KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI LİSANS ALAN BİLGİSİ TESTİ (HUKUK-İKTİSAT-MALİYE-MUHASEBE) 17-19 ŞUBAT 2017 Çözüm Kitapçığı Deneme-5 Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının Merkezimizin yazılı izni olmadan kopya edilmesi, fotoğrafının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması, yayımlanması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki. mali külfeti peşinen kabullenmiş sayılır. HUKUK 2017 - KP SS/AB ● Yüksek yargı organlarına üye seçmek ● Kanunları Meclise geri göndermek ● Anayasa değişikliklerini halkoyuna sunmak ● Anayasa Mahkemesinde iptal davası açmak ● Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek ● Bakanlar Kurulunu toplantıya çağırmak ve başkanlık etmek ● Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etmek ● Millî Güvenlik Kurulunu toplantıya çağırmak ve başkanlık etmek (Cumhurbaşkanı’nın katılmadığı Millî Güvenlik Kurulu toplantılarına Başbakan başkanlık eder.) ● Devlet Denetleme Kurulu başkan ve üyelerini atamak. Sıkıyönetim, seferberlik ve savaş ilanında; kolluk yetkileri Genelkurmay Başkanlığına bağlı sıkıyönetim komutanlıklarındadır. Sıkıyönetim hâlinde temel hak ve hürriyetler kısıtlanabilir, durdurulabilir. Bazı suçlara askerî mahkemelerde bakılır. Sıkıyönetim ilânının TBMM tarafından onaylanması bir parlamento kararı olduğundan Anayasa Mahkemesinin yargısal denetiminin dışındadır. Bu dönemde çıkacak KHK’leri Anayasa Mahkemesi denetleyemez. A B C D E 5. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek ise karşı imza kuralına dâhil işlemler arasında yer alır. İdari işlemlerin genel amacı, kamu yararının sağlanmasıdır. Dolayısıyla idari işlemler kişisel, özel çıkar sağlama amacı güdülerek tesis edilemez. İşlemlerin bu amaçla tesis edilmesi amaç unsuru bakımından hukuka aykırılık taşır. Hukuka aykırılık hâlinde yetki saptırması oluşur. Yetki saptırmasına iptal edilebilirlik yaptırımı uygulanır. Somut olayda Nihal Yıldız’ın iddiası doğruysa idari işlemde amaç unsuru yönünden hukuka aykırılık söz konusudur ve iptal edilebilirlik yaptırımı uygulanır. A B C D E A B C D E Anayasa Mahkemesinin bir görevi de siyasi partilerin kapatılması davalarına bakmaktır. 1982 Anayasası’nda siyasi partilerin Anayasa Mahkemesince kapatılabilmesinin nedenleri şunlardır: ● Partinin program ve tüzüğünün anayasaya aykırı olması ● Partinin eylemlerinin anayasaya aykırı olması ● Partinin yabancılardan maddi yardım alması ya yın cılık 2. 4. Cumhurbaşkanı’nın tek başına yaptığı işlemler şunlardır: 6. ise m 1. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 Partinin ticari faaliyette bulunması ise kapatılma nedenleri arasında sayılmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti idaresinin görevleri 6 başlık altında toplanmıştır. ● Millî güvenliğin korunması ● Kamu hizmetlerinin yürütülmesi ● Kolluk faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi ● Planlama faaliyetleri ● Teşvik faaliyetleri ● İç düzen (öz yönetim) faaliyetleri İdarenin personel istihdamı, eğitim ve gerekli araç gerecin sağlanmasına ilişkin görevleri öz yönetim faaliyetleridir. A B C D E A B C D E 3. Sayıştay bir yüksek mahkeme olmamakla birlikte 1982 Anayasası’nın yargı kısmında düzenlenmiştir. Sayıştay üyeleri, Sayıştay Genel Kurulunun önerdiği adaylar arasından TBMM tarafından seçilir. Sayıştay başkanı yine Sayıştay’ın önerdiği iki aday arasından TBMM tarafından seçilir. Yani Sayıştay üyelerini de Sayıştay başkanını da seçen, TBMM olup Sayıştay, TBMM’ye karşı sorumludur. 7. A B C D E Okuma yazma bilmeyen kişilerin oylarının yarım oy sayılması seçimlere yönelik “eşit oy” ilkesine aykırılık teşkil eder. Seçimlerde oy kullanma yeterliliğine sahip olan her vatandaşın oyu “bir” sayılır ve eşittir. A B C D E 2 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5 8. 20 17- K P S S /A B 11. İdari yargı kolu askerî yüksek idare mahkemesi ve Danıştay olmak üzere iki yüksek mahkemenin görev yaptığı bir temele sahiptir. Bu yanıyla idari yargı örgütü iki bölümde incelenir. Genel idare örgütünün altında olan ilk derece mahkemeleri; idare ve vergi mahkemeleri ile Danıştay Kanunu madde 24’te sayılan davalar bakımından Danıştaydır. Üst derece mahkemeleri ise temyiz mahkemesi olarak Danıştay ve bölge idare mahkemesidir. A B C D E Memurun görevden çekilmiş sayılması; yasada sayılmış koşulların gerçekleşmesi durumunda, idarenin bir işlemiyle memurun istifa etmiş sayılmasıdır müstafi de denir. Aşağıdaki hallerde memur görevinden çekilmiş sayılır: İzinsiz, mazeretsiz ve kesintisiz olarak bir ay içerisinde 10 gün işe gelmeme ● Terhis olduktan sonra 10 gün içinde işe başlamama ● Aynı yerde göreve atanıp ertesi gün işe başlamama ● Yabancı ülkelere izinli olarak gönderilip izin bitiminden 15 gün sonra işe başlamama ● Başka yerdeki göreve atanıp 15 gün içinde göreve başlanılmaması üzerine verilen ek 10 günlük sürede de işe başlamama Görüldüğü gibi izinsiz, mazeretsiz ve kesintisiz olarak 15 gün değil, 10 gün işe gelmeme durumunda memur görevinden çekilmiş sayılır. A B C D E Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu sıfatları dolayısıla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler ● Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler ● Mali işlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterlerin bu sıfatları dolayısıla hizmet verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler A B C D E ya yın cılık ● ● Söz konusu maddenin 2. fıkrasında ise avukatlar veya stajyerleri veya yardımcıları dışında kalanların ilgilisinin rızası hâlinde tanıklıktan çekinemeyeceklerini belirtmektedir. Yani avukat yardımcıları sır sahibinin rızası olsa dahi tanıklıktan çekinebilirler. 12. ise m 9. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 46. maddesi meslekleri ve uğraşları sebebiyle tanıklıktan çekinebilecekleri düzenlemektedir. Buna göre, şu konu ve koşullarda bu kişiler tanıklıktan çekinebilir: Yetkisizlik iddiasına ilişkin karar geciktirilmeden verilmeli ve gerektiğinde hemen yargılamaya devam edilmelidir. Buna göre, kendisine yetkisizlik iddiası yöneltilen mahkeme bu iddiaya ilişkin kararını CMK’nin 18. maddesinin 2. fıkrasında şu şekilde düzenlemiştir: ● İlk derece mahkemelerinde sanığın sorgusundan önce, ● Bölge adliye mahkemelerinde duruşmasız işlerde incelemenin hemen başlangıcında, ● Bölge adliye mahkemelerinde duruşmalı işlerde inceleme raporu okunmadan önce vermelidir. 10. A B C D E Adli kolluk, kamu düzeni bozulduktan sonra harekete geçen, suçluları ve delilleri araştıran kolluktur. Soruşturma işlemlerini cumhuriyet savcısının emriyle yerine getirirler. Adli kolluk, adli görevlerin haricindeki hizmetlerinde, üstlerinin emrindedir. Gerekli durumlarda veya cumhuriyet savcısının istemiyle diğer kolluk birimleri de adli kolluk görevini yerine getirmekle yükümlüdür. Kamu düzeni bozulduktan sonra harekete geçer. Bastırıcı çalışmalar yaparlar. Ceza hukukuna tabidir. Uyuşmazlıklar adli yargıda çözümlenir. Yalnızca devlet tüzel kişiliği adına çalışır. Yalnızca bireysel idari işlemlerde bulunur. Tam teşekküllü polis karakollarında görev yaparlar. İşledikleri suçlarda cumhuriyet savcılığınca doğrudan kovuşturulurlar. 13. A B C D E Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür. Dolayısıyla durma Ceza Muhakemesi Kanunu tarafından hüküm olarak nitelendirilmemiştir. A B C D E 3 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 14. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 17. Sanığın eğiliminin hukuka aykırı olmadığını tespit eden karara beraat kararı denir. CMK’nin 223. maddesine göre aşağıdaki hâllerde beraat kararı verilir: ● Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmadığı hâller ● Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olduğu hâller ● Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmadığı hâller ● Yüklenen suç sanık tarafından işlenmesine rağmen olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunduğu hâller ● Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı hâller Bilinçli boşluk durumunda kanun koyucunun bilerek bir hukuki konuyu düzenlememesi söz konusudur. Kural içi boşluktan farklıdır. Kural içi boşlukta, boşluk bilerek bırakılmış ve boşluğu, hâkimin doldurması düşünülmüştür. Bilinçli boşlukta ise boşluk, hâkimin doldurması istendiğinden değil, o hususun zikredilmesi gerekmediğinden bırakılmıştır. A B C D E 18. Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşüldüğü hâllerde ise ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir. A B C D E Sahibinin elinden rızası dışında çıkmış taşınır bir malı kazanan kimse subjektif iyiniyetli olsa dahi kural olarak o malın mülkiyetini kazanamamaktadır. Söz konusu taşınırı geri almak için iyiniyetli zilyetlere karşı 5 yıl içinde taşınır davası açılmalıdır. Kötü niyetli zilyetlere karşı ise bu dava her zaman açılabilir. Kanun yollarına başvurulabilmesi için kanunda gösterilen belli süreler içinde harekete geçerek başvurunun yapılması gerekir. Zira bu sürelerin kaçırılmasından sonra kural olarak artık o kanun yoluna başvurulamaz. Başvurulsa bile reddedilir. Kanun yolları için kabul edilen süreler şunlardır: ● CMK’nin 268. maddesine göre, itiraz kanun yolu için süre 7 gündür. ● CMK’nin 273. maddesine göre, istinaf kanun yolu için süre 7 gündür. ● ● 19. ise m 15. ya yın cılık A B C D E CMK’nin 291. maddesine göre, temyiz kanun yolu için süre 7 gündür. CMK’nin 308. maddesine göre Yargıtay cumhuriyet başsavcısının sanık aleyhine itirazı kanun yolu için süre 30 gündür. Yargıtay cumhuriyet başsavcısının sanık lehine itirazında süre aranmaz. Hâkimin takdir yetkisinin sınırlarını aşağıdaki durumlar oluşturmaktadır: ● Kanunda takdir yetkisinin tanınmış olması gerekir. ● Takdir yetkisi, kanunun çizdiği sınır içinde kullanılmalıdır. ● Takdir yetkisi, hakkaniyet ölçüsünde, yani hak (adalet) ve nisfet (vicdan) ölçülerine uygun hareket edilmek suretiyle kullanılmalıdır. A B C D E A B C D E 20. Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar; 1. sırada ölüme bağlı tasarrufların tamamı, 16. 2. sırada sağlar arası kazandırmaların en yeni tarihlisi, Yasama sorumsuzluğu, milletvekiline disiplin cezası verilmesine engel değildir. Dolayısıyla milletvekili Zeliha Kovalar’ın kürsüde konuşma yapan milletvekili Betül Kaçmaz’a küfretmesi durumunda Zeliha Kovalar hakkında disiplin cezası verilebilir. 3. sırada sağlar arası kazandırmaların en eski tarihlisi, son sırada kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar tenkis edilir. A B C D E A B C D E 4 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5 21. 20 17- K P S S /A B 24. Zilyetlik, bir eşyayı fiilî hâkimiyet altında bulundurma anlamına gelir. Zilyetliğin çeşitleri şu şekilde sıralanabilir: ● Hakka dayanan - hakka dayanmayan zilyetlik: Hukuka uygun olarak kurulan zilyetlik hakka dayanan, hukukun izin vermediği şeklide tesis edilen zilyetlik ise hakka dayanmayan zilyetliktir. ● Asli - ferî zilyetlik: Bir şeye malik sıfatıyla sahip olanlar o şeyin asli zilyedidir. Bir şeye mülkiyet dışındaki bir hakka dayanarak sahip olanlar ise feri zilyet sayılırlar. Buna göre zilyet, bir sınırlı ayni hak veya bir kişisel hakkın kurulmasını ya da kullanılmasını sağlamak için o şeyi başkasına teslim ederse bunların ikisi de zilyet olur. Menkul bir malı rehin veren asli zilyet, rehin alan ise feri zilyettir. ● ● Değiştirici yenilik doğuran hakların kullanılması ile taraflar arasında mevcut borç ilişkisi değişikliğe uğrar. Seçimlik borçta, seçim hakkının kullanılması, değiştirici yenilik doğurucu hak kullanımının niteliğini taşır. Hak sahibi, tek taraflı irade açıklamasında bulunmak suretiyle mevcut bir hukuki işlemi değiştirmektedir. Ayıplı malın ayıpsızıyla değiştirilmesi de değiştirici yenilik doğuran hakkın kullanılmasıdır. A B C D E Vasıtasız (dolaysız) - vasıtalı (dolaylı) zilyetlik: Eşya üzerindeki fiilî hakimiyeti doğrudan kullanan kimsenin zilyetliği vasıtasız zilyetlik; eşya üzerindeki fiilî hâkimiyeti bir başkası aracılığı ile kullanan kimsenin zilyetliği ise vasıtalı zilyetliktir. Buna göre, ev sahibi vasıtalı zilyet, kiracı ise vasıtasız zilyettir. 25. Tek başına - birlikte zilyetlik: Bir eşya üzerinde tek kişinin yalnız başına zilyet olmasıdır. Tek zilyet, asli veya ferî zilyet olabilir. Aşağıdaki hâllerde öneride bulunan önerisini geri alabilecektir: ● Öneri, karşı tarafa varmadan önce, dönme iradesi varmışsa öneri hüküm ifade etmeyecek, dönme iradesine üstünlük sağlanacaktır. ● Öneri ile dönme iradesi karşı tarafa aynı anda varırsa bu hâlde de dönme iradesine üstünlük tanınacak, öneri hüküm ifade etmeyecektir. ● Öneri karşı tarafa vardığı ancak karşı henüz bunları öğrenmediğinde, dönme iradesi sonradan varmış ve daha önceden öğrenilmişse yine dönme iradesine üstünlük tanınmıştır. ● Öneriyi yapan kabulden önce ölmesi durumunda eğer şahsi edim söz konusu değilse bu öneriyle mirasçılar bağlıdır. 22. Sahibinin elinden rıza ile çıkmaya; emanet verme, tamir edilmesi veya kuru temizleme yapılması için bırakma örnek olabilir. Kuru temizleme ile ceketinizi bıraktığınızda sizin elinizden rızanız ile çıkan bir mal söz konusudur. Kuru temizlemecinin bu malı satması veya bağışlaması durumunda üçüncü kişi, iyiniyetli ise malın mülkiyetini derhal kazanır. Görüldüğü üzere kuru temizlemecinin bu malı satması durumunda Hasan, iyi niyetli olduğu için malın mülkiyetini derhal kazanır. Zira kuru temizlemeci emin sıfatıyla zilyettir. Bekir kendi iradesi ile taşınırı bırakmıştır. ise m ya yın cılık A B C D E Görüldüğü üzere aynı anda ulaşsa da öneri mektubuna öncelik tanınacaktır, ifadesi yanlıştır çünkü öneri ile dönme iradesi karşı tarafa aynı anda varırsa bu hâlde de dönme iradesine üstünlük tanınacak, öneri hüküm ifade etmeyecektir. A B C D E A B C D E 26. 23. Borcun konusu olan edim, belirlenmiş özel nitelikleri ve somut ayırıcı özellikleri itibarıyla tayin edilmişse parça edimi (borcu) söz konusudur. Burada, borcun konusu olan edim, tüm somut özellikleriyle diğerlerinden ayrılmıştır. Antika bir fincan takımı buna örnektir. Edim sadece genel ayırıcı nitelikleri ve miktarları itibarıyla belirlenebiliyorsa cins borcu söz konusudur. Parça borcu cins borcu ayrımının önemi, kendini özellikle satım sözleşmelerinde gösterir. Cins, benzeri olan bir edimdir ve her zaman temin edilebilir. Parça borcunda ise borç konusu edim benzerlerinden ayrılmıştır ve her zaman temin edilemez. Görüldüğü üzere, 1 kg sucuk teslimi cins ve bölünebilir edime örnektir. A B C D E A B C D E 5 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 27. ● TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 31. Kamu hukukundan kaynaklanan bir yetkinin kullanılması ● Meşru Müdafaa ● Iztırar halinin bulunması ● Özel hukuktan kaynaklanan bir yetkinin kullanılması Anonim şirkette nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az %25’i tescilden önce, geri kalanı da şirketin tescilini izleyen 24 ay içinde ödenir. Payların agio primlerinin (primli pay) tamamı tescilden önce ödenir. A B C D E gibi sebepler hukuka aykırılı ortadan kaldırırken haksız fiil hukuka aykırılığı ortadan kaldırmaz. A B C D E 32. 28. BK’ye göre “Kumar ve bahis bir alacak hakkı doğurmaz.” Kumar ve bahis borcu için dava açılır ise dava mahkeme tarafından resen reddedilir. Borçlu, kumar borcunu kendi rızasıyla öderse ödeme geçerlidir. Alacak hakkı doğurmadığı için B seçeneğinde verilen ifade yanlıştır. A B C D E Kambiyo senetleri birer yazılı belge oldukları için üzerlerinde yer alan irade açıklamalarının ilgilileri tarafından imzalanmaları gerekir. Zira Borçlar Kanunu madde 14 hükmü gereği yazılı şekle tabi hukuki işlemlerin borç altına girenler tarafından imzalanması gerekir. Kanunun emredici hükmü gereği kambiyo senetlerinde sorumluluk imza ile ortaya çıkmaktadır. Düzenleyen, ciranta, avalist ve kabul edenin imzaları bulunmak zorundadır. Çünkü kambiyo senetleri de birer hukuki işlemdir. Komandite ortağın özellikleri şunlardır: ● Gerçek kişi olabilirler. ● Emek ve ticari itibar dâhil iktisadi değeri haiz olan her şeyi sermaye olarak getirebilir. ● Şirketi yönetmek ve temsil yetkisini haizdirler. ● Rekabet yasağına tabidirler. ● Dolaylı, sınırsız ve müteselsil sorumludurlar. 33. ise m 29. ya yın cılık A B C D E Tıpkı anonim şirket gibi limitet şirketin de kurulabilmesi için 1 veya daha fazla gerçek yahut tüzel kişinin varlığı yeterlidir. Buna karşılık kanun koyucu, limitet şirketler bakımından azami ortak sayısı öngörmüştür. Buna göre, limitet şirketlerde ortak sayısı 50’yi aşamaz (1-50 ortak). Anonim şirket pay sahipleri bakımından aranan şartlar limitet şirket ortakları bakımından da caridir. A B C D E 30. A B C D E Şirketi yönetmeye sadece komandite ortaklar yetkilidir. Komanditer ortakların yönetim yetkileri olmadığı için yöneticilerin yaptığı işlemlere karşı itiraz hakları da yoktur. Komandite ortakların denetim hakkı kolektif şirket ortaklarının hakkı ile aynıdır. Komanditerler ise iş yılı sonunda ve iş saatleri içinde denetim haklarını kullanabilir. Komandite ortaklar, kolektif şirket ortakları gibi rekabet yasağına tabi iken komanditerler hakkında rekabet hükümleri uygulama alanı bulmaz. Kâr ve zarar paylaşımında öncelikle sözleşme hükümlerine bakılır. Sözleşmede bir hüküm yoksa bütün ortaklar eşit olarak katlanırlar. 34. Nama yazılı kıymetli evrakın özellikleri şunlardır: ● Belli bir şahsın adını taşıması ● Emre kaydını içermemesi ● Kanunen emre yazılı senetlerden sayılmaması A B C D E A B C D E 6 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5 35. 20 17- K P S S /A B 38. Ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde ödeme emrine itiraz edilmezse takip kesinleşir. Takibin kesinleşmesiyle borçlu, harç ve giderleriyle birlikte borcu öderse takip son bulur. Tebliğden itibaren 7 gün içerisinde ödeme emrine itiraz edilebilmesi için bu itirazın dilekçe ile yapılması gerekir. A B C D E İflas masasına girmeyen mal ve haklar şunlardır: ● İflasın açılmasından sonraki kişisel çalışması sonucu müflis tarafından elde edilen ücret masaya girmez. ● Borçlunun borcunu temin için üçüncü kişilerin verdiği rehinler iflas masasına girmez. ● İflasın açılmasından önce paraya çevrilmiş olan hacizli malların satış bedeli masaya girmez. ● Kişiye sıkı sıkıya bağlı olduğu için devri mümkün olmayan mallar masaya girmez. ● Devredilemediği için paraya çevrilemeyen mallar masaya girmez. ● Haczi caiz olmayan mallar masaya girmez. Dikkat edilirse mülkiyeti üçüncü kişilere ait olan rehinli mallar masaya girmezken mülkiyeti müflise ait rehinli mallar masaya girer. 36. A B C D E Mirasçılar ve tereke alacaklıları tasfiye memuru tarafından yapılan işlemlere karşı öğrendikleri tarihten itibaren 7 gün içinde sulh mahkemesine yazılı olarak şikâyette bulunabilir. Tasfiyenin son bulduğuna yani iflasın kapandığına ilişkin karar, sulh hâkimi tarafından verilir. 39. ● Başvurma harcı ● Peşin harç ● Tahsil harcı ● İcranın yerine getirilmesi harcı ● Cezaevleri harcı ● Feragat harcı ise m ya yın cılık A B C D E İcra harç ve giderleri şunlardır: 37. İflas yargılaması içinde bir hukuksal kurum olan iflasın ertelenmesi, sermaye şirketlerinin veya kooperatiflerin ödeyemeyeceği kadar borçlarının olması hâlinde iflas etmelerini önlemek ve finansal durumlarını düzeltmek amacıyla sunulan iyileştirme projesi çerçevesinde yapılır. Borca batıklığın mahkemeye bildirilmiş ve bu sebepten dolayı iflasın istenilmiş olması gerekir. Borca batıklık nedeni dışında iflas istenmişse iflasın ertelenmesine karar verilemez. A B C D E 40. ● anonim şirketlerde yönetim kurulu, İcra takip işlemleri, alacaklının alacak hakkına kavuşmasını amaçlayan ve borçluya karşı icra organınca yapılan işlemlerdir. Bir işlemin icra takip işlemi olması, icra takip işleminin tatil ve talik süreleri içerisinde yapılamaması ve zaman aşımını kesmesi bakımından önemlidir. İcra takip işlemlerinden olmayan ve icra organlarınca yapılmayan alacaklı, borçlu ve üçüncü kişiler tarafından tatil ve talik süreleri içerisinde gerçekleştirilebilen işlemler ise taraf takip işlemleridir. Taraf takip işlemlerinden bazıları şunlardır: ● limitet şirketlerde müdür veya müdürler kurulu, ● Takip talebi ● paylı komandit şirketlerde yönetim kurulu, ● Haciz talebi ● kooperatiflerde yönetim kurulu, ● Satış talebi ● tasfiye halindeki şirketlerde tasfiye memurları ● Ödeme emrine itiraz tarafından yapılır. ● İstihkak iddiası Buna göre, iflasın ertelenmesini vakıflar talep edememektedir. ● Paraların paylaştırılması ● İhtiyati haciz Borca batıklık bildirimi; A B C D E A B C D E 7 Diğer sayfaya geçiniz. İK T İS AT 2017 - KP SS/AB 1. 5. Ekonomide yaşanan değişiklikleri yenilik ve girişimcilik kavramlarına bağlı olarak açıklayan iktisatçı Schumpeter’dir. Yenilikler, üretim faktörleri miktarları ile üretim miktarı arasındaki ilişkiyi ifade eden üretim fonksiyonunun değiştirilmesidir. Girişimci ise yenilikleri uygulayan ve sermaye sisteminde yaşanan değişikliklerin sürekliliğini sağlayan kişiler olarak tanımlanır. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 Tüketici denge koşulu, PX MRS X, Y = veya PY Tüketicinin MRS X, Y > MU X MU Y PX PX = MU X veya PY şeklindedir. PY MU Y > PX PY koşulunda tüke- tim yapması durumunda dengeye gelebilmesi için Sonuç olarak Schumpeter’in ekonomi alanında yaptığı en önemli analiz, kapitalizmi teknolojik yenilik ve girişimciliğe bağlaması olmuştur. ● X malının tüketimini arttırarak marjinal faydasını azaltması ve ● Y malının tüketimini azaltarak marjinal faydasını arttırması gerekir. A B C D E A B C D E 2. M. Friedman sürekli gelir analizi, geliştirdiği para teorisi ve istikrar politikalarının karmaşıklığının gösterilmesi üzerine 1976’da Nobel Ödülü’ne layık görülmüştür. A B C D E Bir malın fiyatının 15’ten (P1) 18’e (P2) yükselmesi sonucunda arz edilen miktar %50 oranında artarsa söz konusu malın arz esnekliğini bulabilmek için öncelikle malın fiyat esnekliğini hesaplamak gerekir. P1 = 18 - 15 15 = 3 15 K= PL PK Arz edilen miktarın %50 oranında artması durumunda arz esnekliği şu şekilde hesaplanır: es : TC PK - 80 TC PK = 2'dir. PK – K → Sermaye miktarı L → Emek miktarı : L şeklindedir. TC → Toplam maliyet PL → İş gücü fiyatı 2:L fonksiyonunda, PL PL = 8 & PK = 2 & PK = 8 & PK = 4 2 = 80 ve PK = 4 & TC = PK : 80 & TC = 4 : 80 & TC = 320 A B C D E 7. Maliyetlerin olmadığı varsayımı altında (MC = 0) firma dengesi, MR = MC = 0 koşulunda oluşur. (Q0 üretim düzeyi) 3 50 = 15 100 P 2.P0 e s = 2, 5 olur. A B C D E 4. PL PK → Sermaye fiyatı ise m Malın fiyat esnekliği = P2 - P1 Maliyet kısıtı fonksiyonu, K= Arz esnekliği (es) bir malın arz edilen miktarının, malın fiyatındaki değişmelere olan duyarlılığı olarak ifade edilir. Arz edilen miktardaki yüzde değişmenin malın fiyatındaki yüzde değişmeye oranı şeklinde hesaplanır. ya yın cılık 3. 6. P0 Bir tüketicinin toplam fayda (TU) fonksiyonu 10kX – X2 şeklinde ise marjinal fayda (MU) fonksiyonu, toplam fayda fonksiyonunun türevi alınarak bulunur. Marjinal fayda fonksiyonunun sıfıra eşit olduğu noktada ise tüketici doyum noktasına ulaşır. Söz konusu tüketici doyum noktasında 5 birim mal tükettiğine göre k sayını bulmamız için toplam fayda fonksiyonunun türevi alınıp sıfıra eşitlenmelidir. E=1 MR 0 D = P = AR Q0 2.Q0 Q Q0 üretim düzeyi negatif eğimli doğrusal talep eğrisinin orta noktasına denk geldiği için bu üretim düzeyinde birim esnek talep söz konusudur (E = 1). Firmanın toplam hasılatının fiyat esnekliği, TU = 10:kX – X2 MU =10:k – 2X E TR P = 10:k – 2:5 = 0 Toplam hasılattaki % değişim Fiyattaki % değişim = 1 - E & E TR P = 1- 1 = 0 k = 1 olarak bulunur. A B C D E A B C D E 8 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5 8. 20 17- K P S S /A B Bütçe doğrusu (kısıtı) gelirin tamamının harcandığı ve zevk ve tercihlerin sabit kabul edildiği bir durumda söz konusu tüketicinin alabileceği maksimum mal bileşenlerini gösterir. 11. y 0 P = ACmin eşitliğinin olduğu y noktası firmanın başa baş noktasıdır. y noktasında firma üretim yaptığında sabit maliyetlerini ve değişken maliyetlerin tümünü karşılar durumdadır. Firma y noktasında üretim yaparsa zararı sıfır olur ve normal kâr elde eder. Fiyat - tüketim eğrisi, tüketicinin geliri ve tercihleri sabit iken tüketimi yapılan mallardan birinin fiyatındaki bir değişiklik durumunda tüketiciye maksimum fayda sağlayan mal sepetlerinin seyrini gösteren ve bütçe doğrusunun eğimi ile denge noktasının değişmesi sonucu oluşan yeni denge noktalarının geometrik yerini ifade eder. M PX M PX X Fiyat tüketim eğrisinin yatay eksene paralel olduğu durumda talebin fiyat esnekliği bire eşittir. Bunun nedeni, bir malın miktarında ortaya çıkan değişmenin, fiyatta ortaya çıkan değişme ile aynı olmasından kaynaklanır. ya yın cılık Fiyat-tüketim eğrisi ● a + b > 1 & ölçeğe göre artan getiri ● a + b = 1 & ölçeğe göre sabit getiri ● a + b < 1 & ölçeğe göre azalan getiri Bu bilgiler doğrultusunda yalnızca I. öncüldeki ifade doğrudur. A B C D E 10. Cobb - Douglas tipi üretim fonksiyonunda ikame esneklik katsayısı 1’e eşittir. Orijine göre, dışbükey eş ürün eğrisini yansıtır ve uzun dönem üretim fonksiyonudur. Üretim fonksiyonu q = f(K,L) = A :Kb:La şeklinde ifade edilir. Cobb - Douglas tipi üretim fonksiyonu değişken oranlı üretim fonksiyonu olarak da adlandırılır. Ölçeğe göre getiri q = f(K,L) = A:Kb:La fonksiyonundan hareketle şu şekilde yorumlanır: ise m 0 A B C D E 12. A2 Q P = AVCmin eşitliğinin olduğu x noktası, firmanın kapanma noktasıdır. x noktasında firma değişken maliyetlerini karşılayabilecek durumdadır. Bu noktada firmanın üretim yaptığında ya da yapmadığında oluşacak zararı birbirine eşittir. Ancak firmanın üretime devam edip etmeyeceği kararı diğer faktörlere bağlıdır. A B C D E A1 AVC x Dolayısıyla iki malın mevcut olduğunun varsayıldığı bir ekonomide tüketicinin geliri ile malların fiyatları üç kat artarsa bütçe doğrusunda herhangi bir değişiklik olmaz. Y M PY MC AC Tüketici gelirindeki artış ya azalışlar bütçe doğrusunu paralel olarak sağa ya da sola kaydırır, malların fiyatında ortaya çıkan artış ya da azalışlar ise bütçe doğrusunun eğimini değiştirir. Ancak aynı oranda ve aynı anda hem fiyatların hem de gelirin değişmesi bütçe doğrusunun eğimini ve konumunu etkilemez. 9. P A B C D E Tam rekabet piyasasında atomisite, mobilite, homojen mal ve şeffaflık varsayımları geçerlidir. Atomisite koşulu, piyasadaki alıcı ve satıcı sayısının çok olmasını mobilite koşulu piyasaya giriş ve çıkışların önünde bir engel olmamasını, homojen mal koşulu üretilen malların homojen olduğunu ve şeffaflık koşulu ise üreticiler ve tüketicilerin tam bilgiye sahip olmasını ifade eder. 13. Monopson, iş gücü piyasasında emek talep eden bir tek firmanın bulunmasıdır. Diğer bir ifade ile monopsonun olduğu piyasada emek arz eden işçileri istihdam edecek tek bir firma vardır. Monopsoncu bir firmanın piyasadaki emek arz eğrisi pozitif eğimlidir. Bu durumda firmanın bir birim fazla emek istihdam etmesi bir önceki işçiye daha yüksek ücret ödemek zorunda olduğunu gösterir. Firma istihdam ettiği bütün işçilere aynı ücreti ödediği için son birim emeğe ödediği ücreti tüm işçilere uygulayacaktır. Bu sebeple son istihdam edilen işçinin marjinal maliyeti, ücret düzeyinden fazladır. Piyasaya giriş ve çıkışların serbest olmasını ifade eden mobilite varsayımına göre alıcılar ve satıcılar ekstra bir maliyete katlanmadan piyasaya kolaylıkla girip çıkabilirler. Bu durum ise tam rekabet piyasasında uzun dönemde normal kâr elde etmenin nedeni olarak açıklanır. A B C D E A B C D E 9 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 14. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 16. Monopol piyasasında talep eğrisi negatif eğimlidir. Monopolcü bir firma, talebin fiyat esnekliğinin birden büyük olduğu bölgede üretim yapar ve firma, malın fiyatını düşürerek toplam hasılatını artırır, talebin fiyat esnekliğinin birden küçük olduğu bölgede ise fiyatı yükselterek hasılatını artırabilir. Talebin fiyat esnekliğinin bire eşit olduğu noktada ise monopolcü firma toplam hasılatını maksimize eder. Böyle bir durumda talepteki yüzde artış, fiyattaki yüzde azalmaya eşit olduğundan toplam harcamayı da değiştirmez. Keynes’e göre, 1929 Büyük Bunalımı’nın temel nedeni, toplam talepte yaşanan yetersizliktir. Klasik Yaklaşımın varsaydığı, gibi ekonomi tam istihdamda değildir. Keynesyen Yaklaşıma göre ekonominin tam istihdamda olabilmesi için devlet müdahalesi gerekir. Keynesyen iktisat yaklaşımının varsayımlarından bazıları şunlardır: ● Ekonomide eksik istihdam koşulları geçerlidir. ● Ücretler ve fiyatlar yapışkandır. ● Say Yasası geçerli değildir. Diğer bir deyişle her arz kendi talebini yaratmaz. ● Paranın yansızlığı anlayışı reddedilmiştir. ● Ekonomide tasarruf - yatırım eşitliği her zaman söz konusu değildir. Keynes’e göre, tasarrufları belirleyen etken, gelir düzeyidir. ● Tüketim, harcanabilir kişisel reel gelire bağlıdır. ● Para sadece işlem amaçlı değil, ihtiyat güdüsüyle ve spekülasyon güdüsüyle de talep edilir. ● Ekonomi eksik istihdamda olduğu için toplam arz (AS) eğrisi yatay eksene paralel olur. A B C D E Ancak Keynes’e göre, devletin ekonomiye müdahale etmesi gerektiği için ekonomideki maliye politikasının etkisi, para politikasının etkisinden daha fazla olacaktır. 15. Toplam arz ve toplam talebin eşitlendiği noktada ekonomi dengededir. Denge düzeyi toplam arz eğrisi (AS) ile toplam talep eğrisinin (AD) kesiştiği noktada belirlenen fiyatlar genel düzeyi ile reel gelir düzeyinde oluşur. Toplam talep eğrisinde ve toplam arz eğrisinde yaşanan değişmeler sonucunda fiyatlar genel düzeyi ve reel gelir düzeyi değişir. AS1 P P1 ise m ya yın cılık A B C D E Para politikası çarpanı, Mali politika çarpanı, AS2 0 k 0 .h k 0 .b.k + h b → yatırımın faiz esnekliği k → para talebinin gelir esnekliği AD Y2 k0 : b k0 : b : k + h k0 → harcama çarpanı E2 Y1 Marjinal tüketim eğiliminin artması harcama çarpanının artmasına yol açar. IS - LM dengesinde, E1 P2 17. h → para talebinin faiz esnekliği Y Harcama çarpanının (k0) artması söz konusu iki politika çarpanını da arttıracaktır. Grafikte görüldüğü üzere toplam talep eğrisi (AD) sabitken toplam arz eğrisi (AS) sağa kaydığında fiyatlar genel düzeyi (P) düşerken reel gelir düzeyi (Y) artar. A B C D E A B C D E 10 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5 18. 20 17- K P S S /A B 21. Marjinal tüketim eğilimi, harcanabilir gelirdeki değişimin tüketiminde yarattığı değişimi ifade eder. Bu durumda harcanabilir gelirde 50 birimlik artışın tüketimde yaratacağı değişim şu şekilde olur: MPC = dC dC & 0, 80 = & dC = 40 dYd 50 LM eğrisi para piyasasının dengeye geldiği faiz-hasıla bileşiminin geometrik yeridir. Eğri üzerindeki her noktada, para piyasası dengededir. Faizler ile hasıla arasında doğru yönlü ilişki olduğu için de LM eğrisi pozitif eğimlidir. Eğimi h/k şeklindedir. h: para talebinin faize duyarlılığı Sonuçta harcanabilir gelirde görülen 50 birimlik artış tüketimde 40 birimlik artışa neden olacaktır. Bu durumda yeni tüketim düzeyi, C = 120 + 40 & C = 160 olur. k: para talebinin gelire duyarlılığı Yani LM eğrisi para talebinin gelire duyarlılığına ve para talebinin faize duyarlılığına bağlı olarak dikleşir veya yatıklaşır. A B C D E Para talebinin gelire duyarlılığı ne kadar fazla ise LM eğrisi o kadar dik olur. 19. Para talebinin faize duyarlılığı ne kadar azsa LM eğrisi o kadar dik olur. İçsel para arzı teorisine göre, piyasa faiz oranlarında gerçekleşecek artış serbest rezerv oranı ve nakit tercih oranını düşürecektir. Para Çarpanı: A B C D E 1 rDD + e + c + t : TD 22. rDD → vadesiz mevduat zorunlu rezerv oranı e → serbest rezerv oranı c → nakit tercih oranı Faiz oranı ve reel gelir bileşimlerinin geometrik yerini gösteren BP eğrisi ödemeler bilançosunun dengede olduğunu ifade eder. Ödemeler bilançosu eğrisinin (BP) üzerinde yer alan her noktada ödemeler bilançosu dengededir ve ülke içi faiz oranları ülke dışı faiz oranlarına eşittir. P BP rTD → vadeli mevduat zorunlu rezerv oranı Bu durumda serbest rezerv ve nakit tercih oranının azalması para çarpanını dolayısıyla da para arzını arttıracaktır. A B 0 ise m A B C D E ya yın cılık t → vadeli mevduat oranı 20. BP eğrisinin solundaki bölgede ödemeler dengesi fazlası vardır. Bu bölgede, ülke içi faiz oranları ülke dışı faiz oranlarından büyüktür ve döviz talebi döviz arzından küçüktür. BP eğrisinin sağındaki bölgede ödemeler dengesi açığı vardır. Bu bölgede, ülke içi faiz oranları ülke dışı faiz oranlarından küçüktür ve döviz talebi döviz arzından fazladır. Basit Keynesyen Modeli Gelir-Harcama Modeli olarak da ifade edilir. Modelde; ● Amortisman, dolaylı vergiler, sosyal güvenlik kesintileri, sübvansiyonlar, kurumlar vergisi sıfır olarak varsayılır. ● Ekonomideki fi yat düzeyi ile faiz oranı sabittir. ● Para arzı dışsaldır yani sabittir. Y A B C D E 23. Basit Keynesyen Model’e göre gelir düzeyinde ortaya çıkan bir artış ile para talebi arasında pozitif yönlü ilişki mevcuttur. Bu nedenle gelir düzeyindeki bir artış para talebini artırır. Para arzı ise modelde dışsal kabul edildiği için para talebinde yaşanan bir artış faiz oranlarını yükseltir ancak faiz oranları ile yatırım arasında negatif yönlü ilişki olması sebebiyle yatırımlar azalır. Sonuç olarak gelir düzeyindeki bir artış para arzını değiştirmez, para talebini artırır. Yaşam Boyu Gelir Hipotezi 1950’lerde F. Modigliani, A. Ando ve R. Brumberg tarafından geliştirilmiş mikro temelli yaklaşımdır. Buna göre, ortaya çıkacak değişmelerin tüketim harcamaları üzerindeki etkisini yok etmek amacıyla yüksek gelir elde ettiklerinde bunu tasarruf ederler. Emeklilik dönemlerinde gelirleri azaldığında tüketimlerini söz konusu tasarrufları ile finanse ederler. Bireyler gelirlerinde bir azalma olduğunda ise tüketimlerini kısmak yerine tasarrufları azaltmayı seçerler. A B C D E A B C D E 11 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 24. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 27. Üretim faktörlerinin yani emek, sermaye, toprak ve girişimcinin kullanılması sonucu elde edilen gelirler toplamı milli geliri oluşturur. Millî Gelir (MG) = Ücret + Faiz + Rant + Kâr Para piyasaları, vadesinin bir yıldan az olduğu parasal fonların arz ve talebinin oluştuğu piyasalardır. Bireyler ya da finansal kuruluşlar kısa süreli ya da günlük ihtiyaçları için para piyasalarını kullanırlar. Para piyasalarının taşıdığı genel özellikleri şu şekildedir: Millî gelir şu şekilde de hesaplanır: MG = SMH – Dolaylı Vergiler + Sübvansiyonlar Safi millî hasıla (SMH) gerçek üretim gücünü gösterir ve GSMH’den amortismanların çıkarılması ile hesaplanır. SMH = GSMH – Amortismanlar Yukarıdaki bilgilerden anlaşılacağı üzere safi milli hasıladan dolaylı vergilerin düşülmesi ile millî gelire ulaşılır. ● Likiditesi yüksektir. ● Kısa vadelidir. ● Risk düşüktür. ● Paraya çevrilme maliyetleri düşüktür. ● Fiyat dalgalanması azdır. A B C D E A B C D E 25. Klasik Miktar Teorisi, Irving Fisher tarafından ortaya atılmıştır. Miktar kuramı M:V = P:Y şeklinde ifade edilir ve para miktarındaki değişmenin fiyatlar genel düzeyini aynı yönde ve aynı oranda değiştireceğini açıklar. 28. Klasik Miktar Teorisi’nin varsayımlarından bazıları şunlardır: ● Para talebinin faiz esnekliği 0’a eşittir. ● Paranın dolaşım hızı sabittir. ● Fiyatlar ve ücretler esnektir. ● Para talebi gelirin bir fonksiyonudur. ● Para işlem ve ihtiyaç amacıyla talep edilmektedir. Bu bilgiler doğrultusunda Klasik Miktar Kuramı’na göre, para talebinin faize esnekliğinin 1’e eşit olduğunun ifade edildiği B seçeneği yanlıştır. A B C D E ya yın cılık Para talebinin gelir esnekliği 1’e eşittir. 29. ise m ● Teklif eğrileri, bir ülkenin belli bir miktar ithal malı karşılığı belli bir miktar ithal malı karşılığı önerdiği iharç malı miktarını gösterir. Alıcılar ile satıcıların varlıkların alım satımını yapmak için toplandıkları örgütlü piyasaya borsa adı verilir ve ekonomik varlıklar birincil ve ikincil piyasa olarak incelenir. Birincil piyasalar devletler veya şirketler tarafından çıkarılmış olan menkul kıymetlerin ilk alıcılara satıldığı piyasalar, ikincil piyasalar daha önceden çıkarılmış olan menkul kıymetlerin alınıp satıldığı piyasalar olarak tanımlanır. Ayrıca borsada işlem altına alınacak ekonomik varlıkların belli standartlara ayrılabilmesi, homojen olması ve çok miktarlar sağlanabilmesi gereklidir. A B C D E A B C D E 26. Döviz kuru hedeflemesi döviz kurunu hedeflenen seviyede tutmak amacıyla döviz alım satımının yapıldığı bir uygulamadır ve dolarizasyon ve para kurulu şeklinde yapılır. 30. Döviz kuru hedeflemesinin ekonomi üzerinde yarattığı avantajlar şunlardır: ● Kolay anlaşılabilir nitelikte bir uygulamadır. ● Dış ticarette konusu olan malların fiyat belirsizliği ortadan kalkar. İthal ikameci sanayileşme stratejisi ithalatın toplam arz içindeki oranının azaltılması ve yerli üretimin ön plana çıkması için uygulanır. İthal ikameci sanayileşme stratejisi doğrultusunda uygulanan politikalardan bazıları şunlardır: ● Gümrük tarifeleri ve kotalar yüksek oranda uygulanır. ● Ulusal paranın aşırı değerlenmesi politikası uygulanır. ● Enflasyon kontrol altında tutulur. ● Faiz oranları, piyasa faiz oranlarından düşük tutulur. ● Zaman tutarsızlığı sorunu ortadan kalkar. ● Kambiyo denetimi uygulanır. ● Fiyatları, devlet kuruluşları belirler. ● Vergi gelirleri çoğunlukla dolaylı vergilerden elde edilir. Ancak döviz kuru hedeflemesinde merkez bankasının açıklığı ve hesap verilebilirliği artmaz aksine azalır. Aynı zamanda döviz kuru hedeflemesinde ekonomi spekülatif hamlelere maruz kaldığı için finansal kriz yaşanma riski artar. Dolayısıyla döviz kuru hedeflemesi ile ilgili yalnızca III. öncül doğrudur. İthal ikameci sanayileşme stratejisinde döviz kuru serbest belirlenmez yani kambiyo denetimi uygulanır. A B C D E A B C D E 12 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5 31. 20 17- K P S S /A B 34. Üretim hacminde yaşanan değişmeler ile maliyetler arasındaki ilişkiler sabit maliyetler, azalan maliyetler ve artan maliyetler şeklinde açıklanmıştır. Üretim faktörlerinin birbiri yerine tam ikame edilebilir olması sonucunda ortaya çıkan ve bir endüstriden diğer bir endüstriye aktarılan kaynakların, aynı oranda verimli olmaları durumu üretimde sabit maliyetleri diğer bir ifade ile sabit verimi ifade eder. Gelişmiş ülkelerden transfer edilen teknoloji ile az gelişmiş ülkelerin sosyal yeteneği daha etkin bir şekilde kullanabilecek seviyeye ulaşmasını açıklayan kalkınma modeli Abramovitz’in Yakalama Modeli’dir. Yakalama Modeli’ne göre, teknoloji yönünden ne kadar geri kalmış bir ülke o kadar çok kalkınma potansiyeline sahiptir. Abramovitz’in geliştirdiği modelde esas önemli olan sosyal yetenek olgusudur. Teknoloji açısından geri kalmış bir ülke, gelişmiş ülkelerden teknolojiyi transfer ettikten sonra sosyal yeteneğini etkin bir şekilde kullanabilecek düzeye ulaşarak gelişmiş ülkeleri yakalama potansiyeline sahiptir. Artan maliyetler diğer bir ifade ile azalan verim, bir kesimden diğerine aktarılan her yeni kaynağın, üretime bir öncekinden daha az fayda sağlamasını ifade eder. Üretimdeki artan maliyetlerin sonucunda ise ekonomide eksik uzmanlaşma ortaya çıkar. A B C D E Azalan maliyetler diğer bir ifade ile artan verim ise bir kesimden diğerine aktarılan her yeni kaynağın üretime bir öncekinden daha fazla fayda sağlaması olarak açıklanır. A B C D E ● s = marjinal tasarruf eğilimi ● c = marjinal tüketim eğilimi ● m = marjinal ithalat eğilimi Dışa açık bir ekonomide dış ticaret çarpanı 2 ve marjinal tasarruf eğilimi 0,40 ise dış ticaret çarpanı formülünde yerine yazıldığında 35. İç maliyet farklılıklarının nedenlerini açıklamak için Faktör Donatım Teorisi diğer adı ile Heckscher - Ohlin Modeli ortaya çıkmıştır. Faktör Donatımı modelinde geçerli olan varsayımlardan bazıları şunlardır: ya yın cılık Dış ticaret çarpanı yurt içi talepte yaşanan artışın uluslararası ticaret üzerindeki etkisini gösterir. Denge düzeyinin Y = C + I + G + NX şeklinde gösterildiği dışa açık bir ekonomide dış ticaret çarpanı 1/(s + m) oranına eşittir. Aynı zamanda marjinal tasarruf eğilimi ile marjinal tüketim eğiliminin toplamı 1’e eşittir. (c + s = 1) ise m 32. 1 =2 0, 40 + m 0, 8 + 2 : m = 1 ● İki mal ve ekonomi vardır. ● Emek ve sermaye homojendir. ● Ekonomide tam rekabet koşulları geçerlidir. ● Ekonomi tam istihdamdadır. ● Serbest ticaret şartları geçerlidir. ● Ülkelerdeki faktör donanımları birbirinden farklıdır. ● Malların faktör yoğunlukları emek yoğun ya da sermaye yoğun olmak üzere farklılık gösterir. ● Ölçeğe göre sabit getiri koşulları geçerlidir. ● Ülkelerin talep koşulları benzer kabul edilmiştir. A B C D E m = 0, 1 olarak bulunur. A B C D E 33. Solow (Neoklasik) Büyüme Modeli’ne göre emek ve sermaye tam tamamlayıcı değil, birbirlerinin yerine ikame edilebilirdir. Modelde Cobb-Douglas tipi üretim fonksiyonu kullanılır ve ölçeğe göre sabit getiri söz konusudur. Ölçeğe göre sabit getiri koşulunda üretim faktörlerinde yaşanan bir artış durumunda çıktı düzeyi de bu artış oranında artar. Y = f (K, L) şeklindeki gösterilen kapalı fonksiyona teknolojinin de ilave edilmesi halinde fonksiyon Y = Ka Lβ şeklinde olur. Solow Büyüme Modelinde ölçeğe göre sabit getiri geçerli olduğu için ise α + β = 1 kabul edilir. 36. Yapısalcı yaklaşıma göre az gelişmiş ülkelerin ihraç mallarına yönelen fiyat ve gelir esnekliklerinin düşük olması ve bu ürünler yerine kullanılabilen sentetik maddelerin geliştirilmesi nedeni ile dış ticaret hadleri az gelişmiş ülkeler aleyhine dönmektedir. A B C D E A B C D E 13 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 37. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 39. Ekonomide kamu sektörünün etkinliğinin azaltılıp özel sektörün etkinliğinin artırmasını amaç edinerek Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Dönemi’nde 24 Ocak 1980 Kararları uygulamaya konulmuştur. Türkiye ekonomisinde 24 Ocak 1980 Kararlarından sonra yaşanan önemli gelişmelerden bazıları şu şekilde özetlenebilir: Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi’nde ekonomideki özel sektörün etkinliğinin artırılması amacıyla 24 Ocak 1980 Kararları uygulanmaya başlanmıştır. Türkiye, uygulamaya konulan bu 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar Programı ile birlikte liberal dış ticaret politikası uygulamasına geçmiştir. Diğer bir ifade ile ihracata dayalı ve dışa açık politikalar uygulamıştır. A B C D E ● Kambiyo rejimi serbestleştirilmiştir. ● Sermaye Piyasası Kurulu oluşturulmuştur. ● Dış ticaret büyük ölçüde serbestleştirilmiştir. ● Serbest Bölgeler Kanunu yürürlüğe konmuştur. ● İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) faaliyete geçmiştir. ● Merkez Bankası açık piyasa işlemlerine başlamıştır. ● Sermaye hareketleri serbestleştirilmiştir. 38. Türkiye ekonomisinde, 2001 yılının şubat ayında yaşanan kriz neticesinde dalgalı kur rejimine geçilmiştir. Dalgalı kur sistemine geçilmesinin ardından ise Türk lirası, değer kaybetmiştir. Merkez Bankası, bunun sonucunda döviz kurunu ve enflasyonu kontrol altına almak amacıyla politikalar uygulamıştır. ise m ya yın cılık A B C D E 40. Enflasyonla Mücadele Programı’nın genel stratejileri arasında döviz kurunun nominal çapa olarak belirlenmesi yer almaktadır. Türkiye’de enflasyon hedeflemesine 2002’de başlanmıştır. A B C D E Şubat 2001 Krizi’nin Türkiye ekonomisi üzerinde yarattığı sonuçlardan bazıları şunlardır: ● Merkez Bankasının rezervleri tükenmiştir. ● Gecelik repo faizleri artmıştır. ● Türk lirası karşısında döviz değerlenmiştir. ● Dalgalı döviz kuru uygulamasına geçilmiştir. ● Borsada düşüş yaşanmıştır. ● Ülkeden sermaye çıkışı yaşanmıştır. Görüldüğü üzere Şubat 2001 Finansal Krizi sonucunda Merkez Bankasının rezervlerinde bir artış yaşanmamış, aksine rezervler tükenmiştir. A B C D E 14 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5 1. M A L İY E 3. Hangi kaynakların, ne kadar üretileceğini ve kimler için üretileceğine üretim faktörleri sahiplerinin karar verdiği ekonomik sisteme liberal ekonomik sistem denir. Kapitalist sistem ve piyasa ekonomisi sistemi adı da verilen liberal ekonomik sistemde, özel mülkiyet anlayışı hakim olup özel hukuk kurallarına dayalı sistem yapısı oluşturulmuştur. 20 17- K P S S /A B Geleneksel maliye yaklaşımları şunlardır: ● Kurumsal yakşalım ● Yapısal yaklaşım ● Değişim yaklaşımı ● Refah yaklaşımı ● Gelir yaklaşımı Ekonominin bireyci hatlarla örgütlenmesini ve iktisadi kararların bireyler tarafından alınmasını öngören bu sistemde devletin tek görevi, yurttaşların güvenliğini ve ekonomi dışı gereksinimlerini sağlamak olup daha fazlasına karışmamaktır. Kurumsal yaklaşımda devlet tarafından yürütülen faaliyetler, hukuki ve idari açıdan incelenir. A B C D E Değişim yaklaşımında vergi, fiyat olarak kabul görmekle birlikte kamu kesiminde optimal üretim seviyesinin tespitinin özel kesime benzer şekilde tespitini amaçlar. Yapısal yaklaşımda kamu faaliyetleri ile ilgili konular, iktisadi (ekonomik) açıdan incelenir. (örneğin kamu faaliyetlerinin kaynak dağılımına etkisi) Gelir yaklaşımında amaç, devlet tarafından gerçekleştirilen faaliyetlerin millî gelir üzerindeki etkilerinin görülmesidir. Söz konusu yaklaşım, fonksiyonel maliye olarak da isimlendirilmektedir. Refah yaklaşımında ise kamusal faaliyetler ile toplum refahının ne şekilde maksimumlaştırılması gerektiği incelenir. Diğer bir ifadeyle toplumu meydana getiren bireylerden herhangi birinin refahında bir azalma olmadan toplumsal refahı artırma anlamına gelen Pareto optimumunu amaçlar. ya yın cılık Çağdaş (Modern) yaklaşımlar ise şunlardır: Yerel yönetim birimlerinin önemli finansman araçlarından biri de merkezî yönetim birimleri tarafından yapılan yardımlardır. Merkezî teşkilat yapısı tarafından yapılan yardımların yerel harcamalar üzerindeki artış etkisine ise sinek kâğıdı etkisi adı verilir. Yapılan yardımlar, yerel idarelerin gelirlerini artıracak, dolayısıyla yerel nitelikli harcamalarda da artış görülecektir. Siyasi yaklaşım ● Hukuki yaklaşım ● İktisadi (Ekonomik) yaklaşım ● Psikolojik ve sosyolojik yaklaşım A B C D E ise m 2. ● 4. Üretimin herhangi bir biçimde finanse edileceği algısı ile vatandaşların bazı mal ve hizmetlerin finansmanına katılmak istememesi problemi, bedavacılık sorunu olarak adlandırılmaktadır. Söz konusu sorun ise tam kamusal bir diğer ifadeyle saf (pür) kamusal mallarda ortaya çıkmaktadır. Tam kamusal mallar, devlet tarafından üretilmesi teşkil eden, bölünebilirlik özelliğine sahip olmayan, fiyatlandırılamayan ve pazarlanması mümkün olmayan mal ve hizmetlerdir. Söz konusu mal ve hizmetlerin faydası bölünemediğinden bu mal ve hizmetler, üretilip topluma sunulduğunda tüm bireyler bu mal ve hizmetlerin faydasından ortak olarak yararlanır. Dolayısıyla toplumu oluşturan bireylerden hiçbiri söz konusu mal ve hizmetlerin faydasından mahrum bırakılamaz. Merkezî yönetim teşkilatının vergi indirimlerine gitmesi, toplumu oluşturan bireylerin gelirlerini aynı miktarda artıracak ve bu durum yerel nitelikli harcamalar üzerinde de artış şeklinde yansıyacaktır. Dolayısıyla merkezî yönetimden yapılan toplu transferler (yardımlar), merkezî yönetimin yaptığı vergi indirimlerinden daha fazla miktarda yerel harcamalara teşvik edecektir. A B C D E Adalet, diplomasi, millî savunma gibi hizmetlerden oluşan tam kamusal mal ve hizmetlerin üretimi için bir finansman gerekir. Ancak buna karşılık toplumu oluşturan bireyler, tam kamusal mal ve hizmetler için herhangi bir ödemede bulunmak istemeseler dahi kamusal mal ve hizmetlerin faydasından yararlanacaklarının farkındadırlar. A B C D E 15 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 5. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 7. Dışsallık bir üretici veya tüketici birimin bir üretim veya tüketim faaliyeti nedeniyle yine başka bir üretici veya tüketici birimin üretim veya tüketim faaliyetini olumlu ya da olumsuz bir şekilde etkilemesidir. Dolaylı olarak ilk defa Adam Smith, sistemli olarak ilk defa Knut Wicksell tarafından ele alınmıştır. Dışsallığın var olduğu durumlarda kaynak kullanımında etkinliğin bozulabilmesi mümkündür. Bu nedenle devletin toplumsal anlamda dışsallığın söz konusu olduğu mal ve hizmetlerin üretiminde bulunması veya bu mal ve hizmetlerin üretimini düzenlemesi gerekir. Bir üretim ya da tüketim faaliyetindeki ilave değişiklikten dolayı ekonomik birimlerin fayda veya maliyet fonksiyonlarındaki olumlu ya da olumsuz değişmelere marjinal dışsallıklar denir. Etki ihmal edilebilir derecede küçük boyutta ortaya çıkıyor ya da etki belli noktadan sonra ortaya çıkıyorsa inframarjinal dışsallık söz konusu olmaktadır. (∆G/G) / (∆Y/Y) > 1 Olumlu ya da olumsuz dışsallık, diğer ekonomik birimler üzerindeki etkilerini piyasa mekanizmasından geçerek gösterir. Örneğin bir tüketicinin A malına talebi, endüstride artan getiri varsa A malının ucuzlamasına neden olur. Bu malı kullanan bir tüketicinin bundan pozitif bir dışsallığı söz konusu olacaktır. Teknolojik dışsallık, üretim ya da fayda fonksiyonunda kaymalara neden olarak reel etkiler meydana getirirler. Örneğin A tüketicisinin otomobil kullanımı sonucu ortaya çıkan zehirli gazlar, B tüketicisinin faydasını azaltacaktır. Burada, teknolojik dışsallığın varlığı hâlinde tüketici ya da üreticiler maksimizasyon davranışlarında ayarlamalar yapacaklar, bu da fiyatlarda değişiklik ortaya çıkaracaktır. ∆G/G > ∆Y/Y olacaktır. A B C D E 8. Kamu harcamalarını görünüşte artıran sebepler şunlardır: ● Para ekonomisinin yaygınlaşması ● Bütçeleme usulünün değişmesi (safi usulden gayrisafi usule geçilmesi) ● Para değerinin düşmesi ● Ülke sınırlarının büyümesi ● Devletleştirme Çoğaltan etkisi de denilen kamu harcamalarının çarpan etkisi, hükûmetin kamu harcamalarını belirli bir düzeyde artırması sonucu millî gelir düzeyinin, yapılan kamu harcamaları tutarından daha fazla artmasıdır. Bu sebeple çarpan etkisi ile millî gelir seviyesi artacaktır. Kamu harcaması çarpanının formülü şu şekildedir: kg = 1 / (1 – c) c, marjinal tüketim eğilimidir. Dolayısıyla marjinal tüketim eğilimi arttıkça çarpanın değeri artacağından etkisi de artacaktır. Millî geliri arttırdığı için de ekonomide yarattığı etki daraltıcı değil, genişleticidir. ise m Toplumda yaşayan bireylere sunulan mal ve hizmetlerin kalitesinde ya da miktarında artış yaşanmamasına karşın kamu harcamalarında yaşanan artışa görünüşte artış denmektedir. ya yın cılık A B C D E 6. 1883 yılında yapmış olduğu incelemeler neticesinde kamu harcamalarındaki artışın sebebini, devlet faaliyetlerindeki sürekli artışa bağlayan ve bu nedenle kamu harcamalarındaki artışın süreklilik kazandığını ifade eden maliyeci Adolph Wagner’dir. Çalışmalarını ‘’Kamu Harcamalarının Artış Kanunu’’ adıyla destekleyen Wagner’e göre, toplumu oluşturan bireylerin sosyal yönden gelişimi engellenemeyeceğinden söz konusu gelişme ile kamu faaliyetleri artış göstermekte bu durum da harcamaları artırmaktadır. Ayrıca Wagner’e göre, kamu harcamalarının nispi artışının, milli gelirdeki nispi artışa oranı birden büyüktür. Diğer bir ifadeyle kamu harcamaları, millî gelirden daha hızlı yükselmektedir. Bu durum formülize edildiğinde A B C D E Ayni olarak gerçekleştirilen kamu hizmetlerine yapılan harcamaların, nakdi ödeme şeklinde yapılmaya başlanması ile topluma götürülen hizmetlerin kalitesinde artış olmamasına rağmen kamu harcamaları artış gösterecektir. 9. Bütçe hesaplarının safi usulle kaydedilmesi yapılan harcamalar ile toplanan gelirleri birbirinin arkasına gizlediğinden harcamalar devlet bütçesine doğrudan açık bir şekilde yansımaz. Bu sebeple gayrisafi usule geçilmiş, kamu gelirleri devlet hazinesinde toplanmış ve harcamaların tamamı aynı yerden gerçekleştirilerek bunların birbirine mahsubu yapılmaksızın bütçede olduğu gibi gösterilmesi sağlanmıştır. Bu durum da kamu harcamalarını görünüşte artırmıştır. Kamu harcamalarının belirli bir dönem içinde parasal olarak artmasına mutlak artış denir. Mutlak artışta dikkate alınan yalnızca nakdî artış olup diğer ekonomik göstergelerle ilişkisi ya da orantısı dikkate alınmamaktadır. Kamu harcamalarının parasal değil, diğer ekonomik göstergelere oranla artmasına ise göreli (nispi) artış denmektedir. Örneğin kamu harcamalarının nüfusa oranla artması gibi. Fiyatlar genel seviyesinde yaşanan sürekli artışlar (enflasyon) nedeniyle bireylere sunulan hizmetlerin nitelik ya da kalite yönünde artma olmamasına rağmen yapılan harcamalar para değerinde düşüş yaşanması sebebiyle arttığından görünüşte artış söz konusudur. Ülke sınırlarının genişlemesi ile hâlihazırda sunulan hizmetin kalitesini artırmamasına rağmen kamu harcamalarında artış görülecektir. Topluma sunulan kamu harcamalarındaki artış ile birlikte ekonomiye sunulan mal ve hizmetlerin miktar ve kalitesinde de artış yaşanıyorsa kamu harcamaları gerçekte artar. Tersi durumda ise yani topluma sunulan kamu harcamalarındaki artışa karşın ekonomiye sunulan mal ve hizmetin miktar ve kalitesinde herhangi bir artış görülmüyorsa kamu harcamaları görünüşte artar. A B C D E A B C D E 16 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5 10. 20 17- K P S S /A B 13. Piyasa ekonomisini başarısızlığa iten sebepleri tam rekabetin gerçekleşememesi ile içsel ve dışsal ekonomilere bağlayan neoklasik iktisadın savunucularına göre kamu harcamaları verimsizdir, enflasyonist baskıya neden olur. Neoklasik Yaklaşım’ın savunucularına göre, kamu harcamalarının, kamu gelirlerinden fazla olması yani bütçe açığının meydana gelmesi, ekonomide artan faiz ile enflasyonu beraberinde getirecektir. Bu sebeple bütçe açığı meydana getirilmemeli, kamu harcamalarının artışı önlenmelidir. Parafiskal gelirler ilgili kuruluşların finansmanını sağlamak amacıyla kullanılmakta olup devlet bütçesinde yer almamakta, kendi özel bütçeleri içerisinde yer almaktadır. Mamelek gelirleri olarak da adlandırılan mülk gelirleri ile patrimuan gelirler olarak da ifade edilen teşebbüs gelirleri, devletin bina, arazi, orman, maden gibi gayrimenkullerinden veya ticari ve mali girişimlerinden elde edilen gelirlerdir. A B C D E Devletin bazı taşınmazlarını satması veya kiraya vermesi sonucu elde ettiği gelirler mülk gelirleri iken bazı iktisadi işletmeleri işletmesi sonucu elde ettiği gelirler patrimuan gelirlerdir. KİT Bütçeleri Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulurlar. ● Kendi gelirleri ile giderlerini karşılarlar. ● 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun’a tabi değillerdir. ● Sayıştay denetimine tabilerdir. ● Bütçelerindeki gelir-gider açığı genel bütçeden yapılan transfer harcamaları ile karşılanmaktadır. ● Genel bütçe dışında, kendi bütçeleriyle yönetilirler. ● Açıkları, genel bütçeden yapılan transfer harcamasıyla finanse edilir. A B C D E 12. Vergi, kamu kudretine sahip toplulukların gerçekleştirdiği kamu hizmet ve faaliyetlerinin gerektirdiği giderleri karşılamak amacıyla esas olarak gerçek ve tüzel kişilerden herhangi bir yarar karşılığı olmaksızın mali güce oranla cebri olarak tahsil olunan gelirlerdir. Devalüasyon gelirleri ise döviz kurunun değer kazanması ya da millî paranın yabancı paralar karşısında değer kaybetmesi sonucu devletin sahibi olduğu döviz kaynaklarının millî para üzerinden değerinin artması sonucu elde edilen gelirdir. A B C D E 14. ya yın cılık ● Vergi sonrası sermaye değeri = Yıllık getiri (1 – Vergi oranı) / Piyasa faiz oranı Sermaye değeri = 12.000 / 0,08 = 150.000 TL Vergi sonrası sermaye değeri = 12.000 (1 – 0,15) / 0,08 = 127.500 TL Vergilerin genel özellikleri şu şekilde sıralanabilir: ● Devletin egemenlik gücüne göre alınır. (Cebrîdir.) ● Herhangi bir hizmet karşılığı olarak alınmaz. (Karşılıksızdır.) ● Parasal bir ödemedir. ● Ödeme gücüne göre alınır. ● Gerçek ve tüzel kişilerden alınır. ● Kesindir. ● Gelir, gider ve servet üzerinden alınır. Herhangi bir mal veya hak üzerine konulan vergi sebebiyle söz konusu mal ya da hakkın değerinin piyasa cari faiz oranına karşılık gelen miktarda azalmasına verginin amortismanı adı verilir. Sermaye değeri = Yıllık getiri / Piyasa faiz oranı ise m 11. Vergi benzeri gelirler olarak da isimlendirilen parafiskal gelirler, yalnızca kendi üyelerine hizmet sunan kuruluşların kendi üyelerinden prim, aidat adı altında topladıkları bedellerdir. Dolayısıyla vergi sonrası sermaye değeri düşmüştür. A B C D E 15. Mali anestezi, vergi mükelleflerinin ödemiş oldukları verginin farkına varılmadan ödenmesidir. Bu sebeple mali anestezi etkisi yüksek vergilerde verginin yatırım, tüketim ve tasarruf gibi iktisadi davranışlar daha az etkilenir. Dolaysız vergilerde söz konusu etkinin düşük olması sebebiyle kişiler, bu tip vergilerde yapılacak değişikliklere hızlı tepki verirler. Vergilere karşı olan bu aşırı duyarlılığa ise vergi alerjisi adı verilir. Bir ülkede vergi oranlarının yüksek dolayısıyla vergi yükünün fazla olması, vergi yükü dağılımında adaletsizliklerin olması ve sık değiştirilen bir vergi sisteminin olması vergi alerjisine sebep olan unsurlardandır. Cari işlemler açığının ise vergi alerjisi üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Belirli bir hizmet taahhüdü karşılığı alınması ise verginin özellikleri arasında yer almamaktadır. Devlet vergi tahsil ederken kişilere sunacağı hizmeti belirtmek ve kişiye özel ayrıcalık tanımak gibi bir özelliğe sahip olmadığından B seçeneğindeki ifade hatalıdır. A B C D E A B C D E 17 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 16. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 19. Verginin gelir etkisi, vergi yükü nedeniyle geliri azalan bir bireyin söz konusu azalmayı bertaraf etmek için daha fazla çalışma arzusunda olmasıdır. Verginin ikame etkisi ise verginin yaratmış olduğu baskı ve yükün kişilerin daha az çalışıp daha fazla boş zaman talep etmelerine neden olmasıdır. Musgrave tarafından ileri sürülen ve maliye politikasının yarattığı cari mali etkinin ölçümüne yönelik bir araç olan mali kaldıraç, maliye politikasının dönemsel hareketler üzerindeki etkisini değerlendirmek amacıyla kullanılmakta olup şu şekilde formüle edilir: MK = (ΔG – ΔT):k İkame etkisinde vergi yükünde meydana gelen artışın, fiyatı düşen boş zamanı, pahalıya gelen çalışma süresi ile değiştirme eğilimi mevcuttur. Artan oranlı tarife yapılarında, marjinal vergi oranı ortalama vergi oranlarından büyük olduğundan ikame etkisi daha baskındır. MK: Mali kaldıraç etkisi ΔG: Kamu harcamalarındaki değişim ΔT: Vergilerdeki değişim k: Maliye politikası çarpanı A B C D E 24 = (132 – 124):k 17. 24 = 8:k Bireylerin ödeme gücüne göre vergilemede, kamu mal ve hizmetlerinden elde ettikleri faydadan daha fazla vergi ödemlerine mali sömürü, elde ettikleri faydadan daha az vergi ödemelerine mali rant denir. Diğer bir ifadeyle, toplumun belirli bir kesimi, kamu hizmetinden daha fazla faydalanıyor ve daha az vergi ödüyorsa mali rant, diğer kesimi kamu hizmetinden daha az yararlanıyor ve daha fazla vergi ödüyorsa mali sömürü söz konusudur. Pareto optimalitesinin gerçekleşebilmesi için her ikisinin de olmaması gerekmektedir. k = 3 olur. A B C D E 20. Tahvil sahiplerine sağlanan birincil çıkarlar şunlardır: ● Başabaştan ihraç ● Başabaşın altında ihraç ● Primli ihraç ● Piyangolu (ikramiyeli) ihraç ● Vergisel avantaj A B C D E ise m 18. ya yın cılık A B C D E En önemli temsilcilerinin J Quesnay ve Turgot’un olduğu Fizyokrasi Yaklaşımı, 18. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkmış bir akımdır. Devlet müdahaleciliğine karşı çıkan ve doğal düzenin varlığına inanan bu yaklaşımda minimal devlet anlayışı hâkimdir. Devlet borçlanmasına karşı çıkan fizyokratlar, tarım sektörünün ekonominin temel taşı olduğunu ileri sürmüş ve tarımdan alınacak tek vergili sistemi kabul etmişlerdir. 21. Tahvil sahiplerine sağlanan ikincil çıkarlar şunlardır: ● Vadesi gelmeden tahvilin paraya çevrilebilmesi ● Tahvillerin hacze konu olmaması ● Tahvillerle vergi borcunun ödenebilmesi ● Tahvillerin kamu ihalelerinde teminat olarak kullanılabilmesi ● Tahvillerin reeskonta kabul edileceğine veya karşılığında avans verileceğine garanti vermesi Borç yönetimi, borçların miktarında ve bileşiminde devlet tarafından yapılan değişikliklerdir. Devlet borcunun alınmasından ödenmesine kadar tüm işlemler borç yönetimini ifade eder. Borç yönetiminin amaçları şu şekilde sıralanabilir: ● Devletin finansal pazarlara girmesinin sağlanması ● Borçlanma maliyetinin düşürülmesi ● Hükûmetin borçlanması sırasında piyasa kaynaklı etkilerin minimize edilmesi Tasarruf sahiplerine sağlanan garantiler ise şunlardır: ● Fırsat yakalandığında borç yükünün hafifletilmesi ● Konversiyona başvurmama garantisi ● Borçlanma araçlarının çeşitliliğinin sağlanması ● Erken ödeme yapmama garantisi ● Dengeli bir vade yapısının oluşturulması ● Borçlanma senedinin değerini koruma garantisi ● En ziyade müsaadeye mazhar alacak garantisi ● Tahvil piyasalarının sağlıklı gelişimine destek verilmesi ● Enflasyona karşı garanti ● Kişi ve kurumların tasarrufa teşvik edilmesi ● Para ve borçlanma programının koordinasyonunun sağlanması Tahvillerin hacze konu olmaması garantiler arasında değil, ikincil çıkarlar arasında yer almaktadır. A B C D E A B C D E 18 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5 22. 20 17- K P S S /A B 25. Daimî ya da süresiz borçlanma olarak da ifade edilen devamlı borçlar, hükûmetin vadeye bağlamadığı ve belirli bir süre ödeme taahhüdüne girmediği borçlanma türüdür. Söz konusu borçlanma türünde borcun geri ödenme zamanı ile ödeme şeklini tek taraflı olarak kamu otoritesi belirlemektedir. Borç veren tasarruf eğilimi yüksek tahvil sahipleri, anaparayı isteme hakkına sahip değilken yalnızca faiz gelirlerini talep edebilme hakkına sahiptirler. Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında denetimin sağlanması amacıyla kamuoyu zamanında bilgilendirilir. Bu amaçla; ● görev, yetki ve sorumlulukların açık olarak tanımlanması, ● hükûmet politikaları, kalkınma planları, yıllık programlar, stratejik planlar ile bütçelerin hazırlanması, yetkili organlarda görüşülmesi, uygulanması ve uygulama sonuçları ile raporların kamuoyuna açık ve ulaşılabilir olması, ● genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından sağlanan teşvik ve desteklemelerin bir yılı geçmemek üzere belirli dönemler itibarıyla kamuoyuna açıklanması, ● kamu hesaplarının standart bir muhasebe sistemi ve genel kabul görmüş muhasebe prensiplerine uygun bir muhasebe düzenine göre oluşturulması A B C D E 23. Birincil bütçe dengesi, faiz dışı kamu harcamalarının kamu gelirlerinden farkıdır. Bu durum formülize edildiğinde BBD = T – (G – F) zorunludur. Bu formülde “T” vergileri, “G” kamu harcamalarını, “F” ise devletin faiz ödemelerini ifade eder. Mali saydamlığın sağlanması için gerekli düzenlemelerin yapılması ve önlemlerin alınmasından kamu idareleri sorumlu olup bu hususlar Maliye Bakanlığınca izlenir. Buna göre A B C D E BBD = –20 çıkar. Bu aynı zamanda birincil bütçe açığının olduğunu ortaya koyar. Elde edilen değerin sıfırdan büyük olması halinde birincil bütçe fazlası, sıfıra eşit olması hâlinde ise birincil bütçe dengesi söz konusu olur. ise m A B C D E ya yın cılık BBD = 240 – (380 – 120) 26. Türkiye Büyük Millet Meclisi, merkezî yönetim bütçe kanununun uygulama sonuçlarını onama yetkisini kesin hesap kanunuyla kullanır. Kesin hesap kanunu tasarısı, muhasebe kayıtları dikkate alınarak, merkezî yönetim bütçe kanununun şekline uygun olarak Maliye Bakanlığınca hazırlanır. Bu tasarı, bir yıllık uygulama sonuçlarını karşılaştırmalı olarak gösteren değerlendirmeleri içeren gerekçesiyle birlikte izleyen mali yılın hHaziran ayı sonuna kadar Bakanlar Kurulunca Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur ve bir örneği Sayıştaya gönderilir. Kesin hesap kanun tasarısının ekinde 24. Zorunlu nedenlerle merkezî yönetim bütçe kanununun süresinde yürürlüğe konulamaması hâlinde, geçici bütçe kanunu çıkarılır. Geçici bütçe ödenekleri, bir önceki yıl bütçe başlangıç ödeneklerinin belirli bir oranı esas alınarak belirlenir. Geçici bütçe uygulaması altı ayı geçemez. Cari yıl bütçesinin yürürlüğe girmesiyle geçici bütçe uygulaması sona erer ve o tarihe kadar yapılan harcamalar ve girişilen yüklenmeler ile tahsil olunan gelirler cari yıl bütçesine dâhil edilir. Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerindeki ödeneklerin yetersiz kalması hâlinde veya öngörülmeyen hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, karşılığı gelir gösterilmek kaydıyla, kanunla ek bütçe yapılabilir. ● genel mizan, ● bütçe gelirleri kesin hesap cetveli ve açıklaması, ● bütçe giderleri kesin hesap cetvelleri ve açıklaması, ● bütçe gelir ve giderlerinin iller ve idareler itibarıyla dağılımı, ● devlet borçları ve Hazine garantilerine ilişkin cetveller, ● yılı içerisinde silinen kamu alacakları cetveli, ● mal yönetim hesabı icmal cetvelleri, ● maliye Bakanlığı tarafından gerekli görülen diğer belgeler yer alır. A B C D E Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri bütçelerinin kesin hesabının düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir. A B C D E 19 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 28. Maliye Bakanlığına bağlı İç Denetim Koordinasyon Kurulu, yedi üyeden oluşur. Üyelerden biri Başbakan’ın, biri Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın, biri Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın, biri İçişleri Bakanı’nın, başkanı dâhil üçü Maliye Bakanının önerisi üzerine beş yıl süre ile Bakanlar Kurulu tarafından atanır. Maliye Bakanı tarafından önerilecek adaylardan birinin ekonomi, maliye, muhasebe, işletme alanlarından birinde doktora derecesine sahip öğretim üyeleri arasından olması şartı aranır. Üyeler, bu sürenin sonunda yeniden atanabilirler. İç Denetim Koordinasyon Kurulu, kamu idarelerinin iç denetim sistemlerini izlemek, bağımsız ve tarafsız bir organ olarak hizmet vermek üzere aşağıdaki görevleri yürütür: İç denetime ilişkin denetim ve raporlama standartlarını belirlemek, denetim rehberlerini hazırlamak ve geliştirmek uluslararası uygulamalar ve denetim standartlarıyla uyumlu risk değerlendirme yöntemlerini geliştirmek ● Kamu idarelerinin denetim birimleri ile iş birliğini sağlamak ● Yolsuzluk veya usulsüzlüklerin ortadan kaldırılması için gerekli önlemlerin alınması konusunda önerilerde bulunmak risk içeren alanlarda iç denetçilere program dışı özel denetim yaptırılması için kamu idarelerine önerilerde bulunmak ● İç denetçilerin eğitim programlarını düzenlemek ● İç denetçiler ile üst yöneticiler arasında görüş ayrılığı bulunması hâlinde anlaşmazlığın giderilmesine yardımcı olmak ● İdarelerin iç denetim raporlarını değerlendirerek sonuçlarını konsolide etmek suretiyle yıllık rapor hâlinde Maliye Bakanına sunmak ve kamuoyuna açıklamak ● İşlem hacimleri ve personel sayıları dikkate alınmak suretiyle idareler ile ilçe ve belde belediyeleri için iç denetçi atanıp atanmayacağına karar vermek ● İç denetçilerin atanmasına ilişkin diğer usulleri belirlemek ● İç denetçilerin uyacakları etik kuralları belirlemek ● Kalite güvence ve geliştirme programını düzenlemek ve iç denetim birimlerini bu kapsamda değerlendirmek A B C D E ya yın cılık ● Maliye Bakanlığı, merkezî yönetim bütçe kanunu tasarısının hazırlanmasından ve bu amaçla ilgili kamu idareleri arasında koordinasyonun sağlanmasından sorumludur. Merkezî yönetim bütçesinin hazırlanma süreci, Bakanlar Kurulunun en geç eylül ayının ilk haftası sonuna kadar toplanarak kalkınma planları, stratejik planlar ve genel ekonomik koşulların gerekleri doğrultusunda makro politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri de kapsayacak şekilde Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan orta vadeli programı kabul etmesiyle başlar. Orta vadeli program, aynı süre içinde Resmî Gazete’de yayımlanır. Orta vadeli program ile uyumlu olmak üzere, gelecek üç yıla ilişkin toplam gelir ve gider tahminleri ile birlikte hedef açık ve borçlanma durumu ile kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içeren ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan orta vadeli mali plan, en geç eylül ayının onbeşine kadar Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanır ve Resmî Gazete’de yayımlanır. ise m 27. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 Harcama birimleri tarafından hazırlanan birim faaliyet raporlarını da esas alarak idarenin faaliyet raporunu hazırlamak ise mali hizmetler biriminin görevleri arasında yer almaktadır. A B C D E 29. Örtülü ödenek; kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri ile devlet itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili devlet ve hükümet icapları için kullanılmak üzere Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık bütçelerine konulan ödenektir. Kanunlarla verilen görevlerin gerektirdiği istihbarat hizmetlerini yürüten diğer kamu idarelerinin bütçelerine de örtülü ödenek konulabilir. Örtülü ödenek, bu amaçlar dışında ve Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın ve ailelerinin kişisel harcamaları ile siyasi partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında kullanılamaz. İlgili yılda bu amaçla tahsis edilen ödenekler toplamı, genel bütçe başlangıç ödenekleri toplamının binde beşini geçemez. Başbakanlık ve diğer ilgili idare bütçelerinde yer alan örtülü ödeneklerin kullanılma yeri, giderin kimin tarafından yapılacağı, hesapların tutulma ve kapatılma yöntemi, gideri yapanın değişmesi halinde yeni yetkiliye hangi belgelerin aktarılacağı Başbakan tarafından belirlenir. Örtülü ödeneklere ilişkin giderler Başbakan, Maliye Bakanı ve ilgili Bakan tarafından imzalanan kararname esaslarına göre gerçekleştirilir ve ödenir. A B C D E 20 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5 30. 20 17- K P S S /A B 33. Bir ekonomide aynı anda hem işsizlik hem de enflasyon yaşanması durumuna stagflasyon adı verilir. Yüksek enflasyon oranı ile kullanılamayan üretim kapasitesi ve yetersiz büyümenin birarada yaşandığı stagflasyonda ciddi bir ikilem yaşanmaktadır. Çünkü yüksek enflasyonu dindirebilmek için daraltıcı politikaların uygulanması gerekirken işsizliğin, yetersiz büyümenin giderilebilmesi için genişletici politikalrın uygulanması gerekmektedir. Bu sebeple stagflasyonun yaşandığı bir ekonomide karma politikalar etkili olacaktır. Stagflasyonla mücadelede kullanılacak yöntemler şu şekilde sıralanabilir: ● Gelirler politikası ● Vergi temelli gelir politikası ● İndeksleme ● Üretim teşvikleri ve toplam arz Reel kamu harcaması katsayısı formülü, 1/(1 – c) dir. Buna göre 1/(1 – 0,80) işleminden harcama çarpanı katsayısı 5 çıkar. Millî gelir ise (5 • 8.000) = 45.000 birim artar. Vergi çarpanı –c / (1 – c) formülüyle bulunduğuna göre -0,80/(1 – 0,80) işleminden sonuç –4 çıkar. Millî gelir ise (–4 • 5.000) = –20.000 birim azalacaktır. Reel kamu harcamaları millî geliri 45.000 birim artırdığına, genel vergiler ise millî geliri 20.000 birim azalttığına göre (45.000- 20.000) = 25.000 birimlik millî gelirde artış olacaktır. Bunlardan gelirler politikası, ücret ve fiyatların oluşum sürecine doğrudan müdahale edilmesi suretiyle gerçekleştirilmektedir. Kamu harcamaları ve kamu gelirlerini sabit tutarak toplam talebi azaltmadan ekonomide meydana gelen enflasyonu dindirmeye yönelik önlem alınmasını ifade eden gelirler politikası ile artan ücret ve fiyatları azaltmak için firma ve sendikaları ikna etmek ve kabul edilebilir ücret ve fiyat artışları geliştirmek ya da ücret ve fiyatları dondurmak şeklinde önlemler alınmaktadır. A B C D E 34. Kamu harcamalarının, kamu gelirlerinden daha fazla olması anlamına gelen bütçe açığı ekonomi üzerinde genişletici, kamu gelirlerinin, kamu harcamalarından fazla olması anlamaına gelen bütçe fazlası ise ekonomi üzerinde daraltıcı etkiye sahiptir. Denk bütçe varsayımında yapılan eşit oranlı kamu harcamaları ve kamu gelirlerindeki artış ise bütçe açığı ya da bütçe fazlasına neden olmayacak ancak ekonomide genişletici etki yaratacaktır. Bu sebeple tam istihdam bütçe fazlası kavramı ortaya çıkmıştır. Ekonomisi büyüyen bir ülkede, vergi politikalarında herhangi bir değişim olmasa dahi verginin negatif çarpan etkisi nedeniyle otomatik artışlar, ters etki göstererek ekonominin büyümesini engelleyerek aşırı istikrara götürür. Tam istihdam bütçe fazlası sebebiyle meydana gelen bu daralma ise mali sürüklenme olarak adlandırılır. ise m Gelir dağılımında adaletsizliği ölçmede kullanılan Gini Katsayısı, Lorenz Eğrisi ile 45 derecelik doğru arasında kalan alanın hipotenüsünün, dik üçgen alanına olan oranı ile elde edilmektedir. (Dolayısıyla Lorenz Eğrisi yardımıyla elde edilmektedir.) Gini Katsayısı sıfır ile bir arasında değerler almaktadır. Katsayının sıfıra yaklaşması ile gelir dağılımda adalet artarken bire yaklaşması ile gelir dağılımında adalet bozulur. Mutlak eşitlik doğrusu ile Lorenz Eğrisi uzaklaştıkça eşitsizlik artarken yakınlaştıkça eşitsizlik azalacaktır. Dolayısıyla bu durumun tersini ifade eden seçenek hatalıdır. ya yın cılık A B C D E 31. Marjinal tasarruf eğilimi 0,20 ise marjinal tüketim eğilimi c + s = 1 ‘den 0,80 olarak elde edilir. A B C D E A B C D E 32. Otomatik stabilizatör, dışarıdan herhangi bir müdahaleye gerek duyulmaksızın ekonomik sistemin içindeki bazı vasıtaların kendiliğinden harekete geçerek iktisadi hayatta gözlemlenen aksaklıkları ve düzensizlikleri azaltmaya ya da iktisadi hayatı dengelemeye yarayan araçlardır. 35. Bir vergi sisteminin otomatik stabilizatörlük gücü, vergilerin yapısına ve teknik özelliklerine bağlıdır. Buna göre, verginin otomatik stabilitazörlük gücünü artıran özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz: En önemli temsilcisinin Milton Friedman olduğu Monetarist Yaklaşım’a göre ekonomide meydana gelen istikrarsızlıkların nedeni, yanlış uygulanan para politikalarıdır. Ekonomide doğal işsizliğin bulunduğunu ileri süren yaklaşımın savunucularına göre, uzun dönem Phillips eğrisi diktir ve para arzı sabit orana göre artırılmalıdır. Bu anlamda para arzı önem arz etmektedir. ● Genel bir vergi olmalı ve her kazancı vergilemelidir. ● Artan oranlı tarifeye sahip olmalıdır. ● Gelir vergisinde kayıp ve kaçakçılık olmamalıdır. ● Vergi stopaj usulüne göre alınmalı, götürü usulle tahsil edilmemelidir. ● Şahsi gelir vergisi mükelleflerinin önemli bir kısmının, gelir vergisinin en düşük gelir dilimlerinde bulunmamalıdır. ● Her türlü kazanç ve irat vergilendirilmelidir. ● Muafiyet, istisna ve indirimlere fazla yer verilmemelidir. Monetaristlere göre millî gelirin belirleyici unsuru, gelecekteki gelirdir. Dolayısıyla geçmiş deneyimlere göre değil, gelecek deneyimlere göre iktisadi politikalar yönlendirilmelidir. A B C D E A B C D E Kamu harcamalarının, borçlanma yoluyla finanse edilmesinde finansman kaynağı kişiler olursa dışlama etkisi ortaya çıkacağını ifade eden yaklaşımda özel sektör istikrarlıdır, kamu sektörü ekonomiye müdahale etmemelidir. 21 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 36. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 38. Zaman aşımı süresi dolduktan sonra meydana çıkarılan vergi hataları düzeltilemez. Şu kadar ki düzeltme zamanaşımı süresi: ● zaman aşımı süresinin son yılı içinde tarh ve tebliğ edilen vergilerde hatanın yapıldığı, ● ilan yolu ile tebliğ edilip vergi mahkemesinde dava konusu yapılmaksızın tahakkuk eden vergilerde mükellefe ödeme emrinin tebliğ edildiği, ● ihbarname ve ödeme emri ilan yoluyla tebliğ edilen vergilerde 6183 sayılı Kanuna göre haczin yapıldığı tarihten başlayarak bir yıldan aşağı olamaz. A B C D E A B C D E ● Mükellefin şahsında hata: Bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi veya alınmasıdır. ● Mükellefiyette hata: Açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınmasıdır. ● Mevzuda hata: Açık olarak vergi mevzuuna girmiyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınmasıdır. ● Vergilendirme veya muafiyet döneminde hata: Aranan verginin ilgili bulunduğu vergilendirme döneminin yanlış gösterilmiş veya süre itibariyle eksik veya fazla hesaplanmış olmasıdır. ise m Vergilendirme hataları şunlardır: ya yın cılık 39. 37. Vergi borcunu zamanında ödemeyen mükellef, gönderilen ödeme emrine karşı, böyle bir borcu olmadığını veya kısmen ödediğini veya zaman aşımına uğradığını iddia ederek 7 gün içinde vergi mahkemesine dava açabilir. Ödeme emrine karşı açılan dava verginin tahsilini durdurmaz. Ödeme emrine karşı açılan davayı sonuçlandırması için vergi mahkemesine 7 günlük süre tanınmıştır. Mükellef, davayı kaybetmesi durumunda normal borcunu %10 zamlı ödemek zorundadır. Bu borcun ve cezalarının kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde ödenmesi veya mal bildiriminde bulunulması gereklidir. Bu zorunluluğa uyulmaması durumunda mükellefin 3 ay hapis cezası ile cezalandırılması istenebilir. Bir takvim yılına ait beyanname izleyen yılın Mart ayının başından 25. günü akşamına kadar, gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan ibaret olması hâlinde izleyen yılın Şubat ayının başından 25. akşamına kadar, tam mükellefiyette vergiyi tarha yetkili vergi dairesine, dar mükellefiyette Türkiye’de vergi muhatabı mevcutsa onun Türkiye’de oturduğu yerin, Türkiye’de vergi muhatabı yoksa iş yerinin, iş yeri birden fazla ise bu iş yerlerinden herhangi birisinin bulunduğu yer vergi dairesine verilir veya taahhütlü olarak posta ile gönderilir. A B C D E Hesap hataları şunlardır: ● Matrah hataları: Vergilendirme ile ilgili beyanname, tahakkuk fişi, ihbarname, tekalif cetveli ve kararlarda matraha ait rakamların veya indirimlerin eksik veya fazla gösterilmiş veya hesaplanmış olmasıdır. ● Vergi miktarında hatalar: Vergi nispet ve tarifelerinin yanlış uygulanması, mahsupların yapılmamış veya yanlış yapılmış olması, birinci bentte yazılı vesikalarda verginin eksik veya fazla hesaplanmış veya gösterilmiş olmasıdır. ● Verginin mükerrer olması: Aynı vergi kanununun uygulanmasında belli bir vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi istenmesi veya alınmasıdır. 40. Katma değer vergisinde, vergilendirme dönemi üçer aylık dönemler olmakla birlikte Bakanlar Kurulu vergilendirme dönemini ay olarak belirlemiştir. Bir aya ait KDV ertesi ayın 24. günü akşamına kadar vergi dairesine beyan edilir, 26. günü akşamına kadar ödenir. İşi bırakma hâlinde de işin bırakıldığı ayı takip eden ayın 24. günü akşamına kadar beyanname verilir ve 26. günü akşamına kadar vergi ödenir. Diğer hâllerde beyanname verme süreleri içinde vergi ödenir. İndirilecek KDV ile hesaplanan KDV gelir ve kurumlar vergisinde gider olarak gösterilemezler. A B C D E A B C D E 22 Diğer sayfaya geçiniz. MU H A S E B E TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5 1. Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne göre ihtiyatlılık kavramı muhasebe olaylarında temkinli davranılması ve işletmenin karşılaşabileceği risklerin göz önüne alınması gereğini ifade eder. Bu kavramın sonucu olarak işletmeler, muhtemel giderleri ve zararları için karşılık ayırırlar, muhtemel gelir ve kârlar için ise gerçekleşme dönemlerine kadar herhangi bir muhasebe işlemi yapmazlar. Ancak bu kavram gizli yedekler veya gereğinden fazla karşılıklar ayrılmasına gerekçe oluşturamaz. 20 17- K P S S /A B 4. GELİR TABLOSU Brüt Satışlar 110.000 1. Yurt İçi Satışlar 110.000 2. Yurt Dışı Satışlar --- Satış indirimleri (–) 7.000 1.Satış iadeleri 2.000 2.Satış iskontoları A B C D E 5.000 Net Satışlar 103.000 Satışların Maliyeti (–) 28.000 1.Satılan ticari mallar maliyeti 28.000 Brüt Satış Kârı 75.000 Faaliyet Giderleri (–) 12.000 1.Ar-ge giderleri --- 2.Pazarlama satış dağ. Giderleri Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne göre, tam açıklama kavramı mali tabloların bu tablolardan yararlanacak kişi ve kuruluşların doğru karar vermelerine yardımcı olacak ölçüde yeterli, açık ve anlaşılır olmasını ifade eder. Mali tablolarda finansal bilgilerin tam olarak açıklanması yanında, mali tablo kalemleri kapsamında yer almayan ancak alınacak kararları etkileyebilecek, gerçekleşmesi muhtemel olaylara da yer verilmesi bu kavramın gereğidir. Faaliyet Kârı 63.000 Finansman giderleri (–) 23.000 Olağan Kâr 40.000 110.000 – 7.000 (2.000 + 5.000) = 103.000 Net satışlar – Satışların maliyeti = Brüt satış kârı 103.000 –28.000 =75.000 Brüt satış kârı – faaliyet giderleri (Arge + PSDG + GYG) = Faaliyet kârı 75.000 –12.000 (0+0+12.000) = 63.000 Faaliyet kârı – finansman giderleri = Olağan kâr ise m A B C D E 12.000 Brüt satışlar – Satış indirimleri (Satış iade + Satış iskonto) = Net satışlar ya yın cılık 2. --- 3.Genel Yönetim Giderleri 63.000 –23.000 = 40.000 A B C D E 3. İşletmelerin elektrik, su tüketimi gibi tahmini giderleri tekdüzen hesap planında borç ve gider karşılıkları hesap grubunda yer alan maliyet gider karşılığı hesabında izlenmelidir. İşletme, üretim işletmesi olduğundan Genel Yönetim Giderleri değil, Genel Üretim Giderleri hesabı kullanılmalıdır. Genel Üretim Giderleri Maliyet Giderleri Karşılığı 5. 570. Geçmiş Yıl Kârları 540. Yasal Yedekler 541. Statü Yedekleri 542. Olağanüstü Yedekler 331. Ortaklara Borçlar 1.000 1.000 35.000 10.000 8.000 9.000 8.500 A B C D E 1kw = 2TL ise 500 kw = 1.000 TL A B C D E 23 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 6. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 8. Vergi Usul Kanunu’na göre mal alımında alıcı tarafından yüklenilen taşıma giderleri bir alış gideri niteliğinde olup malın maliyetine dahil edilmesi gereken giderlerdendir. Dolayısıyla alış gideri için de 150. İlk Madde Malzeme hesabı kullanılmalıdır. Yapılması gereken alış kaydı aşağıdaki gibidir. 150 İlk Madde ve Malz. 191 İndirilecek KDV 196. Personel Avansları 57.000 10.260 320 Satıcılar 100 Kasa Sorunun çözümünün kolay algılanması için öncelikle avans (yolluk) verilmesi kaydının yapılması isabetli olacaktır. Bilindiği üzere personele yolluk verilmesi hâlinde personel avansları hesabına borç kaydı yapılmalıdır. Avansın verildiği tarihte yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir: 1.200 100. Kasa 64.900 2.360 1.200 Personel seyahatten döndüğünde ise daha önce borç kaydı yapılan personel avansları hesabına alacak kaydı yapılarak hesap kapatılmalıdır. Personele yolluk verilmesi Gelir Vergisi Kanunu 40. maddeye göre genel gider niteliğinde olduğundan dolayı işletme açısından genel yönetim giderleri hesabında takip edilmeli, fazladan harcanan tutar ise nakden personele ödendiğinden dolayı Kasa hesabı kullanılmalıdır. NOT: Yukarıdaki kayıt 2 ayrı kayıt yapılmak suretiyle de yapılabilecektir. A B C D E Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibi olacaktır: 770 Genel Yönetim Giderleri ya yın cılık 196 Personel Avansları 100 Kasa 1.300 1.200 100 ise m A B C D E 7. 7/A seçeneğini kullanan işletmelerde İlk madde ve malzeme hesabı üretime sevk aşamasında sevk edilen tutar kadar alacaklandırılarak direkt ilk madde ve malzeme giderleri hesabının borcuna devredilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus 55.000’in değil, 57.000’in yarısının (28.500) üretime sevk edilmesi gerektiğidir. Üretime sevk aşamasında yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir: 9. Stok değer düşüklüğü karşılığı stoklar hesap grubunda yer alan aktifi düzenleyen pasif karakterli bir hesaptır. Borç senetleri reeskontu ticari borçlar hesap grubunda yer alan pasifi düzenleyici aktif karakterli bir hesaptır. Ortaklara borçlar hesabı ise diğer borçlar hesap grubunda yer alan bir hesap olup düzenleyici hesaplardan değildir. A B C D E 710 Direkt İlk Madde ve Malzeme Giderleri 150 İlk Madde ve Malzeme 28.500 28.500 A B C D E 24 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5 10. 20 17- K P S S /A B 12. İndirilecek KDV hesabı ay içerisinde borçlu olarak kullanıldığından dolayı ay sonunda aylık toplam bakiyesine alacak kaydı yapılarak kapatılmalıdır. Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerden dileyenler, amortismana tabi iktisadi değerlerini, azalan bakiyeler üzerinden amortisman usulü ile yok edebilirler. Hesaplanan KDV hesabı ay içerisinde alacaklı olarak kullanıldığından dolayı ay sonunda aylık toplam bakiyesine borç kaydı yapılarak kapatılmalıdır. Bu usulün tatbikinde İndirilecek KDV toplamı hesaplanan KDV toplamından büyük olması halinde aradaki fark bir sonraki aya devreden KDV olacaktır. Hesaplanan KDV toplamı indirilecek KDV toplamından büyük olması halinde ise aradaki fark aylık olarak beyan edilip ödenecek katma değer vergisidir ve Ödenecek Vergi ve Fonlar hesabında izlenir. Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibi olacaktır. 391. Hesaplanan KDV 190. Devreden KDV 13.375 7.875 191. İndirilecek KDV Vergi usul kanununun azalan bakiyeler yöntemiyle ilgili mükerrer 315. Maddesi aşağıdaki gibidir. ● Her yıl, üzerinden amortisman hesaplanacak değer, evvelce ayrılmış olan amortismanlar toplamının tenzili suretiyle tespit olunur. Enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde, üzerinden amortisman ayrılacak değer, amortismana tâbi iktisadi kıymetin düzeltilmiş değerinden daha evvel ayrılmış olan amortismanların toplamının taşınmış değerleri indirilmek suretiyle tespit edilir. ● Bu usulde uygulanacak amortisman oranı %50’yi geçmemek üzere normal amortisman oranının iki katıdır. ● Bu usulde amortisman süresi normal amortisman nispetlerine göre hesaplanır. 21.250 A B C D E Bu sürenin son yılına devreden bakiye değer, o yıl tamamen yok edilir. Amortisman oranı normal amortisman oranının iki katıdır. ise m ya yın cılık A B C D E 11. 7/A ve 7/B seçeneği maliyet hesapları aşağıdaki tabloda görüldüğü gibidir. 7/A 7/B Direkt ilk madde ve malzeme giderleri İlk madde ve malzeme giderleri Direkt işçilik giderleri İşçi ücret ve giderleri Genel üretim giderleri Memur ücret ve giderleri Hizmet üretim maliyeti Dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetler Araştırma geliştirme giderleri Çeşitli giderler Pazarlama giderleri Vergi resim harçlar satış dağıtım Genel yönetim giderleri Amortisman payları ve tükenme Finansman giderleri Finansman giderleri Gider çeşitleri yansıtma hesabı Üretim maliyeti hesabı A B C D E 25 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 14. Muhasebe uygulamaları genel tebliğine göre diğer hazır değerler hesabı; nitelikleri itibarıyla hazır değer sayılan pullar, vadesi gelmiş kuponlar, tahsil edilecek banka ve posta havaleleri (yoldaki paralar gibi) değerleri kapsar. Muhasebe sistemi uygulamaları genel tebliğine göre 300 Banka Kredileri hesabının açıklamaları aşağıdaki gibidir. 300 Banka Kredileri İşleyişi: Bu değerler elde edildiğinde hesabın borcuna, elden çıkarıldığında da hesabın alacağına kaydedilir. Bu hesap, banka ve diğer finans kuruluşlarından sağlanan kısa vadeli kredilere ilişkin tutarları içeren hesap kalemidir. Posta pullarının muhasebeleştirilmesinde iki yöntem kullanılmaktadır. İşleyişi: Alınan kısa vadeli krediler bu hesaba alacak, ödenmeleri halinde borç kaydedilir. Aktifleştirme yöntemi: Posta pulları öncelikle diğer hazır değerler hesabında takip edilerek aktife kaydedilecek, dönem sonunda posta pullarının kullanılan miktarı ilgili gider hesabına aktarılarak gider yazılacaktır. İşletme aktifleştirme yöntemini seçmiş olsaydı yapılması gereken kayıtlar aşağıdaki gibi olurdu; NOT: kredilerin vadesi 1 yıldan az ise 300.BANKA KREDİLERİ hesabı, vadesi 1 yıldan uzun olması halinde ise 400. BANKA KREDİLERİ hesabı kullanılacaktır. Soruda vade 3 ay olduğundan dolayı 300.BANKA KREDİLERİ hesabının kullanılması gerekmektedir. Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir. Posta pulları alındığında 108 Diğer Hazır Değerler 1.000 100 Kasa 300. Banka Kredileri 1.000 12.000 102. Bankalar 12.000 Dönem sonunda, 788 108 Diğer Hazır Değerler 788 Giderleştirme yöntemi: Posta pulları öncelikle gider hesabına alınacak, dönem sonunda posta pullarının kullanılmayan miktarı diğer hazır değerler hesabında aktifleştirilecektir. İşletme soruda görüldüğü üzere giderleştirme yöntemini seçmiştir, yapılması gereken kayıtlar aşağıdaki gibidir: Posta pulları alındığında 770 Genel Yönetim Giderleri ya yın cılık 770 Genel Yönetim Giderleri A B C D E ise m 13. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 1.000 100 Kasa 1.000 Dönem sonunda 108 Diğer Hazır Değerler 770 Genel Yönetim Giderleri 15. KDV dahil tutar 14.160 x 2,5 = 35.400TL KDV hariç tutar 35.400TL/1,18 = 30.000TL KDV tutarı 35.400 – 30.000 = 5.400TL İşletmelerin senetli alacakları muhasebe sistemi uygulamaları genel tebliğine göre alacak senetleri hesabında izlenmelidir. Ayrıca muhasebenin temel kavramlarından olan parayla ölçülme kavramına göre muhasebe işlemleri ulusal para birimine göre yapılacağından dolayı TL karşılığı tutarların muhasebe kayıtlarına alınması gerekir. Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibi olacaktır; 121. Alacak Senetleri 212 600. Yurt İçi Satışlar 391. Hesaplanan KDV 212 A B C D E 35.400 30.000 5.400 A B C D E 26 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5 16. 20 17- K P S S /A B 18. VUK 281 ve 285 maddelerine göre alacak ve borç senetleri mukayyet değerle değerlenir ve değerleme gününde değerleme günü kıymetine irca edilebilir hükmü yer almaktadır. Kanun lafzından alacak ve borç senetlerine reeskont ayrılmak suretiyle senedin değerleme gününde olan kıymetinin tespit edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Ayrıca belirtmek gerekir ki reeskont uygulaması ihtiyari bir uygulama olup kullanılması mükellefin tercihine bırakılmakla birlikte borç senetlerine reeskont uygulayan işletmeler alacak senetlerine de reeskont uygulamak zorundadır. 657 Reeskont Faiz Giderleri 322 Borç Senetleri Reeskontu Kayıtlara göre kasa hesabının borç kalanı, fiilî sayım sonucu kasa mevcudundan büyük ise, aradaki fark kadar sayım ve tesellüm noksanları hesabına borç kaydı yapılır. Kasa hesabının borç kalanı = Borç toplamı – Alacak toplamı Kasa hesabının borç kalanı =29.200 – 19.800 = 9.400 olarak bulunacaktır. Görüldüğü üzere, kasa hesabının borç kalanı (9.400), fiili sayım sonucu kasa mevcudundan(9.800) küçüktür. 400 TL sayım ve tesellüm fazlaları hesabının alacağına kaydedilmelidir. Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir. 1.200 122 Alacak Senetleri Reeskontu 12.000 100 Kasa 1.400 647 Reeskont Faiz Giderleri Kayıtlara göre Kasa hesabının borç kalanı, fiilî sayım sonucu kasa mevcudundan küçük ise aradaki fark kadar sayım ve tesellüm fazlaları hesabına alacak kaydı yapılır. 400 397 Sayım ve Tesellüm Fazlaları 1.400 400 A B C D E İşleyişi: Satın alındıkları ya da üretildikleri maliyet bedelleri ile bu hesabın borcuna, üretime verildiğinde, tüketildiğinde, satıldığında veya devredildiğinde ise hesabın alacağına kaydedilir. ya yın cılık Muhasebe sistemi uygulamaları genel tebliğine göre 150 İlk Madde ve Malzeme hesabı üretimde veya diğer faaliyetlerde kullanılmak üzere işletmede bulundurulan hammadde, yardımcı madde, işletme malzemesi, ambalaj malzemesi ve diğer malzemelerin izlendiği hesaptır. 19. ise m 17. A B C D E İşleyişi: Tanımdaki niteliğe dönüşen varlıklar ilgili bulundukları varlık hesaplarından çıkarılarak bu hesaba alınır, elden çıkarıldıklarında ise hesap kapatılır. Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir. Dolayısıyla Ticari Mallar hesabı yerine ilk madde ve malzeme hesabı kullanılmalıydı. Ticari mallar hesabına alacak kaydı yapılarak hesap kapatılmalı, ilk madde malzeme hesabına ise borç kaydı yapılmalıdır. 294 El Çıkarılacak Stoklar ve Maddi Duran Varlıklar 153 Ticari Mallar Veresiye olarak alış yapıldığında alıcılar hesabı değil, satıcılar hesabı kullanılması gerekirdi. Dolayısıyla alıcılar hesabına borç kaydı yapılarak hesap kapatılmalı, satıcılar hesabına ise alacak kaydı yapılmalıdır. Yapılması gereken düzeltme kaydı aşağıdaki gibidir: 120 Alıcılar 150 İlk Madde ve Malzeme 153 Ticari Mallar 320 Satıcılar Muhasebe sistemi uygulama genel tebliğine göre 294 Elden Çıkarılacak Stoklar ve Maddi Duran Varlıklar Hesabı; çeşitli nedenlerle işletmede kullanılma ve satış olanaklarını yitiren stoklar ve duran varlıkların izlendiği hesaptır. 80.000 80.000 A B C D E 2.000 2.000 2.000 2.000 20. NOT: Sorunun çözümü 2 ayrı kayıt yapılmak suretiyle de yapılabilecektir. Gelir tablosu hesapları dönem sonu envanter işlemleri ile kapatılması gerektiğinden dolayı dönem sonu bilançosunda bulunmayacaktır. 600. Yurt İçi Satışlar hesabı bir gelir tablosu hesabı olduğundan yanıt C seçeneği olacaktır. A B C D E A B C D E 27 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 21. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 23. Muhasebe sistemi uygulama genel tebliğine göre Ortaklara Borçlar hesabı; işletmenin, esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla ortaklara (ferdi işletmelerde işletme sahibine) borçlu bulunduğu tutarların izlendiği hesaptır. İşleyişi: Borcun doğması halinde hesaba alacak, ödenmesi hâlinde ise borç kaydedilir. İşletmenin ortağından borç aldığı sırada yapması gereken kayıt aşağıdaki gibidir: 100 Kasa Alacak senetli olduğundan Alacak Senetleri hesabı alacaklandırılır, kasaya para girişi gerçekleştiğinden xxxx 331 Ortaklara Borçlar İşletmelerin döviz ile mal alım-satımında döviz, mal alış ya da satış tarihindeki alış kuru ile TL’ye çevrilerek ilgili hesaplara kaydedilir. İşletme 66.700 TL karşılığında 29.000 dolar aldığına göre doların alındığı tarihte kur, 66.700/29.000= 2,3 TL’dir. Alım-satım sonucunda işletmelerin kârı olursa Kambiyo Kârları hesabı, zarar olursa Kambiyo Zararları hesabı kullanılmaktadır. Ancak soruda işletmenin alacağını tahsil ettiği zamanki kayıt sorulmuştur ancak işletmenin alacağını tahsil ettiği zamanki kayıt sorulduğundan Kambiyo Kârı ya da Zararı hesabı kullanılmayacaktır. xxxx Kasa hesabı borçlandırılır. İşletmenin ortağına olan borcunu geri ödediğinde yapması gereken kayıt aşağıdaki gibidir: 331 Ortaklara Borçlar 100 Kasa Kasa 66.700 Alacak Senetleri 66.700 xxxx A B C D E xxxx ise m ya yın cılık A B C D E 22. Muhasebe sistemi uygulama genel tebliğine göre 610 Satıştan İadeler hesabı, satılan malların iade edilen bölümünün fatura tutarlarını kapsar. 24. İşletme, senetli alacağını tahsil ettiğinde 1$ = 66.700 / 29.000 = 2,3 TL idi. Dolar, 2,3 TL den alınmış ancak bir bölümü 2,9 TL’den satıldığına göre satılan her bir dolar için İşleyişi: Daha önce yapılan satışlar ile ilgili olarak ilgili hesaplara borç, brüt satışlardan ilgili hesaplara alacak kaydedilmiş bulunan malın fatura tutarı, malın kısmen ya da tamamen iade edilmesi durumuna göre, 610 Satıştan İadeler hesabının borcuna, buna karşılık ilgili hesaba alacak kaydedilir. 2,9 – 2,3 = 0,6 TL kâr elde edilmiştir. 1 dolardan 0,6 TL kâr elde ediliyorsa X dolardan 9.000 TL kâr elde edilir. X = 9.000 / 0,6 = 15.000 Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldığı üzere 610 Satıştan İadeler hesabı dönem içerisinde borçlu olarak çalışmaktadır. Dönem sonunda ise 610 Satıştan İadeler hesabına alacak kaydı yapılarak 690 Dönem Kârı veya Zararı hesabının borcuna aktarılması gerekir. Dolayısıyla 15.000 dolar, TL’ye çevrilmiştir. A B C D E A B C D E 28 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5 25. 20 17- K P S S /A B 27. Geçici yatırım amacıyla satın alınan hisse senetleri, 110 Hisse Senetleri hesabının borcunda izlenir. Alış değeri ile değerlenen hisse senetleri, kâr ile satıldığında Menkul Kıymet Satış Kârları hesabı alacaklandırılır. Senetlerin alım ve satımı sırasında katlanılan giderler ise Komisyon Giderleri hesabının borcunda izlenir. Diğer Dönen Varlıklar grubunda yer alan hesaplar şunlardır: 190 Devreden KDV 191 İndirilecek KDV 192 Diğer KDV 193 Peşin Ödenen Vergiler ve Fonlar Adedi 6 TL’den 68.530 adet hisse senedinin alış bedeli 68.530 x 6 = 411.180 TL olacaktır. 411.180 TL ile alış bedeliyle değerlenen hisse senetlerini yarısı ise 205.590 TL değerinde olacaktır. Ancak söz konusu senetler 210.590 TL ile satışa sunulduğundan aradaki fark kâr niteliğinde olacaktır. 195 İş Avansları 196 Personel Avansları 197 Sayım ve Tesellüm Noksanları 198 Diğer Çeşitli Dönen Varlıklar 199 Diğer Dönen Varlıklar Karşılığı Buna göre, yapılacak kayıt aşağıdaki gibidir: 102 Bankalar hesabı 653 Komisyon Giderleri 110 Hisse Senetleri 645 Menkul Kıymet Satış Kârları A B C D E 209.590 1.000 205.590 5.000 Fon Akım Tablosu: işletmenin, belirli bir hesap döneminde sağladığı fon kaynaklarını ve bunların kullanım yerlerini gösteren tablodur. Bu tabloda, fon kavramı tüm finansal araçları kapsar. Nakit Akım Tablosu: İşletmenin belirli bir hesap dönemi içinde ortaya çıkan nakit akışlarını, kaynakları ve kullanım yerleri bakımından gösteren tablodur. Bu tabloda fon kavramı, kasa mevcudu ve bankadaki mevduatları kapsar. ise m 26. ya yın cılık A B C D E Net İşletme (Çalışma) Sermayesindeki Değişim Tablosu: İşletmenin belirli bir hesap döneminde, net işletme sermayesinin kaynaklarını ve kullanım yerlerini gösteren tablodur. Bu tabloda, fon kavramı dönen varlıklar ile kısa vadeli yabancı kaynaklar farkını belirten net işletme (çalışma) sermayesini kapsar. 28. 262 Kuruluş ve Örgütlenme Giderleri, işletmenin kurulması, yeni bir şubenin açılması, işlerin sürekli olarak genişletilmesi için yapılan ve karşılığında maddi bir değer elde edilmeyen giderlerin aktifleştirilmeleri durumunda izlendiği hesaptır. Söz konusu giderler gerçekleştirildiğinde hesabın borcunda izlenir. 103 Verilen Çek ve Ödeme Emirleri hesabı, işletmenin üçüncü kişilere bankalardan çekle veya ödeme emri ile yapacağı ödemelerin izlendiği hesaptır. Kişilere çek ve ödeme emri verildiğinde hesaba alacak; çek ve ödeme emirlerinin bankadan tahsil edildiği anlaşıldığında bu hesaba borç, bankalar hesabına alacak kaydedilir. Çeklerin cirosu alınan çekleri, çeklerin keşidesi verilen çek ve ödeme emirlerini muhasebeleştirmeyi gerekli kılmaktadır. A B C D E Senedin cirosu Alacak Senetlerini muhasebeleştirmeyi gerekli kılarken senedin keşide edilmesi borç senetlerini muhasebeleştirmeyi gerekli kılmaktadır. Buna göre, yapılacak kayıt şu şekilde olacaktır: KDV’siz tutar: 53.690 / 1,18 = 45.500 TL KDV bedeli: 53.690 – 45.500 = 8.190 TL Kuruluş ve Örgütlenme Giderleri İndirilecek KDV Verilen Çek ve Ödeme Emirleri 45.500 8.190 53.690 A B C D E 29 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 29. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 32. Amortisman hesaplamalarında demirbaşa ait hurda değeri varsa amortismana tabi tutar hesaplanırken hurda değer, duran varlığın maliyetinden indirilir. Cari oran, dönen varlıklar vasıtası ile kısa vadeli borçların ne kadarının ödenebildiğini gösteren orandır. Cari oran = Dönen Varlıklar / KVYK Duran varlık için yıllık 1.400 TL amortisman ayrıldığına göre, 40 yıl boyunca 40 x 1.400 = 56.000 TL amortisman ayrılır. Hurda değeri ise 38.000 TL olduğuna göre, duran varlığı maliyet değeri 56.000 + 38.000 = 94.000 TL olacaktır. Dönen varlıklar = Kasa + Bankalar + Verilen Çek ve Öd Emir + Hisse Senetleri + MKDDK + Ticari Mallar + Ver. Sip Avansları (Verilen çek ve ödeme emirleri ile Menkul kıymet değer düşüklüğü karşılığı hesapları düzenleyici hesaplar olduğundan toplamdan çıkarılmalıdır.) A B C D E Yukarıdaki çözümde dönen varlıkları 40.000 TL, kısa vadeli yabancı kaynakları ise 20.000 TL olrak elde etmiştik Buna göre cari oran = Dönen varlıklar / KVYK 119 Menkul Kıymetler Değer Düşüklüğü Karşılığı, menkul kıymetlerin borsa veya piyasa değerlerinde önemli ölçüde ya da sürekli olarak değer azalması olduğu tespit edildiğinde ortaya çıkacak zararların karşılanması amacı ile ayrılması gereken karşılıkların izlendiği hesaptır. A B C D E 31. Devamlı sermaye, uzun vadeli yabancı kaynaklar ile özkaynakların toplamından oluşmaktadır. Bir diğer ifadeyle toplam pasif tutarından kısa vadeli yabancı kaynakların çıkarılmasıyla elde edilir. A B C D E ya yın cılık Değer azalışları için azalışın tamamını karşılayacak olan tutar bu hesaba alacak 65 Diğer Faaliyetlerden Olağan Gider ve Zararlar grubunda yer alan 654 Karşılık Giderleri hesabına borç kaydedilir. Kendisine karşılık ayrılmış olan menkul kıymet elden çıkarıldığında veya değer düşüklüğünün gerçekleşmemesi hâlinde bu hesaba borç kaydedilerek karşılık tutarı 644 Konusu Kalmayan Karşılıklar hesabına aktarılarak kapatılır. Cari oran = 40.000 / 20.000 = 2 olacaktır. ise m 30. 33. Finansman oranı, öz kaynakların, toplam borçların ne kadarı olduğu gösteren bir orandır. Söz konusu oranın birden büyük olması istenir. Birden küçük çıkması halinde işletmenin finansman riski taşıdığı anlaşılır. Finansman oranı = Öz kaynaklar / (KVYK + UVYK) Tabloya baktığımızda uzun vadeli yabancı kaynaklar 30.000 TL, özkaynaklar ise 50.000 TL olarak verildiğine göre devamlı sermaye tutarı da 80.000 TL olacaktır. Kısa vadeli yabancı kaynakları önceki çözümde 20.000 TL olarak bulmuştuk. Toplada uzun vadeli yabancı kaynaklar 30.000, öz kaynaklar ise 50.000 TL olarak verilmiştir. Buna göre, Net işletme sermayesi, dönen varlıklardan kısa vadeli yabancı kaynakların düşülmesi ile elde edilir. Finansman oranı = 50.000 / (20.000 + 30.000) = 1 olacaktır. Dönen varlıklar = Kasa + Bankalar + Verilen Çek ve Öd Emir + Hisse Senetleri + MKDDK + Ticari Mallar + Ver. Sİp Avansları A B C D E Dönen Varlıklar = 14.000 + 7.500 + (–500) + 4.500 + (5.500) + 12.000 + 8.000 = 40.000 TL olacaktır. Dönen varlıklar + Duran varlıklar = KVYK + UVYK + Öz kaynaklar ise 40.000 + 60.000 = KVYK + 30.000 + 50.000 KVYK = 20.000 TL olacaktır. Buna göre net işletme sermayesi = 40.000 – 20.000 = 20.000 TL olacaktır. A B C D E 30 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5 34. 20 17- K P S S /A B 36. İşletme sahip/sahiplerinin işletmeye koydukları kaynakların verimli kullanılıp kullanılmadığını gösteren mali rantabilite oranı = Net kâr/Öz kaynaklar formülü ile elde edilir. Y bankası 268.000 TL’lik krediden faiz yükünü düştükten sonra 230.480 TL yatırıyorsa faiz gideri = 268.000 – 230.480 = 37.520 TL olacaktır. Sorudaki tabloya baktığımızda net kârın 45.000 TL, öz kaynakların ise 50.000 TL olduğunu görmekteyiz. Buna göre, Faiz yükü = (Anapara x Faiz oranı x vade) / 1.200 ise 37.520 = (268.000 x i x 8) / 1.200 Mali rantabilite oranı = 45.000 / 50.000 = 0,9 olacaktır. i = %14 olacaktır. A B C D E 140X – 140X : %25 = 105X olacaktır. ya yın cılık Sehpanın alış fiyatına 100X dersek satış fiyatı 140X olur. Satış fiyatı olan 140X üzerinden %25 iskonto uygulandığına göre ise m 35. A B C D E 105X’e satılan malın maliyeti 100X ise 210 TL’ye satılan malın maliyeti A TL olur. A = (100X:210) / 105X = 200 TL olacaktır. A B C D E 37. MSUGT’e göre, fon kaynaklarını oluşturan kalemler şunlardır: ● Faaliyetlerden sağlanan kaynaklar ● Olağandışı faaliyetlerden sağlanan kaynaklar ● Dönen varlık tutarındaki azalışlar ● Duran varlık tutarındaki azalışlar ● Kısa vadeli yabancı kaynaklardaki azalışlar ● Uzun vadeli yabancı kaynaklardaki azalışlar ● Sermaye artırımı ● Hisse senedi ihraç primleri Öncüllerde yer alan vergiler ise fon kullanımları arasında yer almaktadır. A B C D E 31 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 38. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5 40. Çiçek işletmesinin elinde bulunan malların tamamının maliyetini 100X olarak varsayalım. Malın maliyetini 100X olarak varsayalım. 100X’lik malın 3 / 4’ü 75X, kalanı ise 25 X yapar. Satış fiyatı = Maliyet – zarar (iskonto / indirim) olduğuna göre, söz konusu mal %A indirim ile satılırsa 75X’lik kısımda % 40 kâr elde edildiğine göre, Satış fiyatı = 100X – 100X:%A olur. 75X:%40 = 30X kâr Buna göre, 25X’lik kısımda %20 zarar elde edildiğine göre 225 = 100X – 100X:%25 25X:%20 = 5X zarar 225 = 75X toplamda elde edilen kâr marjı ise (30X – 5X) = 25X X = 3 ise malın maliyeti 100X ten 300 TL olacaktır. Dolayısıyla 100X’lik maldan 25X’lik kâr elde edildiğine göre kâr marjı %25’tir. 300 TL maliyetli malın %25’i ise indirim (iskonto) tutarı olacaktır. A B C D E 300 x %25 = 75 TL iskonto bedelidir. Günlük faiz hesaplamalarında kullanılacak formül aşağıdaki gibidir: Faiz getirisi = (Anapara x Vade x Faiz oranı) / 36.000 Buna göre, ise m 39. ya yın cılık A B C D E 27.708 = (108.000 x t x 9) / 36.000 t = 236 gün olacaktır. A B C D E 32