1 I. Uluslararası Ahlat-Avrasya Kültür ve Sanat Sempozyumu 23-25 Ağustos, 2012 - AHLAT / BİTLİS [Ya?.ar adını yazın] g 2 AHLAT’TA YETİŞEN ÜNLÜ ALİMLER Doç. Dr. Şakir GÖZÜTOK* ÖZET Ahlat, tarihte bulunduğu bölge bakımından önemli merkezlerden biridir. Tarih boyunca değişik devletlerarasında sürekli el değiştirmiş ve pek çok devletin hâkimiyeti altına girmiş olmasına rağmen ilim ve kültür yönünden önemini muhafaza etmiştir. Özellikle Selçuklu ve Osmanlı döneminde bu yönüyle bölgede dikkat çekmektedir. Bu çalışmamızda ünlü Ahlatlı ilim adamları ve onların ortaya koydukları eserler tanıtılmaya çalışılacaktır. Anahtar kelimeler: Ahlat, ilim, alimler ABSTRACT FAMOUS SCHOLARS BROUGHT UP IN AHLAT Ahlat is one o f the signifıcant centers in terms of its regional location. Ahlat has changed hands between various states and maintained its importance with regard to Science and culture although it has been under the command of lots of countries. Ahlat has drawn attention with this respect especially. In this study famous scholars from Ahlat and their works are set forth and introduced. Key Words: Ahlat, Science, Scholars GİRİŞ Ahlat, Müslümanlar tarafından çok erken sayılacak bir dönemde yani ikinci Halife Hz. Ömer (r.a.) zamanında 18/639 yılında savaş yapılmadan anlaşmayla fethedilmiştir.1 Müslümanlar tarafından fethedilen bu şehir, Müslümanların hâkimiyetine geçtikten sonra Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Ana Bilim Dalı 1 İbnu’l-Esir Ebu Haşan Ali b. Ebi Kerem Muhammed b. Muhammed b. Ebi Kerim eş-Şeybanî (ö.630/1233), elKâmilfı 7-Tarih, Tah: Ebu’l-Fedâ^Abdullah el-Kadî, Daru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1. Tab, Beyrut, 1987, c. 2, s. 380. 3 zamanla pek çok devlet ve beylik arasında sürekli el değiştirdiğinden2 ilim için uygun bir ortamın sağlanması açısından istenilen bir konumu bir türlü yakalayamamıştır. Ahlat, meydana gelen depremler ve beylikler arasında sürekli el değiştirmesi sebebiyle pek çok badireler atlatmıştır. Bunlardan en önemlisi, 640/1242 yılında Moğol istilası sebebiyle yaşanmıştır. Bu istilayı önceden haber veren Seyyid Hüseyin el-Ahlatî (ö.675/1276), Moğol istilasından önce mensubu bulunduğu aşireti ve kendisine bağlı müritleriyle birlikte yaklaşık bin hane ile birlikte Kahire’ye göç etmiştir.3 İkinci bir yıkım ise, 6 74/1 z75 yılında meydana gelen çok şiddetli bir depremdir. Bu depremde çok sayıda ev harap olmuş ve pek çok kişi ölmüştür. I arihçiler çok az sayıda insanın bu depremden kurtulduklarını kaydetmektedir.4 Bu depremle birlikte bir kısım insanın Kahire’ye göç ettiği ifade edilmektedir. Dolayısıyla bu sebeplerden dolayı meydana gelen göçler nedeniyle Kahire’de hatırı sayılır bir Ahlatlılar topluluğu oluşmuştur. Bu insanların birlikte oturdukları Kahire deki bu yere, Ahlatlılar Mahallesi adı verilmiştir. Bu mahallenin hala aynı isimle bilindiği ifade edilmektedir.6 Bu sebeple Ahlatlı pek çok kişi, Kahire’deki ilmi çevreden istifade ederek kendilerini yetiştirmeyi ve ilim sahasında adını duyurmayı başarmıştır. Bilindiği gibi eski dönemlerde ilim tahsil etmek isteyenler, çoğu zaman mahalle mekteplerindeki öğretimi bitirdikten sonra önemli âlimlerin bulunduğu şehir ve beldelere seyahat ederlerdi. Bu sebeple Ahlatlı alimlerin önemli bir kısmı da Ahlat dışında yetişmişlerdir. Ahlatlı Meşhur Alimler 1. Yahya b. Ahmed el-Hilatî: Şam’da Ümeyye Camimdeki Kelasiyye denilen mevkinin imamıydı.7 Tam olarak adı Yahya b. Ahmed b. Haddad el-Hilatî Vahiduddin Ebu Hamid er-ıiumî el-Mukri dir. Yahya b. Ahmed, 641/1243 yılında doğdu. Kıraat derslerini Konya'da 673/1274 yılında es-Sayin el-Huzelî ‘den aldıktan sonra 680/1281 yıllarında Şam’a geçti, Kelase’de ikamet etti. Burada kıraat dersleri vermeye başladı. Kendisinden Salih b. Rahmi I ekin, Ahlat Tarihi, Osraanlı Araştırmaları Vakfı Yay., İstanbul, 2000, s. 35 vd. J Tekin, Ahlat Tarihi, s. 102. !' uneyn*» Zeylu Mir ’âti'l-£aman, s. 439. www.islamicbook.ws/tarekli/dil-mrat-a1zman (15.03.2011. 07:30) ' Evliya Çelebi, Seyahatname, Üçdal Neşriyat, İstanbul, Ts., c. 4, s. 517; Tekin, Ahlat Tarihi, s. 102. 6 Evliya Çelebi, Seyahatname, c. 4, s. 518; Tekin, Ahlat Tarihi, s. 103. İbni Cezerî, Şemsuddin Ebu Hayr Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Ali ibni Cezerî (Ö.833/1430), en-Neşrfi l-Kıraati İ-Aşr, fah: Ali Muhammed Dabbağ, Darui-Kutubi’l-İlmiyye, 1. Tab, Beyrut, Ts., c. 1, s. 64, 4 Haddad ve Abdulvahhab b. Selar ders aldı.8 Şam’da uzun bir müddet (yaklaşık 15 yıl) Üraeyye Camimde Kelase’de imamlık yaptı, buraya imam olarak atanmadan önce İbni Urve Türbesinde imamlık yapardı. Kıraat alanında uzmandı, dindar, mütevazı bir kişi ve icazet sahibiydi. Bir müddet sonra Esediyye Hankahı’nda şeyhlik makamına atandı. El-Mecid etTusî kendisine çokça ikramda bulunurdu. Seksen yaşını aşkın olarak 720/1320 yılının Cemadu’l-Ulâ ayında vefat etti.9 2. Ebu Abdullah Muhammed b, İbad b. Melik Dad (Davud) b. Haşan Dad Allame İmam Sadruddin el-Hilatî: “İbni Melik” olarak da bilinen bu zat ilmini, Cemaluddin Mahmud b. Abdusseyyid el-Huseyrî ve Haşan Kadıhan’dan aldı.10 Huseyrî’den fıkıh dersleriyle birlikte Sahih-i M üslim’i, Zebidî’den de Sahihu’l-Buharî’yi ders aldı. Daha sonra Suyufıyye M edresesinde müderris olarak görev almıştır. İbni Melik, 652/1254 yılında vefat etmiştir. Çok iyi yetişmiş olan bu zat, pek çok eser kaleme almıştır. Bunlardan biri fıkıh alanında ‘T elhisu’l-Cami’i’l-Kebir fî’l-Furu” adlı kitabıdır, bu kitap Şeybanî’nin eserinin telhisidir.11 Bir başka kitabı, “Şerhu Kitabi Muslim”dir.n Ziriklî, kitabının ismini “Ta’lik Alâ Sahihi’l-Müslim” şeklinde kaydeder.1’ Tespit edebildiğimiz bir başka kitabı Müsnedu Ebi Hanife’nin ihtisarını ihtiva eden “Maksadu’l-Müsned”tir.14 Yukarıda zikrettiğimiz Telhisu’l-Cami’i’l-Kebir fî’l-Furu’ adlı eseri çok rağbet gören bir kitap olduğundan bu eserine birçok kişi şerh yazmıştır. 1- Bunlardan biri İbni Belban el-Farisî el-Hanefî’nindir (Ö.731/1331). Bu çok uzun bir şerhtir. Bu şerhe “TuhfetuT-Haris” adını vermiştir. 2- İkincisi Şeyh Fazıl İkmaluddin Muhammed b. Muhammed el-Hanefî’nindir (ö.786/1384) Şeyh Fazıl, bu şerhi tamamlayamamıştır. 8 İbni Cezerî, Şemsuddin Ebu Hayr Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Ali ibni Cezerî (5.833/1430), Gayetu'n-Nihayefî Tabakati’l-Kıırrâ, Daru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1. Tab, Beyrut, 2006, c. 2, s. 319. ibni Hacer el-Askalanî, Şihabuddin Ebu Fadl Ahmed b. Ali b. Muhammed el-Askalanî (ö.852/1449), edDureru ’l-Kâmine f i A 'yani’l-Mieti’s-Samine, Tah: Muhammed Abdulmu’id Dad, Dairetu’l-Me’arifiTOsmaniyye, Saydarabad, 1972, c. 6, s. 177; Selahuddin Halil b. Aybek, es-Safedî (5.764/1363), A ’y anu’l-Asr ve A ’vanıı’n-Nasr, Tah: Ali Ebu Zeyd & Nubeyi Ebu Umse & Muhammed Mev’ud & Mahmud Salim Muhammed, Daru’l-Fikr, 1. Tab, Dımaşk, 1998, c. 5, s. 546. 10 Mevsuatn ’l-Fıkhı ’l-Kııveytiyye, Vizaretu’l-Evkaf ve’ş-Şuuni’l-îslamiyye, Kuveyt, 1404-1427, c. 1-23 2. Tab, Daru’s-Selasil, Kuveyt, c. 24-38 1. Tab, Daru’s-Safve, Mısır, c. 39-45 2. Tab,el-Vizare, c. 30, s. 344. 11 Ebu Muhammed Abdulkadir b. Ebi Vefa Muhammed b. Ebi Vefa el-Karşî (Ö.775/1373), el-Cevahirıı’lMadiyyefî Tabakati’l-Hanefıyye, Tah: Abdulfettah Muhammed el-Halvi, Dam Hicr, 2. Tab, Riyad, 1993, c, 3, s. 180, Ebu 1-Fida Zeynuddin Kasım b. Kutluboğa es-Sudusî (ö.879/906), Tacu’t-Teracim, Tah: Muhammed Hayr Ramazan Yusuf, Daru’l-Kalem, 1. Tab, Dımaşk, 1992, c. 2, s. 262. 12 Tebyinu’l-Hakaik Şerhu Kenzi’d-Dekaik, c. 1, s. 383. J Hayruddin Zirikli, A ’lam Kamusu Teracim, Daru’l-İlim li’l-Medayîn, Beyrut, 1986, c. 6, s, 182. Hacı Halife Mustafa b. Abdullah, Keşfu’z-Zıtnun an Esami’l-Kutub v e ’l-Funurı, Daru İhyai’t-Turasi’l-Arabî, Beyrut, Ts., c. 2, s. 1681, 5 3- Bir başka şerhi ise Allame Şemsuddin Muhammed b. Hamza el-Fenarî (ö.834/1430) yazmıştır. 4- Şeyhu’l-İmam Ebu İsmet M es’ud b, Muhammed b, Muhammed el-Gacadvanî de bu kitaba bir başka şerh yazmıştır. Bu şerh “mim” ve “şin” harflerini ihtiva eder. Metot olarak daha önce yazılmış olan şerhleri takip etmiştir. Daha sonra Allame Sa’duddin M es’ud b. Ömer et-Taftazanî, bu şerhe bir “Telhis” yazmayı istemiş, bunun muhtasarı ile başlamış fakat tamamlayamamıştır. Bu şerh, tamamlanmamış ve yayınlanmamıştır ama bu eksik haliyle eser elden ele dolaşmıştır. 5- Allame el-Herevı de bu kitaba bir şerh yazmış ve yazdığı bu şerhe “eti'emhis” adım vermiştir. Et-Temhis, çok hacimli birkaç cilttir ve çok rağbet gören bir eserdir. 6- Bu esere “et-Tenvîr” adlı bir şerh daha yazılmıştır, bu şerh birkaç ciltten ibarettir. 7- Bu kitabın, yazar isminin bilinmediği “Şerhu’l-M es’udî” adlı bir şerhi daha mevcuttur.' 3. Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Hamza Necibuddin Ebu’l-Fadl el-Hilatî el-Bitlisî: 594/1198 yılında doğdu. Bağdat ve Şam’da eğitim gördü, daha sonra Kahire’ye yerleşti. Rüya tabirleri, değişik ilimlerde ve tarih alanında uzmandı. Bağdat’ta Şeyh Şihabuddin Ömer b. Muhammed es-Sühreverdî ve Şam’da Ebu M anca Abdullah b. Ömer İbni l-Letrden 18 dersler • aldı.!' Kahire’de ♦ Sururiyye Medresesi’nde muidlik görevine — atanm ıştı.1 Kahire Kalesinin Babu Zuveyle denen kapının dış tarafındaki caddenin kadılığına atandı. Bir müddet Müks Camiinde vaaz etti. Kahire’de hadis rivayetinde bulundu. Kahire deki Mesruriyye Medresesi’nde muidlik görevinde bulunmuştur. Kendisine Müks yöneticiliği ve naipliği verilmiştir.1' Muhammed b. Ali el-Hilatî, pek çok kitap kaleme almıştır. Bunlardan bazıları şunlardır: 1- Kevaidu’ş-Şer’ ve Devabitu’l-Usul ve’l-Furu’ Alâ’l-Veciz.20 2- Şerhu’t-Tenbih ‘3 Hacı Halife, Keşfu’z-Zunun, c. I, 472, 473. Sd Yunaynî, Zeylu Mirati’z-Zaman, c. 1, s. 147. 17 Tacuddin Ebu Nasr Abdulvahhab b. Ali b. Abdiikafî es-Subkî (5,771/1370), Tabakatu’ş-Şafûyyeti'l-Kübrâ, Tah: Mahmud Muhammed et-Tanahî, Abdulfettah Muhammed el-Hulvî, Daru İhyai’l-Kutubi’l-Arabî, Kahire, Ts., c. 8, s. 79. “ Bedruddin el-Aynî, Ukdıı ’l-Cumanfi Tarihi Ehli’z-Zaman, s. 254, wvvvv.al-mostafa.com. (14,04.2011, 15:54). '' Şemsuddin Muhammed b. Ahmed b. Osman ez-Zehebî (0.748/1347), T arihu’l-İslam ve Vefeyatu’l-Meşcıhir v e ’l- A ’lam, Tah: Ömer Abdusselam Tedmuri, Daru’l-Kitabi’l-Arabî, 1, Tab, Beyrut, 1997, c. 50, s. 200 (6. Dip not). 20 Hacı Halife, Keşfu’z-Zunun, t.%, s. 1358. 6 (Şirazî'nin eserine yazılan şerhtir.) 4 cilttir. Bu kitaplar Şafiî fıkhıyla ilgili eserlerdir. Kahire ’de 675/1276 yılının Ramazan ayında 81 yaşında vefat e tti/1 4. Ebu Abbas Ahmed b. Yusuf b. Ömer el-Hilatî Muhibuddin el-Mısrî: Muhammed b. Ebi Zikr es-Sakalî ve Ali b. Muhammed b. Harun es-Sa’lebî’den “SahihuTBuharı yi Sa’lebî’nin huzurunda İbni Ebi Zikr’in Ebu Zubeydî’den dinlediği şekliyle Muhammed b. Abdurrahman b. Şame’nin kıraatıyla 688/1289 yılında dinledi. Hafız Şerefuddin Abdulmu’min b. H alef ed-Dimyatî’den “Sünenü’d-Darekutnf’yi dinledi ve yine hocası Hafız Şerefuddin’den, Hafız Zeynaddin el-Irakî’nin kıraati ile hadis derslerini aldı ve aynı zamanda Ebu N u’aym el-İsfelıanî’nin Kitabu’l-Hilye’sini rivayet etti.22 Aişe Sitti Ayn binti kadı Alaaddin el-Hanbelî’nin (ö.840/1436) de ondan icazet alanlardan biri olduğu ifade edilmektedir.y Kahire’de 767/1365 yılında vefat etti. 5. Muhammed b. Abdulmelik b. Ahmed Kutbuddin el-Hilatî el-Mısrî: Kahire’de Kayseriyye Çaharkes’te tüccardı. Ebu Fadl el-Helavî, Ebu Me’alî Ahmed b. İshak el-Ebrekuhî ve başkalarından da ders aldı. Hadis dersleri verdi, dini bütün, güzel huylu biriydi.24 Şeyh Ahmed b. Haşan es-Suveydavî, Sünenu Neseî’yi Kitabu Cuma’dan İctimau’lİ’deyn ve Şuhuduhuma kısmına kadarı hariç İbni Senna’nm rivayetiyle kendisinden dinledi, hariç olan kısım sekizinci ilim meclisinde işlendiğinden ve bu mecliste hazır bulunamadığı için onu dinleyemedi. Suveydavî, Sünen’in tamamını kendisinin Şakirullah b. Gulam b. Şem’e diye bilinen Ebu Muhammed Abdullah’tan dinlediği şekliyle icazetle O’ndan rivayet ettir ' Kahire’de 740/1339 yılında Cumadu’l-Ula ayının 26’sında Salı gecesi vefat etti ve Karafe mezarlığına gömüldü.26 6. Ali b. Ömer b, Ebi Bekir el-Vanî el-Hilatî el-Mısrî es-Sufî Nuruddin Ebu Haşan: İbni Salah diye şöhret bulmuş olan2 bu zat, takriben 635/1237 yılında dünyaya geldi. Şerefuddin Muhammed b. Ebi Fadl el-Mursî ve Sadruddin Haşan b. Muhammed el-Bekrî’den Ebu Bekir b. Ahmed b. Muhammed b. Ömer b. Kadı Şuhbe, Tabakatu'-Şafiiyye, Tah: Hafız Abdulalim Han, Alemu’l-Kutub, 1. lab, Beyrut, 1407, c. 2, s. 151; Celaluddin Abdurrahman b. Ebi Bekr es-Suyutî (5.911/1505), Hüsnü ’l-Muhadcırafi Tarihi Mısır ve Kahire, Tah: Muhammed Ebu’l-Fadl İbrahim, Daru İhyai’l-Kutubi’l-Arabı, 1. Tab, Kahire, 1967, c. 1, s. 417. 22 Muhammed b. Ahmed b. Ali Takiyuddin Ebu Tayyib el-Fasî (5.832/1429), Zeylu’t-Takyid f i Ruvati’s-Sünen ve’l-Esanid, Tah: Kemal Yusuf ei-Hût, Daru’l-Kutubi’I-İlmiyye, 1. Tab, Beyrut, 1990, c. 1, s. 411; îbni Rafı’, elVefayat, c. 2, s. 309. 2[ İbni Hacer el-Askalanî, Şihabuddin Ebu Fadl Ahmed b. Ali b. Muhammed el-Askalanî (5.852/1449), Inbaıı’l; m ur bi Enbai’l-Umur, Tah: Haşan Habeşî, Cennetu İhyai’t-Turasi’l-Arabî, Kahire, 1969, c. 4, s. 58. 24 İbni Rafı’, Takiyuddin Ebu’l-Me’aiî Muhammed b. Rafı’ es-Selamî (Ö.774/1372), el-Vefayat, Tah: Salih Medi Abbas & Beşşar Avvar Ma’ruf, Müessesetu’r-Risale, 1. Tab, Beyrut, 1982, c. 1, s. 320. 25 Ebu Tayyib el-Fasî, Zeylu’t-Takyid, c. 1, s. 166. 26 İbni Rafı’, el-Vefayat, c. 1, s. 320. 27 İbni Hacer el-Askalanî, ed-Dure^u’l-Kâmine, c. 4, s. 107. 7 “SahihuT-Müslim”i ders aldı ve bundan beş kez hadis rivayetinde bulundu. Abdulvahhab b. Revac’tan Erba’inu’s-Sakafıyye’yi ders aldı, Selefi ve İbni Bilveyh’in ilim meclislerini dinledi. Sebtu’s-Selefî diye bilinen Abdurrahman b. M ekkî’den Selefî’nin “el-Erba’inu’lBuldaniyye”yi, Süfyan bi Uyeyne’nin bir cüzünü, “el-Muhameliyat”ın yedi cüzünü ve “esSekefıyat”m on cüzünü ders aldı. Yusuf es-Savî es-Sanî’den “Makamatu’l-Berdanî”nin ilk kısımlarını dinledi. Ebu Haşan Yahya b. Ali el-Karşî el-Attar es-Sanî’den “Avalî”sini, “Tahric”ini ve Neseî’nin Kitabu’l-Cuma’sım dinledi.28 İbni Hacer el-Askalanî, O ’dan ayrıca es-Sardî, İbni Kurbâ, el-Mehdevî ve M eryem’in sima’ yoluyla, diğerlerinin ise icazetle * « rivayette bulunduğunu söyler. 727/1327 yılının Muharrem ayında M ısır’da vefat etmiştir. 7. Ebu Bekir b. Ahmed b. Muhammed b. Necib el-Hilatî el-Mukrî edDımaşkî: Mikdad b. Hibetullah el-Kıyasî’den Sahihu’l-Buharî’yi İbni M es’ud b. Nefis elMevsilî’nin 666/1267 yılının Cemadu’l-Ahire ayında Kelase’de gerçekleştirdiği son ilim meclisinde, hocası kendisine okuyarak dinlemiş Oldu.30 Kendisi, aynı zamanda Şerefuddin Sebtu’ş-Şeyh Ahmed İmamu’l-Kelase olarak da bilinir. Ahmed b. Abduddaim, Ömer Kirmanî, İbni Ebi Yesir, İbni Neşbî, Mecid, İbni Asakir ve birçok kimseden ders aldı. Kendisinin icazeti vardı. İbni Urve’nin türbesinin imamlığına atanm ıştı/'1 8, İlmuddin Ali b. Muhammed b. Haşan el-Hilatî: M ısır’da yaşamış Hanefi fakihidir. Sarığın yumağının uzun olmasından dolayı Kadûsî diye bilinir, keza O ’na “Rikâbî” de denirdi, çünkü Resulullah’m (s.a.v.) üzengisinin (rikâb) kendisinde bulunduğunu iddia ederdi. Ayrıca Resulullah’m (s.a.v.) saçının da yanında bulunduğunu söylerdi. O’na ayrıca “Mezlukan” lakabım da takmışlardı. Kendisinin Merginanî’nin kitabına yazdığı bir şerh olan “ŞerhuT-Hidaye” adlı Furu’ konusunda bir eseri vardı. Ayrıca Fıkıh Usulü konusunda “Hudud” adında bir başka kitap da yazmıştır,' Bu kitap, ceza konusundaki hadler hususunda fakihler arasında takip edilen metotları bir araya getirmektedir. Zahiriyye Medresesi’nde ders verirdi ve bu medresenin imamlığına da atanmıştır, Bu zat, aynı zamanda bu medresede imamlığa atanan ilk kişidir. Ayrıca Deylemiyye Medresesi’nde de dersler vermiştir. 28 Ebu Tayyib el-Fasî, Zeylu’t-Takyid, c. 2, s. 204. 29 İbni Hacer el-Askalanî, ed-Dureru’l-Kâmine, c. 4, s. 107. 30 Ebu Tayyib el-Fasî, Zeylu’t-Takyid, c. 2, s. 339. 31 İbni Hacer el-Askalanî, ed-Dureru’l-Kâmine, c. 1, s. 525. 32 Ziriklî, A’lam, c. 4, s. 334. 3j Hacı Halife, Keşfu’z-Zunun, c/Ş., s. 1411. Hüseyniyye M edresesi’nde Muizzuddin Numan’a niyabeten hüküm verirdi, 708/1308 yılının Cemadu’l-Ula ayında vefat etmiştir.34 9. İbrahim b. Abdullah el-Hilatî eş-Şerif ed-Derbedî: Takriben 720/1320 yılında dünyaya geldi. Memleketi Ahlat’ta ilim tahsil etti ve pek çok ilimde uzmanlaştı. Daha sonra Haleb’e geçti ve burada bir zaviyeye yerleşti. Buradayken büyük bir şöhrete kavuştu. İnsanlar adeta koşarak yanma geliyorlardı. Güçlü bir şahsiyete sahipti ve devlet erkânı kendisine çok değer verirdi. Kendisini Tıp ilmi ve değişik ilimlere verdi, şöhreti Halep Valisi Zahir’e ulaşınca yanma çağırıp O’na ikram ve saygıda bulundu. Daha sonra tıp ilmiyle birlikte Kimya ilminde de uzmanlaştı. Lacivert Taşı sanatından çokça mal kazandı. Sultan kendisine uğradığında,- dışarıya bineğinin üzerinde çıkar ve Sultan’dan yukarıda kalacak bir şekilde onunla muhatap olurdu. İnsanlar kendisini çokça ziyaret ederlerdi. Evinden çok nadir çıkardı. 799/1397 yılının Cemadu’l-Ula ayında vefat etti. Cenazesi görülmedik bir kalabalıkla kaldırıldı. Terekesinde kimya ile ilgili kimsenin bilmediği aletler ve lacivert taşı ile ilgili kimsenin işitmediği ve kullanamadığı edevatlar v a rd ı/5 İbni Tağriberdî, O ’nun hakkında şunları kaydeder: Kadıu’l-Kudat Bedruddin Mahmud el-Aynî şunları anlatır: “İnsanlardan ayrı yaşayan ve hiç kimsenin yanında rahat edemeyen biriydi. Kendisinin izin verdiği kimselerin dışında hiç kimsenin yanma girmesine izin vermezdi. Giyim-kuşam yeme ve içmesinde sultanlar gibi yaşardı. Lacivert taşı işiyle uğraşırdı. Bazıları O ’nun kimya ilmiyle de uğraştığını söylerler. Görünüşte hikmet ilimlerini bilen ve lacivert taşı sanatıyla ilgilenen biri olarak tanınırdı. Bununla birlikte Rafızi olarak bilinirdi. Bu yüzden cumadan cumaya namaza giderdi. Bazı sevenleri O ’nun ahir zamanda beklenen Mehdi olduğunu iddia ederlerdi, Şam bölgesinden gelip Haleb’in doğu nahiyelerinden Babila denilen yerde bir müddet insanlardan ayrı yaşadı. Meliku’l-Zahir Berkuk’un oğlunun ayağı ve baldırından çıkan bir hastalığı tedavi etmek amacıyla Mısır’a geçti. Sultan O ’nu büyük bir törenle karşıladı. Sultan’m oğlunu tedavi etti, fakat başarılı olamadı. Daha önce zikredilen hali üzere Mısır’da Nil N ehri’nin kıyısında ölünceye kadar ikamet etti. Geride değişik türde pek çok çeşit kumaş, bir miktar altın, mülkler ve akarlar bıraktı, hiç kimseye bir dirhem bile vasiyet etmemişti. Kimse O ’nun mal ve akarlarından sorumlu olmadı. Ölüm haberi Sultan Berkuk’a ulaştığında, Defterdar Kametavî’ye hemen evine gitmesini ve terekesini kayıt altına almasını emretti ve denilen yapıldı. Terekesinde, bir altın cam, şişelerde şaraplar, ruhbanların zinan, Hıristiyanlarda bulunan türden İncil, felsefe, astronomi, fal ve değişik ilimlerle ilgili çok sayıda kitap bulundu. Varis bırakmadığı için ,4 İbni Hacer el-Askalanî, ed-Dureru’l-Kâmine, c. 4, s. 120. İbni Hacer el-Askalanî, ed-Dure^u’l-Kâmine, c. 1, s. 34; İbni Hacer el-Askalanî, İnbau’l-Ğumur, c. 1, s. 531. 9 varisi Sultan Berkuk oldu. Terekesinde içinde çeşitli yüzük taşları ve sert taşlar bulunduğu da söylenir.” Kahire’de seksen küsür yaşında vefat etti.30 10. Hüseyin el-Hilatî el-Lazuredî: Lazuredi, Arapça’da Laeiverttaşı anlamına gelmektedir, bu taşla uğraştığı ve kazancını bundan kazandığı için Lazuredî lakabıyla bilinirdi. Memleketi Ahlat’tan Şam’a geldiğinde yetişkin biriydi, burada bir müddet ikâmet ettikten sonra, oradan da Kahire’ye geçti. Kahire valisi Berkuk, kendisine büyük bir tazimde bulunurdu. Berkuk, O ’nu bir eve yerleştirdi ve maaş bağladı, maaşı kabul etmedi. Çokça nafaka dağıtırdı. İbni Hacer el-Askalanî, “Şeyh Burhanuddin el-M uhaddis’in kendi el yazısından okudum, şunlar yazılıydı: İlk seyahatinde O ’nunla birlikteydim, bana “işin bitince memleketine dön” dedi. Ben de “Kahire’ye gitmek ve Belkinî’den ders almak istiyorum” dedim. Bana “Bilakis Haleb’e dön ve Ezre’î ’den ders al, çünkü Kahire çok sıcak bir yer, senin mizacına uymaz” dedi. Sonra benden iki hadis sordu, ben de bu hadislerle ilgili görüşleri kendisine aktardım. Bana “bu benim sorumun cevabı değildi” dedi. Ben de doğru olanın ne olduğunu sordum, bir başka kez bana doğrusunu anlattı.” demektedir. Bir asır yaşadı, insanlar 0 :nun çok acayip hallerinden söz ederlerdi, fakat gerçek durumunun ne olduğunu ve nereden rızıklandığmı bir türlü bilemediler. Bazıları Lacivert taşıyla geçindiğini tahmin ediyorlardı, bazıları kimya bildiğini, bazıları yanında çok güzel mücevherler bulunduğunu söylerlerdi. Bazıları O ’nun Allah’ın bir veli kulu olduğunu söylerlerdi. Bazı kimseler O ’nun bir hekim olduğunu ve tıp ilmini çok iyi bildiğini söylerlerdi ki gerçekten de tıp ilminde uzmandı ve pek çok ilim hakkında konuşurdu. Bazı kimseler, O ’ndan dua almak için, bazıları da deva bulmak için gelirlerdi. Devletin ileri gelenleri de kendisini ziyaret ederlerdi.37 11. Şemsuddin Muhammed b. Ahmed b. Osman b. Siyavuş el-Hilatî, ed-Dımaşkî: Ümeyye Camiinde Kelase’nin imamı olan Ebu Abbas Ahmed b. Osman b. Siyavuş elHilatî’nin (ö. 671/1272) oğludur, 644/1246 yılında Ahlat’ta dünyaya geldi. Daha sonra Şam’a geçti. Şam Ümeyve Camiinde Kelase’nin imamıydı. Ahmed b. Abduddaim ve başkalarından dersler aldı. Kendi kendisini yetiştirdi, çok güzel yazı yazardı. Kıraat, fıkıh, hat ve hitabet konusunda uzmandı. Dindar, çokça hayır işleyen, vakur, mütevazı, güzel yüzlü ve eşine az rastlanır güzel bir sese sahipti. İnsanlar elini öperek nefesinden istifade etmeye çalışır ve yanındakileri de teberrüken alırlardı. Kendisini ziyaret edenlerin izdihamından çoğu kimse 36 İbni Tağriberdî, Cemaluddin Ebu Mehasin Yusuf b. Tağriberdî el-Atabekî (Ö.874/1470), el-Menhelu's-Safı ve’l-Mustevfî Ba de l-Va.fi, Arapçaya Tere: Selar b. Abdullah ei-Mansurî ve Talha el-Mağribî, Tah: Muhammed Muhammed Emin, Merkezu fahkiki’Muras, Kahire, 1990, c. 1, s. 434; İbnu’l-İmad Şihabuddin Ebu Ferec Abdulhayy b. Ahmed b. Muhammed el-Akrî ed-Dımaşkî (ö,1089/1676), Şezeratu ’z-Zeheb fi Ahbari Men Zeheb, Tah: Abdulkadir el-Amaut, Mahmud el-Arnaut, Daru İbni Kesir, l.Tab, Beyrut, 1986, c. 8, s. 607, 608. 3 İbni Hacer el-Askalanî, ed-Durlru’l-Kâmine, c. 2, s. 190. 1 10 elini dahi öpemezdi. Şeyh Şerefuddin Fezzar’m ölümünden sonra O’nun yerine hatip olarak görevlendirilmiştir. 62 yıl ömür sürdükten sonra 706/1306 yılının Şevval ayının sekizinde aniden vefat etmiştir. Cezerî, O’nun hakkında: “Musallada bayram namazını kıldıktan sonra, oradakilerle beraber döner ve sokaklarda bulunan herkesle selamlaşırdı. Cuma günü hariç haftanın altı gününü oruçlu geçirirdi. Ölümünden hemen önce hamama gitmiş sabah namazını kıldırırken bayılmış, yerine başkası geçerek namazı tamamlamış ve o an vefat etmiştir” demektedir.39 12. Hüseyin b. Yusuf b. Ali el-AUamatu’l-Bedr b. İzz b. Alâ el-Hilatî: Aslen Irak’m şehirlerinden Vestanîlidir. 695/1296 yılında Vestan’da dünyaya geldi. Burada Kur’ân’ı ezberledi, bununla birlikte el-Havî, et-Tevali’, İbni Hacib’in el-Kâfıye’si ve “Telhisu’l-Miftah” gibi kitapları hıfzetti. Yine Irak’ta fıkıh, hadis, nahiv, sarf, meanî ve beyan ilimlerini Şeyh Ahmed el-Geylanî’den tahsil etti. Sonra Tebriz’e yolculuk yaptı. Burada Şerif Veli b. Şerefuddin Hüseyin b. Ahmed el-Hüseynî el-Erdebilî’nin derslerine devam etti. Bu zattan K eşşaftan Zehravîn’i, el-Azd’m tamamım, Şeyh Sa’duddin’in Haşiye’si ile birlikte meanî, beyan ve usulden başka kitapları da ders aldı. Bunların yanında yine aynı zattan Lakleb er-Razî’nin Şerhu’l-Metali’in tamamını okudu. Anlatıldığına göre bu dönemde Tebriz şehrinde gayri mtislim yoktu, tamamı Müslüman’dı. Daha sonra Cezire bölgesine (muhtemelen Ahlat’a) geldi.4" Burada Mecdiyye ve Seyfıyye medreselerine müderris olarak atandı. Böylece pek çok kişi kendisinden ilim aldı. Bilahare buranın kadılığına atandı. 743/1342 yılında Kahire’ye geçti. Burada Dev’u ’l-Lam i’in yazan esSehavî’nin hocasından, hocanın kendi el yazısıyla yazdığı nüshasından Buharî’yi ders aldı. Buradan Hacca gitti ve dönüşünde yine Ahlat’a döndü. Buradan da ailesiyle birlikte 751/1350 yılında Şam’a geçti. Şam’da insanlar kendisinden din ve ilim bakımından çokça istifade ettiler. 755/1354 yılında Şam’dan Hacca gitmek üzere Kahire’ye geçti. Hac yaptıktan sonra 758/1357 yılında vefat etti.4' 13. Şeyh Mutasaddır M es’ud b. Esed Şeyh Sa’duddin el-Hilatî: Tebriz şehrinde Kur’ân dersleri vermiştir. Bu zatla birlikte K ur’ân okuma riyaseti Tebriz şehri ve Sela'nuddin Halil b. Aybek, es-Safedî (ö. 764/1363), A 'yanıt i Asr ve A ’vanu’n-Nasr, Tah: Ali Ebu Zeyd & Nubeyl Ebu Uıııse & Muhammed Mev'ud & Mahmud Salim Muhammed, Daru’l-Fikr, i, Tab, Dımaşk, 1998, c. 4, s. 234, 235. :bni Hacer el-Askalanî, ed-Dureru’l-Kâmine, c. 5, s. 65; Îbnu’l-İmad, Şezeratu’z-Zeheb, c. 8, s. 27; Şemsuddin Muhammed b. Ahmed b. Osman ez-Zehebî (ö.748/1347), M ıı’cemıı’l-Muhadisin, Tah: Ravhiye Abdurrahman es-Seveyfî, Daru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 1993, s. 148. } Celaluddin Abdurrahman b. Ebi Bekir es-Suyutî, Nizamu’l-İkyan f i A ’y a n i’l-A ’y an, Tah: Philip Hitti, elMektebetu’l-îlmiyye, Beyrut, 1926, s. 106. '* Sehavî, Şemsuddin Muhammed b. Abdirrahmaıı b. Muhammed (Ö.902/1496), ed-Dev’u ’l-Lami’ lî Ehli'lKarni’t-Tasi’, Tah: Abdullatif Hİsan Abdurrahman, Daru’l-Kutubi’l-İlmiye, l.Tab, Beyrut, 2003, c. 3, s. 159. 11 civarında sona ermiş oldu. Kendisi, Şeyh Nuruddin İbrahim b. Ali es-Sivasî’den ders aldı. Abdussamed et-lebrizı el-Kadı, Abdulmecid ibni’n-Nessac et-Tebrizî, Haşim b. Bağdad Şeyhi, Kerimuddin Abdulkerim b. Rukniddin el-Mezidî, Ali Şah el-Mezidî, Tebriz hatibi Abdullatif b. Abdulmelik, Ebu Said Muhammed b. Eyyüb et-Tebrizî, Kerd olarak bilinen Abdurrahman b. Abdulgaffar ve Kemal b. Ömer kendisinden ders almışlardır. Takriben 760/1359 yılında vefat etmiştir.42 14. Muhezzebuddin Ebu Haşan Ali b. Ahmed b. Ali el-Hilatî: İbni Hebel diye meşhurdur. 515/1121 yılının Zu’l-Kaade ayının 23. de Bağdat’ta dünyaya geldi ve burada büyüdü. Bağdat’ta edebiyat ve tıp eğitimini gördü. Sonra M usul’a geçti ve burada bir müddet ikamet etti. Daha sonra Azerbaycan’a gitti ve buradan da Ahlat’a gelip bir müddet buraya yerleşti. 610/1213 yılının Muharrem ayının 13. de M usul’da vefat etti ve M u’fa b. İmran mezarlığına gömüldü. Eserleri arasında 4 ciltlik “el-Muhtar fî’t-Tıb” ile Cevad diye meşhur Vezir Cemaluddin için yazdığı bu kitap aynı zamanda “et-Tıbbu’l-Cemalî” diye de bilinmektedir. İbni Ebi Useybia, “O ’nun dönemim en meşhur tıp âlimlerinden olduğunu çok güzel şiirler yazdığını' ifade eder. Bağdat’ta Ebu Kasım İsmail b. Ahmed es-Semerkandî’den dersler aldı. M usul’da ikamet etti, daha sonra Ahlat Şahı Şah Ermen’m yanma gelip onu tedavi ediyordu ve bundan dolayı A hlat’ta bir müddet kaldı. edebiyat ve felsefe dersleri verdi. Ahlat’ta pek çok kimseye Burada çokça mal edindi. Mülkiyetinin yüz otuz bin dinar olduğu söylenir. Daha sonra M ardin’e geçti buradaki valilere hizmet etti. 75 yaşında iken gözüne aldığı bir darbeden dolayı gözlerini kaybetti. Sonra M usul’a döndü, evi Ebu Necih sokağmdaydı, bir karyolaya oturur, tıp öğrenmek için gelenlere evinde ders verirdi. İbni Ebi Useybia, O ’nun hadis rivayet ettiğini bildiğini söyler ve rivayet ettiğini hadislerden birini rivayet zinciriyle birlikte nakleder. Muhezzebuddin, ilk dönemlerinde Bağdat’ta Abdullah b. Ahmed b. Ahmed b. Ahmed b. Huşab en-Nahvî’den nahiv dersleri almıştı. Bu arada Bağdat iNfizamiyye Medresesi’ne de devam ederdi. Nizamiye Medresesi’nde fıkıh okudu. Daha sonra tıp ilminde büyük bir şöhrete kavuştu. Dönemindeki bütün doktorları gölgede bırakan bir üne sahip oldu. M usul’da vefat edince Babu Meydan denilen yerdeki el-M u’afî b. İmran mezarlığında İmam Kurtubı’nin yanma gömüldü. “el-Muhtar fî’t-Tıb” adlı kitabını M usul’da 560/1165 yılında yazmıştı. ” Bu kitap hem tıp alanındaki teorik bilgileri hem de uygulamaları *2 ibnl Cezerî>Şemsuddin Ebu Hayr Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Ali ibni Cezerî (Ö.833/1430), Gayetu’nNihayefı Tabakati’l-Kurrâ, Daru’l-Kutubi’l-îlmiyye, 1. Tab, Beyrut, 2006, C. 2, s. 257. Vezir Cemaluddin Ebu Haşan Ali b. Yusuf el-Kiftî, Inbahu’r-Ruvat Alâ Enbahi’n-Nuhat, Tah: Muhammed Abu Fald İbrahim, Daru’l-Fikri’l-Arabî, 1. Tab, Kahire, 1986, c. 2, s. 231. - ! İbni Ebi Useybia, Muvafıkuddin Ebu Abbas Ahmed b. Kasım b. Halife b. Yunus es-Sa’adî el-Hazrecî, Uyıınu ’l-Enbafı Tabakati’l-Etıbb% Tah: NizarRıza, Daru Mektebetu’l-hayat, Beyrut, Ts., s. 407-409. 12 içeren bir kitaptır. îbni Hebel, çocuklarını da tıp alanında uzman olarak yetiştirmişti. Oğlu Şemsuddin Ahmed b. Ali, 548 yılında dünyaya geldi ve babası gibi tıp ilmini öğrendi, alanında önde gelen isimlerden biriydi. Sultan Keykavus b. Keyhusru’nun hizmetindeyken vefat etmiştir. Arıca İbni Hebel’in Musul’da ikamet eden iki erkek çocuğu daha vardı. 15. Muhammed b. Ahmed b. Emin b. M u’az b. İbrahim b. Cemil b. Yusuf el-Irakî el-Hilatî el-Akşerî el-Farisî: Lakabı Celaluddin idi. Mal ve dünyadan yüz çeviren bir sufı idi. Vakar ve fazilet sahibiydi. Doğu illerindeki pek çok şeyh ve hadisçiden dersler aldı. Sonra batıya gelip buradaki bazı beldelerde ikamet etti. Deniz aşırı yolculuk yaparak 740/1339 yılında Endülüs’e vardı ve Gırnata’ya yerleşti. Buradaki hocalardan da dersler aldı. Şafiî mezhebine mensuptu. Doğuda, Fas’ta Ebu Mervan Abdulmelik eş-Şureysî ve Ebu Bekir Muhammed b. Ahmed b. Kasî el-Mevmiyanî’den; Batıda İmam Ebu İbrahim elMacirî, Ebu Muhammed Salih ve Ebu Medyen’den gibi şeyhlerden tasavvuf hırkasını giydi. “Nahvu ’l-Lugati ’l-Fcırisiyye ve Şerhu Elfaziha” adlı bir eser kaleme almıştır.46 16. Nasıruddin Muhammed b. Alauddin Ali b. Muhammed b. Hüseyin el-Hilatî: Kahire’deki Hilatî Zaviyesi, kendisine nispet edilerek anılır. Bu zaviye Kahire’de Babu’n-Nasr’m dış tarafında, Şeyh Nasır el-Muncî’nin zaviyesinin yakınındaydı. Kahire’de 737/1336 yılının Cemadu’l-Ula ayında vefat etti ve bu zaviyeye defnedildi. Bu zatın babası Alauddin Ali b. Muhammed b. Hüseyin el-Hilatî (Ö.708), Resulullah’ın (s.a.v.) hayatını ele aldığı “Kitabu’s-Siyer” adlı bir eser1' ile Merğinanî’nin Hidaye’sine yazdığı bir Şerhi kaleme almıştır 49 17. Necmuddin Eyyüb b. Aynudevle b. Nasrullah el-Hasib el-Hilatî: Sultan el-Meliku’s-Salih ibni el-Meliku’l-Kâmil el-Eyyubî’nin sarayında gök bilimcisi (müneccim) idi. “Usulü Ahkâmi’n-Nucum” ile “es-Sırru’l-Mektum fî İzhari Ma Kâne Musteğfiyyen min Ahkami’n-Nucum” adlı eserleri vardır.5'1 18. Ebu Haşan Muhammed b. Muhammed el-Haveranî el-Hilatî: 571/1175 yılında vefat etmiştir. Çok sayıda kitabı vardır. Bunlardan tespit edebildiklerimiz şunlardır: 45 Zehebî, Tarihu’l-İslam, c. 43, s. 377-379. 46 Lisanuddin b. Hatib, el-lhata f i Ahbari Gırnata, Tah: Muhammed Abdullah Annan, Mektebetu’l-Hanci, i. Tab, Kahire, 1975, c. 3, s. 268. 47 Takiyuddin Ahmed b. Ali el- Makrizî, el-Mevaiz ve’l-îtibar bi Zıkri’l-Hitat v e ’l-Asar, Tah: Muhammed Zeynhum, Mektebetu’l-Medbulî, 1. Tab, Kahire, 1998, c. 3, s. 623. 48 Hoca Halife, Keşfu’z-Zunun, c. 2, s. 1012. İsmail Paşa el-Bağdadî, Hidayetıı’l-Arifin Emau’l-Müellifin ve Asaru’l-Mıtsannifin, Daru İhyai’t-Turasi’lArabî, Beyrut, Ts., c. 1, s. 723; Hoca Halife, Keşfu’z-Zunun, c. 2, s. 1022. 50 İsmail Paşa el-Bağdadî, H iday^u’l-Arifın, c. 1, s. 229. 13 1- Ei-Kavaid ve’i-Fevaid, Nahiv konusundadır 2- Kitabu’l-Edevat ' 3- Kitabu’-Tasrif, Tefsir kitabıdır,0" 4- Kitabu’t-Nukave fî’l-Feraid, fıkıh konusundadır.54 5- Nahbu’l-Melih en-Nahbu ve’l-Nektu fî’l-Feraid, fıkıh konusundadır.5^ 19. Muhyiddin el-Hilatî: Çok iyi yetişmiş bir mühendis ve matematikte uzmandı. Hulagu, 657/1259 ile 668/1270 yılları arasında Merağa şehrinde rasathane kurduğunda, bu rasathanenin başına Nasreddin et-Tusî’yi getirmişti. O ’na yardımcı olmaları için görevlendirdiği birçok uzmanın yanında Muhyiddin el-Hilatî’yi de görevlendirmişti.56 SONUÇ Ahlat, tarih boyunca bulunduğu bölge ve işgal ettiği konum itibariyle daima stratejik bir önemi haiz olmuştur. Bu konumundan dolayı tarihte çeşitli devletlerarasmda sürekli el değiştirmiştir. İlim açısından huzur ve güvenliğin bulunması en önemli esaslardan biri olduğu düşünüldüğünde, bu durumun Ahlat’ın bir ilim ve kültür merkezi olmasına engel olduğu anlaşılmaktadır. Zira İslam ülkelerinde ilim adamlarının sürekli ilim merkezlerine seyahat yaptıkları görülmektedir. Bu bakımdan Ahlatlı pek çok alimde değişik şehirlerde ilim tahsil etmiş ve yerleşmiştir. Ahlatlı pek çok alim, değişik alanlarda ilmi eserler vermişlerdir. Bunların içinde dini ilimler sahasında şöhret bulanlar olduğu gibi, kimya ve coğrafya gibi tabii ilimlerde de ismini duyuranlar mevcuttur. Osmanlı Devletinin son dönemine doğru tarihteki ilim ve kültür merkezi olma konumunu gitgide yitirdiği anlaşılan Ahlat şehrinin, bazı ilmi kurumlara ev sahipliği yaptığı da görülmektedir. Evliya Çelebi’nin bu yönüne vurgu yaptığı ve çok sayıda ilmi kurumdan söz ettiği Ahlat şehrinin maalesef söz konusu kurumlan son döneme kadar koruyamadığı anlaşılmaktadır. Çoğunluğu Ahlat’ın dışındaki şehirlerde olmak üzere çok sayıda Ahlatlı alimin yetiştiği, pek çok ilmi eserlere imza attıkları ve yaptıkları ilmi çalışmalarla İslam medeniyetine katkı sağladıkları anlaşılmaktadır. Mustafa b. Abdullah el-Kostantinî er-Rumî (ö.1067/1657), îzahu’l-Meknun Zeylu K eşfi’z -Zunun an Esamî’lKitab ve ’l-Funun, Daru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 1992, c. 4, s. 244. ~Mustafa b. Abdullah el-Kostantinî, İzahu’l-Meknun, c. 4, s. 264. 53 Mustafa b. Abdullah el-Kostantinî, Îzahu’l-Meknun, c. 4, s. 282. 54 Mustafa b. Abdullah el-Kostantinî, İzahu’l-Meknun, c. 4, s. 344. 55 Mustafa b. Abdullah el-Kostantinî, İzahu’l-Meknun, c. 4, s. 629. Şeyh Abbas el-Kumî, el-Künye % ’l-Elkab, Mektebetu’s-Sadr, Tahran, Ts., c. 3, s. 251, 252.