yüksek lisans tezi - Gazi Üniversitesi Açık Arşiv

advertisement
BAŞAK ALTAY
İŞLETME ANABİLİM DALI
HASTANE İŞLETMECİLİĞİ BİLİM DALI
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK
LİSANS
TEZİ
TÜRKİYE’DE DEVLET MUHASEBESİ VE
ÜNİVERSİTE UYGULAMA ÖRNEĞİ
BAŞAK ALTAY
ŞUBAT 2015
İŞLETME ANABİLİM DALI
HASTANE İŞLETMECİLİĞİ BİLİM DALI
ŞUBAT 2015
TÜRKİYE’DE DEVLET MUHASEBESİ VE
ÜNİVERSİTE UYGULAMA ÖRNEĞİ
Başak ALTAY
YÜKSEK LİSANS TEZİ
İŞLETME ANABİLİM DALI
HASTANE İŞLETMECİLİĞİ BİLİM DALI
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ŞUBAT 2015
iv
TÜRKİYE’DE DEVLET MUHASEBESİ VE ÜNİVERSİTE UYGULAMA
ÖRNEĞİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Başak ALTAY
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
Şubat 2015
ÖZET
Dünyada ekonomik alanda yaşanan gelişmeler, muhasebe bilimini de doğrudan
etkilemiştir. Muhasebe alanındaki önemli gelişmeler, işletmelerin faaliyetlerindeki
değişiklikleri takip etmiştir.
Muhasebe özel sektörde olduğu kadar devlette de önemli bir yer tutmaktadır.
Devlet muhasebesi, kamu kurumlarının mali politikalara ilişkin işlemlerinin
kayıtlarını tutar ve raporlar. Kamu kurumlarında öncelikle nakit esaslı muhasebe
sistemi kullanılmaktaydı. Ancak nakit esaslı devlet muhasebesinin birçok eksikliği
bulunmaktaydı. Bu nedenle tahakkuk esaslı muhasebeye geçme ihtiyacı doğdu.
Ülkemizde 1990’lı yıllarda başlayan çalışmaların sonucunda 2004 yılından itibaren
tahakkuk esaslı devlet muhasebesi sistemi uygulanmaktadır. Aynı zamanda
yapılan düzenlemelerle, kamuda muhasebe birliği sağlanmış ve hesapların
toplulaştırılmasını sağlayan bir muhasebe sistemi oluşturulmuştur.
Nakit esaslı devlet muhasebe sistemi; gelirleri tahsil edildiğinde, giderleri ise
ödendiğinde kayıt altına almakta, tahakkuk esaslı devlet muhasebesi ise gelirleri
ve giderleri tahakkuk ettiğinde kayıt altına almaktadır.
Çalışmamızda devlet muhasebesinin tarihi gelişimi açıklanmıştır. Sonradan nakit
esaslı devlet muhasebesi ile tahakkuk esaslı devlet muhasebesi kıyaslanmıştır.
Tezin devamındaki bölümlerinde tahakkuk esaslı devlet muhasebesinin
üstünlükleri açıklanmıştır. Devlet muhasebesindeki sorunlar tespit edilmiş ve
çözüm önerileri sunulmuştur. Son olarak üniversite uygulama örnekleri yapılmıştır.
Bilim Kodu
Anahtar Kelimeler
Sayfa Adedi
Tez Danışmanı
:
:
1167.2.088
Muhasebe, Devlet Muhasebesi, Nakit Esaslı Devlet
Muhasebesi, Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi,
Finansal Tablo.
: 129
: Doç. Dr. Rıdvan BAYIRLI
v
GOVERNMENTAL ACCOUNTING IN TURKEY AND AN APPLICATION ABOUT
UNIVERSITIES
(M.S. Thesis)
Başak ALTAY
GAZİ UNIVERSITY
GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES
February 2015
ABSTRACT
Developments in the economic area in the world, was also directly affect the
accounting science. Important developments in the accounting field were followed
by changes in the activities of the business.
Accounting plays important role as in public sector as private sector.
Governmental accounting are kept recording and reported transactions concerning
financial policy of the public sector. Primarily cash based accounting system was
used in public institutions. However, there were a lot of lack of cash based
governmental accounting.
Thus was born the need to switch to accrual based governmental accounting.
In Turkey, the result of the studies beginned in 1990’s, accrual based
governmental accounting is used from 2004. Also with the new arrangements,
public accountancy unity has been maintained and an accountancy system which
provides account consolidation has been created.
Cash based governmental accounting system records the revenues when
collected and the expenses when paid, accrual based governmental accounting
system records the revenues and expenses when they’re realized.
In this thesis describes the historical development of governmental accounting.
Then cash based governmental accounting and accrual based governmental
accounting are compared. In the next part of the thesis, the superiority of the
accrual based governmental accounting system is explained.
Governmental accounting problems were identified and presented in the proposed
solutions. Finally, an application about universities were made.
Bilim Kodu
Anahtar Kelimeler
:
:
1167.2.088
Accounting, Governmental Accounting, Cash Based
Governmental Accounting, Accrual Based Governmental
Accounting, Financial Statement.
Sayfa Adedi
Tez Danışmanı
: 129
: Assoc. Prof. Dr. Rıdvan BAYIRLI
vi
TEŞEKKÜR
Çalışmam sırasında desteğini esirgemeyen danışman hocam Sn. Doç. Dr. Rıdvan
Bayırlı’ya ve aileme çok teşekkür ederim.
vii
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖZET ..............................................................................................................................
iv
ABSTRACT ..................................................................................................................
v
TEŞEKKÜR ...................................................................................................................
vi
İÇİNDEKİLER ..............................................................................................................
vii
ÇİZELGELERİN LİSTESİ............................................................................................
x
ŞEKİLLERİN LİSTESİ .................................................................................................
xi
SİMGELER VE KISALTMALAR .................................................................................
xii
1. GİRİŞ ......................................................................................................
1
2. DEVLET MUHASEBESİ KAVRAMI VE MUHASEBE
SİSTEMLERİ .................................................................................. .
3
2.1. DEVLET MUHASEBESİ KAVRAMI ....................................................................
3
2.1.1. DEVLET MUHASEBESİNİN TANIMI VE AMACI……………………………. 4
2.1.2. DEVLET MUHASEBESİNİN TARİHÇESİ……………………………………. 8
2.1.2.1. Devlet Muhasebesi Yaklaşımları…………………………………. … 8
2.1.2.1.1. Klasik Görüşe Göre Devlet Muhasebesi………………… 9
2.1.2.1.2. Çağdaş (Modern) Görüşe Göre Devlet Muhasebesi….. 10
2.1.2.2. Dünyada Devlet Muhasebesi Uygulamalarına Yön Veren
Düzenlemeler…………………………………………………………………..… 11
2.1.2.3. Ülkemizde Devlet Muhasebesinin Tarihi Gelişimi………………….. 15
2.2. DEVLET MUHASEBESİ SİSTEMLERİ VE MUHASEBE KAYITLARINDA
KULLANILAN YÖNTEMLER …..……………………..………..................................
28
2.2.1. DEVLET MUHASEBESİ SİSTEMLERİ……....…………………………….. 28
2.2.1.1. Kameral Muhasebe Sistemi………………………………………..
2.2.1.2. Schneider Muhasebe Sistemi……………………………………...
29
30
2.2.1.3. Constante Muhasebe Sistemi……………………………………... 31
2.2.1.4. Logismografi Muhasebe Sistemi………………………………….. 32
viii
2.2.2. DEVLET MUHASEBESİ KAYITLARINDA KULLANILAN
YÖNTEMLER…………………………………………………………………………… 33
2.2.2.1. Nakit Esaslı Devlet Muhasebesi…………………………………... 34
2.2.2.2. Taahhüt Esaslı Devlet Muhasebesi…………………………….…. 35
2.2.2.3. Uyarlanmış Nakit Esaslı Devlet Muhasebesi………………….…. 35
2.2.2.4. Uyarlanmış Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi…………….…. 36
2.2.2.5. Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi……………………………... 37
3. TÜRKİYE’DE DEVLET MUHASEBESİNİN SORUNLARI VE
TAHSİL ESASI İLE TAHAKKUK ESASININ KARŞILAŞTIRILMASI.. 39
3.1. TÜRKİYE’DE DEVLET MUHASEBESİNİN SORUNLARI .................................. .. 39
3.1.1. DEVLET MUHASEBESİNİN KAPSAMININ DAR OLMASI VE
KAMUDA MUHASEBE BİRLİĞİNİN OLMAMASI ......................................…...... 42
3.1.2. KAYITLARIN NAKİT ESASINA GÖRE TUTULMASI………………………. 43
3.1.3. MUHASEBE SİSTEMİNİN BÜTÇE ODAKLI OLMASI……………………... 44
3.1.4. HESAPLARIN YETERLİ DETAYDA OLMAMASI………………………….. 44
3.1.5. HESAPLARIN SINIFLANDIRILMAMIŞ OLMASI…………………………… 45
3.1.6. DEVLET MUHASEBESİNİN ÖDENEK VE NAKİT PLANLAMASINDA
KULLANILABİLECEK SAĞLIKLI VERİLERİ SAĞLAYAMAMASI NEDENİYLE
BÜTÇE HAZIRLIK ÇALIŞMALARINA KATKISI OLMAMASI……………………... 45
3.1.7. DEVLET BORÇLARININ MUHASEBEDEN TAM VE SAĞLIKLI
OLARAK İZLENEMEMESİ………………………………………………………….… 46
3.1.8. MUHASEBE BİLGİLERİNDEN “KESİN HESAP KANUN TASARISI”NIN
ELDE EDİLEMEMESİ……………………………………………………………….… 47
3.1.9. DEVLET MUHASEBESİNİN ULUSLARARASI MUHASEBE
STANDARTLARINA UYGUN MALİ RAPORLARI ÜRETECEK SAĞLIKLI
BİR VERİ TABANI SUNMAMASI………………………………………………..…… 47
3.2. DEVLET MUHASEBESİNDE TAHAKKUK ESASINA GEÇİŞ……………………….. 48
3.2.1. 1995 VE SONRASINDA DEVLET MUHASEBESİNDE YAŞANAN
GELİŞMELER………………………………………………………………………..… 49
3.2.2. KAMU MALİ YÖNETİMİ VE KONTROL KANUNU İLE DEVLET
MUHASEBESİ ARASINDAKİ İLİŞKİ…………………………...……………………. 54
3.2.3. TAHAKKUK ESASLI DEVLET MUHASEBESİNİN
GETİRDİĞİ YENİLİKLER …………………………...…………………….…………. 57
ix
3.3. TAHAKKUK VE NAKİT ESASLI DEVLET MUHASEBESİ KAYIT
SİSTEMLERİ ARASINDAKİ FARKLILIKLAR…………………………………………...
62
3.3.1. VARLIKLARA İLİŞKİN KAYIT FARKLILIKLARI……………………………... 62
3.3.2. YABANCI KAYNAKLARA İLİŞKİN KAYIT FARKLILIKLARI……………….. 68
3.3.3. ÖZ KAYNAKLARA İLİŞKİN KAYIT FARKLILIKLARI…………………….…. 71
3.3.4. FAALİYET VE BÜTÇE HESAPLARINA İLİŞKİN KAYIT FARKLILIKLARI
71
3.3.5. NAZIM HESAPLAR……………………………………………………….…… 72
3.4. NAKİT ESASLI MUHASEBE İLE TAHAKKUK ESASLI MUHASEBE HESAP
PLANI KARŞILAŞTIRMASI ………………………………………………………………..… 73
4. ÜNİVERSİTE UYGULAMA ÖRNEĞİ…. ..................................... 76
4.1. ÜNİVERSİTELERİN DEVLET MUHASEBESİNDEKİ YERİ…………………. 76
4.2. ÜNİVERSİTEDE KULLANILAN HESAPLAR……………………………….…. 80
4.3. ÜNİVERSİTELERDE DÖNEM SONU İŞLEMLERİ…………………………… 86
4.4. ÜNİVERSİTEDE DEVLET MUHASEBESİNDE NAKİT ESASI VE
TAHAKKUK ESASININ SONUÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI………..….…... 99
4.5. ÜNİVERSİTEDE DEVLET MUHASEBESİ SORUNLARI VE
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ………………………………………………………………..... 105
5. SONUÇ VE ÖNERİLER .................................................................................... 107
KAYNAKLAR................................................................................................................. 111
EKLER ........................................................................................................................... 117
EK-1. Tekdüzen Hesap Planı ..................................................................................... 118
EK-2. Üniversite Mizanları ............................................................................................ 126
ÖZGEÇMİŞ ....................................................................................................................... 130
x
ÇİZELGELERİN LİSTESİ
Çizelge
Sayfa
Çizelge 3.1. Nakit Esaslı Ve Tahakkuk Esaslı Muhasebe Sistemlerinin Hesap Planı
Karşılaştırması ....................................................................................................................
73
Çizelge 4.1. Üniversite 2003 Yılı Kesin Mizanı .............................................................. 100
Çizelge 4.2. Üniversite 2004 Yılı Kesin Mizanı .............................................................. 101
Çizelge 4.3. Üniversite 2013 Yılı Kesin Mizanı................................................................
103
xi
ŞEKİLLERİN LİSTESİ
Şekil
Sayfa
Şekil 4.1. MDV Amortisman Ayrılması Kaydı ................................................................
86
Şekil 4.2. MDV Amortisman Ayrılması Kaydı ................................................................
87
Şekil 4.3. MODV (Haklar) Amortisman Ayrılması Kaydı... ............................................
88
Şekil 4.4. Bağış Girişi .....................................................................................................
89
Şekil 4.5. Hurda Satışı ...................................................................................................
90
Şekil 4.6. Şartlı Bağış Emanet Kaydı .............................................................................
91
Şekil 4.7. Gelirlerin Kapatılması .....................................................................................
92
Şekil 4.8. Giderlerin Kapatılması....................................................................................
93
Şekil 4.9. Faaliyet Sonuçları Hesabının Bilançoya Aktarılması ....................................
94
Şekil 4.10. Geçmiş Yıllar Olumsuz Farklarının Net Değerden Düşülmesi ....................
95
Şekil 4.11. Bütçe Sonuçlarının Kapatılması ..................................................................
96
Şekil 4.12. Bütçe Sonuçlarının Kapatılması ..................................................................
97
Şekil 4.13. Bütçe Sonuçlarının Kapatılması. .................................................................
97
Şekil 4.14. Ertesi Yıla Devreden Akreditif ve Şarta Bağlı Ödenekler ............................
98
Şekil 4.15. Ödenek Kapatma .........................................................................................
99
xii
KISALTMALAR
Bu çalışmada kullanılmış kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aşağıda sunulmuştur.
Kısaltmalar
Açıklamalar
a.g.e.
: Adı geçen eser
a.g.m.
: Adı geçen makale
bkz.
: Bakınız
BM
: Birleşmiş Milletler
ESA 95
: Avrupa Hesap Sistemi 1995
EUROSTAT : Avrupa İstatistik Ofisi
GFSM 2001 : Devlet Mali İstatistikleri El Kitabı
GMKS
: Genel Kabul Görmüş Muhasebe Standartları
GYMY
: Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği
IAS
: Uluslararası Muhasebe Standartları
IASB
: Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu
IFAC-PS
: Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu Kamu Kesimi Muhasebe
Komitesi
IPSAS
: Uluslararası Kamu Muhasebesi Standartları
KİT
: Kamu İktisadi Teşebbüsleri
KMYKK
: Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu
md.
: Madde
MYMY
: Merkezi Yönetim Muhasebe Yönetmeliği
OECD
: Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı
s.
: sayfa
SAY2000İ
: Web Tabanlı Saymanlık
Otomasyon İşlemleri
SNA 93
: Ulusal Hesaplar Sistemi
TEDM
: Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi
TEMS
: Tahakkuk Esaslı Kamu Muhasebe Sistemi
vd.
: ve diğerleri
vb.
: ve benzeri
Otomasyonu
Projesi
Saymanlık
1
1. GİRİŞ
Dünyada ekonomik faaliyetleri kayıt altına alabilmek ve yönetebilmek için
muhasebe bilimi doğmuş ve yüzyıllardır ekonomik gelişmelere paralel olarak muhasebe
alanında da önemli gelişmeler ve değişiklikler yaşanmıştır. Muhasebe alanındaki önemli
gelişmeler hep işletmelerin faaliyetlerindeki değişiklikleri takip etmiştir. Bu değişikliklerin
tamamında bilgisayar teknolojilerinin de önemli etkileri vardır. Muhasebede öncelikle
sadece belli rakamlar takip edilirken; zamanla işletme hesabı esası denilen sistem
keşfedilmiş ve bu sayede kar/zarar takip edilebilmiştir. Yine muhasebe biliminin öncelikle
nakit esaslı bir sistem olarak başlamış olması da unutulmamalıdır.
Bu muhasebe sistemleri zamanın ihtiyaçlarına çözüm üretemediği dönemlerde
koşullara uygun olarak gelişmeler göstermiş ve çift taraflı kayıt sistemi keşfedilmiştir. Artık
işletmelerde finansal raporlar da oluşturulabilmektedir. Yine zamanın koşullarına uygun
olarak kasa defterinden başlayarak, yevmiye defteri envanter defteri, defteri kebir vb.
birçok defter keşfedilmiş ve kullanılmıştır. Tabi bu uygulamalar ülkelere göre farklılık da
göstermiştir. Bu gelişmelerin devamı olarak nakit esaslı muhasebe sisteminin bir çok
eksikliğinin de sonucunda tahakkuk esaslı muhasebe sistemine geçilmesi zorunlu hale
gelmiştir. İşletmelerde tahakkuk esaslı muhasebe sistemine geçilmesi ile dönemsellik
kavramı yerleşmiş ve farlı dönemlerin faaliyet sonuçları anlamlı bir şekilde ayrıştırılabilir
hale gelmiştir.
İşletmelerde bu gelişmeler yaşanırken devlet kurumlarının muhasebesinde de
birçok gelişmeler yaşanmıştır. Devletler yüzyıllardır ekonomiyi birinci dereceden etkileyen
örgütlerdir. Tüm dünyada birçok ülkede ekonominin yasal olarak ilk aktörü devletler
olmuştur. Özelleştirme ve şirketlerin doğması ve gelişmesi genellikle 20. Yüzyılda hız
kazanmıştır. Dolayısıyla hala günümüzde de işletmelerden de büyük bir örgüt olan
devletlerde de muhasebe en az işletmeler kadar önemlidir.
Devlet muhasebesi de öncelikle nakit esaslı olarak başlamış ve yüzyıllarca bu
şekilde devam etmiştir. Genelde ödeme/tahsilat ve bütçe esaslı olarak uygulanmak
zorunda olan nakit esaslı muhasebe sistemi birçok konuda yetersiz bir uygulamadır. Bu
yetersizlikler keşfedilmiş ve zamanın ihtiyaçları doğrultusunda devlet muhasebesinde de
tahakkuk esaslı muhasebe uygulamalarına geçiş çalışmaları başlamış ve uygulanmıştır.
Çünkü nakit esaslı muhasebe sisteminde dönemler birbirinden ayrılamamaktaydı.
Aynı şekilde devletin varlıklarının da en önemli yeri tutan stoklar ve duran varlıklar takip
2
edilememekteydi. Kısaca doğru bilgiler vermeyen bu sistemin eksiklikleri; tahakkuk esaslı
muhasebeye geçilerek giderilmiştir.
Ülkemizde de dünya uygulamaları doğrultusunda 2000’li yıllardan itibaren
tahakkuk esaslı muhasebeye geçiş çalışmaları başlamıştır. 2004 yılında yürürlüğe giren
Devlet Muhasebesi Genel Yönetmeliği ile tahakkuk esaslı muhasebe kayıt sitemine
geçilmiştir. 2005 yılında bu yönetmeliğin yerini Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği’nin
almasıyla tahakkuk esaslı muhasebe sisteminin uygulanması daha da sağlamlaştırılmıştır.
Tahakkuk esaslı muhasebeye uygun olarak yayınlanan Tekdüzen Hesap Planı ile devlet
kurumlarında yeknesaklık sağlanmış ve muhasebede var olan birçok sorun aşılmıştır.
Bütün bu gelişmelere rağmen özellikle üniversitelerde hala çözüme kavuşturulması
gereken sorunlar vardır.
Konunun güncelliğini koruması, bazı problemlerin çözümlenememiş olması ve
özellikle üniversitelerde muhasebe konularında birçok problemin devam etmesi nedeniyle
bu çalışma tez konusu olarak seçilmiştir.
"Türkiye’de Devlet Muhasebesi ve Üniversite Uygulama Örneği" başlıklı bu
çalışma yüksek lisans tezi olarak seçilmiştir. Bu çalışmanın birinci bölümünde giriş, ikinci
bölümünde devlet muhasebesi kavramı ele alınıp devlet muhasebesinin tanımı yapılarak,
dünyada devlet muhasebesi uygulamalarına, Ülkemizde devlet muhasebesinin tarihi
gelişimine, devlet muhasebesi sistemlerine ve devlet muhasebesi kayıtlarında kullanılan
yöntemlere yer verilmiştir.
Üçüncü bölümünde ise Türkiye'de Devlet Muhasebesinin yarattığı sorunlar ve
reform gereksinimi sonucunda tahakkuk esaslı muhasebeye geçiş, tahakkuk esaslı devlet
muhasebesinin getirdiği yenilikler ve iki uygulama arasında kayıtlardaki farklılıklar ele
alınmıştır
Dördüncü bölümde Üniversite uygulama örneği yapılmış ve tahakkuk esaslı devlet
muhasebesi önceki uygulamalarla kıyaslanmıştır.
Sonuç ve değerlendirme kısmında ise; çalışma sonucunda ulaşılan sonuçlar,
devam eden muhasebe sorunları ve problemlerin çözümü için öneriler sunulmuştur.
3
2. DEVLET MUHASEBESİ KAVRAMI VE MUHASEBE SİSTEMLERİ
Devlet muhasebesi, ülkelerin mali olaylarının takibinin düzenli bir şekilde
yapılabilmesi için gerekli bir unsurdur. Kamuda muhasebe; mali yönetim ve disiplin için
gerek duyulan ve yeterli bir şekilde uygulanması gereken bir sistemdir. Dünyada
işletmelerin ve devletlerin gelişmesine paralel olarak muhasebe bilimi de önemli
gelişmeler göstermiştir.
Devlet muhasebesi de zamanın koşullarına göre gelişmeye devam etmektedir. Bu
bölümde devlet muhasebesi kavramı, devlet muhasebesinin tanımı ve amacı, devlet
muhasebesinin tarihçesi, devlet muhasebesi sistemleri ve devlet muhasebesinde
kullanılan temel yöntemler açıklanacaktır.
2.1. DEVLET MUHASEBESİ KAVRAMI
Muhasebe hayatın her alanında ihtiyaç duyulan bir bilim dalıdır. İnsanlık tarihinin
ilk zamanlarından bu yana çeşitli metotlarla hesaplama ve kayıt işlemleri yapıla gelmiştir.
Bu işlemler; kişiler, işletmeler ve kamu kurumları ayrımı yapılmaksızın ihtiyaç duyulan
uygulamalar topluluğudur. Devletler de yüzyıllardır var olan en büyük organizmalardır.
Dolayısıyla devletlerin de finansal olaylarını düzenli bir şekilde kaydetmesi ve takibini
yapabilmesi; etkin bir yönetim için kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu nedenlerle devletler var
olduğundan bu yana muhasebe uygulamaları da her geçen gün gelişerek var olmuştur.
Devlet muhasebesi, devlet ve muhasebe olmak üzere iki ana yapının bir araya
gelmesi ile oluşmaktadır. Devlet, sınırları içinde yaşayan insanların sağlık, güvenlik, eğitim
başta olmak üzere refah ve huzur içerisinde yaşamasını sağlayacak her türlü istek ve
ihtiyacını karşılamak
için
oluşturulmuş
organizasyonlardır.
Kısaca
devlet,
insan
topluluklarının toplumsal gereksinmelerine yanıt veren bir örgüttür (Giray, 1997: 135). Bu
örgüt, ihtiyaçları karşılarken gelir elde etmek, harcama ve tüketim yapmak dolayısıyla mali
nitelikte işlemlerde bulunmak durumundadır. Mali nitelikteki olayların takibini ise
muhasebe bilimi yapmaktadır. Muhasebe sistemi olmadan hiçbir tahsilat ya da ödeme
planlı ve düzenli olarak yapılamaz. Söz konusu çok büyük bir organizasyon olan devlet
olduğunda da muhasebenin önemi daha da artmaktadır. Dolayısıyla devlet muhasebesi;
devletin mali olaylarının planlanması, kaydedilmesi ve dönemsel olarak takibidir.
Bilindiği gibi devletlerin tahsilatlarının önemli bir kısmı vergilerden oluşmaktadır.
Yine harcamaların büyük bir oranı da zorunlu olan kamu görevlerini yerine getirebilmek
için yapılan faaliyetlerden kaynaklanmaktadır. Devlet bu tahsilat ve harcamaları
gelişigüzel yapamaz. Aksi taktirde bir mali kaynak yönetim krizi ortaya çıkacaktır. Bu
sıkıntıların yaşanmaması için tahsilatların sıkı ve düzenli bir şekilde yapılması; ödemelerin
4
de bu tahsilatlara uygun olarak planlanması gerekmektedir. İşte bu tahsilat ve ödeme
dengesi arayışından bütçe kavramı ortaya çıkmaktadır. Diğer bir ifade ile geleceğe yönelik
tahsilatlar tahmin edilerek bu tutarlarda harcamalar planlanmaktadır. İşte bu bütçeleme
faaliyetleri ve sonrasında gerçekleşen olayların fiili sonuçlarının rakamsal olarak takibi de
topluca devlet muhasebesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
2.1.1. Devlet Muhasebesinin Tanımı ve Amacı
Muhasebe, para ile ifade edilebilen finansal işlem ve olayların kaydedilmesi,
sınıflandırılması, özetlenmesi (raporlanması), analiz ve yorumlanmasıdır (Sevilengül,
2013: 9). Muhasebenin bu tanımından hareketle devlet muhasebesi; para ile ifade edilen
devlet
faaliyetlerinin
planlanması,
kaydedilmesi,
sınıflandırılması,
özetlenmesi
(raporlanması), analiz ve yorumlanmasıdır. Başka bir ifadeyle devlet muhasebesi, devletin
para ile ifade edilen değerlerini gösteren, bunlarda meydana gelen değişiklikleri izleyen ve
devletin tüm faaliyetlerini bütçeleme işlemlerinden başlayarak, gerçekleşen fiili verileri ve
sonuçta ulaşılan rakamları açıklayan bir sistemdir.
Devlet muhasebesi ilk olarak sadece gelirler ve giderleri takip eden bir sistem
olarak çıkmış ve bu sistem klasik yaklaşım olarak nitelendirilmiştir. Ancak zamanla
devletin de varlık ve kaynağının olabileceği, devletinde alacak ve borcunun olması gerçeği
ortaya çıktıkça yukarıdaki asıl muhasebe tanımı ortaya çıkmış ve bu sisteme de modern
yaklaşım adı verilmiştir (Giray, 1997: 136 ve Gökçen, 2003: 34-35). Bilindiği gibi
günümüzde devletler; kişiler veya işletmeler gibi varlığı/kaynağı ve gelir/gideri olan
gelişmiş organizmalardır. Bu nedenle bütün bu finansal olayların takibini yapabilen bir
sistemin kurulması kaçınılmazdır.
İşletmelerde olduğu gibi kamu mali yönetiminde de muhasebeye duyulan ihtiyaç
hat safhadadır. Muhasebe olmadan kamunun mali kaynakları, düzenli ve etkili bir şekilde
yönetilemez. Zaten kamu mali yönetiminde etkinliği artırmak isteyen ülkelerin muhasebe
sistemlerini de gözden geçirmeleri ve zamanın ihtiyaçlarına uygun hale getirmeleri
gerekmektedir. Devlet muhasebesi; ülkelerin finansal işlemlerinin kayıtlarını tutar ve
raporlar. Bu nedenle, devlet muhasebesi mali hesap verilebilirliği ve şeffaflığı sağlayan bir
sistemdir.
Muhasebe, kamu kaynaklarının nerelerde ve nasıl kullanıldığını gösteren ve bunun
sonucunda kamu kaynaklarını idare eden yönetimin kendini savunabileceği; kaynakların
verimli ve etkin kullanıldığının tespitini sağlayan önemli bir öğedir.
Devlet muhasebesinin bütçe ve yasalara uygunluğunu da dikkate alarak yapılan
tanıma göre devlet muhasebesi; devlet otoritesi ile yönetilen tüm kurum, kuruluş ve
işletmelerin faaliyetlerinin bütçe yasaları ile belirlenen süreler içinde, yasama organının
5
tespitlerine göre yerine getirilip getirilmediğinin denetimini yapan ve devlet hizmetlerinin
maliyetlerini hesaplayarak ileriye dönük kararların alınmasında yönetime yardımcı olan
sistemdir (Arıca, 2002: 11).
Devlet denildiğinde; devlete ait bütün kurum ve kuruluşlar kastedilmektedir. Ancak
muhasebe anlamında devlet muhasebesi denildiğinde ise devlete ait olan tüm kurum ve
kuruluşların muhasebesi kastedilmemektedir. Şöyle ki; sermayesinin tamamı devlete ait
olan ve kar amacı güden anonim şirketler vardır. Bu şirketlerde özel sektördeki şirketlerin
kullandığı Tekdüzen Muhasebe
Sistemi
hükümleri geçerlidir.
Dolayısıyla
devlet
muhasebesi denildiğinde bu tarz şirketler dışında kalan; devletin unsurları olan merkezi
yönetim, yerel yönetim ve kar amacı gütmeyen bütün kamu kurum ve kuruluşlarının
muhasebesi anlaşılmalıdır.
Bu çerçevede Türkiye için devlet kavramı kapsamına genel ve katma bütçeli
idareler, fonlar, döner sermayeler, genel bütçeden aldıkları paylar ile faaliyetlerini
sürdüren özel bütçeli kuruluşlar ile bunlarca kurulan, yöneticileri ve mali politikaları yine bu
kuruluşlarca
belirlenen
ve
finanse
edilen
devlet
kuruluşları
merkezi
yönetim
kapsamındadır. Sosyal güvenlik alanında faaliyet gösteren, Emekli Sandığı, Sosyal
Güvenlik Kurumu ve bunlara bağlı olarak oluşturulan, yönetim ve mali politikaları bu
kuruluşlarca belirlenen ve finanse edilen kuruluşlar sosyal güvenlik kurumları alt sektörü
kapsamında yer almaktadır. Belediyeler ve il özel idareleri ile bunlara bağlı olarak
oluşturulan, yöneticileri bu kuruluşlarca atanan, mali politikaları yine bu kuruluşlarca
belirlenen ve finanse edilen ayrıca pazar dışı mal ve hizmet üreten şirketler yerel
yönetimler alt sektöründe yer alacaklardır (Kerimoğlu, 2002: 99). Özetle; devlet
muhasebesi denildiğinde yukarıda ayrıntılı olarak sıralanan kurum ve kuruluşların
muhasebe sistemi akla gelmelidir. Yukarıda devlet muhasebesi kapsamında sayılan kamu
kurum ve kuruşlarına “genel devlet” adı da verilmektedir (Kerimoğlu, 2002: 99).
5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü Kanunu’nun (KMYKK), 2. Maddesine
göre genel yönetim; merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik
kurumları ve mahalli idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin
mali yönetim ve kontrolünü kapsar (Resmi Gazete, 2003, no: 25376).
Genel yönetim kapsamındaki bütün yönetim birimlerinde dünya uygulamalarına
uyumlu ve kuralları belirli bir muhasebe sisteminin geliştirilerek tüm ülkelerde kullanılması
zorunludur. Bunun için, tıpkı özel sektörde olduğu gibi, genel yönetim kapsamına dahil
yönetim birimlerinde uygulanacak farklı muhasebe standartlarının geliştirilmesine ihtiyaç
vardır. Özel sektör muhasebe sistemini aynen devlette de uygulayan, yani muhasebe
konusunda devlet ve özel sektör ayrımı yapmayan ülkeler de vardır (örneğin Hollanda).
6
Ancak devlet sektörünün özel sektörden çok farklı olması nedeniyle bu ülkelerde bazı
muhasebe sorunları ortaya çıkabilmektedir. Ulusal savunma, adalet ve eğitim gibi bazı
kamu hizmetlerinin maliyet ölçümü; kar amacı güden, gelir ve gideri belli olan bir şirketten
çok farklıdır. Maliyet ölçümü yerine devlet sektöründe kamu hizmetlerinin maliyetlerinin
ekonomik ve fonksiyonel sınıflandırması ön plana çıkmaktadır.
Birleşmiş Milletler tarafından kamu hizmetleri on ayrı fonksiyonel sınıfa ayrılmıştır
(Allen ve Tommasi, 2001: 122-124):
1. Genel kamu hizmetleri,
2. Ulusal savunma hizmetleri,
3. Kamu düzeni ve güvenliği,
4. Ekonomik faaliyetler ve hizmetler,
5. Çevre koruma hizmetleri,
6. Konut ve toplum refahı,
7. Sağlık hizmetleri,
8. Dinlenme, kültür ve din hizmetleri,
9. Eğitim hizmetleri ve
10. Sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetleri.
Gelirler
sınıflandırmaya
ve
giderler,
tabi
tüm
tutulmuştur.
ülkelerde
Devlet
uygulanabilecek
harcamaları
şekilde,
ekonomik
ve
ekonomik
fonksiyonel
sınıflandırmaya göre raporlanmakta ve değerlendirilmektedir. Böylece eğitim, sağlık ve
savunma gibi temel devlet hizmetlerine yapılan harcamalar standart bir sınıflandırma
içinde
bütçeleştirilmekte,
muhasebeleştirilmekte
ve
raporlanmaktadır.
Devlet
harcamalarındaki bu standardizasyon hem ülke içinde farklı yönetim birimlerinin ve hem
de ülkelerin belli devlet hizmetleri için yaptıkları harcamaların karşılaştırılmasına ve
yapılan harcamalarla sağlanan hizmetlerin miktarı ve kalitesinin karşılaştırılmasına imkân
sağlanmaktadır (Allen ve Tommasi, 2001: 122-124). Bu karşılaştırma olanakları devlette
denetimin ve hesap verilebilirliğin de kolayca yapılmasını sağlayacaktır.
Devlet muhasebesinin temel amacı, tüm kamu kuruluşlarının bir mali yıla ait
faaliyetleri ile gelir ve giderlerinin yönetim ve kontrolüne yardımcı olmaktır. Devlet
muhasebesi; bu amaca yönelik olarak mali yıl içerisinde gerçekleşen gelir ve giderlerdeki
değişimleri kaydederek sonuçlarını raporlar halinde ortaya koyar. Bu çalışmalar bütçeleme
ve kontrol faaliyetlerini de kolaylaştırmaktadır.
Devletin finansal büyüklüğünün tespiti, yatırımlarının büyüklüğü ve uygun bir
şekilde planlanması, fon kaynaklarının iyi değerlendirilmesi, geleceğe yönelik etkin
kararlar
alınabilmesi
vb.
birçok
konu
iyi
bir
muhasebe
sistemi
sayesinde
7
gerçekleştirilebilecektir. Bu nedenlerle uluslar arası normlara uygun, standardize edilmiş
ve anlaşılır bir devlet muhasebe sistemi temel ihtiyaçtır.
Devlet muhasebesinin; diğer bir amacı ise, genel yönetim birimlerine ait varlık ve
kaynakları en iyi şekilde izlemek ve bu bilgileri dönem sonlarında ilgi duyanlara,
ihtiyaçlarına uygun bir şekilde raporlamaktır (Gülşen vd., 2006: 1).
Devlet muhasebesinin mali yönetim aracı olma yönündeki bir diğer amacı ise,
devletin gerçekleştirdiği hizmetlerin maliyetlerini ortaya koyarak, etkinlik, etkililik ve
verimlilik analizlerine temel oluşturmaktır. Bu kapsamda devlet muhasebesi; kamu
idarelerinin performans kriterlerini gerçekleştirip gerçekleştiremediklerine yönelik olarak
yapılacak denetim ve değerlendirmelere de sayısal veriler üretir (Akdeniz, 1952).
Devlet muhasebesinin amacı genel yönetim kapsamına dahil olan merkezi
yönetim, yerel yönetimler ve sosyal güvenlik kurumlarında ortak muhasebe ve raporlama
standartları oluşturmak ve kapsama dahil bütün yönetim birimlerinde karşılaştırma
yapmaya ve konsolide edilmeye elverişli mali raporların hazırlanmasını sağlamaktır.
Özetle devlet muhasebesinin amaçları;
 Devletin mali olaylarının kayıt altına alınmasını sağlamak,
 Devletin sahip olduğu varlık ve yükümlülüklerin şeffaf bir şekilde tespitini ve
sunumunu sağlamak;
 Kamu kurum ve kuruluşların mali faaliyet sonuçlarını bütçe gelir gider uygulama
sonuçları ile karşılaştırmak;
 Devletin tüm faaliyetlerinin ve halkına sunduğu hizmetlerin maliyetini ortaya
koymak;
 Tüm kamu kurumlarının mali olaylarının; mevcut yürürlükteki mevzuata uygun bir
şekilde gerçekleştirildiğine dair bilgiler sağlamak;
 Halkın verdiği vergi vb. devlet gelirlerinin doğru alanlarda kullanıldığını tespit
edebilmek için gerekli bilgileri üretmek,
 Kamu yönetiminde görev alan yöneticilerin, kolay ve etkin karar almalarını
sağlamak;
olarak sıralanabilir.
Kamuda eski dönemlerde dar anlamda sadece harcama limitleri ön plana çıkar ve
bu limitlerde harcama yapılıp yapılmadığı ortaya konulmaya çalışılırdı. Günümüzde ise
limitlere uygun harcama yapılmasından ziyade, yapılan harcamaların gerekli olup
olmadığı, bu harcamaların etkinliği ve kurumlar arasında koordinasyon içinde yapılıp
yapılmaması konusu önemli hale gelmiştir. Dolayısıyla kamu sektöründeki sorumluluğun
yapısı, harcama limitlerine uygunluktan, faaliyetlerin etkinliğine, operasyonların tam
8
maliyetinin tespitine, uzun dönemli yükümlülüklerin planlanması ve genel olarak mali
durumu kapsayan bir bakış açısına kaymıştır (Karaarslan, 2002:6).
Sonuç olarak kamunun bütün finansal olaylarını tam ve şeffaf bir biçimde ortaya
koyacak ve bütün yönetim analizlerinin sağlıklı yapılabilmesini destekleyecek bir
muhasebe sistemi tüm ülkelerin temel ihtiyacıdır.
2.1.2. Devlet Muhasebesinin Tarihçesi
Muhasebe
dünyada
ekonomik
gelişmelere
paralel
olarak
değişerek
ve
güncellenerek günümüze gelmiştir. Devlet muhasebesi de ülkelerin değişimine uygun bir
şekilde gelişerek günümüzdeki son şeklini almıştır. Ancak bilindiği gibi bu gelişmeler son
bulmuş değildir. Çünkü her geçen gün muhasebeye duyulan ihtiyaç değişerek ve artarak
devam etmektedir. Bunun sonucu gelişmeler de hız kesmeden devam edecektir.
Dünyada yaşanan gelişmelerle birlikte devlet faaliyetleri farklılaşmış ve klasik
devlet anlayışı düşüncesi yerini daha modern bir devlet anlayışına bırakmıştır. Zamanla
yukarıda da açıklandığı gibi devlet bütçesi kavramı ortaya çıkmıştır ve devlet bütçesinin
gelişimiyle devlet muhasebesinin gelişmesi de hız kazanmıştır.
2.1.2.1. Devlet Muhasebesi Yaklaşımları
Devlet muhasebesi ilk olarak sadece gelirler ve giderleri takip eden bir sistem
olarak çıkmış ve bu sistem klasik yaklaşım olarak nitelendirilmiştir. Ancak zamanla
devletin de varlık/kaynağı olabileceği, devletinde alacak/borcunun olması gerçeği ortaya
çıktıkça yukarıdaki asıl muhasebe tanımı ortaya çıkmış ve bu sisteme de modern
yaklaşım adı verilmiştir (Giray, 1997:136 ve Gökçen, 2003:34-35). Bilindiği günümüzde
devletler; kişiler veya işletmeler gibi varlığı/kaynağı ve gelir/gideri olan gelişmiş
organizmalardır. Bu nedenle bütün bu finansal olayların takibini yapabilen bir sistemin
kurulması kaçınılmazdır.
Devlet muhasebe sisteminin tarihsel gelişim sürecini özetleyen görüşleri iki başlık
altında toplamak mümkündür.
 Klasik Görüş
 Çağdaş (Modern) Görüş
9
2.1.2.1.1. Klasik Görüşe Göre Devlet Muhasebesi
Devlet muhasebesinde klasik görüş, devletin gelir ve giderlerini izleme bunların
bütçeye uygun olarak yürütülüp yürütülmediğini gözleme görevi dışına çıkmamaktadır. Bu
açıdan klasik devlet muhasebesi, bir bütçe muhasebesidir (Giray, 1997:136).
Klasik görüşe göre; işletme hesabı defterinde olduğu gibi devletin sadece gelir ve
giderleri izlenmekte, bilanço verileri şeklinde ifade edebileceğimiz varlıklar ve kaynaklar
dikkate alınmamaktaydı.
Klasik anlayışa göre devlet borç ve alacaklarının ve malvarlığının devlet muhasebesinin
kapsamı dışında tutulmasının nedenleri şu şekilde açıklanmaktadır:
 Devlet elinde bulundurduğu mal varlığının gerçek sahibi değildir. Mal varlığının
gerçek sahibi devleti oluşturan bireylerdir. Bu nedenle devletin amacı bu varlıkların
kaydını tutmak değil, millet adına korumak olmalıdır. Devletin mal varlıklarının
bilançoda yer alması, bilançoya bu varlıklarla ilgili aktif ve pasif unsurların
konulması ile olanaklıdır. Ancak devletin mal varlığının likiditesinin hesaplanması
oldukça güçtür, bu nedenle devlet varlıklarının gerçek değerlerini göstermesi
mümkün olmaz (Karaarslan, 2005: 6-7).
 Devletin mal varlığını tespit etmek, bunları değerlemek ve amortismanlarını
hesaplamak oldukça güçtür. Bunun uygulaması ancak küçük devletlerde
olanaklıdır. Büyük devletlerin mal varlığının fazla olması nedeniyle mal varlığı
muhasebesinin uygulanması bu devletler için mümkün değildir (Karaarslan, 2005:
6-7).
 Devlet, elinde bulundurduğu mal varlığı üzerinde tam bir tasarruf hakkına sahip
değildir. Devlet; eski eserler, müzeler, saraylar gibi malları üzerinde özel mülkiyette
olduğu gibi tasarrufta bulunamaz. Yani bu mallar satılamaz ve kiraya verilemezler
(Yıldırım ve Çetinkaya, 2006:34). Bu nedenle bunlar varlık kabul edilmemelidir.
Bunlar toplumun ortak değerleridir.
 Mal varlığı muhasebesi fikri son derece tehlikeli bir fikirdir. Çünkü devleti zoraki
sosyalizme götürür. Mal varlığı muhasebesi fikri, devletin tasarruf sahasının
genişletilmesini öngörür (Akarçay, 1980:9). Bu da devletin asıl amacından
sapmasına sebep olur. Devlet ülkedeki her varlığı kamulaştırma eğilimine girerse,
özel girişimci kalmaz ve istihdam vb. birçok problem ortaya çıkar.
 Devletin bütçe hesapları ile mal varlığı hesaplarının bir arada tutulması teknik
açıdan oldukça zordur. Zira bütçe gerçek olmayan değerleri, mal varlığı
muhasebesi ise gerçek değerleri gösterecektir. Devlet muhasebesi sistemi içinde
tahmini ve gerçek değerlerin bir arada izlenmesi mümkün değildir.
10
2.1.2.1.2. Çağdaş (Modern) Görüşe Göre Devlet Muhasebesi
Çağdaş görüşe göre devlet muhasebesi, klasik görüşün aksine, devlet gelir ve
giderlerine ek olarak devlet borç ve alacakları ile devletin malvarlığını da kapsamına
alarak muhasebeleştirmektedir. Yani günümüzde özel sektörde faaliyette bulunan bir
işletmenin bilançosu nasıl şekilleniyorsa, devletin bilançosunun da aynı olması
sağlanmalıdır. Çağdaş görüş de buna odaklanmıştır.
Bütçe devlet muhasebesi içinde önemli bir yer kaplamaktadır. İyi ve açık bir bütçe
muhasebesine sahip olmayan bir ülkede bütçe kontrolünü yararlı bir şekilde yapmaya
imkan yoktur. Ancak devlet muhasebesini devletin bütçe faaliyetlerini izleyen bir
muhasebe olarak sınırlamamak gerekir. Devletin bir tüzel kişiliği olduğu için, borçlu ve
alacaklı olması, bir mala sahip olması mümkündür. Bu nedenle bütçe ile birlikte devletin
mal varlığı durumunun ve varlıklardaki değişikliklerin de mutlaka izlenmesi gerekmektedir
(Yıldırım ve Çetinkaya, 2006:35). Çağdaş görüşe göre devlet muhasebesi, bütçe ile
birlikte devletin mal varlığını kayda alıp izlemektedir.
Muhasebe açısından, mal varlığı üzerinde yapılan bir işlem ile bütçe işlemlerinin
niteliği birbirinden farklıdır. Bütçeye göre gider olarak kabul edilen bir harcama, mal varlığı
bakımından bir gider olmadığı gibi; bütçe açısından bir gelir, mal varlığı bakımından gelir
değildir. Örneğin; bir gayrimenkul satın alınması bütçe açısından bir gider olduğu halde,
mal varlığı bakımından bir gider değildir. Çünkü, mal varlığında bir değişiklik olmamış,
nakit gayrimenkul haline gelmiştir (Akarçay, 1980:10).
Çağdaş görüşü savunanlar, devlet mal varlığının devlet muhasebesi kapsamına
alınması ile ilgili olarak klasik görüş sahiplerinin görüşlerine şu şekilde karşılık
vermektedirler (Giray, 1997:138):
 Devletin malvarlığı milletindir. Ancak bu durum devletin sorumluluğunu ortadan
kaldırmamaktadır.
Devlet
söz konusu malların
hesabını
verebilmesi
için
malvarlığında meydana gelen her türlü değişikliği kayıt altına almalıdır.
 Mevcut malvarlığının kayıt altına alınması görüşünün mutlak suretle malvarlığını
arttırıcı bir etki yaratacağı sonucunun çıkarılması çok akılcı bir yaklaşım değildir.
Yani devletin malvarlığının muhasebede takip ediliyor olması, devletin diğer tüm
varlıklara el koyma gibi girişimde bulunmasına neden olamaz.
 Günümüzde devlet fonksiyonlarının artması ile birlikte devletin malvarlığında da
önemli artışlar olmuştur. Devletin malvarlığının artması modern devlet anlayışının
bir sonucudur. Devlet bilançosunun gerçekçi bir şekilde çıkartılabilmesi için mutlak
suretle malvarlığının da muhasebeye yansıtılması gerekmektedir. Ayrıca devletin
11
varlıklarını daha etkin bir şekilde kullanabilmesi için de takip etmesi daha akılcı bir
davranış olacaktır.
 Teknik olarak bütçe hesapları ile patrimuan (devletin arsa ve bina gibi varlıklarını
satarak veya kiraya vererek elde ettiği gelirlerini) hesaplarının farklı gruplarda ele
alınması gerekmektedir. Bu durum imkânsız olmamakla birlikte hesap planında bu
ayrım dikkate alınarak yapılacak düzenleme ile söz konusu sorun ortadan
kaldırılabilir. Özellikle gayrimenkullerin satışı bir defa gerçekleşir ve süreklilik
arzetmez. Bu nedenle cari dönemde yapılan bir emlak satışının; gelecekle ilgili
düzenlenen bütçeyi etkilememesi gerekir.
 Öncelikle devlet bilançosu ile ticari bilançonun birbirinden ayrı düşünülmesi
gerekmektedir. Her ne kadar devlet bilançosunda yer alan bazı kalemleri tam
olarak değerlendirmek söz konusu olmasa da, bu durum kalemlerin bilançoya
alınmasına engel değildir. Örneğin, müzeler, tarihi eserler, saraylar gibi kalemlerin
değerlerinin kayda alınmasında birtakım zorluklar ortaya çıkmaktadır. Bu durumda,
gerçeği net olarak yansıtacak bir yöntem belirlenerek kayda alma işlemine
başlanılmalıdır.
 Patrimuan (devletin arsa ve bina gibi varlıklarını satarak veya kiraya vererek elde
ettiği gelirlerinin) muhasebesinin büyük ölçekli devletlerde uygulanmasında büyük
zorluklarla karşılaşılacağı mutlak suretle doğrudur. Ancak zorlukların var olması
uygulanamaz olması anlamına gelmemelidir.
Sonuçta istendiği taktirde devletin tüm varlık ve kaynakları muhasebeleştirilebilir.
Böyle bir uygulama daha sağlıklı sonuçlar verecektir.
2.1.2.2.
Dünyada
Devlet
Muhasebesi
Uygulamalarına
Yön
Veren
Düzenlemeler (Gülşen vd., 2007:21-22, Karaarslan, 2004:44-45)
Geçmiş yıllarda özellikle ekonomik faaliyetlerde devletin etkin olarak rol almadığı
dönemlerde kamu ekonomisinin yönetimi daha basitti ve bilgi ihtiyacı daha azdı. Zaman
içerisinde devletin ekonomik faaliyetleri artmış, hükümetlerin aldığı kararlar ulusal
ekonomilere yön vermeye başlamıştır. Günümüzde toplumlar, teknolojide yaşanan
gelişmelerin de etkisi ile daha bilinçli hale gelmiştir ve yöneticileri sorgulayabilmektedir. Bir
tür emanet yönetimi olan kamu mali yönetiminde muhasebe, kamu fonlarını ellerinde
bulunduranların bunları kendilerine verilen izinler çerçevesinde ve rasyonel olarak kullanıp
kullanmadıklarının hesabını verebilme imkânı sunmuştur. Geçmişte yalnızca bütçenin
planlanması ve uygulanması işlemlerini içeren devlet muhasebesi bu gelişmeler ışığında
mali işlemlerin ve mali kararların kaydına doğru bir değişim süreci içerisine girmiştir.
12
Devlet muhasebesindeki gelişmeler temelde OECD, IMF, Dünya bankası gibi
uluslararası mali kuruluşlar ile Avrupa Birliği gibi ekonomik ve siyasi birleşmelerin
devletlere ve bölgesel ekonomik ve siyasi birleşmelere ait mali istatistikler ve raporlar
oluşturma ihtiyacından doğmuştur. Değişik muhasebe ve raporlama sistemlerinde üretilen
mali raporları birbirleriyle karşılaştırmak ve konsolide etmek mümkün değildir. hem
ülkelerin mali istatistiklerinin konsolide edilmesi ve hem de bir ulusal ekonomi içinde alt
sektörlerde farklı yönetim birimlerinin hesaplarının birleştirilmesinde ve bunların
sonucunda
ulusal
ekonomiye
ilişkin
mali
istatistiklerin
oluşturulmasında
aynıdır
(Kerimoğlu, 2002:91).
Bu alanda ilk referans “Ulusal Hesaplar Standartlaştırılmış Sistemi” adıyla 1952
yılında Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (daha sonra OECD olmuştur) tarafından
yayımlanmıştır. Birleşmiş Milletler sırasıyla 1953 yılında “Ulusal Hesaplar Sistemi ve
Dayanak Tablolar” ve 1968 yılında “Ulusal Hesaplar Sistemi”ni yayımlamıştır (Lequiller ve
Blades, 2006: 398-402).
Bir ulusal ekonomide örneğin merkezi yönetim ile yerel yönetime dahil birimler
farklı muhasebe standartları uyguluyorsa bunlara ilişkin birleştirilmiş mali rapor üretmek
mümkün değildir. Yine aynı şekilde örneğin Avrupa Birliği içinde üye devletler farklı
muhasebe standartları uyguluyorsa birliğin mali tablolarını oluşturmak oldukça zordur.
Daha da geniş kapsamlı düşünülürse örneğin IMF, dünya ülkelerinin mali istatistiklerini
derlemektedir. Farklı ülkelerden gelen ve farklı muhasebe standartlarına göre üretilmiş
devlet mali istatistiklerini birbiri ile karşılaştırmak ve doğru bir şekilde birleştirmek mümkün
değildir.
Bütün bunlar, yukarıda anılan uluslararası kuruluşların dünya ülkelerinde benzer
muhasebe ve raporlama sistemlerinin oluşturulması yönündeki gayretlerini arttırmaktadır.
Bu kapsamda gerçekleştirilen başlıca çalışmalar aşağıda özetlenmiştir.
Ulusal Hesaplar Sistemi 1993 (Sna 93)
SNA 1993, Avrupa Birliği, Uluslararası Para Fonu (IMF). Ekonomik İşbirliği ve
Kalkınma Teşkilatı (OECD), Dünya Bankası (WB) ve Birleşmiş Milletler (UN) tarafından
ulusal ekonomilerin kurumlar, sektörler, ve alt sektörler bazında sınıflandırılması, akımlar,
stoklar ve muhasebe kuralları, üretim hesabı, gelir dağılımı, sermaye hesabı, mali
hesaplar, bilanço dış dünya ile yapılan ekonomik faaliyetler, fiyat ve değer değişmeleri,
nüfus ve işgücü girdileri, fonksiyonel sınıflandırma gibi ulusal ekonomilerin ölçümüne
yönelik standartlar ve kurallar oluşturulması amacıyla hazırlanmıştır. Yukarıda belirtilen
konular itibariyle muhasebe ve raporlama sistemlerinin oluşturulmasında dikkate alınması
13
gereken muhasebe ilkelerine ilişkin esasları içermektedir (Tahakkuk Esaslı Devlet
Muhasebesi Çalışma Grubu, 2002: 10).
Ulusal Hesaplar Sistemi (SNA93), uluslararası alanda kabul görmüş kavramlar,
tanımlar, sınıflandırmalar ve muhasebe kurallarının bir seti üzerine kurulu olarak, makro
ekonomik hesapların, bilançoların ve tabloların, anlamlı, tutarlı ve bütünleşmiş bir setinden
oluşmaktadır (DİE, 2002:34). Buna göre bu sistemin temel amacı, bir ekonominin
bütünüyle kayıt altına alınmasıdır (Jackson, 2000:3)
Devlet Mali İstatistikleri El Kitabı 2001 (GFSM 2001)
GFSM 2001, IMF tarafından dünyada tahakkuk esaslı muhasebe ve raporlama
alanında ilerleme kaydetmiş Avustralya, Kanada, ABD gibi ülkelerden ve WB, UN, OECD
ve Avrupa Komisyonundan uzmanların da katılımıyla hazırlanan ve tahakkuk esasına
göre, bilanço, faaliyet raporu gibi devlet mali istatistiklerinin hazırlanmasını ve stokların,
yükümlülüklerin, gelirlerin ve giderlerin her ülkede aynı sınıflandırmaya tabi tutulmasını ve
raporlanmasını amaçlayan bir düzenlemedir. Kapsam ve düzenlediği kurallar itibariyle,
özellikle varlıklar, yükümlülükler ile gelir ve gider sınıflandırılması gibi muhasebe ve
raporlama
sistemlerinin
oluşturulmasında
dikkate
alınması
gereken
hususları
içermektedir.
GFSM2001 nakit esasına göre raporlamayı öngören eski GFS 1986 elkitabından
hareketle,
tahakkuk
esasında
muhasebe
ve
raporlamaya
yönelmiş
olup,
yeni
düzenlemenin hem ESA95 ve hemde SNA 93’e uygun olması için gayret gösterilmiştir.
Avrupa Hesap Sistemi 1995 (ESA 95)
Avrupa Birliği’nin istatistik alanında çalışmalar yapan alt kuruluşu olan EUROSTAT
tarafından hazırlanan ve birliğe üye ve aday ülkelerde aynı tabandan karşılaştırılabilir ve
konsolide edilebilir istatistikler oluşturulmasını amaçlayan bir çalışmadır. Kapsamı ve
düzenlediği hususlar itibariyle SNA 93 ile paralellikler taşımaktadır. ESA95 bir ülkenin
bütününe yönelik istatistiklerin derlenmesine yönelik esasları düzenlemektedir. Bunların
içinde genel yönetim sektörüne ait mali istatistikler önemli yer tutmaktadır.
Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu - Uluslararası Kamu Sektörü
Muhasebe Standartları Kurulu (IFAC-IPSASB)
IFAC’IN devlet muhasebesi alanında çalışan bir alt komitesi olan “Uluslararası
Kamu Sektörü Muhasebe Standartları Kurulu” dünyada ortak devlet muhasebe ve
raporlama standartları oluşturulmasına yönelik olarak çalışmalar yapmaktadır. Bu
çalışmalar uluslararası mali kuruluşlar, bölgesel, ekonomik ve siyasi birleşmelerce
14
uygulanmakta ve ayrıca pek çok ülke bu kurul tarafından yapılan çalışmaları yakından
izlemektedir.
Yukarıda bahsedilen düzenlemeler ve çalışmalar birbirinden çok farklı değildir.
Özellikle SNA93, GFSM2001 ve ESA95 devlet mali istatistiklerinin kapsamı konusunda ve
devlet
hesaplarının
sınıflandırılması
konusunda
oldukça
benzer
düzenlemeleri
içermektedir. Bunun yanında daha öncede ifade edildiği gibi uluslararası kuruluşlar ve
devlet muhasebesi alanında gelişmiş ülkelerin temsilcilerinden oluşan bir çalışma grubu
farklılıkları gidermeye ve genel yönetim sektöründe ortak muhasebe ve raporlama
standartları oluşturmaya yönelik çalışmalara devam etmektedir.
Yukarıda
adı
geçen
düzenlemelerde
ulusal
ekonomi
sektör
bazında
sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır. Ülkemizde sektör bazında sınıflandırma kısaca kamu
sektörü ve özel sektör olarak yapılmaktadır. Kamu sektörü tanımı çok net değildir. Kamu
kesiminden, geniş anlamda, devlete ait iktisadi işletmeler dahil bütün kurum ve kuruluşlar;
dar anlamda ise, özel hukuk hükümlerine tabi olan iktisadi işletmeler hariç, bütün kamu
kurumları algılanmaktadır. Ulusal ekonomi beş alt sektöre ayrılmaktadır. Bunlar (Eker
2007: 22-24);
 Mali şirketler
 Mali olmayan şirketler
 Genel devlet
 Hane halkına hizmet sunan kar amacı olmayan kuruluşlar
 Hane halkı.
Bu sınıflandırmaya göre kamu kesimi tanımına genel devlet kapsamına dahil
devlet birimleri ile devlete ait mali ve mali olmayan şirketler girmektedir. Yani bu
sınıflandırmaya göre, Türkiye örneğinde, kamu kesimi tanımına, Merkez Bankası, Ziraat
Bankası gibi mali şirketler ile İktisadi Devlet Teşekkülleri ve belediyelerin kurdukları
Belediye İktisadi Teşekkülleri (BİT) gibi mal ve hizmet üreten işletmeler girmektedir. Peki,
genel devlet nedir? Genel devlet esas olarak dört alt sektöre ayrılmıştır. Bunlar (Eker
2007: 22-24);
 Merkezi yönetim
 Yerel yönetimler
 Sosyal güvenlik kuruluşları
 Eyalet yönetimi
Sonuncusunun Türkiye’de uygulaması olmadığından genel devlet tanımında
merkezi yönetim, yerel idareler ve sosyal güvenlik kurumları alt sektör olarak yer
almaktadır. Ülkelerin idari ve siyasi yapıları ve sosyal güvenlik kuruluşlarının kurulma
15
şekillerine bağlı olarak sosyal güvenlik kurumları merkezi idare içine de dahil
edilebilmektedir. Türkiye’de sosyal güvenlik kuruluşları belirli bakanlıklarla ilgili veya bağlı
olsalar da ayrı hesapları, yönetimleri ve kuruluş yasaları olduğundan merkezi yönetimden
ayrı bir alt sektör olarak tanımlanması doğru olacaktır. Yani genel devlet tanımının içine üç
alt sektör, merkezi yönetim, yerel yönetimler ve sosyal güvenlik kuruluşları girmektedir
(Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Çalışma Grubu, 2002: 8).
Genel devletin kapsamını belirlerken üzerinde durulması geren en önemli konu
genel devlet birimleri tarafından kurulan ekonomik işletmelerin ve faaliyetlerin genel
devlete dahil edilip edilmeyeceklerini belirleyecek kriterin ne olduğu ile ilgilidir. Bu konuda
birisi GFSM2001’de diğeri ise ESA95’te tanımlanmış iki ayrı kriter vardır. GFSM2001’e
göre devlete ait bir işletmenin genel devlete ait olup olmayacağını belirleyecek olan, o
şirketin ürettiği mal ve hizmetler için uyguladığı fiyat politikasıdır. Eğer belirlenen fiyat, o
şirketin ürettiği mal veya hizmetlere olan talebi etkileyecek kadar önemli ise, ya da başka
bir ifade ile önemli sayılacak kadar yüksek ise o şirket pazar için mal ve hizmet üreten
kamu şirketi olarak kabul edilecek ve genel devlet kapsamının dışında tutulacaktır. Eğer
uygulanan fiyat talebi etkilemiyorsa, yani fiyattaki bir değişiklik talepte önemli bir
değişikliğe neden olmuyorsa o şirket pazar dışı mal veya hizmet üretiyor sayılacak ve
genel devlet kapsamına dahil edilecektir. İkinci kriter ESA95’te ortaya konan %50
kriteridir. Bu kritere göre, eğer devlete ait bir şirket ürettiği mal veya hizmetler için
uyguladığı fiyat politikası ile, vergiler hariç, toplam maliyetlerinin %50 veya fazlasını
kullanıcılardan tahsil ediyorsa o şirket pazar için mal veya hizmet üreten kamu şirketi
olarak kabul edilip genel devlet kapsamının dışında sayılacaktır. Aynı şirket, vergiler hariç
maliyetlerinin ancak %50’sinden daha azını kullanıcılardan tahsil ediyorsa o kamu şirketi
pazar dışı mal veya hizmet üreten, yani kar amacı gütmeyen devlet şirketi sayılacak ve
genel devlet kapsamında yer alacaktır. İkinci kriterin uygulamasının daha kolay olacağı
düşünülmektedir (Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Çalışma Grubu, 2002: 10).
2.1.2.3. Ülkemizde Devlet Muhasebesinin Tarihi Gelişimi
Türkiye’de bütçe kavramı ilk defa Osmanlı döneminde ortaya çıkmıştır. İlk bütçe
yasası 1855 yılında kabul edilen “Bütçe Nizamnamesi”dir. Bu nizamnameyle bütçenin bir
idari
belge
olduğu
ilk
defa
kabul
edilmesine
rağmen
uygulama
tam
olarak
gerçekleştirilememiştir.
Bütçe hakkının kesin olarak kabulü 1876 Anayasası ile olmuştur. Bu anayasada
gelir ve giderlerin bölüm bölüm onanması ilkesi, bütçenin yıllık olma ilkesi, vergilerin
kanuniliği ilkesi ve kesin hesap kanunu ilk defa kabul edilmiştir. Fakat tarihsel olaylar
nedeniyle Anayasa’nın uygulanması ertelenmiştir. 1909 yılında yeniden yürürlüğe konulan
16
Anayasa ile bütçe hakkı uygulanmaya başlanmıştır. Bu gelişmeyi takiben “Muhasebe-i
Umumiye Kanunu” ve mal sandıklarında tutulacak kayıt sistemine dair talimatname
çıkarılmıştır. Bu talimatnameyle birlikte ikili kayıt sistemine adım atılmıştır. Bu sistem
Cumhuriyet dönemine kadar devam etmiştir.
1924 Anayasası, bütçenin yıllık olacağını, vergilerin kanuniliğini ve kesin hesap
kanununu aynen kabul etmiş ve devlet mallarının bütçe dışı harcanamayacağı ilkesiyle
cumhurbaşkanının bütçeyi veto edemeyeceği ilkesini ilk defa kabul etmiştir. 1924
Anayasası’na dayanarak 26 Mayıs 1927’de 1050 Sayılı “Muhasebe-i Umumiye Kanunu”
çıkarılarak devlet gelirlerinin toplanması, devlet parasının harcanması, kesin hesapların
düzenlenmesi ve bu işlerden sorumlu olacaklar belirlenmiştir (Yıldırım, Çetinkaya, 1999;
63).
Cumhuriyetin ilanından sonra ülkemizde gerek devlet muhasebesi, gerekse ticari
muhasebenin gelişimi konusunda önemli adımlar atılmıştır. Bir yandan devletçi ekonomi
politikalarının ve dolayısıyla devletin mal ve hizmet üretimindeki payının büyüklüğüne
bağlı olarak ticari muhasebe alanında ilerlemeler sağlanırken, bir yandan da kamu
muhasebesi anlamında önemli çalışmalar yürütülmüştür. Bu çalışma ve gayretlerin
sonucu olarak Cumhuriyet devrinin başlarında 26 Mayıs 1927 tarihinde kusursuz
sayılabilecek 1050 sayılı Genel Muhasebe(Muhasebe-i Umumiye) Kanunu çıkarılmıştır.
Bu kanun, bakanlıkların tahakkuk daire ve memurlarının, saymanların(muhasiplerin) yetki
ve görevleri ile devlet bütçesi ve bu konulara ilişkin hususları açıklamaktadır (Coşan,
1980:3).
1928 yılında “Hazine Hesap Usullerine Dair Talimatname” çıkarılmış ve gelir ve
giderlerin takip edilebilmesi için gelir-gider ayrıntı defteri tutulmasına başlanılmıştır. Fakat
muzaaf sistem terk edildiğinden ve hesapların kontrolünün yardımcı defterler kullanılarak
yapılmasının zorluğu anlaşıldığından 1948 yılında çıkarılan “Devlet Muhasebesi Genel
Yönetmeliği” ve “Devlet Muhasebesi Muamelat Yönetmeliği” ile kayıtların karşılıklı iki
hesapta tutulması yöntemine geri dönülmüştür (Turan, 2006, 4-5).
Bu yönetmeliklerde 1953, 1974, 1975, 1977, 1981, 1986, 1987 ve 1989 yıllarında
önemli değişiklikler ve ilaveler yapılmıştır. Bu değişiklikler; hesap ve nazım hesap
sayılarının artırılması, taahhüt ve tahakkuk hesaplarına yer verilmesi şeklinde olmuştur.
Yönetmeliklerde yapılan değişikliklerin muhasebe sistemini karışık hale getirmesi
nedeniyle ve en iyi kayıt yöntem ve şeklini bulmak amacıyla 1990 yılında 1948 tarihli iki
yönetmelik birleştirilerek “Devlet Muhasebesi Yönetmeliği” adı altında bir yönetmelik
çıkarılmıştır (Turan, 2006, 4-5).
17
1995 yılında devlet muhasebesinde reform çalışmalarına başlanılmış ve genel ve
katma bütçeli idarelerde tahakkuk esasına geçilmesini amaçlayan, Dünya Bankası’nca da
desteklenen Kamu Mali Yönetim Projesi uygulamaya konulmuş ve 1999 yılında döner
sermayeler için “Döner Sermayeli İşletmeler Muhasebe Yönetmeliği”nin hazırlanması ve
yayımlanması ile bu çalışmalar sürdürülmüştür (Turan, 2006, 4-5).
Bu çalışmalar kapsamında genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine uygun ve
tahakkuk esasına göre oluşturulmuş, taşınır ve taşınmaz mallarla iç ve dış borçlar dahil
kamu hizmetlerinin üretiminde kullanılan kaynakların tümünü kapsayan 16.11.2003 tarihli
“Devlet Muhasebesi Genel Yönetmeliği” yayımlanmış ve 20.02.2004 tarihli “Genel Bütçeli
Daireler ve Katma Bütçeli İdareler Muhasebe Yönetmeliği” yürürlüğe konulmuştur. Sonraki
yıllarda köklü değişiklikler getiren 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
yürürlüğe girmiştir. Bu kanundan sonra Taşınır Mal Yönetmeliği de yürürlüğe girmiştir.
Kamu mali yönetiminde köklü değişiklikler getiren 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanunu’nun tüm hükümleriyle birlikte yürürlüğe girmesinden sonra bu süreç
içinde muhasebe sisteminde de düzenlemeler yapılmış ve bu kanuna uygun olarak
hazırlanan “Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği” 08.06.2005 tarihli Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır. Bu kapsamda genel bütçe muhasebe işlemlerine ilişkin olarak hazırlanan,
genel bütçe kapsamındaki idarelerin muhasebe uygulamalarını tahakkuk esasına göre
açıklayan “Genel Bütçe Muhasebe Yönetmeliği” 31.12.2005 tarih ve 26040 sayılı üçüncü
mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Ülkemizde bütçe hakkı 1924 Anayasası ile birlikte tanınmış ve kamu mali yönetim
sistemine ilişkin Cumhuriyet döneminde ilk düzenleme, 1927 yılında çıkarılan 1050 sayılı
Kanun ile gerçekleştirilmiştir. Ancak, 1927 yılında çıkarılan 1050 sayılı Kanunun esasları,
Cumhuriyet öncesi dönemde uygulanmaya başlanmıştır. Yani, esasında modern bir
bütçeye sahip olma çabası daha önceden başlamış ve 1910 yılından itibaren 1050 sayılı
Kanunun temel ilkelerinin uygulanmasına başlanmıştır. Kamu mali yönetim sisteminin
anayasası olan 1050 sayılı Kanun, 1927 yılından itibaren çok küçük değişikliklerle
ülkemizde yaklaşık seksen yıl süre ile uygulanmıştır. Bu süre içinde, dünyadaki kamu mali
yönetimi ve denetimi sistemlerinde önemli değişimler yaşanmış ve uluslararası iyi
uygulama örnekleri ortaya çıkmıştır. Ülkemizde de aynı zaman diliminde, kamu
idarelerinin sayıları giderek artmış, nitelik ve teşkilatlanma şekilleri ile kamusal mal
üretiminde nitelik ve nicelik yönünden önemli değişiklikler olmuştur. Bunların yanında
dünyadaki değişiklikler, Türkiye’deki kamu mali yönetim sistemi alanında büyük anlayış
değişikliklerinin ortaya çıkmasını beraberinde getirmiştir (Kesik, 2005: 43-44).
18
1050 sayılı Kanunun uygulandığı dönem ile ilgili getirilen eleştirileri; tek bir bütçe
yerine daire ve idarelere bağlı olarak değişik bütçelerin ortaya çıkması bütçe sisteminin
plan-program, program-bütçe ve plan-bütçe ilişkisini kuramaması, kamu kurum ve
kuruluşlarının önlerini görebilecekleri stratejik planların yapılamaması, devletin fonksiyonel
analizinin yapılamaması, ödeneklerin tahsisinde sadece bir önceki yılda yapılan
harcamaların dikkate alınması, yönetsel sorumlulukların açık bir şekilde tanımlanmaması,
devletin varlıkları ile ilgili kayıt ve kontrol sisteminin, yeterli etkinlik düzeyine ulaşamaması
ve devletin, taahhütleri konusunda tam bir bilgi setine sahip olamaması, devletin teşvik
politikalarıyla
yarattığı
vergi
istisnaları,
indirimleri
ve
muafiyetlerinin
tutarının
bütçeleştirilmemesi şeklinde özetlemek mümkündür. Belirtilmiş olan bu sakıncalar, son
yıllarda kamu mali yönetim sisteminin yeniden yapılandırılmasına hız kazandırmış,
uluslararası kuruluşların istek ve desteği de dikkate alınarak yapılan çalışmalar
sonucunda, 1050 sayılı Kanun kaldırılarak 5018 sayılı Kanun çıkarılmış ve 2006 yılından
itibaren bütçenin bu yeni anlayışa uygun olarak hazırlanması öngörülmüştür (Altay ve
Kaplan, 2006).
a) 1050 Sayılı Kanuna Göre Bütçe Türleri1
Eski mali sistemimizin temelini teşkil eden 1050 sayılı Kanununa göre iki çeşit
bütçe bulunmaktadır: Genel bütçe ve katma bütçe.
1050 sayılı Kanuna göre genel bütçe: merkezi idare içerisinde yer alan Devlet
daire ve kurumların yıllık gelir ve gider tahminlerinin gösterildiği bütçedir. Bütçe
sistemimizde Devlet bütçesi olarak, esas itibariyle genel bütçe uygulaması vardır. Genel
bütçeli daireler, kamu hizmeti üreten kuruluşlar olup tüm giderleri devlet tarafından
toplanan ve genel bütçenin “B” cetvelinde görülen gelirlerle karşılanan kuruluşlardır. Bu
kuruluşlar bütçelerine klasik bütçe ilkeleri, özellikle genellik ilkesi katı biçimde uygulanır,
kendilerine ait özel gelirleri yoktur, hazine birliği esasına göre hizmetlerini yerine getirirler.
Yine 1050 sayılı Kanuna göre katma bütçe; giderlerini özel gelirleri ile karşılayan
ve genel bütçe dışında yönetilen kamu kuruluşlarının bütçeleri olarak tanımlanmıştır.
Katma
bütçeler
genellik
ilkesinin
istisnasıdır.
Genellik
ilkesi
hizmetten
yararlananlarla maliyeti karşılayanların tamamen birbirinden ayrılmasını öngörmektedir.
Katma bütçe uygulaması ile belirli kamu hizmetini veren örgütler ayrı bir bütçeye
kavuşturularak hizmetten yararlananların maliyete katkıda bulunmasının sağlanması, bu
yolla da hem kaynak yaratılması hem de hizmetten yararlanmayanların katkısının
azaltılarak adaletin gerçekleştirilmesi amacı güdülür.
1 Ayrıntılı bilgi için bkz. T.C. Maliye Bakanlığı, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü, Mali Reformlar
Kapsamında Yeni Bütçeleme Anlayışı: Merkezi Yönetim Bütçesi ve Çok Yıllı Bütçeleme, Ankara, 2005, s. 5
vd.
19
Katma bütçeli idareler bölünebilen kamu hizmeti üreten kamu kuruluşlarıdır. Bu
kuruluşlar hizmet maliyetinin bir kısmını ücret, fiyat, harç biçiminde hizmetten
yararlananlara ödetirler. Bu idarelerin toplam hizmet maliyetlerinin özel gelirleri ile
karşılanamayan kısmı, bu idarelere yapılan hazine yardımları ile kapatılır.
Ülkemizde, ilk uygulama yıllarında katma bütçe kalıbı daha çok ticari niteliği de
olan ve ürünlerini satan kamu işletmelerinde kullanılmıştır. Demiryolları, posta idaresi gibi
bu kuruluşlar daha sonra kendilerine özgü bir iktisadi devlet teşekkülü statüsüne
kavuşturulmuştur.
Katma bütçeli kuruluşların kuruluş kanunları ile bunlara tüzel kişilik verilmekte, bu
da ilgili kuruluşa dava ehliyeti ve taşınmaz malları kendi adına tapuya kaydetme yetkisi
vermektedir.
b) 5018 Sayılı Kanunla Kamu Mali Yönetim Sisteminde Getirilen Yenilikler2
Yeni Mali Yönetim Sistemi Anlayışı
Ülkemizde son yıllarda yaşanan krizler, birçok alanda olduğu gibi kamu mali yönetim
sistemimizde de bazı gözden geçirmeleri zorunlu kılmıştır. Bu gözden geçirmeler
neticesinde;
 mali yönetim sisteminin ve bütçe kapsamının dar olduğu
 bütçe dışı harcamaların arttığı
 kalkınma planı ile bütçeler arasındaki bağın koptuğu
 kamu kaynaklarının etkin kullanılamadığı
 harcama sürecinin katı ön kontrole tabi olduğu
 harcama sürecinde yetki-sorumluluk dengesinin iyi kurulamadığı
 bütçe hazırlama, uygulama ve kontrol sürecinde idarelere yeterli inisiyatifin
tanınmadığı
 çağdaş kamu mali yönetim anlayışında hakim olan; stratejik planlama, çok yıllı
bütçeleme, performans esaslı bütçeleme, hesap verebilirlik, mali saydamlık
ilkelerinin sistemde yer almadığı,
görülmüştür.
2 Ayrıntılı bilgi için bkz. T.C. Maliye Bakanlığı, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü, Mali Reformlar
Kapsamında Yeni Bütçeleme Anlayışı: Merkezi Yönetim Bütçesi ve Çok Yıllı Bütçeleme, Ankara, 2005, s. 4
vd.
20
Bu eksiklik veya olumsuzlukların temelinde yatan geleneksel kamu yönetimi anlayışı;
 merkezi planlamaya dayanır,
 merkezi yönetim ve merkezi kontrol anlayışı hakimdir,
 mevzuat odaklı-kurallara dayalıdır,
 girdi odaklıdır,
 hata aramaya odaklıdır.
Çağdaş yönetim anlayışı ise;
 katılımcı ve paylaşımcı,
 saydam ve hesap verebilir,
 stratejik planlama ve performans yönetimine dayalı,
 gelecek yönelimli,
 sonuç ve hedef odaklı,
 yerel ve yerinden yönetim ağırlıklı,
 yatay organizasyon yapısını ve yetki devrini,
öngören bir yönetim anlayışı sergilemektedir.
Bu nedenle yeni mali yönetim sisteminin anahtar kavramları şunlar olacaktır.
 Yönetim Sorumluluğu Modeli
 Kaynakların Etkili, Ekonomik, Verimli Kullanımı
 Stratejik Planlama
 Performansa Dayalı Bütçeleme
 Çok Yıllı Bütçeleme
 Hesap Verebilirlik
 Mali Saydamlık
 Tahakkuk Esaslı Muhasebe
 İç Kontrol Sistemi
 Etkin İç Denetim
 Geniş Kapsamlı Dış Denetim
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 4 üncü maddesine göre,
kamu maliyesi; gelirlerin toplanması, harcamaların yapılması, açıkların finansmanı,
kamunun varlık ve borçları ile diğer yükümlülüklerinin yönetimini kapsar. Kamu maliyesi,
merkezden ve yerinden yönetim esaslarına göre yürütülür. Kamu idarelerinin görevleri,
ilgili kanunlarında açık olarak belirlenir ve kaynakların dağıtımında esas alınır.
21
5018 sayılı Kanunun 5 inci maddesine göre, kamu maliyesinin temel ilkeleri
şunlardır:
 Kamu malî yönetimi uyumlu bir bütün olarak oluşturulur ve yürütülür.
 Kamu maliyesi, kamu görevlilerinin hesap verebilmelerini sağlayacak şekilde
uygulanır.
 Maliye politikası, makroekonomik ve sosyal hedefler ile uyumlu bir şekilde
oluşturulur ve yürütülür.
 Kamu malî yönetimi Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkına uygun şekilde
yürütülür.
 Kamu malî yönetimi malî disiplini sağlar.
 Kamu malî yönetimi ekonomik, malî ve sosyal etkinliği birlikte sağlayacak şekilde
kamusal tercihlerin oluşması için gerekli ortamı yaratır.
 Kamu idarelerinin mal ve hizmet üretimi ile ihtiyaçlarının karşılanmasında,
ekonomik veya sosyal verimlilik ilkelerine uygun olarak maliyet-fayda veya maliyetetkinlik ile gerekli görülen diğer ekonomik ve sosyal analizlerin yapılması esastır.
İlgili kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, kamu maliyesi ilkelerinin
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir ve izlenir.
5018 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine göre, merkezî yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin gelir, gider, tahsilat, ödeme, nakit planlaması ve borç yönetimi hazine birliğini
sağlayacak şekilde yürütülür.
Bu Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerinin tüm gelirleri hazine
veznelerine girer, giderleri bu veznelerden ödenir. Bu idareler özel vezne açamaz.
Her türlü iç ve dış borçlanma, yurt dışından hibe alınması, borç ve hibe verilmesi
ve bunlara ilişkin geri ödemeler, Hazine garantileri, Hazine alacakları, nakit yönetimi ve
bunlarla ilgili diğer hususlarda 9.12.1994 tarihli ve 4059 sayılı, 28.3.2002 tarihli ve 4749
sayılı Kanun hükümleri uygulanır.
Ayrıca, 5018 sayılı kanunun gerekçesi ve çeşitli maddeleri dikkate alındığında,
mali yönetimin dört temel ilkenin üzerine oturduğu söylenebilir. Bunlar; mali disiplin, mali
saydamlık, hesap verilebilirlik ve maliyet etkililiktir (Arcagök ve Erüz, 2006:36).
22
Kamu Maliyesinin Temel İlkeleri Bakımından Getirilen Yenilikler3
5018 sayılı Kanun, kamu mali yönetimini, “kamu kaynaklarının tanımlanmış
standartlara uygun olarak etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasını sağlayacak yasal ve
yönetsel sistem ve süreçleri”dir, şeklinde tanımlamıştır. Yeni bir kamu mali yönetim
sisteminin oluşturulmasını hedef alan bu kanunla amaçlanan hususları ve getirilen
yenilikleri şu şekilde belirtmek mümkündür:
 Bütçe türleri, uluslararası standartlarda benimsenen biçimde yeniden tanımlanmış
ve sınıflandırılmıştır. Bu çerçevede katma bütçe kaldırılmış, kamu idareleri, idari ve
mali statülerine göre genel bütçeli veya özel bütçeli hale getirilmiştir.
 5018 sayılı Kanun, mali yönetim ve kontrol sistemimizin yapısını ve işleyişini yeni
bir anlayışla ele alarak bu hususların temel esaslarını düzenlemekte, kamu
bütçelerinin hazırlanma, uygulanma ve kontrol işlemlerinin nasıl yapılacağını, mali
işlemlerin muhasebeleştirilmesini ve raporlanmasını belirlemektedir.
 Bütçe hakkının en iyi şekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla, bütçenin kapsamı
genişletilmiştir. Döner sermaye işletmeleri ile fonların, ilgili oldukları idare bütçeleri
içerisine alınması sağlanmış ve belirli bir süre sonunda da tasfiye edilmesi
öngörülmüştür.
Böylece,
belirlenen
harcamaların
parlamentonun
bilgi
ve
denetimine tabi olması sağlanmaya çalışılmıştır. Kanunun kapsamı, uluslararası
sınıflandırmalara uygun olarak, genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri olarak
belirlenmiştir. 1050 sayılı Kanun sadece devlet tüzel kişiliğine dâhil idareler ile özel
mevzuatlarındaki hükümler saklı kalmak üzere katma bütçeli ve özel bütçeli
idarelerin mali yönetim ve denetimlerini kapsarken, 5018 sayılı Kanun; merkezi
yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli
idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin mali yönetim ve
kontrolünü kapsamaktadır. Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri de,
Kanuna ekli (I) , (II), (III) sayılı cetvellerde gösterildiği üzere, genel bütçeli ve özel
bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumlar bütçelerinden oluşmaktadır.
Ancak düzenleyici ve denetleyici kurumların mali özerkliklerinin sağlanması
amacıyla, bu kurumlar Kanunun bazı maddelerinden istisna edilmişlerdir.
 Kamu idarelerinin tüm gelir ve giderlerinin bütçelerde yer alması sağlanmakta,
bütçe dışında gelir elde edilmesi ve gider yapılması önlenmek istenmektedir.
 Kalkınma planları ile bütçeler arasında sıkı bir bağ kurulmuştur. Stratejik planlama
ve performans esaslı bütçeleme, yeni sistemin temel ayaklarından birisi olmuştur.
Öte yandan, bütçe hazırlama ve uygulama sürecinde etkinliğin sağlanması
3 Ayrıntılı bilgi için bkz. Ahmet KESİK; “Yeni Kamu Mali Yönetim Sisteminde Orta Vadeli Program ve
Mali Plan Çerçevesinde Çok Yıllı Bütçelemenin Uygulanabilirliği”, Mali Reformlar Kapsamında Yeni
Bütçeleme Anlayısı: Merkezi Yönetim Bütçesi ve Çok Yıllı Bütçeleme, Ankara, 2005, s. 44-66.
23
amacıyla
özel
hükümler
getirilmekte
ve
çok
yıllı
bütçeleme
sistemine
geçilmektedir.
 Bütçe hazırlama ve uygulama sürecinde kamu idarelerine önemli esneklikler
getirilmekte, kamu idarelerinin bütçe sürecindeki görev, yetki ve sorumlulukları
yeniden düzenlenmektedir. Bu kapsamda, kamu mali yönetiminde yetki-sorumluluk
dengesi yeniden kurulmakta, yetkisiz sorumluluk ile yetkili sorumsuzluk sorunu
aşılmaktadır. Harcama öncesi kontrol yapma ve harcama sonrası iç denetimi
gerçekleştirme görevleri ilgili kamu idarelerine devredilmiş ve bu kapsamda yeni
bir yapılanmaya gitmeleri öngörülmüştür.
 Halen harcama öncesinde Maliye Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan taahhüt
ve sözleşme tasarılarının vize işlemi kaldırılmaktadır. Bu kapsamda, Sayıştay
tarafından yürütülmekte olan ödenek kullanımına ilişkin vize işlemi ile taahhüt ve
sözleşmelerin tescil edilmesi işlemine 2005 yılından itibaren son verilmiştir.
Böylece harcama öncesi kontroller azaltılmak suretiyle kamu hizmetlerinin hızlı bir
şekilde sunulması için gerekli ortam hazırlanmış olmaktadır.
 Denetimde ihtisaslaşmanın önü açılmak suretiyle belirli kuralları ve standartları
olan, sürekli işleyen, ilgili kamu idaresinin içinde yer alacak bir iç denetim sistemi
kurulması amaçlanmıştır. Belirlenmiş bir sistem dahilinde isleyen denetim
faaliyetinin yapılmasını sağlamak ve harcama sonrası iç denetimi gerçekleştirmek
üzere, iç denetçilerin atanması öngörülmektedir. Yeni getirilen sistemin bir gereği
olarak harcama sonrası denetim faaliyetinin güçlendirilmesi istenmektedir.
 Kamuda aynı muhasebe sistemi kullanılması zorunluluğu getirilmiştir. Genel
yönetim kapsamındaki tüm kamu idarelerinde ortak muhasebe ve raporlama
standartları ile çerçeve hesap planı uygulanacaktır. Ayrıca, kamu maliyesine ilişkin
mali istatistiklerin hazırlanması ve kamuoyuna sunulması konusunda Maliye
Bakanlığı yetkilendirilerek bu alandaki dağınıklık giderilmiştir. Buna göre; kamu
idarelerinin mali verileri bir bütünlük içerisinde yayımlanmış olacaktır.
 Uluslararası Para Fonunun Devlet Mali İstatistikleri (GFS) standartlarına uygun
olarak yeni bütçe sınıflandırması uygulamasına geçilmektedir.
 Mahalli idareler ve sosyal güvenlik kurumlarının bütçe büyüklüklerinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nin bilgisine sunulması sağlanmaktadır.
 Vergi muafiyeti, istisna ve indirimleri ile benzeri uygulamalar nedeniyle vazgeçilen
kamu gelirleri (vergi harcamaları) cetveli, bütçe kanunlarına eklenecektir.
 Yukarıda belirtilen hususları özetlemek gerekirse, bu kanunla; bütçe birliği
sağlanmakta, mali saydamlık ve hesap verebilirlik yanında kamu kaynaklarının
kullanılmasında etkinlik, ekonomiklik ve verimlilik öne çıkmakta, kamu idarelerine
karar verme ve uygulamada geniş yetki tanınmaktadır.
24
Kamu Kaynağının Kullanımı Bakımından Getirilen Yenilikler
Mali politikanın temel hedefi ekonomik refahın artırılmasıdır. Bunu gerçekleştirmek
için mali politika üç unsuru kullanır. Bunlar; kamu kaynaklarının tahsisi, refah ve gelirin
yeniden
dağılımı
ve
ekonomik
faaliyetlerin
düzenlenmesidir.
Mali
politikanın
uygulamasının önemli aracı olan bütçe, başta kamu kaynaklarının tahsisi olmak üzere
diğer unsurları da doğrudan ve/veya dolaylı olarak etkiler. Bütçeleme sürecinin, yukarıda
sözü edilen unsurları nasıl etkilediğini görmek mümkündür. Bu sürecin ilki, politikanın
formüle edilmesidir (yapılmasıdır). Daha sonra yapılan politikaya uygun bir bütçe
hazırlanır, uygulanır ve uygulamanın değerlendirilmesi ve denetimi ile süreç sona erer.
Bütçeleme sürecinin mantığı da, vatandaşın devlete vermiş olduğu yetkinin kullanılması
olup, devlet bu yetkiyi kullanırken neler yaptığını ve neler ürettiğini açıklayarak hesap
verebilmelidir.
Tarihsel gelişim sürecine baktığımızda bütçeler para, insan ve muhasebe gibi girdi
kaynaklı hazırlanırken, özellikle son yirmi yılda OECD ülkelerinde bütçelemede yeni
anlayış hakim olmuş, kamu bütçelemesi ve yönetimi, girdi odaklı olmaktan ziyade çıktısonuç odaklı olarak gelişmeye başlamıştır.
Birçok ülkede bütçeleme sürecinde yaşanan temel sorun, stratejik kararların çok
önemsenmemesi, diğer bir deyişle belirli stratejik kuralların olmaması, ancak bütçe
uygulamasının katı ve merkeziyetçi olmasıdır. Bir diğer deyişle, politika yapma sürecinin
gevşek olması durumu, aşırı katı bütçe uygulama kuralları ile dengelenmeye
çalışılmaktadır. Stratejik karar alma sürecinin zayıf olmasının nedeni, politika yapma
sürecinin değişik kamu idareleri arasında dağılmasıdır. Bu nedenle, etkin bir stratejik
yönetim için hükümet içinde etkin bir koordinasyon mekanizmasına ihtiyaç vardır.
Esasında, politika yapma sürecinin merkeziyetçi ve katı, uygulamaya yönelik süreçlerin
ise adem-i merkeziyetçi ve esnek bir yapıda olması, etkin bir çok yıllı bütçeleme süreci
bakımından istenen bir durumdur. Bu nedenle çok yıllı bütçeleme, bütçe sistemlerinde
yaşanan sorunların üstesinden gelebilmek için son yıllarda dünyada yaygın uygulama
alanı bulmaktadır.
Çok yıllı bütçeleme, yıllık bütçe sürecinin, özellikle çok yıllı gelir ve harcama
tahminleri veya çok yıllı bir mali plan gibi çok yıllı anlayış ile birlikte değerlendirildiği,
politika-plan-bütçe
bağlantısının
gerçekleştirildiği
bir
bütçe
yaklaşımı
şeklinde
algılanmalıdır. Politika-plan-bütçe arasındaki bağlantının kopukluğu, özellikle gelişmekte
olan ülkelerde bütçelerin ekonomik bakımdan olumsuz sonuçlar vermesine neden
olmaktadır. Bir çok ülkede, bu üç unsur birbirinden bağımsız olarak yürümektedir. Bu
nedenle bütçeleme, ilgili yılda idarelerin ödenek taleplerinin merkezi kuruluşlar tarafından
25
karşılanmasında bir araç olarak görülmektedir. Halbuki bütçeleme, politikaya dayanan bir
faaliyet olarak görülmelidir. Etkin bir karar verme süreci, politika yapma ve planlama ile
bütçeleme bağının kurulmasını sağlamalı ve bunların kullanılabilir kaynak seviyesi ve
öncelikler tarafından sınırlanmasını beraberinde getirmelidir. Dolayısıyla bütçeleme
sürecinde öngörülebilirlik kamu idarelerine orta vadede kaynakları planlamak ve yönetmek
imkânı verecektir. Sonuçta çok yıllı bütçeleme, kamu harcamalarının kontrolü ve
kaynakların etkin kullanımını beraberinde getirecek ve böylece kaynak tahsis süreci
belirsizlikten kurtulmuş olacaktır.
Çok yıllı bütçeleme süreci, genelde gelecek yıl için hazırlanacak ve parlamentoya
onay için gönderilecek bütçe yılı ile takip eden iki yılı kapsamaktadır. Süre bakımından
aynı yaklaşım, 5018 sayılı Kanunda da takip edilmiştir. Bu süreç temelde üç yapı üzerine
kurulmuştur. Birincisi, makroekonomik yapıyla tutarlı bir şekilde kamu harcamaları için
ayrılabilecek toplam kaynağın yukarıdan aşağıya doğru tahmin edilmesi; ikincisi, hem
devam etmekte olan ve hem de yeni uygulanacak olan faaliyet ve projelerin maliyetlerinin
aşağıdan yukarıya doğru tahmin edilmesi; üçüncüsü ise, toplam kaynaklarla bu maliyetleri
karşılaştıran bir süreçtir. Böyle bir uygulamanın getirdiği en önemli yenilik, sunulacak
kamu hizmetlerinin büyüklüğünün, eldeki mevcut kaynaklara göre çerçevesinin çizilmesi,
bir diğer deyişle karar alma mekanizması ile eldeki kaynak paketinin sıkı bir ilişki içinde
olması ve bunun doğal bir sonucu olarak da kaynakların belirlenen stratejik önceliklere
göre dağıtımının yapılmasıdır.
Çok yıllı bütçelemeye son yıllarda bütçeleme sürecinde yer verilmesinin birçok gerekçesi
bulunmaktadır. Bunlar aşağıdaki gibi sıralanabilir (Kesik: 48-49):
 Hükümetlerin orta vadeli amaç ve hedeflerini açık bir şekilde belirlemelerini zorunlu
kılar. Böylece, orta vadede elde edilecek kamu kaynaklarının, sektörler/kurumlar
arasında ve sektörler/kurumlar içinde belirlenmiş öncelikler arasında dağıtılması
temin edilmiş olur,
 Halen uygulanmakta olan temel harcama alanlarının (yatırımlar, destekleme
ödemeleri, sosyal güvenlik kurumlarına yapılan transferler vs.) gelecek yıl
bütçelerine olan etkisinin tahmin edilmesine imkan sağlar.
 Hükümetin önceliklerinde meydana gelen değişikliklerin gelecek yıl bütçelerine
dâhil edilebilmesi için kamu idareleri bütçeleri arasında ve/veya kamu idaresi
bütçeleri içinde kaynakların yeniden dağıtımına imkân sağlar. Böylece kamu
kaynaklarının tahsisinde ve kullanılmasında etkinlik ve verimlilik teşvik edilir,
Ancak, bütçe uygulamasında kaynakların yeniden dağıtımının en aza indirilmesi
de önemlidir. Çünkü böyle bir uygulamanın sık aralıklarla tekrarlanması, bütçelerin
26
gerçek
öncelikleri
yansıtmaması
ya
da
mali
ve/veya
politik
disiplinden
uzaklaşılması anlamına gelebilecektir,
 Tutarlı bir kaynak-harcama dengesi kurmak suretiyle mali disiplini temin eder ve
makroekonomik dengenin iyileştirilmesine katkı sağlar,
 Hükümetin politik önceliklerinin ve uygulamaya konulan yeni faaliyet ve projelerin
olası maliyetleri konusunda siyasi karar alıcılara gerekli bilgileri temin eder.
 Belirli
politikalara
öngörülebilirliğin
yönelik
artırılması
olarak
kamu
sonucunda
kaynaklarının
tahsis
edilmesinde
uygulanmakta
olan
programların
devamlılığını sağlar. Ayrıca, getirilen bütçe sınırlamaları ve harcamacı kamu
idarelerine verilen esneklikler sonucunda kamu kaynaklarının etkin ve verimli
olarak kullanılması konusunda gerekli teşvik mekanizmalarının kurulmasına
yardımcı olur.
 Çok yıllı bütçeleme yaklaşımı, gerçekçi makroekonomik analizler yoluyla, sınırlı
kamusal kaynakların etkin ve verimli olabilecekleri alanlara tahsisini sağlamakla
birlikte bazı olumsuzlukları da bünyesinde bulundurmaktadır. Sözü edilen
olumsuzlukları şu şekilde sıralamak mümkündür:
 Çok yıllı bütçe uygulamasında ileriye yönelik tahminler, harcamacı idareler
nezdinde kazanılmış birer hak gibi görülebilir, bu da daha önce yapılan tahminlerin
düzeltilmesi gerekliliği ortaya çıktığında harcamaların aşağıya doğru revize
edilmesini engelleyebilir,
 Aşırı iyimser çok yıllı tahminler, gereksiz kamu hizmetlerinin sürdürülmesine neden
olabilir ve bütçe harcamaları üzerinde yukarıya doğru baskı oluşturabilir,
 Çok yıllı bütçe tahminlerinin reel artışları içerecek şekilde yapılması halinde,
enflasyonist dönemlerde harcamalar otomatik olarak artış gösterebilir, bütçe
gelirlerindeki gelişmelerden bağımsız olarak ortaya çıkan bu artışlar mali disiplinin
sağlanmasını zorlaştırabilir. Ancak, bu durumun hedeflenen seviyede kamu
hizmeti sunumunu engelleyebileceği, hatta kamu ve özel sektörlerin ekonomi
içindeki yerinin kamu aleyhine bozulabileceğini ileri süren görüşler de vardır.
 Ancak, çok yıllı bütçelemeye ilişkin olarak az önce belirtilen olumsuzlukların,
gerçekçi bir şekilde belirlenmiş ekonomik varsayımlar yanında nominal bazda
hazırlanmış, enflasyonist artışlara duyarlı olmayan çok yıllı bütçe tahminleri
sonucunda giderilebilmesi imkan dahilindedir.
 Sonuç olarak hükümetlerin, vatandaşlara taahhüt ettiği hizmetleri yerine getirmekte
kullandıkları en önemli araç, bütçelerdir. Bu durum bütçelerin siyasi tercihleri
yansıtan önemli bir metin olduğunu da göstermektedir. Ancak, hükümetlerin
taahhütlerini genelde bir yıl ile sınırlamak mümkün değildir ve çok yılı kapsayan bir
niteliği vardır. Bu nedenle bütçe sisteminin bir yılı aşan ve bütçe ile ilgisi bulunan
27
ekonomik faaliyet ve yükümlülükleri de dikkate alması gerekir. Bu nedenle,
bütçelemenin planlama süreci ile birlikte düşünülmesi ve planlama bütçeleme
ilişkisinin kurulması; etkin bir bütçe süreci için kaçınılmaz olmaktadır. Dolayısıyla
diğer dönemlerden kopuk olmayan bir bütçeleme sürecinin politika üretebilmesi de
imkân dâhilinde olacaktır.
Orta vadeli yaklaşım, kaynak harcama dengesine uygun olarak ve belirlenen
öncelikleri dikkate alarak kamu kaynaklarının belirli kamu hizmetleri için tahsis edilmesine
ve gerçekleştirilmesine yardımcı olur. Bu nedenle orta vadeli yaklaşımın iki önemli
hedefinden birincisinin mali hedeflerin konması ve ikincisinin söz konusu hedefler
dâhilinde kaynakların stratejik önceliklere ayrılması olduğu söylenebilir. Etkin bir politika
oluşturma, planlama ve bütçeleme ilişkisinin kurulabilmesi için uyumlu bir süreç gereklidir.
Öncelikle süreç, hükümetin belirli sektörler itibariyle politikalarının ve önceliklerinin
belirlenmesi
ile
başlamaktadır.
İkinci
aşamada,
bu
politikaların
ve
önceliklerin
gerçekleştirilmesine yönelik olarak amaçlar ve stratejiler ile kullanılabilir kaynaklar ortaya
konacaktır. Üçüncü aşamada, belirlenen politikalara, amaçlara ve kullanılabilir kaynaklarla
uyumlu olarak belirli sektörlere yönelik olarak bir bütçenin hazırlanması gerekmektedir. Bu
aşamada, kaynakların hangi harcama alanlarına ne büyüklükte dağıtılacağı da belirlenmiş
olur. Dördüncü aşamada, belirlenmiş kamusal faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için gelirlerin
toplanması, gerekli personel ve kaynağın harekete geçirilmesini de içeren bütçe
uygulaması gelmektedir. Beşinci aşamada, faaliyetlerin izlenmesi ve gerekli muhasebe
kayıtlarının tutulması gerekmektedir. Süreç, faaliyetlerin etkinliğinin değerlendirilmesi ve
uygulamanın denetlenmesi yanında gelecekte uygulanacak politikalar için gerekli
tecrübenin edinilmesi ile tamamlanmış olmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde kaynak
tahsis süreci, yaşanan belirsizlikler nedeniyle önemli sorunlar yaşamakta ve geleceğe
yönelik sağlıklı bir planlama yapılmasını engellemektedir. Örneğin, bütçe gelirlerinin aşırı
iyimser bir yöntemle tahmin edilmesi, kamu kaynak seviyesi konusunda belirsizlik
yaratabilmekte ve geleceğe yönelik etkin bir planlama yapılmasına engel olabilmektedir.
c) 5436 Sayılı Kanunla Yapılan Yenilikler
5436 sayılı Kanunla 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda önemli
değişiklikler yapılmış, harcama öncesi ön mali kontrol yeniden düzenlenmiş, Mali
Hizmetler Uzmanı (Mali Hizmetler Uzmanlığı Yönetmeliği, 2007) kadroları oluşturulmuş,
Maliye Bakanlığına bağlı Maliye Başkanlıkları ve Bütçe Dairesi Başkanlıkları ile
bakanlıklar ve diğer kamu kuruluşlarının “Araştırma Planlama ve Koordinasyon” birimleri
kapatılmış, 5018 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinde mali hizmetler birimine verilen
28
görevler ile aşağıda sayılan görevleri yürütmek üzere “Strateji Geliştirme” birimleri
(Başkanlık, Daire Başkanlığı veya Müdürlük) kurulmuştur4:
a) Ulusal kalkınma strateji ve politikaları, yıllık program ve hükümet programı
çerçevesinde idarenin orta ve uzun vadeli strateji ve politikalarını belirlemek, amaçlarını
oluşturmak üzere gerekli çalışmalar yapmak.
b) İdarenin görev alanına giren konularda performans ve kalite ölçütleri geliştirmek
ve bu kapsamda verilecek diğer görevleri yerine getirmek.
c) İdarenin yönetimi ile hizmetlerin geliştirilmesi ve performansla ilgili bilgi ve
verileri toplamak, analiz etmek, yorumlamak.
d) İdarenin görev alanına giren konularda, hizmetleri etkileyecek dış faktörleri
incelemek, kurum içi kapasite araştırması yapmak, hizmetlerin etkililiğini ve tatmin
düzeyini analiz etmek ve genel araştırmalar yapmak.
e) Yönetim bilgi sistemlerine ilişkin hizmetleri yerine getirmek.
f) İdarede kurulmuşsa Strateji Geliştirme Kurulunun sekretarya hizmetlerini
yürütmek.
g) Bakan ve/veya üst yönetici tarafından verilecek diğer görevleri yapmak.
2.2. DEVLET MUHASEBESİ SİSTEMLERİ VE MUHASEBE KAYITLARINDA
KULLANILAN YÖNTEMLER
Devlet muhasebesi dünyada ve ülkemizde yıllar boyunca gelişerek günümüzdeki
halini almıştır. Bu son şeklini alıncaya kadar birçok muhasebe sistemi ve kayıtlama
yöntemi keşfedilerek kullanılmıştır. Daha iyi olduğu düşünülen her yeni sistem ve yöntem
sonucu gelişme kaydedilmiştir. Günümüzde birçok ihtiyaca cevap verecek hale getirilmiş
olan devlet muhasebesi gelişme sürecine sürekli devam edecektir.
2.2.1. Devlet Muhasebesi Sistemleri
Devlet; işletmeler gibi, varlığı, kaynağı, geliri ve gideri olan kurumdur. Dolayısıyla
çeşitli kaynaklardan elde ettiği gelirleri optimal bir şekilde değerlendirmek zorundadır.
Bunu da muhasebe sistemleri vasıtasıyla yapmaktadır. Muhasebe sistemleri, yapılan
faaliyetlerin kayda alınmasını sağlamakta ve bu kayıtlara ilişkin sonuçlara ulaşılmasını
amaçlamaktadır.
4 “Strateji Geliştirme Birimlerinin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” 06.01.2006 tarihli ve
2006/9972 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 18.02.2006 tarihli ve 26084 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
29
Devlet muhasebe sistemleri genellikle dört kategoriye ayrılır ki bu kategoriler
örgütlerin ve faaliyetlerinin niteliğini de ortaya koyar: (1) Bakanlık gibi siyasa formüle eden
ve uygulayan örgütler için fon muhasebesi, (2) düzenleyici faaliyetlerde bulunan ajanslar
için yarı-fon muhasebesi, (3) kamu iktisadi kuruluşları için yarı ticari sistemler ve (4) ticari
faaliyette bulunan örgütler ve teşebbüsler için ticari muhasebe (Premchand, 1995: 49).
Devlet muhasebesi sistemleri de, sistemden beklenen faydalar ve ulaşılmak
istenen hedeflerle birlikte gelişmiştir. Tarihsel gelişim süreci içerisinde muhasebe
sistemlerini: Kameral muhasebe sistemi, Schneider muhasebe sistemi, Constante
muhasebe
sistemi
ve
Logismografi
muhasebe
sistemi
şeklinde
sınıflandırmak
mümkündür. Kameral muhasebe sistemi ile Schneider muhasebe sistemi klasik görüş
çerçevesinde, Constante muhasebe sistemi ve Logismografi muhasebe sistemi ise
çağdaş görüş çerçevesinde şekillenmiştir (Karaarslan, 2004; 38).
2.2.1.1. Kameral Muhasebe Sistemi
İlk olarak 1768 yılında Avusturya’da uygulanan bu sistemde muhasebe hesapları
gelir hesapları ve gider hesapları olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Devletin alacakları, borçları
ve mal varlığını dikkate almayan bu sistemde sadece nakit hareketleri izlenebilmektedir.
Kameral muhasebe sistemi kendi içinde eski (basit) kameral muhasebe sistemi ve
yeni kameral muhasebe sistemi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Eski kameral muhasebe sisteminde sadece kasa hareketleri dikkate alınmakta,
borç ve alacak hareketleriyle mal varlığı hareketleri izlenmemektedir. Bu sistemde kasa
defteri ve gelir ve gider ayrıntı defteri olmak üzere iki defter kullanılmaktadır. Kasa defteri
veznedar tarafından tutulmakta olup bu deftere gelir ve giderler tarih sırasına göre ve
belgelere dayanılarak kaydedilmektedir. Gelir ve gider ayrıntı defteri ise yine veznedar
tarafından tutulan ve gelir tahsilatlarıyla gider ödemelerinin bütçedeki fasıl ve maddelerine
göre kaydedildiği defterdir (Karaarslan, 2004; 38).
Eski kameral sistemin, faaliyetlerin yürütülmesinde az sayıda personele ihtiyaç
duyulması ve maliyetlerinin düşük olması gibi yararları vardır. Bunun yanı sıra her iki
defterin de veznedar tarafından tutulması nedeniyle hesapların etkin bir şekilde
denetlenmesinin zor olması ve gelir ve gider ayrıntı defterinin gelir ve gider tahakkuklarını
göstermemesi nedeniyle gelir ve gider kalanlarının öğrenilmesinin mümkün olmaması
sistemin sakıncaları arasındadır.
Yeni kameral muhasebe sistemi eski kameral sistemin geliştirilmiş şeklidir. Yeni
kameral muhasebe sistemi, eski kameral muhasebe sisteminin sakıncalarını gidermek
amacıyla ortaya çıkmıştır. Eski kameral muhasebe sisteminde her iki defterinde veznedar
tarafından tutulması kendi kendini kontrol imkanını ortadan kaldırmaktaydı. Yeni sistemde;
30
biri muhasebe servisi biri de kasa servisi olmak üzere iki servis görev yapmaktadır.
Dolayısıyla, yeni kameral muhasebe sisteminde kasa defteri veznedar tarafından, gelir ve
gider ayrıntı defteri de muhasebeci tarafından tutulmakta ve eski kameral muhasebe
sisteminin bu sakıncası ortadan kaldırılmaktadır. Ayrıca gelir ve gider tahakkuklarının eski
kameral muhasebe sisteminde izlenmemesinin neden olduğu sakınca da bu sistemde
gelir gider tahakkuklarını gösteren sütunların açılmasıyla giderilmektedir.
Yılsonlarında gelir ve giderlerin bütçeye uygunluğunu kontrol etmek amacıyla
senelik hesaplar tablosu hazırlanmaktadır (Arıca, 2002; 23). Kasa defteri ise eski kameral
muhasebe defteriyle aynı şekilde tutulmaktadır. Sistemi yetersiz kılan tek unsur eski
kameral sistemde olduğu gibi bu sistemde de Devlet mal varlığında meydana gelen
değişmelerin gösterilmemesidir (Karaarslan, 2005; 11).
Yeni kameral muhasebe sisteminde, kasa defteri ile gelir-gider ayrıntı defterinin
ayrı kişiler tarafından tutulması hesapların denetimini kolaylaştırması açısından, gelir ve
giderlerin hesap bakiyelerini de gösterebilmesi açısından eski kameral muhasebe
sisteminden üstündür.(Karaarslan. 2004:39)
Doğal
olarak
iki
sistem
de
devletin
malvarlığını
ve
yükümlülüklerini
listeleyememenin handikabını sistem kullanıcılarına yaşatmaktadır.
2.2.1.2. Schneider Muhasebe Sistemi
Kameral muhasebe sisteminin geliştirilmiş hali olan bu sistemde yevmiye defteri,
defteri kebir ve gelir ve gider ayrıntı defteri olmak üzere üç defter tutulmaktadır (Gökçen,
2003; 26). Schneider muhasebe sistemi, nakit hareketleri ve bütçe işlemlerinin yanı sıra
mahsup işlemlerine ve bütçe dışı alacak ve borç hesaplarına da yer veren bir sistemdir
(Karaarslan, 2004; 39). Kameral muhasebe sisteminde tutulan kasa defteri bu sistemde
tutulmamaktadır. Yevmiye defterininse ilk defa bu sistemde kullanılmaya başlanıldığı
görülmektedir.
Yevmiye defteri, gelir ve gider yevmiye defteri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Defterin sol sayfasına gelir ve giderler bütçe tertibine göre tarih sırasıyla kaydedilmektedir.
Defterin sağ tarafı ise işletme, mağaza, sermaye ve cari hesap başlıklarına göre daha
farklı bir şekilde düzenlenmektedir. Sistemde ayrıca defter-i kebir ve gelir-gider ayrıntı
defteri tutulmaktadır.
Bu sistemde işlemler, çift taraflı kayıt yöntemine göre kaydedildiğinden bir hesaba
borç yazılması gereken miktarlar gider yevmiyesindeki ilgili sütunlara, alacak yazılması
gereken miktarlar ise gelir yevmiyesindeki ilgili sütunlara yazılmaktadır.
31
Defteri kebir de yevmiye defterine uygun olarak işletme defteri kebiri, mağaza
defteri kebiri, patrimuan (bina ve arsa satış geliri) hesapları defteri kebiri ve cari hesap
defteri kebiri olmak üzere dört bölüm ayrılmıştır. Defteri kebirin sol sayfası gelirlere, sağ
sayfası ise giderlere ayrılmıştır (Giray, 1997; 145).
Bu sistemin en önemli faydası, nakit işlemlerinin yanında mahsup işlemi ile bütçe
dışı borç ve alacak hesaplarına da yer vermesidir. Ayrıca sistem, kar/zarar hesaplarının
da çıkarılması suretiyle bilanço düzenlenmesine imkan sağlamaktadır.
Bu sistemde defteri kebirin oluşturulmasının amacı ortaya çıkan kar ve zararın
tespit edilmek istenmesidir (Arıca, 2002; 27).
2.2.1.3. Constante Muhasebe Sistemi
Constante muhasebe sistemi, kameral muhasebe sisteminin yetersiz kalarak
ihtiyaçları karşılayamaması sonucunda ortaya çıkmış bir sistemdir. Gelir ve giderlerin hem
tahakkuklarını hem de tahsil ve ödemelerini gösteren çift yanlı bir kayıt sistemidir
(Gökçen, 2003; 27). Constante Muhasebe Sistemi, F. Hugli tarafından kurulmuş ve Berne
Kantonunda uygulanmıştır (Coşan, 1980:4). Constante muhasebe sisteminde her işlem
biri borçlu diğeri alacaklı olmak üzere iki hesaba kaydedilmektedir. Sisteme constante
denilmesinin nedeni, her işlemin belli hesaplardan geçmesi, hesaplar arası ilişkilerin sabit
kalmasıdır (Yıldırım, Çetinkaya, 1999; 42).
Bu sistemde bütçe hesaplarının yanında malvarlığı hesaplarına da yer
verilmektedir. Bütün işlemler çift taraflı kayıt yöntemine göre kayıt edilmektedir ve sistem
mali yılın sonunda kar-zarar durumlarını da gösterme kabiliyetine sahiptir (Güvemli,
1995:34).
Sistem, hesaplar aracılığıyla devlet mal varlığındaki artış ve azalışları ve mali yılın
sonunda kar-zarar durumlarını da göstermektedir. Yılsonunda tüm hesapların kar-zarar
bakiyeleri sermaye hesabına geçirilmekte ve bu hesabın net kalanı da devlet mal varlığını
vermektedir.
Sistemde kasa (yevmiye) defteri ve gelir ve gider ayrıntı defteri olmak üzere iki
defter tutulmaktadır. Kasa defteri, kasaya olan girişleri defterin borç sayfasına, kasadan
çıkışları ise alacak sayfasına tarih sırasını esas alarak kaydetmektedir.
Gelir ve gider ayrıntı defteri ise kasa hesabı dışındaki devlet mal varlığının pasif ve
aktifleri ile bütçe hesaplarını kapsamaktadır. Gider tahakkuk ettiğinde masrafın ait olduğu
birimin gider hesaplarına borç ve gider bakiyeleri hesaplarına da alacak kaydedilmektedir
(Yıldırım, Çetinkaya, 1999;45). Para ödendiğinde ise kasanın alacağına, gider bakiyeleri
hesabının da borcuna kayıt yapılmaktadır. Bütçe gelirlerinde de tahakkuk eden gelirler
32
gelir çeşidine göre ait olduğu hesabın alacağına, gelir bakiyeleri hesabının da borcuna
kaydedilmektedir. Gelir tahsil edildiği zaman ise tahsil edilen miktar kasanın borcuna, gelir
bakiyeleri hesabının da alacağına kaydedilmektedir.
Constante muhasebe sistemi, yevmiye defterindeki diğer hesapları ile devlet
patrimuanındaki artış ve azalışları ortaya koymakta ve yılsonlarındaki kar ve zarar
durumlarını göstermektedir (Arıca, 2002; 29).
2.2.1.4. Logismografi Muhasebe Sistemi
İtalyan Cerboni tarafından kurulan logismografi muhasebe sistemi, devlet
faaliyetlerinin muhasebeleştirilmesinde ticari muhasebede olduğu gibi işletme ve sonuç
hesaplarını kullanan bir sistemdir (Giray, 1997; 148). Bu sistem devletin diğer teşekküller
ve dernekler gibi tüzel kişiliği olduğu dolayısıyla mal varlığının bulunduğu düşüncesinden
hareketle ortaya çıkan ve 19. yüzyılın sonlarına doğru hakim olan bir muhasebe
anlayışıdır (Yıldırım, Çetinkaya, 1999; 47).
Logismografi sistemi, Constante muhasebe sisteminin tüm kabiliyetlerine sahip
olup bunun yanı sıra bu sistemde devlet mal varlığının bir sahibi ve bir de kullanıcısı
olması gerçeğinden hareketle mal sahibi hesabı ve devlet memurları hesabı olmak üzere
iki hesap tutulmaktadır. Logismografi sistemi, muzaaf defter tutma sınıfına dahildir (Arzova
ve Aker, 2005:117). Bu sistemin bir diğer özelliği ise devlet işlemlerinin maliyetlerinin göz
önünde bulundurulmasını sağlayabilmesidir.
Bu sistemde devlete ait sermayeyi ve bu sermayede meydana gelen değişiklileri
gösteren mal sahibi (devlet) hesabı ve devlet mallarından sorumlu olan memurların
durumunu gösteren görevli devlet memurları hesabı bulunmaktadır. Sistemde tutulan
defterler ise muhasebe şeması, müsvedde defteri, yevmiye defteri ve defteri kebirdir.
Muhasebe şeması, diğer sistemde kullanılan defter ve hesap sayısının fazla
olması nedeniyle hesaplar arasındaki ilişkiyi sağlamak amacıyla açılan bütün hesapların
gösterildiği bir şemadır (Yıldırım, Çetinkaya, 1999; 48).
Bu muhasebe sisteminde tutulan diğer bir defter olan müsvedde defteri el defteri
niteliğindedir ve günlük işlemler bu deftere tarih sırasıyla ve ayrıntılı olarak işlenmektedir.
İşlemler bu defterden sonra defteri kebire ve yevmiye defterine geçirilmektedir.
Logismografi sistemindeki yevmiye defterinde, gelir ve gider hesapları devlet ve
görevli memurlar olarak ayrıma tabi tutularak gösterilmektedir ve gelir ve gider
hesaplarıyla mal varlığı hesapları iki ayrı tablo olarak düzenlenmektedir.
33
Bu sistemde defteri kebir tek bir defter olmamakta, her ana hesap grubunun ayrı
bir defteri kebiri bulunmaktadır. Buna ek olarak ana hesaplara bağlı alt hesaplar içinde
yardımcı defter ve tablolar kullanılmaktadır.
Bütçe gelir hesaplarıyla bütçe ile tahmin edilen gelir tahakkuk ettirilmektedir.
Yevmiye defteriyle bütçe ile tahmin edilen gelir muhasebeleştirilerek devlet gelir hesapları
alacaklandırılmakta görevli memur gelir hesapları ise borçlandırılmaktadır. Görevli
memurlar gelirleri tahakkuk ettirdikçe devlet gelir hesapları tahakkuk ettirilen tutar kadar
borçlandırılarak görevli memur gelir hesapları alacaklandırılmaktadır.
Bütçe gider hesaplarının işleyişi de bütçe gelir hesaplarına benzemekte fakat bu
durumda bütçe ile tahmin edilen gider rakamları önce devlet gider hesaplarının borcuna,
görevli memur gider hesaplarının alacağına kaydedilmekte giderler tahakkuk ettikçe de
devlet
gider
hesapları
alacaklandırılarak
görevli
memur
gider
hesapları
borçlandırılmaktadır.
Mal varlığı hesaplarının işleyişi ise şöyledir; tahakkuk edilen gelirler mal varlığı
hesaplarında devletin alacağına ve bunları tahsil etmekle görevli memurlar hesabının da
borcuna kaydedilmektedir (Arıca, 2002; 32). Gelirler tahsil edildiğinde ise devlet
hesaplarıyla ilişkilendirilmeden bir görevli memur hesabı borçlandırılırken başka bir görevli
memur hesabı alacaklandırılmaktadır.
2.2.2. Devlet Muhasebesi Kayıtlarında Kullanılan Yöntemler
Muhasebe sistemleri, yıllar boyu, gelirlerin tahsil edildiğinde, giderlerin ise yapıldığı
zaman kaydı anlamına gelen, bütçe oluşturma ve uygulama süreci ile bire bir paralellik arz
eden, dolayısıyla ödenek bilgilerinin, ödeneği oluşturan gelirlerin ve ödenekten yapılan
harcama bilgilerinin yer aldığı nakit esasına göre tutulmuştur. Dolayısıyla devlet
muhasebe sistemlerinin en temel özelliği nakit esaslı muhasebe sistemleri olmalarıdır
(DPT, 2000: 24). Muhasebe sistemleri uzun yıllar, bütçelerle verilen ödenekleri, bunlardan
yapılan harcamaları, harcamaların finansmanı için toplanan gelirleri ve ihtiyaç duyulan
diğer bazı bilgileri kapsayan, esas olarak da gelirlerin tahsil edildiğinde, harcamaların
ödendiğinde kaydı anlamına gelen, nakit esasına göre tutulmuştur. Dolayısıyla nakit
esasına dayalı muhasebe sistemi esas olarak modern anlamda devlet muhasebesinin
başlangıç noktasıdır.
Devlet muhasebesinin diğer ucunda, maddi duran varlıklar da dahil, doğan ve
ileride gerçekleşecek varlık ve yükümlülüklere ilişkin her türlü mali işlemin kaydedilmesi
anlamına gelen tam tahakkuk esaslı devlet muhasebesi uygulaması yer almaktadır
(Muhasebat Genel Müdürlüğü, 2002: 16, Kerimoğlu vd., 2006: 5–6). Nakit esaslı devlet
muhasebesi ve tam tahakkuk esaslı devlet muhasebesi arasında ise uyarlanmış nakit
34
esaslı ve uyarlanmış tahakkuk esaslı devlet muhasebe sistemleri yer almaktadır. Nakit
esaslı muhasebe sisteminden tam tahakkuk esaslı muhasebe sistemine kadar oluşan
gelişim süreci, bir önceki konuda belirtilen Kameral ve Logismografi muhasebe sistemleri
aralığında meydana gelen çağdaşlaşma süreci ile örtüşmektedir.
Nakit esaslı sistem modern anlamda devlet muhasebesinin başlangıcı olmasına
rağmen günümüzde ihtiyaçlara cevap vermekte yetersiz kalmaktadır. Bundan dolayı da
pek çok ülke devlet muhasebesi sisteminde yeni arayışlara yönelmekte ve nakit esasının
pek çok dezavantajını ortadan kaldıran tahakkuk esaslı kayıt yöntemini uygulamaya
başlamaktadır.
2.2.2.1. Nakit Esaslı Devlet Muhasebesi
Nakit Esaslı Devlet Muhasebesi bir mali yıl içinde veya muhasebe döneminde,
nakit giriş ve çıkışlarından doğan işlemleri kaydeder. Bu anlamda muhasebe mali
işlemlerin ve olayların nakit alındığında veya ödendiğinde muhasebeleştirilmesidir. Çünkü
bu esasa göre mal ve hizmet bedelleri, ödendiğinde tüketilmiş, gelirler ise tahsil
edildiklerinde kazanılmış sayılarak hesaplara kaydedilmektedir (Arıca, 2002; 35). Mali
raporlar, bütçe gelir ve gider tahminlerini, nakit giriş ve çıkışlarını ve açılış ve kapanış
nakit varlıklarını göstermektedir. Nakit Esaslı Devlet Muhasebesi devletin sahip olduğu,
özellikle maddi duran varlıkları, tahakkuk etmiş gelir ve giderleri, aktifleştirilmesi gereken
varlıklara yapılan harcamaları, devlet borçları ile diğer yükümlülükleri, taahhüt ve
garantiler ile varlık ve yükümlülüklere ilişkin fiyat ve miktar değişmelerini kaydetmez ve
raporlamaz (Gökçen, 2003; 24). Bu da devletin mal varlığındaki ve borçlarındaki
değişmelerin izlenememesine neden olmaktadır. Bu dezavantajlarına karşın bu yöntem,
kapsadığı işlemlerin basit olması nedeniyle devlet hesaplarını tutmak için kullanılan
anlaşılması ve yönetilmesi en kolay yöntemdir.
Nakit esaslı muhasebe sistemi, kapsadığı işlemlerin basit olması nedeniyle,
anlaşılması ve yönetilmesi kolay bir muhasebe sistemidir. Muhasebe sisteminin kapsadığı
işlemler nakit akımları ile sınırlı olduğundan saydamlık ve hesap verilebilirlik amaçlarına
fazla hizmet etmez. O nedenle nakit esaslı devlet muhasebesinin en azından, bütçe
uygulamasından doğan taahhüt ve yükümlülükleri de kapsaması veya bunlarla
desteklenmesi gerekir. Ayrıca nakit esaslı devlet muhasebesi, emanet varlıklar ile teminat
olarak alınan emanetler, avanslar, mali varlıklar gibi bazı varlık ve yükümlülüklerin
muhasebeleştirilmesi ve tahakkuk esasına dayalı borç muhasebesi ile güçlendirilebilir
(Kerimoğlu, 2002:88).
35
Kayıt altına alınan ve raporlanan mali işlemlerin kapsamının dar olması, varlık ve
yükümlülüklere ilişkin çok sınırlı veri sunması nedeniyle nakit esaslı muhasebe sisteminin
saydamlık ve hesap verilebilirliğe katkısı da sınırlıdır.
2.2.2.2. Taahhüt Esaslı Devlet Muhasebesi
Taahhüt esaslı kayıt sistemi, mali işlemleri taahhüt gerçekleştiğinde kayıt altına
alan ve dolayısıyla siparişleri verilmiş olan mal ve hizmetler için ayrılmış ödenekleri
gösteren bir sistemdir (Arıca, 2002; 36). Böylece taahhütlerin kaydı suretiyle ödenekleri
aşan harcamalardan kaçınılmış olunmaktadır. Harcama sürecinin en başında bir taahhüde
girişilirken bütçe ödeneklerine bakılarak ödenek üstü harcama taahhüt aşamasında
engellenmektedir.
Taahhüt esaslı kayıt sistemi; ödeneklerin kontrol edilmesi, mali sorumluluk ve
girişilen taahhütlerle ilgili ek bilgi sağlaması açılarından kullanışlı olmakla beraber sadece
girişilen taahhütler ve sonradan yapılan ödemeleri gösterdiğinden kamu hizmetlerinin
maliyetlerini ölçmede yetersiz kalmaktadır.
2.2.2.3. Uyarlanmış Nakit Esaslı Devlet Muhasebesi
Bu
muhasebe
sisteminde
işlemler
nakit
esasında
olduğu
gibi
aynen
muhasebeleştirilir. Yani mali olaylar ve işlemler ilgili oldukları ve sonuçlarının alındığı
dönemlere bakılmaksızın nakit olarak tahsil edildikleri veya ödendikleri zaman kaydedilir.
Uyarlanmış nakit esasını, nakit esasından ayıran en önemli özellik; muhasebe işlemlerinin
mali yılın son günü akşamı itibariyle kapatılmayıp belli bir süre, genellikle bir ay, önceki
mali yıla ilişkin işlemlerin kaydı için açık tutulmasıdır. Mahsup dönemi olarak adlandırılan
bu ilave dönem içinde bir önceki döneme ilişkin işlemler, özellikle bütçe giderine ilişkin
faturalar kabul edilir ve muhasebe kayıtları yapılır. Uyarlanmış nakit esasının tek faydası
mali işlemlerin ait oldukları mali yılın muhasebe kayıtlarına dahil edilmesi ve ilgili dönemde
raporlanmasıdır.
Uyarlanmış nakit esasına dayalı devlet muhasebesi yönteminde de mali işlemler
nakit esasına dayalı devlet muhasebesi yönteminde olduğu gibi muhasebeleştirilmektedir.
Yani mali olaylar ve işlemler, ilgili oldukları ve sonuçlarının alındığı döneme bakılmaksızın
nakit olarak tahsil edildikleri ve ödendikleri zaman kaydedilmektedir (Karaarslan, 2004;
41).
Bu iki yöntemi birbirinden ayıran en önemli özellik muhasebe işlemlerinin mali yılın
son günü akşamında kapatılmayıp belli bir süre (genellikle 1 ay) önceki mali yıla ilişkin
işlemlerin kaydı için açık tutuluyor olmasıdır (Gökçen, 2003; 25). Bu süre içinde önceki
döneme ait işlemler, özellikle de bütçe giderlerine ilişkin faturalar, kabul edilmekte ve
muhasebe kayıtları yapılmaktadır. Mahsup dönemi olarak adlandırılan bu ilave dönem
36
içinde bir önceki döneme ilişkin işlemler, özellikle bütçe giderlerine ilişkin faturalar kabul
edilir ve muhasebe kayıtları yapılır. Doğal olarak bütçe giderlerine ilişkin işlemlerde,
bunlara ilişkin ödeneklerin de tamamlayıcı (mahsup) döneme aktarılmış olması gerekir.
Sonuç olarak, bütçe giderlerine ilişkin işlemlerin ve bunlara ilişkin ödeneklerin de
tamamlayıcı yıla aktarılmış olması sağlanmaktadır (Karaarslan, 2004; 41). Böylece mali
işlemler ait oldukları mali yılda muhasebe kayıtlarına alınmış olmaktadır.
Uyarlanmış nakit esasının tek faydası mali işlemlerin nakit esasına göre ait
oldukları mali yılın muhasebe kayıtlarına dahil edilmesi ve ilgili dönemde raporlanmasıdır.
Uyarlanmış nakit esası bunun dışında nakit esasına dayalı muhasebenin diğer bütün
özelliklerini taşır. (Muhasebat Genel Müdürlüğü, 2002:6.)
2.2.2.4. Uyarlanmış Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi
Uyarlanmış tahakkuk esasında işlemler ve olaylar, nakit akımlarının ne zaman
olduğuna bakılmaksızın, bir ekonomik değer yaratıldığında, değişime uğradığında,
mübadeleye konu edildiğinde, devredildiğinde veya yok olduğunda kaydedilir.
Değişik uyarlanmış tahakkuk esası uygulamaları olmasına karşın, uyarlanmış
tahakkuk esasının tam tahakkuk esasından en önemli farkı muhasebe işlemlerinin
kapsamıdır. Bu esasta arsa, arazi, bina, taşıtlar, demirbaşlar, ormanlar, anıtlar ve tarihi
varlıklar gibi maddi duran varlıklara ilişkin işlemler muhasebe sistemine dahil edilmez ve
raporlanmazlar. Dolayısıyla maddi duran varlıkların tespiti, amortisman ayrılması ve
yeniden değerlemeye tabi tutulması gibi işlemler muhasebe dışında kaldığından tam
tahakkuk
esasına
dayalı
muhasebe
sistemi
ile
karşılaştırıldığında
anlaşılması,
uygulanması ve yönetilmesi daha kolaydır. Nakit esası ile karşılaştırıldığında; maddi duran
varlıklar dışında, eksik bilgi üretmez, ekonomik işlemleri nakit akımlarına bağlı olmaksızın
ortaya çıktığında kaydeder, bütçe odaklı değildir, tahakkuk etmiş alacakları ve borçları
kaydeder ve raporlar, etkinlik ve performans denetimine sağlam altyapı oluşturur, ileride
yükümlülük doğurabilecek taahhüt ve garantileri kaydeder ve raporlar.( Muhasebat Genel
Müdürlüğü, 2002:7).
Uyarlanmış tahakkuk esasına dayalı devlet muhasebesiyle ilgili farklı uygulama
şekilleri bulunmaktadır. Bunlardan birinde bu esas tahakkuk esasına dayalı muhasebe
sistemiyle benzer özellikler taşımaktadır. Bu uygulamada işlemler nakit hareketlerinin ne
zaman gerçekleştiğine bakılmaksızın bir ekonomik değer yaratıldığında, değişime
uğradığında, devredildiğinde veya yok olduğunda kaydedilmektedir (Gökçen, 2003; 25).
Bu sistemin tahakkuk esasına dayalı muhasebe sisteminden farkı, maddi duran varlıkların
muhasebe sistemine dahil edilmemesi ve sonuç olarak da bu varlıklara ilişkin amortisman
ayırma, yeniden değerlemeye tabi tutma gibi işlemlerin yapılmamasıdır.
37
Bu sistemin diğer uygulama şeklinde ise giderler ve borçlar tahakkuk ettiğinde,
gelirler
ise
tahsil
edildiklerinde
kaydedilmesinde
tahakkuk
uygulanmaktadır.
Bu uygulama
kaydedilmektedir.
esası,
gelirlerin
Yani
giderlerin
kaydedilmesinde
şekli tahsil edilebilecek
ise
ve
borçların
nakit
esası
gelir tutarları önceden
bilinmediğinden ve bu tutarların tahakkuk esasına göre kayıtlara alınmaları güvenli
olmadığından kamuya bedelsiz hizmet veren kamu kuruluşları için uygun olmaktadır
(Arıca, 2002; 47).
Uyarlanmış tahakkuk esasının diğer özellikleri de bütçe odaklı olmaması, bütçe
ödeneklerine uygunluk ve sorumluluk denetimi için daha uygun olması ve etkinlik ve
performans denetimine iyi bir alt yapı oluşturmasıdır.
2.2.2.5. Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi
Tahakkuk esasına dayalı devlet muhasebesinde işlemler, nakdin ne zaman
alındığına veya ödendiğine bakılmaksızın, ortaya çıktıkları anda kaydedilmektedir
(Karaarslan, 2004; 54). Bu sistemde gelirler, mali yıl içinde tahakkuk eden gelir işlemlerini,
giderler ise mali yıl boyunca tahakkuk eden gider işlemlerini ifade etmektedir. Böylece
dönemsellik ilkesine uygun bir kayıtlama yapılmakta ve mali raporlar ilgili oldukları faaliyet
dönemlerine ilişkin mali işlemleri yansıtmaktadırlar. Muhasebenin başlıca amaçlarından
biri yönetenlerin karar vermelerine yardımcı olacak bilgileri üretebilmektir. Tahakkuk esaslı
muhasebe sistemi de ürettiği raporlarla bunu sağlamaktadır.
Anlaşılacağı gibi tahakkuk eden gelir ve giderler, doğdukları mali yılın hesaplarına
ve raporlarına dahil edilirler. Böyle bir yaklaşım, ekonomik olaylara ilişkin işlemleri ait
oldukları mali yılda kaydeder ve raporlar. Bu özelliği ile dönemsel mali raporlar, ilgili
faaliyet dönemlerine ilişkin mali işlemleri tam olarak yansıtırlar. (Karaarslan, 2002:107).
Gelecekte doğması muhtemel olan taahhüt ve garantilerle ilgili yükümlülükler
nazım hesaplarda kaydedilerek izlenmektedir. Mali tablolarda da tam açıklama kavramı
gereği bu yükümlülüklerle ilgili bilgilere yer verilmektedir.
Tahakkuk esasına dayalı muhasebe sistemine göre üretilen mali raporlar, gelirleri,
giderleri (amortisman dahil), varlıkları (mali ve fiziksel varlıkları, cari ve sermaye
varlıklarını), yükümlülükleri ve diğer ekonomik akımları içerir. Tam tahakkuk esasına
dayalı muhasebe, amortisman giderleri dahil, program maliyetlerinin tamamını hesaplar ve
raporlar. Bu yönü ile kamu kaynaklarının etkin, verimli ve ekonomik kullanılıp
kullanılmadığını ya da diğer bir ifade ile kamu yöneticilerinin performanslarının yani iyi
yönetici
olup
olmadıklarının
(Karaarslan,2004:s.43).
ölçümünde
sağlam
bir
alt
yapı
oluşturur
38
Tam tahakkuk esasında bir yükümlülük; geçmişteki bir işleme veya olaya ilişkin olarak
gelecekte ortaya çıkacak olan muhtemel giderler ve varlıklardaki muhtemel azalma olarak
ifade
edilebilir.
Bu
anlamda
yükümlülüklerin
içeriği
aşağıdaki
gibidir
(Karaarslan,2004:s.43):
 borç hesapları
 diğer tahakkuk etmiş giderler (sosyal güvenlik ödemeleri dahil)
 hesaplarda kayıtlı diğer borçlar
Taahhüt ve garantilere ilişkin olarak gelecekte doğabilecek yükümlülükler nazım
hesaplarda kaydedilir, izlenir ve mali tablolarda bunlarla ilgili gerekli bilgilere yer verilir. Bu
anlamda bir yükümlülük geçmişteki bir işleme bağlı olarak gelecekte doğabilecek bir
yükümlülüğü ifade eder. Tam tahakkuk esasına dayalı muhasebe sisteminde muhtemel
yükümlülükler, gelecekte gerçekleşmesi yüksek olasılık dahilinde ise, gerçek yükümlülük
olarak kabul edilir.
Tam tahakkuk esasına dayalı devlet muhasebesinde mali raporlar stoklara ve
akımlara ilişkin işlemlerin hepsini kapsar ve stoklarda akımlara bağlı olarak ortaya çıkan
bütün değişimleri gösterir. Bu sisteme göre üretilecek mali raporlar bilanço, faaliyet raporu
ve nakit akım tablosudur. Bu tablolardan elde edilecek anahtar göstergeler ise net faaliyet
dengesi, net borç verme/borç alma, nakit dengesi ve net değerdeki değişimdir. Nakit
esasından farklı olarak hesaplanan bu göstergeler hükümetin ekonomik ve mali
politikalarının etkilerini ve sonuçlarını raporlayarak devlet hesaplarında saydamlığın ve
kamu yönetiminde hesap verilebilirliğin temelini oluşturur (Karaarslan,2004:s.43).
39
3. TÜRKİYE’DE DEVLET MUHASEBESİNİN SORUNLARI VE TAHSİL ESASI
İLE TAHAKKUK ESASININ KARŞILAŞTIRILMASI
3.1.TÜRKİYE’DE DEVLET MUHASEBESİNİN SORUNLARI
Türkiye’de 1923 yılında kabul edilen bir talimatname ile iki yanlı muhasebe yöntemi
uygulanmaya başlanmış, 26.05.2007 tarihli ve 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu
ile devlet muhasebesi ve bütçenin temel kuralları ortaya konulmuş, 1928 yılında çıkarılan
talimatname ile iki yanlı muhasebe yerine tasnif yevmiyesi adlı bir sistem benimsenmiştir.
01.01.1948 tarihinde yürürlüğe giren Devlet Muhasebesi Genel Yönetmeliği ve Devlet
Muhasebesi Muamelat Yönetmeliği ile devlet muhasebe sisteminin nüvesi ortaya konmuş
ve ikili (muzaaf) sisteme dönülmüştür (Öner, 2005: 478).
Zaman içinde çeşitli değişiklikler yapılan bu yönetmelikler günün ihtiyaçları da
dikkate alınarak 01.01.1990 tarihinden itibaren Devlet Muhasebesi Yönetmeliği adı altında
birleştirilmiştir. Tahakkuk esaslı muhasebeye geçmek amacıyla bu yönetmelik kaldırılmış
ve 01.01.2004 tarihinden itibaren Genel Bütçeye Dahil Daireler ve Katma Bütçeli İdareler
Muhasebe Yönetmeliği uygulamaya konulmuştur. 5018 sayılı Kanunun yürürlüğe
girmesinden sonra bu yönetmelik de kaldırılmış önce Genel Bütçe Muhasebe Yönetmeliği
01.01.2006 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmış ve bir yıl yürürlükte kalmış, 5436
sayılı Kanun ile 5018 sayılı Kanunda yapılan değişiklikleri müteakip hazırlanan “Merkezi
Yönetim Muhasebe Yönetmeliği” 01.01.2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir (Dişli vd., 2007:
13-15).
Nakit esasına dayalı muhasebe sistemi karar verici durumundaki yöneticilere karar
almada ve ileriye yönelik tahminlerde bulunmakta yeterli veri ve bilgiyi, zamanında ve
doğru olarak sağlayamamaktadır. Bu da kamu kaynaklarını yönetenlerin, hesap verme
yükümlülüklerini yerine getirememelerine neden olmaktadır. Aynı zamanda kamu
kaynaklarının israfı sonucunu doğurmaktadır.
Türkiye’de devlet muhasebesi uygulamasına ilişkin olarak belirlenen sorunlar
aşağıda özetlenmiştir (Gülşen vd., 2007:14-15, Gülşen vd., 2006:14-15).
 Muhasebe sistemleri, bazı istisnalar hariç, nakit esasına dayanmaktadır,
dolayısıyla yeterli veri üretememektedir.
 Devlet muhasebesi ödenek ve nakit planlamasında kullanılabilecek sağlıklı veriler
sağlamamaktadır.
 Genel yönetim birimlerini kapsayan ortak muhasebe ve raporlama standartları ile
sonuçları birleştirmeye uygun bir muhasebe planı yoktur. Bunun sonucu olarak
kamu kurumlarında muhasebe birliği yoktur.
40
 Muhasebe sistemi, özellikle genel ve katma bütçeli idareler, belediyeler, il özel
idareleri ve fonlarda, bütçe uygulamasına odaklanmıştır.
 Bütçe hazırlık çalışmalarına katkısı bulunmamaktadır.
 Muhasebe
sisteminde
bütçenin
tamamını
kapsayan
bir
bütçe
modülü
bulunmamaktadır.
 Etkileri ileri tarihlerde ortaya çıkacak olan mali işlemler kayıt altına alındıkları yılda
kaldıklarından
ileriye
taşınamamakta
ve
devlet
muhasebesi
süreklilik
göstermemektedir.
 Özellikle, genel ve katma bütçeler için hazırlanan hesap planında hesaplar
muhasebe ve raporlama mantığına uygun olarak sınıflandırılmamıştır.
 Devlet muhasebesi, bazı istisnalar hariç, süreklilik göstermemektedir. Faaliyet ve
bütçe uygulamaları ait oldukları dönemde kalmaktadır. Mali işlemlerden, etkileri
ileri dönemlerde ortaya çıkacak olanlar, kayıt altına alındıkları yılda kalmakta
ileriye taşınmamaktadır.
 Sosyal güvenlik kuruluşları kısmen hariç olmak üzere, devlet muhasebe sistemleri
mali raporlamaya ve sonuç üretmeye uygun değildir.
 Devletin mal varlığı (özellikle maddi duran varlıklar) muhasebe içine alınamamakta
ve raporlanamamaktadır.
 Muhasebe sistemlerinin kapsamı dardır. Hesaplar, muhasebe ve raporlama
mantığına uygun olarak sınıflandırılmamıştır ve yeterli detayda değildir. Detaylı
bilgi üretilememektedir. Yarı mali nitelikteki işlemler genellikle muhasebe
dışındadır.
 Uluslararası standartlara uygun mali rapor üretecek sağlıklı bir veri tabanı
bulunmamaktadır.
 Muhasebe bilgilerinden “Kesin Hesap” elde edilememektedir.
 Muhasebe sistemi, mali raporlamaya ve sonuç üretmeye uygun olmadığından
kurumlara ait muhasebe bilgileri çıkarılamamakta ve bu kurumlarla ilgili mali
tablolar üretilememektedir.
 Devlet
borçlarının
muhasebe
sisteminde
tam
olarak görülmesi mümkün
olmamaktadır.
Türkiye’de devlet muhasebesi alanındaki en önemli sorun uygulamadaki
dağınıklıktır. Genel yönetim içinde yer alan kurumların bütününe yönelik çalışmalar
yapmak, standartlar ve kurallar oluşturmak üzere yetki verilmiş bir kurum yoktur. Devlet
muhasebesinde standartların ve kuralların oluşturulamamasının en önemli nedeni budur.
Ayrıca devletin resmini tam olarak görme konusunda bir talebin veya ilginin de olmaması
bu dağınıklığın sürdürülmesinde rol oynamaktadır. Uluslararası mali kuruluşlarca
41
Türkiye’ye yöneltilen eleştirilerin başında da genel yönetime ait mali istatistiklerin
oluşturulamaması gelmektedir. Buna katılmamak mümkün değildir. Gerçekten de ilke
olarak, hakim olamadığınız bir şeyi yönetemezsiniz (Kerimoğlu,1998:17).
Devletin mali faaliyetlerinin kavranabilmesi ve resminin tam olarak çıkarılabilmesi
için genel yönetim tanımına dâhil bütün kurumları kapsayan ortak muhasebe ve raporlama
standartları ve birleştirilebilir bir hesap planının hazırlanması gereklidir. Daha önce
açıklandığı üzere dünyada devlet muhasebesinde nakit esasından tahakkuk esasına
doğru bir gelişme vardır. Çünkü nakit esasına dayalı bir muhasebe sistemi ilgililere karar
almada veya ileriye yönelik tahmin yapmada yeterli veri sağlayamamaktadır. Böyle bir
durum bir ulusal ekonomide yer alan herkes adına mali kararları alanların ve kamu
kaynaklarını yönetenlerin yeterince saydam olmamaları ve hesap verme yükümlülüklerini
yerine getirmemeleri sonucunu doğurmaktadır. Devlet muhasebesinde uygulama birliğinin
sağlanmasına yönelik çalışmaların amacı bir ulusal ekonomi içinde önce alt sektörler,
sonra sektörler arasında, bunların kendi aralarındaki işlemler elimine edildikten sonra,
birleştirmeyi sağlayıp ulusal ekonomiyi doğru olarak ölçmektir. Ancak bu şekilde, devlet
mali istatistiklerini kullananlara, politika oluşturulurken veya ileriye yönelik kararlar
alınırken veya tahminlerde bulunulurken, başvuracakları sağlam bir veri tabanı
oluşturulabilir. Bunun doğal sonucu da kamu mali yönetiminde saydamlık ve hesap
verilebilirliğin sağlanması ve kamu mali yönetiminin iyileştirilmesidir (Muhasebat Genel
Müdürlüğü, 2002: 20-21.)
Ülkemizde 31.12.2003 tarihine kadar nakit esaslı muhasebe sistemi uygulanmıştır.
Bu sistemde, hesap planı raporlamaya uygun değildir ve bilanço, nakit akım tablosu,
faaliyet sonuçları tablosu gibi kamu kesimini ilgilendiren tablolar üretilmemektedir. Bu
yüzden de muhasebe en önemli işlevlerinden olan raporlama ve yorumlama işlevlerini
yerine getirememektedir.
Devleti oluşturan çeşitli kurumların birbirinden farklı uygulamaları, birimler arası
uyumu bozmakta ve konsolidasyonun imkansız hale gelmesine neden olmaktadır.
Bu nedenlerden dolayı da devlet muhasebesinde birliğin sağlanması ve ortak
olarak kullanılan muhasebe ve raporlama standartlarının oluşturulması kaçınılmaz olmuş
ve bu konuda gerekli çalışmalar Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğünce
başlatılmıştır.
42
3.1.1 Devlet Muhasebesinin Kapsamının Dar Olması ve Kamuda Muhasebe
Birliğinin Olmaması
01.01.1990 tarihinden itibaren uygulanılan “Devlet Muhasebesi Yönetmeliği” genel
ve katma bütçeli daireleri kapsamaktadır. Bu nedenle nakit esaslı devlet muhasebesinin
kapsamı dardır. Kamu kesiminde; belediyeler, özel idareler, fonlar, sosyal güvenlik
kuruluşları gibi ellerinde mali kaynak tutan ve kullanan kurumlar da bulunmaktadır.
Dolayısıyla bu kurumların varlıklarını ve sorumluluklarını kapsam dışında bırakarak elde
edilen veriler, ekonominin planlanması, ekonomi politikalarının hazırlanıp uygulanmasında
yeterli değildir (Kerimoğlu, 1998:11). Çok büyük bir kamu kaynağının nasıl ve ne şekilde
kullanıldığı konusunda sağlıklı bilgi sahibi olunamamaktadır. Kamu muhasebe sistemleri,
kamunun kar amaçlı kuruluşları hariç tüm kesimlerini kapsayacak nitelikte olmalıdır.
Nakit esaslı muhasebe sisteminde, devletin varlık ve sorumlulukları ile ilgili bilgiler
tam olarak kayıt altına alınamamaktadır. Maddi duran varlıkların muhasebe kapsamı
dışında tutulması nedeniyle doğru sonuçlara ulaşılamaz. Maddi duran varlıklar ile ilgili
yapılan harcamalar o yılın bütçesine gider yazılır, bu nedenle o yılın giderleri aşırı
derecede artmış olur. Örneğin, bir bina gelecek bütçe yıllarında da kullanılmaktadır. Bu
nedenle maliyet kullanıldığı yıllar itibariyle gider yazılmalıdır. Ancak nakit esaslı muhasebe
sisteminde maliyet, yapıldığı yıl bütçesinde gösterildiği için elde edilen verilerden doğru
bütçe sonuçlarına ulaşmamız zor olur (Gazioğlu, 2007: 44).
Maddi duran varlıkların hesaba alınmasındaki zorlukları aşağıdaki gibi sıralamak
mümkündür (Kerimoğlu, 2002:105-106);
 Kamunun elinde yıllardan beri birikmiş ciddi boyutta maddi duran varlık
bulunmaktadır, bunların envanterinin yapılarak hesaba alınması,
 Muhasebe disiplininin gereklerinden taviz vermeden, hesaba alınacak duran
varlıkların belirlenmesi,
 Maddi
duran
varlıkların
kullanım
ve
faydalanma
süreleri
çerçevesinde
giderleştirilmesi, diğer bir ifadeyle amortismana tabi tutulması,
 Hesaba alınan maddi duran varlıkların enflasyon nedeniyle her yıl yeniden
değerlemesinin yapılması,
 Hesaba alınan varlıkların raporlanması ve bunların yönetim muhasebesi
anlamında analiz edilmesi,
 Edinilmiş olanlar ve edinilecek varlıkların otomasyon ortamına geçirilmesi,
donanım ve personel açısından önemli bir maliyet oluşturması oldukça zordur.
43
Uygulama zorlukları gerekçesi ile maddi duran varlıkları muhasebe kapsamının
dışında tutmak, devlet için çok önemli konuların raporlanamamasına ve muhasebe
sisteminin doğruyu yansıtmaktan uzaklaşmasına neden olur.
“Devlet Muhasebesi Yönetmeliği”’nin kapsamı dışında kalan idarelerin uyguladığı
muhasebe sistemleri birbirinden çok farklı standartlar taşımaktadır (Karaarslan, 2002:10).
Nakit esaslı muhasebe sisteminin sadece genel bütçeli idareler ile katma bütçeli
kuruluşları kapsaması, bunların dışında kalan kurumların kendi özel muhasebe
sistemlerini oluşturması sonucunu doğurmuştur. (DPT, 2000: 69).
Yukarıda sorunlar kısmında da açıklandığı gibi ortak bir muhasebe sisteminin
olmaması kurum ve kuruluşların gelir/gider, varlık/kaynak kayıtlarının çok farklı olması
sonuçların konsolidasyonunu imkansız hale getirmektedir. Bu da kamu kesiminde
hesapların toplulaştırılmasını engellemektedir.
Nakit esasının benimsendiği dönemlerde devlet muhasebe sistemi kapsam
itibariyle sınırlı ve dar bir yapıdaydı. Öyle ki, 1990 yılından itibaren uygulanılmaya
başlanılan Devlet Muhasebesi Yönetmeliği genel bütçeli idareler ile özel mevzuatlarındaki
hükümler saklı kalmak üzere katma bütçeli idareleri kapsamaktaydı. Fakat, kamu
kesiminde belediyeler, özel idareler, fonlar, sosyal güvenlik kuruluşları gibi ellerinde mali
kaynak tutan ve kullanan kurumlar da bulunmaktadır. Bunların varlıklarını ve
sorumluluklarını dışarıda bırakarak elde edilen veriler, milli ekonominin planlanması ve
ekonomi politikalarının hazırlanıp uygulanmasında yeterli değildir. Ayrıca Devletin maddi
duran varlıklarının muhasebe dışı bırakılması, bunlara yapılan harcamaların yapıldığı yıl
bütçesine gider yazılmasını gerektirmektedir. Ancak bir bütçe yılında yapılan bir bina
gelecek bütçe yıllarında da kullanılmaktadır. Bunun maliyetinin sadece yapıldığı yıl
bütçesinde gösterilmesi doğru bütçe uygulama ve faaliyet sonuçlarına ulaşılmasını
engellemektedir. Bu ise yıllar itibariyle muhasebe sisteminden elde edilen verilerin gerçek
durumu yansıtmaması sonucunu doğurmaktadır.(DPT, 2000:.77).
3.1.2. Kayıtların Nakit Esasına Göre Tutulması
Önceki kısımda, nakit esaslı muhasebe sistemi ve sakıncaları ayrıntılı olarak
açıklanmıştı. Nakit esaslı muhasebe sistemi, kapsadığı işlemlerin basit olması nedeniyle
anlaşılması ve yönetilmesi kolay bir sistemdir. Fakat kapsadığı işlemlerin nakit akımları ile
sınırlı olması ve sadece bütçeye odaklanması nedeniyle devletin varlıkları, sorumlulukları
ile ilgili bilgiler tam olarak kayıt altına alınmamakta, bütçe dışında kalan faaliyetler
kaydedilmemekte ve raporlanmamaktadır. Nakit esaslı muhasebe sistemi dönemsellik
ilkesine de uygun değildir. Gelir ve giderler, gelecek ya da geçmiş dönemlere ait olsa bile
44
ödendiği anda kayıt altına alınarak, o dönemin gideri olarak kaydedilir. Bu da dönemsellik
ilkesine ters düşer. Bu durum dönemsel sonuçların hatalı olmasına yol açar.
Tahakkuk esasına geçilmesiyle birlikte terkedilen nakit esaslı devlet muhasebe
sistemi, temin edilen bir mal veya hizmet karşılığı doğmuş olan bir devlet borcunun
gerçekleştiğinde değil, nakden veya hesaben ödendiğinde gider olarak kaydedilmesi;
gelirlerin ise nakden veya hesaben tahsil edildiğinde gelir olarak kaydedilmesi esasına
dayanmaktaydı. Bundan dolayı, bu sistemde devletin varlıkları ve sorumluluklarıyla ilgili
mali ve idari bilgiler, tam olarak ve zamanında kayıt altına alınamamaktaydı (Öz,
2007:69).
Nakit esaslı devlet muhasebe sistemi, girişilen taahhütleri kaydetmediği, nakit
yaratmayan akımları nakit yaratan akımlardan ayıramadığı, bekleyen harcamaları
gösteremediği için ödenek ve nakit projeksiyonları yapılmasına uygun değildi.
3.1.3. Muhasebe Sisteminin Bütçe Odaklı Olması
Nakit esaslı devlet muhasebe sistemi bütçeye odaklıydı ve yalnızca bütçesel
işlemleri esas almaktaydı. Dolayısıyla, bütçesel işlemler muhasebeleştirilirken, bütçe
dışında kalan kamu faaliyetleri izlenip kayıt altına alınmamaktaydı. Oysa devlet, bütçe ile
ilişkisi henüz kurulmamış olmakla beraber, devlet bilançosunda değişim yaratan birtakım
mali işlem ve süreçler yürütmektedir. Bu işlem ve süreçlerin muhasebe anlamında
izlenmemesi, kayıt altına alınmaması ve yönetici kararlarına destek olacak biçimde mali
raporlara yansıtılamaması nakit esaslı sistemin ve dolayısıyla Türk devlet muhasebesinin
en önemli sorunlarından birini oluşturmaktaydı (Öz, 2007: 70).
3.1.4. Hesapların Yeterli Detayda Olmaması
Muhasebe sisteminde hesaplar yeteri kadar detay göstermediğinden muhasebe
sistemi ayrıntılı bilgi üretmeye elverişli değildi. Nakit esasının benimsenmiş olduğu
dönemlerde devlet muhasebe sistemi, gerek kodlama sisteminin yetersizliğinden, gerekse
tam otomasyona geçilmemiş olmasından dolayı detaylı mali ve yönetsel bilgi üretmeye
elverişli değildi. Çünkü hesaplar alt hesaplara ayrılmamıştı ve bundan dolayı, bir hesabın
içindeki farklı ve ayrıntılı bilgiler ayrıştırılamamakta ve muhasebe sistemi tarafından
gösterilip raporlanamamaktaydı. Sistemin odaklandığı bütçe gelir ve giderlerinin ayrıntısı
bile belli bir düzeyden sonra muhasebe dışında kalmakta; gerekli bilgiler muhasebe dışı
çalışmalarla elde edilmekteydi. Bu durum ise, çift taraflı kayıt sisteminin doğruluğundan ve
muhasebe tutarlılığından uzaklaşılması demektir (DPT, 2000: 78).
45
3.1.5. Hesapların Sınıflandırılmamış Olması
Nakit esaslı muhasebe sisteminde hesaplar sistemli bir kodlamaya sahip değildir.
Dönem ayırıcı hesaplar yoktur. Hesaplar, niteliklerine göre sınıflandırmaya tabi
tutulmamıştır.
Nakit esaslı muhasebede kullanılan hesap planındaki pek çok hesap, muhasebe
anlamında özelliğini yitirmiş ve niteliği itibariyle farklı işlemler aynı hesaplara kaydedilir
olmuştur. Özellikle borç hesaplarında kendisini gösteren bu durum, devlet borçlarının bir
kısmının bütçe dışında izlenmesinden ve gelişen borçlanma enstrümanlarının getirdiği
muhasebe
ihtiyaçlarına
nakit
esaslı
muhasebenin
cevap
verememesinden
kaynaklanmaktadır (Karaarslan, 2002: 13.). Hesapların nitelikleri ve taşıdıkları anlamlar
sadece bu konuda uzmanlaşmış kişiler tarafından anlaşılabilmektedir. Hesap planı
itibariyle raporlamaya uygun olmaması nedeniyle, sistemden anlamlı mali raporlar
üretmek zordur. Üretilen raporların belli bir standartta olmaması nedeniyle sistemden, tüm
kullanıcıların
anlayabileceği
ve
yorumlayabileceği
mali
raporlar
ve
bilgiler
üretilememektedir.
Tahakkuk esasına geçilmeden önce uygulanmakta olan devlet muhasebesi
sisteminde hesaplar sınıflandırmaya tabi tutulmamıştı ve sistematik bir kodlama sistemi
bulunmamaktaydı.
Bunun
yanında,
sistemde
dönem
ayırıcı
hesaplar
da
bulunmamaktaydı. Hesapların nitelikleri ve taşıdıkları anlamlar sadece bu konuda
uzmanlaşmış kişiler tarafından anlaşılabilmekteydi. Bu nedenle, mevcut muhasebe
sisteminden anlamlı mali raporlar üretmek oldukça zordu; üretilen raporların önceden
belirlenmiş bir standartta olması ise hemen hemen imkânsızdı. Sonuç itibariyle, mevcut
muhasebe sisteminden tüm kullanıcıların anlayabileceği ve yorumlayabileceği mali
raporlar ve bilgiler üretilememekte ve devlet muhasebesi bir uzmanlık alanı olarak
kalmaktaydı (DPT, 2000: 77).
3.1.6. Devlet Muhasebesinin Ödenek ve Nakit Planlamasında Kullanılabilecek
Sağlıklı Verileri Sağlayamaması Nedeniyle Bütçe Hazırlık Çalışmalarına Katkısı
Olmaması
Devlet muhasebesi sistemi nakit esaslı bir muhasebe sistemi benimsediğinden
ödenek ve nakit dağılımı sağlıklı bir şekilde planlanıp gerçekleştirilememekteydi. Bunun
nedeni ise ödenek yetersizliği nedeniyle ödenememiş devlet borçları ve girişilen
taahhütlerin kaydedilmemesidir.
Girişilen taahhütlerden anlaşılması gereken; ertesi mali yıl veya yıllara geçerli
olmak üzere yapılan sözleşmelere dayanılarak girişilen ve mevzuatı gereğince bunlara
46
ilave edilen taahhüt tutarları, fiyat farkı ödemeleri ile bunlardan yerine getirilenler ile
kısman veya tamamen feshedilenlerin izlenmesidir.(GÜLŞEN, 2004:125)
Bütçe uygulamalarının ve diğer mali işlemlerin nakit esasına dayanan bir devlet
muhasebe sisteminde kaydedilmesi, mali raporlama açısından önem taşıyan, pek çok
bilginin kaydedilememesine ve kaybolmasına neden olmaktadır.
Muhasebe sistemiyle ödenek yetersizliği nedeniyle ödenememiş borçların ve
girişilen taahhütleri izlemenin imkanı yoktu. Bu durum bütçenin hazırlanması ve
uygulanmasında gerçekte yeterli ödeneği olmayan taahhütlere girilmesine ve yıllara sari
işler için yeterli ödenek konulmamasına sebep olmakta, bu da yatırımların verimliliğini
azaltmaktaydı.
Özetle devletin borçlarını ve alacaklarını, hak edilen gelirleri ve doğmuş ancak
henüz ödenmemiş giderlerini kaydetmeyen bir sistemin güvenilir bir bütçeleme
yapılmasına imkan vermesi mümkün olmamaktadır.
3.1.7. Devlet Borçlarının Muhasebeden Tam ve Sağlıklı Olarak İzlenememesi
Uygulanan devlet muhasebesi sisteminde devlet borçlarının bir kısmının bütçe
dışında izlenmesi, gelişen borçlanma enstrümanlarının getirdiği muhasebe ihtiyaçlarına
mevcut sistemin cevap vermemesi, muhasebe sisteminin ürettiği tablo ve cetvellerin
devlet borçlarının tutarlarını tam ve doğru biçimde görmenin mümkün olmaması, devletin
zimmetinde gerçekleştiği halde bütçe giderleri hesabına yansıtılmayan harcamalar
(KIZILKAYA, 2005: 84), ülkemizde uygulanan nakit esaslı devlet muhasebesinin
uygulamasında karşılaşılan en önemli sorunlarından bazılarıydı.
Nakit esasına dayalı muhasebe sisteminde devlet borçlarını izleyebilmek genel
olarak mümkündür ancak yeterli düzeyde değildir. Devlet borçlarını etkili olarak
izleyebilmek için çift taraflı kayıt yöntemine dayalı tahakkuk esaslı muhasebe sistemine
geçilmiş olması gerekmektedir.(Allen ve Tommasi, 2001: 253)
Gerçekten de ülkemizde nakit esasına dayalı muhasebe sisteminin uygulandığı
dönemlerde, devlet borçlarının; tutar ve vade yapısı itibariyle, muhasebe kayıt ve
raporlarında izlenebilmesi mümkün olmamıştır.
Devlette bütçe dışında izlenen bazı işlemler alınacak kararları da olumsuz
etkilemektedir. Hazinece gerçekleştirilen bazı işlemler bütçe dışında izlenmekte ve bu
işlemler sonucunda varlık ve yükümlülükler doğmaktadır. Borçlanma yoluyla elde edilen
kaynakların bütçe dışı giderlerin finansmanında kullanılması, net borçlanma hasılatının
bütçe açığından daha büyük gerçekleşmesiyle sonuçlanmaktadır. Bu durum, mali disiplin
47
ve bütçe disiplinini bozmakta ve borçlanma yoluyla karşılanan giderler meclis denetiminin
dışında kalmaktadır (Sayıştay Başkanlığı,2005:4)
3.1.8. Muhasebe Bilgilerinden “Kesin Hesap Kanun Tasarısı”nın Elde
Edilememesi
Bütçe kanunu ile yürütme organına, devlet gelir ve giderleriyle ilgili işlemleri yapma
izin ve yetkisi veren yasama organı, bütçe hakkının doğal bir sonucu olarak denetimi de
yapmak durumundadır. Bu denetim, yasama organınca bütçenin hem uygulanması
sırasında, hem de sonrasında yapılır. Yasama organının, yürütme organını bütçenin
uygulama döneminin ardından denetlemesi kesin hesap kanun tasarısı ile gerçekleştirilir.
Bu denetim büyük bir önem taşımakta ve kamuoyunda daha fazla ilgi görmektedir. Zira,
bütçenin sadece bir tahmin olmasına karşılık, Kesin Hesap Kanun Tasarısı bütçeye ilişkin
somut gerçekleşmeleri göstermektedir.(KONUKMAN, erişim: www.tesev.org.tr).
Kesin hesap kanunu tasarısı, bütçe uygulamasına esas muhasebe kayıtları dikkate
alınarak hazırlanır (5018 Sayılı Kanun, m. 42). Oysa nakit esaslı devlet muhasebe sistemi,
kesin
hesap
kanun
tasarısının
hazırlanması
sürecine
yeterli
ölçüde
katkı
sağlayamamaktadır. Zira kesin hesap kanun tasarısına ilişkin bilgiler daha ziyade
muhasebe dışı bazı bütçesel verilerden elde edilebilmektedir. Bu durum ise, böylesine
önemli bir denetim mekanizmasının işlevselliğini azaltmaktadır. Tahakkuk Esaslı Devlet
Muhasebe sisteminde, bütün bütçe uygulamalarına ait sonuçları, taahhütler hesabı altında
formüle edilecek kesin hesaba ilişkin bilgiler yardımıyla ve 895-Bütçe Uygulama Sonuçları
Hesabının bakiyesini kullanmak suretiyle elde edebilmek mümkündür (KERİMOĞLU,
2002: 25).
Kesin Hesap Kanunu Devletin bir mali yıl boyunca yapmış olduğu
hizmetlere
ilişkin
kullanmış
olduğu
kaynakların
mevzuata
uygunluğunun
kontrolünü ve denetimini sağlayan ve devletin hesap vermesini sağlayan en
önemli araçlardan biridir. Nakit esaslı devlet muhasebesi sistemi muhasebe içinde
kesin hesap kanun tasarısını hazırlayacak konumda değildi. Dolayısıyla kanun
tasarısı hazırlanırken kesin hesaba ilişkin bilgiler muhasebe dışından elde
edilmekteydi.
3.1.9. Devlet Muhasebesinin Uluslararası Muhasebe Standartlarına Uygun
Mali Raporları Üretecek Sağlıklı Bir Veri Tabanı Sunmaması
Nakit esasına dayalı devlet muhasebe sisteminde kamu hesapları harcayan
birimler bazında değil, saymanlıkların teşkilatlandığı il ve ilçeler bazında tutulmaktaydı.
Dolayısıyla nakit esaslı muhasebe uygulamasında, bulundukları yer, tabi oldukları bütçe
48
rejimi ve bağlandıkları saymanlık dışında hiç bir ortak yanları bulunmayan bakanlıklar ve
taşra birimlerinin bütün gider ve gelir işlemlerinin kaydından oluşan hesaplar, farklı
ekonomik birimlerin mali işlem ve süreçlerinin karma bir şekilde kayıt edilmesinden öte bir
anlam ifade etmemekteydi (Muhasebat Genel Müdürlüğü,2002: 16).
Nakit esaslı devlet muhasebe sisteminin kapsamının dar olması sebebiyle yani
sadece genel ve katma bütçeli kurumları içine alması sebebiyle ve ayrıca bazı hesapların
tahakkuk kayıtları dışında sadece bütçe uygulamalarına ilişkin kayıtları tutması,
uluslararası muhasebe standartlarına uygun mali tablo üretmesine engel teşkil
etmekteydi. Bunun yanı sıra hesap planının raporlamaya elverişli olmamasından dolayı
bilanço, faaliyet sonuçları tablosu ve bütçe uygulama sonuçları tablosu gibi kamu kesimini
kapsayan mali tablolar düzenlenememekteydi (Gül, 2008: 41).
3.2. DEVLET MUHASEBESİNDE TAHAKKUK ESASINA GEÇİŞ
Tahakkuk esasında tüm mali olaylar, nakit giriş ve çıkışlarına göre değil de ortaya
çıktıklarında kayıt altına alınırlar. Gelirler hesabı, nakit olarak tahsil edilip edilmediğine
bakılmaksızın, mali yıl boyunca tahakkuk eden ve genel kabul görmüş muhasebe
ilkelerine göre gelir kaydedilmesi gereken işlemleri, giderler hesabı da yine nakit olarak
ödenip ödenmediklerine bakılmaksızın, mali yıl boyunca tahakkuk eden giderlerin
toplamını gösterir (Kızılkaya, 2005: 79). Bilindiği gibi bu sisteme ticari işletmelerde yıllardır
uygulanan genel muhasebe de dönemsellik kavramı, vergi hukukunda ise zaten tahakkuk
adı verilmektedir.
Tahakkuk esasında her dönemin kendi geliri ve kendi gideri ilgili döneme yazıldığı
için çok daha iyi bir şekilde gider ve gelir takibi ve kontrolü yapılabilmektedir. Bu sistem
olmasa özellikle şirketlerde dönemlerin kar veya zararı doğru hesaplanamayacağı gibi
hesaplanan birim maliyetler de gerçeği yansıtmayacaktır. Birim maliyetlerin doğru
hesaplanamadığı bir ekonomide fiyatlar ve yapılacak tüm bütçeleme faaliyetleri hatalı
olacaktır.
Tahakkuk esaslı devlet muhasebesi uygulanmadığı dönemlerde özellikle devletin
en önemli konularının başında gelen maddi duran varlıklar da kaydedilmemekteydi. Bu
durumda devletin hiçbir varlığı da doğru olarak raporlanmış olmuyordu. Tahakkuk esaslı
devlet muhasebesinde ise, devletin sahip olduğu maddi duran varlıklar, tahakkuk etmiş
gelir ve giderler, devletin üstlenmiş olduğu tüm yükümlülükler, taahhüt ve garantiler ile
devletin sahip olduğu varlık ve borçlarda dönemler itibariyle gerçekleşmiş fiyat ve miktar
değişimleri de kaydedilir. Bu nedenle devletin varlıkları doğru olarak raporlanabilecek ve
sonuçta devletin giderleri ve gelirleri güvenilir bir şekilde analiz edilebilecektir. Tahakkuk
49
esasına dayalı muhasebenin en önemli özelliklerinden birisi giderlerin içine maddi veya
maddi olmayan duran varlık amortismanlarının da katılmasıdır. Amortismanların olmadığı
bir durumda giderlerin doğru olduğunu belirtmek mümkün değildir.
Tahakkuk esaslı muhasebe sisteminde tüm varlıklar likiditelerine göre anlamlı bir
şekilde raporlama imkanı bulacaktır. Kaynaklar da yine özel sektörde olduğu gibi
vadelerine göre ve ayrıntılı olarak raporlanabilecektir. Bu kayıtlama tekniği bilindiği tüm
finansal raporların da temelini oluşturmaktadır. Öz olarak tahsil esasından tahakkuk
esasına geçiş işletme hesabı esası mantığından, kesinlikle daha gelişmiş olan ve günün
koşullarına ayak uyduran bilanço esasına geçiş anlamına gelmektedir. Bu sayede bilanço
gibi şirketlerin muhasebe uygulamalarının kesinlikle yarıdan fazlasını kapsayan önemli
tabloların devlette de güvenilir bir şekilde düzenlenmesi sağlanmış olmaktadır.
Bunların yanı sıra tahakkuk esaslı devlet muhasebesinin stok akımlarındaki
değişikliği takip edebilme kabiliyetine sahip olması gibi bir özelliği de mevcuttur. Taahhüt
ve garantilere ilişkin olarak gelecekte doğabilecek yükümlülükler nazım hesaplarda
izlenmektedir. Yükümlülüğün özelliği geçmişteki bir işleme bağlı olarak gelecek dönemi
etkileme ihtimali olmasıdır.
3.2.1. 1995 ve Sonrasında Devlet Muhasebesinde Yaşanan Gelişmeler
Devlet muhasebesi alanında yıllardır gelişme süregelmektedir. Ancak 1990’lı
yıllara kadar ülkemizde sadece tahsil esaslı devlet muhasebesi uygulamaları devam ettiği
için önemli yol kat edilememiştir. Devlet muhasebesinde en önemli rolün Maliye
Bakanlığı’na ait olması gerekirken, Maliye Bakanlığı’nın devlet muhasebesi alanındaki
çalışmaları genel ve katma bütçeli idareler ve döner sermayelerle sınırlı kalmıştır. Maliye
Bakanlığı’nca, 1050 sayılı Genel Muhasebe Kanunu’ndan alınan yetkiye istinaden, genel
ve katma bütçeli idareler için, asıl olarak bütçe uygulama sonuçlarının kaydı ve
raporlamasını amaçlayan, kendine has bir muhasebe sistemi kurgulanmıştır. Bu konuda
yapılan en son düzenleme 1990 yılında yayımlanan Devlet Muhasebesi Yönetmeliğidir.
Söz konusu yönetmelik incelendiğinde genel ve katma bütçeli idarelerde uygulanan
muhasebenin nakit esasına dayalı bütçe uygulamaları yanında, nakit esasında yer
almayan emanetler ve nakit yaratmayan borçlar gibi yükümlülükleri, iştirakler, borç
vermeler ve bütçe dışı sermaye oluşumları gibi varlıkları ve gelir tahakkuklarının kaydı gibi
işlemleri de muhasebeleştirdiği görülmektedir. Ayrıca hesaplar mali yılın bitimi olan 31
Aralık tarihi ile kapatılmayıp önceki mali yıldan kalan bütçe işlemlerinin tamamlanması için
bir ay süreyle açık tutulmaktadır. Bu özellikleri ile değerlendirildiğinde genel ve katma
bütçeli idareler için uygulanan devlet muhasebesi uyarlanmış nakit esası ile uyarlanmış
50
tahakkuk esası arasında bir sistem olarak ifade edilebilir (Muhasebat Genel Müdürlüğü,
2002: 15).
Devlet muhasebesinde reform çalışmaları 1995 yılında genel ve katma bütçeli
idarelerde tahakkuk esasına geçilmesini amaçlayan ve Dünya Bankası’nca da
desteklenen kamu mali yönetim projesi çalışmaları ile başlamış ve döner sermayeler için
döner sermayeli işletmeler muhasebe yönetmeliğinin hazırlanması ve yayımlanması ile bu
çalışmalar sürdürülmüştür. Daha sonra, önceki bölümlerde açıklanan nedenlerle, kamu
mali yönetimine destek olacak sağlam bir veri tabanının oluşturulması için genel yönetimi
kapsayan
raporlama
gereksinimi
devlet
muhasebesi
çalışmalarının
kapsamının
genişletilmesine neden olmuştur. Devlet muhasebesinde birliğin sağlanması, bütün
yönetim birimlerinde ortak olarak kullanılan muhasebe ve raporlama standartları
oluşturulmasına ilişkin bazı düşünceler oluşmasına karşın, bu konuda 2001 yılına kadar
somut bir çalışma yapılamamıştır. Aslında bunu sağlayacak hukuki bir zemin de yoktu.
Böyle olunca genel yönetim (devlet) sektörünün mali istatistiklerinin derlenmesi, saydamlık
ve hesap verilebilirlik anlayışı içinde kamuoyunun bilgi ve denetimine sunulmasına ilişkin
bir altyapı da gelişememiştir (Muhasebat Genel Müdürlüğü, 2002: 15).
Maliye Bakanlığı ayrıca, 1050 sayılı Kanunun 49. maddesine istinaden kurulan
sadece döner sermayeler için tam tahakkuk esasına dayalı Döner Sermayeli İşletmeler
Muhasebe Yönetmeliğini hazırlayıp 1999 yılında uygulamaya koymuştur. Bu sayede
döner sermayelerde muhasebe ve raporlama konusunda bir uygulama birliği sağlamıştır.
Bu Yönetmelik özel sektör muhasebesi mantığına uygun olarak hazırlanmıştır. Ancak,
döner sermayelerin nitelikleri ve yönetim şekilleri dikkate alındığında hesaplarının bağlı
veya ilgili oldukları idarelerin hesapları ile birlikte raporlanması düşüncesi ağırlık
kazanmaktadır. Bu durumda döner sermayelerin kamu şirketi olarak değil, genel yönetim
içinde düşünülmesi gerekmektedir. Bu şekilde, genel yönetim kapsamına dâhil bir yönetim
biriminin hem kurum bütçesinden ve hem de döner sermayeden elde ettiği gelirler ve
yaptığı harcamaların tümü bir arada raporlanmış olacaktır (Muhasebat Genel Müdürlüğü,
2002: 16).
1995 yılında genel ve katma bütçeli idarelerde tahakkuk esasına geçilmesini
amaçlayan ve Dünya Bankasınca da desteklenen Kamu Mali Yönetim Projesi çalışmaları
ile başlayan reform çalışmaları, döner sermayeler için Döner Sermayeli İşletmeler
Muhasebe Yönetmeliğinin hazırlanması ve 01.05.2007’de yayımlanması ile bu çalışmalar
sürdürülmüştür. Daha sonra, devletin zorunlu ihtiyaçları dikkate alınarak, kamu mali
yönetimine destek olacak sağlam bir veri tabanının oluşturulması için genel yönetimi
kapsayan
raporlama
gereksinimi
devlet
muhasebesi
çalışmalarının
kapsamının
genişletilmesine neden olmuştur. Bu mantıklı ve gerekli bir yaklaşımdır. Çünkü sadece
51
genel yönetimi kapsayan mali istatistikler mali karar alanlara, bunları uygulayanlara ve
kullanıcı durumundaki diğer kişilere yol gösterebilir. O nedenle, sağlam ve gelişmiş bir
muhasebe ve raporlama sisteminin oluşturularak, doğru ve güvenilir devlet mali
istatistiklerinin üretilmesi, bunların doğal sonucu olarak saydamlığın ve hesap
verilebilirliğin temelinin oluşturulması gereklidir (Muhasebat Genel Müdürlüğü, 2002: 22).
Genel yönetimi kapsayan uluslararası standartlara uygun bir muhasebe ve
raporlama sistemi 5 aşamada kurulabilir (Muhasebat Genel Müdürlüğü, 2002: 22):
 Kamu idarelerinde, istenilen detayda ve zamanında veri üretmeyi sağlayacak bir
otomasyon altyapısının oluşturulması,
 Konsolide edilebilir, karşılaştırılabilir ve hesapların raporlama ihtiyacına uygun
olarak sınıflandırıldığı çerçeve bir hesap planının oluşturulması,
 Bütün genel yönetim kapsamına dâhil birimlerde uygulanabilecek, uluslararası
standartlara uygun, muhasebe sistemi ve mali raporların hazırlanması,
 Yeni muhasebe sisteminin test edilmesi, eğitim çalışmalarının tamamlanması,
 Uygulamaya geçilmesi.
Bu çerçevede Maliye Bakanlığına bağlı, vergi daireleri dâhil, yaklaşık 1600
saymanlık ve birimin otomasyonunu kapsayan say2000i Projesi tamamlanmıştır. Böylece,
genel ve katma bütçeli idareler için web tabanlı merkezileştirilmiş bir muhasebe sistemi
için gerekli alt yapı oluşturulmuştur. Artık, genel ve katma bütçeli idarelerin mali işlemleri
ve tek hazine hesabı diye adlandırılan merkezileştirilmiş ödeme sistemi ile gelir gider
dengesi günlük olarak merkezden izlenebilmekte, böylece borçlanma gereksinimi günlük
olarak tespit edilip gereksiz yere borçlanma ve faiz ödemesi gibi maliyetlere
katlanılmamaktadır (Muhasebat Genel Müdürlüğü, 2002: 23).
SAY2000i Sistemi (Web Tabanlı Saymanlık Otomasyon Sistemi); Devlet
muhasebesi sisteminin yeniden yapılandırılması ve nakit esasından tahakkuk esasına
geçiş çalışmaları çerçevesinde, muhasebe birimlerinde gerçekleştirilen muhasebe
işlemlerinin bilgisayar ortamında takip edilerek; sonuçlarının konsolide edilebilmesini
sağlayacak bir otomasyon sistemi oluşturulması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda,
Maliye Bakanlığı tarafından 1999 yılında SAY2000i “Web Tabanlı Saymanlık Otomasyon
Sistemi” projesine başlanmıştır. Bu proje ile genel olarak;
 Devletin tüm muhasebe işlemlerinin internet ağıyla merkeze bağlanmış bir
bilgisayar sistemi ile yapılması,
 Devletin muhasebe bilgilerinin anlık olarak izlenebilmesi hedeflenmiştir.
1999 yılında başlanan ve on altı ay süren tasarım, kurulum ve eğitim
çalışmalarının sonucunda 2001 yılında, merkezdeki ve taşradaki bütün muhasebe
52
birimlerinin kullanımına sunulan say2000i sistemi ile devletin mali ve yarı mali nitelikteki
bütün faaliyet ve süreçlerinin anlık olarak takip edilebilmesi ve sistematik veri setleri
oluşturulabilmesi mümkün hale gelmiştir. Bunun yanında, Say2000i otomasyon sistemi,
tahakkuk esasına geçiş sürecini hızlandırmış ve özellikle taşradaki muhasebe birimlerinin
yeni muhasebe sistemine uyum sağlamasını kolaylaştırmıştır.
Daha sonra, kamu mali yönetimine destek olacak sağlam bir veri tabanının
oluşturulması için genel yönetimi kapsayan raporlama gereksinimi devlet muhasebesi
çalışmalarının kapsamının genişletilmesine neden olmuştur. Sadece genel ve katma
bütçeli idareleri kapsayan tahakkuk esaslı muhasebeyi esas alarak üretilen mali
istatistikler bu kurumlarla ilgili mali karar alanlara, bunları uygulayanlara ve kullanıcı
durumundaki diğer kişilere yol gösterebilir. O nedenle, tüm genel yönetimi kapsayan
sağlam ve gelişmiş bir muhasebe sisteminin oluşturularak, doğru ve güvenilir Devlete ait
mali tabloların üretilmesi, bunların doğal sonucu olarak saydamlığın ve hesap
verilebilirliğin temelinin oluşturulması gerekmektedir.
Zaman içinde devletin çok büyümesi işlemlerin karmaşıklaşması birçok bakanlık ve
bunlara bağlı kurumların birbirine entegre bir şekilde çalışma zorunluluğu; eski
dönemlerdeki nakit esaslı muhasebenin ve türevlerinin devletin ihtiyaçlarını karşılamaması
sonucu yenilik arayışı devam etmiştir.
Devletin mali faaliyetlerinin kavranabilmesi ve resminin tam olarak ortaya
konulabilmesi için genel idare tanımına dahil bütün kurumları kapsayan ortak bir
muhasebe ve mali tablolara ilişkin standartların ve birleştirilebilir bir hesap planının
hazırlanmasına ihtiyaç vardır. Dünyada Devlet Muhasebesinde nakit esasından tahakkuk
esasına doğru bir gelişme vardır. Çünkü nakit esasına dayalı bir muhasebe sistemi,
ilgililere karar almada veya ileriye yönelik tahmin yapmada yeterli veri sağlayamamaktadır.
Bu durum bir ulusal ekonomide yer alan herkes adına mali kararları alanların ve kamu
kaynaklarını yönetenlerin yeterince saydam olmamaları ve hesap verme yükümlülüklerini
yerine getirmemeleri sonucunu doğurmaktadır. (Karaarslan, 2004:49)
Bu nedenle Muhasebat Genel Müdürlüğü bünyesinde 2001 yılında genel yönetime
dahil kamu idarelerinde ortak standartları bulunan tahakkuk esaslı bir devlet muhasebe
sisteminin oluşturulması amacıyla bir çalışma gurubu oluşturulmuştur.
2002 yılında 6 pilot kurumun (Hazine Müsteşarlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü,
Ege Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlığı) 47 saymanlığında Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi sistemi
uygulanmaya başlanmıştır. 2003 yılında pilot uygulama yapılan saymanlık sayısı
artırılarak 116’ ya çıkarılmıştır. 2003 yılında pilot uygulama çalışmaları sona erdirilerek
53
sonuçları Muhasebat Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanmıştır (Muhasebat Genel
Müdürlüğü, Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Pilot Uygulama Sonuçları, 2003: 5).
Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Sisteminin tam ve doğru olarak muhasebe
birimlerine uygulanabilmesi için eğitim faaliyetlerine ağırlık verilerek 2002 yılında 1865 kişi
2003 yılında 980 kişi eğitime tabi tutulmuştur. Buna ek olarak Merkezde eğitilen
muhasebe denetmenleri ise taşrada 6197 kişiye sistemi anlatmıştır (Muhasebat Genel
Müdürlüğü, Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Pilot Uygulama Sonuçları, 2003: 7).
Pilot uygulamalarda ve eğitimlerde kullanılmak üzere “Tahakkuk Esaslı Devlet
Muhasebesi Eğitim El Kitabı” hazırlanarak ilgililere dağıtılmıştır. Yine sistemin anlatılması
ve genel idareye bağlı tüm birimlerde tahakkuk esaslı muhasebe sistemine geçilmesi için,
gerekli olan tüm aşamaların zaman planının gösterildiği “Devlet Muhasebesinde Reform
Çalışmaları: Nakit Esasından Tahakkuk Esasına” başlıklı bir broşür yayımlanmıştır. Mayıs
ayında pilot uygulama sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılabilmesi için “Tahakkuk Esaslı
Devlet Muhasebesi Pilot Uygulama Sonuçları” yayınlanmıştır. Temmuz ayında ise
“Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Eğitim Rehberi” kitapları yayımlanarak bilgilendirme
ve eğitim çalışmaları yoğun bir şekilde sürdürülmüştür (Muhasebat Genel Müdürlüğü,
“Kamu
Muhasebe
Reformu:
Tahakkuk
Esaslı
Devlet
Muhasebesi”,
Erişim,
www.muhasebat.gov.tr,/reform/17.07.2014,s.6).
19.11.2003 tarih 2003/6334 sayılı BKK ile yürürlüğe giren Devlet Muhasebesi
Genel Yönetmeliği ile genel idare kapsamındaki idarelerin uygulayacakları muhasebe ve
mali tablolara ilişkin standartları ile çerçeve hesap planı belirlenmiştir.
Türkiye’de birçok çalışma yapılmasına rağmen 2004 yılına kadar devlet muhasebe
sistemi, bazı istisnalar haricinde nakit esasına dayanmaktaydı. Yukarıda ayrıntılı olarak
açıklandığı gibi nakit esaslı muhasebenin ise birçok sakıncaları vardı. Devlet muhasebesi
alanında ciddi ve etkili değişiklikler 2004 yılından itibaren yapılmaya başlanmıştır. Bunun
da temeli 24.12.2003 tarihli 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile
atılmıştır.
Genel ve Katma Bütçeli Kuruluşlar için hazırlanan ve 20.02.2004 tarih 25379
mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Genel ve Katma Bütçeli
İdareler Muhasebe Yönetmeliği” 14 yıl süresince uygulanmakta olan Devlet Muhasebesi
Yönetmeliğini yürürlükten kaldırılmıştır. Bu yönetmelik ile nakit esasına göre üretilemeyen
birçok bilgi üretilmiş ve devletin acil ihtiyaçları karşılanmaya çalışılmıştır.
Gerek iki yıllık uygulama deneyimi ve gerekse uluslararası devlet muhasebesi
standartları dikkate alınarak, tüm kamu kesimini kapsaması amaçlanan “genel yönetim
54
muhasebe yönetmeliği” ise 8 Haziran 2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe konulmuştur (Karaarslan, 2006: 37).
Kamu mali yönetiminde köklü bir değişim getiren 24.12.2003 tarih ve 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kanunu muhasebe kayıt ve işlemlerinin, devlete ait şirketler hariç
bütün genel yönetim birimlerinde standart hale getirilmesi ve tahakkuk esasına göre
yürütülmesini hükme bağlamıştır (Gülşen vd., 2007: 11).
Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunun diline uygun olarak hazırlanarak 08 Haziran 2005 tarihli Resmi Gazetede
yayınlanmıştır. Bu yönetmelik 2003 tarihli Devlet Muhasebesi Genel Yönetmeliği’ni
yürürlükten kaldırmıştır. Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği merkezi yönetim
kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahallî idarelerden oluşan ve
5018 sayılı Kanunun da kapsamını oluşturan genel yönetim kapsamındaki kamu
idarelerini kapsamaktadır.
Bu yönetmelik yürürlükten kaldırılan “Devlet Muhasebesi Genel Yönetmeliği”ne
göre genişletilmiştir. Kamu yönetiminde mali saydamlıkla karşılıklı etkileşim içinde olan
hesap verilebilirlik kavramı yönetmelik metnine eklenmiştir. Ayrıca yönetmelikle kesin
hesabın çıkarılmasına temel olacak; karar, kontrol ve hesap verme süreçlerinin etkili
çalışmasını sağlayacak şekilde muhasebe sisteminin oluşturulması amaçlanmıştır. 5018
sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra “Genel
Bütçeli Daireler ve Katma Bütçeli İdareler Muhasebe Yönetmeliği” mali sistemin
ihtiyaçlarına tam anlamıyla karşılık veremez hale gelmiş ve bu sorunun ortadan
kaldırılması amacıyla 31.12.2005 tarihinde “Genel Bütçe Muhasebe Yönetmeliği”
hazırlanmış ve uygulamaya konulmuştur.
2006 yılında tahakkuk esaslı muhasebe sistemine geçiş çalışmaları hızlandırılmış
ve 10.03.2006’da “Mahalli İdareler Muhasebe Yönetmeliği” ile 30.12.2006’da “Merkezi
Yönetim
Muhasebe
Yönetmeliği”
Resmi
Gazete’de
yayınlanarak
uygulamaya
konulmuştur.
3.2.2. Kamu Mali Yönetimi Ve Kontrol Kanunu İle Devlet Muhasebesi
Arasındaki İlişki
Ülkemizde 2000’li yıllara kadar nakit esaslı muhasebe uygulamaları devlet
muhasebesine yön vermiştir. Önceki bölümlerde açıklandığı gibi birçok eksikliklerinin yanı
sıra, uluslar arası uyum, bütçeleme ve istatistiki bilgiler bakımından da sayılamayacak
kadar problem mevcuttu.
Uluslararası mali kuruluşların Türkiye’ye yönelttikleri eleştirilerin başında genel
yönetime ait mali istatistiklerin oluşturulamaması gelmektedir. Devletin mali faaliyetlerinin
55
takip edilebilmesi ve resminin tam olarak çıkarılabilmesi için genel yönetim tanımına dahil
bütün kurumları kapsayan ortak muhasebe ve raporlama standartlarına ve birleştirilebilir
bir hesap planının hazırlanmasına ihtiyaç duyulmuştur (Karaarslan, 2002: 7). Mali ve
ekonomik politikalara ilişkin olarak karar alıcı konumunda olanların ihtiyaç duyacakları en
önemli veri devletin bütününe ilişkin olarak oluşturulacak mali istatistiklerdir.
Ülkemizde devlet muhasebesinin ve mali yönetimin temelini, 1927 yılında
yürürlüğe giren ve 2006 yılına kadar yürürlükte kalan 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye
Kanunu oluşturmuştur. Ancak zaman içinde, bu kanun ihtiyaçlara cevap veremez hale
gelmiştir. Çünkü dikkat edilirse yaklaşık 80 yıllık bir süreçten bahsedilmektedir. Bir asır
boyunca dünyada ve ülkemizde aşırı bir şekilde değişiklik ve gelişme yaşanırken, bu
değişiklikler muhasebe sistemine yansıtılamamış ve muhasebe sistemimiz çağın gerisinde
kalmıştır.
Bu uygulamalara göre; Kamu yönetiminde muhasebe birliğinin sağlanamamış
olması ve devlet muhasebesi sisteminin yalnızca genel bütçeli idareler ile katma bütçeli
kuruluşları kapsaması, bunların dışında kalan kurumların kendi özel muhasebe
sistemlerini oluşturması sonucunu doğurmuştur. Bu durum ise, mevcut devlet muhasebe
sistemi ile kurumların kendi kendilerine oluşturdukları özel muhasebe sistemleri arasında
muhasebe esasları ve defter ve belge düzeni anlamında önemli farklılıklar ortaya
çıkmasına sebep olmuştur. Sonuç olarak, bütün kamu hesaplarının konsolide edilmesi
mümkün olmamıştır.
Devlet muhasebesinde uygulama birliğinin sağlanmak istenmesinin nedeni, Devlet
mali istatistiklerini kullananlara, politika oluşturulurken veya ileriye dönük kararlar alınırken
başvuracakları sağlam bir veri tabanı oluşturmaktır. Bu da kamu mali yönetiminde
saydamlık ve hesap verilebilirliğin sağlanmasını ve kamu mali yönetiminin iyileştirilmesini
sağlayacaktır (Karaarslan, 2002:64).
Türkiye’deki tüm bu ihtiyaçları gidermek üzere hazırlanan ve yeni bir kamu mali
yönetim sisteminin oluşturulmasını hedefleyen 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu 2006 yılı başından itibaren yürürlüğe konulmasıyla 1050 sayılı Kanun’un 80 yıla
ilişkin uygulamasına son verilmiştir.(Söyler, 2007:116).
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun amacı; kalkınma planları
ve programlarda yer alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili,
ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve mali
saydamlığı sağlamak üzere, kamu mali yönetiminin yapısını ve işleyişini, kamu
bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm mali işlemlerin muhasebeleştirilmesini,
raporlanmasını ve mali kontrolü düzenlemektir (5018 sayılı kanun md. 1). Bu kanun kamu
56
mali yönetiminde; saydamlık, hesap verilebilirlik ve raporlama yapılabilmesinin alt yapısını
da oluşturmuştur.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu ülkemizde kamu mali yönetim
sistemini yeniden düzenlemekte; özellikle kamu mali yönetiminin sınırlarının çizilmesi,
ortak terminoloji oluşturulması, devlet muhasebesi, mali raporlama ve devlet mali
istatistiklerinin hazırlanması, merkezi yönetim bütçesinin kapsamı, hazırlanması ve
uygulanması gibi konularda, uluslararası gelişmelere uygun olarak, yeni yaklaşımlar
getirmektedir (Karaarslan, 2004: 67).
5018 sayılı Kanun’un öngördüğü muhasebe sistemi (Kızılkaya, 2007:94);
 Genel yönetim sektörünü ve tüm mali işlemleri kapsaması,
 Standart ve genel kabul görmüş muhasebe prensiplerine uygun olması,
 Tüm mali işlemlerin tahakkuk esasına, aynı zamanda bütçe işlemlerinin nakit
esasına göre kaydedilmesi,
 Görevli ve yetkililerin hesap vermelerini ve kontrol edilmelerini mümkün kılması,
 Yöneticilerin yönetim ihtiyaçlarına uygun bilgi üretebilmesi için yeterli detayda
olması,
 Muhasebe ve raporlama standartlarının bir kurul tarafından belirlenmesi,
 Mali raporların düzenlenmesine ve kesin hesabın çıkarılmasına imkan vermesi,
 Mali rapor ve mali istatistiklerin uluslararası standartlara uygun olarak
hazırlanması,
 Mali raporların ve mali istatistiklerin belirlenen sürelerde Maliye Bakanlığınca
yayımlanması şeklindedir.
Bu Kanun ile bütçe türleri, uluslararası standartlarda benimsenen biçimde yeniden
tanımlanmış ve sınıflandırılmıştır. Bu çerçevede katma bütçe kaldırılmış, kamu idareleri,
idari ve mali statülerine göre genel bütçeli veya özel bütçeli hale getirilmiştir. Bu Kanun ile
bütçe birliği sağlanmakta, mali saydamlık ve hesap verilebilirlik yanında kamu
kaynaklarının kullanılmasında etkinlik, ekonomiklik ve verimlilik öne çıkmakta, kamu
idarelerine karar verme ve uygulamada geniş inisiyatif tanınmaktadır (Bütçe ve Mali
Kontrol Genel Müdürlüğü, 2005: 44,46).
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile bu Kanuna bağlı olarak çıkarılan muhasebe
yönetmelikleri çerçevesinde oluşan yeni devlet muhasebe sistemimiz ile; genel yönetim
kapsamındaki tüm kamu idarelerinde muhasebe birliği sağlanmış, muhasebe kayıtlarında
olması gereken standartlar belirlenmiş, düzenlenmesi gereken tablolar yönetmelikle
hüküm altına alınmış, tahakkuk esası gereği mali işlemler tam ve zamanında kayıt altına
alınmış, genel yönetim kapsamındaki tüm kamu idarelerinin mali tabloları konsolide
57
edilerek genel yönetimin mali resmi tam olarak çıkarılmış, muhasebe sisteminin yönetim
ve kontrol fonksiyonu etkin bir şekilde uygulanabilmiş, kamu yönetiminde şeffaflık ve
hesap
verilebilirlik
artmış,
uluslar
arası
kuruluşların
talep
ettiği
mali
tablolar
düzenlenebilmiştir.
3.2.3. Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesinin Getirdiği Yenilikler
Ülkemizde 2000’li yıllara kadar nakit esaslı muhasebe uygulamaları devlet
muhasebesine yön vermiştir. Önceki bölümlerde açıklandığı gibi birçok eksikliklerinin yanı
sıra, uluslar arası uyum, bütçeleme ve istatistiki bilgiler bakımından da sayılamayacak
kadar problem mevcuttu. Tahakkuk esaslı devlet muhasebe sistemine geçilmesinden
itibaren birçok yenilik gelmiş ve ülkenin ihtiyaçlarına cevap verecek muhasebe
değişiklikleri yapılmıştır. Bu değişiklik ve yenilikler kısaca özetlenecektir:
Kayıtların tahakkuk esasına göre tutulmaya başlanmış olması: Ülkemizde
muhasebe
sistemi,
mali
raporlama
açısından
önem
taşıyan
pek
çok
bilginin
kaydedilmemesine ve kaybolmasına neden olan nakit esasına dayanmaktaydı. Yürürlüğe
konulan tahakkuk esaslı muhasebe sisteminde ise, bütçe işlemleri açısından nakit
esasına göre, faaliyetler açısından ise tahakkuk esasına göre kayıt yapılmaktadır (Gülşen
vd., 2007: 32-34). Uygulaması sona eren nakit esaslı devlet muhasebe sisteminde mali
bilgi ve işlemlerin tümü kayıt altına alınamamaktaydı. Ancak yürürlüğe konulan tahakkuk
esaslı devlet muhasebe sistemi ile tüm varlık ve yükümlülükler muhasebe kayıtlarına
aktarılmaya başlanmıştır. Yeni tahakkuk esaslı devlet muhasebesinin en önemli özelliği
bütçe uygulama sonuçları ile faaliyet sonuçlarını bir arada gösterme özelliğine sahip
olmasıdır. Yeni devlet muhasebe sisteminin en önemli özelliklerinden biri, nakit esasına
dayalı bütçe uygulama sonuçları ile tahakkuk esasında faaliyet sonuçlarını birlikte
üretebilecek şekilde düzenlenmesidir. Yeni muhasebe sisteminde, alınan mal ya da
yaptırılan hizmet karşılığı doğmuş olan bir devlet borcu gerçekleştirildiğinde gider; gelirler
ise tahakkuk ettiğinde gelir kaydedilmekte ve böylece devletin mali faaliyetleri tam ve
zamanında
kayıt
altına
alınmaktadır.
Buna
ilave
olarak
devletin
varlık
ve
yükümlülüklerindeki değişmeler de muhasebe sisteminde kaydedilmekte ve varlık ve
yükümlülüklerdeki değişiklikler raporlanabilmektedir (Gülşen vd., 2007: 32-34).
Tahakkuk esaslı muhasebe sistemiyle birlikte 18,28,38 ve 48 nolu hesap
gruplarında dönem ayırıcı hesaplar öngörülmüştür. Böylelikle, tahakkuk esaslı muhasebe
için çok önemli olan gelir ve gider tahakkukları ile gelecek dönemleri ilgilendiren gider ve
gelirlerin izlenmesine olanak sağlanmıştır. Dönem ayırıcı hesaplar ihdas edilmiştir; eski
muhasebe sisteminde tahakkuk esaslı muhasebe sisteminde yer alan “280-gelecek yıllara
ait giderler hesabı” ile 180-gelecek aylara ait giderler hesabı” bulunmamaktadır.
58
Dolayısıyla yapılan harcamalardan gelecek dönemlere ait olanların gelecek dönem gideri
olarak izlenmesine olanak bulunmamaktaydı.
Hesaplar vade yapılarına göre ayrılarak izlenmeye başlanmıştır: Eski
muhasebe sistemine getirilen eleştirilerin bir tanesi de hem alacakların hem de borçların
vade yapılarına göre sınıflandırılarak izlenememesiydi. Tahakkuk esaslı muhasebe
sistemi bu eleştiriyi bertaraf edecek şekilde oluşturulmuştur. Bu sistemle birlikte özel
sektörde olduğu gibi dönen varlık – duran varlık ve kısa vadeli yabancı kaynak – uzun
vadeli yabancı kaynak ayrımı getirilmiştir.
Örneğin tecilli ve tehirli borçlular hesabına
kaydedilen tutarlar, tahakkuk esaslı muhasebe sisteminde vadelerine göre “122gelirlerden tecilli ve tehirli alacaklar hesabı” ve “222- gelirlerden tecilli ve tehirli alacaklar
hesabı” şeklinde ikiye ayrılmıştır. Bu düzenleme ile tecil ve tehir edilen alacakların ne
zaman tahsil edilmesinin beklendiği belirlenmiştir. Böylece, alacaklar vadelerine uygun
olarak izlenmekte ve nakit planlamasına katkıda bulunmuş olmaktadır.
Devletin tüm mali faaliyetlerinin kayıt altına alınması: Nakit esaslı muhasebe
sistemi tamamen bütçe işlemlerinin muhasebeleştirilmesine odaklanmaktaydı. Muhasebe
sisteminin bütçe odaklı olması, mali mevzuat veya idari kararlarla oluşturulan ve bütçe
hesaplarıyla ilişkilendirilmeyen işlemlerin muhasebeye yansımaması ile sonuçlanmakta ve
devletin gerçek faaliyet sonuçları hakkında bilgi sahibi olunamamaktaydı. Genel yönetim
kapsamındaki tüm kamu idarelerini kapsayan yeni devlet muhasebesi çalışmalarının
başlangıcındaki
temel
amaçlardan
biri,
devlet
hesaplarında
saydamlığın
sağlanabilmesiydi. Modern kamu yönetiminde tüm kullanıcılar ile devletin finansmanını
sağlayan vergi verenlerin, devlete ilişkin bütün mali bilgileri, muhasebeden açık, doğru ve
net bir şekilde öğrenme hakları vardır. Yeni devlet muhasebesi bütçe odaklı bir muhasebe
sisteminin dışına çıkarak bütçe tarafından kavranmayan maddi ve maddi olmayan tüm
duran varlıkların yanı sıra kayıt dışı bütçe işlemlerini ve devletin muhtemel
yükümlülüklerini kavrayarak muhasebeleştirmektedir. Böylelikle muhasebeden elde edilen
raporlarda geçmişten farklı olarak devletin faaliyet ve performansını doğrudan etkileyen
işlemler görülebilmektedir (Gülşen vd., 2007: 32-34).
Maddi ve maddi olmayan duran varlıkların kayıt altına alınması: Nakit esasına
dayalı
devlet
muhasebesinde,
maddi
ve
maddi
olmayan
duran
varlıklar
muhasebeleştirilmemekte, bunlara yapılan harcamaların tamamı o yılın bütçesine gider
yazılmaktaydı. Bilindiği gibi maddi duran varlıklar alındıkları dönemde tükenmemekte ve
sonraki yıllarda da kullanılmaya devam edilmektedir. Durum böyle olunca maddi duran
varlıklar alındığında gider yazılmamalı, bunların her yıl yıprandıkları kısım kadarı
varlıkların kullanıldıkları yıllar itibariyle gider yazılmalıdır.
59
Tahakkuk esaslı devlet muhasebesi, bu eleştirileri karşılayacak şekilde, maddi
duran varlıkların muhasebeleştirilmesini ve raporlamasını karşılamaktadır. Üretilecek mali
tablolarda maddi duran varlıklar, amortisman giderleri ve yıl sonlarında yeniden
değerleme uygulamaları ile duran varlıklar, raporlama tarihindeki piyasa değerleri ile
raporlanacaktır. Böylelikle maddi duran varlık edinimiyle veya elden çıkarılması ile
giderlerin ve gelirlerin dönemsel olarak artması ya da azalması söz konusu olmayacaktır
(Gülşen vd., 2007: 32-34).
Maddi duran varlıklardan, elden çıkarılacak olanlar ayrı hesaplarda izlenecektir.
İlgili hesaplar aracılığı ile tüm kamunun elindeki elden çıkarılacak hurda vb. tüm maddi
duran varlıkların görülmesi bunların kurumlar itibariyle raporlanması sağlanacak ve maddi
duran varlıkların ne kadarının aktif olarak kullanıldığı raporlanabilecektir.
Ayrıca, tahakkuk esaslı devlet muhasebesi çalışmalarında, devletin sahip olduğu
arsa, bina, makine ve teçhizatın dökümü ve değerlemesi konusunda çeşitli sorunlarla
karşılaşılsa da kamu kesiminin sahip olduğu varlıkların ayrıntısının bilinmesi açısından bir
fırsat olarak kullanılabilmektedir.
Muhasebede en önemli amaçlardan birisi yönetime karar alma aşamasında gerekli
tüm bilgiyi doğru bir şekilde sunmaktır. Gerek milli emlak idaresinin yönetiminde olan
taşınmaz mallar, gerekse ayniyat kapsamında olup ilgili kurumca idare edilen değerlerin
kontrolü getirilecek uygulamanın birincil önceliği değildir. Muhasebeye söz konusu
değerlerin
yansıtılması
ile
elde
edilecek
verilerden
mali
yönetim
anlamında
esaslı
muhasebe
yararlanılabilecektir (Kızılkaya, 2002: 105).
Amortismanlar
kaydedilmeye
başlanmıştır:
Tahakkuk
sisteminde, maddi ve maddi olmayan duran varlıkların amortisman paylarının ve değer
artış veya azalışlarının kaydedildiği hesaplar düzenlenmiştir. 2006 yılı sonunda duran
varlıklardan amortismana tabi olanlar için amortisman uygulamasına başlanmıştır.
Böylelikle bu varlıkların maliyetlerinin yararlanma dönemlerine dağılımı ve o dönemlerin
faaliyet giderlerine yansıtılarak performans ölçüm ve değerlendirmelerine sağlam bir
zemin oluşturulmaktadır.
Ödenek
programlarının
ve
nakit
planlaması
hazırlanmasına
destek
ile
bütçeler
sağlanması:
ve
orta
Devletin
vadeli
mali
harcama
işlemlerinin
kaydedildiği nakit esaslı muhasebe sisteminde, ödenek yokluğu nedeniyle ödenememiş
borçlar ve girişilen taahhütler muhasebe sisteminde kaydedilmediği için ödenek ve nakit
dağılımı sağlıklı bir şekilde planlanıp gerçekleştirilememektedir.
Tahakkuk esaslı yeni devlet muhasebe sistemiyle birlikte getirilen üç yeni hesaptan
bahsetmek yararlı olacaktır: birincisi “bütçeleştirilecek borçlar” hesabıdır bu hesap devlet
60
adına bütçe kanunu veya özel bir kanunla yapılması öngörülen bir hizmet veya mal
karşılığı olmak üzere devlet zimmetinde gerçekleştiği halde ödeneği bulunmayan borçların
izlenmesi için kullanılır. İkincisi “bütçeleştirilmiş borçlar” hesabıdır. Bu hesap bütçede
ödeneği olmakla birlikte yer ve zaman farklılığı nedeniyle ödenek temin edilemediği
durumlarda gerçekleşen giderlerin bütçe gideri şeklinde tahakkuk ettirilmesinden doğan
borçların kaydı için kullanılmaktadır. Bu hesaba kaydedilen tutarlar en geç yılsonuna
kadar ödeneği temin edilerek hak sahiplerine ödenecektir. Üçüncüsü ise “taahhütler”
hesabıdır. Nazım hesaplar grubu içinde yer alan taahhütler hesabı ile girişilen taahhütler
muhasebe sistemi tarafından izlenebilmekte ve bunların bütçedeki ödeneklerle ilişkisi
kurulabilmektedir. Bütçenin hazırlanması ve uygulanmasına destek sağlayacak bir taahhüt
izleme sisteminin bulunması ile birlikte özellikle yıllara sari işler için sağlıklı ödenek
planlaması yapılabilecektir (Gülşen vd., 2007: 32-34).
Tahakkuk esaslı devlet muhasebesinin yürürlüğe girmesi ile birlikte ödenek
yokluğu nedeniyle ödenememiş devlet borçları ile girişilen taahhütlerden yıllara sari
olanlar muhasebe disiplini içine kaydedilecek ve kurumlar itibariyle detaylı bir biçimde
raporlanabilecektir.
Devlet borçlarının mali raporlarda görülmesinin sağlanması: Kamuoyunun
dikkatlerinin devlet borçlarının rakamları üzerine yoğunlaştığı günümüzde tahakkuk esaslı
devlet muhasebesi sistemine geçilmesi ile birlikte tüm borçların vade yapıları dahil bir çok
detayının devlet hesaplarında görülmesinin sağlanması hedeflenmektedir.
Kesin hesaba ilişkin bilgilerin muhasebeden elde edilmesi: Kesin hesap
kanunu, Hükümete verilen harcama yetkisinin kanunlara uygun olarak etkin, ekonomik,
verimli şekilde kullanılıp kullanılmadığının parlamento tarafından onaylanması anlamına
gelmektedir.(Kerimoğlu, 2004: 19). Yeni muhasebe sistemi ile birlikte “90-ödenek
hesapları grubunda” yer alan ödenek hesaplarının yardımcı hesap kodları aracılığıyla ve
tüm bütçe uygulamalarına ait sonuçların, ekonomik, kurumsal, finansal ve fonksiyonel
ayrımının da gösterildiği bütçe hesapları yardımıyla, kesin hesap düzenlemelerine ilişkin
bütün bilgiler bugün olduğunun çok ilerisinde ve anlık olarak muhasebeden elde
edilebilecektir.
Bütçe muhasebesi aracılığıyla tüm bütçe işlemlerinin muhasebe tarafından
kavranması: Kesin hesabın çıkarılmasına esas olacak şekilde, ödenek işlemlerinin ilgili
ödenek hesaplarının belirlenen yardımcı hesaplarına göre muhasebeleştirilmesi ve takibi
merkez muhasebe birimlerince yapılacaktır. Öngörülen muhasebe sisteminde, bütçeyle
verilen ödenekler ile bunlardan yapılan kesintiler, geçen yıldan devreden ödenekler,
ödenek kalemleri arasında yapılan aktarmalar, yılı içinde eklenen ve iptal edilen
61
ödenekler, yılı içinde kaydedilen ödenekler ve kamu idareleri merkez birimlerinde
kullanılacak ödenekler ile merkez dışı birimlerde kullanılmak üzere gönderilecek
ödeneklere ilişkin işlemler, kamu idarelerince merkez muhasebe birimine bildirilecek ve
gerekli muhasebe kayıtları yapılacaktır” (Kerimoğlu vd., 2006: 16).
Merkez muhasebe birimlerince ödenek hareketlerine ilişkin aşağıda belirtilen
işlemler, yardımcı hesaplar itibariyle muhasebe kayıtlarına alınacaktır (Gülşen vd., 2007:
32-34).;
 Bütçe kanunu ile verilen ödenekler
 Varsa bütçe kanunu ile yapılan kesintiler
 Geçen yıldan devredip ilgili kamu idarelerince ödenek kaydedilmesi bildirilen
tutarlar
 Yılı içinde yapılan kurum içi ve kurum dışı ödenek aktarmaları ile yedek ödenekten
yapılan ödenek aktarmalarından doğan ekleme ve düşmeler
 Yılı içinde eklenen ve iptal edilen ödenekler
 Yılı içinde özel gelirler ile şartlı bağış ve yardımlardan dolayı tahsis edilen özel
ödenekler
 Kamu idareleri merkez birimlerinde kullanılan ödenekler ile merkez dışı birimlerde
kullanılmak üzere gönderilen ödenekler,
 Yılı içinde veya yıl sonunda muhasebe birimlerinde kullanılmayarak tenkis edilen
ödenekler ile mevzuatı gereğince ertesi yıla devreden ödenekler,
 Yılı içinde kullanılmadığı için iptal edilen ödenekler
Vergi harcamalarının raporlanması: Vergi harcamaları, aslında vergiye tabi
olması gerekirken devletin çeşitli ekonomik ve sosyal nedenlerle vergi istisna ve
muafiyetleri vb. uygulamaları yoluyla vazgeçtiği vergi gelirlerini ifade etmektedir. Vergi
harcamaları hükümetlerin belirli gruplara yapılan transfer politikasının önemli araçlarından
birisidir. Gelirin yeniden dağıtılması anlamına gelen vergi harcamalarının esasında bir
devlet gideri olması nedeniyle raporlanması saydamlığın bir gereğidir.
Tahakkuk esaslı devlet muhasebesi uygulamasıyla birlikte vergi harcamalarının,
muhasebe sistemi içinde raporlanmasına ilişkin ilk adımlar atılmaktadır. Giderler
hesabının altına formüle edilen vergi harcamaları belirli dönemler itibariyle detaylı bir
biçimde raporlanabilecektir. Ancak, esnaf ve küçük çiftçi muaflığı gibi uygulamanın hiçbir
aşamasında muhasebeye konu edilemeyen vergi harcamaları ise yine muhasebe bilgileri
ile raporlanamayacaktır (Gülşen vd., 2007: 32-34).
Yılsonu kapatma kayıtları yapılarak faaliyet sonuçları üretilmektedir: Eski
muhasebe sisteminde yılsonunda hesaplar kapatılmamaktaydı. Bunun yerine bazı
62
hesaplar dönem sonunda hiç işlem yapılmaksızın ertesi yıla devir verir, bazı hesaplar ise
devir vermez, bir başka hesaba da aktarılmaz, olduğu gibi bırakılırdı. Devir veren hesaplar
düzenlenen bir devir listesi aracılığı ile yeni mali yıla devrettirilmekteydi. Bu işlemlerin
sonucunda herhangi bir faaliyet sonucu da çıkarılmaz, denge tutarı olarak hesaplara
alınan tutara bir anlam yüklenemezdi. Tahakkuk esaslı muhasebe sisteminde ise, dönem
sonu işlemleri adı altında çok sayıda işlem tanımlanmıştır. Hesaplardan kapatılması
gerekenler dönem sonu işlemleri içerisinde kapatılmakta ve bir faaliyet sonucu
çıkarılmaktadır.
3.3.
TAHAKKUK
VE
NAKİT
ESASLI
DEVLET
MUHASEBESİ
KAYIT
SİSTEMLERİ ARASINDAKİ FARKLILIKLAR5
Nakit esaslı devlet muhasebesinde sadece ödemesi ve tahsilatı yapılan mali
olaylar kaydedilirken; tahakkuk esaslı devlet muhasebesinde ise tahsil ve ödeme
durumuna bakılmaksızın doğmuş (tahakkuk etmiş) olan tüm gelirler ve giderler
kaydedilmekte ve ayrıca da birçok varlık aktifleştirilmektedir. Tahakkuk esası özel
sektörde yıllardır “dönemsellik kavramı” ile uygulanmaktadır. Bu açıdan devletimiz özel
sektörün bile gerisinde kalmışken tahakkuk esaslı devlet muhasebesine geçilmesi ile
birlikte bu farklılık (eksiklik) giderilmiş olmaktadır. Bu kısımda nakit esaslı devlet
muhasebesi ile tahakkuk esaslı devlet muhasebesi arasındaki önemli farklılıklar ortaya
konulmaya çalışılacaktır.
Not: Nakit esaslı eski uygulamadan sözel olarak kısaca bahsedilecek, tahakkuk
esaslı uygulamalara ait kayıtlar ise açıkça gösterilecektir.
3.3.1. Varlıklara İlişkin Kayıt Farklılıkları
 Nakit esaslı muhasebe kayıt sisteminde saymanlıklara intikal eden çekler, Kasa
Hesabına kaydedilirken, tahakkuk esaslı muhasebe kayıt sisteminde bu çekler 101
Alınan Çekler hesabına kaydedilmektedir.
Örnek: Maliye Bakanlığı bir müteahhitten geçici teminat olarak 500 TL tutarlı çek
almıştır. Gerekli kayıt;
/
101 ALINAN ÇEKLER
500
330 ALINAN DEPOZİTO VE
TEMİNATLAR
500
/
5 Bu bölümün ve örneklerin oluşturulmasında; Gülşen vd., 2006. Kerimoğlu, 2006. Kerimoğlu vd., Ocak
2006. Kerimoğlu vd., Nisan 2006. Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği ve Merkezi Yönetim Muhasebe
Yönetmeliği’nden yararlanılmıştır.
63
Örnek: A üniversitesi emanet niteliğinde 250 TL’lik çek almıştır. Gerekli kayıt;
/
101 ALINAN ÇEKLER
250
333 EMANETLER
250
/
Örnek: Yeğenbey vergi dairesi, A işletmesinin vergi beyannamesi ile tahakkuk
eden vergiyi 300 TL’lik çekle tahsil etmiştir. Gerekli kayıt;
/
101 ALINAN ÇEKLER
300
800 BÜTÇE GELİRLERİ
300
/
805 GELİRLER YANSITMA
300
120 GELİRLERDEN ALACAK.
300
/
 Nakit esaslı muhasebe sisteminde sayım noksanları hesabı yoktu ve duruma göre
ya
doğrudan
gider
yazılmaktaydı
ya
da
kişilerden
alacaklar
hesabına
yazılmaktaydı. Yeni sistemde sayım noksanları hesabı vardır ve sayım
noksanlığının sebebini araştırma imkanı doğmuştur.
Örnek: Kasa sayım sonucunda 400 TL noksan çıkmıştır. Gerekli kayıt;
/
197 SAYIM NOKSANLARI
400
100 KASA
400
/
Yapılan inceleme sonucunda kasa noksanın nedeni belirlenememiştir; Bunun
kaydı da şu şekilde yapılmalıdır;
/
140 KİŞİLERDEN ALACAKLAR
197 SAYIM NOKSANLARI
400
400
/
Not: 397 nolu sayım fazlaları hesabı da yukarıdaki örneğin tam tersi durumlar için
kullanılmaktadır.
 Nakit esaslı muhasebe sisteminde yer alan Menkul varlıklar hesabına hem kişi,
hem de hazine malı olarak saymanlıklara intikal eden her türlü menkul varlık
kaydedilmektedir. Tahakkuk esaslı muhasebe sisteminde ise hazine malı olarak
saymanlıklara intikal eden menkul varlıklar, “117-Menkul Varlıklar” hesabına,
kişilere ait olanlar ise nazım hesaplar grubunda yer alan “912- Kişilere Ait Menkul
64
Kıymetler” hesabı ve “913- Menkul Kıymet Emanetleri” hesabına karşılıklı olarak
kaydedilmektedir. Böylece, kişilere ve hazineye ait menkul varlıklar ayrı olarak
izlenebilmektedir.
Örnek: Keçiören belediyesi bir müteahhitten teminat olarak 800 TL’lik hazine
bonosu almıştır. Gerekli Kayıt;
/
912 KİŞİLERE AİT MENKUL KIYMETLER
800
913 MENKUL KIYMET
EMANETLERİ
800
/
Örnek: Ankara Emniyet Müdürlüğü’nce gözaltına alınan kişiler üzerinde hazineye
ait 700 TL’lik değerli varlık bulunmuş ve el konulmuştur. Gerekli kayıt;
/
117 MENKUL VARLIKLAR
700
600 GELİRLER
700
/
 Nakit esaslı muhasebe sisteminin eleştirilerinden biri, alacak ve borçların
vadelerine göre sınıflandırılarak izlenememesiydi. Nakit esaslı muhasebe kayıt
sisteminde “Tecilli ve Tehirli Borçlular Hesabı”na kaydedilen tutarlar; tahakkuk
esaslı sistemde tahsil sürelerine göre “122- Gelirlerden Tecilli ve Tehirli Alacaklar
Hesabı” ve “222- Gelirlerden Tecilli ve Tehirli Alacaklar Hesabı” şeklinde
ayrılmıştır.
Örnek: Yeğenbey vergi dairesi mükellef A’ya ait 1.12.2013’teki 600 TL kamu
alacağını 2 eşit taksite bölerek 2 ay tecil etmiştir. İlk ay faizi 20 TL ve ikinci ayın faizi 30
TL’dir. Gerekli kayıtlar;
Burada Aralık ayı bu yıla ait olduğu için dönen varlık grubunda, Ocak ayı ise
sonraki yılın tutarı olduğu için duran varlık grubunda muhasebeleştirilmektedir.
/
122 GELİRLERDEN TECİLLİ BORÇLU.
222 GELİRLERDEN TECİLLİ BORÇLU.
300
300
121 GELİRLERDEN TAKİPLİ
ALACAK
/
122 GELİRLERDEN TECİLLİ BORÇLU.
222 GELİRLERDEN TECİLLİ BORÇLU.
600 GELİRLER
/
600
20
30
50
65
 Eski sistemde avanslar çok karmaşık ve net değildi. Yeni sistemde avans
hesapları tek başlık altında toplandı net olarak ifade edildi. Yeni sistemde hesaplar
şunlardır;
16 Ön Ödemeler
160 İş Avans ve Kredileri Hesabı
161 Personel Avansları Hesabı
162 Bütçe Dışı Avans ve Krediler Hesabı
164 Akreditifler Hesabı
165 Mahsup Dönemine Aktarılan Avans ve Krediler Hesabı
166 Proje Özel Hesabından Verilen Avans ve Akreditifler Hesabı
167 Doğrudan Dış Proje Kredi Kullanımları Avans ve Akreditifleri Hesa
Örnek: A kurumu, memur B’ye 3.000 TL geçici görev yolluğu vermiştir. Gerekli
kayıt;
/
161 PERSONEL AVANSLARI
3.000
100 KASA
3.000
/
Örnek: A bakanlığı faaliyetlerini yürüten alt birim yetkililerine 800 TL avans
vermiştir. İşin bitiminde harcama 700 TL olmuş ve kalan avans bakanlık hesabına iade
edilmiştir. Gerekli kayıt;
/
160 İŞ AVANSI VE KREDİLERİ
800
100 KASA
800
/
100 KASA
630 GİDERLER
100
700
160 İŞ AVANSI VE KREDİLERİ
800
/
 Tahakkuk esaslı muhasebe kayıt sisteminde bulunan “180-Gelecek Aylara Ait
Giderler” ve “280-Gelecek Yılara Ait Giderler” hesapları nakit esaslı muhasebe
kayıt sisteminde bulunmamaktadır. Bu nedenle de bu sistemde gelecek dönemlere
ait harcamalar gelecek dönem gideri olarak izlenememektedir.
Örnek: A üniversitesi 01.01.2013’te bir binayı 3 yıllığına kiralamış ve 3 yıllık kira
bedeli olan 900 TL’yi peşin ödemiştir. Gerekli kayıt;
66
01.01.2013
180 GELECEK AYLARA AİT GİDER
280 GELECEK YILLARA AİT GİDER
300
600
100 KASA
900
31.12.2013
630 GİDERLER
300
180 GELECEK AYL. AİT GİDER
/
180 GELECEK AYLARA AİT GİDER
300
300
280 GELECEK YILL. AİT GİDER
300
/
Not: 380 ve 480 nolu hesaplar da yukarıdaki örneğin tam tersi durumlar için
kullanılmaktadır.
 Nakit esaslı sistemde gider tahakkukları hesapları bulunmadığı gibi gelir
tahakkukları hesapları da bulunmamaktadır. Tahakkuk esaslı sistemde tahakkuk
eden ancak ödemesi gelecek dönemlerde yapılacak olan giderlerin izlenebilmesi
için “181-Gelir Tahakkukları Hesabı” ve “281-Gelir Tahakkukları Hesabı”
düzenlenmiştir. “181-Gelir Tahakkukları Hesabı” bir sonraki takvim yılında tahsil
edilecek gelirleri, “281-Gelir Tahakkukları Hesabı” ise gelecek takvim yılından
sonraki yıllarda tahsil edilecek gelirlerin izlenmesi için kullanılmaktadır.
Örnek: A üniversitesinin bankadaki hesabına yıl sonunda tahakkuk eden faiz 500
TL’dir. Gerekli kayıt;
/
181 GELİR TAHAKKUKLARI
600 GELİRLER
500
500
/
Not: 381 nolu gider tahakkukları hesabı da yukarıdaki örneğin tam tersi durumlar
için kullanılmaktadır.
 Nakit esasında olmayan maddi duran varlıklar ilk kez tahakkuk esası ile
getirilmiştir. Bu varlıklar önceden doğrudan gider yazılmaktaydı. Tahakkuk esaslı
muhasebe kayıt sistemiyle birlikte maddi duran varlıklar ve maddi olmayan duran
varlıklar kayıt altına alınmaya başlandığından nakit esasından farklı olarak “25Maddi Duran Varlıklar Ana Hesap Grubu” ve “26-Maddi Olmayan Duran Varlıklar
Ana Hesap Grubu” oluşturularak bu varlıklarında muhasebe kayıtlarında izlenmesi
sağlanmıştır.
67
Örnek: Kayıtlarda görünmeyen ve hazineye ait arsa ve arazilerin değeri
200
TL’dir. Gerekli kayıt;
/
250 ARAZİ VE ARSALAR
200
500 NET DEĞER
200
/
Örnek: A üniversitesi 700 TL’ye bina almış ve bedelini bankadan ödemiştir.
Gerekli kayıt;
/
252 BİNALAR
700
102 BANKALAR
700
/
Örnek: A bakanlığı 01.01.2014’te 500 TL’lik demirbaş almış ve bedelini nakden
ödemiştir. Demirbaşların ömrü 5 yıldır. Gerekli kayıtlar;
01.01.2014
255 DEMİRBAŞLAR
500
100 KASA
500
/
830 BÜTÇE GİDERLERİ
500
835 GİDER YANSITMA
500
31.12.2014
630 GİDERLER
100
257 BİRİKMİŞ AMORTİSMAN.
100
/
Örnek: A üniversitesi kayıtlı değeri 700 TL ve birikmiş amortismanı 500 TL olan
taşıtını 300 TL’ye nakden satılmıştır. Gerekli kayıt;
/
100 KASA
257 BİRİKMİŞ AMORTİSMAN
300
500
254 TAŞITLAR
600 GELİRLER
700
100
/
835 GELİR YANSITMA
300
800 BÜTÇE GELİRLERİ
/
300
68
Örnek: Maliye Bakanlığınca peşin olarak 800 TL değerinde yazılım satın alınmış
ve yazılımın yararlanma süresi 5 yıl olarak öngörülmüştür. Yazılımın satın alınmasına ve
dönem sonunda amortisman ayrılmasına ilişkin kayıtlar;
01.01.2014
260 HAKLAR
800
100 KASA
800
/
830 BÜTÇE GİDERLERİ
800
835 GİDER YANSITMA
800
31.12.2014
630 GİDERLER
160
268 BİRİKMİŞ AMORTİSMAN.
160
/
3.3.2. Yabancı Kaynaklara İlişkin Kayıt Farklılıkları
 Nakit esasına dayalı kayıt sistemi bütçe odaklı olduğundan, bütçede ödeneği
bulunmadığı için “verile emrine” bağlanamayan fakat gerçekleştirilen mal veya
hizmet alımları için herhangi bir kayıt yapılamamaktaydı. Tahakkuk esasında ise
bütçe kanunu veya özel bir kanunla yapılması öngörülen bir hizmet karşılığı olmak
üzere,
gerçekleştiği halde ödeneği bulunmadığı için
veya ödenek
üstü
harcamalara izin verilmemesi gibi sebeplerle verile emrine bağlanamayan
borçlardan mal ve hizmet alımları giderleri ile ilgili olanlar “322-Bütçeleştirilecek
Borçlar Hesabı”na kaydedilmektedir.
Örnek: A üniversitesince iş makinesi alınmış fakat ödenek yokluğu nedeniyle bu
cihaza ait 500 TL tutarındaki fatura bütçeleştirilememiş ve ödenememiştir. Daha sonraki
aylarda bütçe ödeneklerinin serbest bırakılmasıyla bu tutar ilgili firmaya ödenmiştir.
Bununla ilgili muhasebe kayıtları;
/
630 GİDERLER
500
322 BÜTÇELEŞTİRİLECEK
BORÇLAR
/
322 BÜTÇELEŞTİRİLECEK BORÇLAR
500
500
103 VERİLEN ÇEKLER VE Ö. E.
/
830 BÜTÇE GİDERLERİ
835 GİDER YANSITMA
/
500
500
500
69
 Nakit esaslı muhasebe sisteminde “Emanetler Hesabı”na kaydedilen işlemler
tahakkuk esaslı muhasebe kayıt sisteminde gruplara ayrılarak ve her grup bir
hesap şeklinde düzenlenerek daha fonksiyonel bir hale getirilmiştir.
Örnek: A üniversitesi bir iş yapımı karşılığı 250 TL peşin teminat almıştır. Gerekli
kayıt;
/
100 KASA
250
330 ALINA DEPOZİTO VE
TEMİNAT
250
/
 Nakit esaslı sistemde, “480-Gelecek Yıllara Ait Gelirler Hesabı” ile “380-Gelecek
Aylara Ait Gelirler Hesabı” bulunmamaktadır. Bu nedenle bu sistemde gelecek
dönemlere ait tahsil edilen gelirler izlenememektedir. Tahakkuk esaslı sistemde ise
bu durum düzeltilmiş ve tahsil edilen gelirlerin gelecek aylara ait kısımları “380Gelecek Aylara Ait Gelirler Hesabı”nda, gelecek yıllara ait kısımları ise “480Gelecek Yıllara Ait Gelirler Hesabı”nda izlenebilmektedir.
Örnek:
A üniversitesi 01.01.2013’te boşta duran bir arsasını otoparkçıya 1,5
yıllığına kiraya vermiş ve kiranın tamamını 1.800 TL olarak peşin almıştır Gerekli kayıt;
/
100 KASA
1.800
380 GELECEK AYL. AİT GELİR
480 GELECEK YILL. AİT GELİR
1.200
600
/
 Nakit esaslı sistemde, bulunulan dönemde tahakkuk eden ancak ödemesi gelecek
dönemlerde
yapılacak
olan
giderlerin
muhasebede
izlenmesi
mümkün
olmamaktadır. Tahakkuk esaslı sistemde “381-Gider Tahakkukları Hesabı” ve
“481-Gider
Tahakkukları
Hesabı”
düzenlenerek
bu
giderlerinde
izlenmesi
sağlanmış olmaktadır. “381-Gider Tahakkukları Hesabı” ödemenin bir sonraki
takvim yılında yapılacağı durumlarda, “481- Gider Tahakkukları Hesabı” ise
ödemenin gelecek takvim yılından sonraki yıllarda yapılacağı durumlarda
kullanılmaktadır.
Örnek: A üniversitesinin 28.12.2013’te elektrik faturası 300 TL olarak gelmiştir.
Ödeme Ocak 2014’te yapılacaktır. Gerekli kayıt;
/
630 GİDERLER
300
381 GİDER TAHAKKUKLARI
/
300
70
 Nakit esasında sayım sonucunda ortaya çıkan fazlalıklar, kasa nakit fazlalığında
“100-Kasa Hesabı”na, diğer fazlalıklarda ise ilgili hesaplara borç, “Bütçe Gelirleri
Hesabı”na veya “Emanetler Hesabı”na alacak yazılmaktadır. Tahakkuk esaslı
sistemde ise sayım fazlalıkları, “397-Sayım Fazlaları Hesabı”na alacak, “100-Kasa
Hesabı”na veya fazla çıkan diğer ilgili hesaplara alacak kaydedilmektedir.
Örnek: A üniversitesinde yapılan sayım sonucunda 500 TL değerinde döviz fazlası
tespit edilmiştir. Gerekli kayıt;
/
105 DÖVİZ
500
397 SAYIM FAZLALARI
500
/
 Nakit esaslı sistemde “Tecilli ve Tehirli Borçlular Hesabı”na kaydedilen tutarlar,
tahakkuk esaslı sistemde tahsil sürelerine göre ayrılarak kısa vadeli ve uzun vadeli
olarak düzenlenmiştir. Böylece alacaklar vadelerine uygun şekilde izlenmiş
olmaktadır. Kısa vadeli borçlar hesap grubunda kısa vadeli iç mali borçlar, kısa
vadeli dış mali borçlar, faaliyet borçları, emanet yabancı kaynaklar, ödenecek diğer
yükümlülükler, gelecek aylara ait gelirler ve gider tahakkukları ile diğer kısa vadeli
yabancı kaynaklar hesapları yer almaktadır. Uzun vadeli yabancı kaynaklar hesap
grubunda ise uzun vadeli iç mali borçlar, uzun vadeli dış mali borçlar ve gelecek
yıllara ait gelirler ve gider tahakkukları hesapları bulunmaktadır.
 Nakit esaslı sistemde, alınan depozitolar, emanetler, ödenecek vergi ve fonlar gibi
emanet hesapları “Emanetler Hesabı”na kaydedilirken tahakkuk esaslı sistemde
her bir grup için bir hesap düzenlenerek “Alınan Depozito ve Teminatlar Hesabı”,
“Emanetler Hesabı” ve “Ödenecek Sosyal Güvenlik Kesintileri Hesabı” gibi
hesaplara ayrılmaktadır.
Örnek: A bakanlığı memurlarının Eylül ayı maaşları toplam 900 TL’dir. Maaşlar;
150 TL emekli keseneği ve 100 TL vergi kesintisi sonrası, memurların banka hesaplarına
aktarılarak ödenmiştir. Gerekli kayıt;
/
630 GİDERLER
900
103 VERİLEN ÇEKLER VE Ö E
360 ÖDENECEK VERGİ ve FON
361 ÖDENECEK SGK
/
830 BÜTÇE GİDERLERİ
835 GİDER YANSITMA
/
650
100
150
900
900
71
3.3.3. Öz Kaynaklara İlişkin Kayıt Farklılıkları
Bu grupta temel kayıtların mantığı çok fazla değişiklik göstermemektedir. Nakit
esaslı muhasebe yıllarında özkaynakların temel hesabı “Genel Merkez Hesabı” iken
tahakkuk esaslı muhasebe hesap planında “500 Net Değer” hesabı açılmış ve
kullanılmaya başlanmıştır.
Örnek: Ankara Defterdarlığına ait taşıtların envanteri yapılmış olup, 300 TL
değerinde taşıt olduğu tespit edilmiştir. Gerekli kayıt;
/
254 TAŞITLAR
300
500 NET DEĞER
300
/
Örnek: Geçmiş yıllar olumlu faaliyet sonuçları hesabında kayıtlı 200 TL, beşinci
yılın sonunda net değer hesabına aktarılmıştır. Gerekli kayıt;
/
570 GEÇMİŞ YILL. OLUMLU FAAL. SONÇ
200
500 NET DEĞER
200
/
Örnek: Cari yılda ödenecek dış mali borçların envanteri yapılmış ve 400 TL dış
mali borç olduğu tespit edilmiştir. Gerekli kayıt;
/
500 NET DEĞER
200
304 CARİ YILDA ÖDENECEK
TAHVİLLER
200
/
3.3.4. Faaliyet ve Bütçe Hesaplarına İlişkin Kayıt Farklılıkları
 Nakit
esaslı
sistemde
gelirler
ve
giderler
sadece
bütçe
açısından
kaydedilmekteydi. Tahakkuk esaslı sistemde ise; hem bütçe hem de muhasebe
açısından gelir ve gider sayılan unsurlar kaydedilmektedir. Bütçe ile ilişkili giderler
hem bütçe giderleri hesabına hem de gider yansıtma hesabı aracılığı ile giderler
hesabına veya ilgili hesaba kaydedilmektedir. Muhasebe açısından gider sayılan
unsurlar
ise
bütçe
giderleri
ile
ilişkilendirilmeden
giderler
hesabına
kaydedilmektedir. Bütçe ile ilişkili gelirlerin kaydı da bütçe ile ilişkili giderlerin
kaydıyla aynı şekilde yapılmaktadır. Muhasebe açısından gelir sayılan unsurlar ise
“600-Gelirler Hesabı”na kaydedilmektedir.
72
Örnek: A üniversitesi kayıtlı değeri 700 TL ve birikmiş amortismanı 500 TL olan
taşıtını 300 TL’ye nakden satılmıştır. Gerekli kayıt;
/
100 KASA
257 BİRİKMİŞ AMORTİSMAN
300
500
254 TAŞITLAR
600 GELİRLER
700
100
/
835 GELİR YANSITMA
300
800 BÜTÇE GELİRLERİ
300
/
Örnek: A üniversitesi dövizlerini dönem sonunda değerlemiş ve 600 TL’lik olumlu
kur farkı tespit etmiştir. Gerekli kayıt;
/
105 DÖVİZ
600
600 GELİRLER
600
/
Örnek: Bay A tarafından B üniversitesine 300 TL’lik bina bağışlamıştır Gerekli
kayıt;
/
252 BİNALAR
300
600 GELİRLER
300
/
835 GELİR YANSITMA
300
800 BÜTÇE GELİRLERİ
300
/
3.3.5. Nazım Hesaplar
Nazım hesaplar ana hesap grubu; varlık, kaynak, gelir ve gider hesaplarında
izlenmeyen ve muhasebenin sadece bilgi verme görevi yüklediği işlemler ile idarenin
muhasebe disiplini altında toplanması istenen işlemleri ve gelecekte doğması muhtemel
hak ve yükümlülüklerin izlenmesi için kullanılır. Nazım hesaplar ana hesap grubu; ödenek
hesapları, nakit dışı teminat ve kişilere ait menkul kıymet hesapları, taahhüt hesapları,
verilen garantiler, değerli kâğıt ve özel tahakkuk hesapları, dış borçlanmaya ilişkin nazım
hesaplar ile genel bütçe kapsamı dışındaki kamu idarelerinin Bakanlığın uygun görüşü
üzerine kendi yönetim ve bilgi ihtiyaçlarına uygun olarak açacakları diğer nazım hesap
gruplarından oluşur (Merkezi Yönetim Muhasebe Yönetmeliği, md: 427).
73
 Bir mal veya hizmet için taahhüde girişilmesi durumunda nakit esaslı devlet
muhasebesinde bu işlemler muhasebe dışında “taahhüt kartları” vasıtasıyla
izlenmekteydi. (Gülşen, 2004: 124). Tahakkuk esaslı devlet muhasebesinde ise bu
tür gider taahhütlerinin izlenmesi için nazım hesaplar grubunda düzenlenmiş olan
“920- Gider Taahhütleri Hesabı” kullanılacaktır.
Örnek: A Bakanlığı ek hizmet binası yapım işini 700 YTL bedelle üstlenen B İnşaat
A.Ş. ile yıllara sari bir sözleşme imzalamıştır. Gerekli kayıt;
/
920 GİDER TAAHHÜTLERİ
700
921 GİDER TAAHHÜTLERİ
KARŞILIĞI
700
/
3.4. NAKİT ESASLI MUHASEBE İLE TAHAKKUK ESASLI MUHASEBE HESAP
PLANI KARŞILAŞTIRMASI
Tahakkuk esaslı muhasebeye geçilmesi ile birlikte, nakit esaslı muhasebede
işlevini tam olarak yerine getiremeyen hesaplar düzenlenmiş, ayrıca nakit esaslı
muhasebede hiç olmayan hesaplar açılmıştır. Örneğin maddi duran varlıklar ve maddi
olmayan duran varlıklar bunların başında gelmektedir.
Çizelge 3.1. Nakit Esaslı Ve Tahakkuk Esaslı Muhasebe Sistemlerinin Hesap
Planı Karşılaştırması6
NAKİT ESASLI MUHASEBE HESAP PLANI
TAHAKKUK ESASLI MUHASEBE HESAP PLANI
KASA HESABI
DEĞİŞTİRİLEN PARALAR HESABI
DOLAŞIMDAN ÇEKİLEN MADENİ PARALAR
100 KASA HESABI
HESABI
KASA HESABI (Saymanlıktaki Çekler)
BANKA HESABI
DEFTERDARLIK HAZİNE CARİ HESABI
101 ALINAN ÇEKLER HESABI
102 BANKALAR HESABI
ÖDENECEK ÇEKLER HESABI
103 VERİLEN ÇEKLER VE GÖNDERME EMİRLERİ HESABI
DÖVİZ HESABI
105 DÖVİZ HESABI
MENKUL KIYMETLER HESABI
MENKUL KIYMETLER EMANETLERİ HESABI
117 MENKUL VARLIKLAR HESABI (Hazine malı)
912 KİŞİLERE AİT MENKUL KIYMETLER HESABI (Kişi Malı )
913 KİŞİLERE AİT MENKUL KIYMET EMANETLERİ HESABI
6 Bu tablo özet niteliğinde ve özellikle nakit esaslı muhasebe sisteminde olup da değiştirilen hesapların
kıyaslamasına yoğunlaşılmış bir tablodur. Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği ve Merkezi Yönetim
Muhasebe Yönetmeliği kullanılarak hazırlanmıştır.
74
TEMİNAT MEKTUPLARI HESABI
910 TEMİNAT MEKTUPLARI HESABI
TEMİNAT MEKTUPLARI EMANETLERİ HESABI 911 TEMİNAT MEKTUPLARI EMANETLERİ HESABI
150 İLK MADDE VE MALZEME HESABI
151 YARI MAMULLER-ÜRETİM HESABI
152 MAMULLER HESABI
153 TİCARİ MALLAR HESABI
155 ATÖLYELER HESABI
157 DİĞER STOKLAR HESABI
158 STOK DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ KARŞILIĞI HESABI (-)
MADENİ PARA BASIMI AVANS HESABI
ELÇİLİK VE KONSOLOSLUK AVANSLARI
HESABI
GEMİ AVANSLARI HESABI
BÜTÇE İÇİ AVANS VE KREDİLER HS (maaş ve
160 İŞ AVANS VE KREDİLERİ HESABI
ücret avansları ile memurlara verilen sürekli ve
geçici görev yolluk avansları dışında kalan diğer
avans çeşitleri)
JANDARMA AVANSLARI DENETMENLER
HESABI
BÜTÇE İÇİ AVANS VE KREDİLER HS(maaş ve
161 PERSONEL AVANSLARI HESABI
ücret avansları ile memurlara verilen sürekli ve
geçici görev yolluk avansları)
AKREDİTİFLER HS
164 AKREDİTİFLER HESABI
MAHSUP DÖNEMİNE AKTARILAN BÜTÇE İÇİ
165 MAHSUP DÖNEMİNE AKTARILAN AVANS VE KREDİLER
AVANS VE KREDİLER HESABI
HESABI
BÜTÇE DIŞI AVANS VE KREDİLER HS
162 BÜTÇE DIŞI AVANS VE KREDİLER HESABI
KİŞİ BORÇLARI HESABI
140 KİŞİLERDEN ALACAKLAR HESABI
250 ARAZİ VE ARSALAR HESABI
251 YERALTI VE YERÜSTÜ DÜZENLERİ HESABI
252 BİNALAR HESABI
253 TESİS, MAKİNE VE CİHAZLAR HESABI
254 TAŞITLAR HESABI
255 DEMİRBAŞLAR HESABI
256 DİĞER MADDİ DURAN VARLIKLAR HESABI
257 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR HESABI (-)
258 YAPILMAKTA OLAN YATIRIMLAR HESABI
259 YATIRIM AVANSLARI HESABI
BÜTÇE EMANETLERİ HESABI
320 BÜTÇE EMANETLERİ HESABI
330 ALINAN DEPOZİTO VE TEMİNATLAR
333 EMANETLER HESABI
EMANETLER HESABI
360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR HESABI
361 ÖDENECEK SOSYAL GÜVENLİK KESİNTİLERİ HESABI
362 FONLAR VEYA DİĞER KAMU İDARELERİ ADINA YAPILAN
TAHSİLAT HESABI
OKUL PANSİYONLARI HESABI
332 OKUL PANSİYONLARI HESABI
ÖDENEKLER HESABI
901 BÜTÇE ÖDENEKLERİ HESABI
KULLANILACAK ÖDENEKLER HESABI
900 GÖNDERİLECEK BÜTÇE ÖDENEKLERİ HESABI
ÖDENEKLİ GİDERLER HESABI
905 ÖDENEKLİ GİDERLER HESABI
75
BÜTÇE GİDERLERİ HESABI
MAHSUP DÖNEMİNE AKTARILAN ÖDEME
EMİRLERİ HESABI
830 BÜTÇE GİDERLERİ HESABI
907 MAHSUP DÖNEMİNE AKTARILAN ÖDEME EMİRLERİ HESABI
MAHSUP DÖNEMİNE AKTARILAN
906 MAHSUP DÖNEMİNE AKTARILAN KULLANILACAK ÖDEME
KULLANILACAK ÖDEME EMİRLERİ HESABI
EMİRLERİ HESABI
GEÇEN YIL BÜTÇE MAHSUPLARI HESABI
834 GEÇEN YIL BÜTÇE MAHSUPLARI HESABI
PUL VE DEĞERLİ KAĞIT AMBARLARI HESABI 940 DEĞERLİ KAĞIT AMBARLARI HESABI
ZİMMETLE VERİLEN PUL VE DEĞERLİ
KAĞITLAR HESABI
YOLDAKİ PUL VE DEĞERLİ KAĞITLAR
HESABI
942 ZİMMETLE VERİLEN DEĞERLİ KAĞITLAR HESABI
944 YOLDAKİ DEĞERLİ KAĞITLAR HESABI
PUL VE DEĞERLİ KAĞIT İŞLEMLERİ HESABI
945 DEĞERLİ KAĞIT İŞLEMLERİ HESABI
GELİR TAHAKKUKLARINDAN BORÇLULAR
120 GELİRLERDEN ALACAKLAR HESABI 220 GELİRLERDEN
HESABI
ALACAKLAR HESABI
TAKİPLİ BORÇLULAR HESABI
121 GELİRLERDEN TAKİPLİ ALACAKLAR HS
TECİLLİ VE TEHİRLİ BOÇLULAR HS
122 GELİRLERDEN TECİLLİ VE TEHİRLİ ALACAKLAR HESABI
222 GELİRLERDEN TECİLLİ VE TEHİRLİ ALACAKLAR HESABI
BÜTÇE GELİRLERİ HESABI
800 BÜTÇE GELİRLERİ HESABI
ÖZEL TAHAKKUKLAR HESABI
947 ÖZEL TAHAKKUKLAR HESABI
ÖZEL TAHAKKUKLARDAN BORÇLULAR
HESABI
946 ÖZEL TAHAKKUKLARDAN ALACAKLAR HESABI
MUTEMETLİKLER CARİ HESABI
337 MUTEMETLİKLER CARİ HESABI
İŞTİRAKLER HESABI
240 MALİ KURULUŞLARA YATIRILAN SERMAYELER HESABI
MÜTEAHHİT AVANSLARI HS
259 YATIRIM AVANSLARI HESABI
300 BANKA KREDİLERİ HESABI
303 KAMU İDARELERİNE MALİ BORÇLAR
304 CARİ YILDA ÖDENECEK TAHVİLLER HS
İÇ BORÇLAR HESABI
309 KISA VADELİ DİĞER İÇ MALİ BORÇLAR HS
400 BANKA KREDİLERİ HESABI
403 KAMU İDARELERİNE MALİ BORÇLAR HESABI
404 TAHVİLLER HESABI
İÇ BORÇ HAREKETLERİ HESABI
DIŞ BORÇLAR HESABI
409 UZUN VADELİ DİĞER İÇ MALİ BORÇLAR HS
310 CARİ YILDA ÖDENECEK DIŞ MALİ BORÇLAR HESABI
410 DIŞ MALİ BORÇLAR HESABI
HAZİNE KEFALETLERİ HESABI
930 VERİLEN GARANTİLER HESABI
HAZİNE KEFALETLERİ KARŞILIĞI HESABI
931 VERİLEN GARANTİLER KARŞILIĞI HESABI
GENEL MERKEZ HESABI
500 NET DEĞER/SERMAYE HESABI
76
4. ÜNİVERSİTE UYGULAMA ÖRNEĞİ
4.1. ÜNİVERSİTELERİN DEVLET MUHASEBESİNDEKİ YERİ
Üniversitelerde muhasebe sistemi diğer kamu kurumlarında olduğu gibi 2004
yılından itibaren tahakkuk esaslı muhasebe sistemine geçmiştir. Üniversiteler 2547 sayılı
YÖK yasasına tabi ve özerk yapıya sahip olmalarına rağmen muhasebe yönetmeliklerinde
isimleri belirtilerek merkezi muhasebe sistemine dahil edilmişlerdir. Bu yaklaşım da doğru
bir yaklaşımdır. Çünkü üniversiteler de ülkenin bütçe sitemine tabidirler ve diğer birçok
kurumla entegre bir şekilde çalışmaktadırlar. Dolayısıyla özerk ve farklı bir muhasebe
sistemi olması durumunda ciddi karışıklıklar ortaya çıkacaktır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun 3. Maddesinde;
 Genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri: Uluslararası sınıflandırmalara göre
belirlenmiş olan, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik
kurumları ve mahallî idareleri,
 Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri: Bu Kanuna ekli (I), (II) ve (III)
sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerini,
 Düzenleyici ve denetleyici kurumlar: Bu Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer alan
kurumları,
 Sosyal güvenlik kurumları: Bu Kanuna ekli (IV) sayılı cetvelde yer alan kamu
kurumlarını,
 Mahallî idare: Yetkileri belirli bir coğrafi alan ve hizmetlerle sınırlı olarak kamusal
faaliyet gösteren belediye, il özel idaresi ile bunlara bağlı veya bunların kurdukları
veya üye oldukları birlik ve idareleri ifade eder denilmektedir.
Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinin 4. Maddesinin bir kısmı; Genel yönetim
kapsamındaki kamu idareleri: Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal
güvenlik kurumları ve mahallî idareleri,
Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri: 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde sayılan genel bütçe kapsamındaki kamu
idarelerini, (II) sayılı cetvelde sayılan özel bütçe kapsamındaki idareleri ve (III) sayılı
cetvelde sayılan düzenleyici ve denetleyici kurumları,
Sosyal güvenlik kurumları: 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa
ekli (IV) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerini,
Mahallî idare: Yetkileri belirli bir coğrafi alan ve hizmetlerle sınırlı olarak kamusal
faaliyet gösteren belediye, il özel idaresi ve bunlara bağlı birlik ve idareyi ifade eder
77
şeklindedir. Dolayısıyla üniversiteler II sayılı cetvelde olduğu için bu yönetmeliğe tabi
olmuşlardır. Bu yönetmelik 08.06.2005 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve
01.01.2006’da yürürlüğe girmiştir.
Merkezi
Yönetim
Muhasebe
Yönetmeliğinin
4.
Maddesi
de
tanımlardan
oluşmaktadır. Bu maddeye göre; “Aynı Bütçeli Kamu İdaresi: 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki
kamu idarelerinin tamamını, (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler ile (III) sayılı
cetvelde sayılan düzenleyici ve denetleyici kurumların her birini ifade eder” yazmaktadır.
5018 sayılı kanunun ekinde yukarıda belirtilen listeler vardır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun II sayılı cetveli aşağıdaki gibi
oluşturulmuştur;
(II) SAYILI CETVEL
ÖZEL BÜTÇELİ İDARELER
A)
YÜKSEKÖĞRETİM
KURULU,
ÜNİVERSİTELER
ENSTİTÜLERİ
1) Yükseköğretim Kurulu
2) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı
3) İstanbul Üniversitesi
4) İstanbul Teknik Üniversitesi
5) Ankara Üniversitesi
6) Karadeniz Teknik Üniversitesi
7) Ege Üniversitesi
8) Atatürk Üniversitesi
9) Orta Doğu Teknik Üniversitesi
10) Hacettepe Üniversitesi
11) Boğaziçi Üniversitesi
12) Dicle Üniversitesi
13) Çukurova Üniversitesi
14) Anadolu Üniversitesi
15) Cumhuriyet Üniversitesi
16) İnönü Üniversitesi
17) Fırat Üniversitesi
18) Ondokuz Mayıs Üniversitesi
19) Selçuk Üniversitesi
20) Uludağ Üniversitesi
21) Erciyes Üniversitesi
22) Akdeniz Üniversitesi
23) Dokuz Eylül Üniversitesi
24) Gazi Üniversitesi
25) Marmara Üniversitesi
26) Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
VE
YÜKSEK
TEKNOLOJİ
78
27) Trakya Üniversitesi
28) Yıldız Teknik Üniversitesi
29) Yüzüncü Yıl Üniversitesi
30) Gaziantep Üniversitesi
31) Abant İzzet Baysal Üniversitesi
32) Adnan Menderes Üniversitesi
33) Afyon Kocatepe Üniversitesi
34) Balıkesir Üniversitesi
35) Celal Bayar Üniversitesi
36) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
37) Dumlupınar Üniversitesi
38) Gaziosmanpaşa Üniversitesi
39) (Değişik: 21/10/2014-6562/4 md.) Gebze Teknik Üniversitesi
40) Harran Üniversitesi
41) İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
42) Kafkas Üniversitesi
43) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
44) Kırıkkale Üniversitesi
45) Kocaeli Üniversitesi
46) Mersin Üniversitesi
47) (Ek: 16/5/2012-6307/4 md.) Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
48) Mustafa Kemal Üniversitesi
49) Niğde Üniversitesi
50) Pamukkale Üniversitesi
51) Sakarya Üniversitesi
52) Süleyman Demirel Üniversitesi
53) (Değişik: 30/3/2012-6287/22 md.) Bülent Ecevit Üniversitesi
54) Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
55) Galatasaray Üniversitesi
56) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Ahi Evran Üniversitesi
57) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Kastamonu Üniversitesi
58) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Düzce Üniversitesi
59) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
60) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Uşak Üniversitesi
61) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.; Değişik: 30/3/2012-6287/22 md.) Recep Tayip Erdoğan
Üniversitesi
62) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Namık Kemal Üniversitesi
63) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Erzincan Üniversitesi
64) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Aksaray Üniversitesi
65) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Giresun Üniversitesi
66) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Hitit Üniversitesi
67) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Bozok Üniversitesi
68) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Adıyaman Üniversitesi
69) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Ordu Üniversitesi
70) (Ek: 1/3/2006-5467/5 md.) Amasya Üniversitesi8690-9
71) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi
72) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Ağrı Dağı Üniversitesi
73) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Sinop Üniversitesi
79
74) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Siirt Üniversitesi
75) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.;Değişik: 30/10/2013-6501/3 md.) Nevşehir Hacı Bektaş
Veli Üniversitesi
76) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Karabük Üniversitesi
77) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Kilis 7 Aralık Üniversitesi
78) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Çankırı Karatekin Üniversitesi
79) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Artvin Çoruh Üniversitesi
80) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.;Değişik: 19/4/2012-6296/4 md.) Bilecik Şeyh Edebali
Üniversitesi
81) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Bitlis Eren Üniversitesi
82) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Kırklareli Üniversitesi
83) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
84) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Bingöl Üniversitesi
85) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Muş Alparslan Üniversitesi
86) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Mardin Artuklu Üniversitesi
87) (Ek: 17/5/2007-5662/9 md.) Batman Üniversitesi
88) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Ardahan Üniversitesi
89) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Bartın Üniversitesi
90) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Bayburt Üniversitesi
91) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Gümüşhane Üniversitesi
92) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Hakkari Üniversitesi
93) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Iğdır Üniversitesi
94) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Şırnak Üniversitesi
95) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Tunceli Üniversitesi
96) (Ek: 22/5/2008-5765/3 md.) Yalova Üniversitesi
97) (Ek: 1/4/2010-5979/4 md.) Türk-Alman Üniversitesi
98) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
99) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) Bursa Teknik Üniversitesi
100) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) İstanbul Medeniyet Üniversitesi
101) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi
102) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.; Değişik: 30/3/2012-6287/22 md.) Necmettin Erbakan
Üniversitesi
103) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.; Değişik: 30/3/2012-6287/22 md.) Abdullah Gül
Üniversitesi
104) (Ek: 14/7/2010-6005/2 md.) Erzurum Teknik Üniversitesi
105) (Ek: 31/3/2011-6218/2 md.) Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
106) (Ek: 22/1/2013-6410/5 md.) Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi
Sonuç olarak Tüm üniversitelerimiz “Merkezi Yönetim Muhasebe Yönetmeliğine”
tabidir. Bu yönetmelik; 30.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve 01.01.2007’de
yürürlüğe
girmiştir.
kullanılmaktadır.
Halen
yürürlükte
olan
bu
yönetmelik
tüm
üniversitelerde
80
4.2. ÜNİVERSİTEDE KULLANILAN HESAPLAR
Yukarıda da açıklandığı gibi üniversiteler, genel yönetim muhasebe yönetmeliği ve
merkezi yönetim muhasebe yönetmeliği hükümlerine tabidirler.
Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinin 44. Maddesinde; çerçeve hesap planının
genel yapısı şöyle açıklanmıştır; bilanço hesapları, faaliyet hesapları, bütçe hesapları ve
nazım hesaplar ana bölümlerine ayrılır. Bilanço hesapları bölümü, 1 numaradan 5
numaraya kadar olan ana hesap gruplarından; faaliyet hesapları bölümü, 6 numaralı ana
hesap grubundan; bütçe hesapları bölümü, 8 numaralı ana hesap grubundan; nazım
hesaplar bölümü ise, 9 numaralı ana hesap grubundan oluşur. 7 numaralı ana hesap
grubu Yönetmelikte yer alan muhasebe ilke ve standartlarına aykırı olmamak şartıyla,
kamu idarelerinin yönetim ve maliyet muhasebesi ihtiyaçları için kullanılır. Ana hesap
grupları aşağıda gösterildiği gibi isimlendirilir.
1) Dönen Varlıklar
2) Duran Varlıklar
3) Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
4) Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar
5) Öz Kaynaklar
6) Faaliyet Hesapları
7) Maliyet Hesapları
8) Bütçe Hesapları
9) Nazım Hesaplar
Ana hesap gruplarından 1-5 numaralı gruplar bilanço hesapları olup, kendi içinde
aşağıdaki maddelerde gösterildiği gibi hesap gruplarına ayrılır ve her bir ana hesap
grubunu ilgilendiren işlemler ait oldukları hesap grubu içinde açılacak ilgili bilanço
hesaplarına kaydedilir. Her bilanço hesabı ayrıca ihtiyaca göre yeteri kadar yardımcı
hesaplara ayrılabilir.
Faaliyet hesapları ana hesap grubunun hesap gruplarına, hesap gruplarının
hesaplara ve hesapların yardımcı hesaplara ayrılması, gelir ve giderlerin ekonomik
ayrımına uygun olarak Yönetmeliğin ilgili maddelerinde belirtilen bilgileri verecek şekilde
yapılır.
Bütçe hesapları ana hesap grubunun hesap gruplarına, hesap gruplarının
hesaplara ve hesapların yardımcı hesaplara ayrılması, bütçe gelir ve giderlerinin
ekonomik ayrımına uygun olarak Yönetmeliğin ilgili maddelerinde belirtilen bilgileri
verecek şekilde yapılır.
Nazım hesaplar ana hesap grubu, kurumların ihtiyaçlarına göre sınıflandırılır.
Şeklinde özetlenmiştir.
81
Merkezi Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinin 8. Maddesine göre üniversitelerin
kullanacağı hesap planı ayrıntılı olarak şöyle oluşturulmuştur;
Aktif Hesaplar
1-Dönen Varlıklar
10 Hazır Değerler
100 Kasa Hesabı
101 Alınan Çekler Hesabı
102 Banka Hesabı
103 Verilen Çekler ve Gönderme Emirleri Hesabı (-)
104 Proje Özel Hesabı
105 Döviz Hesabı
106 Döviz Gönderme Emirleri Hesabı (-)
107 Elçilik ve Konsolosluk Nezdindeki Paralar Hesabı
108 Diğer Hazır Değerler Hesabı
109 Banka Kredi Kartlarından Alacaklar Hesabı
11 Menkul Kıymet ve Varlıklar
110 Hisse Senetleri Hesabı
111 Özel Kesim Tahvil, Senet ve Bonoları Hesabı
112 Kamu Kesimi Tahvil, Senet ve Bonoları Hesabı
117 Menkul Varlıklar Hesabı
12 Faaliyet Alacakları
120 Gelirlerden Alacaklar Hesabı
121 Gelirlerden Takipli Alacaklar Hesabı
122 Gelirlerden Tecilli ve Tehirli Alacaklar Hesabı
126 Verilen Depozito ve Teminatlar Hesabı
127 Diğer Faaliyet Alacakları Hesabı
13 Kurum Alacakları
130 Dış Borcun İkrazından Doğan Alacaklar Hesabı
131 Para Piyasası Nakit İşlemleri Alacakları Hesabı
132 Kurumca Verilen Borçlardan Alacaklar Hesabı
137 Takipteki Kurum Alacakları Hesabı
138 Takipteki Kurum Alacakları Karşılığı Hesabı (-)
139 Diğer Kurum Alacakları Hesabı
14 Diğer Alacaklar
140 Kişilerden Alacaklar Hesabı
15 Stoklar
150 İlk Madde ve Malzeme Hesabı
151 Yarı Mamuller-Üretim Hesabı
152 Mamuller Hesabı
153 Ticari Mallar Hesabı
155 Atölyeler Hesabı
157 Diğer Stoklar Hesabı
158 Stok Değer Düşüklüğü Karşılığı Hesabı (-)
16 Ön Ödemeler
160 İş Avans ve Kredileri Hesabı
161 Personel Avansları Hesabı
162 Bütçe Dışı Avans ve Krediler Hesabı
164 Akreditifler Hesabı
82
165 Mahsup Dönemine Aktarılan Avans ve Krediler Hesabı
166 Proje Özel Hesabından Verilen Avans ve Akreditifler Hesabı
167 Doğrudan Dış Proje Kredi Kullanımları Avans ve Akreditifleri Hesabı
18 Gelecek Aylara Ait Giderler ve Gelir Tahakkukları
180 Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabı
181 Gelir Tahakkukları Hesabı
19 Diğer Dönen Varlıklar
190 Devreden Katma Değer Vergisi Hesabı
191 İndirilecek Katma Değer Vergisi Hesabı
194 Teyitsiz Doğrudan Dış Proje Kredi Kullanımları Hesabı
197 Sayım Noksanları Hesabı
198 Diğer Çeşitli Dönen Varlıklar Hesabı
2 Duran Varlıklar
21 Menkul Kıymet ve Varlıklar
217 Menkul Varlıklar Hesabı
22 Faaliyet Alacakları
220 Gelirlerden Alacaklar Hesabı
222 Gelirlerden Tecilli ve Tehirli Alacaklar Hesabı
227 Diğer Faaliyet Alacakları Hesabı
23 Kurum Alacakları
230 Dış Borcun İkrazından Doğan Alacaklar Hesabı
232 Kurumca Verilen Borçlardan Alacaklar Hesabı
239 Diğer Kurum Alacakları Hesabı
24 Malî Duran Varlıklar
240 Malî Kuruluşlara Yatırılan Sermayeler Hesabı
241 Mal ve Hizmet Üreten Kuruluşlara Yatırılan Sermayeler Hesabı
242 Döner Sermayeli Kuruluşlara Yatırılan Sermayeler Hesabı
247 Sermaye Taahhütleri Hesabı (-)
248 Diğer Malî Duran Varlıklar Hesabı
25 Maddi Duran Varlıklar
250 Arazi ve Arsalar Hesabı
251 Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri Hesabı
252 Binalar Hesabı
253 Tesis, Makine ve Cihazlar Hesabı
254 Taşıtlar Hesabı
255 Demirbaşlar Hesabı
256 Diğer Maddi Duran Varlıklar Hesabı
257 Birikmiş Amortismanlar Hesabı (-)
258 Yapılmakta Olan Yatırımlar Hesabı
259 Yatırım Avansları Hesabı
26 Maddi Olmayan Duran Varlıklar
260 Haklar Hesabı
263 Araştırma ve Geliştirme Giderleri Hesabı
264 Özel Maliyetler Hesabı
267 Diğer Maddi Olmayan Duran Varlıklar Hesabı
268 Birikmiş Amortismanlar Hesabı (-)
28 Gelecek Yıllara Ait Giderler ve Gelir Tahakkukları
280 Gelecek Yıllara Ait Giderler Hesabı
281 Gelir Tahakkukları Hesabı
29 Diğer Duran Varlıklar
83
293 Gelecek Yıllar İhtiyacı Stoklar Hesabı
294 Elden Çıkarılacak Stoklar ve Maddi Duran Varlıklar Hesabı
297 Diğer Çeşitli Duran Varlıklar Hesabı
299 Birikmiş Amortismanlar Hesabı (-)
Pasif Hesaplar
3 Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
30 Kısa Vadeli İç Malî Borçlar
302 Para Piyasası Nakit İşlemleri Borçları Hesabı
303 Kamu İdarelerine Malî Borçlar Hesabı
304 Cari Yılda Ödenecek Tahviller Hesabı
305 Bonolar Hesabı
309 Kısa Vadeli Diğer İç Malî Borçlar Hesabı
31 Kısa Vadeli Dış Malî Borçlar
310 Cari Yılda Ödenecek Dış Malî Borçlar Hesabı
32 Faaliyet Borçları
320 Bütçe Emanetleri Hesabı
322 Bütçeleştirilecek Borçlar Hesabı
323 Bütçeleştirilmiş Borçlar Hesabı
325 Nakit Talep ve Tahsisleri Hesabı
329 Diğer Çeşitli Borçlar Hesabı
33 Emanet Yabancı Kaynaklar
330 Alınan Depozito ve Teminatlar Hesabı
332 Okul Pansiyonları Hesabı
333 Emanetler Hesabı
337 Mutemetlikler Cari Hesabı
338 Konsolosluk Cari Hesabı
339 Risk Hesabı
34 Alınan Avanslar
340 Alınan Sipariş Avansları Hesabı
349 Alınan Diğer Avanslar Hesabı
36 Ödenecek Diğer Yükümlülükler
360 Ödenecek Vergi ve Fonlar Hesabı
361 Ödenecek Sosyal Güvenlik Kesintileri Hesabı
362 Fonlar veya Diğer Kamu İdareleri Adına Yapılan Tahsilat Hesabı
363 Kamu İdareleri Payları Hesabı
368 Vadesi Geçmiş, Ertelenmiş veya Taksitlendirilmiş Vergi
Yükümlülükler Hesabı
37 Borç ve Gider Karşılıkları
372 Kıdem Tazminatı Karşılığı Hesabı
379 Diğer Borç ve Gider Karşılıkları Hesabı
38 Gelecek Aylara Ait Gelirler ve Gider Tahakkukları
380 Gelecek Aylara Ait Gelirler Hesabı
381 Gider Tahakkukları Hesabı
39 Diğer Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
391 Hesaplanan Katma Değer Vergisi Hesabı
397 Sayım Fazlaları Hesabı
399 Diğer Çeşitli Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar Hesabı
4 Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar
40 Uzun Vadeli İç Malî Borçlar
403 Kamu İdarelerine Malî Borçlar Hesabı
ve
Diğer
84
404 Tahviller Hesabı
409 Uzun Vadeli Diğer İç Malî Borçlar Hesabı
41 Uzun Vadeli Dış Malî Borçlar
410 Dış Malî Borçlar Hesabı
42 Faaliyet Borçları
429 Diğer Faaliyet Borçları Hesabı
43 Diğer Borçlar
430 Alınan Depozito ve Teminatlar Hesabı
438 Kamuya Olan Ertelenmiş veya Taksitlendirilmiş Borçlar Hesabı
439 Diğer Çeşitli Borçlar Hesabı
44 Alınan Avanslar
440 Alınan Sipariş Avansları Hesabı
449 Alınan Diğer Avanslar Hesabı
47 Borç ve Gider Karşılıkları
472 Kıdem Tazminatı Karşılığı Hesabı
479 Diğer Borç ve Gider Karşılıkları Hesabı
48 Gelecek Yıllara Ait Gelirler ve Gider Tahakkukları
480 Gelecek Yıllara Ait Gelirler Hesabı
481 Gider Tahakkukları Hesabı
49 Diğer Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar
499 Diğer Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar Hesabı
5 Öz Kaynaklar
50 Net Değer
500 Net Değer Hesabı
51 Değer Hareketleri
510 Nakit Hareketleri Hesabı
511 Muhasebe Birimleri Arası İşlemler Hesabı
512 Proje Özel Hesabından Kullanımlar Hesabı
513 Doğrudan Dış Proje Kredi Kullanımları Bildirim Hesabı
519 Değer Hareketleri Sonuç Hesabı
52 Yeniden Değerleme Farkları
522 Yeniden Değerleme Farkları Hesabı
54 Yedekler
540 Yasal Yedekler Hesabı
549 Özel Fonlar Hesabı
57 Geçmiş Yıllar Olumlu Faaliyet Sonuçları
570 Geçmiş Yıllar Olumlu Faaliyet Sonuçları Hesabı
58 Geçmiş Yıllar Olumsuz Faaliyet Sonuçları
580 Geçmiş Yıllar Olumsuz Faaliyet Sonuçları Hesabı (-)
59 Dönem Faaliyet Sonuçları
590 Dönem Olumlu Faaliyet Sonucu Hesabı
591 Dönem Olumsuz Faaliyet Sonucu Hesabı (-)
6 Faaliyet Hesapları
60 Gelir Hesapları
600 Gelirler Hesabı
61 İndirim, İade ve İskonto Hesapları
610 İndirim, İade ve İskontolar Hesabı
63 Gider Hesapları
630 Giderler Hesabı
69 Faaliyet Sonuçları
85
690 Faaliyet Sonuçları Hesabı
7 Maliyet Hesapları
8 Bütçe Hesapları
80 Bütçe Gelir Hesapları
800 Bütçe Gelirleri Hesabı
805 Gelir Yansıtma Hesabı
81 Bütçe Gelirlerinden Ret ve İade Hesapları
810 Bütçe Gelirlerinden Ret ve İadeler Hesabı
83 Bütçe Gider Hesapları
830 Bütçe Giderleri Hesabı
831 Ödeneğine Mahsup Edilecek Harcamalar Hesabı
833 Bütçeden Mahsup Edilecek Ödemeler Hesabı
834 Geçen Yıl Bütçe Mahsupları Hesabı
835 Gider Yansıtma Hesabı
89 Bütçe Uygulama Sonuçları
895 Bütçe Uygulama Sonuçları Hesabı
9 Nazım Hesaplar
90 Ödenek Hesapları
900 Gönderilecek Bütçe Ödenekleri Hesabı
901 Bütçe Ödenekleri Hesabı
902 Bütçe Ödenek Hareketleri Hesabı
903 Kullanılacak Ödenekler Hesabı
904 Ödenekler Hesabı
905 Ödenekli Giderler Hesabı
906 Mahsup Dönemine Aktarılan Kullanılacak Ödenekler Hesabı
907 Mahsup Dönemine Aktarılan Ödenekler Hesabı
91 Nakit Dışı Teminat ve Kişilere Ait Menkul Kıymet Hesapları
910 Teminat Mektupları Hesabı
911 Teminat Mektupları Emanetleri Hesabı
912 Kişilere Ait Menkul Kıymetler Hesabı
913 Kişilere Ait Menkul Kıymet Emanetleri Hesabı
92 Taahhüt Hesapları
920 Gider Taahhütleri Hesabı
921 Gider Taahhütleri Karşılığı Hesabı
93 Verilen Garantiler Hesapları
930 Verilen Garantiler Hesabı
931 Verilen Garantiler Karşılığı Hesabı
932 Verilen Taahhüt Belgeleri Hesabı
933 Verilen Taahhüt Belgeleri Karşılığı Hesabı
94 Değerli Kâğıt ve Özel Tahakkuk Hesapları
940 Değerli Kâğıt Ambarları Hesabı
942 Zimmetle Verilen Değerli Kâğıtlar Hesabı
944 Yoldaki Değerli Kâğıtlar Hesabı
945 Değerli Kâğıt İşlemleri Hesabı
946 Özel Tahakkuklardan Alacaklar Hesabı
947 Özel Tahakkuklar Hesabı
948 Başka Birimler Adına İzlenen Alacaklar Hesabı
949 Başka Birimler Adına İzlenen Alacak Emanetleri Hesabı
95 Dış Borçlanma ile İlgili Hesaplar
950 Kullanılacak Dış Krediler Hesabı
86
951 Kredi Anlaşmaları Hesabı
954 Risk Hesabı Alacakları Hesabı
955 Risk Hesabı Alacakları Karşılığı Hesabı
956 Genel Bütçe Dışı İdare. Teyitsiz Doğrudan Dış Proje Kredi Kullanımları Hes.
957 Genel Bütçe Dışı İdare. Doğrudan Dış Proje Kredi Kullanımları Bildirim Hes.
958 Doğrudan Dış Proje Kredilerinden Açılan Akreditifler Hesabı
959 Doğrudan Dış Proje Kredilerinden Açılan Akreditifler Karşılığı Hesabı
Dikkat edilirse 1994 yılından bu yana yaklaşık 21 yıldır kullanılan özel sektör için
yayınlanmış Tekdüzen Hesap Planı ile çok ciddi oranda benzerlik söz konusudur.
Dolayısıyla devlet de özel sektör firmaları gibi raporlama yapmaktadır denilebilir.
4.3. ÜNİVERSİTELERDE DÖNEM SONU İŞLEMLERİ
Devlet muhasebesinde tahakkuk esaslı muhasebe sistemine geçildikten sonra
dönem sonu işlemleri çok büyük önem kazanmıştır. Çünkü önceden tahakkuk işlemleri
yapılmamakta ve varlıklar kaydedilmemekte idi. Sonuçta maddi duran varlıklar
kaydedilmediği için amortisman gibi en önemli envanter işlemi yapılmamakta idi. Yeni
muhasebe sistemi ile bunların tamamı yapılmaya başlanılmıştır.
Bu
kısımda
ülkemizde
eğitim
faaliyetlerine
devam
eden
önemli
üniversitelerimizden birisine ait örnek dönem sonu (envanter) işlemleri gösterilecektir.
Şekil 4.1. MDV Amortisman Ayrılması Kaydı
Yukarıda da ayrıntılı olarak açıklandığı gibi tahakkuk esaslı muhasebe ile birlikte
duran varlıklar kaydedilmeye başlanmış ve amortisman ayrılması söz konusu olmuştur.
Yukarıda şekil 1’de büro mobilyaları, makineler ve demirbaşlar gibi varlıklara ayrılan
amortisman kaydı yer almaktadır.
87
Birikmiş amortismanlar hesabı, maddi duran varlık bedellerinin yararlanma süresi
içinde giderleştirilmesi ve hesaben yok edilmesini izlemek için kullanılır. Yıl sonunda
maddi duran varlıklar için ayrılan amortisman tutarları bu hesaba alacak, 630-Giderler
Hesabına borç kaydedilir. Amortismana tabi tutulduktan sonra her ne suretle olursa olsun
kayıtlardan çıkarılan maddi duran varlıkların ayrılan amortisman tutarı bu hesaba borç,
ilgili hesaplara alacak kaydedilir (MYMY, md. 186).
Şekil 4.2. MDV Amortisman Ayrılması Kaydı
Şekil 2’de de amortisman örneği getirilmiştir. Şu önemli iki konuyu açıklamak için
amortisman mevzuuna devam edilmektedir. Birincisi, özel sektör
işletmelerinde
amortisman ayırma sınırı 880 TL iken kamu kurumlarında bu sınır 14.000 TL’dir. Çok
yüksek bu tutar nedeni ile birçok varlık yine nakit esaslı muhasebe uygulanmaya devam
ediyormuş gibi doğrudan gider yazılmaktadır. İkincisi ise, kayıtlara dikkat edilirse hepsi
mobilya, makine ve taşıtlardan ibarettir. Çünkü üniversitelerin birçoğunda gayrimenkuller
ya kayıtlı değildir ya da milli emlağa aittir. Bu durum da güvenilir bir muhasebe sistemi ve
şeffaf raporlamanın önündeki en büyük engellerden birisidir.
88
Şekil 4.3. MODV (Haklar) Amortisman Ayrılması Kaydı
Şekil 3’te de görüldüğü gibi üniversitelerde yazılımlar çok önemli bir yere sahiptir.
Çünkü rakam oldukça büyüktür. Bu denli büyük rakamları çok dikkatli yönetmek gerekir.
Haklar hesabı, bedeli karşılığı edinilen hukuki tasarruflar ile belirli alanlarda
tanınan kullanma ve yararlanma gibi hak ve yetkiler dolayısıyla yapılan ve ekonomik
değer taşıyan harcamaların izlenmesi için kullanılır. Bütçeye gider kaydıyla edinilen haklar
bir taraftan bu hesaba borç, kesintiler ilgili hesaba, ödenecek tutar 103-Verilen Çekler ve
Gönderme Emirleri Hesabı veya ilgili diğer hesaplara alacak; diğer taraftan 830-Bütçe
Giderleri Hesabına
borç,
835-Gider
Yansıtma Hesabına
alacak
kaydedilir.
Bu
Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce mevcut olup, hesaplarda yer almayan haklardan
envanteri yapılanlar tespit edilen değerleri üzerinden bu hesaba borç, 500-Net Değer
Hesabına alacak kaydedilir. Kurum alacaklarına karşılık alınan haklar, intikale esas
değerleri üzerinden bir taraftan bu hesaba borç, ilgili hesaplara alacak; diğer taraftan 805-
89
Gelir Yansıtma Hesabına borç, 800-Bütçe Gelirleri Hesabına alacak kaydedilir. Bedelsiz
olarak intikal eden haklar tespit edilen değerleri üzerinden bir taraftan bu hesaba borç,
600-Gelirler Hesabına alacak; diğer taraftan 805-Gelir Yansıtma Hesabına borç, 800Bütçe Gelirleri Hesabına alacak kaydedilir. Satılan hakların, bir taraftan kayıtlı değeri bu
hesaba, satış bedeli ile net değeri arasındaki olumlu fark 600-Gelirler Hesabına, yeniden
değerleme azalış farkı 522-Yeniden Değerleme Farkları Hesabına alacak, satış bedeli
100-Kasa Hesabı veya 102-Banka Hesabı ya da ilgili diğer hesaplara, ayrılmış olan
amortisman tutarları 268-Birikmiş Amortismanlar Hesabına, yeniden değerleme artış farkı
522-Yeniden Değerleme Farkları Hesabına, satış bedeli ile net değeri arasındaki olumsuz
fark 630-Giderler Hesabına borç; diğer taraftan satış bedeli 800-Bütçe Gelirleri Hesabına
alacak, 805-Gelir Yansıtma Hesabına borç kaydedilir (MYMY, md. 195).
Şekil 4.4. Bağış Girişi
Üniversitelere bağış yapılarak edinilmiş olan varlıklar, doğal olarak gelir olarak
kaydedilmektedir.
Bedelsiz olarak intikal eden demirbaşlar tespit edilen değerleri üzerinden bir
taraftan 255 Demirbaşlar hesabına borç, 600-Gelirler Hesabına alacak; diğer taraftan 805Gelir Yansıtma Hesabına borç, 800-Bütçe Gelirleri Hesabına alacak kaydedilir (MYMY,
md. 186).
90
Şekil 4.5. Hurda Satış
294 Elden çıkarılacak stoklar ve maddi duran varlıklar hesabı, çeşitli nedenlerle
kullanılma olanaklarını yitiren gelecek yıllar ihtiyacı stoklar ve maddi duran varlıkların
izlenmesi için kullanılır. Elden çıkarılacak stoklar ve maddi duran varlıklar hesabına ilişkin
borç ve alacak kayıtları aşağıda gösterilmiştir:
Kullanılma olanağını yitiren maddi duran varlıklar kayıtlı değerleri üzerinden bu
hesaba borç, ilgili maddi duran varlık hesabına alacak; ayrılmış olan amortisman tutarı
257-Birikmiş Amortismanlar Hesabına borç, 299-Birikmiş Amortismanlar Hesabına alacak
kaydedilir. Kişisel kusurlardan dolayı kırılma, bozulma veya eskime gibi nedenlerle
kullanılamayacak veya tüketilemeyecek hale gelen stoklardan hurdaya ayrılması
91
gerekenlerin, hurda hâlindeki değeri bir taraftan bu hesaba, kayıtlı değeri ile hurda
hâlindeki değeri arasındaki fark 630-Giderler Hesabına borç; kayıtlı değeri 293-Gelecek
Yıllar İhtiyacı Stoklar Hesabına alacak; diğer taraftan rayiç değeri ile hurda hâlindeki
değeri arasındaki fark 140-Kişilerden Alacaklar Hesabına borç, 600-Gelirler Hesabına
alacak kaydedilir. Kişisel kusur olmaksızın kırılma, bozulma veya eskime gibi nedenlerle
kullanılamayacak veya tüketilemeyecek hale gelen stoklardan hurdaya ayrılması
gerekenler, hurda hâlindeki değeri üzerinden bu hesaba, kayıtlı değeri ile hurda hâlindeki
değeri arasındaki fark 630-Giderler Hesabına borç, kayıtlı değeri üzerinden 293-Gelecek
Yıllar İhtiyacı Stoklar Hesabına alacak kaydedilir (MYMY, md. 215).
Şekil 4.6. Şartlı Bağış Emanet Kaydı
Emanetler hesabı, emanet olarak nakden veya mahsuben tahsil edilen tutarların
izlenmesi için kullanılır. Emanetler hesabında kayıtlı paralardan nakden yapılan ödeme ve
başka hesaplara aktarılan tutarlar ile başka bir muhasebe birimine gönderilenler için
muhasebe işlem fişi düzenlenir. Emanete alınan para aynı kişiye geri ödeniyorsa ve
emanete alınma sırasında kendisine alındı belgesi veya muhasebeleştirme belgesinin
onaylı bir nüshası verilmişse, bu alındı belgesi veya muhasebeleştirme belgesinin onaylı
nüshası geri alınarak muhasebe işlem fişine bağlanır. Emanet olarak nakden tahsil edilen
tutarlar bu hesaba alacak, 100-Kasa Hesabı veya 102-Banka Hesabı ya da ilgili diğer
hesaplara borç kaydedilir. Aylık, ücret veya diğer istihkaklardan mahsuben tahsil edilen
tutarlar bir taraftan bu hesaba alacak, 630-Giderler Hesabına borç; diğer taraftan 835Gider Yansıtma Hesabına alacak, 830-Bütçe Giderleri Hesabına borç kaydedilir.
Emanetler hesabında kayıtlı tutarlardan, fazla veya yersiz olarak yapılan ödemeler bu
hesaba alacak, 140-Kişilerden Alacaklar Hesabına borç kaydedilir. Emanetler hesabında
kayıtlı tutarlardan nakden yapılan ödeme ve göndermeler bu hesaba borç, 100-Kasa
92
Hesabı veya 103-Verilen Çekler ve Gönderme Emirleri Hesabı ya da ilgili diğer hesaplara
alacak kaydedilir (MYMY, md. 257).
Şekil 4.7. Gelirlerin Kapatılması
Her dönem sonunda gelir ve gider hesapları kapatılarak dönemin faaliyet
sonuçlarına ulaşılmalıdır.
Üniversitelerde de 6 nolu gruplar
dönem
sonlarında
kapatılmaktadır.
600 Gelirler hesabı, bütçe ile ilgili olsun veya olmasın tahakkuk eden her türlü
gelirin izlenmesi için kullanılır. Vergi dairelerinde vergilendirme bölümünden, diğer
muhasebe birimlerinde ilgili servislerden verilen tahakkuk toplamı bu hesaba alacak, 120Gelirlerden Alacaklar Hesabı veya 220-Gelirlerden Alacaklar Hesabına borç kaydedilir.
Tahakkuku tahsiline bağlı bütçe geliri olarak nakden veya mahsuben tahsil edilen
tutarlardan bilanço hesaplarını ilgilendirmeyenler bir taraftan bu hesaba alacak, ilgili
hesaplara borç; diğer taraftan 800-Bütçe Gelirleri Hesabına alacak, 805-Gelir Yansıtma
Hesabına borç kaydedilir. Başka bir hesaba alacak kaydedilmesi gerekirken, yanlışlıkla bu
hesaba alacak kaydedilen tutarlar tahakkuku tahsiline bağlı bütçe geliri olarak
kaydedilmişse, yılı içinde bu tutarlar bir taraftan bu hesaba borç, ilgili hesaba alacak; diğer
taraftan 800-Bütçe Gelirleri Hesabına borç, 805-Gelir Yansıtma Hesabına alacak
kaydedilir. Gelir bütçesine gelir, ilgili idare bütçesine de özel ödenek kaydedilen tutarların
93
yılsonuna kadar harcanamayan kısmı, bir taraftan bu hesaba borç, 333-Emanetler
Hesabına alacak; diğer taraftan 800-Bütçe Gelirleri Hesabına borç, 805-Gelir Yansıtma
Hesabına alacak kaydedilir (MYMY, md. 386).
Şekil 4.8. Giderlerin Kapatılması
Gelir hesaplarında olduğu gibi gider hesapları da her dönem sonunda kapatılır.
Giderler hesabı, bütçe ile ilgili olsun veya olmasın tahakkuk ettirilen her türlü
giderin izlenmesi için kullanılır. Bütçe ile ilgili olarak tahakkuk ettirilen ancak, bilanço
hesabını ilgilendirmeyen giderler bir taraftan bu hesaba borç, ilgili hesaplara alacak; diğer
taraftan bütçe gider hesapları hesap grubunda yer alan ilgili hesaba borç, 835-Gider
Yansıtma Hesabına alacak kaydedilir. Giderler hesabının yardımcı hesaplarında yapılan
hataların düzeltilebilmesi amacıyla, bu hesaba alacak ve borç kaydedilir. Yıl sonunda
94
hesabın borç bakiyesi bu hesaba alacak, 690-Faaliyet Sonuçları Hesabına borç kaydedilir
(MYMY, md. 394).
Şekil 4.9. Faaliyet Sonuçları Hesabının Bilançoya Aktarılması
Faaliyet
sonuçları
hesabına
borç
ve
alacak
yazılacak
tutarlar
aşağıda
gösterilmiştir: Dönem sonunda indirim, iade ve iskontolar hesabının borç bakiyesi bu
hesaba borç, 610-İndirim, İade ve İskontolar Hesabına alacak kaydedilir. Dönem sonunda
giderler hesabının borç bakiyesi bu hesaba borç, 630-Giderler Hesabına alacak kaydedilir.
İlgili mevzuatı gereğince faaliyet sonuçları hesabından ayrılan yedekler bu hesaba borç,
yedekler hesap grubundaki ilgili hesaba alacak kaydedilir. Dönem sonunda hesabın
alacak bakiyesi vermesi durumunda, bakiyesi bu hesaba borç, 590-Dönem Olumlu
Faaliyet Sonucu Hesabına alacak kaydedilir. Dönem sonunda gelirler hesabının alacak
bakiyesi bu hesaba alacak, 600-Gelirler Hesabına borç kaydedilir. Dönem sonunda
hesabın borç bakiyesi vermesi durumunda, bakiyesi bu hesaba alacak, 591-Dönem
Olumsuz Faaliyet Sonucu Hesabına borç kaydedilir (MYMY, md. 397).
95
Şekil 4.10. Geçmiş Yıllar Olumsuz Farklarının Net Değerden Düşülmesi
Tebliğde geçmiş dönemler olumsuz faaliyet sonuçlarının 5 yıl boyunca 580 nolu
hesapta tutulacağı, 5 yılını doldurduğunda da 500 net değer hesabına alınması gerektiği
hükme bağlanmıştır.
Açılış kaydını takiben bir önceki dönem olumsuz faaliyet sonucu bu hesaba borç,
591-Dönem Olumsuz Faaliyet Sonucu Hesabına alacak kaydedilir. Dönem sonunda bu
hesabın bölümlenmiş yardımcı hesaplarında kayıtlı tutarlar, sürelerin güncellenmesi
amacıyla bu hesaba borç ve alacak kaydedilir. Dönem sonunda bu hesabın bölümlenmiş
yardımcı hesaplarında kayıtlı tutarlar, sürelerin güncellenmesi amacıyla bu hesaba alacak
ve borç kaydedilir. Geçmiş yıllar olumsuz faaliyet sonuçları hesabında kayıtlı tutarlardan
beşinci yılın sonunda net değer hesabına aktarılanlar bu hesaba alacak, 500-Net
Değer Hesabına borç kaydedilir (MYMY, md. 376).
96
Şekil 4.11. Bütçe Sonuçlarının Kapatılması
Bütçe gelirleri hesabı, bütçe kanunu veya özel kanunları gereğince bütçe geliri
olarak nakden veya mahsuben yapılan tahsilatın izlenmesi için kullanılır. Bütçe geliri
olarak nakden veya mahsuben yapılan her türlü tahsilat bir taraftan 600-Gelirler Hesabı
veya 120-Gelirlerden Alacaklar Hesabı ya da ilgili diğer hesaplara alacak, 100-Kasa
Hesabı veya 102-Banka Hesabı ya da ilgili diğer hesaplara borç; diğer taraftan bu hesaba
alacak, 805-Gelir Yansıtma Hesabına borç kaydedilir. Tahsilinde bütçeye gelir
kaydedilmek üzere kişilerden alacaklar hesabına kaydedilen tutarlardan nakden veya
mahsuben tahsil edilenler bir taraftan 140-Kişilerden Alacaklar Hesabına alacak, 100Kasa Hesabı veya 102-Banka Hesabı ya da ilgili diğer hesaplara borç; diğer taraftan bu
hesaba alacak, 805-Gelir Yansıtma Hesabına borç kaydedilir. Tahakkuklu bütçe geliri
karşılığı alınan çeklerden bankaca karşılığı olmadığı için yılı içinde iade edilenlerin tutarı
bir taraftan 120-Gelirlerden Alacaklar Hesabı veya 121-Gelirlerden Takipli Alacaklar
Hesabı ya da ilgili diğer hesaplara borç, 101-Alınan Çekler Hesabına alacak; diğer
taraftan bu hesaba borç, 805-Gelir Yansıtma Hesabına alacak kaydedilir (MYMY, md.
402-403).
97
Şekil 4.12. Bütçe Sonuçlarının Kapatılması
810 Bütçe gelirlerinden ret ve iadeler hesabı, bütçe geliri olarak nakden veya
mahsuben yapılan tahsilattan mevzuatı gereğince yapılan ret ve iadelerin izlenmesi için
kullanılır.
Şekil 4.13. Bütçe Sonuçlarının Kapatılması
Gider yansıtma hesabı; giderler hesabı veya ilgili bilanço hesabı ile maliyet
hesaplarını kullanan idarelerde maliyet hesaplarına kaydedilen tutarların, bütçe giderleri
hesabı, ödeneğine mahsup edilecek harcamalar hesabı, bütçeden mahsup edilecek
ödemeler hesabı ve geçen yıl bütçe mahsupları hesabına yansıtılması için kullanılır.
98
Şekil 4.14. Ertesi Yıla Devreden Akreditif ve Şarta Bağlı Ödenekler
Gönderilecek bütçe ödenekleri hesabı; kamu idarelerinin bütçelerinde öngörülen
ödenekler, bunlardan yapılan kesintiler, geçen yıldan devreden ödenekler, ödenek
kalemleri arasında yapılan aktarmalar, yılı içinde eklenen veya iptal edilen ödenekler, yılı
içinde kaydedilen özel ödenekler, kamu idarelerinin merkez ve merkez dışı birimlerinde
kullanılacak ödenekler, gönderilen ödeneklerden tenkis edildiği için iade alınan ödenekler
ile ertesi yıla devreden ödenekler ve iptal edilen ödeneklere ilişkin işlemlerin birden fazla
muhasebe birimi olan kamu idarelerinde merkez muhasebe birimlerince, diğer kamu
idarelerinde ilgili muhasebe birimlerince izlenmesi için kullanılır (MYMY, md. 430).
99
Şekil 4.15. Ödenek Kapatma
Ödenekler hesabı, muhasebe birimlerine gelen ödenekler ile bunlardan yapılan
tenkislerin izlenmesi için kullanılır.
4.4.
ÜNİVERSİTEDE
DEVLET
MUHASEBESİNDE
NAKİT
ESASI
VE
TAHAKKUK ESASININ SONUÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
Üniversitelerimizde de diğer kamu kurumları gibi 2004 yılından başlamak kaydıyla
tahakkuk esaslı muhasebe sistemine geçilmiştir. Dolayısıyla tahakkuk esasının sonuçları
nasıl etkilediğini görmekte yarar olacaktır. Bu nedenle örnek üniversitemizin tahakkuk
esaslı muhasebe uygulamalarından önceki mizanları ile güncel mizanları karşılaştırmalı
olarak sunulacaktır.
100
Çizelge 4.1. Üniversite 2003 Yılı Kesin Mizanı
Dikkat edilirse, yukarıdaki bölümlerde de açıklandığı gibi nakit esasının
uygulandığı dönemde düzenlenen mizanda; net değer hesabı yerine genel merkez hesabı
var.
Maddi
duran
varlıklar
ve
maddi
olmayan
varlıklar
kaydedilmiyor.
Bunlar
kaydedilmediği için amortisman uygulaması yok ve mizanda amortisman hesabı da yer
almamaktadır. Hesaplarda kod olmaması da dikkatten kaçmamalıdır.
101
Çizelge 4.2. Üniversite 2004 Yılı Kesin Mizanı
102
2004 yılı mizanında tahakkuk esaslı muhasebe uygulamalarına geçiş sancılarının
yaşanması kaçınılmaz olmuştur. Ancak üniversiteler hızla bu yeni sisteme adapte
olmuşlardır.
2004 yılı mizanında özkaynaklar net değer hesabı özelinde belirginleşmiştir.
Varlıklar dönen varlık ve duran varlık olmak üzere likiditelerine göre ayrılmıştır. Kaynaklar
kısa vadeli borçlar ve uzun vadeli borçlar ve öz kaynaklar olarak, ödenme sırasına göre
sıralanmıştır.
Önceden
sadece
nakit
esası
için
tutulan
muhasebede
tahakkuklar
da
kaydedilmeye başlanmıştır.
Maddi duran varlık ve maddi olmayan duran varlık hesapları ilk kez ve yeni açıldığı
için tam olarak kullanılamamıştır. Amortismanlarda oluşamamıştır. Çünkü maddi duran
varlıkların oluşmadı bir muhasebede doğal olarak amortisman da olmamaktadır.
Stok hesapları da gerekli olmasına rağmen henüz oluşturulamamıştır.
103
Çizelge 4.3. Üniversite 2013 Yılı Kesin Mizanı
104
Çizelge 4.3. Üniversite 2013 Yılı Kesin Mizanı (Devam)
Çizelge 4’te görüldüğü yıl 2013’e geldiğinde mizan tamamen ayrıntılandırılmış ve
üniversitenin tüm varlık/kaynak-gelir/giderini gösterir bir hale gelmiştir.
Hazır değerler ve menkul kıymetler net olarak görünmektedir.
Stoklar detaylı olarak takip edilebilir hale gelmiştir.
Maddi duran varlıklar tüm ayrıntısı ile kayıtlara geçirilmeye çalışılmış ve bunun
sonunda tüm hesaplar kullanılabilmiştir. Amortismanlar önemli rakam olarak ortaya
çıkmıştır.
Maddi olmayan duran varlıklar ve amortismanı kaydedilebilmiştir.
Pasif tam ve doğru olarak gruplanmıştır.
Gelirler/ giderler, bütçe hesapları ve nazım hesaplar da ihtiyacı giderecek seviyeye
gelmiştir.
105
4.5.
ÜNİVERSİTEDE
DEVLET MUHASEBESİ
SORUNLARI
VE
ÇÖZÜM
ÖNERİLERİ
Çalışmamız kapsamında ayrıntılı olarak anlatılmış olan süreçlere rağmen
üniversitelerin muhasebe sorunları son bulmuş değildir.
Burada ön plana çıkan problemler kısaca özetlenecektir.
Üniversitelerin finansal olarak çok fazla departmana bölünmüş olması muhasebe
olaylarını karmaşık hale getirmekte ve yönetim güçlüğü doğmaktadır. Üniversitelerde
döner sermaye başlıbaşına bir problemdir. Özellikle son yıllarda tebliğlerde yapılan
değişikliklerle performans sisteminin gelmiş olması; muhasebe işlemlerini oldukça
karmaşık bir hale getirmiştir.
Bunun dışında üniversitelerdeki teknoparklar, özellikle alım-satım konu olabilen
gayrimenkuller, özel okullar, yuva, spor tesisi, dernekler, vakıflar ve kooperatifler birçok
üniversitede ciddi problemlerin başını çekmektedir. Bu gerekli ve önemli yapılar kişilerin
inisiyatifine bırakıldığında; suiistimaller ve muhasebe sıkıntıları doğmaktadır.
Bunların dışında birçok üniversitenin gayrimenkullerine tapusu ile sahip olamaması
veya yaklaşık 10 yıllık süre geçmesine rağmen bu varlıklarını kayıt altına alamamış
olmaları ciddi bir eksikliktir. Bu problemin önemli bir nedeni ilgisizlik ve diğer bir nedeni de
milli emlak sisteminin optimal olarak çalıştırılamamasıdır.
Birçok değerli alan atıl olarak bekleyebilmektedir. Ya da üniversite yönetimi önemli
birçok konuda acil durumlar olsa bile üniversite lehine tedbirleri almakta güçlük
çekmektedir.
Bu problemler; varlıkların tamamının koşulsuz üniversiteye ait olması ve
tamamının resmi muhasebede takip edilmesiyle aşılabilir. Ayrıca tüm yapılar (vakıf,
dernek, kooperatif) üniversite yönetimi değiştiğinde kişilere bağlı olmaksızın üniversite
tüzel kişiliğine ait olarak yeni yönetime devredilmeli ve yeni yönetimin kontrolünde yola
devam etmesi gerekmektedir. Devlette devamlılık esastır. Aynı zamanda sorumluluğunda
mevcut yönetimde olması ve hesap sorulabilmesi gerekir. Bu faaliyetler ülke ekonomisi
için çok önemlidir, üniversitede kişilerin şahsi tasarruflarına bırakılmamalıdır. Tüm bu
faaliyetlerin, etkin bir kamu denetimi ile şeffaf bir şekilde yürütülmesi de sağlanmalıdır.
Üniversitelerin gayrimenkullerinin satışı üniversite yöneticileri tarafından kesinlikle
yapılamamalıdır.
Çünkü
her
yönetici
farklı
niyetlerle
üniversitelerin
en
değerli
gayrimenkullerini hem de optimal olmayan bir şekilde çeşitli anlaşmalar sonucu elden
çıkarabilmektedirler. Özellikle büyük şehirlerde bu varlıkların değeri çok yüksek
rakamlardadır. Bu satış işlemlerinin üniversite yönetimi dışında YÖK, Milli Emlak veya
106
Sayıştay (yerindelik denetimi) gibi uygun bir kurumun onayına da tabi olması
gerekmektedir. Bunun sonucunda birçok sakınca giderilmiş olacaktır.
Yine son yıllarda “taşınır kayıt yönetim sistemi (TKYS)” adı altında tüm taşınır
varlıkların kayıt ve takibini sağlamak üzere bir sistem geliştirilmiş ve uygulanmaya
başlanmıştır. Ancak bu sisteminde uygulanmasında önemli yanlışlıklar vardır. Bunun ilk
nedeni personelin yeterli bilgi ve eğitime sahip olmadan sistemin uygulanmaya
başlamasıdır. İkinci sebebi de muhasebe konusunda bilgili olmayan üst yönetimin aldığı
hatalı kararlardır. Somut bir örnek vermek gerekirse; Bazı üniversitelerde TKYS ilk
uygulanmaya başlarken, sistemin uygun ve yeterli olmasına rağmen; binlerce varlık marka
ve model bilgisi dikkate alınmadan kayıtlara geçirilmiştir. Şimdilerde ise kayıttan silinen
varlıkların hangisi olduğu, kullanılmaya devam edilen varlıkların hangisi olduğunun ayrımı
yapılamamaktadır.
Bilindiği gibi aynı varlığın çok farklı model ve değerde olan çeşitleri olabilmekte ve
bunun düzgün bir şekilde takibinin yapılabilmesi gerekmektedir. Şöyle bir basit örnekle
konu açıklanabilir. Günümüzde 500 TL’ye laptop alınabilmekte ancak 4.000-5.000 TL’ye
de laptop alınabilmektedir. Bu iki bilgisayarın birbiri ile hiçbir benzerliği yoktur. Ancak siz
bu ikisini de resmi muhasebeye 2 adet laptop olarak kaydederseniz; artık o kurumun
muhasebesinin hiçbir değeri kalmamıştır. Tüm bilgi akışı hatalı olacaktır ve telafisi de
yoktur. Bu problemin de ciddi bir çalışma ile çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
107
6. SONUÇ VE ÖNERİLER
Dünyada devlet muhasebesi de işletmelerde olduğu gibi, öncelikle nakit esaslı
olarak başlamış ve yüzyıllarca bu şekilde devam etmiştir. Genelde ödeme/tahsilat ve
bütçe esaslı olarak uygulanmak zorunda olan nakit esaslı muhasebe sistemi birçok
konuda yetersiz bir uygulamadır. Bu yetersizlikler keşfedilmiş ve zamanın ihtiyaçları
doğrultusunda devlet muhasebesinde de tahakkuk esaslı muhasebe uygulamalarına
geçiş çalışmaları başlamış ve uygulanmıştır.
Çünkü nakit esaslı muhasebe sisteminde dönemler birbirinden ayrılamamaktaydı.
Aynı şekilde devletin varlıklarının da en önemli yeri tutan stoklar ve duran varlıklar takip
edilememekteydi. Kısaca doğru bilgiler vermeyen bu sistemin eksiklikleri; tahakkuk esaslı
muhasebeye geçilerek giderilmiştir.
Ülkemizde de dünya uygulamaları doğrultusunda 2000’li yıllardan itibaren
tahakkuk esaslı muhasebeye geçiş çalışmaları başlamıştır. 19.11.2003 tarihli Resmi
Gazetede yayımlanan ve 2004 yılında yürürlüğe giren “Devlet Muhasebesi Genel
Yönetmeliği” ile tahakkuk esaslı muhasebe kayıt sitemine geçilmiştir. Daha sonra kamu
kesimi mali yönetim ve kontrol sisteminin yeniden yapılandırılması amacıyla 24.12.2003
tarih ve 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu yürürlüğe konulmuştur.
2003’te yayınlanan yönetmeliğin yerini;
08.06.2005 tarihinde Resmi Gazete'de
yayımlanarak 2006’da yürürlüğe giren “Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği” almış ve
tahakkuk esaslı muhasebe sisteminin uygulanması daha da sağlamlaştırılmıştır.
Tahakkuk esaslı muhasebeye uygun olarak yayınlanan Tekdüzen Hesap Planı ile devlet
kurumlarında yeknesaklık sağlanmış ve muhasebede var olan birçok sorun aşılmıştır.
Bütün bu gelişmelere rağmen özellikle üniversitelerde hala çözüme kavuşturulması
gereken sorunlar vardır.
Konunun güncelliğini koruması, bazı problemlerin çözümlenememiş olması ve
özellikle üniversitelerde muhasebe konularında birçok problemin devam etmesi nedeniyle
bu çalışma tez konusu olarak seçilmiştir
Tahakkuk esaslı muhasebe sistemine geçilmesi şu yararları sağlamıştır;
Kayıtların tahakkuk esasına göre tutulmaya başlanmış olması: Uygulaması
sona eren nakit esaslı devlet muhasebe sisteminde mali bilgi ve işlemlerin tümü kayıt
altına alınamamaktaydı. Ancak yürürlüğe konulan tahakkuk esaslı devlet muhasebe
sistemi ile tüm varlık ve yükümlülükler muhasebe kayıtlarına aktarılmaya başlanmıştır.
Yeni tahakkuk esaslı devlet muhasebesinin en önemli özelliği bütçe uygulama sonuçları
ile faaliyet sonuçlarını bir arada gösterme özelliğine sahip olmasıdır.
108
Hesaplar vade yapılarına göre ayrılarak izlenmeye başlanmıştır: Eski
muhasebe sistemine getirilen eleştirilerin bir tanesi de hem alacakların hem de borçların
vade yapılarına göre sınıflandırılarak izlenememesiydi. Tahakkuk esaslı muhasebe
sistemi bu eleştiriyi bertaraf edecek şekilde oluşturulmuştur. Bu sistemle birlikte özel
sektörde olduğu gibi dönen varlık – duran varlık ve kısa vadeli yabancı kaynak – uzun
vadeli yabancı kaynak ayrımı getirilmiştir.
Devletin tüm mali faaliyetlerinin kayıt altına alınması: Nakit esaslı muhasebe
sistemi tamamen bütçe işlemlerinin muhasebeleştirilmesine odaklanmaktaydı. Yeni devlet
muhasebesi bütçe odaklı bir muhasebe sisteminin dışına çıkarak bütçe tarafından
kavranmayan maddi ve maddi olmayan tüm duran varlıkların yanı sıra kayıt dışı bütçe
işlemlerini ve devletin muhtemel yükümlülüklerini kavrayarak muhasebeleştirmektedir.
Maddi ve maddi olmayan duran varlıkların kayıt altına alınması: Nakit esasına
dayalı
devlet
muhasebesinde,
maddi
ve
maddi
olmayan
duran
varlıklar
muhasebeleştirilmemekte, bunlara yapılan harcamaların tamamı o yılın bütçesine gider
yazılmaktaydı. Bilindiği gibi maddi duran varlıklar alındıkları dönemde tükenmemekte ve
sonraki yıllarda da kullanılmaya devam edilmektedir. Tahakkuk esasında da; maddi duran
varlıklar alındığında gider yazılmıyor, bunların her yıl yıprandıkları kısım kadarı varlıkların
kullanıldıkları yıllar itibariyle gider yazılmaktadır.
Amortismanlar
kaydedilmeye
başlanmıştır:
Tahakkuk
esaslı
muhasebe
sisteminde, maddi ve maddi olmayan duran varlıkların amortisman paylarının ve değer
artış veya azalışlarının kaydedildiği hesaplar düzenlenmiştir.
Ödenek
programlarının
ve
nakit
planlaması
hazırlanmasına
destek
ile
bütçeler
sağlanması:
ve
orta
Devletin
vadeli
mali
harcama
işlemlerinin
kaydedildiği nakit esaslı muhasebe sisteminde, ödenek yokluğu nedeniyle ödenememiş
borçlar ve girişilen taahhütler muhasebe sisteminde kaydedilmediği için ödenek ve nakit
dağılımı sağlıklı bir şekilde planlanıp gerçekleştirilememektedir.
Devlet borçlarının mali raporlarda görülmesinin sağlanması: Kamuoyunun
dikkatlerinin devlet borçlarının rakamları üzerine yoğunlaştığı günümüzde tahakkuk esaslı
devlet muhasebesi sistemine geçilmesi ile birlikte tüm borçların vade yapıları dahil bir çok
detayının devlet hesaplarında görülmesinin sağlanması hedeflenmektedir.
Kesin hesaba ilişkin bilgilerin muhasebeden elde edilmesi.
Bütçe muhasebesi aracılığıyla tüm bütçe işlemlerinin muhasebe tarafından
kavranması: Kesin hesabın çıkarılmasına esas olacak şekilde, ödenek işlemlerinin ilgili
109
ödenek hesaplarının belirlenen yardımcı hesaplarına göre muhasebeleştirilmesi ve takibi
merkez muhasebe birimlerince yapılacaktır.
Vergi harcamalarının raporlanması: Vergi harcamaları, aslında vergiye tabi
olması gerekirken devletin çeşitli ekonomik ve sosyal nedenlerle vergi istisna ve
muafiyetleri vb. uygulamaları yoluyla vazgeçtiği vergi gelirlerini ifade etmektedir.
Yılsonu kapatma kayıtları yapılarak faaliyet sonuçları üretilmektedir: Eski
muhasebe sisteminde yılsonunda hesaplar kapatılmamaktaydı. Bunun yerine bazı
hesaplar dönem sonunda hiç işlem yapılmaksızın ertesi yıla devir verir, bazı hesaplar ise
devir vermez, bir başka hesaba da aktarılmaz, olduğu gibi bırakılırdı. Bu işlemlerin
sonucunda herhangi bir faaliyet sonucu da çıkarılmaz, denge tutarı olarak hesaplara
alınan tutara bir anlam yüklenemezdi. Tahakkuk esaslı muhasebe sisteminde ise, dönem
sonu işlemleri adı altında çok sayıda işlem tanımlanmıştır. Hesaplardan kapatılması
gerekenler dönem sonu işlemleri içerisinde kapatılmakta ve bir faaliyet sonucu
çıkarılmaktadır. Bu sonuçların devletin fotoğrafını doğru bir şekilde çekebilmektir.
Üniversite muhasebe sisteminin sorunları çözüm önerilerini de kısaca özetlemek
gerekirse; Üniversitelerin finansal olarak çok fazla departmana bölünmüş olması
muhasebe olaylarını karmaşık hale getirmekte ve yönetim güçlüğü doğmaktadır.
Üniversitelerde döner sermaye başlı başına bir problemdir. Özellikle son yıllarda
tebliğlerde yapılan değişikliklerle performans sisteminin gelmiş olması; muhasebe
işlemlerini oldukça karmaşık bir hale getirmiştir.
Bunun dışında üniversitelerdeki teknoparklar, özellikle alım-satım konu olabilen
gayrimenkuller, özel okullar, yuva, spor tesisi, dernekler, vakıflar ve kooperatifler birçok
üniversitede ciddi problemlerin başını çekmektedir. Bu gerekli ve önemli yapılar kişilerin
inisiyatifine bırakıldığında; suiistimaller ve muhasebe sıkıntıları doğmaktadır.
Bunların dışında birçok üniversitenin gayrimenkullerine tapusu ile sahip olamaması
veya yaklaşık 10 yıllık süre geçmesine rağmen bu varlıklarını kayıt altına alamamış
olmaları ciddi bir eksikliktir. Bu problemin önemli bir nedeni ilgisizlik ve diğer bir nedeni de
milli emlak sisteminin optimal olarak çalıştırılamamasıdır.
Birçok değerli alan atıl olarak bekleyebilmektedir. Ya da üniversite yönetimi önemli
birçok konuda acil durumlar olsa bile üniversite lehine tedbirleri almakta güçlük
çekmektedir.
Bu problemler; varlıkların tamamının koşulsuz üniversiteye ait olması ve
tamamının resmi muhasebede takip edilmesiyle aşılabilir. Ayrıca tüm yapılar (vakıf,
dernek, kooperatif) üniversite yönetimi değiştiğinde kişilere bağlı olmaksızın üniversite
110
tüzel kişiliğine ait olarak yeni yönetime devredilmeli ve yeni yönetimin kontrolünde yola
devam etmesi gerekmektedir. Devlette devamlılık esastır. Aynı zamanda sorumluluğunda
mevcut yönetimde olması ve hesap sorulabilmesi gerekir. Bu faaliyetler ülke ekonomisi
için çok önemlidir, üniversitede kişilerin şahsi tasarruflarına bırakılmamalıdır. Tüm bu
faaliyetlerin, etkin bir kamu denetimi ile şeffaf bir şekilde yürütülmesi de sağlanmalıdır.
Üniversitelerin gayrimenkullerinin satışı üniversite yöneticileri tarafından kesinlikle
yapılamamalıdır. Bu işlemlerin bir üst kurumun onayına da bağlanması daha doğru
olacaktır. Bunun sonucunda birçok sakınca giderilmiş olacaktır.
Yine son yıllarda “taşınır kayıt yönetim sistemi (TKYS)” adı altında tüm taşınır
varlıkların kayıt ve takibini sağlamak üzere bir sistem geliştirilmiş ve uygulanmaya
başlanmıştır. Ancak bu sisteminde uygulanmasında önemli yanlışlıklar vardır. Bunun ilk
nedeni personelin yeterli bilgi ve eğitime sahip olmadan sistemin uygulanmaya
başlamasıdır. İkinci sebebi de muhasebe konusunda bilgili olmayan üst yönetimin aldığı
hatalı kararlardır. Somut bir örnek vermek gerekirse; Bazı üniversitelerde TKYS ilk
uygulanmaya başlarken, sistemin uygun ve yeterli olmasına rağmen; binlerce varlık marka
ve model bilgisi dikkate alınmadan kayıtlara geçirilmiştir. Şimdilerde ise kayıttan silinen
varlıkların hangisi olduğu, kullanılmaya devam edilen varlıkların hangisi olduğunun ayrımı
yapılamamaktadır.
Bilindiği gibi aynı varlığın çok farklı model ve değerde olan çeşitleri olabilmekte ve
bunun düzgün bir şekilde takibinin yapılabilmesi gerekmektedir. Burada varlıklar
kaydedilirken bilinen marka model ve değer verilerinin hepsini kayda almak gerekir.
Sonuç olarak, daha etkin bir mali yönetime geçilmesini sağlayan ve devlet
muhasebe sisteminde köklü değişiklikler getiren tahakkuk esaslı muhasebe sisteminde
sorunlarla karşılaşılması kaçınılmazdır. Zaman içerisinde personelin eğitilmesi ve sisteme
uyum sağlamasıyla sorunlar kısa sürede aşılacak ve kendisinden beklenen faydaları tam
olarak yerine getirecek düzeye gelecektir.
Bu çalışmanın devamı olarak; döner sermaye mevzuatı ve uygulamaları
konusunda da bir bilimsel çalışma yapılabilir. Bu çalışma ile başlı başına bir konu olan
döner sermaye uygulamalarındaki aksaklılar da tespit edilerek çözüm önerileri ortaya
konulabilir.
111
KAYNAKLAR
Akarçay, V. (1980). Türkiye’de Devlet Muhasebesi ve Uygulaması, İstanbul: Sermet
Matbaası, s.9.
Akdeniz, G. (1952). “Türk Devlet Muhasebesinin Islahı”, Maliye Bakanlığı Tetkik Kurulu
Neşriyatı, No: 1952- 53, Ankara, s.15.
Allen R., ve Daniel T. (2001). Managing Public Expenditure; A Referance Book for
Transition Countries, OECD-SIGMA.
Altay, A. ve Kaplan, E. (2006). “Türkiye’de Performansa Dayalı Yönetim Uygulamasına
Geçiş ve IMF’nin Rolü”, Maliye Dergisi, Temmuz- Aralık 2006, Sayı 151, Maliye Bakanlığı,
Ankara.
Arcagök, M. Sait ve Erüz, E. (2006). Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Sistemi, Maliye Hesap
Uzmanları Derneği, İstanbul.
Arıca, A. (2002). Türkiye’de Devlet Muhasebesi Sisteminin Tekdüzen Muhasebe Sistemi
ile Uyumlaştırılması. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, 11.
Arzova, B. (2005). Prof. Abdullah Aker’e ait Logismografi (İtalyan Devlet Muhasebesi) adlı
kitap incelemesi, Analiz Dergisi, Cilt:5, Sayı:14, Yıl:14, Ekim, s. 117
Coşan, M. H. (1980). Devlet Muhasebesi, Ankara 1980.
Dişli, M.,ve Kızılkaya, E. (2000). Çözümlü Devlet Muhasebesi, Mukder Yayınları, Ankara.
Dişli, M. (2006). Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri İçin Devlet Muhasebesi,
Nisan.
Dişli, M., İpek, M. ve Aydın, B. (2007). Merkezi Yönetim Muhasebesi (Açıklamalı –
Çözümlü), Ankara.
Eker, H. A. (2007). Devlet Muhasebesinde Nakit Esasından Tahakkuk Esasına Geçiş,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, SBE,
Erdoğan, Ö. (2005). Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet Döneminde Mali İdare,
Genişletilmiş 2. Baskı, Maliye Bakanlığı APK Kurulu Başkanlığı Yayın No: 2005/369,
Ankara.
Gazioğlu, P. (2007). Nakit Esaslı ve Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Sistemlerinin
Karşılaştırılması ve Türkiye Uygulaması, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Gazi Üni., SBE.
112
Giray, A. (1997). Milli Muhasebe ve Devlet Muhasebesi. Ankara: Gazi Kitabevi Yayını,
135.
Gökçen, G. (2003). Devlet Muhasebesi Teori Uygulamalar Öneri
Güvemli, O. (1995). Türk Devletleri Muhasebe Tarihi, I. Cilt, Muhasebe Öğretim Üyeleri
Bilim ve Dayanışma Vakfı Yayını No:1, Avcıol Basım-Yayın.
Gül, H. E. (2008). Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesinin Getirdiği Yenilikler ve
Muhasebe Uygulamalarına Etkisi Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üni., SBE.
Gülşen, H., Mesut H., Erkan K., Baki K., Eyüp K. ve Haydar K. (2007). “Genel Bütçe
Kapsamındaki Kamu İdareleri İçin Devlet Muhasebesi”, Ankara, s.1
Gülşen, H. ve diğerleri. (2006). Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri İçin Devlet
Muhasebesi, Muhasebat Kontrolörleri Derneği Yayın No: 10, Ankara.
Gülşen, H., Karaarslan, E., Kızılkaya, E., Hastürk, M., Kerimoğlu, B., Kulaksız, H. (2007).
Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdareleri İçin Devlet Muhasebesi, Muhasebat
Kontrolörleri Derneği Yayını, Ankara.
Gülsen, H. (2004). “Tahakkuk Esaslı Muhasebede Yapılmakta Olan Yatırımlar ve Gider
Taahhütleri Hesabı”, Mali Kılavuz Dergisi, Yıl:7, Sayı:25, Temmuz-Eylül (Yatırımlar ve
Gider Taahhütleri Hesabı), s. 124.
Gülşen, H. (2005). “Tahakkuk Esaslı Muhasebede Yapılmakta Olan Yatırımlar ve Gider
Taahhütleri Hesapları”, Mali Kılavuz Dergisi, sayı: 27, Ocak-Mart, s. 78
Gülşen, H., Hastürk, M., Karaarslan, E., Kerimoğlu, B., Kızılkaya, E., Kulaksız, H. (2006).
“Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri İçin Devlet Muhasebesi”, Muhasebat
Kontrolörleri Derneği, Ankara.
Jackson, D. (2000). The New National Accounts: An İntroduction To The System of
National Accounts 1993 and The European System of Accounts 1995, s.3
Karaarslan, E. (2004). “Ülkemizde Devlet Muhasebesinin Serüveni”, Sayıştay Dergisi,
Temmuz-Eylül Sayı:54, 37-76
Karaarslan, E. (2002). “Tahakkuk Esaslı Muhasebe ve Devlet Hesaplarında Şeffaflık”,
Mali Kılavuz Dergisi, Maliye Muhasebat Kontrolörleri Derneği Yayınları, Ocak-Mart,
Sayı:15, 5-18
113
Karaarslan, E. (2002). “Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesinde Yansıtma Hesapları ve
Dönem Sonu İşlemleri”, Mali Kılavuz Dergisi, No.17, Temmuz,s.108-121
Karaarslan E. (2002). “Kamu Mali Yönetimi ve Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi”,
Maliye Dergisi, Mayıs-Ağustos, Sayı:140, s. 58–75
Karaarslan, E. (2002). “Tahakkuk Esaslı Muhasebede Yansıtma Hesapları ve Dönem
Sonu İşlemleri–1”, Mali Kılavuz Dergisi, Yıl:5, Sayı:17, Temmuz-Eylül, s. 108–120.
Karaarslan, E. (2005). Devlet Muhasebesi Olgusu ve Ülkemizde Devlet Muhasebesi
Standartları, Ankara : TÜRMOB Yayınları,Kasım, Sayı:11 , s.6
Kerimoğlu, B. (2006). Mahalli İdareler için Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi, Ankara,
Ocak.
Kerimoğlu, B. (2002). “Devlet Muhasebesinde Reform Çalışmaları”, Mali Kılavuz Dergisi,
No:17. s.87-102
Kerimoğlu, B., Kızılkaya, E., Gülşen, H., Hastürk, M., Karaaslan, E., Kulaksız, H. (2006).
“Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi”, Güncel Mevzuatı Araştırma ve Eğitim Derneği,
Ocak.
Kerimoğlu, B., ve diğerleri. (2006). Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi, Güncel Mevzuatı
Araştırma ve Eğitim Derneği Yayını:1, Ankara, Nisan, s. 5–6.
Kerimoglu, B., Eyüp K., Haydar K., Mesut H., Hamdi G. ve Erkan K. (2006). Tahakkuk
Esaslı Devlet Muhasebesi (Güncel Mevzuatı Arastırma ve Egitim Dernegi Yayını:1, Nisan)
Kerimoğlu, B., Eyüp K. v.d. (2006). “Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi- Üniversiteler,
Özel Bütçeli Daireler, Sosyal Güvenlik Kurumları, Düzenleyici ve Denetleyici Kurmlar İçin”,
İkinci Kitap, Ahsen Film Yayım, Nisan, s.24.
Kerimoğlu, B., Eyüp, K. ve diğerleri. (2006). Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi- Mahalli İdareler İçin, Birinci Kitap, Ahsen Film Yayım, Ocak.
Kerimoğlu, B., Eyüp, K. ve diğerleri. (2006). Tahakkuk Esaslı Devlet MuhasebesiÜniversiteler, Özel Bütçeli Daireler, Sosyal Güvenlik Kurumları, Düzenleyici ve Denetleyici
Kurumlar İçin, İkinci Kitap, Ahsen Film Yayım, Nisan.
Kerimoğlu, B. (1998). “Devlet Muhasebesinin Yeniden Düzenlenme İhtiyacı” Mali Kılavuz
Dergisi, No:1, Nisan, s.65-80
Kerimoğlu, B. (1998). “Devlet Muhasebesinin Yeniden Düzenleme İhtiyacı”, Mali Kılavuz
Dergisi, Maliye Muhasebat Kontrolörleri Derneği Yayınları, Yıl:1, Sayı:2, Sonbahar, 11-16
114
Kerimoğlu, B. (2002). “Devlet Muhasebesinde Reform Çalışmaları”, Mali Kılavuz Dergisi,
Maliye Muhasebat Kontrolörleri Derneği Yayınları, Yıl:15, Sayı:17, Temmuz-Eylül, 87-101
Kerimoglu, B. (2004). “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu Çerçevesinde Harcama
Reformu, Kesin Hesap Ve Parlamento Denetimi”, Mali Kılavuz Dergisi, Yıl:6, Sayı:23,
Ocak-Mart, s. 14–27.
Kerimoğlu, B., Eyüp K., Haydar K., Mesut H., Hamdi G. ve Erkan K. (2006). Tahakkuk
Esaslı Devlet Muhasebesi, Güncel Mevzuatı Araştırma ve Eğitim Derneği Yayını:1, Nisan.
Kesik, A. (2005). “Yeni Kamu Mali Yönetim Sisteminde Orta Vadeli Program ve Mali Plan
Çerçevesinde Çok Yıllı Bütçelemenin Uygulanabilirliği”, Mali Reformlar Kapsamında Yeni
Bütçeleme Anlayısı: Merkezi Yönetim Bütçesi ve Çok Yıllı Bütçeleme, Ankara, s. 43-44.
Kızılkaya, E. (2007). “Yeni Devlet Muhasebesi Sistemi,” Mali Kılavuz Dergisi, Ocak-Mart
93-103
Kızılkaya, E. (2002). “Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesinde Maddi Duran Varlık
Hesapları”, Mali Kılavuz Dergisi, Yıl:5, Sayı:17,Temmuz-Eylül, s. 102–107.
Kızılkaya, E. (2005). “Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi ve Bütçeleştirilecek Borçlar
Sorunu”, Mali Kılavuz Dergisi, Sayı:27, Ocak- Mart, s.78
Kızılkaya, E. (2004). “Kamuda Muhasebe Birliği Çalışmaları”, Mali Kılavuz Dergisi, Yıl:7,
Sayı:25, Temmuz-Eylül, s. 117–123.
Konukman, A. Kesin Hesap Kanun Tasarıları Üzerine bir Değerlendirme, www.tesev.org.tr
Korte, H. ve Andrew L. (2013). “Accrual Accounting In The Netherlands and The United
Kingdom”, “Hollanda ve İngiltere’de Tahakkuk Esaslı Muhasebe Sistemi”,
Lequiller, F. ve Blades, D. (2006). Understanding National Accounts, OECD, Paris.
Öz, A. E. (2007). Devlet Muhasebesi İle İlgili Yeni Yasal Düzenlemeler Ve Tekdüzen
Muhasebe Sistemi İle Uyumlaştırma Çalışmalarının İncelenmesi Ve Değerlendirilmesi,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üni., SBE.
Premchand, A. (1995). Effective Government Accounting, IMF, Washington, DC.
Söyler, İ. (2007). “5018 Sayılı Kanun’la Öngörülen Kamu Maliyesinin Temel
İlkesizlikleri”, Vergi Sorunları Dergisi, Şubat, Sayı:221
115
Sevilengül, O. (2013). Tekdüzen Muhasebe Sistemi İle Uyumlu Genel Muhasebe. (17.
Baskı) Ankara: Gazi Kitabevi, 9.
Turan, Aslı. (2006). Devlet Muhasebesinde Nakit Esasından Tahakkuk Esasına Geçiş,
Yaşanan Sorunlar Ve Çözüm Önerileri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi
Üniversitesi, SBE.
Yıldırım, Z. ve Özhan Ç. (2006). Devlet Muhasebesi, Bursa: Ekin Kitabevi Geliştirilmiş
İkinci Baskı, s.34.
YILDIRIM, Z. ve Özhan Ç. (1999). Devlet Muhasebesi. Bursa.
DPT. (2007). “Kamu Mali Yönetiminin Yeniden Yapılandırılması ve Mali Saydamlık Özel
İhtisas Komisyonu Raporu”, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Mart 2000, (Erişim)
http://ekutup.dpt.gov.tr/kamumali/oik8/raporson.doc, 01 Mayıs.
Mali Hizmetler Uzmanlığı Yönetmeliği 25.08.2007 tarihli ve 26624 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanmıştır.
Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Çalışma Grubu. (2003). “Tahakkuk Esaslı Devlet
Muhasebesi Eğitim Rehberi”, Muhasebat Genel Müdürlüğü, Aralık.
Devlet Muhasebesinde Reform Çalışmaları. (2002). Nakit Esasından Tahakkuk Esasına,
Muhasebat Genel Müdürlüğü, Ankara.
Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Çalışma Grubu. (2002). “Devlet Muhasebesinde
Reform Çalışmaları: Nakit Esasından Tahakkuk Esasına”, Muhasebat Genel Müdürlüğü,
Kasım, Ankara
T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı. (2000). “VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı: Kamu
Mali Yönetiminin Yeniden Yapılandırılması ve Mali Saydamlık Özel İhtisas Komisyonu
Raporu”, Ankara, s. 24
T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü. (2002). Uydu Hesapları Turizm:1996-1998,
Ankara, s.34
T.C.MALİYE BAKANLIĞI Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü. (2005). Mali Reformlar
Kapsamında Yeni Bütçeleme Anlayışı, Ankara, Haziran.
T. C.Maliye Bakanlığı, Muhasebat Genel Müdürlüğü. (2002). Tahakkuk Esaslı Devlet
Muhasebesi Pilot Uygulama Sonuçları, Ankara, Mayıs.
116
T. C. Maliye Bakanlığı, Muhasebat Genel Müdürlüğü. (2013). “Kamu Muhasebe Reformu;
Tahakkuk
Esaslı
Devlet
Muhasebesi”,
(Erişim),
www.muhasebat.gov.tr
/Reform/,17.07.2013,s.6
T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı. (2000). VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı: Kamu
Mali Yönetiminin Yeniden Yapılandırılması ve Mali Saydamlık Özel İhtisas Komisyonu
Raporu, Ankara.
T.C. Maliye Bakanlığı, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü. (2005). Mali Reformlar
Kapsamında Yeni Bütçeleme Anlayışı: Merkezi Yönetim Bütçesi ve Çok Yıllı Bütçeleme,
Ankara, s. 5.
T. C. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü. (2002). “From Cash to Accural
Basıs” Ankara: Başbakanlık Yayınevi.
T.C. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü. (2002). Devlet Muhasebesinde
Reform Çalışmaları: Nakit Esasından Tahakkuk Esasına, Ankara
T.C. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü. (2005). Mali Reformlar
Kapsamında Yeni Bütçeleme Anlayışı: Merkezi Yönetim Bütçesi ve Çok Yıllı Bütçeleme,
Ankara.
Sayıştay Başkanlığı. (2006). 2005 yılı Hazine İşlemleri Raporu, Ankara.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu. (2003). 24/12/2003 tarihli, 25326
sayılı Resmi Gazete.
OECD
Raporu.
(1997).
Sayıştay
E-kütüphane,
http://www.sayistay.gov.tr/yayin/elek/ekutupana2.asp?id=202 (26.01.2014).
www.mukder.org.tr/25sayibk.htm - 57k
WIKIPEDIA, http://en.wikipedia.org/wiki/Accrual_accounting (26.01.2013).
www.muhasebat.gov.tr/yayin/pilot.php - 35k
117
EKLER
118
EK-1. TEKDÜZEN HESAP PLANI (Devlet Muhasebesi)
Ana hesap grupları aşağıda gösterildiği gibi isimlendirilir.
1) Dönen Varlıklar
2) Duran Varlıklar
3) Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
4) Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar
5) Öz Kaynaklar
6) Faaliyet Hesapları
7) Maliyet Hesapları
8) Bütçe Hesapları
9) Nazım Hesaplar
Merkezi Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinin 8. Maddesine göre üniversitelerin
kullanacağı hesap planı ayrıntılı olarak şöyle oluşturulmuştur;
Aktif Hesaplar
1-Dönen Varlıklar
10 Hazır Değerler
100 Kasa Hesabı
101 Alınan Çekler Hesabı
102 Banka Hesabı
103 Verilen Çekler ve Gönderme Emirleri Hesabı (-)
104 Proje Özel Hesabı
105 Döviz Hesabı
106 Döviz Gönderme Emirleri Hesabı (-)
107 Elçilik ve Konsolosluk Nezdindeki Paralar Hesabı
108 Diğer Hazır Değerler Hesabı
109 Banka Kredi Kartlarından Alacaklar Hesabı
11 Menkul Kıymet ve Varlıklar
110 Hisse Senetleri Hesabı
111 Özel Kesim Tahvil, Senet ve Bonoları Hesabı
112 Kamu Kesimi Tahvil, Senet ve Bonoları Hesabı
117 Menkul Varlıklar Hesabı
12 Faaliyet Alacakları
120 Gelirlerden Alacaklar Hesabı
121 Gelirlerden Takipli Alacaklar Hesabı
119
122 Gelirlerden Tecilli ve Tehirli Alacaklar Hesabı
126 Verilen Depozito ve Teminatlar Hesabı
127 Diğer Faaliyet Alacakları Hesabı
13 Kurum Alacakları
130 Dış Borcun İkrazından Doğan Alacaklar Hesabı
131 Para Piyasası Nakit İşlemleri Alacakları Hesabı
132 Kurumca Verilen Borçlardan Alacaklar Hesabı
137 Takipteki Kurum Alacakları Hesabı
138 Takipteki Kurum Alacakları Karşılığı Hesabı (-)
139 Diğer Kurum Alacakları Hesabı
14 Diğer Alacaklar
140 Kişilerden Alacaklar Hesabı
15 Stoklar
150 İlk Madde ve Malzeme Hesabı
151 Yarı Mamuller-Üretim Hesabı
152 Mamuller Hesabı
153 Ticari Mallar Hesabı
155 Atölyeler Hesabı
157 Diğer Stoklar Hesabı
158 Stok Değer Düşüklüğü Karşılığı Hesabı (-)
16 Ön Ödemeler
160 İş Avans ve Kredileri Hesabı
161 Personel Avansları Hesabı
162 Bütçe Dışı Avans ve Krediler Hesabı
164 Akreditifler Hesabı
165 Mahsup Dönemine Aktarılan Avans ve Krediler Hesabı
166 Proje Özel Hesabından Verilen Avans ve Akreditifler Hesabı
167 Doğrudan Dış Proje Kredi Kullanımları Avans ve Akreditifleri Hesabı
18 Gelecek Aylara Ait Giderler ve Gelir Tahakkukları
180 Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabı
181 Gelir Tahakkukları Hesabı
19 Diğer Dönen Varlıklar
190 Devreden Katma Değer Vergisi Hesabı
191 İndirilecek Katma Değer Vergisi Hesabı
194 Teyitsiz Doğrudan Dış Proje Kredi Kullanımları Hesabı
120
197 Sayım Noksanları Hesabı
198 Diğer Çeşitli Dönen Varlıklar Hesabı
2 Duran Varlıklar
21 Menkul Kıymet ve Varlıklar
217 Menkul Varlıklar Hesabı
22 Faaliyet Alacakları
220 Gelirlerden Alacaklar Hesabı
222 Gelirlerden Tecilli ve Tehirli Alacaklar Hesabı
227 Diğer Faaliyet Alacakları Hesabı
23 Kurum Alacakları
230 Dış Borcun İkrazından Doğan Alacaklar Hesabı
232 Kurumca Verilen Borçlardan Alacaklar Hesabı
239 Diğer Kurum Alacakları Hesabı
24 Malî Duran Varlıklar
240 Malî Kuruluşlara Yatırılan Sermayeler Hesabı
241 Mal ve Hizmet Üreten Kuruluşlara Yatırılan Sermayeler Hesabı
242 Döner Sermayeli Kuruluşlara Yatırılan Sermayeler Hesabı
247 Sermaye Taahhütleri Hesabı (-)
248 Diğer Malî Duran Varlıklar Hesabı
25 Maddi Duran Varlıklar
250 Arazi ve Arsalar Hesabı
251 Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri Hesabı
252 Binalar Hesabı
253 Tesis, Makine ve Cihazlar Hesabı
254 Taşıtlar Hesabı
255 Demirbaşlar Hesabı
256 Diğer Maddi Duran Varlıklar Hesabı
257 Birikmiş Amortismanlar Hesabı (-)
258 Yapılmakta Olan Yatırımlar Hesabı
259 Yatırım Avansları Hesabı
26 Maddi Olmayan Duran Varlıklar
260 Haklar Hesabı
263 Araştırma ve Geliştirme Giderleri Hesabı
264 Özel Maliyetler Hesabı
267 Diğer Maddi Olmayan Duran Varlıklar Hesabı
121
268 Birikmiş Amortismanlar Hesabı (-)
28 Gelecek Yıllara Ait Giderler ve Gelir Tahakkukları
280 Gelecek Yıllara Ait Giderler Hesabı
281 Gelir Tahakkukları Hesabı
29 Diğer Duran Varlıklar
293 Gelecek Yıllar İhtiyacı Stoklar Hesabı
294 Elden Çıkarılacak Stoklar ve Maddi Duran Varlıklar Hesabı
297 Diğer Çeşitli Duran Varlıklar Hesabı
299 Birikmiş Amortismanlar Hesabı (-)
Pasif Hesaplar
3 Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
30 Kısa Vadeli İç Malî Borçlar
302 Para Piyasası Nakit İşlemleri Borçları Hesabı
303 Kamu İdarelerine Malî Borçlar Hesabı
304 Cari Yılda Ödenecek Tahviller Hesabı
305 Bonolar Hesabı
309 Kısa Vadeli Diğer İç Malî Borçlar Hesabı
31 Kısa Vadeli Dış Malî Borçlar
310 Cari Yılda Ödenecek Dış Malî Borçlar Hesabı
32 Faaliyet Borçları
320 Bütçe Emanetleri Hesabı
322 Bütçeleştirilecek Borçlar Hesabı
323 Bütçeleştirilmiş Borçlar Hesabı
325 Nakit Talep ve Tahsisleri Hesabı
329 Diğer Çeşitli Borçlar Hesabı
33 Emanet Yabancı Kaynaklar
330 Alınan Depozito ve Teminatlar Hesabı
332 Okul Pansiyonları Hesabı
333 Emanetler Hesabı
337 Mutemetlikler Cari Hesabı
338 Konsolosluk Cari Hesabı
339 Risk Hesabı
34 Alınan Avanslar
340 Alınan Sipariş Avansları Hesabı
349 Alınan Diğer Avanslar Hesabı
122
36 Ödenecek Diğer Yükümlülükler
360 Ödenecek Vergi ve Fonlar Hesabı
361 Ödenecek Sosyal Güvenlik Kesintileri Hesabı
362 Fonlar veya Diğer Kamu İdareleri Adına Yapılan Tahsilat Hesabı
363 Kamu İdareleri Payları Hesabı
368 Vadesi Geçmiş,
Yükümlülükler Hesabı
Ertelenmiş
veya
Taksitlendirilmiş
Vergi
37 Borç ve Gider Karşılıkları
372 Kıdem Tazminatı Karşılığı Hesabı
379 Diğer Borç ve Gider Karşılıkları Hesabı
38 Gelecek Aylara Ait Gelirler ve Gider Tahakkukları
380 Gelecek Aylara Ait Gelirler Hesabı
381 Gider Tahakkukları Hesabı
39 Diğer Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
391 Hesaplanan Katma Değer Vergisi Hesabı
397 Sayım Fazlaları Hesabı
399 Diğer Çeşitli Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar Hesabı
4 Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar
40 Uzun Vadeli İç Malî Borçlar
403 Kamu İdarelerine Malî Borçlar Hesabı
404 Tahviller Hesabı
409 Uzun Vadeli Diğer İç Malî Borçlar Hesabı
41 Uzun Vadeli Dış Malî Borçlar
410 Dış Malî Borçlar Hesabı
42 Faaliyet Borçları
429 Diğer Faaliyet Borçları Hesabı
43 Diğer Borçlar
430 Alınan Depozito ve Teminatlar Hesabı
438 Kamuya Olan Ertelenmiş veya Taksitlendirilmiş Borçlar Hesabı
439 Diğer Çeşitli Borçlar Hesabı
44 Alınan Avanslar
440 Alınan Sipariş Avansları Hesabı
449 Alınan Diğer Avanslar Hesabı
47 Borç ve Gider Karşılıkları
472 Kıdem Tazminatı Karşılığı Hesabı
ve
Diğer
123
479 Diğer Borç ve Gider Karşılıkları Hesabı
48 Gelecek Yıllara Ait Gelirler ve Gider Tahakkukları
480 Gelecek Yıllara Ait Gelirler Hesabı
481 Gider Tahakkukları Hesabı
49 Diğer Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar
499 Diğer Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar Hesabı
5 Öz Kaynaklar
50 Net Değer
500 Net Değer Hesabı
51 Değer Hareketleri
510 Nakit Hareketleri Hesabı
511 Muhasebe Birimleri Arası İşlemler Hesabı
512 Proje Özel Hesabından Kullanımlar Hesabı
513 Doğrudan Dış Proje Kredi Kullanımları Bildirim Hesabı
519 Değer Hareketleri Sonuç Hesabı
52 Yeniden Değerleme Farkları
522 Yeniden Değerleme Farkları Hesabı
54 Yedekler
540 Yasal Yedekler Hesabı
549 Özel Fonlar Hesabı
57 Geçmiş Yıllar Olumlu Faaliyet Sonuçları
570 Geçmiş Yıllar Olumlu Faaliyet Sonuçları Hesabı
58 Geçmiş Yıllar Olumsuz Faaliyet Sonuçları
580 Geçmiş Yıllar Olumsuz Faaliyet Sonuçları Hesabı (-)
59 Dönem Faaliyet Sonuçları
590 Dönem Olumlu Faaliyet Sonucu Hesabı
591 Dönem Olumsuz Faaliyet Sonucu Hesabı (-)
6 Faaliyet Hesapları
60 Gelir Hesapları
600 Gelirler Hesabı
61 İndirim, İade ve İskonto Hesapları
610 İndirim, İade ve İskontolar Hesabı
63 Gider Hesapları
630 Giderler Hesabı
69 Faaliyet Sonuçları
124
690 Faaliyet Sonuçları Hesabı
7 Maliyet Hesapları
8 Bütçe Hesapları
80 Bütçe Gelir Hesapları
800 Bütçe Gelirleri Hesabı
805 Gelir Yansıtma Hesabı
81 Bütçe Gelirlerinden Ret ve İade Hesapları
810 Bütçe Gelirlerinden Ret ve İadeler Hesabı
83 Bütçe Gider Hesapları
830 Bütçe Giderleri Hesabı
831 Ödeneğine Mahsup Edilecek Harcamalar Hesabı
833 Bütçeden Mahsup Edilecek Ödemeler Hesabı
834 Geçen Yıl Bütçe Mahsupları Hesabı
835 Gider Yansıtma Hesabı
89 Bütçe Uygulama Sonuçları
895 Bütçe Uygulama Sonuçları Hesabı
9 Nazım Hesaplar
90 Ödenek Hesapları
900 Gönderilecek Bütçe Ödenekleri Hesabı
901 Bütçe Ödenekleri Hesabı
902 Bütçe Ödenek Hareketleri Hesabı
903 Kullanılacak Ödenekler Hesabı
904 Ödenekler Hesabı
905 Ödenekli Giderler Hesabı
906 Mahsup Dönemine Aktarılan Kullanılacak Ödenekler Hesabı
907 Mahsup Dönemine Aktarılan Ödenekler Hesabı
91 Nakit Dışı Teminat ve Kişilere Ait Menkul Kıymet Hesapları
910 Teminat Mektupları Hesabı
911 Teminat Mektupları Emanetleri Hesabı
912 Kişilere Ait Menkul Kıymetler Hesabı
913 Kişilere Ait Menkul Kıymet Emanetleri Hesabı
92 Taahhüt Hesapları
920 Gider Taahhütleri Hesabı
921 Gider Taahhütleri Karşılığı Hesabı
93 Verilen Garantiler Hesapları
125
930 Verilen Garantiler Hesabı
931 Verilen Garantiler Karşılığı Hesabı
932 Verilen Taahhüt Belgeleri Hesabı
933 Verilen Taahhüt Belgeleri Karşılığı Hesabı
94 Değerli Kâğıt ve Özel Tahakkuk Hesapları
940 Değerli Kâğıt Ambarları Hesabı
942 Zimmetle Verilen Değerli Kâğıtlar Hesabı
944 Yoldaki Değerli Kâğıtlar Hesabı
945 Değerli Kâğıt İşlemleri Hesabı
946 Özel Tahakkuklardan Alacaklar Hesabı
947 Özel Tahakkuklar Hesabı
948 Başka Birimler Adına İzlenen Alacaklar Hesabı
949 Başka Birimler Adına İzlenen Alacak Emanetleri Hesabı
95 Dış Borçlanma ile İlgili Hesaplar
950 Kullanılacak Dış Krediler Hesabı
951 Kredi Anlaşmaları Hesabı
954 Risk Hesabı Alacakları Hesabı
955 Risk Hesabı Alacakları Karşılığı Hesabı
956 Genel Bütçe Dışı İdareler Teyitsiz Doğrudan Dış Proje Kredi Kullanımları
Hesabı
957 Genel Bütçe Dışı İdareler Doğrudan Dış Proje Kredi Kullanımları Bildirim
Hesabı
958 Doğrudan Dış Proje Kredilerinden Açılan Akreditifler Hesabı
959 Doğrudan Dış Proje Kredilerinden Açılan Akreditifler Karşılığı Hesabı
Dikkat edilirse 1994 yılından bu yana yaklaşık 21 yıldır kullanılan özel sektör için
yayınlanmış Tekdüzen Hesap Planı ile çok ciddi oranda benzerlik söz konusudur.
Dolayısıyla devlet de özel sektör firmaları gibi raporlama yapmaktadır denilebilir.
126
EK-2. ÜNİVERSİTE MİZANLARI
Üniversite 2003 Yılı Kesin Mizanı
127
Üniversite 2004 Yılı Kesin Mizanı
128
Üniversite 2013 Yılı Kesin Mizanı
129
Üniversite 2013 Yılı Kesin Mizanı (Devam)
GAZİ GELECEKTİR...
BAŞAK ALTAY
İŞLETME ANABİLİM DALI
HASTANE İŞLETMECİLİĞİ BİLİM DALI
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK
LİSANS
TEZİ
TÜRKİYE’DE DEVLET MUHASEBESİ VE
ÜNİVERSİTE UYGULAMA ÖRNEĞİ
BAŞAK ALTAY
ŞUBAT 2015
İŞLETME ANABİLİM DALI
HASTANE İŞLETMECİLİĞİ BİLİM DALI
ŞUBAT 2015
Download