Türkiye Şekerin Geleceği Sektörde Yıldız Ülke Olabiliriz

advertisement
Yıl: 2
Sayı: 6
Ocak
2012
Ücretsizdir
Tarım Sektörünün Öncü Kuruluşlarından Gövde Gösterisi...
Türkiye
Şekerin Geleceği
Sektörde Yıldız Ülke Olabiliriz Sempozyumunda
TEK YÜREK oldu...
Şeker-İş Sendikasına Türkiye’nin 28 ilindeki sivil toplum kuruluşlarından çığ gibi destek yağdı
Sadece Arsa Bedellerine 10 Şeker Fabrikası Satıldı...
Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Gök:
“Fabrika Kapatmak İçin Özelleştirme Yapılmaz”
Sayfa
6
Şeker-İş Yerli Malı Haftasında
Öğrencilere Şeker Pancarı Dağıttı
Sayfa
22
Sütlerde Kanser Paniği
Sayfa
27
2
Şeker-İş Sendikası
Başyazı
Türkiye Şeker Platformu ve Milli Şeker Sanayinin Geleceği...
"Kazanan, ülkemiz
bir tarım ürünü deyip geçilmeyecek
bir istihdam imkanı mevcuttur. Bu
olmalıdır" hemfikrine
kadar stratejik yönleriyle ve yan
mevcudiyet tarım ve hayvancılığın
vardılar.
üretim kollarıyla milli bir mekanizma
gelişmesine olan katkısının yanı
Şekerin Geleceği
işlemektedir. Bizler, bu önemin
sıra kırsal kalkınmanın öncüsü
“Sektörde Yıldız Ülke
bilinciyle hareket eden bir sivil
durumundadır. Terörü ve köyden
Olabiliriz” konulu
toplum kuruluşu olarak mevcut
kente göçü engelleyen sosyal bir
sempozyumumuzda,
şekliyle yapılan özelleştirme
artı değerdir. Orta Anadolu’da
aldığımız kararlar
uygulamalarıyla şeker sektörüne
bulunan şeker fabrikalarının da
çerçevesinde uluslar
bundan daha büyük kötülüğün
ülkemiz açısından önemi büyüktür.
arası düzeyde her yıl
yapılamayacağını dün de söyledik,
Üretim amaçlı özelleştirilecek her
gerçekleşerek geleneksel
bugün de söylüyoruz ve söylemeye
şeker fabrikası birilerini zengin
hale getirilmesi prensip
devam edeceğiz.
ederken, Doğu ve Güneydoğu
olarak benimsendi.
Biliyoruz ki, bu maliyetin ülkemiz
Anadolu Bölgesindeki fabrikaların da
Bundan sonra yapılacak
tarafından ödeneceği kıstasından öte
kapanmasına neden olacaktır. Çünkü
Ankara Büyük Anadolu Oteli'nde
sempozyumların, katılımcı sivil
bir yol yoktur…
üretim amaçlı olan bu fabrikalar bu
Şekerin Geleceği “Sektörde Yıldız
toplum kuruluşlarının görüş ve
Ülkemizin, şeker ve şeker
bölgelerde bulunan fabrikaları finanse
Ülke Olabiliriz” konulu sempozyumu
önerileri doğrultusunda Türkiye
endüstrisinin yaşatılmasıyla lider ülke
etmektedirler. Konunun bu haliyle
başarı ile gerçekleştirdik.
Şeker Platformu adı altında yeni bir
konumuna ulaşabilmesi tamamen
üzerinde durulması gerekmektedir.
Sempozyum, ülkemizin 28 ilinden
oluşum şeklinde gerçekleştirilmesi
ülkemizde uygulanan ve uygulanacak
Bir yandan gerçekleştirdiğimiz
500 e yakın sivil toplum örgütü
planlandı. Çoğulcu, katılımcı
olan politikalarla özdeşleşmiştir.
sempozyumun şekerin geleceğine
temsilcisini ilk kez bir araya getirmesi
bir toplum yapısının oluşmasını
Ülkemiz “sektörde yıldız ülke” olsun
ışık tutacağı inancını taşırken,
münasebetiyle camiamızda bir ilkti.
sağlamak suretiyle projeler üretilerek
istiyorsak şeker sanayi sektörünü
diğer yandan da 21. yy’ın atılımını
Sempozyumda; şeker sanayine emek
uygulamaya geçilecek. Eğitim,
destekleyeceğiz, kendi şekerimizi
gerçekleştirebilecek bir gücümüz
veren işçilerimizden, dernek, oda ve
sosyal refah ve istihdam konularında
dünyaya ihraç edeceğiz, kalkınacağız,
ve potansiyelimizle Türkiye’de
birliklere; üniversitelerimizin değerli
hükümet politikalarına paralel
söz sahibi olacağız. Bu işin sahipleri
atılacak yanlış adımın sonuçlarını
akademisyenlerinden tıp dünyasının
ya da alternatif sorumluluklar
eğer istenirse kendi içindeki
konuşuyor olmak bizleri üzüntüye
önemli isimlerine ve siyasilerimize
üstlenilecek. Şeker fabrikalarının
yaralarını sarıp Türkiye’yi yıldız
sevk etmektedir. Fakat, kazananın
kadar bizleri onurlandıran çok
özelleştirilmesinin şeklen yanlış
ülke yapabilecek güce ve kudrete de
ülkemiz olması gerektiği inancından
kıymetli katılımcıya ev sahipliği
olduğu kanaatinden hareketle
sahiptir. Ama yine de özelleştirilsin
hareketle hepimiz; emek vermeye, bu
yaptık. Bir şemsiye altında toplandık.
özelleştirme kapsamındaki
deniliyorsa; bir kaç firmanın tekeline
yanlışa dur demeye, kararlı olmaya
Konuşmacılar yeri geldi özeleştiride
fabrikaların; şeker pancarı
teslim edilecek şeker sektörüyle
ve geleceğimiz için koşar adım
bulundular, yeri geldi şeker
üreticisinden şeker işçisine, ziraat
ülkemiz ithalat kalemlerine bir
mücadele etmeye devam etmeliyiz.
fabrikalarının mevcut politikalarla
odalarından yöre esnafına, Besici
yenisini daha ekleyeceğiz. Yerli
özelleştirilemeyeceğini söylediler,
Birliklerinden Sulama Birliklerine,
katma değerimizi terk edeceğiz. Halk
yadsınamayacak boyutlarda yerli
Meclis’te araştırma önergesi
Taşıyıcılar ve Nakliyeciler
sağlığımızı, yok sayacağız. Geleceğin
katma değer sağlayan, doğal
vereceklerini beyan ettiler. Kısaca
Kooperatiflerine halkın bizzat
enerji kaynağı biyoetanol üretiminden
şeker üretimiyle sağlıklı nesillerin
Şeker-İş Sendikası olarak ilk defa
içinde bulunduğu yeni bir oluşuma
vazgeçeceğiz. Özellikle doğu
yetiştirilmesine büyük katkıları
bir sempozyumla ayrı ideolojilerin
devredilmesi gerektiği görüşünde
bölgelerimizde yaşayan insanımıza;
olan şeker sanayi sektörünün,
aynı çatı altında buluşarak hemfikir
mutabakata varıldı.
ekmek kapısına kilit vuruyorum,
yeniden yapılanma sonucunda
olmalarına şahitlik ettik. Sivil toplum
Türkiye’nin şeker ihracatçısı, aynı
teröre teslim olma, yaşadığın
kazanacağı rekabet üstünlüğü ile
örgütü olmanın avantajını siyasi
zamanda gıda ihracatçısı, Ortadoğu
toprakları bırakma diyeceğiz.
bölge ve dünya ekonomisinde hak
partilerimizin temsilcilerine siyasetin;
ve Avrupa başta olmak üzere dünya
Ülkemiz; yıllardır terör belasıyla
ettiği yeri bulacağına inanıyoruz.
çaresizlik değil; karşılaşılan her sorun
pazarlarında söz sahibi olmasını
mücadele ediyor. Bugün terör
Bizler bunu gerçekleştirmek için
karşısında çözüm üretme yeteneğini
sağlayacak bir endüstriyel oluşum
örgütünün yapmak istediğinin;
çalışıyoruz. Bu aşamada desteğini
hatırlatarak kullandık.
için gerekli altyapının oluşturulması
doğu'ya yatırımcı gitmesini, Doğu ve
bizlerden esirgemeyen ve omuz
Böylesine güçlü, Türkiye’nin
ile Türk Şeker Sektörünün öncelikli
Güneydoğu'da yatırım yapılmasını
veren şeker pancarı üreticilerine,
tarım sektöründe sözsahibi siyasi
bir sektör haline dönüştürülme
engellemek, o bölgeleri açlığa,
işçilerimize, yöre esnafına,
partiler ve sivil toplum kuruluşlarını
zorunluluğu vardır. İçinde
susuzluğa mahkum etmek olduğunu
Pankobirlik’e, Ziraat Odalarına, sivil
bir araya getirdiğimiz için ayrıca
bulunduğumuz sektörün doğru
siyasilerimiz belirtiyor. Peki mevcut
toplum örgütlerine, üniversitelerin
gururlandım. Artık güçlü üretim
ve akılcı politikalarla ya da yeni
üretim kuruluşlarımızı gerekli
değerli akademisyenlerine, basın
kuruluşumuz Şeker Fabrikalarına
yapılanma modelleriyle ele alınıp,
teşvik ve yenileme yatırımlarını
ve yayın kuruluşlarına teşekkürü
sahip çıkılmalıdır. Kazanan; tarlada
değerlendirilmesi gerekmektedir.
finanse edecek bir yatırım programı
bir borç bilir, bu ve bundan sonra
köylüyü, fabrikada işçiyi aynı
Aksi taktirde akıbetin, Et Balık
uygulayarak ayakta tutmak neden
gerçekleştireceğimiz sempozyumların
üretim yapısı içerisinde örgütleyen,
Kurumu, Tekel ve diğerleri gibi
tercih edilmiyor? İşte bunun
ve çalışmaların ülkemiz ekonomisine,
bir araya getiren üretimden gelen
olacağı kaçınılmazdır. Bu ülke
mücadelesini veriyoruz.
tarım ve hayvancılığı ile sektörün
gücümüz olmalıdır. Sempozyumda
özelleştirilen kurumlarda üretimin
Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde
bütünü için hayırlı olmasını dilerim.
söz alan siyasi parti ve sivil toplum
azaldığına, fabrikaların kapandığına
şeker fabrikalarının varlığından
kuruluşlarının temsilcileri oldukları
şahit olan bir ülke. Şeker sektöründe
hareketle üretime dayanan büyük
S
endikamız öncülüğünde 11-13
Ocak 2012 tarihleri arasında
Ülkemiz ekonomisine
İsa Gök
Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı
3
Şeker-İş Sendikası
Genel Sağlık Sigortasının Zorunlu
Uygulaması Başladı
Genel Sağlık Sigortasının
Zorunlu Uygulaması Başladı
Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Yasası ile
yürürlüğe giren, ancak zorunlu
uygulanmasına ilişkin tarih
ertelendiği için bugüne kadar
gönüllülük esasına dayalı
olarak uygulanan genel sağlık
sigortasının, zorunlu olarak
uygulanması
01.01.2012
tarihinden
itibaren
başladı.
Türk-İş
Başkanı
Mustafa
Kumlu
ve Türkİş Genel
Mali Sekreteri Ergün Atalay
imzalı kapsam yazısı sendika
genel merkezlerine, bölge ve
il temsilciliklerine gönderildi.
Yeni uygulamanın sendikamız
üyelerini ilgilendiren kısımları
şöyle;
Bu kapsamda sigortalılar ile
emeklilerin, Ekim 2008 ayından
sonra 31.12.2011 tarihinden
önce 18 yaşını doldurmuş
okumayan, çalışmayan kız ve
erkek çocuklarının ( 18 yaşını
doldurmuş çocukları okuyor
ise, orta öğrenime devam
edenlerin 20, yüksek öğrenime
devam edenlerin 25 yaşını
doldurmamış olanları hariç)
18 yaşını Ocak/2012 ayından
itibaren dolduracak olan
kız ve erkek çocuklardan
okumayan, çalışmayanların,
18 yaşlarını doldurdukları
tarihten itibaren bir ay içinde
genel sağlık sigortalısı olarak
tescilleri yapılacak ve gelir
testi yaptırılarak genel sağlık
sigortası primini ödeyecekleri
gelirleri tespit ettirilecek.
18 yaşını Ekim2008 ayından
önce doldurmuş kız çocukları
evlenmedikçe, çalışmadıkça;
çalışanların işten çıkması,
evlenenlerin ise boşanması
ya da dul kalması halinde
ebeveynin sağlık sigortasından
yararlanma hakları devam
edeceğinden bu durumda olan
kız çocukları için genel sağlık
sigortası primi ödenmeyecek.
Sözkonusu uygulamaya ilişkin
bilgilendirme yazısı Şekerİş Şubelerine faks yoluyla
ulaştırıldı.
Amasya Şeker-İş’ten MYO’ya Ziyaret
Ş
eker-İş Amasya Şube
Başkanı Hasan Batak,
bu yıl eğitime başlayan
Suluova Meslek Yüksek
Okulunu ziyaret etti. MYO
Müdürü Yrd. Doç. Dr.
Cengiz Yıldırım'a ve çalışma
arkadaşlarına hayırlı olsun
dileklerinde bulundu.
Suluova Meslek Yüksek
Okulunun açılışından çok
memnun olduğunu ifade
eden Sendika Başkanı
Batak, Tohumculuk ve Gıda
Teknolojileri Bölümlerinin
ilçenin kalkınmasına katkı
sağlayacak hizmetlerde
bulunacağına inandığını
söyledi. Sendika Başkanı ve
Ekibi Meslek Yüksek Okulu
Müdürü Yrd.Doç. Dr. Cengiz
Yıldırım’a Tohumculuk ve
Gıda teknolojileri Bölümü
Öğretim Görevlilerine ‘Şekerin
Geleceği’ adlı kitabını hediye
etti.
Ziyaretten duymuş olduğu
mutluluğu ifade eden Meslek
Yüksek Okulu Müdürü Yrd.
Doç. Dr. Cengiz Yıldırım
da “Okulumuzun kurucu
müdürü olmanın zorluklarını
biliyorum,bu zorlukları İlçe
haklı ve Sivil Toplum Örgütleri
ile birlikte aşacağımızı
düşünüyorum” diyerek Şeker-İş
Sendikası’na teşekkür etti.
Amasya Şeker-İş’ten Kitap Tanıtımı
Amasya Şube’den tanıtımlı
gün. Şeker-İş Amasya Şube
Başkanı Hasan Batak ve
yönetimi Amasya Şeker
Fabrikasına bağlı Bölge
Müdürlüklerinin bulunduğu
il ve ilçelerdeki resmi kurum
ve kuruluşları, sivil toplum
örgütlerini ziyaret ederek
Şeker-İş Genel Merkezi
tarafından hazırlanan ‘Şekerin
Geleceği’ isimli kitabı ve
aylık olarak çıkarılan Şeker-İş
gazetesini takdim ettiler.
Ziyarette tüm kuruluşlar şeker
pancarından üretilen gıda
ve ürünlerin tanıtılmasından
duydukları memnuniyeti ifade
ederken, Şekerin Geleceği adlı
kitaptan da faydalı bilgiler
öğrenecek olmalarından dolayı
Şeker-İş Genel Merkezine ve
Amasya Şubesi’ne teşekkür
ettiler.
4
Şeker-İş Sendikası
Bor Şeker-İş’ten Şeker Pancarlı Ziyaret
Niğde Ticaret Sanayi
Odası Başkanı
Şeker-İş Sendikası Bor Şube
Başkanı Hasan Hüseyin
Gümüşbaş, kamoyunun
dikkatini çekmek üzere bir
dizi ziyaretler gerçekleştirerek
içinde şeker pancarı olan
kutuyu yetkililere teslim etti.
Damızlık Sığır
Yetiştiricileri Başkanı
Niğde Esnaf Odası Başkanı
Ziraat Mühendisleri Odası
Niğde Gazozu Yön. Kurulu Başkanı
Çorum Şeker-İş Şube Başkanı Kahraman:
“Fabrika Bacalarının Tütmesini İstiyoruz”
Ş
eker İş Çorum Şube
Başkanı Sefer Kahraman,
Danıştay 13. Daire'nin Şeker
Fabrikası özelleştirmesinde
çıkarttığı karara yönelik
açıklamalarda bulundu.
Şeker-İş Sendikası,
özelleştirilen B ve C
portföyünde yer alan 10
şeker fabrikasının ihale
şartnamesinde üretimin
devamlılığının garanti
altına alınmadığı
gerekçesiyle Danıştay
13'üncü Dairesi'ne
yürütmenin
durdurulması için
dava açmıştı. Bundan
iki yıl önce benzer
bir davada Şeker-İş
Sendikası'nı haklı
gören Danıştay
13'ncü Dairesi,
bu defa daha önce
verdiği kararı
yok sayarak ihale
şartnamesinde herhangi
bir değişiklik olmamasına
rağmen özelleştirme ihalesinde
yürütmenin durdurulması
talebini ret etmişti.
Şeker-İş Sendikası, Danıştay
13'ncü Daire'nin ret kararını
Danıştay İdari Davalar Genel
Kuruluna götürerek itiraz
etti. Konuyla ilgili açıklama
yapan Sefer Kahraman,
Danıştay 13. Dairesi'nin verdiği
kararın her şeyin bitmesi
anlamına gelmediğini dile
getirdi. Şeker-İş Sendikası
olarak hukuk mücadelelerinin
devam edeceğini kaydederek,
verilen red kararını anlamakta
zorluk çektiklerini belirtti.
Şeker fabrikalarının
özelleştirilmemesi için
daha önce yaptıkları itirazın
13. Daire tarafından kabul
edildiğini ve yürütmenin
durdurulduğunu anlatan
Kahraman, "Şuan ki yaptığımız
itirazda aynı gerekçelerle
yapıldı. Ne değişti de şimdi red
kararı çıktı anlamak mümkün
değil. Biz, bu özelleştirmenin
ileriki yıllarda ülkemizde şeker
pancarı tarımını ve pancar
şekeri üretimini bitireceğini
söyledik. Bizim amacımız
şeker fabrikalarının bacalarının
tütmesi yönündedir. Danıştay
İdari Davalar Kuruluna biz
gerekli itirazımızı yaptık.
İnşallah haklılığımız burada
teyit edilecektir. Önceki
davalarımızı da burada
kazanmıştık. Türk adaletine
güvenimiz sonsuz" dedi. Şeker
fabrikası çalışanlarının yaşanan
olaylardan etkilenmeden
çalışmalarını sürdürdüğünü
vurgulayan Kahraman, Şekerİş Sendikası'nın da fabrika
bacalarının tütmesi amacı
içinde olduğunun altını çizdi.
5
Şeker-İş Sendikası
Şeker-İş’ten Tabutlu Eylem
Ş
eker-İş Sendikası
Erzincan Şubesi
Cumhuriyet Meydanı'nda
bir basın açıklaması yaparak
Erzincan Şeker Fabrikası'nın
özelleştirilmesine tepki
gösterdi. Üyeler Erzincan
Şeker Fabrikası'nı temsilen
sembolik bir tabut önünde
gıyabi cenaze namazı kıldı.
Gerçekleştirilen basın
açıklamasında konuşan
Şeker-İş Sendikası Erzincan
Şube başkanı Bülent Bulut,
"Bugün burada bir kez daha
kapitalizme, siyonizm ve
sermayeye hayır demek için
toplanmış bulunuyoruz. Adına
özelleştirme dedikleri sat
kurtul, kapat kurtul diye yanlış
olduğunu bile bile sermaye
karşısında selama durup,
insanları köleleştirerek sınıf
sınıf bölen, kimine askeri
ücretli, kimine 4/C'li, kimine
4/B'li, kimine göre geçici,
kimine göre ise daimi diyen
ve büyük bir çarkın dişleri
arasında ezen, törpüleyen
sistemle mücadele için
buradayız. Hatırlanacağı
üzere Şeker-İş Sendikası
özelleştirme kapsamında yer
alan 10 şeker fabrikasının
ihale şartnamesinde üretimin
devamlılığının garanti altına
alınmadığı gerekçesiyle
Danıştay 13'üncü Dairesi'ne
yürütmenin
durdurulması
için dava
açmıştı.
Bundan iki
yıl önce
benzer bir
davada ise
sendikamız
itiraz ve talepleri Danıştay
13'üncü Dairesi'nce kabul
görmüştü. Ancak bugün,
gelinen noktada bütün
gerçekler ortada iken dün
bizi haklı bulan Danıştay'ın
bugün 'Ben yanılmışım.
Sen haksızsın' şeklinde
sendikamızın itirazlarını
gerçekçi bulmayarak,
özelleştirme ihalesinde
yürütmenin durdurulması
talebini ret etmesi bu
ülkede hukukun üstünlüğü
ilkesini zedeler niteliktedir.
Hukuka saygı ve inancımızı
kaybetmek istemediğimiz bir
noktada Şeker-İş Sendikası,
kapalı kapılar ardında önce
söylediğini sonra inkar eden
bir anlayışla karşı karşıya
bırakılarak saf dışı edilmeye
çalışılmıştır" dedi.
Özelleştirmenin Ardından
Fabrikalar Kapanacak
Açıklamasına fabrikaların
özelleştirilmesinin ardından
ne olacağı konusunda
devam eden Bulut, "Şeker
fabrikaları özelleştirildikten
birkaç yıl sonra kapılarına
kilit vurulacak. Milyonlarca
işsizler ordusuna Erzincan'dan
yeni halkalar eklenecek.
Bunun örneklerini geçmişte
yaşamadık mı? Bakınız;
Erzincan İplik Fabrikası
özelleştirme diye satıldı ama
sonuçta kapandı. Fabrikanın
bin çalışanı vardı. Tercan
Ayakkabı Fabrikası'nın 300
çalışanı vardı. SEK'i sattınız
kapandı. En yakın örnek,
TEKEL kapandı. Köylüsü
ile çalışanı ile kayboldu gitti.
Şimdi ise Virjinya tütünü
getirip ülkemizde satıyoruz.
Yaklaşık bin 200 dönüm
arazi üzerinde kurulu olan
Erzincan Şeker Fabrikasında
2011 yılında 200 bin ton
şeker pancarının işlenmesi
beklenmektedir. 10 bine
yakın çiftçi ailesi ile 700'e
yakın işçi ve memurun ekmek
yediği fabrikamızın bölge
ekonomisine katkısı yıllık 7080 milyon dolar civarındadır.
Bu fabrikalar özelleştirildikten
sonra kapatılması halinde
sektörden ekmek yiyen
işçisinden, çiftçisine,
besicisine, taşıyıcısına kadar
yüzbinlerce insana yapılan en
büyük haksızlıktır. Onların
ekmeğiyle oynamaktır ve en
önemlisi Erzincan'a vurulan
büyük darbelerden biri
olacaktır" şeklinde konuştu.
Gıyabi Cenaze Namazı
Kılındı
Şeker fabrikalarının
satılmasının ardından
kapatılacağını iddia
eden CHP Erzincan
Milletvekili Dr. Muharrem
Işık ise, "Erzincan'ın
geleceği karartılırken biz
çalışanlarımızı ve işçilerimizi
aramızda göremedik. Bizim
bunda hiçbir menfaatimiz
yoktur. Tamamen Erzincan'ın
geleceği için buradayız. Ekim
şartı olmasına rağmen 5 yıl
süreyle fabrikaların çalışması
mecbur değildir. Alan kişi
ister çalıştırır ister çalıştırmaz.
Bu fabrikaları alanlar
kafasına göre kota verecek.
Danıştay 13'üncü Dairesi
2009 yılında bir karar vererek
fabrikaların özelleştirmesini
durdurdu. Fakat aradan 2 yıl
geçmesine rağmen bu karar
değişti. Peki ne değişti de
böyle oldu? Değişen tek şey;
ileri demokrasi. 12 Eylül'de
getirilen demokrasi sonucu
işte bunlar geldi. Bunlar daha
başlangıç, bunların daha
geleceği de var. Erzincan'da
ne kaldı peki? Ağır bakım
fabrikası kaldı. Bu fabrika da
Erzurum'a taşınacak. İnsanlar
fabrikaların kapanması ile
şehri terk edecek ve asgari
ücret ile iş bulup geçim
derdine düşecek. Bugün bas
bas bağırdığımız Fransa,
şekeri üretip bize satacak.
Tonlarca mısır getiriliyor dış
ülkelerden. Bunlardan nişasta
bazlı şeker üretiliyor. Bunun
sağlığa verdiği zararları herkes
biliyor" dedi. Konuşmaların
ardından Şeker-İş Sendikası'na
bağlı üyeler Erzincan Şeker
Fabrikası yazılı tabut önünde
gıyabi cenaze namazı kılarak
vatandaşlara şeker dağıttılar.
M. Sadık Şide Şeker-İş Sendikasını Ziyaret Etti
Şeker-İş’in ilk Genel
Başkanlarından Sosyal
Güvenlik Eski Bakanı
M. Sadık Şide, Şeker-İş
Sendikasını ziyaret etti. Şekerİş Sendikası Genel Başkanı
İsa Gök ve yönetim kurulu
üyeleri tarafından karşılanan
Şide, sohbetin ardından
Şeker-İş Başkanı İsa Gök’e
çalışmalarından dolayı teşekkür
etti.
6
Şeker-İş Sendikası
Sadece Arsa Bedellerine 10 Şeker Fabrikası Satıldı...
Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Gök:
“Fabrika Kapatmak İçin Özelleştirme Yapılmaz”
bütün halinde
varlık satışı
uygulanmak
suretiyle
özelleştirilmesi
için yapılacak
nihai pazarlık
görüşmeleri
nedeniyle
bir kez daha
meydanlardayız.
Ş
eker-İş Sendikası
şeker fabrikalarının
özelleştirilmesini Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı binası
önünde yaptığı eylemle
protesto etti. Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı önünde
toplanan Şeker-İş Sendikası'na
mensup işçiler, "Şeker vatandır,
satılmaz", “Pancar yoksa
çiftçi, işçi ve nakliyeci de
yok’, ‘Pancar yoksa tarım
yok, mücadelemiz Türkiye
için” sloganı atarak, Türkiye
Şeker Fabrikaları A.Ş'ye ait
Kastamonu, Kırşehir, Turhal,
Yozgat, Çorum, Çarşamba,
Malatya, Erzincan, Elazığ
ve Elbistan fabrikalarının
özelleştirilme ihalesini protesto
etti.1 Ankara'da, Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı tarafından
düzenlenen bazı illerdeki şeker
fabrikalarını özelleştirme
ihalesini protesto ettiler.
Özelleştirmenin devam ettiği
saatlerde Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı önünde bir basın
açıklaması yapan Türk-İş Genel
Eğitim Sekreteri ve Şekerİş Sendikası Genel Başkanı
İsa Gök, 2009 yılında şeker
fabrikalarının özelleştirilmesi
için yapılan ihalelerin Danıştay
13. İdaresi'nin kararıyla
hukuka aykırı bulunarak
iptal edildiğini anımsattı.
Söz konusu iptal kararında,
özelleştirmeden sonra 5 yıl
boyunca bütün fabrikalarda
üretimin devam etmesini
sağlayacak bir düzenleme
olmasının gerekli görülmesine
rağmen Özelleştirme İdaresi'nin
bu konuda yeni bir koşul
getirmeksizin bir ihale süreci
tasarladığını öne sürdü.
Et Balık Kurumu ve SEK'in
özelleştirilmesinin ardından
fabrikaların kapandığını,
üretimin azaldığını ve
kaçakçılığın arttığını iddia eden
Gök, "Dünyanın en liberal
ülkelerinde dahi şeker üretimi
şahısların değil, çiftçinin,
işçinin ve devletin elindedir.
Bizde ise Özelleştirme İdaresi
akla, mantığa ve vicdana
sığmayan düşüncelerle adeta
cinnet iklimine girmiş ve
buradan çıkamamıştır" diye
konuştu. Gök’ün konuşmasının
tam metni şöyle:
“Özelleştirme İdaresi’nin
(ÖİB) Türkiye
Şeker Fabrikaları
A.Ş.(Türkşeker
A.Ş.)’ye ait
portföy C
kapsamındaki
Kastamonu,
Kırşehir, Turhal,
Yozgat, Çorum
ve Çarşamba
Fabrikaları
ile portföy B
kapsamında
bulunan Malatya,
Erzincan, Elazığ
ve Elbistan
fabrikalarının bir
Anımsanacağı
üzere, 2009
yılında yapılan
ihaleler, Danıştay
13. Dairesi’nin
kararlarıyla
hukuka aykırı bulunarak iptal
edilmişti. Danıştay, iptal
kararında, özelleştirmeden
sonraki beş yıl boyunca
bütün fabrikalarda üretimin
devam etmesini sağlayacak
bir düzenleme olmasını
gerekli görmesine rağmen,
Özelleştirme İdaresi, bu konuda
yeni bir koşul getirmeksizin,
neredeyse aynı içerikte bir ihale
süreci tasarlamıştır.
ÖİB siyasi iradeyi ve
kamuoyunu yanıltıyor
Özelleştirme İdaresi,
siyasi karar vericileri ve
kamuoyunu yanıltarak, her ne
pahasına olursa olsun şeker
özelleştirmesini yapmak
istemektedir. Özelleştirmeden
sonraki beş yılda ülkenin şeker
sektöründe neler yaşanacağı
Özelleştirme İdaresinin
umurunda değildir. Tıpkı
Et Balık Kurumu (EBK)
özelleştirmesinde, tıpkı SEK
özelleştirmesinde olduğu
gibi; özelleştirme sonrasında
fabrikalar kapanmış, üretim
azalmış, ithalatın önü açılmış,
kaçakçılık ve işsizlik artmış,
göç olmuş, ne gam! On yıl
öncesinin verileri ile karar
ve uygulamalarını savunmak
isteyen Özelleştirme İdaresi,
görüldüğü kadarıyla, bu yanlış,
yanıltıcı kararı sonrasında neler
olabileceğini öngörebilecek bir
kavrayışa da ne yazık ki sahip
değildir.
Biz diyoruz ki; 2003 yılında
uluslararası şeker kartellerinin
danışmanlığında hazırlanan
özelleştirme stratejileri
başlangıcından bu yana ülke
gerçekleri ve kamu yararına
uygun olmadığı gibi bugün
itibarı ile AB’nin şeker
sektöründe yaşanan değişim
ve gelişmeler ile ülkemizde ve
dünyadaki şeker sektöründeki
gelişmeler dikkate alınmaksızın
yeterliliğini ve güncelliğini
kaybetmiştir.
Biz diyoruz ki; Dünya ve ülke
gerçekleri ile bağdaşmayan
bir yöntemle özelleştirmeyi
yapmak isteyen, ürettikleri
katma değerden bihaber olarak
verimsiz/karlı olmayan olarak
tanımladığı pek çok şeker
fabrikasının kapanmasını
arzulayan, bunu zorunlu
7
Şeker-İş Sendikası
Çorum ve Çarşamba Şeker
Fabrikaları’na 656 milyon
dolar ile en yüksek teklifi AkCan Şeker verirken, Portföy B
kapsamındaki Elazığ, Malatya,
Erzincan ve Elbistan Şeker
Fabrikaları’na da Kolin-Limak
Ortak Girişimi 265 milyon
500 bin dolarla en yüksek
teklifi verdi. İhale Komisyonu
Başkanı Sami Ölmeztoprak’ın
ricasıyla bedel 266 milyon
dolara yuvarlandı.
etti. Sektöre yıllardır işçi
alınmamasına rağmen üretimi
bir gün olsun aksatmadı, devleti
ile didişmedi, ülkesi ve ekmeği
için gecesini gündüzüne
kattı. Kimse de, Şeker İş
Sendikası kişisel çıkarları için
özelleştirmeye karşı çıkıyor
demedi, diyemedi. Çünkü
biz sektör aleyhine olduğuna
inandığımız tüm kararlara karşı
mücadele ettik; bunun için
Biz diyoruz ki; Özelleştirme
İdaresinin ezber kalıplara dayalı Şeker Kurumunun kapatılması
kararının, NBŞ kotalarının
açıklamalarla kamuoyunu ve
artırımı kararlarının iptali için
siyasi karar vericileri bile bile
yanıltması bize göre aymazlıkla davalar açtık…
eş değerdir, sektörden ekmek
Sonuç olarak; herkes bilsin ki
yiyen 10 milyona yakın insanı
biz buradayız. Sektörümüze,
elinin tersi ile bir kenara
ülkemize ve insanımıza
itmektir.
yapılan yanlışın karşısında,
gerçekleri sonuna kadar ifade
ÖİB cinnet ikliminden
etmek için.
çıkamadı
Dünyanın en liberal ülkelerinde "Şeker vatandır, vatan
satılmaz", "Şeker fabrikalarına
dahi şeker üretimi şahısların
sahip çık" yazılı dövizler
değil, çiftçinin, işçinin ve
devletin elindedir. Polonya bile taşıyan sendika üyeleri,
açıklamanın ardından olaysız
geçmişte yaptığı hatalardan
bir şekilde dağıldı.
ders çıkarmış, özelleştirme
stratejisini yeniden gözden
Türkiye Şeker Fabrikaları’na
geçirerek, özelleştirilecek
ait iki portföy halinde satışa
olan fabrikaların işçiye ve
çıkan 10 şeker fabrikası için
çiftçiye satılmasını öngören
yapılan ihalelere toplam 922
kanunlar çıkarmıştır. Bizde
milyon dolarlık teklif geldi.
ise Özelleştirme İdaresi akla,
Portföy C’deki 6 fabrikaya en
mantığa ve vicdana sığmayan
yüksek teklifi 656 milyon dolar
düşüncelerle adeta cinnet
ile Ak-Can Şeker verirken,
iklimine girmiş ve buradan
Portföy B’deki 4 fabrikaya
çıkamamıştır.
Kolin-Limak 265 milyon 500
bin dolar teklif etti.
Şeker sektörü çalışanları
devleti ile kavga etmedi
Türkiye Şeker Fabrikaları’na
Buradan Sayın Başbakan’a
ait iki portföy halinde satışa
seslenmek istiyorum. Sayın
çıkan 10 şeker fabrikası için
Başbakan’ım; Şeker sektörü
yapılan ihalelere toplam 922
çalışanları en kötü günlerinde
milyon dolar teklif geldi. Dün
bile ekmeği için tepki
gerçekleşen nihai pazarlık
göstermedi. Dar günleri dert
görüşmelerinde Portföy C
etmedi. Van depreminde, her
kapsamındaki Kastamonu,
tür olumsuz koşula rağmen
Kırşehir, Turhal, Yozgat,
üretimine aralıksız devam
gören, bunu yapmayı kurumsal
kişisel başarı olarak gören, tam
kampanya döneminin ortasında
üretimi adeta sabote eder
bir tarzda yargı kararını bile
beklemeksizin apar topar ihale
sürecini tamamlamak isteyen
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
hukuka, kamu yararı ve vicdana
aykırı davranmaktadır.
Önce portföy C ihalesi
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
tarafından Türkiye Şeker
Fabrikaları’na ait Kastamonu,
Kırşehir, Turhal, Yozgat,
Çorum ve Çarşamba Şeker
Fabrikaları (Portföy-C) ile
Elazığ, Malatya, Erzincan ve
Elbistan Şeker Fabrikaları
(Portföy-B) bir bütün halinde
özelleştirme ihalelerinin nihai
pazarlık görüşmeleri dün
yapıldı. Son tekliflerin 11
Kasım’da alındığı ihale süreci
için nihai pazarlık görüşmeleri
için ilk olarak 14.30’da Portföy
C için başladı. Portföy C’nin
nihai pazarlık görüşmelerine,
Safi Şeker, Ak-Can Şeker,
Torunlar Gıda, Özaltın İnşaat,
Kolin-Limak ve Konya Şeker
olmak üzere 6 firma katıldı.
Elemeli turların ardından açık
artırmaya geçildi. 51 tur süren
açık artırmada Safi Şeker ve
Ak-Can Şeker çekişmeye
başladı. Safi Şeker Gıda,
ihaleden çekilince, 656 milyon
dolarlık teklifle Ak-Can Şeker
Sanayi ve Ticaret A.Ş en
yüksek teklifi vermiş oldu.
50 milyon dolar arttı
Kastamonu, Kırşehir, Turhal,
Yozgat, Çorum ve Çarşamba
Şeker Fabrikalarına 656
milyon dolar veren Ak-Can
Şeker, 2 yıldır Portföy C’nin
peşinde koşuyordu. 2009
yılında düzenlenen ancak
Şeker İş Sendikası’nın açtığı
dava sonucu iptal edilen ilk
ihaleyi de Ak-Can Şeker
606 milyon dolar teklifle
kazanmıştı. Ak-Can Şeker,
2 yıl sonra 50 milyon dolar
fazla bedel ödeyerek Portföy C
kapsamındaki 6 fabrika için ilk
aşamada ipi göğüslemiş oldu.
Ricayla 266 milyon dolar oldu
Portföy-C ihalesi
tamamlandıktan sonra 17.30’da
ikinci ihale Elazığ, Malatya,
Erzincan ve Elbistan Şeker
Fabrikaları (Portföy-B)
için yapıldı. Ak-Can Şeker,
Torunlar Gıda, Özaltın İnşaat,
Şölen Çikolata, Siyahkalem
Mühendislik, Kolin-Limak
Ortak Girişim Grubu ve Sınırlı
Sorumlu Pancar Ekicileri
Kooperatifleri BirliğiPankobirlik olmak üzere 7
firma teklif verdi. Elemesiz,
elemeli turların ardından 258
milyon dolar başlangıç tutarı ve
250 bin dolar artırım aralığıyla
açık artırmaya geçildi. Açık
artırma 10 tur sürdü. Son ikiye
Siyahkalem Mühendislik ve
Kolin-Limak OGG kaldı.
İhale sonunda ipi göğüsleyen
265 milyon 500 bin dolarlık
teklifiyle Kolin-Limak OGG
oldu. İhale Komisyonu Başkanı
Sami Ölmeztoprak’ın ricasıyla
bedel 266 milyon dolara
yuvarlanarak ihale tamamlandı.
Kısaca Malatya Şeker Fabrikası
diğerleri gibi değerinin çok çok
altında sadece arsa bedeline
satılmış oldu.
Yüzde 20’si peşin kalan 60 ay
vadeli
Cengiz Holding Ankara
Koordinatörü Ebubekir
Demircan, Kastamonu,
Kırşehir, Turhal, Yozgat,
Çorum ve Çarşamba Şeker
Fabrikaları’nın (Portföy-C)
nihai pazarlık görüşmesinde en
yüksek teklifi veren Ak-Can
Şeker adına açıklama yaptı.
Demircan, şeker üzerinde uzun
süredir çalıştıklarını belirterek,
“Diğer portföylerle de
ilgileniyoruz. Taksit seçeneğini
seçeceğiz ve yüzde 20’si peşin,
60 ay vadeyle ihale bedelini
ödeyeceğiz” diye konuştu.
5 yıllık üretim şartı
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
tarafından varlık satışı
yöntemiyle, özelleştirilen
şeker fabrikalarında,
yatırımcılara Şeker Kurulu
tarafından belirlenecek kotalar
çerçevesinde, 5 yıl boyunca
yerli pancardan şeker üretimi
şartı bulunuyor.
8
Şeker-İş Sendikası
Tarım Sektörünün Öncü Kuruluşlarından Gövde Gösterisi...
Türkiye Şekerin Geleceği Sektörde Yıldız Ülke
Olabiliriz Sempozyumunda TEK YÜREK oldu...
gösterisinde bulundular.
Sempozyum salonunda Panko
Birlik'ten Sulama Birliklerine,
Taşıma Sektöründen Sanayi
ve Ticaret Odalarına kadar
28 ilden 500'e yakın sektör
temsilcisi tek yürekle Şeker
Fabrikalarının pancar
üreticisi, Ziraat Odaları,
Taşıma Birlikleri ve işçilere
devredilmesi konusunda görüş
birliğine vardılar.
Ş
ekerin Geleceği Sektörde
Yıldız Ülke Olabiliriz
Zirvesi gerçekleştirildi…
Şeker-İş Sendikası Genel
Başkanı İsa Gök:
"ÖZELLEŞTİRME
POLİTİKALARI
AYAK BAĞI HALİNE
GETİRİLMEMELİDİR"
Şeker-İş Sendikası Genel
Başkanı İsa Gök, Türkiye'nin
toplumsal ve ekonomik
potansiyelini ileriye taşımanın,
bu potansiyeli uygulamaya
dönüştürecek politikalara bağlı
olduğuna dikkati çekerek,
"Özelleşme politikaları ayak
bağı haline getirilmemelidir"
dedi.
Şeker-İş tarafından Büyük
Anadolu Oteli'nde düzenlenen
'Şekerin Geleceği-Sektörde
Yıldız Ülke Olabiliriz'
konulu sempozyuma, AK
Parti Malatya Milletvekili
Öznur Çalık, AK Parti Ağrı
Milletvekili Ekrem Çelebi,
CHP Ankara Milletvekili
Gökhan Günaydın, BDP
Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan, CHP Uşak Milletvekili
Dilek Akagün Yılmaz, CHP
Burdur Milletvekili Ramazan
kerim Özkan, CHP Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç,
MHP Genel Başkan Yardımcısı
Hamit Ayanoğlu, CHP Genel
Başkan Yardımcısı Yakup
Akkaya, Saadet Partisi Genel
Başkan Yardımcısı İlyas
Tongüç, HAS Parti Genel
Başkan Yardımcısı Musa
Demirci ile sivil toplum
kuruluşlarının çok sayıda
temsilcisi katıldı.
Sempozyuma tarım sektörünün
lider kuruluşları damgasını
vurdu. Sektörün öncü sivil
toplum kuruluşları Şeker-İş'i
özelleştirme sürecinde yalnız
bırakmayarak adeta gövde
Sempozyum açılış konuşmasını
yapan Şeker-İş Sendikası Genel
Başkanı İsa Gök, "Geriye
dönük son 10 yıla baktığımızda
Şeker-İş Sendikası olarak
oldukça yoğun bir mücadeleyi
geride bıraktık. Bilindiği
üzere izlenen özelleştirme
politikaları uygulanan tarımsal
düzenlemeler şeker sektörünü
ve pancar tarımını doğrudan
olumsuz etkilemektedir. Bugün
şeker sanayi adına atılacak
yanlış adımın ülkemizin
sosyo-ekonomik gelişmelerine
nasıl gölge düşüreceğini,
milli sorunlarımıza çözüm
ararken, çıkmaz yola nasıl sevk
edileceğimizi farkındalığı ile
hareket ediyoruz" dedi.
Gök, Türkiye'nin ekonomik,
toplumsal ve siyasal bakımdan
büyük atılımlar yaşadığı bir
dönemden geçildiğini kaydetti.
Türkiye'nin bütün gelişme
potansiyelinin toplumda ve
tarihinde olduğunu belirten
Gök, "Bugün bu potansiyelin
olması ve uluslararası ilişkilere
birçok iç ve dış dinamiğin
gelişmesi ile olmuştur.
Bu dinamikler içerisinde
toplumun eğilimlerini ve
beklentileri ortaya koyma
imkanı olan demokratikleşme
sürecin vazgeçilmez bir yeri
olmaktadır. Türkiye demokrasi
ile sorunları çözebilecek geniş
bir imkana sahip olduğunu her
geçen gün daha fazla görmek
ve yaşamaktadır" diye konuştu.
Türkiye'nin toplumsal ve
ekonomik potansiyelini ileriye
taşımanın, bu potansiyeli
uygulamaya dönüştürecek
politikalara bağlı olduğuna
dikkati çeken Gök, "Özelleşme
politikaları ayak bağı haline
getirilmemelidir" dedi.
Özelleştirme yoluyla şeker
sanayinin bütünlüğünü
koruyamayacağını ifade
eden Gök, üretim yapan
birçok tesisin kapanma
tehlikesiyle karşı karşıya
kalacağını ve Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'daki şeker
fabrikalarının kapatılmasıyla
bölgede işsizliğin artacağına
dikkati çekti. Şeker sektöründe,
2000 yılında Türk-Şeker'in
özelleşme kapsamına alındığını
kaydeden Gök, pancar şeker
potalarının düşürüldüğünü
ve ülkenin nişasta bazlı şeker
potaları ile tanıştığını söyledi.
Özelleşme sürecinde her kesim
ile bilgilendirme toplantıları
gerçekleştirildiğinin altını
çizen Gök, ülke ekonomisinde
şeker sanayisi adına üzerlerine
düşeni yaptıklarını belirtti.
Gök, "Türkiye, Tekel'de
yaşanan başarısız özelleştirme
örneklerine bir yenisini daha
eklemek üzeredir. Polonya,
yaşadığı tecrübeden ders
çıkarıyor ve geri adım atıyor.
Fransa da aynı şekilde
kamulaşma yoluna gidiyor, bu
noktada Türkiye neden bile
bile bir yanlışa sürükleniyor,
gereken tecrübeyi edinemiyor"
dedi.
Gelişen ve hızla değişen
dünyada yaşananlara karşı
kayıtsız kalmak istemediklerini
belirten Gök, şekerde dışa
bağımlı olmak istemediklerini
söyledi.
Türk-İş Genel Başkanı Mustafa
Kumlu da, Türkiye'nin son
9
Şeker-İş Sendikası
yıllarda önemli bir süreçten
geçtiğini belirterek, değişimin
olumlu sonuçlarının yanında
bazı sıkıntıları da beraberinde
getirdiğini söyledi. Ekonomik
büyümenin sosyal politikalarla
birbirini destekleyerek paralel
ilerlemesi gerektiğini ifade
eden Kumlu, "Özelleştirme
politikaları son 15 yılda
çoğu kez sosyal barışı bozan,
üretimi gerileten sonuçlar
doğurdu. Özelleştirme
gelirleri hiçbir yaraya merhem
olmadı. Özelleştirilen
yerlerde işsizleştirme
ve sendikasızlaştırma
uygulamalarıyla sosyal
barışa darbe vuruldu. Şeker
sanayisinin ülke ekonomisine
katkısı göz önüne alındığında
özelleştirmenin ne kadar yanlış
olduğu ortadadır. Sağladığı
3 milyar dolarlık katkıyı
ve elde edilen yan ürünleri
dikkatli değerlendirmek
gerekir" diye konuştu.
Kumlu, Şeker-İş Sendikasını,
şeker fabrikalarının
özelleştirilmesine karşı verdiği
mücadelede sonuna kadar
destekleyeceklerini belirtti.
belirterek, kaçak şekerin
kontrol edilemeyeceğini ve
nişasta bazlı şeker üretimi ile
halk sağlığının tehdit altında
kalacağını söyledi.
Çalık:
“Özelleştirmeye değil,
fabrikaların kapanmasına
karşıyız”
AK Parti Malatya Milletvekili
Öznur Çalık, tarıma en
fazla destek veren hükümet
olduklarını, çiftçinin
korunmasının tarımda temel
politikaları olduğunu söyledi.
İktidarları döneminde önceki
döneme göre daha fazla şeker
üretimi gerçekleştiğini ileri
süren Çalık, Türkiye'nin tarım
ekonomisinde dünya 7.'si
olduğunu ifade etti.
''Özelleştirme sürecini biz
başlatmadık ama gelişen
Şeker-İş Sendikası Avukatı
dünyada şart olduğuna
Gökhan Candoğan,
inanıyoruz'' diyen Çalık,
sözleşmede, özelleştirme
sonrasında en az 5 yıl işletme
şartı bulunduğunu, üretimin
de devam edeceğini söyledi.
Özelleştirme konusunda
dezenformasyon nedeniyle
toplumda net bir rahatsızlık
olduğunu dile getiren Çalık,
yaptığı sunumda, özelleştirme
''Biz özelleştirmeye değil,
sorunu olduğuna dikkati
kapanmaya karşıyız'' dedi.
çekerek, bu konudaki
Çalık, özelleştirme sonrasında
sıkıntılarını paylaşmak
buradaki işçilerin 4/C
istediklerini kaydetti.
statüsünde başka kurumlara
Candoğan, 3 bin 544 tane ekim geçirileceğini de açıkladı.
yapan köy sayısının olduğunu
Çalık, 2002 öncesindeki
belirterek, 16-18'e yakın
koalisyon hükümetinin aldığı
fabrikanın kapanma tehlikesiyle özelleştirme kararlarını da
karşı karşıya olduğunu söyledi. anlatarak, ''kararı alanların
Teşvik bölgesine göre ülkenin
bugün özelleştirmeye karşı
4 bölgeye ayrıldığını belirten
olduklarını söylememelerini''
Candoğan, 4'üncü bölgedeki
istedi.
şeker fabrikalarının çoğunun
Günaydın:
Özelleştirme İdaresine göre
“Bundan daha büyük kötülük
kapanması gereken fabrikalar
olmaz”
olduğunu anlattı. Özelleştirme
İdaresine göre üretime
devam edecek 8-9 fabrikanın
kalacağını kaydeden Candoğan,
pancar taşımacılığında
yaşanan sorunları anlattı.
Candoğan, ithalatın artacağını
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Gökhan Günaydın ise
toplantıda ''Türkiye'nin en
değerli ürününün'' tartışıldığını
belirterek, Gıda Tarım
ve Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker'in toplantıya
katılmamasını eleştirdi.
Türkiye'nin ihracatta rekor
kırdığının söylendiğini belirten
Günaydın, buna karşın dış
ticaret açığının da giderek
arttığını ifade etti. Özelleştirilen
kurumlarda üretimin azaldığını,
fabrikaların kapandığını
savunan Günaydın, ''Şeker
sektörüne bundan daha büyük
kötülük yapılamaz. TEKEL'in
özelleştirilmesinden sonra
tütünde olduğu gibi, şeker
fabrikaları özelleştirilirse
pancarda da üretim düşecek''
dedi.
Araştırma Önergesinin meclise
göndereceklerini belirterek,
"Burada sempozyumda
sizler konuşacaksınız, saat
14.00'da mecliste bizler
bunu konuşacağız" dedi.
Araştırma önergesine destek
beklediklerini ifade eden
Kaplan, "Bu araştırma
önergesini veto edenlerin
samimiyetinin sorgulamasını
sizlere bırakıyorum" diye
konuştu.
Tongüç:
“Üretim duracaksa
özelleştirmeye karşıyız”
Ayanoğlu:
“Bizim de hatamız var”
MHP Genel Başkan Yardımcısı
Hamit Ayanoğlu da, hükümetin
özelleştirme politikalarını
eleştirdi. İktidarda oldukları
dönemde kendilerinin de
hataları olduğunu dile getiren
Ayanoğlu, ''2002 yılı öncesine
atıfta bulunulmamasını''
istedi. Ayanoğlu, ''10 yıldır
özelleştirme kararlarına
karşı çıkarak, bizim de
yüzümüze vurarak, 'bunlar
bilmiyor' deyip bu kararları
değiştiremediyseniz, kusura
bakmayın'' dedi.
BDP’li Hasip Kaplan:
“Araştırma önergesi
vereceğiz”
BDP Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan da, Şeker
Saadet Partisi Genel Başkan
Yardımcısı İlyas Tongüç, şeker
fabrikalarının önemli kısmının
temelinin Milli Görüş kadroları
zamanında atıldığını söyledi.
Şekere sahip çıkmaya devam
edeceklerini ifade eden Tongüç,
''Özelleştirmeye karşı değiliz
ama işçi mağdur olacaksa,
üretim duracaksa, dışa bağımlı
olacaksak karşıyız'' dedi.
Demirci:
“Özelleştirmeden
vazgeçilmeli”
HAS Parti Genel Başkan
Yardımcısı ve eski Tarım
ve Köyişleri Bakanı Musa
Demirci de dünyada enerji
ve gıda üretiminin stratejik
önemi artan konular olduğunu
belirtti. Özelleştirmeye
karşı olmadığını söyleyerek,
özelleştirmeyi eleştirmenin
doğru olmadığını da dile
getiren Demirci, ''Bu fabrikalar
satılırsa evlere giren ekmek
eksilir. Özelleştirmelerden
vazgeçilmeli'' diye konuştu.
10
Şeker-İş Sendikası
Tan:
“Pankobirlik fabrikaların
işletme hakkına talip ”
Pancar Ekicileri Kooperatifleri
Birliği (PANKOBİRLİK)
Genel Müdürü Fahrettin Tan,
Türkiye ekonomisine 3 milyar
dolar katkı sağlayan başka
sektör olmadığını söyledi.
ABD ve Avrupa'da şeker
pancarı üretiminin özel
sektörden alınarak pancar
üreticilerine verildiğini
belirten Tan, Türkiye'de de
pancar üretiminin kendilerine
verilmesini istedi. Tan, ''Pancar
üretiminin, işçilerinin sonu
belli olmayan bir yolda heba
olmasını istemiyoruz'' dedi.
Bilgin, yaptığı açılış
konuşmasında, "Türkiye
ciddi bir tarımsal potansiyele
sahiptir, tarım ve hayvancılık
Türkiye'nin endüstrisine büyük
bir sermaye kaynağıdır" dedi.
Sempozyumun ilk oturumunda
Oturum Başkanı Gazi
Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Vedat Bilgin,
yaptığı konuşmasında "Türkiye
ciddi bir tarımsal potansiyele
sahiptir, tarım ve hayvancılık
Türkiye'nin endüstrisine büyük
bir sermaye kaynağıdır" dedi.
Şeker-İş tarafından Büyük
Anadolu Oteli'nde düzenlenen
'Şekerin Geleceği-Sektörde
Yıldız Ülke Olabiliriz'
sempozyumun birinci
oturumuna, Gazi Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Vedat Bilgin,
Doç. Dr. Yücel Uyanık,
Yrd. Doç. Dr. Fetullah Akın
ve Turgut Ağırnaslıgil ev
sahipliği yaptı. Sempozyumun
ikinci oturumuna ise, Gazi
Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Burhan Aykaç,
Gökhan Candoğan, Doç. Dr.
Aydın Başbuğ ve Uzman
Emrah Deveci ev sahipliği
yaptı.
Doç. Dr. Yücel Uyanık, şeker
sektörü ile ilgili olarak, "Sadece
bir ürün yelpazesi olarak değil
sistemin bizatihi kendisini
tanımlayan bir alandır şeker
sektörü" diye konuştu.
İstihdamın önemine dikkati
çeken Uyanık, "Biz neden artık
istihdam konuşmuyoruz. Daha
çok yoksullukla mücadele
ederiz gibi politik kurguyu
konuşuyoruz. En önemli
nokta şekere ilişkin bir milli
politikanın oluşturulması
gerektiği. Bu sektör bir hata
yapıldığında pardon denilecek
bir sektör değil" şeklinde
konuştu.
Yrd. Doç. Dr. Fetullah
Akın, AB meselesi ve
tarımsal politikaları, şeker
üretiminin geleceği ve
özelleştirme politikalarına
ilişkin bilgiler verdi.
Türkiye'deki özelleştirmeye
ilişkin problemlerin AB'nin
özelleştirme politikalarına
benzediğini belirten Akın,
"Gelişmiş ülkeler tarıma çok
yüksek süspansiyon veriyorlar,
tarımsal ürün fiyatlarına istikrar
getirmek lazım" dedi. Akın,
tarımın süspansiyon edilmezse
tamamen sanayiye kayacağına
dikkat çekti.
Turgut Ağırnaslıgil de,
Türkiye'deki şeker sektörünün
AB'deki durumu hakkında
bilgiler vererek, yaklaşık
120 ülkede şeker üretimi
yapıldığını kaydetti. Dünyada
şeker ticareti fiyatlarının
değişiklik gösterdiğini anlatan
Ağırnaslıgil, şeker fiyatlarının
yükselen bir seyir izlediğini
söyledi.
Doç. Dr. Aydın Başbuğ'da,
özelleştirmede örnek verilen
ABD'de özel sektörün
olmadığını belirterek, şeker
üretimini kooperatiflerin
yaptığını anlattı. Deveci
ise dünyadaki özelleşme
süreciyle ilgili olarak, dünyada
şeker politikaları kısa vadeli
çıkarlarla değil uzun vadeli
çalışmalarla yapıldığını söyledi.
Konuşmacılar, sempozyum
sonrası soruları cevapladı.
Bir soru üzerine Başbuğ,
sadece şeker değil daha
önceki özelleştirmelerde de
her aşamada gayret içinde
olduklarını belirterek,
siyasilerin bunu bir iktisadi
zorunluluk olarak söylediğini
anlattı.
Yetkin:
“Özelleştirme Türk işçisini
vurur”
Türkiye Ziraatçılar Derneği
Genel Başkanı İbrahim
Yetkin, Türkiye'nin geçmişte
özelleştirmenin acılarını
yaşadığını savunarak,
''Tarım stratejik bir hal
aldı. Bağımsızlık aştır,
ekmektir. Türkiye'nin elinde
şeker, süt, et olmasa biz bu
cennet vatanda bağımsız
yaşayamayız. Özelleştirme
Türk işçisini vurur'' şeklinde
konuştu. Yetkin, özelleştirme
yapılacaksa şeker fabrikalarının
PANKOBİRLİK'e verilmesi
gerektiğini söyledi.
Demirkol:
“Plastik damacanalar
homoseksüel yapıyor”
Sempozyumun ikinci gününde
konuşan Prof. Dr. Kenan
Demirkol ve Uzm. Onkolog
Dr. Yavuz Dizdar, nişasta
bazlı tatlandırıcılar (NBS) ve
GDO'lu gıdalar ile ilgili önemli
bilgiler verdiler. Demirkol şu
açıklamaları yaptı:
"GDO'lu gıdalar açlığı artırır
ayrıca GDO'lu ürüne 4 farklı
gen verilir. Bu genlerden
biri kısırlaştırıcı gendir ve
bu da insanları kısırlaştırır.
Türkiye'de şu anda genç
çiftlerin yüzde 25’i kısırdır.
Gıda egemenliğiniz yoksa sizin
kişisel egemenliğiniz de yoktur.
Hatalı gıdalarla insana zarar
vermenin cezası maalesef yok
ama markaya zarar vermenin
cezası var. Bu sebeple hatalı
ve zararlı gıdaların markalarını
ne yazık ki açıklayamıyoruz.
Sizler bilinçli tüketici olarak
aldığınız ürünlerin lütfen
içeriklerini okuyunuz.
maddeleri tanımıyorsanız
almayın." dedi. Plastik su
damacanalarına da değinen
Demirkol "Damacanalarda
bulunan bisfenol-A maddesi
hamile bir kadının karnındaki
çocuğa geçtiğinde bu
çocuklarda homoseksüel,
biseksüel(eşcinsel), prostat,
meme kanseri gibi hastalıklara
yol açıyor." dedi.
Uzm. Onk. Dr. Yavuz Dizdar:
“Şeker kullanacaksak pancar
şekeri kullanmalıyız”
"Nişasta bazlı şekerlerin
karaciğer yağlanmasına,
karın bölgesi şişmanlığına
yol açmasının yanı sıra siroz,
kanser, şeker hastalığı, kalp
gibi hastalıklara da neden
olur. Ayrıca her gıdada
olduğu gibi her şey dikkatli ve
dozunda kullanılmalıdır. Şeker
kullanıyorsak bu kesinlikle
pancar şekeri olmalı. Fruktoz
(NBŞ) ayrıca insanın beyin
kabuğunu etkileyerek buna
bağlı unutkanlığa yol açar."
diye konuştu.
Genetiği değiştirilemeyen
ürünler arasında yer alan
şeker pancarının gelecekte
en önemli endüstri ürünü
olacağını, petrol ve altından
değerli bir hale geleceğini dile
getiren diğer konuşmacılar
Fransa ve Amerika'nın
şeker pancarına çok fazla
önem verirken ülkemizdeki
ekimine sınır getirilmesinin
(kota koyulmasının) ve şeker
fabrikalarının özelleştirilerek
ardından kapatılmaya doğru
gidilmesinin hiçbir haklı
nedeninin olamayacağını
belirttiler.
11
Şeker-İş Sendikası
dönemde isimleri belirlenecek,
altyapısı ve tüzüğü
oluşturulacak olan mensup
üye kuruluşları ile ilk etapta
dönem sözcülüğünü Şekerİş Sendikası'nın yapacağı
ortak bir basın toplantısı
ile kamuoyunun karşısına
çıkacak, amaç ve hedeflerini
burada açıklayacaktır.
Sempozyumda sanayimizin
tüten bacaları, ülkemizin en
büyük katma değer yaratan
biri olan şeker sektörü ve
fabrikalarının özelleştirilmesi
sürecinde Danıştay'ın verdiği
kararların kendini inkar, işçi
ve çiftçiyle alay eden kararlar
olduğu kanaatine varılmıştır.
Platform üyesi tüm sivil
toplum kuruluşları, Şeker-İş
Sendikası'nın şube başkanlıkları
aracılığıyla bölgelerinde ortak
basın açıklamaları yapacak,
iktidar ve muhalefet partilerini
ziyaret ederek, kamuoyu
bilgilendirmeleri ve yerel
medyada şeker fabrikalarının
özelleştirilme sürecinde
ekonomi ve sağlık boyutunu
masaya yatıracaktır. Çoğulcu,
katılımcı bir toplum yapısının
oluşmasını sağlamak suretiyle
temel bazda projeler üretilerek
kaynak sağlanacak ve bunlar
uygulamaya geçirilecektir.
“Sempozyum sonuç bildirgesi
okundu”
Sempozyum son oturumunun
ardından kapanış konuşması ve
sempozyum sonuç bildirgesini
okumak üzere kürsüye gelen
Şeker-İş Sendikası Genel
Başkanı İsa Gök, katılımcılara
teşekkür etti. Sempozyumun
uluslararası düzeyde her yıl
yapılacağı ve 'Türkiye Şeker
Platformu' adı altında yeni
bir oluşumun düşünüldüğü
bildiren Gök, 21. yüzyılda
Türkiye'nin lider bir ülke
olabilmesinin vazgeçilmez
bir temel gıda maddesi olan
şeker ve şeker endüstrisinin
yaşatılmasına bağlı olduğunu
kaydetti. Türkiye'nin lider
ülke olmasına adaylıkta,
şeker sanayisinin kotalarla
sınırlandırılması değil, mevcut
üretim potansiyelini arttırarak
ihracatçı sektörde lider
olmasının zorunlu olduğunu
ifade eden Gök, geleceğin
enerji kaynağı olan biyoetanol
üretimi üzerinde ciddiyetle
durulması gerektiğine dikkat
çekerek, üretimi arttırıcı
ve düzenleyici tedbirlerin
alınması gerektiğini vurguladı.
Gök yaptığı açıklamada,
"Bunların gerçekleşmesi
için şeker endüstrisinin
özelleştirme kapsamından
çıkarılarak verimlilik ve
kararlılık prensibine göre
çalışma sağlayacak, yenileme
yatırımlarını finanse edecek bir
yatırım programı uygulanarak
endüstrinin rekabet edebilirliği
sağlanmalıdır. Türkiye'nin
sadece şeker ihracatçısı değil
aynı zamanda gıda ihracatçısı,
Ortadoğu ve Avrupa başta
olmak üzere dünya pazarında
söz sahibi olmasını sağlayacak
bir endüstriyel oluşum için
gerekli altyapının oluşturulması
konusunda şeker sektörünün
öncelikli bir sektör haline
dönüştürülme zorunluluğu
vardır. Üretimin yıldızı olacak
bir şeker endüstrisi, Türk
tarımının ve gıda endüstrisinin
sürükleyici lokomotifi haline
gelecektir. Nişasta bazlı
şekerler, (NBŞ) bisküvi
endüstrisi, meşrubat endüstrisi,
hamburgerler, dondurma gibi
özellikle çocukların çok fazla
tükettikleri ürünler içerisinde
aşırı miktarda kullanılmaktadır
ve bu durum ileriye yönelik
büyük bir halk sağlığı problemi
olacaktır.”
“Sempozyumda Türkiye
Şeker Platformu’nun
temelleri atıldı”
"Şekerin Geleceği-Sektörde
Yıldız Ülke Olabiliriz"
sempozyumunun uluslararası
düzeyde her yıl belirlenen
gün ve saatte düzenlenerek
geleneksel hale getirileceği
kaydedilen açıklamada, şu
ifadelere yer verildi:
"Sempozyumun bundan
böyle katılımcı sivil toplum
kuruluşlarının da görüş ve
önerileri doğrultusunda,
'Türkiye Şeker Platformu'
adı altında yeni bir oluşum
şeklinde gerçekleştirilmesi
düşünülmektedir. Kurulması
düşünülen Türkiye Şeker
Platformu, bundan sonraki
Eğitim, sosyal refah ve
istihdam konularında hükümet
politikalarına paralel ya
da alternatif sorumluluklar
üstlenilecektir. Türkiye
Şeker Platformu üyesi
kuruluşlar, şeker fabrikalarının
özelleştirilmesinin şeklen yanlış
olduğu kanaatindenhareketle
özelleştirilme kapsamındaki
mevcut şeker fabrikalarının
şeker pancarı ürercilerine,
işçilere, taşıma sektörüne,
sulama birliklerine, ziraat
odalarına, yöre esnafı ve halkın
içinde bulunduğu yeni bir
oluşuma devredilmesi gerektiği
ve bundan sonra bu yönde
hareket etmek üzere ortak
kararlar alacaktır."
Şeker-İş Sendikası Genel
Başkanı İsa Gök ve Şekerİş Sendikası Genel Sekreteri
Fevzi Şengül tarafından oturum
sonunda konuşmacılara birer
plaket verildi.
12
Şeker-İş Sendikası
Sempozyumdan Fotoğraflar
Sempozyumda oturumlardan sonra konuşmacılara günün anlam ve önemine ilişkin birer plaket takdim edildi.
13
Şeker-İş Sendikası
“Şekerin Geleceği Sektörde Yıldız Ülke Olabiliriz”
Sempozyumu Sonuç Bildirgesi
11-13 Ocak 2012 tarihleri
arasında Ankara Büyük
Anadolu Otel’de Şeker-İş
Sendikası’nın öncülüğünde
Türkiye’nin çeşitli illerindeki
sivil toplum kuruluşlarının da
katılımıyla gerçekleştirilen
“Şekerin Geleceği-Sektörde
Yıldız Ülke Olabiliriz” konulu
sempozyumdan çıkan sonuç
bildirgesi şu şekildedir:
21. Yüzyılda Türkiye’nin
lider bir ülke olabilmesi,
vazgeçilmez bir temel gıda
maddesi olan şeker ve şeker
endüstrisinin yaşatılmasına
bağlıdır. Türkiye’nin lider
ülke oluşmasına adaylıkta,
şeker sanayinin kotalarla
sınırlandırılması değil, mevcut
üretim potansiyelini arttırarak
ihracatçı, sektörde lider olması
zorunludur.
Geleceğin enerji kaynağı olan
bioetanol üretimi üzerinde
ciddiyetle durulmalı, üretimi
arttırıcı ve düzenleyici
tedbirler alınmalıdır.
Bunların gerçekleşmesi
için şeker endüstrisinin
özelleştirilme kapsamından
çıkarılarak verimlilik
ve karlılık prensibine
göre çalışma sağlayacak,
yenileme yatırımlarını
finanse edecek bir yatırım
programı uygulanarak
endüstrinin rekabet edebilirliği
sağlanmalıdır. Türkiye’nin
sadece şeker ihracatçısı
değil aynı zamanda gıda
ihracatçısı, Ortadoğu ve
Avrupa başta olmak üzere
dünya pazarlarında söz
sahibi olmasını sağlayacak
bir endüstriyel oluşum
için gerekli altyapının
oluşturulması konusunda
şeker sektörünün öncelikli bir
sektör haline dönüştürülme
zorunluluğu vardır. Üretimin
yıldızı olacak bir şeker
endüstrisi; Türk tarımının ve
gıda endüstrisinin sürükleyici
lokomotifi haline gelecektir.
NBŞ, bisküvi endüstrisi,
meşrubat endüstrisi,
hamburgerler, dondurmalar
gibi özellikle çocukların
çok fazla tükettikleri ürünler
içerisinde aşırı miktarda
kullanılmaktadır. Bu durum
ileriye yönelik büyük bir halk
sağlığı problemidir.
‘’NBŞ’nin Türkiye’de yeri
yoktur.’’
Ayrıca;
1- Bundan böyle ‘Şekerin
Geleceği Sektörde Yıldız
Ülke Olabiliriz’ sempozyumu
uluslar arası düzeyde her
yıl belirlenen gün ve saatte
geleneksel hale getirilmesi
prensip olarak benimsenmiştir.
2- Bundan sonra yapılması
planlanan Sempozyum
katılımcı sivil toplum
kuruluşlarının da görüş ve
önerileri doğrultusunda
Türkiye Şeker Platformu
adı altında yeni bir oluşum
şeklinde gerçekleştirilmesi
düşünülmektedir.
3- Türkiye Şeker Platformu,
bundan sonra ki dönemde
isimleri belirlenecek, altyapısı
ve tüzüğü oluşturulacak olan
mensup üye kuruluşları ile ilk
etapta dönem sözcülüğünü
Şeker-İş Sendikası’nın
yapacağı ortak bir basın
toplantısı ile kamuoyunun
karşısına çıkacak, amaç
ve hedeflerini burada
açıklayacaktır.
4- Sempozyumda sanayimizin
tüten bacaları, ülkemizin en
büyük katma değer yaratan
sektörlerinden biri olan şeker
sektörü ve fabrikalarının
özelleştirilmesi sürecinde
Danıştay’ın verdiği kararların
kendini inkar, işçi ve çiftçiyle
alay eden kararlar olduğu
kanaatine varılmıştır.
5- Platform üyesi tüm sivil
toplum kuruluşları Şekerİş Sendikası’nın şube
başkanlıkları aracılığıyla
bölgelerinde ortak basın
açıklamaları yapacak, iktidar
ve muhalefet partilerini
ziyaret ederek, kamuoyu
bilgilendirmeleri ve yerel
medyada şeker fabrikalarının
özelleştirilme sürecinde
ekonomi ve sağlık boyutunu
masaya yatıracaklardır.
6- Çoğulcu, katılımcı bir
toplum yapısının oluşmasını
sağlamak suretiyle temel
bazda projeler üretilerek,
kaynak sağlanacak ve bunlar
uygulamaya geçirilecektir.
Eğitim, sosyal refah ve
istihdam konularında hükümet
politikalarına paralel ya
da alternatif sorumluluklar
üstlenilecektir.
7- Türkiye Şeker
Platformu üyesi kuruluşlar
şeker fabrikalarının
özelleştirilmesinin şeklen
yanlış olduğu kanaatinden
hareketle özelleştirilme
kapsamındaki mevcut
fabrikaların;
Şeker pancarı üreticilerine,
İşçilere,
Taşıma sektörüne,
Sulama Birliklerine,
Ziraat Odaları’na,
Yöre esnafı ve halkın içinde
bulunduğu yeni bir oluşuma
devredilmesi gerektiği ve
bundan sonra bu yönde
hareket etmek üzere ortak
karar alacaktır.
Kamuoyuna saygıyla
duyurulur…
14
Şeker-İş Sendikası
Şeker-İş’in Sempozyumunu Onurlandıran
Sivil Toplum Kuruluşları
Şeker-İş tarafından
gerçekleştirilen Şekerin
Geleceği Sektörde Yıldız Ülke
Olabiliriz konulu sempozyuma
Türkiye’nin 28 il ve ilçesinden
sivil toplum kuruluşlarını
temsilen 500 kişi katıldı.
Ankara, Ağrı, Konya,
Afyon, Muş, Kastamonu,
Sakarya, Erzurum, Erzincan,
Eskişehir, Amasya, Yozgat,
Burdur, Kayseri, Çorum,
Uşak, Malatya, Elazığ, Kars,
Kütahya, Kırşehir illeri ile
Çumra, Çarşamba, Elbistan,
Turhal, Alpullu, Ilgın,
Susurluk, Havza, Erciş,
Ereğli, Polatlı, Bor ilçelerinden
çok sayıda sivil toplum
kuruluşunun başkanlarının
katıldığı liste şöyle:
PANKOBİRLİK
KANSERDER
SASTOP
Muhtarlar Derneği
Ziraat Odaları
Sanayi ve Ticaret Odası
Ticaret Borsası
Esnaf Kefalet ve Kooperatifleri
Şoförler ve Otomobilciler
Odası
Taşıyıcılar ve Nakliyeciler
Kooperatifi
Pancar Kooperatifleri
Şeker Enstitüsü
Damızlık Sığır Yetiştiricileri
Birlikleri
Mühendisler Odası
Ziraat Mühendisleri Odası
Sulama Birlikleri
Besici Birlikleri
Kalkınma Kooperatifleri
Tabipler Odası
Kızılay
Süt Üreticileri Birlikleri
Emekli Dernekleri
Terziler Odası
Kunduracılar ve Ayakkabıcılar
Odası
İsrail Floramızı Çaldı
ederek, Doğu
Karadeniz’de
özellikle
soğanlı
bitkide
önemli
popülasyon
olduğunu
söyledi.
G
özümüzün içine baka
baka Türkiye'yi İsrail'e
taşımışlar
Rize Üniversitesi Pazar Meslek
Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr.
Karaoğlu: 'Doğu Karadeniz’den
yoğun bir endemik bitki
kaçakçılığı var' -'Şu anda kaçak
bitki sadece gümrüklerde
ihbar varsa yakalanıyor.
Yakalananlar da buz dağının
görünen kısmı' -'Bugün
İsrail’de bir Ayder Yaylası var.
Ayder’in bir minyatürünü oraya
kurmuşlar'
Rize Üniversitesi Pazar Meslek
Yüksekokulu Müdürü Doç.
Dr. Şengül Alpay Karaoğlu,
Doğu Karadeniz’de yoğun
bir endemik bitki kaçakçılığı
olduğunu ifade ederek, "Şu
anda kaçak bitki sadece
gümrüklerde ihbar varsa
yakalanıyor. Yakalananlar da
buz dağının görünen kısmı"
dedi.
Karaoğlu, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, dünyaca
ünlü Anzer balını oluşturan
çiçeklerin her biri başta olmak
üzere Rize’nin endemik
bitkilerinin markasını
oluşturmak istediklerini ifade
Bu bitkilerin
40 yıldır
bilinçsiz bir şekilde ihraç
edildiğini belirten Karaoğlu,
"Doğu Karadeniz’den yoğun
bir endemik bitki kaçakçılığı
var. Bu durum, kaçırılmak
istenen bitkilerin zaman zaman
yakalanmasıyla ortaya çıkıyor"
şeklinde konuştu.
Doğu Karadeniz’e gelen bazı
kişilerin neden direkt yaylalara
gittiğinin sorgulanması
gerektiğine dikkati çeken
Karaoğlu, şöyle devam etti:
"Yöremizdeki belirli kontrol
noktalarında endemik bitkileri
tanıyan insanların olması lazım.
Adamın biri yaylaya gidiyor,
’turizm yaptı, indi’ diyoruz.
Ama geliş sebepleri aslında
çok farklı. Eskiden bu bitkileri
çalarken gövdesini çalıyorlardı
ve bu görülebiliyordu. Ama
günümüzde buna ihtiyaç
duyulmuyor artık kaçakçı
bitkinin kök saçağından gözle
görülemeyecek bir parça alıyor,
kulağının arkasına, gözlüğünün
bir köşesine mikroçipler içinde
saklayabiliyor. Ayakkabısına,
çorabına saklıyor. Bu konuda
duyumlar alıyoruz. Bunlar
bilimsel gerçekler."
"İsrail’e Ayder kuruldu"
iddiası
Karaoğlu, bitki kaçakçılarının
"hangi bitkinin, hangi
yaylanın hangi noktasında
olduğunu çok iyi bildiğine ve
özel aletlerle bitkinin doğal
değerlerini araştırdıklarına"
dikkati çekerek, "Bir bitkinin
özelliklerinin analiz edilmesi
için o bitkinin küçük bir
kesitinin alınması yeterli
oluyor.
Bununla milyonlarca DNA
üretilip bize satabiliyor. Bugün
İsrail’de bir Ayder Yaylası
var. Ayder’in bir minyatürünü
oraya kurmuşlar. Bu bilinen bir
gerçek.
Bölgede yetişen hemen hemen
her bitkinin bir kopyasının
İsrail’de olduğuna inanıyorum.
Bölgenin iklim şartlarının
aynısını oluşturup, Ayder tepesi
yapmışlar" dedi.
Yaklaşık 10 yıldır dağcılık ve
fotoğrafçılığa ilgi duyduğunu
ifade eden Karaoğlu, "Bu
kişiler sürekli dağ gezileri
yapar. Yaptığım her dağ
gezisinde motosikletli 3-5
İsrailli görürüm. Biz sabah
saat 09.00-10.00’da dağlara
çıkarken, onlar o saatte
iniyorlar. Çünkü o saatlerde
yaylada kimse görünmez.
Rahat rahat bitkileri
topluyorlar. Misafir olarak
davet edilen bazı hocalar bile
bitki çalıp bir yerlere sıkıştırıp
kaçırıyorlar. Bunu öğrenen
bazı Türk hocaların haber
vermesiyle gümrüğü geçerken
yakalanan yabancı hocalar
var. Hiçbir ülkenin yaylasına
bu kadar sorgusuz, sorumsuz
girilemez" diye konuştu.
"Kaçakçıya turisttir diye
hizmet ediyoruz"
Doç. Dr. Şengül Alpay
Karaoğlu, Doğu Karadeniz’de
özellikle soğanlı bitkilerin
ihracı konusunda köylülerin
bilinçlendirilmesi gerektiğini
belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Köylülerin bilinçlendirilmesi
amacıyla iki bölgede
eğitim çalışması yapmayı
düşünüyoruz. Ayder ve
İkizdere vadileri endemik bitki
türleri açısından çok önemli.
Bu vadiler, yaylalar üzerinden
birleşiyor. Bu iki bölgeye
kontrol noktaları oluşturulup,
sıkı denetlense kolay kolay bir
şey kaçırılamaz. Şu anda kaçak
bitki sadece gümrüklerde ihbar
varsa yakalanıyor.
Yakalananlar da buz dağının
görünen kısmı. Ben başka bir
ülkeye giderken ayakkabımı,
çorabımı çıkartıyorum,
ülkemize gelenler ise rahatlıkla
girip çıkıyor. Turistler, endemik
bitkilerimizi kaçırırken biz
’turisttir’ diye onlara hizmet
ediyoruz" Yüksekokullarından
mezun olacak öğrencilerin bu
konuda bölge insanına önemli
bilgi akışı sağlayabileceğini
dile getiren Karaoğlu, "Bu
öğrencilerimiz bilgi birikimleri
ile kaçakçılığı önleyebilecektir.
Bu konuda bilinç oluşturmak
çok önemli" diye konuştu.
15
Şeker-İş Sendikası
Şeker-İş Sendikasına Çığ Gibi Destek...
Şeker-İş sendikasına şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sürecinde siyasi partilerden sanayi ve ticaret odalarına, ziraat
odalarından çiftçi birlikleri ve belediyelere kadar her platformdan destek yağıyor. İşte Şeker-İş Sendikasına destek verenler:
K
um: "Birilerine peşkeş
çekilmesine karşıyız"
Cumhuriyet Halk Partisi
(CHP) İl Başkanı Duran Kum,
özelleştirildikten sonra kapanan
TEKEL Tokat Sigara Fabrikası
gibi Turhal Şeker Fabrikası'nın
da kapanacağını ileri sürdü.
Parti binasında CHP Tokat
İl Teşkilatı'nın yeni yönetim
kurulunu basına tanıtan CHP
İl Başkanı Kum, Turhal Şeker
Fabrikası'nın özelleştirilmesi
ile Tokat'ın ikinci büyük
yatırımını kaybettiğini
söyledi. Başkan Kum,
Turhal Şeker Fabrikası'nın
da Tokat Sigara Fabrikası
gibi kapatılacağını ileri
sürerek, "Tokat'ta Cumhuriyet
tarihinde yapılan iki önemli
yatırımdan Sigara Fabrikası'nın
özelleştirilmesinde CHP
olarak özelleştirmeye karşı
olmadığımızı ama birilerine
buranın peşkeş çekilmesine
karşı olduğumuzu halkımızı
deklare etmeye çalıştık. Eski
sigara fabrikasının bugün
hangi halde olduğunu hep
beraber görüyoruz. 4/B'li
işçiler mağdur olmuştur. Turhal
Şeker Fabrikası'nda kampanya
dönemi dahil 3 bin 500 kişi
istihdam ediliyor. Şeker
pancarı üretimiyle birlikte 35
bin aile Şeker Fabrikası'ndan
faydalanıyor, iktidar partisinin
yetkilileri, 'Şeker Fabrikasını
özelleştirdik alan firmanın
burayı çalıştıracağına ümit
ediyorum' diyor. Burada ümit
yok. Turhal Şeker Fabrikası,
Tokat Sigara Fabrikası gibi
kapatılacak. Bu hamasi
nutuklara inanmıyoruz" dedi.
CHP Tokat il Yönetimi şu
isimlerden oluştu: Funda Tetik,
İlker Erkek, Harun Hanoğlu,
Süleyman Tosun, Erdal Polat,
Nurettin Kendir, Suavi Çakıcı,
Akgül Kaygısız, Birol Erdem,
Murat Onur, Muharrem Koşar,
Ali Dündar, Mustafa Akıntaş
ve Murat Şahin.
Yozgat Esnaf Odaları Birliği Başkanı Bektaş:
“Fabrikalar Özelleşirse Ekonomiye Büyük Darbe Vurur”
ölçüde şeker fabrikalarının
oluşturduğu ekonomik faaliyet
alanlarına dayandıran esnaf
sıkıntıya düşecek ve iflaslar
yaşayacaktır” dedi.
Ş
eker Fabrikalarının
özelleştirilmesine bir tepki
de Yozgat Esnaf Odaları Birliği
Yönetim Kurulu Başkanı
Uğur Bektaştan geldi. Bektaş,
fabrikaların özelleştirilmesinin
ekonomiye önemli darbe
vuracağını savundu.
Esnaf Odaları Birliği
Yönetim Kurulu Başkanı
Uğur Bektaş, Şeker
fabrikalarının özelleştirilmesini
istemediklerini söyledi.
Özelleştirme sonrasında
fabrikanın kapanma aşamasına
geleceğini iddia eden
Bektaş, “Geçimini büyük
Önemi Çok Büyük
Bektaş, konuya ilişkin
açıklamasında şu görüşlere yer
verdi: “Ülkemiz ekonomisine
yadsınamayacak boyutlarda
yerli katma değer sağlayan,
doğal şeker üretimi ile sağlıklı
nesillerin yetiştirilmesinde
büyük katkıları olan şeker
sanayi sektörünün, yeniden
yapılanma sonucunda rekabet
üstünlüğü ile bölge ve dünya
ekonomisinde hak ettiği yeri
bulması elbette ki büyük önem
taşımaktadır.
Kapanmasından Korkuyoruz
Ancak, bu bağlamda
özelleştirilmesi düşünülen
Yozgat Şeker Fabrikasının
sadece 2010 yılı verilerine
bakıldığında il ekonomisine
olan katkısının 90 milyon
lira olduğunu 650 kişiyi
doğrudan istihdam ettiği
9 ilçe 201 köyde yapılan
pancar üretiminin tamamının
kullanıldığı çiftçisinden
esnafına yan sektörde
çalışanlarına kadar doğrudan
ve dolaylı şekilde aileleri
birlikte yaklaşık 6 milyon
kişiyi etkilediği görülmekte
ve anlaşılmakta olup bu
nedenle de Yozgat Şeker
Fabrikasının özelleştirilmemesi
gerekmektedir. Zira özelleştiği
takdirde bu fabrika kısa
bir zaman sonra kapanma
aşamasına gelecektir.
Geçimini büyük ölçüde şeker
fabrikalarının oluşturduğu
ekonomik faaliyet alanlarına
dayandıran esnaf sıkıntıya
düşecek ve iflaslar
yaşayacaktır.
Şeker Sanayimiz Çökecek
Sonuçta mevcut ülke şeker
sanayi çökecek, stratejik önemi
olan pancar üretimi bitecek,
gümrük duvarları koruyucu
olmayacak ve sonuçta da
Türk şeker sanayi çökecek
ve Türkiye pancar şekeri
üretiminde stratejik önemini
yitirecek ve dev uluslar arası
şirketlerin pazarı olacaktır. Bu
nedenle böylesine öneme sahip
Yozgat Şeker Fabrikasının
özelleşmemesi özelleşirse
de devletin bire bir içinde
olacağı yada kurumlarının,
birliklerinin olacağı iyi çalışan
bir modelin ve yapının olması
gerekmektedir.”
Kırşehir TSO Başkanı Müfit Göçen: “Şekerin Satılması Hatalı”
Kırşehir Ticaret ve Sanayi
Odası (TSO) Başkanı
Müfit Göçen, Kırşehir
Şeker Fabrikası'nın
özelleştirilmesinin, şehir
için son derece riskli ve
hatalı olduğunu söyledi.
Müfit Göçen, yaptığı
açıklamada, Türkiye
Şeker Fabrikaları AŞ'ye
ait Portföy-C grubunda
bulunan Kırşehir Şeker
Fabrikası'nın özelleştirilmesiyle
Kırşehir ekonomisinin
sıkıntı yaşayacağım
belirtti. Fabrikanın Kırşehir
ekonomisinin can damarı
olan işletmelerden biri
olduğunu ifade eden Göçen,
"Fabrikanın özeleştirilmesi ver
kurtul mantığıyla yapılacak
bir iş değil. Özelleştirme
şartnamesinde 5 yıl üretim
şartı var. Bu şart, neden sürekli
üretim zorunluluğu şeklinde
değil” dedi. .
16
Şeker-İş Sendikası
Yozgat Ticaret Odası Başkanı Özışık:
Özelleştirmeye Değil, Kapanmaya Karşıyız
Ticaret Sanayi Odası Başkanı
Metin Özışık, Şeker-İş Yozgat
Şubesi yönetimini kabulünde
özelleştirme konusundaki
endişelerini dile getirdi.
Fabrikanın bölge ekonomisine
önemli katkılarının
bulunduğunu hatırlatan
Özışık, “Biz Sorgun Şeker
Fabrikasının ve diğer
fabrikaların özelleştirilmesine
karşı değiliz. Ama izlenen
yolun yanlış olması ve ilimiz
ekonomisine büyük katkısı
olan bir fabrikanın yanlış bir
uygulama ile kaybedilmesinin
endişesini yaşıyoruz” dedi.
Şeker-İş Yozgat Şubesi
Başkanı Ömer Macit, idari
Sekreter Musa Taşdemir,
Mali Sorumlu Selahattin Kaya
ve Yönetim Kurulu Üyesi
Yusuf Güloğlu
TSO Yönetim
Kurulu başkanı
Metin Özışık’ı
makamında
ziyaret
ederek ilimiz
ekonomisine
büyük katkılar
sağlayan Sorgun Şeker
Fabrikasının özelleştirilmesi
ve sonrasında meydana
gelecek gelişmeler hakkında
bilgiler verdi.
Büyük Kayıplar Yaşanır
Şeker-İş Yozgat Şubesi
Başkanı Ömer Macit, "Eski
teknoloji, düşük ölçek ve
yüksek maliyetlerle üretim
yapan büyük çoğunluğu kurulu
oldukları yörelerdeki tek
sanayi tesisi ve istihdam alanı
olma özelliğini taşıyan pek
çok fabrikanın özelleştirilmesi
mümkün olmayacak, yanlış
şeker politikaları nedeniyle
kapanması gündeme gelecek
en az 15-18 arasında fabrika
kapanmak zorunda kalacaktır.
Bu durumda pancar ve şeker
üretimini yüzde 40-50 arasında
daralması beklenmektedir.
Sektörel istihdamın ise yüzde
50-60 oranında azalacağı
tahmin edilmektedir. Ayrıca
taşımacılık, hayvancılık, maya
sektörü, yem sanayi, zirai
mücadele, tarım aletleri gibi
yan sektörlerde bu durumdan
olumsuz etkilenecektir.
Türkiye ihracatçı konumlu
olduğu maya sektöründe
ithalatçı konumuna düşecek,
yemde 400 bin ton, melasta
ise 3 milyon ton açık oluşacak
ve hemen hemen tamamen
ithalata yönelmek zorunda
kalınacak, sadece şekerde
değil pek çok yan üründe
tamamen dışa bağımlı hale
gelinecektir. Yan sektörlerdeki
gerileme yöresel ekonomilerde
de çöküşe neden olacak,
bölgesel kalkınma ve ülke
ekonomisinin pek çok dalı
sekteye uğrayacak, sonuçta
yörede yaratılan ve paylaşılan
katma değerde kayıplar
yaşanacaktır" diye konuştu.
Özelleştirmeye Değil
Kapanmaya Karşıyız
Oda Başkanı Metin Özışık ise
konuya ilişkin endişelerini dile
getirdi. Yozgat ekonomisinde
Şeker fabrikasının önemli
bir yere sahip olduğuna
dikkat çeken Özışık, "Sorgun
Şeker Fabrikasının ilimiz
ekonomisine katkısı 2010
yılı rakamları ile 89 milyon
287 bin 988-TL. dir. Sorgun
Şeker Fabrikasına bağlı olarak
toplam 9 ilçede 201 köyde 4
bin 957 çiftçi tarafından 69
bin 500 dekar alanda 403 bin
234 ton pancar üretilmekte
olup, çiftçilerimize toplam 54
milyon 333 bin 225-TL pancar
bedeli ödenmiştir. Biz Sorgun
Şeker Fabrikasının ve diğer
fabrikaların özelleştirilmesine
karşı değiliz. Ama izlenen
yolun yanlış olması ve ilimiz
ekonomisine büyük katkısı
olan bir fabrikanın yanlış bir
uygulama ile kaybedilmesinin
endişesini yaşıyoruz” diye
konuştu.
Ağbaba Plan ve Bütçe Komisyonunda Konuştu...
belirterek “fabrikanın
satılması yaklaşık yüz bin
kişiyi olumsuz etkileyecektir”
dedi.
AĞBABA’DAN
BAKANA: “MUŞ ŞEKER
FABRİKASINI SATMAYIN”
CHP Malatya Milletvekili
ve Muş Gönüllü Milletvekili
Veli Ağbaba Plan ve Bütçe
Komisyonunda yaptığı
konuşmada Muş Şeker
Fabrikasının satılmak
istenmesini eleştirdi. Ağbaba,
Muş Şeker Fabrikası’nı
gezdiğini ve son derece verimli
çalışan bir fabrika olduğunu
CHP Milletvekili Veli
Ağbaba komisyonda yaptığı
konuşmada “Ben Muş ilinin
de gönüllü milletvekiliyim.
Muş’ta o bölgenin en büyük
ve tek sanayi tesisi olan şeker
fabrikası var. Muş Şeker
fabrikasında 900 kişi çalışıyor.
Ayrıca 8 bin 500 aile de pancar
ekimi yapıyor. Dört il, on ilçe
ve yüz köyde pancar ekiminin
yapıldığı Muş’ta, yaklaşık 100
bine yakın insan faydalanıyor,
geçimini sağlıyor. 700 bin
tonluk nakliyeyi de kamyoncu
esnafı yapıyor. Şeker Fabrikası
küspeyi, melanjı, akaryakıtı,
fuel oili düşündüğümüz zaman
Muş’un sanayisiyle, Muş’un
yaşamıyla direkt ilgili. Şeker
fabrikası Muş ve çevre iller için
çok önemli ” dedi.
CHP Milletvekili Veli Ağbaba
konuşmasının devamında
“Şeker Fabrikaları alınan karara
göre önümüzdeki dönemde
parti parti satılacak. İlk partide
Malatya’nın da bulunduğu
şeker fabrikaları satılıyor.
Daha sonra da Muş Şeker
Fabrikasının da aralarında
bulunduğu kalan fabrikalar
satılacak. Ayrıca Muş’taki
şeker fabrikasını ben gezdim,
gördüm. Fabrikadaki hem
yöneticileri hem çalışan işçileri
hem de sendikayı kutlamak
gerekiyor. Hakikaten -ben
sanayiden biraz anlarım- müthiş
bir fabrika yapmışlar. Tertemiz,
işleyen, çalışan bir fabrika.
Muş Şeker Fabrikası son derece
verimli çalışan bir fabrika.
Ancak, fabrika satılmak
isteniyor. Fabrikaya sendikası,
işçisi ve halk sahip çıkıyor.”
ifadelerine yer verdi.
Ağbaba komisyon toplantısında
bulunan Bilim ,Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat
Ergün’e “Muş Şeker
Fabrikasının satışının tekrar
değerlendirilmesi gerekiyor. Bu
ülkenin sanayisinden sorumlu
bir Bakan olarak Muş Şeker
Fabrikasının satışının iptalini
düşünüyor musunuz?” diye
sordu.
17
Şeker-İş Sendikası
Çorum Valisi Nurullah Çakır:
“Şeker Fabrikası Büyümeyi Sağlayacak Vizyonu
İçeriyor”
Ç
orum Şeker-İş yönetimi,
Vali Çakır’la bir süre
görüştü. Vali Nurullah Çakır,
Çorum Şeker Fabrikası'nda
özelleştirme sürecine rağmen
son derece başarılı bir sezon
geçirilmesinin, rekorlar
kırılmasının, sezon biter
bitmez de daha fazla verimli
olmak adına gelecek sezonun
hazırlıklarına başlanmasının
takdirle karşılanacak bir
mantık olduğunu söyleyerek,
Türkiye'yi büyütecek,
geliştirecek dinamizmin bu
bakış açısında gizli olduğunu
vurguladı.
Şeker-İş
Sendikası
Çorum
Şubesi
yönetimi,
Vali
Nurullah
Çakır'ı
makamında
ziyaret
ederek
bir süre
görüştü.
Şeker-İş Şube Başkanı Sefer
Kahraman ve yönetim kurulu
üyeleri, ziyaret sırasında Vali
Çakır'a sendikaya ait kitap,
dergi ve broşürlerin yanı sıra
şeker pancarı, pancar şekeri ve
şeker sektörünün sıkıntılarını
dile getiren bir şiir hediye
ettiler. Vali Nurullah Çakır
ise katılımcı demokrasinin
gelişmesi, toplumun
beklentileri doğrultusunda
yeni bir anayasa hazırlanması,
ülkemizin beklenen
gelişmişliği, büyümeyi
yakalaması için demokratik
kitle örgütlerinin bakış
açısının ve çabasının büyük
önem taşıdığını anlatarak,
yeni anayasanın hazırlanması
sürecinde sendikaların
aktif katkı sağlamasının ve
görüşlerini ortaya koymasının
memnuniyet verici bir durum
olduğunu söyledi.
Türkiye'yi 2023 vizyonuna
taşıyacak ve başarıyı
sağlayacak unsurun kişilerin,
kurum ve kuruluşların,
demokratik kitle örgütlerinin
bakış açısına, üretkenliğine ve
çalışmasına bağlı olduğunu
dile getiren Vali Çakır,
Çorum Şeker Fabrikası'nda
özelleştirme sürecine rağmen
son derece verimli bir sezon
geçirilmesinin, rekorlar
kırılmasının, sezon biter bitmez
de gelecek sezon hazırlıklarına
başlanmasının takdir
edilecek bir durum olduğunu
vurguladı. Fabrika Müdürü
Cumhur Mehmet Demirtaş'ı
çalışmalarından, azminden
ve bakış açısından dolayı
tebrik eden Vali Çakır, fabrika
yönetimiyle de uyum içinde
çalışan işçileri de kutladı.
Türkiye'nin ancak üretkenlikle,
verimlilikle, uyum içinde
çalışmayla, ortak akılla, projeci
bakış açısıyla büyüyebileceğine
işaret eden Vali Çakır, Çorum
Şeker Fabrikası'nda ortaya
konan bakış açısının ve
mantığın örnek teşkil ettiğinin
altını çizdi.
Şeker-İş Sendikası Başkanı
Sefer Kahraman ise Çorum
Şeker Fabrikası işçilerinin
özelleştirme sürecine
rağmen herhangi bir
taşkınlık göstermediğini,
performanslarında da düşüş
olmadığını, aksine normal
kapasitenin çok üzerinde
bir çalışma sergilendiğini
anlatarak, "ben değil, biz
mantığıyla hareket ediyoruz"
diye konuştu.
Çumra Sulama Birliği Müdürü Demirel:
“Pancar Üreticileri Fabrikalarına Sahip Çıkmalı”
Ç
umra Sulama Birliği
Müdürü Bahattin
Demirel, pancar üreticilerinin
fabrikalarına sahip çıkmaları
gerektiğini bildirdi. Demirel,
AA muhabirine yaptığı
açıklamada, Konya ve Çumra
çiftçisinin sorunları hakkında
bilgi verdi.
Çumra sulama birliği sahasında
bulunan çiftçilerin bu yıl
hiçbir şekilde su sıkıntısı
yaşamadığını ifade eden
Demirel, "Bölge çiftçilerimiz
daha iyi hizmetleri hak
ediyor. Bunun için sulama
sistemlerinin kapalı sisteme
dönüştürülmesi için çalışmalar
yapılıyor. Bölge çiftçimizin
birlik ve beraberlik içerisinde
olduğunda neleri başaracağı
oluşturulması, devlet bütçesi
üzerindeki KİT finansman
yükünün azaltılması ve atıl
tasarrufların ekonomiye
kazandırılmasının hedeflendiği
belirtilmektedir Şeker
fabrikaları sadece istihdam
sağlayan ve şeker üretimi
Bölgedeki pancar üreticilerinin yapılan tesisleri olmanın
fabrikalarına sahip çıkmaları
ötesinde milyonlarca çiftçinin
gerektiğini dile getiren Demirel, geçimini pancar üretiminden
şunları kaydetti: "Kamuoyunun sağlaması nedeniyle stratejik
değere sahiptir. Özelleştirilen
bildiği gibi Türk Şeker'e ait
şeker fabrikalarının her ne
Elazığ, Malatya, Erzincan
ve Elbistan, Kastamonu,
kadar 5 yıl süreyle şeker
üretimi yapma zorunlulukları
Kırşehir, Turhal, Yozgat,
Çorum ve Çarşamba şeker
bulunsa da 5 yılın sonunda
ne olacağına dair bilinmezlik
fabrikalarının özelleştirmeleri
gerçekleştirilmiştir. Şeker
kamuoyunda haklı endişelere
sevk etmektedir."
fabrikalarının özelleştirilme
Ilgın ve Ereğli Şeker
gerekçesi olarak da rekabete
dayalı piyasa ekonomisinin
Fabrikalarının da Özelleştirme
bölgemizde bulunan
Çumra Şeker Fabrikasıyla
ortadadır. Birlik ve
beraberlik içerisinde sulama
sistemlerimizi modernize
etmeyi gerçekleştireceğimize
inanıyorum" dedi.
İdaresi Başkanlığı tarafından
Özelleştirme kapsamına
alınması durumunda da Ilgın
ve Ereğli bölgesi çiftçilerinde
aynı riskle karşı karşıya
kalacağını dile getiren
Demirel, "Ancak Özelleştirme
yapılırken sermayenin tabana
yayılması ilkesi göz önündü
bulundurulmalı. Konya Şeker
Fabrikası'nda olduğu gibi
fabrikaların gerçek sahibi
olan Türk çiftçisinin olması
sağlanırsa Özelleştirme
gerekçeleri anlamlı hale gelmiş
olur" dedi.
18
Şeker-İş Sendikası
Kırşehir ESOB Başkanı Bahamettin Öztürk:
“Kırşehir Ekonomisi Büyük Yara Alır”
bu illerimizin fazla bir kaybı
olmaz. Fakat; Kırşehir Şeker
Fabrikasının satılmasında
Kırşehir ekonomisi büyük yara
alır " dedi.
Kırşehir Esnaf ve Sanatkarları
Odaları Birliği Başkanı
Bahamettin Öztürk, Şeker
Fabrikasının özelleştirilmesine
tepki gösterdi.
Nakliyecisi, çiftçisi, esnafı,
çalışan işçisi ve memuru
ile yaklaşık olarak 50 bin
vatandaşımızın dolaylı olarak
yararlandığı şeker fabrikasının
özelleştirme kapsamına
alınarak satışa çıkarılmasının
Kırşehir için büyük bir kayıp
olduğunu ifade eden Esnaf ve
Sanatkarları Odaları Birliği
Başkanı Bahamettin Öztürk,
"Ankara veya Eskişehir
Fabrikalarının satılmasında
Bahamettin Öztürk
açıklamasının devamında,
“Hepimizin bildiği gibi
özellikle köylerde yaşayan
vatandaşlarımızın elde ettiği
gelirlerin büyük kısmı,
tarıma dayalı olan gelirlerden
oluşmaktadır. Bundan önceki
yıllarda pancara kota konarak
çiftçimiz ağır darbe almıştır….
Bugün ise Amerika’dan
mısır ithal edebilmek adına
kurulu fabrikaları elinden
alınarak çiftçimiz bitirilmek
istenilmektedir. Amaçları
ülkemizde şeker pancarı
üretimini bitirip mısır’
dan üretilen şekere yol
açabilmektir" dedi.
'Anguslara Ve Kamış Şekere
Muhtaç Olduk'
Şeker Fabrikalarının satış
sürecinde, özelleştirme
sonrasında üretimin
sürdürülmesini garanti
altına alan düzenlemelerin
yapılmadığını ifade eden
Birlik Başkanı Bahamettin
Öztürk, “Sümerbank’ın ve
Tekel’ in özelleştirilmesinin
ardından üretim adına hiçbir
faaliyet yapılmayarak, üretim
durdurulmuştur. Türk tarımının
sonu olacak bu özelleştirmeye
engel olunmadığı taktirde,
önceleri daha ucuz denilerek
dışarıdan 3 yıl, 5 yıl şeker
ithal edilecek, daha sonra
Ülkemizde üretim tamamen
son bulduğunda ise, ithal şeker
yüksek fiyatlarla ülkemize giriş
yapacaktır. Et balık kurumunun
özelleştirilmesinin ardından et
fiyatlarını kontrol edemeyen ve
Güney Amerika'nın Angusuna
muhtaç olan Ülkemiz bundan
böyle kamış şekerine muhtaç
hale gelecektir” dedi.
'Kırşehir Bürokrasisi
Tepkisini Göstermeli'
Başkan Öztürk, Kırşehir'de
atanmış ve seçilmişlerin
bu özelleştirmeye tepki
koymasını isteyerek, " Kırşehir
esnaf ve sanatkarları olarak
bizler; çiftçimizin, işçimizin,
halkımızın yanındayız….
Şehrimiz ekonomisine yılda
ortalama 100 milyon lira gibi
bir değer katan fabrikamızın
özelleştirilmesine karşıyız…
Her türlü platformda
mücadelemizi sonuna
kadar vereceğiz… Ülkemiz
Bürokrasisi içerisinde önemli
yerlerde görevli olarak bulunan
hemşerilerimiz başta olmak
üzere, bu şehirde yaşayan
bütün vatandaşlarımızı
özelleştirmeye karşı tepkilerini
dile getirmelerini istiyorum "
dedi.
Kırşehir TSO Meclis Başkanı Zafer Çam:
“Fabrikalar Peşkeş Çekilecekse Karşıyız”
Kırşehir Şeker Fabrikasının
Türkiye'de on fabrika ile
birlikte özelleşme kapsamına
alınması süreci ile ilgili TSO
Meclis Başkanı Zafer Çam,
önemli açıklamalarda bulundu.
Çam, "Değer katılacaksa
özelleşsin, peşkeş çekilecekse
karşıyız' dedi. Çam, "Kırşehir
Şeker Fabrikası,
şu anda en değerli
arazinin üzerine
kurulmuş bir
fabrikamızdır.
Pancar kapasitesi
yüksek, şeker verimi
fazla, çiftçinin
umududur.
Özelleştirmenin amacı
istihdamı arttırmak, fabrikayı
daha verimli, daha ekonomik
çalıştırmak, üretim yapmak
ise bırakalım özelleşsin.
Yatırım artacaksa, personel
istihdamı artacaksa ve yöre
insanı fayda görecekse,
şehrimizin ekonomisine büyük
destek olacaksa özelleşmesi
güzel. Kırşehir ilimize
şimdiki yapısından daha fazla
katma değer kazandıracaksa,
özelleşmesinde bizce sakınca
olmamalı. Üretim artmayıp
verimli hale gelmeyecekse,
maksatları tamamen kurulu
bulunan fabrikaları ve arazileri
satmaksa ve geçmişte yapılan
uygulamalara bakıldığında
peşkeş çekmekse, buna karşı
olmalıyız. Önemli olan burada
ne maksat var bunun bilincinde
olmalıyız. Özelleşmekten
korkmayıp özelleşmiş
kurumlan ticaret mantığıyla
daha verimli daha aktif hale
getirmeliyiz. Devlet mantığıyla
tüccarlığın olmadığını
görmekteyiz. Bırakalım tüccar
işini yapsın, devlette kendi
işini yapsın. Buna en güzel
örnek PETLAS'ın özelleşerek
daha verimli, daha güçlü, daha
fazla insan çalıştırıp şehre
katma değer kazandırması.
Özelleştirildikten sonra Petlas
yatırımını artırdı, istihdamı
artırdı ve şehir ekonomisine
katkı sunuyor. Kırşehir Şeker
Fabrikası eğer özelleştirilirse
sonra Petlas gibi olmasını
isterim " dedi.
19
Şeker-İş Sendikası
Sakarya İl Genel Meclis Başkanı Yıldırım:
“Bu Fabrikanın Kapatılmasına Müsaade Etmeyiz”
Sakarya İl Genel Meclisi
Üyeleri Adapazarı Şeker
Fabrikasında incelemelerde
bulundu..
İl Genel Meclisi Başkanı
Oktay Yıldırım başkanlığında
Adapazarı Şeker Fabrikası’nı
ziyaret eden İl Genel Meclisi
üyeleri, şeker üretim tesislerini
gezdiler. 1953 yılında kurulan
fabrikanın, şehrin genlerine
işlediğini söyleyen meclis
üyeleri, “Bu fabrika yaşamalı.
Kapatılmasına asla müsaade
etmeyiz” dediler.
İl Genel Meclisi eski Başkanı
Fethi Sarıoğlu’nun da hazır
bulunduğu, İl Genel Meclisi
heyeti Adapazarı Pancar
Ekicileri Kooperatifi (APEK)
Yönetim Kurulu Başkanı
Ahmet Aya, fabrika yönetim
kurulu üyesi Şaban Bilgikarca
ve Şeker-İş Sendikası Şube
Başkanı Oğuz Kalay tarafından
karşılandı. Meclis üyeleri
K
pancarın fabrikaya girişinden,
şeker oluşuna kadar olan tüm
evreleri, fabrikanın üretim
tesislerini gezerek yerinde
gördü. Teknolojik yatırımını
tamamlamış, son derece modern
bir tesisi gezmenin heyecanını
yaşadıklarını söyleyen İl
Genel Meclisi Üyeleri, böylesi
devasa bir fabrikanın göz göre
göre kapatılmasına müsaade
edilemeyeceğini belirttiler.
İl Genel Meclisi Başkanı Oktay
Yıldırım, Adapazarı Şeker
Fabrikası’nın 1953 yılında
kurulduğunu ve Adapazarı’nın
il oluşunda büyük rol oynadığını
belirterek, “Hepimizin
ailesinde bu fabrikada çalışmış
insanlarımız var. Şehrimizin
genlerine işlemiş olan bu
fabrikanın, bugün içinde
bulunduğu kota sıkıntısını
aşmasına el birliği ile destek
olmalıyız. Geçtiğimiz yıllarda
yaşanan ekim alanı sorunu torba
yasa ile çözüldü. Ancak kota
sorunu halen devam ediyor. 99
bin ton üretim kapasitesi olan
bu fabrikanın 32 bin ton şeker
üretmesi ne derece sağlıklı.
Hiçbir fabrikanın üçte bir
üretim yaparak ayakta kalması
mümkün değil” dedi.
“Fabrikanın kapanması bu şehre
büyük darbe olur”
Bu sorunun çözümü için
herkesin üzerine düşen görevi
yerine getirmesi gerektiğinin
de altını çizen Meclis
Başkanı Yıldırım, “Buradan
bir kez daha söz sahibi olan
yetkililere sesleniyorum. Bu
fabrika bu şehrin olmazsa
olmazlarındandır. Bu fabrikanın
arkasında 65 bin üretici var.
Şehrimizin 800 dolayında
insanının istihdam eden böyle
bir fabrikanın kapanması, bu
şehre büyük bir darbe olur”
şeklinde konuştu.
Adapazarı’nda yetiştirilen
pancarın polarının düşük
olduğunu, bunun yanında yeterli
ekim alanına sahip olmadığını
da söyleyen Başkan Aya, “Bu
yüzden Eskişehir’den pancar
almak zorundaydık. Aldığımız
pancar kotamızdan düşürülünce
de sıkıntıya girdik. Bugün
torba yasa ile Eskişehir’den
pancar alımımızın önü açıldı.
Biz geçmişte aldığımız
pancarın yeniden kotamıza
dahil edilmesini istiyoruz. Eğer
kotamız önümüzdeki yılda aynı
şekilde verilirse, bu fabrikanın
ayakta kalması mümkün değil.
O nedenle elimizi çabuk tutmalı
ve önümüzdeki kampanya
dönemine kotamızın en az
50-55 bin olması için el birliği
ile çalışmalıyız. Yoksa bu
fabrikaya, bu fabrikaya emek
verenlere, bu fabrikadan ekmek
yiyenlere yazık olacak” dedi.
STK’lar Malatya Şeker Fabrikasının Ucuza
Satıldığını İddia Etti
urtoğlu: "Haksızlığın
karşısında susan yani
bildiklerini anlatmayan dilsiz
şeytandır"
Malatya'da ortak basın
açıklaması yapan çeşitli Sivil
Toplum Kuruluşları (STK)
şeker fabrikası ve arazisinin
düşük fiyatla özelleştirildiğini
savunarak duruma tepki
gösterdi.
Ziraat Odası'nda bir araya gelen
Ziraat Odası Başkanı Bayram
Polatbaş, Şeker İş Sendikası
Malatya Şube Başkanı Nuri
Murat, Damızlık Hayvan
Yetiştiricileri Başkanı İsmail
Aydın, Et Üreticileri Birliği
Başkanı Mehmet Taneli, Süt
Üreticileri Birliği Başkanı
Aziz Kurtoğlu, Pankobirlik
Malatya Şubesi Başkanı Celal
Şerefhanlı, Besiciler Başkanı
Ramazan Kırma ve Ziraat
Mühendisleri Odası Malatya
Şubesi Başkan Vekili Vahap
Kalaycıoğlu ortak basın
açıklaması yaptı. Ziraat Odası
Başkanı Bayram Polatbaş,
Şeker Fabrikası arazisinin
düşük fiyatla satıldığını
savunarak tepki gösterdiklerini
ifade etti. Ortak basın
açıklamasını ise Süt Üreticileri
Birliği Başkanı Aziz Kurtoğlu
yaptı. Kurtoğlu, hükümetin süt
ve hayvancılığın gelişmesi için
teşvikler çıkardığını, bunun
iyi olduğunu ancak, şeker
arazisinin çok düşük fiyata
satılmasına tepki gösterdiklerini
dile getirdi.
32 dönümlük arazi
52 milyon TL
Kurtoğlu, '"Haksızlığın
karşısında susan yani
bildiklerini anlatmayan
dilsiz şeytandır', diyen
Sayın Başbakan'ın bu
sözleri doğrultusunda dilsiz
şeytan olmayı reddederek
bildiklerimizi kamuoyu ile
paylaşmayı kendimize görev
sayıyoruz. 2008 yılında satılan
hal binası 32 dönümlük arazi
52 milyon TL satılmış olup,
2008 yılı fiyatlarıyla bir dönüm
arsa fiyatı bin 625 milyon
TL'ye tekabül etmektedir. Kaldı
ki Belediye Hal Binası ile
Malatya Şeker Fabrikası arazisi
aynı değerde olmayıp şeker
fabrikası arazisi gerek yola
olan cephesi, gerekse konumu
itibariyle daha değerlidir. Bunu
da bir kenara bırakıp eşdeğer
olarak düşünürsek 2008 yılı
fiyatlarıyla 345 bin metrekare
olan arsanın satış bedeli 560
milyon TL, yani 280 milyon
dolara tekabül etmektedir.
Sadece şeker fabrikasının arsa
emsal bedeli oluşmaktadır.
Bu fiyata üç fabrikanın
arsası 132 bin ton şeker satış
kotası, pancar ekim kotası ve
fabrikaların sabit kıymetleri
hariçtir. Bir de üstelik Malatya
Şeker Fabrikası'nın 114 bin
metrekare bölge arazileri
hariçtir. Madem devletin
paraya ihtiyacı var sadece
Malatya Şeker Fabrikası'nın
arsasını 280 milyon dolara ister
TOKİ'ye isterse parselasyon
olarak halka satsın, ama Allah
rızası için 74 milyon vatandaşın
vebalinin üzerinde olduğunu
düşünerek karar versinler.
Üstelik bu ülkede asgari ücret
599 TL'dir. Özelleştirme
öncesi Özelleştirme İdaresi'nin
bağımsız kuruluşlara yaptırdığı
değerlendirme raporlarının
kamuoyuna açıklanması
vicdanları rahatlatacaktır.
Her yönden şeffaf bir
siyaset izleyen hükümetimiz
özelleştirme çalışmalarında da
şeffaf olmalı ve B grubu için
değerlendirme kuruluşunun
hazırlayıp sunduğu satış için
yaklaşık değerin açıklanmasını
talep ediyoruz. 4 fabrikanın
uzmanlar tarafından
yapılan araştırmalar sonucu
değerlerinin 2.5 milyar
dolar, sadece Malatya Şeker
Fabrikası arazisinin Malatya
Emlak Odası'nın yapmış
olduğu değerlendirme sonucu
arsa bedelinin 600 milyon
TL olduğu beyan edilmiştir.
Aynca Sayın Maliye Bakanı'nın
Meclis'teki konuşmasında 'Biz
fabrikaları sattık arazilerini
değil' beyanına katılmıyor,
satılan fabrikalar 4 bin 400
dönüm arazisiyle birlikte
satılmıştır" ifadelerini kullandı.
20
Şeker-İş Sendikası
Şeker Özelleşmesinde “Kota” Endişesi
H
ükümetin gündemindeki
şeker fabrikalarının
özelleştirilmesine tepki
veren Türk Ziraat Yüksek
Mühendisleri Birliği,
bugüne kadar yapılan
özelleştirmelerle Türkiye
Şeker Fabrikaları A.Ş'nin
şeker kotasının yarı yarıya
azalacağını öne sürdü. Türk
Ziraat Yüksek Mühendisleri
Birliği, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı tarafından
Türkiye Şeker Fabrikaları'nın
özelleştirilmesine yönelik
kararını eleştirdi. Birlikten
yapılan yazılı açıklamada,
Elazığ, Malatya, Erzincan,
Elbistan, Kastamonu, Kırşehir,
Turhal, Yozgat, Çorum ve
Çarşamba Şeker Fabrikaları'nın
özelleştirildiği hatırlatıldı.
Açıklamada, bu özelleştirmeler
nedeniyle Türkiye Şeker
Fabrikaları A.Ş'nin şeker
kotasının yaklaşık 458 bin
ton azalarak 790 bin tona
gerileyeceği iddia edildi.
Yakın zamanda özelleştirilen
Et Balık Kurumu, Süt
Endüstrisi Kurumu ve Tekel'in,
ülke ekonomisini olumsuz
etkilediğinin vurgulandığı
açıklamada, şu görüşlere yer
verildi: "Şeker Fabrikalarının
özelleştirilmesi sonrasında
şeker piyasasında neler
yaşanacağı bilinmemektedir.
Diğer kurumların
özelleştirilmelerinde görüldüğü
üzere, şeker fabrikalarının
özelleştirilmesi sonrasında
da birçok şeker fabrikasının
kapatılması gündeme
gelecektir. Türk tarımını etkin
bir şekilde destekleyen bir
kurumun satılması sonrasında
pancar üreten binlerce üretici
pancar tarımından vazgeçecek,
şeker fabrikası çalışanları ve
diğer ilişkili sektörler zarar
görecektir. İşsizliğin had
safhada olduğu ülkemizde,
yeni işsizler ortaya çıkacaktır.
Yabancı lobilerin baskısıyla
nişasta bazlı şekerlere tahsis
edilen kota miktarı daha da
artırılacaktır. Sağlığa zararlı
olduğu bilinen ve ülkemiz
yetkili kuruluşlarınca bir türlü
kabul edilmeyen nişasta bazlı
şeker tüketimi daha da artacak
ve toplum sağlığı olumsuz
etkilenecektir."
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Turhan Tuncer:
“Türkşeker Özelleştirme Kapsamından Çıkarılmalı”
Ziraat Mühendisleri Odası
Başkanı Dr. Turhan Tuncer,
Türkiye Şeker Fabrikaları'na
ait Portföy C ve B gruplarının
özelleştirilmesinin işsizlik,
kaçakçılık ve ithalatta patlama
demek olduğunu kaydetti.
Türkşeker'in özelleştirilmesi
halinde 6 milyona yakın
kişinin bu durumdan olumsuz
etkileneceğini belirten Tuncer,
Türkşeker'in Özelleştirme
kapsamından çıkartılması
ve teknolojik yenileme
yatırımları ile Cumhuriyet'in
kazanımı olan şeker sektörünün
güçlendirilerek yaşatılması
gerektiğinin altını çizdi.
TMMOB Ziraat Mühendisleri
Odası Başkanı Dr. Turhan
Tuncer Yönetim Kurulu adına
yazılı bir açıklama yaptı.
Tuncer, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı tarafından 29
Kasım 2011 tarihinde yapılan
ihalelerde, Türkiye Şeker
Fabrikaları AŞ'ye (Türkşeker)
ait Kastamonu, Kırşehir,
Turhal, Yozgat, Çorum ve
Çarşamba Şeker fabrikalarının
yer aldığı (Portföy-C) için
656 milyon Dolar; Elazığ,
Malatya, Erzincan ve Elbistan
Şeker Fabrikalarının yer
aldığı (Portföy B) için de 266
milyon Dolar teklif verildiğini
anımsatarak, "Bilindiği üzere
Türkiye'nin toplam pancar
şekeri talebinin yaklaşık yüzde
50'si halen 25 fabrikası ile
üretime devam eden Türkiye
Şeker Fabrikaları A.Ş.
tarafından karşılanmaktadır.
Şeker fabrikalarına yönelik
olarak daha önce yapılan
Özelleştirme ihaleleri hakkında
Danıştay tarafından 2007,
2009, 2010 ve 2011 yıllarında
verilen yürütmeyi durdurma
ve iptal kararlarına rağmen,
Özelleştirme konusunda ısrar
edilmesi öncelikle hukuka ve
kamu yararına aykırıdır" dedi.
6 milyon kişi
özelleştirmelerden olumsuz
etkilenecek
Şeker Fabrikalarının
özelleştirilmesi halinde, daha
önce Tekel fabrikalarının
özelleştirilmesinde yaşandığı
gibi birçoğunun kapatılacağını
belirten Tuncer, bu durumda
300 binin üstünde pancar
çiftçisinin pancar tarımından
dışlanacağı, 13 binden fazla
şeker fabrikasının çalışanının
işsiz kalacağı, aileleri ile
birlikte düşünüldüğünde
bundan doğrudan etkilenenlerin
sayısının 2 milyona ulaşacağına
dikkat çekti. Tuncer, yan
sektörlerde göz önüne
alındığında ise yaklaşık
6 milyon kişinin şeker
sektöründeki özelleştirmeden
olumsuz etkileneceğinin
altını çizdi. İşsizliğin daha
da büyümesine neden olacak
bu durumun büyük şehirlerin
varoşlarına olan göçü
arttıracağına işaret eden Tuncer,
böylece terör olaylarının
tırmanacağını ve Türkiye'nin
güvenlik sorunlarının önüne
geçilemeyeceğini kaydetti.
Türkiye dışa bağımlı hale
gelecek
Fabrikaların kapanması halinde
Türkiye'nin, şeker ve şekerin
yan ürünleri olan melas, küspe,
yem, alkol gibi ürünlerde de
dışa bağımlı hale geleceğini
belirten Tuncer, "Türkşeker'in
yan kuruluşları olan makine
fabrikaları, Elektromekanik
Aygıtlar Fabrikası, Şeker
Enstitüsü, Tohum İşleme
Fabrikası gibi ender ve yetkin
kuruluşlar da kapatılacak ve
Türkiye başta mevcut sanayi
tesislerine yönelik makine
ve elektromekanik aygıtlar
üretimi olmak üzere şeker
ve tohum alanındaki Ar-Ge
faaliyetlerinden vazgeçmek
zorunda kalacaktır. Daha ucuza
şeker üretildiği gerekçesi ile
nişasta bazlı şekere tanınan
ayrıcalıklar sürdürülecek ve
sanayi şekeri tümüyle mısırdan
elde edilen nişasta bazlı
şekerlere dayandırılacaktır.
Olası sağlık sorunlarının yanı
sıra, NBŞ sanayi piyasasının
yüzde 75'ine çok uluslu
şirketler egemendir, dolayısıyla
üretilen katma değer de bunlara
transfer edilecektir. Sonuç
olarak Türkiye, son yıllarda
sürekli Yükselen dünya
şeker fiyatlarından şeker ithal
etmek zorunda bırakılacak,
pancar üreticisine verilmeyen
kamu kaynakları, AB pancar
üreticilerine, ABD ve Arjantin
Mısır üreticilerine, çokuluslu
şirketlere aktarılacaktır.
Böylece şeker sektörü
tamamıyla dışa bağımlı
kılınacak ve Türkiye pazar
haline gelecektir" ifadelerini
kullandı. Bu nedenle, şeker
fabrikalarının özelleştirilmesi
için yapılan ihalelerin derhal
iptal edilmesi gerektiğini
vurgulayan Tuncer,
Türkşeker'in Özelleştirme
kapsamından çıkartılması
ve teknolojik yenileme
yatırımları ile Cumhuriyet'in
kazanımı olan şeker sektörünün
güçlendirilerek yaşatılması
gerektiğini belirtti.
21
Şeker-İş Sendikası
BTB Meclis Başkanı Orhan Akay:
“Her İlin Şeker Fabrikası Kendi İlinde Kalmalı”
olabilir. Bizler dedelerimizin,
atalarımızın mallarına sahip
çıkmak istiyoruz” dedi.
U
şak Ticaret ve Sanayi
Odası Şeker Fabrikası
ve diğer 4 ilde bulunan
şeker fabrikalarının
özelleştirilmesinin önüne
geçebilmek için Sivil Toplum
kuruluşları ile görüşmek ve bir
çözüm bulabilmek için Ticaret
Borsası’nı ziyarete geldiler.
Ticaret Borsası’nda Meclis
Başkanı Orhan Akay, Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcıları
Ali Damarcan ve İbrahim
Kartal, Meslis Üyeleri Fahri
Aldan ve Hasan Hüseyin İnç
tarafından karşılanan Uşak
Ticaret ve Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkan Vekili
Ömer Gül, Yönetim Kurulu
Üyesi Ali Türkcan, Yönetim
Kurulu Üyesi Halil Topcu ve
Uşak Şeker Fabrikası Kurucusu
Nuri Şeker’in torunu Mehmet
Şeker ile birlikte blok halinde
özelleştirilmeye çalışılan şeker
fabrikaları hakkında çözüm
önerileri aradılar.
Uşak Ticaret ve Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkan
Vekili Ömer Gül, “Burdur
ekonomisine büyük katkılar
sağlayan Bedelli askerlik
Burdur’un elinden alındı. İlin
Şeker Fabrikasının da blok
olarak satılmak istenilmesi
ve 5 il arasında Burdur’un
da bulunması ne üzücüdür
ki Burdur’a vurulacak ikinci
bir darbedir. Burdur, Afyon,
Uşak, Alpullu ve Susurluk
Şeker Fabrikalarının blok
olarak satılması bu illerimizin
ekonomilerinin zarara uğraması
demektir. Uşak Tekstil şehri.
Afyon’dan sonra Burdur’a
gelmeye karar verdik. Bizler
her ilin şeker fabrikasının
kendi ilinde kalması için
mücadele veriyoruz. 5 ilin
sivil Toplum Kuruluşları
ve Fabrikaları ile bir bütün
olursak özelleştirmenin önüne
geçebiliriz.
Burdur Şeker-İş Başkanı
Mustafa Onay İle görüştük.
Düzenlenecek bir
sempozyumda iyi bir sunumla
gücümüzü gösterebilirsek,
hükümet de bizlere destek
Burdur Ticaret Borsası Meclis
Başkanı Orhan Akay da Uşak
Ticaret Odası’na bu duyarlı
davranışı için teşekkür ederek;
“Bugün Uşak Ticaret ve
Sanayi Odası’nın Borsamızı
ziyaretinde gördük ki,
özelleştirme konusunda Burdur
ile aynı düşüncelere sahip.
Şeker Fabrikaları için Sivil
Toplum Örgütleri olarak 5 ilde
bulunan şeker fabrikalarının
blok satışı konusunda tek yürek
olarak adım atılmıştır. Biz
Burdur Ticaret Borsası olarak
bu konuyu içimizde daha önce
de görüştük. 5 ilin Sivil Toplum
Kuruluşları ile istişarede
bulunmak için start verdik.
Bugün itibari ile özelleştirilmek
istenilen Şeker Fabrikaları
için ilk adımı atmış olduk.
Bu konuda ilgili yetkililer ile
görüşüp özelleştirmenin önüne
geçmek istiyoruz. Her İlin
Şeker Fabrikası kendi ilinde
kalmalı” dedi.
Burdur Ticaret Borsası
Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Ali Damarcan ise
konu ile ilgili olarak “ Daha
önce ilimizdeki özelleştirilmek
istenilen Et Balık Kurumu ve
Buryem için Belediye, Ticaret
ve Sanayi Odası, Ticaret
Borsası, Ziraat Odası, Esnaf ve
Sanatkarlar Odası, Köy-Koop
gibi tüm sivil toplum örgütleri
toplu olarak Ankara’ya gittik.
Dönemin Özelleştirme Bakanı
Yüksel Yalova ile görüştük.
Bizim güçbirliğimize Bakan
Yalova da destek verdi.
"Burdur bir bütün olmuş,
sizlere Et Balık Kurumunu
yarı fiyatına vereceğiz yeter ki
çalışsın" dedi. Ve dediği gibi Et
Balık Kurumunu yarı fiyatına
aldık. Şeker Fabrikalarının
özelleştirilmesinde de aynı
şekilde güçbirliği içinde
hareket edersek, başarılı
olacağımıza ve hükümetimizin
de bizlere destek vereceğine
ümidimiz tamdır. Bizler 5 il
olarak sesimizi gücümüzü
göstermemiz gerekir” dedi.
Ziyarete gelen Uşak Ticaret
ve Sanayi Odası yönetimi ile
yapılan toplantıya il dışında
olmasından dolayı iştirak
edemeyen Yönetim Kurulu
Başkanı Baki Varol da telefon
ile katılarak; Daha önce de Et
Balık Kurumu ve Buryem de
olduğu gibi Şeker Fabrikasında
da elini taşın altına koyarak,
fabrikanın özelleştirilmesi
konusunda sonuna kadar
mücadele edeceğini dile getirdi.
5 ilin STK’ları ile güçbirliği
yapılarak bu konunun da
üstesinden gelinilebileceğini
de sözlerine ekleyen Başkan
Varol, ilerleyen günlerde ilgili
yetkililerle görüşüleceğini, her
ilin şeker fabrikasının kendi
illerinde kalması için çaba
göstereceğini söyledi.
Şeker-İş Uşak Şubesinden Rektöre Ziyaret
Şeker-İş Sendikası Uşak
Şube Başkanı Kenan Tatar ve
beraberindeki
heyet
geçtiğimiz
günlerde Uşak
Üniversitesi
Rektörü Prof.
Dr. Sait Çelik’i
makamında
ziyaret etti. Rektör Prof.
Dr. Sait Çelik ziyaretten
duyduğu memnuniyeti dile
getirerek ülkemizdeki şeker
fabrikalarının öneminden
bahsetti. Kimya Mühendisi
olarak Konya Şeker
Fabrikası’nda staj yaptığını
belirten Rektör Prof.Dr.Sait
Çelik, Şeker Fabrikalarının
korunması gereken yerler
olduğunu söyledi.
Konuşmaların ardından
Şeker-İş Sendikası Uşak
Şube Başkanı Kenan Tatar ve
beraberindeki heyet Rektör
Prof. Dr. Sait Çelik’e şeker
pancarı ve doğal pancar şekeri
ile “Şekerin Geleceği” adlı
kitabı hediye etti.
22
Şeker-İş Sendikası
Şeker-İş Yerli Malı Haftasında Öğrencilere
Şeker Pancarı Dağıttı
Ş
eker-İş’ten anlamlı
kutlama…
Şeker-iş Sendikası 12-18 Aralık
tarihleri arasında ‘anlamlı’ bir
etkinliğe imza attı. Yerli Malı
Haftası nedeniyle gündemdeki
şeker özelleştirmesine dikkat
çekmek için ilköğretim
öğrencilerine şeker pancarı
dağıtan Şeker-İş Sendikası,
doğal beslenmek için yapay
tatlandırıcılar yerine şeker
pancarından yapılan tatlıların
tüketilmesini istedi.
Şeker-İş Sendikası, halk
arasında ‘Yerli Malı Haftası’
olarak bilinen ‘Tutum, Yatırım
ve Türk Malları Haftası’
nedeniyle Abddurrahman
Şengel İlköğretim Okulunda
öğrencilere şeker pancarı,
doğal kristal şeker ve çeşitli
hediyeler dağıttı. Şeker-İş
Sendikası Genel Başkanı İsa
Gök, Çankaya İlçe Milli Eğitim
Müdür Yardımcısı Adem
Alkan ve Okul Müdürü Habibe
Balcı’nın katıldığı programda
şeker pancarının önemine
dikkat çekildi. İsa Gök, yaptığı
konuşmada öğrencilere sağlıklı
beslenmek için doğal ve yerli
ürünleri tüketmesi çağrısında
bulundu. Konuşmaların ardında
sendika tarafından hazırlanan
paketler öğrencilere dağıtıldı.
Şeker pancarını hayatında ilk
kez gören öğrenciler, aldıkları
şeker pancarlarını
annelerine pişirterek
yiyeceklerini
söylediler. Şekerİş Sendikası Genel
Başkanı İsa Gök,
Yerli Malı Haftası’nda
hem öğrencilerin
doğal beslenmeleri
konusunda
bilinçlendirmek hem
de gündemdeki şeker
özelleştirmesine
dikkat çekmek için
böyle bir etkinlik
yaptıklarını belirterek,
“Ülkemizi ve bu
çocukların geleceğini
düşünüyorsak şeker
özelleştirmelerini
bir kez daha gözden
geçirmemiz gerekiyor. Aksi
takdirde şeker fabrikalarımız
bilinçsiz bir şekilde
özelleştirilirse bu çocuklarımız
5 yıl sonra pancarı görmek
isteseler bile göremeyecekler.
Ülkemizi emanet edeceğimiz
bu çocuklarımız çeşitli yapay
tatlandırıcılarla zehirlenecek”
diye konuştu.
Selin Hasgül isminde bir
öğrenci de ‘Ben Bir Şeker
Pancarıyım’ diye başlayan
şeker pancarının ağzından
yazılmış metni okudu. Bu
metinde öğrencilere ‘Bana
sahip çıkın’ çağrısında
bulunan şeker pancarı, “Ben
Anadolu’yu seviyorum, bu
topraklara aidim. Bana sahip
çıkın çünkü bana sahip çıkmak
Anadolu’ya sahip çıkmaktır”
dedi. Sendika ayrıca, aileleri
uyaran ‘Çocuklarınızı NBŞ’li
ürünlerden uzak tutun’ el
broşürleri dağıttı.
Uşak Şeker-İş Sendikası’ndan Smmmo’ya Ziyaret
Şeker-İş Sendikası Uşak Şube
Başkanı Kenan Tatar sendika
üyeleri ile birlikte Uşak Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirler
Odası'nı (SMMMO) ziyaret
etti. Ziyarette, Nuri Şeker
Uşak Şeker Fabrikası’nın
özelleştirilme kapsamına
alınmamasını istediklerini
belirten Tatar, kentteki sivil
toplum örgütlerinden bu
konuda destek beklediklerini
söyledi.
Nuri Şeker Uşak Şeker
Fabrikası’nın Türkiye'de
kurulan ilk anonim şirket
ve ilk şeker fabrikası
olma özelliğini taşıdığını
ve fabrikanın kentin
sosyal ve ekonomik
kalkınmasına ciddi
katkı yaptığını belirten
SMMMO Başkanı Azmi
Yılancıoğlu, sendikaya bu
konuda destek vereceklerini
söyledi. Uşak Şeker
Fabrikası’nın özelleştirilme
kapsamına alınıp alınmaması
için kentteki sivil toplum
kuruluşlarının görüşünün
alınmasını istediklerini de
belirten Yılancıoğlu, “Uşak
Şeker Fabrikası sadece bir ticari
kuruluş olarak görülmemeli”
dedi.
Azmi Yılancıoğlu ziyarette
şunları söyledi; “Türkiye'de
devlete ait 22 şeker fabrikası
bulunuyor. Bu fabrikaların
etaplar halinde özelleştirilmek
isteniyor. Nuri Şeker Uşak
Şeker Fabrikası Türkiye'nin ilk
şeker fabrikası. Ayrıca kentin
sosyo ekonomik kalkınmasına
ciddi katkılar sağladığı için
sadece ticari bir kuruluş olarak
görülemez. Bunu göz ardı
edemeyiz. Uşak halkı top
yekün bu özelleştiremeye karşı
çıkıyor. Hükümetin, devletin
bizim sesimizi duymasını ve
bu konuda fikrimizi almasını
istiyoruz”
Fabrikada halen yılda 174 bin
ton şeker pancarı işlendiğini,
25 bin ton kristal şeker ile
6 ton melas elde edildiğini
ifade eden Kenan Tatar ise
fabrikanın en az 20 yıl daha
hizmet verebilecek nitelikte
olduğunu iddia etti. Uşak Şeker
Fabrikası’nın 25 bin pancar
üreticisine de gelir sağladığını
ve yıllık kent ekonomisine
olan katkısının 43 milyon TL
olduğunu da hatırlatan Kenan
Tatar, “Nuri Şeker Uşak
Şeker Fabrikası sadece bir
fabrika değil. Kentin sosyal ve
ekonomik kalkınmasına ışık
tutan bir milli servettir. Halen
kar eden, kentin ekonomisine
önemli katkı sağlayan bir
değer olan fabrikanın açık
hava müzesi olacağı yönünde
haberlerde çıktı. Biz buna da
karşıyız. Özelleştirmeye karşı
kentteki tüm sivil toplum
örgütlerinden destek istiyoruz''
dedi
23
Şeker-İş Sendikası
Bozdağ’a Şeker Dosyası
Sendikası Genel Başkanı İsa
Gök’ün randevu talebini de dile
getiren Macit, randevu talebine
Bozdağ’dan olumlu yanıt aldı.
Şeker İş Sendikası Yozgat
Şube Başkanı Ömer Macit
ve yönetim kurulu üyeleri
Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ı ziyaret ederek,
fabrikanın özelleştirme
çalışmaları ile ilgili son durumu
görüştü.
Macit, Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ’a şeker
fabrikalarının Türkiye ve
Yozgat ekonomisine olan
katkısı ile ilgili bilgiler verip,
hazırladıkları dosyayı teslim
etti. Ziyaret sırasında Şeker-İş
Sorgun’da Şeker Fabrikasının
Özelleştirilmesine Tepki
Şeker-İş Yozgat Şube Başkanı
Ömer Macit, sendika yönetim
kurulu üyeleriyle birlikte Yozgat
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
Metin Özışık'ı makamında ziyaret
etti. Yozgat'ın Sorgun ilçesindeki
özelleştirme kapsamındaki
şeker fabrikasının özel sektöre
devredilmesi halinde, bölge
ekonomisinin ve gelişiminin sekteye
uğrayacağını ileri sürdü. Şeker-İş
Yozgat Şube Başkanı Ömer Macit,
İdari Sekreter Musa Taşdemir, Mali
Sorumlu Selahattin Kaya, Yönetim
Kurulu Üyesi Yusuf Güloğlu ile
birlikte Yozgat Ticaret ve Sanayi
Odası Başkam Metin Özışık'ı
makamında ziyaret etti. Macit, şeker
fabrikasının özelleştirilmesi halinde
bölgeye yapacağı olumsuz etkileri
anlatıp, fabrikanın özelleştirme
kapsamından çıkartılması
noktasında destek talebinde
bulundu. Macit, eski teknoloji,
düşük ölçek ve yüksek maliyetlerle
üretim yapan, büyük çoğunluğu
kurulu oldukları yörelerdeki tek
sanayi tesisi ve istihdam alam
olma özelliğim taşıyan pek çok
fabrikanın, yanlış şeker politikaları
nedeniyle kapanmasının gündeme
geleceğini ileri sürdü. Bu durumda
pancar ve şeker üretiminin
yüzde 40-50 oranında daralması
beklendiğine dikkat çeken Macit,
şu bilgileri verdi: "Sektörel
istihdamın ise yüzde 50-60 oranında
azalacağı tahmin edilmektedir.
Ayrıca taşımacılık, hayvancılık,
maya sektörü, yem sanayi, zirai
mücadele, tarım aletleri gibi yan
sektörlerde bu durumdan olumsuz
etkilenecektir. Türkiye ihracatçı
konumlu olduğu maya sektöründe
ithalatçı konumuna düşecek, yemde
400 bin ton, melasta ise 3 milyon
ton açık oluşacak, hemen hemen
tamamen ithalata yönelmek zorunda
kalınacak, sadece şekerde değil,
pek çok yan üründe tamamen dışa
bağımlı hale gelinecektir" diye
konuştu.
Yozgat Ticaret ve Sanayi Odası
Başkam Metin Özışık ise, şeker
fabrikasının il ekonomisine
katkısının 2010 yılı rakamları ile 89
milyon 287 bin 988 lira olduğunu
vurguladı. Özışık, şeker fabrikasına
bağlı olarak toplam 9 ilçede 201
köyde 4 bin 957 çiftçi tarafından 69
bin 500 dekar alanda 403 bin 234
ton pancar
ürettiğini de
hatırlatarak,
bölge çiftçisine
toplam 54
milyon 333
bin 225 lira
pancar bedeli
ödendiğine
dikkat çekti.
Özışık, "Biz Sorgun Şeker
fabrikasının ve diğer fabrikaların
özelleştirilmesine karşı değiliz.
Ama izlenen yolun yanlış olması
ve ilimiz ekonomisine büyük
katkısı olan bir fabrikanın yanlış
bir uygulama ile kaybedilmesinin
endişesini yaşıyoruz" dedi.
Macit, görüşmenin gayet
olumlu geçtiğini belirterek,
yakın zamanda Şeker-İş
Sendikası Genel Başkanı
İsa Gök’ün son durumu
Başbakan Yardımcısı ve
Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağ’la görüşerek detaylı bir
değerlendirme yapacağını ifade
etti.
Şeker-İş Çalışan
Gazeteciler Gününü
Kutladı
sebebiyle
hayatlarını
kaybederek
haber
olan basın
mensuplarımız
bir çok
zorluğa göğüs
germelerine
rağmen
Şeker -İş Sendikası Genel
sendikalı olamamaları
Başkanı İsa Gök, 10
sebebiyle işlerinden
Ocak Çalışan Gazeteciler
olmaktadırlar.
Günü nedeniyle bir mesaj
Temennimiz; ülkemizin
yayınladı.
Gök, çoğulcu ve katılımcı müşterek sesi olan
gazetecilerin çalışma
demokrasinin temel
unsurlarından olan basının, şartlarının tüm Türkiye'de
daha da iyileştirilmesi,
demokrasinin gelişmesi,
basın özgürlüğünü
yerleşmesi ve devamına
katkısının büyük olduğunu kısıtlayan engellerin
belirttiği mesajında şunları ortadan kaldırılarak
belli standartlara
bildirdi:
kavuşturulmasıdır.
Bu manada şahsım ve
"Gücünü halktan alan,
objektif bir anlayışla haber yönetim kurulum adına
zorlu şartlara göğüs
ve yayın yapma, toplumu
geren değerli basın
doğru bilgilendirme, elde
mensuplarımızın 10
ettiği haber ve bilgileri
Ocak Çalışan Gazeteciler
kamuoyuna tarafsız
Günü'nü kutluyorum.
anlatma adına bireylerin
2012 yılının tüm basın
bilgi sahibi olmaları
çalışanları için hayırlı
noktasında önemli bir
olmasını dilerken,
misyonu üstlenen basın
görevleri esnasında
mensuplarımız, gecegündüz, yaz-kış demeden, hayatını kaybeden basın
mensuplarımıza Allah'tan
çok zor şartlar altında
rahmet, ailelerine
çalışmaktadırlar. Kimi
başsağlığı ve sabırlar
zaman haber peşinde
koşarken çok elim kazalar diliyorum."
24
Şeker-İş Sendikası
Elazığ Şeker-İş’ten Erzurum Şeker-İş’ten
Özelleştirmeye Tepki Başbakan’a Mektup
Ö
zelleştirme İdaresi
Başkanlığının (ÖİB)
Türkiye Şeker Fabrikaları
AŞ'ye (Türk- Şeker AŞ) ait
Portföy-B kapsamında bulunan
Malatya, Erzincan, Elazığ,
ve Elbistan fabrikalarının
özelleştirmesine Elazığ'dan
tepki geldi. Elazığ Şeker-İş
Sendikası Şube Başkanı Hacı
Yılmaz, önceki gün Yol -İş
Sendikasında basın açıklaması
yaptı. Yapılan özelleştirmenin
kamu yararı olmadığını anlatan
Yılmaz, yapılan özelleştirmenin
uluslararası şeker kartellerinin
danışmanlığında hazırlandığını
belirtti. Şeker sektöründe 10
milyona yakın insanın ekmek
yediğini söyleyen Yılmaz,
Elazığ'da ise bu sayının 60 bin
civarında olduğunu kaydetti.
ÖİB'nin verdiği kararla bunları
dikkate almadığını ifade
eden Yılmaz, "Biz bu konuda
haklarımızın korunması için
sonuna kadar mücadele etme
azminde ve kararlılığındayız"
dedi. Yılmaz, Başbakana yanlış
"Özelleştirmeleri durdurun"
diye seslendi.
Oğuz Kalay:
“Fabrika Kapanırsa
Sakarya Aç Kalır”
Ş
eker-İş Sendikası Şube
Başkanı Oğuz Kalay,
fabrikanın kapanması halinde
Sakarya'da büyük bir göç
yaşanacağı uyarısında bulundu.
Kalay, milletvekilleri ve sivil
toplum örgütü kuruluşlarından
fabrikanın sorunlarını
çözmelerini istedi.
Fabrikanın hayatla kalmak
zorunda olduğunun allını çizen
Kalay:
"Bu fabrika kapanırsa Sakarya
aç kalır, neden mi? Çünkü
fabrikada çatışan isçi ve çiftçi
kazandığı
parayı
Sakaryalı
esnafa
veriyor. Yani
eski yıllara
döndüğümüzde
1953 yılında
kurulan bu
fabrika neden
kurulduğunu
düşünürsek
bunun cevabı olarak göçü
durdurmak için kurulduğunu
görüyoruz, liğer bu fabrikanın
başına bir şey gelirse üzülerek
söylüyorum ki. Sakarya'da göç
başlar. Gençliği Sakarya'da
bulamazsınız. Aynı Bilecik
gibi oluruz." dedi. Sakarya'da
değer olarak sahip çıkmanın
başında Şeker Fabrikası
geldiğini sözlerine ekleyen
Başkan Kalay, bu fabrikanın
sorunlarının çözümü için
sadece milletvekillerine değil,
E
rzurum Şeker-İş Sendikası
Şube Başkanı Metin
Keskin, 1956'da kurulan ve
Erzurum'un ilk fabrikasının
özelleştirilmemesi için
özelleştirme şampiyonu
Başbakan Tayyip Erdoğan'a
mektup yazdı. Neo liberal
politikaları en acımasız
şekilde Türkiye'ye yerleştiren
Erdoğan'a mektup yazan
Keskin, şeker fabrikalarının
özelleştirme programından
çıkarılarak özerkleştirilmesi
gerektiğini belirtti.
Mektubunda "Özelleştirmenin
sonu kapatmaktır" diyen
Keskin, Erzurum, Erzincan,
Bayburt'tan 13 bin çiftçinin
ürettiği yaklaşık 300 bin ton
şeker pancarının fabrikada 105
günde işlendiğine dikkat çekti.
Fabrikada 430'u kadrolu 630
işçi ve 109 memur çalıştığını
anımsatan Keskin, pancardan
yılda ortalama 35 bin ton
şeker üretildiğini, 100 bin ton
küspe ve 7 bin ton melas elde
edildiğini yazdı.
Şeker Fabrikasının içinde
melastan alkol üreten başka
SATSO ve SBSOB gibi esnaf
kuruluşlarının bu konuda
daha duyarlı olmalarını
beklediklerini ancak nedense
sesleri çıkmadığını ifade etti.
Kalay, ayrıca kamuoyunda
söylenen; 'Şeker Fabrikası
alanı park olsun' açıklamaları
için de: "El insaf. Bu, bizleri
çok üzüyor. Kendileri
haddini bilsinler, evlerinin
önüne park yapsınlar." diye
konuştu. Şeker Fabrikası'nın
'iyi yönetilmediği' ile ilgili
bir fabrika daha bulunduğunu,
ama 5 yıldan bu yana
işletilmediğine dikkati
çeken Metin Keskin, küçük
birkaç değişiklikle geleceğin
yakıtı olarak nitelendirilen
biyoetanol üretilecek bir tesise
dönüştürüleceğini anlattı.
Fabrikanın ülke ekonomisine
yılda 70 milyon lira girdi
sağladığını vurgulayan
Keskin mektubunda özetle şu
görüşlere yer verdi:
"Erzurum'un ilk fabrikası
olan Şeker Fabrikası'nın
kapanması halinde pancar
tarımı, şeker üretimi ve
sektörel istihdam yüzde 50
oranında azalacaktır. Bu
nedenle şeker fabrikalarının
özelleştirme programından
çıkarılarak özerkleştirilmesi
gerektiği görüşündeyiz. Bunun
yapılmaması durumunda
mülkiyet devri yerine işletme
hakkının devri yöntemi
benimsenmeli, en az 8 yıl
süresince pancar ve şeker
üretim garantisi, fabrikaların
modernizasyonu, mevcut
istihdamın korunmasına
ilişkin hükümler getirilerek
fabrikaların yaşatılmasını
temenni ediyoruz"
açıklamaları da değerlendiren
Kalay, "Ne diyorlar, efendim
fabrika doğru yönetilmemiş.
Doğru yöneltilmemiş bir
fabrika ayakta durur mu?
Onlara buradan sesleniyorum.
Ben iyi yönetildiğinin
kanaatindeyim. Ve bir iki ay
içersinde fabrikanın iyi veya
kötü yönetildiğini rakamlarla
göreceklerdir. Laf değil,
rakamlar konuşacak." dedi.
25
Şeker-İş Sendikası
Ereğli’de Şeker’in Geleceği Konuşuldu
K
araman, Ereğli ve
Karapınar'da faaliyet
gösteren sivil toplum
kuruluşu temsilcileri Ereğli
Şeker Fabrikasını konuştu.
Ereğli Şeker-İş Sendikası
öncülüğünde gerçekleştirilen
toplantıya. Karaman Ziraat
Odası Başkan Vekili Hilmi
Uysal, Karapınar Ziraat Odası
Başkanı Hikmet Bozaklı,
Ereğli Şeker-İş Sendikası
Başkanı Yüksel İlaslan katıldı.
İlaslan, toplantıda yaptığı
konuşmada. Şeker fabrikasında
yapılacak olan özelleştirmenin
Ereğli'ye zarar vereceğini,
Tekel’in özelleşmesinden sonra
yaşanan durumun şekerde de
oluşacağını düşündüklerini
kaydetti.
Amaçlarının özelleştirmenin
önüne geçmek olduğunu
anlatan İlaslan, özelleştirme
olduğu takdirde bölgeye
istihdam oluşturacak yeni
Rekabet Kurulu
Fabrikaların Satışını
Onaylamayacaktır
SP Tokat İl Başkanı Aydın:
“Şekerin
Özelleştirilmesine
Karşıyız”
arazisi var. Buranın metrekare
değeri bin TL'yi buluyor.
Bunların hesabını yapmak
gerekir. Erzincan'daki şeker
fabrikasının arazisi de
değerlidir."
Ş
S
aadet Partisi Tokat İl
Başkanı Bilal Metehan
Aydın ve beraberindeki
il yönetimi, Turhal Şeker
Fabrikasının özelleştirilmesine
tepkilerini göstermek ve
Şeker-iş Sendikası'na destek
vermek için Şeker-iş Sendikası
Turhal Şube Başkanı Mehmet
Elvan Yılmaz'ı ziyaret etti.
Aydın, ülke ekonomisine
yıllık 3 milyar dolar kazanç
sağlayan 10 şeker fabrikasının
922 milyon dolara satıldığını
hatırlatarak, Saadet Partisi
olarak şeker fabrikalarının bu
şekilde özelleştirilmesine karşı
olduklarını vurguladı. Aydın,
şunları kaydetti: "Refah Partisi
ve Milli Görüş camiası olarak
iktidara geldiğimizde, pancar
kotalarını kaldırarak taban
fiyatlarında yapmış olduğumuz
yüzde 280'lik artış ile 45
lira olan ton başına devletin
ödeyeceği miktarı 130 liraya
yükseltmiş, böylelikle pancar
üreticilerini teşvik ederek
devletimize ve milletimize
katma değer sağlamıştık.
Aradan geçen 14 senede halen
bu rakam yakalanamamıştır.
Böylelikle çiftçilerimiz
mağdur edilerek adeta üretim
yapılmaması teşvik edilmiştir.
Turhal Şeker Fabrikamızın
satışına karşı olduğumuzu
belirterek, bu hususta tüm sivil
ve siyasi kuruluşlarımızdan da
aynı hassasiyeti göstermelerini
temenni etmekteyiz."
bir oluşuma yer verilmesi
gerektiğim söyledi. Karaman
Ziraat Odası Başkan Vekili
Hilmi Uysal ise Ereğli
Şeker Fabrikası'nın bölgesel
bir oluşuma verilmesi
konusunda maddi ve manevi
tüm varlıklarıyla mücadele
edeceklerini ifade etti.
eker İş Sendikası Elbistan
Şube Başkanı İsmail Şahin,
Elbistan Şeker Fabrikası'nın
özelleştirilmesiyle ilgili
olarak, "Rekabet Kurulu,
bu fabrikaların bu şekilde
satılmasını onaylamayacaktır.
Demokratik usuller kapsamında
mücadelemizi vereceğiz" dedi.
Şahin, Türkiye Şeker
Fabrikaları AŞ'ye ait Elazığ,
Malatya, Erzincan ve
Elbistan Şeker Fabrikalarının
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
tarafından 266 milyon dolarlık
teklifle Kolin-Limak OGG'ye
satılmasına tepki gösterdi.
Portföy B kapsamında yer alan
bu fabrikaların arazi değerleri
düşünüldüğünde ortaya konulan
rakamın komik olduğunu iddia
eden Şahin, şöyle konuştu:
"Çünkü Elbistan Şeker
Fabrikası'nın 2 bin dönüm
kadar arazisi var. Bugünkü
arsa bedellerine baktığımızda
bu rakam çok düşük kalıyor.
Ben sadece arsa bedelini
söylüyorum, fabrika bedelini
söylemiyorum. Malatya'ya
baktığımızda da 400 dönüm
Özelleştirmelerin 2003 yılında
tespit edilen rakamlarla
yapıldığını savunan Şahin,
"2000 yılında şeker kanunu
ile birlikte İngiliz firmasına
buranın pazarlama danışmanlık
görevi verildi. 2003 yılında
rapor hazırlandı. 2011
yılında da Özelleştirme
gerçekleştirildi. Anlaşılan
o ki, şeker fabrikalarının
satışı oldu-bittiye getirilmeye
çalışılıyor. Bunu görüyoruz.
O gün firmanın hazırladığı
raporda, bu fabrikanın sahip
olduğu arsanın parsel değeri
100-150 TL iken, bugün bu
rakamın çok çok üstündedir.
O günkü değerle özelleştirme
yapılmıştır. Bugün baktığımızda
bu özelleştirme güncelliğini
yitirmiştir. Rekabet Kurulu
bu fabrikaların bu şekilde
satılmasını onaylamayacaktır.
Demokratik usuller kapsamında
mücadelemizi vereceğiz" diye
konuştu. Sadece Elbistan Şeker
Fabrikası'nın bölge ekonomisine
yıllık katkısının 135 milyon
TL olduğunu, 4 fabrikanın ise
266 milyon dolara satıldığını
dile getiren Şahin, satışın ülke
menfaatine olmadığını savundu.
26
Şeker-İş Sendikası
İnsan Beyni 45’inde
Çöküş Dönemine Giriyor
Obezite Böbrek
Yetmezliğini Tetikliyor
Ö
Y
eni bir araştırma
insanlarda hafıza ve
diğer beyinsel işlevlerin 40'lı
yaşların ortasında gerilemeye
başladığını ortaya koydu.
Ayrıntıları British Medical
Journal'da (İngiliz Tıp
Dergisi) yayımlanan
araştırma sonuçları, beyin
faaliyetinin sanılandan çok
daha erken yaşta formdan
düşmeye başladığına işaret
ediyor. University College
of London'dan doktorlar, on
yıllık bir süre zarfında yaşları
45 ile 70 arasında değişen 7
bin İngiliz memurun zihinsel
yeteneklerini inceledi.
Doktor ekibi, yaşları 45 ile
49 arasında değişen kesimin
hafıza, idrak ve akıl yürütme
yetisinde yüzde 3'ün üzerinde
bir gerilemenin gayet açık
ve net biçimde görüldüğünü
söylüyor. Bundan önceki
araştırmalar zihinsel
faaliyetlerde düşüşün 60'lı
yaşlara kadar başlamadığına
işaret ediyordu. Alzheimer
Derneği, beyindeki değişimin
hangi evrede ve nasıl
gerçekleştiğini daha iyi
anlamanın bunama tedavisine
büyük katkı sağlayacağını
söylüyor. 1997'den 2007
yılına kadar süren araştırmada
5 binin üzerinde erkek ve
2 bini aşkın kadın memura
hafıza, kelime haznesi,
işitsel ve görsel yetenekleri
konusunda testler uygulandı.
Araştırma, deneklerin eğitim
seviyesi arasındaki farkı
dikkate almadı. Doktorlar,
yaş ilerledikçe kelime haznesi
haricinde diğer bütün beyinsel
faaliyetlerde gerileme
gözlendiğini söylüyor. 65 ile
70 yaş arasındaki erkeklerin
akıl yürütme yeteneği yüzde
9.6 oranında gerilerken, aynı
yaş grubundaki kadınlarda
bu oran yüzde 7.4 olarak
belirlendi.
45 ile 49 yaş arasında ise
hem erkek hem de kadın
deneklerin beyin gücü yüzde
3.6 olarak aynı seviyede
düşüş gösteriyor.
Araştırmanın başkanı Profesör
Archana Singh-Manoux,
elde ettikleri bulguların
bunamanın, beyinde 20-30
yıla yayılan bir çöküşün
sonucu olduğunu gösterdiğini
söylüyor.
nlenebilir
sağlık
sorunları içinde
dünyada sigaradan
sonra ikinci sırada
bulunan obezite,
böbrek hastalığı
riskini normal
ağırlığa sahip
bireylere göre
yüzde 40 ila 80
oranında artırıyor.
Anadolu Sağlık Merkezi
İç Hastalıkları ve Nefroloji
Uzmanı Doç. Dr. Enes
Murat Atasoyu, obezitenin
tedavisiyle birçok hastalığın
önlenebileceğini söyledi.
Çevresel ve genetik faktörlere
bağlı olarak gelişen obezite
ve beraberinde getirdiği
metabolik sendrom, kronik
böbrek hastalığının gelişimi
ve ilerlemesinde önemli bir
risk faktörü olarak kabul
ediliyor. Obezite Prevalans
Çalışması'nın sonuçlarına
göre Türkiye'de yetişkinlerde
obezite oranı, yüzde 22.3.
Anadolu Sağlık Merkezi
İç Hastalıkları ve Nefroloji
Uzmanı Doç. Dr. Enes
Murat Atasoyu, fazla kilosu
olanlarda böbrek hastalığı
gelişme riskinin normal vücut
ağırlığına sahip bireylere göre
yüzde 40 ila 80 oranında fazla
olduğunu belirterek, hastalıkla
ilgili şunları söyledi:
"Obezite böbrek yetmezliğine
yol açtığı gibi, böbrek
hastalarında da hastalığın
seyrini olumsuz etkiliyor.
Diyaliz veya böbrek nakli
tedavilerinin gerekli olduğu
'Son Dönem Böbrek
Hastalığı'nın en yaygın iki
nedeni olan Tip 2 diyabet
ve hipertansiyon ile çok
yakından ilişkili olması
riski artırıyor. Obezite gerek
diyabet ve hipertansiyona
neden olarak, gerekse
metabolik sendrom olarak
adlandırılan açlık kan şekeri
ile kan yağlarında yükselme
ve hipertansiyonla tanımlanan
bir klinik tablo içinde yer
alarak, böbrekleri olumsuz
etkiliyor". Obezitenin
önlenmesi ve tedavisinde
ise öncelikle diyetle alınan
kalorinin azaltılması ve
düzenli egzersiz (tempolu
yürüyüş, hafif tempolu koşu,
bisiklet veya yüzme gibi)
yapılması çok önemli. Düşük
kalorili beslenme programı ve
düzenli egzersizlere rağmen
yeteri kadar zayıflayamayan
obez kimselere cerrahi
tedaviler uygulanabiliyor.
Tedavi seçenekleri arasında
yer alan cerrahi, doğru
hastaya doğru yöntemle
uygulandığı zaman başarılı
sonuçlar alınmasını sağlıyor.
Uyuşturucu Kullanımı Artıyor
P
ARİS- Avustralya'da
yapılan ve İngiliz
tıp dergisi The Lancet'te
yayımlanan araştırmaya
göre, 15 ila 64 yaşındaki
20 kişiden biri uyuşturucu
madde kullanıcısı.
Tahminlere göre, esrar
kullananların sayısı 125
ila 203 milyon, amfetamin
kullananların sayısı 14
ila 56 milyon, kokain
kullananların sayısı 14 ila 21
milyon ve eroin ile morfin
kullananların sayısı ise 12 ila
21 milyon.
Araştırmacılar, esrar
kullanımının pek az ölüme
sebebiyet verdiğinin altını
çizerek, esrarın en zararlı
etkisinin bağımlılık, psikotik
ve ruhsal bozukluklara yol
açabilmesi olduğunu kaydetti.
Dünya Sağlık Örgütü'nün
(DSÖ) son verilerine
göre de 2004 yılında
yasadışı uyuşturucu madde
kullanımından 250 bin kişi
ölürken, alkolden 2,25 milyon
kişi ve sigaradan 5,1 milyon
kişi hayatını kaybetti. Ekstazi,
LSD ve aşırı ilaç ile anabolik
stereoid kullanımı araştırmaya
dahil edilmedi. (AA)
27
Şeker-İş Sendikası
Saç Dökülmesinde 6
Aylık Tedavi
S
aç dökülmesi sorunu
yaşayan hastaların en
büyük sorunu tedaviler için
yeterli zaman bulamamaları.
Son yıllarda yeni yeni
tanımlanmaya başlanan
medikal bir tedavi doktorların
ve hastaların yüzünü
güldürüyor.
Saç dökülmesi konusunda
her geçen yeni bir tedavi
biçimi tanımlanıyor. Ancak
uzmanlar saç dökülmesi
konusundaki tedavilerin
tıbbi olması ve bir doktor
tarafından uygulanması
konusunda hastaları uyarıyor.
Son yıllarda artan saç ekimi
hastaları kadar saç dökülmesi
sorununa çözüm arayan
hasta sayısında da artış
olmaya başladı. Başlarda
sadece bir kaç medikal ürün
ile bu tedaviler yapılmaya
çalışılıyorken son yıllada
doktorlar yeni yöntemlere
yönelmeye başladılar.
Özellikle yeterli zaman
bulamayan hastalar için
Botulismus Toksini ile
yapılan BT Mezoterapi
önemli bir yenilik. Bu
tedavide Botulismus Toksini
( Botox veya Dysport ) saçlı
deriye özel bir yöntem ile
enjekte edilmekte ve saç
dökülmesinin önüne çoğu
zaman 6-8 ay geçilmektedir.
Tek bir seans halinde yapılan
BT Mezoterapi ( Halk içinde
Botoxoterapi veya BT
Terapi olarak da bilinir )
özellikle zaman bulamayan,
yurtdışında yaşayan hastalar
için önemli bir alternatif.
Sadece tıp doktorları
tarafından uygulanması
gereken bu işlem yaklaşık
30 dakika kadar sürüyor ve
küçük bir iğne aracılığıyla
uygulanıyor. Eldeki ilacın
bütün saçlı deriye dağıtılması
ile dökülmenin kontrol altına
alındığı bu yöntemde işlemin
8-10 ay sonra tekrarlanması
gerekebiliyor. Saç ekimi
yaptıran hastaların da tercih
ettikleri bu yöntem aynı
zamanda bayan hastaların
saçlarını kalınlaştırmakta da
kullanılıyor.
Sütlerde Kanser Paniği
T
arım Bakanı Eker,
piyasada satılmakta olan
sütlerde karaciğer kanseri,
sarılık ve siroza yakalanma
riskini artıran antibiyotik
kalıntısı ve aflatoksin M1
olduğu iddialarını doğruladı.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehdi Eker,
Türkiye’de 7’den 70’e
her kesimin günlük olarak
tükettiği sütlere ilişkin
çarpıcı bir itirafta bulundu.
Eker, piyasadaki sütlerde
karaciğer kanseri, sarılık
ve siroza yakalanma riskini
artıran antibiyotik kalıntısı
ve aflatoksin M1 olduğu
iddialarını doğrulayarak,
“Bakanlığımızca yürütülen
kontrol ve denetimlerde
sütlerde antibiyotik
kalıntısına ve aflatoksin M1’e
rastlanabilmekte olup bunlarla
ilgili gerekli yasal işlem
yapılmaktadır” yanıtını verdi.
Eker, mevzuata uygunsuz
faaliyet gösteren işletmelerin
isimlerinin ifşa edileceğini
kaydederken, “her eve bir gıda
denetçisi” projesini hayata
geçireceklerini belirtti.
Reflüye Ameliyatsız
Çözüm
R
fazla 12
saat içinde
taburcu
edildiğini
söylüyor.
Prof.
Şentürk,
konuya ilişkin şu bilgileri
veriyor:
“Son yıllarda endoskopik
yollarla gastroenterologların
yaptığı operasyonların
önemi artıyor. Eskiden
genel cerrahlar tarafından
yapılan operasyonları artık
biz endoluminal dediğimiz
bir yöntemle ağızdan veya
anüsten girerek yapıyoruz.
Bu tedavide hastaya genel
anestezi uygulandıktan sonra
ağızdan endoskopun farklı
bir şekli olan aletle giriş
yapıyoruz. Sonrasında hem
endeskopik görünüm hem
de ultrason katkısıyla yemek
borusu ile mide arasındaki
gevşek olan bölgeyi
birleştirici tarzda ve genellikle
3 farklı yerden zımbalama
olarak adlandırdığımız bir
yöntem uyguluyoruz. Böylece
kapakçık gevşemesini
ortadan kaldırıyoruz.
Bunun sonucunda hastanın
şikayetleri ortadan kalkıyor
ve ilaç kullanımına gerek
kalmıyor.
Kodekse aykırı
Eker’e, “Piyasada satılan
çoğu firmalara ait sütlerde
antibiyotik bulgusuna, bazı
ürünlerde de aflatoksin M1’e
rastlandığı ve bu maddenin
karaciğer kanseri, sarılık ve
siroza yakalanma ihtimalini
artırdığı doğru mudur”
sorusu yöneltildi. Eker ise 12
Aralık 2012’de TBMM’ye
gönderdiği resmi yazıda,
itiraf niteliğinde ifadeler
kullanarak, “Gıda kodeksine
aykırılık hususu içermektedir.
Bakanlığımızca yürütülen
kontrol ve denetimlerde
sütlerde antibiyotik
kalıntısına ve aflatoksin M1’e
rastlanabilmektedir” dedi.
İfşa edilecek
Eker, sağlıksız üretim yapan
işletmelere yaptırımlar
arasında isimlerinin
kamuoyuna açıklanmasının
da bulunduğunu belirtirken,
“Mevzuata uygunsuz
faaliyet gösteren işletmeler
açıklanacak, ayrıca mevzuata
uygun faaliyet gösteren
firmaların belli kriterler
çerçevesinde kamuoyu ile
paylaşımı sağlanmaktadır.
Böylelikle sadece uygunsuz
işletmelerin ifşası değil, iyi
olan işletmeleri ödüllendirerek
yönlendirme anlayışı ile
çalışmalar devam ediyor” dedi.
eflünün kilo artışı
ve yanlış beslenme
alışkanlıklarına bağlı
olarak toplumda hızla
arttığına dikkati çeken T.C.
Bezm-i Alem Üniversitesi
Gastroenteroloji Bilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Hakan
Şentürk eskiden genel
cerrahlar tarafından yapılan
reflü operasyonlarının artık
endoluminal yöntemle
ağızdan ameliyatsız, neştersiz,
kansız olarak yapılabildiğini
açıkladı. Yöntemin dünyada
ve Türkiye’de eş zamanlı
uygulamaya başladığını
vurgulayan Şentürk, şu
ana kadar 11 hastayı tedavi
ettiklerini kaydetti.
Reflünün kilo artışı ve yanlış
beslenme alışkanlıklarına
bağlı olarak toplumda hızla
arttığına dikkati çeken
Gastroenteroloji Bilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Hakan
Şentürk SRS Endoskop
yöntemiyle bugüne kadar
11 hastayı tedavi ettiklerini
vurguluyor. Uygulamanın
en büyük avantajını hastanın
daha az zarar görme
potansiyeli ve daha az sıkıntı
çekmesi olarak açıklayan
Prof. Dr. Şentürk uyutularak
yapılan 1 saatlik endoskopik
işlemin sonunda hastanın en
28
Şeker-İş Sendikası
BEN BİR ŞEKER PANCARIYIM
Bakmayın böyle ufak tefek göründüğüme....
İçtiğiniz çayın, kurduğunuz sofranın tadında ben varım...
Soluduğunuz havada, kullandığınız ilaçta bile ben varım...
İnanmıyorsanız anlatayım;
-Türkiye için her yıl 2,5-3 milyar dolar yerli katma değer
sağlayan benim.
-10 milyon insana iş ve ekmek kapısı olan benim.
-Yem, gübre, ilaç, maya ve kozmetik gibi onlarca sektörün
ayakta kalmasını sağlayan benim.
-250 bin çiftçiye yerinde üretim imkanı sağlayarak köyden
kente göçü önleyen benim.
-Biyoetanolü biliyor musunuz? Hani şu alternatif enerji
arayışında en hızlı artışın yaşandığı kaynak...
İşte o biyoetonolün en verimli ve temiz ham maddesi
benim...
-Ha! unutmadan; Dedim ya soluduğunuz havada bile ben
varım; vallahi yalan değil.
Ekili olduğum bir tarlada, aynı ölçüdeki çam ormanına
kıyasla 3 kat daha fazla oksijen üreten benim.
Aslında kendimi övmeyi hiç sevmem. Çünkü boş başak dik
durur.
Bilin ki bu anlattıklarım kibrimden değil,
çaresizliğimdendir.
Bugüne kadar hiç feryat ettiğimi duydunuz mu?
Günlerce toprağın altında kaldım, dirgenlerle sökülüp,
hoyratça kamyon kasalarına atıldım. Lime lime doğrandım,
kaynar kazanlara atıldım.
Yine de sesim çıkmadı.
Hep sizin için katlandım. Çünkü 'hayatınıza' kattığım tat
beni mutlu etmeye yetti.
Ama şimdi sıra sizde... Çünkü
beni yok etmeye çalışıyorlar.
Önce kota-kota diyerek yaşam
alanımı daralttılar.
Benim yerime şu NBŞ dedikleri
tatlandırıcıyı getiriyorlar.
Soruyorum size; Hiç gerçeğiyle
sahtesi bir olur mu?
Şimdi de işlendiğim Şeker
Fabrikalarını satmaya çalışıyorlar.
Önce özelleştirip, sonra da kapatacaklar.
Oysa fabrika olmazsa üretim olmaz, üretim olmazsa
istihdam olmaz.
Benim için sorun değil. Ben gider kendime başka topraklar
bulurum.
Mesela; Amerika'da beni "stratejik ürün" kapsamında
değerlendiriyorlar.
El üstünde tutuyorlar.
Fransa da öyle...
Önce Şeker Fabrikalarını satmaya kalktılar.
Çok geçmedi yaptıkları hatayı anladılar. Şimdi kimselere
vermiyorlar.
Ama ben Anadolu'yu seviyorum. Bu topraklara aidim.
Bana sahip çıkın.
Çünkü bana sahip çıkmak Anadolu'ya sahip çıkmaktır.
VEFAT
Malatya Şeker Fabrikası Doğanşehir
Bölge Kantarında çalışan Duran Özalp,
04.12.2011 tarihinde vefat etmiştir.
Arkadaşımıza Allah’tan rahmet kederli ailesi, yakınları ve tüm sevenlerine başsağlığı
ve sabırlar diliyoruz.
Malatya Şeker Fabrikası rafineri kısmı çalışanımız Mehmet Aslan 19.10.2011 tarihinde vefat etmiştir. Arkadaşımıza Allah’tan
rahmet kederli ailesi, yakınları ve tüm
sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz.
Bor Merkez Bölge Şefliğinde geçici işçi olarak
çalışan 1971 doğumlu üyemiz Çetin Bicav
yakalandığı rahatsızlık sonucu 08.11.2011 tarihinde vefat etmiştir. Arkadaşımıza Allah’tan
rahmet kederli ailesi, yakınları ve tüm sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz.
Yozgat Şefaatli Pancar Bölge çalışanı, ekim
söküm çavuşu Mustafa Gülhan 25.11.2011
tarihinde kalp krizi sonucu vefat etmiştir.
Arkadaşımıza Allah’tan rahmet kederli ailesi, yakınları ve tüm sevenlerine başsağlığı
ve sabırlar diliyoruz.
Bor Şeker fabrikası Ham Fabrika kısmında
sürekli işçi olarak çalışan 01.01.1977 doğumlu
üyemiz Abdurrahman Altan geçirmiş olduğu iş kazası sonucu 02.12.2011 tarihinde vefat
etmiştir. Arkadaşımıza Allah’tan rahmet kederli
ailesi, yakınları ve tüm sevenlerine başsağlığı ve
sabırlar diliyoruz.
Alpullu Şeker Fabrikasında geçici işçi olarak çalışan Necdet Çetin hastalığı sebebi ile
tedavi görmesinin ardından vefat etmiştir.
Arkadaşımıza Allah’tan rahmet kederli ailesi,
yakınları ve tüm sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz.
TEŞEKKÜR
Çok kıymetli üyemiz Abdurrahman Altan’ın elim bir iş kazası sonucu hayatını kaybetmesi sonucu bizzat şubemize gelerek, faks ve telefonla
arayıp başsağlığı dileyerek acımızı bizimle paylaşan başta Genel Başkanımız Sayın İsa Gök ve Merkez Yönetim Kurulumuz, Genel Md. Yrd
Sayın Abbas Sueri, Şeker Üretim Daire Başkanımız Sayın Ali Ekinci ve Tüm Şube başkanlarımıza ve şube yönetim kurullarımıza ve tüm
dostlarımıza teşekkür ederiz. Bor Şube Yönetim Kurulu
29
Şeker-İş Sendikası
BASINDA ŞEKER-İŞ
30
Şeker-İş Sendikası
Şeker-İş Sendikası
31
32
Şeker-İş Sendikası
ŞEKER-İŞ YÖNETİM KURULU
İsa GÖK
Fevzi ŞENGÜL
Eyyup ŞEN
Hasan Basri GÜZEL
İlhan ÖZYURT
Genel Başkan
Genel Sekreter
Genel Mali Sekreter
Genel Eğitim Sekreteri
Genel Teşkilatlanma Sekreteri
ŞEKER-İŞ GENEL MERKEZİ
Karanfil Sok. No:59 Bakanlıklar-Ankara
Tel: (312) 418 42 73–74 Faks: (312) 425 92 58 • web:www.sekeris.org.tr
AFYONKARAHİSAR:
Murat KARAMOÇU
Afyonkarahisar Şeker Fabrikası
Afyon
Tel: (272) 2483318
Faks: (272) 2483318
e-posta: afyon@sekeris.org.tr
AĞRI: Agit ARSLAN
Ağrı Şeker Fabrikası / Ağrı
Tel: (472) 2154924
Faks: (472) 2154924
e-posta:agri@sekeris.org.tr
ALPULLU: Orhan SALTIK
Ordu Cad. No:14 Alpullu/ Kırklareli
Tel: (288) 5231014
Faks: (288) 5232587
e-posta: alpullu@sekeris.org.tr
AMASYA: Hasan BATAK
Atatürk Bul. No: 270 Şeker Fab.
Karşısı/Suluova/Amasya
Tel: (358) 4171059
Faks: (358) 4171059
e-posta: amasya@sekeris.org.tr
ANKARA: Murat TAŞLIYURT
Fabrika Cad. Şeker Fabrikası İçi
06790 Etimesgut /Ankara
Tel: (312) 2448417-18
Faks: (312) 2443780
e-posta: ankara@sekeris.org.tr
BOR: Hasan Hüseyin GÜMÜŞBAŞ
Bor Şeker Fabrikası Bor/Niğde
Tel: (388) 3322339
Faks: (388) 3322339
e-posta: bor@sekeris.org.tr
BURDUR: Mustafa ONAY
Burdur Şeker Fabrikası/Burdur
Tel: (248) 2331520
Faks: (248) 2322818
e-posta: burdur@sekeris.org.tr
ÇARŞAMBA: Sinan TÜRE
Tuzcular Yokuşu Belediye Arkası
No: 2 Çarşamba/Samsun
Tel: (362) 8334258
Faks: (362) 8334258
e-posta: carsamba@sekeris.org.tr
ÇORUM: Sefer KAHRAMAN
Üçtutlar Mah.Albayrak 6. Sok.
No:19140 /Çorum Tel: (364) 2244685
Faks: (364) 2244685
E-posta: corum@sekeris.org.tr
ELAZIĞ: Hacı YILMAZ
Elazığ Şeker Fabrikası/Elazığ
Tel: (424) 2512407
Faks: (424) 2512407
E-posta: elazig@sekeris.org.tr
ELBİSTAN: İsmail ŞAHİN
Nuhak Yolu Üzeri Şeker Fabrikası
46301 Elbistan/K. MARAŞ
Tel: (344) 4191498
Faks: (344) 4191498
e-posta: elbistan@sekeris.org.tr
ERCİŞ: Halis HALİFEOĞLU
Erciş Şeker Fabrikası Erciş/Van
Tel: (432) 3544609
Faks: (432) 3544609
e-posta: ercis@sekeris.org.tr
EREĞLİ: Yüksel İLASLAN
Ereğli Şeker Fabrikası Ereğli/Konya
Tel: (332) 7345297
Faks: (332) 7345297
e-posta: eregli@sekeris.org.tr
ERZİNCAN: Bülent BULUT
13 Şubat Cad. No:20 Kat:3 Erzincan
Tel: (446) 2236886
Faks: (446) 2236886
e-posta: erzincan@sekeris.org.tr
ERZURUM: Metin KESKİN
Erzurum Şeker Fabrikası
Ilıca/Erzurum Tel: (442) 6313895
Faks: (442) 6313895
e-posta: erzurum@sekeris.org.tr
ESKİŞEHİR: Nuri Davut
KÖROĞLU
Sakarya Cad. Birlik İşhanı No:19/1
Eskişehir Tel: (222) 2215063
Faks: (222) 2200139
e-posta: eskisehir@sekeris.org.tr
ILGIN: Yusuf YAZIR
Hükümet Cad. Ziraat Bankası Karşısı
ŞEKOP Binası Kat 21 No:105 Ilgın/
Konya Tel: (332) 8857102
Faks: (332) 8857103
e-posta: ilgin@sekeris.org.tr
KARS: Ertan ALTUNOĞLU
(Baştemsilci) Kars Şeker Fabrikası/
Kars Tel: (474) 2135688
Faks: (474) 2135688
e-posta: kars@sekeris.org.tr
KASTAMONU:
Ali ÇUFADAROĞLU
Cumhuriyet Cad. Belediye Karşısı/
Kastamonu Tel: (366) 2427513 Faks:
(366) 2427513
e-posta: kastamonu@sekeris.org.tr
KAYSERİ: Ahmet TATAR
Kayseri Şeker Fabrikası/Kayseri
Tel: (352) 3319717
Faks: (352) 3319717
e-posta: kayseri@sekeris.org.tr
KIRŞEHİR: Işık ŞİMŞEK
(Baştemsilci) Ortaköy Yolu Üzeri 17.
km. Kırşehir Şeker Fabrikası/Kırşehir
Tel: (386) 2216142
Faks: (386) 2216141
e-posta: kirsehir@sekeris.org.tr
KONYA: Kamil ÇOMAK
Selçuk Mah.Tekke Cad. No:43 Konya
Tel: (332) 3239813
Faks: (332) 3240023
e-posta: konya@sekeris.org.tr
KÜTAHYA: Kenan PIYNAR
Atatürk Bulvarı 4.Bölge Karşısı No:3
ŞEKER-İŞ’İN
1967 YILINDA
ÇIKAN
GAZETESİNİN
6. SAYISI
Kütahya Tel: (274) 2248064
Faks: (274) 2248064
e-posta: kutahya@sekeris.org.tr
MALATYA: Nuri MURAT
Malatya Şeker Fabrikası /Malatya
Tel: (422) 2121055
Faks: (422) 2121055
e-posta: malatya@sekeris.org.tr
MUŞ: Fikret SANCAR
Atatürk Çocuk Parkı Karşısı No:18
Muş Tel: (436) 2151490
Faks: (436) 2151490
E-posta: mus@sekeris.org.tr
SAKARYA: Oğuz KALAY
(Baştemsilci) Yazlık Cad. Zarif Sok.
No:1 Sakarya Tel: (264) 2772357
Faks: (264) 2772357
e-posta: sakarya@sekeris.org.tr
SUSURLUK: İsmail KARADAYI
Okullar Cad. Şeker Pasajı No:10
Susurluk/Balıkesir
Tel: (266) 8653873
Faks: (266) 8653873
e-posta: susurluk@sekeris.org.tr
TURHAL:
Mehmet Elvan YILMAZ
Zille Cad. No:1 Turhal/Tokat
Tel: (356) 2751001
Faks: (356) 2751001
e-posta: turhal@sekeris.org.tr
UŞAK: Kenan TATAR
İsmet Paşa Cad. Şeker İşhanı İstasyon
Cad No:97 Uşak Tel: (356) 2242255
Faks: (356) 2242255
E-posta: usak@sekeris.org.tr
YOZGAT: Ömer MACİT
Yozgat Şeker Fabrikası Sorgun/
Yozgat Tel: (354) 4411002
Faks: (354) 4411001
e-posta: yozgat@sekeris.org.tr
Yıl: 2
Sayı: 6
Ocak
2012
Ücretsizdir
TÜRKİYE ŞEKER-İŞÇİLERİ SENDİKASI
Şeker-İş Sendikası Adına Sahibi : İsa GÖK
Genel Yayın Yönetmeni : Hasan Basri GÜZEL
Editör: Önsel ÜNAL
Tasarım&Hazırlık ve Baskı: Mattek Matbaacılık
Basım Yayın Tanıtım Tic. San. Ltd. Şti.
Ağaç İşleri San. Sit. 21. Cad. 601. Sok. No: 35
İvedik-ANKARA
Tel: (0312) 394 63 07 Faks: (0312) 394 63 09
web: www.mattekmatbaa.com.tr
Yönetim Yeri: Karanfil Sok. No: 59 Kızılay-ANKARA
Tel: (0312) 418 42 73-74
Faks: (0312) 425 92 58
web:www.sekeris.org.tr
Baskı Tarihi: 20.01.2012
Yayın Türü: Yaygın Süreli
Bu gazete basın Ahlak İlkelerine uymayı taahhüt eder.
Download