Birinci Basım: Eylül 2006 KAYNAK YAYINLARI: 459 Mehmet Perinçek BORYAN'IN GÖZÜYLE TÜRK-ERMENİ ÇATIŞMASI İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 7 GİRİŞ 13 I. O R T A Ç A Ğ ' D A E R M E N İ L E R 15 II. O S M A N L I D E V L E T İ V E E R M E N İ L E R 17 İşgalin Bir Aracı Olarak E r m e n i Meselesi 17 O s m a n l ı Devleti ve Hıristiyanlar 18 E r m e n i l e r i n Toplumsal-Siyasal D u r u m u 19 E r m e n i l e r i n Diğer Halklarla İlişkileri 23 Ermenilerin E k o n o m i k - H u k u k i D u r u m u 25 Batı'nın ve R u s Çarlığı'nın Ermenileri Kullanma Politikası 29 III. E R M E N İ M İ L L İ Y E T Ç İ L İ Ğ İ N İ N G E L İ Ş İ M İ VE KARAKTERİ 31 İsrael Ori ve E r m e n i Milliyetçiliğinin D o ğ u ş u 31 Grigori Artsruni ve E r m e n i Milliyetçiliğinin İşbirlikçiliği 31 Taşnaksutyun'un Ortaya Çıkışı 36 E r m e n i Kilisesi'nin R o l ü 37 T ü r k i y e Ermenileri ve E r m e n i Milliyetçiliği 38 E r m e n i Milliyetçiliğinin Ç a r p ı t m a l a r ı 40 Z e y t u n Ayaklanması ve F r a n s a ' n ı n R o l ü 42 E r m e n i M e s e l e s i n d e D ö n ü m N o k t a s ı : Berlin K o n f e r a n s ı 44 Uluslararası "Öğütlerin" İlk P r o v a s ı : Sasun Ayaklanması 45 Taşnaklar ve Terör 48 IV. B İ R İ N C İ D Ü N Y A SAVAŞI V E E R M E N İ M E S E L E S İ 51 Birinci D ü n y a Savaşı'nın Esas Hedefi 51 Çarlık Diplomasisi ve Ermeni Meselesi 52 Ermenilere Yüklenen İki G ö r e v : Gönüllü Birlikler ve Ayaklanma Türkiye'nin H a k l ı Savaşı ve Trajedinin Sorumluları 55 61 V. T A Ş N A K E R M E N İ S T A N I VE TÜRKİYE'NİN PAYLAŞILMASI 65 Taşnak Ermenistanı'nın Özü 65 Amerikan Politikası ve Taşnaklar 66 Cemiyet-i A k v a m v e E r m e n i Meselesi 69 S a n R e m o Konferansı 69 Sevr Antlaşması 70 1920 Türk-Taşnak Savaşı 70 Taşnakların E t n i k Temizlik ve Toprak Politikası 71 Taşnak İktidarının Yıkılışı ve T ü r k l e r d e n Yardım Talebi 73 Taşnak İktidarının Bilançosu 74 VI. S O V Y E T E R M E N İ S T A N I , KARS VE LOZAN ANTLAŞMALARI 75 T ü r k - E r m e n i İlişkilerinde Yeni Bir D ö n e m 75 E r m e n i K o m ü n i s t l e r i n i n Türkiye'ye Bakışı 76 Sovyet Rusya ve E r m e n i Meselesi 78 Kars Antlaşması 80 L o z a n Konferansı 84 SONUÇ 87 ÖZYAŞAMÖYKÜSÜ 92 ÖNSÖZ Ermeni belgeleriyle E r m e n i soykırımı yalanını ortaya koyma­ ya devam ediyoruz. Bu kez E r m e n i kaynaklarını, Batı'nın Anado­ lu'yu paylaşma projeleri çerçevesinde inceleyeceğiz. Elinizdeki kitapta, başlıca kaynağımız, Boryan'ın "Ermenistan, Uluslararası Diplomasi ve S S C B " 1 adlı eseridir. Yaklaşık 1000 sayfa hacmin­ deki bu kitap, çok önemli belgeleri içermektedir. A n c a k bu çalış­ mamızda, Boryan'ın yayınladığı zengin belgeler yanında, RusSovyet arşivlerindeki başka belgelerden de yararlanacağız. Rus­ ya Federasyonu Devlet Arşivi, Rusya Askeri Tarih D e v l e t Arşivi, Rusya Toplumsal-Siyasal Tarih Devlet Arşivi'ndeki araştırmala­ rımızda b u l d u ğ u m u z bazı ö n e m l i belgeler, o k u y u c u n u n bilgisine T ü r k ç e olarak ilk kez bu kitapta sunulmaktadır. B.A. B o r y a n K i m d i r ? Bagrat Artemoviç Boryan, önemli S o v y e t - E r m e n i devlet adamlarından ve parti yöneticilerinden biridir. 1903'ten beri Ko­ münist Partisi üyesi olan Boryan, Nijni Ç a m b a r a k Elizavetpol bölgesinde bir köylü ailesinin çocuğu olarak d ü n y a y a gelir. Bakû'de 1905-07 yıllarındaki devrimci hareketin içinde yer alır. 1912-13 yıllarında R u s y a Sosyal D e m o k r a t İşçi Partisi'nin 1 B.A. Boryan, Armeniya, Mejdunarodnaya Diplomatiya i SSSR, c.1-2, Gosudarstvennoe İzdatelstvo, Moskva-Leningrad, 1928, 1929. (RSDİP) Bakû Komitesi üyeliğini yapar. 1913-15 yıllarında par­ tinin Tiflis Komitesi'nin üyesidir. Birinci D ü n y a Savaşı sırasında Kafkas Cephesi'nde askerler arasında çalışma yürütür. Baskılarla karşı karşıya kalır. 1917 Şubat Devrimi'nden s o m a R S D İ P (b)'in Petersburg Komitesi üyeliğinde bulunur. 1917-18 yıllarında parti­ nin Bakû Komitesi üyeliği ve Sabunçi-Balahan bölgesi Kızıl Birliği'nin komutanlığı görevlerini yerine getirir. 1917 E k i m D e v r i m i sırasında Kars'ta askerler arasında devrimci faaliyet yürütmüştür. Kafkaslar'da Sovyet iktidarının kurulmasında etkin rol oynar. Lenin'le kişisel olarak da tanışan ve birlikte çalışmış olan Boryan, o d ö n e m d e Merkez Komitesi'nin görevlendirmesiyle Bakû, Tiflis, Erivan, Elizavetpol, G ü m r ü , Kars, Sarıkamış gibi merkezlerde önemli görevler üstlenir. Düzenli olarak Lenin'e bölgeden rapor­ lar gönderir. D a h a s o m a k i yıllarda ise Toprak Halk Komiserliği'nde, Rusya'daki Ermenistan Ticaret Temsilciliği'nde çalışır, S S C B Devlet Bankası idaresinde bulunur, Finans Halk Komiser­ liği kurulunda yer alır. Parti'nin 15. ve 16. kongrelerinde M e r k e z D e n e t i m Kurulu üyeliğine seçilir. B ü t ü n R u s y a M e r k e z Yürütme Kurulu üyeliği yapar. Boryan'ın Sovyet devleti ve Komünist Par­ ti yayın organlarında, birçok bilimsel incelemesi yayınlanmıştır. 2 Boryan, E r m e n i meselesi üzerinde otorite olarak kabul edilm e k t e d ü . D ö n e m i , üst düzey görevlerde b u l u n a r a k geçirmiş v e olayları bire bir yaşamıştır. " E r m e n i s t a n , Uluslararası D i p l o m a s i v e S S C B " Boryan'ın " E r m e n i s t a n , Uluslararası D i p l o m a s i v e S S C B " adlı eseri, 1928 ve 1929 yıllarında D e v l e t Yayınevi tarafından 2 Bkz. Büyük Sovyet Ansiklopedisi'nin (1970-1977 baskısı) B.A. Boryan maddesi ve G.B. Garibcanyan, V. İ. Lenin i Bolşeviki Zakavkazya, İzdatelstvo Politiçeskoy Literatun, Moskva, 1971, s. 129 vd., 133, 138, 212 vd. 8 M o s k o v a ve L e n i n g r a d ' d a yayımlanır. İki cilt olarak çıkan kitap yaklaşık 1 0 0 0 sayfayı bulmaktadır. Eser, Rusça olarak 2 0 0 0 adet basılmıştır. Boryan, bu kitabı n e d e n i y l e E r m e n i milliyetçileri tarafından hain ilan e d i l m i ş 3 ve ç o k sert eleştirilere uğramıştır. 4 Bazıları ise, bu dev eseri g ö r m e z d e n gelerek, u n u t t u r m a k istemişlerdir. Boryan, s u n u ş b ö l ü m ü n d e kitabını Ermenistan tarihini ince­ lemek a m a c ı y l a y a z m a d ı ğ ı n ı belirtir. E r m e n i s t a n tarihinden ve Ermenilerin y a ş a m ı n d a n a l m a n kesitler, uluslararası alanda izle­ nen politikalar ç e r ç e v e s i n d e ele alınmıştır. 5 Yazar, bu eksende, E r m e n i tarihinin ta derinliklerine inerek, bugünkü süreci yaratan koşulları saptar ve gelinen n o k t a y ı açıklığa kavuşturur. Belirli tutarsızlıkları b a r ı n d ı r m a k l a birlikte, Boryan'ın eseri, bu alanda­ ki temel k i t a p l a r d a n biridir. K i t a p , b u g ü n ulaşılması g ü ç olan 19. yüzyıl E r m e n i k a y n a k l a r ı n a d a y a n d ı ğ ı için de, ö n e m l i bir kay­ nak olarak görülmektedir. Boryan'ın eserini g ö r m e z d e n gelenler, yalnız Ermeniler değil­ dir. Türk tarihçileri ve bilim a d a m l a r ı da, ne yazık ki Boryan'ın belgesel ö n e m i n i keşfetmemişlerdir. Boryan'ın kitabı b u g ü n e ka­ dar T ü r k ç e y e çevrilmemiş, hatta bu kitaptan yararlanan bile ol­ mamıştır. Boryan'ın 1 0 0 0 sayfalık d e v eserinin tamamını yayınlamak, " E r m e n i Belgeleriyle E r m e n i S o y k ı r ı m ı Yalanı Dizisi"nin kap­ samını aşar. O n e d e n l e özellikle T ü r k - E r m e n i ilişkilerini ilgilen­ diren bölümlerini, diğer k a y n a k l a r l a besleyerek sunacağız. D e ­ nebilir ki, h i ç b i r ö n e m l i ayrıntıyı dışarıda b ı r a k m a d a n ve ifade3 Bkz. Aşot Ayrapetyan, "Kak Turki İ Bolşeviki V 1920 Godu Raspravilis S Armeniyey", Pro Armenia, 1992, No.6. 4 Bkz. K.N. Karamyan, Polojenie Zapadnıh Armyan, "Armyanski Vopros" i Mejdunarodnaya Diplomatiya V Posledney Çetverti XIX Veka İ Naçale XX Veka, Yerevanski Gosudarstvennıy Universitet, Yerevan, 1972, s. 12, 34, 39, 49. 5 B.A. Boryan, age, c.l, s.38. 9 lerine d o k u n m a d a n Boryan'ın " E r m e n i s t a n , Uluslararası D i p l o ­ masi ve S S C B " adlı eserini bir nevi h a p haline getirdik. Ancak derinlemesine incelemek isteyen araştırmacılar için, kitabın başlıklarını sıralamakta yarar var: Birinci Cilt: 1. Ermenistan ve Ermeniler; 2. Ermenistan'da F e ­ odalizm; 3. Ermenistan'da E k o n o m i ve Kölelik; 4. İran E r m e n i ­ leri Arasında Ulusal Kurtuluş Hareketi; 5. Ermenilerin E m e l l e r i ve Çarlık Siyaseti; 6. Rus Çarlığı İktidarı Altında E r m e n i Bölge­ leri ve Ermeniler; 7. Türkiye Ermenilerinin 1877-1878 Rus-Türk Savaşı'na Kadarki Siyasal ve H u k u k i Durumları; 8. E r m e n i s t a n , Ermeni Meselesi ve Uluslararası D i p l o m a s i ; 9. Berlin Konferan­ s ı n d a n (1878-1880) Sonra Ermenilerin Türkiye'deki D u r u m u ve Devletlerin Siyasetleri; 10. E r m e n i Kırımları, B ü y ü k Devletlerin Politikaları ve E r m e n i Reformlarının D u r u m u (1895-1897); 11. Ermenistan, Ermeniler, Meşruti T ü r k i y e ve Rusya; 12. E r m e n i Gürcü Antagonizmi; 13. Ermeni-Tatar Antagonizmi; 14. D ü n y a Savaşı Öncesinde Transkafkasya'nın Siyasal D u r u m u ; 15. D ü n y a Savaşı, Ermeniler ve Ermenistan; 16. D e v r i m , Ermenistan ve Er­ meniler (1917-1918). İkinci Cilt: 17. Transkafkasya D e v l e t i , Brest-Litovsk Barışı ve Ermeniler; 18. Ermenistan D e m o k r a t i k Cumhuriyeti. T ü r k i ­ ye, A l m a n y a ve İtilaf Devletleri; 19. E r m e n i s t a n ' d a A y a k l a n m a ve İç Savaş (Mayıs Ayaklanması-1920); 20. Ermenistan'ın Sovyetleştirilmesi ve İç Savaş; 2 1 . S o v y e t Sosyalist E r m e n i s t a n Cumhuriyeti'nde ( S S E C ) Sovyet İktidarı ve Sovyet Yapılanma­ sı; 22. S S E C ' d e Diktatörlük, D e m o k r a s i ve E k o n o m i ; 2 3 . Ulus­ lararası Diplomasi, E r m e n i Meselesi ve S S E C ; 24. Sovyet D i p ­ lomasisi, Ermeni Meselesi ve S S E C ; 2 5 . S S E C ve Uluslararası Hukuki D u r u m u ; 26. SSEC'nin Evrimi ve Transkafkasya Sovyet Federatif Sovyet C u m h u r i y e t l e r i n i n ( T S F S C ) Oluşturulmasının Toplumsal 10 Zorunluluğu; 27. Transkafkasya Federasyonunun Örgütlenmesi v e T S F S C S i s t e m i n d e S S E C ; 28. E g e m e n l i k v e Sınıfsal-Siyasal Özü; 29. Milletlerin K e n d i Kaderini Tayin Hak­ kı ve D e v l e t i n Egemenliği; 30. E r m e n i l e r i n Kökleri Ü z e r i n e . B o r y a n d a S o y k ı r ı m Yalanını G ö z l e r Ö n ü n e S e r i y o r B o r y a n , bu başlıklar altında E r m e n i meselesinin ö z ü n ü ta­ rihsel t e m e l l e r i n e inerek açıklamaktadır. Aynı K a ç a z n u n i , Lalayan, K a r i n y a n , M i k o y a n v e diğer E r m e n i devlet a d a m ı v e tarih­ çileri gibi, B o r y a n da b u g ü n k ü " s o y k ı r ı m " tartışmalarına son noktayı koymaktadır. 11 Haziran 2006, ul. G e n e r a l a Tyuleneva/Moskova 11 GİRİŞ Batı, O s m a n l ı ' n ı n çöküş d ö n e m i n d e Türkiye'yi p a y l a ş m a planlarını b i r k a ç k o l d a n yürütmüştür. Bu planların h a y a t a geçirilmesindeki en ö n e m l i araçlardan biri E r m e n i m e s e l e s i olmuş­ tur. E r m e n i m e s e l e s i , 1926 yılında y a y ı m l a n a n B ü y ü k Sovyet Ansiklopedisi'nin saptadığı gibi, " b ü y ü k devletlerin Türkiye'de m e r k e z k a ç kuvvetleri destekleyerek, Türkiye'nin zayıflatılması ve daha kolay sömürgeleştirilmesi" a m a c ı n a h i z m e t etmiştir. Bu temelde "Batı kapitalizminin Ortadoğu'ya taarruza geçtiği anda, Batı ülkeleri k e n d i güvenlikleri için T ü r k i y e ' d e k ö p r ü mahiyeti taşıyan E r m e n i burjuvazisini k u l l a n m a y o l u n a " gitmişlerdir. 1 E r m e n i m e s e l e s i n i n ö z ü n ü teşkil eden bu s a p t a m a , B.A. Bor­ yan'ın " E r m e n i s t a n , Uluslararası D i p l o m a s i ve S S C B " adlı ese­ rinde enine b o y u n a incelenmektedir. Boryan, emperyalist diplomasinin ezilen d ü n y a d a amaçlarına ulaşmak için iki yol izlediğini belirtir. Birincisi, rüşvet, cinayet, yalan ve aldatıcı vaatler yoluyla k a m u o y u n u belirlemek ve ayrı­ ca ezilen milletlerin siyasal parti temsilcilerini ve önderlerini ide­ olojik d e n e t i m altına almaktır. İkincisi ise uluslararası antlaşma­ lar ve savaşlara varan saldırgan politikalardır. E m p e r y a l i s t dev­ letler, Boryan'a göre, E r m e n i meselesinde de bu yöntemleri uy1 Ansiklopedi'nin Ermeni meselesi maddesi için bkz. Bolşaya Sovyetskaya Entsiklopediya, c.3, Aktsionernoe Obşestvo "Sovyetskaya Entsiklopediya", Moskva, 1926.S.434 vd. 13 gulamışlardır. Açıkçası Ermeni meselesi, D o ğ u meselesinin bir parçası olmuştur. O nedenle mesele, Ermenilerin hareketleriyle değil, Doğu'da çıkarları çatışan devletler arasındaki güç ilişkileri d ü z l e m i n d e çözülmüştür. Ve elbette belirleyici olan siyasal ve e k o n o m i k etkenlerdir; yoksa söylendiği gibi insan sevgisi v e y a Hıristiyanlık inancı değildir. Bulundukları coğrafyanın stratejik k o n u m u , Ermenileri d e ­ v a m l ı olarak emperyalist diplomasinin bir nesnesi haline getir­ miştir. Bu yüzden Ermenistan ve Ermeniler, haklarını ve özgür­ lüklerini k o r u m a n ı n bir öznesi değil, pazarlıkların bir n e s n e s i , özellikle İngiltere ve Rusya gibi b ü y ü k emperyalist devletler için bir araç olmuşlardır. 2 Boryan, bu tespitlerini şu ifadelerle d a h a da netleştirmektedir: " E r m e n i milletinin 'temsilcilerinin' önderliğinde E r m e n i halk kitlelerinin hareketi, her z a m a n b ü y ü k devletlerin dip­ lomatları tarafından dikte edilmiştir. Bu 'temsilciler', h e r z a m a n büyük işgalcilerin ellerinde birer silah olmuşlar­ dır."3 "Berlin Konferansı'ndan sonra E r m e n i meselesi, b ü y ü k devletlerin diplomasisi için T ü r k i y e ' y e bir baskı aracı hali­ ne dönüşmüştür. İngiliz ve R u s diplomasisi (1880, 18951896), onları takiben Rus ve A l m a n diplomasisi ( 1 9 1 3 1914), E r m e n i meselesini D o ğ u ' d a k i sömürgeci politikala­ rının bir aracı olarak kullanmışlardır." 4 2 B.A. Boryan, age, c.l, s.3 vd., 208, 235; c.2, s.217. 3 Age, c.l, s.25. Benzer ifadeler için ayrıca bkz. s.345, 347, 371; c.2 s.224. 4 Age, c.l, s.24. 14 I. ORTAÇAĞ'DA E R M E N İ L E R Boryan'ın tespit ettiği gibi, bir emperyalizm meselesi olan Er­ meni meselesinin iyi anlaşılması açısından Ermenilerin tarihsel köklerine inmekte fayda var. K o n u y a , Ermenilerin tarih b o y u n c a egemen bir devletleri olup olmadığı sorusuyla başlayalım. Boryan, bu soruya kesin bir c e v a p verir: Ermeniler, h e m e n h e m e n her z a m a n başka devletlerin iktidarı altında bulunmuşlar­ dır. Bölgede Ruslar, İranlılar, T ü r k l e r gibi köklü devlet geleneği­ ne sahip milletlerin oluşu, iç kavgalar ve E r m e n i feodalizminin k e n d i n e özgü gelişimi, birkaç istisna dışında (II. Artaşes ve II. Tigran d ö n e m i ) Ermenilerin kendilerine ait bir devlet yapısı ge­ liştirmesine engel olmuştur. Bu n e d e n l e Ermeniler, tarih boyun­ ca İran'a, Yunanistan'a, R o m a ' y a , Bizans'a, Araplara, Selçuklula­ ra vb. bağlı yaşamıştır: 1 "Açıktır ki, E r m e n i kralları, b a ğ ı m s ı z bir rol o y n a m a m ı ş t ı r ve e g e m e n h ü k ü m d a r l a r olmamışlardır. Tarihleri b o y u n c a , birkaç k ü ç ü k istisna dışında, b ü y ü k d ü n y a devletleriyle 'birlik' 2 içinde yer almışlardır. Büyük devletlere bir alet olarak h i z m e t etmiş, b a ğ ı m s ı z v e e g e m e n devlet k u r a m a ­ mışlardır. E r m e n i tarihçileri, krallarını Kir'in, 3 R o m a ' n ı n , 1 Age, s.5, 8. 2 Boryan, burada Ermeni milliyetçi tarih yazımının "birlik/müttefiklik" tezine ironik bir şekilde atıfta bulunmaktadır. 3 İran hükümdarı. 15 Babil'in vb. müttefikliğine k a d a r yükseltse de, b u n u milliyetçi-şovenist bir bakış olarak ele a l m a k ve tarihsel gerçek­ lere, olgulara üstünkörü bir y a k l a ş ı m ı n sonucu olarak d e ­ ğerlendirmek gerekir." 4 Boryan, o d ö n e m l e ilgili başka ö n e m l i bir noktaya d a h a dik­ kat çekmektedir. E s a s olarak başka devletlerin h ü k ü m r a n l ı ğ ı al­ tında yaşayan Ermenilere Batı'nın ilgisi Ortaçağ'ın ilk d ö n e m l e ­ rinde başlamıştır. Batı'nın Katolik kralları, Ermenileri P a p a ' y a bağlayarak onları sömürgeci politikalarında k u l l a n m a a m a c ı gütmüşlerdir. Papa, Ermenileri Filistin'deki haçlılara y a r d ı m et­ m e k için ö n e m l i bir araç olarak g ö r m ü ş t ü r . Ermeniler, Katolikleştirilerek Haçlı Seferleri'nde silahlı bir kuvvet olarak kullanı­ labilecektir. Böylece Ermeniler, M ü s l ü m a n D o ğ u ' d a B a t ı için askeri ve siyasal bir silaha dönüşebilecektir. Ayrıca E r m e n i t ü c ­ carlar aracılığıyla İpek Yolu'nun k o n t r o l ü ele geçirilebilecektir. B u a m a ç l a Ermenilerin yaşadıkları b ö l g e l e r m i s y o n e r a k ı n ı n a uğramıştır. Z a m a n z a m a n E r m e n i kralları b u m e s e l e y e olumlu b a k m ı ş ­ lar, hatta Haçlı Orduları'nın y a r d ı m ı karşılığında Katolik kilise­ sini tanıyacakları sözü vermişlerdir. A n c a k Batı'nın vaatleri o z a m a n da boş çıkmıştır. Ermeniler, B a t ı tarafından yalnız bıra­ kılmıştır. 5 İlerleyen yıllar Batı'nın bu p l a n l a r ı n d a n v a z g e ç m e d i ­ ğini ve bu projeyi tekrar yürürlüğe k o y a c a ğ ı n ı gösterecektir. 4 Age, s.47 vd. 5 Age, s.l0 vd., 19,210. 16 II. O S M A N L I D E V L E T İ V E E R M E N İ L E R İşgalin Bir Aracı Olarak E r m e n i Meselesi Ermeni meselesinin gerçek y ü z ü n ü n açıklığa kovuşturulmasındaki en önemli noktalardan biri, Türkiye Ermenilerinin O s m a n l ı d ö n e m i n d e hangi siyasal, toplumsal-ekonomik şart ve koşullarda yaşadıklarının incelenmesidir. Lenin'in yakın mesai arkadaşların­ dan Boryan, bu noktanın üzerinde ayrıntılarıyla durur ve bugüne kadar hep çarpıtılagelmiş tarihsel gerçekleri gözler ö n ü n e serer: "Türkiye Ermenilerinin siyasal-ekonomik ve h u k u k s a l duru­ mu, iki d ö n e m e ayrılmaktadır: Birinci d ö n e m , 1877-1878 Türk-Rus Savaşı'na kadar; ikinci d ö n e m ise Berlin Anlaşması'ndan b u g ü n e kadar. Bu ayırım, bir taraftan Ermeniler açı­ sından istenmeyen sonuçlar doğuran olguların açıklığa ka­ vuşturulması, diğer taraftan uluslararası diplomasinin, özel­ likle Rus diplomasisinin, E r m e n i meselesinin çözümündeki rolünün ortaya k o n m a s ı açısından önem taşımaktadır. B u n u n için Türkiye Ermenilerinin hayat koşullarını, Rusya'nın ikti­ darı altına girmek isteyip istemediklerini ve millî özerkliğe ve kendi devlet yapılarına sahip olma eğilimlerini açıklığa kavuşturmak gerekiyor. " E r m e n i ve diğer tarih y a z ı n ı n d a ve yayımlarında, E r m e n i ­ lerin Türk iktidarı y ö n e t i m i n d e İslamın baskısı, haksızlığı, sömürüsü ve tecavüzleri altında en karanlık d ö n e m l e r i ya- 17 şadıklarını, Hıristiyan halklar için u t a n ç verici bu d u r u m ­ dan k u r t u l m a y a can attıklarını ö n e süren bakış açısı bir hayli yaygındır. "Çıkarları, topraklarını genişletmekten ve yeni pazarlar ele geçirmekten geçen hâkim sınıflar ve en ö n c e diplomatlar; bi­ lim adamı, 'manevi kültürün' temsilcileri gibi uşakları aracı­ lığıyla, basın yayın organlarıyla kendilerine gereken 'kamu­ oyunu' yaratırlar ve bu şekilde sömürüye, tecavüze ve talana dayanan işgalci amaçlarını aklarlar. Doğaldır ki, Batı Avru­ pa Hıristiyan devletlerinin çıkarları, onları toplum katmanla­ rı ve Avrupa halk kitleleri arasında Asya'nın M ü s l ü m a n dün­ yasına karşı u y g u n bir şekilde k a m u o y u yaratmaya itti. Böy­ lece kamuoyu, sözüm ona ezilen Hıristiyan halkları, özellik­ le de 'Slav kardeşlerini' Türk b o y u n d u r u ğ u n d a n kurtarma amacıyla Türkiye'ye karşı savaş ilanına hazırlanacaktı." 1 Ermenilerin d u r u m u n u n , özellikle 1878 yılından sonra b ü y ü k devletler tarafından Osmanlı'nın içişlerine m ü d a h a l e aracı ola­ rak kullanıldığına dikkat çeken B o r y a n , bu tespitlerin a r d ı n d a n Hıristiyanların ve E r m e n i l e r i n y a ş a m koşullarıyla ilgili gerçek­ leri ve olguları ele alır. O s m a n l ı Devleti ve Hıristiyanlar Boryan, İstanbul'un Türkler tarafından fethinin İ s l a m ı n Hı­ ristiyanlık üzerinde kültürel bir üstünlük sağlamasına yol açtığı­ nı ifade eder. Ü n l ü Rus Doğubilimcisi Bartold'un " M ü s l ü m a n dünyasının kültürü, Hıristiyan d ü n y a s ı n d a n ü s t ü n d ü " 2 sözlerinin altını çizen Boryan, şöyle devam eder: 1 Age, s.171 vd. 2 Bartold, Kultura Musulmanstva, Petersburg, 1918, s.ö'dan aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s. 172. 18 "Avrupa'nın m ü d a h a l e s i n e , y a n i Batı'nın ve Rusya'nın sal­ dırgan politikalarına kadar Hıristiyanların O s m a n l ı İmparatorluğu'ndaki durumu, e m e k ç i kitlelerinin Hıristiyan devletlerindeki d u r u m u n d a n d a h a iyiydi. Bartold, 'Hıristi­ yanların M ü s l ü m a n h â k i m i y e t i altındaki d u r u m u ilk dö­ n e m l e r d e iyiydi' diye yazmaktadır. Hıristiyan köylüler, kendi k a v i m l e r i n d e n toprak ağaları tarafından o kadar sö­ m ü r ü l ü y o r ve köleleştiriliyordu ki, onlar T ü r k iktidarı al­ tında b u l u n m a y ı kendi soylularının h â k i m i y e t i altında kal­ m a y a tercih e d i y o r l a r d ı . " 3 Boryan, bu tespitini Milan d ü k ü n ü n elçisiyle Kral Alfonso'nun yaptığı g ö r ü ş m e y i ö r n e k göstererek pekiştirir. Yapılan g ö r ü ş m e d e n , A r n a v u t köylülerinin, T ü r k hâkimiyetini kendi soylularının h â k i m i y e t i n e tercih ettiği ortaya çıkmaktadır. O bölgede y a ş a y a n insanlar, iyi ve insancıl T ü r k yöneticilere sa­ dıktır. B u n u n s o n u c u n d a birçok Arnavut, İslamı k a b u l etmiştir. Ayrıca B o r y a n ' a göre Avrupa'nın h â k i m sınıfları arasındaki an­ laşmazlıklar ve Katolik din a d a m l a r ı n ı n Papa'nın iktidarında te­ okratik bir devlet k u r m a çabaları, onların m a d d i çıkarları ve en kısa z a m a n d a T ü r k iktidarı altında y a ş a m a y ı tercih e d e n emek­ çileri s ö m ü r m e a m a c ı y l a açıklanabilmektedir. 4 E r m e n i l e r i n Toplumsal-Siyasal D u r u m u B o r y a n , ardından özel olarak E r m e n i l e r i n O s m a n l ı d ö n e m i n ­ deki d u r u m l a r m ı ele alır ve şu tespitleri yapar: "İstanbul'un 1453 yılında II. M e h m e t tarafından fethi, Erme­ nilere yönelik hiçbir zulme yol açmamıştır ve genel olarak 3 Age, s. 172. 4 Ç. Miatoviç, Konstantin, Posledni Vizantiyşki Imperator, İli Zavoyevaniye Konstanlinopolya Turkami V 1453 g., İzd. Suvorina, Petersburg, s.9 ve Narodı Turtsii, Petersburg, 1879, s. 16, 53 vd.'dan aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s. 173. 19 onlar açısından hiçbir olumsuz sonuç doğurmamıştır. T a m tersine, tarihsel kaynaklar, Mehmet'in Ermenileri sevdiğini ve Ermeni milletini devlet için yararlı bir öğe olarak gördü­ ğünü, tebaasına insancıl yaklaştığını, tecrübelerine ve mali işlerdeki bilgilerine saygı duyarak E r m e n i zanaatkar ve tüc­ carlarını İstanbul'a davet ettiğini yazmaktadır. Aynı şekilde Sultan I. Selim de, 1513 yılında Tebriz'i fethederek diğerle­ riyle birlikte bütün E r m e n i zanaatkarları da İstanbul'a getirttirmiştir. 'Millî Ermeni tarihi, Türk sultanlarının XVI. yüz­ yıldan itibaren bugüne kadar (1876) Ermenileri esas olarak sevdiklerini ve imkânları ölçüsünde desteklediklerini ileri sürmektedir.' Onlara yönelik genel bir baskı o l m a m ı ş , hükü­ met, tebaasının çıkarlarını gözetmiş ve tek tek kişilerden ve hükümet memurlarından Ermenilere yönelik baskı teşebbüs­ lerinin kökünü kurutmuştur. Ermeniler tarafından bakacak olursak; onlar, sadece barış içerisinde yaşamamış, ayrıca Türk silahının başarılarından b ü y ü k mutluluk duymuştur. 1606 yılında Kıbrıs'taki R u m ayaklanmasının Türkler tara­ fından bastırılması Ermeniler arasında mutluluk yaratmıştır. 1780 yılında Suvorov, 5 raporunda İran Şahlığı hâkimiyeti al­ tındaki Ermenilerin ezildiğini ve sömürüldüğünü ve bunların birçoğunun Türkiye'ye kaçtığını yazar. Öyle ki, Türkiye'de­ ki Ermeniler, İran'dakilere oranla daha iyi yaşamışlardır. Rusya'dakilerle ilgili olarak ise Linch, 'Ermenilerin birçoğu uzaklara gidiyor, özellikle de Türk hükümetini tercih ediyor­ lar' demektedir. "1821 yılında H a s s a n H a n , K a r s bölgesinden esirler almış ve E r m e n i esirler, Agasi tarafından kurtarılmıştır. Agasi, dindaşları olan E r m e n i l e r d e n R u s topraklarında y a ş a m a l a 5 Rus Çarlığı'nın önemli komutanlarından. 20 rını istemiş, fakat Ermeniler r e d d e d e r e k Türkiye'ye geri dönmüşlerdir. Bu olayı, H. A b o v y a n anlatmaktadır. Erme­ nilerin T ü r k i y e ' y e geçişinde 1795 yılı önemlidir. XVII. yüzyılda, A k o p Karnetsi'nin yazdığına göre, T ü r k i y e ' d e ör­ n e k olacak bir d ü z e n h ü k ü m sürmektedir. Yazar, Hıristiyan devletlerinde bir M ü s l ü m a n ülkesi olan O s m a n l ı İmparatorluğu'ndaki gibi bir düzenin o l a m a d ı ğ ı n d a n yakınmakta­ dır." 6 Boryan, b u olguların ö n e m i n e r a ğ m e n , E r m e n i meselesinin aydınlatılması a ç ı s ı n d a n pek dikkate a l ı n m a d ı ğ ı n ı ifade eder. Boryan'a g ö r e Ç a r l ı k diplomatları ve Avrupalı bilim adamları, E r m e n i m e s e l e s i n e sadece O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u ' n u n Hıristiyanlara, özellikle de E r m e n i l e r e karşı barbar politikaları çerçe­ vesinde yaklaşmışlardır. Boryan, 1802 yılında R u s ordularının Bambak'ı işgal ettiğinde T ü r k i y e E r m e n i l e r i n i n R u s Genelkur­ may Başkanı'na gönderdiği m e k t u b u ö r n e k göstererek bu görüş­ leri ç ü r ü t m e y e d e v a m etmektedir: "Böyle biliniz: Biz, Türk sultanına öyle bir sadakat duyuyo­ ruz ki, o n u n düşmanlarını istemiyoruz. Gelişinizin ve ordu­ larınızla ülkemize yerleşmenizin iyi bir tarafı yoktur. Ülke­ nize geri d ö n ü n ü z . Eğer ülkenize gitmezseniz o z a m a n başı­ nız bizimle belada olacaktır. Tamı iyi nedir bilir, yoksa biz­ den günah gider." 7 Bu örnek ü z e r i n e Boryan, 1828-1829 Rus-Türk Savaşı'nın Er­ menilerin O s m a n l ı İmparatorluğu'nun en sadık tebaası olduğunu 6 Forts, 1876, c.l, s.369 vd.; Sobranie Aktov, Otnosyaşihsya K İstorii Armyanskogo Naroda, c.2, Moskva, 1838, s.68; H.F.B. Linch, Armeniya, Putyovıe Oçerki İ Etyudı, Tiflis, 1910, c.l, s.589; Avdelbekyan, Nork, c.3, 1923, s.106 vd.; Raffi, Taçkaayk, Tiflis, 1895'ten aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s.173 vd. 7 Aktı, Sobrannıye Kavkazskoy Arheografiçeskoy Komissiyey, c.2, s.1173'ten ak­ taran: A.B. Boryan, age, c.l, s. 174. 21 kesin olarak kanıtladığını belirtir. Boryan'ın ifadesiyle Ermeniler, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki durumlarından hoşnutturlar ve R u s Çarlığı'nın hükümranlığını reddetmektedirler. B u n d a Rusya'daki vergilerin yüksek oluşu da rol oynamaktadır. Bambak E r m e n i l e ­ ri, Osmanlı devletine 1969 ruble vergi öderken, 1807 yılından sonra Rus hükümranlığı altında 4 0 2 3 ruble vergi ödemişlerdir. Bu yükün esas kısmı ise E r m e n i k ö y l ü s ü n ü n sırtına binmiştir. E k o n o m i k gerekçelerin yanında Osmanlı'daki hukuksal du­ rumlarının Rusya'ya oranla d a h a güvenli o l m a s ı da Ermenilerin Türk h ü k ü m e t i n i yeğlemelerinin n e d e n l e r i n d e n biridir. Birçok E r m e n i , Rusya'da para kazanırken, yakınlarını Türkiye'de bırak­ makta ve gelirlerini Türkiye'ye aktarmaktadır. Boryan, bu tespit­ lerini şöyle örneklendirir: '"Aileleri Türk paşalıklarında b u l u n u y o r ve ülkenin zengin­ liklerini yurtdışına götürüyorlar' d i y e y a k ı n m a k t a d ı r bir Rus m e m u r u . 1835 yılında B a r o n Vrangel, Baron R o z e n ' e ' G ü m ü ş h a n e ' d e idari makamlar, R u m v e E r m e n i l e r e dini ayinleriyle ilgili hiçbir baskı yapmıyorlar. Ticaret, tama­ m e n R u m l a r ı n ve Ermenilerin, elinde' şeklinde yazmakta­ dır. M a r x ise 'Hıristiyanlar, T ü r k i y e ' d e dinsel özgürlükler­ den Avusturya ve Rusya'dakilere g ö r e d a h a çok yararlanı­ yorlar' demektedir. Bu arada Avrupa devletleri, kendi ülke­ lerinde e m e k ç i l e r i n çok daha kötü şartlarda yaşadığını giz­ leyerek ve T ü r k l e r e karşı y a ğ m a seferlerini a k l a m a k için, Hıristiyanlara özgürlük sloganını k u l l a n a r a k Türkiye karşı­ tı k a m p a n y a yürüttüler. Bu şekilde Hıristiyanların ağır şart­ larda yaşadıkları uydurması, Avrupa devletlerinin sömür­ geci işgallerini gerçekleştirmeleri için bir araç oldu. 1830 yılında Pankratov, Kont P a s k e v i ç ' e 8 'Türk ağaların h e m e n h e m e n bütün toprakları, gâvurlar (Hıristiyanlar) tarafından 8 Erivan Kontu. 22 işletiliyor ve neredeyse bütün ticaret ve bütün z a n a a t Hıris­ tiyanların elinde' diye yazar. N e r e d e y s e her y e r d e T ü r k i y e e k o n o m i s i , Hıristiyanların elindedir. Bu d u r u m , E r m e n i l e ­ rin Türkiye'nin çıkarlarını niçin kıskançça s a v u n d u k l a r ı n ı açıklamaktadır. 1828 yılında P a s k e v i ç , N e s s e l r o d e ' y e 9 'Be­ nim G ü m r ü ' y e (önceden A l e k s a n d r a p o l , şimdi L e n i n a k a n ) gelişime k a d a r Türkler, E r m e n i ajanları aracılığıyla b i z i m t o p r a k l a r ı m ı z d a ne olup bittiğini oldukça iyi bir şekilde öğ­ reniyorlardı' şeklinde yazar. B u r a d a n da g ö r ü l m e k t e d i r ki, Ermeniler, Çarlık h ü k ü m e t i n e İran'la ilgili bilgi gönderdik­ leri z a m a n onları 'onurlu', R u s h ü k ü m e t i n e sadık saymışlar; aynısını T ü r k k o m u t a n l ı ğ ı n a yaptıkları z a m a n ise onları ajan ilan etmişlerdir. Ç a r m e m u r u , Ermenilerin T ü r k h ü k ü ­ m e t i n d e n m e m n u n olmasını v e O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u ' n u ve b u n u n l a birlikte kendi yurttaşlarını Rus s ö m ü r ü s ü n d e n k o r u m a s ı n ı bir türlü k a b u l l e n e m e m e k t e d i r . " 1 0 E r m e n i l e r i n D i ğ e r Halklarla İlişkileri Boryan, eserinin bu b ö l ü m ü n d e Türkiye'de yaşayan halkların birbiriyle olan ilişkilerini de ele alır: " R u s diplomasisi, işgalci a m a ç l a r l a Türkiye'ye karşı silah olarak k u l l a n m a imkânları açısından, Türkiye'de y a ş a y a n halklar arasındaki ilişkileri ilgi alanı içinde görmüştür. An­ cak g e r ç e k şudur ki, T ü r k i y e ' d e k i halklar t a m bir u y u m içinde yaşamıştır, onları k u l l a n m a k , ihtimal dışı gözük­ mektedir. Paskeviç, 1829 yılında bu meseleyle ilgili olarak 9 Çarlık Rusyası'nın Dışişleri Bakanı. 10 Aktı, c.3, s.228; c.5, s.491; c.8, s.889; Forts, 1876, c.l, s.372; Marx i Engels, Sobı: Soç., c.10, s. 181; Aktı, c.l, s.842; c.5, s.573'ten aktaran: B.A. Boryan, age, c.l,s.l75 vd. 23 Nesselrode'ye şöyle yazar: 'Nasturilerin, 1 1 E r m e n i l e r i n ve K e l d a n i l e r i n 1 2 ç o ğ u n l u ğ u , Yezidiler gibi k a t l a n ı l a m a z tari­ katlara m e n s u p M ü s l ü m a n l a r l a eşit şartlarda Kürtlerin ya­ nında sığınacak yer buldular ve birlikte tam bir u y u m için­ de yaşıyorlar.' "Türkiye'de farklı inançlara m e n s u p halkların d ü ş m a n l ı k ve nefretten y o k s u n olarak yaşadıklarını K ı r ı m seferi za­ manındaki olgular da kanıtlıyor: 'Alaşkert S a n c a ğ ı eski M ü d ü r ü M a m e d Bey, bu sancağa 2 0 0 Kürt atlısıyla birlik­ te geldi. (...) B ü t ü n yerli halkla d o s t a n e ilişkiler k u r d u ve kışı geçirmek ü z e r e Malazgirt'e gitti.' Kürt beyleri, savaş z a m a n ı n d a olduğu gibi sonrasında d a E r m e n i l e r i h i m a y e etmiş ve onları korumuştur. "Kürtler, E r m e n i l e r l e sadece dostça y a ş a m a m ı ş , hatta yaşlı Martirosyan'ın Azerbaycan Başpiskoposu İsak Sasun- yants'a 1855 yılında yazdığı m e k t u p t a n anlaşıldığı gibi, on­ ların etkisinde kalmışlardır: 'Ermeniler, Nasturiler gibi Kürtler d e b e n i m s ö z ü m ü saygıyla dinliyor. B u d u r u m u güçlendirmek için Sayın Konsolos'a (Rus-BB) t a k d i m edil­ m e k üzere size saygın Ermenilerin, Nasturilerin olduğu gi­ bi saygın Kürtlerin de m ü h ü r l ü m e k t u b u n u gönderebili­ rim.' Yukarıdaki alıntılar, m e s e l e m i z i ilgilendiren noktala­ rı, Ermenilerin T ü r k i y e ' d e köleleştirilip köleleştirilmediğini ve hiçbir h a k k a sahip olup o l m a d ı ğ ı n ı ve kurtuluşları için Rusya'nın h i m a y e s i n e ihtiyacı olup o l m a d ı ğ ı n ı netleş­ tiriyor."13 11 5. yüzyılda Hıristiyanlık içinden çıkmış bir tarikat. Tarikatın ismi, kurucusu İs­ tanbul Patriği Nestori'den geliyor. 12 Sami kökenli bir aşiret. 13 Aktı, c.7, s.786; c. 11, 1878, s.226; Mşak, 1878, No.6, s.370; Aktı, c. 11, s.479'dan aktaran B.A. Boryan, age, c.l, s. 176. 24 Boryan, E r m e n i l e r i n yaşadığı koşullarla ilgili ç o k zengin ka­ nıtlar getirmektedir. B u r a d a birkaç ö r n e ğ e d e ğ i n m e k l e yetinece­ ğiz. Örneğin P o r u ç i k 1 4 Militski'nin 1834 yılında B a r o n R o z e n ' e gönderdiği r a p o r u n u z u n bir b ö l ü m ü n ü aktarır. Rapor, R u s hâki­ miyetinden k a ç ı p Türkiye'ye sığınan R u s y a E r m e n i l e r i üzerine­ dir. K o n u y u araştırmakla görevlendirilen Militski, k a ç a n E r m e ­ nilerin kesinlikle geri d ö n m e k istemediklerini, hatta ailelerini de Türkiye'ye getirdiklerini anlatıyor. B o r y a n , Militski'nin raporu­ n u n , T ü r k i y e E r m e n i l e r i n i n e k o n o m i k , siyasal ve h u k u k s a l düz­ l e m d e R u s y a E r m e n i l e r i n e g ö r e d a h a iyi şartlarda yaşadığının kanıtı o l d u ğ u n u tekrar ediyor. B o r y a n , o bölgedeki R u s y a E r m e ­ nilerinin h e p s i n i n Türkiye'ye k a ç a m a m a s ı n ı ise, Ç a r l ı k h ü k ü m e ­ tinin kaçakları en ağır şekilde c e z a l a n d ı r m a s ı n a bağlıyor. Bor­ yan, bu g ö r ü ş ü n ü de, Rozen'in N e s s e l r o d e ' y e gönderdiği başka bir m e k t u p l a belgeliyor. Boryan, R u s y a ' d a ağır şartlarda yaşa­ yan E r m e n i köylülerin açlıktan k u r t u l m a k için T ü r k i y e ve İran'a kaçtığını gösteren bir başka belgeye d a h a o k u y u c u n u n dikkatini çekmektedir.15 Ermenilerin Ekonomik-Hukuki D u r u m u Boryan, E r m e n i l e r i n Türkiye'deki e k o n o m i k d u r u m u y l a ilgi­ li şu tespitleri yapıyor: "Rus o r d u s u , Türkiye'ye seferleri sırasında T ü r k i y e E r m e nistanı'nda inanılmaz sayıda h a y v a n l a ve d o l u ambarlarla karşılaştı. Ö y l e ki, R u s y a Ermenistanı'nın ve Transkafkasya'nın hiçbir bölgesinde böyle bir m a n z a r a g ö r e m e z d i n i z . 14 Eski Rus ordusunda mülazım rütbesinde subay. 15 Aktı, c.8, s.883 vd.; c.7, s.34'ten aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s. 159, 176. Ay­ rıca bkz. s. 161, 163 vd. 25 "Türkiye'deki Ermenilerin e k o n o m i k y a ş a m koşullarına bir göz atalım ve verilen haberlerin gerçek mi, y o k s a ç a ğ d a ş ­ ların ipsiz sapsız açıklamaları mı o l d u ğ u n u görelim. "İlkönce toprağın kullanımı. 'Türkiye'de E r m e n i köylüleri, toprağın azlığından şikâyetçi değil. Oysa G ü m r ü ' d e (Rusya'da-BB) toprağın yetersizliği k o r k u n ç denecek ölçülerde­ dir.' Türkiye'de toprak sahipliği ve toprak kullanımı, işle­ tim için herhangi bir sınırlamaya tabii değil. Hıristiyan köylülerin e k o n o m i k d u r u m u , M ü s l ü m a n l a r d a n , Türkler­ den, Kürtlerden vd., daha iyi. Bir E r m e n i gezgini ve milli­ yetçisi olan A-do'nun, Türkler ve Kürtler, E r m e n i l e r e g ö r e nasıl yaşıyorlar sorusuna, E r m e n i köylüleri şöyle c e v a p ve­ riyor: Kürtler, E r m e n i l e r e oranla d a h a fazla esaret altında. T ü r k köylüler de sömürülüyor ve köleleştiriliyor; milliye­ tin burada hiçbir ö n e m i yok: ' S ö m ü r ü c ü l e r için millî a y r ı m yok'; O s m a n l ı İmparatorluğu'nun h â k i m sınıflarının e k o n o ­ m i k sömürüsü v e T ü r k h ü k ü m e t i n i n h u k u k kurallarına g ö ­ re, köylü nüfusa eşit m u a m e l e yapılıyor. T ü r k h ü k ü m e t i , 'ister E r m e n i , ister Süryani, ister Kürt ya da T ü r k olsun', ayrım yapmayarak, h â k i m sınıfların çıkarlarını koruyor. "Yetkili kişilerin genel devlet s ö m ü r ü s ü dışında, K ü r t yet­ kililerin s ö m ü r ü s ü var. Bunlar, 'Türk hükümetinin zayıflı­ ğım ve güçsüzlüğünü kullanarak, Kürtlerin y a n ı n d a Hıristiyanları ve M ü s l ü m a n l a r ı da h ü k ü m e t yetkililerinden ve mültezimlerden daha ç o k sömürüyorlar'; bu olgu m a r a b a kurumuyla doğrulanıyor."16 16 Mşak, 1877, No.78; 1878, No.26; L. Sarkisyan, Ayts Tyurkats Ayastan, Tiflis, 1890, s.71 vd.; A-do, Vanı, Biglisı Yev Erzerum Vilayetner, Erivan, 1912, s.278, 303; Rollen-Jackman, "Armeniya, Armyane İ Traktarı", Polozhenie Armyan V Turisti, Moskva, 1896, s.52'den aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s. 178 vd. 26 M a r a b a l ı k ilişkisini ayrıntılı bir şekilde açıklayan B o r y a n , ar­ dından şu noktalara dikkat çekiyor: "Kürt a ğ a için millî bir k i m l i k yoktur. Kürt m a r a b a , hukuk­ sal ve e k o n o m i k olarak E r m e n i l e r d e n de daha kötü durum­ dadır. Gezginin Kürtler m a r a b a olarak nasıl yaşıyorlar ve Kürt ağa onlara nasıl d a v r a n ı y o r sorusuna, E r m e n i l e r şöy­ le c e v a p verirler: Aynı d u r u m d a k i Ermenilerle karşılaştıra­ c a k olursak Kürtlerin d u r u m u d a h a da ağır. A-do'nun hazır­ ladığı tablodan görüyoruz ki, Kürt ağaya bağlı 77 k ö y d e n 62'si marabalardan, 15'i ise ö z g ü r k ö y l ü l e r d e n oluşuyor. Birinci gruptaki E r m e n i köylerinin sayısı 18, ikinci grupta ise 8. G ö r ü l d ü ğ ü gibi millî ayrım hiçbir rol oynamıyor. " M ü s l ü m a n köylülerin d u r u m u , daha iyi değildi; üzerlerin­ deki baskı ve sömürü, Hıristiyanlardan daha hafif değildi. Onların da şikâyetleri sonuçsuz kaldı, kimi zaman onlar da vergi toplayıcılarının 'yağmasına' ve sultanın ve Türk hükü­ metinin kanunları yerine getirmemesme karşı Avrupa'nın ko­ rumasını talep ettiler. "Trabzon bölgesinde M ü s l ü m a n olan Oflu köylüler yaşar. Yaklaşık 60-70 bin kişi. 1893 yılında aşar nedeniyle mülte­ zimle aralarında anlaşmazlık çıkar. Oflular, mültezimin haksızlığını protesto ederler, k a y m a k a m a , valiye şikâyette bulunurlar ve sultana telgraf gönderirler. Hiçbir cevap ala­ mazlar ve şikâyetleri sonuçsuz kalır. B u n u n üzerine Oflular, II. Wilhelm'e telgraf ç e k m e k için Batum'a bir heyet yollar­ lar. Telgraf şöyledir: 'Kayzer, sen bizim sultanımızın sami­ mi dostusun. Sultanın kendi yazdığı kanunları tatbik etme­ lerini emir vermesi için, senin aracılığını rica ediyoruz, yalvarıyoruz. Vergi toplayıcıları bütün kanunlara karşı gelerek ve onları ihlal ederek bizleri soyuyor. Eğer sen bizi bu da- 27 yanılmaz d u r u m d a n kurtaramazsan, yalvarırız iltica edecek, gidecek bir yer ayarla.' Wilhelm, telgrafı aldıktan sonra İs­ tanbul'daki elçisi aracılığıyla sultana şikâyeti bildirir. 1894 yılında inceleme yapmak üzere iki müfettiş gönderilir, an­ cak meselenin üstü örtülür. "Aktarılan bu olay göstermektedir ki, E r m e n i l e r e baskı yapmak üzere özel bir u y g u l a m a yoktur; uygulamalar, O s ­ manlı İ m p a r a t o r l u ğ u n d a yaşayan b ü t ü n e m e k ç i nüfusa yö­ neliktir. İşaret e t m e k gerekir ki, hatta o d ö n e m l e r d e E r m e ­ niler, M ü s l ü m a n l a r d a n daha iyi yaşamıştır. Bu d u r u m , özellikle ö n e m taşımaktadır, ç ü n k ü d i ğ e r kaynakların aksi­ ne Ermenilerin kendileri, E r m e n i şovenistlerinin bile zik­ rettikleri bu d u r u m u doğrulayan olguları tespit e t m e k t e ­ dir."17 Boryan, Türkiye Ermenilerinin ezilmesinin, dinsel değil, sı­ nıfsal nedenlerden kaynaklandığını vurgular. G e n i ş E r m e n i kit­ leleri, E r m e n i kapitalistlerinin baskısı altında ezilmektedir. T ü r ­ kiye Ermenileri arasındaki sınıf savaşı, M ü s l ü m a n l a r arasındakine göre, çok daha keskindir. E r m e n i h â k i m sınıfları, geniş Er­ m e n i emekçi kitlelerini despotça s ö m ü r m e k t e ve köleleştirmek­ tedir. Hatta bu y ü z d e n T ü r k i y e Ermenisi emekçiler, M ü s l ü m a n b o y u n d u r u ğ u n u dindaşlarının b o y u n d u r u ğ u n a yeğliyorlar. 1 8 Boryan, eserinde, T ü r k i y e E r m e n i l e r i n i n anayasası olarak adlandırdığı 1863 yılında ilan edilen E r m e n i Milleti N i z a m n a mesi'ni de değerlendirir. Boryan'a göre E r m e n i anayasası, E r m e ­ nilere, millî-kültürel özerklikten fazlasını, devlet özerkliğinden ise azını vermiştir. Boryan, Ermeni tarihçilerin anayasa k o n u - 17 A-do, age, s.278 vd.; Hayak, Arkere Taçkastanum, Bakû, 1903, s.73'ten aktaran: B.A. Boryan, age, c. 1, s. 180 vd. 18 B.A. Boryan, age, c.l, s. 188. 28 sunda yaptıkları çarpıtmaları da gözler ö n ü n e serer ve gerçekle­ ri ortaya k o y a r . 1 9 Y. G e g a m y a n , S. Gabrielyan, B. İşhanyan, A. Karinyan gibi siyaset ve b i l i m adamları da aynı B o r y a n gibi Ermenilerin Os­ manlı'da iyi şartlarda ve M ü s l ü m a n l a r l a eşit haklara sahip olarak yaşadıklarını ifade e t m i ş l e r d i r . 2 0 Batı'nın ve R u s Çarlığı'nın Ermenileri K u l l a n m a Politikası G ö r ü l m e k t e d i r ki, Boryan'a göre, Ermenilerin, T ü r k iktidarı­ na karşı a y a k l a n m a s ı n ı veya b a ş k a bir devletin h i m a y e s i n i ge­ rektirecek n e s n e l koşullar yoktur. Peki ne o l m u ş t u r da, özellikle Berlin Konferansı'yla birlikte E r m e n i m e s e l e s i alevlendirilmiş ve uluslararası bir m e s e l e hali­ ne gelmiştir, getirilmiştir? 1877-78 Rus-Türk Savaşı'na kadar millî-ayrılıkçı bir harekette b u l u n m a y a n E r m e n i l e r , 2 1 nasıl ol­ muştur da kısa bir sürede "bağımsız E r m e n i s t a n " noktasına gel­ mişlerdir, getirilmişlerdir? I. P e t r o ' y l a birlikte R u s y a ' n ı n g ü n e y e i n m e politikasının or­ taya ç ı k m a s ı v e R u s - T ü r k s a v a ş l a r ı n ı n b a ş l a m a s ı n d a n sonra, R u s Çarlığı, hedeflerine u l a ş m a k için, D o ğ u ' n u n H ı r i s t i y a n halklarını k e n d i tarafına ç e k m e k z o r u n d a y d ı . II. Yekaterina'nın T ü r k i y e ' n i n H ı r i s t i y a n h a l k l a r ı n a seslenen bildirgesini y a y ı m ­ laması v e a y n ı d ö n e m d e " R u s y a h i m a y e s i n d e E r m e n i - G ü r c ü Çarlığı" p r o j e l e r i n i n geliştirilmesi b u p o l i t i k a n ı n u y g u l a m a l a ­ rıydı. B o r y a n ' ı n ifadesiyle I. P e t r o , a y n ı Katolik kralları gibi 19 Age, s.195, 206. 20 Bkz. K.N. Karamyan, age, s.16, 45; A.B. Karinyan, Ermeni Milliyetçi Akımla­ rı, Kaynak Yayınları, Nisan 2006, s.32, 36 vd. 21 B.A. Boryan, age, c.l, s.51 vd. 29 a m a ç l a r ı n a u l a ş m a k için E r m e n i l e r i bir a r a ç o l a r a k k u l l a n m a k i s t i y o r d u . 2 2 E r m e n i l e r i k u l l a n m a p o l i t i k a s ı , artık h e m Avru­ pa'nın h e m d e R u s Çarlığı'nın r e s m î politikası h a l i n e gelmişti. B u n a paralel olarak gelişen E r m e n i milliyetçiliğinin incelen­ m e s i , k o n u y a açıklık getirecektir. 22 Age. s.52, 136 vd., 141, 212 30 III. E R M E N İ M İ L L İ Y E T Ç İ L İ Ğ İ N İ N G E L İ Ş İ M İ VE KARAKTERİ İsrael Ori ve E r m e n i Milliyetçiliğinin D o ğ u ş u İsrael Ori, E r m e n i milliyetçiliğinin ve özerk E r m e n i s t a n fik­ rinin ilk i d e o l o g u sayılıyor. Ori, E r m e n i l e r i "inançsızların" hü­ k ü m r a n l ı ğ ı n d a n k u r t a r m a k için, ö n c e Batı Avrupa'dan, ardından Çar I. P e t r o ' d a n silahlı k u v v e t talep eder. Ori'ye göre, E r m e n i l e ­ rin özgürleşmesi, etkin d i p l o m a t i k faaliyetlerle ve Hıristiyan devletlerin askerî g ü c ü n d e n yararlanarak gerçekleşecekti. Bor­ yan'ın ifadesiyle dış güçlere bel bağlayan bu politika, E r m e n i milliyetçiliğinin gelişimine d a m g a s ı n ı vuracaktır. 1 Bu saptama­ yı, E r m e n i komünistlerinin h e m e n h e p s i paylaşmaktadır. Ö r n e ­ ğin K a r i n y a n , yine K a y n a k Yayınları tarafından y a y ı m l a n a n ki­ tabında, E r m e n i milliyetçiliğinin tarihini, " e m p e r y a l i z m l e işbir­ liği tarihi" olarak özetlemiştir. 2 Grigori A r t s r u n i ve E r m e n i Milliyetçiliğinin İşbirlikçiliği 1870-1880 yıllarında, artık E r m e n i milliyetçiliğinin en hızlı savunucusu Grigori Artsruni'dir. 1876 yılındaki Bulgar isyanı sı­ rasında b ü y ü k devletlerin elçileri, Balkanlar'daki d u r u m u değer­ lendirmek ve k e n d i çıkarlarını sağlayacak önlemler a l m a k üzere 1 Age, c.2, s.293. 2 Bkz. A.B. Karinyan, age. 31 İstanbul'da toplanırlar. T a m bu d ö n e m d e Artsruni, E r m e n i aydın­ ları arasında ibretlik bir tartışma başlatır. Bulgarların k e n d i dev­ letlerini kurma yolundaki adımları, Batı ve Çarlık diplomasisinin de etkisiyle E r m e n i aydınları arasında da ayrılıkçı eğilimleri ateşlemiştir. Ermeni ticaret sermayesinin ve feodallerinin ideolojik alandaki temsilcileri, gerek Bulgar a y a k l a n m a s ı n d a n gerek İstan­ bul'daki zirveden yararlanarak, yayın organlarında bağımsızlık sırasının Ermenilere geldiği propagandasını seslendirirler. Grigori Artsruni, E r m e n i liberal burjuvazisinin eğilimlerini y a n s ı t m a k için Tiflis'te yayınladığı Mşak gazetesinin başyazısın­ da, E r m e n i halkını O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u ' n a karşı ö z g ü r l ü k için ayaklanmaya çağırır. A n c a k bu çağrı T ü r k i y e E r m e n i l e r i arasında yankı y a r a t m a z . Hatta Ermeniler, Artsruni'nin ifadesiy­ le, bırakalım a y a k l a n m a e y l e m i n e g e ç m e y i , a y a k l a n m a y ı d ü ş ü n ­ m e m i ş t i r bile. Bu d u r u m , Artsruni'yi Mşak'ın 1876 yılında ya­ y ı m l a n a n 24. sayısında "Ermeniler, bir millet o l m a m a n ı n ötesin­ de insan sıfatını taşımayı bile h a k e t m i y o r " diye feverana kapı­ lacak kadar öfkelendirmiştir. A n c a k d a h a önemlisi; E r m e n i a y a k l a n m a s ı n d a n u m u d u n u kesen Artsruni, bütün u m u t l a r ı n ı Batı ve Çarlık diplomasisine bağlamaktadır. Artsruni, yazısının d e v a m ı n d a , E r m e n i l e r i n ç ö k m ü ş r u h u n u ayağa k a l d ı r a c a k v e onları özgürlüğe k a v u ş t u r a c a k "bir dış etkiye, bir dış g ü c e ihti­ yaç b u l u n d u ğ u " s o n u c u n a ulaşır. 3 Artsruni'nin bu ifadelerine c e v a p , kısa süre sonra y i n e R u s y a E r m e n i l e r i tarafından çıkartılan Megu Ayastani'den gelir. Bu ga­ zete, yayımladığı yazıda, özetle şu fikirleri ileri sürmüştür: Ateş­ le o y n a n m a m a s ı gerekir, ateş tehlikelidir, y a n g ı n d a n k a ç ı n m a k için o n u s ö n d ü r m e k zorunludur. E r m e n i l e r i , Türkiye'ye karşı kışkırtarak ve onları a y a k l a n m a y a teşvik ederek O s m a n l ı İ m p a 3 Y. Kegamyan, Ayeri Azatakrakan Şarjume, Bakû, 1915, s.267 ve Mşak, No.24, 1876'dan aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s.224. 32 ratorluğu'nun içişlerine karışmanın h i ç gereği yoktur. U n u t m a ­ m a k gerekir ki, b ö y l e bir girişim en ç o k E r m e n i l e r e zarar vere­ c e k ve hatta onların sonunu h a z u l a y a c a k t ı r . Eğer T ü r k i y e İmparatorluğu'nda işler k ö t ü y e gidiyorsa, bu Türkiye'deki halkların, E r m e n i , T ü r k , Kürt ve Süryanilerin kendi meselesidir. Bu halk­ lar, ortak güçleriyle millet ayrımı y a p m a k s ı z ı n k e n d i kötü yönetimleriyle hesaplarını kendileri görmelidir. Ermenilerin kurtulu­ şu, Türkiye'de yaşayan bütün halkların kurtuluşuna bağlıdır. Herkesin ö z g ü r l ü ğ ü n ü n güvencesi, ancak ortak mücadeledir. B ü y ü k devletlerin m ü d a h a l e s i n i n engellenmesi, Türkiye'deki bütün milletlerin birliğini sağlayacak ve her alandaki gelişmenin ö n ü n ü açacaktır. Yazı, şu vurguyla son bulmaktadır: " E v i m i z d e otururken onlara talimatlar vererek T ü r k i y e Er­ menilerinin k a n ı n ı talep e t m e y e ve bugünlerini, gelecekle­ rini tehlikeye a t m a y a n e h a k k ı m ı z v a r ? " 4 Bu yazının ardından Grigori Artsruni'nin cevabı g e c i k m e d e n gelir. Mşak'ın 1876 yılının 27. sayısında Artsruni, " E r m e n i l e r i hâlâ sabırlı o l m a y a teşvik eden, onları g e r ç e k l e ş m e y e c e k , abuk subuk fikirlere sürükleyen ve E r m e n i l e r i n bir z a m a n Türkiye'de önemli roller o y n a y a c a ğ ı n ı ya da E r m e n i - T ü r k devleti fikrinin gerçekleşeceğini d ü ş ü n e n kalın kafalı a d a m l a r var" diye yaza­ caktır. 5 1876 yılındaki Bulgar isyanıyla birlikte E r m e n i aydınları arasında ortaya ç ı k a n bu tartışma sırasında, Türkiye'deki E r m e ­ ni Patriği N e r s e s , E r m e n i Millî M e c l i s i n i n önerisiyle E r m e n i milletine yönelik bir bildirge yayımlar ve şu noktaların altını çi­ zer: Eğer E r m e n i milleti, b u g ü n e k a d a r millet olarak dinini, ki4 D. Ananım, Rus Asarakakan Zargatsume, c.2, Eçmiadzin, 1922, s. 189 vd.'dan ak­ taran: B.A. Boryan, age, c.l, s.224. 5 Mşak, No.27, 1876'dan aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s.225. 33 lisesini, dilini, tarihini ve kültürel değerlerini k o r u d u y s a , b u n u T ü r k hükümetinin h i m a y e s i n e , etkinliğine v e E r m e n i milletine olumlu yaklaşımına borçludur. Kader, Ermenileri T ü r k l e r l e bir­ leştirmiştir. Bu y ü z d e n Ermeniler, devletin içinde b u l u n d u ğ u sa­ vaş koşullarında bu d u r u m a kayıtsız kalamazlar, t a m tersine her z a m a n olduğu gibi ona yardım e t m e k l e yükümlüdürler. Vatanını seven Ermeniler, h ü k ü m e t e y a r d ı m c ı olarak E r m e n i halkının hizmetini göstereceklerdir. O s m a n l ı İ m p a r a t o r l u ğ u n u n savun­ ması, Ermenistan'ın E r m e n i dininin, okullarının, benliğinin, ai­ lesinin, onurunun ve hayatının savunmasıdır. Patrik N e r s e s , Er­ menileri, vatanı savunmaya, T ü r k i y e E r m e n i l e r i n d e n o l u ş a n gö­ nüllü birliklere katılarak silah elde d ü ş m a n l a s a v a ş m a y a çağırır. Patrik, vatan ve sultan adına ve millî çıkarlarımız ve o n u r u m u z için birleşmeye ve k e n d i m i z i feda e t m e y e m e c b u r u z d e r . 6 Ancak ilerleyen süreçte E r m e n i aydınları arasında e m p e r y a ­ list Batı'nın ve R u s Çarlığı'nın h i m a y e s i n d e "bağımsız" bir E r m e ­ ni devleti k u r m a fikri h â k i m olacaktır. Artsruni'nin yazılarında yalın ifadesini bulan bu fikirler, özellikle E r m e n i aydınları ara­ sında, h e m Rusya ve h e m de Türkiye'de yayılır ve örgütler kuru­ lur. M e g u Ayastani gibiler azınlıkta kalırlar. E r m e n i aydınlarının önemli bir kısmı, Batı devletlerinin ve Rus Çarlığı'nın "vaatleri" peşine takılırlar ve E r m e n i halkını ateşe atarlar. Bu saptamayı, h e m Kaçaznuni gibi seçkin Taşnak liderleri, h e m de Bolşevik Er­ m e n i liderleri paylaşıyorlar. Boryan, Artsruni'nin milliyetçiliğini ve E r m e n i aydınlarının t u t u m u n u şöyle tanımlamaktadır: "Milletin ve sınıfın siyasal programı, e k o n o m i k sebeplerden kaynaklanır ve e k o n o m i k temellere dayanır. Sınıfın ve mil­ letin devletteki e k o n o m i k , siyasal ve hukuksal d u r u m u , mil­ lî ve sınıfsal ideolojisinin örgütlenmesinin temelidir. (...) 6 Y. Kegamyan, age, s.269 vd.'dan aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s.228. 34 İlerici millî ideoloji ve ezilenlerin kurtuluşu adına m ü c a d e ­ le, ki b u n u n sözcüsü e m e k ç i kitlelerdir, sosyalist aydınların siyasal talepleri doğrultusunda oluşur. 'Aydınlar, hele küçük milletlerin aydınları, kendi milletlerinin büyük bir millet ol­ masını o k a d a r hırsla arzu ederler ki, hiç k i m s e onlarla ya­ n ş a m a z ' diye yazar Kautsky. K ü ç ü k burjuva şovenist ide­ olojinin oluşturulması, k ü ç ü k burjuva aydınlarına aitken, millî devletin örgütlenmesi a n l a m ı n d a saldırgan millî poli­ tikaların ideologları, üstünlüğünü k ü ç ü k burjuvaziye ve onun ideologlarına da zorla k a b u l ettiren burjuva aydınları­ dır. İşte E r m e n i s t a n ve o n u n aydınları bu t ü r d e n d i . " 7 Bu b a k ı m d a n E r m e n i burjuvazisinin ve toprak aristokrasisi­ nin aydınları, B o r y a n ' a göre, gerici bir rol oynamışlardır. Diğer milletlere karşı millî ihtirasları k ö r ü k l e m i ş , ezilen milletler ara­ sındaki çelişmeleri derinleştirmişlerdir. 8 Çarlık diplomasisinin, E r m e n i burjuvazisini ve o n u n başta gelen ideologu Artsruni'nin ekibini d a h a o d ö n e m d e n destekle­ mesi de b u n u n ö n e m l i göstergelerinden biridir. Kafkas Sansür K o m i t e s i arşivinde b u l u n a n ve Basın G e n e l M ü d ü r l ü ğ ü ile Kaf­ kas Şubesi arasındaki yazışmalarla ilgili belgelerden, Ç a r yöne­ timinin E r m e n i liberallerin faaliyetlerine olumlu yaklaştığı net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Sovyet E r m e n i s t a n ı ' n ı n önemli devlet a d a m l a r ı n d a n Karinyan, bu d u r u m u şu şekilde açıklar: "Bu d u r u m öylesine belirgindi ki, Kafkas basınını gözlem­ leyenlerin dikkatinden k a ç a m a z d ı . Bu y ü z d e n d i r ki, Ç a r y ö n e t i m i Grigori Artsruni'nin ve M ş a k ç ı l a r ı n t a m a m e n içeriksiz ve temelsiz, keza sahte d e m o k r a t i k gazeteciliğiyle barışıktı. Onların söylemi Çarlık için bir tehlike arz etmi7 Age, s.209. 8 Age, s.32. 35 yordu; ayrıca bu söylem t a m a m e n E r m e n i m u h a f a z a k â r l a ­ ra ve İstanbul E r m e n i l e r i n e karşı yöneltilmiş d u r u m d a y d ı . Aynı z a m a n d a Rus mutlakıyetine karşı kölelik r u h u y l a yoğrulmuştu. (...) "Artsruni, kendi elverişli k o n u m u n d a n ustalıkla yararlana­ rak, Türkiye'yi ve 'Rusya eğiliminin' bütün karşıtlarını h e ­ def alan mücadelesini yeterince d ü z e n l i y ü r ü t m e k t e y d i . Bu politika, a y a k l a n m a n ı n gerekliliği ve Türkiye E r m e n i l e r i n i yardım talebiyle Rusya'ya ve 'büyük devletlere' b a ş v u r m a ­ ya y ö n l e n d i r m e k o n u s u n d a yeteri k a d a r açıktı. Bu progra­ ma karşı k o y m a k isteyen t o p l u m önderleri, acımasız eleşti­ rilere ve d ı ş l a n m a y a m a r u z kalıyorlardı. "Grigori Artsruni'ye ve E r m e n i liberalizminin diğer p r o p a ­ gandacılarına bir şekilde karşı k o y m a y a cesaret e d e n İstan­ bul'daki bütün E r m e n i önderlerin kaderi böyle o l d u . " 9 E r m e n i burjuva aydınları arasında Rusya'ya karşı a y a k l a n m a çıkartılmasına esas olarak olumsuz bakılması da bu n e d e n l e d i r . 1 0 T a ş n a k s u t y u n ' u n O r t a y a Çıkışı İşte Taşnaksutyun'u ortaya çıkaran o r t a m buydu. K a r i n y a n ' a g ö r e Artsruni, liberalizmin fikir babası o l m a k l a birlikte, E r m e n i burjuvazisinin partisi Taşnaksutyun'un da fikir babasıydı. H e m yaşlı h e m de genç Taşnaklar, Grigori Artsruni'yi kendi k u r a m c ı ­ larından birisi olarak gördüklerini ve Taşnakizmin Grigori Arts­ runi'nin görüşlerinin mantıksal d e v a m ı o l d u ğ u n u kendi dilleriy­ le her z a m a n v u r g u l a m ı ş l a r d ı r . " 9 A.B. Karinyan, age, s.35. 10 B.A. Boryan,age, c.l, s.221. 11 A.B. Karinyan, age, s.25. 36 1890'lardan başlayarak E r m e n i milliyetçiliğinin temsilciliği­ ne Taşnaksutyun soyunacaktır. Partinin politikası, uluslararası d i p l o m a s i y e d a y a n a r a k ve b ü y ü k devletlerin y a r d ı m ı n ı alarak aynı Balkan Slavları gibi E r m e n i l e r i bağımsızlığına kavuştur­ maktı. T a ş n a k l a r ı n taktiği ise, özellikle yazılı p r o p a g a n d a yoluy­ la Batılı devletlerin himayesini k a z a n m a k ve Avrupa k a m u o y u ­ nun dikkatini ç e k m e k için, çeteler örgütleyerek T ü r k yönetimi­ ne karşı a y a k l a n m a b a ş l a t m a k t ı . 1 2 Taşnakların, 1891 yılında da­ ha kuruluş a ş a m a s ı n d a yayımladıkları bildirge, kitleleri Türk ik­ tidarına karşı silahlı a y a k l a n m a y a ç a ğ ı r ı y o r d u . 1 3 D e v l e t yetkili­ lerine karşı silahlı terör eylemlerine girişmek r e s m î belgelerin­ deki amaçlar arasında yer a l ı y o r d u . 1 4 Hatta Parti b ü n y e s i n d e Te­ rör Hazırlık K o m i t e s i bile k u r u l m u ş t u . Komite'nin g ö r e v i , yapı­ lacak terör eylemlerini p l a n l a m a k v e hayata g e ç i r m e k t i . 1 5 E r m e n i Kilisesi'nin R o l ü Tabii b u r a d a Ermeni milliyetçiliği üzerinde her dönem ö n e m l i etkisi b u l u n a n E r m e n i kilisesini de a n m a k gerekir. Boryan'a göre E r m e n i kilisesi, t o p l u m h a y a t ı n d a ruhani işlerden ç o k siyasal işlerle u ğ r a ş m ı ş ve siyasal hedeflerin aracı olmuştur. B u n d a özellikle Çarlık h ü k ü m e t i n i n E r m e n i kilisesiyle ilişkile12 B.A. Boryan,age, c.2,s.393 vd.; Ayrenik, No.3, 1932'den aktaran: C.S. Kirakoysan, Mladoturki Pered Sudom İstorii, Ayastan, Erivan, 1989, s.31. 13 Proclamation From The Manifesto Of The Federation Of The Armenian Revolutionaries, Tiflis, 1891'den aktaran: Manuel Hassassian, ARF As A Revolutionary Party (1890-1921), Hai Tad Publication, Jerusalem, s.4 vd. 14 Taşnak Partisi'nin tüzüğünde "Terör" maddesi yer almaktadır ve burada Parti ta­ rafından terörün nasıl kullanılacağı tarif edilmiştir. Tüzüğün tam metni için bkz. Rusya Federasyonu Devlet Arşivi (GARF) fond 102, liste 253, dosya 280, yap­ rak 1-12. Ayrıca bkz. Sarkis Atamian, The Armenian Community, Philosophical Library, New York, 1955, s.l05'ten aktaran: Manuel Hassassian, age, s.5; K.N. Karamyan, age, s.64. 15 GARF fond 102, liste 253, dosya 285, yaprak 14. 37 rindeki sinsi ve saldırgan politikasının rolü önemlidir. D o l a y ı ­ sıyla Ermeni katolikosları, h e m iç h e m dış siyaset açısından Çarlık diplomasisinin elinde bir silah görevi görmüşlerdir. Er­ m e n i kitleleri E r m e n i kilisesi aracılığıyla k o n t r o l altında tutulur­ ken, dış siyasette kilise, Rusya'nın D o ğ u ' d a k i , özellikle T ü r k i y e ve İran'a karşı y a y ı l m a c ı amaçlarının aleti olarak kullanılacaktır. E r m e n i ruhbanları, bu görevleri yerine g e t i r m e y e hazır oldukla­ rını birçok kez dile getirmişlerdir. İngilizler de, misyonerleri aracılığıyla Ermeni kilisesini kontrol altına a l m a y a ve Rusya'nın etkisinden kurtararak k e n d i amaçları için k u l l a n m a y a çaba g ö s t e r m i ş l e r d i r . 1 6 T ü r k i y e E r m e n i l e r i v e E r m e n i Milliyetçiliği 19. yüzyılın s o n u n d a E r m e n i milliyetçiliği gelişimini t a m a m ­ ladı. İdeologlar, 17. ve 18. yüzyılda ve 19. yüzyılın ilk çeyreğin­ de İran ve Hindistan'daki E r m e n i ticaret burjuvazisi iken, 19. yüzyılda onların yerini Transkafkasya ticaret burjuvazisi alacak­ tır. Boryan'ın da ifade ettiği gibi, Türkiye Ermenilerinin bu süreç­ te dikkate değer bir rolü olmadı. O s m a n l ı sultanının olumlu yak­ laşımı sonucunda T ü r k i y e Ermenileri ülkenin e k o n o m i k ve para­ sal hayatını ellerinde tutmakta, tarım alanında önemli rol oyna­ makta ve İmparatorluk yönetiminde en üst d ü z e y d e görevlerde bulunmaktadır. Türkiye'deki E r m e n i burjuvazisi k e n d i e k o n o m i k çıkarlarını Türk devleti aracılığıyla sağlamakta, Avrupa'nın veya başka bir devletin yardımına ihtiyaç duymamaktadır. E r m e n i milliyetçiliğinin Türkiye'de filizlenmemesinin en önemli n e d e n i budur. Ancak burada dikkati çekilmesi gereken nokta, Transkaf­ kasya Ermenilerinin hiçbir şekilde T ü r k i y e Ermenilerinin istek­ lerini ve taleplerini dikkate almamasıdır. Dahası Türkiye E r m e 16 B.A. Boryan, age, c.l, s. 12, 52, 143 vd., 164 vd., 169. 38 nileriyle ilgili bilgileri çok yüzeysel olduğu halde, onlar üzerin­ den politika y ü r ü t m ü ş l e r d i r . 1 7 T ü r k i y e Ermenileri, birçok kez Taşnakların kendilerini temsil e t m e y e hakkı olmadığını vurgula­ mışlardır. 1 8 E r m e n i tarihi üzerine birçok önemli eser vermiş olan Prof. L e o , E r m e n i millî hareketinin, T ü r k i y e Ermenilerine Transkafkasya'dan s o k u l d u ğ u n u veya b ü y ü k devletler tarafından daya­ tıldığını, y o k s a n e s n e l şartların ü r ü n ü olmadığını belirtir. 1 9 İstan­ bul'daki F r a n s ı z Büyükelçisi de aynı şekilde 1878'lerde Türkiye Ermenileri a r a s ı n d a herhangi bir milliyetçi uyanışın veya fikrin olmadığını k a y d e t m e k t e d i r . 2 0 Yıllar sonra R u s Çarlığı'nın Kaf­ kasya Valisi Vorontsov-Daşkov, " E r m e n i meselesi diye bir şey yoktu, E r m e n i l e r arasında herhangi bir ayrımcılık yoktu, mesele­ yi biz k e n d i m i z yarattık" diyecektir. 2 1 Bu görüş, E k i m Devrimi'nin ardından iç savaş sırasında B e y a z Ordular tarafından ku­ rulan Kolçak h ü k ü m e t i n i n Dışişleri Bakanlığı arşivinde yer alan bir rapora da yansımıştır. Rus Çarlığı'nın d e v a m ı iddiasındaki bu hükümetin Dışişleri Bakanlığı'nın Aralık 1918 tarihli r a p o r u n a göre, 1877-78 Rus-Türk Savaşı'na k a d a r E r m e n i meselesi diye bir mesele y o k t u r ya da neredeyse y o k gibidir. Türkiye'deki R u s temsilcilerin E r m e n i l e r i h i m a y e ettiğini belirten K o l ç a k h ü k ü m e ­ ti yetkilisi, k e n d i l e r i n e coğrafi olarak da yakın olan Ermenilerin talepleri üzerine sözler verildiğini belirtir. 2 2 17 Age, 22 vd.; c.2, s.394; A.B. Karinyan, age, s.39; M.G. Çizmesyan, İstoriya Politiçeskih Partii Amerikanskih Armyan (1890-1925), c.l, Frezno, 1930, s.7'den aktaran: C.S. Kirakoysan, age, s.30. 18 Manuel Hassassian, age, s.22. 19 Bkz. K.N. Karamyan, age, s.47. 20 Simon Vratzian, "The Armenian Revolution and The ARF", The Armenian Review3, October, 1950, s.l3'ten aktaran: Manuel Hassassian, age, s.l vd. 21 Sbornik Diplomatiçeskih Dokumentov. Reformı V Armenii, Ministerstvo İnostrannıh Del, Petrograd, 1915, s.9. 22 Bkz. "Rossiya, Turtsiya i Armeniya", Vestnik Narodnogo Komissariata İnostrannıh Del, 15 Mart 1921, No. 1-2, s.61. 39 Voronksov-Daşkov'un sözlerinden ve K o l ç a k h ü k ü m e t i n i n ra­ porundan anlaşıldığı üzere, E r m e n i milliyetçiliğinin Türkiye'de­ ki merkezkaç kuvvetleri güçlendirmesi, emperyalizm çağının ti­ pik bir olgusuydu ve Batı emperyalizmi ile R u s Çarlığı'nın çıkar­ larının gereğiydi. Boryan'a göre Ermenilerin yaşadığı bölgenin coğrafi k o n u m u ve E r m e n i milliyetçiliğinin dışa bağımlı gelişi­ m i , Anadolu'yu işgal planları içinde özel a n l a m taşıyordu. Ba­ tı'nın ve Rus Çarlığı'nın uluslararası arenadaki diplomatik faali­ yetleri için bir nesneye ve Türkiye'nin topraklarını işgal e t m e k içinse bir h u k u k öznesine ihtiyacı vardı. Bu nesne, Ermenistan; h u k u k öznesi ise E r m e n i l e r oldu. Türkler ve Ermeniler arasında bir çatışma y a r a t m a k için E r m e n i milliyetçiliğinin körüklenmesi gerekiyordu. Bu a m a c ı n gerçekleştirilmesi ise, milletin örgütlen­ mesinin ideolojik temelini oluşturmaktı. İşte E r m e n i milliyetçili­ ği, bu amaca hizmet için bu temelde y ü k s e l t i l d i . 2 3 E r m e n i Milliyetçiliğinin Ç a r p ı t m a l a r ı E r m e n i milliyetçiliğinin kendini yapılandırdığı d ö n e m d e , yukarıda altını çizdiğimiz özelliklerine bağlı olarak, birçok tari­ hi çarpıtmaya başvurulmuştur. B o r y a n , bu çarpıtmalardan çarpı­ cı olan birini örnekler. E r m e n i liberalizminin 19. yüzyıldaki ö n e m l i temsilcilerinden G.A. Ezov, 1859 yılında y a y ı m l a n a n bir eserinde Herodot'tan bir alıntı yapar. B o r y a n , H e r o d o t ' u n asıl metniyle E z o v ' u n alıntısını karşılaştırınca çarpıtmayı görür ve sergiler. Ezov'un alıntısı şöyle: "Fırat, Ermenistan'ın içinden akardı ve oranın sakinleri Fırat üzerinden Babil'e sıkça giderlerdi. B u n u Herodot, Ermenile­ rin Fırat üzerindeki gezilerini ve t e k n e yapımlarını anlatarak 23 B.A. Boryan, age, c.l, s.168 vd., 227. 40 doğrular: 'Ermenistan'da, Asur'un yukarısında, gemilerin ke­ narlarını söğüt dallarından yapıyorlar ve onları deriyle kap­ lıyorlar. ( N e gösteriş!) Tabanını ise kıç ve burun yapmaksı­ zın dikişe benzer bir y ö n t e m l e oluşturuyorlar. Tekneleri yuvarlağımsı bir şekilde inşa ediyorlar ve kamışlarla doldura­ rak malları yükleyip, özellikle palmiyeden yapılmış şarap küpleriyle, ırmağa bırakıyorlar. Tekneler, iki kürek ve ayak­ ta d u r a n iki insanla yola koyuluyor. Bu teknelerin büyükle­ ri de var küçükleri de. En büyükleri beş bine kadar y ü k kaldırabiliyor. H e r tekne, eşek de taşıyor. Ne kadar tekne var­ sa, o kadar eşek oluyor. D ü m e n c i , Babil'e varıp yükleri in­ dirdikten sonra teknenin kenarlarını ve kamışlarını orada sa­ tıyor, derileri ise eşeklere yükleyip Ermenistan'a geri götü­ rüyor. I r m a k ters yönde hızlı aktığı ve tekneler ağaçtan de­ ğil de, deriden yapıldığı için, ırmak üzerinden d ö n m e imkâ­ nı yok. Bu şekilde eşeklerle Ermenistan'a d ö n ü p benzer tek­ neleri yeniden yapıyorlar.' Ermenilerin ta eski d ö n e m l e r d e F u a t üzerinde yürüttükleri ticari faaliyeti Herodot'un bu söz­ lerinden d a h a iyi hiçbir şey k a n ı t l a y a m a z . " 2 4 Aynı metni d a h a sonra başka bir E r m e n i tarihçisi ve E r m e ­ nistan tarihi d e r s kitabının yazarı Palasanyan da t e k r a r l ı y o r . 2 5 A r d ı n d a n E r m e n i tarihçi L e o da E r m e n i tüccarları idealize ede­ rek ve onları bu gemileri icat e d e n E r m e n i çobanlarının ve Er­ m e n i halkının dehası olarak adlandırıp aynı alıntıyı y a p ı y o r . 2 6 H e r o d o t ' u n ö z g ü n metnine baktığımızda, g ö r d ü ğ ü m ü z tablo farklıdır. B a z ı unsurların abartılması y a n ı n d a tekneleri y a p a n l a r 24 G.A. Ezov, Vnutrenniy Bit Drevn. Armenii, Sankt Petersburg, 1859, s. 127 vd.'dan aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s.36 vd. 25 Stepanos Palasanyan, Patmutyım Ayots Sksbits Minçev Mer Orere, 2. Basım, Tiflis, 1895, s.89 vd.'dan aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s.37. 26 Leo, Ayots Patmutyım, Ator Araçin, Tiflis, 1917, s.359 vd.'dan aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s.37. 41 E r m e n i l e r e komşu olan A s u r l u l a r d ı r . 2 7 Boryan'ın ifadesiyle üç E r m e n i tarihçi, Herodot'u E r m e n i tüccarları g ö r m e k istedikleri gibi okumuşlar ve anlamışlardır. Z e y t u n Ayaklanması v e F r a n s a ' n ı n R o l ü 19. yüzyılın sonlarında gelişimini t a m a m l a y a n saldırgan, şo­ v e n ve dışa bağımlı E r m e n i milliyetçiliğinin o d ö n e m d e k i prati­ ğini bu özellikler belirlemiştir. B u n u n ilk ö n e m l i ö r n e k l e r i n d e n biri Z e y t u n ayaklanmasıdır. Boryan, e s e r i n d e bu a y a k l a n m a n ı n ö z ü n ü bütün çıplaklığıyla ortaya koyar. III. Napolyon'un Lübnanlılara "özgürlüklerini" k a z a n m a l a ­ rında yardımcı olması, Kilikya Ermenilerini kuvvetle etkilemiş­ tir. Zeytunlular, N a p o l y o n ' u n bu çıkışından büyük heyecan du­ yar ve 1862 yılında a y a k l a n m a başlatarak III. N a p o l y o n ' a bir he­ yet gönderirler. N a p o l y o n ' d a n Zeytunluları h i m a y e altına alma­ sı talep edilir. N a p o l y o n , d u r u m u İstanbul'daki elçiliği aracılı­ ğıyla Osmanlı m a k a m l a r ı n a iletir. Bu d ö n e m d e Zeytun'da kendisini p r e n s ilan eden L e v o n Lusinyan isimli kişi ortaya çıkmıştır. Kendisinin E r m e n i tahtının "mirasçısı" olduğunu söyleyen Lusinyan, Kilikya'nın Türklerden koparılarak E r m e n i devleti haline getirilmesi k o n u s u n d a Pallm e r s t o n ve III. Napolyon'la görüşmeler yaptığını yaymaktadır. L e v o n Lusinyan'ın Garibaldi'nin lejyonlarına katıldığı, Victor-Emmanuel'in ve İngiliz kralının akrabası ve III. N a p o l y o n ' u n dostu olduğu ve şeref madalyaları b u l u n d u ğ u üzerine bildiriler fotoğrafıyla birlikte, d a h a Z e y t u n olaylarından önce İstanbul'da dağıtılır. Birçok kişi Lusinyan'a u m u t bağlamıştır. Yüzyıllardır 27 Gerodot, İstoriya V Dvyati Knigah, çev. Mişenko, c.l, Moskva, 1888, s. 102 vd.'dan aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s.36 vd. 42 Türkiye'nin "despotik zincirleri" altında b u l u n a n E r m e n i halkı­ nın "kurtularak" "özgür bir y e r e " sahip olacağı hayalleri yayılır. Oysa Zeytunlular, 1626 yılından beri III. Murat'ın fermanıyla vergi v e r m e k t e n m u a f tutulmuşlardı ve yarı özerk, h a t t a özerk bir yapıya sahiplerdi. Z e y t u n l u l a r ı n N a p o l y o n ' a başvuruları v e İstanbul'da E r m e n i prensi Lusinyan'la ilgili bildirilerin yayılması, O s m a n l ı iktida­ rının isyanı b a s t ı r m a k için ciddi bir g ü ç g ö n d e r m e s i n e n e d e n olmuştu. Z e y t u n l u l a r , b u d u r u m d a N a p o l y o n ' a ikinci k e z baş­ vurdular. N a p o l y o n , Sultan'dan h a r e k â t ı d u r d u r m a s ı n ı talep et­ ti. B u n u n ü z e r i n e O s m a n l ı ' d a n bir bürokratın, E r m e n i l e r d e n iki dini temsilcinin ve İstanbul'daki Fransız Büyükelçiliği Sekreteri'nin yer aldığı bir k o m i s y o n kurulur. Bu k o m i s y o n , Z e y t u n halkı ile İstanbul h ü k ü m e t i a r a s ı n d a barışın s a ğ l a n m a s ı n a çalı­ şacaktır. S o n u ç t a Zeytunlular, İ s t a n b u l h ü k ü m e t i n i n h â k i m i y e ­ tini k a b u l e d e r . 2 8 Boryan, Z e y t u n isyanını III. N a p o l y o n ' u n ezilen ülkelerdeki millî politikasına ve Avrupa'nın t o p l u m s a l ve devlet h a y a t ı n d a k i ikili hareket tarzına bağlar. N a p o l y o n ' u n Kilikya'yı T ü r k i y e ' d e n k o p a r m a k a m a c ı y l a Ermenileri Türklere karşı kışkırttığı sapta­ masını Boryan da paylaşır. Lusinyan'ın ortaya çıkışı, Zeytunlu­ ların bildirileri ve N a p o l y o n ' d a n y a r d ı m istemeleri, hiç k u ş k u s u z N a p o l y o n ' u n hazırladığı planın unsurlarıdır. B o r y a n ' a g ö r e Zey­ tun ayaklanması, E r m e n i l e r i n değil, kapitalist F r a n s a ' n ı n çıkar­ ları doğrultusunda N a p o l y o n ' u n e m r i y l e ö r g ü t l e n m i ş t i r . 2 9 İstanbul'daki Fransız Büyükelçisi de, bağımsız bir E r m e n i devletinin imkânsız o l d u ğ u n u belirtir. Ermeniler, Bulgarlara ve Yunanlılara b e n z e r bir k o n u m d a değildir. Türkiye'nin dört bir 28 Kegamyan, age, s.248 vd. ve Forts, c.3, 1877, s. 171 vd.'dan aktaran: B.A. Bor­ yan, age, c.l, s.218 vd. 29 Age, s.219vd. 43 yanına dağılmışlardır ve M ü s l ü m a n l a r l a iç içe yaşamaktadırlar. Çoğunluk oluşturdukları bir sınır s a p t a m a olanağı b u l u n m a m a k ­ tadır.30 Ermeni M e s e l e s i n d e D ö n ü m N o k t a s ı : Berlin Konferansı Ermeni meselesinde d ö n ü m noktası, 1878 yılındaki Berlin Konferansı ve Antlaşması'dır. Bu k o n f e r a n s t a n sonra E r m e n i meselesi, büyük devletlerin d i p l o m a s i s i n d e Türkiye'ye karşı baskı aracına dönüşmüştür. Artık m e s e l e , O s m a n l ı ' n ı n iç m e s e ­ lesi olmaktan ç ı k m ı ş , uluslararası bir m e s e l e haline gelmiştir. Antlaşma'nın 6 1 . M a d d e s i , b u n u n h u k u k i b o y u t u n u içerir. Özel­ likle "Ermenilerin yerleşik bulundukları bütün bölgelerde re­ form talep edilmesi", Ermenilerin T ü r k i y e ' n i n dört bir y a n ı n a dağıldıkları göz ö n ü n d e b u l u n d u r u l d u ğ u n d a , Antlaşma'yı imza­ layan devletlerin Türkiye'nin bütünü ü z e r i n d e h â k i m i y e t k u r m a çabasıyla açıklanabilir. 3 1 A n c a k Berlin Antlaşması'nın 6 1 . M a d d e s i , Ermenileri t a t m i n etmez. E r m e n i heyeti, uluslararası d i p l o m a s i n i n temel ilkelerini kavrayıp, bu başarısızlığı Ermenilerin a y a k l a n m a b a ş l a t m a m a s ı ­ na bağlar. Kurtuluş, "şikâyetlerle değil", diplomatların dikkatini ve k a m u o y u n u k e n d i tarafına ç e k m e k için k a n dökerek olacak­ tır. Uluslararası h u k u k profesörü R o l l e n - J a c k m a n , 1889 yılında, Ermenilere, şikâyet etmeyi bırakmaları ve isyan başlatarak dip­ lomatların dikkatini çekmeleri gerektiğini hatırlatır. Bu akıl h o ­ cası, E r m e n i m e s e l e s i n i n Türkiye'ye m ü d a h a l e yoluyla ç ö z ü l e ­ bileceğini belirtmektedir. R o l l e n - J a c k m a n ' e göre a y a k l a n m a , Avrupa diplomasisini k a z a n m a n ı n biricik aracıdır. 1878-Berlin 30 Bkz. V.T. Mayevski, Voyenno-Statistiçeskoye Opisanie Vanskogo i Bitlisskogo Vilayetov, İzd. Şt. Kavk. Arm., Tiflis, 1904, s.27. 31 B.A. Boryan, age, c.l, s.24, 236 vd.; Karibi, Krasnaya Kniga, Tiflis, 1920, s.36. 44 Konferansı'nda E r m e n i heyetine verilen öğütleri, Rollen-Jackm a n tekrarlamış olmaktadır. B o r y a n ' ı n ifadesiyle, E r m e n i kitle­ lerinin ö n d e r l e r i , bilinçli veya bilinçsiz Avrupa diplomasisinin bu o y u n u n a düşerler. E r m e n i halkını silahlandırmanın iyi sonuç­ lar d o ğ u r m a y a c a ğ ı n ı , a y a k l a n m a n ı n b ü y ü k devletler tarafından k e n d i e m p e r y a l i s t çıkarları için T ü r k i y e ' y e m ü d a h a l e aracı ola­ rak kullanılacağını anlamamışlardır. İngiliz ve Ruslar için k e n d i çıkarları önemlidir; E r m e n i halkının çekeceği acılar ve karşıla­ şacağı yıkımlar, onların u m u r u n d a değildir. Ermeniler, bunu o z a m a n göremediler. Bu saptamalar, Boryan'a aittir. Artık E r m e n i siyaset ve t o p l u m adamlarının ö n ü n d e iki yön­ tem vardı. Birincisi, gözyaşı dilini k u l l a n m a k t ı . " U y g a r " dünya­ nın k a m u o y u n d a bu dille E r m e n i l e r yararına bir o r t a m yaratıla­ caktı. İkincisi, kılıcın kullanılmasıydı. Türkiye'de çeteler oluştu­ rulacak ve silahlı ayaklanma başlatılacaktı. İşte bu iki uygulama, Berlin Konferansı'nın temel m i r a s ı y d ı . 3 2 M e n ş e v i k Gürcistanı'nın T o p r a k B a k a n ı Karibi de aynı sap­ tamayı yapmıştır. Batı emperyalistlerinin E r m e n i l e r e " d a h a faz­ la k a n d ö k e r s e n i z , istediğiniz y a r d ı m ı alırsınız" mesajını verdi­ ğini belirtir. 3 3 Uluslararası " Ö ğ ü t l e r i n " İlk P r o v a s ı : S a s u n A y a k l a n m a s ı İşte bu öğütlerin ilk provası S a s u n ' d a yapılır. Karibi, Sasun olaylarını anlatırken özellikle şu noktalara dikkat çeker: İran üzerinden E r m e n i grupları birlikler halinde Türkiye'ye g i r m e y e başlar ve M ü s l ü m a n sivil halka akla gelecek her tecavüz uygu­ lanır. A r d ı n d a n 1894 Ağustos'unda kanlı Sasun olayları patlak verir. E r m e n i l e r l e Kürtler arasında başlayan karşılıklı kırım, O s 32 B.A. Boryan, age, c.l, s.247 vd. 33 Karibi, age, s.27. 45 m a n l ı ordularının m ü d a h a l e s i y l e bastırılır. Bu b o ğ a z l a ş m a , B o yatijyan ve D a m a l y a n gibi E r m e n i liderlerin p r o p a g a n d a s ı y l a kışkırtılmıştır. O d ö n e m e kadar E r m e n i l e r ve Kürtler, o b ö l g e d e "toprağın ve suyun kardeşleri" gibi barış içinde yaşamışlardır. Ermeniler, bölgede Kürtler gibi her z a m a n açık bir şekilde silah taşıyabilmişlerdir. A n c a k E r m e n i çetelerinin iki yıllık ç a l ı ş m a s ı s o n u c u n d a bu barış b o z u l m u ş , bölge halkı iki d ü ş m a n k a m p a bölünmüştür. Bu d u r u m , yabancı devletlerin Türkiye'nin içişle­ rine karışması için b a h a n e o l m u ş t u r . 3 4 Boryan, Sasun olaylarının J a m e s Briçe, E d u a r d G r e y ve di­ ğer İngiliz centilmenleriyle birlikte E r m e n i l e r tarafından kışkırtıldığını belirtir. İngilizler, Fransızca olarak çıkardıkları Armeniya adlı yayın organıyla a y a k l a n m a n ı n ön hazırlıklarını y a p m ı ş ­ lardır. Ermenilere g ö r e a m a ç , Avrupa k a m u o y u n u n dikkatini çe­ k e r e k emperyalist devletlerin Türkiye'ye müdahalesini sağla­ maktır. Ermeni meselesi bu yoldan, özerk bir E r m e n i s t a n ' ı n ku­ rulmasıyla çözülecektir. İngiltere, Mısır'ı işgal e t m e n i n ön k o ­ şullarını yaratmak peşindedir. Ermeniler, İngilizlerin elinde k ö r bir silaha dönüşmüştür. İşte Sasun a y a k l a n m a s ı n ı n başındaki Er­ m e n i liderlerin g ö r e m e d i ğ i budur. E r m e n i l e r i n h a k k ı y m ı ş h u k u k u y m u ş , emperyalistlerin ilgisi başka y ö n d e d i r . 3 5 E r m e n i tarihçi G . M . Arutyunyan, 1890'ların ortalarını incele­ diği eserinde İngiliz e m p e r y a l i z m i n i n kışkırtıcı politikalarına vurgu yapar. A r u t y u n y a n ' a göre, E r m e n i meselesinin sömürülm e s i n d e en aşağılık ve gerici rolü İngilizler oynamıştır. T ü r k i ­ ye'deki E r m e n i burjuvazisinin ö n e m l i bir kısmı, o d ö n e m d e İn­ giliz himayesini b e n i m s e m i ş ve E r m e n i millî hareketini onların g ü d ü m ü n d e maceracı-terörist bir çizgide oluşturmuştur: 34 Age, s.28 vd., 94. 35 B.A. Boryan, age, c.l, s.271. 46 " E r m e n i millî hareketinin bu ikinci sürecinde İngiliz diplo­ masisi, faaliyetlerinde E r m e n i meselesine d a y a n m a y a ça­ lışmıştır. (...) Berlin Konferansı sürecinden itibaren İngiliz kapitalizmi, E r m e n i halkı üzerindeki s ö m ü r g e c i etkilerini pekiştirmiştir. İngiliz diplomasisi, bu a m a ç l a B e r l i n Antlaş­ ması ve Kıbrıs K o n v a n s i y o n u ' n u bir örtü gibi k u l l a n m ı ş ve E r m e n i milliyetçi önderlerin Batı Avrupa'ya y ö n e l i m i n i de­ ğerlendirerek B a t ı Ermenistan'daki konsoloslukları ve is­ tihbarat ağı aracılığıyla çalışmalarını ö z e n l e maskelemiştir. Protestan misyonerleri ise İngiliz diplomasisinin ajanı ro­ lünde ideolojik suç ortağı o l m u ş t u r . " 3 6 A r u t y u n y a n , bu tespitlerinin ardından bu d ö n e m d e k i ayak­ lanmaların İngilizler tarafından kışkırtıldığını ifade etmekte­ dir.37 Sasun a y a k l a n m a s ı n d a sadece İngilizler değil, A m e r i k a n misyonerleri de sahnededir. Hatta A m e r i k a n h ü k ü m e t i ayaklan­ m a n ı n bastırılması sırasında A m e r i k a n m i s y o n e r l e r i n i n zarar gördüğünü iddia e d e r e k Türkiye'den t a z m i n a t talep e t m i ş ve bu tazminatın ö d e n m e s i için 1899 yılında K e n t u c k y zırhlısını teh­ dit amacıyla İstanbul'a göndermiştir. Sovyet tarihçisi Şpilkova, A m e r i k a n devletinin o d ö n e m d e m i s y o n e r faaliyetine b ü y ü k pa­ ra ayırdığını b e l i r t m e k t e ve E r m e n i l e r i n yaşadığı bölgelerin Amerikan m i s y o n e r l e r i y l e d o l u p taştığını belirtmektedir. M i s y o ­ nerler, A m e r i k a n devletinin ajan ağını ö r m ü ş l e r d i r . 3 8 36 G.M. Arutyunyan, Reaktsionnaya Politika Angliyskoy Burjuazii V Armyanskom Voprose V Seredine 90-h Godov XIX Veka, Moskovski Gosudarstvennıy Universitet im. M.V. Lomonosova, Moskva, 1954, s.2, 7 vd. 37 Age, 11 vd. 38 V.İ. Şpilkova, İmperialistiçeskaya Politika SŞA V Otnoşenii Turtsii (1914-1920 gg.), Moskovski Gosudarstvennıy Pedagogiçeski İnstitut, Moskva, 1960, s.30 vd., 35. 47 Taşnaklar ve Terör Taşnaksutyun'un tarih sahnesine çıkışıyla E r m e n i milliyetçi­ liğinin saldırganlığı katlanarak artar. T a ş n a k l a r m hedeflerine u l a ş m a k için seçtikleri esas araç, t e r ö r olacaktır. 14 A ğ u s t o s 1896 günü 26 silahlı ve bombalı T a ş n a k militanı, İstanbul'da O s ­ m a n l ı Bankası'nı işgal eder ve içerdeki 150 kişiyi rehin alır. Taş­ n a k teröristler, 4 kişiyi öldürür, 5 kişiyi ağır yaralar. Yabancı bü­ yükelçiliklerin olaya müdahalesiyle T a ş n a k teröristler F r a n s ı z g e m i s i Le Gironde'a bindirilir ve M a r s i l y a ' y a götürülür. Marsil­ ya'da tutuklanmalarına r a ğ m e n , kısa süre sonra serbest bırakılır­ lar ve E r m e n i kaynaklarına göre faaliyet y ü r ü t m e k üzere tekrar Türkiye'ye gönderilirler. 3 9 Karibi, Taşnaklarm, bu eylemleriyle amaçlarına ulaştıkları d e ğ e r l e n d i r m e s i n d e bulunur. G ö r e v l e r i gereği T ü r k - E r m e n i ça­ tışmasını kışkırtmış ve her z a m a n k i gibi ortadan kaybolmuşlar­ dır. Ayrıca Avrupa k a m u o y u n u n dikkatini E r m e n i m e s e l e s i n e ç e k m i ş l e r d i r . 4 0 Boryan'ın belirttiği gibi " k a m u o y u " dedikleri Avrupa h â k i m sınıflarının temsilcileridir: Satılmış gazeteciler, bulvar yazarları, siyasal maceracılar, çıkarlarını Yunan ve İngi­ liz emelleriyle birleştirmiş olanlar. K o p a r t ı l a n gürültünün özü, Ermenilerin kanını d ö k m e pahasına emperyalistlerin yeni pazar­ lar elde e t m e ve Doğu'daki s ö m ü r g e c i politikalarına destek arayışıyla açıklanabilir. 4 1 Karibi'nin ifadesiyle Taşnaklar, h i ç b i r z a m a n güç dengelerini g ö z e t m e m i ş , E r m e n i kitlelerin çıkarlarını hiçbir z a m a n d ü ş ü n ­ memişlerdir. M ü s l ü m a n sivil halk içerisinde teröre b a ş v u r m u ş , 39 Karibi, age, S.43; N.B. Kirakosyan, İstoriya Parti "Daşnaksutyun" S 1890 g. Po 1907 g., Moskva, 1999, s. 15 vd.; Manuel Hassassian, age, s. 13vd. 40 Karibi, age, s.43 vd. 41 B.A. Boryan, age, c.l, s.263 vd. 48 sağa sola b o m b a l a r savurmuş, T ü r k ve Kürt m e m u r l a r a karşı su­ ikastlara girişmişlerdir. Bu e y l e m l e r E r m e n i kitlelerine pahalıya m a l o l m u ş t u r . 4 2 İstanbul E r m e n i l e r i v e E r m e n i köylüleri, terör eylemlerinin başlamasından b ü y ü k e n d i ş e d u y m u ş l a r d ı r . 4 3 A n c a k Taşnak terörünün tek hedefi M ü s l ü m a n l a r değildir. Taşnaklar, k e n d i görüşlerini b e n i m s e m e y e n E r m e n i l e r e de terör uygulamışlardır. O s m a n l ı devletinin M a k s u d S i m o n Bey, Os­ m a n l ı istihbaratının başı Artaşes, j a n d a r m a üst düzey görevlisi Adisi Tigran gibi üst düzey bürokratlarını ya da k e n d i l e r i n e pa­ r a y a r d ı m ı y a p m a y ı r e d d e d e n C a m a g a r o v gibi E r m e n i bankerle­ ri ö l d ü r m ü ş l e r d i r . 4 4 Ayrıca Taşnakların, Kafkaslara a d ı m ı n ı atmasıyla da terörün baş göstermesi ve karşılıklı k ı r ı m ı n başlaması bir olur. Taşnak­ lar, R u s Çarlığı'nın "böl, parçala, y ö n e t " politikasının Kafkaslar­ daki taşeronu olmuştur. Barış i ç i n d e yaşayan halklar, Çarlığın kışkırtmasıyla ve Taşnakların h a r e k e t e geçmesiyle birbirine düş­ m a n kesilir. Özellikle 1905 E r m e n i - T a t a r kırımı b u n u n ö n e m l i örneklerindendir.45 Taşnakların ö n e m l i simalarından M. Varandyan'ın ileriki yıl­ larda "onlarca kılıç ve silah getiren grup, g ö z ü m ü z d e geleceğin t o p l u m s a l siyasal düzeniyle ilgili onlarca p r o g r a m g e t i r e n d e n d a h a değerliydi" şeklindeki itirafı b o ş u n a değildir. 4 6 B u r a y a kadar k a l e m e aldığımız olaylar ve yorumlar, Birinci D ü n y a Savaşı ve 1915 olaylarının temelini oluşturdu. Tarihte Er­ m e n i devletlerinin b u l u n u p b u l u n m a m a s ı sorununun, E r m e n i l e 42 Karibi, age, s.40 vd. 43 Manuel Hassassian, age, s.6. 44 N.B. Kirakosyan, age, s.15; B.A. Boryan, age, c.2, s. 199; Karibi, age, s.46. 45 B.A. Boryan, age, c.l, s.309 vd., 418 vd.; Karibi, age, s.16, 49. 46 M. Varandyan, İstoriya Arm. Rev. Daşnaktsutyun, c.l, Paris, 1932, s.85'ten ak­ taran: C.S. Kirakosyan, age, s.31. 49 rin Osmanlı'daki toplumsal-ekonomik durumlarının, E r m e n i mil­ liyetçiliğinin gelişimi ve karakterinin incelenmesi, E r m e n i m e s e ­ lesinin anlaşılması açısından hayati önemdedir. Meselenin tarih­ teki kökleri, Türkiye'nin paylaşılması ve sözde soykırım tartış­ malarına açıklık getirmektedir. Boryan'ın eseri bu açıdan ç o k ö n e m l i bir kaynaktır. 50 IV. B İ R İ N C İ D Ü N Y A SAVAŞI V E E R M E N İ M E S E L E S İ Birinci D ü n y a S a v a ş ı ' n ı n E s a s Hedefi L e n i n ve Stalin, Birinci D ü n y a Savaşı'nın O s m a n l ı devletini p a y l a ş m a k için yapıldığını sürekli saptadılar. 1 Bu d u r u m , dün­ yayı paylaşanlar tarafından da açıkça ortaya k o n m u ş t u r . Ameri­ kalı Stannard Becker, O r t a d o ğ u ' y a h ü k m e t m e savaşı olarak Bi­ rinci D ü n y a Savaşı'nın en b ü y ü k hedefinin T ü r k i y e o l d u ğ u n u belirtir. En zengin petrol, bakır, g ü m ü ş gibi yeraltı k a y n a k l a r ı n ı n ve en verimli toprakların b u l u n d u ğ u bölge Türkiye'dir. 2 Rusya, İngiltere ve Fransa'nın Birinci D ü n y a S a v a ş ı öncesin­ de Türkiye'nin ittifak teklifini ısrarlı olarak r e d d e t m e s i de kuş­ kusuz anlamlıdır. Türkiye'yi p a y l a ş a c a k olanların T ü r k i y e ile it­ tifak y a p m a y a c a k l a r ı açıktır. 1914 A ğ u s t o s ' u n d a E n v e r P a ş a , İstanbul'daki askeri ataşe General L e o n t y e v aracılığıyla R u s y a ' y a ittifak a n t l a ş m a s ı yap­ m a y ı önermişti. Bu öneri, R u s y a ' n ı n D o ğ u ' d a k i tarihi misyonu­ nu yerine getirmesini ve iki ülke arasındaki tartışmalı meselele­ rin karşılıklı ö d ü n l e r l e ortadan kaldırılmasını içeriyordu. Hatta E n v e r Paşa, T ü r k ordularını R u s k o m u t a s ı altına v e r m e y i bile teklif etmişti. B ü y ü k e l ç i Girs, Dışişleri B a k a n ı S a z a n o v ' a birçok 1 Bkz. Doğu Perinçek, Lenin Stalin Mao'nun Türkiye Yazıları, Kaynak Yayınları, 3. Basım, Temmuz 1992, s.91 vd. 2 Stannard Becker, Budro Wihon, Mirovaya Voyna i Versalski Mir, Gosudarstvennoye İzdatelstvo, 1923, s.96 vd.'dan aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s.382. 51 k e z bu durumu bildirmiş ve olumlu c e v a p verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Talat Paşa'nın Sazanov'la g ö r ü ş m e l e r i de sonuç ver­ m e d i . Boryan'ın ifadesiyle Rusya'ya T ü r k i y e ' n i n dostluğu değil, İstanbul ve D o ğ u A n a d o l u bölgesi gerekliydi. P a y l a ş m a y ı plan­ ladığı ülkeyi müttefik k a b u l etmesi m ü m k ü n d e ğ i l d i . 3 O s m a n l ı yönetiminin İngiltere ve F r a n s a katındaki girişimle­ ri de sonuçsuz kaldı. Çarlık Diplomasisi ve Ermeni M e s e l e s i E r m e n i meselesi, Türkiye'nin üç b ü y ü k devlet tarafından paylaşılması planları çerçevesinde a n l a m kazanmaktadır. R u s Çarlığı'nın en ö n e m l i hedefi İstanbul'u ele geçirmekti. E ğ e r bu d o ğ r u d a n başarılamayacaksa, dolaylı olarak A n a d o l u ü z e r i n d e n gerçekleştirilecektir. B u n u n da en ö n e m l i ayağı A n a d o l u ' n u n d o ­ ğusunda, yani E r m e n i l e r i n yaşadığı b ö l g e l e r d e bir d a y a n a k nok­ tası yaratmaktır. Bu dayanak noktasının yaratılması için ise o bölgelerin işga­ lini haklı gösterecek sebepler bulunmalıdır. Çarlık diplomasisi­ n i n eskiden beri araç olarak kullandığı "Hıristiyanların k o r u n ­ m a s ı " bahanesi hazırdır. Çarlık h ü k ü m e t i n i n İstanbul'daki elçisi B a r o n Girs, 12 K a s ı m 1912 tarihinde T ü r k i y e ' y e gönderdiği n o ­ tada "Ermeni taleplerinin" Rusya'yla bütünleştiğini belirtir. Girs'e göre, artık parti ayrımı olmaksızın bütün E r m e n i l e r Tür­ kiye'ye d ü ş m a n c a y a k l a ş m a k t a ve kesinlikle Rusya'nın koruyu­ c u l u ğ u n u talep etmektedir. Girs, E r m e n i K a t o l i k o s u ' n u n Çarlık h ü k ü m e t i n e Ermenileri kurtarması için b a ş v u r d u ğ u n u , bu ne­ denle "Ermeni meselesi"nin devlet politikası açısından birinci ö n e m d e olduğunu ifade eder. 4 Boryan, bu n o t a n ı n Çarlık diplo3 Age, s.428. 4 Sbornik Diplomatiçeskih Dokumentov. Reformı V Armenii, s.3 vd. 52 masisinin " E r m e n i meselesi"ni k e n d i yayılmacı amaçları için nasıl kullandığının ö n e m l i bir ö r n e ğ i o l d u ğ u n u , buradaki a m a c ı n kesinlikle E r m e n i l e r i k u r t a r m a k değil, Türkiye'yi işgal e t m e k ol­ duğunu belirtir. Böylece Ermeniler, Türkiye'ye karşı Rus Çarlığı'nın elinde bir silah olarak kullanılacaktır. Z a t e n Ermeniler, Rusya'nın ya­ yılmacı politikalarına eskiden beri h i z m e t etmişlerdir. E r m e n i halkının g ü c ü , R u s ticaret s e r m a y e s i n i n çıkarları için harekete geçirilecektir. Ö y l e ki, Çarlık yetkililerinin saptamasıyla " E r m e ­ niler, ö n e m l i üstünlüklere sahiptir" ve Ermenistan, "Rusya'ya katılarak" R u s ticaret sermayesi için "zengin bölgelerden biri olacaktır." 5 Birinci D ü n y a Savaşı sırasmda G e n e l k u r m a y Karargâhı'nda ve Kafkasya C e p h e s i ' n d e görev y a p a n , E k i m D e v r i m i ' n d e n son­ ra Kızıl O r d u ' y a katılarak ö l e n e k a d a r H a r p Akademileri'nde ders veren G e n e r a l Prof. Dr. K o r s u n , Birinci D ü n y a Savaşı'na doğru R u s Çarlığı'nın Türkiye'nin " m i r a s ı n d a n " k e n d i s i n e d ü ş e n pay olarak T ü r k i y e Ermenistanı diye adlandırılan bölgeyi gözü­ ne kestirdiğini belirtir. Boryan'la paralel olarak K o r s u n , Rus ku­ m a n d a n l ı ğ ı n ı n askeri harekâtlar açısından, İran'ın kuzeybatı böl­ gesini, Anadolu'yu ve Irak'ı k o n t r o l altında t u t m a k için, bu böl­ geye özel ö n e m verdiğinin altını çizer: "Bu r e f o r m l a r l a 6 ilgili m e s e l e l e r d e Rusya, E r m e n i l e r i n res­ mî k o r u y u c u s u gibi hareket etti. Bu politika, E r m e n i halkı­ nın R u s feodal ve kapitalist sınıfları tarafından en sonunda köleleştirilmesi ve s ö m ü r ü l m e s i a d ı n a yürütülüyordu. Sa­ vaşın başlamasıyla Çarlık h ü k ü m e t i , sözde 'tarihi görevini' gerçekleştirmek adına, aslında B o ğ a z l a r l a İstanbul'u ve 5 B.A. Boryan, age, c.l, s. 144, 152, 156, 261, 278, 282. 6 Ermeni reformları. 53 Türkiye Ermenistanı'nı ele g e ç i r m e k için h e m e n taleplerini oluşturdu." 7 General Prof. Dr. Korsun, Çarlık h ü k ü m e t i n i n T ü r k i y e E r m e nistanı olarak adlandırılan bölgenin karışık millî-siyasal yapısı­ nı ç o k ciddi olarak incelediğini belirtmektedir. S S C B S a v u n m a H a l k Komiserliği Devlet Askeri Yayınevi tarafından 1940 yılın­ da basılan "Alaşkart ve Hamadan Harekâtları/1915 Yılında D ü n y a Savaşı'nın Kafkasya C e p h e s i " adlı eseri, bu iddiayı d o ğ ­ rulayacak niteliktedir. K o r s u n , R u s k u m a n d a n l ı ğ ı n ı n , T ü r k i y e ' y e karşı Kafkas ordularıyla gerçekleştireceği saldırıda E r m e n i l e r e ve Süryanilere d a y a n m a y ı planladığını yazar. Bu n o k t a d a n h a r e ­ ketle Çarlık rejiminin M ü s l ü m a n l a r ve E r m e n i l e r arasında millî boğazlaşmayı ateşlediğini vurgular. G e r e k Rus h ü k ü m e t i n i n planlarının gerekse E r m e n i l e r i n tu­ t u m u n u n Türk h ü k ü m e t i açısından tehlike arz ettiğini ifade e d e n K o r s u n , özellikle şu stratejik noktalara işaret eder: "Rusların Ermenistan içlerine d o ğ r u istilası, R u s Çarlı­ ğı'nın O s m a n l ı Türkiyesi'nin 'mirasından' kendi p a y ı n a dü­ şen bölgeyi ele geçirmesi gibi askeri-siyasal bir içerik taşı­ m a n ı n ötesinde, O s m a n l ı Devleti'nin temel bölgesi olan Anadolu'yu ve Ortadoğu'daki A l m a n - T ü r k harekâtları için büyük ö n e m taşıyan Almanlarla birlikte yapılan B a ğ d a t d e ­ miryolunu tehdit a n l a m ı n a da geliyordu. Bunlarla birlikte bu istila, Rusları M u s u l petrollerine yaklaştırıyordu. Ayrıca Rusların Türkiye'nin içlerine d o ğ r u girmesi, genel olarak Transkafkasya'yı ve Ruslar tarafından işgal edilmiş olan İran'ın kuzeybatı bölgelerini ve özellikle Bakû petrol böl- 7 N.G. Korsun, Alaşkertskaya İ Hamadanskaya Operatsü Na Kavkazskom Fronte Mirovoy Voynı V 1915 Godu, Gosudarstvennoe Voyennoe İzdatelstvo Narkomata Oboronı Soyuza SSR, Moskva, 1940, s.6. 54 gelerini ve Çiaturi m a n g a n e z yataklarını Türkiye'nin saldı­ rılarından k o r u y o r d u . " 8 Çarlığın bu amaçları, E r m e n i kitlelerinin t o p l u m önderleri aracılığıyla Birinci D ü n y a Savaşı'na hazırlanmasını açıklamaktadır. R u s Çarlığı'nın İstanbul Büyükelçisi Girs, Aralık 1912'de Taşnaksutyun Partisi'nin ö n d e g e l e n isimlerinden Z a v r i y e v ile yaptığı g ö r ü ş m e d e , Ermenilerin Avrupa'nın g ö z ü n d e Türklerin kurbanı olarak g ö z ü k m e l e r i gerektiğini ö ğ ü t l e m e k t e d i r . 9 Zaten Çarlık h â k i m sınıfları için, Boryan'ın ifade ettiği gibi, kurbanla­ rın hiçbir ö n e m i yoktur. Çarlık için önemli olan petrol, demir yolları vb.'dir. Çarlık yazışmalarına yansıdığı üzere, Rusya'ya " E r m e n i s i z E r m e n i s t a n " lazımdır. T ü r k i y e Ermenileri ateşe sü­ rülerek T ü r k l e r e kırdırılacak, D o ğ u Anadolu R u s y a tarafından işgal edildikten s o m a bölgeye K u b a n ve D o n K a z a k l a r ı yerleş­ tirilecekti. Birinci D ü n y a Savaşı'nda uygulanacak p l a n b u y d u . 1 0 E r m e n i l e r e Y ü k l e n e n İki G ö r e v : G ö n ü l l ü Birlikler v e A y a k l a n m a Bu p l a n l a r çerçevesinde E r m e n i l e r e iki görev yüklenecektir. 1915 Şubat'ında Tiflis'teki B ü t ü n E r m e n i s t a n Millî K o n g r e s i ' n d e Taşnaksutyun Partisi'nin askerî k a n a t temsilcisinin yaptığı ko­ n u ş m a bu görevlerin itirafı niteliğindedir: "Bilindiği gibi, R u s h ü k ü m e t i savaşın başında T ü r k E r m e nilerini silahlandırmak ve savaş sırasında a y a k l a n m a y a ha­ zırlamak a m a c ı y l a 2 4 2 9 0 0 ruble verdi. G ö n ü l l ü birlikleri­ miz T ü r k o r d u s u n u n s a v u n m a hattını yarıp, ayaklananlarla 8 Age, s.7 vd. 9 Sbornik Diplomatiçeskih Dokumentov. Reformı V Armenii, s. 12. 10 B.A. Boryan, age, c.l, s.261, 267, 285, 328, 352, 356. 55 birleşerek c e p h e ve c e p h e gerisinde anarşi y a r a t m a k ve bu­ n u n l a birlikte R u s ordularının geçişini ve T ü r k i y e E r m e n i s tanı'nı ele geçirmesini sağlamak z o r u n d a . " 1 1 Görüldüğü gibi Ermeniler, c e p h e gerisinde a y a k l a n m a çıka­ rarak Türk ordusunu zaafa uğratacaktır. Bu birinci görevdir. İkincisi ise oluşturulan gönüllü birlikler yoluyla T ü r k o r d u s u n u n s a v u n m a hattını y a r a r a k R u s işgalini kolaylaştırmaktır. H e r iki görevin yerine getirilmesinde T ü r k i y e E r m e n i l e r i aktif rol oyna­ yacaktır. B u d u r u m u n farkında olan J ö n T ü r k h ü k ü m e t i , E r m e n i l e r l e d o ğ r u d a n bağ k u r u p anlaşarak, Avrupa'nın ve Rusya'nın Türki­ ye'nin içişlerine karışmasını ve d o ğ a c a k olayları e n g e l l e m e y e çalışmıştır. Boryan'ın belirttiği gibi, T ü r k h ü k ü m e t i b u n a u y g u n adımlar da a t m ı ş t ı r . 1 2 Çarlık belgelerine y a n s ı y a n aşağıdaki sa­ tırlar, bu açıdan dikkat çekicidir: "Talat Bey, E r m e n i meselesinin çözülmesi konusunda Türklere y a r d ı m etmesini isteyerek E r m e n i vekilleri m a k a ­ m ı n a çağırdı. Bu bakan, m e s e l e n i n ç ö z ü l m e s i n i n en iyi yo­ lunun d o ğ r u d a n Türklerle E r m e n i l e r arasında yapılacak gö­ rüşmeler o l d u ğ u n u düşünüyor. Talat, P o g o s N u b a r Paşa'nın Avrupa'yla görüşmeleri k e s m e s i için Paris'ten geri çağrıl­ masını ö n e r i y o r . " 1 3 T ü r k h ü k ü m e t i n i n b u çabalarına K a r i n y a n d a dikkat ç e k m e k ­ tedir. 14 B ü t ü n bu girişimlerin de sonuçsuz k a l m a s ı y l a Taşnakların önderliğindeki E r m e n i kitleleri k e n d i l e r i n e biçilen iki m i s y o n u 11 Bkz. age, s. 360. 12 Bkz. age, s. 283. 13 Sbornik Diplomatiçeskih Dokumentov. Reformı V Armenii, s.79 vd. 14 A.B. Karinyan, age, s.78 vd. 56 da yerine g e t i r m e y e başladı. B u n u n ilk a y a ğ ı Türkiye'nin c e p h e gerisinde a y a k l a n m a l a r başlatmaktı. Rusya'nın Kafkasya Valisi Vorotsov-Daşkov Ermenilerin k e n d i l e r i n e verilen görevi yerine getirmekle y ü k ü m l ü olduklarını ve u y g u n bir anda Rusya'nın iş­ galini s a ğ l a m a k a m a c ı y l a Türkiye'de a y a k l a n m a başlatmaları gerektiğini y a z a r . 1 5 B u n a karşılık E r m e n i Katolikosu, VorotsovDaşkov'a g ö n d e r d i ğ i bir m e k t u p t a E r m e n i halkının b ü t ü n acıla­ rını bastırarak y ü c e imparatorluğa karşı kutsal görevlerini yeri­ ne getirmeye h a z ı r o l d u ğ u n u ifade e t m e k t e d i r . 1 6 Boryan, e s e r i n d e bu a y a k l a n m a l a r ı n başarı sağlamayacağı­ nın d a h a b a ş ı n d a n belli olduğunu belirtir. A n c a k kesin olan bir şey d a h a vardır ki, o da bu "faaliyetlerin" E r m e n i halkını ö l ü m tehlikesiyle karşı karşıya getireceğidir. Taşnakların k o m u t a s ı n ­ daki E r m e n i kitleleri, R u s Çarlığı'nın emperyalist çıkarları için feda edilmişlerdir. Bu hareketlerin E r m e n i l e r için ö l ü m c ü l so­ nuçlar d o ğ u r a c a ğ ı n ı g ö r m e m e k için, akıldan yoksun o l m a k ge­ rekirdi. İşte şovenist Taşnaklar, n e s n e l şartları değerlendirmeksizin, güç d e n g e l e r i n i gözetmeksizin, kitlelerin taleplerini ve eğilimlerini d i k k a t e almaksızın s a d e c e emperyalist devletlerin çıkarları ve o n l a r ı n d i p l o m a t l a r ı n ı n emirleri d o ğ r u l t u s u n d a ayaklanmaları örgütlemişlerdir. Bu ayaklanmalar, a n c a k ilgili büyük devletlerin mali sermayedarlarına yalamıştır. Taşnaklar, bu şekilde E r m e n i halkının kaderini emperyalist devletlerin hiz­ metine b a ğ l a m ı ş ve k e n d i halkına karşı suç işlemişlerdir. 1 7 Çarlık d ö n e m i n d e ve devrim s o n r a s ı n d a askerî tarih üzerine önemli eserler v e r m i ş olan G e n e r a l Prof. Dr. N . G . K o r s u n , R u s Kafkas o r d u l a r ı n ı n işgalini k o l a y l a ş t ı r m a k amacıyla Rusların, Rus k u m a n d a n l ı ğ ı tarafından Kafkas C e p h e s i ' n e g ö n d e r i l m e y i p 15 B.A. Boryan, age, c.l, s.352. 16 Leo, Antsiyalits, Tiflis, 1925, s.282'den aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s.349. M Age, s.352 vd., 366. 57 yerlerinde kalan Ermenileri a y a k l a n m a k üzere kışkırttığını ve kullandığını ifade eder. 1915 b a h a r ı n d a k i Van a y a k l a n m a s ı n ı ve İçişleri Bakanlığı evrakındaki 15 M a y ı s 1915 tarihli belgeyi bu­ na ö r n e k gösterir ve Kızıl Ordu H a r p A k a d e m i l e r i ' n d e o k u t u l a n kitabında şu noktalara dikkat çeker: "İçişleri Bakanlığı'nın bildirdiğine göre savaşın b a ş ı n d a , özellikle Sarıkamış çarpışmasının ilk safhasında E r m e n i nüfusu, t a m a m e n yeni silahlarla donatılmıştı. Hatta silah­ landırma, Transkafkasya'da T ü r k istilası tehlikesinin t a m a ­ m e n ortadan k a l k m a s ı n d a n sonra d a artan t e m p o d a d e v a m etti."18 Diğer taraftan gönüllü birlikler b ü y ü k bir tantanayla örgütlen­ miştir. 17 Eylül 1914 tarihinde II. Nikolay, Ermenilere gönüllü birlikler oluşturmaları çağrısında b u l u n u r . 1 9 O andan itibaren II. Nikolay'ın, İngiliz ve Fransız e m p e r y a l i z m i n i n sloganlarını Taş­ naksutyun'un aynen dillendirdiğini belirten Boryan, Taşnakların Çarlık ordularındaki koçbaşı görevini b ü t ü n boyutlarıyla ortaya koyar. Özetleyecek olursak, Taşnaksutyun, Ermenilerin Türkler­ den kurtulmak için Çarlık ordusuna parasıyla ve canıyla destek vermesi ve aktif olarak katılması gerektiğini işlemiş ve bu bilin­ ci yaratmıştır. B u n u n sonucu E r m e n i gönüllü birlikleri, E r m e n i s ­ tan'ın "kurtuluşu" için Çarlık ordusu k u m a n d a s ı altında savaşa girerler. Artık Çar'ın savaş prensipleri, Taşnaksutyun Partisi'nin prensipleri olmuştur. Taşnaklar, " v a n d a l " Almanlara ve "başıbo- 18 N.G. Korsun, age, s. 153, 189. 19 Mger Slavikoviç Simonyan, Armyanskaya Diaspora Severo-Zapadnogo Kavkaza: Formirovanie, Konfessionalnıy Oblik, Vzaimootnoşenie S Vlastyu, Obşestvenmmi İ Religoznımi' Obyedinyeniyami (Konets XVIII-Konets XX Veka), Dissertatsiya Na Soiskanie Uçenoy Stepeni Kandidata İstoriçeskih Nauk Krasnodarskogo Gosudarsvennogo Universiteta Kukun İ İskusstv Kafedra İstorii İ Muzeyevedeniya, Krosnadar, 2003, s.40. 58 z u k " Türklere karşı Avrupa'nın "kültürlü milletlerinin" yanların­ da olduğu propagandasını y a p m a y a başlarlar. Sözler alınmıştır. Ermeniler, " ö z g ü r l ü k " m ü c a d e l e s i n d e yalnız değillerdir. G ö n ü l l ü birliklerin örgütlenmesi, ne E r m e n i halkı adına, ne de E r m e n i t o p l u m u için faydalı olmuştur. Taşnaklar, R u s Çarlığı'na tam anlamıyla "ajan" görevi yapmışlardır. Taşnakların A n a d o l u ' d a y a ş a y a n Şahrikyan Efendi ve Zoryan gibi liderleri, bu gerçeği d a h a o yıllarda görür ve " B ü y ü k E r m e n i s t a n " hayali­ nin gerçekçi o l m a d ı ğ ı n ı tespit ederler. Bu liderler, Transkafkasya'daki E r m e n i gönüllü birliklerine karşı çıkmışlar ve Türklere karşı harekâtın h e m e n d u r d u r u l m a s ı n ı savunmuşlardır. Kafkas Ermenilerinin, T ü r k Ermenilerinin işlerine burunlarını sokma­ m a s ı k o n u s u n d a uyarıda b u l u n a n liderler, Taşnakların bu politi­ kalarının T ü r k E r m e n i l e r e özgürlük değil, ö l ü m getireceğini da­ ha 1915 yılında ısrarla vurgulamışlardır. A m a ne yazık ki sonuç alamamışlardır.20 G ö n ü l l ü birliklerin hazırlanması olayına, aslında gelişmelere Çarlığın v e y a İngiliz ve Fransız emperyalistlerinin çıkarları açı­ sından b a k m a y a n her çevre aynı tanıyı koymuştur. Quadflieg ve R o h r b a c h gibi A l m a n tarihçileri v e onların saptamalarını E m ­ peryalizm kitabının notları arasına k a y d e d e n L e n i n , o z a m a n D o ğ u A n a d o l u ' d a k i bu örgütlenmeyi, Çarlığın "ajan faaliyeti" olarak g ö r m ü ş l e r d i r . 2 1 General Prof. Dr. Korsun'un gönüllü bir­ liklerle ilgili değerlendirmesi de ilginçtir: "İçişleri Bakanlığı'nın bildirimine göre E r m e n i g ö n ü l l ü bir­ liklerinin k e n d i özel g e n e l k u r m a y ı vardı. Ö y l e ki, bildirim20 B.A. Boryan, age, c.l, s. 347 vd., 360 vd., 370, 430. 21 Lenin'in, 1914 yılında Berlin'de yayımlanan Dr. Franz Quadflieg'in Russische Expansionspolitik von 1774 bis 1914'ten kendi el yazısıyla deftere yazdığı bu notlar için bkz. Lenin, "Hefte zum Imperialismus", Werke, c.49, Dietz Verlag, Berlin, 1970, s.694 vd. ve Münchner Neuste Nachrichten, Nr. 280, 4 Nisan 1913'ten aktaran: Quadfflieg ve Lenin, age. 59 ler şu adrese gidiyordu: 'Tiflis, E r m e n i G e n e l k u r m a y ı , H a tisov'a (şehrin başkanı).' B u n u n l a birlikte bu birliklerin oluşturulması ve özel olarak h i m a y e edilmeleri, Kafkasya'daki diğer halklarla E r m e n i l e r arasında gerginliğin doğ­ masına n e d e n o l d u . " 2 2 Korsun, bir süre s o m a Çarlık G e n e l k u r m a y ı ' n ı n bile d u r u m a m ü d a h a l e etmek z o r u n d a kaldığını belirtir. 2 3 Gönüllü birliklerin faaliyetleri, Birinci D ü n y a Savaşı sırasın­ daki Ermeni olaylarının anlaşılması bakımından belirleyici önemdedir. Boryan, eserinde bu birliklerin h a n g i görevi yerine getirmek için oluşturulduğunu çok a ç ı k bir dille saptar: G ö n ü l l ü birlikler, Birinci D ü n y a Savaşı d ö n e m i n d e , " B ü y ü k E r m e n i s t a n " adı verilen toprakları ele geçirmek, bu devletin temellerini at­ m a k amacıyla Kürt nüfusu ve T ü r k köylülerini yok e t m e k üzere örgütlenmiştir. 2 4 Gönüllü birlikler, Türklerin ve Kürtlerin yaşadıkları köyleri kılıçtan geçirmiş ve savaş esirlerini d a h i öldürmüşlerdir. Taşnak­ larm yaptığı katliamlar ve yağmalar, onları Osmanlı'ya karşı kullanan Rus k o m u t a n l a r ı n ı bile d e h ş e t e düşürmüştür. M ü s l ü ­ m a n kadınların, ç o c u k l a r ı n ve yaşlıların E r m e n i çeteleri tarafın­ d a n katledildiklerine dair birçok rapor, bizzat Çarlık yetkilileri tarafından k a l e m e alınmış, b u n u n ö n ü n e geçilmesi için E r m e n i gönüllü birliklerine yüzlerce yazılı talimat verilmiştir. Hatta oluşturulan askerî m a h k e m e l e r d e a z ı m s a n m a y a c a k sayıda Er­ m e n i subayı ve askeri yargılanmış ve ağır cezalara çarptırılmış­ tır. Sivil halka yönelik katliamlar, T a ş n a k yetkililerinin belgele­ rine de yansımıştır. 22 N.G. Korsun, age, s. 189. 23 Age. 24 B.A. Boryan, age, c.2, s. 195. 60 Bu belgeler, R u s Çarlığı'nın eski askerî arşivi olan R u s y a As­ kerî Tarih D e v l e t Arşivi'nde saklanmaktadır. Buradaki ilgili dos­ yalar, M ü s l ü m a n sivil halk üzerindeki E r m e n i m e z a l i m i n i bütün boyutlarıyla ortaya k o y m a k t a d ı r . 2 5 T ü r k i y e ' n i n H a k l ı Savaşı ve Trajedinin S o r u m l u l a r ı Birinci D ü n y a Savaşı sırasında, Taşnakların E r m e n i kitleleri­ ni harekete g e ç i r e r e k izlediği d ü ş m a n l a işbirliği politikası ve M ü s l ü m a n nüfusa karşı giriştiği katliamlar ve yağmalar, T ü r k i ­ ye'nin haklı savaşını ve meşru müdafaasını açıklamaya yetmek­ tedir. Boryan, T ü r k l e r i n Taşnakları s e v m e m e s i n i n gayet d o ğ a l olduğunu vurgular. Ç ü n k ü Taşnaklar, O s m a n l ı İmparatorlu­ ğu'nun Batı tarafından paylaşılmasına destek olurken ve Batı emperyalistlerinin "hasta a d a m ı n " "iyileştirilmesi" için yaptıkla­ rı "cerrahi m ü d a h a l e y e " yardım e d e r k e n , h e r araca b a ş v u r m u ş ­ lardır. B u n a karşılık T ü r k i y e de, kendisini p a r ç a l a m a o p e r a s y o ­ n u n a karşı k o y m a k için, bütün araçları kullanmış ve b ü t ü n ön­ lemleri a l m ı ş t ı r . 2 6 Boryan, T a ş n a k s u t y u n Partisi'nin D o ğ u B ü r o s u ' n u n ve İstan­ bul Komitesi'nin, D o ğ u Anadolu'da T ü r k l e r e karşı R u s S a v a ş Bakanlığı'nın planları çerçevesinde a y a k l a n m a kararı aldığını ve bu amaçla N i s a n 1915'te yaklaşık 10 bin Taşnak savaşçısının, A n d r a n i k k o m u t a n l ı ğ ı n d a k i E r m e n i gönüllü birlikleri Van'a yak­ laşırken şehirde a y a k l a n m a çıkardığını hatırlatır. Boryan'ın ifa­ desiyle, T a ş n a k s u t y u n Partisi, emperyalist efendilerine karşı gö­ revini yerine getirmiştir. A n c a k B o r y a n ' ı n aşağıdaki tespiti m e ­ selenin ö z ü n ü ortaya k o y m a s ı b a k ı m ı n d a n çok d a h a ö n e m l i d i r : 25 Özellikle bkz. Rusya Askerî Tarih Devlet Arşivi (RGVİA) fond 2100, liste 1, dosya 557, 558; fond 2100, liste 2, dosya 459, 460, 1094. 26 B.A. Boryan, age, c.2, s.405 vd. 61 "Askeri harekâtın cephe gerisinde on bin kişilik bir kitle devlete karşı a y a k l a n m a çıkardığı ve bu yoldan h a r i t a d a varlığını ilan ettiği z a m a n , elbette devlet k a v r a m ı gereği, devlet iktidarı ve devlet a d a m l a r ı , m e ş r u müdafaa a d ı n a so­ r u m l u önlemler alacaklardır." B o r y a n , bu hallerde, a y a k l a n m a y ı bastırma imkânlarını ara­ yıp b u l m a k ve k e n d i devletini k o r u m a k gibi önemli bir g ö r e v i n ortaya çıkacağını belirler. O z a m a n " A m a ç , aracı haklı kılar" il­ kesi devreye girer. Boryan şöyle d e v a m etmektedir: "Ermenilerin ayaklanması, o n l a r ı n tarihî ve h u k u k î h a k k ı ­ dır. Eğer devlet, halk a y a k l a n m a s ı n ı sert bir şekilde e z i y o r ve ayaklananları bastırıyorsa, bu da o n u n tarihî ve h u k u k î hakkıdır."27 Boryan, eserinde, İran'ın ve R u s y a ' n ı n d a h a ö n c e k i d ö n e m ­ lerde ülke çıkarları gereği E r m e n i l e r e karşı aldığı ö n l e m l e r e de değinmektedir. İran Şahı II. İ b r a h i m , savaş sırasında R u s y a ' y l a işbirliği yapan E r m e n i l e r e karşı sert u y g u l a m a l a r d a b u l u n m u ş ­ tur. Aynı şekilde R u s Çarlığı da III. A l e k s a n d r d ö n e m i n d e E r m e ­ ni millî hareketini kontrol altında t u t m a k amacıyla birçok yasak­ l a m a l a r a gitmiştir. Okullar kapatılmış, kilisenin m a l varlıklarına e l konmuştur, E r m e n i halkı ü z e r i n d e b a s k ı k u r u l m u ş t u r . . , 2 8 Ay­ rıca belirtmek gerekir ki, Birinci D ü n y a Savaşı koşulları ve Er­ m e n i kitleleri tarafından girişilen e y l e m , bunlarla karşılaştırıla­ m a y a c a k kadar ağırdır. B o r y a n , Türkiye'nin haklılığını d o ğ r u d a n ifade e d e n bu yo­ r u m l a r d a n sonra, E r m e n i meselesinin suçlularını da sergiler. B o r y a n , Ermenilerin, büyük devletlerin D o ğ u politikasının kur27 Age, c.l, s.363, 365 vd. 28 Age, s. 143, 267, 323 vd. 62 b a n ı o l d u ğ u n u n altını çizer. E r m e n i l e r , emperyalist devletlerin e k o n o m i k ve siyasal çıkarları y ü z ü n d e n acı çekmişlerdir. İngil­ tere, Rus Çarlığı ve Almanya, y a ş a n a n olayların d o ğ r u d a n so­ rumlusudur.29 E r m e n i komünistlerinin L e n i n ' e s u n u l m a k ü z e r e 18 O c a k 1921'de Erivan'da k a l e m e aldıkları " E r m e n i s t a n " başlıklı rapor­ da, 1915 olaylarının y a ş a n m a s ı n d a Taşnakların o y n a d ı ğ ı v a h i m role dikkat çekilir. Taşnaklar, şovenist ihtiraslarla gönüllü birlik­ ler oluşturarak T ü r k i y e Ermenilerini ateşe atmıştır. Bu hareket, Taşnakların ö l ü m c ü l politikalarının en karanlık sayfasıdır ve T ü r k i y e E r m e n i l e r i için çok acı s o n u ç l a r getirmiştir. Taşnaklar, T ü r k i y e E r m e n i l e r i n i n vatanının d ü ş m a n l a r ı y a n ı n d a y e r almış, Ruslara, Türkiye'nin içişlerine k a r ı ş m a s ı için yalvarmış ve böy­ lece T ü r k iktidarının kendi E r m e n i nüfusunu v a t a n a ihanetle suçlamasının haklı temelini yaratmıştır. R a p o r a g ö r e , T ü r k i y e E r m e n i l e r i n i n ö n e m l i bir kısmı g ö n ü l l ü birliklerin ö r g ü t l e n m e s i n e d e n i y l e Taşnakları suçlamıştır. Özellikle 1915'teki Van ayak­ lanması ve E r m e n i gönüllü birliklerinin askerî h a r e k â t a katılma­ sı, T ü r k i y e E r m e n i l e r i açısından acı sonuçlar doğurmuştur. Taş­ naklar, k o m ş u l a r ı olan Türkler, Azeriler ve Kürtlerle iyi ilişkiler k u r m a k yerine Çarlık ordularına k a l k a n görevi y a p a r a k ve Avru­ palıların sözlerine k a n a r a k b ü y ü k suç işlemişlerdir. 3 0 H ı n ç a k Partisi yetkililerinin hazırladığı raporda ise, Kilikya b ö l g e s i n d e y a ş a n a n karşılıklı k ı r ı m ı n sorumluları o l a r a k Fran­ sızlara işaret edilir. D o ğ u ' n u n ezilen azınlık halklarının " y ü c e sa­ v u n u c u s u " Fransa'nın "iyilik" dolu öğütleri, karşılıklı k ı r ı m a yol a ç m ı ş ve ülkeyi felaket b ö l g e s i n e çevirmiştir. Ayrıca Antep'teki 29 Age, c.2, s. 149, 165,241,247. 30 Raporun ilgili bölümleri için bkz. Rusya Toplumsal-Siyasal Tarih Devlet Arşivi (RGASPİ) fond 5, liste 1, dosya 2797, yaprak 14-15. 63 E r m e n i Olağanüstü Meclisi de Fransızları, kışkırtıcı politikala­ rından dolayı suçlamış ve Kilikya'daki E r m e n i trajedisinin so­ rumluluğunu onlara yüklemiştir. 3 1 Ermenilerin en ö n d e gelen tarihçilerinden Prof. L e o da, yaşa­ n a n olayları dış destekle yapay olarak yaratılan E r m e n i h a r e k e ­ tine bağlar. 3 2 Uluslararası H u k u k Profesörü K o m a r o v s k i , bu noktada esas sorumluluğun Avrupa'nın p a y ı n a d ü ş t ü ğ ü n e d i k k a t ç e k e r . 3 3 Tarihçi Amfiteatrov ise E r m e n i l e r i n ö z g ü r l ü ğ ü n ü esas engelleyen güçlerin sırasıyla İngiltere, A l m a n y a , R u s y a ve Fran­ sa olduğunu belirtir. 3 4 31 Hınçak Partisi Merkez Yürütme Kurulu temsilcilerinin 10 Eylül 1920 tarihli ra­ porunun ilgili bölümleri için bkz. RGASPİ fond 5, liste 2, dosya 92, yaprak 11. 32 K.N. Karamyan, age, s.51. 33 Kamorovski, "Ob Armyanskom Voprose", Bratskaya Pamoş Armyanam, c.2, s.l55'ten aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s.274. Ayrıca bkz. Polozhenie Armyan v Turtsii, Moskva, 1896, s.VIII, 34 Amfiteatrov, Armyanski Vapros, Petersburg, 1906, s.5 vd.'dan aktaran: B.A. Boryan, age, c.l, s.274. 64 V. TAŞNAK ERMENİSTANI VE TÜRKİYE'NİN PAYLAŞILMASI Taşnak E r m e n i s t a n ı ' n ı n Ö z ü E r m e n i m e s e l e s i , Birinci D ü n y a Savaşı s o m a s ı n d a d a ö n e m i ­ ni k a y b e t m e z . T a m tersine, Türkiye'nin savaşı kaybetmesiyle E r m e n i m e s e l e s i n i n paylaşım planlarındaki rolü d a h a da arta­ caktır. R u s y a ' d a E k i m Devrimi'yle birlikte kurulan Sovyet ikti­ darı bu politikaları reddedecek, E r m e n i meselesi, t a m a m e n Batı e m p e r y a l i z m i n i n bir oyuncağı olacaktır. Ekim Devrimi'nin ardından Transkafkasya'daki Mussavat Azerbaycanı ve M e n ş e v i k Gürcistanı cumhuriyetleriyle birlikte Taşnak E r m e n i s t a n ı da bağımsızlığını ilan eder. T a ş n a k E r m e nistanı, kesin bir surette e m p e r y a l i z m i n saflarında yer alacaktır ve büyük devletlerin diplomatlarının e l i n d e bir silaha d ö n ü ş e ­ cek, onların iradesini ortaya k o y a n uluslararası s e r m a y e n i n bir ajanı olarak varlık gösterecektir. B o r y a n ' ı n ortaya k o y d u ğ u gibi, Taşnaklar tarafından yönetilen E r m e n i s t a n ve o n u n e m e k ç i kit­ leleri, e m p e r y a l i z m i n Doğu politikasının bir aracı ve T ü r k i y e ' y e karşı bir şantaj u n s u r u olacaktır. 1 Bağımsızlığını ilan eden Ermenistan Demokratik C u m h u r i y e ti'nde esas olarak iki h â k i m güç vardır. Boryan, bu güçlerden biri­ nin Türkiye Ermenileri olduğunu belirtir. Türkiye Ermenilerinin \Age, C.1.S.404; c.2, 186, 202. 65 burjuva ve küçük burjuva katmanları, eski Çarlık topraklarında bulunan Ermenistan Cumhuriyeti'ne olumsuz bakmaktadır. Amaçları, elbette İtilaf devletlerinin yardımıyla, Türkiye toprak­ larını da içine alacak bir Ermeni devleti kurmaktır. Ve bu devletin esas oluşum merkezi Türkiye Ermenistanı olmalıdır. Ç ü n k ü Rus­ ya, toparlandığında Transkafkasya'yı tekrar ele geçilecektir. O n u n için Türkiye Ermenistanı merkezli bir devlet kurulup, güçlendiril­ meli; daha sonra Rusya Ermenistanı bu devlete katılmalıdır. Taşnaklar ve Transkafkasya'nın k ü ç ü k burjuva k a t m a n l a r ı ise, " B ü y ü k E r m e n i s t a n ' ı n Transkafkasya merkezli anlayış v e u y g u l a m a y l a inşa edileceğini savunmuşlardır. Tabii yine İtilaf devletlerinin ve B e y a z Orduların y a r d ı m ı y l a ! E r m e n i s t a n B a k a n l a r Kurulu B a ş k a n ı Hatisov, Avrupa'daki E r m e n i heyetinin başkanı A g o r a n y a n ' a gönderdiği ç o k gizli d a m g a l ı telgrafta Beyaz Ordu K o m u t a n ı Denikin'den 3 m i l y o n m e r m i aldığını belirtmektedir. A g a r o n y a n ise İngiliz Y ü k s e k K u m a n d a n l ı ğ ı n d a n silah ve askerî teçhizat alacaklarını belirt­ mektedir.2 İngiltere ve Fransa, bir taraftan da Kafkas C u m h u r i y e t l e r i arasında kırımlar kışkırtarak bölgeye m ü d a h a l e n i n yollarını kol­ larlar. Hatta oradaki halkların güvenliği adına ordularını b ö l g e ­ ye gönderirler. Taşnaklar, İtilaf ordularının bölgeye çağrılmasın­ da ö n e m l i rol oynamışlardır. 3 A m e r i k a n Politikası ve Taşnaklar Taşnak E r m e n i s t a n ' ı n bel bağladığı başka bir kuvvet ise, A m e r i k a Birleşik Devletleri'dir. Ermenistan'ın Amerikan m a n d a 2 Daşnaktsakan Karavarutyan Dokumentere, Erivan, 1922, s.7, 12, 22; Çalhuşyan, İnç Er Yev Piti Lini Mer Ugin, Vena, 1923, s. 15; Leo, age, s.440'tan aktaran; B.A. Boryan, age, c.2, s.90. 3 Age, s.64, 74. 66 sına girmesi meselesini de ayrıntılı olarak ele alan Boryan, Wilson'un A m e r i k a n mandasıyla ilgili incelemeler y a p m a k üzere Er­ menistan'a gidecek heyete verdiği talimattan şu sözleri aktarır: "İstiyoruz ki, siyasal, askeri, coğrafi, idari, e k o n o m i k ve di­ ğer şartları yerinde inceleyerek Amerika için hangi somut çıkarların var o l d u ğ u n u s a p t a y ı n . " 4 Görüldüğü gibi Amerikan m a n d a s ı n ı n esas hedefi Ermenile­ rin çıkarlarını g ö z e t m e k değil, A B D çıkarlarını esas almaktır. Boryan'ın ifadesiyle A B D , Ermenistan'ı ele geçirerek, D o ğ u ' d a bir üs olarak kullanacak ve K ü ç ü k Asya'da yeni bir A m e r i k a in­ şa edecektir. A B D ' n i n " D o ğ u ' d a yeni A m e r i k a " planının v e E r m e n i "mil­ liyetçilerinin" p r o g r a m l a r ı n ı n gerçekleştirilmesi için, 10 Aralık 1918 tarihinde S e n a t ö r L o d g e , A B D S e n a t o s u n d a E r m e n i s t a n ' l a ilgili kararlarını açıklar. G e l e c e ğ i n "bağımsız" Ermenistan'ının topraklarına başta Türkiye'nin o l m a k üzere Gürcistan'ın, Azer­ baycan'ın, İran'ın toprakları eklenmiştir. Amerika, m a n d a adı al­ tında bu toprakları işgale hazırlanmaktadır. Wilson'un E r m e n i meselesini İstanbul, Anadolu, T ü r k i y e Ermenistanı ve Transkaf­ kasya meselelerinden ayrı olarak ele almanın imkânsız olduğu­ nu belirtmesi de bu yüzdendir. Wilson açısından h e p s i birlikte ele alınmalı ve çözülmelidir. Ç ü n k ü k ü ç ü k bir E r m e n i s t a n , Wilson'un işine yaramayacaktır. 5 B o r y a n , meseleyi genel olarak de­ ğerlendirdiğinde şu s o n u c a varır: " E r m e n i s t a n , g e ç m i ş t e o l d u ğ u gibi emperyalistlerin bütün D o ğ u y u işgalinin b a h a n e s i v e aracı olmuştur; E r m e n i s t a n m a n d a s ı ise, Karadeniz, H a z a r ve Akdeniz'in ve d o ğ a l kay­ nakların zengin olduğu bölgelerin önemli noktalarının em4 Bkz. Lodge tarafından sunulan 13 Nisan 1920 tarihli ana rapor, Devlet Matbaası, Washington, 1920'den aktaran: B.A. Boryan, age, c.2, s.66. 5 Age, s.68 vd. 67 peryalistler tarafından kontrol e d i l m e s i ve ele geçirilmesi­ nin biçimsel bir kılıfıdır. Petrol, bakır, demir, m a g n e z y u m , taş k ö m ü r ü vb. Amerikan kapitalistlerinin aklını almıştır; 'özgür Ermenistan' üzerindeki m a n d a ve E r m e n i l e r ise A m e r i k a n işgalinin ahlaki ve siyasal b o y u t u n u n bir kanıtı ve temeli olarak tasavvur e d i l m i ş t i r . " 6 Ancak Boryan'a göre Ermenilerin içinde bulunduğu m a n e v i ve m a d d i durum, Wilson'un genişletilmiş Ermenistan devletini haya­ ta geçirmeye elverişli değildir. A B D m a n d a s ı n m hayata geçirilemeyişinin nedenleri konusunda tarihçiler arasında tartışma vardır. A B D ve Batı Avrupa tarihçileri A B D Senatosu'nun Ermenistan mandasını reddetmesini ABD'nin tecrit (izolasyon) politikasıyla açıklamaya çalıştılar. Ancak Sovyet tarihçisi Şpilkova, b u n u n ger­ çekdışı olduğunu saptar. A B D planlarını suya düşüren olgular, ön­ celikle bölgedeki devrimci gelişmelerdir: Beyaz Orduların m a ğ ­ lup edilmesi ve Sovyet iktidarının sağlamlaşması, Türkiye'deki millî kurtuluş savaşınm hızla gelişmesi ve yayılması, Transkafkas­ ya ülkelerindeki devrimci hareketlilik, emperyalist devletler ara­ sındaki çelişmeler, A B D mandasının ö n ü n ü kesmiştir. 7 Boryan, burada ilginç bir noktaya işaret eder: Wilson, R u s Bolşeviklerinin "milletlerin kendi kaderini tayin hakkı"nı savun­ malarına değinerek, Bolşeviklerin " a m a ç l a r ı n a ulaşmalarını canı g ö n ü l d e n " istediğini belirtir. Boryan'a göre, Wilson, k e n d i k a d e ­ rini tayin ilkesinin uygulanmasıyla, Rusya'nın parçalanmasını ve ardından da Transkafkasya'nın, Türkiye'nin Avrupa ve A n a d o l u coğrafyasının ve İran'ın bir kısmının işgalini u m u t etmiştir. 8 Boryan, Wilson'un Osmanlı İmparatorluğu'nun T ü r k bölgele­ rinde tam egemenliğinin güvence altına alınmasına taraftar olma6 Age, s.71. 7 V.İ. Şpilkova, age, s.127 vd., 137 vd. 8 B.A. Boryan, age, c.2, s.73. 68 sı ile Türk egemenliği altında y a ş a y a n halkların özerkliğini sa­ v u n m a s ı arasında çelişme olduğunu belirtir. Boryan'a göre, "Tür­ kiye'nin tam e g e m e n l i ğ i " ile "halkların kayıtsız özerk gelişimi" aynı anda sağlanamayacaktır. Tam e g e m e n Türkiye olacaksa, Hı­ ristiyan halklara özerklik verilemez. Özerkliğin tanınması duru­ m u n d a , Türkiye'nin bütünlüğü tehdit altına girecektir. 9 Cemiyet-i A k v a m v e E r m e n i M e s e l e s i Ermeni meselesinde emperyalistlerin Türkiye'ye baskı aracı ola­ rak kullandıkları diğer bir alet ise Cemiyet-i Akvam'dır. İtilaf dev­ letleri, Cemiyet-i Akvam'ı emperyalist devletlerin ezilen ülkeleri, güçsüz devletleri ve köleleştirilen halkları daha fazla s ö m ü r m e amacıyla kurmuşlardı. Bu olguya dikkat çeken Boryan, öncelikle İngiliz emperyalizminin kontrolü altındaki Cemiyet-i Akvam'ın, Ermenileri " k o r u m a " bahanesiyle Türkiye'nin topraklarını parçala­ maya yönelik birçok eylemde bulunduğunu belirtir. O d ö n e m d e Cemiyet-i Akvam ve Lahey Uluslararası Mahkemesi, E r m e n i me­ selesi üzerinden Türkiye'yi yağmalamanın merkezi haline gelmiştir. Bu tecavüz eylemleri, uluslararası h u k u k adına onaylanmıştır. 10 S a n R e m o Konferansı 1920 Nisan'ında gerçekleşen S a n R e m o K o n f e r a n s ı n d a , Er­ m e n i heyeti emperyalist devletlere b ü y ü k umutlar bağlamıştır. K o n f e r a n s l a geleceğin E r m e n i s t a n ' ı n ı n sınırlarının b e l i r l e n m e s i amacıyla İngiliz, Fransız, İtalyan ve J a p o n temsilcilerden oluşan bir h e y e t m e y d a n a getirilmiştir. Bu k o m i s y o n u n t e m e l aldığı mesele, E r m e n i s t a n ' ı n K a r a d e n i z ' e çıkışını sağlamaktır. 1 1 9 Age, s.227 vd. 10 Age, s.4 vd., 185,225. 11 Age, s.76. 69 S e v r Antlaşması 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr A n t l a ş m a s ı imzalanır. E r m e ­ ni heyetinin başında diplomat-yazar A g a r o n y a n vardır. Bor­ yan'ın ifadesiyle d e v a m l ı " z u l ü m , z u l ü m ! " diyenler, "zalimlerin" gölgesinde Türkiye'yi d a r m a d a ğ ı n e d e n "barış antlaşmasını" im­ zalamışlardır. E r m e n i s t a n , her ne k a d a r h u k u k i olarak t a n ı n m ı ş olsa da, uluslararası t o p l u m u n "eşit h a k l a r a sahip" e g e m e n bir devleti haline gelse de, esas olarak e m p e r y a l i s t devletlerin pa­ zarlık unsuru o l m u ş , E r m e n i diplomatlar ise b ü y ü k devletlerin Türkiye'yi y a ğ m a l a m a s ı n d a ajanlık g ö r e v i yapmıştır. E r m e n i e m e k ç i kitleleri, İtilaf devletlerinin çıkarı için kurban vermiştir, k e n d i adlarına değil. Öyle ki, Sevr A n t l a ş m a s ı , E r m e n i mesele­ sini de çözmemiştir. E r m e n i diplomatları, kendi milletinin cel­ latlarının tarafında yer almışlardır. B o r y a n bu tespitleri yaptık­ tan sonra şu yargısını açıklar: Sevr A n t l a ş m a s ı , E r m e n i s t a n D e mokratik C u m h u r i y e t i ' n i n dış politikasının emperyalistlere hiz­ m e t e dayandığını bir kez daha g ö s t e r m i ş t i r . 1 2 Sevr Antlaşması'nı imzalayanlar, E r m e n i siyasetçi ve tarihçi S. Firumyan'ın ifadesiyle "Türkiye'ye savaş ilan eden eşkıyalardır". 1 3 1 9 2 0 Türk-Taşnak Savaşı İşte bu koşullar altında Taşnaklar, Oltu'yu işgal ederek 1920 Sonbaharı'nda Türk-Taşnak Savaşı'nı başlatırlar. Türkler, mesele­ yi barışçıl yollarla ç ö z m e k isterler. A n c a k Taşnaklar bu teklifi reddedecektir. E r m e n i hükümeti, E r m e n i halkının savaşa tam desteğine, askerî g ü c ü n e , Sevr Antlaşması'na, İtilaf devletlerinin yardımına ve uygar devletlerin k a m u o y l a r ı n a güvenmiştir. Bütün bu etkenlerin Türk topraklarım işgal e t m e k için yeterli olduğunu düşünmüştür. 12 Age, s.80 vd. 13 Leo, age, s.361'den aktaran: B.A. Boryan, age, c.2, s.81. 70 Taşnak h ü k ü m e t i , Boryan'ın tespitlerine göre, savaşı ilan eder­ ken iki a m a ç gütmüştür: 1) E r m e n i nüfusu içerisinde savaş yanlı­ lığının güçleneceği kanısından hareketle fırsattan yararlanıp Türk topraklarını işgal etmek ve 2) Ermenilerin üzerine Kemalistleri Bolşeviklerin kışkırttığı ve Bolşeviklerin Türk devrimcilerine Er­ meni devletini ortadan kaldırmaları için yardım ettiği propagan­ dasıyla, Ermenistan'daki Bolşevik eğilimi tasfiye e t m e k . 1 4 Bu b a ğ l a m d a Taşnaklar, ülke içerisinde Kemalist ve Bolşe­ vik d ü ş m a n ı b ü y ü k bir p r o p a g a n d a başlatırlar. Hatta E r m e n i ko­ münistlerini " i ç i m i z d e k i Türkler" diye suçlarlar. E r m e n i devleti­ nin en b ü y ü k d ü ş m a n l a r ı , Türkler, Tatarlar ve Bolşeviklerdir. Öte y a n d a n Taşnaklar, Türkler ile Bolşevikleri birbirlerine d ü ş ü r m e k için çeşitli tertiplere de başvurmuşlardır. Bir taraftan Bolşeviklerle a n t l a ş m a yaparak T ü r k l e r i Bolşeviklerin ü z e r i n e kışkırtmaya çalışmış, d a h a sonra da T ü r k l e r l e ayrı a n t l a ş m a ya­ parak Bolşevikleri Türklerin üzerine saldırtmak için uğraşmış­ lardır. A m a ç , b ö l g e d e e m p e r y a l i z m e karşı direnen iki t e m e l kuv­ veti birbirine k u d u r m a k t ı r . 1 5 Taşnakların E t n i k Temizlik ve T o p r a k Politikası Taşnak Ermenistam'nın varlık nedenlerinden biri, h ü k ü m e t i n izlediği etnik temizlik politikasıdır. Taşnaklar, bölgedeki Müslü­ m a n halklara ve Gürcülere karşı büyük bir nefret beslemişlerdir. Tarihi ve coğrafi-etnografik haritayı önlerine seren Taşnaklar, her­ hangi bir "pürüzle" karşılaştıklarında, yani etnik dağılım, kuracak­ ları devletin haritasına denk düşmediği zaman, "makrel, srbel", (Ermenice bölgeyi temizleme), başka millet ve din mensuplarını "kaytsel" (Ermenice küle çevirme, yok etme) programını uygula­ mışlardır. Bu terimler, Ermeni devlet edebiyatına girmiştir. 14 Age, s. 120 vd. 15 Age, s.93, 123 vd., 184. 71 Taşnaklar, devlet iktidarını, ülkedeki M ü s l ü m a n halkı y o k et­ m e k ve mallarını y a ğ m a l a m a k için örgütlemişlerdir. Taşnakların toprak politikası ise M ü s l ü m a n l a r d a n "temizledikleri" toprakla­ rı, h ü k ü m e t yetkililerine, akrabalarına p e ş k e ş ç e k m e k t i r . 1 6 Ol­ gular göstermektedir ki, "Katliam ve Y a ğ m a Bakanlığı" bile ku­ rulmuştur. Sivil halkı y o k e t m e ve y a ğ m a , devlet idaresinde sis­ tematik bir h a l almıştır. Hatta bu politika, o k a d a r örgütlü bir du­ r u m a gelmiştir ki, E r m e n i nüfusunun b ü t ü n unsurları b u n a katıl­ mıştır: Ayaktakımı, Taşnak bakanları, aydınlar, askerler, subay­ lar ve hatta din adamları. Ve b ü t ü n k a t l i a m l a r açıktan savunul­ muştur. Boryan, b ü t ü n bu olguları o r t a y a koyarak, Taşnakların Türkleri asla suçlayamayacağı y ö n ü n d e bir s o n u c a ulaşır. Kısacası Taşnakların h ü k ü m e t politikası, Batı'nın y a r d ı m ı y l a k o m ş u ülkelerin topraklarını işgal e t m e k ve bu toprakları en b a ş ­ ta Türklerden ve Kürtlerden " t e m i z l e y e r e k " "saf" bir millî dev­ let k u r m a k t ı r B ü t ü n bunlar da b ü y ü k devletlerin diplomatlarının h i m a y e s i n d e yapılmıştır. 1 7 Boryan'ın b u saptamaları d a h a ö n c e E r m e n i s t a n K o m ü n i s t Partisi ( E K P ) yetkilileri tarafından da dile getirilmiştir. E K P ' n i n 19 T e m m u z 1920 tarihinde toplanan K o m i n t e r n ' i n İ k i n c i K o n g ­ r e s i n e sunduğu r a p o r d a "Büyük E r m e n i s t a n " projesine v e Taş­ n a k h ü k ü m e t i n i n bu temeldeki politikalarına şöyle değinilir: " E r m e n i s t a n burjuvazisinin aziz e m e l i olan ' D e n i z d e n D e ­ n i z e Bağımsız ve Birleşik E r m e n i s t a n ' ı , Ermenistan'ın karşıdevrimci hükümeti, bugün ülkeyi kendisinden nefret e d e n M ü s l ü m a n köy ve k a s a b a l a r ı n d a n temizleyerek prati­ ğe geçirmektedir. (...) "Ermenistan'da toprak sorunu, h ü k ü m e t i n M ü s l ü m a n köylü­ lerin elinden zorla alarak verdiği h ü k ü m e t ve p a r l a m e n t o 16 Age, s.33, 81 vd., 87, 93, 195. 17 Age, s.90. 72 üyelerinden m e y d a n a gelen toprak, ağaları sınıfının yapay bir şekilde oluşmasıyla şiddetlenmektedir. Ülke içinde Müslü­ manlara yönelik kırım politikası, ekonomik amaçların, yani h ü k ü m e t ve parlamento üyelerinin zenginleşmesi dışında, esas olarak siyasal amaç taşıyor: Hükümet, M ü s l ü m a n l a r d a n temizlenen bölgelere, E r m e n i - K a z a k sınıfı y a r a t m a k için Türkiye Ermenisi göçmenler yerleştiriyor. Böylece köklü, fakir d ü ş m ü ş , kovuşturmaya uğrayan, devrimci köylülere karşı onların yardımıyla savaşmayı hedefliyor. T ü r k i y e Er­ menileri, neredeyse Erivan'ın bütün ticaretini elinde topla­ mış d u r u m d a . Hükümet, t a m a m e n onlara b a ğ ı m l ı . " 1 8 Bu r a p o r u n bir değerlendirilmesinin yapıldığı, "Yakın G e ç ­ mişten Sayfalar" başlıklı arşivdeki başka bir belgede, T ü r k i y e E r m e n i l e r i n i n en gerici unsurları olan M u ş ve Sasunluların Er­ m e n i burjuvazisinin ve onun partisi Taşnaksutyun'un d a y a n d ı ğ ı esas kuvvet o l a r a k bu bölgelere yerleştirildiği kaydediliyor. Bel­ genin altında imzası olan İ. Ş a h d i n , Taşnakların T ü r k köylerini ateşe verdiğini ve kılıçtan geçirdiğini belirtiyor. 19 Taşnak İ k t i d a r ı n ı n Yıkılışı ve T ü r k l e r d e n Yardım Talebi Taşnak Ermenistanı'nın emperyalistlerin politikaları açısından diğer bir işlevi de Devrimci T ü r k i y e ile Sovyet Rusya arasında bir set oluşturmasıydı. Taşnakların b a ş d ü ş m a n ilan ettiği Türk-Sovyet ittifakı, Taşnak Ermenistanı'nı ortadan kaldıracak, yerine Sov­ yet Ermenistanı kurulacaktır. 2 0 B u n u n üzerine Taşnaklar, iki gün önce b a ş d ü ş m a n saydıkları T ü r k ordularından Bolşeviklere karşı 18 RGASPİ fond 64, liste 1, dosya 137, yaprak 13-15. 19 Belgenin tam metni için bkz. RGASPİ'de fond 64, liste I, dosya 137, yaprak 8-11. 20 B.A. Boryan, age, c.2, s.401 vd. 73 yardım istemişlerdir. Taşnak Başbakanı Vratsyan, Ermenistan'ın kurtuluşunu T ü r k ordularının yardımına bağlamıştır. 2 1 Taşnak İktidarının B i l a n ç o s u Taşnak Ermenistanı'nın pratiğini değerlendirdiğinde Boryan, özellikle şu sonuçlara ulaşır: İtilaf devletlerine, esas olarak da İn­ giltere'ye sadakat, ülkeyi harabeye çevirmiş, kitleleri açlığa terk etmiştir. Taşnak ideologları, emperyalist devletlerin sözlerinin ve bildirgelerinin sadece kendi işgalci amaçları için olduğunu, kesin­ likle ezilen dünya ülkelerinin özgürlüğünü düşünmediklerini an­ lamamışlardır. Taşnaklar, emperyalistlerin efendiliğinin, halkların kurtuluşlarına değil, köleleştirmeye ve e z m e y e dayandığını anla­ mamışlardır. İngiliz emperyalistlerinin D o ğ u halklarını h u k u k u n bir öznesi olarak değil, zenginleşmenin bir nesnesi olarak gördük­ lerini kavrayamamışlardır. Ezilen halklar, İngilizlere göre ancak Britanya emperyalistlerinin yardımıyla ayakta durabilir. Taşnak ideologları, Doğu'ya yaklaşmanın halklar için kurtuluş olduğunu, İngilizlere yaklaşmanın ise halkları İngilizlerin elinde bir silah ha­ line getirdiğini ve İngiliz çıkarları için birbirlerini yok e t m e y e yö­ nelttiğini hiçbir z a m a n anlamamışlardır. O y s a bu gerçeği T ü r k l e r anlamıştır. B o r y a n , İngiliz politika­ sının içyüzünü ortaya k o y a n Hâkimiyeti Milliye'den alıntı yapa­ rak bu yargısını kanıtlamaktadır. Hâkimiyeti Milliye'yi g ö r e İn­ giliz politikasının t e m e l ilkesi, Doğu halklarının y a k ı n l a ş m a s ı n ı engellemektir.22 21 Nor Aşhar, No.2, 1922, s.l59'dan aktaran: B.A. Boryan, age, c.2, s.138. 22 Age, s.403. 74 VI. S O V Y E T E R M E N İ S T A N I , KARS VE LOZAN ANTLAŞMALARI T ü r k - E r m e n i İlişkilerinde Yeni B i r D ö n e m Sovyet Ermenistanı'nın kurulmasıyla birlikte T ü r k - E r m e n i ilişkilerinde y e n i bir d ö n e m başlayacaktır. Boryan, L o z a n ' a gi­ den bu süreci belgelere dayanarak incelemiştir. Artık iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi, asırlık düşmanlığın son bulması ve kültürel gelişim, millî ö r g ü t l e n m e ve ülkelerin siya­ sal varlığı a ç ı s ı n d a n d ü ş m a n c a millî karşıtlığın ortadan kaldırıl­ ması gerekmektedir. A z e r b a y c a n ' d a ve E r m e n i s t a n ' d a Sovyet cumhuriyetlerinin ilanı, T ü r k i y e ' d e millî bir c u m h u r i y e t e doğru ilerleyiş ve bu iliş­ kilerde dolaysız rol oynayan Sovyet Rusya'nın varlığı, bu ülke­ lerin ortak h a r e k e t i için oldukça o l u m l u bir g ü v e n o r t a m ı yarat­ mıştı. Bu d u r u m , imkânlar çerçevesinde, y a k ı n l a ş m a n ı n ve iş­ birliğinin t e m e l i n i oluşturdu. Bu t e m e l d e n hareketle Sovyet E r m e n i s t a n ı D e v r i m K o m i t e ­ si'nin ö n ü n d e k i en ö n e m l i mesele Türkiye'yle iyi k o m ş u l u k iliş­ kilerinin inşasıdır. Devrim K o m i t e s i , E r m e n i meselesini ileri sürmemiş, tarihi problemleri bir kenara bırakmış, Türkleri hiçbir şekilde s u ç l a m a m ı ş ve Türkiye'yle barış antlaşması i m z a l a m a k için uluslararası diplomasinin y a r d ı m ı n a başvurmamıştır. Karşıdevrimci burjuva aydınları, E r m e n i s t a n topraklarına bakıp ısrarla " B ü y ü k E r m e n i s t a n " fikrini gerçekleştirmek iste- 75 mişler, toprak meselesini ç ö z e c e k tek köktenci ç ö z ü m olarak Sovyet Ermenistanı'nın sınırlarını g e n i ş l e t m e n i n zorunlu oldu­ ğ u n u belirtip Türklerden öç almayı hedeflemişler, ancak işçi sı­ nıfının öncüleri, bu bağnaz milliyetçi sarhoşluktan k u r t u l m a y a çabalamış, "millî" yaraları u n u t u p T ü r k i y e ' n i n e m e k ç i kuleleriy­ le yakınlaşmanın temelini aramış ve k e n d i kurtuluşunu S o v y e t Ermenistanı'nın e k o n o m i k y a p ı l a n m a s ı n d a , siyasal ö r g ü t l e n m e ­ sinde ve kültürel gelişiminde görmüştür. Sovyet Rusya ile Türkiye'nin e m p e r y a l i z m e karşı aynı c e p ­ h e d e m ü c a d e l e ettiğini esas alan E r m e n i komünistleri, uluslara­ rası diplomasinin E r m e n i meselesini T ü r k i y e ' y e karşı bir b a s k ı aracı olarak kullandığı geçmiş tecrübeleri göz ö n ü n d e tutmuştur. D e v r i m Komitesi, D o ğ u ' n u n e m p e r y a l i z m e karşı m ü c a d e l e üssü o l d u ğ u n u iyi bilmektedir. Rusya'nın D o ğ u politikası, ancak T ü r ­ kiye'nin desteğiyle başarı kazanabilecektir. B u n u n için A n a d o ­ lu'nun Doğu'daki millî kurtuluş hareketlerinin ideolojik m e r k e z i ve siyasal önderi olması gerekiyordu. Sevr Antlaşması, T ü r k i ­ ye'nin b o y n u n a geçirilmiş ilmekti. İtilaf devletleri, Türkiye'yi y a ğ m a l a y a n eşkıyalardı ve Taşnaklar ise Türklerin can d ü ş m a ­ nıydı. Bu saptamalar ışığında E r m e n i meselesi, uluslararası d i p ­ lomasinin elinden alınmalı ve T ü r k i y e , E r m e n i "tehlikesinden" kurtarılmalıydı. Türklerin ve E r m e n i l e r i n birbirine y a k ı n l a ş m a ­ sı, siyasal ilişkilerde barışın sağlanması, e k o n o m i k alanda işbir­ liğinin sağlanması şarttı. 1 E r m e n i K o m ü n i s t l e r i n i n T ü r k i y e ' y e Bakışı Bu çerçevede Ermenistan D e v r i m K o m i t e s i , Türkiye ile iliş­ kiler üzerine bir bildirge yayımladı. K o m i t e , Ermenistan'ın Tür- 1 Age, s. 150, 161, 177,282. 76 kiye'nin e m e k ç i kitlelerinin g ü v e n ve yakınlığından yararlanaca­ ğı k o n u s u n d a kesinlikle e m i n o l d u ğ u n u açıkladı. K o m i t e ' y e gö­ re T ü r k i y e , e m p e r y a l i z m i n yüzyıllık h ü k ü m r a n l ı ğ ı n d a n kurtul­ m a z o r u n l u l u ğ u n u görmüştü v e devrimcileşen D o ğ u ' d a ö n e m l i bir rol o y n a m a k t a y d ı . E r m e n i komünistleri, Sevr Antlaşması'na karşı olduklarını ilan ederken, e m p e r y a l i z m i n zincirlerinden kurtulmakta olan Türkiye'nin kardeş elini u z a t a c a ğ ı n a ve ortak d ü ş m a n a , İtilaf devletlerine ve Taşnaklara, karşı b e r a b e r müca­ dele e d e c e ğ i n e inandıklarını belirtirler. 2 B e n z e r görüşler, İçişleri Halk Komiseri A.A. B e k z a d y a n ' ı n Sovyet Rusya'nın Dışişleri Halk K o m i s e r i Çiçerin'e g ö n d e r d i ğ i 10 Aralık 1920 tarihli m e k t u p t a da dile getirilir. B e k z a d y a n , Türkiye'nin Sovyet iktidarından ö n c e Ermenistan'a k a r ş ı yürüt­ tüğü d ü ş m a n c a politikanın t a m a m e n doğal o l d u ğ u n u belirtir v e şu noktalara dikkat çeker: "Ermenistan Sovyet hükümeti, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Ermenistan'daki devrimci ihtilali ve bu z a m a n a kadar emperyalist İtilaf devletlerine bir silah olarak h i z m e t etmiş olan bu ülkede, Sovyet iktidarının kurulmasını içten bir mut­ lulukla karşıladığına şüphe duymamaktadır. S o v y e t hükü­ meti, b u n d a n s o m a Türkiye ve Ermenistan halkları arasında­ ki her tür d ü ş m a n c a çatışma zemininin ortadan kalktığına kesin kanaat getirmektedir. İki halk arasındaki yeni ilişkiler, hakların adaletli bir şekilde karşılıklı olarak tanınması ve her iki halka özgürce ve engeller olmadan k a l k ı n m a imkânının sağlanması temelinde gelişecektir. Karanlık g e ç m i ş , savaşın ve kırımın kanlı izleriyle birlikte ortadan kalkmalı, yerini halkların kardeşçe işbirliğine bırakmalıdır." 3 2 Dekremeri Yev Ramanneri Jogavatsu, c.l, Petratarakutyun, 1921, s.4'ten aktaran: B.A. Boryan, age, c.2, s.151. 3 RGASPİ fond 5, liste 1, dosya 2178, yaprak 40. 77 S o v y e t R u s y a ve E r m e n i Meselesi Boryan, bu dostluk ilişkilerinin s a ğ l a n m a s ı n d a özellikle Sov­ yet Rusya'nın etkisine dikkat çeker. E r m e n i s t a n ' d a Sovyet ikti­ darının kurulmasıyla Rusya'nın ö n ü n d e iki ö n e m l i görev belir­ miştir: 1) Transkafkasya Ermenilerinin T ü r k i y e E r m e n i s t a n ı ' n a bilinen ilgisine, R u s y a gerçeğine u y g u n olarak kesinlikle son vermek ve böylece Türkleri E r m e n i m e s e l e s i n d e n ve E r m e n i tehlikesinden k u r t a r m a k ve 2) Türkiye, İran ve Ermenistan halk­ ları arasında örgütlü bir bağ k u r a b i l m e k ve R u s işçi ve köylüle­ riyle birlik içerisindeki D o ğ u halklarının Avrupa-Amerikan ser­ m a y e s i n e karşı millî kurtuluş m ü c a d e l e s i n i n merkezini inşa et­ m e k için, kapitalist devletlerin oyuncağı olan E r m e n i meselesi­ ni tasfiye etmek a m a c ı y l a büyük devletlere karşı E r m e n i l e r ve Türkler arasında dostluk bağını k u r m a k . 4 B u temelde K o m ü n i s t E n t e r n a s y o n a l Y ü r ü t m e Kurulu d a h a 29 Haziran 1920 tarihli "İran, E r m e n i s t a n ve Türkiye'nin Ezilen H a l k Kitlelerine" başlığını taşıyan bildirisinde, E r m e n i m e s e l e ­ sine yapılan emperyalist müdahaleyi açık bir dille saptamış ve m a h k û m etmiştir. Enternasyonal, " E r m e n i s t a n köylü ve işçileri­ n e " , "yıllar b o y u n c a Kürtlerin Ermenileri kestiğinden d e m vu­ rup sizi Sultana karşı m ü c a d e l e y e kışkırtan ve bu m ü c a d e l e d e n her gün yeni kârlar elde eden yabancı s e r m a y e n i n çevirdiği d o ­ lapların kurbanı o l d u n u z " şeklinde seslenmiştir. Bildiride E r m e ­ nilere, emperyalistlerin kendilerini T ü r k l e r e karşı kullandığı, onlardan faydalanmak için Türk topraklarını p e ş k e ş çektikleri hatırlatılmıştır.'' 4 B.A. Boryan, age, c.2, s.283. 5 Komintern Belgelerinde Türkiye-1, Kurtuluş Savaşı ve Lozan, derleyen: Doğu Perinçek, Kaynak Yayınları, Yeniden Düzenlenmiş 2. Basım, İstanbul, Kasım 1993, s. 17. 78 Boryan'a g ö r e Sovyet Rusya, E r m e n i m e s e l e s i n d e d e d ü n y a devrimi ve e m p e r y a l i z m i n D o ğ u ' d a alt edilmesi adına hareket etmektedir. T ü r k i y e , bu d a v a d a hiç k ü ç ü m s e n m e y e c e k bir rol oynamaktadır. Sovyet diplomasisi, Batı e m p e r y a l i z m i n e karşı Türkiye'nin D o ğ u ' d a k i siyasal ö n e m i n i n farkındadır. Boryan, Lenin ve Stalin'in dünya devriminin bir parçası olarak Doğu halklarının millî kurtuluş m ü c a d e l e l e r i n e çok ö n e m verdiğini ve Doğu halkları ö z g ü r l e ş m e d e n proletaryanın kurtuluşunu olanak­ sız gördüklerini hatırlatır. Sosyalist önderlerin tespitlerine göre, 1) millet ve s ö m ü r g e l e r meselesi s e r m a y e iktidarından k u r t u l m a meselesinden ayrı değildir; 2) kapitalizmin son aşaması emper­ yalizm, yarı e g e m e n milletleri ve sömürgeleri siyasal ve e k o n o ­ mik olarak köleleştirmeksizin varlığını sürdüremez; 3) yarı ege­ m e n milletler ve sömürgeler, s e r m a y e iktidarını y ı k m a d a n öz­ gürleşemez; 4) proletaryanın zaferi, yarı e g e m e n millet ve sö­ mürgeler, e m p e r y a l i z m i n h â k i m i y e t i n d e n k u r t u l m a d a n sağlamlaştırılamaz. İşte K a r s A n t l a ş m a s ı n a giden y o l u n ideolojik arka planı bu­ radadır. E r m e n i e m e k ç i kitleleri ve Sovyet iktidarı Türkiye'yle antlaşma i m z a l a n m a s ı meselesinde şu etkenlerle karşı karşıya­ dır: D o ğ u meselesi, d ü n y a d e v r i m i n i n ve Sovyet ülkelerinin dış politikasının t e m e l taşıdır. T ü r k i y e ise Doğu'daki millî kurtuluş hareketlerinin örgütsel merkezi ve ideolojik önderidir. Sovyet­ l e r i n bu k o n u d a k i esas u m u d u Türkiye'dir. Bu b a k ı m d a n emper­ yalizmin D o ğ u ' d a k i kaderi Türkiye'nin siyasal etkinliğine bağlı­ dır. Sovyet E r m e n i s t a n ı bu şartları gözeterek T ü r k i y e ile bir ant­ laşma imzalamalıdır. Sovyet E r m e n i s t a n ı sınırları belirlenirken, Türkiye'ye h a n g i seçeneği yeğleyeceği k o n u s u n d a t a m bir öz­ gürlük verilmelidir. Bu reddedilirse, d ü n y a devrimiyle birlikte D o ğ u halklarının millî kurtuluş hareketlerine bağlı olan kardeş Sovyet cumhuriyetlerinin D o ğ u politikası r e d d e d i l m i ş olur. O 79 z a m a n proletarya, kapitalizme ve e m p e r y a l i z m e karşı zafer ka­ zanamayacaktır. Ermenistan'ın ö n ü n d e k i seçenek, emperyaliz­ m i n ya da geleneksel E r m e n i diplomasisini r e d d e d e r e k D o ğ u halklarının yanında yer almaktır. 6 Sovyet E r m e n i s t a n ı seçimini yapmıştır. Bu seçim Sovyet Sosyalist Ermenistan Cumhuriyeti'nin ( S S E C ) anayasasına da yansır. Anayasa'nın 8. M a d d e ' s i n e göre ö n c e k i E r m e n i s t a n h ü ­ kümetinin imzaladığı bütün uluslararası antlaşmalar yok sayıl­ makta, k o m ş u ülkelere ve halklara karşı millî-saldırgan politika­ lar kesinlikle r e d d e d i l m e k t e , gizli d i p l o m a s i y e son v e r i l m e k t e ve k o m ş u ülkelerle dostluk ilişkileri k u r u l u p güçlendirilmesi ön­ görülmektedir. 7 K a r s Antlaşması Kars Konferansı'ndaki Ermenistan S S C Heyeti B a ş k a n ı M . M r a v y a n , açılış k o n u ş m a s ı n d a Sovyet Ermenistanı'nın kurtuluş savaşı veren d e v r i m c i Türkiye'ye h a y r a n l ı ğ m ı şöyle açıklar: "Buraya d ü ş m a n c a duygularla gelmedik, bize burjuva mil­ liyetçi h ü k ü m e t l e r d e n miras kalan tartışmalı meseleleri, zorluk çıkaran lanetli meseleleri t e k r a r d a n kışkırtacak hiç­ bir eğilimimiz yok. Hayır, artık bu görevler, bu d ü ş m a n c a duygular, bizi yönlendirmiyor. Biz, çalışkan T ü r k halkının kendi vatanının özgürlüğü adına verdiği k a h r a m a n c a m ü ­ cadeleye hayranız. S a m i m i d u y g u l a r ı m ı z l a diliyoruz ve ke­ sin olarak e m i n i z ki, vatanını k o r u m a k için ayağa k a l k m ı ş 6 B.A. Boryan. age, c.2, s.8 vd., 164 vd., 175 vd. Sovyet devletinin önemli Doğu uz­ manlarından A. Skaçko'nun Azerbaycan Komünist Partisi'nin 3. Kongresi'ne sun­ duğu "Doğu Meselesi ve Millî Mesele" başlığını taşıyan 20 Şubat 1921 tarihli ay­ nı temeldeki tezleri için bkz. RGASPİ fond 5, liste 2, dosya 92, yaprak 35-42. 7 Konstilutsiya SSRA, s.5'ten aktaran: B.A. Boryan, age, c.2, s. 176. 80 olan bu h a l k kazanacaktır ve d ü ş m a n l a r ı kaçacaktır. K o n ­ feransın, c e p h e gerisinde artık d ü ş m a n olmadığını ve hal­ kın iradesini k ı r m a k isteyen e m p e r y a l i z m e karşı m ü c a d e l e ­ sine k o m ş u l a r ı n ı n derin sempati d u y d u ğ u n u öğrenecek olan T ü r k h a l k ı n a Transkafkasya halklarının beslediği bu duygularını güçlendireceğinden e m i n i z . " 8 Kars A n t l a ş m a s ı , bu d ü ş ü n c e l e r d e n hareketle 13 E k i m 1921 tarihinde imzalanır. Sovyet C u m h u r i y e t l e r i ödün veren bir t u t u m izlemiştir. A n t l a ş m a ' d a n sonra T ü r k i y e ile Ermenistan arasında yeni bir sayfa açılır ve dostluk ilişkisi kurulur. H a r a b e y e dön­ m ü ş k a r d e ş T ü r k i y e , Sovyet E r m e n i s t a n ı emekçilerinin zor du­ r u m u n u görerek y a r d ı m elini uzatır. K a r s K o n f e r a n s ı n d a T ü r k heyetinin b a ş k a n l ı ğ ı n ı y a p a n K â z ı m Karabekir, T ü r k i y e adına Sovyet E r m e n i s t a ı n ' n a 3 vagon tuz, 3 v a g o n un ürünleri, 80 da­ na, 40 inek v b . h e d i y e eder. Bu verilen ilk hediyedir, arkası ge­ lecektir. 9 T ü r k i y e ile E r m e n i s t a n arasındaki ö n e m l i bir konu da esirler meselesidir. K a r s A n t l a ş m a s ı n ı n 16. M a d d e ' s i n e göre b ü t ü n sa­ vaş esirleri evlerine geri gönderilecektir. Ermenistan Dışişleri Halk Komiserliği'nin bildirdiğine göre, 6 8 8 savaş esiri E r m e n i s ­ tan'a geri g ö n d e r i l m i ş t i r . 1 0 T ü r k i y e ' d e esir olarak b u l u n a n E r m e n i generalleri, ülkeleri­ ne geri d ö n d ü k t e n sonra 1921 yılının sonlarında E r z u r u m Valiliği'ne bir m e k t u p gönderirler. T ü r k - T a ş n a k savaşı sırasında esir düşen üst d ü z e y Taşnak askerî yetkilileri, K e m a l i s t h ü k ü m e t e ve Türk h a l k ı n a kendilerine gösterdikleri d o s t a n e tavırdan d o 8 Dokumentı Vneşney Politiki SSSR, c.4, Gospolizdal, Moskva, 1960, s.373. 9 Byulleten Narkomindela SSRA, No.7,5 Kasım 1921, s.20'den aktaran: B.A. Bor­ yan, age, c.2, s.306. 10 Byulleten Narkomindela SSRA, No.7,5 Kasım 1921, s. 10'den aktaran: B.A. Bor­ yan, age, c.2, s.306. 81 layı teşekkürlerini iletirler. M e k t u p , G e n e r a l A r a r a t y a n , G e n e ­ ral P i r u m y a n gibi üst rütbeli askerler tarafından yazılmış ve im­ zalanmıştır. Türk h ü k ü m e t i n i n E r m e n i esirlere özenli yaklaştığının birer kanıtı olan m e k t u b u n tam metni şöyledir: "Bugün, esir E r m e n i subayları ve askerleri için m u t l u bir bayram günüdür. 12 aylık esirlik d ö n e m i n d e n sonra vatanı­ mıza ve ailelerimize geri d ö n ü y o r u z . Bu vesileyle bizler, E r m e n i subayları ve askerleri olarak, Türkiye'de esir olarak b u l u n d u ğ u m u z süre içerisinde gösterdikleri d o s t a n e tavır­ dan dolayı Türk halkına teşekkürlerimizi sunarız. "Türkiye'den ayrılırken b u r a d a n en güzel hatıraları yanı­ mızda götürüyoruz. E m i n i z ki, b u n d a n böyle E r m e n i as­ kerleri size bir d a h a silahlarını doğrultmayacaklardır. B i z e tam z a m a n ı n d a bildirdiğiniz, iki tarafın yöneticileri arasın­ da Kars'ta bu temelde i m z a l a n a n antlaşmaya sonsuz g ü v e n duyuyoruz. " B u n d a n böyle Ermeniler ve Türkler, birbirine y a r d ı m et­ m e n i n ötesinde, birbirlerini k o r u m a l ı d ı r l a r ! " 1 1 Mustafa K e m a l , Kars A n t l a ş m a s ı n ı n ö n e m i n i M e c l i s k o n u ş ­ m a s ı n d a şu sözlerle belirler: "Bu antlaşma ile D o ğ u ' d a h u k u k i bir şekil alan fiili vaziye­ timiz de Sevr A n t l a ş m a s i n ı n tatbik edilmez o l d u ğ u n u gös­ teren vakalardan biridir (Şiddetli alkışlar). 11 Bkz. RGASPİ fond 64, liste 1, dosya 210. yaprak 57-58. Mektup, ayrıca eski Sovyetler Birliği Komünist Partisi (SBKP) Arşivi'nül Tiflis şubesinde fond I, dosya 38, yaprak 58-59 numaralarıyla kayıt altında bulunmaktadır ve Ermeni sosyal demokratlarının yayın organı olan Jogovurdi Dzayn gazetesinin 20 Kasım 1921 tarihli sayısında da yayımlanmıştır. 82 "Ermeni meselesi denilen ve E r m e n i milletinin hakiki menfaatlarından ziyade cihan kapitalistlerinin iktisadi m e n f a a t l a r m a göre h a l l e d i l m e k istenen mesele, K a r s Antlaşmasıyla en doğru hal suretini buldu (Alkışlar). Asırlar­ dan beri d o s t a n e yaşayan iki çalışkan halkın iyi ilişkileri, m e m n u n i y e t vericidir ki, tekrar teessüs e t t i . " 1 2 Kars Antlaşması imzalanınca, Batı basınında bu antlaşmanın E r m e n i s t a n için aşağılayıcı olduğu yazılmıştır. Sovyet E r m e n i s ­ tanı'nın ö n e m l i siyasal ve askeri yetkililerinden M y a s n i k y a n , 20 O c a k 1922 tarihinde S S E C Sovyetleri Birinci K o n g r e s i ' n e sun­ duğu r a p o r d a bu p r o p a g a n d a y a gereken cevabı verir. Myasnikyan'a göre E r m e n i s t a n emekçileri, Kars A n t l a ş m a s i n ı n sağladı­ ğı barışçıl h a y a t ı çok iyi görmektedir. Taşnaklar ise, bağımsız, d e n i z d e n d e n i z e yayılan ve b u g ü n k ü Fransa'nın dörtte ü ç ü n e eşit bir E r m e n i s t a n hayali kurmaktadır. Myasnikyan'ın ifadesiyle Sovyet E r m e n i s t a n ı , bu hayalin d a h a ö n c e olduğu gibi milleti i m h a e d e c e k savaşlara sürüklediğini anlayarak bu "aptallığı" reddetmiştir. Sovyet E r m e n i s t a n ı , Kars A n t l a ş m a s ı sayesinde komşularıyla birlikte yaşayabileceğini kanıtlamıştır. E r m e n i ve Türk halkları, emekçileri, karşılıklı kırımdan asla ve asla sorum­ lu d e ğ i l d i r . 1 3 Türkiye, K a r s A n t l a ş m a s ı y l a D o ğ u sınırlarını g ü v e n c e altına aldıktan s o m a bütün g ü c ü n ü Batı Cephesi'nde zafer k a z a n m a k için seferber edecektir. Kars A n t l a ş m a s i n ı n 30 Ağustos'taki rolü büyüktür. 12 Atatürk'ün Bütün Eserleri, c. 12, Kaynak Yayınları, Aralık 2003, s.285. 13 A.F. Myasnikyan, İzbrannıye Proizvedeniya, İzdatelsvo Ayastan, Yerevan, 1965, s.376 vd. 83 L o z a n Konferansı Kurtuluş Savaşı'nın zaferi, aslında E r m e n i meselesine de ke­ sin bir ç ö z ü m olmuştur. B u n a r a ğ m e n , L o z a n K o n f e r a n s ı n d a k i önemli tartışma k o n u l a r ı n d a n biri yine E r m e n i meselesidir. Konferans b o y u n c a Ermeniler, uluslararası h u k u k u n bir öznesi değil, yeniden uluslararası diplomasinin bir nesnesi k o n u m u n ­ dadır. Bu temelde Boryan, Lozan K o n f e r a n s ı n d a emperyalist diplomatların E r m e n i meselesiyle ilgili çıkışlarının ikili karakter ve anlam taşıdığını tespit eder: 1) Bu çıkışlar, biçimsel hukuksal karakteriyle, burjuvazinin uluslararası hukuk, adalet ve insanlık ilkeleri adına emperyalist devletlerin Türkiye'ye karşı giriştikleri y a ğ m a seferlerinin ak­ lanmasını ifade etmektedir. Böylece Avrupa k a m u o y u n a , ezilen " E r m e n i halkını" kurtarma rolüne s o y u n m u ş büyük devletlerin d a y a n ı ş m a duyguları sergilenecek; d ü n y a savaşının özgürleştiren karakteri, b ü y ü k devletlerin E r m e n i halkına karşı görevleri­ ni yerine getirme y ü k ü m l ü l ü ğ ü ve İtilaf devletleri diplomatları­ nın Ermenilere "çıkarsız" yaklaşımları kanıtlanacaktır. Öyle ki, Curzon'un ifadesiyle bu m e s e l e d e b ü y ü k devletler, hiçbir siyasal ve e k o n o m i k a m a ç g ü t m e m e k t e , sadece insancıl kaygılardan ha­ reket etmektedirler. Bu yüzden Ermeniler, ileriki süreçte İtilaf devletlerini dinlemeli ve o n u n çıkarlarına g ö r e hareket etmelidir. Gerektiğinde Ç a n a k k a l e harekâtında o l d u ğ u gibi önlerine k o n a n görevi yerine getirmeli ve Fransızların, İngilizlerin e m r i y l e a y a k l a n m a çıkarmalıdırlar. Açıktır ki, uluslararası diplomasinin insancıl rolü, T ü r k i y e halklarının E r m e n i l e r adına y a ğ m a l a n m a ­ sıdır. Onların insanlık ilkesi, y a ğ m a ve tecavüzdür. 2) İtilaf diplomatlarının E r m e n i m e s e l e s i n d e k i görüşlerinin özü, E r m e n i millî y u r d u n u n kurulması talebi üzerinden T ü r k h e ­ yetine baskı yapmaktır. 84 Böylece İtilaf devletlerinin Konfe- rans'taki y a ğ m a c ı taleplerinin içeriği gizlenmiş olacaktır. Berlin A n t l a ş m a s ı n d a n başlayarak, y a k ı n tarihte h e p kapitalist ülkele­ rin D o ğ u ' d a k i çıkarlarının k o r u n m a s ı için kullanılan E r m e n i m e ­ selesi, L o z a n ' d a da aynı a m a ç l a m a s a y a getirilmiştir. B ö y l e c e T ü r k heyeti, ana meselelerde (Boğazlar, Osmanlı'nın borçları, M u s u l vb.) geri adım atmaya zorlanacaktır. Diplomatlar, T ü r k topraklarında E r m e n i devletinin k u r u l m a s ı n ı talep etmişlerdir. B u r a d a n da anlaşılmaktadır ki, E r m e n i l e r a m a ç değil, işgalci p o ­ litikaların, y a ğ m a n ı n ve tecavüzlerin gerçekleştirilmesi için araç olarak görülmüşlerdir. H e r z a m a n o l d u ğ u gibi E r m e n i l e r i n çı­ karları değil, kapitalist devletlerin çıkarları, diplomatların gö­ rüşlerinin esasını belirlemiştir. 1 4 L o z a n K o n f e r a n s ı sırasında E r m e n i s t a n ' d a çıkan bir gazete ise, " E r m e n i y u r d u meselesinin 35 yıldır E r m e n i milletini ezip kırdıran Taşnakların maceracılığından başka bir şey olmadığını, C u r z o n ' u n E r m e n i yurdu isteğinin ise, Kafkas petrollerini kont­ rol altına a l m a a m a c ı taşıdığını, B o g o s N u b a r P a ş a ' n ı n da Taş­ naklar ile E r m e n i burjuvazisinin p i y o n u o l d u ğ u n u , E r m e n i l e r i n kendilerine ait bir yurdu olduğu, artık m a c e r a y a girmeyecekleri­ n i " yazmıştır. L o z a n K o n f e r a n s ı n d a ortaya atılan E r m e n i yurdu meselesi S o v y e t E r m e n i s t a n ı tarafından protesto edilmekteydi. Ayrıca T ü r k - E r m e n i Dostluk D e r n e ğ i de L o z a n ' d a T ü r k i y e Er­ menileri a d ı n a söz s ö y l e m e yetkisini İsmet Paşa'ya v e r m i ş t i . 1 5 Boryan, ayrıca kitabında Avrupa sosyalistlerinin L o z a n K o n ­ feransı sırasında E r m e n i meselesiyle ilgili tavırlarına da değinir. Avrupa sosyalistleri, gerçekte emperyalizmin ideologlarıdır; yoksa s ö m ü r g e halkların kurtuluşunu savunmazlar. Avrupa sos- 14 B.A. Boryan, age, c.2, s.233 vd. 15 Anadolu'da Yeni Gün 16 Ocak 1923, 6 Mart 1923, 27 Aralık 1922'den aktaran: Nurettin Gülmez, Kurtuluş Savaşı'nda Anadolu'da Yeni Gün, AKDTYK Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1999, s.453. 85 yalistleri, Batı devletlerinin Doğu'daki sömürgeci politikalarının aklanması için yürütülen diplomatik faaliyetin içine çekilmişler­ dir. Emperyalistlerin Avrupa sosyalistleri üzerindeki ideolojik et­ kisi o kadar büyüktür ki, sömürgeci devletlerin diplomatlarının istekleri onlar için kanun niteliğindedir ve bunlar "ilericilik" ve "uygarlık" adına "sosyalist bir görev" olarak yerine getirilmelidir. L o z a n A n t l a ş m a s ı n d a n sonra Ermeni meselesi, Ermeni göç­ menler meselesi üzerinden, Batı diplomasisinin S S C B ' y e karşı kullandığı bir alete dönüşecektir. Bu şekilde Türkiye'yi korkut­ m a n ı n yeni bir imkânı da yaratılmış olur. D i ğ e r taraftan Rusya, "bahtsız E r m e n i g ö ç m e n l e r i " için E r m e n i topraklarının geri alın­ ması adına, Sovyet Ermenistanı ü z e r i n d e n Türkiye'yle savaşa zorlanacaktır. Plana göre, Kars, S a r ı k a m ı ş , Iğdır vd. için Türki­ ye ile Sovyetler Birliği arasında savaş çıkartılacak, böylece D o ­ ğu halklarının yakınlaşması engellenmiş olacak, emperyalizmin Doğu'daki efendiliği güvence altına alınacaktır. Ancak bu plan­ lar da boşa çıkartılır. 1 6 16 B.A. Boryan, age, c.2, s.236 vd., 243 vd. 86 SONUÇ Boryan'ın eserinden çıkaracağımız sonuçları sıralayacak olursak: 1) Ermeniler, tarihleri boyunca istisna oluşturan kısa d ö n e m ­ ler dışında e g e m e n bir devlete sahip olamamış, h e p başka dev­ letlerin h ü k ü m r a n l ı ğ ı altında yaşamışlardır. B a t i n i n , bir devlet geleneği o l m a y a n Ermenileri k u l l a n m a hevesi, Haçlı Seferle­ r i n e kadar uzanır. Avrupa'nın K a t o l i k devletleri, M ü s l ü m a n D o ğu'ya karşı Ermenileri bir alet olarak k u l l a n m a y a bakmışlardır. E r m e n i l e r ise Batı'nın bu eğilimini, ayrı bir devlet k u r m a imkâ­ nı olarak görmüşlerdir. 2) Ermeniler, emperyalist devletlerin m ü d a h a l e s i n e , özellik­ le Berlin K o n f e r a n s ı n a (1878) kadar, Türkiye'de ç o k iyi şartlar­ da yaşamışlar, O s m a n l ı Devleti tarafından desteklenmiş ve ko­ runmuşlardır. O d ö n e m e ait belgeler göstermektedir ki, O s m a n ­ lı E r m e n i l e r i n i n y a ş a m koşulları, R u s y a ve İran E r m e n i l e r i n e oranla ç o k d a h a iyidir. Ermeniler, bu nedenle Çarlık Rusyası'ndan ve İran'dan kaçarak O s m a n l ı ' y a sığınmışlardır. O s m a n l ı h â k i m sınıfları s ö m ü r ü d e millî ayrım yapmamıştır. Hatta E r m e n i köylüleri, birçok y e r d e M ü s l ü m a n l a r a g ö r e d a h a varlıklıdır. Ermeniler, ticaret ve zanaatta önemli yerlere sahiptir. O s m a n l ı ülkesinin halkları, özellikle Türkler, Kürtler ve E r m e ­ niler, tam bir u y u m içerisinde yaşamışlardır. 87 Boryan, E r m e n i meselesinin Batı devletleri ve R u s Çarlığı tarafından Türkiye'yi işgal çabalarını a k l a m a k için yapay o l a r a k çıkartıldığını tarihsel olgularla ve belgelerle kanıtlamaktadır. Er­ menilerin s ö z ü m ona kötü y a ş a m koşulları altında yaşadıkları iddialarıyla k a m u o y u imal edilmiş ve emperyalist politikalar için b a h a n e üretilmiştir. Batılı ve şoven E r m e n i tarihçiler, E r m e ­ nilerin gerçek y a ş a m koşullarını çarpıtmışlardır. 3) E r m e n i milliyetçiliği, Batı'nın ve R u s Çarlığı'nın özellikle 19. yüzyılda başlayan Ermenileri T ü r k i y e ' y e karşı k u l l a n m a ta­ sarımlarıyla u y u m l u olarak gelişmiştir. Bu n e d e n l e E r m e n i mil­ liyetçiliği, işbirlikçi, şoven ve saldırgan bir z e m i n d e n beslenir. Kafkasya'daki E r m e n i aydınları, d a h a 19. yüzyılın s o n l a r ı n d a emperyalist devletlerle "işbirliği" i ç i n d e bağımsız bir E r m e n i devleti k u r m a n ı n hayaline kapılmışlardır ve bu fikirlerini du­ rumlarından m e m n u n olan Türkiye E r m e n i l e r i n e zorla aşılama­ ya çalışmışlardır. Taşnaksutyun'u y a r a t a n sürecin ideolojik k ö ­ keni, E r m e n i milliyetçiliğinin bu y a p ı s ı n d a n ileri gelir. Ermeni milliyetçiliğinin gelişim sürecindeki pratiği de bu özelliklerini apaçık yansıtmaktadır. Emperyalist devletlerin kont­ rolünde başvurulan kitle ve terör eylemleri, Berlin Konferan­ s ı n d a n sonra Batı devletlerinin teşvikiyle sistemli bir hal almıştır. 4) Birinci D ü n y a Savaşı, esas o l a r a k O s m a n l ı ülkesini pay­ l a ş m a k amacıyla çıkmıştır. E r m e n i m e s e l e s i bu politikanın aracı olmuştur. O s m a n l ı Devleti'ni p a y l a ş m a k isteyen b ü y ü k devlet­ ler, b a ğ n a z milliyetçi E r m e n i örgütlerini kışkırtmışlar ve savaşa sürmüşlerdir. Taşnaklara ve kontrolü altındaki E r m e n i kitlelerine iki m i s ­ yon biçilmiştir. Ermeniler, c e p h e g e r i s i n d e a y a k l a n m a ç ı k a r a r a k T ü r k O r d u s u ' n u zaafa uğratacak ve E r m e n i gönüllü birlikleri aracılığıyla Türk O r d u s u ' n u n s a v u n m a hattını yararak R u s işga­ lini kolaylaştıracaklardır. 88 H e r iki görevin yerine getirilmesinde T ü r k i y e E r m e n i l e r i et­ kin rol oynamıştır. Mesele birkaç Taşnak teröristinin işinden iba­ ret değildir. G e n i ş E r m e n i kitleleri gönüllü birliklerin oluşturul­ m a s ı n d a v e ayaklanmaların çıkartılmasında yer almıştır. T ü r k h ü k ü m e t i , b u n u önlemek için u y g u n adımlar atsa da kitlelerinin eğilimini değiştirememiştir. E r m e n i kitleleri için ö l ü m c ü l olan bu politika, emperyalist devletlerle birlikte bizzat E r m e n i şefle­ ri tarafından yürütülmüştür. Ç a r l ı k generallerinin ve subaylarının yazdığı y ü z l e r c e rapor ve Çarlık askeri m a h k e m e l e r i n i n yüzlerce tutanağı ve kararları g ö s t e r m e k t e d i r ki, Birinci D ü n y a Savaşı sırasında işgal edilen b ö l g e l e r d e E r m e n i gönüllü birlikleri M ü s l ü m a n h a l k a karşı sis­ temli o l a r a k vahşi katliamlara girişmiş ve mallarını yağmalamıştır. E r m e n i çetelerini kullanan R u s k o m u t a n l a r ı bile bu vah­ şet k a r ş ı s ı n d a d e h ş e t e kapılmıştır. Bu katliamların tehcirden ön­ ce b a ş l a m a s ı da ayrıca ö n e m taşımaktadır. Birinci D ü n y a S a v a ş ı n d a v e sonrasında s a h n e l e n e n E r m e n i a y a k l a n m a l a r ı , T ü r k o r d u s u n u n bastırma harekâtlarını zorunlu kılmış ve bu savaşlarda, her iki taraf kayıplar vermiştir. Ö t e yan­ dan E r m e n i çetelerin etnik temizlik uygulamaları, M ü s l ü m a n halk (Türkler ve Kürtler birlikte) ile E r m e n i kitlelerini c e p h e c e p h e y e g e t i r m i ş ve karşılıklı kırımların (mukatele) y a ş a n m a s ı ­ n a n e d e n olmuştur. O s m a n l ı devleti v e M ü s l ü m a n halk, E r m e n i a y a k l a n m a l a r ı n a ve kırımlarına karşı savaş ö n l e m l e r i almış ve e m p e r y a l i z m i n g ü d ü m ü n d e k i E r m e n i çetelerini şiddetle bastıra­ rak haklı bir savaş vermiştir. B o r y a n ' a göre, bu bir v a t a n savunmasıdır. E r m e n i - M ü s l ü m a n b o ğ a z l a ş m a s ı n ı n s o r u m l u s u , Batılı emperyalistler, Rus Çarlığı ve Taşnaklardır. 5) Birinci D ü n y a Savaşı'nın ardından kurulan T a ş n a k E r m e ­ nistanı, Avrupa ve A B D e m p e r y a l i z m i n i n Türkiye'yi p a y l a ş m a amaçlı uygulamalarının aleti olmuştur. E r m e n i s t a n , B a t i n i n D o - 89 ğu'daki planlarını gerçekleştirmede üs görevi yapmıştır. B u n u n Taşnaklara yansıması ise "denizden d e n i z e Büyük E r m e n i s t a n " projesidir. Taşnak iktidarı, "saf" millî bir devlet k u r m a adına bu­ günkü Ermenistan sınırları içerisindeki Müslüman nüfusun önemli bir kesimini sistemli olarak imha etmiştir. Sovyet önderleri, Taşnak Ermenistanı'nın devrimci T ü r k i y e ile Sovyet Rusya arasına bir duvar ö r d ü ğ ü n ü saptamıştır. B u n u n üzerine Türk ordularının ve Kızıl Ordu'nun askeri işbirliği sonu­ cu Taşnak iktidarına son verilmiş ve Sovyet iktidarı k u r u l m u ş ­ tur. T ü r k ordularının, b u g ü n soykırım olarak adlandırılan E r m e ­ nistan harekâtı, Türkiye'nin vatan s a v u n m a s ı kapsamındadır. 6) Sovyet Ermenistanı'nın kurulmasıyla birlikte T ü r k - E r m e ­ ni ilişkilerinde yeni bir d ö n e m başlamıştır. Bu sayede iki ü l k e arasında iyi k o m ş u l u k ilişkileri kurulmuştur. Sovyet önderleri, Türkiye'yi e m p e r y a l i z m e karşı ulusal kurtuluş hareketlerinin ideolojik ve politik üssü olarak değerlendirmektedir. T ü r k dev­ r i m i , d ü n y a devriminin önemli parçalarından biridir ve hatta o n u n kaderini belirleyecek en ciddi etkenlerdendir. Bu n e d e n l e S o v y e t cumhuriyetleri, Kars Antlaşmasinın imzalanmasında Türkiye'ye ödün vermişlerdir. B ö y l e c e iki ü l k e arasındaki E r m e ­ ni meselesi son bulmuştur. E r m e n i meselesi, L o z a n K o n f e r a n s ı n d a Batılı emperyalistler tarafından yeniden m a s a y a getirilir. A m a ç , T ü r k i y e ü z e r i n d e baskı k u r m a k ve emperyalist amaçlarını gerçekleştirmektir. An­ c a k başarılı olamayacaklardır. *** B o r y a n , eserinde g ö r ü l d ü ğ ü gibi E r m e n i soykırımının ulusla­ rarası bir yalan o l d u ğ u n u gözler ö n ü n e sermiştir. E r m e n i m e s e ­ lesinin, her z a m a n Türkiye'yi p a y l a ş m a a m a c ı y l a kullanıldığını b ü t ü n kanıtlarıyla ortaya koymuştur. 90 Boryan'ın 1928-29 yıllarında basılan " E r m e n i s t a n , Uluslara­ rası Diplomasi ve S S C B " başlıklı yaklaşık 1 0 0 0 sayfalık kitabı­ nı okurken, h e p b u g ü n ü n Kürt m e s e l e s i n d e yaşanan olayları iz­ liyormuş d u y g u s u n a kapılıyorsunuz. İlginçtir, B o r y a n 70-80 yıl sonra olacakları o g ü n l e r d e n görmüştür. Boryan, Şeyh Sait ayak­ lanmasına dikkat çekerek, bu kez da B a t i n i n Kürt meselesine parmağını d o l a d ı ğ ı n ı şöyle belirler: "Eğer E r m e n i meselesi ve Ermeniler, ö n c e d e n Avrupa'nın 'hasta a d a m ı tedavi etmek' a m a c ı y l a O s m a n l ı İmparatorlu­ ğu y ö n e t i m i n i n içişlerine k a r ı ş m a k için ' k a m u o y u ' yarat­ manın bir b a h a n e s i ve aracı olduysa, bu sefer de E r m e n i l e ­ rin yerini Kürtlerin aldığı açıktır." Boryan, emperyalistlerin o z a m a n k i a m a ç ve yöntemlerini şöyle saptıyor: "Türkiye'de devşirdiği elebaşılarla Kürt a y a k l a n m a l a r ı ör­ g ü t l e m e k y o l u y l a Ş e y h Sait isyanının yuvası Hakkâri'yi ele geçirmek."1 Boryan, E r m e n i b ö l ü c ü l ü ğ ü n ü n yaşadığı tarihsel tecrübeden en çok Kürt ayrılıkçılarının yararlanması gerektiğini d a h a o za­ m a n d a n saptamıştır. Aslında bu saptama, 1920'lerden İkinci D ü n ­ ya Savaşı s o m a s ı n a kadar, e m p e r y a l i z m e karşı k o n u m l a n a n bü­ tün E r m e n i siyasetçi ve tarihçileri tarafından paylaşılmaktadır. 1 Age, s.409 vd. 91 OZYAŞAMOYKUSU M e h m e t Perinçek, 19 Eylül 1978'de İstanbul'da d o ğ d u . Faik Reşit Unat İlkokulu'nu ve Cağaloğlu Anadolu Lisesi'ni bitirdi. Burs alarak Rusya Federasyonu'nda Nijni N o v g o r o d ' d a 35 N o l u lisede okudu. İstanbul Üniversitesi H u k u k F a k ü l t e s i n d e n m e z u n oldu. İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi E n s titüsü'nde araştırma görevlisi olarak m e m u r i y e t e başladı. 2 0 0 5 2006 öğretim yılında M o s k o v a Uluslararası İlişkiler D e v l e t E n s ­ titüsü (Üniversitesi)'nde ( M G İ M O ( U ) ) misafir araştırma görevli­ si olarak çalıştı. Sekiz senedir Rus-Sovyet devlet arşivlerinde "Türk-Sovyet İlişkileri" ve " E r m e n i Meselesi" üzerine araştırmalar yapıyor. Bu konular üzerine birçok makalesi var ve Atatürk'ün Sovyetlerle Görüşmeleri/Sovyet Arşiv Belgeleriyle adlı bir kitabı y a y ı m l a n ­ dı. Ayrıca çalıştığı konular üzerine ö n e m l i kitapları y a y ı m a hazır­ ladı. Diğer taraftan güncel Türk dış politikası üzerine çalışmalar yapıyor. Bu konular üzerine s e m p o z y u m l a r d a ve uluslararası konfe­ ranslarda tebliğler sundu, Türkiye'de ve yurtdışında konferanslar verdi. TRT'de ve özel televizyonlarda birçok p r o g r a m a katıldı. Rusçadan T ü r k ç e y e çevirdiği kitap ve şiir yayımları da bulu­ nuyor. Rusça, A l m a n c a ve İngilizce biliyor. O s m a n l ı c a (Eski Türkçe) o k u m a y ı biliyor. 92 B.A. Boryan Boryan'ın, Devlet Yayınevi tarafından yayımlanmış olan Ermenistan, Uluslararası Diplomasi ve SSCB adlı kitabının I. cildinin (1928) orijinal kapağı