BY: BAŞAK ÖZBEK HAZIRLAYAN: BAŞAK ÖZBEK PART 1 THE EFFECTS OF THE CRIMINAL COURT DECISIONS ON CIVIL ACTIONS Ceza Mahkemesi Kararlarının Hukuk Davasına Etkisi ARTICLETTER | SUMMER 2013 N CASE WHERE A TORT ALSO CONSTITUTES A CRIME IT IS LIKELY to face both criminal cases and civil actions. In that case, while proceeding an action for damages, whether the judge is bound with the principles of criminal law, especially with the judgments of acquittal or of conviction of criminal becomes more of an issue. The subject of this article is whether the decisions of the criminal courts have any effect on the civil court judgments. Turkish Code of Obligations (“TCC”) stipulates the independence of the judiciary in Article 74 as follows; “Judge, while deciding whether the wrongdoer is faulty or have capacity to act, is not bound with the acquittal of the criminal court judge as well as being not bound with the provisions of criminal law as to the responsibility. Along the same line, the decisions of the criminal court judge on the evaluation of the fault and the determination of the damage has no binding effect on the civil court judges.” In order to evaluate the article in detail, the relationship between the criminal law and the civil law should be analyzed. As a principle, the decisions of criminal courts do not affect the civil court decisions, and vice versa, by the reason of the difference between their subjects, purposes, rules of evidence, analyze and judgment methods. However, in some cases, the decisions of criminal and civil courts may affect each other. As seen in the above mentioned provision, civil court judge, above all, is not bound with the criminal law principles as to the imputability or with the acquittal judgments of criminal court, in order to decide on a case. However, the person who sentenced by a criminal court by being faulty cannot be fully accepted as innocent by the civil court. The situation does not differ in terms of the determination of the damage. The judge of the civil court must determine whether the torturer has capacity to act or is faulty in accordance with the principles of “civil law”. In that case, if the torturer has been found faulty and had capacity to act under Civil Code provisions, the judge decides on the amount of compensation accordingly. Although it is understood from the wording of the provision that the civil court judge is not bound with the decision of the criminal court as to the fault, capacity to act and the acquittal, the provision should be interpreted as to its purpose. In that context, the civil court judge evaluates all the elements of the tort independently and decides as to the concrete case regardless of any decision as to acquittal or the conviction. By this reason, the civil court judge is independent while deciding on a case. İR HAKSIZ FİİLİN AYNI ZAMANDA SUÇ TEŞKİL ETMESİ HALİN- de, hem ceza hem de hukuk yargılaması söz konusu olabilir. Bu takdirde, hukuk hâkimi tazminat davasını görürken, ceza hukuku kurallarıyla ve özellikle ceza mahkemesinin vermiş olduğu beraat ve mahkûmiyet kararıyla bağlı olup olmadığı önem arz eder. Bu makalenin konusu da, ceza hukuku kurallarının ve ceza mahkemesi kararının hukuk mahkemesi kararlarına etkisi olup olmadığıdır. Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) hukuk hâkiminin bağımsızlığını madde 74’de şu şekilde düzenlemiştir; “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” Maddeyi yakından incelemek gerekirse; ilk olarak ceza hukuku ile medeni hukuk arasındaki ilişki incelenmelidir. Kural olarak, ceza ve hukuk mahkemesi kararları karşılıklı olarak birbirini etkilemez. Çünkü, hukuk ve ceza davalarının yapısı, konuları, amaçları, kanıtları, değerlendirme ve yargılama yöntemleri birbirinden farklıdır. Ancak, bazı durumlarda ceza ve hukuk mahkemesi kararları birbirini etkileyebilirler. Hükümden de anlaşıldığı üzere; her şeyden önce hukuk hâkimi kusurun varlığı, derecesi yönünden ve failin ayırt etme gücü olup olmadığına karar verebilmek için, ceza hukukunun isnat kabiliyetine ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Ancak, ceza mahkemesinde kusurlu kabul edilerek mahkûm edilen bir kimse, hukuk mahkemesinde tamamen kusursuz kabul edilemez. Durum, zararın miktarının tayini yönünden de aynıdır. Hukuk mahkemesi hâkimi, failin temyiz kudretine sahip olup olmadığını, kusuru bulunup bulunmadığını “Medeni Hukuk” esaslarına göre tayin etmelidir. Bu durumda Medeni Kanun hükümlerine göre kusur varsa ve temyiz kudretine sahip olduğu tespit edilirse, buna uygun tazminata hükmedecektir. Her ne kadar maddenin lafzından çıkan anlama göre; hukuk hâkimi kusur, temyiz kudreti tayini ve beraat kararıyla bağlı olmadığı anlaşılıyorsa da, maddeyi kanunun amacına göre yorumlamak gerekir. Buna göre, hukuk hâkimi haksız fiilin tüm unsurlarını bağımsız olarak inceler ve GSI | 7 PART 1 It is certain that the civil court judge is independent to determine the fault as stated in the above mentioned article. Besides that, although the elements of act, causality and illegality are not expressly included in Article 74, this article does not limit the scope, gives those only as an example. By this reason, it may be said that civil court judge is granted full independency. As an example, imputability of criminal law and capacity to act which is a requirement of being legally responsible differ from each other. As per Turkish Criminal Code, the one who is under the age of 12 does not have criminal capacity. Yet, civil court judge, as to the concrete case and if the requirements of tort have been met, may render damages against someone under the age of 12. In that case, the judge determines the capacity to act and degree of fault in accordance with civil law. Besides, incrimination of mentally challenged persons is not possible as per criminal law, as a principle, the judgment as to the identification of the perpetrator binds the civil court judge. The outcome of the proceeding may differ because of the difference between concepts of those two law branches. The underlying reason is that, civil law adopted the objective theory of fault while subjective theory of fault is adopted by criminal law. By this reason, degree of fault in terms of civil law is stricter than of criminal law. Although civil law judge is independent on evaluation of the concrete case, the criminal court decision on the identification of the perpetrator, as principle, binds the civil court. It is stated in Article 74 of the TCC that the acquittal judgments rendered by the criminal court by the reason why the tort also constitutes a crime do not bind the civil court judges during an action for damages. Because, even if the act does not constitute a crime, it may against the law in terms of civil law and causality is interpreted differently in criminal law compared to its interpretation in civil law. Nevertheless, although it is controversial and discussed among the jurists, it cannot be accepted that the acquittal judgment rendered on grounds of that the act cannot attributed to the accused has no binding effect on the civil court judge. According to a highly accepted view, the acquittal judgment based on “the lack of evidence” does not bind the civil law judge. However, according to another view, if the acquittal judgment ascertains a substantive fact, such a judgment binds the civil law judge as well. In cases where the civil law judge is not bound with the acquittal decision, the judge should justify his decision by specifying its grounds to decide on the contrary of the sentence. ARTICLETTER | SUMMER 2013 beraat ya da mahkûmiyet kararı fark etmeksizin somut olaya göre kararını verir. Bu nedenle, hukuk hâkiminin bağımsızlığından bahsedebiliriz. Maddede de belirtildiği üzere kusurun belirlenmesi konusunda hukuk hâkiminin bağımsız olduğu kesindir. Bunun yanı sıra, fiil, illiyet bağı ve hukuka aykırılık unsurları her ne kadar madde 74’de belirtilmemişse de, sözü geçen madde deki sayım tüketici olmayıp sadece örnek niteliğindedir. Bu nedenle, tam bir bağımsızlık tanınmıştır hukuk hakimine. Bir örnek vermek gerekirse; ceza hukukunda isnat kabiliyeti ile hukuki sorumluluğu gerektiren ayırt etme gücü birbirinden farklı kavramlardır. Türk Ceza Kanun’una göre 12 yaşından küçüklerin ceza ehliyeti yoktur. Fakat hukuk mahkemesi hâkimi somut olaya göre, haksız fiilin şatları oluştu ise, 12 yaşında küçük kimseye dahi tazminata hükmedebilir. Bu durumda hâkim, medeni hukuka göre temyiz kudretini ve kusur oranını belirlemektedir. Keza, ceza hukukuna göre; akıl hastalarına ceza verilemezken haksız fiile ilişkin hukuk davasında hakkaniyet gereği tazminata hükmedilebilmektedir. Bu iki hukuk dalında kavramların farklı anlamları taşıması sebebi ile yargılama sonucu doğacak sonuç değişebilmektedir. Bunun en temel sebebi ise; medeni hukukta objektif kusur teorisinin kabul edilmiş, ceza hukukunda ise sübjektif hukuk teorisinin kabul edilmiş olmasıdır. Bu yönden medeni hukuktaki kusur ölçüsü ceza hukukuna oranla daha katıdır. Her ne kadar somut olayı değerlendirmede hukuk hakimi bağımsız olsa da failin kimliğinin tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı ilke olarak hukuk hakimini bağlar. Bir haksız fiilin aynı zamanda suç teşkil etmesi sebebi ile ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararı, tazminat davasında hukuk hâkimini bağlamayacağı BK m.74 ile ifade edilmiştir. Zira, fiil suç teşkil etmese de medeni hukuk açısından hukuka aykırı olabilir ve illiyet bağı ceza hukukunda medeni hukuktan farklı yorumlanmaktadır. Ancak, sanığa isnat edilen fiili işlemediği gerekçesi ile ceza mahkemesinde verilen beraat kararı hukuk hâkimini bağlamaması kabul edilemez. Bu durum doktrinde de tartışılmaktadır. Oğuzman ve Fikret Eren’in savunduğu ve baskın olan görüşe göre; “delil yetersizliğine” dayanan beraat kararı hukuk hâkimini bağlamaz. Ancak Turgut Uygur’a göre, beraat kararı maddi bir olguyu tespit ediyorsa, bu karar hukuk hâkimi için de bağlayıcıdır. Hukuk hâkimi beraat kararı ile bağlı olmadığı hallerde, ceza ilamından farklı bir sonuca varma sebeplerini gerekçeli olarak kararında izah etmelidir.