Erken Başlang ıçlı Depresyonlarda Aile Yüklülü ğü (Gözden Geçirme) Dilek ÖZER *, Ahmet KOCABIYIK **, Volkan G İRGİN ", Pınar DEMİRARSLAN ** ÖZET Aile çal ışanları ailede psikiyatrik bozukluk varl ığını saptamada önemli araçlardır. Erişkinlerle yapılan aile yüklülüğü çalışmaları nda, erken başlangıçlı (20 yaş altı) depresyon vakalarını n akrabaları nda majör depresif bozukluk riskinin en fazla oldu ğu bildirilmiştir. Bu yaz ıda özellikle "aşağıdan yukarı " (Bottom-Up) aile yüklülü ğü çalışmaları gözden geçirmi ş tir. Depresyonu olan çocuk ve ergenlerin birinci derece akrabalarında majör depresyon prevalansının % 20 ile % 53 arasında değiştiğ i bildirilmiştir. Ayn ı oran anneler için ise % 56 ile % 73 arasında bulunmuştur. Anahtar kelimeler: Ergen, depresyon, aile yüklülü ğü Düşünen Adam; 2002, 15(4): 215-220 SUMMARY Family studies are important instruments to determine family aggregation for psychiatric disorders. Family aggregation studies with adults report that the relatives of early-onset (under the age of 20) depression patient had the highest risk for major depressive disorder (MDD). In this article particularly bottom-up family aggregation studies are reviewed. It is reported that prevalence of major depression was ranged between % 20 to 53 in first degı-ee relatives of child and adolescent with MDD. The same percantage was found between 56 to % 73 for the mothers. Key words: Adolescent, depression, family agregation GIRIŞ Aile yüklülüğü çalışmaları ailede psikiyatrik bozukluk olup olmadığını saptamada önemli araçlard ır. Teorik önemi yanında erken te şhis tedavi ve nüksü önleme açısından yararlı bilgiler sağlayabilir. Psikiyatrik bozuklukların ailesel prevalans ı ile ilgili bilgileri toplamada ya aile öyküsü (family historyFH) ya da aile çal ışması yöntemi (family study-FS) kullanılır. Aile öyküsü yöntemi hastanın kendisinden veya aile bireylerinden birinden bilgi almaya dayanır. Aile çalışması yönteminde ise, hastan ın tüm akrabaları ile şu andaki ve/veya geçmi şteki hastalıkları ile ilgili olarak mümkün olabildi ğince yüz yüze görüşme yapılır. Aile çalışması yöntemi, ailesel prevalansları saptamada daha kesin ve do ğru bilgi verir. Ancak akrabalar ile yüz yüze görü şme her zaman mümkün olamamaktad ır. Erişkinlerle yapılan çalışmalar ve ikinci derece akrabalar söz konusu olduğunda bu durum daha belirgindir. Ço ğu zaman eri şkin hastaların akrabalarına farklı bir bölgede yaşamaları veya ölmüş olmalan nedeniyle ula şılamaz. Dolayısıyla aile çalışması yöntemi kadar kesin bilgi vermemesine ra ğ men, akrabalar ile yüz yüze görü şme her zaman mümkün olamad ığı için, aile öyküsü yöntemi de yaygı n olarak kullanı lmaya devam etmektedir. Aile öyküsü yönteminde tan ı genellikle Samsun-Havza Devlet Hastanesi, ** Bak ırköy Ruh ve Sinir Hastal ıkları Hastanesi, *** Ac ıbadem Caroussel Hastanesi 215 Erken Başlang ı ç!! Depresyonlarda Aile Yüklülü ğü (Gözden Geçirme) "araştırma için tan ı ölçütlerine" (Reseach Diagnostic Criteria-RDC) veya bu ölçütlerin modifiye edilmi ş formlarına göre konur. Aile Öyküsü Araştırma İçin Tanı Ölçütleri Formu'nda (Family History Research Diagnostic Criteria-FHRDC) tan ı kategorileri, şizofreni, şizoaffektif bozukluk, depresyon, mani, alkol bağımlılığı , madde kullanıııı bozukluğu ve antisosyal ki şilik bozukluğu olarak s ınıflandırılmıştır. Yukarıda sayılan yedi FHDRC tanısından herhangi birini alanlar ayn ı zamanda "herhangi bir psikiyatrik bozukluk" kategorisinde de kodlanı rlar. "Herhangi bir psikiyatrik bozukluk" kategorisi, yukarıda sayılan yedi FH-DRC tan ısından en az birinin akrabada var oldu ğunu gösterir. Bu yedi tanı kategorisi dışındaki tanılar, örneğin anksiyete bozuklukları, "diğ er psikiyatrik bozukluklar" kategorisi altı nda kodlanır. Ayrıca aile üyesinde, yukarıda say ılan yedi tanı kategorisinden herhangi birinin olduğunu düşündürecek baz ı bilgiler olmasına rağmen kesin bir tanıya ulaşılamı yorsa aile üyesi yine "di ğer psikiyatrik bozukluk" kategorisi alt ında kodlanır. Aile yüklülüğü çalışmaları nda verilerin analizinde ise iki farklı yaklaşım vardır: 1) Akrabaları temel alan analizler (yüklülü ğü olan akrabaları n, akraba popülasyonu içindeki oran ı temel alınarak yapılan analizler). 2) Aileyi temel alan analizler (örne ğin, ailesinde, -en azı ndan bir aile üyesinde- yüklülük olan ergenlerin, ergen popülasyonuna oran ı temel alınarak yapılan analizler) Çalış malarda genellikle akrabalar temel al ınarak analizler yap ılmıştır. Özel; Kocalnyık, Girgin, Demirarslan resyon vakalarının akrabalarında en fazla olduğu ve depresyonun başlangıç yaşı büyüdükçe akrabalardaki riskin giderek azald ığı bildirilmiştir (3-7 Erken başlangıçlı (20 yaş altı) depresyon vakalar ında aile yüklülüğünün daha fazla oldu ğunu bildiren yayınlar çocuk ve ergen depresyonlar ında aile yüklülüğünü araştıran çalışmalara daha fazla yönelinmesini sa ğlamıştır. Fakat bu çal ışmalara daha fazla yönelinmesini sağlamıştır. Fakat bu çalışmalarda çocukluk ve ergenlik çağı depresyonu ile ilgili aile çal ışmalarında, çocuk ve ergen grubu iki farkl ı şekilde ele alınmıştır. Birincisi depresyonu olan anne ve/veya babalar ın çocuklarında, depresyon ve/veya di ğer psikiyatrik bozuklukların araştırıldığı "yukarıdan aşağı" (Top-Down) çalışmalar, diğeri ise depresyonu olan çocuk ve ergenlerin ailelerinde, depresyon ve/veya di ğer psikiyatrik bozuklukların yüklülüğünün araştırıldığı "aşağıdan yukarı" (Bottom-Up) çal ışmalardır. ). Depresyonu Olan Ailelerin Çocuklarıyla Yapılan Çalışmalar Genel olarak depresyonu olan ailelerin çocuklar ında yaşam boyu majör depresif bozukluk episodu üç kat daha fazla göritlür Depresif ailelerin çocuklar ında yaşam boyu majör depresif bozukluk riskinin, % 15% 45 arasında değiştiği tahmin edilmektedir ( 8 ). ( 9-12 ). Ayrıca ebeveynin depresyonunun erken ba şlangıçlı olması, epizodlann şiddetli ve uzun sürmesi ve rekürrens oranının yüksek olması, çocukta depresyon görülme riskini arttırmaktadır ( 1033-17). Çocukta depresyon riski her iki ebeveynde duygudurum bozukluğu olduğunda daha da artmaktadır Depresyonu olan ailelerin çocuklar ında sadece depresyon geli şme riski değil anksiyete bozuklukları, yıkıcı davranış bozukluklan gibi diğer psikopatolojilerin de gelişme riski artmaktad ır ( t 0,11,15-17,19-22) . ( 8,18 ). Erişkinlerle yap ılan bir çok aile yüklülüğü çalışması nda erken ba şlangıçlı depresyonda aile yüklülüğünün arttığı bildirilmiş tir. Bu konudaki ilk çalış malarda 40 yaş altında baş layan depresyonlar erken ve 40 yaş üstünde ba şlayan depresyonlar geç ba şlangıçlı olarak tan ımlanmıştır ( 1 ). 40 yaşı n kesme noktas ı olarak ele al ınmasını n nedeni ise örceleri depresyonun orta ve ileri ya ş hastalığı olduğu ve çocuklarda görülmediği görüş ünden kaynaklanm ıştır. Sonraki yı llarda çocuk ve ergenlerde depresyonun daha iyi tanınması yla birlikte erken ve geç ba şlangıç ayınmında yaş sınırı önce 30 yaş daha sonra da 20 ya ş olarak tanımlanmıştır Çalışmalarda, majör depresyon riskinin erken ba şlangıçlı (20 yaş altı) dep( 2 ). 216 Depresyonu Olan Çocuk ve Ergenlerle Yap ılan Aile Yüklülüğü Çalışmaları Depresyonu olan çocuk ergenlerin birinci ve ikinci derece akrabalar ında depresyon ve di ğer psikiyatrik bozuklukların prevalansına ilişkin bildirilen sonuçlar geniş bir yelpazededir. Çünkü çal ışmalarda genellikle çocuk ve ergenler bir arada ele al ındığından seçilen yaş aralık'', tanı kriterleri, çal ışmanın yöntemi, Özer, Kocalny ı k, Girgin, Denıira•slan Erken Balang ı çh Depresyonlarda Aile Yüklülü ğü (Glızclen Geçirme) çocuk veya ergende depresyonun yan ı sıra komorbid tan ının varlığı , semptom örüntüsü ve rekürrensin olmas ı aile yüklülüğünü etkilemektedir ( 23 ). Mitchell ve ark.'ları (1989) tarafından, 6-17 yaşları arası ndaki çocuk ve ergenlerle yap ılan çalışmada, majör depresyon tan ısı alan çocukların anne babaları ile psikiyatrik kontrol grubunun (duygudurum bozuklu ğu dışında tan ılar), anne ve babalar ı depresyon ve diğ er psikiyatrik bozukluklar aç ısından karşılaştırılmış tır. Olgulara K-SADS-P ile de ğerlendirme sonrası RDC ile tanı koyulmuştur. Bu çalış mada da major depresyon grubundaki çocuk ve ergenlerde davramm bozukluğ u gibi komorbid tan ılar oldukça sıktır. Annelerin tamamı , babalann ise bir kısm ı ile "Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia-Lifetime (SADS-L)" kullanı larak yüz yüze görü şme yapılmıştı r. Majör depresyon grubu ve psikiyatrik kontrol g rubunun annelerinde saptanan oranlar s ırası yla, majör depresyon % 56, % 53, bipolar bozukluk % 1, % 0, şizofreni % 1, % 0 ve antisosyal kişilik bozukluğ u % 1, % 9 olmak üzere birbirine oldukça yakın bulunmuştur. Fakat panik bozuklu ğu, agorafobi, alkolizm, madde kullan ım bozukluğu ve intihar giriş imi majör depresyon grubunun annelerinde belirgin derecede daha yüksektir. Babalarda ise her iki grup aras ında belirgin bir fark saptanmam ıştır. Bu sonuçlar anne babalardaki majör depresyon, şizofreni ve bipolar bozukluk öyküsü aç ısından iki grup aras ında fark olmadığı , annedeki anksiyete bozukluğu, madde kullanımı, intihar giri şimi ve erken yaştaki psikiyatrik yard ım talebi öyküsü ile depresyon aras ında bağlantı olduğu şeklinde yorumlanm ıştır. Daha küçük yaş taki çocuklarda annelerdeki psikopatolojilerin daha fazla oldu ğu saptanmıştır. Ayrı ca babadaki psikopatolojilerin majör depresyon grubu ile kontrol grubu aras ında farka yol açmadığı fakat her iki ebeveynde birden depresyon bulunma öyküsünün majör depresyon grubunda daha fazla olduğu belirtilmiştir ( 24). Kutcher ve Morton (1991) tarafından, 13-19 yaşları aras ındaki unipolar grubu, bipolar grubu ve normal kontrol grubundan olu şan ergenlerle aile öyküsü yöntemi kullanılarak yapılan çalışmada, ergenlere KSADS görüşmesi ve klinik izlem ve DSM-III tanı ları koyulmuş ve ayrıca unipolar grubun en az 1 y ıldır, bipolar grubun en az 3 y ıldır takip edilmekte oldu ğu belirtilmiştir. Fakat komorbid tanıları veya rekürrens belirtilmemiş tir. Sadece birinci derece akrabalardaki aile yüklülüğü araştırılan çalış mada, birinci derece akrabada duygudurum bozuklu ğu var diyebilmek için duygudurum bozuklu ğu yanı sıra bu nedenle ayaktan veya yatarak tedavi görüyor olmas ı şartı da kriterlere eklenmi ş tir. Birinci derece akrabalardaki psikiyatrik bozukluklar ara ştırılırken, tüm EH-RDC tanıları ayrı ayrı ele alınmamış , unipolar depresyon, bipolar bozukluk ve bunlar ın dışındaki diğer psikiyatrik bozukluklar olarak kodlanrn ıştır. Bipolar, unipolar ve normal kontrol grubunun birinci derece akrabalarında kodlanan psikiyatrik bozukluklar ın prevalansı sırasıyla şöyle saptanmıştı r: Bipolar bozukluk: % 14.8, % 5.2, % 1.2, unipolar depresyon; % 18.5, % 20, % 3.6 ve di ğer psikiyatrik bozukluklar % 24.7, % 21, % 6. Aile temelinde ele al ındığında ise bipolar bozukluğ u olan ergenlerin % 82.6's ının ailesinde, unipolar depresyonu olan ergenlerin % 73'ünün ailesinde ve normal kontrol grubu ergenlerin % 20'sinin ailesinde, herhangi bir psikiyatrik bozukluğu olan en azı ndan bir aile üyesi bulundu ğu bildirilmiş tir. Bipolar grubun birinci derece akrabalar ında, bipolar bozukluk anlaml ı derecede daha yüksektir. Genel olarak bipolar ve unipolar grubun her ikisinde de psikiyatrik bozukluklar aç ısı ndan yüklülük, normal gruba göre anlaml ı derecede yüksektir. Bipolar grupla unipolar grup aras ı nda unipolar depresyon yüklülüğü açısı ndan anlamlı bir fark saptanmam ıştır. Bu sonuçlar, bipolar bozuklu ğ a göre unipolar depresyonun daha heterojen bir bozukluk oldu ğu ve aile öyküsü varlığını n, klinik olarak ergen depresyonlarının ayıncı tanısında yararl ı olamayacağı şeklinde yorumlanm ıştır (25). Williamson ve ark.'lar ı (1995), puberteye girmi ş fakat 18 yaşını geçmemiş majör depresyon tanıs ı alan ergenler ve normal kontrol grubu ile aile öyküsü yöntemi kullanarak yapt ıkları çalış mada, iki grubun birinci ve ikinci derece akrabalar ı depresyon ve diğer psikiyatrik bozuklukları n prevalans ı açısından karşılaştınlmıştır. Ayrı ca ergenlerde komorbid tan ı varlığının aile yüklülüğünü etkileyip etkilemedi ğik araştınlmıştır. Ergenlerde K-SADS-P ve K-SADS-E (Epidemiologic version) kullan ılarak görüşme yapılmış , RDC kriterlerine göre tan ı konulmuştur. Aile öyküsünün alındığı kişi ile SADS-L ile görü şülmüştür. Majör depresyon grubunun birinci derece akrabalarında % 25, normal kontrol grubunun birinci derece akrabalar ında % 13 oranı nda majör depresyon 217 Erken Başlangıç!, Depresyonlarda Aile Yüklülü ğü (Gzde ıı Geçirme) saptanm ıştır. "Majör depresyon" ve "herhangi bir psikiyatrik bozukluk" majör depresyon grubunun birinci derece akrabalarında anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Diğer tanı kategorileri aç ısından ise iki grup arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır. Birinci derece akrabalar içinde erkeklerde, kad ınlara göre alkolizm ve "herhangi bir psikiyatrik bozukluk" anlamlı derecede yüksek bulunmu ştur. Kad ınlarda ise erkeklere göre intihar giri şim/tamamlanmas ı anlamlı derecede yüksek bulunmu ştur. Majör depresyon grubunun ikinci derece akrabalannda ise normal kontrol grubunun ikinci derece akrabalar ına göre "diğer psikiyatrik bozukluklar" ve "herhangi bir psikiyatrik bozukluk" anlamlı derecede yüksek bulunmu ştur. Diğer tanı kategorileri aç ısından ise iki grubun ikinci derece akrabaları arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır. İkinci derece akrabalar içinde erkeklerde, kadınlara göre alkolizm anlaml ı derecede yüksek bulunmuştur. Bu çal ışmada akrabalann temel al ındığı analizlerin yanısıra, ailenin temel al ındığı analizler de yapılmış tır. Ailenin temel al ındığı analizlerde ise, majör depresyonu olan ergenlerin % 61'inin ve normal kontrol grubu ergenlerin % 27'sinin ailesinde, majör depresyonu olan en az ından bir birinci derece akraba bulnud ğu ve istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu ğu bildirilmiştir. İkinci derece akrabalar, aile temel al ınarak incelendiğinde ise majör depresyonu olan ergenlerin % 57 'sinin ve normal kontrol grubu ergenlerin % 29'unun ailesinde, "diğ er psikiyatrik bozukluklar" olarak kodlanan, en azı ndan bir ikinci derece akraba bulundu ğu ve istatistiksel olarak anlaml ı derece yüksek bulundu ğu bildirilmiştir. Bu çal ışmada akrabaların temel alındığı analizlerin tersine, ailenin temel al ındığı analizler de birinci derece akrabalarda, "herhangi bir psikiyatrik bozukluk" aç ısından, majör depresyon grubu ile kontrol grubu aras ında istatistiksel olarak anlaml ı bir fark bulunmamıştır. Komorbid tan ıların etkisine bakıldığında ise komorbid davran ım bozukluğu olan ergenlerle olmayanlar aras ında, birinci derece akrabalarda majör depresyon riski aç ısından fark olmadığı fakat komorbid davran ım bozulduğu olan ergenlerin birinci derece akrabalar ında, antisosyal kişilik bozukluğu riskinin anlamlı olarak arttığı bildirilmiştir. Ayn ı ş ekilde komorbid anksiyete bozuklu ğu olan ergenlerle olmayanlar aras ında birinci derece akrabalarda majör depresyon riski aç ısından fark ol ııı adığı fakat komorbid anksiyete bozuklu ğu olan ergenlerin birinci derece akrabalar ında, "diğer psiki218 Özer, Kocabıy ık, Girgin, Dernirarslan yatrik bozukluklar" olarak kodlanan bozuklukların (genellikle anksiyete bozuklu ğu) riskinin istatistiksel olarak anlaml ı derecede artt ığı bildirilmiştir ( 23 ). Kovacs ve ark.'lan (1997) taraf ından aile öyküsü yöntemi kullanılarak yapılan çalışmada, 8-13 ya şları aras ındaki çocuklar 5 yıl izlenmiş ve izleme sonundaki tanıları dikkate alınmıştır. Majör Depresyon/distimik bozukluk, bipolar ve psikiyatrik kontrol grubu (duygudurum bozukluğu dışında tanılar) olu şturulmuş, grupların birinci ve ikinci derece akrabalar ında yüklülük araştınlmıştır. Fakat "herhangi bir psikiyatrik bozukluk" ve "diğer psikiyatrik bozukluk" kategorileri değerlendirme dışı tutulmuştur. Çocuklara veya izleme döneminde ergenlere tan ılar yan yapılandırılmış görüşmelere dayanarak DSM-III ölçütlerine göre konmuş, aile öyküsü genellikle annelerden alınmış ve annelerle SADS-L ile görülü şüp RDC kriterlerine göre tan ı konmuştur. Tüm gruplarda % 63-% 83 oran ında komorbid tanılar vardır. Majör depresyon/distimik bozukluk, bipolar ve psikiyatrik kontrol grubunun birinci derece akrabalannda majör depresyon sırasıyla % 53, % 70, % 40 oran ında saptanmıştır. Bipolar grubun birinci derece akrabalar ında majör depresyon, di ğer iki grubun birinci derece akrabalarına göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Duygudurum bozuklu ğu olan çocukların birinci derece akrabalarında, psikiyatrik kontrol grubunun birinci derece akrabalar ına göre majör depresyon, alkolizm, madde bağımlılığı ve antisosyal kişilik bozukluğunun daha yüksek oranda bulundu ğu belirtilmiştir. İkinci derece akrabalar aç ısından ise majör depresyon/distimik bozukluk grubunun ikinci derece akrabalar ında rekürren unipolar depresyonun, normal kontrol grubunun ikinci derece akrabalanna göre anlamlı derecede yüksek oldu ğu saptanmıştır. Ayrıca duygudurum bozuklu ğu olan çocukların ikinci derece akrabalar ında, psikiyatrik kontrol grubunun ikinci derece akrabalanna göre alkolizmin anlaml ı derecede yüksek oldu ğu belirtilmiştir. Anneler aç ısından bakıldığı nda ise majör depresyon/distimi grubunun annelerinde % 73, bipolar grubun annelerinde % 76, psikiyatrik kontrol grubunun annelerinde % 54 oranında majör depresyon saptanm ıştır. Babalardaki majör depresyon oranında ise gruplar arasında anlamlı bir fark olmadığı bildirilmiştir. Komorbid tanıların aile yüklülüğüne etkisi incelendiğinde, duygudurum bozukluğu ve davran ış bozuklukları (dikkat Özer, Kocably ık, Girgin, Demirarslan Erken Baslangı çh Depresyonlarda Aile Yüklülü ğü (Gözden Geçirme) eksikliği, davranım bozukluğu, madde kullanımı/bağımlılığı) birlikteliğinde, komorbid tan ısı olanlarda, olmayanlara göre aile yliklülü ğünün, alkolizm, antisosyal ki şilik ve madde bağımlılığı açısından arttığı (fakat depresyon veya mani aç ısından değişmediği), bu artışı n birinci derece akrabalarda anlaml ılığa yaklaş acak düzeyde, ikinci derece akrabalarda ise istatistiksel olarak anlamlı derecede olduğu bildirilmiştir. Ayrı ca birinci ve ikinci derece ayr ımı yapılmaksızın akrabalar cinsiyete göre ayr ı ayn incelendiğinde duygudurum bozukluğu olan çocukların kadın akrabaları nda, depresif bozukluklar, rekürren unipolar depresyon, alkolizm ve madde ba ğımlılığının psikiyatrik kontrol grubunun kadın akrabalarına göre anlamlı derecede yüksek oldu ğu belirtilmiştir. Duygudurum bozukluğu olan çocukları n erkek akrabalannda ise, alkolizm ve antisosyal ki şilik bozukluğunun psikiyatrik kontrol grubunun erken akrabalar ına göre anlamlı derecede yüksek oldu ğu belirtilmiştir ( 26 ). Neuman ve ark.'lar ı (1997) tarafından yap ılan çalışmada, 8-13 ya şları arasındaki bipolar bozukluk veya majör depresyon tan ısı alan puberte öncesi çocuklarda (çocuklarda 2-5 y ıl izlenmiş), ortalama yaşı 37 olan bipolar bozukluk veya majör depresyon tan ısı alan eri şkinlerin birinci derece akrabalar ı temel olarak duygudurum bozuklukları yüklülüğü açısından karşılaştırılmıştır. Bu çalışmadaki gruplar çocuklarda yapılan bir çalışmayla, eri şkinlerde yapılan farklı bir çalışmanın bir araya getirilmesinden olu şmuştur. Bu iki çalışma farklı zamanlarda farkl ı tanı kriterleri kullanılarak yapılmıştır. Çocuklarda K-SADS-P ile görüşülmüş DSM-III ölçütlerine göre tanı konmuş, aile öyküsü bilgileri ile annelerden al ınmıştır. Erişkinlerle SADS ile görü şülmüş RDC'ye göre tan ı konmuştur. Erişkinlerin aile hakkındaki bilgiler ise şöyle toplanrnıştır: daha önceki çal ışmada erişkinlerin birinci derece akraba ile aile çal ışması yöntemiyle yap ılan görüşmeler SADS-L'ye uyarlanm ış aynı zamanda bu çalışma içinde eri şkinin kendisinden ve ikinci bir aile bireyinden aile öyküsü yöntemi kullan ılarak bilgi alınmıştır. Çal ışma benzeri yöntemleri kullanarak çocuk ve eri şkinleri kan şılaştıran ilk çalışmadır. Fakat çocuk veya eri şkinlerdeki komorbidite, rekürrens hakkında bilgi vermi şlerdir. Ayrıca akrabalardaki tüm FH-RDC tan ılarını ayrı ayrı ele almak yerine tan ıları, duygudurum bozuklukları ve diğer FH-RDC tanıları olarak sınıflandır- mışlardır. Çocukların birinci derece akrabalannda bipolar bozukluk veya majör depresyon bulunma oran ı % 54.4 iken eri şkinlerde aynı oranın % 23 olarak saptanmıştır. Bunun anlaml ı bir fark oldu ğu ayrıca grupları majör depresyon ve bipolar bozukluk olarak ayırdıkları nda da bu farklılığı n devam etti ği belirtilmiştir. Örneğin bipolar bozuklu ğu olan çocukların birinci derece akrabalannda bipolar bozukluk oran ı % 11.9 iken bipolar bozuklu ğu olan erişkinlerin birinci derece akrabalannda ayn ı oranın % 4.9 olarak saptandığı bildirilmiştir. Aynı şekilde majör depresyonu olan çocukların birinci derece akrabalannda, majör depresyon oran ı % 45.5 iken, ayn ı oran majör depresyonu olan eri şkin grubun birinci derece akrabalarında % 20.6 olarak saptanm ıştır. Özetle çocukları n birinci derece akrabalannda duygudurum bozukluklannın, buna karşılık erişkinlerin birinci derece akrabalannda ise majör depresyon ve bipolar bozukluk dışındaki FH-RDC tanılann ın (alkolizm, şizofreni, madde ba ğımlılığı, antisosyal ki şilik gibi) yüksek olduğu bildirilmiştir ( 27 ). Wickramaretne ve ark.'lar ı (2000) tarafından, 6-14 yaşları arasındaki puberte öncesi ba şlangıçlı majör depresyon grubu, puberte öncesi depresyonu olmayan kontrol grubu, 10-17 ya şlan arasındaki puberte sonrası başlangıçlı majör depresyon grubu ve puberte sonrası depresyonu olmayan kontrol grubu olu şturularak yapılan çalış mada, çocuk ve ergenler 10-15 y ıl izlemeye alınmış ve izlem sonucundaki tan ılar dikkate alınarak, grupları n birinci derece akrabalanndaki aile yüklülüğü araştırılmışt ır. Başlangıç yaşı, rekürrens ve erişkin dönemde hastalığı n devam etmesi gibi faktörlerle majör depresyon aç ısından aileyi riskin artıp artmadığı da incelenmiş tir. Majör depresyon tanısı alan çocuk ve ergenlerde, % 23.2-% 68.4 oranı nda komobid tan ıları (anksiyete bozukluklar ı, davranım bozukluği gibi) vardır. Aynı şekilde kontrol grupları ndaki çocuk ve ergenlerin yar ıya yakını benzer tanılar alırken, geri kalan ında herhangi bir psikiyatrik bozukluk saptanmam ıştır. Birinci derece akrabalann bir kısmı ile SADS-L anksiyete bozukluldan çalışması için modifiye edilmiş versiyonu ile görüşülmüş, görüş ülmeyenler haldunda bilgiler, birden fazla kiş iden modifiye FH-RDC ve Family History Screen (FHS) kullan ılarak toplanm ıştır. Puberte öncesi başlangıçlı majör depresyon grubu, puberte öncesi depresyonu olmayan kontrol grubu, puberte sonrası başlangıçlı majör depresyon grubu ve puberte 219 Erken Başlangı çlı Depresyonlarda Aile Yüklülüğü (Gözden Geçirme) sonrası depresyonu olmayan kontrol grubu için, birinci derece akrabalardaki majör depresyon prevalansı sırasıyla; % 40.6, % 20.4, % 46.9, % 29.4 olarak saptanm ıştır. Birinci derece akrabalardaki alkol bağımlılığı, madde bağımlılığı, mani, şizofreni, davranım bozukluğu ve antisosyal kişilik bozukluğu prevalansı açısından puberte öncesi ve puberte sonras ı grup için saptanan de ğerler birbirine yakındır. Bu sonuçlar hem puberte öncesi hem de puberte sonras ı grup için majör depresyonun aileyi oldu ğu şeklinde yorumlanmış ve her iki grup aras ında birinci derece akrabalardaki psikopatolojiler aç ısından anlamlı bir fark olmadığı belirtilmiştir. Puberte sonras ı başlangıçlı majör depresyon grubunun birinci derece akrabalarında kontrol grubuna göre anksiyete bozukluklarının istatistiksel olarak anlaml ı derecede yüksek olduğu ve bu anlamlılığın ergenlerdeki, komorbid anksiyete bozuklu ğu tanısından kaynaklandığı belirtilmi ştir. Aynca aile yüklülüğünü etkileyen diğer faktörler aç ısından da incelenmi ştir. Puberte öncesi ba şlangıçlı grupta rükerrensi olan ve olmayanlar ın aileleri, yüklülük aç ısından karşılaştırıldığında, rekürrensi olanların ailelerinde yüklülük istatistiksel olarak anlaml ı derecede yüksek saptanm ıştır. Buna rağmen hastalığın erişkin döneme kadar devam etmesinin (18 yaş üstü) yüklülüğün artışı açısından sadece bir eğilim (trend) yaratt ığı belirtilmiştir. Fakat puberte sonras ı grup ne rekürrens ne de hastal ığın erişkin döneme kadar devam etmesi ile yüklülük aras ında anlaml ı bir bağlantı olmadığı belirtilmiştir (28). SONUÇ Depresyonu olan çocuk ve ergenlerin birinci derece akrabalarında majör depresyon prevalans ının % 20 ile % 53 aras ında değiştiği bildirilmiştir. Aynı oran anneler için ise % 56 ile % 73 aras ında bulunmuştur. Bu bilgiler ışığında erken başlangıçlı depresyonlarda ailenin yüklülük konusunda bilgilendirilmesi gerektiğinde aile bireylerinin tedaviye yönlendirilmesi ve aileyi de içine alan bütünsel bir yakla şım gerekliliği ortaya ç ıkmaktadır. KAYNAKLAR I . Mandlewiez J, Baron M: Morbidity risks in subtypes of unipolar depressive illness: differences between early and late onset forms. Br J Psychiatry 139:463-466, 1981. 2. Price RA, Kenneth KK, Weismann MM: Early onset (under age 30 years) and panic disorder as marjers for etiologic homogencity in major depression. Arch Gen Psychiatry 44:434,400, 1987. 3. Weissman MM, Wickramaretne P, Merkangas RK, et al: Onset 220 Özer, Kocabıyık, Girgin, Denıirarslan of major depression in early adulthood increased familial loading and specifity. Arch Gen Psychiatry 41:1136-1143, 1984. 4. Kupfer DJ, Frank E, Carpenter LL, Neiswanger K: Family history in recurrent depression. J Affect Disord 17:113-119, 1989. 5. Rende R, Weissman MM, Rutter M, et al: Psychiatric disorders in relatives of depressed probands. II. Familial londing for comorbid non-depressive disorders based upen proband age of onset. J Affect Disord 42:23-28, 1997. 6. Kendler KS, Gardner CO, Prescott CA: Clinical characteristics of major depression that prodict risk of depression in relatives. Arch Gen Psychiatry 56:322-327, 1999. 7. Weissman Mm, Warner V, Wickramaretne P, et al: Early-onset major depression in parents and their children. J Affect Disord 15:269-277, 8-33, 1988. 8. Hammen C, Burge D, Burney E, Adrian C: Longitudinal study of diagnoses in children of women with unipolar and bipolar affective disorder. Arch Gen Psychiatry 47:1112-111, 1990. 9. Beardslee WR, Keller MB, Lavori PW, et al: Psychiatric disorder in adolescent off spring of parents with affective disorder in a non-referred sample. J Affect Disord 15:313-322, 1988. 10. Beardslee WR, Versage EM, Gladstone TRG: Children of affectively ill parents: a review of the past 10 years (Research update review). J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 37:1131141, 1998. 11.Beardslee WR, Keller MB, Seifer R, et al: Prediction of adolescent affective disorder, effects of prior parental affective disorders and child psychopathology. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 35:279-288, 1996. 12.Orvaschel H: Early onset psychiatric disorder in high risk children and increased familial morbidity. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 29:184-188, 1990. 13. Weissman MM, Gammon GD, Karen J, et al: Children of depressed parents. Arch Gen Psychiatry 44:847-853, 1987. 14.Weissman MM, Warner V, Wickramaretne P, et al: Early-onset major depression in parents and their children. J Affect Disord 15:269-277, 1988. 15. Warner V, Mufson L, Weissman MM: Offspring at high and low risk for depression and anxiety: mechanism of psychiatric disorder. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 34:786-797, 1995. 16.Grigoroiu-Sarbanescu M, Histodorescu D, Magureanu S, et al: Adolescent offspring of endogenous unipolar depressive parents and normal parents. J Affect Disord 21:185-198, 1991. 17.Weissman MM, Prusoff BA, Gammon GD, et al: Psychopathology in the children (ages 6-18) of depressed and normal parents. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 23:78-84, 1984. 18.Weissman Mm, Fendrich M, Warner V, et al: Incidence of psychiatric disorder in offspring at high and low risk for depression. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 31:640-648, 1992. 19. Weissman MM, Warner V, Wickramaretne P, et al: Offspring of depressed parents, 10 years later. Arch Gen Psychiatry 54:932940, 1997. 20. Wickramaretne P, Weissman MM: Onset of psychopathology of offspring by development phase and parental depression. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 37:933-942, 1998. 21. Williamson DE, Ryan N, Birmaher B, et al: A case control family history study of depression in adolescents. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 34:1596-1607, 1995. 22. Mitchell J, McCauley E, Burke PM, et al: Psychopathology in parents of depressed children and adolescents. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 28:352-357, 1985. 23. Kutcher S, Morton P: Affective disorders in first-degree relatives of adolescent onset bipolars, unipolars, and normal controls. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 30:75-78, 1991. 24. Kovasc M, Devlin B, Pollack M, et al: A controlled family history study of childhood-onset depressive disorder. Arch Gen Psychiatry 54:613-623, 1997. 25. Neuman RJ, Geller B, Rice JP, et al: Incrieased prevalence and earlier onset of mood disorders among relatives of prepubertal versus adult probands. J Am Acad Child, Adolesc Psychiatry 36:466-473, 1997. 26. Wickramaretne P, Greenwald S, Weissman MM: Psychiatric disorders in the relatives of probands with prepubertal-onset or adolescent-onset major depression. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 39:1396-1405, 2000. 27. Neuman RJ, Geller B, Rice JP, et al: Incrensed prevalence and earlier onset of mood disorders among relatives of prepubertal versus adult probands. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 36:466-473, 1997. 28. Wickramaretne P, Greenwald S, Weissman MM: Psychiatric disorders in the relatives of probands with prepubertal-onset or adolescent-onset major depression. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 39:1396-1405, 2000.