V. ULUSAL ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ KONGRESİ TMMOB Çevre Mühendisleri Odası KOBİLERE YÖNELİK ÇEVRE YÖNETİMİ ARAÇLARI: DELTA EKO-VERİMLİLİK PROGRAMI ÖRNEĞİ Deniz Gümüşel1 1 Projeler Genel Koordinatörü/Çevre Mühendisi TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, Ataç 2 Sokak No:66/9 Kızılay, 06420 Ankara proje@cmo.org.tr ÖZET Bu çalışmada, son yirmi yıl içinde çevre yönetimi yaklaşımlarındaki değişimden yola çıkarak KOBİ’lerin bu değişim içindeki yerleri tartışılmıştır. Hızla büyüyen küresel çevresel kriz tüm dünya uluslarını sürdürülebilir bir yaşam için acil harekete geçmeye zorlamaktadır. Bu çerçevede önleyici çevre yönetimi ve temiz üretim uygulamaları önem kazanmaktadır. Ulusal ekonomilerin önemli bileşenlerinden olan KOBİ’lerin çevre yönetimi ve temiz üretim yaklaşımlarını bünyelerine katmaları sürdürülebilir kalkınma açısından kritik önemdedir. Ancak bilgi, finans ve insan kaynakları açısından çoğu kez dezavantajlı konumdaki KOBİ’lerin ÇYS uygulamaları için bilinçlendirilmeye, teknik ve ekonomik desteğe ihtiyaçları vardır. Son on yılda, birçok ülkede ulusal ve uluslararası kuruluşlar hızla artan sayıda program ve proje çerçevesinde KOBİ’lere ihtiyaç duydukları bu desteği sağlamak için çalışmalar yürütmektedir. KOBİ’lere yönelik tasarlanan çevre yönetimi araçları, bu firmaların öz kaynaklarıyla gerçekleştirebilecekleri, düşük maliyetli, kısa vadede çevresel ve ekonomik sonuçları elde edilebilecek ve istendiğinde firmaları daha formal ÇYS belgelendirmelerine de taşıyabilecek sistematik yöntemler sunmalıdır. 1996 yılında başlatılan DELTA Eko-Verimlilik Programı eko-yönetim araçları, eğitim çalışmaları, örnek firma uygulamaları, bilgi ve deneyim paylaşımı sağlayan ve gelişmekte olan sekiz Akdeniz ülkesinde aktif olarak çalışmalarına devam eden DELTA Ağlarıyla hem bölgede hem de Türkiye’de bu alandaki çalışmalara başarılı bir örnek oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: KOBİ; çevre yönetimi; eko-verimlilik; DELTA Programı. ENVIRONMENTAL MANAGEMENT TOOLS FOR SMES: THE CASE OF DELTA ECO-EFFICIENCY PROGRAMME ABSTRACT In this paper, taking start from the changes in environmental management approaches throughout the last 20 years, the position of small and medium sized enterprises in these changes were discussed. Accelerated global environmental crisis forces the nations of the world to take urgent action towards sustainable life formats. In this respect, integrated preventive environmental management and cleaner production practices gain essential significance. As being one of the major actors of national economies, SMEs’ adoption of environmental management and cleaner production approaches in their business processes is indispensable for sustainable development. However, SMEs, which lack the required knowledge, human and financial resources, are in deep need of awareness raising, besides technical and economic supports for the implementation of systematic environmental management. In the last ten years, a growing number of initiatives and programmes were started by national and international organizations to provide the necessary support to SMEs. KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL The environmental management tools designed for SMEs should be tailor-made, easy to be applied with the self-resources of the companies, low cost, achieving short term environmental and economic outcomes, should lay a basis for more formal EMS. Initiated in 1996, DELTA Eco-Management Programme constitutes a successful example for this kind of an approach in Mediterranean region and Turkey with its eco-management tools, training activities, case studies, and DELTa Networks active in eight countries for knowledge and experience share. Key Words: SMEs; environmental management; eco-efficiecny; DELTA Programme. 1. GİRİŞ 20. yüzyılın sonları çevre sorunlarının kriz boyutlarına taşınmasına sahne olmuştur. Alıcı ortamların kirlilik özümseme kapasitelerinin aşılmaya başlanması, doğal ortamdaki dengelerin geri dönüşü zor bir şekilde değişmesi, çevre kirliliği kaynaklı büyük ölçekli insan sağlığı sorunlarının gündeme gelmesi ve doğal kaynakların hızla tüketilmesi gibi süreçler bu krizi ivmelendiren önemli gelişmelerdir. Tarihsel gelişime bakıldığında, 1980’lerin sonuna kadar çevre sorunlarına dair çözüm arayışlarının dünya genelindeki çevre politikaları doğrultusunda “boru-sonu” yaklaşımları olarak da adlandırılan semptomatik çözümler üzerinde yoğunlaştığı görülecektir. Boru sonu kirlilik kontrolü yaklaşımları, üretim ve tasarım aşamalarını değişmez faktörler olarak benimseyip kirliliği de bu aşamaların kaçınılmaz bir sonucu olarak gören ve kirlilik ortaya çıktıktan sonra bu soruna çözüm getirmeye çalışan yüksek maliyetli çalışmalardır. Bu yaklaşımlar hızla tırmanan çevresel krize kalıcı çözümler getirmekte yetersiz kalmışlardır. Çevresel krizin boyutlarının büyümesi, çözüme yönelik farklı bakış açılarını da beraberinde getirmiştir. 1987’de Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından yayınlanan “Ortak Geleceğimiz” başlıklı raporda ekolojik krizin kökenleri araştırılmış ve insanlığın bu krizin üstesinden gelebilmesi için “gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağından ödün vermeksizin bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilecek” sürdürülebilir bir kalkınma modelini benimsemesinin zorunlu olduğunu vurgulanmıştır. 1992’de Rio de Janeiro’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nın en önemli çıktılarından biri olan Gündem 21’in 30. Bölümü’ndeyse iş çevrelerinin ve sanayiinin sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesinde önemli sorumlulukları olduğu belirtilmiştir. Buna göre, iş çevreleri ve sanayi “daha verimli üretim süreçleri, önleyici stratejiler, ürünün yaşam döngüsü boyunca uygulanacak temiz üretim teknolojileri ve yöntemleri, atık azaltımı gibi politikalar ve işlemlerle” doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı ve çevresel etkileri azaltmak konusunda önemli bir rol üstlenecektir. Bu nedenle tüm sanayi kuruluşları, çevre yönetimini yüksek öncelikli şirket bileşenlerinden biri olarak belirlemeli ve sürdürülebilir kalkınma için bir anahtar olarak kabul etmelidir. Bu çerçevede, 1990’ların başı itibariyle uluslararası ve ulusal çevre politikalarında önleyici çevre yönetimine öncelik verilmeye başlanmıştır. Örneğin 1989’da Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) bünyesinde “Temiz Üretim Programı” başlatılmış, Sürdürülebilir Kalkınma için Dünya İş Konseyi (WBCSD) 1992’de “Eko-Verimlilik İnisiyatifi”ni oluşturmuştur. Birçok sanayileşmiş ülke ulusal ekonomik planlarına çevre yönetimi, eko-verimlilik ve temiz üretim yaklaşımlarını dahil etmiştir (Wuppertal, 2001). Özellikle son yıllarda, yeni çevre politikalarının ve uygulamalarının odak noktasında küçük ve orta büyüklükteki işletmeler1 (KOBİ’ler) bulunmaktadır. KOBİ’lerin toplam endüstriyel çevresel etkiye katkısı tam olarak bilinmemekle birlikte, sanayi işletmelerinin içindeki yerleri, 1 Bazı tanımlarda yıllık ciroları ve büyük bir şirketin ortaklığı da değerlendirilmeye katılmasına rağmen genel olarak KOBİ’ler çalışan sayılarına göre belirlenmektedir. Çalışan sayısı en çok 9 olan işletmeler mikro, 10-49 arası olan işletmeler ‘küçük’, 50-199 arası olan işletmelerse ‘orta’ büyüklükteki işletmeler olarak tanımlanmaktadır. 46 KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL yarattıkları katma değer ve sağladıkları istihdam da düşünüldüğünde sanayi sektörünün başrol oyuncuları arasında tanımlanabilecek bu işletmelerin sürdürülebilir kalkınma hedefinin de belirleyici bileşenlerinden olduğu yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. KOBİ’lerin, sürdürülebilirlik ve temiz üretim yönünde gelişim ve değişimleri için bilgi, finans ve yönetim araçları gibi konularda desteğe ihtiyaçları vardır. Bu bağlamda son on yıllık dönemde birçok uluslararası kuruluşun desteklediği ya da doğrudan yürüttüğü, KOBİ’lerde temiz üretim, eko-verimlilik ve sürdürülebilir üretim kavramlarının yerleşmesi ve hayata geçirilmesi ile ilgili projeler gerçekleştirilmektedir (LIFE, PREPARE, EET Programme, DELTA Programme vd.). Bu projeler bağlamında KOBİ’lere çevresel performanslarını geliştirmede kullanabilecekleri yönetsel, işletimsel araçlar, karar alma mekanizmaları gibi konularda danışmalık, özellikle ar-ge çalışmalarında teknoloji ve finans desteği verilmekte; sürdürülebilir ve temiz bir üretim felsefesinin yaygınlaştırılması amacıyla eğitim programları yürütülmektedir. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO), kamu yararına çalışan bir meslek örgütü olma bilinciyle, kuruluşundan itibaren, çevre alanındaki gelişmeleri ve yenilikleri ulusal ve uluslararası kuruluşlarla gerçekleştirdiği işbirlikleri aracılığıyla Türkiye’ye taşımayı hedef edinmiştir. Küresel çevre krizinin bugün ulaştığı noktada ÇMO, tüm dünyada kabul edilen bütünsel önleyici bir çevre yönetimi yaklaşımının toplumun tüm bileşenlerince benimsenerek biran önce hem kamu sektörü, hem yerel yönetimler, hem de özel sektör tarafından hayata geçirilmesi gerektiğini düşünmektedir. Bu tespit ve hedefler doğrultusunda ÇMO, DELTA Programı’nın Türkiye Temsilcisi olarak 2000 Ocak ayında ülkedeki KOBİ’lere yönelik ilk çevre programını başlatmıştır. ÇMO, DELTA Eko-Verimlilik Programı çerçevesinde ‘temiz üretim’, ‘önleyici çevre yönetimi’ ve ‘eko-yönetim’ kavramlarını Türkiye’de başta sanayi sektörü olmak üzere ilgili kamuoyunun gündemine getirmeyi, bu kavramların uygulamalarını yaygınlaştırmayı ve örnek oluşturabilecek çalışmalar gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu makalede KOBİ’lerde çevre yönetiminin gerekliliğinin nedenleri, adaptasyon sürecindeki engeller, fırsatlar ve teşvikler tartışılacak, bu adaptasyon için geliştirilen araçların tanıtımıyla birlikte Türkiye’de de devam eden uluslar arası DELTA Eko-Verimlilik Programı örnek olarak incelenecektir. 2. KOBİ’LER VE ÇEVRE YÖNETİMİ 2.1. Neden KOBİ’lerde Çevre Yönetimi? Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ’ler) dünya genelinde üretim sektöründe önemli bir paya sahiptir. Sanayileşmiş ülkeler de dahil olmak üzere, birçok ülkede KOBİ’lerin toplam işletmelere oranı % 95’in üzerinde seyretmektedir. İşyeri sayısı, toplam istihdam ve katma değer gibi üç önemli göstergeye bakıldığında küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin Türkiye ekonomisinde de önemli bir yer tuttuğu görülecektir. Türkiye’de: i. Küçük ve orta büyüklükteki sanayi işletmeleri üretim sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin % 99.5’ini oluşturmaktadır. ii. Üretim sektöründeki istihdamın % 61.1’i küçük ve orta büyüklükteki sanayi işletmelerinde yer almaktadır. iii. Yaratılan katma değerde ise küçük ve orta büyüklükteki sanayi işletmelerinin payı % 27.3’dür.2 KOBİ’ler, yatırım maliyetlerinin düşüklüğü, ürün çeşitlilikleri, talep değişikliklerine/ çeşitliliklerine kolay uyum sağlamaları ve gerektiğinde proseslerini teknolojik değişikliklere 2 Kaynak: http://www.kobinet.org.tr/hizmetler/bilgibankasi/ekonomi/001.html 47 KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL daha rahat adapte edebilmeleri açısından büyük sanayiiyle karşılaştırıldıklarında avantajlı konumdadırlar. Ancak aynı zamanda, teknoloji düzeyleri genellikle düşük olan KOBİ’ler, finansman araçlarından yeterince yararlanamama, kredi ve kalifiye eleman temini gibi konularda güçlük çekme, teknik gelişmeleri yakından izleyememe/uygulayamama gibi sorunlarla da karşı karşıyadır. Bu durum, üretim kalitesi ve miktarını doğrudan etkilediğinden KOBİ’lerin iç ve dış pazarlardaki rekabet güçlerini düşürdüğü gibi, sürdürülebilirlik açışından da kritik bir noktada durmalarına neden olmaktadır. Toplam endüstriyel çevresel etkiye katkıları tam olarak bilinmemekle birlikte KOBİ’lerin yönetimsel süreçlerdeki eksiklikleri ve çevresel kirlilik kontrolü uygulamalarının yetersizliği bu katkının kritik büyüklükte olduğu tahminini güçlendirmektedir. Sürdürülebilirlik kavramı, kısaca gelecek kuşakların gereksinimleri da göz önünde bulundurularak bugünün temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmak olarak tanımlanabilir. Doğal kaynakların ve yenilenemez enerji kaynaklarının hızla ve sorumsuzca tüketildiği, hava, su ve toprak kirliliğinin ekolojik dengeyi tehdit ettiği günümüz dünyasında, artık üretim ve gelişme/kalkınma mantığının yenilenmesi bir zorunluluk halini almıştır. Ülke ekonomisi ve sanayisindeki yerleri ve özellikleri göz önüne alındığında sürdürülebilir kalkınmanın en önemli ayaklarından birinin KOBİ’ler olduğu açıkça görülmektedir. Üretim sürecinin planlanması, hammadde ve doğal kaynak kullanımının optimizasyonu, atık yönetimi ve kirlilik kontrolü gibi konular, KOBİ’lerin yapısal özellikleri nedeniyle genellikle sorunlu alanlardır. Örneğin, geleneksel kirlilik kontrol yöntemleri için gerekli yatırımların yüksek maliyetli oluşu, bakım ve işletmelerinin zorluğu KOBİ’lerin çevresel etkilerinin kontrolünün önünde engel oluşturmaktadır. Bu bağlamda temiz üretim ve eko-verimlilik prensiplerinin KOBİ’lerde uygulanması, sürdürülebilirlik çerçevesinde, ülke ekonomisi ve çevresel değerler açısından büyük önem taşımaktadır. Temiz üretim/eko-verimlilik yaklaşımlarının üretimdeki payı % 40’lara varan KOBİ’ler tarafından benimsenmesi, ülkenin hammadde, enerji ve doğal kaynakları üzerindeki baskının azaltılması, kirlilik kontrolü için yapılan yüklü harcamaların en aza indirilmesi gibi ekonomik faydaların yanı sıra çevre kirliliği kaynaklı ciddi sağlık problemlerinin önlenmesi ve ekolojik dengenin korunması gibi yaşamsal önem taşıyan konularda da önemli iyileştirmeler sağlayacaktır. Sürdürülebilir kalkınma çevresel ve sosyal sorumluluklarının farkına varmış ve bu doğrultuda aktif rol alan KOBİ’lerin işbirliği ile gerçekleşebilir. 2.2. KOBİ’lerin Çevre Yönetimi Sürecinde Karşılaştıkları Sorunlar Çevresel konular, çoğunlukla kısa vadede ekonomik olarak ayakta kalmaya odaklanmış KOBi’lerin gündemlerinde üst sıralarda yer almaz. Buna bağlı olarak , formal bir çevre yönetim sistemini (ÇYS) uygulayarak sertifika almış firma sayısı da çok azdır. Örneğin Almanya’da, firmaların % 0.2’sinden azı bir ÇYS sertifikasına sahiptir (Kuhndt, 2002). 1999 verilerine göre tüm Avrupa Birliği’nde toplam 541 KOBİ (% 18) ÇYS belgesi almıştır (Hillary 1999). Formal çevre yönetimi sistemlerinin KOBİ’lerde uygulanmasını inceleyen 1994-1999 yılları arasında gerçekleştirilmiş 33 araştırmayı inceleyen Hillary (1999) yaptığı çalışmada KOBİ’lerin çevre yönetimini firma yönetimlerinin önemli bir bileşeni olarak görmemelerinin çoğunlukla genel çevre bilincinin eksikliğinden kaynaklandığını tespit etmiştir. Buna ek olarak, bir çok KOBİ kendi firmalarının çevresel etkilerinin az olduğunu ya da çevreyle ilgili hiçbir sorunlarının olmadığını düşünmektedirler. Çevresel etkilerinin farkında olanlarınsa olumlu çevresel eylemlerin yararları, sağlayacakları ekonomik tasarruf ve müşteri memnuniyeti konusunda derin kuşkuları vardır. Gene aynı çalışmasının sonunda Hillary formal ÇYS uygulamalarının (ISO 14001 ve EMAS vb.) KOBİ’lerde hayata geçirilmesinin önündeki en önemli engellerin dış etkenlerden çok iç etkenler olduğu sonucuna varmıştır. Hillary’ye göre bu iç engeller aşağıdaki gibi sıralanabilir: 48 KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL i. ÇYS uygulamasının önündeki en önemli engel ekonomik kaynaklardan çok insan kaynaklarındaki yetersizliktir. Bu sorun firmanın ölçeği küçüldükçe artmaktadır. ii. KOBİ’lerde ÇYS süreci farklı nedenlerle çoğu kez kesintiye uğrar. iii. Özellikle küçük ve mikro işletmelerde, ÇYS uygulamalarındaki pratik sorunların başında firmanın çevresel boyutlarının tespiti ve önem sıralamasının belirlenmesi ile iç denetçinin tarafsızlığını koruması gelmektedir. iv. KOBİ’ler genellikle ÇYS sürecinin işleyişi ve yararları hakkında yanlış bilgilendirilmişlerdir. İç engeller kadar belirleyici olmasa da KOBİ’lerin ÇYS uygulamalarını etkileyen önemli dış etkenler de vardır: i. KOBİ’ler çoğu kez sertifikasyon ve denetleme sistemlerinde uyuşmazlıklar ve engellerle karşılaşırlar. Ayrıca KOBİ’ler için ISO 14001 ve EMAS belgelendirmelerinin maliyetleri yüksektir. ii. Çoğu KOBİ, ÇYS uygulaması için yeterli motivasyona sahip değildir ve böylesi bir sistemin piyasada kendileri sağlayacağı avantajlardan emin değildir. iii. KOBİ’ler ÇYS uygulama sürecinde desteğe ve rehberliğe ihtiyaç duyarlar, ancak çoğu zaman geçerli ve kaliteli bilgiye kaliteli ve deneyimli uzmanlara ulaşmakta zorluklarla karşılaşırlar. Farklı sektörlere ve farklı büyüklükteki firmalara yönelik rehberliğin ve dokümanların eksikliği ayrıca bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır (Hillary, 1999). 2.3. KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Nasıl Olmalı? KOBİ’leri çevre yönetimi alanında harekete geçirmek için konunun önemi dört farklı seviyede vurgulanmalıdır: i. Yasalarla uyum (çevre yasasının gerekleri, uluslar arası anlaşmalar) ii. Piyasayla ilgili etkenler (rekabet gücünün artması, kamuoyu/müşteri beklentileri ve baskıları) iii. Pro-aktif ekonomik etkenler (atık azaltımı, üretim maliyetlerinde tasarruf, çevresel güvenilirlik) iv. Ekolojik ve sosyal sorumluluklar (sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesi) (Kuhndt, 2002). KOBİ’lerin ÇYS uygulamaları sürecinde karşılaştıkları sorunlar ve motivasyon eksikliği göz önünde bulundurulduğunda bu sanayi kesimine çok daha pratik ve uygun rehberlik verilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Rehberlik etkinlikleri üç ana alanı kapsamalıdır: bilgi alışverişi, deneyim paylaşımı ve koordinasyon ve işbirliği. Bu süreçte etkin bir bilgi ve deneyim paylaşımı aracılığıyla KOBİ’lere destekleyici yönetim araçları sunulmalı, böylece iş gündemlerine çevresel ve sosyal sorumlulukların da girmesi sağlanmalıdır. 2002’de UNEP tarafından düzenlenen 7. Uluslararası Temiz Üretim Semineri için hazırladığı çalışmasında Kuhndt, ağlar aracılığıyla sağlanacak bilgi ve deneyim paylaşımının KOBİ’lerin çevre yönetimi süreçlerine aktif katılımında önemli rol üstleneceğini belirtmiştir. Büyük işletme yöneticilerine göre KOBİ yöneticilerinin daha azı formal bir işletme eğitiminden geçme şansına sahip olmuşlardır. Bu nedenle ortaya çıkan bilgi açığı ancak sanayinin uluslararası kuruluşlardan, bölgesel, ulusal ve yerel ölçekteki paydaşlarıyla KOBİ’ler arasındaki sağlıklı bir ağ yapısıyla giderilebilir. Bu sürece, sanayi ve çevre bakanlıkları, 49 KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL sanayi odaları ve dernekleri, KOBİ’lerin iş ortakları, eğitim ve araştırma kuruluşları da dahil olmalıdır. Formal çevre yönetim sistemlerinin uygulanmasında karşılaşılan sorunlar nedeniyle KOBİ’lere yönelik uygulanması kolay, düşük maliyetli, firmaların öz kaynaklarıyla hayata geçirebilecekleri çevre yönetimi modelleri sunmak gerekmektedir. Geliştirilecek yöntemler dışardan bir danışmanlığı gerektirmeyecek, firmanın kendi çevresel önceliklerini belirlemesine ve öz denetim yapmasına olanak verecek, kısa vadede hem çevresel hem ekonomik fayda sağlayacak, sorunlardan çok eylemlerin sonucunda elde edilecek olumlu sonuçları vurgulayacak, firmanın piyasadaki konumunu güçlendirecek gelişmeler sağlayacak araçlar olmalıdır. Bu çerçevede KOBİ’leri desteklemek için başlatılmış ulusal ve uluslararası bir çok çalışma vardır. DELTA Programı (Sustainable Business Associates), The Efficient Entrepreneur ve The Environmental Management Navigator” (UNEP/Wuppertal Institute/UNIDO/CDG), “Environmental Management in Small Copmanies Programme” (NUTEK) bu program ve araçlardan bazılarıdır. Çalışmaların ortak hedefi, sertifikasyon almaya odaklanmak yerine KOBİ’lerde kısa dönemde somut sonuçlar verecek sistematik uygulamalarla çevre yönetiminin işletmenin ayrılmaz bir bileşeni haline getirilmesine yardımcı olmaktır. Elbette bu araçlar istendiğinde firmayı ÇYS belgesi alması sürecine hazırlayacak tarzda uluslararası standartlarla uyumlu geliştirilmelidir. Bu makale kapsamında 2000 yılından beri Türkiye Temsilciliği TMMOB Çevre Mühendisleri Odası tarafından yürütülen KOBİ’lerde çevre yönetimi ve eko-verimlilik uygulamalarını desteklemek ve yaygınlaştırmak için başlatılmış DELTA Eko-Verimlilik Programı örnek olarak incelenmiştir. 3. DELTA EKO-VERİMLİLİK PROGRAMI DELTA (Developing Environmental Leadership Towards Action - Eyleme Yönelik Çevresel Liderlik Geliştirme), merkezi İsviçre’de bulunan uluslararası sivil toplum kuruluşu Sustainable Business Associates (SBA, Sürdürülebilir İş Derneği) tarafından 1996 yılında başlatılmış bir programdır. Gündem 21’in (Birleşmiş Milletler Rio Dünya Zirvesi, 1992) 30. Bölümü’nde de belirtildiği gibi iş çevrelerinin ve sanayiinin sürdürülebilir kalkınma hedeflerini gerçekleştirmede belirleyici roller oynadıkları gerçeğinden yola çıkarak programın amacı sanayicilere “eko-verimlilik” ve “eko-yönetim” kavramlarını tanıtmak olarak belirlenmiştir. 3.1. DELTA Ağları DELTA Programı’nın ilk aşamasında gelişmekte olan Akdeniz ülkelerinden sanayicileri ortak bir yapı altında toplamayı amaçlayan DELTA Ağları’nı kurmak üzere çalışmalar başlatılmıştır. Şu an, aralarında Türkiye’nin de yer aldığı 8 Akdeniz ülkesinde (Cezayir, Ürdün, Lübnan, Libya, Fas, Filistin, Suriye ve Türkiye) çalışmalarını yürüten DELTA Ağları, çevresel konularda aktif rol oynayabilecek kilit noktalardaki sanayici, işadamları ve bilim insanlarından oluşmaktadır. DELTA Ağları: i. Çevresel sorunlar hakkında bilgi ve deneyim paylaşımı yapılan, ii. Firmaların ekonomik ve ekolojik açıdan verimli projeler geliştirmesine yardım eden, iii. Kamu ve özel sektör arasında işbirlikleri geliştirilmesine zemin oluşturan, iv. Firmalarının eko-yönetim yaklaşımlarını benimsemeleri amacıyla eğitim programları düzenleyen ve örnek uygulama projeleri gerçekleştiren pratik ve işler yapılardır. DELTA Ağları’nın hedef kitlesi özellikle küçük ve orta ölçekli işletme sahipleri ve/veya yöneticileri, mühendisler, firmaların çevre ve kalite bölüm sorumluları, meslek kuruluşları, iş 50 KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL çevreleri ve sanayi/ticaret odalarının yetkilileri, ilgili kamu sektörü (çevre ve sanayi bakanlığı vd.) uzmanları, çevresel konularda çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları, dernek ve vakıflar, araştırma enstitüleri ve akademik çevreler olarak tanımlanmıştır. Projenin ana yürütücüsü SBA düzenlediği bölgesel ve yerel teknik seminerlerle yerel uzmanları, proje sorumlularını eğitmekte ve sanayicilere program çerçevesinde özellikle KOBİ’ler için geliştirilen eko-yönetim araçlarını tanıtmaktadır. Programın ülkelerdeki odak noktaları ise, farklı sektörlerden firmalarda gerçekleştirilen ve örnek uygulama olarak yayınlanan çalışmalar ve teknik seminerler aracılığıyla ulusal düzeyde eko-verimlilik prensiplerinin tanıtımı ve yaygınlaştırılmasından sorumludur. Eğitim çalışmalarını gönüllü firmalardaki uygulama çalışmaları ve bu çalışmaların dokümantasyonu takip etmektedir. DELTA Ağları bilgi ve deneyim paylaşımını güçlendirmek için Internet üzerinden sürekli iletişim sağlayan “DELTA Forum”, gene elektronik ortamda düzenlenen konferanslar ve süreli olarak İngilizce, Fransızca ve Arapça olarak yayınlanan “DELTA News” adlı bülten gibi farklı araçlar kullanmaktadır. 3.2. DELTA Eko-Yönetim Araçları DELTA Programı çerçevesinde geliştirilmiş eko-yönetim araçları, eko-verimlilik prensipleri doğrultusunda özellikle KOBİ’lere yönelik olarak tasarlanmış, dışardan bir danışmanlığa gereksinim duyulmadan işletmelerde uygulanabilecek kolaylıkta tasarlanmış, ücretsiz olarak ulaşılabilecek araçlardır. KOBİ yöneticilerini çevre yönetimi teşvik edebilmek için araçlar aracılığıyla gerçekleştirilecek uygulamaların doğrudan ekonomik sonuçları özellikle vurgulanmaktadır. DELTA Eko-yönetim araçları, yüksek maliyetli ekipman değişiklikleri ve yeni teknolojilere başvurmadan tasarrufa yönlendiren yöntemler önerirler. Kolay uygulanabilir ve ucuz bu yöntemlerle firmalar, ISO 14001 ya da EMAS3 gibi çevresel sertifikasyon için ilk adımlarını da atmış olmaktadırlar. DELTA Eko-Yönetim Araçları, DELTA Ağları aracılığıyla kullanımlarını yaygınlaştırmak üzere Arapça, İngilizce, Fransızca ve Türkçe olarak basılmaktadırlar.4 Yönetim aracının seviyesi Çevresel performans göstergeleri Çevresel öz-teşhis Çevresel raporlama Eko-haritalandırma İşletme verimliliğinin artırılmasına yönelik çevre yönetimi İşletmenin verimliliği Şekil 1: DELTA Eko-Yönetim Araçları 3 Eco-Management and Audith Scheme, 1993 yılında Avrupa Konseyi tarafından yürürlüğe konmuş çevre yönetim sistemidir. 4 DELTA Eko-Yönetim Araçları’nın tam metinlerine http://www.planet.ch/sba/downloadtools.htm adresinden ulaşabilirsiniz. 51 KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL 3.2.1. İşletme Verimliliğinin Arttırılmasına Yönelik Çevre Yönetimi Kılavuzu (Good Housekeeping Guide) 5 Bu araç SBA ve Alman Teknolojik İşbirliği Ajansı (GTZ/P3U) tarafından geliştirilmiştir. Özellikle KOBİ’ler için tasarlanmış bu kılavuz geliştirilirken KOBİ’lerin kısıtlı finanssal kaynakları, küçük üretim kapasiteleri, düşük teknolojik seviyeleri, eğitimsiz insan kaynakları ve sınırlı yönetim kapasiteleri göz önünde bulundurulmuştur; basit, uygulaması kolay önlemler ve düşük maliyetli yatırımlarla gerçekleştirilebilecek ve üretim maiyetlerinin düşürülmesi, çevresel etkilerin azaltılması ve işletmenin toplam verimliliğinin arttırılmasını sağlayacak bir çevre yönetimi aracı olarak tasarlanmıştır. ‘İşletme Verimliliğinin Artırılmasına Yönelik Çevre Yönetimi’: i. Hammadde kullanımı ile su ve enerji harcamalarının kabul edilebilir düzeylere çekilmesi, ii. Üretim sürecinde ortaya çıkan katı atık, atık su ve emisyon miktarlarının ve/veya çevreye olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi, iii. Hammadde ve paketleme malzemelerinin en yüksek oranda yeniden kullanımı ve geri kazanımının sağlanması, iv. Atık azaltımı, v. İşletmenin çalışma koşullarının ve iş güvenliğinin iyileştirilmesi çalışmalarını içermektedir. Kılavuz, içerdiği kontrol listeleri ve akış şemaları ile üretim sürecinin beş ana alanının (hammadde, su ve enerji kullanımı, malzeme ve ürünlerin depolanma ve taşınması, atık yönetimi) eko-verimlilik prensipleri ile yeniden planlanması için gerekli çalışmaları formüle etmektedir. Ayrıca alınacak önlemlerin ilk yatırım ve işletme maliyetlerinin, önlemler aracılığıyla sağlanacak yıllık tasarruf miktarlarının ve yatırım geri dönüş sürelerinin hesaplanmasını kolaylaştıracak hesap tabloları da içermektedir. 3.2.2. Eko-Haritalandırma Kılavuzu (Eco-Mapping Guide) Eko-haritalandırma, mikro, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin çevresel performanslarının değerlendirilmesi ve yönetilmesi için kullanılan görsel, basit ve işlevsel bir eko-yönetim aracıdır. Association Belge des Eco-Conseillers en Environnement ve EcoCouncil Institute (Belçika) tarafından geliştirilen araç SBA tarafından ihtiyaçları çerçevesinde DELTA Programı’na uyarlanmıştır. Eko-haritalandırma, firmanın çevre yönetimine çalışanları da katan bir yöntem sunarak işletmenin çevresel performansına dair hızlı bir değerlendirme yapılmasını ve çizilen ekoharitalar aracılığıyla işletmede çevreye en çok etkisi olan ve iyileştirilmesi gereken noktaların belirlenmesini sağlar. Kılavuz, kentsel konum, ana sorunlar, su, toprak, hava/kokular/gürültü/toz, enerji, atık ve riskler başlıkları altında 8 adet eko-harita üzerinde yoğunlaşmıştır. Firmanın çevresel performansının sahada değerlendirilmesinde kullanılan haritalar, çalışanların sürekli iyileştirme çalışmalarına aktif katılımlarını da sağlar. Ayrıca, bu haritalar daha formal bir çevre yönetim sürecine geçişte firmanın performansının belgelenmesi çalışmalarında da birebir kullanılabilir. 5 Uluslararası ‘Temiz Üretim’ terminolojisinde ‘Good Housekeeping’ olarak kullanılan kavram, ülkemizde yeni yeni kullanılmaya başlandığından, üzerinde fikir birliğine varılmış, kavramı karşılayan Türkçe bir terim henüz yoktur. Biz uzun olmasına rağmen kavramı dilimize doğru aktardığını düşündüğümüz ‘İşletme Verimliliğinin Arttırılmasına Yönelik Çevre Yönetimi’ deyimini kullanmayı tercih ettik. Aynı kavram, TÜBİTAK-TTGV ‘Bilim-Teknoloji-Sanayi Tartışmaları Platformu Temiz Üretim-Temiz Ürün-Çevre Dostu Teknolojiler Çalışma Grubu’ tarafından 1999’da hazırlanmış olan Sanayi Sektörü Alt Grup Raporu’nda ‘Üretim Ortamının İyileştirilmesi’ olarak çevrilmiştir. 52 KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL 3.2.3. Çevresel Öz-Teşhis Kılavuzu (Environmental Self Diaognosis Guide) Entreprises Pour l’Environment (Fransa) ve SBA tarafından geliştirilmiş, firmaların gene dışardan danışmanlık almaksızın kendi personelleriyle uygulayabilecekleri, ancak ilk iki araca göre daha ileri düzeyde bir çevre yönetim aracıdır. Bu araç, çevre yönetiminde temel adımları atmış orta büyüklükteki işletmeler için uygundur. Sürekli iyileştirmeyi hedefleyen temel çevre yönetimi yaklaşımını oluşturan beş öğenin (değerlendirme, eylem planı, eylemlerin fizibilitesi, planlama ve uygulama) ilk ikisi olan değerlendirme ve eylem planı çalışmalarında Çevresel Öz-Teşhis Kılavuzu doğrudan kullanılabilir. Bu çerçevede kılavuz uluslararası ISO 14001 ve EMAS standartlarına uyumlu geliştirilmiştir. İşletmenin üst düzey bir yöneticisinin koordinasyonunda iş güveliği ve işçi sağlığı mühendisi, üretim müdürü, mali işler müdürü ve muhasebeci gibi sorumluların da katılımıyla firmanın çevre yönetimi çerçevesinin belirlenmesi, çevre boyutlarının tespiti, çevresel sorunları önemlerine göre sıralanması ve çözümleri için eylem planının geliştirilmesi çalışmaları kılavuzda sunulan yöntemle gerçekleştirilir. Böylece kılavuz, firmadaki çevre bilincinin geliştirilmesi, çevre boyutlarının kontrolü için geliştirilen önlemlerin planlanması ve planlanan eylemlerin uygulanmasına yardımcı olur. 3.2.4. Çevresel Performans Göstergeleri (Environmental Performance Indicators) Halen geliştirilme aşamasında olan bu araç, firmanın çevre yönetimi ile geliştirdiği çevresel performansının belgelenmesini sağlamak üzere tasarlanmıştır. Sürdürülebilir Kalkınma için Dünya İş Konseyi (WBCSD), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ve Akdeniz Eylem Planı (MAP) gibi kurum ve inisiyatiflerce kabul edilen çevresel göstergelerin (hava emisyonları, atıksu karakteri, birim hammadde tüketimi vb.) özellikle KOBİ’ler tarafından kullanılabilecek formda sanayie uyarlanması ile elde edilen kılavuz, sunduğu uzun vadeli karşılaştırılabilir veriyle KOBİ yöneticilerine karar alma süreçlerinde yardımcı olacaktır. İç (çalışanlarla, ortaklarla) ve dış (devlet kurumları, müşteriler ve kamuoyu ile) iletişimde ile kullanılabilecek bu göstergeler, aynı zamanda işletme içindeki birimler ya da aynı sektördeki başka işletmelerle performans karşılaştırması yapılmasını da olanaklı kılacaktır. Çevresel Performans Göstergeleri Kılavuzu ilk kez 2003 Aralık’ında düzenlenecek bölgesel bir seminerle sanayiciye tanıtılacaktır. 3.2.5. Çevresel Raporlama (Environmental Reporting) Bu başlık altında sunulan eko-yönetim aracının en önemli bileşeni DELTA Klasörü’dür. Klasör, DELTA Eko-Yönetim Araçları yardımıyla firmada hayata geçirilen çevre yönetimi uygulamalarının sistematik bir tarzda belgelenmesini, firmanın çevresel performansındaki gelişimi ve uluslararası bir çevre yönetim sistemi sertifikasyonuna (ISO 14001 ya da EMAS gibi) doğru attığı adımları ölçmesini, firma içindeki değişik birimler arasında ya da aynı sektörde üretim yapan başka bir firmayla performans karşılaştırması yapılmasını sağlamayı hedeflemektedir. DELTA Klasörü, genel firma bilgilerini ve işletmenin çevreyle etkileşimini (firma kimlik bilgileri, akış şeması, üretim hacmi, saha planı vb.); firma etkinliklerinin çevreye etkilerini (hammadde kullanımı, su tüketimi, yaşanan kazaların dökümü vb.); ve çevre yönetimi çerçevesinde yapılan girişimleri (çevre politikası, düzeltici ve koruyucu önlemler, çevresel performans göstergeleri, personel eğitimi vb.) içerir. DELTA Klasörü, genel bilgiler, hammadde ve ürünler, su, toprak, hava/gürültü/titreşim, enerji, katı atık, sağlık ve güvenlik, taşıma, yönetim/eylem planı/kontrol bölümlerinden oluşur. Farklı eko-yönetim araçlarının kontrol listeleri, haritaları, eylem planları, hesap tabloları konularına göre farklı bölümlere eklenir. Klasörün yapısı ve bölüm başlıkları, SBA tarafından ISO 14001 ve EMAS uzmanlarının katkılarıyla geliştirilmiştir. Bu araçla DELTA Eko-Yönetim Araçları ile uluslararası çevre yönetim sistemi sertifikasyonları arasındaki bağlantı sergilenmekte, her aracın uzun vadede sertifikasyon sürecinde nasıl ve nerede kullanılabileceği tanımlanmaktadır. 53 KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL 3.3. Teknik Seminerler DELTA Programı dahilinde her eko-yönetim aracının ayrı ayrı tanıtıldığı teknik seminerler düzenlenmektedir. Amaç DELTA Ağları’nı gerekli bilgiyle donatmak ve Ağların ülkelerdeki odak noktalarının bu eğitimleri tekrarlayarak bilgi aktarımını yaygınlaştırmasını sağlamaktır. Seminer katılımcıları mühendisler, KOBİ’lerin üretim müdürleri, çevre danışmanları, kamu sektörü yetkilileri, sanayi odaları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileridir. Mesleki pozisyonları gereği çarpan etkisi göreceklerinden DELTA seminerleri sürdürülebilir ve etkisi devam eden/yayılan eğitim çalışmaları olmaktadırlar. Genellikle iki gün süren seminerlerde eko-verimlilik ve eko-yönetim araçları hakkındaki teorik bilgilerin aktarılmasını takiben gönüllü firmalarda saha çalışmaları da düzenlendiğinden eğitimler çok daha katılımcı ve verimli bir forma sahiptir. DELTA Programı çerçevesinde verilen teknik seminerler son iki yıldır uzaktan öğrenim yöntemlerinin Internet üzerinden hayat geçirildiği e-seminerler olarak da gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Yüz yüze eğitimlere göre daha uzun bir zaman aralığına yayılan bu seminerler, katılımcılara kendi planlamalarına göre katılım sağlama esnekliği verdiği ve uzmanların aynı zamanda büyük bir coğrafyaya ulaşmasını sağladığı ve organizasyon sorunlarını ortadan kaldırdığı için tercih edilmektedir. 3.4. Örnek Firma Uygulamaları DELTA Programı çerçevesinde teknik seminerlerle gerçekleştirilen bilgi transferinin somut sonuçlara ve çevresel iyileştirmelere yol açması hedeflenmektedir. Bu çerçevede programın başından beri 100’den fazla firmada farklı eko-yönetim araçlarının uygulanmasıyla ekoverimlilik prensipleri hayata geçirilmiştir. Firma uygulamalarında DELTA Ağlarının ve SBA uzmanlarının rolü, firma sorumlularına genel çevresel bir yaklaşıma dair ipuçları vermek, işletme içindeki öncelikli sorun alanlarına dikkat çekmek ve diğer firmalardaki benzer deneyimlerini aktarmaktır. DELTA Ağı teknik sorumlusu bu çalışmalar için işletmelere teknik destek vermenin yanı sıra firmada yapılan uygulamayla ilgili bilgi toplamakla da görevlidir. Proje sorumlusu topladığı bilgileri ve verileri tek yapraklı iki sayfalık yazılı ve görsel föylere dönüştürür ve bu çalışmalar başarılı eko-verimlilik çalışmaları olarak DELTA Ağları tarafından eğitim ve tanıtım amaçlı kullanılır. Föylerde kısaca firmada yaşanan çevresel sorun tanımlanır ve eko-yönetim araçları aracılığıyla geliştirilen iyileştirici ya da koruyucu önlem açıklanır. Sanayicileri eko-yönetim prensiplerini firmalarında hayata geçirmeleri için teşvik etmek için uygulamanın ekonomik (yatırım ve işletme maliyeti, önlemle sağlanan tasarruf ve yatırım geri dönüş süresi) ve nitel ve nicel çevresel sonuçları da yayınlanan bu çalışmalarda vurgulanmaktadır. 1998’den beri DELTA Programı çerçevesinde gerçekleştirilen 144 eko-verimlilik çalışmasından 89’u basılı hale getirilmiştir. Bu çalışmalar aşağıdaki tabloda belirtilen sekiz temel alanda yoğunlaşmıştır: Tablo 1: DELTA Programı Firma Uygulamalarında Çalışma Alanları Eko-verimlilik çalışma alanı İşletme verimliliğinin arttırılması Malzeme girdilerinde değişiklik Süreç yönetimi Sahada atık geri kazanımı ve geri dönüşümü Ekipman modifikasyonu/değişimi Teknoloji değişimi Kullanılabilir yan ürün üretimi Ürün değişikliği Toplam Kaynak: Zein (2002)’den yararlanılarak oluşturulmuştur. 54 Uygulanan düzeltici önlemler Sayı % 17 19 5 6 16 18 23 26 11 12 7 8 10 11 89 100 KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL Sonuçlar belirlenen ve uygulanan önlemlerin çoğunun yönetimsel ve kurumsal yapının iyileştirilmesiyle ilgili olduğunu göstermektedir. Malzeme girdilerinde değişiklik, Teknoloji değişimi, Ürün değişikliği gibi görece daha karmaşık ve teknik önlemlerin firmalar tarafın dan daha az tercih edildiği görülmektedir. Böylesi iyileştirmelerin genellikle daha yüksek yatırım maliyeti gerektirdiği ve daha uzun geri dönüş süreleri olduğu göz önünde bulundurulduğunda sonuç şaşırtıcı olmamaktadır. Firma yöneticileri uygulaması kolay, işletmenin öz kaynaklarıyla gerçekleştirilebilecek, düşük maliyetli düzeltici önlemleri tercih etmektedir (Zein, 2002). 3.5. DELTA Türkiye Eko-Verimlilik Programı TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO), kamu yararına çalışan bir meslek örgütü olma bilinciyle, kuruluşundan itibaren, çevre alanındaki gelişmeleri ve yenilikleri ulusal ve uluslararası kuruluşlarla gerçekleştirdiği işbirlikleri aracılığıyla Türkiye’ye taşımayı hedef edinmiştir. Bu hedef doğrultusunda ÇMO, 2000 Ocak ayından bu yana DELTA Programı’nın Türkiye Temsilciliği’ni yürütmektedir. ÇMO, DELTA Eko-Verimlilik Programı çerçevesinde ‘temiz üretim’, ‘önleyici çevre yönetimi’ ve ‘eko-yönetim’ kavramlarını Türkiye’de başta sanayi sektörü olmak üzere ilgili kamuoyunun gündemine getirmeyi, bu kavramların uygulamalarını yaygınlaştırmayı ve örnek oluşturabilecek çalışmalar gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. ÇMO, DELTA Türkiye olarak Eko-Verimlilik Programı kapsamında aşağıdaki maddeleri gerçekleştirmeyi hedeflemiştir: i. Türk sanayicilerini, işletme verimliliğinin arttırılması, ürün kalitesinin yükseltilmesi ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımına yardım edecek eko-verimlilik prensipleri ve eko-yönetim uygulamalarıyla tanıştırmak, ii. Türkiye’de çevre alanındaki otoriteleri ve sanayi kuruluşlarını çevresel verimliliklerin geliştirilmesi ve sanayide eko-verimlilik kavramının yaşama geçirilmesi projeleri çerçevesinde bir araya getirmek, iii. İşletme verimliliğinin arttırılmasına yönelik çevre yönetimi, eko-haritalandırma ve çevresel teşhis gibi pratik eko-yönetim araçlarını tanıtmak ve bu araçların atık azaltımı, su ve enerji tasarrufu, endüstriyel kirlilik azaltımı ve verimlilik arttırımı amacıyla nasıl kullanılabileceğini göstermek, ülke çapında kullanımlarının yaygınlaşmasını desteklemek. Bu hedefler doğrultusunda ÇMO 2000 yılından beri Türkiye’de aktif bir DELTA Ağı yaratmak için bir dizi etkinlik gerçekleştirmiştir. 3.5.1. DELTA Eko-Yönetim Araçlarının Türkçe’ye kazandırılması Çevre Mühendisleri Odası, DELTA Programı’nın temel eğitim araçları olan “İşletme Verimliliğinin Arttırılmasına Yönelik Çevre Yönetimi” ve “Eko-Haritalandırma” kılavuzlarını Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının ihtiyaçlarına uyarlayarak Türkçe’ye çevirmiş ve yayınlamıştır. Seminerlerde esas referans olarak kullanılmak üzere katılımcılara dağıtılan bu kılavuzlar, aynı zamanda ilgili kurum ve kuruluşlara da iletilerek eko-yönetim yaklaşımının tanıtılması amacıyla kullanılmıştır. Diğer DELTA Araçları’nın çeviri ve adaptasyon çalışmaları devam etmektedir. 3.5.2. Teknik Seminerler Çevre Mühendisleri Odası, 2001-2003 yılları içerisinde üç adet “KOBİ’ler İçin İşletme Verimliliğinin Arttırılmasına Yönelik Çevre Yönetimi” ve bir adet “Eko-Haritalandırma semineri düzenlemiştir. Sanayinin yoğun olduğu 4 ilde (Gebze, Bursa, Ankara ve İzmir) gerçekleştirilen seminerlerde KOBİ’ler, büyük sanayi işletmeleri, sanayi ve çevre bakanlıkları, üniversiteler, sanayi odaları ve iş adamları dernekleri, çevre alanında etkin sivil toplum kuruluşları, çevre danışman şirketleri gibi farklı kuruluşları temsilen gelen 110’un üzerinde katılımcı eğitim almıştır. Ayrıca ÇMO, kendi kapasite gelişimi için daha sonra DELTA etkinliklerinde aktif rol alabilecek üyelerinin seminerlere katılımını da sağlamıştır. 55 KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL Her eko-yönetim aracının ilk tanıtım semineri SBA’nın uzmanları tarafından verilmiş, takip eden seminerlerse gene SBA’nın teknik desteği ile ancak esas olarak ÇMO’nun kendi uzmanları tarafından sunulmuştur. Seminerler, standart formatlarının dışında temiz üretim ve ISO 14001 gibi Türkiye için öncelik taşıyan kimi konuların işlendiği sunuşlarla zenginleştirilmiştir. Seminerlerin organizasyonu, duyuruları ve içerik olarak zenginleştirilmeleri için farklı kuruluşlarla işbirlikleri ve ortak çalışmalar yapılmıştır. Küçük ve Orta Sanayi Geliştirme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) Müdürlükleri, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), organize sanayi bölge müdürlükleri, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ve sanayi odaları ve sanayici örgütleri bu kuruluşların başında gelmektedir. 6% Akademi 3% 18% 7% Büyük işletmeler ÇMO Danışmanlar 11% 16% Diğer DELTA Ağları Kamu kurumları 10% 18% 6% KOBİ'ler Sanayi örgütleri Sivil toplum kuruluşları 5% Diğer Şekil 2: Eko-Yönetim Seminerleri Katılımcı Profili ve Dağılımı 3.5.3. Örnek Firma Uygulamaları Çevre Mühendisleri Odası, DELTA Eko-Verimlilik Programı çerçevesinde eğitim seminerlerinin yanı sıra gönüllü firmalarda örnek oluşturabilecek çalışmalar da yapmaktadır. Şu ana kadar farklı sektörlerden 19 ayrı firmada 21 eko-verimlilik uygulaması üzerinde çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalardan başarılı sonuç alınan 15 adedi basılmıştır. Bu çalışmaların içinde seminerler esnasında ve seminerleri takiben gerçekleştirilen çalışmaların yanı sıra, kendi bünyelerinde gerçekleştirdikleri eko-verimlilik çalışmalarını DELTA Programı’yla paylaşan firmaların da başarılı uygulamaları yer almıştır. Tablo 2: DELTA Türkiye Eko-Verimlilik Programı çerçevesinde basılmış firma uygulamaları Firma ve üretim alanı Şehir Çalışma alanı Kömürcü Gıda, süt mamülleri üretimi Milas Enerji tasarrufu Barmek Ahşap, ahşap kapı ve pencere doğramaları Ankara Hammadde kullanımı Hacıoğulları, boya üretimi Gebze Enerji tasarrufu Hacıoğulları 2, boya üretimi Gebze Hammadde tasarrufu Mutlu Akü, akü üretimi İstanbul Su kullanımı 56 KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL Fırın Ekspres, lokanta Ankara Enerji tasarrufu Demircanlar, bitkisel yağ üretimi Eskişehir Hammadde tasarrufu Demircanlar, bitkisel yağ üretimi Eskişehir Atık azaltımı Ün-bak, çelik profil üretimi İzmir Enerji tasarrufu Abay Gıda, fırın Ankara Enerji kaynağı Özdemir Mobilya, ahşap mobilya üretimi İzmir Ürün depolama Eltes, elektrik paneli üretimi Ankara Hammadde kullanımı Oyak-Renault, otomobil üretimi Bursa Enerji tasarrufu Kardelen Ofset, matbaa Ankara Atık azaltımı Yukarıdaki dökümün de gösterdiği gibi Türkiye sanayisinin en göze batan sorunu enerji kullanımına bağlı çevresel ve ekonomik maliyetlerdir. Temiz enerji kaynaklarının kullanımı ve süreç/ekipman verimlerinin arttırılmasıyla bu maliyetlerin ve çevre üzerindeki baskının azaltılması mümkün olabilmektedir. Enerji çalışmalarını atık azaltımı ve hammaddelerin verimli kullanımı takip etmektedir. Bu alanlarda yapılan iyileştirmelerse genellikle yönetim yetersizliğinden kaynaklanmakta ve her hangi bir maliyet gerektirmeyen planlama ve süreç organizasyonu çalışmaları ile gerçekleştirilebilmektedir. Tablo 3: DELTA Türkiye Eko-Verimlilik Programı çerçevesinde basılmış firma uygulamalarının çevresel sonuçları Çevresel sonuç Tehlikesiz atık azaltımı Miktar ve tür 16 ton organik atık Tehlikeli atık azaltımı 5227,5 kg of boya Su tasarrufu 366.000 ton Atıksu azaltımı 366.000 ton Elektrik tasarrufu 14.780 kWh Doğalgaz tasarrufu 1063963 m3 Yakıt tasarrufu 87 ton biyo-yakıt Hava emisyonu azaltımı 9535 kg NOx, 730 kg CO, 15,5 SOx, 16,6 kg PM-10, 8750 CO2 Firmaların gerçekleştirdiği eko-verimlilik çalışmaları için yapılan toplam yatırım 127,000,000 ABD Doları iken düzeltici önlemler sayesinde sağlanan tasarruf 1,375,000 ABD Dolarıdır. Yukarıdaki tablolarda da özetlendiği üzere, eko-verimlilik prensipleri doğrultusunda uygulanacak basit ve çoğunlukla ucuz maliyetli yöntemlerle firmanın hem çevresel performansının geliştirilmesi hem de önemli ekonomik tasarruflar elde edilmesi mümkün olabilmektedir. 57 KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL Aşağıda DELTA Programı kapsamında basılmış örnek firma uygulamalarından bazılarını bulabilirsiniz. Örnek no:57 İZOLASYONLA ENERJİ TASARRUFU Kömürcü Süt Mamülleri Koll. Şti., Milas Özetle: Kömürcü, süt ürünleri (peynir, tereyağı, yoğurt, ayran) üreten ve 8 çalışanı olan küçük bir işletmedir. Firma sahibi, pastörizasyon işlemi için kullanılan buhar hattındaki ısı kayıplarını önlemek amacıyla borularda izolasyon yapmaya karar vermiştir. Sorun: Pastörizasyon işlemi için kullanılan su buharı yörede bulunan zeytinyağı fabrikalarının bir yan ürünü olarak elde edilen ve sıkça biyoyakıt olarak kullanılan pirinanın yakılması ile sağlanmaktadır. Kapalı devre olarak tasarlanmış buhar hattı; 130 C° sıcaklıkta pastörizasyon tankına ulaşan buhar dolaşımı tamamlandıktan sonra, 65 C°’deki sıcak su olarak buhar kazanına geri döndürülerek yeniden su buharı üretiminde kullanılmaktadır. Önceden özellikle kış aylarında, kazandan gelen su buharı ve pastörizasyon tanklarından geri dönen sıcak su hatlarında izolasyonun iyi olmaması nedeniyle ısı kaybı olmaktaydı. Bu da su buharı elde edilirken daha fazla yakıt tüketilmesine yol açıyordu. Uygulama: Firma sahibi, su buharı ve geri dönüş sıcak su hattındaki ısı kayıplarını önlemek için çelik borulardaki deforme olmuş izolasyon malzemesini yenilemeye karar verdi. Buhar ve sıcak su boruları, çaplarına, et kalınlıklarına ve içlerindeki akışkanın sıcaklığına göre değişen kalınlıklarda cam yünü ile kaplandı. Ekonomik sonuçlar: Yatırım maliyeti: 100 ABD $, İzolasyon Yıllık Tasarruf: 4000 ABD $, %40 oranında azalan yakıt maliyeti İşletme maliyeti: Yok Amortisman süresi: Anında Çevresel sonuçlar: Firma, borulardaki izolasyonun yenilenmesiyle % 40’a varan oranda yakıt tasarrufu sağladı. Böylece yılda yakılan pirina miktarı yaklaşık 87 ton azaltılmış oldu. Bu da bir biyoyakıt olan pirinanın yakılmasından kaynaklı NOx, CO, CO2 ve organik maddeler gibi hava emisyonlarının %40 oranında düşürülmesine yol açtı. Sonuç olarak: Isı kaybını ve buna bağlı aşırı enerji tüketimini önlemek için izolasyonun düzenli olarak kontrol edilmesi ve gerekli onarımların yapılması, hem yakma işlemine bağlı kirletici hava emisyonlarında, hem de üretim maliyetlerinde önemli azalmalar sağlayacaktır. Sorun: 58 Çözüm: KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL Örnek no: 65 DAMLAYA DAMLAYA HAMMADDE TASARRUFU Barmek Ahşap, Ankara, Türkiye Özetle: Barmek Ahşap, bir inşaat firması için ahşap kapı ve pencere doğramaları üreten ve 25 çalışanı olan bir işletmedir. Pencereler, yapımları tamamlandıktan sonra büyük kazanların içinde su esaslı dış cephe doğrama boyalarıyla boyanmaktadır. Boyama işlemini takiben, ürünler atölye duvarlarına monte edilmiş askılarda kurumaya bırakılmaktadır. Önceleri, ahşap yüzeyin üzerinde biriken fazla boya kuruma süresince yere damlıyordu. Üretim sorumlusu, kurumaya bırakılan ürünlerin altına metal tepsiler yerleştirerek damlayan fazla boyayı toplayıp yeniden kullanmaya karar verdi. Sorun: Boya kazanlarına daldırılarak boyanan pencerelerin üzerindeki fazla boya kuruma süresince atölyenin zeminine damlıyordu. Kullanılan boyanın yaklaşık % 3’ü bu nedenle telef oluyordu. Ayrıca atölyenin zemini de damlayan boyadan ötürü kirleniyordu. Uygulama: Barmek Ahşap yetkilileri, üretim sürecindeki hammadde kayıplarını tespit ederek işletmenin eko-verimliliğini artırmaya karar verdi. Bu çalışma çerçevesinde, boyanan pencerelerin kuruması esnasında oluşan boya kaybının önlenebileceği bir yöntem geliştirilmesi düşünüldü. Ürünlerden damlayan fazla boyanın toplanarak yeniden kullanılabilmesi için metal tepsiler üretildi ve askıların altına yerleştirildi. Böylece hem hammadde kaybı engellenmiş, hem de çalışma mekanının kirlenmesi önlenmiş oldu. Ekonomik sonuçlar: Yatırım maliyeti: 670 ABD $, metal tepsilerin üretimi Yıllık Tasarruf: 1,120 ABD $, toplanan ve yeniden kullanılan boya İşletme maliyeti: Yok Amortisman süresi: 7 ay Çevresel sonuçlar: Dökülen hammaddenin geri kazanılarak yeniden kullanımı ile yıllık 127,5 kg boyanın atık olması ve buna bağlı kimyasal kirliliğin oluşması engellenmiştir. Sonuç olarak: Az miktarlarda günlük hammadde kayıpları toplamda üretim maliyetlerini önemli oranlarda artırabilir ve çevre kirliliğine yol açabilirler. Basit eko-verimlilik önlemleriyle bu tür kayıpların tespiti ve giderilmesi için sistematik yöntemler geliştirilebilir. Sorun: Çözüm: 59 KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL Örnek No: 85 DÜZENLİ DEPOLAMAYLA ÜRÜN KAYBININ ÖNLENMESİ Özdemir Mobilya, İzmir Özetle: Özdemir Mobilya portmanto ve ayakkabılık gibi aksesuar mobilyalar üreten bir atölyedir. Firma sahibi, ürünlerin depolanması aşamasında taşıma sırasında olan kazalar ve düzensiz depolama yüzünden ürünlerde oluşan bozulmaların önüne geçebilmek ve fazladan işgücü kullanımını engellemek için binanın ikinci katını düzenli ürün depolama alanı olarak kullanabilmek üzere bir asansör yaptırmıştır. Sorun: Mobilya üretimi yapılan atölye binası, hammadde depo alanı ve üretim alanı olarak kullanılan bir giriş kattan ve yapımı tamamlanmış ürünlerin bir kısmının depolandığı ikinci bir kattan oluşmaktadır. Ürünlerin önemli bir kısmı, özellikle büyük parçalar, merdivenlerden ikinci kata çıkarma zorluğu nedeniyle, firmanın kiraladığı yakındaki başka bir giriş katı depoya taşınıyordu. Atölyenin ikinci katına taşınan ürünler, merdivenlerden çıkarılmaları esnasında meydana gelen kazalarda zarar görebiliyor; giriş katındaki diğer depoda ise yüksek nem oranı nedeniyle deforme olabiliyorlardı. Uygulama: Firma sahibi, iki katlı atölye binasının olanaklarından daha fazla yararlanarak ikinci katı düzenli ürün depolama alanı haline getirmeye karar verdi. Taşıma işlemi için hem daha az işgücü harcamak, hem de taşıma sırasında ürünlerin zarar görmesiyle oluşacak fireyi engellemek amacıyla atölyeye bir yük asansörü yaptırdı. Ekonomik sonuçlar Yatırım maliyeti: 2700 ABD $, asansör kurulumu Yıllık Tasarruf: 6300 ABD $, ürün bozulma ve kırılmaları, işgücü ve depo kira bedelinden elde edilen tasarruf İşletme maliyeti: 200 ABD$, yıllık bakım ve elektrik sarfiyatı Amortisman süresi: 5 ay Çevresel sonuçlar: Rutubetli mekanda depolama ya da taşıma sırasında yaşanan kazalar sonucu ürünlerin % 10’unda bozulma ya da kırılmalar oluyordu. Bu nedenle ya tüm ürünün atılması ya da en azından bir parçasının değişmesi gerekiyordu. Atölyenin nemden iyi korunan ikinci katının depolama için düzenlemesi ve buraya taşıma işleminin asansörle gerçekleştirilmesi üründeki % 10’luk bu fireyi ve fireye bağlı kereste tüketimini ortadan kaldırdı. Sonuç olarak: Eko-verimlilik prensipleri, hammaddelerin işletmeye girişinden ürünlerin nakledilmesine kadar tüm üretim basamaklarında uygulanmalıdır. Kayıpların ve atıkların en aza indirilmesi çalışmalarında, depolama alanın temiz ve ürün saklama koşullarına uygun tutulması ve depolama sırasında oluşabilecek kazaları önlemek için uygun depolama yöntemleri ve araçlarının kullanılması gerekir. Sorun: Çözüm: Yük asansörü 60 KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL 3.5.4. DELTA Türkiye Eko-Verimlilik Programı Yeni Dönem Çalışmaları 2000 yılı itibariyle DELTA Ağları’nın bir üyesi haline gelen Türkiye’de DELTA EkoVerimlilik Programı’nın ilk aşaması 2000-2002 yılları arasında başarıyla tamamlanmıştır. Bu ilk aşamanın devamı olarak tasarlanmış DELTA Türkiye Eko-Verimlilik Programı II. Aşaması’nın genel amacı Türkiye’deki KOBİ’lere çevresel performans ve çevre yönetimi konularında eko-verimlilik ve eko-yönetim ilkeleri doğrultusunda bilinçli eylemler geliştirmelerine yardımcı olmak ve temel çevre yönetiminden uluslararası çevre yönetim sistemlerine doğru adım atmalarını desteklemektir. Bu doğrultuda eğitim çalışmaları teknik seminerler, bilinçlendirme toplantıları, Internet ortamında gerçekleştirilecek e-seminerler ve örnek uygulama çalışmaları ile devam edecektir. 2004-2005 döneminde DELTA Türkiye eko-haritalandırma, çevresel öz-denetim ve çevresel performans göstergeleri üzerinde yoğunlaşacak bir program planlamıştır. KOBİ’lerin çevre yönetimini benimsemelerini kolaylaştırıcı araçların başında gelen ağ yapılarını güçlendirmek için DELTA Türkiye olarak ÇMO Türkçe bir bülten çıkarmak üzere çalışmalarına devam etmektedir. Eko-yönetim ve temiz üretim alanlarında Türkiye’den ve dünyadan gelişmelerin aktarılacağı bültende, konuyla ilgili seminer gibi etkinlikler, başarılı uygulamalar ve kısa teknik bilgiler de yer alacaktır. DELTA Türkiye Ağı üzerinden bilgi ve deneyim paylaşımın artmasını sağlamak için ikinci bir araç olarak bir web sitesi tasarlanmaktadır. Alandaki gelişmeler ve duyurularla sürekli güncelleştirilecek siteden eko-verimlilik ve temiz üretimle ilgili temel teorik bilgilerin ve konuyla ilgili dünya ve Türkiye’deki kuruluşların bağlantılarının bulunduğu geniş bir veri tabanının yanı sıra tüm DELTA Eko-Yönetim Araçlarına ve başarılı uygulama örneklerine ulaşmak da mümkün olacaktır. 4. SONUÇ Hızlı ve kontrolsüz sanayileşmenin önemli sorumluları arasında bulunduğu küresel çevresel sorunları doğal kaynakların hızlı tüketimi, alıcı ortamların kirlilik özümseme kapasitelerinin aşılmaya başlanması, doğal ortamdaki dengelerin geri dönüşü zor bir şekilde değişmesi, çevre kirliliği kaynaklı büyük ölçekli insan sağlığı sorunlarının gündeme gelmesi ve doğal kaynakların hızla tüketilmesi gibi süreçlerle kriz boyutlarına ulaşmıştır. 1992 yılında Rio de Janeiro’da toplanan Dünya Zirvesi krizin boyutları göz önünde tutulduğunda insanlığın tek çözümünün sürdürebilir bir kalkınma modeli olduğu gerçeğinin tespit edildiği bir dönüm noktası olmuştur. Böylece 1990’ların başı itibariyle sürdürülebilirliğin vazgeçilmez bileşeni olarak önleyici çevre yönetimi ve temiz üretim yaklaşımları önem kazanmıştır. Bu çerçeveden bakıldığında, toplam endüstriyel kirliliğe katkıları kesin olarak bilinmemekle birlikte KOBİ’ler çevre yönetimi uygulamalarında özel bir yere sahiptir. Endüstriyel üretim ve istihdamın önemli bir oranını karşılamalarına rağmen KOBİ’ler etkin bir çevre yönetimini hayat geçirmek için gerekli finans ve insan kaynaklarına, bilgi birikimine ve sürekliliği sağlayacak yönetsel yapıya çoğunlukla sahip değildirler. Sürdürülebilir kalkınmanın önemli ayaklarından birini oluşturacak potansiyele sahip KOBİ’lerin bu hedefi gerçekleştirirken teknik ve ekonomik desteğe ihtiyaçları vardır. Bu nedele yerel gereksinimler de göz önünde bulundurularak KOBİ’lere yönelik kolay uygulanabilir, öz kaynakların kullanımını teşvik eden, sistematik bir yaklaşımla Üretim sürecine sosyal, ekonomik, sağlık, güvenlik ve çevresel boyutları da dahil eden çevre yönetim araçları geliştirilmeli ve KOBİ’ler tarafından kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Bu yaklaşımların uygulamalarının yaygınlaşması amacıyla özellikle son on yılda birçok yerel, bölgesel ve uluslararası inisiyatif hayata geçirilmiştir. Çalışmada bu inisiyatiflere örnek olarak halen Türkiye’de de TMMOB Çevre Mühendisleri Odası’nın koordinasyonunda yürütülen DELTA Eko-Verimlilik Programı incelenmiştir. DELTA Eko-Verimlilik Programı, 1996 yılından itibaren gelişmekte olan Akdeniz ülkelerindeki KOBİ’lere çevre yönetim süreçlerinde yardımcı olacak araçlar geliştiren, 61 KOBİ’lere Yönelik Çevre Yönetimi Araçları: DELTA Eko-Verimlilik Programı Örneği Deniz GÜMÜŞEL bunları eğitim seminerleri aracılığıyla tanıtan ve gönüllü firmalarda eko-verimlilik uygulamaları gerçekleştirerek bu çalışmaların sonuçlarını diğer firmaların yararlanması için yayınlayan bir bilgi ve deneyim paylaşımı programıdır. Sustainable Business Associates tarafından başlatılan program, çalışmalarını halen sekiz ülkede DELTA Ağları aracılığıyla sürdürmektedir. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası 2000 yılından itibaren DELTA Türkiye temsilciliğini üstlenmiştir. ÇMO, program çerçevesinde eko-verimlilik, eko-yönetim ve temiz üretim kavramlarını başta sanayiciler olmak üzere, ilgili kamu sektörünün, akademinin ve sivil toplumun da gündemine taşımayı hedeflemiştir. Öncelikle sanayinin yoğun olduğu illerde olmak üzere tüm ülke çapında düzenlenen bilinçlendirme toplantıları, eko-yönetim araçlarının tanıtıldığı teknik seminerler ve konuyla ilgili bilgi ve deneyim paylaşımını artırmak için yayın çalımalrı program kapsamında bugüne kadar gerçekleştirilmiş ve gelişerek devam edecek etkinlikler arasındadır. DELTA Türkiye Programı etkinliklerine şu ana kadar 100 yakın farklı kuruluştan temsilciler katılmış, eko-verimlilik ve eko-yönetim yaklaşımlarını yakından tanıma fırsatı bulmuşlardır. Katılımcılar görev yaptıkları kuruluşlar (sanayi kuruluşları, organize sanayi bölge müdürlükleri, sanayi odaları, çevre ve sanayi bakanlıkları, üniversiteler) itibariyle program felsefesinin yaygınlaşması adına çoğaltıcı bir işlev üstlenmekte ve Programın kendi içinde ve nihai hedefleri açısından sürdürülebilirliğini sağlamaktadırlar. 5. KAYNAKLAR Gümüşel, Deniz (2003) “Kobiler İçin Temiz Üretim Ve Eko-Verimlilik Yaklaşımları”, Çevre ve Mühendis, Sayı 25, Ankara. Hillary, Ruth (1999), Evaluation of Study Reports on the Barriers, Opportunities and Drivers for Small and Medium Sized Enterprises in the Adoption of Environmental Management Systems, London. Kuhndt, Micheal (2002) “Making It Happen: Sustainable SMEs”, Background paper for UNEP’s 7th International High-Level Seminar on Clenar Production, Prague. Starkey, Richard and I. Andersson (1998), Environmental Management Tools for SMEs. A Handbook”, European Environment Agency, Kopenhag. Wuppertal Institute and the Efficiency Agency NRW (2001), 4 Elements, 10 Factors, 1 Goal: Eco-efficiency, Almanya. Zein, Karim (2002), “Environmental upgrading of companies in Maghreb and Mashrek”, for the 6th World Congress on Integrated Resources Management. http://www.nutek.se/sb/d/158/a/419 62