Lifin İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri

advertisement
MYO-ÖS 2010- Ulusal Meslek Yüksekokulları Öğrenci Sempozyumu
21-22 EKĐM 2010-DÜZCE
DĐYET LĐFLERĐ VE ĐNSAN SAĞLIĞI ÜZERĐNDEKĐ ETKĐLERĐ
Muhammet DÖNMEZ1
Mehtap CANKURTARAN1 Serhat ĐLSEVEN1
Perihan ĐPEKÇĐOĞLU1
1
Nihal SANCAK1
Ahmet Rıza TURAN1
Altıntaş Meslek Yüksekokulu – Dumlupınar Üniversitesi - KÜTAHYA
muhammet@dumlupinar.edu.tr
nihal.sancak@gmail.com
mcankurtaran@dumlupinar.edu.tr.
perihan.ipekcioglu@hotmail.com
y_serhat.157@hotmail.com
nolrod@hotmail.com
ÖZET
Yaşam standartlarının yükselmesiyle birlikte insanlar aldıkları gıdaların nitelikleri ve sağlıkları
üzerindeki etkileri hakkında çok daha hassas ve bilinçli olmaya başlamışlardır. Bunun sonucunda artık beslenme
bilimi dengeli beslenme üzerindeki vurguyu azaltmadan optimum beslenme kavramının geliştirilmesi üzerine
yoğunlaşmıştır. Optimum beslenmeye giden bu yolda diyet lifleri sağlıklı yaşam ve beslenme tavsiyelerinin en
tepesinde yer bulmaya başlamıştır. Günümüzde divertiküloz, kabızlık, hemoroit, kolon kanseri, şişmanlık,
diyabet ve kalp damar hastalıklarına karşı diyet liflerin koruyucu etkisi kesin olarak bilinmektedir. Bu gerçek,
toplumda diyet lif içeriği yüksek olan gıdalara olan talebi artırmıştır. Diyet lifleri; diyetteki bitki materyallerinin
endopenous bileşenleri olup ince bağırsakta sindirilmeyen buna karşılık kalın bağırsakta tamamen veya kısmen
fermente olan bir grup gıda bileşenidir. Diyet lif suda çözünen ve suda çözünmeyen olmak üzere iki grup altında
incelenir. Suda çözünmeyen lifler; lignin, selüloz ve suda çözünmeyen pentozanları içerirken, suda çözünen
lifler; suda çözünen pentozanları, pektinleri ve zamksı maddeleri içermektedir. Çözünür lifler (elma, yulaf,
kepek, brokoli, havuç) glikoz ve insülin metabolizmasını düzelterek diyabetin kontrol edilmesinde yardımcı
olurlar. Çözünmez lifler (kereviz, tam tahıllar, yeşil yapraklı sebzeler, kabuklu kuruyemişler) bağırsak
hareketleri ve bağırsak geçiş süresi üzerinde olumlu etkilerde bulunarak kabızlık, hemoroit ve kolon kanseri gibi
rahatsızlıkların görülme olasılığını azaltırlar. Diyet lifi bu yararlı etkileri yanında gıda formulasyonlarında
kullanılabilen teknolojik özelliklere de sahiptir. Ayrıca, düşük enerji değerine sahip ürünlerin temel bileşenini
oluşturmaktadır. Yeni lif kaynaklarının ortaya çıkışı ve lif fonksiyonelliğinin geliştirilmesi liflerin gıda
endüstrisinde kullanımı konusunda yeni olanaklar tanımaktadır. Bu derleme çalışmasında, diyet liflerinin insan
sağlığı üzerindeki etkilerinden ve gıda sanayinde kullanım alanlarından bahsedilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Beslenme; Sağlık; Diyet lifi; Besinsel lif.
1.Giriş
Günümüzde tüketicilerin hızlı tüketilebilen gıdalara olan taleplerinin artması diğer
taraftan bedensel etkinliklerinin azalması ve yanlış beslenme alışkanlıkları sonucu; kalp
damar hastalıkları, sindirim sistemi hastalıkları, aşırı şişmanlık, diyabet ve barsak hastalıkları
gibi bazı sağlık problemleri artış göstermiştir [1]. Tüketicilerin sağlık konusundaki bilincinin
artmasıyla birlikte birçok rahatsızlığa karşı etkisi kesin olarak bilinen diyet lifleri sağlıklı
yaşam ve beslenme tavsiyelerinin en tepesinde yer bulmaya başlamıştır [2]. Bunun
sonucunda da gıda endüstrisinde yan ürün olarak açığa çıkan, genellikle hayvan yemi olarak
değerlendirilen, ekonomik anlamda düşük katma değere sahip ve önemli miktarda lif içeren
kaynakların insan beslenmesinde kullanılabilme olanakları ile ilgili çalışmalar hız kazanmıştır
[3,4].
Midede doygunluk hissi vermesi, serum düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL)
kolesterol konsantrasyonunu azaltması, insülin seviyesini kontrol altına alması ve hemen
hemen hiç kalori vermemesi düşünüldüğünde de zayıflamak isteyenler için diyet lifleri çok
1
Dönmez, M., Cankurtaran, M., Đlseven, S., Sancak, N., Đpekçioğlu, P., Turan, A.R.
daha cazip hale gelmiştir. Sağlık üzerine bu olumlu etkileri nedeniyle diyet lifi içeren
ürünlerin tüketimi dünyadaki birçok sağlık kuruluşu tarafından önerilmektedir [5].
2. Diyet Lif
Diyet lifi konusuna duyulan ilgi çok eski dönemlere hatta M.Ö 5. yüzyıla Hipokrat’ a
kadar uzanmaktadır [6]. Özellikle de son çeyrek yüzyılda diyet liflerine karşı duyulan ilgi bir
hayli artmıştır. Bunun başlıca nedeni, gelişmiş ülkelerde sık rastlanan bazı hastalıklarla diyet
lif tüketimi arasında ilişki olduğunu öne süren hipotezlerdir. Afrika’da bazı hastalıklar batı
ülkelerine göre çok daha az görülmektedir. Yapılan incelemeler bu durumun Afrika’da diyet
lif tüketiminin batı ülkelere oranla yüksek olmasından kaynaklandığını ortaya koymuştur [7].
Yapılan çalışmalar, diyet lifi eksikliği ile Burkitt ve Trowell’ in medeniyet hastalıkları
(kabızlık, hemorait, kalın barsak, şişmanlık ) şeklinde tanımladığı bazı hastalıkların arasındaki
ilişkiyi epidemiyolojik olarak destekler doğrultuda sonuçlar vermiştir. Bu duruma karşılık
önlem olarak bilinçlenen halk, diyetlerine daha fazla önem vererek, günlük diyetlerinde diyet
lif içeriği yüksek olan gıdaları tercih etmeye başlamışlardır [8,3].
Bitki hücre duvarını oluşturan sindirilemeyen bileşenler ilk kez 1953 yılında Hispley
tarafından “diyet lif” olarak adlandırılmıştır [9]. Uluslararası platformda diyet lifler için
kullanılan terimler çok karmaşık olup; plantix, complantix, bitkisel hücre duvarı kalıntısı,
besleyici değeri olmayan lif, sindirilemeyen veya elverişsiz karbonhidratlar, kısmen
sindirilebilen bitki polimerleri gibi terimlerin kullanılması önerilmiştir. Đngilizcede yaygın
olarak kullanılan terim “Dietary Fibre” veya “Dietary Fiber”dır. Türkçede ise “Besinsel Lif”
veya “ Diyet Lif” en uygun terimler olarak kullanılmaktadır [10].
Diyet lifi; insanların ince bağırsağında sindirime ve emilime dirençli olan ve kalın
bağırsakta tam ya da kısmi fermantasyona uğrayan yenilebilir bitki kısımlarının temel
unsurlarındandır [11]. Bitki hücre duvarında bulunan lignin; kutin, mum, suberin gibi lignin
türevleri; selüloz, hemiselüloz, pektin gibi yapı polisakkaritleri, inülin ve oligofruktoz gibi
oligosakkaritler, diyet lifi olarak tanımlanmaktadır. Bunun yanında, yapı bileşikleri olmayan
gum arabik ve guar gum gibi gam maddeleri ve karragenan, agar, aljinat gibi deniz yosunu
polisakkaritlerinin de diyet lifi olduğu bildirilmektedir. Diyet lifi, nişasta olmayan polisakkarit
türevleri olarak da ifade edilmektedir [12].
Diyet lifleri, birçok alt gruba ayrılmış olmasına rağmen son yıllarda FAO ve WHO
tarafından sudaki çözünürlüklerine göre çözünür ve çözünmez diyet lifi olarak 2 ana grupta
değerlendirilmektedir [13].
Çözünür lifler; pektin, gam, musilajlar ve suda çözünen pentozanları içermektedir
[14,15]. Çözünür lifler, suyu bağlayarak jel ve sıkı yapı oluşturmaktadır. Çözünür diyet lifi
kandaki kolesterolün düşürülmesinde ve glukozun bağırsaktaki absorbsiyonunun
azaltılmasında etkili olduğu belirtilmiştir. Çözünmez lifler; selüloz, hemiselüloz, lignin ve
suda çözünmeyen pentozanları içermektedir. Çözünmez lifler, ağırlıklarının 20 katı kadar
suyu absorblamakta, ancak viskoz yapı oluşturmamaktadır. Çözünmez diyet lifi, fekal hacmin
artmasını sağlayarak transit süresini kısaltmakta ve kabızlığın önlenmesine yardımcı
olmaktadır [16,17].
Çözünmez diyet lifi, doğrudan posa maddesi olarak dışkı kütlesinde artışa neden
olmaktadır. Buna karşılık, çözünür diyet lifi fermentasyona uğrayarak kısa zincirli yağ asitleri
2
Dönmez, M., Cankurtaran, M., Đlseven, S., Sancak, N., Đpekçioğlu, P., Turan, A.R.
ile gaz oluşturmakta ve bu bileşikler bağırsak içeriğinin pH’sını değiştirerek bağırsakta
bulunan bakteri kütlesinde artışa neden olmaktadır. Ancak, çözünür diyet lifinin, su tutma
kapasitesi ve gaz oluşumundaki rolü dikkate alındığında dışkı hacminde artışa neden
olabileceği bildirilmiştir [18].
Besinlerimizde diyet lif değişik oranlarda bulunmaktadır. Lif miktarı cins, çeşit, yetiştirme
koşulları, kültürel uygulamalar ve daha birçok faktöre bağlıdır. Taze meyvenin hasat
zamanına göre toplam lif içeriği değişebilir [6, 19]. Baklagillerin dışındaki meyve ve sebzeler,
hububat ürünleri ile karşılaştırıldığında, yüksek su içerikleri nedeniyle daha az lif içerirler.
Hububat tanesinin dış dokularında daha fazla lif bulunmaktadır. Aynı şekilde meyve ve
sebzelerde de dış tabakalar lif bakımından oldukça zengindir [10].
Genel olarak diyet lif açısından zengin gıdaları şu şekilde toplayabiliriz;
a) Tahıl ürünlerinden; kepekli (kepeğin %90’ı liftir) ekmekler, krakerler, mısır gevreği gibi
kahvaltılık tahıllar, bulgur, çavdar, yulaf, arpa, kahverengi (kabuklu) pirinç.
b) Meyvelerden; elma, armut, çilekgiller, turunçgiller, incir, kayısı, erik, kuru meyveler.
c) Sebzelerden; brokoli, lahana, havuç, mısır, bezelye, patates, kabak, patlıcan, bamya.
d) Çerezlerden de; fındık, fıstık, badem, leblebi, çekirdekler, patlamış mısır. [20].
Diyet lif içeren gıdalarda çözünür ve çözünmez lifler de değişik oranlarda
bulunmaktadır. Çözünür lif grubundan; pektin elma, ayva vb. besinlerde; gamlar reçinede; βglukan yulaf vb besinlerde; musilajlar bitkilerde; dirençli nişasta kuru baklagillerde bulunur.
Çözünmez diyet lif grubundan; selüloz kepekte, hemiselüloz tahıllarda ve lignin ise buğdayda
bol miktarda bulunur [6]. Diyet lif çeşitleri ve kaynakları Tablo 1.’de verilmiştir [21].
Sağlıklı beslenme açısından en yararlı olanı her iki lif grubunu içeren gıda
maddelerinin alınmasıdır. Her iki lif türünün bir arada bulunmasının, hastalıklarda tek başına
olduklarından daha etkili olduğu belirtilmiştir [21].
Tablo 1. Diyet lif çeşitleri ve kaynakları Modellere ait sonuçlar
Diyet lifi
Çözünür lifler
Pektin
Gam
Musilajlar
Çözünmez lifler
Selüloz
Hemi selüloz
Lignin
Özellikleri
Kaynak
Galakturonik
asit,
ramnoz,
arabinoz, galaktoz içeriği yüksek,
orta laminede ve birincil duvarda
bulunur.
Genelde
heksoz
ve
pentoz
monomerlerinden oluşur.
Bitkilerde sentezlenen glikoprotein
içerebilen bileşenler.
Tam tahıllar, elma, baklagiller,
lahana, kök sebzeler.
Hücre
duvarlarının
glukoz
monomerlerinden
oluşan
ana
bileşeni
Birincil ve ikincil hücre duvarları
Aromatik alkoller ve diğer hücre
duvarı bileşenlerinden oluşur.
Yulaf ezmesi,
baklagiller.
Gıda katkıları
kuru
fasulye,
Tam tahıllar, kepek, bezelye, kök
sebzeler, cruciferous familyası
fasülye, elma
Kepek, tam tahıllar
Sebzeler, un
Diyet liflerini glukoz ünitelerine parçalayan sindirim enzimleri insanlarda bulunmadığından
bu bileşenler tamamen sindirilememekte ve dolayısı ile de emilememektedir. Diyet lifleri ince
bağırsakta sindirilemediğinden besin değerleri yoktur. Ancak, bağırsakta fermantasyona
3
Dönmez, M., Cankurtaran, M., Đlseven, S., Sancak, N., Đpekçioğlu, P., Turan, A.R.
uğradıktan sonra bir miktar enerji vermektedir [12,14]. Diyet lifinin sindirilme derecesini;
lifin kaynağı, partikül iriliği, lignifikasyon derecesi, canlı türü ve fizyolojik durumu
etkilemektedir [12,10]. Gamlar ile selüloz türevlerinin kalori değeri 1 kcal/g iken, Oatrim ve
Leanesse gibi yulaf kaynaklı dekstrinlerin kalori değerleri 1 cal/g’dan daha düşüktür [12,22].
Pektin, gamlar, sindirilemeyen karbonhidratlar %90-100; musilaj, hemiselüloz %50-60;
selüloz ise %30-50 oranında fermente olabilirken, lignin fermente olamamaktadır.
Fermantasyon oranı metabolizma, bitki çeşidi, olgunluğu, günlük diyet miktarı ve bileşimine
bağlı olarak değişmektedir. Diyet liflerinin, insan metabolizmasında 500’den fazla bakteri
çeşidini etkilediği, bağırsak florası ve metabolizmasını sinerjik ve antagonist etkileri ile
kontrol ettikleri belirtilmektedir [23].
3. Diyet Lifinin Sağlık Üzerindeki Yararları
Lif içeriği fazla olan gıdalar ağızda uzun süre çiğnenme özelliklerinden dolayı,
tükürük bezlerinin çalışmasını hızlandırırlar. Ayrıca mide asitlerinin salgılanması yönünde
uyarıcı etkide bulunurlar [3]. Diyet lifleri enerji yoğunluğu düşük olduğundan ve su çekici
özelliklerinden dolayı mide içeriğinin viskozitesini arttırarak midenin boşalmasını
geciktirirler. Böylece kişinin açlık hissini geciktirirler. Bu durum kilo vermek isteyen
bireylerin daha uzun süre tok kalmasını sağlayarak olumlu etki göstermektedir [24].
Diyet lifinin kolon kanseri, obezite, kalp-damar hastalıkları gibi bazı rahatsızlıklar
üzerine olumlu etkisi yapılan çalışmalarla ortaya çıktıktan sonra diyet lifi tüketiminin önemi
artmıştır. Ayrıca, diyet liflerinin obezite, tansiyon, hemoroit, diyare, bazı bağırsak
rahatsızlıkları, hipertansiyon, damar ve bağışıklık hastalıkları üzerine etkileri olduğu
belirtilmektedir [25].
Suda çözünen lifler glikoz ve insülin metabolizmasını da düzelterek diyabetin kontrol
edilmesinde yardımcı olabilirler. Aynı zamanda serum düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL)
kolesterol konsantrasyonunu azaltırlar [3]. Diyet liflerinin, bağırsak transit suresi, kısa zincirli
yağ asitleri üretimi, bağırsak yoğunluğu, gaz üretimi, mineral ve vitaminlerin biyoyararlığı,
protein sindirimi, kolesterol ve diğer lipit metabolizmaları üzerine de etkili olduğu
aktarılmaktadır [26].
Suda çözünmeyen lifler ise barsak hareketleri ve barsak geçiş süresi üzerinde olumlu
etkilerde bulunurlar. Diyet lif alımının artışı ile fekal hacmin arttığı ve barsak geçiş süresinin
kısaldığı bazı araştırıcılar tarafından ortaya konulmuştur. Dışkı miktarındaki artış esas olarak
diyet liflerin su bağlama özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Diyet lifler dışkı hacmini ve su
miktarını arttırarak rahatlatıcı etkide bulunurlar, bu durum kabızlığın önlenmesine yardımcı
olmaktadır [26].
Diyet lifinin kolon-rektum kanserini önlemede de etkileri vardır. Bu etkisini kolon
bakteri florasını değiştirerek toksik metabolitlerin üretimini önleyerek ve dışkı atımını
hızlandırarak bu metabolitlerin barsak hücreleriyle temas sürelerini kısaltılmasıyla
sağlamaktadır [27]. Suda çözünmeyen liflerin tüketimi ile kolon kanseri arasında ters bir ilişki
vardır. Bu nedenle buğday ve mısır kepeği gibi suda çözünmeyen lif oranı yüksek olan
gıdaların günlük diyetlerde daha fazla alınması önerilmektedir [28].
Diyet lif içeriği yüksek olan gıdalar rafine gıdalara göre daha fazla miktarda mineral
madde içerirler. 100 gram buğday kepeği insan vücudunun günlük potasyum, fosfor, bakır,
çinko, kükürt ve magnezyum ihtiyacının hemen hemen tamamını karşılamaktadır [29].
4
Dönmez, M., Cankurtaran, M., Đlseven, S., Sancak, N., Đpekçioğlu, P., Turan, A.R.
Dünyadaki birçok sağlık kuruluşu tarafından günlük diyetle alınan lif miktarının
arttırılması önerilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü günde 25-40 g diyet lifi tüketimini
önermektedir. Özellikle de bu 25-40 gramın 5-7 gramını suda çözünebilen liflerin teşkil
etmesi gerektiğini bildirmişlerdir. Ancak yapılan araştırmalar gelişmiş ülkelerde bunun sadece
günlük 11-12 g arasında kaldığını ispatlamaktadır [30].
4. Diyet Lifinin Gıdalarda Kullanım Alanları
Diyet liflerin tercih edilmesinde tek neden sağlık üzerindeki yararlı etkileri değildir.
Bunun yanında fonksiyonel ve teknolojik özellikleri nedeniyle de gıda sanayinin birçok
kategorisinde önemli bir gıda katkı maddesi olarak kullanılmaktadır [24]. Diyet lifinin
teknolojik özellikleri arasında hidrasyon özellikleri, yağ absorblama kapasitesi ve tekstürel
özellikleri sayılabilir [31]. Diyet lifinin hidrasyon özellikleri su tutma, su bağlama kapasitesi,
şişme ve çözünürlük olmak üzere 4 farklı şekilde tanımlanmaktadır. Özellikle çözünmeyen
lifler, ağırlıklarının 5 katı kadar yağı tutabilmektedirler. Bu, özellikle et ürünlerinde pişme
sırasında kaybolan yağın tutulmasını sağlayarak ürünün lezzet ve tekstürel özelliklerini
olumlu etkilemektedir. Ayrıca yüksek yağ absorblama kapasitesi, yağ ve su emülsiyonlarında
stabilitenin sağlanmasında önem arz etmektedir. Diyet liflerinin yağ ve su bağlama özellikleri
gıdaların yapı ve tekstürel özelliklerinde stabil yapının sağlanmasında önemli rol
oynamaktadır. Ayrıca, düşük enerji değerine sahip ürünlerinde temel bileşenini
oluşturmaktadır [1]. Kullanılan lifler sayesinde son ürünün dokusu, yoğunluğu ve duyusal
özellikleri değiştirilebilmektedir. Yeni lif kaynaklarının ortaya çıkışı ve lif fonksiyonelliğinin
geliştirilmesi, liflerin kullanım alanları konusunda gıda endüstrisine yeni olanaklar
tanımaktadır. Lifler, teknolojik birimler olarak dışkı arttırıcı maddelerden yağ ikame edici
maddelere kadar geniş kullanım alanı bulmaktadır. Gıda liflerinin en çok kullanım gördüğü
alanlar ise; et ürünleri, fırıncılık ürünleri, kahvaltılık tahıllar, makarna, erişte ve süt ürünleridir
[1].
Diyet lifleri teknolojik özellikleri nedeni ile özellikle ısıl işlem uygulanmış et
ürünlerinde, düşük yağ içerikli ürünlerde, su tutma kapasitesini arttırma, formülasyon
giderlerini azaltma, tekstür gelişimine katkıda bulunma, depolama stabilitesini düzeltme,
pişirme kayıplarını azaltma ve nötr bir tada sahip olması nedeniyle kullanım alanı bulmaktadır
[25]. Bu amaçla yağ oranı azaltılmış et ürünlerinde şeker pancarı, bezelye, buğday, yulaf,
limon albedoları, soya, elma, armut, şeftali, elma ve portakal liflerinin kullanıldığı
belirtilmektedir [12].
Fırıncılık ürünlerine lif olarak kepek katılması, o gıdanın besleyiciliğinin arttırılması,
raf ömrünün uzatılması ve alınan kalorinin azaltılmasında yardımcı etki göstermektedir [31].
Peynir, yoğurt, puding, dondurma ve dondurulmuş tatlılar gibi süt ürünlerinde de lif
içeriği yüksek ingrediyenler kullanım alanı bulmaktadır. Lif içeriği yüksek süt ürünleri
üretiminin temelinde, yağ ve kolesterol miktarı azaltılarak daha sağlıklı ürünler pazarlamak ve
kalsiyumun yanı sıra sağlığı etkileyen yeni bileşenler kazandırmak yatmaktadır. Bu
ingrediyenler süt ürünlerine temel olarak stabilizasyonu sağlama, kıvamı arttırma, sinerezisi
önleme, yağı ikame etme, kaloriyi azaltma ve hacim sağlama amaçları ile ilave edilmektedir
[32].
5. Sonuç ve Öneriler
5
Dönmez, M., Cankurtaran, M., Đlseven, S., Sancak, N., Đpekçioğlu, P., Turan, A.R.
Önceki yıllarda besin değeri olmadığı düşünülen ve posa olarak bilinen liflerin, sağlık
üzerindeki yararlarının tamamen açığa kavuşturulması ve teknolojik özelliklerinin
belirlenmesi, diyet lif içeriği yüksek ürünlere olan talebi arttırmıştır. Diyet lif alımının
arttırılması yollarından biri; lif içeriği yüksek olan kepeği ayrılmamış hububat, baklagil,
meyve ve sebze gibi gıdaları doğal olarak tüketmek; bir diğeri ise lif içeriği arttırılmış,
kullanıma daha uygun hale getirilmiş veya doğal kaynaklardan farklı bir formda lifçe zengin
işlenmiş gıdaları tüketmektir. Türkiye önemli bir tarım potansiyeline sahip olması nedeniyle
diyet lif kaynakları bakımından da zengin bir ülkedir. Hatta ülkemizdeki gıda işletmelerinin
üretim artıkları en önemli diyet lif kaynaklarını oluşturmaktadır. Bu üretim artıklarının
kullanımı ile atık kaynakların değerlendirilmesi ve gıda ürünlerine değişik lif kaynakları ilave
edilerek yeni ürünler geliştirmesi hem toplumumuzun sağlıklı beslenmesine hem de gıda
sanayimizin gelişmesine önemli katkıda bulunacaktır.
6. Kaynaklar
[1]. Burdurlu, H.S., Karadeniz, F. “Gıdalarda Diyet Lifinin Önemi.” Gıda Mühendisliği
Dergisi, Yıl:7, 15, 18-25. 2003.
[2].Anonim. “Diyet Lifler ve Beslenmedeki Önemleri”, www.gidaraporu.com/lifligida_g.htm.
2006.
[3]. Gül H. “Mısır ve Buğday Kepeğinin Hamur ve Ekmek Nitelikleri Üzerindeki Etkilerinin
Đncelenmesi.” Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Gıda Mühendisliği Anabilim
Dalı Doktora Tezi. 232. Adana. 2007.
[4]. Özkaya, B., Özkaya, H. “Farklı Isıl Đşlem Uygulanarak Stabilize Edilmiş Yulaf Ununun
Ekmeklik Unlarının Kalitesine Etkileri.” Standard Dergisi. 20-25. 1993.
[5].Anonim.“BeslenmeveDiyet”.http://blog.milliyet.com.tr/Diyet_lifleri_ve_zayıflama%E2%
80%A6_/Blog/?BloNo=195747. 2009.
[6]. Erbilir, Özel, F. “Değişik Meyveler ve Bu Meyvelerden Yapılan Reçellerde NDF, ADF
ve Hemiselüloz Đçeriğinin Belirlenmesi”. Kahramanmaraş Sütçü Đmam Üniversitesi Fen
bilimleri Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. 2006.
[7]. Saldamlı, Đ., “Gıda Kimyası.” Hacettepe Üniversitesi Yayınları. Ankara. 1998.
6
Dönmez, M., Cankurtaran, M., Đlseven, S., Sancak, N., Đpekçioğlu, P., Turan, A.R.
[8]. Kahlon, T.S., Chow, F.I., Hudson, C.A., Lındgren, F.T., Betschart, A.A. “Influence of
Wheat Bran Particle Size on Vitamins A and E and Cholesterol in Rats.” Cereal Chemistry,
Cilt 66, Sayı 2, 103-106. 1989.
[9]. Devrıes, J.W., Prosky, L., Lı, B., Cho, S. “A Historical Perspective of Defining Dietary
Fiber.” Cereal Foods World. Sayı 44, 367-369. 1999.
[10]. Köksel, H., Özboy, O., “Besinsel Liflerin Đnsan Sağlığındaki Rolü.” Gıda, Cilt 18, Sayı
5, 309-314. 1993.
[11]. Harris, P.J., Ferguson, L. R., “Dietary Fibres May Protect or Enhance Carcinogenesis.”
Nutrition Research, Sayı, 443, 95-110. 1999.
[12]. Ekici, L., Ercoşkun, H. , “Et Ürünlerinde Diyet Lif Kullanımı.”Gıda Teknolojileri
Elektronik Dergisi. Sayı 1, 83-90. 2007.
[13]. Ramulu, P., Rao, P.U. “Total Insoluble and Soluble Dietary Fiber Contents of Indian
Fruits.” Journal of Food Composition Analysis. Cilt 16,Sayı 6, 677-688. 2003.
[14]. Ralapati, S., LaCourse, W.R. “Carbonhydrayes and Other Electrochemically Active
Compounds in Methods of Analysis for Functional Foods and Nutraceuticals”. CRC pres.
2002.
[15]. Jalili, T., Wildman, R.E.C., Medeiros, D.M. “Dietary Fiber and Xoronary Heart Disease
in Nutraceuticals and Functional Foods”. CRC pres. 2001.
[16]. Thebaudin, J.Y., Lefebvre,A.C., Harrington, M.,Bourgeois,C.M. “Dietary
fibres:nutritional and technological interest”, Journal of Agricultural and Food Chemistry.
Sayı 8, 41-48. 1997.
[17]. Bemiller, J.N., Whistler, R.L. “Dietary fiber and carbonhydrate digestibility. Food
Chemistry, Marcel Dekker, 157-224. 1996.
[18]. Roberfoid, M. “Dietary fiber,inulin and oligofructose: a review comparing their
physiological effects” Critical Reviews in Food Science and Nutrition, Sayı 33, 103-148.
1993.
7
Dönmez, M., Cankurtaran, M., Đlseven, S., Sancak, N., Đpekçioğlu, P., Turan, A.R.
[19]. Miguel-Grimelgo, N., Gorinstein, S., Bellaso-Martin, O. “Characterisation of Peach
Dietary Fiber Concentrate as a Food Đngredient”. Food Chemistry Sayı 65, 175-181, 1999.
[20]. Kuzum, C. “International Polikliniği Diyetisyeni” Poliklinik Ana Sayfası. 2006.
[21]. Tamer, C.E., Aydoğan N., Çopur U. “Besinsel Liflerin Sağlık Üzerine Etkileri.” Türkiye
8. Gıda Kongresi, 26-28 Mayıs, Bursa 2004.
[22]. Chizzolini, R., Zanardi, E., Dorigoni, V., Ghidini, S. “Calorific Value and Cholesterol
Content of Normal and Low-Fat Meat and Meat Products.” Trends in Food Science and
Technology. Sayı 10, 119- 128. 1999.
[23]. Dror, Y.“Dietary Fiber Intake for the Elderly.” Nutrition, Cilt 19 Sayı 4, 388-389. 2003.
[24]. Samur, G., Mercanlıgil, M.S. “Diyet Posası ve Sağlık” Hacettepe Üniversitesi - Sağlık
Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm, Ders Kitabı, 2008.
[25]. Fernandez-Gines, J.M., Fernandez-Lopez, J., Sayas-Barbera, E., Sendra, E., PerezAlvarez, J.A. “Lemon Albedo as a New Source of Dietary Fiber: Application to Bologna
Sausages.” Meat Science, Sayı 67, 7-13. 2004.
[26]. Kahlon, T.S., Chow, F.I., Hoefer, J.L., Betschart, A.A., “Effect of wheat bran fiber and
bran particle size on fat and fiber digestibility and gastrointestinal tract measurements in the
rat.” Cereal Chemistry, Cilt 78, Sayı 4, 481–484. 2001.
[27]. Anonim. “Fark etmeden diyet, Diyet lifin önemi”.http://www.sdonmez.com/sfindex-ofDiyet_lifinin_onemi-cp-2_63.htm. 2006.
[28]. Sullivan, K. “Fiber and its role in health and disease”. International Journal of Food
Sciences and Nutrition, Sayı 49, 9-12. 1998.
[29]. Özer, M.S. “Kepekli Ekmeklerin Bazı Niteliklerinin Đncelenmesi ve Kalitelerinin
Đyileştirilmesi Olanakları.” Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Gıda Mühendisliği
Anabilim Dalı Doktora Tezi, Adana. 1998.
[30]. Anar, Ş. “Besinsel lif nedir?” Gıda Dergisi, Dünya Basımevi, 1999.
8
Dönmez, M., Cankurtaran, M., Đlseven, S., Sancak, N., Đpekçioğlu, P., Turan, A.R.
[31]. Sarıçoban, C., Çoksever, E., Karakaya, M., “Et Ürünlerinde Turunçgil Yan Ürünlerinin
Kullanımı”. Türkiye 10. Gıda Kongresi. 21-23 Mayıs Erzurum. 2008.
[32]. Nilüfer, D., Boyacıoğlu, D., “Süt Ürünlerinde Diyet Liflerinin Đngrediyent Olarak
Kullanımı.” SEYES Süt Endüstrisinde Yeni Eğilimler Sempozyumu, 22-23 Mayıs. Đzmir.
2003.
9
Download