1 HAİTİ DEPREMİ'NİN ARDINDAN… Prof. Dr. Mehmet Şükrü Sever (İstanbul Tıp fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı) Marmara depremi sırasında ortaya çıkan çok sayıda (n:639) akut böbrek yetersizlikli hastanın tedavisi için Sınır Tanımayan Hekimler (Medecins Sans Frontieres) (MSF) örgütü ve Dünya Nefroloji Derneği (ISN) Böbrek Afetleri komisyonu ile yakın işbirliği yapmıştım. Daha sonra 2005 yılında da Pakistan'da ortaya çıkan depremin ardından MSF bünyesinde ekip lideri olarak bu ülkeye gitmiş ve ezilme sendromlu pek çok hastayı tedavi etmiştim. 12 Ocak 2010 tarihindeki Haiti Depreminin ardından çok sayıda ölü (n:212.000) ve yaralı (n:300.000) ortaya çıktı. Felaket sonrasında MSF örgütü Belçika şubesi ve ISN Böbrek Afetleri komisyonu tarafından başlatılmış olan böbrek misyonunun ("renal mission") genel değerlendirmesini yapmam ve hastaların tedavisine katkıda bulunmam için göreve davet edildim. Haiti'deki görevlerim arasında akut böbrek yetersizlikli hastaların tedavilerinin yanısıra, hastaların değişik ünitelere sevki ile rehabilitasyonlarını sağlamak, kronik hastaların tedavilerini düzenlemek, lokal geri bildirimler almak ve genel bir rapor hazırlayarak iyi yönetilmeyen durumları belirleyerek karargaha geri bildirmek, özetle bir genel değerlendirme yaparak misyonu kapatmak vardı. Bu amaçla 15 Şubat 2010 tarihinde İstanbul'dan ayrıldım; önce ABD'nin NewYork kentine, ertesi gün de Dominik Cumhuriyeti'nin başkenti Santo Domingo kentine vardım (resim-1). Resim-1. Dünya haritası üzerinde Haiti'nin yeri ve Türkiye'den Haiti'ye rota Karaip adaları içinde yer alan Hispaniola adasının doğusunda Dominik Cumhuriyeti, batısında ise Haiti Cumhuriyeti vardı. Toplam 20 saatlik bu yolculuğun ardından bir gün süre ile Santo Domingo'daki MSF karargahında bölgedeki lojistik ihtiyaçları ilgilendiren toplantılara katıldım; ertesi gün Birleşmiş Milletlere ait küçük bir uçakla deprem bölgesine ulaştım (resim-2). 2 Resim-2. Haiti'ye ulaşım Deprem öncelikle ülkenin başkenti olan Porte au Prince kentini etkilemişti; şehrin büyük bir bölümü yıkılmış, önceden de iyi olmayan altyapı büyük hasar görmüştü (resim-3). Resim-3. Depremin yol açtığı yıkım MSF merkezine giderken yol boyunca pek çok çadırkent dikkat çekiyordu (resim-4). 3 Resim-4. Porte au Prince'te çadırkentler Kalacağımız yer şehir merkezinin dışında, yanyana 2 villadan oluşan MSF Haiti karargahı idi; burada barınan değişik ekiplere mensup (ortopedi, genel cerrahi, psikiyatr, infeksiyon uzmanı, yogun bakım uzmanı vb.) yanında nefrolog olarak yalnızca ben vardım; hemen ertesi gün ülkesine dönen Kanada'lı meslektaşım Dr. Valerie Lucryx'dan görevi devir aldım. Burada yapılan brifingte ülkede halen can güvenliğinin olmadığı, bu nedenle dikkat edilmesi gereken noktalar vurgulandı, sonrasında görev yapacağımız HUEH üniversite hastanesine doğru ekip olarak yola çıktık. Ekibimizde benden başka biri Fransa'dan, diğeri Guadeloupe adalarından iki diyaliz hemşiresi, yine Fransa'dan bir diyaliz teknisyeni vardı. Ayrıca, biri şöförümüz olan 3 koruma görevlisi bizlere eşlik ediyordu (resim-5). Resim-5. Haiti'de MSF karagahı önünde lokal görevli ve nefroloji ekibi Hastaneye vardığımızda şehrin genel görünümünün bir benzerine şahit olduk; ayakta kalabilmiş az sayıda bina vardı; hastanenin büyük çoğunluğunu sahra hastanesi görevi yapan çadırlar oluşturuyordu (resim). Bu çadırlar arasında cerrahi üniteleri, yoğun bakım üniteleri ve bir de özel tüberküloz çadırı vardı; çadırların içindeki şartların iyi olduğunu söylemek mümkün değildi (resim-6). 4 Resim-6. Görev yaptığımız üniversite hastanesinde çadırlardan oluşan sahra hastanesi Benim görev yapacağım iç hastalıkları binası yıkılmamış nadir yapılardan biri idi; duvarında mevcut çatlaklara karşın güvenli olduğu söyleniyordu. Hastanenin içi karanlık ve genel olarak sağlıksız görünümdeydi (resim). Hastalarımızı bu ünitede bulunan diyaliz merkezinde tedavi edecektik (resim-7). Resim-7. Üniversite hastanesinde iç hastalıkları binasının içi ve diyaliz ünitesi Temel sorunlarımızdan biri ülkede bulunan diyaliz altyapısının çok geri olması idi. Kullanılabilir durumda tek diyaliz makinesi vardı; MSF'in birlikte getirdiği 3 diyaliz makinesi ile bu rakam dörde çıkmıştı, ancak yine de ihtiyacı karşılamada çok yetersiz kalıyordu (resim-8). 5 Resim-8. Haiti'de diyaliz ünitesi ve tedavi edilen hastalar Örnek olarak, hastane laboratuarının çalışmaya başlamasının hemen ardından (dönüşümüzden bir gün önce) yalnızca bir gün içinde kronik diyaliz ihtiyacı olan 5 yeni hasta saptadık, üçüne juguler kateter yerleştirerek diyalize aldık; iki hastaya ise diyaliz yapmak şansımız olmadı; sonraki güne gelmeleri ve lokal hekimler tarafından tedavi edilmeleri için randevu verdik. Günlük hizmetler arasında, deprem ile doğrudan alakalı olmayan hastaların muayene ve tedavileri de vardı; örnek olarak akut böbrek yetersizlikli bir leptospirozis olgusu, karaciğer sirozu olan bir olgu, diğer ünitelerden gelen konsültasyon istekleri, ezilme sendromundan geçmiş ancak amputasyon vb. sorunlar nedeni ile rehabilitasyonları gereken hastaların tedavi ve yönlendirilmeleri vardı (resim-9). Resim-9. Diyaliz ünitesine başvuran diğer bazı hastalar Bu aşamada genel olarak misyon ile ilgili geri bildirimleri almak, daha sonraki afetlerde yanlışları tekrarlamamak amacı ile hastane ilgilileri ile toplantılar yaptım. İlgililer yapılan yardımlardan çok mutlu olduklarını ifade ettiler, daha fazla malzeme ve personel desteği istediler. 6 Geri gelmeden önce MSF Haiti karargahında genel koordinatör ile yaptığım ayrıntılı tartışmada özeleştiri yaptık; düzeltilebilecek noktaları tartıştık, ardından bu afetteki böbrek misyonunu kapatarak ayrıntılı bir rapor hazırladım; bu raporu MSF genel merkezine yolladım. 22 Şubat öğleden sonra Haiti'den ayrılarak tekrar Dominik Cumhuriyetine döndüm. Buradaki karargahta deprem sonrasında Haiti'ye bağışlanmış olan, ancak izi kaybolan 6 diyaliz makinesini bulabildik ve Martinik adalarından diyaliz makineleri Haiti'ye doğru yola çıktı. Önümüzdeki günler içinde toplam diyaliz makinesi sayısının 9'a ulaşması ile daha etkin hizmet verilebileceği umudu ile 24 Şubat 2010 tarihinde İstanbul'a döndüm.