S Bilişim Danışmanlık Siyasi Risk İzlekleri XIII D S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık 2007 Aralık 2008 Mayıs 2008 Haziran 2008 Temmuz 2008 Kasım 2008 Aralık 2009 Şubat 2009 Mart 2009 Nisan 2009 Temmuz 2009 Eylül 2009 Ekim 2009 Aralık 2010 Nisan 2010 Kasım 2011 Mayıs 2011 Ekim 2012 Aralık 2013 Aralık 1 IRAK- G.DOĞU 8 7 6 7 KURUMLARLA İLİŞKİLER 5 2 ABD 4 3 2 1 0 6 NÜKLEER İRAN-İÇ SAVAŞTA SURİYE 3 AB 2 4 EKONOMİ Sayfa 5 ENERJİ S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Siyasi İstikrar İndeksi (Sİİ) Referans No: 130278 Sayfa 3 İlgi: 21.11. 2008 tarih ve 130041 referans; 06. 12. 2008 tarih ve 130044 referans; 04.02.2009 tarih ve 130048 referans; 25.05.2009 tarih ve 130067 referans; 16.09.2009 tarih ve 130079 referans; 30.10.2009 tarih ve 130083 referans; 17.12.2009 tarih ve 130089 referans; 19.04.2010 tarih ve 130109 referans numaralı ara raporlarla 21.08.2008 tarih ve 130030 sayılı; 14.12.2009 tarih ve 130088 sayılı; 05.07.2010 tarih ve 130117 sayılı; 05. Kasım.2010 tarih ve 130126 sayılı; 10.Kasım.2010 tarih ve 130128 sayılı; 27.Nisan 2011 tarih ve 130147 sayılı 25.Mayıs.2011 tarih ve 130151 sayılı, 08.Haziran.2011 tarih ve 150153 sayılı; 17.Ekim.2011 tarih ve 130169, 14.Aralık.2012 tarih ve 130221 sayılı raporlar. Temas edilen raporların hemen tamamı XIII. raporun önceki serisindendir. Ayrıca 29.Nisan2013 tarih ve 130238 sayılı “Siyasi Sistemde Meşru Aktör / Kurum Konuşlanmasında Değişim” ile 05.Eylül.2013 tarih ve 130263 sayılı “Siyasi Kutuplaşmada Güncel Durum” başlıklı ara raporlar, elinizdeki raporun bağlılarıdır. “Siyasi Risk İzlek Standartları”nı içeren özet, ara rapor ekinde gönderilmiştir. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık İçindekiler Özet ve Değerlendirme …..………………………………………………………….… 05 Irak-G. Doğu (Kürt sorunu) risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri ………….. 06 ABD ile İlişkiler risk izlediğinde yükseliş ve düşüş nedenleri ……………………… 21 AB ile ilişkiler risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri ………………………….. 52 Ekonomi risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri …………………………..…… 59 Ek Fasıl Bir …………………………………………………………………................... 80 Enerji-hammadde temin risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri …………….… 81 Nükleer İran” ve “İç Savaşta Suriye” risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri … 88 Kurumlarla İlişkiler risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri ……………………. 91 Siyasi Risk İzlek Tablosu ………………………………………………………….….. 99 Siyasi Risk İzleklerinin Gerçekleşme İhtimali ile Etki Düzeyi Karşılaştırması ….... 103 Ek Fasıl İki ………………………………………...………………………..………….. 104 Sayfa 4 Sonuç ……………………………………………………………………………….…... 105 S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Özet ve Değerlendirme Siyasi sistemin temel siyasi riski; karar üretim kapasitesinin tam, devrede ve kullanılabilir olup olmamasıdır. Siyasi sistemin tali siyasi riskiyse; üretilen karar içeriklerinin, bütüncül-tutarlı-öngörülebilirlik manasına kararlılığının muhafazası, ani-hacimli-öngörülemez değişimlere konu olmamasıdır. Türk siyasi sisteminin karar üretim kapasitesi bir önceki dönem raporlamaya dek yüksek, zayıflatılmıştı. Aralık.2012-Aralık.2013 raporlama son dönemindeyse siyasi sistem karar üretim kapasitesi tekrar yükselmiştir. Yükseliş; siyasi sistem bütününün önceki daraltılan karar marjlarının, tekrar ve bir miktar genişlemesi şeklindedir. Tutarsız hatta tuhaf görünse de teslim edilmesi gereken; Türk siyasi sistem karar üretim kapasitesinde genişleme, Kabine/siyasi iktidar politik tercih ve beklentileri aksine dinamiklerle gerçekleşmiştir. Tek adamlık şeklinde Erdoğan’a atfedilen dinamik, Sİİ kapsamında; tek adam etrafında savrulma, kurumsal kapasitede gerileme, toplumsal merkezin gerçeklerden kopuk işletilmesi, küresel siyasi denklem karşısında sürüklenme şeklinde izlenmekteydi. Kurumlarla İlişkiler risk izleğinde düşüşte, uyum artışı yanında eşanlı üretilen işlevselliklerle, tek adamlık dinamikleri sınırlanmıştır. Genişleyen karar marjlarını takiben siyasi iktidarca izlenen dış politikanın, bütünlük-tutarlık-öngörülebilirlik bakımlarından kalibrasyonları gerekmektedir. İçerideyse; ani-hacimli-öngörülemez değişime yönelmiş politikaların; laik hassasiyette olanların yaşam sahalarını daraltma, Kürt sorununda meşruiyeti tahrip ederek çözüme yönelme kastedilmektedir, her birinde düzeltme en azından törpüleme gerekmektedir. Siyasi iktidar, dış ve Sayfa 5 iç politikada söz konusu gereklere direnç gösterme eğilimindedir. S Bilişim Danışmanlık 1. 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Irak-G. Doğu (Kürt sorunu) risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri; Merkezi Irak Hükümeti’yle Irak Kuzeyi bölgesel yönetimi arasında siyasi yetki paylaşımı ve ekonomik işlev üstleniminde çekişme sürmüştür. İki önceki raporlamada netleşmemiş olan; savunma-diplomasi ve adalet dağıtımında yetki, petrol üretim-satış lisanslama-anlaşmaları, yüksek öğrenim, dış ticaret kontrolü-sınır koruma-gümrükleme işlev paylaşımında çekişmeler, büyük ölçüde Merkezi Irak Hükümeti lehine işletilmişti. Bir önceki dönemde Merkezi Irak Hükümeti lehine yaşanan konsolidasyon, son raporlama döneminde durulmuş, iki yönetim arasında yetki ve işlev paylaşma düzeni donuklaşmıştır. İki yönetim arasında çekişmenin çatışmasız/şiddetsiz ve fakat aktörlerin dış politik bağlantılarını devreye alarak konsolide edilme ihtimali artmıştır. Merkezi Irak Hükümeti yanına ABD’yi, Kuzey Irak bölgesel yönetimiyse Türkiye’yi almıştır. Merkezi Irak Hükümeti-ABD eşleşmesi, kuşkusuz, Türkiye açısından şanssızlıktır. Rusya’nın iki yönetim arasında silah satış anlaşma/kalibrasyonlarıyla edinmeye çalıştığı mevzii, raporlama döneminde etkinlik kazanmamış görünmektedir. Merkezi Irak Hükümeti’yle ABD eşleşmesinde; zamanında İran ambargosunun Irak tarafından dolaylı desteklenmesi, ABD petrol şirketlerinin Irak’taki çıkar/anlaşmalarına riayet son derece etkilidir. ABD, Ortadoğu politikasının bütününde, İran’a yakınlaşan Maliki ve Suriye-Esad yanlısı tutumlarına sessiz kalmış, Merkezi Irak Hükümeti’nin Esad’ı destekleyici Suriye sınır kalibrasyonlarına tepki vermemiştir. ABD için önem taşıyan, Irak’ın, İran’a ambargo ve Libya gelişmeleriyle azalan petrol Sayfa 6 arz açığını kapatması, ABD’li şirket çıkarlarına dokunmamasıydı. S Bilişim Danışmanlık arasında 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Merkezi Irak Hükümeti’yle Kuzey Irak bölgesel yönetimi çatışmasız/şiddetsiz ekonomik kaynak paylaşımı tandanslı çekişmenin Türkiye bakımından; iyi yönetildiğinde ciddi fırsat, mevcut gidişata nazaransa hafif olumsuz seyrettiği belirtilmelidir. Kabine, iki yönetim arası çekişmede konumlanmasıyla, ayrıca, Doğu Akdeniz enerji çıkartma/nakil gelişmelerinde koz edinmiştir. Türk Hükümeti, Irak’ta iki yönetim arası çekişmede mevzii kazanımının önemine dair Rusya-ABD girişimlerinin siyasi değerini öngörmüş ve aktive etmiştir. Irak’ta merkezi-yerel yönetimler arası çekişmesinin şiddetten bir derece uzaklaşıp daha ekonomik hale gelme yanında Suriye-Esad’ın güçlenmesi, iki yönetim arasında karşılıklı eksenleşmenin derecesini düşürmüştür. Öte yandan, Suriye-Serakeyn gelişmeleri ve PYD’nin mevzii kazanımları, bu kazanımlara Barzani olumsuz tutumunun Türkiye beklentileriyle nispi uyumlu olması, Irak/Kuzey Irak risklerinin azalmasına yol açmıştır. PYD karşısında Barzani tutumu, aynı zamanda, İran-Suriye geçişliliğine dolaylı dirençtendir. Suriye-Irak sınırı Dicle geçiş güzergâhında Barzani sıkılaştırmaları, PYD/PKK hareket marjlarını daraltmış, PYD bölgesinde geniş Kürt kitlenin Kuzey Irak’a transferinde (göç şeklinde zorlama/sahayı seyreltme/müdahaleye elverişlilik kazandırma) Türk Dışişleri’nin kalibrasyonlarına Barzani’nin uyumu yüksek ve kritiktir. Suriye sınırı Nusaybin’de duvar gelişmeleriyle birlikte Barzani tutumu, Türkiye’nin beklentilerine uygundur. Barzani’nin PKK karşısında tutumu ve Başbakan Erdoğan’ın Kürt sorununda siyasi ritmiyle uyumu, MHP-BDP olumsuzlamalarına rağmen siyasi istikrar parametrelerinin yanındadır. MİT-Öcalan sürecinde istediği etkinlik sahalarını daraltma potansiyeli, Barzani’nin devreye Sayfa grup insicamını bozma, BDP’nin Türkiye içinde ve bölgede tesis etmek 7 kısmen tavsatmaya rağmen Öcalan’ın otoritesini sarsma, TBMM’deki BDP S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık alınmasını gerektirmiş, Erdoğan ve ekibinin süreç yönetimi yerinde görünmektedir. Önceki raporlama döneminde Merkezi Irak Hükümeti; Türkiye karşısında aşırı agresif-hasmane tutumdaydı. Bu tutumunu iki mecrada somutlaştırma-genişletme gayretindeydi. İlki; Merkezi Irak Hükümeti’nin Kuzey Irak’ta askeri konuşlanmasını genişletme (başta helikopter nitelikli silah alımları ve bunları konuşlandırma, lojistik üs ve Kandil batısında üs kurma) gayretleriydi ki bunları yapmamış, sadece mevcut konuşlanmasını bir miktar takviye etmiştir. Rusya’dan Kasım’da alınan 4 adet Mi 35M helikopteri, yılsonuna dek 40’a tamamlama süreci, bahsin çerçevesini değiştirmemiş, izlemededir. Durumu donuklaşma olarak niteleyebiliriz. Diğer mecra; İthalat kontrolleri ve su anlaşmalarında, alt yapı yatırım ihaleleri ve petrol arama ruhsatlandırmalarında Türkiye’yi dışlama idi ki, bu da değeri düşen gayrettendir. Dışlamaya eklenen mal-nakliyat geçiş güçleştirmeleri hatırlatılmalıdır. Türk ekonomisinin kuvveti ve açık avantajları, Irak pazarının kuvvetli talepleri karşısında Merkezi Irak Hükümeti’nin tedbirleri genel gidişatı değiştirememiştir. Türkiye’nin en büyük ikinci ihracat pazarı Irak, büyümesini sürdürmüş, Irak petrol gelirlerine yüzde olarak bakıldığında artış biraz düşüktür. Türkiye’de siyasi irade ve diplomatik bürokrasi nezdinde Merkezi Irak Hükümeti’nin olumsuz potansiyellerini törpüleme gayretleri etkin ve devrededir. Misalen; T. Haşimi “kozu” devre dışı bırakılmasa da kenara konulmuştur. Irak’ta Sünni kaynaklı terör eylemleri had safhada, Maliki bakımından Sünni yönünde açılım/destek üretme hamleleri bu yüzden güçleşmektedir. İstanbul’da mülk sahibi olan Haşimi’nin yargılanmak/idam için Irak’a iade ve Erdoğan’ın bu tür bahislerde şahsi Kuzey Irak bölgesel yönetim lideri M. Barzani, 2011-2013 Arap Baharı ikliminde bağımsız Kürdistan söylemini ve Kerkük yönetimine Sayfa 8 kalıplanmasının yol açabilecekleriyse hatırlatılmalıdır. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık tek başına-ortaksız halde istekli oluşunu öne çıkartmıştı. Barzani, bağımsızlık söylemlerini öne çıkarttıkça içeride aşırı dindarların artan hareketliliğini gözlemlemişti. Kerkük yönetimine tek başına talip oldukça Merkezi Irak Hükümeti’nin silahlanma-Kerkük civarında artan askeri konuşlanma gayretleri Barzani’yi dizginlemişti. Barzani’nin Kerkük faslında dengeli eşikte kalması, bağımsız Kürdistan söylemlerini retorikte tutması ve Kürt kongre-konferansı sair gelişmelerde Türkiye isteklerine riayeti, siyasi tansiyonu düşürmüştür. Barzani, İran’ın talepleri doğrultusunda PJAK’ın Kuzey Irak- Kandil’den tasfiyesini sağlamış, bu yolla Barzani, Suriye konusunda siyaseten zor durumda bırakabilecek ileri İran taleplerini baştan sınırlamıştı. Barzani, bölgesinden tasfiye edilen PJAK’lıların Suriye-Serakeyn’de PKK/Kandil’ce kullanılacağının bilincinde, sessiz kalmıştır. Barzani, PKK karşısındaysa, Türkiye’deki MİT-Öcalan (çözüm) sürecine paralelleşmiş, Kasım-Aralık 2012’de TSK operasyonları ve bunların genişletilmelerine direnç göstermiştir. Söz konusu direnç, kuşkusuz, Başbakan Erdoğan’ın beklentisine de uygundur. Konsolide edildiğinde Barzani, MİT-Öcalan sürecinin başlatılmasında destekleyici, yürütülmesinde kolaylaştırıcıdır. Barzani, içeride, dinî hassasiyeti öne çıkaranların artan hareketliliğine eşanlı olarak, artan ekonomik sıkıntılar ve düşen petrol ihraç gelirleriyle muhatap olmuştur. 2011-2013 Arap Baharı döneminde Barzani, merkezi Irak’ın ekonomik güçlenmesine rağmen Kuzey Irak ekonomisinin zayıflamasıyla karşılaşmıştır. İran, Barzani petrolünü Bender Abbas Limanı’ndan başta Doğu Asya’ya sevk edip karşılığında otomobil sair ithalatı şeklinde işleyişi ABD ambargosu nedeniyle yürütememişti. Deyim yerindeyse ABD ambargosu Barzani’yi kuvvetle vurmuştu. Barzani, Merkezi Irak kontrolünden ayrı petrol satabilmek için İran’ın güvenilmez ambargosunun kendisini umursamamasını unutmamıştır. Sayfa şirketlerin Irak’taki anlaşmalarına riayeti umursamadığı gibi ABD 9 rotası yerine sadece Türkiye’ye yönelebilirdi. Bunu yaparken, ABD’li S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Barzani, Irak’tan petrol ihracı için bir yandan MİT-Öcalan sürecinin barizleşmesini/etkinleşmesini görmek diğer yandan, Türkiye’yi, Irak petrolleri hakkında bin bir güçlükle teşkil etmiş BM hukukunu/kararlaştırmalarını tanımamaya ikna etmeliydi. Her ikisi de yolunda gitmiş, halen Barzani, Türkiye ile petrol ihracında tam mutabakat halindedir. Barzani’nin görünürlüğü düşük diğer sıkıntısı, Türkiye üstünden karayoluyla günlük 30.000 varil olarak hedeflediği petrol satışının Habur-İskenderun/Mersin güzergâhlı işleyişinde PKK’nın saha hâkimiyeti ve “haraç” talepleriydi. Karadan nakledilen Barzani petrolü PKK ve bağlı şirketleri için muazzam ve düzenli gelir kaynağı haline gelmekteydi. Barzani, Merkezi Irak Hükümeti’nin ağır silahlanma/Irak Kuzeyine konuşlanma gayretlerinden vazgeçmiş görünmesine paralel biçimde, ABD yönetiminden ağır silah taleplerini askıya almış görünmektedir. Rusya’dan da ağır silah talepleri olan ve fasılda Moskova ile görüşmeler yürüten Barzani, gayretlerini sınırlamıştır. Bu tutum, TSK nezdinde olduğu gibi Türk diplomatik bürokrasisinde de olumlu izlemedendir. Irak'ta Ölen Siviller / Civilian Deaths in Iraq 2003-2013 Aylık / Monthly 4.500 Ocak 3977 4.000 Şubat Mart 2886 2954 3.500 3.000 Nisan Mayıs Haziran 2.500 2003-Aralık 2013 Toplam : 127.310 1053 Ağustos Eylül Ekim Kasım 275 357 388 524 217 389 Temmuz Aralık 2003 2004 2005 Kaynak: Iraq Body Count 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 Sayfa 0 10 3 500 475 263 576 366 526 611 1.000 987 847 1.500 1134 1112 1187 1544 2.000 S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Önceki raporlama döneminde G. Doğuda etnik siyasi şiddetin istikamet-düzey ve yürütülme bileşimi, PKK tarihi eylem rekorlarına dayanmıştı. PKK, birinci büyük faz eylem dönemi 19841999’dan bu yana ilk kez, ikinci büyük faz eylem dönemi (2006-2013) Eylül.2012’de, ölüm/ölüm riskli eylem rekoru kırmıştı. Son eylemlerde ölüm sayısının birinci büyük faz eylem döneminin altında olduğu eklenmelidir. İran-PJAK’ın Kuzey Irak’tan tasfiyesi, İran’da örgüte ateşkes ilan ettirilmesi, özellikle Şemzinan üçgeninde PKK varlığını güçlendirmişti. Rusya’nın dijital-sayısal haritalama tercihleri, Suriye üstünden/destekli uydu-iletişim sistemleri ve haberleşme ek yetenekleri, Suriye destekli olduğu tahmin edilen doçka tipi ağır silah edinimleri, tümü, PKK eylem etkinliğinin artmasında amildir. “Etki” yönünden Nisan-Mayıs.2012 ve Eylül.2012 PKK eylemlerinin siyasi ederi ortadadır. PKK artan eylemliliğinin siyasi yönden etkisi, siyasi iktidarı, MİT-Öcalan (çözüm) sürecine zorlamak olmuştur. Kabine, söz konusu zorlama karşısında esnemiş, MİT-Öcalan sürecini devreye almıştır. PKK, eylemleriyle zorladığı siyasi hedefini tahakkuk ettirmiş, kademeli biçimde saha ve bölgede sivil toplum/hayat üstünde etkinliği ele geçirmiştir. MİT-Öcalan sürecini kolaylaştıran ek siyasi faktörler gözetilmelidir: Ak Parti ve liderliğinin Kürt sorununu, Arap Baharı ve çetrefilli Suriye konjonktüründen ayrıştırma gayretleri, MİT-Öcalan sürecini bir yerde öncelikli seçenek haline getirmiştir. Veto yetkili üye vererek yeni Anayasa komisyonuna BDP iştiraki, Öcalan’ın parlamentoda BDP grup teşkil/işleyişini kalibre yeteneği kazanması, ilk hususlardır. Van hususlardır. Barzani’nin değinilen tutum/kolaylaştırmaları, ABD-Obama Sayfa yargılama ve cezalandırmaları, G. Doğuda faili meçhul yargılamaları, ikincil 11 depremine son derece başarılı müdahaleler, “Balyoz” ve “Ergenekon” S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık talep/beklentileri, içeride kurumlar arası ilişkilerde uyumlu tutumlar, bürokratik işleyiş/kalıplanmanın destekleyiciliği, medya-siyasi elit koalisyonlarının müzakereciliği olumlayan yaklaşımları, tümü MİT-Öcalan sürecini destekleyici husustandır. Önceki raporlama döneminde ivmelenen ve yargı yerlerince ısrar/ölçüsüzce sistematik-eşanlı parametresini öne biçimde çıkartarak yürütülen yargılamalar, ağır milli devlet müeyyideli- cezalandırmalı yargı kararlaştırmaları, delil ve takip düzeni aksak emniyet uygulamaları, kitlevi gözaltı-tutuklama tedbirleri, Aralık.2012Aralık2013 döneminde önce azaltılmış, coğrafi bakımdan seyreltilmiş/teksif edilmiş, kısmen hafifletilmiştir. G. Doğuda valilikler koordinasyonunda toplanan güvenlik işlevleri, güzergâh kontrollerinin ve operasyon uygulamalarının seyreltilip profillerinin düşürülmeleri, MİTÖcalan sürecine bürokratik uyumu yükseltmiştir. Keza; MİT ya da emniyet istihbaratın bilhassa şehirlere dönük PKK patlayıcı sevklerinde yüksek etkinlik/yakalamaları dikkat çekicidir. Bölgede İHA etkinliğinin yükseldiği gözlenmiştir. Askeri bürokrasideyse, özellikle Kara Kuvvetleri’nin terörle mücadeleye müdahalede yetkilerinin elinden alındığı, ağır siyasi etkide mevzuat değişikliğine gidildiği belirtilmelidir. Kara Kuvvetleri’nin sınırların korunmasına dair yetkileri de dar yorumla uygulanmaktadır. Jandarma’nın İçişleri Bakanı’na bağlılık ve sürece uyumu açıktır. Van Jandarma Asayiş Kolordu komutanlık atama geciktirmesi, atama öncesi komutana PKK suikastı hatırlatılmalıdır. Askeri bürokrasi, MİT-Öcalan sürecine saha uyumunda tam işbirliği halindedir. Türk siyasi evreninden biraz daha uzaklaştığı/ayrıştığı eklenmelidir. 2012-2013.Mart Nevruz kutlamalarında; ilkinde etnikfolklorik ikincisinde ılımlı siyasi yaklaşımların etkinleşmesi, MİT-Öcalan sürecini kolaylaştırmıştır. MİT-Öcalan süreci öncesinde Türk siyasi 12 evreninin Raporlama döneminde bölge halkı nezdinde Kürt siyasi Sayfa S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık evreninden Kürt siyasi evrenine meşruiyet transfer ettiren; nitelikli mühimmatla bombalamada kadın PKK’lıların öldüğü Çukurca-Kazan vakıası (Link1, Link2, Link3, Link4, Link5, Link6, link7, Link8, Link9), Şırnak-Uludere’de (Robolski) kazaen kaçakçı ölümleri ve Pozantı cezaevinde tecavüze uğramış Kürt çocuk mahkûm vakıaları malumdur. Kürt alt kültür-inanç biçimlerini itibarsızlaştırma, Kasım.2012’de cezaevlerinde başlatılan ölüm oruçları, tümü, Kürt siyasi evreninde son derece olumsuz etkiye yol açmıştır. Yukarıda nakledilenler, G. Doğu-Kürt sorunu ve MİT-Öcalan sürecinde daha ziyade olumlu hususu ve önceki dönemden taşarak raporlama dönemini temellendiren gelişmeleri içermekteydi. Devam eden fasıllarda etnik siyasi şiddeti devreden çıkartan, siyasi sistemden yer yer sterilize eden, şimdilik geçici ancak kalıcılaşma potansiyeli taşıyan, şiddeti en azından öteleyen dinamiklerin işletilme biçim ve saiklarına temas edilecektir. Türkiye’de vasıfları esaslı biçimde değişen hatta yer yer yeni siyasi ortamın gerekleri, Arap Baharı ve yol açtığı olumlu/olumsuz etkileşimler, Merkezi Irak Hükümeti’yle Kuzey Irak bölgesel yönetimi arasında çekişmenin PKK’yı nötralize etmesi, Suriye gelişmelerinin bir yandan fırsat sunup diğer yandan eksenleşme/konumlanma zorluklarına yol açması, İran’da yönetimin PJAK’ı ateşkese zorlaması, tümü PKK’yı dört ülkede birden eşanlı/doğru/yerinde siyaset üretip güncelleme baskısı altına almıştır. PKK, ayrıca, küresel siyasi denklemin Ortadoğu ilgisinin hareketli ve pek de bilinemez oluşunu ustalıkla kavramıştır. PKK; lideritabanı-örgütü bütünlük bakımından küresel/bölgesel zıt yönlü baskılar konusunda küresel siyasi denklemin kristalize olmasını beklemeyi tercih etmiştir. Sayfa imtina etmiştir. Olayların önüne geçme pahasına risk almamış, Ortadoğu 13 altındayken genel siyasi yönelimini tek biçimli kılmak/katılaştırmaktan S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık PKK; ölümcül eylemleri maksimize ederek destek devşiren değil, en etkili söylemi geliştirip en başarılı organizasyonu işletmeye yönelen siyasi örgütlenme olmaya yeltenmiştir. PKK; hareketlenen Ortadoğu ikliminde genel siyasi söylemini esnek-açık uçlu kılmak istemiştir. Türkiye, Irak, Suriye ve kısmen İran’ı kastederek mevcut siyasi sınırları retle birlikte bunları aşan ancak tümünü kapsayan ortak siyasi yapıyı flu biçimde hedeflemiş, demokratik özerklik ve Kürt yurttaşlığını ihdas etmiştir. Dört ülkede birden üniversal Kürt siyasi evren yaklaşımı, hedeflenilen siyasi ölçeğin/birimin özet ifadesidir. İsrail’in kuruluşundaki gibi dünyadaki tüm Musevilerin doğal yurttaş olma haline öykünülmüş, durum barizdir. Türkiye’de barış ve sivil toplumda konumlanmayı güçlendirme fırsatı, İran’da başarılı bürokratik müdahaleler karşısında gerileme, Kuzey Irak’ta sınırsız hareket kabiliyetinin değerini riske etmeme, Suriye’de açık özerkleşme fırsatının kaçırılmaması, dört değişik ülkenin dört farklı siyaseti gerektirmesi, kiminde barışçıl kiminde stratejik kiminde savaşçıl davranılmasını, bunların eşanlı ve esnek yürütülmesini gerektirmekteydi. Siyasi yapının kurucu ve tartışmasız önderi Öcalan, izlenen askeri/siyasi taktiklerin yürütücüsü PKK/KCK’dır. Halen PKK/KCK, Türkiye’de, söz konusu demokratik özerk siyasi yapının yurttaşlık ve buna bağlı yükümlülüklerini kendince ihdas etmektedir. PKK/KCK; Türkiye Cumhuriyeti’nin hukukundan idaresine tüm varlığını kati biçimde reddetmekte, paralel devlet yapılanma çok ötesinde kent meclislerinden iktisadi kooperatif hatta kom’lara dek sivil toplum içinde hacimli/kılcal örgütlenme halindedir. Slogan şeklinde özeti; PKK halktır halk PKK’dır. bütünüyle temin etmiş haldedir. Sayfa PKK/KCK yeni siyasi örgütlenmesi için elzem siyasi ortamı hemen 14 Gelecekte savaş yükü PKK değil halk savaşı üstündedir. MİT-Öcalan süreci, S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Avrupa ve Rusya yanında siyasi sınırları reddedilen dört ülkede birden etkinlik geliştirme gerekleri, sadece Suriye-Serakeyn’de (Rojova) savaşma/sıcak çatışma diğerlerindeyse yeniden tertiplenme gayretleri öne çıkmıştır. Suriye-Serakeyn’de sıcak çatışmalarda açık hedef radikal İslamcı El Kaide-El Nusra olup Batı âlemiyle aynı eksene yerleşme siyasi hedeflemesi belirtilmelidir. İran, Türkiye ve Irak’ta ölüm/öldürme riskli eylemlerin tamamı eşanlı askıya alınmış, tamamında düşük profil eylemlere yönelinmiştir. Bu şekilde, Suriye gelişmeleri ortamında hem İran-Irak-Esad’la ters düşülmemiş, hem de Türkiye’deki saldırılar askıya alınarak İran-Irak-Suriye Şii ekseninde konuşlandırılmaya yol açılmamıştır. Konsolide edildiğinde PKK siyasi aklının –kendi zemininde- isabetli olduğu açıktır. PKK insan kaynak planlaması önem kazanmış, güçleşmiştir. İran-PJAK’dan 800-1100, Suriye-Esad’ça hapisten salıverilmiş 1.100 kadar PKK‘lının yol açtığı hacim artışı ortadadır. Öte yandan, Suriye’de Esad’la birlikte ya da karşı çatışma halinde grupların silah-mühimmat isteklerinin arttığı, PKK’nınsa tedarikçi konumu açıktır. Silah-mühimmat trafiğinde ve kar marjlarında artış, PKK insan kaynak yönetimini etkilemiştir. Türkiye’de de MİT-Öcalan süreci, PKK’ya katılımları meşru- hacimli hale getirmiş, PKK ve siyasi örgütlenmesinin, salt terör saikı yanında sivil toplumda yer edinmek için kapı/seçenek haline geldiği eklenmelidir. Şubat-Temmuz.2013 döneminde PKK’ya katılımlarda sevkler daha ziyade Kuzey Irak kamplarınaydı. Sevklerde, sınır dışına çekilen PKK unsurlarına katılımlar muhtemeldir. vermeme, Kuzey Irak kamplarına katılanlardan 18 yaş altındakilere silah bu yaş altındakileri getir-götür işlerinde kullanma frekansı sonbaharda hareketlenmiştir. Özellikle Temmuz-Ağustos.2013’den 15 sonra Kuzey Irk kamplarına sevk trafiğinin azaldığı, sınır içindeki kamplara Sayfa kayıtlarımızdadır. Kuzey Irak kamplarının lojistiğinde aksaklık haber S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık sevklerin ağırlık kazandığı (Cudi, Gabar, Kato, Herakol, Besta başta olmak üzere) kayıtlarımız arasındadır. Bu kez, sınır içindeki kamplarda lojistik aksaklık haber frekansı biraz hareketlidir. MİT-Öcalan süreci Türkiye içinde PKK’nın, il-ilçe merkezlerindeki eylemlerinde, daha düşük eylem tiplerine bağlı olarak hukuki takibe maruz kalmamış kadrolara ihtiyacını artırmıştır. İlçe merkezlerindeki BDP-siyaset akademileri diğer ve kültürel/eğitim etkinliklerinde deneyimli kadro gerekleri PKK’yı şartlandırmıştır. Okullara devamın önlenme eylemleri (Eylül-Ekim.2103), okullarda yerel kıyafetin teşviki eylemleri, Kürt sivil toplumunun mobilize halde tutulma eylemleri (çok önceden ölen teröristlerin cenaze törenleri, türlü kampanyalar, kadınbarış günü sair etkinlik üstünden), mobilize halk içinde konuşlanan sabırlıinisiyatif kullanabilen eylemci kadrosu gerektirmiştir. PKK/KCK ötesinde BDP de, bölge halkından yol/kimlik kontrollerinde askeri kontrol noktalarını reddetmelerini istemekte, fiili durum BDP beklentilerine paraleldir. Ekim.2013’ten itibaren asker, uygulama hassasiyet sıralamasına göre başta Diyarbakır-Lice, Hakkâri, Şırnak olmak üzere kontrol noktalarını artırmış, etkinlik sergilemeye başlamış, hatırlatılmalıdır. Nisan-Ağustos’a dek halk, kontrol noktalarına saldırıp bunları kontrolsüz terke zorlarken Ekim’den sonra askeri tepkime kararlı ve etkilidir. PKK, paragrafta değinilen türde eylemlerle özellikle Mart.2014 yerel seçimlerinde sandıklarda önceden kurduğu üstünlüğü pekiştirme niyetinde görünmektedir. kadrolarını 2009-2012 KCK tutuklamaları, PKK’nın il-ilçelerde tecrübeli hayli azaltmıştı. 30.Kasım.2013 Diyarbakır’da Gençlik Kongresi’nden anlaşılan, PKK, MİT-Öcalan süre zarfında beklediği hacim ancak işletilebilmiştir. PKK’ya genç katılımlarının, önceden, tamamen Sayfa şeklinde planlanan kongre, tüm gayrete rağmen 10.000 altında katılımla 16 ve aktivitede gençlik kitlesini tam elde edememiştir. 30.000 Genç katılımlı S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık dağda eylem saiklı oluşuyla raporlama döneminde bir derece farklılaşan durum ayırt edilmelidir. yönelimle sivil MİT-Öcalan sürecinde barışçıl örgütlenmeye toplum içinde PKK’nın bir derece farklılaşan/yumuşayan konumu, ekonomik/statü beklentili genç katılım saiklarını tetiklemiştir. PKK’ya katılımların raporlama son aylarında ivme yitirdiği, saik bakımından karmaşık/zayıflatıcı seyrettiği izlenmiştir. Yorumcuların genel değerlendirmeleri fasıl bakımından özelleştirilmelidir; nispi şiddetsizlik ortamında (barış değil) örgütün kendini yeniden üretme güçlükleri, bilhassa insan kaynakları bakımından baskı altındadır. Bu baskı, hacim-devşirmede değil evleviyetle saiklendirme bakımından caridir. “… PKK yaklaşık Eylül’de sınır dışına çekilmeyi durdurmuş, Ekim’de sınır dışına çekilmeyi askıya almıştır. PKK halen, sınır içinde terörist kamp sayısını azaltmış/seyreltmiş, ölçek/hacimlerini büyütmüş, il-ilçe merkezlerine dönük konuşlanmasını tahkim etmiş, il-ilçe merkezleriyle kampların etkileşimini çeşitlendirip daha düzenli-etkin hale getirmiştir. PKK sınır içindeki kampların il-ilçe merkezleriyle etkileşimlerine askeri müdahale, sıfıra yakındır... PKK’nın il-ilçe merkezlerindeki hâkimiyeti muazzam ölçüde pekiştirilmiş, kırsal-kent ve kırsal-kırsal arasında güzergâh serbestiyeti yüksektir. PKK’nın bölgedeki saha yanında insan/topluluk üstünde hâkimiyeti misliyle artmıştır…” “… Siyasi yeni durum; askeri birliklerce, PKK’lılar sınır dışına çıkmasa da müdahalesizliktir. Önceki müdahale edilmesin tehdit sınır dışına çıkmakta tehdit aktive olmasın gerekçeleri ortadan kalktığı halde sahadaki silahlı PKK unsurlarına müdahale edilmemektedir. PKK, mevcut siyasi yeni durumda, sınır içindeki silahlı unsuru için sınır dışına çıkmasa da müdahaleden arî kılınmış ve serbestiyet kazanmış haldedir…” “… Son dört beş aydır PKK, ölüm / öldürme riskli eylemlerden uzak durmuş, saldırı uyguladığında dahi öldürmeme konusunda son derece titiz davranmıştı. Patlayıcı yerleştirme / saklamalarda da ölüme yol açmayacak işleyiş dikkat çekiciydi. askeri müdahaleyi men etme şeklinde tutum takınmıştır. Nusaybin ve Şırnak-Van yol inşasında saldırılar son dönem işleyişin somutlaşmasıdır. PKK gerilla alanlarına dair Sayfa konusu seyir devam etmekle birlikte tonlama değişmiştir: PKK, gerilla alanları ve bunlara 17 Ekim’de PKK ile asker arasında mesafe/alan daralması dikkat çekiciydi. Kasım’da söz S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık söylemini vurgular bunlara yönelik askeri birlik yönelimlerini men etmeye çalışırken öldürme maksatlı ateş etmemiş görünmektedir…” “… PKK’nın “askeri/stratejik” hedeflemesi, asker öldürmeksizin, askeri bürokrasiyi kendi sahaları konusunda müdahalesizlik bakımından kalibre etmektir. PKK, askeri birliklerin işleyişini, MİT-Öcalan sürecini fon’a alarak yönlendirme, kendisine bir saha manevra kabiliyeti üretmek peşindedir. Bunu yaparken, tekrarlamak gerekirse, asker öldürmemektedir. Özetle, PKK, MİT-Öcalan siyasi ant-ad’ına sahada da ant-ad eklemek istemekte, bu ant-ad’ı MİT-Öcalan süreç üstünden değil sayesinde ve dolayımsız “bizzat PKK-bizzat asker arasında” elde etmeyi hedeflemektedir. Bu yolla PKK, ileri dönük, eylemsizlik/ateşkes ortamını başka ifadeyle kimsenin ölmediği ortamı “hükümetle” işleyen siyasi süreçler tıkansa da askerle arasındaki ant-ad’la elde edip edemeyeceğini tartmaktadır…” PKK’nın sınır içinde toplam varlığı, bu varlığın hacmi- dağılımı-aktivasyonu-lojistiği-motivasyonu şeklinde bakıldığı ve askeri birliklerin bloke olma hali gözetildiğinde Aralık.2012-Aralık2013 döneminde PKK çekilmesinin siyasi ederi ziyadesiyle düşmüştür. PKK, raporlama döneminde sınır dışına çekilme uygulamasına rağmen toplam varlık ve etkinliğini artırmıştır. PKK varlık ve etkinliğinin artması, risk izleğinin siyasi karar düzenini hacimli etkileme eşiği olan kritik seviye “5” altına düşmesini önlemiştir. Terörist Bertarafı / Terrorist Elimination 2007-2013 Aylık / Monthly 350 300 250 200 150 100 50 Eylül'13 Kasım'13 Mayıs'13 Ocak'13 Mart'13 Eylül'12 Kasım'12 Mayıs'12 Temmuz'12 Ocak'12 Mart'12 Toplam (Total) 18 Eylül'11 Kasım'11 Mayıs'11 Temmuz'11 Ocak'11 Eylül'10 Mart'11 (Surrender) Sayfa Veriler 16 Aralık 2013 tarihine kadar. Teslim Temmuz'13 Sağ (Alive) Kasım'10 Mayıs'10 Ölü (Dead) Temmuz'10 Ocak'10 Mart'10 Eylül'09 Kasım'09 Mayıs'09 Temmuz'09 Ocak'09 Mart'09 Eylül'08 Kasım'08 Temmuz'08 Mart'08 Mayıs'08 Eylül'07 Ocak'08 Kasım'07 Temmuz'07 Mart'07 Mayıs'07 Ocak'07 0 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık PKK Söylemi PKK Şartlandırması Mar.13 "Barış, Demokratik Özerklik" Karşılıklı slah bırakılacak; PKK ve asker bölgeden eşanlı çekilecek Nis.13 "Barış, Demokratik Özerklik" Sınır dışına çekilme ve tek taraflı hareketle güven teşkili May.13 "Barış, Demokratik Özerklik, Anayasal Statü" Sınır dışına çekilme ve tek taraflı hareketle güven teşkili, Anayasa değişikliği Haz.13 "Barış, Demokratik Özerklik, Anayasal Statü" Sınır dışına çekilme ve tek taraflı güven teşkili, Anayasa değişikliği, demokratikleşme paketi Tem.13 "Barış, Demokratik Özerklik, Anayasal Statü" Sınır dışına çekilme ve tek taraflı güven teşkili, demokratikleşme paketi Ağu.13 "Barış, Demokratik Özerklik, Müzakerelere Kanuni Statü" Sınır dışına çekilmeye devam ancak eşanlı mevzuat değişikliği Eyl.13 "Barış, Demokratik Özerklik, Müzakerelere Kanuni Statü" Sınır dışına çekilmeyi durdurma, mevzuat değişikliğinde ısrar Eki.13 "Barış, Demokratik Özerklik, Müzakerelere Kanuni Statü" Sınır dışına çekilmeyi askıya alma, mevzuat değişikliklerinde detaylı talepler Kas.13 "Barış, Demokratik Özerklik, Müzakerelere Kanunui Statü, Bağımsızlık" Sınır dışına çekilmeyi iptal etme, mevzuat değişikliklerinden memnuniyesizlik,müzakarelerde yasal statü talebi Ara.13 "Barış, Demokratik Özerklik, Müzakerelere Kanuni Statü, Bağımsızlık" PKK asker arasında saha ayrışması-hakimiyeti beklentisi, müzakerelerde yasal statü talebi 19 Tarih Sayfa S Bilişim Danışmanlık S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Aktörü Ordu Olmayan Sınır İhlalleri / Boundary Violations by The Actors not Belong to the Army Kaçak Göçmen Yakalamaları* 2007-2013 Aylık** Seizure of Illegal Immigrants* 2007–2013 Monthly** 15.403 18.000 11.981 12.146 16.000 14.000 2.000 1.869 4.000 7.510 2.732 2.398 1.609 2.301 3.588 3.665 4.777 4.152 5.801 6.803 4.958 4.746 2.080 1.282 1.154 1.805 2.097 2.085 1.845 2.289 2.175 2.986 3.015 1.573 874 977 942 1.464 1.512 1.610 1.897 1.903 1.885 1.828 2.614 1.860 1.909 1.521 1.332 1.373 1.505 2.086 2.257 3.213 5.256 3.739 4.961 2.313 1.892 792 892 1.856 2.012 1.528 3.230 4.481 5.618 8.138 7.359 6.559 7.161 7.032 6.974 8.864 6.000 584 906 1.222 2.341 3.250 3.679 4.186 4.857 8.000 5.065 4.807 10.000 9.210 8.649 7.960 8.222 7.705 12.000 0 * Kaçaklara yardım eden az sayıdaki TC vatandaşları dâhil ** 12 Aralık 2013 tarihine kadar. SİYASİ ŞİDDET / POLITICAL VIOLENCE 2007-2013 DAILY 6,000 5,000 4,000 3,000 2,000 1,000 1.4.14 1.1.14 1.7.13 1.10.13 1.4.13 1.1.13 1.7.12 1.10.12 1.4.12 1.1.12 1.10.11 1.7.11 1.4.11 1.1.11 1.7.10 1.10.10 1.4.10 1.1.10 1.7.09 1.10.09 1.4.09 1.1.09 1.10.08 1.7.08 1.4.08 1.1.08 1.10.07 1.7.07 1.4.07 -2,000 1.1.07 0,000 -1,000 -3,000 -4,000 -5,000 -6,000 17 Aralık 2013 tarihine kadar “Irak ve G. Doğu risk izleği yukarıda temas edilen gelişmeler, dönem içi nakledilen çok sayıda husustan dolayı konsolide düşmüştür; Sayfa 20 7,125’den 5,125’e. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık ABD ile İlişkiler risk izlediğinde yükseliş ve düşüş nedenleri; Önceki dönem raporlamalarda ABD-Türkiye arasında ilişkilerin bütünüyle olumlu/olumsuz şeklinde işleyişinin değiştiği, alt parametrelerde farklılaşmaların arttığı izlenmişti. Üst düzey siyasiler arası ilişkilerin aşırı oynaklıklarına mukabil askeri ve diplomatik bürokrasiler arası ilişkiler daha dar eşikteydiler ve nispi olumlu seyirleri açıktı. Askeri bürokrasiler arası ilişkilerdeki düzelme ivme kazanmıştı. Raporlama son dönemindeyse iki ülke arası ilişkilerde konsolide hafif olumsuzluk, askeri bürokrasiler arası ilişkiler olumlulukta güçsüzleşme, diplomatik bürokrasiler arası ilişkilerdeyse hafif olumsuzlaşma görülmüştür. Üst düzey siyasiler arasında olumsuzluk biraz daha öne çıkmıştır. Askeri bürokrasiler arasında ilişkilerde olumlulukta güçsüzleşme, askeri bürokratik tutumlardan ziyade siyasilerden kaynaklanmaktadır. Askeri bürokrasilerin teknik ve siyasi müdahalelerden ari/steril işleyiş gayretleri, frenlenmektedir. Türkiye’de Kabine, askeri bürokrasiler arası ilişkilerin genişleme/etkinleşmesinden yana değil, belki, bunu bir potansiyel siyasi olumsuzluk görmektedir. Pentagon’la ilişkileri iyi TSK’nın yükselen kurumsal kapasitesinin içeride siyasi dengeleri etkilediği siyasi hafızada, tolore edilebilirdir. ABD cihetindense Kongre, TSK’nın başta terörle mücadelede elzem taarruz helikopterlerinin teslimini ve gemi hibelerini önlemiştir. Obama’nın Kongre nezdinde İran yaptırımlarını genişletmeme sair dış politik beklentileri mevcutken fasılda yardımcı olamaması anlaşılırdır. Obama ayrıca, Türkiye’de MİT-Öcalan sürecinin en büyük destekçisiyken PKK’yı vuracak taarruz helikopterinden yana tutum mevcut” diplomatik bürokrasi, PKK’ya Kandil’de nokta operasyonlarında ısrar dâhil farklı tutumdadır. MİT-Öcalan sürecine paralel Sayfa ve 21 takınamaz. Obama ve farklı saikta da olsa Kongre’ye rağmen, ABD’li “eski S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık PKK-Karayılan çekilme açıklaması yapar Kandil’de geniş katılımlı ekran izleme platformları kurulurken Pentagon, PKK–Kandil üstünde İHA’larını alçak uçurtmuş, mesaj açıktı; “biz yokuz”. PKK yöneticilerinin bizzat kendi gözleriyle çektikleri ve tepki koydukları, tarihi görüntüdendir. Başka ifadeyle; MİT-Öcalan süreci fona alınırsa, askeri ve diplomatik bürokrasiler arası ilişkilerde farklılaşan işleyiş, siyasi karşılıklı iradenin türevi ve farklılaşanı olmaktadır. TSK ise; terörle mücadelede elzem silahları alamamaktayken füze savunma sistem ya da F-35’lerle ilgilenme lüksünden imtina etmeye meyyaldir. Yine de; Genelkurmay’ın, F35’lerin alımı için Gül-Erdoğan’ın “nazlı” demeçleri ertesinde F-4’leri envanter dışı bırakarak yol açtığı “icbar” izlenmiştir. Obama’nın Türkiye’dekiler dâhil taktik nükleer silahların yenilenmesi için ek tahsisat onamasıysa, askeri bürokrasiler arası ilişkileri desteklemede yetersiz kalmıştır. Savunma Sanayi İcra Komitesi’nin sivil-asker son bileşimi, Başbakan’ın bizzat başkanlığını üstlenip ihale/ihale iptali sair sert kararlar üretmesi, ortadadır. ABD’li silah üreticileri için; Türk pazarı sevimsizleşmeye, TSK işlevsizleşmeye başlamıştır. Çin’den füze savunma sistem alımında TSK pasifliğiyse, belli eşikte anlaşılabilirdir. ABD; 2010 Mavi Marmara’da katliam vakıa ertesinde ve 2011’den itibaren Doğu Akdeniz’deki askeri varlığını genişletirken bunu İsrail’i daha çok koruma saiklı yürütmüştü. TSK ise fazla ileri gitmeden, İsrail karşısında sert tutum takınmıştı. 2012 Suriye gelişmeleri ve 2012 sonu 2013 ilk yarısı Rusya’nın Suriye’yi daha sıkı korumak için artan Doğu Akdeniz konuşlanma ve etkinliğine ABD cevaplamasıysa, doğrudan ve esas olarak Türkiye-TSK üstünden değil, dolaylı ve gerçekleşen operasyonları açıkça üstlenmeden İsrail üstünden yürütülmüştür. Yine; Suriye karşıtı bazı üstünden yürütülmüştür. Fasıl konsolide edildiğindeyse ABD-Türk Deniz Kuvvetleri bir arada etkinliğinin Doğu Akdeniz’de Rusya’yı Sayfa seçilmiştir. Sadece bazı teçhizatta transfer sınırlı etkinliği Esenboğa 22 konuşlanma ve tatbikat etkinliklerinde güzergâh olarak Türkiye değil Ürdün S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık sınırlamaya yetmediği aşikardır. Bu bakımdan; askeri bürokrasiler arası ilişkilerde güçsüzleşme, biraradalık hallerini de kapsamaktadır. Yüzlerce diplomatla birlikte açılan son CENTCOM, Ürdün’dedir. Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’de toplam ABD’li diplomat, alt dağılımları-işlevleri bakımından hassas olduğu, bunların hacim ve etkinliğini sınırlamaya gayret ettiği, yaklaşımın Sİİ’de olumlandığı hatırlatılmalıdır. İsrail, Suriye’de “daha yeni inşa edilmiş” Rusya askeri tesislerini birkaç kez vurmuş, Rusya tepki dahi verememiştir. İsrail’in vurduğu tesisler arasında PKK uydu haberleşme kabiliyetlerini destekleyenlerin mevcudiyeti eklenmelidir. ABD, Suriye-Esad’ın kimyasal silah kapasitesini bertaraf için Rusya ile ani/beklenmedik mutabakat sağlar sahada uygulamaya geçerken aynı zamanda, Esad’ın dışa dönük tehdit bileşimini İsrail ağırlılıktan Türkiye ağırlıklı hale getirmişti. Suriye-Esad, büyük ölçüde, tarihisosyolojik-dini sebeplerle kimyasal yetenekleriyle Türkiye’yi değil İsrail’i tehdit etmekteydi. Esad’ın kimyasal silah kapasitesini kaybederken konvansiyonel yeteneklerinde düşüş değil artış olduğu, uçak-helikoptertank-top hareketliliğinin nispi arttığı görülmüştür. Bu nispi artışlar ilk elde Esad karşıtı silahlı grupları ciddi kayba uğratırken düzenli ordu formatında sınır çatışma frekanslarında Esad’ın deyim yerindeyse ayranını kabartmıştır. Kimyasal silah imha mutabakatından önce savaş uçağı vurulduğunda ses veremeyen Esad, bilahare daha düşük profil işleyiş için Türk F-16’larına füze kilitlemektedir. ABD-Obama’nın kimyasal silah imhası için gayretinin Türkiye’ye dönük konvansiyonel silahlar bakımından (eklemli) yapılandırılmaması, misalen sınırdan şu kadar mesafeye çekilmemesi, sayı azaltılmaması, siyasi akılda eksik işleyişi açıktır. Suriye’de kimyasal silahların imhasıyla birlikte Sayfa Türkiye’de siyasi irade ve diplomatik-askeri bürokrasisinin fasılda ağır 23 izahı güç Türk diplomasi tarihindeyse büyük kırılma/eksikliktendir. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık oluşan konsolide neticede “yük”, teknik-bürokratik düzeyde, TSK üstüne yönelmiştir. Konvansiyonel askeri yetenekleriyle Esad, aynı zamanda, PKK’yı destekleme bakımından da sınırlanmamış halde, PYD özerklik gelişmeleri eklenmelidir. ABD-Obama nezdinde ya da bütünüyle siyaset kurumunda olsun, diplomatik-askeri bürokrasiler nezdinde olsun, veya kamuoyları algısında olsun Türkiye’nin İsrail karşıtı sert/tavizsiz görünen tutumunun siyasi ederi azalmıştır. Obama ya da Kongre nezdinde Türkiye’nin İsrail tutumu istenen kıvama getirilmiş olmasa da stratejik-askeri açıdan İsrail’in eksiklikleri süratle kapatılmış, İsrail’in bölge ölçeğinde askeri/stratejik değerleri muazzam desteklenmiş/yükseltilmiş, Rusya-Suriye karşısında aktive edilerek test edilmiş, İsrail’in diplomatik kapasitesi muazzam artmıştır. İsrail’in neyi eksikse en iyi tedarikçi (havada Amerikan denizde Alman) devrededir. Nükleer İran faslında gerçekleşen mutabakatla İsrail diplomasinin çöküp risklerinin arttığı ya da küresel konumun zayıfladığı değerlendirmeleri son derece hatalıdır. Kimyasal silah kapasitesi imha edilen Suriye-Esad, nükleer silah geliştirme kapasitesi sınırlanıp kontrol altına alınacak olan İran gelişmelerinin İsrail’i diplomatik ve stratejik açıdan güçsüzleştirdiğine nasıl delalet edildiğini anlamak mümkün değildir. Konsolide edildiğinde; İsrail’in artan değeri ve bunun Türkiye’de (siyasi) beklentiler aksine seyrinin ardında ABD diplomasisi bulunmaktadır. Bunun TSK üstünde askeri yük teşkil ettirmediği açık olsa da, TSK’nın askeri/stratejik “ortaklık” parametrelerini değiştirdiği, İsrail’le işbirliğine açıklık bakımından teknik-bürokratik mecburiyetlere yol açabileceği belirtilmelidir. Bu mecburiyetler; içeride, siyasette kurumsal dengelenmelerde YAB üstünde İsrail karşıtı tutum Raporlama döneminde askeri bürokrasiler arasında temas trafiği azalıp profili düşmüştür. Önceki dönemde en üst düzey davet ve Sayfa 24 geliştirme bakımından sınırlayıcıdır. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık temaslar son dönemde söz konusu olmamıştır. Belki bu ifadeyi değiştirmek, “steril” işleyiş için temas-müzakere trafiğini fazla görünür kılmamak şeklinde bakmak gerekir. Temas-müzakereden ziyade “komuta yeri” sair ortak tatbikat etkinlikleri belirtilmelidir. Pentagon içeride siyasi dengelenmenin farkında, TSK’yı zor durumda bırakmamaya hassastır. TSKOrg. N. Özel; Çin’den füze alımları konusunda ABD’den bize ikazda bulunulmadı diyerek fasla netlik getirmiştir. General James N. Mattis, ABD'nin, Suriye'de rejimin çökmesi halinde uygulamaya sokacağı bir acil durum planı bulunup bulunmadığı şeklindeki soruyu, bölgedeki diğer müttefiklerle birlikte sürdürülen bir "sessiz planlamanın" bulunduğunu belirterek yanıtlamıştır (Link1, Link2). Suriye sınırında PATRİOT batarya yenilemeleri NATO diplomatik aracılığıyla birlikte “teknik” işleyişte, yenileme temrinleri ve bunların pürüzsüz yürütülmeleri, personel statü/etkinlik hukuki çerçevesi, tümü iki ülke arasında teknikleşmiş-bürokratikleşmiş prosedürlere pay ve işlevsellik sağlamaktadır. Öte yandan; Suriye’de radikal dinci örgütlenmelerin silah sair bakımdan desteklenmesine kati karşıt Pentagon tutumu, kuşkusuz, TSK “felsefi” yaklaşımlarıyla tam uyumludur. 2008’de Gürcistan’a yardım için Karadeniz’e güçlükle, ötelenerek ve sınırlanarak ancak giren ABD, raporlama döneminde daha geniş eşikte ve etkinliğini çeşitleyerek Karadeniz’e girebilmiştir. Söz konusu etkinlikler siyasi ederinin düşük kaldığı eklenmelidir. Diplomatik bürokrasiler arası ilişkilerde önceki dönem raporlamada olumluluk, son dönem raporlamada hafif olumsuzluğa dönüşmüştür. Olumsuzluğun altında; diplomatlar arası temas-mesaj trafiği bulunmaktadır. Sayfa sert, diplomatik işlev dışı kalmayı göze almış mesaj düzeni 25 değil, ABD’li diplomatlarla Türk üst düzey siyasiler arasında bazen çok S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık ABD’li diplomatik bürokrasiyle Türk siyasetçilerinin bozulan mesaj düzeninde iki bahis öne çıkmaktadır: İlki; İran’a ABD yaptırımlarının Türkiye tarafından kuvvetle desteklenmesidir. ABD talepleri; İran’dan ham petrol ithali hacimli azaltılmalı, altınla ödeme yapılmamalıydı. Demir-çelik sair nitelikli malzeme ihraç yasak talebi tali meseledir. Raporlama dönem başlarındaki Türkiye’nin özel durumunun dikkate alınacağı, Türkiye için ayrı çalışma yürütmekteyiz demeçleri, raporlama dönem ortalarında yerlerini, başta “altınla ödemeler”, sonrasında Türkiye’nin oyunu (Kongre’de) şeklindeki ağır olumsuz değerlendirmelere bırakmıştır. Son detay önemli, değerlendirmesi aşağıda nakledilecektir. İran’ın parası Türk kamu bankasında, USD transferleri küresel swift sistemi İran için kapanmışken durum tıkanma demekti. Altınla ödeme yapılmaması demek karşılığı alınmış malın parasını öderken bloke etmekti. Türkiye, karşılığını aldığı malın, üstelik bu mal petrol iken zor durumdaki komşu parasını bloke edemezdi. Kabul edilen tek talep, Kongre’nin kanunla Obama’yı denetlediği ham petrol alım miktarlarının azaltılma (yaptırım) programına uyumdu. İran’dan ithalatçı diğer ülkeler de buna uymaktaydı. Azaltma, tedarikçinin ikame edilebileceği kolay yürütülebilecek taleptendi. KOÇ Grubu, bu tür kararda ABD taleplerinin cevaplanma yerinin “Ankara” olduğunu tereddütsüz kabullenmişti. Malı alıp parasını ödeyen TÜPRAŞ, kullanan her kesimiyle Türkiye bedelini tedarikçisine ödeyen Türk halkı, ödeme kamu bankası HALKBANK üstündendi. TÜPRAŞ ödemeyi “USD” olarak İran hesabına HALKBANK’a yatırmakta, “dekont” İran adına kesilip teslim edilmekte, İran parayı hemen çekmeden/kısım kısım çekerek biriktirip esneklik kazanmaktaydı. Petrolü almaktaydı. Sayfa kamu bankasında mevduat olarak tutmakta, güven kurumu olarak pozisyon 26 ithal eden KOÇ Grubu-TÜPRAŞ olmakla birlikte “Ankara”, İran’ın parasını S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık ABD’nin İran’a blokaj talebi kabul edilemezdi. “Ankara”nın çözümü mahirane, ABD’li diplomatların hiç istemediği biçimdeydi. HALKBANK’taki İran mevduatı altına çevrildi ve İran’a (çoğu) Körfez üstünden ihraç edildi. HALBANK’ın kur riski azaltılıp mevduat açığı muhtemelen ZİRAAT Bankasından kapatıldı. Akış içinde altın ihracatını pratiğe geçirten Kapalıçarşı etkinliği görünmekte, “1980”lerin “Şekerci” tarzı devredeydi. İşleyiş geç fark edilip kısmen anlaşılmış, ABD-Ankara Büyükelçisi F. Ricciardone, “TBMM’den geçen FATF yasası yeterli değil” demiştir. ABD-Hazine yetkililerinin bankalara ve mali bürokrasiye ziyaretleri, bire bir “markaj” uygulamaları netice üretmemiştir. ABD’li bürokratların, Türkiye’yi ayrıca, kabul ettiği kanuna rağmen FATF kapsamında “riskli ülke grubunda bıraktırdığı eklenmelidir. Siyasi irade; enerji-finans başta olmak üzere kendi ülke piyasalarına ABD’li diplomatik bürokrasi müdahalelerine kulak asmamış, müdahaleleri ıskat etmiştir. “Üçüncü dünya” ülkeleri hatırlanırsa, bu tür müdahalelerin mali piyasalarda yıkıcı etkileri malumdur. Siyasi irade ABD’li diplomatların yersiz ve işlevsiz, son derece sathi yaklaşımlarını bertaraf etmiştir. İhraç edilen altın cari açık rakamını aşağı çekmede hayli işe yaramış, MB-Hazine üstünde mali piyasa baskısını hafifletmiştir. ABD’li diplomatlar izledikleri siyasa-etki analizlerini art arda koyduklarında muhtemelen saç baş yolmuşlardır. Akılcı siyasi/diplomatik yaklaşım; en azından, 2013 sonlarında nükleer İran faslında Obama-Ruhani mutabakatını öngörür, İran’da derin ekonomik krizi ve değişim potansiyelli siyasi takvimi fark eder, Türkiye’ye; gereksiz, ölçüsüz ve haksız baskı uygulamazdı. Türkiye’de siyasi irade, hazine-kamu bankası bürokrasi, özel kesim dâhil mali piyasalar, ithalatçı ve ödemeci KOÇ-TÜPRAŞ, olan hariç kısmen tolore edilebilirdir. Sayfa bertaraf etmiştir. Söz konusu işleyişten kaynaklanan varsa “kirlilik”, şahsi 27 birarada, uyumla ve mahirane biçimde ABD’li diplomatik saçmalığını S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık ABD’li diplomatik bürokrasiyle Türk siyasetçilerinin bozulan mesaj düzeninde bahislerden ikincisi Türkiye’de demokratik devlet parametresinin nasıl yorumlanacağıdır. Basın-ifade özgürlüğü, toplantıgösteri hakkı, adil yargılanma hakkı, ABD’li diplomatların Türkiye’de kalmadığını/ağır zayıflatıldığını iddia ettikleri temel hak-hürriyet sahalarıdır. Tutuklu gazeteciler, medyada iktidar baskısıyla ya da kendiliğinden sansür, toplumsal merkez teşkil ve iletişim evren işletilişinin aşırı baskılanma-manipüle edilmesi, iletişim evreninin gerçeklerden kopuk ve laik hayat anlayışları aleyhine içeriklerle işletilmesi, demokrasi ve libere anlayışların olduğu gibi “makul toplumsal hayatın” sürdürülmesi bakımından da mümkün değildir. ABD’li diplomatlar her vesileyle bahse müdahildir. Türk medya mensupları Kongre’ye davetle canlı yayımlarda konuşturulmuş, iktidar baskılanmaya çalışılmıştır. Gezi Parkı eylemleri esnasında bahis zirve yapmış, ABD’li diplomatlar mesaj düzenini Dışişleri değil Beyaz Saray üstünden işletmeye özen göstermiştir. ABD’li diplomatik bürokrasi, Başbakan Erdoğan’ın baskınlığı ve iktidar yanlısı medya hacim/işlevselliğinin ayırtında, gelecek tepkilerin bilincinde, müdahalelerini Obama-Beyaz Saray sütresi ardında yapılandırmışlardır. ABD’li diplomatlar, barışçıl-şiddet içermeyen toplantı-gösteri hakkının ardında durmuşlardır. Başta Gezi Parkı eylemlerinde doğrudan, Cumhuriyet Bayram-10.Kasım gösterilerinde dolaylı olmak üzere halkın meydan-sokaklarda serbestçe siyasi etkinlikte bulunmasını savunmuşlardır. Büyükelçi Ricciardone, Gezi Parkı vakıasında Kabine siyasetini olumsuzlayan ABD-Beyaz Saray söylemlerini, davet edildiği Ak Parti genel merkezinde de teyit ve tekrar etmiştir. Prensiben, Büyükelçi’nin davet edildiği yer Dışişleri olmalıydı. Türkiye’de iktidar politikalarını bir elçi mahiyette hesabı, tutanaklı sair işleyişte diplomatlarca sorulmalıydı. ABD’li 28 diplomat, diplomatik teamülün dışına çıkmak durumunda kalmış, olağan Sayfa statüsünde olumsuzlamasının (diplomatik teamüle tam aykırıdır) teknik S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık işleyiş yerine yine diplomatik etkinlikle konulmalı, bu işlevi diplomatik bürokrasi değil “iktidar partisi” yerine getirmek istemiştir. “Fasılda”; tarihî ölçüde kritik gelişmedendir. Özetle; Türkiye cihetinden teknik işlevleri çözümlemede süreci, siyasiler üstlenmiştir. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü J. Psaki, diğerlerinden ayrı olmak üzere üç kez Gezi Parkı vakıası sebebiyle ve Beyaz Saray-Bakan Kerry açıklamalarını teknikleştirmek bakımından açıklamalar yapmıştır. ABD’li diplomatların siyasilerinin açıklamalarını teknikleştirme gereksinimi iki sebeptendi; ilki mesajların kalibrasyonu, ikincisi mesajların iletim mecralarının bozukluğu. ABD cihetinden temel rahatsızlık Gezi Parkı vakıasında bürokratik müdahale biçimleri ve eylemlerin medya/yargı/idare her cihetten baskılanması olmakla birlikte basına yönelik baskılar öne çıkartılmıştır. ABD’li diplomatların Beyaz Saray açıklamalarını teknikleştirme girişimine Türk diplomasisinde paralel karşıt, sadece, Obama’nın 24.Nisan açıklamalarında ağır olumsuzlama ve Suriye’de ElNusra’nın terörist örgüt ilanında önceliksiz teferruatla uğraşmak şeklinde görülmüştür. ABD’li diplomatların Türkiye cihetinden karşılaştığı tepkiler; Türk Dışişlerince modere edilmediklerinden, deyim yerindeyse bağımsızlık, içişlerine karışmama tarzında vulgar söylemlerle yapılandırılmışlardı. Başbakan Erdoğan’ın danışmanlarının medya üstünden çevrime soktukları söylemlerini “ayıklamak” ABD’li diplomatlar için kolaydı. Danışmanlar ve yerli medya için zemin, daha doğrusu “siyasi evren” dar ve kolayca işlenebilen, gerektiğinde evirilebilen malzeme görülmekteydi. ABD’li diplomatlar için zemin/evren -küresel denklem dahil- çok daha geniş, tarihe Sayfa tüm kurumsal siyaseti ve nispi libere sivil toplumcu değerleriyle Türkiye idi. 29 ve geleceğe açık, taraf/aktörleşme bakımından muhatap sadece iktidar değil, S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Bu yüzden ABD’li diplomatlar için zemin; itinalı olunma gereğiyle kolayca işlenen malzemeden müteşekkil değildi. Ayrıca; Başbakan Erdoğan ve danışmanlarının mesajlarını çevrime soktukları zemin yerli medya, iktidar yanlılarının muazzam esneklikleri bulunmaktaydı. ABD’li diplomatlarsa sadece küresel yayım networklarına dayalı, steril mesajlarla iş görmek durumundaydı. Mesajlarının Türk medyasında çevrime nasıl sokulacakları belli değildi. Obama daha seçildiği ilk yıl Türkiye’ye gelip “tüm İslam âlemine” seslenmek istediğinde refüze edilmişti. NTV hariç mesajını canlı olarak Türk-İslam dünyasına iletememiş, “Mısır”dan seslenmek zorunda kalmıştı. Obama’nın 2009’da bizzat yaşadığını, durumun bozulma bakımından ivmelendiğini ABD’li diplomatlar gayet iyi bilmekteydi; Türk medyası ABD’nin mesajlarının üstünü örtebilmekte, mesaj bağlamlarını zıddına taşıyabilmekteydi. Beyaz Saray’ın Türk halkına düzgün seslenme şansı yoktu. Obama’nın Milliyet’te son derece steril “interview”u ile yetinildi. Interview’un teyit ettiği işleyiş şuydu; seslenmeye ihtiyaç var ama içerikten başlayarak profili daha da büyük mesele! ABD üst düzey siyasilerin Türkiye hakkında açık olumsuz ve nispi sert değerlendirmeleri bizzat kendilerince değil değinilen iki sebepten “diplomatik bürokratlarca” açıklanmıştır. Özetle; ABD cihetinden siyasi işlevler teknikleştirilmeye çalışılmıştır. ABD-Türkiye ilişkilerinde “demokratik devlet” parametresinin bağlayıcı bir dinamik/referans haline getirilmesi, bunun sadece basın-ifade özgürlüğü bağlamından çıkartılması, daha geniş ve güncel bir zemine oturtulma gereği, bu gereklilikte diplomatik bürokratik işlevlerin “Eurokrat”lar gibi yapılandırılmasının aranması, tümünün en azından sorgulanma ihtiyacı açıktır. ABD’li diplomatların dayanacakları herhangi ilişkilerde tesis edilen demokratik ve dahi hukuk devlet parametresi, İHAM 30 düzeni, yaptırımlar, ABD ile ilişkilerde işleyişin çerçevesi bakımından Sayfa çerçeve, tarihi-sosyolojik-felsefi bağlam, yok ya da zayıf haldedir. AB ile S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık gösterge teşkil etmeliydi. Öte yandan; AB ile ilişkilerde son dört beş yıllık zayıflama, hatta AB cihetinden ilgisizlik, içeride demokratik-hukuk devlet parametresinin Ak Parti ve liderliğince tek yanlı yorumunun etkinleşmesi, Türkiye’nin küresel etkileşiminde ağır boşluk/kopma/savrulma/işlevsizlik haline yol açmıştır. Nuland, "Sorumlu hükümet isteyen Türklerin yanında yer alıyoruz. Bunu söylemekten hiçbir zaman çekinmeyeceğiz… Türkiye'deki demokratik gelişmeler konusunda biz, daha fazla açıklık, daha fazla basın özgürlüğü ve sorumlu hükümet isteyen Türklerin yanında yer alıyoruz. Bunu söylemekten hiçbir zaman çekinmeyeceğiz. İttifakımızın güzelliği, anlaşamadığımız durumlarda dürüst olabilmemizdir." ABD’nin Ankara eski Büyükelçisi J. Jeffrey, “Türkiye’nin yaklaşımı daha çok ‘iç işlerimize nasıl karışma cüreti gösterirsiniz’ şeklinde. Evet gösteririz çünkü siz bu kulübün bir üyesisiniz. Kendinizi izole edemezsiniz, mürekkebinin silindiği 150-200 yıllık Viyana Kongresi’ni ortaya koyup, ‘iç işlere karışmazsınız’ diyemezsiniz. Demokratik kulüpteki oyunun kurallarını kabul etmeye dönük isteksizliği yansıtan bu durum, biraz endişe verici” demiştir! Bağlam, referans açığı, siyasilerin yol açtığı talihsizlikler, durum izahtan varestedir. ABD, söz konusu boşluk/savrulma/işlevsizlikte Türkiye’nin küresel etkileşimini düzeltme/destekleme bakımından Obama’nın tercih ve tarihi yanılgılarıyla muhatap olmuştur. Obama cihetinden siyasi öncelikler; Türkiye’de kurumsal siyasi dengelenmede askeri bürokrasinin geriletilmesi, Kürt sorununda en geniş manada esneme, Kürt sorununda kurumsalbürokratik kapasitenin değil siyasi kapasitenin öne çıkartılması, Ermenistan’la ilişkilerin sınır açma dâhil düzeltilmesi, İran yaptırımlarının bağlamdan kopartılıp Obama-Erdoğan eşleşmesine denk gelen “siyasi ve acil” anlayışla yapılandırılması, Türk demokrasisi adına talihsizliktir. Sayfa etkinleştirilmesiydi. Türkiye’de demokratik devlet parametresinin küresel 31 ekonomik siperde kalmasının teminine matuf olarak Türkiye’ce desteklenip S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık ABD’li diplomatik bürokrasi, buna Türk diplomasisi de eşlik etmiştir, söz konusu talihsizliğin cenderesi altındaydı. Bu yüzden; iki ülke arası ilişkilerin konsolide işleyişinde diplomatik bürokrasiler arası etkinliğin zayıflaması, hem Türkiye-zemin, hem de küresel bağlam-referans/çerçeve unsurları bakımından baskı altındadır. Baskının hafiflediği, diplomatik bürokratik işlevlerin hem ABD hem de Türk cihetinden yapılandırılma/desteklenme gereklerinin hissedildiği, ilişkileri modere etmede kurumsal/bürokratik kapasite açığının görülüp siyasi maliyetlerin daha bir öne çıktığı yıl, 2013’tür. ABD’li diplomatik bürokrasiyle Türk siyasetçilerinin bozulan mesaj düzeninde bahislerden ikincisi Türkiye’de demokratik devlet parametresinin nasıl yorumlanacağı demiş, basın ifade-özgürlüğü ve toplantı-gösteri hakkına dair fasılları yukarıda tüketmiştik. Demokratik devlet parametresinin yorumlanmasında üçüncü çekişme faslı, adil yargılanma hakkına dairdi. Türkiye’de adil yargılama olmadığı/kalmadığı/zayıfladığına dair ABD’li diplomatik bürokratik söylemlerin zemini, gazeteciler kadar “Balyoz”, “Ergenekon” ve diğer komutan yargılamalarından da kaynaklanmıştır. Ricciardone; ABD'nin Türkiye ile "yargı alanında işbirliği yapmak istediğini", Türkiye'de "hukukun üstünlüğünün" güçlendirilmesi için ortak çalışma yapılacağını açıklamıştır! Ricciardone: “… Hukuki mevzuatın arkasından sıra uygulamaya geliyor. Kendi liderleriniz, Başbakan, Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı da adli sisteminizde doğru gözükmeyen hususlara değindiler. Çok uzun süredir hapiste olan milletvekilleri var. Suçları bile belli değil… Askeri liderler de aynı şekilde. Onlara bu ülkeyi korumak görevi verilmiş ama hapse kondular. Profesörler mesela. Eski YÖK Başkanı tam anlaşılamayan suçlarla ilgili demir Sayfa var. Şiddet içermeyen gösteri yapan öğrenciler demir parmaklık 32 parmaklıklar arkasında. 16 yıl önceki çalışmalarla ilgili belirsiz suçlamalar S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık arkasında...” Ricciardone açıkça askerlerin tahliyesini istemekteydi. Vekillerin tahliyesinde; fasıl Aralık’ta hareketli ancak konsolide değildir. Ricciardone, yargılandıklarına dair askerlerin demeci suçsuz ertesinde yere Dışişleri ve tutuklu Bakanlığı'na çağırılmıştır. Türk Dışişleri, ortada, açık ve şöyle ya da böyle pozitif hukuka uygun yargılama yürütüldüğünden, teknik-bürokratik tepkisini koymuştur. Milli devlet parametresinin en önemli unsuru yargılama hakkına sahip çıkamayan diplomatik bürokrasinin ötesi yok, siyasi-felsefi yerindeliği bir yana, Türk diplomatların tutumu yerindedir. B. Bozdağ, Elçi’nin kendi işine bakmasını salık vermiş, H.Çelik demeçleri son derece serttir. ABD eski büyükelçisi E. Edelman; Stalin”in Kızıl Ordu generallerinin büyük bölümünü hapse attıktan birkaç yıl sonra Almanya’nın Rusya’yı kolayca işgaline dikkat çekmiş, Türkiye bağlamında tarihi hatanın “tekrarlatılamayacağını” ikaz etmişti. Edelman, hukuki prensiplerden ve darbe riskinden değil, ağırlıkla, Türkiye’nin savunma güvenliğinden söz etmekteydi. Başbakan Erdoğan; komutanların terörist olarak yargılanmasını tarihin affetmeyeceğini ifade etmiş, terörle mücadelede moral-motivasyon kalmadığını belirtmiş, tutuksuz yargılanma talep etmişti. Oysa komutanlar için öncelikli bahis, artık, tutuklu yargılanmaların değil ağır mahkûmiyet kararlarının kaldırılmasıydı. Ricciardone, tutuklu yargılamadan değil komutanların suçlanmalarından sitem etmekteydi. Erdoğan; nazikâne ve “akılcı” tutum takınmıştı Tutuklu yargılamaya karşı ama ağır mahkûmiyet şeklinde kesinleşen hükümlere (dönem sonunda) değinmeyen, savunma işlevinin tahribine değil terörle mücadelede motivasyona yönelen söylemlerle durumu geçiştirdi. Terörle mücadelede değil “azimli”, MİTÖcalan süreciyle tam “uyumlu” komutanlara şükreden Kabine demeçleri Diplomatik bürokratik işleyişte Ankara “taşrada” durum, Ricciardone’nin komutanların adil yargılanmamalarına tepki Sayfa 33 eklenmelidir. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık şeklindeyken Washington-merkezde farklıydı. Farklılık tonlamadaydı: Washington’da ABD Dışişleri (V. Nuland) elçi Ricciardone’nin demeçlerini basın-ifade özgürlüğü ve toplantı-gösteri hakkı bakımından tahkim ederek sürdürürken adil yargılanmada komutanlar faslında sürdürmemiştir. V. Nuland’a Ankara’da Ricciardone'nin sözleri sorulmuş, Nuland, ''Türkiye'nin dostları ve müttefiklerinin sorumluluğu, Türkiye'nin hukukun üstünlüğü ve insan haklarının korunmasının güçlendirilmesi, gazeteciler, blog yazarları için ifade özgürlüğünün korunmasında düzenli ilerleme göstermesinin önemine saygılı biçimde işaret etmeye devam etmektir'' diye konuşmuştur (Link1, Link2). Nuland cevaplamasını, elindeki “paper”a bir kaç kez bakarak ton farkına sıkı sıkıya bağlı kalarak üretmiştir. Nuland, taşrada Ricciardone’nin “Ankara’dan gönderilmesini” ya da kopmayı göze alamamış olabilir, durum netlik kazanmamıştır. ABD Dışişleri Büyükelçiyi istişare için merkeze de çağırmamış, eklenmelidir. Merkez, taşraya nazaran Türkiye’de siyasi iradeye karşı self-determination’a yönelmiştir. Dışişleri Bakanı J. Kerry de, merkezi diplomatik etkinliğe paralel tutum takınmıştır. ABD’li diplomatların komutanların tutuklu/suçsuz yere yargılandıkları şeklinde sitem/ikazlarla merkez-taşra diplomatik bürokrasi tonlama farklılaşmasının sebepleri ve işleyişi irdelenmelidir. İlk sebep; Obama’nın yukarıda değinilen tercih ve konumudur ki, bunu sağlam gerekçe görmek mümkün, diğer sebep ve değişen işleyiş aşağıdadır. ABD’li diplomatik bürokrasiye nazaran adil yargılanma hakkının yerine getirilmemesinde komutanların tutuklu yargılanması ve suçsuz yere yargılanmaları faslında iki detay eklenmelidir: Raporlama döneminde ivme kazanan 28.Şubat yargılamaları, YAB mensubu en üst 28.Şubat sürecinde üst düzey askeriyenin demokrasi karşıtı konumları, “Ergenekon” ve “Balyoz”dakilerden çok daha kati ve etkin biçimde Sayfa devlet parametresini en çok ihlal ettikleri döneme dair yargılamalardır. 34 düzey komutanların ABD ile ilişkilere yaslanarak Türkiye’de demokratik S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık işletilmiştir. 2003’den İtibaren askeri bürokrasiyle ABD ve Pentagon arasında ilişkilerde işleyişin, yukarıda askeri bürokrasiler arası ilişkiler alt parametrede nakledildiği üzere 2011’e dek düzelmediği, “sıcak” olmadığı hatta hasmane olduğu açıktır. karar Ülke dışına asker gönderiminde YAB’ın siyasi otoriteden ayrık üretimine yönelmesi, savunma tedariklerinden dış politik konuşlanmalara dek dâhil çok daha kirli işleyişlerin söz konusu olduğu 28.Şubat dönemine dair yargılamada, savcılık makamı, kirli işleyişlere dair ABD ve belki daha kritiği İsrail ile rabıtaları tespite yönelmiştir. Savcılık makamının Türkiye’de demokratik devlet parametresinin geçmişte ihlalinde İsrail ile ilişkilerden de yararlanılarak ABD rabıtasını tespite yönelmesi, kuşkusuz, küresel denklemede esaslı kaymalara yol açabilecekti. ABD’li diplomatik bürokrasiyi komutanların yargılanmasında önce frenleyen, merkez-taşra farklılaştıran bilahare fasıldan uzaklaştıran işleyiş sebebi bu olabilir. 28 Şubat ile ilgili olarak belki “ABD diplomasisinde tarihi marazlar” devrede ve fakat etkin değildir. Fasılda dönem içi işleyişte değişime dair husus tamamlanmalıdır. Dönem başlarında hukuk devleti ve adil yargılanma hakkına dair işbirliği/çerçeve geliştirme hamlesi, dönem sonlarında, Yargıtay dâhil hükümlerin kesinleştiği komutanların ağır hapis cezalarına çarptırıldığında sessizlik şeklinde dönüşmüştür. ABD’li diplomatik bürokrasi, İran yaptırımlarındakinden farklı olarak Türk demokrasisi bakımından adil, ölçülü/yerinde ve kısmen işlevsel tutum takınmıştır. Ancak; mütereddit hatta çelişik tutumlar, dönem içinde dahi –ki, az rastlanan haldendir- dönüşümler, nakledildiği gibi merkez-taşra Diplomatik bürokrasiler arası ilişkilerde işleyişte diğer detaya geçilecektir: V. Nuland; Erdoğan’ın ŞİÖ söylemleri üstüne NATO ittifakını hatırlatmıştır. Erdoğan’ın itham barındıran ağır demeçleri üstüne ABD Sayfa 35 arasında tonlama farkları, tümü fasılda dikkate alınmalıdır. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık büyükelçiliği Wall Street’i işgal eylemlerinde polis kaynaklı ölüm olmadığını nazikâne hatırlatmıştır. Beyaz Saray “bürokrasisi” Obama’nın Erdoğan’ı kabulü ya da Ortadoğu gezisinde Erdoğan ile temasını reddetmiş, olumsuz tutum takınmıştır. ABD medyası da; randevu yoluyla Erdoğan’ı bir nevi küçük düşürmek için özel gayret içine girmiştir. Fasıl; Erdoğan’ın şahsi tepkime tarzı nazarı dikkate alındığında ayrıca olumsuzdur. J. Psaki, “Türk hükümetine, NATO sistemleriyle veya kolektif savunma kapasitesiyle birlikte çalışmayacak bir füze savunma sistemiyle ilgili olarak ABD’nin yaptırım uyguladığı bir şirketle anlaşma görüşmelerine yönelik ciddi kaygılarımızı ilettik. Görüşmelerimiz devam edecek” demiştir. J. Psaki; Irak’tan petrol ihracında Merkezi Hükümet onayı gereğini hatırlatmıştır. Ricciardone’nin benzer demeçleri eklenmelidir. ABD medyası, Erdoğan ve Davutoğlu’nun Suriye ve İsrail söylemlerini tahrik edici bulmuştur. ABD medyasının pasları diplomatik bürokrasice devreye alınmış, Dışişleri, “baskı altında” rahatsızlıkları kabullenmiş, Ankara elçiliği vasıtasıyla durumun Türk muhataplarına iletildiğini belirtmiştir. Türk Dışişleri’nin Filistin-İsrail görüşmesini olumlaması Türk diplomasisinin Amerikan diplomasisine verdiği tarihi pastandır. Erdoğan’ın El-Fetih karşısında Hamas yanlılığı düşünüldüğünde durum açıktır. ABD’li diplomatlar yeterli karşılığı üretmemiştir. Türk diplomasisi ABD’li muhataplarıyla ilişkilerde adeta yoktur; Obama-Erdoğan temaslarında E. Bağış’ın zirveyi set etme gayretleri, teknik-bürokratik hazırlıkları bertarafı, Obama görüşmelerine yılbaşında Türk Dışişleri mensuplarına Ankara’da diplomasinin nasıl yürütüleceği konusunda adeta ders veren MİT-Fidan’ın iştiraki, tümü bir araya getirildiğinde işleyiş malumdur. Öte yandan İsrail ile hasım, ABD ile dost Sayfa muhataplarca bunun kabullenilmesi güç, durumun özetidir. 36 şeklinde Türk dış politikasının yürütülme ve ABD’li diplomatik bürokrat S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Diplomatlar arası düzenli olsun olmasın mesaj/görüşme trafiği zayıftır. FATF yasası (kısmen) ve Küresel Terörle Mücadele Fonu protokolleri nadir örnektendir. Görülen temas trafiğinde bazı bağlam; çevre ülkelerdeki temaslarla birlikte şeklindedir. Önceki dönemde görüşmelerine başvurulmak için Kongre’ye davet edilen Türk diplomatların yerini muhalifyandaş dağılımı dengeli görünümde basın mensupları almıştır. Hacimlikritik kararlaştırmalarda (PATRİTOT, Suriyeli muhaliflere yardım kalibrasyonları) Türk diplomasisiyle temas trafiğinin profili en azından görünürlüğü düşük tutulmuştur. ABD'li diplomatlar Nisan’da HatayAntakya-G. Antep’te Suriyeli muhaliflerle temaslarını Türk diplomatlara nispi kapalı yürütmüştür. Önceki dönemden devreden olumsuz dosyaları alesta tutma hali bakidir; İHH’yı terörist örgüt ilan etme, F. Gülen’i hukuki takibe maruz bırakma, Adana-İncirlik’te Ermenilerin mülkiyet haklarını tanıma, örnektendir. PREDATÖR (özellikle silahlı olanı) satışlarında gerginlik hatırlatılmalıdır. Eklenen dosya; finans-altın ticareti ve İsrail-Kıbrıs Rum Kesimi enerji anlaşmalarında olumsuz tutumdur. Önceki dönemde Suriye tarafından düşürülen Türk savaş uçağına rağmen ABD’li diplomatik bürokrasinin tutumu; Türkiye’ye sınırsız destek ancak Suriye’ye ağır karşılıktan katiyen kaçınılması, sınıra asker konuşlandırma sair hacimli tavırdan imtina edilmesini dikte etmeydi. Raporlama son dönemindeyse ABD’li diplomatların tutumu, THK Suriye helikopterini düşürür sınırda sert angajmanlar uygularken tam destek şeklindeydi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü J. Psaki, Türkiye’nin, sınırını ihlal eden Suriye helikopterini vurmasıyla ilgili, "Türkiye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik taahhüdümüz var. Türk hükümeti, Suriye hükümetinin geçen yıl Türk jetini düşürmesinden bu yana yürütülen bulunmaktadır. Sayfa ifadeyle; temkinli askeri bürokratik işlevin Suriye icraatı şeffaf ve başarılı 37 angajman kurallarına yönelik tamamen şeffaf davranıyor" demiştir. Başka S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Suriye (ABD) Büyükelçisi Ford, Kongre açıklamasında: “El- Kaide’nin etkinliği muhaliflere olan desteğimizi geciktirmekte, önlemektedir” demiştir. ABD-Adana Konsolosu Espinoza, Suriye konusunda El-Nusra tercihiyle Türkiye’nin hata yaptığını “herkesi” sıkıntıya soktuğunu ifade etmiştir. Diplomatların bu tür demeci sık rastlanır olmadığı gibi işlevsel de değildir. Yine de; Ford-Espinoza demeçleri ABD cihetinden bürokratik değerlendirmeyi özetlemektedir. ABD’li diplomatlar, Türkiye’nin operatif devlet mod ve bölgesel devlet altı örgütlenmelerle birlikte yürüttüğü dış politikasından memnun değildir. Başka ifadeyle; Türk askeri bürokrasisinin Suriye politikasında sınırda tedbirleri-konuşlanması icraatı olumlanırken diğer tüm işleyiş olumsuzlanmıştır. Ricciardone’den sonra Psaki ve FordEspinoza, daha düşük profil fasılda, askeri bürokrasiyle sivil bürokrasinin diplomatik işleyiş ve performanslarını ayırt ederek yaklaşımlarını somutlaştırmışlardır. Önceki raporlama döneminde Rusya “kargo” uçağı indirilir aranırken Türkiye’nin egemenlik haklarını hatırlatan ABD’li diplomatlar, bu dönemde, Rus “savaş” uçakları Karadeniz’de hasmane tutuma geçmişken sessiz kalmışlardır. ABD’li askeri bürokrasinin Rus uçaklarına esaslı cevaplamadan Merzifon’da konuşlu F-16 D50 blokları zamanındaöngörüyle teslim ettiği eklenmelidir. (Link1, Link2, Link3) ABD-Dışişleri Bakanlığı, Suriye'den kaçan Ermenilerin Ermenistan'a gidebilmesi için Türkiye-Ermenistan sınırının açılması talebiyle Beyaz Saray'ın internet sitesinde başlatılan imza kampanyasına ilişkin “insani konularda gelebilecek taleplerin karşılanması amacıyla atılacak adımların kapsam, yöntem ve koşullarının da ülkemiz tarafından tayin edileceği tabiidir” demiştir. J. Psaki, Suriye'de Kürtlerin özerk Sayfa açıklamış, olumlu izlenmiştir. 38 yönetim (PKK/PYD) kurma yönündeki çalışmalarından kaygı duyduklarını S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Ankara’da büyükelçilik binasına DHKP-C saldırısı ertesinde Ricciardone, FBI ve Türk emniyeti arasında süren işbirliğini deşifre etmiştir. Etmiştir ancak yaz sonuna doğru ABD, Türkiye ile değil Yunanistan’la işbirliği yaparak silahlı ve Erdoğan’a suikast yapabilecek DHKP-C’lileri yakalatmış, Türkiye’ye iadesiyse gerçekleşmemiştir. ABD, Ege’de, Suriye’ye giden silah-mühimmat sair yakalamalarda istihbaratı Türkiye ile değil Yunanistan’la paylaşmıştır. Elçiliğe saldırı esnasında ABD siyasileri ve yönetimi, insani-sıcak tutum takınmaya, Türk halkına sadık-dost mesajları üretmeye özen göstermiştir. Elçilik görevlisi Türk korumalara dönük “care” dikkat çekicidir. ABD Ankara elçilik binasına saldırı ardından; ABD diplomatik misyonları alarma geçerken İstanbul Konsolosluğu, “Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’deki ABD’lileri olası şiddet olaylarına karşı teyakkuzda olmaları konusunda uyarmaktadır. Barışçıl niyetli gösteriler bile çatışmaya dönebilir” açıklamasını yapmıştır. ABD’li diplomatların her vesilede Türkiye’de güvenlik ortamını olumsuz değerlendirme tutumu izlenmiştir. ABD, salt güvenlik gerekçesiyle Türkiye’deki konsolosluk personel toplam hacmini azaltmış, eklenmelidir. Gezi Parkı vakıasında da diplomatik bürokratik tutum; Türkiye’de güvenlik açığı şeklindeydi. ABD-Dışişleri Bakanlığı Enerji İşleri Özel Temsilcisi C. Pascual ile görüşen Ukrayna Başbakanı N. Azarov, LNG yüklü tankerlerin Boğazlar’dan geçebilmesi konusunda Türkiye ile müzakerelere devam ettiklerini söylemiştir. Azarov, “Sıvılaştırılmış gaz alımı için terminal inşa etme sürecimizde sorunlar var. Bu sorunlar Türkiye’nin Boğazlar üzerinden LNG yüklü tankerlerin geçmesine izin vermeye pek istekli davranmamasından kaynaklanıyor” demiştir. Azarov bu nedenle ülkeye gaz tedarikinin dönüştürme terminalleri üzerinden sağlanmaya çalışıldığını Sayfa isterken diğer yandan Türk Boğazları’nın statüsü hakkında dolaylı 39 kaydetmiştir. ABD bir yandan Ukrayna’yı Rusya’dan bağımsızlaştırmak S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık görüşmeyi göze alabilmiş, not edilmiştir. ABD cihetinden Rusya karşısında Ukrayna-Suriye trade-off’u ve başarısızlık belirtilmelidir. Gerek “kurum” olarak Beyaz Saray gerekse Kongre, ABD’li diplomatların Türkiye’ye uyguladıkları baskının ne tema-ufuk bağlantısı ne de saha-siyasa bağ ve etkinliğinden, tümüyle diplomatik performanstan memnun değil/olmamalıdır. ABD’li küresel şirketlerin de Türkiye’deki ABD’li diplomatik etkinlikten memnuniyeti düşmekte, Türkiye ile kritik ekonomik birliktelikler azalmakta, konsolide edildiğinde büyük şirketler Türk pazarından çekilmektedir. Çekilmeyen veya girenlerse, “tarz” ve kirlilik barındıran işleyişle türlü sorun yaratmakta, aşağıda temas edilecektir. Türkiye’nin enerji-finans-perakende-ileri teknoloji-iletişim hatta kısmen savunma kritik piyasalarında ABD şirketleri, “eksilen-azalangiremeyen“ aktör konumundadır. Bu piyasaların basit güncel dinamikleri dahi ABD’li büyük şirketlerce ABD’li diplomatik etkinlik desteğiyle izlenemez-öngörülemez olmuştur. ABD’li diplomatların Türkiye’ye dönük siyasa yürütmede olduğu gibi siyasa tayin-yönlendirme de başarısız oldukları açıktır. Diplomatik bürokratların tutarsızlıklaştıkları, tereddütlü hareket ettikleri, merkez-taşra tutum/tonlama birlikteliğini yitirdikleri, en önemlisi Türk siyasi ve ekonomik evreninde muazzam etkinlik/prestijde konumlarını ağır zayıflattıkları eklenmelidir. Belki bunda içeride kurumsal dengelenme gereği işlevselliği zayıflamış Türk diplomatların ABD’li mevkidaşlarına karşı “kör”/bloke olmaları pay sahibidir. Obama-Erdoğan temaslarında Devlet Bakanı E. Bağış, görüşmelere iştirak ve gündem/düzenlerini kalibre etmekte, Obama ile bire bir görüşmeye MİT Müsteşarı girmektedir. MİT Müsteşarı’nın karşısında dizip kürsüye çıkıp medyaya servis edilen resimlemelerle “ayar” ABD’li diplomatik etkinlik, zehirleyicidir. ABD’li diplomatik bürokrasi, Sayfa örgütlenmelerle işbirliği halinde operatif devlet modlarında Türkiye’de 40 verdiği Türk diplomasisinin mecali kalmamıştır. Bölgesel devlet altı S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık sağlam/objektif/işlevsel hale gelebilmek için durulma-konsolidasyon beklemektedir. Belki bunda Türk medyasının değişen kompozisyonu, ABD’ce kurulup çalıştırılan en büyük gazetelerin gidip yerlerine iktidar yanlısı işleyişte networkların gelmeleri etkindir. ABD’li diplomatlar, misalen, FATF kapsamında Türkiye’yi gri listeye bıraktırdıklarında bunun Türk medyasında nasıl “sokulmadığını” gözlemlemişlerdi. Belki bunda Türk ekonomisinin değişen ve aşırı hızlanan dinamikleri, zamana yayılı endüstriyelden güncel/ticariye dayalılığın artması amildir. Tümü bahsin çerçevesini aşmakta, bunları tarihe bırakmak gerekmektedir. Daha önemlisi, ABD’li diplomatik etkinliğin Türkiye’de siyasi istikamet tayininde belirleyiciliğinin azalması, türlü sıkıntıya rağmen bunun olumluluğudur. Konsolide edildiğinde ve genel “bürokratik marazlarla” spesifik Amerikan diplomatik tarzı hatırlandığındaysa durum stres biriktiricidir. Kurum olarak Beyaz Saray ve Kongre, önünde sonunda diplomatlarından başarı ve bunun nispi uzun vadeli ve güvenli bir platoya bağlanmasını isteyecektir. Amerikan diplomatik makinesi, elinde avucunda az çok biçimlendirdiği aktör/ülke algısını yitirdiğinde hacimli ağır pürüzlü işleyişleri tetiklemekle sabıkalı, hatırlatılmalıdır. Üst düzey siyasiler arasında ilişkiler; Obama, küresel dış politik hedeflemelerini daha 2008 yılında açıklıkla belirtmişti. İslam topraklarındaki işgaller bitecek, askerler çekilecekti. Yanı sıra; sınır dışında sorgu yerleri-işkence hane-cezaevi uygulamaları kaldırılacaktı. Obama’nın sözünü henüz ve tam tutmasa da bu yolda olduğu kabul edilebilir. Obama 2013’te, barışçıl yaklaşımını iki ülke bakımından esaslı biçimde genişletmiştir; Suriye ve İran. Suriye’de Esad’ın kimyasal silahlarını RusyaPutin’le anlaşarak imhayı kotarmış, mutabakatı hemen fiiliyata aktartmıştır. İran’da nükleer kapasitenin geriletilme/silah üretiminden uzaklaştırılıp mücadele için diğer ülkeleri işgal etmemize gerek yok demiştir. Obama’nın 41 politik hedeflemesinde küresel ölçekte sulh olduğu gibi Türkiye bakımından Sayfa uluslararası denetime açılmasında Ruhani ile anlaşmıştır. Obama, terörle S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık da sulh ve salah bulunduğu açıktır. Tuhaf olan; 2013-Obama politik genişletmelerinin Türkiye’de iktidarın planlama-beklentilerinin dışında, öte hatta kısmen aksinde olmasıdır. Obama’nın küresel ölçek başarılı hamlelerinin kotarılmasında Türkiye’ye dair bakış açısını dar tuttuğu, söz konusu önemli hamlelerinde Türkiye’ye dayanmak/Türkiye üstünden hareket etmek/Türkiye’nin dahlini/yardımı aramak sair bakımdan steril tutum takındığı gözlenmiştir. Üstelik bu tarz steril tutumu, bu tür/profil meselelerde pay almak/işlev üstlenmek isteyen, bu konuda iddiası olan Erdoğan’a rağmen yapmıştır. Ayrıca, Esad kimyasal silah kullanmış görünmekte, Erdoğan’ın beklentisi müdahale, ilk evrede Obama-ABD buna paralel tutumdaydı. Dönem ortalarına girmeden Beyaz Saray: "NATO müttefiki olarak ABD ve Türkiye bir dizi kritik küresel ve bölgesel konuları ele almada partnerlerdir” demişti. Dönem sonlarında Suriye ve nükleer İran mutabakatlarına bakıldığında, elde herhangi partner somut görüntüsü bulunmamaktaydı. Obama’nın Erdoğan’a dönük Gezi Parkı vakıasından beri soğuk-mesafeli tutum takındığı değerlendirmeleri şimdilik zayıf düşüncedir. Ancak, Obama’nın Erdoğan’a dönük, küresel etkide bahislerde sırtını döndüğü kuvvetli çıkarımdandır. Obama’nın Erdoğan’a dönük markajında odaklandığı başat mesele, İsrail’le ilişkilerin düzeltilmesiydi. Fasılda ilerleme bulunmakta, güvenilir değildir. Mesaj düzeninde aksaklık ve zaman zaman aksi yönde işleyişler bulunmaktadır. Erdoğan’ın İslamofobi ve Siyonizm demeçlerinden sonra Kongre Senato-Temsilciler Meclisi kanatlarından ayrı ayrı tepki gelmiştir. Kongre 89 üyesi, Başbakan Erdoğan’ın Viyana’daki “Siyonizm insanlık suçudur” beyanını kınamış, bu sözleri geri almasını talep eden bir ABD-Beyaz Saray’dan resmi, anında ve sert tepkime geldiği belirtilmelidir. "İsrail'in sorumluluğu olduğunu söylemek saldırgan, Sayfa 42 mektup imzalamıştır. Davutoğlu kimseye izah borcumuz yok demiştir. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık yakışıksız, mesnetsiz ve yanlıştır (offensive, unsubstantiated and wrong) (Link1, Link2 Dk. 35:44’den itibaren), Erdoğan; Beyaz Saray’dan gelen cevaba üzüldüm, muhatabım onlar değil, İsrail; Beyaz Saray’a ne oluyor da onlar konuşuyor? Erdoğan ve Kabinesi İsrail’le mevcut mutabakatı tavsatma eğiliminde, tazminat davaları İsrail’in ambargoları kaldırmasıyla eşanlı hale getirilmiş, İsrail ise Erdoğan’ın Gazze gezisini önce Mayıs’tan Haziran’a erteletmiş, halen Erdoğan Gazze’ye gidememiştir! Yine de; Obama-Erdoğan-Peres diyalogu tesis edilmiş, dönem içinde İsrail’li Bakan Türkiye’yi bir vesileyle ziyaret etmiş, TÜSİAD-İsrail aktivitesi devrededir. NATO zirve bildiri metni madde 42’de Akdeniz diyalogunun diğer ülkelere bölgede açık kalacaktır ifadesi içermesi, İsrail’e açıklık bulundurma izlenmiştir. Kerry, Türk-İsrail ilişkilerinde düzelme görüp bunu olumlamıştır. Obama’nın Erdoğan’a dönük markajında odaklandığı tali başlık; Suriyeli muhaliflerin Cenevre II sürecine iştiraki ve Esad’la bir geçiş rejiminin tesisiydi. Obama’nın net olmadığı husus şuydu; geçiş döneminde Esad’ın statüsü/işlevi/profili ne olacaktı? Erdoğan daha Washington’a gitmeden önce Obama, İngiltere-D. Cameron temaslarında; Suriye'deki ılımlı muhalefeti güçlendirip Esad'ın yerini alacak geçici bir kurumun kurulması için birlikte çalışacaklarını açıklamış, böyle bir kurumun kurulmasının Cenevre'de 'ilerleyen haftalarda' yapılacak bir konferansın (Cenevre II) ana gündemini oluşturacağını eklemişti. Obama Erdoğan’a net çerçeve sunmamış ancak Cameron’a söyledikleri netti. ABD-İngiltere zemininin güvenilir ve ciddi görülme gereği açıktır. Rusya-İran cihetinden Suriye halkının siyasi tercihi esas alınır deyip demokratik ilkeleri konsolide ettiklerinde bu, Erdoğan için kabul dönük açık güven yitimiydi. Önceki raporlama döneminde ABD-Türkiye Sayfa silahlar konusunda Putin’le anlaşınca bu durum, Erdoğan için Obama’ya 43 edilemezdi. Sandık metaforunu es geçelim. Obama Suriye’de kimyasal S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Suriye politikalarının eşgüdümünde H. Clinton; Suriye politikasını behind leadership şeklinde özetlemiş, Körfez ülkeleriyle birlikte Türkiye korosunu konuşturduklarını (şarkı bile söyletemediklerini) eklemişti. Durum farklıydı. Obama cihetinden beklenti Erdoğan’ın mesele hemen yanı başındayken ustalığını gösterip sahada işi becermesi, Erdoğan cihetinden beklenti başkanlık seçimlerinden sonra Obama’nın müdahaleye açıklık kazandıracağıydı. Kerry Kongre’de Suriye müdahalesi için askerî ortakları saymış, Türkiye aralarındaydı. Erdoğan, müdahale beklentisine rağmen Suriye için askerî ortaklık dâhil koalisyonda olduğunu gecikmeli ve güçlükle deşifre etmişti. Obama ise Erdoğan tereddüdünün farkında, müdahale için Türkiye ile somutlaşan görüşme yokken Yunanistan’la Suriye için üs kullanım opsiyonunu kalibre edebilmiştir. Her ikisinin biri birilerini ne kadar yanlış değerlendirip bu değerlendirmelerle politika yürüttükleri ortadadır. Son raporlama döneminde Obama-Kerry, Clinton’un şarkı bile söyletemediği koroya değil ama Rusya’ya yönelmiş, bahsi önde ve bizzat ele almıştır. Kimyasallar Suriye’den imha için gidince İsrail rahatlayacak, oysa konvansiyonel silah yetenekleriyle Esad, “Erdoğan için” riskin daha fazla konsantrasyonu demekti. Obama içinse konvansiyonel silah yetenekleriyle Esad belki de, iyi ya da kötü bir idarenin tesisi demekti. Erdoğan, Obama’nın İran mutabakatını da görünce haklı olarak, Putin’le Esad konusunda ne kadar ileri gidildiğini kestiremez oldu. 2013.Mart’ında da Obama, Suriye’nin sadece Türkiye’nin meselesi olmadığını doğrudan, küresel denklemin artan baskısını mealen deşifre etmişti. Obama, Washington’da basın önünde Erdoğan’a Suriye faslında, “Bence Başbakan Erdoğan’da ABD’nin tek başına adım atabileceğini düşünmüyor” demişti. Sayfa sonbaharda kristalize olmuştu! 44 Obama, Erdoğan’a nazikâne ne düşünmesi gerektiğini sinyallemiş, durum S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Obama-Erdoğan zirvesine gidildiğinde Senato Dış İlişkiler Komitesi, Suriyeli muhaliflere silah yardımı yapılmasını da içeren tasarıyı onaylamıştı. ABD, Özgür Suriye Ordusu’na Türkiye üzerinden aşikârene biçimde ilk muharebe malzemesini göndermeye başlamış, teslimatı yapan ABD’li personel isimleri rahatlıkla deşifre edilmekteydi. Obama-Erdoğan üst düzey siyasilerin kotardığı ve bürokratlarına dikte ettirdikleri dış politik siyasaların sonbaharda akıbeti bellidir! Kongre’nin kabul ettiği bürokratların sahada yürüttükleri Erdoğan’ı bloke etmişti. Mayıs ortasında mutabakata rağmen, bunun hazırlıklarının Mayıs hemen öncesi olduğu düşünülürse, Esad’ın tepkimesi ve netice üretimi hatırlatılmalıdır. Reyhanlı patlaması, patlama ardından Gezi Parkı eylemlerinde Hatay’da sivil toplum aktivitesi tümü Erdoğan’ı ciddi sarsmıştır (İstanbul-Kadıköy’de bilahare Esad yanlısı kalabalık miting eklenmelidir). Daha sonbahara girmeden Mayıs-Haziran’daki gibi hacimlideşifre teslimat-yardım haberleştirmeleri bıçak gibi kesilmiştir. Rusya ile kimyasal silah mutabakatı geliştiren Obama’nın Türkiye sınırında muhaliflere silah teslim etmesine dair haberlerle muhatap olması beklenemezdi. Yaz sonunda Obama, kimyasal silah kullanımı ertesinde Rusya ile kimyasal silahların imhası pazarlığını bitirmeden önce Suriye müdahaleyi tekrar gündeme getirmiş, ancak daha baştan sınırlı olacağını deklare ederek müdahale etkinliğini ve izlenen politikanın ederini büyük ölçüde sıfırlamıştır. Kerry: “Suriye operasyonu Türkiye-İsrail ve Ürdün’ü korumak için yapılacak” demiş, ihtiyaten olumlu kaydedilmiştir. Obama, Suriye’ye müdahale söyleminde dahi Putin’in geri dönülmez eşiğe gitmemesini kalibre ederek titiz davranmıştır. Obama Putin’i kimyasalların imhasına evet dedirtmeyi esas almış, Esad’a değil, İsrail’i öncelikle Erdoğan’ın Suriye’de operatif performansından, siyasi öngörüsünden, 45 kısaca becerisinden memnun değildi. Esas deşifre olan, Suriye’de operatif Sayfa vurabilecek elindekilere odaklanmıştır. Fırsatçı bakıldığındaysa Obama, S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık girişim, Erdoğan’a zaman bakımından da sınırlı-sunulu fırsat olarak görülmekteydi. Mayıs’ta Obama-Erdoğan zirvesinin konsolide ederi yukarıda tüketilmiştir. Erdoğan Cenevre II’ye güvenilemeyeceğini belirterek evet demiş, Eylül.2013 temrini Ocak.2014’e devredilmiştir. Putin, Erdoğan’la Rusya’da görüştükten sonra S. Arabistan’a yönelmiş, Suriyeli muhaliflerin Cenevre II’ ye iştirakini istemişti. Erdoğan’sa, Suriyeli muhaliflerin İstanbul toplantılarının Moskova’ya nakli dâhil farklılaşmaya açık tutum içindedir. Suriye’de El-Kaide mensupları Türkiye’den lojistiğin aksamasıyla isyan eder tehdit mesajlarına yönelirken manzaranın alacağı biçim belli değildir. Suriye’de muhtemel geçiş rejiminde Esad’ın statüsünden başlayarak muhaliflere lojistiğe dek ABD ile işbirliğinin istikamet ve derecesi netlik kaybetmiş, fasıl belirsizlik şeklinde donuklaşmıştır. El-Kaide karşısında muvaffak Esad, Türkiye’nin umuduna dönüşebilir, eklenmelidir! İşleyişten anlaşılan; Erdoğan’ın kuvvetli talep ve naif beklentisi küresel adalet, etkinleştirilemeyecektir. Gezi Parkı vakıası esnasında Beyaz Saray, sadece Haziran’da yirmiye yakın açıklama yaparak eylemcilere dönük Kabine uygulamasını olumsuzlamıştır. Gezi Parkı eylemlerinde; ilk faz 6-8.Haziran’dan biraz faklı işleyişte, 16-17.Haziran’dan itibaren eylemcilerin “meşruiyet tahribine yöneldikleri”, “meşruiyet zeminlerinin zayıfladığı” değerlendirmelerinin artma/genelleşme hallerinde dahi Beyaz Saray, eylemleri desteklemiştir. Gezi Parkı için İçişleri Bakan değerlendirmelerinde Cumhuriyet tarihinin en büyük “şiddet” olayı değerlendirmesi, İçişleri Bakanlığı’nın 3,5 milyon, Sİİ kapsamında 7,5 milyon, küresel istihbarat şirketlerinin 10 milyon üstünde iştirakçi ölçümleri hatırlatılmalıdır. Beyaz Saray’ın en azından hacim Beyaz Saray’ın Gezi Parkı eylemlerini olumlayan Kabine’nin eylemcilere müdahalesini olumsuzlayan açıklamaları “başlı başına-yegâne” Sayfa 46 bakımından bakış açısının isabetliliği açıktır. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık şeklinde değil, ABD-Dışişleri-Savunma Bakanlıkları, Kongre, medya, kamuoyu eklemli/desteklidir. Erdoğan’ın danışman ekibi ABD medyasına olduğu gibi Beyaz Saray’a da savaş açmış, hasmane ve düşük kalitede demeçler görülmüştür. Bu tür işleyişin de Türk diplomasisini, iyi paranın piyasadan kovulduğu gibi, kovduğu belirtilmelidir. Obama’nın, ileride belki tolore edebileceği/yumuşatabileceği söylemleri, sırf bu yüzden devreye alınamamış, Erdoğan’ın danışmanları, ABD medyasında açık absürt demeçleriyle sadece Türk diplomatik işlevselliğini değil Obama’nın esnekliğini de kırmıştır. ABD-Türkiye ilişkilerinde Obama-Erdoğan+Kerry-Davutoğlu şeklinde set edilmek istenen iki+iki’li düzen, daha zirvenin mürekkebi kurumadan Gezi Parkı ertesinde çökmüştür. Obama’nın kimyasal silah imha ve nükleer İran mutabakatlarında Erdoğan’a bilahare ve güçlükle (Erdoğan’ın Kabine toplantısı esnasında bilgi verileceği dikte edilmiştir) haber veren konuma geçmesinde bizzat Erdoğan’ın hataları yanında çekirdek ekibinin işlevsizliği sorgulanmalıdır. Obama’nın Erdoğan’a verdiği bilgilere dair Türk (bilgi verme) ve ABD tarafından (ikaz-sitem) açıklamaların istikametleri zıt, eklenmelidir. ABD-Türkiye ilişkilerinin üst düzey siyasiler arasında ilişkilere indirgenemeyeceği, Gezi Parkı vakıasından sonra kristalize olmuştur. Kristalize olma hali, prensiben değil Gezi Parkı eylemlerinden Beyaz Saray sert tepkimesiyle güncel/pratiğe dayalı olarak zuhur etmiştir. Hâlbuki bundan ayrı, kimyasal-Esad ve nükleer-İran fasıllarında görüldüğü gibi ilişkilerin üst düzey siyasiler arasında tam işlevsellik kazanamayacağını kanıtlayan başka faktörler de bulunmaktaydı. Zemini küresel meseleler, iki ülke arası ilişkilerde sorun ya da ahenksizlik teşkil ettirse de bunlar değil, içeride Erdoğan’ın konumuna göre dış politik aktörlerle uyum/uyumsuzluk, Türkiye’nin olumsuzlaştırmaktadır. siyasi istikrar dalgalanmalarını daha da Sayfa arklaşması, 47 kabul edilebilir değildir. Dış politik işleyişle iç politik dinamiğin bu tür S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Üst düzey siyasiler arası ilişkilerde diğer detaya temas edilmelidir; Kongre, İran’a kıymetli maden ihracını ve ödeme aracı olarak kullanımını yaptırım kapsamına almıştır. Kongre’de; Libya’dan Suriye’ye Türkiye üstünden silah transferi ve bunlara dair Rusya uydu fotoğraflamaları hakkında görüşme içerikleri (tedbiren) not edilmiştir. Kongre, HALKBANK’ ın İran’a ödemeler düzenini yaptırıma bağlamak istemiş, akim kalmıştır. Kerry, Kuzey Irak bölgesel yönetimiyle Türkiye arasında petrol anlaşmalarına karşı çıkmış, tek taraflı petrol boru hat tesisinin Bağdat desteği olmaksızın yaşatılamayacağını belirtmiştir. ABD girişimiyle Türk-Irak ilişkilerinin de düzeltilmeye çalışılması, Londra’da Dışişleri yetkililerinin ABD dahliyle toplanması (Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı F. Sinirlioğlu, Irak tarafından ise Ulusal Güvenlik Danışmanı F. Feyyad) olumlu izlenmiştir. Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılamaması olumsuz izlenen fasıldandır. ABD, Lübnan’ın Doğu Akdeniz’de gaz ve petrol sondajlarına başlayabilmek için İsrail ile arasındaki sorunları bir an evvel çözmesini de istemiştir. Kıyasen olumsuz izlenmiştir. İsrail-HAMAS görüşmelerinde Obama’nın Erdoğan’ı dışta tutan tutumu eklenmelidir. Babacan’dan İran’a altın yaptırımları tek taraflı bizi bağlamaz -mealen- ve “bankalarımızı İran’la ilişkilerde serbest bıraktık”, ”Kuzey Irak’la petrol anlaşmalarımızda serbestiz” -mealendemeçleri not edilmiştir. Obama ve Yunanistan-Samaras görüşmelerinde konu Doğu Akdeniz-enerji çıkarımları; Obama ilk açıklamaları sahada Pentagon tutumu aksine Yunan tezleri yanlısı olup olumsuz izlenmiştir. Kerry, "Mısır ordusunun ülkede demokrasiyi yeniden inşa etmekte olduğunu" belirtmiş, yaklaşım farklılıkları bakımından izahtan varestedir! tedbiren olumlanmıştır. Sayfa Davutoğlu-Kerry, T. Yıldız-E. Moniz- ve Arınç-Biden temasları izlenmiş, 48 Dönem sonlarına doğru üst düzey siyasiler arası temas trafiği hafif hareketli; S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Kamuoyları nezdinde; Kerry’nin Anıtkabir ziyaretinde tavrı, büyükelçilik binasına saldırıda saygılı davranışları olumlu izlenmiştir. Obama, Boston saldırısı üzerine, zanlıların Müslüman ya da Çeçen olmalarından yola çıkarak yargılayıcı genellemeler yapılmama telkininde bulunmuştur. Amerikan kamuoyundaysa Boston saldırısının deşifre ettiği İslam karşıtı konsolidasyonlar hayli olumsuzdur. Reyhanlı saldırısında ABD’nin bütün olarak tutumu son derece sıcak ve kuvvetli destek şeklindedir. Daha birçok siyasi bölgeye gitmemişken Adana Konsolosu John L. Espinoza, Hatay-Reyhanlı’da 52 kişinin hayatını kaybettiği patlamaların olduğu yere çelenk bırakmıştır. Doğu Akdeniz’de, Türk ya da KKTC egemenlik sahasından geçtiği ya da bu sahaya düştüğü henüz belirlenemeyen ABD-İsrail füzeleri, açıklamayı (tespiti değil) yapan Türk askeri ve Dışişleri değil Rusya askerî etkinliği, tümü olumsuz izlenmiştir. ABD’nin İHA saldırısıyla Pakistan’da medrese öğrencilerini/sivilleri vurması olumsuz izlemededir. Suriye’de kimyasal silahlar konusunda Obama başarısı, nükleer İran faslında Obama gayreti, İsrail’le ilişkileri düzeltmede Amerikan girişimleri, konsolide edildiklerinde Türk halkının pozitif hissiyatını besleyici daha önemlisi sağduyusunu teyit edicidir. Kamuoyları nezdinde zayıf olumluluğun hafif toparlandığı eklenmelidir. ABD-Türkiye ilişkilerinde dört alt parametre dışında bazı husus eklenmelidir; ABD’li diplomatik bürokrasi, enerji tedariklerinden finansal etkinliğine, Türkiye’nin siyasi ve idari kararlaştırmalarını, daha önemlisi serbest fiyat/piyasa/özel kesim anlaşmalarını sorgulamış, baskılamış, değiştirmeye ya da önlemeye çalışmıştır. Bu gayretlerin ABDTürkiye ilişkilerinde yeri ve işlevi sorgulanmalıdır. ABD’li diplomatik yürütmeyi “tereddütsüz” göze almıştır. Öte yandan, ABD’li diplomatik Sayfa ve uluslararası ilişkiler parametrelerine tam uygun bahislerde karşıt etkinlik 49 bürokrasi, Türk topraklarında hukuka ve kanuna daha önemlisi egemenlik S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık bürokrasisinin Türk demokrasisine dair tutumlarında merkez-çevre tonlama farkları, tereddütlü-tutarsız tutumlar tekrarlanmalıdır. ABD-Türkiye arasında ekonomik ilişkilerin yetersizliğine sürekli temas edilir ancak hacimli etkide tıkayıcı hususa girilmez. En büyük ortaklıklarda; CİTİBANK-AKBANK, ABD cihetinden mevzuat aksaklıkları, şeffaf olmayan işleyişlerin üstü örtülmüştür, es geçilecektir. GE-GARANTİ Bankası hissedarlığında GE’ye reva görülen muameleyse, siyasetçibürokrat-banka sahipliğinde Türkiye cihetinden ağır sorunluydu, es geçilecektir. Özel sektör üstünden kamu kontrollü yatırımlarda MOTOROLA faslı hatırdadır. THY uçak alımlarında BOEİNG, off-set yükümlülüklerini yerine getirmemekte, rakam arş-ı alayı aşmış, BOEİNG adres olarak GE’yi işaret etmiştir. Babacan ABD seyahatinde konunun etrafında dolanmış görünmektedir. Daha kritik olan; GE-ÇALIK enerji ve leasingli işleyiştir ki, finansmanı ve Grup yatırım bankacılığı bağlantısı soru işareti, off-set yükümlülüklerinin dolaylı ifa hayaleti zihinlerde belirmektedir. Bahiste üçgenleşme ve izlenemezlik hemen yukarıdadır! ABD-Türk ilişkilerinde küresel konum ve şu fasılda şuna nazaran şeklinde ölçümlenebilir parametreler geliştirmek mümkün hatta kolaydır. İmtina edilmektedir. Başta askerî bilahare ekonomik ilişkilerin vadeye yayılı stratejik temele bağlanmalarından kaçınılmakta, askerî bürokrasilerin önceki kapalı şimdiki kopuk-kesikli mekanizmalarından medet umulmaktadır. Ekonomik sahada da izlenemezliklerde temas edildiği üzere hacimli deneyimlerin çoğunda (istisnalar bir yana) arıza bulunmaktadır. 2012-2013 Döneminde küresel yönetişimi kısmen güç yitiren yer yer aksayan, bölgesel etkileşimiyse ciddi bozulan ve riskleri ancak kaynaklı marazlarla denk gelerek hafif olumsuzluğa yol açmış, kötümser Sayfa kendinden (yapısal) ve siyasi iradeden kaynaklanan aksaklıklar, ABD 50 küresel müdahalelerle azalan aktör Türkiye’dir. ABD ile ilişkilerinde bizzat S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık olmak için erkendir. 2011’den 2012’ye olumlulukta zayıflama, 2013’te askerî bürokrasiler arası ilişkilerde zayıflatılarak korunsa, kamuoyları algısında pozitiflik bulunsa da, izlenen dönemde ilişkilerde konsolide hafif olumsuzluk ortadadır. Dış Politika ABD ile İlişkiler- Alt Parametre Değişimleri 01.01.2012-31.12.2012 9 8 7 6 5 3,7515 4 2,5 3 2 1,375 1 0,25 0 Askerden Askere İlişkilerin Düzey ve İstikameti Bürokratik Kurumlar Arası Üst Düzey Siyasiler Arası Kamuoyu Algılmasında İlişkilerin Düzey ve İstikameti İlişkilerin Düzey ve İstikameti İlişkilerin Düzey ve İstikameti Dış Politika ABD ile İlişkiler- Alt Parametre Değişimleri 01.01.2013 - 30.11.2013 6 5 4 3 2 1,375 1 -0,625 0 -1 -1,075 0,375 Askerden Askere İlişkilerin Bürokratik Kurumlar Arası Üst Düzey Siyasiler Arası Kamuoyu Algılmasında Düzey ve İstikameti İlişkilerin Düzey ve İstikameti İlişkilerin Düzey ve İstikameti İlişkilerin Düzey ve İstikameti -2 -3 konsolide yükselmiştir; 4,125’dan 4,625’e. 51 ABD ile ilişkiler risk izleği, temas edilen gelişmeler nedeniyle Sayfa S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık AB ile ilişkiler risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri; AB’nin dış politik tutumu, konsolide hafif olumludur. AB içinde baş aktörler Almanya-Fransa’nın Rusya ile dış politik uyumu yüksek, durum Türkiye hafif aleyhine/baskılayıcıdır. Ortadoğu bütününde AB politikası tereddütlü, bazısı Türkiye’yi destekleyici/sınırlayıcı/gerileticidir. AB’nin Akdeniz/Doğu Akdeniz’de izlediği askerî dâhil politikalar Türkiye aleyhine hafif olumsuzdur. Özellikle Almanya’nın silah-denizaltı teslim etmeme yaklaşımı, Türkiye’yi ciddi sınırlamaktadır. Doğu Akdeniz’de, AB üyesi belli başlı hemen her ülkenin savaş uçağıyla Türk ve KKTC hava saha ihlalleri hareketlidir. Tanımama-reddetme-baskılama hali açıktır. TSK tedbiren bazı İHA etkinliğini Kıbrıs’a kaydırma, izlemelere ağırlık verme durumunda kalmıştır. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de sınırlanma ABD politikasına AB’nin paralelleşmesi, Türkiye’nin daha fazla Kuzey IrakOrtadoğu odaklanmasında amildir. nükleer İran faslında AB, Türkiye’den ayrık “sert” tutum takınmış, mutabakatın hemen öncesindeyse bilhassa otomobil-enerji sahasında bağlantılarını süratle aktive etmiştir. NATO ile ilgili Türkiye-AB arasında esaslı-yapısal çekişmede düzelme bulunmamaktadır. NATO imkân kabiliyetlerinin AB’ce kullanımında Türkiye vetosu sürmekte, fiiliyatta ürettiği siyasi netice sınırlıdır. AB, Suriye sert olumsuz gelişmelerinde Türkiye’nin tam yanında yer almış, PATRİOT konuşlandırma (sürdürme) faslında destek kritiktir. İngiltere Genelkurmay Başkanı’nın sınıra asker gönderme dâhil tarihi desteği (önceki raporlama döneminden (Link)) hatırlatılmalıdır. Dönem içinde AB’nin Suriye faslında PATRİOT’lardan sonra ikinci desteği sığınmacılara maddi yardım, profiliyse hayli düşüktür. AB’nin kriz anlarında Türkiye’ye bu tür güçlü görünen destekleri, Ortadoğu Sayfa deyim yerindeyse “harlandırıcıdır”. Siyasi istikrar bakımından ederi açıktır. 52 sahasında Türkiye’yi daha bir askerî-güç kullanımcı aktöre dönüştürmekte, S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık AB’nin Türkiye kurumsal raporlamaları, Türkiye’de siyasi iktidarı ve temel politikalarını destekleyici mahiyettedir. Bu yönüyle AB, Türkiye’de demokratik sürecin biraz işlevsiz bileşenidir. AB’nin konsolide tutumu; müdahalesizlik ve iç siyasi dinamiğin güçlenmesidir. Türkiye AB üstünden ya da AB yüzünden siyasi çekişme na-mevcuttur. İstisnası Gezi Parkı eylemleri (olumsuz tepki) ve MİT-Öcalan (olumlu tepki) sürecidir. Bu yönüyle ve siyasi istikrar bakımından AB’nin Türkiye’deki çalkantılı siyasi işleyişi ivmelendirmemeye özen gösterdiği belirtilmeli, olumlu izlenmiştir. AB’nin ABD ile ekonomik işbirliğinde (TEC), Rusya ile başta enerji sahası işbirliğinde ve diğer STA gelişmelerinde Türkiye çıkarlarına aksi konumu sürmektedir. AB’nin Doğu Ortaklığı adı altında (Azerbaycan, Belarus, Ermenistan, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna) ekonomik bütünleşme hamlesi hatırlatılmalıdır. Hedef; derin ve kapsamlı serbest ticaret alanları geliştirmektir. İran’ın ambargo altında doğalgazını AB pazarlarına sokamamasında hacimli aksaklıksa sürmektedir. AB ekonomisinin pazarlarını sınırsız açtığı Türk ihracatçılarına desteği, vadeli-kalıcı tedarik-üretim anlaşmalarına dayalı işleyişle Türk ekonomisinin sağlam-ana ortağı olduğu açıktır. Sivil havacılık alanında mevcutta hafif, gelecekte potansiyel hacimli çekişme fasılları izlenmektedir. AB, sivil havacılık sektörünü tek hava sahası adı altında ölçek yararlarını gözeten mimaride konsolide etme hedeflemesindedir. Türkiye cihetinden Kabine, AB’nin ekonomik bütüncül yaklaşımının sistematik-süreye yayılı olumsuzlaştırılmasından rahatsız, artan STA’lar ortada, erken hareket etmemekle birlikte gidişatın farkında, ŞİÖ ve İslam ekonomi birliği sair retorikle durum şimdilik idare karşı bu tür bahisleri teknikleştirememe, müzakere eden diplomatik- Sayfa diplomatik-soğuk mekanizmalar devrededir. Türkiye cihetindense AB’ye 53 edilmektedir. AB cihetinden hemen her bahiste olduğu gibi bunda da teknik- S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık bürokratik heyetler teşkil ettirememe halleri belirtilmelidir. AB cihetinden küresel ekonomik-finansal krizin hareketli, bloklaşmaların sertleşebileceği ortamda ticaretin serbestleştirilme anlaşmaları küresel sigorta işlevin görülmekte, Türkiye’nin çekinceleri zayıf düşüncedendir. AB-Türkiye arasında ilişkiler güncel işleyişte; Türkiye'de reform AB'de genişleme yorgunluğu kısmen atlatılmıştır. Türkiye’nin AB adaylık müzakere sürecinde durgunluk hareketlenmiş, 22 numaralı fasıl Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Kontrolü görüşmeye açılmıştır. Dönem başlarında Dışişleri Bakanı Davutoğlu; AB ile; “biyometrik pasaport, geri kabul anlaşması ve entegre sınır yönetimini kabul karşılığı vize anlaşmasına evet diyeceğiz” demiş, diplomatik performansta durum bir yana, evetin karşılığı kısmen ve ötelenmiş halde, cayılabilir mimaride raporlama dönem sonlarında ancak alınmış görünmektedir. Geçiş süreci mutabakatın ayrılmazıdır. Eklenmesi gereken; AB, kendi içinde Türkiye’ye karşı fasılda, çoğunluk kuralıyla karar üretimini kabul etmiştir. Bu şekilde AB-Türkiye arasında elde edilen mutabakatın sınırlı sayıda vetocu üye/üyelerce bozulması önlenmiştir. Makul kabul edilebilir. Almanya’nın modere ettiği ve Türkiye’nin AB-Balkanlar- Ortadoğu-Kafkasya-Karadeniz hemen her yönünde saha parametrelerini (düzenli ve düzensiz göç, iltica, vize, sınır yönetimi, insan ve göçmen kaçakçılığı, geri kabul, geri dönme) ilgilendiren ve çok taraflı bölgeler arası diyalog öngören Budapeşte süreci devrededir. Mali işlemler vergisiyle ilgili üyeler arasında görüş alma süreci tamamlanmış, 2014’te müzakereler başlatılacak görünmekte, Türkiye için olumsuzdur. AB önemli aktörleriyle ilişkilerin düzey-istikametine göz atıldığında Almanya ile ilişkilerde üst düzeyde Şansölye Merkel ve çekicidir. Alman Deniz Kuvvet Komutası’ndan ziyaret kritik, eklenmelidir. 54 Merkel’in Türkiye seyahatinde Türk diplomatik-bürokratik işlev eksikliği Sayfa Dışişleri Bakanı Westerwelle ve Savunma Bakanı Maiziere temasları dikkat S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık barizdir. Merkel’in içeride genel seçimleri atlattıktan sonra AB müzakere vetolarını kaldırdığı belirtilmelidir. Buna mukabil, Türk vatandaşlarının Almanya’da oy kullanımı faslında, TBMM seçimlerinde Ak Parti oy deposunu bloke eden tutum sürmüştür. Almanya; gerek yargı yerleri gerekse idari tutumuyla PKK’nın terör örgüt listesinden çıkma girişimlerini reddetmektedir. Alman İçişleri Bakanlığı Devlet Sekreteri K. D. Fritsche, MİT-İmralı sürecine paralel görünümde Ankara'da temaslarda bulunmuştur. Alman Elçisi’nden PKK mali kaynaklarını kurutmak için etkinlik olumlu kaydedilmiştir. Almanya-Hollanda, ABD ile paralel Suriye sınırına PATRİOT konuşlandırma kararı almakla birlikte özellikle Alman askerlere ilişkin işleyiş pürüzlüdür. Türkiye, bataryalara ve askerî personele dair kanun düzeyinde düzenlemeye gitmemiş, eldeki mevzuatı kullanmış, teknikbürokratik destekle güncellenmeyen mevzuat, yetersiz kalmıştır. Personel düzeyli düşük profil olumsuzluklarla esas gösterge, Alman-Türk askerlerinin mesleki-kültürel sair doku uyuşmazlıklarıdır. Medya ve kamuoylarının işbirliğine yatkınlıkları da yetersiz hatta na-mevcuttur. Alman Savunma Bakanı Maiziere, PATRİOT bataryalarının çekilebileceğini sert ifadeyle hatırlatmıştır. Federal Almanya Meclisi silahlı kuvvetler raportörü H. Königshaus, Türk Genelkurmay’ının PATRİOT füze bataryalarında görevli Alman askerlere ilişkin açıklamasına tepki Türkiye’ye dönük göstermiştir. Raporlama döneminde Almanya’nın, olumsuzlama bakımından iki hususa odaklandığı belirtilmelidir; ilki Suriye’de radikal İslam’ın desteklenmesinde Türkiye’nin pozisyonu, diğeri Gezi Parkı eylemcilerine müdahalelerde teknik-bürokratik kalibrasyonları deşifredir. Almanya, Suriye’de radikal İslam’ın silahla ortaya koyan ilk somut istihbari raporlamayı üretmiş, dolayısıyla, 55 Türkiye’nin meşruiyet parametrelerinin ağır bozulduğunu afişe eden Sayfa desteklenmesine ilk tepkiyi vermiş, sınır bağlantılı fiziki işleyişleri açıklıkla S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık ülkedir. Küresel ölçekte Almanya, faslın öncüsüdür. Bu ve diğer nedenle Rusya, Suriye konusunda daha agresif ve ”meşru” hamleleri ortaya koyabilmiştir. Obama-Putin Suriye mutabakatında Almanya sessiz etkinliği medyada yeterlikle işlenmemiştir. Türkiye’ye dönük yüzüyle Almanya’nın diplomatik yumuşaklığına rağmen küresel platformlarda tutumu tarihi ölçüde sertliktedir; Almanya, Gezi Parkı eylemlerine Türk bürokrasisinin müdahale biçimini ve siyasi iradenin tutumunu küresel platformda G8 gündemine aldırmaya çalışan aktördür. Alman Dışişleri Bakanı G. Westerwelle Gezi Pakı vakıasında Kabine tutumunu ölçülü biçimde olumsuzlamış, Alman Elçiliği, AB’nin müzakere tutumu ve türlü açıklamaları nedeninden Türk Dışişleri’ne çağrılmıştır. Fransa ile ilişkilerde raporlama önceki döneminde Ermeni soykırım yasasının genişletilmesine çok ses çıkartılmamış, Erdoğan sert demeçler vermiş, tolore edilebilirdi. Dönem içinde üst düzey temaslar (Cumhurbaşkanı Hollande, Savunma Bakanı Le Drian ve Ticaret Bakanı Bricq) hareketli, vize konusunda AB ile teknik spesifikasyonlar önce Fransa ile set edilmiştir. Kamu ekonomik diplomasi ağırlıklı yaklaşımlarıyla Fransa, dış politika etkinliğinde dikkatle gözetilmelidir. RENAULT-CARREFOUR’u Türkiye’den çekme hazırlıkları deşifre edilen Fransız özel sektörünün olumsuz agresif tutumu, yine kendilerince, İran’da kaybedilen ekonomik değerlerle birlikte genişletilmemiştir. Fransa, İran’da kayıpları hareketlenip Japon-Kore-Rus etkinliği arttıkça Türkiye ile nükleer fasılda görüşmeleri ivmelendirmiştir. Fransız GDF SUEZ, Japon ITOCHU ve MİTSUBİSHİ ile OGG kurarak Sayfa olumlu potansiyeldendir. 56 Sinop nükleer santrali için teklif vermiştir (Link1, Link2). Son derece S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Fransa, TOTAL firmasının talep ve etkinliklerini gözeterek Ege-Doğu Akdeniz’de petrol-gaz aramalarında koruma için iki firkateynini Yunanistan’a kiralamayı teklif etmiştir. Fransa, arama çalışmalarına iştirak talebini de teklifine eklemiştir. Fransız tezi; Doğu Akdeniz’de uluslararası hukukun geçerli olduğu, Türk-KKTC hukukunun geçersizliğidir. Fransa ve Almanya’nın paralel tutumu, Kıbrıs Rum Kesimine borç vererek Doğu Akdeniz havza mülkiyet haklarına ortak olmaktır. İngiltere’nin İsrail’e dönük olumsuz dış politik tutumu tahkim edilerek sürmekte, 1967 dışında sınırları tanımama, İsrailli askerlere hukuki takip “baskısıyla” pekiştirilmektedir. İngiliz istihbaratı MI6, Suriye’de Esad networkunun kimyasal silah kullanımını numune-kanıtlarıyla tespit etmiş, dozaj düşük, siyasi netice üretmemiştir. İngiltere, aynı ABD ve AB diğer aktörlerinin olduğu gibi Doğu Akdeniz’de Türk etkinliğini sınırlamaya iştirak etmiştir. Muhrip, üs, dinleme, savaş uçak rotaları, düşük profil ve görünürlükte tutulsalar da tümüyle olumsuzdur. Yunanistan’da henüz seçilmiş Samaras, dönem başlarında Obama diktelerini dikkate alarak MEB girişimlerini askıya almıştır. Dönem ortalarında Samaras, BM nezdinde Doğu Akdeniz’de TPAO aramaları için notamı teslim etmiştir. Türkiye’de, Rodos-Meis MEB konusunda ısrarcı ve BM nezdinde Yunanistan’a notam vermiştir. Samaras-Erdoğan temasları sıcak mesajlaşmalara rağmen netice üretici değildir. Samaras, MEB konusunda mutabakatsızlığı ancak ilanların ötelendiğini açıklıkla belirtmiştir. Vade olarak biraz ileri bakıldığında Yunanistan, AB sürecinde talepleri daha da ivmelenecek olumsuz aktördür. AB tüm önemli aktörleriyle olduğu gibi Yunanistan’la da teknikleşme-yazılılaşma şeklinde işleyiş ya da somut diplomatik hasmane tutumunu doğrudan değil ABD-İsrail ortak tatbikatlar üstünden ve Sayfa kuvvetlerinde yumuşak tutum sürmüştür. Yunanistan ise askerî açıdan 57 ilerleme na-mevcuttur. Türk tarafındaysa bilhassa deniz ve hava S Bilişim Danışmanlık bu tatbikatları 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık kendi hukuki-egemenlik tezleri çerçevesinde rota- güzergâhlarda işleterek sergilemiştir. Kıbrıs Rum Kesimi ekonomik kriz ve seçim takvimi-güçlükle iktidar teşkili sair türlü sıkıntıya rağmen agresif olumsuz diplomatik tutumunu sürdürmektedir. Kıbrıs Rum Kesimi’nin Doğu Akdeniz’de enerji çıkarım/ihracına dönük girişimleri olumsuz seyirdedir. Türkiye’de Kabine, fasılda, Kuzey Irak enerji planlama ve bunların kotarılmasında mevzii kazanma beklentisiyle sessizlik değilse de hareketsizlik politikası gütmektedir. Türkiye için şimdilik Doğu Akdeniz’de enerji=Kuzey Irak’tan petrol ihracına aracılık trade-off’u doğru/isabetli ya da değil tesis edilmiş görünmektedir. AB ile ilişkiler risk izleği, temas edilen nedenlerden konsolide Sayfa 58 düşmüştür; 2’den 1,75’e. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Ekonomi risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri; Cari açık, tasarruf yetersizliği, kredilerdeki aşırı büyüme nedenlerinden makro ekonomik çerçeve, ekonomik genel aktivitenin yavaşlatılması olmalıdır. Yavaşlatma gerekleriyle kamucu müdahale hedef/araçları gereklerine tutarsız, nazaran yetersiz, özel güvenilir kesim tutumu değildir. tüketim Yavaşlatma yönünden yavaşlatmaya aykırı, yatırımlar yönündense yavaşlatma gerekleriyle uyumludur. Makro ekonomik çerçevede; istihdam yaratan büyüme konusunda kısmi ilerleme sağlanmış, kamu destekli istihdam ve kalıcı olmayan kısmı rahatsız edicidir. Enflasyonla mücadele karmaşık-güven verici olmayan işleyiştedir. Kamu cihetinden baskılanan ürün-hizmet fiyatlamaları bulunmakta, özel kesimde kritik ürünlerde (tütün-alkol) rekabet, enflasyonla mücadeleyi geçici destekleyici, tüketime yönelik güçlü enflasyonla mücadeleyi talep, güçleştiricidir. Hareketlenen kurların enflasyona geçirgenliği yaşanmakta, fiyatlamalarda bir miktar stres bulunmaktadır. Büyüme kompozisyonunda bozukluk-sürdürülemezlik, büyümede kredilere aşırı bağımlılık, değerlendirmelerde ortak noktadır. İç piyasa ve tüketim ağırlıklı büyüme, kredilerin sürüklediği ekonomik aktivite, kredi/büyümenin dış kaynak ve kısa vadeli fonlara bağımlılığı, sıkıntı alanlarıdır. Kamu kesiminde mali disiplin neticeten yüksek, vergi gelirleri kamu hedeflemesinde, kamu gelirleri hedeflemelerin hafif üstündedir. Kamu harcamaları toplam bütçelemenin hafif üstünde, dağılımıysa etkinlik bakımından sıkıntıdandır. İçeride yatırım-tasarruf açığına dair çoğu zecri tedbirlerin oynaklıları nispi yüksek, dış-iç sebeplerden streslidir. Dışarıda FED parasal Sayfa olumsuzluğunu ivmelendirmeksizin sürdürmektedir. Finans piyasaların 59 etkinliği düşük, rasyonalitesi soru işaretidir. Dışarıda cari açığın seyri S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık daraltması, içeride dış politik ve siyasi bahisler sıkıntıdandır. Kamu, ekonomik aktivite yavaşlatma gereklerinin siyasi iktidar desteğini örseletmeyecek ölçü ve işleyişte kalibre edilmesine odaklanmış, nispi başarılıdır. Konsolide edilip pür ekonomik bakıldığında ekonomik gelişmelerin siyasi iktidarı destekleme potansiyeli biraz daha örselenmiş, siyasi risk izlek ölçümü hafif yükselmiştir. Fiyat hareketleri; hane halklarının ana harcama grupları itibariyle bakıldığında oynaklıklar sürmüştür. Gıdada; un-ekmek kaynaklı olanlar hariç fiyat artışları tolore edilebilirdir. Yaz ve sonbaharda işlenmemiş gıda fiyat artışları olumlu seyretmiştir. Ramazanda fiyatlar hafif hareketlenmiş, rahat geçirilmiştir. Dayanıklı tüketim mallarında fiyat artışları daha hareketli, akaryakıt fiyat oynaklık ve artışları yüksektir. Hane halkları cephesinde tüketim ivmesi dikkat çekici, tüketimin genel seyri dönem başı nispi sakin, dönem orta ve sonlarında biraz daha kuvvetlidir. Kaynak: TÜİK Organize perakendenin etkin-baskın işletilişi, hane halklarının rahatlatılmasında amildir. Fiyatlama/sinyal üretimlerinde ulusal basında günlük tam sayfa ilanlarla sürümü fazla hemen her döneminde çıkan Tüketici Kanunu’nun perakende sektöründe kamucu Sayfa baskı ve daha önemlisi genel düzeyde etkinlik yaratılmaktadır. Raporlama 60 ürünün fiyat/adedi bilgisi yayımlanmakta, bu yolla da fiyatlar üstünde S Bilişim Danışmanlık denetim 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık etkinliğini destekleyeceği makul beklentidendir. Zincir marketlerde sürüm/tüketimi hacimli ürünlerde fiyatların aynı bırakılıp ambalaj miktarlarının yaklaşık %10 düşürülmesi, davranışın birçok farklı üründe eşanlı-sistematik uygulanması ağır olumsuz potansiyeldendir. Hizmetler bakımından kiralarda nispi olumlu seyir dönem sonlarında hareketlenmiş, haberleşmede BTK baskısı ve tarife-ücretlendirmelerde uygulanan narhlar etkili görünmektedir. Ulaştırma ve lokanta-otel fiyat hareketleri nispi hareketlidir. Hane halklarının artan borçluluk oranları kamu gündemine oturmuş, sorunun görünürlüğü ertesinde müdahale artan gerekleri kısmen yerine getirilmiştir. Raporlama dönemine denk gelen ortalamalar biçiminde TÜİK ve özerk ekonomik kurum rakamlaştırmalarına göre hane halklarının harcanabilir geliri 674 milyar TL, yükümlülükleri 372 milyar TL, faiz ödemeleri 37 milyar TL, borçların harcanabilir gelire oranı %49 altından %55 üstüne yükselmiştir. Hane halklarının faiz riskleri hareketli, yükselen faizler ortamında “koruma”/tedbir gerektirmektedir. Düşen faizler ortamında yaklaşık 7 milyar TL artan hane halkı faiz ödemelerinin yükselen faizler ortamında 12-14 milyar TL artışla 50 milyar TL’yi geçme riski bulunmaktadır. Bu durumda hane halklarının faiz harcamalarının toplam harcanabilir gelire oranı, ek ekonomik baskı teşkil ettirecektir. Hane halkı borçlanmalarının dağılım/yönelimine bakıldığında idame-günlük ihtiyaçlardan kaynaklananların %35 ile ilk sırayı aldığı belirtilmelidir. Kredi kartlarından kaynaklananlarla (%25) birleştirildiğinde rakam kadar rakamın kaynaklandığı saik, ürkütücüdür. Kısaca; hane halklarının borçlanmasının ilk hedefi, “evi döndürmektir”. Konutun %33 ile ikinci sırayı aldığı, taşıtın %4 ile harcamalarda son sıralarda olduğu halklarının genişleyen finansal erişimden yararlanma saik ve nitelikleri 61 düşük kalitelidir. Finansal istikrar parametrelerine bakışın, sadece Sayfa eklenmelidir. Özetle, küresel karşılaştırma yapıldığında, Türkiye’de hane S Bilişim Danışmanlık gecikmeyle kabullenilen 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık borçluluk oranlarında değil borçlanmanın saik/kullanım alanları bakımından da gözden geçirilmeleri gerekmektedir. Kamu, daha bir dönem önceki hane halklarının borçlanma oranları karşılaştırmalı düşük söylemini terk etmiştir. BDDK, kredi ve kredi kart düzenlemeleriyle artan borçluluk oranları ve vadeye yayılı alışverişlerden kaynaklanan işleyişe sınır getirmiştir. Elektrik-su-doğalgaziletişim faturalamalarında “ödenmeme” frekansları önceki dönem raporlamaya nazaran çok hafif artmıştır. Kamucu yükümlülüklerle (vergi, sosyal güvenlik, elektrik, su, gaz, iletişim sair fatura ödemeleri) banka yükümlülüklerinin aşırı entegre halde izlenir kılınmaları, hane halklarını ciddi baskılamaktadır. Hane halkları cephesinde nakit yaratmak için araç kasko sigortalarından kaçınma izlenmiştir. Sağlık-ilaç harcamaları sıçrama halinde, eğitimdeyse nispi olumlu seyir devam etmiştir. Genel gidişata bakıldığında, eğitimde kitlevi-hacimli kamu desteğinin birkaç yıl içinde ağır baskılanacağı düşünülmelidir. 2011-2012’de Kitlevi düzeyde başlatılan kamu borçlarının yapılandırılması-ötelenmesi-taksitlendirilmesi-sıfırlanması süreci, 2013’te etkisini yitirmiş, hane halklarında ilave harcama kapasitesi yaratmamış, bilakis, bunu baskılamıştır. Konsolide edildiğinde hane halklarının genel geçinmeye dair şartlarında hafif bozulma bulunmakta, borçlanma yoluyla yeni harcama yapmaları, harcama kabiliyetlerini artırmalarıysa güçleşmiştir. Hane haklarının genel geçinme şartlarında hem enflasyonfiyatlar hem de borçlanma-ek mali imkânlar bakımından baskı hafif yukarı hareketlidir. Daha önemlisi; yaklaşan çok frekanslı seçimler takviminde kamunun hane halklarının harcama kabiliyetlerini yükseltme becerileri Şirketler cephesinde; iki önceki raporlama döneminde, 62 kamunun af-öteleme borç yapılandırma desteğiyle döviz kurlarının Sayfa daralmıştır. S Bilişim Danışmanlık baskılanacağı 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık beklentileri şirketler cihetinden ekonomik aktiviteyi desteklemiş, ivmelendirmişti. Piyasalar canlı, tedarikler güçlü, mal devir hızları yüksekti. Bir önceki raporlama dönemindeyse ekonomik aktivite azalmış, durgunluk belirmişti. Mal devir hızları düşük, ithalat kamu tarafından baskılanmaktaydı. Orta-küçük boy işletmeler düzeyinde ancak siyasi network mensubu işletme/sektörlerin ithalat imkânları geniş, kamu alımlarıyla desteklenen potansiyelleri yüksek, krediye erişimleri tam açık işleyişteydi. Raporlama döneminde orta-küçük boy şirketlerin girdi-mal tedarik süreçleri sıkıntılı, üretim-dönüştürme-nakiller güçlükle yürütülmekte, ithalata-finansa erişimlerse daha da güçleşmiştir. Orta-küçük boy işletmelerde maliyetler yukarı hareketli, marjlar dar, işletme sermayeleri yer yer eksiye dönmekte, beklentiler baskı altındadır. Orta-küçük boy işletmelerde işletme sermayelerinin eksiye döndüğüne dair esaslı işaret; ücret ödemeyen-geciktiren şirket frekansında ciddi sıçramadır. Sadece özel sektörde değil kamuya bağlı çalışan bilhassa taşeronluk firmalarında benzer işleyiş dikkat çekicidir. Sürmesi ve genel şartların düzeltilmemesi halinde işten çıkartmalarda hacimli işleyiş görülebilir. Orta-küçük boy işletmelerin kredi geri ödememe rakamları büyük şirketlerle karşılaştırıldığında; şirketlerde ölçek küçüldükçe geri ödememelerin büyüklere nazaran %35-40 kadar daha yüksek olduğu görülmektedir. Toptancı piyasaların etkinliğinde zayıflık sürmekte, tüketiciye mal-hizmet eriştirmede üretim ölçeği ve markalamaya dayalı perakendeci organizasyonların kati hâkimiyeti ortadadır. Tümü organize perakende uhdesinde, işleyişlerde gedik açtırılmamaktadır. İthalat, teşvik, kredi, hatta vaat (piyasalarda şu tür mal bollaştırılacak şeklinde medyada sunumlar) kullanılan tedbirlerdendir. Toptancı piyasalarının her birinde; etten ve beceriklidir. TMO, Gümrük İdaresi, Tarım Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, 63 koordineli ve etkin müdahaleler sergilemiştir. İmalatçılar kesiminde Sayfa başlayarak pirinçten susama dek kamucu izleme/müdahale etkinliği yüksek S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık fiyatlamadan başlayarak tedariklerde türlü sıkıntılar sürmüştür. Bazı mal tedariklerinde (ihraç için paketleme-şişeleme gibi) darboğazlar izlenmiştir. Finans piyasalarının etkinliği, imalatçılar cihetinden sıkıntıları hafifletmiştir. 2010-2011 Kamucu kararlaştırmalarla hacimli ölçülerde yapılandırma-taksitlendirme-ötelemeler, şirketler kesiminde 2008-2009 krizinden kaynaklanan konsolidasyonu nerdeyse bütünüyle engellemişti. İflaslar, zayıfların el değiştirmesi, şirketlerin kaynak yapı ve örgütlenme yenilemeleri, kamucu müdahaleyle gerçekleşememişti. Raporlama (2013) döneminde söz konusu yüzdürülen şirketler gurubunun vergi-sosyal güvenlik yükümlülüklerinde, kredi ödemelerinde beklentileri, tekrar ve hacimli kamucu yapılandırmadır. Gerek 2010-2011 yapılandırmalarının yakınlık ve hacmi, gerekse 2012-2013 kredi büyümeleri dikkate alındığında zehirli en hafifinden konsolide edilmesi gereken şirketler havuzu büyüyerek yüzdürülmektedir. Şirketler kesiminde risk izleklerini ivmelendiren husustan biri budur. Bankacılık sisteminin yüksek kredili işleyişi dikkate alındığında fasıl iç karartıcıdır. BDDK kredi kart ve taksit sınırlama düzenlemeleri, sadece tüketici-hane halklarını değil, üstü örtülen işleyişten esnafı da kapsamaktadır. Başta küçükler esnaf, işletme sermayesi olarak kredi kartlarını kullanabilmekte, esnaf arasında alış veriş kredi kartlarıyla dönmekteydi. Sınırlanan kartlar, esnaf-küçük boy işletmelerin finansman için katılım bankacılığına daha çok yönelmesini sağlayabilir, mal finansmanında etkinliği açık katılım bankacılığı malum, olumlu potansiyeldendir. Ödenmeyen kredilerde gecikme bedelleri %6 ek maliyetli, eklenmelidir. Kamu, ödememe-gecikme hallerinden gelir teminiyle iyi niyetli değildir. Kamu, diğer yandan, işçi-işveren ilişkilerinde şirketler cephesini desteklemeye (daraltılan işkolları, düşürülen baraj ve Sayfa etmiş, eklenmelidir. 64 güçleştirilen grevler, aşırı güçleştirilen uyuşmazlık başlatmalar) devam S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Şirketler kesiminin borçluluklarının hacim ve detayları, dönem içinde borçlanmaların işleyiş seyirleri irdelenmelidir. Reel kesim toplam borçlanması, kendi içinde borçlanmalar ayrı tutulduğu sadece finans kesimine bakıldığında, 820-840 milyar civarındadır. Rakama şirketler kesiminin yurt dışı finansal borçları da dâhildir. Şirketler kesiminde borçların %58 civarı döviz cinsinden olup en geç bir yıl vadeli döviz cinsinde ödeme yükümlülüğü 50 milyar USD sınırındadır. Yapışkan denebilecek sıkı-ithalat bağlantılı borçların tutarı 27 milyar USD’yi aşmıştır. Finans piyasa oynaklıklarının –ki, bunların ardında siyasi gelişmeler de bulunmaktadır- hane halklarının ya da şirketler kesiminin günlük işleyişine etkisi, raporlama döneminde bir anda artmış, öncekilere nazaran fasıl irdelenmelidir. kullanım/isteklilik seyri Şirketler izlendiğinde, kesiminin 2013 kredi Mayıs-Haziran-Temmuz hareketlenmesi barizdir. Aşağıda grafikten izleneceği üzere Nisan-Mayıs’ta başlayan hareketlenmede kamunun yüksek payı eklenmeli, bahsin çerçevesini değiştirmemektedir. Kastedilen; siyasi istikrara dair gelişmeler ve çalkantıların kredi kullanım/istekliliklerini ne derecede etkiledikleri ve bunun ederidir. Ekonomik evren, salt ekonomik olmayan nedenden siyasi gelişmelerde hacim-dağılım-zamanlama bakımlarından ciddi etkilenmekte, etkilenmeye açıklığın derecesi raporlama döneminde artmış, sadece borçlanma/kredilerdeki seyir dahi baş döndürücüdür. Nisan.2013 kredi büyümesinin nominal 42 milyar TL civarında olduğu eklenmeli, ülke kredi sisteminin aylık büyüme oranı muazzam, %5’i zorlamıştır. MB etkinliği ve makro ekonomik çerçeveyi belirleyen siyasi iradenin %15 yıllık kredi büyüme hedeflemesine nazaran grafikte 2013’te eşanlı/peşi sıra eşlik ettiği nominal GSMH büyümeleriyse esaslı soru işaretidir. Kredi vadelerinde makulleşmeyse dikkat çekicidir. Sayfa arasında kredi büyüme oranlarında birincidir. Nominal kredi büyümesinin 65 en düşük seyirler dahi %15 hayli üstündedir. Türkiye, klâsındaki ülkeler S Bilişim Danışmanlık Oca Şub Mar 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Nis May Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara EKONOMİK İSTİKRAR FAKTÖRLERİ / ECONOMIC STABILITY FACTORS 2013 DAILY 10,000 9,750 9,500 9,250 9,000 8,750 Kaynak: TCMB ve S Bilişim Danışmanlık Sayfa 66 1.12.13 1.11.13 1.10.13 1.9.13 1.8.13 1.7.13 1.6.13 1.5.13 1.4.13 1.3.13 1.2.13 1.1.13 8,500 S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Şirketler kesimi/reel kesim döviz açık pozisyonuna dağılım bakımından; yoğunlaşma-belli sistematikleşme odaklı bakıldığında hacimli etkide kristalize olmuş eksenleşmeye dikkat edilmelidir. Büyük Ekonomik Gruplar’a ait şirketler bir kısmında işleyişler nispi pürüzsüzdür. Kastedilen “küresel zincirlerle” bağlantılı/ortak/uyumlu gruplardır. Şirketler diğer bir kısmındaysa ki, bunlar ağırlıkla siyasi iktidarla rabıtalı/networklaşma içindedir, döviz pozisyonlarında açıkta olma halinin yoğunlaştığı gözlemlenmektedir. Söz konusu şirketlerin ithalatgümrüklemeden teşviklere, vergi idare tutumundan kamu alımlarına hatta krediye erişime dek rahatlıkları, dövizde açık pozisyon tutmalarını hem kolaylaştırmakta hem de finansal sinyallerden ayrık, teşvik etmektedir. Reel kesim döviz pozisyon açığı 165 milyar USD’ye dayanmış, bu rakam esasen çok daha yüksek fakat dövizde “uzun” olan şirketler nedeniyle konsolide edilmiştir. Dövizde açık pozisyonlarda ağırlık/konsantrasyon iktidar yanlısı/rabıtalı şirketlerde ve bu durum kamucu kararlaştırmalarda, MB bürokratik objektivitesinde, ekonomik medya içeriklerinde baskı şeklinde etkinleşmektedir. Şirketler kesiminde risk izleklerini ivmelendirici istikrar parametrelerini ağır bozucu faktörden biri budur. Bankacılık cephesinde düzgünlük-sağlamlık bakımından güçlülük devam etmekte, özel sektör halinde banka-kamu etkileşiminde bozulmaysa hafif ivmelenmiştir. Banka-kamu etkileşiminde bozulma, bankaların ekonomide ciddi taviz-tarihi destekleyiciliğine rağmen söz konusudur. Bankacılık cephesinde sermayelerin yeterliği makultatminkâr, kârlılıklar nispi yüksek, likiditelerde önceki dönem başlayan stres ivmelenmiş hatta sektör temel parametrelerinde değilse de Sayfa ekonomik ortama dair hassasiyetler ziyadesiyle artmıştır. 67 aktör/gruplar arası etkileşimde etkili olmaya başlamış, faiz-kur- S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Sektör aktif büyümeleri hızlı, başlıca kaynağında kredi büyümeleri bulunmaktadır. Kredilerin aktiflerdeki payı %60 civarına yükselmiş, yapısal-prensibi olumlu görünmekle birlikte Türk ekonomisi buna hazır değildir”! Menkul değerler portföy oranı azalmakla birlikte yükselen faizler-yabancıların satışından kaynaklanan avantajlı alım/likidite etme fırsatları, aktifte söz konusu kalem pay düşüşünü sınırlamıştır. Raporlama döneminde bankalar, tarihi denebilecek ölçüde kritik bir araya gelmelerin yol açtığı eşanlı işleyişte, son derece başarılı sınav vermiştir. Dış ekonomik baskılar küresel ölçekte hareketlenmiş, ABD-FED’in tahvil alım programını azaltmaya yeltenmesiyle birlikte ABD faizleri %1,6’lardan 3’lere yaklaşmış, küresel finans piyasaları ağır çalkantı eşiğine gelmiştir. Gelişmekte olan ülkeler finansmanına dair endişeler artmışken Türk bankacılık sistemi, yabancıların tahvil satış dalgasını göğüsleyip faiz artışlarının belli eşik dışına çıkmamasında gayret sarf etmiş, başarılı olamasa da kontrolü temin etmiştir. İçeride şirketlere dönük daha önceden tesis edilmiş kredi hatlarının tam kapasite çalışması temin edilirken kamuya dönük alt yapı-özelleştirme finansmanlarına hacimli destek verilmiştir. Daha önemlisi; dış/iç politikada artan tansiyondan kaynaklanan saiklarla şirketler cihetinden ek likiditeye yönelimler, sadece ihtiyatlılıktan kaynaklanmamış, kurlarda artış beklenti ve fiiliyatta ithalat-gümrükte cari sıkılaştırmaya yakalanma endişesinden kaynaklan stok tutma gerekleri, kredi talebini sıçramış halde sürdürmüştür. Söz konusu dönemde artan stok tutma ve ithalat-tedarik gereklerinin 2013 GSMH büyümesinde payı ve çeyreklik büyümelerdeki kritikliği hatırlatılmalıdır. İhracatçı şirketlerin AB pazarlarında hafif hareketlenmeyi seyir ve karşılanması kabaca bu şekildedir. Ek husus; önceki raporlama döneminde nazaran son raporlama döneminde şirketler kesiminde özellikle Sayfa Artan faizlere rağmen şirketler kesiminden gelen kredi taleplerinin saik- 68 kaçırmama endişesiyle birlikte kredi artan talepleri aksaksız karşılanmıştır. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık KOBİ tanımlamasında değişen düzenlemelerin banka KOBİ kredi havuzunu ek büyümeye maruz bıraktığıdır. Şirketler cihetinden kredi büyümesinde üstelik vade uzatmanın cari olduğu tekrar hatırlatılmalıdır. Dış politika bağlantılı siyasi çalkantı devrede; Suriye-Esad agresif tutumu ve Hatay-Reyhanlı patlamaları gerçekleşmiş, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük kitlesel eylem serisi (Gezi Parkı) devredeyken Türk bankacılık sistemi, muazzam hacim kazanan kredi taleplerinin hemen tamamını karşılamış, yabancıya-özel sektöre-kamuya verdiği desteklerle eşanlı işleyişte küresel ekonomik-dış politik-iç politik kargaşa ortamını ekonomik açıdan sterilize etmiştir. MB destekleri tabii ve eklenmelidir. Bankacılık sektör özkaynakları aylık grafik olarak izlendiğinde, bankacılığın eşanlı-hacimli çalkantıya karşı mücadele ve başarıyla sterilize ettikleri periyotta (Ağustos.2013) yıllık en düşüğü görmüş, belirtilmelidir. Bankacılık sisteminin aktif büyümesi kredi ağırlıklı, yaklaşık yılın ilk sekiz ayında krediler, arz yönünden nötr kalibre edilmiştir. Buna mukabil, Mayıs-Temmuz değinilen vasıflarda siyasi riskleri sterilizasyonundan sonra, tabii olarak, hane halklarından (bireysel cihetten) gelen kredi taleplerinde sıkılaştırma artırılmış, şirketler kesiminden gelen kredi taleplerindeyse ek sıkılaştırma yok ya da hane haklarındakine nazaran nispi düşüktür. BDDK-MB tedbirleri, bankacılık sektörünün kredilerini arz yönünden kalibre etme hedefli, hane halklarında azaltma şirketler kesiminde kredi kapasitesini destekleme şeklinde, sektör bunu zaten ve önceden devreye almıştı. ABD-FED’in Eylül.2013’te tahvil program azaltımını öteleyip söylemlerini yumuşatması, bankacılık sektörünün marjlarını rahatlatmıştır. pasif büyümesinde sıkıntı bulunmakta, mevduat/kredi oranlarında artış endişe verici, mevduat dışı fonlamaya yönelim hareketlidir. Mevduat dışı fonlamada bankalar arası/repo/MB kaynaklı likiditeye yönelim, tahvil/tahvil benzerleri ihraçlarına yönelimler 69 Bankaların Sayfa S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık dikkat çekicidir. Dönem sonlarında MB, yönelimleri yönetmekte hafif zorlanmıştır. Oynaklıkları artmakla birlikte yurt dışı sendikasyon yenilemeleri sürmekte, yurt dışında TL tahvil ihraçları hafif hareketli, özkaynaklarla fonlama payı hafif (%13 civarı) yükselmiştir. Yurt dışı fonlama 2014’de temrini dolacak ödemeler 50 milyar USD’dir. Mevduatta artışlar sınırlı, artışlar daha ziyade döviz mevduat kaynaklı, döviz mevduatlarında kur artışlarına satışla/bozmayla tepkime düşük, hatta yükselişe paralel artırma yönündedir. lobisi”, Kamu-bankacılık arasında siyasi cihetten kaynaklanan ve “faiz “çete”, “halkı sömürtmeyiz” sair söylemle yapılandırılan yaklaşımlar, yukarıda nakledildiği/rahatça izlenebildiği üzere büyük ölçüde aksiyle caridir. Kamu; bankacılık sistemine kimi haklı/yerinde kimi aksi türlü düzenlemeyle baskı uygulamaktadır. BDDK yetkileri aşırı ağır müdahaleci biçimde kalibre edilmekte, faizde serbesti (mürekkep faiz düzeni ayrı tutulmalı ki, iktidar cihetinden son derece olumlu düzenlemedendir) tavsatılmakta, hizmet bedellerine narh getirilmekte, aynı zamanda kristalize işleyiş (olumlu) desteklenmektedir. Vergi cezaları, mesai-çalışma düzenine dair cezalar, rekabet hukukunu ihlalden kaynaklanan cezalar, MB’nin önce geri alıp bilahare misliyle iade ettiği piyasa yapıcı banka avantajları (dönem sonu yine azaltmıştır), faizsiz zorunlu karşılıklara hacim kazandırma, eklenmesi gereken etkileşim bozulmalarıdır. Tabii ve işlevsel müttefiki bankalara dönük kamucu yaklaşımın özeti; üstüne git, bulduğunu al, bulamadığını kopar al şeklindedir. Kamucu cihetten bankalara dönük olumlu/destekleyici yaklaşım da varittir; tüketici finansman şirketlerinin zorunlu karşılık Kredi/kredi sigortası işlemlerinde netlik ve ayrışma getirilmiş, kısmen olumludur. Konut satışlarında ruhsat alınmaksızın satış/sözleşme/kredilendirmeye başlanılamaması kritik-olumludur. Kamucu Sayfa dikkat çekenlerdir. 70 kapsamına alınmaları, türev ve kaldıraç işlemlerinin ıslah edilmeleri, ilk S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık tutum; yükselen borçluluk oran artacak faizler ortamında oluşacak yükün farkında, faiz yüklerini hafifletmek için kamu bankacılık imkânlarına yönelmek ve faiz sübvansiyonlarına hazırlık halindedir. MB’nin genel tutumu bankaları zorlamakla birlikte neticeten destekleyici, ZİRAAT Bankası desteğiyle birlikte değerlendirildiğinde işleyişi kolaylaştırıcıdır. MB’nin EXİMBANK üstünden artırılan ihracat destekleri ve EXİMBANK kredi değerlendirme komitesine bizzat iştiraki, kısmen olumlu izlenmiştir. BDDK önceki yıllarda aşırı kısıtladığı banka kâr dağıtımlarını %20 şeklinde biraz gevşetmiştir. TMSF, mevduatta sigortaya tâbi limit tutarını 50’den 100.000 TL’ye yükseltmiştir. İcra daire ve işlemleri elektronik ortamda, elektronik ihaleler zorunlu, tüm icra işlemleri UYAP’a kayıtlı olacak, olumlu gelişmedendir. Fatura ödeme merkezleri BDDK denetim kapsamına alınmıştır. MB’den para transferlerini mobil telefon mekanizmasıyla ucuzlatma girişimleri olumlu izlenmiştir. Gayrimenkul değerlemeleriyle kredi-vergileme mekanizmaları entegre edilmişe, fasılda olumludur. Bankacılık sektörü kendi içinde ölçek büyüt-sürümden kazan şeklinde önceki stratejilerin yerini, bir önceki raporlama döneminde canlanmada lider yerine durgunlukta siper modları almıştı. Raporlama son döneminde ölçekten kaynaklanan farklılaşmalar azalmış, özellikle ilk dört büyük özel banka arasında uyumluluk dikkat çekicidir. Aktif büyümesinde değilse de alt kalemlerinde paralel seyirler, fonlamada dışlayıcılıktan kaçınma-ihraçlarda zamanlamaları üst üste bindirmeme özenli işleyiştedir. Kamu bankalarının kredi büyümesinde agresif tutumları, kredi kart büyümesinde agresif gayret/nispi başarısızlıkları izlenmiştir. hafif yüksek; ŞEKERBANK, DENİZBANK, ING, FİNANSBANK bakımından hareketlilikler son raporlama döneminde azalmış, sorun çıkartılmamıştır. HSBC-Türkiye Spurling: “Son bir buçuk 71 hassasiyet Sermaye sahipliklerinde bir önceki raporlama döneminde Sayfa S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık yılda 475 milyon USD sermaye getirdik” demiştir. CİTİBANK Türkiye’de bireysel bankacılık bölümünü komple satmış, izlenmiştir. VAKIFLAR Bankası’nda sahipliğe dair pürüzler 2014’te giderilecek görünmektedir. ZİRAAT Bankası’nın halka arzı ötelenmiştir. TÜRKBANK’ın katılım bankası olarak işlevselleştirilmesi –teyitsiz- olumludur. Daha önce çıkış yönünde hareketlenme emareleri veren büyük banka yabancı ortaklarının düzgün-sağlam-kârlı işleyişler karşısında iştahları yine kuvvet kazanmıştır. TURKCELL ve mikro kredi-mikro kredi havuzu-havuzun finansman işleyişinin Bankalar Kanunu ruhuna muhalif konumu not edilmiştir. Bazı banka tahvil ihraçlarında döviz bazında faiz oranları reel sektör üstünde, izlenmiştir. AĞAOĞLU İnşaatın 2 milyar USD’lik sukuk ihracının kredi trampası değeri taşıyacağından, sukuk arkasındaki teminatların bankacılık sisteminden nasıl çıkarılacağı ve teminat gruplamanakilde BDDK müdahalesinin varlık/yokluğu izlenememiştir. AĞAOĞLU kredileri ve VAKIFBANK Yönetimi’ne etkilerine dair iddialar olumsuz izlenmiştir. Türk bankalarının yetemediği istisnai alan THY-PEGASUS hacimli uçak alımları için kredi talepleri görünmekte, THY bono ihracına dahi yeltenmiş, olumlu izlenmiştir. ZİRAAT Bankası pasifinde mevduat hacim/pay seyri dönem içinde ara raporla nakledilmiş, mevduatta “pasif” olup fonlama biçimini değiştiren bankanın, sektörün sıkıntısını hafiflettiğine temas edilmişti. Son detay konsolide edildiğinde kamu bankacılığının daralan likiditeyükselen faizler ortamında mevduat taban ve hacmi açısından güçlü tutulma gerekleri hatırlatılmalıdır. Kamu bankacılığının kredilendirmelerde artan hata frekansı, bazı yatırım bankacılık işlevlerinde işleyişler, es geçilecektir. Kamu alt yapı-proje-özelleştirme işleyiş ara raporlamayla nakledilmiştir. Özetle; krediye erişmesi teknik açıdan mümkün olmayan, hisse senetlerini katiyen arz edemeyecek Sayfa izlenmiştir. Özel kesim tahvil arzlarında ciddi “pürüzler” bulunmakta, 72 işleyişlerinde kamu bankacılığının dâhil olma biçimleri olumsuz S Bilişim Danışmanlık “aktörlerin” 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık konumlanmaları, iktidarla rabıtalı/bağlantılı grupların rahatlıkları, başta kamu banka hazine departmanlarının krediye hayır diyen departmanlardan farklılaşmaları nakledilmiş, genişletilmeyecektir. Bankacılık sektörünün 2013 ortalarında siyasi istikrarı nasıl desteklediği, çalkantıyı başarıyla sterilize ettiğine yukarıda temas edilmişti. Bunları yaparken bankacılık sektörünün, MB’ce desteklemesine rağmen farklılaşan ekonomi-politik bazı art alanlara temas edilmelidir. MB, 20112012’den itibaren, uluslararası rezervleri güçlendirme adına ROM üstünden zorunlu karşılık tedbirleriyle bankacılık sektörünün önceki işleyişinde kritik konuma sahip Londra piyasasını kendi uhdesine transfer etmişti. MB, bankacılık sektörünün, kur-faiz-likidite sair risklerini elimine etme işlevini üstlenmişti. MB, uluslararası rezervleri esasen “yükümlülük” şeklinde artırmakla birlikte bunların bankacılık sektörünün türlü riskini elimine etmede Londra’ya nazaran bürokratik objektivitesi soru işareti, işlevsellikteknikliği kuşkuluydu. Bankacılık sektörü, siyasi istikrarı destekler siyasi iktidarı güç durumda bırakmazken, deyim yerindeyse “ipler” MB elindeydi. Rezervleri eline almış olan MB karşısında bankacılık sektörünün baskıları azaltmak-hafifletmekten başka çıkışı yok, kârları korumak adına yapılabileceklere odaklanmıştır. Bankacılık sektörünün Londra piyasasıyla tesis ettiği önceki “hedge” mekanizmaları çalıştırılsaydı, 2013 ortasındaki çalkantıda kamu-banka arasında eşgüdüm-uyum bu derece yüksek olmayabilirdi. “… Kredi büyümeleri ve nominal GSMH artış / azalışları karşılaştırıldığında, kredi büyümesinin altında nominal GSMH artışları hatta azalışlar dikkat çekicidir. Ekonomik akım şeklinde kredi büyümelerinde sızıntı had safhadadır. Kredi büyümesi, makro ekonomik büyümeyi garantilememektedir. Başka ifadeyle kredi yoluyla önem taşıyanın kredi büyümesi değil ivmesi olarak işaretlenmiştir. MB; kredi kullanımları cephesine, reel sektör iç dinamiğine yönelmemiştir… Kredilerin firmalarda Sayfa kredi büyümesinin büyümeyi destekleme bakımından etkinliği sorgulanmış, olumsuzlanmış, 73 GSMH artış hedeflemesinin etkinliği düşük, ayrıca düşmektedir. MB raporlamalarında da; S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık kullanım etkinliğinin düştüğü ya da firmaların mali yapı bozuklularının, görünürlüğü düşük biçimde fonlandığı açıktır. Bu bakımdan, muazzam boyutta büyümüş kredi pazarımızın rasyonalitesi, esaslı sorguya muhtaçtır…” 38.001 2013/III 2013/II 2013/I -6.323 27.259 39.701 2012/IV -12.242 12.601 2012/III 39.401 27.078 22.461 2012/ıı 15.401 -12.875 2012/I 2011/IV -11.899 2011/III 2011/II 2011/I 20.201 22.101 55.601 33.224 33.562 34.001 51.501 2010/IV 593 2010/III 2010/II -13.426 29.501 34.101 30.173 25.950 20.801 2010/I -10.729 16.301 2009/IV -10.149 33.130 7.101 2009/III 20.780 1.601 2009/II -0,701 2009/I 6.601 2008/IV 2008/III -24.171 18.801 -29.667 23.701 23.874 2008/II -20.000 2007/IV 0 2008/I 20.000 -4.129 40.000 13.056 60.000 22.948 47.601 80.000 71.201 88.401 Kredi Artışı 29.346 Nominal GSMH Büyümesi 100.000 -40.000 Kaynak: S Bilişim Danışmanlık Kamu cephesinde; rakam düzeyinde olumluluk sürmekte, bütçe performansı tatminkâr, borçlanma yönetimi nispi başarılı, gelirlerde sağlamlık tesis edilemese de önceki işleyiş korunmuştur. Vergi dışı-arızi ya da bir defalık gelirler yüksek, 2B, TOKİ kampanyaları, bedelli askerlik, yapılandırma, af, imar düzenlemeleriyle kaynak teşkil kapasiteleri zayıflamıştır. Kamunun makro ekonomik çevrimleri bozmamasarsmama şeklinde işleyişinde aksaklık, özelleştirme-varlık satışı ya da alt yapı projelerinde bankacılık/kamu bankacılığı üstünde baskı nedeniyledir. Hazine borçlanmalarının/yenilemelerinin nispi düşük seyri finansal piyasalar üstünde dışlama baskısını hafifletmişken, özelleştirme finansmanı için bankacılığa yönelim, aksi yönde işleyiştedir. Kamu borçlanmalarında; faiz oynaklıkları, kamu borçlanma piyasasında likidite sıkıntıları, bilhassa piyasa yapıcılık sisteminde performatif nispi düşüşler, belirtilmelidir. Kamu cephesinde genel olumlu seyre mukabil makro ekonomik çerçeveye dair tutum sıkıntı vericidir. Ekonomik aktör olarak sakıngan, bazen düşük işlevlilik konumundadır. Sayfa güvenilir çerçeve teşkilinde başka ifadeyle karar üretim yükümlülüğünde 74 nispi başarılı kamu, kendi başının çaresine bakarken, makro ekonomik S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Önceki raporlama döneminde yapılandırma-af-ötelemelerin yol açtığı kamucu rahatlatma son raporlama döneminde yok, ikame edeni banka kredileriydi. Raporlama döneminde tek yapılandırma tarım kredi kooperatiflerinde, belediye alacaklarına öteleme (tekrar) uygulaması eklenmelidir. “…6111 Sayılı Kanun ile borçları yeniden yapılandırılan il özel idareleri, belediyeler ve bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine haiz kuruluşlar, 2013 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında ödenmesi gereken taksitlerini, son taksit ödeme süresinde ödeyebilecek; bunlar için gecikme zammı uygulanmayacak,…” olumsuz kaydedilmiştir. Kamucu cihetten kitlevi destekte Aile ve Sosyal Yardım Bakanlık harcama toplamının 23 milyar TL’yi aştığı hatırlatılmalıdır. Vergi tahsilâtında tahakkuk-tahsilât dizgesinde ek bozulma mevcut, sıkıntıdandır. Kitlevi ölçekte ödenmeyen vergilerde (motorlu taşıt vergileri gibi) sıçrama söz konusudur. Konutta vergi artışları devreye alınamamakta, kanunla ihdas edilen vergiler, sektörden sorumlu bakanlarca engellenebilmiştir! Konutta yükseltilen KDV’de esas amil, kamuca ödenemeyen KDV iadeleri görünmektedir. Kamu-bankalara dair yükümlülüklerin ifa edilmemelerinde ortak izleme modları, banka teminat (bilhassa gayrimenkullerde) düzeninin kamu yükümlülüklerinde baz teşkil ettirilmeleri, inkâr tazminatlarının düşürülüp yargı harç yükseltmeleri, kamu-banka takip ekonomisini daha entegre işleyişe ve sakınganlığa yöneltmiştir. Kamu ve bankacılık cihetinden “hane halkları ve firmalar” ortak müşteriye dönüştürülmüş halde, tabii kabul edilmelidir. Kamunun özelleştirme hamlesinde tamamlanan sektör elektrik dağıtımı olup başarılı görünümde, sıkıntılar ötelenmiştir. Kamuya 13 milyar USD gelir aktarılmış, Doğu-G. Doğuda büyük ölçüde, diğer bölgelerde transfer edileceği netleşmemiş, kamu özel arasında mevcut kayıp kaçak 75 oran/paylaşımlar yürütülebilir değildir. Elektrik dağıtım şirketlerine Sayfa kısmen kitlevi ödememe sıkıntılarının nasıl aşılacağı, maliyetin kime S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık özelleştirmeler hemen sonrasında %15 civarında TETAŞ fiyat indirimi eklenmeli, teminat düzeni tam uygulanmamaktadır. Özelleştirme yanında YİD sair özel sektöre devirlerde KDV muafiyetleri, güvenceli tarifeler, kamu aleyhine kabuller ağır olumsuz seyirdedir. Kamu personel rejiminde ve hacim denetiminde bozulma önceki raporlama döneminde ivmelenmişti. Mevcut raporlama döneminde bozulma sürmüş ancak 2014 bütçe sunumunda Maliye Bakanı Başbakan’a karşı durma dahil tavrını deşifre etmiş, deniz bitmiş ve durum kabullenilmiş görünmektedir. Kamuya personel alımından 2014 kalibrasyonları sınırlanmış ve makul görünümdedir. Dönem içinde işsizlik fonunun işletilişi, toplumsal yaşamı destekleme program istihdamları, sözleşmeliden kadroluya aktarılan kamu hacimli personeli, tümü olumsuz seyirdeydi. Kamucu istihdamda G. Doğuya coğrafi kayırmalar kısmen olumludur. SGK’dan emeklilikleri kolaylaştırma düzenlemesi kısmen olumlu izlenmiştir. Kamu yatırımlarında belediyelerin aksak-yüksek maliyetli- rasyonalitesi düşük yatırımlarının merkeze transferi ve bunları tamamlama, üstüne genişletme halleri sürmüş, bir kısmı realize edilmiştir. İstanbulAnkara BB başkanlık seçimlerinde en ufak aksaklık yaşanması, proje geri dönüşleri yoluyla Hazine gelirleri üstünde baskıdan olup izlenmelidir. Hazine garanti kapsam genişletmeleri Cumhuriyet tarihi rekorlarıdır. Köprü, otoyol, havaalanı garantileri çeşitlenmiş, hacimleri muazzamdır. KİT Hazine’ye temettü ödemelerinin nakit dışında ifasının kabulü, Maliye alacaklarının ayni tahsil frekansında artışlar eklenmeli, Türk Hazine-Maliye geleneğinde ciddi gerilemedendir. Yapısal düzeyde olumlu potansiyellerse belirtilmelidir: tâbi kılma, fiyatlama, maliyet tespit ve tahsil yeteneklerini ciddi Sayfa yükümlülük sahalarını muazzam genişletmiş, kamu hizmetlerinde ücrete 76 Devreye giren yeni Büyükşehir Belediye Yasası, KDV-konut vergi S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık desteklemiştir. Kamu hizmetinin hitap ettiği saha/nüfus bileşenleri artmakla birlikte kamuya gelir bacağı hayli genişletilmiştir. Kamu cihetinde ekonomik işleyişin şeffaflık yitimleri 2010- 2011’de mevzuata yansımaya başlamış, Derviş reformları geriye gitmiş, konsolidasyonlar hareketlidir. Sayıştay denetimi ağır tavsatılmış, uzun vadeli kamu fonlarına el atılmakta (SSM, İşsizlik), kamunun mali gerçek performansını izlemek güçleşmiştir. Hazine’nin kamuda mali işleyiş üstünde kontrol-eşgüdüm yeteneklerinde örselenmelerse raporlama döneminde bozulmalara iştirak şeklinde evirilmiştir. Merkez-taşra ve merkezde Hazine-harcamacı bakanlık/birimler arasında etkileşimde bozukluk sürmüştür. KDV iade sisteminde tıkanıklık, kamu adına olumsuz işarettendir. Halen sadece ihracat bakımından KDV iade alacaklarını izleyen şirket sayısı 54.000 üstündedir. Dış ticarete dair kamucu tutum de-libere etme, ithalatı baskılama-öteleme, gümrüklerde güçleştirme şeklinde, objektivitesi düşük işleyiş dikkat çekicidir. İthalatta artırılan KKDF, DİR kapsamında şartlı muafiyet ve serbest dolaşımda sıkılaştırma, serbest dolaşımlar için tüm vergi-harçları peşin ödeme şartının kuvvetlendirilmesi, izlenmiştir. İhraçta büyük ölçüde, ithalde pilotaj halinde yetkilendirilmiş yükümlüler düzeniyle yerinde gümrükleme olumlu görünmekle birlikte objektiviteler kritiktir. Dış ticarette de-libere tutumlar sınırına yaklaşmakta, bilhassa koruma tedbirlerinde artan-süreklilik kazanmalar DTÖ’nün tepkisini çekmiş olmalıdır. Nitekim ithalatta koruma önlemlerinde süresi sınırsız kararlar alınmayacak, korumada süreler daraltılmış, alınmış koruma kararlarında uzatmalar güçleştirilmiş, tümü olumludur. Ekonomi yönetiminde artan zecrilik, dış ticarette evleviyetle caridir. Bilhassa bölgesel parametre değişiminin cari açık rakamını aşağı çektiği, kısmen olumlandığı belirtilmelidir. Sayfa bölge halkı sıkıntıları artmışken Ankara ters dalgadadır. Turizm sektör 77 düzeyde Doğu-G. Doğu sınır yönetiminde sıkılaştırmacı kararlar ağırlıkta, S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Kamuda artan zecrilik; artan el koyma yetkilerinin giderek çeşitlenmesi-genişletilmesi şeklinde, seyir, raporlama döneminde de caridir. El koyma yetkileri; TMSF-2004, SPK-2012, EPDK-2013 şeklinde genişlemiş, posta hizmetlerinde pay sahipliklerinde devirlere getirilen kısıtlar, ciroda belli paya el koyma, TMSF-ÇUKUROVA el koyması, EPDK-Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş. el koyması, TURKCELL yönetimine kısmen el koyma belirtilmelidir. Gezi Parkı ikliminde reklam sektöründe “zecri” tedbirler, belli grup-firmaların kamuoyuna reklam dâhil erişim güçleştirmeleri, havacılıktan iletişime, karayolları ulaşımından faizbanka hizmet ücretlerine, et-süt ürünlerine narh/narh benzeri gayretlere değinilmelidir. Kamu ayrıca, zaman zaman, TMSF aracılığı ya da diğer mekanizmalarla, belli grupların/firmaların el değiştirmesini modere eden konumdadır. Kamunun ekonomik döngüleri destekleme kapasitesi, önceki raporlama döneminde hafif güç kaybetmişti. Son raporlama döneminde kamunun ekonomik döngüleri destekleme kapasitesinde zayıflama artmıştır. Bu artışta spesifik/dar etkide olan yitimler yanında kitlevi/hane halkları/firmalar düzeyinde destekleme gücü yitimleri özellikle belirtilmelidir. Detayı yukarıda ilgili fasıllarda nakledilmiştir. Tarım kesiminde; raporlama dönemi için kamucu destek 9 milyar TL’yi geçmiş, son derece olumludur. Destek ödeme düzenleri pürüzsüz, objektivite tatminkâr, aksaklık tolore edilebilirdir. Bankacılık kesiminin tarıma bakışı son derece pozitif, vadeler ve set edilen mevsimsel temrinler makul-işlevseldir. Bankacılık sektörünün tarımdaki işlevselliğinin artmasını ve sektöre bütüncül düzeyde sıçrama yaptırmasını beklemekteyiz. BEG’lerin tarıma artan ilgisinin ölçek-tedarik-düzenli işleyiş ve büyük Kamunun tarıma dair müdahale-aşırı döngüleri törpüleme şeklinde müdahaleleri ölçüsünde ve yerindedir. Tarım, ekonomide, kamucu işleyişin en başarılı olduğu sahadan denebilir. İl Tarım Sayfa 78 pazarlara yönelim-tutunmada mahreç sağlamasını beklemekteyiz. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Müdürlükleri çiftçiye makine-donanım desteği sağlamakta, hasat zamanı özellikle düşük sermayeli işletmelerin olduğu bölgelerde eksiklik bırakılmamakta, olumludur. Tarımda SGK kesinti uygulamasının yerindelik ve işlevselliği, uygulama başarısı gözden geçirmeye muhtaçtır. Rekoltelerde rekorlar, raporlama dönem özetidir. Ette dahi artan üretim-tüketim rakamları bulunmaktadır. Samanda fiyatlar düşmüş, yem fiyatlarındaysa işleyiş yine pürüzlüdür. Tavuk-piliç işleme tesis sıkıntıları ivmelenmiş, sektöre yabancı ilgisi bulunmakta, konsolidasyon yaşanmaktadır. Tarımda arz ve işleyiş performansları; fiyatlamalarperakende üstünden hane halklarının geçinme şartlarını, şirketler kesiminde maliyetler yönünden etkinliği, istihdam piyasalarında baskı azaltmayı, MB hesap-beklentileri bakımından öngörülebilirlik ve desteği getirmektedir. Lisanslı depoculukta ilerlemeler, Tarım Bakanlığınca yurt dışında arazi alımları (tarihi kıymette gelişmedendir), damızlıkta olumlu gelişmeler, arazi toplulaştırma, tarımda organize sanayi bölge tesisleri, sulamada yatırımlar, uzun vadeli-sınırı belli mera kiralamaları olumlu izlenen diğer bahislerdir. Tüm bu kamucu ve bankacılık destekli işleyişe BEG’lerin olumlu yaklaşımına rağmen kırsal kesimde “yeni köy” yapılanması hatırlatılmalıdır. Tedarikleri kaçak, kayıt dışı işleyişi yüksek kırsal kesim, yöneldiği tütün-kenevir kaçak ekimleriyle hacimli sıkıntı kaynağıdır. Bölgesel ağ ekonomileriyle eklemli kırsal kesim ekonomik işleyişi, hacimli müdahale ve politik tutum değişikliklerini tetikleyecek görünmektedir. nedenlerden konsolide 79 değinilen Sayfa Ekonomi risk izleği yükselmiştir; 2,625’den 3,125’e. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Ek Fasıl Bir MB-“Finansal İstikrar” raporlamasındaki ölçümlemelerle Sİİ kapsamında üretilen Risk İzlek ölçümleri mukayese edilmelidir: Sİİ kapsamında risk izlek ölçümlerinin tarihi daha eskidir. MB ölçümlerinde bulunan küresel ekonomi, küresel piyasalar kalemleri Sİİ kapsamında ölçüme dahil edilmemektedir. Sİİ kapsamında her ülke risk analizi farklı, küresel ekonomik gelişmeler, ülke dinamiklerine somut olarak yansıdığı, yansımanın biçim-derecelerinin az çok belirginleştiği zaman ölçüme dahil edilmektedir. MB ile Sİİ arasında temel fark, en ciddi-belirleyici küresel ekonomik gelişmelerin dahi içeride siyasi sistem yeteneklerince sıfırlanabileceği hatta aksi yönde evirilebileceği şeklindedir. MB ölçümlerindeki yurt içi ekonomi kalemi Sİİ kapsamında ekonomik risk izleği olarak topluca konsolide edilmektedir. Ödemeler dengesi kalemi rakam ağırlıklılık değil dış ilişkiler şeklinde izlenmektedir. Kamu kesimi, keza, rakamlaştırmalardan ziyade işleyişler olarak izlenmektedir. Firmalar, hane halkları, bankalara dair izlemeler az-çok benzerdir. MB ölçümlerinde bir önceki raporlamasına göre küresel ekonomik riskler son raporlama döneminde azalmış, Sİİ kapsamında fasıl nötr, görünüm küresel değil bölgesel etkileşimler nedeninden biraz bozulmuştur. MB’ye göre küresel piyasalara dair riskler hafif artmış, Sİİ kapsamında oynaklıklar şeklinde benzer durum söz konusudur. Artan küresel faizlerle döviz kur oynaklıkları faslın merkezidir. Yurt içi ekonomik riskler, MB’ye göre sabit ya da hafif yukarı ivmelenmiş, grafik net değildir. Sİİ kapsamında da ekonomik risk izleği yükselmiştir. MB yurt içi piyasalara dair ölçümünü olumsuzlaştırmış, Sİİ kapsamında da bilhassa şirketler cephesinde risklerin arttığı yukarıda nakledilmiştir. MB’ye göre ödemeler dengesine dair riskler yukarı hareketli, Sİİ kapsamındaysa farklı saiktan benzer durum söz konusudur. MB ölçümlerinde kamu kesimine dair riskler bir önceki döneme nazaran aynı, Sİİ kapsamında biraz düşmüştür. MB şirketler kesiminde riskleri bir önceki döneme nazaran aynı ölçümlemiş, Sİİ kapsamında yukarı hareketlidir. Hane halkları nezdinde MB ölçümleri riskleri aşağı görmekte, Sİİ kapsamında seyirde olumluluk nakledilmiştir. Hane halklarına dair kamucu destekleme yeteneklerinde düşüş Sayfa Kaynak: TCMB 80 değerlendirmeleri tekrarlanmalıdır. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Enerji-hammadde temin risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri; 2011-2012 Raporlama dönemlerinde Türkiye’nin ekseni kayıyor şeklinde konsept, biraz gecikmeli olsa da, enerji temin-tedarik ve geçiş anlaşmaları üstünden Türkiye’nin konumunu sorgulatmakta, enerji risk izleğini baskılamaktaydı. 2011-2012 Siyasi ve dış politik gelişmeleriyle (NATO-Libya müdahalesi, Malatya-Kürecik üssü, ABD ile askeri bürokrasiler arası artan olumlu ilişkiler, ABD’nin İran yaptırımlarına nispi uyum), Türkiye’nin küresel siyasi denklemle konumunu pozitifte tutmuş, enerji risk izleği üstünde baskıyı sınırlamıştı. “… “Tema haline gelen” ve eksen kayması olarak özetlenen sürecin ekonomik yansımaları raporlama döneminde kamucu söylemler ve uygulamalardan büyük ölçüde sterilize edilmiştir. Önceki dönem yatırımtasarruf açığına değil enerji-hammadde teminine odaklanan kamucu planlama, yerini, eskisi gibi, küresel finansal piyasa işleyişine paralelleşmeye bırakmıştır. TL ile ödeme, sıcak parayı kovma, büyük ölçekli-devletten devlete enerji temin anlaşmaları gündemden önemli ölçüde çıkmıştı..” Yine de Türkiye, küresel siyasi denklemle çatışmak-ters düşmek bakımından enerji sahasında hareketlenme potansiyelini korumuştu. Nitekim raporlama son dönemi 2013’de, Türkiye’ce, gerekirse Doğu Akdeniz’de egemenlik parametrelerini kısmen askıya alıp İsrail-Rum enerji etkinliğine sessiz kalarak, Kuzey Irak üstünden enerji faslında hareketlenilmeye başlanılmıştır. Rusya’yı bir miktar baskılayan Azerbaycan kaynaklarının nakliyle birleştirildiğinde enerji üstünden küresel siyasi denklemle ters düşme ihtimali ivmelenmiştir. İran gazının Avrupa’ya Türkiye, küresel siyasi denklemle ters düşmeyi göze alarak Azeri kaynaklarını nakille Rusya karşısında, Kuzey Irak kaynaklarını Sayfa 81 eriştirilme potansiyeli fasla eklenmelidir. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık nakille Merkezi Irak-İran-Suriye ekseni karşısında ve bu eksene eklemlenebilecek Rusya’yı gözeterek, Kuzey Irak kaynaklarını nakille Ortadoğu’da S. Arabistan tepkisini tetikletebilecek, İran kaynaklarını nakille hem “Batı” hem Rusya tepkisini eşanlı ivmelendirebilecek aktör konumundadır. S. Arabistan’ın Mısır üstünden enerji faslında Doğu Akdeniz çanak etkinliğine ara raporlamalarla temas edilmiştir. Ne AzeriKuzey Irak ne de İran karşısında katlanılan siyasi risk karşılığı tedarikarz/fiyat güvencelemesi, bu güvencelemelerin fiziki-finansal bağıtları söz konusu dahi değildir. Bu yönüyle Türkiye, yürüttüğü enerji siyasasını uluslararası ilişkiler zemininde ciddileştirememiştir. Türkiye, tüm bu tepki tetikleme-ivmelendirme potansiyellerini; küresel zeminlerde ittifaklaşma-finansal bağıtlaşma sair şekilde değil kalibre eden, tüm bu gereklere sırtını dönen aktör konumundadır. Libya-Sudan yakın dönem tecrübeleri hatırlandığında, devlet altı örgütlenme ya da devlet gücünü bir yolla ele geçiren aktörlerle enerjide zayıf mimarilerde bağıtlanma şeklinde seyirler, umut verici değildir. Özetle Türkiye, küresel siyasi denklem karşısında aldığı pozisyonlar yürüttüğü siyasalarla bunların şart-paralel yapılandırmalarını eşanlı kılamamakta, alınan risk maruz kalınacak baskı karşılıkları boşlukta bırakılmaktadır. Türkiye, ayrıca, enerji tedarik-arz, fiyatlama ve işleyiş bakımından kamu ağırlıklı piyasalara sahiptir. Kamunun içeride enerjideki pay ve belirleyiciliği muazzamdır. Kamu konsolide finansal yapılanmasında da enerjinin payı çok yüksektir; kamu gelirleri ve gelirlerin bağlı olduğu işleyişlerde enerji başat unsurdur. Özel sektöre devredilen ham petrol tedarik ve işleyip dönüştürüp iç piyasaya arz etme işlevinde kamunun müdahaleci tutumu, İran’a dekont işleyişi tekrarlanmayacaktır. İran ambargosunda ABD’li diplomatların Türk özel enerji ve finans şirketleriyle yapılanma, BEG’lerin güçlülük ve konumuyla finansal piyasa işleyişleri, 82 kamu-özel enerji faslında uyumlu-işlevsel biraradalık beklentisinin altı Sayfa baş başa nasıl bırakıldıkları hatırlatılmalıdır. Mevcut siyasi irade, bürokratik S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık boştur. Siyasi irade ve bürokrasinin enerji faslında “temiz ve objektif” işleyiş sergilediği dönem, son derece sınırlıdır. Zaibatsu’ların, Chaebol’ların Feng Sui’si Türkiye’de namevcuttur. Başka ifadeyle enerji faslında izlenen diplomatik siyasa ve içeride yapılanma birarada izlendiğinde hem kellik hem de! Azeri-Kuzey Irak ve İran kaynaklarına aracılık yapılsa ve bunun tamamı konsolide edilse, tümünün küresel enerji arz/tüketim denkleminde yüksek pay ve önemi açıktır. Rakamlar küçük ancak hatgüzergâh-kapasite potansiyelleri son derece yüksektir. Türkiye enerji denklemine girecekse bunun ardında siyasi-diplomatik olduğu kadar savunma-güvenlik bakımından da yapılandırılmış, yapılandırmaların süreye yayılmış-test edilmiş ve güvence taşıdığının anlaşma-finansal işleyişlere yansımış olmaları gerekirdi. Oysa Türkiye, Azeri hattına Ermenistan hatta Gürcistan dahlinde güvenlik bakımından “clear” değildir. Irak hattı izahtan vareste, 2013 kesinti-saldırı rakamları açıktır. İran hattının güvenliği az sorgulanır olsa da İran’ın temin edeceği kaynakların trampa’lı oldukları/olacakları hatırlatılmalıdır. İran, küresel enerji denklemin kendi Güneyinden kaynak arz edebilecek aktör olup mesafe-maliyet gereği Türkiye üstünden mimaride Türkmen kaynaklarına aracı konumdadır. İran, kendi tüketim bölgeleri Kuzey’de olduğundan, Türkmen’den alıp Güney’den ihraç bedelini Türkmen’e öde şeklinde trampalı işleyişte, gözetilmelidir. Kuzey Irak kaynaklarının naklinde güvenlik faslında etkinleşen ve şimdilik sessiz işletilse de PKK dahli/aktörleşme potansiyeli açık, es geçilecektir. Enerji sahasında bir diğer detay; Azeri ya da Rusya ile temin edilen bağıtların hukuki güçlülüğüdür. Önceki raporlama döneminde kararlaştırmaları hatırlatılmalı, aksaklıklar güçlükle aşılmıştır. Rusya-Akkuyu uluslararası antlaşmasının Türk kamu hukuku bakımından hukukiliği 2013’te ancak ikmal edilmiş, yargı yerlerinin 83 Türk-AYM Sayfa Rusya-Duma, S Bilişim Danışmanlık tutumu 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık yerinde/pozitiftir. Azeri antlaşmasında hukuki cari pürüz görünmemektedir. Oysa İran ve Kuzey Irak antlaşmalarında İran yönünden Türkmenistan Kuzey Irak yönünden hem Merkezi Irak hem de BM ek karar düzeni gerekmektedir. Bu zeminlerde etkinlik sınırlı-flu’dur. vaziyetine Kamunun giriştiği hamlelerde TPAO-TPIC ve BOTAŞ mali dair sermayelendirme-hukuki yapılarını tahkim bakımlarından gayret gözlenmekte, seyir olumlu ve fakat küresel enerji denklemine nazaran son derece yetersizdir. Önceki dönem 400 milyon Euro sermayelendirme hatırlatılmalıdır. BOTAŞ mali risklerinin elimine edilmesi bakımından ilerleme eklenmelidir; al ya da öde riskleri sınırlanmış, maliyetfiyatlamada olmasa da kamudan söz konusu şirkete sübvansiyonları aksatmama-ödemeleri düzgünleştirme bakımından düzelme vardır. BOTAŞ’ın Maliye’ye KDV yükümlülüklerini yerine getirdiği izlenmiştir. BOTAŞ risklerini azaltma adına elektrik üretim şirketlerinin satacakları elektriğin piyasadan alabilecekleri kısım üretim kapasitelerinin yüzde 40'ı ile sınırlandırılmış, eklemelidir. Son detayın işleyişi kış mevsiminde izlenmeli, tedbiren okunmalıdır. Arz kesintileri-bölge/sektör farklılaşmaları rapor yazılırken (Aralık) hareketliydi. Önceki raporlama döneminde görülen EPDK’ca bellikalabalık metropolde düşük fiyatlanan doğalgaz kitlevi faturalamalarına bu dönem rastlanmamıştır. Elektrik dağıtım şirketlerinin geçen raporlama döneminde artırılan kâr marjları (%2,33’den %3,49’a) bu dönemde sabit tutulmuştur. BOTAŞ’ın başta OSB’ler olmak üzere müşterilerine karşı “sömürgen-şedit” tutumlarıysa artarak sürmüştür. Bozuk tutumda genişleme de varittir; bazı ilde (Afyon) zorla doğalgaz abonelik dikteleri hatırlatılmalıdır. Önceki raporlama döneminde kitlevi abonelik iptalleri esnekliğini temin bakımından IMF-DB beklentilerinde ilerlemeyse namevcuttur. Sayfa devredilmiştir. Enerjide liberizasyon ve kamuda fiyat-güncellenme 84 (Bursa 65.000) bu dönemde zayıflayarak sürmüş, rakam diğer raporlamaya S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Kamunun enerji faslında kaçakla mücadelede performansı eksi, eksi biraz azalmış, küçük ölçek sınır geçişlerinde kalibrasyonlarsa biraz düzelmiştir. Kamu, akaryakıt satış istasyon sayılarını azaltıp coğrafi seyrelterek ölçek etkisi yaratıp kârlılıkları destekleyerek kaçaktan kendiliğinden kaçınma istemekte, izlenmektedir. Katkı madde ithalatlarına kontrol kapsamları genişletilmiş, kullanım zorunlulukları sıkılaştırılmış, maddeyi dönüştürücü-işleyici rafinerilerle birlikte denetim sistemi getirilmiş, ithalatta teminatlar düzeni daha düzgün kalibre edilmiştir. Önceki raporlama döneminde denizde kullanılan yakıtlara KDV muafiyeti, iade düzenine geçirilmişti. Benzer uygulamanın hava yolu taşımacılığında da sari kılınması beklentimizdir. Önceki raporlama döneminde İskenderun-Habur, Mersin-Habur ve Sarp-Iğdır-Aralık arasında güzergâh kısıtlamalı akaryakıt (jet ve benzin motorin dâhil) taşıma ihdası, bu yolla mevcut yasal rafineri-boru hatları sistemini riske etme olumsuz izlenmişti. Rafinerilerde belli katma değer oranının (%40) altında üretimlere teşvik sınırlaması kaldırılmış, olumsuz izlenmişti. Bu dönemde farklı yürütülen rahatsız etmeler; kaynak nakil yanında temin-tedarik anlaşmalarıyla Kuzey Irak’ta halen mevcut rafineri muazzam-gereksiz kapasitelerinin Türkiye için devreye alınmaları, “siyasetin tabiatından” kabul edilmelidir. Bu yönüyle, siyasi iradenin mevcut rafineri-akaryakıt dağıtım aktörlerini ağır baskılaması ivmelenerek sürmektedir. Vergi ve denetim mekanizmalarının araçsallaştırılması eklenmelidir. Akaryakıtta referans alınan ülkeler İtalya-Fransa-İspanya-Yunanistan’dan sonuncu-en yüksek olanı sepetten çıkartılacak görünmekte, kısmen olumsuz izlenmektedir. Enerjide özel sektör yatırım iştahı sürmekte, kurulu güç kapasitesinde artış umutvardır. Yabancı ortaklıklarda hafif ölçekli projelerde akılcı 85 eklemlenmeleri sürmektedir. Küçük ölçek HES yatırımlarının akılcılık- Sayfa OMV çıkan, SHELL-GE (kısmen) biraz daha girişken aktör konumundadır. Çinlilerin küçük ölçek düşük işletme maliyetli projelere S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık işlevsellik bakımından arızalı oldukları nihayet Kabine nezdinde de nihayet fark edilmiş, kararlaştırmalara yansıması beklenmektedir. Önceki raporlama döneminde A sınıfı enerjili buzdolabı satış ve ithalatına getirilen sınırlamalar olumluydu. Bunun tüm beyaz ve kahverengi eşya için genişletilmesi şart, zamana yayılı beklentidendir. LED kullanımında yaygınlaşma sivil toplumca kalibre edilmekte, kamuda uyum bulunmaktadır. Kamunun ikincil enerji yakıt ithalatlarında ÖTV’yi 7 yıl erteleme düzenlemesi devrede, hatırlatılmalıdır. Dağıtımda özelleştirmelere rağmen Doğu-G. Doğuda kayıp-kaçak oranlarında düşüş son derece az, ağır olumsuz potansiyeldendir. Bu dönemde EDPK, YEK-DEM şeklinde yenilenebilir enerji kaynaklarını destekleme mekanizması teşkil ettirmiş, kalibrasyonlar düzgün görünmektedir. Kamu-özel kömür üretiminde düşüş sürmektedir. (Link1, Link2, Link3) CNG kullanımında yaygınlaşma hızı düşük, önemle izlenen fasıldandır. Önceki (son iki) raporlama döneminde yüksek yağışlardan yaralanarak kamuda HES’lere yüklenip avantajlı iç finansman yaratma yeteneği, raporlama son döneminde bilhassa doğalgaz çevrim santrallerinde ürettirdikçe zarar et işleyişine dönmüş görünmektedir. Salt bu nedenden (maliyet tutturamama) elektrik hacimli kesintileri görülebilir, izlenecektir. 2012’de hafif aşağı gelen enerji-emtia fiyatları 2013’te biraz daha aşağı gelmiştir. Bu yönüyle Türkiye’nin enerji risk izleği fiyatlamalar bakımından aşağı düşmüştür. Yine de; Türkiye’nin enerji ithalat faturası artan tüketimlerle birlikte mali konsolidasyonlarda ciddi etki yaratacak ölçüde aşağı gelmemiştir. gözlenmemiş, enerjinin kullanımı-lojistik olarak bakıldığında karşılaştırmalı olumsuz uçurumda değişiklik yoktur. Hâlâ; ton başına mal sevk maliyetleri ülke içinde 60-70 USD civarında, rakip yakın ülke 86 İçeride enerji fiyatlama-arzlarında işleyişte ciddi düzelme Sayfa S Bilişim Danışmanlık maliyetleri 30-40 USD/ton civarındadır. 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Bölge ülkelerinin hemen tamamında (İran, Mısır, Kuzey Irak, Ürdün, Sudan ve Türkiye) kitlevi akaryakıt fiyatlamalarına olan hassasiyet artmış, eklenmelidir. Enerji risk izleğinde küresel fiyatlamalar aşağı gelir diğer “talep cephesinde konumlu” küresel aktörler enerji faturalarını aşağı çeker yapısal tedbirler üretir arz cephesindeki aktörler miktar etkisiyle gelirlerini artırırken Türkiye’nin küresel enerji denkleminde konumu biraz daha güç yitirmiştir. Öte yandan enerjide bölgesel devlet altı örgütlenmelerle yürütülen siyasalarda kamucu-siyasi irade yaklaşım, riskleri hafif yukarı çekmiş, tedbiren ağır notlanamamaktadır. Enerjide kamu cihetinden en olumlu gelişme; nükleer enerji santral mevcut anlaşmalarında Akkuyu) pekiştirme-pürüzsüz işleyiş, yeni nükleer enerji santral (Sinop) anlaşmalarının tesisidir. Enerji risk izleği temas edilen nedenlerden konsolide hafif düşmüştür; 2,875’den 2,625’e. Sayfa 87 Kaynak: Dünya Bankası (Link) S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık “Nükleer İran” ve “İç Savaşta Suriye” risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri; Bölüm başlığı değiştirilmiş, İran ve Suriye riskleri aynı başlık altında toplanmış, bir arada konsolide edilecektir. Türkiye tarafından izlenen İran politikası, gerek kendi gerekse İran’ın izlediği politikalar nedeniyle geçen dönem Türk dış politikasını bloke edecek eşiği zorlamıştı. İran izlediği dış politikayı yumuşatmasa da Türkiye, önceki dönem izlenen İran politikasını önce yumuşatmış, ABD taleplerine yaklaşmasa da kabullenmiştir. Türkiye, ABD-İran yaptırımlarının artan baskısı altındadır. ABD-İran yaptırımları, artan ivmesiyle; Türk ekonomisini, dış ticaretini, enerji tedarik ve anlaşmalar düzenini, finans aktörlerinin (Halkbank gibi) statüsünü ve küresel finansal aktörlerin Türkiye’ye bakışını tahrip edici potansiyeldedir. ABD-İran yaptırımları İran ekonomisinde son derece etkili olmakta, 2012 ortalarında ağır devalüasyon, 2013 Şubat-Mart’ında tekrarlanma eğilimindedir. İran ekonomisinde zayıflama, kayıt dışı-yeraltı ekonomik örgütlenmeleriyle başta içki-sigara “kaçakçılık” ağlarının Türk ekonomisinde yol açtığı tahribatı artırma potansiyelindedir. Çalkantıya giren İran ekonomisinin “görünmez ithalatı”, Türk ekonomisine sağladığı katkıyı azaltacaktır. Sayfa ABD talepleriyle Malatya-Kürecik üssü ve PATRİOT konuşlandırmaları İran’ı ziyadesiyle rahatsız etmektedir. Buna karşın; ABDPentagon’un makro askeri planlamaları TSK’yı rahatlatıcıdır. Fasıla ABD ile ilişkilerde temas edilmiştir. İsrail tarafından izlenen İran politikasının müdahale bakımından ABD’ce sınırlanmasından ziyade yönlendirilmesini beklemek, Suriye coğrafyasından ziyade Körfez güzergâhının müdahalede ağırlık kazanmasını ummak, makul iyimserlik olarak görünmektedir. 88 İran içerisinde Cumhurbaşkanlığı seçim takvimi Mayıs 2013’de devrededir. Öncesinde kampanyalarda zayıf profil ve düşük rekabet ortamı beklentidendir. Ruhaniyetin (Ayetullahlar) ağırlığının artacağı, Ahmedinejad ve ekibinin sınırlanacağı, Ahmedinejad’la yakından rabıtalı Besiç agresif siyasi-idari etkinliğinin bir miktar azalacağı beklentidendir. Diyalog yanlısı Ruhaniyetin artan ağırlığının dış politikada daha pragmatikrasyonalist tutumları beslemesi, yorumcuların meylettiği değerlendirmedendir. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık İsrail’den sonra Suriye ordusu “düzenli ordu formatında” TSK’ya ve Türk vatandaşlarına saldırmıştır. Türkiye, ölçülü-mutedil tepki vermiş, ABD telkin ve dikteleriyle saldırgan tutum takınmamıştır. TSK, Suriye karşısında agresif-yüksek profil konuşlanmaya yönelmemiştir. Suriye’de son durum Orsam-O. Orhan yorumuyla şöyle özetlenebilir: “… 50 ile 2000 kişi arasında değişen sayıda askerin oluşturduğu birlikler bulundukları bölgedeki mücadele ve etkinlik ile sınırlı kalmıştır…. halen çok parçalı niteliğini koruyan bir askeri muhalif yapılanma ortaya çıkmıştır. Bu yapı herhangi bir liderlik tarafından yönetilmemekte ve gruplar arasında hiyerarşik bir ilişki bulunmamaktadır. Bir bölgeyi, semti kontrol eden çok fazla sayıdaki “tugaylar” birbirinden bağımsız hareket etmektedir.... siyasal parti ve bazı önde gelen kişiler üzerinden Suriye’de rejime karşı mücadele yürüten gruplara para, insani yardım, iletişim araçları, teknolojik imkanlar ve silah aktarmaya başlamıştır. Oluşan bu sistem Suriye’deki parçalı ve dağınık muhalefeti daha da atomize etmiştir. … Her bir ülke, her bir örgüt ve hatta güçlü kişiler Suriye içinde kendine yakın gördüğü, iletişim kurabildiği grupları desteklemeye başlamıştır. Bu da sadakati sadece finansal destek aldığı yere olan ve bunun dışında hiçbir üst otoriteyi tanımayan silahlı grupların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Dolayısıyla Suriye’deki muhalefetin tek çatı altında toplanabilmesi için öncelikle Suriye’ye aktarılan yardımların Esad’ın tarihi önemde sözü hatırlatılmalıdır; “para ile tarih satın alınacağını sananlar” Suriye’de devrededir. Söylentiye göre tarihte bir savaşın ortası müzakerelerde İngiliz’in Fransız’a hitabı; bizler şeref sizler para için savaşmaktasınız şeklindeyken Fransız’ın cevabı şöyleymiş; herkes kendisinde olmayan için savaşır. Suriye’deki savaş, başkasındakilerin olmayanıyla savaşanların olanı üstünden yürütülmekte görünmektedir. merkezileşmesi gerekmektedir….” Sayfa Rusya-Çin ve İran, Türkiye’nin izlediği Suriye politikasından rahatsız, durumu düzeltmek ve dengelemek yer yer önlemek için açık aksiyon halindedirler. ABD de izlenen Suriye politikasından memnun değildir. Türkiye’ce desteklenen muhalif gruplar arasında Sünniliğin ağır basması, şedit-ağır şiddet kullanan birimler barındırması, ağır insanlık dışı eylemlere yönelmeleri, ABD’yi rahatsız etmektedir. 89 Suriye, Türkiye karşısında izlediği saldırgan politikada haklı görünmektedir. Türkiye, iç savaştan kaçan göçmen-sığınmacılara kucak açarak her ne kadar doğru politika izlese de iç savaş halinde Suriye’de muhalif grupları silahlandırmakta, lojistik destek sağlamaktadır. Suriye-Esad açık ikazlarına rağmen Türkiye, izlediği iç savaşı ivmelendirici politikadan vazgeçmemektedir. Türkiye’nin izlediği Suriye politikası birçok bakımdan ağır sorunludur. İzlenen Suriye politikasının; Esad ülkesinden ayrılsa dahi Türkiye’yi Suriye siyasetini yönlendirme-gelişmeleri domine etmesinde öne çıkartmak bakımından zeminsizleştirebileceği belirtilmelidir. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Türkiye; Suriye ile daha ağır-hacimli ve fiziki-askeri çatışmaya girmemekteyse bu durum; zayıf ABD-Obama dikteleriyle değil güçlü ABD-Pentagon yönlendirme ve muhtemel planlamalarıyla mümkün ve işleyişte görünmektedir. Tek bir bakış açısıyla hareket eder kabul edilemese de neticeten ABD nezdinde Türkiye; Suriye’yle tarihi ve coğrafi konuşlanışı itibariyle Suriye faslında kullanışsız, nazikâne elverişsiz partnerdir. ABD, İsrail sınır anlaşması-ülke bütünlüğünü tesis ettirmeyen tek ülke konumunda Suriye’ye, müdahil Türkiye neticesiyle İsrail’i karşı karşıya bırakmak istemez. Peres’in ifadesiyle Suriye işi Araplar arasında Araplar üstünden hallolmalı, kısaca Türkiye karıştırılmamalıdır. Suriye faslında ayrıca, güncel siyasi dinamiği-iktidar kompozisyonu bakımından Türkiye, ABD nezdinde güvenilir-işlevsel ortak konumunda görünmemektedir. İran Siyasi İstikrar İndeksi/Iranian Political Stability Index 45,000 44,000 43,000 42,000 41,000 40,000 39,000 38,000 37,000 21.11.13 21.9.13 21.7.13 21.5.13 21.3.13 21.1.13 21.11.12 21.9.12 21.7.12 21.5.12 21.3.12 21.1.12 21.11.11 21.9.11 21.7.11 21.5.11 21.3.11 21.1.11 21.11.10 21.9.10 21.7.10 21.5.10 - 2013 / DAILY 90 “Nükleer İran” ve “İç Savaşta Suriye” risk izleği temas edilen nedenlerden konsolide yükselmiştir; 0,875’den 3,125’e. Sayfa 21.3.10 36,000 S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Kurumlarla İlişkiler risk izleğinde yükseliş ve düşüş nedenleri; arasında Bir önceki raporlama döneminde Kabine-Cumhurbaşkanı ilişkiler, söylem düzeyinde olumsuzlaşma bakımından hareketliydi. Mevcut raporlama döneminde Kabine-Cumhurbaşkanı arasında ilişkilerde uyumsuzluk, politik tercih/uygulamalar düzeyinde somutlaşmaya başlamıştır. Gezi Parkına dair söylem-müdahale kalibrasyonları ilkidir. Cumhurbaşkanı, Kabine siyasasının tam aksine kararlaştırmayı dikte ettirmiş; MGK bildirisinde Gezi Parkı eylemlerini Hükümeti devirmeye yönelmiş hukuk dışı eylemler değil güvenlik mimarisinde toplumsal olaylar olarak tescil ettirmiştir. Milli Güvenlik siyaseti açısından Gezi Parkı tehdit değil, Kabine uygulaması aksi yöndedir. Kabine-Cumhurbaşkanı arasında ilişkilerde uyum; somut politik tercihlere dair olmaya başlamıştır. Savunma (tedariklerde aksamaya ikaz), dış politika (nükleer İran’da Obama-Ruhani mutabakatına kayıtsız kalınmaması, Mısır politikasında MİT-Başbakanlık bürokrasisi değil diplomatik bürokrasinin kullanımı, Suriye’de radikallere verilen desteğin devlet kararı olmadığı), MİT-Öcalan sürecinin PKK karşısında tek taraflı tavizle yürütülmeyeceği ikazları belirtilmelidir. Cumhurbaşkanı Gül’ün Suriyeli muhaliflere desteğin devlet kararı olmadığına dair tespiti, MGK gündem ve görüşme içeriklerini deşifre etmesi, tarihi önemde ve aksaklıktandır. Cumhurbaşkanı’nın deşifresi ertesinde Suriye’de radikallere verilen destekler azalmaya-kaldırılmaya başlanmıştır. Fasılda olumsuz gelişme olmakla birlikte siyasi istikrar bakımından kurumlarla ilişkilerde öncelikle aranan uyum değil işlevselliktir. Cumhurbaşkanı, fasılda işlevsellik yaratan, Kabine’yi düzelten aktör konumundadır. Cumhurbaşkanı ayrıca; Türk siyasi Sayfa öngörülebilir olunmasında pozitif konum üretmiştir. 91 sisteminin bozulan dış politikasını düzeltmede, daha tutarlı-şeffaf- S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Daha önemlisi; Cumhurbaşkanı, MİT-Öcalan sürecinin daha gerçekçi-sağlam zeminde yürütülme bakımından Kabine’nin ve özellikle Başbakanlık-MİT bürokrasisinin tavsatmacı tutumunu ret halinde aktör konumundadır. Cumhurbaşkanı, MGK hemen öncesinde medyada PKK’nın sınır dışına hacimli çıktığı, sürece tam uyumlu olunduğu, bölgede dinamiklerin ciddi değiştiği sair sunum-güdümleme bombardımanını reddetmiştir. Cumhurbaşkanı, MİT’in İHA etkinliğini ve raporlamalarını değil askerin Kuzey Irak keşiflerini esas almıştır. HaziranMGK toplantısından sonra resmî bildirinin tonlaması “tedbirli olma” idi. Başbakan, PKK’nın %15’i sınır dışına çıktı demek durumunda kalmıştı. Başbakanı gerçeklerden kopukluktan uzaklaştıran, ancak ve MGK zemini sayesinde Cumhurbaşkanıydı. Konsolide edildiğindeyse Cumhurbaşkanı; Kabine’nin MİT-Öcalan üstünden Kürt siyasetinin esaslı destekçisidir. Kabine-Cumhurbaşkanı arasında ilişkilerde bir önceki dönem Cumhurbaşkanı görev süresine dair çekişme had safhada, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığı ve bunu yetki parametrelerini değiştirerek gerçekleştirme hedeflemeleri barizdi. Faslı konsolide eden AYM, siyasi netice Kabine hedeflemeleri tam aksineydi. Mevcut raporlama döneminde söz konusu hedeflemelerden vazgeçilmiş-ötelenmiş görünmekte, fasılda baskı azalmıştır. Cumhurbaşkanı Gül, Kabine karşısında bir önceki raporlama döneminde pasif-devre hazırlanan (benzetme mazur görülsün; ABD’de topal ördek olarak tanımlanmaktadır) aktör iken mevcut dönemde yetki parametrelerini genişleten aktör konumundadır. emekliye YAŞ öncesinde karar mimarisi esaslı değişmiş, emekliye sevkayrılma-istifa sair karar setlerinde Cumhurbaşkanı’nın belirleyiciliği bağlayıcı hale gelmiştir. Önceki raporlama döneminde Cumhurbaşkanı Gül, sadece makamı teslim alınabilecek aktör alabilecek aktör konumuna geçmiştir. Bu “yer değiştirme”, Cumhurbaşkanı 92 Gül’ün Kabine ve Ak Parti içindeki siyasi klik şeklinde müttefikleri üstünde Sayfa konumundayken, mevcut raporlama döneminde Ak Parti liderliğini teslim S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık baskıyı artırmış; Arınç ve Babacan’ın tutumu şimdilik ileride siyaseti/sahayı terk edeceğiz şeklindedir. Erdoğan, Gül’ün klik olarak müttefikleşmelerini ıskata, güç tahribine yönelmiş, Gülen cemaatinin kapasitelerini daraltma gayreti biraz bu fasla bağlıdır. Cumhurbaşkanı Gül’ün Ağustos-MGK görüşmelerini deşifre ettiği günler, 1997.Şubat MGK tutanaklarının Ankara’da mahkemeye teslim ve deşifre edildiği döneme denk gelmiştir. Cumhurbaşkanı Gül; MGK gizli tutanaklarının yargılamaya konu olması halinde en sağlam-etkin siyasi zemininin elinden gittiğinin ayırtındaydı. Cumhurbaşkanlarının siyasi sistemin en kritik karar mekanizmasında işlevselliği bu yolla esaslı ölçüde örseletilmekteydi. “Ergenekon” yahut “Balyoz”’da çok daha hacimli yargılamalarda dahi MGK tutanakları mahkemelere gönderilmemiş, sehven yazışmalar şeklinde iptaller görülmüştü. MGK tutanaklarının mahkemelere gönderimi Kabine’yi siyaseten tutarsız-zayıf gösterebilir ancak Erdoğan ve ekibi bunu aşabilecek kapasitedeydi. Oysa Cumhurbaşkanlığı makamı, bu makama ait işlevler, güncel siyasi örselenme şeklinde olmasa da yapısal açıdan en kritik mekanizmasını yitirecekti. Yargısal denetime açıklık, kurumlar arası siyaset nirengi noktasının Cumhurbaşkanı aleyhine silinmesi demekti. Gül, MGK görüşme içeriklerini Kabine aleyhine deşifre edip örtük savaşı katlayarak önceledi. Aralık TARAF-M. Baransu’nun MGK tutanak yayımlarında değinilen süreç ve etkisi gözetilmelidir. MGK tutanaklarının ilk deşifrecisi Ankara’daki 28.Şubat yargılamasında mahkeme taleplerine evet diyen gönderim yeridir (Başbakanlık ve MGK bürokrasisi). Cumhurbaşkanı ikinci deşifreci, Baransu’nun kaynağı üçüncü deşifrecidir. Kabine ile Yüksek Yargı (YY) arasında ilişkilerde bir önceki tonlamalarda farklılaşma, detay fasıllarda ayrışmalar varit, konsolide Sayfa döneminde söz konusu seyir sürmekle birlikte; esaslı siyasi meselelerde 93 dönemde Kabine lehine konsolidasyonlar hareketliydi. Mevcut raporlama S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık edildiğindeyse Kabine-YY uyumu nispi yüksekliğini korumuştur. Önceki raporlama döneminde YY yetki parametrelerinin Kabine lehine kalibrasyonları tamamlanmıştı. Mevcut dönemde AYM; Cumhurbaşkanı’nın seçim süresine dair kanunu iptal ederek Başbakan Erdoğan’ın siyasi kariyer planlamasını esaslı biçimde tahrip etmiştir. AYM, iptal kararlaştırmasıyla Erdoğan’ın tek adamlık potansiyelini sınırlamıştır. “… AYM, HSYK statü kanunlaşmasında ve adalet teşkilatının Kabine siyaseti lehine kalibre edilmesinde son derece kritik husustan adalet müfettişleri telefon dinlemesi yapamaz, mahkeme aracılığıyla da olsa yaptıramaz kararlaştırmasının siyasi değeri son derece yüksektir. AYM, hâkim-savcılar üstünde idarenin önemli teçhizatını deyim yerindeyse sallanan kılıcı ıskat etmiştir...” AYM’nin söz konusu kararına rağmen HSYK icraatı Kabine tam yanında, eklenmelidir. AYM-M. Balbay kararındaysa “Ergenekon” yargılamasını, adilliğini, delillerin kanuniliğini olumlamış, belirtilmelidir. AYM, Kabine ve Erdoğan karşısında siyaseten tam destekleyici kurumdan mesafelidengeli konuma kayma potansiyelini deşifre etmiştir. AYM, tutukluluk sürelerine, tutuklu vekillere dair tutumuyla siyasi sistemin kurumsal güçlülük ve esnekliğini artırmıştır. “… Danıştay 13. Daire, beklenmedik biçimde, şehir sağlık merkezlerinin YİD mekanizması üstünden özel sektör-kamu işbirliğiyle yeniden tesisine dair hacimli karar-planlamaların yürürlüklerini durdurmuştur. Daire, ayrıca, AYM’de şehir sağlık merkez kararlaştırmalarıyla ilgili kanunun Anayasaya aykırılığını ileri sürerek iptalini istemiştir…” . “…Erdoğan, tedbiren, kamu-özel işbirliği modeliyle tesis yaptırılması, hizmet alınması ve yenilenmesi amacıyla kanun tasarısı hazırlatmış, imzaladığı tasarı parlamentoda ilgili komisyonlardadır. Alınan tedbirin kurumsal değer / anlamı, Erdoğan’ın yargıdaki gelişmeyi negatif okuduğudur. Erdoğan, tasarı genel gerekçesinde; sağlıkta dönüşüm programından, sağlık hizmetlerinin ertelenemez, bekletilemez, vazgeçilemez ve ikame edilemez niteliklerinden söz etmiş, yatırıma ayrılabilen kaynakların göz önüne alınma gereğini hatırlatmıştır… Kanun taslağının, önceki düzen- belirtmek gerekir…” Kabine, faslın karşılığını sert biçimde vererek yürütmeyi Sayfa müracaatıyla kanuni yetki önceki düzeninin iptalini önleyebilecek kapasitede olduğunu 94 işleyişe nazaran daha şeffaf-öngörülebilir makul unsur barındırdığı, İdari Yargı’nın S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık durdurma kararlarının zemin/etkinliğini zayıflatan taslağı parlamentoya sevk etmiştir. Adi yargı yerlerinin takındıkları eşanlı-sistematik tutumla, tutuklu vekiller ve Kürt sorununda Kabine’yi güç durumda bıraktıkları hatırlatılmalıdır. AYM; Kabine’ye yardımcı olabilecek kararlaştırmayla (ihtiyaten okunmalıdır) tutuklu vekiller konusunda adi yargı yerlerinin tutumunu kırabilecek kararlaştırmayı üretmiştir. Kıramamış ve kıramaması bizatihi olumludur. Vakıa serisi rapor yazılırken tamamlanmamıştır. Erdoğan’ın yargı yerlerine dair siyasi okuması özetlenmelidir; cemaat ya da bir dönem hasbi demokrasi gayretinde birlikte olsalar da şimdi kazai-idari mekanizmalar; önceki mutabakatları zayıflatmakta, siyasi kuvveti dağıtmaktadır. Kabine’nin Yüksek Askeri Bürokrasi (YAB) arasında ilişkilerde durum; önceki raporlama dönemine nazaran daha olumlu işleyiştedir. Önceki raporlama döneminde paralelleşme, mevcut raporlama döneminde uyum ve destekleme şeklinde genişlemiş, bir miktar derinleşmiştir. YAB aleyhine ağır ceza yargı kararlaştırmalarına, G. Doğuda saha hâkimiyeti-egemenlik parametrelerinde aşınmalara, Kara Kuvvetleri’nin terörle mücadele yetkilerinin kaldırılmasına, YAŞ’ta askeri bürokrasinin teknik kararlaştırmalarının ıskata açıklık kazanmasına rağmen durum özeti budur. Kabine, YAB’ın ABD-Pentagon artan rabıtasının farkında, diğer risk izleklerinde değinildiği üzere müzahir ve müdahildir. YAB içinde Kabine ile paralelleşmeye Ağustos-YAŞ önce ve sonrasında tepkime-tavır koyma sair tutumlar zayıf, siyasi ederi düşük, bürokratik kapasite bakımından olumsuz ederi biraz yüksek ancak tolore edilebilirdir. Orta-alt düzey kademelerde de Kabine siyaset ve etkinliğiyle Kabine cihetinde ve Ak Parti sözcü-teşkilatlarının etkinlik alanlarında, Vali- Sayfa yönde en azından farklı tonlamada işleyişler görülebilmekteydi. Aksi yönde; 95 paralelleşme, nispi yüksek işleyiştedir. Önceki dönem raporlamalarda aksi S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Kaymakam (kısmen)-Elçi ve diğer siyasi memuriyetlerde askeri bürokrasiye karşı siyaseten ıskat tutumu pekişerek sürmektedir. YAB’ın rejim hassasiyeti bakımından pasif tutum takındığı, hemen hiçbir siyasi esaslı bahiste açıklama dahi yapmadığı, bundan imtina ettiği belirtilmelidir. 4+4+4 Eğitim, kamuda türban serbestîsi, Parlamentoda türban serbestîsi, çok küçük yaş çocuklara dek genişletilen Kur’an kurs düzenlemesi, kanun dışı kurslarda sorumlulara hukuki yaptırımların kaldırılması, içki içme-satmanın zorlaştırılması, tümünde sessiz kalınmış, yer yer olumlanmıştır. Eğitim-öğretimde müfredat içeriklerinde dini ağırlık kazanmalara askerî eğitimde bazı bakımdan paralel düzenlemelere gidilmiştir. Cumhuriyet Bayram kutlamaları, 10.Kasım törenlerinde Atatürkçülük aleyhine işleyişlere sessiz kalınmıştır. Sadece 10.Kasım Anıtkabir artan halk ziyaretlerinde ölçülü bilgilendirme yapılmıştır. G. Doğuda PKK saldırılarında, Suriye sınırında kaçakçılarla mücadelede, ElKaide-PYD çatışmalarında bilgilendirmeler, Kabine siyasetini olumsuzlayıcı tutum/içerikten uzaktır. MİT-Öcalan sürecinde YAB tutumu Ak Parti-Y. Akdoğan tarafından özetlenmiştir; “daha sıkı çalışan daha tecrübeli komutanlar”. G. Doğuya muharip birlik komuta atamalarında “sert” komutanın yumuşatıldığı, eğitim-lojistik birliklerden atamalar görüldüğü eklenmelidir. Van Jandarma Asayiş Kolordu komutanlık ataması gecikmeli, atama, aksaklık medyada deşifre olma ertesindedir. Erdoğan, öne çıkartılmasa da Atatürk’ü anma ve diğer etkinliklerde YAB sempatisini kazanacak tutumdadır. Diyarbakır seyahati Atatürk’ün seyahat gününe denk gelmiştir. Afyon mühimmat patlamasından Uludere kaçakçı bombalama kazasına dek yargılamamalar/yargılatmamalar destekleyici işleyiştedir. Rusya uçak keşif askerî etkinliğine askerî tepkime Sayfa YAB uyumu yüksektir. Doğu Akdeniz askeri etkinlikleri Kabine’yi 96 sempati besleyicidir. Suriye ile çekişme/uçak düşürme vakıalarında Kabine- S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Kabine’yi zor durumda bırakacak işleyişte değildir. Irak-Barzani temasları YAB bakımından tolore edilebilir, PKK/PYD karşısında Barzani desteği YAB tarafından da muhakkak izlenen husustandır. Tümü alt sektör ve risk izleklerinde olumlu gelişmedendir. Kabine ile Yüksek Sivil Bürokrasi arasında ilişkilerde olumsuzluk öne çıkmıştır; emniyet, dışişleri, ilahiyat, öne çıkan hafif gerginlik sahalarıdır. Kabine-YÖK arasında uyumda söylem düzeyli tonlama farkları not edilmiş, kararlaştırmalardaysa uyum yüksektir. Kabine özerk ekonomik birimler arasında uyum ve işbirliği son derece yüksektir. İşlevsellik yaratmadığı özellikle belirtilmelidir. Kurumlarla ilişkilerde işleyiş, siyasi sistemin tek adamlık olumsuz potansiyelini sınırlamak bakımından devrededir. Bu yönüyle kurumlarla ilişkiler siyasi istikrar bakımından işlevselleşme eğilimindedir. Siyasi sistemin Erdoğan etrafında savrulma, dış politik sürüklenme, toplumsal merkez teşkilinde kopukluk bakımlarından tahkim edilip düzeltilmesinde kurumlarla ilişkiler, 2013 işleyişiyle ümitvardır, olumludur. Paragrafta kastedilen bağlamda YY, YAB’a nazaran daha işlevsel, direngen, becerikli, şeffaf-açık ve etkindir. KURUMLARLA İLİŞKİLER 01.01.2012-31.12.2012 4 Yüksek Yargı Cumhurbaşkanı Özerk Kurumlar Sivil Bürokrasi Yüksek Askeri Bürokrasi 3 97 0 ÖZR. K. OLUMSUZ AÇIKLAMA Sayfa 0 ÖZR. K. AÇIK ÇEKİŞME HALİNİN MEVCUDİYETİ 1,5 ÖZR. K. ATAMA-BÜTÇELEME-DÜZENLEME PÜRÜZLERİ -0,375 ÖZR. K. YETKİ GASPI ANLAMLI GİRİŞİMLER 1 S. B. DİRENME-REDDETME-İSTİFA-OLUMSUZ AÇIKLAMA FREKANSLARINDA ARTIŞ -0,125 0 S. B. YETKİ DEĞİŞTİRME FREKANSININ ARTMASI S. B. BAKANCA SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA TALEPLERİNİN ARTMASI 0 S. B. ATAMA KARARLARI FREKANSININ ARTMASI 3,25 ASKERİ DİPLOMASİNİN TERCİHLERİ KARŞITI KONUMLANMA 3,125 ASKERİ BÜROKRASİNİN HASSASİYETLERİNE KARŞI KONUMLANMA 3,25 -5,625 ASKERİ BÜROKRASİNİN STATÜSÜNE DAİR DEĞİŞİKLİK -3,5 Y.Y. SÖZLEŞME İPTALİ YA YÜRÜRLİK DURDURMA -0,625 2,25 -3,375 Y.Y. İPTAL-YÜRÜRLÜK DURDURMA Y.Y. İŞLEM İPTAL YA DA YÜRÜRLÜK DURDURMA -0,875 C.BŞK. OLUMSUZ AÇIKLAMA 0 ASKERİ GÜV. UYGULAMALARININ BÜTÜNLÜĞÜNE KARŞI KONUMLANMA -7 Y.Y. OLUMSUZ AÇIKLAMA -6 -0,625 -5 C.BŞK. BAK. KURULU TOPLANTISINA İŞTİRAK -4 C.BŞK. BEKLETİLEN ATAMA -3 0 -2 C.BŞK. ZAMAN SINIRINDA BEKLETİLEN YASA -1 C.BŞK. GERİ YA DA AYM NE GÖN.YASA 0 C.BŞK. REDDEDİLEN ATAMA 1,5 1 0,25 2 -0,75 Y.Y. SÖZLEŞME İPTALİ YA YÜRÜRLİK DURDURMA 4,37 3,875 -4,5 1,875 ÖZR. K. ATAMA-BÜTÇELEME-DÜZENLEME PÜRÜZLERİ 0 -0,125 ÖZR. K. YETKİ GASPI ANLAMLI GİRİŞİMLER ÖZR. K. OLUMSUZ AÇIKLAMA 1,625 S. B. DİRENME-REDDETME-İSTİFA-OLUMSUZ AÇIKLAMA FREKANSLARINDA ARTIŞ 0 0,125 S. B. BAKANCA SORUŞTURMA-KOVUŞTURMA TALEPLERİNİN ARTMASI Sivil Bürokrasi ÖZR. K. AÇIK ÇEKİŞME HALİNİN MEVCUDİYETİ 0,25 0 Yüksek Askeri Bürokrasi S. B. YETKİ DEĞİŞTİRME FREKANSININ ARTMASI S. B. ATAMA KARARLARI FREKANSININ ARTMASI ASKERİ DİPLOMASİNİN TERCİHLERİ KARŞITI 4,255 KONUMLANMA ASKERİ GÜV. UYGULAMALARININ BÜTÜNLÜĞÜNE KARŞI KONUMLANMA ASKERİ BÜROKRASİNİN HASSASİYETLERİNE KARŞI KONUMLANMA ASKERİ BÜROKRASİNİN STATÜSÜNE DAİR DEĞİŞİKLİK Y.Y. OLUMSUZ AÇIKLAMA -1,245 1,105 Y.Y. İŞLEM İPTAL YA DA YÜRÜRLÜK DURDURMA -1,5 -0,625 0 -3,375 -5 Y.Y. İPTAL-YÜRÜRLÜK DURDURMA C.BŞK. OLUMSUZ AÇIKLAMA C.BŞK. BAK. KURULU TOPLANTISINA İŞTİRAK C.BŞK. BEKLETİLEN ATAMA 0 Yüksek Yargı 98 -4 C.BŞK. REDDEDİLEN ATAMA Cumhurbaşkanı Sayfa -3 1,625 -2 C.BŞK. ZAMAN SINIRINDA BEKLETİLEN YASA -1 0,25 0 C.BŞK. GERİ YA DA AYM NE GÖN.YASA S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık 5 KURUMLARLA İLİŞKİLER 01.01.2013-13.12.2013 4 3 2 Özerk Kurumlar 1 Kaynak: S Bilişim Danışmanlık Kurumlarla İlişkiler risk izleği temas edilen nedenlerden konsolide düşmüştür; 1,875’dan 1,125’e. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Siyasi Risk İzlek Tablosu RİSK DERECESİ / YIL 2007 Aralık 2008 Mayıs 2008 Haziran 2008 Temmuz 2008 Kasım 2008 Aralık 2009 Şubat 2009 Mart 2009 Nisan 2009 Temmuz 2009 Eylül 2009 Ekim 2009 Aralık 2010 Nisan 2010 Kasım 2011 Mayıs 2011 Ekim 2012 Aralık 2013 Aralık 1 IRAKG.DOĞU 2 ABD 3 AB 4 EKONOMİ 5 ENERJİ 6 NÜKLEER İRAN- İÇ SAVAŞTA SURİYE 7 KURUMLARL A İLİŞKİLER 5 4,5 4,5 5,5 5,25 4,75 4,5 4,625 4,75 4,625 4,875 5,75 5,75 5,25 4,25 4,875 6,75 7,125 5,125 3 2,5 2,5 2,75 2,875 2,75 3,125 3,375 3,5 3,625 3,75 4,125 4,5 5,125 6,375 5,25 5,75 4,125 4,625 1,5 1 1,5 1,25 1,125 1,125 1,375 2 2,125 2,75 2,75 2,75 2,75 2,875 2,875 3 3 2 1,75 1 1,5 2 2,25 2,75 2,5 2,625 3,625 4,125 4 4,125 4 3,75 3,5 2,5 2,625 2,625 2,625 3,125 1,25 1,125 1,125 1 1 1,125 1,125 1,375 1,625 1,875 1,875 2 2,125 2,125 2,125 2,25 2,75 2,875 2,625 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0,75 0,875 0,875 0,875 1,125 1,25 0,875 3,125 1,875 2,875 2,5 1,875 1,75 0,875 0,875 0,75 0,625 0,75 1,375 1,5 1,625 2,75 3,875 3 5,25 2,125 1,875 1,125 Grafiklerin büyük görüntü ölçeğiyle izlenmesi tavsiye olunur. Risk izlekleri, 2006 Yılından bu yana hesaplanmaktadır. Hesaplama esası 130041 Referans Numaralı Ara Rapor (21 Kasım 2008) “Arka Plan” bahsinde izah edilmiştir. Hesaplama esasları Sİİ-Bilgi Notu gönderimleriyle güncellenmiştir. Türk siyasi sisteminin siyasi karar üretme kapasitesini çökertme ya da örseleme, siyasi karar içeriklerinin temel yönelimini etkileme bakımından siyasi risk unsurları, riskin çeşitli alt unsuru bakımından ölçümlenmiş ve sıralanmıştır. 2007 Aralık 2008 Mayıs 2008 Haziran 2008 Temmuz 2008 Kasım 2008 Aralık 2009 Şubat 2009 Mart 2009 Nisan 2009 Temmuz 2009 Eylül 2009 Ekim 2009 Aralık 2010 Nisan 2010 Kasım 2011 Mayıs 2011 Ekim 2012 Aralık 2013 Aralık 1 IRAK- G.DOĞU 8 7 6 7 KURUMLARLA İLİŞKİLER 5 2 ABD 4 3 2 1 0 6 NÜKLEER İRAN-İÇ SAVAŞTA SURİYE 5 ENERJİ 4 EKONOMİ Sayfa 99 3 AB S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık 1 Numaralı eksen; Irak ve Irak’a bağlı olarak G. Doğu’nun, 2 Numaralı eksen; ABD ile ilişkilerin, 3 Numaralı eksen; AB ile ilişkilerin, 4 Numaralı eksen; Ekonomi ile ilgili gelişmelerin, 5 Numaralı eksen; Enerji-hammadde temini ile ilgili gelişmelerin, 6 Numaralı eksen; Nükleer İran-İç Savaşta Suriye ve bağlı gelişmelerin, 7 Numaralı eksen; Kurumlarla İlişkilerin siyasi sistem üzerinde yarattığı riski ifade etmektedir. Radar grafiğin ifade etmeye çalıştığı temel husus; siyasi risk unsurlarının, 10’lu puanlama üzerinden belli dönemlerde ne büyüklükte ve birlikte nasıl kompozisyonda işlediğidir. Radar grafik üstünde grafik merkezinden uzaklaşılarak sınıra doğru gidildikçe siyasi risk unsuru artmaktadır. Merkezden dışarı doğru genişleyerek artan işgal alanının büyüklüğü, diğer siyasi risk unsurlarını barındırmadığından toplam siyasi riski ifade etmemektedir. Radar grafik üzerinde merkezden uzaklaşma; siyasi karar içeriklerinin önemli ölçüde etkilenme riskini ifade etmektedir. Merkezden çok uzaklaşma, siyasi sistem siyasi karar üretim kapasitesinin etkilenme riskini ifade etmektedir. Merkezden çok uzaklaşmanın 10’lu rakamlara erişmesi, siyasi sistem karar üretim kapasitesinin belli-bloke olmuş karar tiplerine Sayfa 100 mahkûmiyetini ya da karar üretim kapasitesinin çökme riskini ifade eder. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık 2008 Mayıs 7 KURUMLAR LA İLİŞKİLER 6 NÜKLEER İRAN 6 4 2 0 2 ABD 3 AB 5 ENERJİ 4 EKONOMİ 7 KURUMLARL A İLİŞKİLER 6 NÜKLEER İRAN 5 ENERJİ 2008 Temmuz 1 IRAKG.DOĞU 6 4 2 7 KURUMLARL A İLİŞKİLER 2 ABD 0 6 NÜKLEER İRAN 3 AB 5 ENERJİ 4 EKONOMİ 1 IRAKG.DOĞU 6 4 2 0 2 ABD 2 0 3 AB 4 4 EKONOMİ 2 0 3 AB 4 EKONOMİ 5 ENERJİ 6 4 0 6 NÜKLEER İRAN 3 AB 5 ENERJİ 4 EKONOMİ 3 AB 4 EKONOMİ 7 KURUMLARL A İLİŞKİLER 6 NÜKLEER İRAN 2 ABD 2 0 3 AB 4 EKONOMİ 6 NÜKLEER İRAN 5 ENERJİ 3 AB 4 EKONOMİ 1 IRAKG.DOĞU 6 4 2 ABD 2009 Ekim 1 IRAKG.DOĞU 7 KURUMLAR LA İLİŞKİLER 6 4 2 0 5 ENERJİ 2009 Eylül 6 2 ABD 2 2009 Nisan 2 ABD 5 ENERJİ 1 IRAKG.DOĞU 6 NÜKLEER İRAN 7 KURUMLAR LA İLİŞKİLER 1 IRAKG.DOĞU 6 4 2 0 2009 Temmuz 4 2 ABD 5 ENERJİ 6 NÜKLEER İRAN 4 EKONOMİ 1 IRAKG.DOĞU 6 6 NÜKLEER İRAN 7 KURUMLAR LA İLİŞKİLER 3 AB 1 IRAKG.DOĞU 1 IRAKG.DOĞU 4 7 KURUMLAR LA İLİŞKİLER 5 ENERJİ 2009 Mart 6 5 ENERJİ 4 EKONOMİ 6 NÜKLEER İRAN 2 ABD 2008 Aralık 7 KURUMLAR LA İLİŞKİLER 1 IRAKG.DOĞU 6 NÜKLEER İRAN 3 AB 7 KURUMLARL A İLİŞKİLER 2008 Kasım 2009 Şubat 7 KURUMLAR LA İLİŞKİLER 2 ABD 1 IRAKG.DOĞU 6 4 2 0 2 ABD 2 0 3 AB 4 EKONOMİ 7 KURUMLARL A İLİŞKİLER 6 NÜKLEER İRAN 5 ENERJİ 6 4 2 0 2 ABD 3 AB 4 EKONOMİ 101 1 IRAKG.DOĞU 2008 Haziran Sayfa 2007 Aralık S Bilişim Danışmanlık 2009 Aralık 2010 Nisan 2010 Kasım 1 IRAKG.DOĞU 1 IRAKG.DOĞU 1 IRAKG.DOĞU 6 4 2 0 7 KURUMLAR LA İLİŞKİLER 6 NÜKLEER İRAN 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık 4 4 EKONOMİ 0 7 KURUMLARL A İLİŞKİLER 5 ENERJİ 6 NÜKLEER İRAN 7 KURUMLARL A İLİŞKİLER 2 ABD 4 EKONOMİ 3 AB 4 EKONOMİ 2012 Aralık 1 IRAKG.DOĞU 8 1 IRAKG.DOĞU 8 7 KURUMLARL A İLİŞKİLER 2 ABD 4 6 4 2 ABD 2 0 6 NÜKLEER İRAN-İÇ SAVAŞTA … 3 AB 5 ENERJİ 4 EKONOMİ 2 ABD 2011 Ekim 6 6 NÜKLEER İRAN 8 6 4 2 0 5 ENERJİ 2 3 AB 5 ENERJİ 6 NÜKLEER İRAN 3 AB 2011 Mayıs 1 IRAKG.DOĞU 6 5 4 3 2 1 0 7 KURUMLAR LA İLİŞKİLER 2 ABD 2 6 NÜKLEER İRAN 3 AB 5 ENERJİ 6 7 KURUMLARL A İLİŞKİLER 2 ABD 4 EKONOMİ 5 ENERJİ 0 3 AB 4 EKONOMİ 2013 Aralık 7 KURUMLARLA İLİŞKİLER 1 IRAK- G.DOĞU 6 5 4 3 2 1 0 2 ABD 6 NÜKLEER İRAN-İÇ SAVAŞTA SURİYE 3 AB 102 4 EKONOMİ Sayfa 5 ENERJİ S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Sayfa 103 Siyasi Risk İzleklerinin Gerçekleşme İhtimali ile Etki Düzeyi Karşılaştırması S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Ek Fasıl İki “Siyasi kutuplaşmanın siyasi risk izlekleri bahsinde konumu” tüketilmelidir. Dönem içerisinde siyasi kutuplaşmanın ölçüm ve ederi nakledilmiş, özetlenecektir: “… Sayısal tespitlerin gösterdiği artan siyasi kutuplaşmanın istikrar bakımından siyasi değeri, yıkıcı neticelere kati biçimde işaret etmemektedir. Türkiye örneğinde; kültürel homojonite, ekonomik ve coğrafi aşırı kesitlilikler, nispi etkin ve devrede küresel etkileşimler, artan siyasi kutuplaşmanın etkisini azaltmaktadır. Buna karşın Ortadoğu özelinde bölgesel etkileşim, artan siyasi kutuplaşmanın riskli işleyişini tetiklemektedir. Kısa yoldan eklenmesi gereken; gerek siyasi iktidar gerekse askeri-diplomatik bürokrasinin görünürlüğü düşük etkinliği, bölgesel etkileşimin tetiklemelerini sınırlayıcıdır…” “…Türkiye, küresel yönetişim-bölgesel etkileşimde Ortadoğu’ya dönük daha agresif dış politika güdemediği, değişen küresel denklemle birlikte izlediği operatif devlet modlarında ıskat olup bu modlarda daha fazla ısrar henüz edemediği, bölgesel devlet altı örgütlenmelerle rabıtasını genişletemediği için, artan siyasi kutuplaşmayla eşanlı bozulan bölgesel etkileşimin tetiklemelerine maruz kalma ihtimali düşmüştür. Tabir caizse değişen ve nispi etkinleşen küresel siyasi denklem, Türk siyasetinin artan olumsuz potansiyellerini Sayfa 104 ve istikrarsızlaştırıcı yönelimlerini, ilk olarak bölgesel etkileşim bakımından sınırlamıştır…” S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık Sonuç Türk siyasi sisteminin siyasi destek ve çoğunluk üretim yeteneklerinde muazzam düşüşler, Ak Parti iktidar dönemleriyle birlikte onarılmış, sıçrama yapmıştı. Desteği ancak ve güçlükle, geçici biçimde, çoğu ağır kirli yöntemlerle elde edebilen siyasi aktör/kurumlaşmalar gitmişti. Yerini alan Ak Parti, yeni ve güçlü siyasi söylemlerle, kurumsal zeminde aksaklıklara çoğu haklı ve fakat sert tepkimelerle siyasi destek ve çoğunluk üretmeyi başarmıştır. Ak Parti önce-sonrası mukayese edildiğinde siyasi destek ve çoğunluk üretmede artan meşruiyet kalıpları ortadadır. Kamucu saha-devletle sivil toplum arasında mesafe daralmış, ikisi arasında güçlü görünen bağlar tesis edilmişti. Son iki raporlama dönemindeyse Ak Parti’nin meşruiyet-rıza üretim yetenekleri düşmeye başlamış, ekonomide zecrilik, medyada baskıcılık, söylemde dışlayıcılık artmıştır. Önceki dönemlerde kamu gücünü kurum/elit düzeyinde muhalifler üstüne faş etme şeklinde işleyişler, geniş kitlelere dönük olarak uygulanmaya başlanmıştır. Siyasi destek ve çoğunluk üretiminde söylem-siyasa üretimine dayalı nispi güçlülükler, yerlerini, artan hacimlere bağlı önce tutarsızlıklara, bilahare siyasi tabanı konsolide ve mobilize etme şeklinde kalıplara bırakmıştır. Sivil toplumda demokratik sabır şeklinde siyaseti tolore eden etkinlikler, yerlerini, önce sınırlı tepki bilahare artan karşı çıkmalara bırakmıştır. Siyasi iktidarın kendi tabanını konsolide ve mobilize etme gayretleri, destek/çoğunluk bakımından bazı yitime yol açmıştır. Rakamlar yaklaşan seçimlerde izlenecektir. Siyasi iktidar; izlediği politika ve bunların yürütülme araçları şeklinde değil politikaları zorla etkinleştir, desteği gerektiğinde bir miktar gerginliğe/zora dayandır şeklindedir. Siyasi sistemin yüksek karar Sayfa Siyasi iktidarın tepkimesi; politikaları düzelt-desteği yeniden üret 105 nedenlerinden, siyasi destek ve çoğunluk üretiminde baskıyı hissetmiştir. S Bilişim Danışmanlık 2013 Yılı Ara Rapor 18 Aralık üretim ve uygulama kapasitesi, Kabine-Parlamento-Bürokrasi dizgelerinin kesintisiz işletilmeleri, kararları rahatlıkla düzeltmeyi değil zoru teşvik etmiştir. Gerek kurumlar arası ilişkilerde düzelme, Cumhurbaşkanı’nın müdahaleleri, küresel siyasi denklemin kalibrasyonları, dış politikada kısmi düzeltmeleri getirmiştir. İç politikadaysa düzeltme talep ve gereklerineyse, Ak Parti kurumsal aklı ıskat edilerek, Başbakan Erdoğan ve dar ekibince direnç gösterilmektedir. Önceki raporlama döneminde nazaran karşılaştırmalı bakıldığında, yetersiz olsa da, iç-dış dinamikten kaynaklanan baskılarla, siyasi karar üretimlerinde bozulmayı hafifletme, tek adamlığı sınırlama dinamikleri devrededir. Neticeten siyasi risk izlekleri; 1 (Irak-G. Doğu), 3 (AB ile İlişkiler), 5 (Enerji), 6 (Nükleer İran-Çatışma Halinde Suriye) ve 7 (Kurumlarla İlişkiler) numaralı eksenlerde düşmüş, 2 (ABD ile İlişkiler) ve 4 (Ekonomi) numaralı eksenlerde yükselmiştir. Sayfa “Bu raporun barındırdığı ya da dayandığı bilgiler yazarlarının doğru ve güvenilir olduğuna inandığı kaynaklardan alınmış ve akademik denetime tabi tutulmuştur. Bununla birlikte üçüncü şahıslardan alınan hiçbir bilginin doğruluğu ve tamlığı bağımsız olarak onaylanmamış buna dair bir garanti verilmemiştir. Rapordaki ifadeler geleceğe dair güncel beklentiler temin edebilir ve doğrudan güncel veya tarihi bir gerçeğe ilişkin olmayan herhangi bir beyan içerebilir. İşbu ifadeler bilinen / bilinmeyen riskler, tereddüt ve kapsamlı olarak belirtilmemiş başka faktörler içerebilir. Bu rapora katkıda bulunanlar sürekli değişen bir çevrede faaliyet gösterdiğinden devamlı yeni risklerin ortaya çıkması doğaldır. Okuyucu bu ifadelere aşırı bir güven sergileyerek yatırım ya da ticari bir işlem yapmamaları için uyarılmaktadır. Raporun hazırlanmasına katkıda bulunanlar yeni bir bilginin doğuracağı sonucu müteakiben hiçbir ifade üzerinde halka açık bir güncelleme yapma zorunluluğu taşımaz. Raporu yazanlar bu bilgilerin kullanımına bağlı doğacak hiçbir zarar yahut kayıptan hiçbir şekilde sorumlu tutulamazlar.” Tüm hakları saklıdır. Bu raporun hiçbir parçası fotokopi, kayıt, bilgi depolama ve yeniden kullanımı mümkün kılacak araç / sistem dâhil olmak üzere alıntı yapılamaz, yeniden yayınlanamaz. 106 Saygılarımızla, S Bilişim Danışmanlık