Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda belirti

advertisement
T.C.
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI
ANABİLİM DALI
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
OLAN ÇOCUKLARDA BELİRTİ ÖZELLİKLERİNİN
DİSREGÜLASYON PROFİLİ VE DUYGUSAL UYARILMA
DÜZEYLERİ İLE İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ
Dr. Candan TAŞKIRAN
UZMANLIK TEZİ
Olarak Hazırlanmıştır
ANKARA
2014
T.C.
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI
ANABİLİM DALI
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
OLAN ÇOCUKLARDA BELİRTİ ÖZELLİKLERİNİN
DİSREGÜLASYON PROFİLİ VE DUYGUSAL UYARILMA
DÜZEYLERİ İLE İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ
Dr. Candan TAŞKIRAN
UZMANLIK TEZİ
TEZ DANIŞMANI
Doç. Dr. Sadriye Ebru ÇENGEL KÜLTÜR
ANKARA
2014
lll
Anabilim Dalı
:
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları
Program
:
Tıpta Uzmanlık
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Olan
Çocuklarda Belirti Özelliklerinin Disregülasyon Profili ve Duygusal Uyarılma
Düzeyleri ile İlişkisinin İncelenmesi
Tez Başlığı
:
Öğrenci Adı-Soyadı
Savunma Sınavr
Tarihi
:
Dr. Candan TAŞKIRAN
: 17.06.2014
Bu çalışma jiirimiz tarafindan tıptaızmarılıktezi olarak kabul edilmiştir.
Jüri Başkanı : Doç" Dr. S. Ebru ÇENGEL
(Tez danışmanı)
KÜLTÜR
üy*
:
Prof. Dr. Füsun ÇETIN ÇUHADARO
üy.
:
Doç. Dr. Devrim AKDEMIR
oNAY
ButezHacettepe Üniversitesi Lisansüstü Eğitim-Öğretim ve Srnav Yönetmeliğinin
ilgili maddeleri uyarınca yukarıdaki jüri tarafindan uygun görülmüş ve Tıp Fakültesi
Yönetim Kurulu kararıyla kabul edilmiştir.
f,,.,a6*
Prof. Dr. Bülent SİVRİ
Tıp Fakültesi Dekanı
iv
TEŞEKKÜR
Bu tez çalışmasının her aşamasında katkısını ve değerli desteğini esirgemeyen tez
danışmanım Doç. Dr. Ebru Çengel Kültür’e;
Uzmanlık eğitimim boyunca bilgi ve deneyimlerini içtenlikle paylaşan başta
anabilim dalı başkanımız Prof. Dr. Berna Özsungur olmak üzere değerli hocalarım
Prof. Dr. Füsun Çuhadaroğlu Çetin, Prof. Dr. Ferhunde Öktem, Prof. Dr. Fatih Ünal,
Doç. Dr. Devrim Akdemir, Yrd. Doç. Dr. Dilşad Foto Özdemir ve Yrd. Doç. Dr.
Tuna Çak Esen’e, emekli öğretim üyemiz Prof. Dr. Bahar Gökler’e,
Psikiyatri ve Çocuk Nörolojisi rotasyonlarım sırasında mesleki eğitimime katkı
sağlayan tüm değerli hocalarıma,
Bölümde birlikte çalıştığım, ismini burada sayamadığım tüm araştırma görevlisi
arkadaşlarım,
bölüm
psikologlarımız,
sosyal
hizmet
uzmanımız,
bölüm
sekreterlerimiz ve diğer bölüm çalışanlarına;
Tez kapsamında WISC-R uygulamalarını gerçekleştiren Psk. Dr. Zeynep Tüzün’e;
Fizyolojik ölçümlerin yapılmasını sağlayan Fizyoloji Anabilim Dalı başkanı Prof.
Dr. Dicle Balkancı ve öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşen Erdem’e, ölçümlerin kayıt ve
analizleri için birlikte çalıştığım araştırma görevlisi Serkan Karaismailoğlu’na;
UDRS öz bildirim verilerinin bilgisayar ortamında kayıt edilmesini sağlayan Dr.
Tayfun Küçükyılmaz’a;
İstatistiksel analizleri gerçekleştiren ve ek değerlendirmeler için yol gösteren
Biyoistatistik Anabilim Dalı’ndan Dr. Erdal Coşgun’a;
Çalışmaya katılmayı kabul edip büyük bir özveri gösteren tüm çocuk ve ailelere;
Sevgi, güven ve coşkularıyla beni her zaman destekleyen sevgili annem ve sevgili
babama;
Her zaman yanımda olan, elini tutmaktan mutluluk duyduğum eşim Ekim Taşkıran’a
teşekkür ederim.
v
ÖZET
Taşkıran, C. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Olan Çocuklarda Belirti
Özelliklerinin Disregülasyon Profili ve Duygusal Uyarılma Düzeyleri ile
İlişkisinin İncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk ve Ergen
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Tıpta Uzmanlık Tezi, Ankara, 2014. Bu çalışmada
dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) tanısı konan çocukların davranışsal
ve bilişsel özellikleri ile duygusal uyaranlara yanıtlarının değerlendirilmesi
amaçlanmıştır. Çalışmada 6 – 12 yaş arası, nörolojik ve/veya kronik bir hastalığı
olmayan, zeka bölümü 70 ve üzerinde DEHB grubunda 48, kontrol grubunda 22
katılımcı değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında bu yaş grubunda sık görülen
psikopatolojileri taramak amacıyla Okul Çağı Çocukları için Duygulanım
Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi-Şimdi ve Yaşam Boyu Şekli
(ÇGDBŞÖ-ŞY) kullanılarak yarı yapılandırılmış klinik görüşme yapılmıştır.
Katılımcılar, çocukların doldurduğu Çocuklar için Anksiyete Duyarlılığı Ölçeği
(CADÖ) ve anne babaların doldurduğu 6-18 Yaş Çocukları İçin Çocuk Davranış
Kontrol Listesi (ÇDKL), Güçler ve Güçlükler Anketi (GGA), McMaster Aile
Değerlendirme Aracı (MMADA), Okul Çağı Çocukları için Mizaç Ölçeği (OÇMÖ),
Çocuk ve Ergenlerde Yıkıcı Davranım Bozuklukları İçin DSM-IV’e Dayalı Tarama
ve Değerlendirme Ölçeği - Turgay (T-DSM-IV) ve Conners Ana Baba
Derecelendirme Ölçeği (CADÖ-48) ile değerlendirilmiştir. Yürütücü işlevleri
değerlendirmek için Stroop ve iz sürme testi kullanılmıştır. Duygusal yanıtlarının
değerlendirmesi için Uluslararası Duygusal Resim Sistemi’nden (UDRS) seçilen
resimlere verilen subjektif ve objektif (deri iletkenliği yanıtı) yanıt incelenmiştir.
DEHB grubunda disregülasyon profili % 58,3 oranında görülmüştür. DEHB
grubunda disregülasyon profili varlığında davranış sorunları ve karşıt olma karşı
gelme bozukluğu (KOKGB) belirtilerinin, KOKGB eş tanısının ve DEHB kombine
alt tipinin daha sık görüldüğü bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), duygu
ayarlama, disregülasyon profili, Uluslararası Duygusal Resim Sistemi (UDRS), deri
iletkenliği yanıtı.
vi
ABSTRACT
Taskiran, C. Investigation of the Relation Between Dysregulation Profile,
Emotional Arousal and Symptom Properties in Children with Attention Deficit
and Hyperactivity Disorder. Hacettepe University Faculty of Medicine, Thesis
in Child and Adolescent Psychiatry, Ankara, 2014. In this study we aimed to
evaluate behavioral and cognitive properties, and affective responses in children with
the diagnosis of attention deficit hyperactivity disorder (ADHD). On this aim, 48
children with the diagnosis of ADHD and 22 children in the control group who were
between 6-12 years of age, had IQ >70, and had no chronic and/or neurologic
disorders were evaluated. All children were interviewed by using Schedule for
Affective Disorders and Schizophrenia for School Aged Children- Present and
Lifetime version (K-SADS-PL) to screen frequent psychopathologies for these ages.
All subjects were evaluated with Childhood Anxiety Sensitivity Index (CASI) that
was completed by children and with Child Behavior Checklist 6-18 (CBCL), The
Strengths and Difficulties Questionnaire (SDQ), McMaster Family Assessment
Device (FAD), School-Age Temperament Inventory (SATI), The Turgay DSM-IV
Based Disruptive Behavior Disorders Child and Adolescent Rating and Screening
Scale (T-DSM-IV-S), Conners’ Parent Rating Scale (CPRS-48) that were completed
by parents. Stroop and Trail Making tests were used to examine executive functions.
In order to evaluate emotional responses, International Affective Picture System and
subjective and objective (skin conductance response) responses that are given to
selected pictures were examined. 58,3 % of children with ADHD were identified
with dysregulation profile. In ADHD group, conduct problems, oppositional defiant
disorder symptoms, and ADHD-combined type were found to be more frequent
when dysregulation profile was associated with ADHD diagnosis.
Key words: attention deficit and hyperactivity disorder (ADHD), emotion
regulation, dysregulation profile, International Affective Picture System (IAPS), skin
conductance response.
vii
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ONAY SAYFASI ....................................................................................................... iii
TEŞEKKÜR ............................................................................................................... iv
ÖZET
................................................................................................................ v
ABSTRACT ............................................................................................................... vi
İÇİNDEKİLER .......................................................................................................... vii
SİMGELER VE KISALTMALAR ............................................................................. xi
ŞEKİLLER DİZİNİ................................................................................................... xiii
TABLOLAR DİZİNİ ................................................................................................ xiv
1.
GİRİŞ ............................................................................................................. 1
2.
GENEL BİLGİLER ....................................................................................... 3
2.1.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu..................................................... 3
2.1.1.
Tanım ve Tarihçe ................................................................................................. 3
2.1.2.
Epidemiyoloji ....................................................................................................... 4
2.1.3.
Klinik özellikler ve tanı........................................................................................ 5
2.1.4.
DEHB etiyolojisi .................................................................................................. 8
2.1.4.1.
Genetik çalışmalar........................................................................................ 8
2.1.4.2.
Görüntüleme çalışmaları .............................................................................. 9
2.1.4.3.
Çevresel etkenlerle ilişkili çalışmalar ........................................................ 10
2.1.4.4.
Nöropsikolojik çalışmalar .......................................................................... 10
2.1.5.
2.2.
DEHB ve eşlik eden bozukluklar ....................................................................... 12
Duygu ayarlama ........................................................................................... 13
2.2.1.
Tanım ve tarihçe................................................................................................. 13
2.2.2.
Duygu ayarlama ve ilişkili çalışmalar ................................................................ 16
2.2.3.
Duygu ayarlama ve otonom fonksiyonların değerlendirmesi ............................ 16
2.2.4.
Duygu ayarlama ve psikopatoloji ilişkisi ........................................................... 17
2.2.5.
DEHB ve duygu ayarlama ................................................................................. 19
viii
2.3.
Çalışmanın amacı ......................................................................................... 19
3.
GEREÇ VE YÖNTEM ................................................................................ 21
3.1.
Araştırmanın örneklemi ............................................................................... 21
3.2.
Araştırmanın deseni ..................................................................................... 21
3.3.
Örneklemin seçimi ....................................................................................... 21
3.4.
Uygulama ..................................................................................................... 22
3.5.
Araştırmada kullanılan gereçler ................................................................... 23
3.5.1.
Demografik bilgi formu ..................................................................................... 23
3.5.2.
Hollingshead-Redich Ölçeği .............................................................................. 24
3.5.3.
Okul Çağı Çocukları için Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme
Çizelgesi-Şimdi ve Yaşam Boyu Şekli (ÇGDBŞÖ-ŞY; Schedule for Affective Disorders and
Schizophrenia for School-Age Children-Present and Lifetime Version, K-SADS-PL) ........... 24
3.5.4.
6-18 Yaş Çocukları İçin Çocuk Davranış Kontrol Listesi (ÇDKL; Child
Behavior Checklist 6-18, CBCL) ....................................................................................... 25
3.5.5.
Güçler ve Güçlükler Anketi (GGA; The Strengths and Difficulties
Questionnaire, SDQ) .......................................................................................................... 26
3.5.6.
Conners Ana Baba Derecelendirme Ölçeği (CADÖ-48; Conners’ Parent Rating
Scale, CPRS-48) ................................................................................................................ 26
3.5.7.
Çocuk ve Ergenlerde Yıkıcı Davranım Bozuklukları İçin DSM-IV’e Dayalı
Tarama ve Değerlendirme Ölçeği - Turgay (T-DSM-IV; The Turgay DSM-IV Based
Disruptive Behavior Disorders Child and Adolescent Rating and Screening Scale, TDSM-IV-S) ........................................................................................................................ 27
3.5.8.
McMaster Aile Değerlendirme Aracı (MMADA; McMaster Family Assessment
Device, FAD) ..................................................................................................................... 27
3.5.9.
Okul Çağı Çocukları için Mizaç Ölçeği (OÇMÖ; School-Age Temperament
Inventory, SATI) ................................................................................................................ 28
3.5.10. Çocuklar için Anksiyete Duyarlılığı Ölçeği (ÇADÖ; Childhood Anxiety
Sensitivity Index, CASI) .................................................................................................... 28
3.5.11. Wechsler Çocuklar için Zeka Ölçeği- (WCZÖ-R; Wechsler Intelligence Scales
for Children- Revised, WISC-R) ....................................................................................... 28
3.5.12.
Stroop Testi (Stroop Test) .................................................................................. 29
3.5.13.
İz Sürme Testi (Trail Making) ........................................................................... 29
3.5.14. Uluslararası Duygusal Resim Sistemi (UDRS; International Affective Picture
System, IAPS) .................................................................................................................... 29
3.6.
Elektrodermal Aktivite Ölçümü ................................................................... 30
ix
3.7.
Verilerin Değerlendirilmesi ve İstatistikler ................................................. 32
4.
BULGULAR ................................................................................................ 33
4.1.
Araştırma Grubunun Demografik Özellikleri .............................................. 33
4.2.
Wechsler Çocuklar için Zeka Ölçeği (WISC-R) Sonuçları ......................... 35
4.3.
Çocuk Tarafından Tamamlanan Ölçek Sonuçları ........................................ 35
Çocuklar için Anksiyete Duyarlılığı Ölçeği (ÇADÖ) Sonuçları ....................... 35
4.3.1.
Anne Baba Tarafından Tamamlanan Ölçek Sonuçları ................................ 36
4.4.
4.4.1.
Güçler ve Güçlükler Anketi (GGA) Sonuçları................................................... 36
4.4.2.
Conners Ana Baba Derecelendirme Ölçeği (CADÖ-48) Sonuçları ................... 36
4.4.3.
Çocuk ve Ergenlerde Yıkıcı Davranım Bozuklukları İçin DSM-IV’e Dayalı
Tarama ve Değerlendirme Ölçeği-Turgay (T-DSM-IV) Sonuçları ................................... 37
4.4.4.
Okul Çağı Çocukları için Mizaç Ölçeği (OÇMÖ) ............................................. 38
4.4.5.
McMaster Aile Değerlendirme Aracı (MMADA) sonuçları.............................. 38
4.4.6.
4-18 Yaş Çocukları İçin Çocuk Davranış Kontrol Listesi (CBCL) sonuçları .... 39
4.4.6.1.
dağılımı
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profiline göre katılımcıların
.................................................................................................................... 40
4.4.6.2.
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profiline göre katılımcıların
WISC-R sonuçları .......................................................................................................... 42
4.4.6.3.
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profiline göre katılımcıların
çalışmada kullanılan diğer ölçek sonuçları .................................................................... 42
4.5.
Nöropsikolojik Test Sonuçları ..................................................................... 44
4.5.1.
İz sürme testi sonuçları ...................................................................................... 46
4.5.2.
Stroop testi sonuçları .......................................................................................... 47
4.6.
Uluslararası Duygusal Resim Sistemi (UDRS) Öz Değerlendirme Ölçümü
Sonuçları
.............................................................................................................. 48
4.7.
Elektrodermal aktivite değerlendirmesi ....................................................... 50
4.8.
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profili ile diğer ölçek puanlarının
korelasyon değerlendirilmesi ..................................................................................... 52
4.8.1.
DEHB grubunda CBCL alt ölçek puanları korelasyonunun değerlendirilmesi . 52
4.8.2.
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profili ile GGA alt ölçek puanları
korelasyonunun değerlendirilmesi ..................................................................................... 53
x
4.8.3.
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profili ile CADÖ-48 alt ölçek puanları
korelasyonunun değerlendirilmesi ..................................................................................... 54
4.8.4.
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profili ile T-DSM-IV puanları
korelasyonunun değerlendirilmesi ..................................................................................... 55
4.8.5.
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profili ile OÇMÖ alt ölçek puanları
korelasyonunun değerlendirilmesi ..................................................................................... 56
4.8.6.
DEHB grubunda CBCL – Disregülasyon profili ile tanı görüşmesi (K-SADSPL) sonuçları korelasyonunun değerlendirilmesi............................................................... 57
4.8.7.
DEHB grubunda CBCL – Disregülasyon profili ve kurallara karşıt olma
sendrom puanlarının kullanılan diğer davranış sorunu ve KOKGB göstergeleri ile
ilişkisinin değerlendirilmesi ............................................................................................... 58
5.
TARTIŞMA ................................................................................................. 59
6.
SONUÇ VE ÖNERİLER ............................................................................. 68
KAYNAKLAR .......................................................................................................... 70
EKLER
.............................................................................................................. 87
xi
SİMGELER VE KISALTMALAR
APA
: American Psychiatric Association
CADÖ-48
: Conners Ana Baba Derecelendirme Ölçeği
CASI
: Childhood Anxiety Sensitivity Index
CBCL
: Child Behavior Checklist 6-18
CBCL-DP
: Child Behavior Checklist-Disregülasyon Profili
CPRS-48
: Conners’ Parent Rating Scale
ÇADÖ
: Çocuklar için Anksiyete Duyarlılığı Ölçeği
ÇDKL
: 6-18 Yaş Çocukları İçin Çocuk Davranış Kontrol Listesi
ÇGDBŞÖ-ŞY
: Okul Çağı Çocukları için Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni
Görüşme Çizelgesi-Şimdi ve Yaşam Boyu Şekli
DB
: Davranım Bozukluğu
DEHB
: Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu
DESR
: Deficient emotional self regulation
DSM-IV-TR
: Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı-Dördüncü
Baskı; Gözden Geçirilmiş (Diagnostic and Statistical Manual of
Mental Disorders Fourth Edition, Text Revision)
DSM-V
: Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı-Beşinci
Baskı (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 5th
Edition)
EDA
: Elektrodermal aktivite
FAD
: McMaster Family Assessment Device
GDY
: Galvanik deri yanıtı
xii
GGA
: Güçler ve Güçlükler Anketi
HÜTF
: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
IAPS
: International Affective Picture System
KOKGB
: Karşıt olma karşı gelme bozukluğu
K-SADS-PL
: Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia for SchoolAge Children-Present and Lifetime Version
MMADA
: McMaster Aile Değerlendirme Aracı
OÇMÖ
: Okul Çağı Çocukları için Mizaç Ölçeği
OSS
: Otonom sinir sistemi
PSS
: Parasempatik sinir sistemi
SAM
: Self-Assessment Manikin - Öz Değerlendirme Ölçümü
SATI
: School-Age Temperament Inventory
SED
: Sosyoekonomik düzey
SDQ
: The Strengths and Difficulties Questionnaire
SSS
: Sempatik sinir sistemi
T-DSM-IV
: Çocuk ve Ergenlerde Yıkıcı Davranım Bozuklukları İçin DSMIV’e Dayalı Tarama ve Değerlendirme Ölçeği-Turgay
T-DSM-IV-S
: The Turgay DSM-IV Based Disruptive Behavior Disorders Child
and Adolescent Rating and Screening Scale
UDRS
: Uluslararası Duygusal Resim Sistemi
WCZÖ-G
: Wechsler Çocuklar için Zeka Ölçeği-Gözden Geçirilmiş Form
WISC-R
: Wecshler Inteligence Scale for Children-Revised
xiii
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 3.1.
Biopac MP30 kayıt ekranı görüntüsü ve deri iletkenliği
değerlendirilmesi için ölçülen değerler. ..................................................................... 32
xiv
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo 2.1.
DSM – V tanı sınıflamasında DEHB ile ilişkili değişiklikler ................ 6
Tablo 2.2.
DSM - IV - TR ve DSM - V DEHB tanı ölçütleri ................................. 7
Tablo 2.3.
Duygu ayarlama ile ilgili yapılan tanımlar .......................................... 15
Tablo 4.1.
DEHB ve kontrol gruplarının demografik özellikleri .......................... 34
Tablo 4.2.
DEHB ve kontrol gruplarının WISC-R puan ortalamaları sonuçları ... 35
Tablo 4.3.
DEHB ve kontrol gruplarının ÇADÖ puan ortalamaları sonuçları ...... 36
Tablo 4.4.
DEHB ve kontrol gruplarının GGA puan ortalamaları sonuçları ........ 36
Tablo 4.5.
DEHB ve kontrol gruplarının CADÖ-48 puan ortalamaları sonuçları 37
Tablo 4.6.
DEHB ve kontrol gruplarının T-DSM-IV puan ortalamaları sonuçları 37
Tablo 4.7.
DEHB ve kontrol gruplarının OÇMÖ puan ortalamaları sonuçları ..... 38
Tablo 4.8.
DEHB ve kontrol gruplarının MMADA puan ortalamaları sonuçları . 39
Tablo 4.9.
DEHB ve kontrol grubunda MMADA genel değerlendirmeye göre
ailesel işlevsellik değerlendirmesi.............................................................................. 39
Tablo 4.10. DEHB ve kontrol gruplarının CBCL puan ortalamaları sonuçları....... 40
Tablo 4.11. DEHB grubunda CBCL-DP puanına göre katılımcıların bazı
demografik ve tanı özellikleri .................................................................................... 41
Tablo 4.12. DEHB grubunda CBCL-DP puanına göre WISC-R puan ortalamaları
sonuçları
.............................................................................................................. 42
Tablo 4.13. DEHB grubunda CBCL-DP puanına göre GGA, CADÖ-48, OÇMÖ,
MMADA, T-DSM-IV ve ÇADÖ puan ortalamaları sonuçları .................................. 43
Tablo 4.14. DEHB ve kontrol gruplarının yaşa göre dağılımı ................................ 45
Tablo 4.15. DEHB ve kontrol gruplarının yaşa göre WISC-R puan ortalamaları
sonuçları
........................................................................................................... 45
Tablo 4.16. DEHB ve kontrol gruplarının yaşa göre iz sürme testi sonuçları......... 46
Tablo 4.17. DEHB ve kontrol gruplarının yaşa göre iz sürme testi sonuçları......... 47
xv
Tablo 4.18. DEHB ve kontrol gruplarının UDRS öz değerlendirme sonuçları....... 49
Tablo 4.19. Elektrodermal aktivite ölçümü sonuçları ............................................. 51
Tablo 4.20. DEHB grubunda (s=48) CBCL alt ölçek puanları korelasyonu .......... 52
Tablo 4.21. DEHB grubunda (s=48) CBCL - Disregülasyon profili ile GGA alt
ölçek puanları korelasyonu ........................................................................................ 53
Tablo 4.22. DEHB grubunda (s=48) CBCL-disregülasyon profili ile CADÖ-48 alt
ölçek puanları korelasyonu ........................................................................................ 54
Tablo 4.23. DEHB grubunda (s=48) CBCL-disregülasyon profili ile T-DSM-IV
puanları korelasyonu .................................................................................................. 55
Tablo 4.24. DEHB grubunun (s=48) CBCL-disregülasyon profili ile OÇMÖ alt
ölçek puanları korelasyonu ........................................................................................ 56
Tablo 4.25. DEHB grubunda (s=48) CBCL-disregülasyon profili ile K-SADS-PL
korelasyonu .............................................................................................................. 57
Tablo 4.26. DEHB grubunda (s=48) CBCL – Disregülasyon profili ve kurallara
karşıt olma ölçeği puanlarının kullanılan diğer davranış sorunu ve KOKGB
göstergeleri ile korelasyonu ....................................................................................... 58
1
1. GİRİŞ
1.1.
Dikkat
Konunun önemi
eksikliği
hiperaktivite bozukluğu (DEHB), dikkat
eksikliği,
hiperaktivite ve dürtüsellik belirtileri ile karakterize, birçok kültürde çocuklarda % 5,
erişkinlerde % 2,5 oranında görülen işlevsellik ve gelişimi etkileyen nörogelişimsel
bir bozukluktur (APA, 2013). Kronik gidişli bir bozukluk olan DEHB’nin hastalara,
ailelerine ve topluma etkisi olduğu ve sağlık sistemine hem sosyal ve hem maddi yük
getirdiği bilinmektedir (Sonuga-Barke ve Rubia, 2008).
Bozukluğun ortaya çıkışında rolü olan etkenlerin çeşitliliği ve birbirleriyle
etkileşim içinde olmaları DEHB etiyolojisini aydınlatmada ve erken risk faktörlerini
belirlemede güçlük yaratmaktadır. Klinik olarak benzer durumların, farklı biyolojik
ve çevresel etkenler sonucunda ortaya çıkması anlamına gelen “etiyolojik
heterojenlik” kavramının DEHB için de geçerli olduğu kabul edilmektedir (SonugaBarke ve Halperin, 2010).
100 yılı aşkın bir süredir tanımlanan bir bozukluk olmasına karşın DEHB
etiyolojisi gibi tanısı, davranışsal özellikleri, değerlendirme yöntemleri ve tedavisi
ilişkili alanlarda da birbirinden farklı görüşlerin yazında yer aldığı bir klinik tablodur
(Stefanatos ve Baron, 2007).
Normal gelişim süreci fiziksel, bilişsel, duygusal ve davranışsal işlevlerde
dönüşüm ve ilerlemeyi içermektedir. Bu işlev alanları birbirleriyle etkileşim içinde
gelişir. Erken çocukluk döneminde duygusal ayarlamada yaşanan güçlüğün, ileride
dikkatin düzenlemesinde yaşanacak güçlüklerle ilişkili olabileceği düşünülmektedir
(Olson, 1996).
Düşünce, davranış ve duyguları düzenleme ile ilgili yüksek bilişsel işlevler
yürütücü işlev olarak tanımlanır. DEHB’de uzun süredir çalışılmakta olan yürütücü
işlevler, daha çok bilişsel süreçleri yansıtan soğuk (cold) ve duygusal durumları
içeren sıcak (hot) yürütücü işlevler olarak ikiye ayrılmaktadır. Soğuk yürütücü
işlevler daha çok soyut ve bağlamdan bağımsız sorunlar karşısında kullanılırken
motivasyon ile ilişkili problem çözme, amaca yönelik davranma gibi durumlarda
2
soğuk ve sıcak yürütücü işlevlerin bir arada kullanılması gerekmektedir (Zelazo ve
Cunningham, 2007).
DEHB’si olan kişilerin duygu düzenleme ile ilgili güçlük yaşadığı uzun
zamandır bilinmektedir ve bu güçlüğün bozukluk ile ilişkisinin doğası ilgi çeken bir
araştırma alanıdır. Yapılan çalışmalardan elde edilen bilgiler; duygu disregülasyonun
DEHB’de sık gözlendiğini ve işlevselliğe etkisi olduğunu, eş tanı ve bozukluğun
gidişinde önemli olduğunu, DEHB ve duygu ayarlamanın beyinde benzer yapı ve
yolaklarla ilişki olduğunu göstermektedir.
Günümüzde DEHB, etiyolojisi, klinik görünümü, eşlik eden tanılar ve
bozukluğun gidişi ile ilişkili hemen her yaş grubunda çalışmaların sürdüğü bir
alandır. Bozukluğa eşlik eden duygu ayarlama güçlüklerinin anlaşılması bu alanda
yapılacak çalışmalara ve hastaların izlemine katkısı açısından önemlidir.
3
2. GENEL BİLGİLER
2.1.Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu
2.1.1. Tanım ve Tarihçe
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), aşırı hareketlilik, dikkati
odaklama ya da sürdürmede güçlükler ve dürtüsel davranışlar ile karakterize bir
bozukluktur.
DEHB, ilk tanımlandığı dönemden bu yana farklı isim, kavram ve tanı
özellikleri ile değerlendirilmiştir. Olguların tanımlanması çocuklara ilişkin gözlem ve
değerlendirmeler ile ortaya çıkmıştır. Yazın bilgisi gözden geçirildiğinde DEHB’nin
yıllar boyunca çeşitli terimlerle anıldığı görülmektedir. Bozukluk 19. yüzyılın
sonlarında tıp yazınında “çılgın aptallar (mad idiots)”, “dürtüsel delilik (impulsive
insanity)”, “yetersiz engellenme (defective inhibition)” olarak adlandırılmıştır (Şenol,
2008).
DEHB’nin tarihçesinin geleneksel olarak Alman hekim Heinrich Hoffman’ın
1845 yılında yayımlanan “savruk Peter (Der Struwwelpeter, slovenly Peter)”
kitabında yer alan “kıpır kıpır Phil” şiiri ile başladığı kabul edilmektedir. DEHB ile
ilişkili bilimsel olarak ilk kaynaklar ise George Frederick Stil ve Alfred Tredgold
tarafından bildirilmiştir. Still (1902), aşırı hareketli, bir konuya yoğunlaşamayan,
öğrenme güçlükleri ve davranım sorunları olan çocukları tanımlamıştır ve bu
durumun kız çocuklarına göre erkek çocuklarında daha sık görüldüğünü belirtmiştir.
Tredgold ise davranış sorunlarının duygusal süreçleri ve altta yatan psikolojik
nedenleri yansıttığı görüşünü benimsemiş, bu durumları kalıtsal (primer) ve erken
çevresel hasar ilişkili (sekonder) olarak ikiye ayırmıştır. 1947 yılında Strauss ve
arkadaşları bozukluğu “Minimal Beyin Zedelenmesi Sendromu” olarak tanımlamış,
Clement ve Peters ise 1962 yılında bu sorunları gösteren bütün çocuklarda beyin
hasarından söz edilemeyeceğini ileri sürerek “Minimal Beyin Disfonksiyonu”
terimini kullanmışlardır. “Minimal Beyin Disfonksiyonu”, 1970’li yıllarda dikkat ile
ilişkili bir bozukluk olarak ifade edilmeye başlanmıştır (Taylor, 2011).
4
Tanı ile ilgili geçerli ve güvenilir sınıflandırma çalışmaları ise bozukluğu
Amerikan Psikiyatri Birliği’nin 1968’de DSM-II’de “Çocukluğun Hiperkinetik
Reaksiyonu” ve Dünya Sağlık Örgütü’nün 1978’de ICD - 9’da “Çocukluktaki
Hiperkinetik Sendrom” olarak belirlemesiyle başlamıştır (Şenol, 2008). DSM - III R’de “Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu” tanımlaması yapılmış olup tanı için
bozukluğun on dört belirtisinden sekiz tanesinin karşılanması şartı getirilmiştir
(APA, 1987).
Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından 2000 yılında gözden geçirilerek
yayımlanan DSM – IV tanı sınıflamasında DEHB genellikle ilk kez bebeklik,
çocukluk ya da ergenlik döneminde tanısı konan bozukluklar içinde, yıkıcı davranım
bozuklukları başlığı altında yer almıştır. DEHB için üç alt tip ve on sekiz belirti
tanımlanarak, tanı için dikkat eksikliği ve hiperaktivite/dürtüsellik belirti
kümelerindeki dokuz maddeden altısının bulunması zorunluluğu getirilmiştir (APA,
2000).
Ruh sağlığı alanında yapılan çalışmalar ve edinilen bilgi birikimi tanı
sınıflandırmalarının gözden geçirilerek
güncellenmesini gerekli kılmaktadır.
Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından en son yayımlanmış olan tanı sınıflaması
DSM – V farklı bozukluklara birçok değişiklik getirmiştir.
DEHB’nin beyin gelişimi ile ilişkisinin de yansıması olarak nörogelişimsel
bozukluklar altında yer almış olması (APA, 2013) bozukluk ile ilgili en temel
değişiklik olmuştur.
2.1.2. Epidemiyoloji
DEHB en yaygın görülen ve yaşam boyu devam edebilen çocukluk çağı
psikopatolojilerinden biridir. Aynı zamanda çocuklarda en sık görülen nörogelişimsel
bozukluktur (Feldman ve Reiff, 2014).
Farklı
örneklemlerde
sıklık
ve
yaygınlığına
ilişkin farklı
değerler
bulunmaktadır. DEHB’nin yaygınlığı ile ilgili araştırma sonuçlarının, olguların
tanımlanmasına bağlı olarak farklılıklar gösterdiği düşünülmektedir. Sık görüldüğü
bilinen DEHB, sağlık hizmetlerine yükü nedeniyle de Amerika Birleşik Devletleri
5
ulusal sağlık araştırmalarında önem verilen bir bozukluk olmuştur. 2009 verilerinde
DEHB’nin sıklığında yıllar içinde artış olduğu, 5 – 17 yaş çocuklarında 2007 -2009
yıllarında tanı alan çocuk yüzdesinin (% 9) 1998 – 2000 yıllarında tanı alan çocuk
yüzdesine (% 7) göre artmış olduğu belirtilmiştir (Akinbami ve ark., 2011).
APA (2013), toplum tabanlı çalışmalarda birçok kültürde DEHB’nin
çocuklarda % 5, erişkinlerde % 2,5 oranında görüldüğünü belirtmiştir. Polanzyk ve
arkadaşları (2014) çalışmalarında DEHB yaygınlığındaki değişik sonuçların coğrafi
bölge ve araştırmanın yapıldığı yıl ile ilişkili olmadığını belirterek, görülen
farklılıkların esas kaynağının araştırmalarda kullanılan yöntem farklarından
kaynaklandığı sonucuna varmıştır.
DSM - IV - TR kriterlerine göre tanı almış olguların bulunduğu, çocuk ve
ergenlerde yapılmış 86, erişkinlerde yapılmış 11 çalışmayı içeren metaanalizde,
çocuk ve ergenlerde DEHB sıklığının % 5,9 ile 7,1 arasında olduğu, erişkinlerde ise
% 5 olduğu belirlenmiştir (Willcutt, 2012).
Ülkemizde yapılan çalışma sonuçlarına göre DEHB sıklığı Türkiye’de de
dünya geneline benzer şekilde % 5,9 – 8,6 arasındadır (Albayrak, 1998; Erşan, 2004;
Gül ve ark., 2010; Uyan, 2008). 4 yıllık izlem çalışmasında DEHB tanısının yıllar
içinde tutarlı olduğu ve sıklığı yaklaşık % 13 olduğu bulunmuştur (Ercan ve ark.,
2013).
2.1.3. Klinik özellikler ve tanı
Yaşam boyu devam eden bir bozukluk olan DEHB ile ilişkili belirti ve
bulgular yaş gruplarına göre farklılık gösterir. Okul öncesi dönemde söylenenleri
dinlememe, kısa süreli oyun kurma, etkinlikleri yarım bırakma, tehlike bilmeme gibi
özellikler görülebilir. Okul dönemi çocuklarında etkinlikleri çabuk değiştirme,
unutkanlık, çevreden gelen uyaranlar ile kolay çelinme, söz kesme ve sakarlık
gözlenir. Ergenlik dönemi ile birlikte detay gerektiren görevlerde zorlanma, planlama
güçlükleri, riskli davranışlar ve kendini denetlemede güçlükler görülür. Erişkinlerde
ise görevlerle ilgili detaylarda eksik bırakma, planları unutma ve sabırsızlık gözlenen
özelliklerdendir (Taylor ve Sonuga-Barke, 2008).
6
Klinik tanı için gerekli veri; aile ve çocuk ile yapılan görüşmeler, klinik
gözlem, fizik ve nörolojik muayene, davranış değerlendirme ölçekleri ve çeşitli
bilişsel testler ile elde edilebilir. Ancak DEHB tanısını kesinleştirmeye yönelik
herhangi bir laboratuvar bulgusu ya da özgün bir tanı testinin olmaması, hem tanı
hem de bozukluğun etiyolojisine yönelik çalışmaları zorlaştıran en ciddi sorunlardan
birisidir.
DEHB tanısı, tanı ile ilişkili davranışsal belirtilerin tipik gelişim gösteren
çocuk ve gençlerde de gözlenebilmesi nedeniyle, mevcut belirtilerin çocuğun yaşı ve
gelişim düzeyinden beklenmeyecek şiddette, sürekli olması ve başka türlü
açıklanamaması durumunda konur (Pastor, 2008).
1999 yılında yayımlanan DSM-IV tanı ölçütleri gözden geçirilmiş ve 2000
yılında DSM-IV-TR tanı ölçütleri (Tablo 2.2) klinikte kullanılmaya başlanmıştır.
DSM-V tanı ölçütü çalışmaları ise 2013 yılı içinde tamamlanmış ve Mayıs ayında
Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayımlanmıştır. DSM-V tanı ölçütleri ile
DEHB’nin tanımlanmasına getirilen değişiklikler Tablo 2.1’de özetlenmiştir.
DSM-IV-TR ve DSM-V DEHB tanı ölçütleri Tablo 2.2’de verilmiştir.
Tablo 2.1.
DSM – V tanı sınıflamasında DEHB ile ilişkili değişiklikler
1. DEHB tanısının nörogelişimsel bozukluklar altında yer alması.
2. Yaşam boyu tanı konmasını kolaylaştırmak için belirtiler için örnekler eklenmesi.
3. Birden çok ortamda işlev bozulması gerekliliğinin, her bir ortamda “birçok”
belirti şeklinde ifade edilerek güçlendirilmesi.
4. Belirtilerin başlangıç yaşı kriterinin 7’den 12’ye değiştirilmesi.
5. Alt tip kavramı yerine görünüm belirteçlerinin kullanılması. (Bu belirteçler
önceden kullanılan alt tiplerle birebir örtüşmektedir.)
6. Otizm spektrum bozukluğu tanısı ile eş tanıya izin verilmesi.
7. 17 yaş üzeri ergen ve erişkinlerde her iki belirti kümesi için de tanı konabilmesi
için 5 belirtinin karşılanmasının yeterli olması.
7
Tablo 2.2.
DSM - IV - TR ve DSM - V DEHB tanı ölçütleri
DSM – IV – TR
DSM - V
A. Aşağıdakilerden (1) ya da (2) vardır:
(1) Aşağıdaki dikkatsizlik semptomlarından altısı (ya da daha fazlası) en az altı ay süreyle
uyumsuzluk doğurucu ve gelişim düzeyiyle uyumsuz bir derecede sürmüştür:
Dikkatsizlik
(a) Çoğu zaman dikkatini ayrıntılara veremez ya da okul ödevlerinde, işlerinde ya da
diğer etkinliklerde dikkatsizce hatalar yapar
(b) Çoğu zaman üzerine aldığı görevlerde ya da oynadığı etkinliklerde dikkati dağılır
(c) Doğrudan kendisine konuşulduğunda çoğu zaman dinlemiyormuş gibi görünür
(d) Çoğu zaman yönergeleri izlemez ve okul ödevlerini, ufak tefek işleri ya da iş yerindeki
görevlerini tamamlayamaz (karşıt olma bozukluğuna ya da yönergeleri anlayamamaya bağlı
değildir)
(e) Çoğu zaman üzerine aldığı görevi ve etkinlikleri düzenlemekte zorluk çeker
(f) Çoğu zaman sürekli mental aktivite gerektiren görevlerden kaçınır, bunları sevmez ya da
bunlarda yer almaya karsı isteksizdir
(g) Çoğu zaman üzerine aldığı görev ya da etkinlikler için gerekli olan şeyleri kaybeder
(örneğin oyuncaklar, okul ödevleri, kalemler, kitaplar ya da araç gereçler)
(h) Çoğu zaman dikkati dış uyaranlarla kolayca dağılır
(i) Günlük etkinliklerinde çoğu zaman unutkandır
(2) Aşağıdaki hiperaktivite-impulsivite semptomlarından altısı (ya da daha fazlası) en az 6 ay
süreyle uyumsuzluk doğurucu ve gelişim düzeyine göre aykırı bir derecede sürmüştür:
Hiperaktivite
Hiperaktivite ve İmpulsivite (Dürtüsellik)
(a) Çoğu zaman elleri, ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde kıpırdanıp durur
(b) Çoğu zaman sınıfta ya da oturması beklenen diğer durumlarda oturduğu yerden kalkar
(d) Çoğu zaman sakin bir biçimde boş zamanları geçirme etkinliklerine katılma ya da oyun
oynama zorluğu vardır
(e) Çoğu zaman hareket halindedir ya da bir motor tarafından sürülüyormuş gibi davranır
(f) Çoğu zaman çok konuşur
İmpulsivite (Dürtüsellik)
(g) Çoğu zaman sorulan soru tamamlanmadan cevabını yapıştırır
(h) Çoğu zaman sırasını beklemede güçlüğü vardır
(i) Çoğu zaman başkalarının sözünü keser ya da yaptıklarının arasına girer (örneğin
başkalarının konuşmalarına ya da oyunlarına burnunu sokar)
B. Bozulmaya yol açmış olan bazı hiperakitif-impulsif semptomlar ya da dikkatsizlik
semptomları
7 yaşından önce de vardır.
12 yaşından önce de vardır.
C. İki ya da daha fazla ortamda semptomlardan kaynaklanan bir bozulma vardır (örneğin
evde işte ya da okulda).
D. Toplumsal, okuldaki ya da mesleki işlevsellikte klinik açıdan belirgin bozulma olduğunun
açık kanıtları bulunmalıdır.
E. Bu semptomlar sadece bir Yaygın
E. Bu semptomlar sadece bir şizofreni ya da
Gelişimsel Bozukluk, Şizofreni ya da diğer diğer bir psikotik bozukluğun gidişi sırasında
bir psikotik bozukluğun gidişi sırasında
ortaya çıkmamaktadır ve başka bir mental
ortaya çıkmamaktadır ve başka bir mental bozuklukla daha iyi açıklanamaz (örneğin
bozuklukla daha iyi açıklanamaz (örneğin Anksiyete bozukluğu, duygu durum bozukluğu,
Anksiyete bozukluğu, duygu durum
Dissosiatif Bozukluk ya da bir kişilik
bozukluğu, Dissosiatif Bozukluk ya da bir bozukluğu).
kişilik bozukluğu).
8
2.1.4. DEHB etiyolojisi
DEHB etiyolojisinde araştırmalar tek bir etkenden çok çevresel, genetik ve
biyolojik
etkenlerin
bir
arada
değerlendirildiği
multifaktöryel
hipotezi
desteklemektedir.
DEHB’nin etiyolojisinde rol alan faktörler kısaca biyolojik ve çevresel olarak
ikiye ayrılabilir. Biyolojik açıklamalar genetik, beyin yapısı ve bunların
nöropsikolojik etkilerini içerir. Çevresel açıklamalar ise ebeveyn tutumları ve
beslenme özellikleri gibi faktörleri içerir (Daley, 2006).
2.1.4.1.
Genetik çalışmalar
DEHB tanılı bireylerin birinci derece akrabalarında DEHB tanısı artmıştır
(APA, 2013). DEHB klasik Mendelyen kalıtım örüntüsünü izlemeyen karmaşık
genetik bir bozukluktur. Farklı çevresel faktörlere ek olarak, küçük etkiye sahip
birçok genin bozukluğa olan genetik yatkınlıktan sorumlu olduğuna inanılmaktadır.
Bu yolla, bir bireyde DEHB’nin gelişimi ve ilerlemesi, hangi yatkınlık genlerinin
bulunduğuna, bunlardan kaçının hastalığa katkı sağladığına ve bu genlerin
birbirleriyle ve çevreyle olan etkileşimine bağlı gibi görünmektedir.
İkiz ve evlat edinme çalışmaları, DEHB’nin kalıtılabilirliğinin % 60 - 90
olduğunu öne sürmektedir (Waldman ve Rhee, 2002). Dünyanın çeşitli bölgelerinde
yapılmış çalışma sonuçlarını gözden geçiren bir çalışmada DEHB’nin % 76 ile
şizofreni (% 81) ve otizm spektrum bozukluğunun (% 80) ardından kalıtılabilirliği
en yüksek psikiyatrik bozukluklardan biri olduğu belirtilmiştir (Sullivan ve ark.,
2012).
DEHB ile ilişkili spesifik genleri belirlemeye yönelik moleküler genetik
çalışmaları hızla artış göstermektedir (Faraone ve ark., 2005, Waldman ve Gizer,
2006). DEHB’nin nörobiyolojisi ile ilişkili olarak, öncelikli olarak aday gen
çalışmaları başta dopamin olmak üzere monoaminler üzerine odaklanmıştır
(Akutagava-Martins ve erk., 2013). Dopamin taşıyıcısı geni (DAT1) ve dopamin D4
reseptör geni (DRD4) DEHB ile ilişkili en sık çalışılan genetik varyasyonlar
arasındadır (Tripp ve Wickens, 2009).
9
2.1.4.2.
Görüntüleme çalışmaları
DEHB’nin bilim alanında ilk tanımlandığı dönemden günümüze kadar,
bozukluğun beyin yapısı, fonksiyonları ve bölgelerarası iletişimde görülen farklılık
ve eksiklikler ile ilişkili olduğuna dair farklı görüşler öne sürülmüştür.
DEHB’si olan bireylerde görülen beyin yapısı ve fonksiyonlarına ilişkin
sonuçlarının önemli ölçüde normal popülasyonla da örtüşüyor olması bu bulguların
bozukluğa özgü oluşu ile ilgili ek değerlendirmelere ve araştırmalara ihtiyaç
duyulmasını gerektirmektedir.
Dickstein ve arkadaşları (2006) tarafından yapılan metaanalizde, DEHB’si
olan hastalarda anterior singulat, dorsolateral prefrontal, inferior prefrontal korteks
ve yanısıra bazal ganglia, talamus ve parietal korteks alanları gibi ilişkili bölgeleri de
etkileyen belirgin frontal hipoaktivite örüntüsü saptandığı belirtilmiştir. Sadece tepki
ketlenmesi çalışmalarına bakıldığında ise inferior prefrontal korteks, iç duvar
bölgeleri ve presentral girusu içeren daha sınırlı düzeyde gruplar arası farklar
bulunmuştur. Buna karşın DEHB’si olan hastalarda tepki ketlemeden farklı kurgular
üzerinde çalışıldığında tepki ketleme ile ilişkili olandan daha geniş kapsamlı bir
hipofonksiyon örüntüsü elde edilmiştir.
Güncel araştırma ve gözden geçirme çalışmaları DEHB’nin uzun zamandır
prefrontal-striatal yolağın disfonksiyonunun yansıması olarak düşünüldüğünü
belirtmektedir. Ancak buna ek olarak bozukluk ile ilişkili patofizyolojinin frontoparieto-kortikal bağlantıları da içeren daha geniş ölçekli nöral ağları da kapsadığına
ilişkin verilerin artmakta olduğu vurgulanmaktadır (Castellanos ve Proal, 2012;
Feldman ve Reiff, 2014).
Nöro-görüntüleme çalışmaları temel olarak DEHB’nin kortikal matürasyonda
gecikme ile ilişkili olduğunu göstermektedir (Shaw ve ark., 2007).
DEHB ile ilişkili fonksiyonel rezonans görüntüleme (fMRG), pozitron
emisyon tomografi (PET) ve difüzyon tensor görüntüleme (DTG) çalışmalarının
gözden geçirildiği bir çalışma bozukluğun fronto-striatal, frontotemporal, frontoparietal ve/veya fronto-striato-parieto-serebellar yolaklardaki anormal işlevsellik ve
10
bağlantı ile ilişkili kanıtların varlığının ortaya konduğunu belirtmiştir (Weyandt ve
ark., 2013).
2.1.4.3.
Çevresel etkenlerle ilişkili çalışmalar
Çevresel etkilerin DEHB’nin ortaya çıkışında rol oynayan genetik etkenlerle
ilişkili olduğu, etkileştiği veya bunlara aracılık ettiği kabul edilen bir görüştür. Bu
etkilerin bozukluğun ortaya çıkışı kadar belirtilerin görünümü ve gidişinde de etkili
olduğu düşünülmektedir (Banerjee ve ark., 2007; Nigg ve ark., 2010; Thapar ve ark.,
2012).
Birçok çevresel risk faktörünün ve potansiyel gen çevre etkileşiminin DEHB
riskini arttırdığı bilinmektedir. Diyet ile ilişkili faktörlerin DEHB riskini arttırmadığı
ancak kurşun, poliklorlu bifenil (PCB), sigara ve alkol gibi maddelerin riski arttığı ve
maruziyetin fetal dönemde olmasının kritik olduğu gösterilmiştir. Hipoksi ve düşük
doğum ağırlığının da DEHB’ye etkisi olduğu belirtilmektedir. Psikososyal zorluklar
ve düşük sosyoekonomik düzeyin de DEHB etiyolojisinde rol oynadığı
düşünülmektedir. Amerika Birleşik Devletleri ulusal sağlık araştırma sonuçlarında
düşük gelirli ailelerin çocuklarında DEHB sıklığının (% 10,6) genel popülasyona (%
9,0) göre daha sık oluşu bu görüşle örtüşmektedir.
Avustralya’da yapılan toplum bazlı bir çalışmada ise düşük anne yaşı, tek
ebeveyn olma, gebelikte sigara kullanımı, idrar yolu enfeksiyonu, preeklampsi ve
erken doğumun DEHB riskini arttığı bulunmuştur (Silva ve ark., 2014).
DEHB için risk faktörü olduğu düşünülen etkenlerin gelişimin erken
dönemlerinde bulunması DEHB’nin nörogelişimsel bir durum olduğu açıklamasını
desteklemektedir (Banerjee ve ark., 2007).
2.1.4.4.
Nöropsikolojik çalışmalar
Yürütücü işlevlerdeki eksiklikler DEHB etiyolojisi, alt tiplendirme, gidiş ve
tedaviye yanıt ile ilişkili araştırmalarda çalışılan temel alanların içinde yer
almaktadır. Yürütücü işlevler özet olarak gelecekteki bir amaca yönelik olarak
düşünce, davranış ve duyguların kontrol edilmesi ile ilişkili yüksek bilişsel işlevler
olarak tanımlanabilir (Prencipe ve ark., 2011).
11
Özgün birtakım nöropsikolojik süreçlerdeki eksiklikler DEHB’nin ortaya
çıkışını ve klinik görünümünü açıklayabilmek için farklı toplumsal, klinik
örneklemlerde, farklı yaş gruplarında farklı testler aracılığıyla araştırılmaktadır.
DEHB ile ilişkili olan aday süreçler çaba gerektiren dikkat (effortful attention),
ketleme kontrolü (inhibitory control), işleyen bellek (working memory), planlama
(planning), set değiştirme (set shifting) ve ertelemeye katlanamama (delay aversion)
olarak özetlenebilir (Stefanatos ve Baron, 2007).
Yapılan araştırmalar gözden geçirildiğinde yürütücü işlevler içerisinde tepki
ketlemesi (response inhibition), vijilans (vigilance), işleyen bellek (working memory)
ve planlamanın (planning) en tutarlı ve güçlü etki gücünü gösterdiği bulunmuştur
(Willcutt ve ark., 2005). Yürütücü işlevlerin DEHB klinik görünümüne tek tek
etkilerini araştıran çalışmalar olduğu gibi yürütücü işlev teorisini bütün olarak ele
alan çalışmalar da yapılmaktadır. Bu çalışma ve gözden geçirmeler bozukluğun katı
boyutsal açıklamalar yerine çoklu gelişimsel yolağın birlikteliği modeli ile
açıklanabileceğini ön görmektedir (Nigg, 2005; Sonuga-Barke, 2005).
Bilişsel ve duygusal süreçlerin bir arada işlediğine ilişkin artan bulgular ile
birlikte soğuk (cold / cool) ve sıcak (hot) olarak 2 ayrı başlık altında adlandırılan
yürütücü işlevlerin farklılık ve birlikteliklerini araştıran çalışmalar da son dönemde
artmaktadır.
Duygusal olarak nötr durumlardaki bilişsel süreçler soğuk yürütücü işlevler;
duygusal ve motivasyonel durumlarla ilişkili süreçler ise sıcak yürütücü işlevler
olarak bilinir. Sıcak yürütücü işlevler beynin duyguların kontrolü ve ödül sistemleri
ile ilişkili alanlarını (orbitofrontal korteks, ventral striatum ve limbik sistem) aktive
ettiği gösterilmiştir. Klasik olarak bilinen soğuk yürütücü işlevlerinse prefrontal
korteksin dorsolateral alanlarını aktive ettiği bilinmektedir (Castellanos ve ark.,
2006).
Geleneksel olarak bilişsel kontrol bakış açısıyla değerlendirilen DEHB’nin
duygu ve ilişkili süreçlerle de bağlantısının bulunduğunu ortaya koyan çalışmaların
artışı ile birlikte duygu ayarlama bakış açısının bozukluğu daha iyi anlamaya olanak
verebileceği öne sürülmüştür. Duygu ayarlama DEHB ilişkisini gözden geçiren
12
çalışmasında Martel (2009) bilişsel kontrol eksikliklerinin çoğunlukla okul dönemi
çocuklarında çalışıldığına ancak duygu disregülasyonunun daha erken oluşması
nedeniyle daha erken yaş grubunda çalışılabileceğini belirtmiştir.
2.1.5. DEHB ve eşlik eden bozukluklar
Çocukluk çağında en sık görülen psikopatoloji olan DEHB ve eş tanılar ile
ilişkili birçok çalışma yapılmıştır. Hem epidemiyolojik hem klinik örneklemlerde
diğer yıkıcı davranım bozukluklarının (karşıt olma karşı gelme bozukluğu ve
davranım bozukluğu) eş tanı oranı % 30 - % 50 arasında bulunmaktadır (Biederman
ve ark., 1991). APA (2013) DEHB kombine tip tanısı alan çocukların yarısı ve
DEHB dikkat eksikliği baskın tipte tanı alan çocukların % 25’inin KOKGB tanı
kriterlerini de karşıladığı belirtmiştir. Duygudurum bozuklukları, kaygı bozuklukları,
öğrenme güçlükleri ve tik bozuklukları da farklı yaş ve cinsiyet gruplarında değişen
sıklıklarla DEHB tanısına eşlik etmektedir (Spencer ve ark., 2007).
DEHB eş tanı sıklığı araştırmalarında seçilen örneklemin özellikleri ve tanı
değerlendirmesi için kullanılan yöntem sonuçlar arasında farklılıklara yol
açmaktadır.
DEHB ile ilgili yapılmış kapsamlı değerlendirme ve izlem çalışması olan
MTA’nın (The Multimodal Treatment of ADHD Study), eş tanı varlığının çocukların
belirti profiline etkisini değerlendiren sonuçları, anne baba ve öğretmen tarafından
belirtilen davranım sorunlarında anlamlı fark bulunmadığını göstermiştir. Ancak
yapılan ek değerlendirmeler eş tanı alan çocukların dürtüsellik özelliklerinin daha
yüksek olduğunu göstermiştir (Newcorn ve ark., 2001).
Ülkemizde DEHB ve eş tanı ile ilişkili yakın zamanlı bir çalışmada klinik
örneklemde DEHB’ye en sık eşlik eden bozukluklar KOKGB (% 69,4), kaygı
bozuklukları (%49) ve dışa atım bozuklukları (% 27,8) olarak bulunmuştur (Yüce ve
ark., 2013).
13
2.2.Duygu ayarlama
2.2.1. Tanım ve tarihçe
Duygu (emotion), Türk Dil Kurumu [TDK] güncel Türkçe sözlükte, (1)
duyularla algılama, his; (2) belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında
uyandırdığı izlenim; (3) önsezi (4) nesneleri veya olayları ahlaki ve estetik yönden
değerlendirme yeteneği (5) kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik olarak
tanımlanmaktadır.
TDK eğitim terimleri sözlüğünde ise duygunun tanımı, belli bir uyaran
karşısında genellikle güdü ve değerlerle ilişkili olarak belirip çoğu kez süreklilik ve
tutarlılık gösteren, heyecandan daha zayıf bir uyarım biçimi olarak tanımlanmıştır.
TDK ruhbilim terimleri sözlüğü ise duyguyu, belirli nesne, olay veya bireylerin
insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim şeklinde ifade edilmiştir (TDK, t.y.).
Oxford Dictionaries’te ise duygu tanımı kişinin bulunduğu durum, ruh hali ve
diğerleri ile olan ilişkilerinden kaynaklanan güçlü his şeklindedir. Ruh sağlığı
alanındaki çalışmalara gelmeden önce bile duygunun tanımlanmasında farklılıklar
olduğu görülmektedir.
Geleneksel ve bilimsel duygu kavramlarının ilişkisini, duygunun bileşen ve
ölçüm yöntemlerini gözden geçiren yazısında, Scherer (2005) duygu teriminin
sıklıkla kullanıldığını ancak kavram üzerinde ortak bir görüşün oluşturulamadığını
belirtmiştir.
Duyguya ilişkin çağdaş görüşler duygunun adaptasyonda olumlu rolü
olduğunu vurgulamaktadır. Duygunun durumsal ihtiyaca uygun olarak bilişsel stili
değiştirdiği, karar verme süreçlerine yardımcı olduğu, kişiyi hızlı motor yanıt için
hazırladığı ve öğrenmeyi desteklediği de söylenmektedir. Bu organizma içi
işlevlerine
ek
olarak
duygunun
sosyal
işlevler
için
de
önemli
olduğu
düşünülmektedir (Gross, 1999).
Duygu kavramının kendisi, çoğu görüşe göre düzenleme ve ayarlama
özelliklerini de içermektedir. Bu nedenle duygu ile duygu ayarlama kavramlarının
birbirinden ayrılması güç olmaktadır. Bu ayrımı güçleştiren bir diğer etken duygunun
14
tanımlanmasında ortak bir görüş olmayışıdır. Duygu ve duygu ayarlama arasındaki
zamansal ilişkinin iki yönlü olması da kavramların ele alınmasını zorlaştıran
etkenlerdendir (Bridges ve ark., 2004; Cole ve ark., 2004). Davranışsal
değerlendirmelerle kesin olarak ortaya konamayan ayrımın nöral düzeyde
olabileceğine yönelik görüşler de bulunmaktadır (Goldsmith ve Davidson, 2004;
Gross ve Barrett, 2011). Bu güçlüklere karşın duygu ve duygu ayarlama hem ayrı
ayrı hem bir arada uzun zamandır çalışılan alanlar olmuştur.
Duygu ayarlama kavramının gelişimsel yazına girişi 1980’lerin başında
olmuştur. Duygu ayarlama çalışmalarının öncülleri psikoanalitik ve stres-baş etme
gelenekleri olarak görülmektedir (Gross, 1999). Çalışılmaya başlandığı dönemden
günümüze kadar duygu kavramında olduğu gibi duygu ayarlama kavramının
tanımlanmasında da birçok farklı görüş ortaya atılmıştır.
Duygu ayarlama kavramına ilişkin görüş farklılıklarına ek olarak alanda,
duygusal kontrol (emotional control), duygulanım kontrolü (affect control), duygu
yönetimi (emotion management) gibi tanımlamaları kullanan çalışmalar da
bulunmaktadır. Duygu ayarlamanın bozuk olduğu durumları tanımlamak için de,
afektif
instabilite
(affective
instability),
afektif
disregülasyon
(affective
dysregulation), afektif labilite (affective lability), duygu disregülasyonu (emotion
dysregulation),
duygusal
labilite
(emotional
lability)
gibi
farklı
terimler
kullanılmaktadır.
Duygu ayarlamanın farklı teorisyenler ve araştırmacılar tarafından yapılan
farklı tanımlanmaları Tablo 2.3’de özetlenmiştir. Henüz bir görüş birliği
sağlanamamış olsa da duygu ayarlamanın en geçerli tanımı; kişinin hangi duyguyu,
ne zaman ve nasıl deneyimleyeceği ve nasıl ifade edeceğine ilişkin süreçler olarak
Gross (1998) tarafından yapılmıştır (Bloch ve ark., 2010).
15
Tablo 2.3.
Yazar
Dodge
(1989)
Cicchetti,
Ganiban,
ve Barnett
(1991)
Duygu ayarlama ile ilgili yapılan tanımlar
Tanım
Bir yanıt boyutundaki aktivasyonun, bir diğer yanıt boyutundaki
aktivasyonu değiştirmesi, titre ya da modüle etmesini sağlayan süreç.
Duygusal olarak uyarıcı durumlarda kişinin çevreye uyumlu olarak
işlevsellik göstermesi için duygusal uyarılmayı yeniden yönlendiren,
kontrol eden, modüle ve modifiye eden organizma içi ve dışı faktörler.
Thompson Kişinin amacına yönelik olarak duygusal tepkilerinin, yoğunluk ve
(1994)
zamansal özellikleri başta olmak üzere, izlenmesi, değerlendirilmesi ve
değiştirilmesinden sorumlu olan içsel ve dışsal süreçler.
Gross
(1998)
Kişinin hangi duyguyu, ne zaman ve nasıl yaşadığı ve ifade ettiğini
etkileyen süreçler.
Eisenberg
ve
Morris
(2002)
İçsel hissetme durumları, duygu ilişkili motivasyon ve fizyolojik
süreçleri başlatan, sürdüren ya da bu süreçlerin yoğunluğunu, süresini
değiştiren ya da modüle eden süreçtir. Bu süreç genellikle kişinin
amacına ulaşmasına aracılık eder.
Cole,
Martin ve
Dennis
(2004)
Duygu ayarlama, harekete geçirilmiş duygulara eşlik eden değişimlere
işaret eder. Bunlar duygunun kendisindeki ya da başka psikolojik
süreçlerdeki (hafıza, sosyal etkileşim gibi) değişimleri içerir. DA
terimi iki tipte düzenleyici fenomeni işaret edebilir, (1) duygunun
düzenleyici rolü [harekete geçirilen duygunun sonucu olarak ortaya
çıkan değişiklikler] (2) duygunun düzenlenmesi [harekete geçirilen
duygudaki değişiklikler].
Gratz ve
Roemer
(2004)
Duygu ayarlama, (1) duyguların farkındalığı ve anlanması (2)
duyguların kabul edilmesi (3) olumsuz duygu deneyimi sırasında
dürtüsel davranışları istenilen amaca uygun olarak kontrol etme
becerisi (4) durumsal gereklilikler ve kişinin amaçları doğrultusunda
duruma uygun olan duygu ayarlama stratejilerini esnek olarak
kullanabilme becerisini içerir.
Campos,
Frankel ve
Camras
(2004)
Duygunun oluşması ya da ilişkili davranışın ortaya konmasını
sağlayan sistemdeki herhangi bir sürecin düzenlenmesidir. Duygunun
düzenlenmesi ile ilgili süreçler duygu oluşumu ile ilgili süreçlerle
ortak kökenden gelir. Düzenleme duygu sürecinin her seviyesinde duygunun uyarıldığı hatta görünür olmasından önce- gerçekleşir.
16
2.2.2. Duygu ayarlama ve ilişkili çalışmalar
Duygu ayarlama, hem sağlıklı gelişim gösteren bireylerde hem çeşitli hasta
ve hastalık gruplarında hemen her yaşta farklı bakış açılarıyla çalışılan bir araştırma
alanı olarak dikkat çekmektedir.
Çalışılmasına ilişkin zorluklarına karşın alanda yapılacak araştırmaların,
duygunun dikkat, aktivite, problem çözme ve kişinin iyilik halini nasıl düzenlediği ve
aynı zamanda yargılama, planlama ve kişiler arası ilişkiler üzerinde olumsuz etkisi
olduğunun açıklanabilmesi için bir araç olabileceği düşünülmüştür (Cole ve ark.,
1994; Gross ve Munoz, 1995).
Duygu ayarlama ile ilgili yapılmış olan çalışmaların yöntemsel zorluklarına
ilişkin gözden geçirme yazısında, birçok çalışmada duygu ayarlama kavramının net
bir tanımlama yapılmadan kullanıldığı, duygu ve duygu ayarlama kavramları
arasında ayrım yapılmasında güçlük olduğu, duygu düzenleyici süreçlere ilişkin
destekleyici bulgulardan çok duygu değerinin (olumlu ya da olumsuz) sonuçlarına
odaklanıldığı belirtilmiştir (Cole ve ark., 2004).
Duygu ayarlama bazı çalışmalarda bir karakter özelliği (trait) olarak ele
alınmıştır. Ancak duygu ayarlamayı, uyaranlar karşısında kişide ortaya çıkan geçici
değişimler ile ele alan çalışmalar da bulunmaktadır. Duygusal uyaranlar karşısında
kişide ortaya çıkan değişimleri inceleyen
bu çalışmalar, duyguların (1)
kardiovasküler (2) kortikal (3) nöroendokrin sistemleri hem etkilediğini hem de bu
sistemlerden etkilendiğini göstermektedir (Fox, 1994; Porges ve ark., 1994,
Stansbury ve Gunnar, 1994).
2.2.3. Duygu ayarlama ve otonom fonksiyonların değerlendirmesi
Duygu ayarlamanın bir çıktısı olan duygusal yanıt üç seviye ya da tepki
sistemi ile gözlenebilir; 1) Fizyolojik; otonomik yanıtlar, beyin yapıları ve ilişkili
nöronal mekanizmalar, 2) davranışsal, 3) bilişsel (Sanchez-Navarro, 2008). Otonom
sistem yanıtlarını araştırmak için deri iletkenliği, kan basıncı, kalp hızı, solunum hızı
ile ilişkili veriler kullanılmaktadır (Bubier ve Drabick, 2008; van Lang ve ark.,
2007).
17
Elektrodermal aktivite (EDA), eskiden kullanılan adıyla galvanik deri yanıtı,
derinin elektriksel özelliklerinde çevresel etkenler ve kişinin psikolojik durumu
arasındaki ilişki sonucunda ortaya çıkan değişiklik olarak tanımlanır. Deride ortaya
çıkan yanıt deri iletkenliği olarak adlandırılır. Tonik ve fazik olmak üzere iki çeşit
deri iletkenliği tanımlanmıştır. Tonik deri iletkenliği her hangi bir uyaranın olmadığı
anda bazal deri iletkenliği anlamına gelir. Genellikle “deri iletkenliği düzeyi” olarak
adlandırılır. Fazik deri iletkenliği uyaran karşısında oluşan değişikliktir. Çeşitli dış
uyaranlar (görüntü, ses, koku gibi) bu yanıtı ortaya çıkarabilir. Genellikle “deri
iletkenliği yanıtı” olarak adlandırılır. Her hangi bir uyaran olmadan deri
iletkenliğinde değişim olması “spontan deri iletkenliği yanıtı” olarak tanımlanır. Bu
durum kişilerarası farklılık gösterir (Figner ve Murphy, 2011).
Deri iletkenliği düzeyi ve deri iletkenliği yanıtı çocuk yaş grubunda duygu
ayarlama ile ilgili çeşitli çalışmalarda kullanılmıştır (Conzelmann ve ark., 2014;
Herpertz ve ark., 2005; Lawrence ve ark., 2005; McManis ve ark., 2001; Posthumus
ve ark., 2009; Sharp ve ark., 2006).
2.2.4. Duygu ayarlama ve psikopatoloji ilişkisi
Duygu ayarlama sorunlarının psikiyatrik bozuklukların ve uyumsuz
davranışların ortaya çıkışı ve sürmesinde önemli rol oynadığı klinik alanda çalışan
araştırmacılar tarafından uzun süredir ifade edilmektedir. DSM – IV – TR’de olduğu
gibi 2013 yılında yayımlanan DSM – V’de tanımlanan bozuklukların birçoğunda da
en az bir belirti duygu alanındaki bozulmayı yansıtmaktadır. Duygu ayarlama farklı
psikopatolojilerde hemen her yaş grubunda çeşitli farklı yönleri ile çalışılan bir konu
olmuştur.
Duygu disregülasyonu, sınırda kişilik bozukluğunun temelinde yatan
güçlüklerden
biri
olarak
görülür.
Bozukluğu
olan
kişilerin
duygusal
farkındalıklarının ve hem kendi hem de karşısındakinin duygularına ilişkin
netliklerinin düşük olduğu bilinmektedir (Leible ve Snell, 2004; Wolff ve ark.,
2007). Korku ve öfke duygularını tetikleyen görseller karşısında sağlıklı kontrollere
göre daha düşük parasempatik yanıt verdiklerini gösteren çalışmalar bulunmaktadır
(Kuo ve Linehan, 2009).
18
Depresyon, duygu ayarlamayı da içeren duygu ile ilişkili farklı süreçlerin
sıklıkla çalışıldığı bozukluklardandır. Depresif bozukluğu olan kişilerin; duyguları
tanımlama, olumsuz duyguları kabullenme, bu duygulara katlanabilme ve düzenleme
alanlarında
zorluk
yaşadığına
ilişkin
kanıtlar
bulunmaktadır
(Berking ve
Wupperman, 2012; Ehring ve ark., 2008). Duygu ayarlamaya ilişkin zorlukların
depresyonun ortaya çıkışında etken mi yoksa bozukluğun bir sonucu mu olduğu
çeşitli araştırmacılar tarafından çalışılmıştır. Yapılan 5 yıllık izlem çalışmasında
duygu ayarlama eksikliğinin bozukluğun ortaya çıkışına katkıda bulunduğu
bulunmuştur (Berking ve ark., 2014).
Kaygı bozukluklarında duygusal süreçlerde çeşitli düzey ve şiddette güçlük
yaşandığı bilinmektedir. Cisler ve arkadaşları (2010) kaygı bozukluğu, duygu ve
duygu ayarlama arasındaki ilişkiyi gözden geçirmişlerdir. Yazıda bu ilişkinin
kuvvetli olduğu doğrulanmış ve gelecekte yapılacak çalışmalarda farklı kaygı
bozukluklarında
farklı
duygu
ayarlama
süreçleri
bulunup
bulunmadığının
araştırılmasını önerilmiştir.
Olumsuz duygulanımla baş etmede yaşanan güçlükle ilişkili olarak ortaya
çıkan olumsuz duygulardan kaçınma isteği alkol ve madde kullanımındaki en önemli
klinik etkenlerden biri olarak görülmektedir (Baker ve ark., 2004). Duygu ayarlama
becerilerindeki eksikliklerin tedavi sırasında ve sonrasında yeniden alkol kullanımı
ile ilişkili olduğu bulunmuştur (Berking ve ark., 2011).
Erişkin yaş grubunda olduğu kadar çocuk ve ergen yaş grubunda da duygu
ayarlama ile ilişkili çalışmalar son yıllarda artarak devam etmektedir. Duygu
ayarlamanın ergenlik döneminde psikopatoloji gelişiminde rolü olup olmadığını
değerlendiren bir izlem çalışmasında duygu disregülasyonun kaygı belirtileri,
saldırgan davranışlar ve yeme ile ilişkili patolojilerdeki artışta rolü olduğu
bulunmuştur (McLaughlin ve ark., 2011).
Tanı sınıflamalarında tanımlanmış birçok bozuklukta duygu disregülasyonu
ile ilgili güçlük yaşandığına dair kanıtlar, duygu ayarlamanın psikopatolojileri
açıklamada ve tedavisinde önemli olduğunu ortaya koymaktadır (Werner ve Gross,
2010).
19
2.2.5. DEHB ve duygu ayarlama
DEHB tanısı konan kişilerde duygu düzenleme ile ilgili güçlükler olduğu
uzun zamandır bilinmektedir. Still (1902) davranış kontrolünde zorluk yaşayan
çocukları tanımlarken dikkat problemleri ve duygu kontrol güçlüklerinin birbiriyle
ilişkili olduğunu belirtmiştir (Barkley, 2010).
DEHB tanı sınıflandırmalarında dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik
ile tanımlanmıştır. Ancak DEHB’si olan bireylerde düşük engellenme eşiği, kolay
öfkelenme ve duygusal değişkenlik gibi duygusal süreçlerle ilişkili alanlarda da
güçlükler bulunduğu birçok klinik çalışmada belirtilmiştir.
DEHB ilk olarak çocuk yaş grubunda tanımlanan ve araştırılan bir bozukluk
olmasına karşın, duygusal yanıt ile ilişkisini araştıran çalışmalar öncelikle erişkin yaş
grubunda yapılmıştır. Çocuk yaş grubunda yapılan çalışmalar son dönemde artarak
devam etmektedir. 7 -11 yaş grubu ile yapılan bir çalışmada, davranış sorunu olan
çocukların hoş olmayan görsel duygusal uyaranlara daha düşük tepki verdikleri
belirlenmiştir (Sharp ve ark., 2006).
Başta DEHB olmak üzere yıkıcı davranım bozuklukları, çocuk yaş grubunda
duygusal uyaran karşısında otonom sinir sistemi yanıtlarının sık çalışıldığı
bozukluklardandır. Yıkıcı davranım bozukluğu olan ve olmayan çocukların duygusal
görsel uyaranlara verdiği öz bildirim ve otonomik yanıtların değerlendirildiği bir
çalışmada davranım bozukluğu olan çocukların; DEHB olan çocuklar ve sağlıklı
kontrollere göre hoş olmayan resimlerde daha düşük tepki bildirdikleri bulunmuştur
(Herpertz ve ark., 2005). Aynı çalışmada davranım bozukluğu olan grubun hem hoş
hem de hoş olmayan görsel uyaranlara otonomik yanıtlarının düşük olduğu
gözlenmiştir. Davranım bozukluğu olan çocuk ve babalarının sağlıklı kontrol grubu
ile karşılaştırıldıkları bir çalışmada da benzer sonuçlar gözlenmiştir (Herpertz ve
ark., 2007).
2.3.Çalışmanın amacı
Bu çalışmada DEHB şikayet ve belirtisi ile başvuran çocuklarda tanı, eş tanı
değerlendirmesinin yapılması ve DEHB tanısı konan çocukların davranışsal
20
özelliklerinin farklı veri toplama araçları ile değerlendirilmesi, yürütücü işlevlere
yönelik değerlendirmelerinin yapılması ve duygusal uyaranlara yanıtlarının hem
kendi bildirimleri hem de objektif otonom sinir sistemi yanıtları ile değerlendirilmesi
planlanmıştır. Bu değerlendirmeler sonucunda DEHB tanısı konan çocukların
duygusal uyaranlara yanıtlarının hem kendi bildirimleri hem de objektif otonom sinir
sistemi yanıtlarının kontrol grubu ile karşılaştırılması amaçlanmıştır. Ayrıca DEHB
tanısı konulan çocukların duygusal ayarlama açısından sınıflandırılarak kaygı
duyarlılığı,
mizaç
özellikleri
karşılaştırılmaları amaçlanmıştır.
ve
duygusal
uyaranlara
yanıtları
açısından
Çalışmadan elde edilecek verilerin DEHB alt
tiplendirmesi ve klinik tanıyı destekleyen değerlendirme yöntemlerine katkı
sağlayacağı düşünülmektedir.
21
3. GEREÇ VE YÖNTEM
3.1.
Araştırmanın örneklemi
Araştırma grubu, Şubat 2013 ile Mart 2014 tarihleri arasında Hacettepe
Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim
Dalı’na ilk kez başvuran, 6 -12 yaş arası, daha önce tanı konulmamış, bu ilk
muayenede DSM-IV-TR tanı ölçütlerine göre DEHB tanısı konan, nörolojik ve/veya
kronik bir hastalığı olmayan, zeka bölümü 70 ve üstü olan 48 (6 kız, 42 erkek)
çocuktan oluşmaktadır.
Kontrol grubu, araştırma grubu ile yaş ve cinsiyet açısından eşleştirilmiş
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
polikliniklerine her hangi bir nedenle başvuran ve yapılan duyuru sonrası araştırmaya
katılmaya gönüllü olan çocuklar arasından seçilmiştir. Yapılan klinik muayene ve
testler sonucunda hiçbir psikiyatrik tanısı ve kronik bir hastalığı olmayan 22 (6 kız,
16 erkek) çocuk alınmıştır.
Araştırma Hacettepe Üniversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar
Etik
Kurulu
tarafından
19.10.2012
tarihinde
onaylanmıştır
(LUT12/120).
Çocuklardan ve ebeveynlerinden bilgilendirilmiş yazılı onam alınmıştır.
3.2.
Araştırmanın deseni
Araştırma kesitsel ve karşılaştırmalı bir çalışma olarak tasarlanmıştır.
3.3.
Örneklemin seçimi
Araştırma grubuna çocuklar aşağıdaki ölçütlere göre alınmıştır:
6-12 yaş arasında olma,
DSM-IV-TR tanı ölçütlerine göre DEHB tanısı konmuş olma,
Araştırma grubunda çocuklar aşağıdaki ölçütlere göre dışlanmıştır:
22
Nörolojik ve/veya kronik bir hastalığın olması,
Klinik olarak zeka geriliği düşünülen hastalar,
Psikotik belirti varlığı,
Fizyolojik yanıtların ölçümünü engelleyecek düzeyde deri hastalığı,
Çalışmaya katılmayı kabul etmeme olarak belirlenmiştir.
Kontrol grubuna çocuklar aşağıdaki ölçütlere göre alınmıştır:
6-12 yaş arası olma,
Herhangi bir psikiyatrik, nörogelişimsel ve kronik rahatsızlık tanısı
konmamış olma,
Çalışmanın amacı ve yapılacak işlemler açıklandıktan sonra çocuk ve
ebeveynin çalışmaya katılmayı kabul etmesi
Araştırma grubuna alınmak üzere 53 çocuk ile ön görüşme ve zihinsel
değerlendirme yapılmış, 8 çocuk ve ailesi (% 15,1) çalışmayı sürdürmemişlerdir.
Kontrol grubuna alınmak üzere değerlendirilen 25 çocuktan 3’üne DEHB tanısı
konmuş ve araştırma grubuna dahil edilmiştir. Sonuç olarak araştırma grubu 48 (6
kız, 42 erkek), kontrol grubu 22 (6 kız, 16 erkek) çocuktan oluşmuştur.
3.4.
Uygulama
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve
Hastalıkları polikliniğinde ilk kez DEHB tanısı konan, çalışmaya katılma ölçütlerine
uyan ve çalışmaya katılmaya gönüllü olan hastalar değerlendirmeye alınmıştır.
Kontrol grubu aynı hastanenin Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
polikliniklerine herhangi bir nedenle başvuran çalışmanın kontrol grubu ölçütlerine
uyan ve çalışmaya katılmaya gönüllü olan çocuklar arasından seçilmiştir.
İlk görüşmede ebeveyn tarafından demografik bilgi formu doldurulmuştur.
Demografik bilgi formunda çocukların adı ve soyadı, cinsiyeti, doğum tarihi ve yeri,
annesinin ve babasının adı, yaşı, eğitimi ve işi, ailenin gelir düzeyi, kardeşlerin
23
sayısı, ailede herhangi bir fiziksel ya da ruhsal hastalık olup olmadığına ilişkin
sorular bulunmaktadır. Aynı görüşmede çocukların gelişimsel özellikleri sorgulanmış
ve ailenin sosyoekonomik düzeyini belirlemek amacıyla Hollingshead-Redich ölçeği
doldurulmuştur. Bu görüşmenin devamında çocuk ve ergenlerin DSM-III ve DSMIV tanı ölçütlerine göre geçmişteki ve şu andaki psikopatolojilerini saptamak
amacıyla geliştirilmiş, yarı yapılandırılmış bir görüşme formu olan “Okul Çağı
Çocukları İçin Duygulanım Bozuklukları Ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi - Şimdi ve
Yaşam Boyu Şekli - Türkçe Uyarlaması - ÇGDBŞÖ-ŞY” uygulanmıştır.
Katılım ölçütlerine uyan çocukların zihinsel değerlendirmesinin yapılması
amacıyla aynı gün ya da katılımcının uygun olduğu başka bir gün uzman bir psikolog
tarafından Weschsler Çocuklar İçin Zeka Ölçeği-Geliştirilmiş Formu (WISC-R)
uygulanmıştır.
Farklı bir gün katılımcıların Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji
Anabilim Dalı’nda fizyolojik ölçümleri yapılmıştır. Fizyolojik ölçümler sırasında
Uluslararası Duygusal Resim Sistemi’nden (UDRS) çocuk yaş grubuna uygun
seçilen
resimler
gösterilmiş
bu
sırada
katılımcıların
fizyolojik
ölçümleri
kaydedilmiştir. Biopac MP30 veri toplama ve analiz sistemi ile yapılan kayıtta
elektrodermal aktivite ölçümü yapılmıştır.
3.5.
Araştırmada kullanılan gereçler
3.5.1. Demografik bilgi formu
Araştırmacı tarafından hazırlanan demografik bilgi formunda çocukların adı
ve soyadı, cinsiyeti, doğum tarihi ve yeri, annesinin ve babasının adı, yaşı, eğitimi ve
işi, ailenin gelir düzeyi, kardeşlerin sayısı, ailede herhangi bir fiziksel ya da ruhsal
hastalık olup olmadığı sorgulanmıştır. Bu form başvuruda bulunan ebeveyn
tarafından doldurulmuştur. (Bkz. EK 1) Katılımcıların gelişimsel bilgileri ilk
görüşmede araştırmacı tarafından sorgulanmıştır.
24
3.5.2. Hollingshead-Redich Ölçeği
Hollingshead-Redich ölçeği, 1958 yılında ruhsal hastalıklar ve sosyal sınıf
arasında ilişki olduğu ve bu ilişkinin yapılan alan ile ilgili çalışmalarda
kullanılmasının işlevsel olacağı düşüncesi ile oluşturulmuş bir ölçektir (Pols, 2007).
1987 yılında Andreasen tarafından Comprehensive assessment of symptoms and
history kitabında kullanılan standart ölçek Türkçe’ye Tiryaki tarafından çevrilmiş ve
kullanılmıştır (Çengel Kültür, 2002). Ölçek anne ve babanın meslek ve eğitim
durumlarını esas alarak, belirli bir süre için ulaşılmış en üst düzeyi yansıtan genel bir
ölçüm yapar. Ölçekte beş ayrı sosyoekonomik-sosyokültürel düzey (SED)
tanımlanmıştır; değerlendirmede anne ya da babadan en yüksek düzeyde olanın
durumu esas alınmıştır. “Varlıklı, eğitimli toplumsal katmanda aile” “1”, “üniversite
eğitimi almış, meslek sahibi ya da yüksek idari konumda anne-baba” “2”, “küçük iş
adamı, memur ya da vasıflı işçi, lise mezunu anne-baba” “3”, “yarı vasıflı işçi, lise
düzeyinin altında eğitimli anne-baba” “4”, “yarı vasıflı işçi, eğitimsiz, ilkokul
düzeyinde eğitimli anne-baba” “5” olarak kodlanır. Üniversite eğitimi almış, meslek
sahibi ya da yüksek idari konumdaki aileler “yüksek SED”; küçük iş adamı, memur
ya da vasıflı işçi, lise mezunu aileler “orta SED”; yarı vasıflı işçi, lise düzeyinin
altında eğitimli, eğitimsiz, ilkokul düzeyinde eğitimli aileler “düşük SED” aileler
olarak tanımlanmıştır. (Bkz. EK 2)
3.5.3. Okul Çağı Çocukları için Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni
Görüşme Çizelgesi-Şimdi ve Yaşam Boyu Şekli (ÇGDBŞÖ-ŞY;
Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia for School-Age
Children-Present and Lifetime Version, K-SADS-PL)
ÇGDBŞÖ-ŞY,
çocuk ve ergenlerde şimdiki ve yaşam boyu olan
psikopatolojileri saptamak amacıyla kullanılan yarı yapılandırılmış bir görüşme
formudur (Kaufman ve ark., 1997). Form üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde
çocuğun demografik özellikleri, genel sağlık durumu, varsa daha önceki psikiyatri
başvurusu ve tedavisi, aile ve akran ilişkileri, okul bilgileri gibi genel bilgiler
sorgulanır. İkinci bölüm özgül psikiyatrik belirtilerin sorgulandığı tarayıcı sorular ve
değerlendirme ölçütlerini içermektedir. Tarama görüşmesi ile pozitif belirtiler varsa
o
psikopatolojiyi
daha
iyi
değerlendirmek
amacıyla
ek
belirti
listesi
25
sorgulanmaktadır. Belirtilerin varlığına ve şiddetine çocuğun ya da ergenin, anne
babanın ve klinisyenin görüşleri birleştirilerek karar verilmektedir. ÇGDBŞÖ-ŞY
duygudurum bozuklukları, psikotik bozukluklar, anksiyete bozuklukları, dışa atım
bozuklukları, yıkıcı davranım bozuklukları, madde kötüye kullanımı, yeme
bozuklukları ve tik bozuklukları değerlendirilebilmektedir. Üçüncü bölüm çocuğun
değerlendirme yapıldığı zamanda işlev düzeyini belirlemek amacıyla kullanılan
genel değerlendirme ölçeğidir. Türk örneklemi için geçerlik ve güvenirlik çalışması
yapılmıştır (Gökler ve ark., 2004).
3.5.4. 6-18 Yaş Çocukları İçin Çocuk Davranış Kontrol Listesi (ÇDKL;
Child Behavior Checklist 6-18, CBCL)
Achenbach ve Edelbrock (1983) tarafından geliştirilen CBCL/4-18‟in
yeniden gözden geçirilmiş formudur. 6 – 18 yaş grubu çocuk ve gençlerin yeterlilik
alanları ve sorun davranışlarını anne-babalarından ya da çocuğa bakım veren
bireylerden
elde
edilen
bilgiler
doğrultusunda
değerlendirmek
amacıyla
geliştirilmiştir. Ölçek 8 yeterlilik ve 113 sorun davranış maddesinden oluşmaktadır.
CBCL/4-18 Türkçe versiyonunun test-tekrar test güvenirliği çalışması yapılmıştır
(Erol ve ark., 1995).
Ölçeğin sorun davranışlar maddeleri, son altı ay içinde görülme sıklıklarına
göre doğru değil (0), bazen ya da biraz doğru (1) ve çok ya da sıklıkla doğru (2)
olarak derecelendirilir. Daha sonra veriler, ölçeğin değerlendirilmesi için özel olarak
geliştirilmiş bilgisayar programı ile değerlendirilir. Ölçeğin bu bölümünden
“sendrom ölçekleri” adı altında çeşitli alanlarda ortaya çıkan problem kümelerini
tanımlayan, “anksiyete/depresyon”, “sosyal içe dönüklük”, “somatik yakınmalar”,
“sosyal sorunlar”, “düşünce sorunları”, “dikkat sorunları”, “kural karşıtı davranışlar
(rule-breaking behavior)” ve “saldırgan davranışlar (aggressive behavior)” adı
verilen alt testlere ait puanlar hesaplanır. Ayrıca “içe yönelim”, “dışa yönelim” ve
“toplam problem” davranış belirti puanları elde edilmektedir.
Ölçeğin anksiyete/depresyon, dikkat sorunları ve saldırgan davranışlar alt
ölçek puanları toplamının yüksekliği ilk olarak 1995 yılında CBCL-juvenil bipolar
bozukluk profili olarak tanımlanmıştır (Biederman ve ark., 1995). Bu profil ile
26
yapılan çeşitli izlem çalışmaları, uzun dönem sonuçlarının sadece bipolar bozukluk
ile ilişkili olmadığını ortaya koymuştur. B kümesi kişilik bozuklukları, anksiyete,
madde kullanımı, depresyon ve yıkıcı davranım bozuklukları ile uzun dönemde
ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır (Biederman ve ark., 1995; Meyer
ve ark., 2009). Althoff tarafından (2010) anksiyete/depresyon, dikkat sorunları ve
saldırgan davranışlardan oluşan bu profilin disregülasyon ile ilişkili olduğu ve
CBCL-disregülasyon profili (CBCL-DP) adı ile kullanılması önerilmiştir.
CBCL - disregülasyon profili, Spencer ve arkadaşları (2011) tarafından
önerildiği şekilde “Anksiyete/Depresyon”, “Dikkat sorunları” ve “Saldırgan
davranışlar” sendrom ölçekleri puanları toplamı olarak hesaplanmış ve kesme noktası
180 puan olarak alınmıştır.
3.5.5. Güçler ve Güçlükler Anketi (GGA; The Strengths and Difficulties
Questionnaire, SDQ)
4 ile 16 yaşları arasındaki çocukların olumlu sosyal davranışlarını ve
duygusal ve davranışsal problemlerini değerlendirmek için geliştirilmiş bir davranış
tarama anketidir (Goodman, 1997). Çalışmaya alınan çocukların ebeveynleri
tarafından tamamlanmıştır. Ankette olumlu ve olumsuz davranış özelliklerini
sorgulayan 25 soru bulunmaktadır. Türkçe versiyonunun, çocukların duygusal ve
davranışsal problemlerini ve olumlu sosyal davranışlarını değerlendirmek için
güvenilir ve geçerli olduğu bulunmuştur (Güvenir ve ark., 2008) . (Bkz. EK 3)
3.5.6. Conners Ana Baba Derecelendirme Ölçeği (CADÖ-48; Conners’
Parent Rating Scale, CPRS-48)
Toplam 48 maddeden oluşan ölçek, çocukların aile içindeki davranışlarının
derecelendirilmesi amacıyla geliştirilmiştir. Türkçe geçerlilik ve güvenirlilik
çalışması yapılmıştır (Dereboy ve ark., 2007). Çalışmada ölçeğin uyarlanmış
davranım sorunu, ataklık/hiperaktivite, öğrenme sorunu ve karşı gelme alt ölçek
puanları kullanılmıştır. (Bkz. EK 4)
27
3.5.7. Çocuk ve Ergenlerde Yıkıcı Davranım Bozuklukları İçin DSMIV’e Dayalı Tarama ve Değerlendirme Ölçeği - Turgay (T-DSM-IV;
The Turgay DSM-IV Based Disruptive Behavior Disorders Child and
Adolescent Rating and Screening Scale, T-DSM-IV-S)
DSM-IV tanı ölçütlerine dayalı olarak geliştirilen (Turgay, 1995) bu ölçek
dikkatsizliği sorgulayan 9, aşırı hareketliliği sorgulayan 6, dürtüselliği sorgulayan 3,
karşıt olma karşı gelme bozukluğunu sorgulayan 8 ve davranım bozukluğunu
sorgulayan 15 maddeden oluşmaktadır. Ölçekteki maddeler 0 - 3 arasında
puanlanmaktadır. Ölçeğin Türk örnekleminde geçerlik ve güvenirlik çalışması
yapılmıştır (Ercan ve ark., 2001). (Bkz. EK 5)
3.5.8. McMaster Aile Değerlendirme Aracı (MMADA; McMaster
Family Assessment Device, FAD)
Ailenin yapısal ve organizasyonel özellikleri hakkında bilgi veren bir araçtır.
İçerdiği 60 madde ile 7 alt ölçek puanı hesaplanmaktadır. Bu alt ölçekler; problem
çözme, iletişim, roller, duygusal tepki verme, duygusal katılım, davranış kontrolü ve
ailenin genel işlevsellik alanları ile ilişkilidir. Türk ailelerinde geçerlik ve güvenirlik
çalışması yapılmıştır (Bulut, 1990). (Bkz. EK 6)
Alt ölçeklerin tanımları ve aile içinde değerlendirdikleri işlevsellik alanları şu
şekilde özetlenebilir. (1) Problem çözme (problem solving): ailenin etkinbir şekilde
işlevlerini yerine getirebileceği düzeyde maddi ve manevi sorunlarını çözebilme
becerisini tanımlar. (2) İletişim (communication): aile üyeleri arasındaki bilgi
alışverişi, üyeler arası sözlü iletişimin içeriğinin açık olup olmadığı, kişilerin
söylemek istediklerini doğrudan doğruya ifade edip etmedikleri ile ilişkidir. (3)
Roller (roles): ailenin maddi manevi ihtiyaçlarını karşılayan davranış kalıpları,
kaynakları kullanımı, bakım verme, destekleme ve kişisel gelişim sağlama, aile
sistemini idare etme gibi konulardaki işlevselliğini değerlendirir. (4) Duygusal tepki
verme (affective responsiveness): aile üyelerinin her türlü uyaran karşısında en uygun
tepkiyi göstermesi ile ilişkilidir; sevgi, mutluluk, neşe gibi duyguların yanında;
kızgınlık, üzüntü, korku gibi durumları da içermektedir. (5) Duygusal katılım
(affective involvement): aile üyelerinin birbirlerine gösterdiği ilgi, bakım ve sevgiyi
28
değerlendirir. (6) Davranış kontrolü (behavior control): aile üyelerinin davranışlarına
standart koyma ve disiplin sağlama biçimi ile ilişkilidir.
Her madde dört seçenekli ve 0 ile 4 arasında puan alan bir ölçektir. Her bir alt
ölçekte hesaplanan puan ortalamaları 4’e yaklaştıkça o işlev açısından sağlıksızlığın
arttığını gösterir. Bu çalışmada ölçeğin alt ölçekleri değerlendirilirken puan
ortalamaları kullanılmıştır. Ölçeğin genel değerlendirme puanının 2 ve üzerindeki
olduğu
durumun
aile
işlevselliğinde
bozulma
(Bulut,
1990)
olarak
değerlendirilmiştir.
3.5.9. Okul Çağı Çocukları için Mizaç Ölçeği (OÇMÖ; School-Age
Temperament Inventory, SATI)
8 ile 11 yaşları arasındaki çocukların mizaç özelliklerini değerlendirmede
ebeveynin verdiği bilgiye dayanan bir ölçektir (McClowry, 1995). 2003 yılında ergen
yaş grubu için geçerlilik ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır (McClowry ve ark.,
2003). 38 maddeden oluşan ölçek olumsuz tepkisellik, yaptığı işi sürdürebilme,
yaklaşma/kaçınma ve aktivite olmak üzere dört boyutu içermektedir. Geçerlik ve
güvenirlik analizleri, OÇMÖ Türkçe versiyonunun, Türk çocukların mizaç
özeliklerini değerlendirmede geçerli ve güvenilir olduğunu göstermiştir (Yılmaz,
2006). (Bkz. EK 7)
3.5.10. Çocuklar için Anksiyete Duyarlılığı Ölçeği (ÇADÖ; Childhood
Anxiety Sensitivity Index, CASI)
Çocuklarda anksiyete duyarlılığını değerlendirmek için geliştirilmiş bir öz
bildirim ölçeğidir (Silverman ve ark., 1991). 18 maddeden oluşmaktadır. Türkiye’de
geçerlilik ve güvenirlik çalışması yapılmıştır (Yılmaz, 2006). (Bkz. EK 8)
3.5.11. Wechsler Çocuklar için Zeka Ölçeği- (WCZÖ-R; Wechsler
Intelligence Scales for Children- Revised, WISC-R)
6-17 yaş arasındaki çocuk ve ergenlerin zeka düzeylerini ölçmektedir. 1974
yılında Wechsler Çocuklar Zeka Ölçeği’nin revizyondan geçirilmesiyle elde
edilmiştir. Türkçe ’ye çevrilmesi ve geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılmıştır
(Savaşır ve Şahin, 1995). WISC-R gittikçe zorlaşan sorular aracılığıyla sözel ve
29
performans zeka düzlerini değerlendirmek üzere oluşturulan iki bölümden
oluşmaktadır. Sözel bölüm genel bilgi, benzerlikler, aritmetik, yargılama ve sayı
dizisi olmak üzere 5; performans bölüm resim tamamlama, resim düzenleme,
küplerle desen, parça birleştirme ve şifre olmak üzere 5 alt testten oluşmaktadır. Test,
uygulanan bireyin zeka düzeyine ilişkin “toplam zeka bölümü”, “sözel zeka bölümü”
ve “performans zeka bölümü” olmak üzere üç ölçü vermektedir. Zeka bölümleri
standart puan olarak elde edilmektedir.
3.5.12. Stroop Testi (Stroop Test)
Stroop testi çocuklarda özellikle yıkıcı davranım bozuklukları (DEHB,
KOKGB, davranım bozukluğu) gruplarında yürütücü işlevleri değerlendirmede sık
kullanılan nöropsikolojik testlerden biridir (Barkley, 1997). Ölçtüğü bilişsel süreçler
arasında, özellikle, odaklanmış dikkat, yönetici dikkat, bozucu etkiye karşı koyma ve
bilgi işleme hızı gelmektedir (Dinçer-Doğutepe ve Karakaş, 2008). Türk kültürüne
standardizasyonu, geçerlik ve güvenirliği Karakaş ve arkadaşları (1999) tarafından
yapılmıştır.
3.5.13. İz Sürme Testi (Trail Making)
İz sürme testi dikkat hızını, motor hızı, görsel tarama, zihinsel esneklik ve
yanıt inhibisyonunu değerlendirmektedir (Strauss ve ark., 2006). Testin A
bölümünde, numaralandırılmış ve düzensiz olarak yerleştirilmiş 25 daire içeren bir
sayfa bulunur. Uygulanan kişiden bu daireleri sırasıyla çizgilerle kalemi kaldırmadan
birleştirmesi istenir. B bölümünde ise aynı sayfa üzerinde yine daireler içerisinde
hem sayılar hem de harfler karışık olarak yerleştirilmiştir. Daireleri her seferinde
değişerek birbiriyle birleştirmesi istenir (1-a-2-b gibi).
3.5.14. Uluslararası Duygusal Resim Sistemi (UDRS; International
Affective Picture System, IAPS)
Uluslararası Duygusal Resim Sistemi (UDRS), Lang ve arkadaşları tarafından
oluşturulmuştur. Sistemde yer alan 1196 resim çeşitli yaş grubundaki yetişkinlerce ve
çocuklarca derecelendirilerek belirlenmiştir (Lang ve ark., 2008).
Standardize,
duygusal olarak uyarıcı, uluslararası olarak kabul edilebilir, renkli fotoğraflar içeren
30
geniş bir set oluşturmak amacıyla oluşturulmuştur. UDRS, duygu ve dikkat
çalışmalarında normatif duygusal uyaran olarak kullanılmaktadır.
Resimleri değerlendirmek için 3 boyut kullanılır. Bir, duygusal değer; iki,
uyarılma düzeyi; üç, baskınlık. Hoş olan (olumlu) ve hoş olmayan (olumsuz)
arasında değerlendirilen ifadeler resme ait duygusal değer boyutunu, resim karşısında
sakin ve heyecanlanmış olma durumu arasında yer alan ifadeler uyarılmışlık düzeyi
boyutunu değerlendirmek için kullanılmaktadır. Bu iki temel boyut dışında;
baskınlık boyutu ile resmin oluşturduğu duygunun kişi üzerindeki etkisi kontrol
altında ve baskın durum arasında olma ile ifade edilmektedir. Katılımcıların, resimler
ile ilgili duygusunu değerlendirmesi için ‘Öz Değerlendirme Ölçümü’ (SelfAssessment Manikin) (SAM) kullanılmıştır. (Bkz. EK 9)
Uygulama için Uluslararası Duygusal Resim Sistemi’nden (UDRS) çocuk yaş
grubuna uygun 24 resim seçilmiştir. Seçilen resimlerin duygusal değer ve
uyarılmışlık boyutlarını değerlendirmek için katılımcılara bilgisayar ortamında
hazırlanmış her bir resim ve boyutun 5 saniye gösterildiği resim akışı hazırlanmıştır.
Seçilen resimler karşısında katılımcıların elektrofizyolojik ölçümlerinin kayıt
edilmesi içinse 10 saniye ekranda görüneceği, resim aralarında 6 saniyelik siyah
ekranın olacağı slayt gösterisi düzenlenmiştir. Değerlendirmenin yapıldığı oturumda
önce elektrofizyolojik ölçümler alınmış, daha sonra öz değerlendirme ölçümü
yapılmıştır. “Öz Değerlendirme Ölçümü” ile resim karşısında ortaya çıkan
duygularını duygu değeri (olumsuz-olumlu) ve uyarılmışlık düzeyine (az-çok) göre
derecelendirmeleri istenmiştir. Duygu değeri derecelendirmesinde 1 en olumsuz, 5
en olumlu ve uyarılmışlık düzeyinde 1 en az, 5 en çok olarak puanlanmıştır.
3.6.
Elektrodermal Aktivite Ölçümü
Elektrodermal aktivite (EDA), galvanik deri yanıtı (GDY) ve deri iletkenliği
olarak da bilinir. Sempatik sinir sistemi aktivitesi ile geleneksel olarak ilişkilendirilen
bir değişkendir. Otonom sinir sisteminin sempatik kısmı yüksek derecede
uyarılmışsa palmar ter bezi aktivitesi artar ve deri iletkenliğinde artış gözlenir.
31
Emosyonel ve sempatik yanıtın bir ölçütü olarak kullanılmaktadır. Ölçüm için baskın
olmayan elin işaret ve orta parmaklarına transduser bağlanmıştır.
Ölçüm için parmaklarının distal falanks yüzleri alkol ile silinmiş, elektrotlar
ile deri arasındaki direnci azaltmak için elektrotların boşlukları jel ile doldurularak
her iki parmağa da EDA elektrotu (SS3L/SS3LA) bağlanmıştır. Elektrotlar
etrafındaki bantlar yardımı ile parmağı sıkmayacak şekilde parmak ucunda
sabitlenmiştir. Kayıt süresince katılımcının elini ve parmaklarını hareket ettirmemesi
istenmiştir. Kayıt ve analiz Biopac MP30 veri toplama sistemi aracılığıyla
yapılmıştır.
EDA verisinin analizi için gösterilen resimler içinden 2 olumsuz, 2 nötr ve 2
olumlu olmak üzere 6 resim seçilmiştir. Resimlerin seçimi, değerlendirme sırasında
resimlerin içeriğini (Lang ve ark., 2008) iyi düzeyde yansıttığına ilişkin gözlemlere
dayanarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmada kullanılan resimlerin sırası, UDRS resim
numaraları ve içeriklerine ilişkin bilgiler not edilmiştir. (Bkz. Ek 10)
Kaydedilen veriler üzerinden karar verme çalışmalarında da kullanılmış olan
“bazal deri iletkenliği”, “deri iletkenliği yanıtı”, “latans süresi” ve “yükselme
zamanı” değerleri hesaplanmıştır (Figner ve Murphy, 2011).
Bazal deri iletkenliği, resim akışı öncesinde dinlenme durumundaki deri
iletkenliği değerlerinin ortalaması (mikroohm) olarak alınmıştır.
Deri iletkenliği yanıtı, uyaran (resmin gösterildiği an) sonrasında deri
iletkenliğinin yükselmeye başladığı seviye ile maksimum değere ulaştığı seviye
arasındaki fark değeri (mikroohm) olarak hesaplanmıştır.
Latans süresi, uyaran ile deri iletkenliğinin yükselmeye başladığı ilk ana
kadar geçen süre (saniye) olarak hesaplanmıştır.
Yükselme zamanı, uyaran sonrasında deri iletkenliğinin yükselmeye başladığı
ilk andan en yüksek değere ulaştığı ana kadar geçen süre (saniye) olarak
hesaplanmıştır.
32
Biopac MP30 kayıt ekranı görüntüsü ve hesaplanan değerler Şekil 3.1’de
gösterilmiştir.
Şekil 3.1. Biopac
MP30
kayıt
ekranı
görüntüsü
ve
deri
iletkenliği
değerlendirilmesi için ölçülen değerler. sn: saniye, µΩ: mikroohm.
3.7.
Verilerin Değerlendirilmesi ve İstatistikler
Verilerin analizi için Sosyal Bilimler İçin İstatistik Paket Programı
(Statistical Program for Social Sciences, SPSS) 21.0 sürümü kullanılmıştır.
Sayısal (nicel) verilerin normal dağılıma uygunluğu Kolmogorov-Smirnov
testi ile değerlendirilmiştir. Sayısal veriler için verilerin dağılımına göre 2 grup
karşılaştırmalarında normal dağılıma uyan değişkenler için bağımsız 2 örneklem ttesti, uymayan değişkenler için ise Mann Whitney-U testi kullanılmıştır.
Kategorik (nitel) değişkenler için sonuçlar sayı ve yüzde olarak verilmiştir.
Analizde Pearson Ki-Kare, beklenen frekansların durumuna göre de Fisher Kesin KiKare testi kullanılmıştır.
Değişkenler arasındaki ilişkinin kuvveti Spearman Rho korelasyon katsayısı
ile incelenmiştir.
Tüm analizler iki yönlü ve % 5 yanılma ile gerçekleştirilmiştir.
33
4. BULGULAR
4.1.
Araştırma Grubunun Demografik Özellikleri
Çalışmaya DEHB tanısı konan grupta 48, kontrol grubunda 22 olmak üzere
toplam 70 çocuk alınmıştır. DEHB grubunda çocukların 6’sı (% 12,5) kız, 42’si (%
87,5) erkek;
kontrol grubunda 6’sı (% 27,3) kız, 16’sı (% 72,7) erkektir. DEHB
grubunda çocukların yaşları 74 - 142 ay, kontrol grubunda ise 76 - 132 ay
arasındadır. Gruplar arasında yaş ortalamaları ve cinsiyet dağılımı açısından anlamlı
bir fark bulunmamıştır (Tablo 4.1).
DEHB ve kontrol grubu arasında anne ve baba yaşı açısından anlamlı fark
olmadığı görülmüştür. (Tablo 4.1) Kontrol grubunda anne (χ²=3,706, p=0,000) ve
baba (χ²=3,565, p=0,001) eğitim süreleri DEHB grubuna göre anlamlı olarak yüksek
bulunmuştur (Tablo 4.1).
Aile özellikleri incelendiğinde, gruplar arasında aile yapısı, kardeş sayısı,
ailede fiziksel ya da ruhsak hastalık varlığı açısından anlamlı bir fark yoktur (Tablo
4.1). Kontrol ve DEHB grubunda ailelerdeki çocuk sayısı 1 ile 3 arasında
değişmiştir.
Katılımcıların sosyoekonomik düzeyleri Hollingshead-Redich ölçeğine göre
değerlendirilmiştir. Ölçeğin 5 katmanlı sosyoekonomik-sosyokültürel düzey verileri
kullanılarak sosyoekonomik düzey (SED) verileri yüksek, orta ve düşük olarak
düzenlenmiştir. Yüksek SED varlıklı, eğitimli toplumsal katmandaki ve üniversite
eğitimi almış, meslek sahibi ya da yüksek idari konumdaki anne-baba için, orta SED
küçük iş adamı, memur ya da vasıflı işçi, lise mezunu anne-baba için ve düşük SED,
yarı vasıflı işçi, lise düzeyinin altında eğitimli ve yarı vasıflı işçi, eğitimsiz, ilkokul
düzeyinde eğitimli anne-baba için kullanılmıştır. Kontrol grubunda yüksek SED
(varlıklı, eğitimli toplumsal katmandaki ve üniversite eğitimi almış, meslek sahibi ya
da yüksek idari konumdaki anne-baba) oranının anlamlı olarak daha yüksek
(χ²=12,267, p=0,002)olduğu saptanmıştır (Tablo 4.1).
34
Tablo 4.1.
DEHB ve kontrol gruplarının demografik özellikleri
DEHB
Kontrol
Ort ± SS
Ort ± SS
t
p
101,10 ± 20,21
99,09 ± 17,94
0,400
0,690
Anne
35,5 ± 6,1
38,1 ± 4,1
1,829
0,072
Baba
39,7 ± 6,5
41,6 ± 5,0
1,193
0,237
Yaş (ay)
Anne baba yaşı (yıl)
Anne baba eğitim süresi (yıl)
Anne
9,4 ± 3,6
12,8 ± 3,6
3,706
0,000
Baba
10,0 ± 3,7
13,3 ± 3,1
3,565
0,001
s (%)
s (%)
χ²
p
Kız
6 (% 12,5)
6 (% 27,3)
Erkek
42 (% 87,5)
16 (% 72,7)
2,318
0,120
47 (% 97,9)
22 (% 100)
1 (% 2,1)
0 (% 0)
0,465
0,686
Yok
9 (% 18,8)
4 (% 18,8)
Var
39 (%81,3)
18 (%81,3)
0,003
0,617
Yok
46 (% 95,8)
21 (% 95,5)
Var
2 (% 4,2)
1 (% 4,5)
0,005
0,684
Yok
40 (% 83,3)
19 (% 86,4)
Var
8 (16,7)
3 (13,6)
0,105
0525
Yüksek
10 (% 20,8)
14 (% 63,6)
Orta
19 (% 39,6)
4 (% 18,2)
Düşük
19 (% 39,6)
4 (% 18,2)
12,267
0,002
48 (100)
22 (100)
Cinsiyet
Aile yapısı
Çekirdek
Diğer
Kardeşi
Ailede fiziksel hastalık
Ailede ruhsal hastalık
SED
Toplam
Ort: ortalama, SS: standart sapma, s: sayı, SED: sosyoekonomik düzey,
DEHB: Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu.
35
4.2.
Wechsler Çocuklar için Zeka Ölçeği (WISC-R) Sonuçları
WISC-R zeka bölümleri ortalamaları incelendiğinde her üç zeka bölümü
puanının kontrol grubunda DEHB grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde
daha yüksek olduğu bulunmuştur (Tablo4.2).
Tablo 4.2.
DEHB ve kontrol gruplarının WISC-R puan ortalamaları sonuçları
DEHB
Kontrol
Ort ± SS
Ort ± SS
t
p
Toplam ZB
99,5 ± 15,5
114,5 ± 10,0
4,154
,001
Sözel ZB
99,6 ± 14,6
111,6 ± 7,8
3,613
,001
Genel bilgi
9,1 ± 2,8
11,0 ± 2,1
2,821
,006
Benzerlik
10,1 ± 4,1
13,6 ± 2,2
3,758
,000
Aritmetik
10,3± 2,8
11,7 ± 2,0
2,196
,031
Yargılama
11,2 ± 2,4
12,5 ± 2,8
2,030
,046
Sayı dizisi
9,2 ±2,4
9,6 ± 1,8
0,816
,417
99,4 ± 16,9
115,1 ± 12,4
3,895
,001
Resim tamamlama
9,9 ± 2,6
11,8 ± 2,0
3,057
,003
Resim düzenleme
9,9 ± 3,7
11,6 ± 2,8
1,849
,069
Küplerle desen
10,2 ± 3,5
14,0 ± 3,1
4,321
,001
Parça birleştirme
9,8 ± 3,5
11,3 ± 2,7
1,756
,084
Şifre
10,2 ± 3,1
12,0 ± 1,8
2,488
,015
Performans ZB
Ort: ortalama, SS: standart sapma, DEHB: Dikkat eksikliği hiperaktivite
bozukluğu, ZB: zeka bölümü
4.3.
Çocuk Tarafından Tamamlanan Ölçek Sonuçları
4.3.1. Çocuklar için Anksiyete Duyarlılığı Ölçeği (ÇADÖ) Sonuçları
Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (Tablo 4.3).
36
Tablo 4.3.
DEHB ve kontrol gruplarının ÇADÖ puan ortalamaları sonuçları
Toplam puan
DEHB
Kontrol
Ort ± SS
Ort ± SS
U
p
34,0 ± 8,3
31,8 ± 5,2
448,50
0,314
Ort: ortalama, SS: standart sapma, U: Mann Whitney U-testi, DEHB: Dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu
4.4.
Anne Baba Tarafından Tamamlanan Ölçek Sonuçları
4.4.1. Güçler ve Güçlükler Anketi (GGA) Sonuçları
Duygusal sorunlar alt ölçeği hariç diğer tüm alt ölçek ve toplam güçlük
puanları açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur
(Tablo 4.4).
Tablo 4.4.
DEHB ve kontrol gruplarının GGA puan ortalamaları sonuçları
Toplam güçlük
DEHB
Ort ± SS
15,4 ± 5,7
Kontrol
Ort ± SS
6,4 ± 3,5
U
103,50
p
,000
Duygusal sorunlar
2,4 ± 2,0
1,5 ± 1,7
386,50
,068
Davranış sorunları
2,8 ± 1,9
0,9 ± 0,9
215,50
,000
DE/H
6,5 ± 2,2
2,4 ± 1,6
81,50
,000
Akran sorunları
3,6 ± 2,0
1,5 ± 1,4
218,00
,000
Sosyal davranışlar
7,3 ± 2,2
8,6 ± 1,5
342,50
,017
Ort: ortalama, SS: standart sapma, U: Mann Whitney U-testi, DEHB: Dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu, DE/H: dikkat eksikliği/hiperaktivite
4.4.2. Conners Ana Baba Derecelendirme Ölçeği (CADÖ-48) Sonuçları
CADÖ-48’in tüm alt ölçek puanları DEHB grubunda kontrol grubuna göre
daha yüksektir. Gruplar arasında tüm alt ölçek puanları açısından istatistiksel olarak
anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 4.5).
37
Tablo 4.5.
DEHB ve kontrol gruplarının CADÖ-48 puan ortalamaları sonuçları
Davranım sorunu
DEHB
Ort ± SS
10,5 ± 7,3
Kontrol
Ort ± SS
1,8 ± 2,0
U
99,50
p
0,000
Ataklık/Hiperaktivite
7,0 ± 3,3
3,8 ± 2,6
248,00
0,000
Öğrenme sorunu
5,5 ± 2,6
1,9 ± 1,5
110,50
0,000
KOKG
4,0 ± 2,7
1,1 ± 1,3
169,50
0,000
Ort: ortalama, SS: standart sapma, U: Mann Whitney U-testi, DEHB: Dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu, KOKG: karşıt olma karşı gelme
4.4.3. Çocuk ve Ergenlerde Yıkıcı Davranım Bozuklukları İçin DSMIV’e Dayalı Tarama ve Değerlendirme Ölçeği-Turgay (T-DSM-IV)
Sonuçları
T-DSM-IV’ün dikkat eksikliği, hiperaktivite/dürtüsellik, dikkat eksikliği
hiperaktivite bozukluğu, karşıt olma karşı gelme bozukluğu, davranım bozukluğu ve
toplam ölçek puanları DEHB grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak
anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuştur (Tablo 4.6).
Tablo 4.6.
DEHB ve kontrol gruplarının T-DSM-IV puan ortalamaları sonuçları
DEHB
Kontrol
Ort ± SS
Ort ± SS
U
p
DEHB
24,9 ± 10,8
7,3 ± 5,4
86,50
0,000
DE
12,5 ± 6,2
4,0 ± 3,1
117,00
0,000
H/D
12,4 ± 7,0
3,3 ± 3,3
147,00
0,000
KOKGB
8,8 ± 5,5
2,9 ± 2,9
191,50
0,000
DB
2,0 ± 2,5
0,0 ± 0,0
209,00
0,000
35,7 ± 16,5
10,2 ± 7,9
95,50
0,000
Toplam
Ort: ortalama, SS: standart sapma, U: Mann Whitney U-testi, DEHB: Dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu, DE: Dikkat eksikliği, H/D: hiperkativite/
dürtüsellik KOKGB: karşıt olma karşı gelme bozukluğu, DB: davranım bozukluğu
38
4.4.4. Okul Çağı Çocukları için Mizaç Ölçeği (OÇMÖ)
DEHB grubunda olumsuz tepkisellik ve aktivite özelliklerinin kontrol
grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu görülmüştür
(Tablo 4.7).
Tablo 4.7.
DEHB ve kontrol gruplarının OÇMÖ puan ortalamaları sonuçları
DEHB
Kontrol
Ort ± SS
Ort ± SS
U
p
Olumsuz tepkisellik
3,00 ± 0,7
2,45 ± 0,6
271,00
0,001
İşi sürdürebilme
2,96 ± 0,5
2,72 ± 0,3
388,00
0,075
Yaklaşma/Kaçınma
2,68 ± 0,5
2,88 ± 0,4
405,50
0,119
Aktivite
2,94 ± 0,8
2,27 ± 0,6
279,50
0,002
Ort: ortalama, SS: standart sapma, U: Mann Whitney U-testi, DEHB: Dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu
4.4.5. McMaster Aile Değerlendirme Aracı (MMADA) sonuçları
DEHB grubunda problem çözme, iletişim, roller, duygusal katılım, davranış
kontrolü ve genel işlevsellik alt ölçek puan ortalamaları kontrol grubuna göre anlamlı
düzeyde yüksek bulunmuştur (Tablo 4.8).
Duygusal tepki verme alt ölçek puan ortalamasının ise kontrol grubunda
DEHB grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu
görülmüştür (Tablo 4.8).
Ölçeğin genel değerlendirmesine göre DEHB grubunda 20 (% 41,7) kontrol
grubunda 3 (% 13,6) katılımcıda ailesel işlevsellikte bozulma vardır. Gözlenen bu
fark istatistiksel olarak anlamlıdır (Tablo 4.9).
39
DEHB ve kontrol gruplarının MMADA puan ortalamaları sonuçları
Tablo 4.8.
DEHB
Kontrol
Ort ± SS
Ort ± SS
U
p
Problem çözme
1,98 ± 0,6
1,64 ± 0,4
337,00
0,015
İletişim
1,78 ± 0,4
1,48 ± 0,4
320,50
0,008
Roller
2,10 ± 0,4
1,76 ± 0,3
246,00
0,000
Duygusal tepki verme
1,74 ± 0,6
2,27 ± 0,4
305,50
0,005
Duygusal katılım
2,38 ± 0,3
2,20 ± 0,3
351,00
0,024
Davranış kontrolü
2,07 ± 0,3
1,87 ± 0,3
330,50
0,012
Genel işlevsellik
1,79 ± 0,5
1,33 ± 0,3
247,50
0,000
Ort: ortalama, SS: standart sapma, U: Mann Whitney U-testi, DEHB: Dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu
DEHB ve kontrol grubunda MMADA genel değerlendirmeye göre
Tablo 4.9.
ailesel işlevsellik değerlendirmesi
DEHB
s (%)
Kontrol
s (%)
Yok
28 (58,3)
19 (86,4)
Var
20 (41,7)
3 (13,6)
48 (100)
22 (100)
χ²
p
5,373
0,020
Ailesel işlevsellikte bozulma
Toplam
DEHB: Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu
4.4.6. 4-18 Yaş Çocukları İçin Çocuk Davranış Kontrol Listesi (CBCL)
sonuçları
Somatik yakınmalar puanı dışında diğer tüm alanlarda DEHB grubunun
ortalama puanları kontrol grubuna göre yüksek bulunmuştur (Tablo 4.10).
Kontrol grubunda tüm katılımcıların CBCL-DP puanı 180’nin altındadır.
DEHB grubunda CBCL-DP puanı 180’in altında olan 20 (% 41,7), puanı 180 ve
üzerinde olan 28 (% 58,3) katılımcı bulunmaktadır (Tablo 4.11).
40
DEHB ve kontrol gruplarının CBCL puan ortalamaları sonuçları
Tablo 4.10.
DEHB
Kontrol
Ort ± SS
Ort ± SS
U
p
Sosyal içe dönüklük
57,9 ± 8,9
52,3 ± 4,3
309,50
0,004
Somatik yakınmalar
54,0 ± 6,4
51,5 ± 3,1
422,50
0,114
Anksiyete/Depresyon
62,3± 10,6
54,5 ± 5,8
313,00
0,006
Sosyal sorunlar
59,9 ± 8,5
51,2 ± 2,5
150,50
0,000
Düşünce sorunları
62,5 ±7,4
54,0 ± 4,9
203,00
0,000
Dikkat sorunları
63,8 ± 8,7
51,5 ± 2,7
93,00
0,000
Kural karşıtı davranışlar
59,9 ± 9,8
51,0 ± 2,7
205,50
0,000
Saldırgan davranışlar
61,8 ± 10,0
51,5 ± 2,6
139,50
0,000
İçe yönelim
58,6 ± 12,4
48,7 ± 9,5
288,50
0,002
Dışa yönelim
60,3 ± 11,3
43,1 ± 8,7
123,50
0,000
Toplam sorun
62,3 ± 10,7
45,5 ± 7,7
115,50
0,000
Disregülasyon profili
187,9 ± 25,4
157,5 ± 8,4
136,00
0,000
Ort: ortalama, SS: standart sapma, U: Mann Whitney U-testi, DEHB: Dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu
4.4.6.1.
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profiline göre
katılımcıların dağılımı
DP (-) (+) grupları arasında çocukların cinsiyeti ve yaşı, anne –babanın
yaşları, eğitim süreleri ve SED açısından anlamlı fark yoktur (Tablo 4.11).
DP (+) olan grupta KOKGB tanısı alan 18 (% 64,3), DP(-) olan grupta 5 (%
25,0) çocuk KOKGB tanısı almıştır. Gruplar arasındaki bu fark istatistiksel olarak
anlamlı bulunmuştur (Tablo 4.11).
Tanı görüşmesinden (K-SADS-PL) elde edilen klinik düzeyde kriter
sayılarına bakıldığında, “hiperaktivite/dürtüsellik”, “toplam DEHB” ve “KOKGB”
kriter sayısı ortalamaları disregülasyon profili pozitif olan çocuklarda olmayanlara
göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur (Tablo 4.11).
41
Tablo 4.11.
DEHB grubunda CBCL-DP puanına göre katılımcıların bazı
demografik ve tanı özellikleri
DEHB/DP(-)
Ort ± SS
96,75 ± 19,19
Yaş (ay)
Anne baba yaşı (yıl)
Anne
35,35 ± 6,3
Baba
39,85 ± 7,1
Anne baba eğitim süresi (yıl)
Anne
9,65 ± 3,8
Baba
9,70 ± 4,2
s (%)
Cinsiyet
2 (10,0)
Kız
18 (90,0)
Erkek
SED
5 (25,0)
Yüksek
7 (35,0)
Orta
8 (40,0)
Düşük
DEHB alt tip
12 (60,0)
DE baskın tip
1 (5,0)
H/D baskın tip
7 (35,0)
Kombine tip
KOKGB eş tanı
15 (75,0)
Yok
5 (25,0)
Var
Toplam
20 (100)
K-SADS-PL
Klinik düzeyde kriter sayısı
11,0 ± 4,2
DEHB
6,7 ± 1,6
DE
4,3 ± 3,3
H/D
1,9 ± 1,9
KOKGB
DEHB/DP(+)
Ort ± SS
104,21 ± 20,7
U
216,50
p
0,184
35,57 ± 6,0
39,57 ± 6,0
265,00
278,00
0,761
0,966
9,14 ± 3,6
10,21 ± 3,4
s (%)
264,50
257,50
χ²
0,736
0,626
p
4 (14,3)
24 (85,7)
0,196
0,508
5 (17,9)
12 (42,8)
11 (39,3)
0,469
0,791
5 (17,9)
3 (10,7)
20 (71,4)
9,060
0,009
7,215
0,007
U
p
172,00
246,50
154,50
132,00
0,023
0,467
0,008
0,002
10 (35,7)
18 (64,3)
28 (100)
13,8 ± 2,3
7,0 ± 1,3
6,8 ± 1,6
3,7 ± 1,6
Ort: Ortalama, SS: standart sapma, DEHB: dikkat eksikliği hiperaktivite
bozukluğu, DP: disregülasyon profili, DE: dikkat eksikliği H/D: hiperkativite /
dürtüsellik, KOKGB: karşıt olma karşı gelme bozukluğu, K-SADS-PL: Okul Çağı
Çocukları için Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi-Şimdi ve
Yaşam Boyu Şekli
42
4.4.6.2.
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profiline göre
katılımcıların WISC-R sonuçları
DEHB tanısı konan katılımcılar arasında disregülasyon profili varlığına göre
sözel, performans ve toplam zeka bölümleri açısından fark yoktur (Tablo 4.12).
Tablo 4.12.
DEHB grubunda CBCL-DP puanına göre WISC-R puan ortalamaları
sonuçları
DEHB/DP(-)
Ort ± SS
98,4 ± 14,2
DEHB/DP(+)
Ort ± SS
100,5 ± 15,1
U
268,50
p
0,810
Perfrmans ZB
97,45 ±15,4
100,8 ± 18,0
245,00
0,464
Toplam ZB
97,9 ± 13,4
100,7 ± 17,0
256,50
0,623
Sözel ZB
Ort: ortalama, SS: standart sapma, U: Mann Whitney U-testi, DEHB: Dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu, ZB: zeka bölümü
4.4.6.3.
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profiline göre
katılımcıların çalışmada kullanılan diğer ölçek sonuçları
DEHB tanısı konan katılımcılar arasında disregülasyon profili varlığına göre
oluşturulan 2 grup arasında aile işlevselliği açısından fark yoktur (Tablo 4.13).
DP (+) olan grupta olmayan gruba, GGA toplam güçlük, duygusal sorunlar,
davranış sorunları ve dikkat eksikliği/ hiperaktivite puanları göre daha yüksek, sosyal
davranışlar puanı daha düşük bulunmuştur. Bu farklar istatistiksel olarak anlamlıdır
(Tablo 4.13).
CADÖ-48 alt ölçek puanları DP (+) olan grupta istatistiksel olarak anlamlı
düzeyde daha yüksek bulunmuştur.
T-DSM-IV ile elde edilen ölçek puanları DP (+) grubunda olmayan gruba
göre daha yüksek bulunmuştur. Dikkat eksikliği alt ölçeği dışında diğer alt
ölçeklerde bulunan bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 4.13).
43
OÇMÖ ile değerlendirilen mizaç özellikleri içinde olumsuz tepkisellik, işi
sürdürebilme ve aktivite puanları DP (+) grupta olmayan gruba göre anlamlı düzeyde
yüksek bulunmuştur (Tablo 4.13).
Tablo 4.13.
DEHB grubunda CBCL-DP puanına göre GGA, CADÖ-48, OÇMÖ,
MMADA, T-DSM-IV ve ÇADÖ puan ortalamaları sonuçları
DEHB/DP(-)
Ort ± SS
DEHB/DP(+)
Ort ± SS
U
p
Toplam güçlük
11,2 ± 4,6
18,4 ± 4,3
67,00
0,000
Duygusal sorunlar
1,3 ± 1,3
3,2 ± 2,0
114,00
0,000
Davranış sorunları
1,8 ± 1,5
3,6 ± 1,8
127,00
0,001
DE/H
5,3 ± 2,5
7,5 ± 1,5
143,00
0,001
Akran sorunları
2,9 ± 1,8
4,1 ± 1,9
188,50
0,052
Sosyal davranışlar
8,3 ± 1,8
6,6 ± 2,2
153,50
0,007
Davranım sorunu
6,3 ± 5,3
13,6 ± 7,0
105,00
0,000
Ataklık/Hiperaktivite
5,7 ± 3,4
7,9 ± 3,0
175,50
0,028
Öğrenme sorunu
4,5 ± 2,7
6,2 ± 2,3
166,00
0,016
KOKG
2,3 ± 2,0
5,3 ± 2,4
97,00
0,000
Olumsuz tepkisellik
2,6 ± 0,8
3,3 ± 0,6
124,00
0,001
İşi sürdürebilme
2,8 ± 0,4
3,1 ± 0,5
177,50
0,032
Yaklaşma/Kaçınma
2,6 ± 0,4
2,8 ± 0,6
226,50
0,261
Aktivite
2,6 ± 0,7
3,2 ± 0,8
139,00
0,003
Problem çözme
2,1 ± 0,5
1,9 ± 0,6
236,00
0,355
İletişim
1,7 ± 0,4
1,8 ± 0,4
228,50
0,279
Roller
2,0 ± 0,3
2,2 ± 0,4
190,00
0,058
Duygusal tepki verme
1,6 ± 0,5
1.8 ± 0,6
230,00
0,292
Duygusal katılım
2,3 ± 0,2
2,4 ± 0,4
234,50
0,335
Davranış kontrolü
2,0 ± 0,3
2,1 ± 0,3
252,00
0,553
Genel işlevsellik
1,7 ± 0,5
1,9 ± 0,5
221,00
0,216
GGA
CADÖ-48
OÇMÖ
MMADA
44
Tablo 4.13. devam: DEHB grubunda CBCL-DP puanına göre GGA, CADÖ-48,
OÇMÖ, MMADA, T-DSM-IV ve ÇADÖ puan ortalamaları sonuçları
DEHB/DP(-)
Ort ± SS
DEHB/DP(+)
Ort ± SS
U
p
DEHB puanı
18,9 ± 10,9
29,2 ± 8,7
125,50
0,001
DE puanı
10,4 ± 5,7
14,0 ± 6,2
190,50
0,060
H/D puanı
8,6 ± 7,1
15,2 ± 5,6
126,00
0,001
KOKG puanı
5,6 ± 4,6
11,1 ± 5,0
113,00
0,000
DB puanı
1,2 ± 1,8
2,6 ± 2,7
186,00
0,041
25,7 ± 15,1
42,9 ± 13,6
117,00
0,001
34,6 ± 10,9
33,6 ± 5,9
280,00
1,000
T-DSM-IV
Toplam puan
ÇADÖ
Ort:
ortalama,
SS:
standart
sapma,
U:
Mann
Whitney
U-testi,
DEHB: Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, KOKG: karşıt olma karşı gelme,
DP: CBCL disregülasyon profili, DE/H: Dikkat eksikliği hiperaktivite, DB: davranım
bozukluğu, GGA: Güçler ve Güçlükler Anketi, CADÖ-48: Conners Ana Baba
Derecelendirme Ölçeği, OÇMÖ: Okul Çağı Çocukları için Mizaç Ölçeği, MMADA:
McMaster Aile Değerlendirme Aracı, T-DSM-IV: Çocuk ve Ergenlerde Yıkıcı
Davranım Bozuklukları İçin DSM-IV’e Dayalı Tarama ve Değerlendirme ÖlçeğiTurgay, ÇADÖ: Çocuklar için Anksiyete Duyarlılığı Ölçeği
4.5.
Nöropsikolojik Test Sonuçları
Nöropsikolojik test sonuçlarını değerlendirirken yaş ve zeka düzeyinden
kaynaklanan farklılıkları da incelemek üzere katılımcıların yaş grubu dağılımı (Tablo
4.14) ve yaş grubuna göre zeka bölümü puan ortalamaları (Tablo 4.15)
hesaplanmıştır.
45
Tablo 4.14.
DEHB ve kontrol gruplarının yaşa göre dağılımı
DEHB
Kontrol
Sayı
Yüzde %
Sayı
Yüzde %
Yaş 1: 74 – 83 ay
11
22,9
4
18,2
Yaş 2: 84 – 107 ay
21
43,8
13
59,1
Yaş 3: 108 – 142 ay
16
33,3
5
22,7
Toplam
48
100
22
100
DEHB: Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu
Tablo 4.15.
DEHB ve kontrol gruplarının yaşa göre WISC-R puan ortalamaları
sonuçları
Yaş 1
Yaş 2
Yaş 3
SZB
DEHB
Ort ± SS
111,36 ± 11,18
Kontrol
Ort ± SS
119,75 ± 8,77
U
9,50
p
0,101
PZB
112,45 ± 19,53
120,25 ± 12,87
12,00
0,190
TZB
113,18 ± 13,70
121,5 ± 11,82
11,00
0,151
SZB
96,14 ± 14,04
110,08 ± 6,98
34,50
0,000
PZB
99,95 ± 13,14
116,46 ± 12,58
40,00
0,001
TZB
97,81 ± 13,74
114,46 ± 9,76
31,50
0,000
SZB
96,12 ± 13,93
109,20 ± 5,63
17,50
0,063
PZB
89,75 ± 13,51
107,40 ± 10,11
12,50
0,023
TZB
92,38 ± 13,49
109,20 ± 7,26
13,50
0,028
Ort: ortalama, SS: standart sapma, U: Mann Whitney U-testi, SZB: sözel zeka
bölümü, PZB: performans zeka bölümü, TZB: toplam zeka bölümü, DEHB: Dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu
46
4.5.1.
İz sürme testi sonuçları
İz sürme testi A bölümünü kontrol grubunda yaş 1 içinde 4 (% 100), yaş 2
içinde 13 (% 100), yaş 3 içinde 5 (% 100) katılımcı tamamlamıştır. DEHB grubunda
yaş 1 içinde 8 (% 72,8), yaş 2 içinde 21 (% 100), yaş 3 içinde 16 (% 100) katılımcı
tamamlamıştır.
İz sürme testi B bölümünü kontrol grubunda yaş 1 içinde 2 (% 50), yaş 2
içinde 11 (% 84,6), yaş 3 içinde 5 (% 100) katılımcı tamamlamıştır. DEHB grubunda
yaş 1 içinde 4 (% 36,3), yaş 2 içinde 14 (% 66,7), yaş 3 içinde 16 (% 100) katılımcı
tamamlamıştır.
Tüm yaş gruplarında iz sürme testi A bölümünü tamamlama süresi DEHB
grubunda kontrol grubuna göre daha uzun bulunmuştur. Gruplar arası fark Yaş 1
grubunda istatistiksel olarak anlamlıdır (Tablo 4.16).
Tüm yaş gruplarında iz sürme testi B bölümünü tamamlama süresi DEHB
grubunda kontrol grubuna göre daha uzundur. Yaş 2 ve yaş 3 gruplarında bu fark
istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 4.16).
Tablo 4.16.
Yaş 1
Yaş 2
Yaş 3
DEHB ve kontrol gruplarının yaşa göre iz sürme testi sonuçları
Süre A
Süre B
Hata A
Hata B
Süre A
Süre B
Hata A
Hata B
Süre A
Süre B
Hata A
Hata B
DEHB
Kontrol
Ort ± SS
86,4 ± 16,5
240,9 ± 17,3
0,0 ± 0,0
1,5 ± 1,3
65,5 ± 26,1
171,1 ± 37,5
0,3 ± 0,6
0,9 ± 0,9
44,3 ± 17,7
133,4 ± 62,9
0,3 ± 0,5
0,1 ± 1,0
Ort ± SS
57,4 ± 8,7
180,8 ± 3,2
0,0 ± 0,0
1,5 ± 0,7
55,1 ± 13,9
149,4 ±48,1
0,4 ± 0,8
0,5 ± 0,8
43,0 ± 17,7
87,4 ± 24,6
0,0 ± 0,0
0,4 ± 0,5
U
2,00
0,00
16,00
4,00
107,00
41,00
134,00
62,00
38,00
14,00
27,50
27,00
p
0,017
0,064
1,000
1,000
0,296
0,049
0,905
0,369
0,869
0,032
0,162
0,249
Ort: ortalama, SS: standart sapma, U: Mann Whitney U-testi, DEHB: Dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu
47
4.5.2.
Stroop testi sonuçları
Yaş 1 grubunda kontrol grubundan 4 (%100), DEHB grubundan 7 (% 63,6)
katılımcı Stroop testini tamamlamıştır. Yaş 2 ve yaş 3 gruplarında tüm katılımcılar
Stroop testini tamamlamıştır.
Tüm yaş gruplarında DEHB grubunun kart tamamlama süreleri kontrol
grubuna göre daha uzun bulunmuştur. Yaş 1 grubunda kart 3 ve kart 4 tamamlama
süreleri ve Yaş 2 grubunda kart 1 tamamlama süresindeki gruplar arasındaki farklar
istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 4.17).
Yaş 1 grubunda kart 3’te DEHB grubu kontrol grubuna göre daha çok sayıda
düzeltme yapmıştır. Bu farklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 4.17).
Yaş 2 grubunda kart 4 ve kart 5’te yapılan düzeltme sayıları DEHB grubunda
kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuştur
(Tablo 4.17).
Tablo 4.17.
Yaş 1
Yaş 2
Yaş 3
DEHB ve kontrol gruplarının yaşa göre iz sürme testi sonuçları
Kontrol
Ort ± SS
17,2 ± 4,3
17,5 ± 1,8
U
p
STP1SÜRE
STP2SÜRE
DEHB
Ort ± SS
22,8 ±9,2
23,4 ± 9,2
10,00
8,00
0,450
0,257
STP3SÜRE
29,9 ± 6,9
21,5 ± 2,8
3,00
0,038
STP4SÜRE
65,1 ± 29,5
36,1 ± 6,8
3,00
0,038
STP5SÜRE
90,8 ± 46,0
64,3 ± 18,8
8,00
0,257
STP1SÜRE
16,8 ± 21,0
13,7 ± 4,7
64,00
STP2SÜRE
15,4 ± 3,3
14,5 ± 4,9
102,00
0,010
0,221
STP3SÜRE
23,5 ± 7,7
22,0 ± 4,5
131,00
0,845
STP4SÜRE
37,3 ± 12,5
35,8 ± 7,0
134,00
0,929
STP5SÜRE
55,2 ± 16,4
49,2 ±1 4,5
102,00
0,221
STP1SÜRE
STP2SÜRE
12,2 ± 4,4
11,6 ± 2,8
10,4 ± 1,7
11,2 ± 1,8
29,00
38,00
0,364
0,869
STP3SÜRE
17,6 ± 4,3
15,2 ± 2,1
31,00
0,457
STP4SÜRE
26,4 ± 6,9
20,6 ± 2,8
20,00
0,099
STP5SÜRE
38,8 ± 10,9
37,4 ± 10,0
37,00
0,804
48
Tablo 4.17. devam: DEHB ve kontrol gruplarının yaşa göre iz sürme testi sonuçları
Yaş 1
Yaş 2
Yaş 3
Kontrol
Ort ± SS
0,0 ± 0,0
U
p
STP1DÜSA
DEHB
Ort ± SS
0,0 ± 0,0
14,00
1,000
STP2DÜSA
0,0 ± 0,0
0,0 ± 0,0
14,00
1,000
STP3DÜSA
1,1 ± 1,1
0,0 ± 0,0
4,00
0,037
STP4DÜSA
1,1 ± 1,1
1,0 ± 1,4
12,00
0,691
STP5DÜSA
3,9 ± 2,3
2,5 ± 1,3
9,00
0,338
STP1DÜSA
STP2DÜSA
0,1 ± 0,4
0,0 ± 0,2
0,0 ± 0,0
0,0 ± 0,0
130,00
130,00
0,431
0,431
STP3DÜSA
0,5 ± 0,7
0,2 ± 0,6
106,50
0,184
STP4DÜSA
1,8 ± 1,7
0,6 ± 1,0
74,50
0,022
STP5DÜSA
3,5 ± 2,6
1,5 ± 1,6
75,50
0,028
STP1DÜSA
STP2DÜSA
0,0 ± 0,0
0,1 ± 0,3
0,0 ± 0,0
0,0 ± 0,0
40,00
37,50
1,000
0,576
STP3DÜSA
0,5 ± 0,7
0,2 ± 0,4
32,00
0,427
STP4DÜSA
0,8 ± 0,9
0,4 ± 0,5
33,00
0,523
STP5DÜSA
2,3 ± 1,5
1,4 ± 0,5
24,00
0,165
Ort: ortalama, SS: standart sapma, U: Mann Whitney U-testi, DEHB: Dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu, STP: Stroop kartı, SÜRE: numarası belirtilen
Stroop kartını tamamlama süresi, DÜSA: yapılan düzeltme sayısı, DEHB: Dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu
4.6.
Uluslararası Duygusal Resim Sistemi (UDRS) Öz Değerlendirme
Ölçümü Sonuçları
Belirlenen 24 resim karşısında duygusal yanıtı değerlendirmek için duygusal
değer ve uyarılmışlık düzeyi olmak üzere iki alanda veri elde edilmiştir.
Resim içeriğine göre nötr grupta kabul edilen “sınıf” resminde DEHB grubu
kontrol grubuna göre daha yüksek olumlu duygu bildirmiştir. Bu fark istatistiksel
olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 4.18).
Resim içeriğine göre nötr kabul edilen “sandal” resminde DEHB grubu
kontrol grubuna göre daha yüksek olumlu duygu bildirmiştir. Bu fark anlamlı
düzeyde bulunmamıştır. Ancak aynı resmin için belirtilen uyarılmışlık düzeyi DEHB
49
grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek
bulunmuştur (Tablo 4.18).
Tablo 4.18.
DEHB ve kontrol gruplarının UDRS öz değerlendirme sonuçları
#
1
Kadın
DD
UD
2
3
Köpek
balığı
DD
Havai fişek
DD
UD
UD
4
5
Erkek
çocuk
DD
Sandal
DD
UD
UD
6
Bebek
DD
UD
7
Dondurma
DD
UD
8
Uçak kazası
DD
UD
9
Köpek
DD
UD
10
Roket
DD
UD
11
Sınıf
DD
UD
12
Hasta adam
DD
UD
13
Hız treni
DD
UD
14
Çiçek
DD
UD
15
Savaş
DD
UD
16
Bonibon
DD
UD
17
Yavru
köpekler
DD
UD
DEHB
Ort ± SS
1,56 ± 0,87
2,58 ± 1,67
2,54 ± 1,49
3,94 ± 1,44
4,23 ± 1,21
3,31 ± 1,65
1,90 ± 1,13
3,29 ± 1,68
4,15 ± 1,03
3,00 ± 1,49
4,31 ± 1,26
3,17 ± 1,74
4,08 ± 1,32
3,40 ± 1,44
1,71 ± 1,22
3,50 ± 1,66
2,92 ± 1,61
3,50 ± 1,52
3,98 ± 1,47
3,65 ± 1,56
4,19 ± 1,30
3,33 ± 1,52
1,31 ± 0,59
3,04 ± 1,64
4,42 ± 1,18
3,54 ± 1,56
4,23 ± 1,10
3,06 ± 1,62
1,77 ± 1,24
3,73 ± 1,58
3,79 ± 1,49
2,92 ± 1,51
4,58 ± 0,96
3,40 ± 1,62
Kontrol
Ort ± SS
1,68 ± 0,84
2,05 ± 1,46
3,09 ± 1,23
3,55 ± 1,57
4,73 ± 0,63
3,50 ± 1,63
2,18 ± 1,05
2,68 ± 1,43
3,77 ± 1,38
2,05 ± 1,25
4,50 ± 0,80
2,77 ± 1,54
4,59 ± 0,59
3,27 ± 1,28
1,55 ± 0,96
3,00 ± 1,69
3,09 ± 1,15
2,86 ± 1,46
3,73 ± 1,16
3,32 ± 1,62
3,68 ± 1,13
2,55 ± 1,65
1,45 ± 0,80
2,86 ± 1,73
4,32 ± 0,89
3,27 ± 1,70
4,09 ± 1,06
2,55 ± 1,41
1,68 ± 0,84
3,27 ± 1,64
3,73 ± 1,35
2,73 ± 1,67
4,50 ± 0,80
3,50 ± 1,63
U
477,50
439,50
397,00
432,50
410,00
503,50
432,50
422,50
455,00
330,50
521,00
460,00
451,50
491,00
525,50
451,00
495,50
398,00
409,00
463,00
360,00
388,50
489,00
502,50
446,50
482,00
471,00
432,00
494,50
438,00
505,00
489,00
464,00
511,50
p
0,463
0,233
0,088
0,192
0,073
0,745
0,197
0,168
0,325
0,010
0,914
0,373
0,271
0,631
0,970
0,305
0,673
0,091
0,108
0,386
0,021
0,070
0,526
0,739
0,215
0,544
0,432
0,212
0,633
0,223
0,757
0,611
0,299
0,827
50
Tablo 4.18. devam: DEHB ve kontrol gruplarının UDRS öz değerlendirme sonuçları
DD
DEHB
Ort ± SS
3,67 ± 1,51
2,81 ± 1,54
2,31 ± 1,46
3,71 ± 1,60
3,81 ± 1,48
3,63 ± 1,52
4,27 ± 1,23
3,31 ± 1,60
3,56 ± 1,34
2,67 ± 1,51
2,25 ± 1,45
3,58 ± 1,61
1,58 ± 1,03
Kontrol
Ort ± SS
3,50 ± 1,10
2,77 ± 1,34
2,41 ±1,01
3,41 ± 1,53
3,64 ± 1,33
3,68 ± 1,46
4,14 ± 0,99
2,91 ± 1,54
3,32 ±1,17
1,95 ± 1,00
2,23 ± 1,31
3,05 ±1,65
1,86 ± 0,99
U
440,00
527,00
462,50
458,50
458,00
525,00
431,00
445,00
453,00
392,00
522,50
417,50
409,00
p
0,248
0,990
0,387
0,347
0,351
0,968
0,171
0,279
0,327
0,073
0,941
0,142
0,086
UD
-
-
-
-
#
18
Çocuklar
DD
UD
19
Yılan
DD
UD
20
21
Motosiklet
sürücüsü
DD
Tavşanlar
DD
UD
UD
22
23
Piknik
masası
DD
Silah
DD
UD
UD
24
Ağlayan
Çocuk
#: numara, Ort: ortalama, SS: standart sapma, DD: duygusal değer UD:
uyarılmışlık düzeyi
4.7.
Elektrodermal aktivite değerlendirmesi
Gösterilen 24 resim içinden seçilen 6 resim (2 olumsuz, 2 nötr, 2 olumlu)
karşısında katılımcıların bazal deri iletkenliği, her resim için deri iletkenliği yanıtı,
latans süresi ve yükselme zamanı değerleri hesaplanmıştır. Uyaran verilmeden önce,
uyarandan bağımsız olarak ortaya çıkan deri iletkenliği yanıtı (spontan DİY)
belirlenen ölçümlerde o katılımcı için o resme verilen yanıt değerlendirme dışı
bırakılmıştır. DEHB grubunda spontan DİY daha yüksek oranda bulunmuştur ancak
gruplar arası fark anlamlı bulunmamıştır. Değerlendirme yapan katılımcı sayıları
parantez içinde belirtilmiştir ( Tablo 4.19).
DEHB ve kontrol grubu arasında deri iletkenliği yanıtı sonuçları arasında
anlamlı fark yoktur (Tablo 4.19). Olumlu resim örneği olarak alınan ‘yavru köpekler’
resmi sonrasında DEHB grubunda kontrol grubuna göre latans süresi ve yükselme
zamanı daha kısa, ‘köpek balığı’ resmi içinse sadece yükselme zamanı daha kısa
bulunmuştur (Tablo 4.19).
51
Tablo 4.19.
Elektrodermal aktivite ölçümü sonuçları
DEHB / K
DEHB
Kontrol
(s / s)
Ort ± SS
Ort ± SS
(48 / 22)
-0,25 ± 0,20
Kadın ()
(40 / 19)
Köpek balığı
U
p
-0,23 ± 0,10
512,00
0,839
0,41 ± 0,41
0,31 ± 0,27
364,50
0,801
(44 / 21)
0,33 ± 0,44
0,28 ± 0,23
414,00
0,498
Uçak kazası
(38 / 19)
0,12 ± 0,25
0,18 ± 0,31
316,00
0,414
Hız treni
(42 / 19)
0,27 ± 0,51
0,13 ± 0,19
329,00
0,258
Yavru köpekler
(42 / 20)
0,27 ± 0,41
0,28 ± 0,47
382,50
0,567
Piknik masası
(38 / 17)
0,17 ± 0,26
0,15 ± 0,19
304,00
0,710
Kadın
(40 / 19)
1,47 ± 1,36
1,67 ± 1,27
330,50
0,422
Köpek balığı
(44 / 21)
1,47 ± 1,50
1,83 ± 1,39
344,00
0,096
Uçak kazası
(38 / 19)
1,23 ± 1,92
0,78 ± 0,99
347,50
0,806
Hız treni
(42 / 19)
1,28 ± 1,37
0,72 ± 0,6
300,50
0,112
Yavru köpekler
(42 / 20)
1,43 ± 2,08
1,88 ± 1,42
285,50
0,040
Piknik masası
(38 / 17)
1,07 ± 1,66
1,93 ± 2,40
257,50
0,200
Kadın
(40 / 19)
1,24 ± 0,64
1,40 ± 0,40
281,00
0,108
Köpek balığı
(44 / 21)
1,06 ± 0,83
1,59 ± 0,88
310,00
0,032
Uçak kazası
(38 / 19)
0,67 ± 0,76
0,82 ± 0,84
328,00
0,549
Hız treni
(42 / 19)
0,83 ± 0,69
0,66 ± 0,88
345,50
0,388
Yavru köpekler
(42 / 20)
0,85 ± 0,91
1,38 ± 0,83
256,00
0,012
Piknik masası
(38 / 17)
0,56 ± 0,75
1,19 ± 1,19
229,50
0,068
Bazal Dİ (µΩ)
DİY (µΩ)
Latans süresi (sn)
YZ (sn)
Ort: ortalama, SS: standart sapma, s: sayı, DEHB: dikkat eksikliği
hiperaktivite bozukluğu, K: kontrol, µΩ: mikroohm, sn: saniye, Dİ: deri iletkenliği,
DİY: deri iletkenliği yanıtı, YZ: yükselme zamanı.
52
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profili ile diğer ölçek
4.8.
puanlarının korelasyon değerlendirilmesi
DEHB grubunda CBCL alt ölçek puanları korelasyonunun
4.8.1.
değerlendirilmesi
CBCL-Disregülasyon
profilini
oluşturan
her
bir
sendrom
ölçümü
(anksiyete/depresyon, dikkat sorunları ve saldırgan davranışlar) puanları ile DP puanı
arasında korelasyonların anlamlı ve birbirine benzer düzeyde olduğu görülmüştür.
(Tablo 4.20)
DEHB grubunda (s=48) CBCL alt ölçek puanları korelasyonu
Tablo 4.20.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
1
1,00
2
,88**
1,00
3
,88
**
,68**
1,00
4
,88
**
**
,72**
1,00
5
,63**
,73**
,51**
,41**
1,00
6
,42**
,46**
,36*
,33*
,50**
1,00
7
,66**
,58**
,65**
,52**
,74**
,45**
1,00
8
,71**
,58**
,64**
,63**
,37**
,30*
,47**
1,00
9
,70**
,51**
,60**
,73**
,50**
,37**
,62**
,66**
1,00
,86
**
,95
**
,69
**
,63
**
,85
**
,60
**
,69
**
,57
**
,54**
1,00
,86
**
,62
**
,73
**
,97
**
,47
**
,38
**
,60
**
,68
**
,86
**
,63**
1,00
,96
**
,84
**
,85
**
,84
**
,70
**
,53
**
,77
**
,72
**
,79
**
**
,88**
10
11
12
,65
,87
12
1,00
* p<0,05 **p<0,01, 1: disregülasyon profili, 2: anksiyete/depresyon, 3: dikkat
sorunları, 4: saldırgan davranışlar, 5: sosyal içe dönüklük, 6: somatik yakınmalar, 7:
sosyal sorunlar, 8:düşünce sorunları, 9: kural karşıtı davranışlar, 10: içe yönelim
sorunları, 11: dışa yönelim, 12: toplam sorun
53
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profili ile GGA alt
4.8.2.
ölçek puanları korelasyonunun değerlendirilmesi
CBCL-DP puanı ile GGA toplam puanının kuvvetli (rs(48)= 0,74; p<0,01) ve
GGA davranış sorunları puanının orta (rs(48)= 0,63; p<0,01) düzeyde olduğu
görülmüştür (Tablo 4.21).
DEHB grubunda (s=48) CBCL - Disregülasyon profili ile GGA alt
Tablo 4.21.
ölçek puanları korelasyonu
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
1
1,00
2
,96**
1,00
3
,84
**
,88**
1,00
,85
**
,88
**
,68**
1,00
5
,84
**
,88
**
**
,72**
1,00
6
,57**
,57**
,56**
,51**
,43**
1,00
7
,60**
,63**
,45**
,49**
,77**
,35*
1,00
8
,56**
,52**
,37**
,60**
,39**
,38**
,38**
1,00
9
,32*
,26
,24
,22
,19
,35*
,19
,20
1,00
10
-,43**
-,39**
-,30*
-,36*
-,39**
-,38**
-,33*
-,48**
-,31*
4
11
,76
**
,74
**
,65
60
**
,67
**
,67
**
,74
**
,69
**
,69
**
,62
**
11
1,00
-,56**
1,00
* p<0,05 **p<0,01 1: CBCL toplam sorun 2: CBCL disregülasyon profili, 3:
CBCL anksiyete/depresyon, 4: CBCL dikkat sorunları, 5:
CBCL saldırgan
davranışlar, 6: GGA stres duyarlılığı, 7: GGA davranış sorunları, 8: GGA dikkat
eksikliği/hiperaktivite, 9: GGA akran sorunları, 10: GGA sosyal davranışlar, 11:
GGA toplam sorun
54
4.8.3.
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profili ile CADÖ-
48 alt ölçek puanları korelasyonunun değerlendirilmesi
CBCL-DP ile ölçeğin davranış sorunları (rs(48)= 0,62; p<0,01) ve karşıt olma
karşı gelme (rs(48)= 0,62; p<0,01) puanlarının orta düzeyde ilişkili olduğu
bulunmuştur. CBCL saldırgan davranışlar sendrom ölçeği puanı ile CADÖ-48
davranış sorunları (rs(48)= 0,83; p<0,01) ve karşıt olma karşı gelme (rs(48)= 0,80;
p<0,01) puanları ise yüksek düzeyde ilişkili bulunmuştur (Tablo 4.22).
DEHB grubunda (s=48) CBCL-disregülasyon profili ile CADÖ-48 alt
Tablo 4.22.
ölçek puanları korelasyonu
1
2
3
4
5
6
7
8
1
1,00
2
,96**
1,00
3
,84**
,88**
1,00
4
,85**
,88**
,68**
1,00
5
,84**
,88**
,65**
,72**
1,00
6
,59**
,62**
,40**
,45**
,83**
1,00
7
,38**
,41**
,22
,36*
,51**
,52**
1,00
8
,46**
,45**
,31*
,46**
,39**
,33*
,33*
1,00
9
,64**
,62**
,42**
,49**
,80**
,94**
,48**
,37**
9
1,00
* p<0,05 **p<0,01 1: CBCL toplam sorun 2: CBCL disregülasyon profili, 3:
CBCL anksiyete/depresyon, 4: CBCL dikkat sorunları, 5:
CBCL saldırgan
davranışlar, 6: CADÖ-48 davranış sorunları, 7: CADÖ-48 ataklık/hiperaktivite, 8:
CADÖ-48 öğrenme sorunu, 9: CADÖ-48 karşıt olma karşı gelme.
55
4.8.4.
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profili ile T-DSM-
IV puanları korelasyonunun değerlendirilmesi
CBCL-DP ile Turgay ölçeğinin karşıt olma karşı gelme puanı arasında orta
düzeyde (rs(48)= 0,62; p<0,01) ilişki olduğu bulunmuştur (Tablo 4.23).
Tablo 4.23.
DEHB grubunda (s=48) CBCL-disregülasyon profili ile T-DSM-IV
puanları korelasyonu
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1
1,00
2
,96**
1,00
3
,84
**
,88**
1,00
4
,85
**
**
,68**
1,00
5
,84**
,88**
,65**
,72**
1,00
6
,57**
,51**
,29*
,54**
,54**
1,00
7
,29*
,21
-,00
,35*
,26
,79**
1,00
8
,57**
,56**
,37**
,50**
,59**
,85**
,39**
1,00
9
,67
**
,62
**
,46
**
,55
**
,69
**
,67
**
**
,67**
1,00
,50
**
,48
**
,29
*
,42
**
,61
**
,41
**
**
,66**
10
,88
,39
,15
,46
10
1,00
* p<0,05 **p<0,01 1: CBCL toplam sorun 2: CBCL disregülasyon profili, 3:
CBCL anksiyete/depresyon, 4: CBCL dikkat sorunları, 5:
CBCL saldırgan
davranışlar, 6: T-DSM-IV dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, 7: T-DSM-IV
dikkat eksikliği, 8: T-DSM-IV hiperaktivite/dürtüsellik, 9: T-DSM-IV karşıt olma
karşı gelme bozukluğu, 10: T-DSM-IV davranım bozukluğu
56
DEHB grubunda CBCL - Disregülasyon profili ile OÇMÖ
4.8.5.
alt ölçek puanları korelasyonunun değerlendirilmesi
CBCL-DP ile ölçeğin olumsuz tepkisellik alt ölçeği puanı arasında orta
düzeyde (rs(48)= 0,58; p<0,01) ilişki olduğu bulunmuştur (Tablo 4.24).
Ölçeğin işi sürdürebilme (rs(48)= 0,35; p<0,05) ve aktivite (rs(48)= 0,44;
p<0,01) alt ölçekleri ile CBCL-DP ilişkisinin zayıf düzeyde olduğu görülmüştür
(Tablo 4.24).
Tablo 4.24.
DEHB grubunun (s=48) CBCL-disregülasyon profili ile OÇMÖ alt
ölçek puanları korelasyonu
1
2
3
4
5
6
7
8
1
1,00
2
,96**
1,00
3
,84
**
,88**
1,00
4
,85**
,88**
,68**
1,00
5
,84
**
,88
**
,65
**
,72**
1,00
6
,56
**
,58
**
,36
*
**
,67**
1,00
7
,37*
,37*
,49**
1,00
,41
**
,38**
1,00
,69
**
**
,29*
8
9
,23
,39
,35*
,18
**
,44
,21
,14
**
,23
,55
,35*
,13
,40
,16
**
,53
**
,38
9
1,00
* p<0,05 **p<0,01 1: CBCL toplam sorun 2: CBCL disregülasyon profili, 3:
CBCL anksiyete/depresyon, 4: CBCL dikkat sorunları, 5:
CBCL saldırgan
davranışlar, 6: OÇMÖ olumsuz tepkisellik, 7: OÇMÖ işi sürdürebilme, 8: OÇMÖ
yaklaşma/kaçınma, 9: OÇMÖ aktivite
57
DEHB grubunda CBCL – Disregülasyon profili ile tanı
4.8.6.
görüşmesi
(K-SADS-PL)
sonuçları
korelasyonunun
değerlendirilmesi
Disregülasyon profili puanı ile klinik kriter sayıları ilişkisi incelendiğinde, DP
puanı ile KOKGB kriter sayısı arasındaki ilişkinin orta düzeyde ve anlamlı (rs(48)=
0,57; p<0,01) olduğu bulunmuştur (Tablo 4.25).
Tablo 4.25.
DEHB grubunda (s=48) CBCL-disregülasyon profili ile K-SADS-PL
korelasyonu
1
2
3
4
5
1
1,00
2
,96**
1,00
3
,84**
,88**
1,00
4
,85**
,88**
,68**
1,00
5
,84
**
,88
**
,65
**
,72**
DEHB
,37
**
,36
*
,29
*
DE
,19
,18
,10
H/D
,40**
,41**
KOKGB
,55**
,57**
DE
H/D
KOKGB
1,00
,37**
1,00
,29*
,15
,72**
1,00
,35*
,32*
,42**
,89**
,33*
1,00
,41**
,48**
,66**
,47**
,12
,58**
,35
*
DEHB
1,00
* p<0,05 **p<0,01 1: CBCL toplam sorun 2: CBCL disregülasyon profili, 3:
CBCL anksiyete/depresyon, 4: CBCL dikkat sorunları, 5:
CBCL saldırgan
davranışlar, DEHB: dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, DP: disregülasyon
profili, DE: dikkat eksikliği H/D: hiperaktivite / dürtüsellik, KOKGB: karşıt olma
karşı gelme bozukluğu
58
DEHB grubunda CBCL – Disregülasyon profili ve
4.8.7.
kurallara karşıt olma sendrom puanlarının kullanılan diğer
davranış
sorunu
ve
KOKGB
göstergeleri
ile
ilişkisinin
değerlendirilmesi
DEHB grubunda CBCL-DP puanı ile CBCL kural karşıtı davranışlar puanı
arasındaki ilişkinin yüksek düzeyde ve anlamlı (rs(48)= 0,70; p<0,01)
olduğu
bulunmuştur (Tablo 4.26).
CBCL-DP ile çalışmada kullanılan diğer araçların davranış sorunları ve karşıt
olma karşı gelme göstergeleri (2,3,4,5,6,7) ile ilişkisi orta düzeyde ve anlamlı
bulunmuştur. CBCL-KKD puanı ile bu göstergeler arasındaki ilişkide anlamlı
bulunmuştur. Ancak bu ilişkinin kuvveti tüm araçlar için CBCL-DP’ye göre daha
düşüktür (Tablo 4.26).
CBCL-DP’nin genel psikopatoloji şiddetini ölçen GGA toplam puan (1) ile
ilişkisi ise yüksek düzeyde ve anlamlı (rs(48)= 0,70; p<0,01) bulunmuştur (Tablo
4.26).
DEHB grubunda (s=48) CBCL – Disregülasyon profili ve kurallara
Tablo 4.26.
karşıt olma ölçeği puanlarının kullanılan diğer davranış sorunu ve KOKGB
göstergeleri ile korelasyonu
CBCL
DP
CBCL
KKD
CBCL-DP
1,00
CBCL-KKD
,70**
1,00
GGA-TG
GGA-DS
1
2
3
4
5
6
1
,74
**
,55**
1,00
2
,63**
,58**
,69**
1,00
,62
**
,56
**
,57
**
,81**
1,00
,62
**
,59
**
,61
**
,74
**
,94**
1,00
,62
**
,54
**
,70
**
,71
**
,70
**
,73**
1,00
,58
**
,44
**
,54
**
,67
**
,68
**
**
,74**
1,00
,59**
,58**
,58**
CADÖ-48-DS
3
CADÖ-48-KOKG
4
T-DSM-IV-KOKG
OÇMÖ-OT
5
6
K-SADS KOKGB
7
,57**
,50**
,47**
,69**
,68**
,67
7
1,00
DP: disregülasyon profili, KKD: kural karşıtı davranışlar, TG: toplam güçlük,
DS: davranış sorunları, KOKG(B): karşıt olma karşı gelme (bozukluğu), OT:
olumsuz tepkisellik.
59
5. TARTIŞMA
DEHB çocukluk çağında en sık görülen ruhsal bozukluktur. Tanı
sınıflamalarında belirtiler dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik alanlarında
tanımlanır. Son yıllarda DEHB’nin bilişsel ve davranışsal özellikleri kadar duygusal
özelliklerine yönelik araştırmalar artış göstermektedir.
Bu çalışma DEHB tanısı konan çocukların davranışsal özelliklerinin farklı
veri
toplama
araçları
ile
değerlendirildiği,
yürütücü
işlevlere
yönelik
değerlendirmelerinin yapıldığı ve duygusal uyaranlar karşısında hem kendi
bildirimleri hem de objektif otonom sistem yanıtlarının değerlendirildiği bir
çalışmadır. Elde edilen sonuçlar hem kontrol grubu ile hem de DEHB tanısı konan
katılımcılarda tanımlanan disregülasyon profili varlığına göre grup içinde
karşılaştırılmıştır.
6 - 12 yaş arasında 48 çocuktan oluşan DEHB grubunda yaş ortalaması
101,10 ± 20,21 ay, erkek:kız oranı 7:1 bulunurken, DEHB alt tip dağılımı % 56,3
bileşik tip, % 35,4 dikkat eksikliği baskın tip, % 8,3 hiperaktivite/dürtüsellik baskın
tip olarak saptanmıştır. DEHB’ye eşlik eden KOKGB tanısı olan çocukların oranı ise
% 47,9’dur. Klinik örneklemlerde yapılan çalışmalarda elde edilen DEHB’nin
cinsiyet, alt tip ve KOKGB eş tanı dağılımı bulgularımızı destekler niteliktedir
(Connor ve ark., 2010; Elia ve ark., 2008; Hurtig ve ark., 2007; Oner ve ark., 2012;
Skounti ve ark., 2007).
Bu çalışmada DEHB tanısı konan çocuklar kontrol grubuna göre daha yüksek
oranda düşük ve orta sosyoekonomik düzeyde ailelerden gelmişlerdir. DEHB ve
kontrol grubu arasındaki bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Düşük
sosyoekonomik düzey DEHB için bir risk faktörü olarak görülen çevresel
etkenlerden biridir. Counts ve arkadaşları (2005), DEHB ve ilişkili davranım
sorunlarında aileye ilişkin güçlükleri belirlemek için aile içi çatışma, ailenin
büyüklüğü, annede psikopatoloji varlığı ve babanın suça karışma durumunun da ele
alınması gerektiğini belirtmişlerdir. Bu çalışmada DEHB ve kontrol grubu arasında
aile yapısı, kardeş sayısı, ailede psikiyatrik hastalık varlığı açısından fark yoktur
60
ancak DEHB grubunda aile işlevselliğinde daha yüksek düzeyde sorun olduğu
belirlenmiştir. DEHB grubunda, MMMADA ile ölçülen problem çözme, iletişim,
roller, duygusal katılım, davranış kontrolü ve genel işlevsellik alt ölçek puanları
kontrol grubuna göre yüksek bulunmuştur. Ölçeğin genel değerlendirme puanına
göre DEHB grubunda 20 (% 41,7) kontrol grubunda 3 (% 13,6) çocuğun ailesinde
işlevsellikte bozulma vardır. Aile işlevselliğindeki bozulmanın değerlendirilmesi,
DEHB tanısı konan çocukların tedavisinin düzenlenmesi ve izlenmesi açısından
önem taşımaktadır. Bu çalışmaya benzer şekilde birçok çalışmada da DEHB tanısı
konan
çocukların
ailelerinde
işlevsellikte
bozulma
olduğu
saptanmıştır
(Cunningham, 2007; Deault, 2010).
Bilişsel ölçümler DEHB’nin değerlendirilmesinde sıklıkla kullanılmaktadır.
Çalışmada katılımcıların zeka düzeyini değerlendirmek için WISC-R kullanılmıştır.
DEHB grubunda sözel, performans ve toplam zeka bölümü puan ortalamaları kontrol
grubuna göre daha düşük bulunmuştur. Bu DEHB için beklenir bir durumdur. Frazier
ve arkadaşları (2004) yaptıkları metaanaliz çalışmasında DEHB’de toplam zeka
bölümü etki gücünün yüksek olduğunu (DEHB grubunda zeka düzeyinin düşük
olduğunu) ve bu etki gücünün klinik örneklemlerde daha belirgin olduğunu
bulmuşlardır.
Yürütücü işlev testleri DEHB’de klinik değerlendirmeye ek olarak,
işlevsellikteki bozulmanın ölçütü olarak veya tedaviye yanıtı değerlendirmek için
sıklıkla kullanılmaktadır. Çalışmada inhibisyonu ölçtüğü düşünülen Stroop ve set
değiştirmeyi ölçtüğü düşünülen iz sürme testleri kullanılmıştır (Chan ve ark., 2008;
Jurado ve Rosselli, 2007; Willcutt ve ark.,2005). DEHB ve kontrol grubu
karşılaştırması sonucunda Stroop testinde bazı kartlarda tamamlama süresi ve
düzeltme sayısında farklılıklar vardır ancak bozucu etkiyi ölçen 5. kartı tamamlama
süresinde anlamlı fark bulunmamıştır. İz sürme testi B bölümünü tamamlama süresi
7 yaş üzeri katılımcılarda, DEHB grubunda kontrol grubuna göre daha uzun
bulunmuştur. DEHB alt tiplerinde yürütücü işlev test sonuçları farklılık gösterebilir
(Chhabildas ve ark., 2001; Solanto ve ark., 2007). Bu çalışmada yürütücü işlev
testlerinde DEHB ve kontrol grubu arasındaki farkların kısıtlı olmasının örneklem
büyüklüğü ve alt tip dağılımı ile ilişkili olabileceği düşünülmüştür.
61
DEHB tanısı klinik olarak konan, tanıyı kesinleştirmeye yönelik herhangi bir
laboratuvar bulgusu ya da özgün bir tanı testinin olmadığı bir bozukluktur. Bu
çalışmada DEHB tanı, alt tip ve eş tanı değerlendirmesi yarı yapılandırılmış klinik
görüşme (K-SADS-PL) ile yapılmıştır. Klinik görüşmeye ek olarak katılımcıların
davranışsal,
duygusal
ve
sosyal
sorunlarını
değerlendirmek
için
ölçekler
kullanılmıştır.
60’dan fazla dile çevrilmiş olan (Achenbach ve Rescorla, 2001) CBCL çocuk
yaş grubunda sıklıkla kullanılan ölçeklerden biridir. Bu tez çalışmasında ölçeğin
“anksiyete/depresyon”, “dikkat sorunları” ve “saldırgan davranışlar” puanları
toplamından elde edilen disregülasyon profili DEHB grubu içinde ayırıcı olarak
kullanılmıştır. Disregülasyon profili erişkin yaşamda bozulmuş işlevselliğin bir
göstergesi olarak kabul edilmektedir (Holtmann ve ark., 2011). Profilin,
duygudurum, anksiyete bozuklukları, intihar davranışı, madde kullanımı ve yıkıcı
davranış bozuklukları benzeri psikopatoloji alanları ile ilişkisine yönelik araştırmalar
giderek artmaktadır.
CBCL disregülasyon profili DEHB ile ilgili çalışmalarda da hem çocuk hem
de erişkin yaş grubunda kullanılan bir ölçüt olmuştur. Profil, Barkley (2010)
tarafından DEHB’nin temel bileşenlerinden biri olarak tanımlanan “yetersiz duygusal
kendini ayarlama (deficient emotional self regulation [DESR])”
kavramının
ölçümünde kullanılmaktadır.
Duygusal kendini ayarlama (emotional self regulation), (1) güçlü olumsuz ya
da olumlu duygulanımla ilişkili olarak ortaya çıkan ancak uygun olmayan davranışın
ketlenmesi (2) güçlü duygulanım sonucunda ortaya çıkan fizyolojik yanıtın
yatıştırılması (3) dikkatin yeniden odaklanması ve (4) kişinin amacı için
aktivitelerinin organize edilmesi becerileri olarak tanımlanır (Gottman ve Katz,
1989). Bu becerilerdeki yetersizlikler DESR olarak tanımlanmıştır (Barkley, 2010).
Araştırmanın kontrol grubu içinde disregülasyon profil puanı 180 üzerinde
olan katılımcı bulunmamaktadır. DEHB grubunda disregülasyon profili pozitif olan
(CBCL-DP ≥ 180) 28 (% 58,3), olmayan 20 (% 41,7) katılımcı bulunmaktadır.
DEHB
tanısı
alan
katılımcılar,
disregülasyon
profili
varlığına
göre
62
karşılaştırıldığında iki grup arasında zeka bölümü puanları, cinsiyet, yaş ve ailenin
sosyoekonomik düzeyi açısından anlamlı fark yoktur. DEHB’de disregülasyon
varlığını inceleyen çalışmalarda disregülasyon sıklığı grubun yaşı ve ölçüm için
kullanılan araca göre farklılık gösterebilmektedir. Çocuk yaş grubunda, klinik
örneklem de disregülasyonun tahmini sıklığı % 24 - 50 olarak bulunmuştur (Shaw ve
ark., 2014). Bu çalışmada bulunan disregülasyon oranı yazınla uyumludur.
Disregülasyon profili pozitif olan grupta DEHB alt tip dağılımı % 71,4 (s: 15)
bileşik tip, % 17,9 (s: 5) dikkat eksikliği baskın tip, % 10,7 (s: 3)
hiperaktivite/dürtüsellik baskın tip olarak saptanmıştır. DEHB disregülasyon profili
negatif grupta alt tip dağılımı % 60,0 (s: 12) dikkat eksikliği baskın tip, % 35,0 (s: 7)
bileşik tip, % 5,0 (s: 1) hiperaktivite/dürtüsellik baskın tip olarak saptanmıştır.
Disregülasyon profili pozitif olan grupta KOKGB eş tanısı % 64 (s: 18), olmayan
grupta % 25 (s: 5) oranında bulunmuştur. Eş tanı konma durumuna bakılmaksızın
tanı görüşmesinde (K-SADS-PL) klinik düzeyde karşılanan kriter sayısı da
disregülasyon profili pozitif olan grupta diğer gruba göre daha yüksek bulunmuştur.
Bu bulgular disregülasyon profilinin daha fazla davranış sorunu olan bileşik tipte
DEHB ve KOKGB eş tanısı olan DEHB grubunda daha belirgin olduğunu
göstermiştir.
Barkley (2010) çalışmanın bulgularını destekler nitelikte DESR’in
DEHB bileşik alt tip ile güçlü ilişki içinde olduğunu vurgulamıştır. Peyre ve
arkadaşlarının (2012) yayımladığı çalışmada disregülasyon profiline göre alt tip
dağılımında gruplar arasında fark bulunmamıştır ancak KOKGB eş tanı oranı
sonuçları bu çalışmanın sonuçlarını desteklemektedir.
Bu çalışma kesitsel bir çalışma olması nedeniyle disregülasyon profili ile
ölçülen DESR ile KOKGB ilişkisinin yönü hakkında bilgi vermemektedir. Çocuk ve
ergen yaş grubunda yapılan 4 yıllık izlem çalışmasında ilk değerlendirmede
DEHB’ye disregülasyonun eşlik etmesi durumunda izlemde KOKGB eş tanı
sıklığının daha yüksek olduğu bulunmuştur (Biederman ve ark., 2012).
Toplum örnekleminde, disregülasyon profili ve psikopatolojisi ilişkisinin
yönünü araştıran çalışma sonuçlarında duygu ayarlama ile ilgili güçlüklerin izlemde
ortaya çıkan psikopatoloji için risk faktörü olduğu bulunmuştur (Althoff ve ark.,
2010; McLaughlin ve ark., 2011). Disregülasyon profilinin kalıtılabilir olduğu ve
63
DEHB’nin daha ciddi endofenotip özellikleri ile ilişkili olduğuna dair kanıtların
artması (Mick ve ark., 2011) disregülasyonun psikopatolojilere öncül olduğu
bulgusunu desteklemektedir.
Çalışmada klinik görüşme ve CBCL değerlendirmesine ek olarak mizaç
özelliklerini, bozukluğun belirti şiddeti ve dağılımını belirlemek amacıyla çeşitli
ölçekler kullanılmıştır.
Katılımcıların anksiyete duyarlılığı puanlarında hem DEHB ve kontrol grubu
arasında hem de disregülasyon profiline göre DEHB grubu içinde fark
bulunmamıştır. Test gözlemi sırasında çocukların, özellikle fiziksel endişe
maddelerinde olumsuz bildirimleri işaretlemekten kaçındıkları ve ters maddelerini
anlamakta güçlük yaşadıkları gözlenmiştir. Bu gözlem, ölçek sonuçlarının 12 yaş
altında güvenilir olmadığı sonucu ile benzerlik göstermektedir (Chorpita ve ark.,
1996).
Disregülasyon profili ile çalışmada değerlendirilen mizaç özelliklerinden
yaklaşma/kaçınma boyutu arasında ilişki yokken, işi sürdürebilme ve aktivite
boyutlarında zayıf düzeyde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
Disregülasyon profili ve olumsuz tepkisellik boyutu ilişkisi diğer boyutlardaki
ilişkilere göre daha güçlü bulunmuştur. Bu ilişkinin duygusal kendini ayarlama
becerisinde
tanımlanan,
güçlü
olumsuz
duygulanımla
ilişkili
davranışların
ketlenmesindeki yetersizlikle bağlantılı olduğu düşünülebilir. Bu sonuçlar bu
çalışmada ölçülen disregülasyon profilinin DEHB bileşik tip ve DEHB ve KOKGB
eş tanısı için mizaç boyutu özelliklede olumsuz tepkisellik ile ilişkili bir risk faktörü
olduğunu düşündürmüştür.
Güçler güçlükler anketi ile taranan sorun alanları içinde, disregülasyon profili
ile davranış sorunları ilişkisi orta, toplam güçlük puanı ilişkisi yüksek düzeyde
bulunmuştur. Disregülasyon profilinin, Conners ölçeğinin karşıt olma karşı gelme ve
davranış sorunları puanı ile ilişkisi orta düzeyde bulunmuştur. Turgay ölçeği karşıt
olma karşı gelme bölümü puanları ile disregülasyon profilinin ilişkisi de benzer
düzeydedir. Tanı görüşmesi (K-SADS-PL) ile belirlenen DEHB klinik kriter sayısı
ile disregülasyon profili arasındaki ilişki zayıf düzeyde, KOKGB klinik kriter sayısı
64
ile ilişki orta düzeyde bulunmuştur. Dikkat eksikliği kriter sayısı ile disregülasyon
profili arasında ilişki bulunmamıştır. Disregülasyon profili ve çalışmada kullanılan
diğer değerlendirme araçlarının korelasyon sonuçlarından, profilin bozukluğun
dikkat boyutundan daha çok davranışsal özellikleri ile ilişkili olduğunu göstermiştir.
Toplum tabanlı ve klinik çalışma sonuçları bu çalışmanın sonuçlarını destekler
niteliktedir (Kim ve ark., 2012; Peyre ve ark., 2012; Sobanski ve ark. 2010).
UDRS’nden seçilen resimler için elde edilen duygusal değer ve uyarılmışlık
düzeyi sonuçlarında DEHB ve kontrol grubu arasında nötr resimlerden sadece iki
resim için fark bulunmuştur. DEHB grubu “sandal” resmi için daha yüksek
uyarılmışlık düzeyi, “sınıf” resmi için daha olumlu duygusal değer bildirmiştir.
Olumlu ve olumsuz boyut için seçilen resimlerde gruplar arasında duygusal değer ve
uyarılmışlık düzeyi açısından anlamlı fark bulunmamıştır. Musser ve arkadaşlarının
(2013) yayımladığı çalışmada kontrol, DEHB ve DEHB’ye eşlik eden düşük sosyal
davranış grupları arasında resimlere verilen duygusal yanıtlarda (duygusal değer ve
uyarılmışlık düzeyi), bu tez çalışmasının sonuçlarını destekler şekilde, belirgin fark
bulunmamıştır.
Herpertz ve arkadaşları (2005) 8 - 13 yaş grubunda kontrol, DEHB,
DEHB+KOKGB ve KOKGB tanısı konan erkek çocuklarda duygusal değer
boyutunda gruplar arasında fark bulmamıştır. Aynı çalışmada olumsuz resimlerin
duygusal değerinin, KOKGB varlığında daha olumlu değerlendirildiği (kontrol ve
DEHB grubuna göre), ancak bu farkın anlamlı bulunmadığı belirtilmiştir. DEHB +
KOKGB tanısı konan çocukların kontrollere göre olumlu ve nötr resimlere daha
yüksek, olumsuz resimlere daha düşük uyarılmışlık düzeyi bildirildiği bulunmuştur.
KOKGB grubu tüm resim gruplarında uyarılma düzeyi en düşük olan grup olarak
bulunmuştur. DEHB
tanısı konan erkek çocukları ile kontrol grubunun
karşılaştırıldığı, uyaran olarak kısa film kullanılan çalışmada DEHB grubunda
çocukların duygusal değere ilişkin olumlu, uyarılma düzeyine ilişkin düşük
bildirimde bulunma eğiliminde oldukları belirtilmiştir (Ornitz ve ark., 1997).
Toplum örnekleminde 7 – 11 yaş çocuklarında UDRS resimleri ile yapılan
çalışmada; kız çocukların erkek çocuklara göre olumsuz resimleri erkek çocuklara
göre daha olumsuz olarak puanladıkları bulunmuştur. Çocuklar davranış sorunlarını
65
değerlendiren ölçek sonuçlarına göre (yüksek ve düşük davranış sorunu) iki gruba
ayrıldıklarında davranış sorunu yüksek olan grubun düşük olana göre olumsuz
resimlerde daha düşük, olumlu resimlerde daha yüksek uyarılmışlık düzeyi
bildirdikleri bulunmuştur (Sharp ve
ark.,
2006).
Yazın
bilgileri
gözden
geçirildiğinde, çocuk yaş grubunda çeşitli duygusal uyaranlar karşısında duygusal
yanıtın değerlendirilmesinde cinsiyet, değerlendirme aracı ve karşılaştırılacak
grupların seçiminin sonuçlar arasında farklılık yaratabileceği görülmüştür.
Bu tez çalışması kapsamında katılımcıların duygusal değer ve uyarılmışlık
düzey bildirimleri sırasında izlenen duygusal yanıt ile verilen cevabın farklı (örneğin
“yılan” resminde uyarılma gözlenmesine karşın düşük olarak belirtilmesi, “piknik
masası” reminde sakinlik gözlenmesine karşın yüksek uyarılmışlık düzeyi
bildirilmesi) olabildiği gözlenmiştir. Çalışmada; KOKGB eş tanısı olan çocukların
ayrı bir grup olarak alınmaması, DEHB grubunun alt tip ve belirti özellikleri
açısından farklılık göstermesi, her iki cinsiyetten katılımcıların bulunması ve bu
çalışma için seçilen UDRS resimlerinin bir kısmının diğer çalışmalarda kullanılan
resimlerden
farklı
olması
sonuçlar
arasında
karşılaştırma
yapılmasını
güçleştirmektedir.
Bu çalışmada katılımcıların öz bildirimlerine ek olarak duygusal uyarılmanın
objektif ölçümünde elektrodermal aktivite kullanılmıştır. Seçilen resimlere verilen
deri iletkenliği yanıtlarında DEHB ve kontrol grubu arasında fark bulunmamıştır.
Uyaran sonrası yanıtın ortaya çıkma ve en yükseğe ulaşma zamanını değerlendirilen
latans süresi ve yükselme zamanı ölçümlerinde “yavru köpekler (latans ve yükselme
zamanı)” ve “köpek balığı (yükselme zamanı)” resimlerindeki fark anlamlı
bulunmuştur. Bu fark, DEHB grubunda kontrole göre daha kısa sürede yanıtın ortaya
çıkması yönündedir. Bu bulgu DEHB grubunda sempatik aktivasyonun daha hızlı
oluşabileceğini düşündürmüştür.
Herpertz ve arkadaşlarının (2005) yaptığı çalışmada KOKGB varlığında,
DEHB grubunun kontrol grubuna göre deri iletkenliğinde daha düşük yanıt
gösterdiği bulunmuştur. Toplum örnekleminde davranış sorunu puanlarına göre
oluşturulan iki grubun karşılaştırıldığı bir çalışmada, yüksek davranış sorunu olan
grupta olumsuz resimlere daha düşük, olumlu resimlere daha yüksek deri iletkenliği
66
yanıtı ortaya çıktığı bulunmuştur (Sharp ve ark., 2006). DEHB ve anksiyete
bozukluğu tanısı konan çocukların, bazal deri iletkenliği ve bilişsel stres uyaranı
(zihinden aritmetik sayma görevi) karşısında ortaya çıkan deri iletkenliği yanıtı
açısından fark olmadığı, ancak KOKGB eş tanısı konan çocuklarda konmayanlara
göre bilişsel stres durumunda daha düşük deri iletkenliği yanıtı ortaya çıktığı
bulunmuştur. Lawrence ve arkadaşlarının, (2005) sürekli performans testini uyaran
olarak kullandığı çalışmada, DEHB grubunda kontrole göre deri iletkenliği yanıtının
daha düşük olduğunu ve metilfenidat tedavisi sonrası bu farkın ortadan kalktığı
bulunmuştur.
Okul öncesi yaş grubunda yapılan bir çalışmada, yüksek saldırgan davranış
gösteren çocuklarda göstermeyenlere göre daha düşük deri iletkenliği yanıtı;
KOKGB tanısı konan çocukların DEHB tanısı konan çocuklara göre daha düşük
bazal deri iletkenliği düzeyi gösterdikleri bulunmuştur (Posthumus ve ark., 2009).
Yazın bilgileri gözden geçirildiğinde, DEHB tanısına eşlik eden KOKGB
varlığının ve davranış sorunları şiddetinin duygusal uyarılma düzeylerinde ortaya
çıkan farklarda kuvvetli etkisinin olduğu görülmektedir. Bu çalışmada gruplar
arasında fark gözlenmemesi, kullanılan resimlerin uyarıcılık düzeyinin düşük olması,
DEHB grubunun heterojen olması ve KOKGB eş tanısının ayırt edici bir etken
olarak alınmaması ile açıklanabilir.
Bu çalışma yöntemsel açıdan değerlendirildiğinde birçok önemli özelliği
olduğu söylenebilir. DEHB grubunun yaş ve cinsiyetleri açısından kontrol grubu ile
eşleştirilmiş olması, katılımcıların hem tanı görüşmesi hem de çeşitli klinik ölçekler
ve nöropsikolojik testlerle kapsamlı değerlendirilmesinin yapılmış olması, duygu
ayarlama ile ilgili bilgi veren hem subjektif hem objektif değerlendirme araçların
kullanılmasıdır. Çalışmanın bir diğer güçlü yanı, disregülasyon varlığını belirlemede
kullanılan CBCL’ e ek olarak kullanılan diğer ölçek ve klinik görüşme sonuçlarının,
DEHB grubu içinde karşılaştırılmış olması ve bu sonuçların gruplar arasında farklılık
gösterecek bu gruplamayı desteklemiş olmasıdır.
Bu çalışmanın başlıca kısıtlılıkları, örneklemin üçüncü basamak bir sağlık
kuruluşu olan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne başvuran çocuk ve
67
ailelerinden oluşması ve bu nedenle sonuçların topluma genellenememesi, kesitsel
olması, örneklem sayısının görece az olması ve yetersiz duygusal kendini ayarlama
(DESR) değerlendirmesi amacıyla özgün ölçüm yollarının kullanılamamış olmasıdır.
Duygusal uyarılma düzeyi ölçümlerinde sadece deri iletkenliği verileri ile
değerlendirme yapılması çalışmanın bir diğer kısıtlılığıdır.
68
6. SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu çalışmada DEHB grubunda yazında tanımlanmış olan disregülasyon
profilinin % 58,3 gibi yüksek bir oranda olduğu görülmüştür. Disregülasyon profili
pozitif olan ve olmayan DEHB grupları arasında zeka bölümü puanları, cinsiyet, yaş
ve ailenin sosyoekonomik düzeyi açısından fark olmadığı görülmüştür.
Mizaç
özelliklerinden
özellikle
olumsuz
tepkiselliğin
disregülasyon
özellikleri ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Disregülasyon profili pozitif olan grupta
kullanılan ölçeklerin davranış sorunlarını ve karşıt olma karşı gelme bozukluğu ile
ilişkili puanları olmayan grubu göre daha yüksek bulunmuştur. Alt tip ve eş tanı
dağılımı sonuçları disregülasyonun DEHB bileşik tip ve KOKGB eş tanısı için risk
olabileceğine işaret etmektedir.
Bu çalışmanın sonucunda daha sonra yapılacak çalışmalar için öneriler;
1. Disregülasyon profili yaygınlığının araştırılması ve bu profil ile ilişkili
olabilecek cinsiyet, mizaç, belirti özellikleri, aile işlevselliği gibi değişkenlerin
normal gelişim gösteren ve DEHB tanısı konan geniş bir örneklemde incelenmesi,
2. Disregülasyon profili ile alt tip ve KOKGB eş tanısı arasında ilişkiyi daha
ayrıntılı incelemek amacıyla KOKGB tanısının kontrol grubu olarak alındığı daha
geniş örneklemli çalışmalarının yapılması
3. Disregülasyon ve psikopatoloji ilişkisinin yönünü inceleyen izlem
çalışmaları yapılması,
4. DEHB grubunda duygu disregülasyonu ve yürütücü işlev ilişkisini
incelemek için sıcak yürütücü işlevleri ölçen testler ile bir arada çalışmaların
yapılması,
5. Duygu ayarlamanın gelişiminde yaşa ve cinsiyete özgü farklılıkların
araştırılması,
69
6. UDRS değerlendirmesinin tipik gelişim gösteren çocuklarda çalışılarak
olası kültürel, cinsiyet ve yaşa ilişkin farklılıkların anlaşılması ve araştırma amaçlı
kullanımını incelemek olarak belirlenmiştir.
70
KAYNAKLAR
1. Achenbach TM ve Rescorla LA (2001). Manual for the ASEBA School-Age
Forms & Profiles. Burlington, VT: University of Vermont, Research Center
for Children, Youth, & Families.
2. Akinbami LJ, Liu X, Pastor PN ve Reuben CA (2011). Attention deficit
hyperactivity disorder among children aged 5–17 years in the United States,
1998–2009. NCHS data brief, no 70. Hyattsville, MD: National Center for
Health Statistics.
3. Akutagava-Martins GC, Salatino-Oliveira A, Kieling CC, Rohde LA ve Hutz
MH (2013). Genetics of attention-deficit/hyperactivity disorder: current
findings and future directions. Expert Review of Neurotherapeutics,
Apr;13(4):435-45.
4. Albayrak E (1998). Bursa ilinde bir ilkokul örnekleminde dikkat eksikliği ve
hiperaktivite bozukluğu sıklığı ve ilgili sosyodemografik özellikler. Uludağ
Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Psikiyatrisi Uzmanlık Tezi, Bursa.
5. Althoff RR (2010). Dysregulated children reconsidered. Journal of the
American Academy of Child and Adolescent Psychiatry, Apr;49(4):302-5.
6. Althoff RR, Verhulst FC, Rettew DC, Hudziak JJ ve van der Ende J (2010).
Adult outcomes of childhood dysregulation: a 14-year follow-up study.
Journal of American Academy of Child and Adolescent Psychiatry,
Nov;49(11):1105-16.
7. American Psychiatric Association (APA): (1987) Diagnostic and Statistical
Manual of Mental Disorders, Third Edition, Revised. Arlington, VA,
American Psychiatry Association.
8. Amerikan Psikiyatri Birliği (APA): (2000) Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve
Sayımsal El Kitabı, Dördüncü Baskı, Yeniden Gözden Geçirilmiş Tam Metin
(DSM-IV-TR), Amerikan Psikiyatri Birliği, Washington DC, 2000, Köroğlu E
(çeviri ed.), Hekimler Yayın Birliği, Ankara, Cilt 1. Sayfalar:116-130, 2007.
71
9. American Psychiatric Association (APA): (2013) Diagnostic and Statistical
Manual of Mental Disorders, Fifth Edition. Arlington, VA, American
Psychiatry Association.
10. Baker TB, Piper ME, McCarthy DE, Majeskie MR ve Fiore MC (2004).
Addiction motivation reformulated: an affective processing model of negative
reinforcement. Psychological Review, Jan;111(1):33-51.
11. Banerjee TD, Middleton F ve Faraone SV (2007). Environmental risk factors
for attention-deficit hyperactivity disorder. Acta Paediatrica, Sep;96(9):126974.
12. Barkley RA (1997). Behavioral inhibition, sustained attention, and executive
functions: constructing a unifying theory of ADHD. Psychological Bulletin.
1997 Jan;121(1):65-94.
13. Barkley RA (2003). Issues in the diagnosis of attention-deficit/hyperactivity
disorder in children. Brain and Development. Mar;25(2):77-83.
14. Barkley RA (2010). Deficient Emotional Self-Regulation: A Core Component
of Attention-Deficit/Hyperactivity Disorder. Journal of ADHD and Related
Disorders, 1(2):5–37.
15. Berking M, Margraf M, Ebert D, Wupperman P, Hofmann SG ve Junghanns
K (2011). Deficits in emotion-regulation skills predict alcohol use during and
after cognitive-behavioral therapy for alcohol dependence. Journal of
Consulting and Clinical Psychology, Jun;79(3):307-18.
16. Berking M, Wirtz CM, Svaldi J ve Hofmann SG (2014). Emotion regulation
predicts symptoms of depression over five years. Behaviour Research and
Therapy, Jun;57:13-20.
17. Berking M ve Wupperman P (2012). Emotion regulation and mental health:
recent findings, current challenges, and future directions. Current Opinion in
Psychiatry, Mar;25(2):128-34.
72
18. Biederman J, Newcorn J ve Sprich S (1991). Comorbidity of attention deficit
hyperactivity disorder with conduct, depressive, anxiety, and other disorders.
The American Journal of Psychiatry. May;148(5):564-77.
19. Biederman J, Petty CR, Monuteaux MC, Evans M, Parcell T, Faraone SV ve
diğerleri (2009). The Child Behavior Checklist-Pediatric Bipolar Disorder
profile predicts a subsequent diagnosis of bipolar disorder and associated
impairments in ADHD youth growing up: a longitudinal analysis. The Journal
of Clinical Psychiatry, Apr 21;70(5):732-40.
20. Biederman J, Spencer TJ, Petty C, Hyder LL, O'Connor KB, Surman CB ve
Faraone SV (2012). Longitudinal course of deficient emotional self-regulation
CBCL profile in youth with ADHD: prospective controlled study.
Neuropsychiatric Disease and Treatment, 8:267-76.
21. Biederman J, Wozniak J, Kiely K, Ablon S, Faraone S, Mick E ve diğerleri
(1995). CBCL clinical scales discriminate prepubertal children with structured
interview-derived diagnosis of mania from those with ADHD. Journal of the
American Academy of Child and Adolescent Psychiatry, Apr;34(4):464-71.
22. Bloch L, Moran EK ve Kring AM (2010). Chapter 4. On the Need for
Conceptual and Definitional Clarity in Emotion Regulation Research on
Psychopathology. ed. Kring AM ve Sloan DM. Emotion regulation and
psychopathology : a transdiagnostic approach to etiology and treatment. The
Guilford Press s:88-104.
23. Bridges LJ, Denham SA ve Ganiban JM (2004). Definitional issues in
emotion regulation research. Child Development, 2004 Mar-Apr;75(2):340-5.
24. Bubier JL ve Drabick DA (2008). Affective decision-making and
externalizing behaviors: the role of autonomic activity. Journal of Abnormal
Child Psychology. Aug;36(6):941-53.
25. Bulut I. (1990). Aile Degerlendirme Ölçegi Elkitabı. Ankara: Özgüzelis
Matbaası.
73
26. Castellanos FX ve Proal E (2012). Large-scale brain systems in ADHD:
beyond the prefrontal-striatal model. Trends in Cognitive Sciences.
Jan;16(1):17-26.
27. Castellanos FX, Sonuga-Barke EJ, Milham MP ve Tannock R (2006).
Characterizing cognition in ADHD: beyond executive dysfunction. Trends in
Cognitive Sciences, Mar;10(3):117-23. Epub 2006 Feb 7. Review.
28. Chan RC, Shum D, Toulopoulou T ve Chen EY (2008). Assessment of
executive functions: review of instruments and identification of critical issues.
Archives of Clinical Neuropsychology, Mar;23(2):201-16.
29. Chhabildas N, Pennington BF ve Willcutt EG (2001). A comparison of the
neuropsychological profiles of the DSM-IV subtypes of ADHD. Journal of
Abnormal Child Psychology, Dec;29(6):529-40.
30. Chorpita, BF, Albano AM ve Barlow DH (1996). Child anxiety sensitivity
index: Considerations for children with anxiety disorders. Journal of Clinical
Child Psychology, 25, 77–82.
31. Cisler JM, Olatunji BO, Feldner MT ve Forsyth JP (2010). Emotion
Regulation and the Anxiety Disorders: An Integrative Review. Journal of
Psychopathology and Behavioral Assessment, Mar;32(1):68-82.
32. Cole PM, Martin SE ve Dennis TA (2004). Emotion regulation as a scientific
construct: methodological challenges and directions for child development
research. Child Development, Mar-Apr;75(2):317-33.
33. Cole PM, Michel MK ve Teti LO (1994). The Development of Emotion
Regulation: Biological and Behavioral Considerations. Monographs of the
Society for Research in Child Development, Vol. 59, No. 2/3, 73-100)
34. Connor DF, Chartier KG, Preen EC ve Kaplan RF (2010). Impulsive
aggression in attention-deficit/hyperactivity disorder: symptom severity, comorbidity, and attention-deficit/hyperactivity disorder subtype. Journal of
Child and Adolescent Psychopharmacology, Apr;20(2):119-26.
74
35. Counts CA, Nigg JT, Stawicki JA, Rappley MD ve von Eye A (2005). Family
adversity in DSM-IV ADHD combined and inattentive subtypes and
associated disruptive behavior problems. Journal of the American Academy of
Child and Adolescent Psychiatry, Jul;44(7):690-8.
36. Conzelmann A, Gerdes AB, Mucha RF, Weyers P, Lesch KP, Bähne CG ve
diğerleri
(2014).
Autonomic
hypoactivity
in
boys
with
attention-
deficit/hyperactivity disorder and the influence of Methylphenidate. The
World Journal of Biological Psychiatry, Jan;15(1):56-65.
37. Cunningham CE (2007). A family-centered approach to planning and
measuring the outcome of interventions for children with attentiondeficit/hyperactivity disorder. Ambulatory Pediatrics, Jan-Feb;7(1 Suppl):6072.
38. Çengel Kültür SE (2002). Alkol bağımlılığı olan babaların çocuklarında
psikopatoloji, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Ruh Sağlığı ve
Hastalıkları Tezi.
39. Daley D (2006). Attention deficit hyperactivity disorder: a review of the
essential facts. Child: Care, Health and Development, Mar;32(2):193-204.
40. Deault LC (2010). A systematic review of parenting in relation to the
development of comorbidities and functional impairments in children with
attention-deficit/hyperactivity disorder (ADHD). Child Psychiatry and Human
Development, Apr;41(2):168-92.
41. Dereboy Ç, Şenol S, Şener Ş ve Dereboy F (2007). Conners Kısa Form
Öğretmen ve Ana Baba Derecelendirme Ölçeklerinin Geçerliği. Türk
Psikiyatri Dergisi, 18(1):48-58.
42. Dickstein SG, Bannon K, Castellanos FX ve Milham MP (2006). The neural
correlates of attention deficit hyperactivity disorder: an ALE meta-analysis.
Journal of Child Psychology and Psychiatry, 2006 Oct;47(10):1051-62.
75
43. Dinçer-Doğutepe E ve Karakaş S (2008). Nöropsikolojik dikkat testleri
arasındaki ilişkilerin modellenmesi. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 18, 3140.
44. Ehring T, Fischer S, Schnuelle J, Bösterling A ve Tuschen-Caffier B (2008).
Characteristics of emotion regulation in recovered depressed versus never
depressed individuals. Personality and Individual Differences, 44:1574–1584.
45. Elia J, Ambrosini P ve Berrettini W (2008). ADHD characteristics: I.
Concurrent co-morbidity patterns in children & adolescents. Child Adolescent
Psychiatry and Mental Health, Jul 3;2(1):15.
46. Ercan ES, Amado S, Somer O ve Çıkoğlu S (2001). Dikkat Eksikliği
Hiperaktivite Bozukluğu ve Yıkıcı Davranım Bozuklukları İçin Bir Test
Bataryası Geliştirme Çabası. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 8(3):132144.
47. Ercan ES, Kandulu R, Uslu E, Ardic UA, Yazici KU, Basay BK ve diğerleri
(2013). Prevalence and diagnostic stability of ADHD and ODD in Turkish
children: a 4-year longitudinal study. Child and Adolescent Psychiatry and
Mental Health. Aug 7;7(1):30.
48. Erol N, Aslan L ve Akçalın M (1995). The adaptation and standardisation of
the child behavior checklist among 6-18 year-old Turkish children. Sergeant J,
Fotorotor Egg (Eds).Eunethydis European Approaches to Hyperkinetic
Disorders, Zurich, s. 109-113.
49. Erşan EE, Doğan O, Doğan S ve Sümer H (2004). The distribution of
symptoms of attention-deficit/hyperactivity disorder and oppositional defiant
disorder in school age children in Turkey. European Child Adolescent
Psychiatry. Dec;13(6):354-61.
50. Faraone SV, Perlis RH, Doyle AE, Smoller JW, Goralnick JJ, Holmgren MA
ve Sklar P (2005). Molecular genetics of attention-deficit/hyperactivity
disorder. Biological Psychiatry, Jun 1;57(11):1313-23.
76
51. Feldman HM ve Reiff MI (2014). Clinical practice. Attention deficithyperactivity disorder in children and adolescents. The New England Journal
of Medicine, 370(9):838-46.
52. Figner B ve Murphy RO (2011). Using skin conductance in judgment and
decision making research. ed. Schulte-Mecklenbeck M, Kuehberger A ve
Ranyard R. A handbook of process tracing methods for decision research,
(sayfa, 163-184). New York, NY: Psychology Press.
53. Fox NA (1994). Dynamic cerebral processes underlying emotion regulation.
Monographs of the Society for Research in Child Development, Vol. 59, No.
2/3, 152 – 166.
54. Frazier TW, Demaree HA ve Youngstrom EA (2004). Meta-analysis of
intellectual
and
neuropsychological
test
performance
in
attention-
deficit/hyperactivity disorder. Neuropsychology, Jul;18(3):543-55.
55. Goldsmith HH ve Davidson RJ (2004). Disambiguating the components of
emotion regulation. Child Development, Mar-Apr;75(2):361-5.
56. Goodman R (1997). The Strengths and Difficulties Questionnaire: a research
note. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 38, 581-586.
57. Gottman JM ve Katz LF (1989). Effects of marital discord on young
children’s peer interaction and health. Developmental Psychology, 25, No. 3,
373-381.
58. Gökler B, Ünal F, Pehlivantürk B, Kültür EÇ, Akdemir D ve Taner Y (2004).
Okul çağı çocukları için duygulanım bozuklukları ve şizofreni görüşme
çizelgesi-şimdi ve yaşamboyu şekli-Türkçe uyarlamasının geçerlik ve
güvenirliği. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 11(3):109-116.
59. Gross JJ (1999). Emotion Regulation: Past, Present, Future. Cognition and
Emotion, 13 (5), 551-573.
77
60. Gross JJ ve Barrett LF (2011). Emotion Generation and Emotion Regulation:
One or Two Depends on Your Point of View. Emotion Review, January; 3(1):
8–16.
61. Gross, JJ ve Munoz RF (1995). Emotion regulation and mental health.
Clinical Psychology: Science and Practice, 2, 151 – 164.
62. Gul N, Tiryaki A, Kultur SEC, Topbas M ve Ak I (2010). Prevalence of
attention deficit hyperactivity disorder and comorbid disruptive behavior
disorders among school age children in Trabzon. Bulletin of Clinical
Psychopharmacology, 20 (1), 50-56.
63. Güvenir T, Özbek A, Baykara B, Arkar A ve Şentürk B (2008). Güçler ve
Güçlükler Anketi’nin (GGA) Türkçe Uyarlamsının Psikometrik Özelikleri.
Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 15(2): 65-74.
64. Herpertz SC, Mueller B, Qunaibi M, Lichterfeld C, Konrad K ve HerpertzDahlmann B (2005). Response to emotional stimuli in boys with conduct
disorder. The American Journal of Psychiatry. Jun;162(6):1100-7.
65. Herpertz SC, Vloet T, Mueller B, Domes G, Willmes K ve HerpertzDahlmann B (2007). Similar autonomic responsivity in boys with conduct
disorder and their fathers. Journal of the American Academy of Child and
Adolescent Psychiatry. Apr;46(4):535-44.
66. Holtmann M, Buchmann AF, Esser G, Schmidt MH, Banaschewski T ve
Laucht M (2011). The Child Behavior Checklist-Dysregulation Profile
predicts substance use, suicidality, and functional impairment: a longitudinal
analysis. Journal of Child Psychology and Psychiatry, Feb;52(2):139-47.
67. Hurtig T, Ebeling H, Taanila A, Miettunen J, Smalley SL, McGough JJ ve
diğerleri (2007). ADHD symptoms and subtypes: relationship between
childhood and adolescent symptoms. Journal of the American Academy of
Child and Adolescent Psychiatry, Dec;46(12):1605-13.
78
68. Jurado MB ve Rosselli M (2007). The elusive nature of executive functions: a
review
of
our
current
understanding.
Neuropsychology
Review,
Sep;17(3):213-33.
69. Karakaş S, Erdoğan E, Sak L, Soysal AŞ, Ulusoy T ve Yüceyurt S (1999).
Stroop testi TBAG formu: Türk kültürüne Standardizasyon Çalışmaları,
güvenirlik ve geçerlik. Klinik Psikiyatri, 2(2), 75-88.
70. Kaufman J, Birmaher B, Brent D, Rao U, Flynn C, Moreci P ve diğerleri
(1997). Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia for School-Age
Children-Present and Lifetime Version (K-SADS-PL): initial reliability and
validity data. Journal of the American Academy of Child and Adolescent
Psychiatry, Jul;36(7):980-8.
71. Kim J, Carlson GA, Meyer SE, Bufferd SJ, Dougherty LR, Dyson MW ve
diğerleri (2012). Correlates of the CBCL-dysregulation profile in preschoolaged children. Journal of Child Psychology and Psychiatry, Sep;53(9):918-26.
72. Kuo JR ve Linehan MM (2009). Disentangling emotion processes in
borderline personality disorder: physiological and self-reported assessment of
biological vulnerability, baseline intensity, and reactivity to emotionally
evocative stimuli. Journal of Abnormal Psychology, Aug;118(3):531-44.
73. Lang PJ, Bradley MM ve Cuthbert BN (2008). International affective picture
system (IAPS): Affective ratings of pictures and instruction manual. Technical
Report A-8. University of Florida, Gainesville, FL.
74. Lawrence CA, Barry RJ, Clarke AR, Johnstone SJ, McCarthy R, Selikowitz M
ve diğerleri (2005). Methylphenidate effects in attention deficit/hyperactivity
disorder:electrodermal and ERP measures during a continuous performance
task. Psychopharmacology (Berl), Nov;183(1):81-91.
75. Leible TL ve Snell WE Jr (2004). Borderline personality disorder and multiple
aspects of emotional intelligence. Personality and Individual Differences,
37:393–404.
79
76. Martel MM (2009). Research review: a new perspective on attentiondeficit/hyperactivity disorder: emotion dysregulation and trait models. Journal
of Child Psychology and Psychiatry, Sep;50(9):1042-51.
77. McClowry SG (1995). The Development of the School-Age Temperament
Inventory. Merrill-Palmer Quarterly (1982-) Vol. 41, No. 3 (July 1995), pp.
271-285.
78. McClowry SG, Halverson CF ve Sanson A (2003). A re-examination of the
validity and reliability of the School-Age Temperament Inventory. Nursing
Research. 52(3):176-82.
79. McLaughlin KA, Hatzenbuehler ML, Mennin DS ve Nolen-Hoeksema S
(2011). Emotion dysregulation and adolescent psychopathology: a prospective
study. Behaviour Research and Therapy, Sep;49(9):544-54.
80. McManis MH, Bradley MM, Berg WK, Cuthbert BN ve Lang PJ (2001).
Emotional reactions in children: verbal, physiological, and behavioral
responses to affective pictures. Psychophysiology, Mar; 38(2):222-31.
81. Meyer SE, Carlson GA, Youngstrom E, Ronsaville DS, Martinez PE, Gold
PW ve diğerleri (2009). Long-term outcomes of youth who manifested the
CBCL-Pediatric Bipolar Disorder phenotype during childhood and/or
adolescence. Journal of Affective Disorders, Mar;113(3):227-35.
82. Mick E, McGough J, Loo S, Doyle AE, Wozniak J, Wilens TE ve diğerleri
(2011). Genome-wide association study of the child behavior checklist
dysregulation profile. Journal of American Academy of Child and Adolescent
Psychiatry, Aug;50(8):807-17.
83. Musser ED, Galloway-Long HS, Frick PJ ve Nigg JT (2013). Emotion
regulation and heterogeneity in attention-deficit/hyperactivity disorder.
Journal of the American Academy of Child and Adolescent Psychiatry, Feb;
52(2):163-171.
80
84. Newcorn JH, Halperin JM, Jensen PS, Abikoff HB, Arnold LE, Cantwell DP
ve diğerleri. (2001). Symptom profiles in children with ADHD: effects of
comorbidity and gender. Journal of the American Academy of Child and
Adolescent Psychiatry, Feb;40(2):137-46.
85. Nigg
JT
(2005).
Neuropsychologic
theory
and
findings
in
attentiondeficit/hyperactivity disorder: The state of the field and salient
challenges for the coming decade. Biological Psychiatry, 57(11), 1424–1435.
86. Nigg J, Nikolas M ve Burt SA (2010). Measured gene-by-environment
interaction in relation to attention-deficit/hyperactivity disorder. Journal of the
American Academy of Child and Adolescent Psychiatry, Sep;49(9):863-73.
87. Olson S (1996). Chapter 8. Developmental perspectives. ed. Sandberg S.
Hyperactivity and attention disorders of childhood (2nd edition, sayfa. 242–
289). New York: Cambridge University.
88. Oner O, Oner P, Cop E ve Munir KM (2012). Characteristics of DSM-IV
attention deficit hyperactivity disorder combined and predominantly
inattentive subtypes in a Turkish clinical sample. Child Psychiatry and Human
Development, Aug;43(4):523-32.
89. Ornitz EM, Gabikian P, Russell AT, Guthrie D, Hirano C ve Gehricke JG
(1997). Affective valence and arousal in ADHD and normal boys during a
startle habituation experiment. Journal of the American Academy of Child and
Adolescent Psychiatry, Dec; 36(12):1698-705.
90. Oxford
University
Press
Dictionaries
(t.y.).
Erişim:08.05.2014,
http://www.oxforddictionaries.com/
91. Pastor PN ve Reuben CA (2008). Diagnosed attention deficit hyperactivity
disorder and learning disability: United States, 2004–2006. National Center
for Health Statistics. Vital Health Stat 10(237).
92. Peyre H, Speranza M, Cortese S, Wohl M ve Purper-Ouakil D (2012). Do
ADHD Children With and Without Child Behavior Checklist-Dysregulation
81
Profile Have Different Clinical Characteristics, Cognitive Features, and
Treatment Outcomes? Journal of Attention Disorders, Jul 26. [Epub ahead of
print]
93. Polanczyk GV, Willcutt EG, Salum GA, Kieling C ve Rohde LA (2014).
ADHD prevalence estimates across three decades: an updated systematic
review and meta-regression analysis. International Journal of Epidemiology,
Apr;43(2):434-42.
94. Pols H (2007). August Hollingshead and Frederick Redlich: poverty,
socioeconomic status, and mental illness. The American Journal of Public
Health. Oct;97(10):1755.
95. Porges SW, Doussard-Roosevelt JA ve Maiti AK (1994). Vagal tone and the
physiological regulation of emotion. Monographs of the Society for Research
in Child Development, Vol. 59, No. 2/3, 167 – 186.
96. Posthumus JA, Böcker KB, Raaijmakers MA, Van Engeland H ve Matthys W
(2009). Heart rate and skin conductance in four-year-old children with
aggressive behavior. Biological Psychology, Oct;82(2):164-8.
97. Prencipe A, Kesek A, Cohen J, Lamm C, Lewis MD ve Zelazo PD (2011).
Development of hot and cool executive function during the transition to
adolescence.
Journal
of
Experimental
Child
Psychology,
2011
Mar;108(3):621-37.
98. Sanchez-Navarro JPS, Martinez-Selva JM, Torrente G ve Roman F (2008).
Psychophysiological, Behavioral, and Cognitive Indices of The Emotional
Response: A Factor-Analytic Study. The Spanish Journal of Psychology, 11
(1), 16-25.
99. Savaşır I ve Şahin N (1995). “Wechsler Çocuklar İçin Zeka Ölçeği (WISCR)”, Ankara Psikologlar Derneği.
100.Scherer KR (2005). What are emotions? And how can they be measured?
Social Science Information, 44(4), 695–729.
82
101.Sharp C, van Goozen S ve Goodyer I (2006). Children's subjective emotional
reactivity to affective pictures: gender differences and their antisocial
correlates in an unselected sample of 7-11-year-olds. Journal of Child
Psychology and Psychiatry. Feb;47(2):143-50.
102.Shaw P, Eckstrand K, Sharp W, Blumenthal J, Lerch JP, Greenstein D ve
diğerleri (2007). Attention-deficit/hyperactivity disorder is characterized by a
delay in cortical maturation. Proceedings of the National Academy of Sciences
of the United States of America, Dec 4;104(49):19649-54.
103.Shaw P, Stringaris A, Nigg J ve Leibenluft E (2014). Emotion dysregulation
in attention deficit hyperactivity disorder. The American Journal of
Psychiatry, Mar 1;171(3):276-93.
104.Silva D, Colvin L, Hagemann E ve Bower C (2014). Environmental risk
factors by gender associated with attention-deficit/hyperactivity disorder.
Pediatrics, Jan;133(1):e14-22.
105.Silverman WK, Fleisig W, Rabian B ve Peterson RA (1991). Childhood
Anxiety Sensitivity Index. Journal of Clinical Child Psychology. 20(2): 162168.
106.Skounti M, Philalithis A ve Galanakis E (2007). Variations in prevalence of
attention deficit hyperactivity disorder worldwide. European Journal of
Pediatrics, Feb;166(2):117-23.
107.Sobanski E, Banaschewski T, Asherson P, Buitelaar J, Chen W, Franke B ve
diğerleri (2010). Emotional lability in children and adolescents with attention
deficit/hyperactivity disorder (ADHD): clinical correlates and familial
prevalence. Journal of Child Psychology and Psychiatry, Aug;51(8):915-23.
108.Solanto MV, Gilbert SN, Raj A, Zhu J, Pope-Boyd S, Stepak B ve diğerleri
(2007). Neurocognitive functioning in AD/HD, predominantly inattentive and
combined subtypes. Journal of Abnormal Child Psychology, Oct;35(5):72944.
83
109.Sonuga-Barke EJ (2005). Causal models of attention-deficit/hyperactivity
disorder: from common simple deficits to multiple developmental pathways.
Biological Psychiatry, Jun 1;57(11):1231-8.
110.Sonuga-Barke EJ ve Halperin JM (2010). Developmental phenotypes and
causal pathways in attention deficit/hyperactivity disorder: potential targets for
early
intervention?
Journal
of
Child
Psychology
and
Psychiatry,
Apr;51(4):368-89.
111.Sonuga-Barke EJ ve Rubia K (2008). Inattentive/overactive children with
histories of profound institutional deprivation compared with standard ADHD
cases: a brief report. Child Care Health and Development, Sep;34(5):596-602.
112.Spencer TJ, Biederman J ve Mick E (2007). Attention-deficit/hyperactivity
disorder: diagnosis, lifespan, comorbidities, and neurobiology. Ambulatory
Pediatrics: Official Journal of the Academic Pediatric Association. JanFeb;7(1 Suppl):73-81.
113.Spencer TJ, Faraone SV, Surman CB, Petty C, Clarke A, Batchelder H ve
diğerleri (2011). , Wozniak J, Biederman J. Toward defining deficient
emotional self-regulation in children with attention-deficit/hyperactivity
disorder using the Child Behavior Checklist: a controlled study. Postgraduate
Medicine, Sep;123(5):50-9.
114.Stansbury K ve Gunnar MR (1994). Adrenocortical activity and emotion
regulation. Monographs of the Society for Research in Child Development,
Vol. 59, No. 2/3, 108 – 134.
115.Stefanatos GA ve Baron IS (2007). Attention-deficit/hyperactivity disorder: a
neuropsychological perspective towards DSM-V. Neuropsychology Review.
2007 Mar;17(1):5-38.
116.Strauss E, Sherman EMS ve Spreen O (2006). A compendium of
neuropsychological tests: administration, norms, and commentary, – 3rd ed.
84
117.Sullivan PF, Daly MJ ve O'Donovan M (2012). Genetic architectures of
psychiatric disorders: the emerging picture and its implications. Nature
Reviews Genetics, Jul 10;13(8):537-51.
118.Şenol S (2008). Bölüm 30. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu.
Çuhadaroğlu Çetin F. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Temel Kitabı. HYB Basım
Yayın. Ankara, sayfalar: 293-294.
119.Taylor E (2011). Antecedents of ADHD: a historical account of diagnostic
concepts. ADHD Attention Deficit and Hyperactivity Disorders, Jun;3(2):6975.
120.Taylor E ve Sonuga-Barke E (2008). Disordes of Attention and Activity. Ed.
Rutter M, Bishop DVM, Pine DS, Scott S, Stevenson J, Taylor E ve Thapar A.
Rutter’s Child and Adolescent Psychiatry, 5th Edition (sayfa 521-534.)
Blackwell Publishing Limited.
121.Thapar A, Cooper M, Jefferies R ve Stergiakouli E (2012). What causes
attention deficit hyperactivity disorder? Archives of Disease in Childhood,
97(3):260–265.
122.T.C. Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil
Kurumu (TDK) (t.y.). Erişim:08.05.2014, http://www.tdk.gov.tr/
123.Tripp
G
ve
Wickens
JR
(2009).
Neurobiology
of
ADHD.
Neuropharmacology. Dec; 57(7-8):579-89.
124.Uyan Z (1998). Ergenlerde Dikkat Eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun
sıklığının araştırılması. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği
Anabilim Dalı Uzmanlık Tezi, Ankara, 2008.
125.van Lang ND, Tulen JH, Kallen VL, Rosbergen B, Dieleman G ve Ferdinand
RF (2007). Autonomic reactivity in clinically referred children attentiondeficit/hyperactivity disorder versus anxiety disorder. European Child and
Adolescent Psychiatry, Mar;16(2):71-8
85
126.Waldman ID ve Gizer IR (2006). The genetics of attention deficit
hyperactivity disorder. Clinical Psychology Review, Aug;26(4):396-432.
127.Waldman I ve Rhee S (2002) Behavioral and molecular genetic studies. In:
Sandberg S (ed) Hyperactivity and Attention Disorders of childhood, 2nd edn.
Wiley, New York, pp 290–335.
128.Werner K ve Gross JJ (2010). Chapter 1. Emotion Regulation and
Psychopathology: A Conceptual Framework. ed. Kring AM ve Sloan DM.
Emotion regulation and psychopathology : a transdiagnostic approach to
etiology and treatment. The Guilford Press s:13-37.
129.Weyandt L, Swentosky A ve Gudmundsdottir BG (2013). Neuroimaging and
ADHD: fMRI, PET, DTI findings, and methodological limitations.
Developmental Neuropsychology, 38(4):211-25.
130.Willcutt
EG
(2012).
The
prevalence
of
DSM-IV
attention-
deficit/hyperactivity disorder: a meta-analytic review. Neurotherapeutics,
Jul;9(3):490-9.
131.Willcutt EG, Doyle AE, Nigg JT, Faraone SV ve Pennington BF (2005).
Validity of the executive function theory of attention-deficit/hyperactivity
disorder: a meta-analytic review. Biological Psychiatry, Jun 1;57(11):1336-46.
132.Wolff S, Stiglmayr C, Bretz HJ, Lammers CH ve Auckenthaler A (2007).
Emotion identification and tension in female patients with borderline
personality disorder. British Journal of Clinical Psychology, Sep;46(Pt 3):34760.
133.Yılmaz S (2006). Çocuklarda anksiyete duyarlılık ölçeği uyarlama ve
geçerlik güvenirlik çalışması ve depremzedelerde anksiyete duyarlılığı. Tıpta
Uzmanlık Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara.
134.Yüce M, Zoroglu SS, Ceylan MF, Kandemir H ve Karabekiroglu K (2013).
Psychiatric comorbidity distribution and diversities in children and
86
adolescents with attention deficit/hyperactivity disorder: a study from Turkey.
Neuropsychiatric Disease and Treatment, 9:1791-9.
135.Zelazo PD ve Cunningham WA (2007). Chapter 7. Executive Function:
Mechanisms underlying emotion regulation. ed. Gross J. Handbook of emotion
regulation (pp. 135–158). New York, NY: Guilford.
87
EKLER
EK 1: Sosyodemografik Bilgi Formu
SOSYODEMOGRAFİK BİLGİ FORMU
Formun doldurulduğu tarih:… / … / ……
Çocuğunuzun;
Adı - Soyadı:
………………………………………..
Cinsiyet: ( )Kız
Kardeş sayısı:
( )Erkek
Kaçıncı kardeş:
Doğum yeri / yılı: ……………………
Kaçıncı sınıf: …………………………..
El tercihi: ( ) sağ
( ) sol
Okul başarısı: ( ) İyi
( ) Orta
( ) Kötü
( ) her ikisi
Aylık gelir düzeyiniz yaklaşık ne kadar ? (TL)
( ) 500 milyon ve altı
( ) 500 milyon – 1 milyar
( ) 1 milyar – 1.5 milyar
( ) 1.5 milyar – 2 milyar
( ) 2 milyar – 2.5 milyar
( ) 2.5 milyar – 3 milyar
( ) 3 milyar ve üstü
Anne;
Sizce ailenizin gelir düzeyi nedir?
Hayatta mı? ( ) Evet
Kaç yaşında? :
Hayatta mı? ( ) Evet
Kaç yaşında? :
( ) Hayır
Öğrenim durumu:
( ) okuma-yazması yok
( ) okur-yazar
( ) ilkokul mezunu
( ) ortaokul mezunu
( ) lise mezunu
( ) yüksek okul mezunu
( ) üniversite mezunu
( ) lisansüstü (master-doktora)
( ) diğer (açıklayınız): ……………………..
İş durumu:
( ) çalışıyor
( ) çalışmıyor
( ) emekli
Çalışıyorsa veya emekli ise mesleği nedir?
………………………………………..
Anne-baba arasında akrabalık var mı?
( ) Hayır ( ) Evet
Ailede önemli hastalık var mı?
( ) Yok
( ) Var
Ailede psikiyatrik rahatsızlık var mı?
( ) Hayır ( ) Evet
Kardeşlerde kronik (sürekli) rahatsızlık var mı?
( ) Yok
( ) Var
Çocuğunuzda kronik (sürekli) rahatsızlık var
mı?
( ) Yok
( ) Var
( ) düşük
( ) ortanın altı
( ) orta
( ) ortanın üstü
( ) yüksek
Baba;
( ) Hayır
Öğrenim durumu:
( ) okuma-yazması yok
( ) okur-yazar
( ) ilkokul mezunu
( ) ortaokul mezunu
( ) lise mezunu
( ) yüksek okul mezunu
( ) üniversite mezunu
( ) lisansüstü (master-doktora)
( ) diğer (açıklayınız): ……………………..
İş durumu:
( ) çalışıyor
( ) çalışmıyor
( ) emekli
Çalışıyorsa veya emekli ise mesleği nedir?
………………………………………..
88
EK 2: Hollingshead-Redich Ölçeği
Ailenin (Ebeveynin) Sosyoekonomik-Sosyokültürel Düzeyi
Her iki ebeveynşn de meslek ve eğitim durumlarını esas alan, standart HollingsheadRedich Ölçeği’ni kullanarak sosyoekonomik sosyokültürel düzeyi özetleyin
(belirleyin). Bu belirli süre için ulaşılmış en üst düzeyi yansıtan “genel ya da gestalt”
bir ölçüm olacaktır. Eğer beklenmedik durumlar meydana gelmişse bunu not ediniz
(örneğin; baba uzun yıllar büyük bir şirketin yöneticisi iken ağır bir depresyon
nedeni ile elli yaşından sonra işsiz kalmışsa. Bu örnek bir miktar şüphe ile kesinlik
arz etmeden “1” şeklinde kodlanmalıdır).
Varlıklı, eğitimli toplumsal katmanda aile
1
Üniversite eğitimi almış, meslek sahibi ya da yüksek idari konumda anne-baba
2
Küçük iş adamı, memur ya da vasıflı işçi, lise mezunu anne-baba
3
Yarı vasıflı işçi, lise düzeyinin altında eğitimli anne-baba
4
Yarı vasıflı işçi, eğitimsiz, ilkokul düzeyinde eğitimli anne-baba
5
Bilinmeyen
9
89
EK 3: Güçler ve Güçlükler Anketi
Çocuğun adı:
Tarih : ___ / ___ / _____
Cinsiyeti:
Anne ya da Babanın Adı:
Yaşı:
Yönerge: Çocuğunuzun son 6 ay içindeki davranışlarını göz önüne alarak lütfen aşağıdaki
maddeleri doldurunuz. Her bir maddenin çocuğunuz için ne derece doğru olduğunu aşağıdaki 3
seçenekten en uygun olanını yuvarlak içine alarak gösteriniz.
Çocuğum…
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
Diğer insanların duygularını önemser.
Huzursuz, aşırı hareketli, uzun süre kıpırdamadan duramaz.
Sıkça bas ağrısı, karın ağrısı ve bulantıdan yakınır.
Diğer çocuklarla kolayca paylaşır.
Sıkça öfke nöbetleri olur ya da aşırı sinirlidir.
Daha çok tek basınadır, yalnız oynama eğilimindedir.
Genellikle söz dinler, erişkinlerin isteklerini yapar.
Birçok kaygısı vardır. Sıkça endişeli görünür.
Eğer birisi incinmiş, morali bozulmuş ya da kendini kötü
hissediyor ise ona yardımcı olur.
Sürekli elleri ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde
kıpırdanıp durur.
En az bir yakın arkadaşı vardır.
Sıkça diğer çocuklarla kavga eder ya da onlarla alay eder.
Sıkça mutsuz görünür, kederli ya da ağlamaklıdır.
Genellikle diğer çocuklar tarafından sevilir.
Dikkati kolayca dağılır. Yoğunlaşmakta güçlük çeker.
Yeni ortamlarda gergin ya da huysuzdur. Kendine güvenini
kolayca kaybeder.
Kendinden küçüklere iyi davranır.
Sıkça yalan söyler ya da hile yapar.
Diğer çocuklar ona takarlar ya da onunla alay ederler.
Sıkça başkalarına (anne, baba, öğretmen, diğer çocuklar)
yardım etmeye istekli olur.
Bir şeyi yapmadan önce düşünür.
Ev, okul ya da başka yerlerden çalar.
Erişkinlerle çocuklardan daha iyi geçinir.
Pek çok korkusu var. Kolayca ürker.
Başladığı isi bitirir, dikkat süresi iyidir.
Doğru
Değil
Kısmen
Doğru
Kesinlikle
Doğru
90
EK 4: Conners Ana Baba Derecelendirme
HİÇBİR
ZAMAN
NADİREN
SIKLIKLA
HER ZAMAN
1
2
Eli boş durmaz, sürekli bir şeylerle (tırnak, parmak, giysi gibi) oynar.
Büyüklere karşı arsız ve küstah davranır.
0
0
1
1
2
2
3
3
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
Arkadaşlık kurmada ve sürdürmede zorlanır.
Çabuk heyecanlanır, ataktır.
Her şeye karışır ve yönetmek ister.
Bir şeyler çiğner veya emer (parmak, giysi gibi).
Sık sık ve kolayca ağlar.
Her an sataşmaya hazırdır.
Hayallere dalar.
Zor öğrenir.
Kıpır kıpırdır, tez canlıdır.
Ürkektir (yeni durum, insan ve yerlerden).
Yerinde duramaz, her an harekete hazırdır.
Zarar verir.
Yalan söyler, masallar uydurur.
Utangaçtır.
Yaşıtlarından daha sık başını derde sokar.
Yaşıtlarından farklı (çocuksu, zor anlaşılır, kekeleyerek gibi) konuşur.
Hatalarını kabullenmez, başkalarını suçlar.
Kavgacıdır.
Somurtkan ve asık suratlıdır.
Çalma huyu vardır.
Söz dinlemez ya da isteksiz ve zoraki dinler.
Başkalarına göre endişelidir. (yalnız kalma, hastalanma, ölüm gibi
konularda)
Başladığı bir işin sonunu getiremez.
Hassastır, kolay incinir.
Kabadayılık taslar, başkalarını rahatsız eder.
Tekrarlayıcı, durduramadığı hareketleri vardır.
Kaba ve acımasızdır.
Yaşına göre daha çocuksudur.
Dikkati kolay dağılır ya da uzun süre dikkatini toplayamaz.
Baş ağrıları olur.
Ruh halinde ani ve göze batan değişiklikler olur.
Kurallar ve kısıtlamalardan hoşlanmaz ve uymaz.
Sürekli kavga eder.
Kardeşleriyle iyi geçinemez.
Zora gelemez.
Diğer çocukları rahatsız eder.
Genelde hoşnutsuz bir çocuktur.
Yeme sorunları vardır (sofradan sık sık kalkar, iştahsızdır gibi).
Karın ağrıları olur.
Uyku sorunları vardır (uykuya dalamama, erken uyanma, gece kalkma
gibi)
Çeşitli ağrı ve sancıları olur.
Bulantı kusmaları olur.
Aile içinde daha az kayırıldığını düşünür.
Övünür böbürlenir.
İtilip kakılmaya müsaittir.
Dışkılama sorunları vardır (sık ishal, kabızlık, düzensiz tuvalet
alışkanlığı gibi)
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
2
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
3
0
0
0
0
0
0
1
1
1
1
1
1
2
2
2
2
2
2
3
3
3
3
3
3
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
91
EK 5: Çocuk ve Ergenlerde Yıkıcı Davranım Bozuklukları İçin DSM-IV’e
Dayalı Tarama ve Değerlendirme Ölçeği – Turgay
Sorun
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
Dikkatini ayrıntılara vermez ya da okul ödevlerinde,
işinde ya da diğer etkinliklerde dikkatsizce hatalar
yapar.
Üzerine aldığı görevlerde ya da oynadığı oyunlarda
dikkatini sürdürmede zorluk çeker.
Kendisine doğrudan hitap edildiğinde dinlemiyormuş
gibi görünür.
Yönergeleri gerektiği gibi izlemez ve okul ödevlerini
ufak tefek işleri ya da iş yerindeki görevlerini
tamamlayamaz
Görev ve etkinliklerini düzenlemekte güçlük çeker.
Uzun süreli dikkat gerektiren işlerden (okul ödevi, ev
ödevi gibi) kaçınır, bunlardan hoşlanmaz ve bunlara
karşı isteksizdir.
Üzerine aldığı görev ya da etkinlikler için gerekli olan
eşyaları(kalem, kitap, oyuncak, araç-gereç gibi)
kaybeder.
Dikkati kolayca dağılır.
Günlük etkinliklerde unutkandır.
Sorun
Elleri ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde
kıpırdanır.
Sınıfta ya da oturması gereken diğer durumlarda
yerinde oturamaz.
Uygun olmayan durumlarda sağa sola koşturur ya da
tırmanır.
Sakince oyun oynamakta ya da boş zaman etkinliklerine
katılmakta güçlük çeker.
Hep hareket halindedir ya da sanki motor takılmış gibi
davranır.
Çok konuşur.
I.BÖLÜM
Sorun Derecesi
Yok
Biraz
Fazla
0
1
2
Çok
Fazla
3
0
1
2
3
0
1
2
3
0
1
2
3
0
0
1
1
2
2
3
3
0
1
2
3
0
1
0
1
Sorun Derecesi
Yok
Biraz
2
2
3
3
Fazla
0
1
2
Çok
Fazla
3
0
1
2
3
0
1
2
3
0
1
2
3
0
1
2
3
0
1
2
3
Lütfen 2.sayfaya geçiniz.
92
Sorun
16
17
18
Sorulan soru tamamlanmadan yanıt verir.
Sırasını beklemekte güçlük çeker.
Başkalarının sözünü keser ya da yaptıklarının arasına
girer (başkalarının konuşmaları ya da oyunlarına
burnunu sokar).
Sorun
19
20
21
22
23
24
25
26
Kontrolünü kaybeder.
Erişkinlerle tartışır.
Kurallara ve isteklere karşı çıkar ya da reddeder.
Başkalarını isteyerek rahatsız eder.
Hataları ya da yanlış davranışları için başkalarını suçlar.
Alıngandır ve başkaları tarafından kolayca kızdırılır.
Kızgın ve güceniktir.
Çoğu zaman kincidir ve intikam almak ister.
Sorun
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
Kabadayılık eder, tehdit eder, gözdağı verir.
Kavga döğüş başlatır.
Eşyalarına ciddi biçimde fiziksel zarar verecek silah
(sopa, taş, kırık şişe, bıçak, tabaca vb) kullanır.
İnsanlara fiziksel olarak acımasız davranır.
Hayvanlara fiziksel olarak acımasız davranır.
Başkalarının gözü önünde hırsızlık (saldırarak soygun,
çanta kapıp kaçma, tehditle soyma) yapar.
Başka birisini cinsel etkinlikte bulunmak için zorlar.
Ciddi hasar vermek amacıyla yangın çıkarır.
Başkalarının malına mülküne isteyerek zarar verir.
(yangın çıkarma dışında)
Başkalarının evine binasına ya da aracına zorla girer.
Bir şey elde etmek, bir çıkar sağlamak ya da
sorumluluklarından kaçmak için yalan söyler
(başkalarını aldatır .)
Hiç kimse görmeden değerli şeyler çalar (mağazalardan
çalma, sahtekarlık)
13 yaşından öncesinden başlayarak ailesinin yasaklarına
karşın geceyi dışarıda geçirir.
Anne babasının ya da onların yerini tutan kişilerin
evinde yaşarken en az iki kez geceleyin evden kaçtı (ya
da uzun süreli dönmemişse bir kez).
13 yaşından öncesinden başlayarak okuldan kaçar.
Sorun Derecesi
Yok
Biraz
Fazla
0
0
0
2
2
2
1
1
1
II.BÖLÜM
Sorun Derecesi
Yok
Biraz
Fazla
Çok
Fazla
3
3
3
Çok
Fazla
3
3
3
3
3
3
3
3
0
1
0
1
0
1
0
1
0
1
0
1
0
1
0
1
III.BÖLÜM
Sorun Derecesi
Yok
Biraz
2
2
2
2
2
2
2
2
0
0
0
1
1
1
2
2
2
Çok
Fazla
3
3
3
0
0
0
1
1
1
2
2
2
3
3
3
0
0
0
1
1
1
2
2
2
3
3
3
0
0
1
1
2
2
3
3
0
1
2
3
0
1
2
3
0
1
2
3
0
1
2
3
Fazla
93
EK 6: McMaster Aile Değerlendirme Aracı (MMADA)
Yönerge: Lütfen aşağıdaki ölçeği kullanarak verilen ifadelerin size ne kadar uygun
olduğunu, her ifadenin altındaki boşluğa (X) işareti koyarak belirtiniz.
Aynen
katılıyorum
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
Ailece ev dışında program yapmakta güçlük çekeriz, çünkü
aramızda fikir birliği sağlayamayız.
Günlük hayatımızdaki sorunların (problemlerin) hemen hepsini
aile içinde hallederiz.
Evde biri üzgün ise, diğer aile üyeleri bunun nedenini bilir.
Bizim evde, kişiler verilen her görevi düzenli bir şekilde yerine
getirmezler.
Evde birinin başı derde girdiğinde, diğerleri de bunu kendilerine
fazlasıyla dert ederler.
Bir sıkıntı ve üzüntü ile karsılaştığımızda, birbirimize destek
oluruz.
Ailemizde acil bir durum olsa, şaşırıp kalırız.
Bazen evde ihtiyacımız olan şeylerin bittiğinin farkına varmayız.
Birbirimize karsı olan sevgi, şefkat gibi duygularımızı açığa
vurmaktan kaçınırız.
Gerektiğinde aile üyelerine görevlerini hatırlatır, kendilerine
düsen işi yapmalarını sağlarız.
Evde dertlerimizi, üzüntülerimizi birbirimize söylemeyiz.
Sorunlarımızın çözümünde genellikle ailece aldığımız kararları
uygularız.
Bizim evdekiler, ancak onların hoşuna giden şeyler
söylediğinizde sizi dinlerler.
Bizim evde bir kişinin söylediklerinden, ne hissettiğini anlamak
pek kolay değildir.
Ailemizde eşit bir görev dağılımı yoktur.
Ailemiz üyeleri, birbirlerine hoşgörülü davranırlar.
Evde herkes, basına buyruktur.
Bizim evde herkes, söylemek istediklerini üstü kapalı değil de
doğrudan birbirlerinin yüzüne söyler.
Ailede bazılarımız duygularımızı belli etmeyiz.
Acil bir durumda ne yapacağımızı biliriz.
Ailecek, korkularımızı ve endişelerimizi birbirimizle
tartışmaktan kaçınırız.
Sevgi, şefkat gibi olumlu duygularımızı birbirimize belli etmekte
güçlük çekeriz.
Gelirimiz (ücret, maaş) ihtiyacımızı karşılamaya yetmiyor.
Ailemiz, bir problemi çözdükten sonra, bu çözümün işe yarayıp
yaramadığını tartışır.
Bizim ailede herkes kendini düşünür.
Duygularımızı birbirimize açıkça söyleyebiliriz.
Evimizde banyo ve tuvalet bir türlü temiz durmaz.
Aile içinde birbirimize sevgimizi göstermeyiz.
Evde herkes her istediğini birbirinin yüzüne söyleyebilir.
Ailemizde, her birimizin belirli görev ve sorumlulukları vardır.
Büyük
ölçüde
katılıyorum
Biraz
katılıyorum
Hiç
katılmıyorum
94
Aynen
katılıyorum
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
Aile içinde genellikle birbirimizle pek iyi geçinmeyiz.
Ailemizde sert-kötü davranışlar ancak belli durumlarda
gösterilir.
Ancak hepimizi ilgilendiren bir durum olduğu zaman
birbirimizin işine karışırız.
Aile içinde birbirimizle ilgilenmeye pek zaman bulamıyoruz.
Evde genellikle söylediklerimizle söylemek istediklerimiz
birbirinden farklıdır.
Aile içinde birbirimize hoşgörülü davranırız.
Evde birbirimize, ancak sonunda kişisel bir yarar
sağlayacaksa ilgi gösteririz.
Ailemizde bir dert varsa, kendi içimizde hallederiz.
Ailemizde sevgi, şefkat gibi güzel duygular ikinci plandadır.
Ev işlerinin kimin tarafından yapılacağını hep birlikte konuşarak
kararlaştırırız.
Ailemizde herhangi bir şeye karar vermek her zaman sorun olur.
Bizim evdekiler sadece bir çıkarları olduğu zaman birbirlerine
ilgi gösterirler.
Evde birbirimize karsı açık sözlüyüzdür.
Ailemizde hiçbir kural yoktur.
Evde birinden bir şey yapması istendiğinde mutlaka takip
edilmesi ve kendisine hatırlatılması gerekir.
Aile içinde, herhangi bir sorunun (problemin) nasıl çözüleceği
hakkında kolayca karar verebiliriz.
Evde kurallara uyulmadığı zaman ne olacağını bilmeyiz.
Bizim evde aklınıza gelen her şey olabilir.
Sevgi, şefkat gibi olumlu duygularımızı birbirimize ifade
edebiliriz.
Ailede her türlü problemin üstesinden gelebiliriz
Evde birbirimizle pekiyi geçinemeyiz.
Sinirlenince birbirimize küseriz.
Ailede bize verilen görevler pek hoşumuza gitmez, çünkü
genelde umduğumuz görevler verilmez.
Kötü bir niyetle olmasa da evde birbirimizin hayatına çok
karışıyoruz.
Ailemizde kişiler herhangi bir tehlike karsısında (yangın, kaza
gibi) ne yapacaklarını bilirler, çünkü böyle durumlarda ne
yapılacağı, aramızda konuşulmuş ve belirlenmiştir.
Aile içinde birbirimize güveniriz.
Ağlamak istediğimizde, birbirimizden çekinmeden rahatlıkla
ağlayabiliriz.
İsimize yetişmekte güçlük çekiyoruz.
Aile içinde birisi, hoşlanmadığımız bir şey yaptığında ona bunu
açıkça söyleriz.
Problemlerimizi çözmek için ailecek çeşitli yollar bulmaya
çalışırız.
Büyük
ölçüde
katılıyorum
Biraz
katılıyorum
Hiç
katılmıyorum
95
EK 7: Okul Çağı Çocukları için Mizaç Ölçeği
HİÇBİR
ZAMAN
NADİREN
ZAMAN
ZAMAN
SIKLIKLA
HER
ZAMAN
1
Evin içinde bir odadan diğerine giderken sessizce
hareket eder.
1
2
3
4
5
2
Aradığı bir şeyi bulamadığında sinirlenir.
1
2
3
4
5
3
Tanımasa bile kendi yaşındaki diğer çocuklara yaklaşır
1
2
3
4
5
4
Başladığı bir işi bitirmeden diğerine geçer.
1
2
3
4
5
5
Aynı fikri paylaşmadığında bunu sessiz ve sakin bir
tavırla ifade eder.
1
2
3
4
5
6
Arkadaşlarının araması veya gelmesi nedeniyle ara
verdiği sorumluluklarına (ev ödevi, ev işi gibi), onlar
gittikten sonra devam eder.
1
2
3
4
5
7
Evine gelen tanımadığı yetişkinlere karşı güler yüzlüdür.
1
2
3
4
5
8
Hatırlatılmadığı sürece ödevlerini tamamlamaz.
1
2
3
4
5
9
Tanımadığı yetişkinlerin yanında utangaç davranır.
1
2
3
4
5
10
Kendisine yapılan hafif bir eleştiri bile onu çok kızdırır.
1
2
3
4
5
11
Kendi başladığı işleri (resim, model, el işi gibi)
bitirmeden yarım bırakır.
1
2
3
4
5
12
Yeni karşılaştığı durumlarda (akraba ziyareti, yeni oyun
arkadaşları gibi) endişeli ve kaygılı görünür.
1
2
3
4
5
13
Eve girip çıkarken koşar.
1
2
3
4
5
14
Hayal kırıklığı veya başarısızlık yaşadığında şiddetli
tepkiler gösterir (ağlar veya yüksek sesle şikayet eder).
1
2
3
4
5
15
Yaptığı bir iş ya da projede engellenmişlik yaşar,
öfkelenir ve işi yarım bırakır.
1
2
3
4
5
16
Hatırlatmaya gerek kalmadan ödevlerini yapar.
1
2
3
4
5
17
Kendisiyle alay edildiğinde sinirlenir.
1
2
3
4
5
18
Kendi sorumluluğundaki günlük ev işlerini bitirmeden
yarım bırakır.
1
2
3
4
5
19
Odaya gürültüyle, paldır küldür girer.
1
2
3
4
5
20
Bir hata yaptığında engellenmişlik yaşar ve öfkelenir.
1
2
3
4
5
21
Yeni tanıştığı çocuklara karşı çekingen davranır.
1
2
3
4
5
96
22
Ödevleri ile bitirene kadar uğraşır.
1
2
3
4
5
23
Sinirlendiğinde karşısındakine bağırır veya kırıcı
konuşur.
1
2
3
4
5
24
Merdivenleri koşarak veya zıplayarak iner cıkar.
1
2
3
4
5
25
Yapmakta olduğu iş (ev ödevi, ev işi gibi) bölünse bile
tekrar geri döner.
1
2
3
4
5
26
Yanlış bir davranışının düzeltilmesinden hoşlanmaz.
1
2
3
4
5
27
Dükkan, sinema veya oyun salonu gibi yeni mekanlara
çekinmeden girer.
1
2
3
4
5
28
Ulaşmak istediği yere koşarak gider.
1
2
3
4
5
29
Onay almadığı durumlarda şiddetli tepkiler gösterir
(bağırır, ağlar gibi)
1
2
3
4
5
30
Kendisine verilen işleri (ev ödevi, ev işi gibi)
tamamlamakta zorlanır.
1
2
3
4
5
31
Yeni biri ile tanışmak yerine, tanıdığı biri ile oynamayı
tercih eder.
1
2
3
4
5
32
Kızgın olduğunda yüksek sesler çıkarır (kapıları hızla
çarpar, eşyalara vurur, bağırır gibi)
1
2
3
4
5
33
Daha önceden yapılmış olan planlarda bir değişiklik
olduğunda sinirlenir.
1
2
3
4
5
34
Eve tanımadığı misafirler geldiğinde uzak durur, onlarla
yakınlaşmaz ve konuşmaz.
1
2
3
4
5
35
Çoğu zaman sanki bir yere yetişecekmiş gibi oldukça
telaşlı bir hali vardır.
1
2
3
4
5
36
Zor bir iş ile karşılaştığında kolaylıkla pes eder.
1
2
3
4
5
37
Aksi, mutsuz veya huysuz olduğu günleri vardır.
1
2
3
4
5
38
İlk kez gittiği bir evde kendini rahat hissetmiyormuş
gibi görünür.
1
2
3
4
5
97
EK 8: Çocuklar için Anksiyete Duyarlılığı Ölçeği
1
Korktuğumu başkaları fark etsin istemem.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
2
Dikkatimi ödevlerimi yapmaya toplayamadığımda aklımı
kaçırıyor olabilirim diye düşünerek endişelenirim.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
3
Titrediğimi hissettiğim zaman korkarım.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
4
Bayılacak gibi hissettiğim zaman bu durum beni korkutur.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
5
Duygularımı kontrol altında tutmaya dikkat ederim.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
6
Kalbimin hızlı çarpması beni korkutur.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
7
Karnımın guruldaması beni utandırır.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
8
Kusacakmış gibi hissettiğim zaman korkuya kapılırım.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
9
Kalbimin hızlı çarptığını fark ettiğimde bir hastalığım var
zanneder ve kaygılanırım.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
10
Nefes almakta zorluk çektiğimde bu durum beni korkutur.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
11
Karnım ağrıdığında
endişelenirim.
diye
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
12
Dikkatimi ödevlerime toplayamadığım zaman bu durum beni
korkutur.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
13
Başka çocuklar titrediğimi fark ederler.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
14
Vücudumda alışık olmadığım bir şeyler hissetmek beni
korkutur.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
15
Korktuğum zaman aklımı kaybettiğimi düşünüp endişelenirim.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
16
Kendimi huzursuz hissetmem beni korkutur.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
17
Duygularımı belli etmekten hoşlanmam.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
18
Vücudumdaki tuhaf hisler beni korkutur.
Bana hiç
uygun değil
Bana biraz
uygun
Bana çok
uygun
gerçekten
hasta
olabilirim
98
EK 9: Öz Değerlendirme Ölçümü (Self-Assessment Manikin)
Üst satır: Duygusal değer
Alt satır: Uyarılmış düzeyi
99
EK:10 Çalışmada kullanılan UDRS resimlerinin numaraları
UDRS resim numarası Açıklama
1
2399
Kadın
2
1930
Köpek balığı
3
5910
Havai fişek
4
2810
Erkek çocuk
5
5390
Sandal
6
2070
Bebek
7
7330
Dondurma
8
9050
Uçak kazası
9
1302
Köpek
10
5450
Roket
11
2217
Sınıf
12
3230
Hasta adam
13
8490
Hız treni
14
5020
Çiçek
15
2683
Savaş
16
7410
Bonibon
17
1710
Yavru köpekler
18
2342
Çocuklar
19
1120
Yılan
20
8260
Motosiklet sürücüsü
21
1750
Tavşanlar
22
7026
Piknik masası
23
6230
Silah
24
2301
Ağlayan Çocuk
Download