r. ' _., "' ·~ ' \· \':/ \ DİNLER TARİHİ DERNEGİ YA YlNLARI Dinler Tarihi 13 Araştırmaları - III (Sempozyum, 09-10 Haziran 2001, Ankara) 2000. YILINDA HIRİSTİYANLIK (DÜNÜ, BUGÜNÜ ve'GELECEGİ) Ankara 2002 l l 1 1 İNCiLLER VE KUR'AN IŞIGINDA HZ. İSA 1 Zekiye SÖNMEZ" Hz. İsa bir Yahudi peygamberi olarak I. yüzyılda Filistin bölgesinde yaşamıştır. Onun İsrail oğullarına yönelik mesajı, kendisinden sonra Havariler tarafından yorumlanarak, zamanla Yahudilikten ayrı Hıristiyanlık adın­ da bir din olmuştur. Hıristiyan dininin inanç esaslarının oluşmasında da Hz. isa'nın şahsiyeti ve misyonu önemli rol oynamıştır. Hz. isa, doğumu, hayatı ve ölümü ile hem yaşadığı dönemde hem de ölümünden yüzyıllar sonra bile adından en çok söz edilen şahsiyetlerden biri olarak tarihe damgasını vurmuştur • Onun otuz yıla aşkın hayatı ve üç yıl gibi kısa süren görevi geçmişte birçok tartışma ve araştırmaların kaynağını teşkil etmiştir. Hz. isa ile ilgili geçmişteki bu tartışma ve araştırma konuları arasında; onun olağanüstü doğumu, beşikteyken konuşması, tebliği sırasında bir çok olağa­ nüstü olayda rol oynaması, ölmesi ve mucizevi bir şekilde yeniden dirilmesi, Tanrı veya insan oluşu gibi konular yer almaktadır. Hatta Hıristiyan teologları bu kadar önemli bir şahsiyet olan Hz. isa ve onun yaptıklarıyla ilgili araştırmalar yapan kristoloji (christology) adında bir ilim dalı bile oluş­ 1 turmuşlardır. Biz burada, Hz. isa'nın hayatı, görevi ve ölümü konusunda; Hıristiyan­ larca Kanonik 2 ve Apokrie kabul edilen ülkemizde yayınlanmış İncil tercü* _2 3 Dinler Tarihi Bilim Uzmanı, Ankara Üniversitesi. Hıristiyanlara ait olmayan kaynaklarda; Hz. lsa'nın yaşadığı dönemde önemli bir şahsiyet olmadığı, sadece sihir ve büyü işleriyle uğraşan, insanları yoldan çıkaran, Filistin bölgesinde karışıkilkiara sebebiyet veren ve Fısıh (Passah) Bayramı arefesinde Romalılar tarafın­ dan haça gerilen bir kişi olarak ifade edilmektedir. Ayrıca Hz. lsa'nın çarmıha gerilmesinden yaklaşık olarak on yıl kadar sonra Roma'da haber konusu edildiği ve hakkında konuşulan, tartışılan bir şahsiyet olduğundan bahsedilmektedir (Mahmut Aydın, "Yahudi Bir Peygamberden Gentile Tanrıya: lsa'nın Tanrılaştırılma Süreci", lslariıiyat, C. lll, sayı 4, s. 47-74. Çalışmamızda Yeni Ah it veya Incillerden söz edilirken Hıristiyanlarca Ka non ik olarak kabul edilen: Kitabı Mukaddes Şirketi'nin lstanbul-1993 basımı; Ibrani, Kildan i ve Yunan i dillerinden son tashih edilmiş tercümesi olan "Kitab-ı Mukaddes, Eski ve Yeni Ahit (Tevrat ve Incil)" adlı eser esas alınmıştır. Apokrif: Eski ve Yeni Ahit'le esas itibariyle yer almayan eseriere verilen addır. Ancak faz- 137 meleriyle, Kur'an'ı esas alarak yeniden bir değerlendirme yapmaya çalı­ şacağız. Bu çerçevede Hz. isa'nıh soyu ve bununla ilgili olarak annesi Hz. Meryem'in hayatı, Hz. isa'nın doğumu, çocukluğu, görevlendirilişi, öğretisi ve ölümü ele alınacaktır. 4 Hz. isa'nın Soyu ve Hz. Meryem Hz. isa'nın soyu, hayatı ve öğretisiyle ilgili temel bilgileri; Yeni Ahit'in çeşitli kitapları ve Hıristiyanların Apokrif olarak nitelendirdiği yazılar ile islam'ın ana kaynağı olan Kur'an ve Hz. Muhammed'in sözlerinde bulmak mümkündür. Ayrıca Hz. isa ile ilgili ilk dönem Hıristiyan tarihini yazan çeşitli tarihçiterin eserlerinde de bilgiler bulunmaktadır • 5 Yeni Ahit'te Hz. isa'nın soyundan bahsedilirken "İbrahim oğlu, Davud oğlu, isa Mesih'in nesebinin kitabıdır." diyerek soy kütüğü verilmekte ve zikredilen her bir şahıs arasında ondört nesilden bahsedilmektedir7 • Bu çok geniş bir soy kütüğüdür. Ancak bir başka İncil cümlesinde Hz. İsa'nın annesi Meryem, Meryem'in kocası ise Yakub oğlu Yusuf olarak zikredilmektedir8. 6 4 5 6 7 8 la hayalekaçtığı gerekçesiyle Hıristiyanlarca sahih sayılmayarak uydurma kabul edilmektedir (Bkz. Schimmel, 221 ). Bu bağlamda Hz. lsa hakkında bilgi veren "Çocukluk lncilleri" de Kutsal Kitab'da yer almadığı gerekçesiyle Hıristiyanlarca kabul edilmemektedir (Bkz. Thomas Michel, Hıristiyan Tanrı Bilimine Giriş, Dinler Tarihine Katkı, Istanbul 1992, s. 42-43). Ahmed Davudoğlu, Kur'an-ı Kerim ve lzahlı Meali, Istanbul 1981. Ilk dönem Hıristiyanlık ile ilgili birçok araştırma yapılmıştır. Bunlar arasında, Yahudi tarihçilerinden Flavius Josephus (M.S. 37-1 00) önemli yer tutmaktadır. Onun "Yahudilerin Savaşı" ve "Yahudilerin Eski Tarihi" adlı iki eseri günümüze kadar gelmiştir. Yine M.S. ilk asır­ da yaşamış Taberiyeli Justus; biri "Yahudi Krallar Vekayinamesi" diğeri (M.S. 60-70 senelerine ait "Yahudilerin Savaşı" adlı iki eser yazmıştır. Romalı tarihçiler arasında lsa'dan bahsedenlerden birincisi,.Küçük Plinius'dur. Bu yazar, M.S. 111-113 senelerinde Bursa ve Adapazarı bölgesinde Roma valiliği yapmış ve bölgesindeki Hıristiyanlarla ilgilenmiştir. Ikinci tarihçi, Tacitus (M.S. 55-120)'un olup, onun "Yıllıklar" ya da "Salnameler" adlı eseri günümüze kadar gelmiştir. Üçüncü tarihçi, Tacitus'un çağdaşı olan ve M.S. 69-125 senelerinde yaşamış Suetonius'dur. Onun M. 120 senesinde yatdığı "Sezarların Yaşamı", anlamına gelen "De Vita Ceasarum" adlı eserinde lmparator Neron dönemindeki Hıristiyan­ lardan bahsedilmektedir (Bkz. Xavier Jacob, lsa Kimdir, lncil'e Göre, Ankara 1987, 1118). Matta, 1:1. Matta, 1:17. Matta, 1:16. 138 Hz. isa'nın soyundan söz ederken annesi Hz. Meryem'in hayatından da bahsetmek gerekmektedir. Çünkü Hıristiyan ilahiyatında ve islam kültüründe Hz. isa kadar annesi Hz. Meryem'in şahsiyeti de önemli bir yere sahiptir. Kanonik olarak kabul edilen incillerde (Matta, Markos, Luka ve Yuhanna) Hz. Meryem'in isa'nın doğumuyla müjdelenmesinden önceki hayatı konusunda bilgi bulunmamaktadır. Matta ve Luka incillerinde ilk olarak isa'nın annesi Meryem'den; Yusuf ile nişanlı olmasından ve onun bir oğlan 9 dağuracağından ve adının isa olacağından söz edilmektedir • Bu İncillerde Hz. Meryem'in doğum yeri ve zamanı tam olarak belli değildir. Ancak isa ile ilgili bilgilerden hareketle Meryem'in Kudüs'te, M.Ö. 22-21 yıllarında 10 doğmuş olabileceği tahmin edilmektedir • Apokrif incillerde Hz. Meryem'in ailesinden, doğuşundan, mabede konuluşundan, İsa'ya hamile kalışından, isa'nın doğumundan detaylı olarak söz edilmektedir. Apokrif olarak kabul edilen İncillerden Yakub İnciline göre Hz. Meryem'in babası, İsrail'in oniki kabilesinden birine mensup Yaahim (İmran), zengin ve çocuğu olmayan bir adam olup karısının adı Hanna' dır. Yoahim ve Hanna çocukları olmadığı için insanların kendilerini küçümsemelerinden çok üzülmekte ve sürekli olarak Allah'a dua etmektedirler. Sonunda Allah onların yalvarmalarını işitmiş ve anne-babanın her ikisine ayrı ayrı birer melek göndererek onları bir çocuk ile müjdelemiştir. Bunun üzerine çocuk ister kız, ister erkek olsun, Tanrı'ya adayacaklarını söylemişlerdir. Sonunda çocuk doğmuş, anne-babası onun adını Meryem koymuşlardır. Meryem bir yaşını doldurduğunda mabede götürülmüş ve orada rahipler tarafından takdis edilmiştir. Üç yaşına geldiğinde, ailesi Allah'a verdikleri sözü yerine getirmek için, onu mabede bırakmışlardır. Hz. Meryem oniki yaşına gelinceye kadar mabette kalmış ve her türlü kötülükten korunmuştur. Hz. Meryem oniki yaşına gelince kendisini koruyacak, 11 12 9 Bkz. Matta 1:16, 18-21; Luka 1:26-31. 1O Bkz. Günay Tümer, Hıristiyan!ıkta ve lsUim'da Hz. Meryem, Ankara 1996, 68-70. Yakup lncili, Ekrem Sarıkçıoğlu'nun, "Hıristiyanlarda Çocukluk lncilleri", Türkiye 1. Dinler Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Samsun 1992, s. 5-42'de yer almaktadır. Yazar bu yazısında Wilhelm Schneemelcher'in "Neutestamenthiche Aapokryphen" isimli 5. Baskısı yapılan ve Avrupa dillerine çevrilen eserin 338-349 sayfaları arasında yer alan kısmı "Yakup lncili" olarak Türkçe'ye tercüme etmiştir. 12 Yahudi geleneklerine göre 12 yaşını dolduran kız çocuğunun altı ay içinde nişanlandığı, yaklaşık bir yıl nişanlı kaldıktan sonra 13 yaşını altı ay geçmesinden 14 yaşına kadarki süre içinde evlendiği ifade edilmektedir. (Bkz. Tümer, 70) 11 139 dul erkeklerden bir zevce aranrr.ıış ve kur'anda Yusuf adında, oğulları bulunan, yaşlı birisi çıkmıştır. Yusuf kendisinin yaşlı, Meryem'in ise genç bir kız olduğunu; dolayısıyla onu evine almasının yakışık almayacağını düşün­ müş ve Hz. Meryem'i almak istememiştir. Fakat Yusuf Allah'ın emrine karşı gelmekten korktuğu için onu himayesine almayı kabul etmiştir. Hz. Meryem, Yusuf'un himayesinde iken, mabet için perde dokunması işinde diğer İsrail kızları ile beraber bulunmuş ve bu sıralarda kendisine Melek gelmiş ve onun "kadınlar arasında bereket bulduğundan" söz etmiştir • Burada şunu belirtmek gerekir ki, Yusuf Meryem'i korumakla görevli ve erkek çocukları olan bir kişidir. Bu sebeple bazen ona, Hz. Meryem'i kirlettiği gibi suçlamalarda bulunulmuştur. Bu konuda rahipler tarafından denenmiş, suçsuz olduğu anlaşılınca da affedilmiştir • 13 14 Kur'an'da Hz. Adem, Nuh, İbrahim ve İmran 15 ailelerinden seçkin olduğu zikredilmekte ve bu peygamberlerin hepsinin birbirinden doğma tek zürriyet olduğundan söz edilmektedir. Bu ifadelerin akabinde yer alan ayetlere göre; İmran'ın karısı doğacak olan çocuğu Allah'a adamış ve çocuk, kız doğunca da adını Meryem koymuştur. Sonra Allah İmran'ın karı­ sının adağını kabul buyurmuş ve Hz. Meryem (mabette) güzel bir şekilde 16 yetiştirilmiş; onun bakımı için de Hz. Zekeriya görevlendirilmiştir • 17 Hz. Meryem'in ne kadar yaşadığı, ne zaman öldüğü ve mezarının nerede olduğu da tartışmalı konular arasındadır. Burada Hz. Meryem'in ne kadar yaşadığı ile ilgili bir tespit yapabilmek açısından, İncillerde Meryem'in geçtiği kısımlardan kısaca bahsetmek gerekmektedir. Daha önce de belirt13 Bkz. Yakub lncili, 1-XI. 14 Yakub lncili, XV-XVI. 15 Islam kaynaklarında "lmran ailesi" deyince iki aileden söz edilmektedir. Birincisi Hz. Musa ve Hz. Harun'un babaları, Yakub'un oğlu Levi'nin oğlu Yashür'ün o·ğlu lmran'dır. Rivayete göre bu lmran'ın da Meryem adında bir kızı varmış. Ikincisi ise Hz. lsa'nın annesi Meryem'in babası olan lmran b. Metan olup, bu da lyşa oğlu Davud oğlu Süleyman peygamberin soyundan gelmekte ve karısının adı Hanne binti Fazuka olarak zikredilmektedir. (EImalılı M. Harndi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Sadeleştirenler: !smail Karaçam ve diğerleri, Zaman Gazetesi Yay. Istanbul Ty. C. 11/355-357) 16 Islami kaynaklarda Hz. Zekeriya'nın karısı lyşa, bir rivayete göre Hz. Meryem'in kızkarde­ şi, bir rivayete göre ise teyzesi ve Hz. Yahya'nın annesi olarak ifade edilmektedir. (Yazır, 11/357). Yeni Ahit'e göre Zekeriya'nın karısı Elisabet ve Meryem'in akrabası olarak belirtilmektedir (Luka, 1:24, 40-4 ı). 17 Bkz. Al-i lmran, (3), 33-37. 140 ri ıı ı 1 1 1 ı tiğimiz gibi İncillerde Hz. Meryem'den ilk kez İsa Mesih'in annesi ve Yusuf'un nişanlısı şeklinde bahsedilmektedir 18 • İkinci olarak Meleğin gelerek . onu İsa ile müjdelernesi yer almaktadır. Üçüncü olarak İncillerde Hz. isa ve annesinin Galile'nin Kana şehrindeki bir düğünde bulundukları sırada, Hz. 19 İsa'nın suyu şarap yapmasından söz edilmektedir • Dördüncü olarak İsa, haça geritme olayında annesi ve sevdiği şakirdini birbirine emanet etmektedir20. Son olarak Hz. İsa'nın göğe yükselişi sırasında kardeşlerinin ve annesi Meryem'in dua ettiklerinden bahsedilmektedir2'. İncillerdeki bu kronolojik olaylardan hareketle Hz. Meryem'in hayatının Hz. isa'nın ölümüne kadar olan kısmının bilindiği ve İsa'nın ölümü sırasında elli yaşlarında olduğu; bundan sonraki hayatı, ölümü ve kabri konusundaki bilgilerin tahminleri aşmadığı ifade edilmektedir22 . Hz. isa'nın gerçek kardeşlerinin olup olmadığı ile Hz. Meryem'in bakireliğinin İsa'dan so·-ra da devam edip etmediği de tartışmalı konular arasın­ dadır. Araştırmacılar İncillerde isa'nın erkek ve kız kardeşlerinden hatta Yakub, Yusuf, Simun, Yahuda gibi isimlerden bahsedilmesinden hareketle birtakım yorumların yapıldığından söz etmişlerdir. Bu yorumlardan birinde Hz. isa'nın babalığı Yusuf'un önceki hanımından olan çocuklarının, İsa'nın gerçek kardeşleri olduğunu göstermez denilmiştir. Dolayısıyla Hz. Meryem'in ölünceye kadar bakireliğini koruduğunu ve Hz. isa'nın gerçek kardeşi olmadığı ifade edilmiştir. Ancak bir başka yorum; Meryem'den söz eden Luka ineili 2:7 "ilk çocuğunu doğurdu ... " ve Yusuf'tan söz eden Matta ineili 1:25 ".. bir oğul doğuruncaya kadar onu bil m edi..." gibi ifadelerden hareketle Hz. Meryem'in isa'yı doğurduktan sonra Yusuf ile normal evliliğini devam ettirmiş olabileceği ve Hz. İsa'dan sonra başka çocuklarının da olmuş olabileceği şeklindedir . Ayrıca Hz. Meryem'in şahsiyeti ve bakire23 18 Bkz. Matta, 1:17-20. 19 Bkz. Yuhanna, 11:1-12. 20 Yuhanna, XIX:26-27. 21 Bkz. Resullerin İşleri, 1:9-14. · 22 Bkz. Tümer, s. 78-98. Ayrıca bkz. Ali lhsan Yitik, "Hz. Meryem ve Efes-Meryemana Evi". Fırat Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Derğisi, Elazığ 2000, C. V., s. 55-70. 23 Bkz. Tümer, 106-111; ayrıca bkz. Ahmet Bedir, "Kur'an ve Inciilere Göre, Hz. lsa'nın Var Olduğu Ileri Sürülen Kardeşleri Meselesi", Harran Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi, Urfa 1998, C. IV. s. 124-131. 141 liği konularının Hıristiyan mektedir24. mezheplerine göre · farklılıklar arzettiği ifade edil- Kur'an'da Hz. Meryem'in ne kadar yaşadığı, ne zaman öldüğü ve isa'nın doğumundan sonra evlenip evlenmediğiyle ilgili bilgiler yer almamaktadır. Aynı şekilde Hz. isa'nın kardeşleri konusunda da Kur'an'da bilgiler bulunmamaktadır. incillerde Hz. isa'nın annesi Hz. Meryem'in "Allah indinde inayet bulma25 • Kur'an'da ise Hz. Meryem'den; "Hani melekler, 'Ey Meryem! Gerçekten Allah, seni seçkin kıldı, seni tertemiz büyüttü ve bütün alemierin kadınian üzerine seçkin kıldı ... "26 , "Kitab'ta Meryem'i de an ... "27 şeklinde söz edilmektedir. Sözü edilen ayetlerden ve islam'ın kitabı Kur'an'da isminden söz edilen ve adına sure inmiş tek kadın olmasından hareketle Hz. Meryem'in seçilmiş olduğunu söylemek mümkündür. Kur'an'da geçen "seçilmişlik" ifadesinin birçok peygamber için de kullanıl­ 26 dığı görülmektedir • Kur'an'a göre bu ifade Allah'ın hidayete erdirdiği ve peygamberlik verdiği kimseler için kullanılmaktadır • Kısaca Kanonik ve Apokrif İncillerle Kur'an ayetlerinin Hz. Meryem hakkında verdiği bilgilerin benzer)iğinden hareketle Hz.. isa, yakın soy itibariyle anne Hz. Meryem, daha uzak soy itibariyle Hz. İbrahim ve Davud peygamberlere dayanmaktadır. Bütün bunlar lsa'nın nebevl özellikleri olan bir nesilden geldiğini ve seçilmişlerden olduğunu göstermektedir. sından" söz edilmektedir 29 Hz. İsa'nın Doğumu Hz. isa, Filistin bölgesinde Kudüs şehrinin güneyindeki Beytlehem kasabasında dünyaya gelmiştir. Hıristiyan dünyası onun doğumunu Miladi 24 25 26 27 28 29 Bkz. Tümer, 135-150. Bkz. Luka, 1:30. Al-i lmran, (3), 42. Meryem, (19), 16. Bkz. En'am, (6), 84-89. Kur'an'daki Al-i lmran (3), 42 ile Meryem (19), 16 ayetlerini ve Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Ebu Musa (r.a.)'dan "Erkeklerden pek çok kişi kemale erdiği halde, kadınlardan sadece Firavun'un karısı Asiye ve lmran kızı Meryem kemale ermiştir .. " rivayetini dikkate alan lslam Kelam ekallerinden olan Eş'arilerin, Hz. Meryem'in seçildiğini, temizlendiğini ve dünya kadıniarına tercih edildiğini söyledikleri; buradan hareketle de onun bir elçi (nebiyye) olduğunu iddia ettikleri ifade edilmektedir. Ancak Maturidilerin Hz. Meryem'i nebiyye olarak görmedikleri de ifade edilmektedir (Bkz. Yitik, 57 -59). 142' T ı 1 ı ı çağın başlangİcı 1 1 olarak kabul etmiş ve Milad! sıfır yılı onun doğum tarihi olarak kabul görmüştür • Ancak son yüzyıllarda yapılan araştırmalar, bu tarihin yanlış olduğunu ve Hz. İsa'nın belirtilen tarihten dört veya altı yıl kadar önce (M.Ö. 4 veya 6 yıl) dünyaya geldiğini göstermiştir • Bu konuda Matta ineili'ndeki bilgiler32 esas alınarak yapılan bir hesaplamaya göre Hz. İsa, kral Hirodes'in saltanatının son zamanlarında, yani M.Ö. 4 yılında veya bundan bir iki yıl kadar önce doğmuştur. Luka'daki bilgilere dayanıla­ rak yapılan bir hesaplamaya göre ise M.S. 6 yılında veya daha sonraki bir tarihte dünyaya gelmiştir. Ancak bu tarihin hem Luka'nın kendi bilgileriyle hem de Matta bilgileriyle çeliştiği ifade edilerek, Hz. İsa'nın doğum tarihinin M.Ö. 4 yılında veya bu tarihten iki veya üç yıl kadar daha önce oldu33 ğunun tahmin edildiği bildirilmektedir • Hz. İsa'nın bakire Meryem'den mucizevi bir biçimde babasız olarak doğduğu ve daha bebekliğinden itibaren farklı özellikler sergilediği hem İn­ cillerde hem de Kur'an'da belirtilmektedir. Yeni Ahit'in Matta ve Luka İn­ cillerine göre, Allah'ın meleği Cebrail, Galile'nin Nasıra şehrindeki nişanlı bir genç kız olan Meryem'e gelerek kendisinin Allah'ın dilemesiyle bir erkek çocuk doğuracağını; onun adının İsa olacağını, büyük olacağını, babası Davud'un tahtına oturup ebediyen saltanat süreceğini ve ona Yüce Allah'ın oglu denilecegıni haber vermiştir • Meryem şaşırmış ve bunun nasıl olacağını sorunca da melek "Ruhulkudüs senin üzerine gelecek; Yüce olan kudretini üstüne gölge salacak, bunun için de doğacak olan mukaddese "AIIah'ın Oğlu" denilecektir" demiş ve akrabası Elisabet'in ihtiyarlığında bir oğlana hamile olmasını örnek vererek, bunun Allah için kolay olduğu­ nu belirtmiş ve Meryem böylece hamile kalmıştır • Meryem'in nişanlısı Yu30 ı 31 1 1 ı 1 ı ı \ ı 1 ı ı 1 1 ı 1 34 35 1 ! 30 Bkz. Michel, 58. 31 Bazı kaynaklarda Hz. lsa'nın doğum tarihinin Miladi çağın başlangıcından altı yıl kadar önce olduğu belirtilmektedir (Bkz. John F. Sullivan, The Externals of The Catholic Church, Completely Revised A Handbook of Catholic Usage, Released By John C. O'Leary, New York 1951, 204; ayrıca bkz. Tümer, 69-70). Bir başka kaynakta lsa'nın doğum tarihi M.Ö. 4 yıllarında ölen Herod'un ölüm tarihine rastladığı bildirilmektedir (Aydın, s. 57). 32 Bkz. Matta, ll:!. 33 Bkz. Mehmet Katar, "Hıristiyanlık'ta lsa'nın Doğumu ile ligili Kutlamaların Ortaya Çıkışı", lslamiyat, Ankara 2000, C. lll, say 4, s. 116-121. 34 35 Bkz. Luka, 1:25-34 Bkz. Luka, 1:34-38; ayrıca bkz. P. Luigi lannitto, Hıristiyan Dininin Esasları, Istanbul 1982, 71. 143 suf, onun hamile olduğunu anlayı_nca ondan ayrılmayı düşünmüştür. Fakat o bunları düşünürken, Rabbin meleği rüyada ona görünmüş ve şöyle demiştir: "Sen, Davud oğlu Yusuf, Meryem'i kendine karı olarak almaktan korkma; çünkü kendisinde doğmuş olan Ruhülkudüs'dendir. Ve bir oğul doğuracaktır; ve onun adını isa koyacaksın; çünkü kavmini günahlarından kurtaracak olan odur". Bunun üzerine Yusuf Meryem'den ayrılmaktan vazgeçmiş ve onu himaye etmeye devam etmiştir • 36 Hz. Meryem'in hamile kalışı Barnabas incilinde 37 şöyle anlatılmaktadır: "Yahudi kavminin Davud soyundan Meryem adında bir bakire, Allah'ın gönderdiği melek Cebrail tarafından ziyaret edildi. Günahsız, ayıpsız, namazı kılıp oruç tutarak tam kutsal bir hayat süren bu bakire bir gün yalnız­ ken odasına melek Cebrail girmiş ve Meryem'i selamlayarak, korkmaması gerektiğini çünkü kendisinin "... kalp gerçeğiyle kanuniarına göre yürüsünler diye İsrail halkına göndereceği bir peygamberin annesi olarak seçildiğini ve Allah'ın rızasına erdiğini" bildirmiştir. Bunun üzerine Meryem "Şimdi benim, hiçbir erkek bilmediğimi görüp dururken, nasıl oğlan dünyaya getireceğim?" deyince, Melek ona şöyle cevap vermiştir: "Ey Meryem; insan yokken insan yaratan Allah, senden de erkek olmadan insan meydana getirmeye kadirdir. Çünkü O'nun için hiç bir şey imkan haricinde değildir." Bundan sonra Melek, Meryem'e "Şimdi peygambere yüklü oldun. Adını İsa koyacak ve onu şaraptan, kuvvetli içkiden ve bütün temiz 36 Bkz. Matta, 1: 18-21. 37 Çalışmamıza esas olan Bamabas Ineili'nin Türkçe tercümesi, Ingilizce'den Türkçe'ye, Kültür Basın Yayın Birligi tarafından Ali Ünal önsözüyle çevrilmiştir. Kitap A.Ü. Ilahiyat Fakültesi'nde 35746 ayniyat nosu ve önsöz dahil 222 sayfa şeklinde bulunmaktadır. Bu kitabın önsüzünde Bamabas lncili'nin, lsa'nın bir şakirdi ve zamanın çogunu lsa'nın yanında geçirmiş bir adam tarafından yazılan tek Inci! oldugu; 1698 de yayınlanan bir yazıdan hareketle bu Indi'in M.S. 478 tarihlerinde Bamabas'ın kalıntılarının bulundugu ve onun kendi el yazısıyla yazılmış bir nüshasının gögsünün üzerinde bulundugu; bu Indi'in M.S. 325'e kadar onun kendi el yazısıyla yazılmış bir nüshasının gögsünün üzerinde bulundugu; bu Incil'in M.S. 325'e kadar lskenderiye Kiliselerinde Kanonik bir Inci! olarak kabul edildigi; M.S. 325'deki lznik Konsül'ünde Apokrif olarak kabul edildigi; bu tarihten sonra çeşitli tarihlerde papalar tarafından buyruklada yasaklandıgı ifade edilmektedir. Ayrıca Bamabas Ineili'nin Ingilizce çevirisine esas olan ltalyanca el yazması şu anda "Viyana hofbibliothek kütüphanesinde oldugu; ltalyanca el yazmasının Canon ve Reggo tarafından 1907 tarihinde Oxford Üniversitesi Basımevi tarafından basılıpyayınlandıgıda belirtilmektedir (Bamabas lncili, Önsöz: 51-54). 144 r ! 1 1 ı ı olmayan etlerden koruyacaksın, ç:ünkü çocuk Allah'ın kutsal bir kuludur." ve Meryem hamile kalmıştır. Meryem hamile kaldıktan sonra, insanların kendisini saldırmasından ve zina suçlusu sayarak taşlamalarından korkmuş ve dindar birisi olan Yusuf adında bir marangozu kendine eş olarak seçmiş, ancak Yusuf hamile olduğunu öğrenince ondan ayrılmak istemişse de Allah'ın Meleği tarafından, uyarılmış ve Meryem'den olanın Allah'ın iradesiyle olduğunu ve onun adını isa koyması gerektiği bildirilmiş­ tir38. demiş Yine ApokrifYakub ineili'nde Melek, Meryem'e gelerek korkmaması gerektiğini, kendisinin Tanrı önünde lütuf bulduğunu ve O'nun kelamından hamile kalacağını bildirmiştir. Meryem'in şaşırması üzerine Melek ona, Rabbin gücünün onu gölgeleyeceğini ve bu sebeple kendisinden doğacak kutsala, Ulunun Oğlu deneceğini, onun adını isa koymasını ve onun kavmini günahtan kurtaracağını söylemiştir . Meryem'in hamileleğinin altıncı ayında Yusuf onun bu halini görünce, Meryem'i koruyamadığı için kendisini suçlamış, bunun sebebini Meryem'e sormuş ve Meryem ise kendisinin temiz olduğunu ve bir erkek tanımadığını, onun nereden geldiğini bilmediğini söylemiştir. Sonra Hz. Meryem'in temiz olduğu, ondaki çocuğun Kutsal Ruh'tan olduğu rüya yoluyla Yusuf'a bildirilmiştir • 39 40 Hz. Meryem'in Hz. İsa'ya hamile kalışı ile ilgili olarak Kur'an'daki ifadeler de İncillerde anlatılanlada benzerlik arz etmektedir. Buna göre Hz. Meryem ailesinden ayrılarak evinin doğu tarafından bir yere çekildiğinde; Ruh (Cebrailt kendisine insan şeklinde görünmüştür • Bunun üzerine Hz. Meryem, Cebrail'e "Eğer Allah'tan korkan bir kişi ise kendisinden Allah'a sı­ ğındığını" söyleyince Melek ona kendisinin Allah'ın bir elçisi olduğunu ve ona tertemiz bir oğlan bahşetmek için geldiğini söylemiştir. H~, Meryem bu 42 38 Barnabas lncili, 1 (s. 56-577. 39 Yakup Ineili'ne göre Meryem hamile olduğu sıralarda 16 yaşlarındadır. Ancak lsa'nın M.Ö. 6 yılında doğduğu kabul edilerek yapılan bir hesaplamaya göre Hz. Meryem'in yaşının, oğ­ lu doğduğunda 15 yaşl!'lrında·olduğu bildirilmektedir (Tümer, 70). 40 Yakub lncili, Xl-XV. 41 Kur'an'a göre Hz. Meryem'e gelen Ruh'tur. Ayette ".. Ona ruhumuzu gönderdik." (Meryem, (19), 17) şeklinde ifade edilmektedir.' Ancak Kur'an mealierinde ve tefsirlerinde, gelen kişinin Cebrail olduğu şeklindedir. 42 Bkz. Meryem, (19), 16-17. 145 söz üzerine "Benim nasıl oğlum oLur? Bana bir insan dokunmadı ki! Ben fahişe de değilim!" deyince; Cebrail ona "Evet öyle! Ama Rabbin buyurdu ki: Bu iş bana göre kolaydır! Hem onu, insanlara bir delil (ayet) ve tarafımız­ dan bir rahmet yapacağız. Zaten bu iş olmuştur bitmiştir." demiş ve böylece Hz. Meryem hamile kalmıştır . 43 Kur'an'a göre Hz. Meryem'in İsa ile müjdelenmesi Al-i İmran Suresine göre "Melekler"; Meryem Suresine göre ise "Ruh" tarafından olmuştur. Bu durum bir çelişki gibi görülebilir. Bu iki sure arasındaki dengeyi, şöylece kurmak mümkündür: Hz. Meryem küçük yaşta mabede konulduğunda, Zekeriya (a.s.) onun bakımını üstlenmişti. Kur'an'a göre Hz. Zekeriya Hz. Meryem'in yanına her girdiğinde yiyecek görür ve bunun nereden geldiği­ ni sorduğunda; Meryem ona "O Allah'tan geliyor." şeklinde cevap verir. Bu ifadelerden Hz. Meryem'in İsa ile müjdelenmeden önce de meleklerle görüştüğü anlaşılır. Ayrıca Cebrail insan şeklinde kendisine geldiğinde ondan korkmuş ve Allah'a sığınmıştı. Melekler ile konuşmasında böyle bir korku olmadığı, ayrıca meleklerin ona "AIIah'ın kendisini seçtiği, dünya kadınia­ rına üstün kıldığı. .. " şeklindeki konuşmaları, adeta onu teselli eder mahiyettediri4. İncillerde ve Kur'an'da anlatılanlardan Hz. İsa'nın bakire olan Hz. Meryem'den babasız olarak doğduğunu anlıyoruz. Hz. Meryem'in hamile kalı­ şı Cebrail adlı Meleğin kendisine gelip müjdelemesiyle olmuştur. Sonuçta Hz. Meryem kendisine bir erkek dokunmadan hamile kalmıştır. Böyle bir şeyin imkansız olacağını ileri sürenlere karşı kutsal kitaplarda yer alan "Allah'ın gücünün her şeye yeteceği, başlangıçta insanı yoktan var ettiği, babasız bir çocuğu da çok kolaylıkla yaratabileceği" şeklindeki ifadeler delil niteliğinde sunulmaktadır . Ancak Incillerde ve Kur'an'da olayların anlatı­ Iış biçiminde ve teferruatlarda farklılıklar görülmektedir. Ortak olan şeyler ise, Hz. Meryem'in Allah tarafından seçildiği ve dağuracağı çocuğun adı­ nın isa konulması gerektiği şeklindeki bilgilerdir. 45 43 44 45 Bkz. Meryem, (19), 18-22. Bkz. Al-i lmran, (3), 42-43; Meryem, (19), 17-19. Bkz. Luka, 1:36-37; Kur'an'da Hz. lsa'nın yaratılışı, Hz. Adem ile kıyaslanmaktadır. Hz. Adem'in topraktan yaratıldığı ifade edilerek Allah'ın bir şeyi sadece "ol" demesiyle olduğu bildirilmektedir (Al-i lmran, (3), 59). 146 ı ı 1 1 1 İnciilere göre Hz. Meryem hamile kaldıktan sonra Zekeriya'nın evine yani akrabası Elizabet'in yanına gitmiş ve orada üç ay kaldıktan sonra evine dönmüştür • Birkaç ay sonra Roma imparatoru Augustus (M.Ö. 7-M.S. 14) bütün imparatorluğun sayımının yapılmasını emretmiştir • Buna göre herkesin nüfus kütüğüne yazılmak için kendi şehrine gitmesi gerekmiştir. Yusuf ve Meryem de kütüğe yazılmak için Galile'deki Nasıra şehrinden atalarının yurdu olan Beytlehem'e gitmişlerdir. Beytlehem'de handa yer bulamadıkları için bir ağılda kalmışlar ve burada iken İsa doğmuştur • İnciilere göre İsa'nın doğumu esnasında mucizevi olaylar da olmuştur. Bu mucizevi olaylar etrafa bir ışık kaplaması; tabiatın ve bütün canlıların hareketsiz kalması, Hz. Meryem ve Yusufun (Yakub inciline göre ebe Salome'nin) ve çevredeki çobanların korkması, sancısız doğum olması ve meleklerin Allah'a hamd etmesi, doğan çocuğun gülmesi gibi çeşitli versiyonlarda anlatılmıştır • Kur'an'da ise Hz. İsa'nın doğumu İncillerden daha farklı bir biçimde anlatılmıştır. Kur'an'a göre Meryem ona hamile kaldıktan sonra uzak bir yere çekilmiştir. Doğum vakti geldiğinde o hurma ağacına dayanmış ve Mer- 1 46 ı ı 47 ı 48 \ ı ı i ı 49 50 1 1 46 lncil'e göre Cebrail, Meryem'i ziyaret etmeden bir süre önce de, çocukları olmayan Zekeriya ve Elizabet'i ziyaret etmiş ve onlara Yahya ile müjdelemişti. Bu nedenle Meryem'in ziyaret sırasında, Elizabet hamileliğinin altıncı ayındaydı (Bkz. Luka, 1: 11-26). 47 Bkz. Luka, 1:56. 48 Roma Imparatorluğunun lsa'nın doğumu sıralarında yaptığı bu sayım; Luka, ll: 1-2'ye göre Kirinius'un Suriye valisi olduğu dönemde yapılan ilk sayımdır. Bamabas'a göre bu sayım sırasında Yahudiye'de Hirodes hüküm sürüyordu ve Sayfa ile Anna şehirlerinde Pilatus valiydi (Bamabas, 3, s. 58). 49 Bkz. !..uka, 2: I -7; Bamabas, 3, .s. 58; lannitto, 73; Xaivier Jacob, lsa Kimdir lncil'e Göre, Ankara 1987, 19-20; Yakub Inciline göre, Hz. Meryem ve Yusuf daha Beytlehem'e varmadan çocuk doğmuştur. Buna göre Meryem yarıyolda iken hastalanır ve bir mağaraya sığı­ nırlar. Yusuf Meryem'i ve oğullarını mağarada bırakarak ebe aramaya gider. Yusuf ile ebe ile döndüklerinde çocuğu doğmuş bulurlar (Yakub, XVII-XX). 50 Hz. lsa doğduğunda Hz. Meryem, Yusuf ve civarda bulunan çobanların korkusu şöyle anlatılmaktadır: Bu sırada Rabbin meleği Meryem ile Yusuf'a aynı zamanda çabanlara da görünmüş, onlara korkmamaları gerektiğini, çünkü Davud'un şehrinde Kurtarıcı'nın doğmuş olduğu müjdesini vermiştir. Çobanlar yemliğe gelip bakmışlar ve meleğin söylediklerinin doğru olduğunu görünce Allah'a şükredip; Meryem'e saygı gösterisinde bulunarak oradan ayrılmışlardır (Bkz. Luka, Il:8-20; Bamabas, 3-4, s. 58-59; Yakub, XIII-XIX). Bir başka kaynakta Hz. lsa doğduğunda önce güneş bir ışıkken etrafına ışıklar saçmış, etrafına sevgi ve barış sinyalleri göndermiş, "Arundel Yazmasındaki Latince Çocukluk lncili", Türkiye ı. Dinler Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Samsun 1992, s. 40). 147 1 ı 1 ı 1 ı 1 yem kendi kendine şöyle söylenmiştir: "Keşke, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!" Altından (İsa yahut melek tarafından) ona şöyle seslenildi: "Tasalanma! Rabbin senin altındakini (yani İsa'yı) şerefli bir lider olarak yaratmıştır. Hurma ağacını kendine doğru silkele ki, üzerine olgun taze hurma dökülsün. Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; 51 artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım. " • 1 1 ı ı ı 1 ı 1 ı ı İnciller ve Kur'an'a göre Hz. Meryem'in, Hz. isa ile müjdelenmesi ve ona ı hamile kalmasını ifade eden bilgilerde benzerlik arzettiği görülmektedir. Ancak İnciller ile Kur'an arasındaki fark isa'nın doğumu olayındadır. Buna göre Hz. Meryem doğum olayı gerçekleştiğinde, incillerdeki gibi nişanlısı Yusuf'la beraber değil, yalnızdır. Hz. Meryem'in yalnızlığını hurma dalını kendisine doğru silkelemesi ve kimse ile konuşmaması emirlerinden; ayrı­ ca doğum olayına şahit olan kimselerin varlığından söz edilmemesinden anlamak mümkündür. 1 1 1 1 Hz. İsa'nın Çocukluğu 1 1 ı inciilere göre isa'nın olağanüstü doğumundan sonra sekiz günlük olunca Yahudi adetlerine göre sünnet edilerek ismi konmuştur • Yine Yahudi geleneğine göre annesi Meryem'in kırkı çıkınca isa, annesi ve babatığı Yusuf tarafından Yahudi şeriatinin ilk doğanlar için gerekli gördüğü biçimde Kudüs'teki Mabed'e götürülerek Tanrı'ya sunulmuştur • Burada, Mabet'te bulunan rahip Şimean (Simon), İsa'yı kucağına almış ve İsrail'in kurtarıcı­ sını gördüğü için Allah'a hamd etmiş; çocuğun ve Meryem'in geleceği ile ilgili kehanetlerde bulunmuştur • Meryem ve Yusuf, Şimean'un söyledikle52 1 ı ı ı ı 53 54 1 51 52 Bkz. Meryem (19), 22-26. Luka ve Bamabas Inciline göre Hz. lsa sekiz günlük olunca sünnet edilmiş ve ismi verilmiştir (Bkz. Luka, 11:21; Bamabas, 5, s. 60). Ancak Tevrat'ta yedinci günde sünnet edilmesi gerektiğinden bahsedilmektedir (Levililer, Xll:3). Belki buradaki bir günlük fark, yedi bitip sekizinci günde yapılacak şeklinde anlaşılabilir. 53 Tevrat'a göre erkek çocuğu için taharet günü 40 gün, kız için 80 gündür. Ayrıca doğan ilk çocuk ve ilk hayvan mabette Tanrı'ya takdim edilmektedir (Bkz. Luka, 11:22-24; Levililer, Xll:2-8; Çıkış, Xlll:2, 12). 54 Rahip Şimeon Meryem'e şöyle demiştir: "Şimdi kul işte, bu çocuk lsrail'de bir çokların düş­ mesi ve kalkması ve aleyhinde söylenecek bir alarnet olarak konulmuştur; senin canını da bir kılıç delecek; ta ki, çok yüreklerin düşünceleri meydana çıksın." (Bkz. Luka, 11:25-35). 1 1 1 ı ı 148 ı f ri karşısında şaşırmışlar; mabette yapılması gerekenleri yaptıktan sonra 55 Nasıra'ya geri dönmüşlerdir . Yine inciller'e göre Hz. isa'nın doğumundan hemen sonra, şarktan müneccimler kral Hirodes'e (Heredos) gelerek, onun doğumunun alameti olan yıldızı gökte gördüklerini ve ona "Yahudilerin Kralı olarak" secde etmek istediklerini söylemişlerdir. Yahudilerin kralı olacak bir çocuğun doğacağını haber alan kral Hirodes ise, krallığının elinden alınacağı korkusuna kapılarak, yeni doğan çocuğu öldürmek için planlar yapmıştır. Hirodes bu sebeple adamlarını ve müneccimleri çağırarak yeni doğan çocuğun nerede olduğunu haber vermelerini, çünkü kendisinin de o çocuğa secde etmek istediğini; bunun için Beytlehem'e gidip; çocuğu bulmalarını istemiş­ tir. Müneccimler söyleneni yapıp Beytlehem'e gittiklerinde, çocuğu görmüş ve ona secde etmişlerdir. Fakat müneccimlere rüyalarında, "çocuğu gördüklerini krala bildirmemeleri" söylenmiş ve onlar da krala haber vermeden gizlice, farklı yollardan memleketlerine geri dönmüşlerdir . Bu arada Meryem ile Yusuf'a da yine rüyalarında "çocuğu alıp Mısır'a kaçmaları, izin verilineeye kadar da geri dönmemeleri" emredilmiştir. Hirodes, müneccimlerin geri dönmediğini görünce, kendisinin aldatılmış olduğunu düşünmüş ve çok kızmıştır. Bunun üzerine adamlarına Beytlehem ve civarın­ daki iki ve daha küçük yaştaki bütün erkek çocuklarının öldürülmesini emretmiştir57. Kral Hirodes'in ölümünden sonra Meryem ve Yusuf isa'yı alarak Mısır'dan Nasıra'ya geri dönmüşlerdir . isa'nın doğduğu sıradaki olaylar konusunda İncillerde farklılıklar bulunmaktadır. Bunlardan birisi, müneccimlerin Hz. İsa'yı görmek için Beytlehem'e gelmeleri İsa'nın tam doğduğu sırada mı, yoksa doğduktan sonraki günler de mi olduğu açık değildir. Matta'ya göre doğduktan sonraki günlerde gelmişlerdir • Yakub ve Bamabas İncillerine göre müneccimler İsa 56 58 59 55 56 57 58 59 Bkz. Luka, Il:39; ayrıca bkz. lannitto, 77. Bkz. Matta, Il:1-12; Yakub, XXI; Bamabas, 6-7. Bkz. Matta, 11:13-19; Barnabas, 8; Yukarıdaki bilgilere ilave olarak. Yakub lncilinde, Hz. Meryem'in akrabası Elisabet'in de çocuğu Yahya'nın öldürülmesinden korktuğu için çocuğu dağa kaçırdığı ve çocuğu evde bulamayan Hirodes'in adamlarının Zekeriya'yı sorguya çektikleri, bilmediğini söyleyince de öldürdükleri şeklinde bilgiler bulunmaktadır (Yakub, XXII-XXV). Bkz. Matta, ll: 19-23; Barnabas'a göre lsa, Mısır'dan Nasıra'ya getirildiğinde yedi yaşların­ dadır (Barnabas, 9). Bkz. Matta, ll: 1-3. 149 l 1 1 ı 1 doğduğu sırada gelmişlerdir • İkinçi olarak Luka'ya ve Barnabas'a göre isa 60 sekiz günlük olunca sünnet edilip, ismi verilmiş ve taharet günleri sonundaRabbe takdim edilmiştir • Bu konu ile ilgili olarak Matta'da herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu bilgilerden hareketle Hirodes'in iki yaş ve altın­ daki çocukları öldürdüğüne bakılırsa, müneccimlerin gelişi isa'nın doğu­ mundan sonraki günlerde olmuştur. Son olarak Barnabas İncili, müneccimleri Hirodes'e gitmemeleri için rüyalarında uyaranın melek değil, çocuk 62 isa olduğundan söz etmektedir • Matta ve Luka İncillerinde Hz. İsa'nın doğumu sırasındaki olaylardan, çocuğun Mısır'a götürülüşünden, tekrar Nasıra'ya getirilmesinden, onun büyüyüp geliştiğinden ve anne-babasının her yıl Fısıh Bayramı için Yeruşalim'e gittiğinden bahsedilmektedir. Bu olaylardan sonra Hz. isa'nın küçükken herhangi bir öğrenim görmediği halde 63 oniki yaşında iken mabette, muallimlere ders verdiğinden söz edilmektedir64 • Barnabas ineili de bu bilgileri doğrular nitelikte bilgiler vermektedir65 • İbranı Tomas İncili'nde Hz. İsa'nın beş yaşından sonraki çocukluğu hakkında daha detaylı bilgiler bulunmaktadır. Buna göre Hz. İsa beş yaş61 66 60 Bkz. Yakub, XXI; Bamabas, 6-7. 61 Bkz. Luka, !1:21-27; Bamabas, 5. 62 Bkz. Barnabas, 7. 63 Hz. lsa'nın belli bir okula gitrnediÇJi Indi'deki şu ifadelerden anlaşılmaktadır: "Artık bayramın yarısı olunca, lsa mabede çıkıp öğretiyordu. Imdi Yahudiler şaşıp: Hiç öğretilmemiş olduğu halde, bu adam yazıları nasıl biliyor? dediler." (Yuhanna, Vll:14-15). 64 Hz. lsa'nın annesi ve babalığı her yıl Fısıh (Passah) Bayramı için Kudüs'e giderlerdi. Hz. lsa oniki yaşına gelince adet üzere Kudüs'e gittiler. Bayram bitince anne-baba eve dönerken lsa'nın olmadıÇJını fark ettiler. Bunun üzerine geri dönüp aramaya başladılar. Üç gün sonra onu bulduklarında, Mabet'te muallimler arasında oturduğunu, onları dinlediÇJini ve sorular sorup cevaplar verdiğini gördüler. Onu dinleyen herkes onun anlayışına ve cavaplarına şaşıyorlardı. Anne-babası, onu aradıklarını, merak ettiklerini, neden burada kaldığını sorduklarında lsa onlara: "Neden beni aradınız? Bilmiyor mu idiniz ki, benim için Babam'ın evinde, bulunmak gerektir" dedi ve sonra onlarla Nasıra'ya döndü (Bkz. Luka, 1!:41-52); ayrıca bkz. lannitto, 82. 65 Bkz. Bamabas, 9. 66 IbraniTomas lncili; Ekrem Sarıkçıoğlu'nun "Hıristiyanlarda Çocukluk lncilleri", Türkiye 1. Dinler Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Samsun 1992, s. 5-42'de yer almaktadır. Yazar bu makalesinde Wilhelm Schneemelcher'in "Neutestamenthiche Aapokryphen" isimli 5. Baskısı yapılan ve Avrupa dillerine çevrilen eserin 353-372 sayfaları arasında bulunan kıs­ mı "Ibrani Tomas'ın lsa'nın Çocukluğu Hakkındaki Hikayesi {lncili)" şeklinde Türkçe'ye tercüme etmiştir. 150 1 1 1 1 1 1 1 1 larındayken dere. kenarında aynarken oniki serçe yapmış ve onları uçurSonra kendisine karşı çıkan, ona zarar veren çocuklara beddua etmiş ve onun bedduası isabet göstermiştir. Bunun üzerine köydeki aileler babası Yusuf'a şikayete gelmişler ve babası onu uyarmıştır . Yine o sıra­ larda Zahoys adında bir öğretmen, İsa'daki algılama gücünü, zekiliği sezmiş, onu eğitmek için babasından izin istemiştir. Zahoys İsa'ya harfleri öğ­ retmeye çalışırken, küçük isa harflerin mahiyetini söyleyerek öğretmene ders vermeye çalışmıştır. Öğretmen bu duruma şaşırmış ve onun bu dünyadan birisi olmadığını, bir Tanrı veya melek olabileceğini söyleyerek babasından çocuğu geri götürmesini istemiştir. To mas ineili'nde de yer alan bu olay diğer İnciilere benzerlik arz etmektedir69 • Yine Geç Devir Çocukluk İncilleri arasında yer alan Arapça İncil versiyonlarında Hz. İsa'nın çocukken yaptığı mucizeler anlatılmaktadır • Bu konuda Kur'an, İnciilere ilave olarak, Hz. lsa'ya yazı yazmak yanın­ da bir takım şeylerin öğretildiğinden bahsetmektedir.. Hz. İsa'ya öğretilen­ ler arasında hikmet, Tevrat, İncil, çamurdan kuş yapıp onu üfleyerek canlandırması, anadan doğma körü ve abraşı iyileştirmesi, ölüleri diriltmesi, muştur67. 68 70 67 68 69 Bkz. Ibrani Tomas, Il: 1-5. Bkz. Ibrani Tomas, lll-V; Tümer, 76. Hz. lsa'nın mucizelerini daha çağaltmak mümkündür. Bir başka seferde lsa damda çocuklarla oynarken, çocuğun birisi damdan düşer ve ölür. Bunun üzerine ölen çocuğun ailesi lsa'yı çocuğa itekleyip düşürmekle suçlayınca, lsa ölen çocuğu diriltip çocuğa, kendisinin onu itekleyip iteklemediğini sorar. Bu mucizeyi gören aile, onun ayaj{jf!rına kapanır. Hz. lsa altı yaşlarında iken, babasıyla buğday eker ve hasat zamanında JŞ,;, bir şekilde buğ­ day elde eder ve buğdayın çoğunu köydeki bütün fakiriere dağıtırlar. Yine aynı yaşlarında iken babası Yusufun kısa kerestelerini uzattı. Bu başlarda iken mektepte baş öğretmene ders verir. Kardeşi Yakub'a yılan sokunca onu iyi eder. Komşularından ölmüş olan bir çocuğun ve bir adamın dirilmesini sağlar (Bkz. Ibrani Tomas, Vl-Vrrr). 70 Geç Devir Çocukluk Incillerinde de lsa ile ilgili birçok olay anlatılmaktadır. Bunları şöyle sıralamak mümkündür: Hz. Meryam'in lsa'yı yıkadığı suyu cüzzamlı bir kızın üzerine serpmesi ve kızın iyileşmesi; lsa'nın eşkiyalarla olan konuşması ve Hz. lsa'nın kendisinin otuz yıl içinde çarmıha gerileceğini söylemesi; ağiağa dönüşen çocuklar hikayesi; ahırdakihay­ vanlarla aslan ve leepar gibi vahşi hayvanların kendisine itaat etmesi, annesi, babalığı Yusuf ile çölde yolculuk ederken palmiye ağacının dallarının eğilerek yemiş vermesi ve köklerinden su çıkması; otuz günlük yolu bir günde almaları; Mısır'a girdiklerinde bir mabede girdiklerinde orada bulunan 365 tane putun yüz üstü yere düştüğü; Hz. lsa sayesinde Mı­ sır'daki birçok insanın Tanrı'ya inandıkları şeklinde hikayeler bulunmaktadır (Geç Devir Çocuklur lncilleri, qkrem Sarıkçıoğlu'nun, Türkiye 1. Dinler Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Samsun 19,Q2'de sunduğu makalede 34-42 sayfaları arasında yer almaktadır). 151 1 ı ı doğduğu sırada gelmişlerdir • İkinci olarak Luka'ya ve Barnabas'a göre İsa sekiz günlük olunca sünnet edilip; ismi verilmiş ve taharet günleri sonundaRabbetakdim edilmiştir • Bu konu ile ilgili olarak Matta'da herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu bilgilerden hareketle Hirodes'in iki yaş ve altın­ daki çocukları öldürdüğüne bakılırsa, müneccimlerin gelişi isa'nın doğu­ mundan sonraki günlerde olmuştur. Son olarak Barnabas incili, müneccimleri Hirodes'e gitmemeleri için rüyalarında uyaranın melek değil, çocuk isa olduğundan söz etmektedir62 • Matta ve Luka İncillerinde Hz. isa'nın doğumu sırasındaki olaylardan, çocuğun Mısır'a götürülüşünden, tekrar Nasıra'ya getirilmesinden, onun büyüyüp geliştiğinden ve anne-babasının her yıl Fısıh Bayramı için Yeruşalim'e gittiğinden bahsedilmektedir. Bu olaylardan sonra Hz. İsa'nın küçükken herhangi bir öğrenim görmediği halde 63 oniki yaşında iken mabette, muallimlere ders verdiğinden söz edilmektedir64 • Barnabas ineili de bu bilgileri doğrular nitelikte bilgiler vermektedir65 • İbrani Tomas İncili'nde Hz. İsa'nın beş yaşından sonraki çocukluğu hakkında daha detaylı bilgiler bulunmaktadır. Buna göre Hz. İsa beş yaş60 61 66 60 61 62 63 Bkz. Yakub, XXI; Bamabas, 6-7 .. Bkz. Luka, 11:21-27; Bamabas, 5. Bkz. Bamabas, 7. Hz. lsa'nın belli bir okula gitmediği Indi'deki şu ifadelerden anlaşılmaktadır: "Artık bayramın yarısı olunca, lsa mabede çıkıp öğretiyordu. Imdi Yahudiler şaşıp: Hiç öğretilmemiş oldugu halde, bu adam yazıları nasıl biliyor? dediler." (Yuhanna, Vll:14-15). 64 Hz. lsa'nın annesi ve babalığı her yıl Fısıh (Passah) Bayramı için Kudüs'e giderlerdi. Hz. lsa oniki yaşına gelince adet üzere Kudüs'e gittiler. Bayram bitince anne-baba eve dönerken lsa'nın olmadığını fark ettiler. Bunun üzerine geri dönüp aramaya başladılar. Üç gün sonra onu bulduklarında, Mabet'te muallimler arasında oturduğunu, onları dinlediğini ve sorular sorup cevaplar verdiğini gördüler. Onu dinleyen herkes onun anlayışına ve cavaplarına şaşıyorlardı. Anne-babası, onu aradıklarını, merak ettiklerini, neden burada kaldığını sorduklarında lsa onlara: "Neden beni aradınız? Bilmiyor mu idiniz ki, benim için Babam'ın evinde, bulunmak gerektir" dedi ve sonra onlarla Nasıra'ya döndü (Bkz. Luka, 11:41-52); ayrıca bkz. lannitto, 82. 65 Bkz. Bamabas, 9. 66 Ibrani Tomas lncili; Ekrem Sarıkçıoğlu'nun "Hıristiyanlarda Çocukluk lncilleri", Türkiye 1. Dinler Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Samsun 1992, s. 5-42'de yer almaktadır. Yazar bu makalesinde Wilhelm Schneemelcher'in "Neutestamenthiche Aapokryphen" isimli 5. Baskısı yapılan ve Avrupa dillerine çevrilen eserin 353-372 sayfaları arasında bulunan kıs­ mı "Ibrani Tomas'ın lsa'nın Çocukluğu Hakkındaki Hikayesi (lncili)" şeklinde Türkçe'ye tercüme etmiştir. 150 1 1 ı ı ı 1 1 larındayken dere kenarında aynarken oniki serçe yapmış ve onları uçurSonra kendisine karşı çıkan, ona zarar veren çocuklara beddua etmiş ve onun bedduası isabet göstermiştir. Bunun üzerine köydeki aileler babcısı Yusuf'a şikayete gelmişler ve babası onu uyarmıştır • Yine o sıra­ Iarda Zahoys adında bir öğretmen, isa'daki algılama gücünü, zekiliği sezmiş, onu eğitmek için babasından izin istemiştir. Zahoys isa'ya harfleri öğ­ retmeye çalışırken, küçük isa harflerin mahiyetini söyleyerek öğretmene ders vermeye çalışmıştır. Öğretmen bu duruma şaşırmış ve onun bu dünyadan birisi olmadığını, bir Tanrı veya melek olabileceğini söyleyerek babasından çocuğu geri götürmesini istemiştir. To mas ineili'nde de yer alan bu olay diğer inciilere benzerlik arz etmektedir59 • Yine Geç Devir Çocukluk inciileri arasında yer alan Arapça inci! versiyonlarında Hz. isa'nın çocukken yaptığı mucizeler anlatılmaktadır • Bu konuda Kur'an, inciilere ilave olarak, Hz. isa'ya yazı yazmak yanın­ da bir takım şeylerin öğretildiğinden bahsetmektedir._ Hz. isa'ya öğretilen­ ler arasında hikmet, Tevrat, inci!, çamurdan kuş yapıp onu üfleyerek canIandırması, anadan doğma körü ve abraşı iyileştirmesi, ölüleri diriltmesi, muştur57. 58 70 67 68 69 Bkz.lbrani Tomas, 11:1-5. Bkz. Ibrani Tomas, III-V; Tümer, 76. Hz. lsa'nın mucizelerini daha çofjaltmak mümkündür. Bir başka seferde lsa damda çocuklarla oynarken, çocufjun birisi damdan düşer ve ölür. Bunun üzerine ölen çocufjun ailesi lsa'yı çocufja itekleyip düşürmekle suçlayınca, lsa ölen çocufju diriltip çocufja, kendisinin onu itekleyip iteklemedifjini sorar. Bu mucizeyi gören aile, onun aya~iiJrına kapanır. Hz. lsa altı yaşlarında iken, babasıyla bufjday eker ve hasat zamanında aşırı bir şekilde bufı­ day elde eder ve bufjdayın çofjunu köydeki bütün fakiriere dafjıtırlar. Yine aynı yaşlarında iken babası Yusufun kısa kerestelerini uzattı. Bu başlarda iken mektepte baş öfjretmene ders verir. Kardeşi Yakub'a yılan sokunca onu iyi eder. Komşularından ölmüş olan bir çocufjun ve bir adamın dirilmesini safilar (Bkz. Ibrani Tomas, VI-VIII). 70 Geç Devir Çocukluk Incillerinde de lsa ile ilgili birçok olay anlatılmaktadır. Bunları şöyle sıralamak mümkündür: Hz. Meryem'in lsa'yı yıkadıfjı suyu cüzzamlı bir kızın üzerine serpmesi ve kızın iyileşmesi; lsa'nın eşkiyaiarla olan konuşması ve Hz. lsa'nın kendisinin otuz yıl içinde çarmıha gerilecefjini söylemesi; ofjlafja dönüşen çocuklar hikayesi; ahırdaki hay· vanlarla aslan ve leepar gibi vahşi hayvanların kendisine itaat etmesi; annesi, babalıfjı Yusuf ile çölde yolculuk ederken palmiye afjacının dallarının efjilerek yemiş vermesi ve köklerinden su çıkması; otuz günlük yolu bir günde almaları; Mısır'a girdiklerinde bir mabede girdiklerinde orada bulunan 365 tane putun yüz üstü yere düştüfjü; Hz. lsa sayesinde Mı­ sır'daki birçok insanın Tanrı'ya inandıkları şeklinde hikayeler bulunmaktadır (Geç Devir Çocuklur lncilleri, E)krem Sarıkçıoğlu'nun, Türkiye 1. Dinler Tarihi Araştırmaları Sempozyumu; Samsun !9~2'de sunduğu makalede 34-42 sayfaları arasında yer almaktadır). 151 insanların biriktirdikleri şeyleri haber vermesi gibi Hz. İsa'nın çocukluğu ile ilgili İncillerde anlatılan mucizevi olaylar, Kur'an'da bahsedilen mucizelerle benzerlik göstermektedir. Ancak Kur'an'da Hz. İsa'nın kundaktayken koriuşması 72 dı­ şında olan mucizeleri ne zaman gerçekleştirdiği hakkında bilgi yoktur. Bir başka ifadeyle Hz. İsa'nın bahsedilen mucizevi olayları çocukken mi yoksa tebliğ görevini yaparken mi yaptığı belli değildir. Ayrıca Kur'an, Hz. İsa'nın babasız doğumuyla ilgili olarak İnciller'in temas etmediği ve hiç olmamış gibi davrandığı bir olayı, yani toplumun bu babasız doğumu, gayrı meşru bir ilişkinin sonucu gibi algılayarak gösterdiği tepkiyi de dile getirmiş ve bu noktada Meryem'i aklayıcı ifadeleri de zikretmiştir. Kur'an'a göre Hz. Meryem doğum yapınca, kendisine konuş­ maması emri verilmiştir. O doğum yapınca, çocuğu alıp kavmine getirmiş­ tir. Ancak kavmi onu gayrı meşru doğum yapmakla suçlamış, o ise Allah'ın emrettiği gibi konuşmamış ve çocukla konuşmalarını istemiştir. Bunun üzerine kundaktaki bebek isa mucizevi bir biçimde kendisinin Allah'ın kulu olduğunu, kendisine kitap verildiğini ve peygamber olduğunu;· namaz kılmakla ve zekat vermekle emredildiğini; annesine hürmetkar olduğunu ... söylemiş ve annesine yön~ltilen çirkin iftiralara cevap vermiştir • evlerinde ve yanlarında olağanüstü şeyler bulunmaktadir 71 • 73 Hz. İsa'nın Görevtendirilişi Hz. İsa M.S. I. yüzyıl başında Filistin bölgesindeki Yahudi toplumu içinde yaşamıştır. O dönemdeki Yahudi toplumunun büyük çoğunluğunu köylüler, çiftçiler, balıkçılar oluşturmaktaydı. Bunun yanında toplumda hükümet memurları ve din adamlarından oluşan bir kesim de bulunmaktaydı. Filistin'in en önemli kenti, Yahudilik'in merkezi olan Kudüs'dü. Aynı zamanda burası İsrail oğullarının hac merkezi konumundaydı. Kudüs dışında önemli bir yer de Sarnariye idi. Kudüs ve Sarnariye yanında bir başka yerleşim yeri de diğer milletlerden (Fenikeli, Suriyeli, Arap ve Yunanlı) oluşan, orta halli, sade bir hayat süren insanların yaşadığı Galile bölgesiydi. Filistin bölgesinde halkın çoğunluğu Tek Tanrı'ya inanınakla beraber, putperest inanca sahip olanlar da bulunmaktaydı 74 • 71 Bkz. Al-i lmran (3), 48-49; Maide (5), 110. 72 Bkz. Maide, (5), 110. 73 Bkz. Al-i lmran (3), 42; Maide (5), 75; Meryem ( 19), 27-34. 74 Bkz. Ernest Renan, lsa'nın Hayatı, Çev. Ziya lshan, Ankara 1945, 3-4; ayrıca bkz. J. Jomier, lsa Mesihin Hayatı, Istanbul 1984, 8-12. 152 r 1 1 ı ı 1 ı ı Hz. isa'nın yaşadığı dönemde Filistin bölgesi siyasi açıdan Roma İmpa­ hakimiyeti altındaydı. Yahudiler bu durumdan rahatsızlık duymakta ve sık sık isyan etmekteydi 75 • Dini ve sosyal açıdan ise fıkhi meselelerin yoğun bir biçimde tartışıldığı, Yahudi mezheplerinin ortaya çıktığı bir dönemdi 76 • Yine bu dönem, Yahudi mezheplerin birbirleriyle mücadele ettiği, şekilciliğin ön plana çıktığı, samimi dindarlığın büyük oranda ortadan kalktığı bir dönemdi 77 • Bu bağlamda toplumun üst kesimlerinde ve büyük şehirlerde büyük bir ahlaki çöküntü yaşanmakta; yoksul, zayıf ve namuslu insanlar ezilmekteydi. Halkın büyük çoğunluğu Tanrı'nın kendilerini yalnız bırakmayacağı, Davut soyundan bir Mesih'in geleceği ve bütün 78 insanlığı kurtaracağı, her şeyin düzeleceği ümidi ve beklentisi içindeydi • ratorluğunun ı 1 ı ı ı 1 1 1 1 1 1 İnciilere göre Hz. İsa dini tebliğ görevine başlamadan önce Vaftizci Yah- ı ya (Yahya Peygamberf9 ortaya çıkarak insanları günahtan arınmaya ça- ı ı 1 i 1 ı 1 1 1 1 75 Bkz. Jomier, 13-14. 76 Yahudi din adamları genel olarak Sadukiler, Ferisiler ve EsenHer şeklinde mezheplere ayrılmıştı. Bu mezheplerin mensuplarının hepsi tek Tanrı'ya inanınakla beral:!,~r, gelenekiere verdikleri değer bakımından birbirlerinden ayrılmaktaydı. Sadukiler; Şeriatın yazılı metnine titizlikle bağlı olmakla beraber, tefsirleri ve yeniden dirilişi kabul etmiyordu. Bu grup toplumun en etkili ve en zengi kesimini oluşturuyordu. Ferisiler; Şeriat'ın sıkı hükümlerine çok sayıda gelenek ve görenek ilave ediyor, Musa'ya ve Sinai Vah ye kadar varan şifahi geleneklere büyük önem veriyordu. Toplumsal olarak gayet basit bir zümreden ol_dukları için, isimleri "ayrılmış" anlamına geliyordu. Din bilginleri ile vaizler bunlardandı. Eseniler (Bunlar hakkında 1946 dan sonra Ölü Deniz yakınlarında bulunan Kumran harabelerinde yapı­ lan arkeelejik kazılardan sonra bilgiler elde edilmiştir.) ruhban sınıfından ayrılmış, manastırcia yaşayan temizlik konusuna önem veren münzevirlerden oluşuyordu (Bkz. Jomier, 11-12). 77 lsa'nın yaşadığı dönemde din hem birleştirici ve hem de ayrıştırıcı bir özelliğe sahipti. Yahudilerin Sinagog adı verilen mabetieri hem dini ibadetlerin hem de eğitimin yapıldığı yerler olarak halkı kaynaştırma görevini üstlenmekteydi. Ancak din adamlarının Sadukiler, Ferisiler ve Eseniler diye çeşitli mezheplere ayrılması; birbirleriyle mücadeleye girmesi ve halktan uzak olmaları dinin ayrıştırıcı yönünü oluşturmaktaydı. Yahudi din adamları; halkla ilgilenmemekte, üstelik de dinin ayrıntılarını bilmedikleri gerekçesiyle onları dışlamakta ve küçük görmekteydi (Bkz. Jomier, 10-12). \ 78 Bkz. Jomier, 13-16; ayrıca bkz., K. Bihlmeyer-H. Tuchle, 1. ve IV. Yüzyıllarda Hıristiyanlık, Çev. Antun Göral, Istanbul 1972, 7-8. 79 Hz. lsa görevlendirilmeden önce Zekeriya'nın oğlu Yahya, Erden kıyılarında vaaz ederek insanların günahlarının bağışlanması için tövbe vaftizi yapıyordu. Bütün Yahudiye köylüleri ve Kudüs'lüler ona gelip günahlarını itiraf ediyorlar ve Ürdün (Erden) nehrinde onun tarafında vaftiz ediliyorlardı. Yahya Ürdün nehri sahillerinde vaaz ederken "Göklerin Ülkesinin" veya "Göklerin Krallığının" yakın olduğunu ilan ediyordu. Insanların bu krallığa kabul 153 ğırmış ve tövbe edenleri Erden Jrmağında vaftil 0 etmeye başlamıştır. Bunu yaparken de o, kendisinin beklenen kişi olmadığını ancak bu beklenenin de çok yakında geleceğini haber vermiş ve böylece zımnen Hz. İsa'yı. müjdelemiştir. O, kendisinin insanları suyla vaftiz ettiğini; gelecek olanın ise Ruhu'I-Kudüs ve ateşle vaftiz edeceğini haber vererek halkı bu büyük kurtarıcıya ve gelecek döneme hazırlamıştır • 81 Yahya bu şekilde tebliğini ve insanları vaftiz etmeyi sürdürürken Hz. isa da Yahya tarafından vaftiz olunmak için Galile'nin Nasıra şehrinden Erden'e gelmiştir. Fakat Yahya, isa'yı kendisinden üstün biri olarak gördüğü için, onu vaftiz etmekten kaçınmıştır. Ancak İsa, Yahya'nın itiraz etmesini dinlemeden vaftiz olmak için Ürdün nehrine girmiştir. Vaftiz olup sudan çıktığında, gök açılmış, Ruh'ui-Kudüs güvercin şeklinde inerek, omuzları üzerine konmuştur. Bu arada gökten "Sen benim sevgili Oğlumsun, senden razıyım" diye bir ses duyulmuştur • İnciller'in bir kısmına göre Hz. 83 isa'nın göreve başlaması, Yahya'nın zindana atılmasından sonra , Yuhanna İncil'ine göre ise Yahya'nın tutuklanmasından öncedir84 • Bu durum İn­ ciller arasındaki bir çelişkiyi göstermektedir. Yahya zindana atıldıktan sonra İsa, Nasıra'dan Galile'ye gitmiş ve "Vakit tamam oldu, ve Allah'ın me82 80 81 82 83 84 edilebilmesi için günahlarından arınmaları, tövbe etmeleri, gerektiğini söylüyordu. Tövbelerinin kabul edildiğinin nişanesi olarak da su ile vaftiz ediyordu. Bu sebeple ona Vaftizci Yahya denilmiştir (Bkz. Markos, 1:4-9). Vaftiz; eski şark dinlerinde, insanın günahlardan, kötülüklerden arınması için suyla temizlenmeyi gerekli kılan bir uygulama şeklidir. Suyla yıkanan insana, önceki günahkar hayatından kurtuldu, öldü manasında bu ad verilmiştir (Bkz. Schimmel, 254). Daha önceden Yahudilik'te günahlardan temizlenmek için bir yıkanma olayı olmakla birlikte, Hz. Yahya ile iyi bir hayatın başlangıcı olarak vaftiz uygulaması başlamıştır. Hz. Yahya'nın bu uygulaması, Hıristiyanlarca örnek alınarak daha sistemli hale getirilmiş ve bunun Hz. lsiı adına yapılması gerektiği kabul edilmiştir. Bunun yapılış şekli, yeri ve zamanı, tarihi dönemlere göre farklılıklar göstermiştir. Genel olarak vaftiz, Hıristiyan topluluğuna girişi simgelemektedir. Özelde ise vaftiz, lsa'nın ölümüne ve ölümü yenerek dirilmesine manevi bir şekilde katılmak ve bununla Tanrı'nın affını kazanmak manasma gelmektedir. (Bkz. Mehmet Katar, Yahudilik, Hıristiyanlık ve Islam'da Tövbe, Ankara 1997, 84-87). Bkz. Markos, 1:4-9; Luka, lll: 15-17; Jacob, 21; lannitto, 21. Bkz. Markos, 1:9-11; Luka, lll:21-22; Matta, lll, 13-17; Jomier, 21; lannitto, 84. Bkz. Matta, IV: 12-17; Markos, 1: 14-15, Yahya, lncil'i halka vaaz ederken, kral Hirodes'in kardeşinin karısının davranışlarını hoş görmediği ve onu azarladığı gerekçesiyle, dönemin kralı Antipas tarafından zindana atılmıştı (Bkz. Luka, lll:18-20; ayrıca bkz. Jomier, 22). BKz. Yuhanna, lll:22-24; ayrıca bkz. Katar, Yahudilik ... , 92. 154 T 1 1 1 ı 1 lekCıtu yakındır; Tövbe edin ve İncil'e iman eyleyin" diyerek görevinin baş­ ı ladığını işaret etmiştir • 1 Hz. isa göreve başladıktan sonra İblis tarafında denenmek üzere Kutsal Ruh tarafından çöle sevk edilmiştir. isa çölde kırk gün boyunca oruç tutup kendini murakabeye vermiştir. Bu kırk günün sonunda açlıktan zayıf düş­ tüğünde ise İblis onunla uğraşmaya ve günaha sokmaya çalışmış, fakat başarılı olamamıştır. isa onun bütün cazip tekliflerini red.detmiş, sonunda İblis onu bırakmak zorunda kalmıştır • lsa bu kırk günlük oruçtan sonra oniki havariyi seçmiştir • 1 ı 1 ! 85 86 1 ı 87 Hz. İsa görevlendirildikten sonra ilk olarak Taberiye gölü kıyısındaki Kefernahum kasabasında tebliğ faaliyetine başlamış; ardından faaliyetlerini Nasıra'da sürdürmenin daha iyi olacağını düşünerek, oraya gitmiştir.,c:· Ancak o, Nasıralılarca sosyal statüsü yüksek olmayan, bir köylü çocuğu olarak görülmüş ve bu sebeple kabul edilmemiştir. Hz. isa Nasıra'da kabul görmemesi üzerine Kefernahum'a geri dönerek görevini burada yapmaya çalışmıştır • İsa, kendisinin kabul görmemesi Tomas İncili'nde geçen şu ifadesi ile belirtmiştir: "Hiçbir peygamber kendi köyünde kabul görmez. Aynı ifade Sinoptaki İncillerde de bulunuyordu. Hiçbir hekim kendi tanı­ 90 yanlarına şifa vermez" • Hz. İsa, Kefernahum'da tebliğe başladığı anda, başta Yahudi din adamlarının özellikle de Ferisi cemaati olmak üzere pek 88 89 91 85 86 87 88 89 Bkz. Matta, V:17; Markos, 1:14-15; Jomier, 22; lannitto, 85. Bkz. Matta, N:1-11; Luka, N:1-13; Jacob, 21-22; Jomier, 23-25. Barnabas, 14. Bkz. Renan, 79-80; ayrıca bkz. Jomier, 25. Bkz. Tomas lncili; 1945 yılında Mısır'da bulunmuş olan el yazmalarındandır. Bu Inci! yaklaşık 400 yıllarına ait olup Koptça ile yazılmıştır. Bir görüşe göre 2. yüzyıl ortalarında yazılmış olan Yunanca bir metne dayanmaktadır. Daha sonraları bu el yazmaları Avrupa'da "Hakikat lncili" şeklinde yayınlanmıştır. (Bkz. Ekrem Sarıkçıoglu, Tomas lncili, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Dergisi, Samsun 1990, C. IV, s.13-25). 90 Tomas lncili, 31. · 91 Bazı kaynaklarda Yahudi din adamlarının; kurban ve dini törenierin uygulayıcısı olmaları sebebiyle toplumda itibar sahibi oldukları; bu işlerden belli bir gelir elde ettikleri belirtilmekte ve onların bu konumunu eleştirdifji için lsa'ya düşman oldukları ifade edilmektedir (Bkz. Salih Akdemir, Hıristiyan Kaynaklarına ve Kur'an-ı Kerim'e Göre Hz. lsa, A.Ü. Sos. Bil. Ens. Basılmamış Doktora Tezi, Ankara 1992, 2-3). 155 92 çok kişinin yoğun muhalefeti ile karşılaşmıştır . Ferisiler ve din adamları önceleri sadece isa'yı gözlemiş;. zaman geçtikçe onu tenkit etmeye, onunla münakaşa etmeye başlamışlardır. Sonra şeytanla işbirliği yaptığı, Yasa'yı çiğnediği ve Sebt yasaklarına muhalefet ettiği iddiasıyla onu suç94 93 lamışlardır95. Hz. isa din adamlarına ulaşamayınca mesajını halktan insanlara ulaştır­ maya çalışmıştır. Ancak Yahudi din adamları, halktan ve devlet memurlarından bir kısım insanları aşağılamış ve onları günahkar olarak nitelendirmiş olduklarından; isa'nın bu adamlarla görüşmesini, onun günahkartarla düşüp kalkması olarak kabul etmişler ve onu bu konuda da eleştirmişler­ dir96. incillerden anlaşıldığı kadarıyla Hz. isa mesajını halktan fakir, acı çeken, hasta insanlara ulaştırabilmiş; bunun yanında söylemleriyle mevcut siyasi ve dini oteritelere meydan okumuştur. incillerde Hz. İsa'nın tebliğ görevine başlaması bu şekilde anlatılırken; Kur'an'ın ifadelerine göre onun, daha doğmadan önce salihlerden olacağı; beşikte iken konuşacağı ve İsrail oğullarına peygamber olacağı bildirilmiş­ tir97. Doğumundan sonra da Hz. isa, beşikte iken konuşmuş ve kendisinin peygamber olduğunu söylemiştir . Hz. İsa kendisinin önceki Tevrat'ı doğ­ rulamak, İncil'i vaaz etmek bir takım helal ve haramları bildirmek, ihtilaflı 98 92 Bamabas'a göre lsa daha mabette yaptığı ilk konuşmasında Allah'ın sözününü unutan halAllah'a hizmeti bırakıp dünyalık peşinde koşan kahinieri (Yahudi din adamlarını); Allah'ın kanununu bırakıp, boş akideler vaaz eden yazıcıları (Yahudi din bilginlerini); Allah'ın kanununu bırakıp, kendi gelenekleriyle hareket eden muallimleri azarlamış ve böylece daha ilk günden kendisine düşmanlar edinmiştir. Bunun üzerine lsa, düşmanlarından koruması için Allah'a dua etmiştir (Bamabas, 12-14). Hz. lsa Yasa'yı (Şeriat'ı) çiğnemekle suçlandığında, bu suçlamalara şöyle cevap vermiştir: "Sanmayın ki, ben şeriatı yahut peygamberleri yıkmağa geldim; ben yıkmağa değil, fakat tamam etmeğe geldim. Çünkü doğrusu size derim: Gök ve yer geçip gitmeden, her şey vaki oluncaya kadar, şeriatten en küçük bir harf veya bir nokta bile yok olmayacaktır. Bundan dolayı bu en küçük emirlerden birini kim bozar ve insanlara öylece öğretirse, göklerin melekütunda kendisine en küçük denilecektir; ve onları kim yapar ve öğretirse, göklerin melekütunda kendisine büyük denilecektir. .. (Bkz. Matta, V: 17 -20). Bkz. Markos, ll: 23-27. Bkz. Markos, !1:21-22; Jacob, 28-29. Bkz. Matta, IX: 12; ayrıca bkz. Jacob, 28; Renan 98-99. Bkz. Al-i lmran (3), 45-49). Bkz. Meryem (19), 30-33; ayrıca bkz. Maide (5), 110. kı; 93 94 95 96 97 98 156 T ı ı ı ı ı 99 konuları açıklamak, Allah'a itaat ve ibadeti çağırmak ; ayrıca kendisinden sonra gelecek olan Ahmed adındaki peygamberi müjdelemek için 100 geldiğini bildirmiştir. Ancak günümüzde hala tartışıldığı gibi, yaşadığı dönemde de Hz. İsa'nın peygamber olmadığı , Allah olduğu iddia edilmiş, bazen de o sihirbazlıkla suçlanmıştır • Kur'an'a göre dini tebliğ etmeye çalıştı­ ğında Hz. İsa'ya sadece Havariler tabi olmuştur • Bu bilgilerden Hz. isa'nın tebliğ sırasında zor şartlada karşılaştığı anlaşılmaktadır. 1 ı ı ı ı 101 ı 102 103 ı 104 ı ı Hz. İsa'nın Öğretisi Hz. İsa'nın öğretisiyle ilgili olarak, onun Tanrı, ibadet, kurtuluş, dünyaahiret ve ahlak çmlayışlarından kısaca bahsedilecektir. Onun öğretisiyle ilgili bu konuların her birinin başlı başına bir araştırma konusu olduğu malumdur. Ancak burada her biriyle ilgili birkaç cümlede olsa bir şeyler söylenecektir. ı ! Hz. İsa kendisini Bir ve Tek olan Tanrı'nın gönderdiğini bildirmiştir • O, Tanrı'dan "Peder, Pederim"; "Baba, Babam"; "Göklerdeki Pederim (Babam)" veya "Semavi Peder" şeklinde söz etmiştir • Bu Baba Tanrı; ebedi, her şeye gücü yeten, her şeyi bilen, evreni ve içindekileri yaratan, her yerde hazır ve nazır, hayat veren, merhametli ve bağışlayıcı, yüce, herşeyden üstün, adil, sonsuz, ödül ve ceza veren Tek Varlık'tır • Hz. isa bütün bu vasıflara sahip Bir ve Tek olan Tanrı'nın varlığından ve O'na imandan söz etmiş olmakla birlikte yine de Hıristiyanlık'ta Üçlü Birlik (Teslis: Baba-Oğul-Ruhu! Kudüs) 108 olarak bilinen bir Tanrı anlayışı da 105 1 ı ı, 106 1 107 1 1 99 1 ı Bkz. Al-i lmran (3), 50-51; Maide (5), 46-47, 72; Zuhruf (43), 63-64. 100 Bkz. Saf, (61), 6. 101 Bkz. Maide, (5), 75. 102 Bkz. Ma ide, (5), 17. 103 Bkz. Saf, (61), 6. 104 Bkz. Al-i lmran, (3), 52-53. 1 ıı 105 Bkz. Markos, Xll:29; Yuhanna, V:36-37; ayrıca bkz. Maide(5), 114-118; Meryem, ( 19), 30. 106 BKz. Luka, X:21-22; Luka, Xl:2; Ayrıca şunu da belirtme gerekmektedir. Hıristiyanlık'ta Tanrı'ya "Baba" denilmesinin, Yahudilik'ten geçtiği ve lsa'nın bunu geliştirdiği bildirilmektedir (Daha geniş bilgi iç[n bkz. Michel, 55-56) 107 Bkz. Michel, 55-56. 108 Hıristiyanlık'taki Testis (Üçlük birlik) teriminin Kutsal Kitap'ta geçmediği, bu terimin ilk kez M. 180 yılında Antakyalı Teophilus tarafından kullanıldığı, ancak bu kavramın yeni Ahit'te ("lmidi, siz gidip bütün milletleri şakirt edin, onları Baba ve Oğul ve Ruhülkudüs ismi ile 1 157 1 1 ı bulunmaktadır 109 • hem ·de kendisinin Kur'an'a göre Hz_. isa, İsrail oğullarından hem onların_ Rabbı olan tek Allah'a ibadet etmelerini ve O'na ortak koşmamalarını istemiştir 1 10 inciilere göre Hz. isa kendi görevinin; günah işleyen insanları günahlakurtarmak 111 suretiyle onların ebedl kurtuluşunu sağlamak ve dünyada imanı hakim kılmak olduğunu söylemiştir. O, insanlardan sürekli olarak tövbe etmelerini, birbirlerini bağışlamalarını istemiştir. İsa, insanların tövbe etmekle ve birbirlerini bağışlamakla, Tanrı'nın da kendilerini bağış­ Iayacağını ve sonunda da kurtuluşa erebileceklerini ifade etmiştir • İsa'ya göre iman ve tövbe sonsuz kurtuluş için yeterli değildir; bunun yanında in113 sanın karşılık beklemeden başkalarına iyilik etmesi ve sevmesi de gerekmektedir1 14 • rından 112 İsa'ya göre kurtulan insan, "Göklerin Ülkesi"nde ebedi olarak yaşaya­ caktır. Ancak buraya gururlu, kibirli, cimri insanlarla, zenginliğiyle övünen insanlar giremeyecektiL Ona göre, maddi anlamda zengin olanların göklerin ülkesine girebilmesi, devenin iğne deliğinden geçmesi kadar zordur. vaftiz eyleyin ... " (Matta, :XXVlll:19) temellerinin bulunduğu ifade edilmektedir (Bkz. Michel, 65) 109 Hıristiyanlar, Teslis'den bahsettiklerinde üç tamıyı değil, Tanrı'nın üç "Hipostaz"ını (Tanrı'nın üç varolma veya etkin olma tarzı, şekli) kastettiklerini ifade etmektedir. Onlar, Tanrı 'nın birçok isim ve sıfatını olabilceğini; ancak O'nun üç sıfatının ebedl ve gerekli olduğu­ nu; bundan dolayı da bunu Teslis anlayışıyla ifade ettiklerini iddia etmektedirler. Buna göre Hıristiyanlar, Tanrı'nın dolayı da bunu Teslis anlayışıyla ifade ettiklerini iddia etmektedirler. Buna göre Hıristiyanlar, Tanrı'nın kendinde aşkın doğasına (Peder); lsa'da tenleşen Kelam'ına (Söz); Tanrı'nın yaratılmış evrende içkin (mündemiç), etkin yaratıcıl@na (Ruh) demektir. Ayrıca Hıristiyanlar; lsa'nın ve Kutsal Ruh'un, kesinlikle yaratan, her şeyden üstüğün Rab, ebedi Allah ile aynı şeyleri olmadığını; lsa'nan Allah'ın oğlu olma neselesinin fiziksel anlamda bir doğumdan değil; bunun felsefesinin, "benzersiz tek ve içten bir sevgi, irade ve eylem" birliğinden kaynaklandığını da iddia etmektedirler109. (Bkz. Michel, 6470). 110 Bkz. Al-i lmran, (3), 51; Maide (5), 72. 111 112 113 114 Bkz. Matta IX:l2-13. Bkz. Matta, VI:12, 14-15; Katar, Yahudilik ... , 92-94. Bkz. Matta, XVlll:2-6. Bir din bilgini lsa'ya ebedi hayatı nasıl kazanabileceğini sorduğunda, o şeriatta bu konuda yazılanı kendisine söylemesini istemiş; O da şeriatta şöyle yazıldığını söylemiştir. "Rab Allah'ın, bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün kuvvetinle, ve bütün fikrine ve komşunu kendin gibi seveceksin." lsa'da doğru söylediğini bunu yaptığında tek kartuşu elde edeceğini söylemiştir. (Bkz. Luka, X: 25-28.) 158 T ı ı ı ı ı ı 1 ı ı ı ı ı ı ı ı Göklerin ülkesine, ancak manevi zenginliğe sahip, İsa'ya takip etme uğru­ na kendisini, yakınlarını, malını feda eden cömert insanlar girecektir. Göklerin ülkesine giren cömert insanlara, bu dünyada harcadıklarının yüz katı verilecek ve onlar orada sonsuz hazineye sahip olacaktır • Ayrıca Göklerin Ülkesini tanımak, bilmek ancak insanın kendisini tanıması ve bilmesine bağlıdır. Kendisini bilmeyen, tanımayan insanların bunu bilmesi ve buraya girmesi mümkün değildir • Hz. İsa'ya göre bu dünya ve onun zenginliği, gösterişi önemli değildir. Hatta o, bu dünya zenginliğine önem veren insanları, hırsızlar ve güveler için mal biriktirenler olarak nitelendirmektedir. lsa'ya göre insanlar, bu dünyayla ilgili yiyecek, içecek ve giyecek gibi ihtiyaçları konusunda çok kaygı duymaktadır. Oysa bunlar kaygı duyulması gereken şeyler değildir. Çünkü Allah, hayvanların, bitkilerin ve daha birçok canlının rızkını vermektedir. Dolayısıyla insanın rızkını da O verecektir. Hz. lsa'ya göre kaygı 117 duyulması gereken asıl şey, iman meselesidir • Hz. lsa, bu dünyanın önemli olmadığını, önemli olanın, ruhun gerçek hürriyetini sağlamak ve Tanrı Saltanatı'na girebilmek olduğunu ifade etmektedir. Ona göre bu dünya, insanın asli vatanı değil; aksine insan ruhunun özgür olmasını engelleyen bağlarla dolu, geçici bir yerdir118 • Bu nedenle Hz. lsa hayatı boyunca dünyanın geçici olduğundan, bu dünyanın bir gün yok olacağından bahsetmiştiL O, sıkıntılar içinde olan halka sabretmelerini söylemiş ve gelecek bir "Adalet Günü"nden söz etmiştir. Bu Adalet Günü'nden sonra sadece T ann hükmedecek, bütün insanlık tek millet olacak ve herkes O'na hizmet edecektir. Ancak bu tek milletin oluşmasının temeli hu dünyada atılacaktır. Bu temeli atan Hz. lsa ve ona tabi olanlardır. Ru sebeple bu dünyada lsa'ya İnananlar, daha dünyada yaşarken, bu tek millete dahil olacaktır. Bu tek milletin yaşadığı yerin adı ise Tanrı Ülkesi'dir 119 • Hz. lsa'ya göre; dünya bir gün yıkılacak ve içindeki her şey yok olacaktır. Ona göre dünyanın yıkılacağı bu güne "Kıyamet Günü" denilmektedir. Ayrıca o, Kıyamet Günü gelmeden önce onun alametlerinin görüleceğin115 116 115 116 117 118 119 Bkz. Bkz. Bkz. Bkz. Bkz. Matta, XIX: 23-30. Tomas, Inci!, 3 Matta, Vl:19-34; Tomas lncili, 27, 36. Renan, 69-71. Markos, !:14-15; ayrıca bkz. lannitto, 85. 159 1 ı 1 120 . den de söz etmiştir • Hz. İsa Kıyamet Günü'nden bahsettiği gibi, bu günde yapılacak yargılamadan sonra iyilerin deceği bir cehennemden de söz etmiştir gideceği 121 bir cennet, kötülerin gi- • Daha önce de belirttiği gibi Hz. isa'nın öğretisinin merkezinde bir olan Baba Tanrı'ya iman ve O'nun rızasını kazanmak bulunmaktadır. Hz. isa'ya göre Tanrı'nın rızasını yapılan sadaka 122 , kazanmak ise, gösterişten uzak ve samimi olarak dua 123 , oruç 124 gibi ibadetlerle mümkündür. Hz. İsa; dua, oruç ve sadaka gibi ibadetlerden bahsetmiş ı ı 1 ı ı 1 ı ı 1 olmakla birlikte, bunlarla ilgi1 ı 120 lsa, kıyamet günün alametlerini şöyle açıklamaktadır: "Sakın kimse sizi saptırmasın. Çünkü birçokları: Mesih benim, diye benim ismimle gelip bir çoklarını saptıracaklar. Siz cenkler ve cenk sözleri işiteceksiniz. Sakın, sıkılma yın; çünkü bunların vaki olması gerektir, fakat daha sonu de!:jildir. Çünkü millet millete karşı, ülke ülkeye karşı kalacaktır; yer yer kıt­ lıklar, zelzeleler olacak. Ve bütün bu şeyler ağrıların başlangıcıdır. O zaman sizi sıkıntıya koyacaklar, ve öldürecekler; ve benim ismimden ötürü milletler sizden nefret edecekler. Ve o zaman bir çokları sürçüp birbirini ele verecekler, ve birbirlerinden nefret edecekler. Ve bir çok yalancı peygamberler kalkıp bir çoklarını saptıracaklar. Ve fesat çoğalaca!:jından ötürü, bir çokları sevgisi sof:juyacak. Ancak sona kadar dayanan, kurtulacak odur. Ve melekütun bu lncili, milletierin hepsine şehadet olmak üzere, bütün dünyada vazedilecektir; ve son za~anlar gelecektir."(Bkz. Mc;ıtta XXN: 4-14). 121 Hz. lsa'ya göre Kıyamet günü geldi!:jinde, adalet mahkemesi kurulacak, bu mahkemede bütün melekler ve bütün insanlar hazır bulunacaktır. Hz. lsa da bizzat bu mahkemeye baş­ kanlık edecektir. O, adalet mahkemesi denilen bu mahkemede, bir çobanın sürülerini ayır­ dı!:jı gibi, o da önünde toplanan milletleri ayıracaktır. O, saf:jına iyileri, salihleri; soluna ise kötüleri, günahkarları koyacaktır. Sonra sa!:jında oturanlardan, dünya kurulalıdan beri kendileri için hazırlanan meleküt mirasını almalarını ve cennete girmeleri isteyecektir. Daha sonra solundakilere dönüp, onların da şeytarım ve arkadaşlarının bulundu!:ju ebedi ateşe girmelerini isteyecektir (Bkz. Matta, XXV:31-46; ayrıca bkz. lannitto, 112). 122 Sadaka konusunda Hz. lsa şunları söylemiştir: "Imdi, sen sadaka verdi!:jin zaman,i kiyüzlü adamların insanlardan hürmet görmek için, havralarda ve sokaklarda yaptıkları gibi, önünde boru öttürme. Doğrusu size derim: Onlar karşılıklarını aldılar. Fakat sadaka verdiğin zaman, sol elin sağ elinin ne yaptığını bilmesin de, sadakan gizlide olsun; gizlide gören Baban da sana ödeyecektir."(Matta, Vl:2-4; Tomas lncili, 62). 123 Hz. lsa, dua ederken nelere dikkat edilmesi gerektiğini şu şekilde açıklamıştır: "Dua ettiği­ niz zaman da iki yüzlüler gibi olmayın; çünkü insanlar kendilerini görsünler diye, havralarda ve köşe başlarında durup dua etmeği severler. Doğrusu size derim: Onlar karşılıklarını aldılar. Fakat sen dua ettiğin zaman, kendi iç adana gir ve kapını kapayarak gizlide olan Babana dua et; gizlide gören Baban sana ödeyecektir. Dua ederken putperestlerin ettiği gibi boş tekrarlar yapmayın; zira onlar sanırlar ki, çok söylemeleriyle işitilecekler. Bundan dolayı, onlara benzemeyin; çünkü Babanız nelere ihtiyacınız olduğunu siz ondan dilemeden önce bilir." (Matta, Vl:5-8). 124 Hz. lsa'nın oruç konusundaki düşünceleri de şu şekildedir: "Ve oruç tuttuğunuz zaman, iki 1 ı ı 1 1 1 ı ı ı 1 ı ı ı 1 1 1 ı 1 ı ı 1 160 ı 1 ' li uygulamaların, onun zamanında nasıl yapıldığı belli değildir • Çünkü Hz. isa'nın zamanında Hıristiyanlığın inanç esasları ve ibadet şekilleri henüz oluşmamıştı. Ancak Hz. isa'dan sonra ilk Hıristiyanlar, sadece Hz. isa'nın son akşam yemeği anısına "ekmek kırması" da denilen "Evharistiya"' 26 uygulamasını yapıyorlardı. Bunun dışında Hıristiyanların düzenli olarak yerine getirdikleri şekilsel ibadetler ilk üç yüzyıl içinde oluşmaya başlamıştır. 125 Hz. İsa'nın getirdiği ahlaki prensipierin temelinde, Hz. Musa'nın öğreti­ sinde bulunan bir takım prensipler bulunmaktadır. Hz. Musa'nın ahlaki prensipleri arasında "öldürmemek, çalmamak, zina etmemek, yalan şeha­ dette bulunmamak ve anne-babaya hürmet etmek" bulunmaktadır • Hz. İsa, bu temel prensipleri kabul ettiğini, ancak kendisinin bunlardan daha iyisini getirdiği söylenmekte 128 ve Hz. Musa'nın temel ahlak kurallarını yeniden yorumlamaktadır. 127 Hz. İsa, Musa dinindeki "katletmeyeceksin" sözüne ilaveten kardeşine kızan, hakaret eden, ona ahmak diyenin bile cehennemlik olacağını söylemektedir. Hz. İsa, kimseye karşı düşmanlık etmemek gerektiğini, eğer bir düşmanlık oluşmuş ise, vakit geçirmeden barışmak gerektiğinden bahsetmektedir. Çünkü düşmanlıkları sürdürmek, karşılıklı güveni yok etmekte yüzlüler gibi surat asmayın; zira onlar oruç tuttuklarını insanlar görsünler diye, suratlarını asarlar. Doğrusu size derim: Onlar karşılıklarını aldılar. Fakat sen oruç tuttuğun zaman başına yağ sür, ve yüzünü yıka; ta ki, insanlara değil, gizlide olan Babana oruçlu görünesin; ve gizlide görl':r baban sana ödeyecektir (Matta, Vl:16-18). 125 Hz. lsa'nın zamanında ibadetlerin nasıl yapıldığı konusunda çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Bununla birlikte kaynaklarda; ilk Hıristiyanların Yahudi ibadetlerini tatbik ettikleri ve Yahudi mabetierine gittikleri şeklinde bilgilerin bulunduğu bildirilmektedir (Bkz. Mehmet Katar, "Dinlerde Günlük Ibadet Uygulamaları", Dini Araştırmalar, Ankara 1998, C. 1, Sayı ı, s. 71). 126 Evharistiya'nın kelime anlamı, şükretmek demektir. Hıristiyanlık'ta, Hz. lsa'nın havarileriyle yediği son akşam yemeğini temsil etmektedir. Hıristiyanlara göre Hz. lsa son akşam yemeğinde havarilerine kendi vücudu ve kendi kanı olarak ekmek ve şarap vermiştir. Hıris­ tiyanlar bu ibadetle, lsa'nın bedensel olarak kendi aralarında var olduğuna ve Tanrı'nın Yeni Ahit'i lsa'nın kanı ile pekiştirdi ği ne inanmaktadır (Bkz. Michel, 94 ). 127 Bkz. Markos, X: 19. 128 Hz. lsa, Hz. Musa'nın dininin eksiklerini tamamlamaya geldiğini söylemektedir: "Sanmayın ki, ben şeriati yahut peygamberliği yıkmağa geldim; fakat tamam etmeğe geldim" (Matta, V:17). 161 -.''- ve insanları jurnalciliğe götürmektedir. Bunun sonucunda insanlar daha kötü şartlarla karşılaşmaktadır • • "Zina" konusunu Hz. isa farklı bir şekilde yorumlamıştır. Ona göre, bir kadına şehvetle bakan bir kimse yüreğiyle zina etmiş demektir. Bu sebeple Hz. isa, insanın kalbine, gözüne, eline hakim olması gerektiğini, aksi takdirde bu organlarını çıkarıp atmasını, yoksa bu uzuvlarının .cehennem ateşinde yanacağını söylemektedir. Bunlara ilaveten Hz. isa zina dışında boşanma sebebini kabul etmemektedir. Zinadan başka bir sebeple karısı­ nı boşayan bir erke~, karısını zaniye durumuna düşürmektedir. Ayrıca boşanmış bir kadınla evlenmenin de zina hükmüne gireceğini söylemekte129 dirı3a. Musa şeriatinde geçen "Yalan yere yemin etmeyeceksin" sözünü Hz. İsa yeniden yorumlamiş ve kesinlikle gök, yer, kutsal yerler ve şeyler üzerine yemin edilmemesi gerektiğini, sadece "evet ve hayır" tabirlerinin kullanıl­ masını istemiştir . Yalan ve kötü konuşmanın insanı kirleteceğinden söz etmiştir • Ayrıca yalan söylemeyi yasak etmiştir • 131 132 133 Hz. lsa, Yahudiliğin "göze göz, dişe diş kısas kuralını" reddederek daha farklı bi,r yaklaşım getirmişti_r. O, kötülüğe kötülükle değil, iyilikle cevap verilmesini istemekte; hatta daha da ileri giderek kendisine kötülük yapanı ödüllendirmek gerektiğinden bahsetmektedir. O, bu hususta şöyle demektedir: "Kötüye karşı koma; ve senin sağ yanağına kim vurursa, ona öteki yanağını çevir. Ve eğer biri seninle mahkemeye gidip senin gömleği­ ni almak isterse, ona abanı da bırak. Ve kim seni bir mil gitrneğe zorlarsa, onunla iki mil git. Senden dileyene ver, senden ödünç isteyenden yüz çevirme."134. Hz. lsa'nın ahlak anlayışında bütün insanlara karşı sevgi, saygı ve hoş­ görü bulunmaktadır. O, sadece karşılıklı saygı ve sevgiyi değil, düşmanla­ rı bile sevmeyi getirmiştir. lsa'nın bu konudaki sözleri şu şekildedir: "Düş129 130 131 132 133 134 Bkz. Matta, V:21-26. Bkz. Matta, V:27-32. Bkz. Matta, V:33-37. Bkz. Tomas, 14. Tomas:6. Bkz. Matta, 5, 38-42. 162 r 1 ı 1 ı ı ı ı 1 1 ı ı 1 i ı ı ı ı ı ı 1 1 manlarınızı sevin, ve size eza edenler için dua edin ki, siz göklerde olan Babanızın oğulları olasınız; zira o, güneşini kötülerin ve iyilerin üzerine doğ­ durur; ve salih olanlar ile olmayanların üzerine yağmur yağdırır. Çünkü eğer sizi sevenleri severseniz, ne karşılığıniz olur? Vergi mültezimleri de öyle yapmıyorlar mı? Ve yalnız kardeşlerinizi selamlarsanız, fazla ne yapmış olursunuz? Putperestler de öyle yapmıyorlar mı? Bundan dolayı, semavi 135 Babanız kamil olduğu gibi, siz de kamil olun." • Yine Hz. İsa, insanların birbirlerini sevrneleri gerektiğinden bahsetmekte ve __ şöyle demektedir: "Benim sizi sevdiğim gibi siz de birbirinizi sevin." 136 • s-0, Hz. İsa'nın Dağdaki Vaazı'ndan alınarak oluşturulan ve adına "Sekiz Mutluluk" denilen prensibe göre; temiz ruhlu, yaslı, halim, kurtuluşu özleyen, merhametli, temiz yürekli, barışsever, zulme uğramış insanlar, gelecek dünyada en büyük mükafatı hak eden insanlardır. Ancak mükafatı elde etmek için sabretmek ve yapılabilecek en iyi şeyleri yapmak gerekmektedir137. Hz. İsa, insanlara karşı tavrımızın belirlenmesinde şu önemli ilkeyi vaaz etmiştir: "İnsanların size her ne yapmalarını istiyorsanız, siz de onlara öyle 138 yapın; çünkü şeriat budur." • Bu sözün bir başka versiyonu ise "Kardeşi­ ni kendi ruhun gibi sev; kendi gözbebeğin gibi koru!" şeklindedir • 139 i ı ı 1 1 1 ı 1 Kur'an'a göre Hz. İsa, kendisinin namaz ve zekatla emredildiğinden, annesine hürmetkar olduğundan 140 ; ayrıca kendisine tabi olanların kalplerine 141 şefkat ve merhamet verildiğinden söz etmektedir • Hz. İsa'nın Ölümü Hz. isa, üç yıl gibi bir süre öğretisini yaymaya çalışmış, ancak bu süre içinde ona çok az kimse iman etmiştir. O, görev yaptığı sürece Yahudi din adamlarının düşmanlıklarından kurtulamamıştır. Özellikle Ferisiler dünya menfaatlerini ve makamlarını korumak, dahası Romalı yöneticilere yaran- 1 135 Bkz. Matta, V: 43-48. 1 1 ı 136 Yuhanna, XIII: 34. 137 Bkz. Matta, V: 3-10; Jacob, 26; Renan, 103. ı 138 Matta, VII: 12. ı 140 Bkz. Meryem (19), 3 ı. 1 139 Bkz. Tomas, 25. 141 Bkz. Hadid, (57), 27. 1 1 163 mak için ona tuzak kurmaya ve siyasi idareyi onun aleyhine kışkırtmaya çalışmışlardır 142 • Bu oyunlar tutmayınca daha değişik yöntemler deneme- ye çalışmışlar, sonunda onların bu düşmanlıkları, kendilerini isa'yı haça germeye kadar götürmüştür • İnciilere göre İsa ölmüş ve üç gün sonra da dirilmiştir • Ancak Hz. lsa'nın nasıl öldüğü, ölüp ölmediği konusu hala tartışmalı bir konudur. Bununla ilgili olarak çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bu görüşlerden birine göre, Hz. isa Yahudi din adamları tarafından kendi güçlerine meydan okuyan birisi olarak algılanmıştır. Ayrıca kendi makam ve mevkilerini korumak isteyen bu kimseler Hz. İsa'yı, halka ve Roma idaresine karşı, milletin mutluluğu ve geleceği için bir tehdit unsuru gibi göstermişlerdir. Yine bu kimseler İsa'nın ölmesiyle milletin kurtuluşunun sağla­ 145 nacağı sonucuna vararak isa'nın ölüm fermanını imzalamışlardır • Kanonik ineiliere göre Romalı idareciler Hz. İsa'yı suçlu bulmamışlar ve onu cezafandırmak istememişlerdiL Fakat Romalı idareciler, Yahudi ileri gelenlerinin ve halktan bazı kimselerin ısrarı üzerine onu haça germek zorunda 146 kalmışlardır • Apokrif Petrus ineili'ne göre isa, Kral Hirodes'in emri ile tutuklanmış fakat lsa'nın çarmıha gerilmesinden Yahudiler, İhtiyarlar ve Rahipler kendilerini sorumlu tutmuş ve pişmanlık duymuşlardır. Hatta, İsa'nın üç gün sonra dirilip kendilerine kötülük yapabileceği korkusuyla Romalı yönetici Pilatus'tan mezarı beklemek için asker istemişlerdir. Yahudi iler gelenleri ve askerler mezarı beklederken İsa'nın mezarına gökten iki kişi inmiş ve biraz sonra mezardan ciç kişi çıkmış ve bir haç onları takip etmiş­ tir. Bütün bu olup bitenleri gören Yahudi ileri gelenleri Pilatus'a giderek isa'nın gerçekten Tanrı'nın oğlu olduğunu söylemişlerdir. Bunun üzerine Pilatus "Sizin mahkum ettiğiniz, Tanrı oğlunun kanından ben temizim" demiştir. Bunun üzerine ileri gelenler Pilatus'tan askerlere gördükleri şeyleri 143 144 142 Ferisiler, Hz. lsa'yı Kayser'e vergi vermenin caiz olup olmadığını sorarak, denemeye çalış­ mışlardır. Hz. lsa onların tuzaklarını hissetmiş ve şu ünlü sözünü " ... Kayser'in şeylerini Kayser'e ve Allah'ın şeylerini Allah'a ödeyin." söyleyerek onların oyunlarını bozmuştur. (Bkz. Matta, 22:15-22; Tomas lncili, 100; ayrıca bkz. Suat Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, Iz m ir 1~96, 9-1 O.) 143 Bkz. Luka, 22:47-71; 23:1-38, ayrıca bkz. Yıldırım, 12-15. 144 Inciilere göre Hz. lsa ölmüş ve üç gün sonra da dirilmiştir. Bkz. Luka, XXIII:46, 52-56; Luka, XXIV: 1-12. 145 Bkz. Yuhanna, 11:47-50; lsa'nın ölümü ile ilgili yorumlar için ayrıca bkz. Aydın s. 39-41. 146 Bkz. Luka, XXIII:13-25; ayrıca bkz. Yuhanna, XVIII:35. 164 kimseye anlatmamaları konusunda emir vermesini istemişlerdir·. Burada Yahudi ileri gelenleri şöyle bir çarpıcı ifade de kullanmışlardır: "Tanrı huzurunda büyük günah işlemek, Yahudi halkının eline düşmekten ve taşlan­ maktan daha iyidir. "147 Bu ifadelerden Hz. İsa çarmıhta öldüğü, üç gün sonra dirildiği ve onun ölümünden de Yahudi ileri gelenlerinin sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Hz. isa'nın öldürülmesiyle ilgili bir başka iddiaya g,()re Hz. İsa Yahudi şe­ riatıyla ilgili bir suçtan değil, Roma İmparatorluğuna karşı gelmesinden dolayı, Roma mahkemesinde yargılanarak hüküm giymiştir. Bu iddia, Yahudi şeriatma göre Senhadrin Meclisinin Fısıh gecesi toplanmasının yasak olduğu; yine bu meclisin sadece Yahudi toplumunun iç sorunlarıyla ilgili yargılamada bulunduğu ve eğer ölüm cezası verirse bunun infazının taşlana­ rak öldürme olduğu gibi delillerle desteklenmektedir. Bu delillerden hareketle Hz. İsa'nın öldürülmesinden Yahudi din adamlarının değil, Romalı yöneticilerin sorumlu olduğu ifade edilmektedir. Olayın Yahudiler aleyhine 148 sunulmasının Yahudi düşmanlığından kaynaklandığı iddia edilmektedir • Böyle bir iddianın doğru olup olmadığı da ayrıca bir araştırma konusudur. Kur'an'a göreyse Hz. İsa'yı öldürmek isteyenler bu girişimlerinde başa­ rılı olamamışlar, ancak Allah'ın yanıltmasıyla bu kötü eylemi gerçekleştir­ diklerini sanmışlardır • Kur'an'daki bir kısım ayetlerden hareketle Hz. 150 İsa'nın öldüğü kabul edilmektedir • Hz. İsa'nın bu tartışmalı ölümü, sonunda onun Kıyamet'e yakın bir zamanda tekrar dünyaya geleceği (nüzQlü) konusunu da gündeme getirmiştir. Bu konuyla ilgili olarak da Kur'an 149 147 Hz. lsa'nın ölümü ve göğe yükselişi ile ilgili bilgiler veren Petrus incilinin; 1886-1887 tarihlerinde Mısır'daki Ahmim yerleşim yerinde bir keşişin mezarında bulunan Kopt dilinde (Kıptice) el yazmalarından olduğu; el yazmalarının 2. yüzyılın sonu ve 3. yüzyılın başların­ da Mısır'da kullanıldığı; 8. ve 9. yüzyıllardan kaldığı; 1983 yılında yayınlanan ifade edilmektedir (Ekrem Sarıkçıoğlu, "Apokrif Petrus lncili" Ondokuz Mayıs Üniveritesi Ilahiyat Fakültesi Dergisi, Samsun 1991, sayı 7; s. 3-6 148 Bkz. Tuncar Tuğca, Batı Felsefesi Tarihi, Ekim 2000, s. 225-226. 149 Kur'an'daki bir kısım ayetlerde Hz. lsa'nın öldürülmediği ve ona benzer bir kişinin öldürülürdüğü ve Allah'ın onu kendi kadına yükselttiği ifade edilmektedir. (Bkz. Nisa (4), 157158; ayrıca bkz. AI-i lmran (3), 54-55. 150 Enbiya (21 ), 34'deki "Biz senden önce hiçbir insana ebeciilik vermedik ... " ay eti; AI-i !mran (3), 55'de Ya lsa! Ben seni kabıedip bana kaldıracağım ... " ve Ma ide (5), 117 ".. Ne zaman ki beni aralarından aldın ... " ayetlerinden hareketle Hz. lsa'nın ölmüş olduğu kabul edilmektedir (Akdemir, 245-246). 165 müfessirlerinin bir kısmı Hz. İsa'nın nüzülünün gerçekleşeceği, bir kısmı ise yorumlar geliştirmişlerdir. Bu yorumların da her biri tartışma konusudurısı. gerçekleşmeyeceği şeklinde Sonuç olarak şunlar söylenebilir: Hz. İsa nebevl özelliklere sahip bir aileden gelmiş ve bakire Meryem'den babasız olarak doğmuştur. Onun ölümü de doğumu gibi mucizevi bir şekilde olmuştur. Hz. İsa otuz yılı aşkın hayatının çeşitli evrelerinde olağanüstü olaylar da gerçekleştirmiştiL Kısa süren dini tebliğ görevi sırasında Allah'ın varlığı ve birliğini; sadece Bir olan Tanrı'ya ibadeti ve bu çerçevede kendisine tabi olunmasını; samimi ve şe­ kilcilikten uzak bir ibadet anlayışını; temel evrensel ahiakl prensipiere (öldürmemek, çalmamak, yalan söylememek, zina etmemek) uyulmasını; kardeşini hatta düşmanını bile sevmeyi vaaz etmiştir. 151 Hz. lsa'nın ref'i ve nüzülü konsunucia daha geniş bilgi için bkz. Mehmet Ünal, "Tefsir kaynaklarına göre Hz. lsa'nın ölümü, ref'i ve nüzülü Meselesi", lslamiyat, Ankara 2000, C. lll, sayı 4, s. 133-146. 166