin koroutası al­ tında ona saldırttığı zaman Paris halkınin hiç bir sal­ dırgan tasarısı yoktu." 237 "FRANSA'DA İÇ SAV AŞ"IN İKİNCİ YAZMA DENEMESİ 1) SAVUNMA HÜKÜMETi. TROCHU, FAVRE, PİCARD, FERRY, PARiS MiLLETVEKiLLERi Paris işçileri tarafından 4 Eylül günü Htm edilen cum­ huriyet, bir tek uyumsuz ses olmaksızın tüm Fransa'da al­ kışlandı. Cumhuriyet yaşam hakkını, Paris direnmesine dayanan (üzerinde eksenleşen) beş aylık bir savunma sa­ vaşı ile kazandı. Cumhuriyet adına yapılan bu savaş ol­ masaydı, fatih Guillaume, "kaynı" Louis Bonaparte'ın im­ paratorluğunu yeniden kurardı. Paris işçi sı!nfının ger­ çek yöneticileri henüz bonapartçı zindanlarda hapsedil­ mişler, ve Prusya ordusu da daha Paris üzerine yürümek­ te iken, devlet adamı olarak Thiers ve general olarak da Trochu ile birlikte, entrikacı bir avukatlar takımı, el ça­ bukluğu ile Belediye Dairesine yerleşti. Thiers'ler, Jules Favre'lar, Picard'lar, o zaman Paris'in Fransa'yı yönetme tarihsel hakkına öylesine inanıyorlardı ki, ulusal savun­ ma hükümeti olma iddialarını, 1869'da yasama kuruluna seçilmiş oldukları gerçeği üzerine dayandırdılar. Son savaş üzerindeki ikinci çağrımızda, bu adamların ortaya çıkışlarından beş gün sonra, bunların ne oldukları­ nı söylemiştik.* Eğer onlar hükümeti Paris'e danışmaksı­ zın ele geçirmişlerse, Paris de cumhuriyeti onların diren­ cine karşın ilan etmişti. Ve bu adamların ilk girişimi, eğer olabilirse, bir krala karşı cumhuriyetin trampası aracıy­ la, yabancı bir aracılık elde etmek için, Thiers'yi bütün Avrupa saraylarında bir dilencilik turnesine göndermek oldu. Bu iktidarı sadece ulusal savunmayı sağlama ere­ ğiyle kullanacakları yolundaki isteklerini gürültü patırtı ile ilan ettikleri için, Paris, rejimlerine (iktidarı almala­ rına) gözyumdu. Bununla birlikte, işçi sınıfını silahlan­ dırmadan, Ulusal Muhafız biçiminde örgütlemeden, onu savaşın ta kendisi ile eğitmeden, Paris ciddi olarak savu­ nulamazdı (savunulmamalıydı) . Ama silahlı Paris demek, silahlı toplumsal devrim demekti. Paris'in Prusyalılar ü ze­ rindeki zaferi, cumhuriyetin Fransa'da sınıf egemenliği üzerindeki z,aferi olurdu. ill usal ödev ile sınıf çıkarı ara­ sındaki bu çatışmada, ulusal savunma hükümeti bir an bile duraksamadı: bir ulusal bozgun hükümeti durumuna geldi. Jules Favre, Gambetta'ya yazdığı bir mektupta, Trochu'nün kendisini Prusya askerine karşı değil, ama Pa­ ris işçisine karşı savunduğunu itiraf etti. Kuşatmanın baş­ lamasından dört ay sonra, teslim sözcüğünün ilk kez ola­ rak ağızdan kaçırılması için uygun zamanın geldiğine inan­ dıklarında, Trochu, Jules Favre ile meslektaşlarından bir­ kaçının da karşısında, biraraya gelmiş Paris belediye baş­ kanlarına şöyle bir söylev çekti: · • Bkz: Bu kitabın 69-70. sayfası. -Ed. 239 "Daha 4 Eylül akşamı meslektaşlarıının bana yönelt­ mekte ivecenlik gösterdikleri ilk soru, Paris'in, Prusya ordusuna karşı bir kuşatmaya, başarı şansı ile karşı koya­ bilecek bir durumda olup olmadığını bilme sorusu oldu. Olumsuz olarak yanıtlamakta duraksamadım. Meslektaş­ ıarımdan bazıları burada: sözlerimin doğruluğuna ve ka­ nımın sürekliliğine tanıklık edebilirler. Onlara, işlerin gün­ cel durumunda, Prusya ordusuna karşı bir kuşatmaya kar­ şı koymaya girişmenin, bir çılgınlık olacağını açıkça söy­ ledim. Kuşkusuz, diye sürdürdüm sözümü, kahramanca bir çılgınlık, ama işte o kadar . . Olaylar (o bu olayları kendi yönetmişti) sezişimi yalanlamadı." (Trochu'nün bu küçük söylevi, bırakışmadan sonra, toplantıda bulunan belediye başkanlarından biri olan Bay Corbon tarafından yayımlandı.) Demek ki, daha cumhu­ riyetin ilan edildiği akşam bile, Trochu'nün, meslektaşla­ rınca bilinen "plan"ı, Paris'in ve Fransa'nın tesliminden başka bir şey değildi. Paris'i kendi "kahramanca çılgın­ lık"ından sağaltmak için, bir kırım ve açlık tedavisi uygu­ landı, 4 Eylül kapkaççılarını, aralıkçıların öcünden ko­ rumak için gerektiğince bir kırım ve açlık tedavisi. Eğer "ulusal savunma", "hükümet" için düzmece bir bahaneden daha çok bir şey olsaydı, kendi kendileri tarafından atan­ mış bulunan hükümet üyeleri, 5 Eylül günü hükümetten ayrılırlardı; Trochu "plan"ını açıkça ortaya koyar, ve Pa­ ris halkına, ya düşmana hemen teslim olması, ya da savun­ ma işini ele alması kesin buyruğunu verirlerdi. Bunun ye­ rine, düzenbazlar, "vali" Trochu'nün "hiç bir zaman bo­ yuneğmeyeceği", ve dışişleri bakanı Jules Favre'ın "ne kalelerimizden tek taş, ne de topraklarımızdan tek santim vereceği" yolunda gürültülü bildirgeler yayınladılar. Tüm kuşatma süresi boyunca, Trochu planı sistematik olarak uygulandı. Gerçekte, Paris'in askeri yönetiminin kendile­ rine bırakıldığı aşağılık bonapartçı haydutlar, özel yazış. - malarında bu savunma güldürüsü ile gırgır geçiyorlardı. (Örneğin, Paris savunma ordusu topçu başkomutanı ve Legion d'honneur büyük-haç nişanı taşıyan Alphonse-Si­ mon Guiod'nun topçu tümgeneral Suzane ile, Komün Resmi Gazetesi36 tarafından yayırolanmış bulunan mektup­ luşmasına bakınız.) Paris'in teslimi sırasında düzenbaz­ lık maskesi atıldı. "Ulusal savunma hükümeti", "Fransa'­ nın, Bismarck'ın tutsakları tarafından hükümeti" olarak . maskesini çıkardı (ortaya çıktı) - Louis Bonaparte'ın kendisinin, Sedan'da, kendi türünden bir adam için bile çok alçakça bulduğu bir rol. Versailles'a çılgınca kaçışla­ rında, 18 Mart olaylarından sonra, capitulard'lar37 Paris'in elinde ihanetlerinin yazılı kanıtlarını bıraktılar, ve, onları yoketmek için, Koroünün Ta§raya Bildirg e sinde dediği gibi, "Paris'i bir kan denizi içinde yüzen bir yıkıntılar tepesi durumuna getirmekte duraksamazlar". Savunma hükümetinin en etkili üyelerinden bazıları­ nın, ayrıca böyle bir sonucu tutku ile aramak için zor­ layıcı kişisel nedenleri de vardı. Jules Favre'a, Ernest Pi­ card'a ve Jules Ferry'ye bir bakın! Bırakışmanın imzalanmasından az sonra, Ulusal Mec­ listeki Paris temsilcilerinden biri olan Bay Milliere, Ceza­ yir'de oturan bir ayyaşın karısı ile nikahsız yaşayan Jules Favre'ın, birçok yıllar üzerine sıralanmış en gözüpek düz­ mecilikler sayesinde, bu kadından olmuş çocukları adına, onu zengin bir adam durumuna getiren okkalı bir mirası elde etme başarısını gösterdiğini, ve, meşru kalıtçılar ta­ rafından açılan bir duruşmada, rezaletten ancak banapart­ çı yargıçların suç ortaklığı sayesinde kurtulduğunu tanıt­ layan bir gerçek hukuksal belgeler dizisi yayımlıyordu. Bu kuruluk dolu hukuksal belgelerden, hatta büyük mik­ tarda söz sanatı yardımı ile de kurtulunamayacağından, al­ çaklık düşkünlüğünde kendi kendine eşit olan Jules Fav­ re, iç savaş karışıklıkları, Versailles Meclisinde, aileye, di, ' ne, düzen ve mülkiyete karşi tam bir başkaldırma içinde, bir "zindan kaçkınları" çetesinden başka bir şey olma­ dığını söylediği Paris halkını lekelemesine izin verinceye değin, ilk kez olarak dilini tuttu! (Pic olayı) . Bu düzenbaz, iktidara daha yeni geçmiş� ti ki, duygudaşlık sonucu, hatta imparatorluk döneminde bile, hırsızlık ve düzenbazlık yüzünden kürek cezasına çarptırılmış bulunan iki öbür düzen bazı, Pic ile Taillefer'i özgür bırakmakta ivecenlik gösterdi. Bu adamlardan biri, Taillefer, Koroünün kurulmasından sonra Paris'e dönme cüreti gösterdiğinden, kendine uygun düşen konuta hemen yeniden yerleştirildi; ve, bunun üzerine, Jules Favre tüm Avrupa'ya, Paris'in bütün canilerini hapislerinden çıkar­ dığını bildiriyor! Louis Bonaparte'ın içişleri bakanı olmak için boş yere çalışıp çabaladıktan sonra, 4 Eylül günü kendi kendini Fransız Cumhuriyeti içişleri bakanı atamış bulunan Ernest Picard, Paris borsasından dolandırıcı olarak kovulmuş (Polis müdürlüğünün 3 1 Temmuz 1867 günlü raporu) ve, kendi öz itirafı üzerine, Societe generale39 şubelerinden birinin müdürü iken yapılan 300.000 franklık bir hırsız­ lığın suçlusu olduğu anlaşılmış Arthur Picard adlı biri­ nin kardeşidir. (Polis müdürlüğünün l l Aralık 1868 günlü raporuna bakınız.) Bu iki rapor da, daha imparatorluk dö­ neminde yayımlanmıştır. Bu Arthur Picard, Ernest Picard tarafından, kendi Electeur Libre'inin40 başyazarı yapıldı, ve ona, tüm kuşatma süresince, mali aracı hizmeti gördü : Borsa simsarlarının çoğu, içişleri bakanının* organı olan l'Electeur libre gazetesinde yayımianmış bulunan düzme­ ce haberler ve resmi yalanlarla şaşırtılırken, o, Ernest'e verilen devlet gizemlerini borsada paraya çeviriyar ve • Marx, kesin metinde, Ernest Picard'ın, ulusııl savunma hüküme­ ti maliye bakanı, ve Electeur Ltbre'in de, bakanlığının yayın organı ol­ duğunu belirtmiştir. Bkz: bu kitabın 76. sayfası. -Ed. tam bir güvenlik içinde Fransız ordusunun yıkımları üze­ rine hava oyunu oynuyordu. Bu iki saygıdeğer kardeşler çiftinin bütün mali yazışmaları Komünün eline geçti. Tut­ sak edilmiş ve Pietri'nin tatlı kuzularının canavarlıkla­ rına bırakılmış ilk Parisli ulusal muhafızlar topluluğu­ nun gelişinde, eğer Ernest Picard, Versailles hüküme­ tinin bu Joe Miller'i, "eller cepte, alay ede ede gruptan gruba dolaşıyor" idiyse, bunda şaşılacak hiç bir şey yok. 4 Eylülden önce meteliksiz bir avukat olan Jules Ferry, Paris belediye başkanı olarak, büyük ölçüde ken­ di kötü yönetiminin sonucu olan açlıktan, dolandırıcı­ l ık yoluyla bir servet yapma başarısını gösterdi. Yazılı kanıtlar Komünün elindedir. Kötü yönetiminin hesabı­ nı vereceği gün, malıkurniyet günü olacaktır. Demek ki bu adamlar, sadece egemen sınıf asalak­ ları oldukları için değil, sadece kuşatma sırasında Pa­ ris'e ihanet ettikleri için değil, ama özellikle koşullu sa­ lıverilme tezkerelerini ancak Paris'in, Fransız devrimi­ nin bu kalesinin yıkıntıları içinde bulacaklarını umabilen bayağı suçlular oJdukları için de, işçiler Paris'inin ölüm­ cül düşmanlarıdırlar. 2) THIERS, DUFAURE, POUYER-QUERTIER "Parlamenter anlam"da, şeyler, düşmana karşı do­ lap, halka karşı tuzak, ya da konuşmacının kendisi için tiyatrosal gösteriş nedeni hizmetini gören sözlere bahane olmaktan başka bir şeye yaramazlar. Efendileri, Bay Thiers, bu kötücül bücür, kendi öz sınıf bozulmuşluğunun en eksiksiz entelektüel dışavuru­ mu olduğu için, neredeyse bir yarım yüzyıldan bu yana, Fransız burjuvazisini büyülemiş bulunuyor. O, devlet adamı olmadan önce bile, tarihçi olarak, yalandaki usta­ lığını göstermiş bulunuyordu. Bütün cüceler gibi kendini 243 gösterıneyi seven, iktidar ve kazanç dü�künü, kı::;ır bir zeka, ama canlı bir imgeleme gücü ile bezenik, zevk ve eğlence düşkünü, kuşkucu, şeylere yüzeysel olarak ege­ men olmak (öğrenmek) ve onları basit gevezelik bahane­ lerine dönüştürmek yolunda ansiklopedik bir yeteneğc sahip, konuşmada dikkate değer söz oyuncusu, derinlik­ siz kavrayıcılıkta bir yazar olan Thiers, küçük siyasal ipsizlikte ustalaşmıştır; bütün aşağılık kurnazlıklara, sin­ si yollara ve parlamentodaki partiler savaşımının aşağı­ lık alçaklıklarına yatkın bir yalancılık ustasıdır. Bir ra­ kibin ayağını kaydırmak ve devrimi boğmak için halk üzerine ateş etmek sözkonusu olduğu zaman, onda ulu­ sal ve sınıfsal önyargılar fikirlerin yerini, kendini be­ ğenmişlik de vicdanın yerini tutar. Muhalefette kötücül, iktidarda tiksinç, devrimler kışkırtmakta hiç bir zaman hiç bir iç tedirginliği duymayan bu adamın devlet yaşa­ mının tarihi, ülkesinin mutsuzluklarının tarihidir. Tarihsel çizme boyayıcısı durumuna geldiği birinci Napoleon'un kılıcını, Avrupa'nın karşısında, cüce kolları ile sallama­ yı sevdiğinden, dış siyasetinin sonucu, 184l'de Londra antlaşmasından/08 1871'de Paris'in teslimine ve Prusya is­ tilasının koruyuculuğu altında giriştiği güncel iç savaşa değin, her zaman Fransa'nın tam bir küçük düşürülmesi olmuştur. Böyle bir adam için, modern toplumun derin akımlarının anlaşılmaz olarak kaldıklarını, ve modern top­ lum yüzeyindeki en belirli değişikliklerin bile, tüm diri­ liği dile sığınmış bulunan bir zekayı tiksindirdiklerini söy­ lemeye gerek yok. Örneğin, eski Fransız koruyuculuk sis­ teminde yapılan her değişikliği, kutsal şeylere karşı bir saygısızlık olarak kötülemekten hiç yorulmadı; Louis-Phi­ lippe'in bakanı olduğu zaman, çılgınca bir düş oldukları­ nı söyleyerek, demiryolları ile alay etti, ve Louis Bona­ parte döneminde, çürümüş Fransız ordu sistemindeki her reformu, bir değer bilmeme olarak lekeledi. Yeteneğinin · 2 44 tüm bükülgenliğine ve izlediği tasarıların değişkenliğine karşın, her zaman fosilleşmiş bir göreneğin geleneklerine zincirlenmişti, ve uzun resmi yaşamı boyunca, ne kadar önemsiz olursa olsun, pratik bir yararlılık taşıyan bir tek önlemle, kendini hiç bir zaman suçlu kılmadı. Çatısında Küçük-Napoleon ile küçük Thiers gibi iki adam bulundur­ makla, ancak es�i dünya yapısı övünebilir. Sözde kültür nitelikleri, kendilerini böyle bir adamda ancak ahlaksız­ lık inceliği ve bencillik . . . * olarak gösterebilirler. Restorasyon döneminde cumhuriyetçiler ile ittifak ku­ ran Thiers, çaşıt ve düşes de Berry'nin gardiyan-ebesi ola­ rak Louis-Philippe'in gözüne girmesini becerdi, ama bir bakanlığa ustaca sokulduğu zaman ( 1 834-35) , etkinliği Transnonain sokağının ayaklanmış cumhuriyetçilerinin toptan öldürülmesi ve basma karşı kötülükçü eylül yasa­ l a rı n ı n 1� h a z ı rl anması üzerinde yoğunlaştı. Rakan l :ı r k u r ul u b a ş k a n ı olarak ortaya çıktığı za­ ına ı ı . Ma r t 1 B40'ta, Pa ris istihkaml arı komplosunun yara­ t ı c ı s t oldu. Cumhuriyetçi parti, Paris'in özgürlüklerine bu korkunç su i kaste kar�ı protestoda bulununca, şu ya­ n ı tı verdi: " N e ! h e r h a ng i bir istihk(ı m işinin özgürlüğe zarar ve­ rebileceğini tasarlamak! Ve ilkin, başkenti bombalayarak bi r gü n ayakta kal abileceğini varsaymak, hangisi olursa olsun. bi1· hükümete karaçalmaktır . . . Ama bu, zaferden sonra, daha öncekinden yüz kez daha olanaksız olur." Gerçekte, "salıvcrilmiş" bakanları ve köysel geviş getiren hayvanları ile birlikte, Bay Thiers'nin kendi hü­ kümeti d ışında, hangisi olursa olsun, hiç bir Fransız hü­ kümeti, böyle bir işi göze alamazdı! Ve bu iş de, bu istih­ kamların bir bölümü Prusyalı yenici ve koruyucularının elinde olduğundan, en klasik biçimi içinde yapılıyor. • Eıyazmasındıı bir eksiklik vıır. -Ed. 2 45 Kral Bomba,• Ocak 1848'de, Palermo'yu bombaladığı zaman, Thiers, Milletvekilleri Meclisinde ayağa kalktı: "Baylar, Palermo'da ne olup bittiğini biliyorsunuz: büyük bir kentin kırksekiz saat boyunca bombalandığını öğrenmekle hepiniz ["parlamenter" anlamda] tiksintiden titrediniz. Kim tarafından? Savaş haklarını kullanan bir yabancı düşman tarafından mı? Hayır, baylar, kendi öz hükümeti tarafından." (Eğer bu iş kendi öz hükümeti tarafından, ama yaban­ cı düşmanın gözleri önünde ve hoşgörüsü ile yapılmış olsaydı, her şey, elbette, çok iyi olurdu.) "Ve neden? Bu zavallı kent, kendi haklarını istediği için. Ne iyi ! haklarını istediği için, kırksekiz saat bom­ balandı." (Eğer bombalama dört hafta ve daha çok sürmüş ol­ saydı, her şey çok iyi olurdu.) "Bu nedenle Avrupa kamuoyuna başvurmama izin verin. Avrupa'nın belki de en büyük kürsüsü üzerinden, bu türlü eylemiere karşı hoşnutsuzluk sözleri [gerçekten sadece sözler] yankılatmak, insanlığa yapılacak bir hiz­ mettir. . . Ü lkesine büyük hizmetlerde bulunmuş olan [Bay Thiers'nin hiç yapmadığı şey] naip Espartero, bir ayaklanmayı bastırmak için, Barselona"yı bombalamak is­ tediği zaman, dünyanın her yanında genel bir hoşnutsuz­ luk çığlığı yükseldi." Eh, iyi ! Bir yıl kadar sonra, bu yüce gönüllü adam, le­ jitimist Oudinot komutası altında, Fransız Cumhuriyeti birlikleri tarafından Roma'nın bombalanmasının korkunç esinleyicisi ve en ateşli savunucusu (savunumcusu) duru­ muna geldi.45 Guizot'nun onu mahkum etmiş bulunduğu, iktidardan uzaktaki uzun sürgünden ötürü öfkeli, havada karışıklık• Ferdinand II. -Ed. ların yaklaştığı kokusunu alan Thiers, Şubat Devriminden birkaç gün önce, Milletvekilleri Meclisinde yeniden hay� kırdı: "Ben, sadece Fransa'da değil, ama Avrupa'da da dev� rim partisindenim. Dilerim ki, devrim hükümeti ılımlı adamların elinde kalsın. Ama, bu hükümet ateşli adamla� rın eline de geçse, bunlar radikaller de olsa, ben bunun için davamdan vazgeçmeyeceğim. Ben hep devrim parti� sinden olacağım." Şubat Devrimi çıkageldi. Devrim, küçük adamın düş­ lediği gibi, Guizot kabinesinin yerine Thiers kabinesini geçirecek yerde, Louis-Phi lippe'in yerine cumhuriyeti ge­ çirdi. Bu devrimi bastı rmak, cumhuriyetin ibinından coup d Etat'ya değin, Bay Thiers'nin baş işi oldu. Halk zaferi� nin ilk gününde, halk küçümsemesinin onu halk nefretin� den koruduğunu unutan Thiers, korkarak saklandı. Ge� ne de, destam;; ı cesareti ile, Paris proletaryasının maddi güçlerinin, cumhuriyetçi burjuva Cavaignac tarafından kanlı bir biçimde dağıtılınasına değin, kamusal alandan kaçmakta devam etti. Alan o zaman onun etkinlik türü için açılmış bulunuyordu. Saati yeniden çalmıştı. "Düzen partisi" ve onun "parlamenter cumhuriyet"inin, yönetici sınıfların bütün hasım bölüntülerinin işçi sınıfını ezmek için birlikte, ve herbiri kendi öz krallığını yeniden kurmak için birbirine karşı komplo çevirdikleri o anonim rejimin, yönetici beyni durumuna geldi. (Restorasyon, soylu toprak sahiplerinin egemenliği, Temmuz Monarşisi, kapitalistlerin egemenliği, Cavaignac cumhuriyeti, burjuvazinin "cumhuriyetçi" bölüntüsünün egemenliği olmuştu, ve, bütün bu egemenlikler altında, bonapartçı partiyi oluşturan açgözlü serüvenciler çetesi, kendini Fransa'nın, onları "düzen, mülkiyet, aile ve din" kurtarıcıları olarak niteleyecek o soygununa verebilmeyi boş yere bekliyordu. ' 2 47 Bu cumhuriyet, ek olarak burjuva cumhuriyetçiler i l e birlikte, lejitimistler, orleancılar ve bonapartçılar koalis­ yonunun anonim egemenliği idi.) 3) KÖYSEL MECLiS Eğer bu hükümeti yapan, Bordeaux'da toplanan köy­ sel meclis ise, daha önce bu meclisi yapmak için büyük özen gösteren de "savunmacılar hükümeti"dir. Bu amaçla, olayların gidişini önceden çizmesi ve genel seçimler sürp­ rizini hazırlaması için Thiers'yi taşrada bir turne yapma­ ya o hükümet göndermişti. Thiers'ni n aşması gereken bir güçlük vardı. Fransız halkının onlardan nefret etmesi ol� gu3undan bağımsız olarak, bonapartçılar, eğer kalabalık bir biçimde seçilirlerse, hemen imparatorluğu yeniden ku� rar ve Bay Thiers ile hempalarını Cayenne'a yolculuğa gönderirlerdi. Orlencılar, kendi öz yerleri ile bonapartçı� lar tarafından boş bırakılan yerleri yeniden doldurmak için çok güçsüzdüler. Öyleyse lejitimist partiyi9 destek­ lemek kaçınılmaz bir duruma gelmişti. Thiers görevinden korkmuyordu. Modern Fransa'nı n hükümeti olması ola� naksız, ve bunun sonucu, postların ve kazançların payla� şılması bakımından küçümsenebilecek bir rakip olan, et­ kinliği, Thiers'nin sözlerine göre (Thiers'nin 5 Ocak 1833 günü Milletvekilleri Meclisinde yaptığı konuşma) , her za­ man "yabancı istila, iç savaş ve anarşi" kaynaklarına bağlı kalmış bulunan bu partiden, karşı-devrime körü körüne kim daha iyi hizmet edebilirdi'? 1789 Devrimi tarafından mülksüzleştirilmiş bulunan seçme bir lejitimistler çevresi, Napoleon I'in hizmetçiliğine yazılarak maliarına yeniden kavuşmuş, büyük lejitimistler yığını da Restorasyondan milyarlık zarar ödentisi ve özel bağışlar koparmıştı. Louis­ Philippe ve Küçük-Napoleon'un ardarda gelen egemenlik­ leri altında, etkin siyasal yaşam dışında bırakılınaları ol- g wm, toprak sahipleri olarak serve tl e r i n e yen i den kavuşm a ­ larını kolaylaştırdı . Saray giderlerinden ve Paris'te tem­ silcilik görevinden kurtulduktan sonra, taşranın en uzak köşelerine değin, modern sanayi ağacından chateau'ları içine düşen altın elmaları toplamak onlara yet iy ordu ; çünkü demiryolları topraklar ı n fiyatını y üksel ti yor , kapi­ talist çiftlik kiracılan tar afında n bu topr a klara uy g ulan a n tarımbilim üretimi artırıyor, ve bu üretim için pazar­ ların gelişmesini de, durmadan büyüyen bir kentsel nü­ fusun tükenmez talebi sağl ıyordu. Maddi zenginliklerinin y e n ide n kazamlmasını sağlayan ve onları yeniden modern zenci köle satıcılarının hisse senetli şirketinde önemli or­ taklar durumuna getiren bu aynı toplumsal etkenler, on ­ ları modern düşüncelerin bulaşmasından koruyor ve, ma­ sum köysel y aşantıl ar ı içinde, hi ç bir şey unutmamalarını ve h iç bir şey öğrenmemelerini s ağl ı y or lardı Thiers gibi bir adamın kullanacağı salt edilgin hammaddeyi, işte bu adamlar veriyorlardı. Bir yandan savunma hükümeti n in kendisine vermiş bulund u ğu görevi yeri n e getirirken, bu kötücül bücür, bir yandan cla gö r ev in i n ötesine geçe­ rek, sayesinde savunmacıların korkunç r a kipler olm a ktan ç ık arak açık hizmetkarlar durumuna dönüşecekleri b u se çiml er çokluğunu, kendi çıkarına kullandı . Bu seçim tuzakları bir kez kurulduktan sonra, Fran­ sız halkı, Paris capitulard'ları37 tarafından birdenbire, Bismarck tarafından dayatılmış bulunan 28 Ocak an tiaş­ ması gereğince. tek görevi savaş ya da b a rış konusunda bir karara varmak olan bir Ulusal Meclisi sekiz gün için­ de seçmeye çağrıldı. Bu seçimler olağanüstü koşullar için­ de yapıldı : hiç bir düşünce zamanı bırakılmadı, Fransa'­ nın bir yarı s ı Prusya süngülerinin e gem e nliği altı nda id i öteki yarısı ise hükümet entrikaları i l e gi zl i gizli işlenmi�­ ti, Paris taşradan a yrılmı ş bulunuyordu. Bu olgulardan bağımsız olarak, Fransız halkı, capitulard'Iar tarafından ka. , , 2 49 bul edilmiş bulunan bırakışma koşullarının, a outrance• bir barıştan başka bir yol (seçenek) bırakmadıklarını, ve bu barışı onaylamak için de, Fransa'nın en kötü adam� larının en iyi adamlar olduklarını, içgüdüsel bir biçimde anladı. Bordeaux köysel Meclisi işte böyle doğdu. Gene de eski rejimin içki alemleri ile "köylüler"in gerçek tarihsel rolü arasında bir ayrım yapmamız gerek. Kendileri, orleancılar, bir burjuva cumhuriyetçiler kon� tenjanı ve bir avuç da bonapartçı tarafından bileştirilmiş engin bir çoğunluğun en güçlü bölüntüsünü oluşturdukla� rını görmekten şaşkınlığa düşen "köylüler", uzun zaman� dan beri beklenen geriye dönük bin yıllık egemenliklerinin gelip çattığına gerçekten (düşüncesizce) inandılar. Fransa yabancı istila çizmeleri altında idi, bir imparatorluk yıkıl­ mıştı, bir Bonaparte tutsak düşmüştü, ve onlar, onlar işte orada idiler. Tarih çarkı, sadece 1816 Chambre introuvable'­ ında48 durmak üzere dönmüştü açıkça: devrimci tufan ve onun kötülüklerine karşı aynı karamsar ve tutkulu bed­ dualar, "Paris'in başının kesilmesi ve başkentsizleştirilme­ si", şatoların yerel etkisini diriltmek için devlet iktidarı� nın halkalarını koparan "merkezsizleştirme", çalışmaktan iki büklüm olmuş yığınlara karşı aynı dinsel öğütler, ay� m Nuh nchiden kalma siyasal dogmalar, aynı toprak ağası büyüklenmesi, aynı havailik, aynı derebeyce hırçınlık, ceil de boeuf'den* * görülmüş aynı dünya görüşü. Bununla bir� likte, onlardan istenen tek şey, gerçeklikte, kendi "düzen partisi" hisscdarları, üretim araçlarının tekekileri rolle­ rini oynamaları idi. Onlardan istenmiş bulunan tek şey, 1848'den 1851'e değin, parlamenter cumhuriyetin iktidar • Aşınca a n l a mına gelen bu sözcük, ağır koşull a ra ba rış ı anlatmak üzere, metinde Fransızca yazı l mı ş. -ç. dayanan bir •• Vcr"aillcs şat.osunun, yuvarlak bir pcnccr<' ( rcil -<lc-lıocuf) ilc ay­ d ı nlatılan. sa ray adamla n n ı n antişanıtr ya pt ıkl a rı bir sa l onun adı. -Ed. [CEil-dc-lıocuf, sözcüğü sözcüğünc, öküz gözü anlaının;ı buradu. aynı zamaııda bir sö zc ük oyunu da yapıyor. -ç. 1 :ıso da gelir. Marx aralığı sırasında, "parlamenter cumhuriyet''in bir bölün­ tüsünü oluşturmak idi. Ayrım şu idi ki, o zaman onlar Berryer'ler, Falloux'lar, Larochejacquelein'ler, bilgil i ve yetişmiş parlamenter şampiyonlar tarafından temsil edil­ mişlerdi, oysa şimdi, kendi adamlarını kendi kırsal ordu­ larının basit askerleri arasında arayacaklardı ; bu da, bur­ j uva gerçekliğini feodal renkler altında saklayarak, mec­ l ise ayrı bir ton ve ayrı bir üslup veriyordu. Kaba abart­ maları (yalanları) , kendi haydutlar hükümetlerinin libe­ ralizmine değer kazandırmaktan başka bir şeye ya­ ramıyor. Seçim vekaletlerini aşan yetkileri kullanmaya kalleşçe sürüklendikten sonra, varlıklarını ancak kendi kendilerine başlarına geçirdikleri efendilerin hoşgörüsü ile sürdürüyorlar. 1814-1 8 15 yabancı istilası, 133 sonradan görme burjuvaların onlara karşı salladığı öldürücü silah olmuştu, ve, alıkça körlükleri içinde, Fransa'nın yabancı­ lara bu görülmem i� tesliminin sorumluluğunu burjuva düşmanları n ın kendi üzerlerine atınalarma seyirci kal­ mışlardı. Uzun süreden beri dünyadan el ayak çektiklerini sandığı tüm soylu Pourceaugnac'ların geri dönüşü ile şaş­ kınlığa uğramış ve onuru kırılmış bulunan Fransa halkı, eğer 1 9. yüzyıl devrimini yapacaksa, ayrıca, yararsız iş­ kembeleri tüm kırsal hayvanların son aşamasında - mez­ bahaya götürerek, 1789 Devrimini de tamamlaması ge­ rektiğini anladı. 4) İÇ SAVAŞIN BAŞLANG ICI 18 MART DEVRİMİ. CLE MENT THOMAS. LECOMTE. VENDÖ ME OLAYI Karşı-devrimci komplonun kayıtsız şartsız zorunlulu­ ğu olan Paris'in silahsızlandmlmasına daha sakıntılı ve daha savsaklayıcı bir biçimde girişilebilirdi, ama, dayanıl­ maz çekicilikteki buyurucu mali anlaşmanın özel bir ko- şulu olduğu için, hiç bir vadeyc izin vermiyordu. Öyleyse Thiers'ni n bir coup d'Etat ile işe elkoyması gerekiyord u. Bunun üzerine, bir sergents d e ville* sürüsü ve birkaç or­ du alayı başında aralıkçı51 Vinoy'yı Montmartre tepe­ sine karşı gece seferine göndererek, iç savaşı başlattı. Ca­ n ice girişimi, ulusal muhafızıarın direnci ve askerler ile kardeşleşmeleri karşısında başansızl ığa uğradı. Ertesi gün, Paris duvarlarına yapıştırılan bir bildiride, Thiers, ulu­ sal muhafızlara, silahlarını onlara bırakma yolundaki yü­ ce gönüllü kararını bildirdi; bu silahları asil er e karşı hükümet i l c birleşrnek için kullanmakta ivecenlik göste­ recekler i n i kesin sayıyordu. 300.000 Ulusal Muhafız üzerin­ den, sadece 300'ü çağnsına yanıt verdi. Şanlı 18 Mart işçi devrimi Paris'i sözgötürmez bir biçimde eli ne geçirmişti (egemenliği altına almıştı) . Moııtmartrc savunmasını yönetmiş ve lU Mart sa­ bahı ortaya devrimin ön deri olarak çıkmış bulunan Mer­ kez Komite, ne koşullardan doğmuş bir rasiantı (improvi­ sation) , n e de gizli bir komplo ürünü idi. Daha ulusal sa­ vunma hükümetinin, kendisi aracıyla Fransa'yı silahsız­ landırmış, ama Paris'e boyuneğdirme ereği ile kendisine 40.000 kişilik bir muhafız birliği ayırmış bulunduğu tes­ l i m şartiaşması günü. Paris tetikteydi. Ulusal Muhafız örgütlenmesini reformdan geçirdi ve başkomutanlığını, alay delegelerinden oluşturulmuş bir merkez korniteye verdi: bu dekgelerin çoğu, esas giicü işçi varoşlarında yatan. ama çok geç m e den . eski bonapartçı birl ikleri dışın­ da, tüm Ulusal Muhafız tarafından kabul edi lmiş bulu­ nan işçilerdi. Prusyalıların Paris'e girişlerinin öngünü, Merkez Komite, Prusyalıların i şgal edecekleri mahalle­ l er de capitulard'lar tarafından kahpece yüzüstü bırakıl­ m ı ş top ve mitraillcııse'lerin Moııtmartre, Belleville ve La " • l'ulis. --ç. " Villette'e taşınmasını sağladı. Böylt-cc Ul usal Muhafızın topladığı paralada alınmış olan topl arm k urtulu�unu sağ­ lamış oldu. Bu toplar, 28 Ocak antiaşması tarafından res­ men Ulusal Muhafızın özel mülkiyeti olarak tanınmış, ve, bu n itclikle, silahların genel teslimi nden ayrı k tutul­ mu�tu. Bordeaux'da Ulusal Meclisi n topl a n ması ile 1 8 Mart arasında uzanan bütün dönem boyunca, Merkez Ko­ m ite, başkentin halk hükümeti olmuştu, ve meclisin kış­ kırtmaları, yürütmenin zorlu önlemleri ve birliklerin teh­ dit edici toplanınalarma karşın, savunma tutu munu sar­ sılmazlıkla sü rdürecek kadar da güçlii. idi. (4 Eylül devrimi, cumhuriyeti yeniden kurmuştu. Pa­ ris'in kuşatma sırasındaki, taşrada savunma sava�ına te­ mel hizmeti gören direngen direnişi, yabancı di.i�man­ dan cumhuriyetin tanınmasını söküp almıştı. Cumhuri­ 'Yetİn gerçek anlamı ve gerçek ereği ancak 1 8 Mart dev­ rimi tarafından açınlandı, ve bu açınlama da, bir devrim idi. Bu cumhuriyet, eski dünya sisteminin üzerlerine da­ yandığı, İkinci İmparatorluğu doğurmu� ve onun koru­ yuculuğu altında çüri.i yünceye değin olgunla�mış bulunan siyasal ve toplumsal sınıf egemenliği koşullarını kaldı, racaktı. Avrupa bir elektrik şokuna uğramı�çasına titre­ di. Bir an, kendi kendine, siyasal ve askeri alandaki he, yccan verici son başarılarında en küçük bir gerç.eklik bu­ lunup bulunmadığını, ve bunların çoktan uçup gitmiş bir geçmişin arı karabasanları olup olm adıklarını sorar gibi göründü.) Vinoy'nın Ulusal Muhaf�z tarafından uğratıldığı boz­ gun, yönetici sınıflar tarafından tezgahianan kar�ı-dev­ rimin bir ba�arısızlığından başka bir �ey değildi, ama Pa­ ris halkı bu savunma refleksini hemen bir toplumsal dev­ rimin birinci perdesine dönüştürdi.i. 4 Eyl ül devrimi, kap­ kaççının tahtı boşaldıktan sonra, cumhuriyeti yeniden kurmu�iu. Paris'in kuşatma sırasındaki, taşrada savun2 53 ma savaşına temel hizmeti gören direngen direnişi, ya­ bancı düşmandan bu cumhuriyetin tanınmasını söküp al­ mıştı, ama gerçek anlamı ve gerçek ereği ancak 18 Mart günü açınlandı. Bu cumhuriyet, eski dünya sisteminin üzerlerine dayandığı, İkinci İmparatorluğu doğurmuş ve onun koruyuculuğu altında çürüyünceye değin olgunlaş­ mış bulunan siyasal ve toplumsal sınıf egemenliği koşulla­ rını kaldıracaktı. Avrupa bir elektrik şokuna uğramış­ çasına titredi. Bir an kendi kendine siyasal ve askeri alan­ daki heyecan verici son başarılarının en küçük bir ger­ çekliğe sahip olup olmadıklarını ve, uzun sözün kısası, çoktan uçup gitmiş bir geçmişin kanlı düşleri olup olma­ dıklarını sorar gibi göründü. Yüzünde uzun açlığının iz­ lerini taşıyan Paris işçi sınıfı, hem de Prusya süngüle­ rinin tehdidi altında, bir sıçrayışta ilerlemenin önüne atıldı, vb.. Tarihsel girişiminin yüce sarhoşluğu içinde, Paris iş­ çi devrimi, proleterlerin kendi ellerini, devrimlerde, ve hele kendi doğal üstlerinin ("egemen sınıflar") karşı-dev­ rimlerinde bol bol görülen suçlardan temiz tutmalarını gözetmeyi kendine bir onur sorunu yaptı. 5) CLEMENT THOMAS. LECOMTE, VB.. Ya bu devrimi kirletmiş bulunan o korkunç "canavar­ lıklar"'! Düşmanlarının ona yükledikleri bu canavarlıklar, Ver­ sailles'ın uydurduğu karaçalmalar ya da satırı bir mete­ liklik yazar bozuntularının kafasından doğmuş dışkılar olmadıkları ölçüde, sadece iki olaya ilişkindirler - birkaç söz içinde ele alacağımız general Lecomte ve general Clement Thomas·nın öldürülmesi ile, Vendôme [alanı] olayı. 25 Montmartre'a karşı gece coup de main'inin* uygulan­ ması (canice iş) için seçilmiş ücretli haydutlardan biri olan general Lecomte, Pigalle meydanında, kendi 81. Alay askerlerine, silahsız bir topluluğa ateş etmeleri için dört kez üstüste buyruk vermiş, ve, askerlerin bunu kabul et­ memeleri üzerine, onlara çok ağır bir biçimde sövmüştü. Kadın ve çocukları kurşuna dizecek yerde, 18 Mart öğle­ den sonra, tutsak düştüğü zaman, Chateau-Rouge bahçe­ lerinde, kendi öz adamlarından bazıları onu kurşuna diz­ diler. İşçi sınıfı düşmanlarının okulunda Fransız askeri tarafından kazanılan kökleşmiş alışkanlıklar, kuşkusuz, bu askerler işçi sınıfının yanına geçer geçmez değişme­ yeceklerdir. Aynı askerler, Clement Thomas'yı da idam ettiler. Eski bir muhalif assubay olan "general" Clement Tho­ mas, Louis-Philippe saltanatının son günlerinde, başka­ sının suçunu kendi üstüne alan (sorumlu gerant) ** ve baş­ kası hesabına suç işleyen adam ikili niteliği ile kullanıl­ mak üzere, "cumhuriyetçi" Le National54 gazetesi tara­ fından silah altına alınmıştı. NationaZ'ciler, iktidara us­ taca sokulmak için Şubat Devriminden yaradandıktan sonra, eski assubaylarını "general" durumuna dönüştür­ düler. Bu iş, Jules Favre gibi, onun da en uğursuz kış­ kırtıcılarından ve en acımasız cellatlarından biri oldu­ ğu haziran kasaplığı öngününde oldu. Sonra generallik görevleri birdenbire son buldu. ı Kasım 1870 günü gene suyun üzerine çıkmak üzere, ortadan yokoldu. Bir gün önce, Belediye Dairesinde tutsak edilen savunma hükü­ meti, Blanqui, Flourens ve işçi sınıfının öteki temsilcile­ rine, düzenle ele geçirmiş bulunduğu iktidarı, Paris'te öz­ gürce seçilecek bir Koroünün eline bırakacağı konusunda, törensel bir biçimde onur sözü vermişti. Ama, onuruna • Baskın. --ç. •• Yönetmen. -ç. 2 inanma suçunu işleyen halklll iizerine, Louis Bonaparte'­ ın Korsikalılarınuı yeri ni almış bulunan Trochu'nün Bre­ tonlarını saldırtmak için, onur sözünü çiğnemekten el­ bette geri kalmadı. Sadece, böylesine bir döneklikle adını lekelemek istemeyen Bay Tamisier, Ulusal Muhafız baş­ komutanlığından hemen istifasını verdi, ve "general" Cli·­ ment Thomas da onun yerine oturtuldu. Tüm komutan­ lığı süresince, Paris Ulusal Muhafızının genel silahlan­ masını engellemek için durmadan yeni bahaneler, ve bur­ juva öğeleri i�çi öğelere karşı dikmek için, Trochu "Plan"ına karşıt subayları bir yana atmak için, ve kahra­ manlığı şimdi en koyu düşmanlarını şaşkınlık içinde bı­ rakan o aynı proleter taburları, alçaltıcı korkaklık suçla­ ması altında terhis e tm ek için durmadan yeni çürütme yöntemleri bularak, Prusyalılar ile değil, ama Paris Ulu­ sal Muhafızı ile savaştı. Clement Thomas, Paris işçi sını­ fının kişisel düşmam olarak, haziran rütbe şeritlerini ye­ niden kazanmaktan büyük bir gurur duyuyordu. Daha 18 Marttan birkaç gün önce, savaş bakanı Le Flô'ya, "la fine fleur de la canaille par isienne " in * işini bitirmek üzere, kendi kafasından doğan bir plan sunuyordu. San­ ki haziran hayaletleri yakasım bırakmıyorlarmış gibi, Vinoy'nın yenilgisinden sonra, amateur eleelektif niteliği ile, savaşıma girişrnekten kendini alamadı! Merkez Komite, bu i ki caniyi, Lecomte ile Clement Thomas'yı, askerlerin şıpın işi ve öfkeli adaletinden kur­ tarmak için boşuna çabaladı. Prenses Alexandra, Londra'­ ya giriş günü kalabalık tarafından ezilen insanların yaz­ gısından ne kadar suçlu idiyse, Komite ve Paris işçileri de bu idamdan tastamam o kadar suçlu idiler. Jules Favre, düzmece heyecanından geçilmez bir biçimde, Paris'e kar­ şı, katiliere karşı kargışlarını yağdırdı. Köysel Meclis is• " ' Paris ayalı t a k ı mının l'n s<'�· k l n böllimü"nUn. -ç. terik "sensiblerie"* n öbetlerine tutuldu. Bu adamlar ne zaman timsah gözyaşları dökseler, bu, halkın kanını dök­ mek için bir bahaneden başka bir şey değildir. Ö nemli ki­ şilerin cesetlerinin iç sava!? silahı olarak sömürülmesi, dü­ zen partisinin her zaman gözde manevralarından biri ol­ muştur. Avrupa, 1848'de, Paris başpiskoposunun haziran başkaldırıcıları tarafından öldürülmesinden sonra, baş­ piskoposun Cavaignac'ın kendi öz askerleri tarafından kur­ şuna dizildiğini, bir görgü tanığının, başpiskopos naibi Bay Jacquemet'nin tanıklığı aracıyla adamakıllı bildiği halde, az mı dehşet çığlığı ile gürlemişti ! Paris'in, bir şe­ hit yeteneğine pek de sahip olmayan bugünkü başpisko­ posu, .. Thiers'ye yazdığı mektuplarda, Versaylı dostla­ rının, eğer idam edilirse, kendilerini bu sevimli işi Ko­ müne yükleme güçlü istekleri içinde avunduracak adam­ ların ta kendileri olduklarınd:m, büyük bir kavrayışla kuş­ kulanıyor! Bununla birlikte, "katiller"e karşı öfke ereğine erişince, Thiers, illusal Meclis kürsüsünden bu "cinayet"­ in "birkaç" karanlık kişinin kişisel işi olduğunu söyleye­ rek, bu öfkeyi soğuk bir biçimde küçümsedi. Halkın zaferinde titreye titreye ceza işareti gören "düzen adamları", Paris gericileri, bir halk yenilgisini kendi geleneksel kutlama biçimleri ile garip bir uygun­ suzluk içinde bulunan yöntemler karşısında apışıp kal­ dılar. "Düzen adamları", sadece incitilmemekle kalma­ yıp, Paris'in göbeğinde rahat rahat toplanma ve güçlü ko­ numlar tutma olanağından yararlanırlarken, sergents de ville*** bile, silahsızlandırılıp hapse atılacakları yerde, Ver­ sailles'da güvenliğe kavuşturmaya gitmek üzere, Paris kapılarını ardına değin açık buldular. Bunlar, kuşkusuz, Merkez Komitenin hoşgörüsü ve silahlanmış işçilerin yü• Yabancı duygululuk. •• Darboy. -Ed. ••• Polisler. -ç . -ç. ce gönüllülüğünü, bir güçsüzlük duygusunun belirtileri ola­ rak yorumladılar. Dört gün önce, Vinoy'nın topları ve mitrailleuse'leri ile başaramadığı şeyi, "silahsız" bir gös­ teri örtüsü altında yapmaya kalkmalarının nedeni budur. Kibar mahallelerden yola çıkan, "Kahrolsun katiller! Kah­ rolsun Merkez Komite! Yaşasın Ulusal Meclis!"* çığlık­ ları ile, yolu üstünde rasladığı Ulusal Muhafız devriyele­ rine saldıran ve onları silahsızlandıran, saflarında tüm petits creves** ve, başında imparatorluk ünlüleri, Heec­ keren'ler, Coetlogon'lar, H. de P€me'ler vb. bulunan, kış­ kırtıcı bir "kibar insanlar" alayı oluştu. Bu insanlar en­ sonu Vendôme alanına çıktıkları zaman, kaba saha kü­ fürler ederek, ulusal muhafızları genel karargahıarından atmak, ve savunma saflarını zorlamak istediler. Attıkları tabanca kurşunlarına yanıt olarak, kural gereği yapılma­ sı gereken sommations*** yapıldı ( İngiltere'de topluluklar yasasının okunmasının, Fransa'daki karşılığıdır bu) , ama bu uyarıların, saldırganları durdurmakta etkisiz kaldık­ ları görüldü. Ulusal Muhafız generali,**** o zaman ateş buy­ ruğu verdi, ve bu kargaşacılar da çılgınca bir kaçış için­ de dağıldılar. İki ölü, sekiz ağır yaralı Ulusal Muhafız ile, göstericilerin dağıldıkları, tabancalar, hançerler ve kılıç­ lı bastonlarla kaplı sokaklar, bu adamların "silahsız" gös­ terilerinin "barışçıl" niteliğini açıkça kanıtladılar. 13 Ha­ ziran 1849 günü, Paris ulusal muhafızları, Fransız birlik­ leri tarafından Roma'ya yapılan canice saldırıya45 karşı protestoda bulunmak için gerçekten "silahsız" bir göste­ ri yaptıkları zaman, "düzen partisi" generali Changarnier onları kılıçtan geçirtti, süvariye ezdirtti ve kurşuna diz­ dirtti. Hemen sıkıyönetim ilan edildi; yeni tutuklamalar, • Metinde Fransızcadır. -Ed. •• Kibarlığa özenen işsiz güçsüz dclikanlılar. ••• Uyarınalar. -ç. •••• Bergeret. -Ed. -ç. yeni sürgünler, yeni bir terör egemenliği başladı. Ama "aşağı sınıflar", bu işlerde başka türlü davrandılar. Ka­ çışlarında ne izlenmiş, ne de bırpalanmış olan, ve sonra­ dan hiç bir juge d'instruction'un* kendilerinden hesap sor­ madığı 22 Mart kaçakları, iki gün sonra, "silahlı" bir gös­ teri için amiral Saisset'nin buyrukları altmda toplanabil­ diler. Bu ikinci ayaklanmadaki gülünç yenilgilerinden son­ ra bile, bütün öbür Parisli yurttaşıara olduğu gibi, Ko­ mün seçimi için onlara da güçlerini seçim sandıklarmda deneme izni verildi. Bu kansız savaşta yenik düşünce, cocotte'ları, ayaktakımını (lazzaroni) ve başkentin öbür tehlikeli katmanlarm ı · da kendileri ile birlikte sürükleye­ rek, ensonu incitilmeksizin Paris'i kendi varlıklarından arındırdılar. 22 Martta "silahsız yurttaşlar"m öldürülmesi, Thiers ve "köylüler"inin bile, bu iş için sadece Avrupa gazeteciliğinin uşak takımına güvenerek, üzerinde durma cesaretini hiç bir zaman gösteremedikleri bir masaldır. Eğer Merkez Komite ve Paris işçilerinin, bu "düzen adamları" karşısındaki, 18 Marttan göç ettikleri zamana değin süregelen davranışmda ayıplanacak bir şey buluna­ bilirse, o da güçsüzlüğe yaklaşan aşırı bir ılımlılığı kafa­ larına kakmak için bulunabilir. Şimdi madalyonun öteki yüzüne bakın! Montmartre gece baskınının başarısızlığa uğramasın­ dan sonra, düzen partisi nisan başlarında Paris'e karşı dü­ zenli askeri harekata girişti. Aralık yöntemleri ile iç savaşı başlattığı, tutsak edilen ordu askerlerini soğukkanlılıkla öldürttüğü ve yiğit dostumuz Duval'ı alçakça öldürdüğü için, kaçak Vinoy'ya Thiers tarafından Legion d'honneur büyük-haç nişanı verildi! İkinci imparatorluk içki alem­ lerindeki edepsiz davranışlarından ötürü öylesine ünlü • Sorgu yargıcı. �. 259 karısının pezevengi Galliffet, resmi bir bildiride, üsteğ­ menleri ve yüzbaşıları ile birlikte, Paris ulusal muhafız­ larını, şaşırtmaca ve ihanet aracıyla, alçakça öldürmüş olmaktan ötürü böbürleniyor. Desmarets, yiğit ve mert Flourens'ı, bir kasap gibi parça parça ettiği için madal­ ya aldı, ve Flourens'ın ölümünün "güçlendirici ayrıntı­ ları", Thiers tarafından meclise muzaffer bir biçimde ile­ tildi. Bir Timurlenk rolü oynamak isteyen bir Parmak Çocuğun gülünç ve korkunç sevinci ile, Thiers, küçüklü­ ğüne karşı "başkaldıranlar"a, hiç bir uygarlararası sa­ vaş hak ve töresini, hatta "gezici hastaneler" hakkını bile tanımıyor. Komün, 7 Nisan günü, Versailles haydutlarının yarn­ yarnca savaş başaniarına karşı kendini koruma ve göz için göz, diş için diş istemenin görevi olduğunu açıklayarak, misillerneler üzerindeki buyrultuyu yayınlayınea, Thi­ ers'nin bültenlerinden birinde, "namuslu insanların ba­ kışlarını hiç bir zaman alçalmış bir demokrasinin bun­ dan daha alçalmış yüzleri rahatsız etmemiştir" dediği Versailles'a getirilen tutsaklara canavarca davranmaktan hiç vazgeçilmedi; bununla birlikte tutsakların kurşuna dizilmesi durdu. Ama Thiers ve aralıkçı generali, Komün buyrultusunun boş bir tehditten başka bir şey olmadığı­ nı, Paris'te Ulusal Muhafız kılığı altında yakalanan jan­ darma çaşıtlarının bile, üzerlerinde patlayıcı bombalarlu birlikte yakalanan sergents de ville'lerinin bile esirgen­ diklerini anlar anlamaz, eski yöntemler hemen geniş öl­ çüde yeniden uygulanmaya başlandı ve bugüne değin de uygularnada kaldı. Belle-Epine'de, sayıca kendilerinden kalabalık bir avcılar birliğine teslim olan ulusal rnuha­ fızlar, atının üstündeki peloton* yüzbaşısı tarafından bir­ biri ardına vuruldu; Parisli askerler ile ulusal muhafız­ Iarın sığınrnış bulundukları evler, j andarmalar tarafın• Manga. �. 260 dan çevrildi, petrole bulandı, sonra ateşe verildi, ve kö­ mürleşmiş cesetler daha sonra bir Paris arnbulansı ile kaldırıldı; Moulin-Saquet tabyasında uykularında kahpe­ ce basılan ulusal muhafıziarın (uykularında basılan fe­ dereler) süngü ile toptan öldürülmesi, Ciamart kırımı (kurşuna dizmesi) , ordu üniforması taşıyan tutsakların sorgusuz sualsiz öldürülmesi, Thiers'nin bültenlerinde uta­ nıp sıkılmadan anlattığı bütün bu savaş başarıları, bu zenci köle satıcıları ayaklanmasının bazı günlük olayların­ dan başka bir şey değiller ! Ama, Fransa'nın yıkıntılari arasında, sınıf çıkarlarının en aşağılık güdülerine boyune­ ğen Versailles komplocuları tarafından kışkırtılan bu iC: savaş karşısında; Paris'in, Bismarck'ın koruması altında ve askerlerinin gözü önünde bombalanması karşısında, tek tek canavarlık eylemlerinin sözünü etmek gülünç olur! Thiers'nin bu il?leri bültenlerinde anlatırken kullandığı saygısız ton, Tirnes'ın, pek öyle aşırı duyar olmayan sinir.. lerine bile dokundu. Gene de bütün bunlar, İspanyolları n dedikleri gibi, "kitaba uygun". Egemen sınıfların, ayrı­ calıklarını tehdit eden üreticiler sınıfına karşı savaşını­ ları, hiç biri ezilenlere karşı böylesine bir insanlık dozu açınlamamak ve bu değin alçaltıcı bir yön göstermemek­ le birlikte, aynı tiksinçliklerle doludurlar . . . Thiers her zaman, gczginci şövalyeliğin, halktan kimselere karşı kul­ lanıldıkları zaman bütün silahların iyi oldukları yolun­ daki eski ilkesini uygulamıştır. "L'Assernblee siege paisiblement",* diye yazıyor Thi­ e rs valilere. Belle-Epine Olayı le. Villejuif yakınlarındaki Belle-Epine'de olan olay şöy­ Nisan günü dört lnusal Muhafız, onlara teslim ol- �5 • Ml'clis dinginlik içinde r,; n l ı şıyor. -ç. malarını ve silahlarını bırakmalarını huyuran bir atlı avcılar birliği tarafından sarılmıştır. Direnme olanaksız­ lığı karşısında, boyuneğiyorlar ve avcılar tarafından kötü bir davranışa uğramıyorlar. Biraz sonra, yüzbaşıları, Gal­ liffet'nin tam kendine yaraşır subayı, dörtnala geliyor ve tutsakları, birbiri ardına, tabaneası ile vuruyor, sonra da birliği ile uzaklaşıyor. Muhafızıardan üçü ölmüştür; adı Scheffer olan, ağır yaralı dördüncüsü, ölmemiş ve, daha sonra, Bicetre hastanesine götürülmüştür. Komün, ölmekte olan adamın tanıklığını elde etmek için, oraya bir komisyon gönderdi; komisyon, bu tanıklığı raporun­ da yayınladı. Paris milletvekillerinden biri mecliste sa­ vaş bakanından bu rapor üzerine açıklama istediği za­ man, köylüler onun sesini bastırdılar ve bakanın yanıt vermesini önlediler. Bu, -bir suç işlernek değil, ama o suçtan sözetmek- onların "şanlı" ordusunun onuruna bir sataşma olurdu. Bu meclisin kendini iç savaşın tiksinçliklerine uydu­ rurken gösterdiği ruh dinginliği, Thiers'nin valilerine yazdığı bültenlerinden birinde şöyle dile geliyor: "L'As­ semblee siege paisiblement"* (Ollivier gibi le cceur leger sahibi) ,** ve yürütme, "salıverilmiş"leri ile birlikte, Thi­ ers'nin evinde ve Alman prenslerinin sofrasında, mide­ sel başarıları aracıyla, sindiriminin Lecomte ve Clement Thomas'nın hayalleriyle bile bozulmamış olduğunu gös­ teriyor. 6) KOMÜN Sedan'dan sonra, Komün, Lyon, Marsilya ve Toulouse işçileri tarafından ilan edilmişti.124 Gambetta, onu yıkmak için elinden geleni yaptı. Paris kuşatması sırasında, Louis • Meclis dinginlik Içinde çalışıyor. • • Hafif yürek sahibi, yüreği rahat. -ç. -ç. Bonaparte'ın Korsikalılarının yerini tutan Trochu'nün Bretonları tarafından durmadan kalleşçe bahaneler ile ezilen sürekli işçi ayaklanmaları, düzen bazların hükümeti yerine Komünü geçirme girişimleri idiler. O sırada göl­ gede oluşmakta bulunan Komün, 4 Eylül devriminin ger­ çek gizi idi. Bu nedenle, daha 18 Mart şafağında, karşı­ · devrimin bozguna uğramasından sonra, uyku ile uyanık­ lık arasındaki Avrupa, Paris'in gök gürlemesi çığlığı ile düşlerinden sıçrayarak uyandı: "Vive la Commune !"* Komün, burjuva sağduyusunu öylesine tedirgin eden bu sfenks, nedir? Kısaca, işçi sınıfının, siyasal iktidarı, toplumsal müs­ tahkem mevkilerinde, Paris ve öbür sanayi merkezlerin­ de, kendisi al tın da ele geçirdiği biçim. "Başkent proleterleri, diyordu Merkez Komite 20 Mart günlü bildirgesinde, yönetici sınıfların güçsüzlük ve ihanetleri ortasında, onlar için, devlet işlerinin yöne­ timini ele alarak durumu kurtarma zamanının gelmiş bulunduğunu anlamışlardır. . . Siyasal iktidarı (devlet iktidarını) ele geçirerek kendi yazgılarını kendi ellerine almanın buyurucu ve mutlak görevleri olduğunu anla­ mışlardır." Ama proletarya, zaferlerinin ardarda gelen dönemle­ rinde, egemen sınıfların ve onların çeşitli hasım bölün­ tülerinin yapmış bulundukları gibi, varolan devlet aygı­ tını almak ve bu aleti olduğu gibi kendi hesabına çalış­ tırınakla yetinemez. Siyasal iktidarı korumanın ilk ko­ şulu, varolan aygıtı dönüştürmek ve bu sınıf egemenliği aygıtını ortadan kaldırmaktır. Sürekli bir ordunun, aşa­ malandırılmış bir bürokrasinin, uysal bir polis, uysal bir din adamları takımı ve bağımlı bir yargıçlar sınıfının ev­ rensel halkaları içinde gerçek toplumsal gövdeyi sıkıştı• Yaşasın Komün! -ç. rıcı bir boa yılanı gibi sarmalayan bu engin hükümet ay­ gıtı, feodalizme karşı kurtuluş savaşımında doğmakta bu­ lunan burjuva toplumun silahı olarak mutlak krallık dö­ neminde dövüldü. Görevi modern burjuva toplumun ge­ lişmesine özgürlük sağlamak olan birinci Fransız Devri­ mi, feodalizmin bütün yerel, eyaletsel, kentsel ve bölge­ sel müstahkem mevkilerini süpürme, ve sistematik ve hi­ yerarşik bir işbölümü planına göre dallanıp hudaklanan her yerde hazır örgenlerle donatılmış merkezi bir dev­ let üstyapısı için alanı toplumsal olarak hazırlama zo­ runda kaldı. Ama işçi sınıfı, devlet makinesini olduğu gibi almak ve onu kendi hesabına işletmekle yetinemez. Köleleştiril­ mesinin siyasal aleti, kurtuluşunun siyasal aleti hizmetini göremez. Modern burjuva devlet, iki büyük örgenlikte, parla­ mento ve hükümet içinde ete kemiğe bürünür. Parla­ mentonun her şeye yeten gücü, düzen partisi cumhuri­ yeti döneminde, 1848'den 1851'e değin, kendi öz yadsın­ masını, İkinci İmparatorluğu doğurmuştu. imparatorluk rejimi, öneirisiz parlamentosu ile birlikte, şimdi kıtanın askeri devletlerinin çoğunda çiçeklenen rejimidir. İlk ba­ kışta, hükümet kurulunun toplumun kendisi üzerinde zor­ la ele geçirilmiş diktatörlüğü, aynı zamanda bütün sınıf­ ları egemenlik altına alır ve aşağılar gibi görünür. Ama gerçeklikte, hiç değilse Avrupa kıtası üzerinde, bu dik­ tatörlük, temellükçüler sınıfının üreticiler sınıfını kendi boyunduruğu altında tutmaya devam edebildiği tek ola­ naklı devlet biçimi durumuna gelmiştir. Bütün müte­ veffa Fransız parlamentolarının Versailles'a hala tebelleş olan hayaletleri meclisi, İkinci imparatorluk tarafından yapılmış bulunduğu biçimi ile, hükümet aygıtı dışında hiç bir gerçek iktidar sahibi değildir. Bürokrasisinin, polisinin, sürekli ordusunun, din ve hukuk adamlarının evrensel halkaları içinde toplumsal gövdeyi sıkıcı bir boa gibi sarmalayan büyük hükümet asalağı, mutlak krallık çağında başlar. Merkezi devlet iktidarı, bu dönemde, fcodal izme karşı kurtuluş sava�ı­ mında, doğmakta olan bir burjuva topluma güçlü bir si­ lah hizmeti görecekti. Görevi, senyörel, yerel, kentsel ve bölgesel ortaçağsal ayrıcalıklar saçmalığını süpürüp at­ mak olan 18. yüzyıl Fransız Devrimi, sistematik ve hi­ yerarşik bir işbölümü planına göre yapılmış her yerde hazır örgenlerle donatılmış merkezi bir devlet iktidarı­ nın sonuna değin gelişmesini engelleyen son engellerden alanı toplumsal olarak temizlemekten başka bir şey ya­ pamazdı. Bu iktidar, modern Fransa'ya karşı eski yarı­ feodal Avrupa'nın koalisyon savaşları ürününün ta kendi­ si olan Birinci imparatorluk döneminde, işte böyle doğ­ du. Bunu izleyen parlamenter rejimler, Restorasyon, Tem­ muz Monarşisi, düzen partisi cumhuriyeti dönemlerinde, dayanılmaz çekicil ik, otori te, kazanç ve !ianlarla dona tıl­ mış bu devlet aygıtının yüce yönetimi, yalnız egemen sı­ nıfın hasım bölüntüleri arasında bir çatışma konusu du­ rumuna gelmekle kalmadı, ama, modern toplumun ikti­ sadi ilerlemesi işçi sını fının saflarını büyüttüğü, serale­ tin i artırdığı, direncini örgütlediği ve kurtuluş eğilimle­ rin i geliştirdiği ölçüde, kısacası, modern sın ıf s a v aşı m ı , emek ile sermaye arasındaki savaşını biçimlendiği ölçü­ de devlet iktidarının fizyonomi ve niteliği de çarpıcı bir değişikliğe uğradı . Bu iktidarın ereği her zaman düzen in, yani varolan toplumsal düzenin korunması, ve bun un so­ nucu, üreticiler sınıfının bağımlılaştırılması ve temellük­ çüler sınıfı tarafından sörnürülmesi olmuştu. Ama, bu düzen tartışılmaz ve sözgötürmez bir zorunluluk olarak kabul edildiği sürece, devlet iktidarı kendine bir yansızlık görünüşü verebiliyordu. Yığınların, eşyanın değiştirile­ meyen düzeni olan bağı m l ı l ı ğını sürdürüyordu o: yığın- lar tarafından karşı çıkılınaksızın katlanılan ve onların "doğal üstleri" tarafından kaygısızca yararlanılan toplum­ sal bir gerçeklik idi bu. Toplumun kendisi sınıflar sava­ şımının yeni bir evresine girdiği zaman, onun örgütlen­ miş kamusal gücünün, devlet iktidarının niteliği de değiş­ meden kalamazdı (belirli bir değişikliğe uğramaktan geri kalamazdı) . Sınıf zorbalığı aleti, zenginlik üreticilerinin kendi temellükçülerine toplumsal bağımlılığını zorla sür­ dürmekle yükümlü siyasal makine, sermayenin emek üze­ rindeki iktisadi egemenlik aleti niteliğini, gitgide geliş­ tirmeliydi. Sonucu devlet aygıtının yönetimini egemen sınıfların bir kategorisinden bir başkasına aktarmak olan her yeni halk devriminden sonra, devlet iktidarının bas­ tırıcı niteliği gcli:?mekten ve kendini daha acımasız bir biçimde göstermekten geri kalmadı; çünkü, devrim tara­ fından yapılan, ve onun tarafından güvence altına alı­ nır görünen vaatler, ancak zor kullanma aracı ile bozu­ labilirlerdi. Ayrıca, ardarda gelen devrimler tarafından yapılan değişiklikler. toplumsal bir gerçekliğin, sermaye­ nin büyüyen iktidarının siyasal onaylanmasından başka bir şey de değildiler. Bundan ötürü, bu değişiklikler, dev­ let iktidannın kendisinin, gitgide daha çok, işçi sınıfının dolaysız düşmanlarının ellerine verilmesine yöneldi. Böy­ lece, Temmuz Devrimi , iktidarı, toprak sahiplerinin el­ lerinden büyük sanayicilerin (büyük kapitalistlerin) el­ lerine, ve Şubat Devrimi de, yönetici sınıfın, işçi sınıfı� na karşıtlıkları içinde birleşmiş, "düzen partisi", kendi öz sınıf egemenlikleri düzeni içinde birleşmiş bölüntüler topluluğunun ellerine aktardı. Parlamenter cumhuriyet döneminde, devlet iktidarı, ensonu, üreticiler yığınına karşı temellükçüler sınıfı tarafından kullanılan, açık bir savaş aleti durumuna geldi. Ama, açık iç savaş aleti ola­ rak, bu devlet iktidarı ancak iç savaş döneminde kulla­ ııılabilirdi, ve parlamenter cumhuriyetin varoluş koşulu 266 da, öyleyse açıkça ilan edilmiş bir iç savaşın sürdürülme­ si, iç savaşın kendi adına yapıldığı o "düzen"in ta ken­ disinin yadsınması idi. Bu ancak kasınınalı (spasmodique) ve olağanüstü bir durum olabilirdi. Bu iktidar, toplumun normal siyasal biçimi olarak kabul edileme;r. bir şey, orta sınıflar yığını için bile katlanılamaz bir şey idi. Demek ki, tüm halk direniş öğeleri yerle bir edilince, parlamenter cumhuriyet İkinci imparatorluk karşısında yok ola­ caktı (yerini İkinci İmparatorluğa bırakacaktı) . imparatorluk, ulusun üreticiler çoğunluğuna, serma­ ye ile emek arasındaki sınıflar savaşımının dışında (çatı­ şan bu iki toplumsal güce kayıtsız ve karşı) gibi görünen köylülere dayandığını i leri sürüyordu. Devlet i ktidarını, sanki yönetilen sınıfların olduğu gibi, yönetici sınıfların da üstünde bulunan bir güçmüı? gibi uyguluyordu. Biri­ lerine de öbürlerine de, (sınıflar savaşımının siyasal, ve dolayısıyla devrimci biçimini ortadan kaldırarak) bir bı­ rakışma dayatıyordu. Temellükçüler sınıfınlll parlamen­ ter, ve dolayısıyla doğrudan doğruya siyasal gücünü en­ gelleyerek, devlet iktidarıııı dolaysız sııııf zorbalığı bi­ çiminden yoksunlaştırıyordu. imparatorluk, eski toplum­ sal düzene bir soluk alacak zamanı sağlamaya yetenekli tek devlet biçimi idi. Böyle olduğu için tüm dünyada "düzenin kurtarıcısı" olarak alkışlandı, ve yirmi yıl bo­ yunca tüm dünya zenci köle satıcıları için bir hayranlık konusu oldu. Kaliforniya, Avustralya137 ve Birleşik Dev­ letler'in olağanüstü gelişmesi aı·acıyla dünya pazarının durumunda görülen değişiklikler ile düştirndeş ol an ege­ menliği altında, eşi hala görülmemiş bir sınai etkinlik dönemi başladı. Bu bir borsa oyunu, mali dolandırıcılık­ lar, serüvenci hisse senetli şirketler içki alemi oldu. Bun­ dan, orta sınıfların mülksüzleştirilmesi aracıyla, hızlı bir sermaye yoğunlaşması sonucu çıktı , ve kapi talist sınıf ilc işçi sınıfı arasındaki uçurum genişledi. Doğal eğilimleri · özgürlük kazanan kapitalist reJımın tüm alçaklığı, zin­ cirlerinden boşandı. Bu aynı zamanda yukarı sınıfların bir lüks ve aşağılık tutkular içki alemi de oldu. Hükü­ met iktidarının bu son biçimi onun aynı zamanda en bo­ zulmuş biçimi idi de. Bir serüvenciler çetesi tarafından devlet kaynaklarının utanmaz bir yağmalanması oldu, fuhşun, her şeyin sahte çalımlar içinde olduğu yapmacık bir yaşamın doruğu oldu bu. Tepeden tırnağa düzmece parlaklık dol u hükümet iktidarı, çamura batıyordu. Dev­ let aygıtının kendisinin ilerlemiş çürümüşlüğü ve onun gölgesinde açılıp serpilen tüm toplumsal gövdenin dağıl­ ması, gözü bu altın, kan ve çamur rejiminin Avrupa ağır­ lık merkezini Paris'ten Berlin'e aktarma yapmakta olan Prusya süngüleri tarafından gözler önüne serildi. Son ve en bozulmuş biçimi altındaki, yüce ve aşağılık gerçekliği içindeki devlet iktidarı, Paris işçi sınıfının de­ vireceği, ve sadece bu sınıfın toplumdan kökünü sökebi­ leceği o devlet iktidarı, işte bu idi. Parlamentarizme ge­ lince, o kendi öz kuzucukları ve imparatorluk tarafından öldürülmüştü. İşçi sınıfının yapması gereken tek şey, onu diriltınemek idi. İşçilerin ortadan kaldıracağı şey, eski toplum hükü­ met iktidarının azçok yetkinlikten uzak bir biçimi değil, ama yüce ve kesin biçimi, imparatorluk biçimi altındaki bu iktidarın ta kendisi idi. Imparatorluğun dolaysız anti­ tezi, Komün idi. Kısacası, Komün , esld hükümet aygıtının, kendi mer­ kezlerinde, Paris'te ve Fra n sa n ı n öbür büyük kentlerin­ de başlangıç niteliğindeki yıkılışı, ve işçi sınıfının müs­ tahkem mevkileri olan Paris'te ve büyük kentlerde, işçi sınıfının hükümeti olan gerçek bir özerk hükümet ile değiştirilmesi anlamına geliyordu. Kuşatmadan yararla­ narak, Paris kendini bir musal Muhafız ilc değiştirilmiş bulunan ordudan kurtarmıştı. 1 8 Mart ayaklanması, an' 268 �ak bu durum sayesinde olanaklı duruma gelmişti. Bu edimsel durum bir kurum biçimine gelmeli, ve büyük kentler Ulusal Muhafızı, hükümet kapkaççılığına karşı silahlan mış halk, hükümeti halka karşı savunan sürekli urdunun yerine geçmeliydi. Komi.i n, çeşitli ilçelerin (Pa­ ris bu işin başlatıcısı ve örneği olduğundan, başvuraca­ ğımız kaynak o olacaktır) , tüm yurttaşların oyu ile se­ çilmiş, sorumlu ve her an görevden geri alınabil ir bele­ diye meclisi üyelerinden bileşecekti. Bu topluluğun ço­ ğunluğu, doğal olarak işçilerden ya da işçi sınıfının ta­ nınmış temsilcilerinden oluşacaktı. Hareketli ve parla­ m�nter olmayan, aynı zamanda hem yürütmeci hem de yasamacı bir gövde olacaktı o. Polis görevlileri, merkezi bir hükümet görevlileri olacak yerde, Koroünün h izmet­ karları olacak, ve yönetimin tüm öbür kesimlerinin me­ murları gibi, her zaman Komün tarafından görevden ge­ ri alınabilir kalarak, onun tarafından atanacaklardı. Bü­ tü n memurlar, Koroünün kendi üyeleri gibi, görevlerini işçi ücretleri karşılığı yerine getireceklerdi. Yargıçlar da seçilir, geri alınabilir ve sorumlu olacaklardı. Girişkenlik, bütün toplumsal sorunlarda, Komünün yetkisine giriyor­ du. Kısacası, tüm kamusal görevler, hatta merkezi bir hükümete bağlı olacak ender görevler bile, Komün me­ murları olan, ve dolayısıyla, Komün denetimi altına kon­ muş görevliler tarafından yi.iklen ileceklerdi. Merkez gö­ revlerin, halk üzerindeki otorite görevlerinin değil, ama Ulkenin genel ve günlük gereksinmeleri tarafından ge­ rektirilen görevlerin, bundan böyle sağ·Ianamayacakları­ nı söylemek, öbür şeyler arasında, bir saçmalıktır. Bu görev ler varolacaklardı, ama görevlilerin kendileri, eski hükümet aygıtında olduğu gibi, artık gerçek toplum üze­ rine yükselemiyorlardı; çünkü görevler, Komün memur­ ları olan, ve dolayısıyla, gerçek bir denetim altına kon­ muş bulunan görevliler tarafından yüklenileceklerdi . Ka- mu görevi, merkezi bir hükümet tarafından kendi aletle­ rine verilmiş, kişisel bir özgülük olmaktan çıkacaktı. Sürekli ordu ve hükümet polisi ile birlikte, maddi hastır­ ma gücü kırılacaktı. Tüm kiliselerin, mülk sahibi kurum­ lar oluşturdukları ölçüde mülksüzleştirilmesi aracıyla, tüm devlet okullarında (parasız eğitim ile aynı zamanda) din­ sel eğitimin yasaklanması aracıyla, iman sahiplerinin sa­ dakaları ile yaşamak üzere, rahiplerin özel yaşamın dünyadan dingin el-ayak çekmişliğine gönderilmesi ara­ cıyla, tüm eğitim kurumlarının hükümet denetim ve zor­ balığından kurtarılması aracıyla, tinsel baskı gücü orta­ dan kaldırılacaktı. Bilim sadece herkesin harcı olmakla kalmayacak, ama hükümet baskısı ve sınıf önyargıları en­ gellerinden de kurtarılacaktı. Belediye vergileri Komün tarafından konulup Komün tarafından alınacak; kamu yararı vergileri komünsel görevliler tarafından alına­ cak ve genel çıkar gözetilerek Komün tarafından kulla­ nılacaklardı r (genel çıkar yönünde kullanılmaları da Ko­ münün kendisi tarafından denetlenecektir) . Hükümetin toplum üzerindeki bastırma ve otorite gücü, demek ki salt bastırıcı örgenlikleri içinde ortadan kaldırılacak, ve hükümet gücünün yerine getirilmesi ge­ reken meşru görevlerine gelince, bu görevler toplum üze­ rine konmuş bir örgenlik tarafından değil, ama toplu­ mun kendisi nin sorumlu görevlileri tarafından görülecek­ lerdi. 7) SONUÇ Savaşan, çalışan, düşünen, tarihsel girişkenliğinin sar­ hoşluğu ile coşmuş, kahraman gerçeklik dolu Paris, do­ ğum ağrıları içindeki yeni toplumdur, ve o, karşısında­ ki Versailles'da, eski toplumu, o zamanı geçmiş hileler ve o birikmiş yalanlar dünyasını görmektedir. O dünya- nın gerçek temsili, Fransa'da sınıf egemenliğ·inin ardarda ete kemiğe bürünmüş bulunduğu tüm o müteveffa re­ j imlerin ne dediği anlaşılınayan vampirleri ile dolu şu kırsal meclistir. Başında parlamentarizmin yaşlı bir şak­ labanı bulunur, ve kılıcı da, Paris'i Prusyalı yenicinin gözleri önünde bombalayan bonapartçı capitulard'ların31 ellerindedir. İki nci İmparatorluğun, yıkılışı içinde, Fransa üzerine yığmış bulunduğu engin yıkıntılar, onlar için daha önce­ ki yıkıntıların, lejitimizm ya da orleancılığın molozları­ nı topraktan çıkarma ve yüzeye atma fırsatından başka bir şey değildirler. Yaşam alevi, tüm geçmiş göçlerin mezar kokusu ha­ vası içinde yanmalıdır. (Soludukları hava bile, tüm geç­ m i ş göçlerin mezar kokusudur.) Onlarda, yaşama karşı ortak komploları, sınıf çıkar­ J aı·ı ı ı ın hencill i�i, Fransı z toplum gövdesinden beslenme istl'klel'i, ortnk zen ei köle satıcıları çıkarları, şimdiki zuı nu ı ı ıw frt'tl(•ri vt• Paris'e ka rş ı savaşları dışında, gerçek h i ç bi r �ey yoktur. Lou is-Phil ippe saltanatın ı n o yaşlı fosilinden, Louis XIV'ün sarayında, Ul usal ME'cliste: "Biz devletiz" ("Dev­ l et, b i z i z ) ı :ıK diye haykıran kont Jaubert'den, 1 789'daki öncellerine oranla ne derecede yozlaşmış bulundukları­ lll göstermek için toplantılarını Jeu de paume'da yapan Thiers'nin cumhuriyetçi dalkavuklarına değin, onlarda her şey karikatürdür. Thiers başta, çoğunluğun büyük yığını, lejitimistler ve orleancılar grupları, ve, ek olarak da, "eski usul" cumhuriyetçiler arasında bölünmüş bulunuyor. Bu bölün­ tülerden herbiri kendi restorasyonu, ve cumhuriyetçiler de parlamenter cumhuriyetin restorasyonu için dolaplar çeviriyor. Cumhuriyetçiler umutlarını Thiers'nin yaşlı ken­ dini beğenmişliğine bağlıyor, onun egemenliğinin cum" huriyetçi dekorunu oluşturuyor ve, Paris'i Thiers'nin kol­ Iarına atmaya ve Saisset ile birlikte silahsızlandırmaya giriştikten sonra, Paris'e karşı bonapartçı generallerin savaşını kendi varlıkları ile onaylıyorlar ! Bu üzgün yüzlü şövalyelerin, bile isteye kabul ettikleri aşağılanmalar, sı­ nıf egemenliğinin özel biçimi olarak cumhuriyetçiliğin nereye değin düşmüş bulunduğunu gösterir. Thiers, onla­ rı düşünerektir ki, Seine-et-Oise belediye başkanları top­ luluğuna, onların en çok isteyebilecekleri şeyi soruyordu. "0, basit yurttaş, devletin başında değil miydi?" 1830'dan 1870'e değin tüm ilerleme, işte şu: Louis-Philippe o zaman cumhuriyetierin en iyisi idi, ve şimdi cumhuriyetierin en iyisi olan, Louis-Philippe'in bakanı, küçük Thiers'nin ta kendisi. Gerçek görevlerini -Paris'e karşı savaş- imparator­ luk askerleri, jandarma ve polis aracıyla, emekli bona­ partçı generallerin kamutası altında yerine getirme zo­ runda, 1848-1851 rej imleri dönemindeki gibi, imparator­ luğun ikinci bir restorasyonunun aleti olmaktan başka bir şey yapmadıklarından kuşkulanarak, çizmeleri içinde tir tir titriyorlar. Papalık zuhafları, Cathelineau'nun Yen­ deelileri ve Charette'in Bretonları, gerçeklikte onların "parlamenter" ordularıdırlar, ve imparatorluk gerçek­ liğine oranlandıkları zaman, bunlar bir ordu hayaletin­ den başka bir şey değildirler. Cumhuriyetin kendisi adı­ na öfkeden tepeleri attığı sırada, Bismarck'ın dayattığı buyrukları bu cumhuriyet adına kabul ediyor, Fransa'nın zenginliğinden arta kalan şeyleri iç savaşta onun adına saçıp savuruyor, Paris'i onun adına ele veriyor, başkal­ dırıcılara karşı olası sürgün yasalarını onun adına ha­ zırlıyor, Fransa üzerindeki diktatörlüklerini onun adına kuruyorlar. 1815'ten 1848'e değin kendi öz rejimleri altında her zaman karşı çıktıkları, cumhuriyet tarafından onlara karşı yürürlüğe konduktan sonra, Mayıs 1850'de yurur­ lükten kaldırdıkları, ve şimdi de, onunla birlikte kabul ettikleri şeyin plebisitler imparatorluğu olduğunu unu­ tarak, imparatorluğun ona vermiş bulunduğu bozulmuş biçim altında kabul ettikleri genel oy hakkını tanık diye ileri sürüyorlar! Kendileri, hatta genel oy ile de olsa, ka­ bul edilmez kimselerdir! Paris'i, ulusal birliğe karşı başkaldırınakla kınıyor­ lar, ve ilk sözleri, Paris'in başkentsizleştirilmesi aracıyla bu birliğin başını kesmek oldu. Paris, onların ister gibi gö­ ründükleri şeyi gerçekleştirdi; nedir ki, o, bu işi onla­ rın diledikleri gibi, geçmişin gerici bir kuruntusu olarak değil, ama geleceğin devrimci bir savunusu olarak yaptı. Şoven Thiers, Paris'i 18 Marttan bu yana "Prusya müda­ halesi" ile tehdit ediyor, Bordeaux'da "Prusya müdaha­ lesi" y a nd aşı olduğunu ilan etti, gerçeklikte Paris'e kar­ şı, sadece Prusya'nın ona vermiş bulunduğu araçlar sa­ yesinde hareket ediyor. Bu şovenizm şaklabanına oranla, Bourbon'lar iizsaygının ta kendisi idiler. Restorasyonlannın -eğer zafer kazanırlarsa- adı ne olursa olsun, başına geçirdikleri mutlu taht isteklisi kim olursa olsun, bu restorasyonun gerçekliği, kendi çürü­ müş sınıflarının yüce ve zorunlu siyasal egemenlik biçi­ mi olan imparatorluktan başka bir şey olamaz. Eğer onu yeniden kurma başarısını gösteriderse -ve başarı kaza­ nan restorasyon planı hangisi olursa olsun, onu yeniden kurma zorundadırlar-, temsil ettikleri eski toplumun çü­ rümesini ve savaştıkları yeni toplumun olgunlaşmasını hızlandırmaktan başka bir şey sağlayamayacaklardır. Bu­ lanık bakışları müteveffa rejimierin siyasal dış görünüşle­ rinden başka bir şeyi seçmiyor, ve başlarına bir Henri V ya da Paris kontunu g�çirerek onları diriltıneyi düşlü­ yorlar. Bu siyasal üstyapıları taşımış bulunan toplumsal gövdelerin yıkılınaya yüz tuttuklarını, bu rejimierin an2 73 cak Fransız toplumunun şimdi aşılmış bulunan koşulları içinde ve geçip gitmiş evrelerinde olanaklı olduklarını, ve Fransız toplumunun ancak ve ancak çürüme durumundaki imparatorluk rejimi ile yenilik taşıyıcısı emek cumhuriye­ ti arasında bir seçim yapabileceğini hiç mi hiç görmüyor­ lar. Siyasal biçimler çevrimlerinin, toplumun geçirdiği gerçek değişikliklerin siyasal dışavurumundan başka bir şey ol�adıklarını görmüyorlar. Savaş zaferlerinin kaba sevinci içinde, Fransız toplu­ munun acılarını seyreden ve bir Shylock'un pinti hesap­ ları ve Krautjunker'in* saygısız kabahğı ile onları sömü­ ren Prusyalılar, imparatorluğu Alman toprağına aktarmak­ la kendi kendilerini çoktan cezalandırmış bulunuyorlar. Kendi kendilerini, Fransa'da, eski düzen ile birlikte onları da silip süpürecek olan yeraltı akımları özgürleştirme­ ye mahkum etmiş bulunuyorlar. Belki Paris Komünü ye­ nilecek, ama girişmiş bulunduğu toplumsal devrim mu­ zaffer olacak. Her yer, onun doğum yeridir. PARÇALAR Thiers'nin Bültenlerinin Yalanları Şu engin Versailles aldatmacası, onun yalancı nite­ liği, Thiers'den, "şeylerin gerçekliği" kendisi için ancak "parlamenter anlam"da, yani yalan biçimi altında varo­ lan bu profesyonel yalancıdan başka hiç kimsede bu kadar iyi ete kemiğe bürünüp, yoğunlaşamazdı. Başpiskoposun mektubuna yanıt verirken, "Versailles birliklerine maledilen sözde idam ve misiZlemeleri ( ! ) " se­ rinkanlılıkla yadsıyor, ve bu saygısız yalanı da kendi • Katı toprak ağası. -ç. 27 "köylüler"i tarafından tam da bu erekle seçilmiş bir ko­ misyona doğrulatıyor. Bu marifetlerin, bonapartçı gene­ rallerin kendileri tarafından muzafferane ilan edildikle­ rini adamakıllı biliyor. Ama terimin "parlamenter an­ lam"ında, bu marifetler hiç olmamış. Paris'in bombalanması üzerine 16 Nisan günlü genel­ gesinde: "Eğer birkaç top sesi duyuluyorsa, bu Versailles ordu­ sunun işi değil, kendilerini göstermeye cesaret edebildik­ leri zaman, savaştıklarına inandırmak isteyen bazı asile­ rin işidir." Herkesi dövüştüğüne inandırmak için kendi kendini bombalayan elbette Paris! Daha sonra: "Bizim topçumuz bombalamıyor: topa tutuyor, evet." Thiers'nin Moulin-Saquet üzerine bülteni (4 Mayıs) : "Paris'in onu ezen korkunç zorbalardan kurtarılması" (Pa­ ris ulusal muhafızıarını uykuları içinde öldürerek) . Çekirdeğini Valentin'in jandarmaları ile Pietri'nin sergents de vi zı e inin * oluşturduğu, papalık zuhafları, Cha­ rette'in Cheuan'ları ve Cathelineau'nun Vendee'lileri ile pekiştirilmiş, tutsaklıktan Bismarck'ın lütfu ile kurtul­ muş bonapartçı başıbozuk asker tortusu, hepsi de kaçak ve aralıkçı teslimden yana generaller tarafından yöneti­ len bu alacalı bulacalı orduyu, o "Fransa'nın şimdiye de­ ğin sahip olduğu en güzel ordu" olarak vaftiz etti. Elbet­ te, eğer Prusyahlar hala Saint-Denis'de konaklıyorlarsa, bu, Thiers onları bu "güzeller güzeli ordu"nun görü­ nüşü ile korkutmak istediği içindir. Bu güzel ordu gibi, "Fransa'da bugüne değin varolan en liberal ve en özgürce seçilmiş meclis" de Versailles'ın çağdışılığıdır. Thiers, belediye başkanlarına vb., "sözünü ' • Polislerinin. -ç. 275 hiç bir zaman bozmamış bir adam" olduğunu anlatarak, elbette parlamenter anlamda, tuhaftıklarını taçlandırı­ yor. O, cumhuriyetçilerin en içtenidir ve (27 Nisan oturu­ mu) : "Meclis ondan bile daha liberaldir." Belediye başkanlarına: "Bugüne değin hiç bozmamış bulunduğum", parlamenter anlamda, yani bugüne değin hiç tutmamış bulunduğum "sözüme güvenilebilir". "Mec­ lis, Fransa'nın seçmiş bulunduğu en liberal meclislerden biridir." Kendisini Lincoln'e ve Parislileri de Güneyin başkal­ dıran zenci köle satıcılarına benzetiyor. Güneyliler, emek köleliğini koruyup sürdürmek için, topraksal bir ayrılma, Birleşik Devletler'den ayrılmak istiyorlardı. Paris, eme­ ğin kurtuluşunu sağlamak için, Bay Thiers'nin kendinden ve onun temsil ettiği çıkarlardan ayrılma, onu iktidardan ayırmak istiyor. Bonapartçı generallerin, jandarma ve Chouan'ların Paris'ten aldıkları öç, emeğe karşı sınıf savaşının bir zo­ runluluğudur, ama, bültenlerinin küçük tiradında, Thiers bunu, gözdesi Napoleon I'e karikatür olarak öykünmek için bahane olarak alıyor, ve Fransız ordusunun, Parisii­ lere karşı savaşı ile, Prusyalılara karşı savaşta yitirmiş bulunduğu şanlılığı yeniden kazandığını ileri sürdüğü za­ man, tüm Avrupa'nın alay konusu durumuna geliyor. Böylece tüm savaş, gizli bir biçimde onun kendi başko­ mutanlığı altına verilmiş, onun kendi ordusu tarafından girişilen, onun kendi savaşlarını betimleyecek olmaktan çok mutlu bir bücürün çocukça kendini beğenmişliğine · özgürlük kazandırmaya yönelik, katıksız bir çocuk oyunu olarak görünüyor. Ve Paris ve taşra karşısında, yalanları doruğuna varı­ yor. Prusyalıların gizli yardımına karşın, gerçeklikte, "Fransa'nın bugüne değin sahip olduğu en güzel ordu"yu iki aydan bu yana köstekleyen Paris, aslında sadece bir tek şeyden kaygı duyuyor: kendi "korkunç zorbalar"ın­ dan Thiers tarafından kurtarılmak, ve bu nedenle Paris, bir avuç caniden başka bir şey olmamakla birlikte, ona karşı dövüşüyor. O [Thiers -ç.] , Komünü, bir avuç kürek mahkumu, bir avuç "salıverilmiş" olarak, ayaktakımı olarak göster­ mekten yorulmuyor. Paris "kendisini ezen affreux• zorba­ lar"dan onun tarafından kurtarılmayı istediği için ona kar­ şı dövüşüyor. Ve bu "bir avuç" serüvenci, yenilmez Mac­ Mahon tarafından yönetilen ve Thiers'nin kendisinin Na­ poleon dehası tarafından esinlendirilen "Fransa'nın bu­ gü n e d e ği n sahip olduğu en güzel ordu"yu iki aydan bu yana köstekliyor ! Paris'in direnişi bir gerçekJik değil, ama Paris üze­ rine Thicrs'n i n yalanları bir gerçeklik. Paris'in tüm sağlıklı öğeleri, onu savaş başarıları ile yalanlamakla yetinmeyerek, yalan dünyasından çıkarmak için ona boşuna başvurmuşlardır. "Paris hareketini, onun nedeni ve hareket noktasın­ dan başka bir şey olmamış olan Montmartre baskını ile hiç mi hiç karıştırmamak gerek; bu hareket Paris'in vic­ danına kök salmıştır; şu ya da bu nedenle, kendini bu ha­ reketten uzak (dışında) tutmuş bulunanların çok büyük bir bölümü bile, bundan ötürü gene de onun toplumsal meşruiyetini yadsımıyor." Bunu söyleyen kim? 7.000-8.000 tüccar ve sanayici adı­ na konuşan sendikal chambres** delegeleri. Onlar bunu Thiers'nin kendisine söylemek için Versailles'a gittiler. Cumhuriyetçi Birlik Derneği, 1 16 Mason Locaları, delegas­ yanları ve gösterileri aracıyla, aynı şeyi söylüyorlar. Ama • Korkunç. -ç. •• Odalar. Sendikal odalar, meslek odaları. 277 -ç. o, bu işten vazgeçmek istemiyor. Moulin-Saquet konusundaki bülteninde ( 4 Mayıs) : "300 tutsak . . . başkaldırıcılar birliğinin geri kalanı, savaş alanında 150 ölü ve yaralı bırakarak, dörtnala sı­ vıştı. . . . İşte Komünün kendi bültenlerinde göklere çıka­ rabileceği zafer. Paris az zaman sonra onu ezen korkunç zorbalardan kurtarılacak."* Ama savaşan Paris, gerçek Paris, onun Paris'i değil. Onun kendi Paris'i sadece parlamenter bir yalan. "Zen­ gin Paris, aylak Paris, kapitalist Paris", kozmopolit ker­ hane, onun kendi Paris'i işte budur. İşte kendine dönmek isteyen Paris; gerçek Paris, "aşağılık kalabalık" Paris'i. Cesaretini "barışçıl yürüyüş" ve Saisset'nin kaçışında gös­ termiş bulunan, "aile, din, düzen" ve özellikle "mülkiyet adamı"na takılan cocottes** tarafından izlenerek, şimdi Versailles, Rueil, Saint-Denis ve Saint-Germain-en-Laye'­ ye üşüşen Paris, aylak sınıfların Paris'i, yapılmakta olan savaşlara tiyatro dürbünü ile bakarak oyalanan, iç savaşı hoş bir eğlence sayan francs-fileurs'ün74 Paris'i, işte Bay Thiers'nin Paris'i bu; Cablence göçünün,75 Bay de Calon­ ne'un Fransa'sı olması gibi, Versailles göçü de Bay Thiers'­ nin Fransa'sı. Eğer Komünden Thiers, onun "köylüler"i, onun de­ cembriseurs*** ve jandarmaları tarafından kurtarılmak is­ teyen Paris bir yalansa, Paris'ten Thiers ve "köylüler"i tarafından kurtarılmak isteyen taşra da bir o kadar ya­ landır. Frankfurt'ta barış antlaşmasının imzalanmasından ön­ ce,139 Paris'e karşı dövüşrnek üzere, Ulusal Muhafız ve gö­ nüllü taburlarını Versailles'a göndermeye çağırmak için, Thiers taşraya başvurdu. Taşra, bu isteği kesin olarak ge• Tüm alıntı metinde Fransızcadır. -Ed. Kokotlar, hafifmeşrep kadınlar. -ç. • • • Aralıkçıları. --<;. •• ri çevirdi. Sadece Bretagne, "ak bayrak altında dövüşen, herbiri göğsünde ak kumaştan bir İsa yüreği taşıyan ve: Vive le roi ! * diye haykıran" bir avuç Chouan gönderdi. Taşra onun çağrısını işte böyle dinledi; öyle ki, Thiers, Bismarck tarafından salıverilen Fransız tutsaklarını gön­ derme, papalık zuhaflarını (kendi taşrasının tek gerçek si­ lahlı temsilcileri) alma, ve 20.000 jandarma ile 12.000 ser­ gents de ville'i** ordusunun çekirdeği durumuna getirme zorunda kaldı. Paris'i taşradan yalıtınaya (ayırmaya) çalıştığı yalan duvarına, manevi abluka ve polis ablukasına karşın, taş­ ra, Paris'e karşı savaşmak üzere taburlar gönderecek yer­ de, onu Paris ile barış isteyen öylesine bir delegasyon yağ­ muruna uğrattı ki, sonunda onları kişisel olarak kabul etmekten vazgeçti. Taşra tarafından gönderilen, ve çoğu Paris ile hemen bir bırakışma yapılmasını, "görev süresi­ nin bi ttiği i ç i n " meclisin dağılmasını, ve Paris'in istediği belediye hakları nın verilmesini isteyen çağrıların tonu öylesine yaralayıcı idi ki, Dufaure, "barışmaya karşı genel­ ge"sinde bu çağnlara karşı valileri uyarıyor. Buna kar­ şılık, köysel Meclis ve Thiers, taşradan bir tek onama çağ­ rısı almadılar. Ama, taşranın, taşra üzerindeki "yalan"ları konu­ sunda, Thiers'ye yönelttiği grand defi,*** onun yönetimi al­ tında, onun meclisi tarafından oylanmış bulunan bir yasa temeli üzerinde yapılan 30 Nisan belediye seçimleri ol­ du. Ötesi herisi budanmış Fransa'ya hala kalan 35.000 Ko­ mün tarafından seçilmiş (yuvarlak rakam) 700.000 bele­ diye meclisi üyesi üzerinden, lejitimist, orleancı ve bona­ partçılar birarada 8.000'i bile bulmuyorlardı! Ara seçim­ ler daha da kötü oldu. Şaşırtmaca ile ve düzmece bahane• Yaşasın Kral! --ç. •• Polis. -ç. ••• Büyük meydan okuma. -ç. 2'19 ler altında seçilmiş bulunan Ulusal Meclisin, Fransa'yı, Fransız taşrasını, Paris eksi Fransa'yı ne ölçüde temsil ettiğini de bu durum açıkça gösterir! Ama, Thiers'nin kendi 1834 yasasına ve 1855 tarihli bir imparatorluk yasasına dayanarak karşı çıkmış bulunduğu, taşradaki büyük kentler belediye delegelerinin Bordeaux'­ daki bir toplanma tasarısı, 140 onu, tıpkı "kendi" Paris'inin bir yalan olduğu gibi, kendi "taşra"sının da bir yalandan başka bir şey olmadığını itiraf etme zorunda bıraktı. Taş­ rayı, "yapma" Paris'e benzemek, "komünizmin ve başkal­ dırmanın temellerini atmak" ihemekle suçluyor. Son gün­ lerde, ona, Paris ile barış isteyen Nantes, Vienne, Cham­ bery, Limoux, Carcassone, Agers, Carpentras, Montpel­ lier, Privas, Grenoble, vb. belediye meclisleri tarafından bir başka yanıt verildi. "Cumhuriyetin kesin doğrulamasını, komünsel hak­ ların tanınmasını", Vienne belediye meclisinin dediği gibi, "8 Şubatta seçilenler, aday oldukları sırada, genelgelerinde vaadetmiş bulunuyorlardı. Dış savaşı durdurmak ıçın, o (Ulusal Meclis) iki eyaleti bıraktı ve Prusya'ya 5 milyar vaadetti. İç savaşa son vermek için ne yapmaz?"* (Tam tersine. İki eyalet onun "özel" mülkiyeti değil, ve ödenecek 5 milyara gelince, o da onun tarafından değil, Fransa halkı tarafından ödenecektir.) Öyleyse Paris her ne kadar, taşranın, tüm devlet güç­ lerine karşı ona yardım etmeksizin, barışçıl gösterilerle yetindiğinden haklı olarak yakınabilirse de . . . , taşra, bu­ ' nunla birlikte, Thiers'nin ve meclisin kendisini temsil et­ me hakkını, ikircil olmayan terimlerle yadsımıştır; tüm varoluşları gibi, onların kendi taşralarının da bir yalan olduğunu, bir aldatmaca ve bir dolap olduğunu ilan etmiş­ tir. • Tüm alıntı metinde Fransızcadır. -Ed. 280 Genel Konsey, Paris Enternasyonal seksiyonlarının şanlı Paris devriminde üzerlerine almış bulundukları yük­ sek rolden ötürü gurur duyar. Alıkların düşündükleri gibi, ne Paris seksiyonu, ne de Enternasyonalin herhangi bir başka kolu, bir merkezden un mot d'ordre* almış olduğu için değil. Ama tüm ülkeler işçi sınıfının, Enternasyonale katılan ve onun fikirlerini benimseyen en iyi bölümü, her yerde, kesenkes, işçi sınıfı hareketlerinin yönetimini eli­ ne aldığı için. Daha Bismarck'ın tutsaklarının ona Fransa'yı teslim ama buna karşılık, Paris'e boyuneğdirme açık <.'r·eğ i y l e , ellerinde bir muhafız gücü bulundurma izni al­ d ı k l a r ı tl's l i m şartıaşması günü, Paris** tetik üzerinde idi. Ulusa l M u ha fı:r. yeniden örgütlendi ve komutasını, bazı es­ ki boııapartçı b i r l iklerin kal ı n t ıs ı dışında, başkentin bölük, tabur ve bata ry a l :ı n n tümü tarafından seçilmiş bir merkez korniteye verd i . P nısya l ı l ar ı n Pa ri s c girmesinden bir gün önce, Prusyalı l ar ı n işga l edecekleri mahallelerde capitu­ lard' l a r tarafından kahpece yüzüstü bırakılmış bulunan top ve mitrailleuse'lerin, Montmartre, Belleville ve La Vil­ lette'e taşınmasını, Merkez Komite sağladı. (•tt. i k l eri, ' Silahlı Paris, karşı-devrimci komplonun yolu üzerin­ deki tek ciddi engel idi. Öyleyse Paris'i silahsızlandırmak gerekiyordu. Bu konu üzerinde, Bordeaux Meclisi içtenli­ ğin ta kendisi idi. Eğer "köylüler"in yüz kızartıcı uğultusu kendini anlatmaya yetmiyor idiyse, Paris'in Thiers tara• Bir slogan. -ç. •• Bundan sonra, eıyazmasının sayfa numarası verilmemiş üç say­ fası üzerine yazılmış bir metin geliyor: ikinci paragrafta "s. 9" notu var. -Ed. 281 fırıdan triumviranın -decembriseur• Vinoy, bonapartçı j andarma Valentin ve cizvit general Aurelle de Paladi­ nes- sevecen özenine teslimi, Paris'in silahsızlandırılma­ sının sona! ereğine ilişkin son kuşkuyu da dağıtabilirdi. Ama, ereklerini her ne kadar içtenlikle itiraf ettilerse de, bu canavar canilerin iç sav:ış açma bahaneleri, yalanların en utanmazı, en yüzsüzü (apaçığı) oldu. Paris Ulusal Mu­ hafız topçu birlikleri, diyordu Thiers, devlete aittir, ve devletin olmalıdır. Gerçek ise, şu: Daha Bismarck'ın tut­ saklarının ona Fransa'yı teslim ettikleri, ama Paris'e bo­ yuneğdirme açık ereği ile kalabalık bir muhafızı kendi­ leri için korudukları teslim şartıaşması günü, Paris tetik üzerinde idi. Ulusal Muhafız yeniden örgütlendi ve kendi komutasını da, bazı eski bonapartçı birliklerin kalıntı­ ları dışında, birliklerin tümü tarafından seçilmiş bir mer­ kez korniteye verdi. Prusyalıların Paris'e girmesinden bir gün önce, Prqsyalıların işgal edecekleri mahallelerde ca­ pitulard'lar tarafından kahpece yüzüstü bırakılmış bulu­ nan top ve mitrailleuse'lerin Montmartre, Belleville ve La Villette'e taşınmasını, onun Merkez Komitesi sağladı. Bu toplar, Ulusal Muhafızın paraları ile alınmıştı. 28 Ocak antlaşmasında, resmen onun özel mülkiyeti olarak tanın­ mıştı ve, bu nitelikle, hükümete . ait silahların, yeneniere genel tesliminin dışında bırakılmıştı. Ve Thiers, Ulusal Muhafız top birliklerinin devlet mülkiyeti olduğu yolun­ daki düzmece bahane ile iç savaşa girişme cüretinde bu­ lundu! Bu toplara elkonması, Paris Ulusal Muhafızının, ve dolayısıyla, 4 Eylül devriminin genel silahsızlandırılması için hazırlayıcı önlem olmaktan başka bir işe elbette ya­ ramayacaktı. Ama bu devrim Fransa'nın yasal rejimi durumuna gelmişti. Bu devrimin cumhuriyeti, yenen ta• Aralıkçı. ---ç . rafından, teslim şartıaşması maddelerinde bile tanınmıştı. Teslim şartıaşmasından sonra, yabancı devletlerce de tanınmış, ve Ulusal Meclis onun adına toplanmaya çağrıl­ mıştı. Paris emekçileri tarafından yapılmış bulunan 4 Ey­ lül devrimi, Bordeaux'da toplanan Ulusal Meclisinin ve onun yürütmesinin tek yasal sanı idi. 4 Eylül olmasaydı, Ulusal Meclis yerini hemen genel oy ile seçilmiş ve dev­ rimin kolu tarafından dağıtılmış bulunan Corps legisla­ tif'e* bırakırdı. Thiers ve "salıverilmiş"leri, gezi izin bel­ geleri ve Cayenne'a bir yolculuk yapınama inancası rica ederek, boyuneğerlerdi. Yetkileri Prusya ile barış koşul­ larını kararlaştırmakla görevli bir noterin yetkilerinden başka bir şey olmayan Ulusal Meclis, bu devrimde önem­ siz bir olaydan başka bir şey değildi. Bu devrimin gerçek bürünümü, devrimi yapmış, devrim için açlıği n korkunç­ lukları ile birlikte beş aylık bir kuşatmaya katlanmış ve, Trochu "plan"ına kaqın, direncini sürdürerek, bu dev­ rimi taşrada korkunç bir savunma savaşı temeli durumu­ na getirmiş bulunan silahlı Paris idi. Ve şimdi, Bordeaux'­ nun ayaklanmış zenci köle satıcıları, kaba sövgülerle bir­ likte, Paris'e silahları bırakmasını, ve 4 Eylül halk dev­ riminin, Louis Bonaparte ve gözdelerinin ellerinden, onun kralcı rakiplerinin ellerine basit bir iktidar aktarmasından başka bir ereği olmadığını kabul etmesini buyuruyorlardı. Yoksa, Paris, Fransa'nın, ona canla başla bağlı savunucu­ su olarak ortaya çıkmalıydı; ve Fransa, yıkımdan ancak İkinci İmparatorluğu doğurmuş ve, onun koruyucu vasi­ liği altında, tam bir çürümüşlüğe değin olgunlaşmış bu­ lunan siyasal ve toplumsal koşulların devrimci altüst edil­ mesi ile kurtarılıp canlandırılabilirdi. Beş aylık bir açlık sonucu güçten daha da düşmüş bulunan Paris, bir an du­ raksamadı. Kapıları önünde konaklamış Prusya ordusu• Yasama Meclisi. -ç . nun bakışları altında, Fransız komplocularına bir direncin tüm tehlikelerini göze alma kahramanca kararına vardı. Ama, iç savaştan aşırı tiksinmesi içinde, Paris halk hükü­ meti, lflusal Muhafız Merkez Komitesi, meclisin kışkırt, malarına, yürütmenin kapkaççılıklarına ve ordu birlikle­ rinin Paris ve dolaylarındaki tehdit edici bir toplanma­ sına karşın, salt savunucu tutumunda direndi. 18 Mart sabahı gün ağarırken, Paris şu gök gürültüsü çığlığı ile uyandı: "Vive la Commune !"* Peki Komün, bur­ j uva sağduyusunu öylesine tedirgin eden bu sfenks, nedir? "Başkent proleterleri, diyordu Merkez Komite 18 Mart bildirgesinde, yönetici sınıfların güçsüzlük ve ihanetleri ortasında, onlar için, devlet işlerinin yönetimini ele ala­ rak durumu kurtarma zamanının gelmiş bulunduğunu an­ ladılar . . . . Siyasal iktidarı fethederek, yazgılarını ele al­ manın buyurucu görevleri ve mutlak hakları olduğunu anladılar." Ama işçi sınıfı, temellükçüler sınıfının rakip fesat ko­ mitelerinin kendi zafer zamanlarında yapmış bulunduk­ Iarı gibi, · devlet makinesini olduğu gibi ele geçirmek ve onu kendi hesabına işletmekle yetinemez. Merkezi devlet iktidarı, sistemli ve hiyerarşik bir iş­ bölümü planına göre biçimlenmiş, sürekli ordu, polis, bürokrasi, din adamları ve yüksek görevliler gibi her yer­ de varolan örgenlikleri ile birlikte, doğmakta olan bur­ juva topluma, feodalizme karşı kurtuluş savaşımında güç­ lü bir silah hizmeti gördüğü mutlak krallık çağında orta­ ya çıkar. 18. yüzyıl Fransız Devrimi, senyörel, yerel, kent­ sel ve bölgesel ayrıcalıklar saçmalığını silip süpürmüş, ve böylece toplumsal dayanağı, kesin devlet üstyapısına karşı koyan son ortaçağsal engellerden kurtarmıştır. Dev­ let kesin biçimini, modern Fransa'ya karşı eski yarı-feo• Yaşasın Komün! -ç. dal Avrupa'nın koalisyon savaşları ürünü olan Birinci im­ paratorluk döneminde kazandı. Bunu izleyen parlamen­ ter rejimler altında, hükümet iktidarının elde edilmesi, dayanılmaz çekicilik, otorite, kazanç :ve tantanaları ile birlikte, bir yandan, yönetici sınıfların rakip fesat komi­ teleri arasında anlaşmazlık nedeni durumuna geldi. Öte yandan, toplumun iktisadi değişikliklerinin gerçekleşmesi ile aynı zamanda, siyasal niteliği değişti. Sanayideki iler­ leme geliştikçe, sermaye ile emek arasındaki sınıf kar­ şıtlığı da genişliyor, yoğunlaşıyor, hükümet iktidarı git­ gide sermayenin emek üzerindeki ulusal bir egemenliği, toplumsal bağımlılığı sağlamak için örgütlenmiş bii" siya­ sal güç, basit bir sınıf zorbalığı aygıtı niteliği kazanıyor­ d u. Sı n ı f l ar savaşımının gidişinde (gelişmesinde) (akışın­ d a ) yeni b i r ilerleyici evre gösteren her halk devriminden lwrneıı ımrıra, devlet iktidarının bastırıcı gücü daha acıma­ s ı z ve her türiii k ı l ı k değiştirmeden daha uzak görünü­ yordu . Tt•mmuz Dev ı·imi, devlet aygıtının yönetimini, top­ rak sahibinden kapi taliste, işçilerin uzak düşmanından ya­ k ın düşmanına geçirdi. Du nedenle devlet iktidarı, işçi sı­ nıfı karşısında, daha açık bir biçimde belirlenmiş bir düş­ manlık ve bastırıcılık tutumu takındı. Şubat Devrimi, "toplumsal cumhuriyet" bayrağını yükseltir. Daha kendi­ ni gösterir göstermez, devlet iktidarının gerçek anlamı­ nın aydınlandığının kanıtını verir. Devletin, kamu yara­ rının silahlı gücü olduğu, toplumun genel çıkarlarının bü­ rünümü olduğu, çatışan özel çıkarları, onları kendi yerle­ rinde tutarak, egemenlik altına aldığı yolundaki yüksek, ten atmasının içyüzünü ortaya koyar. Devlet iktidarının gizemini: sınıf zorbalığı aleti olarak kullanılmasını açığa çıkartır. Cumhuriyetin, artık sadece eski sınıf egemen­ liği sisteminin siyasal bir değişikliği değil, ama sınıf ege­ menliğinin kendisini ortadan kaldırmanın devrimci aracı olduğunu gösterir. "Toplumsal cumhuriyet"in tehditleri karşısında, egemen sınıf, parlamenter cumhuriyet anonim rejiminin, kendi rakip fesat komitelerinin katıldıkları his­ se senetli bir şirket durumuna dönüşebildiğini, oysa geç­ mişin krallıklarının, tersine, adları ile bile, bir fesat ko­ mitesinin yengisi ve öbürünün yenilgisi, bu sınıfın bir bölüntüsünün çıkarlarının, bir başka bölüntüsünün çıkar­ ları üzerindeki, toprak mülkiyetinin sermaye, ya da ser­ mayenin toprak mülkiyeti üzerindeki zaferi anlamına gel­ diklerini içgüdüsel bir biçimde sezer. İşçi sınıfı karşısın­ da, şimdiye değin egemen olan sınıfın, yığınların emeğini hangi özgül biçim altında temellük ederse etsin, ar.cak bir tek ve aynı iktisadi çıkarı vardır: o, ister doğrudan doğ­ ruya toprak sahipleri sınıfı ya da kapitalist sınıf olarak, ister dalaylı yoldan toprak sahibi ve kapitalist devlet asa­ lakları aracıyla, emeğin bağımlılığını koruyarak sürdür­ mek ve bunun meyvesini devşirmek ister; üreticiler yığı­ nını, üstleri için basit bir zenginlik ve egemenlik kayna­ ğından başka bir şey oluşturmayan bir "aşağılık kalaba­ lık" durumuna getiren bu "düzen"i sağlama bağlamak is­ ter. İşe mülkiyeti y�ğma etmekle başlayarak, onun savu­ nucuları rolüne hazırlanmakta ivecenlik gösteren lejiti­ mistler, orleancılar, burjuva cumhuriyetçiler ve banapart­ çı serüvenciler, işte bu nedenle "düzen partisi" içinde birle­ şir ve kaynaşırlar. Proletarya tarafından : "toplumsal cum­ huriyet ! " coşkun çığlıkları ile yapılmış bulunan bu devri­ min pratik sonucudur bu. Düzen partisinin parlamenter cumhuriyeti, sadece egemen sınıfın terörcü yönetimi değil­ dir. Devlet iktidarı onun ellerinde, üreticinin devrimci öz­ lemlerine karşı, kapitalistin, toprak sahibinin ve onların devlet asalaklarının ellerindeki iç savaş aleti durumuna gelir. Kralcı rejimler altında, günün hükümetinin bastırıcı önlemleri ve benimsenmiş ilkeleri, egemen sınıfların ik­ tidarda olmayan bölüntüleri tarafından halk karşısında kötülenirler. Muhalefet öğeleri, egemen sınıf içinde, hal­ kın öz çıkarına başvurarak, halkın çıkarını koruyan tu­ tumlar takınarak, halk özgürlüklerini savunarak, halkı kendi partizan çekişmeleri ile ilgilendirirler. Ama ano­ nim cumhuriyet yönetimi altında, (geçmişin tüm rejim­ lerinin cephaneliklerinden bastırma silahlarını çekip ala­ rak) geçmişin eski rejimlerinin bastırma araçlarını bira­ raya getirerek ve onları acımasızca kullanarak, egemen sı­ nıfın çeşitli bölüntüleri kendilerini bir yadsımalar ahlak. sızlığına verirler. Köpeksi bir yüzsüzlük ile, daha önceki fikir ve inanç açıklamalarını yadsır, sözde ilkelerini ayak­ lar altında çiğner, bu ilkeler adına kışkırtmış bulunduk­ ları devrimleri, hem de, halka karşı ortak bir haçlılar biçiminde biraraya gelmelerini sağlamak için, sadece ano­ nim cumhuriyet yönetiminin yeterince geniş olmasına karşın, cumhuriyet adına değin lanetlerler. Sınıf egemenliğinin bu özel olarak yırtıcı biçimi, öy­ leyse onun en tiksinç ve en başkaldırııcı biçimidir de. Dev­ let, iktidarını sadece iç savaş aleti olarak kullandığından, onu ancak iç savaşı sonsuzlaştırarak koruyabilir. Doruk­ ta, parlamenter anarşi, "düzen" partisi bölüntülerinden herbirinin, kendi gözde rejiminin yeniden kurulması için ardı arası kesilmez entrikaları; kendi dar çevresinin dı­ şındaki tüm toplumsal gövdeye karşı açık savaş içinde olduğu için, düzen partisinin egemenliği en hoşgörülmez düzensizlik durumuna geliyor. Halk yığınına karşı sava­ şımı içinde, onun tüm direnme araçlarını ortadan kaldır­ dıktan sonra, onu savunmasız bir biçimde yürütmenin kı­ lıcına teslim ettikten sonra, düzen partisinin kendisi ve onun parlamenter rejimi de, yürütme kılıcı tarafından sahneden uzaklaştırılmışlardır. Öyleyse düzen partisinin bu parlamenter cumhuriyeti, bir erk aralığından başka bir şey olamaz. Doğal meyvesi, imparatorluğun taşıdığı numara kaç olursa olsun, imparatorluk rejimidir. İmpa.28 ratorluk biçimi altında, devlet iktidarı, krallık asası yerine kılıç ile, köylülüğe, emek ile sermaye arasındaki sınıf sa­ vaşımının uzağında gibi görünen o geniş üreticiler yığını­ na dayandığını ileri sürer. Parlamentarizme, ve böylece, devlet iktidarının egemen sınıfıara dolaysız bağımlılığına son vererek, işçi sınıfını kurtardığını ileri sürer. İşçi sı­ nıfına, ona haksızlık etmeksizin boyuneğdirerek, egemen sınıfların kendilerini kurtardığını ileri sürer. Kamu yara­ rını değilse de, hiç olmazsa ulusal onuru sağladığını ileri sürer. Bunun sonucu, onu "düzenin kurtarıcısı" ilan ederler. Egemen sınıf ile onun devlet asalaklarının siyasal övüngenliği için ne kadar öfkelendirici olur­ sa olsun, bu rejim, sanayiinin tüm taşkınlıklarına, hava oyunlarının tüm alçaklıklarına, yaşamının tüm sefih par­ laklıklarına özgür akış vererek, burjuva "düzen"e ger­ çekten en uygun düşen rejimdir. Uygar toplumım üstü­ ne yükselmiş gibi görünen devlet, aynı zamanda bu top­ lumun tüm bozukluklarının sıcak limonluğunun ta ken­ disi durumuna gelir. Eksiksiz çürümüşlüğü ve kurtaraca­ ğı toplumun çürümüşlüğü, Prusya süngüleri tarafından ortaya kondu, ama bu imparatorluk rejimi "düzen"in, bur­ juva toplum düzeninin öylesine kaçınılmaz siyasal biçimi­ dir ki, Prusya bile, onun Paris'teki yönetim merkezini, an­ cak Berlin'e taşımak üzere ortadan kaldırmış görünüyor. i mparatorluk, öncelleri meşru krallık, anayasal kral­ lık, ve parlamenter cumhuriyet gibi, sadece burjuva top­ lumun siyasal biçimlerinden biri değildir; o aynı zaman­ da onun en alçalmış, en gelişmiş, ve son biçimidir de. Hiç olmazsa Avrupa kıtası üzerinde, modern çağdaki sınıf egemenliğinin devlet iktidarıdır bu. K. Marx tarafından Nisan-Mayıs 187l'de yazılmıştır "Mn rx-Engels Arşivleri", c. III (VIII) , 1934 içinde, ilk kez İ ngilizce ve Rusça tam metin olarak yayımlanmıştır 288 İKİNCİ KES iM MAKALELER, KONUŞMALAR, BELGELER KAHL MARX'IN ULUSAL SAVUNMA HÜKÜMETi ÜZERİNDEK İ KONUŞMASI141 GENEL KONSEYİN 17 OCAK 1871 GÜNLÜ OTURUM TUTANAKLARıNDAN Bİ R PARÇA Y URTTAŞ Marx, birçok İngiliz üyenin varlığı gazo­ n ü ne alınırsa, yapacak çok önemli bir bildirisi olduğunu söylüyor. St. James's Hall'deki son mitingde, Odger, Fran­ : n � hükiimeti konusunda gerçeğe aykırı bir şey söyledi. 1 k i nci çağrımızda, geçici hükümet üyelerinden bazılarının, 1 114R Devriminden bu yana alçaklık lekeleri ile belirlen­ miş bulunduklarını söylemiştik. Odger, onların yüzüne vurulacak hiç bir şey olmadığını bildirdi. Favre, cumhuri­ y(• tin temsilcisi olarak düşünülebilir, ama lekesiz yurtse­ wr Jules Favre olarak düşünülemez. Şimdi Favre üzeri� ne konuşmanın biçimi, onu ön plana koyma, cumhuriyeti . sahneden hemen hemen silme sonucunu veriyor. İşte Fav2 1. re'ın davranışlarından bir örnek: 1 848 Devriminden son­ ra, Favre, içişleri sekreteri oldu. Flocon hasta olduğun­ dan, Ledru-Rollin, Favre'ı seçti. Yaptığı ilk işlerden biri, orduyu Paris'e geri getirmek oldu; bu da, sonradan, bur­ juvazinin işçileri kurşunlamasını sağladı. Daha sonra, halk, meclisin burj uva temsilcileri nden oluşmuş bulundu­ ğunu anlayınca, Polanya'dan yana gösteri yaptı ve mec­ lise girdi.142 Başkan, onları yatıştırmak için, Louis Blanc'­ tan göstericilere bir konuşma yapmasını rica etti, o da bu konuşmayı yaptı. Rusya ile bir savaş, cumhuriyeti kurta­ rırdı. Jules Favre'ın birkaç gün sonra yaptığı ilk iş, gös­ tericiler ile gizli anlaşma · yaptığı gerekçesiyle Louis Blanc'ı kovuşturma yetkisi isteınek oldu. Meclis, Favre'ın bu işi yapmak için hükümet tarafından görevlendirildiği­ ni sandı, ama hükümetin bütün öbür üyeleri [önlemin] Favre'ın özel işi olduğunu söylediler. Geçici hükümet, ha­ ziran ayaklanmasını8 kışkırtmak için komplo kurdu. Halk üzerine ateş ettikten sonra, Favre Yürütme Komisyonu­ nun143 kaldırılmasını önerdi. Ayın 27'sinde, yargılanma­ dan tutuklanmış bulunan kişilerin sürülmesini bildiren buyrultuyu hazırladı; 15.000 kişi sürüldü. Kasımda, mec­ lis, henüz sürülmemiş bulunan mahkfunların bir bölü­ münün durumunu yeniden inceleme zorunda kaldı. Sa­ dece Brest'te, aralarından l.OOO'i özgür bırakıldı. En teh­ likeliler arasında, askeri bir komisyon tarafından yargı­ lanmış bulunanlardan birçoğu da, öbürleri ancak hafif hapis cezalarına mahkum edilirlerken, özgür bırakıldı. Sonradan, bağışlama önergeleri verildi, Favre bunlara hep karşı çıktı. O, şubat olayları dışında, devrimin tümü üzerine bir soruşturma komisyonu kurulmasını isteyen­ lerden oldu. Basın üzerindeki yasaların, o güne değin gö­ rülmemiş, ve Napoleon'un kullanmasını bildiği en alçak­ çasını kabul ettirmeye katkıda bulundu.144 Favre, Temmu:t Monarşisi bonapartçıları ile ilişkilerini sürdürüyordu ve Napoleon'u Ulusal Meclise sokmak için tüm etkisini kul­ landı. İmparatorluğun kurulmasına doğru ilk adım olan Roma seferinin45 yapılmasını sağlamak için özenle çalıştı. günlü The Eastcnı Posı gazetesi n• 121 ' de imzasız olaralt yayımıanmış konuşma özeti 21 Ocak 1871 İ ngilizce yazılmıştır FRİ EDRİCH ENGELS' İN PARi S'TEKi 1 8 MART DEVRi Mi ÜZERİNDEK İ KONUŞMASim GENEL KONSEYİN 21 MART 1871 G ÜNLÜ OTURUM TUTANAKLARlNDAN B İR PARÇA YURTTAŞ Engels, daha sonra Paris'teki durumu an­ latıyor. Paris'ten hafta içinde alınan ve Serraillier'nin da­ ha önce sözünü ettiği mektupların, o zamana kadar anla­ şılmaz kalan şeyleri aydınlatt.ığını söylüyor. Bir avuç ada­ mın, bir miktar topu ansızııı ellerine geçirip onları elle­ rinde tuttukları izlenimi edinilmişti. Tüm basın, tüm mu­ habirler, bu adamları yoketmenin gerektiğini yazmışlar­ dı, ama Fransız hükümeti uygun zamanı bekleyerek oya­ lıyordu. Paris komitemizden alınan haber, ulusal muhafız­ Iarın bu topları almak için para ödediklerini ve onları el­ lerinde tutmak istediklerini bildiriyordu. Oylamarlan son­ ra, cumhuriyetin, seçilmiş bulunan meclis ile hiç de gü2 venl i k içinde bul unın ad ı gı n ı anlamışlardı.146 Prusyalılar, Paris'e girince, toplar, onların m enzili d ışına konmuş ol­ mak i çin, kentin bir başka bölümüne taşınmışlardı. Hü­ kümet işte o zaman iddialarını ileri sürdü ve onları ulu­ sal muhafıziardan a lmaya girişti. Auı·elle de Paladines ulusal muhafıziarın başkom utanı ve polis müdürü olarak a t a n dı . * Napoleon döneminde, bu adam jandarma başko­ ınutanı, ve papazların kötülük ortağı idi. Orlcans piskopo­ su Dupanloup'nun buyruğu üzerine, ordusu Almanlar ile bi r ça t ı ş m ad a yenildiği sırada, o, kilisede b eş saatlik bir günah ç ı k arm a ayini yapıyordu. Bu durum, hükümetin ı ı i y c tleri ko nus u n da hiç bir kuşku bırakmıyordu. Ul usal muhafızlar o zaman direnmek için hazırlandı­ l a r. 260 t a b u r i.izeriııden, 21 5'i, askerler ve subaylar bir­ l i ld.P, b i r Merkez Komite örgütlcdiler. Her bölükten se­ ç i l ı • ı ı l ı i r c iL•I ı•gp i l e. Merk ez Komiteyi seçen yerel ilçe ko­ ı n i t.l' l c • r i o l u � t.ı ı n ı l d u . beşi d eleg e seçme d i. Mec­ hiiki.imet, Pa r i s'i devrimciler­ den LPın izleıneye ve topları n ı a l m a y a girişti. Paris'e g ir­ ı ı ı i !-:i b u h ı ıı a ıı bi rl i k l e r , 1 85 1 coup d'Etat'sı** s ı r a s ı nda as­ ker l e r i b u l va rlardaki hal k ı k urş un la m ı ş olan Vinoy ' nın kam u tası al tınd a eyleme ge çeceklerdi . Sabahın erken saat­ le r i nde , kısmi bir başar ı kazandılar, ama ulusal muhafız­ I a r ne olup bit tiğini aıılar anlamaz, askerler halk ile kar­ deşlcşi rlerkeıı , toplan n ı a l m ak için harekete ge ç tiler . Ken t halkın elindedir; ateş etmeyen birlikler Marsilya'­ ya gönderilmişlerdir, ve meclis bunları ne yapacağını bil­ miyordu. Merkez Komite üyelerinden hiç biri ünlü kişi­ ı c ı· arasında d e ğ i l -orada ne Felix Pyat ne de bu soydan Y i r ı ı ı i i l çl' i 'ı zc r i ı ı d l' ı ı , s ; ı rlccc l i s. VPrsa i l lcs'a t.a� ı ı ı ı ı ı ea, • Bir sonra k i oturumda, :m Mart 1 8 7 1 güııü, Engels 21 Mart tuta­ ııağımıa bir yanlışlık bulunduğunu lıil<.l ird i : "General Aurclle <.Ic Pala­ diııcs ilc ı:C" ne ral Valentin bir tC"I> ve aynı ı<i�i durumuna gelmlşler. Po­ lls müdürü olarak atanan, bu sonuncusudur." •• 1 85 1 hükümet darbesi. -ç. (Valc n t l n -ç.) -Ed. kişiler var-, ama hepsi de işçi sınıfı içinde iyi bilinen kişiler. Komitede dört Enternasyonal üyesi var. Komün ertesi gün seçilecekti. Basın özgürlüğüne say­ gı gösterileceği ilan edildi, ama çürümüş bonapartçı ba� sına değil. Kabul edilen kararların en önemlisi, barış ha­ zırlıklarını gözönünde tutma gerektiği kararıdır. Prus­ yalılar henüz çok yakında ve eğer onları çatışma dışında tutma başarısı gösterilebilirse, başarı şansları da bir o kadar artar. 25 Ma rt 1871 günlü The Eastern Post gazetesi no 130"da lmzası z olarak yayıınianmış konuşma özeti İngilizce yazılınıştır KARL MARX TİMES BAŞYAZARINAI47 Bayım, Geniş ölçüde yazılmış uydurmaları yalanlamak içi n sü lunlarınızdan yeııiden yararlanınama izin verir misi­ niz? 30 Mart tarihli bir Paris telgrafı, Gaulois'nın, 148 "Paris Devrimi Londra'dan Örgütlenmiş" heyecan uyandırıcı başlığı altında, geçen cumartesinin Londra gazetelerini süslemiş bulunan bir parça içeriyor. Paris petite presse'­ ini* bütün dünyada alay konusu durumuna getiren ayak­ ta uyutma öyküleri imalatında, le Figaro 148 ve Paris-Jour• Küçük basın. -ı;. 297 nal 11� ilc :mn savaş sırasında tanı bir başarıyla yarışın1ş bulunan Gaulois, haber bekleyen okurun hep: "Credo quia a bsurdum est"* kuralı ile yetineceğine her zamandan çok inanmış gibi görünüyor. Baron Münchausen'in kendisi, Bay Thiers henüz hiç bir resmi görev taşımadığı sırada, "18 Mart günü Paris'te patlak veren komplo"yu, aynı Bay 'l'hiers'nin Paris Ulusal Muhaf1w11 silahsızlandıı·ma giri­ şimi ile ortaya çıkan komployu, "geçen şubatın son gün­ leri" Londra'da örgütlerneye girişir miydi? Bay Assi ile Bay Blanqui'yi, benimle birlikte gizli bir toplantıda komp­ lo kurmak için Londra'ya düşsel bir gezi yapmaya gön­ dermekle yetinmeyen Gaulois, bu toplantıya iki düşsel kişi ekliyor: " İtalya genel görevlisi, Bentini" adında biri ile, " İngiltere genel görevlisi, Dermott" adında biri. Bana Paris-Journal tarafından verilmiş bulunan "Enternasyo­ nal yi.ice önderi" makamında, beni aynı yüce gönüllülük ile doğruluyor. Korkarım ki bu iki ünlü gazeteyc önem vermeyerek, Uluslararası Emekçiler Derneği'5 Genel Kon­ seyi, yolunu ne bir "önder" ne de bir "başkan" ilc tıkama­ yarak, işine devam edecek. Size saygılarımı sunmakla onur duyarım, Bay1ın. Londra, :J ı.:az!'tcsi Karl Mcıı·.ı: Ni:.;;ın İngilizce n " 27028'dc V<' 6 Nisan 1 871 ı.: ü n l ü . Tlte Nl'ıııs gazct<'f;i n " 77!IO'de yazılınış i ı r /Jrı i l y yayııı1lannıı�t ı r • "Sacına olduğu i ç i n in;.ın ınıyoruın", 2 . hıristiyan yazar Tcrtullicn'c nwlcd ilen bulunan ve 3. � üzy ı l lanla söz. -Ed. yaşa m ı ş ; Iı,RİEDRİCH ENGELS'İN PARiS KOMÜNÜ ÜZERİNE KONUŞMASI GENEL KONSEYİN l l N İ S A N l ll'li G ÜN t . Ü UTlJ H UM TUTANAKLARlNDAN B İ H PAHÇA YURTTAŞ Engels, a n l a tacak bir ba�ka ş ey i olduğunu s öylüy or . Şu son zamanlardn, basm, Dernek'" tarafından gerçekleştiri l ıniş harikalar üwrine öykü lerl e taşıyor. Ta­ rih bakımından sonuncusu, Marx'ın 1857'de Bismarck'ın özel sekreteri olduğunu bildiren bir Paris gazetesi tara­ fından a nl atılıy or . Enge ls daha sonra, Paris olayları , bu nlar üzerine hiç bir şey söylemeksizin, kend i yol ların ı i7.lemeye bırakıla­ maz d i y o r Ulusal muhafızlar Merkcr. Komitesi işi yönet­ t iği sürece her �ey i y i gi tmişti, ama scçimlerden150 sonra bol bol s öyl ev var, hiç bir iş yok. Versailles güçsüz olduğu sırada ona karşı harekete geçmek gerekirdi , ama uygun . 2 ı:aman kaçırıldı ve şimdi Versailles üstünlüğü kazanmış gibi görünüyor ve Parislileri hırpalıyor. İnsanlar yenil­ giye zorlanmaya uzun zaman katlanmayacaklardır. Top­ rak yitiriyor, cephanelerini hemen hemen boş yere saçıp savuruyor ve azıklarını yiyorlar. Paris'in bir yanı açık kaldıkça, onlar açlıkla boyuneğmeye zorlanamazlar. Favre Prusya yardımını geri çevirdi.ısı 1 848 Haziranında,11 ça­ tışmalar dört günde bitti, ama emekçilerin topları yoktu. Bu kez bu iş o kadar çabuk bitmeyecek. Louis Napoleoıı , i!jçileri top ateşine tutmak için geniş sokaklar yaptı. Ama şimdi bu, işçilerin yararına çalışıyor: karşı taraf üzerine sokaklarda top ateşi açacak olanlar onlardır. Emekçiler -200.000 kişi-- tüm öbür ayaklanmalara göre çok daha iyi örgütlenmiş [bulunuyorlar] . Durum güç, şansları iki haf­ ta önceki kadar iyi değil . . . İli< kez 18 Mart 1 Y32 günü l'ravda n° 77"dc Rusça olarak yayımlanmıştır İngilizce yazılmıştır KARL MARX'IN PARİS KOMÜNÜ ÜZERİNE KONUŞMA St GENEL KONSEYİN 25 N İSAN 1871 G ÜNL Ü OTURUM TUTANAKLARıNDAN Bİ R PARÇA [Murx] . . . ya da gazeteler."' Komün ile Londra ara­ sındaki ticari ilişkiler, aynı zamanda bizim bağlantımızı sağlamayı da yüklenecek bir gezginci görevli tarafından kurulacağına göre, iş daha sonra diizelecektir. 17. ilçenin boş yerlerini doldurmak üzere, Serraillier ile Dupont seçilmişlerdir.1';2 Serraillier, Dupont'un kesen­ kes seçileceğini yazdı, ama oylamadan sonra artık hiç bir şey yazmadı ; gene de Manchester'e yazmış olabilir. Gel­ miş olandan çok daha fazla mektup yazılmış olduğu an­ laşılıyor. • Tutanaklann Lıir snyfıısı yltlktıı·. -Eel. 01. li'elix Py a t ile V{'sinier, Paris'te Serraillier ve Du­ pont ü zeriııe k a r a ça lın a l a r y ay ıyorlar, ama Serr a ill i er on­ ları bir dava ile tehdit ettiği zaman, olayı y ads ım ışlar dı r. Paris'e hemen yazmak ve Py at' y ı Serraillier ile Dupont'a karaçalmaya gö tü r e n nedenleri açıklamak gerek, ve y ur t­ taş Mottershewl ' ı ı ı iinerisi iizerine, yazma işi yurt ta� Marx'a verildi.1'':ı [Marx] : Mektu@l a r savunma çizgisi geri sinden La­ fa rgu e t a rafınd an post a la nm ış ; demiryo l u i l e geliş sırasın­ da gceikınişler: Fra n sı :.: ve Prusya h üküm etler i n i n ikisi de onları denetimden geçi r mi şl er . Mektuplarda bulunan b i l­ gileri n büyük bölümü eski, ama gazetelerde ati anmış bu­ l un an b a zı o l a yl ard a n sözediliyor. Taşranın, Paris'te ol up bitenler üzerine, ku ş a tm a sırasındaki kadar az şey bildiği söy l en iyor. Dövüşiilen yerler dışında, böyle bir dingin­ l i k hiç b i r zaman egemen o lm a mı ş . Orta sınıfın biiyük bir bölümü, Belleville ul usal muhafıziarına ka tıl m ı ş . Büyük kapitalistl e r kaçmışlar, küçük tüccar ve zan a a tç ı lar işçi sı nıfı ile birl ikteler. Halkın ve ulusal muhafıziarın coş­ kusunu k i mse tasarlayamaz; Ve rsaylıl ar l'ğer Pa ri s 'e gire­ b i l ('c e kl e r i n e i nanıyurlarsa, a d a mak ı l l ı del idirler. Paris taşrada b i r a yakl an m ay a inanmıyor ve kendisine karşı üstün güç le r topl andığını b i l i yor, ama bu konuda korkusu yok; korktuğu şey Prusya müdahalesi ve yiyecek kıtlığı­ d ır. Kiralar ve t i caret senetleri üzerindeki buyrultul ar ustaca i k i iştir: o n l a r olm as a yd ı , tü e c a r ve zanaatç ı lar ın 3j4'ü iflas e derd i . Duval ile Flourens'ın öl d ürü lmes i bir iiç i s teği u yand ı r dı . Flomens ailesi ve Komün, ölü ml er i­ nin nedenlerini ayd ınl atma k için bir y asa adamını yet­ k i le n di rd i ler, ama boşuna. Flourens bir evde öl dürii l mü� . Tel yazıları imalfıtı ü zeri ne bazı bilgiler aldık. Brut­ to* ul ıısal sav u n m a h iikiimet.i11in hesaplarını gözden ge• Aslı nda Prolot. -Ed. 3 02 çirdiği zaman , geliştirilmiş taşınabil ir bir giyotin yapılma­ sı için para ödenmiş ol d uğu n u görd ü . K o ın i i n ü n buyruğıı üzerine bu giyotin bulundu ve herkesin gözü önünde ya­ kıldı. Gaz şirketi belediyeye bir milyon franktan çok borç­ lu idi, ama zoralırnma değin hiç bir ödeme isteği göster­ med i . O zaman borcu tutarında bir bordro l•'raıısa Banka­ sına verilmişti. Tel yazılan ve muhabirler bütü n bunlar üzerine çeşitli versiyonlar veriyorlar. Özellikle Koroünün bu kadar ucuz yönetmesini görmekle kı:;ı;ılıyor. Sadece en yüksek görevl iler yılda 6.000 fra nk gibi bir şey alıyorlar, tiiın öbürleri bir işçi ücretinden başka bir şey almıyor. Çağrı* gelecek oturum için hazır olacak. 1871 güniii Tlıe Ea ste r n Po•t gazetesi n° 135'te lmzasız olarak 29 Nisan yııyımlıınmış konuşma Bu versiyon Çağınıla İngillzee yazılmışt ı r özeti Ilk kE'z: Pari.q Komiiııil I. Enteı-ııasyonal ( 194 1 ) b::ı�lıidı kitapta Rusça olarak yayıınlnnnuştıı· • Frn rısıı'dn İr.: Soıınş sözkomı.u !'diliyor. -Ed. o FRİEDRİCH ENGELS TOLAIN' İ N ULUSLARARASI EMEKÇ iLER DERNEGİNDEN (UED) ÇIKARILMASI ÜZERİNE GENEL KONSEY KARARJI51 ULUSLARARASI Emekçiler Derneği Genel Konseyi, işçi sınıfı temsilcisi niteliği ile Ulusal Meclise seçildikten sonra, yurttaş Tolain'in davasına en yüz kızartıcı bir bi­ çimde ihanet etmesi olgusu konusunda, Paris Seksiyon­ ları Federal Konseyinin bu yurttaşın Dernekten çıkarıl­ ması üzerine, Genel Konseyin onaylamaya çağrıldığı ka­ rarı gözönünde tutarak, her UED Fransız üyesinin yeri­ nin, kapkaççı ve karşı-devrimci Versailles Meclisinde de­ ğil, sözgötürmez bir biçimde Paris Komünü saflarında bulunduğunu gözönünde tutarak, . Paris Federal Konseyi kararını onaylar ve yurttaş To­ lain'in UED'den çıkarıldığ·ını bildirir. o Genel Konsey, Paris Federal Konseyinin sözkonusu karar metnini ancak 25 Nisan günü ele geçirdiği için, bu konuda daha önce herhangi bir karar alma olanaksızlığı içinde bulunuyordu. 25 Nisan 1871 günü yazılmıştır 29 Nisan 1871 günlü The Eastern Post gazetesi n° 1 35'te, 14 Mayıs 1871 günlü L'Internationaı n° 122'de ve 24 Mayıs 1871 günlü Der Vo!ksstaat gazetesi n° 42'de yayımlannuştır İ ngilizce yazılmıştır FRİEDRİCH ENGELS' İN PARi S KOMÜNÜ ÜZER İNE KONUŞMASI GENEL KONSEYİN 19 MAYIS 1871 G Ü NL Ü OTURUM TUTANAKLARıNDAN Bİ R PARÇA . . . Yurttaş Engels daha sonra çağrının"' henüz hazır olmadığını bildirdi. Yurttaş Marx'ın ciddi bir :rahatsızlığı vardı ve çağrı üzerindeki çalışma sağlığını bozmuştu. Bu­ nunla birlikte, çağrı cumartesi hazır olacak ve alt-komi­ te155 akşam üzeri saat beşten sonra ne zaman isterse Marx'­ ın evinde toplanabilecek. Buradan bir Komün habercisi geçti, haberler iyidir. İzin belgesi olmayanların girişini önlemek için sert ön­ lemler alınması gerekmiş. Versailles çaşıtlarının istedik­ leri gibi gezip dolaştıkları anlaşılmış. Büyük saldırı ba• Fransa'da lı; Savaş. -Ed. şarısızlığa uğramış. Versailles ordusu, ulusal muhafızlar ve surlar arasından geçmeye kalkışmış, ama şimdi ancak bir yerden, daha önce ona bir başarısızlığa malolan yerden saldırıya geçebilir. Savunma güçleniyor. Komün Ciamart'­ da biraz toprak yitirdi [ama] geri aldı. Ordu surları ele geçirme başarısını gösterse bile, sonra o güne değin hiç görülmemiş bir kavgaya yolaçacak barikatlar var. İ lk kez olarak barikatlar, top, savaş tüfeği ve kurallara göre örgütlenmiş güçler aracıyla savunulacak. Versailles taş­ radan asker toplayamamış, hatta kentlerde düzeni sağla­ mak için askerlerin bir bölümünü göndermek bile gerek­ miş. 'l'hiers, belediye meclisleri üyelerinin, siyasal sorun­ l a rı incelemek için Bordeaux'da toplanınalarma bile izin veı·emiyor; bunu engellemek için, Napoleon döneminde oylaııın ış bir yasaya başvurma zorunda kalmış. l l l< lu•1., Prıris Kom ünü Döneminde /. lt:ııı..rııa•uotıcıl ( 1!14 1 ) adlı kitapin RuNçıı olnı·rık yny ı ınlonrnışlır İngilizce yazılmıştır KARL MARX'IN PARİ S KOMÜNÜ ÜZERİNE KONUŞMASI156 GENEL KONSEY İN 23 MAYIS 1871 G ÜNL Ü OTURUM TUTANAKLARlNDAN BİR PARÇA YURTTAŞ Marx hasta olduğunu ve söz verdiği çağrı­ yı• bitiremediğini, ama gelecek salıya hazır olacağını um­ duğunu söyledi. Paris çatışmalarından sözeden Marx, korkularını bildirdi : işin sonu yaklaşmışa benzer, dedi, ama Komün ezilse bile, savaşım sadece ertelenecek. Ko­ mün ilkeleri ölümsüzdürler ve yok edilemezler ; bu ilke­ ler, işçi sınıfı kurtuluşunu elde edeceği güne değin ken­ dilerini zorla kabul ettirmekten geri kalmayacaklar. Thiers'nin jandarmaları işini gören Prusyalıların yardımı ile Paris Komününü yenmekteler. Komünün yıkılmasını • Fransa'da İç Savaş. -Ed. oB öngören komplo, Bismarck, Thiers ve Favre tarafından tezgahlandı; Bismarck, Frankfurt'ta, Thiers ile Favre'ın kendisinden müdahale etmesini istediklerini doğruladı. Sonuçlar, onlara yardım etmek için, Bismarck'ın, Alman askerlerinin yaşamını tehlikeye atmaksızın -elde edile­ cek bir çıkar olduğu zaman insan yaşamlarını koruma kay­ gısı taşıdığı için değil, ama, Fransa'ya daha da ağır bir he­ sap sunabilmek bakımından, onu elden gelen en büyük yıkım içine atmak istediği için- her şeyi yapmaya hazır olduğunu gösteriyor. Thiers'nin, sözleşmede öngörülen­ den daha çok askere sahip olmasına, ama Paris'e ancak kı­ sıtlı yiyecek maddesi gitmesine izin verdi. Tüm bunlar, eski öyküler. İktidardaki sınıflar işçi sınıfına boyuneğdir­ mek için her zaman birleşmişlerdir. Daha l l. yüzyılda, Fransız ve Norman şövalyeleri birbirleri ile savaştıkları sırada köylüler ayaklanmışlardı. Şövalyeler, köylü hare­ ketini ezmek için, hemen anlaşmazlıklarını unutup bir­ leştiler. Prusyalıların kendi polis görevlerini nasıl yerine getirdiklerini göstermek için, işgal ettikleri Rouen'da, En­ ternasyonal üyesi oldukları bahanesi ile 500 kişiyi tutuk­ ladıkları anımsatılabilir. Enternasyonal korku salıyor. Bir gün Fransız Meclisinde, kont Jaubert -kurumuş bir mum­ ya, 1834'te bakan, basma karşı yöneltilmiş bulunan önlem­ leri desteklemesi ile ünlü-, düzenin yeniden kurulma­ sından sonra, hükümetin ilk ödevinin, Enternasyonalin etkinliği üzerine bir soruşturma yapmak ve onu ortadan kaldırmak olacağını söylediği bir söylev çekti. · 27 Mayıs The n° İngilizce yazılmıştır 1871 günlü Eastern Post gazetesi 139'da yayımlanmıştır 3 09 BURJUVA BASlNlN ENTERNASYONAL VE PARiS KOMÜNÜ KARŞISINDAKi KARAÇALMALARINA KARŞI KARL MARX'IN YAPTIÖI KONUŞMANIN Ö ZETi GENEL KONSEYİN 6 HAZİRAN 1 87 1 GÜNLÜ OTURUMU ÜZERİNE BİR BASIN BÜLTENİNDEN BİR PARÇA YURTTAŞ Marx, Konseyin dikkatini, İ ngiliz basını­ nın Paris Komünü konusunda yazdığı yüz kızartıcı ya­ lanlar üzerine çeker. Bu yalancı uydurmalar, gerçeğin bilinmesi korkusu ile Fransız ve Prusya polisleri tara­ fından imal edilmişlerdir. Millit�re'in, Koroünün en inatçı üyelerinden biri olduğu ileri sürülmüş bulunuyor. Gerçek­ te o hiç bir zaman Komün üyesi olma dı, ama Paris mil­ letvekili olduğuna göre, onu kurşuna dizrnek için bir ne­ den bulmak gerekiyordu. Polis ve onun hafiyeleri rolüne çıkan İngiliz basını, Thiers'ye yardımcı oldu. Thiers'nin kandökücü siyasetini doğrulamak için, Komüne ve En­ ternasyonale karaçalınakla uğraşıldı. Basın, Enternasyo1. 0 nalin birçok erek ve ilkelerini yeterince bilir. Enternas­ yonalin, imparatorluk zamanında Paris'te konusu olduğu kovuşturmalarla ilgilenmişti. Basın temsilcileri Derneğin çeşitli kongrelerinde bulunmuş, ve basın, Dernek çalış­ maları üzerine haberler yayımlamıştı. Ve gene de, Fe­ nianların, Carbonarilerin, Marianne Derneği157 ve öbür başka gizli derneklerin Dernek üyesi oldukları yolundaki haber tüm gazetelerde verildi. Basında, albay Handerson'­ ın, bazı söylentilere göre Londra'da bulunan Genel Kon­ seyin toplandığı yeri bilip bilmediği soruşturuldu. Bütün bunlar, sadece Enternasyonale karşı alınabilecek her tür­ lü önlemi doğrulamak için düşünüldü. "Yüksek sınıflar", Enternasyonal ilkeleri tarafından ürkütülmüşlerdir. Marx, Contemporary Rewiew 158 tarafından yayımian­ mış bulunan bir makalede, Mazzini'nin Paris Komününü kınadığı olgusu üzerine de dikkati çekmek ister. Mazzini'­ nin işçi hareketi ile her zaman savaşmış bulunduğu ger­ çeği, gerektiği kadar geniş bir biçimde bilinmez. Mazzini Haziran 1848'de başkaldırıeriara göz açtırmamıştır. Bu da ona, o zaman bugünkünden daha yürekli olan Louis Blanc tarafından bir yanıt verilmesine yolaçmıştır. Kalabalık bir aile babası olan Pierre Leroux, Londra'­ da iş bulduğu zaman, onu yüzüstü bırakan Mazzini'dir. Olgular, eski moda cumhuriyetçiliği ile, Mazzini'nin hiç bir şey anlamadığım ve hiç bir şey yapmadığını gösterir. Milliyetçilik özendirmeleri ile, o, İtalya'yı askeri zorba­ lığa götürdü. Kendi imgeleme gücünde yarattığı devlet onun için her şey, gerçek toplum ise hiç bir şeydir. Halk kendini bu türlü insanlardan ne kadar çabuk kurtarırsa, o kadar iyi olacaktır. ıo Haziran 1871 İngilizce yazılmıştır günlü The Eastern Post gazetesi n• 14l'de yayımlanmıştır 31.1. KARL MARX GENEL KONSEYİ N TIMES YAZlKURULUNA B İLDİRGESİ 159 TIMES YAZIKURULUNA Derneğimizin Genel Konseyi, Enternasyonal üzerin­ deki 19 Haziran 1871 günlü başyazımza yanıt olarak, size şunları bildirmemi benden istedi: Paris-JournaP�9 ve benzer gazeteler tarafından yayım­ lanan, bütün ayrıntıları Versailles polisi tarafından uydu­ rulmuş düşsel Paris bildirgelerini, bizim Fransa'da iç sa­ vaş üzerindeki çağrı mız ile aynı sınıfa koyuyorsunuz. Şöyle diyorsunuz: "Profesör Beesly tarafından yayımlanan ve geçen gün bu sütunlarda sözü edilen Siyasal Notlar, onun tam ona­ ması ile, Konsey çağrısı içinde de yeralmıştır; bu da bizi, eski-imparatora toplumun kurtarıcısı sanını vermenin ne ' 312 ölçüde doğru olduğunu kavrayabilecek bir duruma ge­ tirir." Oysa Konsey, kendi çağrısında, Siyasal Notlar'dan ün­ lü ve saygın bir Fransız bilgini olan bir yazarın, son Pa­ ris devrimine karışmış Enternasyonal üyelerinin kişisel nitelikleri üzerindeki tanıklığından başka hiç bir şey ak­ tarmaz. Bunun "eski-imparator" ve onun kurtardığı top­ lum ile ne ilişkisi var? Dernek "program"ı, sizin dediği­ niz gibi, "bundan yedi yıl önce" Bay Tolain ve Bay Odger tarafından "hazırlan"mamıştır. 28 Eylül 1864 günü, Long Acre, St. Martin's Hall'deki genel kurulda seçilen geçici Konsey tarafından hazırlanmıştır. Bay Tolain hiç bir za­ man bu Konsey üyesi olmadı ve bu program kaleme alın­ dığı sırada da Londra'da değildi. Siz, "Milliere"in "Komünün en inatçı üyelerinden bi­ ri" olduğunu söylüyorsunuz. Oysa, Milliere hiç bir zaman Komün üyesi olmadı. "Şu son zamanlara kadar, diyorsunuz daha ilerde, Der­ nek başkanı olan Assi'nin de sözünü etmeliyiz", vb .. Assi hiç bir zaman En ternasyonal üyesi olmadı, ve "Dernek başkanı" görevine gelince, bu görev, bundan çok zaman önce, 1868'de kaldırıldı.ıoo 20 Haziran 1871 dolaylarında Karl Marx tarafından yazılmıştır İ lk kez K. Marx ve F. Engels, Yapıtlar, ı. baskı, c. XIII, II. böltim ( 1940) içinde Rusça olarak yayımlanmıştır 1 İngilizce yazılmıştır KARL MARX GENEL KONSEYi N, LONDRA'DAKi STANDARD GAZETESi BAŞYAZARINA MEKTUBU STANDARD BAŞYAZARINA'"' Enternasyonal üzerindeki (19 Haziran tarihli) başya­ zınızda, şöyle yazıyorsunuz : "Komünden yana son zamanlarda ortaya atılmış bu­ lunan iki programdan (Londra programı ile Paris prog­ ramı) , Paris programı daha dürüst ve daha açık olma değimine sahip." Talihsizlik sonucu, "Paris" bildirgesi bizim Paris ör­ gütümüz tarafından değil, ama "Versailles poiisi" tara­ fından ortaya atılmıştır. Şöyle diyorsunuz: "Londra enternasyonalistleri, 'eski toplumun yıkılına­ sı gerektiği ve zorunlu olarak yıkılacağı'nı ilfm etmede, 1 Parisli meslektaşlarından daha az ateşlilik göstermiyor� lar. Kamusal yapıların ateşe verilmesi ve rehinelerin öl­ dürülmesinden, 'toplumu yıkma yolunda devsel bir çaba', hatta eğer bu kez başarı kazanmasa bile, başarı kazanana değin sürdürülecek bir çaba olarak sözediyorlar." Dernek Genel Konseyi, çağrımızın, sizin bize yükle­ diğiniz sözlerin hangi sayfanın hangi satırlarında bulun� duğunu göstermenizi diler! 20 Haziran 1871 günlerinde K. Marx tarafından yazılmıştır İlk kez K. Marx ve F. Engels, Yapıtlar, ı. baskı. c. XIII, II. bölüm (1940) Içinde, Rusça olarak yayımlanmıştır İngil izce yazı lmışt ı r FRİEDRİCH ENGELS GENEL KONSEYİN, HOLYOAKE'IN B İR MEKTUBU KONUSUNDAKi B İLDİRGESİ 162 DAILY NEWS8' BAŞYAZARINA Bayım, Uluslararası Emekçiler Derneği Genel Konseyi, Bay George Jacop Holyoake'ın salı günkü Daily News tara­ fından yayımianmış bulunan mektubuna yanıt olarak, benden aşağıdaki bildiride bulunmarnı istiyor: 1. Konsey tarafından yayımlanan çağrının, "Versail­ les'da bir ölüm ya da sürgün nedeni olabileceği" yolun­ daki anıştırmaya ilişkin olarak, Konsey, Paris'teki dost­ larının Bay Holyoake'den daha iyi yargıçlar olduklarını düşün ür. 2. Bizim Konseyde bütün resmi belgelerimizin altı­ na, varolan ya da olmayan bütün üyelerinin adlarını yaz16 mak gibi bir kuralımız vardır.* 3. Bu çağrının, "bir Sakson ya da Kelt kalemi tara­ fından açıkça gözden geçirilmiş bulunmasına karşın, bir İngiliz ürünü olamayacağı" savıyla ilgili olarak, Konsey, bir uluslararası örgüt metinlerinin, kolayca anlaşılabile­ ceği gibi, özgül ulusal nitelik taşıyamayacaklarının gözö­ nünde tutulmasını diler. Ne olursa olsun, Konseyin, bu durumda saklayacak hiç bir şeyi yoktur. Çağrı, Konseyin daha önceki birçok yayını gibi, Almanya muhabir sekre­ terimiz doktor Karl Marx tarafından yazılmıştı. Oybirliği ile onaylanmıştı ve kimse de onu değiştirmemişti. 4. Geçen yıl, George Jacob Holyoake Konsey üyeli­ ğine adaylığını koymuş, ama kabul edilmemişti. Ü stün saygılarımı lütfen kabul edin, Bayım. 256, High Holborn, London, W�stern Central, 21 Haziran 187 1 JOHN HALES Uluslararası Emekçiler Derneği Genel Konsey Sekreteri 20 Haziran 1871 günü F. Engels tarafından yazılmıştır İngilizce yazılmıştır 23 Haziran 1871 günlü The Daily News gazetesinde ve 24 Haziran 1871 günlü The Eastern Post gazetesi n° 143'tc yayımlanmıştır • Engels'in özgül metninde şöyle devam eder: "Ama sözkonusu du­ rumda, ve ayrıklayıcı olarak, varolmayan üyelerin kesin düşünce uy­ gunluğunu da istedik." -Ed. FRİEDRİCH ENGELS GENEL KONSEY İN SPECTA TOR92 VE EXAMINER GAZETELERİ BAŞYAZARLARINA MEKTUBU163 SPECTATOR (VE EXAMINER) BAŞYAZARINA Bayım, Bugün İngiliz basınını sarmış bulunan (ve hepsi de ilk kez olarak ünlü Paris-Journal ı 49 tarafından yayınlanan) Enternasyonalin Paris'teki sözde bildirge ve öbür yayınla­ rının, istisnasız hepsinin saf Versailles polisi imalatı ol� duklarını okurlarınızın bilgisine sunarsanız, Uluslararası Emekçiler Derneği Genel Konseyini çok minnettar kılar­ sınız. En derin, vb.. 2 1 Ha ziran 1071 dolaylarında F. Engels tarafından yazılmıştır İngilizce yazılmıştn· İl k kez K. Marx ve F. Engels, Yapıtlaı', ı. baskı, c. XIII, Il. bölüm ( 1940) içinde, Rusça olarak yayımlanmıştır 18 KARL MARX DAILY NEWS BAŞYAZARINA164 Bayım, Otuzdan çok üyeden oluşmuş bir Konsey, kendi bel­ gelerini elbette kendisi yazamaz. O bu işi, geri çevirme ya da değiştirme hakkını saklı tutarak, üyelerinden biri­ ne ya da öbürüne verme zorundadır. Benim kaleme al­ dığım Fransa'da 1ç Savaş üzerindeki çağrı, Enternasyo­ nal Genel Konseyi tarafından oybirliği ile kabul edil­ mişti ve dolayısıyla, görüşlerinin resmi dışavurumunu temsil eder. Jules Favre ve hempalarına karşı yöneltilen kişisel suçlamalara gelince, durum farklıdır. Bu konuda Konseyin büyük çoğunluğu, benim dürüstlüğüme güven­ me zorunda kalmıştır. Konseyin bir başka üyesinin,* Bay John Hales'in, Bay Holyoake'a yanıtında, beni çağrının yazarı olarak göstermesini öngören öner-g esini destekle­ me nedenim de budur. Kendimi bu suçlamaların tek so­ rumlusu sayarak, bu mektupla Jules Favre ve hempala­ rına, beni karaçalmadan ötürü adalete vermeleri için meydan okuyorum. Bay Llewelyn Davies, mektubunda şöyle yazıyor: "Fransızların birbirlerine öylesine eli açıklıkla dağıt­ tıkları kişisel alçaklık suçlamalarını okumak acı verici." Bu yargı, William Cobbet'nin İngilizlerde sık sık alay konusu yaptığı o ikiyüzlü kendini beğenmişlik kokusunu· yaymıyor mu? Bay Llewelyn Davies'e, öldürülmüş, tut­ sak ya da kaçak komüncülere karşı, polis hizmetinde, en lekeleyici karaçalmaları hazırlayan Fransız petite presse'i ile, sözkonusu küçük basın için açıkça dile getirdiği kü­ çümsemeye karşın bugün bu karaçalmaları yinelemeye devam eden İngiliz basınından hangisinin daha kötü ol­ duğunu sormakta bir sakınca görmeyeceğim. Zaten Bay David Urquhart gibi bir adam tarafından müteveffa lord Palmerston'a karşı tam çeyrek yüzyıl boyunca yöneltil­ miş suçlamalar kadar ağır suçlamaların Fransa'da değil de, örneğin İngiltere'de örtbas edilebildiğini saptamak da, Fransızlar için sıkıntı verici bir şey değildir.ı65 1. Modena-Villas, Maitland pa re, Haverstok-Hill, 26 Haziran İ ngilizce yazılınıştır 1 Temmuz 1871 günlü The Eastern Post gazetesi n° 144"te ve 27 Haziı·an 1871 günlü The Dai!y News gazetesinde (kesintiler ile birliktel yayımlanmıştır • KARL MARX F. Engels. -Ed. 3 20 FR İEDR İ CH ENGELS GENEL KONSEYİN HOLYOAKE VE LUCRAFT'IN MEKTUPLAR! KONUSUNDAKi BİLDİRGESİ168 DAILY NEWS YAZlKURULUNA Bayım, Uluslararası Emekçiler Derneği Genel Konseyi, ben­ den, Bay G. J. Holyoake ve Bay B. Lucraft'ın, pazartesi sayınızda yayımıanmış bulunan mektuplarını yanıtlama­ mı istedi. Konsey tutanaklarına bakınca, bunun için ken­ disine gereğince izin verilen Bay Holyoake'ın, 16 Kasım 1869 günlü oturuma katıldığını, bu oturumda, sözü geçen Konsey üyesi olmak ve Enternasyonalin, 1870'te Paris'te toplanacak gelecek genel kongresine katılmak istediğini dile getirdiğini saptadım. Ayrılmasından sonra, Bay John Weston onun Konseye adaylığını koydu, ama bu öneri öyle bir kabul gördü ki, Bay Weston, daha çok direnme­ den, bu öneriyi kendisi geri aldı. Bay Lucraft'ın, çağrı­ nın onaylandığı oturumda bulunmadığı yolundaki bildirge3 2 1. sine gelince, Bay Lucraft'ın, Fransa'da iç Savaş üzerin­ deki çağrı metninin 30 Mayıstaki gelecek oturumda oku­ nup tartışılacağının resmen açıklandığı Konseyin 23 Ma­ yıs 1871 günlü oturumunda hazır bulunduğunu söylemek zorundayım. Yani Bay Lucraft'ın bu elverişli durumda bulunup bulunmayacağını karariaştırma vakti vardı. O sadece, resmi belgelerinin altına, bulunsun bulunmasın, tüm üyelerinin adını yazmanın bir Konsey kuralı oldu­ ğunu bilmekle kalmıyordu, ama ayrıca bu kuralın ateşli bir yandaşı da olmuş ve 23 Mayıs günü, başkaları ara­ sında, kendini bağışık tutmak için yapılmış girişimiere birçok kez karşı da çıkmıştı; sonra, kendi öz girişkenliği ile, Konseyi "Paris Komünü için duyduğu biiyük yakın­ lık"tan bilgili kılmıştı. Koııseyin 20 Haziran salı akşamı oturumunda, Bay Lucraft, o anda bile çağrıyı henüz oku­ madığını, ve onu sadece basındaki tepkilere göre yargı­ ladığını kabul etme zorunda kaldı. Bay Odger'in yalan­ lamasının bende uyandırdığı tüm saygı ile, söyleyebile­ ceğim tek şey, onun kişisel olarak hazır bulunduğu ve Konseyin hemen bir çağrı yayınlama tasarısından bilgi­ li olduğu, metnin altında adının bulunmasına söyleye­ cek herhangi bir şeyinin olup olmadığının sorulduğu, onun da bunu bir hayır ile yanıtladığıdır. Herkes kendi sonu­ cunu kendi çıkarsın. Bay Lucraft ile Bay Odger'ln isti­ falarının, Konsey tarafından oybirliği ile kabul edildiği­ ni de ekleyebilirim. Ü stün saygılarımı lütfen kabul edin, Bayım. 256, High Holborn, London, Western Central JOHN HALES Uluslararası Emekçiler Derneği Genel Konsey Sekreteri F. Engels tarafından 27 Haziran 1871 günü yazılnuştır 29 Haziran 1871 gün lü The Dal!y News gazetesinde' ve 1 Temmuz 1871 günlü The Eastern Post gazetesi no 144'te yayımlanmıştır İngilizce yazılmıştır FRİEDR İ CH ENGELS FRANSA'DA İÇ SAVAŞ ÜZERİ NE ÇAÖRI VE İ NG İLİ Z BASINI107 (PARÇA) Londra, 30 Haziran. Londra, Londra olalı, hiç bir basılı metin, Enternas< yoncil Genel Konseyinin çağrısı kadar güçlü bir etki uyan­ dırmamıştır. Başlangıçta, büyük basın gene kendi gözde yöntemine, [bu işten -ç.] hiç sözetmeme yöntemine baş­ vurmayı denemiş, ama bu yöntemin bu kez sökmeyece­ ğini anlaması için birkaç gün yetmiştir. Telegraph, 168 Standard/61 Spectator,02 Pall M all - Gazette/00 Times,62 baş­ yazılarını birbiri arkasına bu "ilginç belge"ye ayırma zo­ runda kalmışlardır. Sonra gazetelerde dikkati çağrının çe�itli noktaları üzerine çeken okur mektupları yayım­ landı. Daha sonra yeni başyazılar ve hafta sonunda da, haftalık dergilerdeki öbür yankılar geldi. Tüm basın, bir­ lik içinde, Enternasyonalin, hesaba katılması gereken ve varlığı susarak ortadan kaldırılamayacak büyük bir Av­ rupa gücü olduğunu kabul etme zorunda kaldı. Hepsi de çağrının yazınsal üslup değerini teslim etti ; Spectator'a bakılırsa, dili William Cobbett'in dili kadar güçhi . Bu rj u ­ va basının, proleter görüş açısını böy lesine gözüpek bir biçimde savunan ve böylesine büyük bir kararlılıkla Pa­ ris Komününden yana çıkan bir belgeyi hemen hemen ağız birliği ile yuhalamasını beklemek gerekirdi. Paris polisi hizmetindeki gazeteler tarafından imal edilen "Sti­ eberliklerm7o ile, Enternasyonal Genel Konseyi tarafın­ dan yapılan resmi yalanlamaya karşın, Jules Favre'ın sorumluluğunu Enternasyonalin sırtına yıkmak istediğ·i, bambaşka bir örgütten (bakuninci sosyalist demokrasi ittifakı) 91 gelen belgelerin, Enternasyonale yüklenmeleri de şaşırtıcı değil. Ama sonunda tüm bu kargaşalık, ham­ kafanın kendisini de yordu. Gerçek bir doğruluk ile dav­ ranan tek gazete olan Examiner,103 ayrıntılı bir makale­ de kesin olarak Enternasyonalden yana çıkarken, Daily News gerileme borusunu çaldı. Basının döktürdiiğü tez­ gahtar dilinin etkisi altında, Genel Konseyin -- biri (Ocl­ ger) uzun zamandan beri burjuvazi ile .düşüp kalkan, öbürü de (Lucraft) , Londra okulları Konseyine seçildik­ ten bu yana, görünüşe göre, "saygıdeğer" kimselerin ka­ nısına daha çok kulak kabartan- iki Eritanyalı üyesi, Genel Konseyden ayrıldıklarını açıkladılar; istifaları oy­ birliği ile kabul edilmişti. Yerlerine başka iki İ ngiliz iş­ çisi* çoktan geçirilmiş bulunuyordu, ve onlar, kesin so­ nuca götüren bir anda proJetaryaya ihanet etmenin ne demek olduğunu çok çabuk anlayacaklar. Bir İ ngiliz protestan papazı, Llewelyn Davies, Daily • J. Roach ve A. Taylor. -Ed. News'a, Jules Favre ve hempaları üzerine çağrıda yera­ lan kabalıklardan yakındı; Genel Konseye karşı Fransız hükümetinin adalete başvurması yolu ile de olsa, bu suç­ lamaların doğruluk ya da yalancı niteliğinin ortaya çıka­ rılması dileğinde bulundu. Ertesi gün, Karl Marx, aynı gazetede, çağrının yazarı niteliği ile, sözü geçen suçlama­ ların kişisel sorumluluğunu yiiklendiğini açıkladı; bunun­ la birlikte, Fransız elçiliği, karaçalıcı sözleri nedeniyle ona karşı dava açma emrini almamış gibi görünüyor. En­ sonu, Pall Malı Gazette, ne olursa olsun, bu işin yarar­ s ı z olduğunu, bir devlet adamının kişiliğinin, devlet ada­ mı olarak, her zaman dokunulmazlığı bulunduğunu, ve sadece kamusal davranışlarının saldırı konusu olabilece­ ğini yazdı. Kuşkusuz, eğer Britanya devlet adamlarının kişiliğine bağlı her şey ortaya serilseydi, bu iş oligarşi ve lıurjıwazi dünyası için kıyamet gününün kopması olurdu. F. Engels lara rından 30 Haziran 1 87 1 giinü yazılmıştır 5 'l'cınmuz 1871 günü Dcr Volkss t a n ı gazetesi ft0 54't.p yayımlan m ıştı r Almanca yazılmıştır KARL MARX'IN THE WORLD GAZETESi MUHAB i Ri İ LE BİR KONUŞMASININ METNİ'71 (PARÇA) Londra, 3 Temmuz . . . Düpedüz konuya girdim. Herkes, dedim, Enternasyo­ nal konusunda oldukça kötü şeyler düşünüyor; kimse onun ne ile uğraştığını kesinlikle söyleyemeden, herkes ona karşı bir nefret duyuyor. G izi ba§knlarından daha iyi çözdüğünü dü­ şünen bazı kimseler, onun bir yüzüne işçinin doğruluk ve tatlı gülümsemesini, öteki yüzüne komplocunun alaylı sırıtmasını bayrak gibi çeken bir tür Janus olduğunu söylüyorlar. Marx'­ tan, bu türlü teorilerin aydınlatmakta güçsüz kaldıkları bir gizem üzerine aydınlık getirmesini diledim. Ö yle sanıyorum ki, inandığımız §ey ona çok gülünç geldiğinden, bilgin, katıla­ sıya güldü. - Bu işte hiç bir giz yok, aziz bayım, diye başladı Hans Breitmann lehçesinin172 çok özentili biçimi içinde, Derneğimizin15 açıkça çalıştığını, ve ayrıntılı çalışma tu- tanaklannın, bu konuda bilgi edinmek isteyenler için ya­ yınladıklarını dikkafalılıkla bilmezden gelen kimselerin alıklığından başka bu işte hiç bir giz yok. Tüzüğümüzü bir peni karşılığında satınalabilir, ve bir şilin karşılığın­ da, bizim üzerimize size hemen hemen bizim kadar uzun bilgi veren broşürler edinebilirsiniz. R. L.: "Hemen hemen", uıı pekala olanaklı; ama en önem­ l isi benim öğrenmeyeceğim ŞPyde bul unmayacak mı? Size kar­ şı büsbütün açık olmak ve sor u y u alelade gözlemcinin düşün­ dü ğü gibi sormak gerekirse, diyeb i l irim ki, konusu bulundu­ ğunuz genel kınama, yığının bilgisiz kötülüğünden kuşkusuz daha çok bir şey anlamına gelir. Ve bana şimdi söylemiş bu­ lunduğunuz şeyden sonra, Enternasyonalin gerçekte ne oldu­ ğunu sormama izin verir misiniz? Dr. Marx: nız Onu oluşturan kimselere: işçilere bakına­ yeter. R. L . : Evet, ama a ske r her zaman ona buyruk veren hü­ kümeti temsil etmez. Üyeleri n izden birkaçını tanırım ve komplocularlll dokundukları kumaştan dokunmamış oldukları­ na i n an mak isterim. Üstelik milyonlarca k i şi tarafından pay­ laşılan bir giz, artık bir giz değildir. ' Peki ya onlar gözüpek ve, umarım ki eklersem beni lıağışlarsınız, pek de dürüst ol­ m ayan bir çetenin aletlerinden ba şka b ir şey değilseler ? Dr. Marx: Bunu gösteren hiç bir şey yok. R. L . : Ya son Paris ayaklanması? Dr. Mar.ı:: Bana ilkin komplo olduğunun, bütün olup bitenlerin, zamanın koşullarının haklı sonucu olmadığı­ nın kanıtı verilsin ; ya da, eğer komplo varsa, Uluslararası Derneğin bu komploya katılmış bulunduğunun kanıtları verils i n . R. L.: O kadar çok Dernek üyesinin Kornündeki varlığı. Bu durumda, bireysel katılımları savsak­ olmaktan uzak bulunduğuna göre, bu bir ma­ sonlar komplosudur da. Gerçekte, ·eğer papa her ayaklanDr. Marx: l a nabilir mayı onların hesabına yazsaydı, şaşırmazdım. Ama da­ ha iyisi bir başka açıklamaya bakın. Paris ayaklanması Paris işçilerinin işi idi. En yetenekli işçiler ister istemez onun önder ve yürütücüleri olacaklardı ; oysa, en yetenek­ li işçile-r çoğ'u zaman Uluslararası Derneğin üyeleridirler de. Gene de, Dernek, dernek olarak, onların davranış­ larından sorumlu tutulamaz. R. L.: Dünya bunu bir başka gözle görecek. Herkes Lond­ ra'dan gelen gizli buyruklardan ve hatta mali destekten sözedi­ yor. Dernek etkinliklerinin açık niteliğinin, her türlü gizli ilişkiler olanağını dıştaladığı söylenebilir mi? Dr. Marx: Dünyada varolan hangi örgüt, kendi ışını resmi ve resmi-olmayan ilişki araçlarına başvurmaksızın yerine getirmiştir? Ama, din ve ahlak sorunları üzerine belli bir papasal egemenlik ve entrika merkezinden ya­ yılmış buyrultular gibi, Londra'dan gönderilmiş gizli buy­ ruklardan sözetmek, Enternasyonalin içyüzü üzeri nde adamakıllı yanılmak anlamına gelir . . . 18 Temmuz 1871 günlü The World gazetesinde ve 12 Ağustos 1871 günlü haftalık Woodhu!! and C!af!in's Week!y dergisi n° 1 3/85'te yayımlanmıştır j28 İ ngilizce yazılmıştır PARİS'TEKİ AMERİKAN ELÇİSİ BAY WASHBURNE KARŞlSlNDA KARL MARX173 ULUS LARARASI EMEKÇiLER U ��RNI<:GİN I N AMERİKA BİRLESİK DEVLETLERİ'NDEKi s�:KS!YONLARl NEW YORK MERKEZ KOMITESINE Yur ttaşlar, Dernek Genel Konseyi, Ame r ikan elçisi Bay Wash­ burne'un Fra nsa' d aki iç savaş sırasında takınınış bulun­ duğu tutum ü zerine size açıkça bi lgi vermeyi görevi sa­ yar. I Aşağı daki bildi rim, Paris'te onyedi yıl yaşayan ve iç savaş sırası nda Londra'da çıkan Dnily Tclegrap1ı1�R ve New York Herald114 gazetelerinin ınuhabirliğini yapan bir İskoçyal ı olan Bay Robert Reid tarafından yazılmıştır. Bu arada, Bay Reid'in ona çektiği kısa tel yazıların ı bile, 2 Daily Telegraph'ın Versailles hükümeti yararına tahrif ettiğini belirtelim. Şimdi İngi ltere'de bulunan Bay Rei d , bildirim i n i ye­ minli bildirge ile doğrulamaya hazırdır. "Top gürlernelerine karışan genel tehlike çanları bü­ tün gece sürdü. Uyumak olanaksız. Peki, diye soruyor­ dum kendi kendime, Avrupa ve Amerika temsilcileri ner­ deler? Bu suçsuz kanı dökülmesi ortasında, bir arabul­ ma çabasına girişmiş bulunmamaları olanaklı mı? Bu fikre daha çok dayanamadım ve Bay Washburne'un kent­ te olduğunu bildiğimden, hemen onu görmeyi kararlaştır­ dım. Sanırım 17 Nisan güniiydi.i ; her ne olursa olsun, ger­ çek tarih, lord Lyons'a ayn ı gün yazmış bulunduğum mektubum aı·ac ıyl a saptanabilir. Wushburne'un konutu­ nun yolu üzerindeki Champs-Elysces'den geçerken, yara­ l ı l u r ve cançekişenlerle dolu bir ambulanslar yığınına rusladım. Zafer Anı t ı yöresinde havan topu merrnileri patlıyor, ve birçok suçsuz, Thiers'nin kurbanları nın uzun listesine ekleniyorlardı. "Chaillot sokağı, no 95'e gelince, kapıcıya Birleşik Devletler elçisini nasıl bulabileceğimi sordum, o da beni birinei kata gönderdi. Paris'te, oturduğunuz kanat ya da kat, servet ve konumunuzun en güvenilir göstergesidir -- bir çeşit toplumsal baromctre. Burada, evin sokağa ba­ kan yüzü ile zemin katta bir markiyi, ve avluya bakun pencereler ile dördüncü katta alçakgönüllü bir makinisti bulursunuz; onları ayıran merdiven, aralarında kazılan toplumsal uç ur um u belirler. Mcrdiveni tırmam rken, kı­ zıl külot ve ipek çoraplı gürbüz uşaklada karşılaşmadı­ ğımdan, şöyle di.işündüm: 'Evet! Amerikalılar paraları ile ne yapacaklarını biliyorlar; bizler ise, bizler parayı so­ kağa atıyoruz.' "Sekreterin odasına girerken, Bay Washburııe'u sor­ dunı. 'Onun kendisini mi görmek istiyorsunuz?' 'Evet.' o Geldiğim bildirildikten :sonra, yanıııa bı rakıldnn. Halıatça bir koltuğa oturmuş, gazetesini oku y ord u Ayağa kalk­ masını bekledim, ama o, hep önündeki gazetesi ile birlik­ te, insanların genellikle çok nazik old ukl arı bir ülkede görülmemiş kabalıktaki bir davraıı ı�l a, isti f i n i hiç boz­ madı. "Bay Washburne'a, bir arabuluculuğa girişmemen in bizim için insanlık dıi?ı bir şey olacağını söyledim. Başarı üzerinde önyargıya varmaksızın , ne ol u rsa olsun bunu denemek bizim görevimizdi; ü stelik Prusyalılar Versail­ les'ı kesin bir çözüme ulaşmak için sıkıştırdıklarına göre, zaman da özellikle uygun gibi görünüyordu. Amerika ile İngiltere'ni n ortak etkisi, teraziyi barıştan yana eğeb i l i r­ di. " 'Parisliler başkaldırmış kişilerdir, diye yanıtladı Bay Washburne, silahlarını teslim etmeleri gerekir.' Bu­ na karşılık, ulusal ınuhafı:ı:ların silah ta�ıma yasal hak­ kına sahip bulunduklarını, ama sorunun burada olmadı­ ğını söyledim. İnsancılık ayaklar altında çiğ n e ı ı d i ğ i za­ man, uygar dünyanın işe karışına hakk ı vardır ve siz­ den bunun için lord Lyons ile birlikte çalışınanızı isti­ yorum. Bay Washburnc: 'Şu Versaylılar hiç bir şey an­ lamak istemiyorlar.' - 'Eğer kabul etmezlerse, ınanevi sorumluluk onların olacaktır.' Bay Washburne: 'Saı ımı­ yorum. Ben bu konuda hiç bir şey yapamam. Sizin lord Lyons'u kendinizin görmesi daha iyi olur.' "Görüşmemiz böyle bitti. Bay Washburne'dan de­ rin bir düşkıi'ıklığı içinde ayrıldım. Kaba ve kmumlu, demokratik bir cumhuriyet temsilcisinde bulunması bek­ lenebilecek kardeşlik duygularından büsbütün yoksun bir adam bulmuştum. Lord Cowley ile, Fransa'da temsilcimiz olduğu zaman, iki kez bir görüşme yapma onuruna er­ elim. Açık yürekli ve çelebi davranışı, Amerikan elçisi­ n i n soğuk kendini beğenmiş ve d ü zmece aristokratik dav. ? 1. ranışı ile şaşırtıcı bir karşıtlık oluşturuyor. "Britanya hükümetinin, her insanemın kargışları ı ı ı üzerine çekmeksizin, Neuilly canavarlıklarının yanısıra, Ciamart ve Moulin-Saquet toplu insan kırımları gibi ca­ navarlıklara ilgisiz bir gözle bak a mayac ağı na inanmış ol­ duğumdan, lord Lyons'u da, İ ııgil tcre'nin, barıştırmaya götürmek için, insanlık adına her şeyi yapma görevine sa­ hip bulunduğuna inandırmaya çalıştım. Lord Lyons, sek­ reteri Bay Edward Malct aracıyla, bana sözlü olarak, mektubumu hükümete göndermiş bulunduğu ve bu ko­ nuda verebileceğim başka her türlü bilgiyi seve seve gön­ dereceği yanıtını verdirtti. Bir anda, koşullar bir barış­ tırma için son derece uygun oldu ve eğer hükümetimi� ağırlığını teraziye koy sayd ı , dünya, Paris kasaplığmdaıı kurtarılırdı. Ne olursa olsun. eğe r Brintaııya hükümeti ödevini yerine getiremediyse, bu Lord Lyons'un kusuru değildir. "Ama Bay Washburne'a dönelim. 24 Mayıs ça rşamba sabahı, Capucines bulvanndan geçiyordum. Ad ım la çag­ rı ldığımı iş�terek, başımı çevirdim ve, kalaba l ı k b i r Ame­ rikalılar topluluğu ortasında, açık bir Jandon araba içiıı­ de oturmuş bulunan Bay Washburne ile birli kte Dr. Hos­ sart'ı gördüm. Selam sabahtan sonra, Dr. Hossart'a takıl­ dıın. Çok geçmeden, konuşma, çevrede olup biten deh­ şet sahneleri üzerine gelerek, genel bir nitelik aldı ; o ;,a­ man Bay Washburne. sözlerinin doğruluğuna güvenen bir adam havasıyla sözü bana yönelterck, şöyk ded i : 'Ko­ müne katılanların hepsi, ona yakınlık duyaııların hepsi, kurşuna dizilecek.' Heyhat, yakınlık duyma suçu ilc y a ş­ lıla rı ve gençleri öldürrlüklerini biliyordum, ama Bay Washburne'un ağzıııdan bunu yarı-resmi bir biçimde duy­ mayı bcklcmiyordum ; bununla birlikte, u bu kanlı tiinı­ ceyi yinelediği sırada, henüz başpiskoposu kurtarma nııı zamanı idi.''175 33 2 II "24 Mayıs günü, Bay Washburne'un sekreteri, XI. il­ çe belediyesi nde toplanmış bulunan Komüne, Prusyalılar tarafından , Versaylılar ile federeler arasında aşağıdaki koşu l l ar i l e bi r hakemlik önerisinde bulunma . zorunda kald ı . "Çatışma ların durdurulması. "Bir yandan Komünün, ve öte yandan da Ulusal Mec­ l isin ye n i d en seçilmesi. ''Versailles birlikleri Paris'ten ayrılsın vc- istihkam­ ve çevredeki kendi ordugahlarına çekilsin. "Ulusal Muhafız Paris'i korumaya devam etsin. "Federeler ordusunda hizmet eden ve etmiş bulu­ nan kimselere hiç bir ceza verilmesin . . ''Olağanüstü oturumda, Komün, yalnızca Fransa'ya Kurucu Meclis genel seçimlerini hazırlamak için iki aylık bir süre verilmesi koşulu ile, bu önerileri kabul lurdaki etti. "Amerikan elçilik s ekr et er i ile ikinci bir görüşme old u . 2!i Mayıs s a ba h oturumunda, Komün, tam yetkili Plçi nitel iği ile, i çl er in de Vermorel, Delescluze ve Arnold'­ un da bulunduklan beş yurttaşı, Bay Washburne'un sek­ r e ter i ni n bildirdiğine göre, bir Prusya delegesinin bulu­ nacağı Vincennes'a delege olarak göndermeyi kararlaş­ tırdı. Ama bu elçiler kurulu, Vincennes kapısında nöbet­ te ola n ulusal muhafızlar tarafından engellendi. Aynı Am e r ik an sekreteri ile yeni ve son bir görüşme üzerine, kendisine bir gezi izin belgesi verilmiş bulunan yurttaş Arnold, 26 Mayıs günü Saint-Denis'ye geldi ve . . . orada P r usyal ı l a r tarafından ka bul edilmedi. "Pr usyal ıların yansızlık ve savaşanlar arasına ara­ bulucu olarak girme isteklerinin yeniden doğduğunu gör­ me u m ud u n u uyandıran bu Amerikan müdahalesinin so333 nucu, en kritik zamanda, savunmanın iki gün ıçın kötü­ rümleşmesi oldu. Göriişmelerin gizlilik içinde yapılması için alınmış bulunan önlemlere karşın, ulusal muhafızlar çok geçmeden her şeyi duydular, ve Prusya'nın yansızlı­ ğma inanarak, tutsak edilmek üzere Prusya hatlarına değin koşuştular. Prusyalıların bu güvenden nasıl yarar­ landıkları bilinir: kaçakların bir bölümü devriyeler ta­ rafından vuruldu ve teslim olanlar da Versailles hükü­ metine teslim edildi. "Tüm iç savaş süresince, Bay Washburne, sekreteri aracılığı ile, Komüne, sadece diplomat durumunun onu açıkça göstermekten ahkoyduğ·u ateşli sevgi, ve Versail­ les hükümetine karşı beslediği zorlu nefret konusunda giivence vermekten hiç bir zaman geri kalmadı." Bu ikinci bildirim, tıpkı Bay Heid gibi, gerekirse bil­ dirimini yeminli bildirge ile doğrulamaya hazır bir Pa­ ris Komünü üyesi"' tarafından yapılmıştır. Bay Washburne'un davranışını tastamam yargılamak için, Bay Reid ve bu Paris Komünü üyesinin tanıklıkla­ rını, bir tek ve aynı sözün iki görünüşü olarak, birbirine bağlamak gerekir. Bay Reid'a, komüncülerin başlarına gelecekleri hak eden "başkaldırıcılar" olduklarını söyler­ ken, Bay Washburne Komüne de, onun davası için bes­ l ediğ· i sevgi v e Versai l iPs hükümetine karşı duyduğu nef­ tet konusunda gü vence veriyor. Aynı 24 Mayıs günü için­ de, Dr. Hossart ve birçok Amerikalı önünde, Bay Reid'a, sadece komüncü lerin değil, ama Komüne yakınlık duyan­ ların da elbettC' ölümü hak ettiklerini söylerken, Kornline ·de, sekreterinin ağzı ile, Komün üyeleri ile federeler or­ d ıısu erlerinin yaşayacakların ı bildiriyor. Sevgili yurttaşlar, şimdi sizden bu olguları Birleşik DevlC'tler işçi sını fına b i ldirmenizi, ve ondan, Bay Wash• A. Serrn lJlier. -Eel. 334 burne'un kişiliğinin, bir Amerikan Cumhuriyet temsilci­ sinin kişiliğine uyup uymadığını sormanızı istiyoruz. 256, High Holborn, London, Western Centrııl, l l Temmuz 1 87 1 Karl Marx tarafından y:ızılmıştır 13 1871 dol:ıylıın ncl:ı broşür ol:ıı·ak 1871'de çeşitl i Ent<'r­ n:ısyonal org:ı nl:ırındıı yayımlanmıştır Temmuz ve Temmuz-Eyi lli l nı:lllzc·l' y:ızılm ıştıı· FRİEDRİCII E NG ELS TIMES BAŞYAZARINA178 Bayım, Versailles'da tutsak bulunan komüncülerin duruşma­ sındaki yeni savsaklama konusunda Times'ın gözle mler i , kuşkusuz Fransız halkının duygularının tam üstüne bas­ mış ve onları dışavurmuştur. Journal OfficieZ'in bu göz­ lemlere yanıt veren öfkeli notu, bu n u bir kez daha tanıt­ lar. Times'ın makalesi üzerine, Paris basını, güncel koşul­ lar içinde hiç bir yayımianma olanakları olmayan birçok protesto yazısı aldı. Önümde, resmi komıınu sözünü et­ tiğ·i olgulardan bilgi sahibi ol masını sağlayan, ve bu ne­ denle bu açıklanması gü ç savsaklamanın nedenleri üze­ rindeki tanıklığı belli bir değer taşıyabilecek olan bir 6 Fransızın mektubu var. İşte mektubundan birkaç parça: "Şimdiye değin, 3. savaş konseyinin duruşmalara ne zaman başıayacağını kimse bilmiyor. Bunun nedeni, Com­ missaire ele la Repııblique* yüzbaşı Grimal'in yerine, da­ ha gü venilir bir kişinin geçirilmiş bulunması gibi görü­ nüyor. Son dakikada, mahkeme önünde okunacak suçla­ ma belgesi (ithamname) incelenince, onun biraz cumhu­ riyetçi olabileceği, Faidherbe'in vb. kamutası altında, Ku­ zey ordusunda hizmet gördüğü vb. anlaşıldı. Bunun üze­ rine bir başka subay birdenbire odasına girdi ve ona şöy­ le dedi: İşte görev belgem, sizin ardılınızım ben. Zavallı yüzbaşı öylesine şaşırdı ki, başını bile çeviremedi. . . "Bay Thiers her şeyi kendi yapma iddiasında. Bu hastalık öyle ileriye gidiyor ki, tüm yansızlık kurallarına karşıt olarak, sadece bütün juges d'instruction'ları•• ken­ di odasına çağırınakla kalmadı, ama salona alınacak din­ leyicileri de seçmeye kalkıyor. Giriş belgelerini, Bay B. de Saint-Hilaire aracılığı ile, kendisi dağıtıyor . . . "Bu zaman içinde, Satory tutsakları, sinekler gibi öli.i­ yorlar; acımasız ölüm, kendi işini bu devlet adamcıkları­ nın adaletinden daha çabuk görüyor . . . Versailles hücre­ lerinde Fransızca tek sözcük konuşmayan iri yarı bir yi­ ğit var, iriandalı olduğu sanılıyor. Bu işe nasıl karıştığı­ nı kimse bilmiyor. Tutsaklar arasında . . . adında çok dü­ rüst bir adam da var. . . İki ay oluyor ki hücresinde, ve henüz durumu incelenmedi. Utanılacak şey." Londra, 7 Ağustos 1871 F. Engels kez K. İlk ı. baskı, c. tarafından Marx ve yazılmıştır F. Engels, Yapıtlar, XIII, II. bölüm (1940) yayımlanmıştır Husça olarak • •• Cumhuriyet Komlserl. Sorgu yargıçlarını. Saygılı hizmetkarınız Justitia -ç. --ç. Içinde İngilizce yazılmıştır KARL MARX LA VERİTE134 BAŞYAZARINA International Working Mı'll ' s Associatlon, 256, High Holborıı, London, W!'stern Centnıl 30 Ağustos 1871 Sayın başyazar, Bugünkü Daily Ne ws 'da,01 Bay Renaut'nun, Fransız köylülerini bütün olanaklı şatoları yakmaya vb. çağıran bir bildirgeyi Enternasyonale yüklediğini okuyan Ulus­ lararası Emekçiler Derneği Genel Konsey genel sekrete­ ri Bay John Hales, Assy'nin avukatı Bay L. Bigot'ya he­ men şu telgrafı gönderdi: "Enternasyonale yüklenen kundakçı bildirge bir kal­ pazanlıktır. Bu konuda bir İngiliz yargıcı karşısında ye­ minli bildirimde bulunmaya hazırız." Şimdi, Fransız halkına, saygıdeğer gazeteniz aracılı­ ğıyla hemen bildirmek isterim ki, Fransız hükümet bi1·- likleri Paris'e girdikten sonra, Enternasyonal adına Pa­ ris'te basılmış bulunan bütün bildirgeler, istisnasız bütün bu bildirgeler, düzmece bildirgelerdir. Size bu bildirimi sadece namusum hakkı için yapmak­ la kalmıyorum, ama bir İngiliz yargıç karşısında yemin­ li bildirimde ("the affidavit") bulun maya da hazırım. Bu rezil uydurmaların, kaynağını doğrudan doğruya polisten bile değil, ama Standard'ın161 (tory gazetesi) son sayılarından birinde "kibar fahişeler çevresi organları" olarak adlandırdığı o Paris gazetelerinden birine bağlı bir adam olan B. adlı birinden aldığına inanmakta haklı­ yım. Üstün saygıını kabul edin, Bayım. KARL MARX 3 Eylül 1871 günlü Le Solr, n° 862 lle öbüı· burjuva gazetelerde, ve 10 Eylül 1871 günlll Internationaıe n° 139 ile 13 Eylül 1871 günlü DPT Volksstaat n° 74'te yaylmlanmıljtır Fransızca yazılmıştır FHİEDRİCH ENG ELS İŞÇi SINIFININ SİYASAL ETKİNLi G İ ÜZERİNE KONUŞMA 21 EYLÜL 1871 GÜNÜ ENTERNASYONALİN LONDRA KONFERASINDA"' Y A PI LMIŞTIR (PARÇA) SİYASAL alanda mutlak çekimserlik olanaksızdır; bundan ötürü bütün çekimser gazeteler siyaset yaparlar. Sadece siyasetin nasıl yapıldığı, ve hangi siyasetin yapıl­ dığı sözkonusudur. Ayrıca, bizim için çekimserlik olanak­ sızdır. İşçi partisi, ülkelerin çoğunda daha şimdiden siya­ sal parti olarak vardır. Çekimserlik öğütleyerek onu yık­ mak bizim işimiz değildir. Güncel yaşantı, varolan hü­ kümetler tarafından, ister siyasal, ister toplumsal erek­ lerle, onlara dayatılmış bulunan siyasal baskı, işçileri, is­ tesinler istemesinler, siyaset ile uğraşmaya zorluyor. On­ lara çekimserlik öğütlemek, onları burjuva siyasetin kol­ Iarına itmek demektir. Hele, proletaryanın siyasal etkino liğini gündeme koymuş bulunan Paris Komünü ertesin­ de, çekimserlik büsbütün olanaksızdır. ı,;ksiksiz bit· b i ç i mde lik kez olarak Iııtcrııatioııale conwıuııistc riC'rgisi ndP. yayınılannıışlır, n° 2!J, 1934 Fransızca yazılmıştır KARL MARX ALMANYA VE İNGİLTERE'DE ULUSLARARASI EMEKÇiLER DERNEOİNİN DURUMU ÜZERİNE KONUŞMA178 ENTERNASYONALİ N LONDRA KONFERANSININ 22 EYLÜL 1871 GÜNLÜ OTURUM TUTANAKLARıNDAN PARÇALAR KOMÜN sırasında, Alman işçileri, mitingler ve ken­ dilerine ait olan gazeteler aracıyla, Paris devrimcileri ile dayanışmalarını olumlamaktan geri kalmadılar. Ve Ko­ mün yenildikten sonra da, Breslau'da, Prusya polisinin boş yere engellemeye çalıştığı bir miting yaptılar; bu mi­ tingde, ve Almanya'nın çeşitli kentlerindeki öbür miting­ lerde, Paris Komününü alk1şladılar. Ensonu, imparator Guillaume ile ordusunu n Berlin'e muzaffer girişleri sı­ rasında, bu zafer kazanmışlar, halk tarafından : "Yaşa­ sın Komün !" çığlığı ile karşılandılar.* Fransızca yazılmıştır • Özgün tutanaklarda bundan sonra şu türnce geliyor: "İ şçiler, sos­ yalist özlemleri dışavuracak tek Alman partisini temsil ettiklerini ta­ nıtladılar." �Ed. 2 KARL MARX ERTERNASYONALİN YED i YILI 25 EYLÜL 1871 GÜNLÜ LONDRA'DAKi YlLDÖNÜMÜ TOPLANTISINDA Y APlLAN KONU$MANIN BASlN ÖZETİ I7D (PARÇA) SON hareket Komün oldu, şimdiye değin bütün ol­ muş olanları n en önemlisi -ve bu konuda iki düşünce olamaz-, çünkü Komün, siyasal iktidarın işçi sınıfı ta­ rafından fethini temsil ediyordu. Komün üzerine çok ya­ nılmalar oldu. O yeni bir sınıf hükümeti biçimini bula­ madı . Tüm çalışma araçlarının üreticiye verilmesi ile varolan baskı koşullarını yok ederek, ve böylece çalış­ ınaya yetenekli herkesi yaşamasına yardımda bulunmak için çalışmaya zorlayarak, sınıf egemenlik ve baskısının tek temelini ortadan kaldırıyoruz. Ama böyle bir değişik­ liğin gerçekleştirilebilmesinden önce, ilk koşulu proleter bir ordu olan proletarya diktatörlüğü zoru nlu bir duru- ma gelir. İşçi sınıfı kurtuluş hakkın ı savaş alan ında ka­ zanmalıdır. Enternasyonalin görevi, gelecekteki savaşım için, emek güçlerini örgütlernek ve birleştirmektir. Ekim 1 8 7 1 günlü The World gazetesinde yayımlanmıştır 15 İngilizce yazılmıştır K ARL MAHX VE FH.Ü:I..m İ CI I ENGELS ENTERNASYONALDEKi SÖZDE BÖLÜNMELER180 ( P ı\ T! Ç ı\ 1 PARiS yıkılınasından sonra, Genel Kon ­ sC'yin ilk işi, k en d i n i Komü n ü n , tam da şu sırada, Avrupa burj uvazisi , bas ı n ı ve hükümetlerinin, Paris yenilmişle­ r i n i en alçakça karaçalmalar altında bunaltınalarma ya­ rayan tüm davranışları ile dayanışık k ı ldı ğı , Fransa'da iç savaş üzeri ndeki B i l d i rgcsiı ı i y a y ın l aın a k oldu. İşçi sı­ n ı fı n ın b i l e hi r böl ü ın i i , heıı i i z k l'ndi ba y r a ğ ı m n başa­ rı s ı zl ı ğa uğramış b u l u n d u ğ u n u aıılamaı n ıştı. Konsey, üye­ leri nden i ki s i n i n , yurttaş Odgcr ile yurttaş Luc ra ft' ın , bi ldirge i l c tüm dayaıı ı şına y ı yadsıyan istifaları aracıyla, bunun, ba�kal arı arasmda . bir k ; ı ı ı ı t ın ı elde etti. İş ç i sı­ ı ı ı r ı n ın Pa ris ol ayları üzerindeki görüş birliğinin, bu BilKomi.i n ü nü n d i rgc ı ı i ı ı tüm uygar ülkelerde yayımlanması ilc başla­ d ığı söylenebi l i r. Bir başka yandan, Enternasyonal, 15 bu Bildirge ııe­ deniyle, Genel Konsey'in k arşı -y an ı tl ar ı ile desteklenen bir poJemik i çi ne girme zorunda kalan burjuva basında ve özel l i kle İ ngil iz büyük b ns ı nı nd a , en g üçlü leri n d en bir propaganda aracı buld u . Birçok Komün mültecisin i n Londra'ya gelmesi, Ge­ nel Konseyi B aydan çok biçiminde örgütlenme ve, süre, kendi sürekli i şl eri n i n adamakıllı d ı şında bulunan bu işi görme zorunda b ı r ak t ı . 181 Komün yenilmişleri ve s ü rg ü nl er i n i n , burj uvaziden bekleyecek hiç bir şeyleri ol madığı kendiliğinde n a n l aşılır. İ şç i sını­ fına gelince, y ard ı m istekleri güç b i r anda geliyordu. İsviçre ile Belçika yardım edecekleri ya da Londra'ya gidi ş l er i ni kolaylaştı racaklan mü lteci kon te n j anl a rı nı da­ yardı m komitesi bir ha önce kabul etmiş bulun uyorlard ı . Almanya , Avustur­ ve İspanya'da toplanan paralar İ sviçr e 'y e gönderilmiş­ ya ti. İ ngiltere'de, kesin kavgaya Newcastle'da g i r işi imiş bu­ işgünü için büyük s avaşım, 1"2 hem işçile­ r i n bi reysel katkılarmı, hem de trade-unionları n, ti.i züğe göre, ancak mesleksel savaşıma ayrı labilecek örgütlü fonlarını tüke tmişti. Bununla birlikte, ardı arası kesil­ mez girişimler ve yazışmalar aracıyla, Konsey, her hafta dağıttığı parayı, küçük küçük tu t ar la r olarak top­ layabil dL Amerikan işçileri, Konseyin ça ğr ısın ı en geniş biçimde y a n ı tladılar. Ya bir de Kon sey , burj tıv<ı zinin ürk­ l unan 9 saatlik müş i mgeleme gücünün la u luslararası kasaya d ı· ı. büyük bir eliaçıklık­ topl aya bi lsey- Komün m ül tec il e ri , sa­ tı k o rada temsil edilemeyen Fransı:l öğe­ n i n yerine geçmek üzere Konseyc ç ağr ı ld ı la r. Bu biçim­ de katılan üyeler aras ı nda , eski cn ternasy ona lc i lcr ve vaş 1 B71 öylesine yatırdığı milyonları Mayısında n so n r a , ba:lı soı ı ucu, ar 6 devrimci gözüpeklikleri ile tan ııımı� kişi lerden olu!?an, ve seçimleri Paris Komünü için gösterilmiş bir saygı olan bir azınlık vardı . Mart 1872 Marx ve F. Engels Ocak sonu ilc 5 a ı·asın da K. tarafında n 1872'dc yazıln ı ı şlır Cenevre'de lıroşür olarak yayımlanmıştır fo'ransızl'a yazılmıştır KARL MARX 18 MART 1871 KOMÜNÜNÜN YILDÖNÜMÜNÜ KUTLAMAK İÇİN YAPILAN MİTİNGDE ALINAN KARARLAR183 18 Mart l87l'in yı ldönümünü k utlaınak için y cı p ılaıı m i t.ing. aşağıdaki kararları almıştır: I Miting, 18 Mar t günü başlayan şan l ı hareketi, i n san­ lıgı sınıflar rej iminden her z a m a ı ı için kurtaracak ola ı ı büyük toplumsal devrimin şafağı ol arak görür. II Mi ting, tüm Avrupa'ua, emekçilere kar�ı duydukları 8 nefret içinde birleşmiş bu l una n burjuva sınıfların ah­ maklık ve ci nayetlerinin, kralcı ya da cumhuriyetçi, hü­ kümet biçimleri ne ol ursa olsun, eski toplumu ölüme mahk um ettiklerini ilan eder. III Miti ng, bütün hükümetleri n Enternasyonale k arşı aç­ tıkları haçlılar seferi ve Versai l ll•s kat i l ler i ni n yıldırıla­ rımn, P r u sya l ı y e ni c i lerin in y ıldı rı l arı gibi, başarıları.run boşluğuna tanıklık ettiklerini ve Thiers ile Guillaume'­ un birleşmiş güçleri tarafından ez i lmiş kahraman öncü­ sünün arkasında evrensel proletaryanın tehdit edici or­ dus unun varlığını olumladıklarını bildirir. Fransızca yazılmıştır 13-18 Mart 1872 günlertnde tarafından yazılmıştır Marx M.ıı rt 1872 gUnlU La Libertı!, 30 Mart 1872 günlti Tlıe International Herald, no 3, gazetelerinde yayımlannuştır 24 tı0 12, ve 349 KARL MARX VE FRİEDRİCH ENGELS KOMÜN i ST PARTi MAN i FESTOSU 1 872 ALMANCA BASK lYA ÖNSÖ Z184 (PARÇA) KOŞULLARIN son yirmibeş yıl içinde çok değişmesine karşın, bu Manifestoda sergilenen genel ilkeler, anaçizgi­ leri içinde, Him doğruluklarını bugün de korumaktadır­ lar. Olsa olsa, şurada burada, bazı ayrıntıları gözden ge­ çirmek gerekir. Manifesto, ilkelerin uygulamasının, her yerde ve her zaman verilmiş tarihsel koşullara bağlı bu­ lunacağını , ve dolayısıyla, II. bölümün sonunda sayılmış bulunan devrimci önlemlere çok önem verilmemesi ge­ rektiğini k e n di s i açıkl a l'. llıı parça, birçok bakımdan, bu­ gün bambaşka bir b içimde yazılabilirdi. Büyük sanayiin son yirmibeş yıl içindeki engin ilerlemeleri ve işçi sınıfı­ nııı, Parti olarak örgütlenmesinde gerçekleştirmiş bulun- d uğu k oşut ilerlemeler dolayısıyla, öncf' Şubat De vr i m i n i n , sonra ve özellikle, iki ay boy unca, s iy asa l i ktidarı ilk kez olarak proletaryanın ellerine veren Paris Komü­ nünün deneyleri dolayısıyla bu program bugün bazı nok­ talarda e sk i ın i şt ir Komün, özell iklf', " i şı;i s ı n ı fı n ı n , devlet m a k i n es i n i old uğu g i b i a l m a k ve on ı ı kendi hesa bına iş­ letmekle yetinemeyet:eğini" taıı ıtlamıştır ( bkz: P.ransa'­ ­ . da İç Savaş, Uluslararası Emekçiler Derne!]i Genel Kon­ seyi Çağrısı, Al m an c a baskı, bu fikri n uzun u zun açındı­ rıldığı s . 19) .* KAH.L MARX, FRİEDRİCH ENGF.LS Londra, 24 Haziran 1 87 2 Das Kommıınistisclıe b:ışhğı nitında Mani/esı broştiı· biçtmlnde yayımlanmıştır. Neue Ausgabe , eiıwnı Vorwort Le i pzig ı H72 d N· Verfasser, mit • Bkz : Bu k i labm 72-135. snyfalnı·ı. -Ed. 351 KAHL MARX VF. FRİEDRİCII ENG ELS PARİS KOMÜNÜNÜN YILDÖNÜMÜNÜ KUTLAMAK İÇİN 21 MART 1881 GÜNÜ LONDRA'DA YAPILAN SLAV MİTİNGİ BAŞKANINA Yurt ta ş Mitinginiw katılal'ak d urumda ol madığımızı size bi l­ dirmekle büyük üzü ntü d uy uyoruz. Paris Komünü "düzen" savunucuları tarafından i�­ lenen tüyler iirpertici i nsan kırımı a l tında ezildiği zaman, y enen ler on yıldan az bir zaman sonra, u zak Peü•rsburg'­ da, bt>lki de uzun ve zorlu çatışmalar sonueu, sonunda ve kesinlikle bir Rus Komünü kurulmasına yol açacak bir ol ay ın 185 ortaya çıkacağın ı di.işü nmüyorlardı bile. Paris'i ku�atarak ve böylece egemen burj uvaziyi hal­ kı silahiandırma zorunda b ı r aka r a k Komünü hazırlamış bulunan P r u sy a kralı: on yıl sonra kendi öz başkentinde , , 2 sosyalistler tarafından kuşatılmış bulunan bu aynı Prus­ ya kralı, kendi tahtını ancak kendi başkenti Berlin'de sı­ kıyönetim iltm ederek kurtarabilecek durumda.106 Öte yandan, Komünün yıkılışından sonra, kavuştur­ maları ile, Uluslararası Emekçiler Derneğini biçimsel dış örgütünden vazgeçme zorunda bırakan kıta hükümetleri (büyük uluslararası işçi hareketini buyrultular ve ayrıkla­ ma yasaları ile ortadan kaldırabileceklerini sanan hükümet­ ler) , on yıl sonra bu aynı uluslararası işçi hareketinin, her zamandan daha güçlü, sadece Avrupa işçi sınıfını değil, ama Amerika işçi sınıfını da kazanacağını, ve ortak çıkarlar için ve ortak bir düşmana karşı ortak savaşımın, onları kendiliğinden, daha geniş, ve her türlü dış örgütlenme bi­ çimlerini durmadan daha çok aşan yeni bir Enternasyo­ nal içinde birleştireceğini akıllarından bile geçirmiyorlar­ dı. Demek ki, eski dünya güçlerinin kökünün kazındığını sandıkları Komün, her zamandan daha güçlü olarak yaşı­ yor, ve biz de sizinle birlikte haykırabiliriz: Yaşasın Komün! 2 1 Mart 1881 günü K. Marx ve F. Engels İngilizce yazılmıştır tarafından yazılmıştır • Gulllaume I. -Ed. 3 53 FRİEDRİCH ENGELS PARiS KOMÜNÜNÜN YILDÖNÜMÜ DOLAYISIYLAm BU akşam, sizinle aynı zamanda ve sizinle birlikte, İki Dünya işçileri de, proleter evrimin en şanlı ve en trajik evresini kutluyorlar. Bir tarihi olduktan sonra ilk kez olarak, işçi sınıfı, 187l'de, biiyük bir başkentte, si­ yasal iktidarı eline geçiriyordu. Bu, heyhat ! bir düşten başka bir şey olmadı. Bir yandan eski Fransız impara­ torluğunun paralı askerleri ve öte yandan Prusyalılar arasında kalan Komün, eşi görülmemiş ve hiç unutulma­ yacak bir insan kırımı içinde çabuk bastırıldı. Zaferi ka­ zandıktan sonra, gericilik artık sınır tanımadı; sosyalizm kan içinde boğulmuş ve proletarya her zaman için köle­ liğe perçinlenmiş gibi göründü. Bu yenilgiden sonra onbeş yıl geçti, Bu zaman boyun­ ca, bütün ülkelerde, toprak ve sermaye sahiplerinin hiz­ metinde bulunan iktidar, işçi başkaldırmasının son geçi­ ci isteklerine de son vermek için hiç bir şey karşısında gerilemedi. Çevrenize bakın. Her zamandan daha canlı olan dev­ rimci işçi sosyalizmi, bugün karşısında her yerdeki yö­ neticilerin: Bismarck kadar Fransız radikallerinin de, bütün Rusya'ların çarı gibi Amerika'nın borsa krall arının da tir tir titredikleri bir güçtür. Hepsi bu kadar değil. Bütün düşmanlarımızın, ne yaparlarsa yapsınlar, ken­ dilerine karşın, bizim için çalıştıkları bir noktaya gelmiş bulunuyoruz. Onlar Enternasyonali15 öldürdüklerini sanıyorlar. Ve bugün, proleterlerin uluslararası birliği, çeşitli ülkelerin devrimci işçileri arasındaki kardeşlik, Komün öncesinde olduğundan bin kez daha güçlü, bin kez daha yaygın. Enternasyonalin artık gerçek anlamda bir örgüte gerek­ sinmesi yok; o, Avrupa ve Amerika emekçilerinin ken­ diliğinden ve ateşl i elbirliği ile yaşayıp büyüyor. Almanya'da, işçi hareketini ezmek için, Bismarck, en alçakça olanlara değin, tüm araçları kullanıp tüketti. So­ nuç: Koroünden önce karşısında dört sosyalist milletve­ kili vardı. Kıyıcılıkları, bugün yirmibeş sosyalist millet­ vekili seçtirtti. Ve Alman proleterleri, eğer bu iş için pa­ ra alsaydı bundan daha iyi devrimci propaganda yapama­ yacak olan büyük şansölye ile gırgır geçiyor lar. Fransa' da, liste biçiminde oylama, 180 salt avukatların, gazetecilerin ve sermaye sözcüsü öbür siyasal serüvenci­ lerin seçimini sağlama bağlamak için özellikle bulunmuş Pn iyi burjuva oylaması, size zorla kabul ettirildi. Ve bu zenginler oylaması, burjuvazi için ne yaptı? Fransız par­ lamentosu içinde, sadece sahne üzerinde görünmesi bile 355 bütün burjuva partiler saflarında şaşkınl ık yaratan dev­ rimci bir sosyalist işçi partisi oluşturdu. İşte şimdi bu noktadayız. Bütün olaylar bizim yara­ rımıza çalışıyor. Proletaryanın ilerlemelerini önlemek için en iyi hesaplanmış önlemler, onun muzaffer yürü· yüşünü daha da hızlandırmaktan başka bir son uç vermi· yor. Düşman savaşsa bile, bizim için savaşmaya mahkum. Ve o bizim için öylesine ve o kadar iyi savaşıyor ki, bu­ gün, 18 Mart 1886, Kaliforniya ve Aveyron'un proleter madencisinden, Sibirya'nın kürek malıkumu marleneisi­ ne değin, binlerce işçi göğsünden aynı çığlık kopuyor: "Yaşasın Komün! Yaşasın emekçilerin uluslararası Birliği!" 15 Mart 1866 günü 27 Mart 1886 Le Soc!aliste, ynzılınış l ı ı· Frn nsızca günlü no 3l'de yayımlanmıştır 6 yazılmıştır F'RİF:DRİCH I<:NGELS PARiS KOMÜNÜNÜN 2 1 . YlLDÖNÜMÜ DOLAYISIYLA FRANSIZ EMEKÇiLERiNE KUTLAMA MESAJI Londra, 1 7 Mart 1 892 Kadın ve erkek yurttaşlar, Paris halkının. ayn ı zamanda hem Versailles'da dal­ ga la ı ı an üç re n kl i F'ransız bayrağına, hem de Prusyalılar tarafından işgal edilen isti hkamlar üzerinde dalgal a nan üç renkli Alman ba yrağ ı n a meydan okuyarak, kızıl bay­ rağı çekeli bugün 2 1 yıl oluyor. Kızıl bayrak, yenenierin de, yenBenierin de görün­ mez o l du kla rı bir düzeye yükselen Pa ris proJetaryası idi. Koroünün tarihsel büyüklüğü nü yapan şey, onun son derece yüksek ul uslararası niteliğidir. Her türlü burju­ va şoven duygusuna ka rş ı , o gözüpekçc meydan okuma­ dır. Tüm ülkeler proJetaryası bu işte ya n ı lmadı Var s ı n . burjuvalar kendi 14 Temmuzlarını, kendi 22 Eylüller i n i kutlasınlar.189 Proletaryanı n bayramı, her yerde v e her zaman, 18 Mart olacaktır. İğrenç burjuvazinin, Koroünün mezarı üze r ine yıg-· dığı iğrenç karaçalmaların nedeni budur. Ama daha ilk günden Paris başkaldırıcılarının, ve son güne değin ve sonra da yenik proleterlerin düşüncelerini iyice kavramak­ ta tek sakınca görmeyen Uluslararası Emekçiler Derneği­ nin nedeni de budur. Aslında Komünün öldüğü yerde, Eıı­ ternasyonaP5 de yaşayamadı: ''Komünci.ilerc ölüm" çığlığı üzerine, Enternasyonal, Avrupa'nın bir ucundan öbürü­ ne, ezildi. Pekala! Montmartre tepesi nde topların geri alınma­ sından bu yana yirmibir yıl geçti. 1871'de doğan çocuk­ lar bugün erginleştiler, ve yönetici sınıfların alıklığı sa­ yesinde, silah kullanmasını, elde silah örgütlenip kendini savunma sanatını öğrenen askerler oldular. Öldüğü söy­ lenen Komün, her zaman için yokolduğu sanılan Enter­ nasyonal, canlı ve 187l'dekinden yirmi kez daha güçlü olarak, işte aranızdalar. Yüzler, çağrımıza yanıt veren binler, ve binler de milyonlar durumuna geldiler. Dünya proletaryasının, Birinci Enternasyoııalin önceden görüp hazırlayabildiği birliği, bugün bir gerçekliktir. Ve üs tü­ ne üstlük, 187l'de Komün Parisi'nin çevresindeki istih­ kamları işgal eden Prusya askerlerinin oğulları, işçi sını­ fının bütünsel ve sonal kurtuluşu için, Paris Koroüncüle­ rinin oğulları ile yan yana, bugün milyonlarla ve birinci safta savaşıyorlar. Yaşasın Komün! Yaşasın uluslararası toplumsal Devı·im! FRİED. ENGELS 26 Mart 1892 günlü Le Socia!iste, n• 79'da yayımlanmıştır },'ransızen yazılın ı�! ır fo'HİBDRİCH ENG ELS PARiS KOMÜNÜNÜN 23. YlLDÖNÜMÜ DOLAYlSlYLA FRANSIZ işçi PARTİSİ ULUSAL KONSEYİNE100 Londra, 18 Mart 1 894 Proletaryanın zaferini sağlayarak, sınıf karşıtlıkla­ u] us lar arasındaki savaşırnlara son verecek ve uy­ gar ül kelerde barış ve mutluluğu gerçekleştirecek ulus­ la rarası bi r 1 8 Martın yakın gelişine sizinle birlikte kadeh kald1 nyorıı m . rı i le ENGELS 2 5 Mart 1094 günlü Sociaıistc, n" 103'te Le y a y ı mlanmıştır Fra nsızca ya�ılnııştır ÜÇ ÜNCÜ K I•:S i M MEKTUPLAR MAHX'TAN PAUL LAFARGUE'A ( BOHDEAUX'Y A ) Londra, 2 3 Mart 1 8 7 1 Sev g i l i Paul, İlişikte, Serraillier'n i n 18 Ma rt 1871 günlü Courric r rle l'Europc'da (bu F r a n s ı z gazetesi Londra'da yayımlaıuyor) , 14 Mart günlü Paris-Joıınıal'in, daha önce kuşkusuz bil­ gil i olduğunuz saygısız yutturmacası konusundaki bi ldi­ rimini bulacaksınız.181 Aşağıdaki bildirim, 22 Mart 1871 günlü Times tarafın­ d a ı ı , Uluslararası Derıı elc15 ba ş lı ğ ı a l t ı n da ya y ıml a n d ı : ' 'Bay Karl Marx, biz d e n 16 Mart g ii n ü - -- Paris mu lıa­ birimizclcn- yayıınladığıınız mektupta bulunan: 'Karl Marx . . . Parisli Dernek üyelerinden b i r i n e yazdığı lı ir mektupta, bu ken tteki dernek üyelerinin tutumundan hoş, nut olmadığını, kendilerin i siyasal cntrikalar i çine a ta­ rak dernek tüzüğünü çiğnediklerini, işçi leri örgütteyecek yerde, onların örgü tler i n i bozduklarını, vb. bildirmiştir' yol undaki savı yal anlamamızı i stiyor." "Bay Karl Marx, bize, bu bildirimin, 'hiç kuşkusuz', :-;öz:de mek tubun in extenso yay ı ınlımacağı nın da vaade­ d ildiği 14 Mart gün l ü Paris-Journal'dan alındığı n ı , ve 19 Mart gü nlü Paris-Journal'm,11' Lo nd ra , 28 Şubat 1871 ta­ rihli, kendisi tara fından imzalanınış varsayılı, Bay Mar;t:'­ ın, b aş t a n b a ş a küstahça bir düzmece olduğunu açıkladığı bir mek tup içerdiğin i bild i ri yor." Şu ger ici pis Paris basın lll l ll ikinci dalavcresi ne ge­ çiyorum. A lman "Enternasyonalciler" i n Paris "Enternas­ yona lcile r i tarafın dan sözde dışialanın alarmı öğren i r öğ­ renmez, biz:e tüm hıı öykünün bulvar basın ı n ın bir uy­ durmasından başka bir şey olmadığı ya nıtını veren Pa­ risl i "kardeş ve dostlar"ımıza y a zd ık. Bu zaman boyun­ ca, Enternasyonalin dağ ıl ması ve Paris işçilerinin düzel. ınez bozulmasın ı göstererek, bu eğlenceli öykü üzerine uz:un başyazı l ar ayı ran tüm Londra bas ın ınd a clii7.mecc haberler bir yangın gibi yayılıyor. Bugünkü (23 Mart 1871) Times, Genel Konseyiıı şu bildirimini yayımlıyor: " , "Pa ris o nti-cer nıanik birliği "Times gaze tb si direktörii�e - "Bay ıın, ''İngiliz basınında do laşan bir haber, Ul uslararası Emekçiler Derneğin i n Parisl i üyelerin i n , bütün Alman­ l arın Derneğimizden çıkarılmaları gerektiği n i bil d i rec e k derecede, "anti�cerma nik" denilen Birl i k ile birleştikleri­ n i ileri sürüyor. "Bu haber, gerçeklerin tam tersidir. Derneği mi­ zin Paris'teki Federal Konseyi de, bu Konsey tarafından temsil edilen Paris seksiyonları n ın herhangi biri de, hiç bir zaman böyle bir karar a lmayı cl ii:?iinmemi�lerdir. Anti-cermanik denilen birlik -böyle bir birlik olduğu kadarıyla- salt b urj uvazi ve soyluluğun i şi dir ; bu birlik .Jockey Clııb'"� tarafından kurulmuş, ve Akademinin, bor­ sanm, ba:.:ı banka ve yapı mevleri n i ı ı vb. katılmaları sa­ yesinde varlığını sü rdürebilmiştir. Emekçi s ı n ı fların bu birlik i le hiç bir ilgisi yoktur. "Bu karaçalmanın amacı açıktır. Son savaşın patla­ masından az za ma n önce, Enternasyonal daha sonraki bütün olay l a rm soruml u l uğunun kendine yüklendiğini gör­ dü. Şimdi de aynı şey yineleniyor. İsviçre ve Prusya ba­ sın ı, Enternasyonali Almanların Zürih'te uğradıkları son ha karetierin kökeninde olmakla suçlarken, 1!'3 le CourrieT ele Lyon, Le Courrier de la Gironde,194 La Liberte" ·' vb. gibi Fransız gazeteleri, Enternasyonaliıı, Prusya elçisin i n başkanlığında, Cenevre v e Berne'de, Prusyalılar v e En­ ternasyonalciler b i r a rada Lyon'u fetlletmek ve yağma edip kılıçtan geçirmek ereğiyle bir planın hazırlandığı sözde gizli toplantı larından sözediyorlar. "Uluslararası Emekı;i ler Derneği Genel KonsPyinin dileği üzerine. , " Lon dra, 22 Mart J. G. ECCAR İUS Genel Sekreter" İngilizce yazıınu�tır MARX'TAN WiLHELM LİEBKNECHT'E ( LEIPZIG'E) [Londra ] . 6 Nisan 1871 . . . Parisliler yeniliyor, bu açık, ve kendi kusurları ile, ama bu, ensonu, aşırı bir dürüstlükten doğan bir ku­ sur. Merkez Komite, ve daha sonra da Komün, o p i s 6 Thiers cücesine düşman güçleri toplama zamanını bırak­ tılar: 1) Çünkii, sanki Thiers, Paris'i zorla silahsızlandır­ maya çalışarak, iç savaşı daha önce başlatmamış, sanki Prusyalılar ile barış ya da savaşı kararlaştırmaya çağrı­ lan Ulusal Meclis, hemen cumhuriyete savaş ilan etme­ miş gibi, budalalıkları yüzünden, iç savaşı başlatmak iste­ mediler ! 2) i ktidarı zorla ele geçirmiş olmakla suçlan­ mamak için, gericiliğin Paris'teki yenilgisinden (Vendô­ me alanı) hemen sonra Versailles üzerine yürüyecek yer­ de, örgütlenmesi vb. daha da zaman isteyen Komünü seç­ mekle, değerli bir zaman yitirdiler. Paris'teki iç olaylar üzerine gazetelerin yazdıklarının tek sözüne i nanma. Yalan ve düzmecilikten başka hiç bir şey yok o yazılanlarda. Burjuva gazeteciliğinin pis okun­ mazlığ'ı, kendini hiç bir zaman böylesine bir parlaklıkla göstermedi. Birleşik Almanya imparatorunun, birleşik imparator­ luk ve Berlin birleşik parlamentosunun dış dünya için yokmuş gibi görünmeleri çok karakteristik. Paris'ten ge­ len en küçük bir esinti daha çok ilgi uyandırıyor. Aımancn ynzıımıştır MARX'TAN LUDWİG KUGELMANN'A (HANOVER'E) Londı·a, 1 2 Nisan 1871 .. . 18 Brumaire'imin3 son bölümünde, eğer yeniden okursan göreceğİn gibi, Fransa'daki gelecek devrim giri­ şiminin, şimdiye değin old uğu gibi, artık bürokratik \'e askeri makineyi başka ellere geçirtmeye değil, ama onu yıkmaya dayanacağını belirtiyorum. Kıta üzerindeki ger­ çekten halkçı her devrimin ilk koşuludur bu. Kahraman Parisl i arkadaşl arımızın girişmiş bulunduklan şey de, ı�­ te bud ur. Ne esne kl i k , ı ı e ta rihsel girişkenlik, ne iizvNi yeteneği ile bezenik şu Parisliler! D üşm a ndan daha çok i ç ihanet tarafından altı ay boyunca aç kalıp yıkıma uğ­ ra dık ta n sonra, sanki Fransa ile Al m anya arasında hiç s ava ş o lm am ı ş , sanki ya bancı hep Paris kapılarında değil­ miş gibi, Prnsya s ü ngü le r i altında başkaldırıyorlar! Ta­ rih daha böylesine büyük bir örnek görmedi ! Eğe r yeni­ l irl er se, bunun nedeni yalnızca "ruh iyi l i k " leri olacak. i lk i n Vinoy, ve sonra da Ulusal Muha fı zın ger ici öğeleri alan ı boş bıraktıktan sonra, hemen Versailles üzerirıe yü rümek gerek ird i . Vicdan titizliği yüzünden, uygun za­ man ka.ç ırı l d ı . Sanki şu kölü Thiers ucubesi, Paris'i si lah ­ sı ziandırmaya kalkışarak, daha önce başlatmamış gibi, iç savaşı başlatmak istemedi. İ kinci yanlış: Merkez Komi ­ te, y �rin i K oro ü ne bırakmak üzere, görevlerini çok ça­ buk bıraktı. Gene çok büyü k bir "onur" titizliği yüzün­ de n ! Ne olursa olsun, Paris ayaklanması, hatta eski topl u ­ mun kurtları, domuzları ve köpekleri tarafından boyuneğ­ dirilecek olsa bile, pa r ti miz i n Paris haziran ayaklanma­ sından so nraki e n ş anl ı savaş başarısı d ı r. Cennetin fethi­ ne çıkan Paris titanları karşısında, öli.im şe nlikleri ve kış­ la ve ki l i s e , feo d alite ve hele h a m kafa l ı l ar kokuları i l e , Prusya-Aimanya Kutsal Roma İmparatorluğu köleleri ne­ dir ki . . . Alnıanca yazılmıştır MARX'TAN LUDWlG KUGELMANN'A ( I I /\NOVF.R'E ) [Londra ], 1 7 Nisan 1 8 7 1 . . . 1.3 linzirarı 1 8491�" vb. küçiik-burjuva gösterileri ni, Paris'teki güncel savaşımla karşılaştırmanı hiç anlaya­ mıyorum. Eğer savaşıma ancak son derece elverişli şanslarla gi­ rilmesi gerekseydi, tarihi yapmak elbette çok kolay olurdu. Öte yandan, eğer "raslantı"lar tarihte hiç bir rol oynama­ salardı, tarih çok gizemsel bir nitelik taşırdı. Bu beklen­ medik olaylar evrimin genel gidişi içine elbette girer ve başka beklenmedik olaylar tarafından denkleştirilmiş bu­ lunurlar. Ama hareketin hızlanma ya da yavaşlaması, ara­ larında hareketi yönetmeye i lk çağrılan önderlerin nite­ l iğinin de bulunduğu bu türlü "raslantı"lara çok bağl ı­ dır. Bu kez için, mutsuz ve kararlaştırıcı "raslantı"yı Fransız toplumunun genel koşullarında değil, ama Prns­ yalıların Fransa'daki varl ıklan ve Paris'in burnu dibin­ deki konumlarında aramak gerekir. Parisliler bunu çok iyi biliyorlard ı. Versailles bmjuva itleri de bunu iyi bili­ yorlardı. İşte tastamam bu nedenle Parislileri ya vuruş­ mayı kabul etme, ya da savaşmadan yenik düşme seçeneği karşısında bıraktılar. Son durumda, işçi sınıfının moral bozukluğu, belli bir sayıdaki "önder"lerin yitiminden çok daha büyük bir mutsuzluk olurdu. Paris tarafından veri­ len kavga sayesinde, işçi sınıfının kapitalist sınıf ve ka­ pitalist devlete karşı savaşımı yeni bir evreye girmiştir. Bu kavganın sonucu ne olursa olsun, evrensel bir tarih­ sel önem taşıyan yeni bir ç ıkış noktası elde etmiş bulunu­ yoruz. Almanca yazılınıştır ]68 MARX'TAN LEO FRANKEL'E198 ( PARİS'E) [Londra, 26 Nisan 1871 dalayları 1 [Karalama] Sevgili yurttaş, Genel Konsey tarafından, onun adına, yurttaş F. Pyat tarafından Serraillier'ye• karşı yayılmış bulunan alçakça karaçalmaları en kesin bir biçimde yalanlamakla görev­ lendirilmiş bulunuyorum. Bu adamın tüm hıncı tek bir kaynaktan fışkırıyor: Enternasyonale karşı duyduğu nef­ ret. İçine hafiyelerin, eski imparatorluk muhafızlarının ve Haymarket kadın simsurlarının sızmış bulunduğu, Ge­ nel Konsey tarafından dıştalanmış, sözde Londra Fransız kolu aracıyla, Pyat kendini herkese karşı, üyesi olmadığı Derneğimizin gizli başkanı olarak göstermeye, ve bizi Londra'daki gülünç gösterileri ile, yurttaş Tridon'un, Brüksel'deki eğleşmesi sırasında, hakkından ayrıca gel­ miş bulunduğu, Paris'teki tehlikeli patavatsızlıklarının sorumlusu durumuna getirmeye çalıştı. Bunun üzerine Genel Konsey bu alçak entrikacıyı açıkça kınama zorun­ da kaldı. •• Dupont ve Serraillier'ye karşı bu öfkenin ne­ deni, bu. Serraillier, Pyat'nın sözde Fransız kolundaki aşa­ ğılık aletlerini, Pyat'nın şimdi Paris'te yaydığı karaçalma­ ların hesabını verrnek üzere bir İngiliz mahkemesi önü­ ne götürmekle tehdit ettiği zaman, Fransız kolunun ken­ disi bile bunları karaçalıcı söylentiler olarak kınayıp darn­ galamıştı. Serraillier'nin siyasal yaşarnı karaçalmaya elverişli olmadığından,••• özel yaşamına saldırıldı. Eğer Pyat'nı n • Elyazmalurındııki •• K. Ma rx: "Konsey delegesi" sözeilkleri çizilmiştir. -Ed. F. Pyat'nın Konuşması Üzerine Genel Konseyin Kara­ rı. -Ed. ••• Ely::ızmasında lere destan olun şöyle devam ediyor: "Hatta Bay Pyat, cesareti dil­ bu 'yi ğ it' adam Için bile,". Bu tilmceclk, çizilmiştir. J69 -Ed. özel yaşamı, Serraillier'nin yaşamı kadar temiz olsayd ı , o burada, Londra'da, bazı sert hakaretlere uğramazdı . . . "' Genel Konsey, bu günlerde Komün üzerine bir çağrı yayınlayacaktır.""" Şimdiye değin, Genel Konsey bu bil­ dirgeyi erteliyordu, çünkü Paris kolundan her gün doğru haberler bekliyordu. Boşuna! Tek söz bile gelmedi ! Kon­ sey artık daha çok bekleyemezdi, çünkü tasalı İngiliz iş­ çileri ondan açıklamalar bekliyor. Bu arada, z aman yitirilmem işti . Çeşi tli sekreterler ta­ rafından Kıtadaki ve Birleşik Devletler'deki koliara gön­ derilmiş bulunan mektuplar aracıyla, işçiler her yerde bu yüce Paris Devriminin gerçek niteliği iizerinde aydın­ l atı l mıştı. Yurttaşın mektubunu aldım ve bildiğiniz şeyin gön­ derilmesine il işkin ziyaretini kabul ettim. Paris'te yapılan yanlışlık, işlemleri kolaylaştırmak bakımından gerekli*"'* belgelerin verilmemesi idi. Şimdi el ini zde, özgürce alı­ nıp satılan ve satış i şlemler i n in yapılabileceği, yüzde 3'lükl er den bulunmalı. Yurttaş size bütün öbür gerekli açıklamaları verecek. Senet ona tam bir güvenlik içinde ve ril ebi lir . Fransızca • Eıyazmasında Işçisi tarafından, mazd ı ] . Özet direnmedlr . . ." şuıılaı· Londra'da olarale dn vard ı : uğ!'adığı Serrailllcı>nin Bunların hepsi "bnzılnrı [sert] suçu, çizilmiştir. ve tararındaıı, açık niyetleri Sonra yazılınıştıı· biı· bozmakla bir boşluk ••• Elyazmasında, "gerekli"den önce (üstU çlzilmi� ciro işleri Için" sözcükleri bulunuyordu. --- Ed . olnı·akl uğra­ gösterd iği gt•lir. • • Fransa'da İç Savaş. -Eel. o Fı·aıı"z [hakaretlere - Eel. "satış \"l' MARX'TAN LEO FRANKEL VE LOUİS EUGENE VARLIN'E ( PAR İS'E) [Londra ], 1 3 Mayıs 187 1 [Karala ma] Sevgili yurttaşlar Frankel ve Varlin! Belgeleri getirenle"' görüşmelerde bulundum. Versailles itleri için tehlikeli belgeleri güvenli bir yere koymak uygun olmaz mı? Böyle bir önlem hiç bir za­ man zararlı olmaz. Bana Bordeaux'dan, son belediye seçimlerinde dört enternasyonalcinin seçildiğini yazdılar.197 Taşra ilieri kay­ namaya başlıyor. Ne yazık ki eylemleri yerel ve "barış­ çıl". Dünyanın, kollarımızın bulunduğu bütün köşelerine, sizi ·destekleyen yüzlerce mektup yazdım. Ayrıca işçi sını­ fı, başından beri Komünden yana idi. İngiltere'nin burjuva gazeteleri bile, ilk canavarlık­ larına döndüler. Zaman zaman bu gazetelere elverişli pa­ ragraflar sokuşturabildim. Komün, kişisel çekişme ve tartışmalarla çok zaman yitirmişe benziyor. İşçilerin etkilerinden başka etkilerin de olduğu görülüyor. Eğer sizin yitirilen zamanı kazana­ cak zamanınız olsaydı, bütün bunların hiç bir önemi ol­ mazdı. Sizin Paris dışında, İngiltere y� da başka yerlerde yapmak istediğiniz her şeyi çabuk yapmak iyiden iyiye zorunlu. Prusyalılar istihkamları Versaylıların ellerine vermeyecek, ama, barışın kesinlikle yapılmasından son­ ra 13n (26 Mayıs) ,"'"' hükümetin Paris'i jandarmaları ile ku­ �atmasına izin vereceklerdir. Thiers ve hempaları, bildiği- Işi Eila-u. -Ed. (üstü çizilmiş olarak) bırııkneaklnrdır." -Eel. • Anıaşıldığına •• Elyazınasında 'l'hiers'ye göre · 1. şöyle devam ediyordu: "bu niz gibi, Pouyer-Quertier tarafından imznlanmış bulunan antlaşmalarında büyük bir rüşvet koşulu koyduklarından, Alman bankacılarının Bismarck tarafından sunulan yar­ dımlarını kabul etmediler. Yoksa ri.işveti yiti rirlerdi. Ken­ di antlaşmalarının gerçekleşmesinin önkoşulu Paris'in fet­ hi olduğundan, Bismarck'tan ilk taksidin Paris'in işgaline değin ertelenmesini rica ettiler. Bismarek bu koşulu ka­ bul etti. Prusya'nın bu paraya çok iveeen bir gereksinme­ si olduğundan, demek ki Paris'in işgal ini çubuklaştırmak için Versaylılara elden gelen tüm kolaylıkları gösterecek­ tir. Öyleyse dikkat edi n ! Fransızca yazılmışlıı· MARX'TAN EDUARD SPENSER BEESLY'YE ( LONDRA ) · Londra, 12 Haziran 1 8 7 1 1 , Maitland Park Road, N. W. . . . Bir dostum üç-dört güne kadar Paris'e hareket ediyor. Paris'te hfıH\. saklanan birkaç Komün üyesi için ona kurala uygun pasaportlar sağlayacağım. Eğer sizin ya da dostlarınızdan birinin orada yapılacak işleri varsa, lütfen bana bildirin. Beni avutan şey, makalelerim ve Komün ile ilişkile­ rim konusunda "petite presse"de* her gün yayımlanan, ve yayımıandıkça Paris'ten bana gönderilen deliliklerdir. Bunlar, Versailles polisinin elinde gerçek belgeler bulun� marlığını gösteriyor. Benim Komün ile ilişkilerim, bütün yıl Paris ile Londra arasında dolaşan bir Alman ticaret adamı tarafından sağlanmıştı. Her şey sözlü olarak ileti. • Küçük basında. � - 37 2 l iyordu; iki olay dışında: Birincisi, hep bu aracı yoluyla, benden bazı senetle­ ri Londra borsasında nasıl satabileceklerini sordukları mektuplarına yanıt olarak Komün üyelerine bir mektup gönderdim.• İkincisi, l l Mayıs günü, yıkımdan on gün önce, onlara ayn ı yoldan Bismarck ile. Favre arasındaki gizli Frank­ furt antlaşmasınınm ayrıntılarını ilettim. Bu bilgiyi, Bismarck'ın snğkolu,•• eskiden (1848-1853 a rası) başkanı bulunduğum gizli bir dernek üyesi olan bir adamdan aldım. Bu adam, bana, Almanya'dan, ve Al� manya üzerine gönderdiği bütün raporları sakladığıını bi­ lir. Bundan ötürü benim ağız sıkılığıma bağlıdır. İyi ni­ yetlerini bana tanıtlama çabasının nedeni budur. Size söy­ l emiş olduğum gibi . eğer Kugelmann'ı görmek için bu yıl HaT)over'e dönersem, Bismarck'ın beni tutuklama kara­ rını verdiğini bana bildiren, işte bu adamdır. Ah, eğer Komün uyarılarımı bir dinleseydi! Komün üyelerine Mon tmartrr ' "!pelerinin kuzey yanını, Prusya­ l ı l ar yanını pekiştirmelerini öğütlüyordum, ve bunu ya­ pacak zamanları da vard ı ; böyle yapınaziarsa bir tuzağa düşeceklerini onlara önceden söylüyordum; onlara Pyat, Grousset ve Vesinier'nin gerçek yüzlerini gösterdim ; Ko­ mün düşmanlarının öfkesini biraz yatıştırmak için, onlar­ dan ulusal savunma üyelerini lekeleyen tüm belgeleri hemen Londra'ya göndermelerini istiyordum: bu, Versay­ I ıl arın planını kısmen boza bilirdi. Eğer Versaylılar bu belgeleri bulmuş olsalardı, düz­ mece belgeler yayınlamazlardı. Enternasyonalin çağrısı, çarşambadan önce yayımlan­ ınayacak, yayımlanır yayımlanmaz size bir nüsha göndetu l ıa • •• D;ılıa önce Leo Fra ı ıkPI'e 26 Nisnn bııkınız. -Eri. J ohannes Mlquc-1. --Eıl . 373 1871 dolaylnrında yazılan nıclt· receğim. Üç-dört forma için öngörülen bir metin, iki for­ ma üzerine basılmıştı. Bu, birçok düzeltmc, gözden ge­ çirme ve dizgi yanlışlıklarına yolaçtı. Gecikmenin nede­ ni, bu. KARL MARX Almanca yazılmıştır ENGELS'TEN WILHELM LİEBKNECHT'E (LEIPZIG'E) Londra, 22 Haziran 187 1 . . . Bu so.n ciddi bunalımda, Alman işçileri, bütün öbür işçilerin davranışından çok daha yüksek, dikkate değer bir davranış gösterdiler. Bebel de, onları çok güzel bir biçimde temsil etti, Komün üzerindeki konuşması, tüm İngiliz basınını yanıtladı ve burada büyük bir etki uyandırdı.198 Almanca yazılmışt ı r MARX'TAN FRIEDRICH BOLTE'YE (NEW YORK'A ) Brighton, 25 Ağustos l ! l 7 ı Gelecek hafta, Genel Konseyin, sürgün edilmiş ko­ müncülere yardım üzerine bir çağrısını alacaksınız.190 Bu adamların çoğu (80-90 kişi) Londra'da bulunuyor. Genel Konsey onları şimdiye değin ölümden kurtardı, ama son iki hafta içinde, gelenlerin sayısı her gün artarken, para­ sal kaynaklarımız öylesine kötü bir biçimde eridi ki, bu adamlar çok acıklı bir durum içinde bulunuyorlar. New York'ta elden gelen her �eyin yapılacağını umarım. Al­ manya'da partinin bütün parası oradaki polis kavuştur­ maları kurhaniarına yapılan yardım tarafından yutuldu; Avusturya, İspanya ve İtalya'da da aynı şey oldu.200 İsviç­ re'de, göçmenlerin her ne · kadar ancak küçük bir bölü­ mü de sözkonusu olsa, sadece · onların gereksinmelerini karşılama zorunda değil, ama Saint-Gal lokavtı nedeniy­ le, Enternasyonal üyelerine de yardım etme zorundayız.�0 1 Belçika'da da, ensonu, az sayıda da olsa göçmen var, ama buna, Belçikalıları n, Londra yolculuğu yapacak olanların yard ımına koşma zorunda bulunmaları ekleniyor. Bu koşullar sonucu, Londra'daki göçmenlerin büyük bölümüne ayrılan bütün para, sadece İngiltere'de toplan­ mıştı. Şimdi Genel Konseyde, Komün üyelerinden: Ser­ raillier, Vaillant, Theisz, Longuet, Frankel, ve Komün gö­ re'l{lilerirıde n : Delahaye, Rochat, Bas[tolica] , Ch[alain] yer alıyorlar. ı\lmanc:ı yazılmışt.ır ENGELS'TEN ELİSE ENGELS'E (BARMEN'E) Londra, 2 1 Ekim 1871 Sevgili anne, Eğer sana bu kadar zamandır yazmadıysam, bu, siya­ sal etkinliğime ilişkin son düşüncelerine, seni kırmayacak bir biçim içinde yanıt vermeyi istememdendir. Ama Köln[ische] Zeitung'daki202 şu alçakça yalanlarla, hele o yü rek karartıcı Wachenhusen'in bayağılıkları ile üst üs­ te karşılaştığım zaman, savaş sırasında tüm Fransız bası­ nında geniş bir yalandan başka bir şey görmeyen aynı 375 __ adamların, en küçük polis uydurmacasını, satılmış bir Paris gazetesinin Komün üzerindeki en küçük karaçalıcı müdahalesini, şimdi bütün Almanya'da nasıl bir İncil sö­ zü olarak ilan ettiklerini okuduğum zaman, kendimi bu iş için hiç de uygun olmayan bir durum içinde buluyo­ rum. Prusyalılar biçiminde kurşuna diziimiş bir avuç rehine konusunda, Prusyalılar gibi ateşe verilmiş iki-üç saray konusunda (çünkü tüm geri kalanı yalandır) çığlık­ lar atılıyor, ama Versaylıların hile ile silahsızlandırdık­ tan sonra toptan öldürdükleri 40.000 erkek, kadın ve ço­ cuğa gelince, bir kişi bile bundan sözetmiyor ! Almanca yazıınuştır ENGELS'TEN CARLO TERZAGHI'YE (TORİNO'YA) [2. VARYANT] Londra, 14- [ 1 5 ] Ocak 1872 256, High Holborn [Karalama] Paris Komününün yaşamına malolan şey, merkeziyet­ çilik ve otorite eksikliği oldu. Zaferden sonra, otoriteyi vb. ne isterseniz yapın, ama savaşım için, tüm güçlerimi­ zi biraraya getirmeli ve onları aynı saldırı noktası üze­ rinde toplamalıyız. Ve bana otorite ve merkeziyetçilikten tüm koşullar içinde kötütenecek iki şey olarak sözedildiği zaman, bana öyle geliyor ki, bunu söyleyenler ya bir dev­ rimin ne oldu�unu bilmiyorlar, ya da sözde devrimciler­ den başka bir şey de�iller. Almanca ve İlaıyuııca yazılnıış t ı ı· ENGELS'TEN FHI.Jt� DRICH ADOLF S ORGE ' YE (HOBOKEN'E) Lo n d n ı , 1 2- [ 1 •i) Eylül 1 R74 Senin gidişin i le,2"" eski En lernasyonal varolmaktan büsbütün çıktı . Ve bu da iyi bir şey. O, tüm Avrupa' da egemen olan baskının, daha yeni yeni uyanan işçi hareke­ tine birlik ve her türlü iç po lem ikte n çekinme buyurdu­ ğu İkinci imparatorl uk d önemine ilişkiııdi. Proletaryanın ortak kozmopol it çıkarların ın birinci plana gelebildikleri zaman d ı bu; Almanya, İspanya, İtalya, D animar ka, hare­ kete ya daha yeni girmiş, ya da o sırada girmekte bulu­ nuyorlard ı . 1 864'te, hareketin teorik n i teliği , gerçeklil<tc lüm Avru pa ' d a , y a n i yığın lar içi n de demek istiyoru m, henüz çok bel irsiz idi. Alman komün izmi henüz işçi par­ tisi .b içimi a ltında yoktu, prudonculuk kendi özel saplan­ tıları na gösteriş yaptıı·abilmek için çok güçsi.i zdü. Ba­ k u n in'in yeni aşl ığı hen ü z ke n d i kafasında varolmamış­ lı ; hatta İngil i z t reu/e-unionl a r başka nları b i le, harekete tüzü k gerekçelerinde formüle e d i l m i ş bulunan program temel i üzeri nde girebilecekler i n i san ıyorlardı. İlk büyük başar ı , tüm böl ü n tülerin bu doğal birliği­ ni bozacaktı . Ba:şarı , her ne kadar Enternasyonal onu ol uşturmak için pa rmağı nı bile kımıldatmadıysa da, söz­ götü rmez bir biçi mde oıı un çocuğu olan, ve En ternasyo­ nali ıı ele. bu ölçüde itiraza yer kalmayacak bir biçimde, ondan sorumlu tutulduğu, Kom ü n oldu. Enternasyonal, Koroünden ötürü, Avrupa'da manevi bir güç durumuna gel ince, uyuşmazlı k hemen başladı. Her eğil im, başarıyı ken di çıkarı na sömü rmek istiyordu. Son u nda, kaçınıl­ maz olan dağı l ımı, geldi çattı . Almanca 377 yazılnuştıı· MARX'TAN FERDINAND DOMELA N IEUWEN.HUIS'YE (Li\ HAYE'E) Londra, 22 Şubat 188 l Maitland Park Road, N. W . ..ı ı , . . . Karşuna kuşkusuz Paris Komünü olayını çıkar­ tacaksınız; ama bunun olağanüstü koşullar içinde bir t ck kentin ayaklanması olduğu bir yana bırakılsa bile, Ko­ ınün çoğunluğu hiç bir zaman sosyalist değildi ve ola­ mazdı da. En küçük bir sağduyu sonucu, o gene de Ver­ sailles i lc, tüm halk yığını için yararlı olacak bir uzlaş­ ma sağlay abilirdi: o zaman yapılacak tck şey buydu. Fransa Bankasına elkonınası, Vcrsaillcs palavracılarının gözünü korkutmaya yeterdi, vb., vb.. Al ınnnea yazııını�t.ır ENGELS'TEN AUG USTE 13EBEL'E (DRESDEN'E) Londra, 29 ]<_: k i ııı 1 1!8'1 I<'ransa'da, partim iz:den yeni bir yükselme bek liyo­ İnsanlar, orada, Kumünün sonuçlanlll henüz yer l i yerine koymuş değiller. Onun l<-.ransız proJetaryası için yolaçtığı gerileme, güç bakımından ancak Avrupa üzerin­ de yaratılan etki ile karşılaştırılabilir. Üç ay boyunca ik­ tida rı elde tu t.ınak --hem de Paris'te-- ve dünyayı yol u n­ dan çevirmiş bulunmamak, ama kendi öz yeteneks i zl iği nedeniyle yokolmak (bugün olup bitenler işle bu güdük­ leştirilmiş biçimde gösterilİyor) , bu, partinin yaşayabilir olmadığını tanıtlar. Bunlar, Komünün aynı zamanda hem ör-gül olarak Fransız bir n itelik taşıyan eski sosyal izmin mezarı, ve hem de Fransa için yeni u l uslararası komü­ nizmin beşiği olduğunu görmeyen kimselcrin, alışılmış söylevleridir. rum. Alnıanea yazı l ıııı�tır 8 İKİNCİ K l SlM PARiS KOMÜNÜ V. İ . LEN İ N PARiS KOMÜNÜ ÜZERİNE KONUŞMA PLANFM I KOMÜNÜN ANISINA 1 9. y üzy ı l ı n en bü y ü k işçi ayaklanması n ın kutlan­ ması. Tarihsel anımsatma. 1. Napoleon III döneminde Fransa. (s. 45) - VI.48'in205 kurtulmalığı. Emperyalizm. Napolcon III. - bir haydutlar çetesi tarafın­ dan soyulmuş bulunan Fransa. tX Bonapartç ı l ı k f 1 İşçiler henüz yönetemez burjuvazi artık yönetemez206 j) H ı z l ı sınai yükselme. Plutokrasinin içki aleml�ri . Spekii lasyonun i y i günleri. Satılmışlık. 81. � j ), -:-İ ş ç i I. A. A.207 h a r e k e t i­ � prudoncul uk � blankicilik 1862 Londra sergisi208 ruluş s. - 1864 ku­ 10 2. Hanedan savaşı. Ş o v e n i z m, bir serüvenciler çetesinden209 kurtuluş. Ren'in sol kıyısı. Berlin'de (özellikle 1866'dan sonra21") 19.VII.70 savaş ilanı Alman bildirgeleri (Guillaume I) : Verteidigungskrieg.* (s. 20 taht söylevinde: Napoll·on III'e savaş. Fransız halkına değil; ll.VIII.70'te, sı nırın geçilmesi sırasında, Fransızb­ ra bildirgede de aynı şey.) 3. İşçilerin protestosu Enternasyonal G�nel Konseyi­ nin 1. çağrısı. ( -1 2.VII.70 günlü Fransız bildirgesi (s. 16) (ve 22.VII.70 günlü taşra kararları) (s. 16-1 7) Enternasyona­ lin Paris üyelerinin 12.VII. günlü bildirgesi. � - -Alınan protestosu (Chemnitz top ı lantısı) (s. 18) 1 6.VII.70 günlü Brunswick toplantısı (s. 18) , En-ı ternasyonalin Berlin seksiyonu. i -Enternasyonal G e n e l K o n s c­ y i çağrısı 1) 23.Vll.70 savaşa l karşı. ­ i ! • Savunına savnşl. -{'. 4. Savaşın sonucu. Sedan 2.IX.70 Na pol eon III tutsak, La dcHJacle•211, Satılmış rejimin yıkılışı. 4.IX.70 günü Paris'te i �çiler tarafından cumhuriyetin ilan ı . Namussuz mulı t erislC'r : Louis-Philippe'in pol is baka­ nı Thiers, general 'l'rochıı, Jules Favre, Jules Ferry, Ernest Picard tarafından düzenle ele 'geçirilmiş i k t i ­ dar. 1 İktidar yasama Mec lisinde i Pari� dele­ geterme geçıyor - � ı "U l u s a l s a v u n m a h ü k ü m e t i" . . . Ul usal savunma = i şçiler i n silahlanması devrim. musal ihanet hükümeti. Kendini. . Paris işçilerine karşı savunuyor. = . 5. Ent ernasyonal Konseyleri . Genel Konseyi n 2. çağrısı (9.IX.70) (s. 25) Savunma savaşından saldırı sa­ vaşına geçiş. Alman Sosyal-Demok­ rat İşçi Partisi Merkez Komitesi Al­ sas-Loren'in ilhakına karşı çıktı . 212 (Bracke ve öbiil'lerinin tutuklanma­ sı.) 1 792'nin ulusal anıları ile kör­ leşmemek. "Sınıfının örgütlenmesi için dinginlik ve yöntem ile çalış­ mak", siyasal özgürlükten yararlaıı­ mak."1:ı • Çör.Uiınc. -ç. 8 6. Paris Kuşatması. Trochu (hiç bir zama n ! ) ve Jules Favre (toprakları­ mızdan bir santim yok ! ) komedisi.2 1 4 Paris'in teslimi. 28.1. 7 1 günü. 7. Bordeau:r Ulusal Meclisi. - Köylüler Meclisi. Gericiler. - Paris ile barış ko­ meclisi. Pa ris 'i silahsızlan­ dıTma istenci (' 'devrimin silahsızlandırılması" 4.IX. 70) Paris'e karşı Alman ordusu ile bağlaşma. i Sanki Ulusal Muhafı- 1 1 zın topları devlete aitmiş gibi! Yalan! s. 36-37. i !__- --· -·-- 8. T o p l a r ı ger i Savunma Koınedisi : Gui­ od, Susane'a korunukların­ dan biri konusunda, onun topa atılır gibi yapılan Mont Valerien'a gitmesini yazıyordu.m Teslim şartiaşması koşul­ larına göre (28.1.7 1) (s. 34) , Ulusal Meclis 8 gün içinde toplantıya çağnlacaktı ( ! ) . Thiers'nin gerici bir mec­ l is içiıı kampanyası, lejiti­ mistler, vb. (750 milletveki­ li üzerinden 450 kralcı) . Paris'e karşı komplo: Thi­ ers'nin önlemleri (s. 35) . 1) Ulusal Mecl isin karşı ­ cumhuriyetçi gösterisi 2) Thiers'nin ikircil bil­ dirgesi 3) Paris'e karşı tehditler (decapiter decapitaliser ) • 4) Cumhuriyetçi gazete­ lerin yasaklanması 5) Blanqui'nin ölüme yar­ gılanması216 6) Vinoy 'n ı n Paris valisi, Valentin'iıı polis müdü r ü, Aurelle d e Paladines'in de ulusal muhafız komutanı atanması. 18.111. Bildirgesi, s. 43. 18. alma 71. ( ulusal muha­ fıza) . gir işimi ı 18.111. Vinoy Başarısızlık III. 71 Ulusal Muhafız Mer­ kez Komitesi 26.III.71. Ko­ mün. ı Din adamları, bona­ partçılar, jandarmalar Komün 18.III. Hükümetin Ver­ sailles'a kaçışı. Bonapartçı subaylar o­ lan Lecomte ve Clement Thomas'nın öldürülme­ si Koruünün değil, ama sabrı tükenmiş askerlerin işi. - - Nisandan başlayarak, Pa­ ris ile Versailles arasında savaş. Kendisinden birliklerin (tutsakların) geri verilmesi dilenen Bismarck (s. 57-58) . ' - ---- 9. Komünü n davmnışı. G ü ç s ü z n o k t a l a r ı : - Siyasal bilinç eksikliği (prudoncular, blanki­ ciler) bankayı almadılar, Ver--örgütlenme eksikli­ sailles üzerine yürüme­ ği- milliyetçi ve diler devrimci lafazanlık 10. Güçlü noktaları: A) Siyasal reformlar cx. Kilise ile devletin ayrılması (2.IV.71) . Kilise mallarının kamulaştı­ rılması. Din işleri bütçesinin kaldı­ rılması. Parasız halk eğitimi (s. 46) . �- Sürekli ordunun kaldırılması. İşçi sınıfı hü­ (30.Ill. 71) (s. 46) . kümeti ı ı y. Memurculuğun kaldırılması İşçiler hükümeti (s. 49) . Regierung­ sfiihig.* ( 1 ) bütün görevlilerin seçilebi­ lirlik ve geri alınabilirliği (s. 46) . l . IV.71 (2) yüksek olmayan iicretler, en çok 6.000 frank (s. 46) . görevliler toplam sayısının % 'ü ile çalışıyorlardı : Lissagaray s. o. Yabancıların tam eşitliği (30. III.7 1 ) bir Alman Komün bakanı217 (s. 53) Polonyalıların kat ılması (Dombrowski, Wroblewski) . Komün bayrağı dünya devri­ minin bayrağıdır e:. Yerel özerkliği. toplulukların yönetsel l l. - B) İktisadi reformlar. Aylak ve zevk düşkünü Paris'in, işçi bir Paris du­ rumuna dönüşümü (s. 55-56) . • Yönetme yeteneği. -Fırıncıların gece çalışmasının ya­ saklanması (20.IV) (s. 53) . -Para cezalarının yasaklanması (s. 53) . -Komün, Napoleon III tarafından yıkıma uğratılmış bir Paris küçük­ burjuvalar yığınının desteğini sağ­ ladı (geliştirilecek) (Ödeme vade­ lerinin uzatılması) (s. 51 ) . Komün -ç. 3 86 köylüZere yöneliyor (s. 51) . -Yüzüstü bırakılmış fabrikaların 16.IV. günü işçi birliklerine veril­ mesi (s. 54) ; fabrika sayımı. 12. Son kavga. -Federelerin kahramanlığı (Ulusal Meclise karşı 30.IV. belediye se­ çimleri. Thiers, Bismarck'a boyune­ ğiyor: lO.V. günü Frankfurt'ta ba­ rış antlaşmasının imzalanması. Ulu­ sal Meclis tarafından 21 .V. günü onaylanma) . -21/28.V.7 1 kanlı haftası. (s. 62) . Tüfekler makineiiiere yetmiyor. -Bilanço: 35.000-20.000 ölü 15.000 sürgün, vb. \ M a h k e � e ı e r için yıllar- l . ış ı ca surecek j Karaçalmalar konseri (s. 64-66) . . 13. Ders. Burjuvazinin öcü. "Ulusal Sa­ vaş"ın kendisi siyasal bir dolandırı­ cılık durumuna gelmiştir (s. 67) Onlar yurda ihanet ettiler (Al­ manlar ile ittifak: s. 66) . Burjuva demokrasisinin karar­ sızlığı: Proletarya diktatörlüğü. Bismarck 1 871. Confer 1904. n (22) Mart 1904'ten önce ynzılmıştır İlk kez 1934'te Lenin Derlernesi XXVI içinde ynyımlanmıştır J87 KOMÜN Ü ZER İ NE KONFERANS PLANF18 1. Komünün tarihsel özeti. Napoleon III dönemi Fransa'sı. Emperyalizmin [im­ paratorlukçuluğun -ç.] temelleri : burjuvazi artık yönete­ miyor, proletarya henüz yönetemiyor . . . 2 1 9 Napoleon lll'ün serüvenler siyaseti. Dış parlaklık, sa­ vaşlar zorunluluğu. 2. Proletaryanın Haziran 1848 sonrası gelişmesi. 1864'­ te Internationale Arbeiter Association. Napoleon III onu kovuşturtuyor. Savaşa karşı Fransız işçileri ( 12 Temmuz, Enternas­ yonalin Paris seksiyonu, s. 16) ile Alman işçilerinin pro­ testoları (16 Temmuz günü, Chemnitz'deki Braunschweig'88 de işçi toplantısı, Enternasyonalin Berlin seksiyonu, s. 18) .220 3. Sedan: 2 Eylül 1 87022 1 ve cumhuriyetin ilanı, 4 Eylül 1 870. Serüvenci liberaller iktidarı alıyorlar. Liberal avukatlar ve kralcı kalleşler: Thiers. 4. Ulusal savunma hükümeti halka ihanet hükü­ meti. Trochu: Paris'i savunma "plan"ı. Savunma komedi­ si. Paris işçilerinin kahramanlığı. 28 Ocak 1871 k a p i t. ü­ l cı s y o n u (teslim şartıaşması ) . 5. Bismarck tarafından dayatılan koşullar: savaş ve barış sorununu düzenlemek için, Ulusal Meclisin 8 gün içi11de toplantıya çağrılması (s. 34) . Thiers'nin kralcılar arasındaki cntrikaları. Toprak ağaları (ruraux) * meclisi. Bordeaux Ulusal Meçlisi, 630 milletvekili. 30 bonapartçı + 200 cumhuriyet­ çi ( 1 00 ılımlı ve 1 00 radikal) + 400 kralcı (200 orleancı + 200 lejitimist) .222 Thiers'nin Falloux ilc konuşması . 6. Paris kışkırtması : kralcı elçiler atanması ; Ulusal Muhafı� erierinden "30 metelik" kesilmesi; Paris'te, polis müdürü Valentin, Ulusal Muhafız başkomutanı d'Aurel­ lc de Paladines ve öbürleri (Trepov, Vasilçikov! ! ) ;223 Ulu­ sal Meclisin Versailles'a taşınması ; cumhuriyetçi gazete­ lerin kovuşturulması, vb.. Savaş giderlerinin yoksulların ii zerine yüklenmesine çalışılıyor (s. 35) . Paris işçilerinin si lahlanması ve kralcı meclis. Çatışma kaçınılmazdır. 7. Marx'ın uyarısı :** Enternasyonal Genel Konseyi­ n i n iki nci bild irisi , 9 Eylül 1 870: "Kendini 1792 ulusal ge­ leneklerine kaptırmamak", ''kendi sınıfını örgütlemek", erek olarak hükümetin yıkılmasını almamak ("korkunç = • •• '" Köyliilcr. --ç. "Yurt . lchl i k cdc"yi kurmuş bulunan R!nncıııi'yc karşı. 1870'te '"'"" ·) 8 (No· budalalık") : s. 25. Enternasyonal (Genel Konsey) sekre­ teri Eugime Dupont, Fransa için aynı şeyi söylüyordu, 7 Eylül 1870 (Weill, 134) . 8. Son kışkırtma davranışı. Ulusal Muhafızdan alı­ nan toplar, 18 Mart 1871. Thiers'nin yalancı kanıtları. Sui­ kast başarısızlığa uğradı. Ulusal Muhafız Merkez Komite­ si Komünü ilan ediyor. Paris Komünü ile Versailles hü­ kümeti arasında iç savaş başlamıştır. 9. Kornündeki eğilimler: (a) blankiciler. Blanqui, Ka­ sım 1880'de bile, Ne Tanrı Ne Efendi'de, sınıflar savaşı teo­ risini ve proletaryanın çıkarları ile ulusun çıkarları ara­ sındaki ayrımı kınıyor. (Weill, 229) (işçileri devrimci bur­ juvaziden ayırmıyor) . (b) prudoncular (karşılıklı yardım­ laşmacılar) "değişim ve kr€dinin örgütlenmesi". İşçi sınıfının devrimci içgüdüsii, yanlış teorilere kaT­ şın kendini gösteriyor. 10. Komünün siyasal önlemleri: ( 1) Sürekli ordunun kaldırılması. (2) Bürokrasinin kaldırılması: a) tüm görevli­ ler seçilmiştir; b) ücretler 6.000 frankı geç�� mez. : � �sgari :/ (3) Kilise ile devletin ayrılması program ' . (4) Parasız halk eğitimi Komün ve köylüler. 3 ayda her şey başka olurdu. (s. 49-50.) * Komün ve Enternasyonal. Frankel, Polonyalılar (dün­ ya cumhuriyetinin bayrağı ) . l l. Komünün iktisadi önlemleri: ( 1) Fırıncıların gece işinin yasaklanması. (2) Para cezalarının yasaklanması. (3) Yüzüstü bırakılmış fabrikaların yazılması, bu fabrikaların işçi birliklerine verilmesi, · • "Gizem"Ierin kalleşlikıerl, yalansızıaştı rı! ması manastırıardaki düzen (s. 390 (dı!mystification) : 54) . · ·. Trochu'nün Gerıc ele çok az yapıl d ı ! ücret tutarı hakem komisyonları tarafın­ dan saptanacak (s. 54) . N.B. l Bankaya elkoymadı. 8 saatlik işgünü kabul edilme- l di Weill, 142 İpoteklerin satışı durduruldu. Kira ödeme süreleri ertelendi. 12. Başarısızlık. Örgütlenmede yetersizl ik. Sıkıyöne­ tim. Thiers-Bismarck pazarlığı { Bismarck'ın rolü = paralı katil} . 21-28 Mayıs 1871 kanlı haftası. Korkunçlukları, sürgün, vb . . . Karaçalmalar (s. 65-66) . Çocuklar ve kadınlar . . . S. 487: yollarda 20.000 ölü, hapislerde 3.000 ölü, vb . . . Askeri mahkemeler : 1 Ocak 1875'te, 13.700 (80 kadın, 60 çociık) sürgün, hapse mahkum vardı. 13. Dersler: burjuvazi her şeye hazırdır. Bugün: li­ beraller, cumhuriyetçi radikaller; yarın: ihanet, kurşuna dizmeler. Proletaryanın bağımsız örgütlenmesi ; sınıflar savaşı­ mı - iç savaş. Biz güncel harekette hepimiz Komüne dayanıyoruz. (4) Şubal·Mart 1905'tc yazılınıştır İlk kez 1931\lc Lenin Derle rnesi XVI !<;Inde yayımlanmıştır "PARİS KOMÜNÜ VE DEMOKRATiK DİKTATÖRLÜGÜN GÖREVLERi" MAKALESİNİN SONUCU224 BU açıklama bize ilkin, sosyalist proletarya temsilci­ lerinin küçük-burjuvazi yanında devrimci hükümete giri­ şinin, ilkeler planında pekala kabul edilebilir ve, belirli koşullar içinde, düpedüz zorunlu olduğunu öğretiyor. Bu açıklama bize daha sonra Komünün üstesinden gelme zorunda kaldığı gerçek görevin, her şeyden önce sosya­ list değil, ama demokratik diktatörlük, bizim "asgari program"ımızın uygulanması olduğunu gösteriyor. Ensonu bu açıklama bize, Paris Komününden ders alarak, onun yanlışl�klarını değil (komüncüler Fransa Bankasına elkoy­ madılar, Versailles'a karşı saldırıya geçmediler, açık prog­ ramları yoktu, vb. ) , ama bize izlenecek yolu gösten'n , o 3 92 baıjarılarla taçlanmış p ratik davranışları öylüiıımem iz ge­ rektiğini anımsatıyor. Biz büyük 1871 savaşçılarından "Ko­ mün" sözcüğünü almamalı, onların sloganlarından herbi­ rini körü körüne yinelememeli, ama Rusya'nın güncel du­ rumuna yanıt veren ve proletarya ile köylünün devrimci demokratik diktatörliiğü olarak özetlenebilecek program ve davranış sloganlarını açıkça uygulamalıyız. Pı·o!ctari n ° 11. 17 (4) Tenıımız HIU5 GazPI<'ılcki nıelı\c uygundur MARX'TAN KUGELMANN'A MEKTUPLARlN RUSÇA ÇEViRiSiNE ÖNSÖZ (PARÇA) MARX'IN Komün üzerine verdiği yargı, Kuge l m anı ı ile m ektuplaşma sın ın doruğudur. Ve bu yargı, sağ-kanat Rus sosyal-demokratlarının davranışları ile karşılaştırıl­ dığı zaman, özellikle değerlidir. 1905 Aralığından sonra,22:; ödlekçesine: "Silaha sarılınmamalıydı" diye haykıran Ple­ hanov, daha sonra kendisini Marx'a benzetme alçakgönül­ lülüğünü gösterdi. Ona göre, Marx da 1870 devrimini fren­ lcmişti. Evet, Marx da devrimi frenledi. Ama, Plehanov'un kendisi tarafından yapılan bu karşılaştırmanın, Plehanov ile Marx arasında nasıl bir uçurum açtığına bakın. Pl ehano v, 1905 Kasımında, birinci Rus devrimci atı3 94 lımının doruğuna varmasından bir ay önce, proletaryayı gözüpekçe uyarmak şöyle dursun, tersine ona silah kullan­ masını öğrenme ve silahlarıma zorunluluğundan sözediyor­ du. Bir ay sonra, savaşma başlayınca, Plehanov, onun öne­ mini, olayların genel gidişi içindeki rolünü, daha önceki savaşım biçimleri ilc il işkisini çözümlernek için en küçük bir çaba göstermeksizin, pişman olan aydın rolü oynamak­ ta ivecenlik gösterdi : "Silaha sarılınmamalıydı." Marx, 1870 Eylü.lünde, Komiinden altı ay önce, Fran­ sız işçilerini doğrudan doğruya uyarmıştı : Enternasyona­ lin ünlü çağrısında,226 ayaklanma bir çılgınlık olur, diye ilan etti. 1 792 anlayışı içindeki bir hareketin olanağı ko­ nusundaki milliyetçi yanılsamaları önceden teşhir etti. O, iş işten geçtikten sonra değil, uzun aylar öncesinden: "Si­ l aha sarılınmamalı:-,�d ı ! " demesini biliyordu . . Ve, eylüldeki kendi öz bildirimine göre, bu umutsuz girişim, Mart 187 1'de uygulamaya konduğu zaman nasıl davrandı? Marx fırsattan sadece (aralık olayları sırasın­ daki Plehanov gibi ) , Komünü yöneten lıasımların ı, pru­ cloncu ve blankicileri "kıst.ırmak" için mi yararlandı'? Bir yatılı okul gözetmeni gi bi: "Size demiştim, size önceden bildirmiştim, işte romantizminizin, işte devrimci düşlerini­ zin sonucu" diye hornurdanmaya mı koyuldu? "Silaha sa­ rılınmamalıydı" diye, Plehanov'un aralık savaşçılarına ver­ diği gibi, koınüncülere kendi kendinden hoşnut hamkafa dersleri mi verdi? Hayır. 12 Nisan 1871 günü, Marx, Kugelmann'a, es r i­ me dolu bir mektup, okuma bilen her Rus sosyal-demokra­ tının, her Rus işçisinin duvarına üsmakla mutluluk duya­ cağımız bir mektup yazdı. Marx, 1870 Eylülünde ayaklanmanın bir çılgınlık ola­ cağını söylüyordu; 187 1 Nisanında, yığınsal bir halk ha­ reketi gördüğü zaman, onu tarihsel dünya devrimci ha­ reketinde bir ilerleme gösteren büyük ol:ıylara katılan 395 bi r adamın son derece b ü yü k d ikkati ilc i zled i . Bürokratik ve askeri makineyi sadece başka ellere ge­ çirme gi r iş i mi değil, ama onu bir yoketme girişimidir bu, dcr. Ve prudoncular ile blankiciler tarafından yönetilen "kahraman" Paris işçilerine gerçek bir sevinç tü rkü s ü ya­ kar. "Ne esneklik, diye yazar, ne tarihsel girişkenl ik, ne özveri yeteneği ile bezenik şu Parisliler ! " (s. 88) . . . "Ta­ rih daha böy l es i n e büyük bir örnek görmedi." Marx. her şeyin üstünde, y ı ğın l ar m tarihsel girişke n­ liğini değerlendiri r. Ah ! bir de bizim Rus sosyal-demok­ ratlarımız Marx'tan Rus işçi ve köylülerinin 1905 Ekim ve Aralığındaki tarihsel girişkenliğini değerlend irmeyi öğ­ renebilselerd i ! Bir yanda, başa rısı �lığı altı a y öııcl'dcn gören bir b ü ­ yük düşünür ! a r a f ı nd an yığın ları n t arihsel girişkenliği karşısında d u y u l a n saygı ; öte y a n d a , yaşamsız, ruhsuz bir tutum, bir ukala bildirim i : "Silaha sarılınınamalıydı ! " Gündüz v e gece [kadar karşıt i ki davranış - ç. ] değil m i '? Ve kendine özgü tüm coşk u n luk ve tutku i l e yaşa m ı ş b u l un d u ğ u yığm savaşımın a katılan biri ol arak, Marx Lo n d ra ' da sürgünde, "çılgınca gözüpek", " cenn e t in zapt t­ na çıkınaya hazır" Parisiiierin kendiliğinden eylemlerini eleştirir. Ah ! 1 906- 1907 Husya'sıncla devrimci ronıaıı ti�ıııi tc­ peley c n bugünkü "gcrçekçi"lerimiz, marksizm bilgeleri­ miz, o zaman Marx ile n a s ıl da gı rg ı r geçerlerdi ! Bir ce n­ netin zaptına çıkma "girişim"ine hay ra nl ık duyan mater­ yalist, iktisatçı ve ü topy ala r d ü şmanı ile nasıl da eğlenir­ J ercli ! Bu k a rga şac ı eği li m l er , bu ü topyac ı l ı k vb., göğe doğ­ ru atılan bir hareket üzerindeki bu yargı k arş ı s ın d a , bu kendini sıkıntıya sokmayan devrimciler amma da alçak­ gön ü llü gözyaşları ya da kahkahalar saçarlardı! · Oysa, Marx'ta, bu evcimenlerin, devrimci s a vaş ım ı n eıı yi.iksck biçimlerinin t,dcniği i.izeri ı ıd e tartışmaktan kor- kan bıı adamların o yüksek bilgeliği yok tu . O tam da ayak­ s orunların ı tartışır. Savıı nucu m u , sal­ dırıc ı mı? der, sanki askeri harekat Londra yakınlan ı ıda oluyormuş gibi . Ve kararını verir: kesenkes saldırıcı : "He­ l anmanııı teknik men Versailles iizerine yiiriinmeliydi" . . . Bu, 1 87 1 Nisanıncla, yüce kanl ı mayıs ay ı nd an bi rkaç hafta önce yazılmı�tır. "Hemen Versail les üzerine yii rünmeliydi", d<.'r o, 1870 Eylülünde cen n eti n zaptma çıkm a ''çı l g ı rılık"ı ı ı ı gösterıni� bulunan başkaldırıcılara. 1 905 Aralığında, daha yeni kazanılmış ve elimizden alınmaya çalışılan özgürlükleri zora başvurarak savunmak için , "sil aha sarılınmamalıydı ! " . Hayır, Plehanov kendini Marx'a benzetmekle h a k s ı z l ık etmedi! . "İkinci yanlışlık, diye devam eder Marx, teknik eleş­ tirisi nde: Merkez Komite (yani Komiin ordusu komutan­ l ı{]ı, dikkat edin, Ul usal Muha fız Mer ke z Konı i ü:•si sözko­ nusu) görevlerini çok çabuk bıraktı." Marx, zamansız bir ayaklanmaya karşı yöneticileri uyarmaya yetenekli idi. Ama o cennete sald ı r an proletar­ yanın pratik danışmanı olarak, Blanqui ve Proudhon'ıın yanlış teorileri ve yanıimalarına karşın, tüm ha re k e ti yü k­ sek bir dereceye yükselten yığı ıılann savaşımına katılan adam olarak konuşuyordu. "Ne olursa olsun, diye yazar, Paris ayaklanması, hat­ ta eski toplumun kurtları, domuzla rı ve köpekleri tarıı­ f ından boyuneğdirilecek olsa bile, pa r timi z i n Paris hazi­ ran ayaklanmasından sonraki en şanlı savaş başarısıdır Komünün yanlışlıklarından bir tekini bile proletar­ yadan saklamaksJzın, Marx bu başarı için. şimdiye cle{]in "cennet" uğruna savaşımda eli mizde bulunan en iyi yol gösterici ve liberal ve radikal "domuzlar" için en kork u n ç korkutmalık ol an bir yap ı t yazd ı.2?.7 . . ­ ." Plehanov ise aralık için, hemen hemen kadetlerin":•o ineili durumuna gelen bir "yapıt" yazdı. Evet, Plehanov kendini Marx'a benzetmekle haksız­ lık etmedi ! Kugelmann, Marx'a, işin umutsuz olduğunu belirte­ rek, romantizmin kar�ısına çıkarılması gereken gerçeklik­ ten sözederek, anlaşılan, bir kuşku havası içinde yanıt verdi, herhalde, bir ayaklanma olan Komünü, Paris'teki 13 Haziran 1849 barışçıl gösterisine bem:etti. Marx, hemen (17 Nisan 187 1 ) sert bir paylama gön­ derir Kugelmann'a: "Eğer savaşıma ancak 1wn derece elverişli şanslarla girilmesi gerekseydi, tarihi yapmak elbette çok Tea lay olurdu." Marx, 1870 Eylülünde, ayaklanma bir çılgınlık olur diyordu. Ama yığınlar ayaklanınca, Marx bürokratik ders­ ler vermek değil, savaşım i çinde, onlarla birlikte yürii­ mek, onlarla aynı zamanda öğrenmek istedi. S::ıvaşım şanslarını önceden her tam bir kesinlikle hesaplama giri­ şiminin, şarlatanlık ya da bağışlanmaz bir bilgiçlik ola­ cağını anlar o. İşçi sınıfın ın, kahramanca, büyük bir öz­ veri ile, girişkenlik ruhu ile, dünya tarihini hazırlama ol­ gusuna, her şeyden çok değer verir. Marx, tarihi, başarı şanslarını önceden kesinlikle hesaplayamadan onu yar a ­ tan kimselerin bakış açısından görüyor, ama ona : "Ön­ ceden görmek kolaydı . . . sarılınmamalıydı . . . " diye ahkam kesen küçük-bmj uva aydını _olarak bakmıyordu. Marx, tarihin bazı anlarında, yığınlann zorlu bir sa­ vaşımının, hatta umutsuz bir dava için de olsa, bu yığın­ ların gelecekteki eğitimi için, onları gelecek savaşıma ha­ zırlamak için, zorunlu olduğunu görmesini de biliyordu. Sorunu bu koyuş b iç im i, saat başı Marx'ı anmakian hoşlanan, ondan sadece geçmiş üzerindeki yargılan alan, ama geleceği hazırlamak i ç i n ders çıkarmaya çnl ı�mayan bizim bugünkü sözde marksistlerimiz için özünde anlaşıl­ maz, hatta yabancı bir şeydir. Plehanov, Aralık .1 905'teı ı sonra, "frenleme"ye koyulduğu zaman, bunu diişi.inmedi bile . . . Ama Marx, 1870 Eylülünde bir ayaklanmanın çılgın­ lık olacağını kabul etm iş bul unduğunu unutmaksızın. işte bu sorunu koyar. "Versailles burjuva itleri, Parislileri ya vuruşmayı ka­ bul etme, ya da savaşmadan yenik düşme seçeneği karşı­ sında bıraktılar. Son durumda, işçi .ı;ınıfının moral bozuk­ luğu, belli bir sayıdaki önderlerin yitiminden çok daha biiyü k bir mutsuzluk olurdu."22u Marx'ın Kugelmann'a mektuplarında bize verdiği si­ yaset derslerinin, proJetaryaya yaraşır bir siyaset dersle­ rinin bu kısa özetini, burada keseceğiz. ,''Novaya Duma" yayınlan tarafından Petersburg'da çıkarılan bir bi'Oşilr tçtnde 1907'de yayımlanmıştır KOMÜN DERSLERİ2"0 1848 Devrimine son veren hükümet darbesinden son­ ra, Fransa, onsekiz yıl için napolyoncu rejimin boyundu­ ruğu altına girdi. Bu rejim, ülkeyi, ulusal aşağılanmaya ol­ duğu kadar iktisadi y ık ı m a da götürdiL Eski rejime karşı ayaklanan proletarya, biri ulusal, öbürü toplumsal iki gö­ rev birden yüklendi: Fransa'ııııı Alman istilasından kur­ tarılması ile, işçilerin kapitalizm boyunduruğundan sos­ yalist kurtuluşu. Bu iki görevin biraraya gelmesi , Komü­ nün en özgün özelliğini oluşturur. Burjuvazi o zaman, proletaryanın ulusun bağımsız­ lığı için yönetimi altında savaşacağı bir "ulusal savunma hükü meti" oluştunıyordu. Gerçeklikte, bu hükümet, gö� 00 revini Paris proletaryasına karşı savaşımda gören bir "halka ihanet" hükUmeti idi. Ama yurtseverce yanılsa­ maları ile körleşen proletarya bunu anlamıyordu. Yurt­ severlik fikri 18. yüzyılın büyük Devrimine kadar çıkar; bu fikir Komün sosyalistlerinin kafasını egemenliği altı­ na aldı, ve örneğin, sözgötürmez devrimci ve sosyalizmin ateşli yandaşı Blanqui, gazetesi için şu Yurt tehlilcede burjuva çığlığından daha uygun bir başlık bulamadı ! Bu iki çelişik amacın -yurtseverlik ve sosyalizm­ biraraya gelmesi, Fransız sosyalistlerinin ölümcül yanıl­ gısını oluşturdu. Enternasyonalin 1870 Eylül bildirgesin­ de, Marx, Fransız proletaryasını, kendini yalancı ulusal görüşe kapıırmasına karşı uyarmış bulunuyordu:231 bü­ yük Devrimden bu yana derin değişiklikler olmuştur, sı­ nıf karşıtlıkları keskinleşmiştir, ve eğer tüm Avrupa geri­ ciliğine karşı savaşım o zaman devrimci ulusun tümünü bi rleştiriyor idiyse, bugün, tersine, proletarya kendi çı­ karlarını artık öbür sınıfların, kendisine düşman sınıf­ ların çıkarları ile birleştiremez. Ulusal aşağılanmanın so­ rumluluğunu burjuvazi taşısın ! Proletaryanın işi, sosya­ lizm aracıyla emeği burjuvazi boyunduruğundan kurtar­ mak için savaşım vermektir. Ve gerçekten, burj uva "yurtseverlik"inin gerçek yü­ zü ortaya çıkmakta gecikmedi. Prusyalılar ile yüzkızar­ tıcı bir barış imzaladıktan sonra, Versailles hükümeti ken­ di ivedi görevine yanaştı, kendisini korkutan silahları Pa­ ris proletaryasının elinden almak için bir saldırıya giriş­ tL İşçiler bunu Komün ilanı ve iç savaş ile yanıtladılar. Sosyalist proletaryanın birçok tarikata bölünmüş bu­ lunmasına karşın, Komün, burjuvazinin önermekten baş­ ka bir şey bilmediği demokratik görevleri, kendisi ile ye­ r i n e getirmesini bildiği oybirliğinin parlak bir örneği ola­ rak göründü. Özel ve karmaşık yasalar çıkarmaksızın, sa­ dece eylemler aı·acıyla, iktidardaki proletarya toplumsal rejimi demokratlaştırdı, bürokrasiye son 'verdi, görevlileri halk tarafından seçtirdi. Ama parlak bir zaferin meyvelerini iki yanılgı yok et­ ti. Proletarya yarı yolda durdu: "mülksüzleştiricileri mülk­ süzleştirme"ye girişecek yerde, ülkede, ortak bir ulusal görev ile birleşmiş yüce bir adaletin kurulması üzerine düşlere kapıldı; örneğin bankalar gibi kurumlara hiç do­ kunulmadı, prudoncu "adaletli değişim" vb. teorisi, he­ nüz sosyalistler arasında egemen bulunuyordu. İkinci ya­ nılgı, proletaryanın çok büyük yüce gönüllülüğü oldu; düş­ manlarını ortadan kaldıracak yerde, proletarya onlar üze­ rinde manevi bir etkide bulunmaya çalıştı, iç savaştaki salt askeri eylemlerin önemini savsadı ve, Paris'teki zafe­ rini Versailles üzerine gözüpek bir saldırı ile taçlandıra­ cak yerde, oyalandı ve Versailles hükümetine karanlık güçleri toplama ve kendini mayıstaki kanlı haftaya hazır­ lama zamanını kazandırdı. Ama tüm yanılgılarına karşın, Komün, 19. yüzyılın en yuce proleter hareketinin en ulu örneğidir. Marx, Komü­ nün tarihsel anlamı ve önemine çok büyük bir değer ve­ riyordu: eğer Versaylılar güruhu Paris proletaryasının si­ lahlarını kalleşçe elde etmeye giriştiği sırada, işçiler onları savaşmadan bırakmış olsalardı, bu güçsüzlüğün proleter hareket içinde yolaçacağı göz yılgınlığının zararı, silahları­ nı savunurken işçi sınıfı tarafından kavgada uğranılmış bulunan yitimlerden çok daha büyük olurdu. Komünün esirgemezlikleri ne kadar ağır olmuş olursa olsunlar, onun genel proletarya savaşımı bakımından taşıdığı önem ara­ cıyla ödünlenmişlerdir: Komün Avrupa'daki sosyalist ha­ reketi derinden derine harekete getirmiş, iç savaşın gücü­ nü ortaya çıkarmıştır; yurtseverce yanılsamaları dağıtmış ve burjuvazinin ulusal özlemlerine duyulan bönce inan­ cı yoketmiştir. Komün, Avrupa proletaryasına, sosyalist devrim sorunlarını somut olarak koymasını öğretmiştir. 02 Proletaryanın aldığı ders, unutulmayacak. İşçi sınıfı, aralık ayaklanması sırasında Rusya'da yararianmış bu­ lunduğu gibi, ondan yararlanacak. Rus devrimine öngelen ve onu hazırlayan dönem, Fran­ sa'daki napolyoncu boyunduruk dönemi ile bir benzerlik gösterir. Rusya'da da, mutlakiyetçi güruh, ülkeyi iktisadi yıkım ve ulusal aşağılanmaya götürmüştü. Ama uzun za­ man, toplumsal ilerleme yığınların bir hareketine elveriş­ li koşulları yaratmadığı sürece, devrim patlak vereme­ di ve, bütün kahramanlıklarına karşın, devrim-öncesi dö­ nemde hükümete karşı yalıtık saldırılar, halk yığınları� nın ilgisizliği karşısında kırılıp gittiler. Sadece sosyal­ demokrasi, direngen ve yöntemli bir çalışma ile, yığınla­ ra yüksek savaşım biçimlerini öğretmesini bildi: yığınsal eylemler ve silahlı iç savaş. Şosyal-demokrasi genç bir proJetaryada "ulusal" ve "yurtseverce" sapınçları yok etmesini bildi, ve onun do­ laysız müdahalesi ile, çardan 17 Ekim bildirgesini232 çekip alma başarısı gösterildiği zaman, proletarya, devrimin bir sonraki ve kaçınılmaz aşamasını var gücüyle hazırlama� ya koyuldu: silahlı ayaklanma. "Ulusal" yanılsamalardan kurtulduktan sonra, proletarya kendi sınıf güçlerini, ken­ di yığın örgütleri: İşçi ve Asker Vekilieri Sovyetleri vb. içinde topladı. Ve Rus devriminin erekleri ve görevleri ile 1871 Fransız devriminin erekleri ve görevleri arasm­ daki bütün ayrılıklara karşın, Rus proletaryası, Paris Ko­ mününün başlatmış bulunduğu savaşım aracına, iç savaşa başvurma zorunda kaldı. Komün derslerini amınsayan Rus proletaryası, proletaryanın barışçıl savaşım araçlarını bir yana bırakamayacağını -bu araçlar onun günlük çı­ karlarına hizmet ederler ve devrimin hazırlık döneminde zorunludurlar-, ama, bazı koşullar içinde, sınıf savaşı­ mının silahlı savaşım ve iç savaş durumuna dönüşeceğini de hiç bir zaman unutamayacağını biliyordu; proletaryao nın Çıkarlarının, düşmanlarının kökünün açık boğuşmalar içinde kazınmasını gerektirdiği zamanlar da vardır. Fran­ sız proletaryası, Komün sırasında bunu ilk olarak göster­ di, ve Rus proletaryası da aralık ayaklanması sırasında parlak bir biçimde doğruladı. İşçi sınıfının bu iki ulu ayaklanması bastırıldı. Var­ sm olsun. Bundan ötürü yeni bir ayaklanma, proletarya düşmanı güçlerin, karşısında güçsüz kalacakları, ve sos­ yalist proletaryanın tam bir zafer kazanacağı bir ayaklan­ ma, patlak vermekten geri kalmayacak. Zagraniçnaya Gazeta, n• 2, 23 Mart 1908 KOMÜNÜN ANISINA PARiS Komününün ilfın edilmesinden bu yana kırk yıl geçti. Töreye göre, Fransız proletaryası 18 Mart 1871 dev­ rimi militanlarının anısını mitingler ve gösteriler ile kut­ ladı; mayıs sonunda, mayısın korkunç "kanlı hafta" kur­ banlarının, kurşuna diziimiş komüncülerin mezarı üzerine yeniden çelenkler koymaya, ve onların fikirlerinin tam zaferine değin , onların kendisine bırakmış bulundukları davan ın tam zaferine değin ara vermeden savaşmaya bir kez daha andiçmeye gidecek. Fransız proletaryası ile birlikte, neden bütün dünya proletaryası Paris koroüncülerinde kendi öncellerini kut­ l uyor? Ve Koroünün mirası nedir? Komün kendiliğinden doğdu; kimse onu bilinçli ve yöntemli bir biçimde hazırlamadı. Almanya ile mutsuz bir savaş; kuşatılma acıları; proletaryanın işsizliği ve kü­ çük-burjuvazinin yıkıma uğraması; yığınların, tam bir ye­ teneksizlik göstermiş bulunan yüksek sınıflara ve otori­ telere karşı duyduğu öfke; durumundan hoşnut olmayan ve başka bir toplumsal örgütleurneyi özleyen işçi sınıfı içinde belirsiz bir kaynaşma; Ulusal Meclisin cumhuriyet bakımından korku uyandıran gerici bileşimi, tüm bu et­ kenler ve başka birçokları, Paris halkını, iktidarı birden­ bire Ulusal Muhafızın ellerine, işçi sınıfının ve onun yanın­ da saf tutmuş bulunan küçük-burjuvazinin ellerine geçi­ ren 18 Mart devrimine götürdüler. Bu, tarihte eşi görülmemiş bir olay oldu. O zamana değin iktidar her zaman büyük toprak sahipleri ile kapi­ talistlerin, yani onların hükümet adı verilen şeyi oluştu­ ran güvenilir adamlarının ellerinde bulunuyordu. Ama 18 Mart devriminden sonra, Bay Thiers hükümeti, askeri birlikleri, polisi ve memurları ile birlikte Paris'ten kaçın­ ca, halk durumun egemeni durumuna geldi ve iktidar pro­ letaryaya geçti. Ama güncel toplumda, iktisadi bakımdan sermaye tarafından köleleştirilmiş bulunan proletarya, ancak onu sermayeye perçinleyen zincirleri kırıp atarsa, siyasal bakımdan egemen duruma gelebilir. Ve Komün hareketi, işte bu nedenle kaçınılmaz bir biçimde sosyalist. bir renge bürünecek, yani burjuvazi egemenliğini, ser­ maye egemenliğini yıkmaya, ve güncel toplumsal rejimin temellerini ortadan kaldırmaya çalışacaktı. Başlangıçta, bu hareket son derece karışık ve belir­ siz oldu. Komünün Almanlara karşı savaşı yeniden baş­ latıp iyi bir sonuca vardıracağını uman yurtseverler, bu harekete katılıyorlardı. Senetierin ve kiraların ödenmesi ertelenmezse (bunu hükümet kabul etmemiş, ama Komün etmişti) , yıkım tehlikesi ile karşı karşıya bulunan küçük 4 06 tüccarlar tarafından destekleniyordu bu hareket. Son ola­ rak, başlangıçta, bu hareket, gerici Ulusal Meclisin ("köy­ lüler", yabanıl toprak ağaları) krallığı yeniden kurmasın­ dan korkan burjuva cumhuriyetçilerin bile sevgisini kıs­ men kazanmıştı. Ama bu harekette, baş rol, elbette İkin­ ci İmparatorluğun son yıllarında aralarında etkin bir sos­ yalist propaganda yürütülmüş olan ve hatta çoğu Enter­ nasyonal üyesi bulunan işçiler tarafından (özellikle Paris zanaatçıları tarafından) oynandı. Sadece işçiler, Komüne sonuna değin bağlı kaldılar. Burjuva cumhuriyetçiler ile küçük-burjuvalar çok geçme­ den ondan ayrıldılar: birileri hareketin sosyalist ve dev­ rimci, proleter niteliği tarafından ürkütüldükleri için; öbürleri ise onu kesin bir yenilgiye mahkum gördükleri zaman. Hükümetlerini, sadece Fransız proleterleri, kork­ madan ve yorulmadan destekledi; sadece onlar onun için, yani işçi sınıfının kurtuluşu için, tüm emekçilerin daha iyi bir geleceği için çarpıştılar ve öldüler. Dünkü müttefikleri tarafından yüzüstü bırakılmış ve her türlü destekten yoksun kalmış Lulunan Komün, ka­ çınılmaz bir yenilgiye uğrayacaktı. Fransa'nın tüm bur­ juvazisi, bütün büyük toprak sahipleri, tüm borsa, bütün fabrikacılar, büyük-küçük bütün hırsızlar, tüm sömürü­ cüler ona karşı birleştiler. Paris'e boyuneğdirmek için 100.000 Fransız tutsağını özgür bırakan Bismarck tarafın­ dan desteklenen bu koalisyon, bilgisiz köylüler ile taşra küçük-burj uvazisini Paris proletaryasının karşısına çıkar­ mayı ve (öbür yarısı Alman ordusu tarafından kuşatılmış bulunan) Paris'in yarısını demir bir çember içine kapa­ mayı başardı. Fransa'nın bazı büyük kentlerinde (Marsil­ ya, Lyon, Saint-Etienne, Dijon vb . ) , işçiler aynı biçim­ de iktidarı ele geçirmeye, Komün ilan etmeye ve Paris'in yardımına koşmaya giriştiler, ama bu girişimler hızla ba­ şarısızlığa uğradı. Ve proleter bayrağını ilk kaldıran Paa ris, sadece kendi güçlerine indirgenmiş ve kesin bir yenil­ giye adanmış olarak kaldı. Bir toplumsal devrimin kazanabilmesi için, en azın­ dan iki koşul zorunludur: yüksek derecede gelişmiş üret­ ken güçler ve iyi hazırlanmış bir proletarya. Ama 1871'­ de bu iki koşul da eksikti. Fransız kapitalizmi henüz az gelişmiş ve Fransa da özellikle bir küçük-burjuvazi (za­ naatçılar, köylüler, dükkancılar, vb.) ülkesiydi. Öte yan­ dan, işçi partisi yoktu; işçi sınıfının ne hazırlığı ne de uzun alışkanlığı vardı, ve yığın olarak görevleri ve bun­ ları gerçekleştirme araçları üzerinde çok açık bir fikri bi­ le yoktu. Proletaryanın ne ciddi siyasal örgütlenmesi var­ dı, ne de yığın sendikaları ya da kooperatif birlikleri. . . Ama Komünde asıl eksik ola n :şey, zamandır, progra­ mının gerçekleşmesine yönelme ve yanaşma olanağıdır. Tüm burjuvazi tarafından desteklenen Versailles hükü­ meti, o dahu i�e koyulma zamanı bulamadan, Paris'e karşı çatışmaları b�l a t ıyordu. Komün, her şeyden önce, ken­ dini savunımıyı dü�ii n me zorunda kaldı. Ve 21-28 Mayıs günleriı1de gel i p <:<'ıtm!ş bulunan sona değin de, başka şe­ yi ciddi ciddi dü�ü necek zam c-ı n ı olmadı. Bununla birlik­ te, böylesine elverişsiz koşullara kar� ı n . varoluşunun kı­ salığına karşın, Komün, kend i gerçek anlamını ve erekle­ rini yeterince belirten bazı önleml er alm< � ını da başar­ dı. Komün, egemen sınıfların gözü bağ l ı aleti ol;m sürekli ordu yerine halkın genel silahianmasını geçirdi ; k ilise ile devletin ayrılığını ilan etti, din işleri bütçesin i (ya n i p;ı­ pazların devlet tarafından beslenmesini) kaldırdı, lı:ıl k eğitimine büsbütün layik bir nitelik verdi v e böylece pa­ paz cüppeli jandarmalara ağır bir darbe indirdi. Salt top­ lumsal alanda, çok şeyler yapma zamanı olmadı; ama yap­ tığı az bir şey de, onun işçi hükümeti, halk hükümeti ni­ teliğini yeterli bir açıklıkla gösterir: fırınlardaki gece işi yasaklandı; para cezaları sistemi, işçileri n bu yasallaştırıl- m ış soyul ması , kaldı rı l d ı ; ensonu, Koınüıı, s a h i pler i tara­ fından y ü züs tü bırakı l mış ya da çalışması durdurulm uş bütün fabrika, işyeri ve a tely el er i n , kendisi gereğince onu yeniden ça l ı ş tı nı c ak işçi birl i k lerine verildikleri ünlü buy­ rultuyu ç ıkardı. Ve gerçekten demokratik ve proleter ni­ teliğin i belirtmek içinmiş gibi, Komün bütün yönetim ve hükümet memurları n ı n görevl i ücretinin normal bir işçi ücretini geçmeyeceğin i ve hiç bir dmumda y ı lda 6.000 frankın ( a yda 200 r u hiede n az) iistiiııe yü ksel emeyeceğini kararlaştırdı. Bütün bu ön l emler, Komünün, kölelik ve sömürü ü ze­ rine kuru l u eski d ü n y a içi n öldürücü bir tehlike olarak göründüğü nü yeterli bir açıklıkla gösteriyordu, Bıındaıı ötürü , burjuva toplum, _Paris B eledi ye Dairesi ü zerinde proletaryanın kızıl bay r ağ ı dalgalandığı sürece, rahat uyu­ yam::ıdı. Ve ensonu. örgütlü hükümet güçleri, kötü örgüt­ l enmiş devrim güçleri n i yenıneyi ba ş ard ı kl a r ı zam a n , Al ­ ınanlar tarafı ııdan .v en ilmiş ve ke nrl i yen i k .v ıırttaşla rına karşı yürekli bonap a r tç ı generaller, hıı Fı:ansız Renııcıı­ kamp ve Meller-Zakomelf;J<i'leri, Pa ris'in o güne değin görmediği bir insan kır ı mı yaptılar. 30.000 kadar Parisli, zincirlerinden boşanmış asker t asl ağ ı tarafından öldii rii l­ cl ii , sonradan birçoğu idam edilecek 45.000 kadarı tutuk­ land ı ; binlereesi zindana atıldı ya da sii rgi.i n e gönderildi. Top lam olarak, Paris, çocuklarından 100.000 kadarın ı , ve bunlar arasında her meslekten en iyi i şçileri yitirdi. Burjuvazi, hoşnuttu. Paris proletaryasına, general l e ri ile birlikte sunmuş bulunduğu kan banyosundan sonra, burjuvazinin önderi, kanl ı cüce Thiers: "Şimdi sosy a liz­ m i n işi tamam, hem de uzun zaman içi n ! " diyordu. Ama bu burjuva kargalar boş y ere gak gak ötüyorlardı. Koruü­ nün ezilmesinden altı yıl kadar sonra, savaşçılarının çoğu henüz zindanda çli rür ya da sürgünde murn gibi erirler­ ken, işçi ha r e k et i Fransa'da yen id e n doğmuş bulunuyoro du. Büyüklerinin deneyi ile zenginleşmiş ve yenilgileri ile hiç bir zaman gözü yılmamış bulunan yeni sosyalist kuşak, Komün savaşçılarının ellerinden düşmüş olan bay­ rağı kaldırdı ve "Yaşasın toplumsal devrim ! Yaşasın Ko­ ınün!" çığlıkları ile, güven ve gözüpeklik içinde, onu ile­ riye götürdü. Ve birkaç yıl daha sonra, yeni işçi partisi ve onun ülkede başlatmış bulunduğu çalkanma, egemen sınıfları, hükümetin elinde kalmış komüncüleri özgür bı­ rakmaya zorluyordu. Komün savaşçılarının anısı, sadece Fransız işçileri için değil, ama tüm dünya proJetaryası için kutludur. Çünkü Komün yerel ve sıkısıkıya ulusal bir amaç için değil, ama tüm emekçi insanlığın, bütün aşağılanmışların, bütün küçük düşüri.ilmüşlerin kurtuluşu için savaştı. Top­ lumsal devrimin Ön<.:Ü savaşçısı olan Komün, proletarya­ nm acı çektiği ve savaştığı her yerde sevgiler kazandı. Ya­ şam ve ölüm tablosu, dünya başkentini eline geçiren ve iki aydan çok elinde tutan işçi hükümeti imgesi, proletar­ yanm kahramanca savaşımının ve yenilgiden �onraki a<.:ı­ larının görünüşü, tüm bunlar milyonlarca işçinin ruhu­ nu tutuşturdu, sosyalizme olan umutlarmı canlandırdı ve sevgilerini kazandırdı. Paris toplarının gürlemesi, prole­ taryanın en geri katmanlarını derin uykularından uyan­ dırdı ve sosyalist devrimci propagandaya her yerde yeni bir atılım verdi. Bu nedenle Komünün yapıtı ölü değil; şimdiye değin herbirimizde yaşadı o. Komünün davası, toplumsal devrim davasıdır, emekçilerin bütünsel siyasal ve iktisadi kurtuluş davasıdır, dünya proletaryasının da­ vasıdır. Ve bu anlamda ölümsi.izdür o. Rcıboçaya Gazcta, 15 (28) Nisan ı 9 1 1 n° 4-5 4 10 PROLETER DEVRiMiN ASKERi PROGRAMI (PARÇA) . . . Burj uvazinin proletaryaya karşı silahlanınası, mo­ dern kapitalist toplumun en önemli, en temel, en özsel olgularından biridir. Ve bu böyle iken, devrimci sosyal­ demokratlara, "silahsızlanma" "istemek" öneriliyor ! Bu, sınıf savaşımı görüş açısını tümü ile yadsımak ve tüm devrim düşüncesinden vazgeçmek olur. Bizim sloganımız: burjuvaziyi yenebilmesi, mülksüzleştirebilmesi ve silah­ sızlandırabilmesi içi n, proletaryanın silahlanması olma­ lıdır. Tüm kapitalist askercilliğin (militarisnıe) nesnel evriminden sonuçlanan ve bu evrim tarafından huyurulan bir taktik, devrimci bir sınıf için tek olanaklı taktiktir. Proletarya ancak burjuvaziyi silahsızlandırdıktan sonm· ılır ki, kendi e vren sel tar i hs el gör e vin e i hanet etmeksi­ zi n, genel olarak bütün silahları hurdaya atabile cek, ve ancak o zaman, ve daha önce hiç bir biçimde, bu i � i yap­ maktan ge ri k al mayacak t ı r . Eğer güncel savaş , geri ci hı r is tiyan sosyal istlerde ve sızianan küçük-burjuvalarda sadece korku ve dehşet, her türlü silah kullanılması i ç i n, kan, ölüm , vb. için iğr enme uya ıı dı r ıyorsa , bi;ı;im de: kapi ta l is t toplumun her ;ı;aınan aral ıksız bir sonsuz dehşet olduğunu ve öyle kaldığııı ı söy­ leme görevimiz vardır. Ve eğe r şimdi, bütün sava�ların en ge r icis i olan gün c el savaş bu topluma dehşet dolu bir son hazırl ıyoı:sa, um u tsu zluğa dii�mek için hiç bir nedenimi z yoktur. Oysa, nes n el olarak konuşmak gerekirse, burjuva­ :dııin kendisinin, herkesin gözü öııünde, gerçekten meşru ve devrimci tck savaşı, yani emperyal is t burjuvaziye kar­ şı iç savaşı hazırladığı bir çağda silahsızlanma isternek --ya da, daha doğrusu, silahsızlanma düşl emek- kendini umut­ s u z luğa kapıırmanın ta kendisidir. Bunun yaşa mdan kopuk bi r teo r i olduğ u nu söyleye­ cek ola n lara , bir yandan tröstler i n ve kadınların fabri­ kalarda çalışmasının rolü ; öte yandan 1871 Komünü ve Rusya'da 1905 Aralık ayaklanması olmak üzere, dii nya ça­ p ı nda iki büyük tarihsel olguyu anımsatacağız. Tröstleri gel iştirmek, çocuklan ve kadınları fabri ka­ Jara doğru sü r mek , onlara a c ı çek t i r mek, ahlakların ı bo;ı;­ mak, en kötü durum içi n e düşürmek , burjuvazinin işidir. Biz bu tür gelişmeyi " is te"meyi z, oıı u "destekle"meyiz, ona karşı savaşı rız. Ama nasıl sava�ırız? B i li r i z ki, tr öst­ l c r ve kadınların fabrikalarda çalışması , bir ilerleme be­ lirtisidirler. Biz, geriye , ;ı; anaatçılığa , tekelcilik-öncesi ka­ pi tal i zme, kadınların evde çalışmasına dönmek istemeyiz. [Bi zim sloganımı z ş udur : -- ç.] Tröstler vb. arasından, ve cl ; ı ha öteye, sosyalizme doğru, ileri ! Du us yürütme gerekli deği şi kli k leri y a pa r ak , hal kı n 12 güncel askerleştirilmesine de uygulanabilir. Bugün, em­ peryalist burj uvazi, yalnız tüm halkı değil, ama genı;l i­ ği bile askerleştiriyor. Yarın, belki kadınları da askerleş­ tirmeye girişecek. Bundan ötürü şöyle demeliyiz: aman ne iyi ! Çabuk olsunlar! Bu iş ne kadar çabuk olursa, kapi­ talizme karşı silahlı ayaklanma da o kadar yaklaşacaktır. Sosyal-demokratlar, eğer Komün örneğini unutmazlarsa, gençliğin vb. askerleştirilmesi ile nasıl korkuya kapıla­ bilirler? Burada "yaşamdan kopmuş bir teori", bir düş değil, ama bir olgu sözkonusu. Vc eğer sosyal-demokrat­ lar, bütün iktisadi ve siyasal olgulara karşın, emperya­ list çağ ve emperyalist savaşların zorunlu olarak bflnzer olguların yinelenmesine yolaçacakl:mndan kuşkuya d ii�P­ cck kadar i leri giderlerse, w·rçek le bu, olacakların l' l l kötüsü olur . . Komünün bir burjuva gözleıncisi, 1871 Mayısında, bir İ ngiliz gazetesinde şöyle yazıyordu: "Eğer Fransız ulu­ su sadece kadınlardan oluşsaydı, bu ne korkunç bir ulus olurdu!" Kadınlar ve 13 yaşından büyük çocukl ar, Ko­ mün sırasında, erkeklerin yanısıra savaştıl ar. Burjuvazi­ nin alaşağı edilmesi için gelecekteki savaşmalarda da, bu, başka türlü olamaz. Proleterlerin kadınları, iyi silah­ lanmış burjuvazinin, kötü silahlanmış ya da silahtan büs­ bütün yoksun işçiler üzerine ateş etmesine bel bel bak­ mayacaklardır. Onlar, 187 l'deki gibi, tiifeğe sarılacaklar­ dır, ve bugünün yıldırılmış uluslarından -ya da daha doğrusu: hükümetlerden çok oportiinistler tarafından bo­ zulmuş bugünkü işçi hareketinden-, ortaya er-geç, ama herhalde hiç kuşkusuz, devriınci proletarya "korkunç uluslar" ının uluslararası bir ittifakı çıkacaktır. Askerleştirme bugün tüm toplumsal yaşamı bürüyor. Emperyalizm, dünyanın paylaşımı ve yeniden paylaşım ı için, büyük güçlerin zorlu bir savaşımıdır: öyleyse o, as­ kerleştirmeyi, kaçınılmaz olarak, yansız ülkeler ve kü413 ı;ük uluslar dahil, bütün ülkelere yayacaktır. Proleter­ terin kadınları nasıl davranacaklar? Tüm savaşları ve as­ keri olan her şeyi lanetlemekle, silahsızlanma istemekle mi yetinecekler? Gerçekten devrimci bir ezilen sınıfın ka­ dınları, böylesine yüzkızartıcı bir rolü hiç bir zaman ka­ bullenmeyeceklerdir. Onlar oğullarına şöyle diyecek: "Ya­ kında büyüyeceksin. Sana bir tüfek verecekler. Onu al ve silah kullanma sanatını gerektiği gibi öğren. Proleter­ ler için çok gerekli bir bilgidir bu; bugünkü savaşta ol­ duğu ve sosyalizme ihanet edenlerin sana öğütledikleri gibi kardeşlerin üzerine, öbür ülkeler işçileri üzerine ateş etmek için değil, ama kendi öz ülkenin burjuvazisine kar­ şı savaşmak için; sömürüye, sefalete ve savaşlara, dindar­ ca dileklerle değil, ama burjuvaziyi yenip onu silahsızlan­ dırarak son vermek için." Eğer güncel savaşla ilgili olarak bu propagandayı, ve bu propagandanın ta kendisini yapmayı kabul etmezsek, uluslararası devrimci sosyal-demokrasi üzerine, sosyalist devrim üzerine, savaşa karşı savaş üzerine büyük sözler­ den vazgeçmek daha iyi olur . . . 1016 Eylülünde Almanca yazılmıştır İlk kez EylUl ve Ekim 1917'de, Jugend -Internationale gazetesi n ° 9 ve lO'da yayımlanmı�tır 1 UZAKTAN MEKTUPLAR MEKTUP 3 PROLETER M İLİS ÜZERİNE (PARÇA) . . . İşçiler, sınıf içgüdüleri sayesinde, devrim dönemin­ de, onlara olağan bir örgütten başka, apayrı bir örgüt ge­ rektiğini anladılar; bizim 1905 devrimimiz ve 1871 Paris Komünü deneyi tarafından gösterilen yola haklı olarak girdiler; İşçi Vekilleri So vye t i ni kurdular, aske1· vekilieri ile, hiç kuşkusuz, ücretli tarım işçileri vekillerini, ve son­ ra (şu ya da bu başka biçim altında) tüm yoksul köy­ lüleri de buna katarak, onu geliştirmeye, genişletmeye, pekiştirmeye koyuldular. Rusya'nın istisnasız bütün yerleşim yerlerinde, pro­ leter ve yarı-proleter nüfusun, istisnasız bütün meslekle­ ri ve bütün katmanları için, yani, iktisadi bakımdan daha ' belirsiz ama daha popUler bir deyim kullanmak istenir­ se, bütün emekçiler ve biitün sömürülenler için bu türlü örgütlerin kurulması, en önemli ve en ivedi görev işte Ö budur. nceden belirtiyorum ki, partimiz (onun yeni tip proleter örgütler içindeki özel rol ünü gelecek mektupla­ rımdan birinde açıklayabileceğimi umuyorum) tüm köylü yığınına, ücretli işçiler, ve sonra da, buğdaylarını satma­ yan küçük tarımcıların, zengin köylülerinkinden ayrı sov­ yetlerini kurmalarını hemen öitütlemelidir; yoksa, genel bir biçimde"' gerçekten proleter bir siyaset uygulamak ve büyük bir önem taşıyan pratik bir soruna, milyonlarca insan için bir hayat-memat sorunu olan: buğdayın ussal bir biçimde dağıtılması, üretiminin artırılması vb. sorunu­ na doğru olarak, yaııa�ınak olanaksız olur. Ama, diye sorulacak, İ şçi Vekilleri Sovyetleri ne ya­ pacaklar? Onlar "ayaklanma organları olarak, devrimci iktidar organları olarak düşünülmelidirler" diye yazıyar­ eluk 13 Ekim 1 9 15 tarihli Cenevre Sosyal-Demokrat'mınm 47. sayısında.** 1871 Komün ve 1905 Rus devrimi deneyinden çıka­ rılmış bulunan bu teorik ilke, Rusya'daki güncel dev­ rimin güncel evresi tarafından sağlanan pratik göster­ gelere dayanarak açıklanmalı ve somutlaştırılmalıdır. Devrimci bir 'iktidara gereksinmemiz var, (belli bir geçiş dönemi için) bir de1Jlete gereksinmemiz var. Bizi anarşistlerden ayıran da bu. Devrimci marksistler ile anarşistler arasındaki ayrım, sadece birincilerin büyük merkezi komünist üretimden, ve ikincilerin ise paı·çalan- • 1('1' K ırl a r, bir için köylülerin zorunda yoksul bundan des teğ i bıı·akınaya ltüçük böyle, alanı savaşını ile, ve küçük oı·ta çalışae:ıklardır. küylülere dayn nar::ı k , köylüler olacaklardır. onhıı·ı ve çiftç i lel'i Bizim l<eıı ll<·ı· P.kz: V. J .<'' n i ıw, (Jo:u ı •rPs. 41. 6 C'. de kiiy! U zengin tarım ııı·olctaryn,;ı Parls-Mo,;coıı, oı·t:ı sahipleri, burjuvaziye görevimi?., hirlii:e doi:ı·u yöm•l tıııckti ı'. •• kısmen Büyük toprak 21, lle " B i l'lwç boyuııeğın<> Işçileri çok sıkı Sav". ve l ı i ı· -E:rl. mış küçük üretimden yana olmalarma dayanmaz. Hayır, ayrım açıkça iktidar, devlet sorunu üzerine dayanır: biz, sosyalizm için savaş1mda, devrimci devlet biçimlerinin devrimci kullanılmasından yanayız, anarşistler buna karşı. Bizim bir devlete gereksinmemiz var. Ama burjuva­ zinin, anayasal krallıklardan en demokratik cumhuriyet­ lere değin, her yanda yaratmış bulunduğu biçimdeki dev­ lete değil. Ve bizi, Paris Komünü derslerini ve Marx ile Engels'in bu konuda yaptıkları tahlili* değiştirmiş ya da unutmuş bulunan, kokuşma yolundaki eski sosyalist par­ tilerin oportünistlerinden ve kautskicilerinden de, işte bu ayırır. Bizim bir devlete gereksinmemiz var, ama burjuvazi için gerekli olan ve içinde polis, ordu ve bürokrasi (me­ murlar topluluğu) gibi iktidar organlarının halktan ayrı, halka karşı oldukları devlete değil. Bütün burjuva dev­ rimler, bu devlet makinesini yetkinleştirmekten ve onu bir partinin elinden bir başka partinin eline geçirmekten başka bir şey yapmadı. Proletarya, o, eğer bu devrimin kazanımlarını koru­ mak ve ileriye doğru gitmek, barışı, ekmeği ve özgürlü­ ğü fethetmek istiyorsa, bu "hazırlop" devlet makinesini, Marx'ın deyimini kullanmamız gerekirse, "yıkmak" ve, polisi, orduyu ve memurlar topluluğunu silahlı hal!cın bütünü ile kaynaştırarak, onun yerine başka bir devleti geçirmek zorundadır. 1871 Paris Komünü ve 1 905 Rus dev­ rimi deneyi tarafından gösterilmiş bulunan yolu izleye• Gelecek mektuplarımdan birinde ya da ayrı bir makalede, özel­ likle Marx'ın Fransa'da lç Savaş'ında E ngel s ' i n bu ya pı tın üçüncü bas­ kısı için yazdığı önsözde, Marx'ın 12 Nisan 1871 gü nl ü ve Engels'in 18 ve 20 Mart 1875 günlü me ktu p l arın d a verilmiş bulunan bu t a hlil ile, Kautsky'nin, "devletin yıkılınası" d en i l en sorunda 1912"de Pannckoek'e karşı yürüttüğü polemikte, marksizmi dipten doruğa tahrif etmiş bu ­ lunduğu olgusu üzerinde, ayrıntılı bir biçimde duracağım.'" rek, proletarya, devlet iktidar organlarını doğrudan doğ­ ruya kendilerinin almaları ve bu iktidar kurumlarını ken­ dilerinin oluşturmaları için, nüfusun bütün yoksul ve sö­ mürülen öğelerini örgütlemelidir. Oysa, Rusya işçileri, daha birinci devrimin ilk evre­ sinde, Şubat-M�rt 191 7'de bu yola girmişlerdir. Önemli olan, şimdi bu yeni yolun ne olduğunu iyi anlamak ve onu gözpekliği, sarsılmazlık ve direngenlik ile izlemeye de­ vam etmektedir . . . 1 1 (24) Mart 1917 günü yazılmıştır İlk kez 1924'te Komünist Enternasyonal dergisi n• 34'te yayımlanmıştır İKTİDAR İKİLiG i ÜZERİNE (PARÇA) HER devrimin temel sorunu, iktidar sorunudur. Bu sorun aydınlatılmadıkça devrimde kendi rolünü bilinçli bir biçimde oynamak, ve hele devrimi yönetmek sözko­ nusu olamaz. Devrimimizin bir iktidar ikiliği yaratmış bulunmak gibi büyük bir özgünlüğü var. Öneminin her şeyden önce kavranması gereken bir olgu bu: onu anlamadan ileri git­ mek olanaksız. Eski "formül"leri, örneğin bolşevizmin es­ ki formüllerini tamamlayıp düzeltmesini bilmek gerek; çünkü onlar her ne kadar genellikle doğru çıkınışiarsa da, somut uygulamaları farklı olmuştur. Bir iktidar ikiliğini eskiden kimse ne düşünür, ne de düşünebilirdi. İktidar ikiliği neye dayanıyor? Geçici hükümetin, burjuvazi hükümetinin yanında, henüz güçsüz, tohum durumunda, ama gene de gerçek, sözgötürmez, ve büyü­ yen bir varoluşu olan bir başka hükümetin: İşçi ve Asker Vekilieri Sovyetlerinin kurulmuş bulunmasına. Bu ikinci hükümetin sınıf bileşimi nedir? Proletarya ile (asker üniforması altındaki) köylülük. Siyasal niteliği nedir? Devrimci bir diktatörlük, yani merkezi bir devlet iktidarı tarafından yayınlanan bir yasaya değil, ama doğ­ rudan doğruya devrimci bir zorlamaya, halk yığınları­ nın aşağıdan gelen dolaysız girişkenliğine dayanan bir ik­ tidar. Bu iktidar, alışılmış tipteki parlamenter burjuva demokratik bir cumhuriyette genellikle varolan ve ileri Avrupa ve Amerika ülkelerinde şimdiye değin üstün ge­ len iktidardan bambaşkadır. İşin özü burada olmakla bir­ likte, çoğu kez unutulan, yeterince düşünülmeyen bir şey­ dir bu. Bu iktidar, 1871 Paris Komünü ile aynı tipte bir iktidardır ve başlıca belirtici özellikleri de şunlardır; 1 ) İktidar kaynağı, bir parlamento tarafından daha önce tar­ tışılmış ve onaylanmış bir yasa değil, ama halk yığınla­ rının dolaysız, yerel, aşağıdan gelen girişkenliği, yaygın bir deyimi kullanmak gerekirse, dolaysız bir "zorlama"­ dır; 2) Halktan ayrı ve halka karşı kurumlar olan polis ve ordunun yerine, tüm halkın doğrudan silahlanması geçmiştir; bu iktidar altında, kamu düzeninin korunma­ sını silahlı işçiler ve köylüler, silahlı halk, kendileri gö­ zetirler; 3) Memurlar topluluğu da, bürokrasi de, halkın dolaysız iktidarı ile değiştirilmiş, ya da hiç değilse özel bir denetim altında konmuştur; sadece görevler seçimle gelinen görevler olmakla kalmaz, ama basit vekiller (man­ dataires) durumuna getirilmiş asiller (titulaires) de, hal­ kın ilk isteği üzerine görevden alınabilir (revocable) du­ rumdadırlar; bunlar, yüksek aylıklı "arpalıklar"dan yarar­ lanan ayrıcalıklı, burjuva bir topluluk olmaktan çıkıp, aylıkları iyi bir işçinin alışılmış ücretini geçmeyen "özel bir sınıf" işçi durumuna gelirler. Özel bir devlet tipi olarak Paris Komününün özü işte burada, ve sadece buradadır. Plehanov'lar (marksizme iha­ net etmiş bulunan mahut şovenler) , Kautsky'ler ("mer­ kez"ciler, yani şovenizm ile marksizm arasında hocala­ yan kişiler) , ve genel olarak bugün egemen olan bütün sosyal-demokratlar, sosyalist-devrimciler ve benzerleri, iş­ te bu özü unutmuşlardır. Bunlar işin içinden boş sözlerle çıkar, susku içine ka­ panır, sıvışır, devrim nedeniyle birbirlerini bin kez kut­ larlar, ama İşçi ve Asker Vekilieri Sovyetlerinin ne ol­ duklarını düşünmek istemezler. Bu sovyetlerin varolduk­ ları kadarıyla, onların iktidar oldukları kadarıyla, Rusya'­ da Paris Komünü tipinde bir devletin varolduğu apaçık gerçeğini görmek istemezler. "Kadarıyla" dedim. Çünkü bu tohum durumunda bir iktidardan başka bir şey değil: burjuva geçici hükümet ile doğrudan bir uzlaşma aracıyla, ve çeşitli edimsel ödün­ ler aracıyla, bu iktidar kendi konumlarını burjuvaziye kendisi teslim etti ve buna devam ediyor . . . Prallda n ° 28, 9 Nisan 1 9 1 7 İmza: N. Lenin 4 21 PROLETARYANlN DEVRİMİMİZDEKİ GÖREVLERİ ( PARÇA) DEVRİMİMİZ iN YARATTI G I YENİ DEVLET T İ Pİ l l. İşçi, Asker, Köylü, vb. Vekilieri Sovyetleri, ço­ ğunun sınıfsal anlamı üzerine, sovyetlerin Rus devrimi içindeki rolü üzerine açık bir fikir edinınediği anlamında, anlaşılmamış kalıyorlar. Ama, onların yeni bir devlet biçimi, ya da daha doğrusu yeni bir devlet tipi temsil et­ tikleri de anlaşılmıyor. En yetkin, en gelişmiş burjuva devlet tipi, parlamen­ ter demokratilc cumhuriyettir: iktidar bu devlet tipinde parlamentoya aittir; devlet makinesi, yönetim aygıt ve or­ ganı, her zamankilerdir: sürekli ordu; polis; pratik olarak görevden geri alınamaz, ayrıcalıklı, halkın üstüne konmu� memurlar topluluğu. 422 Ama 19. yüzyıl sonlarından bu yana, devrimci dönem­ ler, demokratik devletin üstün bir tipini, Engels'in de­ yimine göre, daha şimdiden birçok bakımdan bir devlet olmaktan çıkan, "artık terimin gerçek anlamında bir dev­ let olmayan"235 bir devleti sunuyorlar. Bu devlet, halktan ayrı ordunun ve polisin yerine, halkın kendisinin doğru­ dan ve dolaysız silahlanmasını geçiren Paris Komünü ti­ pi bir devlettir. Burjuva yazarlar tarafından kötülenen ve karaçalınan, ve başka şeyler arasında, haksız yere bir­ denbire sosyalizmi "sokma" niyeti yüklenen Koroünün özü, işte budur. Rus devriminin 1905'te ve 1917'de kurmaya başladığı devlet. işte bu tipte bir devlettir. Rusya halkı temsilcile­ rinin Kurucu Meclis olarak, ya da Sovyetler Konseyi vb. olarak biraraya geldiği, bir İşçi, Asker, Köylü, vb. Vekil­ Ieri Sovyetleri Cumhuriyeti, - kadet profesör efendilerin bir burjuva parlamenter cumhuriyet için kendi yasa ta­ sarılarını kaleme almalarını, ya da Bay Plehanov ve Kautsky gibi küçük-burjuva "sosyal-demokrat" bilgiç ve görenekçilerin, marksist devlet teorisini tahrif etmekten vazgeçmelerini beklemeden, kendi tarzlannda bir demok­ rasiyi k�ndiliğinden yaratan halk yığınlarının girişkenliği üzerine, şu anda ülkemizde doğmakta bulunan şey, işte bu. Marksizm, anarşizmden, genel olarak devrimci dö­ nem, ve özel olarak da kapitalizmden sosyalizme geçiş dönemi boyunca devletin ve bir devlet iktidarının zorun� luluğunu kabul etmesi ile ayrılır. Marksizm, Bay Plehanov, Bay Kautsky ve hempala­ rının küçük-burjuva, oportünist "sosyal-demokratizm"­ lerinden, bu aynı dönemler için, olağan bir burjuva parla­ menter cumhuriyeti olmayan, ama Paris Komününün oldu­ ğu gibi bir devletin zorunluluğunu tanıması ile ayrılır. Bu devlet tipini eskisinden ayıran başlıca özellikler şunlardır: 42 3 Burjuva parlamenter cumhuriyetten krallığa dönüş çok kolaydır (tarih bunu gösterdi) , çünkü tüm baskı ay­ gıtı: ordu, polis, bürokrasi, olduğu gibi kalır. Komün ve, İşçi, Asker, Köylü, vb. Vekilieri Soyvetleri, bu aygıtı par­ çalar ve kaldırır. Burjuva parlamenter cumhuriyet, yığınların kendi öz siyasal yaşamını, dipten doruğa tüm devlet yaşamının demokratik örgütlenmesine doğrudan doğruya katılma­ larını engeller, boğar. İşçi, Asker, Köylü, vb. Vekilieri Sovyetleri ise, bunun tam tersini yapar. Bu Sovyetler, Paris Komünü tarafından hazırlanan ve Marx'ın "emekçilerin iktisadi kurtuluşunun kendisi ara­ cıyla gerçekleşebileceği ensonu bulunmuş siyasal biçim"236 olarak adlandırdığı devlet biçimini yeniden ortaya koyar­ . l ar. Genellikle Komünün "kabul"ü için Rus halkının he­ nüz olgun olmadığı ileri sürülür. Köylülerin özgürlük için olgun olmadıklarını ileri süren feodallerin kanıtıdır bu. Komün, yani İşçi ve Köylü Vekilieri Sovyetleri, herhangi bir reform, iktisadi gerçeklikte olduğu kadar engin halk çoğunluğunun bilincinde de adamakıllı olgulaşmadan ön­ ce, hiç bir reformu "gerçekleş"tirmez, hiç bir reformu ger­ çekleştirmemelidir. Savaş tarafından yolaçılan iktisadi yıkım ve bunalım ne kadar ağırlaşırsa, savaş tarafından insanlıkta açılan korkunç yaraların iyileşmesini kolaylaş­ tırmaya özgü, olabildiğince yetkin bir siyasal biçim zorun­ luluğu kendini o kadar çok dayatır. Rus halkının örgüt­ lenme alanında ne kadar az deneyi varsa, sadece burjuva siyasetçileri ve "arpalık"larla donatılmış memurlar değil, ama halkın kendisi, örgütlenmeye o kadar gözüpek bir bi­ çimde girişmelidir. Sözde marksizmin, Bay Plehanov, Bay Kautsky ve hempaları tarafından bozulan marksizmin eski önyargı­ larından ne kadar erken kurtulursak, İşçi ve Köylü Vekil- ıeri Sovyetlerini şimdiden ve her yerde kurmaları ve, onlar aracılığı ile, ulusun tüm yaşamını ellerine almaları için, halka yardımda ne kadar çaba gösterirsek, Bay Lvov ve hempaları Kurucu Meclisin çağrılmasını ne kadar ge­ ciktirirlerse, halkın bir İşçi ve Köylü Vekilieri Sovyetleri Cumhuriyeti yararına (Kurucu Meclis ile, ya da, eğer Lvov onu çağırmakta gecikirse, onsuz) seçimini yapması, o kadar kolay olacaktır. Halk yeni yaşamı kendisi örgüt­ lerneye girişince, yanılgılar başlangıçta kaçınılmaz şeyler­ dir; ama bazı yanlışlıklar yapmak ve ilerlemek, Bay Lvov tarafından biraraya getirilmiş bilgin hukukçuların, Ku­ rucu Meclisi toplantıya çağırmak ve burjuva parlamen­ ter cumhuriyeti sürdürüp götürmek için, İşçi ve Köylü Vekilieri Sovyetlerini bağmak için yasalar kaleme alma­ larını beklemekten çok daha iyidir. Eğer örgütlenir ve propagandamızı akıllıca yürütür­ sek, prol e terler, ama köylülüğün onda-dokuzu da, poli­ sin yeniden kurulmasına, görevden alınamaz ve ayrıcalık­ lı memurlar topluluğuna, halktan ayrı orduya karşı ola­ caklardır. Yeni tip devlet de, işte sadece buna dayanır. 12. Polisin yerine bir halk meclisinin geçirilmesi, devrimin tüm gidişi tarafından zorla dayatılan ve Rus­ ya'nın çoğu bölgelerinde gerçekleşme yolunda bulunan bir reformdur. Olağan tipteki burjuva devrimierin çoğun· da bu reformun gelip geçici olduğunu, ve burjuvazinin . hatta en demokratik ve en cumhuriyetçisinin bile, eski tipte, çarcı, halktan ayrı, burjuvalar tarafından yöneti­ len ve halkı bin türlü ezmeye yetenekli polisi, her zaman yeniden kurmuş bulunduğunu, yığınlara açıklamalıyız. Polisin yeniden kurulmasını engellemek için, sadece bir yol var: ordu (sürekli ordu yerine geçen halkın genel silahlandırılması) ile bir bütün oluşturan bir halk milisi kurmak. Yaşları 1 5-65 arasında olan erkek-kadın tüm yurttaşlar, istisnasız, bu milise katılacaklardır. Bu yak- laşık yaş sınırları, sadece yeniyetmeler ile yaşlıların ka­ tılmalarını göstermek içindir. Kapitalistler, milisteki yurt­ taşlık görevine ayrılmış günler için, ücretli işçilere, hiz­ metkarlara vb., ücretlerini ödeyeceklerdir. Kadınlar sa­ dece genel siyasal yaşama doğrudan doğruya katılmaya değil, ama sürekli ve genel bir yurttaşlık ödevini yapma­ ya da çağrılmadıkları sürece, ne sosyalizm, hatta ne de tam ve sürekli bir demokrasi sözkonusu olabilir. Oysa, hasta­ lara ve yüzüstü bırakılmış çocuklara yardım, yiyecekle­ rin denetimi vb. gibi "polis" ' görevleri, kadınlar eşitliği sa­ dece kağıt üzerinde değil, ama gerçekte de elde etmedik­ leri sürece, doyurucu bir biçimde sağlanamazlar. Polisin yeniden kurulmasını engellemek; tüm halkın hizmet göreceği bir milis kurmak için halkın örgütleyici dehasına başvurmak ; devrimi kurtarmak, pekiştirrnek ve geliştirmek için, proletaryanın yığınlar içind � yayması gereken amaçlar, işte bunlardır. 10 (23) Nisan 1917 günü yazılmıştır İlk kez 1917 Eylülünde "Prlboy" Yayınları tarafından broşür olarak yayımlanmıştır İ m z a : N . Lenin 4 26 DEVLET VE DEVRİM (PARCALAR) ÜÇ Ü NC Ü B Ö LÜM DEVLET VE DEVRİM. PARİS KOMÜ NÜ ( 1871) DENEYİ . MARX'IN TAHLİLİ 1. KOMÜNCÜLERİN GİRİŞİMİ NEDEN ÖTÜRÜ KAHRAMANCADIR? Koroünden birkaç ay önce, 1870 güzü içinde, Marx'ın, Paris işçilerine, hükümeti herhangi bir devirme girişimi­ nin, umutsuzluk tarafından esinlenen bir budalalık olaca­ ğını göstermeye çalışan bir uyarıda bulunduğu bilinir.m Ama, 1871 Martında, kesin savaş işçilere dayatılıp, işçiler de bunu kabul ettikten sonra, ayaklanma bir olgu duru­ muna geldiği zaman, Marx, uygun olmayan koşullara kar­ şın, proleter devrimi büyük bir coşkuyla selamladı. 1905 Kasımında yazdıkları işçileri ve köylüleri savaşıma bir özendirme oluşturan, ama 1905 Aralığından sonra, li­ beraller ile birlikte: "Silaha sarılınmamal ıydı" diye hay- kıran, marksizmin acıklı bir üne sahip Rus döneği Pleha­ nov'un yaptığı gibi, "sırasız" bir hareketi bilgiçlik ile mahkum etmekte hiç diretmedi. Marx, ayrıca, kendi deyimine göre "cennetin zaptma çıkanııı38 komüncülerin kahramanlığına hayranlıkla da yetinmedi. Yığınların devrimci hareketinde, bu hareketin ereğine erişmemiş bulunmasına karşın, Marx engin bir anlam taşıyan tarihsel bir deney, proleter dünya devri­ minde ileriye doğru kesin bir adım, yüzlerce program ve usavurmadan çok daha önemli gerçek bir ilerleme görü­ yordu. Bu deneyi çözümlemek, ondan taktik dersler çıkar­ mak, teorisini sıkı bir eleştiriden geçirmek için ondan ya­ rarlanmak: Marx'ın kendisine saptadığı görev, işte budur. Marx, Komünist Manifesto'da yapmayı zorunlu gör­ düğü tek "düzeltme"yi, Paris komüncülerinin devrimci deneyinden esinlenerek yapmıştı. Komünist Manifesto'nun yeni bir Almanca baskısı için, yapıtın iki yazarı tarafından imzalanmış bulunan son önsöz, 24 Haziran 1872 tarihini taşır. Karl Marx ve Friedrich Engels, bu önsözde, Komünist Manifesto prog­ ramının "bugün bazı noktalarda eskimiş" olduğunu bil­ dirirler. "Komün, diye devam ederler, özellikle, 'işçi sınıfı­ nın devlet makinesini olduğu gibi almak, ve onu kendi hesabına işletıneki e yetinemeyeceği ni'239 tanıtlarnıştır. . . . " Bu alıntının tırnak içine alınmış son sözleri, yazarları tarafından Marx'ın Fransa'da Iç Savaş yapıtından alın­ mıştır. Öyleyse, Marx ve Engels, Paris Komününün bellibaş­ lı, temel derslerinden birine o kadar büyük bir önem ve­ riyorlardı ki, onu özsel bir düzeltme olarak Komünist Ma­ nifesto içine sokmuşlardır. Son derece karakteristik şey: oportünistler tarafından işte tam da bu özsel düzeltme bozulmuştur, ve Komünist Manifesto okurlarının, eğer yüzde-doksandokuzu değilse, onda-dokuzu, kuşkusuz bunun anlamını bilmez. Biraz da­ ha ilerde, özel olarak tahrifiere ayrılmış bir bölümde, bu tahriften ayrıntılı olarak sözedeceğiz. Şimdilik, Marx'ın tarafımızdan aktarılan ünlü formülünün alışılmış, bayağı "yorum"unun, bu formülün sözde iktidarı ele geçirme­ ye, vb. karşıt olarak, yavaş bir evrim fikrini vurguladığı yolunda olduğunu belirtmek bize yetsin. Gerçeklikte, Marx'ın fikri bunun tam karşıtıdır. Marx'ın fikri, işçi sınıfının "hazırlop devlet makinesi"ni parçalamak, yıkmak, ve onu ele geçirmekle yetinmemek zorunda olduğu yolundadır. 12 Nisan 1871 günü, yani tam da Komün sırasında, Marx, Kugelmann'a şöyle yazıyordu: "18 Brumaire'imin son bölümünde, e�er yeniden okur­ sar;ı göreceğin gibi, Fransa'da gelecek Devrim girişiminin, şimdiye değin olduğu gibi, artık bürokratik ve askeri ma­ kineyi başka ellere geçirtmeye değil, ama onu yıkmaya [altı Marx tarafından çizilmiş; özgün metinde, sözcük zerbrechen'dir] dayanacağını belirtiyorum. Kıta üzerin­ deki gerçekten halkçı her devrimin ilk koşuludur bu. Kahraman Parisli arkadaşlarımızın giriştikleri şey de, işte budur." (Neue Zeit, XX, 1, 1901-1902,m s. 709.) (Marx'tan Kugelmann'a Mektuplar'ın, biri benim tarafıından yapıl­ mış ve önsözlendirilmiş,• en az iki Rusça baskısı yapıl­ mıştır.) "Bürokratik ve askeri makineyi parçalamak": Mark­ sizmin, devrim sırasında proletaryanın devlet karşısında­ ki görevleri üzerindeki başlıca dersi bu birkaç sözcükte kısaca dile getirilmiş bulunuyor. Ve marksizmin Kautsky'­ ye borçlu bulunduğumuz egemen yorumu ile sadece büs­ bütün unutulmuş olmakla kalmayan, ama açıkça bozul• Bkz: V. Unine, CEuvres, Paris-Moscou, c. 42 9 12, s. 101-109. -Ed. muş olan şey de, işte bu derstir ! Marx'ın, 18 Brumaire'in iletmede bulunduğu parçası­ na gelince, onu yukarda tümü ile aktarmış bulunuyoruz. Marx'ın bu parçasında üzerinde özellikle durulacak iki nokta var. ilkin, sonucunu kıta ile sınırlandırıyor. İn­ giltere henüz salt kapitalist, ama hem militarizmi, hem de geniş ölçüde bürokrasisi olmayan bir ülke örneği iken, 1 87l'de anlaşılır bir şeydi bu. Bundan ötürü, Marx, dev­ rimin ve hatta halk devriminin olanaklı göründüğü, ve gerçekte "hazırlop devlet makinesi" önceden yıkılınak­ sızın bunun böyle olduğu İngiltere için bir istisna yapı­ yordu. Bugün, 1 917'de, birinci büyük emperyalist savaş ça­ ğında, Marx'ın bu sınırlaması artık geçerli değil. Ameri­ ka gibi İ ngiltere de, tüm dünyadaki angio-sakson özgür� lüğünün (militarizm ve bürokratizm yokluğu) bu en bü­ yük ve son temsilcileri de, her şeyi kendilerine bağımlı­ laştıran ve her şeyi kendi ağırlıkları altında ezen askeri ve bürokratik kurumların, aşağılık ve kanlı Avrupasal ba­ taklığına kayıverdiler. Şimdi, Amerika'da olduğu gibi İn­ giltere'de de, "her gerçek halk devriminin ilk koşulu", (bu ülkelerde, 1914'ten 1917'ye değin, bundan böyle bütün em­ peryalist devletlerde ortak, "Avrupasal" bir yetkinliğe eriştirilmiş bulunan) "hazırlop devlet makinesi"nin par­ çalanması, yıkılmasıdır. İkincisi, özel bir dikkate değer olan şey, Marx'ın, as­ keri ve bürokratik devlet makinesinin yıkılmasının, "her gerçek halk devriminin ilk koşulu" olduğu yolundaki o çok derin düşüncesidir. Bu "halk" devrimi kavramı, Marx'­ ın ağzında şaşırtıcı gibi görünür; ve Rusya'da, Plehanov'­ un çömezleri ile menşevikler,241 Struve'nin şu marksist ge­ çinmek isteyen çırakları, onun bu deyimini bir "dil sürç­ mesi" olarak nitelendirebilirler. Onlar marksizmi öylesi­ ne yavanca liberal bir öğretiye indirgemişlerdir ki, onlar 43 0 ıçın: burjuva devrim ve proleter devrim antitezi dışında hiç bir şey yoktur; üstelik bu antitezi de en skolastik bir biçimde anlarlar. Eğer, örnek olarak, 20� yüzyıl devrimleri alınırsa, Por­ tekiz ve Türk devrimlerinF42 burjuva devrimler olarak kabul etmek, besbelli kaçınılmaz bir şey olacaktır. Ama bu devrimierin her ikisi de "halk" devrimi değildir; çün­ kü halk yığını, engin halk çoğunluğu, kendine özgü ikti­ sadi ve siyasal istemlerle, görülür, etkin, özerk bir bi­ çimde, bu devrimiere katılmazlar. Buna karşılık, 19051907 Rus burjuva devrimi, Portekiz ve Türk devrimleri­ nin zaman zaman kazandıkları kadar "parlak" başarılar kazanmış olmaksızın, sözgötürmez bir "gerçek halk" dev­ rimi oldu. Çünkü halk yığını, halk çoğunluğu, halkın bas­ kı ve sömürü altında bunalmış en derin "aşağı" katman­ ları, kendiliklerinden ayaklanmış ve devrimin tüm gidişi üzerinde, kendi isteklerinin, yıkılmakta olan eski toplum yerine gönüllerince bir toplum kurma yolundaki kendi girişimlerinin izini bırakmışlardır. 187l'de, proletarya, Avrupa kıtası ülkelerinden hiç birinde halk çoğuuluğunu oluşturmuyordu. Devrim, an­ cak, proletarya ve köylülüğü kapsayarak, "halk" devrimi olabilir, ve çoğunluğu, hareketin içine gerçekten sürükle­ yebilirdi. "Halk" işte bu iki sınıftan oluşuyordu. Bu iki sınıf "bürokratik ve askeri makine" onları ezdiği, alçalt­ tığı, sömürdüğü için birleşmiş bulunuyordu. "Halk"ın, halk çoğunluğunun, işçilerin ve köylü çoğunluğunun ger­ çek çıkarı, bu makineyi parçalamak, onu yıkmaktır; yok­ sul köylüler ile proleterlerin özgür ittifakının "ilk koşul"u budur; ve bu ittifak yoksa, sağlam demokrasi yoktur, ola­ naklı sosyalist dönüşüm yoktur. , Paris Komünü, bilindiği gibi, yolu bu ittifaka açıyor­ du. Çeşitli iç ve dış nedenlerden ötürü, ereğine ulaşama­ dı. 43 1 Demek ki, Marx, bir "gerçek halk devrimi"nden söze­ derken, ve (çok ve sık sık sözünü ettiği) küçük-burju­ vazinin özelliklerini hiç unutmaksızın, 1 871'de Avrupa kıta devletlerinin çoğundaki gerçek sınıf ilişkilerini en büyük bir kesinlikle hesaba katıyordu. Öte yandan, dev­ let makinesinin "yıkılma"sının, işçi ve köylülerin çıkar­ ları tarafından dayatıldığını, bu işin onları birleştirdiğini ve onlara oriak bir görev: bu "asalak"ın ortadan kaldırıl­ ması ve yeni bir şey ile değiştirilmesi görevini verdiğini de saptıyordu. Peki ama ne ile? 2. YlKILAN DEVLET MAK i NESİNİ NE İLE DEGİŞTİRMEL İ ? Marx bu soruya, 1847'de, Komünist Manifesto'da he­ nüz adamakıllı soyut bir yanıt, ya da daha çok sorunları belirten, ama çözüm yollarını göstermeyen bir yanıt ve­ yordu. Devlet makinesini "proletaryanın egemen sınıf ola­ rak örgütlenmesi" ile, "demokrasinin fethi" ile değiştir­ mek, - Komünist Manifesto'nun yanıtı işte buydu.243 Proletaryanın bu egemen sınıf olarak örgütlenmesi­ nin hangi somut biçimleri alabileceğini, bu örgütlenmenin, "demokrasinin" en tam, en tutarlı "fethi" ile hangi bel­ gin biçimde uyuşabileceğini bilme sorusuna yanıtı, Marx, ütopyaya düşmeksizin, yığın hareketi deneyinden bekli­ yordu. Komün deneyi ne kadar sınırlı olursa olsun, Marx bu deneyi Fransa'da lç Savaş'ında çok dikkatli bir tah­ lilden geçirir. Bu yazıdan bellibaşlı parçaları aktaralım: 19. yüzyılda, "sürekli ordu, polis, bürokrasi, din ve yüksek yönetim adamları gibi her yerde hazır olan ör­ genlikleri ile birlikte", ortaçağ tarafından iletilen "mer­ kezi devlet iktidarı" gelişmişti. Sermaye ile emek ara43 2 sındaki sınıf karşıtlığının gelişmesi nedeniyle, "devlet ik­ tidarı gitgide toplumsal köleleştirme ereğiyle örgütlenmiş bir kamu gücü, bir sınıf egemenliği aygıtı niteliğini ka­ zanıyordu. Sınıflar savaşımında bir ilerlemeyi göstereı ı her devrimden sonra, devlet iktidarının salt bQstırıcı ni­ teliği gitgide daha açık bir biçimde ortaya çıkıyordu." 1848-1849 devriminden sonra, devlet iktidarı "Sermayenin emeğe karşı ulusal savaş silahı" durumuna gelir. İkinci imparatorluk, bu silahı daha da güçlendirmekten başka bir şey yapmaz. " İmparatorluğun dolaysız antitezi, Komün oldu." Ko­ mün, "sınıf egemenliğinin sadece kralcı biçimini değil, ama sınıf egemenliğinin kendisini ortadan kaldıracak bir cumhuriyetin" "olumlu biçimi idi. . . . " Proleter sosyalist cumhuriyetin bu "olumlu" biçimi açıkça neye dayanıyordu? Kurmaya başladığı devlet nasıl bir 'şeydi? " . . . Koroünün ilk buyrultusu . . . sürekli ordunun kal­ dırılması ve onun yerine silahlı halkın geçirilmesi oldu . . . " Bu istem, şimdi sosyalist olduğunu söyleyen bütün partilerin programında yer alıyor. Ama programlarının kaç para ettiğini, en iyi, tam da 27 Şubat devriminden244 sonra, bu isteme uymayı kabul etmemiş bulunan bizim sosyalist-devrimcilerimiz245 ile menşeviklerimizin tutumu gösterir ! " . . . Komün, kentin çeşitli ilçelerinden genel oy ile seçilmiş belediye meclisi üyelerinden oluşmuştu. Bu üye­ ler sorumlu ve her an görevden geri alınabilir idiler. Ü ye­ lerinin çoğu doğal olarak ya işçiler ya da işçi sınıfın ! n ünlü temsilcileri idiler . . . " " . . . Merkezi hükümetin aleti olmaya devam edecek yerde, polis, siyasal özniteliklerinden hemen yoksunlaş­ tırıldı ve Komünün 'sorumlu ve her an görevden geri alınabilir' bir aleti durumuna dönüştürüldü. . . . Yöneti433 min bütün öteki kollarındaki memurlar için de aynı şey oldu. . . . Komün üyelerinden, en aşağı hasarnağa değin, kamu görevi işçi ücretleri karşılığı görülecekti. Yüksek devlet görevlilerinin geleneksel rüşvetleri ve temsil öde­ nekleri, bu yüksek görevlilerin kendileri il e birlikte yok oldular. . . . Eski hükümet iktidarının maddi aletleri olan sürekli ordu ile polis bir kez ortadan kaldırıldıktan sonra, Komün manevi baskı aracını, papazların iktidarını yık­ ma işine girişti. . . . Adalet görevlileri yalancı bağımsız­ lıklarından yoksunlaştırıldılar . . . seçilir, sorumlu ve geri alınabilir olacaklardı. . . m46 Böylece, Komün, sürekli ordunun kaldırılması, istis­ nasız bütün memurların seçilirlik ve geri alınabilirliği ile, "yalnızca" daha tam bir demokrasi kurarak, parça­ lanmış devlet makinesini değiştirmişe benziyordu. Oysa, gerçeklikte, bu "yalnızca" devsel bir yapıt oluşturur: ku­ rumların, adamakıllı farklı başka kurumlar ile değiştiril­ mesi. Bir "niceliğin niteliğe dönüşmesi" durumunun ta kendisidir bu: böylece, tasadanması olanaklı en tam ve en yöntemli biçimde gerçekleşen demokrasi, burjuva de­ mokrasisi olmaktan çıkar, proleter demokrasi durumuna gelir; devlet ( = belirli bir sınıfa boyuneğdirmeye yöne­ lik özel iktidar) olmaktan çıkar, artık gerçek anlamda bir devlet olmayan bir şey durumuna dönüşür. Ama burjuvaziye boyuneğdirmek ve onun direncini kırmak gene de bir zorunluluk olmaktan geri kalmaz. Bu zorunluluk kendini Komüne özellikle dayatıyordu, ve Ko­ münün yenilgi nedenlerinden biri de, onun bu işi yeterin­ ce gözüpeklik ile yapmamış bulunmasıdır. Ne var ki artık burada, bastırma örgenliği, kölelik, serflik ve ücretli kö­ lelik çağlarında her zaman olmuş olduğu gibi nüfusun azınlığı değil, ama çoğunluğudur. Oysa,- baskıcıianna bo­ yuneğdiren halk çoğunluğunun kendisi olduğu anda, "özel" bir bastırma "gücü"ne de artık gereksinme yoktur ! Dev, 434 let, işte bu anlamda sönmeye başlar. Ayrıcalıklı bir azın­ l ığın (ayrıcalıklı memurlar, sürekli ordu şefleri) özel ku­ rumları yerine, bu görevleri doğrudan doğruya çoğunlu­ ğun kendisi yerine getirebilir; ve devlet iktidarı görevleri halkın tümü tarafından ne ölçüde yerine getirilirse, bı.ı iktidar o kadar az zorunlu bir duruma gelir. Bu bakımdan, Komün tarafından alınan, ve Marx'ın özellikle belirttiği önlemlerden biri, son derece ilginçtir: bütün temsil ödeneklerinin, memurlar topluluğuna yöne­ lik bütün parasal ayrıcalıkların kaldırılması, bütün me­ mur aylıklarının "işçi ücretleri" düzeyine indirilmesi. Bur­ juva demokrasisinden proleter demokrasiye, ezenlerin de­ mokrasisinden ezilen sınıfların demokrasisine, belirli bir sınıfa boyuneğdirmeye yönelik "özel güç" olarak devlet­ ten, halk çoğunluğunun, işçilerin ve köylülerin genel ikti­ darı tarafından baskıcılar üzerine uygulanan bastırma­ ya dönüş, en belirgin biçimde, işte burada görünür. Ve işte bu özellikle çarpıcı ve devlet sorununa ilişkin belki de en önemli nokta üzerindedir ki, Marx'ın öğrettikleri en çok unutulan şeyler olmuştur! Basitleştirici yorumlar �sayısızdır bunlar- bundan sözetmez. Dinleri bir kez devlet dini durumuna geldikten sonra, devrimci demok­ ratik ruhu ile birlikte, ilkel hıristiyanlığın "saflık"larını da unutmuş bulunan hıristiyanlar biçiminde, bunu, günü geçmiş bir "saflık" gibi gizlemek "usul"dendir. Yüksek devlet memurları aylığının indirimi, "sadece" saf, ilkel bir demokratizm istemiymiş gibi görünür. Mo­ dern oportünizmin "kurucu"larından biri, eski sosyal-de­ mokrat Ed. Bernstein, kendini "ilkel" demokratizme kar­ şı yavan burjuva alaylarını yinelemeye iyice alıştırmış" t ı . Bütün oportünistler gibi, günümüzün bütün kautskicile­ ri gibi, ilkin, "ilkel" demokratizme belli bir "dönüş" ol­ maksızın, kapitalizmden sosyalizme geçişin olanaksız ol­ duğunu (çünkü ensonu devlet görevleri çoğunluk tarafın. dan, halkın tümü tarafından başka nasıl görülebilir?) , ve ikinci olarak, kapitalizm ve kapitalist kültüre dayanan "ilkel demokratizm"in, eski ya da kapitalist-öncesi çağ­ ların ilkel demokratizmi olmadığını, o da hiç anlamamış­ tır. Kapitalist kültür, büyük üretimi, fabrikaları, demir­ yollarını, postayı, telefonu vb. yaratmıştır. Ve, bu temel üzerinde, eski "devlet iktidarı" görevlerinin engin ço­ ğunluğu öylesine basitleştirilmişlerdir, ve öylesine basit kayıt-kuyut, denetim işlemlerine indirgenebilirler ki, bir ilköğretimden geçmiş herkesin pekala yapabileceği bir nitelikte olacaklar, basit bir "işçi ücreti" aracıyla pekala yapılabileceklerdir; öyleyse bu görevlerden her türlü ay­ rıcalıklı, "hiyerarşik" nitelik kaldırılabilir (ve kaldırıl­ malıdır da) . İ stisnasız bütün memurların her işe seçimle gelip her an görevden geri alınabilmeleri, maaşlarının normal bir "işçi ücreti" düzeyine indirilmesi, işçiler ile köylüler çoğunluğu çıkarlarını son derece dayanışık kılan bu ba­ sit ve "anlaşılması kolay" demokratik önlemler, aynı za­ manda kapitalizmden sosyalizme götüren köprü işini de görürler. Bu önlemler devletin yeniden-örgütlenmesine, toplumun salt siyasal yeniden-örgütlenmesine ilişkindir­ ler, ama tüm anlam ve tüm değerlerini, elbette ancak ''mülksüzleştiricilerin mülksüzleştirilmesi"nin gerçekleş­ mesi ya da hazırlanmasına bağlandıkları zaman, yani üre­ tim araçlarının kapitalist özel mülkiyetinin toplumsal mülkiyet durumuna dönüşmesi ile kazanırlar. "Komün, diye yazıyordu Marx, iki büyük gider kay­ nağını : sürekli ordu ile memurculuğu ortadan kaldıra­ rak, bütün burjuva devrimierin o ucuz hükümet sloganı­ nı gerçekleştirdi." Köylülük ile öbür küçük-burjuvazi katmanlarının an­ cak çok küçük bir azınlığı, sözcüğün burjuva anlamı ile "yükselir", "başarı kazanır", yani yalnızca bazı bireyler, 43 6 ya ense kulak yerinde ki§iler, burjuvalar, ya da güven­ celi ve ayrıcalıklı memurlar durumuna gelirler. Bir köy­ lülüğün varolduğu bütün kapitalist ülkelerde (ve bu ül­ keler çoğunluktadır) , köylülerin büyük çoğunluğu, hükü­ met tarafından ezilir ve onu ala§ağı etme özlemini ta§ır­ lar; "ucuz" bir hükümet özlemi ta§ırlar. Bu görevin üs­ tesinden yalnız proletarya gelebilir ve, bu i§i yaparken, proletarya aynı zamanda devletin sosyalist yeniden-örgüt­ lenmesine doğru da bir adım atmış olur. 3. PARLAMENTAR İZMİ N ORTADAN KALDIRILMASI "Komün, diye yazıyordu Marx, parlamenter bir ör­ genlik değil, ama aynı zamanda hem yürü tmeci hem de yasamacı, hareketli bir gövde olmalıydı." ı• . . . Her üç ya da altı yılda bir, halkı parlamentoda yönetici sınıfın hangi üyesinin 'temsil' edeceğini ve ayak­ lar altında çiğneyeceğini (ver-und zertreten) kararlaştıra­ cak yerde, genel oy hakkı, koroünler biçiminde örgütle­ nen halkın -bireysel seçimin herhangi bir işverene ol­ duğu gibi- bu işletmeler için işçiler, gözetimciler, muha­ sebeciler bulmasına yaramalıydı." Parlamentarizmin, 187l'de formüle edilmi§ bulunan bu ilginç eleştirisi de, bugün, sosyal-şovenizm ve apor­ tünizmin egemenliği sonucu, marksizmin "unutulmu§ söz­ leri" arasında bulunur. Profesyonel bakan ve parlamenter­ ler, proletarya hainleri ve "pratik" sosyalistler, parlamen­ tarizmi ele§tirme işini artık büsbütün anarşisılere bırak­ mı§ bulunuyorlar: ve, bu şaşırtıcı mantık nedeniyle de, her parlamentarizm eleştirisini "anarşizm" olarak nite­ lendiriyorlar. Scheidemann, David, Legien, Sembat, Re­ naudel, Henderson, Vandervelde, Stauning, Branting, Bissolati ve hempaları gibi "sosyalistler" karşısında mi­ desi bulanmış bulunan "ileri" parlamenter ülkeler prole437 taryasının, oportünizmin ikiz kardeşi olmasına karşın, anarko-sendikalizme gitgide daha büyük bir yakınlık gös­ termesine şaşılamaz. Ama, Marx için, devrimci diyalektik hiç bir zaman bu yeni moda lafazanlık, Plehanov, Kautsky ve başkala­ rının onu dönüştürdükleri bu bebe oyuncağı olmadı. Marx, özellikle durum açıkça devrimci olmadığı zaman, burju­ va parlamentarizmi "ahır"ından bile yararlanmaktaki yetersizliği yüzünden, anarşizm ile acımasızca bozuşmayı bilmişti ; ama o aynı zamanda, parlamentarizmin gerçek­ ten proleter ve devrimci bir eleştirisini vermeyi de bil­ mişti. Dönem dönem, belli bir sayıdaki yıllar için, parla­ mentoda halkı yönetici sınıfın hangi üyesinin ayaklar al­ tına alacağına, ezeceğine karar vermek - sadece anaya­ sa!, parlamenter krallıklarda değil, ama en demokratik cumhuriyetlerde de, burjuva parlamentarizminin gerçek özü, işte budur. Ama eğer devlet sorunu konur, eğer parlamentarizm onun kuruml!irından biri olarak görülürse, proletaryanın bu alandaki görevleri açısından, parlamentarizmden kur­ tulmanın yolu nedir? Ondan nasıl vazgeçilebilir? Şunu durmadan söylemek zorundayız: Marx'ın, Komünün irde­ lenmesine dayanan dersleri öylesine unutulmuşlardır ki, güncel "sosyal-demokrat" (güncel sosyalizm haini oku­ yunuz) , parlamentarizmin anarşist ya da gerici eleştiri­ sinden başka bir eleştirisini tasarlamakta düpedüz yete­ neksizdir. Gerçi parlamentarizmden kurtulmanın yolu, temsili örgenlikleri ve seçim ilkesini yıkmaya değil, ama söz değir­ menleri olan temsili örgenlikleri "hareketli" meclisler du­ rumuna dönüştürmeye dayanır. "Komün parlamenter bir örgenlik değil, ama aynı zamanda hem yürütmeci hem de yasamacı, hareketli bir gövde olmalıydı." 43 8 "Parlamenter olmayan, ama hareketli" bir örgenlik, işte tam da modern parlamenterler ile sosyal-demokrasi­ nin parlamenter "kuçu kuçu"larının anlayacağı bir söz! Amerika'dan İsviçre'ye değin, Fransa'dan İngiltere'ye, Norveç'e, vb. değin, herhangi bir parlamenter ülkeyi dü­ şünün, gerçek "devlet" işi kuliste görülür: bu iş devlet daireleri, bakanlıklar, kurmay kurulları tarafından uygu­ lanır. Parlamentolarda, yalnızca "saf halk"ı aldatma ere­ ğiyle, gevezelikten başka bir şey yapılmaz. Bu öylesine doğrudur ki, burjuva demokratik cumhuriyet olan Rus cumhuriyetinde bile, hatta gerçek bir parlamento kura­ cak zamanı bulmadan önce, parlamentarizmin bütün bu kötülükleri hemen ortaya çıkmış bulunuyorlar. Çürümüş hamkafalılık kahramanları -Skobelev'ler ve Çereteli'ler, Çernov'lar ve Avksentiyev'ler- burjuva parlamentariz­ mi ri. i n mide bulandırıcı örneği üzerine kısır söz değirmen­ leri durumuna getirdikleri Sovyetleri bile kötürümleş­ tirmeyi başardılar. Sovyetlerde, "sosyalist" bakan baylar, lafazanlıkları ve kararları ile saf köylüleri aldatıyorlar. Hükümet içinde, bir yandan, "yağ tabağı"nın, kazançlı ve saygın arpalıkların çevresine, sırayla, olabildiğince çok sosyalist-devrimci ve menşevik oturtmak, öte yandan hal­ kın "dikkatini dağıtmak" için, sürekli bir oyun oynanıyor. Bu arada da, bakanlıklarda, kurmay kurullarında, "devlet işi" görülüyor ! Yönetici parti olan "sosyalist-devrimciler"in organı Dyelo Naroda,241 son zamanlarda bir başyazıda, "herkes"­ in kendini siyasal fuhşa kaptırdığı "kibar" kişilerin o eş­ siz içtenliği ile, "sosyalistler"e (sözcüğü bağışlayın ! ) iliş­ kin bakanlıklarda, hatta oralarda bile, tüm eski bürokra­ tik aygıtın kabaca olduğu gibi kaldığını, geçmişte olduğu gibi işlediğini ve devrimci önlemleri tam bir "özgürlük" içinde baltaladığını itiraf ediyordu. Ama bu itiraf olmak­ sızın bile, sosyalist-devrimciler ile menşeviklerin hükü439 mete katılma öyküsü, bunun böyle olduğunun somut ka­ nıtını vermiyor mu? Bu durumda karakteristik olan şey, hükümette kadetlerle birlikte yer alan Çernov, Rusanov, Zenzinov efendiler ile öbür Dyelo Naroda yazarlarının, yüzsüzlüğü, "onlarda", onların bakanlıklarında, her şeyin geçmişte olduğu gibi gittiğini, önemsiz bir şey gibi, açık­ ça ve kızarmaksızın anlatacak kadar ileri götürmeleri­ dir ! ! Saf köylüyü aldatmak için devrimci demokratik la­ fazanlık, kapitalistleri "zevkten dörtköşe etmek" için bü­ rokratik ve kırtasiyeci hinoğlu hinlikler: işte "namuslu" koalisyonun özü. Burjuva toplumun, iliklerine değin çürümüş, satılık parlamentarizmi yerine, Komün, parlamenterler kendileri çalışmak, yasalarını kendileri uygulamak, bu yasaların et­ kilerini kendileri denetlemek, bunlar üzerine seçmenler karşısında kendileri yanı t vermek zorunda oldukları için, düşünce ve tartışma özgürlüğünün aldatmaca biçiminde yozlaşmadığı örgenlikler geçirir. Temsilci örgenlikler ka­ lırlar, ama özel sistem olarak, yasamacı ve yürütmeci işbö­ lümü olarak, milletvekilleri için ayrıcalıklı durum olarak parlamentarizm, artık yoktur. Temsilci örgenlikler ol­ maksızın bir demokrasi, hatta proleter bir demokrasi dü­ şünemeyiz; ama eğer burjuva toplumun eleştirisi bizim için boş bir söz değilse, eğer burjuva egemenliğini alaşağı etme isteği, menşevikler ve sosyalist-devrimcilerde oldu­ ğu gibi, Scheidemann ve Legien'lerde, Sembat ve Vander­ velde'lerde olduğu gibi, işçilerin oylarını aviarnaya yöne­ lik "seçimlik" bir söz değil de, ciddi ve içten bir irade ise, onu [demokrasiyi -ç.] parlamentarizm olmadan dü­ şünebiliriz ve düşünmeliyiz de. Proleter demokrasiye olduğu gibi Komüne de gerek­ li olan bu yönetsel personelden sözederken, Marx'ın karşı­ laştırma terimi olarak "herhangi bir işverenin" persone­ lini, yani "işçileri, gözetimcileri ve muhasebecileri" ile 440 birlikte olağan bir kapitalist işletmeyi alması, son dere­ ce anlamlıdır. Marx'ta ütopyacıltğın zerresi yoktur; o tepeden tırna­ ğa "yeni" bir toplum türetmez, tepeden tırnağa "yeni" bir toplum tasarlamaz. Hayır, o yeni toplumun eski top­ lumdan başlayan doğuşunu, eski toplumdan yeni topluma geçiş biçimlerini, doğal bir tarih süreci olarak irdeler. So­ mut proleter yığın hareket deneyini ele alır ve ondan pratik dersler çıkarmaya çalışır. Tıpkı bütün büyük dev­ rimci düşünürlerin, (Plehanov'un: "silaha sarılınmama­ lıydı", ya da Çereteli'nin: "Bir sınıf kendi özlemlerini ken. disi sınırlandırmasını bilmelidir" dediği gibi) hiç bir za­ man onlara bilgiççe bir "ahlak" açısından yanaşmaksızın, büyük ezilen sınıf hareketleri okulundan ders almakta duraksamadıkları gibi, o da Komün "okulundan ders al­ maya koyulur." Memurculuğu birdenbire, her yerde ve büsbütün orta­ dan kaldırmak sözkonusu edilemez. Bu bir ütopyadır. Ama tüm memurculuğun kerte kerte ortadan kalkması­ nı sağlayan yeni bir yönetim makinesinin kurulmasına vakit geçirmeden başlamak için eski yönetim makinesini birdenbire parçalamuk bir ü topya değil, Komün deneyinin ta kendisi, devrimci proletaryanın geciktirilmez, ivedi gö­ revinin ta kendisidir. Kapitalizm yönetsel "devlet" görevlerini basitleştirir ; "tepeden huyurma yöntemleri"nin yadsınmasını ve her şeyin, tüm toplum adına, "işçilere, gözetimcilere, muha­ sebecilere" işveren bir proleterler (egemen sınıf) örgütü­ ne bağlanmasını sağlar. Biz ütopyacı değiliz. Tüm yönetimden, tüm bağımlı­ lıktan bir anda vazgeçmeyi "düş"lemiyoruz; proletarya diktatörlüğüne düşen görevlerin anlaşılmamasına dayanan bu anarşistçe düşler, marksizme adamakıllı yabancıdırlar ve gerçeklikte sosyalist devrimi insanların değişecekleri 44 I güne değin ertelemekten başka bir şeye de yaramazlar. Bize gelince, biz, bugün oldukları gibi, ve bağımlılıktan, denetimden, "gözetimci ve muhasebecilerden" vazgeçme­ yecek olan insanlar ile birlikte, sosyalist devrim istiyo­ ruz. Ama, tüm sömürülenlerin ve tüm emekçilerin silahlı öncüsü olan proletaryaya bağımlı olmak gerekir. Devlet memurlarına özgü "tepeden huyurma yöntemleri"nin, da­ ha bugünden kentiiierin çoğunluğunun yeteneği içinde olan, ve onların "işçi ücretleri" karşılığı pekala yapabile­ cekleri çok basit görevlerle, basit bir "gözetim ve muha­ sebe" uygulaması ile değiştirilmesine, daha şimdiden, bu­ . günden yarına başlanabilir ve başlanmalıdır da. Kapitalizm tarafından daha önce yaratılmış bulunan şeyi çıkış noktası alarak, kendi işçi deneyimize dayana­ rak, sıkı bir disiplin, silahlı işçilerin devlet iktidarı tara­ fından korunup sürdürülen demirden bir disiplin kurarak, büyük üretimi biz kendimiz, biz işçiler örgütleyeceğiz; dev­ let memurlarını (elbette her cins, her tür ve her düzeyde­ ki uzmanları yerli yerinde tutarak) , yönergelerimizin ba­ sit uygulayıcı görevlileri rolüne, sorumlu, geri alınabilir ve alçakgönüllüce bir para alan "gözetimciler ve muha­ sebeciler" rolüne biz kendimiz, biz işçiler indirgeyeceğiz: bizim proleterce görevimiz, işte budur; proleter devrimi yaparken kendisinden başlanabilecek ve kendisinden baş­ lanması gereken şey, işte budur. Büyük üretim temeline dayanan bu ilk önlemler, her türlü memurculuğun kerte kerte "sönme"sine, gitgide basitleşen gözetim ve muha­ sebe görevlerinin, daha sonra bir alışkanlık durumuna gel­ mek ve ensonu özel bir bireyler kategorisinin özel görev­ leri olarak ortadan kalkmak üzere, herkes tarafından sı­ rayla yapılacakları bir düzenin -tırnak içinde olmayan ve ücretli köleliğe hiç benzemeyen bir düzenin- kerte kerte kurulmasına kendiliklerinden götürürler. 4 42 70 yıllarının nükteci bir Alman sosyal-demokratı, posta üzerine, onun örnek bir sosyalist işletme olduğunu söylemişti. Bundan daha doğru bir şey yoktur. Posta bu­ gün kapitalist devlet tekeli örneğine göre örgütlenmiş bir işletmedir. Emperyalizm, bütün tröstleri, gitgide bu tip örgütler durumuna dönüştürüyor. işten bunalmış ve aç "basit" emekçiler, bu işletmelerde aynı burjuva bürok­ rasisi pençesinde kıvranırlar. Ama toplumsal yönetim me­ kanizması bu işletmelerde daha şimdiden hazır durum­ dadır. Bir kez kapitalistler alaşağı edildikten, bu sömürü­ cülerin direnci silahlı işçilerin demirden pençesiyle kırıl­ dıktan, güncel bürokratik devlet makinesi parçalandıktan sonra, karşıınııda teknik bakımdan hayran olunacak bi­ çimde araçlanmış, "asalaklık"tan kurtulmuş, ve birleşmiş işçilerin, teknisyenler, gözetimciler, muhasebeciler çalış­ tırarak, herkesin emeğini, bütün memurların emeği gibi, bir işçi ücreti ile ödeyerek. kendi başlarına pekala çalış­ tırabilecekleri bir mekanizma buluruz. Bütün tröstler ko­ nusunda hemen gerçekleştirilebilir, ve Komün tarafından (özellikle devletin örgütlenmesi alanında) pratik olarak daha önce başlatılmış bulunan deney gözönünde tutulursa, emekçileri sömürüden kurtaran somut, pratik görev, işte budur. Tüm ulusal ekonominin, posta gibi, teknisyenlerin, gözetimcilerin, muhasebecilerin, bütün memurlar gibi "işçi ücretleri"ni geçmeyen bir maaş alacakları biçimde, silahlı proletaryanın denetim ve yönetimi altında örgüt­ lenmesi: ivedi ereğimiz, işte budur. Gereksindiğimiz dev­ let ve onun iktisadi temeli, işte bu. Parlamentarizmin kal­ dırılması ile temsilci örgenliklerin korunup sürdürülmesi­ nin verecekleri şey, - çalışan sınıfları bu örgenliklerin burjuvazi tarafından bozulmasından kurtaracak olan şey, işte bu. 443 ..ı . ULUS BİRLİGİNİN ÖRGÜTLENMES İ Koroünün geliştirme zamanı bulamadığı kısa bir ulusal örgütlenme taslağında, Koroünün en küçük köyün bile siyasal örgütlenme biçimi olacağı açıkça söylenmiş­ tir . . . " Paris "ulusal delegasyonu"nu seçecek olanlar da komünlerdir. " . . . Merkezi bir hükümete hala kalan, sayıca az, ama önemli görevler, yanlışlığı biline biline söylendiği gibi, kaldırılmayacak, ama komünsel, yani sıkı sıkıya sorumlu memurlara verilecekti. . . " " . . . Komünsel kuruluş ile ulus birliği parçalanmaya­ cak, ama tersine, örgütlenecekti; ulus birliği, bu birliğin cisimleşmcsi olduğunu ileri süren, ama onun asal ak bir urundan başka bir şey olmadığı halde, ulusta:ı bağımsız ve ondan üstün olmak isteyen devlet iktidarının yıkılına­ sı sayesinde bir gerçeklik durumuna gelecekti. . . . Önemli olan, eski hükümet iktidarının salt bastırıcı örgenlikleri­ nin budanmasıydı, bu iktidarın meşru görevleri, toplu­ mun üzerinde yer aldığını ileri süren bir otoriteden sö­ külüp alınacak, ve toplumun sorumlu hizmetkarlarına ve­ rileceklerdi . " Marx'ın bu düşüncelerini çağdaş sosyal-demokrasi oportünistlerinin ne derece anlamadıklarını -anlamak istemediklerini demek belki daha doğru olurdu- en iyi gösteren şey, dönek Bernstein'ın Erostrate biçiminde bir ün kazanmış bulunduğu: Sosyalizmin Oncülleri ve Sosyal­ Demokrasinin Görevleri adlı kitaptır. Tam da Marx'ın yu­ karda aktarmış bulunduğumuz parçası konusunda, Berns­ tein bu programın, "siyasal içeriği bakımından, bütün esas çizgilerinde, Proudhon'un federalizmi ile çarpıcı bir benzerlik göster"diğini yazıyordu. " . . . Öte yandan, Marx ile 'küçük-burjuva' Proudhon arasında [Bernstein, alay ol sun diye, "küçük-burjuva"yı tırnak içinde yazar] varo- lan bütün ayrılıklara karşın, bu noktalar üzerindeki gö­ rüş biçimleri birbirine son derece benzemektedir." Kuş­ kusuz, diye devam eder Bernstein, belediyelerin önemi büyüyor, ama "demokrasinin ilk görevinin, Marx ve En­ gels'in tasarladıkları gibi, modern devletlerin bu kalkışı [Auflösung, harfi harfine: gerçek ve mecaz anlamda da­ ğılma] ve örgütlenmelerindeki bu tam değişiklik [Um­ wandlung, değişim] , yani bütün o eski ulusal temsil bi­ çimlerinin büsbütün yokolacakları biçimde, kendileri de koroünler delegelerinden oluşacak iller ya da bölgeler meclisleri delegelerinden bir ulusal meclis kurulması ol­ duğu, bana kuşkulu görünüyor" (Bernstein, a. g. y., s. 134 ve 136, Almanca 1899 baskısı) . İşte düpedüz şaşılacak bir şey: Marx'ın "asalak devlet iktidarının yıkılması" üzerindeki görüşlerini, Proudhon'un fed�ralizmi ile karıştırmak! Ama, bu bir rasıantı sonu­ cu değil; çünkü Marx'ın burada, federalizmi merkeziyet­ çiliğe karşıt olarak ele almak şöyle dursun, bütün bur­ j uva ülkelerde varolan eski burjuva devletten sözettiği, oportünistin aklına bile gelmez. Oportünistin aklına, kendi küçük-burjuva hamkafalı­ lığı ve "reformist" durgunluk ortamında, çevresinde gör­ düğü şeyden, yani yalnızca "belediyeler"den başka bir şey gelmez! Proletarya devrimine gelince, oportünist, onu düşünmeyi bil e unutmuştur. Bu, gülünçtür. Ama bu nokta üzerinde Bernstein ile tartışılmamış olması da ilginçtir. Birçoğu, özellikle Rus yazarları arasında Plehanov, ve batı Avrupa yazarları ara­ sında da Kautsky, onu çürütmüşlerdir; bununla birlikte, Marx'ın Bernstein tarafından bu bozulması üzerine, her ikisi de hiç bir şey söylememi�tir. Oportünist, devrimci olarak düşünmeyi ve devrimi dü­ şünmeyi öylesine unutmuştur ki, anarşizmin kurucusu Proudhon ile böylesine karıştırdığı Marx'ta "federalizm" 44 5 görür. Ve ortodoks marksistler olduklarını ve devrimci marksizm öğretisini savunmak istediklerini ileri süren Kautsky de, Plehanov da, bu konuda susarlar. Burada, marksizm ve anarşizm arasındaki ayrım üzerinde, opor­ tünistler için olduğu kadar kautskiciler için de karakte­ ristik olan ve üzerinde gene konuşacağımız o aşırı görüş yoksulluğunun köklerinden biri göze çarpar. Komün deneyi üzerine Marx'ın aktarılmış bulunan düşüncelerinde, federalizmin izi bile yoktur. Marx, Proud­ hon ile, açıkça, oportünist Bernstein'ın ayrımsamadığı bir nokta üzerinde uzlaşır. Bernstein'ın onları uzlaşmış gör­ düğü yerlerde ise, Marx, Proudhon ile tam bir uzlaşmazlık içindedir. Marx, Proudhon ile şu anlamda uzlaşır ki, her ikisi de güncel devlet makinesinin "yıkılma"sından yanadırlar. Marksizmin anarşizm ile (Bakunin ile olduğu gibi Proud­ hon ile de) bu benzeşmesini, ne oportünistler görmek is­ terler, ne de kautskiciler; çünkü onlar, bu nokta üzerinde, marksizmden uzaklaşmışlardır. Marx tam da federalizm konusunda (proletarya dik­ tatörlüğünden ayrı olarak) hem Proudhon ve hem de Bakunin ile uzlaşmazlık içindedir. Federalizm ilkeleri, anarşizmin küçük-burjuva görüşlerinden kaynaklanır. Marx, merkeziyetçidir. Ve, ondan aktarılan parçalarda, merkeziyetçiliğe en küçük bir aykırılık yoktur. Yalnızca devlet karşısında küçük-burjuva bir "boşinan" ile dolu kimseler, burjuva devlet makinesinin yıkılmasını, merke­ ziyetçiliğin yıkılınası olarak anlayabilirler! Ama eğer proletarya ve yoksul köylülük devlet ik­ tidarını ele alır, koroünler içinde tam bir özgürlük ile ör­ güilenir ve sermayeyi cezalandırmak, kapitalistlerin di­ rencini ezmek, demiryollannm, fabrikaların, toprağın vb. özel mülkiyetini tüm ulusa, tüm topluma vermek için bü­ tün komünlerin eylemini birleştiTirler ise, bu, merkeziyet6 çilik olmayacak mıdır? Bu, en tutarlı demokratik mer­ keziyetçilik ve, üstelik, proleter bir merkeziyetçilik ol­ mayacak mıdır? Bernstein, özgür onaya dayanan bir merkeziyetçilik olanağını, komünlerin ulus olarak özgürce bir birleşme olanağını, burjuva egemenliğini ve burjuva devlet maki­ nesini yıkma ereğiyle proleter komünlerin gönüllü bir kaynaşma olanağını tasarlamakta, düpedüz yeteneksiz. Her hamkafa gibi, Bernstein da merkeziyetçiliği ancak tepeden, bürokrasi ve militarizm tarafından dayatılıp sür­ dürülebilecek bir şey olarak düşünüyor. Ama . . . işitmek istemeyen kişiden kötü sağır yoktur. Ve çağdaş sosyal-demokrasi oportünistleri de, devlet ikti· darının yıkılmasından, bu asalağın kesilip atılmasından sözedildiğini işitmek istemiyorlar. 5. ASALAK DEVLETiN YlKILMASI Daha önce Marx'ın bu konu üzerindeki parçalarını aktarmıştık; şimdi onları tamamlayacağız. "Haksız yere, diye yazıyordu Marx, toplumsal yaşa­ mın, kendileri ile belli bir benzerlik gösterdiKleri daha eski, ve hatta sönmüş biçimlerinin yinelenmesi olarak alınmak, genellikle yepyeni tarihsel kuruluşların yazgı­ :ndır. Böylece, modern devlet iktidarını parçalayan ( briclıt) bu yeni Komünde, ortaçağsal komünlerin bir yaşama çağ­ rısı . . . Montesquieu ile Jirondenlerin248 düşlerine uygun bir küçük devletler federasyonu . . . merkeziyetçiliğin aşı­ rılığına karşı eski savaşımın abartılmış bir biçimi görül­ mek istendi . . . " . . . Komünsel kuruluş, o zamana değin toplumun sır­ tından geçinen ve onun özgür hareketini kötürümleştiren asalak ur olan devlet tarafından emilen bütün güçleri top­ lumsal gövdeye geri verecekti. Sadece bu olgu ile, Frı:ın" 447 sa'nın canlanmasının hareket noktası olabilirdi o . . . "Komünsel kuruluş, kırsal üreticileri il yönetim mer­ kezlerinin entelektüel yönetimi altına koyacak ve onlara, kent işçilerinde, çıkarlarının doğ'al koruyucularını bul­ ma güvencesini getirecekti. Komünün varoluşu bile, apa­ çık bir şey olarak, belediye özgürlüğ'ünü içeriyordu; ama bu özgürlük, artık bundan böyle ortadan kaldırılmış bu­ lunan devlet iktidarına bir engel değildi." "Devlet iktidarının", bu "asalak urun yıkılması"; bu iktidarın "budanması", "yıkılması" ; "bundan böyle orta­ dan kaldırılmış bulunan devlet iktidarı" - Komün dene­ yini değ'erlendiren ve tahlil eden Marx, devletten, işte bu terimler ile sözeder. Tüm bunlar bir yarım yüzyıldan az bir süre önce ya­ zıldı, ve bugün arılığı bozulmamış bir marksizmi yeniden bulmak ve geniş yığınların bilincine yerleştirmek için ger­ çek kazılara girişrnek gerekiyor. Marx tarafından, yaşa­ mış olduğu son büyük devrim üzerindeki gözlemlerinden çıkarılmış bulunan sonuçlar, tam da proletaryanın yeni bir büyük devrimler çağı başladığı anda, unutulmuş bulu­ nuyorlar. " . . . Komünü n konusu olduğ'u yorumların ve ondan ya­ na olduğunu söyleyen çıkarların çokluğ'u, bütün öbür hü­ kümet biçimlerinin o zamana değ'in vurguyu bastırma üze­ rine koymuş bulunmalarına karşın, onun yayılmaya çok elverişli bir siyasal biçim olduğunu gösterir. Onun gerçek gizi, şudur: esas olarak bir işçi sınıfı hükümeti, üreticile­ rin temelli.ikçi.iler sınıfına karşı sınıf savaşımının sonucu, emeğ'in iktisadi kurtuluşunun gerçekleşmesini sağ'layan ensonu bulunmuş siyasal biçimdi o . . . " "Bu son koşul olmaksızın, komi.insel kuruluş bir ola­ naksızlık ve bir aldatmaca olurdu . . . " Ü topyacılar, toplumun sosyalist yeniden-örgütlenme­ sinin içinde oluşacağ'ı siyasal biçimleri "bulmak" için bü" yük çabalar göstermişlerdi. Anarşistler, siyasal biçimler sorununu toptan bir yana atmışlardı. Çağdaş sosyal-de­ mokrasi oportünistleri ise, parlamenter demokratik cum­ huriyetin burjuva siyasal biçimlerini, aşılamayacak bir sınır olarak kabul etmiş ve, bu biçimleri her parçalama girişimine anarşizm adını vererek, bu "örnek" önünde secdeye varmak için cepheyi parçalamışlardır. Tüm sosyalizm ve siyasal savaşım tarihinden, Marx, devletin ortadan kalkacağı ve ortadan kalkışmın geçiş biçiminin de (devletten devlet-olmayana geçiş) "egemen smıf olarak örgütlenmiş proletarya" olacağı sonucunu çı­ karmıştır. Bu geleceğin siyasal biçimlerine gelince, Marx, onları bulmak için kendini yormadı. Yalnızca Fransa ta­ rihini gözlemlemek, onu tahlil etmek, ve 1851 yılının onu kendisine götürdüğü: "olaylar, burjuva devlet makinesi­ nin yıkılmasına doğru yöneliyor", sonucunu çıkarınakla yetindi. Ve proletaryanın devrimci yığın hareketi patlak ve­ rince, bu hareketin başarısızlığına karşın, kısa ömrüne ve apaçık güçsüzlüğüne karşın, Marx, onun açınlamış bu­ lunduğu biçimleri irdelemeye koyulur. Komün, proleter devrim tarafından, emeğin iktisadi kurtuluşunun gerçekleşmesini sağlayan, "ensonu bulun­ muş" biçimdir. Komün, burjuva devlet makinesini parçalamak içi n proleter devrim tarafından girişiimiş ilk girişimdir; par­ çalanmış bulunan şeyin yerine geçebilecek ve geçmesi de gereken "ensonu bulunmuş" siyasal biçimdir o. Daha ileride, 1905 ve 1917 Rus devrimlerinin, ayrı bir çerçeve içinde, başka koşullar içinde, Koroünün yapıtmı sürdürdüklerini ve Marx'ın dalıice tarihsel çözümünü doğ­ ruladıklarını göreceğiz. 449 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM DEVAM. ENGELS' İN TAMAMLAYICI AÇIKLAMALAR! Komün deneyinin anlam ve önemi üzerine söylene­ ceklerin özünü Marx söylemiştir. Engels de birçok kez bu konu üzerine gelmiş, Marx'ın tahlil ve vargılarını açıkla­ mış ve bazan sorunun başka yönlerini öylesine bir güç ve öylesine bir parlaklık ile aydmlatmıştır ki, bu açıklama­ lar üzerinde özel olarak durmamız gere}dr. 1. "KONUT SORUNU" Konut sorununu inceleyen yapıtmda (1872) , Engels, devrimin devlet karşısındaki görevleri üzerinde her duru­ şunda, Komün deneyini daha o zamandan hesaba katar. Bu somut konu üzerinde, bir yandan prolet�r devlet ile güncel devlet arasındaki -her iki durumda da devletten sözedilmesini sağlayan- benzerlik çizgilerinin ve, öte yan­ dan, onları birbirinden ayırdeden ve devletin ortadan kalkmasına doğru geçişin belirdiği çizgilerin nasıl açıkça ortaya çıktığını görmek ilginçtir. " Öyleyse konut sorununu nasıl çözmeli? Bizim güncel toplumumuzda, tüm öbür toplumsal sorunlar gibi: arz ve falep arasında, kerte kerte iktisadi bir denge kurarak; so­ runun kendini durmadan yeni baştan koymasını engelle­ meyen bu çözüm, aslında bir çözüm değildir. Toplumsal bir devrimin sorunu çözme biçimine gelince, bu yalnız­ ca devrimin içinde olacağı koşullara değil, ama en önem­ lilerinden biri kent ile kır arasındaki karşıtlığın ortadan kalkması olan çok daha geniş sorunlara da bağlıdır. Ge­ lecekteki toplumun örgütlenmesi için ütopyacı sistemler kurmayacağımıza göre, bu konu üzerinde uzun uzun dur­ mamız, yararsızdan da öte bir şey olur. Kesin olan şudur ki, ussal kullanımları ile, her gerçek "konut bunalımı"nı 450 hemen önlemek için yeterli konut, büyük kentlerde daha şimdiden vardır. Bu iş elbette ancak güncel mülk sahip­ lerinin mülksüzleştirilmesi ile, konutlarının evsiz-bark­ sız ya da evlerinde balık istifi gibi yaşayan emekçiler ta­ rafından işgal edilmesi ile olabilir; ve proletarya siyasal iktidarı eline geçirir geçirmez, kamu yararının gerektir­ diği bu önlernin gerçekleşmesi, bugün konutların devlet tarafından kamulaştırılması ve savaş salması olarak alın­ ması kadar kolay olacaktır" ( 1887 Almanca baskı, s. 22249) . Burada devlet iktidarının bir biçim değişikliği değil, ama yalnızca etkinliğinin içeriği düşünülüyor. Güncel dev­ let de, konutların kamulaştırılmalarını ve savaş salması içine alınmalarını buyurur. Biçimsel bakımdan, proleter devlet de konutların savaş salması içine alınmalarını ve binaların kamulaştırılmalarını "buyuracaktır". Ama eski yürütme aygıtının, burjuvaziye bağlı bürokrasinin, prole­ ter d evletin eğilimlerini uygulamakta düpedüz elverişsiz olduğu da açıktır. " . . . Bütün iş aletlerinin, tüm sanayiin, çalışan nüfus tarafından 'gerçek eldecilik'inin, prudoncu 'satınalma'nın tam tersi olduğunu saptamak gerek. Bu son [prudoncu -ç.] çözüme göre, her işçi evinin, tarlasının, iş aletleri­ nin sahibi durumuna gelir. İ lk çözüme göre, 'çalışan nü­ fus', evlerin, fabrikaların ve iş aletlerinin kolektif eldecisi kalır, ve hiç olmazsa bir geçiş dönemi boyunca, giderleri ödenmeksizin bunların kullanımını bireylere ya da özel topluluklara güçlükle bırakacaktır. Tıpkı toprak mülki­ yetinin kaldırılmasının, toprak rantının kaldırılması de­ ğil, ama değişik bir biçim altında da olsa, topluma akta­ rılması demek olması gibi. Öyleyse bütün iş aletlerinin çalışan nüfus tarafından gerçek eldeciliği, kiralama ve ki­ raya vermenin korunup sürdürülmesini hiç bir biçimde dıştalamaz." (s. 68.) Burada şöyle bir değinilen sorunu, devletin sönmesi451. nin iktisadi temelleri sorununu, bundan sonraki bölüm­ de inceleyeceğiz. Engels, proleter devletin, "hiç olmazsa bir geçiş dönemi boyunca", konutları kira ödenmeksizin "güçlükle" dağıtabileceğini söyleyerek, düşüncesini büyük bir ihtiyatla dile getirir. Tüm halkın mülkü olan konut­ ların bir kira karşılığı şu ya da bu aileye kiralanması, bel­ l i bir denetim ve belli bir konut dağıtım kuralları kon­ masını olduğu gibi, bu kiranın alınmasını da öngerektirir. Bütün bunlar belirli bir devlet biçimini gerektirir, ama, ayrıcalıklı bir durumdan yararlanan memurlar ile birlik­ te, özel bir askeri ve bürokratik aygıtı hiç mi hiç gerek­ tirmez. Oysa konutların parasız sağlanabilecekleri bir du­ ruma geçiş, devletin bütünsel "sönmesi"ne bağlıdır. Komünden sonra ve Komün deneyinin etkisi altın­ da kalarak, marksizmin ilkesel konumunu benimseyen blankicilerden sözeden Engels, söz arasında bu konumu şöyle tanımlar. " . . . Sınıfların ve, sınıflarla birlikte, devletin ortadan kalkmasına geçiş olarak, proletaryanın siyasal eylem ve diktatörlüğü zorunluluğu." (s. 55.) Sözcükler üzerinde eleştiri heveslileri ya da "mark­ sizmin yıkıcısı" burjuvalar, "devletin kaldırılması"nın bu kabulü ile, anarşist olarak görülen bu formülün, yukarda Anti-Dühring'den yapılan alıntıdaki yadsınması arasın­ da, belki bir çelişki görecekler. Oportünistlerin Engels'i de "anarşistler" arasında saydıklarını görmekte şaşılacak bir şey yok; enternasyonalistleri anarşizm ile suçlamak, günümüzde, sosyal-şovenler arasında gitgide yayılan bir alışkanlıktır. Sınıfların ortadan kalkması ile devletin or-tadan kalk­ ması da gerçekleşecektir, - marksizmin her zaman öğ­ rettiği şey budur. Anti-Dühring'in "devletin sönmesi" üze­ rindeki ünlü parçası, anarşistleri, devletin kaldırılmasın­ dan yana olduklarından çok, devleti kaldırmanın "bugün45 2 den yarına" olanaklı olduğunu öğütledikleri için suçlar. Bugün egemen olan "sosyal-demokrat" öğreti, devle­ tin ortadan kalkması sorununda marksizmin anarşizm kar­ şısındaki tutumunu, olduğundan adamakıllı başka türlü gösterdiği için, Marx ve Engels'in anarşistler ile bir pole­ miğini amınsatmak son derece yararlı olacak. 2. ANARŞiSTLER İLE POLEMİK Bu polemik 1873'e değin çıkar. Marx ve Engels, sos­ yalist bir İtalyan derlemesinde, "özerkçi" ("autonomis­ te") ve "karşı-otoriteci" ("antiautoritaire") prudoncu­ lara karşı makaleler yayımlamışlardı; ve bu makaleleri n Almanca çevirileri Neue Zeit'ta ancak 1913'te yayım­ landı.250 '1 Eğer işçi sınıfının siyasal savaşımı, diye yazıyordu anarşistler ile ve onların siyaseti yoksamaları ile alay eden Marx, devrimci biçimlere bürünürse; eğer burjuvazi dik­ tatörlüğü yerine, işçiler kendi devrimci diktatörlüklerini kurarlarsa, ilkelere karşı korkunç bir suç işlerler; çünkü, günlük sefil ve kaba gereksinmelerini karşılamak için, bur­ j uvazinin direncini kırmak için, silahları bırakacak ve dev­ leti ortadan kaldıracak yerde, devlete devrimci ve geçici bir biçim verirler " (Neue Zeit, 1913-1914, 32. yıl, c. I, s. 40.) 231 Marx, anarşistleri çürütürken, yalnızca devletin işte "bu biçim kaldırılması"na karşı çıkıyordu! Devletin sınıf­ lar ile birlikte yok olacağı ya da onların ortadan kalkması ile ortadan kalkacağı fikrine karşı değil, ama işçiler adı­ na, silah kullanmanın, örgütlenmiş zordan, yani "burju­ vazinin direncini kırma"ya yarayacak devlet'ten yararlan­ manın olası bir yadsınmasına karşı çıkıyordu. Marx -anarşizme karşı savaşımının gerçek anlamı­ nın olduğundan başka türlü gösterilmemesi için- prole. . . . . . 453 taryaya gerekli devletin "devrimci ve geçici biçimi''ni ke­ sin olarak belirtir. Proletaryanın devlete ancak bir zaman için gereksinmesi vardır. Erek olarak devletin ortadan kalkması konusunda anarşistler ile en küçük bir uzlaş­ mazlık içinde değiliz. Biz, bu ereğe erişmek için, sömürü­ cülere karşı devlet iktidarı alet, araç ve yöntemlerinden geçici olarak yararlanmanın zorunlu olduğunu söylüyo­ ruz; tıpkı, sınıflar� ortadan kaldırmak için, ezilen sını­ fın geçici diktatörlüğünü kurmanın zorunlu olması gibi . Marx, sorunu anarşistlere karşı koymanın e n kesin, en açık biçimini seçer: kapitalistlerin boyunduruğundan kur­ tulurken, işçilerin "silahları bırakmaları" mı gerekir, yok­ sa kapitalistlerin dirençlerini kırmak için bu silahlardan onlara karşı yararlanmaları mı? Oysa, eğer bir sınıf bir başka sınıfa karşı sistemli olarak silahlarını kullanırsa, bu, devletin bir "geçici biçim"i değildir de nedir? Her sosyal-demokrat kendi kendine sorsun: Anarşist­ ler ile polemikte, kendisi devlet sorununu böyle mi koyu­ yordu? II. Enternasyonaldeki resmi sosyalist partilerin ezici çoğunluğu, bu sorunu böyle mi koyuyordu? Engels aynı fikirleri çok daha ayrıntılı ve daha da popüler bir biçimde açıklar. ilkin, kendi kendilerine "kar­ şı-otoriteciler" adını veren, yani her tür otoriteyi, her tür bağımlılığı, her tür iktidarı yadsıyan prudonculardaki fi­ kir karışıklığını alaya alır. Bir fabrika, bir demiryolu, açıl-. denizde bir gemi alın, der Engels; belirli bir bağımlılık, yani belirli bir otorite ya da belirli bir iktidar olmaksı­ zın, makinelerin kullanılmasına ve birçok insanın yöntem­ li işbirliğine dayanan bu karmaşık teknik yapılardan bi­ rini bile işletmenin olanaksız olduğu açık değil mi? " . . . Eğer en aşırı karşı-otoritecilere karşı bu kanıila­ rı ileri sürsem, diye yazar Engels, şu tek yanı tın ardına sığınırlar: 'Ah! doğru; ama burada bizim delegelerimizc verdiğimiz bir otorite sözkonusu değil, biz onları sadece 454 belli bir iş ile görevlendiriyoruz . . .' Bu adamlar, bir şeyin adını değiştirerek, o şeyin kendisini de değiştirebilecek­ lerini sanıyorlar . "252 Otorite ve özerkliğin göreli kavramlar olduklarını; bu kavramların uygulama alanının, toplumsal evrimin çeşitli evrelerine göre değ· iştiğini ; onları mutlak şeyler olarak almanın saçma olduğunu böylece gösterdikten son­ ra; makinelerin kullanım alanı ile büyük sanayi alanının gitgide genişlediğini de ekledikten sonra, Engels, otorite üzerindeki genel düşüncelerden, devlet sorununa geçer. " . . . Eğer özerkçiler, diye yazar, geleceğin toplumsal örgütlenmesinin, otoriteyi ancak üretim koşullarının ta kendileri tarafından kaçınılmaz olarak çizilmiş bulunan sınırlar içinde hoşgöreceğini söylemekle yetinselerdi, on­ larla anlaşabilirdik; ama onlar otoriteyi zorunlu kılan bü­ tüh olgulara gözlerini yumuyar ve sözcüğe karşı çılgınca !lavaşıyorlar. "Karşı-otoriteciler neden siyasal otoriteyi, devleti kı­ namakla yetinmezler? Gelecekteki toplumsal devrimden sonra, devletin ve, onunla birlikte, siyasal otoritenin orta­ dan kalkacağını; yani kamu görevlerinin siyasal nitelik­ lerini yitireceklerini ve toplum çıkarlarını gözeten basit yönetsel görevler durumuna dönüşeceklerini kabul et­ mek için bütün sosyalistler birleşirler. Ama karşı-otorite­ ciler, siyasal devletin, hatta kendisini yaratmış bulunan toplumsal koşullar ortadan kalkmadan önce, hemen or­ tadan kalkmasını isterler. Toplumsal devrimin ilk işinin, otoritenin kaldırılması olmasını isterler. "Bu baylar bir devrim görmüş müdürler hiç? Bir devrim, kuşkusuz olabilecek en otoriter şeydir. Nüfusun bir bölümünün, tüfek, süngü ve top gibi, söz uygun dü­ şerse otoriter araçları bolca kullanarak, kendi iradesini nüfusun öbür bölümüne zorla dayattığı bir eylemdir bu. Yenen parti, egemenliğini, silahlarının gericilerde uyan. . . 455 dırdığı korkuya dayanarak sürdürme zorundadır. Paris Komünü, eğer burjuvaziye karşı silahlanmış bir halkın otoritesini kullanmasaydı, bir günden çok tutunabilir miydi? Tersine, onu bu otoriteyi çok az kullanmış olmak­ la kınayamaz mıyız? Öyleyse, iki şeyden biri: ya karşı­ otoriteciler, ne dediklerini kendileri de bilmiyorlar, ve bu durumda karışıklık yaratmaktan başka bir şey yapmıyor­ lar. Ya da biliyorlar; ve bu durumda proletarya davası­ na ihanet ediyorlar. Her iki durumda da, yalnızca gerici­ liğe hizmet ediyorlar." (s. 39.) 253 Bu parçada, devletin sönmesi sırasında siyaset ve iktisat arasındaki ilişkiler sorunu ile birlikte incelenmesi gereken sorunlara yanaşılmış bulunuluyor (bu konu, bundan son­ raki bölümde incelenecektir) . Kamu görevlerinin, siyasal görevler durumundan, basit yönetsel görevler durumuna dönüşme sorunu gibi; "siyasal devlet" sorunu gibi. Yanlış anlaşılınaya çok elverişli bulunan bu son deyim, aslında devletin sönme sürecine bir anıştırmadır: sönme yolunda­ ki devletin, siyasal olmayan bir devlet olarak adlandırı­ labileceği bir an gelir. Engels'in bu parçasında bulunan en ilginç şey, onun sorunu anarşisılere karşı koyuş biçimidir. Engels'in öğ­ retilisi olmak isteyen sosyal-demokratlar, 1873'ten bu ya­ na anarşistler ile milyonlarca kez polerİı ik yapmışlardır; ama gerçek şudur ki, bu işi marksistlerin yapabileceği ve yapmaları gerektiği gibi yapmamışlardır. Devleti n kaldı­ rılması fikri, anarşistlerde karışık ve devrimci olmayan bir nitelik taşır; Engels sorunu işte böyle koyuyordu. Anarşistlerin görmek istemedikleri şey, devrimin ta ken­ disidir, onun doğuşu ve gelişmesi, zora, otoriteye, iktida­ ra ve devlete ilişkin özgül görevlerdir. Anarşizmin eleştirisi, güncel sosyal-demokratlar için, en çoğu şu katıksız küçük-burjuva bayağılığına indirge­ nir: "Biz devleti kabul ediyoruz, anarşistler etmiyor ! " Doğal olarak, böylesine bir bayağılık, ne kadar kıt düşün­ celi, ne kadar az devrimci olursa olsun, işçilerde bir tik­ sinti uyandırmaktan geri kalamaz. Engels başka şey söy­ ler: o, bütün sosyalistlerin, devletin yok oluşunu sosya­ l ist devrimin bir sonucu olarak kabul ettiklerini belirtir. Sonra da, söz uygun düşerse "irdeleme" işini yalnızca anarşistlere bırakan sosyal-demokratların, oportünizm ge­ reği çoğunlukla bir yana attıkları sorunu, somut devrim sorununu koyar. Ve, bu sorunu koyarak, Engels, boğayı boynuzlarından yakalar: Komün, devletin devrimci ikti­ darından, yani egemen sınıf olarak örgütlenmiş silahlı proletaryadan, daha çok yararlanmamalı mıydı ? Her işte önayak olan resmi sosyal-demokrasi, ya yal­ nızca bir hamkafa sarakası, ya da, en iyi durumda, şu: "Sonra görürüz" biçimindeki kaçarnaklı safsata ile, prole­ taryanın devrimdeki somut görevleri sorununu genellikle başından savıyordu. Ve anarşistler bu sosyal-demokrasi üzerine, onun, işçileri devrimci eğitimden geçirme göre­ vinde başarısızlığa uğradığını söylemekte, yerden göğe değin haklı idiler. Proletaryanın hem bankalar ve hem de devletle ilgili olarak ne yapması ve nasıl davranması ge­ rektiğini en somut bir biçimde irdelemek için, Engels, son proleter devrim deneyinden yararlanır. 3. BEBEL'E MEKTUP Marx ve Engels'in yapıtlarında bulduğumuz devlete i lişkin, eğer en dikkate değeri değilse, en dikkate değer düşüncelerden biri, Engels'ten Bebel'e yazılan, 1 7-28 Mart 1875 tarihli mektubun aşağıdaki parçasıdır. Bu mek­ tup, ayraç içinde belirtelim, ilk kez olarak, bizim bildi­ ğimize göre, Bebel'in Anılarının (Yaşamımdan Anılar) , 1 9 1 l'de yayımlanan II. cildinde yer almıştı; yani yazılıp gönderilmesinden otuzaltı yıl sonra yayımlandı. Engels, Bebel'e, (Bracke'ye ünlü mektubunda Marx'ın 457 da eleştirdiği) 254 Gotha program taslağını eleştirrnek için yazıyordu. Ö zellikle devlet sorunundan sözeden Engels, şöyle diyordu: " . . . Özgür halk devleti, özgür bir devlet olmuş. Bu terimierin dilbilimsel anlamına göre, özgür bir devlet. kendi yurttaşları karşısında özgür olan bir devlet, yani despotik hükümetli bir devlettir. Devlet üzerindeki bü­ tün bu gevezelikleri, özellikle, artık gerçek anlamda bir devlet olmayan Koroünden sonra bir yana bırakmak ye­ rinde olurdu. Daha önce Marx'ın Proudhon'a karşı kita­ bının,255 sonra da Komünist Manifesto'nun, sosyalist top­ lumsal rejimin kurulması ile, devletin kendiliğinden da­ ğılıp (sich auflöst) ortadan kalkacağını açıkça söyleme­ lerine karşın, anarşistler "halk devleti"ni kafa mıza yete­ rince kaktılar. Devlet, düşmaniarına karşı zor aracıyla bastırmayı örgütlernek için, savaşımda, devrimde kul­ lanmak zorunda bulunulan geçici bir kurumdan başka bir şey olmadığından, özgür bir halk devletinden sözetmek adamakıllı saçmadır; proletarya, devlete gene de gerek­ sinme duyacaksa, bu hiç de özgürlük yararına değil, ama düşmanlarını bastırmak içindir. Ve özgürlükten sözetme olanaklı duruma geldiği gün, devlet, devlet olarak varol­ mcıktan çıkar. Bundan ötürü, devlet sözcüğü yerine, her yerde, . Fransızca "commune" sözcüğünü çok iyi karşıla­ yan o nefis eski Almanca sözcüğü, "ortaklık" (Gemein­ wesen ) sözcüğünün konmasını önerirdik." (Almanca aslı­ nın 321-322. sayfaları.) 256 Bu mektubun, Marx tarafından bundan ancak birkaç hafta önce yazılan bir mektupta (Marx'ın mektubu 5 Ma­ yıs 1875 tarihlidir) eleştirilen parti programını konu edin­ diği, ve o sırada Engels'in Londra'da Marx ile birlikte ya­ şadığı gözden yitirilmemelidir. Bundan ötürü, son tüm­ cede biz diyerek, Engels, Alman işçi partisi başkanına, programdaki "devlet" sözcüğünü çıkarmayı ve onun ye- rine "ortaklık" sözcüğünü koymayı, hiç kuşkusuz hem kendi adına, hem de Marx adına önerir. Eğer kendilerine programda benzer bir değişiklik önc­ rilseydi, oportünistlerin beğenisine uydurulmuş bulunan modern "marksizm" önderlerinin, "anarşizm"e kcı.rşı na­ sıi hırladıklarını duyardık! Varsın hırlasınlar. Burjuvazi bundan ötürü onlara övgü yağdıracak. Bize gelince, biz işimizi sürdüreceğiz. Doğruya daha yakın olmak, marksizmi her türlü bozulmadan arındıra­ rak yeniden kurmak, kurtarıcı savaşımı içinde işçi sını­ fını daha iyi yönetmek için, partimizin programını göz­ den geçirirken, Engels'in ve Marx'ın öğüdünün, bolşevik­ ler arasında hasım bulmayacağı kesindir. Yalnızca kulla­ nılacak terim bakımından güçlükle karşılaşılacağını sanı­ yor'uz. Alınaneada "ortaklık" anlamına gelen iki sözcük var ve Engels ayrı, kendi başına bir ortaklığı değil, ama hir bütünü, bir ortakhklar sistemini belirten sözcüğü seç­ mi�. Bu sözcük Rusçada yok, ve belki de, bazı özürlerine karşın, Fransızca "komün" sözcüğünü seçmek gerekecek. "Komün, artık gerçek anlamda bir devlet değildi", Engels'in, teorik bakımdan çok önemli olan olumlaması, işte bu. Kendisine öngelen açıklamadan sonra, bu olum­ lama çok iyi anlaşılır. Komün, artık nüfusun çoğunluğunu değil, ama bir azınlığı (sömürücüleri) bastırması gerek­ tiği ölçüde, bir devlet olmaktan çıkıyordu; burjuva dev­ let makinesini parçalamıştı; özel bir bastırma gücü ye­ rine, sahneye halkın kendisi giriyordu. Sözcüğün gerçek anlamındaki devlete aykırı bir sürü şey. Ve eğer Komün güçlenseydi, onda varlıklarını sürdüren devlet kalıntila­ n kendiliklerinden "söner"lerdi; Komün onların kurum­ larını "kaldırma" gereksinmesini duymazdı: bu kurumlar, artık yapacak hiç bir şeyleri kalmadıkça, işlemez olur­ lardı. 459 "Anarşistler 'halk devleti'ni kafamıza kakıyorlar." Bu­ nu söyleyen Engels, özellikle Bakunin'i ve onun Alman sosyal-demokratlarına karşı saldırılarını düşünür. Engels, "halk devleti"nin, tıpkı "özgür halk devleti" gibi, bir an­ lamsızlık, sosyalizme bir aykırılık olması ölçüsünde, bu saldırıların haklı olduklarını kabul eder. Alman sosyal­ demokratlarının anarşistlere karşı savaşırnlarını düzelt­ meye, bu savaşımı özünde doğru bir savaşım durumuna getirmeye, onu "devlet" konusundaki oportünist önyargı­ lardan kurtarmaya çalışır. Heyhat! Engels'in mektubu otuzaltı yıl boyunca bir çekmece içinde saklı kalmıştır. Hatta bu mektubun yayınlanmasından sonra bile, En­ gels'in o zamanki uyarısının nedeni olan yanılgıları, ger­ çekte Kautsky'nin yinelemekte direndiğini daha ilerde gö­ receğiz. Bebel, Engels'e, 21 Eylül 1875 günü, içinde başka şey­ ler arasında, program taslağı üzerindeki görüşünü "oldu­ ğu gibi paylaştığı"nı, ve çok uzlaşıcı davrandığı için Liebknecht'i kınamış bulunduğunu bildirdiği bir mektup ile yanıt verir (Bebel'in Anılan, Almanca baskı, c. II. s. 334) . Ama, eğer Bebel'in Ereklerimiz adlı broşürünü alır­ sak, orada devlet üzerine kesinlikle yanlış düşünceler bu­ luruz : "Bir sınıfın egemenliği üzerine kurulmuş bulunan devlet, halk devleti durumuna dönüştürülmelidir." (Un­ sere Ziele, Almanca baskı, 1856, s. 14.) İşte Bebel'in broşürünün dokuzuncu (dokuzuncu! ) baskısında basılmış bulunan şey ! Engels'in devrimci açık­ lamaları bir çekmece içinde saklandıklarına ve yaşamın kendisi uzun zaman için devrim "alışkısını kırdığı"na gö­ re, Alman sosyal-demokrasisinin, devlet konusunda öyle­ sine direngenlikle yinelenen bu oportünist görüşlerin et­ kisinde kalmış olmasında şaşılacak hiç bir şey yok. !i . MARX"IN İ(' S A VA Ş " I N A 1 8 9 1 ÖNSÖZÜ Fransa'da İç Savaş ın üçüncü baskısına önsözünde -18 Mart 1891 tarihini taşıyan ve ilk kez olarak Neue Zeit'ta basılmış bulunan önsöz-, Engels, devlet karşısın­ daki tutum üzerine araya karışan çok yararlı düşünceler yanında, Komün derslerini dikkate değer bir belirginlik­ le özetler.257 Yazarını Koroünden ayıran yirmi yıllık döne­ min tüm deneyi ile zenginleşmiş bulunan bu özet, özel­ likle Almanya'da çok yaygın olan "devlete duyulan boşi­ nan"a karşı yöneltilmiştir, ve haklı olarak marksizmin bu sorun üzerindeki son sözü gibi kabul edilebilir. Fransa'da, her devrimden sonra, diye belirtir Engels, işçiler silahlanmış bulunuyorlardı ; "öyleyse iktidarda bu­ lunan burjuvalar için, işçilerin silahsızlandırılması birin­ ci görevdi. Bundan ötürü, işçilerin kanı pahasına kazanıl­ mıŞ her devrimden sonra, işçilerin yenilgisi ile sonuçlanan yeni bir savaşım patlak verir" . . . Burjuva devrimler deneyinin bilançosu, özlü olduğu kadar anlamlıdır da. Sorunun temeli -devlet sorunun­ da da olduğu gibi (ezilen sınıfın elinde silah var mı?) ­ hayranlığa değer bir biçimde kavranmıştır. Burjuva ideo­ lojisi ile etkilenmiş bulunan profesörler ve küçük-burju­ va demokratlar, çoğu kez işte bu temeli susarak geçişti­ rirler. 1917 Rus devriminde, burjuva devrimierin bu gize­ mini arada bir açıklama övüncesi, (bir Cavaignac övün­ cesi) , "kendisi de marksist" olan "menşevik" Çereteli'ye düştü. Çereteli, l l Haziran günlü "tarihsel" söylevinde, burjuvazinin Petrograd işçilerini silahsızlandırmakta ka­ rarlı olduğunu bildirme ihtiyatsızlığında bulundu; onun açık açık kendi kararı olarak da, ve daha genel bir biçim­ de. bir "devlet" zorunluluğu olarak sunduğu karar ! Çereteli tarafından l l Haziran günü verilen tarihsel söylev, 1917 devriminin her tarihçisi için, Çereteli efendi ' tarafından yönetilen sosyalist-devrimciler ve menşevikler blokunun, devrimci proJetaryaya karşı, burjuvazi davası­ na nasıl sarıldığını gösteren en iyi örneklerden biri ola­ caktır kuşkusuz. Engels'in, gene devlet sorununa bağlı, araya karışan bir başka düşüncesi de, dine ilişkin. Alman sosyal-demok­ rasisinin, kangren yayılıp gitgide daha çok oportünistleş­ tikçe, kendini ünlü: "Din özel bir sorundur" formülünün yanlış ve hamkafa bir yorumuna gitgide daha çok kap­ tırdığı bilinir. Şöyle ki: bu formül, sanki, din, devrimci proletarya partisi için de özel bir sorunmuş gibi yorum­ lanmış bulunuyordu ! ! 189l'de, partisi içinde ancak çok güçsüz oportünizm tohumlarını gözlemleyebildiğinden, dü­ şüncesini aşırı bir ihtiyatla dile getiren Engels, işte pro­ letaryanın devrimci programına bu kesin ihanete karşı ayaklan dı : "Komünde hemen hemen işçilerden ve işçilerin ünlü temsilcilerinden başka kimse bulunmuyordu; bundan ötü­ rü Komün kararları açıkça proleter bir nitelik taşıyor­ lardı. Komün, ya dinin devlet karşısında özel bir sorun­ dan başka bir şey olmadığı yolundaki ilkenin gerçekleş­ tirilmesi gibi, cumhuriyetçi burjuvazinin salt korkaklık­ tan savsakladığı, ama işçi sınıfının özgür eylemi için zo­ runlu bir temel oluşturan reformlar buyuruyor; ya da doğrudan doğruya işçi sınıfı yararına alınmış, ve bir öl­ çüde, eski toplumsal düzende derin çatlaklar açan karar­ ları ilan ediyordu . . . " Engels, '"devlet karşısında" si;izcüklerinin altını özel­ likle çizmiştir; böyle yapmakla, dinin partiye oranla özel sorun olduğunu bildiren ve böylece devrimci proletarya­ nın partisini, hiç bir din olmamasını kabul etmek isteyen, ama partinin: halkı alıklaştıran din afyonu ile savaşma gö­ revinden elçeken en bayağı küçük-burjuva "özgür düşü­ nür"ü düzeyine düşüren Alman oportünizmine doğrudan bir yumruk indiriyordu. B u partinin 1914'teki utanç verici iflasının nedenle­ rini araştıran Alman sosyal-demokrasisinin gelecekteki tarihçisi, bu sorun üzerine, bu partinin ideolojik önderi Kautsky'nin makalelerindeki, oportünizme kapıyı ardına kadar açan kaçarnaklı bildirimlerinden, partinin 1913'te Los-von-Kirche-Bewegung (kiliseden ayrılma hareketi) 250 karşısındaki tutumuna değin, çok sayıda ve ilginç belge­ ler bulacaktır. Ama şimdi, Koroünden yirmi yıl sonra, onun savaşım içindeki proletaryaya sağladığı dersleri, Engels'in nasıl özetlediğini görelim. İşte ilk plana koydukları: " . . . Önceki merkezi hükümetin bastırıcı gucune, Na­ · poleon tarafından 1 798'de kurulmuş, ondan sonra da, gö­ nül borcu ile, her yeni hükümet tarafından yeniden ele alınıp karşıtı arına karşı kullanılmış bulunan ordu, siyasal polis ve bürokrasiye gelince, Paris'te alaşağı edilmiş bu­ lunduğu gibi, her yerde alaşağı edilmesi gereken şey, iş­ te bu gücün ta kendisi idi. "Komün, işçi sınıfının, bir kez iktidara geçtikten son­ ra, eski devlet makinesi ile yönetmeye devam edemeye­ ceğini hemen kabul etme zorunda kaldı; daha yeni elde etmiş bulunduğu kendi öz egemenliğini yeniden yitirme­ mek için, bu işçi sınıfı, bir yandan o zamana değin ken­ disine karşı kullanılmış bulunan eski baskı makinesini or­ tadan kaldırmalı, ama, öte yandan, kendi öz vekil ve me­ murlarını her zaman ve istisnasız görevden alınabilir ilfın ederek onlara karşı da güvenlik önlemleri almalıydı . . . Engels, yalnızca krallık rejiminde değil, ama demok­ ratik cumhw·iyette de, devletin devlet kaldığını, yani "top­ lumun hizmetkarları" olan memurları ve kendi örgenlikleri­ ni, toplumun efendileri durumuna dönüştürmek olan başlı­ ca ayırıc niteliğini koruduğunu, gene ve her zaman belirtir. " " Başlangıçta toplumun hizmetkarları olan devlet ve devlet örgenliklerinin, toplumun efendileri durumu­ na, önceki tüm rejimlerde kaçınılmaz olan bu dönüşümü­ nü önlemek için, Komün iki şaşmaz araç kullandı. İlkin, yönetim, adalet ve eğitim işlerindeki bütün görevlileri, il­ gililerin genel oya dayanan seçim aracıyla istediğini seç­ mesi, ve elbette, bu aynı ilgililer tar afından her an geri alınabilmesi ilkesine bağladı. Ve, ikinci olarak, en aşağı­ sından en yükseğine bütün hizmetlere, öbür işçilerin al­ dıkları ücretten başka bir şey ödemcdi. Ödediği en yük­ sek maaş 6.000 frank idi.* Böylece, üstelik temsilci ku­ rullar delegelerin emredici vekaletleri** sayılmaksızın, makam ve ikbal avcılığına son veriliyordu . . . " Engels burada tutarlı demokrasinin, bir yandan sos­ yalizme dönüştüğü, ve öte yandan sosyalizmi gerektirdiği o ilginç sınıra varıyor. Gerçekten, devleti kaldırmak için, devlet hizmetleri görevlerinin, nüfusun engin çoğunluğu, sonra da tümü tarafından yapılabilecek kadar basit dene­ tim ve kayıt-kuyut işlemlerine dönüşmeleri zorunludur. Ve, ikbal avcılığını büsbütün kaldırmak için de, devlet hizmetindeki, kazançlı olmayan "onursal" görevlerin, bü­ tün kapitalist ülkelerde, hatta en özgürlerinde bile sık sık olduğu gibi, banka ve anonim şirketlerdeki yüksek ka­ zançlı görevlere erişmek için bir sıçrama tahtası hizmeti görememeleri gerekir. Ama Engels, bazı marksistlerin, örneğin ulusların ka­ derlerini tayin hakkı konusunda düştükleri yanılgıya düş­ mez: Kapitalist rejimde, der bazı marksistler, bu, gerçek• Bu, nominal kur üzerinden 2.400 rublc ve güncel kur üzerinden ise 6.000 rublc kadar bir şey tutar. Devletin tümü. !çin en çok 6.000 ruh­ le -yeterli maaşlar •• s i ne para- öneren Emredici veltiilet önerme bolşevikler, veklilet: veren yerine, örneği n bağışlanmaz Seçilen se ç me n i e r i n kişinin, bir yanlışlıkta kendisini yönergcsi oy kullandığı siyasal temsil sistemi. -ç. belediyl'lcı·de yönündo:> se çen. 9.000 rublel i !t bulunuyorlar."' böylece davranc;ığı, o kendi­ yönde leşmesi olanaksız bir haktır; sosyalist rejimde, gereksiz duruma gelir. Sözümona nükteli, ama gerçekte yanlış olan bu usavurma, her demokratik kuruma, ve memurların al­ çakgönüllü maaşma da uygulanabilir; çünkü sıkı sıkıya tutarlı bir demokratizm, kapitalist rejimde gerçekleşmesi olanaksız bir şeydir, ve sosyalist rejimde ise, tüm demok­ rasi, sonunda sönecektir. Bu safsata, şu eski şakaya benzer: Saçından bir kıl dökülürse, insan dazlak olur mu? Demokrasiyi sonuna değin geliştirmek, hu gelişme­ nin biçimlerini araştırmak, onları pratiğin deneyinden ge­ çirmek, vb., - toplumsal devrim savaşımının esas görev­ lerinden biri de budur. Tek başına alınınca, hangisi olur­ sa olsun, hiç bir demokratizm sosyalizmi vermeyecektir; ama yaşamda demokratizm hiç bir zaman "tek başına" deği,!, ama "bütün içinde" alınacaktır; demokratizm, dö­ nüşümünü uyardığı ekonomi üzerinde de bir etkide bu­ lunacak, iktisadi gelişmenin etkisi altında da kalacaktır, vb .. Yaşayan tarihin diyalektiği böyledir. Engels devam eder: " . . . Şimdiye değinki biçimi ile devlet gucunun bu parçalanması (Sprengung) ve gerçekten demokratik ye­ ni bir iktidar ile değiştitilmesi, lç Savaş'ın üçüncü bölü­ münde ayrıntılı bir biçimde betimlenmiştir. Ama, bu ko­ nunun bazı yönleri üzerinde burada kısaca durmak zorun­ lu idi, çünkü, özellikle Almanya'da, devlet boşinanı, fel­ sefeden, burjuvazinin ve hatta birçok işçinin ortak bilin­ cine geçmiş bulunuyor. Filozofların kafasında devlet, "Fi­ kir'in gerçekleşmesi" ya da Tanrının dünya üzerindeki felsefi dile çevrilmiş saltanatı, sonsuz doğruluk ve adale­ tin gerçekleştiği ya da gerçekleşeceği alandır. Devlete ve devlete ilişkin her şeye karşı duyulan, ve beşikten beri, tüm toplumun bütün işleri ve bütün ortak çıkarlarının, şimdiye değin olduğundan, yani devlet ve onun gereğin- ce yerleşmiş otoriteleri tarafından çekilip çevrildiklerin­ den başka türlü çekilip çevrilemeyeceklerini düşünmeye alışıldığı ölçüde kolay yerleşen o haşinana dayalı saygı da işte buradan gelir. Ve soydan geçme krallığa karşı du­ yulan güvenden kurtulup da, demokratik cumhuriyet için güven besleurneye başlandığı zaman, son derece gö­ züpek bir adım at"ılmış olduğu sanılır. Ama, gerçeklikte, devlet bir sınıfın bir başkası tarafından ezilmesi için bir makineden başka bir şey değildir, ve bu, krallıkta ne ka­ dar böyle ise, demokratik cumhuriyette de o kadar böy­ ledir; bu konuda söylenebilecek en hafif şey, devletin, mu­ zaffer proletaryanın sınıf egemenliği için savaşımda mi­ ras olarak aldığı, ve tıpkı Komün gibi, yeni ve özgür top­ lumsal koşullar içinde yetişmiş bir kuşak, bütün bu dev­ let hurdasını başından savacak bir duruma gelinceye de­ ğin, en zararlı yönlerini hemen budamaktan kendini ala­ mayacağı bir kötülük olduğudur." Engels, krallığın yerine cumhuriyetin geçirileceği sı­ rada, genel olarak devlet sorununda sosyalizmin ilkeleri­ ni unutmamaları için Almanları uyarır. Uyarıları bugün, koalisyon uygulamalarında boş devlet inanlarını, devlete karşı haşinana dayanan saygılarını açığa vurmuş bulu­ nan Çereteli ve Çernov efendilere doğrudan doğruya yö­ nelmiş bir ders gibi görünür. İki gözlem daha: 1. Engels, devletin, bir krallıkta ol­ duğu kadar, demokratik bir cumhuriyette de "bir sınıfın bir başka sınıf tarafından ezilmesine yarayan bir maki­ ne"den başka bir bir şey olmadığını söylerken, böyle de­ mekle hiç bir zaman, bazı anarşistlerin "öğrettikleri" gi­ bi, baskı biçiminin şöyle ya da böyle olmasının proletar­ ya bakımından önem taşımayacağını söylemek istemez. Sınıf savaşımı ve sınıf baskısının daha geniş, daha öz­ gür, daha açık bir biçimi, proletaryanın genel olarak sı­ nıfları kaldırma savaşımını büyük ölçüde kolaylaştırır. 2. Neden bütün bu devlet hurdasından yalnız yeni bir kuşak kendini büsbütün kurtarabilecektir? Bu sorun, şimdi sözünü edeceğimiz. demokrasinin aşılması sorunu­ na bağlanır. ALTINCI BÖLÜM MAR:{(SİZMİN OPORTÜNİSTLER TARAFINDAN ALÇALTILMASI Devletin toplumsal devrim ve toplumsal devrimin de devlet karşısındaki tutumu sorunu, ayrıca genel ola­ rak devrim sorunu gibi, IL Enternasyonalin ( 1889-1914) en gözde teorisyen ve gazete yazarlarını çok az ilgilen­ dirmiştir. Ama, 1914'te II. Enternasyonalin batınasına yo­ laçan oportünizmin kerteli gelişmesinde en karakteristik olan şey, bu sorun kendini açıkça ortaya koyduğu zaman bile, çevresinden dolaşmaya çalışılması ya da büsbütün bilmezden gelinmesiydi. Genel olarak, proleter devrimin devlet karşısındaki tutumu sorununun baştiın savulması eğiliminin, beslediği oportünizm için elverişli olan bu eği­ limin, marksizmin değiştirilmesi ve bütünsel alçaltılması­ na götürdüğü söylenebilir. Bu acıklı süreci, kısaca da olsa karakterize etmek için, marksizmin en gözde teorisyenlerini: Plehanov ile Kautsky'yi ele alalım. 1. PLEHANOV'UN ANARŞiSTLER İLE POLEMİ G İ Plehanov, anarşizmin sosyalizm karşısındaki tutumu­ na, 1894'te Almanca yayımlanan özel bir broşür ayırmış­ tır: Anarşizm ve Sosyalizm . Plehanov bu konuyu, anarşizme karşı savaşımda en güncel, en ivedi ve siyasal bakımdan en özsel sorunu, ya- ni: devrimin devlet karşısındaki tutumu, ve genel olarak devlet sorununu büsbütün bir yana bırakarak inceleme canbazlığını göstermiştir! Broşürü iki bölüm kapsar: bi­ ri, Stirner'in, Proudhon'un, vb. fikirlerinin evrimi üzeri­ ne değerli bir belgelerne bulunan tarihsel-yazınsal bir bö­ lüm, öteki, bir anarşisti bir hayduttan ayırdetmen in ola­ naksızlığı üzerine, kötünün kötüsü usavurmaların bulun­ duğu hepten hamkafa bir bölüm. Konuların bu bağdaşımı, Plehanov'un Rusya'da dev­ rim-öncesi ve devrimci dönem sırasındaki tüm etkinliği­ nin en eğlenceli ve en karakteristik yanıdır. Plehanov, 1905'­ ten 191 7'ye değin, işte böyle göründü: siyasette burjuva­ zinin ardında sürüklenen yarı-doktriner, yarı-hamkafa. Anarşistlerle polemik yapan Marx ve Engels'in, dev­ rimin devlet karşısındaki tutumu üzerindeki görüşlerini, çok büyük bir özenle, özellikle belirtmiş bulunduklarını gördük. 189l'de Marx'ın Gotha Programının Eleştirisi'ni yayımladığı zaman, Engels şöyle yazmıştı: "O sırada biz [yani Engels ve Marx] , Enternasyonalin260 [Birinci En­ ternasyonal] La Haye kongresinden ancak iki yıl sonra, Bakunin ve anarşistler ile kavganın tam ortasında idik."* Anarşistler Paris Komününü, kendi öğretilerini doğ­ rulayan, deyim yerindeyse, "kendilerine özgü" bir şey ola­ rak göstermeye çalıştılar. Ama Komünün derslerinden de, Marx'ın bu konuda yaptığı tahlilden de hiç bir şey anlamadılar. Eski devlet makinesini parçalamak gerekli midir? ve onu ne ile değiştirmeli? somut siyasal sorun­ ları üzerine, anarşistler, yaklaşık biçimde de olsa, doğ­ ruyu yansıtan hiç bir şey söylemediler. Ama "anarşizm ve sosyalizm" konusunu, marksizmin Komünden önceki ve sonraki tüm gelişmesini dikkate al­ maksızın, devlet sorununu tamamen bir yana bırakarak risi, • Bkz: K. Mıırx, F. Engels, Gotha "e Sol Yayınları, Ankara 1 976, s. 18. -Ed. Erturt Programlarının Eleşti­ işlemek, kaçınılma� bir biçimde oportünizme düşmektir. Çünkü oportünizm için özellikle gerekli olan şey, belirt­ miş bulunduğumuz iki sorunun hiç konrtıamış olmasının ta kendisidir. Oportünizm için, şimdiden bir zaferdir bu. 2. KAUTSKY'NİN OPORTÜNİSTLER İLE POLEMİGİ Kautsky'nin yapıtları Rusçaya, başka hiç bir dile ol­ madığı kadar çok çevrilmiştir. Bazı Alman sosyal-demok­ ratlarının, şaka yollu, Kautsky'nin Rusya'da Almanya'da olduğundan daha çok okunduğunu söylemeleri, boşuna değildir. (Ayraç içinde, bu şakada, bu şakayı yapanların aklına bile gelmeyen derin bir tarihsel gerçek bulundu­ ğwm söyleyelim, şöyle ki: 1905'te dünyanın en iyi sos­ yal-demokrat yazınının en iyi yapıtlarını, o güne değin eşi görülmemiş derecede yüksek bir miktarda ısmarlamış, ve öbür ülkelerden bu yapıtların çeviri ve yayınlarını alı­ şılmamış bir miktarda elde etmiş bulunan Rus işçileri, daha ileri bir komşu ülkenin hatırı sayılır deneyimini, de­ yim yerindeyse, hızlandırılmış bir di.izün ile bizim prole­ ter hareketimizin genç toprağı üzerine aktardılar.) Kautsky, bizde popüler marksizm açıklaması ile, ve özellikle, başta Bernstein olmak ü zere, oportünistlere kar­ şı polemiği dolayısıyla tanınır. Bununla birlikte, hemen hemen bilinmeyen, ama 1914-1915 büyük bunalımı sıra­ sında Kautsky'nin o son derece utanç verici kafa karışık­ lığına ve sosyal-şovenizmin savunusuna nasıl kayabildiği­ ni çözümleme işine girişilirse, susarak geçiştirilemeyecek bir olgu var. Bu olgu da, oportünizmin Fransa (Mille­ rand ve Jauı·es) ve Almanya'daki (Bernstein) en gözde temsilcilerine karşı sesini yükseltmeden önce, Kautsky'­ nin çok büyük kararsızlıklar göstermiş bulunmasıdır. 190 l'den 1902'ye değin Stuttgart'ta yayınlanan ve devrim­ ci proleter fikirleri savunan marksist Zarya261 gazetesi, Kautsky ile polemiğe girmek, ve onun oportünistlere karşı 1900'deki Paris sosyalist Enternasyonal kongresine�"2 öner­ diği melez, kaçarnaklı ve uzlaştırıcı karar tasarısını "las­ tikli karar" olarak adlandırmak zorunda kalmıştı. Kaut­ sky'nin, Bernstein'a karşı kampanyaya girişinden önce da­ ha az olmayan kararsızlıklarını gösteren mektupları Al­ manya'da yayımianmış bulunuyor. Çok daha önemli bir şey daha: Oportünistler ile po­ lemiğine değin, sorunu koyma ve işleme biçiminde, şimdi, Kautsky'nin marksizme karşı son ihanetinin tarihini ir­ delerken, tam da devlet sorununda, oportünizme doğru sürekli bir sapma saptıyoruz. Kautsky'nin oportünizme karşı ilk önemli yapıtını, Bernstein ve Sosyal-Demokrat Program adlı kitabını ala­ lım. Kautsky, Bernstein'ı inceden ineeye çürütür. Am a, karakteristik olan şudur: Onu Erostrat biçiminde ünlü kılan Sosyalizmin Ön­ cül leri 'nde, Bernstein, marksizmi "blankicilik" ile suçlar (o zamandan bu yana, devrimci marksizmin temsilcile­ rine, bolşeviklere karşı, Rusya'daki oportünistler ve libe­ ral burjuvalar tarafından bin kez ileri sürülen suçlama) . Burada, Bernstein, Marx'ın Fransa'da İç Savaş'ı üzerinde özellikle durur; görüş açısını Proudhon'un görüş açısı ilc boş yere birleştirmeye çalışır. Bernstein'ın dikkatini özel­ likle çeken şey, Komünist Manifesto'nun 1872 önsözünde Marx'ın altını çizmiş bulunduğu sonuçtur. Marx bu so­ nuçta şöyle der: "İşçi sınıfı devlet makinesini olduğu gibi ele geçirmek ve onu kendi hesabına işletmekle yetine­ n1ez." Bu formül Bernstein'ı öylesine "hoşlandırır" ki, onu büsbütün değiştirilmiş, oportünist bir anlamda yorumla­ yarak, kitabında en az üç kez yineler. Görüldüğü gibi, Marx, işçi sınıfının tüm devlet ma­ kinesini parçalamak, yıkmak, havaya uçurmak (Spren- gung, pa tlama, deyim Engels'indir) zorunda olduğunu söy­ lemek ister. Oysa, Bernstein'a bakılırsa, Marx bu sözcük­ lerle, iktidarın alınması sırasında çok devrimci bir etkin­ liğe karşı, işçi sınıfını sözümona uyarmış oluyordu. Marx'ın düşüncesinin bundan daha kaba, daha utanç verici bir değiştirilmesi düşünülemezdi. Ve Kautsky, bu "bernştayncılık"ı263 o inceden ineeye çürütmesinde nasıl davranmıştır? Oportünistler tarafından marksizmin bu noktası üze­ rinde yapılan tahrifi bütün derinliği içinde tahlil etmek­ ten adamakıllı kaçınmıştır. Marx'a göre, işçi sınıfının devlet makinesini olduğu gibi almakla yetinemeyeceğini, ama genel olarak onun üzerinde egemenlik kurabileceğini ileri sürerek, Marx'ın lç Sav aş ına Engels'in yazdığı ön­ sözden yukarda sözü geçen parçayı aktarmış, ve başka hiç l;ıir şey söylememiştir. Bernstein istediği kadar Marx'a kendi gerçek düşüncesinin tam tersini yüklesin, Marx 1 852'den bu yana proleter devrime istediği kadar devlet makinesini "parçalama" görevini versin264 - bütün bun­ lar üzerine Kautsky tek söz söylemez. Bundan, proleter devrimin görevleri sorununda mark­ sizmi oportünizmden temelden ayıran şeyin, Kautsky ta­ rafından elçabukluğu ile yokedilmiş bulundugu sonucu çıkar! "Proletarya diktatörlüğü sorununun çözümü işini, di­ ye yazar Kautsky, Bernstein'a "karşı", tam bir dinginlik içinde geleceğe bırakabiliriz." (Almanca baskı, s. 172.) Bu, Bernstein'a karşı bir polemik değil, aslında, ona verilmiş bir ödün, oportünizm karşısında bir boyuneğme­ dir; çünkü, şimdilik, oportünistler proleter devrimin gö­ revlerine ilişkin en önemli sorunların, "büyük bir dingin­ l ik içinde geleceğe bırakılması"ndan başka bir şey iste­ miyorlar. 1852'den 1891'e değin, kırk yıl boyunca, Marx ve En' 47 1. gels, proletaryaya, devlet makinesini parçalama zorunda olduğunu öğrettiler. Ve Kautsky, 1899'da, oportünistlerin bu konuda marksizme bütünsel ihanetleri karşısında, bu makineyi parçalamanın gerekli olup olmadığı sorunu ye­ rine, bu parçalanmanın somut biçimleri sorununu geçi­ rerek, sorunu elçabukluğuna getirir; bu somut biçimleri önceden bilemeyeceğimiz yolundaki o "sözgötürmez" (ve kısır) hamkafaca doğru arkasına sığınır! Proleter partinin, işçi sınıfını devrime hazırlama gö­ revi karşısındaki tutumlarında, Marx ile Kautsky'yi de­ rin bir uçurum ayırır. Kautsky'nin, gene büyük ölçüde oportünizmin yanıl­ gılarının çürütülmesine ayrılmış bir sonraki, daha olgun yapıtını alalım. Toplumsal Devrim üzerindeki broşürü­ dür bu. Yazar bu broşürde özellikle "proleter devrim" ve "proleter rejim" sorunlarını konu olarak almıştır. Çok değerli birçok fikir getirir, ama tam da devlet sorununu unutur. Bu broşürde, her yerde devlet iktidarının fethi sözkonusu edilir, ama işte o kadar; yani yazar, devlet makinesi yıkılmaksızın iktidarın fethini kabul ettiğine gö­ re, oportünistlere bir ödün olan bir formülü seçmiştir. 1872'de Marx'ın Komünist Manifesto programında "eski­ miş" olarak ilan ettiği şeyin ta kendisini,265 Kautsky 1902'­ de diriltir. Broşür, "toplumsal devrimin biçimleri ve silahları"­ na özel bir bölüm ayırır. Bu bölümde hem siyasal yığın grevi, hem iç savaş, hem de "büyük bir modern devle­ tin, bürokrasi ve ordu gibi egemenlik aletleri" incelenir; ama Koroünün işçilere sağlamış bulunduğu dersler üze­ rine tek söz edilmez. "Boşinana dayalı" devlet saygısına karşı, Engels'in herkesten çok Alman sosyalistlerini uyar­ ması, kuşkusuz bir rasıantı değildir. Kautsky sorunu şöyle sunar: muzaffer proletarya "de­ mokratik programı gerçekleştirecek"; sonra bu program 47 2 maddelerinin açıklanması gelir. 1!:171'in, burjuva demok­ rasisi yerine proleter demokrasinin geçmesine ilişkin, ye­ ni olarak getirmiş bulunduğu şeye gelince, tek söz edil­ mez. Kautsky, aşağıdaki gibi, "ciddi" görünüşlü bayağı­ Iıkiara sığmır: "İktidara güncel rejim · koşulları içinde geçmeyece­ ğimiz kendiliğinden anlaşılır. Devrimin kendisi, güncel siyasal ve toplumsal yapımızı değiştirme zamanı olacak uzun soluklu, büyük bir derinlikteki savaşımiarı öngerek­ tiri r." Bu, elbette "kendiliğinden a n laş ı l ı r " ; tıpkı atların y u­ laf yemelerinin ve Volga'nın Hazer denizine dökülme­ sinin de doğru olması gibi. Ne var ki "büyük bir derin­ likteki" savaşım üzerine boş ve tumturaklı bir türnce yardımıyla, devrimci proletarya için dirimsel bir soru­ nun; daha önceki, proleter olmayan devrimlerden farklı olarak, kendi devriminin devlet ve demokrasi karşısın­ daki "derinlik"inin neye dayandlğmı bilme s o r u nun u n baştan savulması da cansıkıcı bir şeydir. Bu sorunu başından savaral<, Ka u ts ky , ger�:eklikte bu çok önemli nokta üzerinde oportüni zme bir ödün ver i r ; ona sözde korkunç bir savaş açar, "devrim fikri"nin öne­ mini belirtir (ama somut devrim derslerin i işçiler arasın­ da yaymaktan korkulduğu zaman, bu "fikir" kaç para eder?) , ya: "Her şeyden önce devrimci ülkücüiii k" der, ya da bugün İngili7. işçilerinin "artık küçük-burjuvalar­ dan pek de başka bir şey" olınadıklarım bildirir. "Sosyalist toplumda, diye yazar Kautsky, bürokratik [?'! ] , trade-unioncu, kooperatİf, bireysel . . . çok çeşitli işletme biçimleri . . . birarada bulunabilirler. Örneğin, de­ miryolları gibi, bürokratik ['?'! ] bir örgütten vazgeçetne­ yecek işletmeler vardır. Burada, demokratik örgütlenme, şu görünüme bürünebilir: işçiler, çalışma rejimini di.i7.enlemek ve bürokratik aygıtın işleyişini denetlemekle 473 görevli bir tür parlamento oluşturacak delegeleri seçebi­ lirler. Bazı işletmeler işçi sendikalarına verilebilirler; baş­ ka bazıları da kooperatif ilkesine dayandırılabilirler." (Cenevre'de 1903'te yayırolanmış Rusça çeviri, s. 148 ve 1 15.) Bu görüş biçimi yanlıştır; Marx ve Engels'in, Kom ü n derslerinden esinlenerek, 1870 ve 1880 arasında yaptık­ ları açıklamalara oranla bir gerilerneyi gösterir. Sözümona "bürokratik" bir örgütlenme zorunluluğu bakımından, demiryolları ile genel olarak bütün büyük mekanize sanayi işletmeleri arasında, herhangi bir fabri­ ka, herhangi bir büyük mağaza, herhangi bir büyük ka­ pitalist tarım işletmesi arasında hiç bir ayrım yoktur. Bütün bu işletmelerde, teknik, tüm işletmenin durması ya da makinelerin, üretilen ürünün bozulması tehd idi al­ tında, çok sıkı bir disiplin, herkesin kendisine verilmiş bulunan işi zamanında yapmasında çok büyük titizlik is­ ter. Bütün bu işletmelerde, elbette, işÇiler "bir tü1· parla­ mento oluşturacak olan delegeleri seçeceklerdir". Ama burada asıl önemli olan, bu "parlamento türü"­ nün, burjuva parlamenter kurumlar anlamında bir par­ lamento olmayacağıdır. Burada asıl önemli olan, bu "par­ lamento türü"nün, düşüncesi burjuva parlamentarizmi çerçevesini aşmayan Kautsky'nin tasarladığı gibi, "çalış­ ma rejimini düzenlemek ve bürokratik aygıtın işleyişini denetlemek" ile yetinmeyeceğidir. Sosyalist toplumda iş­ çi temsilcilerinden kurulu bir "parlamento türü"nün "ça­ lışma rejimini düzenleyeceği ve 'aygıt'ın işleyişini de­ netleyeceği"nden kuşku yok, ama bu aygıt "bürokratik" olmayacaktır. İşçiler, siyasal iktidarı ele geçirdikten son­ ra, eski bürokratik aygıtı parçalayacak, temellerine de­ ğin yıkacak, onda taş üstünde taş bırakmayacak ve onun yerine, bu aynı işçi ve görevlileri kapsayan yeni bir ay­ gıt geçireceklerdir. Bu görevlilerin bürokrat d urumuna 474 gelmelerini engellemek için, Marx ve Engels tarafından inceden ineeye irdelenmiş bulunan önlemler temel alına­ caktır: ı o Her işe seçimle gelme, ama her an da görevden geri alınabilme; 2° İşçi ücretinden yüksek olmayacak bir ücret; 3° Herkesin denetim ve gözetim işlerini yapabil­ mesi, herkesin bir zaman için "bürokrat" durumuna gel­ mesi ve bunun sonucu kimsenin "bürokrat" olamaması için gerekli önlemlerin hemen alınması. Kautsky, Marx'ın şu sözlerinin anlamını hiç düşün­ memiştir: "Komün, parlamenter bir örgenlik değil, ama aynı zamanda hem yürütmed hem de yasamacı, hareket­ li bir gövde idi."266 Kautsky, - (halk için olmayan) demokrasiyi (halka karşı olan) bürokrasiye bağlayan- burjuva parlamenta­ rizmi ile, bürokratizmi kökünden kazıyacak önlemleri he­ meq alacak ve bu önlemleri sonuna değin, bürokratizmin adamakıllı yıkılmasına değin. halk için bir demokrasinin adamakıllı kurulmasına değin uygulayabilecek olan pro­ leter demokratizmi arasındaki ayrımı hiç mi hiç anlama­ mıştır. Kautsky, burada, başka birçokları gibi, devlete karşı "boşinana dayanan bir saygı"nın; "boşinana dayalı" bir bürokratizm "saygı"sının kanıtını vermiştir. Kautsky'nin oportünistlere karşı son ve en yetkin ya­ pıtına, İktidar Yolu broşürüne geçelim (galiba bu broşi.i­ rün Rusçası yayımlanmadı, çünkü Rusya'da gericiliğin en koyu zamanında, 1909'da çıktı) . Bu broşür büyük bir iler­ lemeyi gösterir, çünkü ne Bernstein'a karşı yöneltilen 1 899 broşürü gibi genel olarak devrimci programı, ne de 1 902'deki Toplumsal Devrim broşürü gibi, gerçekleşme çağından bağımsız olarak toplumsal devrimin görevlerini değil, ama bizi "devrimler çağı"nın başladığını kabul et­ meye zorlayan somut koşulları inceler. Yazar açıkça, genel olarak sınıf çelişkilerinin yeğin475 lcşınesinden ve bu bakımdan özellikle önemli bir rol oy­ nayan emperyalizmden sözeder. Batı Avrupa için " 1 7891871 devrimci dönemi''nden sonra, 1905 yılı Doğu i çin ben­ zer bir dönemi başlatır. Dünya savaşı korkunç bir hızla yaklaşır. "Proletarya için, artık zamansız bir devrim söz­ konusu olamaz." "Devrimci dönem içine girmiş bulunu­ yoruz." "Devrimci çağ başlıyor." Son derece açık bildirimler. Kautsky'nin bu broşürü , Al man sosyal-demokrasisinin emperyalist savaştan önce olmayı söz verdiği şey i le, savaş patladıktan sonra (Kaut­ sky ile birlikte) nereye değ in düştüğünün karşılaştırılma­ sını sağlar. "Güncel durum, diye yazıyordu Kautsky tah­ lil edilen broşürde, bir tehlike içeriyor: bizi [biz, Alman sosyal-demokrat l arı] kolayca gerçekte olduğumuzdan da­ ha ıl ı ml ı olarak alabilmeleri tehlikesi." Alınan Sosyal-De­ mokrat Partisinin göründüğünden çok daha ılımlı ve çok daha oportli ııist olduğu . ortaya çıktı! Devrimler çağının başladığını öylesine kesinlikle açık­ ladıktan sonra, kendisinin de dediği gibi, özellikle "siyasal devrim" sorununun tahliline ayrılmış bulunan bir broşür­ de bile Kautsky'nin devlet sorununu yeniden büsbütün bir yana bırakması, çok karakteristiktir. Bütün bu sorunu saptırma girişimlerinin, bütün bu susma ve duraksamaların kaçınılmaz sonucu, o birazdan üzerinde duracağımız oportünizme tam katılma ol muş­ tur. Alman sosyal-demokrasisi, Kautsky'ııin ağzından san­ ki şöyle diyordu: devrimci görüşlerimi koruyorum ( 1 899) ; proletaryanın toplumsal devriminin kaçınılmaz olduğu­ mı özellikle kabul ediyorum (1902) ; yeni bir toplumsal devrimler çağının başladığını kabul ediyorum ( 1909) . Ama proleter devrimin devlet karşısındaki görevle­ ri sorunu kendini koyar koymaz, Marx'ın daha 1852'de söylediği şeylere oranla, bir gerileme yapıyorum ( 1 912) . Kautsky'nin Pannekoek ile polemiği sırasında, sorun işte böyle açıkça ortaya konmuı?tu. :ı. KAUTSKY'NİN PANNEKOEK İLE POLEMİGİ Kautsky 'nin hasını olan Pannekoek, s a fl a r ı n da Rosa Luxemburg, Karl Radek ve daha başkalarını toplayan "sol radikal" akımın temsilcilerinden biri idi. Devrimci taktik öneren sol radikaller, Kautsky'nin ilkeden yoksun "merkezci" bir konumu benimsediğini, ve marksizm ile oportünizm arasında sallandığını kabul etmekte birleşi­ yorlardı. Bu değerlendirmenin doğruluğu, (haksız yere marksist adı verilen) "merkezci" ya da "kautskici" deni­ len eğilim tüm çirkin yoksulluğu içinde ortaya çıkınca, savaş tarafından iyice tanıtlandı. , Başka şeyler arasında, devlet sorununu da inceleyen "Yığın Eylemi ve Devrim" makalesinde (Neue Zeit, 1 9 1 2, XXX, 2) Pannekoek, Kautsky'nin konumunu "edilgin bir radikalizm" olarak, "hareketsiz bir bekleme teorisi" ola­ rak tanımlıyordu. "Kautsky devrim sürecini görmek is­ temiyor" (s. 616) . Sorunu bu biçimde koy ara k , Panne­ koek bizi ilgi len diren konuya yanaştı : proleter devri min devlet karşısındaki görevleri . "Proletaryanın savaşımı, diye yazıyordu, yalnızca buf­ juvaziye karşı devlet iktidarı için bir savaşım değildir; devlet iktidar ın a karşı bir sa vaşı rnd ır da . . . . Proleter dev­ rim, p role tar ya gücü al etl er i ile, devlet gücü aletlerini yıkmaya ve onları ortadan kaldırmaya (Auflösııng, harfi harfine: dağıtmak) dayanır. . . . Savaşı m, ancak son al so­ nuca erişildiği anda, ancak devlet örgütü tamamen yıkıl­ dığı anda durur. Çoğunluk örgütü , egemen azınlık örgü­ tünü yokederek, üstünlüğünü tanıtlar." (s. 548. ) Pannekoek'in düşüncesini büründürdi.iğü formül çok büyük ya nl ışl ıklar taşır. Gene de fikir açıktır, ve Kaut477 sky'nin bu fikri nasıl çürütmeye çalıştığını görmek de il­ ginçtir. "Şimdiye değin, diye yazar Kautsky, sosyal-demok­ ratlar ile anarşistler arasındaki karşıtlık, birincilerin dev­ let iktidarını ele geçirmek, ikincilerin de onu yıkmak is­ temelerine dayanıyordu. Pannekoek ikisini birden isti­ yor." (s. 724.) Pannekoek'in açıklaması, açıklık ve belginlikten yok­ sun (makalesinin, incelenen konu ile ilgili olmayan öbür yanlışlıklarını bir yana bırakıyoruz) ; ama Kautsky, Pan­ nekoek tarafından ortaya konmuş bulunan ilke sorunu­ nu ele almıştır ve, bu çok önemli ilke sorununda, oportü­ nizme adamakıllı geçmek üzere, marksizm konumlarını büsbütün yüzüstü bırakır. Sosyal-demokratlar ile anar­ şistler arasında kurduğu ayrım hepten yanlıştır; mark­ sizm kesin olarak bozulmuş ve alçaltılmıştır. Marksistleri anarşistlerden ayırdeden şeyler, şunlar­ dır: 1 o Birinciler, devleti büsbütün kaldırmak istemekle birlikte, bunun ancak sosyalist devrim tarafından sınıf­ ların kaldırılmasından sonra, devletin yokoluşuna yolaça­ cak sosyalizmin kuruluşu sonucu olarak gerçekleşebilir bir şey olduğuna inanırlar; ikinciler, bunu olanaklı duru­ ma getiren koşulları anlamaksızın, devletin bugünden ya­ rına, büsbütün kaldırılmasını isterler. 2° Birinciler, prole­ tarya için siyasal iktidarı ele geçirdikten sonra, eski dev­ let makinesini tamamen yıkma ve onun yerine, silahlı işçilerin Komün örneğine göre örgütlenmesine dayanan yeni bir devlet makinesi geçirme zorunluluğunu açıklar­ lar; ikinciler, devlet makinesinin yıkılmasından yana ol­ makla birlikte, proletaryanın onu ne ile değiştireceğin i ve devrimci iktidarı nasıl kullanacağını ancak çok belir­ siz bir biçimde düşünürler; anarşistler devlet iktidarının devrimci proletarya tarafından kullanılmasını itelemeye değin, devrimci diktatörlüğü itelemeye değin giderler. 3° B irinciler, proletaryanın, modern devletten yararlanarak, devrime hazırlanmasını isterler; anarşistler bu davranı� biçimine karşıdırlar. Bu tartışmada, Kautsky'ye karşı marksizmi temsil eden Pannekoek'tir; çünkü Marx, açıkça, proletaryanın devlet iktidarını ele geçirmekle yetinemeyeceğini (eski devlet aygıtının yalnızca başka ellere geçmekle kalmama­ sı anlamında) , ama bu aygıtı parçalamak, yıkmak ve onu yeni bir aygıt ile değiştirmek zorunda olduğunu öğret­ miştir. Kautsky oportünizm yararına marksizmden vazge­ çer, çünkü oportünistler için kabulü kesin olarak olanak­ sız bir şey olan o devlet makinesinin yıkılmasının ta ken­ disini iyice elçabukluğuna getirir, ve böylece oportünist­ lere, devletin "ele geçirilme"sini basit bir çoğunluk ka­ zanrp.a olarak yorumlama olanağı veren bir kurtuluş yo­ lu bırakır. Marksizmin bu tahrifini gözlerden saklamak için, Kautsky iyi bir açımlayıcı olarak davranır: Marx'ın ken­ disinin bir "alıntı"sından yola çıkar. Marx, 1850'de, "dev­ letin elleri arasında gözüpek bir güç merkezleşmesi"267 zorunluluğunu ileri sürüyordu. Ve Kautsky bayram eder: Pannekoek "merkeziyetçilik"i yıkmak istemiyor muy­ du? Marksizm ile prudonculuğu, merkeziyetçilikten yeğ olarak kabul edilen federasyon üzerindeki görüşlerinde özdeşleştiren Bernstein'ın hakkabazlığını anımsatan ha­ sit bir hokka bazlık. Kautsky'nin "alıntı"sı çorba üzerindeki saça benzer. Merkeziyetçilik, eski devlet makinesi ile olduğu gibi, ye­ ni devlet makinesi ile de olanaklıdır. Eğer işçiler kendi silahlı güçlerini özgürce birleştirirlerse, bu, merkeziyet­ çilik olacak, ama bu merkeziyetçilik, merkeziyetçi devlet aygıtının, sürekli ordunun, polisin, bürokrasinin "eksik479 siz yıkılması"nn dayanacaktır. Kautsky, sorun ile hiç bir ilgisi olmayan bir ahntıyı bulup çıkarmak için, Marx ve Engels'i n Komün üzerine iyi bilinen düşüncelerini bir ya­ na bırakarak, hiç de dürüst olmayan bir biçimde davra� nır. " . . . Yoksa Pannekoek memurların kamu görevlerini mi kaldırmak isterdi? diye devam eder Kautsky. Ama devlet daireleri şöyle dursun, biz ne parti örgütünde me­ murlardan vazgeçeriz, ne de sendikalar örgütünde. Prog­ ramımız devlet memurlarının kaldırılmasını değil, ama halk tarafından seçilmelerini ister . . . . Şimdi bizde, 'gele­ ceğin devleti'ndeki yönetim aygıtın ın hangi biçime bürü­ neceğini bilmek değil, ama bizim siyasal savaşımımızın devlet iktidarını, lıiz bu iktidan ele geçirmeden önce [altı Kautsky tarafından çizilmiş] yıkıp yıkmayacağını (auflöst, harfi harfine: dağıtıp dağıtmayacağını) bilmek sözkonusudur. Memurlar ile birlikte ortadan kaldırılahi­ lecek bakanlık hangisidir?" Kautsky eğitim, adalet, mali­ ye, savaş bakanlıklarını sayar. "Hayır, güncel bakanlıkla­ rın hiç biri, bizim hükümete karşı siyasal savaşımımız tarafından kaldırılmayacaktır. . . . Yanlış anlamalardan ka­ çınmak için, yineliyorum: muzaffer sosyal-demokrasinin, 'gelecekteki devlet'e hangi biçimi vereceğini bilmek söz­ konusu değildir, muhalefetimizin güncel devleti nasıl dö. nüştüreceğ·ini bilmek sözkonusudur." (s. 725.) İşte bu gerçek bir elçabukluğudur. Pannekoek bel­ gin devrim sorununu koyuyordu. Makalesinin başlığı ve aktarılan parçalar bunu açıkça gösterir. "Muhalefet" so­ rununa sıçrayarak, Kautsky, devrimci bakış açısı yerine oportünist bakış açısını geçirmekten başka bir şey yap­ maz. Usavurması şuna indirgenir: şimdi, muhalefet; ik­ tidarın ele geçirilmesinden sonra, ne yapılacağı düşünü­ lecek Devrim yokolııyor ! Oportiinistlerin istediği şeyin ta kendisidir bu. Sözkonusu olan, genel olarak ne muhalefet, ne de siyasal savaşımdır; sözkonusu olan, devrimin ta kendisi­ dir. Devrim şuna dayanır: proletarya, silahlı işçiler tara­ fından oluşturulmuş bulunan bir yenisi ile değiştirmek üzere, "yönetim aygıtı"nı ve tüm devlet aygıtını yıkar . . Kautsky "bakanlıklar" için "boşinana dayalı bir saygı" gösterir; ama, diyelim, egemen bir gücü her şeye yeten İşçi ve Asker Vekilleri Sovyetlerine bağlı uzmanlar ko­ misyonları, neden bu bakanlıkların yerine geçemesinler? Asıl önemli olan, "bakanlıklar"ın kalıp kalmayacakla­ rını, ya da "uzmanlar komisyonları" veya başka örgen­ likler ile değiştirHip değiştirilmeyeceklerini bilmek değil­ dir: bunun kesenkes hiç bir önemi yoktur. Asıl önemli olan, (binlerce bağ ile burjuvaziye bağlı ve görenek ile tutuculuk iliklerine işlemiş bulunan) eski devlet makine­ sinin korunup korunmayacağını, ya da yıkılıp yerine bir yenisinin geçirilip geçirilmeyeceğini bilmektir. Devrim, yeni sınıfın eski devlet makinesi yardımıyla huyurup yö­ netmesine değil, ama, eski devlet makinesini parçaladık­ tan sonra, yeni bir makine yardımıyla huyurup yönetme­ sine yolaçmalıdır: Kautsky'nin elçabukluğuna getirdiği ya da hiç anlamadığı şey de, işte marksizmin bu temel düşüncesidir. Memurlara ilişkin sorusu açıkça gösterir ki, o ne Ko­ mün derslerini anlamıştır, ne de Marx'ın öğretisini. " . . . Biz ne parti örgütünde memurlardan vazgeçeriz, n e de sendikalar örgütünde." Biz kapitalist rejimde, burjuvazinin egemenliği altın­ da, memurlardan vazgeçmeyiz. Kapitalizm tarafından pro­ letarya ezilmiş, emekçi yığınlar köleleştirilmişlerdir. Ka­ pitalist rejimde demokrasi, ücretli köleliğin, yoksulluk ve sefaletin yarattıkları bu çevre içinde daralmış, sıkışmış, budanmış ve sakatlanmıştır. İşte bu nedenle, ama yalnız� ca bu nedenledir ki, siyasal ve sendikal örgütlerimizdeki memurlar kapitalist çevre tarafından bozulmuşlardır (ya da daha doğrusu bozulmaya eğilimlidirler) ve bürokratlar durumuna, yani ayrıcalıklı, yığınlardan kopuk ve onlar üzerinde yer alan kimseler durumuna dönüşmeye doğru bir eğilim gösterirler. Bürokratizmin özü buradadır. Kapitalistler mülksüz­ leştirilmedikçe, burjuvazi alaşağı edilmedikçe, proletarya memurlarının bile belli bir "bürokratlaşma"sı kaçınılmaz bir şeydir. Kautsky, kısacası şöyle der: seçilmiş kamu görevlileri olacağına göre, memurlar ve bir bürokrasi sosyalist re­ jimde de olacaktır! İşte yanlış olan da budur. Marx, ka­ mu görevlilerinin, sosyalist rejimde, seçimle işbaşma gel­ meleri bir yana, ayrıca her an görevden geri alınabilme­ leri kabul edildiği, ayrıca maaşları ortalama bir işçi ücreti düzeyine indirildiği, ve üstelik parlamenter örgenlikler yerine, "aynı zamanda hem yürütmeci hem de yasama­ cını59 "hareketli" topluluklar geçirildiği ölçüde, "bürok­ rat" olmaktan, "memur" olmaktan çıktıklarını, Komün örneğinin ta kendisi ile göstermiştir. Gerçekte, Kautsky'nin Pannekoek'e karşı tüm kanıt­ laması, ve hele parti örgütlerinde olsun, sendikal örgüt­ lerde olsun, memurlardan vazgeçmeyeceğimiz yolundaki o hayran olunası kanıtı, Kautsky'nin genel olarak marksiz­ me karşı Bernstein'ın "kanıtlar"ını benimsediğini göste. rir. Sosyalizmin Öncüıleri adlı döneklik kitabında, Berns­ tein, "ilkel" demokrasi fikrine karşı, "doktriner demok­ ratizm" dediği: buyurucu vekilliklere, ücretsiz memurluk­ lara, yetkiden yoksun merkezi temsile vb. karşı savaşa girişir. Bu "ilkel" demokrasinin başarısızlığını tanıtlamak için, Bernstein İngiliz trade-unionlarının, karı-koca Webb'­ ler tarafından yorumlanmış bulunan deneyinden yardım umar.269 Sözümona "tam bir özgürlük içinde" (Almanca baskı, s. 137) gelişmiş bulunan trade-unionlar, gelişme- lerinin yetmiş yılı içinde, ilkel demokrasinin etkisizliğine inanmışlarmış da onun yerine bürokratizme bağlı bil­ diğimiz parlamentarizmi geçirmişlermiş. Gerçekte trade-unionlar "tam bir özgürlük içinde" değil, ama, egemen kötülüğe, zora, yalana, yoksulların "yüksek" yönetimden elenmesine verilen ödünlerden, el­ bette "kaçınılamayacak" tam bir kapitalist kölelik içinele gelişmişlerdir. Sosyalist rejimde "ilkel" demokrasinin bir­ çok yönleri zorunlu olarak yeniden canlanacaklardır, çün­ kü, uygar toplumlar tarihinde ilk kez olarak, halk yığını, yalnızca oylamalara ve seçimlere değil, ama günlük yöne­ time de, bir özerk katılma düzeyine yükselecektir. Sos­ yalist rejimde herkes sırayla yönetecek, ve kimsenin yö­ netmeınesine çabucak alışacaktır. Dalıice tahlil ve eleştiri zekası ile, Marx, Komünün pratik önlemlerinde, oportünistlerin alçaklıkları yüzün­ den ve burjuvazi ile kesin olarak bozuşmayı kabul etme­ dikleri için öylesine korkup bilmek istemedikleri, anar­ şisılerin ise, ya aşırı ivecenlikleri, ya da büyük toplumsal dönüşümlerin içlerinde oluştukları koşulları genel ola­ rak anlamadıkları için görmek istemedikleri o dönüm nok­ tasını görmüştür. Hamkafalık iliklerine işlemiş ve, aslın­ da devrime ve onun yaratıcı gücüne inanmak şöyle dur­ sun, devrimden ödü patlayan (bizim menşevikler ile sos­ yalist-devrimcilerin de ödlerinin patladığı gibi) oportü­ nist: "Eski devlet makinesini yıkmayı düşünmemeli bile: bakanlardan ve memurlardan nasıl vazgeçebiliriz?" diye akıl yürütür. Anarşist ise: "Yalnızca eski devlet makinesini yık­ mayı düşünmeli; daha önceki proleter devrimierin somut derslerini derinleştirmek, ve yıkılanın yerine neyin ve nasıl kanacağını tahlil etmek yararsız" diye akıl yürütür (anarşistlerin en iyisi elbette, yoksa Kropotkin ve hempa­ larını izleyerek, burjuvazinin ardında sürükleneni değil) ; bu nedenle anarşist, somut, gözüpek, sert, ama aynı za­ manda yığın hareketinin pratik koşullarını da gözönünde tutan devrimci bir etkinliğe değil, umutsuzluk taktiğine varır. Marx bize bu iki yanılgıdan da kaçınmayı: bir yandan eski devlet makinesinin bütünsel yıkılınasında en büyük gözüpekliği göstermeyi, öte yandan sorunu somut bir bi­ çimde koymayı öğretir: Komün, daha büyük bir demok­ rasi sağlamaya ve bürokratizmin kökünü kazımaya yö­ nelen şu şu önlemleri alarak, birkaç hafta içinde, yeni, proleter, şu ve şu biçimde davranan bir devlet makinesi kurmaya başlayabildi. Öyleyse koroüncülerden devrimci gözüpekliği öğrenelim, onların pratik önlemlerinde, pra­ tik bakımdan ivedi ve hem(:>n gerçekleştirilmesi olanaklı bir önlemler taslağı görmeye çalışalım; bürokratizmi büs­ bütün yıkmaya, ancak böyle, bu yolu izleyerek l'rişebili­ riz. Sosyalizm, işgününü kısaltarak, yığınları yeni bir ya­ şama yükselterek, nüfusun büyük bölümünü istisnasız her­ kese "kamu görevleri" yapmasını sağlayan koşullar içine koyacaktır - bu yıkım olanağını güvence altına alan şey, işte budur. Ve genel olarak her türlü devletin l>üsbütün sönmesine yolaçacak olan şey de, işte budur. " . . . Yığın grevinin rolü, diye devam eder Kautsky, hiç bir zaman devlet iktidarını yıkmak değil, ama yalnız­ ca hükümeti belli bir sorun üzerinde ödünlere hazırlamak ya da proletaryaya düşman bir hükümet yerine, prole­ taryanın gereksinmelerini karşılamaya çalışan (entgegen­ kommende) bir hükümet geçirmek olabilir . . . Ama bu" (yani proletaryanın kendine düşman hükümet üzerindeki zaferi) "hiç bir zaman ve hiç bir durumda devlet iktida­ rının yıkılmasına götüremez; bundan, devlet iktidan içi n ­ de güçler dengesinin belli bir yer değiştirmesinden başka bir sonuç çıkamaz. . . . Öyleyse bizim siyasal savaşımımı- zın ereği, gene geçmişte olduğu gibi, parlamentoda çoğun­ luğun kazanılması ile devlet iktidarının ele geçirilmesi ve parlamentonun hükümetin efendisi durumuna dönüş­ türülmesi olarak kalır." (s. 726, 727, 732.) İşte en arı ve en yavan oportünizm; sözde devrimci kalarak, gerçekte devrimden vazgeçmenin ta kendisi. Kautsky'nin düşüncesi, "proletaryanın gereksinmelerini karşılamaya çalışan bir hükümet"ten öteye gitmez, Ko­ münist Manifes t o nun "proletaryanın egemen sınıf olarak örgütlenmesi"nF70 ilan · ettiği 1847'ye oranla, hamkafalığa doğru atılmış geri bir adımdır bu. Böylece Kautsky, hepsi de "proletaryanın gereksin­ melerini karşılamaya çalışan" bir hükümet için savaşım­ da oybirlikli olan Scheidemann'lar, Plehanov'lar, Vander­ velde'ler ile çok sevdiği "birlik"i gerçekleştirme düzeyi­ ne düşecektir. Bize gelince, biz bu sosyalizm dönekieri ile selamı-sa­ bahı kesecek ve, silahlı proletaryanın kendisinin hükü­ met durumuna gelmesi ereğiyle, tüm eski devlet makine­ sinin yıkılınası için savaşacağız. " İ ki büyük ayrım"dır bu. Kautsky, hepsi de oportünistler tarafından kabul edi­ lebilecek, hiç biri parlamenter burjuva cumhuriyet çer­ çevesi dışına çıkmayan çok soylu erekler olan, "devlet ik­ tidarı içinde güçler dengesinin bir yer değiştirmesi" için, "Parlamentoda çoğunluğun kazanılması ve parlamento­ nun hükümetin dediği dedik efendisi durumuna dönüştü­ rülmesi" için savaşmaktan daha iyi bir şey istemeyen Le­ gien ve David'lerin, Plehanov, Potresov, Çereteli ve Çer­ nov'ların o hoş arkadaş topluluğu içinde kalacaktır. Bize gelince, biz oportünistlerle selamı-sabahı kese­ ceği7.; ve bilinçli proletarya, "güçler dengesinde bir yer değiştirme" için değil, ama burjuvazinin alaşağı edilmesi için, burjuva parlamentarizminin yıkılması için, Komün tipi bir demokratik cumhuriyet ya da bir İşçi ve Asker ' Vekilleri Sovyetleri cumhuriyeti için, proletaryanın dev­ rimci diktatörlüğü için, savaşımda tümüyle bizimle birlik­ te olacaktır. * Uluslararası sosyalizm, Kautsky akımından daha da sağda bulunan akımlar içeriyor: Almanya'da Aylık Sos­ yalist Defterler271 (Legien, David, Kolbe ve, İskandinav­ yalı Staunning ile Branting dahil, daha birçokları) ; Fran­ sa'da ve Belçika'da joreciler ve Vandervelde; Turati, Tre­ ves ve İtalyan partisi sağ kanadının öteki temsilcileri,272 İngiltere'de Fabianlar273 ve "bağımsızlar" (gerçekte her zaman liberallerin bağımlılığı altında olan "Independent Labour Party") ,274 vb . . . Parlamenter etkinlikte ve parti yayınlarında önemli ve çoğu kez ağır basan bir rol oyna­ yan bütün bu baylar, proletarya diktatörlüğünü açıkça yad­ sır ve kılık değiştirmemiş bir oportünizm uygularlar. Bu baylara göre, proletarya "diktatörlüğü" demokrasi ile "çelişir" ! ! Gerçekte, onları küçük-gurjuva demokratlar­ dan, ciddi hiç bir şey ayırmaz. Bundan dolayı, II. Enternasyonalin, resmi temsilci­ lerinin büyük çoğunluğu içinde, boydan boya oportüniz­ me battığı sonucunu çıkarmakta haklıyız. Komün dene­ yi yalnızca unutulmamış, ama bozulmuştur da. İşçi yığın­ larına, harekete geçmeleri ve eski devlet makinesi yerine bir yenisini koyarak ve böylece kendi siyasal egemenlik­ lerini toplumun sosyalist dönüşümünün temeli durumuna getirerek, eski devlet makinesini kırmaları gerekecek za­ manın yaklaştığı inancını aşılamak şöyle dursun, onlara bunun tam tersi telkin ediliyor, ve "iktidarın ele geçiril­ mesi", oportünizme binlerce gedik açık kalacak biçimde sunulmuş bulunuyordu. Proleter devrimin devlet karşısındaki tutumu soru- nunun çarpıtılması ve bu sorun yöresindeki susku komp­ losu, emperyalist yarışma sonucu pekiştirilmiş bir askeri aygıtla donatılmış bulunan devletlerin, İngiltere ya da Almanya'dan, İngiliz mali sermayesi ya da Alman mali sermayesinden hangisinin yeryüzünde egemen olacağını kararlaştırmak için, milyonlarca insanı yokeden savaşçı canavarlar durumuna gelmiş bulundukları bir sırada, bü­ yük bir rol oynamaktan geri kalamazdı. Ağustos-Eylül 1917'de yazılmıştır 1918'de, "Jizn i Znanie" Yayınları tarafından, broşür olarak yayımlanmıştır BOLŞEViKLER İKTİ DAR! KORUYACAKLAR MI? (PARÇA) • . . . Ü çüncü kanıt: proletarya "devlet aygıtı tekniğini özümleyemeyecek". Bu belki de en alışılmış, en çok kul­ lanılan kanıt. Böyle olduğu için, ama muzaffer proletar­ yanın karşı'sına çıkacak en ciddi en çetin sorunlardan bi­ rini dile getirdiği için de, en büyük dikkatle ele alınma­ ya değer. Kuşku yok ki bu sorunlar çok çetin, ama k�n­ dimize sosyalist diyen biz, eğer bu sorunu yalnızca bu gö­ revleri yerine getirmekten sıvışmak için belirtseydik, bi­ zi burjuvazi uşaklarından ayıran fark gerçekte sıfıra i ner­ di. Proleter devrim karşısına çıkan sorunların güçlüğü, proletarya yandaşlarını bu sorunları çözme yollarını da­ ha büyük bir dikkatle ve en somut bir biçimde irdeleme- ye özendirmeli. Devlet aygıtı deyince, her şeyden önce sürekli ordu, polis ve memurlar topluluğu anlaşılır. Proletaryanın bu aygıt tekniğini özümleyemeyeceğini söylerken, Novaya Jizn yazarları, aşırı bilisizliklerini, ve gerçek olguları, bol­ şevikierin yazılarında uzun 1mmandan beri açıklanmış bu­ lunan düşünceleri hesaba katmaktaki tiksintilerini göste­ riyorlar. Novaya Jizn275 yazarlarının hepsi de, kendilerini, eğer marksist değilse, en azından marksizmi bilen kültürlü sosyalistler sayarlar. Oysa Marx, Paris Komünü deneyine dayanarak, proletaryanın yalnızca devlet makinesini ol­ duğu gibi eline almakla ve ereklerine erişmek için onu kullanınakla yetinemeyeceğini, ama bu makineyi parça­ lamak ve onu bir yenisi ile değiştirmek zorunda olduğu­ nu öğretir (bu sorunu, birinci bölümü bitmiş bulunan ve çok yakında: Devlet ve Devrim. Marksizmin Devlet ve Proletaryanın Devrimdeki Garevleri Üzerindeki Öfjretisi başlığı altında yayımlanacak olan bir broşürde daha ay­ rıntılı bir biçimde incel iyorum) . Bu yeni devlet makine­ si Paris Komünü tarafından kurulmuştu ve Rusya'da İşçi, Asker ve Köylü Vekilieri Sovyetleri de aynı türdc bir "devlet aygıtı" oluşturur. Ben bunu, 4 Nisan 191 7'den bu yana, birçok kez yineledim; hem bolşevik konferans ka­ rarlarında, hem de bolşeviklerin yazılarında bu sorun söz­ konusu edilir. Novaya Jizn, Marx ile ve bolşevikler ile tam bir uyuşmazlık içinde bulunduğun u elbette açıklayabilir­ di, ama sorunu büsbütün baştan savmak, bu, güç sorun­ ları incelerken gösterdikleri sözde hafiflik yüzünden bol­ şevikiere öylesine sık ve öylesine yüksekten ders veren bir gazete için, kendi ken d i n e bir yetersi zl ik belgesi ver­ mek demekti ı·. Proletarya "devlet aygıtı"nı "ele geçirmek" ve "onu işletmek" ile yetinemez. Ama eski devlet aygıtında has- kıcı, görenekçi, iflah olmazeasma burjuva olarak ne var­ sa parçalayabilir ve onu yeni bir aygıt ile, kendisininki ile değiştirebilir. Bu aygıt, İşçi, Asker ve Köylü Vekilieri Sovyetleridir. Novaya Jizn'in bu "devlet aygıtı"nı büsbütün unut­ muş •bulunması olgusunu çok şaşılacak bir şey olarak ni­ teleme zorundayız. Teorik usavurmalarında böyle davra­ narak, Novaya Jizn'ciler, gerçeklikte kadetlerin siyasal pratikte yaptıklarını siyasal teoride yapmış oluyorlar. Çün­ kü, eğer proletarya ve devrim ci demokrasinin yeni bir devlet aygıtına gerçekten hiç bir gereksinmeleri yoksa, o zaman Sovyetler raison d'etrelerini* ve varolma hakkı­ nı yitirirler ; o zaman kornilovcu kadetler, Sovyetleri yo­ ketmek için gösterdikleri bütün çabalarında haklı olurlar! Novaya Jizn' in bu şaşılacak teorik yanılgı ve bu si­ yasal körlüğü öylesine şaşırtıcıdır ki, hatta (Novaya Jizn'­ in son Petrograd belediye Duması seçimlerinde kendileri ile güçbirliği yaptığı) enternasyonalist-menşevikler276 bile bu nokta üzerinde bolşevikler ile belli bir yakınlaşma gös­ termişlerdir. Böylece, Martav arkadaşın Demokratik Kon­ feransta277 okuduğu Sovyetler çoğunluk bildirgesinde, şu­ nu okuyoruz: " . . . Devrimin ilk günlerinde gerçek halk güçlerinin güçlü atılımı ile kurulmuş bulunan İşçi, Asker ve Köylü Vekilieri Sovyetleri, devrimci devletin, eski rejim "devle­ tinin eskimiş atkısı (tmme) yerine geçen yeni atkısını oluşturmuştur . . . " Bunlar biraz süslü terimlerle söylenmiş: söylenişte gösterilen özen, siyasal düşüncedeki açıklık eksikliğini ör­ tüyor. Sovyetler eski "atkı" yerine henüz geçmedi, ve bu eski atkı eski rej imin devleti değil, ama çarlığın olduğu kadar burjuva cumhuriyetin de devletidir. Ama, ne olur• Varlık nedeni. -ç. 490 sa olsun, Martov burada Novaya Jizn'cilerin yüz arşın üstündedir. Sovyetler, ilkin, işçiler ve köylülerin, eski sürekli or­ du gücü gibi halktan kopmuş olmayan, ama ona sıkı sı­ kıya bağlı silahlı gücünü oluştururlar; askeri bakımdan, bu güç eskisinden son derece daha güçlüdür; devrimci bakımdan, eşi bulunmaz bir şeydir. İkinci olarak, bu ay­ gıt, yığınlar ile, halk çoğunluğu ile öylesine sıkı, öylesine kopmaz, öylesine kolaylıkla denetlenip yenilebilir bir iliş­ ki kurmuştur ki, eski devlet aygıtında bunun hiç bir ben­ zeri görülmemiştir. Ü çüncü olarak, bu aygıt, seçime bağlı niteliği ve bileşimini, hiç bir bürokratik formalite olmak­ sızın, halkın isteğine göre değiştirme olanağı nedeniyle. daha öncekilerden çok daha demokratiktir. Dördüncü ola­ rak, bu aygıt, en çeşitli meslekler ile sağlam bir bağ ku­ rulmasını sağlar ve böylece, bürokrasiyi işe karıştırmak­ sızın, en çeşitli ve en derin reformların yapılabilmesini kolaylaştırır. Beşinci olarak, bu aygıt, öncünün, yani köylüler ve işçiler, ezilen sınıfların en bilinçli, en gözüpek, en ileri kesiminin bir örgü tlenme biçimini sağlar; öyleyse bu aygıt, ezilen sınıflar öncüsi.i nün, şimdiye değin olduğu gibi siyasal yaşam dışında, tarih dışında kalmış bulunan bu sınıflar tüm engin yığınını, kendisi aı·acıyla yetiştirebi­ leceği, eğitebileceği, okutabiieceği ve ardından sürükle­ yebileceği bir aygıttır. Altıncı olarak, bu aygıt, parlamen­ tarizmin yararları ile aracısız ve dolaysız demokrasinin yararlarının birleştirilmesini, yani halkın seçilmiş temsil­ cilerinin kişiliğinde hem yasama görevinin ve hem de ya­ saların uygulanmasının birleştirilmesini sağlar. Burjuva parlamentarizmine oranla, demokrasinin gelişmesinde, ev­ rensel bir önem taşıyan ileri bir adımdır bu. 1905'te, ancak birkaç hafta sürdükleri için, Sovyet­ lerimiz, deyim yerindeyse, ancak tohumsal bir varoluş gösterdi. O zamanki koşullar içinde, uyumlu ve eksiksiz 491 bir gelişmenin sözkonusu olamayacağı açıktır. Ve 1 9 1 7 devriminde de, birkaç haftalık bi r süre son derece kı­ sa olduğu, ve özellikle: sosyalist-devrimci ve menşevik yöneticiler, Sovyetleri alçalttıkları, onları yöneticiler ara­ sı bir uyuşma siyaseti nin gevezelik yeri durumuna, uzan­ tısı durumuna düşürdükleri için, böyle bir gelişme henüz sözkonusu edilemez. Liber'lerin, Dan'ların, Çeretcli'lerin, Çernov'ların yönetimi altında yaşayan Sovyetler, bozul­ muş ve kokuşmuşlardır. Sovyetler ancak tüm devlet ikti­ darını ellerine alırlarsa gerçekten gelişebilir, görevlerini tam olarak yerine getirebilir ve olanaklarını sonuna değin geliştirebilirler; yoksa yapacakları hiç bir şey yoktur, yok­ sa tohum (ve uzun zaman bir tohum kalmak olanaksızdır) ya da oyuncaktan başka bir şey değildirler. " İ ktidar iki­ liği", Sovyetlerin inme hastalığıdır. Eğer devrimci sınıfların yaratıcı dehası Sovyetleri oluşturmasaydı, proleter devrim, Rusya'da umutsuz olur­ du; çünkü, eski devlet aygıtı ile, proletarya, hiç kuşkusuz, iktidarı koruyamazdı, ve yeni bir aygıt da bir anda ya­ ratılamaz. Sovyetlerin Çereteli ve Çernov tarafından al­ çaltılmasının acıktı öyküsü, "koalisyon" öyküsü, aynı ?.a­ manda Soyvctlerin küçük-burjuva yanılsamalardan kur­ tuluşları, hangisi olursa olsun, bütün burjuva koalisyon­ ların yolaçtıkları tüm alçaklık ve pislikler üzerine yap­ mış bulundukları pratik irdeleme "araf"ından geçişleri öyküsüdür de. Bu "araf"ın Sovyetleri güçten düşürmedik­ lerini, ama çelikleştirdiklerini umalım . . . Eylül sonları 1 917 arasında �;kim 1 (14) Ekim ya7.ılmıştır - l!l 1 7'de Pl'Osı>eşçe nl)c dc•rgisl n" 1 -2'dc y:ıyımhınmı�tır 49 2 HALK KOMİSERLERİ KONSEYİNİN ETKİNLiG İ ÜZERİNE l l ( 24) OCAK [ 1919] GÜNÜ RUSYA SOVYETLERİ III. KONGRESiNE SUNULAN RAPOR (PARÇA) ARKADAŞLAR, Halk Komiserleri Konseyi adına, si­ ze bu Konseyin, Sovyetler iktidarı ve Rusya Sovyetleri hükümetinin kurulmasından bu yana geçmiş bulunan 2 ay 1 5 gün içindeki etkinliği üzerine bir rapor sunacağım. 2 ay ve 15 gün, - işçilerin, tüm bir ülke ya da sö­ mürücüler ve kapitalistler üzerinde bundan önceki ikti­ darının: 1871 Paris Komünü dönemindeki Parisli işçiler iktidarının varoluş süresinden topu topu beş gün çoktıı r bu. Geriye doğru bir gözatarak ve onu 25 Ekimde kurul­ muş bulunan Sovyetler iktidarı ile karşılaştırarak, her şeyden önce düşün memiz gereken şey de, i!?te işçilerin bıı 4 93 iktidarıdır. O zamanki proletarya diktatörlüğü ile bu­ günkü proletarya diktatörlüğü arasındaki bu karşılaştır­ ma, uluslararası işçi hareketi tarafından atılmış bulunan dev adımı ve, savaş ve iktisadi yıkım tarafından yaratı­ lan karmakarışık koşullara karşın, Rusya'daki Sovyetler iktidarının içinde bulunduğu son derece daha elverişli durumu, bize hemen gösterir. 2 ay ve 10 gün ayakta kaldıktan sonra, Komünü, bu Sovyetler iktidarı embriyonunu ilk kez olarak kurmuş bulunan Paris işçileri, Kaledin'in suç ortakları kadetlerin, menşeviklerin ve sağ sosyalist-devrimcilerin Fransız eşde­ ğerleri tarafından kurşunlanarak, yıkıldılar. Fransız köylülerinin çok büyük bir çoğunluğunun ne anlamını ne de amacını anladığı bir işçi hükümetinin ilk deneyini, Fransız işçileri görülmemiş esirgemezlikler pa­ hasına yaptılar. Biz, çok daha elverişli koşullar içinde bulunuyoruz; çünkü Rus asker, işçi ve köylüleri, savaşım biçimlerini tüm dünyaya tanıtan bir aygıtı, sovyetik hükümeti kur­ masını bildiler. Bir yanda Rus işçi ve köylülerinin duru­ mu ile, öte yanda Paris proleterlerinin iktidarı arasındaki ayrım, işte her şeyden önce buna dayanır. Paris proleter­ lerinin aygıtı yoktu ve ülke onları anlamamıştı; oysa biz, biz baştan beri Sovyetler iktidarına dayandık ve, bu neden­ le de, Sovyetler iktidarının yığınların engin çoğunluğunun en ateşli, en canla başla bağlı sevgi ve desteğine dayandı­ ğından ve, bunun sonucu, yenilmez olduğundan hiç bir zaman kuşku duymadık . . . 1 2 ve 1 3 Ocak 1919 günü Merkez Yürütme Komitesi İzvestia'sında yayımlanmıştır. 494 PROGRAMIN G Ö ZDEN GEÇ İR İLMESİ VE PARTi ADININ DEG İŞTİR i LMESi Ü ZERİNE 8 MART G ÜN Ü (AKŞAM OTURUMU) RKP (B) OLAG AN ÜSTÜ VIII. KONGRESi NE SUNULAN RAPOR (PARÇA) . . . Daha sonra görevimiz sovyetik devlet tipini karak­ terize etmektir. Ben bu konu üzerindeki görüşlerimi Dev­ let ve Devrim'de* açıklamaya çalıştım. Bana öyle geli­ yor ki, marksist devlet anlayışı, Batı Avrupa'da egemen olan resmi sosyalizm tarafından adamakıllı tahrif edilmiş­ ti, ve bu da Rusya'da sovyetik devrim ve Sovyetlerin kuruluşu ile doğrulanmış bulunmaktadır. Sovyetlerimiz henüz birçok bakımdan çok silik, çok eksiktir; çalışma­ larını gözlemlemiş herhangi biri için bunda kuşku yok; ama önemli olan, tarihsel bir değer taşıyan, dünya sosya• Bkz: V. Lenine, CEııvres, Paris-Moscou, 495 c. 25, s. 4 1 2-531. -Eel. lizminin gelişmesinde ileriye dflğru bir adım oluşturan şey şudur ki, bu konuda yen i bir devlet tipi yaratılmıştır. Paris Komününde, bu iş ancak, tek bir kentte ve yapı­ lan şeyin bilincine varılmaksızın, birkaç hafta sürmüştü. Hatta onu yaratan kimseler bile Koroünün özünü anlamı­ yorlardı; harekete geçmiş bulunan yığınların sezgisel de­ hası ile davranmışlardı, ama Fransız sosyalizmi bölün­ tülerinden hiç biri yaptığı işin bilincinde değildi. Biz başka koşullar içindeyiz, çünkü Paris Komününün omuz­ larına tırmanmış ve Alman sosyal-demokrasisinin uzun gelişmesinden yararianmış olduğumuz için, Sovyetler ik­ tidarını kurarken ne yapmış bulunduğumuzu açıkça göre­ biliyoruz. Sovyetlerin bütün eksiklik ve disiplinsizliğine karşın ---bunlar ülkemizin küçük-burj uva niteliğinin ka­ lıntılarıdır-'- halk yığınlarımız yeni bir devlet tipi yarat­ mıştır. Bu yeni tip devlet, bir tek kentte değ·il birçok mil­ liyetin yaşadığı engin bir ülkede, haftalardan bu yana de­ ğil aylardan bu yana, işliyor. Bu sovyetik iktidar tipi, Sovyetlerin olmadığı, ama iktidarın gene yeni, proleter bir tipte- olduğu Finlandiya gibi her bakımdan başka bir ülkeyi de kazandığına göre,m kendini ka bul ettirmiş bu­ lunmaktadır. Sovyetlerin, burjuva demokrasisinin yerini emekçi yığınlar öncüsünü birinci plana çıkaran yeni bir demokrasiye bırakan, bu yığınları yasamacı ve yürütme­ ci iktidar durumuna getiren, askeri savunmayı onlara bı­ rakan, ve yığınları yeniden eğitmeye yetenekli bir ay­ gıt yaratan, bürokrasisiz, polissiz, sürekli ordusuz yeni bir devlet tipi olduğunun kanıtı, teorik açıdan sözgötür­ mez bir doğruluktaki kanıtı da, işte budur . . . . İ l k k�z olaı·a k : Rıı.•yıı Komii rüst Partisi VII. Kongresı adlı kitapta tanı olarak ( k üçük paı·�· a b ı· biı,-iıniıul<') yayımlanmıştıı·. Slenog r :ı f i k tuta n a k . 0 - 8 M a r t 191H PROLETER DEVRİM VE DÖNEK KAUTSKY (PARÇA) KAUTSKY, MARX'! NASIL BA YAGI BİR L İ BERALE DÖNÜŞTÜR ÜYOR? Kautsky'nin broşüründe incelediği temel sorun, pro­ leter devrimin temel içeriği sorunudur, yani: proletarya diktatörlüğü. Bütün ülkeler için, özellikle ileri ülkeler için, hele savaşan ülkeler için, hele şu anda, çok büyük önem taşıyan bir sorun. Abartmaya düşmeden, tüm pro­ leter sınıf savaşımının baş sorununun bu olduğu söylene­ bilir. Kautsky, sorunu, "iki sosyalist akım arasındaki kar­ şıtlığın" (yani bolşevikler ile bolşevik-olmayanlar arasın­ daki karşıtlığın) "demokratik yöntem ile diktatörce yön­ tem gibi temelden ayrı iki yöntem arasındaki karşıtlık" olduğu biçiminde koyar (s. 3) . 4 97 Bu arada, Rusya'daki bolşevik-olmayanlara, yani menşevikler ile sosyalist-devrimcilere sosyalist diyerek, Kautsky'nin burjuvaziye karşı proletaryanın savaşımın­ da bunların gerçekten tuttukları yere değil, ama adları­ na, yani bir sözcüğe önem verdiğini belirtelim. Marksiz­ mi aniayıp uygulamanın bundan iyisi, can sağl ığı ! Ama bu konuya gene döneceğiz. Şimdilik işin özüne, Kautsky'nin "demokratik ve dik­ tatörce yöntemler"in "temel karşıtlığı" üzerindeki büyük bulgusuna bakalım. Sorunun düğümü burada. Kautsky'­ nin broşürünün gizemi burada. Ve teorik planda öylesine şaşılası bir karışıklık, marksizmin öylesine bütünsel bir yadsınmadır ki bu, Kautsky, itiraf edelim, Bernstein'ı fersah fersah geride bırakmıştır. Proletarya diktatörlüğü sorunu, burjuva devlet kar­ şısında proleter devletin, burjuva demokrasisi karşısın­ da proleter demokrasinin tutumu sorunudur. Bu, gün gibi açık, değil mi? Oysa Kautsky, tarih elkiiaplarının yine­ lenmesinde kalıplaşmış bir öğretmen gibi, 20. yüzyıla sır­ tını dönmekte direnir ve, 18. yüzyıla dönerek, tiim bir paragraflar dizisi içinde, mutlakiyet ve feodalite karşı­ sında burjuva demokrasisinin tutumu üzerindeki köhne düşünceleri, yüzüncü kez olarak, usanç verici bir biçim­ de geveler durur! Tıpkı uykuda hep aynı şeyleri sayıkiayan biri gibi. İşierin içyüzünden hiç bir şey anlamamanın ta ken­ disidir bu. Kautsky'nin, "demokrasiyi horgörme"yi (s. ll) vb. öğütleyen kişiler bulunduğunu tanıtlama çaba­ larına gülrnekten başka bir şey yapılamaz. Bu türlü boş sözlerle, Kautsky, sorunu karanlıklaştırmaya, karmakarı­ şık etmeye sürüklenir; çünkü sorunu, demokrasiyi burju­ va demokrasisi olarak değil, ama genel olarak ele alan bir liberal olarak koyar. Hatta bu belgin sınıf kavramın­ dan sakınır, ve "önsosyalist" ("presocialiste") demokrasi- den sözetmeye çalışır. Söz değirmenimiz, 63 sayfa üzerin­ den 20 sayfayı, broşürün aşağı yukarı üçte-birini, burjuva demokrasisini allayıp pullamaya ve proleter devrim soru­ nu üzerine bir örtü örtmeye yaradığına göre, burjuvazi­ nin kulağına çok hoş gelecek bir gevezelik ile doldurmuş­ tur. Kautsky'nin broşürünün adı, gene de Proletarya Dik­ tatörlüğü olmaktan geri kalmaz. Marx'ın öğretisinin temel düşüncesinin bu olduğu herkesçe bilinir. Ve Kautsky, ko­ nu yöresindeki bütün bu gevezelikten sonra, Marx'ın pro­ letarya diktatörlüğü üzerindeki sözlerini anma zorunda kalır. "Marksist" Kautsky bu işi nasıl yapar, işte işin en matrak yanı! Dinleyin daha iyi: "Bu görüş biçimi [Kautsky'nin, demokrasinin hor­ görülmesi olduğunu söylediği görüş biçimi] Karl Marx'ın bir tek sözüne dayanır." 20. sayfada okunan şey, tasta­ mam bu. Ve Kautsky, 60. sayfada bunu gene yineler ve "Marx'ın, proletarya diktatörlüğü üzerine, 1875'te bir mek­ tupta bir kez kullanmış bulunduğu küçük sözü [harfi har­ fine! ! des Wortchens] [bolşeviklerin] tam zamanında anım­ sadıklarını" söylemeye değin gider. İşte Marx'ın o "küçük söz"ü: "Kapitalist toplum ile komünist toplum arasında, ka­ pitalist toplumun komünist topluma devrimci dönüşüm dönemi yer alır. Bu döneme, devletin proletaryanın dev­ rimci diktatörlüğünden başka bir şey olamayacağı bir siyasal geçiş dönemi karşılık düşer."279 ilkin, Marx'ın tüm devrimci öğretisini özetleyen bu ünlü açındırmasını "bir tek söz" ve hatta "küçük bir söz" diye adlandırmak, marksizmi umursamamak, onu büsbü­ tün yadsımak demektir. Kautsky'nin Marx'ı hemen he­ men ezbere bildiğini; bütün yazdıklarına bakarak bir yar­ gıya varmak gerekirse, masasının üzerinde ya da kafa499 sının içinde, alıntıları kolayca kullanabilmek için, Marx'ın bütün y azd ıklarını özenle yerleştirdiği bir bölmeler dizi­ sine sahip bul unduğwıu unutmamalıyız. Kautsky, Marx ve Engels'in, mektuplarında olduğu kadar basılı yapıtla­ rında da, Komünden önce ve hele Komünden sonra, pro­ letarya diktatörlüğünden birçok kez sözetmiş bulunduk­ larını bilmiyor olamaz. Kautsky, "prol etarya diktatörlü­ ğü" formülünün, proletaryanın burjuva devlet makine­ sini "parçalama" görevinin, Marx ve Engels'in, 1848 dev­ rimleri deneyini ve daha da çok 1871 deneyini gözönünde tutarak, 1852'den 189l'e değin, yani kırk yıl boyunca sö­ zünü etmiş bulundukları bu göre v i n , tarihsel bakımdan da­ ha somut ve bilimsel bakımdan riaha doğru bir :mlatımın­ dan başka bir şey olmadığını bilmiyor olamaz. Marksizmin, marksizm yorumlayıcısı Kautsky tarafın­ dan bu korkunç tahrifini nasıl açıklamalı? Eğer bu olayın felsefi temeli dikkate alınırsa, sorun diyal ektik yerine ek­ lektizm ve sofistiğin geçirilmesine indirgenir. Kautsky, bu yerine geçirme işinde ustalığa yükselmiştir. Siyasa l ve pratik bakımdan, sorun oportü n istler önünde, yani enin­ de sonunda burjuvazi önünde yaltaklanmaya indirgenir. Savaşın başlamasından sonra durmadan dah a hızlı ile r­ leyen Kautsky, burjuvazi uşağı olarak da v ran ırk e n , mark­ sist olarak konuşma sanatında bir vi rtüöz olmuştur. Marx'ın proletarya diktatörlüğü üzeri ndeki "küçük söz"ünü, Kautsky'nin nasıl "yorum"ladığı incelenince, bu­ na daha çok inanılır. Dinleyin: "Marx bu diktatörlüğü nasıl düşündüğ·ünü daha ay­ rıntılı bir biçimde belirtmekten ne yazık k i geri kalmış­ tır. . . " (Döneğin kesinlikle yalan tümcesi, çünkü Marx ve Engels, Kautsky'nin, bu marksizm yorumlayıcı sın ı n, bile isteye bir yana bıraktığı bir dizi çok ayrıntılı bilgiler v e r­ mişlerdir) . . . "Harfi lıarfine, diktatörlük sözcüğü, demok­ rasinin kaldırılması anlamına gelir. Ama, harfi harfi ne soo alınırsa, bu sözcüğün; hiç bir yasa ile bağlı olmayan bir tek bireyin kişisel iktidarı anlamına da geldiği kendiliğin­ den anlaşılır. Despotizmden, sürekli bir devlet kurumu olarak değil, ama aşırı bir geçiş önlemi olarak anlaşılma­ sı ile ayrılan kişisel iktidar. " 'Proletarya diktatörlüğü' deyimi, dolayısıyla hiç de bir tek bireyin değil, ama bir tek sınıfın diktatörlüğü, Marx'ın burada sözcüğün harfi harfine anlamı ile dikta­ törlüğü düşünmediğini tanıtlar. "0, burada, bir hükümet biçiminden değil, ama pro­ · letaryanın siyasal iktidarı eline geçirdiği her yerde zorun­ lu olarak meydana gelecek bir durumdan sözetler. Marx'­ ın, İngiltere ve Amerika'da geçişin barışçıl yoldan, yani demokratik yoldan olabileceğini düşünmesi de, onun bu­ rada bir hükümet biçimi düşünmediğini tanıtlar." (s. 20.) Okurun, "teorisyen" Kautsky tarafından kullanılan yöntemleri açıkça anlayabilmesi için, bu usavurmayı kas­ ten tam olarak veriyoruz. Kautsky soruna diktatörlük "sözcük"ünün bir tam­ mı ile yanaşmak istemiş. Çok iyi. Soruna istediği gibi yanaşmak herkesin kut­ sal hakkıdır. Yalnızca ciddi ve dürüst yaklaşım biçimini, dürüst olmayan yaklaşım biçiminden ayırdetmek gerekir. Sorıma bu biçimde yanaşarak onu ciddi ciddi incelemek isteyen kişi, bu "sözcük" üzerindeki kendi öz tanımını ver­ melidir. O zaman, sorun açıkça ve besbelli bir biçimde konmuş olur. Kautsky hiç de böyle yapmaz. "Harfi har­ fine, diye yazar, diktatörlük sözcüğü, demokrasinin kal­ dırılması anlamına gelir." İ lkin. bu bir tanımlama değildir. Eğer Kautsky dik­ tatörlük kavramının tanımından kaçınmak istiyorsa, so­ runu bu biçimde incelerneyi seçmek neden? İkincisi, bu, açıkça yanlış. Bir liberalin genel olarak "demokrasi"den sözetmesi doğaldır. Bir marksist · ise sorsoı. maktan hiç bir zaman geri kalmayacaktır : "Hangi sınıf için?" Örneğin herkes bilir -ve "tarihçi" Kautsky de bi­ lir- ki, ilkçağ kölelerinin ayaklanmaları, ve hatta büyük kaynaşmaları, ilkçağ devletinin özünü, yani köleciler dik­ tatörlüğünü hemen açığa vuruyorlardı. Bu diktatörlük, köle sahipleri arasındaki, onlar için demokrasiyi kaldırı­ yor muydu? Herkes bilir ki, hayır. "Marksist" Kautsky, sınıflar savaşımını "unuttuğu" için, şaşılacak bir saçmalık ve gerçeğe aykırı bir şey ileri sürmüştür. Kautsky'nin liberal ve yanlış olumlamasının, mark­ sist ve doğruya uygun bir duruma gelmesi için, şöyle de­ mek gerekir: diktatörlük, zorunlu olarak, bu diktatörlüğü öbür sınıflar üzerinde uygulayan sınıf için demokrasinin kaldırılması anlamına gelmez, ama zorunlu olarak, dik­ tatörlüğün kendisi üzerinde ya da kendisine karşı uygu­ landığı sınıf için demokrasinin kaldırılması (ya da esas olarak sınırlandırılması, bu da kaldırma biçimlerinden biridir) demektir. Ama bu olumlama ne kadar doğru olursa olsun, dik­ tatörlüğü tanımlamaz. Kautsky'nin bundan sonraki türncesini inceleyelim: " . . . Ama, harfi harfine alınırsa, bu sözcüğün, hiç bir yasa ile bağlı olmayan bir tek bireyin kişisel iktidarı an­ lamına da geldiği kendiliğinden anlaşılır . . . " Rasgele burnunu şuraya buraya sokan kör bir köpek yavrusu gibi, Kautsky burada, bile bile yapmadan, doğ­ ru bir düşüncenin üstüne basmıştır (yani diktatörlüğün hiç bir yasa ile bağlı olmayan bir iktidar olduğu) ; bunun­ la birlikte bir diktatörlük tanımı vermemiş, ve ayrıca dik­ tatörlüğün bir tek bireyin iktidarı olduğu yolundaki o açık tarihsel gerçeğe-aykırılığı ileri sürmüştür. Diktatör­ lük bir kişiler topluluğu, bir oligarşi, bir sınıf vb. tara­ fından da uygulanabilcliğine göre, bu, etimalajik bakım5 02 • dan* bile doğru değildir. Kautsky daha sonra diktatörlük ile despotizm ara­ sındaki ayrımı belirtir; ama, savı açıkça yanlış olsa da, bizi ilgilendiren sorun ile hiç bir ilgisi olmadığı için, üzerinde durmayacağız. Kautsky'nin 18. yüzyıla bakmak için 20. yüzyıla, ilkçağa bakmak için 18. yüzyıla sırt çevirme eğinimi bilinir; ve bir kez diktatörlüğe eriştikten sonra, Alman proletaryasının bunu gözönünde tutacağım, ve Kautsky'yi, örneğin bir liseye ilkçağ tarihi öğretmeni ola­ rak atayacağını umarız. Despotizm üzerine ince eleyip sık dakuyarak proletarya diktatörlüğü tanımlamasının içinden çıkmak, aşırı bir budalalık ya da çok beceriksiz bir düzenbazlık kanıtı vermek demektir. Sonuç: Dik tatörlükten sözetmeye girişen Kautsky, hiç bir tanımlama vermeksizin, herkesçe bilinen birçok ger­ çeğe-aykırılık ileri sürmüştür ! Eğer entelektüel yetenek­ lerine güvenecek yerde, belleğine başvursaydı, Marx'ın diktatörlükten sözettiği bütün örnekleri "bölme"lerinden çıkartabilirdi. O zaman, kuşkusuz ya aşağıdaki tanımı, ya da öz bakımdan eşdeğer bir tanımı elde etmiş olurdu: Diktatörlük, doğrudan doğruya zora dayanan ve hiç bir yasa i le baği ı olmayan bir iktidardır. Proletaryanın devrimci diktatörlüğü, proletaryanın burjuvazi üzerinde uyguladığı, zor aracıyla kazamhp sür­ dürülen, hiç bir yasa ile bağlı olmayan bir iktidardır. Ve bilginler bi l gini Bay Kautsky'den "zorla fethetme" zo­ runda olduğumuz şey, işte bu hasitin basiti, (kapitalistler tarafından satınalınmış o küçük-burj uva ayaktakımının yukarı katmanları olan bütün ülkeler sosyal-emperyalist­ lerini değil, ama yığını temsil eden) her bilinçli işçi için gün gibi açık gerçek, kurtuluşları için savaşan sömürü­ l enlerin her temsilcisi için ortada, ve her marksist için • Sözetik kaynak b i l i mi bakımı ndan. 5 03 --c;. sözgötürmez bir şey olan bu gerçektir! Bunu nasıl açıkla­ malı? Burjuvazinin hizmetinde aşağılık karaçalıcılar du­ rumuna gelmiş bulunan II. Enternasyonal önderlerinin iliklerine işlemiş kölelik ruhu ile. Kautsky ilkin, diktatörlük sözcüğünün harfi harfine anlamının bir tek bireyin diktatörlüğü olduğu yolunda­ ki o açık saçmalığı olurolayarak yutturmaca yapar; son­ ra -bu tahriften yola çıkarak!- "buna göre", sınıf dik­ tatörlüğü deyiminin, Marx'ta harfi harfine anlamını ta­ şımadığını (ama diktatörlüğün, devrimci zor değil, dik­ kat edin, burjuva demokrasisi altında çoğunluğun "ba­ rışçıl" fethi anlamına geldiğini) açıklar. Önemli olan, görüyor musunuz, "durum" ile "hükü­ met biçimi" arasında bir ayrım yapmaktır. Çok derin bir ayrım, tıpkı kafasızca düşünen bir adamın budalalık "du­ rum"u ile, budalalıklarının "biçim"i arasında bir "ayrım" yapıyormuşuz gibi ! Kautsky, diktatörlüğü bir "egemenlik durumu" ola­ rak sunma gereksinmesini duyar (bir sonraki sayfada, s. 21, kullandığı deyim tıpatıp bu) , çünkü o zaman dev­ rimci zor, zorlu devrim yokolur. "Egemenlik durumu", herhangi bir çoğunluğun . . . "demokrasi" altında varolu­ şunu içeren bir durumdur ! Bu hileli hakkabazlık sayesin­ de, devrim düpedüz yokolur. Ama oyun çok kabadır, ve Kautsky'ye hiç bir yararı dokunmayacaktır. Diktatörlüğün, bir sınıfın bir başka sı­ nıfa karşı -dönekler için öylesine tatsız- bir devrimci zor "durumu"nu içerdiği ve böyle bir durum anlamına geldiği, "göze batacak kadar açık" bir gerçektir. "Durum" ile "hükümet biçimi" arasındaki ayrımın saçmalığı, ken­ dini bütün açıklığı ile gösterir. Burada hükümet biçimin­ den sözetmek alıklığın daniskasıdır, çünkü her yumurcak, krallık ile cumhuriyetin iki ayrı hükümet biçimi olduk­ larını bilir. Bu iki hükümet biçiminin hgr ikisinin de, ka- pitalist rejimdeki bütün öbü r geçici "hükümet biçimleri" gibi, burjuva deuletin, yani burjuvazi diktatörlüğünün çeşitlerinden başka bir şey olmadıklarını Bay Kautsky'ye tanı tlamak gerek. Ensonu, hükümet biçimlerin den sözetmek, burada açık açık hükümet biçiminden değil, ama devlet biçimi ya da tipinden sözeden Marx'ı budalaca, ama çok da ka­ ba bir biçimde tahrif etmek demektir. Burjuva devlet makinesini zorla yıkmarlan ve oııuıı yerine, Engels'e göre, "artık sözcüğün gerçek anlamında bir devlet olmayan"200 bir yenisini geçirmeden, proleter devrim olanaksızdır. Kautsky bütün bunları elçabukluğuna getirme, soy­ suzlaştırma gereksinmesini duyar: dönek konumu bunu böyle gerektirir. Bakın ne sefil kaçarnaklara başvurur. Birinci kaçamak . . . "Marx'ın, İ ngiltere ve Amerika'da geçişin barışçıl yoldan. yani demokratik yoldan olabil ece­ ğini düşünmesi de, onun burada bir hi.ikiimet biçimi di.i­ şi.inmediğini tanı tl ar . . . Hükümet biçimi n i n burada hiç bir yeri yok, çünkü burjuva devlet için karakteristik olmayan, örneğin mili­ tarizmin yokluğu ilc ayırdedilen krallıklar, ve onun bütün ayıncı niteliklerin i, örneğin militarizm ve bürokrasiy� , taşıyan cumhuriyetler de vardır. Herkesçe bilinen tarih­ sel ve siyasal bir olgudur bu, ve Kautsky bunu tahrif etme başarısını gösteremeyecektir. Eğer Kautsky ciddi ve dürüst bir biçi mde düşünce yü rütmek isteseydi, kendi kendine şöyle sorardı: Devri­ me ilişkin ve istisna nedir bilmeyen tarihsel yasalar var mıdır? Ve yanıtı da şu olurdu: Hayır, yoktur. Bu. yasa­ lar ancak tipik olan, Marx'ın bir gün ortalama, normal, tipik kapitalizm a nl amında, "ideal" olarak nitelendirmiş bulunduğu şeyi gözönünde tutarlar. " s os Sonra, 70 yıllarında İngiliere ve Amerika'yı konumuz bakımından bir istisna durumuna getiren bir şey var mıy­ dı? Bilimin tarihsel sorunlar düzeyindeki isterlerinden azbuçuk bilgili herkes için, bu sorunun sorulması gerekti­ ği açıktır. Bundan sakınmak, bilimi tahrif etmek, safsa­ talarla oynamak demektir. Bu soru bir kez sorulduktan sonra, yanıttan kuşkuya düşülemez: Proletaryanın dev­ rimci diktatörlüğü, burjuvaziyc karşı uygulanan zordur; ve bu zor özellikle, Marx ve Engels'in (özellikle Fransa'­ da İç Savaş ta ve bu yapıtın önsözünde) birçok kez ve en belirgin bir biçimde açıkladıkları gibi, militarizm ve bü ­ rokrasinin varoluşu ile zorunlu kılınmıştır. Oysa, Marx'­ ın gözlemini yaptığı çağ olan 19. yüzyılın tam da 70 yıl­ larında, tastamam İngiltere'de ve Amerika'da, işte bu ku­ rumların ta kendileridir ki, yok idiler. (Şimdi hem İngil­ tcrc'de, hem de Amerika'da, varlar. ) Dönekliğinin üstünü örtrnek için, Kauisky her adım­ da, sözcüğün tam anlamı ile gözboyacılık yapma zo runda! Ve, bile isteye yapmaksızın, asıl niyetini nasıl açığa vurduğuna dikkat edin ; şöyle yar.mış : "barışçıl yoldan , yani demokra.tik yoldan" ! ! Diktatörlüği.i tanımlarken, Kautsky bütün gücü ile, bu kavramın egemen özelliğini, yani devrimci zoru okur­ dan gizlerneye çalışmıştır. Ve şimdi gerçek ortaya çıkar: sözkonusu olan, barışçıl devrim ile zorlu devrim arasın­ daki karşıtlıkiır. Tavşan işte burada yatar. Kaçaımıklar, sa fsatalar, tah­ rifler; zorlu devrimi savuşturmak, dönekliğini, liberal iş­ çi siyasetinden yana, yani burjuvaziden yana geçişini giz­ lcmek için, Kautsky, bütün bunlara gereksinme duyar. Tavşan işte burada yatar. "Tarihçi" Kautsky tarihi öylesine bir utanmazlıkla bozar ki, esas olanı "unutur": doruk noktası tam da 1870 ile 1880 arasında bulunan öntekelci (premonopoliste) ka' o6 pitalizm, İ ngiltere ve Amerika'da özellikle belirtili olan temel iktisadi nitelikleri nedeniyle, kendini -tüm ölçü­ ler saklı- en yüksek barışçıllık ve liberalizm ile gösteri­ yordu. Emperyalizme gelince, o, yani ancak 20. yüzyılda olgunlaşan tekelci kapitalizm, temel iktisadi nitelikleri nedeniyle, kendini en düşük barışçıllık ve liberalizm ile, militarizmin en yüksek ve en genelleşmiş gelişmesi ile gösterir. Barışçıl ya da zorlu devrimin hangi noktaya de­ ğin tipik ya da olası olduğu incelenirken bunu "gözden kaçırmak", burjuvazinin en bayağı uşağı düzeyine düş­ mek demektir. İkinci kaçamak: Paris Komünü, proletarya diktatör­ lüğü idi; oysa, o genel oy ile, yani burjuvazi seçim hak­ larından yoksun bırakılmaksızın, yani "demokratik ola­ rak" seçilmişti. Ve Kautsky bayram eder: " . . . Marx için [ya ·da Marx'a göre] proletarya diktatörlüğü, proletarya­ nın çoğunluğu oluşturduğu, arı demokrasiden zorunlu olarak çıkan bir durum idi" ( bci ü berwiegendem Prole­ tariat, s. 21) . Kautsky'nin bu kanıtı öylesine eğl endirici ki, gerçek­ ten, itirazların seçiminde gerçek bir embarras de riches� ses* duyuluyor. İ lkin, burjuvazinin en seçme katmanının, kurmayının, kaynağının, Paris'ten Versailles'a kaçmış ol­ duğu bilinir. "Sosyalist" Louis Blanc Versailles'da bulu­ nuyordu, bu da Kautsky'nin, sosyalizmin "bütün akım­ ları"nın Komüne katıldıkları yolundaki sözlerinin yan­ lışlığını gösterir. Paris halkının, biri militan ve siyasal olara� etkin tüm burjuvaziyi biraraya getiren iki savaş­ çı kamp biçiminde bölünmesini, "genel oy" ile birlikte, "arı demokrasi" olarak göstermek gülünç değil mi? İkincisi, Komün, Versailles'a karşı, Fransa işçi hükü­ meti olarak burjuva hükümete karşı savaşıyordu. Fran• Zengi n l i k Hıkınt ı s ı . -ç. o sa'n ı n yaz.gısını kararlaştıran Paris olduğuna göre, "arı demokrasi" ile "genel oy"un burada ne işi var? Marx tüm ülkenin malı olan Fransa Bankasına elkoyınamakla Komiinün bir yanlışlık yaptığıııı düşünürken,2"1 "arı de­ mokrasi" ilkeleri ve uygulamasından mı esinleniyordu '? Hiç kuşkusuz, görülüyor ki Kautsky polisin, insanla­ rın "hep birlikte" gülmesini yasakladığı bir ülkede yazı­ yor, yoksa bu gülme onu öldürürdii. Üçüncü olarak, Engels'in Komiin üzerine, o . . . "arı de­ mokrasi" açısından verdiği şu aşağıd aki yargıyı, Marx ve Engels'i ezbere bilen Bay Kautsky'ye büyük bir saygı ile anımsatmakta kendimi özgür göreceğim : "Bu baylar" (karşı-otoriteciler) "bir devrim görmüş müdürler hiç'? Bir devrim, kuşkusuz olabilecek en otori­ ter şeydir. Nü fusun bir bölümü nün. tiifek, süngü ve top gibi, söz uygun düşerse otoriter a r açlar ı bolca kullana­ rak, kendi iradesini nüfusun öbür bölümüne zorla d ayat­ tığı bir eylemdir bu. Yenen parti, egemenliğini, silahları­ nın gericilerde uyandırdığı korkuya d ay anarak sürdü r ­ me zoru n d ad ı r . Paris Komünü, eğer burjuvaziye karşı si­ lahlanmış bir halkın otoritesini k ull a nm as aydı , bir gün­ den çok tutunabilir miydi? Tersine, onu bu otoriteyi çok az kullanmış olmakla k ın ay aın a z mıyız?mnı Alın size "arı demokrasi" ! Sımflara bölünmüş bir toplumda, genel olarak "arı demokrasi"den sözetmeye kal­ kışan tatsı z tuzsuz ham kafayı, yani ( 40 y ı l ları n ı n Fran­ sız ya da 19 14-1918'in Avrupalı anlamındaki) "sosyal-de­ mokrat"ı, Engels kimbilir nasıl makaraya alırdı ! Ama bu kadarı yeter. K au tsky tarafından ileri sürü­ len bütün saçmalıkları bir bir saymak olanaksız iş, çün. kü tümeelerinin herbiri bir döneklik uçurumu. Marx ve Engels, Paris Komünü üzerine derin bir tah­ lil yapmışlar, onun d eği min i n "varolan devlet makinesi". ni parçalamaya, yıkmaya girişrnek oldu�unu gösterınişler- 508 dir. Bu noktanın onların gözünde öylesine büyük bir öne. mi vardı ki, 1872'de Komünist Manifes to ' ıı un ( y er yer) "eskimiş" programında yaptıkları tek düzeltmeyi bu oluş. turur.2s:ı Marx ve Engels, Komünün ordu ve börokrasiyi kaldırdığın ı , parlamentarizmi kaldırdığını, "o asalak uı• olan devlet"i yıktığım, vb. göstermişlerdir. Oysa, bilgeleı• bilgesi Kautsky, gece takkesi başında, liberal profesörlerin bin kez anlattıkl arı şeyi yine!t•r durur: "arı demokrasi" üzerine masallar. Rosa Luxembourg, 4 Ağustos 1914 günü, Alman sos­ yal-demokrasisinin bundan böyle kokmuş bir ceset ol du­ ğunu söylemekte çok haklı idi. Ü çü ncü kaçamak: "Her ne kadar diktatörlükten b i r hükümet biçimi olarak sözediyorsak da, bir sınıf diktatör­ lüğünden sözedemeyiz. Çünkü bir sınıf, daha önce belirt­ miş· bul unduğumuz gibi, ancak egemen olabilir, ama hü­ kümet edemez . . . " Hiiki.i me>t edenler "örgüt"ler ya da " parti"lerdir. Her şeyi karmakanşık Pdiyursunuz, her �eyi tiksiııç bir biçimde karmakarışık ediyorsunuz bay "Halt-karış­ tırıcı danı şman" ! Diktatörlük bir "hükümet biçimi" değil­ dir - bir· gü lü ııçlükti i r bu ! Ayrıca Marx "hükümet biçi­ mi"nden değil, ama deıılet bi ç i m ya da tipinden süzeder. Bu ikisi aynı �ey değil, ama kesinlikle değil. Aynı biçim­ de, bir sın ıfı n h ükümet ederneyeceği de kesinlikle yanlış; böylesine bir budalalık, ancak burjuva parlamento dışın... da hiç bir şey görmeyen ve "yönetici partiler" dışında hiç bir şeye önem v er m eyen bir "parlamenter salak"tan gp. lebi lir. Av r u p a ' ıı ı n herhangi bir lilkesi, Kautsky'ye ege­ men bir sınıf tarafından hükümet örnekleri verecektir; ortaçağdaki toprak beylerinin durumu, yetersiz örgii tlen­ melerine karşın , böy! e ol m uş t ur. Özetleyelim. Kaııtsky, Marx'ı bayağı bir liberal d u­ r umuna getirerek, prol ı>tarya d i ktatörlü ğ i i fikrini en gö509 rülmemiş biçimde bozmuş, yani kendisi, "arı demokrasi" üzerine yavan sö1.ler döktürerek, burjuva demokrasisinin sınıf içeriğini gizleyip gölgelendiren, her şeyden çok ezi­ len sınıfın devrimci zorundan korkan bir liberal düzeyine düşmüştür. "Proletaryanın devrimci diktatörlüğü" fikri­ ni, ezilen sınıfın eziciler üzerinde devrimci zor kullan­ masını ortadan kaldıracak biçimde "yorum"layarak, Ka­ utsky, Marx'ın liberal bÔzulması dünya rekorunu kırmış­ tır. Dönek Bernstein, artık dönek Kautsky yanında an­ cak bir fino köpeği olarak görünüyor. Ekim 1 9 1 8'd<'. en gee 10 K:ısım 1 9 1 8'de yazılmı�tıı· ''Konıilnlst" Y:ıyınlan t:ırafındnn, 1918'de Moskov:ı 'd:ı bmşiir olar:ık yayınılanmıştır AVRUPA VE AMERiKA İŞÇİLERİNE MEKTUP (PARÇA) . . . Tarihsel ve evrensel planda, "Sovyetler iktidarı". proletarya diktatörlüğünün gelişmesinin ikinci adımı, ya da ikinci evresidir. Paris Komünü, onun ilk adımı idi. Ko­ münün içerik ve önemi üzerine Marx tarafından Fran­ sa'da Iç Sa v aş'ında verilmiş bulunan dalıice tahlil, Komü­ nün yeni tip bir devleti, proleter devleti yarattığını gös­ termiştir. Her devlet, en demokratik cumhuriyet dahil, bir sınıfın bir başka sınıf tarafından baskı altında tutul­ masına yönelik bir makineden başka bir şey değildir. Pro­ leter devlet, burjuvazinin proletarya tarafından bastırıl­ ması için bir makinedir; ve bu bastırma, büyük toprak sahipleri ve kapitali stlerin, tüm burjuvazi ve onun bütün 51.1. kuyruklarının, bütün sömürücülerin, alaşağı edilmeleri başladığı zaman, mülksiizleştiricilerin ınülksüzleştirilme­ si başladığı zaman, gösterdikleri zorlu, amansız, hiç bir şey önünde durmayan direnç nedeni ile. zorunludur . . . 2 1 Ocak 1919 günü yazılınıştıı· 24 Ocak 1919 gi.lnü Pnıvda n• lG'cla ve Merkez Y-ürütme Komitesi lzvestla'Rı n• 16'da yayımlarımıştır BURJUVA DEMOKRASİSİ VE PROLETARYA DİKTATÖRLÜÖÜ ÜZERİNE, 4 MART 1919 GÜNÜ KOMÜNİST ENTERNASYONAL I. KONGRESiNE SUNULAN TEZLER VE RAPOR (PARÇA) 5. İşçi y ığınların ın ona karşı içten ve sıcak bir sevgi beslediklerini bildikleri i ç in kendini sosyalist göstermek is­ teyen herkes tarafından sözlerle göklere çıkarılan Paris Ko­ münü, burjuva parlamentarizmi ve burjuva demokrasisi­ nin, ortaçağa oranla son derece ileri, ama proleter devrim çağında tepeden tırnağa zorunlu olarak yeniden düzeltil­ meleri gereken bu kurumların, tarihsel olarak saymaca (conventionnel) niteliği ile sınırlı d eğerin i çok çarpıcı bir biçimde göstermiştir. Koroün ü n tarihsel anlam ve öne­ mini herkesten daha iyi değerlendirmiş ve tahlilinde, ezilen sınıflara, varlıklı sınıfl arın halkı parlamentoda "temsil edecek ve bastıracak" (ver-und zertreten) vekil, , lerini birkaç yılda bir kez seçme hakkının verildiği bur­ juva demokrasisi ve burjuva parlamentarizminin sömü­ rücü niteliğini göstermiş bulunan, Marx'ın ta kendisi­ dir.264 Sosyalizm dönekleri , "genel olarak demokrasi" üze­ rindeki eski burjuva yavelerini dillerine dolayarak, Pa­ ris Komünü deneyi ile onun somut derslerini, tam da bü­ tün dünyayı kucaklayan sovyetik hareket, herkesin gözleri önünde Komünün başladığı işi sürdürdüğü şu sırada, unu­ tuyorlar. Komün hiç bir zaman parlamenter bir kuruluş olmadı. 6. Sonra, Komünün önemini oluşturan şey, burju­ va devletin bürokratik, adli, askeri, polissel aygıtını tepe­ den tırnağa parçalamaya, yıkmaya, ve onun yerine işçi yığınlarının, yasama ve yürütme güçlerinin ayrılığını ta­ nımayan özerk bir örgütünü geçirmeye girişmiş bulun­ masıdır. Güncel bütün burjuva demokratik cumhuriyet­ ler, sosyalizm döneklerinin gerçeği tefe koyarak proleter olarak nitelendirdikleri Alman cumhuriyeti dahil, bu dev­ let aygıtını korurlar. Bundan ötürü, "genel olarak demok­ rasi"den yana çığlıkların, burjuvazinin ve onun sömürü­ cü ayrıcalıklarının savunmasından başka bir şey olmadık­ ları, bir kez daha göze çarpar. 19. Eski aygıtı, yani kapitalizm altında, hatta en de­ mokratik cumhuriyetlerde bile, kaçınılmaz olarak varlı­ ğını sürdürmüş ve sürdürecek olan, ve gerçekte işçiler ve emekçilerden yana demokrasinin kurulması karşısında en büyük engeli oluşturan bürokratik ve adli burjuva aygı­ tı bir seferde parçalama ve yıkmaya yalnız sovyetik dev­ let örgütü gerçekten yeteneklidir. Paris Komünü bu yol üzerinde ilk adımı, tarihsel ve evrensel bir anlam ve önem taşıyan ilk adımı attı, ve Sovyetler iktidarı da ikincisini. 6 Mart 1 9 1 9 g ü n ü Pravda no 5 1 ile Merkez Yürütme Komitesi lzvestia'sı n° 51'de yayımlanmıştır AÇlKLAYlCI NOTLAR ' Uluslararası Emekçiler Derneği [Birinci Enternasyonal -ç.] Genel Konseyinin Fransa'da iç savaş üzerindeki çağrısı, bilimsel komünizmin önem!i yapıtlarından biridir. Marksist ötretinin sınıflar savaşımı, devlet, devrim ve proletarya dik­ tatörlüğü üzfil'indeki savları, bu yapıtta, Komünün öğrettiği şeyler temeli üzerinde, yeni bir açındırma bulurlar. Paris Komününün ilanından hemen sonra, Marx bu ko­ nudaki Alman, İngiliz ve Fransız gazete makaleleri, Paris'ten gelen mektuplardaki bilgiler vb. gibi bütün verileri toplar ve titizlikle irdeler. Genel Konseyin 18 Nisan 1871 günlü oturu­ munda, tüm Ent&nasyonal üyeleri için, "savaşımın Fransa'da­ ki genel eğilimi" üzerine bir çağrı (Adresse) yayınianmasını önerdi; bu çağrıyı yazmakla görevlendirildi. Marx bundan son­ ra hemen işe koyuldu ve bütün mayıs ayı boyunca çalışma- sını sürdürdü; Fransa'da İç Savaş'ın birinci ve ikinci taslakla­ rını yazdı ve daha sonra kesin metnin düzenlenmesine giri§ti. 30 Mayıs 1871 günü, Paris'teki son barikatın da dü§mesinden iki gün sonra, Genel Konsey, Marx'ın okumuŞ bulunduğu Fransa'da İç Sava§ metnini oybirliği ile onayladı. Fransa'da İç Savaş, 13 Haziran 1871 günü, Londra'da İn­ gilizce olarak yayımlandı. Birinci baskı çabucak tükendiğin­ den, az sonra i§çiler arasmda indirimli fiyatla satılan ikinci bir İngilizce baskı yayımlandı. Marx bu baskıda, ilk baskıda bulunan dizgi yanlı§lıklarını düzeltti; "Ekler"e ikinci bir belge eklendi. Genel Konseyin çağrıyı imzalayan üyeler listesinde bazı değişiklikler oldu: burjuva basında çağrı ile uyuşmaz­ lıklarını dışavurmuş ve Genel Konseyden ayrılmış bulunan trade-unioncu Lucraft ve Odger'in :ıdları silindi ve Genel Kon­ seyİn yeni üyelerinin adları eklendi. Ağustos 187 1 'de, Fransa'­ da İç Savaş ın, Marx'ın daha önceki baskılarda bulunan bazı yanlışlıkları düzelttiği üçüncü bir baskısı yayımlandı. 1871 ve 1872 yıllarında, Fransa'da İç Savaş, Fransızca, Almanca, Rusça, İtalyanca, ispanyolca ve Hollandacaya çev­ rildi, çeşitli Avrupa ülkeleri ve ABD'de devirli basında ve ay­ rıbasımlar biçiminde yayımlandı. Engels tarafından yapılan Almanca çeviri, Almanya Sos­ yal-Demokrat Partisi ( ayzenahçılar) merkez organı Der Volk­ sstaat gazetesinde Haziran-Temmuz 1871'de, ve kısmen Enter­ nasyonalin İsviçre'deki Alman seksiyonları organı Der Vor­ bote dergisinde (Ağustos-Ekim 1871 sayısında) , sonra da Le­ ipzig'de broşür biçiminde yayımlandı. Metni çevirirken, En­ gels onda bazı küçük değişiklikler yaptı. 1 876'da, Paris Koroü­ nünün beşinci yıldönümü nedeniyle, İç Savaş'ın, metne bazı belginlikler getirilmiş bulunan yeni bir Almanca baskısı ya­ yımlandı. 1891'de, Fransa'da İç Savaş'ın, Paris Komününün yirmin­ ci yıldönümü için yeni bir baskısını hazırlarken, Engels met­ ni bir kez daha gözden geçirdi ve yeni bir giriş yazdı. Engels bu baskıda, Uluslararası Emekçiler Derneği Genel Konseyini, Fransız-Alman savaşı üzerine, daha sonraki baskılarda Fran­ sa'da İç Savaş ile birlikte yayımlanması adet olan Marx tara­ fından yazılmış birinci ve ikinci çağrısına da yer verdi. Fransa'da İç Savaş, Fransızcada ilk kez olarak Brüksel'­ de, Enternasyonalin Belçika seksiyonlar organı Internationale gazetesinde, Temmuz-Eylül 187 1'de yayımlandı. 1872'de, Brük' 6 scl'dc, kendisine ulaştırılan provalarda birçok düzeltmeler ya­ pan ve birçok parçaları yeniden çeviren Marx tarafından göz­ den geçirilmiş bir çeviride, Fransızca bir ayrıbasım yayım­ Iaııdı. Fransa'da İç Savaş'm ilk Rusça çevirisi 187l'de Zürih'te yayımlandı; bu metin sonradan birçok kez yeniden basıldı ya d a teksir edi l d i . 1905'te, Fransa'da İç Savaş, 1871 Almanca bas­ kısından çevril erek , V. Lenin i n yönetimi altında Ru sça ola­ rak yayımiandı ( "Brevestnik" Yayınları, Odesa ) . - 35, 72. 3 Bu giri ş, Marx'ın yapıtının, 189l'de, Almanya Sosyal-De­ mokrat Partisi ta rafı ndan Paris Komününün 20. yıldönümü nedeniyle yayımianmış bulunan Almanca üçüncü baskısı için Engels tarafından yazılmıştır. Engels, Paris Komünü deneyi ilc onun Fransa'da İç Savaş t a Marx tarafından yazılan teorik genelleştirilmesin i n tarihsel anlam ve önemini belirttikten son­ ra, özellikle Komün üy esi blankiciler ile prudoncuların etkin­ liği üzerinde durarak, Paris Komünü tarihi i le ilgili bazı kat­ malarda bulunuyordu. - 37. 3 Louis Bonaparte'ın 1 8 Brumaire'i Aralık 1851-Mart 1852 arasın d a yazıldı. Fransa'daki 1848-1851 devrim olaylarının tah­ liline dayanan M ar x bu ya pıt ta tarihsel materyalizmin, sınıf­ lar sava�ımı ve prolei.Pr devrimin, prol eta rya diktatörlüğünün başlıca sa vlarm ı açındırı r. Muzaffer p rol et a ry a için burjuva d evl et makinesini kırma zorunluluğu ü zer i ndek i , Fransa'da Iç Savaş ta açındırılmış bulunan ter., ilk kez olarak bu yapıtta formüle ed i l mi ş bulunur. Bkz: Ka rl Marx, Louis Bonaparte'ın 18 Brumairc'i, Sol Yay ı n l arı. A nk ar a 1976. - 38, 366. • Sözkonusu ol a n Alman halkının, N apoleon egemenli!lne k <ınıı ulusal kurtuluş sava şı d ı r ( 1 8 13-1814) . - 38, 59. 8 Alın a n gerici çevreleri, napolyoncu Fransa'ya karşi sa­ vaşl arı izlcyPn dönemde, Alman devletlerindeki gerici rejime karşı (,'ıkan ve Almanya'nın birl eşti r il mesi n i isteyerek siyasal gösterilPr düzenleyen muhalefet hareketi ü yelerine demagog a d ı n ı VC'riyorlardı. Bu hareket esas olarak aydınları ve ö�ren­ cileri, iizellikle j im nasti k derneklerini ilgilendird i . Kamu gUçlel'i "demagog"ları kovuşturdular. 38. • SosyalistZere karşı olağanüstü yasa, Alma n y a d a 21 Ek i m 1 878'de kabul edildi. Tüm sosyal-demokrat örgütler, i şçi yığın iirgütleı·i, i şçi basını y asakl a n dı sosyalist yayınlara elkondu, sosyal-demokratlar baskı altına alındı. İşçi hareketinin baskı­ sı al tın d a 1 Eki m 1 890 giinii bu yasa kald ı rıl d ı . - 38. ' . ' , ' , - ' , , ı 7 Belleviıle, aynı addaki bir tepe üzerinde. Komünün son savunma yeri olan Paris işçi mahallesi. Mayıs ı87 l'de bu ma­ hallede sokak savaşları verildi. - 39. • Paris proletaryasının, Fransız burjuvazisi tarafından ca­ navarca bastırılan, 23-26 Haziran arasındaki kahramanca ayak­ lanması. Bu ayaklanma, proletarya ile burjuvazi arasındaki büyük iç savaş tarihinde ilk ayaklanmadır. Haziran ayaklan­ masİnın yenilgisi, Avrupa'da karşı-devrimin bir saldırı işare­ ti oldu. - 40, 69, 79, 89, 1 06, 148, 292, 300. • Orleancılar, Temmuz 1 830 devriminden sonra iktidara ge­ len ve 1848'de devrilen, Bourbon'lar hanedanının küçük kolu olan Orleans ailesi yandaşları; bunlar mali aristokrasİ ile bü­ yük burjuvazinin çıkarlarını temsil ediyorlardı. Lejitimistler, ı 792'de devrilen Bourbon'ların yandaşları, büyük toprpk soyluluğu ile yüksek din adamları katmanının çıkarlarını temsil ediyorlardı ; parti, ı830'da, bu hanedanın .ikinci dirili şinden sonra oluştu. İkinci i mparatorluk boyunca ( 1 852-1870 ) , halk desteğinden yararlanmayan lejitimistler, siyasal yergiler yayımlamakla yetindiler; yeniden etkinliğe 1 87 1 'de, karşı-devrimci güçlerin Paris Komününe karşı genel seferberliği sırasında geçtiler. Bonapartçılar, Birinci ( 1804-18ı4) ve İkinci İmparator­ luğun yıkılmasından sonra, Fransa'da Banapartlar hanedanının yeniden · kurulması yandaşları. - 4 1 , 69, 82, 1 19, ı67, ı 75, 248. 10 Burda, ı o Aralık 1 848'den sonra Fransız cumhurbaşkan­ lığı görevinde bulunan Louis Bonaparte tarafından gerçekleş­ tirilen 2 Aralık 1851 hükümet darbesi sözkonusu ediliyor. Ül­ kenin yasama meclisi ve Danıştay gibi başlıca örgenlikleri o gün dağıtıldılar. Birçok milletvekili tutuklandı, otuziki ilde sıkıyönetim ilan edildi, sosyalist ve cumhuriyetçi l iderler Fran­ sa dışına atıldılar. 14 Ocak günü, iktidarı başkanın ellerinde toplayan yeni bir anayasa oylandı ; 2 Aralık 1852 günü de, Louis Bonaparte, Napolcon III adı altında, Fransızların impa­ ratoru ilan edildi. - 41, 70, 98, ı 70. 11 1866 Avusturya-Prusya Savaşı, Prnsya'nın zaferi ile, bu iki ülke arasındaki uzun bir yarışmaya son verdi ve Prnsya'­ nın desteği altında Almanya'nın birleşmesini önceden belirle· di. Prusya, İtalya ile ittifak kurduğundan, birçok Alman dev· leti Avusturya'nın yanındaydı. Prag Barış Antiaşması uya­ rınca, Avusturya Schleswig-Holstein dükalığı üzerindeki haklarını Prnsya'ya devrediyor, ona önemsiz bir ödenti ödü- sı. B yor v e Venedik'i de İtalya'ya bırakıyordu. Viyana kongresi ta­ rafından 1 8 1 5'te kurulan ve otuzdan çok Alman devletini bi­ raraya getiren Cermen Konfederasyonu dağılıyor, ve onun ye­ rine, Avusturya olmaksızın, ve Prusya'nın desteği altında, Ku­ zey Almanya Konfederasyonu kurulmuş bulunuyordu. Prus­ ya, Hanover krallığım, Hessen-Kassel seçici prensliğini, Nas­ sau Büyük-Dükalığını ve Main-üzeri-Frankfurt özgür kentini kendine katıyordu. - 42. 12 1 ve 2 Aralık 1 870'te, Sedan'da, Fransız-Alman savaşı­ nın, Fransız birliklerinin çözülmesi ile sonuçlanan kesin ça­ tışmalarından biri oldu. Fransız komutanlığı tarafından 2 Ey­ lül 1870 günü imzalanan teslim şartıaşması gereğince, 5 Ey­ lül 1870'ten 19 Mart 187 l'e değin, Prusya krallarının şatosu olan Wilhelmshoehe'de enterne edilen Napoleon III başta ol­ mak üzere, 80.000'den çok Fransız er ve subayı kayıtsız şart­ sız teslim oldular. Scdan bozgunu İkinci İmparatorluğun yıkı­ lışını çabuklaştırdı ve 4 Eylül 1870 günü Fransa'da cumhu­ riyet ilan edilmesi s o nu cu n u verdi. - 42, 62, 80, 1 93. 13 Burda sözkonusu olan şey, Versailles'da 26 Şubat 187 1 günü bir yanda Thicrs ve .Jules Favre, ve öte yanda da Bis­ marck olmak üzere imzalanmış bulunan Fransa ve Almanya arasındaki barışın luızırlıklarıdır. Fransa, Almanya'ya Alsas ile Loren'in doğusunu bı rakıyordu ve !i milyar franklık bir savaş ödentisi ödeyecekti ; para ödenenc değin, ülkenin bir bö­ lümü Alman işgali altında k a l a c ak t ı. Kesin barış antıaşması 10 Mayıs 1 87 1 günü M a i n - ü zeri -Frankfurt'ta imzalandı. - 43, 1 58, 165. " Mareşal Bazu i n e b i rl i k l eri Ekim l 870'te, kenti kuşatan Alınan bi rlikleri k arşıs ında, Metz'de teslim oldular. Daha son­ ra, Metz'de (ve Serlan'da) tutsak olan Fransız askerleri, Pa­ ris KomününUn kanl a r içinde bastırılması için kullanıldılar. - 46, RO. 15 Uluslararası Rmc/cçilcr Derneği (Birinci E nternasyonal ) , Marx ve Engels tarafından yönetilen bu dernek ( 1 864-1876 ) , proletaryanın i l k büyük örgütü oldu. Enternasyonal, başlıca kapitalist ülkelerin öncü işçilerine bilimsel sosyalizm düşün­ celerini tanıttı ve "emekçilerin sermayeye karşı devrimci sal­ dırısını hazırlamak için dünya emekçiler örgütünün temelleri­ n i " attı (V. Lcnine, CEıwres, Paris-Moscou, s. 29, s. 309 ) . 48, 1 33, 298, 299, 326, :H6, 3!15, 358, 363. İdee gcneralc de la r�volution au XIX. siecle 18 Proudhon, , 519 ( 1 9. yüzyılda genel devrim düşüncesi) , Paris 1851. Marx'tan Engels'e 8 Ağustos 1851 tarihli bir mektupta ve Engels'in Proudhon'un "19. Yüzyılda Genel Devrim Düşüncesi" Kitabı­ nın Eleştirel Tahlili yapıtında (Marx-Engels Arşivleri, c. X, s. 5-34) yazarın düşüncelerinin bir eleştirisi bulunur. 49. 17 Possi bilistes (olanakçılar ) , Fransız sosyalist hareketi içinde, 1882'de Fransa Sosyalist Partisinin bölünmesine yolaçan Brousse ve Malon tarafından yönetilen oportünist akım. Bu akımın liderleri, sadece elde edilmesi olanaklı olan şeyi elde etme yolundaki reformist ilkeyi benimsemişlerdi; takma ad­ ları da burdan gelir. 49. 18 Engels'in Giriş'inin, Alman sosyal-demokrasisinin teorik dergisi olan Neue Zeit'taki ilk yayımlanışı sırasında, yazıku� rulu, metinde bir değişiklik yapmakta sakınca görmedi: elyaz..ı masının son paragrafında kullanılan "sosyal-demokrat ham­ kafa" ( "le p h ilist i n social-democrate") deyimi yerine "Alman hamkafa" ( phi li st i n allemand") deyimi kondu. Engels bu keyfi değişiklijti onayiamaclığını bildirdi, ama büyük bir ola­ sılıkla bu yapıtın aynı zamandaki yayımlarında ayrılık gör­ mek istemediitinden, ayrıbasımda değiştirilen sözcüklere do­ kunmadı. Bu baskıda asıl ınıüne uyulmuştur. 53. 19 muslararası Emekçiler Derneı:tinin Fransız-Alman Sava­ şı "Ozerine Birinci Çağrısı, Marx tarafından 1 9-23 Temmuz l870'te yazıldı. 19 Temmuz 1870 günü, çatışmalann başlama­ sından sonra, Genel Konsey, Genel Konsey Sürekli Komite­ sinin 23 Temmuzda kabul etti;:!i ve Genel Konseyin de 26 Tem­ muz 1 870 günü oybirli ği ile onayladı!ı çalrının yazılması işi­ ni Marx'a verdi. Çai!rı ilk kez Pall Mall Gazette'de (n° 1 702, 28 Temmuz 1 870) ve birkaç gün sonra da broşür olarak ( 1 .000 nüsha) İngilizce yayımlandı. Ça!rı, İngiliz taşra gazeteleri ta­ rafından tamamen ya da kısmen yeniden yayımlandı. İlk yayın v e ayrıbasım çabucak tükendi!inden, Genel Konsey 2 Ağustos 1 870 gii n li ek bir baskı yayımlamayı ka­ rarlaştırdı. Çağrı, ilk yayındaki yanlışlıkların düzeltilmesin­ den sonra, Genel Konseyin Fransız-Alman savaşı üzerine ikin­ ci çağrısı ile aynı zamanda, Eylül 1 870'te İngilizce olarak ye­ niden yayımlandı. Genel Konsey, 9 Ağustos günü, birinci ça�ıyı Almanca ve Fransızcaya çevirmek ve yaymakla görevli bir komisyon atadı. Çağrı, Leipzig'de, 7 Ağustos 1 8 70 günlü Der Volksstaat gazetesinde, ilk kez olarak Almanca yayımıandı (W. Liebk- - " - 2 necht çevirisi ) . Çcviriyi gördüğ ü zaman, Marx onu düzeltti ve metnin yarısından çoğunu yeniden çevirdi. Çağrı Ağustos 1870'te Cenevre'de Der Vorbotc dergisinde Almanca olarak ya­ yımlandı ve broşür olarak da çıkarıl d ı . 1 89 1 yılında, Paris Ko­ mününün 20. yıldönümü ned e n i yl e , Engels, Fransa'da Iç Sa1Jaş'ın, Berlin'dc, sosyal-demokrat Vorwiirts gazetesi yayınla­ rı tarafından yayımlanan Almanca baskısında, Genel Konse"'­ yin birinci ve ikinci çağrılarını da yayımladı. Birinci ve ikin­ ci çağrıların ç evi r isi . o zaman Engels tarafından gözden ge­ çirilmişti. Çağrı, Ağustos 1 R 70'te, En ter n asyonali n , İsviçre'nin l<'ran ·­ sızca konuşulan bölgesinin organı olan Egalite gazetesinde, ve Derneğin Belçika orgnnları olan Tnternationale ve le Mirabeau gazetelerinde Fransı z c a nl arak yayımlandı . Çağrı, aynı za­ manda, Genci Konsey i ı ı hir komisyonu tarafından yapılmı� biı· çeviridc. Fransızca h i ı· l ıro�ür h i çiminrlc de yayımlanmıştı. Birinci ç a ğrı ı ı ı n Rusça ç ev i r i s i , Cenevrc'de, En t erna syo ­ nalin Rus seksiyonu organı olan Narodnoyc Dyelo gazetesin­ de, A ğustos-Eylül 1 R70't<' yayıınlan cl ı . 1905'te, birinci ve ikin ­ d çağr ı lar . V. İ. Ll'ni n'in yön el i m i nilı nda ya y ı mı a m ı n vc 1 87 1 Aimanca ba skıs ın a görr �·cvrilcn Frmı.ç a'da fr: ,c;n ı•aş il<' bir­ l i ktc yayımi and ılar (not l 'e bak ı n ı z ) . Fransız-Alınan savaşı üzerine birinci ve ikinci �·ağrılar. sonradan Franıın'da İ<� Sa1ıaş ile birlikte Rusçada birçok hz yayımlandılar. 54. 20 Ulu slarara s ı Emekçiler Derneği açılış töreni çağrısı ( not 1 5'e bakıııız) Marx t a ra r ı ı ı rl a ı ı Ek i m 1 R64'te, Dernek'in kurul­ masından a z s o n ra yazılmı�. v e onun ilk belge-programı ol­ muştu r . Bu çağrı , p r ol e taryan ı n kapitalist toplumdaki durumu Uzerine kısa bir ö z e t vcriyor ve savaşımını n görev ve amaç­ l a rı nı (uluslararası ilişki lı·ı· alanındakiler dahil ) kolay anla­ şılır biı· lı i d m alt ı n d a b<?l irtiyordu. Çağrı. 1 Kasım 1864'te, En­ ternasyonaliıı ilk yö ııctim org a nı olan G eçici Komite tarafın­ dan oybirliği il c oııayl unınıştır. --- �ifi . 21 Mayıs 1 R 70't e. Napnil-on Til lıiikümcti, nüfusun ı.:eıı i ş k a l.­ manl a rı n d a rlerin hoşnutsuzluk uyandıran İkinci İmparator­ luğun sallanan rej im i n i peki�tirmek düşüncesi ile, bir plebisit düzenledi. Sorulan sorular öylesine kaleme ahnmıştı ki. tüm d emokrati k reformlara karşı çıkmaksızın, kimse İkinci İmpa­ rut'o rlutıun s i y a se ti kar�ısı ıı daki k ı ıı ;:ı m asıııı d i l e gctiremiyor­ du. Bn d ı• ııı ago ji k nıancvı·:.ı ya k a r� ı n . plchisit.. rejime k a r::ıı t güçlerin artışını gösterdi. ·-- Plebisiti hazırlarken, hü kümet, işçi hareketine karşı ge­ ni� bir baskı kampanyası düzenledi, i şçi örgütlerine karşı diz­ ginsiz bir karaçalma işine gi rişti : işçi örgütlerinin crekleri, ol­ duğundan başka türlü gösterildi ve "kızıl tehlike" bayrağı sallanarak orta katmanların korkutulmasına çalışıldı . Enternasyonalin Paris l•'ederasyonu ile Paris işçi sendi­ kaları birlikleri Federal Odası, 24 Nisan 1870 günü, Paris'te, bonapartçı plebisit manevrasının içyüzünü açıklayan ve işçi ­ lere plebisite katılmamalarını öğütleyen b i ı· bildirge yayınla­ dılar. Plebisitin öngiinü, Paris J<'ederasyonu üyeleri, polis ta­ rafından düzenlenen, Napoleon III'ü öldürme ereğiyle komplo hazırlama suçlaması ile tutuklandıla_r ; bu, Fransa'nın birçok kentindeki Enternasyonal üyelerine karşı hemen baskı ön­ lcmlerine girişen hükümet için lıir bahane oldu. Paris Fede­ rasyonu üyelerinin duruşması ( 22 Haziran-5 Temmuz 1870) suçlamanın yalancı niteliğini ortaya koydu; gene de birçok Enternasyonal üyPsi, salt Enternasyonal üyesi oldukları için hapis cezasına �·arptırıldılar. Enternasyonalin Fransa'daki ko­ vuştunılması, işçi sınıfında sert protestolara yolaçtı. - 55. " J<'ransız-Alman savaşı 1 9 Temmuz 1 870'te başladı. - 55. ("Uyanış" ) , sol cumhuriyctçilerin organı (ilkin "' Revcil haftalık, sonra 1 869 Mayısından başlayarak günlük) . Paris'teı 1 868 Temmuzundan 1870 Ocağına kadar yayımlandı. Ekim 1 870'te, ulusal savunma hükümetine karşı konum aldı. Marsemaise ("Marsilyalı " ) , sol cumhuri yetçilerin organı; Ekim 1 869'dan Eylül 1870'e değin Paris'te günlük olarak çık­ l ı . Enlernasyonalin etkinliği ve i şçi hareketi üzerine bilgiler yayımladı . - 56. 21 On Aralık Derneği (koruyucusu Louis Bonaparte'ın, 10 Aralık 1 848 günü cumhurbaşkanlığına seçilmesini amınsatmak için böyle adlandırılmı ş ) , 1 849 yılında kurulan ve her şeyden önce toplumdaki yerini yitirmiş siyasal serüvenci askercil (mi­ litarisl) çevrelerin temsilcileri . vb. gibi öğelerden bileşik giz­ li bonaparlçı dernek sözkonusu edil iyor. Kasım 1 850'dc biçim­ sel olarak dağıtıldıktan sonra da, dernek, etkinliğini sürdür­ dü : üyelerinden bazıları bonapartçı bir propaganda yürüttü ve 2 Aralık 1 8 5 1 hükümet darbesine katıldı. Marx, Louis Bona­ parte'ın 18 Brumaire'i adlı yapıtındu On Aralık Derneği üze­ r i ne ayrıntılı bir betimleıne yapar. Louis Napoleon Bonaparte'ın sNiivenci planlarını des­ leklemek ü zere, polisi n elbirliği ile, 15 Temmuz 1 870 günü 5 22 şovence bi r gösteri düzenlenmişti. - 57. 2' (Königgratz, bugün Hradec Kralove adı i lc de tanınan) Sadowa savaşı, bir yanda A vus t ur y a ve Saks o nya birlikleri ile, öte yanda da Prusya birlikleri arasında, 3 Temmuz 1866'­ da Bohemya'da oldu, ve Avusturya-Prusya savaşının sonucu­ nu belirledi ( not l l 'c b akın ız ) - 57. 2 8 Uluslararası Emekçiler Derneği Genel Konseyinin Fran­ sız-Alman Savaşı Üzerine İkinci Çağrısı, Marx tarafından 6-9 Eylül 1 870'te yazılmıştır. 6 Eylül 1 870 günü, Enternasyonal Genel Konseyi, İkinci İmparatorluğun yıkılınası ve sava�ın yeni bir evresinin baş­ laması üzerine oluşan durumu inceledi, ve Fransız-Alman sa­ vaşı üzerine ikinci bir çağrı yayınlamayı kararlaştırdı; Marx'ı da kapsay a n bir k omi sy o n bu erekle özel olarak atandı. Çağ­ rıyı yazmak i ç i n , Marx, Engels tarafından gönderilen ve Prus­ ya m i li ta ri s t , toprak a ğa l a rı ve burjuvalarının, Fransız top­ raklarını ilhak etme is teği n i stratejik düşüncelerle doğrulama­ ya çalışma girişimlerinin içyüzünü açıklayan gereçlerden ya­ rarlandı. Çağrı metni , Genel Konseyin olağanüstü bir oturu­ munda O J Eylül 1870) oybi rl iği i l c onaylandı ve sözünii et­ memekte hemen hemen oybirliği gösteren Londra'nın bütün burjuva gazetelerine gönderildi . Çcığrı, 1 ı ve ı:ı Eylül gün­ leri, broşür biçimi a ltın d a İngilizce yayıml andı ; eylül sonun­ da, birinci baskıda sa p l cı n aıı baskı yanlışlıkları düzeltildikten sonra ve redaksiyon düzeltmeleri ile, b i rinci ve ikinci çağrı­ lar birarada yayımlcındılar. Karl Marx, Alman iş�· i ler i ı ı c y ö neli k birkaç lii m cc cldc­ yerek, am a ba�ka bazı parçaları da çıkararak, ikinci çağrıyı Alman c ay a çevirdi. Çe vi r i , 21 Eylül 1 870 günü Der Volksstaat gazetesinde ve Ekim-Kasım 1 870'te de Der Vorbote dergisin­ d e yayıınland ı ; Cenevre'de d e broşür biçiminde çıkarıldı. En­ gels, 1891 'dc, i k i n c i çağrıyı Frcınsa'da İç Savaş'ın Almanca baskısında y ay ın l at tı ; bu b a sk ı i çin çeviri Engels tarafından gözden geçirildi. İkinci çağrı Ekim 1 8 70'te International ve Egalite gaze­ telerinde Fransızca olarak yayımiandı (parçalar) . Rusça ilk kez olarak, V. İ. Lenin'in yönetimi altında Almanca baskıya göre çevrilmiş bulunan Fransa'da İç Savaş m etni ile birlikte, 1905'te yayımlandı. - 6 1 . 27 Almanya, 1806 Ağustosuna d e ğ i n, 1 O . yüzyılda kurul m w� ve imparatorun yüce iktidarını tanıyan feodal prenslikler ile . 5 -.) ., ., özgür kentlerden oluşan Kutsal Roma-Cermcn İmparatorlu­ ğu'nun bir parçası idi. - 63. 21 Brandebourg Seçici Prensl i ğ i , lfi ! El y ı l ı n d a , 16. yüzyılda tötonik ve Polanya krallığına b a j:! ı m lı topraklar ile ku rulmuş bulunan Prusya dükalıi!ı (Do!tu Prusya) ile birleşti. · Prusya dükası olan Brandebourg Seçici Prensi, 1657'ye değin Palon­ ya bağırolısı kaldı; o tarihte, Prusya yurtluklan üzerindeki egemenlik haklarınııı tanınması n ı sağlamak için, Polanya'nın İsveç'e karşı savaşteıki ,güçlüklerinrlcn yararlandı . - 64. •• Tilsitt Antlaşması, napolyoncıı Fransa ilc, savaşı yitiren Fransız düşmanı dördüncü koalisyon üyeleri olan Rusya ve Prusya arasında, 7-9 Temmuz 1807'dc i mzalandı . Barış koşul­ ları, topraklarının büyiik bir höliimünün hudandığını gören Pru sya için son dcreec rı,l!ı rrl ı . Rusya hi�· hir toprak y i t. i mine ı ığramıyor, :ınıa Fraııs:ı'nın Avrupa'daki konumlarının güç­ lenınesini kabul f'f me \'P İn,giltl're'nin k ı t;ı ablu kası n a katıl ­ ına zorundıı kalıyonh ı . Napolf.on T t ar a f ın d a n dayatılan ya ğ ­ ma barışı Al m a n hal k ı arası nda biiyük hir hoşnutsuzlu�a yo­ l açtı ve napolyoncıı egemenliğe k ar ıı ı 1 R 1 3'tc başlayan kurtu­ l u� h a r f' k c ti ki ıı ortamı h a z ırla d ı . - - Cı !i, 1 66 . •• 7'iitonla r, kuşkusuz cerma n i k k1ikenli <'ski halldar: adla­ r ı bazan g pn el olarak Almanları adl andırmak için kul l a n ı l ır. Marx bur ad a bu sözcüğün Alman m illiyetçileri tarafından kul­ l anılmasına alaylı bir anıştırmada bulunuyor. -- 66. '1 Ekim 1 865'te, Biarritz'deki bir görüşme sırasında, Bis­ ınarck, NapoU•on TII'ten, Prusya ili' İtalya arasında bir i ttifak \'l' Pnısya i l c Avıısturyıı arasında rlıı b i r savaş i çin Fransa'nın onay ı n ı sağlarl ı . Napoıt•on TIT. Prıısya'nın hir b ozgu n a uğra­ m ası d u rum ı ın d ıı , çatışmaya l<('ndi yararına k a t.ılahilmeyi hl'­ saplıyordu. Frans;ı iii' P rusy a arası ndaki 1870- 1 8 7 1 s av aş ının h a � ı n ­ da, Rusya Dışişleri Bakanı Gorçakov, RC'rlin'de Bismarck ilc l<cnrl i si arasında ya p ı la n ,göriişmel('r sırasınd:ı. ülk esi n i n , s n ­ va� d u ru m u n d a , Prnsya k a r�ısındıı iyi dilekli hir yansı zl ık iz­ lcyeceği ni. ve Avusturya iizerinrle rliplomatik hir baskı ı ı y ­ ,gulayacağını açıklad ı ; Prusya hiikümeti de, kendi payına, Rus­ ya'nı n Doğu siyasetin i engellemeyeceğine söz verdi. - 6 7 . 3' Kuzey Almanyıı Konfede rasyonu, Avıısturya-Prusya sa­ \';ı �ındaki Prıısya'ı ı ı r ı zaferinden sonra ( ııof: l l 'e b ak ı n ız) , Prus­ ya'ıı ı ıı konıyueıılıığıı al t ı ı ı ıl a , l R67'rle k ıı rul d ı ı . Tlıı Konfl'deras­ yona, 19 Alman devlet i i l c b içi m s el bakımdan egemen tu nın- 2 mış üç özgür kent gird i . K uz ey Alınanya Konfedt•rasyonuııun kuruluşu, Prnsya'nın egemen konumunu güvence altına alı­ yord u : Prusya kralı, Konfederasyon ba�kanı ve federal birlik­ ler b aşkomutan ı ilan edildi. Dış siyaset onun elindeydi. Geneı oy ile seçilen Reichtag'ın yasama yetkileri çok sınırlı idi: ka­ bul ettiği y n salar ancak bileşimi bakımından geçi ci olan Kon­ federal Konsey ve başkanın o naması i l e yürürlüğe giriyorlar­ dı. 1 870'te Konfederasyon, Bavyera, Bade, Wurtemberg ve Hesse-Darınstadt'ın katılması ile, daha da büyüdü. Alman İm­ paratorluğu'mın kurulmasından sonra, 1 8 7 1 Ocağındıı varlığı­ nı yit i rdi. - G7. " Marx, Napoli•on e g emenliği nin yılolmasından sonra, Al­ manya'da gericili ğ i n kazandığı zafere anıştırmada bulunuyor. Napolcon l'e karşı, birçok Avrupa ülkesi halkları ile birliktt• Alman halkının geni ş kalınanlarının katıldıkları kurtuluş sa­ va�ı sonuçlarından yararlanan l ar, Avrupa'nın, gerici soyluluk­ çu desteklenen mutlakiyetçi dev le t ba�kanları oldular. Avrupa ül kelerin i n yazgıları, başında Avustw·ya, Prusya ve Rusya bu­ luı;ıan Kutsal İtti fak üyesi hükümdarların ellerine verildi. Al­ manya'da feodal parçalanma varlığını sürdürdü, feodal mut­ lakiyetçi rejim güç kazandı, soyluluğun Him ayrıcalıkları ko­ rundu, köylül er in sömlirii ve bağım l ılı ğı daha da pekişti . 68. "' Marx, İngil i z i ��·ilerinin, Fransız Cumhuriyetinin tanı n ması içi n 4 Eylül 1 8 70'te ilan ed i len hareketini gözönünde tu­ tuyor. !i Eyl ii lden başlayarak, Londra, Birmingham, Newcastıc ve başka bazı kentlerde, katılanların Fransı z halkına sempatile ­ r i ni dışavurdu k la rı ö nergel e r ve dilekçel er aracıyla İngiliz hükUmetinin Fransız Cu m huriyetin i hemen tanıma sını istedik­ leri miti ng V<' gösteriler diizenlt•nrli. Entf'rnasyonal Genel Kon ­ seyi, Fransa'du cumhuriyetin tan ı nması hı:ıreketinin örgütlt•ıı­ mesine doğrudan doğruya katıldı. -- 70. • • Kuzeyin sanayici eyaJ etl eri i le Güneyin köleci eyaletle­ ri ar asın d aki Amerikn Rirleşik Devletleri Ayrıl ık Savaşı ( 18 6 1 1865 ) . İ ng i liz yönetici sını fları köle sahibi çi ftçilc.>ri d es tekliyo r ve savaşa katılmaya hıızırlanıyorlardı. Bununla birli kte İn ­ g iltere işçi sın ı fı burjuvazinin siyasetine karşı çıktı v e bu as­ keri müdahaleyi önledi . - 7 1 , 1 64 . :ıo Resmi Gazete, 20 Marttan 2 4 Mayıs 1 87 l 'e değin, · Paris Komünü res m i o rg an ı o l ar ak yayımianmış bulunan Fransız Cumhuriyeti Resmi Gcızı>t!'si'ıı i n kısaltılmış adı. Gazete, Pa­ ı·is'tt> !i Eylül 1 870'1 Pıı so nr:ı yayınlanan· Fransız Cumhuriyeti - - ­ , , Resmi Gazetesi adını değiştirmedi ( Paris Komünü dönemin­ de, Thiers hükümetinin organı aynı başlık altinda Versailles'� da yayımlandı) . Gazetenin 30 Mart sayısı Paris Komünü Resmi Gazetesi başlığı altında yayımlandı. - 74, 241 . ., 28 Ocak 1 8 7 1 günü Bismarck ile ulusal savunma hüküme­ ti temsilcisi Jules Favre "Bırakışma ve Paris'in teslimi üzerine bir sözleşme" imzaladılar. Bu utanılacak teslim olma, Fransa"­ nın ulusal çıkarlarına bir ihanet idi. Favre, Prusyalılar tara­ fından ileri sürülen alçaltıcı isteklere boyuneğiyordu: onbeş günlük bir süre içinde 200 milyon franklı k bir savaş ödenti­ sinin ödenmesi, Paris kalelerinden çoğunun teslimi, Paris or­ dusu salıra topları ile cephanesinin Prusyalılara verilmesi. "Korkaklar" ( "capitulards" ) , 1870-1871 kuşatması sıra­ sında Paris'in teslim edilmesinden yana olanlara verilmiş bu­ lunan horgörücü takma :ıd. - 75, 137, 1 95, 24 1 , 249, 27 1 . "' L'Etentard ( "Sancak" ) , bonapartçı eğilimli gazete; 186618611 arasında Paris'te yayımlandı. Gazetenin finansınanına kaynak hizmeti gören hileli işlemlerin açığa çıkması üzerine, kapandı. - 75, 187. '" Fransa'da 1 852 yılında anonim şirket olarak kurulmuş bulunan büyük banka, Societe generale du Credit Mobilier. Bu bankanın gelirlerinin başlıca kaynağını senetler üzerinde spekülasyon oluşturuyordu. Crı'•dit Mobilier, İkinci i mparator­ luk yönetici çevreleri ile sıkı bir bağlılık içinde idi. Şirket, 1867'de i flas etti ve 1 8 7 l 'de kesin olarak tasfiye edildi. Marx New York Daily Tribune gazetesinde yayımlanan birçok ma­ kalede Credit Mobilier'nin içyüzünü ortaya koydu. - 76, 1 40, 2 1 3, 242. •• L'Electeur Li bre ("Özgür Seçmen") , Paris'te 1868- 1 11 7 1 arasında yayımlanan sağ cumhuriyetçilerin organı haftalık (sonra, Fransız-Alman savaşının başlaması üzerine günlük) gazete; 1870- 1 8 7 l 'de, ulusal savunma hükümeti maliye bakan­ lığına bağlandı. - 76, 140, 242. " 14 ve 15 Şubat 1 83 1 günleri, Paris'te, dük de Berry'nin anısına yapılan dinsel bir törenin yolaçtığı lejitimist (not 9'a bakınız) gösteriye karşı protesto olarak, kalabalık bir yığın Saint-Germain-1'Auxerrois kilisesi ile başpiskopos Monsenyör Quelen'ın sarayını yağma etti . Kilise ve Başpiskoposluğun yağma edilmesinde hazır bulunan Thiers, Ulusal Muhafızın yı­ ğına engel olmamasını öğütledi. 1832'de, o zaman içi�leri bakanı olan Thiers'nin buyru- ğu Uzerine, Fransa tahtı nda hak ileri süren lejitimist dük de Chambord 'u n annesi düşes de Berry tutuklandı ve gi zl i evl i ­ l iğini kulaktan kulağa yaymak v e siyasal bakımdan onu b öy ­ lece lekelemek ereği ile, alçaltıcı bir tıbbi muayeneden geçi­ rildi. - 77. " Marx, ( o zama n içişleri bakanı olan ) Th i ers' nin, Paris halkının, 1 3 - 1 4 Nisun 18:J4 günleri, Temmuz monarşisine kar­ şı, (gizli İ nsan Hakları Derneği tarafından yönetilen) ayak­ lanmasın ı n bastırılmasındaki aşağılık rolüne anıştırmada bu­ lunuyor. Bu bastırmaya, Transnonuin sok ağın dak i bir evde oturanları i.ildüren ordu tarafından gösterilen kandökücülük de eşlik etti . Eylül yasaları. Fransız hükümeti tarafından Eylül 1 835'tc yayımlanan gerici yasala r . Bu yasal ar , sendika ve başka toplu­ lukların kurul ma haklarını kısıtlıyor v e basma karşı sert ö n ­ lemler getir i yorlardı. Bu nradu devirli basın için mali temi nat akçalarını n artı r ılmasın ı , ve özel mülkiyet ile yü rürlükte k i re­ j ime karşı her türlü karşıçıkış için de hapis ve ağır para c e ­ zalarını öngörüyorlardı. - 77, 150, 1 GO, 245. 43 1'84 1 Ocağında, Thiers, M il le tve k i l l eri Meclisine, Paris yö­ r esi nd e bir pekişti rm e kuşağın ın kurulması yolun d a bir tasa­ rı sundu. Devrimci d l' mok rat ik ı;evrPll:'r, bu tasarıyı halk ha­ reketlerini ezmeye yönelik b i r h az ı rl ı k önlemi olarak gördü­ ler. Thiers tasarısın ı n, i şçi mahalleleri yukınında son dere c e güçlü istihkamlar kurul ması n ı öngördüğü bel i r tiliyordu . - 77. " 1 848 Oc ağında, Napol i k ralı Fer di n and I I'nin (sonradan aynı yıl ın güzü nd e Mt>ssina'nın bombalanması nedeniyle "k r al Bomba" udı takılan Fenl i nand Il'ni n ) birlikleri, İ t al ya n dev­ Ietlerinde 1 848 -1849 burj uva devriminin b aşlama işareti hiz­ metini görecek olan halk ayaklanmasını bastırmak için Paler­ mo'ya karşı topçu ateşi açmışlardı. - 78, 1 60. 4 5 Nisan 1 84!l'da, A vustur y a ve N apoli'nin müttefiki olan Fransa, Roma Cumhuriyetini ezmek ve orada papanın cisma­ ni i ktidarını yeniden kuı·mak için, Roma Cumhuriyetine kar­ şı bir müdahale örgütledi . R o m a kuşatıldı ve Fransız topçu­ sunun zorlu bir bombardımanına uğradı; kahramanca bir di­ rence karşın, Roma Cumhuriyeti yıkıldı ve ölümsüz kent Fransız b i r l ikl er i tarafından işgal edildi. - 78, !l l , 1 6 1 , 246, 258, 2!!3. •• Le Parti de l 'orclre (Düzen Partisi ) 1848'de bir tutucu büyük burjuvazi pa rtisi olaı·ak kumldu. Bu, Fransa'nın iki kralcı bölüntüsünün, lejitlmistler ile orlcancıların (not 9'a ba­ bir koalisyonu oldu; 1 849'dan sonra ve 2 Aralık 1851 hükümet darbesine değin, Düzen Partisi İkinci Cumhuriyet yasama meclisinde en güçlü parti olma durumunu korudu. Bu partinin halk düşmanı siyaseti bozguna uğrad ı , bundan da, İkinci imparatorluk rej imini kurmak için, Louis Bonaparte kli ği yararlandı. - 79, 1 69, 209. " 1 5 Temmuz 1 840 günü, İngiltere, Rusya, Prusya, Avus­ turya ve Osmanh İ mparatorluğu, Londra'da, Fransa'mn ka­ tılması olmaksızın, !<,ransa tarafından desteklenen Mısır hidi� vi Mehmet Ali'ye karşı Osmanlı sultanına bir yardım veril­ mesi konusunda bir antlaşma imzaladılar. Fransa ile Avrupa devletleri arasında nered e ise bir savaş patlayacaktı, ama kral Louis-Philippe bir çatışmaya girmemeyi yeğ tuttu ve Mehmet Ali'yi desteklemekten vazgeçti . - 80, 1 08. • • La Chambre introıwable, 1 8 1 !i- 1 8 1 6'da, Fransa'mn, aşırı­ gericilerden hileşmiş Milletvek i l l eri M ecli s i . - 83, l l l , 1 88, 250. •• L'Assemblf�e de "ruraux", kırsal seçim bölgelerinden se­ çilmiş taşralı toprak sahipleri, memurlar, rantlye ve tüccarlar gibi, çoğunlukla gerici kralcılardan oluşmuş 1 8 7 1 U l us al Mec­ l isine verilen aşağılayıcı t:ıkma ad. - 8:i, :l64. •• 10 Mart 1871 günü, Ulusal Meclis, 13 Ağusto!ı i le 12 Ka­ sım 1 87 0 ara sı nda imzalanmış alacaklarm ödenmesinin erte­ lenmesi üzerine bir yasa kabul etti (yedi aylık b i r süre ) , 1 2 Kasımdan sonra imzalanan alacak lar için erteleme yoktu. Bu� na göre yasa, işçileri ve nü rusun varlıklı olmayan katmanla­ rını sert bir biçimde cezalandırıyordu ve büyük bir sayıdak i küçük sanayici ve tiiccarın ifliis etmesine de yolaçtı. 84. " Decembriseurs ( Ar al ık ç ılar) , 2 Aralık 1851 hükümet dar� besi ile bu darbe yönünde giden eylemlerin yandaşları. Vinoy, hükümet darbesine doğrudan doğruya katıldı ve illerden bi­ rinden cumhuriyetçi ayaklanma girişimlerini bastırmak için asker gönderdi. 84, !)4, 142, 2!i2. " Gazetelere göre, Thiers ve öbür bakanlar, çıkarmaya ka rar verdikleri iç borçlanma ( istikraz) üzerinden "komisyon" olarak 300 milyon franktan çok para alacaklardı. Thiers son­ radan kendileri ile görüşmelere gi r i şilen mali çevrelerin Pa­ ris'tek i devrimin hızla bastırılmasını istediklerini kabul cde­ cı>ktir. B ol ç l a nm a yasası, 20 Haziran 1 87 1 günü, Paris Kom ü nünUn y ı k ı lmasıııd::ın so n r a kahul ed ildi . 84. kınız) , ­ - -- ­ ' ­ - · 5 28 "' Cuyenne, siyasal ve kamu hukuku sürgünlerinin eski ce­ za sömürgesi Fransız Guyane'ı (Güney Amerika) kenti. - 86. ' ' Le National, Paris'te 1830- 1851 arasında yayımlanan, ılım­ lı burjuva cumhuriyetçilerinin organı günlük gazete. - 89, 133, 148. "' Paris'te, Louis-Philippe'i deviren ve İkinci Cumhuriyeti başlatan 22-24 Ş u bat 1848 günlerindeki ayaklanma. - 89, 96, 255. '" 3 1 Ekim 1870 günü, Metz teslim şartlaşması, Bourges bozgunu ve Prusyalılar ile Thiers tarafından girişiimiş bulu­ nan görüşmeler haber alınınca, ulusal savunma hükümetinin isteği üzerine, Paris işçileri ile Ulusal Mııhafızın devrimci öğe­ leri ayaklandılar, Belediye Dairesini ele geçirdiler ve Blanqui tarafından yönetilen devrimci bir iktidar organı -Halk Kur­ tuluş Komitesi- kurdular. İşçilerin baskısı altında, ulusal sa­ vunma hükümeti işbaşından çekilme ve Komün seçimlerini 1 Kasımda yapma yolunda söz verme zorunda kaldı. Bununla birlikte, Paris güçlerinin örgütlenme eksikliğinden ve ayak­ lanmayı yöneten blankiciler ve küçük-burjuva j akoben de­ mo � ratlar arasındaki ayrılıklardan yararlanan hükümet, Ulu­ sal Muhafızın kendisine bağlı kalmış taburlarını eyleme sok­ tu, Belediye Dairesini ele geçirdi ve iktidarını yeniden kur­ du. 89. " Breıon'lar, B reta gn e' d an toplanan ve Trochu'nün Paris'­ tPki devrimci hareketi bastırmak için j andarma gücü olarak kullandığı gezici muhafız. Korsikalılar, İkinci imparatorluk döneminde, jandarma­ l arın çoğu Korsika'dan toplanmıştı. - 89, 148, 237. "' 22 O c ak 187 1 günü, Blanqui'nin girişimi üzerine, Paris proletaryası ile Ulusal Muhafızın, ulusal savunma hükümeti­ ni n çekilmesini ve Komünün kurulmasını isteyen devrimci bir gösterisi oldu : lıu göst eri, Belediye Dairesi önünde nöbet tu­ t a n Breton'ların ateşi altında dağıtıldı. Hükümet, birçok gös­ tericiyi tutuklattı, Paris'teki tüm kulüplerin kapatılmasını bu­ yurdu, halk topluluklarını yasakladı ve birçok gazetenin ya­ yınlanmasını durdurdu. Devrimci hareketi terör aracıyla bas­ tıran hükümet, Paris'in teslimi hazırlıklarına girişti. - 90. '" 3 1 Ekim ol a yl a r ı ( not 56'ya bakınız) sırasında ulusal sa­ nınma hükümeti üyeleri, Belediye Dairesinde tutuklu kaldı­ lar. Flourens, onların, ayaklananlardan birinin önermiş bu­ lunduğu gibi, kurşuna dizilmelerini engelledi. - 93, 1 50. •• Voltaire, Candide, bölüm 22. - 93. -- 61 Rehineler üzerine buyrultu, Komün tarafından 5 Nisan 1871 günü kabul edildi. (Marx, buyrultu tarihi olarak, buy­ rultunun İngiliz basınında yayımlandığı günü veriyor.) Bu buyrultu uyarınca, Versailles ile gizli anlaşma durumunda ol ­ makla suçlanan herkes, suçları tanıUandığı takdirde, rehine sayılacaktı. Bu önlem aracıyla, Komün, rederelerin Versaylı ­ lar tarafından idam edilmesini önlemek istiyordu. - 93. • • The Times, Londra'da 1 785'ten beri yayımlanan büyük tutucu günlük gazete. - 94, 13:�. :i23. 63 Girondins (Jirondenler ) , 1 789 Devrimi sırasında olu�an büyük sanayi, ticaret ve toprak burjuvazisinin partisi; adını, bu partinin birçok yöneticisinin Yasama Meclisi ve Konvansi­ yanda temsil ettikleri G i i'Onde ilinden almıştır. .Jirondenler, illerin özerklik ve federasyon haklarının savunulması örtüsü altında, j akobenlere ve onları destekleyen devrimci yığınlara karşı çıkıyorlardı. -- 1 02. •• Kladderadatsch, Berlin'de 1841:!'den sonra yayımlanan, haftalık resimli güldürü dergisi. Punch, 1 84 l 'den sonra Londra'da y ayımlanan l i beral bur­ j uva eğilimli Punch or t he London Charivari İngiliz haftalık güldürü dergisi. - 103. •• Burda, Paris Komününün, bütün alacakların ödenmesi­ nin üç yıl ertelenmesi ve bu alacaklardan doğan faizlerin kal­ dırılması üzerindeki 16 Nisan 1 8 7 1 günlü buyrultusu sözko­ nusu ediliyor. - 1 06. •• Marx, devrim yüzünden ;�ıerdeki durgunluk sonucu if­ las etmiş bulunduğunu tanıtlayan borçlular için ödemelerin ertelenmesini öngören "dostça konkordatolar" üzerindeki bir yasa tasarısının 22 Ağustos 1 848 günü, Kurucu Meclis tarafın ­ d a n geri çevrilmesini anıştırıyor. -- 106, 2 1 3. "' Freres ignorantins, kendini yoksulların eğitimine ada­ mak üzere 1680'de Reims'de kurulınu� bulunan dinsel bir ta­ rikatın keşişleri tarafından alınan ad. Tarikat okullarında öğ­ renciler her şeyden önce dinsel bir eğitim ve çok belirsiz ge­ nel bilgiler ahyorlardı. Marx burda, burjuva Fransa'da sağ­ lanan ilköğretimin düşük düzeyi ve papazca niteliğine anış­ tırmada bulunuyor. - 1 06. 68 Union republicaine des depa-rtements ( İllerin Cumhuri­ yetçi Birliği) , Fransa'nın çeşitli bölgelerinden çıkan, ama Pa­ ris'te oturan küçük-burjuva katmanlar temsilcilerinden bile­ şik siyasal örgüt; bu örgüt Komüne yandaştı, Versailles hü- 53 0 kümctine ve kralcı ulusal meclise karşı savaşıma, Paris Ko­ , mi.inünü bütün illerde desteklemeye çağrıyordu. 107. '" Marx, Charles X hükümeti tarafından toprakları devrim sırasında zoralıma uğramış bulunan eski göçmenlerin zarar­ larının ödenmesi üzerine, 27 Nisan 1825 günü kabul edilmiş olan gerici bir yasayı anıştırıyor. 1 07, 208. '" N apoleon I'in zaferlerini anmak için Paris'teki Vendôme alanı üzerine 1 806- 1 8 1 0 yılları arasında dikilen sütun. 16 Mayıs 1 87 1 günü, Vendôme sütunu, Paris Komününün buyrultusu üzerine yerlebir edildi. 1 10. " Picpus manastırında yapılan aramalar sonucu, uzun yıl­ lar boyunca hücrelerinde hapsedilmiş kadınlar bulundu. Aynı zamanda işkence aletleri de bulundu. Saint-Laurent kilisesi yanında bulunan gizli bir mezarlık, cinayetler işlendiğinin ka­ nıtı oldu. Bu olgular, 5 Mayıs 187 1 günlü Mot d'ordre gazete­ sinde ve Dinsel Toplulukların Cinayetleri broşüründe açık­ landılar. l ll. 72 A bsenteistes, toprak kahyalarının yönetimine bırakılmış, ya , da, sonradan ezici koşullarla küçük çiftlik kiracılarına par­ ça parça yeniden kiralayan spekülatör aracılara kiralanmış bulunan topraklarından uzakta yaşama alışkanlığını edinmiş bulunan büyük toprak sahipleri. - 1 1 2. " 20 Haziran 1789 günü, Louis XVI hükümetinin, kendini Ulusal Meclis ilan etmiş bulunan Etats ge neraux y u dağıtma yolundaki bir girişimine yanıt olarak, Versailles'daki Jeu de Paume salonunda toplanmış olnn Tiers etat (burjuvazi) mil­ letvekilleri, Fransa'ya bir annyasa vermeden dağılınama an­ dını içtiler. J eu de Paume salonu andı, 1 789 Devrimine baş­ langıç hizmeti gören olaylardan biri oldu. - 1 1 3, 215. " Francs-fileurs, kuşatma sırasında kentten kaçmış bulu­ nan Paris burjuvalarına takılan alaylı ad. Francs-tireurs (ba­ şıbozuk savaşçı) ile sözcük oyunu . -- 1 14, 1 64, 278. 75 Cablence, 1789 Devrimi sırasında, kralcı soyluluğun bir göç merkezi olan, ve devrimci Fransa'ya karşı müdahalenin hazırlandığı Almanya kenti; kent, feodal mutlakiyetçi devlet­ ler tarafından desteklenen ve başında Louis XVI'nın eski ba­ kanı, aşırı gerici dük de Calanne'un bulunduğu bir göçmen­ ler hükümetinin merkezi oldu. - 1 1 5, 164, 278. '" Chouans, komüncüler tarafından, Versailles ordusuna Bretagne'dan katılan bir birliğe, 1 789 Devrimi sırasında bu bölgenin başkaldıran karşı-devrimcileri ile andırışma yolu ile - --- - - ' 53 1. verilmiş bulunan takma ad. Zouaves lular pontificaux (papaya arasından toplanan ve genç soy­ Fransız zuhafları örneğine göre yetiştirilen muhafız birliği. Eylül bağlı 1870'te zuhaflar ) , papanın cismani ik­ tidarının kaldırılmasından sonra, papaya bağlı zuhaflar Fran­ sa'ya aktarılmış ve Fransız-Alman savaşına katılmışlardır. Sa­ vaştan sonra, alay Paris Komününün bastırılmasına katıldı. - 237. 1 1 5, 77 Paris'te, Paris Komününün kurulmasına yolaçan 18 Mart proleter devriminin etkisi altında, Lyon, Marsilya ve Fransa'­ nın bazı başka kentlerinde, devrimci günü Lyon ulusal muhafızları sini 26 ele geçirdiler. Mart eylemler 22 oldu. Mart ve · emekçileri, Belediye Daire� günü, Paris'ten bir delegasyonun gelmesinden sonra, Lyon'da Komün ilan edildi ve Komün se­ çimlerini de hazırlamak için geçici halk yığınlarından ve bir Ulusal komisyon Muhafızdan kuruldu; kopmuş, elin­ küçük askeri güçlerden başka bir şey bulunmayan Komün, yetkile­ rinden vazgeçti. Lyon'da 30 Nisan günü emekçiler tarafından girişilen yeni bir eylem, askerler ve polis tarafından bastı­ rıldı. Marsilya'da, ayaklanan halk Belediye Sarayını ele ge­ çirdi ve valiyi tutukhıdı. Bir il komisyonu kuruldu ve 5 Nisan günü Komün Nisan günü, seçimll·ri n in kenti yapılması bombalayan ayaklanma bastırıldı. - kararlaştırıldı, hükümet birlikleri ama 4 taı·afından 1 17. 78 Basın üzerindeki gl•rici yasaların ( 1 819 v e 1 849 yasaları) önlemlerini yeniden yürürlüğe koyan ve iktidara muhalif ba­ sın organlarının yasaklanmasına dt>ğin giden sert cezalar ön­ gören basın suçlarının İmparatorluğun eski görevlerine ratılmış mış izlenmesi görevlerinden dönmeleri; KornUn malların geri verilmesi bulunan bütün üzerine alınmış zoralımları bir yasa bulunan tarafından üzerine kamu ve İkinci memurlarının zoralıma özel bir yasa, hukuku suçu uğ­ yapıl­ sayıyor­ du. - 1 1 8 . 70 keri Dufaure tarafından Ulusal Meclise sunulan malıkernelerin yargılama yöntemini, 1867 bir yasa, as­ askeri yasayu göre daha d a kısaltıyordu. Yasa, ordu komutanlığı ve bakanının, daha önce soruşturma yapılmaksızın, zorunlu gör­ savaş dükleri önlemleri alma hakkını doğruluyordu; duruşma (yargı ­ tay yargılaması dahil ) kapalı olacak, karar kırksekiz saat için­ de verilip uygulanacaktı. - 1 18 . SJ:l •• İngiltere ilc Fransa arasında 23 Ocak 1860 gunu ımza­ lanmış bulunan ticaret antlaşması. Fransa gümrük alanında ko­ ruyuculuktan vazgeçiyor ve gümrük vergileri yerine emti a fiyatlarının % 30'unu geçmeyecek olan vergiler koyuyordu. Bu antlaşma, İngiliz mallarının üşüşmesi sonucu, iç pazar üzerin­ deki rekabeti yoğunlaştırdı, ve bu da Fransız sanayicilerinin hoşuna gitmedi. - 1 19, 144. "1 Eski Roma'nın, MÖ ı. yüzyılda Roma Cumhuriyeti bu­ nahmının çeşitli aşamalarında yaşadığı kanlı terör v e baskı­ lar sözkonusu ediliyor. Sylla diktatörlüğü (MÖ 82-7!.1 ) . Sırası ile Pompce, Sezar v e Crassus, sonra d a Octave, Antoine ve Lepide tarafından kurulmuş bulunan birinci 1ıe ikinci Triumviralar (MÖ 60-53 ve 43-36) . - 122. 83 Journal de Paris ( "Paris Gazetesi" ) , 1867'den sonra ya­ yımlanan, orlcancı eğilimde haftalık bir gazete. - 1 23. as 1 8 14 Ağustosunda, İngiltere ile Birleşik Devletler arasın­ daki savaş sırasında, İngiliz birlikleri, Washington'u işgal et� tikten sonra, Capitol'ü (Kongre) , Beyaz Sarayı ve başkentin öteki kamu yapılarını ateşe verdiler. 1860 Ekiminde, İngiltere ile Fransa'nın Çin'e karşı sö� mürgeci fetih savaşı sırasında, İngiliz-Fransız birlikleri, Çin sımatının çok zengin haş-yapıt koleksiyonu olan, Pek i n yakın­ larındaki Yazlık Sarayı ateşe verdiler. - 1 25. "4 1 8 1 2 güzünde, Moskova halkı, düşman askerlerinin ra­ hat kışlık maha11cleri almasını ve yiyecek stoklarına elkoy� masını eng<'11emck için, Napoleon ordusu tarafından işgal edil� m i ş bulu n a n kentin büyük hir bölümünü yakmıştı. 126. " Roma'da prctori.cnlcr (ya d a muhafız erleri) , bir ordu haı?komutanı ya da imparatorun kişiliğini korumakla görev­ li kimseler idiler; Roma İmparatorluğu'nda pretorienler yasa­ dıı?ı hükümet değişikliklerine sürekli olarak katılmış ve çoğu kez kendi adamlarını tahta çıkarmışlardır. Bundan ötürü, "prc­ t orien" sözcüğü, paralı asker anlayışını, askercil kliklcrin :>:u­ liim ve kural-dışı yönetimin i anlatmak için kullanılır. - 127. 10 Marx, Prusya Meclisi ne, Fransız Meclisi ilc benzeterek, "Chambrc intronvablc" (bulunmaz meclis) adını veriyor (48 no'lu nota bakınız ) . Ocak-Şubat 1849'da seçilmiş bulunan mec­ lis. soylu, ayrıcalıklı bir "senyörler meclisi" ilc, sadece "ba­ ğımsız Prusyalılar" tarafından seçilen ikinci h i r meclisten bi­ lcşiyor, bu da ona bir sağ çoğunluk sağlıyordu. İkinci mecli- se seçilmiş bulunan Bismarck, oradaki aşırı-sağ topluluk li der­ lerinden biri idi. - 1 28. 8 7 The Daily News, 1846-1930 arasinda Londra'da yayım­ lanan sanayici burjuvazinin organı, İngiliz liberal gazetesi. 132, 175, 232, 316, 338. 08 Le temps ( "Zaman") , 186 1 - 1 943 arasında Paris'te yayım­ lanan, büyük burjuvazinin organı, tutucu günlük gazete. 132. 89 The Evening Standard, Standard gazetesinin akşam bas­ kısı; 1857- 1905 arasında Londra'da yayımlandı. ---' 1 33. 90 Enternasyonal Genel Konseyinin Jules Favre'ın 6 Hazi- · ran 1871 günlü genelgesi konusunda Marx ve Engels tarafın­ dan hazırlanan bildirgesi, Fransa'da İç Savaş'ın ikinci ve üçün­ cü baskıları ile 1871, 1876 ve 1891 Almanca baskılarda yer al­ dı. Bildirge bazı gazetelerde ayrıca yayımlandı. - 133. 9 1 Marx tarafından yazılan "Uluslararası Emekçiler Derneği ve Sosyalist Demokrasi ittifakı" başlıklı genelge-mektup söz­ konusu ediliyor. Sosyalist Demokrasi ittifakı, Bakunin tarafından 1868 yı­ lında Cenevre'de kurulmuş bulunan örgüt. İttifak üyeleri, ken­ di programlarında, sınıfların eşitleştirilmesini ve devletin or­ tadan kaldırılmasını ilan ediyorlardı. İşçi sınıfı için siyasal sa­ vaşım zorunluluğunu yadsıyorlardı. İttifakın küçük-burjuva anarşist programı, İtalya, İsviçre, İspanya ve öbür ülkelerin sanayi bakımından az gelişmiş bölgelerinde destek buldu. l 869'da, İttifak, Genel Konseye, Enternasyonale bir kabul is­ teğinde bulundu. Genel Konsey, İttifakın bağımsız örgüt ola­ rak varlığına son vermesi koşuluyla, İttifak seksiyonlarının Enternasyonale katılmasını kabul etti. Ama Enternasyonale katıldıktan sonra, İttifak üyeleri, Emekçiler Derneği içinde kendi gizli örgütlerini korudular ve, Bakunin başta olmak üzere, Genel Konseye karşı savaşıma giriştiler. Paris Komünü­ nün ezilmesinden sonra, Bakunin ve yandaşları, özel bir seri­ likle, proletarya diktatörlüğü ve işçi sınıfının demokratik merkeziyetçilik ilkeleri üzerine kurulu siyasal bir partisinin güçlenmesi fikrine karşı çıktıkları zaman, İttifakın Enternas­ yonale karşı savaşımı daha da keskinleşti. I. Enternasyonalin 1872 Eylülündeki La Haye kongresi, İttifak liderleri Bakunin ve Guillaume'un Enternasyonalden çıkarılmasını çoğunlukla kararlaştırdı. - 134, 324. n The Spectator, 1828'den sonra Londra'da yayımlanan li- beral l'ği limli İngiliz haftalıgı . - - 135, 318, 323. "3 "Fransa'da. İ ç Savaş"ın yazma denemeleri, yapıtın Marx tarafından Nisan-Mayıs 1 87l'de yazılmış bulunan ilk varyant­ larıdır. Denemeler, Marx ve Bngels'in sağlıklarında, ve marksiz­ min kurucularının ölümlerinden sonra da uzun zaman, yayım­ lanmadı. Birinci ve ikinci denemelerin tam met n i , ilk kez ola­ rak SSCB'de, SBKP'nin MK'ne bağlı Marksizm-Leninizm Ens­ titüsü tarafından yayımlanan "Marx-Engels Arşivleri", c. III (VIII) içinde İngil izce (özgün metin) ve Rusça çeviri olarak, l !.J34'te yayıınlandı . -- 1 36. "' Buzcnval savaşı (Montretout ya da mont Valerien sava­ ::il da denilir) , Paris'in kuşatılma başlangıcından dört ay son­ ra, 19 Ocak 187l'de oldu. Bu savaş, kuşatılmış bulunan Pa­ ris'ten, Trochu tarafından Ulusal Muhafızın güçlerini kesin ola­ rak yıkmak, on u n moralini bozmak ve böylece halkı ve birlik­ leri savunmaya devam etmenin olanaksızlığına inandırmak ereğiyh• örgütlenen son çıkış oldu. Gerekli hazırlıklar yapıl­ madan iirgütlenıniş bulunan çıkış sırasında, saldıran birlikle­ rin eylemleri a ra s ın da ki eşgildüm gerçekleştirilmedi, yedek­ likler yokluğu kendini acı :ıcı duyurdu . Fransız askerlerinin yürekliliğine ka rşın ç ıkı� hiltiin noktalarda püskürtüldü. 1 36. "' 5 Ekim 1!170 günü, Paris Belediye Dairesi önünde, Flou­ rens'ııı yöneti m i altında, Ulusa l Muhafız i şçi taburlarının bir gösterisi old u . İşçile r savunma hükümetinden Komün seçim­ lerinin yayılmasını, cumhuriyeti pekiştirrnek için önlemler alınm:.ısı nı ve ülkeye saldıran düşmana karşı kararlı bir sa­ vaşıma gil'İşilmesini istediler. Hükümet bu istemleri geri çe­ vird i \'P Ulusal Muhafızın kesin buyruk almadıkça her türlü top\antısmı ve silahlı gösterileri ynsakladı. - 1 37. "" Fransız Cumhuriyeti Yasama Meclisi tarafından kabu1 edilmiş b u l una n 31 Mayıs 1 850 yasası uyarınca yürürlüğe ko­ nulan yeni seçi m hakkı koşulları (cens electoraux) sözkonu­ su ediliyoı·. Kent ve k ı r i şçilerine vc yoksul köylülere karşı :vönelt i l m i � bulunan yeni yasa, üç yıllık bir oturma süresi bu­ yuruyordu; seçimlere aneak kişisel bir vergi ödeyen yurttaş­ lar katılabili:vorl ard ı ; seçmen sayısı böylece üç milyon kadar , - , , nzaltıldı. ıw 1 850 seçim yasasının kabulünden az sonra, meclis, h azi Lou i s Bonaparte'a verilen öde- tara fında n rtımhurbaşk a nı ­ neği 600.000 franktan 3 milyon franga çıkardı. - 143. 97 Normandİyalı fabrikatörlerin, İngiliz girişimcileri ile re­ kabeti iyileştirmek için tekstil işçilerinin ücretlerini düşürme girişimleri, 1868 sonları ile 1869 başlarında, Sottevil-les-Rouen'­ da büyük bir greve yolaçtı. İşçilerin destek isteklerine karşı­ lık olarak, Enternasyonal Genel Konseyi, Londra trade-union­ ları ve Fransız sendikaları aracılığı ile, grevciler yararına bir bağış kampanyası örgütledi. Bozguna uğramasına karşın, grev Normandiya'daki tekstil işçilerinin örgütlenip birleşmelerine katkıda bulundu ve Rouen, Elbeuf, Darnetal vb. yerlerde sen­ dikalar kurulmasına yolaçtı. İngiliz ve Fransız işçileri arasın­ daki kardeşçe birliği pekiştirdi . - 143. 98 Le Rappel ("Çağrı") , V. Hugo ve H. Rochefort tarafın­ dan kurulan sol cumhuriyetçi günlük gazete; 1 869'dan l !J28'e değin yayımlandı, İkinci İmparatorluğu sert bir biçimde eleş­ tirdi. Paris Komünü sırasında, Koroünden yana çıktı. - 144. 119 Blanqui ve Barbes tarafından yönetilen gizli Mevsimler Derneğinin 12 Mayıs 1 839 günü giriştiği bir devrimci eylem sözkonusu ediliyor. Halk yığınlarından kopuk olduğu için, bu eylem bir komplonun bütün özelliklerini taşıdı ve askerler ve tnusal Muhafız tarafından bastırıldı. - 146. 100 Marx'ın bir yanılgısı: Cavaignac hükümetinde, Dufaure, 13 Ekim 1 848 günü içişleri, ve Vivien de bayındırlık bakanı oldular. 2 Haziran 1 849 günü, Dufaure, Odilon Barrot kabi­ nesinde bakan oldu. - 146. 101 Düzen partisinin (46 no'lu nota bakınız) yönetici örgen­ liği olan, Poitiers Sokağı Komitesine anıştırma. Bu komitcde, Thiers tarafından yönetilen orleancılar egemen durumda bu­ lunuyorlardı. - 1 46. 102 Marx, 1847 Liberal Birliği demekle, milletvekilleri mec­ lisinin, 1846 seçimleri sonucu kurulmuş bulunan "ilerici tu­ tucular" grubundan sözetmek istiyor. Bu grubun elebaşıları, Girardin, Tocqueville, Dufaure vb. gibi orleaneılar oldu. "ile­ rici tutucular", Guizot hükümetinden, büyük sanayi burjuva­ zisi yararına iktisadi reformlar ile, seçim hakkında Temmuz monarşisini pekiştirmeye yönelik belli bir genişleme istiyor­ lardı. Guizot'ya karşıt çıkarak, hiikümet liyelerinin etkinlik­ lerindeki bazı yolsuz yönleri açıklıyorlardı. Liberal Birlik, burjuva cumhuriyetçileri ve orleancılar ile, lejitimistlerin bir bölümünün, 1 863 Yasama Meclisi seçim­ l eri sırasında İkinci imparatorluk karşısındaki ortak bir mu- 53 6 temeli üzeri nde kurulmuş bir koalisyonudur. 1 865 se­ çi m kampanyası sı rasında li b er al federasyon kurma girişi m i , 1 863'te koal i syo n a girmiş b ul u n an p a rtil er ar ası n da ki an l a ş ­ ınazlıklar sonucu b a şa r ı kazanmadı. Ilımlı burjuva cumhuri­ h a lefet yetçiler (Jules Favre, Jules Simon gibi ) , 1869'da, kralcılar ile i ı i r it t if ak t a n yana ç ık ıyo rl a r ve o rle a n c ı Dufaure'un adaylığı­ nı destekliyorlard ı ; Dufatırc gene de seçilmed i . - 147. 103 Yani 2 A ral ı k 1 fl 5 1 bonapartçı hükümet darbesi anlayışı i ç i n dek i yöntemler ile. -- 1 50. 104 La Commission des quinzc (Onbcşler Komisyon u ) , dev­ rimci Paris'e karşı sav a şı m ı nd a Thiers hükümetini destekleme ereğiyle 20 Mart 1871 günii Ul u s al Meclis tarafından atanmış­ tı. Bıı komisyoııa, özellikle kralcılar ilc Thiers'yi destekleyen burjuva eumhuriyet�·ilcr kal.ılmışlardı. Komisyon taşra il ler in i , b o ş yere, Koın i i n e karşı savaşmak üzere gönüllü b i rl i kl er kur­ maya çağırd ı . K om ü n y e n i i rl i kten sonra, Komisyonun va rl ı ğı da son buldu. Köylüler meclisi - bkz: not 49. -- 1 52. 105 Marx, k u şku s uz , Fransa'da İç Savaş'ta, kraleıların Ver-' samcs Ulusal Mecl i s i n deki m a n e vra l a rı n ı karakterize eden ör-' n ekl e ı· vermek istiyordu. Bu tl ö n e ın gazetelerinin Marx tara .. fından y a pılmış biı· gö z d l• n geçirilmesinde, orleaneı h a n ed an üyeler i n i n, diik d'A u mal e ve kardeşi p re n s de> .Jo i n vi l le' i n , Ver� sailles'daki entrikaları üzerine, Bourhon'lar ile Orleans'Iarın b i r birleşmesi konusunda y ayı l a n söylentiler üzerine, ve dük d' Aumale'i Fransn taht ı n ; ı n t ı ı rtmn t a sarılnrı iizer i n e h ilg i l e r hıılunıır. . 1 54 . IOfl Lrı dıou.aıı rı ı•riı•. C h o u a ı ı'ları n a y akl mı ııı a s ı (7fı n o ' l ı ı ııot ıi bakınız) . Vr•mlr;eıı.� , Chounn'ların ö h ü r a d ı . - - 1 56, 1 5 7 . 107 " M u ıı icipmı.ı:" v a da kent muhafızı ( l ll7l'den sonra cuın­ h u r i yet�·i muhafı z ) , Temmuz monarşisi tarafından devrimci ha­ reketı· k ar�ı sav a şm n k ii zPI'C' 1 R 30'da kurulmuş, Paris a s keri pol i s l i ğ i i l l' gön•\'l i y a y a VC' atlı muha fız --askc>d inzibat-; 1 R7 1 'dl'. V ersa i l l ı•s k a r ş ı -devrimei ord u n u n \' tırncıı giicilnii olu �turdu. - - l !l7 . ••• 1 B4 1 'd l'. R u sy a , İııgilterC'. A vusturya, P r n sy a v e Türkiye t araf ı n d a n . Türkiye> sultanına M ı sı r paşası Mehmet Ali'ye kar­ �� l ı i r yarcl ı nı üzeri ndeki Lon d ra Antlaşmasının y a p ılmas ı so­ nucu (·1 7 no'lıı ııota lıak m ı z ) , MPhnıet Ali'yi d es t ekley e n Fran ­ sa t c k lıa:-jına ve A v nı p<ı rlevh•tlcri ıı i n Fra n s a ' y a karşı birle�­ ınesi t ehl i k e si karşı:-:ında kaldı. M eh me t Ali'yi desteklemekten v azgeçc>rek , ki bu Yakın-Doğu'daki Fr a n s ız siyasetinin yara· 537 layıcı biı· Fransa'nın, yenilgisi anlamına Karadeniz savaş gemilerine geliyordu, boğazlarının kapanması Fransız banş üzerindeki hükümeti, zamanında yabancı Londra Antlaş­ 1841 katılmasını sağladı. Sözleşmt', bir yanda Rusya, İ ngil­ tere, Fransa, Avusturya ve Prusya, ve iitc yanda da Türkiye t emsilcileri tarafından, I 3 Temmuz ı fl4 1 günü i mzalandı . Fransa'da İ ç Savaş'ın İ ngilizce üçüncü baskısında, Marx ması n a bunun, Fransa'nı n d i plomotik yenilgisi örneği olarak sözünü eder ve Londra Antlaşmalarından biri ncisine ( 1840 Antlaşma­ sın a ) �ını ştırmııda bulunur. 1 58, 244. - '"" La Situatioıı ( "Durum" ) , Londra'da, 1 870 Eylülünden 2 A ğ u s tos 1 8 7 1 gününe değin. Fransızca olarak yayımianmış bu­ lunan bonapartçı eğil imli günlü k gazete. Ulusal savunma h ü ­ kümeti ne ve Thiers hükümetin e karşı çıktı. - 159. 110 Marx burda, Napoleon savaşlarından Napoli•nıı da, savaşhırı na Viyana kon gresi sonra Avru pa'nın hclgelerdl'ıı sözediyor. dunımunu d i i zcnleyeıı d i plomatik katılmı!j bul u n a n devletler arasııı­ ( 1 8 14 - ı 8 1 5 ) �·a lı�maları sonunda, Mayıs­ Viyana Antlaşmaları, ulusal kur­ tuluş ve halkların bağımsızlığı çıkal'larına karşı meşru kral­ l ıkların yeniden kurulması ereğiyle Avrupa haritasını yen i de n Haziran 1 8 1 fi'tc i mzah ınan çizdiler. l 8 14'1.l• te tahttım i n ıparatol'luğun devı-ilmesi i kinci i ndirili şinden, V«' 1 8 l !i'­ Napolôon'un Yüz-Gün'den sonrıı, Fransa, al tıncı ve yedinci Fransız-dii şınanı koalisyona katılan İ ngilte­ antlaşınıısı i m ­ re, Avusturya, Prusya ve Rusya ilc i k i barış zalaına zorunda kaldı. :ıo Mayıs lBı4 Paris barış aııt.lıışınıısı uyarınca, Fransa, i m paratorluk sırasında rethedilıniş bulunan ve Cumhuri yl:'l. \'C hemen Hi m topraklan y i tiriyor, Kuzey, Doğu ve Güney-Do­ ğ u sınırı boyunca önemsiz bazı topraklıır dışında, 1 Ocak 1 792'­ den önceki sınırlarına dönüyordu. 20 Kuzey, Kasım Doğu 1815 ve Paris barış Güney-Doğu antiaşması sın ı rları uyarınca, iizl'rinde a n tıaşması sıı·ıısında korıımu� bulunduğu iincmli t aları ıı m yiti riyordu. Reslorasyonu Kuzey-Doğusundaki sınır 111 edildi. Marx, - Paris stratejik nok­ pck i şli rnw Preğiylc, istihkamları, oralarda nuna değin kalan 1 50.000 k i şi l i k müttefik b i r ordu i �gal !<'ransa, 1814 Frıınsa'­ so ­ tarafından 18HI 16fi. na polyoncıı Fransa ka rşısm d aki savaşta, Prusya rcod<ıl devletinin toplumsal ve siyasal rejiminin çiiriimüşliiğii- _ı;;B ııü gösteren 1806 y e n il gisinden soma, P ru sy a'da 1 807- 1 8 Ü ara­ sı n d a gerçekleştirilen soy su zlaştı rı l m ış burjuva reformlarına ıı n ı ştırmada bulunuyor. Bu re for mlar sonucu, köylülerin kişi ­ ba ğ ı m lılığı sel rundu kaldırıldı, ama feodal tii m ancak top r ak sahi bi n i n ve onayı bağımlılıklar ko­ ilc satınalınab i l i r bir duruma getiri ldi ; sın ırlı bir yerel özerk y ö ne ti m k u ruldu, or­ du ve merkez y ö ıwti ın ör ge n l i kleri yeniden ö rg ü tle ndi . --- 166. 112 Sivast ap al'un k a hra m an ca sa vunulm as ı , Kars kalesinin Ruslar tarafından alınması ve müttefiklerin Baltık denizindeki askeı-i başarısızlıkhırı. Rus dipl om asi sin i n Paris barış kongresi sırasında (Şubat-Mart 1 8 56 ) , Kırım savaşı n a son veren ba­ rı ş a n tiaş m ası k oşullarını yumuşatmak için, İngiltere, Avus­ turya, ve Fra nsa arasındaki ayrılıklardan yararlanmasın ı ola­ naklı kıldı : T ü rk i ye'ye verilen toprak ödünleri adamakıllı azal­ tıld ı ; Rusya, Kafkasya'daki topraklarını elde tu tuyor ve A z ov denizinde b i r filo ve k al el c ı· bulundurma hakkını koruyordu. Kongre, Avusturya'nın Moldavya ve Romanya'daki i şgal i ne sun ver m es i n i kararl aştırdı; bu kara ı·, Avusturya'nın Balkanlar­ dak-i genişlemesini çok güçleşt i rd i . Rusya'nın Kırım savaşın daki yenil gisi n den sonra çar hü­ Re for m l a rı kümeti ni n derk e n, Marx, t oprak köleliğini kaldı­ 1 8 6 1 refor m u ile yerel yönetim<· ilişkin reformları ( 1 864 ze m stv ol a r reformu V<' 1 870 lwlPd iyc yiinl't imi reformu ) , 1 864'­ ran te ye n i bir yargılama mu düşünüyor. Bu kurulması n ı u y g ul a n ması , yöntem i n i n reformların ve mal i refor­ Rusya'nın bur­ j uva bir krallık durııımına dönüşmesi nde i l eriye doğru a t ı l m ı ş bir adım oldu. - - 1 66. 1 1 3 T lı e " G reu ı Unpaid" (öden m e m i ş büyükler) . l n g illere'­ dc, hiç b i r ını rasal karşılık olmaksızın sulh yargıcı görevl er i n i üstlenen kişih!ı· i ç i n kullanılan alayl ı d ey i m . - ın. ' " Moı da, 3 d'ordre ("Slogan" ) , H. Roehcfort'un yönetimi a l tı n ­ Şubat 1 8 7 1 'den sonra, Paris'te yayımlanan sol cumhuri­ :vetçi günlük Mart günü ınaya gazete. başlıı<lı ve hükümeli adamakıllı karşı P a ri s val isin i n b u yruğu ile, ll Komün diiıwmi nde yeniden yayıml a n ­ 20 M a y ı s Versai!Jes olmadı Yayımı, yasa klandı. ilc ç ı k ıyordu, ve karşı-devrimci 1 !17 1 'c Ulusal ama d eğ i n Meclisin yayıml andı. kralcı GazE-te, çol{unluğuna b üsbütün Kom ü n ün yanında ö ğel eri n bastırılmasına karşı yönel­ tilen önlemlere karşı çıktı. La Libcrıe ( "Ö zgürlük " ) , b ü y i i k b u rj uvazi n i n organı, Lıı­ tııcu eğil i m i i gii n l i i k a)<şaın gazetesi ; 1 R !i 5 - l !J44 arasında Pa - r i s'te yayımlandı. - 174, 1 90, 365. ' " The New York Daily Tribunc, A m e r i kan günlük gazete; l fl 4 l - l!J24 arası yayımlandı. 50 yılları ortalarına değin, Whig'­ lerin sol kanat organı, sonra cumhuriyetçi parti organı oldu. Marx, Ağustos 1851 -Mart 1862 arasında bu gazeteye yazı ver­ d i ; Marx'ın isteği üzerine, Engels de b ir ço k makale yazdı. Av­ rupa'da ger icil i k dönemi boyunca Marx ve Engels, kapitalist toplumun kusurlarıııı somut gereçler yardımı ile ele�tirmek için, o sıralarda çok okunan bu gazeteden ve ilerici bir açıdan yararlandılar. Ayrılık savaşı sırasında ( not a5'e bakınız ) , Marx, bu gazeteye yazmaktan vazgeçti. Marx'ın New York Daily Tribunc ilc bozuşmasının en önemli nedenleri arasında, köle sah i pl eri ile b i r tı zl aşm a yandaşların ı n yazıkurulu içinde alır basmasını ve ile ri c i tutumunun gazete tarafından bırakılması n ı görmek gerek i r Gazete gi t.gidc s ağı n bir sözcüsü d u r umuna geldi. - 1 75. 118 Liguc de /rı rennion reJJUblieainc des droits de Paris ( Pa ri s' i n Hakları Cumhuriyetçi Topluluk Derneği ) , Nisan 1871 başlarında Paris'le kurulmuş bulunan burjuva örgüt. Versailles i l e Paris m·asında, cumh uri yet i n ve Paris belediye özgürlük­ Ir-rinin t a n ının as ı tenır-li iiıo:r-rindl' varılacak bir uzla�manın, Kom iinü n barışçı yoldan kaldırılmasına yolaçacağını unıan Ligue (Dernek) , i ç savaşı durdurmaya çalışıyordu. Masonların fJÖStcrisi. 2!J Nisan 1 8 7 1 günü, Paris maso n ­ ları, Versailles'dan, ça t ışmala r ın kesilmesini sağlama düşünce­ si i l e, isli hkamlara değin y ü rü d iile r . 26 w 2n Nisan g ünle r i Komü ıı. ınasonlLıı · ın siyasal kanılarını d i l e getirdilderi cu m ­ huriyetçi I\ Üçük v e ort a burjuvazinin yakınlığını kazanmak i çi n , B ele d i y e Dairesinde masonlar ile bir buluşma düzenlen­ mişti. B ı rakışma önerileri Thiers taraf ınd a n geri çevrilmiş bu­ lunan masoıılaı·. orada K o ınii nii desteklediklerini il an ettiler. 29 N i sa n buluşmasından sonra, h i r Komün dC'lcgıısyonıınun d a kat ı lması ilc, sö zkon u s u gösteri oldu. 1 76, 277. "' Monitcur des Com.mıın c s (Konıiinleri n Öğütçüsü ) . Paris Ko mü n ü sırasıııda. Versaillcs'da, 'l'hiers hükümeti Resmi Ga­ zct c'sinin ak�am b a skısı olarak yayımlanan hükümet ga7.ete­ . , - si . -- 177, 222. "" Limogı.>s'da 1 117 1 'de y ay ı m lan a n La D cfcn .� c rcpublic-aine ( C u mhuriyı.>tçi fiavunma) a d l ı cum h n l'i yetçi Fransız gaıo:etcsi sözkonusu e di l i y o r. - -- 1 78 . 110 Le Vengeur ("Öç Alan" ) , sol cu mh uriye tçi gü nlü k gazete : _q o 3 Şubat J tı71'deıı so n r a Paris'te y ay ını.l a ndı . Paris valisi ta ra­ fından l l Mart günü yasaklandı, Komün döneminde yeniden yayımlanmaya bajjladı ve 24 Mayıs 187l'e değin yayımlandı. Gazete Komünü tutuyor, resmi belge ve oturumlarının tuta­ naklarını yayımlıyordu. - 178, 1 9 1 . "" Yasama Meclisi tarafından l !J Şubat 1!158 g ü n ü kabul edi­ len kujjkulular yasası sözkonusu ediliyor. Yasa. hükümet ve imparatora, İkinci i mparatorluk rejimine karşı düşınanlık beslediğinden kuşku duyulan herkesi, belli bir yerde arasız oturmaya çağırma, Cezayir'e sürme ya da Fransa'dEI,ll. atma yetkisini veriyordu. - 1 78. "' Lyon b eled iy e konseyinin ulusal m ec l i se ın.illetvekili Greppo tarafından sunulan çağrısı, iç savaşı durdurma ve Ver­ sailles ile Paris'i barıı;ıtırma isteğini içeriyordu. Ayrıca mecli­ sin görevleri ile Paris Komünü arasında çok açık bir ayrım yapılmasını ve Komünün etki n l i ğ i n i n belediye sorunları ilı> sınırlandırılmasını da öneriyordu. - 1 7!:1. "' imparatorluk döneminde, otoı·itelerin güçlü bir baskısı sayesindı>, 1 865'te seçilmiş bulunan belediye meclisleri. - 1 7\J. , ;, Kentler Birliği (tam adı: Cumhuriyetçi Kentler Yurtse­ ver Birliği) , burjuva cumhuriyetçi lerin, Paris Komününün ye­ ııilgisinden sonra krallığın yeniden kurulması korkusu ile, N i ­ san-Mayıs 187l'de kurmaya giriştikleri örgüt. Geçi c i Birlik Ko m i tt>si, Paris Haklarının C u m h uri yet çi Topluluğu Derneği­ n i n ( n o t J 1 6'ya bakınız) etkin bir katılması sayesinde, i ç sa­ vaşın durdurulmasına ve cumhuriyetin pekiştirilmesine k atkı­ da bulunma t>reğiyl e ve B i rl i ğ i kesin olarak kurmak üzen•, !J Mayıs 1 R7 1 günü i çi n, Bordeaux'da bir belediye temsilcileri kongresini topl ı.ıntıya çağırd ı. Versailles hükümeti Birlik K on g ­ resini yusakladı ve Birlik Geçiei Kom i te si de çok geçmeden etkinliğini duı·durdu. 6 Mayıs 1 8 7 1 günlü Rappel, kentler bir­ liğinin öngörülmüş bulunan. Kongre Programını yayımlı.ımış­ tı. - H IO. "" SPdan yt>nilgisi ve Pı.ıris'te 4 Eylül 1870 devrimi haberi, J.o'ransı.ı' n ı n b i rçok kentinde i :,ç i göstl'rill'ri ne yolaçtı. Lyon'da, Marsilya'da, Toulouse'da, halk i ktidan organları ya da ko­ miinler kuruldu, ama ulusal savunma hükümeti tarafından bu kornUnler amansızcasına bastırıldı. Taşra komünleri, gelip ge­ çici olmalarına karşın, özelli kle Lyon Kom ü n ü , önemli dev­ rimci önlemler a l m a s ın ı hileli ler ( pol is ve yöneti m aygıtının dt>ğiştirilmesi, s i ya sa l t ut u k l ul a r ı n sıı l ı \'Prilmesi, emniyet saıı- dıklarına rehin olarak bırakılmı� nesnelerin parasız geri ve­ rilmesi, vb. ) . 1 9 1 , 262. "" :i Kasım 1 870 günü, :ıı Ekim 1 870 devrimci olaylarının kararsızlığını göstermiş bulundukları konumunu pekiştirrnek isteyen ulusal savunma hükümeti, Paris'te hükümete güven üzerine bir plebisit düzenledi. Paris halkı nın hükümet siya­ setine karşı y ığ ı nsal olarak oy kullanmasına karşın, hükümet, sıkıyönetim, halk üzerine uygulanan baskı ve demagojik bir propaganda say(•sinde, kendine lıir çoğunluk sağlayabildi . - · ---- 1 92. " G Marx, l<'·r ansız Cumhuriyeti Resmi Gazetesi nde ki bir mu­ kalenin, Ulusal Muhafız Merkez Komitesinin bir vergi sorunu konusundaki tutumunu gösteren özsel fikı·ini, bu türnce ara­ cıyla özetliyor. 207. 127 İkinci Cumhuriyet geçici hükümeti tarafından, 16 Mart 1 848 g ün i i herlıir franklık dolaysız \'ergi başma, 45 sant i m­ lik bir ek vergi konmuştu. Ö zellikle köylüye zarar veren bu vergi, kırlarda, büyük toprak sahipleri ile katolik din adam­ larının, Paris demokrat ve i�çilerine karşı bir propaganda yü­ riitmek w köy l ülüğü bir karşı-devrim yedekliği durumuna getirmek için yararlandıkları geniş bir hoşnutsuzluğa yolaç­ tı. 2 0 8. "" İ ller C um huri yet ç i Biı-liği sözkonusu olsa gerek (bkz: not ' - , --- 68 ) . - 2 1 2. "" F'ransa'da, 2 Anılık 1 8 5 1 hükümet darbesi (bkz: not 1 0 ) v e b i r yıl sonra da Louis Bonaparte'ın i mparator ilan edilme­ sine yol açan İ kinci Cumhuriyet dönemi sözkonusu ediliyoı·. -- 2 1 5. ı :ıo Programına Auguste C om te un burjuva felsefesi anlayı­ şında çeşitli ilkeler sok muş bulunan Paris pozitivist proleter­ ler Derneği sözkonusu ediliyor. 1 870 başlarında, Genel Konsey, Derneğin işçi hi leşi mini gözönünde tu tarak, onu seksiyon ni­ teliği ile Erı tern as y o nale k abul t>tl i ; a ynı zamanda Derm•ğin programı da sıkı bir t'leştiriden geçiri l di. 2 1 6. ' " Palansterler, Fourier sistemine göre, i deal sosyalist top­ lum emekçilerinin i çlerinde ortaklık durumunda yaşayacakla­ n geni!; üretim ve tüketim birlikleri. lkarya, ütopyacı komünizm temsilcisi Cabet'nin, le Vo­ yage en lcarie ( "İkarya'yn Yolculuk") adlı toplumsal ve ft>lsefl romanında tasarlanan f antast ik komünist ülke. ---- 2 1 8 . '" Paris Komiinüniiıı, Fransız Cumhuriyeti Resmi Gazete' - , 5 2 si'ni n 20 Nisan 1 11 7 1 günlü l l l . sayısında yayımianmış bulu­ n a n, HJ Nisan 1117 1 tarihli "Fransız Halkına" başlıklı bildir­ gesi sözkonusu ediliyor. -- 223 "'" Napoleon I imparatorluğunu yıkma ve Bourbon'ların meş­ ru krallığını yeniden kurma ereğiyle, başlarında İ ngiltere, Avusturya, Prusya ve Rusya bulunan 6. ve 7. Fransız-düşma­ nı koalisyonlar birlikleri tarafından Fransa'nın 1 8 1 4 - 1 11 1 5'teki istilası sözkonusu edil i yo r 224, 251. '" La Veri l e ( "Hakikat" ) , köktenci lnuj uva cumhuriyet�·i gazete; Ekim 1 870'ten 3 Eylül 1 117 1 'e değin Paris'te yayımlan­ dı. İlkin Komünü destekledi, ama sonradan toplumsal önlt>m­ lerine karşı çıktı. - 227, 3311. '"' L'Assosia.tion des defenseurs de la Republique (Cwnhıı­ riyetin Savunucuları Birliği) , cumhuriyet için savaşım verme ereğiyle Şubat 1 11 7 l 'de Paris'te kurulmuş bulunan burjuva de­ mokratik örgüt. Koroünden yanu çıkıyor ve Versailles siyasl'­ tini suçluyordu. 229. '"" Jakobenlerin devrimci diktatörlüğü sırasında kabul edil­ mi ş bulunan 1 793 Anayasası, 1 8 . ve 1 9. yüzyıllar burjuva ana­ ya �alarının en demokratik olanıdır. -- 23:t 1 37 Kaliforniyu ve Avustralya'da 1 !l. yüzyıl ortalarında bu­ lunan yeni altın madenleri n in, uluslararası ticaretin gelişme­ si üzerindeki etkisi sözkonusu !:'diliyor. - 267. '"' Marx, mutlakiyetçiliğin sloganı olan ve Louis XIV'e ma­ letlilen ünlü "Devlet Lwnim" formülüne anıştırmuda bulunıı­ yor. - 27 1 . "" 1 0 Ağustos 1 8 7 1 günü Frankfurt'ta imzalanan bıırış ant ­ laşması, Fransa i l e Almanya arasmdaki barışın kesi n koşulla­ nnı belirledi ve Alsas ile Loren'in doğusunun, 26 Şubat 1 8 7 1 hazırlık görüşmelerinde öngörüldüğü gibi ( not 1 :J'e bakınız) , Almanya'ya bırakılınasını onayladı. B u barış antlaşmasına gö­ re, Fransa tarafından bir savaş ödentisi ödeme koşulları daha da serth•şti ve Fransa'nın Alman birlikleri tarafından işgali uzatıldı; Komünü bastırmak için Bismarck tarafından Versa­ illes'a yapılan yardımın fiyatı bu oldu. Frankfurt barışı, ge­ lecekte Fransa ile Almanya arasında askeri bir çatışmayı ka­ çınılmaz kıldı. -- 278, 37 1 , 37:3. "" Belediye haklarını gözle göriiliircesine budayan 1 83 1 bt:'� leeliye örgiitlt>nmesi yasası ile, bt'lediyl' meclisleri nin birbirle­ ri ile ilişki kurması n ı yasaklayan 1 855 belt>diye örgütlenmesi sözkonusu ediliyor laı:;kusıız. . . - -- Belediye temsilci leri kongresi n i n BordL•aux'da toplantıya çağı·ılma tasarısı i çi n not 1 2:re bakııuz. - 280. 141 Karl Marx tarafından 17 Ocak 1 8 7 1 günü Genel Konsey oturumunda yapılmış bulunan Ulusal Savunma hükümeti üze­ rine konuşma, 10 Ocak günü, Londra'da, Saint-James Hall mi­ linginde, bu hükümet ve onun dışi!}leri bakanı Jules Favre üzerine Odger tarafından yapılmış bulunan övgüyc karşı yii­ neltilmişti. Karadenizin yansızlaştırılması üzerindeki 1 856 Pa­ ris Antlaşmasının bazı koııullarını gözd en geçirecek uluslarara­ sı bir konferans nedeniyle Jules Favre'ın Londra'ya gelmesi bekleniyordu. Odger, ulusal savu nma hükümetini üven, ve li'ransız-Alman savaşı üzerine GPnel K o n seyin ikinci çağrısı n ­ d a verilmiş bulunan bu hükü m eti n sını fsal değerlendirmesi ile çelişki durumunda olan bir önerge önermişt i . Odger'in konuş­ masının Marx tarafından yapılan eleştirisi nedeniyle, Genel Konsey, Enternasyonal üyeleri i çin, miting ve toplantılarda ilkesel biı· tutum takınma zorunluluğunu tartıştı. - 2 9 1 . 1 5 Mayıs 1 848 günü devrimci ku!üpler tarafın­ 142 Paris'te dan örgü tl e nen ve özel l i kle İıiÇİ o l ma k üzere 1 5 0.000 kişi top­ layan bir göstPri sözkonusu e d i l iyor. Göstericiler, o gün Po­ lanya sorununu i nceleyecek olan Kurucu Meclise doğru yön el ­ diler. Meclise girdiler ve bağımsızlığı içi n savaşını veren Po­ lonya'ya askeri bir yardım, V<' i şsizli k ve sefalete karşı sa ­ vaşmak üzere sert önlemler alııımasını islediler. Bu istemler geri çevrilince, göstericiler meclisin dağıldığmı ve devrimci b i r hükümetin kurulduğunu ilan ettiler. Gösteri, askerler v e Ulu­ sal Muhafızın burjuva birlikleri tarafından dağıtıldı. 292. 143 ist i fa eden geçici h ii küml't yt-rine 1 0 Mayıs 1848 günü Kurucu Meclis tarafınd<ın kul'lilan ( Fransız cumhuriyeti hü­ kümeti yürütme gü c ü ) Komisyonu sözkonusu ed i l iyor. Ko­ misyon, Cavai gnac'm kendi di ktatürl iiğünü kurduğu tarih olan 24 Haziran 1 848'c değ i n varlığını sürdürdü. - - 292. '" Basın ü zeri ne, Kurucu Meclis taraf ı n dan 9 ve l l Ağus­ tos 1 848 günleri kabul edi l m i :ı bulunan gerici yasalar sözko­ ' nusu ediliyor. Bu yasalar, i lerici ve i :ıı;i dergi ve g a zetele r ini kapanmaya mahkiım eden yüksek lıir p aras a l inanca (tem i ­ nat akçesi l koşulu getiriyorlardı; hü kümete ve özel mülki­ yete karşı her türlü davmııışa karşı sert yaptırımlar (hapis ve para cezaları) öngörülmüş i d i . 292. "' Engl:'ls'i n bu konuşması, Genel Konsey karşısıııda, Pa­ ris'teki IH Mart I R 7 1 proldcı· devr i m i , komünciilerin kahra- - --· - 54 4 manca savaşımı ve Paris Komününün etkinliği üzerine, Marx ve Engels tarafından düzenli olarak yapılan ilk konuşmalar­ dan biridir. Engels'i n konuşmasının yer aldığı oturwnların tu­ tanağı, yanlışlıkla 14 Mart olarak tarihlenmişti; denetimden sonra, Marx, düzelterek 21 Mart olarak yazdı. 294. "" 8 Şubat günü seçilmiş ve 1 2 Şubat 1 8 7 1 günü Bordeaux'­ d a açılmı ş olduğu ilfın edilmiş bulunan gerici Ulusal Meclis sözkonusu ediliyor ( not 49'a bakınız) . - 295. "' Marx, Daily News'a da ( not 87'ye bakınız) benzer bir mektup yolladı; gazete bu mektubu 6 Nisan 1871 günü yayım­ ladı. - 297. ''" Le Gaulois, büyük burjuvazi i le soyluluğun organı, kral­ cı günlük gazete; Paris'te 1 1l67- 1 92B arasında yayıınlandı. Le Figaro, Paris'te 1 826'dan bu yana yayımlanan tutucu gazete; i kinci i mparatorluk hükümt-tine bağlandı. - 297. "" Paris-Journal, polise bağlı gerici günlük gazete; Paris'­ t e 1868-1874 arasında yayımlandı. İkinci imparatorluk siya­ setini, ulusal savunma hükümetini ve Thiers hükümetini des­ tddt•di ; Enternasyonal ve Paris Komi.inüne karşı iğrenç bir ka �açalmaya girişti, komünci.ilere karşı savaşım verdi. 298, - :H z, :n s . -- "'� 26 Mart 1 8 7 1 günü yapılan Komün seçimleri sözkonusu ediliyor. Paris ayaklanmasının zaferinden sonra, Ulusal Muha­ l'ız Merkez Komitesi, 1 8-28 Mart 1 8 7 1 arası iktidarı üzerine aldı ve sonra Koroüne devretti. - 2U!). '"' Engels, Favre'ın, Versailles hükümetini, Paris Komününü bastırmak ereğiyle Bismarck ile bir anlaşma yapmış bulun­ duğu yolundaki suçlamadan temizlemek için, 1 0 Nisan 1871 günü Ulusal Mecl iste yaptığı, ve ikiyüzlülükle, hükümetin Bis­ m::ırck tarafından önerilen yardımı kabul etmediğini açıkla­ dığı konuşmasına anıştırmada bulunuyor. Karşı-devrimci Fransız burjuvazisinin, işçi hareketini bastırmak için düşman ile gizli anlaşması , Marx ve Engels tarafından, çeşitli konuş­ ma ve makalelerde, ve en başta da Fransa'da İç Savaş ta or­ taya kondu. - 300. "' Serraill ier, Komüne, 16 Nisan 1871 günü düzenlenen ara SL•çimler sonucu, 2. ilçeden seçildi; Genel Konsey üyesi Eugeme Dupont'un adaylığı da önerilmişti; ama bundan vazgeçmek ge­ rekti, çünkü İ ngiltere'den Paris'e gitme olanaksızlığı içinde idi ; Anthime J. M. Dupont ı 7. ilçeden seçildi. -- 3 0 1 . "' Iylarx, [ 2 5 Nisan günü, -ç. ] Genel Konsey tarafından, ' Paris'teki L. Frankel'e biı· mektup yazmakla görevlendirildi (bu kitabın 369-370. sayfalarına bakın ız ) . Marx bu mek­ tubu 26 Nisan günü yazdı ve Serraillier üzerine radikal F. Pyat tarafından yazılan karaçalınayı teşhir etti. - 302. '"' Paris işçilerinin temsilcisi olarak, Şubat 187 1 'd e Ulusal Meclise seçilen Tolai n, Komünün ilanından sonra, etkinliği Paris devrimini bastırmayı gözeten mecliste kaldı ve işçi mil­ letvekilierine bu gerici meclisten ayrılmalarını kesinlikle bu­ yuran Komünün isteğini yerine getirmeyi kabul etmedi. To­ lain'in ihaneti, sağ prudoncuların karşı-devrim saflarına ge­ çişini gösteriyordu. Enternasyonal Paris seksiyonları Federal Konseyi, o zaman Tolain'i işçi davasına ihanet eden biri ola­ rak Uluslararası Emekçiler Derneğinden çıkarmayı kararlaş­ tırdı ve 16 Nisan 187 1 günü bu kararı Enternasyonal Paris seksiyonlarının birinin organı olan la Revolution politique et sociale'de ("Siyasal ve Toplumsal Devrim" ) yayımladı. Paris seksiyonları Federul Konseyirtin karar metni eline geçmeden önce, Genel Konsey, Tolain'in burjuvazi saflarına geçişi konusunda Londra'ya gelen haberler üzerine, Tolain'in ihanet sorununu inceledi ve onu açıkça kınadı. 25 Nisan gü­ nü, karar metnini aldıktan sonra, Genel Konsey, Tolain soru­ nunu konuşma konusu yaptı ve Enternasyonalden çıkarılması üzerindeki kararı onayladı. - 304. 155 Daha Uluslararası Emekçiler Derneğinin etkinliğinin başlarında, 1864'te, program ve tüzüğünü hazırlamak için oluş.., turulmuş bulunan komisyonun devamı olan, Enternasyonal Genel Konseyi sürekli Komite ya da alt-komitesi sözkonusu ediliyor. Sürekli Komite, çeşitli ülkeler sekreterleri, Genel Konsey Genel Sekreteri ve Veznedarı kapsıyordu. Tüzük ta­ rafından öngörülmüş bulunan sürekli Komite, yürütme orga­ nı olarak çalışıyordu; Marx'ın yönetimi altında, Enternasyo� nalin günlük işlerine ilişkin �·eşitli yönetim görevlerini görü­ yor, daha sonra Gene.! Konseyin incelemesine sunulan belgeleri hazırlıyordu. - 306. '"' Marx'ın 23 Mayıs 1871 günlü Genel Konsey oturumun­ daki konuşması, Versailles hükümetini teşhir etme ve Thiers'­ nin hazırladığı canice bastırmalara karşı bir protesto yükselt­ me zorunluluğu tarafından ortaya çıkarılan sorunların tartı­ şılmasını başlattı. Engels sorun üzerindeki konuşmasında ( tu­ tanak, bu konuşmadan sadece kısa bir hot içeriyor) , Komün üyelerine karşı sert davranmayacağı yolunda yalancı vaatler_ 6 de bulunan Thiers'nin kalleşliğini belirtti. Bu ayru oturumda, Genel Kurul, Versailles hükümetinin barbarca davranışiarına son verdirrnek için, İ ngiltere'de ne gibi önlemler alınabilece­ ğini aydınlatmakla görevli bir komisyon kurulmasını kar�r­ laştırdı. - 308. '" Fenianlar Derneği, 1850 yılları sonunda Amerika'daki İr­ landa göçmenleri arasında, sonra da İrlanda'nın kendinde ku­ rulmuş devrimci İrlanda derneği. Üyeleri, İrlanda'nın bağım­ sızlığı ve cumhuriyetin ilan edilmesi için savaştılar. İ rlanda köylülüğü çıkarlarının sözcüsü olan Fenianların çoğu, kent küçük-burjuvazisi ve soylu olmayan aydın çevrelerden geli­ yorlardı. Marx ve Engels, İngiliz işçi sınıfının eylemleri ile birleşmiş yığın eylemleri yoluna sokmak için çalıştıkları bu hareketin yüksek derecede devrimci niteliğini vurgulamakla birlikte, Fenianlar hareketinin güçsüz yönlerini de birçok kez eleştirip, komplocu taktikleri, sekter ve milliyetçi yanlışlıkla­ rı için onları yerdiler. Carbonari, İtalya'da 1 9 . yüzyılın ilk otuz yılında ve Fran­ sa'da :w yıllarında varolan gizli bir dernek üyeleri. Marianne, Fransa'da 1 850'de kurulmuş gizli bir cumhu­ riyetçi derneğin adı; İkinci imparatorluk döneminde, kendine erek olarak Napoleon III'e karşı savaşmayı saptadı. - 3 1 1. "'" The Contemporary Rcwiew, 1866'dan sonra Londra'da yayımlanan liberal burjuva eğilimli aylık dergi. Mazzini'nin Marx tarafından sözkonusu edilen makalesi, derginin Haziran 1 8 7 1 sayısında yayımlandı. - 3 1 1 . "" Genel Konseyin Times yazıkuruluna bildirgesi, 1 9 Hazi­ ran günü bu gazetede Paris Komünü ve Enternasyonale ka­ raçalan bir başyazı yayımlanması üzerine, Marx tarafından yazılmıştı; makale yazarı, Louis Bonaparte'ın, devrimci hare­ ketin bastırılmasındaki "değim"lerini övüyordu. Times yazıkurulu, bildirgeyi gazeteye koymayı kabul et­ medi. Engels, Marx'ın taslağı üzerinde, ayrıntı niteliğinde ba­ zı değişiklikler yapmıştır. - 312. 1011 U.E.D. Genel Konsey sürekli başkanlığı görevi, Konse­ yi n :!4 Eylül 1 867 tarihli bir kararı gereği kaldırılmıştı. - 313. 101 Marx'ın, Standard'ın yayımlamamış bulunduğu mektup taslağının son paragrafını Engels gözden geçirip değiştirmişti. The Standard, Londra'da 1 827'de kurulmuş, tutucu İn­ giliz gazetesi. - 3 14, 323, 339. ••• Genel Konsey bildirgesi, Fransa'da İç Savaş ın anlam ve ' önemini bozmak ve İngiltere i ;-lçileri üzerindeki etkisini hafif­ letmek için, yapıtın yazarlarınlll İngiliz i:;ıçi hareketinden kop­ mu:;ı bulunduklarını ileri süren İngiliz reformcusu G. J. Hol­ yoake'ın bir mektu bunun, 20 Haziran 1 8 7 1 günü Daily News tarafından yayımlanması üzerine, Engels tarafından yazılmış­ tı. İ ng il i z trade-ımioncu yöneticileri -Odger ve Lucraft':.ı a nıştırm a da bulunu y ordu- öven Holyoakc, o nl arın imzahın ­ nın çağrının altında yer almaması gerektiği ni söylüyordu; bu da onları, çağrıyı onaylamamaya çağırma anlamına geliyor­ du. Marx'ın istemiş olduğu gibi, bu bildirgede, Genel Konsey adı n a, Fransa'da İç Savaş y a zarını n Marx ol d uğ u be li rti l mi :;ıti . B ildi rge, 20 Haziran 1 87 1 gü n ü , Genel Konsey tarafından onay­ l mımışt ı . -- 3 1 6 . w ' B u mektup, Enternasyonal i n ( bütün ayrıntıları i l e Fransız polisi tarafından düzenlenmiş) sözde gösterileri üzeri ne geri c i l''ransız basını resmi b i ld i r i l e r i n i n , gazeteler tarafından yayım­ l a n ması ü zer i n e , Marx'ın ö n er i s i ile, Engels tarafından yazıl­ mıştı. Marx ' ı n bir y a l an l :.ı m a d a bulunma önerisi , 20 Haziran 1 8 7 1 g ü n l ü u t u nı ın u n da, G en e l Konsey tarafından ona yl an m ı ş­ tı. Bununla b i rl ik te , i l g ili heı· i k i gazete n i n y a z ı k u rulları da, mektubu yayımlamad ılar. The Examiner, b urj uv a l iberal eğilimli İngiliz haftalık der­ g i s i ; 1 8 08 - 1 8 tı 1 arası Londra'da yayımlandı . - 3 1 8 , 324. m ek t u b u , 26 H a z i r an 1 8 7 1 güıi.l ü Daily News adamı ol :.ın L. D av ies, t rade-unioncu B. Lucraft ve G . J. Holyoake tarafından i mzalanmış b u l u n an ınek­ ttıplar ı n yayımlanması nedeniyle yazıldı; G. J. Holyoake, G e­ nel K o nsey i n 21 Haz i ra n günlü b i l d i rgesinden bilgi sahibi ol­ duktan sonra, ken d i n i Fransa'da İç SaDaş ü zer i n e yeni karaçal­ malara vermişti. Lucraft, mek t u bu nd a yapıtın savlarına açıkç:ı k a rşı çık ıyor, ve Genel KonsE-yden uy rı l dı ğ ın ı l.ıildiriyordu. Ga­ zete yazıkurulu, Marx'ın mek tub u n u n , İngi l i z burjuv:ı bası n ı n ı teşhir e d e n ikinci. yarısını y a y ıml a ma y ı kabul etmediğinden mek t up , Eastern Post'a gö n d er i l mi şt i ; 1 Temmuz 1 8 7 1 gürı i i , Ma r x ' ı ıı Daily N e w s ga ze te s ini n mektubunu n e kadar başıboş biçimdl: b udadığ ı n ı belirttiği 27 Haziran 1 8 7 1 günlü Genel Kon­ SC'y oturumu özeti i l e b irl i kte , o gazetede yayımlandı. Mektu­ bun bir parçası d a , 27 H a zi r an 1 87 1 günlü P a l l M a l l Gaze t t e'de '" Marx'ın hu gazetesinde, b i r kilise y:ıyımla n m ı ştı. - :3 1 9 . 105 İ n g i l i z gazeteci v e tutucu siy:ısetçisi rafından 1830 ve 1 810 yılları içinde . 8 David Urquhart ta­ b u lu n a n ve y a yı mian m ı ş Palmerston'un d ı � s i y a s e ti n i teşhir eden makale ve !Jelgell•r sö z k o n usu edi l i yor. Bu belgeler, The Portfolio d i plom atik bel­ geler derlernesi ve öbür çeşitli basın organları içinde yayım­ l a nd ılar. Yöneti c i sı nı f l a rı n diplomasisini ara v e r med e n teş­ h i r eden Marx, 1 853'te "Lord Palmerston" ba�lığı altında top­ ladığı bir m a k ale l er d i zisi yazmak i�· i n , özellikle Urquhart ta­ ı·afından yayımlanan belgelerden yararlandı. Ayn ı vesile ile, Urquhart"ın ge r i c i görü�lerini de ele�ti rdi . --- 3 20 . '"" Genel Konseyi n, Holyoake ve Lucraft'ın 2G Haziran l ll 7 1 günlü Daily Ne w s' d a yayımlanan mektupları konusunda En­ gels tarafındau kaleme alınan bildirgesi, 2 7 Haziran 1871 gün­ l ü oturumda onaylandı. Genel Konsey, bu oturumda, Genel Ko n sey i n Fransa"da İç Savaş üzerindeki çağrısını nnuyl ama­ nı ış bul u n a n ıradr-ıınioncu Lucraft i le Odger'i n i hanetini t e ş -­ h\r etti ve onların Genel K uru l da n ayrılma kararlan üzerine, gerçekte onl arı Enternasyonal d ışın a atan bir önergeyi kabul ett i . - 32 1 . 167 En ge l s" i r ı notu, Der Volkssıaaı g a z e tes i nd e başlı ksız ya­ y ı mlanmışt ı . Cilincel b a şl ı k , SBKPMK'ne b a ğl ı Marksi zm-Lc­ n i n i zın Enst i t üsü tara f ı n d a n vPrilmiştir. -- :ız:J. 1118 The Dcıity Tclcgraph, i l k i n l i b eral sonra ( 1 880'den son­ ra ) tutucu Londra gcızete::;i ; 1 885'ten HJ :JTye değin bu cıd al­ t ı n d a çıktı. 1 !13i'den b u yaııa, Morning Post i le b i r leşmes i n ­ den sonra, The Daily Telegraplı and Morning Post adı a l t ı n ­ da yayımland ı . -- 32:i, :i2!J. ";" Tlıe Pcıll Mali Gaze t t e, L o n d r a ' d a, l865'ten l fJ20'ye değin y a y ı ın i a n a n günlük gazete; 60-70 y ı l larında tutucu b i r eğil im taşıdı. 1870-l 8 7 1 y ı ll arı n d a , gazete Marx ve Engels'i n y a zıl a ­ rını y a y ı m la dı , ama 1 8 7 1 sonlarında, burjuva basının Enter­ n asyo n a l ve Paris Komiinüne kar!Şı k a m p a nya sın a katıldı; bu­ n ı ı n üzerine Marx ve Engels, gcızete ile i l i şkilerini kesme yo­ l u n u tuttul aı·. - :12:t no Paris Koın ü nünü Vl' Enternasyoncı\i sayg ı ıılıktan d üşü r mek i çi n , Komü nistler Birliği m i litaniarına karşı Köln duruş m a s ı ­ n ı n ( 1!152) b a ş l ı ca düzenleyicilerinden biri olan Stieber tara ­ f ı ndan yönetilPn Pmsya polisinin y a r a rian m ı ş bulunduğu diiz­ mece lıelgel€'r gibi, poli s hizmetindeki Paris basını tarafı n d a n ya y ıml a na n makaleler ve u y du nı la n diizmece belgeler sözko­ n ı ısu edil i yor. --- 324. '" Marx'ın bu k o n uşm u s ı New Yo r k ' t a �·ı k a n Tlıe ıvoı·lcl gazetesi m u h a b iri R. Landor tarafından not edilmiş ve 1 8 Tem- 549 muz 1 8 7 1 günü bu gazete, sonra da 1 2 Ağustos 1 8 7 1 gunu Woodhuıı and Claflins Weekly haftalık dergisi tarafından ya­ yımlanmıştı. Landor, makalesinin sonunda, konuşmayı belle­ ğinde kaldığı gibi not ettiğini belirtiyordu. - 326. 1 72 Hans Breitman Baladları'nı yazmak için, Amerikan gül ­ dürü yazarı Charles Godfrey Lelland ( 1824- 1 903) tarafından kullanılan bir tüı· İngiliz-Alman lehçesi sözkonusu ediliyor. - 326. 1 73 Genel Konseyin, New York Uluslararası Emekçiler Der­ neği seksiyonları Merkez Komitesine çağrısı olan· Paris'teki Amerikan Elçisi B. Washburne içinde, Marx, Daily Telegraph'­ ın Paris muhabiri Robert Reid'in bir mektubu ( 1 . bölüm) ile, Paris Komünü ve Genel Konsey üyesi Auguste Serraillier'nin bir bildiriminden (2. bölüm) yararlandı. Londra'ya dönüşün­ de, Reid, Paris'teki eğleşmesi sırasında büyük yakınlık duy­ duğu Komün yararındaki eylemlerine katılmak için, Marx ve Genel Konsey ile ilişki kurdu . 7 Temmuz günü, Enternasyonal Genel Konseyi sürekli Komitesi, Washburne'ın Komün karşı­ sındaki yıkıcı etkinliği sorununu i nceledi ve Marx tarafından sunulan çağrı ınetnini kabul etti. Çağrı l l Temmuz giiııü Ge­ nel Konsey tarafından onaylandı ve Londra'da broşür b içimi altında yayımlandı. Enternasyonali n New York seksiyonları büyük tirajlı b ir burjuva gazetesinde ( The Sun) yayıniatmak için anlaştı. Çağrının önüne, Komünün gerçek anlamını açık­ layan bir giriş makalesi eklendi. Washburne bu makalede top­ lumun sırtından yaşayan büyük asalaklar ailesinin temsilcisi olarak nitelendi. New York Komi tes i, işçileri, işçi sımfı düş­ manları tarafından satın alınmış gazetelerde yayınlanan ha­ berlere inanmamaya çağırıyordu. 1 8 7 1 yaz ve güzü boyunca, Paris'teki Amerikan Elçisi B. Washburne çağrısı, çeşitli Avrupa ve Birleşik Devletler işçi gazetelerinde bi rçok kez yuyıml a n d ı . Washburne'un maskesi­ ni düşürtmemek için, Thiers hükünı.eti, ajanları sayesinde, Ge­ nel Konsey çağrısının Fransa'da yayımıanmasını engelledi . 329. 174 The New York Herald, Cumhuriyetçi Parti n in, 1 835'ten l924'e değin yayımlanan günlük organı. - 329. 175 Paris Komününün, federelerin öldürülmesi üzerine rehi ­ ne olarak tutuklanmış bulunan başpiskopos Darboy'nın, Ver­ sailles tarafından zindana atılmış bulunan Blanqui ile değiş­ tirilmesi konusundaki önerisini kabul ettirmek için, Thiers o hükümeti üzerinde herhangi bir girişimde bulunmayı pratik olarak geri çevirmiş olan Washburne'ın tutumuna anıştırma. -- 332. "" Bildirimin başında, Karl Marx'ın burada bulunmayan biı· de mektubu vardı. Her iki belge de Times tarafından ya­ yımlanmadı. - 336. m I . Enternasyonalin Londra konferansı, 1 7-23 Eylül 1 8 7 1 günlerinde toplandı . Paris Komününün yenilgisinden sonra Uluslararası Emekçiler Derneği üyeleri üzerine canavarca bas­ kıların çöktüğü bir sırada toplanan konferans, görece dar tu­ tuldu ve gizli oturum biçiminde yapıldı. Konferans, proleter bir parti kurulması yolunda, Marx ve Engels'in yürüttüğü sa­ vaşımda bir aşama oluşturdu. " İ şçi sınıfının siyasal etkinliği üzerine", bağımsız bir proleter partinin kurulmasından, ulus­ lararası işçi hareketinin temel ilkelerinden biri olarak sözedil­ diği b i r karar kabul etti . Proleter parti taktik ve örgütlenme ilkelerini içeren birçok karar alındı ve sektarizm ve reformiz­ me karşı çıkıldı. Londra konferansı, Marx ve Engels ile yan­ daşların ı n b<ıkuninciliğe kar!iı <ımansız savaşımlarının etkisi altında geçti ve proleter ilke anlayı!iının anarşist oportünizm üzerindeki w rerini büyiik iilçüde k olaylaştırdı. -- 340. "" Bu · konuşma, Marx'ın, Genel Konsey Almanya ınuhabir sekreteri olarak kaleme aldığı kıs<ı bir raporu temsil ediyor­ du. -:-- 342. "" Enternasyonalin yedinci yıl dönümünü kutlamak için dü­ zenlenen özel bir topl<ıntıda Karl Marx tarafından yapılmış bulunan konuşma. Bu toplantıda, Genel Konsey üyeleri, Paris Komüniine k <ıtılanlar, Marx ve Engels'in s ilah arkadaşları bu­ lunuyorlardı. -- :J43. ••• "Enternasyonaldeki sözde bölünmeler", Uluslararası Emek­ ç iler Derneği Genel Konseyinin, 1872 Ocağının ikinci yarısı ile Mart başları arm;ında Marx ve Engels tarafından kaleme alın­ mış bulunan gizli genelgesi. Bu lıelge, Enternasyonali bölmek ve yönetimini ele almak isteyen bakunincilere karşı Marx ve Engels'in savaşımlarının bir evresini kapsar. Bu belge tüm ül­ k eler proletaryasına anarşisUcrio gerçek amaçlarını, onların i şçi sınıfına yabancı öğeler ilc ilişkilerini gösteriyor, ve Ba­ kun i ıı tarafından yönetilen Sosy<ılist Demokrasi İttifakının et­ kinliğini, i şçi sınıfına diişm<ın olarak le!ihir ediyordu. ( not 9 l 'e bakınız ) . - 345. '"' Haziran 1 8 7 l 'den som·<ı, kendilerini Versailles hükümetiı nin kovuşturmalarından kurtarabilen komünciiler Londra'ya gelmeye başladıkları zaman, Genel Konsey göçmenlerin yer­ leşmesine yardımcı olmak için para topladı. Karl Marx bu et­ kinliğin ekseni oldu. Temmuz içinde, Genel Konsey, başkala­ rı arasında Marx ve Engels'in de katıldıkları bir göçmenlere yardım komitesi kurdu. - 346. 182 1860'larda, dokuz saatlik işgünü İ ngiliz işçilerinin başh­ ca istemlerinden biri idi. 1 8 7 1 Mayısında Newcastic gemi ve makine işçileri, Dokuz Saatlik İ şgünü İçin Savaşım Derneği­ n i n yönetimi altında büyük bir grev ilfm etmişlerdi. Grev sert bir görünüm kazandı, çünkü Dernek, sendikalı olmayan işçi­ leri de greve katmasını bilmiş ve Enternasyonal Genel Kon­ seyinden grev kırıcıların İ ngiltere'ye girişine engel olmasını istemişti. Konsey, işçilere Newcastle savaşımının önemini açık­ lamak için üyelerinden ikisini delege olarak kıta üzerine gön­ derdi. Enternasyonalin gözüpek çalı şmaları sayesinde, grev kırıcıların girişi engellendi, ve Ekim 1R7 1'de de Newcastle iş­ çileri haklarını kazandılar. 346. 183 20 Şubat 1 872 günü, Enternasyonal Genel Konseyi, Pa ­ ris Komününün birinci yıldönümünü, Londra'da büyü k biı· miting ile kutlamayı kararlaştırdı. Bir komisyon kuruldu ve Karl Marx başlıca konuşmacılardan biri olarak seçildi. Ka­ rarlaştırılan salon sahibi salonunu kiralamayı kabul etmedi­ ğinden, açık miting olmadı. Gene de, 18 Mart giinü, Enternas­ yonal üyeleri eski komüncüler, törensel bir toplantıda, ilk pro­ leter devrimin y ıldönümünü kutladılar. Komün üyeleri · Theisz ve Camelirrat ile Genel Konsey üyesi Milner'in önerileri üze­ rine, bu toplantıda üç karar kabul edildi; bu kararlar basında yayımlanmış, ve bize değin gelen elyazması metni, Marx'ın kızı Jenny tarafından kopya edilmiş ve yazar tarafından d;ı görülmüştür. -- 348. '"' Komünist Parti Manifesto:;u'nun Marx ve Engels tarafın­ dan bir önsöz yazılarak ve metinde ayrıntı niteliğinde bazı düzeltmeler yapılarak gerçekleştirilen Almanca baskısı, Alman Sosyal-Demokrat İ şçi Partisi Merkez Komitesinin girişkenliği üzerine, Voıksstaat gazetesinde yayımlandı. 1872 baskısı, tıpkı 1 883 ve 1890 Almanca baskıların da olduğu gibi, Komünist Ma­ nifesto adı ile yayımlandı. - 350. 185 1 Mart 1 8 8 1 günü imparator Alexandr II, gizli devrimci örgüt "Narodnaya Volya" (Halkın iradesi ) Yürütme Komitesi kararı ile öldürüldü. - 352. ·- - · 552 "" 1 8 78'dl• y iiı"iirlüğe k o n u l a n sosyalistlere-karşı konusu ediliyor; bu yasa, 1 880 i l ky a z ı n d a beş yı l :l:):J. yasa söz­ uzatıld ı . - tarafından, Paris K om ü n ü nün 15. yıl­ d olayı s ıy la , ondan kendileri i le dayanışmasın ı açıkça l ı i l d i rmesini dileyen Fransız sosyalistlerinin isteğine yanıt ola­ rak y az ıl mı � t ır. - :lfi4. "'" Fransa'da 1 88fi'e değin yürü düktc bulunan seçim sistemi "dar b ö l geler " sistemi i d i : milletveki lleri meclisine her seçim b ö l gesi n d en b i r tek temsilci seçi lirdi. Haziran 1885'te, ılıml ı cumhuriyetçilt>ri n gi rişkenliği ii wri ne, il ça p ı n da listeler sis ­ t e m i k a b ul ed i l d i . I BBH'a d eğ i n yü rürlükte kalan bu sisteme giire, k ii�·ük seçim bölgel P r i bir il ça pında b i raraya geti r i lın i ş­ lerdi . Seçmen. oyunu, çeşitli partilerden adayları içeren bir l i st eye göre kullanıyordu. il de, 70.000 k i şi başına bir millet­ \·ckili düşecek biçimde seçilebilecek adayların toplam sayısı i c.�i n oy verecekti . Bir m i llet vek i li , eğer oyl a rı n mutlak çoğun­ luğıı n u k a za n ın ışs a, biri nci turda seçiliyord u ; i k i nci turda se­ c; i l nwk i çi n , görece çoğunluk y e t i yord ı ı . - - :Jfi5. '"'' 1 4 Tc•ınmuz I ili!/, P a r is halkı ! a rafından Eastille'in düşü ­ riild iiğii gii n , devrim i n b a şla n gı c ın ı bel i rler. 22 Eylül 1 792, 21 Eyl ü l 1 7 9 2 g i i n ii i lan ed i l m i ş lnıhın an Fra nsız Cumhuriyet inin biri nci günü . Bıı g ü n, 1 793'le k abı ıl c d i l P n c! P vr i mci takvi m i n i l k gii'nü oldu. - 358. ''" Fransız İ:?çi Partisi. b a şın d a Jules Guesde ve Paul La­ fargue i l e . 1 879'da kurulan Fr a n sa' nı n ilk marksist parti si. Marx ve f�ngels, 80 yılları ilc 90 y ı l l arı nı n başlarında, parti et k i nli ği üzeri nelt-ki etkilerini sürekli olarak gösterdileı·; 1 880'­ cle Marx bir p a r ti programı girişi yazdı. h c;-i Part i s i , olaııak ç ı l a rdaıı ( n ot 17'ye b ak ı n ı z ) k<'rıdini ay ırar;ık, Fransız proletaryası ü zeri ndeki etkisini pek iştird i ; s a n a y i bölgel eri . parti n i n d ayanağını olu�turdular. İşçi P a rti ­ si sistemli bir marksizm propagandası yaptı, reformizmi, uz­ laşma eğil i m i n i teşhir etti ve u lusl a r ar ası i şçi hareketinin b i r ­ l i ğ i n i destek lPdi, Fı·ansı:>: burj uvazisinin sömiirgc s i y a seti ile · savaştı. Bu n u n l a l ı i rli ktc, HHJO yıllarında. sckt<>r ve dog m a t i k n i te l i ktc ya n l ı şl ı k l a r i şl ed i . H l!JO'd a , İ���i Par t i s i , öbür dPvrim­ ci toplul t ı k l a r ilc b i rlikte, sonradan Fransız Sosyalist Partisini rl.oğuracak o l a n devri mci sosyal i st B i rl i ği kurdu .- · 359. 191 1 4 Mart 1871 günü, gerici Paris-Journal ga z etesi , elinde Marx'tan S e r r a il li c r' ye yazılmış, E n t (•rnasyon alin Fransız ve "" Bu mektup, Engels dön ümü 553 Alınan üyeleri mektu p günü arasında bulunduj'!unu yay ı m l a nd ı . rafından da varolan i leri anlaşmazlıkları sürdü. Kaı·açalma, Düzınece Times dahil İngi l i z Pcıris-Journal'in, benimsen d i . gösteren mektup, bir Mıırt l!J basını tıı­ Enternasyon alin Frıınsız ve Alman üyeleri arasınd<ı ayrılık çıkarmayı aınaçla ­ yıın tutumu, Marx tarafı ndan 2 1 Mart sey oturumunda, ve onun isteği Times'a yazılan bir mektupta teşhir teği üzerine Serra i l l i e r de, kendi 187 1 günlü Genel Kon­ üzerine Engels tarafından Gene Marx ' ı n is­ edildi. Paris-Journal' i n y a ­ ( 16 M a r t 1 8 7 1 gü­ metn i n i içeren le Cour­ payına, I a nl arın ı teşhir eden bir mektup gönderdi nü yayımianmış ricr de l'Europe bulunan b u mektup gazetesi n i n bir kesi ntisi Marx tarafından La­ fargue'a göndeı·ilcn mcktııba ekh• n m i şti ) . G Prici rı I>'ra nsız b as ı n ın ı n, Alman m illiyelinden olan kişi­ I•'ra n sı z s e k si yonları ndan çıkarı] acakla­ I<: n ter n asyon al i n leri ıı, yol u n d a k i Mart 1871 lan, b i r başka i ps i z sapsız yal a n ı , Genel Konseyin 2 1 günlü olunımıında teşh i r edil d i . Marx b u mektup­ Enternasyonal i n P ar i sl i üyeleri n i n yararına sunulacakla­ ı·ı rl i i �i i ncl•si ilc Lafargııc'u i l et ın i şt i . Le Coıırricr de l'Europc f<'ransı;: rlı. -- gazetesi ; l ll40'tan ( " Avrupa 18!J!J'a Hahl•rci si " ) , değin Londra'da nrleancı yayımlan­ 363. '"' Burad a 1871 ' i n b i !'İ nci yarısı n d a Paris'te kurulmuş bu­ l u n a n Prusya düşmanı birlik sözkonusu ediliyor. Jockey Club, P a ri s' t e I B33'te kurulmuş bulunan soylular demeği. - 365. Mart ı ııda, "' 1 87 1 l e, Zürih'te, rensel olarak bir l•'ransa'ya varl ıklı toplanınaya temc edi l m i ş bir Fransız sıııda bir çatışma �· ı k t ı . k ı rtıcı b i ı· kampanyayı çuıı ı ı Entcrnasypnulc viçı·e seksiyon u, mayı, özel kaları. karşı çağnl d ı . zafer toplantısı, tö­ Toplantıda, İsviçre'de en­ ü l k eler i şçi leri Alınanlar k ı ş­ körükleyen gerici b a s ı n , b u olayın su­ y ü klellll'YC bir b i ld i rgede teşhir üyeleri n i n '" Le Courrier de Lyon burjuva ;ıra­ arası ndaki k ıı l k ı ştı . taraf ı n dan etti. Enternasynnal i n yürütülen Kentin bazı Zürih olayi arına r ı n ı yalanlumak ic;in b i r b i l d i rge yayınladılar. · ··- 365. huı·iyctc;i nedeniy­ Almanlar subayları grubu ile Ç e şi tl i burjuva · basın Enternasyonal kazanılan s ı n ı flardan hafta l ı k ( "Lyon gazetesi ; Habercisi" ) , 1834'ten İı::­ karac;al­ i şçi send i ­ katıldıkla­ Fransız cum­ 1!J39'a değin ya­ y ımlandı. Le Courricr de la Cironde ( " G ironde Haberci si" ) , 1 7 92'- den soı ı ı·;ı Borde;ı u x'da :i6:'i. yayımlanan ger i c i Fransız gazetes i . -­ ' �'· Ho ma C umhuriye tine J<" ransız l ı i r l i k l eı · i tara fından g i r i ­ şilen b i r saldırıya karşı protesto olarak Fransız Ulusal Muha­ fızın ı n b i r gösterisi sözkonusu ediliyor ( not 45'e bakını z ) . - a67. mcktııp k aralaması, Marx, Genel Konseyin 25 Nisan g ü n lü oturum u nda, Pyat ve Vesigni eı· tarafından, Paris Komününe seçilmi ş bulunan Genel Konsey üyeleri Serrailli e ı· ve Dupont'a karşı ortaya atılan karaçalmalara yanıt vermekle görevlendirildi kt.en sonra yazıl m ıştı . Pyat, özellikle, 1 8 7 1 N i ­ san ara seçimleri sırasında, Komün üyesi seçi lmiş v e Frankel tarafından yön etilen Çal ışma n• Deği ş i m Komisyon u n a g i r ­ lll İ li bulunan Paris'teki Genel Kon sey temsilci s i Serraillier'ye ""' Bu 1871 karaçalmaya y ı kmaya kalk ışmışt ı . çalışan l e k e düşüren Kom i syonu, nı o ld u ğu Pyat, Serrai llier'n i n Serrailli er'nirı Kornündeki siyasal asılsız söylentiler yaymıştı. i şi n i ncelenmesinden sonra, etk i si n i ve · ahlaki ününe Çalışm a ve Deği şim Serraillier' n i n kurba­ karaçalıcı söylenti l ere karşı kesi n bir yalanlam ada lıulundıı. :ili!!. N i san 1 R7 1'dl', zaferi demokrat i k gii�·lere 107 Bordemıx'da, k azand ı ran belediye seçimleri sırasında, Enternasyonal seks i ­ yon u n u n dört delegesi seçi l m i şti ; Komünü programı n ı n benzeri i d i . - sundukları :n ı . program, Paris ""' Bebel ' i n 2 5 Mayıs lll7 1 günü Heichtag'da yaptığı konuıj­ sözkonusu edi l i yor. Bcbel, konuşmasında sağcı m i l l et ­ Yl'k illeri n i ıı karaçalıcı sal d ırılarına karşı ateşli b i r b i çi mde k o ­ mü ncüleri savunmuş ve sonuç olarak ş u n u söylem i şt i : "Fran­ sız proletaryas ı n ı n : 'Şatolara savaş! Kulübelere barış! SefaJet ma ve aylakl ığa ölüm ! ' savaş ç ı ğlıkları, tiim s ı n ı n sava� çığlığı olacaktır." 374. '"" Du çağrı Marx tarafından yazılm ı ş rilınişti, metni elim i zde bulu nmuyor. 374. Avrupa proletarya­ --- '"" Gerici 1\. vrupa ve Sorge'ye göııde­ - - hükümetleri tarafından Enternasyonalc karşı girişi i m i ş bulunan, ve Paris Komününün yenilgisinden sonra daha d a pekiştiri len davran ışlar sözkonusu ediliyor. 5 Eylül I R70 günii, Pnısya'nın Fransa'ya karşı sava�taki gcrçl'k erekler i n i teşhir eden lıi r bildiri yayınlamış oldukları i ç i n , !J Eylül 1 870 günü, Alma nya'da Alman Sosyal-Demokrat İşçi Partisi Komite üyeleri Brackc, Bonhorst, Spier, Kühn ve Gr al e ilc, basımevi i şçisi Sievers tutuklandılar. Kasım 1 8 7 1 'de, ;ıy l a r t u tu k l u lu k t an siircıı IJu � onr a, a d a m i m· devJeL ğ i n e zarar verme düzmcce suçlam ası i lc y arg ı l anıp klınl gii\'L' ı ı l i ­ hapse mah­ edildiler. 1 87 0'te, yurt ihaneti i l c s u çl an a n Tem muz yal-demokratları O be rwi n d er, Most, A. ları, dev r i m c i etk i n l i kleri neden i y l e a ğ ı r Scheu hap i s Avustu rya sos­ ve bazı b a şk a­ cezalarına çarp­ t ı l' l l d ılar. 20 Ağustos 1871 i l kyaz giin ii, 1871 pol is, s i y o n u n u n a l l ı rı ı üstüne geti rd i . \'l' ve E n ternasyonal yazı nda, Jo:ııtcrnasyonal İspmıyol hü kümeti, karşı, seksiyon l a r ı n a b ask ı Napoli İ Ş(,'İ /.o , L i zbon'a göçmc '"' H a z i r a n d e rece giiç zorıınrla - :n :ı . k a l d ı l a r. örgütleri önlemleri lacl ı . İ s p a n yo l federal Konsey üyeleri Mora. Morago sek­ uy gu ­ ve Loren ­ 1 87 1 'de, S a i n t - G a l l l l'ks t i l i �ç i l t>ri m• s a g l a ıı a n son çal ı�ına ko�ul ları , a prc i şç i l eri i le i �verenlcr a ra ­ sında patl a k veren lıir ç cı t ı şm a ıı ı n ıwdcıı i o l d u . İşçi ler i şgünün­ de lıir kısalma ve bi r iicrct.ll'rde artış i st.iyol'l a r d ı . İşvere n ­ I L'!' l ı i ı· i �çi dclegasy o n ı ı i lc k ı ı n u :-ı m a y ı k a h ı ı l c t nw d i l er I Pr ı ı asyonal üyesi n al i n İsvi�' l'(' 1 8 7 l 'c d eğ i n ya mü dahale rin istemleı·i d ck i nl a ı ı i :-;ç i i L•ri d aya n ı ş ın a s ı proleter "'" I<ölnisclıe ganı, En­ ö r g i i t h·ı·i nce de s l. ek l e n d i , bu d a i �ç i l er i n Ey l ii l dayanmalarını sa ğl a d ı . Kamu o t or i t eler i çatı�ma­ etti ve gr e v b i r uzlaşma i l e tam a ml a n d ı . İ�ç i ! t•­ lam olarak k arş ı l a n m a d ı , ama grev S a i n t - G a ı ı · ­ ve E n t e rn a sy on a l etk i s i n i n -- 37:i. ııwsi hak ı ınııırlan b ii y ü k b i r a n l a m ta�ıdı. lıüyiik ve i �tPn a tt ı l ar. G rt'\', T<;ntemasyo­ Z e i t.nnu, Renanya 1 802'den sonra Kölı ı'dL• yayıııılaııaıı, v e u l u s a l l i beral part i n i n or­ b urju vazisi n i n günlük Alınan gazetesi ; "'" Ağustos 1 874'tc, La sözciisii o l d ı ı . ----- 37fi. pck i �­ 1 8 70 y ı l l a ı·ı i ı; i nde Bi smmck'ın ı ı e, Sorı!l•. 1 !l 7 2'cle N e w I ra ye Kongres i n i n lıir k a rarı ii zpı· i ­ Yıırk'a tmjınmış l ı ı ı l u n a n Enternasy o ­ nal G e nd Konseyi nden ayı· ı l d ı . açı k l a n d ı . -- - :�7 7 . 'o.t Len i n ' i n Yap ı tlar' ı n lll ii zl•ı· i n e yapmak M ;ı r t 41. İstifası, c i ld i , i stediği ü ç kon uşma Eylül �en i n ' i n pl a n ı n ı 1 H 7 1 ' tc Pa r is içerir. resmen Koıniinii LPn i n , 22 Hl04 gii ı ı ii , Ccıwvre'd,(•, bir sosyal-demokratlar to p l a n t ı sı söz al d ı . B u ra d a sıı nıı l a n meti n , b i r i n c i pl a n ı n m e t ­ rıi d i ı·. -- 38 1 . '"' Not 8'e b a k ın ı z . -- - :{8 1 . '"" Bu ki t ab ı n 40-4 1 . sayfalarına [Engels' i n G i ri şi ne -- ç . l sırasıııda b ak ı n ı z . - - 382. 556 '"' " I . A. A . " Int ernational A Tb e i t e·r A ssociat i u n sı �:mekı;iler Demeğ i ) ( not 1 5'e b ak ı nı z ) . '"" Londra Fransız Bir SeTgisi. işçil e ri İngi l i z işçil eri delegasy onu 382. - ::ıu N ot l l 'e ba k ı nı z. --- :ı u2. ' 1 ' La Debıi.cle, :. u Zo l a ' n ı n Enıile -- F'nınsız-Almnn sava� ı nı :383. Gfl. sayfas ı na "' Bu kitab ı n ·:l:ı bakınız. - B u k i tabı n 70. sayfas ı n a bakınız. - B u k i t ab ın 74. sayfa s ın a b ak ı n ı z. '1' Paris ordusu tümgeneral nıığunu ıçsi'n i n - komutanı h i ı; lı i r şey günü sa y ıs ı n da 1 1 5. s avu nma S imon atılır g i b i b i ldi riyordu. bulunan bu :ISli. h ü küm e ti , dt·vr i mcisi M acar Üze-r ine :·1" Koınün Lou is-Auguste Lı'•o Blanqui'y i, "11' ' lı i r konfera nsin özt>t i d i r . 4 1 . s ay fası n a bakı ı ı ı z . -- :188. ve daha aşağ ı d a Len i n , Karl Bu k i ta b ı n ' '" Burada - 3 84 . -- ti caret b a k a n ı , Pl unı, Len i n' i n Paris Komi'ı ­ C enev re d e Rus si y asal gö�·­ Konferans k a r� ıs ı n da verd i ğ i ve u l ıı ­ yapt ı ­ Fr a n kcl siizkonıısıı ed i l i yor . - n ü üzer i ne 5 ( l :J ) Mart l !J05 g i.i n ii nwnlcri n i n tara­ mektup, savunur g i bi PLt r i s K o m ü n ü iiyesi ve c;-al ı şma, sanayi gii�·ın e n kor u ­ yapılan Komüıı iimiir boyu h apse �·C' v r i l m i ş ölüm cezas ı n a mahkum ett i . ' 1., G u i od , Fransız Cumhuriyeti Resmi Gaze­ ya ln ı z'ea Pa r i s ' i ğ ı n ı gö steri y o rd u . - - :l84. w: Ulusal :HH. ve top yay ı mi n n m ı ş savu nma hü kümet i n i n 3U:ı. yapmamaktan s ı k ı la n gö nder e lıi l eceği n i 1871 ko- 38:3. Alphonse kurmaydan çı karabileceği n i 25 N i san fından topr;ıı Suzane'a, V al eri len ' a Moııt - - :IH B . Marx'ın Vru ıısa'dcı b i r i nci Rus dev­ Savıış hroşiiri.i n i i n 1 89 l 'de Berl i n'de y ayımianm ı ş b i r Almı.ı ı ı ­ ca bask ı s ı n a göndL•rmP yapıyor. "' Not 1 2'ye b a k ı n ı z . "' Not f)'a bak ı nız. 2" Len i n Par i s - - :l8!J. ---- 3 8 fl . 38!J. Komiinii ccllatlarını, l' i ın i ı ı i ıı cellfıtl an i le kıırşıl:. ı � t ı rıyor. :··< "Par i s ri" l.ı i r N a pol(•oıı Bon:ıparte ve y a nch ışlan sözkon ıı.sıı ed i l i - n u alan rom a n ı ( 1 8fl 2 ) . h ile yapıldığı :i82. yor. sal ( U luslararu ­ :m2. delegasyonu arasında bir görüşmenin 1 862 Dü nya Sanayi Sergisi. "'"' Louis - Komü n ü makalesi P1'0letari ve -- Demokra t i k gazetesinde 1 905 :lii ! J. Diktatörliiğiin yayımiandı (no Göı·t•\' I P ­ B, 17 (4 ) Tem m u z 1905 ) ; y a z a r ı n ın k i m olduğu _ saptanamadı. Len i n m a ­ kaleyi giizden gcçi ı·d i , ona başka b i r başl ı k vt>rdi ve, son ııe ı ı - 557 nu yazdığı metinde ba z ı d eğ i � i k l i kler yaptı. n; M oskova masızca i � �� i l e r i n i ıı bastırıhın 394. 392. - ot ok r a s i ye karşı Aral ı k ay a k l a nm a sı silahlı 1 905 ' te, acı­ e dili y or . sözk o nus u -- "" Uluslararası Emekçiler Derneği Genel Konseyinin Fran­ savaşı i i zeri n e Karl M a r x tara f ınd a n yazılan ik inci sız-Alman çağrısı sözkonusu ed i l iyor. ( bk z : s . 6 1 - 7 1 . ) "' Karl Marx'ın Fransa'da (bkz: s. 35-288 ) . - 39 7 . ' :l95. -- söz kon u s u Savaıj'ı HJ0 5 E k i m i nd e R usy a d a "" Kadetler, İç. edil iyor kurulmuş bulunan, li­ b era l k ml c ı burjuvazi n i n başl ı c a partisi olan . anayasal-demok­ parti üyeleri. hçi rat kadet l e r, yasal krallık daha y ı ğ ı n ların ı istemleri ötesi n e iyi ad ın ı özgürlüğü ımrtisi" "ha l k ı n a l da t ab i l m e k için, aldılar, ana­ geçml•diler. Şubat ama 1917 burju­ va dl"mokratik devriminden sonra, kadetler, Geçici Hükümet i ç inde, a n t i - demokra t i k V l' ka r şı - d P v r i m c i bir s i y a set oluştur­ mak için y;ınırlan d ı k l a r ı ay r ı ca l ı k l ı bir k o n u m tuttular. E k i m Devr i m i n i n zaferinden sııııra, kadl'tiPr, Sovyt>tler i k ti da rı n ın amansız dü�manlan b ü t ü n askeri kin o la r olarak gi ri şiml er i ortay a çıktılar ve ve k a r şı - devri m c i müdahalecileri n kampanyaianna et­ a k k;ıt ıldılar. - :HJB. ''" Bu k itab ı n 36!1. sayfas ı n a b;ıkınız. - :199. "" "Komiirı tutnnak Mar t "18 ma k a l e si , Dersleri" m et n i d i ı·. (�azete, C e n ev re' d e günü lararası bir m i ting y a p ıl d ı : Len i n' i n makalPden üç lı i r p ro l e t t• r notu dü!jmÜş: y ı l dö n ü m ü için ul u s ­ Marx ' ı n ölüm ü n ü n 1 848 Mart d e v r i m i n i n 60. yıldönümü ve P a r i s --ç.] cisi yıl dö n üm i i . Rusya konuşması nı n ij ı ı iince, Sosyal-Demokrat 25. yıldönümü, KomününUn [ :i?. İşçi Partisi temsi l ­ L en i n tk, lm miti ngelP söz a l d ı ; k o n u şması n d a , Paris Ko­ m ü n ii n ün t ii m aıılum ve öıwın i n i belirtti." - '"' Karl M a rx , Ulu.�l cı-rarııst seyinin Fransız-Alman · Samışı Emekçi/.er Üzeri n d e k i k i tabın 69-70. say f a l arın a bakın ı z ) . "' Dev r i m c i rın, içi nde " h aı·eket i n s i y a sa l -- İkinci Genel Kon­ Çağrısı (bu kupılan ça­ 40 1 . yükselmesi nden özgürlükler" v a a detm iş b u l un d u ğ u I 7 Ekim 400. Derneği i l t> bir korkuy a "y a sa m a " Du ma s ı n ı 1 905 b i l d i rgesi sözkonusu e d i l i ­ y o r . Bildi rge, ereği, vak it k a z a n m u k i ç i n , devrimci giiçleri böl ­ mek, grevi başarısızlığa u ğr a t ına k ve devrimi mutla k i yetçiliğin siyasal b i r m an e vrası i d i . - 403. "' Sosycıl.-Dcmokra t , me rk ez orga n ı , R usy a y :ısa-cl ı�ı Sosyul-Demokrat gazete ; 8 1 90R Şu batından .ezmek İşçi 1917 ol a n Par ti s i Oca ğ ı - n a değin yayımlandı. İ l k sayı Rusya'da çıktı, sonra yayma y a ­ ülkelerdP d e v a m e d i l d i ; 2-:l2. bancı lık 1 913) Paris'te, 33-58. sayılar say ılar (Şubat 1 90!:.1 -Ara­ (Kasım 1 9 1 4 - 0cak 1917) Ce­ nevre'de yayımlandı; toplam olarak 58 sayı çıktı. Aralık 1 9 1 1 ' ­ Sosyal-Demokraı'ı d e n sonra Lenin yönetti. Gazete Len in ta­ ı·afındmı yazılmış 80'dcn çok makale ve not yayımla d ı . - - 4 1 6. Devlet ve Devrim "' Len i n ' i n ,,.; Bkz: K. Marx, si, adlı yapıtma lıakıııız. 4 1 7. 1". Engels, "A. Bebel'e Mektup ( 1 8-28 M a r t 1 875) ", Gotha ve (:rfurt Programlarının Eleştiri­ F. Engels, Sol Yayınları, Ankara 1 9 76, s. 49-58. - 423. ""' Bk z : ler K. Derneği bakınız ) . ·- Fransa'da İç Sııvaş, Marx, G t•nı•l Komwy Çağrısı ( bu Uluslararası Emekçi ­ kitabın 1 05 . sayfasıııa 424 . "' Uluslararası Emekçiler Derneği Genel Konseyinin, A v ­ TUpa v e Birleşik-Devletler'deki Dernek Üyelerine, Fransız-Al­ man Savaşı Üzerine İ leinci Çağrısı sözkonusu ediliyor. Bu �·ağ­ rı, 6-9 Eylül mıştır. -- 4 2 7 . 1 870 tarihinde Londra'chı Marx tarafından yazıl­ '"': Marx'tan bakınız (bu Kugelmanıı'a kitabın 366-367. Nisan 12 1871 günlü mektuha sayfalarına bakını z ) . - 428. ,. Bu kitabın 3 5 1 . sayfasına b a k ı nı z . - 428. "'" Die Neue Zeit , dı·ı·gisi ; rik Alman 1 88:rtpn Sosyal-Demokrat 1 !J23'e deği n teo­ yayımlıındı. vı• Io�ngels'in bazı yapıtları, ortaya Nette Zeit'ta çıktılar. Marx l!:ngels, dergi n i n marksizmden yazıkuruluna sapmalarından 1 895'ten sonra, Engels'in öğütleri ötürü ölümü revizyonist makaleler yayımladı. da, Partisinin Stuttgm·t'ta deq�i. ile yardımcı bazan üzerine, Birinci dergiyi oldu ve eleştirdi. dergi sistemli olarak dünya savaşı sıı·asın­ meı·kezci lıir konum aldı ve gerçek te sosyal-şoven­ -· leri destekledi. "' Menşevikler, 429. Rus sosyal-demokrasisinin RSD İ P'nin l !JO:l'te, II. Kongresinde, oportli nist akımı. merkez örgenlikle­ rin seçimleri sırasında, başlarında Lenin'in bulunduğu devrim­ ci sosy al-demokratlar da çoğunlukçular adı buradan gel i r ) , oportüııistlcr de mcııııe­ çoğunluğu sağladılar ( "bol:ıevikler" ya vikler ( azınlıkı;ılar) a d ı n ı aldılar. 1 905- 1 907 devrimi sırasında, menşevikler devrimele işçi sı­ nıfının karşı sahibi min yönetici çıktılar olan rolüne, ve, liberal yenilgisini i şçi sınıfı ile k öylülüğün kendilerine göre devrim i n burjuvazi ile b i r uyuşma izleyen gericilik sırasında, ittifakına yönetim i n i n istediler. asıl Devri­ menşeviklerirı çoğu "l i k i d atör" durumunu gt>ld i : b unlıır, işçi sınıfın ı n gizli parti­ sinin ortadmı k aldı rılmasın ı i s tediler. Hl l 7 Şubat burj uva de­ mokrati k devrimi n i n zafe r i n de n sonra, menşevikler burj uva Geçici Hükümete katıldılar, onun emperyalist siyasetini des­ teklediler ve hazırlanan sosyalist devrime karşı savaşım ver­ d i l er. Ekim Devrim i nden sonra, menşevi kler a�'ı kça karşı-dE-v­ rimci bir parti durumuna geldiler, Sovyetler i k t i darı n ı yıkm a ­ yı amaçlayan komplo ve ayaklanmalara katıld ılar. -- 430. "" Kralı deviren ve cumhuriyet ili'ın eden 1 9 1 0 Portekiz Dev­ rimi i le, yasal bir [Osmanlı İmparatorluğu'nu n Türkiye' n i n krall ı k d urumuna geld iği 1 908 - 1 909 ç. ] - Türk ana­ Devrimi sözkonusu eılil iyor. 4:l 1 . " '" Bkz : Ka l"l Marx \·e Fı·iı>dr i ch E n gels, Komünist M anifes­ --- ı o, "Komünist ı !:.176. - .ı:ı2. '" Rusya'daki Manifl'st o"nmı Doğuşu, Sol Yayınları, An kara 1 !:.1 1 7 Şubat burjuva demokratik devr i m i söz­ konusu e d i l i yor. --- 4 :ı:t ""' Sosyali., t -De llTimci l er 1 ! 102 ha�ları ı ı d a Hl 1 7 (s.-r. ) , l{lısya'da l !J O l sonları ile kurulmuş bulunun k üçi"ı k-burj uva part i . Şubat Devri m i n i n zaferi nden sonra, sosy al ist-dev­ r i mciler ve meıışevi kler, kadetler ile b i rl i kte, burj uva ve top­ rak sahipler i n i n dayanağı k:ırş ı - devri mci oldular. Parti G eçici lidl•l"lerine Hükümetinin (KPrenski, Lıaşlıcu Avksentiyev, Çern ov ) gPli nce, onluı· rüı sözkonusu h ü k ümete katıld ılar·. Sos­ y a l i st - devrimci part i , toprak mülk iyeti n i n ortadan kaldı rılma� sını isteyt>n köylüleri destPkll'ıht•y i kabul etmedi ve feodal mülkiyetin koru n mas ı n d a n yana �·ı k t ı . Geçici Hükümeti n sos­ yalist-devrimci Lıakanları, toprak sahipleri n i n toprakların a el­ koymuş bulunan kiiylülere kar!-jı cezal a n d ı rm a Lı i rlikleri f�Ö n ­ d erdiler. 1 9 1 7 Ek i m i ndeki si lahlı ayaklanma öngi.ini.inde, sos­ y:.ılist-cl(' \Tiıncill'ı' saflarına koptu . ge�·ti, p:ı rt i s i :ı�·ık�·a karşı- d('vriınci kapitalist rejimi savundıı, Yabancı askeri sosyalist-devrimciler burjuvazi n i n halk yığınlarından ve iç savaş yılları boyunca, karşı-dPvrimci komplolara katıl dılar, m üdahale Sovyeti k Hük ümet ve Komü n i st Parti s i i l eri gelenler i n e karşı, teröreli l e r aracıyla eyll,mll•r d iizenlediler. --- -133. 246 Karl Marx, Fransa'da İç Savaş, bu k i tabın !)9- 100. sayfa­ l a rına bak ı n ı z . Daha aşağıda, 243, 437, 444-453. sayfal arda d:ı, Len i n , Marx'ın bu yapıtın dan alıntılar ver i r . 6o - 434. 241 D y elo Naroda Davası" ) , sosy alis t d evrimciler 1 9 1 7 Martından 1918 Temmuzuna değin Petrograd'da yayımlandı. 439. 248 Not 63'e bakınız. - 447. "" Bkz: F. Engels, Konut Sorunu. - 451. 250 Almanacco Repubıicano per l'anno 1874 adlı İtalyan der­ lemesinde 1873 Aralığında ve Almanca çeviri olarak Die Neue Zeit dergisinde yayımlanan Marx'ın "Siyasal Aldırmazlık" ba�lıklı makalesi ile Engels'i n "Otorite Üzerine" ba�lıklı ma­ kalesi sözkonusu ediliyor. - 453. "' K. Marx, "Siyasal Aldırmazlık". - 453. '" F. Engels, "Otorite Üstüne". - 455. m F. Engels, "Otorite Üzerine". - 456. 254 Bkz: K. Marx, Gotha Programının Eleştirisi; K. Marx, F. E ngels, Gotha ve Erturt Programlarının Eleştirisi, Sol Yayın­ ları, Ankara 1976, .s. 1 7-46. - 458. "' Karl Marx'ın, Felsefenin Sefaleti adlı yapıtı sözkunusu ediliyor. Bkz: Karl Marx, Felsefenin Sefaleti, Sol Yayınları, Ankara 1 975. - 458. ""' F. Engels, "A. Bebel'e Mektup, 18-28 Mart 1875", K. Marx, F. Engels, Gotha ve Erturt Programlarının Eleştirisi, s. 49-58. - 458. 251 K. Marx'ın Fransa'da İç Savaş yapıtına, F. Engels'in yaz­ dığı giri� sözkonusu ediliyor. - 46 1 . ( Kiliseden Ayrılma Hareketi ) , 258 Los-von-Kirche-Bewegung Birinci Dünya Savaşı öngününde Almanya'da bir yığın hare­ keti niteliği kazandı. Ocak 1914'te, Die Neue Zeit dergisi, re­ vizyonist Paul Göre'nin "Kirchenaustrittsbewegung und Sozi­ aldemokratie" (Kiliseden Ayrılma Hareketi ve Sosyal-Demok­ rasi ) adlı bir makalesi ile, Almanya sosyal-demokratlarının bu hareket karşısındaki tutumu üzerine bir tartışma açtı. Bu tartı�ma sırasında, ünlü sosyal-demokrat militanlar, parti ni n b u hareket karşısında yansız kalması ve üyelerini parti adına dine ya da kiliseye karşı bir propaganda yapmaktan yasak­ laması gerektiğini ileri süren Göre'ye herhangi bir karşı-ya­ nıt vermediler. 463. "' Lenin tarafından verilen ücret rakamları, 1917'n i n ikinci yarısının kağıt parası üzerinden verilmişlerdir. Kağıt-ruble, Birinci Dünya Savaşı içinde değerini büyük ölçüde yitirmişti. - 464. 280 I. Enternasyonalin La Haye Kon(lresi, 15 ulusal örgütü partisinin günlük ("Halkın - gazetesi; - · - temsil eden 65 delege ile 2-7 Eylül 1872'de toplandı. Kongre hazırlıkları sırasında, Marx ve Engels, proleter devrimci güç­ leri biraraya getirmek için büyük bir çaba gösterdiler. Kongre gündeminde i k i büyük sorun vardı: 1 ) Genel Konseyi n yetki­ leri ve 2) proletaryanın siyasal etkinliği. Kongre, Gent'l KonsPy in yetkilerini geni:;ıleten bir karaı· aldı. İkinci soruna ilişkin olarak; "Siyasal iktidarın fethi, pro­ letaryanın büyük ödevi durumuna geldiği", ve "toplumsal dev­ rimin ve onun; sınıfların kaldırılması yol u ndaki yüce ereği­ nin zaferini sağlamak için", proleter bir siyasal parti örgütü­ nün kendini zorla kabul ettirdiği kararlaştırıldı (bkz: Karl Marx ve Friedrich Engels, üç ciltl i k Seçme Yapıtlar, Editions du Progres, Moscou, 1 970, c. II, s. 306) . Marx, Engels ve yanda!jlarının her türlü burjuva sekta­ rizmine karşı yürütmi.i� bulundukları uzun savaşım, bu kong­ rede sonucunu verdi. Anurşistlerin Bakunin, Guillaume, vb. gibi önderleri, Enternasyonalden çıkarıldılar. - 468. 261 Zarya, Stuttgart'ta 1 9 0 1 - 1 902'de iskra yazıkurulu tara­ fından yasal olarak yayımianmış bulunan marksist bilimsel ve siyasal dergi ; sadece dört sayı çıktı. Dergi, Rus ve uluslararası revizyonizmi eleştiriyor, marksizmin teorik temellerini kanıt­ landırıyordu. Dergide Lenin'in birçok yazısı yayımlandı. - 469. 262 Paris'te 23-27 Eylül 1 9 1 0 günlerinde toplanan II. Enter­ nasyonalin V. kongresi sözkonusu ediliyor. A. Millerand'ın, Waldek Rousseau karşı-devrimci hükümetine giı·miş bulunma­ sı olayına bağlı olan: "siyasal iktidarın fethi ve burjuva parti­ ler ile ittifaklar" ana sorunu konusunda, kongre oyçokluğu ile Kautsky tarafından önerilen kararı onayladı. Bu kararda özet­ le, bir sosyalistin bir burjuva hükümete girmesinin, siyasal ik­ tidarın fethinin normal bir başlangıcı olarak değil, ama güç koşullar içindeki savaşım zorunlulukları tarafından dayanıl­ mış geçici ve olağanüstü bir yolu olarak düşünülebileceği söy­ lenmiş bulunuyordu. Sonradan, burjuvazi ile işb i rliklerini hak­ lı göstermek için, oportünistler kararın bu noktasına sık sık başvurdular. - 470. 26 sosyal-demokrasi içinde, marksizme kar­ 3 Bernsteiniade, şıt oportünist akım. Almanya'da 1 9 . yüzyıl sonlarında doğdu, adını ünlü revizyonisıt Edouard Bernstein'dan aldı. - 4 7 1 . 264 Bkz: Karl Marx, Louis Bonaparte'ın 1 8 Brumaire'i, Sol Yayınları, Ankara 1 976. - 4 7 1 . 62 '"' Bkz: K. Marx ve F. Engels, "Komünist Parti Manifesto­ su 1872 Almanca Baskısına Ö nsöz", "Komünist Manifesto"nun Doğuşu, Sol Yayınları, Ankara 1976, s. 1 6 1 -163. -- 472. 266 Bkz : K. Marx, Fransa'da İç Savaş. 475. '"' Bkz: K. Marx ve F. Engels, Merkez Komitenin Komü­ nistler Birliğine Çağrısı. - 479. ''"" Bkz: K. Marx, Fransa'da İç Savaş. 482. "" S. ve B. Webb'lerin, İngiliz Sendikacılığının Teori ve Pra­ l i�}i adlı kitabı sözkonusu ediliyor. -- 482. "" Bkz: K. Marx ve F. Engels, Komünist Manifesto. 485. ( "Aylık Sosyalist Defterler") 271 Sozialistische Monatshefte, Alman oportünistlerin başlıca organı ve uluslararası revizyo­ nizmin bellibaşlı organlarından biri olan dergi; 1897'den 1933'e değin Berlin'de yayımlandı . Birinci dünya savaşı sırasında sosyal-şoven konumlar üzerinde saf tuttu. - 486. 272 Daha İtalyan Sosyalist Partisi kurulur kurulmaz ( 1892 ) , sert b i r ideoloji k savaşım, partinin siyasal v e taktik sorunları üzerinde birbirleri ilt> anlaşamayan, biri devrimci öbürü opor­ tünist, iki eğilimi birbirine düşürdü. 1 9 12'de, Reggio d'Emilie Kongı·esinde, solların baskısı altında, savaştan ve hükümet ve burjuvazi ile işbirliğinden yana tanınmış reformİstler (Bono­ mi, Bissolatti) , partiden çıkarıldılar. Çatışmaların başında ve İ talya dünya savaşına girineeye değin, İ talyan Sosyalist Par­ tisi: "Savaşa karşı, yansızlıktan yana" sloganı ile, savaşa kar­ şı çıktı. Aralık 19 14'te, aralarında Mussolini'nin de bulunduğu, burjuvazinin milliyetçi siyasetini savunan ve savaştan yana çıkan dönekler, partiden çıkarıldılar. İtalyan sosyalistleri, İs­ viçre sosyalistleri ile Lugano'da bir toplantı yaptılar ( 1914) ve Z immerwald ( 19 1 5 ) ve Kienthal ( 1 9 1 6 ) uluslararası sosyalist toplantılarına etkin olarak katıldılar. Bununla birlikte, temel sorunlar bakımından, İtalyan Sosyalist Partisi merkezci bir tutumu lıenimsemişti. Mayıs 191 5'te, İtalya, Antant devletleri yanında savaşa girince, İtalyan Sosyalist Partisi, emperyalist savaşa karşı savaşım fikrini kabul etmedi ve gerçekte savaşı destekleme anlamına gelen: "Savaşıma katılmama, ama onu baltalamama ! " sloganını benimsedi. - 486. '" Fabianlar, 1884'te kurulmuş İ ngiliz reformist örgütü Fa­ bian Derneği üyeleri . Bunlar proletaryanın sınıf savaşımı zo­ runluluğunu, sosyalist devrimi yadsıyan ve küçük reformlar, toplumun kerteli dönüşümleri aracıyla kapitalizmden sosya­ l izme geçişin olanaklı olduğunu ileri süren çoğunlukla bilgin, - - - edebiyatçı, siyaset adamı, burjuva aydınlaı· i ı.liler ( S . ve B . Webb, B. Shaw, R. Mac-Donald v e başkaları gibi ) . Fabian Derneği, 1 900'de İşçi Partisine katıldı. Birinci Dünya Savaşı sırasında, Fabianlar soıoyal-şoven konumlarda yer aldılar. 4 86 . '" Independent Labour Party ( ingi l tere Bağımsız İ:jçi P:ır­ tisi ) , grevci sa v aşım ın ve İngiliz işçi sınıfının burjuva part iler karşısınd aki bağımsızlığından yana h areketin canlarıdığı bir sırada, 1893'te "yeni trade-ımionlar" yöneticileri tarafından kurulmuş bulunan reformisı bir örgüt i d i . · Independent Labo­ ur Party, "yeni tra d e un i o n la r üyeleri ııi n, birçok eski sen­ dikaların, Fabianların düşünceleri tarafından etkilenen aydın ve ki.içük-burjuv:ıların partiye katılmasını kabul etti. Başında .James Keir Hardie ve R. Mac-Donald bulunan parti, daha ku­ ruluşunda burjuva reformist bir tutum benimsedi. Asıl önemi, parlamenter savaşıma ve liberal parti .il e parlamenter uzlaş� malara verdi . Lenin bu partiyi, "her zaman burjuvaziye ba­ ğımlı kalmı� ııportünist parti" olarak nitelemiştir. (CEuııres, Paris-Moscou, c. 29, s. 499 . ) Birinci Dünya Savaşı başında I ndependent Labour Party savaşa karşı çıktı, ama çok geçmeden sosyal-�oven bir tutu­ mu benimsedi . 486. "' Novaya Jizn, 18 N isan ( I Mayıs) 1 9 1 7'den 1 9 1 8 Te mm u zuna değin Petrograd'da her gün yayımlandı. Gazete bir en­ ternasyonalist menşevikler ve y:ızarlar topluluğunun girişim i üzerine kuruldu. Sosyalist E k i m Devrimi ile Sovyetler iktidu­ rının kuruluşunu dü!;imanca kar!ijıladı. 1 Haziran 1 9 1 8'den baş­ layarak, gazete, biri Petrograd'da ve öbürü Moskova'da ya­ yımlanan iki baskı yaptı; her i k isi de 1 9 1 8 Temmuzundu k a ­ patıldı. - 489. 2 70 Enternasyonalist-menşevikler, menşevik partinin, Birinci Dünya Savaşı sırasında tutarsız bir enternasyonalist tutum be­ nimseyen sayıca küçük b i r kanadıdır. En gözde temsilciler, L . Martov, Y. Larin, A. M artinov oldu. Nisıın-Haziran 1 9 1 7'de, enternasyonalist menşevikler Enternasyonal adlı bir haftalık dergi yayımladıl :ır. Enternasyonalist menşevikler, m erkez ci bi. r konu m d a bu­ lunuyorlard ı. Sosyal-şovenleri ele�ti riyor, ama örgüt düzeyin­ d e onlardan ayrılmaktan korkuyor ve bolşevik partinin savaş, barış ve devrim üzerindeki taktiğinin esas tezleri ne karşı çı ­ kıyorlardı. -- - - " - ­ Bolşevikler, snsyal-şovPnlere kar�ı ortak eylemlerde bu­ lunmak ereğiyle, enternasyonalistleri toplamak için birkaç girişimde bulundular. Ama enternasyonalist menşeviklcr, sos­ yal-şovenlerden kesinlikle kopma tehlikesini gözlerine alama­ dılar. RSDİP'nin Petrograd-kent konferansı i le VII. konferan­ sında (Nisan Konferansı ) ve VI. parti Kongresinde, enternas­ yonalistleri n pcırti ilc birleşmesi sorunu ortaya kondu. Amıı kabulü olanaksız koşullar süren enternasyonalist menşevikler yüzünden, birleşme olamadı. Ekim Devriminin zaferinden sonra, ertcrnasyonalist men­ şevikierin bir bölümü Sovyetlerin amansız düşqıanları kampı­ na geçtiler v e göçettiler. Öbürleri Sovyetler iktidarını tanıdı \'e sovyetik örgenlikler içindP çalıştılar. Bu grubun bazı tem­ sil ci leri bolşevik partiye katıldılar. - 490. 277 Rusya Demokratik Konferansı, iktidar sorununu çözmek için, menşeviklcr ve sosyalist-devrimciler Merl<e•7. Yürütme Komitesi tarafıııdan toplanmayu çuğrılmıştı . Gerçekte konfe­ ransı dü?.enleyenlerin amacı, halk yığı nlarının dikkatini yük­ selen devrimden saptırm:1k i d i . İlki n 12 (25) Eyliilde başla­ masi öngiirii l m iiş hul umm k on ferans Prlelendi ve 14-22 Eylül (27 Eylül-5 Ekim) 1 9 1 7'de Petrograci'da toplandı. - 490. 278 Finlandiya Devrimci Hükümeti ya da Halk Temsilcileri Konseyi, Svinhufvud burjuva hükümetinin devrilmesinden sonra, 28 Ocak 1 9 1 8 günii kuruld u . Yiiksek ikti dar organı olan genC'l i şçi örgütleri konseyi de o ?.aman kuruldu. Ülkedeki devlet iktidarııı ı n tC'melini, i şçi örgütleri d iyetleri oluşturdu. - 496. 271 Bkz: K. Marx, F'. Engels, Gotha v e Erfurt Programları� nın Eleştirisi, s. 4 1 . - 499. 28° F . Engels'ten A. Bebel'e mektuba bakınız ( 1 8-28 Mart I R7 5 ) , Got h a vf' l':=rfıırt, Program larının Eleştirisi, s. 49-58. - 505. 201 Bu düşünce>, K. Marx'ın Fransa'da İç Savaş yapılına yaz­ dığı G i riş te Engels tarafından dile getirilmiş bulunuyordu. - 508. ' , - 203 Lenin, l!:ııgels'iıı "Otorite ÜzNine" başlıklı makalesinden aktarıyor. 50A . 2"' K. Marx ve F. Engels'in, Komünist Parti Manifestosu'nun A lmanca baskısına 1 fl72'de yazdıkları ön söz sözkonusu edi l i ­ :vnr. Bkz : "Komiini.�t Manifesto"nun Doğuşu, s. 1 6 1 -163. 509. 284 Bkz: K . Marx, Fransıı'da İç Sava.� . 514. · -- - - ADLAR DİZİNİ ru. - 67. Arno!d, Georges A Affre, Denis-Auguste ( 1793-1848 ) . - 1840-1848 arasında Paris başpis­ koposu, başkaldıran işçileri si­ lahlarını bıraktırmaya çalıştığı sırada, 1848 Haziran ayaklanma­ sında hükümet ordusu askerleri tarafından ölecek derecede ya­ ralandı. - 127, 149, 257. Aıexandra ( 1844-1925) . - Danimar­ ka kralı Christian IX'un kızı; 1863 yılında, Edouard VII adı ile l901'de Büyük Britanya kra­ lı olan Galles prensi ile evlen ­ di. - 90, 256. Aleksandr II (1818-1881). - 18551881 arasında Rusya İ mparato- (doğumu 1 840) . -­ Ulusal Muhafız ve Paris Komü­ nü Merkez Komite üy e si, lo'ran­ sız mimarı; Komünün yenilgi­ sinden sonra Yeni-Knlf'donya ' ­ y a sürüldü. - 333. Assi, Ado!pfıe Alphoııse ( 1840 - 18H!i ) . - Tesviye işçisi , Fransız işçi ha­ reketi militanı ; Ulusal Muhafıı ve Paris Komünü Merkez Komi­ te üyesi oldu; Koınünün yeni l ­ gisinden sonra Yeı ı i -Kaledonya'­ ya sürgün eczasına çarpt.ıı·ıl d ı . - 298, 3 1 3, 338. Auı·eııe de Baptise sız Paladincs, d' Louis generali, papaz Jean­ Fran­ egemenliği ( 1804-1877) . - yanlısı ; fo' ransız-Aiman savaşına 1871 Martında, Pa ris katıldı; Ulusal Muhafır: komutanı; 1871 Ulusal Meclisinde milletvekili. 84. 85, 87, 230, 232, 282. 205, 384, 389. Auıııale, Henri-Eugcne-Piı.ilippe-Lo­ d'Orlcans duc d' (1822-1897) . - �· ı·ansa kralı Louis-Philippe'­ in oğlu; 1848 Şubat Devrimin­ den sonra, İngiltere'ye göçtü, 1871 Ulusal Meclisinde milletve­ kili. - 154. ııis A v kseııtiuev, Nikulau D nıitriyeiJiç ( 1 878-1913). - Sosyalist-devrim­ ci parti önderlerinden biri. parti Merkez Komite üyesi. 1917 Şubat Devriminden sonra, bur­ juva Geçid Hükümette içişleri bakanı. Sosyalist Ekim Devri­ mlnden sonra, karşı-devriınci karışıklık düzenleyicilerinden bi­ ri oldu, 5onra yurtlan göı;etti. !..._ 43ll. B A l e ksaııdroviç Mi lıa i l Bakıwiıı, ( 1 914- 1 876. - Rus devrimci ve gazele yazarı ; Almanya'da 1848· 1849 Devı·iminc katıldı ; narod nik. anarşizmin ideologlarından biri : I. Enternasyonal üyesi. oı·ada kendini marksizmin amansız bir düşınıını olarak gösterd i ; h ölü­ di etkinliği nedeniyle, La Haye kongresinde ( 1872) Enternasyo· nalden r;ı karıldı. - 377, 44!i. 460, 460. lJrırtlıelcınu -Saiıı t - Jl ilai rc , .lu! es ( 1805-18!!5 ) . - �·raıısız filozof ve siyaselçiHi. ılıml ı burjuva cum­ huriyetçi ; 1871 Ulusal Meclis 187 l - 1873'te Thiers'nin üye5i : başmühürda n ; 1 880-1881'dc dı• şişleı·i bakanı. - 337. Bastelicıı Andrc 0845-1884 ) . fo'ransa v e İ spanya'da işçi hare­ keti nıililanı, tipograf; I . Enter­ nasyonal üyesi. Bakunin yanda­ �· ; Ekim-Kasım 1870'te, Marsil- ya devrimci hareketine katıld ı ; Enternasyonal Genel Konsey üyesi ( 1871 ) . - 375. Bebcl, August ( 1840- 1913) . - Ulus­ lararası ve Alman işçi hareke­ tinin en gözde militanı; tornacı; 1867'den başlayarak Alman İ şçi Dernekleri Birliğini yönett i ; I. Enternasyonal üyo::s i, ( 1 867'den sonra) Reichstng'da milletvekili ; parti Alınan sosyal-demokrat kurucu V<! önderlerinden biri ; Jas:ılcılara karşı savaştı. Fran­ sız-Alman savaşı sırasında, en­ ternasyonalist konumları benim­ sedi. Paris Komününün destek­ lenmesinden yana çıktı ; Marx ve Engels'in dost ve silah arka­ daşı. İ kinci Enternasyonalele ça­ lıştı ; XIX. yüzyıl sonları ile XX. yüzyıl başlarında refor­ mizm ve revizyonizme karşı sa· vaştı, ama etkinliğinin son yıl­ larında, merkezci nileliktc yan· Jışlıklar yaptı. - 374, 378, 457, 460. Bccsly, Edwıırd Spctıcer ( 1 831 - 1915) . - İ ngiliz tarihçi ve siyasetçisi, pozitivist, radikal burjuva, Londra Ün iversitesinde profe­ sör; İ ngiliz basınında Paris Ko­ 312, mününün 'avunueusu. 372. Beı·gcret, Jules Victo r ( 1639-1905 ) . - Ulusal Muhafız v e Paris Ko­ münü Merkez Komite üyesi, Ulusal Muhafız generali; KoJ munun yenilgisinden sonra t n­ giltere'ye sonra da ABD'ne göçetti. 19, lll, 232, 234, 258. Bernstein, Eduard ( 1850- 1932) . Alman sosyal-demokrasisi ve II. Enternasyonal oportünist ka· nat önderi, revizyonizm ve re­ formizm teorisyeni. - 435, 444, 445, 446, 447, 469, 470, 471. 479, 482, 498, 510. /Jerru, Marie-Carolinc-Ferdinande­ Luuisc, duslıessc de ( 1 798-1870) . - Fransız tahtının lejitimist hak sahibi olan kont Chambord'un annesi; 1832'de, Louis-Philippe'e karşı Vcndee'yi ayaklandırmaya glriştl. - 77, 160, 224, 243. ( 1 790Pierre-A nto!ne Berryer, 1668) . - Fransız avukat ve si­ yasetçisi, lejitimist. - 251. ( 1 795-1878) . Beslay, Charles Fransız girişimci, edcbiyatçı ve siyasetçisi, Birinci Enternasyo­ nal üyesi, prudoncu, Paris Ko­ münü ve Maliye komisyonu üye­ si, Fransız Bankasında delege; bu bankanın ulusallnştırılmaaı­ na karşı ve içişlerine karışılma­ masından yana çıktı; K omünün yenilgisinden sonra. İ sviçre'ye göçettl. - 81 , 159. Bigot-Leon (1826-1872) . - Fra nsız avukat ve gazete yazarı, sol cumhuriyetçi ; Paris KomününUn yenilgisinden sonra, Versallles ınahkemesind<' komüncüleri sa­ vundu. - 33R. Bismarck, Ot to, Koııt ( 1815-1898) . -Alman devlet ada mı, Prusya­ lı topl"ak ağa ları nın temsilcisi; Pe tersbuı·g ( 1859- 1862) ve Paris (1862) elçisi; Prusya bakan-baş­ kanı (1862-187 1 ) , Alman İ mpara· torluğu başbakanı (1871-1890) ; Almanya'nın birliğini zor yoluy. la gerçekleştirdi; işçi hareketi d i.i�manı, sosyalistlere karşı ay­ rım yasalannın yaratıcısı. 16, 38, 42, 57, 67, 75, 77, 80, 85, 112, 115, 119, 120, 128, 129, 134, 137, 138, 146, 154, 155, 157, 165, 178, 195, 22 1, 249, 281, 272, 275, 281, 282. 299. 309, 355, 372, 373, 385, 387, 389, 391, 407. Bissolati, Leonida 0057-1920) . İ talyan Sosyalist Parlist kuı·u­ cularından biri, partinin aşırı sağ reformcu kanadının başına geçti. - 437. Bınnc, Louts ( 1 81 1 - 1882 ) . - Fran­ sız küçük-burjuva sosyalisti, ta­ rihçi ; 1848'de, Geçici Hükümet üyesi ve Luxemburg Komisyo­ nu başkanı ; burjuvazi lle bir uz­ laşma taktığinden çoğunu iste- 1871 Ulusal Meclisinde med i ; milletvekili olarak, Paris Romü­ nüne karşı çıktı. - 215. 224, 292, 3 l l , 507. Blanqui, Louis-Auguste ( 1805-1881 ) . - Fransız devrimcisl, ütopyacı komünizm temsilcisi; gizil der­ nekler ve komplolaı· örgtitleyi. c isi ; 1830 ve 1848 devrimlerinin etkin katılımcısı, Fransa'da dev­ rimci hareketin büyük önderi; Paris'teki 30 Ekim 1870 ayak­ lanmasının yönetiellerinden biri. Paris Komünü boyunca hapiste kaldı. - l!J, 21, 46, 84, 89, 127, 183, 190, 192. 255, 298, 384, 389. 390, 397. 401. Blanclıet, Stanis!as (Pourille deni­ len) (doğumu 1833). - Eski ke­ şiş, tacir ve polis muhabiri ; Pa­ ris kuşatması boyunca ınusal Mulıafızda hizmet gördü; Paris Komünü üyesi; 1871 Mayısında foyası ortaya çıktı ve tutuklan­ d ı ; Paris KomününUn yenllgi­ �inden �onra İsviçre'ye göçetti. - 112. Bo!te, Friedrich. - Alman kökenli Amerikan işçi hareketi milita· nı ; sigara fabrikası Işçisi, I. En· Kuzey-Amerikan t crnasyonal Federal Konsey "eksiyonları ( 1872) ; Arl>eiter-Zei­ sekreteri l.u.ng yazıkurulu üyesi, La Haye seçilmiş kongresı tarafından Genel Konsey üyesi (1872-1874) ; 1874'te, Arbeiter-Zeitung tara­ fından izlenen yanlış çizgi yü­ zünden Enternasyonalden çıl>a· nlclı. - 373. Bonaparte. - bkz: Napoleon I. � Bonaparte, Lou.ls. - bkz; Napale­ on III. Bracke, Wilhelm (1842-1880) . - Al­ man sosyalist!; 1870 Eylülüncle, Parti Merkez Komitesi tarafın· dan yayımlanan savaşa karşı Bildirge y U ztinden üç ay hapse­ dildi; 1871 Martında özgür bıra­ kıldı. Parti yazınının yayınlayı­ cı ve yayıcılarındaıı biri. s6B cu 457. 383, B ranting, /{arı lljalmar t i RG0- 1 !125) . İsveç l i de ri, ·- parti sosyal -demokrat II. Entern a sy on al beni msed i . sosyalist koa l i sy on Eden ITlC'tine girdi. Bı·uncı, 1 9 17'de, - Fransız hilkii­ 4R6. 437, (doğumu subayı, blan­ Pa ri s Komünü Merk e z Komite üyesi ; Mayıs 187l'de Vrr�a illes a s kerl e ­ l<tei, ri Ulusal :ı ğır tarafından Paris ve Muhafız Komününün yaraland ı ; yenilgisinden �onra. İngiltrrc'yc göçet t.i. 26, 1 32. Bı·utto. Kuınüııcü, vuııma Huuis, Ca.ziıni r Muha fı z Sa· hesn 1>larını ( 1 843- 1016) . blanklci, Paris ve Ulu­ Komünü 1\leı·I,!' Z Komite üyesi, U l usa l vunma HI, -- 302. Fı·ansız gaz<'le e i s i , sa) ·- Ulusal Hükümetinin d<'nctlcdi. Hükünıet.inin üzerlnd<• soruşt urma Sa­ e t kinliğ i yapın akla görevli Ko m is y onu n başkanı ; Paris Koınii"nünün ye n i lgi sind e n sonra, Yen i - K a h•donya'ya dü. - HJO. Bourboıı'ltıı·. nedanı �·ransa ·- ! 1 58!1 - 1 792, sürül­ krallık lıa­ 1 0 1 4 - 1 8 1 5. 1.81 5 - 1 830 1 . - 1 6 5 , 1 66, ve 273. zarı. yazarı, ütopyacı ko­ Yolculuk y a ­ - 1 32. < 1 734 - 1 802) . 1-'ra nsız adamı, gcnrl mal i y e ( 1 783-17R7) ; s ı nd a , biri llbl"ra l ; burjuva Natiuııaı k ra lc ı ; Par is ve birliğine ko­ 157, 272, 275. ! 1 802- Louis-Eııoene ge­ burjuva cumhuri ­ 1857) . - 1-'ransız slyasetçi ve n era l i , ılıınlı 1 R 30- 1 840' ta, yet ç i ; t.iliısına katıldı; 1840'd(', c a n ıı v ;ı rc a Cezayir'in is­ Mayıs -Hazira n bakanı; Pari s savaş ç i lc r i n i ıı haziran lş­ ayaklan masını yürü t me bastırdı; başka nı <Haziı·an-Aralık sucu 1848) . -- 127, 146, 149, 16!), 232, 247, 257, 46 1 . Clııılalıı. Loıtis-IJcııis (doğ umu 1845 1 . - Fransız Işçi hareketi ınilitan ı . lornacı, Paris Komünü üyesi, Genel G üve nli k , Çalışma ve Değişim İngil tere'ye göı;tü, /lc11ri ıle ( 1 820- 18113) . suıı leııısilclsl, runu, s onra , sonradan ltatı l rl ı . iUl<U'ŞiSlll'r<' Clwıııburıl, üyesi; Komisyonlan yenilgisinden Koıııliııün 375. --· c a m i <? Clıarl.cs, Burlıonlarııı Chari('S Temmuz 1 1130 X"un to­ Devriıniniıı zaferinden sonra y u rd u nd;.ı n gö­ V Henri ilc adı 1-'ransa üzerindt' h u k güdiicüsü. Clıaııoarnier, lP. - ml Vl' cı, 1848 burjuva sonrıı, Ulu sa l oldu . - 1 1 5, ( 1800 - 1 836 ) . g azet e ga:wl!!sl yazarı, kuru- k ra l ­ slyasetçisi, Pa ris Muhafızınıı 1 3 Haziran sıra­ - Fı·ansız �cne­ Ha zi ran ğıtılıııasına göçnw n l i k Nic•ılas - A ıııı ••-TI�<iodu­ ( 1 793-1877 1 . ayaklanınasın• garnizonu komuta 1 849 göstl•risinin l< a lı ldı ; 2 Aralık ve etti ; da ­ 1851 hükümet d a r b esi nden sonra. tu­ tu k l anıp sürtildü ; savaşına katıldı; Meclisinde Armaıut Fransız C:a vaignac, devlet 164, 278. Carre!, - etti. d enctç i s i D evr im i 1 70!1 kaqı -d<•vrimcl önderlerinden g önü ll ül er hir muta dan de Clıarles-A ıexandre Caıoııne, savaşı 273. İ karya'ya münist, ( 1013- 1891 ) . Bretagnc ve Vendee' dcn ge­ t;ıhtı C:rıiJct. EUen ııe ( l "i88-1856 J . - Fra n ­ gazele 160. hastınlması sı ra sın ­ KomününUn da, ete generali, :f'ransız-Ainıan çl'tt i ; c sız Fra n•ız len Antoinc-Magluirc 1830 ) . libera l ­ ll <"nri C:rı tlıe!iııcıııt, önder­ lerinden biri ; oportünist konum­ Jarı ve yaza rl .. nndan btri. - 162. 1 6 1 , 235, Fransız-Alınan 1871 Ulusal milletvekili. 91, 258. Anf.oinc-A!freıl-EU!iCPte Clııınzy, ( 1 033-1 0113) . - l•'ransız general i , Fransız-Alman savaşına katıld ı ; 1 8 7 1 Ulu�al Meclisinde ınilletvc­ k il i. - 153, 190. Clıarcttc de la Coııt.ric, ( 1 832-191 1 ı . de cııı.scret., Gııstavc l'auı c A t lıaııasc, F'ransız generali, krale ı ; Jo'ra nsız-Alınan savaşı �ırıısında. papalık zuhafla• rına komuta etti. - 237, 272, 275. baroıı WcllesleıJ. - Koııt. İngiliz d iplo­ ıııatı, Paris elçisi. - 331 . - Çcretcli, - CoCHo!Jon, d, �·ra nsız boııapartçı, llll'nturu. Paı·is'teki 22 Mart 1871 karşıdevriınci ay:ıklaııımıııııı diizcıılc­ �·ic-ilcrlnd('n biri. - !ll, 234, 258. C: o ı ı ı l <'. A u austc ( 1790-1857) . 1-'ransız buı;juva filozof ve SU!'­ yoluı:u. poz i l i vizıııin babası. 2 ((;, 22.�. 0808C!aıulc-A ntlıi rııc <.:orboıı. Fransız siyasctçisi. l ll!J I ) . cumhuriyetçi ; İki nd İıııpaı·ator­ l uğun çöküşünden sonra. Paris il ı;C'!criııdcıı birinde helediye baş­ kanı old u ; Ulusal Mecliste ıııil­ lelvckili ( 187 1 ) . - 74, 24 0. C:rıusiıı-Moııtaubaıı, Comtc !le ( 1 7!16-1 878 ) . <.:uwley. Ilcııry Rlc lıur!L Milırıyloııiç ( 1876- D Van ( G urcıJiç) ( 1871 - 1947) . - 1-'cdor İvaııuııiç Menşev il< lidcrkr­ den biri. 1017 Şubat Devri­ ıniııdcn sonra, huı·juva Gcçid Hükümeti destekledi. Ekim Dev­ riminden sonra, sovy<'llcr ikti­ darına karşı �avaşt.1. - - 4U2. Clıarlcs-Guillrı- Palikao -- 440, 46(i, 485, 492. umc-Maric-Apollinairc-Aııtoinc, ·­ honapa r t ı;ı ; i"ransı� generali. I RiiO't a Çin'<' göııdcrilcıı İngiliz­ Fra ıısı� birliklerine komuta etti ; savaş ba kaııı ve hükü met. baş­ kıını oldu· (ı\ğustos-Jo:ylül 1R70l . · - 04. 1 4 2. V i lc l or Sosyalist-devrımcilerin l idcı· ve tcoı·isyenlerindcn biri ; Mayıs- Ağustos 1917'de burjuva ( ;eçici Hükümelle larını bakanı, toprak sa hiplcrlııin topraklarına cikoyan köylülcı·e ka rşı ca• navarca bir nılsillcınc siyaseti uyguladı. Jo:kim Devriminden sonra, aııti -sovyclik karışık l ı k ­ lar düzcnlcyicisi; l!l20'dc, aııt.i­ sovyctik etkinliğini sürdürlüğü yabancı ü lkelere kaçtı. - 43!1, 1 !152 ) . ( 10 1 4 - 1 886) . ele ( 1 882- 4 6 ı . 466, 485, 492. Çcrııuıı, Loııis-Citarr.es-Euıuıanu­ comtc Georoiyeuiç Menşev iz m liderlertn­ den biri. Birinci Dünya Sava�ı sırasında, merkezci. 1 9 1 7 Şubat devriminden sonra, Petrograd Sovyet! Yürütme Komitesi üye­ si; Mayıs 191 7'de, burjuva Gecl ­ l'i Hükümele girdi. Ek im Dev­ rimi ertesinde, Çcrctcll menşe­ viiderin Gürcistan'daki karşı­ d<•vrimci hükümet şcflcrindeıi biri oldu. Gürcistaıı'da sovyctik kurulnıasındaıı sonra i ktidarın yurtdışına göçellL - 439, 4 4 1 , ( I H2:l-1900) . ı-· ransız siyasetçisi, I. Enter­ nasyonal üyesi ; bakunincilcr ilc birleşti; Lyon ve Mar�ilya dev­ rimci ayaklanrnalarına katıld ı ( 1870) ; Paris Komünü üyesi, ııs­ l<eı·i delege (Nisan 1871 ) ; Kanıü­ nün yenilgisinden soııı·:ı. BC'I�·I­ ka':va göçellL - 182. C:ohhc!, Wi!.! ia nı ( 1 762-1835 ) . İngiliz siy:ısctı;i ve gazete yazarı . rarllkal izmlnlıı l<üçük-buı·juva gözdc• tt'nısileis i ; ülk esindeki sl­ �·,ıs:ıl sist cıııln demok r:ı tlaştırı l ­ ınası i�· i n savaşt ı . - - :120. 321. İ rrıkli J n5!l l . Drırbo!l. C:lıaı·ıes 57 0 Gcoryes ( I R 1 3 - IR7 1 J . l•'nınsız t.anı·ıbilimci, 1 8fi3'te Pa ­ ris ba�p iskoposu; Mayıs 187l'de kumüncüler tararından rchine olarak kurşuna dizildL - 22. 127, 149, 1 5 1 , 153. 257. Dıwies, - .lohıı Llewelyıı ( 1026-I!Jl!i J . İngiliz ralıip v e lnnrıbiliıncl­ si, liberal. - 320, 324. David, Eduard ( 1 863-1930) . - Al­ ınan sosyal-demokrasisi sağ ka­ nat liderlerinden biri, revizyo­ nist. . Birinci Dünya Savaşı sıra ­ sıııda, sosyal-şoven : 1 9 1 9' da , A l ­ ınıın cumhuriyeti hirim·i koalls­ .v oıı hükümetine katıld ı ; 191!J­ I !J20'dc, içişleri bakanı. - 437, 485, 466. Degucrry, Gaspard ( 1 797-1871 ) . tü ; Paris Komüııünün celladı, V<'rsa ilks 4. kolordusuna komu­ ta etti. - 1 2 1 . D ııcı·ot, Aııgııstc-Aiexandrc t 181718021 . - !o'rıınsız Generali, !o'ran­ sı z-Alınan savaşına katıldı; Pa­ ris Konıünliniin bastırılnıa�1 �ı­ Versaillcs ordusunun rasıııda, kurulmasıııa katkıda huluııdu ; 1871 Ulusal Meclisi ınillctvekili, orleancı. - D ııfaıırc, 0 798- 1 08 1 ) . - Fransız a vukat ve devlet adaıııı. orleaııcı, Paris Koıııününiin eelhidı ; bayındırlık hakanı ( 1 839-1840) . içişleri halHı ­ nı ( 1 848 ve 1849) , adal e t bakanı - ­ Jo' ı·ansız rahibi. Pa ris La Madc­ lcinc kilisesi papazı, Koınün yö­ netiminde, 1 87 1 Mayısında rehi­ nc olaral' kurşuna dizildL -- 1 5 1 , 1116. ( 18 7 1 -1873; TJclnwaye, (doğumu 1 820) . - Fransız makine iş�· isi, 1864'lcıı başlayarak I. Enternas­ yonal üyesi, l<omüncü; Pari� K o ­ lllUnunün yC'ııilg i:-;indC'n sonra . .in,:ıil lNe'ye göçetti ; I. Enterııas­ yoııal Geııd Konsey üyesi ( 1 87 1 1 872J . -- l'icrrc-Louis 375. Loui� Clıurlcs ( l 80DJo'nııısız siyasel�i ve ı;a­ :r.ctec isi, kiiçük-hurjuva de v r i ın ­ ei : 10�0 ve 1 848 DPvrimlcrinP k a ­ tıldı : 1 0 7 1 Ulusul Me<"lisinde ıni l ­ letvl'kil i , Paı·is Komünü üyı"i· Paris Komünü askPri dcleı,:t·�i : 1871 Mayısında Paris barikal l a ­ n ii7.Prinde öldü. - 1 !1, 26 . 27, 28. 333. lJı•sm.urc ls . Jo'ra ıısız j a ı ıda rııı:ı suba yı, G. �· ıoureııs'ın . ka li l i . - · !)3, 1 50 , 17·1, 260. Dclesclıı:l', 1871 ı. 1 R77- 1879) . -- 84, 92, 1877- 1879) , 1 16, 1 42. 1 45, 1 4H. 1 47, 180, 181. 1 85, 21 5-2 1ti, 1 77. ( 1 876, 1 1 7, 1 1 8, 17R, 243, 1 7!1, 27!). Vıı ıııas, A l c.ı:andrc (oğu[) ( 1 824- Fransız y<ızar ve dra­ nıa t u rgu. - 1 74 , I!JO. 1 095) . I>ııpaıılııu.ıı, .fo'clix ( ! 802-1871l l . !o'ransız tanrıbilimci v e siyaselr,;i. Katolik parti lidcrleriııcll'n biri, Oı·J(·aııs piskoposu (!841l'clan soıı­ ı·a ) , IH71 Ulu"ı l Mı•cl isi ıııillelvc­ kili. - 2!!5. D ııpoııt, ı,;ugcııc 08� 1 - 1881 1 . Uluslararası Işçi lı a r e ltc t i n iıı önemli ki şi l e ri nde n , !o'ransız i�;çi­ si, müzik aletlcı·i ııznı a ı ı ı ; Paris 1848 Haziran ayaklanmasına ka­ tıldı : l 862'dcn soıı ı·a Lond ı·ıı 'da �·aşa d ı : 1 . Enternasyonal Genel Konsey üyesi < Kası m 1 8M - 1 R72l ; nıarltsist.. - 301, 302, 36D, 3!JO. Domhrouı.. k i. 1860 y ı l l a rında Polonya ulusal kurtuluş hareketine katıldı; Pa­ , . ; � Komünü g<'ncra l i : 1 8 7 1 Ma­ '·ıs h�şlarıııdan başlayarak, tüm · Koıııün silahlı kuvvetlerinin haş­ baril,al.lnr üzerinde koınula n ı : öldü . - 26, 211. 10!1, :ıoı;. IJoııay. Fı'lix ( 1 11 1 6 - 1 87!1 ) . - Fransız genera l i : Fı·a ıısız-Aiıııaıı savaşı­ na kutıldı. :::ie dan'da f utsuk düş- 1875-1876, Hakanlar Kurulu başkaııı -- .Tcınıs111 w 08:Jı;- 1871 J . - Polonyalı devri ınci dcmokı·a t , 227. Jules-Arma ııd-Staııisla• D u ı•a!, 571. Emi!c-Vict.or ( 1 114 1 - 1 871 ) . -­ Fmıısız işçi hareketi ınililanı, dökiiııı iş�· ısı : I. Entcmnsyonal üyPsi. IJiusal M ulıafız ve Pari� l<oıııünü ME'rkez Komite üye­ si; 4 Nlı;an 187l'de tutsak düştii ve Versaillcs askerleri tarafın · dan kurşuna d i zildi. - 25. 92, 1 50, 183, 259, 302 . F E Eccarius, J o lıaıın - 1889 ) . ha n, kcti n i n işçi terzi ; işçi-yazar, ç<'tti ; j ı t.iınlst ve ( 1864-1872 ) ; Konsey sekre­ trade-unionlannın - Alman İngi­ Komünü Marx sıııda aracılık m i l itanları yaptı, belı.:e mektup taşıdı . - 371. Engels, E!isabetlı 1873) . - io'ı·iı'<lri<'h nesl. - 375. l!:ııı/f'IS, :ı1. 2:14, 295, ve ( 1797- dinişleri ba­ 1840 Paris - 251 . ılımlı bm·­ l iderl erden ruınhuriyt>lçi 1840'de, ve vuııın:ı dı• sonra Thlers dı şişleri Ulusal yardımcısı ; dışişlrrl bakaıılı ı h Içişleri sekreteri, (1870-1871 ) ; hak:ıııı Alnıanya i l l' Paris'in tes l i m şart­ - :ı:ı, :mn. :ıo6. 3 1 7. 3 1 8 . 321 . l :ı ş n ı a � ı banş üz eri n de k i gö­ yürUt tii ; Paris Konıii­ ve rüşıneleı·l --- Hi . 358, 35!1, 374. 375, 376, 377, ııiinün 417, 423. 4211, 445, 450. 452, 76, 8 1 . 114, '15, 89, 92, 1 1 2. el'lladı. 453, 454, 455. 456, 457, �58, 459, 1 33, 134, 135, 1 36. 461 , 462, 41i3, 464. 465, 466, 140, 141. 1 43, 154, 1 59 , 4!i8, 471 , 474, 475, 500, 505, 506. 1 77, 1 nn. 1HI, 1 87, 232, 233, 238, ölümsüz kıl­ 255, 256. 2ııı . mis tapınağını ytı k a n kralı ı:;,part c ro, Ha !doınero ( 1 793-1 87!Jl . - ­ İ spanyol general v e devlet a d a ­ ını, ilericiler p a r t i � ! lideri, İ spa n ­ ya naibl 1 184 1 - 1843 ! . 1880 ) . Fransız hlankici, Ulusal j uva ( 1843- Lıirl, ti genc­ rali ve Pari s Komünü üyesi, Ko­ ınünüıı sonra. yeni lgisinden sonra da İııgilterl''Y" ı;öçctt.i ; Fransa'ya dönüşllndl' lcr affından Dev ri mci sonra l , blankici­ Merkez Komitesi ürgiJUeyicilerinden b i ri oldu. 23!), 240. 24 1 , 242. 292, :ımı. 31n. :ızo. ol a ra k ( !832 - 1 8!!3) . Ulusal Savunma Paris ( 18110- 1881. 2!!, 1 3!!, 572 bur­ başkanı Ulusııl Mec l i s i n ­ m il k l vek i l i , lıaşkanı Dak;ı ı ı l a r 140, Kuru­ !Rn:ı - 1 085) . 144. 1 92. 2:ı2. ( IUOU- IUG6) . ga u·t e ya ­ küçük-burjuva denıoi<ral, lo'er<linaıı<l Fransız z a rı , 1 9 . 2U. 46. Fra nsız Hüküme­ belediye lu F!ocon, -- -- l iderlerden c u mhuriyetçi 230. 24 ı . 243, 383. - kral sonra v e ::-iyasc tçisi, ı l 1 1ı 1 l ı üyesi, l!l, Napoli Mcsina adl :ındırıldı . 1871 -- - 1848 ( 1 780 - 1 87 J l , de İs­ viçre'ye. ( 1800 231 . (1 R l 0 - 1 85!1l . .Tıı l rs avukat devrime isi, Mu ha fız ltl6, 1 !15. 160, 241i. l•'crry . 1 3!1, 1 !13, lıombardımanıııd;:ın lıüküm<'t 1 :ıtı, lli2, ( 1 830-1859) . "Bomba" Lıaşkanı ( 1 85 4 - 1 1156) . - 74, 1 6 1 , 246. Eııdes. Eınile-Desire-François II l<'crdinoııd Yunanlı I MÖ 356) . - 444, 470. 75, 1 1 !1, 1 20, 137. 324, 325, 373, 383. 384. m a k istediiii için, Eft's'teki Artc ­ 74, 73. 460, Krnd i n i Sıı­ hükümetleı· i n ­ 357, --- 389. -- Fı·a ıısız ( 1809 - 1 880) . 3711, 508. 5U!J. Ha ­ ezilmesl juva Lıakanlığı :ı2:ı. 336. 340, 345. :ıso. 35 1 , 352. 354, Erııst.ra t. 1<'­ H vukat vı• s i yasc tç i s i , hiı·i, ��ııgels' l n ıın­ ( 1820-180:;) . Frlcılriclı ile ı::e nel I<'raııziskıı ve ba�latıcısı. işinin f'avr<', .Tıt!es ara­ yaza n , <'ııeıııen l i ğ i ı ı ­ ayaklanmasının ziran reformisi tücea r ı ; Paris ve papaz ( 1 848-1849) ; l<a ı ı ı liderlerine katı l d ı . - 365. Eila.ıı. katıldı. ( 1 8 1 1 - 1 886) . clt•n yana, eğitim mu­ ( 1 870-1872) ; habi r-sekı·eteri l iz ge n el A m eri ka Alfred tiycsi Genel Ko n sey ( 1867- 107 1 ) , Jo'nlloıı. .r, s ly a s c lı; i t e rnasyonal teri savaşına 3�7. ı·· ı·aıısız I. En­ tiye�i. ( ( 8 lG- l•'ransız geneı- n l i , Jo'nı n ­ H ı z - Ainıan gö­ soıını Birliği. Loııis-Lcoıı-C c..ar - 1 889) . m i l i lanı, Londra'ya Bi rli ğ i Faidherbe, uluslararası gözde Doğrular J{omtinl9tlcr ( 18 18 - Gcoı·pc Alman ve siyasetçi ve La Rıl/orme ııwl i\yesi oldu . ,..Luıırens, ·-· Gustave d evrimc i Fransız 2 92 . ratorluk ( 1 838-187 1 ) . sonı·a blankici, 3 1 Ekim 1870 ve 22 Ocak 1871 l.ıiri ; üyesi ; Nisanında l:ıı· 1871 - rüldü. 25. H!l, L�o Franlcel, ve r.özclı• m l l lt ıııı ı, ıni\cevht>ı·d; ı·is Koınl\nü l\�·t'SJ, Çal ı ş ı na Komisyonunun Ueğişiııı gt· �· ti ; üyl'sl 1 118, 1 87, • 390. - Frarıçois. t•ı·i, 221, - :11 1 , 369, 19, 109, Frederic II, Büyiilc kralı Prusya - sosyalist, Paris 135. Gı·imal. - muş - Ale'<an­ bla: dı·a. ra bildirdi. 1\1/arcıııis ıle savaşına komün­ Için kurul­ tut­ Sroan'd:ı katıldı, ne ka ı·şı ııUıı 132, komuta ı so. Ganescu, 189, b i ı·i, - ı•tti. 237, Grego·ri 93, zso. ( 1 8�0 devlf't ve Ulusal blanklct ; Muhafız Kornilnil Mt'rkf'z Kom i ­ Dış başkanı, Komis­ İllşkllf'ı· sllrüldtlğll lar ilzerlne geçti. Yeni­ - 1 9, 1118, 373. - Prusya Al nıa ny a lın­ ( 1 8G l - 11188) , krulı ı>:ıı·atoı·u ( 1 87 1 - 1888 ) . - li2, 1 20, Guiıtaume l. 0797-1888) . 238, 349, 353, 382. VPı·sai l · !J4, ( 1 844 - 1 909). yazarı ı·adan burjuvaziyf' ya tk ın konuın­ Uzı·rı> l.ı l r sUvnri tuııa y ı . saveısı. birinin Kaledonya'dan IH74'te kaçtı; son­ Koırılin!l­ Paı·is ··ı•l ldtlıu·ından 1 <· • onlusuııuıı na katılmak savaşa bırakıldı; savaş Vt>rsaillPs Pascal gazete ü>·csi, yonu Fı·ansız-Aiınaıı sak düştU, sonı·a Paris KornUnU­ özg ü r t o> ( 1 630- 1 90!1 ) . gerwral i , Fransız 179. Fransız subayı, Vt' Paris 182, 1 89. G<ıslon -.·\ l ..xandre-AıırJııS ­ G<ıllif]'et, te, - adamı, Vt"rs:ıylıla­ porolasını gaı·nizonu - 337. Fransız Moulln-Saquf't subayı; Muhafız IH70Ulusal 1871 ınlllt>tvekllt. bulunan G roıısset, Ulusal Komünü Pari� - Gallien. - Lyon 1 834 katıldı : llçf'l<•ri ııd€'n birinin konseylerinden <le Galles, p ı·enst's. vf' 1831 yargılamak dllf'ıi � küçük-burj u ­ başkanı, lıt'lf'dlye Meclisi n d e - ( 1740-1780 ! . ( 1810-1868) . ayaldanmalarırıa 1H71'de dı�l�­ - U7. ( 1856-1882) . slyasPtl,'i, Fı·aıı�ız 234. � Diı)lonı:ıl Rusya adamı, Jean-Loııls Greppo, a yak l a n ma ( 1 71 2 - 1 78G) . ( I U70- Mllıautııı•iı:. Alı>ksa ndr ( 1 798-1883) . h:ıl<anı leı·i va karşı-devrime! H il k ü met ı !l>•esl dc-vl€'t ve komUncU, Paris'teki 22 Mart 1871 ( 1 803Ulusnl ı·umhurJyetçi, lıurjuva pr€'ns Fransız Ulusal Muhafız sırasında öldU.rllld U . ( 1881 - 1882 ) . - 22, 74. Fransız siyasetçlsi, ı l ı m­ Gor�·akoıı, 37S, 373, Vf' dışlş­ 187 1 J . -- 180, 1 8 1 . M a r x V I! E n ­ silah arkadaşı. gels'ln - Savunma ku­ Partisinin b i ı·i ; nıculanndan lı ·yp Ba ­ ( I U'/ıl- IH71 ! : 239, 262. 1878 ) . Pa­ Genel Hyt•si Garııler-Pagcls, Louis-Antolne Mıı<' a ­ ( 1 871 - 1 872! , İşçi Gt'nel ristan ı !10, ba�ın:ı Entt'rnıısyoııal I. Konsey Savunma Ulusal ndamı, IPrl ba ka nı hart>ketl n ln işçi ( 1 8:!8-1082) . kanlaı· Kurulu başkanı öldü­ - Macar ( 1844-18!16) . ul usla raras ı Lı'on H l\k ü ııw tl 150. i83, 1!12, 255, 260, 302. 109. yast't Vı·ı·saylı­ canava re:ı t a ı·afından yanda�ı. lıliküııwtl Thleı·s Impa­ l.ıon:ıpa r l � ı . Fransız burjuva cumhuriyf'll,'i s l ­ Komünü Paris ti<"ilı·ı·lndeıı uöııı>rni n<lı• Gambetta, yöne­ ayaklanmaları Par i.< - doğablllmcisi, doğumlu İkinci gazf'tt"l'isi ; F'ransız Hükü­ Geçici Romanya 1 877) . yazarlarırı­ ırazetesi 1 848'dı> lı l r i ; clıııı Guiuıl, lJI, 1805) . Alplıorı se-S·i mon - 262. sız-Alınan dolayl:ı r ı - IH71 57.3 (doğumu Fran.ız general i , Fran­ Paris savaşına katıldı, kuşatması 1870- sırasınd:ı başkomutan ı . topçu - 74, r.anda 1 38 , c; ııizot, tarihçi dan ne Françııi.� -Pif'TTe-Guitıaıı n i(' ( 1 787-1874 ) . 1-'ransız - ve devlet Şuba t 1848 burjuva adamı; ııin 1840'­ coıı devrimine değin bilyük mali t;ıknı·lnrıııı du. 78. - 79, 147, 246, giliz ıwl Konsı•y sonra Marx ti; ve şı savıı �t ı ve timini lu·alları danı. - kar­ mlst: 1 8!1 1 ) . yandıı�ları ih'gütl<'ri nln yöne­ soııı·a get;irnıeye ça l ışt ı . Georfws-Eugerıco Fransız - bonapartçı; met 2 Am lık darb<>sine valisi siyaset 1851 katıldı; p,azete - :1 16, Owen katıldı, hareket militn­ 317, 320, Tlıomas Henry 321. ( 1 825-1895 ) . Darwin'­ felsefede tutarsız mat('ryalist. hükü­ ili � 101i, 204. Paris'in bayın­ ( 1 853-1 870) , .T 126. es, harem Fransız bay, ada nu , Rus Aleksandı· 1 848 'd en .lnckarcl, ( 1812-1895 ) . de siyaset 1834-1837'de k ra lcı : oı·dusundn Puşk i n ' i n - ayaklanmasının !J kz : katili; lldC'rlerindt•ıı so nra , üyes i : Paris Ulusul Savaşı 1917 biri. yandaşı; Merkez Komite sırasında Muhafız alayıııa Ko­ sonra, - sonra, İsvi�· rı•'ye, göçettl. - Fransız rahlbi; Paris 232. 1848'­ başpiskoposu rıaibi. - 127, 149, 257. Jıı uberı. de llippolyı.e-F·rançois, ( 1 798-1874 ) . comıe - Fransız siyaset sos ­ adamı, kraleı, Thil'rs hükümetin­ Devı·imln- d(' bayındırlık bakanı ( 1 840) , 1 871 C'mpı•ı·yal ist sürdürülmesinden I. Enter­ Marx Paris Komiinünün ye­ Rusya'ya Jacquemet. Ririıı­ sırasırıda Şubat ha­ ( 1 843-1903) . sonra Komünü ııilgisindeıı den çi Pnı·tisl ve İngiliz sendikal Dünya Muhafız sonra Charles. y:ıl-şovC'ıı. Ulusal bir düzenl<'y icllerin­ Chambord, Henri­ üyesi : mu t a ı•t t i : llenderson, Artlmr ( 1 863-1935 ) . - İş­ reket y ı l laı·ından nasyonal den biri. - 9 1 , 234, 258. 11enri V. - Clıarles-Victor Fransııo: gazete yazarı, blankki ; 1870 su­ sonra bonupartçı, İ k i n ­ el I mpa ra to rl u k sı>natörü, 22 Mart 1U71 Paris karşı-devrimci den refoı·­ yıllarında kooperıı tif oldu. ( 1 8 17 - 1 900) . in c;ömezi ve öğretisinin yayıcısı. 1/peckeren, Georoe.� -Charii'B ri'Arı l h · ci hane· yazarı, V(' çartistlere dırlık ç a l ı şmal a rı nı yiinetti. - 26, 1 1 0, Prusya Almanya - İngiliz doğ'abiliıııd, ( 1 80!1- adamı, Seine ve ( 1 871 - 1 9 1 8 ) 1830-1840 1/ ııxley, 123. 5 7 , 6 8 , 1 10. - Ingiliz nı burjuva, yıkıh�ın­ ( 1 4 1 5 - 1 70 1 ) , Holyorıke, Georoe Jacob g<>ç·­ - 135, 3 1 7, 320, 322, 338. 1/ausmann, "" Bı·andebourg ( 1 701 - 1 9 18) I. En­ İngllterı•'deki eliıw l iberal İmpn ra to rl n n konst'y başıııa yandıışianna t<'rnasyorıal biı·i, İ mparatorlu ğun sonra, o rleaıw ı . - el<"ktüı·leri Gt' ­ sı•krett•ri fedt' ral kanadının şefi ( 1835-189�) . flohenzollernler başlanndan 1872 Britanya reformist İn­ rnilitanı, V<' üyt• su ba ­ pollı; Paris gazetesi kurucu ve yazarla­ 247. - I. Enternasyonal ( 1 868-1872 ) ; F.douarcl dıın ırade-unionları d ok u ma e ı , İngiliz - Fransız gazete yazan, Jurnal nndan 1839). 437. - İkinci (doğumu John girdi. ( 1821 - 1896 ) . llc•rııe, H llales, kez ( 1 869- 1886) . - 3 1 1 . ediyor­ 161, Rusyn'y:ı hükümeti ­ Büyük-Bı·itanya yı, buı·juvazi ­ temsil birçok için burjuva İngiliz llencterson, Edmund Newmans Wol­ �·ransa ic,: ve dış siyas<'tini fiilen yönt•tti, yapmak geldi; 241 , 384. yana savaşırı propn- Uluı;al Meclisinde milletvek i l i . 130, 271 . 309. 574 - .Taurı'.• ( 1 859 - 1 9 1 4 ) . - Tarihçi, Fran­ sız ve ulwılıırarası soRyallst ha ­ ı·eketın sız -- H I2 1 l . kişileı·indE"n: Fran­ parlak - 4tW. yni -şoven. Kropofkln, Pi!}ofr A I P ksiye,.;ç ( I R42- Sosyalist Partisinin reformist ve Anarşizmiıı Leorlsycn i ; güzdl' ki�i Dünya Biı·incl sağ kanat önderi. Jaures, 1904'te, Sa va şı sırasında sosynl-şovf'n. Fransız Sosyalist Partisinin mcr­ 483. kez organı :t.elt>sinl nuna olan kurrlu c.lcğin L'Humanit,S ga ­ bu gazr•IPııin olan hazırlanınakla kaı·şı savaştı. rlstler baş­ Temmuz bir 1 914'te tarafınılan F.ntl'rnasyonal ı·lm milita­ iizeı·inc Marx - öldürUiıiU. değin, 1H74'f' blçlmclr• ilE' A l nı:ıııya'clakl I. katıld ı ; 1862'dl•ıı üyesi. Almııııyıı'dakl dev­ bilgi Karl Vl'rdiğl ınektuplaştı : Engf'ls'ln 469. ( 1 8:10-190!!) . Devı·inıiııe 1848-1849 r·ınpE"ryaliMt ctkin Lıulwio hf'kiın, Alınan ınililarlzme VE' yazarlığını y::ıptı : savaşa Kuuı•lmamı, ve yaşanıının so ­ - dostu. Marx 360. 367. VI' 373, 394, 395, 398, :199, 42fl. l'üçiik-Ncıpolılon. K Il. Ferdinand Kral Bomba. - Hkz: Nnpoll'orı -- Bkz: III. ( 186 1 - Kaledin, Alek.•aıJ Mak.•imovic - 1918) . Çar orılusu kazakları Doıı Devı·inıinden sonra, Don Ekim bölgf'­ sinc.leki k a rşı-devrim yöm•tldle­ rln�f'n biri, muhafızlar "Gönüllü beyaz Ordu"sunun mesine katıldı, karşı nna masının Kaut.• ku. man blr geçti. - ve marksizme katıldı, <"iliğln dönf'ği türü tt'hlikeli geldi. Al­ rıı·ı Ultra-emperyallzm ve sovyf'tik list dl•vrlme karşı çıktı. - 4 1 7, 421 , Işçi milltnnı, marksizmin deki Dilnya Partısı Marx ve katıld ı : Lcı[i ıtP, Ja<"qu<>s io' ı·ansız devlf'l<' setçisi, büyük 467. 469, 470, 471, 472, 473, 474, 475, orlean<"ı, haplsa nl'll'ı' genPI 191. 502, 509, Ko! b, 498, 499, soo. �01, 5o:ı. 504, 505, 506. 507. 508. 5 1 0. Willıı:>lm ( 1 870- 1 !! 1 11 ) . man sosyal -demokrat, ve aşırı revizyonist. l i st ıH\nya sııvaşı - LamPnnais, Fı·ansız hıristlynrı Al­ oportünlsl Empcrya­ sırasında, - bıı ı·j uvazi df'ğiıı 1831'1' 77, 1 60. l.cıfont. - Fı·ansız memuru: 1871'de, 485, 497, mali 1830'ctan 47fi, 477, 478, 479. 480, 481, 482, 484, 486, vc 363. ( 1 767 - 1 844 ) . hükümet başkanı. 463, 302, bankal·ı v e siya­ LPmsill'isi, 460, 1�­ biri: çöınez - 31, 424, 446, Fransız Engels'in arkada�ı. 423, 445, I. Fı·a ıısa kuruculanndan silah sosya­ 438, yuyıcısı, SE'ksiyonlurınııı ( 11171 - 1872) �·i 429, Ulus­ gözdl' ( 1 8G9-1870), İspaPya V<' Poı·teki•.' ­ ideoloğu teorisi­ ·- ha rl'kf'tinin Enternasyonal'in sı, kuı·ulmasına Rusy a 'd a k i ( 1 842 - 1 9 1 1 ) . l a rarası mt>rk••z­ Birinci V<"ı·sa illı•s Enternasyonal Gcnel Konsl'y üye­ II. savaşı sırasında sosyal-şoven, ge­ n i n ya ı·atıeısı. <'l'lladı , Lafargue. Paul oportünizmin olan ( 1 1122- Frnn­ biı·Jiklerlnl yönt'tli. - I U2. olduğu (kautskic i l i k ) durumuna KomününUn l ldf'ı·l('rindl'n bir! : biı· Nicolas sız-Alırıun savaşına katıldı, Pari� 494. - ( 1 854 - 1 930) . sonradan en ayaklan­ Kazak Charles - Fransız gpneral l, 1119 1 ) . örgütlE'n­ sosyal-dcmokra s l s i Enternasyonal LaC"retelle, Sovyr•tl('r lktlda­ başına Karl L genera l i , atamanı, Fı:lici f ı' rahibl, denl'tmcni. 0782 - 1854 ) . gazetE' sosyalizm yazarı. lciPolo�la ­ nndan b i ri. - 229. La sos- 575 Roc lıejaqııele1ı, Georoes, Marcı u·is Henri-Auguste­ de ( 1805- 18G7) . - Fı·nnsız lPjitımisl biri; İ k l n ­ siynsE'lçlsi, parti yönE"tlc ilerinden <' i lınpnraturlııi< natür. ıiünı·ınindP Fransız generali, sa va şı na la nlll (1817-187 1 ) . dönemindeki egemenliğini katıldı, 18 Mart l'ii'!:E!Çlrnwk içi n Thit·ı·s hll­ tarafından girlşilı•n başarısızlığa girişimin lılr· u ğ raması 90, 148, 95, 229, 1 1 7, 251, I.ed ru-Rollln, 254, - burjuv:i 145, 147, 255, 262, 385. Aıı f1 ıı st.ı• Fr:ınsız g:ızt>le y:ı ­ siyasPt ve 121, Alf'xandrı• ( 1 907-1874 ) . zarı 1 1 9, 1 7, :ı daı ı ı ı , l<liı,; ü k ­ üııdl'rlt•­ dt-mokı·atların r l nd en biri, R<'fonrı gazetesi baş­ y azarı ; llükümN Geçici 11148'dP, sosyalist. tiyan küçük-lıurjuvıı T.i lıı•r İngiltere'ye gö�· t• ttl ; 1871 Almanya antlaşmasım protPsto bu ba rı ş lle E"tmek ( 1 �:10- 1 937) . koniis­ tuttu ; Ekim D('vı·iııılne karşı dUş rnıı ncu d a v ­ randı. 492. - l.iebkneclıt, Willwlm ( 1 826-1900) . -­ Al man vr u luslararas ı işçi harE!­ st'çkln Ulrlii:l i\yPsi, ına n 1848-1849 kişisi; k a t ıl d ı ; KomünistlPr vt• Birinci En tl'r n nsyo n a l lasnkıl:ıda sava�l ı l ı aı·•• k et l işçi nasyonal ve A l ­ i ç i n d e Entt>r­ Ilkderinin yerleşmesi için s:ıvaşım verd i ; 1867'tle, Relch­ d e rler i nd e n biri, Volksstaat ga­ zet<"sl başy aza ı· ı ( 1 869-t87G) , bn?.ı so ı· un l a ı·d:ı uzlaştırıcı koııu nıl n rı etti. - Fr:ınsız - I:E'llf'l'al. k ral<.- ı ; d ip lomat ı , V<' Sa v u n ma Hllkümeli ve ( 1 870-1871 ) , 1871 Ul u sal Mecli­ mllletvek l l l ; Paris ve val:ırının karşı 1871 -1879 ) . - 89, U4, 153, 25G. Karı - Alman sosyal-demokrat, Alman SE'n­ ba�k a n l n n ndan biri, rev lz ­ Birinci D üny a Savaşı s ı ­ yorıist. rasında, sOSl'Rl-şoven; Weimar Meclis 1 9 1 9 - ı 920' C u mlıur l.)l f' t l rimci harekt>tlnP lcar�ı . - 437. 440, 485, 486. l.i'ma i t r.' Fredı'ri<- Fransız Ulusal üy esi, prolet:ıryanın dev­ (Antolne-Louis d en llt• n ) :ıktör v,• sa v a şl ı . d r:un dost Prospeı·, - y a zn rı , sırasında VP Paris Marx sll:ıtı ta sa rıl arı n a Komünü sa­ ve Engel s'In arkadaşı. 3G5, -- 374, 460. l-incoln, A IJ!'alıam 0809- 1 00 5 ) . BUyük Aınrrlkıın devlrt adamı, C u mh url y Ptçi Parti kurucuların­ dnn biri, 1861- 1965 yıllarında Bir­ IPşik- DL•vletlE'r başkanı : sırasında, si ( 1800-1876 ) . Komünü ilhııkı;:ı �ıktı ; v u n ucusu ; ( 1 80 1 - 1 920 ) . so�­ Prusya topmk uğuları ve buı·ju. s i n d e mlllrtvekili, Petrr�burg bü­ ( 1848- 1849. Alman Fı·ansız-Alınan savaşı benimsedi ; yü k el çi�! de, 1917 Şu­ soı ı ru . Adnlp lıe-Emmaıınei-Charlf'• Istifa Thll'rs Hükümt'tinde sava ş baka­ dik:ı 311. l'a i -demokrasisinin kurum ve ön­ Ulusal snğ Me nşPvik. D(•vr i n ı i nden yon hUkilnıetlnl bal. - lsakovir stag siyasetçi l.egit' n , ·- sürdü. M i hall 292. ( 1 004-11187) . nı yaşamı CGoldman ) , l�in mecllst<"n Flô, Mt>clislndE' Ulusal ınll l('tVPkl l i , hıris­ temsllcllerlndl'n 1 ngllt€'re'de 1 85 1 - 1852'de, kPtl n i n y:ışadıiıı guzı•te sosyall�ml dt'Vrimine d eiıl n 143. ütopyac·ı ği ıııı - Fransız (iypsJ, MontagnP paı·tlslnl yö n e t t ı ­ Kurm·u \'<' Yasa ma Meelislıı­ <lt• ınlliE'h'<'l, i l i : 1 3 Hu>.iran 184!1 glistpı·isindı•ıı sonra, 1 870 başl ıı r ı ­ Robert ünl ü . i)(' y a za r ı , biri; - aristokrasi taşla ya n ( 1797-187 1 ) . göçmımll k dizild L mali Ilanı nıonarşlsi PieTT<' l.p·roııx, üzı•rine, ba ş ka ldıra n askerler ta­ kurşuna Yamaçlar Temmuz tipi MnPalrE' rafından 88, I.c oyn:-ırtıi;ı Fronsız-A.l­ 1871 �·ün!i, Ulus::ıl Muhafızııı top ­ k ü metı Pus u ; k omed isi n i n , L e eo mt e , Claude-Maı·tin man sP­ 25 1 . - l lyat ı·oıl::ı ilerki rom:ıııt i z m l('m­ sllclsi ve eleştirel gerçekçilik ön­ hnlk altı nd ıı, devrimci mına Iç y ıiıı n ların ı n savaş savaş l'tkl­ yönrUminden y ön tem.le ı·e g<·t.'lş anla­ bUyük bm·juva-de­ gE'Ien ınokrntik değ işi k li k l er yaptı; 1865 Nisanında k öl ee l ie ri n bir adamı tarafından öldürQidll. - 164, 174, 276. Llttr�. E m i l e ( 1801 -1881) . - Fı·:ınsız burjuva filozof, filolog ve sly:ı­ setçisl. - 232. (1839-1903 ) . Lonnuet, Charles hareketi militanı, I şç i F'raıı�ız ııazetel' i, prudoneu, I. Enternas­ yonal Genel Konsey üyesi ( 18661867, 1871-1872) ; Paris Savunm::ısı­ rıa katıldı ( 1870-1871) , Paris Ko­ münü üyesi ; Koroünün yenilgi­ sinden sonr:ı, İ ngiltere'ye göç et­ ti, sonradan Fransız Işçi p n r ti ­ (ola­ slndekl o p or tün l st akıma nakçılaral katıldı. - 375. Louis XIV (1638-1715) . - Fransa kralı (1643-1715) . - - 141, 271. Louis XVI ( 1754-1793) . - Fransa kralı (1774-1792) , DE'vrlm sırasın­ dn kafası glyotln ile kesildi. � 45. Louis XV lll (1755-1824) . - Fran­ ' sa k ra lı (1814-1815 ve 1815-1824 ) . -- 223. Louis Bonaparte. - bkz: Nnpoleon Lııcraft, Ben:lamin (1809-1897) . -­ İnglllz trade-unionlarının refor­ mist liderlerinden biri, maran­ goz; Birinci Enternasyonal Ge­ nel Konsey üyesi (1864-187 1 ) ; 1871'de Paris Komünü ve Genel Konscyin "Fransa ' da İı; Savaş" �·ağrısına karşı çıktı; davranışı· nı k ına ya n Genel Konseyden ay­ rıldı. - 321, 322, 324, 345. LuxemboU.Tf1, Rosa ( 1871-1919) . Uluslararası işçi hareketinin seç­ kin kişisi, İkinci Enternasyonal sol kanat liderlerinden biri. 1919 Ocağında karşı-devrimciler tara­ fından öldürüldü. - 477, 509. Lyons, ··- b kz: M Napoleon gerici siyaset adamı, mareşal, bo­ Fransız-Alman savaşına katıldı, Paris Komünü'nün cella­ dı, Venailles ordusu başkomuta­ nı; Üçüncü Cumhuriyet başkanı (1873- 1879) . - 27, 121, 127, 128, 176, 277. Ma11ne, Alfred. - Fransız memuru, Loire ilinde vergiler genel top­ layıcısı, P. Magne' ın oğlu. - 144. Magne, Pierre ( 1806-1879) . - Fran­ sız devlet adamı, bonapartçı, maliye bakanı ( 1855-1860, 18671869, 1870, 1873-1874 ) . - 144. Malet, EdwaTd Baldwln (1837-1908) . - İ ngiliz dlplomat, Paris elçiilk sekreteri (1867-1871) . - 332. 1843) . (doğumu Maljournal Ulusal Muhafız subayı, Birinci Enternasyonal üyesi, Ulusal Mu­ hafız Merkez Komite üyesi, ko­ müncü. - 91, 234. Çar hükümetinin Markovski. Fransa'daki ajanı ; 187l'de, Thl· nnpartçı; III. ( 1773-1850) . - Or­ leans dükü, 1830'dnn 1848'e değin Fransa kralı. - 40, 41, 77, 79, 102, 1 17. 1 18, 143, 146, HO, 88, 154, 158, 180, 161, 167, 168. 181, 244, 245, 247, 248, 255, 271, 272, 383. d'Or­ duc Louls-Philippe-Aibert, ıeans. - Paı-is kontu (1838-1894 ) , Louis-Phil ippe'In tarunu ve Fran­ sa tacı üzerinde hak güdücllsü. - 273. Evgeniyeviç (186 1 Georgi I.voı>, 1925) . - Prens, büyük toprak sa­ 1917 Şubat Devriminden hibi: sonra, burjuva Geçici Hükümet­ lt• Bakanlar Kurulu başkanı ve <Mart-Temmuz bakanı iç·lşlerl 1917). Ekim Devriminden sonra, beyaz göçmen, SovyeUer Birliği'­ ne karşı askeri mildahalenin ör­ gütlenmesine katıldı. - 425. J.ou is-P/ıilippe Bickerton Pemell, Marie-Edme-Patrice­ Mac-Mahon, Mauric e (1808-1893) . - Fransız III. I�ou.is-Napoto!on. Riclıard, lord (1817-1887). - İngiliz diplo­ mat, Washington tam yetkili bü· İstanbul ( 1858-1865) , yükelçisi ( 1865-1867) ve Paris (1867-1887) büyükelçisi. - 330, 331, 332. 577 işbirlikçilerinden h i r i . -, 109. Martov, L. ( Zederb a um , Yuli Osipo­ viç) (187:l-1923) . - Men şe vi zm liderlerinden biri, 1917 Şubat Dev ­ riminden sonra, enternasyonalist­ men şe v ik leı· grubunun başı na geçti. Sosyalist Ekim Devrimin­ den sonra , Sovy<'tlcr iktidarının düşmanı. 1920'dP, Alman�·a'ya gii�' Ptti. - 490, 491. Marx, Karl (1810-1883) . 19, 20. 31 ' 33, 37, 38, 39, 49, 54, 61, 72. 136, 152, 250, 288, 291 , 297, 298, 299. 301, 302, 306, 308, 310, 311, 312, 314, 317, 319, 320, 325, 326, 327, 328, 329, 338, 339, 342, 343, 345, 348, 350, 351, 352, 363, 3fi4, 365, 367, 369, 371, 372, 374, :l7R. 38f!, 394, 395, 396, 397, 398, 39!!, 40 1 . 402, 417, 424, 427, 428, 429. 430, 4:12. 435, 436, 437, 438. 440, 441 . 444, 445, 446, 447. 44H, 449, 450, 453, 454, 457, 458, 459, 461, 468, 470, 471, 472, 474, 475. 476. 479, 480, 481, 482, 483, 484, 489, 497, 499, 500, 501, 503, 504. 505, 506, 507, 508, 509, 5 10, 51 1 , 514. Mazztnt, Guiseppe. - İtal ya n dev­ rımci bu rj uva demokrat, İtalya'­ ers'nin dak l ulusal kurtuluş hareketi ön­ d e rlerind en Cumhuriyeti başkanı ; Avrupa m i tesi biri; 1849'da, Ro ma G eçici Hükümet 1850'de, Londra'daki Demokrasisi Merkez Ko­ örgütçUlerinden biri ; 1864'te, Birinci Enternasyonalin kuruluşu sırasında, bu örgütü Pt­ klsi a ltı n a almaya kalkıştı ; 187 1 ' ­ d e , Pari s Komünü v e Genel Kon­ �eye karşı çıktı. - 311. Mlller, J o e ( 1684-1738) . - İngiliz komedi aktörü. 76, 140, 243. Meller-Zakome!ski, A!eksandr Niko­ laye?Jiç (doğ umu 1844) . - Çar or­ d usu aşırı gerici. 1906'­ da, gene ral Rennenkampf lle b i r ­ likte, Sibirya'daki devrimci ha­ reketı bastırmakla gö revl i ceza seferını y önet tl. - 409. Mtııerand, A!exandre-Etienne (1859gPnerall, 1 943) . - Fı·ansız siyasetçisi ; yı l l a rı n d a "osyalistleı· lle !JO birleş­ ı i , Fmnsız sosyalist hareketindt•­ opo rtü n i "t akımı n ba şın a geı:­ 1899'da, P::ıris Komünü cellfıdı geneı·al Gal iffet ile birlikte çalışki ti. tığı Waldeck-Rousseau burjuva gerki k a t ı ld ı . hükümetine 1 9 1 4'te sosyalist parti<lt·ıı �·ı k n r ı l ­ rna�ından M il l cı·u nd sonra, sosyalistl<•ı· (Brlıınd, il e sosya l i stl e r" "lmğımsız birlikte PSiü Vivlani) kurdu. 1909-1910, 191219 13, 1 9 1 4 - 1915 yı l larında. çPşilli ba k a n l ıl< görevlerinde b ul u nd u . partisini --- 4!1!J. .l<'cııı-Baptiste Milli<'!'<'. - ( 1 1117- 1 87 1 ) . sol p rud on­ ı nusal M ec l is i nd e m i l b u mec l i s t e Thiers hü­ <•lc�tlrdi Vf' Paris Ko­ savundu: 1871 Mayı ­ JCı·a nsız 1871 eu. 1 l't.vek l l l : küınl'l.l n i ıııününil sı ndıı gnzeteci, Vers::ı y l ı l : ı r lwı·şuna d i zl l d i . tarafından -- 2 1 . 28. 75, 1 3!), 237, 241 . 310. 3 1 3. Milt o n , .Jolın ( WU8-W74 ) . - Büyük İ ngiliz ozanı ve r:azctc yazarı. yüzyıl İnglliz burjııvn XVII. devrimine MiquPI, !<atıldı. J o lıannes ( - 204. 1 828- l!lot ) . s l yasl' tç l v e ınallyecls l ; 1 840 yıllannda. Korr.iinistll'r B i r. Alın::ın liği i.lye�i; bera l , ulıısal-11- sonradan, Relschstag m l l l<'t\·ı• k i l i . � 373. Miralwan. 1 789 se�· k i n nin vnzi ( 1 749- llonoı-P-Gabril'! 1 79] ) . ve Fransız kişisi; Devriıni­ bii y U k burju. burjuvataşmış soyluluk sözc ü s ü . - 78. Moliere, Jean Baptisl.e (Poquclin denilen) (1622-1673 ) . - Büyük Fransız oy un yaz::ırı. - 83, 251. � ı karlarıııııı Mulinet, vicomte de - Fransız soylusu, Pa ı·is ınası (ölümü 1871 ) . 22 Mart 1071 ayakinn ­ karşı-devrimei s ı ras ınd a öldürüldü. - 2:ı:ı. Moııtesquieu, Clıcı?'l<'s Aydınlıklar toplıımb i l l m c l , ( 1689-1755) . yüzyılı lktisa l�·ı Fransız ve ya- zn rı , a nayasal krallık teorlsyeni . ı-uluııuıı ünce üye ( 1864-1871) başkan ı ( 1864-1867) ; İ ngil ­ tere'de seçim reformu kampan­ yasında, burjuvazi ile anlaştı; 107l'de, Paris Komünü ile Ge­ İç "Fransa'da Konseyln nel Savnş" çağrısına karşı çıktı, dö­ Genel onaylamayan ııeldiğini sonradan, ayrıldı ; Konseyden ve yöneticileri Enternasyonal Paris Komünü m i lita n i arına kar­ şı karaçalma kampanyasını sUr­ dU rd U . - 291, 3 1 3, 322, 324, 345. 102, 229, 233, 447. sonra -- İngiliz do­ kuma işçisi, Birinci Enternasyo­ nal Genel Konsey üyesi ( 18691872) ; reformist konumları be­ ni msedi, Genel Konsey ve Bri­ tnnya Ff'deral Konseyinde, Marx tizgisiııc kar�ı çıktı. - 302. ·- Mot.tershead, Thomas. N Napo!eon I. B onapart e (1769-182 1 ) . - Fransızların Imparatoru ( 1 8041814 59, 197, ve 66, 1815) . 80, 204, 83, 209, - 36, 242, 42, 45, 50, 152, 171, 180, 244, 248, 276, ııo. 292, 293, 295, 307. Napaltlan 111 (Louis Napoleon Bo­ n a parte) (1808-1873) . - Napale­ on l'in yeğen i , İkinci Cumhuri­ ye ! b aş k a nı ( 1848-185 1 ) , lo'ran­ , sızların I mparatoru Olivier, 250, 295. Ouc!inot, 74, 79, 80, 86, 87, 97, 108, 1 18, 143, 146, 147, 156, 157, 158, 167, 170, 171, 187, 192, 209, 226, 230, 241, 242, 244, 245, 248, 256, p 2112-263, 283, 381, 382, 383, 386, 388. Napoleon, prens. - bkz: Bonapaı-­ te, Joseph-Charles-Paul. N�ron (37-68) , - Roma I mparato­ ru (54-68 ) . - 164. Domela Ferdinand Nfeuwenhuis, ( 1846-1919) . - Hollanda Işçi ha­ rl'ketl mllitanı, ülkesinin sosyal­ dPınokrat partisinin kuruculann­ rtan biri; 1888'den sonra parla­ mentodn milletvek i li oldu; XIX. y üzy ılın 90 yıllar ında , anarşlz­ ıne kaydı. - 378. o Odoeı·. George (1820-1877) . - İ ng i­ liz t?-ade-unionlarının reformisı l iderlerinden biri, kundUracı; Bi ­ rine! F. nterna syo nal GE'nel Ku- Victor - Fransız general!, 1049'da, Roma Cum­ orleancı; huriyetine karşı gönderilen bir­ Iikiere komuta etti. - 246. -- 12, :18, 41, 55, 61, 62, 63, 67, 69, 71, Nicolas-Charıes, ( 1791-1863). ( 1852-1870) . 139, ( 1825-1913) . Emile Fı·ansız siyasetçisl, ılımlı burju­ va cumhuriyetçi, 1870 dol a yla ­ rında bonapartçı, hükümet baş ­ kanı ( 1 870 Ocağından Ağustosu­ na d eğ in ) . - 152, 262. Orlcans'lar. - Fransız krall ık ha175, 69, nedanı ( 1830-1848) . Paladines. -- bkz: Aurelle de Pa­ l:ıdines. Palikao. - bkz: Palmers t on, Cousin-Montauban. Henry John Temple, lord (1784-1865) . - İ ngiliz dev­ let adamı, tOTlJ, 1 830' dan sonra, whiglerin liderlerinden b i ri , bu pa rtinin sağ öğelerine dayandı; dışişleri bakanı (1830-1834, 18361841 ve 1846-1851) , içişl eri baka­ nı ( 1852-1855) ve b aşbakan (18551858 ve 1859-1865 ) . - 320. (1873-1960) . Pannekoek, Antani Hallandalı sosyal-demokrat. 1907'­ Sosyal-Demokrat <le, Hollanda Parti sol ka nat organı De Tri­ kuruculann ­ gazetesinin bune dan biri oldu. Birinci Dünya Savaşı sırasında, enternasyona- 579 burjuva Geçici Hük!lmı;tı onay­ ladı, Sosyalist Ekim Dt•vrlmlnl tut rnadı, ama sovyetler iktida­ rına karşı h i ç lıir eyl e m i' katrl­ madı. - 394, 395, 397, 398, 39fJ, 421 . 423, 424, 428, 430, 438, 44 ı . list: 1918-1921 arasında Hollan­ da Komünist Parti UyPsl oldu ve Komintern çalışmalarına ka­ tıldı; sekter b i r aşırı-sol konu­ mu bE'nlmsedl. 1921'de, parti saf­ inrındun ayrıldı. -- 417, 477, 480, 482. de Paris, kent l ip pe- Al bert . Pene, Henrl - lıkz: I .ouis- P h i ­ 445, 446, 467, 468, 485. Potresoı•, de (doğ umu slyast•t vt• lşn ­ damı, ılımlı burjuva cumhur·ı­ yetçi, Elecıeur libre gn z Ptrsl başyazarı, Ernest Picnrd'ın kar­ de şi . - 76, 1 39, 140, 147, 242. Picard, Ernest ( 1 82 1 - 1877) . - Fran­ sız avukat ve slyasetçisl, ılımlı burjuva cumhuriyetçi, Ulusal Savunma HüktimE'tlnde maliye bakanı ( 1 870·1871 ) , ThiNs hükü­ metinde Içişleri bakanı, Paris KornUnünün cellAtlarından bl­ r i . - 76, 84, 92, 139, 140, 1 4 1 . 143, fabrika türü Eu.gene-Artlıur 147, 159, 241 , 242, 243, 84, ( 1 620-1902) . ııs. 141, ısı. 157, ıs7. Plehanoı.ı, 144, 149, 243, Pı·oudlıo11, Pierre-Josep/ı ( 1809-1865) . - Fransız gazete yazarı, Ikti­ satçı ve toplumbillmclsl, küçük­ burjuvazi Ideoloğ u, un a rştzml n babalaı·ından biri. - 13, 14, 49, 189, 397. Valantfnovlç ( 1 856-1918) . - Rus ve uluslarara­ sı sosyalist hareketin seçkin ki­ şisi, Rusya'da ilk marksizm pro­ pagnndacısı. 1883 yılında, Ce­ nevre'de Ilk marksist "Emeğin Kurtuluşu" grubunu örgütledl. k ongre st nden RSDİ P'nln Il. ( 1903) sonra, rnenşevtk. Birinci Dünyn Savaşı sırasında, sosya l ­ şoven bir konumu benimsedi. 1 9 1 7 Şubat Devriminden sonrn, j80 444, 445, 446, 458, ( 1810-1889 ) . 468, 470. Fransı� gazE'tPcl, oyun yazarı ve siyaset adamı, k üç ük -burj u va demok­ rat : 1848 De v ı· iml nP katıldı; ba­ ğımYız Işçi hareketı düşmanı, yıllar boyune:ı Marx ve I. En, ternasyonale karşı bir karacal­ ma kampanyası yürüttü; 1871 Ulusal Meclisinde millet ve k l l l , Paris Komünü !iyesi, KonılinUn yenilmesinden sonra, İngiltere·�··· gÖÇPt ti . - 19, 2 1 , 26, 295, 302. l'yat, Georg! 143, ( 1 839-1921 ) . - Fran­ sız avukat, hl'kim ve gazeteclsl, >'nğ bla n k lt' l . Pu rl� KomünU !lyesi, Adalet Komisyonu dell' ­ ges l ; Pari� KomününUn yenligi­ sinden so nra İsvlı;rl''yl', daha sonra dn İngll t P rl " ye göçetti : sonrrı Enternnsyon:ıl v e ın:ırk­ slstlt•ı·e karşı çıktı. - 187. Fransız siyaset ndamı, bona­ partçı, Paris polis müdürü. s7, 142, Proıot, Eugohıe -­ 243, 275. 1 1 9, ve 372. 383. Pifltrf, Joseph-Marie A-ugusti1ı-Tho11uıs Fra ns ı z büyük siyaset�· Isi, hi ­ rnay P<' i , maliye bakanı ( 1 87 1 1872) : Almanya ili', M ai n - üzeri­ Frankfuı·t'ta yapılan barış ı:ü­ rUşmelerine kntıldı ( 1 87 1 l . ( 1 820- 1891 ı. - Fransız 145, - Pou.yer-Quertler, - 75, 187, 242. 1825) . Ni kolayeı•i(' Menşf'vi>.m lider­ il'rlnden lıir·i ; B ir i n c i Dünya Sa· sosyal-şoven. vaşı sırasında , Ekim Dl'vrimlnden sonra, beyaz göçmen. ··- 485. ( 1 830-1888) . Fransız gazeteci, kralcı, 22 Mart 1871 Paris karşı-devrimci ayak· düzenleyicllerlndPn Innmasının b i ri . - 91, 234, 258. Pic, Jules. - Fransız gazeteci, bo­ napartçı, Etendard'ın yayın... ısı. Picard, AIPksandr ( 1869- 1 964 1 . 3!i9, F.S!ix 373. - R Karl. Ro bi net, 1939) . - I !JOO'de, Galiçya, Poton­ ei trotsklst sonra 1 923'tcn XV. SSC B K ! B I P de - Fransız Işçi ha­ I. Enternasyonal ko­ Paris Federal Konsey üyesi, muhale­ I. ınüncü, Kongresin­ GenE'I Enternasyonal Konsey üyesi. - 375. 1930'da çıkarıldı, partiden C:ltar!es. rC'keti militanı, fet. militanı, bunun Hoııucu, 1927'­ dc yandaşı. 1 30. Hoclıat, komünist"; "Hol sırasıııda. ·- barış arasmda Komün Brest­ yapıtnı.ı­ ant laşıııasının Litovsk sı Hak­ Paris lan Derneği üyesi; Versallles ilc 1917'de gird i : 1870Paris Cumhuriyetçi kanı ; yanlış benimsedi : Parliye Bolşevik katıldı; sırasında Devrimine kuşalması ve hekim cumhuriyetçi ; pozitivist, ilçelerinden birinin belediye baş­ doğru kaderlerini sorununda hakkı konum biı· 1871 ulusların sallandı, tayin 1848 sırasında, merkezeiliğc ama leşti, en­ konumlaı· ile bir­ Savaşı Dünya ternasyonalist tarihçi, Birin­ katıldı. harekete mokrat J ean-François-Eug�ne ( 1 825-1099) . - Fransız sosya l-de­ Almanya'da ve ya k a rarlarına ka ı·şı ç ı k t ı . - 324. ( 1 885- Berııuardoviç Kongresi Haye La Ro(!ek, I . Enternasyonal lıabir-sekreteri, �·ransız memu­ Pouyer-Quertier'nln dama­ - Hocltc-Lambeı·t. partiye yeniden alındı, a ına kar­ ru, şı-part i dı; 1871'de Loire lll vergiler ge­ nel toplayıcısı etkinliği çıka­ yeniden paı·tlden 1936'da yüzünden, qtdı. ... 177. Rohert.. Reid, 187l'de İngiliz ,.c �";ıvrc'ııı dostu V<' - .T. M'krctE'ri. - 134. Pierrc Hc ııaud<'!, tc ya Hnı rı u t . - \irrsailiC's ıi;ı, için Rasto­ - 1918) . 1!106 �:ıııua Rus llrıııclı, ba ­ ı· e�;ılandırnıa seferi n i n bulundu: 1914-I!JI6'da Komutanı. Ordusu Jolııı. l<ı•ti ( ;enel - ınilitaıı ı , Kurul reformist Hritaııya İngiliz I. i'}ı,;i ı. üyesi Fransız lıarc­ Sc lıeiderııaım, katıldığı ınıı- sBı Ulusal koınüncü. 1 75, 189 - 1 90. 4011. ( 1871 - 1 1172 1 , Koııseyin -- askeri, fız ama, Ulusal 1871 - 153, 2 1 5, 235, 236, 259, 272. Sclıeffer. Enternasyonal kanadına l•'cderal - 163, biı·i; erll;i tlanndan Paris'te çalıştı ınillctvekili. Mecliuindc devrimci generali, Çar Jı:ıı·ckC't i n güçh'ı·ini getirmeye 18 ezmek dC'vriminl kazanamadı; ba'}arı Cleııncııkaınpf, Pave ı Karıoviç (1854- komutanı günleri) : 1871 ı;ıorici l i k bira ra;�-·a savuııucusu. - 338. Pa­ katıldı; Muhafız proleter Mart karşısın­ üyesi Komünü l';ıı·is ul'un savaşına Mart. (20-25 Fransız avukat, 187 l.'dc, nıa hkcınesi siyasetı;i, kralcı; Fran­ Ulusal ris 437. ·- ve sız-Alman sosyal-şo­ sırasında Sa vaşı ven. amirat Dün­ Birinci J ul<'s. ( 1810-1879) . - Fransız Saisset, Jean biri, Humani ­ yazarlarından. Barthelcıny­ bkz: - Saint-Hilalre, refor­ Partısı ınist liderlerinden s Saint-lli!aire. ( 1 87 1 - 1 935 ) . Sosyalist Fransız sosya­ sonra l i �t-dcvrimci. - 440. Paris Komünü sempaliza n ı . - 329, 334. Hcittin.gcr. (do­ gazete-ya­ Rus halkçı, önce zarı : Sergeyeviç - 1895 ) . ğumu ba­ Amerikan muhabiri. �"r�nsa �ıııınııı gazetec i, İngiliz atandı. - 144. Nikolay Rusanoı•, Plıi!ipp - Muha­ 94, 174, ( 1865-1939 ) . ·- Alınan sosyal-demokrasisi aşı­ rı sağ oportünist rinden vaşı biri. kanat liderle­ Birinci sırasınıia, aşın Dünya Sa­ sosyal-şo- ven. Alrnanya'dalti 1918 Kası m Devrimi sırasında , halk delege­ leri Konseyine girdi. Spartakist­ lere karşı toplu kıyı m kışk ırt­ masının esinleyicisi oldu; Şu­ 1919'da, bat-Haziran Weimar Cumhuriyeti koalisyon hüküme­ tinin bnşına geçti; 1918-1921'deki Alman işçi hareketinin kanlı hastınlma örgütleyicilerinden bi­ ri old u . Daha sonra, siyasal et­ kinlikten vazgeçtl. - 437, 440, 485. Sclıoelcher, Victor (1804-1893). Fransız siy a setçi ve gazete ya­ � a r ı , sol cumhuriyetçi; Fransız­ Alımın savaşı ve Paris Komünü sırasında, Paris Ulusal Muhafı..: topçu alayına komuta etti; 1071 Ulusal Meclisinde milletvekili; Thiers hük ü meti karşısı nda b o ­ y un eğmc gereğine, KomünU boş y ere inandı rınııya çalıştı. - 215, 230. Sembat, Ma ree l (1862-1922 ) . Fransız So8yalist Partisinin re­ formist Ilcterierinden biri. Bi­ rinci Dünya Savaşı sırasında, sosyal-şoven. 1914 Ağustosundan 1917 Eylülüne değin, emperya­ list "Ulusal Sa vunma " hükümc­ tinde bayındırlık bak a n lığı yap­ lı. - 437, 440. Serrail!ier, Augustc (doğumu 1840) . - Fransız ve uluslarara sı işçi hareketi militanı, Birinci Enter ­ nasyonal Genel Konse y üyesi ( 1 869-1072) ; 1870 Eylülündc, İ kin­ <' i İ mpa ratorluğun yıkılmasın - · clan sonra, Genel Konsey vekili olarak Paris'e gönderildi ; Paris Komünü üyesi, Marx'ın si y aseti ­ ni d estekledi . - 20, 294, 301, 302, 334, 363, 369, 370, 375. Shakespeare, William (1564-1616 ) . - Ünlü İngiliz o yun yazarı. 182, 213. Simon-Jules (1814-1896). - Fra n ­ sı z devlet ada mı , Idealist filozo f , ılı mlı burjuva cu mhuriyetç i, Ulusal Savunma Hükümeti üye­ si, Ulusal Savunma ve Thicrs hükümetlerinde eğitim ba k an ı (1870-1873) ; 1871 Ulusal Meclisin­ de milletvekili, Paris Komünü­ ne k arşı savaşırnın elebaşlann­ dan biri, Bakanlar Kurulu baş­ kanı (1876-1877) . - 84, 143, 181. Skobelev, Matvey İvanoviç ( 18851939) . 1903'ten başlayarak , sosyal-demokrat harekete gird i, katıldı. Birinci rnenş evi klere Dünya Sava şı sırasında, sosyal­ şoven. 1917 Şubat Devriminden sonra, burjuva Geçici Hükümel­ le çalışma bakanı. Sosy alist Ekinı Devri minden sonra, ıııen­ şcvlı<rnden uzaklaştı. Dış ticaret hall< komiserliğinde çalıştı. 439. Same, Friedrlclı-Adol/ (1828-1906 ) . .. _ A merik a n v e uluslararası iş­ ı,:i ve sosyalist harel<elin seçk in kişis i ; Almanya'da 184R Devri ­ ınine katıldı; 185U'de Bil'leşik­ Dcvletlcı·e göçetti; Birinci En­ ternasyonal Am erikan seksiyon­ lannın örgütleyicisi, etkin mark­ siz m propagandacısı; Marx ve J<:ngels'ln çörnez ve silah :ı rka­ daşı. - 377. Stnuning, T horva ı cL ( 1873- I!H2l . · Danimarka devlet adamı, Dani­ ve sosyal-demokrasisi ınarka İ kinci Enternasyonal sağ lider­ lerinden biri, gazete yazarı. Bi, rincl Dünya Savaşı sırasında, sosyal-şoven, 1916-1920'de, Dani­ burjuva ınarka hük ü metinde devlet bakanı. - 437, 486. Stirner, Max (1806- 1856). - Alınaıı filozofu, burjuva bireycilik ve a narşizm ideologlarından biri; görüşlerini 1844 yılında D e r Ein­ zigc und Sein Eigentunı ("Diri­ ei!< ve Özgülüğü") adlı kitapta sergilcdl. K. Marx ve F. Engels, Slirner'in görüşlerini bir çok kez eleştirdiler. - 468. Strııvc, Piyotı· Bernaardoviç ( 1 870- 1!144 ) . liderlerinden da. de di lı ade tl P r ve K. k a l k ı şt ı . ve '"ı:özdcn biri. F.k i m :;ovy eti k Loıüs a mn n ­ 430. - I<'ran­ savaş höliiı nü lop�·u oı·dusu D cvriminden i k tidann general i , s ı t. Empcr­ ( 1 8 1 0- 1 876) . -· ha­ ideologl a ­ Rusya'daki �ı<. ıliişıııa o ı . Sıızaııe. işçi çıkarları­ c; a l ış1 ı . uyarlamaya nndan ··tamam­ hurjuva ?.inin yalizın i n göz­ iktisa­ gcçirmc"yc Marköizıı ı . ve rel� c t i n i , �on nı , en Marx'ın öğı·et i si n i fcls!' f i lama"' 1890 yı ll a rın ­ biri. temsilcisi; vc partisi marl<sjzın"in "yasal na i k ti sa tç ı Burjuva yaza rı ; �azete bakanlıi:ı lıaşkanı. iizcrine l''ı-ansız y at.ıl mış bi ı·çok yapıt s ahi bi . - 74. 1 38, 24 1 , 384. Syııa. (MÖ (l.uciuö Corncl iu s Sulla) 1 38-78 ) . - Roma l ı dPvl<'l '"lanıı. lmnsül d i kta 1 öı· ( M Ü 82-7Dl . ve gc n eral ( MÖ - 011) 81, ve 122. T '1'11 c ite. <Pulıliuıı C,orncliuö !55- 1 22 doln ylarınrl a ) . Ccrnıanya laı·ilıçi, ve TaC'itus) - Latin Yıllıklar yaza n . - 123. Tai!!c>/ı·r. Bonııparl.çı ga zcle E l c rırlarıt rem lc ti ıı c karıştı. 75, 76, 1 86. 242. TaıııisieT, lwııse Vrançois-Laureıı t - A l p - ( 1 80! 1 - 1 800) . - Jo'ransız g e ­ ı l < ' r a l ve siyasctçisi, c u mh u riye t ­ �- ; ; Ul u sa l Muhafı>: kamu­ n�:vlül-F.kim 1 870) . JU71 U l u ­ " ' ' M ı•l"l isiı ıd<' ı ı ı i l l,tvcl<ili. - ım, 1 40. 1 !12, 256. Pa ris lanı TtıiJ!or, -- A lfred. Ent.-rnasyonal İngiliz Genel iş�·isi, I. Kons<'y üyPsi ( 1 871-1872 ) . - 324. Tcı-tııllie11, < Q u i ıı tus Septimius F lo­ ( 1 50-222 do­ laıırıhi­ l i nıci , b i l i ı ı ı düşına ı ıı .· - - 298. 'l"er�aglıi, Carı o (doğumu 1 81 S do­ la ylarııu.la ) . - İtal yan avukat, ı·pııs Tcrlulliaııus) l a y l a ı·ı ) . -- Torino'dııki Hırisl i yan "Proletaryanın Kur- işçi demeği sekrcle ı·i ; 1872'de polis ajaıu old u. - 376. Tlıcisz, Alb e r t ( 1 839-1880) . - Fran­ sız işçi haı·eketi mili tanı , metal yontucusu; prudonc u, Paris Ko ­ münü üyesi, Komünün yenilgi­ s ind en sonra İng il tere' ye göçett i , I. Enternasyonal Gen el Konsey üyesi. - 20, 375. ( 1797-1877) . l'hiers, A d olp he Fra n s ı z burj u va tarihçi ve dev­ let adamı, orl eanc ı, içişleri ba­ kanı (1832-1834), başbakan (183618401 . yürü tme gucu b aşkanı (bakanlar kurulu başkanı) (1871) c umhurbaşka nı ( 1871 - 1 073) , Pa­ ris Komününün c el lad ı . - ıs. 16. 1 7, I R, 2S, 27, 43, 46. S6, 72, 74, 77, 78, 79, 80, nı. 82, 83, 84, 8S. 86, 87. 80, !lO, !ll , 92, 93. 94, 9S. !17, ııv. ıu7. 1oıı, 1 1 1 . 1 1 3. 1 1s. 1 16, 117, 1 1 8 , 119, 120, 121 . 122. 1 23. 12S, 126, 1 27, 1 30, 137. 140, 1 4 1 . 142, 143, 14S. 146, 149, ıso. 1 � 1 . 1 52. 1 54, 1S5, 156, 1S7, 1S9. l<iO, I li ! . 162, lfi3, 164, 1 65, 1 66. 170. 1 7 1 , 1 72. 1 74, 17S, 176. 177. 1 7R, J7!), 1 80, 181, 182. 187, 189, 1 90, 191 , 208, 2 1 S, 216, 221. 223. 224. 227. 230, 23 1 , 232, 235. 236, 237. 238. 239, 243. 244. 245, 246. 247. 248, 249. 252, 2S7. 2S9, 260. 26 1 . 262. 271. 272, 273. 274, 27S, 276, 277, 270, 279, 280, 281, 282. 283, 298, 307, 309, 310. 330, 337, 34D. :166, 367. 371, 383, 384, 387, 389, 390, 391 . 406, 409. Tlıonıa.•. ( 1 809-1871) . Clernent Fransız siyaselçi ve generali, ı l ı nılı burjuva devrimci ; Paris'­ t ek i 1848 Haziran ayaklanması­ nın ezilmesine katıldı; Paris tnu­ sııl Muhafız komutanı (Kasım 1870-Şubat 1 87 0 , kentin savun­ ması n ı . baltaladı; 18 Mart 1 871 �ünü, ba şkaldıran askerler ta­ rafından kurşuna dizildL - 1 7, 88, 89, 90, 9S, 1 1 7, 119, 121, 14S, 147, 1 48. 153, 192, 229, 232, 251, 254, 25S, 2S6, 262, 385. ı.uluşu" (Tamerlan) (1336-1405) . - Moğol komutanı ve fatih!. 93, 171, 172, 260. Tolain, Henri Louis (1626-1897) . Fransız sağ prudoncu gravür iş­ çi si, 1. Enternasyonal Paris sek­ yöneticilerinden siyonu biri; 1871 Ulusal Meclisinde milletve­ kili; Paris Komünü sırasında, Versaylılar safına geçti ve En­ ternasyonalden çıkarıldı. - 93, 304, 313. Trepov, Dimitri Fedoroviç (18551906) . - 1896-1905 arasında, Mos­ kova polis şefi, sonra içişleri ba­ kanı yardımcısı. Kara-Yüzler kıyımlarının esinleyicisi. - 389. (1881-1056 ) . 'l'reves, Claudio İ talyan Sosyalist Parti refor­ misı liderlerinden biri. Birinci Dünya Savaşı sırasında, merkez­ ci. Ekim Devrimini onaylamadı. - 486. Tridon, Edme-Marie-Gııstave (18411871 ) . - Fransız siyasctc;isl ve gazete yazarı, blaııkiı:l, Birinci Enternasyonal üy<'si, 1871 Ulu­ sal Meclisinde milletvek ili; Isti­ fa etti, Paris Komünü üyesi, Ko­ münün yenilgisinden sonra, Bel­ çika'ya göçetti. - 232, 369. Trochu, Louis-Jules (1815-1896) . bonapartc;ı Fransız generali, Ulusal Savunma Hükümeti baş­ kanı (Eylül 1870-Şubat 1871) ve 1871'de Paris genel valisi; Pa­ ris KomününUn cellatlarından biri. 1872'de istifa etti ve her türlü siyasal etkinlikten vazgeç­ tL - 73; 74, 82, 86, 89, 126, 136, 138, 148, 180, 192, 194, 227, 232, 237. 238, 239, 240, 256, 263, 283, 383, 384, 389, 390. Turati, Filippo (1857-1932). - İtal· yan işçi hareketi militanı, İ tal­ yan Sosyalist Parti örgütleyici­ lerinden biri, partinin rcfo rnıi st sağ kanat lideri. Birinci Dünya Savaşı sırasında, merkezci. Ekim Devrimini onaylamadı. - 486. u Timurlenk (1805-1877) . - İn­ giliz gerici diplonıat, gazete ya­ zarı ve siyasetçisi; Palmerston ve whlı;ılerin dış ,;iyaset! üzeri­ ne açıklamalarda bulundu. 320. Urqulıart, David V Vac heron, Louis. - Fransız hukuk­ c;usu; 1871'dc, savcı. - 147. Maycnııe ilinde Edoı•ard (1840-1915). ••raıısız sosyalisti, blankici, Pa ­ ris Komünü üyesi, Birinci En­ ternasyonal Genel Kons<'y üye­ si (1871-1872) , Fransız Sosyalist Parti kurucularından biri, son­ radan reformist. - 19, 48, 232, 375. �· raıısız Valantlıı, LoıLis-Ernest. generali, bonapartçı, J R Mart 1871 ayaklanması öngüııü v<'ka­ leten Paris polis müdürü. ·- 85, 142, 157, 189, 232, 237, 275. 282. 295, 384, 389. Vaillant, Vandervelde, Emile (1866-193n l . Belçika İşçi Partisi Jideı·i, İkin­ ci Enternasyonal uluslararası sosyalist Büro başkanı. aşırı oportünist bir konumu h"ninı­ scd i. Birinci Dünya Savaşı "ıra ­ burjuva so"yal-şovcn: "ında, hükümete katıldı. 1917 Şubat Devriminden sonra, emperyalist savaşın sürdürülmesinden yana propaganda yapmak için Rusya'­ ya geldi ; �kim Devrimine düş­ ınanlık gösterd i, sevyelik Rus­ ya'ya karşı askeri mUdahaleye katkıda bulundu. 437, 440, 485, 48fi. Var!in, Louis-Euaene ( 1838 -1871 ı . �·ransız işçi hareketinin "eçkin kişisi, ciit�· i; sol prudoncu, Bi­ rinci E nte rna syoııali n Fra ıısn "da­ ki seksiyon larının yöııcticilcrin­ dcn biri ; Ulusal Muhafız ve Pa- ris Koınüııü Mrrkez Komite üye­ s i ; 28 Mayıs 1871 günü Versay­ lıl a r tarafından Inı rşuna dizil­ dL - 13, 1 4 , 20, 2!!, 232, 371 . Vasil�·ikov, Scrgcy· İvaııoviç (doğu­ ımı 184!!) . -- Genera l ; I!J02-1 90H ;ı rasında Muhafız Birliği koınu­ taııı, 9 Ocak 1 !!05 günü, Petcrs­ hurg işçi kırımının örgütleyici­ Icriııdcn biri oldu. - 389. Vcrmorcı, Augustc ( 1 84 1 - 187 0 . �-ı·a nsız gazele yazarı. prudoıır:u, Paı·is Komünü ü y es i ; 1 871 Mayı­ sıııd:ıki Paris sokak çatışmaları sı rasında ağırca yaral;mdı VL' tutsaklıkta öldü. - 20. 2 1 . 333. Plc rre 0826- 1902) . V<;sinicr, �·ra nsız l<üçük -burjuva ı;azcte yazan, Paris Komünü üyesi, Ko­ ınüniin �·cn il ıııcsindeıı sonra İıı ­ giltcre'ye ı;iiçetli ; Marx ve B i ­ rinı·l Enternasyonal Genrl Kon­ seylııc karşı çıktı. - 302. 37:1. Vitıi""· ll!c.ra n d ı·c Fnııı\·ois ( 1 799 · 11154 ) . -·· f'ransız avukat ve s i ­ yaset\·isi. orlcaıw ı ; IR40'da adall-l hal<:ıııı oldu; 1 848'dt•, Cava igmw l ı i i k ü ın('liııiıı b ay ııı dı rl ı k bal<anı. - - 146. 0800- 1880) . -- Fra n ­ s ı z genera l i , bonapartı;; ı , 2 Anı­ l ı k 1 85 1 hükümet da rh('siııe ka­ tıldı; Fransız-Alman sava�ına katıld ı ; 22 Ocak 1871 'deıı son m , Paris valisi ; Paris I<oınününüıı ecllatları ndan biri, V('r�ailles yc­ dPk ordusuna komuta elli. ·84, 85, 117. rın. 93, 1 42. 147, t 4!l, ıso. 1 5 1 . 183, 232. 235, 237, 252, 253, 256. 258, 259, 282. 295, 367, 384, 385. Viııou. Jos.,plt Karı ( ! R I 7 - 18!15l . -- Alınan doğabilimct. kaha ınateı·yaliznı yandaşı, küçiil<-l>urjııva demok­ ra t : 1 848- \ 84!J'da, •·ra nkfu ı·t. tll u ­ "'1 Meclisinde sol kanat millet­ vekil i ; Haziran 18411'de, beş i m ­ paratorluk naibind('n h i ri oldu; 1 849'da, yurtdışına güçetti ; 50r;o yılarıııda. Louis-llonapart lıc- Vnr� ı . sabıııa ı;iz(; ajanlıl< yapt ı ; pı·n­ lct.cr devrimellere karşı karaçal­ ma k:ımpanyasın ııı etkin yürü­ tücüsü. - 76. Vo!taire, f'rançois-Maric (llroucO ( 1 694- 1 778) - Yaı·adaneı �·ransız filo1.ofu, Aydınlıklar yüzyılının yı·rgicl yaza n , tarihçi. mutlaki­ yel ve katolikl iğe karşı savaş­ l ı . - 20, 93. w Jlans ( 1 823-1 8!18) . Alınan burjuva gazeteci vı· �·a ­ z aı ·ı. --· 375. Wa.lı!iıı. - Ulusal Mulıafıt. asl<eri, komüneü, 22 Mart 1871 ı:: ü ııü Pa ­ ris'lrki karşı-dl'vri nıri ayıı ki a n ­ ımı s ırasmda iild ürülrlii. - 2H. Waı·llf! ıı lıu�c n , Wuslıbu rııc, 1 11117) . --- �;wııı Bcıı}anıiıı l l ll l li - Amerikan siyasdçl ve ıliplnnı,ı l ı . cumhuriyetçi part i üyesi, tanı yell<ili Paris hüyük('l­ ':i�i ( 1 86!1 - 1 8771 ; Paris I<omü­ ııüııe ka rşı yıkıeı ve kışkırtıcı hir siyaset i1.kd i . :ı�:ı. :ı:ıo. :ı:ı ı . :ı:ı:ı. 331. Wchlı. Beall'i•·r ! lll:i8 - l !l4."ll n· Siıl ­ ııcıı .lam<'-' ! 1 859- 1947 ) , İ ııgi l l <' · rc'dcki işçi ha r<"keliniıı t a r i h H" t.corisi üzerindeki kitapla rın �·a ­ zarları İngil iz karı -koca. Uirin ­ ei Dünya Sava:ıı �u·astnda. ik isi de �o:;yal -ıjO\"r'll. Eldnı Ucvr i n ı i n ­ rJ r. n sonnı. h;a n - koea \Vrhh'lr·ı·. Sovyetler Birlist lı;lıı derin hiı· sevgi göstcrdlleı·. - 482. Wcston . ./olm. - İngiliz işı;i ha ­ reketi nıil ilanı , dülı;cr, soıım giı·işiıııc i ; Robert Ow<"n yaııda­ �: ı . Birinci Eııternasynııal r.cııcl ı..:omc�· üy<"si ( 1 8ı;4 - IG7:l l . -- :12 1 . IVI'OIJ!cwski, Va!cry ( 1 836- I!IURl . --· Pnlonya l ı dcvriınd deınulu·a ı , I O!iJ- 1864 Polanya kurtuluş ayıık­ la nması yöııclidlerinden biri; P a r i s Komünü geııcrııl i , B ir i m· i ı•:nt.crııasyonal Kons<"y Genel iiycsi "" Polonya nıuhabir-:;ek- rell'ri ( 1 07 1 - IH'/2) . Kongre� i delpgesi ııiıwilcrc ka rşı biı· rol oynadı. La (1872 ) , e i l pr partisi B i rinci etkin 26, 28, 109, 386. savaşımda - Ha�·<' bal<u­ ündı·riPri ndl'n biri: Dünya Savaşı Aırasıncla, sonuna değin "savaş yandaşı . 1917'dc, Pctrograd Sovyeti Yü­ rütme Komitesi üyesi, burjuva6i z Z<· tızi.nov, Vlaclitrıi r Mi./ıayloııiç ( d o ­ ğumu 1881 ) . - Sosyal ist-devrim- i l c birleşmeden yana. Elöm Dcv­ ı·iıninden sonra, sovy<•tik i k li d a ı· düşmanı, beyaz göçmen. - 440. GÖKÇEY AZINSAL VE SÖYLENCESEL KİŞİLER DiZİNİ A ntoine (Ma ı·c .1 rıtoirıe) . - Sha ­ k espea r e ' i n .Iii! Sezar trajedi s i ­ n l n başlıca k i ş il e r ind en b i r i . 112. Cıı r!.us, rlorı. l i p pe ı;ol< lize İ"panya - - II'nirı 0 545- 1 568) gökr;cyazınsal kralı Phi­ oğlu, b i ı·­ yapıtta idea­ ba ba sı ilc ka rş ı tlı k Için zulme uğradı k al ebentl i kt e öldü. - 79, 1 47. (Job ) . - Kutsal Kitap'ta, her edild l ; Içinde old uğ u ve Eyüp t.i.i r l ü acıya l<atl a n a n , ve boy un cğmcsi tarafından adam iidüllcnd irilcn temsilcisi b e r -ç. ] . - l•'aıstaff. sor'uıı - dindarlığı nedeniyle Tanrı LEyüp doğru peyga m ­ 80. Shakespeare'in Şen Dullan ve Wiıııl­ Henı·i IV a d l ı yapıtlarının, düzC'nba7., Iwr­ k a k , övüngen ve ayyaş l<işi s i . --7G. /lecates. Yunan Cehennem ni (çoğu kez giivdc ile n ı i t olojisirıd.,, zcba n i l c r i n i n üç baş Pd i lc n ) lPrıısil ay ·io.tannçası, r; i nı l l pgcrnc­ da üç U�· h i­ ccherınerıısel 1 24. b ü y ü tanrıçası. Yunan Mı'ui-re. ya nıitolojisiudc, nefret ve kıslmnçlılt s i r ııgcsi üç iifkc tanrıçasından b ir i ; g ü n l ü k d i ld<'. ·- M esih 124. şirrel, eli baynıl<lı l<ad r r ı . ıla İsa-Mesilı. - Söyleu­ göre · h ı ristiyanlığın l<Uru­ - !ll, 170. yrı c l' ye cusu. Müııc lw u sC'n. - Alınan edebi y a t ı - ı ıı ı ı farfanırılığı masal l'istoıct k i şi � i . - 2!J8. ( Piştov) . - il" t.n n ı n nıış Trı c i 1"i t.cr<'<' i y i Hlııı kc�ııca re'­ IV ve Henri V ılr;ını­ Windsor'un Şen Dıı!laı·ı koıncc.lisiıı i n , hllcei, düzcııhaz ve fnrfaı·aı·ı kişisi. -- 132. l'oıırccaııoııac. - Moliere' iıı, M o ı ı ­ s i e u r de Poıırccrıu1Jnac a d l ı ko­ in lan elik - TrilJoıLle t. ilc, Km! ıncd i - h n l csiııiıı, ii' n s ı . adanı .S/ı.y!uck. darkafalı olan -- tnşı·alı ve haş k işisi. topı·aka­ b i l i s i ı. - S lıakesıı<•are' i ı ı , bir 03, 25 1 . Vcııc- ,·a s;ıl Palyaço, Eğ lcniuor - k i şi s i . k i ş i l c r i ndC'ıı (.Tosuı; l . - V. lluı:o' ııuıı dramının biri. - h:ı şl ı ­ 1 72. N u n ' un oğlu. Kuı.­ K i laba görC', duvarları ı·a h i p ­ �csleri ve savaş�· ı ­ ile y ı k ı l a n E r i ­ l<cıılini kuşatan !<i­ leriniıı boru larının çığlıkları ha Rctnıasıt. baş 8 3 , 2 1 3. 274. Henri Yı·�ıı kon1ed i s i n i n , raıılaııdırnıı (Jcrikol şi. - 91. SOL VA YINLARI. Sorumlu Yönetmen: Muzaffer Erdost. Yönetım Yeri: Zafer Çarşı�ı. 26, Yt'nl,ehlr, Ankara.