BÖLGESEL GELİŞMELER 58 Mart-Nisan 2016 Cilt: 8 Sayı: 73 RUSYA’NIN SURİYE’DEKİ EYLEMLERİNDEN DOLAYI ULUSLARARASI SORUMLULUĞU VE AİHM Rusya’nın taraf olduğu Cenevre Sözleşmeleri ve Ek Protokol hükümlerinin ihlali, Rusya’nın sorumluluğuna yol açmaktadır. Dolayısıyla, Suriye ile yaptığı anlaşma sonucunda Suriye’de Esad güçlerinin yanında çatışmalara müdahil olan Rus askeri güçlerinin ve yetkililerinin işledikleri belirtilen insanlık suçları ve savaş suçlarından dolayı bu sözleşmeler uyarınca Rusya’nın sorumlu tutulması gerekmektedir. Mehmet DALAR Mart-Nisan 2016 Cilt: 8 Sayı: 73 59 BÖLGESEL GELİŞMELER B ilindiği gibi Suriye’de 2011 yılından beri yaşanan ça­ tış­malar tüm şiddetiyle de­ vam etmektedir. Çatışmaların başlangıcından itibaren silahlı muhalif güçlere karşı Esad rejimine destek veren Rusya, rejimle anlaşarak 30 Eylül 2015’ten itibaren gönderdiği askeri mühimmat ve savaş uçaklarıyla doğrudan savaşa müdahil olmuştur. Bu müdahalesiyle muhaliflere karşı önemli ilerleme sağladığı belirtilen Rusya’nın, her ne kadar IŞİD’e karşı savaştığını belirtse de daha çok muhalif hedeflerle, sivil yerleşim yerlerindeki hastane, okul gibi sivil hedefleri vurduğu ve çoğunlukla sivillerin ölümüne yol açtığı bildirilmiştir. Türk uçaklarınca 24 Kasım 2015’te hava sahası ihlalinden dolayı düşürülen Rus Su 24 tipi savaş uçağının Türkmen köylerini bombalarken düşürüldüğü basına yansımıştır. Halep ve çevresindeki muhaliflere Esad birlikleriyle saldıran Rusya’nın, hava bombardımanıyla birçok sivilin ölümüne yol açtığı, on binlerce kişinin yerlerinden edilerek Türkiye sınırına yığılmalarına neden olduğu ve onları sığınmacı durumuna düşürdüğü bildirilmiştir. BM Genel Sekreterliği, Halep’te düzenlenen Rusya ve Esad rejiminin ortak saldırıları sonucunda, çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 51 binden fazla kişinin göç ettiğini ve insani durumun daha da kötüleştiğini açıklamıştır. Humus’un kuzeyindeki kırsal bölgede yolların kesilmesi nedeniyle yaklaşık 120 bin kişinin mahsur kaldığı vurgulanarak, çocuklar ve hamile kadınlarda yetersiz beslenme ile tıbbi yardım alamama nedeniyle ölümlerin gerçekleştiği bildirilmiştir. Rusya’nın rejim güçleri ile birlikte Halep ve Azez’deki sivil yerleşim birimlerine düzenlediği füze saldırılarında, en az 5 hastane 60 ile 2 okulun vurulduğu ve çoğunluğu çocuk olmak üzere 50 sivilin öldüğü ve çok sayıda kişinin yaralandığı, BM sözcüsü Ferhan Hak tarafından ifade edilmiştir. Ayrıca Rusya’nın ayırım gözetmeksizin uluslararası hukukça yasaklanmış misket bombaları kullandığı da tespit edilmiştir. Devletin sorumluluğuyla ilgili genel kabul gören uluslararası yapılageliş kuralları ile 2001’de BM Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun kabul ederek Genel Kurul’a gönderdiği devletlerin sorumluluğuyla ilgili taslak sözleşme (Draft Articles of Responsibility of States ), devletin yasama, yürütme ve yargı organlarının, devlet yetkililerinin veya devlet adına faaliyet yürüten gerçek veya tüzel kişilerin uluslararası hukuka aykırı eylem ve işlemlerinden dolayı, devletin sorumlu olacağını öngörmektedir (md. 4-5). Rusya, insancıl hukuk ve savaş hukuku kurallarını düzenleyen 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri’ne ve 1977 tarihli uluslararası olan ve olmayan silahlı çatışmalarda mağdurların korunmasıyla ilgili 1 ve 2 numaralı Ek Protokollere taraftır. Uluslararası hukukun temel ilkesine göre, devletin taraf olduğu antlaşmaları ahde vefa prensibi gereğince yerine getirmesi zorunludur. Rusya’nın taraf olduğu Cenevre Sözleşmeleri ve Ek Protokolleri uyarınca, çatışmalarda sivillerin korunması, okullara, hastanelere ve diğer sivil amaçlı bina ve tesislere saldırılmaması, askeri gereklilikle bağdaşmayan orantısız güç kullanılmaması, sivillerin yerlerinden göç ettirilmemesi, savaş suçu ve insanlığa karşı suç eylemlerinin yargılanması gibi, devletlere yükümlülükler getirilmiştir. Devletlerin sorumluluğuyla ilgili taslak sözleşme her ne kadar sözleşme niteliğine kavuşmamış ise de genel olarak, bu konuda uluslararası yargı organlarınca dikkate alınan yapılageliş kurallarıyla ilgili hükümler içermektedir. Rusya’nın taraf olduğu Cenevre Sözleşmeleri ve Ek Protokol hükümlerinin ihlali, Rusya’nın sorumluluğuna yol açmaktadır. Dolayısıyla, Suriye ile yaptığı anlaşma sonucunda Suriye’de Esad güçlerinin yanında çatışmalara müdahil olan Rus askeri güçlerinin ve yetkililerinin işledikleri belirtilen insanlık suçları ve savaş suçlarından dolayı bu sözleşmeler uyarınca Rusya’nın sorumlu tutulması gerekmektedir. Her ne kadar Esad rejimiyle imzalanan anlaşma uyarınca sorumluluğun Esad rejimince üstleneceği belirtilmiş olsa da bu durum, Rusya’nın sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Soykırım, insanlığa karşı suçlar ile savaş suçlarını yargılamak üzere 1998’de kurulup 2002’de faaliyete geçen ve gerçek kişileri makam, mevki ve rütbelerine bakmaksızın cezai sorumluluk bağlamında yargılayarak hüküm veren Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Statüsü’ne, Rusya ve Suriye taraf değildir. Rusya, UCM statüsüne taraf olmadığı için, Suriye’de insanlık ve savaş suçları işledikleri ileri sürülen Rus askeri personelinin ya Rusya’nın yargı organlarında veya BM Güvenlik Konseyi’nin yetki vermesi halinde UCM’de yargılanmaları mümkün olabilir (Statü md.12-13). Rusya’nın Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olarak veto yetkisine sahip olması sebebiyle, kendi aleyhinde yorumlanabilecek bir karar girişimini engellemesi muhtemeldir. Bununla birlikte, devletlerin hukuki sorumluluğuna karar veren Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) taraf olduğu için Mart-Nisan 2016 Cilt: 8 Sayı: 73 Rusya aleyhinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) dava açılması mümkündür. Bu davaları hem gerçek ve özel tüzel kişiler hem de sözleşmeye taraf olan devletler açabilir. Özellikle, gerçek ve özel tüzel kişiler için sözleşmenin 34. ve 35. maddeleri uyarınca, iç hukuk yollarının tüketilmesi ve 6 aylık bir sürenin geçmemiş olması öngörülse de AİHM, iç hukuk yollarının etkin olmaması ve işlevsel olmaması gibi gerekçeleri dikkate alarak bu şartı dikkate almayabilir. Devletlerin başvurusunda da sözleşmeye açık bir aykırılık ileri sürülmesi halinde, AİHM iç hukuk yollarının tüketilmesi şartını dikkate almayabilir. AİHS’nin 1. maddesine göre taraf devletler, yetki alanları içinde bulunan herkese AİHS’nin getirdiği hak ve özgürlükleri sağlamak zorundadır. Taraf devletleri sadece ülkesel sınırları bağlamında değil aynı zamanda ülke dışı alanlarda da bağlayan bu madde hükmüne göre, Rusya’nın silahlı kuvvetlerinin Suriye gibi ülke dışındaki faaliyetlerinin AİHS hükümlerine aykırılık teşkil etmesi halinde Rusya sorumlu olmaktadır. Türkiye-Kıbrıs ve bazı NATO ülkeleri-Eski Yugoslavya davaları gibi, bu konuda daha önce AİHM’in vermiş olduğu kararlar bulunmaktadır. AİHS’nin 2. maddesi yaşam hakkıyla ilgilidir. Doğrudan olmasa da dolaylı olarak insancıl hukuk kurallarına atıfta bulunan bu madde hükmü, hukuka göre verilmiş idam cezaları ile hukuka uygun olarak ayaklanma ve isyanın bastırılması dışında, taraf devletleri her koşulda yaşam hakkını güvence altına almaları konusunda yükümlendirmiştir. Buna göre Rusya’nın silahlı muhalif güçler dışındaki sivil yerleri vurarak Mart-Nisan 2016 Cilt: 8 Sayı: 73 sivillerin ölümüne yol açması, bu madde hükmüne aykırılık teşkil etmektedir. Herhangi bir sınırlama ve istisna getirmeden, AİHS’nin işkence ve insanlık dışı ve onur kırıcı muamele yasağıyla ilgili 3. maddesinin her koşulda ve mutlak olarak uygulanması gerekir. Rusya’nın sivil yerleşim yerlerine, hastanelere, okullara ve diğer sivil tesislere saldırı düzenlemesi sonucunda ölümler dışında neden olduğu yaralamalar, kişilerin yerlerinde mahsur edilerek açlığa ve korkuya mahkûm edilmeleri ile zorunlu göç, 3. maddenin ihlalini oluşturmaktadır. Ayrıca AİHS’nin 8. maddesi konut dokunulmazlığı, özel hayatın ve aile hayatının korunmasını öngörmektedir. Sivil yerleşim yerlerine düzenlenen saldırılar nedeniyle kişilerin yerlerini terk zorunda kalmaları, bu madde hükmünün ihlalini oluşturmaktadır. Özellikle devletlerin herhangi bir gerekçeye sığınmalarını önlemek için, yaşam hakkıyla ilgili 2. madde ile işkence ve kötü muamele yasağıyla ilgili 3. madde, kölelik yasağı, ceza yasalarının geriye dönülmezliği ile ilgili AİHS hükümleri, savaş ve olağanüstü hallerde dahi korunma altına alınmış ve bu dönemlerde de uygulanması öngörülmüştür. Diğer madde hükümlerinin askıya alınmasının söz konusu olması halinde, gerekçeleriyle birlikte Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği’ne bildirilmesi gerekir (md.15). Rusya’nın taraf olduğu AİHS hükümlerini çiğnediği ileri sürülerek AİHM’ye başvurulması halinde AİHM, başvuruları kabul ederek Rusya’nın sözleşme hükümleri bağlamında gerekli tedbirleri almasını kararlaştırabilir. Özellikle telafisi güç durumlar söz konusu olması halinde Rusya, UCM statüsüne taraf olmadığı için, Suriye’de insanlık ve savaş suçları işledikleri ileri sürülen Rus askeri personelinin ya Rusya’nın yargı organlarında veya BM Güvenlik Konseyi’nin yetki vermesi halinde UCM’de yargılanmaları mümkün olabilir (Statü md.12-13). AİHM, nihai kararı verinceye kadar geçici önlemlerin alınmasına karar verebilmektedir. Sivil alanlara, hastane ve okul gibi yerlere saldırıların hemen durdurulması, açlığa mahkûm edilen ve mahsur kalan sivillere bir an önce yardım ulaştırılması ve onların korunmaları, yerlerinden göç ettirilmiş sivillerin güvenli bir şekilde evlerine geri dönüşlerinin sağlanması, evleri yıkılmış ise başka güvenli yerlerde yerleştirilmeleri gibi konularda önlemlerin alınmasını kararlaştırabilir. Ondan sonra, AİHM yapılan başvuruları değerlendirerek, Rusya’nın AİHS’ni ihlal ettiği sonucuna varırsa bunu kararında belirterek mağdurlara tazminat ödemesine hükmedebilir. Sonuç olarak, AİHM’nin, Rusya aleyhinde karar vermesi halinde, Rusya AİHS bağlamında sorumluluklarını yerine getirmek zorunda kalacaktır. Suriye’de barışın tesisinde etkili olabilecek muhtemel AİHM kararı, Rusya’yı Suriye konusunda barışçı görüşmelerin başarılı bir şekilde sonuçlandırılmasına zorlayabilir. Doç. Dr., Abant İzzet Baysal Üniversitesi 61