tc ege üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü işletme anabilim dalı

advertisement
T.C.
EGE ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
PAZARLAMA YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
DENEYİMSEL PAZARLAMANIN TÜKETİCİ SATIN ALMA
KARARLARINA ETKİSİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
BURCU GENÇ
TEZ DANIŞMANI
YRD. DOÇ. DR. AYKAN CANDEMİR
İZMİR, 2009
YEMİN METNİ
Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne sunduğum “Deneyimsel
Pazarlamanın Tüketici Satın Alma Kararlarına Etkisi” adlı yüksek lisans tezinin
tarafımdan bilimsel, ahlak ve normlara uygun bir şekilde hazırlandığını, tezimde
yararlandığım kaynakları bibliyografyada ve dipnotlarda gösterdiğimi onurumla
doğrularım.
Burcu GENÇ
i
ii
ÖNSÖZ
Deneyimsel pazarlamanın tüketici satın alma kararlarına etkisi olduğunu saptamak
amacıyla gerçekleştirilen bu çalışmada, öncelikle beni her konuda destekleyen,
deneyimlerini ve görüşlerini benimle paylaşarak katkıda bulunan değerli hocam Yrd.
Doç. Dr. Aykan CANDEMİR’e yürekten teşekkür ederim.
Katkı ve desteğini esirgemeyen değerli hocalarım Doç. Dr. Ayla Ö. DEDEOĞLU’na,
Yrd. Doç. Dr. İpek SAVAŞÇI’ya ve Araş. Gör. Dr. Burcu ARACIOĞLU’na, çalışmam
boyunca yardımlarını esirgemeyen Araş. Gör. Erhan ZALLUHOĞLU’na ve Araş. Gör.
Gökay ÇİÇEKLİ’ye sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Yüksek Lisans eğitimim boyunca BİDEB bursuyla beni destekleyen TÜBİTAK’a
teşekkürü bir borç bilirim.
Anket çalışmasının yapılmasında destek veren ve anketlerin toplanma aşamasında bana
yardımcı olan başta Aysu FELEK ve Burçin SABAHYILDIZI olmak üzere tüm B-fit
şubesi yöneticilerine ve antrenörlerine en içten teşekkürlerimi sunarım.
Tezimin
her
aşamasında
yanımda
olup,
beni
destekleyen
başta
Nihan
KÜTAHNECİOĞLU olmak üzere tüm arkadaşlarım ve beni her konuda destekleyen ve
her zaman yanımda olan sevgili aileme yürekten teşekkür ederim.
Burcu GENÇ
iii
İÇİNDEKİLER TABLOSU
YEMİN METNİ ............................................................................................................ i
TUTANAK……………………………………………………………………………... ii
ÖNSÖZ ....................................................................................................................... iii
ŞEKİLLER LİSTESİ .................................................................................................. vii
TABLOLAR LİSTESİ ............................................................................................... viii
GİRİŞ ......................................................................................................................... xii
1. BÖLÜM
TÜKETİCİ DAVRANIŞI VE SATIN ALMA KARAR SÜRECİ
1.1. Pazarlama Kavramı ................................................................................................ 1
1.2. Tüketici Kavramı ve Tüketici Davranışları ............................................................. 5
1.3. Tüketici Davranışlarına Geleneksel Bakış Açısı ..................................................... 8
1.3.1. Tüketici Davranış Modelleri ............................................................................ 9
1.3.1.1. Marshall Ekonomik Modeli ....................................................................... 9
1.3.1.2. Freud’un Psiko-Analitik Modeli .............................................................. 10
1.3.1.3. Pavlov’un Öğrenme Modeli..................................................................... 10
1.3.1.4. Veblen’in Sosyo-Psikolojik Modeli ......................................................... 11
1.3.1.5. Engel, Kollat ve Blackwell (EKB) Modeli ............................................... 12
1.3.1.6. Nicosia Modeli ........................................................................................ 12
1.3.1.7. Howard ve Sheth Modeli ......................................................................... 13
1.3.1.8. Tüketici Davranışı Genel Modeli ............................................................. 14
1.3.2. Tüketici Davranışı Genel Modelinde Karar Verme Süreci .............................. 14
1.3.2.1. Bir İhtiyacın Ortaya Çıkması (Problemin Belirlenmesi) .......................... 16
1.3.2.2. Araştırma ve Alternatiflerin Belirlenmesi ................................................ 16
1.3.2.3. Alternatiflerin Değerlendirilmesi ............................................................. 17
1.3.2.4. Satın Alma Kararının Verilmesi .............................................................. 18
1.3.2.5. Satın Alma Sonrası Değerlendirme .......................................................... 19
1.3.3. Tüketici Karar Verme Seviyeleri.................................................................... 20
1.3.2.1. Yoğun Problem Çözme ........................................................................... 21
1.3.2.2. Sınırlı Problem Çözme ............................................................................ 21
1.3.2.3. Rutin ya da Otomatik Davranış ................................................................ 22
iv
1.3.4. Tüketici Satın Alma Davranışını Etkileyen Faktörler ..................................... 22
1.3.4.1. Kişisel Faktörler ...................................................................................... 22
1.3.4.2. Sosyo-Kültürel Faktörler ......................................................................... 25
1.3.4.3. Psikolojik Faktörler ................................................................................. 29
1.3.4.4. Durumsal Faktörler ................................................................................. 34
1.4. Postmodernizm, Değişen Pazarlama Anlayışı ve Postmodern Tüketici ................. 38
1.5. Tüketici Davranışlarına Deneyimsel Bakış Açısı .................................................. 43
1.5.1. Hedonik Tüketim ........................................................................................... 47
1.5.2. Duyguların Tüketici Davranışlarındaki Rolü .................................................. 49
2. BÖLÜM
DEĞİŞEN PAZARLAMA ANLAYIŞI ÇERÇEVESİNDE DENEYİMSEL
PAZARLAMA
2.1. Deneyim Ekonomisi ............................................................................................. 51
2.1.1. Ekonomik Ayrımlar ....................................................................................... 51
2.1.1.1. Metalar (Emtia) ....................................................................................... 52
2.1.1.2. Mallar ..................................................................................................... 52
2.1.1.3 Hizmetler ................................................................................................. 53
2.1.1.4. Deneyimler.............................................................................................. 53
2.1.2. Ekonomik Değer Dizisi.................................................................................. 55
2.2. Deneyimsel Pazarlama ve Müşteri Deneyimi Kavramı ......................................... 56
2.2.1. Deneyimsel Pazarlama ................................................................................... 56
2.2.2. Müşteri Deneyimi .......................................................................................... 62
2.2.3. Tüketici Deneyimi Aşamaları ........................................................................ 66
2.2.4. Deneyimin Boyutları...................................................................................... 69
2.2.4.1. Duyusal Deneyim (SENSE)..................................................................... 69
2.2.4.2. Duygusal Deneyim (FEEL) ..................................................................... 70
2.2.4.3. Bilişsel Deneyim (THINK)...................................................................... 72
2.2.4.4. Fiziksel Deneyim (ACT) ......................................................................... 72
2.2.4.5. Sosyal Deneyim (RELATE) .................................................................... 73
2.2.5. Müşteri Deneyim Alanları ............................................................................. 75
2.2.6. Müşteri Deneyimlerinin Tasarlanması............................................................ 77
v
2.3. Müşteri Deneyimi Yönetimi ................................................................................. 80
2.3.1. Müşteri Deneyim Piramidi ............................................................................. 81
2.3.3. Müşteri İlişkileri Yönetimi İle Müşteri Deneyimi Yönetimi Arasındaki Farklar
................................................................................................................................ 83
2.4.
Deneyimle Rekabet Etmek ............................................................................... 84
2.4.1. Tüketimde Değer Yaratmak ........................................................................... 85
2.4.2. Deneyimsel Marka Yaratma ve Yönetmenin Kuralları ................................... 86
3. BÖLÜM
DENEYİMSEL PAZARLAMANIN TÜKETİCİ SATIN ALMA KARARLARINA
ETKİSİNE İLİŞKİN BİR ARAŞTIRMA
3.1. Araştırmanın Konusu ve Amacı ........................................................................... 90
3.2. Araştırmanın Yöntemi .......................................................................................... 94
3.3. Örneklemin Belirlenmesi...................................................................................... 95
3.4. Araştırmanın Kısıtları ........................................................................................... 95
3.5. Spor Sektörünün Genel Özellikleri ve B-fit .......................................................... 96
3.6. Araştırmanın Analiz ve Bulguları ......................................................................... 99
3.6.1. Katılımcıların Demografik Profili .................................................................. 99
3.6.2. Frekans Analizleri........................................................................................ 101
3.6.3. Hipotez Testleri ........................................................................................... 108
3.7. Araştırmanın Sonuçları....................................................................................... 166
SONUÇ VE ÖNERİLER .......................................................................................... 176
KAYNAKÇA ........................................................................................................... 180
EK1: ANKET FORMU ............................................................................................ 193
ÖZGEÇMİŞ.............................................................................................................. 198
ÖZET ....................................................................................................................... 199
ABSTRACT ............................................................................................................. 200
vi
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1: Kara Kutu Modeli………………………………………………………….
14
Şekil 2: Tüketici Karar Vermesinin Basit Bir Modeli……………………………...
15
Şekil 3: Yoğun, Sınırlı ve Rutin Karar Verme Seviyeleri………………………….
21
Şekil 4: Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi………………………………………….
31
Şekil 5: Günümüz Tüketicileri ve Arzuladıkları Deneyimler……………………....
41
Şekil 6: Tüketim Olayı……………………………………………………………...
47
Şekil 7: Ekonomik Ayrımlar………………………………………………………..
52
Şekil 8: Kahvenin Sunuluş Biçimine Göre Fiyatlar………………………………...
54
Şekil 9: Ekonomik Değer Dizisi……………………………………………………
55
Şekil 10: Geleneksel Pazarlamanın Karakteristik Özellikleri………………………
58
Şekil 11: Deneyimsel Pazarlamanın Karakteristik Özellikleri……………………..
59
Şekil 12: Marka – Tüketici İlişki Şekilleri………………………………………….
64
Şekil 13: Tüketici – Marka İlişkisi: Nokia Örneği………………………………….
65
Şekil 14: Tüketici Deneyimi Aşamaları…………………………………………….
67
Şekil 15: Stratejik Deneyimsel Modüller…………………………………………...
69
Şekil 16: Deneyim Alanları………………………………………………………....
76
Şekil 17: 3S Modeli………………………………………………………………....
79
Şekil 18: Müşteri Deneyimi Piramidi………………………………………………
82
Şekil 19: Düzenli Olarak Spora Gelinen Günler…………………………………… 103
Şekil 20: Satın Alma Kararında Etkili Olan Unsurlar……………………………… 105
Şekil 21: Katılımcıların B-Fit’e Gelme Amaçları………………………………….. 106
Şekil 22: B-Fit'te Yapılan Sporun Etkileri………………………………………….
vii
107
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1: Bilgi İşleme Yaklaşımı ve Deneyimsel Yaklaşımın Karşılaştırılması…...
45
Tablo 2: Tüketici Davranışına 3 Bakış Açısı…………………………………….
46
Tablo 3: Yaş Grupları……………………………………………………………..
99
Tablo 4: Medeni Durum Dağılımı…………………………………………………
100
Tablo 5: Aylık Ortalama Hane Geliriniz………………………………………….
100
Tablo 6: Eğitim Durumu………………………………………………………….
101
Tablo 7: Meslek Dağılımı………………………………..……………………….
101
Tablo 8: Daha Önce Düzenli Olarak Spor Salonuna Gidip Gitmeme……………
101
Tablo 9: Üyelik Süreleri…………………………………………………………...
102
Tablo 10: Üyelerin B-Fit’e Düzenli Olarak Geldikleri Gün Sayısı………………..
102
Tablo 11: Katılımcıların B-Fit'e Geldikleri Zaman Aralıkları..…………………...
103
Tablo 12: Katılımcıların B-Fit’i Ne Aracılığı İle Duydukları……………………..
104
Tablo 13: Satın Alma Kararında Deneme Hizmetinin Etkili Olması……………...
105
Tablo 14: Katılımcıların B-fit’e Devam Etmeme Sebepleri………………………
107
Tablo 15: Spor Deneyimi İfadeleri Hakkında Tek Örneklem İstatistikleri………..
109
Tablo 16: Spor Deneyiminin Bazı İfadeleri İçin Tek Örneklem T-tesi ………….
112
Tablo 17: B-fit Deneyimi İfadeleri Hakkında Tek Örneklem İstatistikleri ……….
113
Tablo 18: B-fit Deneyimi İfadeleri Tek Örneklem T-tesi…………………………
116
Tablo 19: Spor Deneyimi İfadeleri için Güvenirlik Analizi……………………….
117
Tablo 20: B-fit Deneyimi Ölçeğinin Güvenirlik Analizi………………………….
117
Tablo 21: Spor Deneyimi Faktörleri için KMO and Bartlett Testi……………......
118
Tablo 22: Spor Deneyimini İfade Eden Rotated Component Matrix Tablosu….....
118
Tablo 23: B-fit Deneyimi Faktörleri için KMO and Bartlett Testi………………..
123
Tablo 24: B-fit Deneyimini İfade Eden Rotated Component Matrix Tablosu…….
123
Tablo 25: Eğlenceli Bir Deneyim İçin Daha Fazla Ödeyebilme ile Gelir Durumu
Arasındaki İlişki Tablosu………………………………………………………….
127
Tablo 26: Kadın ve Erkeklerin Bir Arada Spor Yapmalarında Bir Sorun
Görmeme ile B-Fit’in Kadınlara Özel Bir Yer Olmasının Katılımcıları Özel
Hissettirmesi Arasındaki İlişki Tablosu…………………………………………...
viii
127
Tablo 27: Katılımcıların Ne Kadar Süredir Üye Oldukları İle İfadeler Arasındaki
İlişki Tablosu………………………………………………………………………
128
Tablo 28: Katılımcıların Yaşları İle İfadeler Arasındaki İlişki Tablosu ……….
130
Tablo 29: Spor Salonu Çalışanlarının Davranış ve Tutumlarının Spor Deneyimini
Etkilemesi İle B-Fit’te Kendini Bir Ailenin Parçası Hissetme Arasındaki İlişki
Tablosu……………………………………………………………………………
131
Tablo 30: B-Fit’in Spor Dışında Yaptığı Aktivitelerin Samimiyeti Artırdığına
İnanma Ve Spor Dışında Yapılan Aktivitelerin B-Fit’e Daha Fazla Bağlanmayı
Sağlaması Arasındaki İlişki Tablosu………………………………………………
132
Tablo 31: B-Fit Salonları Spor Yapmak İçin Uygun Olarak Tasarlanması ile
İfadeler Arasındaki İlişki Tablosu…………………………………………………
133
Tablo 32: Fiyatın Satın Alma Kararında Etkili Bir Unsur Olması Hakkında Farklı
Görüşlere Sahip Katılımcılar Arasında Eğlenceli Bir Deneyim İçin Daha Fazla
Para Ödeyebilme Açısından Farklılıklar Tablosu………………………………....
134
Tablo 33: Fiyatın Satın Alma Kararında Etkili Bir Unsur Olması Hakkında Farklı
Görüşlere Sahip Katılımcılar Arasında Eğlenceli Bir Deneyim İçin Daha Fazla
Para
Ödeyebilme
Açısından
Farklılıkların
Bağımsız
Örneklem
T-Test
Tablosu…………………………………………………………………………….
135
Tablo 34: Çalışanların Güler Yüzlü ve Sıcakkanlı Olmasının Satın Alma
Kararında Etkili Bir Unsur Olması Hakkında Farklı Görüşlere Sahip Katılımcılar
Arasında B-Fit’te Kendini Bir Ailenin Parçası Olarak Hissetme Arasında
Farklılık Tablosu…………………………………………………………………..
135
Tablo 35: Çalışanların Güler Yüzlü ve Sıcakkanlı Olmasının Satın Alma
Kararında Etkili Bir Unsur Olması Hakkında Farklı Görüşlere Sahip Katılımcılar
Arasında B-Fit’te Kendini Bir Ailenin Parçası Olarak Hissetme Arasında
Farklılıkların Bağımsız Örneklem T-Test Tablosu………………………………..
136
Tablo 36: Daha Önce Spor Salonuna Gidip Gitmeme Konusuna İlişkin
Farklılıklar Tablosu………………………………………………………………
137
Tablo 37: Daha Önce Spora Gidip Gitmeme Konusuna İlişkin Bağımsız
Örneklem T-Testi……………………….…………………………………………
138
Tablo 38: Deneme Hizmetinden Yararlanmaya İlişkin Farklılık Tablosu………
139
ix
Tablo 39: Deneme Hizmetinden Yararlanmaya İlişkin Bağımsız Örneklem TTesti Tablosu………………………………………………………………………
140
Tablo 40: Medeni Duruma İlişkin Farklılık Tablosu……………………………...
141
Tablo 41: Medeni Duruma İlişkin Bağımsız Örneklem T-Testi Tablosu…………
142
Tablo 42: Spora Gitme Sıklıkları Farklı Olan Katılımcılar Arasında Bazı İfadeler
Konusunda Farklılık Tablosu……………………………………………………
143
Tablo 43: Spora Gitme Sıklıklarına İlişkin Bağımsız Örneklem T-Testi
Tablosu…………………………………………………………………………….
144
Tablo 44: Farklı Üyelik Sürelerine Sahip Katılımcıların B-Fit’te Kendilerini Bir
Ailenin Parçası Olarak Hissetmesi Konusundaki Farklılıkları…………………….
146
Tablo 45: Farklı Üyelik Sürelerine Sahip Katılımcıların B-Fit’te Kendilerini Bir
Ailenin Parçası Olarak Hissetmesi Konusundaki Farklılıkların ANOVA
Tablosu…………………………………………………………………………….
146
Tablo 46: Gelir Durumu Farklı Olan Katılımcılar Arasında B-Fit’i Hizmetini
Satın Alma Kararında Fiyat Unsurunun Etkili Olması Açısından Farklılıklar
Tablosu…………………………………………………………………………….
147
Tablo 47: Gelir Durumu Farklı Olan Katılımcılar Arasında B-Fit’i Hizmetini
Satın Alma Kararında Fiyat Unsurunun Etkili Olması Açısından Farklılıkların
ANOVA Tablosu……...…………………………………………………………
148
Tablo 48: B-Fit’i Farklı Yerlerden Duyan Katılımcılar Arasında Deneme
Hizmetinden
Yararlanıp
Yararlanmama
Açısından
Farklılıklar
Tablosu…………………………………………………………………………….
148
Tablo 49: B-Fit’i Farklı Yerlerden Duyan Katılımcılar Arasında Deneme
Hizmetinden Yararlanıp Yararlanmama Açısından Farklılıkların ANOVA
Tablosu………………………………………………………………………….....
149
Tablo 50: Farklı Şubelere Üye Katılımcıların Bazı İfadeler Konusundaki
Farklılıklar Tablosu………………………………………………………………
150
Tablo 51: Farklı Şubelere Üye Katılımcıların Bazı İfadeler Konusundaki
Farklılıklarının ANOVA Tablosu…………………………………………………
Tablo 52: Farklı Sürelerdir B-fit’e Üye Olan Katılımcıların Bazı İfadeler
x
151
Konusundaki Farklılıklar Tablosu…………………………..……………………..
152
Tablo 53: Farklı Sürelerdir B-fit’e Üye Olan Katılımcıların Bazı İfadeler
Konusundaki Farklılıklarının ANOVA Tablosu…………………………………..
154
Tablo 54: Üyeliklerini Devam Ettirip Ettirmemeyi Düşünen Katılımcılar
Arasında Bazı İfadeler Konusundaki Farklılıklar Tablosu………………………...
156
Tablo 55: Üyeliklerini devam ettirip ettirmemeyi düşünen katılımcılar arasında
Bazı İfadeler Konusundaki Farklılıkların ANOVA Tablosu……………………
157
Tablo 56: Yaş Grupları Farklı Olan Katılımcıların Bazı İfadeler Konusundaki
Farklılıklar Tablosu………………………………………………………………..
160
Tablo 57: Yaş Grupları Farklı Olan Katılımcıların Bazı İfadeler Konusundaki
Farklılıklarının ANOVA Tablosu……………………………………..…………
160
Tablo 58: Eğitim Durumları Farklı Olan Katılımcıların Bazı İfadeler
Konusundaki Farklılıklarının ANOVA Tablosu……………..……………………
161
Tablo 59: Meslek Gruplarının B-Fit’e Gelme Zamanı Açısından Farklılıklar
Tablosu…………………………………………………………………………….
163
Tablo 60: Meslek Gruplarının B-Fit’e Gelme Zamanı Açısından Farklılıkların
ANOVA Tablosu…………………………………………………………………..
163
Tablo 61: Yaş Grupları Arasında B-Fit’e Gelme Amaçları Bakımından Farklılık
Tablosu…………………………………………………………………………….
164
Tablo 62: Yaş Grupları Arasında B-Fit’e Gelme Amaçları Bakımından
Farklılıkların ANOVA Tablosu……………………………………………………
xi
165
GİRİŞ
Günümüzde artan rekabet koşulları, firmaların tüketicileri daha yakından ve daha
dikkatli izlemelerini gerektirmekte, karar verme süreçleri ve bu süreci etkileyen
faktörlerin belirlenmesi ve incelenmesi çok büyük önem kazanmaktadır. Tüketiciler için
her ürün ve hizmetin ayrı bir anlamı vardır ve tüketicileri satın almaya yönlendiren
duygu ve düşünceler farklı olabilmektedir. Bu duygu ve düşüncelerle gerçekleştirilen
satın alma davranışlarını anlayabilen ve tüketicilerle duygusal bağ kuran işletmelerin
rekabet ortamında ayakta kalmaları mümkün olabilmektedir.
Bugünün postmodern dünyasında tüketici ihtiyaçlarının önceliği değişmektedir.
Postmodern tüketici artık, fonksiyonel özellikler yerine, ürünün duygusal ve sembolik
değerlerine daha fazla önem vermekte, duygusal olarak tatmin olmak istemekte ve
markaların
kendilerine
unutulmaz
deneyimler
yaşatmalarını
arzulamaktadırlar.
Tüketicilerin bir markayı tercih etmesinde duygusal olarak etkilenmeleri de rol
oynamaya başlamaktadır. Bunu kavrayan işletmeler ise beklentilerin ötesine geçilmesi
gerektiğini düşünmekte, farklılaşma ve yaratıcılığa odaklanarak, tüketim sürecini
tüketiciler için anlamlı ve unutulamaz bir deneyim haline getirmektedirler. Müşteri
deneyimlerinin pazarlamada kullanılmasını esas alan deneyimsel pazarlama, kişisel
deneyimler aracılığıyla tüketiciler ile markalar arasında duygusal bir bağ yaratmayı
hedefleyen bir yaklaşım olarak ortaya çıkmaktadır. Tüketicileri ve işletmeleri karşılıklı
bir etkileşimin parçası olarak görmenin yanında tüketici rasyonelliğine ve standart
tüketici kalıplarına karşı çıkmasından dolayı deneyimsel pazarlama postmodernizmin
bir sonucu olmaktadır.
21. yüzyılın pazarlama dünyası stratejilerinin ürün ve hizmet satmaktan, tüketici
deneyimi sağlamaya yönelik değişmesi “Deneyim Ekonomisi” kavramını ortaya
çıkarmıştır. Deneyim ekonomisinde, iş dünyası geleneksel ürün odaklılıktan,
deneyimselci tüketici merkezliliğe kaymıştır. Deneyimlerin metalar, ürünler ve
hizmetler gibi farklı bir ekonomik sunu olarak görülmesi, işletmeler ve markalar için
büyümenin ve karlılığın anahtarı olacağı düşünülmektedir. Bir tiyatro sahnesine
benzetilen iş dünyasında, müşteri deneyimleri odak noktası haline gelmektedir. Buna
xii
göre şirketlerin birer oyuncu olarak, akılda kalıcı yöntemlerle müşterilerinin ilgilisini
çekmeleri ve unutulmaz deneyimler sahnelemeleri, rakabetçi avantaj elde etme
bakımından
önem
kazanmaktadır.
İşletmelerin
sundukları
ekonomik
değerin
artırılmasını sağlayarak farklılık yaratmaya ve müşteri memnuniyeti doğrultusunda
müşteri sadakati oluşturmaya odaklanmaları, deneyimsel pazarlama anlayışının temel
parçasını oluşturmaktadır.
Deneyimsel pazarlamada markalar, deneyim sağlayıcılar olarak, ürünün fonksiyonel
özellikleri ve sunduğu faydalar yerine, müşteri deneyimlerine odaklanıp, müşterileri
deneyimi sağlamaya yönelik planlamalar yaparak iletişim mesajlarını oluşturup,
deneyim
yaşatacakları
alanları
tasarlamakta
ve
müşteri
deneyimlerini
yönetebilmektedirler. Böylelikle müşterilerine farklı deneyimler yaşatan markalar
rekabet ortamında başarılı olabilmektedirler.
Deneyimsel pazarlama kavramı içinde iletişimin önemi çok büyüktür. Unutulmaz bir
deneyim yaşayan tüketicinin, hem markaya sadık kalacağı hem de bunu çevresiyle
paylaşarak markanın savunucusu olacağı düşünülmektedir. Tüketicilerin yaşadıkları
deneyimleri etrafındaki insanlarla paylaşması, deneyimsel pazarlamanın etkinliği
artırmaktadır.
Tüketicilerin sadece ürün veya hizmet satın almadıkları, ürünle birlikte tüm bir
deneyimi satın aldıkları bir gerçektir. Bu nedenle, tüketiciler için heyecanlı, keyif verici,
duygusal ve unutulmaz deneyimler yaratmak için çaba harcayan işletmeler, rekabet
yarışında bir adım öne geçebilmektedirler.
Bu çalışmada deneyimsel pazarlamanın tüketici satın alma kararlarına etkisinin
incelenmesi ve gelecekte yürütülecek çalışmalar için yol gösterecek bir öngörünün
ortaya konulabilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçla Türkiye’de faaliyet gösteren B-fit
Sağlık ve Spor Merkezi’nin yaşattığı müşteri deneyimi, İzmir genelindeki şubeleri
kapsamında araştırılmıştır.
Bu doğrultuda, birinci ve ikinci bölümde tezin teorik çerçevesinden bahsedilecektir.
Birinci bölümde tüketici davranışlarının geleneksel ve davranışsal bakış açısı, tüketici
davranışı genel modeli, satın alma karar süreci ve satın alma kararlarını etkileyen
xiii
faktörler üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde ise değişen pazarlama anlayışı
çerçevesinde deneyimsel pazarlama kavramı, müşteri deneyimi ve müşteri deneyimi
yönetimi hakkında genel bilgi verilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümü olan uygulama
bölümünde tezin alan araştırması gerçekleştirilerek araştırmanın hipotezleri ortaya
konulmuştur. Bu kapsamda anket çalışmasının gerçekleştirileceği B-fit İzmir şubeleri
yöneticileri ile görüşmeler yapılarak anket soruları hazırlanmıştır. Daha sonra İzmir
genelindeki B-fit üyeleriyle anket çalışması gerçekleştirilmiştir. B-fit’in yaşattığı spor
deneyimine yönelik yapılan anket çalışmasının sonuçları analiz edilerek bulgular, teorik
çerçevede yer alan bilgiler doğrultusunda objektif olarak değerlendirilmiş ve analiz
yorumlarına yer verilmiştir. Son olarak ise araştırma bulguları yorumlanıp pazarlama
yöneticilerine yönelik öneriler getirilmiştir.
xiv
1. BÖLÜM
TÜKETİCİ DAVRANIŞI VE SATIN ALMA KARAR SÜRECİ
1.1. Pazarlama Kavramı
Pazarlama, en basit anlamıyla, belirli bir kar seviyesinde müşteri memnuniyeti elde
etmektir. Genel olarak ise bireylerin ve grupların, istek ve ihtiyaçlarını tatmin etmek
amacıyla, değer sunan ürünlerin yaratılması ve değişimlerinin sağlanmasını içeren
sosyal ve yönetsel bir süreç olmaktadır (Kotler ve Armstrong, 2001: 6). Pazarlama
temel olarak insanların ihtiyaç ve isteklerini karşılamaya yönelik bir değişim
(mübadele) işlemidir (Mucuk, 2004: 3).
Torlak’a (2008: 5) göre ise pazarlama; “hedef pazarlardaki müşterilere değer sunacak
ürünlerin geliştirilmesi ve pazara sunulmasını sağlamak amacıyla, pazardan elde edilen
bilgilerin şirket içinde paylaşılması, uzun vadeli pazarlama hedeflerini sağlamak üzere
müşteri ilişkilerinin yönetilmesi ve bütün bunlarla birlikte toplumsal kaynakların
sürdürülebilirliği sağlanarak işletmenin paydaşlarını dikkate alan değer temelli
faaliyetler bütünüdür”.
Amerikan Pazarlama Derneği (AMA), ilk olarak 1935’te yaptığı pazarlama tanımını,
günümüze kadar olan süre içerisinde değişen pazarlama koşulları ve pazarlama
yaklaşımlarına
çerçevesinde
belli
aralıklarla
revize
etmiştir
(http://www.marketingpower.com/AboutAMA/Documents/American%20Marketing%2
0Association%20Releases%20New%20Definition%20for%20Marketing.pdf,
Erişim:
06.07.09).
1935 yılında yapılan tanıma göre; “Pazarlama; üreticilerden tüketicilere, mal ve hizmet
akışını sağlayan iş aktivitelerinin yönetilmesidir”.
1985 yılındaki tanıma göre; “Pazarlama; kişisel ve örgütsel amaçlara ulaşmayı sağlayan
değişimleri (mübadeleleri) gerçekleştirmek için fikirlerin, malların ve hizmetlerin
geliştirilmesi, fiyatlandırılması, tutundurulması ve dağıtılmasına ilişkin planlama ve
yönetim sürecidir”.
1
2004 yılındaki tanıma göre; “Pazarlama; örgütün ve paydaşlarının fayda sağlayacağı
şekilde, değer yaratma, iletişim kurma, ve müşterilere değer sağlama ve müşteri
ilişkilerinin yönetilmesi gibi bir takım süreçleri kapsayan örgütsel bir fonksiyondur”.
2007 yılındaki tanıma göre ise; “Pazarlama; tüketiciler, müşteriler, iş partnerleri ve
toplum geneli için değer yaratan, iletişim kuran ve değer sunan değişimleri sağlayan bir
takım süreçlerden ve yerleşmiş uygulamalardan oluşan faaliyetlerdir”.
Bu yeni tanımlama, pazarlamanın toplum genelindeki rolünü ele almakta, pazarlamayı
sadece bir yönetim sistemi olarak değil, bir bilim, eğitimsel süreç ve felsefe olarak
görmektedir
(http://www.marketingpower.com/AboutAMA/Documents/American%20Marketing%2
0Association%20Releases%20New%20Definition%20for%20Marketing.pdf,
Erişim:
06.07.09).
Kısaca pazarlama, mal ve hizmetlerin üretiminden önce başlayan ve son alıcıya
ulaşmasından sonra da devam eden işletme fonksiyonu olarak ele alınabilmektedir.
Yapılan bu tanımlamalara genel olarak bakılacak olunursa, pazarlama dünyasında
ortaya çıkan gelişmeler ile birlikte pazarlama tanımında da bir takım değişiklikler
meydana gelmiştir. Pazarlamanın esasına bakıldığında iki ya da daha fazla tarafın
ihtiyaçlarını tatmin etmek için değerli malların değişiminin söz konusu olduğu
görülmektedir. Ancak pazarlama anlayışının tüketicileri tatmin ederek tanımlanması
sürecine gelene kadar üç dönem geçirilmiştir. Bunlar; iyi ürün kendini satar anlayışının
var olduğu “üretim anlayışı dönemi”, yaratıcı reklam ve satış stratejileri ile müşterinin
satın almaya ikna edilmesi düşüncesinin olduğu “satış anlayışı dönemi” ve bir ihtiyacın
bulunması ve bu ihtiyacın karşılanması anlayışının var olduğu “pazarlama anlayışı
dönemi” dir. Bu aşamaların sonucunda pazarlama alanında müşterileri bir değer sunarak
ve tatmin ederek kar sağlama düşüncesi ağırlık kazanmıştır. (Boone ve Kurtz, 1992: 212, aktaran Altıntaş, 2000: 3).
Pazarlama faaliyetlerinin amacı tüketici ihtiyaç ve isteklerine uygun ürün ve
hizmetlerin, arzu edilen zaman ve mekanda, uygun bir fiyatla tüketiciye ulaştırılmasıdır.
Pazarlama bir süreçtir. İşletmeler tüketici ihtiyaçlarını tatmin etmeye çalışmakta ve
2
sundukları ürün veya hizmetlerle onlara beklentilerinden daha fazlasını sunmaya
çalışmaktadırlar. Müşteri değeri yaratılarak, müşteri memnuniyeti sağlamak ve bununla
birlikte de kar elde etmek pazarlamanın ana amacı olmaktadır.
Pazarlama modern
yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. (Altunışık ve diğerleri, 2006: 6).
Yapılan tanımlamalar doğrultusunda pazarlamanın önemli özellikleri şu şekilde
sıralanabilmektedir (Mucuk, 2004: 5-6):
§
Pazarlama oldukça çok ve çeşitli faaliyetler bütünüdür.
§
Pazarlama insan ihtiyaçlarını karşılayıcı bir mübadele faaliyetidir.
§
Pazarlama mallar, hizmetler ve fikirlerle ilgilidir.
§
Pazarlama sadece bir malın reklamı ve satış faaliyeti olmayıp, daha üretim
öncesinde mamulün fikir olarak planlanıp geliştirilmesinden başlayarak,
fiyatlandırılması, tutundurulması ve dağıtımıyla ilgilidir.
§
Pazarlama bir işletme faaliyetleri grubu olarak, çok dinamik yapıda, sürekli ve
sıkçık değişebilen bir ortamda yürütülür.
Pazar, dinamik bir olgudur ve öğeleri sürekli bir değişim içerisinde bulunmaktadır.
İşletmelerin geliştirmek zorunda oldukları pazarlama karması, pazarlama politika ve
stratejileri için pazarlama kavramı temel yaklaşım olarak ele alınmalıdır. Bu temel
yaklaşımlara göre ise; etkinlikte bulunulacak pazarın çok iyi tanımlanması ve
değerlendirilmesi, ürün niteliklerine göre gerekli tüketici hizmetlerinin sağlanması,
doğru ürünü, doğru fiyattan, doğru yerde ve doğru zamanda tüketicilere sunulması,
gerekli dağıtım kanalları ile en etkin şekilde tüketicilere ulaşılması ve pazara sunulacak
ürün ve markalar için pazar koşullarına uygun bütünleşik iletişim ve tutundurma
faaliyetlerinin oluşturulması ve etkin bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir (Tatlıdil ve
Oktav, 1992: 2).
Pazarlama yönetimimin dört temel fonksiyonu bulunmaktadır. Bunlar genel olarak
pazarlama karması olarak da adlandırılan mamul, fiyat, tutundurma ve dağıtımdır.
“Mamul” olarak ifade edilen pazara sunulacak mal ve hizmetlerin geliştirilmesi, pazara
uygun olarak planlanması ve yönetilmesidir. “Fiyat” ise mamul konusundaki
fiyatlandırmaları kapsamaktadır. Kişisel satış, reklam, tanıtım ve satış artırma çabaları
3
“tutundurmayı”, hangi dağıtım kanalının ne şekilde kullanılacağının belirlenmesi de
“dağıtımı” ifade etmektedir (Mucuk, 2005: 245). Bu pazarlama karmasının en iyi
şekilde planlanarak oluşturulması ve yönetilmesi, günümüz rekabetçi ortamında
rakiplerin bir adım önüne geçme bakımından büyük önem taşımaktadır.
Ürün tanımının genişletilmesine olan ihtiyaç, hizmet pazarlamasının yaygınlaşması,
pazarlama karması elemanlarına müşteri gözüyle bakış ve deneyim ekonomisine geçiş
gibi gelişmeler, pazarlama karmasında da bir değişimi beraberinde getirmiştir. Torlak
(2008: 16-25), erdem, eser, eder, etkileşim, erişim, estetik, emek ve eğlence olarak
belirlediği pazarlama karmasının yeni elemanlarını aşağıdaki gibi açıklamaktadır:
Pazarlamanın her aşamasında erdem, sosyal sorumluluk ve pazarlama ahlakının
vazgeçilmez koşulu olmaktadır. Ürünlerin ve hizmetlerin kişilere özel hale getiriliyor
olması aynı zamanda ürünü üreten ya da hizmet sunan açısından eser aşamasına geçişi
ifade etmektedir. Tüketiciler elde edecekleri değer karşılığında esere bir eder
vermektedir. Ürüne duyulan ihtiyacın zorunluluğu, alternatiflerin çokluğu, markaya
güven boyutu gibi hususlar tüketicilerin ürün veya hizmete biçeceği ederi
etkilemektedir.
İlişkisel pazarlama anlayışının yaygınlaşması ve müşterileri bağlılığını sağlayarak
müşterileri elde tutma isteğinin artması, tutundurma çalışmalarında iletişimi ön plana
çıkarmaktadır. Hatta iletişimin ötesinde, etkileşime gerek duyulmaktadır. Gün geçtikçe
tüketicilerin ürünlere daha kolay erişme arzusu da artmaktadır. Bu bakımdan işletmeler,
ürünlerini daha kolay erişebilir hale getirmelidirler. Doğru ürünün, doğru zamanda
doğru yerde olmasını sağlamak lojistik yönetiminin etkinliği ile doğrudan ilgilidir.
Bir esere ruh veren bir sanatçının estetik duygularına benzer biçimde pazarlamacılar da
kendi eserleri olan ürün veya hizmetlerine estetik değer katmaya ve bir anlamda ruh
vermeye çalışmaktadırlar. Estetik bakış açısı, eserin pazarlamasına değer katmakta ve
eserin müşteri gözündeki ederini artırmaktadır
Tüketiciler, kendileri açısından faydalı olabilecek ürün veya hizmetleri bulabilmek ve
değerli bir eseri elde edebilmek için emek harcamak durumundadırlar. Bunun yanında
işletme yöneticileri, çalışanları ve tüketicilerin sosyal çevreleri de bu sürece katkıda
4
bulunmaktadırlar. İşletmeler için ise, hedef pazarlardaki müşterilere ulaşabilmek
açısından esneklik kavramı önem taşımaktadır. Farklı ürünler, farklı değerlerle, farklı
kanallardan ve farklı yollarla müşterilere sunulabilmektedir. Farklı müşteri kitlelerine
yönelik esnek sunumlar yapılabilmektedir.
Bu yeni kavramların, pazarlama karmasının yeni elemanları olarak değil, pazarlama
faaliyetlerinde göz önünde bulundurulması gereken nitelikler olarak düşünülmesi daha
doğru olacağı düşünülmektedir.
Geleneksel pazarlama karması ürünler için geçerli olduğundan hizmetler için de
pazarlama karması oluşturma gerekliliği ortaya çıkarmıştır. Bu bakımdan pazarlama
karmasına 3P (Participants, Physical Evidence, Process) yani çalışanlar ve
müşterilerden oluşan katılımcılar, hizmetin sunulduğu fiziksel çevre ve hizmetin
sunulma süreci de eklenerek hizmet pazarlama karması oluşturulmuştur (Booms ve
Bitner 1981, aktaran Constantinides, 2006). Buna göre hizmet sektöründe, tüketici
ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamada, hizmetin sunulduğu ortam, hizmetin
sunulmasında izlenen süreç ve hizmetin sunulmasını sağlayan çalışanlar önemli rol
oynadığı söylenebilmektedir.
Pazarlamanın dinamik yapıda olması, sürekli değişen pazar koşullarında ve çevre
faktörlerinde meydana gelen değişimlerden etkilenmeye açık olduğunu göstermektedir.
Bu bakımdan işletmeler rekabet avantajı elde etmek için sürekli değişen koşullara ayak
uydurarak kendilerini sürekli yenilemek, tüketici ihtiyaçlarını ve isteklerini yakından
takip ederek onların beklentilerini en iyi şekilde karşılamak durumundadırlar.
1.2. Tüketici Kavramı ve Tüketici Davranışları
Tüketiciler, pazarlama yöneticisinin denetim altına almaya çalıştığı faktörlerden biri
olmaktadır. Bu bakımdan tüketici ihtiyaçlarının ve davranışlarının analiz edilmesi
büyük önem taşımaktadır. Tüketici; kişisel arzu, istek ve ihtiyaçları için pazarlama
bileşenleri satın alan ya da satın alma kapasitesinde bulunan gerçek kişidir (Karabulut,
1981: 11). Tüketici davranışı ise, tüketicilerin ihtiyaç ve arzularını tatmin etmek için
ürün veya hizmeti seçme, satın alma ve kullanma aktivitelerinde bulunmasıdır. Bu
5
aktiviteler fiziksel hareketlerle birlikte düşünsel ve duygusal süreçleri de kapsamaktadır
(Wilkie, 1990: 12).
Tüketicileri bir davranışa iten içsel güdüler bulunmaktadır. Açlık, susuzluk gibi
fizyolojik ihtiyaçlarının yanı sıra sevilme, takdir edilme, kabul görme ve ait olma gibi
duygusal ihtiyaçları da bulunmaktadır. Bu tür içsel güdülerin bilinmesi, tüketici
davranışlarını analiz etmede önemli rol oynamaktadır (Özdemir, 2007: 23). İnsan
davranışı genelde tüketici davranışının ana yapısını oluşturmaktadır. Her duygu,
düşünce ve eylem insan davranışının bir parçasıdır (Odabaşı ve Barış, 2007: 29).
Wilkie’ye (1990: 12-22) göre, tüketici davranışlarının incelenmesinde 7 ana varsayım
öne çıkmaktadır. Bunlar:
§
Tüketici davranışı, güdülenmiş bir davranıştır.
Tüketici davranışı bir amacı gerçekleştirmek için güdülenmiş bir davranıştır.
Gerçekleştirmek istenen amaç, ihtiyaç ve isteklerin tatmin edilmesi ve sorunlara
bir çözüm getirilmesidir. Tüketiciler ise bu çözümlerine ulaşmak ve tatmin
olmak için çeşitli davranışlarda bulunmaktadırlar. Bazı davranışlar fonksiyonel
olurken, bazıları ise duygusal bir davranış olabilmektedir. Bazı davranışlar ise
birden çok güdünün varlığında oluşabilmektedir. Bu davranışları güdüleyen
şeylerin bilinmesi pazarlama yöneticileri için büyük önem taşımaktadır.
§
Tüketici davranışları çeşitli faaliyetlerden oluşmaktadır.
Tüketicilerin düşünceleri, duyguları, planları, kararları, satın alımları ve
deneyimleri vardır. Bu faaliyetlerden bazıları istenerek ve planlanarak
yapılırken, bazıları ise plansız ve tesadüfi olarak yapılabilmektedir.
§
Tüketici davranışı bir süreçtir.
Tüketici davranışı süreci satın alma öncesi faaliyetler, satın alma faaliyetleri ve
satın alma sonrası faaliyetler olarak gerçekleşmektedir. Tüketici davranışı bir
karar süreci olarak da görülebilmektedir. Satın alma eylemi bu karar sürecinin
sadece bir aşaması olmaktadır. Karar süreci yaklaşımı, bireylerin neden o ürünü
satın aldıklarını analiz etmeye yardımcı olmaktadır.
6
§
Tüketici
davranışı,
zamanlama
ve
karmaşıklık
açısından
farklılık
göstermektedir.
Zamanlama kararın ne zaman alındığını ve sürecin ne kadar uzun olduğunu
açıklarken, karmaşıklık ise bir kararda etkili olan faktörlerin sayısını ve kararın
zorluğunu açıklamaktadır. Karmaşıklık ve zamanlama birbirleriyle ilişkilidirler.
Bütün koşullar eşit olduğunda karar ne kadar karmaşıksa, harcanan zaman da bir
o kadar fazla olmaktadır.
§
Tüketici davranışı farklı rollerle ilgilenmektedir.
Tüketici davranışındaki farklı roller, genel olarak 3 grupta toplanabilmektedir.
Bunlar; görüşünden veya tavsiyesinden etkilenilen kişi olan “Etkileyen”, satın
alma işlemini gerçekleştiren “Satın alıcı” ve ürünü veya hizmeti tüketen veya
kullanan “Kullanıcı” olmaktadır. Ayrıca bir ürünün veya servisin satın alınması
gerektiği fikrini ilk defa ortaya atan “Başlatıcı”, bir satın alma işleminin
herhangi bir kısmında karar veren “Karar verici” rolleri de zaman içinde bu
rollere eklenmiştir (Odabaşı, 2007: 34).
§
Tüketici davranışı çevre faktörlerinden etkilenmektedir.
Tüketicilerin değişebilme ve uyum sağlayabilme özellikleri, dış faktörlerden
etkilendiklerini göstermektedir. Sosyo-kültürel, fiziksel, sosyal, ekonomik ve
demografik çevre dış faktör olarak tüketici davranışlarını etkilemektedir.
§
Tüketici davranışı farklı kişiler için farklılık gösterebilmektedir.
Kişisel farklılıkların doğal sonucu olarak tüketici davranışı, kişiden kişiye
farklılık göstermektedir. Bu bakımdan insanların neden farklı davranışlarda
bulunduğunu
anlayabilmek,
tüketici
davranışlarını
analiz
etmeyi
de
kolaylaştıracaktır.
Tüketici olarak insanın temel olarak iki amacı bulunmaktadır. Tüketiciler bir yandan
hayatlarını
sürdürebilmeleri
davranışlarıyla da sembolik
için
ihtiyaçlarını
mesajlar
karşılamak
isterken,
tutum
ve
vererek toplum içinde kabul görmek
istemektedirler (Torlak ve Diğerleri, 2007: 11). Tüketicilerin mal ve hizmetleri
almasında içinde bulunduğu duygu ve düşüncelerle, amaç ve istekleri büyük rol
oynamaktadır. Hedef pazarın seçiminden pazarlama bileşenlerinin geliştirilmesine
7
kadar, her alanda “tüketici” damgasını görmek mümkündür (Karabulut, 1981: 9). Bu
bakımdan tüketici davranışlarının tanımlanması ve analiz edilmesi, pazarlama
araştırmalarında ve pazarlama stratejilerinin belirlenmesinde önemli bir role sahiptir.
1.3. Tüketici Davranışlarına Geleneksel Bakış Açısı
1970’lerde tüketici davranışları araştırmaları, tüketicilerin karar verme süreçlerine
odaklanmıştır. Satın alma davranışı problem çözme aktivitesi olarak görülmektedir.
Geleneksel bakış açısı; karar verme bakış açısı (Mowen, 1988), ekonomik bakış açısı
(Shiffman ve Kanuk, 2004: 550) bilgi işleme teorisi (Holboork ve Hirchman, 1982) gibi
değişik olarak isimlendirilse de tüketiciler satın alma davranışında bulunurken, bir
takım basamaklardan geçmektedirler. Bu basamaklar ise problemi tanıma, araştırma,
alternatifleri değerlendirme, karar verme ve satın alma sonrası değerlendirmedir. Bu
yaklaşım satın almaya ve problem aktivitesine rasyonel bir bakış açısı getirmektedir.
Tam rekabet ortamında tüketiciler rasyonel karar vericiler olarak nitelendirilmektedir.
Ekonomiye duyarlı olarak rasyonel hareket eden tüketiciler, piyasada bulunan ürün
alternatiflerinden haberdar olmalı, her alternatifi faydalarına ve dezavantajlarına göre
değerlendirmeli ve alternatifler arasından en iyisini seçebilmelidir. Ancak gerçekçi
olmak gerekirse tüketiciler bu mükemmel kararı verebilmek için her zaman alternatifler
hakkında bilgi elde edememekte, ilgilenim düzeyleri ve motivasyonları yüksek
olmamaktadır (Schiffman ve Kanuk, 2004: 550). Bu bakımdan tüketici tercihlerinde ve
davranışlarında gerçekleşen değişimler kolay kolay öngörülememektedir. Tüketicilerin
işletme hakkındaki düşünceleri ve tutumları, markaları nasıl tercih ettikleri, kararlarını
verirken hangi faktörlerden etkilendikleri gibi bir takım soruların cevaplanması
gerekmektedir. Bu nedenle tüketici araştırmaları ile tüketiciler hakkında daha çok bilgi
sahibi olmaya çalışılmaktadır. Bu doğrultuda, tüketici hakkındaki sorulara cevap
aramak ve tüketici davranışlarını açıklamaya çalışmak için, bilim adamları tarafından
bir takım tüketici davranış modelleri geliştirilmiştir (İslamoğlu, 1999: 109).
8
1.3.1. Tüketici Davranış Modelleri
İşletmeler birçok çevresel faktörden etkilenmektedirler. Pazarlama yöneticisinin
denetim altına alamadığı en önemli çevre faktörü ise tüketicilerdir ve bütün pazarlama
faaliyetlerinin odak noktası haline gelmişlerdir. Bu bakımdan, tüketicilere ilişkin
bilgiler, pazarlama yöneticileri açısından son derece önemli olmaktadır. Tüketicilerin
gelecekteki satın alma davranışlarının önceden tahminlenmesi, belirli bir ürünü satın
almaya yöneltilebilmesi ve müşteri memnuniyeti sağlanabilmesi için davranış
modellerinin incelenmesi yararlı olmaktadır (Tatlıdil ve Oktav, 1992: 50). Genel olarak
kabul görmüş bir tüketici davranış teorisi bulunmamaktadır. Ancak çeşitli bilim
adamlarının davranış bilimleri ve satın alma davranışlarını bütünleştiren model
oluşturma çalışmaları bulunmaktadır (Tokol, 2007: 64).
Bu modeller İslamoğlu’na (1999: 111) göre açıklayıcı (klasik) ve tanımlayıcı olarak
ikiye ayrılmaktadır. Açıklayıcı modeller tüketicinin neden öyle davrandıklarını güdüler
aracılığıyla açıklayan modellerdir. Buna göre Marshall Ekonomik Modeli, Freud’un
Psiko-Analitik Modeli, Pavlov’un Öğrenme Modeli ve Veblen’in Sosyo-Psikolojik
Modeli açıklayıcı modeller arasına girmektedir. Tanımlayıcı modeller ise tüketicilerin
satın alma kararlarını verirken hangi faktörlerden nasıl etkilendiklerini anlamaya
yönelik oluşturulmuş modellerdir. Bu modeller ise tüketiciyi bir sorun çözücü olarak
görmekte ve satın alma davranışını bir sorun çözme süreci olarak ele almaktadırlar.
Buna göre Engel, Kollat ve Blackwell (EKB) Modeli, Howard ve Sheth Modeli ve
Nicosia Modeli bu sınıflandırmaya girmektedir.
1.3.1.1. Marshall Ekonomik Modeli
Tüketicilerin satın alma kararları büyük ölçüde rasyonel ve bilinçli ekonomik
hesaplamaların sonucunda oluşmaktadır (Tokol, 2007: 65). Klasik iktisatçılara göre,
tüketici davranışlarını belirleyen şey, insanın ekonomik ve rasyonel hareket eden bir
varlık olmasıdır. Buna göre satın alma kararları verilirken, tüketiciler bütçelerini
kendilerine en yüksek tatmini sağlayacak şekilde bölüştürmektedirler. Ancak satın alma
kararlarını etkileyen kültürel, sosyal ve psikolojik faktörleri dikkate almaması bir takım
eleştirilere de yol açmıştır (İslamoğlu, 1999: 115-116).
9
1.3.1.2. Freud’un Psiko-Analitik Modeli
Freud’a göre kişilerin bilinçli olarak fark edemedikleri bir takım bilinçaltı öğeler
kişiliğin oluşmasını etkilemektedir. Buna göre kişiliğin üç temel birimi bulunmaktadır.
İçgüdüsel olarak çıkan, bilinçsiz davranışların kaynağı olan ve istekleri bitmeyen İD;
toplumun ahlak kurallarını, sosyal değerlerini ve kültürel etkileri dikkate alan, kişinin ne
yapması gerektiğini belirleyen SUPEREGO; id ve süperego arasında denge kurulmasına
yardımcı olan ve topluma uyarak ihtiyacın tatmin edilmesini sağlayan EGO; kişiliğin üç
temel birimini oluşturmaktadır (Odabaşı ve Barış, 2007: 192-194).
Bu model; ekonomik ve işlevsel ürünlerin aynı zamanda psikolojik sembolleri
nedeniyle satın alındıklarını ortaya koyması bakımından pazarlama açısından önem
taşımaktadır (Tatlıdil ve Oktav, 1992: 51). Örneğin pazar bölümlendirmesinde bu psikoanaliz tekniğinden faydalanılabilinmektedir. Psikolojinin pazarlamaya sağladığı en
önemli fayda, tüketici araştırmalarının güdü araştırmalarına dayandırılması gerektiğini
göstermesi ve tüketici davranışlarının bu yolla tahmin edilmesi gerektiğini ortaya
koymasıdır. Örneğin tüketiciye neden X marka otomobil satın aldığı sorulduğunda
performansı, estetik görünüşünü ya da konforunu neden olarak gösterebilir, ancak
gerçekte reklamındaki mesajdan etkilenmiş veya çevresindekileri etkilemek amacıyla
satın almış olabilmektedir. (İslamoğlu, 1999: 118).
Modelin eksik yönü ise; bireylerin psikolojik uyarılara sürekli olarak aynı tepkileri
göstermemesi,
güdüleme
araştırmalarının
geniş
bir
toplumsal
kesim
için
genellenebilmesinin, doğruluk ve geçerlilik açısından mümkün olmamasıdır (Tatlıdil ve
Oktav, 1992: 51).
1.3.1.3. Pavlov’un Öğrenme Modeli
Pavlov tarafından ortaya konulan “Klasik Koşullandırma” yaygın biçimde kullanılan bir
öğrenme modelidir. Pavlov deney yaptığı köpeklere, belirli aralıklarla zil sesiyle birlikte
yemek vermiş ve bu işlemi uzun süre tekrarlamıştır. Zil sesini tekrarlayıp yemek
vermediği zaman, köpeklerin salya akıtmaya devam ettiği görülmüştür. Köpekler
10
kendilerine yemek verileceğini zannetmiştir. Sonuç olarak köpek zil ile yemek arasında
bir ilişki kurmuş ve koşullanmıştır. (Odabaşı ve Barış, 2007: 79).
Pavlov bu deneyinde, öğrenmenin çağrışıma dayalı bir süreç olduğunu ileri sürmüştür.
Daha sonra fırtınalı bir havada, köpekleri nehire atmış ve köpekler sularla boğuşarak
nehirden kurtulmuşlardır. Bu olaydan sonra tekrar zil sesi duyulduğunda ise köpeklerin
salya akıtmadığı görülmüştür. Burada ise, köpeklerin eskisine göre daha güçlü
uyarıcılarla şartlandırılmış olduğu ve eski öğrenmenin kaybolduğu ileri sürülmüştür
(İslamoğlu, 1999: 119).
Bu modele dayanarak, pazarlama dünyasında belli markalar, tekrara dayanan bir
yöntemle tüketicilere öğretilmeye çalışılmaktadır. Özellikle reklamlarda değişik ve
olumlu uyarıcı unsurlar kullanılarak, tüketiciler satın almaya özendirilebilmektedir.
Örneğin çamaşır yumuşatıcı markası Yumoş, reklamlarında oyunca ayı kullanarak,
ayıcığın yumuşaklığı ve giysilerde oluşacak Yumoş yumuşaklığını olumlu duygular
yaratarak birleştirmektedir (Odabaşı ve Barış, 2007: 80).
Pazara yeni giren ya da yakın rakiplerini aşmak isteyen işletmeler de bu modelden
yararlanabilmektedirler. Kendilerinden önceki öğrenilmişliği aşabilen çok daha güçlü
uyarıcılar kullanarak kendi markalarını öğretmeye yönelebilmektedirler. Bir zamanlar
Luna margarini “yoksa siz hala annenizin margarinini mi kullanıyorsunuz?” sloganını
seçerek rakiplerini değişiklikle aşmayı hedeflemişlerdir (İslamoğlu, 1999: 120).
Öğrenmeye dayalı bu model de tam olarak tüketici davranışlarını açıklayamamaktadır.
Kişiler arası etkileşim, algılama ve motivasyon gibi etkileri göz ardı ettiği
görülmektedir.
1.3.1.4. Veblen’in Sosyo-Psikolojik Modeli
Bu modele göre; tüketici ihtiyaçları ve davranışları, büyük ölçüde üyesi olduğu ve
olmak istediği gruplar tarafından şekillenmektedir. Veblen’e göre insan, içinde yaşadığı
grupların ve alt kültürlerin standartlarına ve genel olarak çevresindeki kültürel normlara
göre hareket eden toplumsal bir varlıktır. Bu düşünceye göre tüketiciler, ait oldukları
grupta lider olmak, ünlenmek veya bir üst grubun üyesi olabilmek için satın alma
11
davranışında bulunmaktadır (İslamoğlu, 1999:121).
Veblen yaptığı araştırmalarla,
tüketicilerin tutum ve davranışlarının içinde yer aldığı toplumun kültürü ve alt
kültürleri, sosyal sınıfları, aile ve referans grupları gibi sosyal faktörler tarafından
etkilendiğini göstermektedir.
1.3.1.5. Engel, Kollat ve Blackwell (EKB) Modeli
Bu modelde tüketici davranışı 5 aşamalı bir karar süreci olarak ele alınmaktadır. Bu
aşamalar; problemin ortaya çıkışı, problemi tanımlama, araştırma, alternatif geliştirme,
seçme ve sonuçları değerlendirmedir. Tüketiciler bu aşamalardan geçerken iç ve dış
uyarıcılar tarafından etkilenirler. Bu bakımdan pazarlama yöneticilerinin bu aşamaları
etkileyen faktörleri göz önünde bulundurması gerekmektedir. Bu model beş ana
bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler girdiler, bilgi süreci, karar süreci, karar süreci
değişkenleri ve dış etkilerdir. İlk bölümdeki girdiler tüketicilerin ürünle ve markayla
ilişkin değer ve sembollerden haberdar olmasını sağlamaktadır. Bilgi süreci maruz
kalma, dikkat etme, anlama, kabul etme ve hatırda tutmadan oluşmaktadır. Karar
sürecinde gerçekleşen aşamalarda tüketici; inançlar, tutumlar, güdüler, kişilik özellikler,
yaşam biçimi, amaç ve uygunluk değişkenlerinden etkilenmektedir. Dış etkilerde ise
kültürel norm, değerler, referans grupları ve aile tüketici satın alma kararlarında etkili
olmaktadır (İslamoğlu, 1999: 129-130).
Böylece tüketiciler çeşitli etkilerle seçenekleri değerlendirerek ürün/hizmet ya da marka
seçimini gerçekleştirmektedir. Satın alma sonucuna gerçekleşecek tatmin olma veya
tatmin olmama durumu ise modelin çıktısını oluşturmaktadır. Tüketici tatmin olduğu
durumda, tekrar aynı satın alımı gerçekleştirecek, tatmin olmadığı durumda ise modelin
yeniden işleyişi söz konusu olacaktır.
1.3.1.6. Nicosia Modeli
Bu modelde tüketici davranışı dört bölüm içerisinde, bir bilgi akışı ve geri iletim
düzeniyle ele alınmaktadır. Birinci bölümde tüketici davranışları üzerinde etkili
olabilecek marka veya reklam gibi firma girdileri ve kişilik gibi tüketici özellikleri,
ikinci bölümde tüketicinin bu girdileri değerlendirmesi, üçüncü bölümde bu
12
değerlendirme sonucu olumlu güdülenme ile satın alma kararı verilmesi, dördüncü
bölümde ise satın alma faaliyetinin sonuçlarının işletme ve tüketiciye geri bildirim
olarak döndüğü varsayılmaktadır. Bu geri bildirim işletmenin pazarlama stratejilerini ve
tüketicilerin bir sonraki satın alma kararlarını etkilemektedir (Karabulut: 1981: 16). Bu
model, hiçbir reklamın yapılmadığı ortamda ilk kez yapılacak reklama karşı oluşacak
tüketici tepkilerini ele almaktadır. Bu bakımdan günümüz yoğun reklam ortamına
uymadığı görülmektedir (Tatlıdil ve Oktav, 1992: 53).
1.3.1.7. Howard ve Sheth Modeli
Bu model öğrenme kuramına dayanmaktadır. Buna göre her satın alma durumu aynı
derecede önemli değildir ve değişik satın alma durumları arasında farklılıklar
gözlemlenebilmektedir (İslamoğlu, 1999: 131). Bir markayı bir defa satın alma ile
tekrar satın alma arasındaki farklılıktan hareketle Howard ve Steth tüketici satın alma
davranışlarını; yoğun sorun çözme, sınırlı sorun çözme ve otomatik satın alma davranışı
olmak üzere üçe ayırmışlardır (Karabulut, 1981: 17). Yoğun sorun çözme davranışında
tüketicilerin satın alacakları ürün veya hizmet hakkında çok az bilgiye sahip olması ve
tüketicilerin bilgiye son derece duyarlı olması durumudur. Örneğin otomobil veya
bilgisayar alımında tüketiciler, ürünler hakkında bilgiye ihtiyaç duymaktadırlar.
Tüketicinin satın almak istediği ürün veya hizmet hakkında az bir bilgiye ihtiyaç
duyması durumu ise sınırlı sorun çözme davranışıdır. Sürekli satın alınan bir marka
yerine alternatif markalar hakkında da bilgi sahibi olunmasıdır. Otomatik satın alma
davranışında ise öğrenme ihtiyacı yoktur, tüketiciler bilgiye ihtiyaç duymazlar.
Margarin satın alımında sürekli aynı markayı almak buna bir örnek olabilir (İslamoğlu,
1999: 131-132). Model genel olarak, satın alma sıklığı veya miktarından çok, zamanla
değişen marka seçimi davranışını açıklamaya yönelik olmaktadır (Tatlıdil ve Oktav,
1992: 54).
Bilim adamları tarafından, tüketici davranışlarını açıklayabilmek için ortaya atılan bu
modeller, genel olarak bir şey üzerine yoğunlaşmış ve tüketici davranışlarını
etkileyebilecek diğer değişkenler göz ardı edilmiştir. Bu bakımdan, modellerin tüketici
davranışlarını tam olarak açıkladıkları söylenememektedir.
13
1.3.1.8. Tüketici Davranışı Genel Modeli
Tüketici davranışını açıklamak için yapılan en önemli model önerisi psikolog Kurt
Lewin tarafından geliştirilmiştir. Buna göre tüketici davranışı kişisel faktörler ile
çevresel faktörlerin bir fonksiyonu olarak açıklanmış ve bunun sonucunda “Kara Kutu”
modeli ortaya çıkarılmıştır (Odabaşı ve Barış, 2007: 47).
Şekil 1: Kara Kutu Modeli
Pazarlama ve Diğer
Uyarıcılar
Tüketicinin Kara
Kutusu
Satın Alıcının
tepkileri
Pazarlama (4P: Ürün, Fiyat,
Yer, Promosyon)
Satın alıcının
karakteristiği
Diğer uyarıcılar (ekonomik,
teknolojik, politik, sosyal ve
kültürel)
Satın alıcının karar
verme süreci
Ürün seçimi - Marka
seçimi
Satıcı seçimi
Satın alma süresi ve
miktarı
Kaynak: Kotler ve Armstrong, 2001: 171.
Pazarlama ve diğer uyarıcılarda bulunan bütün faktörler tüketicinin kara kutusuna
girerek tüketici tepkilerine dönüşmektedir. Pazarlamacılar açısından uyarıcıların kara
kutu içinde nasıl tepkilere dönüştüğünü anlamak büyük önem taşımaktadır. Kara kutu
içerisindeki tüketicinin karakteristik özellikleri, tüketicinin algılamasında ve uyarana
tepkisinde etkili olurken, karar verme süreci de tüketici davranışına etki etmektedir.
1.3.2. Tüketici Davranışı Genel Modelinde Karar Verme Süreci
Tüketiciler her gün birçok satın alma kararı vermektedirler. İşletmeler de tüketicilerin
ne aldıkları, nasıl ve nereden aldıkları, bunun için ne kadar para ödedikleri, ne zaman
aldıkları ve daha önemlisi neden aldıklarını öğrenmek için araştırmalar yapmaktadırlar.
Aynı şekilde tüketicilerin, bu satın alma kararlarını verme sürecinin nasıl gerçekleştiği
ve bu süreçte nelerden etkilendiği önemli olmaktadır. Ancak tüketicilerin satın alma
davranışlarının nedenlerini bulmak o kadar da kolay olmamaktadır. Bu soruların
cevapları tüketici beyninin derinliklerinde gizlenmektedir (Kotler ve Armstrong, 2001:
171).
14
Şekil 2: Tüketici Karar Vermesinin Genel Bir Modeli
Dış etkiler
İşletmenin
Pazarlama Çabaları
Girdi
1)
2)
3)
4)
Ürün
Promosyon
Fiyat
Dağıtım
Sosyokültürel Çevre
Durumsal Etkiler
1) Referans gruplar
ve aile
2) Sosyal sınıf
3) Kültür ve alt
kültür
1)
2)
3)
4)
5)
6)
Fiziksel etkiler
Zaman
Sosyal ortam
Amaç
Duygusal durum
Kolaylaştırıcı
unsurlar
Tüketici Karar Vermesi
Süreç
İhtiyacı Belirleme
Psikolojik Disiplin
Kişisel Faktörler
Satın Alma Öncesi
Araştırma
1)
2)
3)
4)
5)
Motivasyon
Algılama
Öğrenme
Kişilik
Tutumlar
1) Ekonomik
Durum
2) Yaşam Tarzı
3) Yaş
4) Meslek
5) Cinsiyet
Alternatiflerin
Değerlendirilmesi
Deneyim
Satın Alma Sonrası Davranış
Satın Alma
Çıktı
Satın Alma Sonrası
Değerlendirme
Kaynak: Shiffman ve Kanuk, 2004: 20’den uyarlanmıştır.
Genel olarak, tüketicilerin karar alma sürecinin beş aşamadan oluştuğu kabul
edilmektedir. Şekil 2’de bu aşamalar ve tüketici genel davranış modeli özetlenmektedir.
15
1.3.2.1. Bir İhtiyacın Ortaya Çıkması (Problemin Belirlenmesi)
Problemin belirlenmesi karar verme sürecinin başlangıcı olarak görülmektedir. Problem
belirlenmeden, tüketicinin karar vermesi gerçekleşememektedir. Problemin ortaya
çıkması için arzulanan durum ile gerçekleşen durum arasında fark olmalıdır. Tüketici,
gerçekleşen durum ile arzulanan durum arasında bir fark görmüyorsa ortada bir sorun da
görmemektedir. İhtiyaçlar ve fiziksel faktörler (bir şeyin bitmesi, bozulması, yetersiz
kalması, servis ihtiyacının ortaya çıkması) gerçek durumu belirlemektedirler.
Tüketicinin nasıl olmasını istediğini gösteren durum ise arzulanan durumu
göstermektedir. Problemin fark edilmesi uyarıcılar sonucunda ortaya çıktığından ve
tatmin olmayan güdüler söz konusu olduğundan, güdüler problemin belirlenmesi
aşamasının önemli bir öğesi olmaktadırlar. Diğer önemli öğe ise, kişinin deneyimleri ve
elde edebileceği bilgiler olmaktadır (Odabaşı ve Barış, 2007: 349-350).
Bir ihtiyacın ortaya çıktığında ve karşılanması istendiğinde, tüketiciler harekete geçerek
ve problemi çözme yollarını araştırmaktadır. Tüketiciler problemi algılamakta ve bunu
çözmek için güdülenmektedirler. Karar sürecinin diğer aşamaları, ortaya çıkan
problemin nasıl çözüleceğiyle ilgili olmaktadır. Tüketicinin karar süreci problemi
çözme veya ihtiyacını giderme gibi bir amaca yöneliktir (Odabaşı ve Barış, 2007: 350).
1.3.2.2. Araştırma ve Alternatiflerin Belirlenmesi
Sürecin ikinci aşaması olan bilgi toplama aşamasında, karar vermeyi kolaylaştıracak
bilgiler toplanmakta ve alternatifler belirlenmektedir.
Tüketiciler basit olarak öncelikle dikkat seviyesini artırmaktadırlar. Örneğin kameraya
ihtiyacı olan bir kişinin kamera reklamları, kamera hakkındaki konuşmalar veya
arkadaşları tarafından kullanılan kameralar dikkati çekmeye başlayacaktır. Daha sonra
aktif olarak bilgi araştırmasına gidecek ve kameralar hakkında araştırma yaparak bilgi
sahibi olmaya çalışacaktır. Yapılacak araştırma miktarı da kamera almayı ne kadar
arzuladığı, bilgi elde etmenin kolaylığı ve araştırmadan aldığı tatmin doğrultusunda
değişecektir (Kotler ve Armstrong, 2001: 195).
16
Gereksinim türüne, tüketicinin
deneyimine, verilecek olan kararın önemine ve ihtiyacın ne kadar acil olduğuna göre
araştırılan bilgi miktarı değişmektedir (Karafakıoğlu, 2006: 105).
İyi seçimlerin yapılabilmesi için fazla bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak bilgi
aramanın tüketiciye bir maliyeti bulunmaktadır. Tüketiciler yanlış seçeneklere ulaşma
riskini en aza indirmek istemektedirler. Bilgi elde etme arayışının maliyeti, onun için
harcanan zaman ve çaba, sosyal ve psikolojik maliyetler gibi tüketicinin katlanmak
zorunda olduğu maddi ve manevi zorluklardır (Odabaşı ve Barış, 2007:358).
Tüketicilerin satın alma davranışları öncesi ne denli bilgi aradıkları kadar önemli bir
diğer konu ise, bu bilgi elde etme sürecinde hangi kaynakları daha çok kullandığıdır
(Odabaşı ve Barış, 2007:364). Tüketiciler birçok kaynaktan bilgi elde edebilmektedirler.
Aile, arkadaşlar ve tanıdıklar, reklamlar, medya, satış personeli ve internet siteleri gibi
kaynaklar bilgi elde etmek için kullanılmaktadır. Bu kaynaklar, ürüne ve satın alacak
kişiye göre değişmekle birlikte, içlerinde en çok başvurulan kaynak reklamlardır.
Reklam gibi ticari kaynaklar tüketiciyi bilgilendirirken, aile ve arkadaş gibi kişisel
kaynaklar ise ürün hakkındaki değerlendirmelerini sunmaktadırlar. Bu bakımdan
ağızdan ağza pazarlama önem taşımaktadır ve işletmeler buna uygun stratejiler
geliştirerek hem maliyetinin ucuz olması, hem de tüketiciler tarafından yapılmasının
inandırıcı olması avantajlarından faydalanmaktadırlar (Kotler ve Armstrong, 2001:
195). Bilgi elde etme sürecinde hangi kaynakların daha çok dikkate alındığı, pazarlama
stratejilerini oluştururken bu kaynakların kullanılmasına ağırlık verilmesi bakımından
büyük önem taşımaktadır.
1.3.2.3. Alternatiflerin Değerlendirilmesi
Bu aşama, bilgi elde eden tüketicilerin alternatifleri değerlendirip hangi markayı
seçeceklerine karar verme aşamasıdır. Maalesef, tüketiciler bu aşamada basit ve tek bir
değerlendirme süreci izlememektedirler (Kotler ve Armstrong, 2001: 195).
Karar
verilecek olan seçeneğin toplam riskinin en az olması, bir değerlendirme kriteri
olabilmektedir. Maliyet, faydalar ve performans gibi objektif kriterlerle; prestij, marka
imajı veya ürünün moda olması gibi subjektif kriterler dikkate alınabilmektedir. Hangi
17
seçim kriterinin uygulanacağı tüketiciye ve satın alacağı ürün veya hizmete göre
değişmektedir (Odabaşı ve Barış, 2007:365-366).
Her tüketicinin karar verme aşamasında oluşturduğu, belirli bir ürün kategorisi için
bilinen ve satın alım için kabul edilebilen markaların olduğu ve tüketicinin markalara
dair düşüncelerinin oluşmasını sağlayan bir düşünce veya marka grubu bulunmaktadır.
Alternatifleri değerlendirme aşamasında bu kabul edilen markalar arasından bir seçim
yapılmaktadır (Schiffman ve Kanuk, 2004: 559). Tüketiciler bazı durumda dikkatli ve
mantıklı hesaplamalar yapmakta, bazı durumlarda duygusal davranabilmekte, bazı
durumlarda (plansız satın alma gibi) hiçbir değerlendirme yapmayabilmektedirler.
Bazen kararlarını kendi başlarına verirlerken bazen de çevresinden veya bir satış
görevlisinden yardım alabilmektedir (Kotler ve Armstrong, 2001: 195).
Pazarlama yöneticilerini, tüketicilerin bu değerlendirme aşamasında nasıl davrandıkları
ve tercihlerini hangi faktörlere göre yaptıkları konusunda, yapacakları çeşitli
araştırmalar ile bilgi sahibi olmaları ve değerlendirme kriterlerine uygun stratejiler
geliştirmeleri gerekmektedir.
1.3.2.4. Satın Alma Kararının Verilmesi
Satın alma kararının verilmesi, satın alma alternatifleri değerlendirme sonucunda tercih
edilen markanın satın alınma eylemidir. Satın alma eylemi bu karar verme sürecinin
sadece bir aşaması olmaktadır.
Tercih edilen markanın satın alınmasında, satın alma niyeti ve satın alma davranışı
arasında iki faktör etkili olmaktadır. Bunlar diğer insanları tutumu ve beklenmeyen
durumsal faktörlerdir. Tüketicilerin çevrelerindeki insanların alacakları ürünle ilgili
tutumları satın alma kararlarını etkilemektedir. Örneğin ucuz ve daha az kaliteli olan
ürünü seçmeye karar veren tüketicinin yakını olan bir insanın kalite konusundaki
tutumu tüketiciyi etkileyip daha kaliteli ürünü almasını sağlayabilmektedir. Tüketicinin
gelirinin azalması ya da başka bir markanın indirim yapması gibi beklenmeyen
durumsal faktörler de tüketicinin satın alma kararını büyük ölçüde etkilemektedir
(Kotler ve Armstrong, 2001: 196).
18
Genel bir ihtiyaç üzerine ürün kategorisinin, özelliklerinin ve markasının belirlenmiş
olması, karar vermeden önce bir plan hazırlandığını ve planlı satın alma olduğunu
göstermektedir. Ürün ve markanın belirli olması tipik bir planlı satın alma olayıdır.
Ürüne duyulan ilgilenim yüksek olduğu sürece tüketiciler aradıkları ürünü bulmak için
zaman ve enerji harcamaya istekli olmaktadırlar. Ancak ürüne duyulan ilgilenim düzeyi
düşükse, kabul edilebilir bir markanın seçimi söz konusu olmaktadır. Eğer ihtiyaç satın
alma kararı öncesinde belirmemişse, yani bir alım niyeti yokken alışveriş ortamında
yapılıyor ise plansız satın alma söz konusu olmaktadır (Odabaşı ve Barış, 2007: 376).
Shiffman ve Kanuk’a (2004) göre tüketiciler deneme satın alımları, tekrarlı satın alımlar
ve uzun dönemli bağlılık satın alımları olmak üzere üç çeşit satın alımda
bulunmaktadırlar. Denem satın alımı, tüketici ürünü ilk defa satın aldığı veya küçük
miktarlarda satın aldığı taktirde gerçekleşmektedir. Bu deneme alımıyla tatmin edici
bulunan ürün, daha sonra tekrar satın alındığında tekrarlı satın alım adını almaktadır.
İşletmeler tatmin edici ürünler sunarak ve tüketicilerin tekrar satın almasını sağlayarak
marka bağlılığı yaratmaya çalışmaktadırlar. Çoğu dayanıklı ürünün satın alımında
deneme alımı yapılamamaktadır. Bu gibi durumlarda ise satın alımla birlikte uzun
dönemli bir bağlılık gerçekleşmektedir.
1.3.2.5. Satın Alma Sonrası Değerlendirme
Satın alma karar sürecinin son aşaması olan satın alma sonucu değerlendirme kısmında,
tüketici tatmin olup olmama durumunu değerlendirmektedir. Tüketicilerin beklentileri
ve aldıkları performans karşılaştırılmaktadır. Ürünün beklentileri karşılayamaması
durumunda memnuniyetsizlik oluşurken, beklentilerin karşılanması memnuniyeti de
beraberinde getirecektir. Beklenti ile performans arasındaki boşluk ne kadar çok ise
ürün hakkında hayal kırıklığı da o kadar fazla yaşanmaktadır (Kotler ve Armstrong,
2001: 197). Satın alımdan tatmin olan kişinin aynı markayı tekrar satın alma olasılığı
yüksektir, uzun dönemde memnuniyet marka bağlılığını da beraberinde getirecektir.
Tatmin olmayan müşteri ise ürünü elden çıkarma yoluna gidebilmektedir.
Bu kesin ayrımın haricinde kısmen tatmin olmuş tüketiciler ise bilişsel çelişki içerisinde
bulunmaktadır. Bilişsel çelişki kavramında ise tüketiciler iki ya da daha fazla seçenek
19
arasında çelişkiye düşebilmekte, kararlarının doğru seçim olup olmadığı konusunda bir
belirsizlikle karşılaşabilmektedirler. Seçtikleri markanın olumsuz özellikleri ile diğer
markaların olumlu özellikleri çelişki durumunu ortaya koymaktadır (Odabaşı ve Barış,
2007: 389). Tüketiciler bu seçimlerinin akıllı bir seçim olduğu düşünerek, seçimlerini
destekleyen reklamları izleyerek, çevresindeki insanları aynı ürünü alma konusunda
ikna etmeye çalışarak veya diğer memnun tüketicilerle irtibata geçerek bu çelişkili
duruma adapte olmak istemektedirler (Shiffman ve Kanuk, 2004: 571).
Tüketicilerin tatmin olma durumu, işletmenin doğru stratejileri izlemesi ile marka
sadakatini de beraberinde getirecektir. Bunun için etkin bir müşteri ilişkileri yönetimi
olmalı ve var olan müşterileri elde tutmak için uygun stratejiler geliştirilmelidir. Ancak
tüketicilerin tatmin olma durumu kadar tatmin olmama durumu da işletmeler açısından
büyük önem taşımaktadır. Özellikle tüketicilerin şikayetlerini dikkate alan işletmeler, bu
şikayetleri ürün veya hizmetlerini geliştirebilecek bir fırsat olarak görmektedirler.
Tüketicilerin şikayetlerinin dikkate alınması halinde daha fazla satın alma davranışında
bulunarak ve çevresindeki insanlarla bu deneyimlerini paylaşarak olumlu tepkiler
göstermektedirler (Fisher ve diğerleri, 1999). Ancak memnun olmayan tüketici de
memnuniyetsizliklerini çok daha fazla insana aktardıkları da bir gerçektir. (Kotler ve
Armstrong, 2001: 197) Ayrıca bu tüketiciler markaya ve ürünlerine karşı olumsuz
tutumlar geliştirmekte ve başka markaları tercih etmeye başlamaktadırlar (Odabaşı ve
Barış, 2007: 292-293).
1.3.3. Tüketici Karar Verme Seviyeleri
Tüketicilerin karar verme süreci her durumda ve her zaman aynı yoğunlukta ve düzeyde
kendini göstermemektedir. Daha önce Howard ve Steht modelinde bahsedildiği gibi bir
markayı bir defa satın alma ile tekrar satın alma arasındaki farklılıktan hareketle,
tüketici karar verme seviyeleri üçe ayrılmıştı. Verilecek kararın çabukluğu ve ihtiyaç
duyulan bilginin miktarı dikkate alındığında tüketicilerin yoğun, sınırlı ve rutin karar
verme alternatiflerinden birini kullandığı söylenebilmektedir (Odabaşı ve Barış, 2007:
339). Bu karar verme seviyeleri şekildeki gibi özetlenmektedir.
20
Şekil 3: Yoğun, Sınırlı ve Rutin Karar Verme Seviyeleri
Yoğun Sorun Çözümü
Sınırlı Sorun Çözümü
Rutin Sorun Çözümü
Yüksek ilgilenim
Düşük ilgilenim
Algılanan risk yüksek
Algılanan risk düşük
Ürün kategorisinde az
Ürün kategorisinde çok
deneyim
deneyim
Sıklıkla alınmayan
Sıklıkla alınan
Daha fazla zaman
Daha az zaman
Daha yoğun bilişsel çabalar
Daha az bilişsel çaba
Kaynak: Odabaşı ve Barış, 2007: 339.
1.3.2.1. Yoğun Problem Çözme
Tüketicilerin satın alacakları ürün veya hizmet hakkında çok fazla bilgiye ihtiyacı
olduğu karar verme seviyesidir (Shiffman ve Kanuk, 2004: 549). Tüketici öncelikle yeni
ürün grubunu anlayabilmek istemekte ve sonradan marka seçmek için kriter
belirlemektedir. Alternatifleri değerlendirmede inançlar ve tutumlar etkili olmakla
birlikte daha pahalı ürünlerde bu süreç izlenmekte ve ender satın alma olayı
gerçekleşmektedir (Odabaşı ve Barış, 2007:340).
1.3.2.2. Sınırlı Problem Çözme
Bu karar verme seviyesinde tüketiciler ürün kategorisi için temel değerlendirme
kriterlerinin belli olduğu ve az miktarda bilgiye ihtiyacı olduğu durumdur (Shiffman ve
Kanuk, 2004: 549). Bilinen bir ürün grubunda yeni bir markanın ortaya çıkması
durumunda söz konusu olmaktadır. Markalar hakkında yeterli bilgiye sahip
olunmamasına rağmen araştırmaya yönelik güdülenme seviyesi düşüktür. Reklamın
etkisi azdır ve satış noktasında karşılaştırmaya gidilmektedir. Tatmin olunduğu taktirde
yeniden satın alma davranışı gerçekleşirken, tatmin olunmadığı durumda ise marka
değiştirme söz konusu olmaktadır (Odabaşı ve Barış, 2007: 340).
21
1.3.2.3. Rutin ya da Otomatik Davranış
Bilgi ihtiyacının az olduğu ve çabuk karar verilmesi gereken satın alma davranışıdır.
Tüketici markaya bağlıdır ve aynı markayı satın almaktadır. Bilgi ve değerlendirme
kriterleri geçmiş deneyimler sonucu oluşmaktadır. Sıklıkla satın alınan ve düşük fiyatlı
ürünlerin satın alımında görülmektedir (Odabaşı ve Barış, 2007: 340).
1.3.4. Tüketici Satın Alma Davranışını Etkileyen Faktörler
Tüketici davranışlarının gizemli ve tahmin edilemez olmasının sebebi aslında çevresi ile
çok yönlü, sonsuz ve karmaşık bir etkileşim içinde bulunmasından kaynaklanmaktadır.
Bu bakımdan tüketici davranışlarının çok fazla faktörün etkisi altında kaldığı
söylenebilmektedir (Altunışık, 2007: 115). Öncelikle yaş, cinsiyet, eğitim gibi
demografik faktörler, kişilik, algılama, güdüleme, öğrenme, tutum gibi psikolojik
faktörler ve kültür, aile, sosyal sınıf ve referans grupları gibi sosyal faktörler etkili
olmaktadır. Ayrıca fiziksel ve sosyal çevre, zaman, ekonomik durum ve satın alma
nedeni de durumsal etkiler olarak, satın alma davranışını etkilemektedirler. Tabi bu
faktörlerin yanı sıra, ürün ya da marka için oluşturulan pazarlama karması ve pazarlama
stratejilerinin de bu faktörlere ve markaya en uygun şekilde oluşturulması
gerekmektedir.
1.3.4.1. Kişisel Faktörler
Tüketicilerin yaşı, mesleği, ekonomik durumu, yaşam çemberinin hangi aşamasında
olduğu, yaşam tarzı, benlik ve kişilik özellikleri, satın alma davranışına etki eden kişisel
faktörleri oluşturmaktadır. Bunun yanında Sheth ve diğerleri (1999)’ a göre, fiziksel
farklılıklar ve genetik özellikler de kişisel faktör olarak tüketici davranışını
etkilemektedir.
Tüketicilerin ekonomik durumları ürün ve marka tercihlerini etkileyen başlıca
faktörlerdendir. Ekonomik durum; harcanabilir gelirin düzeyine, tasarrufuna, ele geçiş
zamanına, harcama ve tasarruf arasındaki tercihine bağlı olmaktadır. Özellikle gelire
karşı duyarlı ürünlerde işletmeler bu göstergeleri yakından takip etmektedirler. Örneğin
22
ekonomide bir durgunluk söz konusu olduğunda ürünler yeniden tasarlanıp yeniden
fiyatlandırmaya gidilebilmektedir (Kotler ve Armstrong, 2000: 180).
Yaşam tarzı kişinin para ve zamanını harcamadaki seçeneklerini simgelemektedir.
Pazarlama açısından önemli olan tüketicinin zaman ve gelir kısıtları altında gelirini mal,
hizmet ve faaliyet grupları arasında nasıl paylaştırdığı ve tatminini maksimize
edebildiğidir. Bu yüzden yaşam tarzı araştırmaları, pazarı bölümlendirme, ürün
konumlandırma
ve
reklam
stratejilerinin
belirlenmesinde
çok
sık
olarak
kullanılmaktadır (Solomon, 2004: 198). Yaşam biçimi, bir kimsenin faaliyetleriyle,
ilgileriyle ve düşünceleriyle ifade edilen yaşama ölçüsüdür. Yaşam biçimi, kişilerin bir
bütün olarak kendisinin çevresiyle karşılıklı temasını belirlemektedir (Kotler ve
Armstrong, 2001: 181).
Aynı sosyal sınıf, alt kültür ve hatta aynı meslekten olan insanlar bile çok farklı hayat
tarzlarına sahip olabilirmektedirler (Kotler ve Armstrong, 2001: 181). Bireyin yaşam
stili öğrenme ile gerçekleşmekte, sosyalleşme ve etkileşim yoluyla kendine özgü bir
yaşam biçimi haline gelmektedir. Bireyin içinde bulunduğu kültür, sosyal sınıf, referans
grupları, kısaca sosyal faktörler kişinin yaşam stilini etkilemektedir (Kavas, 1995: 134).
Pazarlama yöneticileri, ürün ve markalarıyla ilgili yaşam stilleri arasındaki ilişkileri
dikkate alarak uygun stratejileri geliştirmelidirler.
Her yaş grubunun ihtiyaç ve ilgi duyduğu mal ve hizmetlerin birbirinden farklı
özellikleri bulunmaktadır. İnsanların yiyecek, giyim ve mobilyaya ilişkin zevkler
genellikle yaşa bağlı olmaktadır. Örneğin genç tüketiciler yeni bir ürün veya marka
denemesine daha açık olabilmektedirler. Ayrıca tüketicilerin aile yaşam çemberinin
hangi aşamasında olduğu da tüketici satın alma kararlarını etkileyen bir faktördür. Bekar
bir kişinin satın alma kararı evli birine göre, evli birininki de çocuklu bir tüketiciye göre
farklı olabilmektedir. Pazarlama uzmanları hedef pazarlarını genellikle bu yaşam
çemberi aşamalarına göre tanımlamakta ve ona göre uygun ürünler ve pazarlama
planları geliştirmektedirler (Kotler ve Armstrong, 2001: 180) .
Kişinin mesleği, satın alma davranışlarını önemli ölçüde etkilemektedir. Kişinin mesleği
öncelikle gelirini belirlemektedir. Üst kademe yöneticiler genellikle pahalı ve markalı
23
ürünleri tercih edip, çeşitli dernek ve kulüplere üye olurlarken, işçiler ise ucuz ancak
fonksiyonel ve dayanıklı ürünleri tercih etmektedirler (Karafakıoğlu, 2006: 99).
Kişilerin cinsiyeti satın alma karar sürecinde önemli bir etken olabilmektedir. Kadınlar
ve erkekler farklı ürünleri ve hizmetleri kullanabilmektedirler. Birçok pazarlama
kampanyasında cinsel farklılıkların etkisi görülebilmektedir. Tüketici davranışları
anlama konusunda cinsel kimlik önemli bir faktör olup, pazarlama stratejileri
oluşturulurken ve uygulanırken göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Erkekler genellikle alışverişten hoşlanmamakta ve mağazaları daha hızlı dolaşarak,
almayı düşünmedikleri ürünlerle pek ilgilenmemektedirler. Ancak kadınlar mağaza
içinde ağır ağır dolaşmayı, ürünleri birbiriyle kıyaslamayı, satış elemanlarından bilgi
alıp ürünleri denemeyi tercih etmektedirler. Bunun yanında almayı planlamadıkları
ürünleri de alabilmektedirler. Erkekler için otomobil, plazma televizyon, son model cep
telefonu ya da ev sinema sistemi gibi özellikli ve statü göstergesi ürünler daha dikkat
çekici ürünler olurken, kadınlar ürünlerin fonksiyonelliği, kolay kullanımı ve pratikliği
gibi özellikleri ile daha fazla ilgilenmektedir (Türedi, 2007: 40).
Tüketicilerin kişilik özellikleri de satın alma kararlarını etkilemektedir. Kişilik; bireyin
iç ve dış çevresiyle kurduğu, diğer kişilerden ayırt edici, tutarlı ve yapılanmış bir ilişki
biçimidir denilmektedir (Odabaşı ve Barış, 2007:189-190). Bireyin kişiliği kalıtsal
özelliklerinden ve kişisel deneyimlerinden kaynaklandığı için kişilik bireyleri
birbirinden
farklı
kılmaktadır.
Kişiler
benzer
durumda
aynı
tarz
davranış
sergilediklerinden, kişilik tutarlı ve süreklidir. Ancak kişilik bazı koşullarda
değişebilmektedir. Kişi olgunlaştıkça veya önemli olaylar yaşadıkça kişiliğinde değişim
gözlemlenebilmektedir (Schiffman ve Kanuk, 2004: 120-121).
Tüketici davranışları açısından çeşitli kuramlardan bahsetmek mümkündür. Treyt
(özellik) kuramı, psiko-analitik kuram, sosyo-psikolojik (neo-freudian) kuram, uyarıcı
tepki (öğrenme) kuramı bunlar arasında sayılabilir (Odabaşı ve Barış, 2007: 192).
Yapılan araştırmaların çelişkili sonuçlar vermesi ve kişilik ile satın alma davranışları
arasında kuvvetli sonuçların çıkmaması, tüketici davranışı konusunda yeni değerlemeler
yapmaya zorlamış, sonuç olarak da kişiliğin, tüketici davranışının açıklanmasında ana
24
değişken olarak değil de tüm davranışı anlamayı kolaylaştırıcı bir rol oynadığını
kabullenilmiştir (Akay, 2003: 52).
Benlik kişinin kendini algılayış biçimidir. Kişinin kendini nasıl gördüğünü, kişiliğine
ilişkin düşüncelerinin neler olduğunu açıklamaktadır. Benlik, aile ve arkadaşlar gibi
diğer kişilerle ilişkiler sonucunda oluşmaktadır. Benlik kavramı, gerçek benlik ve ideal
benlik olmak üzere iki boyuta sahiptir. Gerçek benlik kişinin kendini nasıl gördüğü,
ideal benlik ise kişinin kendini nasıl görmek istediği sorularıyla şekillenmektedir.
Bahsedilen bu kavramlar iç benliği oluştururken, başkalarının kişiyi nasıl gördüğü ve
kişinin başkalarının onu nasıl görmek istediği sorularıyla da dış benlik veya sosyal
benlik şekillenmektedir (Odabaşı ve Barış, 2007: 204).
Tercih edilen markalar, tüketicilerin kendi benlik kavramlarıyla en tutarlı imaja sahip
olarak algıladığı markalar olmaktadır. Ancak bir kişinin bir markayı tercih etmesi, o
markayı alması anlamında olmamakta, fiyat gibi diğer faktörler kişilerin tercihlerini
değiştirebilmekte, satın alma gerçekleşmeyebilmektedir (Odabaşı ve Barış, 2007:207).
1.3.4.2. Sosyo-Kültürel Faktörler
Sosyo-kültürel faktörler; kültür, alt kültürler, sosyal sınıflar, roller ve statüler, referans
grupları ve aile şeklinde gruplandırılmaktadır. Tüketiciler sadece kendi beklenti ve
ihtiyaçları için değil, aynı zamanda kendileri için güçlü sosyal etkileri bulunan diğer
kişiler için de satın alma davranışını gerçekleştirmektedir (Wilson, 1998).
Kültür, davranışları en geniş biçimde etkileyen unsurdur. Tüketici davranışına etkide
bulunan psikolojik ve sosyal etmenlerin hepsi kültürün etkisi altında bulunmaktadır.
Toplumun inanç ve değer yargılarının bilinmesi ve bunların toplumun üyeleri
üzerindeki etkilerinin incelenmesi pazarlama yöneticileri için büyük önem taşımaktadır
(Odabaşı ve Barış, 2007: 313).
Kültür; bilginin, inançların, sanatın, dinin, kanunların, geleneklerin, başkalarının
yeteneklerinin, geleneklerin ve göreneklerinin bir karışımı olarak tanımlanmaktadır
(Luna ve Gupta, 2001). Kültürel değerler tüketici davranışını ve tüketici satın alma
kararlarını etkilemektedir. Bir kimsenin istek ve davranışlarının en temel belirleyicisi
25
kültürdür. Büyümekte olan bir çocuk, ailesi ve çevresindekiler vasıtasıyla değerler,
sezgiler, tercihler ve davranışlar edinmektedir.
Tüketici davranışlarına etki eden kültür ülkeden ülkeye hatta ülke içinde bölgeden
bölgeye farklılıklar göstermektedir. Örneğin farklı ülkeler, renklere farklı anlamlar
yükleyebilmektedirler. Batı ülkelerinde beyaz saflık ve temizlik simgesiyken, Asya
ülkelerinde ise matem ve ölümü simgelemektedir. (Kotler ve Armstrong, 2001: 173).
Türklerin konuklarına limon kolonyası ikram etmesi yabancı bir ülkeden gelen kişi için
anlam verilemeyen bir davranış olabilmektedir. Özellikle uluslararası pazarlama
yönetiminde kültürel farklılıklar çok daha büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle ülke
içinde ve diğer ülkelerdeki kültürel değişmeleri incelemek adına çapraz kültürel
araştırmalar yapmak büyük önem taşımaktadır (Tek, 1997: 198).
Her kültür, ortak yaşam deneyimlerine dayanan ve paylaşılan değer sistemi olan daha
küçük alt kültürlerden oluşmaktadır. Milliyetler, dinler, ırki gruplar ve coğrafi bölgeler
gibi ortak özellikler barındıran gruplar alt kültürleri oluşturmaktadırlar (Kotler ve
Armstrong, 2001: 173). Alt kültürler nüfusun artması ve kültürün homojenliğinin
bozulması ile ortaya çıkmaktadır. Karadeniz bölgesi veya ege alt kültürü buna örnek
olarak verilebilmektedir (Mucuk, 2004: 72). Birçok alt kültür önemli pazar bölümleri
olabilmektedir ve pazarlama yöneticileri ürünlerini ve pazarlama programlarını onların
ihtiyaçlarına göre belirleyebilmektedir.
Sosyal sınıflar bir alt kültür grubu olarak değerlendirilebilmektedir (Kotler ve
Armstrong, 2001: 176). Sosyal sınıfların birçok konuda (yapılan spor, oturulan semt,
giyim-kuşam gibi) belirli marka ve ürün tercihleri bulunmaktadır. Aynı sosyal sınıf
içinde yer alan bireylerin yaşam tarzları, ekonomik değişkenleri, güçleri, sosyalliği,
ilişkileri, davranışları ve değer yargıları benzemektedir. Bu nedenle, pazar
bölümlendirme açısından sağladığı yararlar yanında, tutundurma çabaları da sosyal
sınıflara yönelik olmaktadır (Engel ve diğerleri, 1990: 109). Aynı sosyal sınıfa üye olan
bireylerin davranışlarında belirli bir homojenlik görülmektedir (Tokol, 2007: 73). Yani
aynı sosyal sınıf üyelerinin kişiliklerinde, giyimlerinde, dillerinde ve değer yargılarında
benzerlikler vardır. Benzer malları almaya, benzer mağazalardan alışveriş yapmaya
26
eğilim göstermektedirler. Fakat her sosyal sınıfın zevkleri, davranış biçimleri de
birbirinden farklılıklar göstermektedir. Sosyal sınıf statüyü gösterir ve statünün belirli
sembolleri vardır.
Sosyal sınıf ayrımı özellikle pazar bölümlendirme çalışmalarında faydalı olmaktadır.
Her sosyal sınıfın zevkleri, davranış biçimleri ve satın alma karar süreci farklılık
gösterdiğinden farklı hedef pazarlara sunulan ürünlerde, markalarda, ek hizmetlerde ve
tutundurma çalışmalarında bu farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır (Mucuk, 2004:
73).
Pazarlama
yöneticileri
hedeflediği
sosyal
sınıf
sembolü
ve
markasını
özdeşleştirebilirse, o sosyal sınıftaki tüketicileri ürüne veya markaya çekebilmekte ve
ayrıca o sosyal sınıfa özenen tüketicileri de hedef kitlesine alabilmektedir (Çalık, 2008:
71).
Tüketici davranışlarını etkileyen sosyal faktörlerden birisi de roller ve statülerdir.
Herkes gruplarda ve organizasyonlarda bir statüye sahiptir. Her statü ile ilgili olarak da
kişilerin rolleri bulunmaktadır (Mucuk, 2004: 74). Kişilerin katıldıkları aile, kulüp,
dernek gibi grupların her birindeki konumu, rol ve statü açısından ele alınabilir.
Örneğin; bir bayan ebeveynleri açısından onları kızı rolünde, çalıştığı yerde ise ürün
müdürü rolünde olabilmektedir. Bu rollerin her biri satın alma davranışlarını
etkilemektedir. Her rolün toplumda belirli bir statüsü vardır. Ürünler ve markalar sosyal
sınıflara coğrafi duruma ve hatta zamana göre statü sembolü olarak görev
yapabilmektedirler (Kotler ve Armstrong, 2001: 179).
Ürünler sosyal sınıflara, coğrafi duruma ve zamana göre statü sembolü olarak
görülmektedirler. 1950-1960’lı yıllarda Türkiye’de kot pantolon giymek, yabancı ve
özellikle Amerikan sigarası içmek bir statü sembolü olmuştur (Tek, 1997: 203).
Referans (danışma) grupları, "kişinin (veya tüketicinin) tutumlarını, fikirlerini ve değer
yargılarını etkileyen herhangi bir insan topluluğu" olarak tanımlanmaktadır (Arslan,
2003). Bireyin davranış ve tutumlarını değiştirebilirler. Tüketiciler referans gruba
danışmakta, eylemlerine rehber olarak görmektedirler. Tüketici referans grubuna giren
bir kişinin faaliyetleri, değerleri ve hedefleri doğrudan o tüketicinin davranışlarını
etkilemektedir.
27
Bu gruplar çeşitli bakımlardan sınıflandırılabilirse de iki ana grup vardır (Mucuk, 2004:
73):
1. Başta aile olmak üzere, kişinin yakın çevresi: Kişiyi yüz yüze ilişkilerde etkileyen
yakın arkadaşları, akrabaları, komşuları, iş arkadaşları, mesleki ve diğer kişi ve
kuruluşlardır. Yakın çevrenin yüz yüze tavsiye ve öğütleri reklamlardan daha etkili
olabilmektedir.
2. Kişinin üyesi olmadığı gruplar ve yüz yüze temasta olmadığı kimseler: Ünlü sinema
yıldızları, ünlü sporcular gibi değer yargıları, giyinişleri, hareketleri, tutum ve davranış
biçimleri örnek alınan grup ve kimselerdir.
Tüketiciler aynı ortamı paylaştığı kişilerden, arkadaşlarından ve çevresindekilerden
etkilenmektedirler. Kişiler beğendikleri ya da memnun kalmadıkları ürün veya hizmeti,
yakınlarıyla veya tanıdıklarıyla da paylaşmaktadırlar. Örneğin internet ortamında
yayılan şarkılarda kişilerin birbirlerine referans olması söz konusudur. Yine gençler
arasında bir markanın yayılması birbirlerini referans almalarından ve akranlarının
arasında kabul edilme çabalarından kaynaklanmaktadır. Örneğin Converse markasının
pek fazla reklamı olmamasına rağmen, gençler arasında çok yaygındır. Birbirlerinden
görüp veya etkilenip markayı kullanmaktadırlar.
Referans grupları, düşünce önderleri olarak adlandırılan bireyleri de kapsamaktadır.
Düşünce önderleri genellikle yeni ürünleri ve hizmetleri grupları içerisinde ilk deneyen
insanlardır.
İçinde
bulundukları
toplulukta,
iş
hayatında
ve
pazarda
öncü
konumundadırlar. Kendi isteklerine düşkün olduklarından merak uyandıran ürün ve
hizmetleri de denemeleri muhtemeldir (Solomon, 2004: 388).
Her referans grubu
içerisinde tüketicilerin tecrübe ve düşüncelerine güvendikleri düşünce liderleri
mevcuttur (Karafakıoğlu, 2006: 104).
Referans grupları, Englis ve Solomon (1995) tarafından 4 gruba ayrılmıştır. Bunlar
kişinin düzenli olarak dahil olduğu, tutum ve değerlerini onayladıkları “üyelik grupları”
(membership groups), kişinin dahil olmayı arzuladığı “özenilen gruplar” (aspirational
groups), kişinin ilişkide bulunduğu fakat değer ve tutumlarını beğenmeyerek gruba
uygun hareket etmedikleri “reddedilen gruplar” (irrelevant groups) ve kişinin dahil
28
olmak istemedikleri “kaçınılan gruplar”dır (avoidance groups). Markalar açısından,
özellikle özenilen grupların önemi vardır. Çünkü özenilen grupların kullandığı
markalara sahip olmak, o gruba ait olma ve kabul edilme ölçütlerinden biri olmaktadır.
‘Aile; en geniş anlamı ile kan bağı, evlilik gibi etmenler neticesinde birlikte oturan iki
ya da daha fazla kişinin oluşturduğu toplumsal bir grup olarak tanımlanabilmektedir’
(Odabaşı ve Barış, 2007: 245). Aile; referans gruplarının yakın çevre denilen alt
bölümünde yer almakla beraber, önemi nedeniyle ayrıca değinilmektedir. Kişiler
bebekliğinden itibaren aile çevresinden etkilenmekte ve satın alımlar sırasında aile
üyelerinin etkisi oldukça güçlü olmaktadır (Arslan, 2003).
Aile hem kazanan hem de tüketen bir birim olduğundan, tüketim konusundaki kararlar
üyeleri etkilemektedir. Aileyi oluşturan kişilerin yüklendikleri roller aileyle ilgili
kararların alınmasında önemli bir etken olmaktadır (Odabaşı ve Barış, 2007: 245).
Birçok tüketici açısından aile değerleri, davranışları, kişisel görüşleri ve satın alma
davranışını etkileyen en önemli toplumsal kurumdur. Ayrıca aile kültürel değerler ve
kuralların çocuğa geçmesi anlamına gelen sosyalleşme sürecinden sorumludur.
Çocuklar ailelerinin tüketim anlayışı ve modelini gözlemleyerek öğrenmektedirler ve
böylece aynı modeli kullanarak alışveriş yapmaya eğilimli olmaktadırlar. (Günalp,
2007: 71).
Reklam gibi ticari kaynaklar tüketiciyi bilgilendirirken, aile ve arkadaş gibi kişisel
kaynaklar ise ürün hakkındaki değerlendirmelerini sunmaktadırlar (Kotler ve
Armstrong, 2001: 195). Bu bakımdan ağızdan ağza pazarlamanın önemli bir kısmını
referans grupları ve aile oluşturmaktadır. Ürün veya hizmeti kullananlar tarafından
bilgilendirilmek, tüketicilere daha güvenilir gelebilmektedir.
1.3.4.3. Psikolojik Faktörler
Satın alma davranışı, dört psikolojik faktör tarafından etkilenmektedir. Bunlar
güdülenme, algılama, öğrenme, tutum ve inançlardır.
29
Motivasyon veya güdülenme tüketici davranışlarını etkileyen önemli bir psikolojik
faktördür. Çağdaş pazarlamanın bir boyutu, tüketici ihtiyaçlarını belirleyip bunlara
cevap vermeye çalışmak iken, diğer boyutu ise tüketiciyi ihtiyaçlarını gidermeye
güdülemektir (Odabaşı ve Barış, 2007: 103). Motiv veya güdü, “kişinin davranışının
dayanağı olan güç” ya da “tatmin edilmeye çalışılan uyarılmış bir ihtiyaç” olarak ifade
edilebilmekle beraber, kişinin bir takım iç veya dış uyarıcıların etkisiyle harekete
geçmesidir (Mucuk, 2004: 74). Başka bir deyişle davranışların psikolojik nedenlerine
güdü denilmektedir (Karabulut, 1981: 119).
Belirli bir ihtiyacın ortaya çıkması, tüketiciyi her zaman harekete geçirmemektedir.
Örneğin ulaşım ihtiyacı olan bir tüketici, Rolls-Royce markalı bir arabayla bu ihtiyacını
mükemmel bir şekilde giderebilir, ancak bu satın alım yapacağını göstermemektedir.
Bazı durumlarda ise, plansız olarak ihtiyaç fark edildiği anda tepki verilebilmektedir.
Supermarket alışverişi sırasında alışveriş sepetine konulan tıraş köpüğü alımında anında
karar verme ve plansız satın alma gerçekleşmektedir. Diğer durumlarda ise ihtiyacın
ortaya çıkması ile birlikte planlı bir karar verme sürecine girilmektedir. Bilgisayar veya
araba satın alımında olduğu gibi öncelikle ürünler hakkında bilgi elde edilip alternatifler
belirlenmekte, belirlenen alternatiflerin değerlendirilmesi yapılmakta ve bir satın alma
kararı verilmektedir (Odabaşı ve Barış, 2007: 104).
Motivasyon denilince akla gelen ilk isim olan Abraham Maslow, “kişinin motive
olduğunu anlamak için ihtiyaçlarını bilmek gerekir” düşüncesi ile ihtiyaçlar
hiyerarşisini oluşturmuştur (Odabaşı ve Barış, 2007: 107).
§
Fizyolojik ihtiyaçlar: Yeme, içme, uyku gibi fiziksel gereksinimler
§
Güvenlik ihtiyaçları: Tehlikelere karşı korunma gibi gereksinimler
§
Sosyal ihtiyaçlar: Sevgi, arkadaşlık ve ait olma gibi gereksinimler
§
Saygı ihtiyaçları: Toplumda saygı ve itibar görme, statü, kabul edilme gibi
gereksinimler
§
Kendini gerçekleştirme ihtiyaçları: Kişisel gelişim, kendine güven ve yaratıcılık
gibi gereksinimler
30
Şekil 4: Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi
Kendini
Gerçekleştirme
Saygı İhtiyaçları
Sosyal İhtiyaçlar
Güvenlik İhtiyacı
Fizyolojik İhtiyaçlar
Kaynak: Kotler ve Armstrong, 2001: 187.
Bu aşamalar öncelik sırasını göstermektedir. Kişi ancak ilk ihtiyacını karşıladıktan
sonra ikinci sıradaki ihtiyacına geçebilir. Belli bir ihtiyaç karşılanmadıkça daha yüksek
düzeydeki bir ihtiyaca istek duyulmamaktadır.
Tüketici davranışlarını etkileyen faktörlerden biri de algılamadır. Algı; çevrenin,
insanların,
nesnelerin,
kokuların,
seslerin,
hareketlerin,
tatların
ve
renklerin
gözlemlenmesiyle ilgilidir. Duyumları yorumlama, onları anlamlı biçime getirme
sürecidir. Duyum ise bir uyarıcının duyu organları tarafından alınmasıdır (Odabaşı ve
Barış, 2007:128).
Algılama; kişilerin uyarıcıları seçtiği, organize ettiği ve anlamlı ve uyumlu bir resim
halinde yorumladığı bir süreçtir (Schiffman ve Kanuk, 2004:158). İnsanların nasıl
davrandığı onların çevrelerindeki dünyayı nasıl algıladığına bağlı olmaktadır (Runyon
ve Stewart, 1987: 422). Bu sebeple, tüketicilerin satın alma davranışlarında ve satın
alma kararlarında algılamanın önemi büyüktür.
31
Güdülenmiş bir tüketici harekete geçmeye hazırdır. Tüketicinin nasıl harekete geçeceği
ise söz konusu durumu nasıl algıladığı ile ilgili olmaktadır. Ancak kişiler objektif olarak
güdülenmiş olsalar bile aynı durumu farklı şekilde algılayabilmektedirler. Bu farklı
algılama konusu Gestalt kuramıyla açıklanabilmektedir. Kurama göre herkes aynı
uyarıcıyı beş duyusundan gelen iletişim ile kendine özgü olarak, diğer kişilerden farklı
yorumlamaktadır. Örneğin bir tüketiciyi bir otomobili bütün olarak görmektedir. Başka
bir tüketici ise otomobili prestij, statü ve sembolik başarı olarak görebilmektedir
(Kassarjian, 1973: 120, aktaran Mowen ve Minor, 2001: 63). Algılama sadece uyarana
değil kişinin çevresine ve o anki koşullarına bağlı olduğundan Veblen’in sosyopsikolojik modelinin devamı gibi görülebilmektedir.
Kişisel ve çevresel etmenlerin etkisinde oluşan algılama birçok bakımdan tüketici
davranışlarını etkilemektedir. Özellikle reklamların algılanması, ürün imajı, fiyata
yönelik algılar, malın üretildiği ülkeye yönelik algılar ve kurumsal imaj, pazarlama
yöneticileri tarafından ön planda tutulmaktadır (Odabaşı ve Yavuz, 2007: 147-148).
Tüketicilerin satın alma kararlarıyla ilgili sonuçları önceden göremedikleri zaman
karşılaştıkları belirsizlikler ise algılanan risk kavramını oluşturmaktadır (Schiffman ve
Kanuk, 2004: 196). Tüketicilerin algıladıkları risk türleri ise (Odabaşı ve Barış, 2007:
153-154);
§
İşlevsel risk: Ürünün beklenildiği gibi çalışmama olasılığıdır.
§
Fiziksel risk: Ürünün birinin sağlığını ya da fiziksel yapısını olumsuz etkileme
olasılığıdır.
§
Finansal risk: Yanlış karar sonucu parasal kayıp olasılığıdır.
§
Sosyal risk: Ürün ya da mağazanın mensup olunan grup ya da çevre tarafından
onaylanmama olasılığıdır.
§
Psikolojik risk: Ürün ya da mağazanın tüketicinin benliğine uymama olasılığıdır.
§
Zaman riski: Ürünün ayarlanması, değiştirilmesi, tamir edilmesinde enerji ve
zaman kaybı olasılığıdır.
32
Tüketiciler karar verirken bu risklerden kaçınmak ya da riskleri azaltmak
istemektedirler. Bu da tüketicilerin satın alma davranışlarını ve satın alma kararlarını
büyük ölçüde etkilemektedir.
Öğrenme kişinin bilgi ve tecrübelerinden kaynaklanan davranış değişikliğinden
oluşmaktadır.
İnsan
davranışlarını
bulunmaktadır
(Mucuk,
2004:
76).
yönlendirmede
öğrenmenin
büyük
etkisi
Öğrenme kavramı kişinin deneyiminden
kaynaklanmaktadır. Birçok insanın davranışı öğrenilmiş davranışlardan oluşur.
Öğrenme modeli Ivan Pavlov’un “koşullu refleks” temeline dayanmaktadır (Tek, 1999:
208). Bu model, tüketici davranış modelleri kısmında anlatıldığından bu kısımda
üzerinde durulmayacaktır.
Mowen ve Minor (2001: 63)’ e göre insanların tüketim hakkında öğrendikleri eğitimden
ve deneyimlerinden kaynaklanmaktadır. Eğitimle öğrenme kavramı, tüketicilerin
işletmelerden ürünleri ve hizmetleri hakkında elde ettikleri her türlü bilgiyi
içermektedir. Reklamlar, promosyonlar, satış personelleri ve tüketicilerin kendi
çabalarıyla bilgi elde etmesi örnek gösterilebilmektedir. Deneyimlerle öğrenme kavramı
ise tüketicilerin ürünü veya hizmeti kullanmakla yaşadığı deneyimin etkisiyle oluşan
öğrenme şeklidir. Algılama konusunda bahsedilen Gestalt kuramı öğrenme konusunda
da önemli yere sahip olmaktadır. Öğrenme kavramı da kişiden kişiye farklılık
göstermekte ve herkes farklı yorumlamaktadır.
Öğrenme modeli ile mevcut marka alışkanlıklarının yıkılması ve yeni marka
alışkanlıkları yaratılması söz konusu olmaktadır (Tek, 1999: 209). Ayrıca öğrenme,
reklam stratejilerinde üzerinde durulan bir kavram olmaktadır. Reklamlar tekrarlama ve
pekiştirmeye
dayanmakta,
tüketicilerin
öğrenme
ile
satın
alma
davranışını
gerçekleşmesini sağlamaktadırlar.
Birçok marka tüketicilere ürünleri satın almayı tekrarlattırmayı ve marka bağlılığı
yaşatmayı hedeflemektedir (Odabaşı ve Barış, 2007: 109-110). Marka bağlılığı ile de
rakiplerine karşı bir adım önde olma ve memnun olan müşterilerin, memnuniyetlerini
etrafındaki insanlarla paylaşmaları sağlanabilmektedir.
33
Pazarlama yöneticileri, tüketicilerin ürünler ve hizmetler hakkındaki inançlarıyla
yakından ilgilenmektedirler. İnançlar bireylerin herhangi bir şey hakkında sahip
oldukları tamamlayıcı düşüncelerdir (Durmaz, 2008: 80). Bu inançlar, ürün ve marka
imajlarını yaratmada kullanılmaktadır. Eğer inançlar yanlış ve satın almayı engelleyici
yönde ise inançları değiştirici yönde stratejiler izlenmelidir (Kotler ve Armstrong, 2001:
190).
İnançlar, bilişsel öğrenmeden sonra oluşmaktadır. Tüketicileri inançları, nesnelerin
özellikleri ve faydaları hakkındaki bilgileri ve çıkarımları sonucunda oluşmaktadır.
Nesneler ise ürünler, insanlar, işletmeler ve insanların inanç ve tutum sahip oldukları
her türlü şeyi içermektedir (Mowen ve Minor, 2001: 124).
Tüketicilerin algılamalarını ve davranışlarını doğrudan etkileyen bir etken olarak tutum,
kişinin bir fikre veya bir nesneye ilişkin olumlu veya olumsuz duygularını veya
eğilimlerini ifade etmektedir (Mucuk, 2004: 76). Kişilerin kişilik özellikleri,
çevresindeki referans gruplardan ve ailesinden etkilenmesi, geçmişte yaşadığı
deneyimleri ve radyo, televizyon gibi kitle iletişim araçları, tutumların oluşmasında
etkili olan bilgi kaynaklarını oluşturmaktadır (Odabaşı ve Barış, 2007: 171).
Tutumları değiştirmek çok zor olmaktadır. Bu bakımdan yöneticiler ürünlerini,
tutumları değiştirmeye yönelik değil, var olan tutumlara göre pazarlamalıdırlar (Kotler
ve Armstrong, 2001: 191). Tutumlar, bireylerin amaçlarına ulaşmak veya ihtiyaçlarını
karşılamak için oluşmakta ve bu da tutumların bir işlevi olduğunu göstermektedir.
(Odabaşı ve Barış, 2007: 167).
Ürün, marka seçiminde ve satın alma kararlarında tüketici tutumlarının etkili olduğu bir
gerçektir. Bu bakımdan pazarlama yöneticilerinin tüketicilerin markaları hakkındaki
negatif ya da pozitif tutumlarını ve bunların nedenlerini araştırmaları markanın geleceği
açısından büyük önem taşımaktadır.
1.3.4.4. Durumsal Faktörler
Tüketicilerin satın alma kararları içinde bulundukları durumdan da etkilenmektedir.
Durumsal etkiler; belirli bir yerde ve belli bir zaman diliminde, mevcut davranış
34
üzerinde görünür ve sistematik etki yaratan gözlemlenebilir tüm faktörlerdir (Quester ve
Smart, 1998).
Durumsal etkiler aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir (Odabaşı ve Barış, 2007: 334-338;
Tek, 1999: 224-225; Mowen ve Minor, 2001: 221-235).
Fiziksel etkiler: Bu etkiler ile duyulara hitap eden unsurlar kastedilmektedir. Ürün veya
hizmet satın alınan ortam beş duyuya hitap etmelidir. Renk, ışıklandırma, gürültü,
dekorasyon ve ses gibi etmenler satın alma davranışını etkilemektedir (Odabaşı ve
Barış, 2007: 335, Mowen ve Minor, 2001: 222). Özellikle müziğin ve renklerin etkisi
birçok araştırmaya da konu olmuştur. Eğer fiziksel etmenler kötü tasarlanmışsa
tüketiciler her zaman daha iyi bir ortam bulabilmektedir. Çünkü fiziksel ortam görme,
duyma, koklama ve hissetme gibi duyulara hitap ederek tüketicileri etkilemektedir.
Özellikle perakende sektöründe; tüketicilerin davranışlarını, tutumları ve inançlarını
büyük ölçüde etkilemekte ve fiziksel ortam mağaza imajı yaratmada önemli bir faktör
olmaktadır (Mowen ve Minor, 2001: 222).
Müzik önemli bir fiziksel etmen olarak görülmektedir. Mağaza içinde çalan müzik ve
temposu tüketici davranışlarını etkilediği yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur
(Areni ve Kim, 1993). Araştırmalara göre tüketiciler mağaza içine müziğin hızına göre
dolaşmakta, yavaş müzikle daha çok alışveriş yapmaktadırlar. Restoranlarda da bunun
gibi bir etki söz konusu olmuştur. Tüketiciler yavaş çalan bir müzik eşliğine yemek
yediklerinde daha yavaş bir tüketim gerçekleşirken, hızlı bir müzikte daha hızlı yemek
yenildiği görülmüştür. İşletmelerin çağrı merkezlerinde çalan müziklerin de tüketicilerin
bekledikleri süre içerisinde eğlendirdiği ve beklemenin negatif yanını azalttığı
görülmüştür. Yine çalan müzik türünün de satın alma davranışını etkilediği
görülmüştür. Bir şarap mağazasında yapılan araştırmaya göre klasik müzik çalındığı
zaman, popüler şarkıların çalındığı zamana göre çok daha pahalı ürünlerin seçildiği ve
daha fazla para harcandığı belirtilmiştir (Areni ve Kim, 1993).
Mağazanın bulunduğu yer, mağaza içi yerleşim ve mağaza atmosferi de fiziksel ortamı
ve dolayısıyla tüketici davranışlarını etkilemektedir (Mowen ve Minor, 2001: 224-27).
Örneğin bir alışveriş merkezinin ulaşım rahatlığı, yakın olması, park yeri sorunu olup
35
olmaması, alışveriş merkezi içinde dolaşmanın rahat ve eğlenceli olması, restoran ve
kafeteryalarının bulunması gibi faktörler tüketici satın alma kararlarında etkili
olmaktadırlar. Kotler (1973-1974), mağaza atmosferini oluşturan atmosferik unsurları;
özel duygusal etkiler yaratarak tüketicinin satın alma ihtimalini artıracak satın alma
çevresini tasarlamak için gösterilen çabalar olarak tanımlamıştır. Buna göre mağaza
ortamının fiziksel görünümü, tasarımı, atmosferi tüketicilerin duygusal durumlarını
etkilemekte, deneyimin yaratılmasında etkili olmaktadır. Bu bakımdan tüketicileri
etkileyecek zevkli ve eğlenceli mağaza atmosferleri oluşturmak günümüz rekabetçi
piyasasında büyük önem kazanmaktadır.
Sosyal ortam: Tüketicilerin davranışlarını etkileyen başka kişilerin varlığı ile ilgili bir
faktördür. Etraftaki diğer insanların etkisiyle tüketicilerin davranışlarda değişiklikler
olabilmektedir.
Örneğin,
kalabalık
ortamlar
kalite
ve
popülerlik
göstergesi
olabilmektedir (Odabaşı ve Barış, 2007, 335). Ayrıca alışveriş yapmak ve mağazaları
dolaşmak sosyal bir etkinlik olarak görülmekte ve buna uygun davranışlarda
bulunulmaktadır. Bu bakımdan perakende işletmeleri için tüketimin sosyal görüntüsünü
desteklemeleri faydalı olabilmektedir.
Zaman: Tüketicilerin sahip oldukları zaman süresi satın alma davranışını büyük ölçüde
etkilemektedir. Zaman baskısı altında satın alma kararını verecek bir tüketici, bilgi
arayışında ve alternatifleri değerlendirmede sorunlar yaşayabilmektedir. Bunun yanında,
tüketicilerin satın alma eylemlerini etkileyen gün, saat, hafta vb. zamansal koşullardan
da söz edilebilmektir. Örneğin; maaşların, ikramiyelerin alındığı haftalarda, yılbaşı ve
bayramlar gibi özel günlerde alışveriş miktarı artmaktadır. Büyük alışveriş merkezleri
de böyle özel günlerde ve hafta sonu tatillerinde genellikle kalabalık olmaktadır
(Odabaşı ve Barış, 2007: 336).
Bazı ürünlerin veya hizmetlerin satın alınması zaman kazanmak için yapılmaktadır.
Örneğin mikrodalga fırın veya çamaşır kurutma makineleri, çalışan tüketiciler için
zaman kazandıran ürünler olabilmektedir. Fast-food restoranları da zaman kısıtı olan
tüketicilerin ilk tercihi olabilmektedir. Yine bunun gibi zamanı sınırlı olan bir tüketici
36
internet ortamından ürün siparişi vererek zamandan tasarruf etmek isteyebilmektedir
(Mowen ve Minor, 2001: 232-33).
Amaç: Tüketicilerin bir ürün veya hizmeti ne amaçla satın aldığı değişmektedir.
Tüketiciler sınırsız birçok amaç için tüketim yapabilmektedirler. Bu satın alma amacı,
satın alma davranışı da etkilemektedir. Tüketimin amacı kişisel kullanım olabileceği
gibi, hediye vermek amacıyla da yapılabilmektedir (Odabaşı ve Barış, 2007, 336).
Amaca göre karar verme kriterleri de değişiklik göstermektedir. Örneğin hediye için
fiyat önemli bir kriter olabilmektedir. Pazarlama yöneticilerinin bu gibi durumları
anlamaları ve uygun pazarlama stratejileri geliştirmeleri gerekmektedir. Anneler günü,
yılbaşı veya sevgililer günü gibi tüketicilerin hediye alacakları dönemlerde işletmeler
promosyonlar yapmakta ve çeşitli aktiviteler düzenleyerek tüketicilerin ilgilerini
çekmeye çalışmaktadırlar. Satın alma amacı kullanım durumuyla da yakından alakalıdır.
Örneğin kampa gitmek isteyen bir insan, kamp için gerekli olan diğer tamamlayıcı
ürünleri de satın almaktadır (Mowen ve Minor, 2001: 228). Pazarlama yöneticileri,
tüketicilerin ne amaçlarla tüketim yaptıklarını anlayabildikleri ölçüde ürün ve
hizmetlerini geliştirebilmekte ve uygun stratejilerle destekleyebilmektedirler.
Duygusal durum: Satın alma sırasında kendini güçlü olarak ortaya çıkaran faktördür.
Tüketicinin duygusal yapısı; ihtiyacın belirlenmesini, bilginin elde edilmesini, alışveriş
sürecini, karar vermeyi ve tüketim davranışını etkileyebilmektedir (Odabaşı ve Barış,
2007: 337). Psikolojik durum ve tüketicinin o anki ruh hali (modu) tüketici davranışını
ve karar verme sürecini etkilemektedir. Örneğin aç olan bir insanın market alışverişi
yaparken yiyecek maddeleri üzerine daha çok plansız satın alımlar yaptığı
görülebilmektedir (Mowen ve Minor, 2001: 233). Örneğin konserdeki bir tüketici,
coşku havası ile başka zaman satın almayı düşünmediği bir tişörtü satın alabilmektedir.
Bu durumda, duygusal bir boşluk anında, üzüntülü ya da morali bozuk bir kişinin
kendini rahatlatmak için alışveriş yaptığı görülebilmektedir (Tek, 1999: 225).
Tüketicinin alışveriş yaptığı fiziksel çevrede meydana gelecek ufak bir değişiklik
kişinin ruh halini etkilemekte ve buna bağlı olarak da satın alma davranışı da
etkilenmektedir (Gardner, 1985). Ruh halinin tüketici davranışlarını etkilediği bir
gerçektir, ancak her tüketici aynı şekilde etkilediğini söylemek mümkün değildir.
37
Kolaylaştırıcı unsurlar: Bireyin satın alma kararını etkileyen etmenlerden biri de
ekonomik ve finansal durumdur. Ekonomik ektiler (zamlar, yüksek faizler, fiyat artışları
veya fiyat indirimleri vb.) satın alım türünü, zamanını ve yoğunluğunu olumlu ya da
olumsuz biçimde etkileyebilmektedir. Satın alım durumlarında, ödeme koşulları ve
kişinin finansal durumu da etkili olmaktadır. Örneğin, kredi kartıyla alışveriş, taksit
imkanı ve kolaylık açısından tercih edilebilmektedir. Bununla birlikte internet
ortamından alışveriş yapmak veya telefonla sipariş vermek gibi unsurular da zaman
bakımından kolaylaştırıcı unsurlar olmaktadırlar (Odabaşı ve Barış, 2007: 337-38).
Durumsal etkiler; tüketicinin marka bağlılığı olduğu durumlarda ve ürün veya hizmete
karşı yüksek ilgilenimi bulunduğu durumlarda daha az etkili olmakta ve karar değiştirici
bir unsur olmamaktadır (Odabaşı ve Barış, 2007: 338). Bu bakımdan, var olan
müşterilerin elde tutulması için marka bağlılığını artırıcı stratejilerin izlenmesi
işletmeler için büyük önem taşımaktadır.
Tüketiciler, birçok faktörün etkisinde satın alma kararı vermekte ve deneyim elde
etmektedirler. Tüketiciler nihayetinde insandır ve her insanın bir diğerinden farklı
özellikleri, kişiliği, motivasyonu, algısı, inançları, tutumları, kültürleri ve sosyal çevresi
bulunmaktadır. Bu bakımdan her insan birbirinden farklı özellikleri vardır. Bu da
pazarlama yöneticilerini, tüketicileri anlamaları konusunda sıkıntıya sokmaktadır.
Tüketici farklılıkları göz önünde bulundurularak, işletmeler hem var olan müşterilerini
elde tutmak hem de yenilerini kazanabilmek için tüketici davranışı araştırmalarına önem
vermeli, hedef pazar özelliklerine göre en uygun pazarlama stratejileri geliştirmelidir.
Tüketici davranışını etkileyen tüm bu faktörlerin, tüketicilerin tüketim alışkanlıklarının
şekillenmesinde ve karar verme süreçlerinde büyük etkisi olduğu bir gerçektir.
1.4. Postmodernizm, Değişen Pazarlama Anlayışı ve Postmodern Tüketici
Postmodernizm, 1960’lı yıllarda öncelikle sanatta ve mimaride yeni eğilimleri ifade
edecek biçimde kullanılmaya başlanmış ve etkilemediği tek bir alan kalmamıştır
(Odabaşı, 2006: 11). “Post” ve “modern” sözcüklerinden türeyen postmodernizm,
modern sonrası anlamına gelmekte ve yeni bir dönemi açıklamaktadır. Modernizm ise
yaşanılan güne, çağa ve onun bilincine uygunluk anlamına gelmektedir.
38
Modernizm, insanları belirli kalıplarda tanımlamaya çalışarak onların davranışları için
belirli standartlar ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda üretim süreçleri, tüketim kalıpları
ve düşünme biçimleri birbirine benzeyen, daha rahat, rasyonel ve daha fonksiyonel bir
hayat tarzına ulaşmayı hedefleyen bir anlayış olarak görülebilmektedir. Postmodernizm
ise, toplumun kültürel yapısını ve insanların değerlerini değiştirerek modernizmin
savunduğu hayat tarzına karşı görüşler sunmaktadır. Bu bakımdan postmodernizm,
modernizmin bir eleştirisi olmasının yanında, kalıplara sokulmak istemeyen ve
sembollere daha fazla önem veren bireyi ön plana çıkaran bir yaklaşım olarak
görülmektedir (Özdemir, 2007: 21).
Pazarlama düşüncesinin tarihine bakıldığında, pazarlamanın bir sanat olduğu görüşüne
karşın bir bilim olduğu ve pazarlama kavramının genişletilmesi gerekliliği konusunda,
pazarlamanın işletme ve toplum içindeki rolü ve misyonuna ilişkin pazarlama üzerine
felsefe boyutunda çeşitli tartışmaların yapıldığı ve bu tartışmaların genellikle sosyal
güçler
veya yenilikçi düşünmeyi gerektiren işletme koşulları ile uyarıldığı
görülmektedir. Günümüzde üzerinde en çok durulan bu sosyal güçlerden biri
postmodernlik olarak kabul edilmektedir (Fırat ve Schultz, 1997).
Postmodernite, kompleks modern toplumlardan veya geleneksel topluluklardan
bağımsız olma arayışının mantıklı sonucu olan bireyselcilikle tanımlanmaktadır.
Postmodern birey, toplulukların kısıtlamalarından uzak, kendini yenileyen ve tamamen
bağımsız ve diğer bireylerden farklı olmak istemektedir (Cova, 1997). Bu doğrultuda
postmodern tüketici bireysel hareket ederek kendi varlığını ve farklılığını gösterecek
şekilde tüketim yaptığı söylenebilmektedir.
Postmodernliğin en önemli özelliklerinden birisi de her şeyin değişken olduğunun
düşünülmesidir. Bu doğrultuda tüketici davranışlarını ve tutumlarını belirleyen etkenler
de sürekli değişmektedir. Bana bağlı olarak tüketici ihtiyaçlarının önceliği de
değişmektedir. Postmodern tüketici için görünüş ve imaj, açlıktan ve sağlıktan daha
önemli olabilmektedir (Özdemir, 2007: 36). Postmodern toplumda tüketici özgürlüğü ve
ürünün sembolik değerleri daha fazla önem görmektedir (Fırat ve diğerleri, 1995).
Günümüz tüketicisi artık fonksiyonel özellikler yerine, ürünün duygusal ve sembolik
39
değerlerine daha fazla önem vermekte, duygusal olarak tatmin olmak istemekte ve
markaların kendilerine unutulmaz deneyimler yaşatmalarını arzular hale gelmektedirler.
Addis ve Podesta (2005), deneyimsel pazarlamanın pazarlama olgusuna getirilen bir
eleştiri olduğunu düşünmektedirler. Çünkü deneyimsel pazarlama tüketici rasyonelliğini
temel alan geleneksel tüketici davranışına karşı çıkmaktadır. Tüketicileri ve işletmeleri
karşılıklı bir etkileşimin parçası olarak görmenin yanında tüketici rasyonelliğine ve
standart tüketici kalıplarına karşı çıkmasından dolayı deneyimsel pazarlama
postmodernizmin bir sonucu olmaktadır.
Postmodern eğilimlerin yoğun olarak yaşandığı günümüzde, tüketimin temel amacı
değişmemekle birlikte, beklentiler ve tüketim tarzlarında değişiklikler yaşandığı bir
gerçektir. Globalleşme sonucunda tüketicilerin hayat tarzları değişmiştir. Modern
toplumda yaşayan tüketiciler zamanla tatmin olmamaya başlamışlardır. Tutum ve
davranışları hızlı gelişen ve modernlikten postmodernliğe geçen yeni tüketicilerin
davranışları, tutumları, ihtiyaçları ve beklentilerindeki değişim, ürün veya hizmetlere
bakış açıları pazarlama stratejileri büyük ölçüde etkilemektedir (Torlak ve Diğerleri,
2007: 7).
Günümüz tüketicisi satın alacağı ürün veya hizmet ile ilgili tercihlerini, hayat tarzına
uyup uymayacağı ve arzuladıkları bir deneyim yaşatıp yaşatmayacağına bakarak
yapmaya başlamışlardır. Postmodern tüketici, kendi oluşturduğu düşler dünyasındaki
fantezilerini, tüketim yoluyla gerçekleştirme yoluna gitmektedirler (Odabaşı, 2004).
Tüketicilerin fizyolojik ihtiyaçlarının tanımlanması ve tatmininde zorluk yaşanmazken,
zihinsel ve duygusal ihtiyaçların tanımlanması ve tatmin edilmesi çok zorlu bir süreçtir.
Bu bakımdan modernist bakış açısıyla gerçekleştirilen çalışmaların duygusal ihtiyaçları
göz önünde bulundurmadığı, postmodernist bakış açısının ise duygusal yöne daha fazla
ağırlık vererek tüketicilerin tanımlanmalarında önemli rol oynadığı görülmektedir
(Özdemir, 2007: 23).
Standart ürünleri talep eden, öncelikleri tüketim amaçlarına uygun ürünleri kullanan
modern tüketicilerde, sembolik ve imajla ilgili boyutlar yerine rasyonel kararlar ön
40
planda olmaktadır. Modernizmde tüketiciler kontrollü bir hayat ve düzeni benimserken,
postmodernizmde düzensizlik ve kaos benimsenmektedir. İçerik yerine stili, yarını
düşünmek yerine bugünü düşünmeyi, konsensus oluşturma yerine çoğulculuğu,
gerçekliğin yerine taklitleri, tasarlama yerine katılımı ve şansı tercih etmektedirler
(Özdemir, 2007: 27).
Şekil 5: Günümüz Tüketicileri ve Arzuladıkları Deneyimler
Günümüz Tüketici Özellikleri
Arzulanan Deneyimler
Alaycı
Güvenilebilecek, dürüst iletişim mesajları
Bilgili
Anlamlı iletişim mesajları
Zamanı kısıtlı
Uygunluk
Topluluklara ait
Topluluğa ait olma onayı
Bireysel
Özelleştirilme
Talepkar
Beklentilerde mükemmeliyetçilik
Aktif
Katılım
Kaynak: Stuart-Menteth ve diğerleri, 2006: 418.
Stuart-Menteth ve diğerleri (2006), yaptıkları araştırmada müşteri ilişkilerinde,
interaktif satış kanallarının yaşattığı deneyim kalitesinin çok önemli olduğunu
vurgulamakta ve tüketicileri “deneyim arayıcılar” ya da “deneyim arzulayıcılar” olarak
görmektedirler. Ayrıca günümüz tüketicisinin; bireyselliğin, aktif olmanın, hızın, bilgili
olmanın, talepkarlığın, duygusallığın ve deneyimi arzulamanın etkileri altında oluşan
“yeni tüketici” ye doğru değişmekte olduğunu belirtmişlerdir. Yukarıdaki Şekil 5’te
günümüz müşterilerinin özellikleri ve arzuladıkları deneyimler görülmektedir.
Buna göre şekildeki özellikler açıklanacak olunursa;
§
Alaycı: Medyadan gelen mesajlara alaycı ve kuşkucu biçimde bakan ve artık
pasif alıcı konumunda bulunmayan tüketici, güvenilebilecek dürüst mesajlar
talep etmektedir.
41
§
Bilgili: Eğitim düzeyi yüksek, internet aracılığıyla daha kısa sürede bilgili hale
gelen ve daha ileri fiyat ve ürün karşılaştırmaları yapabilen tüketici, kendisi için
önemli olan ve anlamlı iletişim mesajları görmek istemektedir.
§
Zamanı Kısıtlı: Seçeneklerin sınırsız olduğu ve her şeye sahip olunan bir
dünyada
yaşayan
tüketici,
zamanını
en
iyi
şekilde
kullanabilmeyi
arzulamaktadır. Uzun iş saatleriyle birlikte daha karmaşık bir yaşam tarzına
sahip olan tüketiciler, kısıtlı zamanını daha iyi şekilde kullanabilecekleri
deneyimleri aramaktadır.
§
Topluluklara Ait: Modern toplumlar, güçlü duygusal bağların, yaşam tarzlarının,
inançların ve tüketim alışkanlıklarının paylaşıldığı topluluklardan oluşmaktadır
(Cova, 1997). Bu tür topluluklara ait olduklarını hissedip, aidiyetlerini geçerli
kılabilecek deneyimler aramaktadırlar.
§
Bireysel: Tüketicilerin bireysel ve farklı isteklerinin olması, ürün ve hizmetleri
kendi
ihtiyaçlarına göre özelleştirilmesin
ve onlara özgü deneyimler
yaşatmalarını istemeleri, bireysellik kavramıyla ilişkilendirilmektedir.
§
Talepkar: Gelir düzeyinin artmasıyla kendine olan güveni ve beklentileri artan
tüketiciler, daha talepkar duruma gelmiş ve bu doğrultuda işletmelerden de
mükemmel bir hizmet kalitesi bekler duruma gelmişlerdir.
§
Aktif: Tüketiciler, geleneksel ve pasif izleyici rolünden sıyrılarak, ortak yaratıcı
ve değer tüketicisi olarak aktif oyuncu haline gelmişlerdir (Prahalad ve
Ramaswamy, 2000) ve artık daha çok katılımcı iletişim deneyimleri
aramaktadır.
Postmodernizmin etkisiyle firmalar pazarlama süreçlerini işlemsel süreçlerden, ilişkisel
süreçlere kaydırmak durumunda kalmışlardır (Coviello ve diğerleri, 2002). Bu kayma
da kendini, müşterilerine göre yaşayan bir varlık olan markalarının yönetiminde
göstermektedir. Bunun gibi pazarlama iletişimi alanında da müşterilerle bir bağ kurma
ve iletişim, şirketlerin odak noktası haline gelmiş ve müşterilerle iletişimde değişik
yolların bulunmasına ihtiyaç duyulmuştur (Schultz ve Schultz, 1998). Müşteriye
ulaşılan noktalardaki deneyimler doğrultusunda geliştirilen müşteri ilişkileri ile bu
42
interaktif iletişimin doğası olan müşteri deneyimi kavramı ortaya çıkmıştır (Prahalad ve
Ramaswamy, 2004).
Postmodern pazarlama anlayışı doğrultusunda müşteri odaklı işletmeler, müşteri
memnuniyeti ve müşteri sadakati ile birlikte rekabetçi avantaj kazanmak için, bir takım
stratejik ve yaratıcı pazarlama yaklaşımlarından yararlanmaktadırlar. Deneyimsel
pazarlama anlayışı da bu stratejik ve yaratıcı yaklaşımlardan önemli bir tanesini
oluşturmaktadır.
Günümüz postmodern
iş dünyasında,
deneyimsel
pazarlama
çalışmalarının artarak devam edeceği ve tüketici deneyimlerini anlamaya yönelik
çalışmalara olan ihtiyacın kaçınılmaz
hale
geleceği
bir
gerçektir.
Tüketici
deneyimlerinin en doğru şekilde anlaşılması, uygun deneyimsel pazarlama stratejilerinin
oluşturulması, bu doğrultuda müşteri bağlılığı kazandırması açısından büyük önem
taşımaktadır.
1.5. Tüketici Davranışlarına Deneyimsel Bakış Açısı
Değişen tüketici özellikleri, tüketici davranışlarına farklı bakış açıları getirmeyi
gerektirmiştir. Deneyimsel bakış açısı, bu farklı bakış açılarından biri olmaktadır.
Geleneksel tüketici davranışları literatüründe tüketim amacının ihtiyaçları karşılamaya
yönelik faaliyetler olduğu ve tüketicilerin kararlarını fayda-maliyet analizine dayandığı
varsayımından hareket edilmektedir. Tüketim amacının sadece fonksiyonel ihtiyaçları
karşılamaya yönelik fayda bazında olması ve tüketicilerin bilgi işleme aracı olarak
görülmesi, tüketim olgusunun yüzeysel olarak ele alınmasına yol açmaktadır. Rasyonel
karar verme sürecini temel alan “bilgi işleme teorisinin” eğlence aktivitelerini, algılanan
mutluluğu, estetiği ve duygusal çağrışımları ihmal ettiği görülmektedir (Altunışık, 2007:
113).
Mowen’e (1986: 17) göre, deneyimsel bakış açısının temelleri motivasyonel psikolojiye
dayanıp, sosyoloji ve antropolojinin alanına girmektedir. Duyguların davranışlardaki
rolü, tüketicilerin düşünücü ve yapıcı olarak görülmesinin yanında hissedici olarak
görülmesi, tüketimde sembolik değerlerin öne çıkması, tüketicilerin marka ve ürün
tercihlerinde eğlenceye ve zevke ihtiyaç duyması gibi nedenlerle birçok pazarlama
43
araştırmacısı tüketimin geleneksel bakış açısına uymayan, tüketimin deneyimsel boyutu
üzerine çalışmalara başlamışlardır (Addis ve Holbrook, 2001).
Tüketici davranışları literatürüne bakıldığında tüketimin deneyimsel boyutuna ve
duyguların tüketici davranışlarındaki rolüne ilişkin çalışmaların sınırlı sayıda olduğu
görülmektedir. Tüketimin deneyimsel boyutu ilk olarak Holbrook ve Hirchman (1982)
tarafından, tüketici davranışlarını, geleneksel ve deneyimsel yaklaşım olarak ikiye
ayırmaları sonucunda ortaya çıkmaktadır. Tüketim olgusunun sadece fonksiyonel fayda
amaçlı olmayıp, fazteziler, hisler, duygular gibi deneyimsel olarak yaşanabilecek
yönleri içerdiğini öne sürmüşler ve bilgi işleme yaklaşımı yani geleneksel yaklaşım ile
deneyimsel yaklaşımı karşılaştırmışlardır. Bu karşılaştırma Tablo 1’de verilmiştir.
Buna göre noktası ürün ve hizmetin faydaları, somut ve objektif özelliklerin odak
noktası olduğu geleneksel yaklaşımda, tüketiciler problemini çözmeye çalışan ve
ihtiyaçları doğrultusunda en uygun tercihi yapan rasyonel karar veren kişilerdir.
Deneyimsel yaklaşımda ise estetik, şıklık ve sosyallik gibi sübjektif ve sembolik
anlamlar odak noktasıdır ve tüketiciler sübjektif değerlendirmeler yapan, sembolik
anlamlar arayan ve tüketimin duygusal yönüne önem veren, estetik kriterleri olan
kişilerdir.
Bunun yanında Mowen (1988), karar verme veya duygular ve deneyime odaklanmak
yerine, tüketicilerin davranışları çevresel uyarıcılar tarafından etkilendiğini öne sürerek,
tüketici davranışlarına bir bakış açısı daha geliştirmiş ve davranışsal bakış açısını ortaya
koymuştur. Bu bakış açısında; kültürel ve sosyal normlar, ekonomik baskılar ve fiziksel
çevre gibi çevresel faktörler etkili olmaktadırlar. Örneğin bir perakende mağazasında
çalan müziğin tüketiciler üzerinde etkisi bilinmektedir. Yapılan araştırmalar müzik
temposunun insanları satın almaya teşvik ettiğini ortaya çıkarmaktadır. Bunun yanında
klasik koşullandırma da davranışsal etkiyi temsil etmektedir. Klasik koşullandırma
yöntemi ile tüketicilere gösterilen reklamlar, tüketici karar verme sürecini ve satın alma
davranışını etkileyen büyük bir etken olmaktadır. Tablo 2’de bu üç yaklaşımın
özellikleri özetlenmektedir.
44
Tablo 1: Bilgi İşleme Yaklaşımı ve Deneyimsel Yaklaşımın Karşılaştırılması
Bilgi İşleme Yaklaşımı
Deneyimsel Yaklaşım
Tüketici rasyonel karar vericidir. Problemini Temel
ihtiyaçları
dışında
sübjektif
çözmeye çalışan ve ihtiyaçları doğrultusunda
değerlendirmeler yapan, sembolik anlamlar
en uygun tercihi yapan kişidir.
arayan ve tüketimin duygusal yönüne önem
veren, estetik kriterleri olan kişidir
Odak noktası ürün ve hizmetin faydaları, Odak noktası estetik, şıklık ve sosyallik gibi
somut ve objektif özelliklerdir.
sübjektif ve sembolik anlamlardır.
Sözlü olarak tanımlanan ürün özellikleri
Sözlü olarak ifade edilemeyen algısal kanılar
üzerine yoğunlaşma
üzerine yoğunlaşma
İletişimde daha çok mesaj kaynağı üzerinde Mesajın içeriğinden ziyade yapısı üzerinde
durularak,
mesaj
içeriğine karşı tüketici
incelenmeye çalışılmaktadır.
tepkileri incelenmektedir.
Analizinde
parasal
durularak tüketici deneyimleri ve duyguları
kaynaklar
dikkate Zaman kaynaklarının sübjektif olarak önemine
alınmaktadır.
vurgu yapılmaktadır.
Rasyonel değerlendirme ve sorun çözme Eğlence, uyarılma ve duygusal özelliklerin
odaklı, sol beyin faaliyeti ağırlıklı
öne çıktığı sağ beyin faaliyeti ağırlıklı
Bilişsel açıdan daha çok bilinçli bir düşünme Bilişsel açıdan daha çok bilinçaltında olan ve
sürecine odaklanır ve hafıza önemli bir unsur
doğrudan gözlemlenemeyen bilgiler ağırlık
olmaktadır. Dolaysız araştırma yöntemleri
kazanmakta, bu yüzden dolaylı araştırma
kullanılmaktadır. Duygusal açıdan duygusal
yöntemleri kullanılmaktadır. Tüketimle ilgili
tepkinin bir yönü (hoşlanmak, hoşlanmamak)
çok sayıda duygusal tepki (nefret, aşk, korku,
ele alınmaktadır.
sıkıntı vb.) vurgulanmaktadır.
Ağırlıklı
olarak belli
bir
ürün (marka)
hakkında bilgi elde etmeye yöneliktir.
Ürün
kullanımıyla
ilgili
faaliyetlere
odaklanma söz konusu olmakta ve tüm
tüketim deneyimi dikkate alınmaktadır.
Tüketici seçimi,
ürünün sağladığı
fayda
açısından değerlendirilmektedir.
Tüketim sonucunda ortaya çıkan eğlence ve
neşe
gibi
özünde
estetik
değerlendirmede öne çıkmaktadır.
Kaynak: Altunışık, 2007: 114.
45
yönler
Tablo 2: Tüketici Davranışına 3 Bakış Açısı
Çevresel Girdiler
Ara Cevap Sistemi
Davranış
Bakış Açısı
Karar Verme
Ø Karar vermek için
bilgisel girdiler
Ø Sözlü ve yazılı
bilgiler
Ø Maddi faydalar
Ø Ekonomik faydalar
Ø
Ø
Ø
Ø
Ø
Bilişsel odaklanma
Hafıza süreçleri
Bilişsel cevaplar
Bilgi elde etme süreci
Yüksek/düşük katılım
süreci
Ø Faydacı ürün ve
hizmetlerin satın
alınması
Deneyimsel
Ø
Ø
Ø
Ø
Duygusal girdiler
Semboller
Görsel bilgiler
Korku ve eğlence gibi
etkili temalar
Ø Müzik, koku,
dokunuş
Ø Duygusal odaklanma
Ø Duygulanım
oluşturma
Ø Duygusal cevaplar
Ø Hayali/keşif süreci
Ø Optimal uyarım
ihtiyacı
Ø Tepkisellik
Ø Duygusal/deneyimsel
ürün ve hizmetlerin
satın alınması
Ø Plansız satın alma
Ø Çeşitlilik arama
Davranışsal
Ø Çevrenin destekleyici
yapısı
Ø Çevrenin fiziksel
yerleşimi
Ø Müzik ya da para gibi
durumsal faktörler
Ø Kültürel değerler ve
normlar
Ø Durumsal faktörler
Ø Ara cevap sistemini
reddetme ihtiyacı
Ø Farklı tüketicilerin
pekiştirici faktörlere
karşı farklı cevap
verebilmelerine izin
verme
Ø Çoğu satın alımın
güçlü inanç veya
duygular olmadan
gerçekleştiğini
savunur.
Ø Tüketicilerin çevreden
dolayı hareketi
Ø İlkel tüketim
davranışları
Kaynak: Mowen, 1988: 17.
Karar verme bakış açısı faydacı tüketime dayanırken, deneyimsel bakış açısı ise hedonik
tüketime dayanmaktadır. Faydacı tüketim anlayışında tüketiciler, rasyonel problem
çözücü ve bilgi işleme süreci ile karar verici bir varlık olarak görülmektedir. Tüketiciler
belli bir amaç doğrultusunda tüketim yapmakta ve satın alım sonrasında beklentileri
karşılandığı sürece memnun olmaktadırlar (Addis ve Holbrook, 2001). Deneyimsel
bakış açısında ise ana rol duygularındır. İşletmelerin, sundukları ürün veya hizmetlere
estetik ve duygusal özellikler ekleyerek tüketicilerin duygularına hitap etmeleri
gerekmektedir.
46
1.5.1. Hedonik Tüketim
Her tüketim olayı bir özne ve nesne içermektedir. Burada özne tüketici veya müşteri
olurken, nesne ise ürün veya hizmet olmaktadır. Tanımlanan özne ve nesne genel
tüketimin geleneksel kavramlarıdır. Ayrı ayrı tüketim olgusu için önemli olan özne ve
nesnenin etkileşimi, genel tüketim deneyimine farklı birçok katkıda bulunmaktadır.
Ürün; renk, fiyat, ağırlık, şekil gibi nesnel özellikleri ve kullanım özelliklerini
kapsarken, tüketici ise alışkanlıkları, inançları ve duyguları olan hassas bir kişiliği
kapsamaktadır (Addis ve Holbrook, 2001).
Şekil 6: Tüketim Olayı
ÜRÜN
TÜKETİCİ
TÜKETİM
Nesnesel Özellikler
Öznesel Cevaplar
Kaynak: Addis ve Holbrook, 2001: 57.
Tüketim deneyimleri arasındaki fark, sübjektif yani öznesel cevaplar ve nesnesel
özelliklerin göreceli ağırlıkları arasında bulunmaktadır. Örneğin bir fotokopi makinesi
için ürünün özellikleri yani nesnesel özellikler tüketicilerin öznesel cevaplarından daha
ağır basmaktadır. Tüketiciler genellikle bir ürünün fiziksel özellikleri ve teknik
performansı ile ilgilenmekte, ürün kullanımdan sağlayacağı fonksiyonel faydaları
önemsemektedirler. Ürünün sağladığı bu tip müşteri değerine “faydacı” değer
denilmektedir. Bunun aksine ürünün sağladığı duygusal değerler ise “hedonik” yani
hazcı değer olarak kabul edilmektedir. Bazı ürünler ise hem faydacı hem de hedonik
değere sahip olabilmektedir. Bu ürünler de “dengeli” olarak nitelendirilmektedir
(Holbrook ve Addis, 2001).
47
Crowley ve diğerleri (1992), tüketicilerin 24 ürün kategorisine karşı tutumları ölçtükleri
çalışmalarında, ürünleri faydacı, hedonik ve dengeli ürünler olarak ayırmışlardır. Buna
göre yemekler için kullanılan yağ veya bulaşık deterjanı faydacı ürünler, dondurma ya
da pahalı bir restoranlar hedonik, arabalar veya kot pantolonlar ise dengeli ürünler
olarak nitelendirilmiştir. Gentile ve diğerleri (2007), belirli markalar üzerine yaptıkları
araştırmada Swatch, Nike ve McDonalds faydacı; Harley Davidson ve Smart hedonik;
Pringles, iPod, Playstation, İkea, H.C. Brand Bars, Gatorade ve Swarovski ise dengeli
markalar olarak bulunmuştur.
Bazı durumlarda ise hedonik ve faydacı değer bir arada oluşabilmektedir. Yüksek
derecede hedonik değer elde etmek için yüksek seviyede ilgilenim gerektirmektedir.
Yüksek ilgilenim de beraberinde yüksek derecede faydacı değeri getirerek hem hedonik
hem de faydacı değer bir arada oluşmaktadır (Mano ve Oliver, 1993).
Tüketici duygularının tüketim deneyimi sırasındaki rolü hedonik değere ya da
özneselliğe bir örnek teşkil etmektedir (Addis ve Holbrook, 2001). Bunun yanında
tüketicilerin ürün veya hizmet hakkında doğrudan kullanımı veya dolaylı olarak
gözlemleriyle oluşan, algılamalarına dayanan deneyimsel değer kavramı da ortaya
atılmıştır
(Mathwick
ve
diğerleri,
2001).
Tüketiciler,
karşılaştıkları
farklı
deneyimlerden, deneyimsel değer elde etmektedirler. Bu değer müşteri memnuniyetini
de beraberinde getirmektedir. Bu bakımdan tüketicilere deneyimsel değer sunarak
müşteri memnuniyeti yaratmak ve bunu müşteri sadakatine dönüştürmek iş dünyasında
başarı elde etmek için çok önemli bir faktör olmaktadır (Yuan ve Wu, 2008).
Tüketiciler yaptıkları tüketim sonucunda bir değer elde etmek istemektedirler. Bu değer
basitçe verilenin karşısında ne alındığıdır (Zeithaml, 1988). Toplam tüketim deneyimi
de bir değer yaratmaktadır. Ancak bu değer sadece fonksiyonel faydalar olarak
görülmemelidir. Bununla birlikte tüketimin hedonik yani hazcı boyutu da bir değer
yaratmaktadır (Babin ve diğerleri, 1994). Örneğin insanlar rekabetin olduğu bir yarışma
veya olaya katıldıklarında para ödülü gibi nesnel ödüller kazanabilmektedirler. Ama
bunun yanında rekabetin içinde yer alınmasından kaynaklanan zevk gibi daha içsel,
kişisel ve duygusal kazanımlar da olabilmektedir (Deci ve diğerleri, 1981). İşte bu
48
tüketicilerin tüketimden zevk alması anlamına gelen tüketim kavramına hedonik
tüketim denilmektedir.
Hirchman ve Holbrook (1982), hedonik tüketimi; ürünün kullanım deneyimiyle alakalı
tüketicilerin duygusal yönü, fantezi ve çoklu duyusal düşleri olarak ifade etmektedirler.
Hedonik tüketimde ürünlerin sembolik ve duygusal özellikleri nesnel özelliklerine göre
daha fazla ortaya çıkmakta ve hedonizm ile sembolik tüketim arasında önemli bir ilişki
olduğu görülmektedir.
1.5.2. Duyguların Tüketici Davranışlarındaki Rolü
Tüketicilerin genelde fiyatla ilgili mantıklarına başvururken, başka noktalarda
duygularıyla hareket ettikleri görülmektedir (Schmitt, 2004). Bazı ürünlere sahip
olmanın ve kullanma deneyiminin sağladığı mutluluk ve haz duyguları, markaların
duygusal yönlerini işaret etmektedir (Richins, 1997). İşlevsel olmanın yanında, zevkleri,
hazları, keyifleri ve fantezileri karşılayan ürün ve hizmetler aranır hale gelmektedir.
Pazarlama yöneticileri ürün, hizmet ve marka kavramına dostluk, sevgi, sürpriz, neşe
gibi heyecanlı ve fark yaratabilecek nitelikler ekleyerek, tüketicilerin coşkulu, heyecan
verici duygulara ve deneyimlere hitap eden bu ürünleri, hizmetleri ve markaları seçmesi
ve bağlanması sağlanmaktadır. (Türedi, 2007: 48).
Duyguların çeşitli tüketici davranışları üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu
görülürken, tüketim duygularının kavramsal değerleri tamamen açıklanamamaktadır
(Ruth ve diğerleri, 2002). Tüketim duyguları kişinin bir ürüne veya hizmete karşı olan
bakışı ve tutumlarının karşılığı olup pozitif olarak algılanmış performanslar pozitif
duyguların gelişmesine sebep olurken, negatif performans da negatif duygulara sebep
olmaktadır. (Dubé ve Menon, 2000).
Günümüzde tüketiciler, zamanın önemini vurgulayarak ürün ve hizmetlere en kolay ve
hızlı bir şekilde ulaşmak amacındadırlar. Bu bakımdan pazarlama dünyası, tüketici
deneyimini yönlendirmek adına, tüketicinin zamanını zenginleştirerek hissettiklerini ve
algıladıklarını olumlu yönde etkileyebilme çabası içindedir. Alfa Romeo şirketi, Alfa
GT için yaptığı reklamlarda “Mantığınla sev, duygularınla seç!” sloganı ve “artık
49
duyguların ve mantığın yolu bir” alt yazısıyla tüketicilerin duygularına hitap eden
başarılı bir kampanya yürütmektedir (Türedi, 2007: 48-9).
Tüketiciler duygularını harekete geçirecek ürün ve hizmetleri aramaktadırlar. Pek çok
ürün farklı bir duygusal durum yaratmaktadır. Tüketici davranışında korku, öfke, neşe,
üzüntü, kabul görme, iğrenme, beklenti ve sürpriz gibi sekiz temel duygu olduğu
söylenebilmektedir (Sheth ve diğerleri, 1999: 358-59). İşletmeler tüketicilerin
duygularını harekete geçirmek için reklamlardan faydalanmaktadırlar. Örneğin Kent
şekerlerinin dini bayram öncesi yayınladığı reklamda, çalan müzik ve yaşlı insanların
hayal kırıklığı ile tüketicilere reddedilme, üzüntü verme gibi birçok duyguyu
hissettirmiştir (Odabaşı ve Barış, 2007: 187).
Tüketiciler belli tüketimleri eğlence, korku, ümit, aşk, seksapellik, fantezi ve biraz da
sihir gibi derin hisler veya duygularla ilişkilendirmektedir. Tüketicilerin çoğu satın
alımını araştırarak ve alternatifleri değerlendirerek yapmadığı, aksine duygusal hareket
ettiği için çoğu satın alımının dürtülerle geçekleştiği görülmektedir. Duygusal satın
alma kararında tüketicinin o zamanki ruh hali ve hislerinin baskın olması, tüketicilerin
rasyonel bir karar vermiş olmasını engellememektedir. Duygusal olarak tatmin sağlayan
satın alımlar ayrıca mükemmel bir rasyonel tüketici kararı olmaktadır (Shiffman ve
Kanuk, 2001: 552).
Deneyim ve duygu odaklı yeni deneyimsel pazarlamada ürün veya hizmet satın
alınırken, sadece akılcı ve fonksiyonel yararlar değil, ürün veya hizmetle yaşanacak
duygusal ilişki ve ilginç, alışılmış olmayan duygusal deneyimleri önem kazanmaktadır.
Tüketim öncesinde, tüketim sırasında ve sonrasında yaratılacak, tüketiciye hitap eden
duygu ve deneyimler, işletmelerin yeni odak noktası olmaktadır.
50
2. BÖLÜM
DEĞİŞEN PAZARLAMA ANLAYIŞI ÇERÇEVESİNDE DENEYİMSEL
PAZARLAMA
2.1. Deneyim Ekonomisi
21. yüzyılın pazarlama dünyasının stratejilerinin ürün ve hizmet satmaktan, tüketici
deneyimi sağlamaya yönelik değişim gösterdiği görülmektedir. “Deneyim Ekonomisi”
kavramının yaratıcıları olan Pine ve Gilmore (1998), deneyimin var olan ama daha önce
dile getirilmeyen bir çıktı tarzını ifade ettiğini, deneyimin farklı bir ekonomik çıktı/sunu
olarak
görmenin
gelecekteki
büyümenin
ve
karlılığın
anahtarı
olduğunu
belirtmektedirler. Müşteri deneyimi artık ana öğe konumuna gelmiş, iş dünyası ise
tüketicilerin de katıldığı bir tiyatro sahnesine benzetilmiştir. Buna göre şirketlerin birer
oyuncu olarak, akılda kalıcı yöntemlerle müşterilerinin ilgilisini çekmek için, iş
dünyasında unutulmaz deneyimler sahnelemeleri gerekmektedir.
Deneyim ekonomisinde pazarlama dünyası kendini, eşsiz ve eğlenceli deneyimlerin
artırılması sonucunda tüketici bağlılığı oluşturmak için çeşitli yollar arama
mücadelesinde bulmuştur (McCole, 2004). Günümüz rekabetçi dünyasında değişen
müşteri istekleri, işletmelerin rakiplerinden farklı olmak ve rekabetçi avantaj kazanmak
için yeni stratejiler geliştirmelerine neden olmaktadır. Üretim odaklı yönetim
anlayışından müşteri odaklı yönetim anlayışına geçişle birlikte, işletmeler rekabet
avantajı sağlayabilmek için ürünlerini farklı hizmetlerle desteklemekte ve farklılık
yaratmaya çalışmaktadırlar (Günay, 2008b).
2.1.1. Ekonomik Ayrımlar
Deneyim, metalardan, mallardan ve özellikle hizmetlerden farklı olan dördüncü ve yeni
bir ekonomik sunudur. Ancak günümüze kadar hep var olan deneyimler genelde hizmet
sektörüne dahil edilmiştir. Tüketiciler kendilerine keyifli dakikalar geçirmesini ve
unutulmaz bir deneyim yaşamasını sağlayan işletmelere, bunun karşılığı olarak parasal
bir değer ödemektedirler (Pine ve Gilmore, 1998).
51
Şekil 7: Ekonomik Ayrımlar
Ekonomik Sunu
Metalar
Mallar
Hizmetler
Deneyimler
Ekonomi
Tarım
Sanayi
Hizmet
Deneyim
Ekonomik İşlev
Doğadan Elde Etme
İmal Etme
Sağlama
Sahneleme
Sununun Niteliği
Misliyle Ölçülebilir
Somut
Soyut
Akılda Kalıcı
Ana Vasıf
Doğal
Standart
Kişiye Uygun
Kişisel
Arz Yönetimi
Partiler Halinde
Üretim Sonrası Talep Üzerine
Depolama
Envanter
Sağlama
Gösterme
Satıcı
Tüccar
Üretici
Sağlayıcı
Sahneleyici
Alıcı
Pazar
Kullanıcı
Müşteri
Konuk
Talep Faktörleri
Nitelikler
Özellikler
Yararlar
Duyumlar
Belli Bir Sürede
Kaynak: Pine ve Gilmore, 1999: 9.
Yukarıdaki tabloda da özetlendiği gibi ekonomide metalar, mallar, hizmetler ve
deneyimler olmak üzere dört farklı sunu bulunmaktadır. Her ekonomik sunu diğerinden
tamamen kendi içeriğiyle ayrılmakta ve birbirini izleyen her sununun nasıl daha büyük
bir ekonomik değer taşıdığını göstermektedir.
2.1.1.1. Metalar (Emtia)
Tarımsal ekonomiyi temsil eden metalar doğadan, yani hayvanlar, bitkiler ve mineral
dünyasından elde edilmiş materyallerdir ve genelde işlemlerden geçirilerek belirli
nitelikler kazanmaktadırlar. Misliyle ölçülebilir ve partiler halinde depolanabilmektedir.
Metalarda farklılaşma yapılamayacağı için, meta tüccarları bunları sadece arz ve talebin
belirlediği bir fiyattan satın alındıkları isimsiz pazarlarda piyasaya sunmaktadırlar.
Sanayi devrimi ile makineleşmeye geçilmesiyle birlikte, bütün gelişmiş ekonomilerin
temeli de metalardan mallara kaymıştır (Pine ve Gilmore, 1999: 10-11).
2.1.1.2. Mallar
Metalar hammadde olarak kullanılarak çeşitli mallara dönüştürülmektedir ve fiyatların
üretim maliyeti kadar ürün farklılaştırılması sayesinde de belirlenmesine olanak
52
sağlamıştır. Ayrıca kullanılabilir olmaları nedeniyle, tüketicilerin bunlara verdiği değer
de, üretim aşamasında kullanılan metalara oranla çok daha yüksek olmaktadır. İnsanlar
tarih boyunca metaları, kullanım değeri olan mallara dönüştürmüş olsalar da, meta elde
etmenin zorluğu ve el işiyle mal üretiminin büyük maliyetleri, ekonomide üretimin
ağırlıklı bir yer almasını önlemiştir. Şirketlerin ölçek ekonomisini uygulayabilecek
şekilde ürünlerini standartlaştırmalarıyla birlikte bu durum değişmiş ve tarım
ekonomisinden kopan insanlar çalışmak üzere fabrikalarına yönelmişlerdir. Ancak
üretim sürecine yönelik yeniliklerle birlikte, belli bir çıktıyı üretmek için gerekli işçi
sayısı ve buna bağlı olarak üretim işçilerine olan talep azalamaya başlamıştır. Bununla
birlikte, üretim sektörünün yarattığı zenginlik ve çok sayıda malın birikmiş olması,
hizmet sektörüne ve hizmet verecek insanlara olan talebi de artırmıştır (Pine ve
Gilmore, 1999: 11-12).
2.1.1.3 Hizmetler
Hizmetler, müşterilerin bireysel isteğine göre düzenlenen soyut faaliyetlerdir. Hizmet
verenler belli bir müşteri üzerinde veya ona ait eşyalar üzerinde işlem yapmak için
malları kullanmaktadırlar ve müşteriler aldıkları hizmete, bunları sağlamak için gerekli
mallara oranla daha çok değer vermektedirler. Bir hizmet ekonomisinde, müşteri
gözünde ürün farklılaşmasının olmaması, fiyat baskısının metalarda olduğu gibi
mallarda da geçerli olduğunu göstermekte ve bunun sonucunda müşteriler malları
sadece fiyat ve elde edilebilirlik kriterine göre seçmeye başlamaktadırlar. Bu
metalaşmadan uzak durmak isteyen işletmeler de mallarını hizmetlerle birlikte sunarak,
müşterilerin isteklerini daha iyi karşılayabilmektedirler (Pine ve Gilmore, 1999: 12-16).
2.1.1.4. Deneyimler
Deneyim sunusu, işletmelerin tüketicilerin ilgisini çekmek üzere hizmetlerini sahne,
mallarını dekor olarak kullanmalarıyla ortaya çıkmaktadır. Metalar misliyle ölçülebilir,
mallar somut, hizmetler soyut ise deneyimler de akılda kalıcıdır. Deneyimin kendisi
somut değildir ancak tüketiciler sunulan şeye bir değer vermektedirler. Her deneyim,
sahnelenen olayla ilgili bireyin o andaki bedensel ve ruhsal durumu arasındaki
etkileşimin ürünüdür ve deneyimin değeri tüketicinin hafızasında unutulmayan anı
53
olarak kalmaktadır. Bu nedenle iki insan aynı anda aynı deneyimi yaşayamamaktadırlar
(Pine ve Gilmore, 1999: 17-19).
Tüketiciler kendilerine keyifli dakikalar geçirmesini ve unutulmaz bir deneyim
yaşamasını sağlayan işletmelere, bunun karşılığı olarak parasal bir değer de
ödemektedirler. Örneğin gerçek bir meta olan kahve çekirdeğini üreten işletmeler fincan
başına 60-70 Ykr kazanmaktadırlar. Kahve çekirdekleri bir üretici tarafından çekilip
paketlenerek bir mala dönüşüp piyasada satılmasıyla aynı kahvenin maliyeti fincan
başına 1 YTL’ye çıkmaktadır. Bu kahve herhangi bir lokantada veya kafede içildiği
takdirde hizmet bedeli olarak 3-4 YTL arasında bir ödeme gerçekleşmektedir. Aynı
kahve farklı duygusal anlar yaşatılan bir mekanda tüketildiği takdirde ise 6-7 YTL bedel
ödenebilmektedir. Kahvenin tüketim sürecinde unutulmaz bir deneyim ortaya
koyulduğunda, kahvenin değeri başlangıçtaki metaya göre kat kat fazla olmaktadır (Pine
ve Gilmore, 1999: 4).
Şekil 8: Kahvenin Sunuluş Biçimine Göre Fiyatlar
Metalar
Mallar
Hizmetler
Deneyimler
Kahve
Nescafé
McDonald’s
Starbucks
65-70 Krş
6-7 TL
Kaynak: Smith ve Wheeler, 2002: 6’dan uyarlamıştır.
Kahve meta olarak ele alındığında, Nestle markasının sunduğu ve bir marka haline
gelen Nescafe bir ürün olmaktadır. Bu kahveyi McDonalds gibi bir fast-food
restoranında veya bir kafeteryada içmek oradan alınan hizmeti göstermektedir. Ancak
kahve Starbucks’da içildiğinde ise deneyim kavramı öne çıkmaktadır (Smith ve
Wheeler, 2002). Şekilde görüldüğü gibi, mağazada 6-7 TL ödenen kahvenin maliyeti
sadece 65-70 kuruş olabilmektedir. Burada ödenilen fazla miktar deneyim için ödenmiş
olmakta ve farklılık açıkça görülmektedir.
54
2.1.2. Ekonomik Değer Dizisi
Daha önce de bahsedildiği gibi tarım ekonomisindeki metalar birbirinden farksız ve
sıradan ürün özelliklerine sahipken daha sonra özelliği ve farklılığı olan markalı ürünler
tüm endüstrilerde yer almaya başlamıştır. Ancak teknolojinin de gelişmesiyle birlikte
markalı ürünler de benzer özelliklere sahip duruma gelmişlerdir. Bu aşamada
farklılaşma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Farklılaşmak isteyen işletmeler ürünlerine
çeşitli hizmetler ekleyerek müşteri memnuniyeti sağlamışlardır. Ancak yine yoğun
rekabet ortamında ürünleri hizmetlerle destekleyerek farklı bir hizmet sunmak yetersiz
kalmıştır. Bu durumda işletmelerin müşteri sadakati sağlayabilmesi ve ekonomik
değerle birlikte müşteri değeri yaratabilmesi için eşsiz ve unutulmaz bir deneyim
yaratarak farklılık sağlaması gerekmiştir. Bunun için işletmeler günümüze kadar olan
zaman süreci içerisinde “ekonomik değerin artırılması” konusunda gelişen bir süreç
izlemişlerdir (Günay, 2008a). Bu süreç şekil 11’de özetlenmektedir.
Şekil 9: Ekonomik Değer Dizisi
Farklılaştırılmış
Rekabet
Durumu
Müşteriye göre
Özelleştirme
Farklılaştırılmamış
Metalaştırma
Hizmet
Üretme
Müşteri
İhtiyaçları
Metalaştırma
Mal
Üretme
Meta
Elde Etme
İlgili
Deneyim
Sahneleme
Müşteriye göre
Özelleştirme
Metalaştırma
İlgisiz
Piyasa
Prim
Fiyatlandırma
ma
Kaynak: Pine ve Gilmore, 1999: 101.
55
Mallar ve hizmetler özelleştirildiklerinde şekildeki gibi ekonomik dizi çerçevesinde
yukarıya doğru bir aşama kaydetmektedirler. Bir malı müşteriye göre özelleştirmek,
malın hizmete dönüşmesini sağlamaktadır. Bir hizmeti müşteriye göre özelleştirmek ise,
olumlu bir deneyim sahnelemeye geçişin etkin yollarından biri olmaktadır. Metalarda
ise böyle bir durum söz konusu olmamaktadır. Çünkü misliyle ölçülebilir ve maddi
içerik bakımından değiştirilemez oldukları için özelleştirmeye uygun olmamaktadırlar
(Pine ve Gilmore, 1999: 101).
Ekonomik değer dizisinde mallardan hizmetlere veya hizmetlerden deneyimlere doğru
bir aşama kaydetmek için, müşterilerin tam olarak ne istediklerini anlamak büyük önem
taşımaktadır.
Deneyim ekonomisinde, iş dünyası geleneksel ürün odaklılıktan deneyimselci tüketici
merkezliliğe kaymıştır. Tüketiciler hem değer yaratma hem de bütünsel marka değeri
yaratarak deneyimlerin tekrar yaratılması süreçlerine artan bir şekilde dahil olmaya
başlamışlardır (Tsai, 2005). İşletmelerin ekonomik değerin artırılmasını sağlayarak
farklılık yaratmaya ve müşteri memnuniyeti ile müşteri sadakati oluşturmaya
odaklanmaları, deneyimsel pazarlama anlayışının temel parçasını oluşturmaktadır.
2.2. Deneyimsel Pazarlama ve Müşteri Deneyimi Kavramı
Postmodern pazarlama anlayışı doğrultusunda müşteri odaklı işletmeler, müşteri
memnuniyeti ve müşteri sadakati sağlayarak rekabetçi avantaj kazanmak için bir takım
stratejik ve yaratıcı pazarlama yaklaşımlarından yararlanmaktadırlar. Deneyimsel
pazarlama anlayışı da bu stratejik ve yaratıcı yaklaşımlardan önemli bir tanesini
oluşturmaktadır.
2.2.1. Deneyimsel Pazarlama
Müşteri odaklı işletmeler, müşteri sadakatini sağlamak için uyguladıkları stratejik ve
yaratıcı yaklaşımlardan biri olan deneyimsel pazarlama anlayışı Schmitt’e (1999a) göre,
bilgi teknolojilerinin gelişmesi, marka genişlemesi ile farklı alanlara kayan markaların
üstünlüğü, müşteri odaklı iletişimin ve eğlencenin her yerde hazır bulunması gibi
56
gelişmeler ışığında ortaya çıkmıştır. Deneyimsel pazarlamanın amacı bütünsel bir
deneyim yaratmaktır (Günay,2008a).
Uluslararası Deneyimsel Pazarlama Birliği’ne (IXMA – International Experiential
Marketing Association) göre, deneyimsel pazarlama müşterilere duyusal yollar içinde
markalar, ürünler ve hizmetler ile ilişki kurma ve etkileşime girme fırsatı vermektedir.
Ayrıca, deneyimsel pazarlama satışların artmasını sağlayan, marka imajı ile
farkındalığını artıran, mevcut müşterilerin marka, ürün ve hizmet ile deneyimlerini ifade
etmektedir. Doğru stratejiler uygulandığında marka sadakati kazanmayı sağlayan en
güçlü araçtır (IXMA, http://ixma.org/join.htm, Erişim: 23.02.2009).
Temeli müşteri deneyimlerinin pazarlamada kullanılması olan deneyimsel pazarlama,
ürünün faydalarından çok müşteri deneyimlerine odaklanmaktadır. Müşteri ürünle
birlikte tam bir hizmet beklerken, tüketimin de keyifli bir hale gelmesini
istemektedirler. Bu noktada, şirketler sadece ürün değil o ürünle ilgili bir duygusal
deneyim satmak durumunda kalmaktadırlar (Günay, 2008a). Tüm şirketler ürün veya
hizmet sunmaktadır, fakat müşterilerine hafızalarından silinemeyecek bir deneyimin
eşlik etmesini sağlamak bu işin asıl zor yanı olmaktadır (Kotler, 2005: 30). Müşterilere
unutamayacakları deneyimler yaşatacak müşteri memnuniyetinin ötesinde bir değerin
sunulması gerekmektedir.
Prahalad and Ramaswamy (2004) değer yaratmak için bu yeni paradigmaya
değinmektedirler. Geleceği düşünen işletmelerin stratejik odaklarını, kaynakları ve
yapabilirlikleri yönetmekten, değer yaratmanın kaynağı olan müşteri deneyimine
kaydırmaları gerektiğini savunmaktadırlar. Postmodernizmin ve teknolojinin etkisiyle
değişen tüketiciyle birlikte iş dünyası da değişmiş, rekabetin geleceği de bütünsel marka
değeri yaratma felsefesi ile müşteri deneyiminin çeşitli boyutlarda geliştirileceği yeni
bir yaklaşıma dayandırılmıştır. Carbone (1998) iş dünyasını “yönetim miyopyası”
hakkında uyararak, geleneksel ürün ve servis değeri meselesinin, müşteriye ulaşmak ve
önemli farklılık yaratmak için artık uygun olmayacağını, rekabetçi avantaj sağlayacak,
kusursuz müşteri deneyimine odaklanan deneyimsel pazarlama çalışmalarının
gerekliliğini savunmaktadır.
57
Tüketicilerin genelde fiyatla ilgili mantıklarına başvururken, başka noktalarda
duygularıyla hareket ettikleri görülmektedir (Schmitt, 2004). Bazı ürünlere sahip
olmanın ve kullanma deneyiminin sağladığı mutluluk ve haz duyguları, markaların
duygusal yönlerini işaret etmektedir (Richins, 1997). Günümüz rekabetçi iş dünyasında,
ürünler arasında fonksiyonel özelliklerinin, fiyat ve kalite farklılıklarının giderek
azalması, deneyimsel ve duygusal özelliklerin önemini ortaya koymaktadır.
Şekil 10: Geleneksel Pazarlamanın Özellikleri
Özellikler ve
Faydalar
Yöntemler
analitik ve
kantitatif
Ürün
kategorisinin ve
rekabetin darlığı
Geleneksel
Pazarlama
Müşteriler
rasyonel karar
verici
Kaynak: Schmitt, 1999a: 55.
Schmitt (1999a), geleneksel pazarlama ve deneyimsel pazarlama arasındaki farklılıklara
değinmiştir. Geleneksel pazarlamada tüketiciler, ürün özelliklerine ve faydalarına göre
rasyonel karar vericiler olarak görülmektedirler. Rekabet öncelikle tanımlanmış dar
ürün kategorileri arasında yaşanmaktadır (McDonalds ve Burger King gibi) ve
geleneksel pazarlamada analitik ve kantitatif yöntemler kullanılmaktadır. Şekil 12’de
geleneksel pazarlamanın özelliklerini özetlemektedir.
Deneyimsel pazarlamada ise odak noktası müşteri deneyimleridir. Deneyimler;
fonksiyonel değerler yerine duyusal, duygusal, bilişsel, davranışsal ve ilişkisel değerler
sunmaktadırlar. Tüketim bütünsel bir deneyim olarak kabul edilmektedir. Tüketiciler,
58
zevkli deneyimler kazanmayla ilgilenen, rasyonel ve duygusal kişiler olarak
görülmektedirler. Deneyimsel pazarlamada kullanılan araç ve yöntemler
ise
eklektik/seçicidir. Tüketici davranışlarını anlamak ve tahminleyebilmek için beyin
fırtınası, derinlemesine görüşme, odak grup çalışmaları ve gözlem gibi kalitatif metotlar
kullanılmaktadır. Şekil 13’de deneyimsel pazarlamanın karakteristik özellikleri
görülebilmektedir.
Şekil 11: Deneyimsel Pazarlamanın Özellikleri
Müşteri
Deneyimleri
Yöntemler
Eklektik
Deneyimsel
Pazarlama
Tüketim holistik
bir deneyim
Müşteriler rasyonel
ve duygusal
varlıklar
Kaynak: Schmitt, 1999a: 58.
Volkswagen tarafından üretilen “New Beetle” modeli bu pazarlama yaklaşımını
kullanarak, eski modelini yeniden yaratmıştır. Alışılmışın dışında tasarımı ve
renkleriyle ilgi odağı olan yeni modelin hedef kitlesi de değişmiştir. Eski versiyonu
ucuz ve orta gelirli tüketicilere hitap ederken, yeni model ise daha pahalı ve üst sınıf
tüketicilere hitap etmektedir. Ayrıca otomobilin yeniden üretilmeye başlama sürecinde
tüketicilerin fikirleri ve önerileri alınarak deneyimlere önem verilmiştir. Ancak bu
model Amerika’da çok başarılı olurken Avrupa’da aynı başarıyı gösterememiştir.
Bunun nedeni, Avrupa’daki reklam kampanyaları otomobilin fonksiyonel ve teknik
özelliklerine yönelik olmasıdır. Amerika’da ise reklam ve pazarlama kampanyaları
59
tüketici duygularına hitap eder tarzda olduğu için beklenen satış performansı ve başarısı
gerçekleştirilmiştir (Schmitt, 2004).
Deneyimsel pazarlama çalışmalarda tasarıma dayalı müşteri deneyimleri de büyük
önem taşımaktadır. Apple markasının yaşattığı müşteri deneyimleri de genellikle
tasarım üzerine olmaktadır (Schmitt, 2004). Ayrıca müşteri deneyimini daha görsel,
değerli, anlamlı, eğlenceli ve hatırlanabilir olması için tasarlanan Apple mağazaları
sadece ciro artışı değil, yeni bir pazarlama felsefesi üzerinde durmaktadır. Bu sebeple
2001 yılında “Apple Mağaza Deneyimi”ni yaşatmak için yola çıkmışlardır.
Mağazalarda müşteriler bilgisayarla yapılabilen her şeyi deneyebilme ve öğrenme fırsatı
verilmiştir. Ayrıca “Apple Genius Bars” bölümünde ise profesyonel danışmanların
teknik soruları da yanıtlaması ve müşterilere arkadaşça yaklaşmaları, müşterilerin Apple
markasına daha yakından bağlanmalarını sağlamaktadır (Tsai, 2005).
Starbucks
da
deneyimsel
pazarlama
paradigmasını
“Starbucks
Deneyimi”ne
dönüştürmeyi başarmıştır (Michelli, 2007). Müşterilerine kahve sunmanın yanında
sosyalleşme imkanı da sunmaktadır. Müşterilerinin kendilerini evlerinde hissetmesi için
gerekli atmosferi, rahat koltukları ve kablosuz internet hizmetiyle sağlamaya
çalışmaktadırlar. Ayrıca bitmeyen ürün yenilikleri ve kahve çeşitleriyle tüketicilerinin
damak zevklerine, ortamı saran kahve kokusu da tüketicilerin duyularına hitap
etmektedir. Bu kahve deneyimi yaşamak için tüketiciler Starbucks’a daha fazla ücret de
ödeyebilmektedirler (Tsai, 2005; Pine ve Gilmore, 1999; Schmitt, 2004; Kotler, 2005:
29)
Deneyimsel pazarlamanın amacı, aslında bayatlamış deyip geçilecek şeylere heyecan ve
eğlence katmaktır (Kotler, 2005: 29). Dünyanın önde gelen eğlence merkezlerinden Las
Vegas’taki oteller kendilerini farklılaştırarak eski Roma ve ya New York City
temalarını yaratmaktadırlar. Walt Disney ise, batı dünyasının kovboylarını, periler
ülkesi şatolarını, korsan gemilerini ve bunlara benzer şeyleri yaşama fırsatı
yaratmaktadır.
Basketbol ayakkabısı satın almak için gidilen Nike Town’a girindiğinde Michael
Jordan’ın 4,5 metrelik bir fotoğrafıyla karşılaşmak, ayakkabının daha iyi sayı yapmak
60
için faydası olup olmadığını görmek için basketbol sahasında basketbol oynamak gibi
deneyimleri yaşamak, şüphesiz tüketicinin o ürünü beğenip satın almasında çok büyük
rol oynayacaktır. Yine bunun gibi doğa sporları ekipmanları satan mağaza zinciri
REI’ye giden müşteriler, mağazanın tırmanma duvarında almak istedikleri aletleri, sahte
bir yağmur altında su geçirmez bir paltoyu deneyebilmektedirler (Kotler, 2005: 30).
Bazı işletmeler, deneyimsel pazarlama stratejisi olarak mekan oluşturma (placemaking)
stratejisini kullanmaktadırlar. Bu stratejide tüketicilere deneyimi yaşatmak için mekan
oluşturulmaktadır. Örneğin, Nestlé Purina Pet Care tarafından oluşturulan Purina
çiftliklerinde, hem müşterilere ev hayvanlarına nasıl bakmaları gerektiği konusunda
eğitim verilmekte hem de müşterilerin işletme ürünleri hakkında bilgi sahibi olması
sağlanmaktadır. Bunun gibi ING Bank, Amerika’daki iki şubesinde ING Direct Café
oluşturarak,
müşterilerinin bir
fincan kahve
eşliğinde
finansal
ihtiyaçlarının
karşılanmasını sağlamaktadır. Açılan bu kafeteryalar sayesinde müşterilerin 300 milyon
$’ dan fazla hesap açtıkları görülmüş ve banka bu uygulamasını diğer şubeler için de
devam ettirmiştir (Pine ve Gilmore, 2008).
Ülkemizde ise Doğuş Otomotion deneyimsel pazarlama konusunda mekan oluşturmaya
örnek bir uygulamadır. Doğuş Otomotion; sanat, tasarım, teknoloji dünyasını Doğuş
Otomotiv’in distribütörlüğünü yaptığı markalar ile bir araya getirerek müşteri odaklı ve
değer yaratıcı çözümler sunmak amacıyla oluşturulmuş, tüketicilerin markaları kendi
kişisel deneyimleri vasıtasıyla tanımaları fikrine dayanan ve bu şekilde tüketicilerin
markalar ile duygusal bağ kurabildiği interaktif bir ilişki oluşturulmak istenen, otomobil
tutkunlarının yanı sıra kültürü ve eğlenceyi yaşamak isteyen herkesin uğrak yeri olmayı
hedefleyen bir deneyimsel pazarlama merkezidir. Merkezde ayrıca çeşitli etkinlikler,
sergiler, konserler de yer almaktadır. Dünyaca ünlü Einstein sergisi, Otomotion
etkinlikleri
kapsamında
tüm
tüketicilere
sunulmuştur
(http://www.dogusgrubu.com.tr/i/contentfiles/10601OtoMotion%20acilisBulteni08kas%C4%B1m07_vfinal.pdf, Erişim: 01.09.2008)
Ürgüp/Nevşehir’de bulunan seramik atölyeleri, deneyimsel pazarlamayı uzun yıllardan
uygulamaktadır. Atölyelerde seramik ürünlerin nasıl üretildiğini öğrenen, sergilenen
61
etkinliklerle eğlenen, ustalarından seramik vazo yapımı öğrenerek kendileri yapan
turistler, burada farklı bir deneyim yaşamakta ve unutulmaz anılarla ayrılmaktadırlar
(Günay, 2009).
Deneyimsel pazarlama ürün veya hizmet satmak istenilen her yerde karşımıza
çıkabilmektedir. Örneğin Tek (2007), tüketiciler için heyecanlı ve keyif verici duygusal
deneyimler yaratmak için çaba harcayan perakendecilerin, rekabet yarışında bir adım
öne geçebileceklerini belirterek bu yeni yaklaşımı “Yaşatımsal” ya da “Deneyimsel
Perakendecilik” olarak nitelendirmektedir. Yaşatımsal perakendeciliğe eşlik eden yeni
perakende pazarlama anlayışına ise “Keyifli Perakendecilik” (Retailtainment) denildiği
belirtmektedir. Bu iki kavram da sonuç olarak perakendeci işletmelerin hem pazarlama
felsefesi ve davranışlarına hem de fiziksel ve görsel boyutlarına yansımaktadır.
Son yıllarda pazarlama literatüründe geniş yer bulmaya başlayan odak noktası tüketim
sırasında ve sonrasında yaratılacak, tüketiciye hitap eden duygu ve düşünceler olan
deneyimsel pazarlama, tüketicilerin duygularına hitap etmenin önemini, bunun firma ve
firmanın markasına yapabileceği katkıları gözler önüne sermektedir.
2.2.2. Müşteri Deneyimi
Müşteri deneyimi kavramı ilk olarak Holbrook ve Hirchman (1982) tarafından, tüketici
davranışlarının, geleneksel ve deneyimsel yaklaşım olarak ikiye ayırmaları sonucunda
ortaya çıkmaktadır. Deneyim kavramı, tüketilen ürün veya hizmetle uyarılan duygusal
anlamlılıkla birlikte, kişisel bir oluşumun üzerindedir. Deneyimsel yaklaşımın odak
noktası olan tüketim deneyimi 3F (fantasies, feelings and fun) diye adlandırılan 3
görünümü açıklanmaktadır. Rüyalar, hayal etme ve bilinçsiz arzular fantezileri; aşk,
nefret, kızgınlık, korku, keder ve eğlence hisleri; neşeli aktivitelerden veya estetik
eğlencelerden hedonik yani hazsal zevk almak da eğlenceyi temsil etmektedir
(Holbrook, 2006). Bununla birlikte duyguların tüketici davranışındaki ve marka
tercihlerindeki rolü ve tüketicilerin eğlence ve zevke olan ihtiyaçları önem kazanmaya
başlamış ve tüketici davranışlarının deneyimsel bakış açısı incelenmeye başlanmıştır
(Addis and Holbrook, 2001).
62
1990’lı yılların sonlarına doğru ise deneyim kavramı tüketici davranışlarını anlamada,
pazarlama ve ekonominin geleceğinde ana faktör haline gelmiştir. “Deneyim Ekonomisi
(The Experience Economy)” kitabının yazarları Pine ve Gilmore (1999); meta, ürün ve
hizmetten sonra deneyimi yeni bir ekonomik sunu olarak görmüşlerdir. Schmitt (1999)
“Experiential Marketing” adlı kitabında deneyimsel pazarlamada markalar, deneyim
sağlayıcılar olarak, ürünün fonksiyonel özellikleri ve sunduğu faydalar yerine, müşteri
deneyimlerine odaklanmaları gerektiğini, müşterilerinin deneyimlerini gerçekleştirmeye
yönelik planlamalar yaparak iletişim mesajlarını oluşturup, deneyim yaşatacakları
alanlarını
tasarlamaları
ve
müşteri
deneyimlerini
yönetebilmeleri
gerektiğini
belirtmiştir. “Managing the Customer Experience” başlıklı kitapta Smith and Wheeler
(2002), müşteri deneyimin nasıl yönetilmesi gerektiğinden ve çalışanların bu konuda
çok büyük önem arz ettiğinden bahsetmişlerdir. Shaw and Ivens (2002) ise “Building
Great Customer Experiences” adlı kitaplarında ise müşteri deneyimi yaratmanın 7
felsefesine, müşteri deneyimi piramidi ile müşteri deneyimini yönetmeye ve müşteri
deneyiminin ölçülmesine değinmişlerdir. Yaptıkları araştırmalar sonucunda, müşteri
deneyiminin yeni rekabetçi bir savaş alanı olduğunu ve sürdürülebilir farklılığın
kaynağı olduğunu belirtmişlerdir.
Günümüz tüketicisi satın alacağı ürün veya hizmet ile ilgili tercihlerini, hayat tarzına
uyup uymayacağı ve arzuladıkları bir deneyim yaşatıp yaşatmayacağına bakarak
yapmaya ve markayla kurdukları ilişkilere önem vermeye başlamışlardır. Tüketicilerin
kullandıkları markalarla kurdukları ilişkiler arasında, marka deneyimi ilişkisinin
markalara rekabetçi avantaj getirmesi bakımından önemli olduğu düşünülmektedir.
Research International firmasının yaptığı araştırmada marka tüketici ilişkisinin dört ayrı
türde gerçekleştiği belirlenmiştir. Marka değeri ölçümünde kullanılan “Equity Engine”
tekniği ile marka değerini oluşturan faktörler “performans” ve “yakınlık” olarak iki ana
grupta toplanmaktadır. Performans fiziksel, yakınlık ise duygusal özellikleri ifade
etmektedir.
63
Şekil 12: Marka – Tüketici İlişki Şekilleri
Kaynak: Marketing Türkiye Dergisi, 2006: 64.
Yakınlık denen grup üç esas ve üç alt olmak üzere dokuz bileşenden oluşmaktadır.
“Otorite” markanın miras, güvenilirlik ve yenilikçilik alt bileşenlerinden gelen gücünü
ve ürün performansının geniş kitlelerce kabul edildiğini göstermektedir. Prestij, kabul
edilirlik ve onaylanma “kabul görme”nin bileşenlerini oluşturmakta ve bir gruba ait
olmayı açıklamaktadır. Yakınlığın üçüncü bileşeni olan “özdeşleştirme” ise bağ, özen
ve nostalji tarafından desteklenmektedir (Marketing Türkiye Dergisi, 2006).
Güven şeklindeki ilişki güven üzerine kurulu ilişkiyi temsil etmektedir. Marka burada
ürün veya hizmetin kalite ve fonksiyonelliğinin garantisi konumundadır. Güven ihtiyacı
iki ihtiyacın birleşmesi ile tatmin edilmektedir. Bunlardan biri fonksiyonel performans
ve işi iyi yaptığının geniş kabulü olan otoritedir. Yakınlık şeklindeki ilişkide ise
yakınlık ihtiyacı markanın otoritesi ve kabul görme seviyesiyle tatmin edilmektedir.
İfade şeklindeki ilişkide, tüketiciler kendilerini ifade etmek ve bireysel kimliklerini
göstermek için markaları kullanmaktadırlar. Yalnız ifade şeklinde yakınlık şeklindeki
ilişkiden farklı olarak markayla söylenmek istenen şey, yalnızca kullanıcıların ait
olduğu “akran grubuna” yöneliktir. Bu ihtiyacı en iyi karşılayan markalar bu özellikli
grup tarafından kabul görmekte ve tüketici ile özdeşleşmektedir. Deneyim şeklinde
ilişkide ise marka kişisel bir anlam kazanmakta ve tüketicinin kişisel öyküsünün içinde
yer almaktadır. Deneyim, tüketicilerin beklenti ve istekleri ile ürün veya hizmetin
64
sundukları arasında mükemmel bir bağlantı sağlayarak, markayı tüketicinin tamamlayıcı
parçası haline getirmektedir (Marketing Türkiye Dergisi, 2006).
Şekil 13: Tüketici – Marka İlişkisi: Nokia Örneği
Kaynak: Marketing Türkiye Dergisi, 2006: 66.
Önemli bir nokta ise aynı global markanın ifade edilen dört farklı ilişki tarzını aynı anda
kullanabilmesinin mümkün olmasıdır. Örneğin Nokia markası için belli kültürlerdeki
rolüne ve konumlandırmasına bağlı olarak bu dört tür ilişkiye türünü açıklayan ifadeler
şekil 15’de görülmektedir.
Deneyim, tüketicinin marka öyküsünün belli yönleri ile kendini özdeşleştirmesiyle
oluşmaktadır. Marka öyküsünün doğru algılanması, ürün deneyiminin ve yarattığı
duygusal etkinin güçlenmesine yardımcı olmaktadır. Tüketici marka öyküsünün ana
unsurlarıyla özdeşleştiği ve bu unsurlar onun hayal gücüne hitap ettiği ölçüde, marka
deneyimi daha zenginleşmekte ve derinleşmektedir. Marka-tüketici ilişkisi deneyim
şeklindeki ilişki daha güçlü ve uzun süreli olmaktadır.
Deneyimlerin, kişilerin öğrenme sürecinde etkili olduğunun ve deneyerek öğrenme
yönteminin bireylerin zihinsel aktiviteleri üzerindeki olumlu etkilerinin bilinmesi
üzerine pazarlama dünyası, markalar ile ilgili her türlü organizasyonun gelişiminde bu
65
yöntemden yararlanmaktadırlar. Tüketicilerin satışa olan katılım ve motivasyonları
üzerinde etkiye sahip olabilmek ve satın alma kararında tüketicinin aktif rol almasını
sağlamak amacı ile deneyimsel pazarlama kavramının son yıllarda önemle üzerinde
durulmaktadır (Temiztürk, 2006: 42).
2.2.3. Tüketici Deneyimi Aşamaları
Tüketici deneyimlerinin oluşmasında kişilerin psikolojik ve sosyal çevrelerinin büyük
etkisi olmaktadır ve bu deneyim bir öğrenme sürecine işaret etmektedir. Bu öğrenme
süreci öncelikle ailede başlamaktadır. Çocuklar tüketim alışkanlıkları konusunda aile
fertlerinden etkilenmekte, sosyalleştikçe de çevrenin etkisiyle tüketim ve alışveriş
alışkanlıklarını değiştirebilmektedirler. İnternet gibi bir iletişim teknolojisinin gelişmiş
olması da öğrenme sürecini hızlandırmaktadır. Ayrıca tüketicilerin daha önce
kullandıkları markalarla yaşadıkları deneyimlerin, daha sonraki kararlarında etkili
olabileceği görülmektedir. Buna göre her tüketici psikolojik ve sosyal faktörlerin etkili
olduğu farklı öğrenme süreçlerinden geçerek tüketim deneyimlerini yaşamaktadır. Bu
süreçteki farklılıklar sonucunda her tüketicinin deneyimden beklentisi ve deneyimi
algılaması farklı olmaktadır (Torlak ve Altunışık, 2007: 52-54).
Shaw ve Ivens’e (2002: 23) göre tüketici deneyimi beş basamaklı bir süreç olarak
gerçekleşmektedir. Şekil 14’de bu süreç gösterilmektedir.
İlk aşamada tüketimle ilgili beklentiler şekillendirilmektedir. Bu beklentilerin
şekillenmesinde marka imajının, reklamların, insanların firma hakkında söylediklerinin
(ağızdan ağıza iletişim) ve geçmişte yaşadığı deneyimlerin büyük etkisi bulunmaktadır.
İkinci aşama satış öncesi etkileşimin yer aldığı aşamadır. Tüketicilerin satın alma
kararlarını verdikleri ana kadar yapmış oldukları her türlü aktiviteyi kapsamaktadır. Bu
süreçte tüketiciler internet sitesi ve katalog inceleme, satış uzmanlarına danışma, ürünü
veya hizmeti satın alacakları yerin atmosferini görme ve fiyat karşılaştırması yapma gibi
eylemlerde bulunmaktadırlar.
66
Şekil 14: Tüketici Deneyimi Aşamaları
1
Beklentilere şekil
verme
2
Satış öncesi
etkileşim
5
Deneyim sonrası
değerlendirme
4
Ürün/hizmet
tüketimi
sırasındaki
etkileşim
3
Satınalma
etkileşimi
Kaynak: Shaw ve Ivens, 2002: 23.
Üçüncü aşama satın alma etkileşimini kapsayan süreçtir. Satın alma kararı ile bu aşama
başlamaktadır ve tüketici deneyiminin en önemli kısmı gerçekleşmektedir. Deneyimin
yaşanması için gerçekleştirilen her türlü hizmet ve aktiviteyi kapsamaktadır.
Dördüncü aşama alınan ürün veya hizmetin tüketildiği her türlü etkileşim yer
almaktadır. Ürün veya hizmetin kullanımı sırasında gerçekleşen tüketici deneyimidir.
Bazı tüketimler bir şeker yemek gibi kısa sürerken, araba kullanmak ya da televizyon
izlemek gibi uzun sürebilmektedir.
Tüketici deneyiminin son aşaması deneyim sonrası değerlendirmedir. Yaşanılan
deneyim beklentilerle karşılaştırılmaktadır. Sonraki deneyimler için tekrar beklentiler
şekillendirilmekte ve tüketici deneyiminin ilk aşamasına dönülmektedir.
Yaşanılan deneyimin beklentilerin üzerinde olması hem işletmeler hem de tüketiciler
için önemli olmaktadır. Beklentileri karşılayan ve hatta daha üzerinde bir deneyim
yaşatan ürün veya hizmet karşısında, tüketiciler doğal olarak tekrar aynı deneyimi
67
yaşamak isteyeceklerdir. Bu da tüketicilerin markaya olan bağlılıklarını artıracaktır. Bu
bakımdan
işletmelerin,
tüketicilerin
kendilerinden
ne
beklediğini
anlamaları
gerekmektedir. Tüketicilerin fiziksel ve duygusal olarak ne istediklerini anlayabildikleri
ölçüde, işletmeler ayakta kalmayı başarabileceklerdir.
Deneyimler, tüketiciler markaya karşı bir ilgi göstermediklerinde ya da markayla kişisel
bir bağı olmadığında oluşmaktadır. Ayrıca tüketicilere en güçlü deneyimi yaşatan
markalar
da
tüketicilerin
yüksek
derecede
ilgilenim
gösterdikleri
markalar
olmamaktadır (Brakus ve diğerleri, 2009). Yani tüketicilerin yaşadıkları deneyimle,
markaya olan ilgisinin arttığı ve sonrasında ürünü kullanmaya devam ederek, markaya
sadık kaldığı söylenebilmektedir.
Bir ürün veya hizmetin kullanılması yoluyla oluşan deneyim ve tüketicilerin her zaman
her yerde yaşama fırsatı bulamayacakları özel bir deneyim olmak üzere genel olarak iki
şekilde tüketici deneyimi oluşmaktadır. Nike marka basketbol ayakkabısının basketbol
sahasında denenmesi, Volvo marka otomobillerin tüketicide denemesi üzerine 1 hafta
verilmesi ya da bir doktordan veya spor salonundan hizmet alınması gibi deneyimlerde
tüketici açısından özel bir anlamdan ziyade tavsiye, kullanımdan duyulan tatmin gibi
özellikler ön planda olmaktadır. Diğer taraftan World of Wonders otellerinde bir tatil
yapmak, özel olarak tasarlanmış bir restoranda kendi yemeğini kendi pişirerek özel bir
zaman geçirmek, bir restoran veya cafede evinde gibi hissetmek gibi durumlarda ise
tüketicilere sunulan sıra dışı olma kendini özel hissetme, unutulmaz bir haz yaşatma
gibi özel deneyimler ön planda olmaktadır (Torlak ve Altunışık, 2007: 55-56). Ayrıca
deneyimler tüketicilerin ürünü aldıklarında ve tükettiklerinde doğrudan oluşurken, bir
reklama ya da pazarlama iletişime maruz kaldıklarında da dolaylı bir şekilde
oluşabilmektedir (Brakus ve diğerleri, 2009).
Günümüz rekabetçi pazarlarında daha çok ikinci tür özel deneyimlerin artmakta olduğu
görebilmekteyiz. Bu nedenle işletmeler, bütünsel bir süreç olan tüketim deneyimini,
tüketicinin duygularına hitap eden, müşteri tatminin ötesinde bir haz almasını
sağlayacak ve kendisini özel hissettirecek deneyimi yaşatma çabalarına ağırlık
vermektedirler. Fonksiyonel olarak birbirlerine çok benzeyen ürünler, işletmeler
68
tarafından yaşatılan deneyimler konusunda farklılaştırılıp, tüketici gözünde vazgeçilmez
olmak istemektedirler.
2.2.4. Deneyimin Boyutları
Deneyimsel pazarlamanın temelinde, tüketicilerin yaşayabileceği beş ayrı deneyim
bulunmaktadır (Schmitt, 1999a; Schmitt, 1999b, Schmitt 2004: 6):
Şekil 15: Stratejik Deneyimsel Modüller
Modül
Müşteri Deneyimi
SENSE
Beş duyuya hitap eden duyusal deneyimler
FEEL
Hislere ve ruh haline hitap eden duygusal deneyimler
THINK
Yaratıcılık ve bilişsel fonksiyonlara hitap eden entelektüel
deneyimler
ACT
Davranışlara ve yaşam tarzına hitap eden davranışsal deneyimler
RELATE
Kültürel ve sosyal gruplara hitap eden ilişkisel deneyimler
Kaynak: Nagasawa, 2008: 314.
2.2.4.1. Duyusal Deneyim (SENSE)
Algılama yani görme, duyma, dokunma, tatma ve koklamayla duyusal deneyimlerin
yaratılması, kısacası ürün veya hizmetin müşteriler tarafından çekici ve güzel bulunması
anlamına gelmektedir.
Ürün nitelikleri ve sağladığı faydalar, marka isimleri, logosu, çağrışımları ve imajı pek
çok interaktif aracın bulunduğu yoğun iletişim dünyasında tüketicilerin ilgisini
çekmekte
yetersiz
kalmakta,
şirketin,
ürünün
veya
hizmetin
niteliğiyle
ilişkilendirilebilen ve hatırlanabilecek türden duyusal deneyimler tüketicilerin yeni ilgi
odağı olmaktadır (Schmitt ve Simonson, 2000: 22). Bu bakımdan duyusal deneyimlerin
pazarlanması ve pazarlama estetiği önemli bir hal almaya başlamaktadır. Schmitt ve
Simonson (2000) “Pazarlama Estetiği” adlı kitabında, şirket veya marka kimliğinin
yarattığı duyusal deneyimlerin, marka imajına katkıda bulunabilecek şekilde
69
pazarlanmasını ifade eden pazarlama estetiği kavramı üzerinde durmuş, başarılı şekilde
uygulanacak estetik stratejilerinin markalar için birer kimlik ve imaj yaratacağı ve
tüketici bağlılığı yaratacağını savunmuştur.
Duyusal deneyimler tüketicileri markaya çekerek firma ya da marka kimliği
oluşturmaktadırlar. Duyusal pazarlama stratejik olarak estetik ve heyecan duyularıyla
müşterilerin motive edilmesi, ürünlere bir değer katılması ve işletmelerin ve ürünlerin
farklılaştırılmasında kullanılmaktadır. Farklılaşma için hangi uyarıcıların duyusal olarak
ilgi çekeceği, tüketicileri motive etmek için sürecin nasıl işlediği ve değer sağlamak için
de duyusal çekiciliğin sonuçlarının neler olduğu dikkate alınmalıdır (Schmitt, 1999b:
109-111).
Procter & Gamble firması duyusal pazarlamayı Tide marka çamaşır deterjanında
uygulamıştır. Reklamlarında klasik lekeyi çıkarmaya yönelik yapılan karşılaştırmalar
yerine dağ havasının ferahlığını ve taze temizlik kokusunun yeni Tide ile geleceğini
vurgulayan reklamlar kullanmış, hatta basılı yayın reklamlarında tüketicilerin kokuyu
duymalarını sağlayacak özellikler ekleyerek tüketicilerin ürünü almadan önce bu taze
kokuyu deneyimlemelerini sağlamıştır (Schmitt, 1999b: 100).
Duyusal pazarlama, beş duyuya hitap etmekte ve tüketicilere estetik zevk veya heyecan
sağlamaktadırlar. Örneğin Jaguar markası estetik duyuya hitap ederek duyusal bir
deneyim yaşatırken, Porsche markası ise heyecan uyandırarak duyusal deneyim
yaşatmaktadır
(Nagasawa,
2008).
Algılamanın
yani
duyusal
deneyimlerin
yönetilebilmesi için, pazarlama yöneticilerin duyusal deneyimlerini artıracak yöntemler
geliştirmesi, vermek istedikleri duyuları ön plana çıkarabilecek ve içeriğinin
algılanmasını sağlayacak stratejiler geliştirmesi gerekmektedir (Günay, 2008b).
2.2.4.2. Duygusal Deneyim (FEEL)
Müşterilerde markayla ilgili güçlü duygular uyandıracak duygusal deneyimlerin
yaratılmasıdır. Duyguların yaratılması içinse, müşterilerle empati kurularak hangi
uyarıcıların hangi duyguyu yaratmak için kullanılması gerektiği belirlenmelidir.
70
Tüketicilerin ruh hali, hisleri ve duyguları, duygusal deneyim yaşamalarında etkili
olmaktadır.
Günümüz tüketicisi, bilinçli bir şekilde ürün ve hizmetlerin vaat ettiği yeni, ilginç,
alışılmış olmayan duygusal deneyimleri yaşamak istemektedir. Sadece ürünlerin
sunduğu işlevsel özellikler değil sağlanacak duygusal deneyimler tercih edilir hale
gelmektedir (Odabaşı, 2004). Birçok firma benzer duyguları kullanarak standart
duygusal reklamlar kullanarak, tüketicilerin sürekli benzer mesajlara maruz kalmasına
neden olmaktadırlar. Bu nedenle farklı olabilecek ve gerçekten duygusal anlar
yaşatabilecek deneyimlerin tasarlanması gerekmektedir. Örneğin dini bayramlarda
yaptığı reklam çalışmalarıyla Kent şekerleri Türk tüketicisine farklı duygular
yaşatmakta ve sürekli olarak hatırlanmaktadır (Günay, 2008b). Eğer küresel bir marka
için duygusal deneyimler yaratmak gerektiği taktirde ise kültür fakötürünün de göz
önünde bulundurulması gerekmektedir. (Schmitt, 1999a).
Ünlü kozmetik markası Clinique’in, “Happy” (mutlu) adlı parfüm piyasaya çıkarması
duygusal pazarlamaya örnek olabilmektedir. Turuncu ambalajı, neşeli ve eğlenceli
müziği ve reklamı ile insanlara mutluluk hissi vermek istemişler, sonrasında “mutlu
şarkılar” albümlerini piyasaya sunmuşlardır. Bunun gibi Estee Lauder markasının
“Beatiful” (güzel) isimli parfümleri de yine aynı şekilde reklam kampanyalarıyla güçlü
tüketici duygularına ve kişisel hayallere hitap etmektedir (Schmitt, 1999b: 124).
Duygulanım özellikle tüketim sırasında ortaya çıkmaktadır. Güçlü duygular kontakt ve
iletişimin sonucunda oluşup zamanla gelişmektedirler. Genellikle yüz yüze iletişim bu
konuda etkili önemli bir faktör olmaktadır. Özellikle hizmet sektöründe yaşanan
deneyimlerde yüz yüze iletişim büyük önem taşımaktadır (Schmitt, 1999b: 129).
Markalar tüketicilerde uyandırdıkları istek, arzu ve duygularla vazgeçilmez hale
gelebilmektedirler. Günümüzde markaların müşterileriyle aralarında duygusal bağlar
kurması, başarılı olmaları için gerekli hale gelmektedir.
71
2.2.4.3. Bilişsel Deneyim (THINK)
Bilişsel pazarlamanın amacı, tüketicilerin marka ve ürünler için tekrar değerlendirme
yapmasını sağlayacak, özenli ve yaratıcı düşünmesini desteklemektir (Schmitt, 1999b:
138).
Schmitt (1999b: 148-149), bilişsel deneyim oluşturma ilkesini müşterilerin şaşırtılarak,
ilgilerinin
çekilmesi
ve
müşteri
düşüncelerinin
harekete
geçirilmesi
olarak
tanımlamıştır. Bilişsel deneyim, müşterilerin yaratıcılığa yönlendirildiği, bilişsel ve
problem çözme deneyimi yaşatmaktır. Özellikle yeni teknolojik ürünler için
kullanılmakla beraber ürün dizaynında, perakende ve diğer sektörlerde iletişimde
kullanılmaktadır. Örneğin Microsoft’un reklamında “Bugün ne yapmak istiyorsunuz?”
sorusu müşterileri ürünü nasıl kullanacaklarına yönelik düşünmeye ve çalışmaya
yönetmektedir (Schmitt, 1999a).
2.2.4.4. Fiziksel Deneyim (ACT)
Müşterilerin fiziksel davranışlarını hedef alan bazı şeyleri yapmada alternatif yollar,
etkileşimler ve yaşam tarzı sunulmaktadır. Bu deneyim tüketici davranışları ve yaşam
biçimleri ile ilgilidir. Fiziksel deneyimle ilgili davranışsal değişim için analitik ve
rasyonel yaklaşımlarla genelde motivasyonel, ilham verici rol modeller, ünlü insanlar
kullanılmaktadır (Schmitt, 1999a).
Fiziksel deneyim yaratma stratejileri ile fiziksel beden deneyimi, yaşam tarzı değişimi
ve diğer insanlarla etkileşime odaklanılmaktadır. Örneğin Gillette Mach3 ile erkeklerin
fiziksel tıraş deneyimine odaklanılmıştır. Yine Amerika’da ünlü kişiler kullanılarak,
insanların süt içmeye teşvik edildiği ve süt içmenin bir yaşam tarzı haline getirilmesi
için kampanyalar yapılarak ve Martha Stewart gibi halkın sevdiği, takip ettiği ve
etkilendiği ünlü
isimler
insanlarla etkileşimde kullanılarak
fiziksel deneyim
oluşturulmaya çalışılmıştır (Schmitt, 1999b: 154-160). Bu bakımdan fiziksel
deneyimler; duyusal, duygusal ve bilişsel deneyimlerin ötesinde tüketicilerle etkileşim
kurularak ve yaşam tarzlarını etkileyerek, tüketicilerin harekete geçmelerini sağlayan
davranışsal deneyimler olarak görülebilmektedir.
72
Nike’ın “Just do it” sloganı klasik bir fiziksel deneyim örneğidir. Daha sonrasında “I
can” (yapabilirim) ve “I know I can” (yapabileceğimi biliyorum) gibi sloganlar denense
de tüketicileri çok fazla düşünmeden harekete geçirmek için daha basit olan “Just do it”
sloganına dönülmüştür. Bu bakımdan Nike markasının fiziksel bir deneyim yaratması
başarılı olmasında büyük bir rol oynamıştır (Schmitt, 1999b: 166).
2.2.4.5. Sosyal Deneyim (RELATE)
Duyusal, duygusal, bilişsel ve fiziksel deneyimlerini içeren sosyal ve kültürel faktörlerle
ilgili olup ait olma duygusunu yaratmak amaçlanmaktır. Müşteriler kişisel duyguları ile
değil de olmak istedikleri ideal benlikleriyle ilişkilendirme yapmaktadırlar. Örneğin,
Harley Davidson motosikletleri bir yaşam tarzını simgeler, müşteriler markayı
kişiliklerinin bir parçası gibi görmektedirler ve bu marka topluluğunda kullanıcılar
arasında güçlü bağlar bulunmaktadır (Schmitt, 1999a). Genellikle marka toplulukları
veya
aynı
markayı
kullanan
kişiler
arasında
deneyimin
sosyal
boyutunu
görebilmekteyiz. Saab kullanan tüketicilerin birbirlerini gördüklerinde selektör
yakmaları, kendilerini birbirlerine yakın hissetmeleri yaşadıkları deneyimin sosyal
boyutunu ortaya koymaktadır. Aynı şekilde fiziksel deneyimde bahsedilen Nike
markasını aynı zamanda sosyal deneyim de yaşatmaktadır. Nike markasına sahip olmak
arzulanan bir gruba üye olmak anlamına gelmekte ve tüketiciler bu grubun içinde yer
alabilmek için markayı kullanmaktadırlar.
Harley Davidson, Saab ve Nike örneklerinde görüldüğü gibi ilişkisel deneyim veya
sosyal deneyimde de bir topluluğa ait olma, saygı görme, sosyal kimlik, referans
gruplarından etkilenme gibi sosyal etkilerin de rol oynadığı görülmektedir. Sosyal
roller, aile ve arkadaşlık ilişkileri, kültürel değerler, marka toplulukları, grup üyeliği
gibi sosyal sınıflandırmalar ilişkisel deneyim yaratmada göz önünde bulundurulmalıdır
(Schmitt, 1999b: 176).
Sosyal bir kimlik ihtiyacı duyan tüketicilerle sosyo kültürel çevrenin karşılıklı
etkileşimi ile sosyal veya ilişkisel deneyimler sağlanmaktadır. Doğru deneyimin
yaşatılması için tüketicilerin sahip olmak istedikleri sosyal kimliklerine uygun referans
etkilerinin kullanılması gerekmektedir.
73
Satın alma öncesinde oluşan ve sonrasında devam eden bu deneyimler tüketicilerin
marka tercihlerini,
marka ile ilgili tutum ve görüşlerini, marka farkındalığını
etkilemektedir. Markanın yaşattığı duyusal, duygusal, düşüncesel, fiziksel ve ilişkisel
deneyimlerden etkilenen ve memnun kalan tüketicilerin marka sadakati göstererek
karşılık vereceği düşünülmektedir.
Gentile ve diğerleri (2007) ise müşteri deneyimini 6 boyutta incelemiştir. Bu boyutlar
Schmitt (1999a)’in stratejik deneyim boyutlarına benzemekle beraber bir takım
farklılıklar da barındırmaktadır. Bu boyutlar;
1. Duyusal Bileşen: Görme, duyma, dokunma, tatma ve koklama duyuları ile en iyi
şekilde duyusal deneyim sağlamayı amaçlayan, estetik zevk, heyecan,
memnuniyet ve güzellik duygularını harekete geçiren müşteri deneyimi
bileşenidir.
2. Duygusal Bileşen: Şirket, marka ve ürün arasında etkili bir duygusal deneyim
yaratmak için, ruh halinin, hislerin ve duyguların ortaya çıkarılmasını
sağlayacak stratejilerin yaratılmasını içeren deneyim bileşenidir.
3. Bilişsel Bileşen: Müşterilerin yaratıcılığını ve problem çözme durumlarını
kullanarak müşteriyi bağlayacak düşünsel ve ya bilinçli süreçlerle müşteri
deneyiminin gerçekleşmesini sağlayan bileşendir. (Barbie bebekleri genç bayan
imajını veren ilk oyuncaktır.)
4. Pragmatik (pratik) Bileşen: Ürünün kullanabilirliği değil fakat pratikliği
üzerinde durulan, özellikle dizayn deneyimi sağlayan bileşendir.
5. Yaşam Tarzı Bileşeni: Tüketicilerin yaşam tarzına ve davranışlarına uyan
değerler ve inançlar doğrultusunda oluşan deneyim bileşenidir. Bu deneyimde
şirketin, markanın ve müşterinin ortak değerlerde birbirlerine bağlanması
amaçlanmaktadır.
6. İlişkisel Bileşen: Kişiyi, onun sosyal çevresini, diğer insanlarla olan ilişkilerini
ve ideal kişiliğini içeren deneyim bileşenidir. Marka imajıyla birlikte bir
topluluğa, sosyal bir çevreye ait olma, insanlarla ilişkileri geliştirme gibi sosyal
bir deneyim yaşatmak istenmektedir. Bu bileşen aynı zamanda yaşam tarzı
bileşenini de kapsamaktadır.
74
Buna göre Schmitt’den (1999a) farklı olarak Gentile ve diğerleri (2007), pragmatik
(pratik) boyut kavramından bahsetmiştir. Burada ürünün sağladığı fayda ve özellikle de
dizayn deneyimi üzerinde durulmuştur. Schmitt (2004: 11) de deneyimsel pazarlama
çalışmalarda tasarıma dayalı müşteri deneyimlerinin de büyük önem taşıdığını belirtmiş
ve Apple markasının yaşattığı müşteri deneyimlerinin genellikle tasarım üzerine
olduğunu vurgulamıştır. Buna göre, ürün veya hizmet tasarımcılarının tüketicilerle
empati kurarak sürekli iletişimde olması ve farklı tüketici deneyimleri için estetik
tasarımlar gerçekleştirmeleri gerektiği düşünülmektedir (Russo ve Hekkert, 2007).
2.2.5. Müşteri Deneyim Alanları
Pine ve Gilmore (1999: 41), deneyim sahnelemenin müşterileri eğlendirmeye değil,
onların ilgisini çekmeye yönelik olduğunu ve deneyimin birkaç farklı boyutta
müşterinin ilgilisini çekebileceğini belirtmektedirler.
Bu
boyutların
kesişmesinden
ortaya
çıkan
alanlar
aşağıdaki
Şekil
18’de
görülebilmektedir.
Yatay eksendeki birinci boyut konuk katılımını göstermektedir. Pasif ve aktif
katılımdan oluşmaktadır. Pasif katılımda senfoni konserinde izleyici olunması gibi,
müşteriler deneyim performansına doğrudan katılmak yerine izleyici ya da gözlemci
konumunda bulunmaktadırlar. Aktif katılımda ise müşteriler, deneyimi yaşatan olaya
aktif olarak katılmaktadırlar.
Dikey eksendeki ikinci boyut ise, müşteriyi olayla birleştiren bağlantı ya da ortam
ilişkisi
türünü
tanımlar.
Özümseme
ve
sarmalanma
kavramları
bu
boyutu
oluşturmaktadır. Özümseme, deneyimi akla getirerek bir kişinin zihnini meşgul etme,
sarmalanma ise fiziksel ya da sanal olarak deneyimin bir parçası olma anlamını
taşımaktadır.
75
Şekil 16: Deneyim Alanları
ÖZÜMSENME
EĞLENCE
EĞİTİM
PASİF
KATILIM
AKTİF
KATILIM
ESTETİK
KAÇIŞ
SARMALANMA
Kaynak: Pine ve Gilmore, 1999: 41.
Buna göre deneyim alanları aşağıda açıklanmıştır (Pine ve Gilmore, 1999: 42-51).
§
Eğlence: İnsanların eğlence olarak gördükleri deneyimler, genellikle bir
gösteriyi seyrederken, müzik dinlerken veya kitap okurken olduğu gibi,
duyularıyla pasif olarak özümsedikleri deneyimlerdir. Eğlence, deneyimin en
eski biçimi olmakla kalmamakta, aynı zamanda deneyimin en gelişkin ve
günümüzde de en yaygın ve bilinen türünü oluşturmaktadır.
§
Eğitim: Bu deneyim bireyin aktif katılımını da içermektedir. Bilgilenmek için
bireylerin
eğitsel
etkinliklere
fiziksel
ve
zihinsel
olarak
katılmaları
gerekmektedir. Örneğin, Avrupa kentleriyle eş zamanlı düzenlenen Avrupa
Bilim ve Eğlence Gecesi’nde, çocuklarla bilimi bir araya getirerek çocukların
76
bilim konularına aktif katılımı sağlanmaktadır. Çocuklar öğrenme deneyimi
yaşamakta ve sadece deneyimi özümseyebilmektedirler.
§
Kaçış: Bu deneyimler eğlence ya da eğitim deneyimlerine göre çok daha fazla
sarmalanma yani deneyimle güçlü ilişki boyutunu içermektedir. Eğlence
deneyiminin tam zıttını oluşturmaktadır. Kaçış deneyiminde aktif bir şekilde
deneyimin içinde yer almakta ve sarmalanmaktadır. Las Vegas gibi eğlence
şehirleri ya da sanal gerçeklik yaşatan tematik parklar yani Disneyland ya da
Universal stüdyolarında bazı filmler için yapılmış canlandırma ve filmin içine
dahil olarak kaçış deneyimi yaşama örnek olarak verilebilmektedir.
§
Estetik: Bu deneyim türünde ise kişiler bir ortam veya olayın içine dahil
olmaktadırlar, fakat bunun üzerine etkileri bulunmamaktadır. Sanat galerisini
veya bir müzeyi gezmek buna örnek olarak verilebilmektedir. Eğitsel deneyimde
öğrenmek, kaçış deneyiminde duyumsamak gibi bir amaç söz konusu iken,
estetik deneyimde ise amaç sadece katılım göstermektir. Kişiler estetik olarak
ortamdan etkilenmektedirler.
2.2.6. Müşteri Deneyimlerinin Tasarlanması
İşletmeler müşterileri için deneyimler tasarlamalı ve onların bu deneyimlere
katılımlarını sağlamalıdırlar. Deneyim sağlamak için göz önünde bulundurulması
gerekeken önemli noktalar bulunmaktadır.
Show ve Ivens (2002: 10-11), müşteri
deneyimi yaratmanın 7 felsefesine olduğunu belirtmektedirler. Buna göre;
1. Felsefe: Mükemmel müşteri deneyimi, uzun dönemli rekabet avantajı için bir kaynak
oluşturmaktadır. İşletmeler bunu göz önünde bulundurup gerekli olan değişimler için
kaynak ayırmalıdırlar.
2. Felsefe: Mükemmel müşteri deneyimi, müşterilerin fiziksel ve duygusal beklentilerini
tutarlı bir şekilde aşarak yaratılabilmektedir.
3.Felsefe:
Mükemmel
müşteri deneyimi,
planlanmış
duyguların uyarılmasına
odaklanmalıdır. Duygusal deneyimler işletmelerin rakiplerinden farklılaşmasında büyük
rol oynamaktadır.
77
4. Felsefe: Mükemmel müşteri deneyimi, ilham verici liderlik, güçlendirilmiş bir kültür
ve mutlu ve beklentileri karşılanmış empatik insanların varlığı ile mümkün
olabilmektedir. Örgüt kültürü ve çalışanların müşteri deneyiminde etkisi olduğu
düşünülmektedir. Çalışanlar için “Müşteri deneyimi yetkinlikleri” oluşturulmalıdır.
5. Felsefe: Mükemmel müşteri deneyimi, işletme içinden dışarıya doğru değil, dışarıdan
içeriye doğru belirlenmelidir. Yani dış faktör olan tüketiciler her zaman odak nokta
olmalıdır.
6. Felsefe: Mükemmel müşteri deneyimi, maliyetleri azaltarak işletmeye gelir artışı
sağlamalıdır.
7. Felsefe: Mükemmel müşteri deneyimi, markanın şekil almış, düzenlenmiş halidir.
Oluşturulan bu yedi felsefe, müşteri deneyimi yaratma konusunda göz önünde
bulundurulması gereken önemli noktaları belirtmektedir. Pine ve Gilmore (1999) ise,
unutulmaz deneyimlerin tasarlanması konusunda 5 tasarım ilkesi öne sürerek, müşteri
deneyimlerinin nasıl tasarlanması gerektiği konusunda yol göstermektedir. Bu beş ana
ilke şu şekilde özetlenmektedir;
§
Deneyimin ana temasının oluşturulması: Özgün ve farklı bir tema oluşturulması
ve deneyimin bu temayla bütünleştirilmesi gerekmektedir. Müşteriler işletmelere
girdikleri anda nasıl bir tema yaşayacaklarını anlayabilmelidirler. Örneğin Walt
Disney eğlence temalı bir işletmedir ve müşteriler girdikleri anda nasıl bir
deneyim yaşayacaklarını anlamaktadırlar.
§
İzlenimlerin
pozitif
ipuçlarıyla
bütünleştirilmesi:
Müşterilere
deneyim
konusunda verilen pozitif ipuçları, müşterilerin izlenimlerini netleştirmelerine
yardımcı olmaktadırlar. Starbucks’da bulunan çok farklı kahve çeşitleri,
müşterilerin yaşayacakları deneyim için olumlu bir ipucu vermektedir.
§
Negatif ipuçlarının ortadan kaldırılması: Müşterilere anlamsız mesajlar
verilmemesi gerekmekte, dikkati deneyimden uzaklaştıracak bütün unsurların
ortadan kaldırılması gerekmektedir.
78
§
Deneyimin hatıra eşyalarıyla bütünleştirilmesi: Deneyimlerin somut izleri olarak
satın
alınan
hatıralık
eşyalar
müşteri
deneyiminin
bütünleştirilmesini
sağlamaktadır.
§
Deneyimin beş duyu ile bütünleştirilmesi: Duyusal temalar yaşanan deneyimin
daha güçlü ve unutulmaz olmasını sağlamaktadır.
Bunun yanında Pine ve Gilmore (2000) deneyim yaratma konusunda 3S modelini
geliştirmişlerdir.
Şekil 17: 3S Modeli
Sürpriz
(S
pr )
(Surprise
Fedakarlık
(Sacrifice)
Memnuniyet
(Satisfaction)
Kaynak: Pine ve Gilmore, 2000: 22.
Şekil 19’da gösterilen bu model ise müşteri memnuniyeti (Satistaction), fedakarlık
(Sacrifice) ve sürpriz (Surprise) kavramlarını içermektedir. Deneyim yaratmak için
öncelikle markalar müşteri memnuniyetini tanımlamalı ve gerçekte müşterilerin ne
istediğine odaklanmalıdır ki bu istekler elde edilemediğinde müşteriler tarafından ne tür
bir fedakarlık yapılabileceği saptanmalı ve bu fedakarlıkları karşısında müşterilere
beklenmedik sürprizler yaparak eşsiz ve unutulmaz deneyimler yaşamalarını
sağlamalıdırlar (Pine ve Gilmore, 2000).
Yaratılan bu deneyimlerin, müşterilerin sürece dahil edilerek yaşatılması sırasında etkin
bir şekilde yönetilmesi de gerekmektedir. İyi tasarlanmış bir deneyim, iyi
yönetilemediği taktirde hiçbir fayda sağlayamayacaktır. Bu bakımdan müşteri
79
deneyimlerinin yönetim süreci, deneyimsel pazarlamanın önemli bir yapı taşını
oluşturmaktadır.
2.3. Müşteri Deneyimi Yönetimi
Müşteri deneyimi yönetimi, müşterilerin bir ürün veya işletme ile ilgili olan bütün
deneyimlerini stratejik olarak yönetme sürecidir ve 5 temel aşamadan oluşmaktadır
(Schmitt, 2003a)
1. Müşterinin deneyimsel dünyasını analiz etmek: Müşterilerin iç dünyalarına
bakmayı
sağlamaktadır.
Tüketici
pazarlarında
müşterilerin
deneyimsel
ihtiyaçlarını, isteklerini, yaşam tarzlarını ve arzularını, yaşadıkları sosyo-kültürel
yapı içerisinde analiz etmeyi ifade etmektedir. Endüstriyel pazarlarda da
deneyime etki eden işletme beklentileri ve arzulanan çözümlerin incelenmesidir.
2. Deneyimsel platformu oluşturmak: Bu aşama geliştirilen stratejiler ve uygulama
arasında bir bağlantı noktasıdır. Dinamik, birçok duyuya ve boyuta sahip
arzulanmış deneyimler ve vaad edilen deneyimsel değerin özelliklerini
kapsamaktadır.
3. Marka deneyimini tasarlamak: Deneyim yaşatan ürün ve hizmetin her anlamda
tasarımını ifade etmektedir.
4. Müşteri ilişkilerini yapılandırmak: Müşteri ile kontakt noktalarında sürekli
etkileşim içinde olabilecek iletişim kanallarını içermektedir.
5. Sürekli yenilik için çalışmak: Devamlı yenilik için deneyimsel pazarlama
çalışmalarının kullanılması.
Schmitt (2004: 19-23), müşteri deneyimi yönetiminde 3 yol izlenmesi gerektiğini
savunmaktadır. Buna göre ilk olarak markaların müşterileri için deneyim dünyası
yaratması gerekmektedir. Bunun için müşterilerin duygusal olarak nasıl bir deneyim
yaşamak istedikleri düşünülmelidir. İkinci olarak ise müşteriye sunulan deneyimden
müşterinin nasıl bir değer elde edeceği göz önünde bulundurulmalıdır. Önemli olan
yaşatılan deneyim sonrası müşterileri memnuniyeti doğrultusunda müşteri sadakati
sağlamaktır. Üçüncü yol olarak ise markaların tüketiciyi etkileyici bir tasarım sunması
gerekliliğidir. Tasarım kavramına ürün tasarımı, görünüm ve diğerlerine verilen izlenim,
80
marka logosu, sloganı gibi iletişim çalışmaları dahil olmaktadır. Kısacası müşteri adına
yaşam boyu sürecek bir değer yaratmak için müşterileri çok iyi bir şekilde tanımak ve
anlamak gerekmektedir.
Tsai (2005) bütünleşik pazarlama iletişimini, stratejik iletişim ve stratejik marka
yönetimi olarak iki perspektiften incelemiştir. Stratejik iletişimde tutarlı bir marka imajı
yaratmak için stratejik iletişim faktörlerine odaklanılırken, stratejik marka yönetiminde
ise tüketicilere fonksiyonel ve sembolik anlamlar sunan kaliteli ürünlerin stratejik
olarak
yönetilmesine
odaklanılmaktadır.
Stratejik
iletişimde
dolaylı
deneyim
yönetilirken, stratejik marka yönetimi perspektifinde ise yaşanan deneyimlere dikkat
edilmesi gerektiği savunulmaktadır. Buna göre bütünleşik pazarlama iletişimi
perspektifleri, dolaylı ve yaşanan tüketici deneyimleri bütünsel (holistik) olarak
kapsayacak şekilde birleştirilmektedir. Bütünleşik pazarlama iletişimini Bütünsel
Müşteri Deneyimi Yönetimi olarak kavramlaştırmak için, stratejik iletişim faktörlerinin
ve stratejik marka yönetiminin birleştirilmesiyle oluşan bir çerçeveye ihtiyaç
duyulmaktadır.
2.3.1. Müşteri Deneyim Piramidi
Müşteri deneyimini yönetme konusunda Shaw ve Ivens (2002), “Tüketici Deneyim
Piramidi” kavramını geliştirmişlerdir. Mükemmel bir müşteri deneyimi sağlayabilmek
için şirketin tüm birimlerinin üzerinde durması gereken önemli kısımların neler olduğu
ve bireylerin bu mükemmelliği yakalanmasında nasıl bir rol alması gerektiğini gösteren
bir model olmaktadır. Müşteri deneyimi piramidi Şekil 20’de gösterilmektedir.
Bir örnekle bu piramit açıklanacak olunursa; bir tatil turu için yaratılmak istenilen
müşteri deneyimi için ana unsur güven duygusu olduğu varsayıldığında, bunun alt
unsurları ise dürüstlük, bütünlük ve güvenilir hissetmek olabilmektedir. Bu unsurları
yerine getirmek için müşterilere dürüst davranılması, beklentilerin en iyi şekilde
karşılanması, verilen vaatlerin yerine getirilmesi, yapılamayacak şeyler için söz
verilmemesi ve müşterilere de güvenildiğinin gösterilmesi gerekmektedir.
81
Şekil 18: Müşteri Deneyimi Piramidi
Müşteri Deneyimi
Unsurlar
Alt Unsurlar
Standartlar
Ölçümler
Hedefler
İnsiyatifler
Kaynak: Shaw ve Ivens, 2002: 155.
Bu standartları yerine getirebilmek için bir takım ölçümler gerçekleştirmektedir. Bu
ölçümler işletmenin kendi yapabilirlikleri ve çalışanların yetenekleri gibi işletme içi
ölçümler ve müşterileri olan kişilerin memnuniyeti ve şikayetleri gibi dış ölçümlerdir.
Bu ölçümler sonucunda işletme hangi konularda eksiği olduğunu görmekte ve ona göre
o konuları iyileştirmek için hedefler belirlemektedir. Bu tatil turu için otel personelin
müşteri deneyimi konusunda eğitilmesi bir hedef olabilmektedir. Piramidin son kısmı
olan inisiyatif kısmında ise hedefleri gerçekleştirmek için uygulama sürecine geçilmesi
yer almaktadır (Shaw ve Ivens, 2002: 158). Buna göre müşteri deneyimi yaşatma ve bu
deneyimi yönetme konusunda işletmenin eksikliklerini görebilmesi ve bu eksikliklerin
giderilmesi için çalışmalarda bulunulması büyük önem taşımaktadır.
Tüketim deneyiminin en küçük parçalara ayrılarak, tüketicinin hem fiziksel hem de
duygusal açıdan sıkıntı ve hoşnutsuzluk yaşatacak unsurların ortadan kaldırılması ve
uzun dönemde müşteri memnuniyeti açısından kritik unsurların ön plana çıkarılması
82
tüketici deneyimlerini yönetmenin temel yöntemini ortaya koymaktadır (Torlak ve
Altunışık, 2007: 63).
2.3.3. Müşteri İlişkileri Yönetimi İle Müşteri Deneyimi Yönetimi Arasındaki
Farklar
Müşteri ilişkileri yönetimi, müşteri istek ve ihtiyaçlarını önceden tahmin ederek, onlarla
uzun dönemli ilişkiler kurulmasını sağlayan pazarlama yaklaşımıdır (Çatı ve Koçoğlu,
2008: 229). Günümüz rekabetçi iş dünyasında müşteriyi sadece bulmak değil aynı
zamanda elde tutabilmek de bunun önemli bir parçası olmaktadır. Müşteriyi elde
tutmak, başka bir deyişle sadakat ve bağlılık sağlayabilmek için müşteri memnuniyeti
önemli olmaktadır. Teknolojinin gelişmesine ve rekabetin artmasına bağlı olarak
müşteri memnuniyeti ve sadakati zorlaşmaktadır. Müşteriler geçmişe göre daha bilgili
ve bilinçli olmakta ve tam olarak ne istediklerini bilerek seçim yapmaktadırlar. Ayrıca,
yeni müşteri bulma maliyetinin, elde bulunanı korumaktan fazla olması, işletmeler
açısından “Müşteri İlişkileri Yönetimini” (Customer Relationship Management, CRM)
gerekli kılmaktadır. Bu bakımdan ilişkisel pazarlama mevcut müşteri tatmini artırmak
ve bağlılığını korumak açısından önem kazanmıştır.
Müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) ile müşteri deneyimi yönetimi (Customer Experience
Managament, CEM) birbirinden farklı kavramlar olmakla birlikte, birbirleriyle benzer
özellikler de içermekte ve etkileşim halinde bulunmaktadırlar. Müşteri deneyimi
yönetimi, ürün ve hizmetle birlikte beklentileri karşılayacak daha iyi deneyimler
yaratmayı, deneyimler ile beklentiler arasındaki boşluğa değer eklemeyi amaçlarken,
müşteri ilişkileri yönetimi ise var olan müşterileri elde tutabilmek için onları en iyi
şekilde tanımayı, istek ve ihtiyaçlarına uygun ürün veya hizmetler sunmayı
amaçlamaktadır. CRM müşteriler hakkında analitik ve sayısal verileri içerirken, CEM
müşterilerin işletme hakkındaki kişisel düşüncelerini kapsamaktadır. CRM stratejileri
sayesinde elde edilen müşteri bilgileri, müşteri deneyimlerinin tasarlanması aşamasında
yardımcı olabilmektedir. CEM, müşterinin sesi araştırmaları, gözlemler ve çeşitli
çalışmalar yardımıyla, CRM ise satış verileri ve pazar araştırmaları gibi çalışmaların
yardımıyla sürdürülmektedir. CEM müşteriyle iletişim noktalarında gerçekleşirken,
83
CRM müşteri iletişimi hakkında rapordan sonra gerçekleşmektedir (Meyer ve
Schwager, 2007).
CRM stratejilerinin önem kazanması ve CRM felsefesine odaklanılması ile müşteri ve
işletme arasındaki iletişim noktaları artmış ve bu iletişim noktalarında meydana gelen
müşteri deneyimleri önem kazanmaya başlamıştır (Gentile ve diğerleri, 2007). Bununla
birlikte tüketici davranışlarının duygusal yanı ve satın alma davranışlarını etkileyen
tüketici tercihlerinde önemli bir rol oynayan deneyimler odak noktası haline gelmiştir.
Bu doğrultuda, ilişkisel pazarlama ve deneyimsel pazarlamanın ortak noktası, müşteri
memnuniyeti ve bununla birlikte müşteri bağlılığı sağlamak olarak düşünülmektedir.
2.4. Deneyimle Rekabet Etmek
Günümüz tüketicisi, bilinçli bir şekilde ürün ve hizmetlerin vaat ettiği yeni, ilginç,
alışılmış olmayan duygusal deneyimleri yaşamak istemektedir. Sadece ürünlerin
sunduğu yarar ve performans gibi işlevsel özellikler değil sağlanacak duygusal
deneyimler tercih edilir hale gelmektedir (Odabaşı, 2004). Deneyimsel pazarlama
yaklaşımına göre müşteriler düşünsel olduğu kadar duygusal olarak da yaklaşılabilen
varlıklar olarak kabul edilmektedirler. Tüketicilerin genel anlamda en az mantıklı
olduğu kadar duygusal tüketim de yaptıkları ve bu tüketimlerinde onları etkileyen
unsurların fanteziler, duygular ve eğlence olduğu ifade edilmektedir (Holbrook ve
Hirschman, 1982).
Bununla birlikte sadece duygulara hitap etmek, sadece duygulara hitap eden stratejiler
geliştirmek, benzersiz bir deneyim yaratmak için yetersiz bir yaklaşım olmaktadır.
Çünkü yalnızca duygusal mesajlarla tüketicilerin gözünde iyi bir izlenim oluşturmak,
onları ikna etmek mümkün olmamaktadır. Bu nedenle işletmeler, marka adı, imajı,
marka logosu, reklam ve halkla ilişkiler kampanyaları, ürün ambalajı, sunumu ve web
sitesi hizmetleri gibi bileşenlerin tümünde aynı deneyimsel yaklaşımı kullanmalı ve
pazarlama iletişimini bir bütün olarak ele almalıdırlar (Schmitt, 2004).
84
2.4.1. Tüketimde Değer Yaratmak
Pazarlama değer üzerine inşa edilen bir ilişki olarak da tanımlanabilmektedir.
Pazarlamacı açısından değer, müşterisini sürekli elde tutmak ve karlılık sağlamakken,
müşteri açısından değer ise ödediği paraya göre çok daha fazla fayda sağlamak
olmaktadır (Torlak ve Altunışık, 2007: 58). Tüketiciler açısından değer göreceli bir
kavramdır. Beklenen ve algılanan değerler tüketiciden tüketiciye değişmektedir.
En etkin yollarla müşterilerine değer sunulmasını açıklayan değer odaklı pazarlama için
altı ana prensibin benimsenmesi gerekmektedir. Bunlar (McEachern, 1998);
§
Müşterilerin kim olduğu ve değerlerinin ne olduğunun anlaşılması:
Müşterileri sadık ve karlı tutmak için işletmelerin müşterileri gözünde hangi
ürün ve hizmet seviyesinin önemli olduğunu anlamaları gerekmektedir.
Bunun için müşterilerin demografik, davranışsal ve tutumsal bilgilerine
dayanan kapsamlı profilinin çıkarılması, detaylı karlılık ve yaşam boyu
değer analizlerinin yapılması ve müşteri segmentasyonun gerçekleştirilmesi
gerekmektedir.
§
Müşterileri dikkatli seçmek: İşletmeler müşterilerin en karlı olanlarına ve
niçin karlı olduklarına ait bilgilere göre hareket etmeleri ve bu bilgilere göre
pazarlama stratejilerini oluşturmaları ve karlı olan müşterilere yöneltmeleri
gerekmektedir.
§
Arzulanan değeri yaratan mal ve hizmetlerin dizayn edilmesi: Müşterilerin
isteklerini anlayıp yaratıcı ürün ve pazarlama stratejileri ile müşterilere
arzuladıkları değeri yaratmak ve sunmak gerekmektedir.
§
Etkin satış ve hizmet kanallarının oluşturulması: Müşterilere doğru ürün
veya hizmetin doğru zamanda ve doğru yerde sunulması müşteri değeri
oluşturma açısından büyük önem kazanmaktadır. Bu bakımdan işletmeler
esnek olmalı ve müşteri ihtiyaçlarına uygun etkin satış ve hizmet kanalları
oluşturmalıdırlar.
§
Müşteri değeri yaratan ve müşteri değerini artıran çalışanların işe alınması:
İşletmelerin çalışanlarını değer yaratma ve artırma konusunda eğitmeleri, her
85
bir müşterinin sağlayacağı fayda ve müşteri değerini artırmak için nelerin
gerekli olduğunu anlatmaları gerekmektedir.
§
Müşteri sadakati ve müşterileri elde tutmak için değer sunulması: Doğru
değerin dikkatlice seçilen müşterilere dağıtılması müşteri sadakatini de
beraberinde getirecektir.
Tsai (2005), bütünsel (holistik) marka değeri yapısını, tüketicilerin duyusal, duygusal,
sosyal ve entelektüel deneyimleriyle alakalı, tüketicilerin zihinsel ve fiziksel alanlarını
yansıtan bir kavram olarak görmektedir. Doyle (2000), tüketici deneyimleriyle değer
pazarlamasını gerçekleştirmeye çalışan pazarlamacıların, yatırımcılara sunulan değerleri
de çoğaltmak durumunda olduklarını savunmaktadır. Doğru deneyimlerin yaratılması
işletmenin büyümesini sağlarken değerinin artmasına da hız kazandırabilmektedir (İnan
ve Doğan, 2005). Buna göre deneyimsel pazarlama stratejilerinin uygulanması ile
işletme ve marka değeri artırmakta, hem tüketicileri hem de yatırımcıları tatmin
etmektedir.
Bu gün pek çok firmanın geçmiş deneyimlerin ötesine geçmeye çalıştıkları ve
müşterilerine her yeni satın alma sürecinde yeni deneyimler yaşatma çabası
gösterdikleri görülmektedir. Pine ve Gilmore’a (1999: 98) göre işletmeler deneyimleri,
müşterilere tek tek ulaşarak müşteriye özgü değer yaratmada kullanmalıdırlar.
Tüketicilere sunulan fayda ve değerin, deneyim haline getirilmesi önemli hale
gelmektedir. Özetle yeni tüketicinin ilgisi, üründen hizmete ve git gide deneyime doğru
değişmekte ve pazarlamanın sunduğu değerde deneyimin ağırlığı artmaktadır (Torlak ve
Altunışık, 2007: 58-59). Bu bakımdan, tüketicilerin ve işletmenin kendisi için değer
yaramaya katkıda bulunacak şekilde müşteri deneyimi yaratılması gerekmektedir
(Gentile ve diğerleri, 2007). Bu doğrultuda rekabetçi avantaj kazanmak için öncelikle
müşteriye odaklanmak gerekmektedir.
2.4.2. Deneyimsel Marka Yaratma ve Yönetmenin Kuralları
Schmitt (2003b) deneyimsel markalar yaratmak ve bu markaları yönetebilmek için 10
tane kural belirlemiştir. Bunlar;
86
1. Deneyimler kendiliğinden oluşmazlar, planlanmaları gerekmektedir. Bu planlar
sürecinde de yaratıcı olmak çok önemlidir.
2. Markanın işlevsel özellikleri ve faydalarından önce tüketici deneyimi
düşünülmelidir.
3. Deneyimin ayrıntıları konusuna önem verilip tüketicinin duygusal olarak
deneyimin tadını çıkarması sağlanmalıdır.
4. Markalar deneyimi tetikleyecek, simgeleyecek ve ona tarz kazandıracak bir öğe
yaratmalıdırlar.
5. Ürünün değil kullanım alanının ve tüketim sürecinin düşülmesi gerekmektedir.
6. Bütünsel deneyimler için çabalanmalıdır. Duyuları uyaran, tüketicinin kalbine
seslenen, insanların yaşam tarzları ile ilişkilendirilecek sosyal kimlik sağlayacak
deneyimler yaratılmalıdır.
7. Deneyimsel yöntemler kullanarak ürünün etkileri gözlenmelidir. Logolar,
reklamlar, paketleme, ilanlar web siteleri gibi deneyim sağlayıcılar kullanılarak
duyu, his, düşünce, davranış ve ilişki gibi farklı deneyimlerin profili
oluşturulmalıdır.
8. Araştırmacı ve yaratıcı olunup eklektik metodolojiler kullanılmalıdır.
9. Markanın yeni bir kategoride, elektronik bir ortamda veya değişik bir kültürde
deneyimlerin nasıl değiştiği ve nasıl ele alınabileceği düşünülmelidir.
10. Şirkete ve markaya dinamizm ve tutku eklenmelidir.
Buna göre deneyimle rekabet edebilmek için, belirlenen bu kuralların dikkate alınması
gerekmekte ve müşteri memnuniyeti sağlayacak, farklılık yaratacak deneyimlerin
tasarlanması gerekmektedir.
Smith ve Wheeler (2002: 15), hedef tüketiciler için yaratılan deneyimin markalaşması
gerektiğini savunmaktadırlar. Tüketicilerin markayı farklılaştıran ürünler, süreçler ve
çalışanlarla etkileşimi sonucunda eşsiz bir deneyim yaratılarak deneyimin markalaşması
sağlanmalıdır. Bunun için tüketicilere tutarlı, farklı ve değerli deneyimler yaşatmak
gerekmektedir. Markalaşmış müşteri deneyimleri marka değeri yaratmakta, bu marka
değeri ise marka imajına dönüşmektedir.
87
Ayrıca müşteri deneyimin markalaşması müşteri sadakatini ve bununla birlikte uzun
döneli karlılığı da beraberinde getirecektir. Bu bakımdan deneyimlerin bir marka haline
gelmesi işletmelerin rekabet ortamında ayakta kalabilmeleri için önemli bir basamak
haline gelmektedir.
Deneyimsel pazarlama kavramı, müşterilerin satın alma alışkanlıklarının tespit edilmesi
ve gerekli stratejilerin geliştirilmesinde büyük önem taşımaktadır. Deneyimler ya
birebir olaylara katılarak ya da gözlem yoluyla elde edilebilmektedir. Dolayısıyla
işletmelerin yürüttükleri deneyimsel pazarlama çalışmalarında hem tüketicinin
doğrudan katılımını sağlayabilecek hem de ağızdan ağıza pazarlama aracılığı ile
deneyimleri aktarabilecek bir akış sisteminin kurulması gerekmektedir (Temiztürk,
2006: 42).
Ağızdan ağıza pazarlama, ürün ve hizmet hakkındaki farkındalığı, beklentileri,
algılamayı, tutumları, niyetleri ve davranışları etkilemektedir (Buttle, 1998). Sheth
(1971) ağızdan ağıza iletişimin, farkındalığı artıran bir yenilik olması ve ürünü deneme
kararı sağlaması bakımından reklamlardan daha önemli olduğunu vurgulamaktadır.
Burada kaynağın güvenilir olması ve kişiler arası iletişimin esnekliği büyük rol
oynamaktadır. Ağızdan ağıza iletişim pozitif tutum oluşturmada reklamlara göre 9 kat
daha etkili olduğu yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur (Day, 1971).
Kişilerin diğer kişilerle iletişim kurmaları, onlarla fikir ve bilgi paylaşımında
bulunmaları insanlığın doğasında var olan bir olgudur. Ağızdan ağıza iletişim bu
olgunun bir olaya dönüşmesidir. Bu iletişimin pazarlamaya katılması ile tüketiciler
ürünler ve hizmetler hakkında konuşarak, olumlu ya da olumsuz görüşlerde bulunmakta
ve pazarlama faaliyetlerine katılmaktadırlar (Gülmez, 2008: 315).
Özellikle hizmet sektöründe ve hizmet satın alımlarında kişisel bilgi kaynaklarının satın
alma kararında önemli bir referans oldukları ve kişisel kaynakların ürün satın alımından
ziyade hizmet satın alımında daha fazla etkili olduğu görülmüştür (Murray, 1991).
Starbucks ilk kurulduğu yıllarda ücretsiz kahve dağıtarak ağızdan ağıza iletişim
sayesinde bütünleşik bir pazarlama iletişimi kampanyası başlatmıştır (Gülmez, 2008:
328). Starbucks geleneksel pazarlama stratejileri yerine deneyimsel pazarlama
88
stratejileri izlemekte ve ağızdan ağıza pazarlama sayesinde tüketici kitlesini
artırmaktadır. Tüketicileri misafir olarak gören Starbucks, misafirlerine sundukları
deneyimin kusursuz olması, ev ve iş yerlerinden sonra üçüncü bir adres olarak
görülmesi için deneyimsel pazarlamaya önem vermektedir. Beş duyuya hitap ederek,
ürünleri, sunuşları ve ortamı ile misafirlerine unutulmaz Starbucks deneyimi
yaşatmaktadırlar. Bu deneyimi yaşayan kişiler de deneyimlerini diğer insanlarla
paylaşarak Starbucks deneyimini bir fenomen haline getirmektedirler.
Deneyimsel pazarlama kavramı içinde ağızdan ağıza iletişimin önemi çok büyüktür.
Tüketicilerin yaşadıkları deneyimle birlikte oluşan memnuniyet veya memnuniyetsizlik
sonucu oluşmaktadır. Özellikle yaşadıkları deneyimden memnun kalan tüketicilerin,
yaşadıkları deneyimleri etrafındaki insanlarla paylaşması deneyimsel pazarlamanın
etkinliği artmaktadır. Bu bakımdan müşteri deneyimleri yönetiminde ağızdan ağıza
pazarlamanın etkisi ve kişilerin deneyimlerini başkalarına aktaracağı göz önünde
bulundurularak, tüketici için anlamlı ve unutulmaz deneyimlerin tasarlanması ve en iyi
şekilde yönetilmesi gerekmektedir.
89
3. BÖLÜM
DENEYİMSEL PAZARLAMANIN TÜKETİCİ SATIN ALMA KARARLARINA
ETKİSİNE İLİŞKİN BİR ARAŞTIRMA
3.1. Araştırmanın Konusu ve Amacı
Tüketicilerin sadece ürün veya hizmet satın almadıkları, bununla birlikte satın alma
süreçlerini kapsayan bütünsel bir deneyimi satın aldıkları düşünülmektedir. Günümüz
rekabetçi iş dünyasında, ürünler arasında fonksiyonel özellik, fiyat ve kalite
farklılıklarının giderek azalması sonucunda, işletmelerin ürün veya hizmet üzerine
odaklanmak yerine, tüketiciye deneyim yaşatmaya yönelik stratejiler e odaklanmaya
başladıkları görülmektedir.
Tüketicilerin artık, sadece fonksiyonel faydalar yerine, ürünün duygusal ve sembolik
değerlerine daha fazla önem vermesi, duygusal olarak tatmin olmak istemesi ve
markaların kendilerine unutulmaz deneyimler yaşatmalarını arzulaması, özellikle
pazarlama stratejilerinde, deneyimsel ve duygusal özelliklerin ön plana çıkarılmasını
gerektirmiştir. Özetle, deneyim ekonomisiyle birlikte, pazarlama stratejilerinin,
geleneksel fayda odaklılıktan, duygu odaklı tüketici deneyimi yaşatma doğrultusunda
değiştiğini, işletmelerin müşteri deneyimlerini duyusal, duygusal, bilişsel, fiziksel ve
ilişkisel deneyimler yoluyla sağlamaya çalıştığını söylemek mümkündür. Bu bağlamda,
uygulama bölümünde gerçekleştirilen alan araştırmanın konusu, tüketicilerin yaşadıkları
duyusal, duygusal, bilişsel, fiziksel ve ilişkisel deneyimlerin, tüketici davranışlarına ve
satın alma kararlarına etkisinin incelenmesidir.
Deneyimsel pazarlama kavramı rekabet avantajı elde etmede önemli bir faktör olmaya
başlamasıyla, konu üzerinde akademik çalışmalar da hız kazanmıştır. Ancak yapılan
literatür araştırması sonucunda, yabancı literatürde ve Türk literatüründe deneyimsel
pazarlama ve müşteri deneyimleri konusunda sınırlı sayıda tez çalışması ve akademik
makaleye rastlanmıştır. Yabancı literatür incelendiğinde, deneyimsel pazarlamanın 10
yıllık bir geçmişi olduğu görülmektedir. Schmitt (1999), deneyimsel pazarlama
kavramını ilk olarak ortaya atan kişi olmuştur. Bununla birlikte Pine ve Gilmore (1999),
90
“Deneyim Ekonomisi” kavramını literatüre katmışlardır. Bu çalışmalardan sonra birçok
akademisyenin bu konu üzerinde çalıştığı görülmektedir. Genel olarak yapılan
çalışmalar, deneyimsel pazarlama kavramın teorik olarak incelemiş ve kavramın
önemini üzerinde durmuşlardır. Bu konu üzerinde yapılan alan araştırması
çalışmalarının ise sınırlı olduğu görülmektedir.
Schmitt ve Calkins (2004), uluslararası lüks otel sektöründe, görsel tasarım ve
uygulamaların tüketici tutumlarına etkisini ölçmeyi amaçlayarak, görsel kimlik ve
müşteri deneyimi boyutlarını incelemişlerdir. Uygulama Çin ve Amerika’daki bir grup
MBA öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara lüks bir otelle ilgili bir takım
görsel materyaller göstermişlerdir. Çinli katılımcıların, Amerikalılara göre görselliğe
daha fazla önem verdiği ortaya çıkmıştır ve markaların görsel kimlik oluşturmaları
gerektiği belirtilmiştir.
Grace and O’Cass (2004), hizmet deneyimleri üzerine bir çalışma yaparak, hizmetin ana
konusunun, çalışanların ve hizmet verilen ortamın, tüketicilerin duygusal durumunu
etkileyerek müşteri memnuniyetini ve tüketicilerin marka tutumlarını etkilediğini
vurgulamışlardır.
Gentile ve diğerleri (2007), müşteri deneyimini oluşturan boyutlara göre markaları
incelemişlerdir. Buna göre İkea, Gatorade ve Playstation; bilişsel ve pragmatik
deneyim, Harley Davidson, Smart ve iPod; duygusal, fiziksel, bilişsel ve pragmatik
deneyim, Swarovski ve Swatch ise duygusal ve fiziksel (yaşam tarzı) deneyim
yaşatmakta olduğu ortaya çıkmıştır.
Yuan ve Wu (2008) ise Taiwan’da Starbucks’ın yaşattığı müşteri deneyimi üzerine bir
araştırma yapmışladır. Deneyimsel pazarlamanın duygusal ve bilişsel boyutları ile
servis kalitesinin, fonksiyonel ve duygusal değer kazandırarak müşteri memnuniyetini
sağladığı görülmüş ve duyusal algılamaların müşteri deneyiminde etkisi olmadığı
belirtilmiştir.
Brakus, Schmitt ve Zarantonello (2009) ise, markaları, güçlü ve zayıf deneyimsel
markalar olarak incelemişlerdir. Yaptıkları araştırmaya göre; Abercrombie & Fitch,
American Express, Apple/iPod, The Body Shop, BMW, Crest, Disney, Google, HBO,
91
Home Depot, MasterCard, Nike, Starbucks, Target, W Hotel, Washington Mutual ve
Williams-Sonoma markaları, güçlü deneyimsel markalar olarak nitelendirilirken,
Aéropostale, Canon, Dell, Dick’s Sporting Goods, Douglas, Dunkin’ Donuts, Hilton,
Macy’s, Microsoft, Reebok, Sony, Sur La Table, Tim Hortons, True Value, Visa,
Volkswagen ve Wal- Mart ise zayıf deneyimsel markalar olarak nitelendirilmiştir.
Ülkemizde ise bu kavram, son yıllarda bazı akademisyenler tarafından incelenmeye
başlanmıştır. Ancak yapılan çalışmalar yabancı literatür gibi genel olarak teorik çerçeve
ile sınırlandırılmıştır. Uygulamalı araştırma yapan çalışmaların çok az sayıda olduğu
görülmüştür.
Temiztürk (2006), “Satış Yeri İletişim Uygulamalarının Tüketicinin Satın Alma
Davranışı Üzerindeki Etkisi” konulu yüksek lisans tezinde deneyimsel pazarlamanın
satış yeri iletişim yeri uygulamalarındaki rolünü incelemiştir. Günay (2008a),
“Deneyimsel Pazarlama:
Süpermarketler
Nasıl Deneyim Yaratabilirler?” adlı
araştırmasında süpermarketlerde deneyimsel pazarlama stratejileri konusunda önerilerde
bulunmuştur. Yine Günay (2008b), “Hizmet Pazarlamasından Deneyimsel Pazarlamaya:
Bir Güzellik Merkezinde Uygulama” isimli çalışmasında bir güzellik merkezinde
müşteri memnuniyetinin deneyimsel pazarlama ile nasıl sağlanabileceğini incelemiştir.
Aykaç ve Kernevoael (2008), “Türkiye’de E-Bankacılık: Tüketici Deneyimleri” isimli
araştırmalarında
E-Bankacılık
uygulamalarında
tüketicilerin
yeni
deneyimsel
yöntemlerin geliştirilmesini beklediği sonucuna varmıştır. Yalçın ve diğerleri (2008),
“Deneyimsel Perakendecilik: İstanbul’daki Yapı Market/Ev Gelişim Perakendecilerinde
Bir Uygulama” isimli çalışmalarında perakendecilerin müşteri deneyimi yaratmak için
ortaya koyduğu uygulamaların etkinliğini incelemiştir. Bunların yanında Torlak (2004),
İnan ve Doğan (2005), Torlak ve Altunışık (2007) ise deneyimsel pazarlama kavramını
teorik olarak çalışmalarında incelemişlerdir.
Deneyimsel pazarlama ve tüketici satın alma kararlarına etkisi üzerine çalışma
bulunmaması gibi aynı şekilde hizmet deneyimi ve spor hizmetleriyle ilgili tüketici
davranışları açısından çalışmanın da bulunmaması, uygulama açısından bu alanın
seçilmesinde rol oynamıştır.
92
Bu bağlamda araştırmanın amacı; deneyimsel pazarlama kavramının, tüketicilerin satın
alma kararları üzerindeki etkilerinin, hizmet deneyimi çerçevesinde incelenmesidir. Bu
doğrultuda yapılan tez çalışması ile pazarlama literatürüne, hem teorik açıdan, hem de
alan araştırması sonuçlarının pazarlama stratejilerine yön vermesi açısından, iki yönde
fayda sağlanması amaçlanmaktadır.
Son yıllarda görülen sağlıklı yaşam, zayıflama trendleri, boş zaman değerlendirme,
pilates gibi alternatif sporlar, kozmetik ve diyet sektörleri spora olan ilgi ve merakı
artırmaktadır. Spor hizmetleri sunanların çalışmaları ve çabaları medya reklamları
aracılığıyla tüketicilerde yeni istekler ve heyecanlar uyandırmaktadır. Koşma, yüzme,
yürüme, fitness, aerobik gibi günlük sporların toplum tarafından rağbet görmesi,
ekonominin temel prensibi arz-talep dengesine uygun olarak, buna paralel günlük
sporların da pazarlaşabileceği fikrini uyandırmıştır. Özellikle fitness ve spor
salonlarının hizmete sunulması ve giderek çoğalarak genel anlamda kabul görmesi bu
fikri destekler durumdadır (Gündoğdu ve Deveci, 2008). Aynı şekilde emlak sektöründe
yer alan projelerde spor komplekslerinin artış göstermesi, büyük otellerin havuzlarından
veya spor salonlarından faydalanma imkanı sunması, spor yapma trendinin artış
gösterdiğini doğrulamaktadır. Bu bakımdan kişilerin spora olan taleplerinin artış
göstermesi ve spor hizmetinin sunulduğu salonların giderek çoğalması, spor sektörünü
pazarlama açısından ve özellikle spor salonlarında verilen hizmeti, hizmet deneyimi ve
deneyimsel pazarlama açısından incelemeyi gerektirmektedir.
Hizmet deneyimi, tüketicilerin hizmet aldıkları sırada oluşan duygusal hisleridir.
Tüketicinin mağazanın fiziksel ortamı, çalışanları, politikaları ve uygulamalarıyla
etkileşim halinde bulunduğu zaman ortaya çıkmaktadır (Hui ve Bateson, 1991). Bu
bakımdan mağaza içi yerleşim, mağaza atmosferi, çalan müzik ve dekorasyon gibi
duyulara
hitap
eden
özellikler
ve
mağaza
çalışanları,
tüketicilerin
hizmet
deneyimlerinde önemli rol oynamaktadır. Bunun yanında hizmet kalitesi de çalışanlar
gibi, tüketici duygularını, marka tutumlarını ve memnuniyetlerini etkileyen bir unsur
olmaktadır (Grace and O’Cass, 2004). Özellikle spor hizmeti söz konusu olduğunda,
kişilerin zayıflama ve zinde kalma amacı dışında, stres atma ihtiyacı ve beklentisiyle
93
gittiği spor salonunun bu beklentiyi karşılama doğrultusunda kaliteli hizmeti, çalışanları
ve ortamı ile yaşatacağı deneyim önem kazanmaktadır.
Bu doğrultuda Türkiye’de 2006’dan beri faaliyet gösteren B-fit Sağlık ve Spor
Merkezi’nin yaşattığı müşteri deneyimi ve bu deneyimin etkileri, İzmir genelindeki
şubeleri örneklem seçilerek araştırılmıştır. Tüketicilerin B-fit’te yaşadıkları hizmet
deneyiminin nasıl olduğu, B-fit’i seçmelerinde etkili olan unsurları, B-fit’e gitme
amaçları, duygusal olarak B-fit markasına olan bağlılıkları ve genel olarak tüketicilerin
B-fit’te yaşadıkları deneyim incelenmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda B-fit’in İzmir ili
kapsamındaki 12 şubesine üye müşterilerle anket çalışması yapılmıştır.
3.2. Araştırmanın Yöntemi
Araştırmada kullanılan veriler anket formu aracılığı ile elde edilmiştir. Tez kapsamında
yapılacak araştırmaya başlamadan önce ilgili literatür taranmış, B-fit hakkında çeşitli
araştırmalar yapılmış ve B-fit şube yöneticileriyle görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu
doğrultuda hazırlanan anketler 20 kişi üzerinde pilot çalışmaya tabi tutulmuştur. Bu
çalışma sonuçları değerlendirilip gerekli düzenlemeler yapılıp anket formuna son şekli
verilmiştir.
Çalışmada veri toplamak için kullanılan anket formu toplam 22 sorudan oluşmuştur.
Ankette yer alan soruların çoğu ikili veya çoktan seçmeli ve beşli likert ölçeğinden
oluşan sorular hazırlanmıştır. Anketin ilk bölümünde bulunan 11 soru, katılımcıların Bfit üyelikleri hakkındaki sorulardan oluşmaktadır. İkinci bölümde katılımcıların spor
deneyiminden beklediklerini ölçmek üzere beşli likert ölçeği kullanılarak hazırlanmış
ifadeler bulunmaktadır. Üçüncü bölümde ise katılımcıların B-fit’te yaşadıkları deneyimi
ölçmek üzere hazırlanmıştır. Yine bu bölümde de beşli likert ölçeği ve çoktan seçmeli
sorular sorulmuştur. Anketin dördüncü ve son bölümünde ise katılımcıların demografik
özellikleri ile ilgili sorular hazırlanmıştır.
Ankette daha açıklayıcı bilgiler vermesi
bakımından son kısımda açık uçlu soru da sorulmuştur. Anketler yardımıyla birincil
kaynaklardan toplanan verilen “Statistical Package for the Social Sciences – Sosyal
Bilimler için İstatistik Paketi” (SPSS 15.0) programı ile değerlendirmeye alınmıştır.
Değerlendirmede ilk olarak frekans dağılımları yapılmış olup, daha sonra araştırma ile
94
ilgili hipotezlerin test edilmesi amacıyla ki kare, korelasyon, t-test ve anova
analizlerinden faydalanılmıştır.
3.3. Örneklemin Belirlenmesi
Araştırmanın ana kütlesini İzmir ili genelinde faaliyet göstermekte olan 12 B-fit şubesi
oluşturmaktadır. Bu şubeler Bornova, Bostanlı, Karşıyaka, Alsancak, Üçkuyular, Hatay,
Buca, Gaziemir, Güzelbahçe, Narlıdere, Güzelyalı, Evka 3 şubeleridir. Araştırmanın
yapıldığı zaman işletmenin İzmir genelindeki şube sayısı 14’tür. Urla ve Çeşme şubeleri
kapsam dahiline alınmamış sadece İzmir il merkezindeki semtler ele alınmıştır. Söz
konusu işletmenin İzmir il merkezindeki şubelerinde toplam 1270 üye olduğu saptanmış
olup örneklem büyüklüğünün belirlenmesinde aşağıdaki formül kullanılmıştır.
π (1- π)
n = -------------------------------(e/z)2 + π (1- π)/N
n = Örneklem sayısı
z = Normal dağılım eğrisi değeri
π = Yığın oranı
e = Örneklem hata düzeyi
N = Ana kitledeki birey sayısı
Formüle göre, % 95 güven aralığında ve 0,05 hata düzeyinde örneklem büyüklüğü 307
olarak hesaplanmıştır. Buna göre 20 Nisan – 5 Haziran 2009 tarihleri arasında, tesadüfi
örnekleme yöntemi ve yüz yüze görüşme metoduyla yapılan araştırma sonucunda 312
anket toplanmış olup, geçerli 307 anket değerlendirmeye alınmıştır.
3.4. Araştırmanın Kısıtları
Deneyimsel pazarlama konusunda değişik söylemlerin ortaya atılması ve yeni bir konu
olması, uyguluma alanı seçme konusunda bir takım sıkıntılar yaratmıştır.
İşletmenin Adapazarı, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Gaziantep,
İstanbul, İzmir, Kırşehir, Kocaeli, Manisa, Muğla ve Tunceli’de olmak üzere toplam 47
95
şubesi bulunmaktadır. Bu bakımdan, B-Fit şubelerinin ülke genelindeki dağınık
yapılanması nedeniyle tamamına ulaşmanın güç olması ve çalışmanın maliyet nedeniyle
sadece İzmir’de uygulanması, araştırmanın başka bir kısıtını oluşturmaktadır. Yine
zaman ve maliyet kısıtları nedeniyle, işletmenin İzmir şubelerindeki bütün müşterilerine
anket uygulamak mümkün olmamıştır. Ayrıca yaz aylarının gelmesi sebebiyle üye
sayısının azalması, işletmenin günün her saatinde aynı yoğunluğa sahip olmaması ve
şubelerin geniş bir alana yayılmış olması nedeni ile de anketin uygulama aşamasında
zorluklarla karşılaşılmıştır.
3.5. Spor Sektörünün Genel Özellikleri ve B-fit
Sanayileşme, hizmet sektörünün gelişmesi, bilgi çağı ve hızlı kentleşme sonucunda
toplu yaşama kültürü ve sosyal yapı giderek farklı özellikler kazanmıştır. Toplumsal
eğilimler; değerler, kültür, yaşam felsefesi ve ekonomik refah gibi olgular etkisiyle
değişim göstermiştir.
Çağdaş toplumlar, sporu sosyal hayatın ayrılmaz bir parçası
sayarken, geri kalmış toplumlar ise sporun önemini kavrayamamış ve göz ardı
etmişlerdir (Devecioğlu, 2005).
Günümüzde spor sektörü, kişisel ve toplumsal sağlığı koruyucu ve geliştirici
özellikleriyle önemli bir hizmet sektörü olarak kabul edilmektedir. Spor sektörü,
tüketicilerine spor, fitness, rekreasyon, serbest zaman etkinlikleri ve bunlarla ilgili ürün,
hizmet, insan, yer ve düşünceler sunan pazardır. (Devecioğlu, 2005).
Spor sektöründe, spor hizmeti verilmektedir. Spor hizmeti ile ilgili bazı önemli noktalar
bulunmaktadır. Buna göre (Gündoğdu ve Devecioğlu, 2008);
§
Spor hizmetleri diğer hizmetler gibi soyuttur.
§
Spor hizmetlerinde üretim ve tüketim eş zamanlı gerçekleşir.
§
Spor hizmetleri depolanamaz sadece tekrar edilebilir.
§
Spor hizmetlerinin üretim aşamasında müşteriler izole edilemezler ve hizmette
önemli rol oynarlar.
§
Spor
hizmetlerinde
hizmeti bizzat
etkilemektedir.
96
sunanların
yeterliliği
satın almayı
§
Spor
hizmetlerinin
sunulduğu
mekana
ulaşım
kolaylığı
satın almayı
etkilemektedir.
§
Spor hizmetlerinin sunulduğu tesis veya salonun fiziki görünümü satın almayı
etkilemektedir.
§
Spor hizmetinin sunulduğu zaman dilimi satın almayı etkilemektedir.
Spor sektörünün sürekli bir gelişim göstermesiyle spor pazarlaması, spor işletmelerinin
en önemli fonksiyonu haline gelmiştir. Spor endüstrisinin gelişmesi spor işletmelerinin
ve ürünlerinin de sayısını artırmıştır. Bu da rekabet kavramını gündeme getirmiştir. Çok
sayıda rakip karşısında izlenecek spor pazarlaması stratejileri, tüketicilerin istek ve
ihtiyaçlarına yönelik ürün ve hizmetlerin ortaya çıkarılması konusunda önem
taşımaktadır (Argan, 2001).
Boş zamanların değerlendirilmesi spor ekonomisinin doğuşuna sebep olmuştur. Boş
zaman ekonomisinin büyümesiyle sporun, boş zaman ekonomisi içindeki payı da
büyümektedir (Ekenci ve İmamoğlu, 1998 aktaran Devecioğlu, 2005). Ayrıca boş
zaman kültürünün gelişmesiyle birlikte sporun bir eğlence unsuru oluşunun yanı sıra,
kişileri rahatlatıcı ve kendilerini iyi hissetmelerini sağlayan bir araç olarak da geliştiği
ifade edilmektedir (Devecioğlu, 2005).
Türkiye’de spor, hizmet sektörü olarak büyük ölçüde kamu kuruluşlarını ilgilendirirken,
üretim ve tüketim sektörleri boyutlarıyla daha çok özel sektör kuruluşlarının ilgisini
çekmektedir. Spor kuruluşlarının hala geleneksel yöntemlerle çalıştıkları ve çağdaş
yaklaşımlara ilgisiz kaldıkları görülmektedir. Bunun sonucunda ise üretilen spor
hizmetleri hem kalite hem de nicelik açısından yetersiz olmaktadır. Artık ülkemizde
spor kuruluşları da günümüzün çağdaş yönetim anlayışı olan “toplam kalite
yönetimine” geçiş için çaba sarf etmeli böylece daha kaliteli spor hizmetleri üreterek
insanların memnuniyetini sağlamalıdırlar (İmamoğlu, 1998 aktaran Devecioğlu, 2005).
Tez çalışması kapsamında uygulama konusu olarak seçilen B-fit Sağlık ve Spor
Merkezi, kurulduğu yıldan bu yana çok hızlı bir yol alarak Türkiye genelinde 45 şubeye
ulaşmış ve özellikle bazı sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışarak Doğu ve
Güneydoğu’da spor salonları açmak için harekete geçtiklerini ve bu bölgelerde hızla
97
yayılmayı amaçladıklarını dile getirmişlerdir. Toplam 9 jimnastik aleti ve 9 ara
istasyondan oluşan bir paket program halinde sunulan hizmeti, özellikle görünümü ile
problemi olan ve sağlık sorunu olan bayanlar tercih etmekte ve sadece kadınlara özel
olduğu için de her kesimden tüketicinin tercih ettiği görülmektedir.
Türkiye’nin kadınlara özel ilk sağlık ve spor merkezi olan B-fit’in amacı her mahalleye
bir spor salonu açarak kadınların hem spor yaparak sağlıklı ve formda kalmasını
sağlamak hem de franchising vererek, kadınları iş sahibi yapmaktır. Sağlıklı bir yaşam
için sporu bir hayat tarzı haline getirmek gerektiği düşünülmüş ve kadınlara spor
yapmamak için bir mazeret olmadığını göstermeye çalışılmak amaç edinilmiştir.
Araştırma kapsamında B-fit Sağlık ve Spor Merkezi’nin uygulama alanı olarak
seçilmesinde, bazı şube yöneticileriyle yapılan ön görüşmeler ve araştırmalar sonucunda
karar verilmiştir. Buna göre B-fit’in diğer spor salonlarından farklı olarak, kısa sürede
etkili olabilen, kullanımı kolay ve vücuda uyumlu aletlerle, sporu grup çalışması ve
müzikle daha eğlenceli hale getirerek, sadece bayanlara yönelik ucuz ve kaliteli bir
hizmet sunduğu görülmektedir. B-fit spor merkezleri küçük bir alanda etkin spor
yapmak için tasarlanmış ve renkli dizaynıyla iç açıcı ve ferah bir mekan
oluşturulmaktadır. Antrenörler spor yapan müşterilerle birebir ilgilenmekte ve her birine
uygun hareketleri göstermektedir. Ayrıca bayanlara günde sadece yarım saatlerini
ayırarak, hem etkin spor yapma imkanı hem de uygun fiyatlı bir hizmet sunmayı
amaçlamaktadırlar. Belirli bir saat ve güne bağlı olmaması, bayanların istedikleri gün ve
saatte gelebilmelerini sağlamış ve pazar günleri hariç, haftanın altı günü spor yapma
imkanı sunmaktadırlar. Üye olmadan önce belirli sürelerde deneme hizmeti sunarak,
tüketicilerin B-fit deneyimini yaşayarak satın alma kararı vermesini sağlamaktadırlar.
Ayrıca müşterilerine diğer şubelerinden ücretsiz yararlanma imkanı da sunarak, saat
konusunda sağladığı esnekliği, yer konusunda da sağlamaya çalışmaktadırlar.
Amerika’da var olan benzer bir sisteme ortaklardan birinin katılmasıyla başlayan süreç,
başarısı bilimsel esaslara dayanan bu sistemin Türkiye ve Türk kadınları için daha farklı
uygulanması gerektiği düşünülerek, sistemin Türk kadınlarının seveceği ve katılacağı
bir formata getirilmesiyle devam etmektedir. Amerika’da herkesin bireysel olarak gittiği
98
spor salonlarının tersine, B-fit’te sporun grup çalışması halinde yapılması amaçlanarak,
Türkiye’de kadınların sosyalleşmesi için katkıda bulunulmaktadır.
B-Fit
tarafından
düzenlenen
spor
dışındaki
sosyal
aktivitelerle,
ilişkilerin
güçlendirilmesi ve üye-spor salonu ilişkisinden öte bir “B-fit ailesi” oluşturulması
hedeflenmektedir. Bunun yanında, müşterilerin kendilerini evlerindeki gibi rahat
hissetmesini sağlamak istemektedirler. Özetle, B-fit’in üyelerine günde yarım saat
ayırarak, etkin spor yapma imkanı gibi fonksiyonel faydalar haricinde duygusal bağları
kuvvetlendirici deneyimler yaşatarak deneyimsel faydalar da sunduğu görülmüş ve bu
bakımdan, yapılan çalışma ile B-fit’in yaşattığı müşteri deneyimi, İzmir genelindeki
şubeleri kapsamında araştırılmıştır.
3.6. Araştırmanın Analiz ve Bulguları
B-fit Spor ve Sağlık Merkezinin İzmir şubeleri genelinde yapılan araştırma sonucunda
toplamda 307 anket toplanmış ve veriler SPSS 15,0 paket programı yardımıyla analiz
edilmiştir.
3.6.1. Katılımcıların Demografik Profili
Ankete katılan 307 kişinin % 27’si 15-25 yaş aralığında, % 33,6’sı 26-36 yaş aralığında,
%24,4’ü 37-47 yaş aralığında, % 10,7’si 48-58 yaş aralığında ve % 4,2’si ise 59 yaş ve
üzerinde bulunmaktadır. Aşağıdaki tabloda yaş grubu frekansları ve yüzdeleri
verilmiştir.
Tablo 3: Yaş Grupları
Frekans
15-25 yaş grubu
26-36 yaş grubu
37-47 yaş grubu
48-58 yaş grubu
59 yaş ve üzeri
Toplam
83
103
75
33
13
307
Yüzde %
27,0
33,6
24,4
10,7
4,2
100
99
Katılımcıların % 57,7’si evli, % 39,4’ü bekar ve % 2,9’u boşanmış veya duldur.
Uygulanacak istatistiki analizlerde daha anlamlı sonuçlar elde edebilmek amacıyla
birbirine yakın nitelikte olup, katılımcı oranı düşük olan “boşanmış” katılımcılar,
“bekar” katılımcılar ile birleştirilerek medeni hal dağılımı iki başlık altında toplanmıştır.
Buna göre oluşan medeni durum dağılımı Tablo 4’de gösterilmiştir.
Tablo 4: Medeni Durum Dağılımı
Bekar
Evli
Toplam
Frekans Yüzde %
130
42,3
177
57,7
307
100,0
Tablo 5’de de katılımcıların gelir durumları gösterilmektedir. 11 gelir grubu tekrar
kodlanarak 6 gruba indirilmiştir. Buna göre katılımcıların % 34,5’i 2001-3000 TL gelire
sahipken, % 31,6’sı 1001-2000 TL arası gelire, % 15,3’ü 3001-4000 TL arası gelire, %
11,7’si 4000 ve üzeri, % 6,8’i de 0-1000 TL gelire sahiplerdir. Buna göre katılımcıların
% 81,5’u 2001-4000 TL arası gelir elde etmektedirler.
Tablo 5: Aylık Ortalama Hane Geliriniz
Gelir
0-1000 TL arası
1001-2000 TL arası
2001-3000 TL arası
3001-4000 TL arası
4000 TL ve üzeri
Toplam
Frekans
21
97
106
47
36
307
Yüzde %
6,8
31,6
34,5
15,3
11,7
100,0
Katılımcıların % 49,5 oranında üniversite mezunu, % 31,3 oranında lise mezunu, %
10,4 oranında yüksek lisans veya doktora mezunu, % 7,5 oranında ortaokul mezunu ve
% 1,3 oranında ilköğretim mezunu olduğu görülmüştür. Ancak istatistiki analizlerde
daha anlamlı sonuçlar elde edebilmek için, katılım oranı düşük olan “ilkokul mezunu”
katılımcılar ile “ortaokul mezunları” katılımcılar “ilköğretim mezunu” adı verilen tek
100
bir değişken altında toplanmıştır. Tablo 6’de ankete katılan katılımcıların eğitim
durumu görülmektedir.
Tablo 6: Eğitim Durumu
İlköğretim Mezunu
Lise Mezunu
Üniversite Mezunu
Yüksek Lisans/Doktora
Toplam
Frekans Yüzde %
27
8,8
96
31,3
152
49,5
32
10,4
307
100,0
Meslek gruplarının frekans dağılımları düşük olduğundan, istatistiki analizlerde daha
anlamlı sonuçlar elde edebilmek için meslek grupları birleştirilerek yeniden
gruplandırılmıştır. Buna göre ortaya çıkan dağılım ise aşağıdaki tabloda görülmektedir.
Tablo 7: Meslek Dağılımı
Özel Sektör Çalışanı
Kamu Sektörü Çalışanı
Çalışmayan
Öğrenci
Ticaretle Uğraşan
Uzmanlık Gerektiren Meslek Çalışanı
Toplam
Frekans
Yüzde %
55
17,9
43
14,0
95
30,9
55
17,9
13
4,2
46
15,0
307
100,0
3.6.2. Frekans Analizleri
Katılımcıların B-fit ve üyelikleri hakkındaki nominal sorulara verdiği cevaplar için
frekans analizi yapılmıştır.
Tablo 8: Daha Önce Düzenli Olarak Spor Salonuna Gidip Gitmeme
Evet
Hayır
Toplam
Frekans Yüzde %
143
46,6
164
53,4
307
100,0
101
Tablo 8’e göre, ankete katılan kişilerin % 46,6’sı daha önce düzenli olarak spor yapmış
kişilerdir. % 53,4’ü ise daha önce düzenli spor yapmamıştır.
Ankete katılan kişilerin 261’i yani % 85’i, 0-26 haftadır B-fit’e üyedir. % 9,4’lük kısım
27-52 haftadır ve % 5,5’luk kısım ise bir yıldan fazla süredir üye olan müşteri yüzdesini
göstermektedir. Buna göre katılımcıların büyük çoğunluğu yeni üyelerden oluştuğu
görülmektedir. Katılımcıların B-fit’e ne kadar zamandır üye olduklarına ilişkin bilgiler
aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.
Tablo 9: Üyelik Süreleri
Frekans
Yüzde %
261
85,0
0-26 Hafta
27-52 Hafta
29
9,4
53 ve üzeri Hafta
17
5,5
307
100,0
Toplam
Katılımcıların büyük bir çoğunluğunun 0-26 hafta yani 0-6 ay arası üyelik süresine
sahip olduğu görülmektedir. Buna göre ilk etapta işletmenin uzun sürede müşterilerini
elinde tutamadığı düşünülebilir. Ancak İzmir’deki en eski şubenin 2 yıllık olduğu ve
bazı şubelerin son 6 ay içerisinde açıldığı göz önünde bulundurulursa, üyelik sürelerine
ilişkin elde edilen sonuçların normal olduğu söylenebilir. Buna ek olarak son 1 yılda,
yeni açılan şubelerle B-fit Spor Merkezinin yaygınlaşması ve bilinirliğinin artması, 0-26
hafta arası üyelik süresinde bir yığılma olmasına neden olarak düşünülebilir.
Tablo 10: Üyelerin B-Fit’e Düzenli Olarak Geldikleri Gün Sayısı
Frekans
Yüzde %
2-4 gün
156
50,8
5-6 gün
151
49,2
Toplam
307
100,0
102
B-fit spor salonları, üyelerine haftanın 6 günü hizmet vermektedir. Pazar günleri ise Bfit kapalıdır. Frekans analizine göre sadece 1 gün gelen katılımcı bulunmamaktadır.
Katılımcıların % 0,7’si haftada iki gün, % 27,4’ü üç gün, % 22,8’i dört gün, % 29,3’ü
haftada beş gün, % 19,9’u ise altı gün düzenli olarak B-fit’e geldiği görülmektedir.
Haftanın 2 günü gelen katılımcının çok az olması sebebiyle, analizlerin anlamlı sonuçlar
verebilmesi için, değişkendeki grup sayısı azaltılarak, her iki grubun frekansının
birbirine yakın olduğu 2 gruba indirilmiştir.
Tablo 11: Katılımcıların B-Fit'e Geldikleri Zaman Aralıkları
Frekans
Yüzde %
Sabah
(08:00-12:00)
94
30,6
Öğle
(12:00-16:00)
62
20,2
Akşam (16:00-21:00)
151
49,2
Toplam
307
100,0
Tablo 11’e göre B-fit’ e gelen müşterilerin % 49,2’si akşam vakitlerinde spor yapmaya
gelirlerken, % 30,6’sı sabah, % 62’si ise öğle vakitlerinde spor yapmaya gelmektedirler.
Şekil 19: Düzenli Olarak Spora Gelinen Günler
100
90
80
70
60
50
40
30
20
10
0
Pazartesi
Salı
Çarşamba
Perşembe
103
Cuma
Cumartesi
Yukarıdaki şekle göre katılımcıların en çok pazartesi günleri düzenli olarak spora
geldiği görülmektedir. Cumartesi günleri ise katılımcıların sadece % 38,1’i spora
gelmektedir. Cumartesi günleri spora gelen üye sayısının az olması, üyelerin ailelerine
zaman ayırmak istemelerinden kaynaklanabilir. Bunun yanında, İzmir’in turistik yapısı
ve jeopolitik konumu itibariyle turizm olanaklarının yüksek olması, cumartesi günleri
spora gelen üye sayısının azalmasına etki etmiş olabilir. Pazar günü ise spor salonu
hizmet vermemektedir. Bu bakımdan pazartesi gününün en fazla tercih edilen gün
olmasının sebebi hafta sonu spora vakit ayırmak istemeyen üyelerin iki gün aradan
sonra spor yapma ihtiyacı duymaları olarak düşünülebilir.
Tablo 12: Katılımcıların B-Fit’i Ne Aracılığı İle Duydukları
Yüzde %
Frekans
Arkadaş
194
63,2
El ilanı
19
6,2
İnternet
37
12,1
Tanıtım standı
10
3,3
Gazete
2
0,7
Diğer
45
14,7
307
100,0
Toplam
Tablo 12’de görüldüğü üzere ankete katılan üyeler, B-Fit’i nereden duydukları
yönündeki soruya % 63,2 oranında arkadaş cevabını vermişlerdir. Katılımcıların %
12,1’i ise internetten duyduklarını belirtmişlerdir. % 14,7 oranında katılımcı ise
ailelerinden duyduklarını, kendilerinin araştırıp bulduklarını veya geçerken gördüklerini
belirterek, diğer seçeneğini işaretlemişlerdir. Buradan da anlaşıldığı üzere, katılımcıların
çevrelerindeki referans gruplarından, ailelerinden ve ağızdan ağıza iletişimden büyük
ölçüde etkilendikleri söylenebilmektedir.
104
Tablo 13: Satın Alma Kararında Deneme Hizmetinin Etkisi
Deneme
Etkili
Kısmen Etkili
Etkisiz
Toplam
Frekans
158
47
102
307
Yüzde %
51,5
15,3
33,2
100,0
Katılımcıların % 69,7’si B-Fit üyeliğini satın almadan önce deneme hizmetinden
yararlanmışlardır. % 30,3’ü ise deneme hizmetinden yararlanmadan üye olmuştur.
Aşağıdaki tabloya göre katılımcıların % 66,8’i deneme hizmetinden yararlanmış ve bu
hizmetin satın alma kararında etkili olduğunu düşünmüştür. Ancak katılımcıların %
2,9’u deneme hizmetinden yararlanmasına rağmen satın alma kararında bunun etkisi
olmadığını düşünmüş ve “hayır” cevabını vermiştir. Bu sebeple deneme hizmetinin
etkisiz olma yüzdesi 33,2’ye yükselmiştir. Buna ek olarak katılımcıların % 89,9’u da
diğer satın alma kararlarında buna benzer deneme hizmetlerinin etkili olduğunu
düşünmektedir.
Şekil 20: Satın Alma Kararında Etkili Olan Unsurlar
90
80
70
60
50
40
30
20
10
0
105
Şekil 20’ye göre ankete katılan katılımcıların satın alma kararlarında etkili olan
unsurlara baktığımızda, çalışanların güler yüzlü ve sıcakkanlı olması % 71,7 oranında
etkili olmaktadır. Bunun yanında eve veya işe yakınlık faktörü % 62,2 oranında etkili
olurken, hijyen ve temizlik % 52,4 oranında, antrenörler % 55,4 oranında, spor yapılan
ortam % 55 oranında, sadece bayanlara hizmet vermesi % 54,7 oranında, fiyat ise %
50,2 oranında etkili olmaktadır. Deneme sürecinden memnun kalma, arkadaş tavsiyesi,
sosyalleşme imkanı ve sunulan ek hizmetlerin satın alma kararında daha az etkili
oldukları görülmüştür.
Şekil 21: Katılımcıların B-fit’e Gelme Amaçları
90
80
70
60
50
40
30
20
10
0
Katılımcıların B-Fit’e gelmekteki amaçlarına bakıldığında, % 81,4’ü spor yapmak için
gelirken, % 79,5’i zinde kalmak ve sağlığını korumak için, % 70’i kilo vermek için, %
61,9’u formda kalmak için geldiklerini belirtmişlerdir. % 20,2’si eğlenceli vakit
geçirmek isterken, % 24,4’ü de sağlık problemlerini hafifletmek için gelmektedir.
Katılımcıların B-Fit’e gelmelerinde vakit geçirmek, arkadaşlarla birlikte olmak ve kilo
almak gibi amaçlarının etkisinin çok az olduğu gözlenmiştir.
106
Şekil 22: B-Fit'te Yapılan Sporun Etkileri
90
80
70
60
50
40
30
20
10
0
Zinde
Sağlıklı
Eğlenmiş
Kendine Rahatlamış Stres atmış
Güvenmiş
Diğer
Katılımcılara B-fit’te spor yaptıktan sonra kendilerini nasıl hissettikleri sorulduğunda,
katılımcıların % 84,4’ü zinde hissederken, % 79,8’i rahatlamış, % 73’ü sağlıklı, %
64,5’u stres atmış hissettiklerini belirtmişlerdir. Katılımcıların % 39,7’si eğlenmiş
hissederken, % 31,3’ü kendine güvenmiş, % 10,1’i ise bunlardan farklı olarak yorgun,
kuş gibi ve bomba gibi ifadelerini kullanmışlardır. Katılımcıların B-fit’te spor yaptıktan
sonra kendilerini nasıl hissettiklerine ilişkin bilgiler aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.
Tablo 14: Katılımcıların B-fit’e Devam Etmeme Sebepleri
Zaman sorunu
Beklentilerin karşılanmaması
Ücret yüksekliği
Adres değişikliği
Kalabalık olması
Diğer
Toplam
Frekans
20
2
12
4
7
7
Geçerli
Yüzde %
38,5
3,8
23,1
7,7
13,5
13,5
52
100,0
107
Ankete katılan kişilerin % 82,1’i B-fit’e devam etmeyi düşünürken, % 2,3’ü devam
etmeyi düşünmemekte, % 15,6’sı da bu konuda kararsız kalmaktadır. Devam etmeyi
düşünmeyen ve bu konuda kararsız kalan katılımcıların B-fit üyeliğini devam ettirmeyi
düşünmeme sebepleri ise Tablo 14’de gösterilmiştir. Buna göre, devam etmeyi
düşünmeyen ve bu konuda kararsız kalan katılımcıların % 38,5’i zaman sorununu,
devam etmeme sebebi olarak göstermiştir. % 23,1’i ücret yüksekliğini, % 13,5’i
kalabalık olmasını, % 7,7’si adres değişikliğini ve % 3,8’i de beklentilerin
karşılanmamasını sebep olarak belirtmiştir. % 13,5 oranında katılımcı ise devam
etmeme sebebi olarak yaz tatili gibi başka sebepler göstermiştir. Buna göre
katılımcıların, genel olarak yaşadıkları deneyimden kaynaklanan nedenlerden dolayı
değil de zaman sorunu gibi kişisel nedenlerden dolayı B-fit’i bırakmayı düşündüğü
görülmektedir.
3.6.3. Hipotez Testleri
Ankete katılan katılımcıların, likertli ifadelere ilişkin düşüncelerini belirlemek için,
ifadelere verilen yanıtlar tek örneklem t-testi yardımı ile analiz edilmiştir. İfadelerin
analizinde beşli likert ölçeği dikkate alınarak farksızlık noktası “üç” olarak
belirlenmiştir. İfadelerin anlamlılık değerleri %95 güven aralığında çift yönlü olarak test
edilmiştir. Hipotezler, farksızlık noktasına bağlı olarak hipotezler genel ortalamanın
“üç” e eşit olması ve olmaması şeklinde biçim almaktadır.
H0: μ=3
H1: μ≠3
Öncelikle, katılımcıların anket formunun 12. sorusunda yer alan spor deneyimi
hakkında genel izlenimlerini belirlemeye yönelik ifadelere verilen yanıtlara tek
örneklem t-testi uygulanmış ve elde edilen sonuçlar aşağıda Tablo 15‘de verilmiştir.
108
Tablo 15: Spor Deneyimi İfadeleri Hakkında Tek Örneklem İstatistikleri
Bir spor salonunun temizliği önemlidir.
Spor yaparken çalan müzik motivasyon açısından
önemlidir.
Sporun müzik esliğinde yapılması sporu eğlenceli kılar.
Spor salonlarının daha sonra hatırlanmalarını
sağlayacak kendilerine has kokuları vardır.
Spor salonun tasarım ve dekorasyonu spor deneyimi
yasamada önemli bir faktördür.
Spor aletlerinin kullanımı kolay olmalıdır.
Spor salonu çalışanlarının davranış ve tutumları spor
deneyimini etkilemektedir.
Antrenörler profesyonel olmalıdır.
Antrenörlerle sürekli iletişim halinde olmak önemli
değildir.
Spor yapılan ortam olumlu duygular yaratmalıdır.
Eğlenceli bir deneyim için daha fazla para ödeyebilirim
Yetkililerin benim fikirlerimi alması hoşuma gider.
İsteklerimiz doğrultusunda kurs, seminer vb.
faaliyetlerin yapılması hoşuma gider.
Kadınlar ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında bir
sorun görmüyorum.
Antrenörler kişilerle özel olarak ilgilenmeli ve kişiye
uygun hareketleri göstermelidirler.
Spor yapmak kendime olan özgüvenimi artırır.
Spor salonlarında sağlık ve spor konularında seminer
ve eğitimlerin düzenlenmesi gereklidir.
Her spor salonunda bir sağlık uzmanı bulunması
gereklidir.
Spor salonlarında müşterilerle ayrı ayrı ilgilenilmelidir.
Kişilerin belli zaman dilimlerinde ne kadar ilerleme
gösterdikleri ölçülmelidir.
Spora gelen kişiler arasında yarışmalar düzenlenerek
motivasyonun artırılması sağlanmalıdır.
Spor salonlarına üye olmadan önce verilen deneme
süreleri üye olmaya karar verme aşamasında etkili
olmaktadır.
Spor salonlarında bireysel yerine grup olarak spor
yapılması daha eğlencelidir.
Spor salonun bulduğu yer, üyelik kararını verirken
etkili olmaktadır.
109
N
Ortalama
307
4,93
Std.
Sapma
,265
Std.
Hata
Ort.
,015
307
4,77
,440
,025
306
4,73
,514
,029
305
3,49
1,020
,058
306
4,20
,700
,040
306
4,29
,782
,045
307
4,76
,463
,026
307
4,73
,538
,031
306
3,88
1,192
,068
306
306
306
4,52
2,89
4,34
,673
1,148
,638
,039
,066
,036
306
4,14
,750
,043
307
3,05
1,330
,076
307
4,49
,781
,045
306
4,56
,676
,039
307
4,16
,857
,049
307
4,04
,870
,050
305
4,26
,749
,043
305
4,61
,636
,036
306
3,40
1,109
,063
305
3,82
1,091
,062
307
3,91
1,059
,060
306
4,42
,716
,041
Spor Deneyimi İfadeleri Hakkında Tek Örneklem İstatistikleri Devamı
N
Bir spor salonun şubelerinin bulunması ve şubeler
arasında değişim yapılabilmesi spor salonu seçiminde
büyük rol oynamaktadır.
Spor salonu seçimimde spor saatlerinin esnek olması
etkili olmaktadır.
Spor aletlerinin kullanışlı olması önemlidir.
Doktor ve uzman kontrolü spor salonu hizmetinde
önemli bir faktördür.
Spor salonuna gitmek insanların sosyalleşmesinde bir
araçtır.
Spor salonuna üye olup düzenli spor yapmak kişilerin
imajını olumlu yönde etkiler.
Spor salonuna gitmek insanların nasıl biri olmak
istediklerini anlamalarına yardımcı olur.
Spor yaparken yeni arkadaşlar edinilir.
Üye olunan spor salonunun imajı satın alma kararını
etkiler.
Ort.
Standart
Sapma
Standart
Hata
Ort.
306
4,19
,869
,050
307
4,71
,515
,029
307
4,64
,534
,030
307
4,25
,765
,044
307
4,33
,732
,042
307
4,30
,768
,044
306
3,78
1,013
,058
307
4,26
,608
,035
306
4,23
,793
,045
Katılımcıların spor deneyimlerini ölçmek amacıyla sorulan sorulara verdikleri cevaplar
incelendiğinde, aşağıda verilen ifadelere kesinlikle katılma eğilimi gösterdikleri
görülmektedir.
§
Bir spor salonunun temizliği önemlidir (µ = 4,93).
§
Spor yaparken çalan müzik motivasyon açısından önemlidir (µ = 4,77).
§
Sporun müzik eşliğinde yapılması sporu eğlenceli kılar (µ = 4,73).
§
Spor aletlerinin kullanımı kolay olmalıdır (µ = 4,29).
§
Spor salonu çalışanlarının davranış ve tutumları spor deneyimini etkilemektedir
µ = 4,76).
§
Antrenörler profesyonel olmalıdır (µ = 4,73).
§
Spor yapılan ortam olumlu duygular yaratmalıdır (µ = 4,52).
§
Antrenörler kişilerle özel olarak ilgilenmeli ve kişiye uygun hareketleri
göstermelidirler (µ = 4,49).
§
Spor yapmak kendime olan özgüvenimi artırır (µ = 4,56).
110
§
Kişilerin belli zaman dilimlerinde ne kadar ilerleme gösterdikleri ölçülmelidir (µ
= 4,61).
§
Spor salonun bulduğu yer, üyelik kararını verirken etkili olmaktadır (µ = 4,42).
§
Spor salonu seçimimde spor saatlerinin esnek olması etkili olmaktadır (µ =
4,71).
Yukarıda verilen ifadelerin katılımcıların spor deneyime etkisinin son derece önemli
olduğu görülmüştür. Buna göre katılımcılar için duyusal deneyim yaşamasını sağlayan
salonun temizliği, sporun müzik eşliğinde yapılması, spor aletlerinin kullanımının kolay
olması gibi faktörler katılımcılar için çok önemlidir. Ayrıca spor salonu çalışanlarının
tutum ve davranışları yaşadıkları spor deneyimini çok büyük ölçüde etkilemektedir.
Katılımcılar
spor
yapılan
ortamın
olumlu
duygular
yaratmasını
gerektiğini
düşünmektedir. Katılımcılar antrenörlerin profesyonel olmasını ve kendileriyle ayrı ayrı
özel olarak ilgilenmesini beklemektedir. Motivasyonel olarak bakıldığında spor
yapmanın kişilerin özgüvenlerini artırdığı, aynı şekilde belli zaman dilimlerinde spor
yapma amaçlarını ne ölçüde gerçekleştirdiklerini ölçmek motivasyon açısından önemli
bir faktör olduğu görülmektedir. Bunlara ek olarak spor salonun bulunduğu yer, eve
veya işe yakınlık gibi faktörler ve esnek spor saatleri, spor deneyimini çok büyük
ölçüde etkilemektedir.
Bunun dışında kalan ifadelere ise katılımcıların genel olarak “katılıyorum” şeklinde
cevap verdikleri görülmektedir.
Tablo 15’deki tek örneklem istatistikleri tablosuna göre, katılımcıların genel olarak
ifadelere katılım gösterdikleri görülmektedir. Ancak ortalamaları kararsızlığa yakın olan
ifadeler için tek örneklem t-test sonuçlarına bakılmıştır.
Tablo 15’e göre “eğlenceli bir spor deneyimi için daha fazla para ödeyebilirim”
ifadesine verilen cevapların ortalaması 2,89’dur. Bu durumda;
H0: Katılımcılar eğlenceli bir spor deneyimi için daha fazla para ödeyebilme konusunda
kararsızdırlar.
111
H1: Katılımcılar eğlenceli bir spor deneyimi için daha fazla para ödeyebilme konusunda
kararsız değillerdir.
Tablo 16: Spor Deneyiminin Kararsızlığa Yakın İfadeleri İçin Tek Örneklem T-testi
Test Değeri = 3
Spor salonlarının daha sonra hatırlanmalarını sağlayacak
kendilerine has kokuları vardır.
Antrenörlerle sürekli iletişim halinde olmak önemlidir.
Eğlenceli bir deneyim için daha fazla para ödeyebilme
Kadınlar ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında bir sorun
görmüme
Spora gelen kişiler arasında yarışmalar düzenlenerek
motivasyonun artırılması sağlanmalıdır.
Spor salonlarına üye olmadan önce verilen deneme süreleri
üye olmaya karar verme aşamasında etkili olmamaktadır.
Spor salonlarında bireysel yerine grup olarak spor yapılması
daha eğlencelidir.
Spor salonuna gitmek insanların nasıl biri olmak istediklerini
anlamalarına yardımcı olur.
T
Serbestlik
Derecesi
p
8,310
304
,000
12,854
-1,693
305
305
,000
,092
,687
306
,493
6,237
305
,000
13,071
304
,000
15,030
306
,000
13,433
305
,000
Tablo 16’da görülen tek örneklem t test sonuçlarına bakıldığında, eğlenceli bir spor
deneyimi için daha fazla para ödeyebilme ifadesi için t değeri 305 serbestlik derecesinde
– 1,693 ve anlamlılık düzeyi 0,092’dir. Bu değer p < 0,05 olmadığından yani 0,092 >
0,05 olduğundan H0 reddedilemez. Yani katılımcılar eğlenceli bir spor deneyimi için
daha fazla para ödeme konusunda kararsızdırlar.
H0: Katılımcılar kadınların ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında bir sorun
görmeme konusunda kararsızdırlar.
H1: Katılımcılar kadınların ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında bir sorun
görmeme kararsız değillerdir.
Yine aynı şekilde “kadınlar ve erkeklerin birlikte spor yapmalarında bir sorun
görmüyorum” ifadesi için μ = 3,05 ve 306 serbestlik derecesinde t değeri 0, 687 ve p
değeri 0,493 > 0,05 olduğundan H0 reddedilemez, katılımcıların bu konuda da kararsız
kaldıkları görülmektedir.
112
Buna göre katılımcıların eğlenceli bir deneyim için daha fazla ödeme konusunda ve
kadınlar ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında bir sorun görmeme konusunda
kararsız kaldıkları görülmektedir.
Diğer yandan katılımcılar spor salonlarının daha sonra hatırlanmalarını sağlayacak
kendilerine has kokuları olması konusunda (p = 0,000), antrenörlerle sürekli iletişim
halinde bulunmanın önemli olması konusunda (p = 0,000), spora gelen kişiler arasında
yarışmalar düzenlenerek motivasyonun artırılması sağlanmalı konusunda (p = 0,000),
Spor salonlarına üye olmadan önce verilen deneme süreleri üye olmaya karar verme
aşamasında etkili olması konusunda (p = 0,000), spor salonlarında bireysel yerine grup
olarak spor yapılması daha eğlenceli bulma konusunda (p = 0,000) ve spor salonuna
gitmenin insanların nasıl biri olmak istediklerini anlamalarına yardımcı olması konusunda
(p = 0,000) kararsız değillerdir. Tüketiciler bu ifadelere katılmaktadırlar.
Aynı şekilde B-fit deneyimi hakkında genel izlenimlerini belirlemeye yönelik ifadelere
verilen yanıtlara uygulanan tek örneklem t-testi sonuçları aşağıda Tablo 17’de
verilmiştir.
Tablo 17: B-fit Deneyimi İfadeleri Hakkında Tek Örneklem İstatistikleri
B-fit'te kendimi bir ailenin parçası olarak hissediyorum.
B-fit spor aletlerinin kullanım rahat ve kolaydır.
B-fit spor salonları her zaman temizdir.
B-fit'in spor dışında yapığı aktivitelerin samimiyeti
artırdığına inanıyorum.
Antrenörlerin B-fit markalı tişörtler giymesi beni
etkilemektedir.
Kendine özgü spor salonu tasarımının olması hoşuma
gitmektedir.
B-fit'in kadınlara özel bir yer olması kendimi özel
hissettirmektedir.
B-Fit daha iyi bir deneyim yaşatmak için çalışmaktadır.
B-fit'te yasadığım deneyimi etrafımdaki insanlarla
paylaşmaktayım.
Çevremdeki insanlara B-fit üyesi olmalarını öneririm.
113
Standart Standart
Sapma
Hata Ort.
,707
,040
,526
,030
,627
,036
N
307
307
307
Ort.
4,08
4,49
4,46
306
4,21
,736
,042
307
3,11
1,145
,065
307
4,24
,680
,039
306
4,11
,983
,056
306
4,17
,753
,043
307
4,53
,601
,034
307
4,58
,585
,033
B-fit Deneyimi İfadeleri Hakkında Tek Örneklem İstatistikleri Devamı
Yetkililerin benim fikirlerimi alması hoşuma
gitmektedir.
Memnun olmadığım durumu hemen yetkililere iletirim.
İsteklerimiz doğrultusunda kurs, seminer vb. faaliyetlerin
yapılması hoşuma gitmektedir.
Aylık ölçüm raporları ile ne kadar zayıfladığımı görmek
motivasyonumu artırmaktadır.
B-fit'in ayın birincisi gibi yarışmalar düzenlemesi sporun
etkinliğini artırmaktadır.
Spor dışında yapılan aktiviteler B-fit e daha fazla
bağlanmamı sağlamaktadır.
B-fit'in üyelerine sağladığı esnek saatlerin B-fit'i
seçmemde büyük etkisi olmuştur.
B-fit'e istediğim saatte giderek diğer işlerimi aksatmadan
yapabilmekteyim.
B-fit'e spor yapmak için geliyorum.
B-fit'e eğlenceli vakit geçirmek için geliyorum.
Yaşattığı spor deneyimi B-fit'i farklı kılmaktadır.
B-fit'te yeni arkadaşlar edindim.
B-fit diğer spor salonlarına göre modern ve daha renkli
bir tasarıma sahiptir.
B-fit salonları spor yapmak için uygun olarak
tasarlanmıştır.
B-fit'te sporun müzik esliğinde yapılması sporu eğlenceli
kılmaktadır.
B-fit'in birçok yerde şubesi olması büyük avantaj
sağlamaktadır.
Üyelik dondurma veya başka şubeye transfer olanakları
B-fit'i diğer spor solanlarından ayırmaktadır.
B-fit, spor salonu açma yetkisini kadınlara vererek
girişimciliği desteklemektedir.
Standart
Sapma
Standart
Hata Ort.
4,40
,593
,034
306
4,33
,709
,041
307
4,05
,748
,043
306
4,57
,690
,039
305
3,46
1,183
,068
307
3,49
1,014
,058
306
4,74
,522
,030
307
4,77
,494
,028
307
306
306
307
4,73
3,66
4,37
4,07
,505
1,205
,672
,862
,029
,069
,038
,049
307
4,16
,825
,047
307
4,31
,752
,043
307
4,64
,502
,029
307
4,50
,664
,038
307
4,58
,562
,032
307
4,71
,482
,028
N
Ort.
306
Yukarıdaki tek örneklem istatistikleri tablosuna göre, katılımcıların B-Fit deneyimi
hakkında sorulan ifadelere genelde katılım gösterdikleri ve ifadelerin ayrıntılı olarak
ortalamalarına ve frekans tablolarına bakıldığında, katılımcıların aşağıdaki ifadelere
kesinlikle katılma eğilimi gösterdikleri görülmektedir.
114
§
B-fit spor aletlerinin kullanımı rahat ve kolaydır (µ = 4,49).
§
B-fit spor salonları her zaman temizdir (µ = 4,46).
§
B-fit’in kadınlara özel bir yer olması kendimi özel hissettirmektedir (µ = 4,11).
§
B-fit’te yaşadığım deneyimi etrafımdaki insanlarla paylaşmaktayım (µ = 4,53).
§
Çevremdeki insanlara B-fit üyesi olmalarını öneririm (µ = 4,58).
§
Aylık ölçüm raporları ile ne kadar zayıfladığımı görmek motivasyonumu
artırmaktadır (µ = 4,57).
§
B-fit’in üyelerine sağladığı esnek saatlerin B-fit’i seçmemde büyük etkisi
olmuştur (µ = 4,74).
§
B-fit’e istediğim saatte giderek diğer işlerimi aksatmadan yapabilmekteyim (µ =
4,77).
§
B-fit’e spor yapmak için geliyorum (µ = 4,73).
§
Yaşattığı spor deneyimi B-fit’i farklı kılmaktadır (µ = 4,37).
§
B-fit’te sporun müzik eşliğinde yapılması sporu eğlenceli kılmaktadır (µ = 4,64).
§
B-fit’in birçok yerde şubesi olması büyük avantaj sağlamaktadır (µ = 4,50).
§
Üyelik dondurma veya başka şubeye transfer olanakları B-fit’i diğer spor
solanlarından ayırmaktadır (µ = 4,58).
§
B-fit,
spor
salonu
açma
yetkisini
kadınlara
vererek
girişimciliği
desteklemektedir (µ = 4,71).
Katılımcılar spor deneyimi ifadelerinde önemli buldukları faktörleri B-fit deneyiminde
de önemli bulmuşlardır. Buna ek olarak katılımcılar B-fit’in kadınlara özel bir yer
olmasından dolayı kendilerini özel hissederken, B-fit’te yaşadıkları deneyimi
etrafındaki insanlarla paylaşmakta ve üye olmalarını önermektedirler. B-fit’in yaşattığı
spor deneyimi de farklı bulmakta ve B-fit’in kadın girişimciliğini desteklediğini
düşünmektedirler. Birçok yerde şubesi olması, şubeler arası transfer olanağının
bulunması, üyelik dondurma ve esnek saat uygulaması gibi özellikleri de çok büyük
avantaj olarak görülmektedir. Diğer ifadelere ise genel olarak katılım gösterilmektedir.
Ancak yine tabloya göre “Antrenörlerin B-fit markalı tişörtler giymesi beni
etkilemektedir” ifadesine verilen cevapların ortalaması 3,11’dir. Bu değer konusunda
115
katılımcıların kararsız olup olmadığının anlaşılması için tek örneklem t-test tablosuna
bakılmıştır.
H0: Katılımcılar antrenörlerin B-fit markalı tişörtler giymesinin etkilemesi konusunda
kararsızdırlar.
H1: Katılımcılar antrenörlerin B-fit markalı tişörtler giymesinin etkilemesi konusunda
kararsız değillerdir.
Buna göre Tablo 18’de gösterilen tek örneklem t test sonuçlarına bakıldığında t değeri
306 serbestlik derecesinde 1,644 ve anlamlılık düzeyi 0,101’dir. Bu değer p < 0,05
olmadığından yani 0,092 > 0,05 olduğundan H0 reddedilemez. Yani katılımcılar
antrenörlerin B-fit markalı tişörtler giymesinden etkilenme konusunda kararsız
kalmaktadırlar.
Tablo 18: B-fit Deneyiminin Kararsızlığa Yakın İfadeleri İçin Tek Örneklem T-testi
Test Değeri = 3
Antrenörlerin B-fit markalı tişörtler
giymesi beni etkilemektedir.
B-fit'in ayın birincisi gibi yarışmalar
düzenlemesi sporun etkinliğini
artırmaktadır.
Spor dışında yapılan aktiviteler B-fit e
daha fazla bağlanmamı sağlamaktadır.
B-fit'e eğlenceli vakit geçirmek için
geliyorum.
T
Serbestlik
Derecesi
Anlamlılık
Düzeyi (p)
1,644
306
,101
6,774
304
,000
8,442
306
,000
9,534
305
,000
Diğer yandan katılımcılar B-fit’in ayın birincisi gibi yarışmalar düzenlemesi sporun
etkinliğini artırması konusunda (p = 0,000), spor dışında yapılan aktivitelerin B-fit’e
daha fazla bağlanmasını sağlama konusunda (p = 0,000), B-fit’e eğlenceli vakit
geçirmek için gelme konusunda
(p = 0,000) kararsız değillerdir. Tüketiciler bu
ifadelere katılmaktadırlar.
116
Buna göre katılımcılar B-fit deneyimi hakkında sadece antrenörlerin B-fit markalı
tişörtler giymesinden etkilenme konusunda kararsız kalmışlardır. Bunun nedeni olarak
da antrenörlerin sürekli olarak B-fit markalı tişört giymemesi olarak düşünülmüştür.
Tek örneklem t-testlerinin ardından, ele alınan spor deneyimi ve B-fit deneyimi
ifadelerin güvenilir olup olmadığını ölçmek için güvenilirlik analizi yapılmıştır.
Tablo 19’a göre, spor deneyimini ölçmek için kullanılan ifadeler için güvenilirlik
0,823’dür. Değişkenlerin güvenilir olması için Cronbach’s Alpha değerinin 0,7’den
büyük olması gerekir. Buna göre değişkenler spor deneyiminin ölçülmesi için
güvenilirdir.
Tablo 19: Spor Deneyimi İfadeleri İçin Güvenirlik Analizi
Cronbach's
Alpha
,823
İfade
Sayısı
33
Tablo 20’ye göre B-Fit’in sunduğu deneyimi ölçmek için kullanılan ifadelerin ise
güvenirliği ise 0,895 çıkmıştır. Buna göre sorulan ifadelerin B-fit deneyiminin
ölçülmesi için güvenilir olduğu görülmektedir.
Tablo 20: B-fit Deneyimi Ölçeğinin Güvenirlik Analizi
Cronbach's
Alpha
,895
İfade
Sayısı
28
Güvenilirlik analizinden sonra, spor deneyimi ölçme ifadeleri ve B-fit deneyimi ölçme
ifadelerine faktör analizi yapılarak deneyimin boyutları belirlenmeye çalışılmıştır.
Öncelikle spor deneyimine yönelik ifadeler faktör analizine tabi tutulmuştur.
KMO değerinin 0,7 ve üzeri olması gerekmektedir. Burada KMO değeri 0,797’dır.
Yani; faktör analizi anlamlıdır ve kullanılabilinir. Χ2 = 2539,763 değeri 528 serbestlik
derecesinde p=0,00 anlamlılık derecesindedir. Bu değer p=0,05 ten küçük olduğundan
KMO anlamlıdır ve kullanılabilir.
117
Tablo 21: Spor Deneyimi Faktörleri için KMO and Bartlett Testi
Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling Adequacy.
Bartlett's Test of
Sphericity
,797
Approx. Chi-Square
2539,763
Serbestlik derecesi
Anlamlılık düzeyi (p)
528
,000
Toplam açıklanmış varyans tablosuna bakıldığında ise 33 değişkenin 10 faktöre indiğini
görmekteyiz. Bu 10 faktörün ölçeğe ilişkin açıkladıkları varyans % 58,259’dur.
Tablo 22: Spor Deneyimini İfade Eden Rotated Component Matrix Tablosu
Boyut
1
Spor salonuna gitmek insanların
nasıl biri olmak istediklerini
anlamalarına yardımcı olur.
Spor salonuna üye olup düzenli
spor yapmak kişilerin imajını
olumlu yönde etkiler.
Spor salonuna gitmek insanların
sosyalleşmesinde bir araçtır.
Spor yaparken yeni arkadaşlar
edinilir.
Her spor salonunda bir sağlık
uzmanı bulunması gereklidir.
Doktor ve uzman kontrolü spor
salonu hizmetinde önemli bir
faktördür.
Spor salonlarında sağlık ve spor
konularında seminer ve
eğitimlerin düzenlenmesi
gereklidir.
Antrenörler kişilerle özel olarak
ilgilenmeli ve kişiye uygun
hareketleri göstermelidirler.
Yetkililerin fikirlerini alması
hoşuna gitme
İsteklerimiz doğrultusunda kurs,
seminer vb. faaliyetlerin
yapılmasının hoşuna gitmesi
Spor yapılan ortam olumlu
duygular yaratmalıdır.
Spor salonlarında müşterilerle
ayrı ayri ilgilenilmelidir.
Spor salonun tasarım ve
dekorasyonu spor deneyimi
yasamada önemli bir faktördür.
2
3
,754
,749
,660
,636
,785
,767
,531
,410
,813
,566
,417
,417
,378
118
4
5
6
7
8
9
10
Spor Deneyimini İfade Eden Rotated Component Matrix Tablosu Devamı
Antrenörler profesyonel
olmalıdır.
Spor salonu çalışanlarının
davranış ve tutumları spor
deneyimini etkilemektedir.
Bir spor salonunun temizliği
önemlidir.
Spor salonu seçimimde spor
saatlerinin esnek olması etkili
olmaktadır.
Spor aletlerinin kullanışlı olması
önemlidir.
Bir spor salonun şubelerinin
bulunması ve şubeler arasında
değişim yapılabilmesi spor
salonu seçiminde büyük rol
oynamaktadır.
Sporun müzik esliğinde
yapılması sporu eğlenceli kılar.
Spor yaparken çalan müzik
motivasyon açısından önemlidir.
Spor salonlarına üye olmadan
önce verilen deneme süreleri üye
olmaya karar verme aşamasında
etkili olmaktadır.
Antrenörlerle sürekli iletişim
halinde olmak önemlidir.
Spor yapmak kendime olan
özgüvenimi artırır.
Kişilerin belli zaman
dilimlerinde ne kadar ilerleme
gösterdikleri ölçülmelidir.
Spor salonlarında bireysel yerine
grup olarak spor yapılması daha
eğlencelidir.
Spora gelen kişiler arasında
yarışmalar düzenlenerek
motivasyonun artırılması
sağlanmalıdır.
Spor aletlerinin kullanımı kolay
olmalıdır.
Üye olunan spor salonunun
imajı satın alma kararını etkiler.
Spor salonun bulduğu yer,
üyelik kararını verirken etkili
olmaktadır.
,756
,652
,570
,778
,649
,356
,808
,743
,703
,644
,470
,368
,723
,627
,393
,687
,530
119
Spor Deneyimini İfade Eden Rotated Component Matrix Tablosu Devamı
Eğlenceli bir deneyim için daha
fazla para ödeyebilme
Spor salonlarının daha sonra
hatırlanmalarını sağlayacak
kendilerine has kokuları vardır.
Kadınlar ve erkeklerin bir arada
spor yapmalarında bir sorun
görmüyorum.
,625
,551
,528
Faktör 1: Sosyalleşme Boyutu
§
Spor salonuna gitmek insanların nasıl biri olmak istediklerini anlamalarına
yardımcı olur.
§
Spor salonuna üye olup düzenli spor yapmak kişilerin imajını olumlu yönde
etkiler.
§
Spor salonuna gitmek insanların sosyalleşmesinde bir araçtır.
§
Spor yaparken yeni arkadaşlar edinilir.
Faktör 2: Sağlık Boyutu
§
Her spor salonunda bir sağlık uzmanı bulunması gereklidir.
§
Doktor ve uzman kontrolü spor salonu hizmetinde önemli bir faktördür.
§
Spor salonlarında sağlık ve spor konularında seminer ve eğitimlerin
düzenlenmesi gereklidir.
§
Antrenörler kişilerle özel olarak ilgilenmeli ve kişiye uygun hareketleri
göstermelidirler.
Faktör 3: Duygusal Boyut
§
Yetkililerin benim fikirlerimi alması hoşuma gider.
§
İsteklerimiz doğrultusunda kurs, seminer vb. faaliyetlerin yapılması hoşuma
gider.
§
Spor yapılan ortam olumlu duygular yaratmalıdır.
§
Spor salonlarında müşterilerle ayrı ayrı ilgilenilmelidir.
120
§
Spor salonun tasarım ve dekorasyonu spor deneyimi yasamada önemli bir
faktördür.
Faktör 4: Algılama Boyutu
§
Antrenörler profesyonel olmalıdır.
§
Spor salonu çalışanlarının davranış ve tutumları spor deneyimini etkilemektedir.
§
Bir spor salonunun temizliği önemlidir.
Faktör 5: Esneklik Boyutu
§
Spor salonu seçimimde spor saatlerinin esnek olması etkili olmaktadır.
§
Spor aletlerinin kullanışlı olması önemlidir.
§
Bir spor salonun şubelerinin bulunması ve şubeler arasında değişim
yapılabilmesi spor salonu seçiminde büyük rol oynamaktadır.
Faktör 6: Müzik-Eğlence Boyutu
§
Sporun müzik esliğinde yapılması sporu eğlenceli kılar.
§
Spor yaparken çalan müzik motivasyon açısından önemlidir.
Faktör 7: Motivasyonel Boyut
§
Spor salonlarına üye olmadan önce verilen deneme süreleri üye olmaya karar
verme aşamasında etkili olmaktadır.
§
Antrenörlerle sürekli iletişim halinde olmak önemlidir.
§
Spor yapmak kendime olan özgüvenimi artırır.
§
Kişilerin belli zaman dilimlerinde ne kadar ilerleme gösterdikleri ölçülmelidir.
Faktör 8: Etkinlik Boyutu
§
Spor salonlarında bireysel yerine grup olarak spor yapılması daha eğlencelidir.
§
Spora gelen kişiler arasında yarışmalar düzenlenerek motivasyonun artırılması
sağlanmalıdır.
§
Spor aletlerinin kullanımı kolay olmalıdır.
121
Faktör 9: İşletme Boyutu
§
Üye olunan spor salonunun imajı satın alma kararını etkiler.
§
Spor salonun bulduğu yer, üyelik kararını verirken etkili olmaktadır.
Faktör 10: Tutum Boyutu
§
Eğlenceli bir deneyim için daha fazla para ödeyebilirim.
§
Spor salonlarının daha sonra hatırlanmalarını sağlayacak kendilerine has
kokuları vardır.
§
Kadınlar ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında bir sorun görmüyorum.
Yabancı literatürde duyusal, duygusal, bilişsel, fiziksel ve sosyal deneyim olan
deneyimsel pazarlamanın boyutları (Schmitt, 1999), Türkiye’de gerçekleştirilen
uygulamamızda 10 adet spor deneyimi boyutları olarak belirlenmiştir. Buna göre ilk
faktör olan sosyalleşme faktörü sosyal deneyim boyutuna uygunluk göstermektedir.
Sağlık boyutu bu uygulama için bulunan bir boyuttur. Buna göre bu deneyim kişileri
sağlıkları ile ilgili düşünmeye de sevk ettiğinden dolayı bilişsel deneyimin bir parçası
olabilmektedir. Duygusal boyutta yine tüketicilerde olumlu duygular yaratacak
duygusal durumların birleşimini görebilmekteyiz. Algılama boyutu yani duyusal boyut
da yine literatürle örtüşmektedir. Bu boyutta müşterilerin duyularına hitap eden
işletmenin fiziksel özellikleri ve müşterilerin ortamı ve çalışanları nasıl algıladıkları ile
ilgilidir. Çalışmada ortaya çıkan bir diğer boyut esneklik boyutudur. Burada işletmenin
müşterilerine sundukları hizmetlerin esnek olmasının spor deneyimine olan etkisi
ölçülmektedir. Sporun müzik eşliğinde yapılarak eğlenceli hale gelmesi ise müzik ve
eğlence boyutunu oluşturmuştur. Etkinlik boyutu ise spor deneyiminin daha iyi şekilde
yaşanabilmesi için gerekli fonksiyonel ve fiziksel koşulların oluşturulması anlamına
gelebilmektedir. Motivasyonel boyut ise kişileri spor yaparken motive edici
faktörlerden oluşmaktadır. Yine bu uygulamaya göre ortaya çıkan işletme boyutu ise
müşterilerin işletme imajı ve lokasyonu hakkındaki görüşlerini içermektedir. En son
boyut olan tutum boyutu ise müşterilerin spor ve spor salonu konusundaki bazı
tutumlarını oluşturmaktadır.
122
Tablo 23: B-fit Deneyimi Faktörleri için KMO and Bartlett Testi
Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling Adequacy.
Bartlett's Test of
Sphericity
,899
Approx. Chi-Square
3322,872
Serbestlik Derecesi
Anlamlılık Düzeyi (p)
378
,000
B-fit deneyimini ölçen ifadeler için faktör analizi yapıldığında ise KMO değeri 0,899
çıkmıştır. Yani; faktör analizi anlamlıdır ve kullanılabilinir. Χ2 = 3322,872 değeri 378
serbestlik derecesinde p=0,00 anlamlılık derecesindedir. Bu değer p=0,05 ten küçük
olduğundan KMO anlamlıdır ve kullanılabilir.
Toplam açıklanmış varyans tablosuna bakıldığında 28 değişkenin 7 faktöre indiğini
görmekteyiz. Bu 10 faktörün ölçeğe ilişkin açıkladıkları varyans % 59,995’dir.
Tablo 24: B-fit Deneyimini İfade Eden Rotated Component Matrix Tablosu
1
Üyelik dondurma veya başka şubeye transfer
olanakları B-fit'i diğer spor solanlarından
ayırmaktadır.
B-fit'in birçok yerde şubesi olması büyük avantaj
sağlamaktadır.
B-fit'te sporun müzik eşliğinde yapılması sporu
eğlenceli kılmaktadır.
B-fit, spor salonu açma yetkisini kadınlara vererek
girişimciliği desteklemektedir.
Memnun olunmayan durumu hemen yetkililere
iletirim.
İsteklerimiz doğrultusunda kurs, seminer vb.
faaliyetlerin yapılması hoşuma gitmektedir.
Yetkililerin benim fikirlerimi alması hoşuma
gitmektedir.
B-fit'in spor dışında yaptığı aktivitelerin
samimiyeti artırdığına inanıyorum.
Kendine özgü spor salonu tasarımının olması
hoşuma gitmektedir.
B-fit spor salonları her zaman temizdir.
2
,763
,736
,692
,608
,450
,643
,615
,599
,552
,537
B-fit spor aletlerinin kullanım rahat ve kolaydır.
,511
Antrenörlerin B-fit markalı tişörtler giymesi beni
etkilemektedir.
,431
123
3
Boyut
4
5
6
7
B-fit Deneyimini İfade Eden Rotated Component Matrix Tablosu Devamı
B-fit'te kendimi bir ailenin parçası olarak
hissediyorum.
B-fit'te yasadığım deneyimi etrafımdaki insanlarla
paylaşmaktayım.
Çevremdeki insanlara B-fit üyesi olmalarını
öneririm.
B-Fit daha iyi bir deneyim yaşatmak için
çalışmaktadır.
Aylık ölçüm raporları ile ne kadar zayıfladığımı
görmek motivasyonumu artırmaktadır.
B-fit'e istediğim saatte giderek diğer islerimi
aksatmadan yapabilmekteyim.
B-fit'in üyelerine sağladığı esnek saatlerin B-fit'i
seçmemde büyük etkisi olmuştur.
B-fit'e spor yapmak için geliyorum.
,425
,769
,764
,541
,385
,021
,778
,668
B-fit'e eğlenceli vakit geçirmek için geliyorum.
Spor dışında yapılan aktiviteler B-fit e daha fazla
bağlanmamı sağlamaktadır.
B-fit'te yeni arkadaşlar edindim.
,754
,634
,610
Yaşattığı spor deneyimi B-fit'i farklı kılmaktadır.
,454
B-fit salonları spor yapmak için uygun olarak
tasarlanmıştır.
B-fit diğer spor salonlarına göre modern ve daha
renkli bir tasarıma sahiptir.
B-fit'in kadınlara özel bir yer olması kendimi özel
hissettirmektedir.
B-fit'in ayin birincisi gibi yarışmalar düzenlemesi
sporun etkinliğini artırmaktadır.
,670
,639
,497
,869
Faktör 1: Farklılık Boyutu
§
Üyelik dondurma veya başka şubeye transfer olanakları B-fit'i diğer spor
solanlarından ayırmaktadır.
§
B-fit'in birçok yerde şubesi olması büyük avantaj sağlamaktadır.
§
B-fit'te sporun müzik eşliğinde yapılması sporu eğlenceli kılmaktadır.
§
B-fit,
spor
salonu
açma
yetkisini
kadınlara
desteklemektedir.
§
Memnun olmadığım durumu hemen yetkililere iletirim.
124
vererek
girişimciliği
Faktör 2: Tutum Boyutu
§
İsteklerimiz doğrultusunda kurs, seminer vb. faaliyetlerin yapılması hoşuma
gitmektedir.
§
Yetkililerin benim fikirlerimi alması hoşuma gitmektedir.
§
B-fit'in spor dışında yaptığı aktivitelerin samimiyeti artırdığına inanıyorum.
§
Kendine özgü spor salonu tasarımının olması hoşuma gitmektedir.
§
B-fit spor salonları her zaman temizdir.
§
B-fit spor aletlerinin kullanım rahat ve kolaydır.
§
Antrenörlerin B-fit markalı tişörtler giymesi beni etkilemektedir.
§
B-fit'te kendimi bir ailenin parçası olarak hissediyorum.
Faktör 3: Etkisel Boyutu
§
B-fit'te yasadığım deneyimi etrafımdaki insanlarla paylaşmaktayım.
§
Çevremdeki insanlara B-fit üyesi olmalarını öneririm.
§
B-Fit daha iyi bir deneyim yaşatmak için çalışmaktadır.
§
Aylık ölçüm raporları ile ne kadar zayıfladığımı görmek motivasyonumu
artırmaktadır.
§
B-fit'e istediğim saatte giderek diğer islerimi aksatmadan yapabilmekteyim.
Faktör 4: Esneklik Boyutu
§
B-fit'in üyelerine sağladığı esnek saatlerin B-fit'i seçmemde büyük etkisi
olmuştur.
§
B-fit'e spor yapmak için geliyorum.
Faktör 5: Duygusal Boyut
§
B-fit'e eğlenceli vakit geçirmek için geliyorum.
§
Spor dışında yapılan aktiviteler B-fit e daha fazla bağlanmamı sağlamaktadır.
§
B-fit'te yeni arkadaşlar edindim.
§
Yaşattığı spor deneyimi B-fit'i farklı kılmaktadır.
125
Faktör 6: Algılama boyutu
§
B-fit salonları spor yapmak için uygun olarak tasarlanmıştır.
§
B-fit diğer spor salonlarına göre modern ve daha renkli bir tasarıma sahiptir.
§
B-fit'in kadınlara özel bir yer olması kendimi özel hissettirmektedir.
Faktör 7: Etkinlik Boyutu
§
B-fit'in ayin
birincisi gibi yarışmalar
düzenlemesi sporun etkinliğini
artırmaktadır.
Deneyimsel pazarlamanın 5 boyutu göz önünde bulundurularak hazırlanan B-fit
deneyimini ölçmeye yönelik likert ölçekli sorulara faktör analizi uygulandığında 7
faktör ortaya çıkmıştır. Boyutlara bakılacak olursa ortaya çıkan ilk boyut farklılık
boyutudur. Buna göre B-fit’in sunduğu hizmetin farklılığını göstermektedir. Tutum
boyutunda ise müşterilerin B-fit hizmeti, B-fit ortamı ve antrenörleri hakkındaki
tutumlarını gösteren ifadeler yer almaktadır. Etkisel boyutta ise müşterilerin yaşadıkları
deneyimden etkilenerek diğer insanlarla paylaştığı gibi bir şey üzerine etkisi bulunan
unsurları içermektedir. Duygusal boyutta B-fit’te müşterilerin eğlenceli zaman
geçirmesi, yeni arkadaşlar edinmesi ve sosyal aktivitelerde bulunması gibi B-fit
deneyimini etkileyen ve farklı kılan olumlu duygular yarattığını görülebilmektedir. Yine
literatürde yer alan algılama boyutunda B-fit’in renkli tasarımı ve bayanlara özel
olmasının müşterileri özel hissettirmesi gibi duyusal ve algısal unsurlar yer almaktadır.
Etkinlik ve esneklik boyutları ise işletmenin üyelerine sunduğu diğer spor salonlarından
farklı olan esneklik ve etkinlik unsurları görülmektedir. Buna göre B-fit’in sunduğu
deneyim ve boyutlarına tekrar bakıldığında, literatürden farklı olarak sunduğu hizmet
farklılıkları görülebilmektedir. Sosyal deneyim, fiziksel deneyim ve bilişsel deneyim ise
ayrı boyutlar olarak değil diğer boyutların içinde yer alan bir faktör olarak
görünmektedir.
Yapılan bu faktör analizinden sonra ise anket sorularının birbirleriyle arasında ilişki
olup olmadığına bakılmıştır.
126
H0: Eğlenceli bir deneyim için daha fazla ödeyebilme ile gelir arasında bir ilişki yoktur.
H1: Eğlenceli bir deneyim için daha fazla ödeyebilme ile gelir arasında bir ilişki vardır.
Tablo 25: Eğlenceli Bir Deneyim İçin Daha Fazla Ödeyebilme ile Gelir Durumu
Arasındaki İlişki Tablosu
Ki Kare
Değeri
Eğlenceli bir deneyim için daha
fazla ödeyebilme
7,212
Anlamlılık Düzeyi
(p)
Serbestlik
Derecesi
8
0,514
Gelir durumu
Tablo 25’e göre eğlenceli bir deneyim için daha fazla ödeyebilme ile gelir arasında bir
ilişki bulunamamıştır (8 serbestlik derecesinde ki kare değeri 7,212 için p = 0,514).
Katılımcıların gelir düzeylerinin yüksek olması durumunda, eğlenceli bir deneyim için
daha fazla ödeyebilmeleri söz konusu olabileceği düşünülmüşken, yapılan analiz ile bu
doğrultuda bir sonuç çıkmadığı görülmüştür.
H0: Kadınların ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında sorun görmeme ile B-fit’in
kadınlara özel bir yer olmasının katılımcıları özel hissettirmesi arasında ilişki yoktur.
H1: Kadınların ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında sorun görmeme ile B-fit’in
kadınlara özel bir yer olmasının katılımcıları özel hissettirmesi arasında ilişki vardır.
Tablo 26: Kadın ve Erkeklerin Bir Arada Spor Yapmalarında Bir Sorun Görmeme ile BFit’in Kadınlara Özel Bir Yer Olmasının Katılımcıları Özel Hissettirmesi Arasındaki
İlişki Tablosu
Ki Kare
Değeri
Anlamlılık
Düzeyi (p)
Serbestlik
Derecesi
Kadınların ve erkeklerin bir arada spor
yapmalarında sorun görmeme
38,145
B-fit’in kadınlara özel bir yer olmasının
katılımcıları özel hissettirmesi
127
4
0,000
Tablo 26’ya göre, kadınların ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında sorun görmeme
ile B-fit’in kadınlara özel bir yer olmasının katılımcıları özel hissettirmesi arasında ilişki
vardır (4 serbestlik derecesinde ki kare değeri 38,145 için p = 0,000). Bu iki ifade
arasında Pearson korelasyon= –0,288 ve p= 0,000 anlamlılık düzeyinde ilişki
bulunmaktadır. Buna göre kadınlar ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında sorun
görmeyen katılımcılar, B-fit’in kadınlara özel bir yer olması konusunda kendilerini özel
hissetmemektedirler. Kadınlar ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında sorun gören
katılımcılar ise, kadınlara özel bir yerde spor yaptıkları için kendilerini özel
hissetmektedirler.
H0: Katılımcıların ne kadar süredir B-fit’e üye oldukları ile spor deneyimi ve B-fit
deneyimi ifadeleri arasında ilişki yoktur.
H1: Katılımcıların ne kadar süredir B-fit’e üye oldukları ile spor deneyimi ve B-fit
deneyimi ifadeleri arasında ilişki vardır.
İfadelerin çokluğu sebebiyle, Tablo 27’de sadece ilişkili çıkan ifadelere yer verilmiştir.
Tablo 27: Katılımcıların Ne Kadar Süredir Üye Oldukları İle İfadeler Arasındaki İlişki
Tablosu
B-Fit'e üyelik süresi
Antrenörler kişilerle özel olarak ilgilenmesi ve
kişiye uygun hareketleri göstermesi
Kişilerin belli zaman dilimlerinde ne kadar
ilerleme gösterdiklerinin ölçülmesi
Spor salonuna üye olup düzenli spor yapmanın
kişilerin imajını olumlu yönde etkilemesi
B-fit'te kendini bir ailenin parçası olarak hissetme
B-fit'in ayın birincisi gibi yarışmalar
düzenlemesinin sporun etkinliğini artırması
B-Fit'e üyelik süresi
Pearson
Anlamlılık
korelasyon
p
1
N
307
-,112(*)
0,050
307
-,168(**)
0,003
305
-,133(*)
0,020
307
,113(*)
0,049
307
-,129(*)
0,024
305
*=% 95 güven aralığında
**=%99 güven aralığında
Katılımcıların ne kadar zamandır üye oldukları ile spor deneyimi ve B-fit deneyimi
ifadeleri ile arasındaki ilişki ölçülmüştür. Tablo 27’de yapılan analiz sonucunda ilişkili
128
çıkan ifadeler gösterilmiştir. Ancak ifadeler arasındaki ilişki zayıftır. Buna göre
katılımcıların üye oldukları süre uzadıkça, antrenörlerden ve kişiye özel ilgi ve uygun
hareketleri göstermeleri ve belli zaman dilimlerinde ne kadar ilerleme gösterdiklerinin
ölçülmesi pek fazla istenmemektedir. Bunun sebebi olarak uzun süre spor yapan
insanların, sporu yaşam tarzı haline getirmiş olabileceği ya da kilo verme amacı dışında
sadece spor yapma amaçlı B-fit’e gelebileceği düşünülebilir. Bu konuda B-fit’in
müşterilerine fiziksel deneyim yaşatmış olabileceği söylenebilir.
Katılımcıların üyelik süreleri arttıkça, kendilerini B-fit’te bir ailenin parçası gibi
hissetme durumu da artış göstermektedir.
Ancak sürenin uzamasıyla katılımcıların
yarışmaların sporun etkinliğini artırdığı konusuna katılmaları da azalmaktadır. Yani
yukarıda da bahsedildiği gibi, spor yapma amaçlı gelen katılımcıların “ayın birincisi”
gibi, kişilerin ne kadar ilerleme kaydettiklerini ölçen yarışmaları dikkate almadığı
görülmektedir.
H0: Katılımcıların yaşları ile spor deneyimi ve B-fit deneyimi ifadeleri arasında ilişki
yoktur.
H1: Katılımcıların yaşları ile spor deneyimi ve B-fit deneyimi ifadeleri arasında ilişki
vardır.
Katılımcıların yaşları ile spor deneyimi ifadeleri ve B-fit deneyimi ifadeleri arasında
ilişki olup olmadığına bakılmıştır. Aşağıdaki Tablo 28’de yaşla ilişkili çıkan ifadeler
gösterilmiştir. Ancak ifadeler arasındaki ilişki zayıf ve negatif yönlü bir ilişkidir.
Buna göre katılımcıların yaşı arttıkça, “spor salonunun temizliği önemlidir”, “sporun
müzik eşliğinde yapılması sporu eğlenceli kılar”, “spora gelen kişiler arasında
yarışmalar düzenlenerek motivasyonun artırılması sağlanmalıdır”, “spor salonlarına üye
olmadan önce verilen deneme süreleri üye olmaya karar verme aşamasında etkili
olmaktadır” ifadelerine katılım da azalış göstermektedir. Bu bağlamda katılımcıların
yaşı arttıkça spor salonlarına spor yapmak, zinde kalmak veya sağlık problemlerini
hafifletmek için geldikleri söylenebilmektedir.
129
Aynı şekilde yaşın artması ile katılımcıların yarışmaların sporun etkinliğini artırdığı
konusuna katılmaları da azalmaktadır. Yani yukarıda da bahsedildiği gibi yaşı ilerlemiş
ve spor yapma amaçlı gelen bir kişi “ayın birincisi” gibi kişilerin ne kadar
zayıfladıklarının ölçüldüğü yarışmaları dikkate almamaktadır. Yaş ilerledikçe spor
aletlerinin kullanımı kolay olmalı ifadesine katılımın arttığı görülmüştür. Bu bakımdan,
yaşı ilerlemiş insanların spor aletlerinde fiziksel açıdan çok fazla zorlanmadan spor
yapmak istedikleri görülebilmektedir. Ayrıca yaş ilerledikçe katılımcıların, yetkililerin
onların fikirlerini alma konusuna ve memnun olmadıkları durumları yetkililere iletme
konusuna daha az katıldıkları görülmektedir.
Tablo 28: Katılımcıların Yaşları İle İfadeler Arasındaki İlişki Tablosu
Yaş
Bir spor salonunun temizliği önemli olması
Sporun müzik esliğinde yapılması sporu eğlenceli
kılması
Spor aletlerinin kullanımı kolay olmalı
Spora gelen kişiler arasında yarışmalar düzenlenerek
motivasyonun artırılması sağlanması
Spor salonlarına üye olmadan önce verilen deneme
sürelerinin üye olmaya karar verme aşamasında
etkili olması
Yetkililerin fikirlerini alması hoşuna gitmesi
Memnun olunmayan durumun hemen yetkililere
iletilmesi
Aylık ölçüm raporları ile ne kadar zayıfladığını
görmenin motivasyonu artırması
B-fit'in ayın birincisi gibi yarışmalar düzenlemesi
sporun etkinliğini artırmamaktadır.
B-fit'e eğlenceli vakit geçirmek için gelme
B-fit'te sporun müzik eşliğinde yapılmasnın sporu
eğlenceli kılması
Pearson
Correlation
1
-,161(**)
Yaş
Anlamlılık
Düzeyi (p)
N
0,005
307
307
-,121(*)
0,034
306
,154(**)
0,007
306
-,120(*)
0,036
306
-,149(**)
0,009
305
-,115(*)
0,045
306
-,123(*)
0,032
306
-,131(*)
0,022
306
-,174(**)
0,002
305
-,162(**)
0,004
306
-,131(*)
0,022
307
*=% 95 güven aralığında
**=%99 güven aralığında
“B-fit'e eğlenceli vakit geçirmek için geliyorum” ve “B-fit'te sporun müzik eşliğinde
yapılması sporu eğlenceli kılmaktadır” ifadeleri ile Tablo 30’a göre yaş arasında negatif
yönlü ve zayıf bir ilişki söz konusudur. Buna göre kişilerin yaşı arttıkça eğlence
130
unsurlarını göz önünde bulundurmaları da azalmaktadır. Ancak bu ifadeler arasındaki
ilişkiler zayıf ilişki çıkmıştır.
H0: Spor salonu çalışanlarının davranış ve tutumlarının spor deneyimini etkilemesi ile
B-fit’te kendini bir ailenin parçası olarak hissetme arasında ilişki yoktur.
H1: Spor salonu çalışanlarının davranış ve tutumlarının spor deneyimini etkilemesi ile
B-fit’te kendini bir ailenin parçası olarak hissetme arasında ilişki vardır.
Tablo 29: Spor Salonu Çalışanlarının Davranış ve Tutumlarının Spor Deneyimini
Etkilemesi İle B-Fit’te Kendini Bir Ailenin Parçası Hissetme Arasındaki İlişki Tablosu
B-Fit’te Kendini Bir Ailenin Parçası
Olarak Hissetme
Pearson
Anlamlılık
N
korelasyon
p
B-Fit’te Kendini Bir Ailenin Parçası Olarak
Hissetme
Spor Salonu Çalışanlarının Davranış ve
Tutumlarının Spor Deneyimini Etkilemesi
1
,119
307
0,037
307
Spor salonu çalışanlarının davranış ve tutumlarının spor deneyimini etkilemesi ile
ailenin bir parçası hissetme arasında ilişki bulunmaktadır. Ancak bu da zayıf bir ilişkidir
(% 95 güven aralığında pearson correlation 0,119 ve anlamlılık düzeyi 0,37). Spor
salonu çalışanlarının deneyimi etkilediklerini düşünen katılımcılar, kendilerini B-fit’te
bir ailenin parçası olarak hissetmektedirler. Buna göre çalışan davranışlarının, yaşatılan
deneyimde etkili olduğu söylenebilir.
H0: B-fit’in spor dışında yaptığı aktivitelerin samimiyeti artırması ve spor dışında
yapılan aktivitelerin B-fit’e daha fazla bağlanmayı sağlaması arasında ilişki yoktur.
H1: B-fit’in spor dışında yaptığı aktivitelerin samimiyeti artırması ve spor dışında
yapılan aktivitelerin B-fit’e daha fazla bağlanmayı sağlaması arasında ilişki vardır.
B-fit’in spor dışında yaptığı aktivitelerin samimiyeti artırması ve spor dışında yapılan
aktivitelerin B-fit’e daha fazla bağlanmayı sağlaması arasında, Tablo 32’ye göre % 99
güven düzeyinde 0,357 korelasyon katsayısı ve 0,000 anlamlılık düzeyinde ilişki
131
bulunmaktadır. Buna göre samimiyeti artıran faaliyetlerin, B-fit’e daha fazla
bağlanmayı sağladığı ve duygusal deneyim yaşattığı söylenebilir.
Tablo 30: B-Fit’in Spor Dışında Yaptığı Aktivitelerin Samimiyeti Artırması ve Spor
Dışında Yapılan Aktivitelerin B-Fit’e Daha Fazla Bağlanmayı Sağlaması Arasındaki
İlişki Tablosu
B-fit’in spor dışında yaptığı
aktivitelerin samimiyeti artırdığına
inanma
Pearson
Anlamlılık
N
korelasyon
p
B-fit’in spor dışında yaptığı aktivitelerin
samimiyeti artırdığına inanma
Spor dışında yapılan aktivitelerin B-fit’e daha
fazla bağlanmayı sağlaması
1
,357
307
0,000
307
H0: B-fit salonlarının spor yapmak için uygun olarak tasarlanması ile spor salonun
tasarım ve dekorasyonu spor deneyimi yaşamada önemli bir faktör olması, kendine
özgü spor salonu tasarımının olması ve B-fit’in diğer spor salonlarına göre modern ve
daha renkli bir tasarıma sahip olması arasında ilişki yoktur.
H1: B-fit salonlarının spor yapmak için uygun olarak tasarlanması ile spor salonun
tasarım ve dekorasyonu spor deneyimi yaşamada önemli bir faktör olması, kendine
özgü spor salonu tasarımının olması ve B-fit’in diğer spor salonlarına göre modern ve
daha renkli bir tasarıma sahip olması arasında ilişki vardır.
Tablo 31’e göre spor salonu tasarımı ve dekorasyonunun, spor deneyimi yaşamada
önemli bir faktör olması ile B-fit spor salonlarının spor için uygun olarak tasarlanması
arasında % 95 güven düzeyinde ilişki bulunmaktadır. İlişki pozitif yönlü ancak zayıf bir
ilişkidir.
B-fit spor salonlarının spor yapmak için uygun olarak tasarlanması ile kendine özgü
spor salonu tasarımının olması arasında % 99 güven düzeyinde ilişki bulunmuştur. İlişki
pozitif yönlü ve orta derecede bir ilişkidir.
132
B-fit spor salonlarının spor yapmak için uygun olarak tasarlanması ile B-fit’in diğer
spor salonlarına göre modern ve daha renkli bir tasarıma sahip olması arasında % 95
güven düzeyinde ilişki bulunmaktadır. Bu ilişki ise yine pozitif yönlü ve güçlü derecede
bir ilişki olmaktadır. Buna göre daha önce yapılan analizler de göz önünde
bulundurularak, B-fit’in spor salonlarının spor için uygun olarak tasarlandığı, modern
ve renkli tasarımın katılımcılar tarafından beğenildiği görülmektedir. Bu doğrultuda Bfit’in müşterilerine duyusal deneyim yaşattığı söylenebilmektedir.
Tablo 31: B-Fit Salonları Spor Yapmak İçin Uygun Olarak Tasarlanması İle İfadeler
Arasındaki İlişki Tablosu
B-fit salonlarının spor yapmak için
uygun olarak tasarlanması
Pearson
Anlamlılık
N
korelasyon
p
B-fit salonlarının spor yapmak için uygun olarak
tasarlanması
Spor salonun tasarım ve dekorasyonu spor
deneyimi yaşamada önemli bir faktör olması
Kendine özgü spor salonu tasarımının hoşa
gitmesi
B-fit’in diğer spor salonlarına göre modern ve
daha renkli bir tasarıma sahip olması
1
306
,125(*)
0,028
307
,470(**)
0,000
307
707(*)
0,000
307
*=% 95 güven aralığında
**=%99 güven aralığında
Ayrıca bunlara ek olarak; bir spor salonun temizliğinin önemli olması ile B-fit’in her
zaman temiz olması arasında % 99 güven aralığında 0,151 korelasyon katsayısı ve p=
0,008 anlamlılık düzeyinde ilişki vardır. Spor yaparken çalan müziğin motivasyon
açısından önemli olması ile sporun müzik eşliğinde yapılması arasında % 99 güven
aralığında 0,558 korelasyon katsayısı ve p = 0,000 anlamlılık düzeyinde ilişki vardır.
Aynı şekilde spor yaparken çalan müziğin motivasyon açısından önemli olması ile Bfit’te sporun müzik eşliğinde yapılması sporu eğlenceli kılması arasında % 99 güven
düzeyinde
0,425 korelasyon katsayısı
ve
0,000 anlamlılık
düzeyiyle
ilişki
bulunmaktadır. Genel olarak katılımcıların spor deneyimi yaşamada etkili olarak
düşündükleri temizlik ve müzik unsurlarının, B-fit’te yaşadıkları deneyimde de etkili
olduğu görülmektedir.
133
İlişki testlerinden sonra farklılık testlerine geçilmiştir. B-fit uygulamalarının katılımcılar
bazında ne gibi farklılıklar yarattığı incelenerek deneyimler üzerindeki etkiler ortaya
konmaya çalışılmıştır. Bağımsız örneklem t-testi yardımıyla anketteki spor deneyimi
ifadelerinin ve B-fit deneyimi ifadelerinin, daha önce spor salonuna gidip gitmeme,
deneme hizmetinde yararlanıp yararlanmama ve medeni duruma göre farklılık gösterip
göstermediği incelenmiştir. Ankette sorulan ifadelerin çok olması bakımından, sadece
ortalamaları arasında farklılık görülen ve farklılık görülmemesi önemli olan ifadelerin
bağımsız örneklem t-test tablosu verilmiştir.
H0: Fiyatın satın alma kararında etkili bir unsur olması hakkında farklı görüşlere sahip
katılımcılar arasında eğlenceli bir deneyim için daha fazla para ödeyebilme açısından
farklılık yoktur.
H1: Fiyatın satın alma kararında etkili bir unsur olması hakkında farklı görüşlere sahip
katılımcılar arasında eğlenceli bir deneyim için daha fazla para ödeyebilme açısından
farklılık vardır.
Fiyatın satın alma kararında etkili bir unsur olması hakkında farklı görüşlere sahip
katılımcılar arasında eğlenceli bir deneyim için daha fazla para ödeyebilme açısından
ortalama farklılığı görülmektedir.
Tablo 32: Fiyatın Satın Alma Kararında Etkili Bir Unsur Olması Hakkında Farklı
Görüşlere Sahip Katılımcılar Arasında Eğlenceli Bir Deneyim İçin Daha Fazla Para
Ödeyebilme Açısından Farklılıklar Tablosu
Eğlenceli bir deneyim
için daha fazla para
ödeyebilme
Fiyatın satın alma
kararında etkili olması
Evet
Hayır
Mean
Std.
Sapma
Std. Hata
Ort.
153
2,84
1,161
,094
153
2,94
1,137
,092
N
Bu farklılığın anlamlı olup olmadığına anlamak için bakılan bağımsız örneklem t-test
tablosuna göre, eşit varyanslarda, 304 serbestlik derecesinde t değeri – 0,769 için p=
0,427’dir ve H0 reddedilemez. Katılımcılar arasında farklılık yoktur. Fiyatı satın alma
134
kararında etkili gören ve görmeyen katılımcıların bu konuda kararsız oldukları
görülmektedir. Yani satın alma kararında fiyatın etkili olması, eğlenceli bir deneyim
için daha fazla ödemeyi etkilememektedir. Katılımcılar genel anlamda bu konuda
kararsız kalmaktadırlar.
Tablo 33: Fiyatın Satın Alma Kararında Etkili Bir Unsur Olması Hakkında Farklı
Görüşlere Sahip Katılımcılar Arasında Eğlenceli Bir Deneyim İçin Daha Fazla Para
Ödeyebilme Açısından Farklılıkların Bağımsız Örneklem T-Test Tablosu
Eğlenceli bir deneyim
için daha fazla para
ödeyebilme
Eşit Varyanslarda
F
P*
t
,037
,848
-,796
304
,427
-,796
303,866
,427
Eşit olmayan
Varyanslarda
*P= Varyansa ilişkin anlamlılık derecesi
**Sd= Serbestlik derecesi
Sd**
p
H0: Çalışanların güler yüzlü ve sıcakkanlı olmasının satın alma kararında etkili bir unsur
olması hakkında farklı görüşlere sahip katılımcılar arasında B-fit’te kendini bir ailenin
parçası olarak hissetme arasında farklılık yoktur.
H1: Çalışanların güler yüzlü ve sıcakkanlı olmasının satın alma kararında etkili bir unsur
olması hakkında farklı görüşlere sahip katılımcılar arasında B-fit’te kendini bir ailenin
parçası olarak hissetme arasında farklılık vardır.
Tablo 34: Çalışanların Güler Yüzlü ve Sıcakkanlı Olmasının Satın Alma Kararında
Etkili Bir Unsur Olması Hakkında Farklı Görüşlere Sahip Katılımcılar Arasında BFit’te Kendini Bir Ailenin Parçası Olarak Hissetme Arasında Farklılık Tablosu
Çalışanların güler
yüzlü ve sıcakkanlı
olmasının etkisi
B-fit’te kendini bir
ailenin parçası olarak
hissetme
Evet
Hayır
135
Mean
Std.
Sapma
Std. Hata
Ort.
220
4,20
,640
,043
87
3,77
,773
,083
N
Çalışanların güler yüzlü ve sıcakkanlı olmasının satın alma kararında etkili bir unsur
olması hakkında farklı görüşlere sahip katılımcılar arasında B-fit’te kendini ailenin bir
parçası olarak görme açısından ortalama farklılığı görülmektedir.
Tablo 35: Çalışanların Güler Yüzlü ve Sıcakkanlı Olmasının Satın Alma Kararında
Etkili Bir Unsur Olması Hakkında Farklı Görüşlere Sahip Katılımcılar Arasında BFit’te Kendini Bir Ailenin Parçası Olarak Hissetme Arasında Farklılıkların Bağımsız
Örneklem T-Test Tablosu
B-fit’te kendini bir
ailenin parçası olarak
hissetme
Eşit Varyanslarda
Eşit olmayan
Varyanslarda
*P= Varyansa ilişkin anlamlılık derecesi
**Sd= Serbestlik derecesi
F
P*
t
Sd**
p
3,792
,052
5,041
305
,000
4,649
135,086
,000
Bu farklılığın anlamlı olup olmadığına anlamak için bakılan bağımsız örneklem t-test
tablosuna göre, eşit varyanslarda, 305 serbestlik derecesinde t değeri 5,041 için p=
0,000’dır ve H0 reddedilir. Katılımcılar arasında farklılık bulunmaktadır. Yani
çalışanların güler yüzlü olmasını satın alma kararında etkili unsur olarak gören
katılımcılar kendilerini B-fit’te ailenin bir parçası olarak görme ifadesine kesinlikle
katılırken, etkili unsur görmeyen katılımcılar ise bu ifadeye katılmaktadırlar. Buna göre
katılımcıların genel olarak kendilerini B-fit’te bir ailenin parçası olarak gördükleri
söylenebilmektedir.
Daha önce spor salonuna giden ve gitmeyen müşterilerin spor deneyimi ifadelerine
verdikleri cevapların ortalama tablosuna bakıldığında, ifadelere katılım bakımından çok
farklı ortalamalar görülmemiştir. Sadece daha önce düzenli olarak spor salonuna gidip
gitmeme ile “kadınlar ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında bir sorun
görmüyorum”, “yaşattığı spor deneyimi B-fit'i farklı kılmaktadır”, “memnun olmadığım
durumu hemen yetkililere iletirim” ve “B-fit’e spor yapmak için geliyorum” ifadeleri
arasında ortalama farklılıkları görülmüştür. Tablo 36’da bu farklılıklar gösterilmektedir.
136
Tablo 36: Daha Önce Spor Salonuna Gidip Gitmeme Konusuna İlişkin Farklılıklar
Tablosu
Daha önce düzenli olarak
spor salonuna gidip
gitmeme
Kadınlar ve erkeklerin bir
arada spor yapmalarında
bir sorun görmeme
Yaşattığı spor deneyiminin
B-fit'i farklı kılması
N
Ort.
Std.
Sapma
Std.
Hata
Ort.
143
3,32
1,287
,108
164
2,82
1,326
,104
Evet
143
4,41
,663
,055
Hayır
163
4,34
,679
,053
143
4,46
,669
,056
163
4,21
,724
,057
Evet
Hayır
Memnun olunmayan
durumun hemen yetkililere
iletilmesi
Evet
B-fit'e spor yapmak için
gelme
Evet
143
4,80
,479
,040
Hayır
164
4,67
,521
,041
Hayır
H0: Daha önce düzenli olarak spor salonuna giden ve gitmeyen katılımcılar arasında
kadın ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında sorun görmeme, yaşattığı spor
deneyiminin B-fit'i farklı kılması, memnun olunmayan durumun hemen yetkililere
iletilmesi ve B-fit’e spor yapmak için gelinmesi açısından bir farklılık yoktur.
H1: Daha önce düzenli olarak spor salonuna giden ve gitmeyen katılımcılar arasında
kadın ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında sorun görmeme, yaşattığı spor
deneyiminin B-fit'i farklı kılması, memnun olunmayan durumun hemen yetkililere
iletilmesi ve B-fit’e spor yapmak için gelinmesi açısından bir farklılık vardır.
Daha önce düzenli olarak spor salonuna giden katılımcılar 3,32 ortalama ve 1,287
standart sapma ile kadınlar ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında bir sorun
görmeme konusunda katılıyorum cevabına daha yakınlardırlar. Daha önce düzenli
olarak spor salonuna gitmeyenler ise 2,82 ortalama 1,326 standart sapma ile kararsız ya
da katılmıyor olarak gözükmektedirler. Aralarındaki bu farkın istatistiki olarak anlamlı
olup olmadığını anlamak için bağımsız örneklem t-test tablosuna bakılmıştır.
137
Tablo 37: Daha Önce Spora Gidip Gitmeme Konusuna İlişkin Bağımsız Örneklem TTesti
Kadınlar ve erkeklerin bir
arada spor yapmalarında
bir sorun görmeme
Yaşattığı spor
deneyiminin B-fit'i farklı
kılması
Memnun olunmayan
durumun hemen
yetkililere iletilmesi
B-fit'e spor yapmak için
gelme
Eşit Varyanslarda
F
P*
,185
,668
Eşit olmayan
Varyanslarda
Eşit Varyanslarda
,076
Eşit Olmayan
Varyanslarda
Eşit Varyanslarda
,024
Eşit Olmayan
Varyanslarda
Eşit Varyanslarda
13,710
Eşit Olmayan
Varyanslarda
,783
,877
,000
t
Sd**
p
3,372
305
,001
3,379
301,490
,001
,806
304
,421
,807
300,522
,420
3,159
304
,002
3,176
303,171
,002
2,326
305
,021
2,339
304,153
,020
*P= Varyansa ilişkin anlamlılık derecesi
**Sd= Serbestlik derecesi
F=0,185 değeri p= 0,668 anlamlılık düzeyine sahiptir. Yani 2 grubun varyansların
arasında farklılık yoktur. Eşit olan varyanslarda t=3,372 değeri 305 serbestlik
derecesinde p=0,001 anlamlılık düzeyindedir. Bu değer p=0,05 değerinden küçüktür.
Yani anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır. Özetle, Daha önce düzenli olarak spor
salonuna giden ve gitmeyen katılımcılar arasında kadın ve erkeklerin bir arada spor
yapmalarında sorun görmeme açısından bir farklılık vardır. Daha önce spor salonuna
gidenler, kadın ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında bir sorun görmezken, daha
önce spor salonuna gitmeyenler sorun görüp görmeme konusunda kararsız olup
katılmıyorum cevabına daha yakındırlar. Yani kadın ve erkeklerin bir arada spor
yapmalarında sorun görmektedirler.
Aynı şekilde daha önce düzenli olarak spor salonuna giden ve gitmeyen katılımcılar
arasında yaşattığı spor deneyiminin B-Fit’i farklı kılması bakımından bir farklılık olup
olmamasına bakıldığında, eşit olan varyanslarda t=0,806 değeri 304 serbestlik
derecesinde p=0,421 anlamlılık düzeyindedir. Özetle, daha önce düzenli olarak spor
salonuna giden ve gitmeyen katılımcılar arasında yaşattığı spor deneyiminin B-Fit’i
138
farklı kılması bakımından bir farklılık yoktur. Yani daha önce düzenli olarak spor
salonuna gitmeyen katılımcılar da daha önce düzenli olarak başka spor salonlarına giden
katılımcılar da B-fit’in yaşattığı spor deneyimini farklı bulmaktadır. Burada B-fit’in
yaşattığı deneyimin etkisinin büyük olduğu düşünülmektedir.
Tablo 37’ye göre, daha önce spora giden ve gitmeyen katılımcılar arasında memnun
olmadıkları durumu yetkililere iletme konusunda farklılık görülmektedir (t= 3,159 ve
p=0,002). Şöyle ki, daha önce spor salonuna giden tüketiciler bu konuda kendilerini
daha iyi ifade edebilirken, ilk defa bir spor salonuna giden tüketiciler bu konuda kesin
ifade kullanmaktan kaçınmışlardır. Benzer şekilde, daha önce spor salonuna giden
katılımcıların B-fit’e spor yapmak için geldikleri, daha önce spor salonuna gitmemiş ve
ilk kez B-fit’e gelen tüketicilerin ise spor yapmanın yanında başka sebepleri olduğu
görülmektedir (t= 2,339 ve p=0,020).
H0: Deneme hizmetinden yararlanan ve yararlanmayan katılımcılar arasında deneme
sürelerinin üye olmaya karar vermeden önce satın alma kararında etkili olması
konusunda farklılık yoktur.
H1: Deneme hizmetinden yararlanan ve yararlanmayan katılımcılar arasında deneme
sürelerinin üye olmaya karar vermeden önce satın alma kararında etkili olması
konusunda farklılık vardır.
Tablo 38: Deneme Hizmetinden Yararlanmaya İlişkin Farklılık Tablosu
Spor salonlarına üye
olmadan önce verilen
deneme sürelerinin üye
olmaya karar verme
aşamasında etkili olması
Üyeliğinizi satın
almadan önce deneme
hizmetinden yararlanma
N
Evet
213
3,96
1,065
,073
Hayır
92
3,49
1,084
,113
Ortalama
Std.
Sapma
Std.
Hata
Ort.
Spor salonlarına üye olmadan önce verilen deneme süreleri üye olmaya karar verme
aşamasında etkili olması bakımından deneme hizmeti kullanan katılımcılar arasında
farlılık bulunmuştur. Tablo 38’e göre üyeliklerini satın almadan önce deneme
139
hizmetinden yararlanan katılımcılar, üye olmadan önce kullanılan deneme sürelerinin
satın alma kararında etkili olduğu görüşüne katılırlarken (µ= 3,96), bu hizmetten
yararlanmayan katılımcılar doğal olarak bu hizmetin satın alma kararında etkili olup
olmadığı konusunda kararsız (µ=3,49) kalmaktadırlar.
Tablo 39: Deneme Hizmetinden Yararlanmaya İlişkin Bağımsız Örneklem T-Testi
Tablosu
F
Spor salonlarına üye
olmadan önce verilen
deneme sürelerinin üye
olmaya karar verme
aşamasında etkili olmaması
Eşit Varyanslarda
Eşit Olmayan
Varyanslarda
2,488
P*
,116
t
Sd.**
p
3,507
303
,001
3,482
170,022
,001
*P= Varyansa ilişkin anlamlılık derecesi
**Sd= Serbestlik derecesi
Medeni durum ile katılımcıların genel olarak spor deneyimi ve B-fit deneyimi
ifadelerine verdikleri cevapların ortalama tablosuna bakıldığında, ifadelere katılım
bakımından çok farklı ortalamalar görülmemiştir. Sadece “spor aletlerinin kullanımı
kolay olmalıdır”, “spor salonuna gitmek insanların sosyalleşmesinde bir araçtır”, “spor
yaparken yeni arkadaşlar edinilir” ve “üye olunan spor salonunun imaji satın alma
kararını etkiler”, “B-fit'in üyelerine sağladığı esnek saatlerin B-fit'i seçmemde büyük
etkisi olmuştur” ifadeleri arasında ortalama farklılıkları görülmüştür. Bu farklılıklar
Tablo 40’da görülmektedir.
H0: Medeni durum ile spor aletlerinin kullanımının kolay olması, spor salonuna
gitmenin insanların sosyalleşmesinde bir araç olması, spor yaparken yeni arkadaşlar
edinilmesi, üye olunan spor salonunun imajının satın alma kararını etkilemesi ve B-fit'in
üyelerine sağladığı esnek saatlerin B-fit'i seçmede büyük etkisi olması konusunda
farklılık yoktur.
H1: Medeni durum ile spor aletlerinin kullanımının kolay olması, spor salonuna
gitmenin insanların sosyalleşmesinde bir araç olması, spor yaparken yeni arkadaşlar
edinilmesi, üye olunan spor salonunun imajının satın alma kararını etkilemesi ve B-fit'in
140
üyelerine sağladığı esnek saatlerin B-fit'i seçmede büyük etkisi olması konusunda
farklılık vardır.
Tablo 40: Medeni Duruma İlişkin Farklılık Tablosu
Spor aletlerinin
kullanımının kolay
olması
Spor salonuna gitmenin
insanların
sosyalleşmesinde bir
araç olması
Spor yaparken yeni
arkadaşlar edinilmesi
Üye olunan spor
salonunun imajının satın
alma kararını etkilemesi
B-fit'in üyelerine
sağladığı esnek saatlerin
B-fit'i seçmede büyük
etkisi olması
Std.
Ortalama Sapma
4,09
,919
Std. Hata
Ort.
,081
Medeni Hal
Bekar
N
129
Evli
177
4,44
,628
,047
130
4,21
,785
,069
Evli
177
4,42
,679
,051
Bekar
130
4,18
,628
,055
Evli
Bekar
177
4,32
,587
,044
130
4,12
,850
,075
Evli
176
4,31
,740
,056
Bekar
130
4,73
,525
,046
176
4,74
,521
,039
Bekar
Evli
Tablo 40’de görülen farklılıkların istatistiki olarak anlamlı olup olmadığını anlamak için
bağımsız örneklem t-test tablosuna bakılmıştır. Buna göre “spor aletlerinin kullanımı
kolay olmalıdır” konusunda, evli ve bekar katılımcılar arasında farklılık görülmüştür.
Bekarlar bu görüşe katılırlarken, evliler ise kesinlikle katılmaktadırlar.
“Spor salonuna gitmek insanların sosyalleşmesinde araçtır” ifadesi medeni duruma göre
analiz edildiğinde ise hem evli hem de bekar katılımcılar spor salonlarını sosyalleşme
için bir araç olarak görmektedirler, ancak evli katılımcılar bekarlara göre bu görüşe
daha fazla katılmaktadırlar. Aynı şekilde evli ve bekar katılımcılar arasında spor
yaparken arkadaş edinme konusunda farklılık görülmüştür. Bekar katılımcılar bu görüşe
katılırlarken, evli katılımcılar ise bu görüşe kesinlikle katılmamaktadırlar.
141
Tablo 41: Medeni Duruma İlişkin Bağımsız Örneklem T-Testi Tablosu
F
Spor aletlerinin
Eşit Varyanslarda
kullanımının kolay olması
Eşit Olmayan
Varyanslarda
Spor salonuna gitmenin
insanların
sosyalleşmesinde bir araç
olması
Spor yaparken yeni
arkadaşlar edinilmesi
5,183
Eşit Varyanslarda
,145
Eşit Olmayan
Varyanslarda
Eşit Varyanslarda
,675
P*
,024
,704
,412
Eşit Olmayan
Varyanslarda
Üye olunan spor
salonunun imajının satın
alma kararını etkilemesi
B-fit'in üyelerine
sağladığı esnek saatlerin
B-fit'i seçmede büyük
etkisi olması
Eşit Varyanslarda
,003
,958
Eşit Olmayan
Varyanslarda
Eşit Varyanslarda
,325
Eşit Olmayan
Varyanslarda
,569
t
Sd.**
p
-3,953
304
,000
-3,734
212,213
,000
-2,511
305
,013
-2,456
253,622
,015
-2,077
305
,039
-2,056
266,978
,041
-2,161
304
,031
-2,117
254,884
,035
-,224
304
,823
-,224
276,861
,823
*P= Varyansa ilişkin anlamlılık derecesi
**Sd= Serbestlik derecesi
Üye olunan spor salonun imajı satın alma kararını etkilemesi bakımından da yine
farklılık görülmüştür. Bekar katılımcıların katıldıkları, evli katılımcıların ise bu görüşe
kesinlikle katıldıkları görülmektedir. Yani bekar katılımcıların evli katılımcılara göre
katılım eğilimileri daha düşük düzeydedir.
B-fit’in üyelerine sağladığı esnek saatlerin satın alma kararında etkisi olması konusunda
ise bekar ve evli katılımcılar arasında bir fark gözlenmemiştir. Hem bekar katılımcılar
(µ =4,73) hem de evli katılımcılar (µ= 4,74) esnek saatlerin çok büyük etkisi olduğunu
düşünmektedir.
Tablo 42’ye göre, spora gitme sıklıkları farklı olan katılımcılar arasında bazı ifadeler
açısından farklılık görülmektedir.
142
H0: Spora gitme sıklıkları farklı olan katılımcılar arasında ilgili ifadeler açısından
farklılık yoktur.
H1: Spora gitme sıklıkları farklı olan katılımcılar arasında ilgili ifadeler açısından
farklılık vardır.
Tablo 42: Spora Gitme Sıklıkları Farklı Olan Katılımcılar Arasında Bazı İfadeler
Konusunda Farklılık Tablosu
Antrenörlerin B-fit
markalı tişörtler
giymesinin etkilemesi
Spora Gitme
Sıklığı
1
N
Ort.
Std. Sapma
Std. Hata
Ort.
156
3,24
1,187
,095
2
151
2,97
1,089
,089
B-fit'te yaşanılan
deneyimin çevresindeki
insanlarla paylaşılması
1
156
4,42
,633
,051
2
151
4,64
,548
,045
B-fit'in ayin birincisi
gibi yarışmalar
düzenlemesinin sporun
etkinliğini artırması
B-fit'e spor yapmak için
gelme
1
155
3,28
1,188
,095
2
150
3,64
1,154
,094
1
156
4,67
,581
,047
2
151
4,79
,405
,033
1
156
3,96
,857
,069
2
151
4,19
,854
,070
156
3,46
1,050
,084
2
151
3,52
,979
,080
1
156
1,32
,468
,037
2
151
1,22
,415
,034
1
156
1,69
,466
,037
2
151
1,52
,501
,041
B-fit'te yeni arkadaşlar
edinme
Spor dışında yapılan
aktiviteler B-fit e daha
fazla bağlanmamı
sağlamaktadır.
B-Fit'te spor yaptıktan
sonra kendini sağlıklı
hissetme
B-Fit'te spor yaptıktan
sonra kendini eğlenmiş
hissetme
1
Bir haftada spora gitme sıklıkları farklı olan katılımcılar arasında, antrenörlerin B-fit
markalı tişörtler giymesinin etkili olması konusunda farklılık görülmüştür. Daha önce
yapılan tek örneklem t-testinde çıkan sonuca göre katılımcılar genel olarak bu ifade
üzerinde kararsız kalmışlardır. Ancak sık gelen katılımcılar bu konuda 2,97 ortalama ile
143
kararsız kalırlarken, çok sık gelmeyen katılımcılar 3,24 ortalamayla bu görüşe
katılmaktadırlar.
Tablo 43: Spora Gitme Sıklıklarına İlişkin Bağımsız Örneklem T-Testi Tablosu
F
Antrenörlerin B-fit
markalı tişörtler
giymesinin etkilemesi
Eşit Varyanslarda
B-fit'te yaşanılan
deneyimin çevresindeki
insanlarla paylaşılması
Eşit Varyanslarda
B-fit'in ayın birincisi gibi
yarışmalar
düzenlemesinin sporun
etkinliğini artırması
Eşit Varyanslarda
B-fit'e spor yapmak için
gelme
Eşit Varyanslarda
5,489
P
,020
Eşit Olmayan
Varyanslarda
3,917
,049
Eşit Olmayan
Varyanslarda
,474
,491
Eşit Olmayan
Varyanslarda
18,085
,000
Eşit Olmayan
Varyanslarda
B-fit'te yeni arkadaşlar
edinme
B-Fit'te spor yaptıktan
sonra kendini sağlıklı
hissetme
B-Fit'te spor yaptıktan
sonra kendini eğlenmiş
hissetme
Spor dışında yapılan
aktivitelerin B-fit’e daha
fazla bağlanmayı
sağlaması
Eşit Varyanslarda
,449
Eşit Olmayan
Varyanslarda
Eşit Varyanslarda
16,479
,503
,000
Eşit Olmayan
Varyanslarda
Eşit Varyanslarda
23,474
Eşit Olmayan
Varyanslarda
Eşit Varyanslarda
,648
Eşit Olmayan
Varyanslarda
,000
,422
t
Sd.
p
2,027
305
,044
2,029
304,146
,043
-3,145
305
,002
-3,152
301,257
,002
-2,653
303
,008
-2,655
302,996
,008
-2,121
305
,035
-2,133
277,521
,034
-2,360
305
,019
-2,361
304,732
,019
2,018
305
,044
2,022
302,635
,044
3,068
305
,002
3,064
301,586
,002
-,475
305
,635
-,475
304,580
,635
Bir haftada spora gitme sıklıkları farklı olan katılımcılar arasında B-fit’te yaşadıkları
deneyimi etrafındaki insanlarla paylaşma konusunda farklılık görülmüştür. Sık gelen
katılımcıların bu görüşe kesinlikle katıldığı, diğer katılımcıların ise bu görüşe katıldığı
görülmektedir.
144
“B-fit'in ayın birincisi gibi yarışmalar düzenlemesi sporun etkinliğini artırmaktadır”
konusunda da farklılık ortaya çıkmıştır. Daha sık gelen katılımcılar bu görüşe
katılırlarken, daha az gelen katılımcıların ise kararsız kaldıkları görülmektedir. Aynı
şekilde B-fit’e spor yapmak için gelme konusunda da farklılık görülmüştür. Şöyle ki,
sık gelen katılımcılar 4,79 ortalamayla bu görüşe kesinlikle katılırken, haftada daha az
gün gelen katılımcılar ise 4,67 ortalamayla bu görüşe katıldıkları görülmektedir. Buna
göre sık gelen katılımcıların spor yapmak için geldikleri ve motivasyon artırıcı
yarışmaları etkinliği artırıcı yönde faydalı buldukları söylenebilir.
Yine Tablo 43’e göre “B-fit’te yeni arkadaşlar edindim” ifadesi ile ilgili olarak
farklılıkta ise, sık gelen katılımcılar bu görüşe kesinlikle katılırken, daha az gelen
katılımcılar ise bu konuya katılmaktadırlar.
Spor dışında yapılan aktivitelerin B-fit’e daha fazla bağlanmayı sağlaması konusunda
katılımcıların B-fit’e gelme sıklıkları ile arasında fark görülememiştir. Sık gelen
katılımcılar da daha az gelen katılımcılar da bu ifadeye katılmaktadırlar.
Spor yaptıktan sonra sağlıklı hissetme ve eğlenmiş hissetme konusunda da farklılık
görülmüştür. Buna göre spora gitme sıklıkları fazla olan katılımcılar kendilerini sağlıklı
(µ=1,52) ve eğlenmiş (µ=1,22) hissederlerken, daha az giden katılımcılar ise sağlıklı ve
eğlenmiş hissetmemektedirler.
Bundan sonraki aşamada ANOVA testi yardımıyla anketteki ifadelerin, katılımcıların
hangi B-Fit şubesine üye olduklarına, ne kadar zamandır B-fit müşterisi olduklarına,
haftada kaç gün düzenli olarak spora geldiklerine, hangi zamanlar B-fit’e geldiklerine,
üyeliklerini devam ettirmeyi düşünüp düşünmediklerine, yaş gruplarına, eğitim
seviyelerine, mesleklerine ve gelir durumlarına göre farklılık gösterip göstermediğine
bakılmıştır.
H0: Farklı üyelik sürelerine sahip katılımcıların B-Fit’te kendilerini bir ailenin parçası
olarak hissetmesi konusunda farklılık yoktur.
H1: Farklı üyelik sürelerine sahip katılımcıların B-Fit’te kendilerini bir ailenin parçası
olarak hissetmesi konusunda farklılık vardır.
145
Tablo 44:
Farklı Üyelik Sürelerine Sahip Katılımcıların B-Fit’te Kendilerini Bir
Ailenin Parçası Olarak Hissetmesi Konusundaki Farklılıkları
0-24 Hafta
25-49 Hafta
50-74 Hafta
75-155 Hafta
Toplam
N
261
18
19
9
307
Ortalama
4,03
4,44
4,32
4,22
4,08
Standart
Sapma
,709
,511
,478
1,093
,707
Standart
Hata
,044
,121
,110
,364
,040
0-24 haftadır üye olan katılımcılar 4,03’lük ortalamayla “B-fit’te kendimi bir ailenin
parçası olarak hissediyorum” görüşüne katılmaktadırlar. 25-50 haftadır üye olan
katılımcılar ise 4,44 gibi bir ortalamayla bu görüşe “kesinlikle katılıyorum” cevabına
daha yakındırlar. Diğer zaman gruplarına ait katılımcılar ise genelde bu görüşe
katılmaktadırlar. Bu yorumun %95 anlamlılık düzeyinde anlamlı olup olmadığını test
etmek için anova testi yapılmıştır.
Tablo 45: Farklı Üyelik Sürelerine Sahip Katılımcıların B-Fit’te Kendilerini Bir Ailenin
Parçası Olarak Hissetmesi Konusundaki Farklılıkların ANOVA Tablosu
Serbestlik
Derecesi
Gruplar Arasında
F
3
Gruplar İçinde
303
Toplam
306
p
2,830
,039
3 ve 303 serbestlik derecesinde F değeri 2,830 için p=0.039 < 0.05 olduğundan Ho
reddedilir. Zaman gruplarının B-fit’te kendilerini bir ailenin parçası hissetmesi
konusunda genel anlamda bir faklılık vardır.
Farklılığın kaynağını görebilmek için post-hoc tablosuna bakılmıştır. 0-24 hafta ve 2550 hafta zaman grupları arasında 0, 41’lik bir ortalama farkı bulunmaktadır. Bu değer
p=0,017 anlamlılık düzeyindedir. Bu bakımdan % 95 anlamlılık düzeyinde 0-24 hafta
ve 25-50 hafta zaman grupları arasında anlamlı bir ortalama farklılığı bulunmaktadır.
146
Diğer zaman gruplarının kendi aralarında ise farklılık bulunmamaktadır. Anlamlı
farklılık sadece 0-24 hafta ve 25-50 hafta zaman grupları arasındadır. Buradan
anlaşıldığı üzere, uzun süredir B-fit üyesi olan katılımcılar, B-Fit’e yeni üye olmuş ya
da üyelik süreleri 24 haftadan az süreli olan katılımcılara göre kendilerini daha fazla Bfit ailesinin bir parçası olarak hissetmektedirler.
H0: Gelir durumu farklı olan katılımcılar arasında B-Fit’i hizmetini satın alma kararında
fiyat unsurunun etkili olması açısından farklılık yoktur.
H1: Gelir durumu farklı olan katılımcılar arasında B-Fit’i hizmetini satın alma kararında
fiyat unsurunun etkili olması açısından farklılık vardır.
Tablo 46: Gelir Durumu Farklı Olan Katılımcılar Arasında B-Fit’i Hizmetini Satın
Alma Kararında Fiyat Unsurunun Etkili Olması Açısından Farklılıklar Tablosu
N
0-1000 TL
1001-2000 TL
2001-3000 TL
3001-4000 TL
4001 ve üzeri TL
Toplam
21
97
106
47
36
307
Ortalama
1,76
1,55
1,49
1,40
1,36
1,50
Standart
Sapma
,436
,500
,502
,496
,487
,501
Standart
Hata
,095
,051
,049
,072
,081
,029
Ortalama tablosuna bakıldığında gelir grupları arasında fiyat konusunda farklılıklar
olduğu düşünülmüş ve Anova tablosuna bakılmıştır.
Tablo 47’ye göre gelir grupları arasında farklılık bulunmaktadır. Post Hoc tablosuna
bakıldığında, en düşük gelir grubuyla yani 0-1000 TL ile 2001-3000 TL (p= 0,022),
3001-4000 TL (p= 0,006), 4000 TL ve üzeri (p= 0,003) gelir grupları arasında farklılık
bulunmaktadır.
Buna göre düşük gelir seviyesindeki katılımcıların satın alma kararlarında fiyat
unsurunun etkisi olmadığını, yüksek gelir gruplarında ise fiyatın satın alma kararında
etkili bir faktör olduğu görülmektedir. Gelir gruplarıyla satın alma kararını etkileyen
diğer unsurlar arasında ise farklılık bulunamamıştır.
147
Tablo 47: Gelir Durumu Farklı Olan Katılımcılar Arasında B-Fit’i Hizmetini Satın
Alma Kararında Fiyat Unsurunun Etkili Olması Açısından Farklılıkların ANOVA
Tablosu
Serbestlik
Derecesi
Gruplar Arasında
F
4
Gruplar İçinde
302
Toplam
306
p
2,841
,024
H0: B-fit’i farklı yerlerden duyan katılımcılar arasında deneme hizmetinden yararlanıp
yararlanmama açısından farklılık yoktur.
H1: B-fit’i farklı yerlerden duyan katılımcılar arasında deneme hizmetinden yararlanıp
yararlanmama açısından farklılık vardır.
Tablo 48: B-Fit’i Farklı Yerlerden Duyan Katılımcılar Arasında Deneme Hizmetinden
Yararlanıp Yararlanmama Açısından Farklılıklar Tablosu
Arkadaş
El ilanı-Stand
İnternet
Gazete ve diğer
Toplam
N
194
29
37
47
307
Ortalama
1,29
1,31
1,35
1,30
1,30
Standart
Sapma
,457
,471
,484
,462
,460
Standart
Hata
,033
,087
,080
,067
,026
B-fit’i farklı yerlerden duyan katılımcılar arasında deneme hizmetinden yararlanıp
yararlanmama açısından farklılık olup olmamasına bakıldığında ise Tablo 49’a göre
farklılık olmadığı görülmüştür. Bu bağlamda genel olarak katılımcılar deneme
hizmetinden faydalanmıştır. Buna göre arkadaş tavsiyesiyle gelen katılımcıların yine de
deneme hizmetinden faydalandığı görülmektedir. Katılımcılar tavsiye üzerine B-fit ile
ilgilenmekte olduğu fakat deneme hizmetinden faydalanarak karar vermek istedikleri
düşünülmektedir.
148
Tablo 49: B-Fit’i Farklı Yerlerden Duyan Katılımcılar Arasında Deneme Hizmetinden
Yararlanıp Yararlanmama Açısından Farklılıkların ANOVA Tablosu
Serbestlik
Derecesi
Gruplar Arasında
F
3
Gruplar İçinde
303
Toplam
306
p
,165
,920
H0: Farklı şubelere üye olan katılımcılar arasında B-Fit deneyimi ifadeleri bakımından
farklılık yoktur.
H1: Farklı şubelere üye olan katılımcılar arasında B-Fit deneyimi ifadeleri bakımından
farklılık vardır.
Katılımcıların hangi B-Fit şubesine üye olduklarına göre ifadelere anova testi
uygulandığında ise, farklı B-fit şubelerine üye olan katılımcılar arasında “B-fit’in spor
dışında yaptığı aktivitelerin samimiyeti artırdığına inanıyorum”, " Antrenörlerin B-fit
markalı tişörtler giymesi beni etkilemektedir”, “Yetkililerin benim fikirlerimi alması
hoşuma gitmektedir” ifadeleri konusunda gruplar arasında ortalama farklılığı olduğu
görülmektedir. Bu farklılıklar Tablo 50’de gösterilmektedir.
Bu farklılıkların anlamlı olup olmadığını anlamak için bakılan Tablo 51’e göre, B-fit’in
spor dışında yaptığı aktivitelerin samimiyeti artırdığına inanma konusunda şubeler
arasında farklılık görülmektedir. Bornova, Gaziemir, Buca şubelerine üye katılımcılar
bu görüşe katılırlarken, diğer şubelere üye katılımcılar ise kesinlikle katılmaktadırlar.
Antrenörlerin B-fit markalı tişörtler giymesi beni etkileme konusunda genel olarak
katılımcılar kararsız kalmaktadırlar. Ancak Bornova, Gaziemir, Alsancak, Güzelbahçe
ve Hatay şubelerinin diğer şubelerle arasında farklılık bulunmaktadır. Bu şubelere üye
katılımcılar antrenörlerin B-fit markalı tişörtler giymesinden etkilenmemektedirler.
Diğer katılımcılar ise bu konuda kararsız kalmakta ya da katılmamaktadır. Genel olarak
bakılacak olursa bu kararsızlığın antrenörlerin sürekli olarak B-fit markalı tişörtler
giymemesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
149
Tablo 50: Farklı Şubelere Üye Katılımcıların Bazı İfadeler Konusundaki Farklılıklar
Tablosu
B-fit'in spor dışında yaptığı
aktivitelerin samimiyeti artırdığına
inanma
Antrenörlerin B-fit markalı tişörtler
giymesinin etkilemesi
Yetkililerin fikirlerini almasının
hoşlarına gitmesi
Bornova
Bostanlı
Karşıyaka
Alsancak
Buca
Üçkuyular
Profesörler
Hatay
Gaziemir
Köprü
Güzelbahçe
Narlıdere
Toplam
Bornova
Bostanlı
Karşıyaka
Alsancak
Buca
Üçkuyular
Profesörler
Hatay
Gaziemir
Köprü
Güzelbahçe
Narlıdere
Toplam
Bornova
Bostanlı
Karşıyaka
Alsancak
Buca
Üçkuyular
Profesörler
Hatay
Gaziemir
Köprü
Güzelbahçe
Narlıdere
Toplam
150
N
Ortalama
36
3,86
31
4,45
15
4,33
20
4,10
49
4,08
40
4,30
24
4,38
20
4,45
20
3,80
16
4,19
28
4,54
7
4,14
306
4,21
36
2,39
31
3,58
15
3,27
20
3,05
50
3,18
40
3,58
24
3,21
20
3,05
20
2,60
16
3,19
28
2,93
7
3,14
307
3,11
36
4,17
31
4,45
15
4,53
20
4,45
50
4,36
40
4,35
23
4,57
20
4,55
20
4,15
16
4,19
28
4,68
7
4,57
306
4,40
Standart Standart
Sapma
Hata
,762
,127
,568
,102
,724
,187
,718
,161
,812
,116
,608
,096
,824
,168
,605
,135
,768
,172
,544
,136
,744
,141
,690
,261
,736
,042
,964
,161
1,232
,221
1,100
,284
1,050
,235
1,004
,142
1,130
,179
1,103
,225
1,356
,303
,754
,169
1,276
,319
1,184
,224
1,215
,459
1,145
,065
,655
,109
,506
,091
,516
,133
,510
,114
,598
,085
,662
,105
,590
,123
,510
,114
,587
,131
,655
,164
,476
,090
,535
,202
,593
,034
“Yetkililerin fikirlerimi alması hoşuma gitmektedir” ifadesi konusunda da şubeler
arasında farklılık görülmektedir. Genel olarak katılımcılar bu görüşe katılmaktadır.
Ancak Güzelbahçe, Profesörler Sitesi, Hatay ve Narlıdere şubelerindeki katılımcılar bu
görüşe kesinlikle katılmaktadırlar. Buna göre bu şubelerin diğer şubelere göre
müşterilerin görüşlerini alma konusunda daha başarılı oldukları söylenebilmektedir.
Bu ifadeler dışında post-hoc tablosuna bakıldığında, bazı ifadeler için grupların kendi
içlerinde farklılıklar olduğu görülmektedir. Buna göre “Spor dışında yapılan aktiviteler
B-fit e daha fazla bağlanmamı sağlamaktadır” ifadesi için şubeler arasında bir farklılık
bulunamamıştır. Ancak Güzelbahçe (µ= 4,54), Karşıyaka (µ= 4,33) ve Profesörler Sitesi
(µ= 4,29) şubeleriyle diğer şubeler arasında fark bulunmuştur. Buna göre, bu şubelerin
sosyal aktivitelere daha fazla önem verdikleri görülmektedir.
Tablo 51: Farklı Şubelere Üye Katılımcıların Bazı İfadeler Konusundaki Farklılıklarının
ANOVA Tablosu
B-fit'in spor dışında
yaptığı aktivitelerin
samimiyeti artırdığına
inanma
Antrenörlerin B-fit
markalı tişörtler
giymesinin etkilemesi
Yetkililerin fikirlerini
almasının hoşlarına
gitmesi
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Serbestlik
Derecesi
11
294
F
2,860
p
,001
3,088
,001
2,143
,018
305
11
295
306
11
294
305
Katılımcıların kendilerini ailenin bir parçası gibi hissetmeleri konusunda da şubeler
arasında genel anlamda bir farklılık bulunamamıştır. Ancak Buca (µ= 3,96), Gaziemir
(µ= 3,70) ve Köprü (µ= 3,94) şubeleriyle diğer şubeler arasında farklılık bulunmaktadır.
Buna göre diğer şubelerin yaşattıkları deneyimin bu şubelere göre daha etkin olduğu
söylenebilmektedir.
151
Tablo 52: Farklı Sürelerdir B-fit’e Üye Olan Katılımcıların Bazı İfadeler Konusundaki
Farklılıklar Tablosu
B-fit'te kendini bir ailenin parçası
olarak hissetme
B-fit'in spor dışında yaptığı
aktivitelerin samimiyeti artırdığına
inanma
0-26 Hafta
27-52 Hafta
53 ve üzeri
Toplam
0-26 Hafta
N
261
29
17
307
260
Ortalama
4,03
4,45
4,18
4,08
4,17
Std.
Sapma
,709
,506
,809
,707
,754
27-52 Hafta
29
4,48
,634
,118
53 ve üzeri
17
306
261
29
17
307
261
29
17
307
261
28
17
306
261
29
17
307
4,35
4,21
4,01
4,31
4,18
4,05
3,44
3,90
3,47
3,49
4,34
4,64
4,41
4,37
4,03
4,52
4,00
4,07
,493
,736
,770
,604
,529
,748
1,001
1,175
,800
1,014
,681
,559
,618
,672
,868
,688
,866
,862
,119
,042
,048
,112
,128
,043
,062
,218
,194
,058
,042
,106
,150
,038
,054
,128
,210
,049
Toplam
İstekleri doğrultusunda kurs,
0-26 Hafta
seminer vb. faaliyetlerin
27-52 Hafta
yapılmasının hoşlarına gitmesi
53 ve üzeri
Toplam
Spor dışında yapılan aktivitelerin B- 0-26 Hafta
fit’e daha fazla bağlanmayı
27-52 Hafta
sağlaması
53 ve üzeri
Toplam
Yaşattığı spor deneyiminin B-fit'i
0-26 Hafta
farklı kılması
27-52 Hafta
53 ve üzeri
Toplam
B-fit'te yeni arkadaşlar edinilmesi
0-26 Hafta
27-52 Hafta
53 ve üzeri
Toplam
Std. Hata
,044
,094
,196
,040
,047
H0: Farklı süredir üye olan katılımcılar arasında B-Fit deneyimi ifadeleri bakımından
farklılık yoktur.
H1: Farklı süredir üye olan katılımcılar arasında B-Fit deneyimi ifadeleri bakımından
farklılık vardır.
Farklı sürelerdir B-fit’e üye olan katılımcılar arasındaki farklılıklara bakıldığında ise
“B-fit'te kendimi bir ailenin parçası olarak hissediyorum”, “B-fit'in spor dışında yaptığı
aktivitelerin samimiyeti artırdığına inanıyorum”, “İsteklerimiz doğrultusunda kurs,
152
seminer vb. faaliyetlerin yapılması hoşuma gitmektedir”, “Spor dışında yapılan
aktiviteler B-fit e daha fazla bağlanmamı sağlamaktadır”, “Yaşattığı spor deneyimi Bfit'i farklı kılmaktadır” ve “B-fit'te yeni arkadaşlar edindim” ifadelerinde gruplar
arasında farklılık olduğu düşünülmüştür. Bu ifadelere ilişkin ortalama farklılıkları Tablo
52’de verilmiştir.
Tablo 53’e göre farklı sürelerdir B-fit’e üye olan katılımcılar arasında B-fit'te
kendilerini bir ailenin parçası olarak hissetme konusunda farklılık görülmüştür. Post
Hoc tablosundan farklılığın kaynağına bakıldığında, 0-26 hafta ve 27-52 hafta arasında
anlamlı bir farklılık görülmüştür (p= 0,003). Buna göre 6 aydan uzun süredir B-fit’e üye
olan katılımcılar kendilerini ailenin parçası gibi hissetme görüşüne kesinlikle katılırken,
6 aydan kısa süredir üye olan katılımcılar bu görüşe katılmaktadırlar. Bu doğrultuda
uzun süredir üye olan katılımcıların, B-fit’te daha fazla zaman geçirmelerinden dolayı
kendilerini daha fazla derecede ailenin parçası gibi hissettikleri düşünülebilmektedir.
“B-fit’te yeni arkadaşlar edindim” ifadesi için farklı süredir üye olan katılımcılar
arasında farklılık bulunmuştur. Farklılığın kaynağına bakıldığında 0-26 hafta ve 27-52
hafta arasında anlamlı bir farklılık görülmüştür (p= 0,004). 27-52 haftadır üye olan
katılımcıların doğal olarak daha fazla arkadaş edinmesi söz konusu olmuştur.
B-Fit’in spor dışında yaptığı faaliyetlerin samimiyeti artırdığına inanma bakımından
farklı süredir üye olan katılımcılar arasında bir farklılık yoktur. Ancak grup içine
bakıldığında 0-26 haftadır üye olan katılımcılar ile 27-52 haftadır üye olan katılımcılar
arasında fark olduğu görülmektedir (p=0,031). Uzun süredir üye olan katılımcıların bu
tarz sosyal aktivitelere daha fazla katılmış olabileceği, bu durumu açıklayabilecek bir
sebep olarak görülebilmektedir.
“İsteklerimiz doğrultusunda kurs, seminer vb. faaliyetlerin yapılması hoşuma
gitmektedir” ifadesi için farklı süredir üye olan katılımcılar arasında bir farklılık
bulunamamıştır. Ancak grup içine bakıldığında 0-26 haftadır üye olan katılımcılar ile
27-52 haftadır üye olan katılımcılar arasında fark olduğu görülmektedir (p=0,039).
Buna göre uzun süredir üye olan katılımcıların bu tarz aktivitelere daha fazla katılmış
153
olabileceğinden dolayı, kısa süredir üye olan katılımcılarla aralarında ortalama farklılığı
çıkmış olabileceği düşünülmektedir.
Tablo 53: Farklı Sürelerdir B-fit’e Üye Olan Katılımcıların Bazı İfadeler Konusundaki
Farklılıklarının ANOVA Tablosu
B-fit'te kendini bir ailenin parçası
olarak hissetme
B-fit'in spor dışında yaptığı
aktivitelerin samimiyeti artırdığına
inanma
İstekleri doğrultusunda kurs, seminer
vb. faaliyetlerin yapılmasının
hoşlarına gitmesi
Spor dışında yapılan aktivitelerin Bfit’e daha fazla bağlanmayı sağlaması
Yaşattığı spor deneyiminin B-fit'i
farklı kılması
B-fit'te yeni arkadaşlar edinilmesi
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Serbestlik
Derecesi
2
304
306
2
303
305
2
304
306
2
304
306
2
303
305
2
304
306
Anlamlılık
F
Düzeyi (p)
4,746
,009
2,667
,071
2,433
,090
2,624
,074
2,613
,075
4,320
,014
Farklı süredir üye olan katılımcılar arasında spor dışında yapılan aktivitelerin B-fit’e
daha fazla bağlanmayı sağlaması konusunda da bir farklılık görülmemiştir. Ancak yine
grup içinde 0-26 haftadır üye olan katılımcılar ile 27-52 haftadır üye olan katılımcılar
arasında fark olduğu görülmektedir (p=0,023). Kısa süredir B-fit’e üye olan müşteriler
bu konuda daha az ortalamayla katılım göstermektedirler. Buna göre bu katılımcıların
üyelik süreleri kısa olduğu için bu tarz aktivitelere çok fazla katılamamış oldukları
düşünülebilir.
Yaşattığı spor deneyiminin B-fit'i farklı kılması konusunda ise yine genel olarak gruplar
arası bir farklılık görülmese de, 0-26 hafta ve 27-52 haftadır üye olan katılımcılar
arasında fark görülmüştür (p= 0,024).
154
Genel olarak bakıldığında 27-52 haftadır üye olan katılımcıların 0-24 haftadır üye olan
katılımcılara göre farklılık gösterdiği görülmektedir. Buna göre daha uzun süredir üye
olan katılımcıların, bu uzun süre içerisinde B-fit’le bağlarını kuvvetlendirdiği ve daha
fazla duygusal bağ kurabildiği söylenebilir.
B-fit’e gitme zamanı farklı olan katılımcılar arasında ise anketteki spor deneyimi ve Bfit deneyimi ifadeleri ile ilgili farklılık görülmemiştir. Katılımcıların günün hangi
zamanında spora gittikleri yaşadıkları deneyimi etkilememektedir.
H0: B-fit üyeliklerini devam ettirip ettirmemeyi düşünen katılımcılar arasında B-Fit
deneyimi ifadeleri bakımından farklılık yoktur.
H1: B-fit üyeliklerini devam ettirip ettirmemeyi düşünen katılımcılar arasında B-Fit
deneyimi ifadeleri bakımından farklılık vardır.
Tablo 54’de görüldüğü gibi üyeliklerini devam ettirip ettirmemeyi düşünen katılımcılar
arasında “B-fit’te yaşadığım deneyimi etrafımdaki insanlarla paylaşmaktayım”, “B-fit’te
kendimi bir ailenin parçası olarak hissediyorum”, “B-Fit daha iyi bir deneyim yaşatmak
için çalışmaktadır”, “Çevremdeki insanlara B-fit üyesi olmalarını öneririm”, “Spor
dışında yapılan aktiviteler B-fit e daha fazla bağlanmamı sağlamaktadır”, “B-fit’in
üyelerine sağladığı esnek saatlerin B-fit’i seçmemde büyük etkisi olmuştur”, “B-fit’e
istediğim saatte giderek diğer işlerimi aksatmadan yapabilmekteyim”, “Yaşattığı spor
deneyimi B-fit’i farklı kılmaktadır”, “B-fit diğer spor salonlarına göre modern ve daha
renkli bir tasarıma sahiptir” ifadeleri açısından farklılık bulunmuştur.
“B-fit’te yaşadığım deneyimi etrafımdaki insanlarla paylaşmaktayım” ifadesi için
üyeliğini devam ettirmeyi düşünen katılımcılarla, devam etme konusunda kararsız olan
katılımcılar arasında farklılık olduğu görülmüştür (p=0,000). Bu fark, devam etmeyi
düşünen katılımcıların ifadeye kesinlikle katılıyorum, kararsız olan katılımcıların ise
katılıyorum demesinden kaynaklanmaktadır. Buna göre B-fit üyeliğini devam ettirmeyi
düşünmeyen
katılımcılar
da
B-fit’te
yaşadıkları
deneyimlerini
başkalarıyla
paylaşmaktadırlar. Bu doğrultuda katılımcıların yaşadıkları deneyimden memnun
kaldıkları söylenebilir.
155
Tablo 54: Üyeliklerini Devam Ettirip Ettirmemeyi Düşünen Katılımcılar Arasında Bazı
İfadeler Konusundaki Farklılıklar Tablosu
B-fit'te yaşanılan deneyimin
çevredeki insanlarla paylaşılması
B-fit'te kendini ailenin parçasi
olarak hisetmesi
Devam
etmeyi
düşünme
Evet
Hayır
Bilmiyorum
Toplam
Evet
Hayır
Bilmiyorum
Toplam
B-Fit’in daha iyi bir deneyim
yaşatmak için çalışması
Evet
Hayır
Bilmiyorum
Toplam
Çevredeki insanlara B-fit üyesi
Evet
olmalarını önerme
Hayır
Bilmiyorum
Toplam
Spor dışında yapılan aktivitelerin
Evet
B-fit’e daha fazla bağlanmayı
Hayır
sağlaması
Bilmiyorum
Toplam
B-fit'in üyelerine sağladığı esnek
Evet
saatlerin B-fit'i seçmede etkisi
Hayır
olması
Bilmiyorum
Toplam
B-fit'e istenilen saatte giderek diğer Evet
işlerin aksatılmadan yapabilmesi
Hayır
Bilmiyorum
Toplam
Yaşattığı spor deneyiminin B-fit'i
Evet
farklı kılması
Hayır
Bilmiyorum
Toplam
B-fit’in diğer spor salonlarına göre Evet
modern ve daha renkli bir tasarıma Hayır
sahip olması
Bilmiyorum
Toplam
156
N
252
7
48
307
252
7
48
307
251
7
48
306
252
7
48
307
252
7
48
307
251
7
48
306
252
7
48
307
251
7
48
306
252
7
48
307
Ortalama
4,60
4,57
4,13
4,53
4,14
3,86
3,79
4,08
4,26
3,57
3,77
4,17
4,64
4,86
4,23
4,58
3,56
2,71
3,23
3,49
4,80
4,71
4,40
4,74
4,79
4,29
4,75
4,77
4,44
3,57
4,15
4,37
4,22
4,00
3,83
4,16
Std.
Sapma
,551
,535
,703
,601
,671
,900
,798
,707
,689
,535
,928
,753
,550
,378
,660
,585
1,014
,951
,951
1,014
,417
,488
,818
,522
,457
1,113
,526
,494
,625
1,134
,714
,672
,817
,000
,859
,825
Std. Hata
,035
,202
,102
,034
,042
,340
,115
,040
,043
,202
,134
,043
,035
,143
,095
,033
,064
,360
,137
,058
,026
,184
,118
,030
,029
,421
,076
,028
,039
,429
,103
,038
,051
,000
,124
,047
Tablo 55: Üyeliklerini devam ettirip ettirmemeyi düşünen katılımcılar arasında Bazı
İfadeler Konusundaki Farklılıkların ANOVA Tablosu
B-fit'te yaşanılan deneyimin
çevredeki insanlarla paylaşılması
B-fit'te kendini bir ailenin parçası
olarak hissetme
B-fit’in daha iyi bir deneyim
yaşatmak için çalışması
Çevredeki insanlara B-fit üyesi
olmalarını önerme
Spor dışında yapılan aktivitelerin Bfit’e daha fazla bağlanmayı sağlaması
B-fit'in üyelerine sağladığı esnek
saatlerin B-fit'i seçmede büyük
olması
B-fit'e istenilen saatte giderek diğer
işlerin aksatılmadan yapabilmesi
Yaşattığı spor deneyiminin B-fit'i
farklı kılması
B-fit’in diğer spor salonlarına göre
modern ve daha renkli bir tasarıma
sahip olması
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Serbestlik
Derecesi
2
F
13,856
p
,000
304
306
2
5,491
,005
11,609
,000
11,633
,000
4,319
,014
13,381
,000
3,594
,029
9,411
,000
4,715
,010
304
306
2
303
305
2
304
306
2
304
306
2
303
305
2
304
306
2
303
305
2
304
306
Aynı şekilde çevredeki insanlara B-fit üyesi olmalarını önerme konusunda, üyeliğini
devam ettirmeyi düşünmeyen ve bu konuda kararsız kalan katılımcılar arasında fark
görülmektedir (p= 0,000). Aslında her iki grup da bu görüşe katılmaktadırlar. Sadece
üyeliğini devam ettirmek istemeyen katılımcıların çevrelerindeki insanlara B-fit üyesi
olmalarını daha çok önerdikleri görülmektedir. Bunun sebebi olarak da kişilerin B-fit
157
üyeliğini devam ettirmeme sebeplerinin hizmetle ilgili memnuniyetsizlikten değil
kişisel nedenlerden kaynaklanması olduğu söylenebilmektedir.
“B-Fit daha iyi bir deneyim yaşatmak için çalışmaktadır” ifadesi için ise üyeliğini
devam ettirmeyi düşünen katılımcılarla, düşünmeyen ve bu konuda kararsız kalan
katılımcılar arasında farklılık görülmektedir (p= 0,000). Devam etmeyi düşünen
katılımcılar bu görüşe daha çok katılmaktadırlar. Buna göre devam etmeyi düşünen
katılımcıların bu kararlarında yaşadıkları deneyimin etkisi olduğu söylenebilir.
Üyeliğini devam ettirme konusunda kararsız olan katılımcılar ile devam etmek isteyen
katılımcılar arasında fark görülmüştür (p= 0,000). Buna göre kararsız olan katılımcılar
B-fit’te kendilerini bir ailenin parçası olarak hissetme konusunda kararsız kalırlarken,
devam etmek isteyen ve istemeyen katılımcılar ise bu konuya katılmaktadırlar.
Spor dışında yapılan aktivitelerin B-fit e daha fazla bağlanmayı sağlama konusunda, Bfit’e devam etmeyi düşünenler katılımcılar ile düşünemeyen (p= 0,029) ve kararsız (p=
0,037) kalan katılımcılar arasında farklılık bulunmaktadır. Devam etmeyi düşünen
katılımcılar bu görüşe katılırlarken, diğer gruplar ise bu konuda kararsız kalmaktadırlar.
B-fit’in üyelerine sağladığı esnek saatlerin B-fit’i seçmede büyük etkisi olduğu
konusuna, devam etme konusunda kararsız olan katılımcılar katılırlarken, devam etmeyi
düşünen ve düşünmeyen katılımcılar ise kesinlikle katılmaktadırlar (p= 0,000 anlamlılık
düzeyinde farklılık bulunmuştur). Diğer yandan B-fit’e istenilen saatte gidilerek diğer
işleri aksatmadan yapabilme konusuna, devam etmeyi düşünmeyen katılımcılar
katılırlarken, diğer gruplar ise kesinlikle katılmaktadırlar (devam etmeyi düşünmeyen ve
düşünenler arasında p= 0,008, devam etmeyi düşünmeyen ve bu konuda kararsız
kalanlar arasında ise p= 0,020 anlamlılık düzeyinde farklılık bulunmuştur).
Yaşattığı spor deneyimi B-fit’i farklı kılması konusunda devam etmeyi düşünen,
düşünmeyen ve bu konuda kararsız kalan katılımcılar arasında farklılık bulunmaktadır.
Devam etmeyi düşünen katılımcılar B-fit’i bu konuda kesinlikle farklı bulurlarken,
kararsız kalan katılımcılar bu görüşe katılmaktadırlar. Devam etmeyi düşünmeyen
katılımcılar ise bu konuda kararsız kalmaktadırlar. (Evet-Hayır arasında p=0,001, Evet-
158
Bilmiyorum arasında p=0,005 ve Hayır-Bilmiyorum arasında p= 0,031 anlamlılık
düzeyinde farklılık bulunmaktadır).
B-fit diğer spor salonlarına göre modern ve daha renkli bir tasarıma sahip olma
konusuna, devam etmeyi düşünen ve kararsız kalan katılımcılar arasında farklılık
bulunmuştur (p= 0,003). Buna göre devam etmeyi düşünen katılımcılar bu görüşe
katılırlarken, devam etme konusunda kararsız kalan katılımcılar bu konuda da kararsız
kalmışlardır.
H0: Yaş grupları arasında spor deneyimi ifadeleri bakımından farklılık yoktur.
H1: Yaş grupları arasında spor deneyimi ifadeleri bakımından farklılık vardır.
Tablo 56’daki yaş grupları arasındaki farklılıklara bakıldığında ise, memnun olunmayan
konuyu yetkililere iletme konusunda, istekleri doğrultusunda kurs, seminer vb.
faaliyetlerinin yapılmasında, ayın birincisi yarışmalarının sporun etkinliğini artırması
konusunda ve spor dışında yapılan faaliyetlerin B-fit’e daha fazla bağlılık sağladığı
konusunda yaş grupları arasında farklılık olduğu düşünülmüştür.
Tablo 57’ye göre yaş grupları arasında bu ifadeler bakımından farklılık olduğu
görülmektedir. Farklılıkların kaynağına bakmak için Post Hoc tablosu kullanılmıştır.
Buna göre, memnun olunmayan konuyu yetkililere iletme konusunda 59-66 yaş grubu
kararsız kalırken, 48-58 yaş grubu bu ifadeye katılmaktadır. 15-25, 26-36 ve 37-47 yaş
grupları ise bu ifadeye kesinlikle katılmaktadırlar. Buna göre katılımcıların yaşı
ilerledikçe memnuniyetsizliklerini yetkililere iletmedikleri görülmektedir.
Yaş grupları arasında istekleri doğrultusunda kurs, seminer vb. faaliyetlerin yapılması
hoşuna gitme bakımından gruplar arasında farklılık bulunmaktadır. 15-25 yaş grubu
katılımcılar bu ifadeye katılırlarken, 26-36 ve 37-47 yaş grubu bu ifadeye kesinlikle
katılmaktadır. 48-58 ve 59-66 yaş grupları ise bu konuda kararsız kalmaktadırlar. Aynı
şekilde 59-66 yaş grubu ayın birincisi gibi yarışmalar düzenlemenin sporun etkinliğini
artıracağı konusunda da kararsızdırlar. 37-47 yaş grubu da kararsız kalırken, diğer yaş
grupları ise bu ifadeye katılmakta ve yarışmaların sporun etkinliğini artırdığını
düşünmektedir.
159
Tablo 56: Yaş Grupları Farklı Olan Katılımcıların Bazı İfadeler Konusundaki
Farklılıklar Tablosu
15-25 yaş grubu
26-36 yaş grubu
37-47 yaş grubu
48-58 yaş grubu
59 ve üzeri
Toplam
İstekleri doğrultusunda kurs, seminer
15-25 yaş grubu
vb. faaliyetlerin yapılmasının hoşlarına 26-36 yaş grubu
gitmesi
37-47 yaş grubu
48-58 yaş grubu
59 ve üzeri
Toplam
Spor dışında yapılan aktivitelerin B-fit’ 15-25 yaş grubu
e daha fazla bağlanmayı sağlaması
26-36 yaş grubu
37-47 yaş grubu
48-58 yaş grubu
59 ve üzeri
Toplam
Memnun olunmayan durumun hemen
yetkililere iletilmesi
N
83
103
75
33
12
306
83
103
75
33
13
307
83
103
75
33
13
307
Ort.
4,37
4,36
4,41
4,09
3,83
4,33
3,94
4,17
4,15
3,79
3,77
4,05
3,45
3,59
3,52
3,00
4,00
3,49
Std.
Sapma
,744
,669
,595
,631
1,267
,709
,786
,663
,766
,740
,832
,748
1,027
,964
1,018
1,061
,816
1,014
Std.
Hata
,082
,066
,069
,110
,366
,041
,086
,065
,088
,129
,231
,043
,113
,095
,118
,185
,226
,058
Tablo 57: Yaş Grupları Farklı Olan Katılımcıların Bazı İfadeler Konusundaki
Farklılıklarının ANOVA Tablosu
Memnun olunmayan durumun
hemen yetkililere iletilmesi
İstekleri doğrultusunda kurs,
seminer vb. faaliyetlerin
yapılmasının hoşlarına gitmesi
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Spor dışında yapılan aktivitelerin B- Gruplar Arasında
fit e daha fazla bağlanmayı
Gruplar İçinde
sağlaması
Toplam
160
Serbestlik
Derecesi
4
301
305
4
302
306
4
302
306
F
2,858
p
,024
3,024
,018
3,152
,015
Spor dışında yapılan aktivitelerin katılımcıların B-fit’e daha fazla bağlanmalarını
sağlamaları konusunda ,yaş grupları arasında farklılık bulunmaktadır. 48-58 yaş grubu
bu konuda kararsız kalmışken, diğer yaş grupları bu konuya katılmaktadırlar.
H0: Eğitim durumları farklı olan katılımcılar arasında ile spor deneyimi ve B-fit
deneyimi ifadeleri bakımından farklılık yoktur.
H1: Eğitim durumları farklı olan katılımcılar arasında ile spor deneyimi ve B-fit
deneyimi ifadeleri bakımından farklılık vardır.
Tablo 58: Eğitim Durumları Farklı Olan Katılımcıların Bazı İfadeler Konusundaki
Farklılıklarının ANOVA Tablosu
Antrenörlerin profesyonel olması
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Her spor salonunda bir sağlık uzmanı
bulunması gereklidir.
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Doktor ve uzman kontrolü spor salonu
hizmetinde önemli bir faktördür.
Kendine özgü spor salonu tasarımının olması
hoşuma gitmektedir.
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
B-Fit daha iyi bir deneyim yaşatmak için
çalışmaktadır.
B-fit'e spor yapmak için geliyorum.
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Sd.
3
303
306
3
303
306
3
303
306
3
303
306
3
302
F
2,983
p
,032
3,156
,025
2,772
,042
3,553
,015
,328
,805
3,071
,028
305
3
303
306
Antrenörlerin profesyonel olması, her spor salonunda bir sağlık uzmanı bulunması
gerekliliği, doktor ve uzman kontrolünün önemli bir faktör olması, kendine özgü spor
salonu tasarımı olması, B-fit’in daha iyi bir deneyim yaşatmak için çalışması ve B-fit’e
161
spor yapmak için gelmeyi tercih etme ifadeleri, eğitim durumlarına göre ortalama
farklılığı göstermektedir.
Antrenörlerin profesyonel olması konusunda eğitim grupları arasında farklılık
görülmüştür. Buna göre ilköğretim mezunu olan katılımcılar bu görüşe 4,44 ortalamayla
katılırken, diğer eğitim gruplarının yani lise (µ =4,74), üniversite (µ =4,78) ve yüksek
lisans/doktora (µ =4,72) mezunlarının bu görüşe kesinlikle katıldığı görülmektedir.
Her spor salonunda bir sağlık uzmanı bulunmasının gerekli olması bakımından gruplar
arası farklılık bulunmuştur. Buna göre yüksek lisans ve doktora mezunları 3,66
ortalamayla bu konuda kararsız kalırlarken, diğer eğitim grupların ise ilköğretim (µ
=4,22), lise (µ =4,16), üniversite (µ =4,01) bu konuya katılım gösterdikleri görülmüştür.
Aynı şekilde doktor ve uzman kontrolünün önemli olması konusunda da yine aynı
gruplar arasında farklılık görülmüştür. Yani doktora/yüksek lisans mezunları bu görüşe
3,94 ortalamayla katılıyorum ifadesini kullanırlarken diğer katılımcılar kesinlikle
katılıyorum ifadesini kullanmışlarıdır. Buna göre eğitim seviyesi üst seviyede olan
katılımcılar için spor salonunda uzman kontrolünü hizmeti verilmesi önemli bir faktör
olarak görülmemektedir.
Kendine özgü spor salonun tasarımı olması konusunda da yine gruplar arası bir farklılık
görülmüştür. Buna göre yüksek lisans/doktora mezunları 4,00 ortalamayla bu görüşe
katılırlarken, ilköğretim (µ =4,44), lise (µ =4,35) ve üniversite (µ =4,18) mezunları ise
bu görüşe kesinlikle katılmaktadırlar.
B-fit’in daha iyi bir deneyim yaşatmak için çalışması konusunda ise yüksek
lisans/doktora mezunları 4,10 ortalamayla bu görüşe katılırlarken, ilköğretim (µ =4,26),
lise (µ =4,14) ve üniversite (µ =4,19) mezunları ise bu görüşe kesinlikle
katılmaktadırlar.
B-fit’e spor yapmak için gelme konusunda ise ilköğretim mezunlarının 4,52 ortalamayla
bu görüşe katıldığı, lise (µ =4,71) ve üniversite (µ =4,75) ve yüksek lisans/doktora
(µ=4,95) mezunlarının ise bu görüşe kesinlikle katıldıkları görülmüştür. Buna göre
eğitim seviyesi düşük insanların B-fit’e gelmekte spor yapma amacı dışında başka
162
amaçları olabileceği düşünülmüştür. Ancak eğitim grupları arasında B-fit’e gelme
amaçlarına yönelik farklılık testi yapıldığında gruplar arasında hiçbir anlamlı farklılık
bulunamamıştır.
Meslekleri farklı olan katılımcılar arasında ile spor deneyimi ve B-fit deneyimi ifadeleri
bakımından farklılık arandığında ise, aralarında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.
Özellikle meslekle ilişkili çıkabilecek esnek saat uygulaması konusundaki görüşleri
bakımından da hiçbir farklılık bulunamamıştır. Ancak farklı meslek gruplarının B-fit’e
gelme zamanlarında farklılık olup olmadığına bakılmıştır. Aşağıdaki tabloda meslek
gruplarına göre B-fit’e gelme zamanlarındaki farklılıklar görülmektedir.
Tablo 59: Meslek Gruplarının B-Fit’e Gelme Zamanı Açısından Farklılıklar Tablosu
N
55
43
95
55
13
46
307
Kamu Sektörü Çalışanı
Özel Sektör Çalışanı
Çalışmayan
Öğrenci
Ticaretle Uğraşan
Uzmanlık Gerektiren Meslek Çalışanı
Toplam
Ortalama
2,67
2,51
1,68
2,31
2,08
2,22
2,19
Standart
Sapma
,668
,798
,789
,836
,954
,867
,875
Standart
Hata
,090
,122
,081
,113
,265
,128
,050
Tablo 59’a bakıldığında farklı meslek grupları arasında B-fit’e gelme zamanı açısından
farklılık görülmüştür. Bu farklılığın anlamlı olup olmadığı anlamak için Anova
tablosuna bakılmıştır.
Tablo 60: Meslek Gruplarının B-Fit’e Gelme Zamanı Açısından Farklılıkların ANOVA
Tablosu
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Serbestlik
Derecesi
5
301
306
Anlamlılık
Düzeyi (p)
,000
F
13,348
163
Tablo 60’a göre meslek grupları ile B-fit’e gelme zamanı açısından gruplar arasında 5
ve 301 serbestlik derecesinde, F değeri 13,348 ve p= 0,000 anlamlılık düzeyinde
farklılık görülmüştür. Farklılığın kaynağını bulabilmek için ise Post-Hoc tablosuna
bakılmıştır. Buna göre kamu sektörü çalışanı ile çalışmayan katılımcılar arasında (p=
0,000), öğrenciler arasında (p= 0,018), ticaretle uğraşan katılımcılar arasında (p= 0,016)
ve uzmanlık gerektiren meslek çalışanları (p= 0,005) arasında farklılık olduğu
bulunmuştur. Genel olarak kamu ve özel sektör çalışanlarının akşam saatlerini tercih
ettikleri, öğrenci ve uzmanlık gerektiren meslek sahiplerinin öğlen saatlerini,
çalışmayan yani ev hanımları, emekliler ve ticaretle uğraşan katılımcıların ise daha çok
sabah saatlerini tercih ettikleri görülmüştür.
Tablo 61: Yaş Grupları Arasında B-Fit’e Gelme Amaçları Bakımından Farklılık
Tablosu
N
15-25 yaş grubu
26-36 yaş grubu
37-47 yaş grubu
48-58 yaş grubu
59 ve üzeri
Toplam
B-Fit'e gelmede
15-25 yaş grubu
zinde kalma
26-36 yaş grubu
amacı
37-47 yaş grubu
48-58 yaş grubu
59 ve üzeri
Toplam
B-Fit'e gelmede
15-25 yaş grubu
sağlık
26-36 yaş grubu
problemlerini
37-47 yaş grubu
hafifletmek amacı 48-58 yaş grubu
59 ve üzeri
Toplam
B-Fit'e gelmede
spor yapmak
amacı
83
103
75
33
13
307
83
103
75
33
13
307
83
103
75
33
13
307
Ortalama
1,14
1,17
1,15
1,33
1,38
1,19
1,30
1,24
1,12
1,12
1,00
1,21
1,89
1,77
1,72
1,64
1,31
1,76
Std. Sapma Std. Hata
,354
,039
,382
,038
,356
,041
,479
,083
,506
,140
,389
,022
,462
,051
,431
,042
,327
,038
,331
,058
,000
,000
,405
,023
,313
,034
,425
,042
,452
,052
,489
,085
,480
,133
,430
,025
H0: Yaş grupları arasında B-fit’e gelme amaçları bakımından farklılık yoktur.
H1: Yaş grupları arasında B-fit’e gelme amaçları bakımından farklılık vardır.
164
B-fit’e gelme amaçları bakımından yaş grupları arasında farklılık olup olmadığına
bakılmıştır. Buna göre spor yapma, zinde kalma ve sağlık problemlerini hafifletme
amaçlarında bir takım farklılıklar olduğu görülmüştür. Bu farklılıklar Tablo 61’de
gösterilmektedir.
Tablo 62: Yaş Grupları Arasında B-Fit’e Gelme Amaçları Bakımından Farklılıkların
ANOVA Tablosu
B-Fit'e gelmede spor yapmak amacı
B-Fit'e gelmede zinde kalma amacı
B-Fit'e gelmede sağlık problemlerini
hafifletmek amacı
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Gruplar Arasında
Gruplar İçinde
Toplam
Sd.
4
302
306
4
302
306
4
302
306
F
2,522
p
,041
3,527
,008
6,859
,000
Bu farklılığın anlamlı olup olmadığını anlamak için Anova tablosuna bakılmıştır. Buna
göre yaş grupları arasında spor yapmak, zinde kalmak ve sağlık problemlerini
hafifletmek amaçlı gelme bakımından farklılık olduğu görülmüştür. Genel olarak Post
Hoc tablosuna bakıldığında, 48-58 ve 59 üstü yaş gruplarının spor yapma amacıyla, 3747, 48-58 ve 59 üstü için zinde kalma amacıyla, 59 yaş ve üstü grubun ise sağlık
problemlerini hafifletmek amacı ile B-fit’e geldikleri görülmektedir.
Farklılık testlerinden sonra ise anketin son kısmında sorulan açık uçlu soruya
geçilmiştir. Katılımcılara B-fit’ten aldıkları hizmet ve yaşadıkları deneyimle ilgili
eklemek istedikleri bir şey olup olmadığı sorulmuştur.
Verilen cevaplara genel olarak bakıldığında B-fit’in spor yapmak için ideal ve eğlenceli
bir yer olduğu izlenimine varılmıştır. Katılımcılar B-fit’i çok sevdiklerini ve yaşadıkları
yerde ya da evlerine, işlerine yakın yerlerde böle bir merkez olduğu için kendilerini
şanslı hissettikleri görülmektedir. Bayanlar özellikle kendilerine zaman ayırdıkları için
kendilerini çok mutlu hissettiklerini ve herkese B-fit üyesi olmalarını önerdiklerini
165
belirtmişlerdir. Sunduğu imkanlar için B-fit’e teşekkür edenler çoğunluktadır.
Katılımcılar özellikle B-fit’in sporu zevke dönüştürerek sevdirdiğini vurgulamışlardır.
B-fit özellikle çalışanlarıyla, antrenör ve yöneticileriyle, samimi ve kendine özgü
tasarımıyla huzurlu bir yer olarak tanımlanmaktadır. Katılımcılar sıcak ortamı sayesinde
kendilerini evlerinde gibi hissettikleri görülmektedir. Hem spor yaparak zinde
kalınmakta hem de stres atılarak ve eğlenerek huzurlu ve mutlu hissedilmektedir.
Sadece bayanlara özel bir yer olduğu için erkeklerle birlikte spor yapmak istemeyen
katılımcılar için çok güzel bir fırsat olduğu vurgulanmaktadır.
Ancak bunların yanında salonun küçük olmasından dolayı, salonun yoğun ve kalabalık
olduğu durumlarda spor yapmanın eğlenceli değil aksine zor ve sıkıcı olduğu da
belirtilmiştir. Şubelere kayıtlı üyelerin sınırlı olması gerektiği ya da spor salonun
genişletilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Spor salonlarının özellikle akşam saatlerinde ve
iş çıkışlarında yoğun olduğu görülmektedir. Özellikle o saatlerde gelen katılımcılar bu
şikayetlerde bulunmuşlardır.
Son olarak bazı katılımcılar, kadın girişimciliğini desteklemesinin ise spor salonları
arasında bir ayrıcalık olduğunu vurgulayıp kadınların her alanda başarılı ve atılımcı
olmaları gerektiğini düşünmektedirler.
3.7. Araştırmanın Sonuçları
Sağlıklı bir yaşam ve sporu bir yaşam tarzı haline getirmek için, sporu eğlenceli hale
getirmek gerektiği düşünülerek, özellikle kültüründe spor yapma alışkanlığı olmayan bir
ülkede, sadece bayanlara özel hizmet veren bir merkezin oluşturulması, Türk
hanımlarına eğlenerek spor yapma imkanı tanımaktadır. Tezin araştırma bulguları genel
olarak incelendiğinde, müşterilerin B-fit hizmetini ve deneyimini farklı bulduğu
görülmektedir. Spor süresinin yarım saat olması, haftanın altı günü ve istenilen her
saatte spor yapma imkanı verilmesi, sadece bayanlara özel bir yer olması, bir çok semtte
şubesinin olması ve o şubelerden de faydalanabilme olanağı sunulması, kişilere özel
aylık ölçüm raporları çıkarılması, sporun antrenörler eşliğinde ve grup olarak yapılması,
spor dışında eğitici seminerler ve sosyal faaliyetler düzenleyerek bayanların bilgili,
166
sağlıklı ve sosyal bireyler olmasını sağlaması gibi nedenlerden dolayı B-fit’in yaşattığı
deneyim katılımcılar tarafından farklı bulunmaktadır.
Üye sayısın ve şube sayısının gün geçtikçe arttığı görülen işletmenin hızlı bir büyüme
kaydederek bilinirliğini artırdığı görülmektedir. Bu konuda yaşattığı müşteri
deneyiminin etkisinin büyük olduğu düşünülmektedir. Özellikle yeni üyelerin arkadaş
tavsiyesi ile üye oldukları göz önünde bulundurulduğunda, hizmetten memnun kalan
müşterilerin ağızdan ağıza iletişimle deneyimlerini yakınlarına aktardıkları ve referans
oldukları görülmektedir. Bu bakımdan müşterilere özel deneyimler yaşatmanın, müşteri
memnuniyeti ve sadakatiyle birlikte yeni müşterileri de beraberinde getireceği
unutulmamalıdır. İşletme, iletişimi ve referans grup etkisini göz önünde bulundurarak,
müşterilerine anlamlı deneyimler yaşatmalıdır. Müşterilerin çoğunluğunun B-fit’ten
ağızdan ağıza iletişim sayesinde haberdar olması, işletmenin kendi tutundurma
çabalarının etkinliğini sorgulatmaktadır. Bu bakımdan, işletme genel merkezinin ve
şubelerin ayrı ayrı olarak bu konu üzerinde durması ve genel olarak etkinlik
kazandıracak stratejiler izlemesi önerilmektedir. Arkadaşların referans olması dışında
müşterilerin internet aracılığı ile işletmeyi duyduğu görülmektedir. Bu bakımdan
internet sitesinin de deneyim odaklı stratejiler izlenerek daha etkin kullanım sağlayacak
yapıda oluşturulması gerekmektedir.
B-fit’in bayanlara özel bir yer olması ve spor dışında sosyal faaliyetler düzenlenmesi,
şubelerin birer “kadın kulübü” olarak görülmesini sağlamaktadır. Çalışmaya göre
katılımcılar kendilerini bir ailenin parçası gibi hissetmektedirler. Yeni arkadaşlık bağları
geliştirerek spor dışında çeşitli aktivitelerde bulunmakta ve B-fit ailesine daha çok
bağlanmaktadırlar.
Ankete katılan üyelerin üyelik sürelerine bakıldığında en çok 0-26 hafta arasında
yoğunlaşma olduğu görülmektedir. Buna göre ankete katılan katılımcıların büyük bir
çoğunluğu 6 ay ve daha az zamandır üye olarak bulunmaktadır. Yani işletmenin müşteri
profilinde daha çok yeni üye olmuş müşteriler bulunmaktadır. Bu konuda yeni açılan
şubelerin ve işletmenin bilinirliğinin artmasının payının büyük olduğu düşünülmektedir.
Yeni şubeler açıldıkça ve spor salonunun bilinirliği arttıkça, işletme müşteri sayısını
167
artırmaktadır. Ancak eski müşterilerin elde tutulması da önem kazanmaktadır. Bu
konuda üyelerine yaşattığı müşteri deneyimin önemi ortaya çıkmaktadır. Yaşadıkları
deneyimi anlamlı ve tatmin edici bulan müşteriler, uzun süreli bağlılık göstermekte ve
deneyimlerini aktararak yeni müşterileri de beraberinde getirmektedirler.
Katılımcıların ne kadar zamandır üye oldukları ile spor deneyimi ve B-fit deneyimi
ifadeleri ile arasında ilişki olup olmadığına bakılmıştır. Üye süreleri arttıkça kişilerin
kendilerini B-fit’te bir ailenin parçası gibi hissetme durumu da atış göstermektedir.
Burada yaşadıkları deneyimin etkisi görülebilmektedir. Katılımcıların üye oldukları
süre uzadıkça antrenörlerden kişiye özel ilgi ve uygun hareketleri göstermeleri, belli
zaman dilimlerinde ne kadar ilerleme gösterdiklerinin ölçülmesi önemsenmemektedir.
Buna göre uzun süre spor yapan insanların sporu yaşam tarzı haline getirmiş olabileceği
ya da kilo verme amacı dışında spora, zinde kalma ve sağlığını koruma gibi başka
amaçlarla geldiği düşünülmektedir.
Daha önce başka spor salonuna giden katılımcılar da gitmeyen katılımcılar da B-fit’i
farklı bulduklarını belirtmişlerdir. Özellikle sunduğu esnek saatler tüm katılımcılar için
son derece kolaylık sağlayan bir unsur olmuştur.
Genel olarak bakıldığında
katılımcıların,
saatlerini
özellikle
çalışan
bayanların
akşam
tercih
ettikleri
görülmektedir. Çalışan bayanlar özellikle iş çıkışı saatlerinde gelmeyi tercih
etmektedirler. Özellikle kamu ve özel sektör çalışanları akşam saatlerini tercih
ederlerken, öğrenci ve uzmanlık gerektiren meslek sahipleri ise öğlen saatleri,
çalışmayan yani ev hanımları, emekliler ve ticaretle uğraşan katılımcılar ise daha çok
sabah saatlerini tercih etmektedirler. Ancak katılımcıların günün hangi zamanında spora
gittiklerinin yaşadıkları deneyimi etkilemediği görülmüştür. Diğer spor salonlarından
farklı olarak belirli gün ve saatlerinin olmaması müşterilere sağlanan en büyük kolaylık
olarak görülmektedir. Buna göre, katılımcıların yaşadıkları deneyimde esnek saatlerin
etkisinin büyük olduğu düşünülmektedir.
Katılımcıların genel olarak en az 2 gün B-fit’e geldikleri görülmektedir. Katılımcıların
çoğunluğu haftada beş gün düzenli olarak B-fit’e gelmektedir. Özellikle de en çok
pazartesi günleri düzenli olarak spora gelindiği görülmektedir. Cumartesi günleri ise
168
katılımcıların az geldikleri gün olmaktadır. Cumartesi günleri spora gelen üye sayısının
az olması, üyelerin ailelerine zaman ayırmak istemelerinden kaynaklanabilmektedir.
Pazar günü ise spor salonu hizmet vermemektedir. Bu bakımdan pazartesi gününün en
fazla tercih edilen gün olmasının sebebi hafta sonu spora vakit ayırmak istemeyen
üyelerin iki gün aradan sonra spor yapma ihtiyacı duymaları olarak düşünülebilir.
İşletmenin üye olmadan önce sunduğu ücretsiz deneme hizmeti bulunmaktadır.
Katılımcıların büyük bir kısmı, B-Fit üyeliğini satın almadan önce deneme hizmetinden
yararlanmışlardır. Deneme hizmetinden yararlanmadan üye olanlar da görülmüştür.
Genelde arkadaş tavsiyesi üzerine B-fit’e gelen katılımcıların, deneme hizmetini
kullanıp kullanmadığına bakıldığında ise arkadaş tavsiyesiyle gelen katılımcıların yine
de deneme hizmetinden faydalandığı görülmektedir. Katılımcıların tavsiye üzerine B-fit
ile ilgilenmekte olduğu fakat deneme hizmetinden faydalanarak karar vermek istedikleri
düşünülmektedir. Aynı şekilde katılımcıların arkadaş tavsiyesini satın alma kararlarında
etkili bir unsur olarak görmemesi, katılımcıların tavsiye üzerine konuyla ilgilenmekte
olduğu fakat satın alma kararlarında başka unsurların daha etkili olduğu görüşünü
desteklemektedir.
Satın alma kararında etkili olan unsurların başında ise çok büyük bir oranla çalışanların
güler yüzlü ve sıcakkanlı olması gelmektedir. Etkili olan diğer unsurlar ise eve veya işe
yakınlık, hijyen ve temizlik, antrenörler, spor yapılan ortam ve fiyat unsurudur. Yine
aynı şekilde deneme hizmetinden memnun kalma unsuru satın alma kararını verirken
etkili olma konusunda diğer unsurların gerisinde kalmıştır. Oysa katılımcıların büyük
bir kısmı deneme hizmetinden yararlanmış ve bu hizmetin satın alma kararında etkili
olduğunu düşünmüştür. Buradan da anlaşıldığı gibi duygusal bir faktör olan çalışanların
güler yüzlü ve sıcakkanlı olma unsuru ve duyusal faktörler olan hijyen ve temizlik,
antrenörler ve spor yapılan ortam unsurları, fonksiyonel unsurların önüne geçerek
araştırmanın amacını destekler nitelikte bir sonuç çıkmasını sağlamıştır. Bu doğrultuda
tüketicilerin satın alma kararlarında duygusal ve duyusal deneyimlerin önemli unsurlar
oldukları görülmektedir.
169
Katılımcıların B-Fit’e gelmekteki amaçlarına bakıldığında ise katılımcıların çoğunluğu
spor yapmak, zinde kalmak ve sağlığını korumak, kilo vermek ve formda kalmak için
geldiklerini belirtmişlerdir. Katılımcıların daha az bir kısmı ise eğlenceli vakit
geçirmeyi ve arkadaşlarla birlikte olmayı da amaçlamaktadır. Bu bağlamda
katılımcıların B-fit’i boş zamanlarını değerlendirdikleri ve eğlendikleri bir yer olarak
gördükleri söylenebilmektedir. Katılımcıların B-fit’e gelmekteki amaçlarının daha çok
fonksiyonel fayda amaçlı olduğu görülmektedir. Bu görüşü destekler şekilde, yaş
grupları arasında spora gelme amaçlarına göre farklılık olup olmadığına bakıldığında ise
yaşı fazla olan katılımcıların spor yapmak amaçlı değil, sağlık problemlerini hafifletmek
ve zinde kalmak amaçlı geldikleri görülmektedir. Satın alma unsuru olarak ön planda
olan duygusal ve duyusal faydalar burada arka planda kalmaktadır. Bu bağlamda
tüketicilerin fonksiyonel fayda elde etmek amacına yönelik verecekleri kararlarında
duygusal faktörlerin etkili olduğu görülmektedir.
Katılımcıların genel olarak spor yaptıktan sonra kendilerini zinde, rahatlamış, sağlıklı
ve stres atmış hissettikleri, kendilerine zaman ayırdıkları için kendilerini mutlu
hissettikleri ve sporu yaşam tarzı haline getirmek istedikleri görülmektedir. Buna ek
olarak, katılımcılar spor yapmanın kendilerine olan öz güvenini artırdığını
belirtmişlerdir. Bu bağlamda sağlıklı yaşam ve sporu bir yaşam tarzı haline getirmeyi
hedefleyen işletmenin bu hedefini bir bakıma gerçekleştirdiği söylenebilmektedir.
Ankete katılan kişilerin çoğunluğu B-fit’e devam etmeyi düşünürken, az bir kısmı ise
devam etmeyi düşünmemekte veya bu konuda kararsız kalmaktadırlar. Devam etmeyi
düşünmeyen ve bu konuda kararsız kalan katılımcıların B-fit üyeliğini devam ettirmeyi
düşünmeme sebepleri olarak genellikle zaman sorununu gösterdikleri görülmüştür.
Ayrıca yaz aylarının gelmesi birlikte yaz tatili de bir neden olarak gösterilmektedir. Bu
bağlamda katılımcıların genel olarak kişisel sebeplerden dolayı B-fit’i bıraktıkları
söylenebilmektedir.
Katılımcılar B-fit’te yaşadıkları deneyimleri etrafındaki insanlarla paylaşmakta ve B-fit
üyesi olmalarını önermektedirler. Üyeliklerini devam ettirmeyi düşünen katılımcılar
doğal olarak deneyimlerini diğer insanlarla paylaşmaktadırlar. Ancak B-fit üyeliğini
170
devam ettirmeyi düşünmeyen katılımcılar da B-fit’te yaşadıkları deneyimlerini
başkalarıyla paylaşmaktadırlar. Bu bağlamda katılımcıların yaşadıkları deneyimden
memnun kaldıkları söylenebilmektedir. Aynı şekilde üyeliğini devam ettirmeyi
düşünmeyen ve bu konuda kararsız kalan katılımcıların, çevresindeki insanlara B-fit’i
önerdikleri görülmektedir. Buna göre, kişilerin B-fit üyeliğini devam ettirmeme
sebeplerinin hizmetle ilgili memnuniyetsizlikten değil zaman sorunu gibi kişisel
nedenlerden kaynaklanması olduğu söylenebilmektedir. Ayrıca spor yapamaya daha sık
giden katılımcıların deneyimlerini etrafındaki insanlarla daha çok paylaştıkları da
görülmektedir. Bu bakımdan üyelerin daha sık gelmeye teşvik edilmesi, deneyimlerini
daha fazla insanla paylaşması açısından önem taşımaktadır.
Katılımcılar spor salonu çalışanlarının davranış ve tutumlarının spor deneyimini
etkilediği düşünmektedirler. Özellikle antrenörlerin kişilerle özel olarak ilgilenmesi
beklenilmektedir. Çalışanların davranış ve tutumlarının, katılımcıları duygusal olarak
etkilediği görülmektedir. Daha önce de bahsedildiği gibi çalışanların güler yüzlü ve
sıcakkanlı olması katılımcıların B-fit hizmetini satın alma kararlarında en fazla etkili
olan unsur çıkmıştır. Ayrıca bu davranış ve tutumların katılımcıların kendilerini bir
ailenin parçası hissetmesiyle ilişkili olduğu da görülmektedir.
Katılımcılar genel olarak eğlenceli bir deneyim için daha fazla para ödeme konusunda
kararsız kalmışlardır. Konunun gelirle ve fiyatla ilişkili olmadığı da ortaya çıkmıştır.
Buna göre katılımcıların eğlenceli bir deneyim yaşamak istedikleri ancak bunun için
daha fazla maliyete katlanmak istemedikleri söylenebilir. Bunun yanında fiyatın satın
alma kararında etkili bir unsur olması ile gelir grupları karşılaştırıldığında, geliri düşük
katılımcılar için fiyat etkili bir unsur olmazken, geliri daha yüksek katılımcılar için fiyat
satın alma kararında etkili bir unsur olmaktadır. Buna göre düşük gelirli katılımcılar için
satın alma kararında eve-işe yakınlık, çalışanların güler yüzlü olması ve sadece
bayanlara
hizmet
vermesi
gibi
diğer
faktörlerin
daha
önemli
oldukları
söylenebilmektedir.
Anketteki bazı ifadeler konusunda, katılımcıların hangi B-fit şubesine üye olduklarına
göre farklılıklar görülmüştür. Örneğin, yetkililerin katılımcıların fikirlerini alması
171
konusunda, katılımcıların hoşuna gitmesi bakımından şubeler arasında farklılık
görülmektedir. Genel olarak Güzelbahçe, Profesörler sitesi, Hatay ve Narlıdere
şubelerindeki katılımcıların bu görüşe daha fazla önem verdikleri gözlenmiştir. Buna
göre bu şubelerin, diğer şubelere göre müşterilerin görüşlerini alma konusunda daha
başarılı oldukları söylenebilmektedir. Spor dışında yapılan aktivitelerin B-fit’e daha
fazla bağlanmayı sağlaması konusunda Güzelbahçe, Karşıyaka ve Profesörler sitesi
şubeleriyle diğer şubeler arasında fark bulunmuştur. Buna göre, bu şubelerin sosyal
aktivitelere daha fazla önem verdikleri söylenebilmektedir. Katılımcıların kendilerini Bfit’te ailenin parçası gibi hissetmeleri konusunda da Buca, Gaziemir ve Köprü
şubeleriyle diğer şubeler arasında farklılık bulunmaktadır. Buna göre diğer şubelerin
yaşattıkları deneyimin bu şubelere göre daha etkin olduğu söylenebilmektedir. Bu
analizlerden
anlaşıldığı
üzere
şubeler
arasında
bazı
konularda
farklılıklar
görülebilmektedir. Bu farklılıklar müşteri profilinden veya şube yönetimi ve
çalışanlarından kaynaklanabilmektedir. Deneyimin markalaşmasının önemi burada
karşımıza çıkmaktadır. Her şubede aynı deneyimin yaşanmadığı görülmüştür. Özellikle
bu tarz franchise sistemiyle çalışan işletmelerde yaşatılan deneyimin tutarlı olması, her
şubede aynı duygunun yaşatılmasına özen gösterilmesi gerekmektedir. B-fit ayrıca
üyelerine diğer semtlerdeki ve illerdeki şubelerinden faydalanma olanağı da
vermektedir. Böyle bir imkandan faydalanan müşteriler ise karşılaştırma yapma imkanı
bularak hizmetle ilgili tutumlarını değiştirebilmektedirler. Bu bakımdan işletmenin
genel merkezinin, şubelerini belli ölçülere göre, sık sık değerlendirmesinin uygun
olacağı düşünülmektedir. Bunun için üyelere yönelik memnuniyet araştırmaları
yapılarak müşteri deneyiminin en iyi şekilde yaşatılması sağlanabilinir.
Katılımcılar, bazı şubelerin salonunun küçük olmasından dolayı, salonun yoğun ve
kalabalık olduğu durumlarda, spor yapmanın eğlenceli değil aksine zor ve sıkıcı
olduğunu da belirtmişlerdir. Spor salonlarının özellikle akşam saatlerinde ve iş
çıkışlarında yoğun olduğu görülmektedir. Özellikle o saatlerde gelen katılımcılar bu
şikayetlerde bulunmuşlar, şubelere kayıtlı üyelerin sınırlı olması gerektiğini ya da spor
salonun genişletilmesi gerektiğini vurgulamışlardır. Bunun farkında olan çoğu B-fit
172
şubesi, salonlarını genişletme veya başka bir yere taşınma yoluna giderek bu tarz
şikayetleri en iyi etkin şekilde çözmeye çalışmaktadır.
Bazı
şubeler
bulunduğu
konum
bakımından
da
diğer
şubelerden
farklılık
göstermektedir. Kimi şubelerde deniz manzarasıyla spor yapılırken, kimi şubelerin
bahçesinde spor öncesi veya sonrası keyif yapılabilmektedir. Ayrıca bazı şubeler kendi
üye
profillerine
ve
müşteri
isteklerine
göre
hizmetlerine
farklılıklar
ekleyebilmektedirler. Örneğin bir şubede özel B-fit spor aletleri dışında kondisyon
aletleri de bulunmaktadır. Bazı şubelerde mutfak kısmı bulunmakta ve üyeler istedikleri
gibi buradan faydalanabilmekte, bazı şubelerde ise sadece kantin hizmeti verilmektedir.
Spor yapılan ortamın müşteri deneyimlerini etkilediği göz önünde bulundurulduğunda,
duyusal
ve
duygusal
deneyimlerin
şubeden
şubeye
farklılık
gösterebileceği
söylenebilmektedir.
Haftanın her günü spora giden katılımcıların kendilerini daha özel hissettikleri ve
yaşadıkları deneyimi etrafındaki insanlarla daha çok paylaştıkları görülmüştür. Bu
bakımdan müşterilerin o ortamda geçirdiği zaman süresinin yaşadığı deneyimi etkilediği
söylenebilir. Sık giden kişi hem çalışanlarla hem de spora gelen diğer kişilerle daha çok
iletişim halinde olmakta, deneyim yaşadığı ortamda daha fazla bulunmaktadır. Bununla
birlikte katılımcılar spor yapılan bu ortamın olumlu duygular yaratması gerektiğini
düşünmekte ve B-fit’in görsel olarak tasarımını modern ve renkli bulmaktadırlar.
Katılımcılar genel olarak spor salonun tasarım ve dekorasyonunun, spor deneyimi
yaşamada önemli bir faktör olduğunu belirtmektedirler. B-fit spor salonlarının spor için
uygun olarak tasarlandığı düşünülmektedir. Bununla ilişkili olarak, B-fit’in kendine
özgü spor salonu tasarımı olduğu ve diğer spor salonlarına göre modern ve daha renkli
bir tasarıma sahip olduğu düşünülmektedir. Buna göre B-fit’in farklı tasarımının,
müşterilerine duyusal olarak deneyim yaşattığı görülebilmektedir. Yapılan bu araştırma
ile Schmitt ve Calkins’in (2004) görsel tasarım ve uygulamaların tüketici tutumlarına
etkilediğini belirttikleri çalışmayı destekler nitelikte bir sonuç çıkmıştır. Bununla
birlikte katılımcıların B-fit’in her zaman temiz olduğunu, B-fit’te sporun müzik
eşliğinde yapılmasının sporu eğlenceli kıldığını ve spor yaparken çalan müziğin
173
motivasyon açısından önemli olduğunu belirtmeleri, bu konuların katılımcıların duyusal
deneyimlerini etkilediğini göstermektedir.
Aynı şekilde genel olarak araştırma bulguları, Grace and O’Cass’ın (2004) hizmet
deneyimleri üzerine yaptıkları çalışmada ortaya çıkan hizmetin ana konusunun,
çalışanların ve hizmet verilen ortamın, tüketicilerin duygusal durumunu etkileyerek
müşteri memnuniyeti oluşturduğunu da desteklemektedir. Diğer yandan Yuan ve Wu
(2008) ise müşteri deneyimi üzerine yaptıkları araştırmada, deneyimsel pazarlamanın
duygusal ve bilişsel boyutları ile servis kalitesinin, fonksiyonel ve duygusal değer
kazandırarak müşteri memnuniyetini sağladığı ve duyusal algılamaların (görme ve
işitme duyusunun) müşteri deneyiminde etkisi olmadığı belirtilmiştir. Ancak yapılan bu
araştırmada özellikle duyusal deneyim yaşatacak faktörlerin etkisinin yadsınamayacak
kadar büyük olduğu görülmektedir.
Katılımcılar genel olarak, üyelik dondurma veya başka şubelere transfer olanaklarının,
B-fit’i diğer spor solanlarından farklı kıldığını ve spor salonu açma yetkisinin kadınlara
verilerek B-fit’in girişimciliği de desteklediğini düşünmektedirler. Birçok semtte ve
şehirde şubesinin olması bir avantaj olarak görülmektedir. Ayrıca katılımcılar spor
salonunda bir sağlık uzmanı bulunması gerektiğini, doktor ve uzman kontrolünün spor
salonu hizmetinde önemli bir faktör olduğunu düşünmektedirler. Ancak B-fit’in,
antrenörlerinin ilk yardım konusunda uzman olması dışında her hangi bir sağlık uzmanı
hizmeti bulunmamaktadır. Bazı şubeler çeşitli seminerler düzenleyerek kişileri sağlık ve
spor konularında bilgilendirmek istemekte, kişileri sağlıkları hakkında düşünmeye sevk
etmeye çalışmaktadırlar. Bu uygulama, üyeleri kendi sağlıkları konusunda düşünmeye
teşvik etme bakımdan bilişsel deneyim yaşatmaya örnek olarak gösterilebilmektedir.
Bunun yanında her geçen gün şube sayısını artırarak daha fazla kişiye ulaşan işletmenin,
sporu eğlenceli hale getirerek sporu sevdirme ve sporu bir yaşam tarzı haline getirme
bakımından fiziksel deneyim yaşattığı da görülmektedir.
Spor salonuna gitmek, katılımcılar tarafından insanların sosyalleşmesinde bir araç
olarak görülmektedir. Katılımcılar, spor yaparken yeni arkadaşlar edinebileceğini ve bu
doğrultuda B-fit’te yeni arkadaşlar edindiklerini belirtmişlerdir. Ayrıca katılımcılar,
174
spor salonuna üye olup düzenli spor yapmanın, kişilerin imajını olumlu yönde
etkilediğini düşünmektedirler. Bu bakımdan spor salonuna gitmenin, tüketicilere sosyal
bir deneyim yaşatabileceği görülmektedir.
Deneyimsel pazarlama kavramının teorik olarak duyusal deneyim, duygusal deneyim,
bilişsel deneyim, fiziksel deneyim ve ilişkisel deneyim olmak üzere 5 boyutu
bulunmaktadır (Schmitt, 1999a). Bu 5 boyuta göre hazırlanan anket sorularına yapılan
araştırma sonrası faktör analizi uygulandığında ise spor deneyimde 10 boyut, B-Fit
deneyiminde ise 7 boyut ortaya çıkmıştır. Özellikle B-fit deneyiminde bazı boyutların
birbiri içinde yer aldığı görülmektedir. Duygusal ve duyusal deneyim (algılama boyutu)
ayrı faktörler olarak ortaya çıkarken, bilişsel, fiziksel ve sosyal deneyimler spor
salonunun tutum, esneklik ve etkinlik boyutlarında ortaya çıkmaktadır. Ayrıca buna ek
olarak işletmenin farklı fonksiyonel ve duygusal faydaları ile yaşattığı deneyim
sonucunda oluşan etkilerin söz konusu olduğu farklılık boyutu ve etkisel boyutun ortaya
çıktığı görülmektedir.
Araştırmanın sonuçlarına genel olarak bakıldığında ankete katılan müşterilerin, B-fit’in
yaşattığı deneyimden memnun kaldıkları görülmektedir. Özellikle çalışanların tutum ve
davranışlarının, güler yüzlü ve sıcakkanlı hizmetin bu deneyimde etkisi çok büyüktür.
Şube ve üye sayısı hızla artan işletme, sunduğu birçok farklılıkla, pazarda hızlı bir
büyüme sergilemektedir. Bu büyümenin kalıcı olabilmesi için şubeler arasındaki hizmet
farklılıkları en aza indirilmedir. Genel merkezin reklam ve tutundurma konusunda
şubelere yardımcı olacak reklam ve tanıtım çalışmalarına gidilmesi önerilmektedir.
Katılımcıların ağızdan ağıza iletişim yolu ile B-fit’i duymaları katılımcılar için daha
güvenilir olsa bile, işleme genel merkezinin daha çok tutundurma faaliyetinde
bulunması, sağlık ve spor konularında sosyal sorumluluk kampanyalarına katılması ve
bilinirliklerini daha fazla artırmaları önerilmektedir. Şube açma yetkisini sadece
bayanlara veren ve bayanların girişimciliğini destekleyen işletmenin, müşterileriyle
duygusal bağlar kurarak ve diğer spor salonlarından farklı deneyimler yaşatarak marka
olma yolunda ilerlediği ve hızlı bir şekilde büyüme gösterdiği düşünülmektedir.
175
SONUÇ VE ÖNERİLER
Günümüzde tüketimin temel amacı değişmemekle birlikte, beklentiler ve tüketim
tarzlarında değişiklikler yaşandığı bir gerçektir. Modernlikten postmodernliğe geçen
tüketicilerin davranışları, tutumları, ihtiyaçları ve beklentilerindeki değişim, ürün veya
hizmetlere bakış açıları pazarlama stratejileri büyük ölçüde etkilemektedir. Ürün veya
hizmetin fonksiyonel faydaları yerine, duygusal ve sembolik değerlerine daha fazla
önem veren ve bu konuda daha talepkar hale gelen tüketicilerin istek ve ihtiyaçları
işletmeler arasında rekabeti de beraberinde getirmiştir. Bu rekabetçi ortamda ürünler
arasında fonksiyonel özelliklerin, fiyat ve kalite farklılıklarının giderek azalması,
duygusal ve deneyimsel özelliklerin önemini ortaya koymaktadır.
Müşteri deneyimlerini odak noktası haline geldiği yeni deneyimsel pazarlama
anlayışında, ürün veya hizmet satın alınırken, sadece akılcı ve fonksiyonel yararlar
değil, ürün veya hizmetle yaşanacak duygusal ilişki ve deneyimler önem kazanmaktadır.
İşletmeler artık sundukları müşteri deneyimlerinin üstünlüğü ve kalitesiyle varlıklarını
sürdürebileceklerini görmeye başlamışlardır. Deneyimsel pazarlama ile işletmeler
müşteri memnuniyeti ve müşteri sadakati sağlamaya çalışarak pazar paylarını ve
karlılıklarını artırmak istemektedirler.
Kendisine daha çok zaman ayırmak isteyen günümüz tüketicileri, her geçen gün yeni
hizmetlere ve yararlarına ihtiyaç duymaktadır. Son yıllarda sağlıklı yaşama, zayıflama
ve boş zaman değerlendirme faaliyetlerin öneminin artmasıyla, spora olan ilgi ve merakı
artan tüketicilerin spora olan talepleri de artış göstermiştir. Bununla birlikte beklentileri
karşılayacak spor hizmetinin ve deneyiminin sunulması rekabet avantajı elde etme
açısından önem kazanmıştır.
Tezin giriş bölümünde belirtildiği gibi tezin amacına uygun olarak Türkiye’de faaliyet
gösteren B-fit Spor ve Sağlık Merkezinin yaşattığı müşteri deneyimi üzerine araştırma
yapılmıştır. Üye sayısı ve şube sayısı gün geçtikçe artış gösteren işletmenin İzmir
şubeleri genelinde yapılan araştırma sonucunda, müşteri deneyimlerinin ve markayla
oluşturulan duygusal bağların, müşteri memnuniyetini ve sadakatini çok büyük ölçüde
etkilediği görülmektedir. Yapılan çalışma ile yeni bir kavram olan deneyimsel
176
pazarlama konusunda, pazarlama literatürüne hem teori hem de uygulama açısından
katkıda bulunulmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda araştırmanın ileride yapılacak
çalışmalara yol göstereceği düşünülmüştür. Bundan sonra yapılacak araştırmalar için
uygulama alanının genişletilmesi ve farklı sektörlerin incelenmesi önerilebilir. Hizmet
deneyimi dışında ürün ve marka deneyimi üzerine çalışmalar gerçekleştirebilir. Bu
doğrultuda konunun derinlemesine incelenerek daha iyi anlaşılması sağlanabilir.
Tüketicilerin fonksiyonel olarak fayda elde etmek amacıyla verdikleri satın alma
kararlarında duygusal faktörlerin etkili olduğu görülmektedir. Buna göre rasyonel fayda
sağlamak isteyen tüketicilerin duygusal olarak karar verdikleri gözlenmektedir. Bu
bağlamda tüketicilerin yaşatılacak müşteri deneyimleriyle duygusal olarak etkilenmeleri
sağlamak önem kazanmaktadır. İşletmelerin, tüketicilerin duygusal birer varlık
olduklarını göz önünde bulundurarak pazarlama stratejilerinde duygusal unsurlara yer
vermeleri önerilmektedir.
Hizmetlerin özünde tüketicilere soyut bir fayda sunması, hizmet sektöründe deneyimsel
pazarlamanın önemini destekler niteliktedir. Özellikle hizmet sektöründe, çalışanlar,
hizmetin sunulduğu fiziksel çevre ve hizmetin sunulma süreci müşteri deneyimi
yaşatmakta etkili olan önemli unsurlar olmaktadır. Tüketicilerin kendilerine sunulan
deneyime değer verdikleri görülmektedir. Yapılan araştırma sonuçlarına göre, işletme
çalışanlarının satın alma kararını vermede en etkili unsur olması, spor yapılan ortamın
tasarımının olumlu duygular yaratması ve hizmetin sunulma sürecinde esneklik
oluşturulması, yaşatılan hizmet deneyiminin farklılığını desteklemektedir. Bu bakımdan
hizmet sektöründe yer alan işletmelerin, çalışanların eğitimine önem vermesi, hizmetin
sunulduğu ortama tüketicilerin duyularına ve duygularına hitap eden görsel bir kimlik
kazandırması ve hizmetin sunulduğu süre boyunca tüketicilerin zamanlarını
zenginleştirerek
anlamlı
deneyimler
sağlamaları
önerilmektedir.
Tüketicilerin
hissettiklerini ve algıladıklarını olumlu yönde etkileyebilmek, özellikle soyut faydaların
söz konusu olduğu hizmet sektöründe büyük önem taşımaktadır.
İşletmelerin yürüttükleri deneyimsel pazarlama çalışmalarında hem tüketicinin
doğrudan katılımını sağlayabilecek hem de ağızdan ağıza pazarlama aracılığı ile
177
deneyimleri aktarabilecek bir akış sisteminin kurulması gerekmektedir. Deneyimsel
pazarlama kavramı içinde ağızdan ağıza iletişimin önemi çok büyüktür. Özellikle
yaşadıkları deneyimden memnun kalan tüketicilerin, yaşadıkları deneyimleri etrafındaki
insanlarla paylaştığı görülmektedir. Bu bakımdan ağızdan ağıza iletişimin deneyimsel
pazarlamanın etkinliğini artırdığı söylenebilmektedir. Deneyimsel pazarlama stratejileri
doğrultusunda, işletmelerin ağızdan ağıza iletişim konusu üzerinde durmaları
önerilmektedir. Bu bağlamda müşteri deneyimleri yönetiminde ağızdan ağıza
pazarlamanın etkisi ve kişilerin deneyimlerini başkalarına aktaracağı göz önünde
bulundurularak, tüketici için anlamlı ve unutulmaz deneyimlerin tasarlanmalı ve en iyi
şekilde yönetilmelidir.
Günümüzde sağlığa verilen önemin artması ile kişilerin doğru ve dengeli beslenmeye ve
spora verdikleri önem de artmaktadır. Aynı şekilde kişilerin boş zamanlarını
değerlendirmek ve üzerlerindeki stresi atmak istemeleri kişileri spor yapmaya
yönlendirmektedir. Sporu yaşam tarzı haline getirmek isteyen kişilerin harcanabilir
gelirlerinden spor için pay ayırmaya başladıkları ve kişilerin spora olan taleplerinin
giderek arttığı görülmektedir. Bu doğrultuda spor hizmetinin sunulduğu salonların
giderek çoğaldığı gözlenmektedir. Buna rağmen spor sektöründe bu konuda bir boşluk
olduğu düşünülmektedir. Araştırma yapılan işletmenin yaşattığı deneyimin, hem
tüketicilerin hizmete olan talebini hem de girişimcilerin sektöre olan taleplerini artırdığı
görülmektedir. Bununla birlikte işletmenin başarılı bir büyüme göstermesi ve gün
geçtikçe daha çok kişi tarafından tercih edilmesi, pazara yeni rakiplerin girmesine sebep
olmuştur. Rekabetin artması ile tüketicilere kaliteli hizmet verilmesi konusunda daha
çok özen gösterileceği düşünülmektedir. Bu bakımdan hizmet sektöründeki işletmelerin
uygulama kapsamındaki işletmenin yaşattığı müşteri deneyimini benchmarking
(kıyaslama) yöntemi ile örnek alarak, kendi işletmelerine uygulamalarının başarılarını
artıracağı söylenebilir.
Gelecekte geleneksel pazarlamanın önüne geçeceği tahmin edilen deneyimsel
pazarlama, gelişmekte olan yeni bir kavram olmasının da etkisiyle, işletmeler tarafından
henüz etkin bir şekilde uygulanmamaktadır. Bu görüşe paralel olarak, uygulama yapılan
işletmenin de deneyimsel pazarlamaya ilişkin biliçli uygulamaları bulunmadığı ancak
178
müşterileri için müşteri deneyimimin söz konusu olduğu görülmektedir. Bu bakımdan
işletmelerin deneyimsel pazarlama stratejileri geliştirme ve müşteri deneyimi yönetimi
konusu üzerinde bilinçli bir şekilde durması, varlıklarını başarılı olarak sürdürebilmeleri
için önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, tüketicilerin sadece ürün veya hizmet satın almadıkları, ürünle birlikte
bütünsel bir deneyim satın aldıkları bir gerçektir. Bu doğrultuda işletmelerin satın alma
öncesinde başlayan ve satın alma sonrasına kadar devam eden süreçte, deneyim odaklı
stratejiler izlemesi, işletmeye rekabetçi avantaj sağlaması açısından büyük önem
taşımaktadır.
Günümüzde tüketici ihtiyaç ve isteklerinin değişmesi, işletmelerin deneyimsel
pazarlamaya önem vererek, pazarlama stratejilerini müşteri deneyimi odaklı hale
getirmelerini
gerektirmiştir.
Rekabetçi
koşullarda
işletmelerin
varlıklarını
sürdürebilmeleri, müşterilerini odak noktası haline getirerek, beklenenin üzerinde bir
değer yaratması ile mümkün olabilmektedir. Deneyim odaklı olmanın yanında
deneyimlerin bir marka haline gelmesi işletmelerin rekabetçi avantaj elde edebilmek
için önemli bir basamak haline gelmektedir. Müşteri beklentilerinin ötesine geçilerek
marka ile duygusal bağların oluşturulması, yaşatılacak müşteri deneyimi ile birlikte
müşteri memnuniyeti ve bu doğrultuda müşteri sadakati sağlayacağından, işletmelerin
varlıklarını sürdürebilmeleri için gerekli olan uzun dönemli karlılığı da beraberinde
getirecektir. Bu bakımdan deneyimsel pazarlamanın, hem müşteriler hem de işletmeler
açısından karşılıklı fayda sağladığını söylemek mümkün olabilmektedir.
179
KAYNAKÇA
ADDIS, Michela ve PODESTA`, Stefano, (2005), “Long Life to Marketing Research:
A Postmodern View”, European Journal of Marketing, Sayı: 39, Cilt: 3/4, ss. 386-412.
ADDIS, Michela ve HOLBROOK, Morris B., (2001), “On The Conceptual Link
Between Mass Customisation and Experiential Consumption: An Explosion of
Subjectivity”, Journal of Consumer Behavior, Sayı: 1, Cilt: 1, ss. 50-66.
AKAY, Aynur (2003), “Otomobil Pazarında Tüketici Davranışları: Satın Alma
Kararlarını Etkileyen Faktörlerin Tespitine Yönelik Amprik Bir Araştırma,
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara.
ALTINTAŞ, Murat Hakan, (2000), Tüketici Davranışları: Müşteri Tatmininden
Müşteri Değerine, Alfa yayınları, İstanbul.
ALTUNIŞIK, Remzi ve ÖZDEMİR, Şuayıp ve TORLAK, Ömer, (2006), Modern
Pazarlama, Geliştirilmiş 4. Baskı, Değişim Yayınları, İstanbul.
ALTUNIŞIK,
Remzi,
(2007),
“
Yeni
Tüketicilerin
Tüketime
Yansıyan
Farklılıkları”, Yeni Tüketici, Editörler: TORLAK, Ömer, ALTUNIŞIK, Remzi ve
ÖZDEMİR, Şuayıp, Pazarlama Dizisi 08, Hayat Yayınları, İstanbul, ss. 111-131.
ARENI, Charles S. ve KIM, David, (1993), “The Influence of Background Music on
Shopping Behavior: Classical Versus Top-Forty”, Advances in Consumer Research,
Sayı: 20, ss.336-40
ARGAN, Metin (2001), “ Spor Pazarlamasında Sponsorluk ve Futbol Branşında
Sponsorluk Yapan Kuruluşlara İlişkin Bir Araştırma”, Anadolu Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Eskişehir.
ARSLAN, Kahraman (2003), “Otomobil Alımında Tüketici Davranışlarını Etkileyen
Faktörler”, İstanbul Ticaret Üniversitesi Dergisi, Sayı: 3, Haziran, ss. 83-103.
180
AYKAÇ, D. Selcen Ö. ve KERVENOAEL, Ronan De, (2008), “Türkiye’de
Bankacılık: Tüketim Deneyimleri”, 13. Ulusal Pazarlama Kongresi Bildiri Kitapçığı,
25-29 Ekim 2008, Nevşehir, ss. 73-81.
BABAOĞUL, Müberra ve ŞENER, Arzu, (2003), “Kadınların Aynı Markalı
Ürünleri Tekrar Satın Alma Davranışlarının İncelenmesi”, Hacettepe Üniversitesi
Sosyolojik Araştırmalar e-dergisi, Ankara.
BABIN, Barry J. ve DARDEN, William R. ve GRIFFIN, Mitch, (1994), “Work and/or
Fun: Measuring Hedonic and Utilitarian Shopping Value”, Journal of Consumer
Research, Sayı: 20 (Mart), ss. 644-656.
BERRY, Leonard ve CARBONE, Lewis. ve HAECKEL, Stephan, (2002), “Managing
The Toplam Customer Experience”, MIT Sloan Management Review, Bahar, ss. 85–
89.
BRAKUS, Josko J., SCHMIIT, Bernd H. ve ZARANTONELLO, Lia, (2009), “Brand
Experience: What Is It? How Is It Measured? Does It Affect Loyalty?”, Journal of
Marketing, Sayı: 73 (Mayıs), ss. 52–68.
BUTTLE, Francis A., (1998), “Word of Mouth: Understanding and Managing
Referral Marketing”, Journal of Strategic Marketing, Sayı: 6, ss. 241–254.
BOONE, Louis E. ve KURTZ, David L., (1992), Contemporary Marketing, The
Dryden Press, Orlando, Aktaran:
Altıntaş, Murat Hakan, (2000),
Tüketici
Davranışları: Müşteri Tatmininden Müşteri Değerine, Alfa yayınları, İstanbul.
BOOMS, B.H. ve BITNER, M.J. (1981), “Marketing Strategies and Organization
Structures for Service Firms”, in Donnelly, J.H. ve George, W.R. (Eds), Marketing of
Services, American Marketing Association, Chicago, IL, ss. 47-51, Aktaran:
CONSTANTINIDES, E. (2006), The Marketing Mix Revisited: Towards the 21st
Century Marketing, Journal of Marketing Management, Sayı: 22, ss. 407-438.
CARBONE, Lewis P., (1998), “Total Customer Experience Drives Value”, American
Management Association International, Temmuz-Ağustos.
181
CARÙ, Antonella ve COVA, Bernard, (2003), “Revisiting Consumption Experience:
A More Humble but Complete View of the Concept”, Marketing Theory, Sayı: 3,
Cilt: 2, ss. 267-286.
COVA, Bernard, (1997), “Community and Consumption: Towards A Definition of
The ‘Linking Value’ of Product or Services”, European Journal of Marketing, Sayı:
31, Cilt: 3/4, ss. 297–316.
COVIELLO, Nicole E., BRODIE, Roderick J., DANAHER, Peter J. ve JOHNSON,
Wesley J., (2002), “How Firms Relate to Their Markets: An Empirical
Examination of Contemporary Marketing Practices”, Journal of Marketing, Sayı:
66, ss. 33–46.
CROWLEY, A. E. ve SPANGENBERG, E. R ve HUGHES, K. R., (1992), “Measuring
The Hedonic and Utilitarian Dimensions of Attitudes Toward Product
Categories”, Marketing Letters, Sayı: 3. Cilt: 3, ss. 239-249.
ÇALIK, Nuri, (2008), Pazarlama Yönetimi, Editör: Birol Tenekecioğlu, Anadolu
Üniversitesi Yayını, No:1478, Eskişehir.
ÇATI, Kahraman ve KOÇOĞLU, Cenk Murat, (2008), Müşteri İlişkileri Yönetimi,
Güncel Pazarlama Yaklaşımından Seçmeler, Editörler VARİNLİ, İnci ve ÇATI,
Kahraman, Detay Yayıncılık, Ankara, ss. 229-259.
DAY, George S., (1971), “Attitude Change, Media and Word of Mouth”, Journal of
Advertising Research, Sayı: 11, Cilt: 6, ss. 31–40.
DECI, Edward L., BETLEY, Gregory, KAHLE, James, ABRAMS, Linda ve PORAC,
Joseph, (1981), "When Trying to Win: Competition and Intrinsic Motivation",
Personality and Social Psychology Bulletin, Sayı: 7 (Mart), ss. 79-83.
DEVECİOĞLU, Sebahattin (2005), “Türkiye’de Spor Sektörü Stratejilerinin
Geliştirilmesi” Verimlilik Dergisi, Sayı: 2, ss. 117-134.
DOYLE, Peter, (2000), “Valuing Marketing’s Contribution”, European Management
Journal, Sayı: 18, Cilt: 3, ss. 233–245,
182
DUBÉ, Laurette ve MENON, Kalyani, (2000), “Multiple Roles of Consumption
Emotions in Post-Purchase Satisfaction With Extended Service Transactions,
International Journal of Service Industry Management, Sayı: 11, Cilt: 3, ss. 287-304.
DURMAZ, Yakup (2008), Tüketici Davranışı, Detay Yayıncılık, Ankara.
ENGEL, James F., BLACKWELL, Roger D. ve MINIARD, Paul W., (1990),
Consumer Behavior, Sixth Edition, The Dryden Press, Chicago.
ENGLIS, Basil G. ve SOLOMON, Michael R., (1995), “To Be and Not to Be:
Lifestyle Imagery, Reference Groups, and The Clustering of America”, Journal of
Advertising, Sayı: 24, ss. 13-28.
EKENCİ,Güren ve İMAMOĞLU, Faik A., (1998), Spor İşletmeciliği, 1.Baskı, Alf
Ofset Matbaacılık Ltd. Ankara, ss. 9-20, Aktaran: DEVECİOĞLU, Sebahattin (2005),
“Türkiye’de Spor Sektörü Stratejilerinin Geliştirilmesi” Verimlilik Dergisi, Sayı: 2,
ss. 117-134.
FIRAT, Fuat A. ve SHULTZ II, Clifford J., (1997), “From Segmentation to
Fragmentation: Markets and Marketing Strategy in The Postmodern Era”,
European Journal of Marketing, Sayı: 31 Cilt: 3/4, ss. 183-207.
FIRAT, Fuat A., DHOLAKIA, Nichilesh ve VENKATESH, Alladi, (1995),
“Marketing in a Postmodern World”, European Joumal of Marketing, Sayı: 29 Cilt:
1, ss. 40-56.
FISHER, James E., GARRETT, Dennis E., ARNOLD, Mark J. ve FERRIS, Mark E.,
(1999), “Dissatisfied Donsumers Who Complain to The Better Business Bureau”,
Journal of Consumer Marketing, Sayı: 16, Cilt: 6, ss. 576-589.
GARDNER, Meryl Paula, (1985), “Mood States and Consumer Behavior: A Critical
Review”, Journal of Consumer Research, Sayı: 12 (Ekim), ss. 599-618.
GENTILE, Chiara, SPILLER, Nicola ve NOCI, Giuliano, (2007), “How to Sustain the
Customer Experience: An Overview of Experience Components that Co-create
183
Value With the Customer”, European Management Journal, Sayı: 25, Cilt: 5, ss. 395
– 410.
GRACE, Debra ve O’CASS, Aron (2004), “Examining Service Experiences and
Post-Consumption Evaluations”, Journal of Services Marketing, Sayı: 18, Cilt: 6, ss.
450–61.
GÜLMEZ, Mustafa (2008): “Ağızdan Ağıza İletişim ve Pazarlama”, Güncel
Pazarlama Yaklaşımlarından Seçmeler, Editörler VARİNLİ, İnci ve ÇATI, Kahraman,
Detay Yayıncılık, Ankara, ss. 315-336.
GÜNALP, Ceyda, (2007), “Kamu ve Özel Televizyon Yayıncılığında İzleyici
Araştırmaları ve Ratingin Rolü”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara.
GÜNAY, Nazan G., (2008a), “Deneyimsel Pazarlama: Süpermarketler Nasıl
Deneyim Yaratabilirler?” Muhan Soysal İşletmecilik Konferansı Bildiri Kitapçığı, 3-6
Eylül 2008, ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü, ss. 181-192.
GÜNAY, Nazan G., (2009), “Deneyimsel Pazarlama ve Mekan Oluşturma”,
Pazarlama ve İletişim Kültürü Dergisi (Pİ), Kış (01), ss. 30-34.
GÜNAY, Nazan G., (2008b), “Hizmet Pazarlamasından Deneyimsel Pazarlamaya:
Bir Güzellik Merkezinde Uygulama”, 13. Ulusal Pazarlama Kongresi Bildiri
Kitapçığı, 25-29 Ekim 2008, Nevşehir, ss. 64-72.
GÜNDOĞDU, Cemal ve DEVECİOĞLU, Sebahattin (2008), “Spor Hizmetlerinin
Genel Ekonomi Çerçevesinde Görünümü”, Fırat Üniversitesi, Doğu Anadolu Bölgesi
Araştırmaları Dergisi (DAUM), Cilt 6, Sayı: 2, ss. 117-124.
HOLBROOK, Morris B. ve HIRSCHMAN, Elizabeth C., (1982), “The Experiential
Aspects of Consumption: Consumer Fantasies, Feelings and Fun”, Journal of
Consumer Research, Sayı: 9, (Eylül), ss. 132–140.
184
HOLBROOK, Morris B., (2006), “Consumption Experience, Customer Value, and
Subjective Personal Introspection: An Illustrative Photographic Essay”, Journal of
Business Research, Sayı: 59, Cilt: 6, ss. 714–725.
HUI, Michael K. ve BATESON, John E.G. (1991), “Perceived Control and the
Effects of Crowding and Consumer Choice on the Service Experience”, Journal of
Consumer Research, Sayı: 18, (Eylül), ss. 174–84.
İNAN, Hilal ve DOĞAN, Hatice, (2005), “Deneyimsel Pazarlama Araçları ve
Deneyim Sağlayıcısı Olarak Markalar”, Pazarlama ve İletişim Kültürü Dergisi (Pİ),
Cilt 4, Sayı: 14, ss. 43–49.
İMAMOĞLU, Faik A., (1998), “Toplam Kalite Yönetim Anlayısı Açısından Spor
Hizmetleri”, Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, Sayı: 2, Cilt 3, ss.51-62,
Aktaran:
DEVECİOĞLU,
Sebahattin
(2005),
“Türkiye’de
Spor
Sektörü
Stratejilerinin Geliştirilmesi” Verimlilik Dergisi, Sayı: 2, ss.117-134.
İSLAMOĞLU, Ahmet Hamdi, (1999), Pazarlama Yönetimi, Stratejik ve Global
Yaklaşım, Beta Basım A.Ş., İstanbul.
KARABULUT, Muhittin, (1981), Tüketici Davranışı, Pazarlama ve Yeniliklerin
Kabulü ve Yayılışı, Minnettaroğlu Yayınları, İstanbul.
KARAFAKIOĞLU, Mehmet, (2006), Pazarlama İlkeleri, İkinci Baskı, Literatür
Yayınları, İstanbul.
KASSARJIAN, Harold H., (1973), “Field Theory in Consumer Behavior, in
Consumer Behavior Therotical Sources”, ed. Scott Ward ve Thomas Robertson,
Printice Hall, New Jersey, Aktaran: Mowen C. John ve Minor S. Michael (2001),
Consumer Behavior: A Framework, Printice Hall, New Jersey.
KAVAS, Alican, (1995), Tüketici Davranışları, Anadolu Üniversitesi Yayınları,
Eskişehir.
KIRIM, Arman, (2006), Deneyim İnavasyonu, Sistem Yayıncılık, Şirket Kültürü
Dizisi, İstanbul.
185
KOTLER, Philip, (1974-1975), “Atmospherics as a Marketing Tool”, Journal of
Retailing, Sayı: 49, Cilt: 4, ss. 48-64.
KOTLER, Philip ve ARMSTRONG, Gary, (2001), Principles of Marketing, Ninth
Edition, Prentice Hall, New Jersey.
KOTLER, Philip, (2005), A’dan Z’ye Pazarlama: Pazarlamayla İlgili Herkesin
Bilmesi Gereken 80 Kavram, Çeviren: Aslı Kalem BAKKAL, Beşinci Baskı,
Mediacat Yayınları, İstanbul.
LUNA, David ve GUPTA, Susan Forquer, (2001), “An Integrative Frame Work for
Cross- Cultural Consumer Behavior”. International Marketing Review, Sayı:18,
Cilt:1, ss. 45-69.
MANO, Haim ve OLIVER, Richard L., (1993), “Assessing The Dimensionality and
Structure of The Consumption Experience: Evaluation, Feeling, and Satisfaction”,
Journal of Consumer Research, Sayı: 20, ss.451-466.
MATHWICK, Charla, MALHOTRA, Naresh ve RIGDON, Edward, (2001),
“Experiential Value: Conceptualization, Measurement and Application In The
Catalog and Internet Shopping Environment”, Journal of Retailing, Sayı: 77, ss. 39
– 56.
McCOLE, Patrick, (2004), “Refusing Marketing to Reflect Practice”, Marketing
Intelligence & Planning, Sayı: 22, Cilt: 5, ss. 531-539.
McEACHERN, Carla E., (1998), “Convergent Marketing: Executing on the Promise
of 1:1”, Journal of Consumer Marketıng, Sayı: 15, Cilt: 5, ss. 481-490
MEYER, Christopher ve SCHWAGER, Andre, (2007), “Understanding Customer
Experience”, Harvard Business Review, Ferbuary, ss. 117 – 126.
MICHELLI, Joseph A., (2007), Starbucks Deneyimi, Çeviren: Leylan Aslan, Optimist
Yayınları, İstanbul.
186
MOWEN, C. John ve MİNOR, S. Michael, (2001), Consumer Behavior: A
Framework, Printice Hall, New Jersey.
MOWEN, John C., (1988), “Beyond Consumer Decision Making”, The Journal of
Consumer Marketing, Sayı: 5, Cilt: 1, ss. 15-25.
MOWEN, John C., (1987), Consumer Behavior, Macmillan Publishing Company.
MUCUK, İsmet, (2004), Pazarlama İlkeleri, 14. Baskı, Türkmen Kitabevi, İstanbul.
MUCUK, İsmet, (2005), Modern İşletmecilik, 15. Baskı, Türkmen Kitabevi, İstanbul.
MURRAY, Keith. B., (1991), “A Test of Services Marketing Theory: Consumer
Information Acquisition Activities”, Journal of Marketing, Sayı: 55 Cilt: 1, ss. 10-25.
NAGASAWA, Shin’ya, (2008), “Customer Experience Management Influencing On
Human Kansei to Management of Technology”, The TQM Journal, Sayı: 20, Cilt: 4,
ss. 312-323.
ODABAŞI, Yavuz (2004), “Müşteri İlişkilerinden Müşteri Deneyimine; Starbucks
Fal
da
Bakar
mı?
”,
Sabah
Business,
Sayı:
22,
ss.
12-13,
http://yavuzodabasi.wordpress.com, Erişim: 27.08.2008.
ODABAŞI, Yavuz ve BARIŞ, Gülfidan, (2007), Tüketici Davranışı, 7. Basım,
Mediacat Yayıncılık, İstanbul.
ODABAŞI, Yavuz (2006), Postmodern Pazarlama, Genişletilmiş 2. Basım, Mediacat
Yayıncılık, İstanbul.
ODABAŞI, Yavuz, (2006), “Ben Tüketiciyim: Hem Akıllıyım, Hem De Duygusal”,
Sabah Business, Sayı: 39, ss. 26-27, http://yavuzodabasi.wordpress.com, Erişim:
27.08.2008.
ODABAŞI, Yavuz, (2007), “Pazarlama İletişiminde Yeni Yönelimler, Yeni
Uygulamalar” Pazarlama ve İletişim Kültürü Dergisi (Pİ), Mart, Yıl:6, Sayı: 21,
http://yavuzodabasi.blogspot.com/, Erişim: 03.12.2008
187
ÖZDEMİR, Şuayip, (2007), “Modernizimden Postmodernizme Değişen Tüketici”,
Yeni Müşteri, Editörler: TORLAK, Ömer, ALTUNIŞIK, Remzi ve ÖZDEMİR, Şuayıp,
Pazarlama Dizisi 08, Hayat Yayınları, Ankara, ss.19-45.
PINE, Joseph B. ve GILMORE, James H., (1998), “Welcome to the Experienc
Economy”, Harvard Business Review, Temmuz-Ağustos, ss. 97–105.
PINE, Joseph B. ve GILMORE, James H., (1999), İş Hayatı Bir Tiyatro, Boyner
Yayınları, İstanbul.
PINE, Joseph B. ve GILMORE, James H., (2000), “Satisfaction, Sacrifice, Surprise:
Three Small Steps Create One Giant Leap into The Experience Economy”,
Strategy and Leadership, Sayı: 28, Cilt: 1, ss. 12-23.
PINE, Joseph B. ve GILMORE, James H., (2008), “Keep It Real: Learn to
Understand, Manage, and
Excel at
Rendering Authenticity”, Marketing
Management, Sayı: 17, Cilt: 1, ss. 18-24.
POULSSON, Susanne H. G. ve KALE, Sudhir H., (2004), “The Experience Economy
and Commercial Experiences”, The Marketing Review, Sayı: 4, ss. 267-277.
PRAHALAD, C. K. ve RAMASWAMY, Venkatram, (2000), “Co-opting Customer
Competence” Harvard Business Review, Ocak-Şubat, ss. 79–87.
PRAHALAD, C. K. ve RAMASWAMY, Venkatram, (2004), “Co-creation
Experiences: The Next Practice in Value Creation”, Journal of Interactive
Marketing, Sayı: 18, Cilt: 3, ss. 5–14.
QUESTER, Pascale. G. ve SMART, Justin., (1998), “The Influence of Consumption
Situation and Product Involvement over Consumers’ Use of Product Attribute”,
Journal of Consumer Marketing, Sayı: 15, Cilt: 3, ss. 215-242.
RICHINS, L. Marsha, (1997), “Measuring Emotions in the Consumption
Experience”, Journal of Consumer Research, Sayı: 24, Eylül, ss.127-146.
188
RUNYON, Kenneth E. ve STEWART, David W., (1987), Consumer Behavior and
The Practice of Marketing, Third Edition, Merrill, Columbus.
RUSSO, Beatriz ve HEKKERT, Paul, (2007), “On the Experience of Love: The
Underlying Principles”, Designing Pleasurable Products ve Interfaces, 22-25 Ağustos,
Helsinki-Finland, ss. 12–19.
RUTH, Julie A., BRUNEL, Frédérick E., OTNES, Cele C. (2002), “Linking Thoughts
to Feelings: Investigating Cognitive Appraisals and Consumption Emotions in a
Mixed-Emotions Context”, Journal of the Academy of Marketing Science, Sayı: 30,
Cilt: 1, ss. 44-58.
SCHIFFMAN, Leon G. ve KANUK, Leslie Lazar, (2004), Consumer Behavior,
Eighth Edition, Pearson-Prentice Hall.
SCHMITT, Bernd H. ve SIMONSON, Alex, (2000), Pazarlama Estetiği: Marka,
Kimlik ve İmajın Stratejik Yönetimi, Çeviren: Zelal Ayman, Sistem Yayıncılık,
İstanbul.
SCHMITT, Bernd H., (1999a), “Experiential Marketing”, Journal of Marketing
Management, Sayı: 15, ss. 53 – 67.
SCHMTT, Bernd H., (1999b), Experiential Marketing, How to Get Customers to
Sense, Feel, Think, Act, Relate, The Free Press, New York.
SCHMITT, Bernd H., (2003a), “Competitive Advantage Through The Customer
Experience”, www.exgroup.com, Erişim: 09.09.2008.
SCHMITT, Bernd H., (2003b), “10 Rules to Create and Manage Experiential
Brands”, www.exgroup.com, Erişim: 09.09.2008.
SCHMITT, Bernd H., (2004), Deneyim Devrimi, Capital, Garanti Bonus Akademi,
İstanbul.
SCHMITT,
Bernd H. ve CALKINS, Robert D., (2004),
“Visual Identity and
Experience Dimensions in the International Luxury Hotel Industry”, Unpublished
189
paper.
Columbia
Business
School,
New
York.
http://www1.gsb.columbia.edu/mygsb/faculty/research/pubfiles/2093/Hotel_final_schm
itt.pdf, Erişim: 12.09.2008.
SCHULTZ, D. ve SCHULTZ, H., (1998), “Transitioning Marketing Communication
Into The Twenty-First Century” Journal of Marketing Communications, Sayı: 4, ss.
9–26.
SERNOVITZ, Andy, (2006), Word of Mouth Marketing, USA, Kaplan Publishing,
Aktaran: Gülmez, Mustafa (2008): Ağızdan Ağıza İletişim ve Pazarlama, Güncel
Pazarlama Yaklaşımlarından Seçmeler, Editörler: VARİNLİ, İnci ve ÇATI, Kahraman,
Detay Yayıncılık, Ankara, ss. 315-336.
SHETH, Jagdish N., (1971), “Word of Mouth in Low Risk Innovations”, Journal of
Advertising Research, Sayı: 11, ss. 15–18.
SHETH, Jagdish N. ve MİTTAL, Banwari ve NEWMAN, Bruce I., (1999), Customer
Behavior : Consumer Behavior and Beyond / Fort Worth, TX : Dryden Press.
SHAW, Colin ve IVENS, John (2002), Building Great Customer Experiences,
Palgrave MacMilanede, New York.
SMITH, Shaun ve WHEELER, Joe (2002), Managing the Customer Experience,
Prentice Hall, New Jersey.
SOLOMON, Michael R., (2004), Consumer Behavior, Buying, Having and Being,
Sixth Edition, Prentice Hall.
Stuart-Menteth, Hester, Wilson, Hugh ve Baker, Susan (2006), “Escaping The
Channel Silo: Researching The New Consumer”, Ihternational Journal of Market
Research, Sayı: 48, Cilt: 4, ss. 415-437.
TATLIDİL, Rezan ve OKTAV, Mete (1992), Pazarlama Yönetimi, Birinci Baskı,
Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları, İzmir.
190
TEMİZTÜRK, Birgül, (2006), “Satış Yeri İletişim Uygulamalarının Tüketicinin
Satın Alma Davranışı Üzerindeki Etkisi”, Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.
TEK, Ömer Baybars, (1999), Pazarlama İlkeleri, 8. Baskı, Beta yayınları, İzmir.
TEK, Ömer Baybars, (2007),
“Müşterilerle Duygusal Bağlantı”, Bizim Market
Alışveriş Kültürü ve Yaşam Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 56/Ekim, ss. 52 – 56.
TOKOL, Tuncer, (2007), Pazarlama Yönetimi, 10. Basım, Nobel Yayın Dağıtım,
Ankara.
TORLAK, Ömer, (2004), “Deneyimsel Pazarlama Araçları Olarak Haber ve Haber
Programları”, Pazarlama ve İletişim Kültür Dergisi, Cilt 3, Sayı: 10, ss. 43-49
TORLAK, Ömer, (2008), “Pazarlamanın Yeni Tanımı ve Pazarlama Karmasındaki
Değişime İlişkin Değerlendirmeler”, Güncel Pazarlama Yaklaşımlarından Seçmeler,
Editörler: VARİNLİ, İnci ve ÇATI, Kahraman, Detay Yayıncılık, Ankara, ss. 1-29.
TORLAK, Ömer, ALTUNIŞIK, Remzi ve ÖZDEMİR ve Şuayip (2007), “Yeni
Tüketici”, Yeni Müşteri, Pazarlama Dizisi: 08, Hayat Yayınları, Ankara, ss.11-19.
TORLAK, Ömer ve ALTUNIŞIK, Remzi (2007), “Deneyimsel Pazarlama ve Tüketici
Deneyimi”, Yeni Müşteri, Editörler: TORLAK, Ömer, ALTUNIŞIK, Remzi ve
ÖZDEMİR, Şuayıp, Pazarlama Dizisi:08, Hayat Yayınları, Ankara, ss. 45-66
TSAI, Shu-pei, (2005), “Integrated Marketing as Management of Holistic
Consumer Experience”, Business Horizons, Sayı: 48, ss. 431-441.
TÜREDİ, Serpil, (2007), “Duyguların Kadınların Alışveriş Davranışlarındaki
Rolü”, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Adapazarı
WIKIE, William L., (1990), Consumer Behavior, Second Edition, John Wiley, NewYork.
WILSON, Dominic. F., (1998), “Why Divide Consumer and Organizational Buyer
Behaviour?”. European Journal of Marketing, Sayı: 34, Cilt:7, ss. 780-796.
191
YALÇIN, Müge, ÇOBANOĞLU, Emine ve ERDOĞMUŞ, İrem, (2008), “Deneyimsel
Perakendecilik: İstanbul’daki Yapı Market/Ev Gelişim Perakendeciliğinde
Uygulama”, 13. Ulusal Pazarlama Kongresi Bildiri Kitapçığı, 25-29 Ekim 2008,
Nevşehir, ss. 82-89.
Yuan, Yi-Hua "Erin" ve Wu, Chihkang "Kenny" (2008), “Relationships Among
Experiential Marketing, Experiential Value, and Customer Satisfaction”, Journal
of Hospitality & Tourism Research, Sayı: 32, Cilt: 3, Ağustos, ss. 387-410.
ZEITHAML, Valarie A., (1988), "Consumer Perceptions of Price, Quality, and
Value: A Means-End Model and Synthesis of Evidence," Journal of Marketing. Sayı:
52, (Temmuz), ss. 2-22.
ZHANG, Ye ve XU, Dong (2007), “The Experience Marketing of Apparel in the
Times of Experience Economy”, Asian Social Science, Sayı: 3, Cilt: 5, ss. 28 – 31.
--------, (2006), “Ürün Geri Mi Döndü?”, Marketing Türkiye Dergisi, 1 Mart, Sayı: 95,
ss. 62-70.
İnternet Kaynakları:
AMA, American Marketing Association,
http://www.marketingpower.com/AboutAMA/Documents/American%20Marketing%20
Association%20Releases%20New%20Definition%20for%20Marketing.pdf, Erişim:
06.07.2009.
IXMA, Uluslararası Deneyimsel Pazarlama Birliği, http://ixma.org/join.htm, Erişim:
11.11.2008.
B-fit, http://www.b-fit.com.tr/TR/Default.ASP
Doğuş
Otomotion,
http://www.dogusgrubu.com.tr/i/contentfiles/10601-
OtoMotion%20acilisBulteni08kas%C4%B1m07_vfinal.pdf, Erişim: 01.09.2008.
192
EK1: ANKET FORMU
Sayın Katılımcı,
Bu araştırma, “Deneyimsel Pazarlamanın Tüketici Satın Alma Kararlarına Etkisi” konulu
yüksek lisans tezimin uygulama kısmı kapsamında hazırlanmıştır. Siz değerli tüketicilerin
vereceği samimi cevaplar araştırmanın etkinliğini arttıracaktır. Ankete katılan kişilerin özlük
bilgileri ile verilen cevaplar “gizlilik” ilkesi çerçevesinde açıklanmayacaktır. Zaman ayırarak
ankete katıldığınız için çok teşekkür ederim.
Burcu Genç
Ege Üniversitesi
Pazarlama
Yüksek Lisans Programı
1) Daha önce düzenli olarak spor salonuna gittiniz mi?

Evet

Hayır
2) B-Fit’e ne kadar zamandır üyesiniz?.............................. (Hafta veya ay olarak belirtiniz.)
3) B-Fit’e haftada kaç gün düzenli olarak geliyorsunuz?..............................
4) B-Fit’e genelde hangi günler geliyorsunuz?


Pazartesi


Salı

Çarşamba

Perşembe
Cuma
Cumartesi
5) B-Fit’e genelde ne zamanlar geliyorsunuz?

Sabah

6) B-fit’i nereden duydunuz?



Tanıtım Standı(Masası) 
Arkadaş

Öğle
Akşamüstü


El ilanı
Gazete
İnternet
Diğer
(belirtiniz)…………………
7) Üyeliğinizi satın almadan önce deneme hizmetinden yararlandınız mı?

Evet

Hayır
8) Deneme hizmetinden yararlandıysanız bu deneme süresi satın alma kararınızda etkili oldu mu?

Evet

Kısmen

Hayır
9) Diğer satın alma kararlarınızda buna benzer deneme hizmetleri etkili olur mu?

Evet

Kısmen

Hayır
10) B-Fit hizmetini satın alma kararınızda hangi unsurlar etkili olmuştur? (Birden fazla seçenek
işaretleyebilirsiniz.)





Fiyat
Hijyen ve temizlik
Antrenörler
Spor yapılan ortam
Deneme sürecinden memnun kalma





olması
193
Eve/işe Yakınlık
Etkili spor yapma imkanı
Sunulan ek hizmetler (kurs vb.)
Arkadaş tavsiyesi
Çalışanların güler yüzlü ve sıcakkanlı


Sosyalleşme imkanı sunması

Sadece bayanlara hizmet vermesi
Diğer (belirtiniz)………………………………….
11) B-Fit’e gelmekteki amacınız nedir? (Birden fazla seçenek işaretleyebilirsiniz.)




Eğlenceli vakit geçirmek
Spor yapmak
Zinde kalmak ve sağlığımı korumak
Vakit geçirmek
fıtığı vb.)

Arkadaşlarla birlikte olmak




Formda kalmak

Diğer (belirtiniz)……………………….
Kilo vermek
Kilo almak
Sağlık problemlerimi hafifletmek (bel
Bir spor salonunun temizliği önemlidir.
Spor yaparken çalan müzik motivasyon açısından önemlidir.
Sporun müzik eşliğinde yapılması sporu eğlenceli kılar.
Spor salonlarının daha sonra hatırlanmalarını sağlayacak
kendilerine has kokuları vardır.
Spor salonun tasarım ve dekorasyonu spor deneyimi yaşamada
önemli bir faktördür.
Spor aletlerinin kullanımı kolay olmalıdır.
Spor salonu çalışanlarının davranış ve tutumları spor
deneyimini etkilemektedir.
Antrenörler profesyonel olmalıdır.
Antrenörlerle sürekli iletişim halinde olmak önemli değildir.
Spor yapılan ortam olumlu duygular yaratmalıdır.
Eğlenceli bir deneyim için daha fazla para ödeyebilirim.
Yetkililerin benim fikirlerimi alması hoşuma gider.
İsteklerimiz doğrultusunda kurs, seminer vb. faaliyetlerin
yapılması hoşuma gider.
Kadınlar ve erkeklerin bir arada spor yapmalarında bir sorun
görmüyorum.
Antrenörler kişilerle özel olarak ilgilenmeli ve kişiye uygun
hareketleri göstermelidirler.
Spor yapmak kendime olan özgüvenimi artırır.
Spor salonlarında sağlık ve spor konularında seminer ve
eğitimlerin düzenlenmesi gereklidir.
Her spor salonunda bir sağlık uzmanı bulunması gereklidir.
Spor salonlarında müşterilerle ayrı ayrı ilgilenilmelidir.
194
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kararsızım
Katılıyorum
Kesinlikle
Katılıyorum
12) Aşağıdaki ifadeleri değerlendiriniz.
Kişilerin belli zaman dilimlerinde ne kadar ilerleme
gösterdikleri ölçülmelidir.
Spora gelen kişiler arasında yarışmalar düzenlenerek
motivasyonun artırılması sağlanmalıdır.
Spor salonlarına üye olmadan önce verilen deneme süreleri üye
olmaya karar verme aşamasında etkili olmamaktadır.
Spor salonlarında bireysel yerine grup olarak spor yapılması
daha eğlencelidir.
Spor salonun bulduğu yer, üyelik kararını verirken etkili
olmaktadır.
Bir spor salonun şubelerinin bulunması ve şubeler arasında
değişim yapılabilmesi spor salonu seçiminde büyük rol
oynamaktadır.
Spor salonu seçimimde spor saatlerinin esnek olması etkili
olmaktadır.
Spor aletlerinin kullanışlı olması önemlidir.
Doktor ve uzman kontrolü spor salonu hizmetinde önemli bir
faktördür.
Spor salonuna gitmek insanların sosyalleşmesinde bir araçtır.
Spor salonuna üye olup düzenli spor yapmak kişilerin imajını
olumlu yönde etkiler.
Spor salonuna gitmek insanların nasıl biri olmak istediklerini
anlamalarına yardımcı olur.
Spor yaparken yeni arkadaşlar edinilir.
Üye olunan spor salonunun imajı satın alma kararını etkiler.
B-fit’te kendimi bir ailenin parçası olarak hissediyorum.
B-fit spor aletlerinin kullanımı rahat ve kolaydır.
B-fit spor salonları her zaman temizdir.
B-fit’in spor dışında yaptığı aktivitelerin samimiyeti artırdığına
inanıyorum.
Antrenörlerin B-fit markalı tişörtler giymesi beni
etkilemektedir.
Kendine özgü spor salonu tasarımının olması hoşuma
gitmektedir.
B-fit’in kadınlara özel bir yer olması kendimi özel
hissettirmektedir.
B-Fit daha iyi bir deneyim yaşatmak için çalışmaktadır.
B-fit’te yaşadığım deneyimi etrafımdaki insanlarla
paylaşmaktayım.
195
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kararsızım
Katılıyorum
Kesinlikle
Katılıyorum
13) Aşağıdaki ifadeleri B-Fit’ten aldığınız hizmete göre değerlendiriniz.
Çevremdeki insanlara B-fit üyesi olmalarını öneririm.
Yetkililerin benim fikirlerimi alması hoşuma gitmektedir.
Memnun olmadığım durumu hemen yetkililere iletirim.
İsteklerimiz doğrultusunda kurs, seminer vb. faaliyetlerin
yapılması hoşuma gitmektedir.
Aylık ölçüm raporları ile ne kadar zayıfladığımı görmek
motivasyonumu artırmaktadır.
B-fit’in ayın birincisi gibi yarışmalar düzenlemesi sporun
etkinliğini artırmamaktadır.
Spor dışında yapılan aktiviteler B-fit e daha fazla bağlanmamı
sağlamaktadır.
B-fit’in üyelerine sağladığı esnek saatlerin B-fit’i seçmemde
büyük etkisi olmuştur.
B-fit’e istediğim saatte giderek diğer işlerimi aksatmadan
yapabilmekteyim.
B-fit’e spor yapmak için geliyorum.
B-fit’e eğlenceli vakit geçirmek için geliyorum.
Yaşattığı spor deneyimi B-fit’i farklı kılmaktadır.
B-fit’te yeni arkadaşlar edindim.
B-fit diğer spor salonlarına göre modern ve daha renkli bir
tasarıma sahiptir.
B-fit salonları spor yapmak için uygun olarak tasarlanmıştır.
B-fit’te sporun müzik eşliğinde yapılması sporu eğlenceli
kılmaktadır.
B-fit’in birçok yerde şubesi olması büyük avantaj
sağlamaktadır.
Üyelik dondurma veya başka şubeye transfer olanakları B-fit’i
diğer spor solanlarından ayırmaktadır.
B-fit, spor salonu açma yetkisini kadınlara vererek girişimciliği
desteklemektedir.
14) B-fit’te spor yaptıktan sonra kendinizi nasıl hissediyorsunuz? (Birden fazla seçenek
işaretleyebilirsiniz)





Zinde
Sağlıklı
Eğlenmiş
Kendine güvenmiş


Rahatlamış
Stres atmış
Diğer (belirtiniz)……………………….
15) B-fit üyeliğinizi devam ettirmeyi düşünüyor musunuz?

Evet


Hayır
Bilmiyorum
Cevabınız HAYIR ise, 16. soruya, EVET ise 17. soruya geçiniz.
16) B-fit’e devam etmeyi düşünmemenizde hangi faktörler etkili olmaktadır?


Zaman sorunu
Hizmetin beklentilerimi karşılamaması
196




Ücretin yüksek oluşu
Adres değişikliği
Salonun kalabalık olması
Diğer (belirtiniz)…………………………..
17) Medeni haliniz

Bekar

Evli

Boşanmış/Ayrılmış
18) Yaşınız:…………………….
19) Eğitim Durumu




Ortaokul ve dengi okul mezunu 
Üniversite

Okuryazar değil
Okuryazar

İlkokul mezunu
Lise ve dengi okul mezunu
Yüksek lisans/doktora
20) Mesleğiniz







Özel sektörde memur
Kamu sektöründe memur
Ev hanımı
Büyük ölçekli ticaret (ithalat-ihracat)
Emekli






Özel sektörde işçi

İşsiz fakat gelir sahibi
Uzmanlık gerektiren meslekler
(Konusunda yüksekokul okumuş doktor,
mühendis, avukat, öğretim üyesi vb.)
Spor, sanatçı
Kamu sektöründe işçi
Öğrenci
Üst Düzey Yönetici
İşsiz/iş arayan
Küçük/orta ticaret serbest meslekler
(Alım-satım, bakkal, esnaf)
21) Aylık Ortalama Hane Geliriniz (TL) (Ailenizin toplam geliri)



0-500
2001-2500
4001-4500



501-1000
2501-3000
4501-5000



1001-1500
3001-3500


1501-2000
3501 4000
5000’den fazla
Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
..........................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................
..................
197
ÖZGEÇMİŞ
10.06.1985’te Kütahya doğdum. İlkokul eğitimimi Cengiz Topel İlkokulu’nda
tamamladıktan sonra orta ve lise eğitimimi Çorum Anadolu Lisesi’nde tamamladım.
Lisans eğitimimi Ege Üniversitesi İşletme Bölümü’nde tamamladım ve 2007 yılında
bölüm dördüncüsü olarak mezun oldum. Aynı yıl Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Pazarlama Ana Bilim Dalında yüksek lisans öğrenimime başladım.
İyi derecede İngilizce ve orta derecede Fransızca bilmekteyim, Microsoft Word, Excel
ve Powerpoint programlarını iyi derecede kullanmaktayım. Aldığım akademik eğitim ve
kişisel yetkinliklerim doğrultusunda kendimi geliştirdiğimi düşünmekteyim.
198
ÖZET
Deneyimsel pazarlama, deneyim ekonomisinin gelişimiyle ortaya çıkan bir pazarlama
yaklaşımıdır. Deneyim ekonomisiyle birlikte, pazarlama dünyasının stratejileri,
geleneksel olarak fayda odaklı ürün ve hizmet satmaktan, duygu odaklı tüketici
deneyimi sağlamaya yönelik değişime uğramıştır. Deneyim; metalardan, mallardan ve
özellikle hizmetlerden farklı olan dördüncü ve yeni bir ekonomik sunudur. Bu bağlamda
deneyimin farklı bir ekonomik sunu olarak görülmesi büyümeyi ve karlılığı
sağlayacaktır. İşletmelerin yaşattıkları anlamlı ve unutulmaz deneyimlerle müşteri
memnuniyetini artırarak müşteri sadakati sağlamak, deneyimsel pazarlama anlayışının
temel parçasını oluşturmaktadır.
Deneyimsel pazarlama çalışmalarının artarak devam edeceği ve tüketici deneyimlerini
anlamaya yönelik çalışmalara olan ihtiyacın kaçınılmaz hale geleceği bir gerçektir.
Tüketici deneyimlerinin en doğru şekilde anlaşılması, uygun deneyimsel pazarlama
stratejilerinin oluşturulması, rekabetçi avantaj kazandırması ve müşteri sadakati
açısından büyük önem taşımaktadır.
Tezin amacı, deneyimsel pazarlamanın tüketici satın alma kararlarına etkisini
incelemektir. Bu amaçla Türkiye’de faaliyet gösteren B-fit Sağlık ve Spor Merkezi’nin
yaşattığı müşteri deneyimi, İzmir genelindeki şubeleri kapsamında araştırılmıştır.
İşletmenin müşterilerine yaşattığı deneyimin genel olarak müşteriler üzerindeki etkisi
incelenmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda B-fit’in İzmir ili kapsamındaki 12 şubesine
üye müşterilerle anket çalışması yapılmıştır. Araştırma sonucunda müşterilerin B-fit’te
farklı bir deneyim yaşadıkları ve işletmeyle oluşturdukları duygusal bağların, müşteri
memnuniyetini ve sadakatini çok büyük ölçüde etkilediği görülmektedir.
ANAHTAR SÖZCÜKLER: Deneyimsel Pazarlama, Deneyim Ekonomisi, Müşteri
Deneyimi, Tüketici Davranışları
199
ABSTRACT
Experiential marketing is a marketing approach that is arised with development of the
experience economy. In the experience economy, marketing world’s strategies was
undergone a change from focusing on traditional benefit-focused product and service
through providing emotional customer experience. Experience is a forth and new
economic offer that is different from commodities, goods and services. In this context,
viewing the experience as a different economic offer provide growing and profitability.
Meaningful and memorable experiences, which the companies provide for the
customers, increase the customer satisfaction and provide customer loyalty and it forms
the basis of the experiential marketing.
It is a fact that, experiential marketing efforts will continue increasingly and the need of
studies through understanding the customer experiences will be inevitable. It is
critically important for gaining competitive advantage and customer loyalty to
understand the customer experiences correctly and to develop suitable experiential
marketing strategies.
The aim of this thesis is to investigate the impact of the experiential marketing on
consumer buying decisions. According to this aim, the experience of the customers of
B-fit Health and Sports Center, that shows activity in Turkey, was investigated within
the context of franchisers throughout İzmir. The effects of customer experience, that the
company offers, are analysed generally. Accordingly, a questionnaire study was made
with the customers of 12 B-fit franchisers throughout İzmir. As a result of the research
it was seen that the customers have a different experience at B-fit and the emotional
bonds with the company are mainly affecting the customer experience and customer
loyalty.
KEY WORDS: Experiential Marketing, Experience Economy, Customer Experience,
Consumer Behavior
200
Download