makina mühendisleri odası İZLİ DENİZLİ`DE SANAYİLEŞME VE

advertisement
tmmob
makina mühendisleri odası
İZLİ
DENİZLİ'DE
SANAYİLEŞME VE KENTLEŞME
SEMPOZYUMU
15-16-17 EKİM 1999
BİLDİRİLER KİTABI
Yayın no
230
I
tmmob
makina mühendisleri odası
Sümer Sokak 36/1-A 06440 Demirtepe/ANKARA
Tel
: (0312) 231 31 59
Fax: (0312) 231 31 65
e-mail : yayin@mmo.org.tr
Yayın No : 230
ISBN
:975-395-338-0
Bu yapıtın yayın hakkı Makina Mühendisleri Odasına aittir. Kitabın hiçbir bölümü
j
değiştirilemez. MMO'nun izni olmadan kitabın hiçbir bölümü elektronik, mekanik, vb.
yollarla kopya edilip kullanılamaz. Kaynak gösterilmek kaydı ile alıntı yapılabilir.
Ekim 1999-Denizli
I
Dizgi
:MM0
Baskı
:Özkan Matbaacılık Ltd. Şti.
Tel: (0312)229 59 74
İŞLETMELERDE İŞ SÜREÇLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
VE YENİDEN YAPILANDIRILMASI
Hayri BARAÇLI, Semih COŞKUN
Yıldız Teknik Üniversitesi
Makine Fakültesi-Endüstri Mühendisliği Bölümü
ÖZET
Bütün ürün ve hizmetlerin mutlaka süreçleri vardır. Aynı şekilde bütün süreçlerin bir ürünü ya da hizmeti vardır.
Dolayısıyla yapılan her işlem bir süreçtir ve iş süreçleri organizasyonların ekonomik olarak varlıklarını
sürdürmelerinde önemli role sahiptir. Süreç kavramı üretimin veya hizmetin girdilerini çıktı haline dönüştüren
birbirine bağlı uygulamalar kümesidir. Süreç içindeki bu dönüştürme işlevi, bir girdiyi değerlendirirken, sonuçta
kullanışlı ve etkili bir çıktı meydana getirebilmelidir.
İşletmelerde her gün yüzlerce süreç işlemektedir. Bunların bir kısmı ise tekrarlanan işlerdir. Dolayısıyla
işletmelerin birçok süreci içeren karmaşık bir yapıya sahip olduğu ve bu süreçler içinden yalnızca çok az bir
kısmının müşteriye satılan ürünü ortaya çıkardığı bilinmektedir. Bu tekrarlanan süreçler tıpkı üretim süreçlerinde
kullanılan yöntemlerle benzer şekilde kontrol edilebilir. Kullanılan birçok süreç en az üretim süreçleri kadar
karmaşıktır. Bu nedenle geçerliliği kanıtlanmış üretim kontrol geri besleme teknikleri işletmelerdeki bütün
faaliyetlere uygulanmaya başlanmıştır.
İş süreçlerinin yeniden yapılandırılması ise, sürekli iyileştirmeden çok radikal bir değişimi hedefler. İş
süreçlerinin iyileştirilmesi ile süreçlere değer katmayan faaliyetlerin çıkarılması ve süreçlerin etkinlik düzeyinin
arttırılması sayesinde doğal olarak maliyetlerde düşecektir. Pazarda üstünlüğü sağlamak isteyen işletmeler iş
süreçlerinin analizlerini sürekli olarak yapmaları gereklidir. Bu çalışmada iş süreçlerinin analizi ve yeniden
yapılandırılması konusu üzerinde durulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Süreç, İş Süreci, Süreç Yapılandırılması.
1.Giriş
198O'li yıllarda dünyadaki arz-talep dengesinin arz yönünde bozulmaya başlaması ile birlikte yaşanan rekabet
yıkıcı bir boyut kazanmış ve işletmelerin düşmanca ve yok edici rekabet hedefleri, onları yönetim anlayışlarını
değiştirmeye zorlamıştır. Öte yandan teknolojik gelişmelerin sağladığı verimlilik artışı, dünya pazarlarının
küreselleşmesi, bilgi toplumuna geçiş aşamalarının yaşanması, ürünlerin ömürlerinin giderek kısalması, pazara
yeni ürünler sunma süresinin azalması ve sürekli değişen müşteri ihtiyaçları 199O'lı yılların işletmelerini yeniden
yapılanmaya zorlayan diğer faktörler olarak belirlemiştir.
Sonuçta karşımızda yepyeni bir iş dünyası bulunmaktadır. Bu yeni iş dünyasının üç önemli noktası müşterirekabet-değişim, tüm işletmelerin yönetim anlayışlarını değiştirmeye yönelik devrimsel nitelikte bir yeniden
yapılanmaya zorlamaktadır. Zira, kitle üretimi, istikrar ve büyüme ortamlarında başarılı olacak biçimde
oluşturulan organizasyonların, birkaç küçük değişiklik veya ilavelerle tamir edilerek, oluşan yeni dünya
koşullarında başarıya ulaşmaları mümkün olmayacaktır. Bugün birçok işletme kalite bilincine sahip çıkarak
süreç odaklı yaklaşımları uygulamaya çalışmaktadır. Maliyet, kalite, hizmet ve hız gibi çağımızın en önemli
performans ölçülerinde çarpıcı geliştirmeler yapmak amacıyla, iş süreçlerinin temelden yeniden düşünülmesi ve
radikal bir biçimde yeniden tasarlanmasını ifade eden "yeniden yapılandırma" düşüncesi yeni bakış açısıyla
geleneksel yönetim yaklaşımlarına göre çok farklı bir perspektifi ortaya koymaktadır.
2. Süreç Kavramı ve Genel Tanımı
Süreç kavramı, değişik biçimlerde tanımlanabilmektedir. Bu tanımlardan bazılar şöyledir:
185
"Süreç, girdileri olan, bunlara müşterileri için değer ekleyen ve çıktı üreten bir faaliyetler dizinidir."
"Süreç, belirli bir çıktı (ürün ya da hizmet) elde etmek için, birbirleriyle etkileşim içerisinde bulunan insanlar,
ekipman, malzemeler, yöntemler ve çevresel unsurların bir toplamıdır."
"Süreç, işletme girdilerini, işletme çıktılarına dönüştürecek etkinliklerin birleşimidir."
"Süreç, belirli bir müşteri yada pazar için belirli çıktıların üretimine yönelik yapısal, ölçülebilen faaliyetlerin
toplamıdır."
"Bir iş süreci, organizasyonun kaynaklarını kullanarak, organizasyonun hedefleri doğrultusunda tanımlanmış
sonuçlara ulaşan birbiri ile bağlantılı görevler topluluğudur."
"Süreç, iç ve dış müşteriler için belirli bir girdiyi alıp onu çıktıya dönüştüren, tanımlanabilir, ölçülebilir, aynı
amaca odaklanmış ve birbirine bağlı faaliyetler gurubudur. İdeal olarak sürecin dahilinde oluşan bu dönüşüm,
sürecin müşterisine fayda sağlayacak şekilde bir çıktının yaratılabilmesi için girdiye değer katmalıdır. Süreçlerin
sınırları departman ve şirketlerin dışına taşabilir.
"Süreç, Belli girdiler ve belli çıktılar üreten katma değerli çabalarla karakterize edilen birbiriyle ilişkili iş
faaliyetleri kümesidir." Bu tanıma göre bir süreç belli bir fonksiyonel organizasyon içinde yer alabilir yada
birkaç fonksiyonel organizasyona yayılmış olabilir.
"Bir süreç, iç ve dış müşteri için yararlı sonuç verebilen, tanımlanabilir, tekrarlanabilir ve ölçülebilir çabaların
serisidir." Kısaca tüm tanımlardaki bazı noktaları birleştirecek olursak:
• Süreç bir sistemdir.
•
Süreç bir işlemler dizisidir.
•
Süreç bir dönüşüm sağlar, yani girdilerden daha farklı çıktılar sağlar.
• Bir süreç girdilerin (işgücü, ekipman, malzeme, yöntemler ve ortam) çıktı (işgücü, ekipman, malzeme ve
yöntemler) şekline dönüştürülmesidir. Dönüştürme, zaman, yer ve şekil konularında değer eklenmesi yada
yaratılmasını da içerir.
3. Süreç Hiyerarşisi ve Karakteristikleri
Süreç ilişkilerinin önemli bir türü de süreç hiyerarşisi ilişkileridir. Süreç hiyerarşisi, süreçlerin dikey ilişkilerinin
derinliklerini tanımlar. Hiyerarşideki üst düzey süreçler ve hiyerarşideki alt düzey süreçleri kapsarlar.
Şirket düzeyinde
temel amaçları
sağlamada önemli
olan süreç
Müşteri İlişkileri
Kritik Süreç
•••-..
••••-,
Süreç
Satış
w
Çözüm Teslimi
Çözüm Tanımı
Dış müşteri ile
başlayıp biten ana
kadar olan
faaliyetler kümesi
,-•••••
••••-,.
••-,
,-••••••
••••..
Alt Süreç
Öneri Geliştirme
İhtiyaç Planlama
İşlem
Öneri Üretme
Hizmet Paketi
Oluşturma
Şirket içinde iki veya
daha fazla birimi
ilgilendiren faaliyetler
gurubu
Fiyatlama ve
Zamanlama
Tek bir birimde
veya tek bir kişi
tarafından
tamamlanan özel
işler
Şekil 1. Süreç Hiyerarşisi
Süreç odaklı yaklaşım, bir kuruluşun faaliyetlerini iyi tanımasına, onların iyileştirilmesi için gerekli sistemin
kuruluşuna ve performanslarını ölçerek sürecin etkinliğinin kontrol edilmesine yardımcı olur. Her ne kadar değer
186
katıcı faaliyetler süreç olarak tanımlandıysa da her faaliyetin birer ana süreç olması kuruluşa çok yüksek
maliyetler getirir. Kuruluşun hedef ve stratejine göre süreçler optimum miktarda oluşturulmalı ve detaylara inme
seviyesine göre alt süreç, faaliyet ve elemanter işler tanımlanmalıdır.
4. iş Süreçlerinin Sınıflandırılması
Müşteri beklentilerinin hızlı, kaliteli ve uygun fiyatla karşılanabilmesi için, herhangi bir organizasyonun bütün
bölümlerinin uyum içinde çalışması, bölümler arası bilgi akışının verimli hale getirilmesi ve tekrarların
azaltılması gerekmektedir. Bu amaca ulaşmak için ise, geleneksel yönetim anlayışını terk etmek ve müşteri
odaklı süreç anlayışını getirmek yararlı olmaktadır. İşletme için ele alman süreçlerin bazıları stratejik olmayan
süreçlerdir. Bu süreçler elimine edildiklerinde, diğer stratejik süreçlerin etkinlik seviyeleri artar ve maliyet
azalmaları görülür. Bir sürecin belirleyici özellikleri:
•
Belirli girdi ve çıktılarının olması
• Sınırlarının departman ve şirket dışına taşabilmesidir.
İşletmedeki çalışma takımı ,müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamada esas olan, az sayıdaki hayati süreci tanımlar.
Bu hayati süreçler, içsel ya da dışsal müşterilere hizmet veriyor olabilir. İşletmedeki yeniden yapılanmada
uygulanacak süreçlerin belirlenmesinde aşağıdaki şekil 2'de görülen yol izlenmelidir.
Mevcut
Süreçlerin
Belirlenmesi
Kritik
Süreçlerin
Belirlenmesi
,
r
Süreçlerin
Performanslarının
• Sıralanması
\r
r
Sürecin
Destekçisinin
Yönlendirilme
Başlangıç
Fırsatlarının
Tanımlanması
r
Fırsata
Değer
Biçilmesi
Zaman
Planlamasının
Yapılması
^/
*\
\
maya
Değer
Mi r
\
/
/
Başlangıç
Hedeflerinin
Belirlenmesi
Çalışmaların
Başlatılması
Şekil 2. Mevcut İş Süreçlerinin Belirlenmesi
187
Süreçler, tanımlanabilir sonuçlar üretmek için, organizasyon kaynaklarını kullanır ve onları bir çıktı üretmek
üzere değiştirirler. İdeal olarak, süreçte olan bu durum, girdiye değer katar ve bir sonraki kullanıcı için daha
faydalı ve etkin çıktı üretir.
Kontroller
-Şartlar
-Standartlar
-Prosedürler
-Kurallar
1
GİRDİLER
Bilgi
Malzeme
Talimat
ÇIKTILAR
Bilgi
Ürün
Hizmet
Mekanizmalar
-İnsan
-Makine.Aletler
-Hesaplar
Şekil 3. İş Süreci
İşletmelerde, geleneksel organizasyondan müşteri odaklı süreç organizasyonuna geçmek kolay olmamaktadır.
Bunun nedeni ise, fonksiyon bazında iş yapan bir organizasyonun, işi süreç odaklı bakış açısından görmesinin
zorluğudur. Çözüm, fonksiyonlar ile süreçler arasındaki bağı kurmakta yatmaktadır. Fonksiyonel
organizasyonlara sahip işletmelerde, süreçlerin sınırları kesin olarak belirli değildir. Bir müdürlük, bir şeflik
veya bir eleman, yaptığı faaliyetler gereği birden fazla sürece hizmet ediyor olabilir.
Süreçler, organizasyonun her alanında mevcuttur ve süreçlerin çok iyi ayırt edilmesi gerekmektedir. Ancak
"süreç" denildiğinde çoğu kişinin aklına üretim süreçleri gelmektedir. Fakat idari işler, satış, satış sonrası hizmet,
eğitim, bakım, evrak akışı, bölümler arası iletişim vb. işletmede bulunan üretim dışındaki süreçlerin bazılarıdır.
Süreçler genel anlamda ikiye ayrılır: İmalat süreçleri ve hizmet süreçleri.
a) İmalat Süreçleri: Bu tip süreçlerde girdi süreçten fiziksel şekli değişmiş olarak çıkar. Bu tip süreçler daha çok
somut özellik taşıdıklarından daha somut ve kolay izlenebilir, kontrol altında tutulabilir. Bu kolaylığa çeşitli
çalışma standartlarının sayısal olarak varolması da yol açar.
b) Hizmet Süreçleri: İmalat süreçleri hariç tüm süreçler hizmet süreçleri olarak ifade edilebilir. Bu tip süreçlerde
çıktı çoğu zaman soyut olmaktadır.
Bir üretim yapan işletmede belli başlı süreçler şu şekilde sıralanabilir:
-Üst Yönetim Süreci
-Raporlama ve Bütçeleme Süreci
-Mali İşler Süreci
-Satış ve Pazarlama Süreci
-Satın Alma Süreci
-Stok Yönetim Süreci
-Kalite Kontrol Süreci
188
-Üretim, Üretim Planlama ve Ürün Geliştirme Süreçleri
-Bakım Onarım Süreci
-İnsan Kaynakları Süreci
5. Süreç Dokümantasyonu ve Analizi Diyagramları
Süreç seçildikten sonra sıradaki adım uygulanan yöntemde yer alan bütün olayların kaydedilmesidir. Bütün
çalışmanın başarısı, bu olayları doğru şekilde kaydetmeye bağlıdır, çünkü bu kayıtlar, hem olayların eleştirisel
incelenmesine hem de düzeltilen yöntemin geliştirilmesine ilişkin bilgileri verecektir. Bu nedenle kayıtların
anlaşılır ve açık bilgiler vermesi gerekir.
Olayları kaydetmenin normal yolu onları yazmaktır. Oysa bu yöntem modern endüstride çok görülen karmaşık
süreçlerin kaydına uygun olmamaktadır. Bu zorluk özellikle dakikası dakikasına kaydının tutulması gereken
işlem ya da süreçlerde ortaya çıkmaktadır. Yapılışı birkaç dakika süren çok basit bir işte tam olarak neler
yapıldığının açıklanması sayfalar dolusu yazı gerektirebilir, üstelik yazıların bütün ayrıntıları kapsayıp
kapsamadığının anlaşılması için dikkatli olarak gözden geçirilmesi gerekir. Bu zorlukları önlemek için başka
kayıt tekniklerinden ve araçlardan yararlanılmaktadır. Böylece bilgilerin ayrıntılı olarak ve standart formlara
kaydedilmesi sağlanmaktadır. Ayrıca bu formlar bütün görevliler tarafından kolayca anlaşılabilmektedir.
Diyagramlar, birçok farklı şekillerde karşılaşılan iş süreçlerinin ortaya konularak, çizilmesinde kullanılırlar.
Yazılı olarak uzun satırlarla ancak ifade edilebilecek iş süreçleri, diyagramlar yoluyla daha kısa ve net olarak
gösterilebilir. Diyagramlar genellikle şu dört farklı yol üzerine odaklanmışlardır:
1. Belirli gösterimleri kullanarak oluşturulan basit diyagramlar.
2. Önceden bilinen bir gösterim kullanmadan, üzerinde karar verilen bazı sembollerin kullanılması ile
oluşturulan diyagramlar.
3. Sembolik ifadeler yönünden zengin ve bilimsel yönü zayıf olan diyagramlar.
4. Çok sayıda bilgi ve veriden oluşan süreçlerin gösteriminde kullanılan karmaşık diyagramlar
Birçok süreç akış diyagramları ilk kategoriye göre oluşturulmaktadır.
Analiz tekniklerinin genel olarak şu kriterlere uygun olması gerekir.
• İşletme içindeki çalışma takımına problem hakkında bilgilerini kullanması için yardım etme,
• Akla uygun bir şekilde ihtimal dahilinde olan problem sebeplerini belirlemek,
• Takımın bildiklerinden bilmediklerine doğru gitmek için sistematik olarak çalışmak,
• Problemi direk yaşayanların uzmanlığından faydalanmak.
a) Diyagram analizleri
Metin analizleriyle birlikte diyagram analizlerinde amaç belirli teknikler kullanılarak süreç tanımlarının ortaya
çıkarılmasıdır. Diyagramların oluşturulmasında ortak bir üst model hazırlanması, metin ve diyagramların
analizinde kolaylık sağlamaktadır.
b) Süreç diyagramları çeşitleri
En çok karşılaşılan diyagramlar şunlardır:
• Alt süreçlerle birlikte tüm süreci gösteren basit akış şemaları
• Amerikan Ulusal Standart Enstitüsünün (ANSI) gösterimlerine dayanan süreç akış şemaları
• Bölgesel program akış şemalarının gösterimlerinin kullanıldığı süreç akış şemaları
Bu modellere ait örnekler kullanımlarıyla birlikte aşağıda yer almaktadır.
a)Basit akış şemaları: Bu tip diyagramlar en basit ve en yaygın kullanımı olan akış şeması tipleridir. Bu
şemaların okunması da oldukça kolaydır. Üst seviyedeki bir süreç, ana şema daha küçük süreçlere ayrılarak
gösterilebilmektedir. Şemada görülen çizgiler alt seviyelerdeki proseslerin sıra ile gösterimini sağlar. Bu
şemalarda fazla detaya girilmemektedir. Ancak üst seviyede bir fikir sağlanabilmektedir. Genellikle gerçek
hayatta işler bu kadar düzgün ve yalın şekilde gerçekleşmez. Şemada yalnızca kutucuklar ve kutucukları
birbirine bağlayan çizgiler görülmektedir. Her kutu tüm süreç içindeki bir prosesi ifade etmektedir. Çizgiler ise
akışı göstermektedir. Soldan yada yukarıdan bir kutuyla birleşen çizgi bir önceki proses ile bir sonraki prosesin
birbiri ardına geldiğini ifade eder. Bu nedenle bu tip diyagramlarda sadece bir şey söz konusudur, o da süreçtir.
Önemli olan bir önceki proses ve bir sonraki prosestir.
189
b) Proses Şemaları: Akış şemaları içerisinde kullanılan yaygın tekniklerden birisi de proses şemalarıdır. Birçok
alanda ortak kabul görmüş ANSI standartları, proses şemalarında kullanılmaktadır. Bu standartlar Gilbreth'ler
tarafından çıkarılan standart gösterimlerin gelişmişi olarak gösterilebilir. ANSI standartları bir proses şemasını
tüm süreç esnasında ortaya çıkan birbirleriyle bir sıra halinde ilişkili olaylar, işlemler, taşımalar, muayeneler,
gecikmeler, depolama gibi faaliyetlerin şema ve tablolar vasıtasıyla gösterimi olarak tanımlanır.
İçeriği
Kısmı
Sonra gelen
Önce gelen
Şekil 4. Basit Bir Akış Şemasının Gelişmiş Modeli
c) İş akış şemaları: İş akışında girdinin ( örneğin bir nesnenin) nerede (örneğin hangi atölyede ve hangi çalışma
yerinde) ne zaman (hangi zaman sırasına göre) ne ile (örneğin hangi insanlarla ve hangi üretim araçlarıyla) iş
görevine uygun olarak değiştirileceği veya kullanılacağı belirlenir. Akışı tanımlayabilmek için, akış bütününü
dilimlere bölmek ve ayrıca çalışma tekniğinin ve çalışma yönteminin neler olduğunu belirtmek gerekir. Akışın
meydana geldiği çalışma yerinin tanımlanması, çalışma koşulları arasında belirlenir.
c) Süreç şemaları simgeleri
Süreç şemalarında herhangi bir işin ya da işlemin kaydedilmesi 5 standart simgenin kullanılması ile oldukça
kolaylaşmıştır. Bu simgelerin her biri, her fabrikada ya da büroda rastgelinen olayları ya da etkinlikleri
göstermektedir. Bu simgeler, kısa olduğu kadar kolay anlaşılan, fazla yazışmayı önledikleri gibi olayları açık ve
sırasıyla kaydetmeye yarayan uygun birer araç olarak kullanılmaktadırlar. Bir süreçteki iki asal etkinlik işlem ve
yoklamadır.
İşlem: Bir nesnenin fiziksel veya bireysel özelliklerinde değişmeler, başka bir eleman ile monte veya demonte
edilmesi, bir sonraki işlem için hazırlanması, muayene, taşıma ve depolama birer işlemdir. Aynı zamanda işlem
bilgi girişi veya çıkışı olduğunda yada planlama veya hesaplama yapıldığında da gerçekleşmektedir.
Muayene (yoklama): bir elemanın tanımlanması için kontrol edilmesi veya kalite veya miktar kontrollerinin
yapılması faaliyetlerini kapsar.
Bu iki etkinlik arasındaki ayırım oldukça açıktır. İşlem her zaman bir malzemenin, bir parçanın ya da bir
hizmetin tamamlanmasına yönelik bir aşamadır. Bu, ya makineye verilen parçalarda olduğu gibi biçimini
değiştirerek ya da kimyasal süreçte, onun kimyasal birleşimini değiştirerek ya da bir montaj işleminde olduğu
gibi malzeme ekleyip çıkararak olur. Bir işlem bir ürünün tamamlanması için gerekli bir çalışmaya hazırlık
aşaması da olabilir. Yoklama, ürünün tamamlanmasına ilişkin bir işlem olmayıp, yalnızca yapılan işlemin nitelik
ya da nicelik yönünden doğru yapılıp yapılmadığını araştırır.
Bu iki simgenin kullanılması ile elde edilebilecek şemalardan daha detaylı şemalar elde edilebilmesi için 3 simge
daha kullanılmaktadır:
Gecikme, olayların akışı sırasında oluşan gecikmeleri gösterir; örneğin birbirini izleyen işlemler arasında işin
beklenmesi, bir nesnenin yeniden istenmesine kadar kaydedilmeksizin geçici olarak bir yere bırakılması gibi.
Tablo 1. Süreç Şemaları Simgeleri
O
İşlem
Muayene
Taşıma
D
Gecikme / Geçici Depolama
Birleşik Faaliyetler
V
Sürekli Depolama
Süreç İşlem Sembolü
O
Karar Sembolü
Akış Yönü Sembolü
t
Temel Girdi-Çıktı Sembolü
/
7
Başlama-Bitiş Sembolü
d) Temel süreç şeması
Çoğu zaman ayrıntılı bir analize girmeden önce, bütün sürece ya da etkinliğe kuş bakışı bakmak yararlıdır. Bu
temel süreç şeması ile elde edilebilir. Temel süreç şeması yalnız temel işlem ve yoklamaların baştan sona
sıralanarak kaydedildiği ve sadece sürece ilişkin genel bir görünüş veren bir süreç semasıdır.
Bir temel süreç şeması hazırlarken yalnızca, yapılan belli başlı işlemlerin ve bunların etkenliğini sağlayan
yoklamaların kaydedilmesi gerekir. Bu kayıtta işlemlerin kim tarafindan nerede yapıldığı yazılmaz. Simgeler ve
sıraları ile ilgili olarak verilen bilgiye ek olarak her işlemin ya da yoklamanın niteliğine ilişkin kısa bir not
simgelerle verilir ve eğer biliniyorsa, bunlar için ayrılan süre de eklenir.
Bir süreç ana hatları ile ortaya konduğunda, daha fazla ayrıntıya girmek olanağı vardır. Bunun için iş akımı
şeması hazırlanır. Çok daha karışık olduğu için, iş akımı şeması, bir temel süreç semasıyla gösterilebilecek kadar
çok işlemi kapsamına alamaz. Bir montajın her asal parçası için ayrı bir akım şeması hazırlamak çok daha
191
kullanışlıdır. Böylece her bir parçaya ilişkin tüm taşıma, gecikme ve depolama etkinlikleri birbirinden bağımsız
olarak incelenebilir. Bu yapı nedeniyle iş akımı şemaları genellikle tek bir hattan oluşur.
Bir süreç dokümantasyonunda genellikle 2 tür iş akımı şeması kullanılır:
a) Sistem iş akımı şeması
b) Yerleşim planı iş akımı şeması
Sistem İş Akımı Şeması: Süreci oluşturan işlemler dizisinin resimsel bir özetidir. Yukarıda belirtilen her iki
sembol sistemi de kullanılarak hazırlanabilir.
Yerleşim Planı İş Akımı Şeması: Bir yerleşim planı iş akımı şemasında incelenen süreçteki iş akımı sürecin
gerçekleştiği ortamın bir krokisi üzerinde gösterilir. Bu şemada da yukarıdaki semboller kullanılabilir. Bu
şemanın amacı kullanım alanının daha verimli bir şekilde değerlendirilmesini sağlamaktır. Bunun için özellikle
taşıma işleri incelenir.
e) IDEF diyagramları
IDEF diyagramları, Amerikan Hava Kuvvetlerinde SADT2 nin bir alt kümesi olan IDEFO'ı esas alan bilgisayar
destekli imalat programlarından ortaya çıkmıştır. IDEF diyagramları bilgisayar destekli imalatın tanımlanması
metodu olarak algılanabilir. Burada amaç, hem SADT (yapısal analiz ve dizayn tekniği) ve hem de IDEFO'ın
model sistemlere uygulanabilir olmasıdır. Bir başka tarafta IDEFİ diyagramları vardır ki bunlar bilgi
modellerinin oluşturulmasında kullanılabilir. Bu nedenle iş süreçleri analizcisi tarafından IDEFO sistemlerini
esas alan ve iş süreçleri içerisindeki tüm kaynak ve prosesler için kullanılabilen diyagramlardır. IDEF
diyagramları, bir başlık ve tanımlayıcı bilginin altında yer alan dikdörtgen kutu ve oklardan oluşmaktadır. Tüm
sistemi kapsayan tek kutulu üst seviyedeki diyagramlar hariç, bir SADT kuralı vardır ki bu kurala göre her
diyagram en az Uç, en fazla altı kutudan oluşur. Diyagramlarda kullanılan okların anlamı bağlı bulunduğu
kutunun ne tarafında olduğuna göre değişir. Girdiler kutunun sol tarafında, çıktılar da sağ tarafında yer alır.
Kutunun üzerindeki oklar kontrolü ve altındaki oklar da mekanizmayı gösterir. Bu nedenle bu diyagramlar akış
şemaları değillerdir ve oklar elemanlar ve olaylar arasındaki ara yüzleri gösteririler. İlgili birimler: kontrol, girdi,
geri besleme, çıktı mekanizmalarıdır. Kutuların sayısındaki sınırlama, ayrıştırma metodun doğal yapısında
olduğunun bir göstergesidir. Her kutu ayrıştırılabilir bir olay yada elemanı ifade etmektedir.
Tablo 2. Süreç Analizi Teknikleri
Teknik
Muhasebe
Açıklama
Özellikle maliyet muhasebesi ve faaliyete dayalı maliyetlendirme
Veri Zarflama Analizi
Birçok değişik yerde veya biçimde gerçekleşen bir sürecin en etkin şekilde ortaya
çıkarılması
Özellikle, amaca yönelik birbiri ile ilişkili modellerin gelişimine yönelik olarak basit
tekniklerin uygulanması
Açıklayıcı diyagram tiplerini tespit edip bunları yapılandırmak
Bir dokümanın yapısını anlama ve dokümanın içeriğini anlamak için onu haritalama
İşin gerçek dünyasını anlamak ve ortaya çıkarmak; olayların gerçekte nasıl
gerçekleştiğini tespit etmek
Mümkün olduğu kadar gerçeğe yakın süreçlerin dizaynı, yönetimi ve analizi
İş süreçlerine bilgi teorilerinin uygulanması (karar teorisi)
Güvenilirlik ve geçerliliğini anlamaya yönelik yapılanma, test ve analiz teknikleri
Veri Modelleme
Diyagram Analizleri
Doküman Analizleri
Etnografya
Örneklendirme
Bilgi Analizi
Görüşme ve Sorgulama
Dizaynı
Yönetim Sibernetiği
Amaca Yönelik İlişkiler
Modellenmesi
Yöneylem Araştırması
Organizasyon Dizaynı
Organizasyon ve
Metotlar
Performans ölçümleri
Süreç ve Sistem
Süreç kontrol ve iletişimin gözden geçirilmesi
Farklı kaynaklardan üst modellerin geliştirilmesi
Lineer programlama ve iş analizlerini içeren klasik teknikler
Süreç performansı ve organizasyonel yapı arasındaki ilişkiler
Bu alanla ilgili klasik teknikler
Stratejik faaliyetlerden basit işlemlere kadar ilişkili tüm süreçlerin performanslarının
ölçülmesi
Sistem ve süreçleri birbiri ile ilişkili bileşenler topluluğu olarak açıklamak
192
t
Ayrışması
Süreç Haritalama
Simülasyon
Yazılım Mühendisliği
Prensipleri
İstatistik
Strateji Tanımlaması
Sistem Analizi
Metin Analizi
Dağılım Analizi
İş ve Süreç Akış
Şemaları
İş Etüdü
Uygulama Çalışmaları
Süreçlerin sıralamasını ve bilgi ve malzemenin akışının ve kontrolünün gösterimi
Kesikli ve sürekli simülasyonlar
Özellikle iş süreçlerinde uyumluluk, eşlilik, karar paylaşımı ve bilgi saklanması
Bu alanda kullanılan klasik teknikler
Misyon, vizyon, hedefler, SWOT analizi, kritik faktörler ve bunların iş proseslerine
uyarlanması; organizasyonun hedefleri ve süreçler arasında bağlantılar
Bu alandaki klasik teknikler
Yazılı kaynaklardan OPR modellerinin üretilmesi
Planlar ve gerçek sonuçlardan sapmaların kaynaklan
Bu alandaki klasik teknikler
Bu alandaki klasik teknikler
Uygulama çalışması kapsamında prosedürlerin belirlenmesi
Tablo 3. İş Süreçlerinin Analizinde Ana Unsurlar
Unsur
Süreç İhtiyaçlarının
Karşılanması
Analizin Yapılması
Analiz Raporlarının
Hazırlanması
Süreç Tanım ve
Açıklamalarının
Yapılması
Tamamlayıcı ve
Sürekliliği Olan
Standartların
Tanımlanması
Süreç Tavrının Tahmini
Süreç Dizaynı
Açıklama
Sürecin ne şekilde hareket ettiği ve bunun için gerekli şarlarm ne olduğunun
belirlenmesi
Süreç ile ilgili gerekli bilginin toplanarak onun üzerine analizin yapılması
Amaçlar doğrultusunda uygun analiz raporlarının oluşturulması
Amaçlar doğrultusunda süreç tanım ve açıklamalarının yapılması
Raporlamanın doğru olarak yapılabilmesi için her kademe için standartların tam
olarak belirlenmesi
Çeşitli kaynaklardan yararlanarak sürecin ne şekilde ilerleyeceğinin tahmini
Süreç spesifıkasyonlarının belirlenmesi ve uygulanmasında dizaynırlara yardımcı
olmak
Tablo 4. Süreç Analizcisinin Sahip Olması Gereken Özellikler
Özellik
Süreç Öngörme
Dinleme
Kolaylaştırma
Çapraz Kontrol
Yaratıcılık
Açıklama
Analiz
Sonuç Çıkartmak
Sunum
Alan Belirtmek
Süreç Düşünme
Sistem Düşünme
Profesyonel Ayırım
Açıklama
Teknolojiyi de dikkate alarak pratikte bir sürecin nasıl işlediğini zihinde
canlandırabilme
Süreçlerle ilgili diğer insanların görüşlerini dikkate alma
Diğer insanların süreçleri açık bir şekilde ifade edebilmelerine yardımcı olma
İnsanların yaptıklarını ifade edememe veya ifade ettikleri şeyleri yapmadıklarını
sezme
Süreçlerin gerçekleştirilebilecekleri yeni yöntemleri öngörme
Farklı kaynaklardan yararlanarak iyi yapılanmış formal süreçlerin tanımlanması
Sorgulayıcı bir mantıkla proses tanımlarına yaklaşmak
Süreç tanımları ve henüz tam olarak açıklanmamış sistem bileşen veya süreçleri
dikkate almak
Süreçleri insanların üzerinde fikir yürütebileceği şekilde açıklamak
Tanımladığımız bir veya daha fazla analiz konusu
Süreçleri olaylar, prosesler ve koşullar olarak bir bütün olarak düşünme
Süreçlerin bir sistem içerisinde devam edebileceğini bilme
Analizleri profesyonel olarak gerçekleştirmek, bazı insanların fikir ve görüşlerinden
yararlanamadığı için üzülmemek
193
6. SONUÇ
.
Süreçlere ekleme yaparak gelişmeler sağlanabilir. Fakat bu, bulunduğunuz pazarın en iyisiyseniz geçerli olur. Ya
değilseniz? İşte o zaman rekabet koşullarına ulaşmak gerekir. Bu noktada gerekli iş yeniden yapılanmayı
gerçekleştirmektir. Bu işi gerçekleştirebilmek için;
• Durumunuzu gözden geçirin,
• Müşterilerinizin beklentilerini göz önünde bulundurun,
• Ne yapmanız gerektiği üzerinde değil de nasıl yapmanız gerektiği üzerinde durun,
• Geleceğe dönük hedeflerinizi saptayın,
• Süreci yeniden tasarlayın,
•
Bir faaliyeti gerçekleştirmeden önce, ya küçük bir kitleye uygulayın ya da oluşturabileceği durumları simüle
edin,
•
Sonra gerçek uygulama safhasına geçin ve uygulama planını oluşturun,
• Üst yönetimin onayını alın,
•
Yeni tasarıyı uygulayın ve değişimi işletme içine yerleştirin.
Müşteri tatminini sağlamaya yönelik olarak yeniden yapılandırılan organizasyonlar, bugün yeni bir hedef ile
karşı karşıyadır; bu müşterilerin tüm yönleriyle işletmeye bağlı ve başka bir işletmeden aynı hizmeti alma
ihtiyacını hissetmeyen "tutkun taraftarlar" haline gelmeleridir. Başarılı olabilmek için işletmeler takipçilikten
ziyade lider olmalıdırlar. Takipçiler her zaman bir adım geriden gelmek durumundadırlar. İş süreçlerinin analizi
ve yeniden yapılandırılması, işletme açısından gelişimin ve rekabetin en önemli unsurudur. Bu nedenle yapılacak
çalışmalar, işletme içindeki hasta ve problemli noktaların ortadan kaldırılmasında büyük rol oynayacaktır. Bu
çalışmalar;
• İşletmenin müşteri üzerine odaklanması sağlar,
•
Mevcut kaynakların kullanımı iyileştirilerek organizasyonun rekabet gücü artmasını sağlar,
• İşletme içindeki ilişkileri etkin bir biçimde yönetmeye yardımcı olur.
•
İşletme içindeki aktivitelere sistematik bir yaklaşım sağlar.
• Hatanın oluşumunu önler,
• İşletmenin, girdilerinin ne şekilde çıktıya dönüştüğünü anlamasını sağlar,
• Hataların ne şekilde oluştuğunu ve nasıl düzeltilebileceğini gösterir.
• İşletmenin geleceğinin planlanmasına yardımcı olur.
j
t.
j
f.
'
7. KAYNAKLAR
•
•
•
•
Bleessington M., O'connell B.,(1995), Sales Reengineering The Survival Guide, Nevvjersey.
Darnton G., Darnton M., (1997), Business Process Analysis, Thomsan Business Press, Boston.
Harrington H.J., (1991), Business Process Improvement - The Breakthrough Strategy For Total Quality
Productivity and Competetiveness, Mc Graw-Hill Inc, New York.
Hammer M., (1993), Değişim Mühendisliği, Sabah Yayınları, İstanbul.
194
i
.-
YALIN ÜRETİM VE YALIN YÖNETİM
Sabahat BAYRAK, Ayşe İRMİŞ
Pamukkale Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
ÖZET
Günümüzde işletmelerin gerek ülke sınırları içinde gerekse uluslararası alanda varlıklarını sürdürmeleri ve her
geçen gün şiddeti artan rekabet ortamında ayakta kalabilmeleri, üretim yöntemlerini, organizasyon yapılarını
yeniden düzenlemelerini ve farklı tarzda yönetilmelerini gerektirmektedir. Özellikle ulaşım, iletişim
teknolojisindeki gelişmeler ve küreselleşmedeki ilerlemeler, organizasyonların yapı, yöntem ve yönetimlerindeki
değişimleri giderek daha ayrıntılı ve incelikli hale gelen ve aynı zamanda çeşitlilik arz eden müşteri profiline
uygun hale getirmeye zorlamaktadır. Bu doğrultuda son yıllarda hızla değişen iş çevresinin ortaya çıkardığı
üretim, organizasyon ve yönetim sorunlarının çözümüne yönelik yeni arayışları gerektirmekte ve böylece yeni
yaklaşım ve uygulamaların hayata geçirilmesine yol açmaktadır. Bu yaklaşımlardan biri de "yalın üretim" ve
21.yüzyılın yönetim modeli olarak adlandırılan "yalın yönetim" dir. Bildiri yalın yönetim ve buna temel oluşturan
yalın üretimin amaç, süreç ve unsurlarıyla incelemeyi amaçlamaktadır.
GİRİŞ
Küreselleşen dünyamızda asırlık geçmişi olan üretim ve yönetim modellerinin özellikle II.Dünya Savaşı
sonrasında yeni modellere dönüşmesi, dünyanın Soğuk Savaş sonrası yeni ekonomik ve politik düzeniyle uyumlu
bir nitelik göstermiş ve ulusal ekonomilerin dış pazarlara yönelmesini daha da hızlandırmıştır.
Kabul etmek gerekir ki günümüzde organizasyonlar hızlı hareket etmek zorundadırlar aksi takdirde hiç hareket
etmeyebilirler. Çünkü, organizasyonların rekabet güçlerini artırmaları ancak onların hızla değişen dünya
koşullarını dikkate alması ve organizasyonun kapasitesini değişimlere nasıl ayak uyduracaklarını ve
değişimlerden nasıl etkileneceğini bilmek ile mümkün olacaktır. Bu nedenle, küreselleşen ekonomilerde
organizasyonları hızla harekete zorlayan üç büyük gücün varlığından söz edilmektedir. Bunlar: Müşteri, rekabet
ve değişimdir.
Gerçekten Sanayi Devrimini takip eden dönemde, bir taraftan "üretim" ve maliyet" ağırlıklı, diğer taraftanda
"kontrol odaklı" ve "hiyerarşiye yönelik" üretim ve yönetim modellerinin 1980'lerden sonra yerini yeni üretim ve
yönetim modellerine bıraktığı görülmektedir. Batıda yaklaşık bir asır süren kitle üretim modeli ya da diğer adıyla
Taylorizm, üretimin aksamamasını amaçlamış, bunu yapmak amacıyla sisteme ayrıntılı tanımlar ve kurallar
getirmiştir. 1980'li yıllara kadar egemenliğini sürdüren geleneksel görüşte temel yaklaşım, ne kadar çok üretilir,
stokla çalışılır ve üretime kontrol mekanizmaları getirilip geniş kitlelere sunulursa, maliyetlerin o kadar
düşeceğine ve rekabette başarı imkanlarının artacağına yönelik olmuştur.
Zaman içinde üretimde ağırlığın teknolojiden insana doğru kayması ve insanın beyin ve gönül gücünün katılım ve
paylaşımının önemli bir faktör olarak üretim sürecine sokulması ve böylece geleneksel yönetim anlayışında
kaçınılmaz olarak belirtilen "zıt çıkarların", "ortak çıkarlar" olarak ön plana çıkması, yeni üretim ve yönetim
anlayışlarının alt yapısını ortaya çıkarmış, "yalın üretim" ve "yalın yönetim", yeni yönetim paradigmasının temel
felsefesi olarak ön plana çıkmıştır. Bildiri, yalın yönetimi ve yalın yönetime kaynaklık eden yalın üretimi
inceleme ve esaslarını ortaya koymayı hedeflemektedir.
1. YALIN ÜRETİM VE YALIN YÖNETİMİN ARKA PLANINDAKİ NEDENLER
Sanayi Devrimi'nden sonra oluşan teknolojik ve ekonomik gelişmeler sonucunda giderek artan işbölümü ve
üretim hacmi, mevcut ve potansiyel pazar yapılarında bölgesellikten küreselleşmeye doğru bir değişimin
izlenmesine neden olmuştur. Küreselleşme rüzgarlarının tüm dünyada esmesi ve hareketin kabul görmesi, ulusal
pazarların yerlerini giderek uluslararası pazarlara bırakması ve yeni uluslararası ticaret boyutlarıyla dünyanın tek
pazar olması sonucunu doğurmuştur. Bu yönüyle dünyada, en fazla gelişmiş ülkeler arasında olmakla birlikte,
195
makro bazda dünya ticaretini yönlendirme ve kazanma konumundaki rekabetin, mikro bazda ise işletmeler
arasındaki rekabetin günden güne artmakta ve yeni boyutlar kazanmakta olduğu görülmektedir. Bu çerçevede
gerek pazar payının genişletilmesi ve gerekse hayatta kalabilme mücadelesinin kazanılması, en azından
kaybedilmemesi, yönetim ortamının yeni istek ve beklentilerine tam olarak cevap verme dinamizmine bağlıdır.
Böylece küresel rekabetin organizasyonları daha önceleri olduğundan farklı bir yapılaşma ve anlayışa zorladığı
görülmektedir. Başka bir deyişle, hızlı rekabet arz-talep arasında bir öncelik farklılığı yaratmakta ve bu farklılığı
önemli gündem konularından biri haline getirmektedir. Şöyleki sanayileşme başlangıcında talebi yakalamaya
çalışan üretim; insanları ve onların ihtiyaçlarını dikkate almaktan çok, onları basit ve ikincil bir üretim girdisi
olarak değerlendirip "satıcı" ağırlıklı bir üretim ve pazar anlayışına dayanmıştır. Ancak 1970'li yıllarda artan
üretim nedeniyle üretimin talebi aşması ve giderek pazarların doyması ürettiği ürünleri artık eskisi gibi satamayan
üreticileri ya fiyat düşürmeye ya da kalite geliştirme yoluna gitmeye zorlamıştır. Özellikle elektronik ve ulaşım
teknolojisinde meydana gelen büyük gelişmeler, piyasalarda artık satıcı kararlarının değil, alıcı kararlarının
hakimiyetine doğru gidişe bir yol açmıştır. Kısaca 1970 yılı sonlarında sadece müşteriye yakın ürünler, müşteriye
yakın hizmet veren işletmeler, rekabette başarılı olabilmişlerdir. Avrupa Yönetim Formu tarafından "girişimlerin
dış ya da içi pazardaki rakiplerine kıyasla fiyat ve fiyat dışı nitelikleri daha cazip paket oluşturan malları
tasarımlamak, üretmek ve pazarlayabilmek için bugünkü ve gelecekteki yetenek ve fırsatları"(Pauley, 1984: )
şeklinde tanımlanan rekabet gücü, günümüzde müşteri isteklerini çok kısa sürede karşılayan başka bir deyişle,
doğru ürünleri, doğru zamanda, doğru kalitede ve doğru pazara sunabilen organizasyonların var olmalarını
sağlamaktadır.
Rekabet yoğunlaştıkça "yaptığını satan" değil, "satabilir olanı yapan" olmak ön plana geçmekte, satılabiliri
yapmak ise müşteri isteklerinin işletmelerin temel felsefesi haline dönüştürme iradesini gösteren bir yönetim
etkinliğini gerektirmektedir. Yönetim etkinliği ise değişimi gerektiren faktörler ile değişime verilecek tepki
stratejilerini anlama ve uygulama becerisine bağlı olmaktadır. Organizasyon ve ürün yapılarındaki büyük
değişimlere dikkat çekmek ve konuyu daha geniş bir perspektiften görebilmek için sözkonusu faktör ve
stratejileri vermek yararlı olacaktır (Şekil-1).
I Dünya Pazarı
Değişime neden olan faktörler
Uluslararası Pazarlar
Etken Faktör
Ekonomik
-Ekonomik büyüme
-Yüksek yatırım ihtiyacı
-Rekabet baskısı
-Yüksek ücret ve ücret
yan giderleri
-Kısalan çalışma süreleri
-işletme yeri koşullan
-Yasal düzenlemeler
Teknolojik
-Yeni Sistemler
-Yeni malzemeler
-Yeni teknikler
-Yeni ürünler
-Yeni teknolojiler
-Yeni bilgi ve iletişim
teknikleri
-Çevre
koruma
ve
güvenliğine
karşı
sınırlamalar
Pazara Yönelik
-Pazarın Küreselleşmesi
-Alıcı pazarları
-Artan kalite istekleri
-Kısa teslim süreleri
-Enerji ve çevreye duyarlı
sistemler
-Kısalan model eskime
süreleri
-Artan ürün çeşitliliği
Sosyo-Kültürel
-Değişen değerler
-Değişen
ihtiyaç
ve
istekler
-Değişen davranışlar
-Kendini gerçekleştirme
isteği
-Çalışma
zamanlarının
kısalması
-Kişisel
özgürlük
ve
esneklik
-Mesleki görünüm ve
rollerin değişimi
ı
Etken Faktör
Ekonomik
-Ekonomik büyüme
-Yüksek yatırım
ihtiyacı
-Rekabet baskısı
-Yüksek ücret ve
ücret yan giderleri
-Kısalan çalışma
süreleri
-İşletme yeri
koşulları
Teknolojik
-Yeni Sistemler
-Yeni malzemeler
-Yeni teknikler
-Yeni ürünler
-Yeni teknolojiler
-Yeni bilgi ve iletişim
teknikleri
-Çevre
koruma
ve
güvenliğine
karşı
sınırlamalar
Pazara Yönelik
-Pazarın küreselleşmesi
-Alıcı Pazarları
-Artan kalite istekleri
-Kısa teslim süreleri
-Enerji ve çevreye
duyarlı sistemler
-Kısalan model eskime
süreleri
-Artan ürün
çeşitlemeleri
Sosyo-Kültürel
-Değişen değerler
-Değişen
ihtiyaç
ve
istekler
-Değişen davranışlar
-Kendini gerçekleştirme
isteği
zamanlarının
-Çalışma
kısalması
-Kişisel
özgürlük
ve
esneklik
196
t
>•
-Yasal düzenlemeler
-Mesleki görünüm
rollerin değişimi
Verimlilik
Yenilik
-Pazara uygun fiyatlar
-Satış
maliyetlerinin
azaltılması
-Bağlı
sermayenin
azaltılması
-Temin güvencesi
-Küçük partilerde üretim
-Yararlanma potansiyelinin
artırılması
-Kısalan ürün geliştirme
süreleri
-Etken kalite güvencesi
-Ürün sorumluluğu
-Yüksek reaksiyon yeteneği
-Pazar
isteklerine
karşı
isteklik
- Uyum mühendisliği
ve
İşyeri Kültürü
-İşçilik
sınıflarının
feshedilmesi
-Yeni ürün tasarımları
-Artan nitelikler
-Yeni
çalışma yerlerinin
oluşması
-Niteliksiz kişilerin çalışma
yerlerini kaybetmesi
-Hızlı teknolojik ve örgütsel
değişim
-Hızlı çevresel değişim
-Katılımcı yönetim stili
-Grup dinamiği
-Sorumluluğun dağıtımı
-Yenilik ve değişime karşı
daha fazla serbestlik
-Teknik eleman yetersizliği
-Bireysel değerlere dikkat
Amaç : Uluslar arası rekabet yeteneği
Koruma ve güçlendirme
Kitle Üretimi<= Kuruluş => Tekil ve Sipariş Üretimi
Noktasal optimizasyon
Geçiş zamanını kısaltma
Tam zamanında üretim
Prensipleri
Kamban
Lojistik planlar
CİM Tasarımları
Grup Teknolojisi
Sürekli İyileştirme
Olası Değişim Stratejileri
Çevresel optimizasyon
Yönetim ve Tasarım ilkeleri
CAP
CAQ
Küçük partiler
Yahn-felsefe
PPS
TQC
Parça grupları üretimi
Üretim Tasarımı
Üretim imalat hücreleri
BDE
Bilgisayar destekli
TPM
Otomasyon
Altyapı-Tasanm
CAD/CAM
Süreçsel optimizasyon
Rasyonel leştirme genel
giderleri azaltma
Organizasyon geliştirme
Ademi Merkeziyetçilik
Personel eğitim
(Nitelikleri arttırma)
Personel geliştirme
Yönetim
ve
amaç
sistemleri
Şekil 1. (Devam)
Sonuçta, pazara ve alıcıya yönelik yeniden yapılanma gereği, rekabet üstünlüğünün ancak insan, teknik ve
organizasyonun birlikte ele alındığı yeni yapılanma yöntemleriyle kazanılabileceğini ve sürdürülebileceğini
göstermektedir. Günümüzde rekabet üstünlüğünü kazanma ve sürdürmede yeni yöntem ve felsefe olarak yalın
üretim ve yönetim modeli görülmektedir.
2. YALIN ÜRETİM SİSTEMİNİN DOĞUŞU
Fordist seri üretim ya da kitle üretimi (maaş production) olarak adlandırılan üretim biçimi 1913-1914 yıllarında
Ford fabrikalarında geliştirilip uygulanmıştır. Fordist üretim teknolojisi çeşitli aşamalara ayrılan üretimin
hareketli bir montaj bandı üzerinde geliştirilerek daha kısa zamanda tamamlanmasına ve üretkenliğin
yükselmesine dayanıyordu. Ford'un montaj bandı ve akan şerit uygulaması üretim teknolojisi açısından Taylor'un
düşüncelerinin yaşama geçirilmesidir. Ford, bir üretim yönetim tekniği olan bu uygulamayı toplamsal bir çerçeve
içerisinde yorumlamıştır. Verimliliğin artmasının tek başına yetmeyeceğini, pazarın daha da büyümesi gerektiğini
düşünen Ford, toplam arz ile toplam talep arasındaki dengeyi kurabilmek için 1914'de 9 saat olan iş gününü 8
saate indirip, 2.34 dolar olan günlük ücreti 5 dolara yükselterek işçileri üretilen malların tüketicisi durumuna
getirmeyi amaçlamış (Şahin, 1999:100) ve bunu başarmıştır.
197
Ancak 1970'li yıllara doğru gelişmiş ülkelerde ortalama kar oranları ve milli gelirden kar bölüşümünde bir düşüş,
ortalama işsizlik ve enflasyon oranında bir yükselme olması ekonomik bunalımları bu ülkeler bünyesine
getirmiştir. Ekonomik bunalımlar ve yan etkilerinin sistemi, devlet yapılarını, fiyat ve ücret politikalarını ve
yaşam tarzını yeniden biçimlendirdiği (O'Connor, 1995:61) şeklindeki genel kabul, 1970'li yılların ikinci
yarısında belirginleşen ekonomik bunalımda da aynı etkiyi göstermiş ve ülkeleri yeni bir yapılanma sürecine
sokmuştur. Bu süreç, Fordizmin kitlesel, ürün farklılaşması düşük, üretim süresi uzun olan katı üretim yöntemi
yerine postfordizm olarak ifade edilen ve esneklik temeline dayanan "yalın üretim" yönteminin egemen olmasına
neden olmuştur.
Aslında 1950'lerde Toyoda ailesi bireylerinden Eiji Toyoda ve beraber çalıştığı Taiichi Ohno'nun Ford firmasını
incelemek üzere gittiği Amerika'da Ford'un yukarıda özelliklerini belirttiğimiz ve yüzyıla öncülük eden
sisteminin, esneklikten yoksun, katı bir hiyerarşiye ve kitselelliğe dayandığını görmesi ve kitleselliğin ise israfa
yol açtığı yönündeki tespitleriyle (Okur, 1997:23-28) arayışlara başladığı dönemde bulunan Toyota sisteminin
veya Toyotizmin (Harrison, Storey, 1996:63-65) 1980'li yıllarda Amerikan ekonomik ve toplumsal yapısına
uyarlanmasıyla "yalın üretim" şeklinde (Bovvman, 1994:133-134) yeniden bir doğuş yaşadığı görülmektedir.
Başka bir deyişle yalın üretim Batı ürünleri üzerinde Japon ürünlerinin üstünlüğünün Batı ve Japon üreticileri
tarafından benimsenen farklı strateji ve uygulamalara dayandığı gerçeğinin (Sohal, 1996:91) Womack ve
arkadaşları tarafından Dünyayı Değiştiren Makine adlı kitapta anlatılması ve "yalın üretim" kelimesinin ilk kez
onlar tarafından ortaya koyulmasıyla (Karlsson, Ahlström, 1996:24) kavramsal düzeyde başlamış olsa da esas
doğumunun 1950'li yıllarda Japonya'da gerçekleştirmiştir.
i
/
'
*
.,
'
3. YALIN ÜRETİMİN TANIMI, KAPSAM VE ÖZELLİKLERİ
3. 1. Yalın Üretimin Tanımı
Yalın üretim en basit anlamıyla "yapısında hata, maliyet, stok, işçilik, üretim alanı, fire, müşteri
memnuniyetsizliği vb. hiç bir gereksiz unsur taşımayan ya da bu unsurların en aza indirgendiği üretim sistemidir"
(Womack, Jones, Roos, 1990:1). Başka bir tanımda ise yalın üretim, "en az kaynak ile en kısa zamanda, en ucuz
ve hatasız üretimi, müşteri talebine birebir uyabilecek/ cevap verebilecek şekilde en az israfla ve nihayet tüm
üretim faktörlerini en esnek şekilde kullanıp potansiyellerinin tümünden yararlanılarak nasıl gerçekleştirebiliriz"
arayışının bir sonucudur denilmektedir. Kısaca, yalın üretim, bu hedeflerin tümünü aynı anda gerçekleştirme
ilkesine dayanan ve Batı'da 1900'lerin başından beri hakim olmuş geleneksel kitle üretimini ters yüz eden, bir
anlamda her şeye alışılmışın tam tersi yönünde yaklaşan bir sistemdir, denilebilir (Okur, 1997: 27-28).
Belirtildiği gibi, yalın üretim tam zamanında üretim, sıfır stok, sürekli iyileştirme, kısa hazırlık zamanları, tam
koruyucu bakım, grup çalışması, bireysel kontrol sistemleri vb. unsurlar aracılığıyla dünya pazarlarındaki
rekabette işletmelere güvence sağlayan ve geleceğe yönelik pozisyon yaratan bütünsel bir sistemdir. Yalın üretim,
konusundaki çalışmalarıyla tanınan Wickens yalın üretimi, "değer yaratmak amacıyla kaynakların kullanımında
oluşan her türlü israfı önleme, yüksek ambar stoklarının yerine etken bir malzeme akışı sağlama, hata giderme,
çalışmaları maliyetlere eklemek yerine hataları önleme, işi başkalarının belirlemesi ve monotonluk yerine kendini
yönlendirecek ekip ile zengin iş içeriği ve yüksek sorumlulukla çalışmaktır" (Wickens, 1993:8) şeklinde ortaya
koymak suretiyle performans üzerindeki belirleyici etkisine ve merkezi konumuna dikkat çekmektedir.
ı
/
•/'
•
f
•
•
,'•'
3. 2. Yalın Üretimin Kapsam ve Özellikleri
Yalın üretim sıkı bir şekilde müşteriye yönelme ve kalite sorumluluğu taşıma, çalışmada ve üründe ciddi bir
şekilde hata analizi yapma ve hatayı önlemeye çalışma, periyodik olarak sürekli iyileştirme ile işin hızını
özendirme, kamban ve tam zamanında üretim ile ikmal lojistiğini iyileştirme, akılcı bir şekilde proje yönetimi ve
grup çalışmasına yönelme, tüm organizasyon bölüm ve düzeylerinde faaliyetlerin optimizasyonu ve
iyileştirilmesine çalışma, esnek olmayan yapısallaşmayı akılcı önlemlerle giderme vb. özelliklerle dünyada
giderek geniş bir uygulama imkanı bulmaktadır. Hatta yalın üretim, sanayi çevrelerinden akademisyenlere kadar
uzayan geniş bir yelpaze içinde dünyanın "en iyi uygulaması" olarak değerlendirilmektedir. Özellikle 1980'lerin
başında Amerikan Ford Şirketi'nin geçirdiği kriz döneminde yalın üretim sistemini bünyesine oturtarak kısa
zamanda büyük kazançlar sağladığı görülmüş hatta kimi uzmanlara göre ABD'de "Batı Yakasında" yalm üretimi
en iyi uygulayan şirket konumuna gelinmiştir.
198
j
/
'
Özellikle geleneksel ve geleceğe yönelik üretim felsefesi karşılaştırıldığında ve yalın üretimin diğer modeller
içerisindeki karakteristik özelliklerine bakıldığında eninde sonunda işletmelerin kazanabilir bir strateji
oluşturmak için hem üretim hem de yönetim felsefe ve veri tabanında "yahn"lıktan yana bir tavır alınacağı
görülecektir. Çünkü yalınlık dünyada sadece otomotiv sektöründe değil, ekmek üretiminden tekstile, beyaz eşya
üretiminden hizmet sektörüne kadar her yerde adapte olunmaya çalışılan bir "genel-geçer" durumundadır (Okur,
1997:14).
Yalın üretim ile ilgili felsefe ve modeller dikkate alındığında yalın üretimin kapsamında ağırlıkla şu hususların
yer aldığı görülecektir: Değer yaratmak için kaynakların kullanımında oluşan her türlü israfı önlemek, yüksek
ambar stoklarının yerine etkin bir malzeme akışı sağlamak, hata giderme çalışmalarını maliyetlere ilave etmek
yerine hataları önlemeye çalışmak, işi başkalarının belirlemesi ve monotonluk yerine kendini yönlendirecek takım
ile zengin iş içeriği ve yüksek sorumlulukla çalışmak (Cesur, 1997:121-122)vb.
3. 3. Yalın Üretimin Amaç ve Özellikleri
Yalın üretimin amacı, kişisel değer yaratma faaliyetlerini mükemmelleştirme yoluyla etkinliği bugüne oranla
ikiye katlamaktır denilebilir. Esas olarak yalın üretim üç amaç doğrultusunda çalışmaktadır denilebilir. Bunlardan
birincisi kalitenin artırılması, ikincisi, geçiş sürelerinin kısaltılması, üçüncüsü ise maliyetlerin düşürülmesidir.
Yalın üretimin belirtilen amaçlar etrafında ortaya çıkan belli başlı özellikleri olarak şu hususlar sayılabilir:
•
•
•
•
•
•
•
Akılcı bir dönüşüm ile rekabete yönelik uyum yeteneği üstün ve iyi düşünülmüş işletme stratejisi
oluşturmak
Müşteri ve tedarikçilerin katılımıyla eş zaman ürün ve süreç geliştirmeyi gerçekleştirmek
Çok fonksiyonlu işçilerle disiplinli bir ekip uygulama ve çalışması yapmak
Çalışanların yaratıcılıklarını ve tecrübelerinden elde ettikleri bilgileri performans süreçlerine
eklemek
Fonksiyonel ligi yerine getirme ve iyi imalat kalitesi yardımıyla tüm aşamalardaki çalışmaları olması
gereken ürün kalitesine yöneltmek
Müşteri ve çalışanlarla iyi ilişkiler içinde olmak
Düzenleme çalışmalarında tartışmasız olarak:
• Sıfır hata
• Sıfır stok
• Mükemmel verimlilik özelliklerini sağlayan ürünü gerçekleştirmeye
çalışmak.
Tüm bu unsur ve özellikler dikkate alındığında yalın üretimin üç odakİL bir üretim sistemi olduğu görülecektir
(Schuring, 1996:177). Bunlar : 1- Müşteriye odaklanma 2- Sürece odaklanma 3- Kaizen veya sürekli
iyileştirmeye odaklanma şeklinde belirtilebilir.
Müşteriye odaklanma, organizasyonun bütün faaliyetlerinde belirleyici bir unsurdur. Organizasyonda tüm
düzeylerde ve kademelerde görev alanlar kendi rolleri arasındaki bağlantıların ve müşteri ile ilişkilerinin nasıl ve
ne şekilde olduğunu açıkça bilmektedir. Sürece odaklanmada, süreçlerin birbirinden fonksiyonel olarak
ayrılmaları söz konusu değildir. Eğer süreçlerde birinin diğeriyle müzakeresi gerekiyorsa birbiriyle bağlantı
kurmaları söz konusu olur. Ancak, destekleyici durumda olan çalışanlara normalde mümkün olduğu kadar yetki
devredildiği için bu bağlantı gerekli olmayabilir. Her sürecin işlevsel süreçlerle de güçlü bağlantıları vardır. Bu
bağlantılar aracılığıyla operasyonel süreçlerdeki karışıklıklar önlenmektedir. Örneğin, planlama sistemi yoluyla
talep düzene koyulduğu için karışıklıklar ve belirsizliklerin önüne geçilir. Son olarak ifade edilen kaizen ya da
sürekli iyileştirme ile gerçekleştirilmek istenilen gerek görevlerin elimine edilmesi ve değişiminde, gerekse bir
süreçten diğerine geçişte ve süreçlerin sıralamasında bugüne kadar ortaya koyulandan daha etkili bir yol olup
olmadığının araştırılmasıdır. Gereksiz görev ve süreçlerdeki işlemler elimine edilir ve problemler kaynağında
çözüme ulaştırılmış olur.
Bu durumda yalın üretim konusunda organizasyonlara düşen görev, üretim kaynaklarındaki (sermaye, malzeme,
insan, zaman) her türlü israfı önlemek ve uluslararası rekabeti sağlayıp, güvence altına alacak üretim ve
organizasyon yapı ve yönetimini oluşturmaktır. Bu durumda yalın üretimi gerçekleştirmenin başlangıç noktası,
geleneksel işletme organizasyonu düzen ve anlayışından ayrılıp, pazara ve müşteriye yönelik yalın organizasyonu
yapılandırmaktır.
199
4.YALIN YÖNETİM
Yalın yönetim kavramının temelinde yalın üretim sisteminin yattığını ve her iki tanımın birbiriyle yakından
ilişkili olduğunu belirtmiştik. Bu ilişki öncelikle "yalın" kelimesinden kaynaklanmaktadır. "Yalınlık", gerçekten
ihtiyacımız olmayan her şeyden kurtulmak olduğuna göre; yalın üretim, yapısında hiç bir gereksiz unsur
taşımayan üretim sistemi olarak tanımlanıyorsa, yalın yönetim de organizasyon yapısında ve yönetim süreçlerinde
gerçekten ihtiyacımız olmayan görevlerden ve bunların maliyetlerinden kurtulmak (Özçelikel, 1994:85) şeklinde
tanımlanabilir.
Womack ve Jones yalın yönetimi, gereksiz aşamaların ortadan kaldırılıp geriye kalanların devamlı bir akış
düzenine konması ve sözkonusu etkinlikle ilgili işgücünün çapraz fonksiyonlu takımlar biçiminde yeniden
organize edilerek, sürekli gelişme için çaba göstermesiyle işletmelerin gelişebileceğini öngören bir felsefe olarak
tanımlamaktadırlar (Womack, Jones, 1994:93).
Dolayısıyla, yalın yönetim ve organizasyon kavramıyla ifade edilmek istenilen husus, müşterilerin istediği kalite
ve standartlara daha çabuk ve yeterli cevap verebilmek için organizasyon yapısının basitleştirilmesi, gereksiz ve
işletme için katma değer yaratmayan işlemlerin ve mevkilerin elimine edilmesi ve işi yapan ile karar verenin
mümkün olduğu kadar birbirine yaklaştırılmasıdır. Bu şekilde gereksiz, detaydan uzak, bürokratik formalite ve
engellere takılmayan hemen tepki gösterebilecek bir yapının oluşturulmasıdır.
Tanımlar dikkate alındığında yalın bir organizasyon oluşturmanın temelinde üç unsurun yer aldığı görülecektir.
Bunları Şekil 2'deki gibi göstermek mümkündür.
Yalın Üretimde işletme Düzenleme Modeli
SÜREÇLER
ORGANİZASYON
YÖNETİM
Lrüne göre akis
urgdiıı/asvunu
Y.ılav (basık, hıjerar^ık
Lukmesı \w) > apısal
Serbestliği (uyum)
tf/cndireıı islerine kültürü
orjMMi/asvon
Nitelikli, cok > onlu
(esnek ı personel
(, alınanlara \onelık personel
geliştirme
ı ırup çalışmacına yoiKİik
iş organizasyonu
Yardımcı teknik Lisanın
Amaca vonclık personel
geliştirin ı;
Müşteri w ikınalcilcilu
yıırdımkısma ılı^kiljıi
Şekil 2. Yalın Üretimde İşletme Düzenleme Modelinin Unsurları
Yalın yönetimde önemli olan husus bu unsurların bütünlük içinde sürece yönelik olarak yapısal organizasyona
yerleştirilmesidir. Bu yerleştirmede unsurların açılımlarının önemli olduğu dikkate alınarak yer verilmeye
çalışılacaktır.
4.1.Süreçler
Süreçlerin iyileştirilmesi, işlemlerin verimliliğini ve etkinliğini belirleyen temel faktörlerden biridir. Süreç,
"girdilerin çeşitli işlemlere tabi tutularak değerlendirilmesi ve bunlardan değer oluşturularak çıktı ve çıktıların
üretildiği faaliyetler toplamı" (Hammer, Champy, 1994:32) olarak tanımlanabilir. Tanımdan da anlaşılabileceği
gibi süreç, tıpkı bir sistem gibi, özgün bir işleyişi ve sınırları olan alt süreçlere ayrılabilir. Tanımlanan ve sınırları
tespit edilen her sürecin tedarikçi ve müşterileri kendi içinde bir işlem akış düzlemine sahiptir ve bu işlem akış
düzleminde girdi-ürün yönünde bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlı bulunan işlemciler mevcuttur. Bu
durumda süreç için kısaca, "ürün ve hizmetleri iç ve dış müşterilere aktaran bir araç"iır (Plowman, Hand,
1992:31) denilebilir.
200
Yalın yönetim anlayışında süreçler etkendir. Çünkü, değer yaratmayan faaliyetler bütünüyle elimine edilmiş ya da
büyük oranda azaltılmıştır. Böyle bir işleyişte süreci belirleyen üç unsur vardır. Bunlar (Mahlck, Panskus,
1993:19): • Ürüne yönelik akış organizasyonu
• Nitelikli ve çok yönlü çalışanlar
• Yardımcı teknik tasarımlardır
Bu üç unsurun alt unsurları Şekil 3'deki gibi şematize edilebilir.
SÜREÇLER
Ürüne yîtaelik akış
organizasyonu
t.-.-
j.
üt Tasarım
Süreç. mm'Û
Ko&diAĞli bîr î3ftğitifflı'
^teknoloji)
Şekil 3. Yalın Yönetimde Süreçler
4. 2. Organizasyon
Bir
organizasyonun
dinamik
çalıştırılması,
amaçlarını
gerçekleştirmesi,
durumun
sürdürülmesi ve gerekli şeylerin sağlanması için zaman zaman yeniden organize edilmesi gerekir. Çünkü, bir
organizasyon ne kadar mükemmel tasarlanmış olursa olsun, dinamizm ve esneklik sağlanmadıkça uzun ömürlü
olamaz. Bu anlamda geleneksel anlayışa göre düzenlenen organizasyonların hiyerarşik ve fonksiyonel yapılanma
tarzının artan rekabet ortamının gerektirdiği hız ve yeniliği yapamadığı görülmektedir. Dolayısıyla yeni rekabet
anlayışının gerekli kıldığı hız ve yeniliği gerçekleştirmenin yolu, yönetimde merkeziyetçilikten ademimerkeziyetçiliğe, organize etmede fonksiyonlara dayalı dikey örgütlenmeden yatay örgütlenmeye yani yalın
yönetime geçiş olarak görülmektedir (Kuruüzüm; 1995:7)
Yalın organizasyon, işlerin küçük ve fonksiyonel parçalara bölünmesine ve böylece bütünün gözden kaçmasına
ve yine işlerin bölünmesinin artmasına böylece bunları koordine etme ve bütünleştirmede daha çok yönetim
kademesi gerektiren, kademelerdeki artış nedeniyle de iletişim ve işbirliği sorunlarına neden olan geleneksel
organizasyon yapısmın tersine pek çok avantaj içermektedir. Yalın organizasyon ve yönetimle sağlananları şöyle
sıralayabiliriz (Kavrakoğlu; 1994:42) :
•
Birimler kendi kendilerini yönettiği için ara yönetim kademelerine ve hiyerarşi piramitlerine izin
vermezler (Böylece etkin iletişime, hızlı iş akışına ve işin bütününü görmeye engel olan duvarlara
izin verilmez).
• "Yetki=Sorumluluk=Yetkinlik" denklemi her birimde gerçekleştirilerek hesap verme sağlanmaktadır
(Tüm yetki ve sorumluluğun bir amirde yoğunlaşmasına ve üstlerin emredici konumlarını
201
sağlamlaştırmalarına ve dolayısıyla kendilerine"yap" denilmeyen konularda çalışanların çekimser
kalmasına izin verilmez).
• İşi yapan kişiler o konuda en fazla bilgi ve yetkiye sahip olduğundan tüm yetkiler bilfiil
kendilerindir. Yetkinin bu şekilde tabanda oluşması "sıfır hiyerarşi" şeklinde yassı bir organizasyonu
sağlamaktadır (Bu uygulama çalışanların sonuca gitmek için gerekli olan bütünleme ve
koordinasyonu yapmalarını sağlamakta, böylece kendi yerini ve uzmanlık alanını koruma yerine
bütünleşme ve sonuca katkıda bulunma tercih edilmektedir).
İfade edildiği gibi, en fazla üç ya da dört hiyerarşik düzeye ihtiyaç duyulan bu organizasyonlarda, insan
ihtiyaçlarını sağlamaya yönelik bir kültür, kısa bilgi ve karar yollarına yardımcı olana bir iletişim, işletme
vizyonu, stratejisi ve amaçları ilişkisini önemli ve birlikte algılayan bir yönetim herşeyden önce çalışanlarla
birlikte düzenlemeye ve paylaşmaya giden bir organizasyon vardır.
Bu tür bir organizasyonun dayandığı unsurlar şöyle belirtilebilir (Mahlck, Panskus, 1993:20):
•
•
•
Yatay yapısal organizasyon
Çalışanlara yönelik yönetim sistemi
Amaca yönelik personel geliştirme
Bu unsurların dayandığı organizasyon modeline Şekil 4'de yer verilmiştir.
ORGANİZASYON
Yatay (düzlemsel)
yapısal organizasyon
Çalışanlara >önelik
yönetim organizasyonu
Yatay yapısallanma/çok
fonksiyonel hirimler
Katılımcı yönetim sistemi
1
I^rsonfel organizasyona.
Personel geliştirme ye
-
Sonuca yönelik görev,
sorumuluk ve yetki
diı/cnlenıcsi
Süreç zincirinde kısa ve
direkt karar \ olları
••':••'
•-.••.-•-•.
.
..
Amaçlara göre yönetim,
sonuç kontrolü
Disiplinli proje çalışması
Nitelik bilinci
Şekil 4. Yalın Yönetimde Organizasyon Modeli
4.3. Yönetim
Yalın yönetim; katılımcı yönetim, yetki güçlendirme takım çalışması gibi temel ilkeler doğrultusunda yeni bir
yönetim anlayışı ve liderlik tarzını benimsemektedir.
Yalın yönetim konusundaki tüm teorisyenler, çalışanların katılımının gerekliliği konusunda ortak görüşe
sahiptirler. Katılımlı organizasyon yapılarının ana birimi "Kendini Yöneten Takım" olarak belirlenmiştir.
Kendini yöneten takımlar küçük bir işletme gibi tanımlanabilecek şekilde işin bir bütün olan doğal kısmını yerine
getirirler. Hem üyeler hem de takım bazında verilmesi gereken kararlar vardır ve karar verme sorumluluğu en
hızlı karar gerektiren, yerinden karar ilkesine dayanır. Kendini yönetimden anlaşılan, karar alma yetkisinin,
sorumluluğun olduğu kişi ve takıma verilmesidir (Babüroğlu, 1994: 237-240).
Bu anlamda katılımcı yönetimin tamamlayıcı durumda olan ve özellikle paylaşma, yardımlaşma, yetiştirme ve
ekip çalışması yoluyla kişilerin karar verme yetkilerini ve kapasitelerini geliştirme süreci (Luthans, 1989:39)
olarak tanımlanan "yetki güçlendirme"yi (empoverment) görüyoruz. Geleneksel anlayıştaki bir amirin astına
kendine ait olan herhangi bir konudaki yetkiyi belirli şartlar altında, kendi isteğiyle devretmesi ve gerektiğinde
geri alması şeklindeki yetki devrinden farklıdır. Yetki güçlendirmede esas, işi fiilen yapan kişinin iş ile ilgili tüm
202
kararlan verebilmesi ve bunun için yetiştirilmesidir. İşi fiilen yapan ve yürüten kişi veya takım ise, müşteri ile
yakınlığının ve işi en iyi bilen olması dolayısıyla doğru kararları vermede etkili olacaktır (Koçel, 1995:271).
Yalın yönetimin, yönetim uygulaması açısından üzerinde önemle durduğu hususun takım çalışması olduğunu
belirtmiştik. Tüm çalışanların sürekli iyileştirme çalışmalarına bir takım anlayışı içinde baş aktör olarak
katılması, yalın yönetim uygulanmasında en önemli görülen husustur. Womack ve arkadaşları (1990) ile Adler
ve Cole (1993) tarafından yapılan araştırmalarda, takımlar ve iş gruplarının değerinin ne denli büyük olduğuna
dikkat çekilmekdedir (Schuring, 1996:171).
Günümüzün rekabet ortamında herkesin sadece kendi işinden sorumlu olması ve onu yerine getirmesi yeterli
değildir. Özellikle günümüzde "sıfır hata" anlayışı ile müşteri memnuniyetinin azami düzeyde sağlanmaya
çalışıldığı hatırlanırsa, bu durumun güçlüğü ortaya çıkacaktır. Böylece yalın yönetimde takımlar süreçteki
görevlerin doğru bir şekilde yerine getirilmesinde, birbirlerinin işlerini yapma ve hatalarını bulmada birbirlerine
yardımcı olarak bu güçlüğü aşamaya çalışmaktadırlar. Bu şekilde yalın yönetimde, bir taraftan çalışanların hiç bir
hatayı unutmama, tüm hataları önemseyip çözüm getirme yönüyle, akabinde de başarıları önemseyip
ödüllendirme işlevleriyle en etkin çözümlerin bulunup müşteri mutluluğunu sağlamanın esas alındığı
görülmektedir. Bu anlayışla uygulanan yalın yönetimi aşağıdaki şekilde şematize edebiliriz (Mahlck,Panskus,
1993:21).
Şekil 5. Yalın Yönetimin Unsurları
Modelden, geleneksel yönetim felsefesinde, işleri önceden belirlenen yöntemleri kullanarak yapmaya zorlanan
çalışanların, yalın yönetim anlayışında farklı bir rol üstlenip katılımcı yönetim anlayışı gereğince görüş ve
önerilerini ifade ettiklerini ve aktif bir rol aynamaya başladıklarını görüyoruz. Böylece geleneksel modelde
patron kimliği taşıyan, kararları veren, çalışmaları yenilikçiliğe götüren, fikir üretmeye yönlendiren ve onların
meraklı katılımlarını teşvik eden bir danışman-lider kimliğine büründüğü görülmektedir (Üreten, 1996:7). Başka
bir deyişle, yalın yönetimdeki liderlik tarzı otoritesini hiyerarşik pozisyon ve bilgi temelinden alan geleneksel
liderlikten farklılaşarak daha fazla kolaylaştırıcı ve çalışanlara koçluk eden bir liderlik tarzına bürünmüktedir
(Niepce, Molleman, 1996:79). Böyle bir kimlikle yönetici işi yönetmez, kişileri yönlendirir, onların gelişmesini
sağlar, uyum içinde ve verimli çalışılan bir şirket kültür ve iklimi yaratılmasını hedefler. Bu şekilde yöneticiler,
organizasyon dışındaki olayları ve gelişmeleri izler, içeride yaratılan güç sayesinde dışarıda oluşan fırsatları
değerlendirmeye çalışır (Kavrakoğlu, 1994:42).
Kısaca, yalın yönetim uygulamasına geçilmesi genellikle yeni bir kültüre geçişin başlaması anlamına gelmektedir.
Ancak, "Mekanik bir arızanın giderilmesinin tersine kültürel değişimin olması zordur ve zaman alır" sözünde
olduğu gibi kültürel değişim sabır ve dayanıklılık ister bu sabır ve dayanıklılığı ülkemiz ve tüm dünya ülkeleri
için küresel başarı ve barış adına diliyoruz.
203
SONUÇ
/
192O'li yıllara kadar devam edegelen emek yoğun üretim (craft production) temeline dayalı yönetim, bu yıllardan
sonra yerini Fordist yönetim ve Sloan üretim tarzı olarak bilinen Alfred Sloan'ın yığm üretim tarzına bırakmış ve
1950'li yıllara kadar devam eden bu üretim tekniğine dayalı yönetim anlayışı ise yerini gelişen ve benzerleri
arasında en sistemli olan yalın üretime bırakmıştır.
Özellikle 199O'lı yılların başlarında genel kabul gören ve yönetimin en iyi uygulaması olarak kabul edilen "yalın
yönetim" günümüzün en popüler yönetim paradigması olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüz değişimlerinin
gündeme getirdiği problemlere çözüm olabilecek yeni üretim ve yönetim yaklaşımları arasında toplam kalite
yönetiminden sonra en çok tartışılan ve üzerinde durulan yalın yönetim teorik bir kuramın sahip olduğu bir çok
şeyi içermekte ve iş çevresinde yer alan bütün taraflar için daha iyi bir dünya öngörmektedir.
t
i
Sonuç olarak günümüzde çalışma hayatına yeni bir güç ve potansiyel olarak sunulan yalın üretim ve yalın
yönetim modeli, devamlı düşen maliyetler, üretimde sıfır hata, sıfır stok, sürekli gelişen ürün çeşitliliği, arttırılmış
iş tatmini ve çalışanların mutluluğu vb. yönleriyle öncelik ve önemini arttıracak ve koruyacak gibi
görünmektedir. Bu açıdan tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi Türk sanayici ve girişimcilerinin de rekabet gücünü
arttırmadaki üstünlükleri açısından yalın üretim sistemi ve yönetim felsefesini anlama, uygulama ve geliştirme
konularında gerekli değişimi hızlı bir şekilde sağlamaları gerekmektedir.
KAYNAKLAR
Babüroğlu, O., 1994. "Toplam Kalite Sonrası Sıfır Hiyerarşi" Toplam Kalite Yönetiminde Türkiye Perspektifi,
İstanbul.
j
;
j
/
Bovvman, J.S., 1994. At Last, an Alternative to Performance Appraisal : Total Quality Management, Public
Administration Review, Vol.54, No.2.
Cesur, N., 1997. Yalm Üretimin Arkasındaki Nedenler, Verimlilik Dergisi 1997/4.
Karlsson, C, Ahlström, P., 1996. Assessing Changes Towards Lean Production International Management, Vol.
16, No.2.
Kavrakoğlu, İ., 1994. "Hedef: Sıçrama ve Toplam Kalite" Toplam Kalite Yönetiminde Türkiye Perspektifi,
İstanbul.
Koçel, T., 1993. İşletme Yöneticiliği, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayın No:405, İstanbul.
/
.' .
/
Kuruüzüm, O., 1995. "Sorun Çözmede Değişim Mühendisliği İçin Bir Eleştiri" Üçüncü Ulusal Yönetim
Kongresi Bildiriler Kitabı, İstanbul.
Luthans, F., Onganizational Behavior, McGraw Hill International Edition, Nevvyork.
Mahlck, H.,Panskus, G., 1993. Heraus for derung Lean Produktion, VDI Verlag, Dusseldorf. Zik: Naim Cesur
a.g.m.
Niepce, W., Molleman, E., 1996. A Case Study: Characteristics of Work Organization in Lean Production and
Sociotechnical Systems, International Journal of Operations and Production Management Vol. 16. No:2.
O'Connor, J., 1995 Birikim Bunalımı, Çev. Ali Çalaroğlu, Belge Yayınları No: 149, İstanbul.
Özçelikel, H., 1994. Japon Yönetim Sistemleri, MESS Eğitim Vakfı Yayını, İstanbul.
Pauley, R., 1984. Sliding down the Scale of Industrial Efficiacy, in Financial Times, 10 Dec, London.
Schuring, R.W., 1996. Operational Autonomy Explains the Value of Group Work in Both Lean and Reflective
Production Management, Vol. 16, No.2.
204
t
Sohal, A.S., 1996. Developing a Lean Production Organization: An Australian Case Study International Journal
of Operations and Production Management, Vol.16. No.2.
Şahin, Y.E., 1999. "Toplam Kalite Yönetimi Kamu Yönetiminde Demokratikleşmenin Seçeneği mi?" Kamu
Yönetiminde Kalite 1.Ulusal Kongresi Bildiriler Kitapçığı, TODAİE, Ankara.
Üreten, S., 1996. Üretim/İşlemler Fonksiyonunun Bugünkü Görünümü, MPM Anahtar Dergisi, Sayı:94.
Wickens, P.D., 1993. Schlanke und Menchenorientientierte Produktion RKW, e.V, Eschborn Zik: Cesur, N.,
a.g.m.
Womack, J.P., Jones, D.T., 1994. From Lean Production to Lean Enterprise, Harvard Business Review, MarchApril.
205
TOPLAM KALlTE YÖNETİMİ VE DENİZLİ SANAYİİ
Nuray ÖZDİPÇİNER
PAÜ DMYO
1.ÖZET
İşletmeler ezici rekabet altında hayatta kalabilmek için kaliteli mal ve hizmet üretimine gittikçe daha fazla önem
vermeye başlamışlardır. Tüketici istekleri doğrultusunda üretilen mal ve hizmetler modern pazarlama çabalarının
temelini oluştururken, yönetim sistemlerini de zorlamaya başlamıştır. Çağdaş yönetim felsefelerinden toplam
kalite yönetimi de her aşamada kaliteli üretimi amaçlayan, tüketici odaklı bir yönetim yaklaşımıdır.
Anahtar Sözcükler: Toplam kalite yönetimi, kalite yönetimi, toplam kalite kontrol
1.ABSTRACT
For staying alive under pressure of hard competation . Enterprises starts to give more importance to the
production of quality product and service. The services and products that is produced from the direction of
consumer demand, that forms the base of modern marketing, starts to force the management systems. Total
quality management is one of the modern management philosophy, is a consumer based management aproach
that aims quality production at every level.
Key Wordsî Total quality management, quality management, total quality control
2. GİRİŞ
Günümüzün işletmeleri, geleceğe hızla ilerlerken teknolojik yenilikler, dinamik bir sosyoekonomik çevre,
küreselleşen rekabet, karmaşık örgüt yapılan gibi çok önemli sorunlarla karşı karşıyadırlar. Bu sorunların
üstesinden gelebilmek için sıkı sıkıya bağlı oldukları değerlerden biri de kalitedir. Bu nedenle rekabete dayalı
ekonomik sistemde mal ve hizmetlerin kalitesini geliştirmek bir zorunluluk haline gelmiştir.
Kalite, ürün tatmini sağlamak amacı ile bir ürünün müşteri gereksinimlerine uyum koşullarını tanımlayan
özelikler olarak tanımlanabilmektedir. Juran'nın tanımında ise kalite kısaca "kullanıma uygunluk" olarak ifade
edilmiştir.
Kalite muayene ile başlayan, kalite anlayışının evrimi çok kısa bir sürede işletmeleri toplam kalite yönetimine
ulaştırmıştır. Amerikalılar tarafından ortaya konmuş, rekabet baskısı yüzünden Japonlar tarafından
geliştirilmiştir. Kaliteye bütünsellik içinde bakma gereği ise 1980'li yılların başından itibaren toplam kalite
yönetimi kavramının tüm dünyada yaygınlaşmasına neden olmuştur.
3. MATERYAL VE METOD
Bu çalışmada literarür taramasının yanı sıra saha araştırma yöntemlerinden görüşme tekniği kullanılmıştır.
4. DENİZLİ SANAYİİ VE ÖNEMİ
Ekonomik yapısı tarıma dayalı bir ülke olan Türkiye, 2.Dünya Savaşından itibaren hızlı bir sanayileşme
yaşamıştır. Türkiye'de 196O'lı yılların başından itibaren uygulamaya konulan beşer yıllık kalkınma planlarıyla
desteklenen sanayi sektörünün gelişimi, ülke bütününde bazı değişikliklere yol açmıştır. Başta İstanbul olmak
üzere Bursa, İzmir gibi illerde odaklasan sanayi faaliyetleri gelişmesini hızla sürdürürken, diğer yandan da farklı
207
bölgelerimizde bazı yeni sanayi merkezler ortaya çıkmıştır. Ankara, Gaziantep, Adana gibi Ege Bölgesinde
İzmir, Manisa sanayi bölgesi bir kenara bırakıldığında bölgenin iç kesiminde sanayi açısından hızla gelişen ve
yörede 1970' li yıllardan sonra bir sanayi merkezi haline gelen kent Denizli'dir.
Ekonomik faaliyetlerin farklı mekank
yığılması, yoğunlaşması ve yayılması, ekonomik unsurların
birbirleriyle karşılıklı fonksiyonel ilişkilerin sonucunda ortaya çıkmaktadır. Böylece, ekonomik faaliyetlerin
yoğunlaştığı ana mekanlar oluşmakta ve bu ana mekanlar her türlü ekonomik faaliyeti kendine çeken birer
merkez konumuna ulaşmaktadırlar. Türkiye'de ekonomik faaliyetlerin yoğunlaştığı en önemli merkez
İstanbul'dur. Ekonomik kademelenme açısından diğer alt merkezler ise İzmir, Ankara, Bursa ve Adana'dır. Söz
konusu merkezlerin ekonomik avantajları nedeniyle, günümüzde İstanbul alansal olarak genişleyerek doğuda
İzmit kenti ile bütünleşmiştir. Aynı bütünleşme İzmir ile Manisa, Adana ile Mersin arasında da ortaya çıkmıştır.
j
t.
Ege Bölgesinde İzmir ve Manisa'nın ekonomik yığılma avantajına karşın, bölgenin iç kesiminde Denizli'nin bir
sanayi merkezi olarak gelişmesi ilginç bir olgudur. Öyle ki Türkiye'nin ekonomik gelişmesini yönlendiren bir
kurum olan Devlet Planlama Teşkilatının Denizli'deki bu gelişime mucize olarak değerlendirerek, ülkenin geri
kalan bölgelerine model olarak önerilmektedir (Mutluer, 1995,1).
Cumhuriyetin ilk yıllarında Denizli'nin ekonomik yapısında önemli bir gelişme bulunmamaktadır. 1930'lu
yıllarda ekonomide devletin ağırlığının hissedilmesine rağmen Denizli ekonomisi bundan payını alamamıştır.
Denizli ekonomisi 1950'li yıllardan itibaren başlayarak hareketlenmeye başlamıştır. 1955'lerde Denizli-İzmir
karayolunun açılması, 1958'de elektriğin yaygın kullanımı küçük sanayinin canlanmasını sağlamıştır. 196O'lı
yıllarda 1. ve 2. sanayi siteleri yapılarak bugünkü Organize Sanayi Bölgelerinin alt yapıları ve ilk adımları
atılmış ve bu dönemde karayolu ile ülkenin her yanına ulaşım sağlanmıştır. Özel sektörün teşvik edilmesi ve
özendirilmesi ile planlı kalkınma ve sanayileşmenin başladığı 1963'de Denizli'de gelişmeler görülmüştür. 2.
Plan döneminde dikkat çekici gelişme gösteren Denizli'de sermaye birikimi ile birlikte yatırımlar hızlanmaya
başlamıştır. 3. Plan döneminde Denizli'nin kalkınmada öncelikli iller kapsamına alınmasıyla yatırımların
özellikle sanayi yatırımlarının arttığı görülür. Bu dönemde 30 sanayi kuruluşu faaliyete geçerken, asıl gelişme
gösteren alt sektör metal eşya sanayi olmuştur. 4. Plan döneminde sosyal ekonomik bunalım plan hedeflerinin
gerçekleştirilmesini büyük ölçüde etkilese de bu dönem içinde alınan 24 Ocak 1980 kararları çerçevesinde
sanayileşme ve sanayi ürünleri ihracatının teşvikine dair alınan bazı kararlar doğrultusunda Denizli sanayisindeki
gelişme devam etmiştir. Yine bu dönemde 35 sanayi tesisi faaliyete geçmiştir. V. 5 yıllık plan döneminde ise
dokuma sanayinin teşvik edilmesi ile birlikte Denizli'nin ekonomik gelişiminde bir patlama yaşanmış ve söz
konusu dönemde 60 yeni fabrika üretime başlamıştır. 6. Plan döneminde 1992-1993 yıllarında Denizli'de 11
yeni fabrika üretime geçmiş ve bunlarda ağırlık, dokuma, giyim, deri sanayi ve metal eşya sanayinden
oluşmuştur (DTO, 1998,3).
•
j
•
•
,'•'
i
/
1980'li yılların ikinci yarısında Denizli'de bir sanayi patlaması yaşanmıştır. Bunda dokuma sanayiinin teşvik
edilmesinin önemli bir rolü olmuştur. Burada güdülen temel hedef, dönemin genel ekonomi ve sanayi
politikasının uygun olarak ihracatın geliştirilmesi olmuştur( DTO, 1998,22-23).
Denizli, Sanayi ve ticaret hacmi ile Türk ekonomisinin dışa açılan kapılardan biri 90'a yakın ülkeye 500 Milyon
Dolara ulaşan ihracatıyla Ege'nin lokomotif kenti Denizli özellikle tekstille son 20 yılda önemli aşamalar
kaydetmiştir. Model kent ilan edilerek, Anadolu Kaplanı olarak tanımlanmıştır (Ekol, 1998,7).
Bu tanımlamada sanayi kuruluşlarının ihracata verdiği değer, bugünlere gelmelerini sağlamıştır. Devletinde
ihracata verdiği destekle Denizli'deki sanayi kuruluşlarını büyük bir kısmı ihracat yapan firmalar konumuna
ulaşmıştır. PİAR Gallup tarafından 1994 yılında 191 firma üzerinde yapılan bir araştırmaya göre Denizli'deki
sanayi kuruluşlarını %53'ü ihracat yapar durumdadır. İhracat yapan iş kollarını başında %71 oranla dokuma
giyim ve %56 ile Demir çelik/ Madeni eşya gelmektedir. İhracat,yapan bu firmalar ( %53'lük kesimin ) toplam
üretimlerinin ortalama %50'sini ihraç etmektedirler (PİAR Gallup, 1994,8).
2000'li yılların başında 600.000, 2010 yılında 1.000.000 nüfusa sahip olması beklenen Denizli, tarımı, turizmi,
sanayisi ve hizmet sektörüyle Türkiye'de varlığını hissettirecektir (DTO,1999,13) .
208
j
/.
'
5. TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ VE ÖNEMİ
İhracatın bu kadar öneli olduğu bir ekonomide ihraç yapılan pazarın arzu ve isteklerini karşılayabilmekte büyük
önem arz etmektedir. Son yıllarda çeşitli pazarlarda aranan özelliklerden biride üretici firmanın ISO 9000
Standartlarına haiz olup olmadığıdır.
1987 yılında AT tarafından yayınlanan ISO 9000 sistemi de kalite seviyesini güvence alan bir sistemdir.
Önceleri AT'nun ihracat yapabilmenin bir şartı olarak algılana bu sistem ve onun -jelgelendirilmesi daha
sonraları sanayi kuruluşlarının tedarikçilerinden talep ettiği bir ön şart haline gelmeye başlamıştır. Sistemin
yaygınlaşması ile birlikte yanlış algılamalarda yaygınlaşmış, yine 1980'li yıllarda şirketlerin yöneldiği Toplam
Kalite Yönetimi de bu yanlış algılamaların odak noktasında kalmıştır. Kalite güvence sistemi ( İ S O 9000)
çalışmalarına girişen kuruluşlar "TKY'ni uygulamaya geçirdiklerini ifade etmeye başlamıştır. Oysa eh
mükemmel KGS bile TKY'nin sadece bir bölümüne ifade etmektedir (Kavrakoğlu, 1998,3).
TKY 'nin tek bir uygulama formülü yoktur. Bu nedenle tüm firmalar bu yönetim şeklinin temel unsurlarını
bilmek ve bunları kendi işletmeleri ile uyumlu hale getirerek yaşama geçirmek zorundadır.
Bu bağlamda TKY'nin temellerine ve neleri içerdiğine göz atmakta yarar vardır. Her yönetim anlayışını
ortaya koyan temel unsurlar gibi toplam kalite yönetimini de belirleyen çeşitli unsurlar vardır. Bunlar
aşağıdaki gibi özetlenebilir;
- Önlemeye dönüklük
- İnsan kaynakları yönetimi ve müşteri odaklılık
- Grup Çalışması
- Tam katılım ve motivasyon
- Sürekli gelişme
- Yönetimin rolü ve liderlik
- Ölçülebilirlilik
- Sıfır hata
Kalite kontrolü alanındaki çalışmaları ile uluslararası bir üne sahip ve aynı zamanda Japonya'nın kalite
konusundaki çalışmalarının başlangıcında bir danışman ve rehber olarak çok önemli katkıları olan ABD'li kalite
uzmanı Dr.W.E.Deming'in 40 yıl önce ortaya koymuş olduğu 14 ilke Entegre Kalite Kontrol uygulamaları
kapsamındaki modern kalite kontrol yaklaşımlarının gelişmesinde başlangıç noktasını oluşturmuştur denilebilir.
Bu 14 ilke işletme yönetimlerine öğütler şeklinde ortaya konulmuştur (Peşkircioğlu, 1990,69-70).
1. Gelişen teknolojiye uyum sağlanması
Mevcut kaynakların işletmenin ve tüketicilerin gelecekteki gereksinimlerine de cevap verebilecek şekilde
kullanılması gerekmektedir. Geleceğe yönelik üretim stratejileri oluşturulurken, kaynaklar akılcı kullanılmalıdır.
Bunu yaparken aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir.
-Teknolojik uygulanabilirlik, kaynaklar ve maliyeti
-Üretim teknikleri ile makine teçhizattaki muhtemel değişiklikler
-Üretim maliyeti
-Tüketici gereksinimlerinin tahmini
-Her düzeyde eğitim.
2. Üretime uygun hammadde ve malzemenin satın alınması ve kullanılması
Konaklama işletmelerinde de üretime uygun olmayan hammadde ve malzemenin satın alınmaması ile daha
üretimin başlangıcında kalitesizlik ve onun getireceği maliyet önlenmelidir. Bunun içinde üretime uygun
ürünlere ait standartların belirlenmesi gerekmektedir.
3. Üretim sürecinin istatistiksel olarak kontrol altında tutulması
Üretim süreçleri sonunda nihai ürünün muayenesi şeklindeki bir kalite kontrol uygulamasının yetersizliği artık
kabul edilmektedir. Bu nedenle üretim süreçlerinin istatistiksel olarak kontrol altına alınması gerekmektedir.
Bunun için tüm işletmelerde olduğu gibi turizm
işletmelerinde de istatistiksel süreç
kontrolü
uygulaması uygun görülmektedir.
209
4. Tedarikçi firmaların süreç kontrolünü uygulamalarının sağlanması
Satın alınan malların kalitesinin sürekli ve güvenilir olmasına özen göstermek için, üretim girdilerinin satın
alındığı tedarikçi firmaların üretim süreçlerinin incelenmesi gerekmektedir. Fiyat uygunluğu ancak kalite göz
ardı edilmediği sürece tercih edilebilir bir unsur olmalıdır. Kaliteli ürünler için tedarikçi firmaların süreç
kontrolü yapmalarında ısrar edilmesi gerekmektedir.
Bu ilke çerçevesinde tedarikçilerle ortak gibi çalışarak rekabet gücünü arttıracak girdileri en kaliteli, en
ekonomik ve en hızlı şekilde temin etmek gerekmektedir. İşletmenin üst yönetimi tarafından belirlenen
politikalar çerçevesinde satın alma departmanı sorumluları, tedarikçilere destek vermeli ve onların sundukları
hizmetlerin kalitesini iyileştirme yönünde faaliyette bulunmalıdırlar. Öncelikle satın alma departmanları ,
işbirliği içerisinde oldukları tedarikçileri fiyat, işbirliği, kalite, teslimat, teknoloji, yönetim ve organizasyon
yapıları açısından sürekli olarak değerlendirmek durumundadırlar. Bundan sonraki adım ise toplam kalite
yönetim anlayışının tedarikçiler tarafından benimsenmesi ve uygulanmasında baskının yaratılması ve gereken
desteğin verilmesi olmaktadır.
5. Kalitesizlikten doğan ekonomik kaynak kaybının istatistiksel olarak izlenip,
hataların sınıflandırılarak değerlendirilmesi
İşletmelerde kalite maliyetlerini izleyebilmenin yolu, maliyet muhasebesi sisteminden geçmektedir. Kalite
maliyetleri, yönetim tarafından tanımlanmalı, maliyet muhasebesi sistemi ile periyodik olarak hesaplanmalı ve
düzenli şekilde raporlanarak, kalitesizliğin sebep olduğu kayıplar tüm
çalışanlara açıklanmalıdır
(Kavrakoğlu, 1992,20). Bu şekildeki bir yaklaşım ile hataların neye mal olduğu konusunda bilgilenen personel,
aynı hataları tekrarlamamaya dikkat edecektir.
j
t
6. istatistiksel yöntemlerin işletmede en etkin bir şekilde kullanılmasını
sağlayacak eğitim programlarının düzenlenmesi
İşletme bünyesinde gerçekleşen olaylardaki sebep sonuç ilişkileri istatistiksel metotlarla incelenmelidir. Kaliteyi
üretim aşamasında sağlamak, hatalı ürünleri oluşmadan önleyebilmek gelişmenin temel şartıdır. Bunu
sağlayabilmek için ürünlerin kendisini değil, o ürünleri üreten süreçleri kontrol edici bir yaklaşım
gösterilmesi zorunlu olmaktadır (Kavrakoğlu, 1992,20). Süreçlerin her kademede kontrolü içinse, yine her
kademede eğitim gerekmektedir. Organizasyonlar kendini geliştiren insanlara ihtiyaç duymaktadırlar.
Çalışanların eğitimi ise, yönetim tarafından üstlenilmelidir (Besterfıeld, 1995,13).
7. İstatistiksel yöntemlerin uygulanmasının teşvik edilmesi
t
Bir işletmenin veya sürecin performansını geliştirmek için mutlaka verilere ihtiyaç bulunmaktadır. Gerçeklere
dayalı yönetim ve sürekli gelişme, doğru zamanlı ve güvenilir verilerle gerçekleştirilebilir. Ancak daha çok veri,
her zaman daha başarılı bir yönetim anlamına gelmemektedir. Çünkü kullanılmayan veriler, gereksiz maliyet
getirmektedirler. Veriler, belli bir amaç için ve o amaca uygun yöntemlerle toplanıp, değerlendirilmeli ve
sonuca göre gereği yapılmalıdır (Kavrakoğlu,y.y,25).
Denetleme işlemlerinde istatistiksel uygulamalara yer verilmeli ve yöneticiler, çalışanlara işlerini
daha iyi
nasıl yapabilecekleri konusunda yardımcı ve lider olmalıdırlar. Kalite hedeflerine ulaşabilmek için strateji ve
faaliyetlerin şu beş temel performans ölçütü kapsamında yoğunlaştırılması gerekmektedir;müşteri memnuniyeti,
operasyonel ölçütler, iş gören memnuniyeti, fınansal ölçütler ve kalite ölçütleri.
8. Örgütsel zorlukların yenilmesi
İşletmelerde toplam kalite yönetimine geçiş aşamasında örgütsel zorluk olarak karşılaşılabilecek en büyük sorun
çalışanların yeni sisteme göstereceği tepkidir. Bu tepkiler ise korkudan kaynaklanmaktadır. Korku, birinin
yaşamındaki önemli durumları kontrol edememe hissinden oluşmaktadır. Bu durum performans takdiri,
organizasyon hedeflerinin uygun olmayışı, zayıf denetleme, işi bilmeme ve iletişim eksikliği gibi konulardan
kaynaklanmaktadır. Başarı için, korkunun çalışma yerinin dışına atılması gerekmektedir. Bu nedenle yöneticiler,
takım çalışması ve etkili iletişim için açık olmayı teşvik etmelidirler. Ayrıca çalışanların çalışma ortamlarını
uygun hale getirerek, iyi denetçiler ile uygun yöntemler kullanarak ve fiziksel tehlikeleri yok ederek, bunu
sağlayabilirler. İnsanlara değer verildiği zaman korku yok edilebilir. Bu atmosfer,
gelişme
için
ideali
yaratmaktadır. Yöneticiler arasında , departmanlar arasında, departmanların içinde var olan engeller yüzünden,
zayıf iletişim, organizasyon misyonundan habersiz olma, rekabet, korku ve personelin kıskançlığı oluşmaktadır.
210
i
Engellerin kırılabilmesi için yönetimin uzun süreli bir bakış açısına sahip olmalısı ve birlikte çalışmayı teşvik
etmesi gerekmektedir(Besterfıeld,1995,ll).
9. Grup çalışmasına önem verilmesi
Pazarlama, satış araştırma, ürün geliştirme ve tasarlama ile üretim ve kalite kontrol birimleri gibi çeşitli
departmanlarda çalışanlardan gruplar oluşturularak, bu grupların kalitesizliğin ekonomik kayıplarını araştırarak,
çözümler geliştirmelerine olanak sağlanmalıdır. Yöneticiler , problemlerin ortaya
konması için daha
aktif
sorumluluk almalıdırlar. Problemlerin yok edilmesi ve sürecin sürekli gelişimi bu grupların
sorumluluğunda olmalıdır (Besterfıeld,1995,10). Çalışanların problem çözme, fikir üretme, öneri geliştirme ve
karar almadaki katkıları ve bu konulardaki bireysel yeteneklerinin ortaya çıkıp gelişmesi, gruplar halinde
organize oldukları zaman çok daha kolay olmaktadır. Bu amaçla toplam kalite yönetimini uygulayan
işletmelerde açık öneri sistemine dayalı kalite kontrol çemberleri oluşturulmalıdır (T.Bolat ve O.Aytemiz
Seymen, 1996,30-48).
10. Kaliteyi ortadan kaldırabilecek işlerde, sayısal hedeflerden vazgeçilmesi
Çalışanların tümü için hedef ve sloganların yok edilmesi ve kotaların kaldırılması gerekmektedir
(Presutti,1995,71-73). İşletme yönetimi olarak yalnızca hedefler belirleyerek sloganlar
kullanması hiçbir
zaman denenmemelidir. Üst yönetimin katılımı ve taahhüdünden yoksun planlı ve sistematik kalite kontrol
uygulamasının bulunmadığı bir işletmede "kusursuz üretim" sloganı ile sayısal hedefler verilmesi, çalışanlar
tarafından haklı olarak tüm sorumluluğun kendilerine yüklenmesi şeklinde algılanacaktır. Üretim için sayısal
hedeflerin ortadan kaldırılması, onun yerine gelişme metotlarının öğrenilmesi ve kurumsallaştırılması
gerekmektedir. Bu nedenlerle hedeflerle yönetim yerine, süreçlerin yeterliliği ve geliştirilmesi üzerine
odaklanılmahdır (Diken, 1995,99).
11. iş verimini ve tatmini engelleyen sebeplerin ortadan kaldırılması
Çalışanların verimini arttıracak her türlü önlem alınmalı ve işe bağlılıkları arttırılmalıdır. Çalışma koşullarının
iyileştirilmesi, çalışanların motive edilmesi ve çalışma ortamının bir oyun ve eğlence gibi algılanmasına
çalışılmalıdır. Problem teşkil edebilecek elemanlar işe alınmamalı, personel alımında, kaliteye dikkat edilmelidir
(Diken,1995, 99).
12. Personelin eğitilmesi
Her düzeyde personel için mesleki geliştirme programlarından yararlanma olanağı yaratılmalıdır. Her
kademedeki çalışanlara hem temel konularda (mesleki) hem de toplam kalite yönetimi faaliyetlerini içeren
konularda sürekli eğitim verilmeli ve yöneticilerin çalışanları bizzat eğitmeleri sağlanmalıdır (Kavrakoğlu,1996,
25).
İşletme organizasyonunun tüm kademelerini kapsayacak şekilde üst yönetimden başlayıp aşağıya doğru
ilerleyen bir eğitim programı uygulaması ne kadar başarılı olursa , uzun dönemde meydana gelecek
değişikliklere uyum da o kadar başarılı olacaktır.
İstatistiksel tekniklerin, sorun tespiti, süreç kontrolü, kontrol verilerinin derlenmesi gibi alanlarda kullanımı, bu
eğitim programlarında ele alınacak en önemli konular arasında olmalıdır.
İşletme organizasyonunun farklı düzeylerinde oluşturulan gruplar için değişik içerikte eğitim programlarına
gereksinme duyulmaktadır. Örneğin üst yönetim için karar alma mekanizmaları, örgütsel problemlerin
giderilmesi, kalite-maliyet, kalite-verimlilik ilişkileri gibi daha genel ve yönetimle ilgili konulara yer verilmesi
gerekirken ; orta düzey yöneticiler için düzenlenecek bir programda, genel olarak toplam kalite yönetimi
uygulama süreci, bu süreç içinde kullanılacak teknikler, örgütsel ilişkiler, kalite-maliyet ve verimlilik ilişkileri,
karar alma, teşhis ve çözüme yönelik özel teknikler gibi konulara yer verilmelidir. İşçiler ve ustabaşılar için
düzenlenecek programda ise işletmenin politika ve hedefleri uyarınca kalite sağlama görevinin önemi ile kalite
kontrolünde kullanacakları araç ve tekniklere ilişkin öğretici bilgilere yer verilmelidir (Peşkircioğlu, 1990,6591).
211
i
13. Kalite maliyetlerinin ölçülmesi
Kalite maliyeti, oluşacak hataları önlemek amacıyla yürütülen faaliyetlerin, planlı kalite kontrollerinin ve
mamulün üretim sürecinde veya kullanımında görülen hatalar sonucunda ortaya çıkan maliyetler olarak
tanımlanabilir. İlk defasında doğru yapmanın maliyeti "kalite maliyeti" olarak ifade edilmektedir (Tan ve
Peşkircioğlu, 1991,28)
O halde kurulacak bir kalite kontrol sisteminin otel işletmesinde yaratacağı maliyetler, kalite maliyetleri olarak
kabul edilebilirler (Tan ve Peşkircioğlu, 1991,28)
Üretilen mal ve hizmetler için kalite tanımlanarak, kalitesizliğin maliyetleri ölçülmeli, kalite değişimlerinin
nedenleri araştırılarak izlenmelidir.
.»
Klasik yaklaşımlarda işletmeler sadece ölçülebilir maliyetleri.dikkate aldığından yüksek kaliteye ulaşmak için
yüksek maliyetlere katlanmak gerektiği düşünülmektedir. Oysa toplam
kalite yönetiminde, ölçülemeyen
maliyetler de dikkate alındığından kaliteye ulaşmak için yüksek maliyetlere katlanmak gerekmediği artık
anlaşılmıştır (Oral, 1996,160-163). O halde önemli olan işletmede maliyetlerin takip edilebileceği bir sistemin
kurulmasıdır.
14. Kalite denetiminin yapılması
Bunun oluşturulabilmesi içinse mevcut kalite kontrol sisteminin işleyişi izlenmeli, kalite denetimi ile kalite
kontrol sisteminin performansı değerlendirilmelidir. Sistemdeki hata ve aksaklıkları saptamaya yönelik olarak
belli aralıklarla veya özel koşullarda kalite denetimleri gerçekleştirilmelidir. Denetçiler, denetim faaliyetlerini
muhakkak istatistiksel yöntemleri kullanarak yerine getirmelidirler. Denetimlerin kapsamı ve kimler tarafından
yapılacağı da planlarda açıklanmalıdır.
,
i
6. SONUÇ
Denizli'deki sanayi kuruluşlarının TKY ile ilgili çalışmalarına baktığımızda ise karşımıza şöyle bir manzara
çıkmaktadır;
TKY, Türkiye için olduğu gibi Denizli'deki Sanayi kuruluşlarının TKY'den çok ISO 9000 belgesi alma
çalışmaları ile ilgilendikleri görülmektedir. Çünkü ISO 9000 kalite geliştirmeyi sağlamanın yanında, tedarikçi
yada tüketici firmalar tarafından istenmekte olup ayrıca reklam unsuru olarak kullanılabilmektedir. Bu nedenle
ISO 9000'e olan ilgi, TKY' ne olandan daha fazladır. TSE İzmir Bölge Müdürlüğünden alınan bilgilere göre
Denizli'deki ISO 9000 Belgeli Kuruluşlar şunlardır.
Alcatel Kablo
Pamukkale Kablo
Erbakır Bakır Mamulleri A.Ş.
Astaş Azim Cıvata
Elsan Elektrik
Abalıoğlu Yem
Erikoğlu Emaye
Sena Kablo
t
1
/
j
Elde edilen bilgiler TKY' ni uygulamaya çalışan firma sayısının ise bundan çok daha az olduğu yönündedir.
Özelliklede 1999 yılında yaşanan krizden sonra, bir müddet daha Denizli'li sanayicilerin TKY'ne ilgi
göstermeyeceklerini söylemek mümkündür.
'
KAYNAKLAR
BESTERFİELD D. H. ( 1995). Total Quality Management. Prentice Hail. Nevvjersey. USA
BOLAT T. ve O. AYTEMİZ. (Ekim 1996). Toplam Kalite Yönetimi İlkelerinin Konaklama İşletmeleri
Açısından Değerlendirilmesi. Turizmde Seçme Makaleler. No:26. İstanbul
DİKEN A. (1995). Toplam Kalite Yönetimi ve Hizmet Sektöründe Bir Uygulama, Selçuk Ün. SBE. Doktara
Tezi
j
/•
212
DTO, (1998), Ekonomik Yönü ile Denizli 1998, DTO 'sı yayınları: 25,
DTO, (1998), "MPM Gözüyle Denizli", Denizli Ticaret Odası Dergisi, Yıl:2, Sayı:18
EKOL, (1998), "Denizli Kabına Sığmıyor", EKOL Denizli Sanayi Odası Dergisi, Sayı:l
PİAR Gallup, (1994), Denizli Sektör Araştırması, Milliyet gazetesi için yapılan. Ekim- Kasım 1994
KAVRAKOĞLU İ. (1998), Kalite Güvencesi ve ISO 9000, Kalder Yayınları, 3. Baskı İstanbul
KAVRAKOĞLU İ.(1992)Toplam Kalite Yönetimi,. Kalder Yayınları. 1992 ve 1996 yılı baskıları, İstanbul
KAVRAKOĞLU İ. (1992). Toplam Kalite Yönetimi
KAVRAKOĞLU İbrahim, y.y. Kalite Cep Kitabı,
MPM, (1991), " Sanayide Kalite ve Verimlilik", Verimlilik,
MUTLUER M., (1995), Gelişimi, Yapısı ve Sorularıyla Denizli Sanayii, Denizli Sanayii Odası Yayınları
OLALI H. ve M. KORZAY, (1989). Otel İşletmeciliği. İşletme Fak. Yaym No: 214. İstanbul
ORAL S.,(Nisan 1996 ), "Turizm İşletmelerinde Kalite Güvence Sisteminin Kurulması ve Kalite Maliyetleri",
Standart, Sayı :412
ORAL S ve O.A. KURGUN, (1997), Otel İşletmeciliği, İzmir.
PEŞKİRCİOĞLU N. (1990) Toplam Kalite Güvenirliği Programlarının Entegre Bir Parçası Olarak Taguchi
Yöntemi, Verimlilik, Cilt: 19, Sayı: 1990/4,
PRESUTTİ W.D.v.d, (Jan/Feb 95 ), "Total Quality Management and Cooperative Learning :An Attempt at
Synergy",
Business Horizons, Vol:38, Issue:l
TAN S. veN. PEŞKİRCİOĞLU, (1991), Kalitesizliğin Maliyeti, MPM Yayınları: 316. Ankara
213
TOPLAM KALİTE YÖNETİMİNDE LİDER
Yrd. Doç.Dr. Ayşe İRMİŞ*, Yrd. Doç. Dr. Sabahat BAYRAK**
•Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi
••Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi
ÖZET
Dünya son on yıldır yeni bir olguyu hızla ve yoğun olarak yaşamaktadır. Küreselleşme adıyla ifade edilen
yeni pazar ve rekabet anlayışı bütünleşmeyi ve farklılaşmayı aynı zamanda bütün dünyada yaşatırken
örgütlere de yeni bir yönetim ve üretim anlayışını kazandırmıştır. Toplam Kalite Yönetimi adıyla bilinen
yeni yönetim anlayışı bilginin, sürekli öğrenmenin, yaratıcılığın ve demokrasinin örgüt içerisinde ve
kıyasıya rekabete karşın pazarda yaşadığı sürekli değişmeye ve gelişmeye yönelik yeni boyutudur. Lider
ise bu boyutun rol modelidir.
1.Giriş
Gelişen teknoloji ,hızlanan ve kolaylaşan ulaşım ve iletişim kültürler arası artan çok yönlü etkileşim
farklılaşan ve çoğalan istek ve ihtiyaçlar insanların daha iyi ve kaliteli olanı tüketme, üretme ve zihinsel
yaratma konusundaki motivasyonlarını artırmakta, arayışlarını yönlendirmektedir. Böylece, yatırım
,tasarruf, üretim, tüketim ve örgütlenme şekli de özellikle son 10 yılda çok hızlı bir değişim geçirmektedir.
1980'li yıllar mal ve hizmet ticaretinde, sermaye yatırımında serbestinin sağlanması ile küreselleşme
olgusunun gündeme geldiği dönem olmuştur. 1990'h yıllar ise üretim esnekliği ile beraber üretimin
konusunun, yerinin ve pazarlama alanlarının küreselleşme ilkelerine göre belirlendiği, ekonomik ve ticari
ilişkilerin sınır tanımadığı, sermaye hareketlerinin ve sermaye yatırımlarının uluslararası alanda hız
kazandığı yıllardır (Akman,1999.9-23). Artık, bir ürünün dahi, tasarısından üretimine kadar çok farklı
bileşenler dünya çağında bir araya getirilmektedir. Bunun en güzel örneklerinden biri Mazda'nın spor
otomobili olan MX-5 MM/ATA'dır. Bu ürün Kaliforniya'da tasarlanmış, Tokyo ve NewYork'da finanse
edilmiş, prototip olarak İngiltere'de Worthing'de geliştirilmiş, Michigon ve Mexico' da üretim hattına
sokulmuş, New Jersey' de tasarlanarak Japonya'da üretilen elektronik parçalar üretim sırasında
kullanılmıştır. Başka bir örnek dünyanın büyük bir kısmına sunulan reklam filmleridir. Saatchi and Saatchi
reklam şirketinin TV reklamlarından biri , İngiltere'de ve Amerika'daki stüdyolarda seslendirilmiş ve
NevvYork'daki stüdyolarda yayına hazır hale getirilmiştir (Reich,75-76).
Bu yeni üretim anlayışı gerçekte yeni rekabet anlayışıyla ilişkilidir. Rekabet birkaç şirketin arasındaki yarış
olmaktan çıkarak bütün dünyaya yayılmıştır . Buna bağlı olarak da işletmelerin bakış açıları değişmiştir
Bugün işletmeler kaynakları en iyi şekilde biraraya getirip, daha kaliteli ürünü daha kaliteli süreçle üreterek
ve pazarlayarak küreselleşme olgusuna uyum sağlayabilmekte ve ayakta kalabilmektedirler. Rekabetin
alanının hızla büyüdüğü ve şiddetinin arttığı dünyada yöneticiler küreselleşmenin dezavantajlarını
minimuma indirirken avantajlarını kullanabilen çalışanlar olmaktan daha farklı bir rolü üstlenmişlerdir.
Mevcut fırsatları kullanmanın yanı sıra yeni fırsatları yaratan yöneticiler, pazardaki müşterilerin tercihlerini
etkileyen, zihinsel yaratmayı çalışanların da yaşatan, değişime inanan, izleyenlerini değişime inandıran ve
değişimi yaşatan liderlerdir.
Her dönem kendi yönetim anlayışını ortaya çıkarır. Sanayileşmenin ilk döneminde Klasik Yönetim
Anlayışı, İkinci Dünya Savaşı sonrası Neoklasik Yönetim Anlayışı, yönetim teorilerine damgasını
vurmuştur. Küreselleşmenin belirgin şekilde dile getirildiği son 15 yılda adından sıkça söz ettiren yönetim
anlayışı ise literatüre Toplam Kalite Yönetimi (TKY) olarak geçmiştir.
215
2. TKY1 nin Felsefesi ve İlkeleri
Çevrede, telekomünikasyonda, etikte, hatta savaşta ve parada hızlı ve eş zamanlı yaşanılan değişim 2000'li
yılları Bilgi Çağı ile karşılamaktadır. Bilgi sürekli varolmasına karşın bu kadar hızlı değişime, gelişmeye ve
çok yönlülüğe adını verdiği çağla beraber girmiştir. Yaşanılan hızlı ve yoğun teknolojik gelişme fiziki
gücün kullanımını yavaşlatırken, beyin gücünün önemini artırmıştır. İşletmeler, insanlardaki zihinsel
yaratma potansiyelinin ve ihtiyacının keşfedilmesi ve geliştirilmesiyle kazanacakları gücü fark etmişlerdir.
Bir taraftan, insan haklarının, demokrasinin, çevre faktörünün önem kazandığı, diğer taraftan pazarların
dünya rekabetine açıldığı ve bir rekabetin de şiddetlendiği küreselleşme süreci, bilginin daha geniş bir
taban tarafından geliştirilip, paylaşılmasını ve insan odaklı olmayı gerektirmektedir.
Fiziksel ve zihinsel emeklerini ortaya koyan çalışanlar kendi yaratma güçlerini işyerlerinde göstermek ve
bunun yöneticiler ve diğer çalışanlar tarafından değerlendirildiğini görmek istemektedirler. Aynı zamanda,
hızla değişen ve gelişen yaşam şartları çalışanları daha az hata yapma ve işini yaparken bir sonraki süreci
bir önceki süreçten daha iyi ve daha farklı kılma konusunda motive etmektedir. Bununla beraber, farklı
olanı ve daha iyi olanı üretebilme diğer insanların varlığına, aynı zamanda, katkılarına bağlıdır. Bir başka
ifadeyle, grup halinde yapılan çalışmalar sosyal hızlandırma etkisiyle beraber sinerjik gücü ortaya
çıkaracak, böylece işletmeler çalışanlarının fiziksel güçlerinin yanı sıra istekle ve bir ihtiyaç olarak
kullandıkları zihinsel güçlerini de üretime ve yönetime katarak daha farklı ve kaliteli ürünlerle dünya
pazarına girebileceklerdir. Bu bağlamda, Ishıkavva'nın " İnsanı yaratmak başarılı kılar, insanı kullanmak ise
başarıyı azaltır" cümlesi günümüz işletmelerinin dünya pazarında rekabet edebilmesi için çalışanları
arasında geliştirecekleri coşkuyu ve Büyük Aile ruhunu yaratmalarında önemli bir yol gösterici olmuştur
(Yenersoy, 1997,87-89).
İşletmelerin fonksiyonlarında ve felsefelerinde yaşanan değişim gerçekte, müşteri odaklı olmaktadır.
Çünkü küreselleşme sürecinin unsurlarını yönlendiren ve ondan etkilenen bizzat insanın kendidir. Artan
bilgisiyle, gelişen demokrasi ve insan hakları bilinciyle, toplum içerisinde birey olduğunu hissetme ve
hissettirme duygusuyla, tüketici haklarıyla ilgili örgütlenmesiyle ve işletmelerden bekledikleri sosyal
sorumluluklarıyla beraber müşteri çok yönlü talepleriyle gündeme gelmiştir. Artık, sağlam ya da fiyatı
uygun ürün sadece bu fonksiyonlarla müşteriye kaliteyi ifade etmemektedir. Kalite ürünü sunan işletmenin
bütün fonksiyonlarıyla, imajıyla, vizyonuyla ve sunduğu çıktıyla bir bütün olarak düşünülmektedir. Müşteri
için kalite ürünün daha iyi olmasının yanısıra diğer ürünlerden farklı olmasıyla da ilişkilidir. Norichi
Kano'ya göre kalitenin iki boyutu vardır. Birinci boyut müşterinin üründen beklediği ve ifade edebildiği
mutlak kalitedir (Mecburi Kalite). İkinci boyut ise, mecburi kalitenin ötesinde müşterinin belki hayalindeki
yada hiç beklemediği, talep etmediği, önceden bilgisinin olmadığı ürünle ilgili özelliklerdir ( Cazip Kalite)
(Toplam Kalite Yönetiminde Türkiye Perspektifi, 1994, 9).
Dünyada gerçekleşen ve sürekli gelişmeye yönelik değişen bütün bu şartlar özellikle 1980'li yıllardan
itibaren "rekabette kalite"yi vazgeçilmez unsur haline getirmektedir. Bu dönemin anlayışı insanı ön plan
çıkarmıştır, bütünleşmiş çabalan esas alır ve uzun vadede kar getirir. Sosyal sorumluluk kavramıyla
desteklenen bu anlayışın yeni yönetim yaklaşımı ise TKY olarak adını bulmuştur.
İlk defa Japonya'da Kaizen felsefesiyle başarılı olan TKY hızlı ve eş zamanlı gelişmenin ve bütün dünyada
yaşanılan şiddetli rekabetin yeni yönetim anlayışını ifade etmektedir. Kaizen teknoloji, yönetim ve işleyişle
ilgili standartların, "iyileştirilmesini" ve iyileştirilmiş yeni standartlara ulaşıncaya kadar mevcut
standartların "korunmasını" ifade eder (Imai, 1997, 5-7 ). Bu bağlamda TKY değişim ihtiyacından ortaya
çıkan, sürekli değişimi ve gelişmeyi öngören bir felsefenin ürünüdür.
Değişimin geniş bir katılımla yaşanmasını esas alan TKY, "bir kuruluşta üretilen mal ve hizmetlerin,
işletme süreçlerinin ve personelin sürekli iyileştirilmesi ye geliştirilmesi yoluyla en düşük toplam maliyet
düzeyinde, önceden belirlenmiş olan müşteri ihtiyaç ve beklentilerinin, tüm çalışanların kendilerinden
beklenen yükümlülükleri yerine getirmeleri ile tatmin edilerek işletme performansının iyileştirilmesi "
216
olarak tanımlanmaktadır ( Peşkircioğlu, 1996, 31 ). Bu anlamda TKY, yönetimde, insanda, yapılan işte,
ürün ve hizmette kaliteyi öngörerek müşteriye odaklanmakta ve sonuçta toplumsal sorumluluğa
ulaşabilmektedir.
Günümüzde başarıya götüren yönetim anlayışı olarak görülen TKY' nin dört önemli ilkesinden bahsetmek
mümkündür.
2.1. Müşteri Önceliği: " Parayı patron değil, müşteri öder" anlayışı örgütlerin amacını müşteriyi memnun
etmek olarak belirlemektedir. Yaşanılan şiddetli rekabet örgütleri üründe ve süreçte müşterinin istediği
kaliteyi pazara sunmak için yönlendirmektedir. Diğer yönetim ve pazarlama anlayışlarından farklı olarak
TKY' de iki türlü müşteri vardır ( Juran, 1989, 17 ) : Dış müşteri; pazara sunduğumuz ürün veya hizmeti
satın alan klasik anlamdaki müşteridir. Fakat, TKY anlayışının odaklandığı dış müşteri, sadece işletmenin
sunduğu ürünle tatmin olmaz. Onun talep anlayışı çok yönlüdür. Ürünü arz eden işletmenin imajı ve
vizyonuyla pazarda bulunması ve üründe, süreçte, sunumda kalitenin sağlanması müşteriyi çeken pek çok
faktörden bir kaçıdır. İç müşteri; sürecin çıktısını girdi olarak kullanan örgütün çalışanlarıdır. Bu anlamda,
bir önceki sürecin çalışanı bir sonraki sürecin çalışanının müşterisidir. Örgütlerin dış müşterilerini mutlu
etmeleri ve küresel rekabetin içinde var olabilmeleri iç müşterilerini mutlu etmelerine ve onları
anlamalarına bağlıdır. TKY ' yi uygulayan örgütler dış müşterileri ve iç müşterileri ile karşılıklı etkileşimi
kurarak, onların şikayetlerini ve hayallerini öğrenerek, onlarla aynı dili konuşarak sıfır hataya giden yolda
ilerleyebileceklerdir.
2.2. Tam Katılım: Klasik anlayıştaki üsten yapılandırıcı yönetim TKY'de kabul görmez. Yönetici ve iş
görenin karşılıklı etkileşimi kararların beraber alınması, uygulanması ve denetlenmesi esas kabul edilir.
Önce insan anlayışını ilke edinen TKY, herbir bireyin kaliteyi yaşam felsefesi haline getirmesiyle
mümkündür. Böylece bireyler içerisinde bulundukları grupların sürekli iyileştirmeye yönelik örgüte
katkılarında önemli bir rolü teşkil edeceklerdir. Bireyde ve gruplarda sağlanan kalite bir bütün olarak
yönetimde iyileşmeye ve kaliteye ulaşacaktır.
2.3. Süreç İyileştirme: TKY'ye göre işin gerçekleştirilmesi ve belirlenmesi sürecin her adımının izlenmesi
ile mümkündür. Fakat, sürecin izlenmesi yönetici tarafından değil bizzat çalışanlar tarafından sürekli
gerçekleştirilir. Böylece, sürecin her aşaması gerekli olan destek ve teşvikle iyileştirilir.
2.4. Ekonomik Etkinlik: TKY anlayışına göre kalite müşterinin tatmin olmasına, müşterinin tatmini ise
çalışanın tatmin olmasına bağlıdır. Bu anlamda, insan kaynakları yönetiminin etkinliği ekonomik etkinliğin
ilk unsurudur. İkinci önemli unsur ise, süreci iyileştirmeye bağlı olarak "hata ortaya çıkmadan önle"
yaklaşımıdır. Her iki etkinliğin sonucunda "kalite - maliyet - hız " üçlüsünün üstünlüğü ile rekabette
ekonomik etkinlik sağlanacaktır.
3.
TKY'de Liderlik
TKY'nin örgüt kültürü haline gelmesinde ve uygulanmasında sürekli iyileşme ve gelişmeye yönelik
değişim anlayışı liderlik" olgusunu ön plana çıkarmakta ve önemini artırmaktadır. Liderlik çoğu zaman
farklı tanımlara sahip olmasına karşın genel olarak, "belirli durum ve koşullar altında amaca ulaşmak için
başkalarının davranış ve eylemlerini etkileme sanatı" şeklinde ifade edilebilir. Daha geniş bir tanıma göre
liderlik, kaynağını otorite ve statüden almaksızın, lider ile izleyiciler arasında belirli durumlarda ortaya
çıkan etkileşim ile birşeyi başkalarına benimsetme ve yaptırma sürecidir. Bu anlamda, liderin kendisi,
izleyicileri ve liderin içerisinde bulunduğu durum liderlik fonksiyonunu doğrudan etkileyen unsurlardır
(Şimşek, 1998, 176). Başarılı liderlik, liderin kendini algılamasından ziyade, izleyicilerin lideri ve onun
kabiliyetlerini algılamasına bağlıdır. Bir başka ifadeyle liderlik izleyicilerin nazarındadır. Yapılan
araştırmalar da göstermiştir ki; bir kişinin lider olarak kabul edilmesi onun güvenilir olması, yetenekleri,
ileriyi görebilmesi ve diğer insanları heyecanlandırıp belirli bir amaç için motive etmesiyle ilgilidir
(Kouzes, Pasner, 1990, 29-31).
TKY'de lider izleyicilerini kendi istediği yöne götüren öndeki "tek akıllı adam" motifinden farklıdır.
TKY'de lider izleyicileri ile beraber hareket eden ve onlarla beraber yaratan kişidir. Dünyayı pazar olarak
217
kabul eden küreselleşme sürecinde lider her düzeydeki işçilerin katılımını ve yaratıcılığını teşvik ederek
bütün işgücünün iyileşmesi ve gelişmesi konusunda sürekli çaba sarfeder. Daha iyi olmanın yanısıra
başkalarından farklı olmayı gerektiren rekabet ortamında çalışanların yaratıcı ve etkin olabilmeleri için yeni
iş metodlarında ve teknolojik yeniliklerde sürekli eğitim lider tarafından teşvik edilir. TKY lideri aynı
zamanda kaliteye ulaşma konusunda da izleyicilerine açık bir örnektir. Bu bağlamda, lider tüketiciye
yönelik olma, sosyal sorumluluk, örgüt üyeliği ve katılımın olduğu örgüt kültürünü yaratmada rol modeli
olarak hizmet eder (Mahash, 22).
/
'/
Örgütün pazardaki konumunu koruyabilmesi ve dış müşterinin taleplerine değişen ve gelişen sunumuyla
cevap verebilmesi liderin fonksiyonlarıyla doğrudan ilgilidir. TKY içerisinde liderler izleyenleriyle beraber
sürekli değişime yönelik hareket etme durumundadırlar. Bu sebeple, bugün hangi müşteriler içinden ziyade
gelecekte hangi müşteriler için mal ve hizmet üretmek gerektiği, bugünün rekabet faktörlerinin ne
olduğundan ziyade, geleceğin rekabet faktörlerinin neler olacağı ve bugün hangi yeteneklerimiz bizi
yaşatıyordan ziyade gelecekte hangi yeteneklerimizin bizi vazgeçilmez kılacağı örgütün bütün
çalışanlarıyla beraber tespit edilmeli ve benimsenmelidir (Taptık, Keleş, 1998, 54). Böylece bir bütün
olarak örgütün müşteriye yönelik olması, hızlı hareket edebilmesi ve rekabet ortamında ayakta kalabilmesi
sağalanacaktır.
TKY'de genel olarak liderlik fonksiyonlarını altı başlık altında toplamamız mümkündür.
3.1.
,
İç Müşteriye Yönelik Olma:
/
Yukarıda da ifade edildiği gibi TKY müşteriye yöneliktir ve örgüt çalışanları da örgütteki iç müşteriler
olarak kabul edilir. Lider TKY'nin uygulama sürecinde başarılı olabilmek için herşeyden önce iç
müşterilerinin taleplerine cevap verebilmeli ve onları izleyicileri olarak etkiliyebilmelidir. Örgüt üyeleri
TKY ilkeleriyle teşvik edilirken lider çalışanların inançlarına, düşüncelerine ve fikirlerine saygı duymalı ve
onları birbirlerine karşı saygılı olma konusunda etkiliyebilmelidir. Aksi takdirde, düşüncelerine, inançlarına
ve fikirlerine ket vurulan bireyler kendilerini örgüte karşı yabancı hissedecek, örgütle ve onun ilkeleriyle
bütünleşemeyecek, kendilerini örgüt içerisinde değerli göremeyecek, böylece yaratıcılıklarını ortaya koyma
konusunda çekingen ve isteksiz davranacaklardır.
Kendini örgütte değerli gören iç müşterinin (örgüt çalışanının) örgüt amaç ve hedefleri için sağlıklı bir
şekilde çalışması ve başarılı olması Stratejik İş Planlarıyla İnsan Kaynakları Planlarının birbirini
desteklemesine bağlıdır. İnsan Kaynakları Planlarıyla iyi eğitilmiş, bilgilendirilmiş ve yüksek motive
edilmiş işgücü Stratejik İş Planlarına ulaşma konusunda istekli ve etkin kılınabilecektir (Ryon, Ward, 1997,
46-47). Bu sebeple, lider örgüt içerisinde örgüt felsefelerinin, değerlerinin, iş tekniklerinin, yönetim
stilinin, teknolojinin ve pazarla olan ilişkilerinin sürekli gelişmeye yönelik değişimini içeren eğitim
programlarına önem vermelidir. Aynı zamanda, iç müşterinin örgüt kültürüyle bütünleşmesi ve örgütün
diğer üyelerini kendi müşterileri gibi görebilmeleri onların birbirleriyle ve liderle karşılıklı
gerçekleştirecekleri iletişimin etkinliğine bağlı olacaktır. Çünkü kimin ne istediği, problemin ne olduğu ve
daha etkin olmak için neyin gerekli olduğu hususundaki bilgiler iletişim kanallarının açık olmasıyla temin
edilebilir. Kendini ifade etme konusunda eksiklik ve çekingenlik duyan örgüt üyelerinin pazardaki
değişime ayak uydurmalarını sağlayan gelişme hızları eğitimin varlığına rağmen yavaş olacaktır.
Unutmamak gerekir ki, "bir filonun hızı onun içindeki en yavaş geminin hızıyla belirlenir".
j
/
'
j
TKY'de iç müşteri kavramı çalışanların birbirleri karşısındaki konumlarıyla ilgilidir. Bir önceki sürecin
çalışanı, bir sonraki sürecin çalışanını müşteri olarak görür ve onun istediği çıktıyı istediği kalitede sunar.
Böyle bir sürecin örgüt içerisinde gerçekleştirilmesi liderin örgüt üyelerini teşvik etmesine ve onları
inandırma gücüne bağlıdır. Her düzeydeki çalışanını kendi iç müşterisine yönlendiren lider bir bütün olarak
örgütün dış müşteriye yönlenmesi konusunda da başarılı olacaktır.
3.2.
Çalışanların Tam Katılımını Sağlamak İçin Mevcut Potansiyellerini Ortaya Çıkarma:
Tek bir insan beyni küreselleşme olgusu içerisinde işletmelerin yönetimi ve pazarda ayakta kalabilmeleri
için yeterli olmamaktadır. Örgüt üyelerinin bilgileri ve yaratıcı güçleriyle karara katılımı sinerjik gücü
sağlamakta ve örgütün pazara kaliteli ve farklı mamullerle sunum yapmasında esas kabul edilmektedir.
<
l'
218
'
Liderler etraflarındaki insanların yeteneklerini, bilgilerini ve yaratıcılıklarını ortaya çıkarmalarına ve
kullanmalarına yardım ederek pek çok insanın gücünü ve potansiyelini biraraya getirebilmelidirler.
Örgütlerde lider, izleyicilerinin örgüt içerisinde faaliyet gösterirken kendi izleyicilerini oluşturmaları
konusunda ortam yaratmalı, izleyicilerinin de kendi işlerinde lider olabilmeleri için fırsat vermelidir.
Liderlerin çalışanlarda farklı şekillerde bulunun liderlik vasıflarını ortaya çıkarıp kullanmalarına imkan
vermeleri çalışanların iş için gerekli becerilerini geliştirmelerinde ve örgüte daha fazla katılımlarının
sağlanmasında yardımcı olacaktır. Bu anlamda, liderler izleyicilere kendi içlerinde yatan potansiyeli ve
liderlik ruhunu keşfetmeleri için liderlik yapmalıdır. Böylece, lider ve çalışanlar bilgilerini, fikirlerini,
düşüncelerini paylaşarak ve örgüte katarak güç kaynaklarını beraber temsil edebilirler (Kolb, Osland, 1995,
404).
Örgütlerde tam katılımın sağlanması ve çalışanların kendi işlerinde liderlik vasıflarını kullanabilmeleri
vasıtasıyla liderler örgütte tek lider olma, diğer insanlara sadece kendi istediği yönde hükmetme ve herkesi
kendi gibi düşünmeye zorlama şeklindeki tuzaklara yakalanmayabileceklerdir. Liderler aykırı fikirlerin
ortaya çıkmasını sağladıkları müddetçe çalışanlarının ve kendilerinin yaratıcılığını geliştireceklerdir.
"Düşünme yeteneği insanın sahip olduğu en önemli kaynaktır" diyen De Bono "Aykırı düşünün,
fikirlerinizi kışkırtın, kışkırtın ve yaratın. Yaratıcı fikirler siz onları kışkırtmadıkça ortaya çıkmaz"
sözleriyle önemli bir ipucu vermektedir (Taptık, Keleş, 1998, 57).
3.3.
Dış Müşteriye Yönelik Olma:
TKY'de müşteri önceliği ilkesi örgütün hem mevcut müşterisini hem de potansiyel müşterisini içine alır.
"Müşteri kraldır" anlayışıyla örgütler mevcut ve potansiyel müşterilerine kaliteli ürünü kaliteli süreç ile
vermeyi amaç edinirler. Bununla beraber, müşteriyi memnun etmek örgütler açısından oldukça zordur.
Ulaşım ve iletişim imkanlarının ve karşılıklı etkileşimin artması tüketicilerin hep daha iyisini talep
etmelerine ve kalite olgusunu birçok faktörle değerlendirmelerine sebep olmaktadır. Bilinçlenmiş ve
örgütlenmiş tüketici ürününün kendilerine sunulmasında çoğu zaman yargılayıcı olmakta ve kendi koyduğu
kriterlere uyulması için ısrarcı davranmaktadır. Dış müşteri ürünün kendisine en sağlam hatta en ucuz
şekilde sunulmasından öte, üründe ve sunumda da farklı olunması istemektedir. Pazardaki müşteri
çeşitliliği ise örgütler açısından önemli başka bir husustur. Modern pazarlama anlayışında müşteri tek tip
değildir. Bu sebeple örgütler çoğu zaman pazardaki farklı müşteri gruplarına farklı sunumlarla hitap etme
zorunda kalmaktadır.
TKY'de lider bir bütün olarak örgütü müşteri odaklı hale getirirken hem mecburi kaliteyi hem de cazip
kaliteyi oluşturmalıdır. Daha önceden belirtildiği gibi mecburi kalite müşterinin arzuladığı ve ifade
edebildiği kalitedir. Mecburi kalitenin sağlanmasında çoğu zaman mevcut ve potansiyel müşteri örgütü
yönlendirir. Cazip kalite ise müşterinin belki de hiç aklına getirmediği hatta, ihtiyaç hissetmediği, fakat
örgüt tarafından müşteriye daha fazla kolaylık sağlamak, zevk vermek ve tatmin etmek için sunulan
kalitedir. Bu anlamda, örgüt pazarda lider konumuna geçerken mecburi kalitede sağlayacağı güvenilirliğin
yanısıra cazip kaliteyi yaratabilme gücünü kullanmalıdır.
Mecburi kalitenin ve cazip kalitenin oluşturulması için örgüt liderlerinin mevcut ve potansiyel müşteri
tiplerini, istek ve ihtiyaçlarını tespit ve tahmin etmesi gereklidir. Bunun için liderin iyi bir algılama ve
empati yeteneğine sahip olması, hitap edilen ve hitap edileceği düşünülen pazardaki müşteri kültürünü
bilmesi gereklidir. Müşterinin istediğini ve isteyebileceğini tespit ederek müşteriye sunmak için liderin
sahip olacağı bilgi, sezgi ve algılama gücü örgütün bir bütün olarak ve zamanında müşteri istek ve
ihtiyaçlarını tatmin etmesini sağlayacak ve örgütün pazarda lider konumda olabilmesi için fırsat
yaratacaktır. Bununla beraber, gerek mecburi kalitenin gerekse cazip kalitenin yaratılmasında örgüt
liderinin tek başına sahip olduğu güç yeterli olmayacaktır. Müşteri çeşitliliğinin ve taleplerinin çok olması,
örgüt çalışanlarının müşterinin mevcut ve potansiyel talepleri hakkında teşvik edilmesini ve kullanılmasını
gerektirmektedir. Örgütlerin bu konudaki katılımları kalite anlayışına daha geniş bir boyut getirirken cazip
kalitenin yaratılmasında etkin olmayı sağlayacaktır. Bu bağlamda, liderin örgütteki iç müşterisinin dış
müşterisini keşfetmesi için ortam yaratması gereklidir.
219
3.4.
Vizyon Geliştirmek:
Vizyon "uyarıcı etkiler yapan, geleceğin sezilmesi ve geliştirici eylemlerde bulunulmasını üstlenen bir olgu
olarak girişimin amacı ve hedeflerinden daha fazlasını içerir". Vizyon gelecekle ilgili olarak yeni ürünleri,
yeni teknolojileri, yeni pazarları, yeni uygulamaları, yeni örgütlenmeleri, maksimum verimliliği ve etkinliği
içine alır. Bu sebeple, temel değerler, dışsal etkiler, sosyal kurallar, hedefler ve motivasyon etkenleri
vizyon oluşturulurken gözönünde bulundurulması gereken hususlardır. Örgütler geleceğe uzun vadeli ve
geniş açıdan bakarak mevcut durum içerisinde ve gelecekte olabilecekleri kavramak, gelişmelerin işletmeyi
nasıl etkileyeceğini belirlemek ve bunlara uygun işletme hedef ve startejilerini oluşturmak
durumundadırlar. Tahminlerin tutarlı ve gerçekçi olması planların ve stratejilerin geliştirilmesinde ve
isabetli olmasında rol oynayacaktır (Şimşek, 1998, 363-366).
Örgütlerde vizyonu önemli kılan olgu değişimdir. Örgütlerin şiddetli rekabet şartları içerisinde ayakta
kalabilmeleri için liderin, değişimin varlığına inanması, değişimin yönünü tayin edebilmesi ve çalışanlarını
değişime ayak uydurabilmeleri için teşvik etmesi gereklidir. Değişimi yönetebilmek yaratıcı olmaya ve
vizyon geliştirmeye, örgüt plan ve stratejilerini bu vizyona göre belirlemeye bağlıdır. Vizyonu olmayan
örgütlerin neye göre neyi planlayacağı ve hangi startej ileri geliştireceği belirsiz olacaktır. Geleceğin geniş
bir perspektifle değerlendirilmesi için lider vizyon belirlerken iyi bir ekip kurmalı ve örgüt amaçlarını
çalışanlarla birlikte oluşturmalıdır. Bu doğrultuda, liderin de içerisinde bulunduğu bir ekip tarafından
oluşturulan vizyon iyi tanımlanmalı ve lider tarafından her seviyedeki çalışanlara ustalıklı bir şekilde
aktarılmalıdır (Şimşek, 1998, 367). Böylece çalışanların kendi işlerinde kendi vizyonlarını oluşturmaları
teşvik edilerek, halihazırda ve gelecekte örgüt içini ve örgüt dışını birlikte gören bir bakış açısıyla
oluşturulmuş örgüt vizyonuyla kendi vizyonlarını bütünleştirmeleri sağlanmalıdır.
3.5.
Karşılıklı Etkileşimci Bir Örgütü Koordine Etme:
Örgüt kendi bölümleriyle, çalışanlarıyla, ve dış sistemle sürekli etkileşim içerisindedir. Etkin faaliyetin
gösterilmesi bölümler ve fonksiyonlar arasındaki uyuma bağlıdır. Her bölüm ve her fonksiyon birbirini
destekleyici ve birbirini izleyici olmalıdır. Bu durum TKY'nin iç müşteri kavramıyla ilgilidir. Daima bir
önceki süreç veya bölüm, bir sonraki sürece veya bölüme talep ettiği ürünü (mal veya hizmet) sunmalıdır.
Örgütler aynı zamanda bireylerin birbiriyle olan etkileşimini, grupların etkileşimini ve birey-grup
etkileşimini de içinde barındırır. Farklı kültürel yapılardan gelmiş bireyler örgütlerde çoğu zaman aynı çatı
altında ve farklı formal veya informal grupların üyesi olarak çalışırlar. Bölümler arasındaki etkileşimde
olduğu gibi bireyler ve gruplar arasındaki etkileşimde örgütün bir bütün olarak işleyiş hızını, üretimini,
imajını ve vizyonunu etkileyecektir (Lee, 1996, 19-21).
Farklı alt sistemlerden meydana gelen ve dış sistemlerle etkileşim içerisinde bulunan örgütte lider bir
koordinatördür. Lider örgüt içerisinde farklılıklar gösteren bölümleri, grupları, ve bireyleri koordine eder,
onların faaliyetlerini değerlendirir, her süreçte kendi faaliyetlerini değerlendirmelerini sağlar, faaliyetlerin
ve ilişkilerin gidişatı ile ilgili tavsiyelerde bulunur. Bireyleri, grupları ve bölümleri birbirleriyle ve örgütle
bütünleştirmek ve hepsini kaliteye yönelik olarak müşteriye odaklamak liderin en önemli görevlerindendir.
Bununla beraber, bireyler, gruplar ve bölümler arasındaki çatışmanın diğer yönetim teorilerinde olduğu gibi
bizzat lider tarafından çözülmesi yada bastırılması TKY deki liderlik anlayışı ile bağdaşmaz. Lider, örgüt
üyelerine kendi çatışmalarına ve problemlerine kendilerinin çözmeleri için örgütte gerekli eğitim
imkanlarını sağlamalı ve fırsat yaratmalıdır.
3.6.
Öğrenen Örgüt Yaratma:
Bilgi toplumunun beraberinde ortaya çıkan öğrenen örgüt olgusu insanın kendini tanıması ve geliştirmesi
için gerekli sistemlerin oluşturulmasını ifade eder. Öğrenen örgütler bireyin kendi eksikliklerinin farkına
varması, sistem içindeki yerini ve rolünü gözden geçirmesi, daha iyi olmak için gerekli çabayı sarfetmesi,
gerekirse kendini sorgulaması, eskiyen bilgilerini yenilemesi ve bilgi üretimine katkıda bulunması için
fırsatlar yaratır. Birey öğrenen örgütlerde her bilgiyle beynini doldurmak yerine, kendine gerekli bilgi ve
becerileri edinir ve sürekli değişime ayak uydurarak sürekli gelişim içerisinde bulunabilir. Aynı zamanda,
220
öğrenen örgütler ekipler halinde öğrenmeyle daha etkili bilgilerin karşılıklı paylaşımını ve bir bütün olarak
örgütün sürekli öğrenmesini sağlar (Şimşek, 1998,385-389).
TKY süreci içerisinde lider öğrenen örgüt felsefesini yaratarak çalışanları neyin motive ettiğini ve
eksikliklerin neler olduğunu ortaya çıkarır. Çünkü, öğrenen örgütün yaratılmasryla liderler küreselleşme
sürecinde ve şiddetli rekabet ortamında bireylerin ve bir bütün olarak örgütün gelişimini sürekli kılacak ve
yaratıcılığı teşvik edeceklerdir.
4.
Sonuç:
Küreselleşme olgusu yaşanan bilgi çağıyla beraber insanlarda, teknolojide, pazarda,, rekabette, sosyal
ilişkilerde, felsefede meydana gelen değişikliklere uyum sağlamak ve daha iyiye ulaşmak amacıyla Toplam
Kalite Olgusunu ortaya çıkarmıştır. Sürekli gelişmeye yönelik değişimin yaşanmasını ifade eden TKY hep
daha iyiyi arama ve ortaya çıkarma felsefesini yönetimin bütün süreçlerinde gerekli kılmış, böylece insana,
insanın yapabildiklerine ve sahip olduklarına, insanlar arası ilişkilere, iletişime, ihtiyaçlara, örgüt yapısına
ve bütün bu anlayışın oluşmasında ve devamlılığında önemli rolü üstlenen lidere farklı boyutlar getirmiştir.
Lider bu yönetim anlayışı içerisinde örgüt üyelerini yanına almayı başarabilmiş, örgüt üyelerinin tek tek ve
grup olarak, örgütün ise bütün olarak gelişmesini sağlayabilecek, müşteriye yönelik, tam katılım esaslı,
uzun vadede ayakta kalmayı amaçlayan bir örgüt kültürünün kilit adamıdır. Bu anlamda, TKY'de, lider
diğer yönetim anlayışlarında olduğu gibi bir uygulayıcı ve bir rol modeliyken onlardan farklı olarak
müdahaleci değil teşvik edici, tek akıllı adam değil çalışanlarıyla beraber yaratan kişi, emirlerle
yönlendiren değil koordine eden, örgüt çalışanlarına yönelik ve dış müşteriye yönelik, vizyon sahibi hem
örgütte hem de örgütün dışındaki rol modelidir. Aynı zamanda, lider büyük dünya pazarında ayakta
kalmayı başarabilmiş diğer liderlerle beraber geleceği yöneten ve geleceğe şekil veren bir fikir adamı ve
uygulayıcıdır.
Kaynakça:
1.
Akman Vedat, 1999, Gelecek Yüzyılın Gündemi, Yeni Oyunun Yeni Kuralları,
Globalleşen Sermayenin 21. Yüzyıl Planı, Rota, İstanbul
2.
Imai Masaaki, 1997, Kaizen Japonya'nın Rekabetteki Başarısının Anahtarı, BRİSSA,
Türkçe 3. Baskısı
3.
Juran J.M., 1989, Juran On Leadership for Quality, Collier Macmillian, Inc. ,Canada
4.
Kolb, David A., Osland Joyce S., Rubin Irvvin R., 1995, The Organizational Behavior
Reader, Prentice Hall.Englevvood Cliffs, New Jersey
5.
Kouzes James M., Posner Barry Z., 1999, The Credibility Factor: What Followers Expect
From Their Leaders, Management Review, January
6.
Lee Thomas H., 1996, Toplam Kalite Yönetimi ve Liderlik, Çev.: Orhan Pazarcık,
Verimlilik Dergisi, Toplam Kalite Özel Sayısı, MPM Yayını
7.
Manash Chandra, Total Quality Management in Management Development, Journal of
Management Development, 12, 7
8.
Peşkircioğlu Nurettin, 1996, Toplam Kalite Yönetimi ve Katılımcılık Toplam Kalite,
Verimlilik Dergisi Özel Sayı 2. Basım, MPM Yayını
9.
Reich, Robert B., Küresel Yöneticiler, Stratejik Yönetim ve Liderlik, Çev: Atilla Öztürk,
İz Yayıncılık, İstanbul
221
10.
Ryan Bobbie, Ward Joyce, 1997, Kudos for Navy's SIMA, San Diego!, Journal for
Quality and Participation, September
11.
Şimşek Şerif, 1998, Yönetim ve Organizasyon, 4. Baskı, Konya
12.
Taptık Yılmaz, Keleş Özgül, 1998, Kalite Savaşı, Kalder Yayınlan, No: 22, İstanbul
13.
Toplam Kalite Yönetiminde Türkiye Perspektifi Uygulamalar, Sorunlar, Fırsatlar;
Öneriler, 1994, Değişen Kalite Anlayışı ve Toplam Kalite Yönetimi Sempozyumu, Eylül
14.
Weaver Charles N, 1997, Toplam Kalite Yönetiminin Dört Aşaması, Çev: Tuncay
Birkan, Osman Alenay, Sistem Yayıncılık: 117, İstanbul
15.
Yenersoy Gönül, 1997, Toplam Kalite Yönetimi, Mükemmeli Arayış Yolculuğuna İlk
Adım, Rota Yayınları, İstanbul
f
I
I
222
ÜRETİM SİSTEMLERİNDE KAYIP FAKTÖRLERİN ANALİZİ VE
TEKSTİL SEKTÖRÜNE YÖNELİK ÖNERİLER
Osman KULAK1, Hayri BARAÇLI2
l.İTÜ İşletme Fak. Endüstri Müh. Bölümü Maçka / İSTANBUL
2. YTÜ Makine Fak. Endüstri Müh. Bölümü Yıldız / İSTANBUL
ÖZET
Rekabet şartlarının her geçen gün arttığı global dünya ekonomisinde "azalan kaynakların en iyi şekilde kullanımının
önemi" daha da belirgin hale gelmiştir. Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, firmaların dışarıdan kredi temin
ederek ek kaynak bulmaları akılcı olmayan geçici çözümlerdir. Bu arayışların yerine kendi bünyelerindeki kayıp
faktörleri tespit edip, önlemler aldıklarında daha rekabetçi kaynaklar elde etmiş olacaklardır. Bu çalışma, kayıp
faktörlerin analiz edilmesini ve bu bağlamda tekstil sektörü için tavsiye edilen önerileri kapsar.
Anahtar Kelimeler: Kayıp Faktör, Yalın Yönetim
1. GİRİŞ
Gelişmişlik göstergesi olan endüstriyel kuruluşların artması ile birlikte, dünya üzerindeki üretim artışı ve rekabet
orantılı olarak hızla büyümektedir. Rekabet artışı, mevcut kaynakların kullanımına yönelik politikalarda kuşkusuz en
etkin nedendir. Bununla birlikte özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, mevcut kaynaklara yönelmeler daha da
zorunlu hale gelmiştir.
Türkiye ekonomik anlamda etkili bir kriz geçirmektedir. Ekonomik büyüme göstergelerinin negatif rakamları
gösterdiği böyle bir ortamda, firmalarımızın bir çoğu gerek bankalardan, gerekse fınans kuruluşlarından (iç ve dış
kaynaklı) krediler temin etme eğilimindedirler. 1940'lardaki kriz döneminde Toyota, kriz ortamında bankalardan
gelecek yardımın hiç de gerekli olmadığını belirlemiştir. Alternatif kaynak olarak, "şirketin sahip oldukları ve beyin
takımı" belirlenmiştir. Bu düşünce tarzı ile oldukça etkili üretim ve yönetim modelleri dünya endüstrisine
sunulmuştur. Tam Zamanında Üretim sistemi ve Yalın Yönetim felsefesi bu düşünce tarzına ait modeller olup, bu
konuda yüzlerce yayın gerek teorik gerekse uygulama içerikli olarak yayımlanmıştır. Yine son zamanlarda Yalın
yönetim felsefesinin kaçınılmaz bir parçası olan kayıp faktörlerin analizi ile ilgili önemli çalışmalar literatüre
geçmişlerdir. Ülkemizde kriz ortamında bulunan bir çok firmaya yol göstereceği düşünülen önemli bir fırsat bu
çalışma ile sunulmuştur.
2. ÜRETİM SİSTEMLERİNDE KAYIP FAKTÖRLERİN ANALİZİ
Kayıp faktörler "ürüne değer eklemek için gerçekten gerekli olan minimum miktarda donanım, malzeme, parça, alan
ve işgücü zamanı dışında kalan her şey" dir. Buradaki ana tema ürüne katma değer sağlamayan her şeyin kayıp
faktör yani israf olduğudur. Üretim yaparken ürüne katma değer sağlamayan bir çok kayıp faktör bulunmasına
rağmen, bunların belirlenmesi ve önlenmesi için işletmelerimizin çoğunda yeterli düzeyde çalışma mevcut değildir.
İşletmelerin
etrafını
saran
en
belirgin
kayıp
faktörler
yedi
gurupta
toplanmaktadırlar:
2.1. Fazla Üretimden Kaynaklana İsraflar:
Fazla üretim diğer sorunları örtmesi nedeniyle en kötü israflardan biridir. Bu israf, pazar tarafından gerekli miktarın
üstünde üretilen birimler tarafından oluşturulur. Pazar yükselme gösteriyorsa bu israf göze çarpmaz bununla beraber
pazar talebi düşüyorsa, fazla üretimin etkileri şiddetlenir ve şirketler sıklıkla ekstra envanter olarak satılamayan
mallan taşıma sıkıntısına girerler.
223
Fazla üretim israfı, klasik olarak işin ilerisine geçerek yaratılır. Bu oluştuğu zaman, daha fazla hammadde tüketilir ve
gereksiz işler için ücretler ödenir. Böylece gereksiz envanter oluşturulur. Bu ise malzemelerin ek olarak taşınmasını,
envanterlerin tutulması için ek bir alanı ve paraya dönüştürülemeyen atıl sermaye maliyetini gerektirir. Aynı
zamanda envanterleri izlemek için ilave olarak kullanılan insan, kırtasiye, bilgisayar, forklift ve ambar alanı gibi ek
maliyetler oluşur. (Sekili)
Fazla Envanter
Faiz Yükü
Fazla Makine
Fazla Alan
Fazla Üretimden
Kaynaklanan İsraflar
Fazla İnsan
Fazla Taşıma
Fazla Kusurlu Ürün
Fazla Genel Gider
Şekil 1. Fazla Üretimin Sonuçları
Fazla üretim, sıklıkla daha temel sorunları örttüğünden zorluklar yaratır. Bu yüzden en kötü israflar arasında
düşünülür ve ortadan kaldırılması gerekir. Bu ancak ve ancak pazar talepleri karşılandığı sürece makineleri ve iş
görenleri tam kapasitede kullanmamak ile sağlanabilir. Sadece müşterinin istediği ürünler, gerekli miktarda gerekli
zamanda, düşük maliyette ve yüksek kalitede üretilmelidir.
2.2. Beklemelerden Kaynaklanan İsraflar:
Beklemeden kaynaklanan israfların temel nedeni yetersizliklerin mevcut olmasıyla ilgilidir. Kapasite, malzeme,
dokümantasyon, tamir bakım yetersizliği gibi yetersizlikler örnek verilebilir. Beklemeden kaynaklanan israflar
kolaylıkla tespit edilebilir ve düzeltici faaliyetler yapılabilir. Bekleme sürelerinin kısaltılması ürün çevirim
zamanlarını düşürecektir.
2.3. Taşımalardan Kaynaklanan İsraflar:
Taşıma israfları birçok fabrikadan sıkça gözlenen israflardır. Bir ürünün tamamlanana kadar kaç kilometre yol
aldığının hesabı yapılırsa bu israfın önemi görülebilir. Taşıma israflarının temel nedenleri iyi bir yerleşim
düzenlemesinin yapılmaması, uygun taşıma yöntemlerinin kullanılmaması, dağınık bir üretim sistemidir. Bu tip
israfları ortadan kaldırmak için, yerleşim düzenlemesinde geliştirme, proseslerin koordinasyonu, taşıma yöntemleri,
düzen/ temizlik ve işyeri organizasyonunun düşünülmesi gereklidir.
2.4. Proses İsrafları:
Prosesin gerçekleşme yöntemlerinin kendisi israf ile sonuçlanan sorunların kaynağı olabilir. Belirli bir kalıba döküm
operasyonu, çıkan parça yüzeyinin eğelenmesi ve rötuşu için ek bir işçiliğe ihtiyaç gösterebilir. Eğer kalıba iyi bir
şekilde bakılır ve ya ürün tasarımında işlenebilme düşünülebilirse, eğe ve rötuş operasyonlarını yapan bir iş görene
gerek kalmayacaktır. İsrafa neden olan kaynaklar tespit edilip, kaynağında önlenmelidirler.
2.5. Envanter İsrafları:
Fazla envanter ; fazla taşıma, fazla alan fazla faiz yüklenilmesi ve ekstra diğer giderleri artırdığı için bir ürünün
maliyetini de arttırmaktadır. Fazla envanter tüm kötülüklerin kökünü oluşturur. Gereksiz envanterlerin ortadan
kaldırmak için ;
1. Düzen/temizlik ve işyeri organizasyonu yolu ile modası geçmiş malzemeleri ortadan kaldırmak
2. Hat dengesi yardımıyla ardışık proses tarafından gerekli olmayan birimleri üretmemek.
3. Büyük partiler halinde satın alma yapmamak
4. Hazırlık sürelerini kısaltıp daha küçük partilerle üretim yapmak
şeklindeki önerileri uygulamaya koymak gerekir.
224
I
2.6. Hareket İsrafları
Ürüne katma değer eklemeyen her hareket mümkün olduğunca ortadan kaldırılmalıdır. Bu bağlamda, yapılan her
hareketin işe eşit olmadığını söylemek yanlış değildir. Bir iş gören üç saat zamanı fabrika içerisinde takım arayarak
geçiriyorsa yaptığı hareketler ürüne katma değer sağlamadığı için israf olarak belirlenebilir. Yine aynı şekilde
kaldırma ve yerleştirme hareket israflarından bir diğeridir. Gerekli parça ve takımların kullanılan yere yakın
tutulması ile bu israf önlenebilir. Yürüme israfı da makinelerin uygun dizaynı ile ortadan kaldırılabilecek diğer bir
hareket israfıdır.
2.7. Üretim Hatalarından Kaynaklanan İsraflar
Hatalı üretim tüm işletmeler için kaçınılmaz bir durumdur. Bu konuda başarılı olabilmek hataların işletme ve müşteri
bazında kabul edilebilir limitler arasında olmasını sağlamak ile mümkündür. En büyük israf kaynaklarından bir
tanesi olup, diğer israf türlerinin de ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bir üretim hatasının oluştuğu proseste
bekleme israfları da ortaya çıkabilmektedir. Üretimde meydana gelen hatalar, hurdaya ayrılan kusurlu ürünleri
oluştururlar ve ya aynı ürünün yeniden işleme girmesine neden olurlar. Bu durum aynı ürünü üretmenin maliyetinin
ikiye katlanmasına neden olmaktadır. Bu israfların en kötüsü, ürünün dış müşteriye tesliminden sonra, müşteri
tarafından kusurun bulunması ile ortaya çıkar. Teminat maliyetleri ve ek teslimat maliyetleri oluştuğu gibi, müşteri
ile geleceğe yönelik işler, dolayısıyla pazar kaybedilebilir.
Yukarıda detaylı olarak açıklanan kayıp faktörler (israflar), nedenleri ile birlikte aşağıdaki verilen tabloda
özetlenmişlerdir.
TABLO 1. Kayıp Faktörler ve Nedenleri
Kayıp Faktör
Örnekler ve Nedenleri
Fazla Üretim İsrafı
Büyük parti yığınları. Zamanından önce iç teslîmi sağlayan üretim programları
Bekleme Kaynaklı israflar
Yetersizliklerden dolayı beklemeler: Tamir-bakım için, dokümantasyon için,
malzeme için ve makinenin işlem zamanı anında bakmak gibi beklemeler.
Taşımalardan Kaynaklanan İsrafları Hammaddenin üretim alanlarına uzaklıkları, kesici takım ve aparatların
kullanıldıkları makinelere uzaklıkları, üretim birimleri arasındaki gereksiz
mesafeler ve ara stok fazlalıkları.
Proses israfları
Havada kesme, çevirim boyunca makine ayarları; takım, kesici ve makine
şartlarından dolayı azaltılmış hız.
Envanter israfları
Muayene, işlem için oluşan kuyruklar, kullanılmayan stoklar, uzun hazırlık
süreleri. Envanter yönetim programının olmaması.
Hareket İsrafları
Kesici takımları, aparatları, malzemeleri, vs., bulmak, kaldırmak,temizlemek
Vardiyalar arası iletişim problemi, zayıf dokümantasyon, eğitimsizlik
Üretim Hatası Kaynaklı İsraflar
3. TEKSTİL SEKTÖRÜNDE ANALİZ ÇALIŞMALARI
Denizli, havlu- bornoz üretimi yapan tekstil firmaları ile son 10 yılda oldukça başarılı gelişmelerin yaşandığı
ilimizdir. Buradaki firmaların çoğu aile şirketi olma özelliğine sahiptirler. Atölyecilikten işletme ortamına geçiş
yapma girişimleri, kısa zamanda, hızlı bir şekilde olmuştur. Gelişmenin ivme faktörü bilgiden daha ziyade
sermayedir. Bu nedenle kriz ortamı bir çok firmayı negatif olarak etkilemiştir. Geçmiş yıllarda karlılığı yüksek olan
işletmelerde etkin olmayan üretim sistemlerinin dezavantajları fazla hissedilmezken, bugün ise etkin olmayan üretim
sistemlerinin düzenlenmesi vazgeçilmez bir unsur haline dönüşmüştür.
Üretim sisteminde hammadde olarak kullanılan iplik, sırasıyla haşıl, dokuma, boyama ve konfeksiyon (kesim-dikim)
işlemlerinden geçerek mamul haline dönüşmektedir. Havlu-bornoz üretimi gerçekleştiren bu işletmeler için kayıp
faktörler tek tek incelenmiş ve ilgili öneriler sunulmuştur.
3.1.Fazla Üretimden Kaynaklanan İsraflar:
Bu sektördeki işletmeler siparişe göre üretim yapan işletmelerdir. Yaz aylarında siparişler çoğalmakla birlikte
kapasite artırımına gidilmektedir. Kış aylarında ise siparişler azalmaktadır. Bu nedenle üretimde düzenlilik yoktur.
Kış aylarında mevcut kapasiteyi korumak için stoğa üretim yapan işletmeler mevcuttur. Siparişlerin yeterli olmadığı
zamanlarda yapılan stoğa üretimler fazla üretimden kaynaklana israfların çoğunu beraberinde getirirler. Kış aylarında
225
fazla işgücü kapasitesini azaltmak da işçi sirkülasyonu açısından dezavantaj oluşturmaktadır. Bunu önlemek için,
esnek işgücü ile iş zenginleştirmesinin oluşturulması şarttır.
3.2. Beklemelerden Kaynaklanan İsraflar:
Beklemenin temel faktörü yetersizliktir. Malzeme yetersizliği, taşıma yetersizliği, kapasite yetersizliği,
dokümantasyon yetersizliği, tamir bakım yetersizliği v.s.. bunlara verilen örneklerdir. Denizlideki bir çok işletme
yukarıdaki yetersizlikleri yok etmeyi sağlayacak bilimsel projelere sahip değildirler. Düzenli tamir - bakım planı
olan işletme sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir. Dolayısıyla bozulan bir makinede bekleyen kuyruklar,
dolayısıyla artan çevirim zamanları yöneticilerimiz için anlam ifade etmez bir siparişin çevirim zamanının kısalması,
sezonluk üretim yapan bu sektörün kısa zamanda daha çok sipariş almasını sağlar. Bu nedenle beklemeye neden olan
tüm yetersizlikler yok edilmelidirler.
3.3. Taşımalardan Kaynaklanan İsraflar:
Prosesler itibariyle bu sektörde taşımalar daha fazladır. Atölye ortamından işletme ortamına geçiş yapıldığı için bir
çok işletmenin tesisleri ayrı yerlerdedir. Deposu, haşıl departmanı, dokuma departmanı, boyahane ve konfeksiyon
departmanlarından en az ikisi başka yerlerde mevcut bir çok işletme mevcuttur. Hatta tüm departmanları birbirinden
ayrı olan işletmeler dahi vardır. Bu düzensiz yerleşim ister istemez taşıma israflarını dolayısıyla da ürün maliyetini
arttıracaktır. Ayrıca, bir çok işletmede imkansızlıklar nedeni ile fason işlemler mevcuttur. Fason (boyahane, nakış
vs..) yaptırılan işlemler de taşıma israflarını arttırmaktadırlar. Üretim sisteminin tasarım aşamasında taşıma israflarını
azaltıcı şekilde tasarlanmaları bu israfın önlenmesinde en etkin yoldur. Taşımaları azaltmak için geliştirilen proje
maliyetleri ile mevcut durumun maliyeti kıyaslanmalı ve akılcı kararlar verilmelidir.
3.4. Proses İsrafları:
Proses israflarının temel nedeni insan veya makinedir. Bu sektör işgücü yoğun bir sektör olduğu için işlenen
mamullerde makineler kadar işçilerin de etkisi vardır. İşgücü sirkülasyonu fazla olduğu için işgücü eğitimi Denizli
için hep en sona bırakılmıştır. Hatalar azaltmak ve bilinçli işgücü elde etmek için işgücü eğitimine önem
verilmelidir. İşlem yapılan makineler için sağlıklı ve başarılı olan toplam üretken / önleyici bakım projeleri
uygulanmalıdır.
„'
/
j
/
V
ı
/
3.5. Envanter İsrafları:
Envanter yönetiminin başlı başına bir süreç olduğu ve profesyonel şirketler için vazgeçilmez olduğu bilinmektedir.
Denizli'de envanter yönetimi ile ilgili çalışma sayısı yok denecek kadar azdır. Denizli tekstil endüstrisi için envanter
yönetimi "alabildiğin kadar iplik satın al ve depola " düşüncesi ile sınırlıdır. Dönemlik envanter sayımı, işyeri
organizasyonu, proses içi stokların (WIP) azaltılması, hazırlık sürelerini düşürerek envanter azalmasını sağlayacak
hiçbir proje uygulamada yoktur. Proses içi stoklar (WIP) ve hammadde stokları oldukça yüksektir. Ekonomik
envanter analizleri yapılmamaktadır. Elde oluşan fazla envanter bir an önce paraya dönüştürülmelidir.
3.6. Hareket İsrafları:
Yerleştirmeler bilimsel metotlara göre yapılmadığı için işletmelerde katma değere fayda sağlamayan bir çok hareket
mevcuttur. İşgücü yoğun bir sektör olduğu halde hareket etüdü çalışmaların çoğu firmada mevcut değildir. Hareket
ve zaman etütlerini kapsayan iş etüdü uygulamaları başlatılmalıdır.
i
3.7. Üretim Hatalarından Kaynaklanan İsraflar:
Üretim hataları tüm işletmelerde mevcut olmakla birlikte, işgücü yoğun olan tekstil sektöründe oldukça fazla görülen
israf türlerinden bir tanesidir. Daha önce de belirtildiği gibi üretim hataları oluşan ürünler ıskartaya ayrılırlar yada
yeniden işlem görerek mamul hale gelirler. Ayrıca, üretim hatası tespit edilemeden müşteriye ulaşan mamuller için
de oldukça büyük cezalar ödenir. Denizli'de birkaç firmada tarafımızdan yapılan çalışmalar ile ilgili çarpıcı sonuçlar
sunum sırasında sunulacaktır. Bu tür hataları kabul edilebilir limitlere çekmek için "hataları ölçmek, denetim altına
almak ve yok etmek" şeklindeki prosedür işleme konulmalıdır. Kalite maliyet sistemi bunun için oldukça uygun bir
programdır.
3.8 Uygulamaya Yönelik Öneriler
Uygulama sırasında kayıp faktörlerimizi (israflarımızı) belirlemek ilk hedefimiz olmalıdır. Firma içinde israfların
ortadan kaldırılması için "israfla mücadeleyi" alışkanlık haline getirmeliyiz. Bu konuda firma çapında başlatılan
gayretler oldukça büyük başarılar sağlayacaktır. Gelişmenin esas fikri; işimizi daha basit, daha hızlı, daha ucuz ve
226
j
/
'
daha güvenli yapmak için temel yaklaşım "birleştirir, birleştir ve ortadan kaldır" dır. Ayrıca israfların ortadan
kaldırılmasında etkili olan aşağıda belirtilen israf önleme teknikleri kullanılmalıdırlar:
İş zenginliği ve esnek işgücü,
Azaltılmış WIP ve küçük parti büyüklüğü,
Etkin satın alma,
Toplam üretken bakım ve Toplam önleyici bakım,
Hazırlık sürelerinin kısaltılması,
Basitleştirilmiş ürün, standartlaştırılmış bileşen ve modüler ürün,
Kaynağında ve/veya operatör bazında kalite,
Belirli seviyede ve karışık ürün üretimi,
İşyeri düzenlemesinde gelişmeler
4.SONUÇ
Endüstriyel kuruluşların uzun süreli olarak ayakta kalabilmeleri ancak ve ancak kendilerini sürekli olarak
yenilemeleri ve değişim geçirmeleri ile mümkün olabilir. Dünya üzerinde hızlı bir değişimin yaşandığı ortamda
değişime ayak uydurmanın en etkin yolu ise güncel anlayışların firma bazında uygulamaya konulması ile
sağlanabilir. Bu bağlamda, günümüz şartlarında Yalın yönetim felsefesi içinde yer alan kayıp faktörlerin analizi ile
ilgili uygulamalar firmalar açısından son derece gereklidir. Denizlide bulunan bir çok endüstri kuruluşu, yukarıda
belirtilen kayıp faktörlerin önlenmesine yönelik bir çok projeyi uygulamaya koymalıdır.
5. KAYNAKLAR
1. Berggren, C, 1993, Lean Production - the end of history? Work, Employment and Society, 163-188.
2. De Toni, A., Caputo, M., ve Vinelli, A., 1988, Production management techniques: pushpull classifıcation and
application conditions. Int. Journal of Öper. and Production Management, 8(2),35-51
3. Eccles, R.G., 1991, The Performance measurement manifesto. Harvard Business Review, 69(1), 131-137
4. Hallihan, A. ve diğerleri, 1997, JIT manufacturing: The evolution to an implementation model founded in
current practice, Int. Journal of Production Research, 35(4),901-920
5.
Kulak, O., Cebesoy, T., 1998, "Funika Tekstil A.Ş. de Kalite Maliyet Sisteminin Kurulması" ile ilgili proje
uygulamaları
6. Monden, Y., 1994, Toyota Production System ( London: Chapman and Hail)
227
HAZIR GİYİM ENDÜSTRİSİNDE ÜRETİM YÖNETİMİNDE
STRATEJİK KARARLAR.
Nesrin KAÇAR, Pınar GÖKLÜBERK
P A Ü DMYO
1-ÖZET
Rekabetin hızlanması, teknolojik gelişim hızının artması, ihtiyaç ve beklentilerinin çeşitlenmesi, ürün yaşam
sürelerinin kısalması, işletmelerin eskiye oranla çok daha yoğun bir şekilde yeni ürün ve hizmet yaratma
gereksinimini ortaya koymuştur. Özellikle konfeksiyon gibi esnek bir talebe sahip olan üretim dalında çalışan
işletmelerin dinamik çevre koşulları altında varlıklarını sürdürebilmeleri ve büyüyebilmeleri için bir yandan yeni
ürün ve hizmetlerin yaratılması, diğer yandan mevcutlarda tasarım değişiklikleri yapılması gerekmektedir.
Rakiplere oranla hız üstünlüğünü yakalamak, ürünleri hızlı bir şekilde piyasaya sunabilme yeteneği kazandıran
stratejik kararları gerektirir. Ancak hızlı ürün geliştirip üretebilme yeteneği, üretim stratejisinin önemli bir
unsuru haline gelmiş ve ürün tasarımlarının hızlı bir şekilde gerçekleştirilip üretime sokulmasına olanak tanıyan
bilgisayar destekli tasarım ( CAD ) ve bilgisayar destekli üretim sistemleri (CAM ) kullanılmaya başlatılmıştır.
Konfeksiyonda bilgisayar destekli tasarım, ürün tasarımına, çağdaş bir yaklaşım biçimidir.
Anahtar Kelimeler: Üretim yönetimi, stratejik kararlar, hazır giyim endüstrisinde üretim.
STRATEGİC DESİCİONS AT READY CLOTHÎNG İDUSTRY
PRODUCTİON MANAGEMENT
1-ABSTRACT
Accelerating the competition, increasing the technological development speed, variation of needs and
expectations, shortening of product life time, has brought up the need of creating new product and service for
administrations more than the olden times. Especially the administrations that work at a product branch which
has flexible demand like ready-mode, for growing and continueing their existence under the dynamic
enviromental conditions, on the one hand creating new product and services on the other hand making projekt
changes on the existents is needed. Catching speed superiority in proportion to competitors, is required strategic
desicions that gained the products to be presented fastly. But the talent of developing and producing product
fastly, has become an importand part of production strategy and Computer aided Design (CAD) and Computer
aided Manufacture (CAM) that provides product designs become real fastly and manufactre has started to use
Computer aided design at ready made clothing is a cantemporary way to product design.
Key vvords : Production management, stratejic desicions, production at ready clothing industry.
2-GİRİŞ
21. yüz yıla adım attığımız şu günlerde dünyayla birlikte Türkiye' de pek çok alanda gelişme gösterme çabaları
içindedir. Son zamanlarda hazır giyim endüstrisinde kullanılan makinelerde geliştirilen ileri teknoloji sayesinde,
üretim kapasitesi önceki yıllara nazaran önemli oranlarda artış göstermiştir. Diğer yandan, tam otomatik
konfeksiyon makineleri imalatında farklı bantlarda sayısız imalatçı firmaların varlığı arzu edilen makinelerin
seçiminde karar vericilere geniş bir seçme imkanı sunmaktadır. Tasarım ve üretim fabrikalarının tam otomatik
makinelerle donatılması ve üretim kapasitesinin arttırılması işletme açısından avantaj sağlamaktadır.
Konfeksiyon sektöründe de temel amaç değişen pazar şartları, tüketicinin hızla değişen çeşitli ürün beklentileri,
firmalar arasındaki rekabet ve zamana karşı yarışan teknolojik gelişmelere cevap verebilmek için teknolojik
229
tasarım ve üretim faktörlerinden azami derecede istifade ederek işletmenin üretim ve hizmet performansını yeni
teknolojileri kullanarak karşılaması mümkün olacaktır.
Dolayısıyla işletmelerin evrensel boyutta rekabet yeteneği kazanabilmeleri için uygun kavram, teknik, teknoloji
ve felsefelerle desteklenmiş üretim uygulamalarını benimsemeleri gerekmektedir. Üretim sistemlerinin tasarım
kararlan stratejik kararlar dizisi içinde rekabet silahlarını kullanabilmek ve kaynakların etkin, verimli
kullanımını sağlamak, büyük bir önem kazanmaktadır.
3-ÜRETİM
/
Türk hazır giyim sanayii, küçük işletmeler halinde eskiden beri varolmakla birlikte, son yıllarda hazır giyime
olan talep artışı ile hızlı bir gelişme göstermiş, bu alanla uğraşan işletmelerin artmasına, mevcutlarında yeni
yatırımlara girişmelerine, yenilikler arayıp bulmalarına ve fabrikasyon üretime yönelmelerine neden olmuştur.
V
Son yıllarda artan rekabet nedeniyle işletmeler için pazardaki talep değişmelerine karşılık verebilmek, oldukça
önemli bir hedef haline gelmiştir. Müşteri isteklerinin anında ve yüksek kalite ürünlerle doyurulması, pazardaki
rekabet gücünü arttırmanın en önemli ölçütlerinden biri olmaya başlamıştır.
Günümüzde tüketici kendi ihtiyacına en uygun ürünü, belli bir fiyat ve kalite standartlarında en kısa sürede talep
etmektedir. Bu koşullar altında üreticiler, ürün miktar ve organizasyonunda, tasarım ve proses değişiklikleri ile
talep miktarlarındaki dalgalanmalardan fazla etkilenmeden faaliyetlerini sürdürmek durumundadırlar. Ayrıca bir
işletmenin değişen pazar koşullarına çabuk uyum gösterebilmesinin, rekabet gücünü belirleyen önemli bir faktör
olduğu düşünüldüğünde, ürün çeşitliliğinin ve kısa sürede üretim yapılarak tüketici ihtiyaçlarının anında
karşılanmasının, uluslararası rekabetin ön koşullarından biri olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
(
?
-<j
Son yıllarda, sermayenin küreselleşmesi, gümrük duvarlarının indirilmesi ve uluslararası üretim yaklaşımının
ağırlık kazanması sonucunda pazarda önemli değişiklikler gündeme gelmiş, teknolojide de önemli değişmeler
gözlenmiştir. Pazarda ve teknolojideki gelişmeler sonucunda ise, imalat stratejilerinde kavramlar bazında köklü
değişmeler ortaya çıkmıştır.
Böylece ölçek ekonomisi yerini kapsam ekonomisine, kitle üretimi yerini hızlı üretime, miktar-kar güdümlü
üretim yerini kalite-servis güdümlü üretime, yönetimci işletmecilik anlayışı yerini katılımcı işletmecilik
anlayışına bırakmıştır.
İmalat stratejisindeki bu köklü değişmeler ise direkt olarak üretim yönetimi teknolojilerini etkileyerek, yeni
üretim modellerinin hızlı bir biçimde devreye girmesine neden olmuştur.
/
Bu yeni üretim sistemlerinden biri olan Quick Response (Hıza Dayalı Rekabet) ; yoğunlaşan rekabet ortamında
doğru ürünü, doğru satış noktasına,
doğru zamanda ve doğru fiyatla, çok hızlı olarak ulaştırmayı
amaçlamaktadır.
Böyle bir gelişme üreticiyi, daha kaliteli ürünü, daha bol çeşitle, daha ucuza, daha kısa sürede üretmeye veya
hizmetin teslimine zorlayacaktır. Hammaddeden ipliğe, iplikten kumaşa,
kumaştan konfeksiyona,
konfeksiyondan perakende satışa ^adar uzanan tedarik zincirinin bir veya birkaç halkasını taşıyan sanayi ve
dağıtım şirketlerinin başarılı olmaları bu hedefe sağladıkları uyuma bağlı olarak değişecektir. Daha kaliteliyi,
daha hızlı üretmeyi kendine stratejik hedef seçmiş olan kuruluşlar biraraya gelerek, gönüllü iş ortaklıklarına
yöneleceklerdir.
j
j.
Hazır Giyim Sanayi, Türk ekonomisinin en dinamik, uluslararası rekabette ihracat kapasitesi açısından en duyarlı
sektörlerinden birini oluşturmaktadır. Ancak, kendine gelişmiş ülkeler arasında bir yer arayan, Gümrük Birliği
ile AT' ye tam üyelik yolunda önemli bir adım atan Türkiye' nin dünyadaki gelişmeleri çok yakından izlemesi
gerekmektedir. Hazır giyim pazarlarında yakın zamanda gözlenen değişmeler sonucunda, gelişmiş ülkeler Quick
Response gibi üretim sürecini kısaltarak zamandan tasarrufu sağlayan ve taleplere hızla cevap vermeyi mümkün
kılan üretim kavramlarıyla çok yakından ilgilenmektedir. Ayrıca Amerika ve Japonya gibi ülkeler araştırma ve
geliştirme projeleriyle, birlikte iş yaptıkları ülkelerde de bu çok ekonomik kavramın uygulanmasını sağlamaya
çalışmaktadırlar.
230
/
4-ÜRÜN TASARIM SÜRECİ
İşletmelerin sürekliliği ve başarısı açısından son derece önemli olan ve işletmenin en önemli gelir kaynağını
oluşturan ürünlerin seçim ve tasarım kararlarının sistematik bir süreç içinde verilmesi gerekir. Ürün yaşam
sürelerinin kısalması işletmeler açısından önemli bir takım sonuçlar yaratmıştır. Her şeyden önce işletmelerin
ürün tasarımı ve geliştirme amacıyla yapmak zorunda oldukları harcamalar artmıştır. İkinci olarak, işletmeler
sürekli değişen ürün modelleriyle başa çıkabilmek için, diğer ürünlerin üretimine kolaylıkla kaydırılabilen esnek
üretim sistemlerini tercih etmeye başlamışlardır. Son olarak hızlı ürün geliştirip üretebilme yeteneği, üretim
stratejisinin önemli bir unsuru haline gelmiş ve ürün tasarımlarının hızlı bir şekilde gerçekleştirilip üretime
sokulmasına olanak tanıyan bilgisayar destekli tasarım ve bilgisayar destekli üretim sistemleri kullanılmaya
başlamıştır. Özellikle 1980' !i yılların ortalarından itibaren işletmelere bu olanağı sağlayan bilgisayar destekli
teknolojilerin kullanımı yaygınlaşmıştır (Gaither, s.54-55). Ürün kararları stratejik önem taşıdığına göre,
işletmeyi başarılı kılan yapıdan sapmaya neden olmayacak ürünler seçilmelidir.
Hazır giyim endüstrisinde ürünler ne denli iyi tasarlanmış olursa olsun, piyasaya sürülen ürünlerin büyük bir
kısmının sınırlı bir yaşam süresi vardır. Bu nedenle, yeni ürün geliştirme faaliyetlerine süreklilik kazandırmayan
işletmelerin piyasada rekabet şansları çok düşük olacaktır. Piyasaya sürülen ürünün kabul görmesi ve pazarın
gelişmesiyle birlikte satışların hızlı bir artış gösterdiği döneme girilir. Bu dönemde üretim ve tasarımda
iyileştirmeler yapılarak ürün güvenilirliği arttırılmış, maliyetler düşmüş, işletme kar etmeye başlamıştır. Bu
dönemi izleyen aşama olgunluk aşamasıdır. Talep kararlı bir yapıya ulaşmıştır. Ürün tasarımı
standartlaştırılmıştır, diğer bir değişle artık tasarım değişiklikleri söz konusu değildir. Bütün çabalar verimliliği
arttırma, maliyetleri düşürme ve üretim hacmini yükseltme üzerine yoğunlaşmış, karlar en yüksek düzeye
ulaşmıştır. Düşüş evresinde, tüketici tercihlerindeki değişiklikler, benzer ürünlerin piyasayı doldurması gibi
nedenlerle ürün cazibesini kaybeder; satışlar ve dolayısıyla karlar düşmeye başlar. Bu durumda karlılığı düşen
ürünün üretiminin durdurulması ve tamamen yeni bir ürünün piyasaya sunulması, yada ürünün bazı
özelliklerinin değiştirilerek üretilmesi gibi yollara başvurulur (Üreten,1997, s. 160-161). Bir ürünün yaşam
seyrinin üretim yönetimi açısından büyük önemi vardır. Ürünlerin yaşam seyirlerinin değişik aşamalarında
farklı stratejik unsurların tercih edilmesi söz konusu olabilmektedir. Daha öncede belirttiğimiz gibi tasarımın
sunuş aşamasında sık sık
tasarım değişiklikleri yapılması muhtemeldir. Bu tasarım değişikliklerinin
gerçekleştirilebilmesi için sistemde esnekliğe ihtiyaç duyulmaktadır.
1-TASARIMDA UYULMASI GEREKEN İLKELER
Ürün tasarımı ürünün kalitesini ve verimliliğini etkileyen bir çalışmadır. Tasarımdan kaynaklanan problemler
nedeniyle kalite ve verimlilikte düşüşler meydana gelmemesi için, tasarımda uyulması gereken belli başlı ilkeler
şunlardır.
1-Tasarlanan ürünün bir taraftan tüketici ihtiyaç ve beklentilerine uygun olmasına, diğer taraftan üretim
açısından elverişli olmasına özen gösterilmelidir.
2-Tasarımda parçaların birbiriyle uyumuna dikkat edilmelidir.
3-Tasarım aşamasında ürünü oluşturan parça sayısının olabildiğince azaltılmasına özen gösterilmelidir.
4-Ürünün ne şekilde kullanılacağının tüketici tarafından rahatlıkla anlaşılabilecek şekilde tasarlanması yoluna
gidilmelidir.
5-Tasarım, kullanılacak malzemeler ve üretim süreçleri üzerinde belirleyici role sahiptir. Bu nedenle, ürün
maliyetleri üzerinde etkilidir. Yapılan çalışmalar sonucunda, tüketicinin aradığı özellikleri düşük maliyetle
ürünün bünyesinde toplayabilen, kullanım kolaylığı sağlayan bir tasarıma ulaşmak ve bu şekilde maliyetlerin
düşürülmesiyle üründen sağlanacak karlılığı arttırmak mümkün olabilecektir.
6-Ürünün, çevreye ya da kullanıcıya zarar vermeyecek ve bakımda kolaylık sağlayacak şekilde tasarlanmasına
özen gösterilmelidir.
7-Tasarımda tüketiciler tarafından talep edilmeyen, ürüne ek maliyet yükleyen özelliklerin ürüne katılmamasına
dikkat edilmelidir.
231
t
2-TASARIMDA SÜREÇ SEÇİMİ
Ürün yaşam sürelerinin sınırlı olması nedeniyle bir çok üründe, zaman zaman tasarım değişiklikleri
yapılmaktadır. Bu tür değişikliklerin sıklığı büyük ölçüde işletmenin pazarlama stratejisine bağlıdır. Hammadde
kaynaklarını korumak, enerji kullanımını azaltmak, ürünün daha güvenli kullanımını sağlamak, çevre kirliliğini
denetim altına almak amacıyla da ürünlerin yeniden tasarımı söz konusu olabilmektedir (Tersine, s. 194).
Süreç seçimi, tasarım ve planlaması, arzulanan ürünün, arzulanan kalite, miktar ve zamanda ve bütçelenen
maliyetle üretilmesi için üretim süreç yapısının, üretim sürecinde yeralacak işlemlerin, bu işlemlerde
kullanılacak makine, araç-gereç teknolojilerinin belirlenmesiyle ilgili stratejik kararlardan oluşur. Üretim
süreçlerinin temel yapısı üretim/ işlemler stratejisince belirlenmektedir. Başka bir değişle, üretim süreçleri,
işletmenin üretim stratejisinde belirlenen rekabet silahlarını karşılayacak şekilde planlanmalı ve tasarlanmalıdır
(Gaither, s. 132).
i
/
3- SÜREÇ KARARLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Talep yapısı, dikey entegrasyon derecesi, ürün/hizmet ve hacim esnekliği, otomasyon düzeyi, ürün hizmet
kalitesi, müşteriyle temas derecesi süreç kararlarını etkileyen en önemli faktörlerdir. Bunlardan bir kaçını kısaca
inceleyelim (Gaither, s. 136-143).
-Ürün/Hizmet ve Hacim Esnekliği
Hacim esnekliği, pazar payının korunması ve sürdürülmesi açısından önemli rekabet silahıdır. Üretim stratejileri
çeşitli ve özel tasarımlı ürünlerin küçük hacimlerde üretilmesini, ya da ürünlerin hızlı bir şekilde piyasaya
sürülmesini gerektirebilir. Bu durumda, ürün hizmet esnekliğinin sağlanması için, genel amaçlı makina ve
araçlardan oluşan süreçler tasarlanmalıdır.
f
''
-Otomasyon Düzeyi
Sistemin otomasyon düzeyi üretim süreçlerinin tasarımında önemli bir konudur. Günümüzde, otomasyon, üretim
maliyetlerinden çok daha fazlasını etkilemektedir. Otomasyon sayesinde yüksek kaliteli ve hızlı üretim
yapılabilmekte, bir ürünün üretiminden diğer bir ürünün üretimine hızlı bir şekilde geçilebilmektedir. Gerçekte,
bir çok işletmede otomasyon, rekabet edebilirliğin temel koşulu haline gelmiş durumdadır.
I
-Ürün Hizmet Kalitesi
/
Günümüzde kitle halinde üretilen ürünler pazarında kalite boyutu önemli bir rekabet silahı haline dönüşmüş
durumdadır. Üretim süreçlerinin tasarımıyla ilgili kararlar, arzulanan kalite düzeyiyle yakından ilgilidir.
Sistemde kullanılan otomasyon düzeyi yükseltilerek yüksek kaliteli ürünlerin düşük maliyetle üretilmesi olanaklı
hale gelmiştir.
i
4-SÜREÇ TEKNOLOJİLERİ
Sürç teknolojisi ürün ya da hizmet üretiminde kullanılan yöntem ve araçlardır. İşletmenin işlemler stratejisinin
temel unsurunu oluşturmaktadır. Süreç teknolojilerini elle işletilen (manuel), mekanik ve otomasyona dayalı
teknolojiler olmak üzere üç grupta inceleyebiliriz. Elle işletilen teknolojide üretim ve montaj işlerinin yerine
getirilmesinde makine kullanımı gerektirir; Otomasyona dayalı teknoloji ise tüm sürecin denetiminde
bilgisayarlardan yararlanılır. Ürün tasarımı, tesiste üretilecek ürün çeşidi, kalite düzeyi ve üretim hacmi, süreç
teknolojisi seçimi kararını etkileyen faktörlerdir (Evans ve diğerleri, s.310 ).
,
j
Sanayide mekanik teknolojinin hala kullanılmasına rağmen, ileri derecede otomasyona dayalı teknolojik
süreçlerin işletmelere kalite, maliyet esneklik ve hız boyutlarında önemli avantajlar kazandırmaktadır. Bilgisayar
sayısal denetimli ve direkt sayısal denetimli tezgahlar, robotlar, otomatik malzeme taşıma yerleştirme araçları,
otomatik proses kontrol, otomatik tanıma sistemleri, otomatik kalite denetim aygıtları, otomatik üretim ve
montaj hatları, esnek imalat sistemleri, bilgisayar destekli tasarım/bilgisayar destekli imalat, bilgisayarla
bütünleşik imalat gibi birçok yeni teknoloji geliştirilmiş ve uygulanmaya başlamıştır (Üreten Sevinç, s. 184).
232
'
/.
5-HIZA DAYALI REKABET
Yeni rekabet koşullarında firmaların değişken pazar yapısına ve tüketici tercihlerindeki ma! çeşitlenmesine hızla
cevap verecek ürün esnekliğine sahip olmaları gerekmektedir. Bir başka değişle üretilen ürün yelpazesinin
genişletilmesi, ayrıca ürün esnekliğinin sağlanması için firmaların sürekli tasarım değişikliği ve yeni buluşlar
yapma kapasitelerini geliştirmeleri önemli olmaktadır, bu yeni rekabet koşulları zamanında teslim, hızlı üretim
ve kaliteli mal konusunun önemini de ortaya çıkarmaktadır.
Gelişen rekabetçi koşullarda üç temel strateji önem kazanmaktadır.
* Fiyatta rekabet
* Farklılıkta rekabet
* Fiyat + farklılıkta rekabet
Hayat standardının düşük olduğu, tüketicinin sofistike olmadığı, rekabetin yetersiz kaldığı ülkelerde fiyat
rekabeti şirketler için yeterli bir strateji olmaktadır. Ancak toplum refahı arttıkça belli bir mala sahip olma arzusu
gelişmekte, fiyat kadar farklılık da satın alma kararında etkili olmakta ve bu farklılık arayışları renkte, tasarımda,
kalitede, satış sonrası serviste, işletme giderlerindeki avantajlarda, kullanım kolaylığında, hızlı teslim sürelerinde
kendini göstermektedir. Farklılık anlayışı, toplumdaki değişmelere paralel olarak dinamik bir özellik olarak
ortaya çıkmaktadır.
Bu üç konuda rekabet edebilmek ve en az pazardaki rakipler kadar atak ve esnek olabilmek için, artık sadece
teknolojik makinalarla üretim yapmak tek başına yeterli olmamaktadır. Pazarlama bölümü, tüketicinin açık ve
saklı taleplerini saptamaya çalışırken tasarım bölümü, üretim bölümü ile yakın çalışarak bu ürüne uygun, ucuz,
kolay, kaliteli ve hızlı üretilebilir şekil vermeye çalışmaktadır.
Son yıllarda hazır giyim pazarına sahip olan gelişmiş ülkelerde ;
-Gelir düzeyi yüksek insan sayısı artmaktadır.
-Tüketici seçimi yaparken önce ürünü dikkatle incelemekte ve dikkatli alış veriş bir gereklilik haline dönüşmektedir.
-Tüketici tercihlerinde ürün çeşitliliği, kalite ve satış sonrası hizmetler ön plana çıkmaya başlamıştır.
-Markanın gücü tek başına yetersiz kalmakta ve müşterinin istediği imaj, kalite ve moda 90' ların kavramı olarak
ortaya çıkmaktadır.
-Yeni kuşak tüketiciler artık daha çok çevre konularında duyarlı hale gelmektedir.
-Sürekli değişen modanın etkisiyle, kişisel zevk ve stilin önemi artmaktadır.
Bunların .neticesinde tüketici davranışlarının ön plana çıkması, özellikle gelişmekte olan ülkelerin üretim
yapısında büyük bir teknolojik gelişmeyi gerektirmektedir. Pazar yapısı ve tüketici tercihlerindeki değişime
uyum sağlayacak esnek üretim yapısı sektörde yeniden yapılanma gereğini ön plana çıkarmaktadır. Sektörde
yaşanan yeniden yapılanma sürecinin en önemli bileşenleri üretim organizasyonunda yapılan değişiklikler, yeni
teknolojilerin kullanımı gündeme gelmektedir.
Verilen bu bilgilere dayanarak hıza dayalı rekabet; doğru ürünü, doğru satış noktasına, doğru zamanda ve doğru
fiyatla ulaştırmaktır. Hıza dayalı rekabet tüketicinin arzuladığı stratejidir. Geleneksel sondan başa doğru giden
üretim ve tedarik anlayışının, baştan sonu çeken anlayışla yer değiştirmesidir. İşletmelerin böyle bir yapıyı
benimsemesi halinde ise bu strateji ile uyumlu olacak başka değişimler şirket kültürünü, çalışanlarda aranan
becerileri, yönetim stilini, yönetim yapısını ve yönetim sistemlerini kapsayan geniş bir yapıyı içerecektir.
Geleneksel kitle üretimi stratejisi ile yönetilen bir kuruluş ile QR (Hıza Dayalı Rekabet ) üretimi ve tedarik
sistemi arasında çeşitli konularda bir kıyaslama yapıldığında aşağıdaki sonuçlar ortaya çıkmaktadır. (Tablo 1)
233
TABLO 1 : Geleneksel Kitle Üretimi İle Quick Response Üretim Sistemi Arasında Kıyaslama
1-Yönetim basamakları
2-Kontrol ve sorumluluk anlayışı
3-Çalışanlardaki beceri
4-Direkt/indirekt işçilik
5-Hataların önlenmesi
6-Bakım
7-Uretim stratejisi
8-Yönetici rolü
9-Fabrika içi mal akışı
10-Fabrika organizasyonu
11-Bilgi akışı
12-Yönetim stili
13-Yönetim yapısı
14-Kalite sağlama
15-Araştırma-Geliştirme
16-Eğitim
17-Pazarlama
GELENEKSEL
Çok basamaklı ve piramidal
3. ve 7. anlayış ile sıkı kontrol
Dar sahada uzmanlık
Yüksek
Yapılan hata tamir edilir
Tamire dayalı
Odaklaşmış fabrika
Yöneten
Spagettiye benzeyen
Prosese göre
Üstten alta
Otokratik ve hiyerarşik
Departmantal ve piramidal
Tamir (tedavi hekimliği)
Basamak, basamak
Quantum sıçrama)
Uzmanlaşmaya yönelik
Uzun ve orta vadeli tahminlere
dayalı üretim
QR
Az kademeli ve basık
Güven anlayışı
Çok yönlü becerili personel
Düşük
Hata oluşumu önlenir
Koruyucu önlemler
Esnek üretim
İşi kolaylaştıran destek veren
U dönüşü
Ürüne göre
Çift yönlü
Adhokratik ve esnek
Matriks
Koruyucu hekimlik
Sürekli gelişmeye yönelik topyekün
katılım
Rotasyon yoluyla çok yönlü
Çok kısa vadeli tahminlere
dayalı üretim
(Kaynak : Saliha Ağaç, Konfeksiyon ve Teknik, Temmuz 1996.)
6-SONUÇ
Dolayısıyla işletmelerin evrensel boyutta rekabet yeteneği kazanabilmeleri için uygun kavram, teknik, teknoloji
ve felsefelerle desteklenmiş üretim uygulamalarını benimsemeleri gerekmektedir. Üretim sistemlerinin tasarım
kararları stratejik kararlar dizisi içinde; rekabet silahlarını kullanabilmek ve kaynakların etkin, verimli
kullanımını sağlamak, büyük bir önem kazanmaktadır. Günümüzde konfeksiyon sektörünün emek yoğun üretimi
dışında diğer bütün organlarında bilgisayar destekli tasarım ve bilgisayar destekli üretim sistemini işletmelerin
kaçınılmaz bir yaşantı haline getirmeleri gerekmektedir. CAD sistemleri konfeksiyonda tasarım, kalıp hazırlama
ve serileme, pastal yerleştirme ve çizdirme ; CAM programları ise malzeme ekonomisi, üretim planlaması-? satış
planlaması, üretim analizi ve satış analizi gibi konularda kullanıcılara hizmet etmektedir. Ekranda t*<"irianan
nesnelerin bilgisayara bağlı sayısal kontrol tezgahları aracılığı ile gerçekleştirilmesi veya üretilmesidir. Bu
teknolojik yeniliklerin kullanılması konfeksiyon işletmelerini daha güçlü ve istikrarlı hale getirecektir.
KAYNAKÇA
Gaither,Norman,Production and Operations Management, 4. Baskı, The Dryden Press, USA, 1990.
İlyasoğlu, Eyüp, Üretim Sistemlerinin Yönetimi, 2. Baskı, Venüs Ofset, İstanbul 1983.
Kobu, Bülent, Üretim Yönetimi, 8. Baskı, Venüs Ofset, İstanbul, 1994.
Tekin, Mahmut, Üretim Yönetimi, 2. Baskı, Günay Ofset, Konya, 1993.
Tersine, Richard J., Production/Operations Management: Concepts, Structure and Analysis, 2. Baskı, Elsevier
Science Publishing Co., İne, New York, 1985.
Tekstil ve Konfeksiyon, MAYIS 1994 Sh 406-412.
Kürkçüoğlu, Yusuf, Konfeksiyon ve Teknik, Mayıs 1996. Sh 90.
Ağaç, Saliha, Konfeksiyon ve Teknik, Temmuz 1996, Sh 54-55.
234
Kurumer, Gülseren, Tekstil ve Konfeksiyon, Nisan 1992, Sh 62-63, Sh 310-312.
Erdoğan, Çetin, Tekstil ve Konfeksiyon, Nisan 1991, Sh 366-367, Sh 370-371.
Graphic Color, Tekstil Gazetesi, Mayıs 1996.
Üreten .Sevinç, Üretim İşlemler Yönetimi, Stratejik Kararlar ve Karar Modelleri, Ankara, 1997.
Barutçugil, İ. S., Üretim Sistemi ve Yönetim Teknikleri, 2. Baskı, Uludağ Üniv. İ. İ. B. F. Yayını, Bursa. 1988.
235
Download